DÖNEM: 23 CİLT: 88 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
46’ncı
Birleşim
4 Ocak 2011 Salı
(Bu Tutanak
Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür
belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş
alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Ağrı
Milletvekili Abdulkerim Aydemir’in, Ağrı iline yapılan yatırımlar ve açılacak
Ağrı Havalimanı’na ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, 5 Ocak Adana’nın düşman işgalinden kurtuluşunun
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Esfender Korkmaz’ın, 2011 yılı için belirlenen asgari ücrete
ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, 5 Ocak Adana’nın düşman işgalinden kurtuluşunun
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
2.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, asgari ücretin ve memur maaş zamlarının hesaplanış şeklinin gerçek enflasyonu
yansıtmadığına ilişkin açıklaması
3.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, geçen yıl Ağrı’da meydana gelen sel felaketine
ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 20 milletvekilinin, yoksulluk sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/969)
2.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek ve 21 milletvekilinin, il genel meclisi üyelerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/970)
3.- Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş ve 19 milletvekilinin, su kaynakları ve su
hizmetlerinin özelleştirilmesinin doğuracağı sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/971)
4.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan ve 19 milletvekilinin, faili meçhul cinayetlerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/972)
B) ÖNERGELER
1.- Antalya
Milletvekili Tayfur Süner’in, (2/438) esas numaralı Kanun Teklifi’nin doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/245)
VII.- ÖNERİLER
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- (10/137) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmesinin Genel Kurulun 4/1/2011
Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
2.- Gündemdeki
sıralamanın yeniden düzenlenmesi ile 568 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın, İç
Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler hâlinde
görüşülmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Balıkesir Müftülüğünün bir hutbesine ilişkin
Devlet Bakanı Faruk Çelik’ten sözlü soru önergesi (6/1168) ve Millî Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
2.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, bazı araştırma görevlilerinin sorunlarına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1652) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
3.- Eskişehir
Milletvekili Beytullah Asil’in, Eskişehir’de özel eğitim değerlendirme kurulu
faaliyetlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1816) ve Millî Eğitim Bakanı
Nimet Çubukçu’nun cevabı
4.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Iğdır Üniversitesinin bazı ihtiyaçlarına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1829) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
5.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Iğdır Üniversitesinin bazı ihtiyaçlarına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1833) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
6.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halis’in, öğretmenlerin farklı statülerde
çalıştırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1849) ve Millî Eğitim Bakanı
Nimet Çubukçu’nun cevabı
7.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi
Dekanlığına yapılan atamaya ilişkin sözlü soru önergesi (6/1870) ve Millî
Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
8.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki okullara ilkyardım seti teminine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1875) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun
cevabı
9.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, sözleşmeli öğretmen atamalarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1877) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
10.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köydeki öğretmen lojmanı ihtiyacına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1895) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
11.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı-Doğubeyazıt’taki liselerde branş öğretmeni
ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1898) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet
Çubukçu’nun cevabı
12.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, formasyon eğitiminde aranan şartlara ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1921) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
13.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir okulun ek derslik ihtiyacına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1937) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
14.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Hekimhan-Hasançelebi Beldesindeki
okulların ihtiyaçlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1948) ve Millî Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
15.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
yapılan okullara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1952) ve Millî
Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
16.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Siirt’teki öğretmen açığına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1960) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
17.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, çok amaçlı bir lisenin bina ihtiyacına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1971) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
18.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, dershanelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/2001)
ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
19.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, kapatılan okullara ilişkin sözlü soru önergesi
(6/2002) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
20.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Gaziosmanpaşa Üniversitesinde Veteriner Fakültesi
açılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2007) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet
Çubukçu’nun cevabı
21.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Posof’ta görevlendirilen öğretmenlere ilişkin sözlü
soru önergesi (6/2016) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
22.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir beldedeki okulun taşımalı eğitim kapsamına
alınmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2023) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet
Çubukçu’nun cevabı
23.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki öğretmenlerin çalışma statülerine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2025) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun
cevabı
24.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Bakanlık merkez binasının yenilenmesine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/2055) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
25.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Ankara’da yeni öğretmenevleri yapılmasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/2056) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
26.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, ücretsiz ders kitabı uygulamasına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/2057) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
27.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, ödünç ders kitabı uygulamasına geçilmesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2058) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun
cevabı
28.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, bir YÖK üyesi hakkındaki intihal iddiasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2086) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun
cevabı
29.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, bazı öğretim üyelerinin vakıf üniversitelerinde
görevlendirildiği iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2089) ve Millî
Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
30.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’teki eğitim yatırımlarına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/2093) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
31.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdah Sipahi’nin, yurt dışında öğrenim gören öğrencilerin
Türkiye’de staj yapmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2104) ve Millî
Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
32.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Gazze’ye yardım için toplanan paralara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2136) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet
Çubukçu’nun cevabı
33.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir’in, öğrenimlerine devam etmeyen öğrencilere ilişkin
sözlü soru önergesi (6/2151) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
34.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, SBS uygulamalarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/333) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
35.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köydeki öğretmen lojmanlarının bakım ve
onarımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2184) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet
Çubukçu’nun cevabı
36.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da eğitim ihtiyaçlarının karşılanmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2190) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun
cevabı
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
3.- Bursa
Milletvekili Ali Koyuncu ve 4 Milletvekilinin; 5683 Sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/644) (S. Sayısı: 492)
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigen’in, Allianoi Antik Kenti’nin korunmasına ilişkin
sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/16905)
2.- Bursa
Milletvekili Onur Öymen’in, Yunan basınındaki karasuları sınırıyla ilgili bir
habere ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun cevabı (7/16935)
3.- Bursa
Milletvekili Onur Öymen’in, Türkiye ve Ermenistan arasında imzalanan protokollerin
onay sürecinin canlandırılacağı iddiasına ilişkin sorusu ve Dışişleri
Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun cevabı (7/16936)
4.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, ataması yapılan ve kurumdan ayrılan personele
ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davut -oğlu’nun cevabı (7/16937)
5.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, kurulması planlanan Füze Kalkanı Projesi’ne
ilişkin Millî Savunma Bakanından sorusu ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun
cevabı (7/16997)
6.- İzmir Milletvekili
Canan Arıtman’ın, Yunanistan
karasularının 12 mile çıkarılmasının kabul edildiği iddialarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun cevabı (7/17050)
7.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemür’ün,
hizmet alımı yoluyla çalıştırılan personele ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/17072)
8.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, hizmet alımı yoluyla çalıştırılan personele
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/17079)
9.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, kamu yatırımlarına ilişkin sorusu ve Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/17085)
10.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, kamu yatırımlarına ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/17092)
11.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, bazı TRT çalışanlarının görev yerlerinin
değiştirilmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/17125)
12.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, Ziraat Bankası Malazgirt Şubesinin çiftçi
kredisi uygulamalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı (7/17147)
13.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macit’in, TRT yayınlarında siyasi partilere yer verilmesine
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
(7/17154)
14.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, TRT Teftiş Kuruluna yapılan müfettiş
atamalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç’ın cevabı (7/17155)
15.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, TRT yapım ve yayın görevlisi giriş sınavına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
(7/17156)
16.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Mert’in, GSYİH değerlerine ve bir bakanın bir
açıklamasına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz’ın cevabı (7/17205)
17.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, protestolu senetler ve karşılıksız çeklere
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı
(7/17256)
18.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Vakıflar Genel Müdürlüğü personelinin özlük
haklarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç’ın cevabı (7/17277)
19.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Emet Bor İşletmesinde açılması planlanan ek üniteye
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı
(7/17303)
20.- Muğla
Milletvekili Metin Ergun’un, bir köyde meydana gelen doğal afetin yol açtığı
maddi zararların giderilmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/17327)
21.- Trabzon
Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin, Ulusal Kanalın Kablolu TV
yayın lisansı ve yayın izni başvurusuna ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/17332)
22.- İstanbul
Milletvekili Ahmet Tan’ın, WikiLeaks’in yayınladığı belgelerdeki bir iddiaya
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı
(7/17337)
23.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, yapılması planlanan nükleer santralin olası
etkilerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın
cevabı (7/17338)
24.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Amasra ve Bartın’da yapılması
planlanan termik santrallerin
ÇED sürecine ilişkin sorusu ve
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/17382)
25.- Adana
Milletvekili Tacidar Seyhan’ın, bir Yunan istihbarat görevlisi ile görüştüğü
iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Cemil Çiçek’in cevabı (7/17388)
26.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, Bursa’da verilen bir taş ocağı açma ruhsatına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı
(7/17409)
27.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özer’in, Bursa SGK İl Müdürlüğünde çalışan bazı
memurlarla ilgili disiplin işlemlerine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/17450)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.03’te açılarak bir oturum yaptı.
Genel Kurulda
Başkanlık Divanı teşekkül etmediğinden, 4 Ocak 2011 Salı günü saat 15.00’te
toplanmak üzere birleşime 13.04’te son verildi.
Nevzat PAKDİL
Başkan
Vekili
No.:
54
II. - GELEN KÂĞITLAR
31 Aralık 2010 Cuma
Tasarı
1.- Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/987) (Plan ve Bütçe ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.12.2010)
Teklif
1.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici’nin; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa Tabii Memur
Emeklileri ile Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan Emekli Maaşı Alan İşçi, Dul ve
Yetimlere Ramazan ve Kurban Bayramlarında; Yılda İki Defa “Asgari Geçim Desteği
İkramiyesi” Adıyla Birer Maaş Tutarı Ek Ödeme Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/826) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2010)
No.:
55
3 Ocak 2011 Pazartesi
Tasarılar
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Irak Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki 27 Ağustos 1973
Tarihli Ham Petrol Boru Hattı Anlaşması ve Sonrasındaki İlgili Anlaşmalar,
Protokoller, Toplantı Tutanakları ile Eklerinin Tadiline İlişkin Değişiklik
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/988)
(Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.12.2010)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarım Alanında
İşbirliği Konulu Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (2/989) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2010)
Teklifler
1.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; 5434 Sayılı T.C.
Emekli Sandığı Kanunu ile 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/827) (Milli Savunma ile Plan ve
Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.12.2010)
2.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/828) (İçişleri ve Adalet Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.12.2010)
3.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay
Vural’ın; 4956 Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/829) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.12.2010)
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolat’ın; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/830) Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.12.2010)
Tezkereler
1.- Siirt
Milletvekili Osman Özçelik’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1365) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.12.2010)
2.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldız’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1366) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.12.2010)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoy’un, Bölge Kalkınma Ajanslarına ilişkin Devlet Bakanından (Cevdet Yılmaz)
sözlü soru önergesi (6/2295) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoy’un, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kuruluna ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek) sözlü soru önergesi (6/2296) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20/12/2010)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, bir
gazete santralinin yasa dışı dinlendiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/17475) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
2.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün,
kapanan fabrikalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17476)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
3.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in,
Yüksekova’da yeni yönetim modeli uygulandığı iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17477) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
4.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, şeker
fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/17478) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
5.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, 2010 ÖSYS
Kılavuzundaki hatalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17479)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
6.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya
Şeker Fabrikası arazisinin imar değişikliğine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/17480) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
7.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
özelleştirme gelirlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17481)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
8.- İstanbul Milletvekili Ahmet Tan’ın, Amerika
seyahatine ve bazı hakim ve savcıların Amerika’da eyalet sistemini incelediği
iddiasına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17482) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
9.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Van F
Tipi Cezaevindeki sorunlara ve cezaevlerinde yapılan denetimlere ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17483) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
10.- İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, Kemal
Türkler davası sanığına bir milli parkta işletmecilik yapma izni verilmesine
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/17484) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20/12/2010)
11.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Sof
Dağındaki yeni ruhsat verileceği iddia edilen taş ve mucur ocaklarına ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/17485) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/12/2010)
12.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Türk
Telekomünikasyon A.Ş.’nin erişim şebekeleri yapım, bakım ve onarım ihalesine
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/17486) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
13.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın,
2002-2010 yıllarında bir milyon ve üzeri mevduat sahiplerine ve toplam mevduat
miktarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı
soru önergesi (7/17487) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
14.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Türk
Telekomünikasyon A.Ş.’nin erişim şebekeleri yapım, bakım ve onarım ihalesi ile
küçük pay sahiplerinin haklarının korunmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/17488) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/12/2010)
15.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, kadına
yönelik şiddete ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru
önergesi (7/17489) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
16.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın,
İzmir’deki yatırım ve projelere ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf)
yazılı soru önergesi (7/17490) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
17.- Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın,
bor madeninin kullanımıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/17491) (Başkanlığa geliş tarihi:
20/12/2010)
18.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün,
Akkuyu’da yapılması planlanan nükleer santralin maliyetine ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/17492) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/12/2010)
19.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Yüksekova-Van
karayolu üzerinde yaşanan bir olayla ilgili iddialara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17493) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
20.- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın,
Kırklareli Valisinin merkeze alınmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17494) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/12/2010)
21.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın,
Burdur-Yeşilova’da sosyal bilimler lisesi açılmasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17495) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
22.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, eğitim
planlamasına ve sözleşmeli öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17496) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
23.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin,
Adıyaman-Çelikhan’da bir ilköğretim okulunun 6, 7 ve 8. sınıflarının taşınacağı
iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17497)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/12/2010)
24.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün
anaokulu ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17498) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/12/2010)
25.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, yurt dışı
seyahatlere, bunlara katılanlara ve ödenen harcırahlara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17499) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/12/2010)
26.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, TUS’da
hatalı soru sorulduğu iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17500) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/12/2010)
27.- Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın, ALES’de
dağıtılan kırtasiye malzemesinin teminine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17501) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/12/2010)
28.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın,
Burdur-Yeşilova Devlet Hastanesine ve doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17502) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
29.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın,
2002-2010 yılları arasında açılan kamu, özel ve vakıf hastaneleri ile sağlık
harcamalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/17503)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
30.- Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’ın,
Diyarbakır’daki hastanelerin kapatılması ve birleştirilmesi nedeniyle yaşanan
sorunlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/17504) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21/12/2010)
31.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün
sağlık ocağının ebe ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17505) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/12/2010)
32.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, çiftçi
borçlarının af kapsamına alınmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17506) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
33.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Sulama
Alanlarında Arazi Düzenlemesine Dair Tarım Reformu Kanunu kapsamında tarım dışı
amaçlara ayrılan arazilere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17507) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
34.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın,
kruvaziyer gemi ve yolcu sayısına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17508) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
35.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın,
Burdur-Yeşilova’yı diğer ilçelere bağlayan yolların bölünmüş yol yapılıp
yapılmayacağına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/17509)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
36.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın,
Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17510) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
37.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, dış
ticarette denizyolu taşımacılığının kullanımına ve İzmir’in limanlarına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/17511) (Başkanlığa geliş tarihi:
20/12/2010)
38.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, etik
davranış ilkelerini ihlal eden personele ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17512) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
39.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Türk
Telekomünikasyon A.Ş.’nin erişim şebekeleri yapım bakım ve onarım ihalesine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/17513) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/12/2010)
40.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, yurt dışı
seyahatlere, bunlara katılanlara ve ödenen harcırahlara ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/17514) (Başkanlığa geliş tarihi:
20/12/2010)
41.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, intihar
olduğu belirtilen şüpheli asker ölümlerine ilişkin Milli Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17515) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/12/2010)
42.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya
Şeker Fabrikası A.Ş.’nin mülkiyetindeki bir taşınmazın tescil işlemine ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/17516) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/12/2010)
43.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün,
TRT’nin programlarına ve dışarıda yaptırılan programlar için yapılan ödeme
miktarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/17517) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/12/2010)
44.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, etik
davranış ilkelerini ihlal eden personele ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17518) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/12/2010)
No.: 56
4 Ocak 2011 Salı
Teklif
1.- Siirt
Milletvekili Memet Yılmaz Helvacıoğlu ve 2 Milletvekilinin; Askerlik Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/831) (Plan ve
Bütçe; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Milli Savunma Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 4.1.2011)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, DDY
Genel Müdürlüğünde geçici işçi statüsünde çalışanlara ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2297) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Avrupa
Gençlerde Madde Kullanımı Değerlendirme Projesinin uygulanmamasına ilişkin
Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) sözlü soru önergesi (6/2298) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/12/2010)
3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, 4-C
kapsamına alınan TEDAŞ işçilerinin statüsüne ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/2299) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
4.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Hasankeyf’te yapılan define aramalarının önlenmesine ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2300) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/12/2010)
5.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Batman’da bulunduğu iddia edilen lahit mezara ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2301) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/12/2010)
6.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, İhracatçılar
Birliği ile ilgili bazı iddialara ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Zafer
Çağlayan) sözlü soru önergesi (6/2302) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/12/2010)
7.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Dış
Ticaret Müsteşarlığının Eylül-Kasım 2009 dönemi Avans Tablosuna ilişkin Devlet
Bakanından (Mehmet Zafer Çağlayan) sözlü soru önergesi (6/2303) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24/12/2010)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın,
Konya’nın bazı ilçelerinde meydana gelen sel felaketine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17519) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
2.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in,
çiftçilerin bankalardan kullandığı kredilere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/17520) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
3.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in,
Tasarrufu Teşvik Fonu ve Konut Edindirme Yardımı ödemelerini yapmayan
işverenlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17521) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/12/2010)
4.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in,
TRT 6’da yayınlanacağı iddia edilen Kürtçe türkü yarışmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17522) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/12/2010)
5.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in,
özelleştirme işlemlerindeki danışmanlık hizmetlerine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/17523) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
6.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in,
özelleştirme kapsamında bulunan kuruluşların yönetim kurulu üyelerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17524) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/12/2010)
7.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in,
yargılanan, açığa alınan ve vekaleten görev yapan bürokratlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17525) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
8.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in,
Milli Emlak Genel Müdürlüğüne ait taşınmazlara ve bunlardan Özelleştirme
İdaresi Başkanlığına devredilenlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/17526) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
9.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/17527) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
10.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Türkiye
Şeker Fabrikaları A.Ş.’ye ait bir taşınmazın özelleştirilen Kütahya Şeker
Fabrikası adına yolsuz tescil edildiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/17528) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
11.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, İHH İnsani
Yardım Vakfına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17529) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/12/2010)
12.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bir
şirketle ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/17530) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
13.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Devlet
üniversitelerine bağlı bazı birimlere yapılacak yardımla ilgili Bakanlar Kurulu
Kararına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17531) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/12/2010)
14.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, yeni
doğan bebeği ölen bir aileden hastane masraflarının istendiği iddiasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17532) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/12/2010)
15.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın,
belediyelerin sosyal amaçlı yardımlarına ve yeşil kartlı sayısına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17533) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/12/2010)
16.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras’ın,
AİHM’nin Hrant Dink davası kararı doğrultusunda sorumlular hakkında işlem
yapılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17534) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24/12/2010)
17.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın,
Konya-Bozkır’da yaşanan sel felaketine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/17535) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
18.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, basın
özgürlüğüne ve ısmarlama soru sordurulduğu iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/17536) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
19.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün,
basın özgürlüğüne ve ısmarlama soru sordurulduğu iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17537) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
20.- İstanbul Milletvekili Ahmet Tan’ın, ısmarlama
soru sordurulduğu iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17538)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
21.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, yurt dışı
seyahatlere, bunlara katılanlara ve ödenen harcırahlara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17539) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/12/2010)
22.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Bülent
Arınç’a suikast iddiasına ve Deniz Feneri davasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/17540) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/12/2010)
23.- İstanbul Milletvekili Ahmet Tan’ın, Dünya
Özürlüler Günü nedeniyle düzenlenen bir gezi programının iptal edilmesine ve
engellilerin istihdamına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17541)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/12/2010)
24.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, yoksul
vatandaşlara yardım yapan belediye, vakıf, dernek ve sivil toplum kuruluşlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17542) (Başkanlığa geliş tarihi:
24/12/2010)
25.- Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani’nin,
Hakkâri’deki sınır kapılarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/17543) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2010)
26.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, 6.
Türkiye Ticaret ve Sanayi Şûrasında alınan kararlara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/17544) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2010)
27.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, 6.
Türkiye Ticaret ve Sanayi Şûrasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/17545) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2010)
28.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın,
öğrenci eylemlerine ve bir konuşmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/17546) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2010)
29.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, sınır
ihlali iddiasıyla İran sınırında öldürülen vatandaşlara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/17547) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2010)
30.- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın, bazı
işçilerin sendikaya üye olduğu gerekçesiyle işten atıldığı iddialarına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/17548) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/12/2010)
31.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in,
yenilenen SGK Genel Müdürlüğü binasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17549) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/12/2010)
32.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, Bursa SGK
İl Müdürlüğünde çalışan bazı memurlarla ilgili disiplin işlemlerine ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/17550)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2010)
33.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, SGK’yı
zarara uğratan özel bir hastanenin sözleşmesinin feshedilmesine ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/17551) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/12/2010)
34.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın,
2000-2010 yılları arası Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü
tarafından yapılan yardımlara ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı
soru önergesi (7/17552) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
35.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü tarafından yapılan sağlık, eğitim ve
gıda yardımlarına ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru
önergesi (7/17553) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
36.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen kırsal
alanlarla ilgili projelere ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı
soru önergesi (7/17554) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
37.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğünce desteklenen özürlülere, kadınlara
ve gençlere yönelik sosyal projelere ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı)
yazılı soru önergesi (7/17555) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
38.- Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın,
Akdeniz’de münhasır ekonomik bölge ilan etmiş devletlerle ilgili açıklamaya
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17556) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/12/2010)
39.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras’ın,
Hrant Dink davasına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17557)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2010)
40.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, etik
davranış ilkelerini ihlal eden personele ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17558) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
41.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün,
kurulması planlanan Akkuyu ve Sinop Nükleer Enerji Santraliyle ilgili bir
açıklamaya ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17559) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2010)
42.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın,
Kastamonu-İnebolu’da elektrik kesintisi nedeniyle yaşanan bir olaya ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/17560) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24/12/2010)
43.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Emniyet
Genel Müdürlüğü bünyesinde yapılan komiser yardımcılığı sınavıyla ilgili
iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17561) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/12/2010)
44.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, baş
polislik ile komiser yardımcılığına yükselmede aranan sicil notu şartına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17562) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/12/2010)
45.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları ve Köylere Hizmet Götürme Birliklerinin
kaynakları ile alınan araçlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17563) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
46.- Mersin Milletvekili Ali Oksal’ın, bir
lokantada yapılan polis denetimine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17564) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
47.- Aydın Milletvekili Mehmet Fatih Atay’ın, bazı
lokantalarda yapılan polis denetimine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17565) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/12/2010)
48.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in, Güney
Kıbrıs Rum Kesimindeki bir basketbol maçında yaşanan olaylara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17566) (Başkanlığa geliş tarihi:
24/12/2010)
49.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın,
Kahramanmaraş olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17567) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2010)
50.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras’ın,
AİHM’nin Hrank Dink davası kararı doğrultusunda sorumlular hakkında işlem
yapılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17568)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2010)
51.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, gıda
bankacılığı yapan sivil toplum kuruluşlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/17569) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
52.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya
Şeker Fabrikasının özelleştirme sürecindeki bir işleme ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17570) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
53.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Antalya
Büyükşehir Belediyesinin kullandığı bazı taşınmazların geri alındığı iddiasına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/17571) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/12/2010)
54.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in,
Güzelyayla’daki hizmetiçi eğitim programının sonlandırıldığı iddiasına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17572) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/12/2010)
55.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici’nin,
yürürlükten kaldırılan Yurt Dışında Sürekli Görevlendirilecek Personel
Hakkındaki Yönetmeliğe ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17573) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
56.- Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani’nin,
Hakkâri’de okul servisi konusunda yaşanan sıkıntılara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17574) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2010)
57.- İstanbul Milletvekili Ahmet Tan’ın, Kürdistan
Bölgesel Yönetimiyle yapıldığı iddia edilen anlaşmalara ve Irak’ın kuzeyinde
yaşayan Türkmenlerin sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17575) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2010)
58.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın,
sözleşmeli öğretmenlerin özlük haklarına ve eş durumu atamasında yaşanan
sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17576)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2010)
59.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, yurt dışı
seyahatlere, bunlara katılanlara ve ödenen harcırahlara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17577) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
60.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, diyabetle
mücadeleye ve bazı branşlardaki doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17578) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/12/2010)
61.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, özel
hastanelerde SGK’lılara uygulanan muayene ücreti tarifesine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17579) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2010)
62.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un,
Muğla-Dalaman-Tersakan Çayındaki balık ölümlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17580) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2010)
63.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, sulama
alanlarına ve kullanılan sulama sistemlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17581) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2010)
64.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, Ankara-İzmir
Hızlı Tren Projesine ve K-1 belgesi uygulamasına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17582) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
65.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, çocukların
internet bağımlılığı konusunda yapılan çalışmalara ilişkin Devlet Bakanından
(Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/17583) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/12/2010)
66.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın,
ormanların yönetimine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17584) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2010)
67.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in,
Vakıflar Bankası Genel Müdür Yardımcılığına yapılan bir atamaya ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/17585)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/12/2010)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 20 Milletvekilinin, yoksulluk sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/969) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.10.2010)
2.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek ve 21 Milletvekilinin, il genel meclisi üyelerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/970) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22.10.2010)
3.- Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş ve 19 Milletvekilinin, su kaynakları ve su
hizmetlerinin özelleştirilmesinin doğuracağı sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/971) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.10.2010)
4.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan ve 19 Milletvekilinin, faili meçhul cinayetlerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/972) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.10.2010)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın,
kayıt dışı istihdama, primsiz ödemeler kapsamındaki aylıklara ve İşsizlik
Sigortası Fonunun kullanımına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17404)
2.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin,
Bursa’da verilen bir taş ocağı açma ruhsatına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17409)
3.- Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’ın,
Atatürk Havalimanında gözaltına alınıp tutuklanan bir kişiye ilişkin Adalet
Bakanlığından yazılı soru önergesi (7/16527)
4.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, tutuklu
ve hükümlülerin beslenme koşullarına ilişkin Adalet Bakanlığından yazılı soru
önergesi (7/16528)
5.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, ÖSYM
tarafından yapılan merkezi sınavlardaki kopya iddialarına ilişkin Adalet
Bakanlığından yazılı soru önergesi (7/16529)
6.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, bazı
hâkim ve savcıların diğer kurumlarda görevlendirildiği iddialarına ilişkin
Adalet Bakanlığından yazılı soru önergesi (7/16530)
7.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın,
emekli infaz koruma memurlarının tabanca taşıma ruhsatı harç bedellerine
ilişkin Adalet Bakanlığından yazılı soru önergesi (7/16531)
8.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un,
Adana’da kurulması planlanan istinaf mahkemesine ilişkin Adalet Bakanlığından
yazılı soru önergesi (7/16532)
9.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün,
ataması yapılan ve kurumdan ayrılan personele ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16585)
10.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, kamuda
çalışan muayenehane sahibi hekimlerle ilgili bazı iddialara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16586)
11.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, ilaçların
denetlenmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16587)
12.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun,
bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16614)
13.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun,
Konya mitinginde yaptığı konuşmaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16620)
14.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in,
kadrolaşma iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16621)
15.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, bir
açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16626)
16.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in,
Ankara’daki aile hekimlerinin maaşlarının gecikmeli yatırılmasına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16643)
17.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın,
biyologların Geleneksel Bitkisel Tıbbi Ürünler Yönetmeliği kapsamına alınmasına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16644)
18.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, domuz
gribine karşı alınacak önlemlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16646)
4 Ocak 2011 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN – Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 46’ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk
söz, Ağrı iline yapılan yatırımlar ve açılacak Ağrı Havalimanı hakkında söz
isteyen Ağrı Milletvekili Abdulkerim Aydemir’e aittir.
Buyurun Sayın
Aydemir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Aydemir,
biliyorsunuz ek süre vermiyoruz.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Ağrı Milletvekili Abdulkerim Aydemir’in, Ağrı iline
yapılan yatırımlar ve açılacak Ağrı Havalimanı’na ilişkin gündem dışı konuşması
ABDULKERİM
AYDEMİR (Ağrı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ağrı ilimizde yapılan
yatırımlar ve Ağrı Havaalanı ile ilgili olarak gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Hükûmetimiz tarafından Ağrı ilinde tamamlanmış olan
kamu yatırımlarının bazılarından bahsetmek istiyorum.
Bize göre, eğitim
her alandaki kalkınmanın en önemli unsurudur. Kamu kaynaklarının tahsisinde
birinci önceliğin eğitime yapılacak yatırımlara verilmesi gerektiğine inanırız.
Hükûmetimiz tarafından eğitim alanında Ağrı ili genelinde toplam derslik sayısı
3.906’ya ulaşmıştır, devam eden projelerle beraber 4.145 olacaktır.
Bilindiği üzere,
çağdaş dünyada her güvenlik ihtiyacı demokratik sistem ile uyum içinde
karşılanmaktadır. İlimiz içinde Emniyet Müdürlüğüne MOBESE sistemi kurulmuş ve
41 adet yeni araç alınmıştır.
Hükûmetimiz,
halka hizmet etmek amacıyla, bir sınıf ve kesimin değil, bütün
vatandaşlarımızın refah ve mutluluğunu sağlayacak sosyal politikalar
yürütmektedir. Ağrı ilimizde de çocuklarımız için 4 adet çocuk yuvası ile
Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü için hizmet binası yapılmıştır.
2010 yılında
meydana gelen sel felaketinde Hükûmetimiz, en büyük duyarlılığı göstererek,
Sayın Başbakanımızın talimatıyla aynı gün olay yerine intikal etmiş, 104 adet
araç ve 300 kişilik ekipmanla çalışmalara başlanmıştır. Ağrı’da cumhuriyet
tarihinden bu yana yapılamayan taşkın koruması bu dönemde yapılmıştır. Bu sel
felaketinde mağdur olan vatandaşlarımıza 202 adet konut yapılmıştır.
Burada Ağrı
Belediyemizin yapmış olduğu hizmetlerden
de kısaca bahsetmek isterim: Ağrı il olduğundan bu yana ilimiz maalesef kuyu
suyu kullanmakta iken Hükûmetimizin destekleriyle açılışı 15 Nisan 2011
tarihinde yapılacak olan Yazıcı Barajı’ndan ilimize cazibeli içme suyu
verilecektir. Bu kapsamda isale hattı ve arıtma tesisi projesinin toplam bedeli
27,3 milyon lira olup, projenin yaklaşık yüzde 70’i de tamamlanmış
bulunmaktadır. Ayrıca, 2 adet semt pazarı bitirilmiş olup, yeni otogar binası
ve modern kapalı hayvan borsasının yapımına başlanmıştır. Belediyemize verdiği
destekten dolayı başta Sayın Başbakanımıza olmak üzere Hükûmetimize, Kabinedeki
bütün bakanlara çok teşekkür ediyorum. Belediye Başkanımız Sayın Hasan Arslan’a
ve çalışma arkadaşlarına da burada huzurlarınızda teşekkürü bir borç biliyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bazı ilçelerimize semt sahası yapılmıştır bu dönemde. KÖYDES, BELDES kapsamında toplam 1.149 kilometre stabilize
yol yapılmıştır. Ayrıca, bölgemizde yetişen büyük bir İslam âlimi olan Ahmedi
Hani Hazretleri ve İshakpaşa Sarayı yolu da bizim zamanımızda bitirilmiştir.
Ayrıca, Ağrı merkezdeki Taşlısu, Karasu ve Körçay köprüleri tamamlanmış olup
diğer taraftan Ağrı merkezdeki yarı olimpik yüzme havuzu da yapılmış ve
halkımızın hizmetine sunulmuştur.
Sağlık
Bakanlığınca 300 yataklı Ağrı Devlet Hastanesinin ihalesi yapılmıştır. 150
yataklı Doğubayazıt Devlet Hastanesi, 150 yataklı Patnos Devlet Hastanesi ve 30
yataklı Hamur Devlet Hastanesinin de ihalesi
bitirilmiş, halkımızın hizmetine çok yakın bir tarihte sunulacaktır.
Ayrıca, Doğubayazıt-Ağrı arasındaki
bölünmüş yol tamamlanmıştır. Erzurum-Gürbulak arasındaki 300 kilometrelik
bölünmüş yolun ihalesi yapılmıştır. Sosyal Güvenlik Kurumu hizmet binası, Ağrı
Organize Sanayi Bölgesi, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi
açılışları önümüzdeki günlerde yapılacaktır. TOKİ tarafından ise ilimizde
bugüne kadar 448’i tamamlanmış 1.108 tane konut yapılmıştır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bilindiği üzere, yatırımlara baktığımız zaman, Ağrı
ilinin bizim Hükûmetimiz zamanında yatırımlara boğulduğunu göreceksiniz ama bu
yapılan yatırımların tamamı ilimizin bütün problemlerini hallettiğimiz anlamına
gelmemektedir. Hükûmetimiz bu konuda yüksek irade göstermiştir ve Ağrı’ya büyük
bir destek vermektedir.
Ben, burada bize
destek veren Sayın Başbakanımıza ve Hükûmetimizin tüm yetkililerine bir kez
daha teşekkürlerimi arz ederken 2011 yılının milletimize, halkımıza hayırlar
getirmesini, sağlık, mutluluk ve başarı getirmesini temenni ediyor, yüce
heyetinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Aydemir.
Gündem dışı
ikinci söz, 5 Ocak Adana’nın düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’a aittir.
Buyurun Sayın
Tankut. (MHP sıralarından alkışlar)
2.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, 5 Ocak Adana’nın
düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
YILMAZ TANKUT
(Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5 Ocak Çarşamba günü yani
yarın kutlayacağımız güzel Adana'mızın istiklal zaferinin 89’uncu yıl dönümü
münasebetiyle gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Yine bu vesileyle
bütün Adanalı hemşerilerimizin istiklal mücadelesini ve kurtuluş bayramını
kutluyor, silahsız, mühimmatsız olmalarına rağmen yürekleriyle, bedenleriyle ve
imanlarıyla bir destan yazarak sömürgeci güçleri geldikleri gibi geri gönderen
aziz kahramanlarımızı, ecdadımızı rahmetle, minnetle anıyor, mekânları cennet
olsun diyorum.
Sayın
Milletvekilleri, Adana’nın büyük fedakârlık ve kahramanlıklarla dolu o dönemini
kısaca özetleyecek olursak, Türk milletinin şefkati ve himayesinde ekonomik ve
sosyal manada en müreffeh dönemlerini yaşarken, Osmanlının zayıflamasını fırsat
bilip bu fırsatı ihanete dönüştüren Ermeni çeteleri ile Fransızlar, işgal
ettikleri Adana ve civarında yağmaya, gaspa ve cinayete başlamışlardı. Kozan
ilçemizde beş ayrı fırında Türkler canlı canlı yakılmış, Abdi Ağa çiftliği
olayları, şehir içi cinayetleri, Taşköprü'de Türklerin çarmıha gerilişi ve
kırbaçlanarak işkence yapılması gibi hadiseler bugün bile hafızalardan
silinmemiştir.
İşte böyle acılı
bir sürecin ardından şanlı ecdadımız "Ya istiklal ya ölüm" demiş ve
Mayıs 1920'de Pozantı'da Karboğazı mevkisinde Fransız ve uşaklarına büyük bir
darbe indirmiştir. Akabinde 5 Ocak 1922 tarihine kadar devam eden mücadelenin
neticesinde aynı eşkıya Çukurova’dan da tamamen kovulmuştur.
Büyük Önder
Atatürk "Bende bu vakayiin ilk hissi teşebbüsü bu memlekette, bu güzel
Adana'da vücut bulmuştur." şeklindeki veciz sözüyle de Adana’nın
Kuvayımilliye hareketine ilham kaynağı olduğunu bizzat ifade etmiştir.
Bu vesile ile
başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bütün şehitlerimizi, ebediyete intikal
etmiş bütün gazilerimizi, Adana'yı Türklere yurt yapan Ramazanoğlu ailesini,
Müfreze Komutanı İbo Osman'ı, Yeni Adana gazetesinin kurucusu olan, dağlarda,
vagonlarda istiklal meşalesi için gizli gizli gazete çıkartan Ahmet Remzi
Yüreğir'i, mezalimden kaçan Türklere evini açan Şeyh Cemil Nardalı'yı,
Tekelioğlu Sinan'ı, Kara Fatma'yı Kılavuz Hatice'yi, Tayyar Rahime'yi ve daha
isimlerini sayamadığım nice kahramanları buradan minnetle anıyor, Cenabı Allah
bir daha böyle acılar bizlere yaşatmasın diyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; güzel Adana'mızın İstiklal Savaşı’nın 89’uncu
yıldönümü münasebetiyle söz almış bulunduğum bu kürsüde bazı hususları da
burada dile getirmek istiyorum.
Güneyin en büyük
kenti olan, bereketli topraklarıyla ülkemizin âdeta besin deposu konumundaki
Adana son zamanlarda maalesef önemli sorunlar yaşamaktadır. Sıcak iklimi
dolayısıyla kolay yaşanabilir olması, Adana'yı özellikle üniversite öğrencileri
için cazip kılmaktadır. Ancak ne yazık ki Adana'da, 2 milyon nüfusa ve
üzerindeki iç göç baskısının artmasına rağmen, hâlen sadece bir üniversite
bulunmaktadır ve benim de mezunları arasında olduğum Çukurova Üniversitesi
artık ihtiyaca kâfi gelmemektedir.
Yedi ile yedi
devlet üniversitesi kurulması ile ilgili yasa tasarısı bu Mecliste görüşülürken
maalesef Adana dışlanmıştır. Milliyetçi Hareket Partisine mensup diğer
milletvekili arkadaşlarımızla, aylar önce Adana Teknik Üniversitesi kurulması
için kanun teklifi verdiğimiz hâlde, AKP iktidarı bunu görmezden gelmiştir.
Diğer yandan AKP
hükûmetleri yıllardan beri Adana sanayisini haksız teşvik uygulamalarına mahkûm
etmiş ve son olarak da batıdan doğuya, kuzeyden güneye her tarafa giden Sürat
Demiryolu Projesi’nde de maalesef Adana dışlanmıştır.
Ne yazık ki,
AKP'nin bitmek tükenmek bilmeyen siyasi hırsı, siyasi taassubu ve kini yüzünden
Adana iki yıla yakın bir zamandır büyük bir kaos ve karmaşanın içerisine
atılmıştır.
Milliyetçi
Hareket Partisinin kazandığı büyükşehir belediyesinin başındaki başkanı
görevden alınmış ve otomatiğe bağlanmış gibi iki ayda bir bu görevden alma
tasarrufu uzatılmıştır.
Bakın değerli
arkadaşlar, ortaya çıkan yolsuzluk ve rüşvet olayları ve iddialarına rağmen
Cumhurbaşkanı Kayseri Belediye Başkanına kefil oluyor, İçişleri Bakanı ise Vali
Vekilinin talebine rağmen Kayseri ile ilgili soruşturma açmıyor ve kendisini
yargı yerine koyup aynı başkanı aklamaya çalışıyor. Ama öte yandan Milliyetçi
Hareket Partisinin siyasi etik dersi verip istifaya çağırdığı ve hâlen bağımsız
olan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak'ın ise 56 müfettiş
tarafından teftiş edildiği söyleniyor. Ancak aradan dokuz aya yakın bir zaman
geçmesine rağmen, henüz hakkında görevden uzaklaştırmayı gerektirecek bir suç
ortaya çıkmadığı da ifade ediliyor. Hâl böyle iken, iki ayda bir görevden alma
yazısı da uzatılıyor.
Şimdi soruyorum:
Böyle adalet, böyle çifte standart olur mu? Halkın, milletin iradesi ile
geldiklerini her fırsatta söyleyen bir iktidar, yine Adana halkının seçtiği bir
Belediye Başkanını âdeta yargısız infaz anlayışı ile görevinden bu kadar süre
uzak tutabilir mi diyorum ve sözlerimi tamamlarken bütün bu gerçekler ışığında
artık AKP iktidarının Adana'dan intikam alır gibi uygulamalarından vazgeçmesini
ve Adana'ya hak ettiği değeri vermesini temenni ediyor, hepinizi saygı ile
selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Tankut.
Gündem dışı
üçüncü söz, 2011 yılı için belirlenen asgari ücrete ilişkin söz isteyen
İstanbul Milletvekili Esfender Korkmaz’a aittir.
Buyurun Sayın
Korkmaz. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili Esfender Korkmaz’ın, 2011 yılı
için belirlenen asgari ücrete ilişkin gündem dışı konuşması
ESFENDER KORKMAZ
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
2010 yılının
ikinci yarısında asgari ücret, Hükûmet ve işveren kesimi ortak kararıyla yüzde
5 artırıldı. İşçinin eline geçen para ayda 629 lira 95 kuruştur. Değerli
milletvekilleri, Hükûmet bilerek asgari ücreti fakirlik sınırının altında
tutmuştur. “Bilerek” diyorum çünkü Asgari Ücret Tespit Komisyonu geçim
koşullarını hesaplaması için Türkiye İstatistik Kurumuna görev vermiştir. TÜİK,
Aralık 2010 tarihi itibarıyla tek işçi için asgari geçim giderini 900 lira
hesaplamıştır.
Şimdi, bakın
arkadaşlar, ele geçen net asgari ücret 629 lira, devletin resmî kurumu olan
TÜİK’in hesapladığı asgari geçim seviyesi 900 lira; arada 270 lira 14 kuruş
fark var. Asgari ücret, aslında hükûmetin uyguladığı ekonomik ve sosyal
politikaların bir göstergesidir, hükûmetin çalışanlara hangi gözle baktığını
göstermektedir. Şimdi, asgari ücretle Hükûmet açık bir şekilde şunu
söylemiştir: Çalışana bu asgari ücreti layık görerek “Sen yoksul kalacaksın.”
demişti. Çünkü TÜİK bir devlet kurumudur. Hükûmet, bu devlet kurumunun görüşünü
bile dikkate almadan onun altında asgari ücret tespit etmiştir ve işçiye “Sen
yoksul kalacaksın.” diye açıkça söylemiştir.
Değerli
arkadaşlar, bir yanlış anlaşılma var: Hükûmet asgari ücreti yalnızca asgari
geçim olarak kabul ediyor, yani insanın ölmeyecek kadar yaşaması şeklinde
algılıyor. Oysaki asgari yaşam asgari fiziki ihtiyaçların karşılanması yanında
insanca bir yaşamı ifade eder, kültürel ihtiyaçlarını da içine alan bir
göstergedir.
Değerli
milletvekilleri, bakanlar sıkışınca simit ve yumurta hesabı yapıyor. Kamuoyunun
dikkatini dağıtmak istiyorlar böyle yumurta hesaplarıyla. Ama Allah da biliyor,
kul da biliyor ki bugün 4 kişilik bir ailenin eline geçen 659 lira asgari
ücretle hiç kimse yaşamını devam ettiremez. Örneğin İstanbul’da en ucuz
gecekondunun aylık kirası 300 liradır.
Öte yandan
Hükûmet 2011’in ilk yarısı için yalnızca beklenen enflasyon kadar bir zam
yapmıştır, oysaki büyüme oranını dikkate almamıştır. Oysaki gayrisafi millî
hasılada büyüme yalnızca sermayenin ve müteşebbisin yarattığı bir katma değer
değildir. Bu katma değerin içinde emeğin daha büyük payı vardır. Büyümeden
çalışana da refah payı verilmesi gerekirdi. Dolayısıyla bu artış yüzde 5 değil
en az yüzde 10 olmalıydı.
Aslında asgari
ücretin yoksulluk sınırı altında kalmasından işveren de zarar görmektedir.
Çünkü ekmek derdi olan bir işçiden verim alamazsınız. Biri yer biri bakar
kıyamet ondan kopar. Böyle bir sosyal anarşi yaratma riski de taşımaktadır bu
düşük asgari ücret.
Değerli
arkadaşlar…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ESFENDER KORKMAZ
(Devamla) – Bir dakika verir misiniz?
BAŞKAN –
Vermiyoruz Sayın Korkmaz, onu baştan ilan ettim zaten.
Teşekkür ederim.
ESFENDER KORKMAZ
(Devamla) – Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Korkmaz.
MEHMET ŞANDIR
(Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın
Şandır, gündem dışı konuşma bunlar, biliyorsunuz benim böyle bir uygulamam yok.
MEHMET ŞANDIR
(Manisa) – Sayın Başkanım, Adana’nın kurtuluşuyla ilgili yerimden kısa bir
açıklama, uygunsa…
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Şandır.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, 5 Ocak Adana’nın
düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR
(Manisa) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Yani İç
Tüzük’ü zorlamak bu, başka bir şey değil Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Çok teşekkür ederim.
Bir Hataylı
olarak, Mersin Milletvekili olarak ben de Adanalıların 5 Ocak Zafer Günü’nü
yürekten kutluyorum. Gerçekten 5 Ocak İstiklal Harbi’mizde Türk milletinin
kaderinin değiştiği bir tarih olmuştur. 34 tane Gülek köylüsünün ve Tarsuslunun
Karboğazı mevkisinde bin kişilik Fransız birliğini durdurması ve imha etmesi
sonucunda Fransızların Ankara’ya saldırılarının durdurulması gerçekten istiklal
mücadelemizde tarihî bir dönüm noktası olmuştur. Bu, Adanalıların başarısıdır;
bu, Tarsusluların başarısıdır ve 5 Ocak Türk milletinin kaderinin değişiği
tarihtir. Bu sebeple Adanalıları, Gülek köylülerini ve Tarsusluları rahmetle,
şükranla anıyorum. 5 Ocak’ın bir zafer günü olarak kutlanmasını da talep
ediyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Şandır.
Sayın Güvel
buyurun, sizin de bir söz talebiniz var İç Tüzük’ün 60’ıncı maddesi gereğince
ama bugün benim gündem dışı konuşmalarla ilgili son uygulamam. Onu buradan
belirtiyorum.
Buyurun Sayın
Güvel.
2.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, asgari ücretin ve
memur maaş zamlarının hesaplanış şeklinin gerçek enflasyonu yansıtmadığına
ilişkin açıklaması
HULUSİ GÜVEL
(Adana) – Teşekkür ediyorum Başkanım.
Değerli
arkadaşlar, hem asgari ücretin tespitinde hem de memur maaş zammı gibi
artışların tespitinde yararlanılan ölçütlerin en önemlilerinden birini
oluşturan Tüketici Fiyat Endeksi’nin yani enflasyonun saptanmasında sayısı
700’ü aşkın ürün kullanılmaktadır. Bu ürünler arasında flüt, pinpon topu, boş
cd, at yarışı, printer, şans oyunları, telefon onarımı gibi vesaire malzemeler
bulunmaktadır. Ülkemizde enflasyon bu ürünlerde yaşanan fiyat artışına göre
hesaplanmakta ve bu artışa göre de asgari ücret ve emekliler ile memurlara
verilen zamlar hesaplanmaktadır. Bu ürünlere göre açıklanan enflasyon
mutfaktaki yangını anlatamaz, bu gerçekçi değildir, sokağın derdine çare de
üretemez, halkımızın tükettiği gıda maddelerindeki artış böyle hesaplanan
enflasyondan kat kat fazladır.
Teşekkür ediyorum
Başkanım.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Güvel.
Sayın Yaman,
buyurun, size de bir dakika süre veriyorum.
3.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, geçen yıl Ağrı’da
meydana gelen sel felaketine ilişkin açıklaması
M. NURİ YAMAN
(Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ben de Ağrı’da
geçen yıl 2-11 Mayıs tarihleri arasında meydana gelen sel felaketinden hemen
sonra yerinde inceleme yapan Barış ve Demokrasi Partisinin heyeti olarak, orada
bulunan bir kişi olarak şunu açıklamak istiyorum.
Gerçekten o zaman
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığınca 2 milyon TL gönderildi.
Bu altyapı hizmetleri için gönderilen paranın 800 bini belediyelere, 1 milyon
200 bini de il özel idarelerine gitmesine rağmen, öyle anlaşılıyor ki bu para
sadece merkez belediyesinin, Ağrı Belediyesinin altyapısı için kullanılmıştır,
aslında tespit edilen Patnos’un, Doğubeyazıt’ın ve Tutak’ın altyapıları bugüne
değin hâlen onarılmamış ve yapılmamıştır.
Diliyorum ve
umuyorum ki bu sene, yeni, 2011 bütçesinden gönderilecek olan 8 milyon 700 bin
liralık ödenekten bu ilçelerimizin altyapı hizmetlerinin de mahrum
bırakılmaması ve buralara da devletin o şefkat eli ve onarım elinin ulaşmasını
diliyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Yaman.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Sayın
milletvekilleri, Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu, gündemin “Sözlü
Sorular” kısmında yer alan sorulardan 1, 114, 164, 169, 171, 173, 182, 184,
185, 190, 192, 201, 205, 207, 210, 214, 221, 234, 235, 236, 242, 246, 247, 271,
272, 273, 274, 292, 295, 297, 304, 325, 332, 333, 358 ve 362’inci sıralarındaki
soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir, Sayın Bakanın bu istemini
sırası geldiğinde yerine getireceğim.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 20
milletvekilinin, yoksulluk sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/969)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde;
"zengin sayısı artıyor" söylemi, son yıllarda siyasal iktidar
tarafından çok sık dile getirilmeye başlanmıştır. Zengin sayısının artması
konusu ise başlı başına ele alınması gereken önemdedir. Zengin sayısının
artmasının yollarından biri, yoksulların artması ya da yoksulluğun artmasıdır.
Bu durum Avrupa'da da özellikle ele alınmıştır.
2010 yılı Avrupa
Birliği tarafından Avrupa Yoksullukla ve Sosyal Dışlanmışlıkla Mücadele Yılı
olarak ilan edilmiştir. Maalesef ülkemizde bu konuda ciddi çalışmalar
yapılmamıştır. Üstelik yoksulluk ve sosyal dışlanmanın ülkemizde önemli
boyutlarda olmasına rağmen ciddi çalışmaların olmaması manidar bir durumdur.
Türkiye
İstatistik Kurumu 2008 Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’nda ortaya çıkan
rakamlar oldukça trajik bir boyuta geldiğimizin göstergesidir. Buna göre,
yoksulluk sınırı 3 bin liranın üzerine çıkmıştır. Yoksulluk riski altında
olanların sayısı 11 milyonu aşmıştır. Yoksulluk ile sosyal dışlanmışlık ise
birbirine paralel unsurlardır. Biri diğerini tetikler. Doğal olarak, bu derece
yoksulluğun olduğu ülkede sosyal dışlanmışlık da aynı boyutta artmaktadır.
Yoksulluk ve bu nedenle ortaya çıkan sosyal dışlanmışlık ise toplumda en çok
çocuklar ve kadınlar tarafından hissedilmektedir. Genel olarak ise kardeşlik
bozulur, refah düşer, huzur azalır ve her geçen gün insanların endişeleri
artar.
Avrupa
Birliğinin, yoksulluk ve sosyal dışlanmışlıkla mücadele ve bilinçlendirme
amacıyla ayırdığı bütçe 17 milyar avrodur. Bu rakam, ilgili konuda ülkemizde
gerçekten bir şey yapılmadığının göstergesidir. Eşitsizliklerle, dışlanmayla,
yoksullukla mücadele için konuşulacak o kadar çok şey varken; bu konuda siyasi
iktidarın sessiz kalması anlaşılır bir durum değildir. Bununla birlikte sadaka
kültürünün yerleşmesi için çalışmaların yapılması, konunun daha kötü sonuçlara
geleceği endişesini uyandırmaktadır. Oysa sadaka kültürü kurtarıcı değildir. Bu
yolla yoksulluğu azaltmak yerine, kendine bağımlı milyonlar yaratmak yanlış bir
amaç ve politikadır. Bunun yerine, "topluma balık vermeyip, balık
tutmasını öğretmek" doğru bir anlayıştır. Yoksullukla mücadele için
istihdam gerekmektedir. Bu konuda GAP Bölgesi önemli bir örnektir. Bölgede yaşanan
yoksulluk ve sosyal dışlanmışlık, özel bir politika uygulanmadıkça kolay kolay
düzelmeyecektir. Örneğin; devlet eliyle fabrikalar açılmadıkça oradaki
yoksulluk bitmeyeceği gibi; eşitsizlik ve dengesizlik gibi sosyal sorunlar da
beraberinde gelmeye devam edecektir.
Bilindiği gibi
yoksulluk, sosyal sorunların temel nedenidir. Sosyal sorunlar içinde ise
sağlıksız bir toplum yetişmesi en büyük sorunların başında gelmektedir.
Örneğin; depresyon, sıklığı en çok bilinen sorunlardandır. Dünyada her 5
kadından ve her 7-8 erkekten biri yaşam boyu en az bir defa depresyon
geçirmektedir. 2020 yılında, Dünya Sağlık Örgütü'ne göre dünyada en acil sağlık
sorunları içinde ikinci sırada depresyon olacaktır. Depresyonun kadınlarda
erkeklerden iki kat sık görüldüğü bilinmektedir. Cinsiyetler arası eşitsizlik,
sosyal sorunlar konusunda ele alınacak bir diğer önemli konudur. Zaten cinsiyet
eşitliği açısından 115 ülkeden 109. sırada yer almamız bu konuda nerede
olduğumuzun göstergesidir. Bu ölçütler, demokrasinin yaşatılmasına ve ilerlemesine
de engeldir.
Ülkemizde yaşanan
yoksulluğun ve yoksulluğun neden olduğu sosyal sorunların, konuyla ilgili yıl
içinde araştırılması ve çözüm önerilerinin tespit edilmesi amacıyla Anayasa'nın
98. ve TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Şevket Köse (Adıyaman)
2) Tayfur Süner (Antalya)
3) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
4) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
5) Ahmet Küçük (Çanakkale)
6) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
7) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
8) Yaşar Tüzün (Bilecik)
9) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
10) Hüseyin Pazarcı (Balıkesir)
11) Abdulaziz Yazar (Hatay)
12) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
13) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
14) Sacid Yıldız (İstanbul)
15) Erol Tınastepe (Erzincan)
16) Atila Emek (Antalya)
17) Rasim Çakır (Edirne)
18) Bilgin Paçarız (Edirne)
19) Ahmet Tan (İstanbul)
20) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
21) Ensar Öğüt (Ardahan)
2.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 21
milletvekilinin, il genel meclisi üyelerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/970)
TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI'NA
İl özel idaresi,
"İlin ve il sınırları içindeki halkın mahallî müşterek nitelikteki
ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından
seçilerek oluşturulan, idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzel
kişisi"dir. İl özel idareleri "İlin ve il sınırları içindeki
halkın" ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan kurumlardır. İl özel
idaresinin karar organı ise il genel meclisidir. İl genel meclis üyeleri her ay
beş gün toplanarak ilin sorunlarına çözüm aramaktadır.
"Stratejik
plan ile yatırım ve çalışma programlarını, il - özel idaresi faaliyetlerini ve
personelinin performans ölçütlerini görüşmek ve karara bağlamak, bütçe ve kesin
hesabı kabul etmek, bütçede kurumsal kodlama yapılan birimler ile fonksiyonel
sınıflandırmanın birinci düzeyleri arasında aktarma yapmak, İl çevre düzeni
planı ile belediye sınırları dışındaki alanların imar planlarını görüşmek ve
karara bağlamak, borçlanmaya karar vermek, bütçe içi işletmeler ile Türk
Ticaret Kanununa tâbi ortaklıklar kurulmasına veya bu ortaklıklardan ayrılmaya,
sermaye artışına ve gayrimenkul yatırım ortaklığı kurulmasına karar vermek,
taşınmaz mal alımına, satımına, trampa edilmesine, tahsisine, tahsis şeklinin
değiştirilmesine veya tahsisli bir taşınmazın akar hâline getirilmesine izin;
üç yıldan fazla kiralanmasına ve süresi yirmi beş yılı geçmemek kaydıyla bunlar
üzerinde sınırlı aynî hak tesisine karar vermek, şartlı bağışları kabul etmek,
vergi, resim ve harç dışında kalan miktarı beş milyardan yirmi beş milyar Türk
Lirasına kadar ihtilaf konusu olan Özel İdare alacaklarının anlaşma ile
tasfiyesine karar vermek, İl Özel İdaresi adına imtiyaz verilmesine ve İl Özel
İdaresi yatırımlarının yap-işlet veya yap-işlet-devret modeli ile yapılmasına,
İl Özel İdaresine ait şirket, işletme ve iştiraklerin özelleştirilmesine karar
vermek, Encümen üyeleri ile ihtisas komisyonları üyelerini seçmek, İl Özel İdaresi
tarafından çıkarılacak yönetmelikleri kabul etmek, norm kadro çerçevesinde İl
Özel İdaresinin ve bağlı kuruluşlarının kadrolarının ihdas, iptal ve
değiştirilmesine karar vermek, yurt içindeki ve yurt dışındaki mahallî idareler
ve mahallî idare birlikleriyle karşılıklı iş birliği yapılmasına karar vermek, diğer mahallî
idarelerle birlik kurulmasına, kurulmuş birliklere katılmaya veya ayrılmaya
karar vermek, İl Özel İdaresine kanunlarla verilen görev ve hizmetler dışında
kalan ve ilgililerin isteğine bağlı hizmetler için uygulanacak ücret tarifesini
belirlemek" il genel meclisinin görevleridir.
İl genel meclis
üyeleri; il, ilçe, belde ve köylerdeki yatırımlardan sorumlu olup, hayati öneme
sahip konularda karar alırken, kendi özlük hakları konusunda çok büyük
sıkıntılar yaşamaktadır. İl genel meclisi ayda beş kere toplanmaktadır. İl
genel meclisi üyeleri her oturum için 105 TL huzur hakkı almaktadır. Ayda 525
TL kazanan İl genel meclisi üyeleri asgari ücretin altında bir gelir ile
seçildikleri ildeki en önemli kararlara imza atmaktadır. İl genel meclis
üyelerinin sigorta primleri de ödenmemekte ve üyelerin emekli olabilmeler için
hiçbir düzenleme yapılmamaktadır. Sigortası ödenmeyen il genel meclis üyeleri
sağlık hizmetlerinden de yararlanamamaktadır.
Bu nedenlerle, il
genel meclis üyelerinin sorunlarının tespiti, ortaya çıkarılması ve
çözümlenmesi amacı ile Anayasamızın 98. maddesi, İçtüzüğümüzün 104. ve 105.
maddeleri gereğince bir Araştırma Komisyonu kurularak konunun tüm boyutlarıyla
araştırılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Turgut Dibek (Kırklareli)
2) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
3) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
4) Ahmet Küçük (Çanakkale)
5) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
6) Yaşar Tüzün (Bilecik)
7) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
8) Hüseyin Pazarcı (Balıkesir)
9) Abdulaziz Yazar (Hatay)
10) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
11) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
12) Sacid Yıldız (İstanbul)
13) Erol Tınastepe (Erzincan)
14) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
15) Atila Emek (Antalya)
16) Rasim Çakır (Edirne)
17) Birgen Keleş (İstanbul)
18) Bilgin Paçarız (Edirne)
19) Ahmet Tan (İstanbul)
20) Şevket Köse (Adıyaman)
21) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
22) Ensar Öğüt (Ardahan)
3.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş ve 19
milletvekilinin, su kaynakları ve su hizmetlerinin özelleştirilmesinin
doğuracağı sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/971)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı’na
Su kaynakları ve
su hizmetlerinin özelleştirilmesinin neden olduğu olumsuz durumun incelenmesi
ve alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasamızın 98, TBMM
İçtüzüğümüzün 104 ve 105. maddeleri gereğince Araştırma Komisyonu kurularak
sorunun araştırılmasını arz ve talep ederiz.
1) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
2) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi Yıldız (Batman)
6) Akın Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Fatma Kurtulan (Van)
9) Hasip Kaplan (Şırnak)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
12) M. Nuri Yaman (Muş)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
İnsanın, yaşam
döngüsü içinde suyun önemini bilince çıkarması için ne yazık ki "Küresel
Isınma" kavramı ile tanışması gerekmiştir. Su, canlı yaşamı için en önemli
bileşenlerin başında yer alarak, yaşamın sürdürülmesinin yegâne kaynağıdır. Bu
nedenledir ki su, piyasa değeri olan bir meta değil, insanlığın ve doğanın
ortak varlığı ve tüm canlıların en temel hakkıdır.
Dünyadaki tatlı
su miktarı, toplam su hacminin yalnızca yüzde 3'lük kısmını oluşturmaktadır.
Tatlı su kaynaklarının büyük bölümü ise buzullar, atmosfer, yer altı suları
gibi temin edilmesi zor yerlerde bulunmaktadır. Bu adaletsiz dağılım kapalı bir
sistem olarak işleyen ve dünya tatlı su varlığına kaynaklık eden su döngüsünde
de devam etmektedir. Değişen yağış miktarı ve iklim koşulları bazı ülkeleri su
zengini yaparken, bazı ülkeleri ise âdeta çöl koşullarına mahkûm etmektedir.
UNESCO'nun hazırladığı Dünya Su Gelişme Raporu’na göre; tatlı su kaynakları,
temizliği, atık suyun işlenmesi gibi göstergeler açısından 148 ülke içinde 45.
sırada yer alan Türkiye, su fakiri olma eğilimi taşımaktadır.
Türkiye, kişi
başına düşen 1.500 metreküp kullanılabilir su miktarı ile su azlığı yaşayan bir
ülke konumundadır. Sahip olduğumuz tatlı su kaynaklarını gerektiği gibi
korumamız ve kamusal bir yaklaşımla yönetmemiz hâlinde bile nüfus artışı
nedeniyle gelecek on yılda su fakiri bir ülke olacağımız hesaplanmaktadır.
Yıllık 112 milyar metreküp olan kullanılabilir su varlığımız, insan kaynaklı
kirlenme, aşırı tüketim, arıtmasız çalışan sanayi, su havzalarının tahribatı,
tarımsal gübre ve ilacın bilinçsiz kullanımı, en önemlisi de özelleştirme
çabaları nedeniyle tehlike sinyalleri vermektedir. Mevcut iktidarın suyu
piyasada alınıp satılabilen bir meta olarak görme anlayışı, bu tehlikeyi
tetiklemekte ve gelecekte bizleri bekleyen karanlık tabloya davetiye
çıkarmaktadır. Oysa sularımız, coğrafyamızda ki tüm insanlar ve canlılar için
en temel ve en yaşamsal haktır.
AKP Hükûmetinin
uyguladığı neoliberal politikalar sonucunda, halkın malı olan kullanılabilir ve
içme sularımız, yerli yabancı sermayeye peşkeş çekilmesi hızlanarak devam
etmektedir. Bir yandan mevcut hükûmet politikalarının merkezi düzeydeki
uygulayıcısı DSİ, akarsularımızı "su kullanım hakkı" adıyla 49
yıllığına HES projelerine kurban ederken, diğer yandan yerel düzeydeki
uygulayıcısı kimi Belediyeler ve İl Özel İdareleri tarafından, kamusal bir
hizmet olarak ele alınması gereken su hizmeti, özelleştirme ve
taşeronlaştırmaya teslim edilerek ticarileştirilmektedir.
Özel işletme
mantığıyla hareket eden yerel yönetimler, şebeke suyunun kalitesini düşürerek
ve kontörlü su sayaçlarını yaygınlaştırarak halkın suya erişim hakkını
engellemektedir. İstanbul ve Ankara gibi birçok büyük kentlerimizde halk,
musluklardan akan suyu içemediği için şişelenmiş suyu satın almaya zorlanarak,
su şirketlerinin kasalarını doldurmaya mahkûm edilmiştir. Yerli ve yabancı
sermayenin kol kola girerek delik deşik ettiği Uludağ Milli Parkında, su dolumu
yapan şirketlerin sayısı şimdiden 20'yi aşmış durumdadır.
Tüccar mantıklı
belediyelerin çoğunda, sayaç okuma ve istasyon bakımı gibi parçalı işlerde
özelleştirmeler tamamlanmıştır. Ortaya konulan senaryonun birinci perdesi bu
şekilde oynanırken, ikinci perdede şebeke sularının topyekûn özel şirketlere
bırakılmasının altyapısı hazırlanmaya çalışılmaktadır. Özelleştirmelerin
uluslararası boyutunu ise IMF, Dünya Bankası ve Uluslararası Finans Birliği
gibi kuruluşlar oluşturmaktadır. Bu kuruluşlar şartların olgunlaşmasıyla
birlikte arkalarına gizledikleri uluslararası dev su firmalarını; verimlilik, suyun
ve su hizmetlerinin kalitesini arttırma gibi toplumsal fayda yaftaları ile
yaldızlayıp sahneye sürmeyi beklemektedirler.
Kentlerimizde
özelleştirme ve ticarileştirilmeye teslim edilen su hizmetlerinin, hem kent
halkının, hem yerel yönetimlerin, hem de hazinenin başına nasıl belalar açtığı
Antalya ve Kocaeli örnekleri ile görülmüştür. Bu nedenle, su hizmetleri ve su
kaynaklarımız üzerindeki özelleştirme politikalarının neden olduğu sorunların
araştırılması ve tespit edilmesi yerinde olacaktır.
4.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve 19 milletvekilinin,
faili meçhul cinayetlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/972)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı'na
Dönemin başbakanı
Tansu Çiller'in 4 Kasım 1993 tarihinde Kürt işadamları hakkında yaptığı
açıklamadan sonra başlayan, bugüne kadar da faili meçhul olarak tutulan Kürt
işadamlarının katledilmesinin araştırılması ve bu cinayetleri organize eden
güçlerin tespit edilmesi amacıyla Anayasa'nın 98. ve TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve
105. maddeleri uyarınca "Meclis Araştırması" açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Pervin Buldan (Iğdır)
2) Selahattin
Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan Kışanak
(Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi Yıldız (Batman)
6) Akın Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Fatma Kurtulan
(Van)
9) Hasip Kaplan (Şırnak)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) İbrahim
Binici (Şanlıurfa)
12) M.Nuri Yaman (Muş)
13) Mehmet Nezir
Karabaş (Bitlis)
14) Mehmet Ufuk
Uras (İstanbul)
15) Osman Özçelik
(Siirt)
16) Özdal Üçer (Van)
17) Sebahat
Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir
Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin
Halis (Tunceli)
Gerekçe:
4 Kasım 1993 günü
Holiday İnn otelinde dönemin başbakanı Tansu Çiller "PKK'nin haraç aldığı
işadamları ve sanatçıların isimlerini biliyoruz, onlardan hesap soracağız"
açıklamasında bulunmuştur. Ve bu açıklamanın hemen ardından Kürt işadamları seri
bir şekilde katledilmeye başlanmıştır. Açıklamanın hemen ardından ilk olarak
kaçırılan Behçet Cantürk ve şoförü Recep Kuzucu katledilmiş, cesetleri sapanca
yolunda bulunmuştur. Fevzi Aslan ve kardeşi Şahin Aslan İstanbul Şehremini'nde
polis tarafından gözaltına alınmış, ertesi gün Hendek'te ölü bulunmuşlardır.
Ardından Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı, Namık Erdoğan
öldürülmüştür. İstanbul'daki Yeşilyurt Çınar Oteli'nden elleri telsizli ve
polis kimliği gösteren kişilerce kaçırılan Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı
Karay, Bolu'nun Yığılca ilçesi yakınlarında infaz edilmiş halde bulunmuşlardır.
Avukat Medet Serhat, Altındağ İlçe Nüfus Müdürü Mecit Baskın ve daha birçok
Kürt işadamı ve bürokratı bu açıklamadan sonra seri bir şekilde katledilmişlerdir.
Aradan uzun yıllar geçmesine rağmen bu cinayetleri işleyen tek bir fail
yakalanmamıştır. Ve bu cinayetleri organize eden güçler ortaya çıkarılmamıştır.
Dönemin hükümet ve devlet görevlileri tarafından zaman zaman bu olayları
organize eden güçlere işaret eden açıklamalar yapılmasına rağmen, görgü
tanıklarının ifadelerine ve Susurluk gibi olaylarda ele geçirilen belgelere
rağmen faili meçhul tutulan bu seri cinayetler ile ilgili olarak hala ciddi bir
soruşturma başlatılmamıştır. Meclis bünyesinde kurulan "Faili Meçhul
Cinayetleri Araştırma Komisyonu" ise komisyon başkanının da ifade ettiği
üzere bazı ipuçlarına ulaşılmasına rağmen baskılar nedeni ile çalışmalarını
sonuca ulaştıramamış ve devletin önemli kaynakları bu komisyona kapalı
tutulmuştur. Bu seri cinayetlerin, dönemin başbakanı Tansu Çiller'in hedef
gösteren açıklamalardan hemen sonra başlaması, dönemin Emniyet Müdürü Mehmet
Ağar'ın "devlet adına bin operasyon yaptık" açıklamasında bulunmasına
rağmen bu bin operasyonun saklı tutulması devlet içi çetelerin bu karanlık
olayların organizatörleri olduklarını düşündürmüştür. Nitekim Susurluk
Raporu'nun "devlet sırrı" gerekçesiyle gizlenen 12 sayfasında yer
alan bilgiler de bu cinayetlere ışık tutmaktadır. Gizli bölümlerde Kürt
işadamlarına yönelik suikastlar ve Özel Harp Dairesi'nden söz edilmekte,
raporun 75-77-78. sayfalarında Kürt işadamı Behçet Cantürk'ün öldürülmesine
ilişkin bölümde şu ifadeler kullanılmaktadır. "Kim olduğu ve ne yaptığı
aşikâr olmasına rağmen devlet, Behçet Cantürk'le baş edememiştir. Yasal yollar
yetmemiş neticede Özgür Gündem gazetesi plastik patlayıcılarla havaya
uçurulmuş, Cantürk'ün devlete biat etmesi beklenirken adı geçenin yeni bir
tesis kurmak üzere harekete geçmesi üzerine, Türk Emniyet Teşkilatı tarafından
öldürülmesi kararlaştırılmış ve karar infaz edilmiştir..." Yine Hüseyin
Baybaşin yaptığı açıklamalarda Kürt işadamlarını kapsayan ölüm listesini
gördüğünü, Mehmet Ağar'ın kendisine ölüm emirlerinin dönemin Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel tarafından verildiğini söylediğini ifade etmiştir. Bilgileri
doğrulayan belgelerin de MİT'in arşivinde mevcut olduğunu belirtmiştir. Bir
devletin yakın tarihinde sistematik olarak işlenmiş olan ve üzerinde yıllar
geçmesine rağmen aydınlatılmayan cinayetlerin bulunması o devlet ve o devletin korumakla
yükümlü olduğu halk açısından dehşet vericidir. Bu durum devletin çatısı
altında güven içinde bir yaşamın sürdürülmesini olanaksız kılmaktadır. Üstelik
bugüne kadar elde edilen bütün veriler cinayetleri organize eden güçler
konusunda dikkatleri bizzat devletin kendisi üzerine çekmiştir. Sistematik
şekilde işlenen bu cinayetlerin araştırılması ve cinayetlerin arkasındaki
güçlerin deşifre edilmesi amacıyla Meclis araştırma komisyonun kurulması
elzemdir.
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
VII.- ÖNERİLER
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- (10/137) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin
ön görüşmesinin Genel Kurulun 4/1/2011 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin MHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu;
04.01.2011 Salı günü (bugün) toplanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisinin,
İçtüzüğün 19 uncu Maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
Şandır
Mersin
MHP
Grup Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan 10/137 esas numaralı, "Kredi kartları
ve bireysel krediler alanlarındaki sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla" Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 104 ve 105.
Maddeleri Gereğince Meclis Araştırması önergelerinin görüşmelerinin Genel
Kurulun 04.01.2011 Salı tarihli bugünkü 46. Birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN –
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Mehmet Günal,
Antalya Milletvekili.
Buyurun Sayın
Günal (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, sizleri ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bugünkü grup önerimiz, kredi kartları ve tüketici kredileri alanındaki
sorunları ve çözüm yollarını belirlemeyi amaçlamaktadır. Bu, sadece bugün
değil, geçmişten bugüne tartıştığımız bir konu. Mağduriyetlerin artması
nedeniyle bu konuyu gündeme aldık.
Değerli
arkadaşlarım, bu kredi kartlarıyla ilgili daha önce düzenlemeler yapıldı;
kanunlar çıkarıldı, yönetmelikler çıkarıldı ama sıkça mağduriyetlerin devam
ettiği görülüyor. Maalesef, alınan önlemler, getirilen limitler, faizlere
konulan sınırlar yetersiz kalıyor.
Ben bizatihi eski
bir Merkez Bankacısı olduğum için, arkadaşlarımız kredi başvurusu yaptıkları
zaman karşılarına çıkan kara liste sorununu sıkça bize getirip soruyorlar.
Esasen bu konu bankaların yetkisinde. Artık, Banka Kartları Merkezi var,
Merkezi Kayıt Kuruluşu var, Kredi Kartları Merkezi var. Risk Merkeziyle ilgili
de şu anda yukarıda, Plan ve Bütçe Komisyonunda tartışmış olduğumuz, “torba
tasarı” dediğimiz ama çorbaya dönmüş olan, torbanın ötesinde harara dönüşmüş
bir kanun tasarısı var; onun içerisinde de yine Risk Merkeziyle ilgili konular
var. Bu nedenle, bize sık sık vatandaşlarımız gelip “Bizim bu kredi borçlarımız
ne olacak?” diyorlar.
Bir süre sonra,
ödeme kartı mahiyetinde olan kredi kartları, maalesef, bir kredi batağına dönüşüyor,
borç kartına dönüşüyor. Vatandaşlarımız minimum miktarını ödeyerek bunun
üzerinden sürekli başka bankaların kredi kartlarıyla bunları canlı tutmaya
çalışıyorlar. Bir süre sonra hacizler geliyor, aileler ayrılmaya başlıyor çünkü
hacizler geldikçe, kimisi hakikaten geçim sıkıntısından, aile kavgasından
kimisi de en azından çocukların rızkını bu hacizden kurtarayım diye anlaşmalı
boşanmalara kadar varan birtakım sonuçları gerçekleşiyor.
Değerli
arkadaşlar, aynı zamanda, kredilerle ilgili de baktığımız zaman, geri dönüşüm
oranlarında ciddi sıkıntıların baş gösterdiğini biz, hem Merkez Bankası
Başkanımızın Plan ve Bütçe Komisyonundaki sunumundan hem de son aylarda daha da
somut hâle gelen, basında yer alan haberlerden, BDDK’nın raporlarından
görüyoruz. Burada hem kredilerde hem de kredi kartında ciddi anlamda, 2008’den
itibaren, 2008, 2009, 2010 yılları itibarıyla bize tablolar ve grafiklerle
güzel bir sunum yaptı arkadaşlarımız ama bakıyoruz şu anda toplamda 2008’de
yüzde 1,6 iken dönüşüm oranı, 2010’daki rakam Ekimde yüzde 3,6’ya çıkmış; taşıt
kredisinde yüzde 4,5 iken yüzde 10’lara, şimdi yüzde 7,5-8’lere çıkmış; ihtiyaç
kredisinde yine yüzde 2,2 iken yüzde 4,2’ye çıkmış; kredi kartında yüzde 6 iken
2009’da yüzde 10,4’e, yine 2010’da da yüzde 9’lara çıkmış. Yani burada, ciddi
anlamda, bu yaşadığımız krizin de etkisiyle… Her ne kadar finansal sektörde
alınan önlemler sayesinde, sağlamlaştırma önlemleri sayesinde genel olarak bir
bankacılık krizi yaşamasak da, bu sektörden kredi alan, kredi kartı alan vatandaşlarımızın
ciddi anlamda bir ödeme sıkıntısına düştüğünü, krizin tetiklemesiyle de bu
sorunun giderek büyüdüğünü görüyoruz değerli arkadaşlar.
Şimdi, yine,
BDDK’nın rakamlarına baktığımız zaman, diğer ülkelerdeki geri dönüşüm oranları
da var ama öyle bir hâle gelmiş ki son yıldaki rakamlara bakarsak eylül-ekim
aylarında, 2009’dan itibaren, gördüğünüz grafik, tablolar itibarıyla bakın,
yukarı doğru bir anda artmaya başladığını, son dönemlerde, 2008’den itibaren
görüyoruz. Söylemiş olduğum şeyler, grafikte de yukarı mavi olarak gördüğünüz
grafik çubukları maalesef hızlı bir artış olduğunu gösteriyor.
Dolayısıyla, bu
hem ekonomik olarak bir sorun, kredilerin geri ödenmemesinden kaynaklanan,
işletmelerin kapanmasına yol açabilecek, hacizlere yol açabilecek bir sorun,
öbür taraftan da -az önce belirtmiş olduğum gibi- aile birliğini zedeleyen ve
bu faizler nedeniyle ciddi anlamda katlanarak giden önemli bir sorun olarak
karşımızda duruyor.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, daha önce de hem bu konularda, protesto edilen çeklerle ilgili,
senetlerle ilgili, bizim geçtiğimiz yasama yılında da bu yılın başında da
verdiğimiz araştırma önergeleri var; siz yine dikkate almamıştınız. Şimdi de
bir taassup içerisinde yine diyeceksiniz ki: “Gerek yok, bizim daha önemli
işlerimiz var, burada çok da fazla bunların tartışılmasına gerek yok.”
Öyle bir şey var
ki bunun bir düzenlenmesi lazım yani BDDK’nın yaptığı çalışmaların dışında,
limitlerine belli kanuni limitleri koysak da maalesef yani böyle piyasada
herhangi riskine bakmadan, analizini yapmadan herkese kredi kartı dağıtılıyor.
Burada ilginç bir
yazı, “Vatandaş Mehmet’in kredi kartı hikâyesi” diye kısa bir yazı var, içinden
bir iki yerini sizinle paylaşmak istiyorum. Burada Eylül 2010 itibarıyla 46
milyon 221 bine ulaşmış kredi kartı sayısı yani nüfusun yarısından fazlasını
geçiyor ama bu tabii bir kişide bir tek kredi kartı var anlamında söylemiyorum,
toplam kredi kartı üç olan var, bir olan var, hiç olmayan var. Dolayısıyla,
şimdi, ne yapmış vatandaşımız? Bir bankadan üç yıl önce aldığı kredi kartının
limiti dolunca başka bir bankanın kredi kartını daha almış vatandaş Mehmet Bey.
Tüketim harcamalarına devam etmiş, başka kredi kartlarına da…
Çünkü birinin
minimumunu öbüründen çektiği avansla ödeyip çarkı döndürmeye devam ediyor. Kısa
sürede dört beş tane kredi kartı sahibi olmuş ve ödeme günlerini de ona göre
ayarlamış. Ayarlayabiliyorsunuz, birini 5’inde, birini 15’inde, birini 25’inde,
kaydırıyorsunuz. Ondan alıp öbürüne, diğerinden alıp ona ödemeye başlamış.
Böylece, kredi kartı limitleri de, çok harcama yaptığı için sürekli olarak
artırılmış. 1.100 lira maaşı olan Mehmet Usta’nın kredi kartı limitleri 20 bin
lirayı geçmiş. Kartlar arasında mekik dokuyan ama borç sarmalından bir türlü
kurtulamayan vatandaş Mehmet sonunda gelirinin 15-20 katını aşan kredi kartı
borçları karşısında ödeyemez hâle gelmiş. Dolayısıyla, burada daha başka yollar
da öğrenmiş; başka bir kredi kartını kullanarak yeni bir cep telefonu alıyor ve
bunu da yarı fiyatına satarak nakit çözüm arıyor. Ben size daha önce
söylemiştim: Bir bakkalın önüne adam yazı yazmış, kredi kartından nakit
çektirip vatandaşa avans verip oradan “Minimumunu biz ödeyelim.” diyor. Yani
bir sektör oluşmuş bununla ilgili. Ama maalesef şu anda bu sosyal yarayı
araştırmak ve bunlarla ilgili…
Sonunda ne olmuş?
Bir süre sonra asgarileri de ödeyemez hâle gelmiş çünkü limit artmış, vatandaş
Mehmet Bey teslim bayrağını çekmiş ve sonunda Merkez Bankasının listesindeki
687 bin kişi arasında yerini almış. Takibat başlatılmış kendisi hakkında da, bu
devam ediyor. Bundan sonra artık bir daha kredi de alamıyor, kredi kartı da
alamıyor, uğraşıp duruyor.
Değerli
arkadaşlarım, biz bunları öneriyoruz size “Bir araştırma önergesi yapalım.”
diye ama siz yine bunu kabul etmeyeceksiniz. Siz ne yapıyorsunuz? Şu anda bizim
yukarıda tartıştığımız torba kanunun içerisine BDDK’nın, SPK’nın, Merkez
Bankasının, bankaların taşınmasını koyuyorsunuz. Yani burada sosyal ve ekonomik
sorunları çözecek yerde, bu kadar acil bir kanun tasarısının içine hiç
olmayacak, beş yıldır bekleyen, Acil Eylem Planı’nızda da bulunduğu hâlde
ertelediğiniz konuları aynen Anayasa paketinde olduğu gibi bize bir zorlamayla,
dayatmayla getirip koyuyorsunuz. Dolayısıyla, sizin, bu sorunları zaten
kabullenmediğiniz için çözmeye de niyetiniz yok. Herhâlde hepsini İstanbul’a
taşıyınca Ankara’da Hükûmet bu sorunlardan kurtulacak.
Yani söylüyoruz
sayın bakanlara: “Bunları ayırın.” Bakın, millet bizden afla ilgili hemen, bir
an önce tasarıyı getirmemizi bekliyor ama bunun içerisine siz özel sektörden
memur alımını, buraya getirip müsteşar yapmayı koyarsanız, bunun içerisine
BDDK’nın, SPK’nın, bankaların taşınmasını koyarsanız, Merkez Bankasını da
koyarsanız, bu kanun çok tartışılır.
O zaman ben size
öneriyorum: Dış Ticaret Müsteşarlığını da taşıyalım, Hazineyi de taşıyalım;
Türkiye’deki ihracatın çoğunu İstanbul’dan yapıyoruz. Sayın Tüzmen oradan
bakıyor eski dış ticaret Bakanı olarak. Öyle değil mi Sayın Bakanım, yanlışım
var mı? Ee, taşıyalım onları da. Ne gerek var? O zaman Başkent’i taşıyın, bundan
kurtulalım. Başka, bunun çaresi kalmadı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KÜRŞAD TÜZMEN
(Mersin) – İstediğin gibi konuş.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Günal.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) – Bitirdim, selamlamak istiyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Başkan ek süre vermiyor.
BAŞKAN – Yok,
vermiyoruz.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) – O bütçe konuşmasındaydı Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Hayır, sizin oylarınızla kabul etti Sayın Başkan.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) – Peki, teşekkür ederiz. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Günal.
Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Nuri Yaman, Muş
Milletvekili.
Buyurun Sayın
Yaman.
M. NURİ YAMAN
(Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Milliyetçi
Hareket Partisinin bireysel kredi ve kredi kartları sorunuyla ilgili vermiş
olduğu araştırma önergesinin sırası geldiği için aleyhinde söz alma
zorunluluğunda kaldım. Bu nedenle, yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
İtiraf etmem gerekirse,
ülkemizin önemli bir sorunu olan ve her gün basından da yakından takip
ettiğimiz gibi, artık tasarruf yapmadan harcama yapma eğilimi içine giren
halkımızın gazetelerin üçüncü sayfalarında bir sürü intihar olaylarını hep
beraber izliyoruz ve bu intiharlarla… Biraz önce bu kürsüden Sayın Hatibin de
belirttiği gibi, aile birliğini bozmaya, ailenin, o yuvanın yıkılmasına neden
olacak kredi kartları borçlarından, yine bireysel kredi borçlarının
ödenmemesinden kaynaklı sonuçlarla da karşı karşıya kalındığını
kasabalarımızda, mahallelerimizde ve her yerde görmek mümkün.
Geçende, bu kredi
kartları ve ferdî kredilerle ilgili okyanus ötesinde, Meksika’da yaşanan bir
olayı okuduğumda, gerçekten, kendi kendime “Böyle giderse bu olayları burada da
ileride görmek mümkün olacak.” dedim. Meksika’da, böyle, bankalardan bireysel kredi
ve kredi kartı alan kişiler bu yüksek faizler karşısında, yükselen hayat
pahalılığı karşısında ödememeyle karşı karşıya gelince bankaların kapılarında
buluşuyorlar ve kendi aralarında bir araya gelip sorunlarını konuştuklarında
benzer sorunlarla karşı karşıya kaldıklarını görüyorlar ve birlikte bu kredi
kartlarıyla mücadele için -kredilerin faizlerinin yüksekliğinden kaynaklı,
ödememeden kaynaklı bu sıkıntılarını- örgütlü bir toplum olarak bir araya gelip
çözüm önerilerini üretiyorlar ve neticede, ürettikleri çözüm önerilerinden
akıllarına yatkın olanı “Gelin, bu konuda sıkıntısı olan insanları bir araya
getirelim ve bu kredileri ödemeyelim.” diyorlar ve bu gerçekleşiyor değerli
arkadaşlar. Meksika’da, bu kredi kartı ve bireysel kredilerden bunalıma giren
kişiler, bankaların kapısında toplanan kişiler büyük bir örgütlülük içinde bir
araya gelince, Meksika’nın finans kuruluşları iki ay içinde çok büyük
sıkıntılarla karşı karşıya geliyor ve finans kurumu çöküyor.
Buradan, ben de,
değerli AKP’li milletvekillerine dostça bir uyarıda bulunuyorum: Bu olay, bu
konu, eğer böyle devam ederse üretilmeden, tasarruf yapmadan, insanların
harcama eğilimlerini böyle arttırırsanız, artık insanların bu kredi kartlarını
ödememe konuları karşısında, öyle sanıyorum ki, 2011 seçimlerinde sizin
kredinizi de tüketecek ve sizi de tornistan, tekrar geri gönderebilir. O
nedenle gelin, şimdi, biraz sonra bu önerge oylandığı zaman, böyle bir
tehlikenin ülkemizde de yaşanmaması için bu konuyu oturup tartışalım.
Şimdi, hepimiz
biliyoruz ki, kredi kartı alma düzeyinde olan, yaşında olan insanlar hemen
hemen birden çok bankadan benzer nitelikte kredi kartları kullanıyor. Yine, bu
tüketim eğilimlerinin her gün sayenizde boy boy medyada körüklenmesi, ha bire
tüketim eğilimlerinin giyimden tutun, gıdaya kadar insanların iştahlarını
kabartacak şekilde artması, bunun yanında üretimin ve tasarrufun olmamasından
kaynaklı büyük bir israf, büyük bir tüketim var ve bunu gören insanlar da
bankaların çeşitli alanlarda açmış oldukları bu kredi imkânlarından
yararlanıyorlar.
Ben kendi
bölgemden size örnek vermem gerekirse, inanın ki, öyle insanlar biliyorum, bu,
bilhassa araç kredilerinden yararlanmak için, aldıkları bu araçlarını -her ne
kadar ipotekli olsalar dahi- bir şekilde el değiştirilerek başkalarına satıp
diğer alanlardaki ihtiyaçlarını gideriyorlar.
Yine, o bölgede,
“Kürt coğrafyası” olarak değerlendirdiğimiz o bölgede de insanlarımız…
ALAATTİN
BÜYÜKKAYA (İstanbul) – Öyle bir coğrafya yok, Türkiye coğrafyası burası.
M. NURİ YAMAN
(Devamla) – Var, var… Kürtlerin yoğun olarak…
Bakın, buna
alışacaksınız, bunu öğreneceksiniz.
ALAATTİN
BÜYÜKKAYA (İstanbul) – Siz öğreneceksiniz asıl.
M. NURİ YAMAN
(Devamla) – Bu coğrafyanın adı bin yıldan beri böyle biliniyor.
ALAATTİN
BÜYÜKKAYA (İstanbul) – Burası Türk coğrafyası.
M. NURİ YAMAN
(Devamla) - Şimdi polemiğe girmek istemiyorum ama Türkiye’nin gerçeklerini
bilen, Türkiye’yi her yönüyle kucaklayan bir anlayışla insanların değer
yargılarına da sahip olmak zorundasınız.
Oralarda birçok
insan bu kredileri almak için memurların peşinde koşuyor. Ne yazık ki çok
sayıda insan da, Merkez Bankasının bu kredi işlemlerinden kaynaklı kara
listelerinde yer aldığı için bir bakıma şükrediyorlar, başkalarına bu konuda
kefil olup da bir sıkıntı yaşamadığına keyifleniyorlar. Artık ülkeyi o noktaya
getirdiniz ki, insanlar farklı bankaların farklı kredilerinden diğer
bankalardan almış oldukları kredilerinin yatırılması yollarını araştırıyor.
Yine kredi
kartlarından kaynaklı olan, -gazetelerin üçüncü sayfalarında meydana gelen-
onurlu bir sürü insanın, bu borçlarını ödemediği için intiharlara kadar
gittiğini hep görüyoruz. Yani bunlar bu ülkenin gerçekten önemli bir sorunu.
Kredi kartları sorunu önemli bir sorun, ferdî kredilerin geri gelmemesi önemli
bir sorun ve bunların, gittikçe, kullanım oranlarıyla ilgili sizleri
istatistiki rakamlara bölmeden sık sık KİT Komisyonuna gelen KİT niteliğindeki
bankaların bu kredilerinin, batak kredilerinin nasıl arttığını, yine bunlar
içinde ödeme zorunluluğunda bulunan kişilerin mal varlıklarına nasıl haciz
işlemleri uygulandıklarını da biliyoruz.
O nedenle,
ülkenin bence önemli bir sorunudur. Bu sorunun böyle geçiştirilerek, araştırma
konusu yapılmayarak ve önemli birtakım yapılması gereken yasal düzenlemeleri es
geçerek bu sorunu görmezlikten gelemeyiz. O nedenle, hepimizin, burada görev
yapan milletvekili arkadaşlar dâhil, benim gibi, hepinizin kullandığı bu kredi
kartlarının dışında maaşlarımızı aldığımız bankadaki ek kredilerimiz olmadığı
takdirde onları nasıl çevirdiğimizi hepiniz, benim kadar bilen, yaşayan
insanlarsınız.
Demek ki bu kredi
kartları konusunda, sağlanan tüketici kredilerinde, konut kredilerinde, araç
edindirme kredilerinde birtakım sıkıntılar olduğu belli. Çeşitli bankaların
artık birbirleriyle olan iletişiminden dolayı, Merkez Bankasının geri dönmeyen
kredilerle ilgili herkesin çetelesini tutup kara listeye yazdığını da göz önüne
alarak halkımızı daha çok, böyle dolambaçlı yollarla bu kredileri kullandırması
gibi bir alışkanlığa gitmeyelim ve ülkemizin dışında yaşanmış olan Meksika
örneğini de göz önüne alarak finans kuruluşumuzun da böyle bir sıkıntıyla karşı
karşıya kalmaması için, bu konunun, bir araştırma komisyonu kurarak
araştırılması gerektiğini burada belirtiyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Yaman.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grup önerisi lehinde söz isteyen Algan Hacaloğlu, İstanbul
Milletvekili.
Buyurun Sayın
Hacaloğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
ALGAN HACALOĞLU
(İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlarken yeni yılın ülkemize barış, huzur ve daha yüksek düzeyde
bir refah ortamı yaratmasını diliyorum.
Değerli
arkadaşlar, önce, kısaca tabiatıyla, bu görüşme yönteminin çok verimli
olmadığını ifade etmek istiyorum. Son anda getirilen öneriler üzerinde
değerlendirme yapmak da çok verimli olmuyor ama böylesine çok önemli konularda
doğal olarak görüş belirtmek durumundayız.
Milliyetçi
Hareket Partisi getirmiş olduğu ve bir süredir beklemekte olan araştırma
önergesiyle, önemli bir soruna parmak basarak bunun Meclisimizin iradesi
altında değerlendirilmesini, bir araştırma önergesi olarak sunmuştur.
Konu, tüketici
kredileri ve kredi kartlarının giderek artan, giderek ekonomide balonlaşma ve
bir ciddi, bundan kaynaklanacak bir kriz riskinin oluşmakta olduğu bir ortamda,
tablonun diğer tarafında, yani yurttaşlarımızın konumunu da dikkate alan bir
çözüm yolu arayışına yönelik bir araştırma önergesidir. Bu boyutuyla da çok
uygun zeminde verilmiştir.
Değerli arkadaşlar,
Sayın Başbakanımız, Sayın Başbakan Erdoğan bundan bir süre önce grup
toplantısında aynen şunları söylemiş: “Parayı sınırsız kullanıyorsun, ondan
sonra ödemiyorsun, sonra da kredi kartı mağduru oluyorsun. Bu nasıl iş? Kredi
kartı kullananlar da kusura bakmasınlar, ciddi bir yanlışlık, haksızlık var.”
Şimdi, tabii, bu söylem dahi iktidarın bu konuda ne kadar sığ bir bakışı
olduğunu ortaya koymakta.
Değerli
arkadaşlar, kimse kredi kartını kendiliğinden, keyif olsun diye kullanmaz ve
kullanma imkânını bulanlar da, doğal olarak, şu anda Türkiye’de gerçekten çok
yaygın olan geçim sorunu karşısında aylık giderlerini karşılamada zorlanması
nedeniyle, işçinin, memurun, esnafın, emeklinin kesinlikle ay sonunda bütçesini
bir araya getirememesi nedeniyle kendisine uzatılmış olan bu olanağı
kullanmasından kaynaklanan bir sorun yumağı oluşmuştur. Esasında bankacılık
sektörü, bugün tüm sektörler içinde en çok kâr eden bankacılık sektörü, kredi
kartlarını ve tüketici kredilerini bir anlamda bir tarihî fırsat gibi âdeta
değerlendirerek, müthiş bir yaygınlıkta, potansiyel tüketicileri arayıp
bularak, onların önüne âdeta tuzaklar kurarak kredi kartı kullanımının
yaygınlaşmasını özendirmekte, teşvik etmekte. Ancak biliyoruz ki kredi
kartlarında uygulanmakta olan faizler, gerek gecikme faizleri gerekse temerrüt
faizleri, genel anlamda uygulanan faizlerin düzeyi, açıklanan enflasyon
oranının 9 katından daha fazladır. Böyle bir düzen, böyle bir sistem, böyle bir
alışveriş dünyanın hiçbir yerinde yoktur değerli arkadaşlar. Türkiye’de
gerçekten tüketici kartları, bir taraftan bir kurtarıcı pozisyonunda,
konumunda, çökmekte olan, dağılmakta olan ailelere geçici bir rahatlık sağlama
konumunda, diğer taraftan giderek onların daha çok borç batağına
sürüklenmelerine neden olmaktadır. Bankalararası Kart Merkezi, 10 Aralık 2008
tarihinde kredi kartı başına borcun 639 dolar olduğunu açıklamış ve bunun bir
kriz riski yaratmadığını ifade etmiştir. Ancak değerli arkadaşlarım, Türkiye’de
2009 yılı başı itibarıyla 46 milyon kredi kartı vardır. Birçok aile birden
fazla kredi kartı kullanmaktadır ve gerçekten sistem tıkanmaya gitmektedir ve 3
Eylül 2010 tarihi itibarıyla 2 milyon 300 bin kredi kartı hamili yurttaşımız
kara listededir, tıkanmıştır. Bu konuda başka rakamlar vermek istemiyorum ancak
görünen şudur ki, çok yaygın bir kredi kartı kullanımı vardır, kredi kartı
kullanımında denetim yoktur, kredi kartı borçları çok yüksek düzeylere
tırmanmıştır, kredi kartlarına fahiş faiz uygulanmaktadır. Gerçekten, tam
anlamıyla kabul edilemez düzeydedir faiz oranları. Dünyanın hiçbir yerinde
gerçekten bu tür oranlar mevcut değildir. Bir de tablonun diğer boyutu vardır,
yani bankalar yurttaşların, kredi almak isteyen, tüketici kredisi kullanan veya
kredi kartı kullanan bütün yurttaşların borç, alacak veya ödeme konumuna
ilişkin bütün nakit akımlarını yani mevcut durumlarını izleyebilmek
durumundadırlar, konumundadırlar, bilmektedirler. Bu bilgiye rağmen bankalar,
âdeta, birikmiş olan borçların ödenmesini sözde kolaylaştırmak amacıyla, yine
yüksek faiz oranlarıyla toptan, tümünü kapsayacak yeni krediler vermekteler. Bu
sefer onların ödenmesi gerçekten… Bu yıl yüzde 0.2 düzeyinde mi oldu
enflasyondan kaynaklanan memurlara ödenecek olan maaş farkları? Gerçekten
sürünme ücretlerine mahkûm kılınmış olan memurlar, işçiler, emekliler vesaire
bu kredi kartı sistemi içinde çaresiz kalmış durumdadırlar.
Bankalar kredi
kartını verirken veya borç verirken tüketicilerden veya borcu aldığı kişilerden
bir gelir beyannamesi alırlar. Dünyanın her yerinde, Amerika’da ve Avrupa
Birliği normları çerçevesi içinde ödeyememe konumuna girmiş olan, temerrüde
düşmüş olan, ödeyememe durumunda olan bir kredi kartı borçlusuna veya tüketici
kredisi borçlusuna ancak ve ancak o kartı veya borcu verirken kendisinden almış
olduğu o gelir beyannamesi üzerinden işlem yapar, onun üzerinden alacağını
tahsil için işlemde bulunur. Onun ötesinde, o kişinin çocuklarına, yakınlarına,
eşine, evine, emvaline, varlığına el uzatmaz. Böyle bir hakkı yoktur, böyle bir
uygulama yoktur. Bizde olduğu gibi, ödeyemedin, arkandan ertesi gün haciz yahut
da icra takibi veya oğluna veya şuna, buna, yakınına yönelik, onun emvaline el
koymaya yönelik işlemler… Böyle bir uygulama gerçekten oturmuş piyasa
ekonomilerinde yoktur. Ancak hepimiz biliyoruz ki Türkiye’de piyasa ekonomisi
son derece kuralsızdır, Türkiye’de finans sektörü son derece denetimsizdir ve
Türkiye’de finans sektörünün asli unsurunu oluşturan bankaların denetimi…
Kârlarının rekor düzeylerde olmasının ötesinde, bankaların içindeki yabancı
payı Türkiye'nin bağımsızlığını zedeleyecek ölçülerde yüksek düzeye
tırmanmıştır.
CHP Grubu olarak
biz bu araştırma önergesinin lehinde oy kullanacağız.
Teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Hacaloğlu.
Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Cahit Bağcı, Çorum
Milletvekili.
Buyurun Sayın
Bağcı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
CAHİT BAĞCI
(Çorum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, kredi kartları ve tüketici kredileri alanındaki sorunlar ve çözüm
yollarını belirlemek amacıyla Milliyetçi Hareket Partisinden bir grup
milletvekili arkadaşımızın 2008 yılında vermiş oldukları Meclis araştırması
önergesinin bugün gündeme alınmasıyla ilgili tekliflerinin aleyhinde söz almış
bulunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, sizler de izlediniz, az önce buraya çıkan hatip arkadaşlarımız,
değerli konuşmacılar tüketici kredi borçları ve kredi kartı borçlarıyla ilgili
temelde yaşanan sorunları dile getirdiler ancak şunu beklerdim: Bu yüce Meclis
5915 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun’u geçtiğimiz yıl, 29 Haziran 2009 yılında kabul etti. Bu
çerçevede, 31 Mayıs 2009 tarihinden öncesine yönelik yapılandırmayı daha geçtiğimiz
yıl yaptık. Bu çerçevede, kredi kartlarında özellikle altı aylık vadelerde
1,04, on iki aylıkta 1,08, yirmi dört aylıkta 1,18 ve otuz altı aylıkta
1,26’lık bir faiz uygulaması yine bu yüce Mecliste sizlerin oylarıyla kabul
edildi. Ayrıca, kredi kartı borcu olanlara peşin ödemeleri hâlinde faiz
uygulanmaması hususu yine 5915 sayılı Yasa çerçevesinde bu Meclis tarafından
kabul edildi.
Değerli
arkadaşlar, tüketici kredileri ile kredi kartlarını birbirinden ayırmamız
gerekir. Tüketici kredisi dünyanın her tarafında uygulanan ve ülkelerin
gelişmişliğiyle de aynı orantıda artan bir konudur. Ülkeler geliştikçe, refah
seviyesi arttıkça insanların tüketim eğilimleri de güçlenmekte ve çeşitli
ihtiyaçlarını orta ve uzun vadeli krediler kullanarak giderme yoluna
gitmektedirler.
Türkiye’de de
tüketici kredileri oranında ciddi artışlar yaşanmıştır, bunu az önce konuşmacı
arkadaşlarımız da ifade ettiler. Tüketici kredilerini 2000 yılıyla
kıyasladığımızda 10 katı artan bir kredi kullanımı söz konusudur. Bugün, 117
milyarlık bir tüketici kredisi kullanıldığını görüyoruz. Ağırlıklı olarak
tüketici kredilerinin konutta 54 milyar TL’sinin… Vatandaşlarımız tarafından
hiçbir şekilde ev imkânı olmayan, kirada oturan, ev alma imkânı olmayan
insanlarımız bugün kredi kullanarak kendi evlerinde oturabilir duruma
gelmişlerdir. Aynı şekilde taşıt kredilerinde de artışlar meydana gelmiştir.
Bugün, insanlarımız kendi otomobillerini taşıt kredisi kullanarak elde
etmişlerdir. Bu nedenle tüketici kredileriyle kredi kartları konusunu
birbirinden ayırmamız gerekmektedir, biri diğeriyle ilişkili bir konu asla
değildir. Biz bu konuyu bu şekilde değerlendirmek istiyoruz.
Kredi kartları
konusu her yıl bu Mecliste çeşitli araştırma önergelerine konu olmaktadır,
gündeme alınması teklifleriyle gelinmektedir. Ancak birey davranışı üzerine biz
burada ne kadar yasa çıkartırsak çıkartalım insanların bireysel davranışlarını
da kendilerinin kontrol etmeleri, artık, bireylerin kendi özgür iradeleriyle
harcama politikaları geliştirmesi gerekir. Bu bireyler kendi özgür iradeleriyle
harcama politikaları geliştirmedikleri sürece hangi kanunu çıkarsanız, hangi
uygulamayı devreye soksanız bu sorunu çözmeniz mümkün değildir.
Kaldı ki
geçtiğimiz yıllarla gene kıyaslandığında, bazı arkadaşlarımız burada çeşitli
tablolar gösterdiler ben de bir tablo göstermek istiyorum, bankacılık sektörü
takipteki alacakların toplam krediler içerisindeki durumunu gösteriyor. 2002
yılında, değerli arkadaşlar, toplam krediler içerisindeki takipteki alacakların
oranı 7,6’dır; 2003 yılında 1,5; 2004 yılında 0,8; 2005 yılında 0,6; 2006
yılında 0,4, 2007 yılında 0,5, 2008-2009 yıllarında 0,8 ve 0,9’dur. Ekim 2010
itibarıyla, toplam krediler içerisindeki takipteki alacakların oranı 0,7’dir.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Nereden aldınız rakamları?
AKİF AKKUŞ
(Mersin) – Yalan mı söylüyor herkes?
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Isparta’da yüzde 15. Kendi ilinden örnek versene.
BAŞKAN – Sayın
Korkmaz, lütfen…
CAHİT BAĞCI
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, siz konuşmanızı yaptınız. Burada doğruları
söylemek gerekir.
Hane halkı
yükümlülüklerine bakın.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Yazık ya! Nerede yaşıyorsun? Ayda mı yaşıyorsun kardeşim? Halkın
içine çıkmıyor musun?
BAŞKAN – Sayın
milletvekilim, lütfen…
AKİF AKKUŞ
(Mersin) – Bizi yanıltıyorsun, öyle bir hakkın yok.
BAŞKAN – Sayın
Akkuş…
CAHİT BAĞCI
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, hane halkı yükümlülükleri burada, toplam
kredilerin gayrisafi yurt içi hasıla içerisindeki oranları burada. İngiltere
ile ABD ile Avrupa Birliği 25’le kıyaslandığında, Türkiye’deki toplam
kredilerin gayrisafi yurt içi hasıla içerisindeki oranı sadece 3,6’dır.
AKİF AKKUŞ
(Mersin) – Avrupa endeksleri doğru.
CAHİT BAĞCI
(Devamla) – Burada doğruları söylemek lazım.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – BDDK’dan al.
CAHİT BAĞCI (Devamla)
– Sadece, geçen yıl çıkarttığımız kanunla kredi kartları konusunda burada bir
düzenleme yapılmıştır.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Yüzde 10 ila yüzde 15 artış var dokuz ay içerisinde.
AKİF AKKUŞ
(Mersin) – Gerçek miktarları söyle.
CAHİT BAĞCI
(Devamla) – Bu nedenle, Genel Kurulun çalışma programını da bozmak amacıyla
bugün buraya getirdiğiniz konuya ilişkin, 2008 yılında verdiğiniz önergeye
ilişkin, 2009 yılında burada bir kanun çıkartılmıştır.
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Bağcı.
Öneriyi
oylarınıza sunuyorum…
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN –
Arayacağım.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Diren, Sayın Korkmaz, Sayın Keleş, Sayın Anadol, Sayın Sönmez, Sayın
Süner, Sayın Genç, Sayın Pazarcı, Sayın Köktürk, Sayın Özkan, Sayın Arat, Sayın
Hacaloğlu, Sayın Koçal, Sayın Tütüncü, Sayın Emek, Sayın Coşkuner, Sayın
Seyhan, Sayın Çöllü, Sayın Ayhan.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)
1.- (10/137) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin
ön görüşmesinin Genel Kurulun 4/1/2011 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin MHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN – Grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesi ile 568
sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun
olarak ve bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
04/01/2011
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
04.01.2011 Salı günü (bugün) toplanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını
arz ederim.
Mustafa
Elitaş
Kayseri AK PARTİ Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında yer alan
492, 568, 474, 535, 477, 79, 511, 62, 577, 578, 579, 580, 581, 582, 583, 584,
585 ve 586 sıra sayılı kanun tasarı ve tekliflerinin bu kısmın 3, 4, 5, 6, 7,
8, 9, 10, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50 ve 51 inci sıralarına alınması ve
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
568 sıra sayılı
kanun tasarısının, İçtüzüğün 91. maddesine göre Temel Kanun olarak görüşülmesi
ve bölümlerinin ekte yer alan cetveldeki şekliyle olması,
Önerilmiştir.
568 Sıra Sayılı
Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı (1/883)
Bölümler Bölüm Maddeleri Bölümdeki
Madde Sayısı
1. Bölüm 1-29 29
2. Bölüm 30-50
(Geçici Madde 1, 2, 3, 4, 5 ,6, 7
ve 8) 29
Toplam Madde Sayısı 58
BAŞKAN – AK PARTİ
grup önerisi lehinde söz isteyen Nuri Yaman, Muş Milletvekili. (BDP
sıralarından alkışlar)
M. NURİ YAMAN
(Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; evet, yine bugün de, üç yılı aşkın bir süredir devam
eden, Adalet ve Kalkınma Partisinin bir klasiğiyle yine karşı karşıyayız.
Ülkenin ve beklentisi olan bir sürü insanımızın sorunları orta yerde dururken
AKP, yine her zaman olduğu gibi, gerek Genel Kurulda gerek komisyonlarda, her
alanda, kendi gündemini belirlemenin ve o gündeme göre de bu Meclisi yönetmenin
ve bu Meclisi yönlendirmenin çabasını bir kez daha gösteriyor.
Şimdi, bu
önergeye baktığınız zaman, sırası gelen ve öncelikli olan bir sürü yasal düzenleme
var ama AKP’nin zihniyeti, AKP’nin yaklaşımı, kendisine demokrat, kendisine
Müslüman anlayışı içinde, hele hele, yaklaşan bu seçimlerde de kendi lehinde
olacak her türlü düzenlemeyi, evvel Allah hiç kimsenin gözünün yaşına bakmadan
gündeme taşımaya devam ediyor. Bakın, çok değil beş ay sonra, bu ülke bir genel
seçime gidecek ve Sayın Başbakan, bütün konuşmalarında, demokrasiden, insan
haklarından, eşitlikten, özgürlüklerden bahsederken demokratik bir yarışın da
bu kapsamda seçimlerde uygulanacağından bahsediyor.
Biz, Barış ve
Demokrasi Partisi olarak bu Parlamentoya girdiğimiz günden bu yana, sadece
kendi coğrafyamızdaki insanların sorunlarıyla değil, Trakya’daki
yurttaşlarımızın da Karadeniz’deki insanımızın da Çukurova’dakinin de
Anadolu’nun neresinde bir sorun varsa gerek araştırma önergelerimizde gerekse
Meclis gündemindeki görüşmelerin elverdiği ölçüde ülke sorunlarını hep dile
getirdik ve bunu dile getirirken de sürekli olarak, demokratik bir yarışın
koşullarının yaratılması ve demokrasinin olmazsa olmazlarından biri olan Siyasi
Partiler Yasası’ndaki yasa dışı düzenlemelerin, çelişen bir sürü konuların ve
bilhassa da siyasi partilerin demokrasinin gelişmesi ve ilerlemesi içinde
ayakta durmalarını sağlayan hazine yardımından mahrum bırakılmamasını öngördük.
Bunlar, hepsi gerek komisyonlarda gerek Genel Kurulda dile getirilen konular,
tıpkı şu anda benim bu kürsüden dile getirdiğim gibi ama…
Tabii, halkımız
bizi ekranlarından izliyor. Ben de şimdi AKP sıralarında bu Genel Kurulu
izlemekte olan arkadaşlarımın yüzlerine bakıyorum ve tamamı ya yanındaki
arkadaşıyla ya önündeki kişiyle dalmış bir sohbete. Tabii, seçim telaşının da
bu arada olması bunlara bu haklılığı vermez. Ben…
YAHYA DOĞAN
(Gümüşhane) – Sadece seni dinliyorum.
M. NURİ YAMAN
(Devamla) – Tabii, Sayın Hocam, sizin dinlediğinizin ben farkındayım. Ne de
olsa bir Mülkiyelilik hukukumuz var, bunu dinlediğini yine beraber çalıştığımız
komisyonlarda da görüyorum. Ama ülkenin bu önemli sorunlarını biz buradan dile
getirirken de değerli arkadaşlarımız bu ülke sorunlarından, ülke gündeminden
ziyade AKP’nin gündemini ve belki de bugün Sayın Başbakanın yaptığı
konuşmasındaki konuları değerlendiriyor.
Hazine yardımı,
gerçekten, siyasi partilere demokratik yarışta önemli katkısı olan bir
yardımdır. Hele seçim arifesinde bulunduğumuz bu yıl, yasa gereği bütçeden
sağlanan bu hazine yardımı seçim nedeniyle 3 katına çıkarılacak ve hafızam beni
yanıltmıyorsa, 180 milyar liralık bir yardıma, bu seçim sisteminin yapısından
kaynaklanan bir gelire sahip olacak. Aynı şekilde, grubu olmasına rağmen, Barış
ve Demokrasi Partisi bu yardımdan mahrum durumda. Diğer partiler bu yardımın
seçim nedeniyle 3 katına çıkmasından da herhâlde biraz memnunlar.
Yine, ülkemizin
önemli sorunlarından biri de seçim barajı. Bakın, Avrupa Konseyi üyesi kırk
sekiz ülkede ve Avrupa Birliği üyesi yirmi sekiz ülkenin hiçbirinde yüzde 3’ten
fazla bir baraj bugüne kadar uygulanmadı. Şimdi duyuyoruz ki bu konularla
ilgili çalışmalar yapan AKP’nin seçim işleriyle ilgili sayın genel başkan
yardımcıları, bölgede bu çalışmaları yaparken, “Biz acaba Barış ve Demokrasi
Partisini bu seçimlerde nasıl baraj dışında bırakırız? Kimleri, hangi
popülaritesi yüksek olan, kredisi yüksek olan adayları bölgede aday yaparsak
bunların önünü keseriz?” diye kamuoyu araştırması yapan birtakım kişilere bu
araştırmaları yaptırıyorlar. Bunları alandan bize iletilen bilgilerle, bu
çalışmaların harıl harıl yürütüldüğünü, adayların buralarda lanse edilmeye
çalışıldığını bizzat tabanımızdan aldığımız bilgilerle tespit etmiş durumdayız.
Bakın, net ve
açık olarak söylüyorum, o coğrafyada yaşayan o halk, kendi değerlerine sahip
olan bir halktır. O halk, Kürt halkının özgürlük mücadelesinde verilen
bedellere sahip çıkan bir halktır. O halk, orada kendi sesi olan, kendi sözü
olan, kendi kulağı olan ve dört yıla yakın bir süredir de bu kürsüde o halkın
dileklerini, o halkın isteklerini ve duygularını dile getiren milletvekillerine
ölümüne bağlı olan bir halktır. Siz, sayın genel başkanlarınız dâhil; siz,
kamuoyunda çok farklı birtakım kriterleri taşıyan kişiler dâhil, kimleri onlara
sunsanız, bakanları dahi gönderseniz o bölge halkı kendi insanına, kendi
davasına ve kendi inandığı değerlere sahip çıkarak yine kendi sesini bu
Mecliste duyuracaktır. O nedenle, sizlerden herhangi bir beklentimiz yok.
Ancak, eğer demokrat olmak istiyorsanız, hukuka saygılıysanız, başta Seçim
Kanunu’ndaki antidemokratik yasaları ve uygulamaları, hazineden partilere
yapılan yardımlar başta olmak üzere seçim barajıyla ilgili düzenlemeleri en
kısa süre içinde gündeme taşımanız ve bence -bu süredeki- bu birkaç aylık,
Meclisin çalışmasında bunları gündeme getirmeniz lazım. Yoksa sizin
belirlediğiniz bu gündemle bu ülkenin sorunları çözümlenmez. Bu ülkenin
sorunları, gelecekte, buradan, o halkın üretken bir halk hâline gelmesi,
tüketim ekonomisinden çıkarak tasarrufa ve üretime yönelecek ekonomik
tedbirlerin alınmasıyla ancak size oy verecek diyor -bu değişiklik önergesiyle
siz kendi gündeminizi belirliyorsunuz- bu gündeminizin size bir yarar
getirmeyeceğini ve bu yapılacak seçimlerde de halkın size verecek cevabının
bugünden belli olduğunu belirtiyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Yaman.
AK PARTİ grup
önerisi aleyhinde söz isteyen Ali Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın
Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi
grup önerisinin aleyhine Cumhuriyet Halk Partisi adına söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, 2011
yılının baskının, şiddetin, sömürünün, eşitsizliğin, adaletsizliğin,
hukuksuzluğun olmadığı; demokratik hukuk devletinin güçlendiği, demokrasinin
tüm kurum ve kurallarıyla işletildiği, devletin demokratikleştiği, bireyin
özgürleştiği, devletin kutsal hukuku yerine bireyin özgür hukukunun korunduğu
bir yıl olmasını diliyorum. Herkese özgür ve korkusuz bir yaşam diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, halkımızın sorunları vardır. Parlamento da halkımızın
sorunlarını çözmek için kendisine düşen kısım yönünden yasa yaparak bu
sorunları çözmeye çalışır yani Parlamentonun yasa yapması, aslında milletin
ihtiyaçlarını gidermek üzere yapılır ve bu yasalar yapılırken Parlamentoda hem
İç Tüzük’e hem Parlamento hukukuna hem de evrensel hukuk kurallarına bağlı
kalmak gerekir. Oysa Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde Parlamentoda yasa
yapma tekniği de dolanılarak, yasa yapma tekniği de yok edilerek yeni yeni
yöntemler ve teknikler geliştirildi ve halkın ihtiyaçları, halkın talepleri
dikkate alınmadı.
Şimdi, ben
bakıyorum, Parlamentomuzun sonuna geldik, yasama organındaki arkadaşlarımız ya
çok çalışmaktan ya da hiç çalışmamaktan âdeta yoruldular ama halkın
sorunlarının gerçekten objektif olarak çözümüne yönelik bu Parlamentoda hiçbir
şey üretilemedi.
Şimdi, bakın, bu
Parlamento döneminde, 2007’den bu yana yapılan tartışmalara bakarsak, yapılan
görüşmelere bakarsak, bu görüşmelerden ve bu tartışmalardan halkın hiç
yararlanmadığı çok açık anlaşılmaktadır.
Şimdi, 81 ilin
49’unda teşvik uygulanıyor, bu teşvikler esnafı kapsamıyor. Şimdi, esnafın
sorunu var ve bu illerdeki bu teşviklerden sadece tacirler ve şirketler
yararlanıyor, esnaflar yararlanmıyor. Esnaflar neden yararlanmıyor? Esnaflar
oradaki tacir ve şirketlerden daha mı çok zengin, daha mı fazla, daha mı iyi
kazanıyorlar? AKP İktidarının bu sorunu çözmesi gerekiyor ama bunu duymazlıktan
geliyor.
Mersin narenciye
bölgesi, limon yeri, portakal yeri. Limonlar dalda kalmış, limonlar çürümüş,
limonlar dibe inmiş. Limoncunun sorunu var, narenciyecinin sorunu var. AKP
İktidarı bu sorunu görmüyor, görmezlikten geliyor. “İşte, biz destekleme fiyatı
çıkardık. Ton başına 75 dolar destekleme verdik, artı 25 dolar daha vereceğiz.”
diyor. Gelmişiz ekim ayına, bu verilen 75 dolarlık desteğin 5 doları Narenciye
İşletme Tanıtım Konseyine veriliyor, 70 doları da ihracatçıya gidiyor. Üretici
ne alıyor? Üretici hava alıyor. Yani üreticinin eline geçen hiçbir şey yok.
Şimdi, “Tonda 50 dolar verdik.” deniyor ama henüz bir üreticiye ya da
ihracatçıya yansıdığı -sorun- yok.
E, narenciye
gerçekten dalda kalmış. Sovyet Rusya’ya on beş günde bin ton susuz limon
gönderiyorsunuz, sulanmamış limon gönderiyorsunuz ve Rusya ihracat yolunu
tıkıyor. Siyasi iktidar, ihracattan sorumlu Bakan bu tıkanıklığı aşmıyor,
ihracatçının sorununu çözmüyor, dolayısıyla limoncunun sorununu da çözmüyor. Ne
yapıyor? Ya kendi yandaşlarının sorunlarını çözecek yasalar yapıyor ya da kendi
yandaşlarını kurtaracak yasalar yapıyor ve bunu yaparken de yasa yapma
tekniğine aykırı bir şekilde ya temel kanun olarak getiriyor ya da
komisyonların bile görüşlerini almamak için ya da ne yaptıkları fark edilmesin
diye torba yasa, çuval yasa diye bir yasa icat ediyor, ne gelirse onun içine
atıyor.
Şimdi, bakın, en
son, kamu alacaklarının yapılandırılması amacıyla bir yasa getirildi. Yani
gerçekten, ekonomik krizin yol açtığı mağduriyetin giderilmesini istismar
ederek, onların o ihtiyaçlarını giderelim diye bir torba yasa getirdi. Bu torba
yasanın içerisine keçilerin otlatılmasından tutun, Hâkim ve Savcılar
Kanunu’ndan tutun, işte gelir vergisinden tutun, aklınıza ne gelirse, Orman
Kanunu, her şeyi içine doldurdu. Yani bunu niye yapıyor? Bunu şu nedenle yapıyor:
Bu kanunlar ilgili komisyonlarda görüşüldüğü zaman ilgili kurumlarla
tartışılacak, onların görüşleri alınacak. Dolayısıyla bu yola sapmamak için,
bundan kurtulmak için bu yola başvuruyor.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi getirdiği şeye, AKP’nin grup önerisine baktığımız zaman,
işte RTÜK Kanunu gelecek. Bu RTÜK Kanunu’nun yani bunun halkın sorunlarıyla ne
alakası var? Halkın hangi sıkıntı ve sorununu çözecek bu RTÜK Kanunu, ben onu
merak ediyorum. Örneğin demin de söyledim, o teşvikten yararlanamayan esnafların
sorununu mu çözecek? Limonu dalda kalan, dibine dökülen limoncunun sorununu mu
çözecek bu kanun? Yok, çözmeyecek. Ve bu
RTÜK hepimizin bildiği üzere çağdaş bir denetim kurumu olarak kurulmuş, amacı
radyo ve televizyon kurumlarını çağdaş ve modern hukuk kurallarına uygun,
denetim kurallarına uygun bir şekilde denetlemek üzere kurulmuş ama bugün
gelinen noktada çağdaş bir denetim organı olmaktan çıkmış, iktidara muhalif
olan basın ve görsel televizyonları hizaya getirme aracı olarak kullanılır hâle
gelmiş yani ceza yağdırmaya başlamış, baskı yapmaya başlamış, iktidara, AKP
İktidarına muhalif olan televizyon kanalları varsa onları hizaya getirmenin bir
manivelası hâline gelmiştir.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, bu RTÜK yine iktidar yandaşı medyada, orada iş bulan insanların
çıkarlarını koruyan bir organ hâline gelmiştir. Ve devletin, Anayasa’nın
133’üncü maddesinde açıkça yazıyor yani TRT gibi kurum ve kuruluşların
tarafsız, yansız, objektif yayın yapmasını esas ilke olarak benimsemiş ama
bugün TRT ekranlarını açtığınız zaman TRT’de gazeteci kılığında AKP
militanlarını görürsünüz. O AKP militanları akşamdan sabaha kadar iktidara
övgüler düzerler, iktidar karşısında olan herkese küfrederler ve RTÜK de
bunları bir türlü görmez -neden görmez, onu anlamam- ama öbür taraftan,
küçücük, AKP’ye yönelik bir eleştiri olsa aynı RTÜK buna hemen ceza yazar ve
susturmaya kalkar. Bunun en son örneğini de Doğan Grubunda olan radyo ve
televizyonlarda da gördük değerli arkadaşlarım.
Şimdi, bu RTÜK’le
ilgili birkaç cümle söylemek istiyorum. Bu RTÜK, sözüm ona tarafsız bir denetim
yapacak yani Türkiye’deki bu televizyonların yayınlarını, radyoların
yayınlarını tarafsız bir şekilde, kamu yararına uygun bir şekilde denetleyecek
ama o denetim organının yönetim kurulunda bulunan insanlar, Türk Ceza
Kanunu’nun 257’nci maddesindeki görevi kötüye kullanma suçundan mahkûm olmuş
insanlar. Şimdi onları kurtarmak için bu Mecliste, geçen günlerde, Türk Ceza
Kanunu’nun 257’nci maddesindeki görevi kötüye kullanma suçunun sınırını, alt
sınırı, üst sınırını aşağıya çektik, dolayısıyla onları kurtarmanın yolunu
açtık.
Değerli
arkadaşlarım, yine RTÜK’ün bağlı olduğu Sayın Bülent Arınç NTV’ye yaptığı bir
konuşmasında -o tarihte- şunu söylemişti bu irticayla mücadele eylem planıyla
ilgili olarak: “Ben Genelkurmayın yerinde olsam bu Dursun Çiçek’i görevden
alırdım.” dedi. Aslında, tabii, Dursun Çiçek’i görevden alma yetkisi
Genelkurmayın değil, Millî Savunma Bakanlığının olduğunu kendisi herhâlde
sonradan, bu görevden alınan komutanlar vesilesiyle öğrenmiştir.
Ancak burada şunu
ben dikkatinize sunmak istiyorum, aynen şunu söylüyor Sayın Arınç: “Ben
olsaydım, hakkında soruşturma bulunan bir devlet görevlisini soruşturma
tamamlanıncaya kadar görevden alırdım. Örneğin Vakıflar Genel Müdürlüğündeki
bir bürokrat suçlansa böyle yapardım.” diyor. Ama, değerli arkadaşlarım,
RTÜK’ün önceki Başkanı ve hâlen RTÜK üyesi olan Zahid Akman… Almanya’da
soruşturulan ve yargılaması yapılan Deniz Feneri e.V. davası sonunda Alman
mahkemesinin “Yüzyılın en büyük bağış yolsuzluğu.” dediği yolsuzluk davası için
Zahid Akman’ı asli faillerin arasında saymış, ancak nedense Zahid Akman hâlâ
RTÜK’te üye olarak görevine devam ediyor. Yani, Bülent Arınç bir yandan “Ben
olsaydım bu soruşturmanın sonuna kadar görevden alırdım.” diyor ama kendisine
bağlı RTÜK’te, Zahid Akman’ın bu asrın yolsuzluk davası denilen olayın asli
failleri arasında olduğu hususu Alman mahkeme kararlarıyla tespit edildiği
hâlde, bu adam hâlâ görevinde durmaktadır.
Şimdi ben sormak
istiyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Öztürk.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Devamla) – Bir dakikam yok mu?
BAŞKAN – Yok,
baştan ilan ettik Sayın Öztürk süre verilmeyeceğini.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Devamla) – Selamlayayım Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Öztürk.
Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Abdurrahman Arıcı, Antalya
Milletvekili.
Buyurun Sayın
Arıcı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ABDURRAHMAN ARICI
(Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ grup önerisi
üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Muhalefet
partilerimizin grup başkan vekillerinin de katkılarıyla kanun tasarılarını bu
hafta da görüşmeye devam ediyoruz. Katkıda bulunan tüm milletvekillerimize
teşekkür ediyorum.
Yeni yılın
ülkemize, Meclisimize sağlık, huzur ve barış getirmesini temenni ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Arıcı.
AK PARTİ grup
önerisi aleyhinde söz isteyen Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Adalet ve
Kalkınma Partisinin grup önerisi aleyhinde söz almış bulunuyorum. Tabii bir
dönemin sonuna geldik, dönemin sonuna ulaşmış olmamıza rağmen hâlâ bu konuda
bir usul geliştirememiş olmayı, gerçekten üzülerek ifade etmek istiyorum.
Yeniden bir gündem belirlemesi yapıyoruz.
Tekrar ediyorum:
Genel Kurulun, Meclisin gündemi, Hükûmetin talepleri veya işte ülkenin gündemi
doğrultusunda Hükûmetin takdiriyle belirlenmelidir. Bu doğrudur, haktır ama bu
konuda da bir tutarlılık gerekiyor. İşte, toplumun talepleri doğrultusunda
hangi kanunların çıkartılması gerektiğini Hükûmet önceden öngörebilmeli, ikide
bir Genel Kurulun önüne bu değişiklikleri getirerek zamanı israf etmemeli, bu
bir tenkit konusu. Gerçekten, bu noktada, geçen hafta Danışma Kurulu yapıldı,
bu hafta tekrar yapılıyor. Hâlbuki bunlar -bugün- dünden öngörülerek, bu
düzenleme yapılabilirdi, yapılamamış olmasını milletin, ülkenin zamanından
israf etmek olarak değerlendiriyorum.
Değerli
milletvekilleri, tabii, burada bazı düzenlemeler öne alınıyor, daha çok da
uluslararası sözleşmelerin kanunlaştırılmasıyla ilgili düzenlemeler öne
alınıyor. Gerçekten bu gerekli. Her yurt dışı seyahatinde görüyoruz ki çok
önceden, ülkeler arasında, hükûmetler arasında imzalanan bazı sözleşmelerin
yürürlüğe girebilmesi için burada kanunlaştırılması gerekiyor. Yurt dışına giden heyetlerimiz, Cumhurbaşkanı başkanlığında,
Başbakan, bakanlar veya işte, komisyon başkanlarının başkanlığında yapılan bu
ziyaretlerde maalesef mahcup olunuyor. Ülkemiz adına, devletimiz adına bir
mahcubiyet hasıl oluyor çünkü önemli gördüğünüz bir konuda, bir devletle
anlaşmış oluyor, bir sözleşme imzalamış oluyorsunuz ama bunu yürürlüğe
koyamıyorsunuz, sorunlar devam ediyor. Dolayısıyla bu, Genel Kurulun görevi, bu
sözleşmeler hızla kanunlaştırılmalı.
Ümit ediyorum ki
veya temenni ediyorum veya teklif ediyorum, aslında ne kadar uluslararası
sözleşme varsa bunların hepsini bir araya getirerek burada, üç gün, beş gün
çalışarak bunları sıfırlamamızda çok önemli faydalar var, ülke açısından fayda
var çünkü gidiyorsunuz, önünüze koyuyorlar. Diyorlar ki: “Bakın, iki yıl önce
bunu imzaladık ama hâlâ yürürlüğe geçmiyor.” Niye? “Genel Kuruldan geçmedi.” Bu
bize yakışmıyor. Ben, yine teklif ediyorum, temenni de ediyorum, her defasında
söylüyoruz, olmuyor. İktidar partisi, muhalefetten gelen her teklife maalesef “yok”
diyor. Bu, usul; bu, iktidar olmanın gereği galiba. Dolayısıyla, teklif
ediyorum, gelin bu uluslararası sözleşmeleri, hepsini bir araya getirin,
Meclisimiz birlikte çalışsın, hızla çıkaralım ve bu işi sıfırlayalım.
Bir başka husus
da, şunu söylemem lazım: Gerçekten, değerli milletvekilleri, bugün toplumun
birçok kesimi kendi sorunlarıyla boğuşuyor ve bu çaresizlik ve sahipsizlik
içerisinde boğuşuyor. Bunlara Meclisimizin sahip çıkması anlamında, onları
ilgilendiren kanunlara öncelik verilmesi gerekiyor. Bakın, bugün -benim meslek
alanım olduğu için ve bölgemin çok önemli bir sorunu olduğu için- bu kadastro
çalışmaları dolayısıyla orman içi ve kenarı köylerinde çok ciddi bir mağduriyet
yaşanıyor. Sekizinci yılını dolduran bu iktidar 2/B sorununu hâlâ çözmedi.
Tekrar seçime gidiyorsunuz, bu millete ne diyeceksiniz?
İki: Orman
kadastrosunu bitirdiniz, arazi kadastrosunu da bitirdiniz, üst üste
örtüştürdünüz, hazine arazilerini ve ormandan çıkarılan arazileri hazine
parseli hâline, millî emlak parseli hâline getirip İnternet üzerinden
satıyorsunuz. Bir yandan tapuları iptal ediyorsunuz, bir yandan da milletin ata
öte ektiği tarlaları elinden alıp satıyorsunuz. Bu bir zulümdür. Bu doğru
değil. Adam o dağın başında dişiyle, tırnağıyla ekmeğini kazanıyor, çocuklarını
beslediği araziyi elinden alıyorsunuz. Bunun düzeltilmesi lazım. Özellikle bu
tapu iptal davalarıyla ilgili düzeltmeyi daha önce de konuştuk, “Yapacağız.”
denildi ama yine erteleniyor, yine erteleniyor. Eğer bu dönemin sonuna kadar bu
kanun çıkarılamazsa, bu, AKP zulmü olarak tarihe geçer. Bunu buradan bir daha
ifade ediyorum. Çünkü gerçekten zor durumdalar. Yani adamın dağın başındaki
arazisini elinden alıyorsun, üstelik bir de mahkeme masrafı ödettiriyorsun.
Böyle bir şey olmaz. Bu doğru değil, hak değil. Bu meselenin çözülmesi ve buna
dayalı kanunlara öncelik verilmesi gerekir. Danışma Kurulu grup önerisi olarak
iktidar partisinin buraya getirdiği bu düzenlemede maalesef her defasında
bunları söylemiş olmamıza rağmen bu düzenlemelere öncelik verilmemiş olmasını
milletim adına buradan tenkit ediyorum.
Bir başka şey
çiftçilerin sorunları. Borçlarının ertelenmesiyle ilgili yapılan torba kanunda
-işte arkadaşlarımız da ifade ediyorlar, biz çok büyük rahatsızlık duyuyoruz
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak- başladığınız noktanın çok
ötesindesiniz, çok farklı yerdesiniz. Devlet alacaklarının yeniden
yapılandırılması sözüyle, vaadiyle yola çıktınız, şimdi konu bir yapılandırma
kanununa dönüştü. Merkez Bankasını taşıyacağız, öbürünü taşıyacağız. Efendim,
işte bir sürü personel yasalarını oraya koyuyorsunuz, birtakım hukuki
düzenlemeler koyuyorsunuz. Bu hak değil, bu iflas etmiş tüccarın defter
karıştırmasına, eski defterleri karıştırmasına benziyor. Sekiz yıl iktidar
olacaksınız, bugüne kadar yapmanız gereken düzenlemeleri tamamlamamış
olacaksınız, şimdi ilgisiz bir kanuna ilave bir madde ekleyerek o sorunu
çözmeye çalışacaksınız. Bu hiç disiplinli, düzenli, işini bilen bir iktidarın,
bir kadronun içine düşmemesi gereken bir durum. Özellikle devlet alacaklarının
yeniden yapılandırılmasıyla ilgili Hükûmetin verdiği sözün yerine
getirilebilmesi, oluşturulan beklentinin karşılanabilmesi için ısrarla teklif
ediyoruz. Getirin o 20 maddeyi çıkartın, burada kanunlaştıralım. Siz söz
verdiniz, toplumda bir beklenti oluşturdunuz. Şimdi şunu bahane ederek, bunu
bahane ederek bunu geliştirmenin hiçbir faydası yok.
Bu torba kanunun
bugün 150 maddeye çıktığı söyleniyor. Şimdi “Borçlar Kanunu, Ticaret Kanunu,
Usul Hukuk Muhakemeleri Kanunu görüşmelerinden sonra bunu yetiştireceğiz.”
Derseniz çok zor yetiştirirsiniz, sözünüzde durmamış olursunuz. Dolayısıyla, o
noktada toplumu da şuna tahrik etmeyin: “İşte, efendim, biz çıkartmak
istiyoruz, muhalefet engelliyor.” Böyle bir bahaneniz de yok. Sizi millete
şikâyet ederiz. Nerede söz verdiyseniz, neyi söz verdiyseniz onun arkasında durun,
getirin onu, burada görüşelim, müzakere edelim ve çıkartalım.
Dolayısıyla,
değerli arkadaşlar, toplum kesimlerinin sorunlarının çözümü için öngördüğünüz
hukuku buraya getirin, muhalefet olarak biz de katkımızı verelim, desteğimizi
verelim, topluma bir fayda hasıl edelim. Yoksa burada iktidarlık-muhalefetlik
oyununun bu topluma hiçbir faydası yok.
Bir başka hususu
daha söylemem gerekiyor: Bugün biz bir araştırma önergesi vererek kredi kartı
borçlularının ve tüketici kredisi borçlularının içine düştüğü bunalımın çözümü
için bir komisyon kuralım, araştıralım bu konuyu, tespitler yapalım, çözümler
önerelim diye teklif ettik ama iktidar partisinin oylarıyla reddedildi. Ama bu
sorunu yok sayamazsınız. Bugün toplumun 40 milyon insanı kredi kartı borçlusu
veya bireysel kredi borçlusu, borçlarını ödeyemiyor. Dolayısıyla, bu sorunu yok
sayarak işte “Almasaydın! Ben mi sana söyledim al bu krediyi? Ödeyemeyeceğin
krediyi niye aldın?” diye söylenmenin, böyle bir diklenmenin hakkı siyasette
yok, özellikle iktidarda hiç yok.
Ayrıca, geçen
sene yaptığımız karşılıksız çekle ilgili düzenleme, maalesef bir yılı doldurdu,
hiçbir sorunu çözmedi, ne alacaklıların sorununu çözdü ne borçluların sorununu
çözdü.
Şimdi “çek
mağdurları” diye kendilerine isim koyan ve işte, özgürlükleri sınırlandırılan,
tutuklanan insanlar yine siyasetin önündeler, yine verilen bir yıllık süre
tamamlanmasına rağmen sorun çözülememiş ve çözülemeyen bu sorun yine bu
Meclisin, bu Genel Kurulun ve siyasetin önünde çözüm beklemektedir. Bu konuyla
da ilgili toplum kesimi, suçlu, sorumlu aramadan, bir sorunu olduğu gibi tespit
ederek soruna çözüm üretmek sorumlusu olan bu Genel Kurul, bu siyaset kurumu,
iktidar başta olmak üzere, muhalefetiyle iktidarıyla bu Genel Kurul bu soruna
da bir çözüm üretecek hukuku buraya getirmeli ve müzakere edilmeli.
Dolayısıyla,
Adalet ve Kalkınma Partisinin bugün huzurumuza getirdiği grup önerisi,
gerçekten belki gerekli ama faydalı bir önermede bulunmamaktadır. Dolayısıyla,
yine, demin arkadaşımızın da söylediği gibi, bir AKP klasiğiyle yine karşı
karşıyayız. Oylarınızla kabul edilecek ama bekleyin, inanın, üç gün sonra bu
Danışma Kurulu önerisi yeniden değiştirilecektir, yeni bir öneriyle ve aynı
sözlerle biz bunu tekrar müzakere edeceğiz.
Bu duygularla
hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Şandır.
AK PARTİ grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
İç Tüzük’ün
37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, efendim, bu 37’nci madde uygulamasını yanlış yapıyor
Başkanlık Divanı. Bakın, benim şu anda verdiğim 10 tane kanun tasarısının
37’nci maddeye göre gündeme alınması konusunda isteğim var. Şimdi 37’nci
maddeyi okursanız, ilgili milletvekili kırk beş gün içinde görüşülmezse bunu
talep eder ve derhâl gündeme getirilir, diyor. Müsaade ederseniz, bu
uygulamanız konusunda bir usul tartışması açalım. Çünkü… (AK PARTİ sıralarından
“Yazılı versin Başkan.” sesi) Olur mu yani? Günde bir tane istek
getiriyorsunuz.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilim, lütfen…
KAMER GENÇ
(Tunceli) - İç Tüzük bu konuda çok açık yani burada Başkanlığa ve Başkanlık
Divanına bir takdir hakkını bırakmamıştır.
Milletvekili eğer
37’nci maddeye göre talepte bulunursa bu talebinin yerine getirilmesi gerekir.
Şimdi, sizin uygulamalarınızda tutuyorsunuz her gün bir tane veya salıdan
salıya bir tane teklif indiriyorsunuz, öteki arkadaşların teklifleri gündeme
gelmiyor. Bu konuda, uygun görürseniz, bir usul tartışması açalım efendim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Genç.
İç Tüzük 37’nci
madde gayet açık.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ne diyor? Okuyun bakalım. Lütfen…
BAŞKAN – Ne demek
“Okuyun bakalım.” Sayın Genç?
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Efendim, diyor ki: Milletvekilinin istemi hemen işleme konulur.
BAŞKAN –
Sözleriniz tutanaklara geçti Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Tutanağa geçmesi önemli değil Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Sözleriniz tutanaklara geçti. “Okuyun bakayım.” diye Başkanlık Divanına siz
oradan emir veremezsiniz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – İç Tüzük’ün gereğini yerine getirmek lazım.
BAŞKAN – İç Tüzük
elimde, okuyacağım biraz sabrederseniz siz. Hiç kimseye görevini de öğretmeye
kalkışmayın lütfen.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Okuyun, peki.
BAŞKAN – “Tasarı
ve tekliflerle kanun hükmünde kararnamelerin esas komisyonlara havale gününden
itibaren en geç kırkbeş gün içinde sonuçlandırılması gerekir.
Bu sürenin
bitiminde, tasarı, teklif veya kanun hükmünde kararnamenin doğrudan Genel Kurul
gündemine alınmasını Hükûmet veya teklif sahipleri isteyebilirler.”
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Evet, isteyebilirler. İstedik.
BAŞKAN – “Bu
istemler üzerine komisyon, Hükûmet, teklif sahibi ve bir milletvekili beşer
dakikayı geçmemek üzere söz alabilir. Genel Kurul işaret oyuyla karar verir.”
Çok sayıda talep
olduğu için sırasıyla…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Efendim, sırası yok orada. Sırası yok Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Daha önce Başkanlık Divanının aldığı bir karar ve teamül gereği…
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Yani Başkanlık Divanı, Meclis Başkanlığı burada…
BAŞKAN – Biz
uygulamayı tamamen burada talep sırasına göre alıyoruz Sayın Genç, sözleriniz
de tutanaklara geçti.
Teşekkür
ediyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, sözümün tutanağa geçmesi önemli değil, İç Tüzük’ün
gereğini yerine getirelim.
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN
(Balıkesir) – Yeter be!
BAŞKAN – Lütfen,
sayın milletvekilleri…
Sayın Genç
konuşuyor, bir hukuki konu tartışılıyor burada.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Bilmiyorsanız öğrenin ya, Allah Allah! (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Dinleyeceksiniz,
dinlemiyorsanız çıkın dışarı oturun.
Sayın Başkan, biz
burada milletvekili olarak hakkımızı korumak istiyoruz. Yani bu teklifimizi ne
zaman gündeme alacaksınız?
BAŞKAN – Sayın
Genç, İç Tüzük hükümlerini okudum. Ayrıca, şimdiye kadar yapılan uygulamalar da
yerleşmiş. Sadece… Bizim elimizdeki, uyguladığımız kaynaklar nedir?
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ama Sayın Başkan, tutumunuzu değiştirin. Günde üç tane ya da dört
tane koyun.
BAŞKAN – Anayasa,
İç Tüzük ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda bugüne kadar yapılan uygulamalar.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Hayır, şimdi, yani bu bir tane. Eğer salıdan salıya bir tane
almanızı gerektiren...
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Müsaade eder misiniz? İç Tüzük’ün 37’nci maddesi açık.
BAŞKAN – Teklif sahibi
adına söz isteyen Tayfur Süner...
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) ÖNERGELER
1.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, (2/438) esas
numaralı Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/245)
BAŞKAN – Önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı’na
2/438 esas
numaralı (5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda
değişiklik yapılması hakkında) kanun teklifimin İçtüzüğün 37’nci maddesine göre
işlem yapılmasını saygılarımla arz ederim. 25/01/2010
Tayfur
Süner
Antalya
BAŞKAN – Teklif
sahibi adına Tayfur Süner, Antalya Milletvekili.
Buyurun Sayın
Süner. (CHP sıralarından alkışlar)
TAYFUR SÜNER
(Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclis Başkanlığına sunmuş
olduğum kanun teklifimin doğrudan gündeme alınması konusunda söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hepinize iyi
seneler. İyi seneler de maalesef emeklilere iyi seneler diyemiyoruz. Niye?
Sayın Başbakanın açıklamış olduğu rakamlara göre emeklilerimize 60 lira zam
geliyor. Nasıl iyi seneler dileyeceğiz emeklilerimize? Ama iyi seneler
dileyecek birisi var emeklilerin içinde.
Emekliler Derneği
Başkanı geçen sene Sayın Başbakana bir çiçek takdim etti verdiği zamla ilgili.
Bu Dernek Başkanı görevinin başında kaldığı müddetçe açlık sınırının altında,
emekliler pranga mahkûmu gibi yaşamaya layıktır.
Toplumlar,
örgütlü toplum olduğu zaman haklarını savunabilirler. Maalesef Türkiye örgütlü
toplum olmaktan çıkarıldı. Bakın, enflasyon rakamını 6,4 diye açıkladınız ama
gerçek rakamın, enflasyon rakamının 6,4 olmadığını vatandaş artık gülerek
karşılıyor. Akşam televizyonu izlediğim zaman, halka soruyor spiker: “Enflasyon
6,4’müş, doğru mu? Nasıl karşılıyorsunuz?” “Gülerek...” Artık enflasyon
rakamlarını da Hükûmet, her açıkladığı rakamlar gibi, gerçek sınırlarının
dışında açıklıyor.
Enflasyon
rakamlarını tespit ederken nelere bakıyor Hükûmet, bir göz atalım: Flüt, lens,
epilasyon cihazı, pinpon topu, at yarışları… Sayın milletvekilleri, emekliler
at yarışı oynamıyor, pinpon topu almıyor. Vatandaş ekmek istiyor, aş istiyor,
emekli geçinmek istiyor.
Bakın,
Antalya’da, Güllük Caddesi’nde yürürken bir öğretmen önümü kesti. “Sayın
vekilim, beni beş dakika dinler misiniz?” “Buyurun.” dedim. En yakın kafeye
gittik, oturduk. Dedi ki: “Eskiden çocuğum bana yardım ederdi. Şimdi işini
kaybetti, torunumla beraber evime geldi. İki odalı bir evde oturuyoruz. Emekli
maaşıyla beş kişi biz nasıl geçineceğiz? İlk önce torunuma bakıyoruz, sonra biz
kalan rakamla yaşamaya devam ediyoruz. Ne kadar devam edeceğiz bilmiyorum. En
kısa zamanda benim oğluma iş...” “Asgari ücretle hemen yerleştireyim.” dedim,
ona bile razı oldu.
Toplum bu hâle
geldi, emekliler bu hâle geldi ama sokaktaki enflasyonun farkında değilsiniz.
Sokaktaki enflasyon, geçen sene 11 olan yağ 16 lira olmuş, un 36-38 aralığından
53 milyona çıkmış, sarımsak yüzde 90 artmış, dana eti yüzde 20 artmış, koyun
eti yüzde 26 artmış ama maalesef hiçbir şeyin farkında değilsiniz. Artık
ekonominin çarklarının emekliler için de dönmesi gerekir. Eğer emeklilere yüzde
50 zam verirseniz mahalle arasındaki bakkal mutlu olur, mahalle arasındaki
kasap mutlu olur, berber mutlu olur. Ne olur, gelin, ekonominin çarklarını da
emeklilerimiz için çalıştırın.
Buradan
emeklilerimize de sesleniyorum: Bu Dernek Başkanınızı değiştirin, örgütlü
toplum hâline gelin ve haklarınıza… Artık kendiniz kendi seçtiğiniz insanlarla,
sizi temsil edecek insanlarla yola çıkın, değilse daha çok sürünürsünüz. Bakın,
Sayın Bayram Meral Türk-İş’in Başkanı olduğu zaman 4 milyondu, örgütsüz toplum
hâline geldik, Türk-İş’in rakamları 1 milyona düştü, DİSK 1 milyondu, 100 bine
düştü. Artık buradan Bayram Meral üzülerek seyrediyor Türk toplumunu. Çünkü
örgütsüz toplum devamlı açlığa mahkûmdur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TAYFUR SÜNER
(Devamla) - Açlık rakamı, açlık sınırı TÜİK’in rakamlarına göre 900 ama
emeklilerimize 800 civarındaki bir rakamı layık görüyorsunuz.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Süner.
Bir milletvekili
adına söz isteyen Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu.
Buyurun Sayın
Aslanoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, çok değerli üyeler; Antalya Milletvekilimiz
Sayın Süner’in verdiği teklifle ilgili birkaç kelime de ben etmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, biliyor musunuz -Türkiye’de emekli maaşları arasındaki uçurumu
önce size arz edeyim- 330 bin lira alan emeklimiz var, 330 lira.
Şimdi,
biliyorsunuz, bir Emekli Sandığı emeklileri var, eskiden BAĞ-KUR, SSK vardı, üçlüydü, şimdi ikili
gruba döndü ama üçlü gruptaki olay devam ediyor. 330 lira alan bir emekli var
aynı grupta, 2.500 lira alan emekli var aynı gurupta. Emekli Sandığında minimum
850 lira, maksimum 5.000 lira.
Değerli
milletvekilleri, bir ülkede insanın onuru, şerefi, haysiyeti için, ekmeği için
330 lirayla ne yapılır? Takdirlerinize sunuyorum. Bir tarafta Avrupa Birliği
diyoruz, bir tarafta 15 bin dolar gayrisafi millî hasıladan bahsediyoruz.
Gelin, hepimiz elimizi vicdanımıza koyalım, 330 lira alan bir emeklinin
geleceğini hep birlikte konuşalım arkadaşlar. “Biz, emeklilere şu kadar zam
yaptık.” Hayır arkadaş, emekli aç. Siz, bireysel olarak eğer minimum bin lira,
Sayın Süner’in teklif ettiği… Emekli Sandığı emeklisinin aldığı minimum 850
liranın altında alan bir emekli açtır. Açlık sınırı daha yüksektir ama Sayın
Süner’in teklif ettiği rakamı eğer biz diğer emeklilerimize uygun görmüyorsak,
biz bu ülkede insana yönelik hiçbir şey yapmıyoruz demektir. Bu nedenle, Sayın
Süner, çok açık seçik diyor, çok net söylüyor. Emekli maaşı 330 lira olan bir
kişinin yerine koyalım kendimizi. Onların onuru, şerefi, haysiyeti… Hele
bunların da çoluk çocuğu varsa, eğer bu çocuklar eğitim görüyorsa o zaman biz
dünyayı herhâlde başka pencereden görüyoruz. Arkadaş, dünyayı Türkiye
penceresinden görelim, dünyaya da Türkiye’de yaşayan insanların penceresinde
bakalım.
Bakın, ne kadar
emekli maaşı alanları… Şimdi Sosyal Güvenlik Kurumu yetkilileri Plan-Bütçe Komisyonunda,
şimdi gidip isteyeceğim onlardan listeyi. Acaba Türkiye’de emekli olanların
yüzde kaçı kaç lira emekli maaşı alıyor? Yani sınırlar, yani 330 lira alan kaç
kişi, 500 lira alan kaç kişi, 5 bin lira alan kaç kişi? Ve göreceksiniz ki
yüzde 85 emekli bin liranın altında emekli maaşı alıyordur. Bu, Türkiye gerçeği
arkadaşlar. Yani, hepimizin bir şekilde şapkasını önüne koyması lazım. Türkiye
gerçeğinden kaçıyoruz arkadaşlar. Şimdi, “Ancak, efendim, Emekli Sandığı
emeklisi yüksek maaş alıyor, 5 bin lira alan var.” Hayır arkadaş. Kaç kişi
alıyor, kaç kişi?
Siz biliyor
musunuz, Sosyal Güvenlik Kurumuna prim ödeyen çalışanların artık yüzde 90’ı
-dikkatinizi çekiyorum, yüzde 90’ı- asgari ücretten prim ödüyor arkadaşlar.
Dikkatinizi çekerim. Bu size bir işaret vermiyor mu? Türkiye'de çalışanların,
kamu görevlileri hariç çalışanların yüzde 90’ının asgari ücretten prim
ödediğini biliyor musunuz? Maalesef bu böyle. Maalesef, 9 milyon çalışanın 7
küsur milyonu asgari ücretten prim ödüyor arkadaşlar. Eskiden bu oran çok
farklıydı.
Onun için, 330
lira emekli maaşı alan bir insanın neyle geçindiğini, nasıl geçineceğini…
Harikalar yaratıyoruz ya, 10 bin dolar, 15 bin dolar millî gelir diyoruz ya,
verin haklarını, niye vermiyorsunuz, gayrisafi millî hasıladan düşen miktarı
niye vermiyorsunuz? Yok. “Biz işte şu kadar zam yaptık.”
Arkadaşlar, yaşam
zor. Bu yaşamda öğretmen emeklisi dâhil, memur emeklisi dâhil geçinemiyor. Bu
insanlar aç.
Ben
vicdanlarınıza sesleniyorum: Sayın Süner’in getirdiği önergeyle hiç değilse bir
nefes, temelden çözmüyoruz ama bir nefes verelim.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.19
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 46’ncı Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Gündemin “Sözlü
Sorular” kısmına geçiyoruz.
Millî Eğitim
Bakanı Sayın Nimet Çubukçu, bu kısımda yer alan sorulardan, birleşimin başında
sıraladığını belirttiğimiz otuz altı soruyu birlikte cevaplandırmak
istemişlerdi; şimdi bu soruları sırasıyla okutuyorum:
VIII. - SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Balıkesir
Müftülüğünün bir hutbesine ilişkin Devlet Bakanı Faruk Çelik’ten sözlü soru
önergesi (6/1168) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Cuma günleri
camilerimizde okunan hutbelerin, hoşgörü, dayanışma, sevgi ve birlikteliği ile
yol gösterici niteliğine alışmış bir toplum olarak,
Yılbaşı öncesi
Balıkesir ilinde 1595 camide okunan hutbenin yeni yılı kutlayanları kınayan ve
hedef gösteren içerikte olması dikkat çekmiştir.
1- Balıkesir
Müftülüğü internet sitesinde de yayınlanan ve Müftünün haberim olmadı dediği
hutbeyi, ayrımcı, hedef gösteren ve bireyin hayatına müdahale olarak görüyor
musunuz?
2- Yetkililer
hakkında soruşturma açtınız mı? Açmayı düşünüyor musunuz?
3- Yılbaşı gecesi
İstanbul Bahçelievler’de yaşanan, parkta içki içtikleri için saldırıya uğrayan
üç gençten birinin öldürülmesi, yılbaşı kutlamalarına gösterilen baskıcı ve
tepkisel tavrın sonucu değil midir?
2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bazı araştırma
görevlilerinin sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1652) ve Millî Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Bilindiği gibi
birçok üniversitemizde 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 50/d maddesine göre
ataması yapılmış araştırma görevlilerinin doktora eğitimleri tamamlandığında
kadrolarıyla olan ilişikleri kesilmektedir. Bu durumda olan ve alanlarında
yetişmiş çok sayıdaki gencimiz kadro yetersizliği nedeniyle üniversitelerimizde
çalışmaya devam edememektedirler. Bu konuyla ilgili olarak;
1. Hâlen
ülkemizde enstitü kadrolarında doktora eğitimini sürdüren araştırma
görevlilerinin sayısı ne kadardır?
2. Bu durumdaki
öğretim elemanlarından şimdiye kadar üniversiteleriyle ilişiği kesilenlerin ve
başka kadrolara atamaları yapılanların sayıları ne kadardır?
3. 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanunu'nun 50/d maddesi gereğince lisansüstü öğrenimlerini yapan
gençlerimizin öğrenim süreleri sonunda başvuruları hâlinde aynı kanunun 33/a
maddesine göre atamaları yapılarak görevlerine devam etmeleri sağlanabilir mi?
3.- Eskişehir Milletvekili Beytullah Asil’in, Eskişehir’de
özel eğitim değerlendirme kurulu faaliyetlerine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1816) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasının sağlanması için gereğini önemle arz ederim.
Beytullah
Asil
Eskişehir
31.05.2006 tarih
ve 26184 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan Özel Eğitim Hizmetleri
Yönetmeliği’nin 12. maddesinde "Özel eğitim hizmetleri kurulu, özel eğitim
değerlendirme kurul raporu doğrultusunda özel eğitime ihtiyacı olan bireyi
uygun resmî okul veya kuruma yerleştirir." amir hükmünü içermektedir.
Yönetmeliğin amir
hükmü olan Özel Eğitim Hizmetleri Kurulu Eskişehir ilinde oluşturulmuş mudur?
Yönetmeliğin
yayınlandığı tarihten bu güne kadar Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu yıllara
göre Eskişehir ilinde kaç öğrenciyi özel eğitim okullarına yönlendirmiştir? Bu
öğrencilerden kaçının özel eğitim okullarına kayıt yaptırmaları sağlanmıştır?
Eskişehir ilinde
Bakanlığınıza bağlı özel eğitim okullarında kapasitelerinin yarısından fazlası
boş olmasına rağmen haklarında Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu tarafından özel
eğitim okullarına yönlendirilen öğrencilerin bu okullara kayıt ettirilmemesini
kaynak israfı, görev ihmali ve özel eğitime muhtaç bu öğrencilerin temel
eğitimden yoksun bırakılması olarak görüyor musunuz?
4.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Iğdır
Üniversitesinin bazı ihtiyaçlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1829) ve
Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Eğitim Bakam Sayın Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
01.02.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Yaklaşık 2 yıldan
beri üniversitemiz açılmış olmasına rağmen kampüs olmadığından Belediyenin ve
Valiliğin göstermiş olduğu binalarda çalışmalarını sürdürmektedir. Bu nedenle
fiziki olarak binaya şiddetle ihtiyaçları vardır. Kampüs olmayınca ona bağlı
olarak da birçok sorun ve ihtiyaç kendiliğinden ortaya çıkmakta ve
çözülmemektedir.
1- Iğdır
Üniversitesini kazanıp gelen öğrencilerin konaklayacak yerleri olmadığından
yurt ihtiyacının karşılanması için 500 kişilik kız öğrenci yurdu, 500 kişilik
de erkek öğrenci yurdu yapılacak mı?
2- Üniversitede
okuyan öğrencilerimizin kütüphaneye ihtiyacı bulunmaktadır. Öğrencilerin
araştırma yapmaları ve detaylı ders çalışmaları için kütüphane yapılacak mı?
3- Üniversiteye
gelen öğrencilerin boş zamanlarını daha iyi geçirmeleri için spor tesislerine
acil ihtiyaç vardır. Spor tesisleri yapılacak mı?
5.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Iğdır
Üniversitesinin bazı ihtiyaçlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1833) ve
Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
1.02.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Yaklaşık 2 yıldır
üniversitemiz açılmış olmasına rağmen kampüs olmadığından Belediyenin ve
Valiliğin göstermiş olduğu binalarda çalışmalarını sürdürmektedir. Bu nedenle
fiziki olarak binaya şiddetle ihtiyaçları vardır. Kampüs olmayınca ona bağlı
olarak da birçok sorun ve ihtiyaç kendiliğinden ortaya çıkmakta ve
çözülmemektedir.
1- Iğdır
Üniversitesini kazanıp gelen öğrencilerin konaklayacak yerleri olmadığından
yurt ihtiyacının karşılanması için 500 kişilik kız öğrenci yurdu, 500 kişilik
de erkek öğrenci yurdu yapılacak mı?
2- Üniversitede
okuyan öğrencilerimizin kütüphaneye ihtiyacı bulunmaktadır. Öğrencilerin
araştırma yapmaları ve detaylı ders çalışmaları için kütüphane yapılacak mı?
3- Üniversiteye
gelen öğrencilerin boş zamanlarını daha iyi geçirmeleri için spor tesislerine
acil ihtiyaç vardır. Spor tesisleri yapılacak mı?
4- Iğdır ve
ilçelerindeki eğitim kurumlarının acilen bilgisayara ihtiyacı bulunmaktadır.
Okulların bilgisayar ihtiyaçları ne zaman tamamlanacak?
6.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, öğretmenlerin
farklı statülerde çalıştırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1849) ve
Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın, Millî Eğitim Bakanı Sn. Nimet Çubukçu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 11.01.2010
Şerafettin
Halis
Tunceli
Aynı yerde aynı
işi yapıp farklı ücretler alan, "güvencesiz ve esnek istihdam" edilen
sözleşmeli, ücretli ve vekil öğretmenler ile kadrolu çalışan öğretmenler
arasında, görevleri sırasında zaman zaman açık, zaman zaman da örtülü olarak
birçok sorun yaşandığı belirtilmektedir.
1-) Farklı
istihdam edilen öğretmenlerin iş doyumu, iş motivasyonu; verimliliği arasında
ne gibi farklılıklar bulunmaktadır?
2-) Farklı
istihdam edilen öğretmenlere öğrencilerin ve velilerin bakışı farklılaşmakta
mıdır?
3-) Farklı istihdam
edilen öğretmenler arasında yaşanan sorunlar nelerdir?
7.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ankara Üniversitesi
Diş Hekimliği Fakültesi Dekanlığına yapılan atamaya ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1870) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 10.02.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Son yıllarda
Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde yönetmelikler, kanunlar, yasalar göz önüne
alınmadan çeşitli atamalar yapılmış, ciddi yanlış kararlar alınmış ve bu
yanlışlar daha sonra mahkeme kararlarıyla geri dönmektedir. Bu durum hem zaman
kaybına hem de çağa ayak uydurmamızda gecikmelere neden olmaktadır.
1- Yasaya göre
bir dekanın 2 dönem üst üste görev yapması uygun görülmüyor, oysa 2547 sayılı
yasaya göre sadece rektörler 2 dönem görev yapar deniyor. Ankara Diş Hekimliği
Fakültesinde en az oy alan adayı dekan olarak atadınız, bu atamayı neye göre
yaptınız?
2- Devlet
üniversitelerinde iki dönemden fazla kaç dekan görev yapmaktadır?
8.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki
okullara ilkyardım seti teminine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1875) ve Millî
Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
12.02.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
İnsan sağlığı
açısından önem arz eden ilkyardım setlerinin, okullarda olmadığından bunun da
herhangi bir acil durumda hayati bir konu olduğu ifade edilmektedir. İnsan
sağlığı konusunda hiçbir mazeretin kabul edilmemesi gerektiğini belirten
öğrenci ve velileri çok temel tıbbi malzemelerin eksikliği kesinlikle mazur
görülemez.
1- Ardahan il ve
ilçe merkezindeki bütün okullarda insan sağlığı açısından çok önem arz eden
ilkyardım setleri bulunmamaktadır. Bu setlerin bir an evvel temin edilerek
Ardahan genelindeki okullara konulması sağlanacak mı, sağlanacaksa ne zaman
sağlanacak?
9.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, sözleşmeli öğretmen
atamalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1877) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet
Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 9.02.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Türkiye’de 200
bine kadar öğretmen yetiştirilmiş, diplomasını almış, görev almaya hazır ancak
ataması hâlâ yapılmamış boynu bükük durmaktadır. Ülkemizde 200 bine yakın
öğretmen açığı bulunmaktadır. Bu açıklar öğretmenlik eğitimi almamış kişiler
tarafından giderilmeye çalışılmaktadır.
1.- 200 bine
yakın gencimiz Eğitim Fakültelerinden öğretmenlik mesleğini seçerek bu okulları
bitirerek öğretmen olarak atamalarının yapılması için fırsat beklemektedirler.
Yine ülkemizde 200 bin civarında öğretmen açığı bulunurken neden sözleşmeli
öğretmen atamaya devam ediyorsunuz?
2.- Ardahan,
Erzurum, Kars, Iğdır ve Ağrı’da ne kadar sözleşmeli öğretmen ataması
yapılmıştır?
10.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köydeki
öğretmen lojmanı ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1895) ve Millî
Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 24.02.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan’da Eğitim
ve Öğretim ülkemizin standartlarının çok gerisinde kalmıştır. İlimizde
sözleşmeli ve geçici görevli öğretmenler tarafından yürütülmektedir.
Öğretmenlerimiz çok zor şartlarda görev yapmaktadırlar. Okullarımızın fiziki
durumları ihtiyaca cevap veremediği gibi araç ve gerece de çok ihtiyaç vardır.
1- Ardahan Göle
ilçesi Karatavuk köyünün öğretmen lojmanı bulunmamaktadır. Öğretmenimiz her gün
ilçeye gidip gelmektedir. Karatavuk köyüne öğretmen lojmanı yapılması için bir
çalışmanız var mıdır, varsa ne zaman yapacaksınız?
11.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Ağrı-Doğubeyazıt’taki liselerde branş öğretmeni ihtiyacına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1898) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim.
20.02.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ağrı Doğubeyazıt
liselerinde birçok branşta öğretmen sıkıntısı devam etmektedir. Bazı branşlarda
ise dönem başından beri branş öğretmeni olmadığı biliniyordu bu durumda
öğretmenin sıkıntısının süreklilik kazanması nedeniyle, özellikle üniversite
sınavına girecek olan lise son sınıf öğrencileri bu durum karşısında başarılı
olamayacaktır.
1- Ağrı
Doğubeyazıt’taki liselerde üniversite sınavına girecek olan öğrencilerin hak
mağduriyetine uğradığı bir gerçektir. Bu mağduriyetin daha fazla sürmemesi için
Doğubeyazıt’ta bulunan bütün liselerde fizik öğretmeni bulunmadığı gibi
felsefe, din ve beden eğitim öğretmenlerinin bir an evvel atamaları yapılacak
mı?
12.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, formasyon
eğitiminde aranan şartlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1921) ve Millî Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
02.03.2010
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Yükseköğretim
Kurulunun Ocak-2010'da aldığı bir kararla, Eğitim Fakültesi dışında bir
fakülteyi bitirenlerin öğretmen olabilmelerini sağlayan "Tezsiz Yüksek
Lisans" eğitimini kaldırarak formasyon eğitimine katılacaklara yeni
şartlar getirmesiyle birçok gencimizin formasyon eğitimine başvurması
engellenmektedir. YÖK'ün özellikle Fen Edebiyat Fakültesi mezunu çok sayıdaki
gencimizin mağduriyetine yol açacak bu kararıyla ilgili olarak;
1. Mezuniyet not
ortalamasının 4 üzerinden en az 2,5 olması şartının daha önce mezun olmuş
gençlerimize de uygulanması doğru bir uygulama mıdır?
2. Bu uygulamayla
mağdur edilecek gençlerimizin mağduriyeti nasıl giderilebilecektir?
3. Kararın
2010-2011 eğitim öğretim yılından itibaren mezun olacaklara uygulanması yönünde
bir düzenleme yapılabilir mi?
13.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir okulun ek
derslik ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1937) ve Millî Eğitim Bakanı
Nimet Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 10.03.2010
Ensar
Öğüt Ardahan
Ardahan ili
Merkez Bayramoğlu köyünde bulunan 5 yıllık İlköğretim Okulumuzda yaşanan gerek
öğretmen, gerekse okul binamıza ilişkin istinat duvarı ve tuvaletin olmaması,
çatının akması, pencerelerin sağlıksız olması gibi sorunlar hızla büyümektedir.
Köyümüzdeki toplam 63 öğrencimiz taşımalı olarak Binbaşar Köyüne giderek
eğitimlerine devam etmeye çalışmaktadır. Okulumuzun öğretmen açığı genellikle
vekil öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta, görevleri biten vekil
öğretmenlerimizin her yıl değişmesi nedeniyle öğrencilerimiz başarısız
olmaktadırlar. Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların bakımsızlığı gibi
çok önemli bir sorunla karşı karşıya kaldığından bir an önce kaçmanın yollarını
aramaktadırlar.
1- Ardahan'da
yaşanan uzun ve sert geçen kış mevsimi ve eğitim öğretim yılının başlaması da
göz önünde bulundurarak Bayramoğlu köy okulumuzun yetersiz gelmesi nedeniyle ek
derslikler yapılarak 8 yıllık ilköğretim okulunu ne zaman yapacaksınız?
14.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
Hekimhan-Hasançelebi Beldesindeki okulların ihtiyaçlarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1948) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
1)
Malatya-Hekimhan-Hasançelebi Beldesindeki lise ve ilköğretim okullarının
ihtiyaçları neden giderilmemektedir? Bu yörede yapılan taşımalı eğitimlerde
önemli sorunlar olmasına karşın neden çözüm bulunmamaktadır ve Hasançelebi
Lisesi’nin ısınma problemi neden çözülmemektedir?
15.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
yapılan okullara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1952) ve Millî Eğitim Bakanı
Nimet Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
1) Ülkemizde Devlet-Vatandaş işbirliği veya
vatandaşlarımızın katkılarıyla son 8 yıl içerisinde kaç derslik ve okul inşa
edilmiştir? Bu okulların hangileri % 100 hayırseverler tarafından, hangileri %
50 devlet-vatandaş tarafından yaptırılmıştır?
16.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Siirt’teki
öğretmen açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1960) ve Millî Eğitim Bakanı
Nimet Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 18.03.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Siirt merkez
başta olmak üzere ilçelerdeki nüfus artışı hızla artarak devam etmektedir.
Millî Eğitime bağlı ilköğretim okulları ve liselerde öğretmen açığı çok
fazladır. Öğrencilerimizin yaklaşan sınav döneminde başarılı olabilmesi için
çok acilen öğretmen açığının giderilmesi gerekmektedir. Anadolu lisesi ve diğer
liselerdeki branş öğretmen açığının kapatılması gerekmektedir.
1- Siirt
ilköğretim okullarında ve Anadolu liseleriyle diğer liselerdeki öğretmen
açıklarının giderilebilmesi için çok acilen branş öğretmen tayininin yapılması
gerekmektedir. Siirt’teki okullarda öğretmen açıklarının giderilmesi için bir
çalışmanız var mıdır? Varsa bu döneme yetiştirilecek mi?
17.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, çok amaçlı bir
lisenin bina ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1971) ve Millî Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 22.03.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan’ın Göle
ilçesine bağlı Köprülü beldesinde 60 lise öğrencisinin ders gördüğü 8
öğretmenin ders verdiği çok programlı lisenin eski karakol binasında eğitim ve
öğretime devam etmesi çok sakıncalıdır. Üstelik hem Millî Eğitim Bakanlığı hem
de Bayındırlık Bakanlığının bu binada depreme dayanıklı olmamasından dolayı
eğitim verilemez raporu mevcuttur.
1- Ardahan Göle
ilçesine bağlı Köprülü beldesinde çok amaçlı lisenin eğitim ve öğretime devam
etmemesi için yeni bir okul binası yapılacak mı? Yapılacaksa ne zaman
yapılacak?
18.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, dershanelere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2001) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun
cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun
Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasının teminini arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Ülkemizde
son yıllarda dershanelerin sayısı artmaktadır. Ülke genelinde kaç tane dershane
vardır? Bu dershaneleri özel okul statüsüne çevirmeyi düşünüyor musunuz?
19.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, kapatılan okullara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2002) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun
cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun
Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasının teminini arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Ülke
genelinde öğrenci sayısının yetersiz olmasına bağlı olarak 2004 - 2009 yılları
arasında kaç okul kapatılmıştır?
20.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Gaziosmanpaşa
Üniversitesinde Veteriner Fakültesi açılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2007)
ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun
Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasının teminini arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Tokat ili
hayvancılığın çok yoğun olarak yapıldığı bir yerdir. İlimiz gelişmiş bir
üniversite olan Gazi Osman Paşa Üniversitesine sahiptir. Bu yüzden ilimize
Veteriner Fakültesi açılması gereklidir.
Hayvancılığımızın
daha iyi şartlar altında yapılabilmesi için Fakülte kurulması ile ilgili bir
çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
21.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Posof’ta
görevlendirilen öğretmenlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/2016) ve Millî
Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 7.04.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan Posof’ta
eğitimdeki aksaklıkların başında ilçeye gönderilen öğretmenlerin deneyimsiz
olmaları ve iklim şartlarının ağırlığı nedeniyle gelen öğretmenlerin de izin ve
raporla görev sürelerini doldurmadan ayrılmalarıdır.
1- İlçemizdeki
eğitim seviyesini yükseltmek ve kaliteli bir eğitimi vermek için ilçe merkezine
ve bağlı köylerdeki okullara daha deneyimli ve tecrübeli öğretmenler göndermeyi
düşünüyor musunuz?
2- Posof’a gelen
öğretmenlere daha sağlıklı bir ortamda hizmet verebilmeleri için ilçe merkezine
ve bağlı köylerdeki okullara 2010 yılı içinde kaç adet öğretmen lojmanı yapmayı
planlıyorsunuz?
22.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir beldedeki
okulun taşımalı eğitim kapsamına alınmasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/2023) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 12.04.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Kars İli Akyaka
ilçesi Karahanlı beldesinde mevcut İlköğretim okulu olarak Eğitim ve Öğretime
devam eden okulda 3 öğrenci eksik olmasından dolayı okulun kapatılarak buradaki
öğrencilerin başka yerlere taşımalı eğitim veren okullara gönderilmesi
düşünülmektedir.
1- Kars Akyaka
İlçesi Karahanlı beldesinde mevcut İlköğretim Okulu 3 öğrencisinin az olması
nedeniyle kapatılmak istenmektedir. Burada eğitim gören öğrencilerin başka
okullara nakli düşünülmektedir. Karahanlı'ya en yakın yerden 3 öğrencinin bu
okula taşımalı eğitimle getirilmesi için bir çalışmanız olacak mı?
23.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki
öğretmenlerin çalışma statülerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2025) ve Millî
Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 12.04.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Özelleştirilen
kurumlardaki işçiler tarafından gündeme getirilen sözleşmeli personel
istihdamını düzenleyen kanun maddesi 4-C'nin Danıştay tarafından Anayasa
Mahkemesine taşınması işsizler ordusuna yeni işsizlerin katılmasına neden
olacaktır.
1- Ardahan'da
eğitim zaten çok zor şartlarda yapılmaktadır. Eğitimdeki öğretmen açığı
sözleşmeli öğretmen çalıştırılarak kapatılmaktadır. İlgili kanun maddesi iptal
edilirse Ardahan'da eğitim sıfır noktasına gelir. Ardahan'da 4-C statüsünde
çalışanların 4-b statüsüne geçirilmesi için bir çalışmanız var mıdır?
24.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Bakanlık merkez
binasının yenilenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2055) ve Millî Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun
Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru:
Bakanlığınız Strateji Planında Merkez Teşkilatı binasının fiziki mekânlarının
dağınık, yetersiz ve çalışma ortamına uygun olmadığı belirtilmektedir.
Daha verimli ve
kaliteli bir çalışma ortamı oluşturmak için yeni bir Bakanlık merkez binası
yapmayı düşünüyor musunuz?
25.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Ankara’da yeni
öğretmenevleri yapılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2056) ve Millî Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun
Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: İstanbul
ilinin birçok ilçesinde Öğretmen Evi bulunmaktadır. Baş-kent Ankara'da sadece
bir öğretmen evi vardır. Ankara'da yapılan eğitimler, seminerler ve toplantılar
göz önünde tutulduğunda mevcut öğretmen evinin ye-tersizliği ortaya
çıkmaktadır.
Ankara ilinin,
Çankaya, Keçiören, Mamak gibi büyük ve kalabalık ilçele-rine Öğretmen evi
yapmayı düşünüyor musunuz?
26.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, ücretsiz ders
kitabı uygulamasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2057) ve Millî Eğitim Bakanı
Nimet Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun
Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Millî
Eğitim Bakanlığı olarak 2003 yılından itibaren İlk ve Orta öğretim okullarında
Ücretsiz Kitap uygulaması sürdürülmektedir. Bununla ilgili fayda/maliyet
analizi konusunda Bakanlık Müfettişleriniz ve Maliye Uzmanlarınca ortak bir
çalışma yapılmakta mıdır?
27.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, ödünç ders kitabı
uygulamasına geçilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2058) ve Millî Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun
Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Millî
Eğitim Bakanlığı olarak 2003 yılından itibaren İlk ve Orta öğretim okullarında
Ücretsiz Kitap uygulaması sürdürülmektedir. Ancak ülke ekonomisi göz önüne
alındığında her yıl ücretsiz kitap dağıtıp, yıl sonu çöpe atılması yerine, 2-3
yıl sürecek "Ödünç Kitap" uygulaması yapmayı düşünüyor musunuz?
28.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, bir YÖK üyesi
hakkındaki intihal iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2086) ve Millî
Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim. Saygılarımla. 17.05.2010
Hulusi
Güvel
Adana
1. Yükseköğretim
Kurulu Üyesi de olan Prof. Dr. İzzet Özgenç'in doçentlik tezinde Prof. Dr. Hans
Achenbach'a ait bir eserden intihal yaptığı yolunda iddialar nedeniyle herhangi
bir inceleme/soruşturma yapılmış mıdır? Herhangi bir inceleme/soruşturma yapıldı
ise nasıl sonuçlanmıştır?
2. Hakkında
intihal yaptığı yolunda iddialar bulunan Prof. Dr. İzzet Özgenç'in kurulacak
olan Türk-Alman Üniversitesine YÖK tarafından birinci sırada rektör adayı
olarak önerilmesi Millî Eğitim Bakanlığı mevzuatı, Bakanlığınız politikaları ve
mesleki etik ilkeleriyle örtüşmekte midir?
29.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, bazı öğretim
üyelerinin vakıf üniversitelerinde görevlendirildiği iddiasına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/2089) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
TBMM
Başkanlığı’na
Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Millî Eğitim Bakanı
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 25.05.2010
Kamer
Genç
Tunceli
Bana intikal eden
bilgilere göre; Bazı devlet üniversitelerinden özellikle İstanbul
Üniversitesinde görevli öğretim üyelerinin bir kısmının bazı vakıf
üniversitelerine (yine özellikle Ülke Vakfına ait Şehir Üniversitesine ve bazı
cemaat ve vakıflara ait üniversitelere) 3-4 yıllık bir süre için
görevlendirildikleri ve maaşlarını da Devletten aldıkları belirtilmektedir.
1- Bu olay doğru
mudur?
2- Doğru ise
nasıl oluyor da Devletten aylık alan öğretim görevlileri kâr amacıyla hareket
eden vakıf üniversitelerinde ücretsiz ders vermektedir? Böyle bir uygulama için
YÖK e bir talimatınız var mıdır?
3- Bu suretle
görevlendirilen öğretim üyeleri sayısı kaç kişidir? Hangi vakıf
üniversitelerine ve hangi üniversitelerden görevlendirmeler yapılmıştır?
4- Bu durum vakıf
üniversiteleri arasında haksız rekabet yaratmamakta mıdır?
5- Bu uygulama
ile Devlet Üniversitelerinde eğitimin kalitesi zayıflatıldığına göre,
sorumlular hakkında ne gibi işlem yapmayı düşünüyorsunuz?
30.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’teki
eğitim yatırımlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2093) ve Millî Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
Gaziantep ilinin
en önemli sosyal sorun alanlarından birisi eğitimdir. Bakanlığınız vasıtasıyla
yapılan eğitim yatırımları ise Gaziantep'in talebini karşılayamamaktadır. Bu
çerçevede eğitim konusu Gaziantep kamuoyunda her fırsatta gündeme gelirken
kurumlar arası fikir tartışmaları da yaşanmaktadır.
Buna göre,
1) Hükümetiniz
döneminde Gaziantep ilinde Bakanlığın bütçesi haricinde yapılan yatırım miktarı
nedir? Bu yatırımlar hangi kurumlar tarafından yapılmıştır?
2) Gaziantep
ilindeki özellikle derslik sayısının az olması ile ortaya çıkan sorunların
giderilmesi için özel sektörü teşvik konusunda yapmış olduğunuz çalışmalar var
mıdır? Yeni okulların inşa edilmesi için Gaziantep ilinde belirlenen arsa alanı
ne kadardır? Bu arsaların okul inşasına ayrılabilmesi için yerel yönetimlerle
ortaklaşa yapılan çalışmalar nelerdir?
31.- İzmir Milletvekili Kamil Erdah Sipahi’nin, yurt
dışında öğrenim gören öğrencilerin Türkiye’de staj yapmalarına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/2104) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
soruların Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Kamil
Erdal Sipahi
İzmir
Üniversite
çağındaki bazı çocuklarımızın yurtdışında tahsil yaptıkları bilinmektedir.
Üniversite ve
Yüksek Okul öğrenimleri sırasında birçok alanda, staj yapma zorunluluğu
bulunmaktadır.
Ancak bu
öğrencilere çoğunlukla öğrenim gördükleri ülkede staj yapma imkânı
tanınmamaktadır.
Aynı şekilde
yurtdışında tahsil görmeleri nedeniyle Türkiye'de de staj imkânı tanınmamakta
güçlüklerle karşılaşılmaktadır.
Soru:
Bahse konu
öğrencilerin ülkemizde staj yapmaları konusunda bir çalışma var mıdır?
32.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Gazze’ye yardım
için toplanan paralara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2136) ve
Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
TBMM Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 23.06.2010
Kamer
Genç
Tunceli
Bilindiği üzere
Gazze'ye yardım amacıyla ilkokul öğrencileri dahil bütün öğrencilerden (zorunlu
olarak) Türkiye’deki tüm yurttaşlardan para toplanmıştır.
1- Tüm Türkiye’de
kaç lira toplanmıştır?
2- Toplanan bu
paralar hangi bankalara yatırılmıştır?
3- Bu paralar
kimler vasıtasıyla, Gazze'de kimlere teslim edilmiştir? Teslim edildiğine
ilişkin belgeler nelerdir? Açıklar mısınız?
4- Toplanan bu
paralar cemaatlere de verilmiş midir? Verilmiş ise kimlere ve ne miktarda
verilmiştir?
33.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, öğrenimlerine
devam etmeyen öğrencilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/2151) ve Millî Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
Geçtiğimiz
günlerde ulusal basın kuruluşlarında da yer alan bir araştırma raporuna göre
ülkemizde günde bin liseli öğrencimiz okulu bırakmaktadır.
Buna göre;
1) Bakanlığınızın
okul bırakan öğrencilerin okullarını bırakma nedenlerinin tespit edilerek geri
dönmeleri için neler yapılabileceğine dair bir çalışması var mıdır?
2) Seçim bölgem
Gaziantep'te 2009-2010 öğretim dönemi içerisinde okullarını bırakan ortaöğretim
öğrenci sayısı kaçtır? Aynı dönem içerisinde okullarını bırakan ilköğretim
öğrencisi sayısı kaçtır? Okullarını bırakan öğrenci sayısı son 5 yılda ne
olmuştur? Bu öğrencilerin okullarını bırakmalarının nedenleri nelerdir?
34.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, SBS
uygulamalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/333) ve Millî Eğitim Bakanı Nimet
Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim. 01.07.2010
Murat
Özkan
Giresun
Ekim 2007'de
dönemin Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik tarafından "Ortaöğretime Geçiş
Modeli" açıklanmış, yeni modelin amaçlarından söz edilmiş ve büyük
beklentilerden bahsedilerek OKS kaldırılmış, yerine üç aşamalı SBS
getirilmiştir.
Aradan üç yıl
geçmeden beklentilerin aksi yönünde sonuçlar çıktığı gerekçesiyle önümüzdeki
eğitim öğretim yılından itibaren kademeli olarak SBS sınavını kaldıracağınızı
açıkladınız.
1) Milyonlarca
öğrenci ve veliyi ilgilendiren sınav sisteminin değiştirilmesinde izlediğiniz
yol nedir?
2) SBS sınavını
yanlış buluyorsanız neden kademeli olarak kaldırıyorsunuz?
3) Sınavın 4 yıl
sonra tamamen kaldırılacağı doğru mudur?
4) Sınavın
tamamen kalkması durumunda Anadolu Liselerine yerleştirme neye göre yapılacak?
Öğrenci notlarının objektif değerlendirilmesi nasıl sağlanacak?
5) Kişiye bağlı
eğitim politikanızın yarattığı tahribattan kim sorumludur?
6) Eğitimde
deneme yanılma yönteminden vazgeçmeyi düşünüyor musunuz?
35.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köydeki
öğretmen lojmanlarının bakım ve onarımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2184)
ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğini saygılarımla arz
ederim. 18.08.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili
Merkez ilçesi Hoçuvan Hasköy köyünde bulunan İlköğretim Okulumuzda öğretmen
açığı genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta, görevleri biten
vekil Öğretmenlerimizin her yıl değişmesi nedeniyle öğrencilerimiz başarısız
olmaktadırlar. Asaleten gelen Öğretmenlerimiz, lojman olmaması nedeniyle bir an
önce köyden tayinlerini aldırmak istemektedirler.
1- Ardahan Merkez
İlçesi Hoçuvan Hasköyünde Öğretmenlerimizin en doğal hakları olan barınma
ihtiyacını karşılayacak çok az sayıdaki mevcut lojmanların bakım onarımını ve
yeni lojmanları, Öğretmenlerimizin mağduriyetini gidermek için yapılacak mı,
yapılacaksa ne zaman yapılacak?
36.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da eğitim
ihtiyaçlarının karşılanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2190) ve Millî
Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 22.08.2010
Ensar
Öğüt
Ardahan
Eğitimde sonuncu
olan Ardahan ilimizde yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarının başında Millî
Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarının araç gereç, personel ve öğretmen
eksikleri gelmektedir. 21. yüzyılda çocuklarımız okula gidememekte, yeterli
eğitim alamamaktadır. Bunun neticesi olarak da son 5 yılda üst üste Ardahan ÖSS
sınavlarında ya sonuncu yada sondan ikinci olmuştur.
1- İlköğretim
kurumlarının ihtiyaçları, 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun 76.ncı
maddesi gereği, genel bütçeden il özel idare bütçelerine aktarılan ödenekler,
özel idare bütçelerine yıllık gelirlerinden konulacak ödenekler ve diğer
gelirler kullanılarak valiliklerce karşılanmaktadır. Bu madde gereğince
Ardahan'da Eğitimin iyileşmesi için 2005 yılı bütçesi ile 2010 yılı bütçelerinde
ne kadar bütçe ayrılmıştır?
2- Ardahan il
merkezi ve ilçeler ile köylerdeki okullarda memur ve yardımcı hizmetler
sınıfından personele ihtiyaç bulunmaktadır. Bu ihtiyaçların karşılanması için
memur ve yardımcı hizmetler sınıfından personel alınması için bir çalışmanız
var mıdır?
BAŞKAN – Sayın
Bakan, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Otuz beş dakika
süreniz var.
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum ve Gaziantep Milletvekili Sayın Yaşar Ağyüz’ün
(6/1168) esas numaralı sözlü sorusuna cevap vererek başlamak istiyorum.
Her türlü siyasi
görüş ve düşüncenin üzerinde kalarak millî birlik ve dayanışmayı temin etmeyi,
kardeşlik, yardımlaşma, fedakârlık gibi dinimizin yüce prensiplerimizi
vatandaşlarına tanıtmayı, din konusunda halkı bilgilendirmeyi amaç edinen
Diyanet İşleri Başkanlığının sunmakta olduğu din hizmetlerinde ayrıştırıcı bir
faaliyeti benimsemesi düşünülemez. Bu çerçevede, Başkanlığımızca hazırlanan ve
tüm teşkilatlarımıza gönderilen 2007 genelgesindeki hutbelerle ilgili olarak
fitne, tefrika ve bölücülüğün, kötülüğü, sevgi, acıma duygusu, af, hoşgörü
gibi, benzeri hasletlerin fazileti gibi toplumsal dayanışma ve bütünleşmeyi
pekiştirici konulara değinilmesi, ölçülü, yapıcı, uyarıcı, teşvik edici,
sevdirici ve müjdeleyici ifadeler kullanılması, aşırı kırıcı, itham edici
sözlere, dinî, ilmî ve kesin bilgilere dayanmayan görüşlere yer verilmemesi
gerektiği belirtilmiştir. Söz konusu hutbeyle ilgili olarak 13/01/2009
tarihinde inceleme başlatılmış ve yapılan inceleme sonucunda gerekli işlemler
sonuçlandırılarak İl Hutbe Komisyonu üyeleri bundan böyle komisyon olarak
hutbelerin daha dikkatli ve titiz hazırlanması, konu ve cümlelerin yanlış
anlaşılmayacak ve yanlış değerlendirmelere imkân vermeyecek şekilde halkımızın
birlik ve beraberliğini artırıcı yönde hazırlanması hususlarında yazılı olarak
ikaz edilmişlerdir.
Kütahya
Milletvekili Profesör Doktor Alim Işık’ın (6/1652) esas numaralı soru
önergesini cevaplandırıyorum: Yükseköğretim Kurulu Başkanlığından alınan
bilgiye göre üniversitelerimiz fen, sağlık ve sosyal bilimler enstitülerinde
3.876 araştırma görevlisi yüksek lisans ve doktora yapmaktadır. 2006-2010
yılları arasında üniversitelerden ayrılan araştırma görevlilerinin sayısı ise
632’dir. 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu’nun 50/d maddesi uyarınca lisansüstü
eğitim yapan araştırma görevlilerinin süreleri sonunda başvurmaları hâlinde
33/a maddesine göre atamaların yapılması üniversite rektörlüklerince öğretim elemanı
ihtiyacı dikkate alınarak yapılmaktadır.
Eskişehir
Milletvekili Sayın Beytullah Asil’in (6/1816) esas numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: Eskişehir Valiliğinden alınan konuya ilişkin bilgide Özel
Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nin ilgili esasları doğrultusunda Eskişehir
ilinde Özel Eğitim Hizmetleri Kurulunun oluşturulduğu, Özel Eğitim Hizmetleri
Kurulu tarafından yönlendirilmesi yapılan öğrenci sayısının 2006 yılında 87;
2007 yılında 198; 2008 yılında 439; 2009 yılında 845 ve 2010 yılında 857 olduğu,
2010 yılında yönlendirilmesi yapılan öğrencilerin tamamının kayıtlı olduğu,
özel eğitim okullarının 1’inci sınıflarında boş kontenjan bulunmadığı
anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, velilerin çocuğu okula göndermemesi, İl Özel
Eğitim Hizmetleri Kurulunun verdiği karara yapılan itirazlar, çocuğun öğrenim
çağı dışına çıkması gibi nedenlerle okula yönlendirilen ve devam eden öğrenci
sayıları arasında da farklılıklar olabilmektedir.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün (6/1829) esas sayılı önergesini cevaplandırıyorum:
Konuya ilişkin olarak Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca verilen bilgiye göre
meslek yüksekokulu bünyesinde 1 adet kütüphane bulunmaktadır. Ayrıca yapımı
sürmekte olan merkezî derslik binasında da 1 adet kütüphane bulunmakta, bununla
beraber üniversitenin yirmi yıllık gelişim planı kapsamında kampüs içinde 1
merkez kütüphane binası yapılacağı bilgisi verilmiştir. Ayrıca üniversitenin
gelişim planında 1 adet spor salonu, sentetik atletizm pisti, 1 adet çim saha,
1 adet yüzme salonu, basketbol sahaları ve benzeri spor tesisleri kampüs alanı
içinde bulunacaktır. Ayrıca yükseköğrenim öğrencilerine yurt yaptırılması
Bakanlığımızın uhdesinde bulunmamaktadır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün (6/1833) esas numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: Konuya ilişkin olarak Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca
verilen bilgiye göre meslek yüksekokulu bünyesinde 1 adet kütüphane bulunmakta,
ayrıca yapımı sürmekte olan merkezî derslik binası bünyesinde de 1 adet
kütüphane bulunmaktadır. Bununla beraber üniversitenin yirmi yıllık gelişim
planı kapsamı içinde kampüs içinde 1 merkez kütüphane binası da yapılacaktır.
Yükseköğrenim öğrencilerine yurt yapılması Bakanlığımızın uhdesinde
bulunmamakta. Üniversitenin gelişim planında 1 adet spor salonu, sentetik
atletizm pisti kampüs sahası içerisinde bulunacaktır. Diğer taraftan,
valilikten alınan bilgiye göre, il ve ilçelerde bilgisayarı olmayan herhangi
bir eğitim kurumu bulunmamaktadır. Bakanlığımızca, bu konuda da ülke genelinde
mevcut durumun daha da iyileştirilmesi için imkânlar dâhilinde çalışmalar
yapılacaktır.
Tunceli
Milletvekili Sayın Şerafettin Halis’in (6/1849) numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: Okul ve kurumlarımızın alanlar bazında belirlenen öğretmen
ihtiyacı, Maliye Bakanlığınca her yıl Bakanlığımıza tahsis edilen kadro
sınırlılığında giderilmeye çalışılmaktadır. Eğitim ve öğretim sınıfları
hizmetinde görev yapan öğretmenler bakımından Bakanlığımızın istihdam türleri,
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/A maddesi kapsamında kadrolu öğretmen,
4/B maddesi kapsamında sözleşmeli öğretmen olarak iki ayrı statüde istihdam
edilmekte; ayrıca öğretmenlerin ihtiyacının giderilmediği yerde vekil, geçici
olarak da Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmen ve Yöneticilerinin Ders ve Ek Ders
Saatlerine İlişkin Karar çerçevesinde, il ve ilçe millî eğitim müdürlüklerince,
kurumlara ücreti karşılığında görevlendirmeler yapılmaktadır. Söz konusu
personelin ücretleri, istihdam şekilleri ve çalışma şartları dikkate alınarak
mevzuatta belirtilen düzenlemeler çerçevesinde ödenmektedir.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün (6/1870) esas numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: Konuya ilişkin Yükseköğretim Kurulu Başkanlığından alınan
bilgiye göre, 2547 sayılı Kanun’un 16’ncı maddesinde bir dekanın iki dönem üst
üste görev yapması ile ilgili bir hüküm bulunmamakta olup dekanların, rektörün
önereceği üniversite içinden veya dışından 3 profesör arasından, Yükseköğretim
Genel Kurulunca, gizli oyla, üç yıllık süre için seçileceği hükme bağlanmıştır.
Bu hüküm çerçevesinde, Yükseköğretim Genel Kurulunun 21/1/2010 tarihli
toplantısında yapılan gizli oylama sonucunda Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği
Fakültesi Dekanlığına Profesör Doktor Adnan Öztürk seçilmiş olup dekan adayları
için üniversitede veya başka bir yerde seçim yapılacağına ilişkin mevzuatta bir
düzenleme bulunmamaktadır. Devlet üniversitelerinde hâlen iki dönemden fazla
dekanlık görevini yapan 21 dekan bulunmaktadır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün (6/1875) esas numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: Bakanlığımızca ilkyardım setlerinin merkezden alımı ekonomik
olmadığından satın alma işlemi yapılmamaktadır ancak bu setlerin mahallinden
temin edilmesi sağlanmaktadır. 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu gereğince
ilköğretim okullarının donatımı il özel idarelerince yapılmakta olup, Ardahan
ilindeki diğer okulların ilkyardım setleri için Bakanlığımız Eğitim Araçları ve
Donatım Dairesi Başkanlığından herhangi bir ihtiyaç talebinde bulunulmamıştır.
İhtiyaç talebinde bulunulması hâlinde değerlendirilerek, mahallinde satın
alınması için ödenek gönderme işlemi gerçekleştirilecektir. Ardahan
Valiliğinden alınan bilgiden, ilk ve orta dereceli okulların tamamında
ilkyardım dolabı bulunduğu da anlaşılmaktadır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün (6/1877) esas numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: Bakanlığımızca öğretmen ihtiyacı, Maliye Bakanlığınca
Bakanlığımıza tahsis edilen kadro kullanım izni sınırlılığında, öncelikle
kadrolu öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta, ihtiyacın bu şekilde karşılanamadığı
durumlarda da sözleşmeli öğretmen görevlendirilmesine gidilmiş olup, daha sonra
sözleşmeli öğretmenlerin kadroya atanmaları veya görevden ayrılmaları gibi
nedenlerle boşalan pozisyonlara ise boş pozisyon oranında yine sözleşmeli
öğretmen ataması yapılarak görevlendirmeler sürdürülmektedir. Diğer taraftan,
3/1/2011 tarihi itibarıyla Bakanlığımız verilerine göre, Ardahan ilinde 304,
Erzurum ilinde 1.916, Kars ilinde 957, Iğdır ilinde 545, Ağrı ilinde 1.724
sözleşmeli öğretmen görev yapmaktadır. Aralık 2010 sözleşmeli öğretmen
görevlendirilmesinde ise Ardahan iline 110, Erzurum iline 365, Kars iline 231,
Iğdır iline 116, Ağrı iline 464 sözleşmeli öğretmen görevlendirilmesi
yapılmıştır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün (6/1895) esas numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu gereği, giderleri
aynı Kanun’un 76’ncı maddesi gereği oluşturulan bütçeden karşılanmak kaydıyla,
köy, kasaba ve şehir ilköğretim okullarının lojmanlarının yapım, tadil, esaslı
büyük onarım, her türlü ilk tesis, okul eşyası, ders aletleri, arsa, arazi
istimlakleri valiliklerin yetki ve sorumluluğunda planlanmakta ve
uygulanmaktadır. Ardahan Valiliğinden alınan konuya ilişkin bilgiden, Göle
ilçesi Karatavuk köyü Şehit Er Metin Altun İlköğretim Okulunun lojmanının
bulunduğu ve kullanılmakta olduğu, başka bir lojman ihtiyacı bulunmadığı
anlaşılmaktadır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün (6/1898) esas numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: Bakanlığımız MEBBİS norm işlemleri modülü verilerine göre,
Ağrı ili Doğubeyazıt ilçesindeki Bakanlığımıza bağlı resmî eğitim kurumlarında
din kültürü ve ahlak bilgisi alanında 13 kadrolu, 6 sözleşmeli olmak üzere 19,
felsefe alanında 2 kadrolu, 2 sözleşmeli olmak üzere 4, fizik alanında 3 kadrolu,
2 sözleşmeli olmak üzere 5, beden eğitimi alanında 7 kadrolu, 7 sözleşmeli
olmak üzere toplam 14 öğretmen görev yapmaktadır.
Bu çerçevede Ağrı
iline Kasım 2010 atama döneminde 850 kadrolu öğretmen ataması yapılmış olup,
göreve başlama iş ve işlemleri hâlen devam etmektedir. Ayrıca sözleşmeli
öğretmenlerin kadrolu öğretmenliğe atanmaları nedeniyle boşalan 464 pozisyona
da sözleşmeli öğretmen görevlendirmesi yapılmıştır.
Bakanlığımıza
bağlı resmî eğitim kurumlarının öğretmen ihtiyacı kadrolu ve sözleşmeli
öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmaktadır ve MEBBİS kontenjan modülüne
yansıtılarak eğitim kurumları ve adayların tercihlerine sunulmaktadır.
Kütahya
Milletvekili Sayın Alim Işık’ın (6/1921) esas numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: Konuya ilişkin Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca verilen
bilgiye göre, yapılan inceleme neticesinde yükseköğretim kurumlarında yürütülen
ortaöğretim alan öğretmenliği tezsiz yüksek lisans programlarının kontenjan
türü tüm imkânlar kullanılarak artırılmasına rağmen, talebi karşılayamadığı
durumlarda üniversitelerimiz bünyesinde eğitim fakülteleri dışındaki
fakültelerden tezsiz yüksek lisans veya pedagojik formasyon aldığına dair belge
istendiğini, belgesi olmayanların özel sektörde çalışmalarında yaşanan sıkıntılar
nedeniyle Öğretmen Yetiştirme Millî Komitesinin görüşü de dikkate alınarak, 80
numaralı Talim Terbiye Kurulu Kararı’na göre ekli çizelgede mezun olan
yükseköğretim programlarına pedagojik formasyon programını tamamlayanlar
koşulunun yer aldığı programlar için uygulanmak üzere, mezun durumda olan
öğrencilere de 2010-2011 eğitim-öğretim yılından itibaren formasyon sertifika
programı açılmasına karar verildiği tespit edilmiştir.
21/1/2010 tarihli
Yükseköğretim Genel Kurul toplantısında üniversitelerimizde uygulanacak
pedagojik formasyon eğitimine ilişkin kriterler belirlenmiş olup bu programlara
diploma notu 4 üzerinden 2,5 veya 100 üzerinden 65 olanların başvurabilmesine
karar verilmiştir. Söz konusu kararda bir değişiklik olmamıştır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün (6/1937) esas numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: İlköğretim yatırımları 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim
Kanunu gereğince valilikler tarafından oluşturulan il ilköğretim kurumları
yapım programı çerçevesinde planlanmakta ve gerçekleştirilmektedir. Ardahan
Valiliğinden konuya ilişkin aldığımız bilgiye göre Bayramoğlu köyünün sekiz
derslikli ilköğretim okulunun ihalesi 2010 tarihinin sekizinci ayında yapıldı
ve inşaatına başlandı. Okulun 2011-2012 eğitim-öğretim yılında eğitime başlayacağını
bildiriyorlar.
Malatya
Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun (6/1948) esas numaralı soru
önergesini cevaplandırıyorum: Malatya Valiliğinden alınan konuya ilişkin
bilgiye göre Hasançelebi beldesindeki lisenin sobalı olan ısınma sisteminin kalorifer
sistemine dönüşümüne ilişkin kazan dairesi ve kalorifer tesisatı yapım işinin
ihale edilip bitirildiği ve hizmete verildiği, söz konusu beldede yapılan
taşımalı eğitim ilköğretim uygulamasının ilgili mevzuatına göre yapıldığı ve
herhangi bir sorun yaşanmadığı, beldede bulunan lise ve ilköğretim okullarının
her türlü ihtiyaçlarının Bakanlığımız, il özel idaresi kaynaklarından
karşılanmakta olduğu anlaşılmaktadır.
Malatya
Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun (6/1952) esas numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: “Eğitime Yüzde 100 Destek” kampanyası çerçevesinde 2004
yılında 7.143; 2005 yılında 6.653; 2006 yılında 6.744; 2007 yılında 3.530; 2008
yılında 1.358; 2009 yılında 624; 2010 yılı Haziran ayı itibarıyla da 563
derslik olmak üzere toplam 26.615 derslik yapılmıştır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün (6/1960) esas numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: Bakanlığımıza bağlı resmî eğitim kurumlarının öğretmen
ihtiyacı her yıl yapılan kadrolu ve sözleşmeli öğretmen atamaları ve
görevlendirmeleriyle karşılanmaya çalışılmaktadır. Her yıl bütçe imkânları
ölçüsünde Bakanlığımıza tahsis edilen kadro sınırlılığında, illere ayrılan
kadro, pozisyon, öğretmen ihtiyacı bulunan alanlar ve tespitinin il
müdürlükleri tarafından yapıldığı MEBBİS kontenjan modülüne yansıtılmakta ve
öğretmen adaylarının tercihine bu şekilde sunulmaktadır.
Siirt iline Kasım
2010 atama döneminde 518 kadrolu öğretmen ataması yapılmıştır, Aralık 2010
sözleşmeli öğretmen atama döneminde 269 da sözleşmeli öğretmen ataması
yapılmıştır. Siirt Valiliğinden konuya ilişkin verilen bilgiye göre de öğretmen
ihtiyacı olan okullarda üniversite mezunlarına ek ders karşılığı ücretlendirme
yapılarak ihtiyacın karşılanmaya çalışıldığı görülmektedir.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün (6/1971) esas numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: Ardahan Valiliğinden alınan konuya ilişkin bilgiye göre
Köprülü Çok Programlı Lisesinin 96 yılında öğretime başladığı, çevre köyler ve
beldenin öğrencilerinin ortaöğretim için öncelikle Göle ilçe merkezini tercih
ettiği, belediye tarafından tahsis edilen mevcut binasında eğitim ve öğretime
devam ettiği, öğrenci yetersizliği veya azalması sebebiyle yeni okul binası
yapılmasının uygun olmayacağından yatırım programına alınması için Bakanlığımıza
da teklifte bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
Tokat
Milletvekili Sayın Reşat Doğru’nun (6/2001) numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: Türkiye genelindeki özel dershane sayısı 4.156’dır. 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun bir gereği olarak hazırlanan
2010 yılı Ocak ayından geçerli olmak üzere uygulamaya konulan Millî Eğitim
Bakanlığı 2010-2014 Stratejik Planı’nda dershanelerin özel okula
dönüştürülmesiyle ilgili husus, ortaöğretim ve yükseköğrenime hazırlık
dershanelerinin özel okula dönüştürülebileceklerinin tespit edilerek, 2014 yılı
sonuna kadar yüzde 70’inin özel okula dönüştürülmesinin teşvik edilmesini
sağlamak olarak stratejik bir hedef olarak yer almıştır. Ancak bu bir hedef
olup buradan dershanelerin kapatılacağı, özel okullara dönüştürüleceği yorumunu
yapmak doğru değildir. Şartları özel okula uygun olanların özel okula
dönüştürülmesi teşvik edilecektir. Bu stratejinin hedefinin referans üst
politika belgesi de Dokuzuncu Kalkınma Planı’dır. Kalkınma planlarında yer alan
tedbirler kamu sektörü için zorunlu, özel sektör için yol gösterici nitelikte
olup, Bakanlığımız T-1 maddesi doğrultusundaki hedefini açıklamıştır.
Tokat
Milletvekili Sayın Reşat Doğru’nun (6/2002) esas numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: Ülke genelinde söz konusu yıllar arasında öğ-renci sayısının
yetersiz olmasına bağlı olarak toplam 6.263 okul kapanmıştır.
Tokat
Milletvekili Sayın Reşat Doğru’nun (6/2007) esas numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: Yükseköğretim Kurulu Başkanlığından alınan bilgiye göre
Başkanlıkça yükseköğretim kurumları bünyesinde fakülte, yüksekokul, meslek
yüksekokulu bölüm, program ve benzerlerinin açılmasına ilişkin teklifler
üniversite rektörlüğünden geldiği takdirde değerlen-dirilmekte, Gaziosmanpaşa
Üniversitesi Rektörlüğünün bir veteriner fakültesi kurulması yönünde bir
teklifi, talebi bulunmamaktadır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün (6/2016) esas numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: Bakanlığımız kadrolarına ilk defa atanan öğretmen adayları
ile mevcut öğretmenlerin istek, özür, zorunlu çalışma yükümlülü-ğüne bağlı yer
değiştirmeleri kapsamında görev yapacakları eğitim kurumları yoğun öğretmen
ihtiyacı bulunan alanlar, eğitim kurumları il millî eğitim müdür-lüklerince
belirlenerek elektronik ortamda sisteme yansıtılmakta ve öğretmen-lerin
tercihlerine sunulmaktadır. Atama ve yer değiştirmeler öğretmenlerin
ter-cihleri doğrultusunda gerçekleştirildiği için deneyimli öğretmenlerin resen
atamalarının yapılması söz konusu olamamaktadır.
Diğer taraftan,
222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu gereği, giderleri, aynı Kanun’un 76’ncı
maddesi gereği oluşturulan bütçeden karşılanmak kaydıyla, köy, kasaba ve
şehirlerde kurum lojmanlarının tadili, esaslı büyük onarımı, istimlaki
valiliklerce planlanmakta ve Ardahan ili ilköğretim kurumları yapım programı
çerçevesinde, 2010 yılında 1 milyon 205 bin TL ödenek tahsis edilmiştir.
Ardahan Valiliğinden alınan bilgiye göre, Posof ilçesindeki ihtiyaca göre
Süngülü İlköğretim Okuluna dört adet lojman yapımı, 2010, 2011, 2012 yıllarını
kapsayan üç yıllık yatırım programında ve 2011 yılında yapılması planlanmıştır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün (6/2023) esas numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: Millî Eğitim Bakanlığı Taşımalı İlköğretim Yönetmeliği
gereği, taşımalı ilköğretim, bu Yönetmelik hükümlerine göre mahallinde
valiliklerce planlanmaktadır. Kars Valiliğinden alınan konuya ilişkin bilgiye
göre, söz konusu okulun belde değil, dört derslikli, Akyaka ilçesi Karahan köyü
ilköğretim okulu olduğu; okulun ana sınıfı ve ilköğretim kısmının bir ve
beşinci sınıf öğrencilerinin okullarında eğitim öğretime devam ettiği; altı,
yedi ve sekizinci sınıf öğrencilerinin ise aynı ilçenin İncedere köyündeki
ilköğretim okuluna taşımalı eğitim sistemiyle taşınarak eğitim, öğretimlerine
devam ettikleri anlaşılmaktadır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün (6/2025) esas numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: Bakanlığımız kadrolarında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu
hükümleri çerçevesinde 4/C statüsünde çalışan öğretmen bulunmamaktadır.
Tokat
Milletvekili Sayın Reşat Doğru’nun (6/2055) esas numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun bir
gereği olarak hazırlanan Millî Eğitim Bakanlığı 2010-2014 Stratejik Planı da
2010 yılı Ocak ayından geçerli olmak üzere uygulamaya konulmuştur. Millî Eğitim
Bakanlığı 2010-2014 Stratejik Planı, her şeyden önce, eğitimde, yeni değerler
çerçevesinde, bilgi toplumuna dönüşen ve dönüşmüş bir Türkiye olarak, ekonomik,
sosyal, kültürel ve siyasal açıdan en yüksek katma değeri sağlayacak etkin bir
eğitim sisteminin oluşumuna odaklanmıştır.
Soru önergesine
konu olan, Bakanlık merkez teşkilatında fiziki mekânların dağınık ve yetersiz,
çalışma ortamına uygun olmadığı hususu, stratejik plan ve analizler
çerçevesinde paydaşların görüşü, yapılan toplantı ve çalıştay, seminerler
sonucunda, Bakanlığımızın güçlü ve zayıf yönleri “Fırsat ve Tehditler Analizi”
başlığı altında yer almıştır. Bu stratejik plan döneminde yeni bir Bakanlık
hizmet binası yapımına yönelik herhangi bir hedef yer almamıştır ancak
stratejik plan döneminde yapımı düşünülen merkez teşkilatının hizmet ve süreç
bazlı bazı yeniden yapılandırma hedefleri vardır. Bu hedefe uygun olarak,
merkez teşkilatının küçültülmesi, taşra teşkilatına yetki devri yapılarak
hizmet sunanların yetkilerinin artırılması, merkez teşkilatının stratejik
planlama, bütçeleme, araştırma, program geliştirme, denetleme ve koordinasyon
işleriyle uğraşacak bir üst düzey karar organı hâline getirilmesi stratejileri
benimsenmiştir. Bu stratejilerin ve hedeflerin hayata geçirilmesi hâlinde
fiziki mekân yetersizliğinin ortadan kalkacağı da değerlendirilmektedir.
Tokat
Milletvekili Sayın Reşat Doğru’nun (6/2056) esas numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: Ankara’da Başkent Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu
Müdürlüğünün yanı sıra, merkez ve diğer ilçelerden Akyurt, Ayaş, Balâ,
Beypazarı, Çamlıdere, Çubuk, Evren, Gölbaşı, Güdül, Haymana, Kalecik, Kazan,
Kızılcahamam, Nallıhan, Sincan, Şereflikoçhisar ve Polatlı ilçelerinde de
öğretmenevleri hizmet vermektedir.
Başbakanlığın
2007/3 sayılı “tasarruf tedbirleri” konulu Genelge’sinde “Kamu kurum ve
kuruluşları tarafından, yurt içinde ve yurt dışında, hiçbir surette, hizmet
binası, lojman ve her ne adla olursa olsun, memur evi, kamp, kreş, eğitim,
dinlenme ve benzeri sosyal tesis ve bunlarla ilgili arsa ve arazi satın
alınmayacak, kamulaştırılmayacak, kiralanmayacak ve yeni inşaat
yapılmayacaktır.” denildiğinden, yeni öğretmenevi yapılması amacıyla genel
bütçeden ödenek ayrılması mümkün görülmemektedir.
Tokat
Milletvekili Sayın Reşat Doğru’nun (6/2057) esas numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: Soruya konu kapsamda Bakanlık müfettişleri ve Maliye
uzmanlarınca yapılan bir çalışma bulunmamaktadır.
Tokat
Milletvekili Sayın Reşat Doğru’nun (6/2058) esas numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: Ücretsiz Ders Kitabı Projesi kapsamında dağıtılan ders
kitaplarının geri toplanarak dağıtılması hususunda öğretim programlarında
yapılan değişiklikler ve kitapların değişikliklere uyarlanması zorunluluğu,
takım kitaplarında öğrenci çalışma kitaplarının bir yıllık kullanmayı
gerektirmesi, kitapların okullarda kontrol ve muhafazası için altyapının
yeterli olmaması, kullanılmış kitapların velilerce hijyenik bulunmayıp
çocuklarına kullanılmış bir kitabın verilmemesi isteği, yıpranan, kaybolan
kitapların yerine yenileri verileceğinden öğrencilerin bir bölümüne yeni, bir
bölümüne eski kitap verilmesinin pedagojik olmadığı, özel sektörce hazırlanan
kitaplardan bir kitabın satın alınması gerekliliği -rekabetin önlenmesi-
öğrenci başına maliyetin düşük olması nedenleriyle, kitapların uzun vadede
kullanılmasının maliyet bakımından verimli olmaması sebebiyle uygulamaya
geçilmemektedir.
Adana
Milletvekili Sayın Hulusi Güvel’in (6/2086) esas numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: Yükseköğretim Kurulu Başkanlığından alınan bilgiye göre,
Yükseköğretim Kurulu eski üyesi Profesör Doktor İzzet Özgenç’in doçentlik
tezinde intihal yapıldığı iddiasıyla yapılan başvuru üzerine Yükseköğretim
Denetleme Kurulunda inceleme başlatılmış olup söz konusu inceleme hâlen devam
etmektedir.
Tunceli
Milletvekili Sayın Kamer Genç’in (6/2089) esas numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: Yükseköğretim Kurulu Başkanlığından alınan bilgiye göre,
devlet üniversitelerinde kadrolu olarak görev yapan öğretim üyelerinin 2547
sayılı Kanun’un 40’ıncı maddesinin (b) fıkrası hükümlerine göre vakıf
üniversitelerinde görevlendirilebilmeleri için Yükseköğretim Kurulunun
31/12/2008 tarihli toplantısında, görevlendirmenin yapılacağı vakıf
üniversitesi ile devlet üniversitesi arasında bir protokol imzalanması, bu
protokolle görev yapacak olan öğretim görevlisine ödenen maaşın brüt miktarının
vakıf üniversitesince devlet üniversitesinin bütçesine her ayın on beşinci günü
ödenmesinin hüküm altına alınmasına, bu karara ek olarak yürütme kurulunun
4/3/2009 tarihli toplantısında, maaşsız izinli olarak da
görevlendirilebileceklerine karar verilmiştir.
Devlet
üniversitelerinde görev yapan öğretim üyelerinin vakıf üniversitelerinde
görevlendirilmeleri bu çerçevede yapılmakta olup kanun maddesi uyarınca
22/10/2010 tarihine kadar görevlendirilenlerin sayısı 32’dir.
Gaziantep
Milletvekili Sayın Hasan Özdemir’in (6/2093) esas numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: Gaziantep Valiliğinden alınan konuya ilişkin bilgiye göre,
2002-2010 yılları arasında, hayırseverler, İMKB, Dünya Bankası, İl Özel
İdaresi, TOKİ ve Telekom tarafından olmak üzere toplam 74 okulda 1.267
dersliğin yapımının tamamlandığı ve 9 okulda 253 dersliğin yapımına devam
edildiği, ilde okul yapımı için 190.160 metrekare arsa tespit edildiği, yeni
okul inşa edilmesi için yerel yönetimlerle sürekli ve düzenli olarak
toplantılar yapılarak nelerin yapılabileceği konusunda iş birliği içinde
olunduğu, arazilerin tek tek incelenerek ortak kararlar verilmek üzere çözüme
gidilmesi için gerekli işlemlerin yürütülmekte olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan,
Maliye Bakanlığımızca yapılan çalışmalar sonucunda 5580 sayılı Özel Öğretim
Kurumları Kanunu kapsamında faaliyette bulunmak üzere açılan özel okullara
ilgili mevzuat hükümleri gereğince beş yıl süreyle vergi ve kurumlar vergisi
muafiyeti uygulanmaktadır. 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 12’nci
maddesiyle özel okulların su, doğal gaz ve elektrik ücretlendirmesinin resmî
okullara uygulanan tarifeden yapılması sağlanmıştır. Ayrıca, özel okul yapmak
isteyen müteşebbislere yatırımlarda devlet yardımları hakkında karar ve
yatırımlarda devlet yardımları hakkındaki kararın uygulanmasına ilişkin tebliğ
hükümleri çerçevesinde, Hazine Müsteşarlığınca teşvik belgesi verilmekte olup
gümrük vergisi muafiyeti, katma değer vergisi istisnası ve faiz desteği
yapılmaktadır.
İzmir
Milletvekili Sayın Kamil Erdal Sipahi’nin (6/2104) esas numaralı soru
önergesini cevaplandırıyorum: Yükseköğretim Kurulu Başkanlığından alınan
bilgiye göre, yükseköğretim programlarında staj ve ilgili işlemler,
Yükseköğretim Kurumlarının Bakanlıklar ile Onlara Bağlı Kurum ve Kuruluşlardan
Yararlanma Yönetmeliği çerçevesinde Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından
yürütülmektedir. Yükseköğretim programlarındaki staj çalışmaları, Türkiye’deki
kurum ve kuruluşlar ile yükseköğretim kurumlarını kapsamaktadır. Dolayısıyla,
yurt dışındaki üniversitelerden gelecek yabancı uyruklu öğrencilerin yapacağı
stajlar ve yabancı uyruklu öğrencilerin öğrenim gördüğü yükseköğrenim kurumları
ile Türkiye’de staj yapacağı kurumlar arasındaki protokole bağlı olmaktadır.
Tunceli
Milletvekili Sayın Kamer Genç’in (6/2136) esas numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığından
alınan bilgiye göre, İsrail’in Gazze’de başlatmış olduğu harekât sonrasında
dost ve kardeş Filistin halkının karşı karşıya bulunduğu sıkıntıların
giderilmesinde ve hafifletilmesine katkıda bulunmak amacıyla, Başbakanlıkça
6/1/2009 tarihli ve 2009/1 sayılı genelgeyle Filistin/Gazze’ye bir yardım
kampanyası başlatılmış ve belirtilen hususta ulusal koordinasyonu sağlamak
üzere mülga Başbakanlık Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü
görevlendirilmiştir. Kampanya süresince yardım hesaplarında toplanan miktarlar,
kampanyanın bitiş tarihi olan 1 Mart 2009 tarihinde, Başbakanlık Filistin/Gazze
İnsani Yardım Merkezi hesaplarına aktarılmıştır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Miktar ne kadar? Miktarını söyleyin!
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (Devamla) – Başbakanlık yardım hesapları dâhil tüm
hesaplarda, 65 milyon 535 bin…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Miktarı söyleyin! Kaç?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (Devamla) – Eğer sabırlı davranırsanız onlara devam
ediyorum. Eğer sorunuzu cevaplandırmama…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Tamam. Kaç?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (Devamla) – Biraz sabırlı davranırsanız Sayın Genç, onları
okuyorum şu anda.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Biraz sesiniz yüksek çıksın, anlamıyorum.
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (Devamla) – Dinlemeyi bilirseniz duyabilirsiniz diye
düşünüyorum.
325.424 ABD
doları, 3 milyon 345 bin 107 euro, 420 İngiliz sterlini, 2.904 İsviçre frangı
toplanmıştır. Hâlihazırdaki 55 milyon 485 bin 492 Türk lirası, 337.941 ABD doları, 3 milyon 623 bin 913 avro
Vakıfbank Finans Market Şubesinde değerlendirilmektedir.
Gazze’ye inşaat
malzemesi girişi konusunda İsrail tarafından uygulanan genel ambargonun
kaldırılması yönünde Dışişleri Bakanlığınca yapılan girişimler sürdürülmekte
olup, durumun normale dönmesini müteakip mevcut yardım paraları Gazze’nin
yeniden inşasında kullanılacaktır.
Toplanan yardım
paralarından 11 milyon ABD doları Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi
Başkanlığına yani TİKA’ya, 3 milyon 500 bin ABD doları da Gazze’de acil
ihtiyaçların karşılanması için Kızılay Genel Başkanlığına verilmiştir.
Ayrıca, yardım
faaliyetleri kapsamında Dışişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Kızılay Genel
Müdürlüğü, TİKA’yla koordinasyon sağlanarak 5 kargo uçağı ve 106 tır ile 1.897
ton ağırlığında gıda, ilaç, tıbbi malzeme ve battaniyeden oluşan insani yardım
malzemesinin yanı sıra 5 ambulans, 9 jeneratör ve yerelden temin edilen ilaç ve
tıbbi malzemeler Gazze’ye ulaştırılmış olup, ulaştırılan yardımların yaklaşık
tutarı 11 milyon Türk lirasıdır.
Gaziantep
Milletvekili Sayın Hasan Özdemir’in (6/2151) esas numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (Devamla) – 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu’na
göre, ilköğretim çağındaki çocukların sekiz yıllık temel eğitime alınması
zorunludur. e-okul verilerine göre, 2009-2010 öğretim yılı itibarıyla Gaziantep
ilinde ilköğretim çağ nüfusunda olup okula kayıtsız olanların sayısı 1.992’dir.
Diğer taraftan, ortaöğretim zorunlu olmamakla birlikte, Bakanlığımızca okulu
terkin sebepleri araştırılmakta, çözümler üretilmektedir. Bu amaçla
Bakanlığımız konuyu stratejik planına almış ve okulu terkin sebepleri arasında,
bölünmüş aileler, aile içi problemler, ailelerin eğitim noksanlığı, bilinç
düzeylerinin düşük olması, ekonomik sıkıntılar ve benzeri hususların yer aldığı
gözlemlenmiştir.
Millî Eğitim
Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Sınıf Geçme ve Sınav Yönetmeliği’nde yapılan
değişiklikle, ortaöğretim kurumlarında öğrenim görmekte olan öğrencilere,
9’uncu sınıflarda üç dersten, 10, 11 ve 12’nci sınıflarda ikişer dersten, alt
sınıflarla birlikte en fazla beş dersten sorumlu olarak bir üst sınıfa geçme
imkânı verilmiştir. Ayrıca, öğrencilerimize yatılılık imkânı sağlanmaya
çalışılmaktadır. Öğrenci ve ailelerine yönelik rehberlik ve bilgilendirme
çalışmaları yapılmakta, maddi durumu yetersiz olanlar madden desteklenmekte,
öğrenimlerini sürdürmeleri sağlanmaktadır.
Gaziantep ilinde
ortaöğretimde 2009-2010 eğitim öğretim yılında kendi isteğiyle örgün eğitimin
dışına çıkan öğrenci sayısı 2.115’tir. 2004-2005 ve 2009-2010 yılları arasında,
2008-2009 öğretim yılında e-okul sistemine geçilmesi nedeniyle de bu öğretim
yılına ilişkin veriler henüz bulunmamakta olup diğer dört öğretim yılında kendi
isteğiyle örgün eğitimin dışına çıkan öğrenci sayısı toplam 13.541’dir.
Giresun
Milletvekili Sayın Murat Özkan’ın (6/2152) esas numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: Sınav sisteminin değiştirilmesi temelde ortaöğretimin
yapılandırılması çalışmaları kapsamında ele alınan bir husustur. Ortaöğretimde
gerçekleştirilmeye çalışılan yeniden yapılanmada, 2013 yılına kadar genel
liselerin tamamının Anadolu liselerine, meslek liselerine dönüştürülmesi ve
buna dayalı olarak okullar arasında niteliksel farklılıkların ortadan
kaldırılması ve okul çeşitliliğinin en aza indirilmesi planlanmaktadır. Böylece
yoğun talep alan ve sınavla yerleştirme yapılan okul türleri ortadan kalkacağı
için dolayısıyla eğitim sistemimiz de sınav merkezli olmaktan çıkacaktır.
Seviye belirleme
sınavı, bütünüyle yanlış bulunan bir sınav sistemi değildir. Süreç ölçmesi
özelliğiyle olumlu yönleri çok olan bir sınav sistemidir. Ancak, seviye
belirleme sınavının kademeli olarak kaldırılmasında temel amaç, ortaöğretimde
yeni modele geçilmesi ve buna bağlı sınav merkezliliğinden uzaklaşarak okul
merkezliliğine yoğunlaşmayı sağlamaktır. Bu yıl ve geçen yıl sınava girmiş
öğrenciler, ortaöğretim kurumlarına ortaöğretim yerleştirme puanlarına göre
yerleştirilecekleri için seviye belirleme sınavını kademeli olarak kaldırma
yoluna gidilmiştir.
Ortaöğretim
sisteminde planlandığı gibi genel liselerin tamamının Anadolu liselerine ve
meslek liselerine dönüştürülerek okullar arası niteliksel farklılıklar ortadan
kaldırılacağından bu okulların sınavla öğrenci yerleştirme işlemi de sona
erecektir.
Söz konusu
okulların niteliksel ve niceliksel olarak uygun hâle gelmesi sınava dayalı
olmayan bir yerleştirme sistemiyle öğrencilerin kayıt kabulünün yapılacağı
düzenlemelerle gerçekleşecektir.
Politikalarımız
kişiye bağlı değildir. Çalışmalarımızın
hepsinde bilim insanları, bürokratlar, sektör temsilcileri, öğrenci, veli ve
okul yönetimlerinin, kısaca herkesin görüşlerine başvurulmaktadır. Hata ya da
eksik olan konulardan dönmeyi de doğrusu kişisel politika olarak tanımlamanın
doğru olmadığını düşünüyoruz.
Eğitim, son
derece hızlı bir devingen yapıya sahiptir. Yapılan çalışmalar ve değişimlerin
deneme yanılma olarak ifade edilmesinin hatalı olduğunu değerlendiriyoruz.
Eğitim sistemimiz, çağın gereklerine, insanımızın ve ülkemizin ihtiyaçlarına
göre yeni düzenlemelerle hep bir ivme içerisinde olacaktır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün (6/2184) esas numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: Ardahan Valiliğinden alınan konuya ilişkin bilgiye göre il
merkezine bağlı Hoçvan-Hasköy’de biri ilköğretim okulu, diğeri ortaöğretim
okulu olmak üzere iki okul bulunduğu, köyün Kars-Ardahan yolu üzerinde ve
Ardahan merkeze 30 kilometre uzaklıkta olduğu, ulaşım imkânlarının iyi olması
nedeniyle öğretmenlerin servislerle günlük gidiş ve dönüş yapabildikleri ve
köyde yeterli derecede lojman olmasına rağmen herhangi bir lojman talebinde
bulunmadıkları anlaşılmaktadır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Ögüt’ün (6/2190) esas numaralı soru önergesini
cevaplandırıyorum: 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu’nun 76’ncı maddesi
gereği Ardahan ili ilköğretim kurumlarının giderlerinde kullanılmak üzere genel
bütçeden gönderilen ödenek 2005 yılında 2 milyon 144 bin 932 TL, 2010 yılında
ise 27/12/2010 tarihi itibarıyla 4 milyon 837 bin 189 Türk lirasıdır.
Diğer taraftan,
2010 Yılı Bütçe Kanunu’nun 22’nci maddesine göre Bakanlığımıza kullanma izni
verilen kadrolar Bakanlığımıza bağlı kurumların ve okulların ihtiyaçlarından
dolayı öğretmen atamalarında kullanıldığından memur ve hizmetli istihdamı
yapılamamaktadır. Ancak Bakanlığımıza bağlı okul ve kurumların memur ve hizmetli
ihtiyacı, ilgili mevzuat gereği, engelli personel alımından, Sosyal Hizmetler
ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından korunan ve bakılan çocuklardan, 3713 sayılı
Kanun gereği İçişleri Bakanlığının talebiyle şehit yakınlarından, özelleştirme
uygulamaları gereği Devlet Personel Başkanlığınca 4046 sayılı Kanun ve 657
sayılı Kanun’un 4/C maddesi kapsamında yönlendirilen personelden ilgililerin
tercihleri doğrultusunda atamalar yapılarak karşılanmaktadır. Ardahan iline
engelli personelden 9 memur, 9 hizmetli, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme
Kurumu tarafından korunan ve bakılan çocuklardan 1 hizmetli olmak üzere toplam
19 kişinin ataması yapılmıştır. Ayrıca finansmanı İşsizlik Sigortası Fonu’ndan
karşılanan, Türkiye İş Kurumuna aktarılan kaynakla mevcut aktif iş gücü
programına ilaveten toplum yararına çalışma programları kapsamında il millî
eğitim müdürlüklerince İŞKUR’a kayıtlı işsizlerin alımıyla da giderilmektedir.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Şimdi Sayın
Doğru, Sayın Işık, Sayın Genç, Sayın Asil ve Sayın Öğüt’ün İç Tüzük’ün 98’inci
maddesi gereğince konuyla ilgili kısa bir açıklama talepleri var.
Sayın Doğru,
buyurun.
REŞAT DOĞRU
(Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakana
teşekkürlerimi sunuyorum sorularıma vermiş olduğu cevaptan dolayı.
2003 yılından
itibaren ücretsiz ders kitapları Millî Eğitim Bakanlığınca dağıtılıyor. Öğrencilere
ders kitapları verildikten sonra “yardımcı ders kitapları” adı altında çocuklar
ders kitapları alıyorlar. Bu yardımcı ders kitapları da bayağı pahalı Sayın
Bakanım, dolayısıyla bu yardımcı ders kitaplarıyla ilgili bir çalışma yapılması
gerekmektedir. Benim sorumu sormamın amacı burasıdır. Yani, eğer yardımcı ders
kitabına ihtiyaç varsa o zaman onun müfredat içerisindeki kitapların içerisine
konulması gerekmez mi? Bu konuda bilgi almak istiyorum.
Diğer, ikinci
soru: Öğretmenevleriyle ilgili sorularım vardı. Öğretmenevi olarak, Ankara
merkezde iki tane yerde öğretmenlerimiz kalabiliyor. Bir tanesi Başkent
Öğretmenevi. Ankara merkez olduğu için Türkiye'nin her tarafından öğretmenler
buraya geliyorlar. Dolayısıyla burada kalmakta bayağı zorlanılıyor. Hatta
Başkent Öğretmenevi öğretmenlerin dışında başka insanlarımızın da kaldığı yer
olarak zaman zaman görülüyor ve de öğretmenler oraya geldiği zaman da bayağı
zorlanıyorlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
REŞAT DOĞRU
(Tokat) – O mealde, onların yanında başka öğretmenevleri açılabilir mi?
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Doğru.
Sayın Işık,
buyurun.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben de Sayın
Bakana teşekkür ediyorum, iki önergemizi cevapladı. Ancak, birinci önergede
bahsi geçen 2547 sayılı Yasa’nın 50/d maddesi kapsamında, yüksek lisans ya da
doktora öğrenimlerini yapan araştırma görevlilerinin her yıl öğretim yardımcısı
kadrosuna atamalarının yenilenmesi bunların birçok mağduriyete uğramasına yol
açıyor. Bunun acaba 33/a maddesi kapsamına alınarak iki ya da üç yıl süreyle
atamaları gerçekleştirilebilir mi? Bu konuda bir cevap alamadım.
Bir diğer konu
da, daha önce fen-edebiyat fakültesinden mezun olan öğrencilerin formasyon
eğitimine katılabilmeleri için 4 not üzerinden en az 2,5 ortalamayla mezun
olmaları zorunluluğu var. Hâlbuki bu değişiklik Ocak 2010’da çıktı. Önceki
dönemde mezun olanlar için bu 2,5 barajının indirilmesi daha doğru olmaz mıydı?
Ve yeni öğrencilere de 2011 eğitim yılından itibaren bu formasyon imkânının
tanınmış olması da ayrıca olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Genç…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanın
konuşmalarını anlamak mümkün değil çünkü sesi çok cılız çıkıyor, kürsüden midir
ne…
Şimdi, tabii
sorduğumuz sorulara verilen cevapları tamamen iyi anlayamadım, tutanakları alıp
tekrarlayacağım.
Şimdi Sayın
Başkan, bu Hükûmet zamanında İstanbul Üniversitesi gibi Türkiye’de sayılı
üniversitelerin profesörleri, doçentleri, öğretim görevlileri, maalesef bazı
cemaat ve tarikatların kurdukları üniversitelere, oradaki öğretim görevlileri
alınıyor, orada ders vermeye gönderiliyor ve parası da devlet tarafından ödeniyor.
Bu, çok, gerçekten, yani kabul edilemez bir durumdur. Dolayısıyla burada amaç
tarikat ve cemaatlerin üniversitelerini güçlendirmek ve devlet üniversitelerini
zayıflatmaktır. Bu tabii bu Hükûmetin felsefesine uygundur ama sorduğumuz,
böyle bir talimat var mıdır sizin? Kaç kişidir? Ne kadar gidiyor? Bu konularda
Bakan cevap verdiyse bile, tabii anlayamadık. Yani bu kürsüye çıkan kişilerin
biraz sesinin gür çıkması lazım ama sesi niye kısık çıkıyor? Çünkü, kısık…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Genç.
Sayın Asil,
buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, efendim iki sorum var, bir dakika verin efendim. İki
tane sorum var Başkanım.
BAŞKAN – Sayın
Asil, buyurun...
Sayın Genç, İç
Tüzük 98’inci maddesi gayet…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Efendim diyor ki: “Kısa açıklama yapar.” Benim iki tane sorum var,
birer dakika verseniz iki dakika eder.
BAŞKAN – Sayın
Genç, dinler misiniz lütfen. İç Tüzük’ün 98’inci maddesi gayet açık.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – 98’inci maddeye yaptığınız uygulama yanlış. Önce Hükûmet çıkar bana
cevap verir, sonra ben de ona cevap veririm.
BAŞKAN – Sayın
Genç, doğruları hep siz bilecek değilsiniz, bir dinleme lütfunda bulunun
lütfen…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Yorum
yapmayacaksınız, konuyla ilgili, sorduğunuz soruyla ilgili açıklama talebinde
bulunacaksınız...
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Soruyla ilgili söylüyorum. İşte diyorum ki: Bazı devlet…
BAŞKAN -
…açıklama isteyeceksiniz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Efendim, bakın, Gazze’ye giden paralarla ilgili saklandı, rakam
saklandı. Bunu niye saklıyorsunuz? Siz de vasıta mı oluyorsunuz bunlara?
BAŞKAN – Sayın
Asil, buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Niye yani bir dakika… Sayın Başkan, yani böyle bir şey olur mu
yani? Burada sorduğumuz sorulara cevap verin diyoruz, bazı şeyler gizleniyor.
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Asil.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Yahu Sayın Başkan, benim soruma cevap verme hakkımı nasıl
kısıtlıyorsunuz? Yani Bakan yanlış bilgi verdi. O zaman, o kürsüde oturma Sayın
Başkan, sen AKP’nin militanlığını
yapıyorsun!
BAŞKAN – Lütfen
Sayın Genç…
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Orada oturan militanlık yapmaz!
BAŞKAN – Sayın
Genç, lütfen oturun.
Sayın Asil,
buyurun.
BEYTULLAH ASİL
(Eskişehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
sözleşmeli öğretmenlerin özür grubu tayinleri konusunda birçok defa söz
verildiği hâlde, bugüne kadar bu atamalarla ilgili sorunlar giderilmiş değil
maalesef. Kendisi Eskişehir’de, eşi Çifteler’de; kendisi Mersin’de, eşi
Torosların başında, 65-70 kilometre uzaklıkta, kış şartlarında gidiş gelişi
güçlükle yapılan yörelerde… Şimdi, bu insanların eş durumuyla ilgili sorunları
ne zaman giderilecek? Bu konuda da bir açıklama yaparsanız…
Çok teşekkür
ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Öğüt,
buyurun.
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın Bakanım,
yurt yapımıyla ilgili birinci sorumu sorayım, lütfen notunuzu alın.
Yurt, Ardahan’da
korkunç bir eksiklik ve hızlı bir şekilde yurtların yapılması lazım. Yalnız şu
anda eksi 15 derecede Ardahan’daki yurtta kaloriferler yanmıyor. Şimdi gazeteci
aradı, bana söyledi.
İkincisi “Yardım
setleri var.” dediniz, Vali Bey öyle söylemiş. Vali Bey’i yanlış
bilgilendirmişler. Göle’nin Karatavuk köyü Muhtarı tesadüfen benim yanımda
oturuyordu biraz önce. O dedi ki: “Yanlış, bizim köyümüzde yardım seti yoktur.”
Ben araştırdım, Ardahan’ın yarısında yardım seti yok okulların.
Yine, Karatavuk
köyünde, dediniz ki: “Lojman var.” Çok küçük bir lojman var. 1 kişilik lojmanda
2 kişi kalıyor. Bunu da onun için, daha büyük lojman olsun, orada
öğretmenlerimiz rahat etsin diye ben söylemiştim.
Bilgisayarların
yarısı bozuk, çalışmıyor; müdürlerin yanında var, çocuklarda yok. Onu da ben
arz ediyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Öğüt.
Sayın Bakan,
cevap verecek misiniz?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) – Evet.
BAŞKAN –
Buyurunuz.
Süreniz beş
dakika.
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) – Efendim, şunu da söyleyeyim Sayın Bakanım, Hoçvan-Hasköy okulunun
şu anda suyu olmadığı için tuvaletleri tıkalı ve çocuklar tuvalete gidemiyor.
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle burada soruları hemen hemen ayrıntılı bir şekilde cevaplandırdım ama
yine benzer konularda itirazlar oldu.
Şimdi, öncelikle,
iletilen konulardan ve “Ücretsiz ders kitapları acaba daha sonraki yıllarda
dağıtılamaz mı?” sorusuna ilişkin verdiğim cevaptan sonra Sayın Reşat Doğru
sorusunu yardımcı ders kitapları önerisiyle tamamladı. Gerçekten de öğrencilere
ayrıca bir mali külfet oluşturacak şekilde yardımcı ders kitapları önerilmesini
genelgeyle yasaklamış durumdayız fakat elbette ki bu yardımcı ders kitapları ve
pahalı ders kitaplarına yönlendirme konularında, eğer bu konuda böyle olayları
vaka olarak bize bildirirseniz, bu konuda Bakanlık olarak aldığımız tutumun
sonuna kadar arkasındayız ve devamını sağlayacağız.
Ankara’daki
öğretmenevi sayısını da az önce bütün ilçeler olarak saydım fakat sizlerin de
söylediğiniz gibi bunların birçoğu ilçelerde ve dolayısıyla tercih edilmiyor.
Yeni öğretmenevi yapımının da Başbakanlık genelgesi doğrultusunda yapılmadığını
ve buna ilişkin bir bütçe ayrılmadığını da ifade ettim.
Sözleşmeli
öğretmenlerin özür durumuna ve eş durumuna bağlı yer değişiklikleri konusunda
da gerekli çalışmaları yapıyoruz ve bunları tamamlamaya çalışıyoruz.
Şimdi, özellikle,
sanıyorum net olarak dinlenmediği için… Şimdi, Ardahan Milletvekilimiz Sayın
Ensar Öğüt’ün yurttan haber geldiğini, soğuk olduğunu, vesaire… Bunları
gerçekten -tüm samimiyetimle söylüyorum ki- yakından takip ediyoruz ve takdir
edersiniz ki Millî Eğitim Bakanı olarak kurumlarımızda kalan her çocuğun
bulundukları ortamı ben sadece ısıtılması ve yemek yedirilecek mekânlar olarak
da düşünmüyorum, onlar, onların barınma yerleri olmanın ötesinde bir aile
ortamının oluşmasıdır. Bizim beklentimiz, özellikle yatılı ilköğretim bölge
okullarında yöneticilerimizin bir anne-baba şefkati içerisinde, çocuklarımızın
her türlü problemiyle de yakından
ilgilenmeleridir.
Bugün itibarıyla,
geçenlerde gazeteye yansıyan olay da dâhil olmak üzere, biz, yatılı ilköğretim
bölge okullarımıza -ısınma giderleri, yemek giderleri gibi bir problemleri yok-
yeteri kadar bütçe aktarıyoruz. Eğer burada, bir eksiklik, aksaklık varsa, yurt
ve kalorifer dairesinin yapılmaması, bozukluğu, bilgisayar...
Az önce size
söyledim. Dediniz ki: “Lojman bir tane var ve yeterli değil.” Biz bir yere yeni
bir lojman inşası için her şeyden önce orada öğrenci sayılarını da baz
alıyoruz. Azalan bir öğrenci nüfusu varsa oraya yeniden lojman yapmayı, gerçekten
devletin kaynaklarını israf olarak anlıyoruz ve o mesafe 30 kilometre gibi
öğretmenin gidip gelebileceği bir mesafe ise lojman yapımını kaynakların iyi
kullanılmaması olarak yorumluyoruz, bu nedenle yapmıyoruz. Yoksa o manada,
öğretmenlerimizin ihtiyacı olan, fiziki mekânların, lojmanların yapımı için
mücadele ediyoruz.
Siz
bahsettiğinizi eğer özel not olarak verirseniz, hemen şu an itibarıyla da
konuyu takip edeceğim. Hiçbir şekilde bu kabul edilemez, ne kaloriferlerin
bozuk olması ne sularının akmaması ne de yemeklerinin yeterli olmaması. Bunlar
bizim tarafımızdan ne kabul edilebilir şeylerdir ne de bu konuda bir mazeret
üretiyoruz. Asla bu konuda mazeret üreten hiçbir yöneticimizi de bu manada...
Bilgisayarlarının da bozuk olduğu da...
İkincisi, bize bu
ihtiyaçlara ilişkin de, Sayın Öğüt, talepte bulunulmadığını da soru önergenize
cevap verirken söyledim. Eksiklikler olarak çeşitli, ilinize ait ilçelerde veya
köylerde bunların her şeyden önce il özel idarelerinde ve illerde planlandığını
söyledim. Yani ilköğretime ilişkin tüm giderler planlanır, bizden istenir ve
biz bu parayı ile göndeririz. İlden de bu paralar ilgili yerlere... Böyle bir
talep, valiliğe de ulaşmadı bize de ulaşmadı. Dolayısıyla size ulaşan bir durum
varsa, ekstra bir durum varsa bu, bizim karşılamamız gereken bir konu ve
karşılarız.
Sayın Başkan,
zamanım yeterli değil ama şunu söylemek
isterim kısaca Sayın Genç’e: Sanıyorum soruyu sormak kadar veya konuşmak kadar
dinlemenin de bir meziyet olduğunun farkına varır. Ben tüm detaylarıyla rakam
rakam banka hesaplarını, euro hesaplarını, İsviçre frangı hesaplarını, bunun ne
kadarının aktarıldığını, ne kadarının hâlihazırda hesapta durduğunu veya ne
kadarının hangi kurumlara aktarıldığını çok net ve detaylı olarak verdim.
Zabıtları alıp okursanız durumu daha iyi anlarsınız. Tekrar size cevap
vermeyeceğim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Bakacağız, bakacağız.
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (Devamla) – Teşekkür ediyorum. Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Soru önergeleri
cevaplandırılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.56
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 46’ncı Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
Alınan karar
gereğince diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer
alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer
alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer
alan, Bursa Milletvekili Ali Koyuncu ve 4 Milletvekilinin; 5683 Sayılı
Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
başlayacağız.
3.- Bursa Milletvekili Ali Koyuncu ve 4 Milletvekilinin;
5683 Sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/644)
(S. Sayısı: 492) (x)
BAŞKAN – Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu
492 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Enis Tütüncü, Tekirdağ
Milletvekili.
Buyurun Sayın
Tütüncü. (CHP sıralarından alkışlar)
(x)
492 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
CHP GRUBU ADINA
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, sıra sayısı 492 olan Bursa Milletvekili Ali Koyuncu ve 4
milletvekilinin Yasa Teklifi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Hemen ifade
etmeliyim ki bu teklifin görüşülmesi insan hakları açısından, insanlık tarihi
açısından oldukça gecikmiş bir durum göstermektedir. Keşke daha önce gelmiş
olsaydı. Bu nedenle teklifi destekliyoruz Cumhuriyet Halk Partisi olarak.
Burada, Roman
yurttaşlarımızı incitecek, onların onuruna, saygınlığına gölge düşürecek bazı
kelimelerin, düzenlemelerin yasadan çıkarıldığı görülmektedir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, dört yıl önce Tekirdağ merkezde bir mahalle
toplantısındayım. Genç Romanlardan birisi ayağa kalktı, ağlayarak aynen şu
şekilde konuştu: “Vekilim, bizler açız, işsiziz, yoksuluz; yıllardır böyle
sorunlara göğüs geriyoruz, daha da gereriz, göğüs gereriz ancak bunlar bir
tarafa, bunların ötesinde, öncelikle biz sevgiye muhtacız, insan gibi sevilmek
istiyoruz.”
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu çığlığın, bu tepkinin temelinde ne vardır?
Yıllardır Roman yurttaşlarımızın dışlanmışlığı vardır, hor görülmüşlüğü vardır,
ezilmişliği vardır Türkiye’de ve dünyanın tüm coğrafyalarında. Yani “Biz
sevgiye muhtacız, insan gibi sevilmek istiyoruz.” Bunun ötesinde söylenecek
hiçbir söz yoktur. Ana dilleri Sanskritçede “Rom” ya da “Dom” olarak
adlandırılan ve “insan” anlamına gelen bir topluluğun 21’inci yüzyıldaki
çığlığı: “Sevgiye muhtacız.”
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; teklifi veren milletvekillerine teşekkür ediyoruz ama
şunu da sormadan edemiyorum: Geçen dönemde nerelerdeydiniz? Geçen dönemde biz
Cumhuriyet Halk Partisi olarak Roman sorununu gündeme getirdiğimizde, Türkiye
Büyük Millet Meclisi platformuna taşıdığımızda yalnız kaldık. Şimdi, teşekkür
ediyoruz ama neden geçen yıl biz yalnız kaldık?
Bakınız, şimdi
Roman açılımını yapıyorsunuz. Bundan önce Kürt açılımını yaptınız, Ermeni açılımını
yaptınız, Alevi açılımını yaptınız, hepsini yüzünüze gözünüze bulaştırdınız.
Öyle sanıyorum ki, inşallah -biz de yardımcı olacağız buna- bunu yüzünüze
gözünüze bulaştırmazsınız.
Şimdi, burada,
biz neden sitemkâr konuşuyoruz; hem teşekkür ettik, sitemkâr konuşuyoruz?
Bakınız Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biz CHP olarak yaklaşık beş yıl önce Roman
açılımını başlattık. Bu kutsal çatı altında başlattık Roman açılımını. 22 Şubat
2006’da 1934 tarihli İskân Kanunu’nun 1’inci ve 4’üncü maddesinin
değiştirilmesiyle ilgili teklifi verdik. Burada anımsayacaksınız “Çingene”
sözcüğü yerine “Roman” sözcüğünün ikame edilmesini önerdik. Ayrıca,
anarşistlerle, casuslarla bir tutulan göçebe Romanların yasa kapsamından
çıkarılmasını önerdik. Hükûmet, yedi ay sonra bir başka değişiklikle, bizim bu
sıkıntımızı, dile getirdiğimiz bu sorunu ortadan kaldırdı başka bir
değişiklikle ve ben bu arada Sayın Başbakana bir yazılı soru önergesi… Daha
doğrusu, arkadaşlarımızla beraber hazırladık -Sayın Çakır burada geçen dönemden-
verdik 17 Şubat 2006 tarihinde ve Sayın Başbakana sormuş olduğumuz bu soruların
henüz yanıtını alabilmiş değiliz. Yaklaşık beş yıl önce sormuş olduğumuz, Sayın
Başbakana sormuş olduğumuz bu soruların yanıtlarını henüz alabilmiş değiliz.
Burada ayrıntıya girmiyorum, üç soru sormuşuz. İnşallah Sayın Başbakan bugün
grupta yaptığı o ateşli konuşmadan da belki, biraz o ateşli konuşmanın da yüzü
suyu hürmetine, bizim burada yaklaşık beş yıl önce sormuş olduğumuz sorunun
yanıtlarını bize verir. Yani, bakınız, ülkemizde yaşayan ve vatandaşlık
konumunda bulunmayan Romanların bir an önce vatandaşlık haklarına
kavuşturulması için nasıl bir çalışma öngörülüyor? Bunu sorduk. 100 bini aşkın
bir bölümünün nüfus cüzdanına sahip olmadığını dile getirmişiz. Bunlar hâlâ
gündemde yok, Hükûmetin gündeminde yok.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; üçüncü olarak biz, 31 Mayıs 2006 yılında İçişleri
Bakanı Sayın Abdülkadir Aksu’ya bir yazılı soru önergesi verdik. Önergemiz,
polis disiplini ve polis karakollarıyla ilgili bir talimnamede düzeltme
yapılmasıydı, çünkü burada, Romanlar, şüpheli şahıslar, emniyeti ihlal eden ve
suç işleme potansiyeli bulunan insanlar olarak gösterilmekteydi. Bu soru
önergesini verdik, takip ettik. Teşekkür ediyoruz. Bir buçuk ay sonra Sayın
Abdülkadir Aksu soru önergemize yanıt verdi, dedi ki: “Tamam, talimnameden o
kötü ibareleri kaldırdık.”
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şimdi, bu değindiğim düzenlemelerin tarihleri çok
önce, çok eski, altmış yıl öncesinin, yetmiş beş yıl öncesinin düzenlemeleri
ama AKP’nin şu andaki ya da yakın zaman öncesindeki bakışını, gerçek bakışını
yansıtan bir düzenleme var ki, bu düzenlemeyi burada sizlerle paylaşmak
durumundayım: Bakınız, 2003 yılında, AKP İktidarı, vatandaşlığa alınmayla
ilgili bir genelge çıkartıyor, 23 Ekim 2003 yılında ve bunda diyor ki:
“Vatandaşlığa alınma için başvuru yapacak kişiler hakkında inceleme yapılırken
dilencilik veya Çingenelikle ilişkilerinin bulunup bulunmadığı hususları
araştırılacaktır.” Bunu istiyor. Ne zaman? 2003 yılında. Tabii hemen Avrupa
Birliği devreye giriyor ve Avrupa Birliği, Türkiye ilerleme raporunda bu konuyu
çok şiddetli bir şekilde eleştiriyor ve bunun üzerine AKP apar topar bu
genelgeyi iptal ediyor. Yani bunu şunun için söylüyorum: Ne yazık ki işte bu
genelge, AKP’nin Romanlara dönük bu açılım girişiminin nasıl sahte bir girişim
olduğunun en açık delilidir, hiç yani en açık delilidir. Yani siz Hükûmetiniz
zamanında bir genelge çıkaracaksınız, “Vatandaşlığa alınmak için bakın bakalım
dilencilik veya Çingenelikle ilgisi var m?” diye hüküm koyacaksınız, Avrupa
Birliği ayağa kalkacak, “Avrupa Birliği istedi.” diye -dostlar alışverişte görsün- onu
çıkaracaksınız; gerçek yüzü bu. Eğer siz gerçekten Romanların sorunlarına
eğilmek istiyorsanız insanlara yalnız ve yalnızca insan olduğu için değer verilmesi
düşüncesini ön planda tutarak o sorunlara eğilmeniz lazım.
Biz Cumhuriyet
Halk Partisi olarak Roman sorunlarına insan sevgisi çerçevesinde yaklaşıyoruz,
Roman sorunlarının çözümünü insanlık mücadelesinin çok önemli bir parçası
olarak görüyoruz. Öyle umuyorum ki AKP vermiş olduğu açığı, çok kısa zaman önce
vermiş olduğu açığı bir daha vermez de rezil rüsva olmaz dünya âleme.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; acı gerçek, Türkiye'nin acı gerçeği: Romanlar, ne
yazık ki sadece Türkiye’de değil, Avrupa Birliği’nde de öyle, en fazla
dışlanmış ve ayrımcılığa en çok uğratılan nüfus grubu, toplum kesimi.
Konuşmamın
başında Tekirdağ’da bir mahalle toplantısında genç bir Roman kardeşimizin
çığlığını sizle paylaştım. Ne diyordu Roman kardeşimiz? “Biz insan gibi
sevilmek istiyoruz, sevgiye muhtacız.” diyordu. İşte bu çığlık, Romanların
işten önce, aştan önce, insan onur ve saygınlığına uygun bir statüde
yaşamalarının ön planda tutulmasını gerekli kılıyor. Romanlar, bir azınlık
statüsünde değil, Türk milleti çatısı altında bütün diğer etnik gruplarla aynı
derecede eşit, özgür, saygın, onurlu yurttaşlar olarak yaşamak istiyorlar; bir
azınlık statüsünde yaşamak istemiyorlar.
Şu anda
Romanların karşı karşıya olduğu sorunlarla ilgili kısa bir değerlendirme yapmak
istiyorum. Çünkü, devletin resmî rakamlarında da öyle sanıyorum yok, zabıtlara
girmesi açısından çok önemlidir diye düşünüyorum.
Şu anda
Türkiye’de gerçek işsizlik oranı yüzde 18’lerde, yüzde 20’lerde, ama Romanlarda
gerçek işsizlik oranı yüzde 50’nin üzerinde. Dikkatinizi çekiyorum.
Türkiye’de kayıt
dışı ekonominin boyutunu biliyoruz. Kayıt dışı ekonomi istihdam içinde yaklaşık
yüzde 50’ye yakın, ama Roman çalışanlar içinde, Roman yurttaşlarımız içinde iş
gücü piyasasında kayıt dışılık oranı yüzde 90. Bu ne anlama geliyor? Roman
yurttaşlarımız, son derece düşük ücretli, düşük statülü, sigortasız ve her
türlü yasal güvenceden yoksun bir şekilde çalıştırılmaktalar.
Açlık ve
yoksulluk istatistiklerine baktığımızda, ne yazık ki, Roman yurttaşlarımızın
açlık ve yoksulluk açısından, çok büyük bir oranda bu açlık ve yoksulluk
gruplarını oluşturduğunu üzülerek tespit ediyoruz. Bebek ölüm oranlarına
bakıyoruz, bin canlı doğumda Türkiye ortalaması -2009 yılını veriyorum- binde
13-14 dolaylarında yani doğan her bin canlı bebekten bir yaşına gelmeden 13’ü,
14’ü ölüyor ama Roman bebeklerinde yüzde 50’ye yakını ölüyor.
Anne ölüm
oranlarına bakıyoruz, anne ölüm oranlarında da Türkiye ortalamasının çok
üstünde bir ölüm oranıyla karşılaşıyoruz ne yazık ki. Bunun en önemli
nedenlerinden bir tanesi Roman kız çocuklarında evlilik yaşının on ikiye, on
üçe kadar -bazı yörelerde- düşürülmüş olmasıdır, yani çocuk! Çocuk yaşta
evlendirilen Roman kızları doğumda ve canlı doğum yaptıktan sonra ne yazık ki
yaşamlarını yitiriyorlar çok daha fazla oranda. Bakınız, Türkiye'de 100 bin
canlı doğumda Türkiye ortalaması olarak 20 tane kadın ölüyor ama Roman
kadınlarındaki ölüm oranı yüz binde 70-75.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; burada daha fazla ayrıntıya girmek isterim ama öyle sanıyorum
ki en azından bu bölümün saat sekize kadar bitirilmesi gibi bir istek var.
Kısaca sözlerimi toparlamak isterim.
Şimdi, bir
numaralı sorun dışlanmışlık sorunu, hor görülme sorunu. Bunu parayla pulla,
ayni yardımlarla çözmek mümkün değildir. Romanlara, kendi kültürlerinin
toplumdaki en az diğer kültürler kadar değerli ve saygın olduğunu anlatacak
özel projeler hazırlamalıyız. Burada merkezî Hükûmetle birlikte yerel
yönetimlere, diğer sorunlarının çözümünde de yerel yönetimlere çok büyük bir
görev ve sorumluluk düşmektedir. Merkezî Hükûmet, yerel yönetimler ve sivil
inisiyatifler, vakıflar; üçünün bir arada, devlet tarafından organize edilmesi
gerekiyor, başıboş bırakılamaz.
En büyük sorun
istihdam, işsizlik sorunu. Az önce söyledim, gerçek işsizlikte yüzde 50’nin
üzerinde bir oran, kayıt dışı ekonomi açısından yüzde 90’a varan bir oran. O
zaman eğitimde fırsat eşitliğini gerçekleştirmek için gerekirse Romanlara dönük
bir pozitif ayrımcılığa gidilmesi gerekmektedir. Hem örgün eğitim sisteminde
hem de yaygın eğitim sisteminde Romanlara dönük bir eğitim seferberliğine bir
an önce girişilmesi gerekiyor.
Burada, örneğin,
Tekirdağ’da geçmiş dönemde bazı Roman kardeşlerimizin önünü açtık. Şu anda,
doktor, mühendis, avukat Roman evlatlarımız var. Bunların sayılarını hızla
artırmamız lazım. İmkân verilirse, destek verilirse Roman çocuklarının da
gerçekten çok başarılı olduğunu biz Tekirdağ’da bazı örneklerle kanıtlamış
durumdayız.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Edirne’de, Trakya’da daha doğrusu, bir araştırma
yapıldı. Bu araştırmada örneğin okuma yazma bilmeyenler açısından baktığımızda
Romanlardaki okuma yazma bilmeme oranı yüzde 30’a yakın ve Roman çocuklarının
ancak yüzde 10’u liseye kayıt olabiliyor ama ancak yüzde 6’sı liseden mezun
olabiliyor. Yani bu ne anlama geliyor? Az önce dediğim gibi, eğitimde fırsat
eşitliğinin bir an önce yaşama geçirilmesi için bir pozitif ayrımcılığın Roman
gençlerine, Roman toplumuna yöneltilmesinin ve uygulanmasının kaçınılmaz
olduğunu gösteriyor.
Burada koruyucu
sağlık hizmetleri, birinci kademe sağlık hizmeti, ayakta tedavi bedava olacak.
Birinci kademe sağlık hizmetleri, ana çocuk sağlığı, aile planlaması
hizmetleriyle bir arada, entegre edilmiş bir şekilde, geçmişin sosyalleştirme
projesine benzeyen bir proje. Yani birinci kademeye AKP para soktu. Gerçi Roman
vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu yeşil karta muhtaç, yeşil kartı var. Ama
yeşil kartı kaldıracaksınız, ne olacak? Bu nedenle, AKP’nin bir an önce
koruyucu sağlık hizmetlerine, ana çocuk sağlığı, aile planlaması ve birinci
kademe sağlık hizmetleriyle bir arada, bir yeni seferberliğe bu alanda gitmesi
kaçınılmaz görünmektedir.
Sosyal yardım ve
sosyal hizmet programları daha etkin bir şekilde Romanlara yöneltilmelidir.
Yani bayramlarda erzak paketleriyle, kömür çuvallarıyla ya da Fak-Fuk Fon nakdî
ödemeleriyle bu Roman yurttaşlardaki yoksulluğu önlemek kesinlikle mümkün
değil. Bu tabii, AKP’nin en büyük eksikliği olan ulusal sosyal yardım ve sosyal
hizmet sisteminin bir an önce kurulması gerektiğini ortaya koyuyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENİS TÜTÜNCÜ
(Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Tütüncü.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Devamla) – Ek süre yok mu efendim?
BAŞKAN – Yok.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Devamla) – Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN –
Biliyorsunuz iki, üç haftadan bu tarafa uyguluyoruz Sayın Tütüncü.
Teşekkür
ediyorum.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Devamla) – Hayırlı uğurlu olsun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Tümü
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Mustafa Enöz,
Manisa Milletvekili.
Buyurun Sayın
Enöz. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz 492 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, üzerinde değişiklik yapmak istediğimiz 5683 sayılı Kanun 1950
yılında kabul edilmiş bir kanundur. Kanun’un 21’inci maddesinin son fıkrası
“Tabiiyetsiz veya yabancı devlet tabaası olan Çingenelerin ve Türk kültürüne
bağlı olmıyan yabancı göçebelerin sınır dışı edilmelerine İçişleri Bakanlığı
salahiyetlidir.” hükmünü içermektedir. Burada gerçekten “Çingeneler” kelimesi
fıkranın yanlış yorumlanmasına sebep olabilecek nitelikte görünmektedir. Bu
bakımdan fıkranın Kanun metninden çıkartılması bizce de uygun mütalaa
edilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, insanlık tarihi boyunca bireysel ve kitlesel göç hareketlerine
sahne olan dünyamızda göç olgusu büyük nüfus kitlelerinin yer değiştirmesine,
savaşlara ve barışlara neden olmuş, ulusların ve devletlerin oluşmasına yol
açmış ve insanlığın gelişmesinde etkin rol oynamıştır. İnsanlık tarihi bir
bakıma göçler tarihidir. Göç günümüzde de önemi gittikçe artan bir olgudur.
Hâlen yaklaşık 200 milyon uluslararası göçmenin doğdukları yerden farklı bir
ülkede yaşamını sürdürdüğü bilinmektedir. Bu sayı dünya nüfusuna oranla önemsiz
bir büyüklük olarak kabul edilse de sonuçları ve etkilerinin sayısal
ağırlığından daha büyük olduğu görülmektedir. Çeşitli biçim ve amaçlardaki göç
hareketlerinin içinde bulunduğumuz dönemde giderek daha fazla gündeme girmesi
bir rastlantı değildir. İletişim ve ulaşımın yaygınlaşması sonucunda bireyler
ve grupların göç etme güdü ve arzusu artmış, dünyanın daha müreffeh yörelerine
doğru göçmen akımları çoğalmıştır.
Değerli
milletvekilleri, bu gelişmede ekonomik nedenlerin yanında güvenlik sorunları,
siyasal çatışma ortamları ve çevreye ilişkin olumsuzluklar önemli ağırlık
kazanmıştır. Son otuz yıl içinde göç ve göçmen sorunlarına yaklaşımlar, küresel
insan hakları anlayışının geçirdiği değişim çerçevesinde belli ortak ilkeler
ortaya çıkmıştır. Özellikle sığınmacı ve mültecilerin haklarının
genişletilmesi, yasal izinle istihdam edilen göçmenlerin bulundukları ülkelerin
yurttaşlarının haklarına yakın veya eşit haklara kavuşmuş olmaları, vatandaşlık
yasalarında yapılan değişikliklerle göçmenlerin bu haklara daha kolay
kavuşmalarına ilişkin siyasetin yaygınlaşması ve göçmen kabul eden ülkelerdeki
göçmen gruplarının uyumuna ilişkin politikaların güncelleştirilmesi bu ortak
ilkelerin bulunabileceği alanlardır. Ne var ki, uluslararası göç henüz ilkesel
ve kurumsal çözümlemelerden uzaktır.
Bu duruma karşın
göç veren ve alan ülkelerin göç ve göçmen politikalarını günümüzde tanımı yapılmış
olan evrensel ilkeler doğrultusunda düzenlemeleri gelecekteki olası sorunların
büyümeden önlemesi açısından gerekli olmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, dünyamızdaki bu göç hareketlerinden ülkemiz de ziyadesiyle
etkilenmiştir. Roman vatandaşlarımız da Osmanlı’dan itibaren Anadolu’ya göç
etmiş ve şu anda bizim için asli unsur olarak kabul edilen vatandaşlarımızdır
ve milletimizin de birer ferdi olarak hayatlarını sürdürmektedirler.
“Roman” kavramı
uluslararası bir kavramdır, Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği belgelerinde de bu
kavram kullanılmaktadır. Ülkemizde “Çingen” kelimesi veya “Çingene” kelimesi
yerine “Roman” kavramının kullanılması çok yerinde ve isabetlidir.
Ülkemizde yaşayan
Romanlar genelde ekonomik açıdan dar gelirliler arasında yer almaktadırlar ve
maalesef, sosyal açıdan ayrımcılığa maruz kalabilmektedirler.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye’de yaşayan Roman vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu
yerleşik nüfus olmakla beraber, bir kısmı da hâlâ göçebe olarak hayatlarını
devam ettirmektedirler. Ülkemizde ve dünyanın diğer ülkelerinde yaşayan
Romanların göçebe şeklindeki yaşam şartlarının getirdiği olumsuzluklar
nedeniyle yerleşik halkla aralarında bazı istenmeyen olumsuzluklar meydana
gelmiş, bu da Roman vatandaşlarımız üzerinde olumsuz kavramlar oluşmasına sebep
olmuştur.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizde yaşayan Romanların tıpkı diğer ülkelerde yaşayan
Romanlar gibi pek çok sorunu bulunmaktadır. Bunların en başında eğitim sorunu
gelmektedir. Roman çocuklarının hem çalışıp hem okumak zorunda kaldıkları için
bir hayli sıkıntı çektikleri bilinmektedir. Romanlar genellikle toplu hâlde
hayatlarını sürdürme eğilimindedirler. Yaşadıkları şehrin en yoksul kesiminde
barındıkları için temel ihtiyaçlarını giderme noktasında ciddi sıkıntılar
yaşamaktadırlar.
Roman
vatandaşlarımız için çok katlı ve pahalı apartman daireleri yerine bütçelerine
uygun küçük ama bahçeli, kısacası sosyokültürel kimliklerinin bir parçası olan
evlerde yaşama isteklerinin dikkate alınması gerekmektedir. Bugünlerde
Hükûmetçe yaptırılan konutlar iki veya üç katlı olup, her katta sekiz daire
bulunmakta, iki artı bir olan bu dairelerin brüt alanı 64 metrekare olup
çoğunun balkonları dahi bulunmamaktadır. Yerlerinden ve yurtlarından edilerek,
tabiri caizse, küçücük evlerde mecburi iskâna tabi tutulmaya çalışılan
vatandaşlarımız sosyal hayatların koparılmakta, alıştığı yaşam düzeninden
ayrılmakta ve yapılan bu evlere, tabiri caizse tıkılmak istenmektedir. Zaten
Roman vatandaşlarımız da yapılan bu evlere gitmekten imtina etmektedirler. Bu
konunun üzerinde titizlikle durulmasını Hükûmetten beklemekteyiz çünkü bu
vatandaşlarımız, daha sağlıklı, daha geniş yaşam alanları arzu etmektedirler.
Yine, Roman
vatandaşlarımız, erken yaşta başlayan çalışma hayatının ve yaşadıkları
çevrelerdeki olumsuz koşulların bir yansıması olarak ciddi sağlık sorunları
yaşamaktadırlar. Yaşadıkları muhitlere sağlık ocağı ve benzeri kuruluşların
açılması, ayrıca, uyuşturucu gibi zararlı maddelerin kullanımına karşı etkili
tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Roman vatandaşlarımızca
kurulmuş olan sivil toplum örgütlerinin çeşitli nedenler yüzünden belediyelerle
birtakım sorunlar yaşadıkları bilinmektedir. Bu sorunların da acilen aşılması
gerekliliği bulunmaktadır.
Ayrımcı
düzenlemeler ve kolluk kuvvetlerinin yaklaşımı konusunda mevzuatta ilgili
değişiklikler yapılsa da kolluk kuvvetlerinin Roman vatandaşlarımıza fiili
uygulamalarında yeterli iyileşmenin sağlanmadığı Roman vatandaşlarımız
tarafından da ifade edilmektedir. Bu olumsuz yaklaşımların da bir an önce
giderilmesi gerekmektedir.
Pek çok Roman
vatandaşımız günümüzde hâlâ nüfusa kayıtlı değildir, dolayısıyla, vatandaş
olmanın getirdiği birtakım haklardan istifade etmemektedirler.
Roman
vatandaşlarımız, özellikle, ayrımcılığın ortadan kaldırılmasını, yaşam şartlarının
iyileştirilmesini ve standartlarının yükseltilmesini, çocuklarının eğitim
sürecinde yaşadıkları sıkıntıların giderilmesini arzu etmektedirler. Bunlar da
son derece tabii, haklı taleplerdir. Hükûmetin de bir an önce bu isteklere
karşılık vermesi gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, varlıklarının hiçbir döneminde ülkesine, milletine ve
devletine ihanet etmemiş, askerine, memuruna kurşun sıkmamış bu muhterem
insanlar her türlü takdirin üzerindedir.
Bu duygu ve
düşüncelerle kanun teklifinin hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinizi en
derin saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Tümü üzerinde
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak
Milletvekili.
Buyurun Sayın
Kaplan.
BDP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Meşhur bir Roman
atasözü vardır, biliyor musunuz? Bunu her zaman tekrarlarım: “Evde kalan ölür.”
Bu, meşhur Roman atasözüdür. Onun için, dünyada 200 milyondurlar. Dünyada,
Türkiye’de, bütün Balkan ülkelerinde, Orta Avrupa’da, İspanya’da, hatta Latin
Amerika’da, her yerde varlar ve dünya bu gerçeklikle tanışmasına rağmen, Avrupa
Birliği içinde en gelişmiş ülkelerde dahi Romanlara karşı yapılan ayrımcılık
Avrupa Birliğinin temel kriterleri içinde yer alıyor.
Şimdi, bu kriteri
aldığımız zaman, gerçekten bu kanun teklifiyle ne yapmak istiyoruz? Yani bu
kanunun içinde 21’nci maddede bir kelimeyi çıkarttığımız zaman -onu da Avrupa
Birliği istediği için- “Romanlar” dediğimiz zaman sadece -ki bütün Roman
dernekleri bu ismi kullanırlar, resmî statülerinde vardır- Romanların sorunları
çözülecek mi arkadaşlar? Bu kadar basit mi? Bu kadar şeklî mi?
Bakın,
Türkiye’de, tırnak içinde “öteki” dediğimiz zaman, en başta Romanlar gelir,
sonra azınlıklar, ezilenler, dışlananlar, fişlenenler, potansiyel suçlu olanlar
gelir. “Sözde vatandaş” kavramı konuşulduğu zaman, bu ülkede önce Romanlar
gelir, sonra diğer saydıklarımız gelir. Bu ülkede, çok uzağa gitmeye gerek yok,
bir yaşam tarzları, bir felsefeleri, bir hayat tarzları vardır. Bu hayat
tarzları İspanya’da da aynıdır, Türkiye’de de aynıdır, gidersiniz Çek
Cumhuriyeti’ne, Slovakya’ya, Polonya’ya, oralarda da bu böyledir. Onların bir
hayata tutunuşları vardır ve onları dinlediğiniz zaman ancak onların
sorunlarının gerçek çözümlerini, onların isteklerine cevap verdiğinizde çözüm
bulursunuz. Ayrımcılık, zaten Türkiye'nin taraf olduğu sözleşmelerle, Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 14’üncü maddesiyle yasaklanmıştır. Bırakın dini,
dili, etnisitesi, bütün gruplar için, bütün farklı gruplar için ayrımcılık
yasaklanmıştır.
Ben şunu açıkça
söyleyeyim: Bu vatandaşlarımızla ilgili olarak, merak ediyorum, Sayın Başbakan
“Roman açılımı” toplantıları yaptı, Romanları İstanbul’a çağırdı; Bakanı yaptı,
Ankara’ya çağırdı. Bu kadar Romanları düşünüyorsanız, İzmir’den 2 bin kişiyi
İstanbul’a taşımak yerine İzmir’e gitseniz, Edirne’nin Yıldırım Mahallesi’ne
gitseniz, bir Hıdırellez şenliğinde aralarında oturup nasıl yaşadıklarını
görseniz, Sulukule’deki kentsel dönüşüm sonrası sığındıkları küçücük
dairelerdeki nefes alamayışlarını, özgürlüklerine vurulan kelepçeleri
görebilseniz, anlayabilseniz, müziklerini anlayabilseniz… Romanların müziğini
bilir misiniz? Türkülerinin birbirine ne kadar yakın olduğunu bilir misiniz?
Sizler bu bütçede, 2011 yılında Romanlar için ne kadar ayırdınız soruyorum, ne
kadar ayırdınız; iskânına, konutuna, sosyal devlet anlayışına, sosyal adalete,
sosyal eşitliğe ve eşit vatandaşlığa? Selendi’den göç ettirilen ve lince
uğrayan Romanları gittikleri yerlerde kaç defa ziyarete gittiniz? Gittiğiniz
yerlerde bunlara, evleri barkları, devletin güvencesinde olan can ve mal
güvenlikleri karşısında ayaklarına gidebildiniz mi? Bu bir anlayış tarzıdır, bu
bir felsefedir, bu bir yaklaşımdır.
Birileri
kalkıyor, burada Roman kardeşlerimize –seçimler de yaklaştı, iki kelime hoş
edecekler- diyorlar ki: “Roman kardeşlerimiz şunlardan, şunlardan, şunlardan
şereflidir.” Ben size söyleyeyim, Roman kardeşlerimiz bu ülkede devleti
soyanlardan, yolsuzluk yapanlardan, çete olanlardan, darbecilerden,
işkencecilerden, insan haklarını ihlal edenlerden, hepsinden onurludur,
şereflidir, bu ülkenin göz bebeği insanlarımızdır. Buna itirazı olan var mı?
Yoksa gereği yapılacak, bu kadar, laf değil.
Bu madde, bu
kanunda bir kelime çıkarılıyor. Kaç? 1950 senesindeki bir yasa. İlerleme
raporunda var olduğu için, ilerleme raporunda yer aldığı için bir kelime
çıkaracaksınız ve “Her şey bitti.” diyeceksiniz, bitmiyor. Bu ülkede 72 milyon
insan yaşıyor, Romanlar da, Kürtler de, azınlıklar da, Aleviler de, 12 Eylülde
fişlenen 2 milyon insan da. Yani ülkemizin yüzde 65’i, nüfusun yüzde 55’i
devletle husumetlidir, davalıdır, mahkemeliktir. Bütün bunları bir potada, eşit
ve özgür yurttaş potasında aldığınız zaman, ırk, cinsiyet, nereden gelirse
gelsin, bu ülkenin topraklarında yaşayan insanların hepsine eşit olarak
baktığınız felsefik bir yaklaşım söz konusu olduğu takdirde, o zaman, Roman
derneklerinin size söyledikleri konutu da eğitimi de ve Roman derneklerinin
size söylediği “Bütçede bana kaç milyar lira ayırdınız?” sorusudur bunun
cevabı, yapacaklarınızın cevabı bu olmalıdır. O zaman bu ülkenin insanları
arasında ayrım olmaz. O zaman bu ülkenin bazı insanlarına daha fazla pozitif
ayrımcılık yapma vicdani sorumluluğuyla karşı karşıya kalırız. Hangi soysal
adaleti, hangi sosyal eşitliği burada konuşabileceğiz? Bu kadar basit değil
arkadaşlar.
Şimdi, bu yasa
teklifine bakıyorum ve gerçekten düşünüyorum: Ne yapmak istiyoruz? Hükûmet
koşuyor, durmadan koşuyor. Türkiye'nin gündemini yüzeysel tutmuş, açılımlarla
koşuyor bir Amok koşucusu gibi; durmadan, kendi bildiği gibi koşuyor, kendi
hedefine doğru kilitlenmiş koşuyor. İşte koştuğu için, işte bu koşusu
nedeniyledir ki etrafını görmüyor, Selendi’yi görmüyor.
Söz verdiği Roman
vatandaşlarımıza, sadece ve sadece, yeni yılda dilek ve temennilerde bulunmak
“Adını Roman koyduk.” demek yetmiyor arkadaşlar, yetmiyor, yetmiyor, yetmiyor.
Bu ülkeye, insan olarak, vatandaşlarına insan olarak, insan gözüyle, insan
çerçevesinden bakmak gerekiyor. Bakıldığı zaman, bütün insanların, isterse
Karaçi’den kökenleri olsun, oradan, Hindistan’dan, Pencap’tan, Sind yöresinden
bütün dünyaya dağılsın. Bütün uluslar şu veya bu şekilde bir yerden doğup bir
yere göç etmiş ve gitmişlerdir. Türklerin ana yurdu da Anadolu değildi.
Türklerin yurdu Anadolu muydu? Geliş tarihine bakın, çok yakındır arkadaşlar,
çok uzak bir tarih değildir. 1071’de Malazgirt Savaşı’yla beraber… Yakın bir tarih,
çok değil, bin yıl bile değil.
HASAN ÖZDEMİR
(Gaziantep) – 1071’den evvel de Türkler burada yaşıyordu.
HASİP KAPLAN
(Devamla) – Hangi tarihte? Antik çağda mı?
HASAN ÖZDEMİR
(Gaziantep) – Evet, evet, bunları iyi bileceksiniz.
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) – Tabletler var, tabletler.
HASİP KAPLAN
(Devamla) – Bilmiyorum, 1071’de… Antik tabletlerde çıkarırsanız…
HASAN ÖZDEMİR
(Gaziantep) – 1071’den evvel de Türkler burada yaşıyordu.
HASİP KAPLAN
(Devamla) – Ya, Kilikyalılara, Frigyalılara götürmeyin bizi.
HASAN ÖZDEMİR
(Gaziantep) – Devamlı Türklere çatılmasın.
HASİP KAPLAN
(Devamla) – Kilikya, Frigya, ondan sonra, Hititlere mititlere bizi
götürmeyiniz, o zaman konuşuruz. Çıkarırsınız belgeleri buraya koyarsınız,
dersiniz…
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) – Tarih yazma Hasip Bey, hukuktan bahset.
HASİP KAPLAN
(Devamla) – Hayır, varsa çıkarırsınız. (MHP sıralarından “Var.” sesleri)
Belki Afrodit de
Türk’tür, belli olmaz. Yani Milattan Önce tabletlere inerseniz, Babil
Krallığı’na, Sümerlere de gidiniz. Ha, ben bunun tartışmasını yapmıyorum.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) – Urfa’daki Göbeklitaş’ı görmediniz mi?
HASİP KAPLAN
(Devamla) – Önemli olan, bu ülkede
-Nazım Hikmet’in dediği gibi- bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi
kardeşçesine yaşamaktır; bir bahçenin gülleri ve çiçekleri gibi farklı farklı
renklerde, kokularda, o güzel armonide o fotoğrafı verip, o ahengi yakalayıp, o
ahengin içinde yaşayabilmektir. O renklerden biri de, o çiçeklerden biri de
Roman kardeşlerimizdir.
Roman
kardeşlerimizle ilgili gelecek her yasada sonuna kadar destek vermeye hazırız,
bunu destekleyeceğiz.
Yalnız, bir şeyi
unutmuşsunuz, bunu söyleyeceğim: Bu maddenin içinde İçişleri Bakanlığına hâlâ
sınır dışı yetkisi tanınıyor. İçişleri Bakanlığının kendi Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı olan ve yurt dışında mülteci olduğu için hâlâ kırk yıldır Türkiye’ye
giremeyen vatandaşlarıyla ilgili kırk yıllık sınır dışı kararları vardır,
bilginiz var mı? Bunu unutmuşsunuz. Ben, kendim bunlara tanık oldum ve sınır
dışı edilme gerekçesi olarak, örneğin, Ape Musa’nın oğlu, Musa Anter’in oğlu
Anter Anter -İsveç’te yaşıyor- 1969 yılında 1 Mayıs törenlerine katıldığı için
sınır dışı kararı verilmiş, 1969 yılında. Arkadan, üstünden iki darbe geçti,
Avrupa Birliği ilerleme sürecine girdik ve hâlâ Anter Anter, Stockholm’den
gelip Nusaybin’de babasının mezarını dahi ziyaret edemiyor. İşte, bir taraftan
bir şey yaparken bir taraftan 1950’lerde kalan ayrımcılık başka alanlarda
sürüyor.
Onun için size
bir çağrıda bulunuyoruz: Amok koşucusu gibi koşmayı bırakın. Gelin, her türlü
ayrımcılıkta eşit davranalım. Her türlü ayrımcılıkla ilgili getireceğiniz her
yasaya da sonuna kadar destek veririz. Bu konuda da, bu bir küçük adım, zerrei
miskal gibi olsa da, Roman kardeşlerime burada saygıyla eğiliyorum ve tekrar
Roman atasözüyle sözlerimi bitireceğim: “Evde kalan ölür.” Evde kalan ölür!
Bunu, bu felsefeyi iyice öğrenirseniz çözümleri de bulursunuz.
Saygılarımla.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Tümü üzerine AK
PARTİ Grubu adına söz isteyen Ali Koyuncu, Bursa Milletvekili.
Buyurun Sayın
Koyuncu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU
ADINA ALİ KOYUNCU (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5683 Sayılı
Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’miz üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi sevgiyle, saygıyla, dostlukla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, gerçekten, burada az önce CHP Grubu adına konuşan, MHP Grubu adına
konuşan arkadaşlarımızı ve BDP Grubu adına konuşan arkadaşlarımızı, kanun
teklifine vermiş oldukları destekten dolayı da tebrik ediyorum, kendilerine
teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Biz de seni tebrik ediyoruz.
ALİ KOYUNCU
(Devamla) – Değerli dostlar, Romanlar, sizler de çok yakından biliyorsunuz,
tanıyorsunuz ki Türkiye'nin birçok yerlerinde, birçok illerinde, ilçelerinde
hep beraber yaşadığımız topluluklar. Az önce azınlıklardan falan bahsedildi,
bizim Roman kardeşlerimiz Türkiye Cumhuriyeti’nde azınlık değildir, kurucu,
asli unsurlarımızdır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – O zaman haklarını verin.
ALİ KOYUNCU
(Devamla) – Bu çerçeve içerisinde….
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – O zaman o haklarını verin.
ALİ KOYUNCU
(Devamla) – Bu çerçeve içerisinde,
değerli dostlar, hani bizim anlayışımız var ya, bizler “Yaradılanı Yaradan’dan
ötürü severiz.” anlayışı içerisinde,
bundan hareketle biz Roman kardeşlerimize sevgiyle yaklaşıyoruz. Biz biliyoruz
ki yıllarca ayrımcılık içeren kanunlar çerçevesinde, 1934’lerde, 1950’lerde
düzenlenmiş olan kanunlar çerçevesinde ayrımcılığa maruz kaldılar. AK PARTİ
İktidarı olarak Başbakanımızla, bakanlarımızla, milletvekillerimizle birlikte
artık Türkiye’de bir olalım, beraber olalım, kardeş olalım düşüncesi
içerisinde, aynı masanın etrafı çerçevesinde sorunlarımızı tartışalım,
konuşalım dedik. Bu çerçeve içerisinde de biz Roman kardeşlerimizle birlikte
sorunların tartışılması, kardeşlik ikliminin oluşturulması noktasında
çalışmalar yaptık.
Sakın yanlış
anlamayın ki Roman kardeşlerimizin sorunlarının çözülmesi sadece Roman
kardeşlerimizin sorunlarının çözülmesi değildir, 73 milyon vatandaşımızın
sorununun minimize edilmesi projesidir. Kürt kardeşimizin sorunun çözülmesi
sadece Kürt kardeşimizin sorununun çözülmesi meselesi değildir, 73 milyon
vatandaşımızın sorununun çözülmesi meselesidir.
HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) – Bir de ülkücüleri sevseniz Ali Bey.
ALİ KOYUNCU (Devamla)
– Alevi kardeşlerimizin sorunlarının
çözülmesi sadece Alevi kardeşimizin sorunlarının çözülmesinden ibaret değildir,
73 milyon Türk vatandaşımızın sorununun minimize edilmesidir değerli
kardeşlerim. Buna bizler bu açıdan bakıyoruz.
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep)
– Yörüklerin sorunlarını da çözecek misin, Yörüklerin?
ALİ KOYUNCU
(Devamla) – Tabii ki, bizler biliyoruz ki işte yağan yağmurda, yağan karda o
Roman çocuklarımızın delik ayakkabıyla okula gitmesinden yüreğimizin
sızlamasını bizler çok iyi yaşıyoruz ve biliyoruz. Bu çerçevede, bundan sonra
gelecek olan Roman çocukları da bu ülkede öz güven içerisinde yaşasınlar;
yıllarca kaymakamlıklara gittiler, valilere gittiler, yazıcı kâtibiyle bile
görüşemediler değerli kardeşlerim.
Sizler de
biliyorsunuz, sizleri de tebrik ediyorum bu manada. İşte, bizler, artık 73
milyonun kardeşliğinin sağlanması noktasında da Roman kardeşlerimize ve
çocuklarına bundan sonra da daha iyi gelecek sağlanması noktasında bu
çalışmalara hep birlikte imza atıyoruz.
HASAN ÖZDEMİR
(Gaziantep) – Hükûmetsiniz, sağlayın…
ALİ KOYUNCU
(Devamla) - Bizler dünyaya gelirken, doğarken, hiçbirimiz Allah’la pazarlık mı
yaptık, ben Roman olacağım, ben Kürt olacağım, ben Türk olacağım, ben Arnavut
olacağım diye pazarlık mı yaptık? Hepimiz Âdem’in çocukları değil miyiz? Buna
böyle bakmamız lazım, böyle görmemiz lazım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli
kardeşlerim, Türkiye’de Roman’lara yönelik ayrımcı düzenlemelerin başında 14
Haziran 1934 tarihinde yürürlüğe giren 2510 sayılı İskan Kanunu vardı, 2006
yılında bunu değiştirdik değerli arkadaşlar.
Şimdi, bir de
tabii ki Avrupa’ya da bakmamız lazım. Avrupa bu konuda Türkiye’ye hiçbir
şekilde örnek olamaz. Biz öyle ecdadın torunlarıyız ki o ecdat, İspanya’da
yaşam hakkı verilmeyen Yahudileri gemilerle Osmanlı coğrafyasına taşımış,
onlara yaşam hakkı vermiş bir ecdadın torunlarıyız. Bununla da gururlanıyoruz,
bununla da onur duyuyoruz.
Şimdi, bugün,
maalesef, Avrupa’nın ortasında ve göbeğinde, Fransa’da yaşam hakkı ellerinden
alınan Roman kardeşlerimiz var. Avrupa’ya baktığınızda Roman kardeşlerimiz
orada sosyal güvenceden mahrum bir şekilde yaşıyorlar. Neden? Çünkü Avrupa’da
sosyal güvenlik sistemine baktığınızda, parayı verdiğiniz sürece hizmet
alabilirsiniz. Nasıl? Yani orada sigorta özel sektörün elinde, biliyorsunuz.
Özel sektöre sigorta primini ödediği sürece Roman vatandaşım, diğer
vatandaşlarımız bundan sağlık hizmeti alabiliyorlar ama Türkiye’ye baktığımızda
yeşil kart uygulamasıyla ve sosyal yardımlaşma, dayanışma fonları vasıtasıyla Roman
kardeşlerimize yakacak, giyecek, çocuklarına kitap ve bununla birlikte hem kız
çocuklarımıza hem de erkek çocuklarımıza eğitim yardımı da veriliyor. Bu
anlamda biz Avrupa’nın çok daha ilerisindeyiz çünkü gerçekten son günlerde
yaşadığımız olayları biliyorsunuz değerli arkadaşlar.
HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) – Avrupa Birliğine girersek geriye mi gideceğiz o zaman Ali Bey?
ALİ KOYUNCU
(Devamla) – Şimdi, ben, bu kanuna neden destek verelimi birkaç cümleyle
özetlemek istiyorum: Doğduğumuzda, hiç kimse bizi “Çingene” diye aşağılamadan
önce gül kokulu bebekler idik. Sarıgöl’de namaz kılan Şadi Amca’ya “Pis
Çingene, Çingene’ye bak!” diyenlere itiraz etmek için bu kanuna destek verelim.
Yarı yıkık evlerde bakımsızlıktan ölen Gökhan bebekler için bu kanuna destek verelim.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Kanun olmadan önce biz öyle bir laf mı kullanıyorduk?
ALİ KOYUNCU
(Devamla) – Bir daha, Çek Cumhuriyeti’nde Roman olduğu için kadınlar
kısırlaştırılmasın diye destek verelim. Dünyanın hiçbir ülkesinde sağlıklı
Roman çocuklar zihinsel engelli çocuklarla aynı okula gönderilmesin diye evet
verelim, destek verelim. Macaristan’da Roman işçiler fabrikalarda sırtlarında
“aşağılık ırk” yazan işçi tulumlarıyla çalışmasın diye bu kanuna destek olalım.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bulgaristan’da Roman olduğu için işe alınmayan
Roman kalmasın diye destek verelim. Yunanistan’da yoksul Romanlar olimpiyat
sırasında ülkenin imajı bozulmasın diye barakalardan atılmasın diye destek
olalım. İtalya’da sadece ve sadece Roman oldukları için çocuklardan parmak izi
alınmasın diye bu kanuna destek olalım. İkinci Dünya Savaşı’nda sadece Roman
olduğu için katledilen 1,5 milyon Roman’ı hep birlikte analım diye bu kanuna
destek olalım diyorum.
Bu kanunun Roman
vatandaşlarımıza, Türk milletine hayırlar getirmesini temenni ediyorum,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, çalışma süremiz tamamlandığı için, alınan karar gereğince
kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 5 Ocak 2011 Çarşamba günü saat 13.00’te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.55