Normal 26011 2 8 2010-12-31T13:57:00Z 2010-12-31T13:57:00Z 60 32235 183745 TBMM 1531 431 215549 12.00 Clean Clean false 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false TR X-NONE X-NONE 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖNEM: 23                            CİLT: 83                    YASAMA YILI: 5

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

26’ncı Birleşim

3 Aralık 2010 Cuma

 

(Bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile

konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak

yazılmıştır.)

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

   I. -  GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II. - GELEN KÂĞITLAR

III. -  YOKLAMA

IV.-   GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, Ardahan ilinde temeli atılacak olan organize sanayi sitesine ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, okullarda madde bağımlılığına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, muharrem ayına ve önemine ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Dünya Madenciler Günü’ne ilişkin açıklaması

2.- Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın, Dünya Madenciler Günü’ne ilişkin açıklaması

3.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz’ın, Dünya Engelliler Günü’ne ilişkin açıklaması

4.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Dünya Engelliler Günü’ne ve muharrem ayına ilişkin açıklaması

5.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, muharrem ayına ve Dünya Madenciler Günü’ne ilişkin açıklaması

6.- Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, muharrem ayına ilişkin açıklaması

7.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Dünya Engelliler Günü’ne, Dünya Madenciler Günü’ne ve muharrem ayına ilişkin açıklaması

8.- Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Dünya Engelliler Günü’ne ve muharrem ayına ilişkin açıklaması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, (6/2212) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/242)

 

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve 19 milletvekilinin, Doğu Karadeniz’de yapılması planlanan HES projelerinin etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/941)

2.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık ve 19 milletvekilinin, başta eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümü olmak üzere bazı şüpheli ölüm olaylarının ve faili meçhul cinayetlerin araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/942)

3.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş ve 19 milletvekilinin, engellilerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/943)

4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 22 milletvekilinin, intihar olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/944)

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

 

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)

3.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (2/594) (S. Sayısı: 510)

 

4.- Kütahya Milletvekili Soner Aksoy'un; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (2/340) (S. Sayısı: 395)

5.- Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanlığı ile Irak Cumhuriyeti Savunma Bakanlığı Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/781) (S. Sayısı: 459)

 

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

 

IX.- OYLAMALAR

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi’nin oylaması

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 13.04’te açılarak yedi oturum yaptı.

 

İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, 3 Aralık Dünya Özürlüler Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşmasına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer,

Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, televizyon kanallarına lisans ve yayın izinleri konusunda yapılan ayrımcılıklara ilişkin gündem dışı konuşmasına Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç,

Cevap verdiler.

 

İstanbul Milletvekili Güldal Akşit, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin yıl dönümüne ilişkin gündem dışı bir konuşma yaptı.

 

Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz,

Konya Milletvekili Orhan Erdem,

Adana Milletvekili Hulusi Güvel,

Dünya Özürlüler Günü’ne;

Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Mevlânâ Haftası’na,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

 

Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, üniversite öğrencilerinin barınma sorunlarının (10/937),

Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve 21 milletvekilinin, TOKİ’nin faaliyetleri ile yolsuzluk iddialarının (10/938),

BDP Grubu adına Grup Başkanvekili Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, ameliyathanelerde çalışan hemşirelerin sorunlarının (10/939),

Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan ve 33 milletvekilinin, kırmızı et ve hayvancılık sektörünün sorunlarının (10/940),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

 

Sayıştayın “Türkiye’de atık yönetimi ulusal düzenlemeler ve uygulama sonuçlarının değerlendirilmesi, nedenlerinin ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla” hazırlamış olduğu denetim raporu üzerinde genel görüşme açılmasına ilişkin önergenin, Genel Kurulun 2/12/2010 Perşembe günkü 25’inci Birleşiminde okunmasına ve görüşmelerinin aynı birleşimde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi,

Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan (HES Projesi) (10/761) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin görüşmesinin Genel Kurulun 2/12/2010 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi,

Yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.

 

Tokat Milletvekili Reşat Doğru, Rize Milletvekili Bayram Ali Bayramoğlu’nun, şahsına sataştığı iddiasıyla bir konuşma yaptı.

 

Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz,

Giresun Milletvekili Murat Özkan,

Muğla Milletvekili Gürol Ergin,

Rize Milletvekili Bayram Ali Bayramoğlu’nun HES’lerle ilgili yaptığı konuşmaya ilişkin birer açıklamada bulundular.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),

2’nci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/499) (S. Sayısı: 321),

Görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

 

3’üncü sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen ve görüşmelerine devam olunan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının (2/594) (S. Sayısı: 510) görüşmeleri üçüncü bölümün 65’inci maddesine kadar kabul edildi, 65’inci maddeyle ilgili önergeler üzerinde bir süre görüşüldü.

 

Devlet Bakanı Egemen Bağış, Eskişehir Milletvekili H. Tayfun İçli’nin, Hükûmete,

Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Devlet Bakanı Egemen Bağış’ın konuşmasında CHP Genel Başkanına,

Eskişehir Milletvekili H. Tayfun İçli, Devlet Bakanı Egemen Bağış’ın, şahsına,

Samsun Milletvekili Suat Kılıç, İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Başbakana,

Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Sinop Milletvekili Engin Altay’ın, Hükûmete,

Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, CHP Grubuna,

Sataştıkları iddiasıyla birer konuşma yaptılar.

 

İzmir Milletvekili Oktay Vural:

Wikileaks İnternet Sitesinde yayınlanan belgelere,

Başbakanla ilgili yaptığı Yahudi cesaret madalyası aldığına ilişkin açıklamasının, Samsun Milletvekili Suat Kılıç tarafından yalanlanmasına;

Samsun Milletvekili Suat Kılıç, İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Başbakana Yahudi cesaret madalyası verildiğine dair sözlerine;

Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Wikileaks İnternet Sitesinde yayınlanan belgelere;

Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl, Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe’nin konuşmasında geçen sağlık kuruluşuna;

İlişkin birer açıklamada bulundular.

 

Alınan karar gereğince, 3 Aralık 2010 Cuma günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşime 22.59’da son verildi.

 

 

 

Şükran Güldal MUMCU

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

Fatih METİN

 

Yusuf COŞKUN

 

Bolu

 

Bingöl

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

                                                                                                                                                 No.:  37

II.- GELEN KÂĞITLAR

3 Aralık 2010 Cuma

Raporlar

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük Konularında İşbirliği ve Kaçakçılığın Tespiti ve Önlenmesine İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/450) (S. Sayısı: 577) (Dağıtma tarihi: 3.12.2010) (GÜNDEME)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bahreyn Krallığı Hükümeti Arasında Gümrük Konularında İşbirliği ve Karşılıklı Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/695) (S. Sayısı: 578) (Dağıtma tarihi: 3.12.2010) (GÜNDEME)

3.- Türkiye Cumhuriyeti ile Lüksemburg Büyük Dükalığı Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasını Değiştiren Protokol ve İlgili Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/840) (S. Sayısı: 579) (Dağıtma tarihi: 3.12.2010) (GÜNDEME)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve 19 Milletvekilinin, Doğu Karadeniz’de yapılması planlanan HES projelerinin etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/941) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.10.2010)

2.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık ve 19 Milletvekilinin, başta eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümü olmak üzere bazı şüpheli ölüm olaylarının ve faili meçhul cinayetlerin araştırılması amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/942) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.10.2010)

3.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş ve 19 Milletvekilinin, engellilerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/943) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.10.2010)

4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 22 Milletvekilinin, intihar olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/944) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.10.2010)  

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan’ın, İmralı Cezaeviyle ilgili bazı iddialara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/15544)

2.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, terörist cenazelerine yapılan işlemlere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/15572)

3.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Devletin yaptığı yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16399)

4.- Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, Kars iline Gazi ünvanı verilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16400)

5.- İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, İstanbul Valisinin stant kurmak isteyen bir partiye izin vermediği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16401)

6.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, memurlara yapılan giyecek yardımından gelir vergisi kesilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16406)

7.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, KPSS’de branşlara göre soru sorulup sorulmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16407)

8.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin, telefonlarının dinlendiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16408)

9.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, üniversitelerde sivil polis görevlendirilmesi uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16410)

10.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, erişimi engellenen internet sitelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16411)

11.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, taşeronlaşma sorununa ve İşsizlik Sigortası Fonuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16412)

12.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Türkiye’nin iç ve dış borç toplamına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16415)

13.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Porsuk ve Ankara Çaylarındaki kirlenmeye ve termik santral kurulacağı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16417)

14.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin, çocuk yetiştirme yurdundan kaçan 17 yaşındaki bir kız çocuğuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16418)

15.- Trabzon Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlu’nun, Yunanistan’daki camilerin durumuna ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16429)

16.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir derenin ıslah edilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16435)

17.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün bazı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16436)  

18.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün bazı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16437)  

19.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün bazı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16438)  

20.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün bazı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16439)  

21.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün bazı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16440)  

22.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün bazı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16441)  

23.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köye sulama göleti yapılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16442)  

24.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, bir Kazak işadamının Türk vatandaşlığına kabul edilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16443)  

25.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Karkamış Emniyet Amirliğinin Lojman ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16444)  

26.- Hakkari Milletvekili Hamit Geylani’nin, bazı imam  ve öğretmenlerin zorla korucu yapıldığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16445)  

27.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, 3 Haziran 2010’da düzenlenen bir yürüyüşle ilgili soruşturmaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16446)  

28.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, Bodrum’da öldürülen bir kadına ve medyanın cinsiyetçi diline ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16447)   

29.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, yurt içi ve yurt dışında restore edilen eserlere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/16457)

30.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Bakanlık personeline ödenen ek ödemeye ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16458)

31.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, orta vadeli programın geç hazırlanmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16459)

32.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, bazı vergi oranlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16460)

33.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bursa’daki öğretmen açığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16463)

34.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, sahte diplomalara YÖK tarafından denklik onayı verildiği iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16464)

35.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, bir lise pansiyonunun sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16465)

36.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, teknik öğretmenlerin sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16466)

37.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Anadolu liselerindeki boş kontenjanlara yapılan yerleştirmelere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16467)

38.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, 2007-2010 yılları arasında üniversitelerden ilişiği kesilen öğrenci sayısı ve gerekçelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16468)

39.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, astsubayların özlük haklarına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16469)

40.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, tek tip askerlik uygulamasına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16470)

41.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, denizaltı alımı için açılan ihaleye ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16471)

42.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Suudi Arabistan’da ölen vatandaşların ülkeye getirilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16490)

43.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Türk Telekom’un ödediği Hazine payına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16491)

44.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, bir projenin desteklenmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16492)

45.- Ordu Milletvekili Rahmi Güner’in, bazı yollara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16493)

46.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, Konya’nın havalimanı ihtiyacına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16494)

47.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, borç stokunun ve ödenen faizlerin GSYH’ye oranına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/16495)

 

3 Aralık 2010 Cuma

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.04

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Fatih METİN (Bolu)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26’ncı Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Ardahan ilinde temeli atılacak olan organize sanayi sitesi hakkında söz isteyen Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’ya aittir.

Sayın Kaya, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, Ardahan ilinde temeli atılacak olan organize sanayi sitesine ilişkin gündem dışı konuşması

SAFFET KAYA (Ardahan) – Değerli Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarımız; yüce heyetinizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Yine, bugün, yüce Parlamentomuzun gündeminde olan serhat ilimiz Ardahan’ımızın pazar günü yani ayın 5’inde çok önemli bir hizmetle karşı karşıya geldiğini özellikle yüce Parlamentoyla paylaşmak adına söz almış  bulunmaktayım. Dolayısıyla şahsınıza da teşekkürlerimi sunuyorum. Ayın 5’inde Ardahan ilimizde yeni bir yatırıma imza atacağız inşallah. AK PARTİ Hükûmeti döneminde bölgemizde gerçekten cumhuriyet tarihinin en büyük hizmetleriyle taçlandırıldığını ve Hükûmetimize ve Başbakanımıza, özellikle bakanlarımıza buradan tekrar Ardahan halkı adına teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum. Şöyle ki: Ardahan ili üniversiteyle zaten çok ciddi bir anlamda yatırım aldı. Tüm ilçelerimiz bundan yararlanmış olacak ve ilçelerimizin bundan yararlanması demek bölgede insana ve eğitime yatırım anlamında son derece önemli bir gelişmeydi. Dolayısıyla ayın 5’inde de yine iş, istihdam ve yatırım bağlamında çok önemli bir projemiz hayata geçiyor ve Sanayi Bakanımızın da ayın 5’inde Ardahan’da olması hasebiyle organize sanayi sitemizin temelini atmış olacağız. Ardahan ilimize organize sanayi sitesini inşallah hayata geçmesi konusunda Hükûmetimizin bu konudaki katkılarını yüce Parlamentoda özellikle Sanayi Bakanımızın hassasiyetini tebrik etmek istiyorum. Hiç şüphesiz ki organize sanayi sitesi iş demek, aş demek, üretim demek, istihdam demek. Hükûmetimizin bu anlamda bu yatırımlarla bölgenin kalkınmasına, serhat ilimizin kalkınmasına, Ardahan’ımızın kalkınmasına çok ciddi manada desteği olmuştur, cumhuriyet tarihinin en büyük hizmetleri olmuştur ve yalnızca Ardahan değil, Türkiye’de, özellikle AK PARTİ sekiz yıl içinde bir çığır açmıştır ve her yer inşaat şantiyesine dönmüştür, Ardahan da bunlardan biridir. Dolayısıyla ayın 5’indeki temel atma törenine özellikle Sanayi Bakanımızın katılması anlamlıdır ve Ardahan için bu yatırım programı çok çok önemlidir.

Yine, özellikle Çıldır’ımızın ve Ardahan Posof ilçemizin özellikle beklentisi olan Aktaş Kapısı ve Türkgözü Kapısı’nın açılması konusunda Hükûmetimizin çok ciddi çalışmaları vardır. Bu çalışmalar Ulaştırma Bakanımız ve Dışişleri Bakanımızla görüşülerek oluşturulan konsept sonucu Aktaş Kapısı’nın 2011’in Mayıs ayında en geç açılacağı, Türkgözü Kapısı’nın ve Ilgar Dağı’nın da bu anlamda yeniden rehabilite edilerek kış şartlarına uygun hâle getirileceği konusunda çok ciddi bir çalışma söz konusu olup bu konuda da Hükûmetimizin çalışmalarını özellikle buradan tebrik etmek istiyorum, kutlamak istiyorum.

Ardahan ilinde yine çok büyük hizmetlerimiz var. Kırsal kalkınma projesinde Ardahan pilot bölge ilan edildi. Hayvancılığın ve tarımın gelişmesinde çok önemli bir süreç yaşayacak inşallah Ardahan’ımız. Bu anlamda yirmi tane köyümüz pilot bölge ilan edildi ve önümüzdeki günler içinde, on yıla sâri süre içinde de hiç şüphesiz ki Ardahan’ımızda hayvancılık ve tarımın gelişmesinde çok önemli bir katkıyla karşı karşıya gelecektir.

Yine Ardahan’ımızda kentsel dönüşüm projesi olan ve özellikle TOKİ’ye teşekkür etmekle birlikte Ardahan Belediye Başkanımız Faruk Köksoy Bey’in de çalışmalarıyla, katkılarıyla yeniden bir Ardahan inşa edilmesi adına önümüzdeki yıl mart ayından sonra kentsel dönüşüm projemiz de Ardahan’ımızın gündemine inşallah taşınmış olacaktır ki bu anlamda Hükûmetimize özellikle teşekkür etmek istiyorum.

Yine yapımı bitirilmekte olan Ardahan Araştırma Hastanemiz Doğu’nun en önemli, modern hastanelerinden biri noktasında Ardahan’a sağlık hizmetleri konusunda hizmet verecektir ki bu da Hükûmetimizin bölgeye sunmuş olduğu sağlık hizmetleri anlamında çok önemli bir hizmettir. Bu anlamda, Sağlık Bakanımıza da bu yatırımdan dolayı teşekkürü bir borç biliyorum.

Hatta ve hatta helikopter ambulanslarla vatandaşlarımızı Ankara’sına, Erzurum’una taşıyan bu hizmet gerçekten vatandaşımız tarafından da çok ciddi manada takdir toplamıştır. Dağ köylerinde, Morofka’sında, Baltalı’sında bir hastamız olduğunda helikopter ambulansımız bizatihi giderek hizmet veren bir süreci yaşamaktadır. Bu da Hükûmetimizin halka verdiği önemin çok önemli işaretlerinden bir tanesidir.

Yine Ardahan’ımızda fen liseleri, Anadolu liseleri gibi gerçekten 81 ilden öğrencilerin geldiği bir il konumuna gelmiştir. Bu anlamda, Millî Eğitim Bakanlığımıza da… Özellikle Ardahan’da fen liselerinin ve Anadolu liselerinin olması ve orada öğrencilerin eğitim sürecini tanımlaması konusunda gerçekten çok ciddi bir süreç yaşanmıştır.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Üniversiteler…

SAFFET KAYA (Devamla) – Söyledim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kaya, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

SAFFET KAYA (Devamla) – Özellikle Ardahan ilimizde, Kars-Ardahan yolunun duble yol olması anlamında çok ciddi katkıları olmuştur. Yalnızca Kars-Ardahan yolu değil, Çıldır-Ardahan, Ardahan-Aktaş yolunun da önümüzdeki dönem içinde duble yollara kavuşması konusunda Ulaştırma Bakanımızın bizatihi Ardahan’da müjdeleri olmuştur, yatırım programına alınmıştır bu yollar. Dolayısıyla Ardahan’ın her tarafı, ilçeleriyle birlikte Hükûmetimiz nezdinde gerçekten hizmet akışıyla şantiyeye dönmüştür.

Pazar günü, ayın 5’inde götüreceğimiz Bakanımız son üç yıl içinde 23’üncü Bakanımız olarak Ardahan ilimize gelmektedir. Bu son derece önemlidir. Yani bir Hükûmetin serhat ili Ardahan’ımıza veya Türkiye’deki bölgelere verdiği etkinliğin, hizmet sevdasının özellikle ispatıdır. Üç yıl içinde 23 bakanın Ardahan’ı ziyaret etmesi demek, memleketin sorunlarına Hükûmetin dirayet göstermesidir, kararlılığıdır, ülke sevdasıdır, hizmet sevdasıdır. Bunun altını özellikle çizmek istiyorum.

Dolayısıyla, yine bizim havalimanı çalışmamız var. Önümüzdeki sene içinde inşallah Ardahan’ımızda havaalanı çalışmalarımız gerçekleşecek ve Yalnızçam kayak merkezimiz inşallah Sarıkamış muadili bir yer olması konusundaki çalışmalar gerçekleşti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kaya, teşekkür ediyorum.

SAFFET KAYA (Devamla) – Tamamlayabilir miyim, teşekkür edebilir miyim?

BAŞKAN – Ek sürenizi vermiştim, tamamladınız.

SAFFET KAYA (Devamla) – Hemen tamamlıyorum efendim.

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen bu teşekkürü bir dakikalık süre içerisinde yapalım.

Buyurun, lütfen teşekkür cümlenizi alayım Sayın Kaya.

SAFFET KAYA (Devamla) – Bu anlamda Yalnızçam kayak merkezimizin yapılmasına başlanmış, arıcılık enstitüsü zaten hayata geçmiş ve özellikle bu anlamda Ardahan’ımızda yeni bir cezaevinin yapılması konusunda da projemiz gerçekleşmiş ve bunlar bir şekilde şekillenmiştir.

BAŞKAN – Sayın Kaya, lütfen…

SAFFET KAYA (Devamla) – Dolayısıyla Hükûmetimize, Sayın Başbakanımıza teşekkür ediyoruz Ardahan halkına gösterdiği destekten dolayı.

Yüce heyetinizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Gündem dışı ikinci söz, okullarda madde bağımlılığı hakkında söz isteyen Tokat Milletvekili Reşat Doğru’ya aittir.

Sayın Doğru, buyurun efendim.

2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, okullarda madde bağımlılığına ilişkin gündem dışı konuşması

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; okullardaki madde bağımlılığıyla ilgili gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimin başında, bu önemli konuda bana söz vermiş olduğu için Güldal Mumcu Başkanıma da teşekkürlerimi arz etmek istiyorum.

Ayrıca, yine Dünya Engelliler Günü’nü -3 Aralık olması münasebetiyle- kutluyorum, engellilerin her zaman hatırlanmasını, onların bütün sorunlarının çözümlenmesini de temenni ediyorum.

Sayın milletvekilleri, uyuşturucu kullanımı ve madde bağımlılığı konusu ülkemizin geleceğini ilgilendirdiği için çok önemli bir konudur. Toplumdaki suç oranlarının sebepleri araştırılınca bunun arkasında uyuşturucu kullanımı ve madde bağımlılığı yatmaktadır. Sigara, alkol ve çeşitli uyuşturucu kullanımı günden güne hızla artmaktadır. Bu artış toplumun bütün kesimlerinde olmasına rağmen en büyük risk grubu gençler ve çocuklar üzerindedir. Başta büyük şehirlerde olmak üzere birçok okulumuzda bu kötü alışkanlıklara karşı büyük bir eğilim görülmektedir. İstatistiki neticeleri görünce insanın dehşete düşmemesi mümkün değildir. Uyuşturucunun ticareti dünyada terör örgütlerinin temel kaynakları arasındadır. Ülkemizde de terör örgütleri bu yolla yaklaşık olarak 10-15 milyar dolar civarında bir parayı haksız şekilde kazanmaktadırlar. Terör örgütünün çocuk sayılacak yaştaki gençleri bu yolla kullanması, ekonomik gelirleri düşük ailelerin çocuklarını tercih etmesi de cezaevlerindeki çocukların yaş oranlarında düşüşe sebep olmuştur. Bağımlılık yapan maddelerin satıcılarının özellikle gençlerimizi hedef aldığı güvenlik güçleri kaynaklarından anlaşılmaktadır. Hedef çocuklarımız, gençlerimizdir. Bu da ülkemizi sahip olduğu genç nüfustan dolayı hedef ülke hâline getirmektedir. Uyuşturucu tacirleri bunu iyi değerlendirmekte, hem kaçakçılığı hem de kullanımını ülkemizde desteklemektedirler.

Gençlerimize ve çocuklarımıza sesleniyorum: Bu konuya duyarlı olalım. Sakın “Bir kereden bir şey olmaz.” diye sigara, alkol ve uyuşturucu kullanmayı denemeyin. Bütün bağımlıların başlangıcı hep bu “Bir kere kullanmaktan bir şey olmaz.” denmesindendir. O bir kereden çok şey oluyor, kötü sonuçlar doğuran bir bağımlılığa doğru çok süratli bir şekilde gidiliyor.

Aileler, okul yöneticileri; çocuklarımıza sahip çıkalım, onlarla yakından ilgilenelim. Toplumumuzdaki en bulaşıcı hastalıktan olan bu durumdan koruyucu hekimlikle kurtulabiliriz.

Millî Eğitim Bakanlığına sesleniyorum: Okullarda bu konuyla ilgili araştırmalar yapılmasına mutlaka müsaade edin. Hangi şehirde, okulda ciddi sorun varsa oralarda çalışmalar yapıp aileleri uyaralım. Okullardaki rehberlik servislerini harekete geçirerek bu konuda yavrularımızı bilgilendirelim. Bu konuyla ilgili seminer ve gösteriler düzenleyerek aileleri ve çocuklarımızı bilinçlendirelim. Gençler bizim geleceğimiz, onlara sahip çıkalım.

Sayın milletvekilleri, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan konuyla ilgili eğitici seminerler sınıf öğretmenlerine ve rehber öğretmenlere verilmeli, öncelikle öğretmenler konuyla ilgili mutlaka bilinçlendirilmelidir. AMATEM’lerin çalışmalarına göre okullarda ve gençlerde uyuşturucu kullanım oranı her yıl maalesef ikiye katlanarak büyümekte ve büyümektedir. Alkol ve diğer madde bağımlılığına yönelik Avrupa Okul Araştırması, ESPAD çalışmasının Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda uygulanması, beş yıldır, Bakanlık izin vermediği için maalesef yapılamıyor. Bu çalışmayla alkol ve madde kullanımı için kritik yaş olan on yedi-on sekiz yaşlarındaki gençlerimize risk alanlarını saptamak ve doğru önleyici politikalar oluşturmak bakımından çok yararlıdır. Avrupa ve dünya bu uygulamayı yapıyor.

Gerçi Millî Eğitim Bakanlığına, müteaddit defalar burada konuşmuş olmama rağmen, özellikle soru önergeleriyle, araştırma önergeleriyle müracaatta bulunmuş olmamıza rağmen bir türlü ESPAD’ın ne manaya geldiğini, uygulanması gerektiğini anlatamadık. Bakınız, şu anda ESPAD’la ilgili Profesör Doktor İlhan Yargıç’ın çok önemli bir raporu var. Bu raporda, İstanbul Üniversitesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı’nda olan Değerli Hocamız ESPAD’daki tereddütlerin ne olduğunu, tereddütlerle ilgili olarak yanıtları da ortaya koymuş. Öyleyse Millî Eğitim Bakanlığımız ESPAD’la ilgili çalışmayı yıllardan beri neden durduruyor? Yani dünyanın her tarafında bu çalışmalar yapılıyor ve gençlerimiz bu yönde olarak korunmaya çalışılırken, Millî Eğitim Bakanlığının bu yönde olarak bu çalışmaları durdurmasını ve yaptırmamasını bir türlü anlayabilmiş değiliz. Buradan yine bu dönem sonuna kadar da zaman zaman söz alıp bu konuda, yine bu ESPAD’la ilgili çalışma yaptırmamasından dolayı Millî Eğitim Bakanlığını kınayacağım.

Değerli milletvekilleri, ondan dolayı da buradan bir kez daha sesleniyorum: Geliniz, şu anda…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Doğru, konuşmanızı tamamlayınız.

REŞAT DOĞRU (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Bakınız, bu çalışmaları biz yapmıyoruz ama dünya yapıyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir çalışmada, lise son sınıf öğrencilerinin yüzde 50’si okuldan mezun olmadan önce en az bir defa yasa dışı uyuşturucuyu denediğini söylemektedir. Türkiye'de ise Yeniden Sağlık ve Eğitim Derneğinin yaptığı sigara, alkol ve madde kullanım yaygınlığı araştırmasında uyuşturucu madde deneme yaşı on üç olarak bulunmuştur.

Bakınız, şu anda, işte, evinizden çıkıp da Meclise gelirken bile eğer okulların kenarından geçiyorsanız, öğrencilerimizin birçoğunun elinde sigara olduğunu görürsünüz, hatta sokakların kenarlarındaki yerlerde alkol şişelerinin atılmış olduğunu, boş kutuların atılmış olduğunu görürsünüz. Demek ki mücadele ne kadar önemlidir. Geçmiş yıllarda madde kullanım yaşı on iki-on üç iken bugün bu yaş onlara düşmüştür. Alkol, sigara, madde kullanımının ne kadar ciddi boyutlara geldiğini kullanım yaşına baktığımızda anlıyoruz. Alkol ve madde kullanımı toplumsal ciddi bir sorundur, yani bu bir hastalıktır değerli milletvekilleri.

Kalp, şeker hastalığı gibi hastalıkların…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Doğru, lütfen konuşmanızı tamamlayınız efendim. Lütfen…

REŞAT DOĞRU (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

Amaç, bu hastalığa gençlerimizin ve okul çağındaki çocuklarımızın yakalanmamasıdır, yakalandıktan sonra maalesef tam bir tedavisi mümkün olmamaktadır.

Son sözlerim siz sayın milletvekillerinedir. Gerek ülkemizi gerekse geleceğimiz olan yavrularımızı alkol ve madde bağımlılığından kurtarmak ve bununla mücadele etmek için hep birlikte çalışalım ve gereken kanunları çıkaralım.

Ancak bu şekilde ülkemiz ve geleceğimiz için sağlıklı nesiller yetiştirebiliriz diyor, yüce Meclisi en derin saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Gündem dışı üçüncü söz, muharrem ayı ve önemi hakkında söz isteyen Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’ye aittir.

Buyurun Sayın Köse.

3.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, muharrem ayına ve önemine ilişkin gündem dışı konuşması

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; muharrem ayı ve önemi üzerine gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan önce yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, bildiğimiz gibi, Peygamberimiz Hazreti Muhammed’in torunu ve Hazreti Ali’nin oğlu Hazreti Hüseyin’in Kerbela’da şehit edilmesi olayını anmak üzere her yıl tüm İslam âlemi ama özellikle de Aleviler bir mateme bürünür. Bu matemdeki amaç yaşanan acıları tekrarlamak ve öç duygularını körüklemek değildir.

Değerli milletvekilleri, Kerbela olayını anmak için sadece Alevi olmak yeterli değildir. İyiliğin ve erdemin savunucusu, şefkatli ve merhametli olan, yaşamın duygusallığını yüreğinin en derinliklerinde hisseden, kötülükleri unutan ve affeden, barışçı olan ve sözünde duran, öfkeli olmayan, öfkesini yenen ve eline, beline, diline sahip olan herkes ve yine aynı coğrafyada farklı din, farklı dil, etnik ve kökten ve kültürde yaşayan kitlelere eşit mesafede sevgi saygı ve şefkat dolu bir tutum izleyen herkes deşti Kerbela’yı anlamış demektir.

Sayın milletvekilleri, deşti Kerbela’yı kavrayanlar şüphesiz kendileriyle barışık ve mutlu olurlar, hayata ve insanlara aynı nazarla güzel bakarlar, adaletli, merhametli ve dürüst olurlar ve işte o zaman iyi idareci olurlar.

Değerli arkadaşlar, işte, benim Kerbela’dan çıkardığım ders budur.

Sayın milletvekilleri, muharrem ayındaki yasın diğer bir anlamı ise şudur: Acıların yaşanmaması için gerekli olan insanlık değerlerini ve Alevi öğretisini öğrenmektir.

Bu matemle Sivas, Maraş, Çorum ve diğer olayların olmaması istenirdi. Bu matemi anlamayla Mumcuların, Kışlalıların, Hrant Dinklerin öldürülmemesi gerekirdi, Kemal Türkler’in katilinin göz göre göre serbest bırakılmaması gerekirdi, Hükûmetin Sivas’ta insan yakanları affetmemesi dilenirdi.

Değerli arkadaşlar, muharrem ayında sağlığı yerinde olanlar oruç tutarlar. Kimsenin kalbini kırmamak, diliyle kimseyi incitmemek, kimse hakkında dedikodu yapmamak matem orucunun temel ilkeleridir.

Değerli milletvekilleri, kendine eziyet etmek için oruç tutulmaz, yapılan kötülüklerin ve katliamların bir daha olmaması için Kerbela’yı anmak ve unutmamaktır esas amaç. Bildiğiniz gibi, muharrem matemi, aşure geleneğiyle biter. Aşure, sevincin, hoşgörünün diğer bir ismidir. Tutulan on iki gün orucun ardından aşure günü yapılır. On iki değişik malzemeden oluşan aşure tatlısı yenir ve komşulara dağıtılır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bildiğimiz gibi, aşure tatlıdır ve tatlı olması ile acıları dindirmek anlamı vardır ve büyük acıların bir daha yaşanmaması için bir dilektir. Aşurenin içerisinde çok sayıda yiyecek maddesi vardır. Peki aşure, yalnızca birinin tadını mı yansıtır? Hayır. Aşurenin ayrı bir tadı vardır; tıpkı toplumlar gibi, Türkiye gibidir aşure. Ülkemizde her renkten, her etnik kökenden ve her dinden insan vardır ama toplum bir bütündür ve bunlar zenginliklerimizdir. Bu zenginliği ve toplumun bütünlüğünü savunan Hazreti Hüseyin’in yoluna gidenler şöyle demektedirler: “Devlet, bütün farklılıklara karşı kör ve sağır olmalıdır.” Bu anlamda devleti idare edenler bir grubun temsilcisi olmamalıdır. Devlet, yurttaşlarının hepsini kucaklamalıdır, tüm yurttaşlarının özelliklerini taşıyan bir yapı olmalıdır ama ne yazık ki bu dönemde bunları yeterince görememekteyiz.

Sayın milletvekilleri, aşure kazanını kaynatanlar şunu çok iyi bilmektedirler: Aşure, kardeşliği anlatmaktadır. Aşure yapılırken ya da yenirken Alevi-Sünni, Türk-Kürt, Müslüman-Hristiyan ayrımı yoktur. Aşurenin içinde bolluk, bereketlilik, kardeşlik ve insanlık vardır. Aşurenin içinde sadece farklı yiyecekler değil, tarih var, farklı yapısından dolayı insanlık var, siyaset var, ahlak var, inanç vardır arkadaşlarım.

Sayın milletvekilleri, son olarak Hükûmete seslenmek istiyorum: Alevilerle ilgili altı yedi çalıştay yaptınız. Niye somut bir adım atmadınız? Kalkıp 1.400 yıllık Aleviliği yeniden tanımlamaya çalıştınız, tepki gördünüz. “Cemevlerini tanıyacağız.” dediniz, ortada mantıklı bir öneriniz yok. Bizler bu konuda yardımcı olmaya çalıştık sizlere. Yasa teklifleri, Meclis araştırma önergeleri hazırladık. Hükûmet oylarıyla hepsi reddedildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Köse, konuşmanızı tamamlayın lütfen.

ŞEVKET KÖSE (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Hükûmet, Alevilerin sorunlarını çözmek istiyorsa bizim sunduğumuz önergelere destek olmalıydı. Eğer mantıklı bir çözüm yolu varsa biz de Cumhuriyet Halk Partisi olarak destek vermeye hazırız. Milletin kürsüsünden bunu vurgulamak istiyorum sizlere, son kez olarak.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir düşünürün sözleriyle size son bir iki şey söylemek istiyorum: “Ölüm var, o hâlde neden başkalarının hakkını yersiniz? Ölüm var, o hâlde neden efendilik havalarına girersiniz? Ölüm var, o hâlde neden hakkıyla idare etmezsiniz, despotluk yaparsınız?”

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu duygularla yas-ı muharreminiz mübarek olsun. Yüce Meclisi, tekrar, en derin saygılarımla selamlıyorum. (CHP, AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Muharrem ayının ülkemize ve insanlığa bereket getirmesini diliyorum.

Pek çok arkadaşımız sisteme girmişler. Reşat Doğru Bey gibi daha önce gündem dışı konuşan arkadaşlarımız da sisteme girmişler. Neyse, muharrem ayının hürmetine uygun olarak herkese birer dakika bir söz hakkı vereceğim.

Sayın Öztürk

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Dünya Madenciler Günü’ne ilişkin açıklaması

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkanım, yarın 4 Aralık. 4 Aralık günü bütün dünyada Madenciler Günü olarak kutlanmaktadır. 4 Aralık, babasının gazabından kaçan yeşil gözlü, sarışın Azize Barbara’nın madencilerin galerisine sığındığı bir gün. Bütün dünyada madencilerin piri olarak kabul edilen ve dünyada Madenciler Günü’nün kutlanmasının nedeni olan yeşil gözlü, sarışın Azize Barbara’nın, Anadolu topraklarında, İzmit’te geçtiği kabul edilen efsanesi, baskılara direnmenin ilginç bir örneğidir. Sürekli tehlike altında yaşayan madencilerin, her türlü acımasızlığa, baskı ve zulme direnen, inançları uğruna ölümü göze alabilen, aldığına inanılan bir insanı, bir genç kadını her yıl anmaları, zorluklara karşı direnmeyi, mücadele etmeyi ve bunu vesile ederek birlikte…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Ali Rıza Bey, mikrofon kesildi. Teşekkür ediyorum sizlere.

Sayın Koçal, buyurun efendim.

2.- Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın, Dünya Madenciler Günü’ne ilişkin açıklaması

ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yarın 4 Aralık Dünya Madenciler Günü. Ben de dünyanın en zor ve anlamlı mesleğini yaparak yer altı kaynaklarımızı ülkemizin hizmetine sunan maden emekçilerimizin 4 Aralık Dünya Madenciler Günü’nü kutluyor, bu uğurda yaşamını yitiren emekçilerimizi rahmet ve saygıyla anıyorum.

Özellikle de 17 Mayıs grizu faciası sonucu Zonguldak’ta şehit olan o 30 madencimize rahmet, yakınlarına sabır diliyorum. 30 madenciden 2’si hâlen yer yüzüne çıkartılamamıştır. Bu durum Türkiye’yi yönetenlerin âcizliğidir, iş bilmezliğidir, emeğe ve emekçiye önem vermediğinin bir göstergesidir. Zonguldak maden emekçileri yer altındaki 2 işçimizi çoktan yer yüzüne çıkartabilirlerdi, ancak bu süreç iyi yönetilememiş, Zonguldak Kömür İşletmeleri yok sayılarak dış ülkelerden yardım beklenmiştir. Şu anda bu işçilerin aileleri perişandır…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Korkmaz, buyurun efendim.

3.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz’ın, Dünya Engelliler Günü’ne ilişkin açıklaması

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına tüm engelli vatandaşlarımıza sevgi, saygı ve hürmetlerimizi arz ederken engelli vatandaşlarımızın ve hepimizin özlemi olan engelleri aşmış bir Türkiye ve engelsiz bir dünya diliyoruz.

Tüm sıkıntılarına rağmen gerek iş hayatında gerek sosyal hayatta hele hele spor ve kültür hayatında ortaya koydukları büyük başarıları hayranlıkla ve takdirle izliyoruz. Çalışkanlıkları, azim ve dirayetleri önünde saygıyla eğilirken Milliyetçi Hareket Partisi olarak dün olduğu gibi bugün de yarın da aziz milletimizin şerefli bireylerinden olan bu kardeşlerimize her zaman destek olacağımızı beyan ediyoruz.

Engelli kardeşlerimizin sorunlarının çözümü için birinci şart ilgi ve şefkattir. Bizim bu sorunları Meclis gündemine taşımak üzere verdiğimiz Meclis araştırmaları vardır. İktidar partisinden bu araştırma önergelerimize destek bekliyor, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü bir kez daha kutluyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.

Sayın Aslanoğlu

4.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Dünya Engelliler Günü’ne ve muharrem ayına ilişkin açıklaması

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkanım, madencilerimizin emekleri önünde şükranla eğiliyorum, saygıyla eğiliyorum. Ayrıca, engellilerimizin Dünya Engelliler Günü’nü kutluyor, bir gün biz de engelli oluruz. Onlara yürekten şükran duygularımı iletiyorum.

Sayın Başkan, Alevi, Bektaşi kardeşlerimizin muharrem oruçlarını gönülden kutluyor, oruçlarının Yüce Tanrı tarafından kabul edilmesini diliyorum. Tarihin derinliklerinden gelen bir kara leke olan Kerbela olayından herkesin ders çıkartarak, geleceğin dünyasında sevgiden, barıştan ve dostluktan tüm insanların nasip almasını diliyorum.

Bu duygularla, tüm Alevi, Bektaşi kardeşlerimin mübarek muharrem aylarını kutluyorum ve herkesin orucunun yüce Tanrı tarafından kabul edilmesini diliyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.

Sayın Doğru, buyurun.

5.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, muharrem ayına ve Dünya Madenciler Günü’ne ilişkin açıklaması

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Ben de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, milletimizin muharrem ayını tebrik ediyorum. Muharrem ayı, kardeşliğin, sevginin, dostluğun oluşturduğu o güzelliğin ortaya konmuş olduğu bir aydır. Bu ayda aşure dağıtılır. Aşure dağıtımı milletimizde çok farklı bir göstergedir. Aşure dağıtılırken komşular arasındaki ilişkilerin artmış olduğu, karşılıklı sevginin, coşkunun, beraberliğin had safhaya çıkmış olduğu güzel anlar yaşanır. Bundan dolayı da muharrem ayı, hepimiz için, bütün milletimizin tüm insanları için çok önemlidir. Ben de bütün insanların, milletimizin hepsinin muharrem ayını tebrik ediyorum.

Ayrıca, madencilerin de Dünya Madenciler Günü vardır. Dünya Madenciler Günü’nü de tebrik ediyorum; kazasız, belasız, güzel çalışmalar temennisinde bulunmak istiyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Doğru.

Sayın Kılıç, buyurun.

6.- Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, muharrem ayına ilişkin açıklaması

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Adıyaman Milletvekili Sayın Köse’nin hatırlatmış olduğu konu gerçekten çok önemli, kendisine de teşekkür ediyorum.

Kerbela’da yaşanan acılar, bütün Müslümanların, mezhep ayrımı olmaksızın hepimizin ortak acılarıdır. Keza, ehlibeyit sevgisi hiçbir ayrım olmaksızın hepimizin yüreğindeki ortak sevgidir, ortak sevdadır.

Bu vesileyle, muharrem ayının, hicri yılbaşının ve hicretin ve aşure günümüzün bütün Anadolu insanına, bütün İslam âlemine, Türk milletine hayır, güzellik, barış ve esenlik getirmesini temenni ediyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kılıç.

Sayın Kaplan, buyurun.

7.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Dünya Engelliler Günü’ne, Dünya Madenciler Günü’ne ve muharrem ayına ilişkin açıklaması

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bugün, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü ve ben, Meclis asansöründe engelli kardeşlerimizin asansöre binemediklerini gördüm. Öncelikle Meclis, asansörlerini ve fiziki altyapısını buna hazırlamalı diyorum ve onlara desteklerimizle yanlarında olacağımızı ifade etmek istiyorum.

Yine Dünya Madenciler Günü nedeniyle Şili’deki maden kazası sonrası hâlâ içimiz yanıyor. Zonguldak’taki 2 maden işçimizin cesedinin çıkarılmamasını bu vesileyle tekrar dile getirmek istiyorum. Türkiye bunu mutlaka bir an önce halledip bu ayıptan kurtulmalı.

Muharrem ayı nedeniyle Alevi, Bektaşi kardeşlerimizi şimdiden kutluyorum. Gerçekten, Sayın Köse o kadar güzel anlattı ki, bir de aşureyi o kadar güzel tarif ediverdi ki, artık, bu kutsal günleri nedeniyle şunu da ifade etmek istiyorum: Benim yaşadığım ilçede…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Son olarak Sayın Hamzaçebi, buyurun efendim.

8.- Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Dünya Engelliler Günü’ne ve muharrem ayına ilişkin açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Muharrem ayı nedeniyle tüm Alevi vatandaşlarımızın mübarek aylarını kutluyorum, tuttukları oruçların hayırlı olmasını, Allah nezdinde kabulünü diliyorum.

Bugün aynı zamanda Dünya Engelliler Günü. Türkiye'de 8,5 milyon engelli var ve Türkiye'deki 8,5 milyon engellinin yaşamını değerlendirdiğimizde gerek kent yaşamında gerek sosyal yaşamda hayatın hemen her alanında engelli vatandaşlarımızın karşılaştığı çok büyük güçlükler olduğunu görüyoruz. Çıkarılmış olan bazı yasalara rağmen engelli vatandaşlarımızın sosyal yaşamlarında, çalışma yaşamlarında karşılaştığı güçlüklerin devam ettiğini görüyoruz. Kamuya açık alanlardan kamu hizmet binalarına ve…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Süre sonunda kesildi.  Tekrar sisteme girmek gerekiyor.

Buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - …bütün alanlarda engelli vatandaşlarımızın sorununu çözmeliyiz. Sosyal devletin kendisini göstermesi gereken en önemli alan, birinci alan burasıdır. Burada çok daha fazla yapacağımız iş olduğunu düşünüyorum. Bugün vesilesiyle bu görevi Türkiye Büyük Millet Meclisine, Hükûmetimize ve bütün topluma, sorumlu mevkidekilere hatırlatıyorum.

Engelli vatandaşlarımıza Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak sevgi ve saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.

Günlerin önemi münasebetiyle, madencilerin günlerini hatırlatan arkadaşlarımıza, engelli vatandaşlarımızın günlerini hatırlatan bütün grup temsilcisi arkadaşlarımıza ve muharrem ayı vesilesiyle görüşünü bildiren arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Ümit ediyoruz ki, daha huzurlu, daha mutlu bir dünyada engelli vatandaşlarımız yaşarlar; madencilerimiz daha az kazaya inşallah uğrarlar; muharrem ayı da bütün insanlığa ve milletimize hayırlar getirir inşallah.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair bir önerge vardır, okutuyorum:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, (6/2212) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/242)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin Sözlü Sorular Kısmının 406 ncı sırasında yer alan (6/2212) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                           Hasan Özdemir

                                                                                                                Gaziantep

BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve 19 milletvekilinin, Doğu Karadeniz’de yapılması planlanan HES projelerinin etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/941)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Doğu Karadeniz bölgesinde yapılması planlanan HES projelerinin doğal çevre üzerinde yaratacağı tahribatların ve ekolojik, çevresel ve sosyal etkilerinin araştırılması amacıyla Anayasa’nın 98. ve TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri uyarınca “Meclis Araştırması" açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1) Pervin Buldan                                  (Iğdır)

2) Selahattin Demirtaş                          (Diyarbakır)

3) Gültan Kışanak                                (Diyarbakır)

4) Bengi Yıldız                                    (Batman)

5) Akın Birdal                                      (Diyarbakır)

6) Emine Ayna                                     (Mardin)

7) Fatma Kurtulan                                (Van)

8) Hasip Kaplan                                   (Şırnak)

9) Hamit Geylani                                 (Hakkâri)

10) İbrahim Binici                                (Şanlıurfa)

11) M. Nuri Yaman                             (Muş)

12) Mehmet Nezir Karabaş                  (Bitlis)

13) Mehmet Ufuk Uras                       (İstanbul)

14) Osman Özçelik                              (Siirt)

15) Özdal Üçer                                    (Van)

16) Ayla Akat Ata                               (Batman)

17) Sebahat Tuncel                              (İstanbul)

18) Sevahir Bayındır                            (Şırnak)

19) Sırrı Sakık                                     (Muş)

20) Şerafettin Halis                              (Tunceli)

Gerekçe:

Bilim çevrelerinin ifade ettiği üzere hidroelektrik santraller ve barajlar iklimsel, hidrolojik, ekolojik, sosyoekonomik ve kültürel etkilere sahiptirler. Dünyada yapılmış olan ve yapılması planlanan baraj ve hidroelektrik santrallerinin flora ve fauna üzerindeki etkileri ile beraber iklim üzerindeki etkileri önemli bir tartışmanın konusunu oluşturmaktadır. Bu noktada projelerin doğal yaşama verdiği zararların geri dönüşümsüz olması hayati önem arz etmektedir. Ülke genelinde yapılması planlanan HES projelerinin sayısı 2300'ü bulmaktadır. Birçok vadisi, dünyada eşi benzeri bulunmayan doğal güzellikleri, endemik bitki örtüsü ve jeolojik yapısı, tarihî ve coğrafi konumu gereği dünya genelinde koruma öncelikli 200 ekolojik alan arasında yer alan Doğu Karadeniz'de ise 700 civarında HES projesinin hayata geçirilmesi planlanmaktadır. Bunların 169’u Trabzon'da, 123'ü Rize'de, 176'sı Artvin'de, 94'ü Giresun'da, 63'ü Ordu'da bulunmaktadır. Diğerleri Gümüşhane, Samsun. Sinop gibi illere dağılmış durumdadır. Sadece endemik bitki ve canlı çeşidi açısından dünyanın 200 vadisinden biri olan İkizdere Vadisi'nde 24 proje bulunmaktadır. HES projelerinin yapımının planlandığı vadilerimizin bir kısmı turizm bölgesi ilan edilirken, birçoğu ise sit alanı ilan edilmiş ve bir kısmı da millî park içerisinde yer almaktadır. Bölgede, verilen yargı kararlarına rağmen yapımı devam eden HES projeleri ve iletim hatları nedeniyle vadilerimizde âdeta katliam yaşanmakta, yaşam alanları büyük ölçüde tahrip edilmektedir. Bilindiği üzere su bütün canlıların yaşam kaynağını oluşturmaktadır. Bu nedenle sularımız ile ilgili olarak geliştirilen tüm projeler bir bütün olarak değerlendirilmeli ekosistem üzerindeki etkileri göz önünde bulundurularak hareket edilmelidir. Bu bağlamda HES projelerine karşı bugüne kadar 83 dava açılmış, sonuçlanan 41 davanın 39'unda mahkemeler yürütmeyi durdurma ve iptal kararları vermiştir. HES'lere karşı açılan ilk davalarda can suyu yetersizliği konu edilirken, daha sonra "ÇED gerekli değildir", "ÇED olumlu" raporlarının ve bazı projelerde yürütmenin durdurulması ve iptali esas alınmıştır. Çevre Bakanlığı, Doğu Karadeniz'deki HES projelerinin yüzde 80'ine "ÇED gerekli değildir" raporu vermiş bulunmaktadır. Ve ÇED olumlu raporlarının formatsal olarak hazırlandığı, HES'in yaratacağı zararlara ilişkin pek çok konunun göz ardı edildiği bildirilmektedir. Sivil inisiyatiflerin açtığı davaların olumlu sonuçlanmasıyla Çevre Bakanlığı'nın görevini kötüye kullanma ve ihmal suçlamaları ile karşı karşıya kalmasına neden olmuştur.

Ekolojik hayatın sürmesi için HES'lerin derelere debisinin yüzde 40'ı kadar su bırakması gerekirken bu oran şu an için Türkiye'de yüzde 10-15 seviyesindedir. Bunların yükseltilmesi için de çok sayıda dava açılmış açılmaya da devam edilmektedir. Mevcut durum, bilimsel veriler ve tüm bu gelişmeler Doğu Karadeniz Bölgesi’nin HES projelerinden ekolojik, çevresel ve sosyal anlamda olumsuz etkileneceğine ve geri dönüşümü olanaksız doğal yıkımlara neden olacağına işaret etmektedir. Bu nedenle Doğu Karadeniz'de yapılması planlanan ve çalışmalarına başlanan HES projelerinin ortaya çıkarabileceği tahribatların Meclis araştırma komisyonu kurularak araştırılması önem arz etmektedir.

2.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık ve 19 milletvekilinin, başta eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümü olmak üzere bazı şüpheli ölüm olaylarının ve faili meçhul cinayetlerin araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/942)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Kürt sorununun çözümü konusunda önemli girişimlerde bulunan 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın yanı sıra eski Maliye Bakanı dönemin İstanbul Milletvekili Adnan Kahveci ve eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis'in kuşkulu ölümü ve peş peşe yaşanan bu ölümler arasındaki bağlantının siyasi faili meçhul cinayetleri de kapsayacak şekilde bütün yönleriyle araştırılıp, aydınlatılması amacıyla Anayasa'nın 98'inci, TBMM İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri uyarınca Meclis Araştırılması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Sırrı Sakık                                     (Muş)

2) Selahattin Demirtaş                       (Diyarbakır)

3) Gültan Kışanak                             (Diyarbakır)

4) Ayla Akat Ata                               (Batman)

5) Bengi Yıldız                                  (Batman)

6) Akın Birdal                                   (Diyarbakır)

7) Emine Ayna                                  (Mardin)

8) Fatma Kurtulan                             (Van)

9) Hasip Kaplan                                (Şırnak)

10) Hamit Geylani                             (Hakkâri)

11) İbrahim Binici                             (Şanlıurfa)

12) M. Nuri Yaman                           (Muş)

13) Mehmet Nezir Karabaş               (Bitlis)

14) Mehmet Ufuk Uras                     (İstanbul)

15) Osman Özçelik                            (Siirt)

16) Özdal Üçer                                  (Van)

17) Pervin Buldan                             (Iğdır)

18) Sebahat Tuncel                            (İstanbul)

19) Sevahir Bayındır                         (Şırnak)

20) Şerafettin Halis                            (Tunceli)

Gerekçe

1993 yılı hafızalarımızda kara bir yıl olarak kalmaya devam etmektedir. Kürt sorunun çözülmeye çalışıldığı ve başta dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın bu konudaki çabalarının filizlenmeye başladığı bu dönemde adına şüpheli ölümler diyebileceğimiz üç tane olay gerçekleşmiştir. Şüpheli ölümler zincirinin ilk halkası 17 Ocak 1993 yılında gerçekleşmiş, dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis uçağının düşmesi sonucu hayatını kaybetmiştir. Bu şüpheli ölümün ardından birkaç gün geçtikten sonra dönemin İstanbul Milletvekili Adnan Kahveci de eşi ve çocuklarıyla 5 Şubat 1993 yılında geçirmiş oldukları bir trafik kazasında hayatını kaybetmiştir. Şüpheli ölümlerin ardı arkası kesilmemekte ve Kürt Sorunu üzerine ciddi çalışmalar yapan 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal 17 Nisan 1993 yılında kalbinden rahatsızlanarak hayatını kaybetmiştir. Bu ölümlerin şüpheli duruma düşmesini sağlayan en önemli nokta Kürt Sorunu ve sorunun çözümü üzerinde hazırlanan raporlar ve çabalardır.

8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal Kürt Sorunun çözümü konusunda önemli girişimlerde bulunmuş, 1992 yılında Başdanışmanı Kaya Toperi ve Başyaveri Albay Arslan Güner'e bir Kürt raporu hazırlatarak, bu raporu MGK gündemine almıştır. Kürt sorunuyla yüzleşmesi gerektiğini ve bu sorunun askeri yöntemlerle çözülemeyeceğini bu toplantıda belirtmiştir. Mayıs 1992 yılında merhum Turgut Özal'a dönemin İstanbul Milletvekili Adnan Kahveci ve dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis tarafından iki ayrı rapor sunulmuştur. Kahveci raporunda şu uyarılarda bulunmuştur: "Kürt sorunu artık siyasal yaşamı kilitleyen kriz haline dönüşmüştür. Krizden çıkabilmek için Kürt kimliği ve dili hızla kabul edilip siyasal alanda temsil olanağı sağlanmalıdır." Org. Bitlis'in raporunda ise çatışmalardan rant elde eden 28 kişinin isminin Özal'a verildiği ve bu devlet görevlilerinin kademeli olarak bölgeden uzaklaştırıldığı basına yansımıştır. Sorunun bu şekilde çözülemeyeceğini gayet iyi anlayan merhum Turgut Özal, aynı yıl içerisinde İstanbul Milletvekili Adnan Kahveci ve Org. Eşref Bitlis'ten bir araya gelerek daha detaylı ortak bir rapor üzerinde çalışmalarını istemiştir.

Adnan Kahveci ve Eşref Bitlis, merhum Turgut Özal'ın ortak bir rapor hazırlayın çağrısı üzerine 1992 Aralık ayında akşam saatlerinde gözlerden uzak bir yerde buluşarak rapor üzerinde çalışmaya başlamışlardır. 2 saatlik görüşmede Adnan Kahveci'nin işin ekonomik ve siyasi yönü, Eşref Bitlis'in de güvenlik boyutu üzerinde yoğunlaşması, işin kültürel ve sosyal yönü içinse Turgut Özal'a danışılması ile raporun 3-5 ay içinde bitirilmesi konusunda mutabakat sağlanmıştır. Ancak yaklaşık 2 ay içinde, Eşref Bitlis 17 Ocak 1993'te düşen uçakta, Adnan Kahveci ise 5 Şubat günü trafik kazasında, şüpheli bir şekilde ölmüşlerdir. Turgut Özal da 17 Nisan'da vefat edince yeni rapor devlet arşivlerinde yer alamamıştır.

Turgut Özal'ın ölümünde ailesinin anlattıklarına göre, bütün ısrarlara rağmen otopsi yapılmamış, ABD'ye gönderilen saç telinde yapılan incelemede zehirlendiğine ilişkin bulgulara rastlanmış, saç ve kan örneklerinin incelenmesi için Hacettepe Üniversitesi Hastanesine başvuru yapılmış, hastanenin kan örneklerinin kendilerinde olduğu ve inceleneceği bildirilmiş ve daha sonra bir hemşirenin kan örneklerinin bulunduğu tüpü düşürerek kırdığı söylenerek geçiştirilmiştir. Tüm anlatılanlar doğrultusunda tıpkı diğer iki kaza gibi merhum Turgut Özal'ın ölümünde de büyük şüpheler olduğu aşikardır. Kürt sorununda yaşanan çatışmalı süreçte meydana gelen bu şüpheli ölümler ve aynı dönemlerde işlenen 17 bin faili meçhul cinayet aydınlatılması gereken olgular olarak Türkiye'nin önünde durmaktadır. Şüpheli ölümler ve faili meçhul cinayetlerin araştırılması ve aydınlatılması için bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasının gerekliliğine inanmaktayız.

3.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş ve 19 milletvekilinin, engellilerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/943)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Bedensel, işitme-konuşma, görme, zihinsel engelliler ve süreğen hastalıkları olan yaklaşık 8,5 milyon engelli vatandaşımız, toplam nüfusumuzun yüzde 12,3'üne tekabül etmektedir. Bu sorun, engelli insanlarımızın yanı sıra 25 milyon civarında vatandaşımızı doğrudan etkilemektedir. Yapılan araştırmalar engelli insanlarımızın eğitim, istihdam, gelecek kaygısı, yoksulluk ve ulaşabilirlik gibi sorunlarla karşı karşıya olduklarını ortaya koymuştur. Engelli insanlarımızın yaşadıkları sorunlar çeşitli platformlarda ve defalarca ifade edilmesine rağmen mevcut hükûmet bu soruna duyarsız kalmaktadır. Engellilerimizin yaşadığı sorunların çözümü için etkin ve kalıcı önlemlerin alınması amacıyla Anayasa'nın 98'inci, TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri uyarınca Araştırma Komisyonu kurularak, sorunun araştırılmasını saygılarımızla arz ve teklif ederiz.

1) Mehmet Nezir Karabaş                          (Bitlis)

2) Selahattin Demirtaş                                (Diyarbakır)

3) Gültan Kışanak                                      (Diyarbakır)

4) Ayla Akat Ata                                        (Batman)

5) Bengi Yıldız                                           (Batman)

6) Akın Birdal                                            (Diyarbakır)

7) Emine Ayna                                           (Mardin)

8) Fatma Kurtulan                                      (Van)

9) Hasip Kaplan                                         (Şırnak)

10) Hamit Geylani                                      (Hakkâri)

11) İbrahim Binici                                      (Şanlıurfa)

12) M. Nuri Yaman                                    (Muş)

13) Mehmet Ufuk Uras                              (İstanbul)

14) Osman Özçelik                                     (Siirt)

15) Özdal Üçer                                           (Van)

16) Pervin Buldan                                      (Iğdır)

17) Sebahat Tuncel                                     (İstanbul)

18) Sevahir Bayındır                                  (Şırnak)

19) Sırrı Sakık                                            (Muş)

20) Şerafettin Halis                                     (Tunceli)

Gerekçe:

Ülkemizde engelli vatandaşlarımızın sorunları ve bu sorunlara çözüm üretecek yasalar uzunca bir süre ötelenmiş olsa da sosyal devlet olma prensibinden hareketle yapılan kanun ve diğer mevzuat düzenlemeleri ağır aksak işlemektedir. Yapılan düzenlemeler çerçevesinde engellilere hizmet vermekle ilgili olarak birçok kamu kurum ve kuruluşunun görevlendirilmesi koordinasyon eksikliğine ve dağınıklığa neden olmaktadır. Yasal ve diğer mevzuat düzenlemelerine rağmen, bakım hizmetleri, aylık bağlanması, eğitim, istihdam ve ulaşabilirlik gibi birçok alanda engelli vatandaşlarımızın sorunları devam etmektedir.

Bakıma muhtaç ağır engellilerin yasal hakkı olan bakım hizmetlerinin yetersizliği SHÇEK verilerinden kolayca anlaşılmaktadır. Ağustos 2009 itibariyle, 5.962 kişi özel veya resmî bakım merkezlerinde, 186.457 kişi aile yanında olmak üzere toplam 192.419 kişi bakım hizmetinden yararlanmaktadır. Bakım hizmetinden yararlananların sayısının düşüklüğü bir yana, ailelerin ihtiyaç duyduğu profesyonel yardım ve desteği sunabilecek eğitimli personel eksikliği, bakım kalitesinin düşüklüğü ve alt yapı eksikliği Devlet Denetleme Kurulu raporunda açıkça vurgulanmıştır.

2022 sayılı Yasa çerçevesinde çalışmayan veya çalışamayacak durumda olan, 18 yaş altındaki engellilere 185 TL, 18 yaş üzerindeki engellilere ise özür oranına göre 185 TL veya 278 TL maaş bağlanmaktadır. Günümüz koşulları dikkate alındığında bu miktar engelli vatandaşlarımızın yaşamlarını insan onuru ve saygınlığına yaraşır bir şekilde sürdürmeleri için yeterli değildir. Maaş bağlama süreleri müracaat tarihinden itibaren, bürokratik engeller ve birden fazla kamu kurumunun onayı gerektiği için yıllara sirayet etmektedir. Ayrıca engellinin 92,67 TL üzerinde 1 Kuruş geliri olması durumunda muhtaçlık sınırını aşmış kabul edilmesi ve ebeveynlerinden birinin SGK kaydının olması maaş bağlamanın önünde engel teşkil etmektedir.

Engelli insanlarımızın eğitim alanındaki sorunları da acil çözüm beklemektedir. 5378 sayılı Kanunun 15 inci maddesinde; "Hiçbir gerekçeyle özürlülerin eğitim alması engellenemez. Özürlü çocuklara, gençlere ve yetişkinlere, özel durumları ve farklılıkları dikkate alınarak, bütünleştirilmiş ortamlarda ve özürlü olmayanlarla eşit eğitim imkânı sağlanır" hükmü yer almaktadır. Türkiye genelinde engelli öğrenci sayısı 285.000'e yaklaşırken Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı engellilere yönelik okulların sayısı 419, öğrenci sayısı ise 29.526'dır.

Ülkemizde her beş özürlüden yalnızca biri iş gücü piyasasında yer almaktadır. Bu durumun en önemli sebepleri arasında, engellilerin mesleki eğitimden yoksun bırakılmasının yanında, kamu ve özel sektör işverenlerine teşvik ve ceza uygulamalarının etkin işlememesi gösterilmektedir. 4857 Sayılı İş Kanunu hem de 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine rağmen, hem kamu hem de özel sektöre ait iş yerlerinde, özürlü istihdam kotalarına uyulmamaktadır. Türkiye İş Kurumu'nun Temmuz 2010 verilerine göre, kamu sektöründe 1.831, özel sektörde 20.532 olmak üzere toplam 22.363 açık özürlü işçi kontenjanı bulunmaktadır. Ağustos 2010 tarihi itibariyle Türkiye İş Kurumuna kayıtlı olan 83.730 engelli insanımız iş beklemektedir. Devlet Personel Başkanlığı'nın Ocak 2010 yılı verilerine göre ise kamu kurum ve kuruluşlarındaki açık olan engelli memur kadro sayısı tam 34.614'tür. Bu veriler bile tek başına hükümetlerin engelli insanımıza bakışını göstermeye yetmektedir.

5378 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesi ile kamu kurum ve kuruluşlarına, engellilerin ulaşabilirliği ile ilgili bazı görevler vermiş ve bu görevlerin yerine getirilmesi için 2012'ye kadar süre tanımıştır. Ayrıca Birleşmiş Milletler Özürlülük Hakları Sözleşmesi, 27.05.2009 tarihinde onaylanmıştır. Bu nedenle 2012 yılından sonra ülkemiz aleyhine, yerli ve uluslararası mahkemelerde davalar açılması kaçınılmaz olacaktır.

Yukarıda birkaç başlık halinde değinilen Engelli vatandaşlarımızın sorunlarının çözümü için etkin ve kalıcı önlemlerin alınması amacıyla araştırma komisyonu kurulması uygun ve yerinde olacaktır.

4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 22 milletvekilinin, intihar olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/944)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizde son yıllarda yaşanan intihar vakalarının araştırılarak, alınması gereken önlemler hakkında, Anayasanın 98. İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis araştırması yapılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Reşat Doğru                                            (Tokat)

2) Hasan Çalış                                             (Karaman)

3) Oktay Vural                                            (İzmir)

4) Mümin İnan                                            (Niğde)

5) Osman Ertuğrul                                       (Aksaray)

6) Hakan Coşkun                                        (Osmaniye)

7) Alim Işık                                                 (Kütahya)

8) Ahmet Kenan Tanrıkulu                          (İzmir)

9) Zeki Ertugay                                            (Erzurum)

10) Yılmaz Tankut                                       (Adana)

11) Mehmet Akif Paksoy                            (Kahramanmaraş)

12) Sabahattin Çakmakoğlu                         (Kayseri)

13) Ertuğrul Kumcuoğlu                             (Aydın)

14) Mustafa Kalaycı                                    (Konya)

15) Şenol Bal                                               (İzmir)

16) Erkan Akçay                                         (Manisa)

17) Süleyman Nevzat Korkmaz                   (Isparta)

18) Mehmet Şandır                                      (Mersin)

19) İsmet Büyükataman                               (Bursa)

20) Mithat Melen                                         (İstanbul)

21) Osman Durmuş                                     (Kırıkkale)

22) Behiç Çelik                                            (Mersin)

23) Beytullah Asil                                       (Eskişehir)

Gerekçe

Ülkemizde son yıllarda intihar vakaları hızlı bir artış göstermektedir ve son zamanlarda intihar haberlerinde çok ciddi bir artış meydana gelmiştir. Sıkça ve görsellik eşliğinde desteklenerek sunulan intihar haberleri, intiharlara eğilimli insanlar üzerinde olumsuz etki yaratmaktadır. İntihara meyilli olan grubun, intihar eden kişilerden daha çok olduğu bilinmektedir.

İntihar eden kişide birçok faktör bir aradadır. Ekonomik durum, aile ilişkileri, meslek durumları, genetik yatkınlık gibi birçok sayıda faktörün bir araya gelmesi sonucu intiharlar gerçekleşmektedir, dolayısıyla intiharı bir faktöre bağlamak yerine toplumun ruh sağlığıyla ele almak gerekir.

Örneğin, son iki yılda özellikle sağlık sektöründe hizmet vermeye çalışan Anestezi doktor ve teknikeri anestezik ilaçlarlarla intihar yolunu seçmektedir. Bu durumun aşırı iş yoğunluğu ve çalışma saatleri ile ekonomik ve eleman sıkıntısından kaynaklandığı belirtilmektedir. Bunlara ilaveten üniversiteli işsizler ordusuna her geçen gün yenileri katılmakta, uzun süreli iş bulma uğraşları sonuçsuz kalmaktadır. Her gün yaşanılan bu stres, topluma uyum sağlayamama, anne-babaya muhtaç bir şekilde yaşama, gençlerimizin psikolojilerinin bozulmasına; sonucunda da hayatlarına son verme eğilimine gitmelerine sebebiyet vermektedir.

Yine Anadolu'da yıllardır süregelen Berdel ve Beşik Kertmesi gibi çağımızın gerisinde kalmış uygulamalar nedeniyle geleceği vesayet altına alınan genç kızlarımız, delikanlılarımız da bu yöntemden kurtulmak için intihar yolunu seçmektedirler.

Son 10 yılda Türkiye'de toplam 25 000 kişi intihar sonucu kaybetmiştir. İntihar oranları endüstriyel ülkelerden daha düşük olmasına rağmen aradaki farkın hızla kapandığı dikkati çekmektedir. Son veriler her yıl 2800 kişinin ülkemizde intihar sebebiyle kaybedildiğini göstermektedir. Bu rakam trafik kazalarında ölenlerin yarısı kadardır.

Özellikle genç yaşta intihar oranları giderek artmakta ve bu yaş grubu için intihar ilk 4 ölüm sebebinden birini oluşturmaktadır. Tüm dünyada 15-24 yaş grubu intiharların en fazla görüldüğü gruptur. Ülkemizde de tüm intiharların %25'i bu yaş grubunda gerçekleşmektedir.

Genellikle sonlandırılmış intiharların erkeklerde daha yüksek olmasına karşın, 15-25 yaş grupta kadınlarda da intihar oranları yüksektir. İntiharları önleme çalışmasında dikkatlerin bu yaş gruplarına odaklandığı gözlenmektedir. Ancak intiharların her yaş grubunda görülmediği, fakat 75 yaş üzerinde oranların gün geçtikçe arttığını gözden kaçırmamak gerekir.

İntiharların tümüyle önüne geçmek mümkün değildir; ancak intiharları önleme çalışmaları ile Avrupa'da birçok ülkede gösterildiği gibi intihar oranları azaltmak mümkündür. İntiharların %90'ında bir psikiyatrik tanı varlığı gösterilmiş olmasına rağmen, beklenenin aksine bu kişilerin yalnız dörtte biri ölümleri öncesinde bir sağlık kuruluşuna başvurmuşlardır.

Başta depresyon olmak üzere ruhsal hastalıklar intihar riskinde 10 kat artışa sebep olmaktadır. İlişki sorunları, ekonomik kayıplar, yalnızlık, düş kırıklığı, utanç, aşağılanma, başarısızlık, aile içi çatışmalar gibi zorlayıcı hayat olayları da intihar riski ile ilişkili bulunmuştur; ancak bu risk faktörleri genellikle tek başına intihar sebebi değildir. Birçok risk faktörü, ruhsal hastalıklarla birlikte olduğunda intihar eğilimi artabilir.

Konunun Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından da araştırılması bu tür vakaların önlenmesine, vatandaşlarımızın daha sağlıklı ve güvenli bir şekilde hayatlarını sürdürmelerine katkı sağlayacaktır.

Araştırma Önergemiz bu amaçla hazırlanmıştır.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (2/594) (S. Sayısı: 510) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.

Sayın milletvekilleri, dünkü birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen teklifin üçüncü bölümündeki 65’inci maddesi üzerinde iki önerge verilmiş ve birinci önergenin oylaması yapılmıştı.

Şimdi ikinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 65 nci maddesinin birinci fıkrasına, “Daire başkanları” ibaresinden önce gelmek üzere “Denetim Kurulu Başkanı” ibaresinin konulmasını arz ve teklif ederiz.

        M. Akif Hamzaçebi                                                                   Hikmet Erenkaya

                 Trabzon                                                                                   Kocaeli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

                                  

(x) 510 S. Sayılı Basmayazı 14/10/2010 tarihli 7’nci Birleşim Tutanağı’na eklidir.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul)– Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Denetim Kurulu Başkanı hakkında yürütülecek disiplin soruşturmasının da madde kapsamına alınması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

66’ncı madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum, buyurun:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 66 ncı maddesinin üçüncü fıkrasının metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

Kamer Genç

 

Trabzon

Tunceli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN - Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Genç, buyurun efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 510 sıra sayılı Yasa Teklifi’nin 66’ncı maddesiyle ilgili olarak verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu madde ne getiriyor? Sayıştay daire başkan ve üyelerinin, bir şahsi suçlarından dolayı yargılama usulünü getiriyor bir de göreviyle ilgili suçlardan yargılama getiriyor. Göreviyle ilgili bir suç işlediği zaman, 3 daire başkanı, 2 tane üyeden bir kurul oluşturuluyor. Bu kurulun verdiği karar üzerine bir soruşturma yapılıyor. Bu kurulun verdiği soruşturma kararı Daireler Kuruluna giriyor. Daireler Kurulunun verdiği karar üzerine de Genel Kurula gidiyor ve “Burada verilen kararların da üçte 2 çoğunlukla verilmesi lazım.” diyor. Bu, hadi meslekle ilgili bir şey ama şahsi bir suç…

Sayın Başkan, kimse dinlemiyor ama aslında çok da önemli bir madde yani bu maddenin bu hâlde buradan çıkması yüz karası bir şey.

Şimdi, bir Sayıştay üyesi şahsi bir suç işliyor, hırsızlık yaptı. Ne yapacak arkadaşlar getirdiğiniz kanun metniyle? Bu Sayıştay üyesi hakkında, 3 daire başkanı, 2 tane de üye önce bir araştırma yapacak, sonra bir rapor düzenleyecek. Bu raporu kime verecek? Sayıştay Daireler Kuruluna verecek. Daireler Kurulu bir karar verecek, eğer bu kararda “Suç unsuru yoktur.” derse kendiliğinden Genel Kurula gidecek, eğer suç unsuru varsa o da -üçte 2’yle karar alınması lazım- Sayıştay Genel Kuruluna gidecek. Ondan sonra “Suç unsuru -üçte 2 bir kararla- vardır.” derlerse bu defa -yani şahsi suçtan dolayı- Yargıtay üyelerinin yargılanmasına ilişkin hükümler uyarınca bu dosyalar Yargıtayda incelenecek.

Arkadaşlar, bakın, şimdi hiçbir yüksek yargı mensubuna tanınmayan bir kural getirilmiş. Şimdi, bizim verdiğimiz önergede şu üçüncü fıkranın çıkarılmasını istiyoruz yani diyoruz ki Sayıştay başkan ve üyeleri eğer bir şahsi suç işlerlerse bu suçlarından dolayı Yargıtay üyelerinin tabi olduğu prosedüre göre yargılansınlar. Ayrıca, Sayıştay Genel Kuruluna gitmesinler, Daireler Kuruluna gitmesinler ve dolayısıyla orada da üçte 2 karara gerek yok.

Şimdi, aslında, ekmek çalan bir vatandaşı hemen getiriyorsunuz, yargılıyorsunuz ama bir Sayıştay üyesini yargılayabilmek için ortadan yargılama imkânlarını kaldırıyorsunuz. Bu, gerçekten olmaz. Böyle bir kanun çıkarılamaz. Ama, tabii, hükûmet sırasında oturanlar bunu bilmiyor -bugün Sayıştay Başkanı da gelmemiş- Komisyon da bilmiyor.

Arkadaşlar, bu kanunun bu hâliyle geçmesi bu Meclise de yakışmaz ve böyle bir kanun da çıkarılmaz zaten. Yani o zaman Türkiye’de Sayıştay üyesini ve daire başkanını herhangi bir şahsi suçtan dolayı yargılamak mümkün değil. O bakımdan... Ama böyle, hukuka aykırı... Mesela, bugün Yargıtay üyeleri nasıl yargılanıyor? Yargıtay Kanunu’nun 46’ncı maddesinde hüküm var. Orada bunlar ayrıntılı belirtilmiş ama bu kadar ayrıcalıklı değil.

O bakımdan... Ama bakıyorum ki bu iş... Yani ne dinleyen var ne işin özünü kavrayan var! Tamamen imtiyazlı bir… Sayıştay denetimini de kaldırıyoruz. Türkiye’de zaten yargı yok.

Bakın, bugün Askerî İdare Mahkemesinin verdiği bir karar var: Yürütmenin durdurulması kararı. 3 tane generalin emekli edilmesi için, açığa alınması için verilen karar. Bana göre çok kötü bir karar vermiş. Niye vermiş? Çünkü o karar verilmeden önce Tayyip Erdoğan dedi ki: “Sıkıysa Askerî Yüksek İdare Mahkemesi bunun aleyhinde bir karar versin. Eğer verirse ben Askerî İdare Mahkemesini kaldıracağım.” Şimdi, böyle, Başbakanlık makamında oturan bir kişi “Eğer bir yargı böyle bir karar verirse ben bu kararı veren yargıya yasal düzenlemeler yaparım.” dedikten sonra Askerî Yüksek İdare Mahkemesinin verdiği kararı alkışlamak mümkün mü arkadaşlar, mümkün mü? Böyle bir şey olur mu?

Ayrıca, Bülent Arınç dedi ki: “Efendim, yüksek rütbeli generallerin alt rütbedeki hâkimler nasıl karar verir?” İşte, Türkiye’de yargıyı bu duruma getirdiniz ve bana göre burada…

Bugün televizyonları dinliyorum. Bazı kişiler çıkıyor diyor ki: “Efendim, Askerî Yüksek İdare Mahkemesinin verdiği kararda Türkiye’deki askerî yargının ne kadar tarafsız olduğunu gösterir.” Bilakis askerî yargının ne kadar tarafsız olduğunu göstermez, Askerî İdare Mahkemesinin verdiği kararın, bu Askerî İdare Mahkemesinin siyasi iktidardan gelen tehditlere ne kadar boyun eğdiğini gösterir. Böyle bir şey olur mu? Yani siz daha önce o 3 generalle ilgili olarak verilen terfi ettirmeme işlemine karşı açılan davada yürütmenin durdurulması kararı veriyorsunuz, ondan sonra burada da sırf kendisini emekli ettirmek ve terfisini engellemek için açığa alıyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Genç, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun efendim.

KAMER GENÇ (Devamla) – Bunları, arkadaşlar, tabii, zamanımız çok az olduğu için burada tartışmak mümkün değil.

Türkiye’de artık Tayyip Erdoğan diktatörlüğü var. Türkiye’de artık Tayyip Erdoğan diktatörlüğü karşısında ayakta kalmak mümkün değil. Dolayısıyla Türkiye’de artık önümüzdeki seçimlerde Tayyip Erdoğan iktidara geldiği zaman Türkiye’de yaşamak mümkün olmayacak. Bu vatandaşların bunları bilmesi lazım.

Bu kanunlarla devleti yok ediyorsunuz, devlet kurumlarını yok ediyorsunuz, devleti ekonomik yönden talan eden siyasi iktidarlara hesap sormasını kaldırıyorsunuz, yargıyı tehditle ortadan kaldırıyorsunuz, böyle bir karar verirsen ben senin hakkında yasal düzenleme yaparım tehdidinde bulunuyorsunuz. Peki, bu vatandaşların hakkını kim koruyacak sayın milletvekilleri?

Siz, bakın, yarın öbür gün bugünleri anlayacaksınız. Bir gün diyeceksiniz ki: “Ya, biz niye orada yapılan o ikazları dinlemedik!” Başınıza vuracaksınız ama, “eyvah” diyeceksiniz, iş işten geçmiş...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMER GENÇ (Devamla) – Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kılıç.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkanım, İç Tüzük 60’a göre kısa bir söz talep ediyorum.

BAŞKAN – Peki, bir dakikalık bir süre verelim.

Buyurun Sayın Kılıç.

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

SUAT KILIÇ (Samsun) – Saygıdeğer Başkanım, önerge sahibi yaptığı konuşma sırasında Grup Başkanımıza ve grubumuza yönelik kabul edilmesi imkânsız suçlamalarda bulunmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının ne askerî yargı ne de sivil yargı üzerinde tehdit olarak algılanabilecek herhangi bir açıklaması söz konusu değildir. Yurt dışı seyahat sırasında gazetecilerin soru sormaları üzerine, gerek olması hâlinde, millî iradenin temsilcisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasal düzenleme yapabileceğini ifade etmiştir. Ancak bir yasal düzenleme çalışması hazırlığı söz konusu değildir. Türk devleti bir diktatörlük değildir, dolayısıyla diktatörü de yoktur. Türkiye Cumhuriyeti devleti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Genel Kurula saygıyla arz ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (2/594) (S. Sayısı: 510) (Devam)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyoruz.

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kâtip üyeler arasında ihtilaf olduğu için elektronik cihazla yapacağız.

Bir dakika süre veriyorum ve başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 15.08

 

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.14

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Fatih METİN (Bolu)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26’ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

510 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 66’ncı maddesi üzerinde verilen önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Teklifin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

66’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. 

67’nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifinin 67’nci maddesinin beşinci fıkrasında geçen “kaldırılması, bu hal ve hareket sabit görüldüğü takdirde 68 inci maddede yazılı disiplin cezalarından birinin verilmesi karar altına alınır.” ibaresinin, “kaldırılmasına, bu hal ve hareket sabit görüldüğü takdirde 68’inci madde hükmüne göre karar verilir.” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Kalaycı

Nevzat Korkmaz

Hasan Çalış

 

Konya

Isparta

Karaman

 

Mustafa Enöz

Ahmet Duran Bulut

Necati Özensoy

 

Manisa

Balıkesir

Bursa

 

 

Kamil Erdal Sipahi

 

 

 

İzmir

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 67 nci maddesinin beşinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                           M. Akif Hamzaçebi                                Hüsnü Çöllü

                                    Trabzon                                             Antalya

“(5) Meslek Mensupları Yükseltme ve Disiplin Kurulunca dosya üzerinde gizli olarak yapılan inceleme ve görüşme sonunda isnat olunan hal ve hareket sabit görülmezse dosyanın işlemden kaldırılması, bu hal ve hareket sabit görüldüğü takdirde 68 inci madde uyarınca hazırlanacak yönetmelikte yazılı disiplin cezalarından birinin verilmesi karar altına alınır.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Çöllü, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemiz üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu madde ile Sayıştay meslek mensuplarının disiplin soruşturması düzenlenmekte ve suçun sabit görülmesi durumunda 68’inci maddede yazılı disiplin cezalarının uygulanması öngörülmektedir. Ancak 68’inci maddede disiplin cezaları yerine Devlet Memurları Kanunu’na atıf yapılmaktadır, yani ikinci bir atıf öngörülmektedir. Mevcut Sayıştay Kanunu’nda uyarma, kınama, göreve son verme gibi disiplin cezaları sayılmakta ve bunların hangi hâllerde uygulanacağı çıkarılacak yönetmeliklerle belirleneceği belirtilmektedir. Bizim önergemizin içeriği de aynı mahiyettedir. İkinci bir atıf yapmak yerine, çıkarılacak yönetmelikle disiplin cezalarının belirlenmesini öneriyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye’de garip şeyler olmakta, açıkçası ben anlamakta zorluk çekiyorum. Bir Başbakanımız var, “Ülkede yasa dışı dinleme terörü yaşanıyor, ben de dinleme mağduruyum.” diyor, ama önlem almak yerine yasa dışı kayıtları seçim meydanlarında kullanarak, bu yasa dışılığa prim veriyor. Bir Adalet Bakanımız var, bürokratlarını HSYK'ya seçtirip bunun daha bağımsız, daha tarafsız bir yargının önünü açtığını söyleyebiliyor. Deniz Feneri davasında da hukukun işlediğini ifade edebiliyor. Bir Tarım Bakanımız var, et fiyatları rekor kırıyor, ithalat üzerine ithalat yapılıyor, yetmiyor, kesilmiş hayvan ithalatı, kurbanlık ithalatı yapılıyor ve bunlar yaşanmıyormuş gibi, “Biz hayvancılığı ayağa kaldırdık, tarımı ayağa kaldırdık.” diyebiliyor. Bir Çevre Bakanımız var, bağımsız bir kurul bir alanı korumak için sit alanı ilan ediyor, Bakan bağırıp çağırıyor, kıyameti koparıyor, sonra bütün sit kararlarının iptalinin yolunu açacak bir tasarıyı Meclise gönderebiliyor. Bir Enerji Bakanımız var, enerjide yüzde 73 dışa bağımlıyız, cari açığımız bu nedenle rekor kırıyor, yerli ve yenilenebilir kaynaklara teşvik sağlayacak kanun değişikliğini iki kez Genel Kurula getirip, sonra iki kez gündemden geri çekebiliyor.

Bunları anlamak ve kabul etmek mümkün değil değerli arkadaşlar. “Türkiye’de her alanda yolsuzluklar yaygın olarak devam ediyor.” deniyor. Bunu kim söylüyor? Avrupa Birliği söylüyor. Böyle bir ortamda etkin bir denetim mekanizması lazımken bu tasarıyla maalesef denetimin içi boşaltılıyor.

Değerli milletvekilleri, Hükûmetin yolsuzluklarla mücadele için bir strateji belgesi var, deniyor ki bu belgede: “Kamu görevlileriyle ilgili soruşturmalardaki izin sistemi gözden geçirilmeli.” Biz bunu yıllardır söylüyoruz. Yolsuzluklarla mücadele isteniyorsa yalnızca husumet duyduğunuz kişilerle değil, çevrenizde de suça bulaşmış insanlar varsa onlar hakkında da gereğini yapacaksınız. Bir taraftan “Şu kişiler hakkında ciddi suçlamalar var, onları açığa alıyorum.” derken, kendinize yakın kişileri, yöneticileri korumaya alırsanız, bu büyük bir çelişkidir. Soruşturmalara izin vermeyerek, soruşturmaları geciktirerek, yetmediğinde, görevi kötüye kullanmak gibi suçları affetmeye dönük kanunlar hazırlayarak yolsuzluğu önleyemezsiniz değerli arkadaşlar.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir tasarı daha var, geldiğimiz nokta açısından ibret verici, tasarıda deniyor ki: “Özelleştirme ile ilgili yargı kararları uygulanmayacak.” Bırakın denetimi, denetim raporlarını, denetimin etkinliğini, artık yargı kararlarını uygulamamak için kanun çıkarılan bir noktaya gelindi. Böyle bir hukuk devleti olur mu? Böyle bir devlette yolsuzluklar önlenebilir mi değerli arkadaşlar? Belediye başkanları sıkıştı mı, kanun çıksın; yargı iptal kararı mı verdi, kanun çıksın. Böyle bir anlayış olur mu? Bunun için, bunun bir sonraki aşamasını açıkçası ben düşünmek bile istemiyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye’nin gerçekten etkin bir denetim sistemine ihtiyacı olduğu açıktır. Sayıştay kanunu ile bir adım atılabilirdi ama ne yazık ki burada da İktidarın beklentilerine uygun bir Sayıştay yapısı tercih edildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Çöllü, buyurun efendim, konuşmanızı tamamlayınız.

HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Devamla) – Teşekkür ederim.

Türkiye’ye, iktidara bağımlı denetim kurumları değil, gerçekten, iktidarın uygulamalarını denetleyebilen bağımsız denetim kurulları lazımdır, şeffaf denetim kurumları lazımdır, denetim raporlarını sümen altı etmeyen kurumlar lazımdır. Belgelere süslü sözler yazmak yetmez değerli arkadaşlar. İcraatınız, adımlarınız bunlarla örtüşmüyorsa bir mesafe alınması da maalesef mümkün değildir. Bize sözü ile icraatı aynı olan iktidarlar lazım.

İnşallah, seçimler bunun yolunu açacaktır diyor, önergemizin dikkate alınması temennisiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çöllü.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifinin 67’nci maddesinin beşinci fıkrasında geçen “kaldırılması, bu hal ve hareket sabit görüldüğü takdirde 68 inci maddede yazılı disiplin cezalarından birinin verilmesi karar altına alınır.” ibaresinin, “kaldırılmasına, bu hal ve hareket sabit görüldüğü takdirde 68’inci madde hükmüne göre karar verilir.” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                    Kamil Erdal Sipahi (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Sipahi, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Sayın Başkan, size ve yüce Meclise saygılar sunuyorum.

Konuşmamın başlangıcında, karşılıklı sevgi ve saygının ifadesi muharrem ayının hayırlı olmasını, ülkemizin birlik ve beraberliğine, Anadolu insanının kardeşliğine vesile olmasını diliyorum.

İslam tarihinde hepimizi üzen, hiçbirimizin unutamadığı acı Kerbela olayının, Anadolu’da aşure gibi bir tatlı geleneğiyle anılmasını, ancak Anadolu insanına has bir zarafet, bir asalet örneği olarak bütün dünya insanlarına örnek olmasını diliyorum.

Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanunu Teklifi’nin 67’nci maddesinin beşinci fıkrasında geçen bir ifadenin değiştirilmesini ve böylece metinden daha anlaşılabilir ve doğru hâle getirilmesini, değişiklik önergesi hâlinde yüce Meclisin takdirlerine sunuyoruz.

Biz burada yer alan ifadenin ilgili bölümünün  “kaldırılmasına, bu hal ve hareket sabit görüldüğü takdirde 68’inci madde hükmüne göre karar verilir.” şeklinde yazılmasını talep etmekteyiz.

Maalesef, yüce Meclise gelen kanun teklif ve tasarılarının birçoğunda Türk dilbilgisi kurallarına aykırı, anlamı anlamayı ve kanun hükmünü uygulamada tereddütlü, farklı yorumlara neden olabilecek karmaşık ve çok uzun cümleler kullanılması sık rastladığımız bir olgudur. Hatta, bazı cümlelerin sonuna geldiğinizde baş tarafını, anlamını, maksadı, özneyi, tümleci ya unutuyorsunuz ya da karıştırıyorsunuz. Bu kötü yazım tekniğinin düzeltilmesini önemli, öncelikli ve iyi niyetli bir uyarı olarak takdirlerinize sunuyorum.

Cumhuriyetin ilk dönemlerinde çıkartılan kanunlarda, o günün Türkçesi içinde, ne kadar açık, berrak, sade ve anlaşılır bir üslup kullanılmış olduğunu bugünle mukayese için yine takdirlerinize sunmaktayım.

Birçok konuşmacı, Sayıştayın Anayasa’mızda yüksek yargı organlarıyla ilgili bölümde yer aldığını ifade etti. Bu arada, Sayıştayın bizzat bir yüksek yargı organı olup olmadığı konusu da tartışıldı ancak bir gerçek var ki Anayasa’mızda en yüksek yargı organı ve Yüce Divan olan Anayasa Mahkemesine Sayıştaydan da bir üye seçilmektedir. Ancak Sayıştaydan Anayasa Mahkemesine son olarak seçilen Hicabi Bey’in seçim sürecinde yüce Mecliste yaşanan mizahi ve hicabi gelişmeleri hatırlatmakta yarar görüyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi ve kamuoyunun bütçe üzerindeki denetimi konusunda, bildiğiniz gibi, Afyonkarahisar ilimizde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından iki uluslararası sempozyum düzenlenmişti. Farklı ülkelerden gelen katılımcılar uygulamaları anlatmışlar ve güzel fikirler ortaya koymuşlardı. Görüştüğümüz yasa tasarısında bu sempozyumlardan yeterince faydalanılmadığı açıkça anlaşılmaktadır.

Burada en çok tartışılan konulardan birisi de performans denetlemesi konusu olmuştur. Afyonkarahisar’da bütçe denetimi sempozyumu yapılıyor. Bu arada, bu sempozyumda performans denetlemesi konusu da gündeme gelen hususlardan bir tanesi ama çok acı bir tesadüf, Sağlık Bakanlığının performans denetlemesi, aynı Afyonkarahisar’da 7 vatandaşımızın kör edilmesi denetimsizliğine dönüşüyor. Korkarım, Sağlık Bakanlığının performans denetimiyle 7 vatandaşı kör eden anlayış şimdi de Sayıştayı kör etmeye çalışıyor. Aranızda “Ne alakası var?” diyenler olabilir. Dün, Kırıkkale Milletvekilimiz Sayın Osman Durmuş’un, hastane enfeksiyonları konusunda, Sayıştayımızın örnek teşkil eden bir raporunu yüce Meclisin ve basının bilgilerine sunma konusunu hatırlarsanız, yeni değişikliklerden sonra Sayıştayın böyle bir rapor hazırlayıp hazırlayamayacağı konusunu da takdirlerinize sunarım. Dolayısıyla, Sayıştayın körletilip körletilmediği tehlikesinin de var olup olmadığını gene bilgilerinize sunmakta fayda var.

Dünyanın hiçbir yerinde, yeni teklifin öngördüğü gibi, Sayıştayı idarenin yaptığı performans ölçümünün tekrarlayıcısı konumuna indirgeyen bir performans denetim modeli yoktur. Teklifte bir taraftan INTOSAI denetim standartlarına ve Avrupa Birliği denetim normlarına övünülerek atıflarda bulunulmakta diğer taraftan da bu standartlara ve normlara uygun performans denetimi imkânsız kılınmaktadır. INTOSAI denetim standartlarına ve Performans Denetimi Uygulama Rehberi’ne göre yürütülen performans denetimleri, neden idarelerin işlerine karışmak olsun, bunu anlayamıyoruz. Bütün aşamalarında denetlenenlerle diyalog ve hatta iş birliği içinde yürütülen bir performans denetimi, neden yerindelik denetimi olsun, anlaşılamayan bir husus da o. Kanuna hüküm koyup “Performans denetimi şöyle yapılsın, böyle yapılmasın.” demek, eşyanın tabiatına aykırıdır. Denetim rasyonel bir faaliyettir. Denetimin nasıl yapılacağı denetim standartlarında ve rehberlerinde yazılıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim, konuşmanızı tamamlayınız.

KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla) – Sürece ve tekniklere denetçilerin müdahalesi son derece sınırlıdır. Öyleyse yasa koyucunun süreci değiştirecek veya denetimin temel kabullerini zedeleyecek müdahalelerden kaçınması gerekir. Teklif, bu hâliyle “performans denetimi” adı altında performans denetimiyle hiçbir bağı olmayan bir faaliyeti düzenlerken gerçekte performans denetimi faaliyetine son vermektedir.

Evet, sözlerime son verirken Afyonkarahisar’da 7 vatandaşı kör etmekle hızını alamayıp şimdi de Sayıştayı kör etmeye kalkan zihniyetin kanun teklifine Milliyetçi Hareket Partisi olarak gayet tabii “hayır” diyeceğimizi belirtir, yüce Meclise saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Sipahi.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

68’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanunu Teklifinin 68’inci maddesinin birinci fıkrasında geçen “657” ibaresinin “2802” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Kalaycı

Mustafa Enöz

Nevzat Korkmaz

 

Konya

Manisa

Isparta

 

Ahmet Duran Bulut

Osman Durmuş

Hasan Çalış

 

Balıkesir

Kırıkkale

Karaman

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 68 inci maddesine aşağıdaki ikinci fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

Ensar Öğüt

 

Trabzon

Ardahan

(2) Sayıştay Başkan ve üyeleri dışındaki meslek mensuplarına uygulanacak disiplin cezaları, denetçinin bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile mesleki teminatı göz önüne alınarak Sayıştay Genel Kurulunca hazırlanacak yönetmelikte belirlenir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Öğüt, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Sayıştay Kanunu Teklifi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, konuşmama başlamadan önce, Alevi ve Caferi vatandaşlarımızın inancı olan muharrem ayını kutluyorum ve Allah kabul etsin, onlara da her türlü desteğimizi veriyoruz, cemevlerinin de ibadethane sayılmasını ve bu Meclisten kanun çıkmasını talep ediyoruz.

Efendim şimdi, Ardahan’a 23 tane bakanın gittiğini, Ardahan’ın çok kalkındığını söyleyenler olmuş. Şimdi, ben, Sayıştay denetçilerinden bir şey rica ediyorum, Sayıştay Kanunu’nu görüşüyoruz. Sayıştay denetçilerine ihbar ediyorum. Sekiz yıldan beri bu Hükûmetin döneminde 23 bakan, bütün bürokratlarıyla Ardahan’a gitmiş, bu bakanlar ne iş yapmış? Bu bakanların bir denetlenmesini istiyorum. Şimdi ben söyleyeceğim, onlar ihbar olarak kabul etsinler benim sözlerimi.

Bir: Sekiz yıldan beri Ardahan eğitimde sonuncudur, Türkiye sonuncusudur. Bu yüz kızartıcı bir olaydır. İki defa bakan gitti, 23 tane bürokratıyla beraber.

Ardahan’da devlet hastanesinde şu anda insanlar tedavi olamıyor, ya Erzurum’a ya Kars’a gidiyor. Beyin kanaması geçiren Zeki Özdemir geçen hafta Erzurum’a giderken yolda öldü; bakın, isim veriyorum.

Değerli arkadaşlar, hayvancılık bizim bölgemizin vazgeçilmezidir. Yüzde 100 tarım ve hayvancılıkla geçinen insanlarımız var. Hayvancılığı öyle bir konuma getirdi ki Sayın Bakanım ve bu Hükûmet, ithal ete muhtaç etti Türkiye’yi, ithal hayvana muhtaç etti, olmadı, kutsal dinimizin Kurban Bayramı’nda kurbanlık ithal ettirdi ve 200 milyon dolara yakın dışarıya para ödendi, hayvan getirildi. Arkadaşlar, bu paranın yarısını şu anda -söylüyorum, Sayın Bakan kalksın, burada cevap versin- Türk köylüsüne vermiş olsaydı, bugün hayvancılığın sorunları biterdi.

Bakın, bir şey anlatacağım: Çok sayıda insan aradı beni, şunu söylüyorlar: “Biz şu anda -güzel, teşvikler çıktı- kredi için başvuruyoruz. Kredi için evimizi, tarlamızı, traktörümüzü teminat veriyoruz, ipotek kabul etmiyorlar ve diyorlar ki: ‘Bunlara biz para vermeyiz.’” Niye? “Şehir merkezinde eviniz varsa, apartmanınız varsa olur.”

Ya, şimdi, arkadaş, sizin gayeniz köylüyü kalkındırmak mı, öldürmek mi? Şehirliyi mi kalkındıracaksınız, köylüyü mü? 5 milyon köylü aile, 25 milyon insan hayvancılıkla, tarımla geçiniyor arkadaşlar. Siz bunların vermiş olduğu toprakları teminat kabul etmezseniz bunlar nereye gidecekler, bunlar nasıl yapacaklar? Sayısız arıyor: “Tarım kredi kooperatifleri kabul etmiyor, Ziraat Bankası kabul etmiyor.” Niye efendim? “Köydeki tarlan, arsan, traktörün para etmez, şehir merkezinde…” Kardeşim, şehir merkezinden gelen insanı, zengini zengin yapmaksa bu Hükûmetin derdi, köylü ne olacak? İşte, buradan sesleniyorum: Size oy vermiş köylü de var. Tarım ve hayvancılığı öldürdünüz, bari, sizden rica ediyorum, insanların arsalarını, topraklarını, traktörünü teminat kabul edin, kredi verin, hayvancılık gelişsin, aile işletmeciliği gelişsin. Aksi takdirde, mümkün değil değerli arkadaşlar.

SAFFET KAYA (Ardahan) – Niye çattın sen Ensar Öğüt ya?

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Ben gerçekleri anlatmaya çalışıyorum.

Değerli arkadaşlar, şimdi, sınır ticaretiyle ilgili -ben şimdi rica ediyorum; milletvekilimiz de burada, Saffet Bey- gelişmeler: Bakın, Sarp Kapısı’nda kuyruklar var, iki gün, üç gün tır kuyruğu bekliyor, Posof Kapısı çalışmıyor. Posof Kapısı’ndan ithalat yapmak için, ihracat yapmak için, gümrük işlemi yapabilmek için araba orada duracak, adam Erzurum’a gidecek, evrakı götürecek, millîleştirecek, ondan sonra arabayı geçirecek. Arkadaşlar, böyle bir zulüm olabilir mi? Posof’ta şu anda bu var.

Şimdi, bakın, Tarım Bakanlığı… Sayın Bakanım burada. Şu yazı sizin göndermiş olduğunuz… Hasan Köseoğlu göndermiş Dışişleri Bakanlığına. Diyor ki: “Sarp Sınır Kapısı’nda, Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca belirtilen, anılan kapıda kontrol noktası oluşturulmuştur, Çıldır Aktaş kapısına ihtiyaç yoktur.” İşte belge. Bu ne demek ya? Ne demek yani Sayın Bakan?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Öğüt, konuşmanızı tamamlayınız efendim.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığının… Gümrükten geliyor.

Şimdi, Sayın Bakanım, sizden rica ediyorum. Yani Aktaş Kapısı açılacak, tamam, güzel, teşekkür ederim hizmetlerinize ama açacaksanız, Sarp Kapısı’nda olan aynı teknik özelliklerin orada da olması lazım. Siz görüş belirtmişsiniz, “Çıldır Aktaş Kapısı’na ihtiyaç yok, Sarp’ta var.” diyorsunuz. E, o zaman kapıyı açmaya gerek yok ki.

Değerli arkadaşlar, Ardahan-Ardanuç yolu, Sayın Kaya da biliyor, on yedi yıldır bitmedi, on yedi yıldır! Ya, böyle bir şey olabilir mi? Bizim ticaretimiz Karadeniz’le. Doğu Anadolu’yu Karadeniz’e bağlayacak yolun bir an evvel yapılması lazım. Ardahan-Kars yolu üç yıldır bitirilmedi. Tabii ki hizmetler var ama şunu söyleyeyim, Sayın Bakan pazar günü gidiyormuş, rica ediyorum Ardahan Küçük Sanayisine gitsin. Ardahan Küçük Sanayisinin suyu yok, tuvaleti yok, altyapısı yok arkadaşlar. Oraya da lütfen götürelim Bakanı. Lütfen rica ediyorum… Göle sanayi, küçük sanayi hâlen daha yapılmadı. Bu nedenle Sayıştay denetçilerini ben Ardahan’a giden bakanları denetlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Saygıdeğer arkadaşlarım…

SAFFET KAYA (Ardahan) – Sayın Başkan, 60’a göre söz istiyorum.

BAŞKAN – Müsaade buyurur musunuz efendim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Böyle bir usul yok ya.

SAFFET KAYA (Ardahan) – Var, var.

BAŞKAN – Saygıdeğer arkadaşlarım, iktidar veya muhalefetten zaman zaman -Meclis içerisinde oturduğumuz zaman- arkadaşlarımızın şöyle bir ifadesi oluyor: “Yani Sayın Başkanlar, sizler yönetiyorsunuz ama bu İç Tüzük’ün bir kısım hükümleri var yani konuşulan konuyla hiç ilişkisi olmayan meseleler üzerinde arkadaşlar konuşuyorlar, siz de rahat rahat yerlerinizde oturuyorsunuz, Meclisi yönetiyorsunuz.” diye bize eleştiri getiriyorlar. Bu eleştiriler doğru. Onun için yani mümkün olduğunca ilişki kurarak bir kısım şeyler olsun…

Şimdi Sayıştayı konuşuyoruz, diğer bir kısım şeyler de konuşuluyor veya şunu da ifade edeyim: Milletvekili arkadaşlarımızın burada konuşulan bir kısım konularla ilgili olarak da birbirlerine cevap verme hakları falan diye bir şey yok. Bir sataşma olursa olur ama Hükûmetin vereceği bir kısım cevapları milletvekili arkadaşları vermeye kalkışırsa belirli bir müddet sonra Meclisi çalıştırma imkânı kalmaz. Bunu da takdirlerinize sunuyorum.

Lütfen, İç Tüzük’e uygun çalışmaya elimizden geldiğince gayret edelim.

Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Efendim?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yoklama istiyorsunuz, tamam.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Oylamaya geçildi Sayın Başkan.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Hayır, hayır…

SUAT KILIÇ (Samsun) – Oylamaya geçildi, isteyemez yoklama.

BAŞKAN – Arkadaşlar lütfen… Sayın milletvekilleri, lütfen arkadaşlar… Evet, tamam bir şey demiyorum ben.

Evet, Sayın Aslanoğlu, Sayın Ersin, Sayın Ekici, Sayın Öğüt, Sayın Çöllü, Sayın Köse, Sayın Halıcı, Sayın Tan, Sayın Paçarız, Sayın Altay, Sayın Arıtman, Sayın Genç, Sayın Kaptan, Sayın Barış, Sayın Koçal, Sayın Sönmez, Sayın Erbatur, Sayın Oksal, Sayın Karaibrahim, Sayın Durgun, Sayın Ertemür.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, şimdi yoklama talebini arkadaşlarımızın yerine getireceğim.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

 GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (2/594) (S. Sayısı: 510) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

SAFFET KAYA (Ardahan) – Sevgili Başkan, 60’a göre söz talebim var efendim.

BAŞKAN – Efendim?

SAFFET KAYA (Ardahan) – 60’a göre söz talebinde bulunabilir miyim efendim?

BAŞKAN – Anlamadım.

SAFFET KAYA (Ardahan) – İç Tüzük 60’a göre söz talebinde bulunabilir miyim?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Ayağa kalkar mısınız. Anlaşılmıyor.

BAŞKAN – Uğultu var, söylediğinizi anlayamıyorum.

SAFFET KAYA (Ardahan) – İç Tüzük 60’a göre söz talebim olabilir mi Sayın Başkanım?

BAŞKAN – Efendim, sisteme girerseniz değerlendirelim.

Arkadaşlar, şöyle: Karşılıklı olarak birbirimizi burada mat etmeye falan çalışmıyoruz. Bir şeyler falan yok. Burada ilgili bakanlar da var yani, cevap vereceklerse verirler. Ne yapalım yani?

SUAT KILIÇ (Samsun) – Tamam Sayın Başkanım, vazgeçti.

SAFFET KAYA (Ardahan) – Neyse, tamam, vazgeçtim.

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanunu Teklifinin 68’inci maddesinin birinci fıkrasında geçen “657” ibaresinin “2802” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                              Osman Durmuş (Kırıkkale) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Durmuş, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tarafsız ve bağımsız denetim yapacak olan Sayıştay, elinde denetlenebilecek bir materyal olursa denetler. Kamu özel ortaklığı gazetelerde ilanlar veriyor; Yozgat’ta, Denizli’de, Konya’da, Kayseri’de, Etlik’te, hatta Atatürk Hastanesinde kampüs alanları yapacakmış.

Şimdi buraya dikkatinizi çekiyorum. Kamu İhale Kanunu’na ve İhale Kanunu’na bağlı olmaksızın gazetelerdeki ihale metinlerine bakarsanız bu ihalenin bir uygulama projesi yok. Biz Kırıkkale’de 27 bin metrekarelik bir hastane yaptık. O hastanenin proje yazılı evrakı bir kamyonetin yarısı kadardı ama elimizde bir tane föy yok, ihalenin uygulama projesinin dışında teknik şartname yok, teknik gerekler yok, mahal listeleri yok. Toplam yatırım tutarı, proje olmayınca neye göre yatırım tutarınız olacak? Soruyorlar, Bakan Bey diyor ki: “Şu kadar metrekare alan olsun.” Bayındırlık Bakanının birim fiyatıyla o metrekareyi çarpıyorlar, “600 metrekare olsun” dedi, “1.200 olsun.” dedi, çarpı 1.100 mahal listeye uygun fiyat olmuş oluyor. Böyle bir şey olabilir mi? Bütün bu projelerin danışmanı AKP eski İstanbul Başkanı Sayın Topal. Çalışma anlaşmalarını imzalayan kişiler -tabii Sayın Bakan meşgul, meşgul ediyorlar, dinleyemiyor, Kayseri’de de var bu- 1 mimar, 1 hemşire, 1 sağlık memuru; 2 katrilyonluk başkasına verilecek ihaleyi 1 mimar, 1 hemşire, 1 de sağlık memuru imzalıyor. Hukuk danışmanlığı görevini yapan kişi bildiğiniz gibi eski Aycell Yönetim Kurulu üyesi hâlen Vakıfbank Yönetim Kurulu üyesi, aylık olarak 7-8 bin Amerikan doları alıyor. Hastanenin inşaat niteliği ne olacak? Metrajları, maliyet analizi her şey hayalî. Bakanlığın inşaat daire başkanlığı var, işin içinde yok, Bakanlığın hukuk başdanışmanları var, işin içinde yok. Bir hukuk bürosu, avukatlık bürosuna milyon dolarla kiraya veriyorlar, onlar inceleyecek. Peki, bu yapılacak inşaat prefabrik mi olacak, çelik konstrüksiyon mu olacak, betonarme mi olacak, o da yok. İnşaatı kim kontrol edecek? Bakanlık İnşaat Daire Başkanlığı etmeyecek, ihaleyi verdikleri firmanın inşaat kontrolörleri yapacak. Hastanemizde tomografi, MR olacak mı, belli değil; olacaksa niteliği ne, belli değil; röntgen klasik mi olacak, dijital mi olacak, belli değil.

Peki, bütün bu işleri yüklenici firma yapacaksa bu yüklenici firmaya şunları veriyorlar: Hastane bakım onarımı da o firmanın elinde, laboratuvar tetkikleri firmaya verilecek, temizlik firmaya verilecek, yemek, güvenlik dâhil destek birimlerin tamamı firmaya verilecek.

Şimdi soru şu: 5018 no.lu Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na göre Bakanın, Müsteşarın, Müsteşar muavininin imza yetkisi ve söz yetkisi yoksa nasıl oluyor bu ihale? Bakan emir veriyor, metrajı bildiriyor, verilecek firmayı bildiriyor. Peki, Sayıştay, nasıl kontrol edeceksin? Yetkisi olmayan bir Bakan, Müsteşar bir ihale yapıyor. 1 hemşire, sağlık memuru, 1 mimar imza atıyor ve 2 katrilyonluk yatırım yapılacak. Bugün Etlik Kampüsü firmaya verilecek, Atatürk Hastanesi firmaya verilecek. Yirmi beş yıl bu hastaneleri işletecekler. Sağlık hizmeti verecek doktoru, hemşireyi Bakanlık verecek, devlet verecek ve ayrıca yirmi beş yıl devlet bunlara bir de hastane kirası verecek.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Durmuş, buyurun efendim, konuşmanızı tamamlayınız.

OSMAN DURMUŞ (Devamla) – Teşekkür ediyorum, lütfen...

Ortada hiçbir proje yok, metraj yok, kullanılan malzemenin niteliği yok, cihazın niteliği yok. Ben soruyorum: Ben Sayıştay olsam bunu nasıl denetlerim?

Sayın Dinçer oturuyordu biraz evvel. Denetleme geriye dönük değil, yol gösterici olmalı. Ben de size söylüyorum: Lütfen Sağlık Bakanlığına yol gösterici olun. Siz bu ihaleyi yapamazsınız, bu bir soygundur; bu, hukuk devletinde olmayacak bir şeydir, bunu söyleyiniz lütfen, istirham ediyorum. Türkiye 2 idari sağlık memuru, 1 mimarla ihale yapıyor. Yarın mahkemeye gitse, Yüce Divana gitse Bakanın imzası yok, Müsteşarın yok ama emri veren o. Kimin yakasına yapışacaklar? Ey hemşire, senin yakana yapışacaklar; sağlık memuru, senin yakana yapışacaklar. Böyle bir devlet yönetimi var mı? Üzülüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OSMAN DURMUŞ (Devamla) – Lütfen, AKP’li milletvekilleri, konuya sahip çıkın, bu konuyu siz inceleyin, siz denetleyin, biz muhalefet olarak hiçbir şey yapmayalım.

Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Durmuş.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. 

69’uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifinin 69’uncu maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Kalaycı

Nevzat Korkmaz

Hasan Çalış

 

Konya

Isparta

Karaman

 

Beytullah Asil

Hasan Özdemir

 

 

Eskişehir

Gaziantep

 

“Karar ilgiliye ve varsa şikayetçiye tebliğ edilir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Korkmaz, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimin başında muharrem ayının Türk ve İslam âlemine huzur, barış ve esenlikler getirmesini Yüce Allah’tan niyaz ediyorum ve bütün milletimizin de muharrem ayını tebrik ediyorum.

Değerli milletvekilleri, Sayıştayın kanun teklifinde Hükûmetin denetim ile ilgili düşünceleri çok net bir biçimde ortaya çıkıyor. O da şu: “Ben Hükûmetim, bu para benim tarafımdan istediğim şekilde kullanılır. Hiç kimse, hatta mahkemeler de dâhil bunu sorgulayamaz.” diyor.

Kıymetli arkadaşlar, sanki milletin değil de babasının parasını kullanıyorlar ve sanki sadece mahkemelerden kaçıyorlar da devletin kurumlarına, muhalefete, sizlere koşa koşa gidip gönüllü hesap veriyorlarmış gibi. Üç buçuk yıldır hepimiz bu Meclisteyiz. Ne zaman denetim konusu olsa, ne zaman “Şunu nereden buldun, nereye harcadın, ne diye harcadın?” sorularına muhatap olsa, başta Sayın Başbakan olmak üzere, sayın bakanların kimyası bozuluyor, bu konuların görüşülmemesi için gündemi değiştiriyor, ortamı geriyor, Meclisi karıştırıyor ve hemen karşı atağa geçiyor ama “2002’de böyleydi, 2002’de şöyleydi.” diye konuyu kapatmaya çalışıyor.

Kıymetli arkadaşlar, millet size bu ülkeyi yönetin, layıkıyla yönetin, adaletle yönetin diye yetki verdi. Sen icraat görevini yapacaksın, muhalefet de denetim görevini. Bunda çok görülecek ne var? Sorularımıza, varsa tatminkâr cevaplar vereceksiniz, yoksa huysuzlanmak, savunma mekanizmasıyla muhalefeti suçlamak, muhalefete hakaretler yağdırmak çözüm olmasa gerek. Görevin hele hele şikâyet etmek, kendini acındırmak hiç değil. Bazı kürsüye gelen AKP milletvekilleri hakikaten ibretlik. Konuşmasına “Yapacaktık da yaptırmıyorlar, muhalefet ediyorlar, engelliyorlar.” diye başlıyor, konuşma süresince âdeta kürsüden ağlama krizleri geçiriyor.

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Yok öyle bir şey!

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Kim o ya? Kim o Nevzat?

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Arkadaş, Meclisteki koltukların üçte 2’si size ait. Vatandaşa “Sorunları ben çözerim.” diye taahhütlerde bulunacaksın, vatandaş da buna inanacak, 340 milletvekili verecek ama sen kürsüden hâlâ âcizlik ağıtları yakmaya devam edeceksin. Adama sorarlar…

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Kimmiş bu ya, kimmiş?

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – İyi de vatandaş daha ne yapsın? İstediğin siyasi gücü fazla fazla vermiş. Artık çözeceksen çöz, çözmeyeceksen müsaade et, sorunları ağlamadan, âcizlik getirmeden çözecek birileri gelsin. (MHP sıralarından alkışlar)

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Nevzat rüyada mısın?

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – “Efendim, yargı denetim kurumları işimize çok karışıyor, yerindelik denetimi yapıyor.” iddiası sadece mazeret üretmektir, âcizlik ifade etmektir, başarısızlıklara kılıf uydurmaktır. Elbette Hükûmet icraatlarında bir hareket serbestisi isteyecektir ama bunun çerçevesi hukuki sınırlardır, bu sınır da kamu yararıdır kıymetli arkadaşlar. Bu, sadece ülkemizde değil bütün dünyada böyledir. Sistem için demokratik ülkeleri refere eden AKP bu ülkelerin hukuk devleti olduğunu, hukukun üstünde hiçbir kişi ya da kurumun olmaması gerektiğini nedense hep unutan, hep umursamayan taraf oluyor. Referandumda üstünlerin hukuku yerine hukukun üstünlüğü propagandası yapan AKP’nin kastettiği kendi hukuk anlayışını hukukun üzerine çıkartmak, iktidardaki konumunu da müktesep hak olarak tescil ettirmek imiş. Yargının yerindelik denetimi yapamayacağını kanuna yerleştirmekle sanıyor ki eski köye yeni âdet getiriyor. Hâlbuki yaptığı malumu ilan etmek. Sayıştay da demiyor ki “Hükûmet icraatlarının yerindeliğini denetleyeceğim.” diye.

Değerli milletvekilleri, Hükûmet bu düzenlemeyi Anayasa’ya da koydu. Anayasa tüm yasaların anası ise her kanuna bunu koymaya gerek var mı? Hayır, işi garantiye alacak!

Yeri gelmişken kıymetli arkadaşlar, bir fıkrayı sizinle paylaşmak istiyorum konuyla ilintili olarak ve böylece de Karadeniz’in o yiğit delikanlılarını da güzelce anmış olalım: Temel’in aslında hiç sevmediği ve her gün kavga dövüş ettiği ve kimi kimsesi olmayan komşusu bir gün ölmüş. Cenazenin nasıl defnedileceğiyle ilgili “Temel’e bir  danışalım.” demişler. Temel’e cenazenin yakılabileceğini, rüzgârda savrulabileceğini efendim, ya da her Müslüman gibi gömülebileceğini hatırlatıp “Bunlardan hangisini yapalım?” diye sormuşlar. “Ula uşağım, mümkünse hepsini de yapun, emin olmak isteyrum.” demiş.

AKP’nin yargıdan ve denetimden korkuları o kadar fazla ki her düzenlemeye bu ilkeyi yerleştirmeye çalışıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Yargılanmamak için her ayrıntıyı değerlendiriyor yani emin olmak istiyor kıymetli arkadaşlar.

Değerli milletvekilleri, dünyanın neresinde olursa olsun bir işte kamu yararı olup olmadığı nihai olarak yargı tarafından denetlenir. Mali yargının en üst kurumu olan Sayıştaydan bu yetkileri almak hesap vermekten kaçmanın bir yoludur. Kanun yapma tekniğiyle de bağdaşmamaktadır çünkü kanunlar neyin yapılamayacağını değil neyin yapılabileceğini ifade etmelidir. Yoksa zaten kanunun vermediği bir yetkinin verilmediğini ayrıca ifade etmenin beyhude bir zaman kaybı olduğu kadar korkuların da su yüzüne çıkması anlamına gelmektedir. Ancak değerli AKP milletvekilleri, korkunun ecele faydası yoktur, hangi düzenlemeyi yaparsanız yapın Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu icraatlarınızın sonuna kadar takipçisiyiz ve eninde sonunda mutlaka hesap vermekten kurtulamayacaksınız diyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.

Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Karar yeter sayısı istiyoruz.

BAŞKAN – Önerge kabul edilmemiştir. Karar yeter sayısı var zaten.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Tamam arkadaşlar.

Evet, maddeyi oylarınıza sunuyorum…

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Karar yeter sayısı istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Efendim, isterseniz ben sayarım, tamam, maddeyi oylarınıza sunup karar yeter sayısını arayacağım.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, madde kabul edilmiştir.

70’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

71’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifinin 71'inci maddesinin dördüncü fıkrasında geçen “657 sayılı Kanunun" ibaresinin, "Hakimler ve Savcılar Kanununun" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Kalaycı

S. Nevzat Korkmaz

Hasan Çalış

 

Konya

Isparta

Karaman

 

Ahmet Duran Bulut

Mustafa Enöz

Mehmet Günal

 

Balıkesir

Manisa

Antalya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 71 nci maddesinin madde başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

Tansel Barış

 

Trabzon

Kırklareli

“Sayıştay Başkan ve üyeleri dışındaki meslek mensuplarının teminatı ve görevden uzaklaştırılması

Madde 71- (1) Sayıştay Başkan ve üyeleri dışındaki meslek mensuplarının görevlerine, bu Kanunda yazılı haller dışında son verilemez; aylık ve diğer hakları ellerinden alınamaz. Bunlar, meslek mensupları için tesis edilmiş sınıflardan başka bir sınıftaki görevde çalıştırılamazlar.

(2) Ancak, memuriyetten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı kesin hüküm giymiş olanların görevleri kendiliğinden sona erer. Sağlık bakımından görevlerini yerine getiremeyecek durumda oldukları tam teşekküllü Resmi Sağlık Kurulu raporuyla anlaşılanların görevine Meslek Mensupları Yükseltme ve Disiplin Kurulu kararı ve Sayıştay Başkanının onayıyla son verilir.

(3) Haklarında disiplin veya ceza kovuşturması yapılmasına karar verilen Sayıştay Başkan ve üyeleri dışındaki meslek mensuplarının görevleri başında kalmalarında soruşturmanın veya hizmetin gereği bakımından sakınca görülürse, Meslek Mensupları Yükseltme ve Disiplin Kurulu kararıyla geçici bir süre için görevden uzaklaştırılabilir.

(4) Görevden uzaklaştırma ile tekrar işe başlatma ve bunlarla ilgili diğer hususlar hakkında 657 sayılı Kanunun görevden uzaklaştırma ile ilgili hükümleri uygulanır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ  HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Tansel Barış.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Barış. (CHP sıralarından alkışlar)

TANSEL BARIŞ (Kırklareli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 510 sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifi’nin 71’inci maddesi hakkında vermiş olduğumuz değişiklik önergesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyete saygılar sunuyorum.

Sayın milletvekilleri, bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Dünya nüfusunun yüzde 10’u yani 700 milyon kişi engelli. Ülkemizde ise nüfusun yüzde 12’si engelli durumda; bunun yüzde 3’ü ortopedik, görme, işitme, konuşma ve zihinsel engelli, yüzde 9’u ise kronik hastalıklara bağlı olanlar. 9 milyona yakın engelli vatandaşımıza, çağdaş ülkelerdeki gibi sahip çıkamıyoruz. 55 bin engelli kadrosu boş bekliyor. Bu kadrolar ne zaman doldurulacak? Özel sektörde yüzde 3, kamu sektöründe ise yüzde 4 olan kontenjanların doldurulması gerçekten engellilerimiz tarafından bekleniyor ve engellilerimiz ve aileleri bu kadrolarla gerçekten mevcut sıkıntılarını bir nebze olsa giderebileceklerdir. Engelli vatandaşlarımız şunu bilsinler ki, Cumhuriyet Halk Partisi onların sorunlarını biliyor ve onlara her zaman olduğu gibi iktidarında da sahip çıkacaktır.

Sayın milletvekilleri, Sayıştay, Türkiye Büyük Milet Meclisi adına görev yapan anayasal bir kuruluştur, halkın vergileriyle oluşan bütçenin amacı doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığının denetimini yapmaktadır yani ekonomik mi kullanıldı, etkin mi kullanıldı, verimli mi kullanıldı, yolsuzluk mu yapıldı; bunların denetimini yapıyor. Zaten performans denetimi de bu değil midir arkadaşlar?

Bakanlar Kurulu bu yasa teklifini Meclise gönderdiği zaman Teklifte performans denetimi şöyle tarif ediliyordu: “Hesap verme sorumluluğu içinde idarelerce belirlenen hedef ve göstergeler ile ilgili olarak faaliyet sonuçlarının ölçülmesi ve değerlendirilmesiyle kamu kaynaklarının etkin, ekonomik ve verimli olarak kullanılıp kullanılmadığının incelenmesi.” şeklindeki tanım, maalesef AKP’li arkadaşların vermiş olduğu önergeyle kuşa çevrildi ve tanım şöyle oldu: “Hesap verme sorumluluğu içerisinde idarelerce belirlenen hedef ve göstergelerle ilgili olarak faaliyet sonuçlarının ölçülmesi.” Bundan sonraki kısım budanıyor ve denetim maalesef kuşa çevriliyor.

AKP’li arkadaşlar şunu bilsinler ki: Şimdi engellenmeye çalışılan bu denetimler bir gün mutlaka yakanıza yapışacaktır. Bu denetimden niye kaçıyorsunuz arkadaşlar? Neden korkuyorsunuz? Vatandaşlar bunu bilmek istiyor doğrusu. “Önemli bir şey yok.”  diyorsanız, o zaman önergenizi geri çekin, Genel Kurula geldiği gibi kalsın ama “Hayır, biz performans denetimini bu hâliyle bu Genel Kuruldan geçireceğiz.” diye diretiyorsanız, bunun altından kalkamazsınız ve bir gün mutlaka bunun hesabını sizlerden soracaklardır.

Performans  denetimi olmazsa o zaman Sayıştaya ne gerek var arkadaşlar? O zaman, burada karar alın, Sayıştayı da kapatalım, diğer taraftan Yargıtayı kapatalım, Danıştayı da bir şekilde -zaten beğenmiyorsunuz- onu da kapatalım ve denetimsiz, yargısız, yeni bir yönetim şekli oluşturalım. Böyle mi istiyorsunuz arkadaşlar? O zaman, böyle bir yönetim şekli yaratın ve adını da sizler koyun.

Yüce heyete saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Barış.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte  olan  510  sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifinin 71'inci maddesinin dördüncü fıkrasında geçen “657 sayılı Kanunun" ibaresinin, "Hakimler ve Savcılar Kanununun" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                Mehmet Günal (Antalya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN –Sayın Günal, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, sizleri ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, uzun yıllardır bekleyen bir kanun görüşüyoruz. Geçtiğimiz yıllarda da “çıkmadı” diye eleştirmiştik ama şu anda, çıkarken de yine aceleyle…

EMİN NEDİM ÖZTÜRK (Eskişehir) – Şimdi de…

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Eksikliklerini tamamlamak zorundayız Sayın Öztürk. Onun için, bazı hususları, bu vesileyle dile getirmek istiyorum.

Sayıştay, özellikle denetim anlamında hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetim yapan bir kurum olduğu için ayrıca bizim açımızdan önemli. Ama asıl konuda, sürekli tartışılan yolsuzlukların önlenmesinde denetim eksikliklerinin giderilmesi, bu kanunun çıkmasıyla biraz daha etkin bir şekilde denetlenmesi amaçlanmaktaydı. Biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak hem seçim beyannamemizde hem parti programımızda denetimin tek elden yapılması, daha etkin bir şekilde denetimin yapılması, performans denetimlerinin -her ne kadar siz çıkardıysanız da- Sayıştay eliyle yapılmasını öngörmüş idik. Çünkü yolsuzlukla mücadelenin temelinde etkin bir denetim sisteminin olması yatar diye düşünüyoruz. Ancak buraya baktığımız zaman, maalesef Sayıştayın denetimlerinin sonuçlarının uygulanmadığını, kesin hesapla ilgili işlemlerin yukarıda, Plan ve Bütçe Komisyonunda çok fazla irdelenemediğini yine Hazineyle ilgili işlemlerin de maalesef yıllardır uyarılmasına rağmen böyle bir baştan savma bir şekilde, hususlar dikkate alınmadan yeniden Genel Kurulda geçici olarak ertelendiğini görüyoruz.

Değerli arkadaşlarım, burada gündeme getirmek istediğim önemli bir husus var.

Tabii, Sayın Başkanım, biraz uğultudan ben tam konsantre olamıyorum ama arkadaşlar bilemiyorum biraz her hâlde çoğunluk sağlansın diye devam ediyorlar.

Değerli arkadaşlar, bu soracağım şeyi bütün oturumlarda size sordum, Sayıştay Başkanımıza da sordum, İçişleri Bakanına da sordum. Şu anda geriye çekmiş olduğunuz, görevi ihmalle ilgili Ceza Kanunu’nda da hüküm var. Şimdi, Sayıştayın görevleri arasında mahallî idareleri, belediyeleri denetleme görevi var. Ben bakıyorum, Hazineden sorumlu Bakanımıza da sordum, Hazinenin vadesi geçmiş alacaklarının içerisinde 8 milyara yakın alacağın 4,2 milyarı Ankara Büyükşehir Belediyesi ve ilgili kuruluşlara ait. Bakayım, hangi bakanımız var? Sayın Bakan, bundan pek sorumlu değil, enerjiden sorumlu olduğu için ama o da dinlemiş olsun Hükûmet adına. Şimdi, normal şartlarda Sayıştayın eski mevzuatına göre de, 5018’e göre de belediyelerin denetlenmesi gerekiyor. Bu nasıl bir iştir ki, yıllardır, bırakın o diğer borçlarını, hazineye vadesi geçmiş alacağını ödemeyen bir belediye faaliyetlerine devam ediyor? Hem de en fazla borcu olan, yarısı… EGO ve ASKİ’yle beraber birleştirdiğiniz zaman 2,5 milyar Ankara Büyükşehir Belediyesinin… Ee, siz de bir taraftan, özel sipariş üzerine, bunları da kapatmak üzere kanun çıkarmak için uğraşıyorsunuz. Böyle nasıl bir denetim yapacağız? Ben anlamıyorum. Yani “performans denetimi”, “etkinlik denetimi” denince alınan borçların doğru yere harcanması, kaynakların, harcamaların denetimi değil midir? Dört yıldır cevap bulamıyorum. 4 milyar civarında duruyordu, hâlen daha yarısı Ankara Büyükşehir Belediyesine ait. Nasıl oluyor? Şimdi, biz bu kanunu çıkarsak ne olacak, çıkarmasak ne olacak? Eğer bunu denetlediğimiz zaman gereğini yerine getirmiyorsak, bununla ilgili bir önlem almıyorsak bunun bir anlamı var mı? Yok.

Öbür taraftan ne yapıyoruz? Muhalefet belediyelerine geldiği zaman, “bunları sıkıştıralım…” Yani, daha önceki gün yaşadığımız bir vakıa: Antalya’da -Sayın Bakana da soru önergesiyle yönelttiğim için burada söyleyebilirim- Serik’te Belkıs Belediyemiz var. Bir okul yeri daha önce beldelerde olduğu için beldeye devredilmiş, köyden kalmış. Taşımalı eğitimden dolayı da okul boş kalmış. Belediyemiz de demiş ki: “Benim hizmet binam yok, burayı tadil edip kullanayım. “ Neden? Okul binası boş duruyor, beldenin mülkiyetinde. Ne olduysa onun müracaatından sonra olmuş, il özel idaresi gelmiş “Ben buraya okul yapacağım.” diye tekrar ele almış. Zaten okul yok, zaten öğrenci yok, olsa belediye binası olarak kullanılamayacak. Bunun üzerine TEDAŞ’a talimat vermişler, beldenin elektrikleri kesilmiş. Sayın Valiyi aradım, konuştum. Sayın Bakana, tapuyla ilgili Bakanımıza bütçede konuşurken söyledim. Bütün bu uyarıları yapmamışız gibi, bir önceki gün TEDAŞ’ın araçları gidip kesiyorlar. Arkadaşlarımız, Belediye Başkanımız şikâyet edince de diyorlar ki: “Efendim, bize AKP’liler baskı yapıyor, kusura bakmayın.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Günal, konuşmanızı tamamlayınız.

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Bitiriyorum Başkanım.

Bir taraftan 4,2 milyar, toplam 8 milyarlık vadesi geçmiş hazine alacağını ödemeyen bir Belediye Başkanı var, kılınız kıpırdamıyor. Artı bir de, üstüne üstlük, bunların görevi ihmal suçlarının affedilmesi için -kendi siparişi, kendi ses kaydı var biliyorsunuz, Sayın Anayasa Komisyonu Başkanımızın- kanun çıkarmaya çalışıyorsunuz. Öbür tarafta, boşalmış bir okul -zaten okuldan başka alamıyorsunuz- okul olmadığı için belediye “Hizmet binası yapayım.” diyor. Gariban bir belde belediyesi, vur abalıya… Bir de bunun üstüne devletin gücünü kullanarak devletle milleti karşı karşıya getirme var. Bunu çok yadırgıyorum. Biz eğer bunları dikkate almazsak, adaleti sağlamazsak…

Ben hâlâ merak ediyorum, her seferinde soruyorum “Ankara Büyükşehir Belediyesinin bir farklılığı mı var, dokunulmazlığı mı var? Bu borçları kim tahsil edemiyor? Bununla ilgili sonuçları nedir?” dedik. Sayın Sayıştay Başkanımız burada dedi ki: “Efendim, biz şu kadar şeyi denetledik.” Peki ne kadar geçiyor? Sadece bir satır ilgili maddede geçiyor. Kendisinin sorduğumuz sorulara verdiği cevap vardı “Kaç belediyeyi denetlediniz?” diye. Onları söyledi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 

MEHMET GÜNAL (Devamla) - “676 tane belediyeyi denetledik, hazine işlemleri yoluyla sunuyoruz.” Hazine işlemlerinde bir satır geçiyor.

Onun için, ben sizleri adınızda geçen “adalet” kelimesine uygun davranmaya davet ediyorum. Belediye hizmeti bütün vatandaşlara bir hizmettir. Bunlarda ayrımcılık yapmadan ama bunların da Sayıştay kanalıyla ciddi bir şekilde denetlenmesini talep ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Günal.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

72’nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi  Başkanlığına

Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifinin 72’nci maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Kalaycı

Murat Özkan

Hasan Çalış

 

Konya

Giresun

Karaman

 

Nevzat Korkmaz

Ahmet Duran Bulut

 

 

Isparta

Balıkesir

 

“ (2) Birinci ve ikinci derecede sicilleri arasında aykırılık olması hâlinde, üst derece sicil amiri üye olanlar için daire başkanı, diğerleri için Birinci Başkan tarafından nihaî sicil verilir.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 72 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                        M. Akif Hamzaçebi

                                                                                                                 Trabzon

"Madde 72- (1) Sayıştay Başkanı, daire başkanları ve üyeler ile birinci sınıfa ayrıldıktan sonra dokuz yılını doldurmuş uzman denetçi ve savcılar dışındaki meslek mensupları ile savcılar hakkında her takvim yılı sonunda sicil formu düzenlenir.

(2) Meslek mensuplarının sicilleri kişisel ve mesleki nitelikleri, kanun ve nizamlara saygı derecesi, görevine uyma yeteneği, bulunduğu görevdeki başarı derecesi, mesleki ahlak kurallarına uyumu ve rapor değerlendirme puanları göz önünde tutularak yükselmeye yeterli olup olmadıklarını belirtecek şekilde;

a) Genel sekreter yardımcıları hakkında ilk derecede genel sekreter, ikinci derecede Sayıştay Başkanı,

b) Denetim Kurulunun denetçi üyeleri hakkında ilk derecede kurul başkanı, ikinci derecede Sayıştay Başkanı,

c) Başraportörler hakkında ilk derecede ilgili kuruldan veya daireden bir üye, ikinci derecede ilgili kurul veya daire başkanı,

ç) Raportörler hakkında ilk derecede ilgili başraportör, ikinci derecede ilgili kurul veya daire başkanı,

d) Grup başkanları hakkında ilk derecede genel sekreter, ikinci derecede Sayıştay Başkanı,

e) Uzman denetçiler, başdenetçiler, denetçiler ve denetçi yardımcıları hakkında ilk derecede ilgili grup başkanı, ikinci derecede bir üye,

tarafından düzenlenir.

(3) Birinci ve ikinci derece siciller arasında aykırılık olması halinde, üst derece sicil amirleri üye olanlar için daire başkanı, diğerleri için Sayıştay Başkanı tarafından sicil verilir.

(4) Sicil notunun yüzde yirmisi, raporların hükme bağlanması veya görüşülmesi sonrasında rapora daire ve kurulca verilen rapor değerlendirme puanından oluşur.

(5) Savcıların sicilleri kişisel ve mesleki nitelikleri, çözümleme, yargılama ve karar verme yetenekleri, görüşlerinde isabetlilik, duruşmalara hazırlıklı çıkma ve temyiz değerlendirme puanları göz önüne alınarak yükselmeye yeterli olup olmadıklarını belirtecek şekilde başsavcı için birinci derecede temyiz kurulu başkanı, ikinci derecede Sayıştay Başkanı, savcılar için birinci derecede başsavcı, ikinci derecede Sayıştay Başkanı tarafından verilir.

(6) Sicil notunun yüzde yirmisi temyiz edilen kararların sayısı ile bozulma oranlarına göre hesaplanan temyiz değerlendirme puanından oluşur.

(7) Görevlerinde başarı gösteremedikleri veya yükselmeye yeterli olmadıkları yolunda sicil alanlara ve yeterli bulundukları halde diğerlerinin tercihi sebebiyle yükseltilmeyenlere durum Sayıştay Başkanı tarafından izleyen yılın Mart ayı sonuna kadar gizli bir yazı ile bildirilir.

(8) İki defa üst üste olumsuz sicil alan meslek mensuplarının sicil amirleri değiştirilir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi gerekçeyi mi okutalım?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Gerekçe okunsun.

Gerekçe:

Maddenin birinci fıkrası ile üçüncü fıkrası Sayıştay denetçileri ile savcıların sicillerinin aynı faktörler üzerinden değerlendirileceğini öngörmektedir ki, yapılan işin niteliği dikkate alındığında bu düzenleme doğru ve hukuka uygun değildir. Denetçiler hesap ve işlemleri denetleyerek mevzuata aykırı gördüğü hususları sorumlularına yazılı olarak sorup, savunmalarını aldıktan sonra, sorgu ve savunmalar ile kanaatinin yer aldığı bir rapor yazmakta; savcı ise denetçi raporları üzerinde Hazine temsilcisi sıfatıyla görüş bildirmekte ve dairelerin beraat hükmü tesis ettiği konuları temyiz etmesi beklenmektedir.

Bu bağlamda savcılarda aranması gereken özelliklerin başında çözümleme, yargılama ve karar verme yeteneği ile görüşlerinde isabetlilik, duruşmalara hazırlıklı çıkma, bir yılda temyiz edilen madde sayısı ile bozulma oranı gelmektedir. Teklifin 33 ncü maddesinde, dairelerce verilen beraat hükümlerinin temyiz edilmesini Hazine temsilcisi sıfatıyla savcıların yerine getirmemelerinin çözümü, denetçilere savcılık üzerinden temyiz hakkı tanınması olmuştur. Bu durum, bağımsız ve tarafsız yürütülmesi gereken denetim görevinin gerekleriyle bağdaşmamakta ve INTOSAI Denetim Standartlarıyla da uyuşmamaktadır.

Sorunun çözümü, savcıların yükselmeleri ve birinci sınıfa ayrılmalarının adli ve idari yargıda olduğu üzere yürütülen görevle ilişkilendirilmelerinde yatmaktadır.

Ayrıca, adli ve idari yargıda çalışan hâkim ve savcılardan, birinci sınıfa ayrıldıktan sonra üç yılını doldurarak Yargıtay ve Danıştay üyeliklerine seçilme hakkını kazanmış olanlar için sicil fişi düzenlenmemektedir. Adli ve idari yargıdaki uygulamanın Sayıştayda da uygulanması ve ayrıca birinci sınıfa ayrıldıktan sonra dokuz yılını doldurmuş denetçilerin yükselmelerini tamamlamış olmaları nedenleriyle, birinci sınıfa ayrıldıktan sonra dokuz yılını doldurmuş ve Sayıştay üyeliğine seçilme hakkını kaybetmemiş olan denetçiler ile savcılar hakkında sicil fişi düzenlenmemesi gerekmektedir.

BAŞKAN – Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi  Başkanlığına

Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifinin 72’nci maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                            Ahmet Duran Bulut (Balıkesir) ve arkadaşları

“ (2) Birinci ve ikinci derecede sicilleri arasında aykırılık olması hâlinde, üst derece sicil amiri üye olanlar için daire başkanı, diğerleri için Birinci Başkan tarafından nihaî sicil verilir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Özkan, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MURAT ÖZKAN (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 72’nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türk kamu yönetiminde iki tür örgütlenme şeklinden bahsetmek mümkündür. Bunlardan bir tanesi dikey örgüt dediğimiz örgüt, diğeri de yatay örgütlerdir. Dikey örgütlere “hiyerarşik örgütler” adı da verilebilir ama yatay örgütler genellikle kurmay örgütlerdir ve bu kurmay örgütler daha çok denetim, danışma görevleri yaparlar.

Sayıştay, bir yatay örgüt olarak kabul etme zorunluluğunda olduğumuz örgütlenme tarzıdır ve bu yatay örgütlerde, yani denetim görevi yapan, ayrıca hâkim statüsünde olan arkadaşların görev yaptığı bu örgütte en yakın amirin sicil vermesi prensibi kabul edilebilir bir olay değildir. Bu açıdan bakıldığında, grup başkanlarının denetçilere sicil vermesi yatay örgüt mantığıyla bağdaşmamaktadır. Bu  tip örgütlerde, yani yatay örgütlerde daha üst kademedeki, hiyerarşik üstlerde olan insanların sicil vermesi daha uygun bir prensiptir ve Türk kamu yönetiminin özellikle 1960’tan sonra almış olduğu şekle de uygun olacağı kanaatindeyiz.

O açıdan, bu maddenin yeniden gözden geçirilmesi ve Sayıştay denetçilerinin unvanlarına ve pozisyonlarına uygun bir şekilde denetim işlevini yerine getirecek sicil düzenlemesini de beraberinde taşıması gerekmektedir. Aksi takdirde, en yakın amirin kontrolünde çalışan birer memur pozisyonuna düşeceklerdir ki bu, Sayıştay denetçilerinin gerek statüleri gerekse yapmış oldukları görevle bağdaşacak bir durum değildir.

Değerli arkadaşlar, bu kişiler, özellikle kamunun rant kollama aracı hâline geldiği günümüzde, bu rantı önleyecek ve devletin bütün vatandaşlarının can ve mallarını koruma görevini yapması için olayın mal boyutunu değerlendiren insanlardır. Bu açıdan baktığınızda, bu kişilerin önemini, Sayıştay denetçilerinin önemini bir kez daha anlamak mümkündür.

Şimdi, rant kollama dediğimiz zaman bu konuyu da kısaca bir değerlendirmek gerekiyor. Maalesef, şu anda devlet örgütlenmesi, devlet aygıtı, Parlamentosuyla birlikte bir rant kollama aracı hâline gelmiş durumda, yandaşlara nasıl kaynak aktarırızın peşine gitmektedir. Bu açıdan baktığınız zaman, ihaleler, sağlıklı rekabet ortamında çalışmadığı için Türk milletine çok ciddi bir külfet oluşturmaktadır. Bu külfeti, siz, biz, halkımız ödemektedir. Bu külfeti âdeta şöyle düşünebiliriz: İnsanlarının canını ve malını korumakla görevli olan bir devlet, maalesef, milletini soyar hâle gelmiş durumda. Bunu önlememiz lazım; bu, hepimizin sorumluluğu, bu, devlet olmanın da en önemli unsurunu teşkil etmektedir değerli arkadaşlar.

Belirtmeden geçemeyeceğim bir diğer husus: Burada hayretler içerisinde izliyorum. Değerli arkadaşlar, kanun yaparak her şeyi çözebileceğinizi zannediyorsunuz ve kanun yapmayı da bir önemli iş gibi lanse ettiriyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, Tanzimat ilan edildikten sonra Osmanlı İmparatorluğu gençlerini -o zaman dünyanın en gelişmiş ülkesi gözüyle bakılan- Fransa’ya göndermeye başlamışlardı. Bir anekdotu sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu genç insanlar Fransa’ya gittiklerinde, Osmanlıda olup da Fransa’da olmayan ya da Fransa’da olup da Osmanlıda olmayan ne var, niye biz geri kaldık sorusuna cevap arıyorlardı. Bir baktılar ki Osmanlıda kanun yok yani Fransa kadar kanun yok. Fransa her konuda bir kanun çıkarıyor, parlamentosu var. Bu insanlar İstanbul’a geri döndüklerinde biz de her konuda kanun yapalım diye bir akımı temsil etmeye başladılar. Bir tarih, tarımdan sorumlu vezir havaların kurak gitmesi nedeniyle kıtlık baş gösterme tehlikesiyle karşı karşıya kalındığını görünce sadrazamın yanına koşa koşa gidiyor ve diyor ki: “Devletlum bu sene yeterince hububat olmayacak. Bu konuda ne yapmamızı emredersiniz?” O da diyor ki: “Bu konuda bir kanunumuz var mı?” Vezir “Hayır efendim.” diyor. “Yoksa bir kanun yapın.” diyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özkan.

MURAT ÖZKAN (Devamla) – O gündür bugündür “Yok kanun, yap kanun.” devri maalesef devam etmekte. Bu mantıktan bir an önce uzaklaşmak gerekiyor. Sayın milletvekilleri, önemli olan, kanun yapmanın yanında bunu iyi uygulayacak, iyi denetleyecek görevlileri atamak, onlara imkân vermek, onların görev yapacakları alanları rahatlatmak ve onları mümkün olduğunca bağımsız, siyasi kaygılardan, rant kollama kaygılarından uzak görev yapacak iklimi ve ortamı tesis etmekten geçiyor. Parlamentonun görevi o olmalı, o şekilde davranmalıyız. Aksi takdirde Osmanlının içine düştüğü o hazin sonu inşallah yaşamayız ama dilim de varmıyor, bu milleti, bu devleti biz korumak, kollamakla mükellefiz.

Bu vesileyle, tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum ve bu kanundaki bu maddenin yeniden gözden geçirilmesini istirham ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özkan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

73’üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifinin 73’üncü maddesinin birinci fıkrasında  geçen “Başkanlığının” ibaresinin, “Başkanının” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Kalaycı

Nevzat Korkmaz

Hasan Çalış

 

Konya

Isparta

Karaman

 

Mustafa Enöz

Ahmet Duran Bulut

 

 

Manisa

Balıkesir

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 73 ncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                        M. Akif Hamzaçebi

                                                                                                                 Trabzon

"Madde 73- (1) Özel bir kanun ile olmadıkça Sayıştay mensupları kamu idareleri ile gerçek ve tüzel kişiler yanında paralı veya parasız hiçbir görev alamaz ve bilirkişilik yapamazlar. Ancak, kooperatifler, hayır kurumları ve mesleki dernekler ile kamu yararına çalışan dernek ve vakıfların yönetim ve denetim kurullarında görev alanlar, üniversite veya diğer eğitim ve öğretim kurumlarında Başkanın onayı ile mesleki konularda ders verenler, ilmi ve mesleki araştırma ve yayınlarda bulunanlar, davet olundukları milli ve milletlerarası kongre, konferans ve toplantılara katılanlar için bu madde hükümleri uygulanmaz.

(2) Sayıştay meslek mensupları, kamu idarelerinde bir göreve atanabilir. Bu şekilde bir göreve atananlardan Sayıştaya dönmek isteyenler, Meslek Mensupları Yükseltme ve Disiplin Kurulunun kararı ve Sayıştay Başkanının onayı ile yeniden atanır. Özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere bunların kurum dışında görevli oldukları süre meslekte geçmiş gibi değerlendirilir. Bu kişiler görev yaptıkları idarenin denetiminde üç yıl süre ile görevlendirilemez.

 (3) Bu maddeye aykırı hareket edenlerin durumları disiplin kurullarınca karara bağlanır. Genel hükümler saklıdır.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Teklifin 73 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki, "Sayıştay Başkanlığının bilgisi dahilinde davet olundukları millî ve milletlerarası kongre, konferans ve toplantılara katılanlar" ibaresi davet edenlerin, davet edilenler yanında davetten Sayıştay Başkanlığını da bilgilendirmesi gerekeceği gibi bir anlam kaymasına yol açarak Sayıştay Başkanlığının bilgilendirilmediği davetlere katılınmayacağı sonucunu doğurmaktadır. Oysa ki, görevlendirme yetkisi zaten Sayıştay Başkanlığında olduğundan ve görevlendirilmenin yapılabilmesi için de, davet edilenlerin daveti Sayıştay Başkanlığına sunması gerekeceğinden, "Sayıştay Başkanlığının bilgisi dahilinde" ibaresinin fıkra metninden çıkarılması uygun olacaktır.

Öte yandan, kooperatif ve hayır kurumlarının yönetim ve denetim kurumlarında görev alma ile sınırlı olan istisna hükmünün Sayıştay denetçilerinin mesleki dernekleri ile kamu yararına çalışan dernek ve vakıflarla genişletilmesini demokratik ve katılımcı toplumun gereği olarak değerlendiriyoruz.

Ayrıca, Sayıştay meslek mensuplarının kamu idarelerinde görev almalarının, Teklifin 73 üncü maddesinin ikinci fıkrasında "Sayıştay Başkanının iznine" tabi kılınması, kamu idarelerini Sayıştay meslek mensuplarının bilgi birikimi ve deneyiminden mahrum etmeye yönelik bir düzenlemedir ve madde metninden çıkarılması gerekir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanunu Teklifinin 73’üncü maddesinin birinci fıkrasında geçen “Başkanlığının” ibaresinin, “Başkanının” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                         Mustafa Enöz (Manisa) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Korkmaz, gerekçeyi mi okutalım?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Sayıştay Başkanının bilgisi dahilinde davet olundukları millî ve milletlerarası kongre, konferans ve toplantılara katılanlar için bu madde hükümlerinin uygulanmaması öngörülmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 74’ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 75’i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 76’yı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

77’nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı kanun teklifinin 77. maddesinin birinci paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki ifadenin bir paragraf halinde eklenmesini arz ve teklif ederiz.

“Birinci paragrafta ifade edilen işlerin yapılabilmesi için tespit ettikleri fiil ve delilleri başkanlığa bildirmeyen denetçilere delilleri karartmayla ilgili Türk Ceza Kanunu hükümleri doğrultusunda işlem yapılır.”

 

Abdülkadir Akcan

Mehmet Günal

Nevzat Korkmaz

 

Afyonkarahisar

Antalya

Isparta

 

Dr. Reşat Doğru

K. Erdal Sipahi

 

 

Tokat

İzmir

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 77 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                M. Akif Hamzaçebi                                Ali Oksal

                                         Trabzon                                           Mersin

“Madde 77 – (1) Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin gelir, gider ve mal hesap ve işlemleriyle faaliyetlerine ilişkin her çeşit defter, belge ve kayıtlar ile raporlar ilgili idarelerin muhasebe birimlerinde, diğer idarelerin hesap ve işlemlerine ilişkin her çeşit defter, belge ve kayıtlar ile raporlar ise ilgili idarelerce saklanır. Bu defter, belge, rapor ve kayıtların Sayıştaya gönderilmesi ve Sayıştay tarafından ilgili idarelere iadesi ile ilgili idarelerce saklanması ve yok edilmesine ilişkin esas ve usuller Maliye Bakanlığının görüşü alınarak Sayıştay Genel Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Oksal, siz mi konuşacaksınız?

ALİ OKSAL (Mersin) – Evet.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

ALİ OKSAL (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayıştay Kanunu Teklifi’nin 77’nci maddesine ilişkin değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan evvel muharrem ayının tüm İslam âlemine hayırlar getirmesini gönülden diliyorum. Ayrıca, Dünya Engelliler Günü’nü kutluyor, engelli kardeşlerimizin rahat ve huzurlu bir yaşam geçirmelerini temenni ediyorum.

Değerli milletvekilleri, inandıklarını ve bildiklerini anlatmayanlar inanmadıkları şeyleri söyleyenlerden daha büyük bir kabahat işlemiş sayılırlar. Böyle bir kabahati işlememek için şunu söylemek zorundayım: Sayıştay Kanunu Teklifi’nin çok önemli bazı maddeleri Sayıştayı zayıflatmakta ve onun yapısını bozmaktadır. Bu kanun teklifi yüz kırk sekiz yıllık bir kurumun, halkın vergilerinin koruyuculuğunu ve takipçiliğini yapan bir kurumun elini kolunu bağlamaktadır.

Değerli milletvekilleri, bazı iktidarlar, sahip oldukları parlamento çoğunluğu ile devlet gücünü kullanarak sayıştayların kendileri üzerindeki denetimi gevşetmek ve etkisizleştirmek için kanunda değişiklik yaprak amaçlarına ulaşırlar. İşte AKP böyle iktidarlardandır, Sayıştayı hedef almıştır. Bu kanun değişikliği teklifinin çok önemli bazı maddeleri de bu niyeti açıkça belli etmektedir. AKP politikası inanmadığı sözleri söyleme üzerine kuruludur çünkü AKP inanmadığı sözleri söylemezse inandığı amaçlara ulaşamaz. İşte bu yüzden, AKP, Sayıştay Kanunu Teklifi’nin gerekçesinde Sayıştayı güçlendireceğini, denetim kapsamını genişleteceğini ve Sayıştay Kanunu’nu uluslararası denetim standartlarına uygun hâle getireceğini söylüyor.

Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifinin Sayıştayı güçlendirmek gibi bir derdi yoktur. Getirilen kanun teklifinin detaylarına bakıldığında bu açıkça görülecektir. Bu kanun teklifinin ikinci maddesinde “Sayıştay denetimi, düzenlilik denetimi, uygunluk denetimi ve mali denetim” kavramları tanımlanmıştır. Ancak bu tanımlarda teknik hatalar yapılmıştır. Tanımlarında dahi hataları olan bir kanun teklifinin ne milletimize ne de Sayıştayımıza fayda sağlaması beklenemez.

1996 tarihinde çıkarılan 4149 sayılı Kanun Sayıştaya performans denetimi yapma görevini vermiştir. Bu yetkiyle Sayıştay on dört yıldır performans denetimi yapmaktadır ancak AKP bu kanun teklifiyle Sayıştayın performans denetimi yapma yetkisini performans ölçümü yapma yetkisine dönüştürmüştür.

Dünyanın tüm ülkelerinde savunma, güvenlik ve istihbarat görevi yürüten kamu idarelerinin mallarının denetiminde özel düzenlemeler yapılmaktadır ancak bu teklifte Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Millî İstihbarat Teşkilatına ilişkin özel bir düzenleme öngörülmemiştir. Ülke menfaatleriyle çatışan böyle bir düzenleme hiçbir standarda uymamaktadır.

Yine, bu teklifle Sayıştay denetçi alımında nitelikli denetçi alımına engel olacak usuller benimsenmektedir. Sınav sistemi standartların aşağısına çekilmektedir. Devletimizin en temel ve en saygın kurumlarından biri olan Sayıştayın görevlerini etkin bir şekilde yerine getirebilmesinde denetçilerin oynadığı rol dikkate alındığında getirilen düzenlemenin çok büyük bir hata olduğu ortadadır.

Sayıştayımız yargı yetkisiyle donatılmış ve yargı tipinde örgütlenmiştir. Sayıştayın hesap mahkemesi olarak vasıflandırılması bu yargı yetkisine işaret etmektedir ancak bu teklifle, yargı yetkisine sahip olmayan yani ofis tipi örgütlenen Sayıştaylara özgü kurumlar ve hiyerarşik yapılanmalar getirilmektedir. Bu durum Sayıştayın yargı tipindeki örgüt yapısına da uymamaktadır. Zira bu düzenleme, Sayıştayda denetim faaliyetlerini yürütenler üzerinde çok sayıda amir yaratılmasına sebep olacak, dolayısıyla da bağımsız ve tarafsız denetim yapılmasını olumsuz etkileyecektir. Ayrıca, bu kanun teklifiyle Sayıştay dışından uzman görevlendirilmesinin öngörülmesi, Sayıştayın yetkilerinin özel sektöre devredilmesi anlamına gelir ki bu durum ulusal çıkarlar ve kamu yararıyla örtüşmemektedir.

Değerli milletvekilleri, Sayıştay Genel Kurulunun görüşlerini ve Sayıştay Denetçileri Derneğinin önerilerini dikkate almayan bu düzenlemeden ne bekleyebiliriz? Sayıştay Genel Kurulu bu teklifte yer alan tam 56 maddeye ilişkin görüş bildirmiş ancak bu görüşler de umursanmamıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim, konuşmanızı tamamlayınız.

ALİ OKSAL (Devamla) – Sayıştayı güçlendirmek, Sayıştayı uluslararası denetim standartları seviyesine taşımak bu mudur arkadaşlar? Bu, olsa olsa Sayıştayın kurumsal kimliğine ve birikimine saygı duymamaktır. Hesap verme süreci ve mali saydamlık demokrasiyi besleyen ana damarlardandır. Bu damarları etkin kılan en kuvvetli yapı ise Sayıştaylardır. Sayıştay ve Sayıştay denetçileri demokrasinin muhafızlarıdır.

Değerli milletvekilleri, hakikat herkesin sloganı fakat pek az kişinin dileğidir. AKP’nin buradaki gerçek niyeti Sayıştayın kamu idareleri üzerindeki denetim yetkisini işlevsiz hâle getirmektir. Ancak hatırlatmak isterim ki hiçbir insanın kalbinde vicdan kadar korkunç bir şahit ve onu bu kadar dehşetle itham eden bir yargıç yoktur. Sayıştay üzerinde gizli niyet taşıyanları yüce Türk milleti adına kendi vicdanlarına havale ediyor, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Oksal.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum, buyurun:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı kanun teklifinin 77. maddesinin birinci paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki ifadenin bir paragraf halinde eklenmesini arz ve teklif ederiz.

“Birinci paragrafta ifade edilen işlerin yapılabilmesi için tespit ettikleri fiil ve delilleri başkanlığa bildirmeyen denetçilere delilleri karartmayla ilgili Türk Ceza Kanunu hükümleri doğrultusunda işlem yapılır.”

                                                                 Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN - Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Akcan, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 77’nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili olarak huzurlarınızdayım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

77’nci madde “Denetim ve incelemeler sırasında suç teşkil eden bir fiile rastlandığı takdirde ilgili denetçi tarafından derhâl deliller tespit edilerek durum Sayıştay Başkanlığına bildirilir.” hükmüne dayalı bir maddedir. Eğer bunu tespit ettiği hâlde denetçi Başkanlığa durumu bildirirse ilgili işlem yapılabilecek madde hükümleri doğrultusunda ama bildirmezse ne olacak? Bildirmezse deliller karartılmış ve olayın üzerine gidilmemiş olacak. Hasbelkader bir dönem bu ülkede bakanlık yapmış ve icraatın başında bulunmuş insan olarak benim dönemime ait hesapların ve faaliyetlerin incelenmiş olduğunu, Sayıştayca denetlenmiş olduğunu, Sayıştay denetçileri tarafından tespit edilen ve maalesef bir yolluk ve gündeliğin 50 lira, 100 lira gibi fazla tahakkuk etmişliğine dayalı olarak hesap çıkartılıp geri ödeme talimatı düzenlendiğinden biliyorum. Bu ülkede bakanlık yapan hiçbir kimse yaptığı bir göreve dayalı seyahatle ilgili harcırah raporunu, formunu kendisi doldurup imzalamaz. Birileri, bu amaçla görev yapan birileri kalkar bunu doldururlar ancak kendisi imzalar. Ne derece doğrudur, hangi saatte gitmiştir, buna karşılık hangi paradır, kaç paradır? Bunu hiçbir bakanın bilmesi mümkün değildir ama denetim sonunda bu rakamların bize iletildiği, bir yanlışlık olduğu, birkaç defa yanlışlık yapıldığı bildirildiğine göre bizim döneme ait işlemlerin incelendiğini de kabul etmek istiyorum. Eğer Sayın Bakan, Sayın Sayıştay Başkanımız da konuşmasını bitirir de beni dinleme fırsatı verirse şu noktayı hem Sayın Bakana hem de Sayın Başkana ifade etmek istiyorum:

Benim icraat dönemimde yapmış olduğum bir araç muayene istasyonları ihalesi var. Bu ihalenin “Yolsuzluk yapıldı.” diye iptal edildiğini 2007 yılında seçildiğimden bu yana en az 5’inci defa ifade ediyorum. Siz denetimlerinizi Türkiye Büyük Millet Meclisi adına yaptığınıza göre görevlendireceğiniz bir grup insan, bir grup görevlinin bu Meclisi sürekli takip ediyor olması lazım. Takip ediyor olması lazım ki ihbar kabul ederek olayın üstüne gitme fırsatı olsun. Benim yaptığım ihalede alınacak her 100 liranın 30 lirası müteahhidin, 70 lirası devletindi. Daha sonra bu “Yolsuzluk var.” diye iptal edildi. Bugüne kadar bu yolsuzluğu yapanların yakasına yapışılmadı, kim yaptıysa…

ŞENOL BAL (İzmir) – Alışkanlık hâline geldi.

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) - …ve yeniden ihale yapıldı. Sayın Başkan, yüzde 30 müteahhit yüzde 70 devlet idi eski ihale, yeni ihale ilk üç yıl yüzde 70 müteahhit yüzde 30 devlet -lütfen kaydedin- üç yıl, takip eden yedi yıl yüzde 60 müteahhit yüzde 40 devlet, devam eden on yıl yüzde 50 müteahhit yüzde 50 devlet. Bu, araç sayısının değişmeyeceğini varsayarak. Şimdi muayeneye tabi 16 milyon araç var. Bu noktadan hareketle şu hesabınızı çıkarın, ben yaptım bu hesabı, 8 milyar TL’nin üzerinde bu devletin kaybı var.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yandaşlar kazanıyor.

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – Sayıştayınız, bir bakanın saat on birde eve geldiğini varsayarak, efendim üçte geldi, 50 TL sadece o zamanki parayla, şimdiki parayla 5 lira fazla tahakkuk ettiğinin peşine düşebiliyor da, bu devletin, bu milletin 8 milyar TL’sinin peşine niye düşmemiştir bugüne kadar?

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Yandaş, yandaş…

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – Bunu lütfen ihbar kabul edin ve bu Meclis sona erene kadar, 23’üncü Dönem, Meclis soruşturma önergesi de dâhil Milliyetçi Hareket Partisi Meclis grubu olarak bu işin peşinde olacağımızı ifade ediyor, yüce heyetinize, delil karartan Sayıştay denetçileri hakkında işlem yapılmasına fırsat verecek bu önergeyi kabul etmeniz doğrultusunda rica ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akcan.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 16.45

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.55

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Fatih METİN (Bolu)

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26’ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

510 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 77’nci maddesi üzerinde verilen Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım:

Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Madde 78’i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

79’uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifinin 79’uncu maddesinin başlığıyla birlikte metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Kalaycı

Hasan Özdemir

Nevzat Korkmaz

 

Konya

Gaziantep

Isparta

 

Ahmet Duran Bulut

Hasan Çalış

 

 

Balıkesir

Karaman

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Gerekçe.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Bu maddede yer alan hükmün, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 69’uncu maddesinde aynen düzenlenmiş olması ve mükerrer düzenleme yapılmaması gerektiğinden, söz konusu maddenin başlığıyla birlikte metinden çıkartılması önerilmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 80’i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 81’e bağlı birinci fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 81’e bağlı ikinci fıkra üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 81 nci maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                        M. Akif Hamzaçebi

                                                                                                                 Trabzon

“(2) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bu Kanun ile 2/4/1987 tarihli ve 3346 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile Fonların Türkiye Büyük Millet Meclisince Denetlenmesinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun hükümlerine göre denetlenir.”

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım. Önerge sahiplerinin talepleri hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.

Önergeleri okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı kanun teklifinin 81 nci maddesi ikinci fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Pervin Buldan

Fatma Kurtulan

Nuri Yaman

 

Iğdır

Van

Muş

 

Hasip Kaplan

M. Nezir Karabaş

 

 

Şırnak

Bitlis

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifinin 81’inci maddesinin ikinci fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Kalaycı

Nevzat Korkmaz

Hasan Çalış

 

Konya

Isparta

Karaman

 

Mustafa Enöz

Ahmet Duran Bulut

Reşat Doğru

 

Manisa

Balıkesir

Tokat

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Kaplan, buyurun efendim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayıştay kanununun sonuna doğru geliyoruz. Gerçekten önemli bir kanun ve uzun süredir beklenen bir kanun. Ancak bu süre içinde, üç önemli kamburu var bu tasarının, teklifin, düzeltilmesi gereken üç noktası var.

Birincisi, görüşmelerin başında 2’nci maddedeki “performans ölçülür” önergesi ki tartışmalarını yaşamıştık, bunun sonuçta tekriri müzakere edileceği yönünde bir ortaklaşma olmuştu. Bu maddenin bir düzeltilmesi lazım.

Bir de 44’üncü maddede bir yanlış yapıldı. Onu ben tekrar uyarmak görevini hissediyorum. 44’üncü maddede Sayıştayın, Türk Silahlı Kuvvetleri, güvenlik güçlerinin denetiminde yönetmelik çıkarılacağı söylendi. Yalnız, “Bu yönetmeliği Bakanlar Kurulu çıkarır.” dedi. Oradaki hüküm bu. Biz önerge verdik “Bakanlar Kurulu olmasın.” diye. Çünkü Sayıştay Meclis Başkanlığına bağlı. Sayıştay anayasal bir kurum. Sayıştay Meclis adına denetim yapar. Eğer Sayıştay yasama adına denetim yapacaksa onun yönetmeliğini yürütmenin yapması kanun mantığıyla çelişiyor yani burada bir terslik var. Yürütme, yasama alanına giren bir konuda düzenleme yapmamalıdır. Kanımca bu yetkiyi Meclis Başkanlığına verirsek, yani bunun da bu şekilde tekriri müzakere edilerek düzeltilmesi sağlanırsa şüphesiz Meclis Başkanlığımız uzmanları, Sayıştay mensuplarını, hepsini dinleyerek en uygun yönetmeliği hazırlar. Ama yasamanın görevini yürütme yönetmeye kalkarsa, yasamayla yürütme birbirine karışırsa ileride bunun çok ciddi sıkıntıları olacak. Bu ikincisi.

Bugünkü teklifimizde de verdiğimiz, sadece Merkez Bankasının denetimiyle ilgili sınırlamayı kaldırmak, şu an bunda.

Bir de geçici 1’inci maddede tekrar ifade etme gereğini duyacağız. Şimdi, Sayıştay Anayasa’ya göre yargısal bir kurum. Onun çalışması İç Tüzük’e göre belirlenir yani Meclis İç Tüzüğü’ne göre.

Şimdi, ben Plan Bütçe Komisyonu üyesiyim. Plan Bütçe Komisyonunun yükünü biliyoruz. Alt komisyon kurulmasının da doğru olduğu konusunda her dört grup müttefikiz yani her dört grup da böyle bir alt komisyonun kurulması gerektiğinde mutabıkız ama düzenleme yanlış. Ne yapıyoruz düzenlemede? Diyoruz ki… İç Tüzük değişene kadar bunu kanunla düzenlemeye kalkıyoruz. Bu olmaz. İç Tüzük Komisyonu bir çalışma yapmıştır, dört parti grubu Mecliste bu konuda uzlaşmıştır, biz de bu İç Tüzük Komisyonunun içindeyiz ve gerçekten Meclise nefes aldıracak bir İç Tüzük taslağı var. O zaman bu yanlışı da yapmamak lazım. Bunu kanunla yapmak yerine, Anayasa’nın İç Tüzük hükümlerine bıraktığı düzenlemeyi tekrar İç Tüzük’te yapalım. Ha, gerekiyorsa İç Tüzük’teki değişiklikle bunu telafi edelim ama bunu kanunla yaptığımız takdirde bu sıkıntı yaratacaktır. Zaten bir dahaki yıla Plan Bütçe Komisyonu tartışmalarına kadar bu yasal düzenleme devreye gireceğinden, bu üç noktada bu üç kamburu düzeltmek gerekir diye belirtmek istiyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaplan.

Sayın Korkmaz, sizin önergenin gerekçesini mi okutayım?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Gerekçe efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Sayıştayın Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası üzerindeki denetim yetkisiyle ilgili bir sınırlama yapılması uygun görülmemektedir.

BAŞKAN – Birlikte işleme aldığım önergeleri oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 81 nci maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                      Osman Kaptan (Antalya) ve arkadaşları

“(2) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bu Kanun ile 2/4/1987 tarihli ve 3346 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile Fonların Türkiye Büyük Millet Meclisince Denetlenmesinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun hükümlerine göre denetlenir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN - Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın Kaptan, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

OSMAN KAPTAN (Antalya) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Geçici 2’nci maddenin birinci fıkrasında “Bu Kanunda öngörülen yönetmelik, standart, rehber ve diğer düzenlemeler bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren en geç bir yıl içinde çıkarılır.” denmektedir.

Sayın arkadaşlarım, bir yönetmelik hazırlamak için bir yıl süreye ne gerek vardır? Üç ayda hazırlanamıyor mu? Büyük Atatürk, Arap alfabesinden Türkçe alfabeye geçişi bile üç ayda gerçekleştirmiştir. O zaman tutanakları yazan kâtipler bile Türkçe yazmayı bilmiyorlardı.

Sayın arkadaşlarım, burada AKP’nin verdiği önergeyle Sayıştayın performans denetimi yetkisi elinden alınmıştır. Hâlbuki Sayıştayın performans denetimi kapasitesinin geliştirilmesi için bugüne kadar ulusal kaynaklar yanında uluslararası fonlardan da yararlanılmıştır. Ekim 1995’te Türkiye ile Dünya Bankası arasında 62 milyon dolarlık Kamu Mali Yönetimi Projesi imzalanmıştır. Sayıştaya 1996 yılında performans denetimi yetkisi verildikten sonra, 1998 yılında 62 milyon dolarlık Dünya Bankası kredisinin 4 milyon 850 bin doları Sayıştay denetimini geliştirme bölümüne tahsis edilmiştir. Bu tahsisten önce de projenin hazırlık çalışmaları için, Dünya Bankası tarafından Sayıştaya 105 bin dolarlık Japon hibesi sağlanmıştır. Japonlar bile bizim Sayıştayın performans denetimine önem veriyor, para veriyor ama bizim İktidar, ne hikmetse, performans denetimine önem vermiyor.

Sayın arkadaşlarım, AB müktesebatının mali kontrol bölümünde, Sayıştayın denetim kapasitesinin güçlendirilmesi öncelikler arasında yer almıştır. AB müktesebatına uyum sağlamak için “Sayıştayın Denetim Kapasitesinin Güçlendirilmesi” başlıklı bir eşleştirme projesi hazırlanmış, bu projeye AB 1 milyon 379 bin euro fon tahsis etmiş ve 30 Mart 2005 tarihinde bu proje başlamıştır.

Sayın arkadaşlarım, 16 Haziran 2005 tarihinde Sayıştay konferans salonunda, bu projenin açılış töreninde, o günkü Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Bülent Arınç da ve İngiltere Ulusal Denetim Ofisi Başkanıyla Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Temsilcisi birer konuşma yapmışlardır. Orada Sayıştayın performans denetiminin öneminden bahsettiniz Sayın Arınç ama şimdi burada, sizin iktidar partisinin verdiği önergelerle performans denetimi ortadan kaldırıldı.

Sayıştay Başkanlığı Haziran 2005 tarihinden itibaren 100’ün üzerindeki denetçiyi denetimden el çektirerek projeye tahsis etmiş, projede öngörülen mali denetim rehberi ve performans denetimi rehberleri taslak şeklinde hazırlanmış ve pilot çalışmalarla test edilmiştir. Şimdi ise onca emek ve mali kaynak tahsis edilerek geliştirilmiş bulunan Sayıştayın performans denetimi yetkisi elinden alınmıştır. Bu çelişkidir. Bu ne biçim yönetim anlayışıdır? Yüce Meclisin takdirine bırakıyorum.

Sayın arkadaşlarım, bunları ben değil, biz muhalefet partileri değil, Sayıştay Başkanının bizzat açıklaması gerekir. Ancak ne Sayıştay Başkanı ne de projeyi yürüten ekibin başındaki Sayıştay Genel Sekreteri, bu oldubitti karşısında “Siz ne yapıyorsunuz? Biz buralara dış kaynaklar da dâhil bir sürü kaynak harcadık. 100 denetçiyi beş yıldır denetim yaptırmak yerine projede çalıştırdık.” deme cesaretini gösterememektedirler. Çünkü Sayıştay Başkanı da Genel Sekreteri de siyasal iktidar ne diyorsa onu yapıyor çünkü kendileri de Hükûmetin seçtiği kişilerdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kaptan.

OSMAN KAPTAN (Devamla) - Sayın arkadaşlarım, asıl gözlerden kaçırılan bir nokta da 5018 sayılı Kanun’un Maliye Bakanlığına verdiği yetkiyle hazırlanan Kamu İdarelerinde Stratejik Planlamaya İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’e göre, Millî Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, MİT Müsteşarlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı stratejik plan hazırlamamaktadırlar, dolayısıyla Sayıştay bunlar üzerinde performans ölçümü dahi yapamayacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP’nin sekiz yıllık iktidarında yandaşları gördük; yandaş medyayı da gördük, yandaş yönetimi gördük, yandaş bürokrasiyi gördük. “Benim valim”, “benim savcım”, “benim hâkimim” derken şimdi “benim Sayıştayım”a geldi. Günümüzde camilerin bile soyulduğu ülkemizde denetimin daha ciddi yapılması gerekirken “Dostlar alışverişte görsün.” biçiminde bir Sayıştay denetimi, yolsuzlukları bulmaya, önlemeye değil, yolsuzlukların üstünü örtmeye yarayacaktır. İktidarın istediği bu mudur?

Hepinize saygılar sunarım, teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaptan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Madde 81’e bağlı ikinci fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Birinci ve ikinci fıkranın bağlı olduğu çerçeve 81’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

82’nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifinin 82’nci maddesinde geçen “(1) Bu Kanunun geçici maddelerindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla,” ibaresinin madde metninden çıkarılması; “(a)” ibaresinin “(1)”, “(b)” ibaresinin “(2)”, “(c)” ibaresinin de “(3)” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Kalaycı

Murat Özkan

Hasan Çalış

 

Konya

Giresun

Karaman

 

Ahmet Duran Bulut

Nevzat Korkmaz

 

 

Balıkesir

Isparta

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Nevzat Bey, gerekçeyi mi okutayım?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Gerekçe okunsun efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Kanunun kendi geçici maddelerinin zaten yeni konduğu, kaldırılan hükümlerin eski kanunla ilgili olduğu dikkate alındığında, anlamsız olan “Bu Kanunun geçici maddelerindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla.” ifadesinin metinden çıkartılması önerilmekte, bent numaraları yeniden düzenlenmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 1 üzerinde dört adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Kanun Teklifinin Geçici 1 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Elitaş

İsmail Bilen

Yılmaz Tunç

 

Kayseri

Manisa

Bartın

 

A. Müfit Yetkin

Abdulkerim Aydemir

Fahrettin Poyraz

 

Şanlıurfa

Ağrı

Bilecik

“Geçici Madde 1- Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan Sayıştay raporlarının ve bu Kanunun 79 uncu maddesi uyarınca hazırlanan denetim sonuçlarının Mecliste görüşülme esas ve usulleri Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde belirtilir.”

TBMM Başkanlığına

510 sıra sayılı Sayıştay kn. teklifinin Geçici 1. m.sinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Geçici Madde 1:

“TBMM İçtüzüğünde gerekli düzenlemeler yapılıncaya kadar;

TBMM’ne sunulan Sayıştay raporlarının ve bu Kanunun 78. maddesi uyarınca hazırlanan denetim sonuçları TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda öncelikle ve ivedilikle görüşülerek TBMM Genel Kurulunda TBMM İçtüzüğünün 102. maddesi hükümlerine göre yapılacak talep üzerine genel görüşme açılıp açılmamasına Genel Kurulca karar verilir.”

 

Oktay Vural

Mustafa Kalaycı

Nevzat Korkmaz

 

İzmir

Konya

Isparta

 

Hasan Çalış

Hasan Özdemir

 

 

Karaman

Gaziantep

 

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 510 Sıra Sayılı yasa teklifinin Geçici 1. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.

Saygılarımızla.

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Hüsnü Çöllü

Derviş Günday

 

Malatya

Antalya

Çorum

 

Kamer Genç

Ali Oksal

 

 

Tunceli

Mersin

 

Geçici Madde 1: TBMM iç tüzüğünde gerekli düzenlemeler yapılıncaya kadar; TBMM’ne sunulan Sayıştay raporlarının ve bu kanunun 78. maddesi uyarınca hazırlanan denetim sonuçları TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda öncelikle ve ivedilikle görüşülerek, TBMM Genel Kurulunda TBMM iç tüzüğünün 102. maddesi hükümlerine göre yapılacak talep üzerine genel görüşme açılıp, açılmamasına genel kurulca karar verilir.

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu teklifinin Geçici 1. md.nin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Hasip Kaplan

Nuri Yaman

Pervin Buldan

 

Şırnak

Muş

Iğdır

 

M. Nezir Karabaş

Fatma Kurtulan

 

 

Bitlis

Van

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi mi okutayım?

MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Anayasa ve iç tüzüğe aykırı.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler…  Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, şimdi okutacağım, biraz önce de dinlediğiniz iki önerge aynı mahiyettedir. Şimdi bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım. Önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.

Önergeleri okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 510 Sıra Sayılı yasa teklifinin Geçici 1. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.

Saygılarımızla.

                                                                   Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları

Geçici Madde 1: TBMM iç tüzüğünde gerekli düzenlemeler yapılıncaya kadar; TBMM’ne sunulan Sayıştay raporlarının ve bu kanunun 78. maddesi uyarınca hazırlanan denetim sonuçları TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda öncelikle ve ivedilikle görüşülerek, TBMM Genel Kurulunda TBMM iç tüzüğünün 102. maddesi hükümlerine göre yapılacak talep üzerine genel görüşme açılıp, açılmamasına genel kurulca karar verilir.

BAŞKAN - İki önerge de aynı mahiyette olduğu için ikinci önergenin imza sahiplerini okutuyorum:

 

Oktay Vural

Mustafa Kalaycı

Nevzat Korkmaz

 

İzmir

Konya

Isparta

 

Hasan Çalış

Hasan Özdemir

 

 

Karaman

Gaziantep

 

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, buyurun efendim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; bir kere, bu önergelerimizi biz daha önce vermiştik. Geçici 1’de, Meclis İç Tüzüğü’ne bir müdahale vardı yani Sayıştay kanunuyla Meclis İç Tüzüğü’nün değiştirilmesi yönünde bir intibamız vardı, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun da bizim de. Daha sonra, iktidar partisi grubunun verdiği bir önergeyle bu kısmen giderildi. Ancak, ben şu konuda birkaç kelime etmek istiyorum:

Değerli arkadaşlar, şu saate kadar hep Sayıştay kanununu günlerce görüşüyoruz. Sayıştay kanununu bir tarafa bırakalım, Sayıştayın raporlarının sonucu, gelelim, biraz Büyük Millet Meclisine gelelim, gelelim buraya. Orada, herkes her şeyi söyledi. Ben dokuz yıldır buradayım, acaba bugüne kadar, Sayıştayın Meclise gönderdiği tüm raporlarda her şey dört dörtlük, çok mu güzel? Hiçbir yolsuzluk, hiçbir yasaya aykırılık yok mu acaba? Ben bunu merak ediyorum. Bugüne kadar görmedim, bir Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi olarak da görmedim. Demek ki Sayıştayın Meclise gönderdiği tüm raporlar dört dörtlük, hiç kimse suçlu değil, herkes görevini dört dörtlük yapmış. Ama arkadaşlar ya, sonuç ne, sonuç? Ne eylem yapıldı? Meclis ne eylem yaptı arkadaşlar? Bir rapor, emek veriyor insanlar, günlerce emek veriyor insanlar ama sonuçta sonuç ne oluyor? Raporlar geliyor Meclise, acaba dolaplarda bekliyor mu?

Değerli arkadaşlarım, ben dokuz yıldır Meclise gelen Sayıştay raporlarında bir eylem, bir suç duyurusu veya “Aferin, sen görevini çok iyi yapmışsın. Bravo bu kuruma.” diye bir şey görmedim arkadaşlar. Yani biz niye bu raporları hazırlıyoruz? Günlerce, Sayıştayda binlerce insan çalışıp niye bu raporları hazırlıyor arkadaşlar? Meclise ve halka hesap veriyor değil mi? Kamu adına hesap veriyorlar ama kamu adına hesap soran Türkiye Büyük Millet Meclisi bu raporları ne yapıyor arkadaşlar? Ben işin burasındayım. Enerji KİT’leriyle ilgili yukarıda günlerdir bekleyen rapor var. Burada devlet, kamu zararı var, hazine zararı var ama her nedense raporlar geliyor… Daha öncesini de merak ediyorum yani dokuz yıl öncesinin Türkiye Büyük Millet Meclisini de merak ediyorum. Acaba Türkiye Büyük Millet Meclisine bu raporlar geliyor, ne yapılıyor? Sonuç ne? Ben bugüne kadar görmedim. İçinizde bunu bilen, “Bu böyle işliyor.” diyen bir arkadaşınız varsa gelsin, beni aydınlatsın arkadaşlar.

Arkadaşlar, bu raporlar… Hiçbir şekilde iyi yapanla kötü yapan ayrılmıyor, suçluyla suçsuz aynı kefeye konuyor, hiçbir işlem yapılmıyor. Sonuçta Sayıştay çalışıyor, halk adına -güya- Türkiye Büyük Millet Meclisine raporlar geliyor ama Türkiye Büyük Millet Meclisi bu raporları değerlendirmiyor arkadaşlar, hiçbir etkisi de yok, sonucu da yok. Onurlu insan hesap verir, onurlu insandan hesap sorulur ama suçluyla suçsuzu ayrılmayan bir yerde ne hak olur ne adalet olur.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Durmuş, buyurun efendim.

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) –  Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemiz üzerinde söz almış bulunuyorum.

Evet, kısmen önerge İç Tüzük’e göre düzeltildi, doğru ama -burada bazı şeyleri konuşuyoruz, Türkiye'nin gerçeklerini konuşuyoruz- bunların kısmen düzeltilmesi yetmiyor değerli arkadaşlar. Bu hafta, AIDS ve HIV hastalığıyla ilgili bir haftaydı. Kızılay Başkanı konuştu televizyonda, ben de konuştum. Orada bir yaşındaki bebeklere kan veriliyor ve o kandan dolayı vücut dirençlerini kıran, immün yetmezliğine sebep olan HIV virüsünü alıyorlar, AIDS hastalığına tutuluyorlar ve Başkanımızın açıklaması: “Yapılacak bir şey yok, dünyanın her yerinde de bunlar oluyor.”

Değerli arkadaşlarım, bugün kan ürünlerini üreten merkezlerde kan alınan donörler kayıt sistemine kaydediliyor -bilgisayar, bilgi işlem kayıt sistemine alınıyor- ve bunların altı aylık düzenli kontrolleri yapılıyor. Bu kontrollerin sonunda, bunlara hepatit virüsü bulaşmış mı, HIV virüsü bulaşmış mı, bunlar takip ediliyor. Dolayısıyla, bizim donörümüz bilgisayar ortamında takip edilen bir donör olduğu zaman, bir daha birine kan verildiğinde, o kan vermekten dolayı küçücük bebekler bu amansız hastalığa yakalanmaz. Bu tedbir mümkündür.

Burada iki gün evvel hastane enfeksiyonlarını konuştuk, Sayıştayımızın hazırladığını. Kadere bakın, bir gün sonra Afyon’da 7 tane hastamız gözünü kaybetti. Neden? Enfeksiyondan.

Değerli arkadaşlarım, Sağlık Bakanlığı hastanelerinde performans uygulaması var. Bir hastayı ameliyathaneye aldığınız zaman, o ameliyat bittiğinde, ikinci ameliyat alınmadan ameliyathane temizliği yapılır. Hastane içindeki, ameliyathanedeki enfeksiyonların yüzde 58’i sağlık çalışanlarının hava yollarındaki enfeksiyonlardır. Öyle bir trafik kurmuşlar ki çok para alacağız diye, hastanın biri çıkıyor, temizliğe fırsat vermeden ikincisi giriyor. Böyle fabrikasyon bir ameliyat sistemi dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Her cuma günü hastanenin her yerinden örnekler alınır, mikroplar kontrol altına alınır ama görünen o ki yarın kamu hastanelerinde sizler, bizler yatacak olursak bu riski taşıyacağız. Meclis Genel Kurulunun gündemine getiriyoruz biz bu konuyu, o zaman desteğinizi istiyoruz.

Burada söylemek istediğim şey şu: Burada ifade edilenler muhalefetin ağzından söylendiği için havada kalıyor. Meclis Genel Kurulu, Türkiye Büyük Millet Meclisi, “Sağlık Bakanlığı hastanelerinde yapılan ameliyatlara bağlı olarak ne kadar vakada enfeksiyon ortaya çıkıyor?”u araştıracak bir komisyon oluşturmalıdır. Bu ameliyat ritmi azaltılmalıdır.

Türkiye’de sezaryenle doğum -daha evvel de ifade ettim- dünyada yüzde 7 oranında iken Türkiye’de yüzde 40’a çıkmıştır. Parasal endikasyonlu ameliyatlar, performansa dayalı, para alacağım diye yapılan işlemler külliyen tıbbi kurallara aykırıdır ama Bakanlık diyor ki: “Biz Sandıklı’daki hastaneyi kapattık.” Hayır, hastaneyi kapatmadınız, siz o ameliyathaneyi geçici süreyle kapattınız ama o para kazanma hırsı orada oldukça, enfeksiyonlara dikkat edilmedikçe yeni hastalar olmaya devam edecek, birçoğu da basına yansımayacak, insanlar uzuvlarını, hayatlarını kaybetmeye devam edecekler.

Bizde, Mecliste bu kadar ilgisizlik olursa -üzülüyorum- bu toplum daha çok can verecek, daha çok gözünü kaybedecek.

MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) – Kendi grubuna bak kendi grubuna, kaç kişi var?

OSMAN DURMUŞ (Devamla) – Sen orada rahatsız olacağına dinlesen daha iyi olur, benim grubum dinlemiyorsa. Meşgul eden senin arkadaşların.

Teşekkür ederim, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Durmuş.

Evet, birlikte işleme aldığım önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Kanun Teklifinin Geçici 1 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                              Mustafa Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları

“Geçici Madde 1- Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan Sayıştay raporlarının ve bu Kanunun 79 uncu maddesi uyarınca hazırlanan denetim sonuçlarının Mecliste görüşülme esas ve usulleri Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde belirtilir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz. 

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

TBMM’nin iç işleyişinin İçtüzükle düzenlenmesi gerektiğinden bu önerge hazırlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde geçici madde 1’i oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 2 üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Kanun Teklifinin Geçici 2. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “başsavcı” ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Nurettin Canikli

Fahrettin Poyraz

 Ayhan Sefer Üstün

 

Giresun

Bilecik

Sakarya

 

Yılmaz Tunç

A. Kerim Aydemir

 

 

Bartın

Ağrı

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin Geçici 2 nci maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                        M. Akif Hamzaçebi

                                                                                                                 Trabzon

“(1) Bu Kanunda öngörülen, denetime ilişkin yönetmelik, standart, rehber ve diğer düzenlemeler en geç üç ay, diğer konulara ilişkin yönetmelikler ise en geç altı ay içinde çıkarılır.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan. 

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, Sayın Başkanım, gerekçeyi mi okutayım?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Sayıştay, yaklaşık yüz denetçiyi beş yıl önce ikincil mevzuatı hazırlamak amacıyla görevlendirmiş bulunduğundan denetime ilişkin ikincil mevzuat hazırlanmıştır ve dolayısıyla en geç üç ay içinde çıkarılabilecektir. Diğer konulara ilişkin yönetmeliklerin de yasanın bir an önce uygulamaya geçmesi için en geç altı ay içinde çıkarılması doğru bir tercih olacaktır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…  Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Kanun Teklifinin Geçici 2. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “başsavcı” ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                               Fahrettin Poyraz (Bilecik) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz. 

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Savcı ile ilgili olarak yapılan düzenlemeye uyum sağlamak amacıyla hazırlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda geçici madde 2’yi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici madde 3 üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Kanun Teklifinin Geçici 3. maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

 

Mustafa Elitaş

Fahrettin Poyraz

Mehmet Sekmen

 

Kayseri

Bilecik

İstanbul

 

Hayrettin Çakmak

Yılmaz Tunç

 

 

Bursa

Bartın

 

“(2) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce başlanmış seçim, denetim ve hükme bağlama işlemleri 832 sayılı Kanun hükümlerine göre sonuçlandırılır.”

T.B.M. Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 510 sayılı yasa teklifinin geçici 3. maddesinin 5 nolu fıkrasının aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ederim.

                                                                                                              Kamer Genç

                                                                                                                  Tunceli

5- Diğer kanunların, 832 sayılı kanuna istisna getiren hükümleri hariç, 832 sayılı kanuna yapılan atıflar bu kanuna yapılmış sayılır.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Genç, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanunun sonuna doğru geldik. Kanunun geçici 3. maddesinin beşinci fıkrasının değiştirilmesiyle ilgili olarak verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Önergemizin mahiyeti bu.

Zaman zaman birçok kanunda, işte, bu kurumların yaptıkları harcamalar Sayıştay denetimine tabi değildir diye birçok yerde hüküm var.

Şimdi, bizim getirdiğimiz önergede diyoruz ki: Çeşitli kanunlarda Sayıştay denetimine tabi olmadığı belirtilen hükümler hükümsüzdür. Yani devletin bütün faaliyetlerinin Sayıştay denetimine tabi olması gerekir diyoruz.

Mesela bunların başında TOKİ gelir sayın milletvekilleri. TOKİ’yi düşünebiliyor musunuz? Tabii, Tayyip Bey’in kasası, korkunç, devasa bir şirket. Türkiye'nin en güzel yerlerinde, gidiyorlar, arazileri alıyorlar, devletin arazileri kendilerine tahsis ediliyor ve orada istediği miktarda, istediği imar değişikliğini yapıyor, istediği nitelikte inşaat yapıyor, ondan sonra istediği firmalardan, istediği fiyattan malzeme alıyor, gidiyor, devletin çeşitli kurumlarından ihale alıyor. Mesela işte Ankara’da Danıştay binasının yapılması TOKİ’ye verilmiş ama TOKİ de onu getirmiş, EVYAP’a vermiş. İstanbul’da bilmem devasa, büyük adliye sarayını TOKİ yapıyor ama bunu yine getirmiş, kime vermiş? Kendisine yandaş bir şirkete vermiş. Yani bu kadar devletin içinde korkunç derecede ekonomik güç kullanan bir devlet şirketi denetime tabii değil, Tayyip Bey ne derse o olur; şunu şuraya ver, buraya ver, bunu buraya ver, buraya verin. Böyle bir devlet anlayışı olmaz. Bu ancak diktatörlük rejimlerinde olan bir harcama sistemi ve dolayısıyla yani burada artık vatandaş “Ben vergi veriyorum. Bu vergi doğru kullanılıyor.” Bu, tamamen beyhude bir düşünce tarzı. Ayrıca devletin en kıymetli varlıkları getirip -hatta yakında belki camilerini, belki… Okulları zaten yapıyorlar- TOKİ tarafından o büyük alanları alacak, istediği gibi kullanacak. Biz diyoruz ki: Devletin bu kadar faaliyetlerini kullanan bir özel şirketin hiç olmazsa hiç birisinin denetim dışında kalması mümkün olmaması lazım. Aksi takdirde devlet diye bir devlet olmaz. Arkadaşlar, zaten bu kanunla getirilen sistemde devlet denetimi dışında kalmıştır. Şimdi, kamu iktisadi teşebbüslerinin denetimi nasıl olacak? Yüksek Denetleme Kurulunu kaldırdık, Sayıştayın denetimine verdik. O denetim raporları nerede incelenecek? Bana göre burada yapılması gereken, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki KİT Komisyonunun gelen Sayıştay raporlarını incelemesi lazım. Sayıştay raporları… Artık KİT Komisyonunun bir anlamı kalmadı. Yani KİT ne yapıyordu? Yüksek Denetleme Kurulunun KİT’lerde yaptığı denetim nedeniyle gelen raporları o da inceliyordu. Şimdi KİT’lerin hiçbirisi artık Yüksek Denetleme Kurulu tarafından denetlenmiyor. Dolayısıyla, sayın milletvekilleri, ne olacak bunlar? Yani o kadar eksik, o kadar gerçek dışı bir kanun getirildi ki burada müzakeresiz… Maalesef AKP’li milletvekilleri her şeye “Hayır.” diyorlar.

Biraz önce bir madde kabul ettik. Sayıştay mahkeme olmadığı hâlde cumhuriyet savcısı soruşturma yetkisini verdik. Düşünebiliyor musunuz, bir Sayıştay meslek mensubu eğer şahsi bir suç işlerse o Sayıştay meslek mensubunun şahsi suçunu soruşturma yetkisini Sayıştaya verdik. Bunu neye göre veriyorsunuz? İşte sizin içinizdeki hukukçular çıksın, söylesin. Sayıştay mahkeme mi? Değil. Yüksek mahkeme de değil. Dolayısıyla öyle bir kanun getirildi ki… Maalesef, burada, işte -Sayıştay- nasılsa biz bunlara çok lâyüsel yetkiler verdik, bu lâyüsel yetkileri verdiğimiz için yani istediğimiz gibi yönlendirebileceğimiz bir kurum hâline getirdik anlayışıyla hareket edildi. Ama değerli milletvekilleri, Sayıştayın bu şekilde görev yapması mümkün değil.

Şimdi, düşünebiliyor musunuz, Sayıştay üyesi bir suç işlediği zaman ta gidecek, Genel Kurulunda üçte 2 çoğunlukla bir karar alacak ki gelsin gitsin, yargıda yargılansın. Bu, Türkiye’de hangi kurumda olan imtiyaz? Ama maalesef biz bunları söyledik, para etmedi. Ama tabii size ne söylesek de boş.

Geçen gün, işte bu WikiLeaks belgeleri açıklandı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Genç, konuşmanızı tamamlayınız efendim.

KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, Tayyip Bey… Bakın, pazarı pazartesiye bağlayan gece bunlar açıklandı. Tayyip Bey pazartesi günü büyük ödülü almak için çok demokrasi kahramanı kadayıfa, şey Kaddafi’ye gitti… Kadayıf değilmiş de… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

HASAN KARA (Kilis) – Ne konuştuğunu bilmiyorsun, otur yerine!

KAMER GENÇ (Devamla) – Neyse, Kaddafi buna o büyük ödülü verdi. Şimdi ona sordular: “Bu WikiLeaks, bunlar nedir? Burada senin hani İsviçre bankalarında paran mı var?” dedi. “Ya, vallahi hele bir bakayım.” dedi, “Eteklerindeki taşları döksünler.” dedi. Sonra Ahmet Davutoğlu’nu Amerika’ya gönderdi. Ahmet Davutoğlu gitti, orada birtakım işleri hallettikten sonra… Tayyip Bey ondan sonra geldi, burada kral kesildi. “Vay efendim, bunları söyleyenler de alçaktır, yayanlar da alçaktır.” dedi. Ben bunları konuşuyorum. Eğer bu “laf yayan” anlamına geliyorsa o küfrü kendisine iade ediyorum. Onu da söyleyeyim yani.

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Ağırına mı gitti? Niye gocunuyorsun? Demek ki işin içinde sen de varsın!

KAMER GENÇ (Devamla) – Onun için, yani insanlar devletin hangi kademesinde olursa olsun ne konuşacağını iyi bilmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMER GENÇ (Devamla) – Türkiye bu belgelerden dolayı çok büyük bir ayıp altındadır, bu ayıbı temizlemesi lazım. Burada böyle bağırmakla, çağırmakla olmaz.(CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Kanun Teklifinin Geçici 3. maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                                             Yılmaz Tunç (Bartın) ve arkadaşları

“(2) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce başlanmış seçim, denetim ve hükme bağlama işlemleri 832 sayılı Kanun hükümlerine göre sonuçlandırılır.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce başlamış olan seçim işlemlerinin de bir tereddüde sebep olmaması için 832 sayılı Sayıştay Kanununa göre sonuçlandırılması amacıyla hazırlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda geçici madde 3’ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici madde 4 üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin Geçici 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                        M. Akif Hamzaçebi

                                                                                                                 Trabzon

“(2) Sayıştaya devredilen Yüksek Denetleme Kurulunda, devir tarihi itibarıyla çalışmakta olan; başkan ve üyeler ile başdenetçi, denetçi ve denetçi yardımcıları başka bir işleme gerek kalmaksızın ve kadro şartı aranmaksızın kazanılmış hak aylık derecelerine uygun Sayıştay uzman denetçisi, Sayıştay başdenetçisi, Sayıştay denetçisi ve Sayıştay denetçi yardımcısı kadrolarına atanmış sayılır. Sayıştay uzman denetçiliğine atanmış sayılan başkan ve üyeler ile başdenetçi ve denetçilerin birinci sınıfa ayrılmalarına ve uygulamaya ilişkin hususlar bu Kanun çerçevesinde Sayıştay Genel Kurulunca belirlenir.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 510 sıra Sayıştay Kanununun geçici 4'üncü maddesinin 2'nci bendinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Kalaycı

Nevzat Korkmaz

Emin Haluk Ayhan

 

Konya

Isparta

Denizli

 

K. Erdal Sipahi

Oktay Vural

 

 

İzmir

İzmir

 

"Sayıştaya devredilen Yüksek Denetleme Kurulunda, devir tarihi itibarıyla çalışmakta olan; başkan ve üyeler başka bir işleme gerek kalmaksızın ve kadro şartı aranmaksızın Sayıştay üyesi; başdenetçi, denetçi ve denetçi yardımcıları kazanılmış hak aylık derecelerine uygun Sayıştay uzman denetçisi, Sayıştay başdenetçisi, Sayıştay denetçisi ve Sayıştay denetçi yardımcısı kadrolarına atanmış sayılır. Sayıştay uzman denetçiliğine atanmış sayılan başdenetçi ve denetçilerin devir tarihi itibarıyla birinci sınıfa ayrılmalarına ve birinci sınıftaki kıdemlerine ilişkin hususlar, Yüksek Denetleme Kurulunda meslek mensubu olarak geçen sürelerin tamamı, bunun dışındaki hizmet sürelerinin ise üçte ikisi Sayıştay'da meslek mensubu olarak geçmiş gibi dikkate alınmak suretiyle bu Kanun çerçevesinde Sayıştay Genel Kurulunca belirlenir. Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar, Yüksek Denetleme Kurulu meslek mensubu kadrolarından emekliye ayrılmış olanların da aynı usul ve esaslara göre intibak işlemleri Sayıştay ve Sosyal Güvenlik Kurumunca müştereken belirlenir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi mi okutayım Nevzat Bey?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Gerekçe Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Benzer görev yapmaları nedeniyle birleştirilmelerine karar verilen Sayıştay ve Yüksek Denetleme Kurulunda benzer unvanlarda çalışanların hak kaybına uğramalarını önlemek için Yüksek Denetleme Kurulu Başkan ve üyelerinin de Sayıştay üyeliğine seçilmiş sayılmaları amaçlanmıştır. Anayasanın 160 ncı maddesinde "...Sayıştayın kuruluşu, işleyişi, denetim usulleri, mensuplarının nitelikleri, atanmaları, ödev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri ve diğer özlük işleri, başkan ve üyelerinin teminatı kanunla düzenlenir." denildiği ve Yüksek Denetleme Kurulu üyeliğine atanabilme nitelikleri ile Sayıştay üyeliğine seçilme nitelikleri benzerlik taşıdığı için bir kereye mahsus kanunla böyle bir düzenleme yapmanın hakkaniyetin gereği olduğu düşünülmektedir.

Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulundaki meslek mensupları, 72 sayılı KHK'nin 5. maddesine göre; Kurul Başkanı, Kurul üyeleri ile başdenetçi, denetçi ve denetçi yardımcılarından ibaret olup, anılan Kanun Hükmünde Kararnamenin 15 ve 16. maddelerine göre, Kurula denetçi olarak atanabilmek üç durumda mümkün olmaktadır.

- Yüksek Denetleme Kuruluna atanmanın birinci yolu; Hukuk, İdare, İktisat, Ticaret,  İşletme  konularıyla ilgili lisans diploması veren yüksek   öğrenim kurumlarından birini bitirmiş ve en az on yıl kamu kurum ve kuruluşlarında çalışmış olmakla beraber, KHK'nin 15/b maddesinde sayılan yönetici görevlerinde belirli sürelerle bulunmuş olmaktır.                       

- Yüksek Denetleme Kuruluna atanmanın ikinci yolu; yüksek veya lisansüstü öğrenim yapmış mühendis olmak veya uzman veteriner hekimlerden meslekleriyle ilgili işlerde en az on yıl çalışmış olmaktır.

-Yüksek Denetleme Kurulu'na atanmanın üçüncü yolu ise; denetçiler için aranan öğrenimleri görmüş olmak, 30 yaşını geçmemek ye yarışma sınavında başarılı olmaktır.

Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanununun geçici 4/2 nci maddesi ile Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu'nun personeli, araç, gereç ve her türlü taşınır ve taşınmaz malları ve bütçesi Sayıştaya devredilmiştir. Bu devir sırasında uzman denetçi kadrolarına atanmış sayılacak Yüksek Denetleme Kurulu Başdenetçilerinin Sayıştay'da birinci sınıfa ayrılmalarında uygulanacak yöntemler ve burada elde edilecek kıdem hakkında herhangi bir kıstas belirlememiş bu konudaki uygulamaya ilişkin tüm yetki yasama organı tarafından Sayıştay Genel Kuruluna devredilmiştir.

Devredilen bu yetkiye ilişkin Kanun metninde "Sayıştay uzman denetçiliğine atanmış sayılan başdenetçi ve denetçilerin birinci sınıfa ayrılmalarına ve uygulamaya ilişkin hususlar bu Kanun çerçevesinde Sayıştay Genel Kurulunca belirlenir." denilmektedir.

Sayıştay Genel Kurulunun intibaklara ait söz konusu yetkisini kullanması sırasında, Yüksek Denetleme Kurulunda uygulanan atama yöntemlerinin, Sayıştayda çalışan meslek mensupları ile birebir uyumlaştırılabilmesi Yüksek Denetleme Kuruluna meslek mensubu atanmasındaki farklılıklar nedeniyle mümkün olamayabilecek ve kıdem ve intibaklara esas alınacak hizmetlerin tespitinde mağduriyetler doğabilecektir. Özellikle Yüksek Denetleme Kurulu'nda Üyeliğe seçilme hakkı elde etmiş Başdenetçilerin mağduriyeti gündeme gelebilecektir. Dolayısıyla, şahsi davalar sebebiyle birçok hukuki ihtilaf doğabilecektir.

Bu nedenle, Kanunun 18. maddesinde meslek mensubu sayılmamalarına rağmen, meslek mensuplarının haklarından yararlandırılan Sayıştay Savcılarının Sayıştay dışında geçen hizmetlerinin üçte ikisinin Sayıştayda geçmiş gibi varsayılmasına ilişkin hükme, Ek 4 üncü maddede yer verilmiştir.

Ayrıca, söz konusu madde devir tarihi ibaresine yer verilerek başdenetçi, denetçi ve denetçi yardımcılarının intibaklarının Yüksek Denetleme Kurulu Başkan ve üyelerde olduğu gibi devir tarihi itibarıyla yapılması sağlanmak istenmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin Geçici 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                        M. Akif Hamzaçebi

                                                                                                                 Trabzon

"(2) Sayıştaya devredilen Yüksek Denetleme Kurulunda, devir tarihi itibarıyla çalışmakta olan; başkan ve üyeler ile başdenetçi, denetçi ve denetçi yardımcıları başka bir işleme gerek kalmaksızın ve kadro şartı aranmaksızın kazanılmış hak aylık derecelerine uygun Sayıştay uzman denetçisi, Sayıştay başdenetçisi, Sayıştay denetçisi ve Sayıştay denetçi yardımcısı kadrolarına atanmış sayılır. Sayıştay uzman denetçiliğine atanmış sayılan başkan ve üyeler ile başdenetçi ve denetçilerin birinci sınıfa ayrılmalarına ve uygulamaya ilişkin hususlar bu Kanun çerçevesinde Sayıştay Genel Kurulunca belirlenir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, gerekçeyi mi okutayım?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Fıkrada, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu Başkan ve üyelerinin birinci sınıfa ayrılmış ve dokuz yılını doldurmuş uzman denetçi kadrolarına atanmış sayılacağı belirtilmektedir. Birinci sınıfa ayrılma ve dokuz yılını doldurma 2802 sayılı Kanunda ve bu Kanuna göre Sayıştay Genel Kurulunca hazırlanan birinci sınıfa ayrılmaya ilişkin ilke kararında öngörülen şartların yerine getirilmesiyle elde edilen bir haktır ve bu şartları yerine getirmeyenlerin belli bir göreve atanmış olmakla bu haklardan yararlandırılmasının Anayasanın hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacağı düşünülmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici madde 4’ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.46

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.07

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Fatih METİN (Bolu)

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26’ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

510 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Teklife yeni geçici madde eklenmesine ilişkin bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

510 sıra sayılı Sayıştay Kanunu Teklifine aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nurettin Canikli

M. Akif Hamzaçebi

Oktay Vural

 

Giresun

Trabzon

İzmir

 

Nuri Yaman

Fahrettin Poyraz

 

 

Muş

Bilecik

 

Geçici Madde 5- (1) Türkiye Büyük Millet Meclisinin, 23 üncü Dönem 2 nci Yasama Yılı 1/10/2007 tarihli 1 inci Birleşimine ait Tutanak Dergisine ekli 1 numaralı Gelen Kağıtlar Listesinde Tezkereler kısmında yayımlanan Sayıştay Başkanlığı tezkerelerinden (3/12) ila (3/84) esas numarası (bu numaralar dahil) verilmiş bulunan 73 adet Sayıştay Başkanlığı tezkeresi işlemden kaldırılmıştır.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, hiç olmazsa Hükûmet bir açıklama yapsın.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 77 nci maddesi yasama dönemi bitiminde, hükümsüz sayılacak işleri göstermiştir. Bu kapsamda belirtilmeyen Sayıştay Başkanlığı tezkereleri hükümsüz sayılmamaktadır. 832 sayılı Sayıştay Kanununun 25, 28, 87 ve 88 inci maddelerine dayanılarak TBMM'ye arz edilen 73 adet Sayıştay Başkanlığı tezkeresinin işlemden kaldırılmasına bu önerge ile imkân tanınmaktadır.

Söz konusu tezkereler; Devlet Üretme Çiftlikleri Genel Müdürlüğüne Bağlı Döner Sermayeli İşletmelerin 1966, 1967, 1968, 1969, 1970, 1971, 1972, 1973 yılları konsolide bilançoları, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığına Bağlı Döner Sermayeli Sağlık Kurumları ve Esenleştirme (Rehabilitasyon) Tesislerinin 1965, 1966, 1967, 1968, 1969, 1970, 1971, 1972 Bütçe Yılları Konsolide Bilançoları, Devlet Orman İşletmeleriyle Kereste Fabrikaları ve Ana Tamirhane ve Yedek Parça Depo Müdürlükleri Saymanlıklarının 1966, 1967, 1968, 1969, 1970, 1971, 1972, 1973 Yılları Konsolide Bilançoları; İçişleri Bakanlığı Sivil Savunma İdaresi Başkanlığı Fon Saymanlığının 1968, 1969, 1970, 1971, 1972, 1973, 1974, 1975 Takvim Yılları Genel Bilançoları, Tarım Bakanlığına Bağlı Çumra Sulu Ziraat İstasyonu, Tarsus Sulu Ziraat, Ankara Toprak ve Gübre, Eskişehir Topraksu, Menemen Sulu Ziraat Araştırma Enstitüleri Döner Sermayelerinin 1967, 1968, 1969 Yılları Genel Bilançoları, Tekel Genel Müdürlüğüne Bağlı Döner Sermayeli İşletmelerin 1967, 1968, 1969, 1970, 1971, 1972, 1973 Bütçe Yılı Konsolide Bilançoları, Tarım Bakanlığı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Genel Müdürlüğüne Bağlı Döner Sermayeli İşletmelerin 1969, 1970, 1971, 1972, 1973, 1974, 1975 Yılları Genel Bilançoları, Köyişleri Bakanlığı Topraksu Genel Müdürlüğüne Bağlı Döner Sermayeli İşletmelerin 1967, 1968, 1969, 1970, 1971, 1972 Yılları Genel Bilançoları, Yalova Kaplıcaları İşletme Saymanlığının 1969, 1970, 1971, 1972, 1973, 1974, 1975 Bütçe Yılları Hesap ve İşlemleri gibi tezkereleri kapsamaktadır.

Görüldüğü üzere, söz konusu tezkereler güncelliğini yitirmiştir. Bu tezkerelerin ele alınmasının yararı ve anlamı olmadığı gibi dönem başlarında gereksiz iş yüküne ve kırtasiyeciliğe sebebiyet vermektedir.

BAŞKAN – Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, böylece teklife yeni geçici madde 5 eklenmiştir.

83’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

84’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri, üçüncü bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Teklifin tümü açık oylamaya tabidir ama oylamadan önce oyunun rengini belirtmek üzere Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç’in söz talebi vardır.

Oyunun rengini belirtmek üzere aleyhte Sayın Genç, buyurun efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 510 sıra sayılı Yasa Teklifi’nin sonuna geldik. Teklifi her yönüyle çok sakıncalı bulduğum için aleyhte, kısa da olsa, beş dakikalık zaman içinde düşüncelerimi açıklamak istiyorum.

Bir Sayıştay getirdik. Sayıştayın kendisi yüksek yargı olmadığı hâlde yüksek yargıdan daha üstün statüye getirdik. Sayıştayda çalışanlara ayda yüzde 50 fazla mesai ve normal mesaiden de 3 katı fazla mesai veriyoruz. Ama peki, adliye mahkemelerinde, Danıştayda, Yargıtayda çalışan yargı mensuplarına niye bu ödemeleri vermiyoruz?

Şimdi size basit olarak özetleyeyim: Sayıştay denetçisi ile Sayıştay denetimi başlıyor. Sayıştay denetçisi çantasını aldı belediyeye gitti, herhangi bir daireye gitti. Bu Sayıştay denetçisi arkadaşımız yüksekokulu bitirdikten sonra Sayıştayda kısa bir staj görmüştür. Çoğunun da mesleğe kabullerini, şartlarını biliyoruz; büyük bir kısmı belli düşüncedeki insanlar. Karşı düşüncedeki insanlar olduğu zaman onlar da zaten eleniyorlar. Şimdi, Sayıştay denetçisinin devleti tanıması lazım, yani devletin bütün kanunlarını bilmesi lazım, idari usul ve esasları bilmesi lazım. Bir rapor düzenleyecek. Neye göre düzenleyecek raporu? Kamu zararı var mıdır, yok mudur diye o yönden oluşturacak. Kamu zararı nedir? 5018 sayılı Kanun’da gösterilmiş. Sadece hesapları toplayacak, ondan sonra neticeye bakacak. Kamu kaynaklarının verimli, etkin, ekonomik kullanılıp kullanılmadığına bakmayacak. Dolayısıyla, gelecek o rapor dairede karara bağlanacak, ondan sonra da o usul içinde gidecek. Bir defa, burada, temel, denetçi raporu olduğuna göre, denetçi raporunun denetimi sağlıklı şekilde yapabilecek nitelikte olması lazım. Maalesef bu nitelik, bu denetçi raporunda yok. Dolayısıyla, devri iktidarınızda teftişleri de kaldırdınız, müfettiş denetimini de kaldırdınız. Kaldı, kaldı, devletin bütün organları Sayıştay denetimine kaldı. Ee, Sayıştay denetimi de bu arkadaşlar. Bu raporlar kim tarafından incelenecek? Biraz önce “Efendim, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından incelenecek…” Ne zaman bu tüzük değişikliği yapılacak? Yok. Yani AKP’nin bir kadı zihniyeti var. Kadının biri demiş: “Helal-haram ver Allah’ım, kadı kulu yer Allah’ım.” Maalesef, bu zihniyet size de hâkim oldu. Böyle bir zihniyeti de devlet yönetimi hâline getirdiniz. Dolayısıyla, bu zihniyetle devlet yönetilemez. Devletin şeffaf olması lazım, devletin bütün faaliyetlerinin enine boyuna tartışılması lazım, bir kör kuruşun dahi hesabının sorulması lazım. Ama KİT Komisyonunda görüyoruz, adam getirmiş kendi -Tayyip Bey’in- arkadaşını atamış oraya, günde 500 dolar harcırah veriyor arkadaş. Bırak kendisi yanındaki 500 dolar veriyor. Bir bakıyorsunuz, devletin boru hatlarını veriyorlar kendi yandaşlarına, 75 milyon dolar, 80 milyon dolar, ondan sonra bir hesaplar yapıyor, kaba kuvvetle, ya acaba şurada şu kadar fazla… Yani esas o işi ihale ederken gerekli olan şartname hazırlanmadan böyle işte yandaşlara devletin kaynaklarını aktarmak için yapılan böyle bir kıyaklıklar, böyle bir uygulamalar…

Devlet niye iflas ediyor arkadaşlar? Devlet, denetim olmadığı zaman iflas ediyor. Bugün bakanlıkların… Eskiden Muhasebe-i Umumiye Kanunu yürürlükteyken hiç olmazsa orada ihaleler usulüne göre yapılmış mıdır, yapılmamış mıdır, muhasebe müdürleri gerekli denetimi yapıyordu. Şimdi onların hepsi kaldırıldı. Yerine ne var? Efendim ödenek var mıdır? E artık ihaleleri de maalesef denetleyemiyorsunuz?

Şimdi belediye başkanları lâyüsel hâlde. İşte Ankara Belediye Başkanı… Üç tane Ankara’da inşaat var. Birisi, Gölbaşı’nda yapmış, hiçbir şeye yaramıyor, 5-6 trilyon para oraya harcamış. Yine Eskişehir Yolu’nda bir demir yığını yapmış, 7-8 trilyon oraya harcamış. Yine bu Millî Kütüphane’nin karşısında dükkânlar yapmış, 7-8 trilyon oraya atmış. Kimse hesap sormuyor arkadaşlar. Öte tarafta, devlete bu kişinin 4 katrilyon lira borcu var. Kimse hesap sormuyor. Yani peki, bu devlet, belediyelerden nasıl ve hangi esaslara göre hesap soracaksınız? Devletin harcamalarının usulüne uygun olup olmadığını nasıl hesap soracaksınız? Getirdiğiniz bu kanunla kendinizi kandırıyorsunuz. Bu, devlete denetimi yapmaz. Bu kanunla tavuk kümesini denetleyemezsiniz, değil devletin faaliyetlerini denetlemek. Bu kanunda tavuk kümesini denetleyecek hükümler yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Genç, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun.

KAMER GENÇ (Devamla) – O itibarla, keşke bu kanun, daha böyle ülkenin ihtiyaçlarına cevap verebilecek, hırsızlık yapanların hırsızlık şevklerini kıracak, devletin kaynaklarını en iyi şekilde kullanacak bir anlayışla hazırlansaydı, ama ben anlamıyorum; yahu siz bu devletin sanki dışındaki bir kitle misiniz? Bu devlette dürüst yönetilmek sizi rahatsız mı ediyor? Bu devlete hukukun genel kurallarına uygun bir denetim sistemini getirmek sizi rahatsız mı ediyor? Demek ki sizde bir korku var ki bu devletin sağlıklı olarak yönetilmesini istemiyorsunuz, denetimi kaldırıyorsunuz. Demek ki perde arkasında, birilerinin dediği gibi, dışarıdaki bankalarda paralar mı var, ne var? Bunları demek ki bir gerekçeye…

ALİ İHSAN MERDANOĞLU (Diyarbakır) – Atma, atma!

KAMER GENÇ (Devamla) – Yahu ne atmayayım! İşte, denetimden korkan insanların herhâlde arkalarında bir kusurları var, bir ayıpları var, bunu örtbas etmek için bu kanunları getiriyorlar.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, biraz önce de arz ettiğim gibi, teklifin tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen milletvekili arkadaşlarımızın oy pusulalarını oylama için öngörülen iki dakikalık süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar varsa, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyun rengini ve kendisinin ad ve soyadıyla imzasını taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen iki dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi açık oylama sonucu:

“Kullanılan Oy Sayısı

:

268

Kabul

:

254

Ret

:

  14 (x)

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

 

Yusuf Coşkun

Fatih Metin

 

Bingöl

Bolu”

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, böylece 510 sıra sayılı Sayıştay Kanunu Teklifi kabul edilmiştir.

                            

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

Haftalardır süren çok özverili çalışmalarınızdan dolayı ve grup başkan vekili arkadaşlarımızın, grup üyelerinin, milletvekili arkadaşlarımızın gösterdikleri uzlaşma çabası içerisinde bugün bu kanunu, Sayıştayımızın kanununu kabul etmiş oluyoruz. Sayıştayımız için, milletimiz için ve bütün toplumumuz için hayırlar getirmesini diliyorum ve sizlere bu konuda gösterdiğiniz özverili çalışmadan ve ilgiden dolayı ve özellikle grup başkan vekili arkadaşlarım başta olmak üzere, teşekkürlerimi, şükranlarımı sunuyorum. Hayırlı olsun efendim.

Saygıdeğer milletvekilleri, 4’üncü sırada yer alan Kütahya Milletvekili Soner Aksoy'un; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

4.- Kütahya Milletvekili Soner Aksoy'un; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (2/340) (S. Sayısı: 395)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

5’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanlığı ile Irak Cumhuriyeti Savunma Bakanlığı Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu‘nun görüşmelerine başlayacağız.

5.- Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanlığı ile Irak Cumhuriyeti Savunma Bakanlığı Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/781) (S. Sayısı: 459)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Gruplar arasındaki mutabakatı dikkate alarak ve bundan sonra da komisyonun bulunmayacağı anlaşıldığından, sözlü soru önergeleriyle, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 7 Aralık 2010 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Sizlere ve bizleri izleyen vatandaşlarımıza hayırlı akşamlar, hayırlı hafta sonları diliyorum efendim.

 

Kapanma Saati: 18.26