DÖNEM: 23 CİLT: 83 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
26’ncı
Birleşim
3 Aralık 2010 Cuma
(Bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile
konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş
alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN
KÂĞITLAR
III. - YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Ardahan
Milletvekili Saffet Kaya’nın, Ardahan ilinde temeli atılacak olan organize
sanayi sitesine ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, okullarda madde bağımlılığına ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, muharrem ayına ve önemine ilişkin gündem dışı
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Dünya Madenciler
Günü’ne ilişkin açıklaması
2.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçal’ın, Dünya Madenciler Günü’ne
ilişkin açıklaması
3.- Isparta
Milletvekili S. Nevzat Korkmaz’ın, Dünya Engelliler
Günü’ne ilişkin açıklaması
4.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
Dünya Engelliler Günü’ne ve muharrem ayına ilişkin açıklaması
5.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, muharrem ayına ve Dünya Madenciler Günü’ne
ilişkin açıklaması
6.- Samsun
Milletvekili Suat Kılıç’ın, muharrem ayına ilişkin açıklaması
7.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Dünya Engelliler
Günü’ne, Dünya Madenciler Günü’ne ve muharrem ayına ilişkin açıklaması
8.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Dünya
Engelliler Günü’ne ve muharrem ayına ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir’in, (6/2212) esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi (4/242)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan ve 19 milletvekilinin, Doğu Karadeniz’de yapılması
planlanan HES projelerinin etkilerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/941)
2.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakık ve 19 milletvekilinin, başta
eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümü olmak üzere bazı şüpheli ölüm
olaylarının ve faili meçhul cinayetlerin araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/942)
3.- Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş ve 19 milletvekilinin, engellilerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/943)
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 22 milletvekilinin, intihar olaylarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/944)
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
3.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği
Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (2/594) (S. Sayısı: 510)
4.- Kütahya
Milletvekili Soner Aksoy'un; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik
Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (2/340) (S. Sayısı: 395)
5.- Türkiye
Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanlığı ile Irak Cumhuriyeti Savunma Bakanlığı
Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Mutabakat
Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/781) (S. Sayısı: 459)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Samsun
Milletvekili Suat Kılıç’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, AK PARTİ
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
IX.- OYLAMALAR
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi’nin oylaması
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.04’te açılarak yedi oturum yaptı.
İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, 3 Aralık Dünya Özürlüler Günü’ne ilişkin gündem
dışı konuşmasına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer,
Manisa
Milletvekili Şahin Mengü’nün, televizyon kanallarına
lisans ve yayın izinleri konusunda yapılan ayrımcılıklara ilişkin gündem dışı
konuşmasına Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç,
Cevap verdiler.
İstanbul
Milletvekili Güldal Akşit,
Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı bir konuşma yaptı.
Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz,
Konya
Milletvekili Orhan Erdem,
Adana
Milletvekili Hulusi Güvel,
Dünya Özürlüler
Günü’ne;
Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Mevlânâ Haftası’na,
İlişkin birer
açıklamada bulundular.
Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, üniversite öğrencilerinin
barınma sorunlarının (10/937),
Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir ve 21 milletvekilinin, TOKİ’nin
faaliyetleri ile yolsuzluk iddialarının (10/938),
BDP Grubu adına
Grup Başkanvekili Batman Milletvekili Ayla Akat
Ata’nın, ameliyathanelerde çalışan hemşirelerin sorunlarının (10/939),
Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan ve 33 milletvekilinin,
kırmızı et ve hayvancılık sektörünün sorunlarının (10/940),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin
gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı
açıklandı.
Sayıştayın “Türkiye’de atık yönetimi ulusal düzenlemeler ve uygulama
sonuçlarının değerlendirilmesi, nedenlerinin ve alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla” hazırlamış olduğu denetim raporu üzerinde genel görüşme
açılmasına ilişkin önergenin, Genel Kurulun 2/12/2010
Perşembe günkü 25’inci Birleşiminde okunmasına ve görüşmelerinin aynı
birleşimde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi,
Gündemin “Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler”
kısmında yer alan (HES Projesi) (10/761) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesi’nin görüşmesinin Genel Kurulun 2/12/2010
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi,
Yapılan
görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Tokat
Milletvekili Reşat Doğru, Rize Milletvekili Bayram Ali Bayramoğlu’nun,
şahsına sataştığı iddiasıyla bir konuşma yaptı.
Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz,
Giresun
Milletvekili Murat Özkan,
Muğla
Milletvekili Gürol Ergin,
Rize Milletvekili
Bayram Ali Bayramoğlu’nun HES’lerle
ilgili yaptığı konuşmaya ilişkin birer açıklamada bulundular.
Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2’nci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/499) (S. Sayısı: 321),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
3’üncü sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen ve görüşmelerine devam olunan,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği
Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının (2/594) (S. Sayısı: 510)
görüşmeleri üçüncü bölümün 65’inci maddesine kadar kabul edildi, 65’inci
maddeyle ilgili önergeler üzerinde bir süre görüşüldü.
Devlet Bakanı
Egemen Bağış, Eskişehir Milletvekili H. Tayfun İçli’nin,
Hükûmete,
Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Devlet Bakanı
Egemen Bağış’ın konuşmasında CHP Genel Başkanına,
Eskişehir
Milletvekili H. Tayfun İçli, Devlet Bakanı Egemen Bağış’ın, şahsına,
Samsun
Milletvekili Suat Kılıç, İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Başbakana,
Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Sinop Milletvekili Engin
Altay’ın, Hükûmete,
Yalova
Milletvekili Muharrem İnce, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın,
CHP Grubuna,
Sataştıkları
iddiasıyla birer konuşma yaptılar.
İzmir
Milletvekili Oktay Vural:
Wikileaks İnternet Sitesinde yayınlanan belgelere,
Başbakanla ilgili
yaptığı Yahudi cesaret madalyası aldığına ilişkin açıklamasının, Samsun
Milletvekili Suat Kılıç tarafından yalanlanmasına;
Samsun
Milletvekili Suat Kılıç, İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Başbakana Yahudi
cesaret madalyası verildiğine dair sözlerine;
Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan, Wikileaks
İnternet Sitesinde yayınlanan belgelere;
Trabzon
Milletvekili Cevdet Erdöl, Afyonkarahisar
Milletvekili Halil Ünlütepe’nin konuşmasında geçen
sağlık kuruluşuna;
İlişkin birer
açıklamada bulundular.
Alınan karar
gereğince, 3 Aralık 2010 Cuma günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşime
22.59’da son verildi.
|
|
Şükran Güldal MUMCU |
|
|
|
Başkan Vekili |
|
|
Fatih METİN |
|
Yusuf COŞKUN |
|
Bolu |
|
Bingöl |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 37
II.- GELEN KÂĞITLAR
3 Aralık 2010 Cuma
Raporlar
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük
Konularında İşbirliği ve Kaçakçılığın Tespiti ve Önlenmesine İlişkin Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/450) (S. Sayısı: 577) (Dağıtma tarihi:
3.12.2010) (GÜNDEME)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Bahreyn Krallığı Hükümeti Arasında Gümrük Konularında
İşbirliği ve Karşılıklı Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/695) (S.
Sayısı: 578) (Dağıtma tarihi: 3.12.2010) (GÜNDEME)
3.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Lüksemburg Büyük Dükalığı Arasında
Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve
Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasını Değiştiren Protokol ve İlgili
Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/840) (S. Sayısı: 579) (Dağıtma tarihi: 3.12.2010) (GÜNDEME)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan ve 19 Milletvekilinin, Doğu Karadeniz’de yapılması
planlanan HES projelerinin etkilerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/941) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.10.2010)
2.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakık ve 19 Milletvekilinin, başta
eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümü olmak üzere bazı şüpheli ölüm
olaylarının ve faili meçhul cinayetlerin araştırılması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/942) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.10.2010)
3.- Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş ve 19 Milletvekilinin, engellilerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/943) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.10.2010)
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 22 Milletvekilinin, intihar olaylarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/944) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.10.2010)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Tacidar Seyhan’ın, İmralı Cezaeviyle
ilgili bazı iddialara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/15544)
2.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, terörist cenazelerine
yapılan işlemlere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/15572)
3.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Devletin yaptığı
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16399)
4.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, Kars iline Gazi ünvanı verilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16400)
5.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadol’un, İstanbul Valisinin
stant kurmak isteyen bir partiye izin vermediği iddialarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/16401)
6.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, memurlara yapılan giyecek yardımından gelir
vergisi kesilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16406)
7.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, KPSS’de branşlara göre soru sorulup sorulmayacağına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16407)
8.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici’nin, telefonlarının
dinlendiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16408)
9.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, üniversitelerde sivil polis
görevlendirilmesi uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16410)
10.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, erişimi engellenen internet sitelerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16411)
11.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, taşeronlaşma sorununa ve İşsizlik Sigortası
Fonuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16412)
12.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, Türkiye’nin iç ve dış borç toplamına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16415)
13.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Porsuk ve Ankara Çaylarındaki kirlenmeye ve termik
santral kurulacağı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16417)
14.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici’nin, çocuk yetiştirme
yurdundan kaçan 17 yaşındaki bir kız çocuğuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16418)
15.- Trabzon
Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlu’nun,
Yunanistan’daki camilerin durumuna ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16429)
16.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, bir derenin ıslah edilmesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16435)
17.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün bazı sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16436)
18.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün bazı sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16437)
19.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün bazı sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16438)
20.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün bazı sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16439)
21.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün bazı sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16440)
22.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün bazı sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16441)
23.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köye sulama göleti
yapılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16442)
24.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, bir Kazak işadamının
Türk vatandaşlığına kabul edilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16443)
25.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir’in, Karkamış Emniyet Amirliğinin Lojman ihtiyacına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16444)
26.- Hakkari
Milletvekili Hamit Geylani’nin, bazı imam ve öğretmenlerin
zorla korucu yapıldığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16445)
27.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, 3 Haziran 2010’da
düzenlenen bir yürüyüşle ilgili soruşturmaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16446)
28.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, Bodrum’da öldürülen
bir kadına ve medyanın cinsiyetçi diline ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16447)
29.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, yurt içi ve yurt dışında restore edilen eserlere
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/16457)
30.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Bakanlık personeline ödenen ek ödemeye ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16458)
31.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, orta vadeli programın geç hazırlanmasına ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16459)
32.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, bazı vergi oranlarına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16460)
33.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bursa’daki
öğretmen açığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16463)
34.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, sahte diplomalara YÖK
tarafından denklik onayı verildiği iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16464)
35.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, bir lise pansiyonunun sorunlarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16465)
36.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, teknik öğretmenlerin
sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16466)
37.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Anadolu
liselerindeki boş kontenjanlara yapılan yerleştirmelere ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16467)
38.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, 2007-2010 yılları arasında üniversitelerden
ilişiği kesilen öğrenci sayısı ve gerekçelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16468)
39.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, astsubayların
özlük haklarına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16469)
40.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, tek tip askerlik uygulamasına ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16470)
41.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, denizaltı alımı için açılan ihaleye ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16471)
42.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Suudi Arabistan’da ölen
vatandaşların ülkeye getirilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16490)
43.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Türk Telekom’un ödediği
Hazine payına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16491)
44.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, bir projenin desteklenmesine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16492)
45.- Ordu
Milletvekili Rahmi Güner’in, bazı yollara ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16493)
46.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, Konya’nın havalimanı
ihtiyacına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16494)
47.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, borç stokunun ve ödenen faizlerin GSYH’ye oranına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/16495)
3 Aralık 2010 Cuma
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat
PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN
(Bingöl), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
26’ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Ardahan ilinde temeli atılacak olan organize
sanayi sitesi hakkında söz isteyen Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’ya aittir.
Sayın Kaya, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Ardahan Milletvekili Saffet
Kaya’nın, Ardahan ilinde temeli atılacak olan organize sanayi sitesine ilişkin
gündem dışı konuşması
SAFFET KAYA (Ardahan) – Değerli Başkan, çok değerli milletvekili
arkadaşlarımız; yüce heyetinizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Yine, bugün, yüce Parlamentomuzun gündeminde olan serhat ilimiz Ardahan’ımızın
pazar günü yani ayın 5’inde çok önemli bir hizmetle karşı karşıya geldiğini
özellikle yüce Parlamentoyla paylaşmak adına söz almış bulunmaktayım. Dolayısıyla şahsınıza
da teşekkürlerimi sunuyorum. Ayın 5’inde Ardahan ilimizde yeni bir yatırıma
imza atacağız inşallah. AK PARTİ Hükûmeti döneminde
bölgemizde gerçekten cumhuriyet tarihinin en büyük hizmetleriyle
taçlandırıldığını ve Hükûmetimize ve Başbakanımıza, özellikle
bakanlarımıza buradan tekrar Ardahan halkı adına teşekkürlerimi ifade etmek
istiyorum. Şöyle ki: Ardahan ili üniversiteyle zaten çok ciddi bir anlamda
yatırım aldı. Tüm ilçelerimiz bundan yararlanmış olacak ve ilçelerimizin bundan
yararlanması demek bölgede insana ve eğitime yatırım anlamında son derece
önemli bir gelişmeydi. Dolayısıyla ayın 5’inde de yine iş, istihdam ve yatırım
bağlamında çok önemli bir projemiz hayata geçiyor ve Sanayi Bakanımızın da ayın
5’inde Ardahan’da olması hasebiyle organize sanayi sitemizin temelini atmış
olacağız. Ardahan ilimize organize sanayi sitesini inşallah hayata geçmesi
konusunda Hükûmetimizin bu konudaki katkılarını yüce
Parlamentoda özellikle Sanayi Bakanımızın hassasiyetini tebrik etmek istiyorum.
Hiç şüphesiz ki organize sanayi sitesi iş demek, aş demek, üretim demek,
istihdam demek. Hükûmetimizin bu anlamda bu
yatırımlarla bölgenin kalkınmasına, serhat ilimizin kalkınmasına,
Ardahan’ımızın kalkınmasına çok ciddi manada desteği olmuştur, cumhuriyet
tarihinin en büyük hizmetleri olmuştur ve yalnızca Ardahan değil, Türkiye’de,
özellikle AK PARTİ sekiz yıl içinde bir çığır açmıştır ve her yer inşaat
şantiyesine dönmüştür, Ardahan da bunlardan biridir. Dolayısıyla ayın 5’indeki
temel atma törenine özellikle Sanayi Bakanımızın katılması anlamlıdır ve
Ardahan için bu yatırım programı çok çok önemlidir.
Yine, özellikle Çıldır’ımızın ve Ardahan Posof ilçemizin özellikle
beklentisi olan Aktaş Kapısı ve Türkgözü
Kapısı’nın açılması konusunda Hükûmetimizin çok ciddi
çalışmaları vardır. Bu çalışmalar Ulaştırma Bakanımız ve Dışişleri Bakanımızla
görüşülerek oluşturulan konsept sonucu Aktaş Kapısı’nın 2011’in Mayıs ayında en geç açılacağı, Türkgözü Kapısı’nın ve Ilgar Dağı’nın da bu anlamda yeniden
rehabilite edilerek kış şartlarına uygun hâle
getirileceği konusunda çok ciddi bir çalışma söz konusu olup bu konuda da Hükûmetimizin çalışmalarını özellikle buradan tebrik etmek
istiyorum, kutlamak istiyorum.
Ardahan ilinde yine çok büyük hizmetlerimiz var. Kırsal kalkınma
projesinde Ardahan pilot bölge ilan edildi. Hayvancılığın ve tarımın
gelişmesinde çok önemli bir süreç yaşayacak inşallah Ardahan’ımız. Bu anlamda
yirmi tane köyümüz pilot bölge ilan edildi ve önümüzdeki günler içinde, on yıla
sâri süre içinde de hiç şüphesiz ki Ardahan’ımızda hayvancılık ve tarımın
gelişmesinde çok önemli bir katkıyla karşı karşıya gelecektir.
Yine Ardahan’ımızda kentsel dönüşüm projesi olan ve özellikle TOKİ’ye teşekkür etmekle birlikte Ardahan Belediye
Başkanımız Faruk Köksoy Bey’in de çalışmalarıyla,
katkılarıyla yeniden bir Ardahan inşa edilmesi adına önümüzdeki yıl mart
ayından sonra kentsel dönüşüm projemiz de Ardahan’ımızın gündemine inşallah
taşınmış olacaktır ki bu anlamda Hükûmetimize
özellikle teşekkür etmek istiyorum.
Yine yapımı bitirilmekte olan Ardahan Araştırma Hastanemiz
Doğu’nun en önemli, modern hastanelerinden biri noktasında Ardahan’a sağlık
hizmetleri konusunda hizmet verecektir ki bu da Hükûmetimizin
bölgeye sunmuş olduğu sağlık hizmetleri anlamında çok önemli bir hizmettir. Bu
anlamda, Sağlık Bakanımıza da bu yatırımdan dolayı teşekkürü bir borç
biliyorum.
Hatta ve hatta helikopter ambulanslarla vatandaşlarımızı
Ankara’sına, Erzurum’una taşıyan bu hizmet gerçekten vatandaşımız tarafından da
çok ciddi manada takdir toplamıştır. Dağ köylerinde, Morofka’sında,
Baltalı’sında bir hastamız olduğunda helikopter
ambulansımız bizatihi giderek hizmet veren bir süreci yaşamaktadır. Bu da Hükûmetimizin halka verdiği önemin çok önemli
işaretlerinden bir tanesidir.
Yine Ardahan’ımızda fen liseleri, Anadolu liseleri gibi gerçekten
81 ilden öğrencilerin geldiği bir il konumuna gelmiştir. Bu anlamda, Millî
Eğitim Bakanlığımıza da… Özellikle Ardahan’da fen liselerinin ve Anadolu
liselerinin olması ve orada öğrencilerin eğitim sürecini tanımlaması konusunda
gerçekten çok ciddi bir süreç yaşanmıştır.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Üniversiteler…
SAFFET KAYA (Devamla) – Söyledim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kaya, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
SAFFET KAYA (Devamla) – Özellikle Ardahan ilimizde, Kars-Ardahan
yolunun duble yol olması anlamında çok ciddi katkıları
olmuştur. Yalnızca Kars-Ardahan yolu değil, Çıldır-Ardahan, Ardahan-Aktaş yolunun da önümüzdeki dönem içinde duble
yollara kavuşması konusunda Ulaştırma Bakanımızın bizatihi Ardahan’da müjdeleri
olmuştur, yatırım programına alınmıştır bu yollar. Dolayısıyla Ardahan’ın her
tarafı, ilçeleriyle birlikte Hükûmetimiz nezdinde
gerçekten hizmet akışıyla şantiyeye dönmüştür.
Pazar günü, ayın 5’inde götüreceğimiz Bakanımız son üç yıl içinde
23’üncü Bakanımız olarak Ardahan ilimize gelmektedir. Bu son derece önemlidir.
Yani bir Hükûmetin serhat ili Ardahan’ımıza veya
Türkiye’deki bölgelere verdiği etkinliğin, hizmet sevdasının özellikle
ispatıdır. Üç yıl içinde 23 bakanın Ardahan’ı ziyaret etmesi demek, memleketin
sorunlarına Hükûmetin dirayet göstermesidir,
kararlılığıdır, ülke sevdasıdır, hizmet sevdasıdır. Bunun altını özellikle
çizmek istiyorum.
Dolayısıyla, yine bizim havalimanı çalışmamız var. Önümüzdeki sene
içinde inşallah Ardahan’ımızda havaalanı çalışmalarımız gerçekleşecek ve Yalnızçam kayak merkezimiz inşallah Sarıkamış muadili bir
yer olması konusundaki çalışmalar gerçekleşti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kaya, teşekkür ediyorum.
SAFFET KAYA (Devamla) – Tamamlayabilir miyim, teşekkür edebilir
miyim?
BAŞKAN – Ek sürenizi vermiştim, tamamladınız.
SAFFET KAYA (Devamla) – Hemen tamamlıyorum efendim.
BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen bu teşekkürü bir dakikalık süre içerisinde
yapalım.
Buyurun, lütfen teşekkür cümlenizi alayım Sayın Kaya.
SAFFET KAYA (Devamla) – Bu anlamda Yalnızçam
kayak merkezimizin yapılmasına başlanmış, arıcılık enstitüsü zaten hayata
geçmiş ve özellikle bu anlamda Ardahan’ımızda yeni bir cezaevinin yapılması
konusunda da projemiz gerçekleşmiş ve bunlar bir şekilde şekillenmiştir.
BAŞKAN – Sayın Kaya, lütfen…
SAFFET KAYA (Devamla) – Dolayısıyla Hükûmetimize,
Sayın Başbakanımıza teşekkür ediyoruz Ardahan halkına gösterdiği destekten
dolayı.
Yüce heyetinizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Gündem dışı ikinci söz, okullarda madde bağımlılığı hakkında söz
isteyen Tokat Milletvekili Reşat Doğru’ya aittir.
Sayın Doğru, buyurun efendim.
2.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, okullarda madde bağımlılığına ilişkin gündem dışı konuşması
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
okullardaki madde bağımlılığıyla ilgili gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, bu önemli konuda bana söz vermiş olduğu için Güldal Mumcu Başkanıma da teşekkürlerimi arz etmek
istiyorum.
Ayrıca, yine Dünya Engelliler Günü’nü -3 Aralık olması
münasebetiyle- kutluyorum, engellilerin her zaman hatırlanmasını, onların bütün
sorunlarının çözümlenmesini de temenni ediyorum.
Sayın milletvekilleri, uyuşturucu kullanımı ve madde bağımlılığı
konusu ülkemizin geleceğini ilgilendirdiği için çok önemli bir konudur.
Toplumdaki suç oranlarının sebepleri araştırılınca bunun arkasında uyuşturucu
kullanımı ve madde bağımlılığı yatmaktadır. Sigara, alkol ve çeşitli uyuşturucu
kullanımı günden güne hızla artmaktadır. Bu artış toplumun bütün kesimlerinde
olmasına rağmen en büyük risk grubu gençler ve çocuklar üzerindedir. Başta
büyük şehirlerde olmak üzere birçok okulumuzda bu kötü alışkanlıklara karşı
büyük bir eğilim görülmektedir. İstatistiki neticeleri
görünce insanın dehşete düşmemesi mümkün değildir. Uyuşturucunun ticareti
dünyada terör örgütlerinin temel kaynakları arasındadır. Ülkemizde de terör
örgütleri bu yolla yaklaşık olarak 10-15 milyar dolar civarında bir parayı
haksız şekilde kazanmaktadırlar. Terör örgütünün çocuk sayılacak yaştaki
gençleri bu yolla kullanması, ekonomik gelirleri düşük ailelerin çocuklarını
tercih etmesi de cezaevlerindeki çocukların yaş oranlarında düşüşe sebep
olmuştur. Bağımlılık yapan maddelerin satıcılarının özellikle gençlerimizi
hedef aldığı güvenlik güçleri kaynaklarından anlaşılmaktadır. Hedef
çocuklarımız, gençlerimizdir. Bu da ülkemizi sahip olduğu genç nüfustan dolayı
hedef ülke hâline getirmektedir. Uyuşturucu tacirleri bunu iyi
değerlendirmekte, hem kaçakçılığı hem de kullanımını ülkemizde
desteklemektedirler.
Gençlerimize ve çocuklarımıza sesleniyorum: Bu konuya duyarlı
olalım. Sakın “Bir kereden bir şey olmaz.” diye sigara, alkol ve uyuşturucu
kullanmayı denemeyin. Bütün bağımlıların başlangıcı hep bu “Bir kere
kullanmaktan bir şey olmaz.” denmesindendir. O bir kereden çok şey oluyor, kötü
sonuçlar doğuran bir bağımlılığa doğru çok süratli bir şekilde gidiliyor.
Aileler, okul yöneticileri; çocuklarımıza sahip çıkalım, onlarla
yakından ilgilenelim. Toplumumuzdaki en bulaşıcı hastalıktan olan bu durumdan
koruyucu hekimlikle kurtulabiliriz.
Millî Eğitim Bakanlığına sesleniyorum: Okullarda bu konuyla ilgili
araştırmalar yapılmasına mutlaka müsaade edin. Hangi şehirde, okulda ciddi
sorun varsa oralarda çalışmalar yapıp aileleri uyaralım. Okullardaki rehberlik
servislerini harekete geçirerek bu konuda yavrularımızı bilgilendirelim. Bu
konuyla ilgili seminer ve gösteriler düzenleyerek aileleri ve çocuklarımızı
bilinçlendirelim. Gençler bizim geleceğimiz, onlara sahip çıkalım.
Sayın milletvekilleri, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından
hazırlanan konuyla ilgili eğitici seminerler sınıf öğretmenlerine ve rehber
öğretmenlere verilmeli, öncelikle öğretmenler konuyla ilgili mutlaka
bilinçlendirilmelidir. AMATEM’lerin çalışmalarına göre okullarda ve gençlerde
uyuşturucu kullanım oranı her yıl maalesef ikiye katlanarak büyümekte ve
büyümektedir. Alkol ve diğer madde bağımlılığına yönelik Avrupa Okul
Araştırması, ESPAD çalışmasının Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda
uygulanması, beş yıldır, Bakanlık izin vermediği için maalesef yapılamıyor. Bu
çalışmayla alkol ve madde kullanımı için kritik yaş olan on yedi-on sekiz
yaşlarındaki gençlerimize risk alanlarını saptamak ve doğru önleyici
politikalar oluşturmak bakımından çok yararlıdır. Avrupa ve dünya bu uygulamayı
yapıyor.
Gerçi Millî Eğitim Bakanlığına, müteaddit defalar burada konuşmuş
olmama rağmen, özellikle soru önergeleriyle, araştırma önergeleriyle müracaatta
bulunmuş olmamıza rağmen bir türlü ESPAD’ın ne manaya
geldiğini, uygulanması gerektiğini anlatamadık. Bakınız, şu anda ESPAD’la ilgili Profesör Doktor İlhan Yargıç’ın çok önemli
bir raporu var. Bu raporda, İstanbul Üniversitesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı’nda
olan Değerli Hocamız ESPAD’daki tereddütlerin ne
olduğunu, tereddütlerle ilgili olarak yanıtları da ortaya koymuş. Öyleyse Millî
Eğitim Bakanlığımız ESPAD’la ilgili çalışmayı
yıllardan beri neden durduruyor? Yani dünyanın her tarafında bu çalışmalar
yapılıyor ve gençlerimiz bu yönde olarak korunmaya çalışılırken, Millî Eğitim
Bakanlığının bu yönde olarak bu çalışmaları durdurmasını ve yaptırmamasını bir
türlü anlayabilmiş değiliz. Buradan yine bu dönem sonuna kadar da zaman zaman söz alıp bu konuda, yine bu ESPAD’la
ilgili çalışma yaptırmamasından dolayı Millî Eğitim Bakanlığını kınayacağım.
Değerli milletvekilleri, ondan dolayı da buradan bir kez daha
sesleniyorum: Geliniz, şu anda…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Doğru, konuşmanızı tamamlayınız.
REŞAT DOĞRU (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bakınız, bu çalışmaları biz yapmıyoruz ama dünya yapıyor. Amerika
Birleşik Devletleri’nde yapılan bir çalışmada, lise son sınıf öğrencilerinin
yüzde 50’si okuldan mezun olmadan önce en az bir defa yasa dışı uyuşturucuyu
denediğini söylemektedir. Türkiye'de ise Yeniden Sağlık ve Eğitim Derneğinin
yaptığı sigara, alkol ve madde kullanım yaygınlığı araştırmasında uyuşturucu
madde deneme yaşı on üç olarak bulunmuştur.
Bakınız, şu anda, işte, evinizden çıkıp da Meclise gelirken bile
eğer okulların kenarından geçiyorsanız, öğrencilerimizin birçoğunun elinde
sigara olduğunu görürsünüz, hatta sokakların kenarlarındaki yerlerde alkol
şişelerinin atılmış olduğunu, boş kutuların atılmış olduğunu görürsünüz. Demek
ki mücadele ne kadar önemlidir. Geçmiş yıllarda madde kullanım yaşı on iki-on
üç iken bugün bu yaş onlara düşmüştür. Alkol, sigara, madde kullanımının ne
kadar ciddi boyutlara geldiğini kullanım yaşına baktığımızda anlıyoruz. Alkol
ve madde kullanımı toplumsal ciddi bir sorundur, yani bu bir hastalıktır
değerli milletvekilleri.
Kalp, şeker hastalığı gibi hastalıkların…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Doğru, lütfen konuşmanızı tamamlayınız efendim.
Lütfen…
REŞAT DOĞRU (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.
Amaç, bu hastalığa gençlerimizin ve okul çağındaki çocuklarımızın
yakalanmamasıdır, yakalandıktan sonra maalesef tam bir tedavisi mümkün
olmamaktadır.
Son sözlerim siz sayın milletvekillerinedir. Gerek ülkemizi
gerekse geleceğimiz olan yavrularımızı alkol ve madde bağımlılığından kurtarmak
ve bununla mücadele etmek için hep birlikte çalışalım ve gereken kanunları
çıkaralım.
Ancak bu şekilde ülkemiz ve geleceğimiz için sağlıklı nesiller
yetiştirebiliriz diyor, yüce Meclisi en derin saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Gündem dışı üçüncü söz, muharrem ayı ve önemi hakkında söz isteyen
Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’ye aittir.
Buyurun Sayın Köse.
3.- Adıyaman Milletvekili Şevket
Köse’nin, muharrem ayına ve önemine ilişkin gündem dışı konuşması
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
muharrem ayı ve önemi üzerine gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Sözlerime
başlamadan önce yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, bildiğimiz gibi, Peygamberimiz Hazreti
Muhammed’in torunu ve Hazreti Ali’nin oğlu Hazreti Hüseyin’in Kerbela’da şehit edilmesi olayını anmak üzere her yıl tüm
İslam âlemi ama özellikle de Aleviler bir mateme bürünür. Bu matemdeki amaç
yaşanan acıları tekrarlamak ve öç duygularını körüklemek değildir.
Değerli milletvekilleri, Kerbela olayını
anmak için sadece Alevi olmak yeterli değildir. İyiliğin ve
erdemin savunucusu, şefkatli ve merhametli olan, yaşamın duygusallığını
yüreğinin en derinliklerinde hisseden, kötülükleri unutan ve affeden, barışçı
olan ve sözünde duran, öfkeli olmayan, öfkesini yenen ve eline, beline, diline
sahip olan herkes ve yine aynı coğrafyada farklı din, farklı dil, etnik ve
kökten ve kültürde yaşayan kitlelere eşit mesafede sevgi saygı ve şefkat dolu
bir tutum izleyen herkes deşti Kerbela’yı anlamış
demektir.
Sayın milletvekilleri, deşti Kerbela’yı
kavrayanlar şüphesiz kendileriyle barışık ve mutlu olurlar, hayata ve insanlara
aynı nazarla güzel bakarlar, adaletli, merhametli ve dürüst olurlar ve işte o
zaman iyi idareci olurlar.
Değerli arkadaşlar, işte, benim Kerbela’dan
çıkardığım ders budur.
Sayın milletvekilleri, muharrem ayındaki yasın diğer bir anlamı
ise şudur: Acıların yaşanmaması için gerekli olan insanlık değerlerini ve Alevi
öğretisini öğrenmektir.
Bu matemle Sivas, Maraş, Çorum ve diğer olayların olmaması
istenirdi. Bu matemi anlamayla Mumcuların, Kışlalıların, Hrant
Dinklerin öldürülmemesi gerekirdi, Kemal Türkler’in katilinin göz göre göre
serbest bırakılmaması gerekirdi, Hükûmetin Sivas’ta
insan yakanları affetmemesi dilenirdi.
Değerli arkadaşlar, muharrem ayında sağlığı yerinde olanlar oruç
tutarlar. Kimsenin kalbini kırmamak, diliyle kimseyi incitmemek, kimse hakkında
dedikodu yapmamak matem orucunun temel ilkeleridir.
Değerli milletvekilleri, kendine eziyet etmek için oruç tutulmaz,
yapılan kötülüklerin ve katliamların bir daha olmaması için Kerbela’yı
anmak ve unutmamaktır esas amaç. Bildiğiniz gibi, muharrem matemi, aşure
geleneğiyle biter. Aşure, sevincin, hoşgörünün diğer bir ismidir. Tutulan on
iki gün orucun ardından aşure günü yapılır. On iki değişik malzemeden oluşan
aşure tatlısı yenir ve komşulara dağıtılır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bildiğimiz gibi, aşure
tatlıdır ve tatlı olması ile acıları dindirmek anlamı vardır ve büyük acıların
bir daha yaşanmaması için bir dilektir. Aşurenin içerisinde çok sayıda yiyecek
maddesi vardır. Peki aşure, yalnızca birinin tadını mı
yansıtır? Hayır. Aşurenin ayrı bir tadı vardır; tıpkı toplumlar gibi, Türkiye
gibidir aşure. Ülkemizde her renkten, her etnik kökenden ve her dinden insan
vardır ama toplum bir bütündür ve bunlar zenginliklerimizdir. Bu zenginliği ve
toplumun bütünlüğünü savunan Hazreti Hüseyin’in yoluna gidenler şöyle
demektedirler: “Devlet, bütün farklılıklara karşı kör ve sağır olmalıdır.” Bu
anlamda devleti idare edenler bir grubun temsilcisi olmamalıdır. Devlet,
yurttaşlarının hepsini kucaklamalıdır, tüm yurttaşlarının özelliklerini taşıyan
bir yapı olmalıdır ama ne yazık ki bu dönemde bunları yeterince görememekteyiz.
Sayın milletvekilleri, aşure kazanını kaynatanlar şunu çok iyi
bilmektedirler: Aşure, kardeşliği anlatmaktadır. Aşure yapılırken ya da
yenirken Alevi-Sünni, Türk-Kürt, Müslüman-Hristiyan
ayrımı yoktur. Aşurenin içinde bolluk, bereketlilik, kardeşlik ve insanlık
vardır. Aşurenin içinde sadece farklı yiyecekler değil, tarih var, farklı
yapısından dolayı insanlık var, siyaset var, ahlak var, inanç vardır
arkadaşlarım.
Sayın milletvekilleri, son olarak Hükûmete
seslenmek istiyorum: Alevilerle ilgili altı yedi çalıştay
yaptınız. Niye somut bir adım atmadınız? Kalkıp 1.400 yıllık Aleviliği yeniden
tanımlamaya çalıştınız, tepki gördünüz. “Cemevlerini
tanıyacağız.” dediniz, ortada mantıklı bir öneriniz yok. Bizler bu konuda
yardımcı olmaya çalıştık sizlere. Yasa teklifleri, Meclis araştırma önergeleri
hazırladık. Hükûmet oylarıyla hepsi reddedildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Köse, konuşmanızı tamamlayın lütfen.
ŞEVKET KÖSE (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hükûmet, Alevilerin
sorunlarını çözmek istiyorsa bizim sunduğumuz önergelere destek olmalıydı. Eğer
mantıklı bir çözüm yolu varsa biz de Cumhuriyet Halk Partisi olarak destek
vermeye hazırız. Milletin kürsüsünden bunu vurgulamak istiyorum sizlere, son
kez olarak.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir düşünürün sözleriyle
size son bir iki şey söylemek istiyorum: “Ölüm var, o hâlde neden başkalarının
hakkını yersiniz? Ölüm var, o hâlde neden efendilik havalarına girersiniz? Ölüm
var, o hâlde neden hakkıyla idare etmezsiniz, despotluk yaparsınız?”
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu duygularla yas-ı
muharreminiz mübarek olsun. Yüce Meclisi, tekrar, en derin saygılarımla
selamlıyorum. (CHP, AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Muharrem ayının ülkemize ve insanlığa bereket getirmesini
diliyorum.
Pek çok arkadaşımız sisteme girmişler. Reşat Doğru Bey gibi daha
önce gündem dışı konuşan arkadaşlarımız da sisteme girmişler. Neyse, muharrem
ayının hürmetine uygun olarak herkese birer dakika bir söz hakkı vereceğim.
Sayın Öztürk…
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Dünya Madenciler Günü’ne ilişkin açıklaması
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkanım, yarın 4 Aralık. 4
Aralık günü bütün dünyada Madenciler Günü olarak kutlanmaktadır. 4 Aralık,
babasının gazabından kaçan yeşil gözlü, sarışın Azize Barbara’nın
madencilerin galerisine sığındığı bir gün. Bütün dünyada madencilerin piri
olarak kabul edilen ve dünyada Madenciler Günü’nün kutlanmasının nedeni olan
yeşil gözlü, sarışın Azize Barbara’nın, Anadolu
topraklarında, İzmit’te geçtiği kabul edilen efsanesi, baskılara direnmenin
ilginç bir örneğidir. Sürekli tehlike altında yaşayan madencilerin, her türlü
acımasızlığa, baskı ve zulme direnen, inançları uğruna ölümü göze alabilen,
aldığına inanılan bir insanı, bir genç kadını her yıl anmaları, zorluklara
karşı direnmeyi, mücadele etmeyi ve bunu vesile ederek birlikte…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Ali Rıza Bey, mikrofon kesildi. Teşekkür ediyorum
sizlere.
Sayın Koçal, buyurun efendim.
2.- Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın, Dünya Madenciler Günü’ne ilişkin açıklaması
ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yarın 4 Aralık Dünya Madenciler Günü. Ben de dünyanın en zor ve
anlamlı mesleğini yaparak yer altı kaynaklarımızı ülkemizin hizmetine sunan
maden emekçilerimizin 4 Aralık Dünya Madenciler Günü’nü kutluyor, bu uğurda
yaşamını yitiren emekçilerimizi rahmet ve saygıyla anıyorum.
Özellikle de 17 Mayıs grizu faciası sonucu Zonguldak’ta şehit olan
o 30 madencimize rahmet, yakınlarına sabır diliyorum. 30 madenciden 2’si hâlen yer yüzüne çıkartılamamıştır. Bu durum Türkiye’yi
yönetenlerin âcizliğidir, iş bilmezliğidir, emeğe ve
emekçiye önem vermediğinin bir göstergesidir. Zonguldak maden emekçileri yer
altındaki 2 işçimizi çoktan yer yüzüne
çıkartabilirlerdi, ancak bu süreç iyi yönetilememiş, Zonguldak Kömür
İşletmeleri yok sayılarak dış ülkelerden yardım beklenmiştir. Şu anda bu işçilerin
aileleri perişandır…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Korkmaz, buyurun efendim.
3.- Isparta Milletvekili S. Nevzat
Korkmaz’ın, Dünya Engelliler Günü’ne ilişkin
açıklaması
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına tüm engelli vatandaşlarımıza sevgi, saygı ve hürmetlerimizi arz
ederken engelli vatandaşlarımızın ve hepimizin özlemi olan engelleri aşmış bir
Türkiye ve engelsiz bir dünya diliyoruz.
Tüm sıkıntılarına rağmen gerek iş hayatında gerek sosyal hayatta
hele hele spor ve kültür hayatında ortaya koydukları
büyük başarıları hayranlıkla ve takdirle izliyoruz. Çalışkanlıkları, azim ve
dirayetleri önünde saygıyla eğilirken Milliyetçi Hareket Partisi olarak dün
olduğu gibi bugün de yarın da aziz milletimizin şerefli bireylerinden olan bu
kardeşlerimize her zaman destek olacağımızı beyan ediyoruz.
Engelli kardeşlerimizin sorunlarının çözümü için birinci şart ilgi
ve şefkattir. Bizim bu sorunları Meclis gündemine taşımak üzere verdiğimiz
Meclis araştırmaları vardır. İktidar partisinden bu araştırma önergelerimize
destek bekliyor, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü bir kez daha kutluyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.
Sayın Aslanoğlu…
4.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Dünya
Engelliler Günü’ne ve muharrem ayına ilişkin açıklaması
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkanım,
madencilerimizin emekleri önünde şükranla eğiliyorum, saygıyla eğiliyorum.
Ayrıca, engellilerimizin Dünya Engelliler Günü’nü kutluyor, bir gün biz de
engelli oluruz. Onlara yürekten şükran duygularımı iletiyorum.
Sayın Başkan, Alevi, Bektaşi kardeşlerimizin muharrem oruçlarını
gönülden kutluyor, oruçlarının Yüce Tanrı tarafından kabul edilmesini
diliyorum. Tarihin derinliklerinden gelen bir kara leke olan Kerbela olayından herkesin ders çıkartarak, geleceğin
dünyasında sevgiden, barıştan ve dostluktan tüm insanların nasip almasını
diliyorum.
Bu duygularla, tüm Alevi, Bektaşi kardeşlerimin mübarek muharrem
aylarını kutluyorum ve herkesin orucunun yüce Tanrı tarafından kabul edilmesini
diliyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
Sayın Doğru, buyurun.
5.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, muharrem ayına ve Dünya Madenciler Günü’ne ilişkin açıklaması
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ben de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, milletimizin
muharrem ayını tebrik ediyorum. Muharrem ayı, kardeşliğin, sevginin, dostluğun
oluşturduğu o güzelliğin ortaya konmuş olduğu bir aydır. Bu ayda aşure
dağıtılır. Aşure dağıtımı milletimizde çok farklı bir göstergedir. Aşure
dağıtılırken komşular arasındaki ilişkilerin artmış olduğu, karşılıklı
sevginin, coşkunun, beraberliğin had safhaya çıkmış olduğu güzel anlar yaşanır.
Bundan dolayı da muharrem ayı, hepimiz için, bütün milletimizin tüm insanları
için çok önemlidir. Ben de bütün insanların, milletimizin hepsinin muharrem
ayını tebrik ediyorum.
Ayrıca, madencilerin de Dünya Madenciler Günü vardır. Dünya
Madenciler Günü’nü de tebrik ediyorum; kazasız, belasız, güzel çalışmalar
temennisinde bulunmak istiyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Doğru.
Sayın Kılıç, buyurun.
6.- Samsun Milletvekili Suat
Kılıç’ın, muharrem ayına ilişkin açıklaması
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Adıyaman Milletvekili Sayın Köse’nin hatırlatmış olduğu konu
gerçekten çok önemli, kendisine de teşekkür ediyorum.
Kerbela’da yaşanan acılar,
bütün Müslümanların, mezhep ayrımı olmaksızın hepimizin ortak acılarıdır. Keza,
ehlibeyit sevgisi hiçbir ayrım olmaksızın hepimizin
yüreğindeki ortak sevgidir, ortak sevdadır.
Bu vesileyle, muharrem ayının, hicri yılbaşının ve hicretin ve
aşure günümüzün bütün Anadolu insanına, bütün İslam âlemine, Türk milletine
hayır, güzellik, barış ve esenlik getirmesini temenni ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kılıç.
Sayın Kaplan, buyurun.
7.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Dünya Engelliler Günü’ne, Dünya Madenciler
Günü’ne ve muharrem ayına ilişkin açıklaması
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bugün, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü ve ben, Meclis asansöründe
engelli kardeşlerimizin asansöre binemediklerini gördüm. Öncelikle Meclis,
asansörlerini ve fiziki altyapısını buna hazırlamalı diyorum ve onlara
desteklerimizle yanlarında olacağımızı ifade etmek istiyorum.
Yine Dünya Madenciler Günü nedeniyle Şili’deki maden kazası
sonrası hâlâ içimiz yanıyor. Zonguldak’taki 2 maden işçimizin cesedinin
çıkarılmamasını bu vesileyle tekrar dile getirmek istiyorum. Türkiye bunu
mutlaka bir an önce halledip bu ayıptan kurtulmalı.
Muharrem ayı nedeniyle Alevi, Bektaşi kardeşlerimizi şimdiden
kutluyorum. Gerçekten, Sayın Köse o kadar güzel anlattı ki, bir de aşureyi o
kadar güzel tarif ediverdi ki, artık, bu kutsal günleri nedeniyle şunu da ifade
etmek istiyorum: Benim yaşadığım ilçede…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Son olarak Sayın Hamzaçebi, buyurun
efendim.
8.- Trabzon Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebi’nin, Dünya Engelliler Günü’ne ve
muharrem ayına ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Muharrem ayı nedeniyle tüm Alevi vatandaşlarımızın mübarek
aylarını kutluyorum, tuttukları oruçların hayırlı olmasını, Allah nezdinde
kabulünü diliyorum.
Bugün aynı zamanda Dünya Engelliler Günü. Türkiye'de 8,5 milyon
engelli var ve Türkiye'deki 8,5 milyon engellinin yaşamını değerlendirdiğimizde
gerek kent yaşamında gerek sosyal yaşamda hayatın hemen her alanında engelli
vatandaşlarımızın karşılaştığı çok büyük güçlükler olduğunu görüyoruz.
Çıkarılmış olan bazı yasalara rağmen engelli vatandaşlarımızın sosyal
yaşamlarında, çalışma yaşamlarında karşılaştığı güçlüklerin devam ettiğini
görüyoruz. Kamuya açık alanlardan kamu hizmet binalarına ve…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Süre sonunda kesildi.
Tekrar sisteme girmek gerekiyor.
Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - …bütün alanlarda engelli
vatandaşlarımızın sorununu çözmeliyiz. Sosyal devletin kendisini göstermesi
gereken en önemli alan, birinci alan burasıdır. Burada çok daha fazla
yapacağımız iş olduğunu düşünüyorum. Bugün vesilesiyle bu görevi Türkiye Büyük
Millet Meclisine, Hükûmetimize ve bütün topluma,
sorumlu mevkidekilere hatırlatıyorum.
Engelli vatandaşlarımıza Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
sevgi ve saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Günlerin önemi münasebetiyle, madencilerin günlerini hatırlatan
arkadaşlarımıza, engelli vatandaşlarımızın günlerini hatırlatan bütün grup
temsilcisi arkadaşlarımıza ve muharrem ayı vesilesiyle görüşünü bildiren
arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Ümit ediyoruz ki, daha huzurlu, daha mutlu
bir dünyada engelli vatandaşlarımız yaşarlar; madencilerimiz daha az kazaya
inşallah uğrarlar; muharrem ayı da bütün insanlığa ve milletimize hayırlar
getirir inşallah.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair bir önerge vardır,
okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A)
Önergeler
1.- Gaziantep Milletvekili Hasan
Özdemir’in, (6/2212) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin
önergesi (4/242)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin Sözlü Sorular Kısmının 406 ncı
sırasında yer alan (6/2212) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Iğdır Milletvekili Pervin
Buldan ve 19 milletvekilinin, Doğu Karadeniz’de yapılması planlanan HES
projelerinin etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/941)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Doğu Karadeniz bölgesinde yapılması planlanan HES projelerinin
doğal çevre üzerinde yaratacağı tahribatların ve ekolojik,
çevresel ve sosyal etkilerinin araştırılması amacıyla Anayasa’nın 98. ve TBMM
İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri uyarınca “Meclis Araştırması"
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Pervin Buldan (Iğdır)
2) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
4) Bengi Yıldız (Batman)
5) Akın Birdal (Diyarbakır)
6) Emine Ayna (Mardin)
7) Fatma Kurtulan (Van)
8) Hasip Kaplan (Şırnak)
9) Hamit Geylani (Hakkâri)
10) İbrahim
Binici (Şanlıurfa)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir
Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk
Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Ayla Akat Ata (Batman)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin
Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Bilim çevrelerinin ifade ettiği üzere hidroelektrik santraller ve
barajlar iklimsel, hidrolojik, ekolojik, sosyoekonomik
ve kültürel etkilere sahiptirler. Dünyada yapılmış olan ve yapılması planlanan
baraj ve hidroelektrik santrallerinin flora ve fauna
üzerindeki etkileri ile beraber iklim üzerindeki etkileri önemli bir
tartışmanın konusunu oluşturmaktadır. Bu noktada projelerin doğal yaşama
verdiği zararların geri dönüşümsüz olması hayati önem arz etmektedir. Ülke
genelinde yapılması planlanan HES projelerinin sayısı 2300'ü bulmaktadır.
Birçok vadisi, dünyada eşi benzeri bulunmayan doğal güzellikleri, endemik bitki
örtüsü ve jeolojik yapısı, tarihî ve coğrafi konumu gereği dünya genelinde
koruma öncelikli 200 ekolojik alan arasında yer alan
Doğu Karadeniz'de ise 700 civarında HES projesinin hayata geçirilmesi
planlanmaktadır. Bunların 169’u Trabzon'da, 123'ü Rize'de, 176'sı Artvin'de,
94'ü Giresun'da, 63'ü Ordu'da bulunmaktadır. Diğerleri
Gümüşhane, Samsun. Sinop gibi illere dağılmış durumdadır. Sadece endemik
bitki ve canlı çeşidi açısından dünyanın 200 vadisinden biri olan İkizdere
Vadisi'nde 24 proje bulunmaktadır. HES projelerinin yapımının planlandığı
vadilerimizin bir kısmı turizm bölgesi ilan edilirken, birçoğu ise sit alanı
ilan edilmiş ve bir kısmı da millî park içerisinde yer almaktadır. Bölgede,
verilen yargı kararlarına rağmen yapımı devam eden HES projeleri ve iletim
hatları nedeniyle vadilerimizde âdeta katliam yaşanmakta, yaşam alanları büyük
ölçüde tahrip edilmektedir. Bilindiği üzere su bütün canlıların yaşam kaynağını
oluşturmaktadır. Bu nedenle sularımız ile ilgili olarak geliştirilen tüm
projeler bir bütün olarak değerlendirilmeli ekosistem üzerindeki etkileri göz
önünde bulundurularak hareket edilmelidir. Bu bağlamda HES projelerine karşı bugüne
kadar 83 dava açılmış, sonuçlanan 41 davanın 39'unda mahkemeler yürütmeyi
durdurma ve iptal kararları vermiştir. HES'lere karşı
açılan ilk davalarda can suyu yetersizliği konu edilirken, daha sonra "ÇED
gerekli değildir", "ÇED olumlu" raporlarının ve bazı projelerde
yürütmenin durdurulması ve iptali esas alınmıştır. Çevre Bakanlığı, Doğu
Karadeniz'deki HES projelerinin yüzde 80'ine "ÇED gerekli değildir"
raporu vermiş bulunmaktadır. Ve ÇED olumlu raporlarının formatsal olarak
hazırlandığı, HES'in yaratacağı zararlara ilişkin pek
çok konunun göz ardı edildiği bildirilmektedir. Sivil inisiyatiflerin
açtığı davaların olumlu sonuçlanmasıyla Çevre Bakanlığı'nın görevini kötüye
kullanma ve ihmal suçlamaları ile karşı karşıya kalmasına neden olmuştur.
Ekolojik hayatın sürmesi için HES'lerin
derelere debisinin yüzde 40'ı kadar su bırakması gerekirken bu oran şu an için
Türkiye'de yüzde 10-15 seviyesindedir. Bunların yükseltilmesi için de çok
sayıda dava açılmış açılmaya da devam edilmektedir. Mevcut durum, bilimsel
veriler ve tüm bu gelişmeler Doğu Karadeniz Bölgesi’nin HES projelerinden ekolojik, çevresel ve sosyal anlamda olumsuz etkileneceğine
ve geri dönüşümü olanaksız doğal yıkımlara neden olacağına işaret etmektedir.
Bu nedenle Doğu Karadeniz'de yapılması planlanan ve çalışmalarına başlanan HES
projelerinin ortaya çıkarabileceği tahribatların Meclis araştırma komisyonu
kurularak araştırılması önem arz etmektedir.
2.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık ve 19 milletvekilinin, başta eski Cumhurbaşkanı
Turgut Özal’ın ölümü olmak üzere bazı şüpheli ölüm olaylarının ve faili meçhul
cinayetlerin araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/942)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kürt sorununun çözümü konusunda önemli girişimlerde bulunan
8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın yanı sıra eski Maliye Bakanı dönemin İstanbul
Milletvekili Adnan Kahveci ve eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref
Bitlis'in kuşkulu ölümü ve peş peşe yaşanan bu ölümler arasındaki bağlantının
siyasi faili meçhul cinayetleri de kapsayacak şekilde bütün yönleriyle
araştırılıp, aydınlatılması amacıyla Anayasa'nın 98'inci, TBMM İçtüzüğünün 104.
ve 105. maddeleri uyarınca Meclis Araştırılması açılmasını arz ve teklif
ederiz.
1) Sırrı Sakık (Muş)
2) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi Yıldız (Batman)
6) Akın Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Fatma Kurtulan
(Van)
9) Hasip Kaplan (Şırnak)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) İbrahim
Binici (Şanlıurfa)
12) M. Nuri Yaman
(Muş)
13) Mehmet Nezir
Karabaş (Bitlis)
14) Mehmet Ufuk
Uras (İstanbul)
15) Osman Özçelik (Siirt)
16) Özdal Üçer (Van)
17) Pervin Buldan
(Iğdır)
18) Sebahat Tuncel (İstanbul)
19) Sevahir Bayındır (Şırnak)
20) Şerafettin
Halis (Tunceli)
Gerekçe
1993 yılı hafızalarımızda kara bir yıl olarak kalmaya devam
etmektedir. Kürt sorunun çözülmeye çalışıldığı ve başta dönemin Cumhurbaşkanı
Turgut Özal'ın bu konudaki çabalarının filizlenmeye başladığı bu dönemde adına
şüpheli ölümler diyebileceğimiz üç tane olay gerçekleşmiştir. Şüpheli ölümler
zincirinin ilk halkası 17 Ocak 1993 yılında gerçekleşmiş, dönemin Jandarma
Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis uçağının düşmesi sonucu hayatını
kaybetmiştir. Bu şüpheli ölümün ardından birkaç gün geçtikten sonra dönemin
İstanbul Milletvekili Adnan Kahveci de eşi ve çocuklarıyla 5 Şubat 1993 yılında
geçirmiş oldukları bir trafik kazasında hayatını kaybetmiştir. Şüpheli
ölümlerin ardı arkası kesilmemekte ve Kürt Sorunu üzerine ciddi çalışmalar
yapan 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal 17 Nisan 1993 yılında kalbinden
rahatsızlanarak hayatını kaybetmiştir. Bu ölümlerin şüpheli duruma düşmesini
sağlayan en önemli nokta Kürt Sorunu ve sorunun çözümü üzerinde hazırlanan
raporlar ve çabalardır.
8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal Kürt Sorunun çözümü konusunda önemli
girişimlerde bulunmuş, 1992 yılında Başdanışmanı Kaya Toperi
ve Başyaveri Albay Arslan Güner'e
bir Kürt raporu hazırlatarak, bu raporu MGK gündemine almıştır. Kürt sorunuyla
yüzleşmesi gerektiğini ve bu sorunun askeri yöntemlerle çözülemeyeceğini bu
toplantıda belirtmiştir. Mayıs 1992 yılında merhum Turgut Özal'a dönemin
İstanbul Milletvekili Adnan Kahveci ve dönemin Jandarma Genel Komutanı
Orgeneral Eşref Bitlis tarafından iki ayrı rapor sunulmuştur. Kahveci raporunda
şu uyarılarda bulunmuştur: "Kürt sorunu artık siyasal yaşamı kilitleyen
kriz haline dönüşmüştür. Krizden çıkabilmek için Kürt kimliği ve dili hızla
kabul edilip siyasal alanda temsil olanağı sağlanmalıdır." Org. Bitlis'in
raporunda ise çatışmalardan rant elde eden 28 kişinin
isminin Özal'a verildiği ve bu devlet görevlilerinin kademeli olarak bölgeden
uzaklaştırıldığı basına yansımıştır. Sorunun bu şekilde çözülemeyeceğini gayet
iyi anlayan merhum Turgut Özal, aynı yıl içerisinde İstanbul Milletvekili Adnan
Kahveci ve Org. Eşref Bitlis'ten bir araya gelerek daha detaylı ortak bir rapor
üzerinde çalışmalarını istemiştir.
Adnan Kahveci ve Eşref Bitlis, merhum Turgut Özal'ın ortak bir
rapor hazırlayın çağrısı üzerine 1992 Aralık ayında akşam saatlerinde gözlerden
uzak bir yerde buluşarak rapor üzerinde çalışmaya başlamışlardır. 2 saatlik
görüşmede Adnan Kahveci'nin işin ekonomik ve siyasi
yönü, Eşref Bitlis'in de güvenlik boyutu üzerinde yoğunlaşması, işin kültürel
ve sosyal yönü içinse Turgut Özal'a danışılması ile raporun 3-5 ay içinde
bitirilmesi konusunda mutabakat sağlanmıştır. Ancak yaklaşık 2 ay içinde, Eşref
Bitlis 17 Ocak 1993'te düşen uçakta, Adnan Kahveci ise 5 Şubat günü trafik
kazasında, şüpheli bir şekilde ölmüşlerdir. Turgut Özal da 17 Nisan'da vefat
edince yeni rapor devlet arşivlerinde yer alamamıştır.
Turgut Özal'ın ölümünde ailesinin anlattıklarına göre,
bütün ısrarlara rağmen otopsi yapılmamış, ABD'ye gönderilen saç telinde yapılan
incelemede zehirlendiğine ilişkin bulgulara rastlanmış, saç ve kan örneklerinin
incelenmesi için Hacettepe Üniversitesi Hastanesine başvuru yapılmış,
hastanenin kan örneklerinin kendilerinde olduğu ve inceleneceği bildirilmiş ve
daha sonra bir hemşirenin kan örneklerinin bulunduğu tüpü düşürerek kırdığı
söylenerek geçiştirilmiştir. Tüm anlatılanlar
doğrultusunda tıpkı diğer iki kaza gibi merhum Turgut Özal'ın ölümünde de büyük
şüpheler olduğu aşikardır. Kürt sorununda yaşanan
çatışmalı süreçte meydana gelen bu şüpheli ölümler ve aynı dönemlerde işlenen
17 bin faili meçhul cinayet aydınlatılması gereken olgular olarak Türkiye'nin
önünde durmaktadır. Şüpheli ölümler ve faili meçhul cinayetlerin araştırılması
ve aydınlatılması için bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasının
gerekliliğine inanmaktayız.
3.- Bitlis Milletvekili Mehmet
Nezir Karabaş ve 19 milletvekilinin, engellilerin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/943)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na
Bedensel, işitme-konuşma, görme, zihinsel engelliler ve süreğen
hastalıkları olan yaklaşık 8,5 milyon engelli vatandaşımız, toplam nüfusumuzun
yüzde 12,3'üne tekabül etmektedir. Bu sorun, engelli insanlarımızın yanı sıra
25 milyon civarında vatandaşımızı doğrudan etkilemektedir. Yapılan araştırmalar
engelli insanlarımızın eğitim, istihdam, gelecek kaygısı, yoksulluk ve
ulaşabilirlik gibi sorunlarla karşı karşıya olduklarını ortaya koymuştur.
Engelli insanlarımızın yaşadıkları sorunlar çeşitli platformlarda ve defalarca
ifade edilmesine rağmen mevcut hükûmet bu soruna
duyarsız kalmaktadır. Engellilerimizin yaşadığı sorunların çözümü için etkin ve
kalıcı önlemlerin alınması amacıyla Anayasa'nın 98'inci, TBMM İçtüzüğü'nün 104
ve 105. maddeleri uyarınca Araştırma Komisyonu kurularak, sorunun
araştırılmasını saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
1) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
2) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi Yıldız (Batman)
6) Akın Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Fatma Kurtulan (Van)
9) Hasip Kaplan (Şırnak)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
12) M. Nuri Yaman (Muş)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Ülkemizde engelli vatandaşlarımızın sorunları ve bu sorunlara
çözüm üretecek yasalar uzunca bir süre ötelenmiş olsa da sosyal devlet olma
prensibinden hareketle yapılan kanun ve diğer mevzuat düzenlemeleri ağır aksak
işlemektedir. Yapılan düzenlemeler çerçevesinde engellilere hizmet vermekle
ilgili olarak birçok kamu kurum ve kuruluşunun görevlendirilmesi koordinasyon
eksikliğine ve dağınıklığa neden olmaktadır. Yasal ve diğer mevzuat
düzenlemelerine rağmen, bakım hizmetleri, aylık bağlanması, eğitim, istihdam ve
ulaşabilirlik gibi birçok alanda engelli vatandaşlarımızın sorunları devam
etmektedir.
Bakıma muhtaç ağır engellilerin yasal hakkı olan bakım
hizmetlerinin yetersizliği SHÇEK verilerinden kolayca anlaşılmaktadır. Ağustos
2009 itibariyle, 5.962 kişi özel veya resmî bakım merkezlerinde, 186.457 kişi
aile yanında olmak üzere toplam 192.419 kişi bakım hizmetinden
yararlanmaktadır. Bakım hizmetinden yararlananların sayısının düşüklüğü bir
yana, ailelerin ihtiyaç duyduğu profesyonel yardım ve desteği sunabilecek
eğitimli personel eksikliği, bakım kalitesinin düşüklüğü ve alt yapı eksikliği
Devlet Denetleme Kurulu raporunda açıkça vurgulanmıştır.
2022 sayılı Yasa çerçevesinde çalışmayan veya çalışamayacak
durumda olan, 18 yaş altındaki engellilere 185 TL, 18 yaş üzerindeki
engellilere ise özür oranına göre 185 TL veya 278 TL maaş bağlanmaktadır.
Günümüz koşulları dikkate alındığında bu miktar engelli vatandaşlarımızın
yaşamlarını insan onuru ve saygınlığına yaraşır bir şekilde sürdürmeleri için
yeterli değildir. Maaş bağlama süreleri müracaat tarihinden itibaren,
bürokratik engeller ve birden fazla kamu kurumunun onayı gerektiği için yıllara
sirayet etmektedir. Ayrıca engellinin 92,67 TL üzerinde 1 Kuruş geliri olması
durumunda muhtaçlık sınırını aşmış kabul edilmesi ve ebeveynlerinden birinin
SGK kaydının olması maaş bağlamanın önünde engel teşkil etmektedir.
Engelli insanlarımızın eğitim alanındaki sorunları da acil çözüm
beklemektedir. 5378 sayılı Kanunun 15 inci maddesinde; "Hiçbir gerekçeyle
özürlülerin eğitim alması engellenemez. Özürlü çocuklara, gençlere ve
yetişkinlere, özel durumları ve farklılıkları dikkate alınarak,
bütünleştirilmiş ortamlarda ve özürlü olmayanlarla eşit eğitim imkânı
sağlanır" hükmü yer almaktadır. Türkiye genelinde engelli öğrenci sayısı
285.000'e yaklaşırken Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı engellilere yönelik
okulların sayısı 419, öğrenci sayısı ise 29.526'dır.
Ülkemizde her beş özürlüden yalnızca biri iş gücü piyasasında yer
almaktadır. Bu durumun en önemli sebepleri arasında, engellilerin mesleki
eğitimden yoksun bırakılmasının yanında, kamu ve özel sektör işverenlerine
teşvik ve ceza uygulamalarının etkin işlememesi gösterilmektedir. 4857 Sayılı
İş Kanunu hem de 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine rağmen, hem
kamu hem de özel sektöre ait iş yerlerinde, özürlü istihdam kotalarına
uyulmamaktadır. Türkiye İş Kurumu'nun Temmuz 2010 verilerine göre, kamu
sektöründe 1.831, özel sektörde 20.532 olmak üzere toplam 22.363 açık özürlü
işçi kontenjanı bulunmaktadır. Ağustos 2010 tarihi itibariyle Türkiye İş
Kurumuna kayıtlı olan 83.730 engelli insanımız iş beklemektedir. Devlet
Personel Başkanlığı'nın Ocak 2010 yılı verilerine göre ise kamu kurum ve
kuruluşlarındaki açık olan engelli memur kadro sayısı tam 34.614'tür. Bu
veriler bile tek başına hükümetlerin engelli insanımıza bakışını göstermeye
yetmektedir.
5378 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesi ile kamu kurum ve
kuruluşlarına, engellilerin ulaşabilirliği ile ilgili bazı görevler vermiş ve
bu görevlerin yerine getirilmesi için 2012'ye kadar süre tanımıştır. Ayrıca
Birleşmiş Milletler Özürlülük Hakları Sözleşmesi, 27.05.2009 tarihinde
onaylanmıştır. Bu nedenle 2012 yılından sonra ülkemiz aleyhine, yerli ve
uluslararası mahkemelerde davalar açılması kaçınılmaz olacaktır.
Yukarıda birkaç başlık halinde değinilen Engelli vatandaşlarımızın
sorunlarının çözümü için etkin ve kalıcı önlemlerin alınması amacıyla araştırma
komisyonu kurulması uygun ve yerinde olacaktır.
4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru
ve 22 milletvekilinin, intihar olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/944)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde son yıllarda yaşanan intihar vakalarının araştırılarak,
alınması gereken önlemler hakkında, Anayasanın 98. İçtüzüğün 104 ve 105.
maddeleri gereğince Meclis araştırması yapılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Reşat Doğru (Tokat)
2) Hasan Çalış (Karaman)
3) Oktay Vural (İzmir)
4) Mümin İnan (Niğde)
5) Osman Ertuğrul (Aksaray)
6) Hakan Coşkun (Osmaniye)
7) Alim Işık (Kütahya)
8) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
9) Zeki Ertugay (Erzurum)
10) Yılmaz Tankut (Adana)
11) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
12) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
13) Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın)
14) Mustafa Kalaycı (Konya)
15) Şenol Bal (İzmir)
16) Erkan Akçay (Manisa)
17) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
18) Mehmet Şandır (Mersin)
19) İsmet Büyükataman (Bursa)
20) Mithat Melen (İstanbul)
21) Osman Durmuş (Kırıkkale)
22) Behiç Çelik (Mersin)
23) Beytullah Asil (Eskişehir)
Gerekçe
Ülkemizde son yıllarda intihar vakaları hızlı bir artış
göstermektedir ve son zamanlarda intihar haberlerinde çok ciddi bir artış
meydana gelmiştir. Sıkça ve görsellik eşliğinde desteklenerek sunulan intihar
haberleri, intiharlara eğilimli insanlar üzerinde olumsuz etki yaratmaktadır.
İntihara meyilli olan grubun, intihar eden kişilerden daha çok olduğu
bilinmektedir.
İntihar eden kişide birçok faktör bir aradadır. Ekonomik durum,
aile ilişkileri, meslek durumları, genetik yatkınlık gibi birçok sayıda faktörün
bir araya gelmesi sonucu intiharlar gerçekleşmektedir,
dolayısıyla intiharı bir faktöre bağlamak yerine toplumun ruh sağlığıyla ele
almak gerekir.
Örneğin, son iki yılda özellikle sağlık sektöründe hizmet vermeye
çalışan Anestezi doktor ve teknikeri anestezik
ilaçlarlarla intihar yolunu seçmektedir. Bu durumun aşırı iş yoğunluğu ve
çalışma saatleri ile ekonomik ve eleman sıkıntısından kaynaklandığı belirtilmektedir.
Bunlara ilaveten üniversiteli işsizler ordusuna her geçen gün yenileri
katılmakta, uzun süreli iş bulma uğraşları sonuçsuz kalmaktadır. Her gün
yaşanılan bu stres, topluma uyum sağlayamama, anne-babaya muhtaç bir şekilde
yaşama, gençlerimizin psikolojilerinin bozulmasına; sonucunda da hayatlarına
son verme eğilimine gitmelerine sebebiyet vermektedir.
Yine Anadolu'da yıllardır süregelen Berdel ve Beşik Kertmesi gibi
çağımızın gerisinde kalmış uygulamalar nedeniyle geleceği vesayet altına alınan
genç kızlarımız, delikanlılarımız da bu yöntemden kurtulmak için intihar yolunu
seçmektedirler.
Son 10 yılda Türkiye'de toplam 25 000 kişi intihar sonucu
kaybetmiştir. İntihar oranları endüstriyel ülkelerden daha düşük olmasına
rağmen aradaki farkın hızla kapandığı dikkati çekmektedir. Son veriler her yıl
2800 kişinin ülkemizde intihar sebebiyle kaybedildiğini göstermektedir. Bu
rakam trafik kazalarında ölenlerin yarısı kadardır.
Özellikle genç yaşta intihar oranları giderek artmakta ve bu yaş
grubu için intihar ilk 4 ölüm sebebinden birini oluşturmaktadır. Tüm dünyada
15-24 yaş grubu intiharların en fazla görüldüğü gruptur. Ülkemizde de tüm
intiharların %25'i bu yaş grubunda gerçekleşmektedir.
Genellikle sonlandırılmış intiharların erkeklerde daha yüksek
olmasına karşın, 15-25 yaş grupta kadınlarda da intihar oranları yüksektir.
İntiharları önleme çalışmasında dikkatlerin bu yaş gruplarına odaklandığı
gözlenmektedir. Ancak intiharların her yaş grubunda görülmediği, fakat 75 yaş
üzerinde oranların gün geçtikçe arttığını gözden kaçırmamak gerekir.
İntiharların tümüyle önüne geçmek mümkün değildir; ancak
intiharları önleme çalışmaları ile Avrupa'da birçok ülkede gösterildiği gibi
intihar oranları azaltmak mümkündür. İntiharların %90'ında bir psikiyatrik tanı
varlığı gösterilmiş olmasına rağmen, beklenenin aksine bu kişilerin yalnız
dörtte biri ölümleri öncesinde bir sağlık kuruluşuna başvurmuşlardır.
Başta depresyon olmak üzere ruhsal hastalıklar intihar riskinde 10
kat artışa sebep olmaktadır. İlişki sorunları, ekonomik kayıplar, yalnızlık,
düş kırıklığı, utanç, aşağılanma, başarısızlık, aile içi çatışmalar gibi
zorlayıcı hayat olayları da intihar riski ile ilişkili bulunmuştur; ancak bu
risk faktörleri genellikle tek başına intihar sebebi değildir. Birçok risk
faktörü, ruhsal hastalıklarla birlikte olduğunda intihar eğilimi artabilir.
Konunun Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından da araştırılması
bu tür vakaların önlenmesine, vatandaşlarımızın daha sağlıklı ve güvenli bir
şekilde hayatlarını sürdürmelerine katkı sağlayacaktır.
Araştırma Önergemiz bu amaçla hazırlanmıştır.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ,
Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay
Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe komisyonları
raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı
ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan
ve Bütçe Komisyonları Raporları (2/594) (S. Sayısı: 510) (x)
BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Sayın milletvekilleri, dünkü birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen teklifin üçüncü bölümündeki 65’inci
maddesi üzerinde iki önerge verilmiş ve birinci önergenin oylaması yapılmıştı.
Şimdi ikinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 65 nci maddesinin birinci fıkrasına, “Daire başkanları”
ibaresinden önce gelmek üzere “Denetim Kurulu Başkanı” ibaresinin konulmasını
arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Hikmet
Erenkaya
Trabzon Kocaeli
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
(x) 510 S. Sayılı Basmayazı 14/10/2010 tarihli 7’nci
Birleşim Tutanağı’na eklidir.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
– Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul)–
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Denetim Kurulu Başkanı hakkında yürütülecek disiplin
soruşturmasının da madde kapsamına alınması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
66’ncı madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum,
buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 66 ncı maddesinin üçüncü fıkrasının metinden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
|
M. Akif Hamzaçebi |
Kamer Genç |
|
Trabzon |
Tunceli |
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
– Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Genç, buyurun efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. 510 sıra sayılı Yasa Teklifi’nin 66’ncı
maddesiyle ilgili olarak verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu madde ne getiriyor? Sayıştay daire
başkan ve üyelerinin, bir şahsi suçlarından dolayı yargılama usulünü getiriyor
bir de göreviyle ilgili suçlardan yargılama getiriyor. Göreviyle ilgili bir suç
işlediği zaman, 3 daire başkanı, 2 tane üyeden bir kurul oluşturuluyor. Bu
kurulun verdiği karar üzerine bir soruşturma yapılıyor. Bu kurulun verdiği
soruşturma kararı Daireler Kuruluna giriyor. Daireler Kurulunun verdiği karar
üzerine de Genel Kurula gidiyor ve “Burada verilen kararların da üçte 2
çoğunlukla verilmesi lazım.” diyor. Bu, hadi meslekle ilgili bir şey ama şahsi
bir suç…
Sayın Başkan, kimse dinlemiyor ama aslında çok da önemli bir madde
yani bu maddenin bu hâlde buradan çıkması yüz karası bir şey.
Şimdi, bir Sayıştay üyesi şahsi bir suç işliyor, hırsızlık yaptı.
Ne yapacak arkadaşlar getirdiğiniz kanun metniyle? Bu Sayıştay üyesi hakkında,
3 daire başkanı, 2 tane de üye önce bir araştırma yapacak, sonra bir rapor
düzenleyecek. Bu raporu kime verecek? Sayıştay Daireler Kuruluna verecek.
Daireler Kurulu bir karar verecek, eğer bu kararda “Suç unsuru yoktur.” derse
kendiliğinden Genel Kurula gidecek, eğer suç unsuru varsa o da -üçte 2’yle
karar alınması lazım- Sayıştay Genel Kuruluna gidecek. Ondan sonra “Suç unsuru
-üçte 2 bir kararla- vardır.” derlerse bu defa -yani şahsi suçtan dolayı-
Yargıtay üyelerinin yargılanmasına ilişkin hükümler uyarınca bu dosyalar Yargıtayda incelenecek.
Arkadaşlar, bakın, şimdi hiçbir yüksek yargı mensubuna tanınmayan
bir kural getirilmiş. Şimdi, bizim verdiğimiz önergede şu üçüncü fıkranın
çıkarılmasını istiyoruz yani diyoruz ki Sayıştay başkan ve üyeleri eğer bir
şahsi suç işlerlerse bu suçlarından dolayı Yargıtay üyelerinin tabi olduğu prosedüre göre yargılansınlar. Ayrıca, Sayıştay Genel
Kuruluna gitmesinler, Daireler Kuruluna gitmesinler ve dolayısıyla orada da
üçte 2 karara gerek yok.
Şimdi, aslında, ekmek çalan bir vatandaşı hemen getiriyorsunuz, yargılıyorsunuz
ama bir Sayıştay üyesini yargılayabilmek için ortadan yargılama imkânlarını
kaldırıyorsunuz. Bu, gerçekten olmaz. Böyle bir kanun çıkarılamaz. Ama, tabii, hükûmet sırasında
oturanlar bunu bilmiyor -bugün Sayıştay Başkanı da gelmemiş- Komisyon da
bilmiyor.
Arkadaşlar, bu kanunun bu hâliyle geçmesi bu Meclise de yakışmaz
ve böyle bir kanun da çıkarılmaz zaten. Yani o zaman Türkiye’de Sayıştay
üyesini ve daire başkanını herhangi bir şahsi suçtan dolayı yargılamak mümkün
değil. O bakımdan... Ama böyle, hukuka aykırı... Mesela, bugün Yargıtay üyeleri
nasıl yargılanıyor? Yargıtay Kanunu’nun 46’ncı maddesinde hüküm var. Orada
bunlar ayrıntılı belirtilmiş ama bu kadar ayrıcalıklı değil.
O bakımdan... Ama bakıyorum ki bu iş... Yani ne dinleyen var ne işin
özünü kavrayan var! Tamamen imtiyazlı bir… Sayıştay denetimini de kaldırıyoruz.
Türkiye’de zaten yargı yok.
Bakın, bugün Askerî İdare Mahkemesinin verdiği bir karar var:
Yürütmenin durdurulması kararı. 3 tane generalin emekli edilmesi için, açığa
alınması için verilen karar. Bana göre çok kötü bir karar vermiş. Niye vermiş?
Çünkü o karar verilmeden önce Tayyip Erdoğan dedi ki: “Sıkıysa Askerî Yüksek
İdare Mahkemesi bunun aleyhinde bir karar versin. Eğer verirse ben Askerî İdare
Mahkemesini kaldıracağım.” Şimdi, böyle, Başbakanlık makamında oturan bir kişi
“Eğer bir yargı böyle bir karar verirse ben bu kararı veren yargıya yasal
düzenlemeler yaparım.” dedikten sonra Askerî Yüksek İdare Mahkemesinin verdiği
kararı alkışlamak mümkün mü arkadaşlar, mümkün mü? Böyle bir şey olur mu?
Ayrıca, Bülent Arınç dedi ki: “Efendim,
yüksek rütbeli generallerin alt rütbedeki hâkimler nasıl karar verir?” İşte,
Türkiye’de yargıyı bu duruma getirdiniz ve bana göre burada…
Bugün televizyonları dinliyorum. Bazı kişiler çıkıyor diyor ki:
“Efendim, Askerî Yüksek İdare Mahkemesinin verdiği kararda Türkiye’deki askerî
yargının ne kadar tarafsız olduğunu gösterir.” Bilakis askerî yargının ne kadar
tarafsız olduğunu göstermez, Askerî İdare Mahkemesinin verdiği kararın, bu
Askerî İdare Mahkemesinin siyasi iktidardan gelen tehditlere ne kadar boyun
eğdiğini gösterir. Böyle bir şey olur mu? Yani siz daha önce o 3 generalle
ilgili olarak verilen terfi ettirmeme işlemine karşı açılan davada yürütmenin
durdurulması kararı veriyorsunuz, ondan sonra burada da sırf kendisini emekli
ettirmek ve terfisini engellemek için açığa alıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Genç, konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun efendim.
KAMER GENÇ (Devamla) – Bunları, arkadaşlar, tabii, zamanımız çok
az olduğu için burada tartışmak mümkün değil.
Türkiye’de artık Tayyip Erdoğan diktatörlüğü var. Türkiye’de artık
Tayyip Erdoğan diktatörlüğü karşısında ayakta kalmak mümkün değil. Dolayısıyla
Türkiye’de artık önümüzdeki seçimlerde Tayyip Erdoğan iktidara geldiği zaman
Türkiye’de yaşamak mümkün olmayacak. Bu vatandaşların bunları
bilmesi lazım.
Bu kanunlarla devleti yok ediyorsunuz, devlet kurumlarını yok
ediyorsunuz, devleti ekonomik yönden talan eden siyasi iktidarlara hesap
sormasını kaldırıyorsunuz, yargıyı tehditle ortadan kaldırıyorsunuz, böyle bir
karar verirsen ben senin hakkında yasal düzenleme yaparım tehdidinde
bulunuyorsunuz. Peki, bu vatandaşların hakkını kim koruyacak sayın milletvekilleri?
Siz, bakın, yarın öbür gün bugünleri anlayacaksınız. Bir gün
diyeceksiniz ki: “Ya, biz niye orada yapılan o ikazları dinlemedik!” Başınıza
vuracaksınız ama, “eyvah” diyeceksiniz, iş işten
geçmiş...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) – Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Kılıç.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkanım, İç Tüzük 60’a göre kısa bir
söz talep ediyorum.
BAŞKAN – Peki, bir dakikalık bir süre verelim.
Buyurun Sayın Kılıç.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Samsun Milletvekili Suat
Kılıç’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, AK PARTİ Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
SUAT KILIÇ (Samsun) – Saygıdeğer Başkanım, önerge sahibi yaptığı
konuşma sırasında Grup Başkanımıza ve grubumuza yönelik kabul edilmesi imkânsız
suçlamalarda bulunmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının ne askerî yargı ne de sivil yargı
üzerinde tehdit olarak algılanabilecek herhangi bir açıklaması söz konusu
değildir. Yurt dışı seyahat sırasında gazetecilerin soru sormaları üzerine,
gerek olması hâlinde, millî iradenin temsilcisi olan Türkiye Büyük Millet
Meclisinin yasal düzenleme yapabileceğini ifade etmiştir. Ancak bir yasal düzenleme
çalışması hazırlığı söz konusu değildir. Türk devleti bir diktatörlük değildir,
dolayısıyla diktatörü de yoktur. Türkiye Cumhuriyeti devleti demokratik, laik
ve sosyal bir hukuk devletidir. Genel Kurula saygıyla arz ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği
Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (2/594) (S. Sayısı: 510) (Devam)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, karar yeter
sayısı istiyoruz.
BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kâtip üyeler arasında ihtilaf olduğu için elektronik cihazla
yapacağız.
Bir dakika süre veriyorum ve başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.08
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat
PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN
(Bingöl), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
26’ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
510 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 66’ncı maddesi üzerinde verilen
önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir, karar
yeter sayısı vardır.
Teklifin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
66’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
67’nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifinin
67’nci maddesinin beşinci fıkrasında geçen “kaldırılması, bu hal ve hareket
sabit görüldüğü takdirde 68 inci maddede yazılı disiplin cezalarından birinin
verilmesi karar altına alınır.” ibaresinin, “kaldırılmasına, bu hal ve hareket
sabit görüldüğü takdirde 68’inci madde hükmüne göre karar verilir.” şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Kalaycı
|
Nevzat Korkmaz |
Hasan Çalış |
|
Konya |
Isparta |
Karaman |
|
Mustafa Enöz |
Ahmet Duran
Bulut |
Necati Özensoy |
|
Manisa |
Balıkesir |
Bursa |
|
|
Kamil Erdal
Sipahi |
|
|
|
İzmir |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 67 nci maddesinin beşinci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi Hüsnü
Çöllü
Trabzon
Antalya
“(5) Meslek Mensupları Yükseltme ve Disiplin Kurulunca dosya
üzerinde gizli olarak yapılan inceleme ve görüşme sonunda isnat olunan hal ve
hareket sabit görülmezse dosyanın işlemden kaldırılması, bu hal ve hareket
sabit görüldüğü takdirde 68 inci madde uyarınca hazırlanacak yönetmelikte
yazılı disiplin cezalarından birinin verilmesi karar altına alınır.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
– Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) –
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Çöllü, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
önergemiz üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu madde ile Sayıştay meslek
mensuplarının disiplin soruşturması düzenlenmekte ve suçun sabit görülmesi
durumunda 68’inci maddede yazılı disiplin cezalarının uygulanması
öngörülmektedir. Ancak 68’inci maddede disiplin cezaları yerine Devlet
Memurları Kanunu’na atıf yapılmaktadır, yani ikinci bir atıf öngörülmektedir.
Mevcut Sayıştay Kanunu’nda uyarma, kınama, göreve son verme gibi disiplin
cezaları sayılmakta ve bunların hangi hâllerde uygulanacağı çıkarılacak
yönetmeliklerle belirleneceği belirtilmektedir. Bizim önergemizin içeriği de
aynı mahiyettedir. İkinci bir atıf yapmak yerine, çıkarılacak yönetmelikle
disiplin cezalarının belirlenmesini öneriyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye’de garip şeyler olmakta,
açıkçası ben anlamakta zorluk çekiyorum. Bir Başbakanımız var, “Ülkede yasa
dışı dinleme terörü yaşanıyor, ben de dinleme mağduruyum.” diyor, ama önlem
almak yerine yasa dışı kayıtları seçim meydanlarında kullanarak, bu yasa
dışılığa prim veriyor. Bir Adalet Bakanımız var, bürokratlarını HSYK'ya seçtirip bunun daha bağımsız, daha tarafsız bir
yargının önünü açtığını söyleyebiliyor. Deniz Feneri davasında da hukukun
işlediğini ifade edebiliyor. Bir Tarım Bakanımız var, et fiyatları rekor
kırıyor, ithalat üzerine ithalat yapılıyor, yetmiyor, kesilmiş hayvan ithalatı,
kurbanlık ithalatı yapılıyor ve bunlar yaşanmıyormuş gibi, “Biz hayvancılığı
ayağa kaldırdık, tarımı ayağa kaldırdık.” diyebiliyor. Bir Çevre Bakanımız var,
bağımsız bir kurul bir alanı korumak için sit alanı ilan ediyor, Bakan bağırıp
çağırıyor, kıyameti koparıyor, sonra bütün sit kararlarının iptalinin yolunu
açacak bir tasarıyı Meclise gönderebiliyor. Bir Enerji Bakanımız var, enerjide
yüzde 73 dışa bağımlıyız, cari açığımız bu nedenle rekor kırıyor, yerli ve
yenilenebilir kaynaklara teşvik sağlayacak kanun değişikliğini iki kez Genel
Kurula getirip, sonra iki kez gündemden geri çekebiliyor.
Bunları anlamak ve kabul etmek mümkün değil değerli arkadaşlar.
“Türkiye’de her alanda yolsuzluklar yaygın olarak devam ediyor.” deniyor. Bunu
kim söylüyor? Avrupa Birliği söylüyor. Böyle bir ortamda etkin bir denetim
mekanizması lazımken bu tasarıyla maalesef denetimin içi boşaltılıyor.
Değerli milletvekilleri, Hükûmetin
yolsuzluklarla mücadele için bir strateji belgesi var, deniyor ki bu belgede:
“Kamu görevlileriyle ilgili soruşturmalardaki izin sistemi gözden geçirilmeli.”
Biz bunu yıllardır söylüyoruz. Yolsuzluklarla mücadele isteniyorsa yalnızca
husumet duyduğunuz kişilerle değil, çevrenizde de suça bulaşmış insanlar varsa
onlar hakkında da gereğini yapacaksınız. Bir taraftan “Şu kişiler hakkında
ciddi suçlamalar var, onları açığa alıyorum.” derken, kendinize yakın kişileri,
yöneticileri korumaya alırsanız, bu büyük bir çelişkidir. Soruşturmalara izin
vermeyerek, soruşturmaları geciktirerek, yetmediğinde, görevi kötüye kullanmak
gibi suçları affetmeye dönük kanunlar hazırlayarak yolsuzluğu önleyemezsiniz
değerli arkadaşlar.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir tasarı daha var, geldiğimiz
nokta açısından ibret verici, tasarıda deniyor ki: “Özelleştirme ile ilgili
yargı kararları uygulanmayacak.” Bırakın denetimi, denetim raporlarını,
denetimin etkinliğini, artık yargı kararlarını uygulamamak için kanun çıkarılan
bir noktaya gelindi. Böyle bir hukuk devleti olur mu? Böyle bir devlette
yolsuzluklar önlenebilir mi değerli arkadaşlar? Belediye başkanları sıkıştı mı,
kanun çıksın; yargı iptal kararı mı verdi, kanun çıksın. Böyle bir anlayış olur
mu? Bunun için, bunun bir sonraki aşamasını açıkçası ben düşünmek bile
istemiyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye’nin gerçekten etkin bir denetim
sistemine ihtiyacı olduğu açıktır. Sayıştay kanunu ile bir adım atılabilirdi
ama ne yazık ki burada da İktidarın beklentilerine uygun bir Sayıştay yapısı
tercih edildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Çöllü, buyurun efendim, konuşmanızı tamamlayınız.
HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Devamla) – Teşekkür ederim.
Türkiye’ye, iktidara bağımlı denetim kurumları değil, gerçekten,
iktidarın uygulamalarını denetleyebilen bağımsız denetim kurulları lazımdır,
şeffaf denetim kurumları lazımdır, denetim raporlarını sümen
altı etmeyen kurumlar lazımdır. Belgelere süslü sözler yazmak yetmez değerli
arkadaşlar. İcraatınız, adımlarınız bunlarla örtüşmüyorsa bir mesafe alınması da
maalesef mümkün değildir. Bize sözü ile icraatı aynı olan iktidarlar lazım.
İnşallah, seçimler bunun yolunu açacaktır diyor, önergemizin
dikkate alınması temennisiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çöllü.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifinin
67’nci maddesinin beşinci fıkrasında geçen “kaldırılması, bu hal ve hareket
sabit görüldüğü takdirde 68 inci maddede yazılı disiplin cezalarından birinin
verilmesi karar altına alınır.” ibaresinin, “kaldırılmasına, bu hal ve hareket
sabit görüldüğü takdirde 68’inci madde hükmüne göre karar verilir.” şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kamil Erdal Sipahi (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
– Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) –
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Sipahi, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Sayın Başkan, size ve yüce Meclise
saygılar sunuyorum.
Konuşmamın başlangıcında, karşılıklı sevgi ve saygının ifadesi
muharrem ayının hayırlı olmasını, ülkemizin birlik ve beraberliğine, Anadolu
insanının kardeşliğine vesile olmasını diliyorum.
İslam tarihinde hepimizi üzen, hiçbirimizin unutamadığı acı Kerbela olayının, Anadolu’da aşure gibi bir tatlı
geleneğiyle anılmasını, ancak Anadolu insanına has bir zarafet, bir asalet
örneği olarak bütün dünya insanlarına örnek olmasını diliyorum.
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanunu Teklifi’nin
67’nci maddesinin beşinci fıkrasında geçen bir ifadenin değiştirilmesini ve
böylece metinden daha anlaşılabilir ve doğru hâle getirilmesini, değişiklik
önergesi hâlinde yüce Meclisin takdirlerine sunuyoruz.
Biz burada yer alan ifadenin ilgili bölümünün “kaldırılmasına, bu hal ve hareket sabit
görüldüğü takdirde 68’inci madde hükmüne göre karar verilir.” şeklinde
yazılmasını talep etmekteyiz.
Maalesef, yüce Meclise gelen kanun teklif ve tasarılarının birçoğunda
Türk dilbilgisi kurallarına aykırı, anlamı anlamayı ve kanun hükmünü uygulamada
tereddütlü, farklı yorumlara neden olabilecek karmaşık ve çok uzun cümleler
kullanılması sık rastladığımız bir olgudur. Hatta,
bazı cümlelerin sonuna geldiğinizde baş tarafını, anlamını, maksadı, özneyi,
tümleci ya unutuyorsunuz ya da karıştırıyorsunuz. Bu kötü yazım tekniğinin
düzeltilmesini önemli, öncelikli ve iyi niyetli bir uyarı olarak takdirlerinize
sunuyorum.
Cumhuriyetin ilk dönemlerinde çıkartılan kanunlarda, o günün
Türkçesi içinde, ne kadar açık, berrak, sade ve anlaşılır bir üslup kullanılmış
olduğunu bugünle mukayese için yine takdirlerinize sunmaktayım.
Birçok konuşmacı, Sayıştayın
Anayasa’mızda yüksek yargı organlarıyla ilgili bölümde yer aldığını ifade etti.
Bu arada, Sayıştayın bizzat bir yüksek yargı organı
olup olmadığı konusu da tartışıldı ancak bir gerçek var ki Anayasa’mızda en
yüksek yargı organı ve Yüce Divan olan Anayasa Mahkemesine Sayıştaydan
da bir üye seçilmektedir. Ancak Sayıştaydan Anayasa
Mahkemesine son olarak seçilen Hicabi Bey’in seçim
sürecinde yüce Mecliste yaşanan mizahi ve hicabi
gelişmeleri hatırlatmakta yarar görüyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi ve kamuoyunun bütçe üzerindeki
denetimi konusunda, bildiğiniz gibi, Afyonkarahisar
ilimizde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından iki uluslararası sempozyum düzenlenmişti. Farklı ülkelerden gelen
katılımcılar uygulamaları anlatmışlar ve güzel fikirler ortaya koymuşlardı.
Görüştüğümüz yasa tasarısında bu sempozyumlardan
yeterince faydalanılmadığı açıkça anlaşılmaktadır.
Burada en çok tartışılan konulardan birisi de performans
denetlemesi konusu olmuştur. Afyonkarahisar’da bütçe
denetimi sempozyumu yapılıyor. Bu arada, bu sempozyumda performans denetlemesi konusu da gündeme gelen
hususlardan bir tanesi ama çok acı bir tesadüf, Sağlık Bakanlığının performans
denetlemesi, aynı Afyonkarahisar’da 7 vatandaşımızın
kör edilmesi denetimsizliğine dönüşüyor. Korkarım, Sağlık Bakanlığının performans
denetimiyle 7 vatandaşı kör eden anlayış şimdi de Sayıştayı
kör etmeye çalışıyor. Aranızda “Ne alakası var?” diyenler olabilir. Dün,
Kırıkkale Milletvekilimiz Sayın Osman Durmuş’un,
hastane enfeksiyonları konusunda, Sayıştayımızın
örnek teşkil eden bir raporunu yüce Meclisin ve basının bilgilerine sunma
konusunu hatırlarsanız, yeni değişikliklerden sonra Sayıştayın
böyle bir rapor hazırlayıp hazırlayamayacağı konusunu da takdirlerinize
sunarım. Dolayısıyla, Sayıştayın körletilip
körletilmediği tehlikesinin de var olup olmadığını gene bilgilerinize sunmakta
fayda var.
Dünyanın hiçbir yerinde, yeni teklifin öngördüğü gibi, Sayıştayı idarenin yaptığı performans ölçümünün
tekrarlayıcısı konumuna indirgeyen bir performans denetim modeli yoktur.
Teklifte bir taraftan INTOSAI denetim standartlarına ve Avrupa Birliği denetim
normlarına övünülerek atıflarda bulunulmakta diğer taraftan da bu standartlara
ve normlara uygun performans denetimi imkânsız kılınmaktadır. INTOSAI denetim
standartlarına ve Performans Denetimi Uygulama Rehberi’ne göre yürütülen
performans denetimleri, neden idarelerin işlerine karışmak olsun, bunu
anlayamıyoruz. Bütün aşamalarında denetlenenlerle diyalog ve hatta iş birliği
içinde yürütülen bir performans denetimi, neden yerindelik denetimi olsun,
anlaşılamayan bir husus da o. Kanuna hüküm koyup “Performans denetimi şöyle
yapılsın, böyle yapılmasın.” demek, eşyanın tabiatına aykırıdır. Denetim
rasyonel bir faaliyettir. Denetimin nasıl yapılacağı denetim standartlarında ve
rehberlerinde yazılıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun efendim, konuşmanızı tamamlayınız.
KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla) – Sürece ve tekniklere denetçilerin
müdahalesi son derece sınırlıdır. Öyleyse yasa koyucunun süreci değiştirecek
veya denetimin temel kabullerini zedeleyecek müdahalelerden kaçınması gerekir.
Teklif, bu hâliyle “performans denetimi” adı altında performans denetimiyle
hiçbir bağı olmayan bir faaliyeti düzenlerken gerçekte performans denetimi
faaliyetine son vermektedir.
Evet, sözlerime son verirken Afyonkarahisar’da
7 vatandaşı kör etmekle hızını alamayıp şimdi de Sayıştayı
kör etmeye kalkan zihniyetin kanun teklifine Milliyetçi Hareket Partisi olarak
gayet tabii “hayır” diyeceğimizi belirtir, yüce Meclise saygılar sunarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Sipahi.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
68’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanunu Teklifinin
68’inci maddesinin birinci fıkrasında geçen “657” ibaresinin “2802” şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Kalaycı |
Mustafa Enöz |
Nevzat Korkmaz |
|
Konya |
Manisa |
Isparta |
|
Ahmet Duran Bulut |
Osman Durmuş |
Hasan Çalış |
|
Balıkesir |
Kırıkkale |
Karaman |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 68 inci maddesine
aşağıdaki ikinci fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif Hamzaçebi |
Ensar Öğüt |
|
Trabzon |
Ardahan |
(2) Sayıştay Başkan ve üyeleri dışındaki meslek mensuplarına
uygulanacak disiplin cezaları, denetçinin bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile
mesleki teminatı göz önüne alınarak Sayıştay Genel Kurulunca hazırlanacak
yönetmelikte belirlenir.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
– Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Öğüt, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Sayıştay
Kanunu Teklifi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla
selamlarım.
Değerli arkadaşlar, konuşmama başlamadan önce, Alevi ve Caferi
vatandaşlarımızın inancı olan muharrem ayını kutluyorum ve Allah kabul etsin,
onlara da her türlü desteğimizi veriyoruz, cemevlerinin
de ibadethane sayılmasını ve bu Meclisten kanun çıkmasını talep ediyoruz.
Efendim şimdi, Ardahan’a 23 tane bakanın gittiğini, Ardahan’ın çok
kalkındığını söyleyenler olmuş. Şimdi, ben, Sayıştay denetçilerinden bir şey
rica ediyorum, Sayıştay Kanunu’nu görüşüyoruz. Sayıştay denetçilerine ihbar
ediyorum. Sekiz yıldan beri bu Hükûmetin döneminde 23
bakan, bütün bürokratlarıyla Ardahan’a gitmiş, bu bakanlar ne iş yapmış? Bu
bakanların bir denetlenmesini istiyorum. Şimdi ben söyleyeceğim, onlar ihbar
olarak kabul etsinler benim sözlerimi.
Bir: Sekiz yıldan beri Ardahan eğitimde sonuncudur, Türkiye
sonuncusudur. Bu yüz kızartıcı bir olaydır. İki defa bakan gitti, 23 tane
bürokratıyla beraber.
Ardahan’da devlet hastanesinde şu anda insanlar tedavi olamıyor,
ya Erzurum’a ya Kars’a gidiyor. Beyin kanaması geçiren Zeki Özdemir geçen hafta
Erzurum’a giderken yolda öldü; bakın, isim veriyorum.
Değerli arkadaşlar, hayvancılık bizim bölgemizin vazgeçilmezidir.
Yüzde 100 tarım ve hayvancılıkla geçinen insanlarımız var. Hayvancılığı öyle
bir konuma getirdi ki Sayın Bakanım ve bu Hükûmet,
ithal ete muhtaç etti Türkiye’yi, ithal hayvana muhtaç etti, olmadı, kutsal
dinimizin Kurban Bayramı’nda kurbanlık ithal ettirdi ve 200 milyon dolara yakın
dışarıya para ödendi, hayvan getirildi. Arkadaşlar, bu paranın yarısını şu anda
-söylüyorum, Sayın Bakan kalksın, burada cevap versin- Türk köylüsüne vermiş
olsaydı, bugün hayvancılığın sorunları biterdi.
Bakın, bir şey anlatacağım: Çok sayıda insan aradı beni, şunu
söylüyorlar: “Biz şu anda -güzel, teşvikler çıktı- kredi için başvuruyoruz.
Kredi için evimizi, tarlamızı, traktörümüzü teminat veriyoruz, ipotek kabul
etmiyorlar ve diyorlar ki: ‘Bunlara biz para vermeyiz.’” Niye? “Şehir
merkezinde eviniz varsa, apartmanınız varsa olur.”
Ya, şimdi, arkadaş, sizin gayeniz köylüyü kalkındırmak mı,
öldürmek mi? Şehirliyi mi kalkındıracaksınız, köylüyü mü? 5 milyon köylü aile,
25 milyon insan hayvancılıkla, tarımla geçiniyor arkadaşlar. Siz bunların
vermiş olduğu toprakları teminat kabul etmezseniz bunlar nereye gidecekler,
bunlar nasıl yapacaklar? Sayısız arıyor: “Tarım kredi kooperatifleri kabul
etmiyor, Ziraat Bankası kabul etmiyor.” Niye efendim? “Köydeki tarlan, arsan,
traktörün para etmez, şehir merkezinde…” Kardeşim, şehir merkezinden gelen
insanı, zengini zengin yapmaksa bu Hükûmetin derdi,
köylü ne olacak? İşte, buradan sesleniyorum: Size oy vermiş köylü de var. Tarım
ve hayvancılığı öldürdünüz, bari, sizden rica
ediyorum, insanların arsalarını, topraklarını, traktörünü teminat kabul edin,
kredi verin, hayvancılık gelişsin, aile işletmeciliği gelişsin. Aksi takdirde,
mümkün değil değerli arkadaşlar.
SAFFET KAYA (Ardahan) – Niye çattın sen Ensar
Öğüt ya?
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Ben gerçekleri anlatmaya çalışıyorum.
Değerli arkadaşlar, şimdi, sınır ticaretiyle ilgili -ben şimdi
rica ediyorum; milletvekilimiz de burada, Saffet Bey- gelişmeler: Bakın, Sarp
Kapısı’nda kuyruklar var, iki gün, üç gün tır kuyruğu bekliyor, Posof Kapısı
çalışmıyor. Posof Kapısı’ndan ithalat yapmak için, ihracat yapmak için, gümrük
işlemi yapabilmek için araba orada duracak, adam Erzurum’a gidecek, evrakı
götürecek, millîleştirecek, ondan sonra arabayı geçirecek. Arkadaşlar, böyle
bir zulüm olabilir mi? Posof’ta şu anda bu var.
Şimdi, bakın, Tarım Bakanlığı… Sayın Bakanım burada. Şu yazı sizin
göndermiş olduğunuz… Hasan Köseoğlu göndermiş Dışişleri Bakanlığına. Diyor ki:
“Sarp Sınır Kapısı’nda, Tarım ve Köyişleri
Bakanlığınca belirtilen, anılan kapıda kontrol noktası oluşturulmuştur, Çıldır Aktaş kapısına ihtiyaç yoktur.” İşte belge. Bu ne demek ya?
Ne demek yani Sayın Bakan?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Öğüt, konuşmanızı tamamlayınız efendim.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığının…
Gümrükten geliyor.
Şimdi, Sayın Bakanım, sizden rica ediyorum. Yani Aktaş Kapısı açılacak, tamam, güzel, teşekkür ederim
hizmetlerinize ama açacaksanız, Sarp Kapısı’nda olan aynı teknik özelliklerin
orada da olması lazım. Siz görüş belirtmişsiniz, “Çıldır Aktaş
Kapısı’na ihtiyaç yok, Sarp’ta var.” diyorsunuz. E, o zaman kapıyı açmaya gerek
yok ki.
Değerli arkadaşlar, Ardahan-Ardanuç yolu, Sayın Kaya da biliyor,
on yedi yıldır bitmedi, on yedi yıldır! Ya, böyle bir şey olabilir mi? Bizim
ticaretimiz Karadeniz’le. Doğu Anadolu’yu Karadeniz’e bağlayacak yolun bir an
evvel yapılması lazım. Ardahan-Kars yolu üç yıldır bitirilmedi. Tabii ki
hizmetler var ama şunu söyleyeyim, Sayın Bakan pazar günü gidiyormuş, rica
ediyorum Ardahan Küçük Sanayisine gitsin. Ardahan Küçük Sanayisinin suyu yok,
tuvaleti yok, altyapısı yok arkadaşlar. Oraya da lütfen götürelim Bakanı. Lütfen
rica ediyorum… Göle sanayi, küçük sanayi hâlen daha yapılmadı. Bu nedenle
Sayıştay denetçilerini ben Ardahan’a giden bakanları denetlemeye davet ediyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Saygıdeğer arkadaşlarım…
SAFFET KAYA (Ardahan) – Sayın Başkan, 60’a göre söz istiyorum.
BAŞKAN – Müsaade buyurur musunuz efendim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Böyle bir usul yok ya.
SAFFET KAYA (Ardahan) – Var, var.
BAŞKAN – Saygıdeğer arkadaşlarım, iktidar veya muhalefetten
zaman zaman -Meclis içerisinde oturduğumuz zaman-
arkadaşlarımızın şöyle bir ifadesi oluyor: “Yani Sayın Başkanlar, sizler
yönetiyorsunuz ama bu İç Tüzük’ün bir kısım hükümleri var yani konuşulan
konuyla hiç ilişkisi olmayan meseleler üzerinde arkadaşlar konuşuyorlar, siz de
rahat rahat yerlerinizde oturuyorsunuz, Meclisi
yönetiyorsunuz.” diye bize eleştiri getiriyorlar. Bu eleştiriler doğru. Onun için yani mümkün olduğunca ilişki
kurarak bir kısım şeyler olsun…
Şimdi Sayıştayı konuşuyoruz, diğer bir
kısım şeyler de konuşuluyor veya şunu da ifade edeyim: Milletvekili
arkadaşlarımızın burada konuşulan bir kısım konularla ilgili olarak da
birbirlerine cevap verme hakları falan diye bir şey yok. Bir sataşma olursa
olur ama Hükûmetin vereceği bir kısım cevapları
milletvekili arkadaşları vermeye kalkışırsa belirli bir müddet sonra Meclisi
çalıştırma imkânı kalmaz. Bunu da takdirlerinize sunuyorum.
Lütfen, İç Tüzük’e uygun çalışmaya elimizden geldiğince gayret
edelim.
Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Efendim?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Yoklama istiyorsunuz, tamam.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Oylamaya geçildi Sayın Başkan.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Hayır, hayır…
SUAT KILIÇ (Samsun) – Oylamaya geçildi, isteyemez yoklama.
BAŞKAN – Arkadaşlar lütfen… Sayın milletvekilleri, lütfen
arkadaşlar… Evet, tamam bir şey demiyorum ben.
Evet, Sayın Aslanoğlu, Sayın Ersin,
Sayın Ekici, Sayın Öğüt, Sayın Çöllü, Sayın Köse, Sayın Halıcı, Sayın Tan,
Sayın Paçarız, Sayın Altay, Sayın Arıtman, Sayın Genç, Sayın Kaptan, Sayın
Barış, Sayın Koçal, Sayın Sönmez, Sayın Erbatur, Sayın Oksal, Sayın Karaibrahim,
Sayın Durgun, Sayın Ertemür.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, şimdi yoklama talebini
arkadaşlarımızın yerine getireceğim.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği
Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (2/594) (S. Sayısı: 510) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
SAFFET KAYA (Ardahan) – Sevgili Başkan, 60’a göre söz talebim var
efendim.
BAŞKAN – Efendim?
SAFFET KAYA (Ardahan) – 60’a göre söz talebinde bulunabilir miyim
efendim?
BAŞKAN – Anlamadım.
SAFFET KAYA (Ardahan) – İç Tüzük 60’a göre söz talebinde
bulunabilir miyim?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Ayağa kalkar mısınız. Anlaşılmıyor.
BAŞKAN – Uğultu var, söylediğinizi anlayamıyorum.
SAFFET KAYA (Ardahan) – İç Tüzük 60’a göre söz talebim olabilir mi
Sayın Başkanım?
BAŞKAN – Efendim, sisteme girerseniz değerlendirelim.
Arkadaşlar, şöyle: Karşılıklı olarak birbirimizi burada mat etmeye
falan çalışmıyoruz. Bir şeyler falan yok. Burada ilgili bakanlar da var yani,
cevap vereceklerse verirler. Ne yapalım yani?
SUAT KILIÇ (Samsun) – Tamam Sayın Başkanım, vazgeçti.
SAFFET KAYA (Ardahan) – Neyse, tamam, vazgeçtim.
BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanunu Teklifinin
68’inci maddesinin birinci fıkrasında geçen “657” ibaresinin “2802” şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Osman
Durmuş (Kırıkkale) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
– Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Durmuş, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tarafsız ve bağımsız denetim yapacak olan
Sayıştay, elinde denetlenebilecek bir materyal olursa denetler. Kamu özel
ortaklığı gazetelerde ilanlar veriyor; Yozgat’ta, Denizli’de, Konya’da,
Kayseri’de, Etlik’te, hatta Atatürk Hastanesinde kampüs alanları yapacakmış.
Şimdi buraya dikkatinizi çekiyorum. Kamu İhale Kanunu’na ve İhale
Kanunu’na bağlı olmaksızın gazetelerdeki ihale metinlerine bakarsanız bu
ihalenin bir uygulama projesi yok. Biz Kırıkkale’de 27 bin metrekarelik bir
hastane yaptık. O hastanenin proje yazılı evrakı bir kamyonetin yarısı kadardı
ama elimizde bir tane föy yok, ihalenin uygulama
projesinin dışında teknik şartname yok, teknik gerekler yok, mahal listeleri
yok. Toplam yatırım tutarı, proje olmayınca neye göre yatırım tutarınız olacak?
Soruyorlar, Bakan Bey diyor ki: “Şu kadar metrekare alan olsun.” Bayındırlık
Bakanının birim fiyatıyla o metrekareyi çarpıyorlar, “600 metrekare olsun”
dedi, “1.200 olsun.” dedi, çarpı 1.100 mahal listeye uygun fiyat olmuş oluyor.
Böyle bir şey olabilir mi? Bütün bu projelerin danışmanı AKP eski İstanbul
Başkanı Sayın Topal. Çalışma anlaşmalarını imzalayan kişiler -tabii Sayın Bakan
meşgul, meşgul ediyorlar, dinleyemiyor, Kayseri’de de var bu- 1 mimar, 1
hemşire, 1 sağlık memuru; 2 katrilyonluk başkasına verilecek ihaleyi 1 mimar, 1
hemşire, 1 de sağlık memuru imzalıyor. Hukuk danışmanlığı görevini yapan kişi
bildiğiniz gibi eski Aycell Yönetim Kurulu üyesi
hâlen Vakıfbank Yönetim Kurulu üyesi, aylık olarak 7-8 bin Amerikan doları
alıyor. Hastanenin inşaat niteliği ne olacak? Metrajları,
maliyet analizi her şey hayalî. Bakanlığın inşaat daire başkanlığı var,
işin içinde yok, Bakanlığın hukuk başdanışmanları var, işin içinde yok. Bir
hukuk bürosu, avukatlık bürosuna milyon dolarla kiraya veriyorlar, onlar
inceleyecek. Peki, bu yapılacak inşaat prefabrik mi olacak, çelik konstrüksiyon mu olacak, betonarme mi olacak, o da yok.
İnşaatı kim kontrol edecek? Bakanlık İnşaat Daire Başkanlığı etmeyecek, ihaleyi
verdikleri firmanın inşaat kontrolörleri yapacak. Hastanemizde tomografi, MR olacak mı, belli değil; olacaksa niteliği ne,
belli değil; röntgen klasik mi olacak, dijital mi olacak, belli değil.
Peki, bütün bu işleri yüklenici firma yapacaksa bu yüklenici
firmaya şunları veriyorlar: Hastane bakım onarımı da o firmanın elinde, laboratuvar tetkikleri firmaya verilecek, temizlik firmaya
verilecek, yemek, güvenlik dâhil destek birimlerin tamamı firmaya verilecek.
Şimdi soru şu: 5018 no.lu Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na
göre Bakanın, Müsteşarın, Müsteşar muavininin imza yetkisi ve söz yetkisi yoksa
nasıl oluyor bu ihale? Bakan emir veriyor, metrajı bildiriyor, verilecek
firmayı bildiriyor. Peki, Sayıştay, nasıl kontrol edeceksin? Yetkisi olmayan
bir Bakan, Müsteşar bir ihale yapıyor. 1 hemşire, sağlık memuru, 1 mimar imza
atıyor ve 2 katrilyonluk yatırım yapılacak. Bugün Etlik Kampüsü
firmaya verilecek, Atatürk Hastanesi firmaya verilecek. Yirmi beş yıl bu hastaneleri
işletecekler. Sağlık hizmeti verecek doktoru, hemşireyi Bakanlık verecek,
devlet verecek ve ayrıca yirmi beş yıl devlet bunlara bir de hastane kirası
verecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Durmuş, buyurun efendim, konuşmanızı tamamlayınız.
OSMAN DURMUŞ (Devamla) – Teşekkür ediyorum, lütfen...
Ortada hiçbir proje yok, metraj yok, kullanılan malzemenin
niteliği yok, cihazın niteliği yok. Ben soruyorum: Ben Sayıştay olsam bunu
nasıl denetlerim?
Sayın Dinçer oturuyordu biraz evvel.
Denetleme geriye dönük değil, yol gösterici olmalı. Ben de size söylüyorum:
Lütfen Sağlık Bakanlığına yol gösterici olun. Siz bu ihaleyi yapamazsınız, bu
bir soygundur; bu, hukuk devletinde olmayacak bir şeydir, bunu söyleyiniz
lütfen, istirham ediyorum. Türkiye 2 idari sağlık memuru, 1 mimarla ihale
yapıyor. Yarın mahkemeye gitse, Yüce Divana gitse Bakanın imzası yok,
Müsteşarın yok ama emri veren o. Kimin yakasına yapışacaklar? Ey hemşire, senin
yakana yapışacaklar; sağlık memuru, senin yakana yapışacaklar. Böyle bir devlet
yönetimi var mı? Üzülüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN DURMUŞ (Devamla) – Lütfen, AKP’li milletvekilleri, konuya
sahip çıkın, bu konuyu siz inceleyin, siz denetleyin, biz muhalefet olarak hiçbir
şey yapmayalım.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Durmuş.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
69’uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifinin
69’uncu maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Kalaycı |
Nevzat Korkmaz |
Hasan Çalış |
|
Konya |
Isparta |
Karaman |
|
Beytullah Asil |
Hasan Özdemir |
|
|
Eskişehir |
Gaziantep |
|
“Karar ilgiliye ve varsa şikayetçiye
tebliğ edilir.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
– Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) –
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Korkmaz, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında muharrem ayının Türk ve İslam âlemine huzur,
barış ve esenlikler getirmesini Yüce Allah’tan niyaz ediyorum ve bütün
milletimizin de muharrem ayını tebrik ediyorum.
Değerli milletvekilleri, Sayıştayın
kanun teklifinde Hükûmetin denetim ile ilgili
düşünceleri çok net bir biçimde ortaya çıkıyor. O da şu: “Ben Hükûmetim, bu para benim tarafımdan istediğim şekilde
kullanılır. Hiç kimse, hatta mahkemeler de dâhil bunu sorgulayamaz.” diyor.
Kıymetli arkadaşlar, sanki milletin değil de babasının parasını
kullanıyorlar ve sanki sadece mahkemelerden kaçıyorlar da devletin kurumlarına,
muhalefete, sizlere koşa koşa gidip gönüllü hesap
veriyorlarmış gibi. Üç buçuk yıldır hepimiz bu Meclisteyiz.
Ne zaman denetim konusu olsa, ne zaman “Şunu nereden buldun,
nereye harcadın, ne diye harcadın?” sorularına muhatap olsa, başta Sayın
Başbakan olmak üzere, sayın bakanların kimyası bozuluyor, bu konuların
görüşülmemesi için gündemi değiştiriyor, ortamı geriyor, Meclisi karıştırıyor
ve hemen karşı atağa geçiyor ama “2002’de böyleydi, 2002’de şöyleydi.” diye
konuyu kapatmaya çalışıyor.
Kıymetli arkadaşlar, millet size bu ülkeyi yönetin, layıkıyla
yönetin, adaletle yönetin diye yetki verdi. Sen icraat görevini yapacaksın,
muhalefet de denetim görevini. Bunda çok görülecek ne var? Sorularımıza, varsa
tatminkâr cevaplar vereceksiniz, yoksa huysuzlanmak, savunma mekanizmasıyla
muhalefeti suçlamak, muhalefete hakaretler yağdırmak çözüm olmasa gerek.
Görevin hele hele şikâyet etmek, kendini acındırmak
hiç değil. Bazı kürsüye gelen AKP milletvekilleri hakikaten
ibretlik. Konuşmasına “Yapacaktık da yaptırmıyorlar, muhalefet
ediyorlar, engelliyorlar.” diye başlıyor, konuşma süresince âdeta kürsüden
ağlama krizleri geçiriyor.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Yok öyle bir şey!
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Kim o ya? Kim o Nevzat?
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Arkadaş, Meclisteki koltukların üçte
2’si size ait. Vatandaşa “Sorunları ben çözerim.” diye taahhütlerde
bulunacaksın, vatandaş da buna inanacak, 340 milletvekili verecek ama sen
kürsüden hâlâ âcizlik ağıtları yakmaya devam
edeceksin. Adama sorarlar…
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Kimmiş bu ya, kimmiş?
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – İyi de vatandaş daha ne yapsın?
İstediğin siyasi gücü fazla fazla vermiş. Artık
çözeceksen çöz, çözmeyeceksen müsaade et, sorunları ağlamadan, âcizlik getirmeden çözecek birileri gelsin. (MHP
sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Nevzat rüyada mısın?
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – “Efendim, yargı denetim kurumları
işimize çok karışıyor, yerindelik denetimi yapıyor.” iddiası sadece mazeret
üretmektir, âcizlik ifade etmektir, başarısızlıklara
kılıf uydurmaktır. Elbette Hükûmet icraatlarında bir
hareket serbestisi isteyecektir ama bunun çerçevesi
hukuki sınırlardır, bu sınır da kamu yararıdır kıymetli arkadaşlar. Bu, sadece
ülkemizde değil bütün dünyada böyledir. Sistem için demokratik ülkeleri refere eden AKP bu ülkelerin hukuk devleti olduğunu,
hukukun üstünde hiçbir kişi ya da kurumun olmaması gerektiğini nedense hep
unutan, hep umursamayan taraf oluyor. Referandumda üstünlerin hukuku yerine
hukukun üstünlüğü propagandası yapan AKP’nin kastettiği kendi hukuk anlayışını
hukukun üzerine çıkartmak, iktidardaki konumunu da müktesep hak olarak tescil
ettirmek imiş. Yargının yerindelik denetimi yapamayacağını kanuna
yerleştirmekle sanıyor ki eski köye yeni âdet getiriyor. Hâlbuki
yaptığı malumu ilan etmek. Sayıştay da demiyor ki “Hükûmet
icraatlarının yerindeliğini denetleyeceğim.” diye.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet bu
düzenlemeyi Anayasa’ya da koydu. Anayasa tüm yasaların anası ise her kanuna
bunu koymaya gerek var mı? Hayır, işi garantiye alacak!
Yeri gelmişken kıymetli arkadaşlar, bir fıkrayı sizinle paylaşmak
istiyorum konuyla ilintili olarak ve böylece de Karadeniz’in o yiğit
delikanlılarını da güzelce anmış olalım: Temel’in aslında hiç sevmediği ve her
gün kavga dövüş ettiği ve kimi kimsesi olmayan komşusu bir gün ölmüş. Cenazenin
nasıl defnedileceğiyle ilgili “Temel’e bir danışalım.” demişler. Temel’e
cenazenin yakılabileceğini, rüzgârda savrulabileceğini efendim, ya da her
Müslüman gibi gömülebileceğini hatırlatıp “Bunlardan hangisini yapalım?” diye
sormuşlar. “Ula uşağım, mümkünse hepsini de yapun,
emin olmak isteyrum.” demiş.
AKP’nin yargıdan ve denetimden korkuları o kadar fazla ki her
düzenlemeye bu ilkeyi yerleştirmeye çalışıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Yargılanmamak için her ayrıntıyı
değerlendiriyor yani emin olmak istiyor kıymetli arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri, dünyanın neresinde olursa olsun bir işte
kamu yararı olup olmadığı nihai olarak yargı tarafından denetlenir. Mali
yargının en üst kurumu olan Sayıştaydan bu yetkileri
almak hesap vermekten kaçmanın bir yoludur. Kanun yapma tekniğiyle de
bağdaşmamaktadır çünkü kanunlar neyin yapılamayacağını değil neyin
yapılabileceğini ifade etmelidir. Yoksa zaten kanunun vermediği bir yetkinin
verilmediğini ayrıca ifade etmenin beyhude bir zaman kaybı olduğu kadar
korkuların da su yüzüne çıkması anlamına gelmektedir. Ancak değerli AKP
milletvekilleri, korkunun ecele faydası yoktur, hangi düzenlemeyi yaparsanız
yapın Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu icraatlarınızın sonuna kadar
takipçisiyiz ve eninde sonunda mutlaka hesap vermekten kurtulamayacaksınız
diyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.
Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN – Önerge kabul edilmemiştir. Karar yeter sayısı var zaten.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Tamam arkadaşlar.
Evet, maddeyi oylarınıza sunuyorum…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Karar yeter sayısı istiyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Efendim, isterseniz ben sayarım, tamam, maddeyi
oylarınıza sunup karar yeter sayısını arayacağım.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Karar yeter sayısı vardır, madde kabul edilmiştir.
70’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
71’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifinin
71'inci maddesinin dördüncü fıkrasında geçen “657 sayılı Kanunun"
ibaresinin, "Hakimler ve Savcılar Kanununun"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Kalaycı |
S. Nevzat Korkmaz |
Hasan Çalış |
|
Konya |
Isparta |
Karaman |
|
Ahmet Duran Bulut |
Mustafa Enöz |
Mehmet Günal |
|
Balıkesir |
Manisa |
Antalya |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 71 nci maddesinin madde başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif Hamzaçebi |
Tansel Barış |
|
Trabzon |
Kırklareli |
“Sayıştay Başkan ve üyeleri dışındaki meslek mensuplarının
teminatı ve görevden uzaklaştırılması
Madde 71- (1) Sayıştay Başkan ve üyeleri dışındaki meslek
mensuplarının görevlerine, bu Kanunda yazılı haller dışında son verilemez;
aylık ve diğer hakları ellerinden alınamaz. Bunlar, meslek mensupları için
tesis edilmiş sınıflardan başka bir sınıftaki görevde çalıştırılamazlar.
(2) Ancak, memuriyetten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı
kesin hüküm giymiş olanların görevleri kendiliğinden sona erer. Sağlık
bakımından görevlerini yerine getiremeyecek durumda oldukları tam teşekküllü
Resmi Sağlık Kurulu raporuyla anlaşılanların görevine Meslek Mensupları
Yükseltme ve Disiplin Kurulu kararı ve Sayıştay Başkanının onayıyla son
verilir.
(3) Haklarında disiplin veya ceza kovuşturması yapılmasına karar
verilen Sayıştay Başkan ve üyeleri dışındaki meslek mensuplarının görevleri
başında kalmalarında soruşturmanın veya hizmetin gereği bakımından sakınca
görülürse, Meslek Mensupları Yükseltme ve Disiplin Kurulu kararıyla geçici bir
süre için görevden uzaklaştırılabilir.
(4) Görevden uzaklaştırma ile tekrar işe başlatma ve bunlarla
ilgili diğer hususlar hakkında 657 sayılı Kanunun görevden uzaklaştırma ile
ilgili hükümleri uygulanır."
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
– Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Tansel Barış.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Barış. (CHP sıralarından alkışlar)
TANSEL BARIŞ (Kırklareli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
510 sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifi’nin 71’inci maddesi hakkında vermiş
olduğumuz değişiklik önergesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
yüce heyete saygılar sunuyorum.
Sayın milletvekilleri, bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Dünya
nüfusunun yüzde 10’u yani 700 milyon kişi engelli. Ülkemizde ise nüfusun yüzde
12’si engelli durumda; bunun yüzde 3’ü ortopedik, görme, işitme, konuşma ve
zihinsel engelli, yüzde 9’u ise kronik hastalıklara bağlı olanlar. 9 milyona
yakın engelli vatandaşımıza, çağdaş ülkelerdeki gibi sahip çıkamıyoruz. 55 bin
engelli kadrosu boş bekliyor. Bu kadrolar ne zaman doldurulacak? Özel sektörde
yüzde 3, kamu sektöründe ise yüzde 4 olan kontenjanların doldurulması gerçekten
engellilerimiz tarafından bekleniyor ve engellilerimiz ve aileleri bu
kadrolarla gerçekten mevcut sıkıntılarını bir nebze olsa giderebileceklerdir.
Engelli vatandaşlarımız şunu bilsinler ki, Cumhuriyet Halk Partisi onların
sorunlarını biliyor ve onlara her zaman olduğu gibi iktidarında da sahip
çıkacaktır.
Sayın milletvekilleri, Sayıştay, Türkiye Büyük Milet Meclisi adına
görev yapan anayasal bir kuruluştur, halkın vergileriyle oluşan bütçenin amacı
doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığının denetimini yapmaktadır yani ekonomik
mi kullanıldı, etkin mi kullanıldı, verimli mi kullanıldı, yolsuzluk mu
yapıldı; bunların denetimini yapıyor. Zaten performans denetimi de bu değil midir
arkadaşlar?
Bakanlar Kurulu bu yasa teklifini Meclise gönderdiği zaman
Teklifte performans denetimi şöyle tarif ediliyordu: “Hesap verme sorumluluğu
içinde idarelerce belirlenen hedef ve göstergeler ile ilgili olarak faaliyet
sonuçlarının ölçülmesi ve değerlendirilmesiyle kamu kaynaklarının etkin,
ekonomik ve verimli olarak kullanılıp kullanılmadığının incelenmesi.”
şeklindeki tanım, maalesef AKP’li arkadaşların vermiş olduğu önergeyle kuşa
çevrildi ve tanım şöyle oldu: “Hesap verme sorumluluğu içerisinde idarelerce belirlenen
hedef ve göstergelerle ilgili olarak faaliyet sonuçlarının ölçülmesi.” Bundan sonraki kısım budanıyor ve denetim maalesef kuşa
çevriliyor.
AKP’li arkadaşlar şunu bilsinler ki: Şimdi engellenmeye çalışılan
bu denetimler bir gün mutlaka yakanıza yapışacaktır. Bu denetimden niye
kaçıyorsunuz arkadaşlar? Neden korkuyorsunuz? Vatandaşlar bunu bilmek istiyor
doğrusu. “Önemli bir şey yok.”
diyorsanız, o zaman önergenizi geri çekin, Genel Kurula geldiği gibi
kalsın ama “Hayır, biz performans denetimini bu hâliyle bu Genel Kuruldan
geçireceğiz.” diye diretiyorsanız, bunun altından kalkamazsınız ve bir gün
mutlaka bunun hesabını sizlerden soracaklardır.
Performans denetimi olmazsa o zaman Sayıştaya ne gerek var
arkadaşlar? O zaman, burada karar alın, Sayıştayı da
kapatalım, diğer taraftan Yargıtayı kapatalım, Danıştayı da bir şekilde -zaten beğenmiyorsunuz- onu da
kapatalım ve denetimsiz, yargısız, yeni bir yönetim şekli oluşturalım. Böyle mi
istiyorsunuz arkadaşlar? O zaman, böyle bir yönetim şekli yaratın ve adını da
sizler koyun.
Yüce heyete saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Barış.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifinin 71'inci
maddesinin dördüncü fıkrasında geçen “657 sayılı Kanunun" ibaresinin,
"Hakimler ve Savcılar Kanununun" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mehmet
Günal (Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
– Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –Sayın Günal, buyurun efendim.
(MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, sizleri ve yüce Türk milletini saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, uzun yıllardır bekleyen bir kanun görüşüyoruz.
Geçtiğimiz yıllarda da “çıkmadı” diye eleştirmiştik ama şu anda, çıkarken de
yine aceleyle…
EMİN NEDİM ÖZTÜRK (Eskişehir) – Şimdi de…
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Eksikliklerini tamamlamak zorundayız
Sayın Öztürk. Onun için, bazı hususları, bu vesileyle
dile getirmek istiyorum.
Sayıştay, özellikle denetim anlamında hem de Türkiye Büyük Millet
Meclisi adına denetim yapan bir kurum olduğu için ayrıca bizim açımızdan
önemli. Ama asıl konuda, sürekli tartışılan yolsuzlukların önlenmesinde denetim
eksikliklerinin giderilmesi, bu kanunun çıkmasıyla biraz daha etkin bir şekilde
denetlenmesi amaçlanmaktaydı. Biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak hem
seçim beyannamemizde hem parti programımızda denetimin tek elden yapılması,
daha etkin bir şekilde denetimin yapılması, performans denetimlerinin -her ne
kadar siz çıkardıysanız da- Sayıştay eliyle yapılmasını öngörmüş idik. Çünkü
yolsuzlukla mücadelenin temelinde etkin bir denetim sisteminin olması yatar
diye düşünüyoruz. Ancak buraya baktığımız zaman, maalesef Sayıştayın
denetimlerinin sonuçlarının uygulanmadığını, kesin hesapla ilgili işlemlerin
yukarıda, Plan ve Bütçe Komisyonunda çok fazla irdelenemediğini yine Hazineyle
ilgili işlemlerin de maalesef yıllardır uyarılmasına rağmen böyle bir baştan
savma bir şekilde, hususlar dikkate alınmadan yeniden Genel Kurulda geçici
olarak ertelendiğini görüyoruz.
Değerli arkadaşlarım, burada gündeme getirmek istediğim önemli bir
husus var.
Tabii, Sayın Başkanım, biraz uğultudan ben tam konsantre
olamıyorum ama arkadaşlar bilemiyorum biraz her hâlde çoğunluk sağlansın
diye devam ediyorlar.
Değerli arkadaşlar, bu soracağım şeyi bütün oturumlarda size
sordum, Sayıştay Başkanımıza da sordum, İçişleri Bakanına da sordum. Şu anda
geriye çekmiş olduğunuz, görevi ihmalle ilgili Ceza Kanunu’nda da hüküm var.
Şimdi, Sayıştayın görevleri arasında mahallî
idareleri, belediyeleri denetleme görevi var. Ben bakıyorum, Hazineden sorumlu
Bakanımıza da sordum, Hazinenin vadesi geçmiş alacaklarının içerisinde 8
milyara yakın alacağın 4,2 milyarı Ankara Büyükşehir Belediyesi ve ilgili
kuruluşlara ait. Bakayım, hangi bakanımız var? Sayın Bakan, bundan pek sorumlu
değil, enerjiden sorumlu olduğu için ama o da dinlemiş olsun Hükûmet adına. Şimdi, normal şartlarda Sayıştayın
eski mevzuatına göre de, 5018’e göre de belediyelerin denetlenmesi gerekiyor.
Bu nasıl bir iştir ki, yıllardır, bırakın o diğer borçlarını, hazineye vadesi
geçmiş alacağını ödemeyen bir belediye faaliyetlerine devam ediyor? Hem de en
fazla borcu olan, yarısı… EGO ve ASKİ’yle beraber
birleştirdiğiniz zaman 2,5 milyar Ankara Büyükşehir Belediyesinin… Ee, siz de bir taraftan, özel sipariş üzerine, bunları da
kapatmak üzere kanun çıkarmak için uğraşıyorsunuz. Böyle nasıl bir denetim
yapacağız? Ben anlamıyorum. Yani “performans denetimi”, “etkinlik denetimi”
denince alınan borçların doğru yere harcanması, kaynakların, harcamaların
denetimi değil midir? Dört yıldır cevap bulamıyorum. 4 milyar civarında
duruyordu, hâlen daha yarısı Ankara Büyükşehir Belediyesine ait. Nasıl oluyor?
Şimdi, biz bu kanunu çıkarsak ne olacak, çıkarmasak ne olacak? Eğer bunu
denetlediğimiz zaman gereğini yerine getirmiyorsak, bununla ilgili bir önlem
almıyorsak bunun bir anlamı var mı? Yok.
Öbür taraftan ne yapıyoruz? Muhalefet belediyelerine geldiği zaman,
“bunları sıkıştıralım…” Yani, daha önceki gün yaşadığımız bir vakıa: Antalya’da
-Sayın Bakana da soru önergesiyle yönelttiğim için burada söyleyebilirim-
Serik’te Belkıs Belediyemiz var. Bir okul yeri daha önce beldelerde olduğu için
beldeye devredilmiş, köyden kalmış. Taşımalı eğitimden dolayı da okul boş
kalmış. Belediyemiz de demiş ki: “Benim hizmet binam yok, burayı tadil edip
kullanayım. “ Neden? Okul binası boş duruyor, beldenin mülkiyetinde. Ne olduysa
onun müracaatından sonra olmuş, il özel idaresi gelmiş “Ben buraya okul
yapacağım.” diye tekrar ele almış. Zaten okul yok, zaten öğrenci yok, olsa
belediye binası olarak kullanılamayacak. Bunun üzerine TEDAŞ’a
talimat vermişler, beldenin elektrikleri kesilmiş. Sayın Valiyi aradım,
konuştum. Sayın Bakana, tapuyla ilgili Bakanımıza bütçede konuşurken söyledim.
Bütün bu uyarıları yapmamışız gibi, bir önceki gün TEDAŞ’ın
araçları gidip kesiyorlar. Arkadaşlarımız, Belediye Başkanımız şikâyet edince
de diyorlar ki: “Efendim, bize AKP’liler baskı yapıyor, kusura bakmayın.”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Günal,
konuşmanızı tamamlayınız.
MEHMET GÜNAL (Devamla) – Bitiriyorum Başkanım.
Bir taraftan 4,2 milyar, toplam 8 milyarlık vadesi geçmiş hazine
alacağını ödemeyen bir Belediye Başkanı var, kılınız kıpırdamıyor. Artı bir de,
üstüne üstlük, bunların görevi ihmal suçlarının affedilmesi için -kendi
siparişi, kendi ses kaydı var biliyorsunuz, Sayın Anayasa Komisyonu
Başkanımızın- kanun çıkarmaya çalışıyorsunuz. Öbür tarafta, boşalmış bir okul
-zaten okuldan başka alamıyorsunuz- okul olmadığı için belediye “Hizmet binası
yapayım.” diyor. Gariban bir belde belediyesi, vur abalıya… Bir de bunun üstüne
devletin gücünü kullanarak devletle milleti karşı karşıya getirme var. Bunu çok
yadırgıyorum. Biz eğer bunları dikkate almazsak, adaleti sağlamazsak…
Ben hâlâ merak ediyorum, her seferinde soruyorum “Ankara
Büyükşehir Belediyesinin bir farklılığı mı var, dokunulmazlığı mı var? Bu
borçları kim tahsil edemiyor? Bununla ilgili sonuçları nedir?” dedik. Sayın
Sayıştay Başkanımız burada dedi ki: “Efendim, biz şu kadar şeyi denetledik.” Peki ne kadar geçiyor? Sadece bir satır ilgili maddede
geçiyor. Kendisinin sorduğumuz sorulara verdiği cevap vardı “Kaç belediyeyi
denetlediniz?” diye. Onları söyledi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Devamla) - “676 tane belediyeyi denetledik, hazine
işlemleri yoluyla sunuyoruz.” Hazine işlemlerinde bir satır geçiyor.
Onun için, ben sizleri adınızda geçen “adalet” kelimesine uygun
davranmaya davet ediyorum. Belediye hizmeti bütün vatandaşlara bir hizmettir.
Bunlarda ayrımcılık yapmadan ama bunların da Sayıştay kanalıyla ciddi bir
şekilde denetlenmesini talep ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Günal.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
72’nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifinin 72’nci
maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mustafa Kalaycı |
Murat Özkan |
Hasan Çalış |
|
Konya |
Giresun |
Karaman |
|
Nevzat Korkmaz |
Ahmet Duran Bulut |
|
|
Isparta |
Balıkesir |
|
“ (2) Birinci ve ikinci derecede sicilleri arasında aykırılık
olması hâlinde, üst derece sicil amiri üye olanlar için daire başkanı,
diğerleri için Birinci Başkan tarafından nihaî sicil verilir.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 72 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi
Trabzon
"Madde 72- (1) Sayıştay Başkanı, daire başkanları ve üyeler
ile birinci sınıfa ayrıldıktan sonra dokuz yılını doldurmuş uzman denetçi ve
savcılar dışındaki meslek mensupları ile savcılar hakkında her takvim yılı
sonunda sicil formu düzenlenir.
(2) Meslek mensuplarının
sicilleri kişisel ve mesleki nitelikleri, kanun ve nizamlara saygı derecesi,
görevine uyma yeteneği, bulunduğu görevdeki başarı derecesi, mesleki ahlak
kurallarına uyumu ve rapor değerlendirme puanları göz önünde tutularak
yükselmeye yeterli olup olmadıklarını belirtecek şekilde;
a) Genel sekreter yardımcıları hakkında ilk derecede genel
sekreter, ikinci derecede Sayıştay Başkanı,
b) Denetim Kurulunun denetçi üyeleri hakkında ilk derecede kurul
başkanı, ikinci derecede Sayıştay Başkanı,
c) Başraportörler hakkında ilk derecede
ilgili kuruldan veya daireden bir üye, ikinci derecede ilgili kurul veya daire
başkanı,
ç) Raportörler hakkında ilk derecede ilgili başraportör,
ikinci derecede ilgili kurul veya daire başkanı,
d) Grup başkanları hakkında ilk derecede genel sekreter, ikinci
derecede Sayıştay Başkanı,
e) Uzman denetçiler, başdenetçiler,
denetçiler ve denetçi yardımcıları hakkında ilk derecede ilgili grup başkanı,
ikinci derecede bir üye,
tarafından düzenlenir.
(3) Birinci ve ikinci derece siciller arasında aykırılık olması
halinde, üst derece sicil amirleri üye olanlar için daire başkanı, diğerleri
için Sayıştay Başkanı tarafından sicil verilir.
(4) Sicil notunun yüzde yirmisi, raporların hükme bağlanması veya
görüşülmesi sonrasında rapora daire ve kurulca verilen rapor değerlendirme
puanından oluşur.
(5) Savcıların sicilleri kişisel ve mesleki nitelikleri,
çözümleme, yargılama ve karar verme yetenekleri, görüşlerinde isabetlilik,
duruşmalara hazırlıklı çıkma ve temyiz değerlendirme puanları göz önüne
alınarak yükselmeye yeterli olup olmadıklarını belirtecek şekilde başsavcı için
birinci derecede temyiz kurulu başkanı, ikinci derecede Sayıştay Başkanı,
savcılar için birinci derecede başsavcı, ikinci derecede Sayıştay Başkanı
tarafından verilir.
(6) Sicil notunun yüzde yirmisi temyiz edilen kararların sayısı
ile bozulma oranlarına göre hesaplanan temyiz değerlendirme puanından oluşur.
(7) Görevlerinde başarı gösteremedikleri veya yükselmeye yeterli
olmadıkları yolunda sicil alanlara ve yeterli bulundukları halde diğerlerinin
tercihi sebebiyle yükseltilmeyenlere durum Sayıştay Başkanı tarafından izleyen
yılın Mart ayı sonuna kadar gizli bir yazı ile bildirilir.
(8) İki defa üst üste olumsuz sicil alan meslek mensuplarının
sicil amirleri değiştirilir."
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
– Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi gerekçeyi mi
okutalım?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Gerekçe okunsun.
Gerekçe:
Maddenin birinci fıkrası ile üçüncü fıkrası Sayıştay denetçileri
ile savcıların sicillerinin aynı faktörler üzerinden değerlendirileceğini
öngörmektedir ki, yapılan işin niteliği dikkate alındığında bu düzenleme doğru
ve hukuka uygun değildir. Denetçiler hesap ve işlemleri denetleyerek mevzuata
aykırı gördüğü hususları sorumlularına yazılı olarak sorup, savunmalarını
aldıktan sonra, sorgu ve savunmalar ile kanaatinin yer aldığı bir rapor
yazmakta; savcı ise denetçi raporları üzerinde Hazine temsilcisi sıfatıyla
görüş bildirmekte ve dairelerin beraat hükmü tesis ettiği konuları temyiz
etmesi beklenmektedir.
Bu bağlamda savcılarda aranması gereken özelliklerin başında
çözümleme, yargılama ve karar verme yeteneği ile görüşlerinde isabetlilik,
duruşmalara hazırlıklı çıkma, bir yılda temyiz edilen madde sayısı ile bozulma
oranı gelmektedir. Teklifin 33 ncü maddesinde,
dairelerce verilen beraat hükümlerinin temyiz edilmesini Hazine temsilcisi
sıfatıyla savcıların yerine getirmemelerinin çözümü, denetçilere savcılık
üzerinden temyiz hakkı tanınması olmuştur. Bu durum, bağımsız ve tarafsız
yürütülmesi gereken denetim görevinin gerekleriyle bağdaşmamakta ve INTOSAI
Denetim Standartlarıyla da uyuşmamaktadır.
Sorunun çözümü, savcıların yükselmeleri ve birinci sınıfa ayrılmalarının
adli ve idari yargıda olduğu üzere yürütülen görevle ilişkilendirilmelerinde
yatmaktadır.
Ayrıca, adli ve idari yargıda çalışan hâkim ve savcılardan,
birinci sınıfa ayrıldıktan sonra üç yılını doldurarak Yargıtay ve Danıştay
üyeliklerine seçilme hakkını kazanmış olanlar için sicil fişi
düzenlenmemektedir. Adli ve idari yargıdaki uygulamanın Sayıştayda
da uygulanması ve ayrıca birinci sınıfa ayrıldıktan sonra dokuz yılını
doldurmuş denetçilerin yükselmelerini tamamlamış olmaları nedenleriyle, birinci
sınıfa ayrıldıktan sonra dokuz yılını doldurmuş ve Sayıştay üyeliğine seçilme
hakkını kaybetmemiş olan denetçiler ile savcılar hakkında sicil fişi
düzenlenmemesi gerekmektedir.
BAŞKAN – Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifinin 72’nci
maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ahmet
Duran Bulut (Balıkesir) ve arkadaşları
“ (2) Birinci ve ikinci derecede sicilleri arasında aykırılık
olması hâlinde, üst derece sicil amiri üye olanlar için daire başkanı,
diğerleri için Birinci Başkan tarafından nihaî sicil verilir.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
– Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Özkan, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MURAT ÖZKAN (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanun teklifinin 72’nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türk kamu yönetiminde iki tür örgütlenme
şeklinden bahsetmek mümkündür. Bunlardan bir tanesi dikey örgüt dediğimiz
örgüt, diğeri de yatay örgütlerdir. Dikey örgütlere “hiyerarşik örgütler” adı
da verilebilir ama yatay örgütler genellikle kurmay örgütlerdir ve bu kurmay
örgütler daha çok denetim, danışma görevleri yaparlar.
Sayıştay, bir yatay örgüt olarak kabul etme zorunluluğunda
olduğumuz örgütlenme tarzıdır ve bu yatay örgütlerde, yani denetim görevi yapan,
ayrıca hâkim statüsünde olan arkadaşların görev yaptığı bu örgütte en yakın
amirin sicil vermesi prensibi kabul edilebilir bir olay değildir. Bu açıdan
bakıldığında, grup başkanlarının denetçilere sicil vermesi yatay örgüt
mantığıyla bağdaşmamaktadır. Bu tip örgütlerde, yani yatay örgütlerde
daha üst kademedeki, hiyerarşik üstlerde olan insanların sicil vermesi daha
uygun bir prensiptir ve Türk kamu yönetiminin özellikle 1960’tan sonra almış
olduğu şekle de uygun olacağı kanaatindeyiz.
O açıdan, bu maddenin yeniden gözden geçirilmesi ve Sayıştay
denetçilerinin unvanlarına ve pozisyonlarına uygun bir şekilde denetim işlevini
yerine getirecek sicil düzenlemesini de beraberinde taşıması gerekmektedir.
Aksi takdirde, en yakın amirin kontrolünde çalışan birer memur pozisyonuna
düşeceklerdir ki bu, Sayıştay denetçilerinin gerek statüleri gerekse yapmış
oldukları görevle bağdaşacak bir durum değildir.
Değerli arkadaşlar, bu kişiler, özellikle kamunun rant kollama aracı hâline geldiği günümüzde, bu rantı önleyecek
ve devletin bütün vatandaşlarının can ve mallarını koruma görevini yapması için
olayın mal boyutunu değerlendiren insanlardır. Bu açıdan baktığınızda, bu
kişilerin önemini, Sayıştay denetçilerinin önemini bir kez daha anlamak
mümkündür.
Şimdi, rant kollama dediğimiz zaman bu
konuyu da kısaca bir değerlendirmek gerekiyor. Maalesef, şu anda devlet
örgütlenmesi, devlet aygıtı, Parlamentosuyla birlikte bir rant
kollama aracı hâline gelmiş durumda, yandaşlara nasıl kaynak aktarırızın peşine gitmektedir. Bu açıdan baktığınız zaman,
ihaleler, sağlıklı rekabet ortamında çalışmadığı için Türk milletine çok ciddi
bir külfet oluşturmaktadır. Bu külfeti, siz, biz, halkımız ödemektedir. Bu
külfeti âdeta şöyle düşünebiliriz: İnsanlarının canını ve malını korumakla görevli
olan bir devlet, maalesef, milletini soyar hâle gelmiş durumda. Bunu önlememiz
lazım; bu, hepimizin sorumluluğu, bu, devlet olmanın da en önemli unsurunu
teşkil etmektedir değerli arkadaşlar.
Belirtmeden geçemeyeceğim bir diğer husus: Burada hayretler
içerisinde izliyorum. Değerli arkadaşlar, kanun yaparak her şeyi
çözebileceğinizi zannediyorsunuz ve kanun yapmayı da bir önemli iş gibi lanse
ettiriyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, Tanzimat ilan edildikten sonra Osmanlı
İmparatorluğu gençlerini -o zaman dünyanın en gelişmiş ülkesi gözüyle bakılan-
Fransa’ya göndermeye başlamışlardı. Bir anekdotu
sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu genç insanlar Fransa’ya gittiklerinde,
Osmanlıda olup da Fransa’da olmayan ya da Fransa’da olup da Osmanlıda olmayan
ne var, niye biz geri kaldık sorusuna cevap arıyorlardı. Bir baktılar ki
Osmanlıda kanun yok yani Fransa kadar kanun yok. Fransa her konuda bir kanun
çıkarıyor, parlamentosu var. Bu insanlar İstanbul’a geri döndüklerinde biz de
her konuda kanun yapalım diye bir akımı temsil etmeye başladılar. Bir tarih,
tarımdan sorumlu vezir havaların kurak gitmesi nedeniyle kıtlık baş gösterme
tehlikesiyle karşı karşıya kalındığını görünce sadrazamın yanına koşa koşa gidiyor ve diyor ki: “Devletlum
bu sene yeterince hububat olmayacak. Bu konuda ne yapmamızı emredersiniz?” O da
diyor ki: “Bu konuda bir kanunumuz var mı?” Vezir “Hayır efendim.” diyor.
“Yoksa bir kanun yapın.” diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Özkan.
MURAT ÖZKAN (Devamla) – O gündür bugündür “Yok kanun, yap kanun.”
devri maalesef devam etmekte. Bu mantıktan bir an önce uzaklaşmak gerekiyor.
Sayın milletvekilleri, önemli olan, kanun yapmanın yanında bunu iyi
uygulayacak, iyi denetleyecek görevlileri atamak, onlara imkân vermek, onların
görev yapacakları alanları rahatlatmak ve onları mümkün olduğunca bağımsız,
siyasi kaygılardan, rant kollama kaygılarından uzak
görev yapacak iklimi ve ortamı tesis etmekten geçiyor. Parlamentonun görevi o
olmalı, o şekilde davranmalıyız. Aksi takdirde Osmanlının içine düştüğü o hazin
sonu inşallah yaşamayız ama dilim de varmıyor, bu milleti, bu devleti biz
korumak, kollamakla mükellefiz.
Bu vesileyle, tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum ve bu
kanundaki bu maddenin yeniden gözden geçirilmesini istirham ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özkan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
73’üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifinin
73’üncü maddesinin birinci fıkrasında geçen “Başkanlığının” ibaresinin,
“Başkanının” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Kalaycı |
Nevzat Korkmaz |
Hasan Çalış |
|
Konya |
Isparta |
Karaman |
|
Mustafa Enöz |
Ahmet Duran
Bulut |
|
|
Manisa |
Balıkesir |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 73 ncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi
Trabzon
"Madde 73- (1) Özel bir kanun ile olmadıkça Sayıştay
mensupları kamu idareleri ile gerçek ve tüzel kişiler yanında paralı veya
parasız hiçbir görev alamaz ve bilirkişilik yapamazlar. Ancak,
kooperatifler, hayır kurumları ve mesleki dernekler ile kamu yararına çalışan
dernek ve vakıfların yönetim ve denetim kurullarında görev alanlar, üniversite
veya diğer eğitim ve öğretim kurumlarında Başkanın onayı ile mesleki konularda
ders verenler, ilmi ve mesleki araştırma ve yayınlarda bulunanlar, davet
olundukları milli ve milletlerarası kongre, konferans ve toplantılara
katılanlar için bu madde hükümleri uygulanmaz.
(2) Sayıştay meslek mensupları, kamu idarelerinde bir göreve
atanabilir. Bu şekilde bir göreve atananlardan Sayıştaya
dönmek isteyenler, Meslek Mensupları Yükseltme ve Disiplin Kurulunun kararı ve
Sayıştay Başkanının onayı ile yeniden atanır. Özel kanunlardaki hükümler saklı
kalmak üzere bunların kurum dışında görevli oldukları süre meslekte geçmiş gibi
değerlendirilir. Bu kişiler görev yaptıkları idarenin denetiminde üç yıl süre
ile görevlendirilemez.
(3) Bu maddeye aykırı
hareket edenlerin durumları disiplin kurullarınca karara bağlanır. Genel
hükümler saklıdır.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
– Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Teklifin 73 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki, "Sayıştay
Başkanlığının bilgisi dahilinde davet olundukları
millî ve milletlerarası kongre, konferans ve toplantılara katılanlar"
ibaresi davet edenlerin, davet edilenler yanında davetten Sayıştay Başkanlığını
da bilgilendirmesi gerekeceği gibi bir anlam kaymasına yol açarak Sayıştay
Başkanlığının bilgilendirilmediği davetlere katılınmayacağı
sonucunu doğurmaktadır. Oysa ki, görevlendirme yetkisi zaten Sayıştay
Başkanlığında olduğundan ve görevlendirilmenin yapılabilmesi için de, davet
edilenlerin daveti Sayıştay Başkanlığına sunması gerekeceğinden, "Sayıştay
Başkanlığının bilgisi dahilinde" ibaresinin fıkra
metninden çıkarılması uygun olacaktır.
Öte yandan, kooperatif ve hayır kurumlarının yönetim ve denetim
kurumlarında görev alma ile sınırlı olan istisna hükmünün Sayıştay
denetçilerinin mesleki dernekleri ile kamu yararına çalışan dernek ve
vakıflarla genişletilmesini demokratik ve katılımcı toplumun gereği olarak
değerlendiriyoruz.
Ayrıca, Sayıştay meslek mensuplarının kamu idarelerinde görev
almalarının, Teklifin 73 üncü maddesinin ikinci fıkrasında "Sayıştay
Başkanının iznine" tabi kılınması, kamu idarelerini Sayıştay meslek
mensuplarının bilgi birikimi ve deneyiminden mahrum etmeye yönelik bir
düzenlemedir ve madde metninden çıkarılması gerekir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanunu Teklifinin
73’üncü maddesinin birinci fıkrasında geçen “Başkanlığının” ibaresinin,
“Başkanının” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Enöz (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
– Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Korkmaz, gerekçeyi mi okutalım?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Sayıştay Başkanının bilgisi dahilinde
davet olundukları millî ve milletlerarası kongre, konferans ve toplantılara
katılanlar için bu madde hükümlerinin uygulanmaması öngörülmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Madde 74’ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Madde 75’i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Madde 76’yı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
77’nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı kanun teklifinin 77. maddesinin
birinci paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki ifadenin bir paragraf
halinde eklenmesini arz ve teklif ederiz.
“Birinci paragrafta ifade edilen işlerin yapılabilmesi için tespit
ettikleri fiil ve delilleri başkanlığa bildirmeyen denetçilere delilleri
karartmayla ilgili Türk Ceza Kanunu hükümleri doğrultusunda işlem yapılır.”
|
Abdülkadir Akcan |
Mehmet Günal |
Nevzat Korkmaz |
|
Afyonkarahisar |
Antalya |
Isparta |
|
Dr. Reşat Doğru |
K. Erdal Sipahi |
|
|
Tokat |
İzmir |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 77 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi Ali
Oksal
Trabzon Mersin
“Madde 77 – (1) Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin gelir,
gider ve mal hesap ve işlemleriyle faaliyetlerine ilişkin her çeşit defter,
belge ve kayıtlar ile raporlar ilgili idarelerin muhasebe birimlerinde, diğer
idarelerin hesap ve işlemlerine ilişkin her çeşit defter, belge ve kayıtlar ile
raporlar ise ilgili idarelerce saklanır. Bu defter, belge, rapor ve kayıtların Sayıştaya gönderilmesi ve Sayıştay tarafından ilgili
idarelere iadesi ile ilgili idarelerce saklanması ve yok edilmesine ilişkin
esas ve usuller Maliye Bakanlığının görüşü alınarak Sayıştay Genel Kurulunca
çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
– Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) –
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Oksal, siz mi konuşacaksınız?
ALİ OKSAL (Mersin) – Evet.
BAŞKAN – Buyurun efendim.
ALİ OKSAL (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sayıştay Kanunu Teklifi’nin 77’nci maddesine ilişkin değişiklik önergesi
üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan evvel muharrem ayının tüm İslam âlemine
hayırlar getirmesini gönülden diliyorum. Ayrıca, Dünya Engelliler Günü’nü
kutluyor, engelli kardeşlerimizin rahat ve huzurlu bir yaşam geçirmelerini
temenni ediyorum.
Değerli milletvekilleri, inandıklarını ve bildiklerini
anlatmayanlar inanmadıkları şeyleri söyleyenlerden daha büyük bir kabahat
işlemiş sayılırlar. Böyle bir kabahati işlememek için şunu söylemek zorundayım:
Sayıştay Kanunu Teklifi’nin çok önemli bazı maddeleri Sayıştayı
zayıflatmakta ve onun yapısını bozmaktadır. Bu kanun teklifi yüz kırk sekiz
yıllık bir kurumun, halkın vergilerinin koruyuculuğunu ve takipçiliğini yapan
bir kurumun elini kolunu bağlamaktadır.
Değerli milletvekilleri, bazı iktidarlar, sahip oldukları
parlamento çoğunluğu ile devlet gücünü kullanarak sayıştayların
kendileri üzerindeki denetimi gevşetmek ve etkisizleştirmek için kanunda değişiklik
yaprak amaçlarına ulaşırlar. İşte AKP böyle iktidarlardandır, Sayıştayı hedef almıştır. Bu kanun değişikliği teklifinin
çok önemli bazı maddeleri de bu niyeti açıkça belli etmektedir. AKP politikası
inanmadığı sözleri söyleme üzerine kuruludur çünkü AKP inanmadığı sözleri
söylemezse inandığı amaçlara ulaşamaz. İşte bu yüzden, AKP, Sayıştay Kanunu
Teklifi’nin gerekçesinde Sayıştayı güçlendireceğini,
denetim kapsamını genişleteceğini ve Sayıştay Kanunu’nu uluslararası denetim
standartlarına uygun hâle getireceğini söylüyor.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifinin Sayıştayı
güçlendirmek gibi bir derdi yoktur. Getirilen kanun teklifinin detaylarına
bakıldığında bu açıkça görülecektir. Bu kanun teklifinin ikinci maddesinde
“Sayıştay denetimi, düzenlilik denetimi, uygunluk denetimi ve mali denetim”
kavramları tanımlanmıştır. Ancak bu tanımlarda teknik hatalar yapılmıştır.
Tanımlarında dahi hataları olan bir kanun teklifinin ne milletimize ne de Sayıştayımıza fayda sağlaması beklenemez.
1996 tarihinde çıkarılan 4149 sayılı Kanun Sayıştaya
performans denetimi yapma görevini vermiştir. Bu yetkiyle Sayıştay on dört
yıldır performans denetimi yapmaktadır ancak AKP bu kanun teklifiyle Sayıştayın performans denetimi yapma yetkisini performans
ölçümü yapma yetkisine dönüştürmüştür.
Dünyanın tüm ülkelerinde savunma, güvenlik ve istihbarat görevi
yürüten kamu idarelerinin mallarının denetiminde özel düzenlemeler
yapılmaktadır ancak bu teklifte Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet Genel
Müdürlüğü ve Millî İstihbarat Teşkilatına ilişkin özel bir düzenleme
öngörülmemiştir. Ülke menfaatleriyle çatışan böyle bir düzenleme hiçbir
standarda uymamaktadır.
Yine, bu teklifle Sayıştay denetçi alımında nitelikli denetçi
alımına engel olacak usuller benimsenmektedir. Sınav sistemi standartların
aşağısına çekilmektedir. Devletimizin en temel ve en saygın kurumlarından biri
olan Sayıştayın görevlerini etkin bir şekilde yerine
getirebilmesinde denetçilerin oynadığı rol dikkate alındığında getirilen
düzenlemenin çok büyük bir hata olduğu ortadadır.
Sayıştayımız yargı yetkisiyle
donatılmış ve yargı tipinde örgütlenmiştir. Sayıştayın
hesap mahkemesi olarak vasıflandırılması bu yargı yetkisine işaret etmektedir
ancak bu teklifle, yargı yetkisine sahip olmayan yani ofis tipi örgütlenen
Sayıştaylara özgü kurumlar ve hiyerarşik yapılanmalar getirilmektedir. Bu durum
Sayıştayın yargı tipindeki örgüt yapısına da
uymamaktadır. Zira bu düzenleme, Sayıştayda denetim
faaliyetlerini yürütenler üzerinde çok sayıda amir yaratılmasına sebep olacak,
dolayısıyla da bağımsız ve tarafsız denetim yapılmasını olumsuz etkileyecektir.
Ayrıca, bu kanun teklifiyle Sayıştay dışından uzman görevlendirilmesinin
öngörülmesi, Sayıştayın yetkilerinin özel sektöre
devredilmesi anlamına gelir ki bu durum ulusal çıkarlar ve kamu yararıyla
örtüşmemektedir.
Değerli milletvekilleri, Sayıştay Genel Kurulunun görüşlerini ve
Sayıştay Denetçileri Derneğinin önerilerini dikkate almayan bu düzenlemeden ne
bekleyebiliriz? Sayıştay Genel Kurulu bu teklifte yer alan tam 56 maddeye
ilişkin görüş bildirmiş ancak bu görüşler de umursanmamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun efendim, konuşmanızı tamamlayınız.
ALİ OKSAL (Devamla) – Sayıştayı
güçlendirmek, Sayıştayı uluslararası denetim
standartları seviyesine taşımak bu mudur arkadaşlar? Bu, olsa olsa Sayıştayın kurumsal
kimliğine ve birikimine saygı duymamaktır. Hesap verme süreci ve mali saydamlık
demokrasiyi besleyen ana damarlardandır. Bu damarları etkin kılan en kuvvetli
yapı ise Sayıştaylardır. Sayıştay ve Sayıştay denetçileri demokrasinin
muhafızlarıdır.
Değerli milletvekilleri, hakikat herkesin sloganı fakat pek az
kişinin dileğidir. AKP’nin buradaki gerçek niyeti Sayıştayın
kamu idareleri üzerindeki denetim yetkisini işlevsiz hâle getirmektir. Ancak
hatırlatmak isterim ki hiçbir insanın kalbinde vicdan kadar korkunç bir şahit
ve onu bu kadar dehşetle itham eden bir yargıç yoktur. Sayıştay üzerinde gizli
niyet taşıyanları yüce Türk milleti adına kendi vicdanlarına havale ediyor,
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Oksal.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum, buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı kanun teklifinin 77. maddesinin
birinci paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki ifadenin bir paragraf
halinde eklenmesini arz ve teklif ederiz.
“Birinci paragrafta ifade edilen işlerin yapılabilmesi için tespit
ettikleri fiil ve delilleri başkanlığa bildirmeyen denetçilere delilleri
karartmayla ilgili Türk Ceza Kanunu hükümleri doğrultusunda işlem yapılır.”
Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
– Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) –
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Akcan, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Kanun
Teklifi’nin 77’nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili olarak
huzurlarınızdayım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
77’nci madde “Denetim ve incelemeler sırasında suç teşkil eden bir
fiile rastlandığı takdirde ilgili denetçi tarafından derhâl deliller tespit
edilerek durum Sayıştay Başkanlığına bildirilir.” hükmüne dayalı bir maddedir.
Eğer bunu tespit ettiği hâlde denetçi Başkanlığa durumu bildirirse ilgili işlem
yapılabilecek madde hükümleri doğrultusunda ama bildirmezse ne olacak?
Bildirmezse deliller karartılmış ve olayın üzerine gidilmemiş olacak. Hasbelkader bir dönem bu ülkede bakanlık yapmış ve icraatın başında
bulunmuş insan olarak benim dönemime ait hesapların ve faaliyetlerin incelenmiş
olduğunu, Sayıştayca denetlenmiş olduğunu, Sayıştay
denetçileri tarafından tespit edilen ve maalesef bir yolluk ve gündeliğin 50
lira, 100 lira gibi fazla tahakkuk etmişliğine dayalı olarak hesap çıkartılıp
geri ödeme talimatı düzenlendiğinden biliyorum. Bu ülkede bakanlık yapan
hiçbir kimse yaptığı bir göreve dayalı seyahatle ilgili harcırah raporunu,
formunu kendisi doldurup imzalamaz. Birileri, bu amaçla görev yapan birileri
kalkar bunu doldururlar ancak kendisi imzalar. Ne derece doğrudur, hangi saatte
gitmiştir, buna karşılık hangi paradır, kaç paradır? Bunu hiçbir bakanın
bilmesi mümkün değildir ama denetim sonunda bu rakamların bize iletildiği, bir
yanlışlık olduğu, birkaç defa yanlışlık yapıldığı bildirildiğine göre bizim
döneme ait işlemlerin incelendiğini de kabul etmek istiyorum. Eğer Sayın Bakan,
Sayın Sayıştay Başkanımız da konuşmasını bitirir de beni dinleme fırsatı
verirse şu noktayı hem Sayın Bakana hem de Sayın Başkana ifade etmek istiyorum:
Benim icraat dönemimde yapmış olduğum bir araç muayene
istasyonları ihalesi var. Bu ihalenin “Yolsuzluk yapıldı.” diye iptal
edildiğini 2007 yılında seçildiğimden bu yana en az 5’inci defa ifade ediyorum.
Siz denetimlerinizi Türkiye Büyük Millet Meclisi adına yaptığınıza göre
görevlendireceğiniz bir grup insan, bir grup görevlinin bu Meclisi sürekli
takip ediyor olması lazım. Takip ediyor olması lazım ki ihbar kabul ederek
olayın üstüne gitme fırsatı olsun. Benim yaptığım ihalede alınacak her 100
liranın 30 lirası müteahhidin, 70 lirası devletindi. Daha sonra bu “Yolsuzluk
var.” diye iptal edildi. Bugüne kadar bu yolsuzluğu yapanların yakasına
yapışılmadı, kim yaptıysa…
ŞENOL BAL (İzmir) – Alışkanlık hâline geldi.
ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) - …ve yeniden ihale yapıldı. Sayın
Başkan, yüzde 30 müteahhit yüzde 70 devlet idi eski
ihale, yeni ihale ilk üç yıl yüzde 70 müteahhit yüzde 30 devlet -lütfen
kaydedin- üç yıl, takip eden yedi yıl yüzde 60 müteahhit yüzde 40 devlet, devam
eden on yıl yüzde 50 müteahhit yüzde 50 devlet. Bu, araç sayısının değişmeyeceğini
varsayarak. Şimdi muayeneye tabi 16 milyon araç var. Bu noktadan hareketle şu
hesabınızı çıkarın, ben yaptım bu hesabı, 8 milyar TL’nin üzerinde bu devletin
kaybı var.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yandaşlar kazanıyor.
ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – Sayıştayınız,
bir bakanın saat on birde eve geldiğini varsayarak, efendim üçte geldi, 50 TL
sadece o zamanki parayla, şimdiki parayla 5 lira fazla tahakkuk ettiğinin
peşine düşebiliyor da, bu devletin, bu milletin 8 milyar TL’sinin peşine niye
düşmemiştir bugüne kadar?
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Yandaş, yandaş…
ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – Bunu lütfen ihbar kabul edin
ve bu Meclis sona erene kadar, 23’üncü Dönem, Meclis soruşturma önergesi de
dâhil Milliyetçi Hareket Partisi Meclis grubu olarak bu işin peşinde olacağımızı
ifade ediyor, yüce heyetinize, delil karartan Sayıştay denetçileri hakkında
işlem yapılmasına fırsat verecek bu önergeyi kabul etmeniz doğrultusunda rica
ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akcan.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.45
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.55
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat
PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN
(Bingöl), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 26’ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
510 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 77’nci maddesi üzerinde verilen Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir
Akcan ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım:
Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Madde 78’i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
79’uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifinin
79’uncu maddesinin başlığıyla birlikte metinden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
|
Mustafa Kalaycı
|
Hasan Özdemir |
Nevzat Korkmaz |
|
Konya |
Gaziantep |
Isparta |
|
Ahmet Duran
Bulut |
Hasan Çalış |
|
|
Balıkesir |
Karaman |
|
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
– Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Gerekçe.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Bu maddede yer alan hükmün, 5018 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanununun 69’uncu maddesinde aynen düzenlenmiş olması ve
mükerrer düzenleme yapılmaması gerektiğinden, söz konusu maddenin başlığıyla
birlikte metinden çıkartılması önerilmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Madde 80’i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Madde 81’e bağlı birinci fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 81’e bağlı ikinci fıkra üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 81 nci maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi
Trabzon
“(2) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bu Kanun ile 2/4/1987 tarihli ve 3346 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri
ile Fonların Türkiye Büyük Millet Meclisince Denetlenmesinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun hükümlerine göre denetlenir.”
BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge
aynı mahiyettedir. Bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım. Önerge
sahiplerinin talepleri hâlinde kendilerine ayrı ayrı
söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı kanun teklifinin 81 nci maddesi ikinci fıkrasının madde metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
|
Pervin Buldan |
Fatma Kurtulan |
Nuri Yaman |
|
Iğdır |
Van |
Muş |
|
Hasip Kaplan |
M. Nezir Karabaş |
|
|
Şırnak |
Bitlis |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifinin
81’inci maddesinin ikinci fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
|
Mustafa Kalaycı |
Nevzat Korkmaz |
Hasan Çalış |
|
Konya |
Isparta |
Karaman |
|
Mustafa Enöz |
Ahmet Duran
Bulut |
Reşat Doğru |
|
Manisa |
Balıkesir |
Tokat |
BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
– Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Kaplan, buyurun efendim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sayıştay kanununun sonuna doğru geliyoruz. Gerçekten önemli bir kanun ve uzun
süredir beklenen bir kanun. Ancak bu süre içinde, üç önemli kamburu var bu
tasarının, teklifin, düzeltilmesi gereken üç noktası var.
Birincisi, görüşmelerin başında 2’nci maddedeki “performans
ölçülür” önergesi ki tartışmalarını yaşamıştık, bunun sonuçta tekriri müzakere
edileceği yönünde bir ortaklaşma olmuştu. Bu maddenin bir
düzeltilmesi lazım.
Bir de 44’üncü maddede bir yanlış yapıldı. Onu ben tekrar uyarmak
görevini hissediyorum. 44’üncü maddede Sayıştayın,
Türk Silahlı Kuvvetleri, güvenlik güçlerinin denetiminde yönetmelik çıkarılacağı
söylendi. Yalnız, “Bu yönetmeliği Bakanlar Kurulu çıkarır.” dedi. Oradaki hüküm bu. Biz önerge verdik “Bakanlar Kurulu
olmasın.” diye. Çünkü Sayıştay Meclis Başkanlığına bağlı. Sayıştay
anayasal bir kurum. Sayıştay Meclis adına denetim yapar. Eğer Sayıştay yasama
adına denetim yapacaksa onun yönetmeliğini yürütmenin yapması kanun mantığıyla
çelişiyor yani burada bir terslik var. Yürütme, yasama alanına giren bir konuda
düzenleme yapmamalıdır. Kanımca bu yetkiyi Meclis Başkanlığına verirsek, yani
bunun da bu şekilde tekriri müzakere edilerek düzeltilmesi sağlanırsa şüphesiz
Meclis Başkanlığımız uzmanları, Sayıştay mensuplarını, hepsini dinleyerek en
uygun yönetmeliği hazırlar. Ama yasamanın görevini yürütme yönetmeye kalkarsa,
yasamayla yürütme birbirine karışırsa ileride bunun çok ciddi sıkıntıları
olacak. Bu ikincisi.
Bugünkü teklifimizde de verdiğimiz, sadece Merkez Bankasının
denetimiyle ilgili sınırlamayı kaldırmak, şu an bunda.
Bir de geçici 1’inci maddede tekrar ifade etme gereğini duyacağız.
Şimdi, Sayıştay Anayasa’ya göre yargısal bir kurum. Onun çalışması İç Tüzük’e
göre belirlenir yani Meclis İç Tüzüğü’ne göre.
Şimdi, ben Plan Bütçe Komisyonu üyesiyim. Plan Bütçe Komisyonunun
yükünü biliyoruz. Alt komisyon kurulmasının da doğru olduğu konusunda her dört
grup müttefikiz yani her dört grup da böyle bir alt komisyonun kurulması
gerektiğinde mutabıkız ama düzenleme yanlış. Ne yapıyoruz düzenlemede? Diyoruz
ki… İç Tüzük değişene kadar bunu kanunla düzenlemeye kalkıyoruz. Bu olmaz. İç
Tüzük Komisyonu bir çalışma yapmıştır, dört parti grubu Mecliste bu konuda
uzlaşmıştır, biz de bu İç Tüzük Komisyonunun içindeyiz ve gerçekten Meclise
nefes aldıracak bir İç Tüzük taslağı var. O zaman bu yanlışı da yapmamak lazım.
Bunu kanunla yapmak yerine, Anayasa’nın İç Tüzük hükümlerine bıraktığı
düzenlemeyi tekrar İç Tüzük’te yapalım. Ha, gerekiyorsa İç Tüzük’teki
değişiklikle bunu telafi edelim ama bunu kanunla yaptığımız takdirde bu sıkıntı
yaratacaktır. Zaten bir dahaki yıla Plan Bütçe Komisyonu tartışmalarına kadar
bu yasal düzenleme devreye gireceğinden, bu üç noktada bu üç kamburu düzeltmek
gerekir diye belirtmek istiyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Sayın Korkmaz, sizin önergenin gerekçesini mi okutayım?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Gerekçe efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Sayıştayın Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası üzerindeki denetim yetkisiyle ilgili bir sınırlama yapılması
uygun görülmemektedir.
BAŞKAN – Birlikte işleme aldığım önergeleri oylarınıza arz
ediyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin 81 nci maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Osman
Kaptan (Antalya) ve arkadaşları
“(2) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bu Kanun ile 2/4/1987 tarihli ve 3346 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri
ile Fonların Türkiye Büyük Millet Meclisince Denetlenmesinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun hükümlerine göre denetlenir.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
– Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) –
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Sayın Kaptan, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN KAPTAN (Antalya) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Geçici 2’nci maddenin birinci fıkrasında “Bu Kanunda öngörülen
yönetmelik, standart, rehber ve diğer düzenlemeler bu Kanunun yayımı tarihinden
itibaren en geç bir yıl içinde çıkarılır.” denmektedir.
Sayın arkadaşlarım, bir yönetmelik hazırlamak için bir yıl süreye
ne gerek vardır? Üç ayda hazırlanamıyor mu? Büyük Atatürk, Arap alfabesinden
Türkçe alfabeye geçişi bile üç ayda gerçekleştirmiştir. O zaman tutanakları
yazan kâtipler bile Türkçe yazmayı bilmiyorlardı.
Sayın arkadaşlarım, burada AKP’nin verdiği önergeyle Sayıştayın performans denetimi yetkisi elinden alınmıştır.
Hâlbuki Sayıştayın performans denetimi kapasitesinin
geliştirilmesi için bugüne kadar ulusal kaynaklar yanında uluslararası
fonlardan da yararlanılmıştır. Ekim 1995’te Türkiye ile Dünya Bankası arasında
62 milyon dolarlık Kamu Mali Yönetimi Projesi imzalanmıştır. Sayıştaya 1996 yılında performans denetimi yetkisi
verildikten sonra, 1998 yılında 62 milyon dolarlık Dünya Bankası kredisinin 4
milyon 850 bin doları Sayıştay denetimini geliştirme bölümüne tahsis
edilmiştir. Bu tahsisten önce de projenin hazırlık çalışmaları için, Dünya
Bankası tarafından Sayıştaya 105 bin dolarlık Japon
hibesi sağlanmıştır. Japonlar bile bizim Sayıştayın
performans denetimine önem veriyor, para veriyor ama bizim İktidar, ne
hikmetse, performans denetimine önem vermiyor.
Sayın arkadaşlarım, AB müktesebatının mali kontrol bölümünde, Sayıştayın denetim kapasitesinin güçlendirilmesi öncelikler
arasında yer almıştır. AB müktesebatına uyum sağlamak için “Sayıştayın
Denetim Kapasitesinin Güçlendirilmesi” başlıklı bir eşleştirme projesi
hazırlanmış, bu projeye AB 1 milyon 379 bin euro fon
tahsis etmiş ve 30 Mart 2005 tarihinde bu proje başlamıştır.
Sayın arkadaşlarım, 16 Haziran 2005 tarihinde Sayıştay konferans
salonunda, bu projenin açılış töreninde, o günkü Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Sayın Bülent Arınç da ve İngiltere Ulusal Denetim
Ofisi Başkanıyla Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Temsilcisi birer konuşma
yapmışlardır. Orada Sayıştayın performans denetiminin
öneminden bahsettiniz Sayın Arınç ama şimdi burada,
sizin iktidar partisinin verdiği önergelerle performans denetimi ortadan
kaldırıldı.
Sayıştay Başkanlığı Haziran 2005 tarihinden itibaren 100’ün
üzerindeki denetçiyi denetimden el çektirerek projeye tahsis etmiş, projede
öngörülen mali denetim rehberi ve performans denetimi rehberleri taslak
şeklinde hazırlanmış ve pilot çalışmalarla test edilmiştir. Şimdi ise onca emek
ve mali kaynak tahsis edilerek geliştirilmiş bulunan Sayıştayın
performans denetimi yetkisi elinden alınmıştır. Bu çelişkidir. Bu ne biçim
yönetim anlayışıdır? Yüce Meclisin takdirine bırakıyorum.
Sayın arkadaşlarım, bunları ben değil, biz muhalefet partileri
değil, Sayıştay Başkanının bizzat açıklaması gerekir. Ancak ne Sayıştay Başkanı
ne de projeyi yürüten ekibin başındaki Sayıştay Genel Sekreteri, bu oldubitti
karşısında “Siz ne yapıyorsunuz? Biz buralara dış kaynaklar da dâhil bir sürü
kaynak harcadık. 100 denetçiyi beş yıldır denetim yaptırmak yerine projede
çalıştırdık.” deme cesaretini gösterememektedirler. Çünkü Sayıştay Başkanı da
Genel Sekreteri de siyasal iktidar ne diyorsa onu yapıyor çünkü kendileri de Hükûmetin seçtiği kişilerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Kaptan.
OSMAN KAPTAN (Devamla) - Sayın arkadaşlarım, asıl gözlerden
kaçırılan bir nokta da 5018 sayılı Kanun’un Maliye Bakanlığına verdiği yetkiyle
hazırlanan Kamu İdarelerinde Stratejik Planlamaya İlişkin Usul ve Esaslar
Hakkında Yönetmelik’e göre, Millî Savunma Bakanlığı,
Dışişleri Bakanlığı, Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, MİT
Müsteşarlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı stratejik
plan hazırlamamaktadırlar, dolayısıyla Sayıştay bunlar üzerinde performans
ölçümü dahi yapamayacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP’nin sekiz yıllık
iktidarında yandaşları gördük; yandaş medyayı da gördük, yandaş yönetimi
gördük, yandaş bürokrasiyi gördük. “Benim valim”, “benim savcım”, “benim
hâkimim” derken şimdi “benim Sayıştayım”a geldi.
Günümüzde camilerin bile soyulduğu ülkemizde denetimin daha ciddi yapılması
gerekirken “Dostlar alışverişte görsün.” biçiminde bir Sayıştay denetimi,
yolsuzlukları bulmaya, önlemeye değil, yolsuzlukların üstünü örtmeye
yarayacaktır. İktidarın istediği bu mudur?
Hepinize saygılar sunarım, teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaptan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Madde 81’e bağlı ikinci fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Birinci ve ikinci fıkranın bağlı olduğu çerçeve 81’inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
82’nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifinin 82’nci
maddesinde geçen “(1) Bu Kanunun geçici maddelerindeki hükümler saklı kalmak
kaydıyla,” ibaresinin madde metninden çıkarılması; “(a)” ibaresinin “(1)”, “(b)”
ibaresinin “(2)”, “(c)” ibaresinin de “(3)” şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Mustafa Kalaycı |
Murat Özkan |
Hasan Çalış |
|
Konya |
Giresun |
Karaman |
|
Ahmet Duran Bulut |
Nevzat Korkmaz |
|
|
Balıkesir |
Isparta |
|
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
– Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Nevzat Bey, gerekçeyi mi okutayım?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Gerekçe okunsun efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Kanunun kendi geçici maddelerinin zaten yeni konduğu,
kaldırılan hükümlerin eski kanunla ilgili olduğu dikkate alındığında, anlamsız
olan “Bu Kanunun geçici maddelerindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla.”
ifadesinin metinden çıkartılması önerilmekte, bent numaraları yeniden
düzenlenmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 1 üzerinde dört adet önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Kanun Teklifinin Geçici 1 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Elitaş |
İsmail Bilen |
Yılmaz Tunç |
|
Kayseri |
Manisa |
Bartın |
|
A. Müfit Yetkin |
Abdulkerim Aydemir |
Fahrettin Poyraz |
|
Şanlıurfa |
Ağrı |
Bilecik |
“Geçici Madde 1- Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan Sayıştay
raporlarının ve bu Kanunun 79 uncu maddesi uyarınca hazırlanan denetim
sonuçlarının Mecliste görüşülme esas ve usulleri Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde belirtilir.”
TBMM Başkanlığına
510 sıra sayılı Sayıştay kn. teklifinin Geçici 1. m.sinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Geçici Madde 1:
“TBMM İçtüzüğünde gerekli düzenlemeler yapılıncaya kadar;
TBMM’ne sunulan Sayıştay raporlarının ve bu Kanunun 78. maddesi
uyarınca hazırlanan denetim sonuçları TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda öncelikle
ve ivedilikle görüşülerek TBMM Genel Kurulunda TBMM İçtüzüğünün 102. maddesi
hükümlerine göre yapılacak talep üzerine genel görüşme açılıp açılmamasına
Genel Kurulca karar verilir.”
|
Oktay Vural |
Mustafa Kalaycı |
Nevzat Korkmaz |
|
İzmir |
Konya |
Isparta |
|
Hasan Çalış |
Hasan Özdemir |
|
|
Karaman |
Gaziantep |
|
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 Sıra Sayılı yasa teklifinin Geçici 1.
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Hüsnü Çöllü |
Derviş Günday |
|
Malatya |
Antalya |
Çorum |
|
Kamer Genç |
Ali Oksal |
|
|
Tunceli |
Mersin |
|
Geçici Madde 1: TBMM iç tüzüğünde gerekli düzenlemeler
yapılıncaya kadar; TBMM’ne sunulan Sayıştay raporlarının ve bu kanunun 78.
maddesi uyarınca hazırlanan denetim sonuçları TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda
öncelikle ve ivedilikle görüşülerek, TBMM Genel Kurulunda TBMM iç tüzüğünün
102. maddesi hükümlerine göre yapılacak talep üzerine genel görüşme açılıp,
açılmamasına genel kurulca karar verilir.
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu teklifinin Geçici 1. md.nin metinden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
|
Hasip Kaplan |
Nuri Yaman |
Pervin Buldan |
|
Şırnak |
Muş |
Iğdır |
|
M. Nezir
Karabaş |
Fatma Kurtulan |
|
|
Bitlis |
Van |
|
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
– Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi mi okutayım?
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasa ve iç tüzüğe aykırı.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, şimdi okutacağım, biraz önce
de dinlediğiniz iki önerge aynı mahiyettedir. Şimdi bu önergeleri okutup
birlikte işleme alacağım. Önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 Sıra Sayılı yasa teklifinin Geçici 1.
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
ve arkadaşları
Geçici Madde 1: TBMM iç tüzüğünde gerekli düzenlemeler yapılıncaya
kadar; TBMM’ne sunulan Sayıştay raporlarının ve bu kanunun 78. maddesi uyarınca
hazırlanan denetim sonuçları TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda öncelikle ve
ivedilikle görüşülerek, TBMM Genel Kurulunda TBMM iç tüzüğünün 102. maddesi
hükümlerine göre yapılacak talep üzerine genel görüşme açılıp, açılmamasına
genel kurulca karar verilir.
BAŞKAN - İki önerge de aynı mahiyette olduğu için ikinci önergenin
imza sahiplerini okutuyorum:
|
Oktay Vural |
Mustafa Kalaycı |
Nevzat Korkmaz |
|
İzmir |
Konya |
Isparta |
|
Hasan Çalış |
Hasan Özdemir |
|
|
Karaman |
Gaziantep |
|
BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
– Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) –
Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, buyurun efendim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; bir kere, bu önergelerimizi biz daha önce vermiştik. Geçici
1’de, Meclis İç Tüzüğü’ne bir müdahale vardı yani Sayıştay kanunuyla Meclis İç
Tüzüğü’nün değiştirilmesi yönünde bir intibamız
vardı, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun da bizim de. Daha sonra, iktidar
partisi grubunun verdiği bir önergeyle bu kısmen giderildi. Ancak, ben şu
konuda birkaç kelime etmek istiyorum:
Değerli arkadaşlar, şu saate kadar hep Sayıştay kanununu günlerce
görüşüyoruz. Sayıştay kanununu bir tarafa bırakalım, Sayıştayın
raporlarının sonucu, gelelim, biraz Büyük Millet Meclisine gelelim, gelelim
buraya. Orada, herkes her şeyi söyledi. Ben dokuz yıldır buradayım, acaba
bugüne kadar, Sayıştayın Meclise gönderdiği tüm
raporlarda her şey dört dörtlük, çok mu güzel? Hiçbir yolsuzluk, hiçbir yasaya
aykırılık yok mu acaba? Ben bunu merak ediyorum. Bugüne kadar görmedim, bir
Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi olarak da görmedim. Demek ki Sayıştayın
Meclise gönderdiği tüm raporlar dört dörtlük, hiç kimse suçlu değil, herkes
görevini dört dörtlük yapmış. Ama arkadaşlar ya, sonuç ne, sonuç? Ne eylem
yapıldı? Meclis ne eylem yaptı arkadaşlar? Bir rapor, emek veriyor insanlar,
günlerce emek veriyor insanlar ama sonuçta sonuç ne oluyor? Raporlar geliyor
Meclise, acaba dolaplarda bekliyor mu?
Değerli arkadaşlarım, ben dokuz yıldır Meclise gelen Sayıştay
raporlarında bir eylem, bir suç duyurusu veya “Aferin, sen görevini çok iyi
yapmışsın. Bravo bu kuruma.” diye bir şey görmedim arkadaşlar. Yani biz niye bu
raporları hazırlıyoruz? Günlerce, Sayıştayda binlerce
insan çalışıp niye bu raporları hazırlıyor arkadaşlar? Meclise ve halka hesap
veriyor değil mi? Kamu adına hesap veriyorlar ama kamu adına hesap soran
Türkiye Büyük Millet Meclisi bu raporları ne yapıyor arkadaşlar? Ben işin
burasındayım. Enerji KİT’leriyle ilgili yukarıda günlerdir bekleyen rapor var.
Burada devlet, kamu zararı var, hazine zararı var ama her nedense raporlar
geliyor… Daha öncesini de merak ediyorum yani dokuz yıl öncesinin Türkiye Büyük
Millet Meclisini de merak ediyorum. Acaba Türkiye Büyük Millet Meclisine bu
raporlar geliyor, ne yapılıyor? Sonuç ne? Ben bugüne kadar görmedim. İçinizde
bunu bilen, “Bu böyle işliyor.” diyen bir arkadaşınız varsa gelsin, beni
aydınlatsın arkadaşlar.
Arkadaşlar, bu raporlar… Hiçbir şekilde iyi yapanla kötü yapan
ayrılmıyor, suçluyla suçsuz aynı kefeye konuyor, hiçbir işlem yapılmıyor.
Sonuçta Sayıştay çalışıyor, halk adına -güya- Türkiye Büyük Millet Meclisine
raporlar geliyor ama Türkiye Büyük Millet Meclisi bu raporları değerlendirmiyor
arkadaşlar, hiçbir etkisi de yok, sonucu da yok. Onurlu insan hesap verir,
onurlu insandan hesap sorulur ama suçluyla suçsuzu ayrılmayan bir yerde ne hak
olur ne adalet olur.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Durmuş, buyurun efendim.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemiz üzerinde söz almış
bulunuyorum.
Evet, kısmen önerge İç Tüzük’e göre düzeltildi, doğru ama -burada
bazı şeyleri konuşuyoruz, Türkiye'nin gerçeklerini konuşuyoruz- bunların kısmen
düzeltilmesi yetmiyor değerli arkadaşlar. Bu hafta, AIDS ve HIV hastalığıyla
ilgili bir haftaydı. Kızılay Başkanı konuştu televizyonda, ben de konuştum.
Orada bir yaşındaki bebeklere kan veriliyor ve o kandan dolayı vücut dirençlerini
kıran, immün yetmezliğine sebep olan HIV virüsünü
alıyorlar, AIDS hastalığına tutuluyorlar ve Başkanımızın açıklaması: “Yapılacak
bir şey yok, dünyanın her yerinde de bunlar oluyor.”
Değerli arkadaşlarım, bugün kan ürünlerini üreten merkezlerde kan
alınan donörler kayıt sistemine kaydediliyor
-bilgisayar, bilgi işlem kayıt sistemine alınıyor- ve bunların altı aylık
düzenli kontrolleri yapılıyor. Bu kontrollerin sonunda, bunlara hepatit virüsü
bulaşmış mı, HIV virüsü bulaşmış mı, bunlar takip ediliyor. Dolayısıyla, bizim donörümüz bilgisayar ortamında takip edilen bir donör olduğu zaman, bir daha birine kan verildiğinde, o kan
vermekten dolayı küçücük bebekler bu amansız hastalığa yakalanmaz. Bu tedbir
mümkündür.
Burada iki gün evvel hastane enfeksiyonlarını
konuştuk, Sayıştayımızın hazırladığını. Kadere bakın,
bir gün sonra Afyon’da 7 tane hastamız gözünü kaybetti. Neden? Enfeksiyondan.
Değerli arkadaşlarım, Sağlık Bakanlığı hastanelerinde performans
uygulaması var. Bir hastayı ameliyathaneye aldığınız zaman, o ameliyat
bittiğinde, ikinci ameliyat alınmadan ameliyathane temizliği yapılır. Hastane
içindeki, ameliyathanedeki enfeksiyonların yüzde 58’i
sağlık çalışanlarının hava yollarındaki enfeksiyonlardır. Öyle bir trafik
kurmuşlar ki çok para alacağız diye, hastanın biri çıkıyor, temizliğe fırsat
vermeden ikincisi giriyor. Böyle fabrikasyon bir ameliyat sistemi dünyanın
hiçbir yerinde yoktur. Her cuma günü hastanenin her yerinden örnekler alınır,
mikroplar kontrol altına alınır ama görünen o ki yarın kamu hastanelerinde
sizler, bizler yatacak olursak bu riski taşıyacağız. Meclis Genel Kurulunun
gündemine getiriyoruz biz bu konuyu, o zaman desteğinizi istiyoruz.
Burada söylemek istediğim şey şu: Burada ifade edilenler
muhalefetin ağzından söylendiği için havada kalıyor. Meclis Genel Kurulu,
Türkiye Büyük Millet Meclisi, “Sağlık Bakanlığı hastanelerinde yapılan
ameliyatlara bağlı olarak ne kadar vakada enfeksiyon
ortaya çıkıyor?”u araştıracak bir komisyon oluşturmalıdır. Bu ameliyat ritmi
azaltılmalıdır.
Türkiye’de sezaryenle doğum -daha evvel de ifade ettim- dünyada
yüzde 7 oranında iken Türkiye’de yüzde 40’a çıkmıştır. Parasal endikasyonlu ameliyatlar, performansa dayalı, para alacağım
diye yapılan işlemler külliyen tıbbi kurallara aykırıdır ama Bakanlık diyor ki:
“Biz Sandıklı’daki hastaneyi kapattık.” Hayır, hastaneyi kapatmadınız, siz o
ameliyathaneyi geçici süreyle kapattınız ama o para kazanma hırsı orada
oldukça, enfeksiyonlara dikkat edilmedikçe yeni
hastalar olmaya devam edecek, birçoğu da basına yansımayacak, insanlar
uzuvlarını, hayatlarını kaybetmeye devam edecekler.
Bizde, Mecliste bu kadar ilgisizlik olursa -üzülüyorum- bu toplum
daha çok can verecek, daha çok gözünü kaybedecek.
MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) – Kendi grubuna bak kendi grubuna, kaç
kişi var?
OSMAN DURMUŞ (Devamla) – Sen orada rahatsız olacağına dinlesen
daha iyi olur, benim grubum dinlemiyorsa. Meşgul eden senin
arkadaşların.
Teşekkür ederim, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Durmuş.
Evet, birlikte işleme aldığım önergeleri oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Kanun Teklifinin Geçici 1 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
“Geçici Madde 1- Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan Sayıştay
raporlarının ve bu Kanunun 79 uncu maddesi uyarınca hazırlanan denetim
sonuçlarının Mecliste görüşülme esas ve usulleri Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde belirtilir.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
– Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılıyoruz Sayın
Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
TBMM’nin iç işleyişinin İçtüzükle düzenlenmesi gerektiğinden bu
önerge hazırlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde geçici madde 1’i oylarınıza arz
ediyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Geçici madde 2 üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Kanun Teklifinin Geçici 2.
maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “başsavcı” ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Nurettin Canikli |
Fahrettin Poyraz |
Ayhan Sefer Üstün |
|
Giresun |
Bilecik |
Sakarya |
|
Yılmaz Tunç |
A. Kerim Aydemir |
|
|
Bartın |
Ağrı |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin Geçici 2 nci maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi
Trabzon
“(1) Bu Kanunda öngörülen, denetime ilişkin yönetmelik, standart,
rehber ve diğer düzenlemeler en geç üç ay, diğer konulara ilişkin yönetmelikler
ise en geç altı ay içinde çıkarılır.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
– Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, Sayın
Başkanım, gerekçeyi mi okutayım?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Sayıştay, yaklaşık yüz denetçiyi beş yıl önce ikincil mevzuatı
hazırlamak amacıyla görevlendirmiş bulunduğundan denetime ilişkin ikincil
mevzuat hazırlanmıştır ve dolayısıyla en geç üç ay içinde çıkarılabilecektir.
Diğer konulara ilişkin yönetmeliklerin de yasanın bir an önce uygulamaya
geçmesi için en geç altı ay içinde çıkarılması doğru bir tercih olacaktır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Kanun Teklifinin Geçici 2.
maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “başsavcı” ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Fahrettin
Poyraz (Bilecik) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
– Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılıyoruz Sayın
Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Savcı ile ilgili olarak yapılan düzenlemeye uyum sağlamak amacıyla
hazırlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda geçici madde 2’yi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici madde 3 üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Kanun Teklifinin Geçici 3.
maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
|
Mustafa Elitaş |
Fahrettin Poyraz |
Mehmet Sekmen |
|
Kayseri |
Bilecik |
İstanbul |
|
Hayrettin Çakmak |
Yılmaz Tunç |
|
|
Bursa |
Bartın |
|
“(2) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce başlanmış seçim,
denetim ve hükme bağlama işlemleri 832 sayılı Kanun hükümlerine göre
sonuçlandırılır.”
T.B.M. Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sayılı yasa teklifinin geçici 3. maddesinin
5 nolu fıkrasının aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz
ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
5- Diğer kanunların, 832 sayılı kanuna istisna getiren hükümleri
hariç, 832 sayılı kanuna yapılan atıflar bu kanuna yapılmış sayılır.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
– Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Genç, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kanunun sonuna doğru geldik. Kanunun geçici 3. maddesinin beşinci fıkrasının
değiştirilmesiyle ilgili olarak verdiğimiz önerge üzerinde söz almış
bulunuyorum. Önergemizin mahiyeti bu.
Zaman zaman birçok kanunda, işte, bu
kurumların yaptıkları harcamalar Sayıştay denetimine tabi değildir diye birçok
yerde hüküm var.
Şimdi, bizim getirdiğimiz önergede diyoruz ki: Çeşitli kanunlarda
Sayıştay denetimine tabi olmadığı belirtilen hükümler hükümsüzdür. Yani
devletin bütün faaliyetlerinin Sayıştay denetimine tabi olması gerekir diyoruz.
Mesela bunların başında TOKİ gelir sayın milletvekilleri. TOKİ’yi düşünebiliyor musunuz? Tabii,
Tayyip Bey’in kasası, korkunç, devasa bir şirket. Türkiye'nin en güzel
yerlerinde, gidiyorlar, arazileri alıyorlar, devletin arazileri kendilerine
tahsis ediliyor ve orada istediği miktarda, istediği imar değişikliğini
yapıyor, istediği nitelikte inşaat yapıyor, ondan sonra istediği firmalardan,
istediği fiyattan malzeme alıyor, gidiyor, devletin çeşitli kurumlarından ihale
alıyor. Mesela işte Ankara’da Danıştay binasının yapılması TOKİ’ye
verilmiş ama TOKİ de onu getirmiş, EVYAP’a vermiş.
İstanbul’da bilmem devasa, büyük adliye sarayını TOKİ yapıyor ama bunu yine
getirmiş, kime vermiş? Kendisine yandaş bir şirkete vermiş. Yani bu kadar
devletin içinde korkunç derecede ekonomik güç kullanan bir devlet şirketi
denetime tabii değil, Tayyip Bey ne derse o olur; şunu şuraya ver, buraya ver,
bunu buraya ver, buraya verin. Böyle bir devlet anlayışı olmaz. Bu ancak
diktatörlük rejimlerinde olan bir harcama sistemi ve dolayısıyla yani burada
artık vatandaş “Ben vergi veriyorum. Bu vergi doğru kullanılıyor.” Bu, tamamen beyhude bir düşünce tarzı. Ayrıca devletin en
kıymetli varlıkları getirip -hatta yakında belki camilerini, belki… Okulları
zaten yapıyorlar- TOKİ tarafından o büyük alanları alacak, istediği gibi
kullanacak. Biz diyoruz ki: Devletin bu kadar faaliyetlerini kullanan bir özel
şirketin hiç olmazsa hiç birisinin denetim dışında kalması mümkün olmaması
lazım. Aksi takdirde devlet diye bir devlet olmaz. Arkadaşlar, zaten bu kanunla
getirilen sistemde devlet denetimi dışında kalmıştır. Şimdi, kamu iktisadi
teşebbüslerinin denetimi nasıl olacak? Yüksek Denetleme Kurulunu kaldırdık, Sayıştayın denetimine verdik. O denetim raporları nerede
incelenecek? Bana göre burada yapılması gereken, Türkiye Büyük Millet
Meclisindeki KİT Komisyonunun gelen Sayıştay raporlarını incelemesi lazım.
Sayıştay raporları… Artık KİT Komisyonunun bir anlamı kalmadı. Yani KİT ne
yapıyordu? Yüksek Denetleme Kurulunun KİT’lerde yaptığı denetim nedeniyle gelen
raporları o da inceliyordu. Şimdi KİT’lerin hiçbirisi artık Yüksek Denetleme
Kurulu tarafından denetlenmiyor. Dolayısıyla, sayın milletvekilleri, ne olacak
bunlar? Yani o kadar eksik, o kadar gerçek dışı bir kanun getirildi ki burada
müzakeresiz… Maalesef AKP’li milletvekilleri her şeye “Hayır.” diyorlar.
Biraz önce bir madde kabul ettik. Sayıştay mahkeme olmadığı hâlde
cumhuriyet savcısı soruşturma yetkisini verdik. Düşünebiliyor musunuz, bir
Sayıştay meslek mensubu eğer şahsi bir suç işlerse o Sayıştay meslek mensubunun
şahsi suçunu soruşturma yetkisini Sayıştaya verdik.
Bunu neye göre veriyorsunuz? İşte sizin içinizdeki hukukçular çıksın, söylesin.
Sayıştay mahkeme mi? Değil. Yüksek mahkeme de değil.
Dolayısıyla öyle bir kanun getirildi ki… Maalesef, burada, işte -Sayıştay-
nasılsa biz bunlara çok lâyüsel yetkiler verdik, bu lâyüsel yetkileri verdiğimiz için yani istediğimiz gibi
yönlendirebileceğimiz bir kurum hâline getirdik anlayışıyla hareket edildi. Ama
değerli milletvekilleri, Sayıştayın bu şekilde görev
yapması mümkün değil.
Şimdi, düşünebiliyor musunuz, Sayıştay üyesi bir suç işlediği
zaman ta gidecek, Genel Kurulunda üçte 2 çoğunlukla bir karar alacak ki gelsin
gitsin, yargıda yargılansın. Bu, Türkiye’de hangi kurumda olan imtiyaz? Ama
maalesef biz bunları söyledik, para etmedi. Ama tabii size ne söylesek de boş.
Geçen gün, işte bu WikiLeaks belgeleri
açıklandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Genç, konuşmanızı tamamlayınız efendim.
KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, Tayyip Bey… Bakın, pazarı
pazartesiye bağlayan gece bunlar açıklandı. Tayyip Bey pazartesi günü büyük
ödülü almak için çok demokrasi kahramanı kadayıfa, şey Kaddafi’ye
gitti… Kadayıf değilmiş de… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
HASAN KARA (Kilis) – Ne konuştuğunu bilmiyorsun, otur yerine!
KAMER GENÇ (Devamla) – Neyse, Kaddafi
buna o büyük ödülü verdi. Şimdi ona sordular: “Bu WikiLeaks,
bunlar nedir? Burada senin hani İsviçre bankalarında paran mı var?” dedi. “Ya,
vallahi hele bir bakayım.” dedi, “Eteklerindeki taşları döksünler.” dedi. Sonra
Ahmet Davutoğlu’nu Amerika’ya gönderdi. Ahmet Davutoğlu gitti, orada birtakım işleri hallettikten sonra…
Tayyip Bey ondan sonra geldi, burada kral kesildi. “Vay efendim, bunları
söyleyenler de alçaktır, yayanlar da alçaktır.” dedi. Ben bunları konuşuyorum.
Eğer bu “laf yayan” anlamına geliyorsa o küfrü kendisine iade ediyorum. Onu da
söyleyeyim yani.
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Ağırına mı gitti? Niye gocunuyorsun?
Demek ki işin içinde sen de varsın!
KAMER GENÇ (Devamla) – Onun için, yani insanlar devletin hangi
kademesinde olursa olsun ne konuşacağını iyi bilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) – Türkiye bu belgelerden dolayı çok büyük bir
ayıp altındadır, bu ayıbı temizlemesi lazım. Burada böyle bağırmakla,
çağırmakla olmaz.(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Kanun Teklifinin Geçici 3.
maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
Yılmaz
Tunç (Bartın) ve arkadaşları
“(2) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce başlanmış seçim,
denetim ve hükme bağlama işlemleri 832 sayılı Kanun hükümlerine göre
sonuçlandırılır.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
– Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce başlamış olan seçim
işlemlerinin de bir tereddüde sebep olmaması için 832 sayılı Sayıştay Kanununa
göre sonuçlandırılması amacıyla hazırlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda geçici madde 3’ü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici madde 4 üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin Geçici 4 üncü
maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi
Trabzon
“(2) Sayıştaya devredilen Yüksek
Denetleme Kurulunda, devir tarihi itibarıyla çalışmakta olan; başkan ve üyeler
ile başdenetçi, denetçi ve denetçi yardımcıları başka
bir işleme gerek kalmaksızın ve kadro şartı aranmaksızın kazanılmış hak aylık
derecelerine uygun Sayıştay uzman denetçisi, Sayıştay başdenetçisi,
Sayıştay denetçisi ve Sayıştay denetçi yardımcısı kadrolarına atanmış sayılır.
Sayıştay uzman denetçiliğine atanmış sayılan başkan ve üyeler ile başdenetçi ve denetçilerin birinci sınıfa ayrılmalarına ve
uygulamaya ilişkin hususlar bu Kanun çerçevesinde Sayıştay Genel Kurulunca
belirlenir.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra Sayıştay Kanununun geçici 4'üncü
maddesinin 2'nci bendinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Kalaycı |
Nevzat Korkmaz |
Emin Haluk Ayhan |
|
Konya |
Isparta |
Denizli |
|
K. Erdal Sipahi |
Oktay Vural |
|
|
İzmir |
İzmir |
|
"Sayıştaya devredilen Yüksek
Denetleme Kurulunda, devir tarihi itibarıyla çalışmakta olan; başkan ve üyeler
başka bir işleme gerek kalmaksızın ve kadro şartı aranmaksızın Sayıştay üyesi; başdenetçi, denetçi ve denetçi yardımcıları kazanılmış hak
aylık derecelerine uygun Sayıştay uzman denetçisi, Sayıştay başdenetçisi,
Sayıştay denetçisi ve Sayıştay denetçi yardımcısı kadrolarına atanmış sayılır. Sayıştay uzman denetçiliğine atanmış sayılan başdenetçi
ve denetçilerin devir tarihi itibarıyla birinci sınıfa ayrılmalarına ve birinci
sınıftaki kıdemlerine ilişkin hususlar, Yüksek Denetleme Kurulunda meslek
mensubu olarak geçen sürelerin tamamı, bunun dışındaki hizmet sürelerinin ise
üçte ikisi Sayıştay'da meslek mensubu olarak geçmiş gibi dikkate alınmak
suretiyle bu Kanun çerçevesinde Sayıştay Genel Kurulunca belirlenir. Bu
Kanunun yürürlük tarihine kadar, Yüksek Denetleme Kurulu meslek mensubu
kadrolarından emekliye ayrılmış olanların da aynı usul ve esaslara göre intibak
işlemleri Sayıştay ve Sosyal Güvenlik Kurumunca müştereken belirlenir."
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
– Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi mi okutayım Nevzat Bey?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Gerekçe Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Benzer görev yapmaları nedeniyle birleştirilmelerine karar verilen
Sayıştay ve Yüksek Denetleme Kurulunda benzer unvanlarda çalışanların hak
kaybına uğramalarını önlemek için Yüksek Denetleme Kurulu Başkan ve üyelerinin
de Sayıştay üyeliğine seçilmiş sayılmaları amaçlanmıştır. Anayasanın
160 ncı maddesinde "...Sayıştayın
kuruluşu, işleyişi, denetim usulleri, mensuplarının nitelikleri, atanmaları,
ödev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri ve diğer özlük işleri, başkan ve
üyelerinin teminatı kanunla düzenlenir." denildiği ve Yüksek Denetleme
Kurulu üyeliğine atanabilme nitelikleri ile Sayıştay üyeliğine seçilme
nitelikleri benzerlik taşıdığı için bir kereye mahsus kanunla böyle bir
düzenleme yapmanın hakkaniyetin gereği olduğu düşünülmektedir.
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulundaki meslek mensupları, 72
sayılı KHK'nin 5. maddesine göre; Kurul Başkanı, Kurul üyeleri ile başdenetçi, denetçi ve denetçi yardımcılarından ibaret
olup, anılan Kanun Hükmünde Kararnamenin 15 ve 16. maddelerine göre, Kurula
denetçi olarak atanabilmek üç durumda mümkün olmaktadır.
- Yüksek Denetleme Kuruluna atanmanın birinci yolu; Hukuk, İdare,
İktisat, Ticaret, İşletme konularıyla ilgili lisans diploması
veren yüksek öğrenim kurumlarından
birini bitirmiş ve en az on yıl kamu kurum ve kuruluşlarında çalışmış olmakla
beraber, KHK'nin 15/b maddesinde sayılan yönetici görevlerinde belirli
sürelerle bulunmuş olmaktır.
- Yüksek Denetleme Kuruluna atanmanın ikinci yolu; yüksek veya
lisansüstü öğrenim yapmış mühendis olmak veya uzman veteriner hekimlerden
meslekleriyle ilgili işlerde en az on yıl çalışmış olmaktır.
-Yüksek Denetleme Kurulu'na atanmanın üçüncü yolu ise; denetçiler
için aranan öğrenimleri görmüş olmak, 30 yaşını geçmemek ye yarışma sınavında
başarılı olmaktır.
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanununun geçici 4/2 nci maddesi ile Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu'nun
personeli, araç, gereç ve her türlü taşınır ve taşınmaz malları ve bütçesi Sayıştaya devredilmiştir. Bu devir sırasında uzman denetçi
kadrolarına atanmış sayılacak Yüksek Denetleme Kurulu Başdenetçilerinin
Sayıştay'da birinci sınıfa ayrılmalarında uygulanacak yöntemler ve burada elde
edilecek kıdem hakkında herhangi bir kıstas belirlememiş bu konudaki uygulamaya
ilişkin tüm yetki yasama organı tarafından Sayıştay Genel Kuruluna
devredilmiştir.
Devredilen bu yetkiye ilişkin Kanun metninde "Sayıştay uzman
denetçiliğine atanmış sayılan başdenetçi ve
denetçilerin birinci sınıfa ayrılmalarına ve uygulamaya ilişkin hususlar bu
Kanun çerçevesinde Sayıştay Genel Kurulunca belirlenir." denilmektedir.
Sayıştay Genel Kurulunun intibaklara ait söz konusu yetkisini
kullanması sırasında, Yüksek Denetleme Kurulunda uygulanan atama yöntemlerinin,
Sayıştayda çalışan meslek mensupları ile birebir
uyumlaştırılabilmesi Yüksek Denetleme Kuruluna meslek mensubu atanmasındaki
farklılıklar nedeniyle mümkün olamayabilecek ve kıdem ve intibaklara esas
alınacak hizmetlerin tespitinde mağduriyetler doğabilecektir. Özellikle Yüksek
Denetleme Kurulu'nda Üyeliğe seçilme hakkı elde etmiş Başdenetçilerin
mağduriyeti gündeme gelebilecektir. Dolayısıyla, şahsi davalar sebebiyle birçok
hukuki ihtilaf doğabilecektir.
Bu nedenle, Kanunun 18. maddesinde meslek mensubu sayılmamalarına
rağmen, meslek mensuplarının haklarından yararlandırılan Sayıştay Savcılarının
Sayıştay dışında geçen hizmetlerinin üçte ikisinin Sayıştayda
geçmiş gibi varsayılmasına ilişkin hükme, Ek 4 üncü maddede yer verilmiştir.
Ayrıca, söz konusu madde devir tarihi ibaresine yer verilerek başdenetçi, denetçi ve denetçi yardımcılarının
intibaklarının Yüksek Denetleme Kurulu Başkan ve üyelerde olduğu gibi devir
tarihi itibarıyla yapılması sağlanmak istenmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sayıştay Kanunu Teklifinin Geçici 4 üncü
maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi
Trabzon
"(2) Sayıştaya devredilen Yüksek
Denetleme Kurulunda, devir tarihi itibarıyla çalışmakta olan; başkan ve üyeler
ile başdenetçi, denetçi ve denetçi yardımcıları başka
bir işleme gerek kalmaksızın ve kadro şartı aranmaksızın kazanılmış hak aylık
derecelerine uygun Sayıştay uzman denetçisi, Sayıştay başdenetçisi,
Sayıştay denetçisi ve Sayıştay denetçi yardımcısı kadrolarına atanmış sayılır.
Sayıştay uzman denetçiliğine atanmış sayılan başkan ve üyeler ile başdenetçi ve denetçilerin birinci sınıfa ayrılmalarına ve
uygulamaya ilişkin hususlar bu Kanun çerçevesinde Sayıştay Genel Kurulunca
belirlenir."
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
– Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, gerekçeyi mi
okutayım?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Fıkrada, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu Başkan ve üyelerinin
birinci sınıfa ayrılmış ve dokuz yılını doldurmuş uzman denetçi kadrolarına
atanmış sayılacağı belirtilmektedir. Birinci sınıfa ayrılma
ve dokuz yılını doldurma 2802 sayılı Kanunda ve bu Kanuna göre Sayıştay Genel
Kurulunca hazırlanan birinci sınıfa ayrılmaya ilişkin ilke kararında öngörülen
şartların yerine getirilmesiyle elde edilen bir haktır ve bu şartları yerine
getirmeyenlerin belli bir göreve atanmış olmakla bu haklardan yararlandırılmasının
Anayasanın hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacağı düşünülmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici madde 4’ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.46
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.07
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat
PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN
(Bingöl), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 26’ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
510 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden
devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Teklife yeni geçici madde eklenmesine ilişkin bir adet önerge
vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
510 sıra sayılı Sayıştay Kanunu Teklifine aşağıdaki geçici
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Nurettin Canikli |
M. Akif Hamzaçebi |
Oktay Vural |
|
Giresun |
Trabzon |
İzmir |
|
Nuri Yaman |
Fahrettin
Poyraz |
|
|
Muş |
Bilecik |
|
Geçici Madde 5- (1) Türkiye Büyük Millet Meclisinin, 23 üncü Dönem
2 nci Yasama Yılı 1/10/2007 tarihli 1 inci
Birleşimine ait Tutanak Dergisine ekli 1 numaralı Gelen Kağıtlar Listesinde
Tezkereler kısmında yayımlanan Sayıştay Başkanlığı tezkerelerinden (3/12) ila
(3/84) esas numarası (bu numaralar dahil) verilmiş
bulunan 73 adet Sayıştay Başkanlığı tezkeresi işlemden kaldırılmıştır.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
– Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılıyoruz Sayın
Başkan.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, hiç olmazsa Hükûmet bir açıklama yapsın.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 77 nci
maddesi yasama dönemi bitiminde, hükümsüz sayılacak işleri göstermiştir. Bu
kapsamda belirtilmeyen Sayıştay Başkanlığı tezkereleri hükümsüz
sayılmamaktadır. 832 sayılı Sayıştay Kanununun 25, 28, 87 ve 88 inci
maddelerine dayanılarak TBMM'ye arz edilen 73 adet Sayıştay Başkanlığı
tezkeresinin işlemden kaldırılmasına bu önerge ile imkân tanınmaktadır.
Söz konusu tezkereler; Devlet Üretme Çiftlikleri Genel Müdürlüğüne
Bağlı Döner Sermayeli İşletmelerin 1966, 1967, 1968, 1969, 1970, 1971, 1972,
1973 yılları konsolide bilançoları, Sağlık ve Sosyal
Yardım Bakanlığına Bağlı Döner Sermayeli Sağlık Kurumları ve Esenleştirme
(Rehabilitasyon) Tesislerinin 1965, 1966, 1967, 1968, 1969, 1970, 1971, 1972
Bütçe Yılları Konsolide Bilançoları, Devlet Orman İşletmeleriyle Kereste
Fabrikaları ve Ana Tamirhane ve Yedek Parça Depo Müdürlükleri Saymanlıklarının
1966, 1967, 1968, 1969, 1970, 1971, 1972, 1973 Yılları Konsolide Bilançoları;
İçişleri Bakanlığı Sivil Savunma İdaresi Başkanlığı Fon Saymanlığının 1968,
1969, 1970, 1971, 1972, 1973, 1974, 1975 Takvim Yılları Genel Bilançoları,
Tarım Bakanlığına Bağlı Çumra Sulu Ziraat İstasyonu, Tarsus Sulu Ziraat, Ankara
Toprak ve Gübre, Eskişehir Topraksu, Menemen Sulu
Ziraat Araştırma Enstitüleri Döner Sermayelerinin 1967, 1968, 1969 Yılları
Genel Bilançoları, Tekel Genel Müdürlüğüne Bağlı Döner Sermayeli İşletmelerin
1967, 1968, 1969, 1970, 1971, 1972, 1973 Bütçe Yılı Konsolide Bilançoları,
Tarım Bakanlığı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Genel Müdürlüğüne Bağlı Döner
Sermayeli İşletmelerin 1969, 1970, 1971, 1972, 1973, 1974, 1975 Yılları Genel
Bilançoları, Köyişleri Bakanlığı Topraksu
Genel Müdürlüğüne Bağlı Döner Sermayeli İşletmelerin 1967, 1968, 1969, 1970,
1971, 1972 Yılları Genel Bilançoları, Yalova Kaplıcaları İşletme Saymanlığının
1969, 1970, 1971, 1972, 1973, 1974, 1975 Bütçe Yılları Hesap ve İşlemleri gibi
tezkereleri kapsamaktadır.
Görüldüğü üzere, söz konusu tezkereler güncelliğini yitirmiştir.
Bu tezkerelerin ele alınmasının yararı ve anlamı olmadığı gibi dönem başlarında
gereksiz iş yüküne ve kırtasiyeciliğe sebebiyet vermektedir.
BAŞKAN – Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, böylece teklife yeni geçici
madde 5 eklenmiştir.
83’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
84’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri, üçüncü bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir ama oylamadan önce oyunun
rengini belirtmek üzere Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç’in söz talebi
vardır.
Oyunun rengini belirtmek üzere aleyhte Sayın Genç, buyurun
efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 510
sıra sayılı Yasa Teklifi’nin sonuna geldik. Teklifi her yönüyle çok sakıncalı
bulduğum için aleyhte, kısa da olsa, beş dakikalık zaman içinde düşüncelerimi
açıklamak istiyorum.
Bir Sayıştay getirdik. Sayıştayın
kendisi yüksek yargı olmadığı hâlde yüksek yargıdan daha üstün statüye
getirdik. Sayıştayda çalışanlara ayda yüzde 50 fazla
mesai ve normal mesaiden de 3 katı fazla mesai veriyoruz. Ama peki, adliye
mahkemelerinde, Danıştayda, Yargıtayda
çalışan yargı mensuplarına niye bu ödemeleri vermiyoruz?
Şimdi size basit olarak özetleyeyim: Sayıştay denetçisi ile
Sayıştay denetimi başlıyor. Sayıştay denetçisi çantasını aldı belediyeye gitti,
herhangi bir daireye gitti. Bu Sayıştay denetçisi arkadaşımız yüksekokulu
bitirdikten sonra Sayıştayda kısa bir staj görmüştür.
Çoğunun da mesleğe kabullerini, şartlarını biliyoruz; büyük bir kısmı belli
düşüncedeki insanlar. Karşı düşüncedeki insanlar olduğu zaman onlar da zaten
eleniyorlar. Şimdi, Sayıştay denetçisinin devleti tanıması
lazım, yani devletin bütün kanunlarını bilmesi lazım, idari usul ve esasları
bilmesi lazım. Bir rapor düzenleyecek. Neye göre düzenleyecek raporu?
Kamu zararı var mıdır, yok mudur diye o yönden oluşturacak. Kamu zararı nedir?
5018 sayılı Kanun’da gösterilmiş. Sadece hesapları toplayacak, ondan sonra
neticeye bakacak. Kamu kaynaklarının verimli, etkin, ekonomik kullanılıp
kullanılmadığına bakmayacak. Dolayısıyla, gelecek o rapor dairede karara
bağlanacak, ondan sonra da o usul içinde gidecek. Bir defa, burada, temel,
denetçi raporu olduğuna göre, denetçi raporunun denetimi sağlıklı şekilde
yapabilecek nitelikte olması lazım. Maalesef bu nitelik, bu denetçi raporunda
yok. Dolayısıyla, devri iktidarınızda teftişleri de kaldırdınız, müfettiş
denetimini de kaldırdınız. Kaldı, kaldı, devletin bütün organları Sayıştay
denetimine kaldı. Ee, Sayıştay denetimi de bu
arkadaşlar. Bu raporlar kim tarafından incelenecek? Biraz önce “Efendim,
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından incelenecek…” Ne zaman bu tüzük
değişikliği yapılacak? Yok. Yani AKP’nin bir kadı zihniyeti var. Kadının biri
demiş: “Helal-haram ver Allah’ım, kadı kulu yer Allah’ım.” Maalesef, bu
zihniyet size de hâkim oldu. Böyle bir zihniyeti de devlet yönetimi hâline
getirdiniz. Dolayısıyla, bu zihniyetle devlet yönetilemez. Devletin
şeffaf olması lazım, devletin bütün faaliyetlerinin enine boyuna tartışılması
lazım, bir kör kuruşun dahi hesabının sorulması lazım. Ama KİT
Komisyonunda görüyoruz, adam getirmiş kendi -Tayyip Bey’in- arkadaşını atamış
oraya, günde 500 dolar harcırah veriyor arkadaş. Bırak kendisi yanındaki 500
dolar veriyor. Bir bakıyorsunuz, devletin boru hatlarını veriyorlar kendi
yandaşlarına, 75 milyon dolar, 80 milyon dolar, ondan sonra bir hesaplar
yapıyor, kaba kuvvetle, ya acaba şurada şu kadar fazla… Yani esas o işi ihale
ederken gerekli olan şartname hazırlanmadan böyle işte yandaşlara devletin
kaynaklarını aktarmak için yapılan böyle bir kıyaklıklar,
böyle bir uygulamalar…
Devlet niye iflas ediyor arkadaşlar? Devlet, denetim olmadığı
zaman iflas ediyor. Bugün bakanlıkların… Eskiden Muhasebe-i Umumiye Kanunu
yürürlükteyken hiç olmazsa orada ihaleler usulüne göre yapılmış mıdır,
yapılmamış mıdır, muhasebe müdürleri gerekli denetimi yapıyordu. Şimdi onların
hepsi kaldırıldı. Yerine ne var? Efendim ödenek var mıdır? E artık ihaleleri de
maalesef denetleyemiyorsunuz?
Şimdi belediye başkanları lâyüsel hâlde.
İşte Ankara Belediye Başkanı… Üç tane Ankara’da inşaat var. Birisi, Gölbaşı’nda
yapmış, hiçbir şeye yaramıyor, 5-6 trilyon para oraya harcamış. Yine Eskişehir
Yolu’nda bir demir yığını yapmış, 7-8 trilyon oraya harcamış. Yine bu Millî
Kütüphane’nin karşısında dükkânlar yapmış, 7-8 trilyon oraya atmış. Kimse hesap
sormuyor arkadaşlar. Öte tarafta, devlete bu kişinin 4 katrilyon lira borcu
var. Kimse hesap sormuyor. Yani peki, bu devlet, belediyelerden nasıl ve hangi
esaslara göre hesap soracaksınız? Devletin harcamalarının usulüne uygun olup
olmadığını nasıl hesap soracaksınız? Getirdiğiniz bu kanunla kendinizi
kandırıyorsunuz. Bu, devlete denetimi yapmaz. Bu kanunla tavuk kümesini
denetleyemezsiniz, değil devletin faaliyetlerini denetlemek. Bu kanunda tavuk
kümesini denetleyecek hükümler yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Genç, konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun.
KAMER GENÇ (Devamla) – O itibarla, keşke bu kanun, daha böyle
ülkenin ihtiyaçlarına cevap verebilecek, hırsızlık yapanların hırsızlık
şevklerini kıracak, devletin kaynaklarını en iyi şekilde kullanacak bir
anlayışla hazırlansaydı, ama ben anlamıyorum; yahu siz bu devletin sanki
dışındaki bir kitle misiniz? Bu devlette dürüst yönetilmek sizi rahatsız mı
ediyor? Bu devlete hukukun genel kurallarına uygun bir denetim sistemini
getirmek sizi rahatsız mı ediyor? Demek ki sizde bir korku var ki bu devletin
sağlıklı olarak yönetilmesini istemiyorsunuz, denetimi kaldırıyorsunuz. Demek
ki perde arkasında, birilerinin dediği gibi, dışarıdaki bankalarda paralar mı
var, ne var? Bunları demek ki bir gerekçeye…
ALİ İHSAN MERDANOĞLU (Diyarbakır) – Atma, atma!
KAMER GENÇ (Devamla) – Yahu ne atmayayım! İşte, denetimden korkan
insanların herhâlde arkalarında bir kusurları var, bir ayıpları var, bunu
örtbas etmek için bu kanunları getiriyorlar.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, biraz önce de arz ettiğim
gibi, teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme
giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de
sisteme giremeyen milletvekili arkadaşlarımızın oy pusulalarını oylama için
öngörülen iki dakikalık süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar varsa, hangi bakana
vekâleten oy kullandığını, oyun rengini ve kendisinin ad ve soyadıyla imzasını
taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen iki dakikalık süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ,
Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay
Kanunu Teklifi açık oylama sonucu:
“Kullanılan Oy Sayısı |
: |
268 |
Kabul |
: |
254 |
Ret |
: |
14 (x) |
|
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
|
Yusuf Coşkun |
Fatih Metin |
|
Bingöl |
Bolu” |
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, böylece 510 sıra sayılı
Sayıştay Kanunu Teklifi kabul edilmiştir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını
gösteren tablo tutanağa eklidir.
Haftalardır süren çok özverili çalışmalarınızdan dolayı ve grup
başkan vekili arkadaşlarımızın, grup üyelerinin, milletvekili arkadaşlarımızın
gösterdikleri uzlaşma çabası içerisinde bugün bu kanunu, Sayıştayımızın
kanununu kabul etmiş oluyoruz. Sayıştayımız için,
milletimiz için ve bütün toplumumuz için hayırlar getirmesini diliyorum ve
sizlere bu konuda gösterdiğiniz özverili çalışmadan ve ilgiden dolayı ve
özellikle grup başkan vekili arkadaşlarım başta olmak üzere, teşekkürlerimi,
şükranlarımı sunuyorum. Hayırlı olsun efendim.
Saygıdeğer milletvekilleri, 4’üncü sırada yer alan Kütahya
Milletvekili Soner Aksoy'un; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik
Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
4.- Kütahya Milletvekili Soner
Aksoy'un; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(2/340) (S. Sayısı: 395)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanlığı
ile Irak Cumhuriyeti Savunma Bakanlığı Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve
Bilimsel İş Birliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu‘nun
görüşmelerine başlayacağız.
5.- Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay
Başkanlığı ile Irak Cumhuriyeti Savunma Bakanlığı Arasında Askeri Alanda
Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/781) (S.
Sayısı: 459)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gruplar arasındaki mutabakatı dikkate alarak ve bundan sonra da
komisyonun bulunmayacağı anlaşıldığından, sözlü soru önergeleriyle, alınan
karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer
işleri sırasıyla görüşmek için 7 Aralık 2010 Salı günü saat 15.00’te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Sizlere ve bizleri izleyen vatandaşlarımıza hayırlı akşamlar,
hayırlı hafta sonları diliyorum efendim.
Kapanma Saati: 18.26