Normal 25794 2 3 2010-12-10T11:53:00Z 2010-12-10T11:53:00Z 58 36123 205902 TBMM 1715 483 241542 12.00 Clean Clean false 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false TR X-NONE X-NONE 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖNEM: 23                            CİLT: 81                    YASAMA YILI: 5

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

15’inci Birleşim

4 Kasım 2010 Perşembe

 

 

(Bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

İ Ç İ N D E K İ L E R

   I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMALAR

 IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün, esnaf ve sanatkârların sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

2.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, yabancı bankalardan kredi alan çiftçilerin durumlarına, İzmir’in Foça ilçesi Kozbeyli köyündeki beş yüz yıllık caminin satılığa çıkarıldığına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, tarım ve hayvancılığın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, esnafın sorunlarının incelenmesi konusunda bir araştırma komisyonu kurulması gerektiğine ilişkin açıklaması

2.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, uygulanan yanlış tarım politikaları sonucu çiftçilerin devlet, özel ve yabancı bankalardan kullandıkları krediler nedeniyle yaşadıkları sorunlara ilişkin açıklaması

3.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, Plan ve Bütçe Komisyonunda bulunan yapılandırma tasarısından çiftçilerin çok faydalanamayacağına ve Aydın ilinde üretilen incir, pamuk ve zeytin üreticilerinin sıkıntılarına ilişkin açıklaması

4.- İzmir Milletvekili Taha Aksoy’un, Foça Kozbeyli’de satılığa çıkarıldığı söylenen camiyle ilgili haberin asılsız olduğuna ilişkin açıklaması

5.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, 3-9 Kasım Organ Nakli Haftası’na ilişkin açıklaması

6.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, tarım ve hayvancılığın sorunlarına ilişkin açıklaması

7.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Foça Kozbeyli’de bulunan cami ve taşınmazlarla ilgili satış bilgilerinin doğru olduğuna ve haftaya Meclisi belgelerle bilgilendireceğine ilişkin açıklaması

8.- Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın konuşmasına ilişkin açıklaması

9.- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in konuşmasına ilişkin açıklaması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Kanser Hastalığı Konusunun Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığınca tespit edilen komisyon üyelerinin 9-13 Kasım 2010 tarihlerinde Amerika Birleşik Devletleri’nde inceleme ve araştırmalarda bulunma talebinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1335)

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Siirt Milletvekili Osman Özçelik ve 19 milletvekilinin, yerel yönetimlerde yaşanan yolsuzluk olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/905)

2.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve 19 milletvekilinin, demokratik açılım sürecinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/906)

3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 19 milletvekilinin, organ nakli ve organ bağışı konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/907)

4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 19 milletvekilinin, meslek hastalıkları konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/908)

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)

3.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (2/594) (S. Sayısı: 510)

4.- Kamu Hastane Birlikleri Pilot Uygulaması Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/439) (S. Sayısı: 493)

5.- Kütahya Milletvekili Soner Aksoy'un; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (2/340) (S. Sayısı: 395)

 

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Hükûmete sataşması nedeniyle konuşması

2.- Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Başbakana ve Hükûmete sataşması nedeniyle konuşması

3.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

4.- Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Hükûmete ve şahsına sataşması nedeniyle konuşması

5.- Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, referandum çalışmalarında yapılan harcamalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/16199)

2.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, bir yabancı gazetedeki iddiaya ve referandum harcamalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/16204)

3.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, bir köşe yazarının işine son verilmesi karşılığında bir medya grubuna imtiyazlar sağlandığı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/16405)

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.04’te açılarak iki oturum yaptı.

Muş Milletvekili M. Nuri Yaman, 12 Eylül mağduru memurların Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu son karar karşısındaki durumlarına,

Adana Milletvekili Yılmaz Tankut, Adana ilinin sorunlarına,

Ardahan Milletvekili Saffet Kaya, Ardahan kırsal kalkınma projesine,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

İstanbul Milletvekili Özlem Piltanoğlu Türköne, Küresel Eylem İçin Parlamenterler Organizasyonuna,

Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan, Tarım Bakanlığınca Burdur ve ilçelerinde fiğ destekleme paralarının ödenmediğine,

Mersin Milletvekili Behiç Çelik, Türkiye’de, son sekiz yılda Ardahan, Kars ve Iğdır illerinde tarımın yok edildiğine, doğudan batıya hızlı bir göçün olduğuna,

Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir, Ardahan’da modern besiciliğin, organik tarımın artırılmasına ve Kafkas arı ırkının Ardahan’da yaygınlaştırılmasına,

Ardahan Milletvekili Saffet Kaya, Mersin Milletvekili Behiç Çelik ve Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in Ardahan ili hakkındaki görüşlerine,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

Almanya Federal Cumhuriyeti Dilekçe Komisyonunun vaki davetine icabet edecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonu üyelerinden kurulacak Parlamento heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca ismi bildirilen milletvekillerine,

İlişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Gaziantep Milletvekili Akif Ekici ve 31 milletvekilinin, TOKİ’nin faaliyet ve uygulamalarının (10/901),

Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 31 milletvekilinin, kamu avukatlarının sorunlarının (10/902),

Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe ve 29 milletvekilinin, kiraz üreticilerinin sorunlarının (10/903),

Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 32 milletvekilinin, ataması yapılmayan öğretmen adaylarının ve istifa eden öğretmenlerin sorunlarının (10/904),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan (Faili meçhul cinayetlerin aydınlanması) (10/618) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 03/11/2010 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmedi.

Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un, partisine sataşması nedeniyle bir konuşma yaptı.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),

2’nci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/499) (S. Sayısı: 321),

3’üncü sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının (2/594) (S. Sayısı: 510),

4’üncü sırasında bulunan, ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Kamu Hastane Birlikleri Pilot Uygulaması Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının (1/439) (S. Sayısı:493),

5’inci sırasında bulunan, Kütahya Milletvekili Soner Aksoy’un; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu’nun (2/340) (S. Sayısı: 395),

6’ncı sırasında bulunan, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu’nun (1/869) (S. Sayısı: 521),

7’nci sırasında bulunan,  Mali Kural Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (1/891) (S. Sayısı: 525),

8’inci sırasında bulunan,  İller Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun Tasarısı ile 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının (1/371, 1/101) (S. Sayısı: 477),

9’uncu sırasında bulunan,  Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu’nun (1/820) (S. Sayısı: 502),

10’uncu sırasında bulunan, Tebligat Kanunu ile Adlî Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak’ın; Tebligat Kanunu ile Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/742, 2/546) (S. Sayısı: 474),

28’inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Türk Kültür ve Sanatları Ortak Yönetimi (TÜRKSOY) Arasında Türksoya İlave Arsa Tahsisi Hakkında Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/423) (S. Sayısı: 532),

29’uncu sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) Arasında Evsahibi Ülke Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/866) (S. Sayısı: 534),

Görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

11’inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Suriye Arap Cumhuriyeti Sosyal İşler ve Çalışma Bakanlığı Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/694) (S. Sayısı: 465),

12’nci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Hükümlülerin Nakline Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/722) (S. Sayısı: 466),

13’üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Arama ve Kurtarma Hizmetlerinin Koordinasyonuna Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/723) (S. Sayısı: 467),

14’üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Konut ve İnşaat Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/791) (S. Sayısı: 470),

15’inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Malavi Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/345) (S. Sayısı: 478),

16’ncı sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Paraguay Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/732) (S. Sayısı: 480),

17’nci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ile Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti Arasında İşbirliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/799) (S. Sayısı: 515),

18’inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kolombiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür Anlaşması ile Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/364) (S. Sayısı: 518),

19’uncu sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı ile Kore Cumhuriyeti Enformasyon ve Haberleşme Bakanlığı Arasında Enformasyon ve Haberleşme Teknolojileri (EHT) İşbirliği İçin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/358) (S. Sayısı: 529),

20’nci sırasında bulunan,  Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kore Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/409) (S. Sayısı: 531),

21’inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Burkina Faso Hükümeti Arasında Genel İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/413) (S. Sayısı: 547),

22’nci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ile Maldivler Cumhuriyeti Arasında Kapsamlı İşbirliğine Dair Anlayış Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/611) (S. Sayısı: 548),

23’üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Hükümeti Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/925) (S. Sayısı: 559),

24’üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliğinin Güçlendirilmesine Dair Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/854) (S. Sayısı: 561),

25’inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yükseköğretim Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/849) (S. Sayısı: 564),

26’ncı sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Nükleer Bir Kazanın Erken Bildirimine ve Nükleer Tesisler Hakkında Bilgi Değişimine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/850) (S. Sayısı: 539),

27’nci sırasında bulunan, Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçlarla Kullanımına Dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/842) (S. Sayısı: 541),

Görüşmeleri tamamlanarak yapılan açık oylamalardan sonra kabul edildi.

4 Kasım 2010 Perşembe günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşime 18.51’de son verildi.

 

 

Meral AKŞENER

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

Harun TÜFEKCİ

 

Gülşen ORHAN

 

Konya

 

Van

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

                                                                                                                                                 No.:  23

II.- GELEN KÂĞITLAR

4 Kasım 2010 Perşembe

Teklifler

1.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/778) (Plan ve Bütçe ile Milli Savunma Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.2010)

2.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Çalışanların Doğum İzninin 20 Haftaya Çıkarılması Hakkında Kanun Teklifi (2/779) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Avrupa Birliği Uyum; Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.10.2010)

3.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Yaşlı ve Özürlü Maaşlarının Artırılması Hakkında Kanun Teklifi (2/780) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.10.2010)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Siirt Milletvekili Osman Özçelik ve 19 Milletvekilinin, yerel yönetimlerde yaşanan yolsuzluk olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/905) (Başkanlığa geliş tarihi: 09.07.2010)

2.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve 19 Milletvekilinin, demokratik açılım sürecinin araştırılarak çatışmalı ortamın sona erdirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/906) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.07.2010)

3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 19 Milletvekilinin, organ nakli ve organ bağışı konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/907) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.07.2010)

4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 19 Milletvekilinin, meslek hastalıkları konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/908) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.07.2010)  

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Abdullah Öcalan’ın avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15054)

2.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, köy korucularının karıştığı suçlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/15061)

3.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, İsrailli şirketlerin iletişim hatlarını kontrol ettiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15610)

4.- İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, atıl kamu binalarının ve malzemelerinin değerlendirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15614)

5.- İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağ’ın, BM Güvenlik Konseyinin İsrail saldırısıyla ilgili açıklamasına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15635)

6.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, yardım gemilerine saldıran İsrail’den istenenlere ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15637)

7.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, gözaltındaki kayıp vakalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15641)

8.- Mardin Milletvekili Emine Ayna’nın, teröristlerin cesetlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15642)

9.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, Elazığ Belediyesine yönelik yolsuzluk iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15643)

10.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, trafik cezalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15644)

11.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, Samsun’daki bazı kamu arazilerinin bazı kişi veya firmalara verileceği iddialarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/15647)

12.- İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek’in, sosyal tesislerin satışına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/15648)

13.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, sosyal tesislerin satışına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/15649)

14.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici’nin, yüksek hızlı trene ve bazı demiryolu hatlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15679)

15.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici’nin, Adapazarı’nda arazi tahsis edilen bir şirkete ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15680)

16.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, sağlık sorunları bulunan bir hükümlüye ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/15681)

17.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, SHÇEK personeline ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/15684)

18.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, istihdama ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15785)

19.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, okulları ile ilişiği kesilen PMYO öğrencilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15786)  

20.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yeni yatırım teşvik uygulamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15787)  

21.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bazı şeker fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15788)  

22.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Şeker Fabrikası A.Ş.’nin mülkiyetindeki bazı gayrimenkullerin tesciline ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15789)  

23.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, özelleştirme gelirlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15790)  

24.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Şeker Fabrikası arazisindeki imar değişikliğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15791)  

25.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, 2010 ÖSYS kılavuzundaki hataya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15792)  

26.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, AK PARTİ Genel Başkan Yardımcısının terör saldırılarına dair açıklamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15794)  

27.- Edirne Milletvekili Bilgin Paçarız’ın, Trakya Üniversitesinde yeni fakülteler kurulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15795)  

28.- Aydın Milletvekili Recep Taner’in, kamudaki araçların kullanımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15797)  

29.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Türk Şeker A.Ş. fabrikalarının satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15798)  

30.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Osmangazi EDAŞ’ın özelleştirilmesinin çalışanlara etkisine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15800)  

31.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Şeker Fabrikasının özelleştirilmesi sürecindeki bir işleme ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15802)  

32.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Şeker Fabrikasının özelleştirilmesi sürecindeki bir işleme ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15803)  

33.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki bazı olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15804)  

34.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, ÖSYM’deki hata iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15806)  

35.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Türk Telekom’a ayrıcalık sağlandığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15808)  

36.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın erkek eşitliğiyle ilgili bir açıklamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15810)  

37.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, Deniz Feneri Derneğiyle ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15811)  

38.- İstanbul Milletvekili Hüseyin Mert’in, engellilere yönelik önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15812)  

39.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, kamu yararı statüsü taşıyan derneklere yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15814)

40.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Dörtyol’da meydana gelen olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15816)  

41.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, faili meçhul cinayetlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15817)  

42.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, YAŞ görüşmelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15819)  

43.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, İnegöl’de meydana gelen olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15820)  

44.- İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağ’ın, faili meçhul cinayetlerle ilgili bir açıklamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15822)  

45.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, İHH İnsani Yardım Vakfına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15823)  

46.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, bölünmüş yol çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15824)  

47.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Dörtyol’da meydana gelen olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15825)  

48.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Aydın’daki bir mitinge ve Vali’ye yönelik bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15827)  

49.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, bir mitinge kamu çalışanlarının resmi yazı ile çağrıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15828)  

50.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, bir açıklamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15829)  

51.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, bir parti başkanının yaptığı açıklamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15830)  

52.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, Başbakanlık önünde bir kişinin yaptığı protesto eylemine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15831)  

53.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, sosyal yardım faaliyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15832)  

54.- İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağ’ın, Çukurca-Hantepe’de meydana gelen terör saldırısının insansız hava aracı görüntülerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15834)  

55.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, kapanan fabrikalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15835)  

56.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, bazı elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15836)  

57.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, kayıp çocuklara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15837)  

58.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, bir iftarın siyasi faaliyete dönüştürüldüğü iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15838)  

59.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, emeklilikle ilgili basında yer alan bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15840)  

60.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, referandum propagandasında asılan pankartlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15842)  

61.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, özelleştirme işlemlerinde danışmanlık hizmeti alınan firmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15843)  

62.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, halk oylaması konusunda valilik ve kaymakamlık personeliyle ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15844)  

63.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, KPSS sonuçları ile ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15848)  

64.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi kapsamında Denizli Merkeze bağlı köylerde yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15850)  

65.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi kapsamında Bekilli ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15851)  

66.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi kapsamında Bozkurt ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15852)  

67.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi kapsamında Çal ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15853)  

68.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi kapsamında Çameli ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15854)  

69.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi kapsamında Kale ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15855)  

70.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi kapsamında Sarayköy ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15856)  

71.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Erdek’teki bir mahallenin bazı sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15857)  

72.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, 2010 yılı KPSS’ye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15858)  

73.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, 2010 yılı KPSS’ye yönelik iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15859)  

74.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, Abdullah Öcalan ile görüşme yapıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15860)  

75.- İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, terör örgütünün bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15865)  

76.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, KPSS sorularının çalındığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15866)  

77.- Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in, 2010 KPSS’de kopya çekildiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15867)  

78.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, borçlu KOBİ’lere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15868)  

79.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, bir kişi ya da aileye ait köylere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15869)  

80.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bölünmüş yol ve 2. merhale sulama projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15870)  

81.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, KPSS sorularının sızdırıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15871)

82.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bir şirkete ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15872)

83.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, YÖK Başkanının bazı yargı mensuplarına kol saati hediye etmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15873)

84.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, 2010 KPSS ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15874)

85.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, Eskişehir İl Emniyet Müdürüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15875)

86.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, bir emniyet müdürünün yazdığı kitaptaki iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15878)

87.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in, iş güvenliği olmayan yerlerde çalışan çocuklara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15880)  

88.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, terör örgütü ile görüşüldüğü iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15881)  

89.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, SEÇSİS Programına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15882)  

90.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, bir jandarma sınır taburunun ismine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15883)  

91.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, bir bölgedeki toplu mezar iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15885)  

92.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, sözleşmeli görevlendirilen bazı öğretmenlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15886)  

93.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, KPSS’deki kopya iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15887)  

94.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, esnafa düşük faizli kredi verilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15888)  

95.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara’da tarım sektörünün sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15889)  

96.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, referandum kampanyasında yaşanan olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15894)  

97.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, işçilere yönelik vergi düzenlemelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/15909)  

98.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, Kocaeli’deki engelliler üretim merkezinde işten çıkarılan çalışanlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/15916)  

99.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, asgari ücret tespit komisyonunca belirlenen ücrete ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/15917)  

100.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, asgari ücretlilerin durumuna ve kayıt dışı ekonomiyle mücadeleye ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/15919)  

101.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Antalya’daki hava kirliliğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/15925)  

102.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, çevre kirliliğinin önlenmesi ve ormanların korunması amacıyla orman köylülerine yönelik projelere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/15933)

103.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, çevre kirliliğinin önlenmesi ve ormanların korunması amacıyla orman köylülerine yönelik Denizli’nin bazı ilçelerindeki projelere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/15934)  

104.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli’nin bazı ilçelerinde yürütülen projelere ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/15935)  

105.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, çevre kirliliğinin önlenmesi ve ormanların korunması amacıyla orman köylülerine yönelik Denizli Merkezde yürütülen projelere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/15936)  

106.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, çevre kirliliğinin önlenmesi ve ormanların korunması amacıyla orman köylülerine yönelik Denizli’nin bazı ilçelerinde yürütülen projelere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/15937)  

107.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, ekonomideki bazı verilere ve krizin etkilerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)  yazılı soru önergesi (7/15944)  

108.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, yeni teşvik sistemi kapsamında yabancı yatırımcılara sağlanan olanakların tanıtımına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)  yazılı soru önergesi (7/15946)  

109.- İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek’in, büyüme ve istihdam verilerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)  yazılı soru önergesi (7/15948)  

110.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki yatırım projelerinin tamamlanmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)  yazılı soru önergesi (7/15949)  

111.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, hayvancılık sektörünün sorunlarına ve kaçak et girişinin önlenmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)  yazılı soru önergesi (7/15950)

112.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, tarımsal kredi borçlusu çiftçilerin sorunlarının çözümüne ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)  yazılı soru önergesi (7/15951)

113.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Başbakanın kadın erkek eşitliğiyle ilgili bir açıklamasına ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf)  yazılı soru önergesi (7/15952)  

114.- Aydın Milletvekili Mehmet Fatih Atay’ın, SHÇEK’in unvan değişikliği sınavına ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf)  yazılı soru önergesi (7/15953)  

115.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğünün bir sözleşmesine ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı)  yazılı soru önergesi (7/15954)

116.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Gümrük Eski Müsteşarıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı)  yazılı soru önergesi (7/15956)  

117.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrenci yurtlarında yaşanan olaylara ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak)  yazılı soru önergesi (7/15959)  

118.- Aydın Milletvekili Recep Taner’in, öğrenim kredisindeki bazı uygulamalara ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak)  yazılı soru önergesi (7/15960)  

119.- Tokat Milletvekili Orhan Ziya Diren’in, öğrenci kredi borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak)  yazılı soru önergesi (7/15961)  

120.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Diyanet İşleri Türk İslam Birliğinin Almanya’daki faaliyetlerine ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik)  yazılı soru önergesi (7/15962)   

121.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, bir müftüye ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik)  yazılı soru önergesi (7/15963)  

122.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, din görevlilerinin sayısına ve cemevlerine yapılan yardımlara ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik)  yazılı soru önergesi (7/15964)  

123.- İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, bir soru önergesine verilen cevaba ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15965)  

124.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, insani yardım taşıyan gemi konvoyuna yapılan saldırıya ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15966)  

125.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, insani yardım taşıyan gemi konvoyuna yapılan saldırıya ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15967)  

126.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, İsrail ile askeri ilişkilere ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15968)  

127.- İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek’in, misket bombaları konvansiyonuna ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15969)  

128.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, TEDAŞ’taki görevde yükselme sınavlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/15973)  

129.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, İznik’teki bazı köylerin elektrikle ilgili sorunlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/15987)  

130.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadeleye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15989)  

131.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Ankara’daki kent içi ulaşıma ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15990)  

132.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Nusaybin Belediye Meclisinin basında çıkan bir kararına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15991)  

133.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya 1 inci Jandarma Er Eğitim Tabur Komutanlığının taşınacağı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15992)  

134.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, siyasi mesajlar içeren bazı afişlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15993)  

135.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, Selçuklu Belediyesi Başkan Yardımcılığı kadrosuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15994)  

136.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, korucuların özlük haklarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15995)  

137.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, Şarkikaraağaç Belediye Başkanının görevine devam etmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15996)  

138.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Emniyet Teşkilatında GİH sınıfında görev yapan personelin sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15997)  

139.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Adıyaman’daki boğulma vakalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15998)  

140.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün kanalizasyon sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15999)  

141.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan’ın, Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefat ettiği kazayla ilgili bir bilgiye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16000)  

142.- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın, Abant Platformu toplantılarının katılımcılarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16001)  

143.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Aydın Belediyesinin aşevi olarak kullandığı bir binanın tahliyesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16002)  

144.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Adana’da minibüslerden alınan güzergah bedellerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16003)  

145.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, bazı orman yangınlarıyla ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16004)  

146.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Dörtyol’da meydana gelen olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16005)  

147.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, İnegöl’de meydana gelen olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16006)  

148.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Şırnak’ta öldürülen bir kişiye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16007)  

149.- Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin, Arsin Belediyesinin bir ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16008)  

150.- Aydın Milletvekili Mehmet Fatih Atay’ın, Aydın Valisinin bir açıklamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16009)  

151.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, silah ruhsatlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16010)  

152.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, Türkiye’deki Çeçen kökenli kişilere yapılan suikastlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16011)  

153.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, bir kamu görevlisinin siyasi propaganda faaliyetine karıştığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16012)  

154.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Üsküdar-Yavuztürk Mahallesinin bazı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16013)  

155.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, yapılan bir açıklamaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16014)  

156.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, bir emniyet müdürünün atanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16015)  

157.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi kapsamında Babadağ ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16016)  

158.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi kapsamında Akköy ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16017)  

159.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi kapsamında Acıpayam ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16018)  

160.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi kapsamında Çardak ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16019)  

161.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi kapsamında Çivril ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16020)  

162.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi kapsamında  Baklan ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16021)  

163.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi kapsamında Beyağaç ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16022)  

164.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi kapsamında Buldan ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16023)  

165.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi kapsamında Güney ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16024)  

166.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi kapsamında Honaz ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16025)  

167.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi kapsamında Serinhisar ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16026)  

168.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi kapsamında Tavas ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16027)  

169.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, Malazgirt’te meydana gelen hırsızlık olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16028)  

170.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köy yolunun yapımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16029)  

171.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Karacabey’deki bir köyün bazı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16030)  

172.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köyde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16031)  

173.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’a gazilik unvanı verilip verilmeyeceğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16032)  

174.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Tunceli Valisinin bir açıklamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16033)

175.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, büyükşehir statüsündeki illerde yapılan ihalelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16034)

176.- Aydın Milletvekili Mehmet Fatih Atay’ın, bir açıkhava toplantısının video görüntülerinin istenmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16035)  

177.- Aydın Milletvekili Mehmet Fatih Atay’ın, Aydın Belediyesi flamasının indirilmesiyle ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16036)  

178.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köyün su ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16037)  

179.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Ankara’daki alt geçitlerin bakım, onarım ve temizliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16038)  

180.- Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’ın, bir parti yöneticisinin rahatsız edildiği iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16039)  

181.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, İran sınırında hayatını kaybeden bir kişiye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16040)  

182.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, seçmen kayıt bilgilerinin güncellenmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16041)  

183.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Van ilinin büyükşehir olmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16042)  

184.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, elektrik borcundan dolayı içme suyu kesilen yerleşim yerlerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16048)  

185.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Belediyesine tahsisli bazı taşınmazların kullanımına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16050)  

186.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, TEDAŞ’a ait elektrik dağıtım şirketlerinin kayıp ve kaçak durumlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16051)  

187.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Simav Gölü arazisinin kullanımına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16052)  

188.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Şeker Fabrikası A.Ş.’nin vergi cezalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16053)  

189.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Şeker Fabrikası A.Ş.’ye yönelik cezai işlemlere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16054)  

190.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Belediyesine tahsis edilen bazı taşınmazların kullanımına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16055)  

191.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, Malazgirt ilçesindeki şehir içi yolların aydınlatılmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16056)  

192.- Tokat Milletvekili Orhan Ziya Diren’in, ecri-misil bedellerinin düşürülüp düşürülmeyeceğine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16057)  

193.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, işgal edilen Hazine ve vakıf arazilerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16058)  

194.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, öğretmen atama ve yer değiştirmelerinde il emri uygulamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16061)  

195.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, bazı öğretmen atamalarına ve ilköğretimdeki geçiş sınavı uygulamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16062)

196.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Valiliğinin taşımalı ilköğretimdeki bazı uygulamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16063)  

197.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, öğretmenlik sertifikası olduğu halde atanamayan öğretmen adaylarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16064)  

198.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, ÖSYM sınavlarındaki hata iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16065)  

199.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kimya öğretmeni açığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16066)  

200.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğünce hazırlanan rapora ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16067)  

201.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, Aydın-Söke İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün bir yazısına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16068)  

202.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, taşımalı ilköğretim uygulamasındaki bazı işlemlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16069)  

203.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, yükseköğretim kurumları yaz okulları programları için alınan ücretlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16070)  

204.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, okul yıl sonu başarı puanı uygulamasına yönelik bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16071)  

205.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, ücretli öğretmenlik uygulamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16072)  

206.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16073)  

207.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16074)  

208.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, İstanbul Selimpaşa Lisesinin imam hatip lisesine dönüştürülmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16075)  

209.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, sözleşmeli öğretmenlerin sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16076)  

210.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, yapılan bir açıklamaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16077)  

211.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, genel liselerin Anadolu liselerine dönüştürülmesine ve eğitim sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16078)

212.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, beş yılını dolduran okul yöneticilerinin zorunlu görev yeri değişikliğine tabi tutulmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16079)  

213.- Aydın Milletvekili Mehmet Fatih Atay’ın, Söke İlçe Milli Eğitim Müdürünün kurum yöneticilerini siyasi mitinge davet ettiği iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16080)

214.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, KPSS ile ilgili bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16081)  

215.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, KPSS sonuçlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16082)  

216.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, KPSS sorularının çalındığı iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16083)  

217.- Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in, eğitim fakültelerine ve öğretmen ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16084)  

218.- Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın, 2010 yılı KPSS’ye yönelik iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16085)  

219.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, KPSS’deki kopya iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16086)

220.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, KPSS’de kopya çekildiği iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16087)

221.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, sözleşmeli görevlendirilen bir öğretmene ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16088)  

222.- İstanbul Milletvekili Ahmet Tan’ın, merkezi sistemle yapılan sınavlara ve yerleştirmelere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16089)  

223.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, KPSS’deki kopya iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16090)   

224.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki okulların ısınma sorununa ve öğretmenlerin lojman ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16091)  

225.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, İsrail ile yapılan tatbikat ve operasyonlar ile alımlara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16092)  

226.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, askerliğini yaparken öldürüldüğü iddia edilen bir kişiye ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16093)

227.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, Suriye sınırındaki mayınların kaldırılmasına yönelik kanunun işleyişine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16094)

228.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, sözleşmeli veteriner hekim ve ziraat mühendislerinin sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16124)  

229.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, çiftçilerin bazı sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16125)  

230.- Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan’ın, TMO’nun dağıttığı haşhaş tohumlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16126)  

231.- Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner’in, TMO’nun buğday fiyatı ödemelerindeki kesintilere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16127)  

232.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, Isparta’daki afet mağduru çiftçilerin zararlarının giderilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16128)  

233.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, süt ve süt ürünlerindeki gıda güvenliğine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16129)  

234.- Mersin Milletvekili Vahap Seçer’in, gıda güvenliği denetimlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16130)  

235.- İstanbul Milletvekili Atila Kaya’nın, mikro ölçekli işletmelerde gıda güvenliğine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16131)  

236.- Edirne Milletvekili Bilgin Paçarız’ın, Edirne’de doludan zarar gören çiftçilere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16132)  

237.- Mersin Milletvekili Vahap Seçer’in, domatesteki güve zararlısıyla mücadeleye ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16133)  

238.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, gıda maddelerinin denetimine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16134)  

239.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki ekili ve dikili alanlardaki yangınlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16135)  

240.- Mersin Milletvekili Vahap Seçer’in, çiftçi borçlarıyla ilgili Bakanlar Kurulu Kararı kapsamında Mersin’in yer almamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16136)

241.- İstanbul Milletvekili Ahmet Tan’ın, lokanta ve restoranlarda kullanılan yağlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16137)  

242.- Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan’ın, patates ihracatının teşvik edilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16138)  

243.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, tahıl üretim miktarına ve fiyatlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16139)  

244.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe’nin, Afyonkarahisar’daki patates üreticilerinin sorunlarının çözümüne ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16140)  

245.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, mısır alım fiyatının ne zaman açıklanacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16141)  

246.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, kaçak et girişine ve işlenmiş süt ithalatı miktarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16142)  

247.- Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın, et ithalatı ve fiyatları ile hayvancılığın geliştirilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16143)

248.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, GDO’lu ürünlerin ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16144)

249.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’da TİGEM’e bağlı işletmelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16145)  

250.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, TİGEM’e bağlı işletmelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16146)  

251.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, EBK’nın hayvan ithalatı için Sırbistan ile yaptığı anlaşmaya ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16147)  

252.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, lifli pamuk ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16148)  

253.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, doğal afetlerden zarar gören ekili alanlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16149)  

254.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Tarım Kredi Kooperatiflerince kullandırılan kredilerin yeniden yapılandırılmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16150)

255.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, kırmızı et üretiminde yaşanan sorunlar ve hayvan hastalıkları ile mücadeleye ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16151)  

256.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, hayvancılık sektörünün sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16152)  

257.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, süt sektörünün sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16153)  

258.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, çiftçi borçlarının yapılandırılmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16154)  

259.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, İstanbul’da yapılması planlanan üçüncü köprü güzergahına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16155)  

260.- Ankara Milletvekili M. Emrehan Halıcı’nın, internet erişimine kapatılan sitelere ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16156)  

261.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, Yalvaç-Akşehir yolunun yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16157)  

262.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Karayolları 11. Bölge Müdürlüğünün fidan ihalesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16158)

263.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, kamu kurumlarına hizmet veren bir internet güvenlik şirketine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16159)  

264.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, THY’de uygulanan personel politikasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16160)  

265.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, Eskişehir-Vezirhan arasındaki tünel çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16161)  

266.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir yol yapımındaki kamulaştırma bedellerinin ödenmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16162)  

267.- Aydın Milletvekili Mehmet Fatih Atay’ın, bir tren kazasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16163)  

268.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, hızlı tren bileti satan bir internet sitesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16164) 

4 Kasım 2010 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.03

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Gülşen ORHAN (Van)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15’inci Birleşimini açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre vereceğim.

Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını, görevli personel aracılığıyla, üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 14.06

 


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.21

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Gülşen ORHAN (Van)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III.-YOKLAMA

BAŞKAN – Yapılan ilk yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi elektronik cihazla yeniden yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre vereceğim.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz esnaf ve sanatkârların sorunları hakkında söz isteyen Bilecik Milletvekili Sayın Yaşar Tüzün’e aittir.

Buyurun Sayın Tüzün. (CHP sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün, esnaf ve sanatkârların sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; yaklaşık sayıları 2 milyonu bulan, toplumumuzun ve ekonomimizin istikrar unsuru olduğunu kabul ettiğimiz esnaf ve sanatkârlarımızın sorunlarını dile getirip sizlerle paylaşmak üzere gündem dışı söz aldım.

Değerli arkadaşlarım, “Esnaf ve sanatkâr” kavramı, ekonomik olmaktan ziyade sosyal bir anlam içerir. Bu meslek grubu, daha çok ekonomideki mikro kaynakları kullanarak israfı önleyen bir meslek grubudur. Ekonomimizin ve toplumumuzun orta direğidir. Ekonomi ve toplumun denge unsuru, vatandaşlık görevlerini yerine getirmede duyarlı, hassas 2 milyon esnaf, eş ve çocukları düşünüldüğünde nüfusumuzun üçte 1’ini oluşturan sessiz topluluk esnaf ve sanatkârlarımızın sorunlarına maalesef iktidar olarak, Hükûmet olarak, iktidar partisi olarak kulaklarınızı tıkadınız. Başınız sıkıştığında aklınıza gelen esnafımızın sorunlarını görmemezlikten geldiniz.

AKP İktidarının yetkilileri ve Sayın Başbakan, bu kürsüde ya da ellerine geçirdikleri mikrofonlarda “KOBİ’lere şunları yaptık, KOBİ’lere bu imkânları sunduk.” diyerek övünüyorlar ancak “KOBİ” dediğimiz küçük ve orta ölçekli işletmeler, imalat sanayi sektöründe faaliyet gösteren ve sayıları 200 bin civarında olan sanayi işletmelerini kapsamaktadır.

KOBİ’lerin yüzde 3’lük bir kısmı esnaf ve sanatkâr konumundadır. Diğerleri, KOBİ’lere sağlanan olanaklardan maalesef esnaf ve sanatkârımız faydalanamamaktadır.

Esnaflarımızın çok ciddi sorunları vardır, sıkıntıları vardır. Esnaf kredi kefalet kooperatiflerine, Halk Bankası aracılığıyla kredi veriliyor, alacak esnaf maalesef bulunamıyor. Esnafımızın vergi dairelerine, kamu kurum ve kuruluşlarına borcu varsa bankalardaki hesaplarına elektronik posta yoluyla el konuluyor, hesaplarına el konulunca esnafımız da kooperatiflerden kredi alamıyor ya da herhangi bir sebeple çok eskiden çeki protesto olmuş, bankalarla icralık olmuş, bu konuda kırmızı kalemle işlem görmüşse, bugünkü şartları ne olursa olsun kredi kullanamıyor. Siz düşük faizli kredi vermişsiniz, kullanacak esnaf olmayınca neye yarar.

Bir taraftan ekonomik sıkıntılar, diğer taraftan haksız rekabetin sağlandığı bakkalı, kasabı, manavı, kamyoncusunu yok eden -maalesef- marketler zinciri de Türkiye’nin gündemindedir. Esnafımız gerçekten çok zor durumdadır.

Bu konuda şahsıma gönderilen, Esnaf ve Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi Başkanımızın mektubunun bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum. “Yaşar Tüzün, Bilecik Milletvekili” diye, tarafıma gönderdiği mektup: “Şu anda kooperatif olarak kredi verir hâldeyiz. Kredi kullanacak esnaf kalmadığından, mevcut esnaf ve sanatkâra da Bilecik Halk Bankası tarafından kredi taleplerimizin büyük bir bölümü, fi tarihinde senedi protesto olmuş, çeki karşılıksız çıkmış vesaire sebeplerle kredi kullandıramıyoruz. Esnaf ve sanatkâra zaten yok gözüyle bakan Hükûmet esnafa da hiçbir şey vermemeye herhâlde yemin etti. Esnafın siciliyle ilgili gerekli girişimlerin etkili bir şekilde yapıldığı kanısında değilim. Hükûmet tarafından etkili bir girişim yapılsaydı, fi tarihindeki protestolu senet ve çekler sorulmaz, vatandaşa layık olduğu krediler Halk Bankası tarafından verilirdi.

Esnaf ve sanatkârlarımız üçkâğıtçı değildir, vatanına ve milletine azımsanmayacak topluluklardır. İnsanlarımıza akıl fikir versin de, öncelikle yüce Rabbim bu Hükûmetten kurtulmayı nasip etsin.” diyerek, bir kooperatif başkanımızın tarafıma göndermiş olduğu yazılı dilekçesi değerli arkadaşlarım.

Kooperatiflerimizin genel durumuna baktığımızda, kuşkusuz onlar da kredi vermek istiyorlar. Bütçeleri mevcuttur, limitleri vardır fakat bölgesinde ve kooperatif üyelerinde maalesef esnaf ve sanatkârlarımız daha önceden borç, çek, kamu borcu, sigorta, banka haczi gibi işlemlerinden dolayı kredi kullanamamaktadır. Bu durumu göz ardı etmemize gerek yok. Bu durumu Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, kuşkusuz iktidar partisi mensupları olarak çözmek zorundasınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.

YAŞAR TÜZÜN (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, kuşkusuz diğer bir konu, marketler zincirinin artması demek binlerce esnafımızın piyasalardan çekilmesi demektir. Bunun getireceği ciddi sıkıntıları şu anda yaşıyoruz ve görüyoruz. Önümüzdeki süreçte daha da farklı bir şekilde göreceğiz.

Yine, değerli arkadaşlarım, bu büyük AVM’lerin kurulması, Avrupa Birliği ülkelerinde, başta İtalya’da 1971’de, yine Almanya’da 1980’li yıllarda, yine Fransa’da 1990’lı yıllarda şehir merkezlerinin, kent merkezlerinin dışına çıkarılması noktasında yasa çıkartıp, bunların, alışveriş merkezlerinin kent dışına çıkması noktasında karar almışlardır. Oysa bizim ülkemizde, örneğin Ankara’mızda bile hemen Meclisimizin yanı başında, Eskişehir Yolu üzerinde son iki yıl içerisinde sekiz tane alışveriş merkezi kurulmuş ve hayata geçmiştir. Böylesine önemli….

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tüzün.

YAŞAR TÜZÜN (Devamla) – Son söz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Verdim ama.

YAŞAR TÜZÜN (Devamla) – Teşekkür edeceğim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Açtım, sadece teşekkür edeceksiniz ama. Yani devam etmeyin.

YAŞAR TÜZÜN (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, Türkiye’de 2 milyon insanımızı oluşturan esnaf ve sanatkârımıza, AKP Hükûmeti, İktidarı tarafından bakış tarzının ne olduğunu burada da gözlemliyoruz çünkü böylesine önemli bir konuda Sanayi ve Ticaret Bakanının burada bulunmayıp esnaf ve sanatkârlarımıza ne tür katkı vereceğini anlatamadığı gibi Hükûmet yetkililerinin de buna cevap veremediğini gözlemliyoruz.

Sayın Başkana teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz yabancı bankalardan kredi alan çiftçilerin durumlarıyla ilgili söz isteyen İzmir Milletvekili Sayın Kamil Erdal Sipahi’ye aittir.

Buyurun Sayın Sipahi. (MHP sıralarından alkışlar)

2.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, yabancı bankalardan kredi alan çiftçilerin durumlarına, İzmir’in Foça ilçesi Kozbeyli köyündeki beş yüz yıllık caminin satılığa çıkarıldığına ilişkin gündem dışı konuşması

KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Sayın Başkan, size ve yüce Meclise saygılar sunarım.

Biraz önce belirttiğiniz konuya geçmeden önce, Meclisin ilgisini çekeceğini umduğum önemli bir konuyu gündeme getirmek istiyorum.

İzmir’in Foça ilçesi Kozbeyli köyündeki beş yüz yıllık cami satılık. Şu anda bilirkişi tarafından fiyat tespiti yapılıyor. Evet, bu haber yalan değil. Şu anda Foça ve İzmir’in en önemli gündem maddelerinden bir tanesi. 1638 yılında köyün kurucusu bir Türk beyi, Kuzu Bey tarafından yaptırılmış olan bu cami şu anda satılık. Evet, Van’da Akdamar Ermeni Kilisesi, Trabzon’da Sümela Rum Ortodoks Kilisesi ayin için peşkeş çekilirken İzmir Foça Kozbeyli’de beş yüz yıllık cami satılık.

Eğer bu cami satılırsa alternatifler ne olacak? Yandaş bir müteahhit alırsa tarifesi ne olacak? Eğer bir yabancı tarafından alınırsa kilise hâline mi çevrilecek? Halk merak içerisinde, infial içerisinde bunun cevabını AKP Hükûmetinden bekliyor. Döneminde 37 bin kilise ve kilise ev açan AKP Hükûmeti, beş yüz yıllık Kozbeyli Camisini satılığa çıkarmış durumda. Yüce Meclisin bilgilerine sunarım.

Konumuza dönelim. AKP’nin yanlış tarım politikalarıyla tarım ve hayvancılık alanında Türkiye genelinde olduğu gibi İzmir ilinde de sorunlar yaşanmaktadır. Birçok özelliğinin yanında tarım kenti de olan İzmir’in bereketli ovalarında, tarih boyunca tüm uygarlıklarda refah içerisinde yaşayan insanlar, bugün Ege’nin, İzmir’in çiftçisi ve besicisiyle fakirlik sınırından açlık sınırına itilmişlerdir. 2008 ve 2009 yıllarında 1 kilogram yem fiyatı neredeyse 2 kilogram süt fiyatına çıkmış, besicinin feryatları duyulmazdan gelinmiş, iflasa mahkûm olan besici damızlık hayvanları kesime göndermiş. İzmir Ticaret Borsası, Egeli üreticiler adına, besiciler adına, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da uygulanan besicilikle ilgili hibe desteğinin Türkiye geneline yaygınlaştırılmasını talep etmiş, o da duymazdan gelinmiş. Et fiyatları artmış, İzmirli besiciden esirgenen destek, et ithali için yabancılara ödenmiş. Tarımda çiftçinin girdileri sürekli artmış. 3 liranın üzerine çıkan mazot alınamaz, tarla sürülemez hâle gelinmiş; İzmir çiftçisi tarımda ilaç ve gübreyi kullanamaz hâle gelmiş. Bildiğiniz gibi gübre fiyatları son bir yılda yüzde 30 arttı. Derken kuraklık baş göstermiş, su kuyuları elektrik tüketmeye başlamış. Ama elektrik ucuzlayacağına, çiftçiyi âdeta soymak için gecikme zamlarıyla canından bezdirmiş.

Geçen yıl gene bu Mecliste gündem dışı konuşma ve soru önergesiyle gündeme getirdiğim bir konu vardı: Menemen Doğaköy’de ziyaretim esnasında bir elektrik faturası elime geçmişti. Çiftçinin elektrik borcu 50 lira ama gecikme zammı tahakkuku 805 lira 98 kuruş. Yanlış işitmediniz, çiftçinin borcu 50 lira, gecikme zammı 805 lira 98 kuruş. Cereyan eden yer, İzmir Menemen Doğaköy. Ödeyemeyenlerin elektrik saatleri sökülüyor ki şu anda Ege’de elektrik saatlerinin sökülmesine devam ediliyor ve bir de, ayrıca açma parası isteniyor.

Zor duruma düşen İzmirli çiftçi ve besici ne yapmış? Borç batağına düşmüş. Eskiden bu ülkenin Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerinden borç alan İzmirli çiftçi, AKP’nin yabancıya sattığı bankaların tuzağına düşmüş. Menemenli, Kınıklı, Bergamalı, Kirazlı, Tireli, Ödemişli, Bayındırlı çiftçi ve besici, yabancı iştirakli bankaların âdeta zorla, kandırarak, bin bir reklam ve aldatmayla verdikleri borç verme tuzaklarına düşmüş. İzmir’in çiftçileri, dedelerinin yabancılardan kanla kurtardığı topraklarını, aynı yabancıların bankalarına ipotek karşılığı borçlanmışlar. Yunan bankası hâline getirilen Finansbank, yine aynı şekilde Denizbank, aylık yüzde 3’leri, 4’leri bulan faizleriyle, İzmir’in kendilerinden kurtulmuş topraklarını şimdi Türk çiftçisinden ipotek karşılığı hacizle almaktalar.

Tire’nin elli dört köyünde çiftçilerin büyük kısmı tarlalarını yabancı bankalara ipoteklemiş; Derebaşı, Alacalı, Dibekçi, Eğridere, Mahmutlar, Somak, Büyükkale, Topalak, Akmescit ve daha onlarcası.

Kiraz ilçesinde 52 köyden 31 tanesinde yine tarlalar yabancı bankalara ipotekli. Karaburç, İğdeli, Akpınar, Haliller, Ören ve Çayağzı köylerinde ise neredeyse köylerin tamamı şu anda yabancı bankalara ipotekli durumda.

Gelelim Gediz Ovası’ndaki Menemen ilçesinin köylerine…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, bir dakika ek süre verdim.

KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla) – Menemen ilçesinde ise başta Tuzçullu, Emiralem, Seyrekköy, Ulucak, Koyundere, Çavuşköy, Musabey, Kesikköy, Maltepe ve Yanıkköy, Foça’nın Gerenköy sakinleri, yabancı bankaların ipoteğiyle topraklarının çoğunu yabancılara haciz karşılığı vermenin ıstırabını yaşamaktalar.

İşte, Türkiye’nin değil, dünyanın en bereketli topraklarında Küçük Menderes havzasında, Gediz Ovası’nda, Bakırçay havzasında İzmirli çiftçinin, besicinin durumu bu.

Şimdi, İzmir’in çiftçileri, besicileri, süt ürecileri AKP İktidarına soruyorlar:

Bizden esirgenen destek neden yabancıya verildi?

Kanla yabancıdan kurtarılan Ege topraklarının -ipotek karşılığı- aynı yabancılara ipotek edilmesi ve haczi karşısındaki tavrınız ve tepkiniz nedir?

Özellikle İzmir’de yaygınlaşan bu ipoteklerin, bu hacizlerin ardında topraklarımız üzerindeki yabancı emellerin, siyasi hedeflerin payı var mıdır? Varsa Hükûmet nerede?

Evet, ben Ege çiftçisinin feryadını burada dile getirdim.

Sayın Başkan, söz verdiğiniz için size teşekkür eder, yüce Meclise saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sipahi.

Gündem dışı üçüncü söz hayvancılık sektörünün sorunları hakkında söz isteyen Kastamonu Milletvekili Sayın Mehmet Serdaroğlu’na aittir.

TAHA AKSOY (İzmir) – Sayın Başkan, söz istemiştim.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, Taha Bey sisteme girdi ama görmediniz.

BAŞKAN – Şimdi, 4 kişi sisteme girdi. Biliyorsunuz, ben, üç gündem dışı konuşmanın sonrasında 60’ıncı maddeye göre söz veriyorum. Sırayla hepinize söz vereceğim.

Buyurun Sayın Serdaroğlu. (MHP sıralarından alkışlar)

3.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, tarım ve hayvancılığın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarım ve hayvancılığımızın sorunları hakkında gündem dışı söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle ifade etmeliyim ki ülkemiz tarımda ithal cenneti olmuştur. 2002 yılında 3,5 milyar dolar ithalat yapan Türkiye, bugün 10,5 milyar dolar tarım ürünleri ithalatı yapmaktadır. Hep söylediğim gibi, geçen sekiz yılda 56 milyar dolar yabancı çiftçinin cebine gönderilmiştir. Bu 56 milyar dolar çiftçimizin cebine girseydi borcu ve harcı olmayacaktı.

Dünyada tarımın önemi artarken Türk tarımını dışa bağımlı hâle getiren Tarım Bakanının mutlaka ve acilen istifa etmesi gerekir.

Değerli milletvekilleri, Hükûmetin yanlış tarım ve hayvancılık politikaları sonucunda sekiz sene önce et ve canlı hayvan ihraç eden Türkiye bugün canlı hayvan, et ve hatta süt ithal eder duruma gelmiştir. Bütün ikazlarımıza rağmen, açılım zırvasının bir ayağı olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki toplam yirmi beş ile hayvancılığa hibe desteği getirip diğer bölgelerimizdeki hayvancılığa en büyük darbeyi bizzat Tarım Bakanı vurmuştur. Dolayısıyla, hayvancılık üzerinden bölgecilik yapan, hayvancılığı teröre kurban eden Tarım Bakanının derhâl istifa etmesi gerekir.

Değerli milletvekilleri, hangi birini anlatalım şaşırmaktayız. Kurban Bayramı öncesinde şap hastalığı bahane edilerek Anadolu’dan Trakya’ya hayvan nakli durdurulmuştur. Oysa şap Trakya’da da görülmüştür. Bu karar her sene İstanbul’un kurban ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayan başta Kastamonu ve Anadolu’daki hayvan üreticilerini mağdur etmiştir. Şap bahanesiyle Anadolu çiftçi ve besicisine büyük kazık atan, ithalatla dövizin dışarı gitmesine, birilerinin çıkar sağlamasına vesile olan Tarım Bakanının derhâl istifa etmesi gerekir. Sayın Bakan bilmelidir ki şap bahanesiyle ithal edilen kurbanlıklardan kimin nemalandığını, kimin çıkar sağladığını didik didik araştıracağız, biz bu işin peşini de bırakmayacağız.

Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan “Hayvan varlığımızda eksilme yok, spekülasyon var.” diyor. Lâmı cimi yok, hayvan varlığımız AKP döneminde ciddi bir şekilde azalmıştır. Şayet hayvan varlığımızda azalma yoksa, soruyorum: Neden 450 bin kurbanlık, binlerce angus ve hatta dondurulmuş et ithal ediliyor? “Azalma yok.” diyen Bakanın elindeki rakamlar gerçek hayvan sayısını değil, devletten destek alan küpe sayısını göstermektedir. Yıllardır yaptığımız uyarılar kulağınıza küpe olmadı ama hayalî küpeler maalesef bu ülkede teşvik oldu. Küpeler var ama küpelerin takıldığı hayvanlar ortada yok. Doğu ve güneydoğuda küpe üzerinden büyük yolsuzluklar yapılmaktadır. Örnek mi? İşte, Iğdır Tarım İl Müdürü küpe yolsuzluğundan dolayı görevinden alınmıştır, tutuklanmıştır.

Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan besicileri spekülasyonla suçlayarak başarısızlığını örtmeye çalışmaktadır. Soruyorum: Ülkeyi ete, süte, sebzeye, meyveye, tahıla muhtaç eden bir bakan istifa etmek için daha neyi bekler? Değerli milletvekilleri, tarımsal ithalat yoluyla 56 milyar doları yabancı çiftçinin cebine aktaran bir Tarım Bakanına, Bulgaristan’ın 7 liralık etini vatandaşına 35 liradan yediren bir Tarım Bakanına, halkına domatesi bile taneyle aldıran bir Tarım Bakanına “İstifa et.” demekten başka ne söyleyebiliriz? Ve yine, narenciyenin yollara dökülmesine neden olan bir Tarım Bakanına, Kurban Bayramı için ne idiği belirsiz 450 bin hayvan ithal eden bir Tarım Bakanına…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.

MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) – …hayvancılık destekleri yoluyla bölgeler arası ayrımcılık yapan bir Tarım Bakanına, Kastamonulu pancar üreticisinin pancarını fabrikaya teslim etmek için günlerdir kuyrukta gâvur eziyeti çekmesine göz yuman bir Tarım Bakanına söylenebilecek bir tek söz vardır: “Sayın Bakan, durmak yok, yolun sonu, derhâl ama derhâl istifa edin.” diyor, yüce heyetinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Serdaroğlu.

60’ıncı maddeye göre pek kısa söz talepleri vardır. Kendilerine söz vereceğim.

Sayın Köse…

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, esnafın sorunlarının incelenmesi konusunda bir araştırma komisyonu kurulması gerektiğine ilişkin açıklaması

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Esnafın sorunları başlı başına incelenmesi gereken bir konudur ve bu konuda mutlaka bir araştırma komisyonu da kurulması gerekir. Tüm Türkiye’de olduğu gibi Adıyaman esnafı da bu konuda krizden en çok mağdur olanların başında gelmektedir.

Esnafımız hâlâ toparlanamadı. Bu süreçte, esnaf, Hükûmetten yeterli desteği de göremedi. Cansuyu kredisi de bu anlamda yetersiz kalmıştır. Kriz dönemlerinde bankaların kara listesine giren esnafın, yeniden borç yapılandırmasından yararlansa bile kredi alması kolaylaşmıyor. Başka bir ifadeyle, esnafımız sicil affı bekliyor. Hükûmetin bir an önce çalışma yapması gerekmektedir. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak destek vermeye hazırız.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Güvel

2.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, uygulanan yanlış tarım politikaları sonucu çiftçilerin devlet, özel ve yabancı bankalardan kullandıkları krediler nedeniyle yaşadıkları sorunlara ilişkin açıklaması

HULUSİ GÜVEL (Adana) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

Değerli arkadaşlar, uygulanan yanlış tarım politikaları sonucunda girdi maliyetlerindeki artışları karşılamak çiftçilerimiz için artık olanaksız bir hâle gelmiştir. Pek çok üreticimiz devlet bankalarına ve özel bankalara ciddi miktarlarda borçlu durumdadırlar. Bu bankalar arasında yabancı sermayeli bankalar da bulunmaktadır. Söz konusu bu bankaların kullandırdıkları tarımsal kredilerin miktarı, yerli, özel sermayeli bankaların kullandırdıkları kredilerden daha fazladır. Ancak önemli olan, çiftçilerimizin bu ya da şu bankadan kredi kullanmasından öte, bu kredilerin ödenebilmesi sorunudur. Üreticilerimiz bu kredileri geri ödeyememektedirler çünkü dünyanın en pahalı mazotunu, en pahalı gübresini kullanmaktadırlar. Üreticilerimiz bu nedenle topraklarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu konuda acilen önlem alınması gerekmektedir.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Uzunırmak

3.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, Plan ve Bütçe Komisyonunda bulunan yapılandırma tasarısından çiftçilerin çok faydalanamayacağına ve Aydın ilinde üretilen incir, pamuk ve zeytin üreticilerinin sıkıntılarına ilişkin açıklaması

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Öncelikle, Hükûmetin önünde, Plan ve Bütçeye gelen yapılandırma tasarısı var. Tabii ki Türk çiftçisi bundan çok faydalanamayacak çünkü çok perişan bir durumda.

 Ben, Tarım Bakanının burada olmayışını hayretle karşılıyorum. Aydın olarak da üç önemli ürünü gündeme getirmek istiyorum.

Bunlardan en önemli problemi olan, incir: Dünya pazarlarının yüzde 60’ı Türkiye'nin elindedir ve Türkiye'nin de üretiminin yüzde 80’i Aydın’da yapılmaktadır ama incircimiz perişan hâldedir. Bakanlıklardan günlerdir problemin çözümüyle ilgili randevu talep etmelerine rağmen, nasıl ki Bakan burada bulunmuyorsa onlar da Bakana ulaşamamaktadırlar.

Pamuk: Önemli bir üründür, dünyadaki gelişmelerden dolayı Türkiye’de fiyat biraz yüz güldürmüştür ama odalarımız şikâyetçidir; tüccarın aldığı pamuğa prim verilmemektedir. Tüccarın aldığı pamuğa primin verilmemesi, kontrol mekanizmasının kurulamayışı âdeta çırçırcıyı fiyatta tekel durumuna getirmektedir çünkü primi alabilmek için çırçırcıya teslim etmek zorunda kalmaktadır üretici. Bunun düzeltilmesi gerekmektedir.

Zeytin: Sayın Başbakan referandum sürecinde “Altı yıldır 3,5 liradan zeytinyağı yiyor, raflarda, Türk milleti. Bundan halkım memnun.” dedi ama zeytinyağı üreticisinin ne durumda olduğunu hiç düşünmedi. 3,5 liraya yeniyor zeytin ama bunu üreten nasıl üretiyor, kaça üretiyor, hangi zorluklarda? Tabii ki tarım tabiata açık yapıldığı için, bir sinek tebelleş oldu zeytinin başına, zeytin üretimimizde de çok büyük sıkıntılar var.

Dolayısıyla böyle bir gündemde Tarım Bakanından randevu alınamamasını ve çözüm bulacak diğer bakan arkadaşlardan randevu alınamamasını, Aydın ziraat odaları adına, ben, tekrar sayın bakanlardan talep ediyorum ve ısrarla, tarımın problemlerinin çözülmesini diliyorum.

Teşekkür ediyorum söz verdiğiniz için.

BAŞKAN – Sayın Aksoy…

4.- İzmir Milletvekili Taha Aksoy’un, Foça Kozbeyli’de satılığa çıkarıldığı söylenen camiyle ilgili haberin asılsız olduğuna ilişkin açıklaması

TAHA AKSOY (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Gündem dışı bir konuşma yapan İzmir Milletvekili Sayın Erdal Sipahi, yurt içinde ve yurt dışında bütün kültür mirasımıza büyük bir duyarlılıkla sahip çıkılan AK PARTİ İktidarı döneminde, İzmir’in Foça ilçesindeki Kozbeyli tarihî camisinin satılığa çıkarıldığını söyledi. Ben de bu haberi büyük şaşkınlıkla karşıladım, derhâl İzmir Valisini aradım ve bu bilginin tamamen yanlış bir bilgilendirmeye dayandığını öğrendim. Bunu yüce Meclisin bilgilerine sunuyorum.

Saygılarımla.

BAŞKAN – Sayın Yıldız…

5.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, 3-9 Kasım Organ Nakli Haftası’na ilişkin açıklaması

SACİD YILDIZ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, içinde bulunduğumuz hafta, 3-9 Kasım, Organ Nakli Haftası. Bu vesileyle ben söz almış bulunuyorum.

Türkiye’de ilk böbrek naklini 1975 yılında, yani otuz beş yıl evvel 3 Kasımda Sayın Profesör Doktor Haberal yaptı. Ondan sonra, 3-9 Kasım Organ Nakli Haftası olarak kutlanıyor ama ne yazık ki Profesör Mehmet Haberal şu anda hapiste ve bu hizmetten yoksun bırakılmış durumda. Gene, organ naklinde çığır açan Malatya Üniversitesi Rektörü Fatih Hilmioğlu da tutuklu, bunu da bilgilerinize sunuyorum.

Organ naklinde asıl sorun, kadavradan nakil olmasıdır. Bütün dünya kadavra nakillerini artırdı, bunun için yeni düzenlemeler yaptı. Bu nedenle, beyin ölümlerinin bildirilmesi gerekir, Hükûmetin, Sağlık Bakanının veya ilgili kuruluşların beyin ölümlerinin bildirilmesi için yeni düzenlemeler yapıp, organ nakillerini, kadavra nakillerini artırmak gerekir. Bu nedenle, milyonlarca dolarlık tasarrufta bulunacağız çünkü diyalizde harcanan malzemeler, diyalizde kullanılan malzemeler ithalle geliyor. Eğer nakil olursa biz milyonlarca dolar tasarrufta bulunmuş olacağız.

Hepinize saygılarımı sunuyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Varlı…

6.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, tarım ve hayvancılığın sorunlarına ilişkin açıklaması

MUHARREM VARLI (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Az önceki konuşmacı arkadaşlarımız hem çiftçilerimizin hem hayvancılık yapan üreticilerimizin sıkıntılarından bahsettiler. Yıllardan beridir burada özellikle hayvancılıkla ilgili girdilerin çok pahalı olmasından dolayı, hayvancılığın çok gerileyeceğini, hayvan sayısının çok azalacağını söyledik ama Tarım Bakanı her defasında, hayvancılığın çok iyi gittiğini, süt üretiminin arttığını, et üretiminin arttığını söyleyerek âdeta bizi yalanladı ama gelinen nokta ortada, şu anda Türkiye et ithal ediyor ne yazık ki, kurbanlık koyun ithal ediyor ne yazık ki.

Şimdi önümüzde bir tehlike daha var. Gübre fiyatları buğday ekim döneminde aşırı derecede artıyor, birdenbire pahalanıyor. Şu anda Çukurova çiftçisi buğday ekmiyor, İç Anadolu’da belki mecburiyetten dolayı ekim fazlalılığı olabilir ama Çukurova çiftçisi buğday ekmiyor. Önümüzdeki yıl eğer bir tahıl sıkıntısı da yaşarsa Türkiye bu çok ağır maliyetlere mal olur. Onun için, gübre fiyatlarının ve mazot fiyatlarının bir an evvel çiftçinin lehine kontrol altına alınması gerektiğini düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Kanser Hastalığı Konusunun Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığınca tespit edilen komisyon üyelerinin 9-13 Kasım 2010 tarihlerinde Amerika Birleşik Devletleri’nde inceleme ve araştırmalarda bulunma talebinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1335)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Kanser Hastalığı Konusunun Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun yurt dışında inceleme çalışması yapabilmesi, gidecek Komisyon üyelerinin sayıları ve inceleme süresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığınca tespit edilmesi kaydıyla Genel Kurulun 27/10/2010 tarihli 12 nci Birleşiminde kararlaştırılmıştı.

Adı geçen Komisyonun aşağıda adı, soyadı ve seçim bölgesi yazılı üyelerinin, 09-13 Kasım 2010 tarihlerinde Amerika Birleşik Devletleri'nde inceleme ve araştırmalarda bulunma talebi Başkanlığımızca uygun bulunmuştur.

Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

                                                                                                         Mehmet Ali Şahin

                                                                                                Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                 Başkanı

Adı – Soyadı                                  Seçim Bölgesi

Kemalettin Aydın                           Gümüşhane

Gönül Bekin Şahkulubey               Mardin

Tansel Barış                                    Kırklareli

Fatoş Gürkan                                  Adana

Abdurrahman Arıcı                        Antalya

Cafer Tatlıbal                                  Kahramanmaraş

Sacid Yıldız                                    İstanbul

Osman Durmuş                              Kırıkkale

Hamit Geylani                                Hakkâri

BAŞKAN – Bilgilerinize…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bunlar ne incelemesi yapacaklarmış?

BAŞKAN – Kanser incelemesi yapacaklarmış.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama çok gidiyor yani herhâlde çok büyük bir para gidecek.

BAŞKAN – Vallahi yani daha evvel, Sayın Genç, siz burada oturdunuz, ben bunları sadece okutmak zorundayım.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama, devlete yazık yani devletin parasının bu kadar harcanmaması lazım.

BAŞKAN – Bir şey demiyorum da ben okutmak mecburiyetindeyim biliyorsunuz.

Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Siirt Milletvekili Osman Özçelik ve 19 milletvekilinin, yerel yönetimlerde yaşanan yolsuzluk olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/905)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yerel yönetimlerde yaşanan yolsuzlukların bütün boyutlarıyla araştırılıp açığa çıkartılması ve alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98'inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırmasını arz ederiz.

1) Osman Özçelik                           (Siirt)

2) Selahattin Demirtaş                    (Diyarbakır)

3) Gültan Kışanak                          (Diyarbakır)

4) Ayla Akat Ata                            (Batman)

5) Bengi Yıldız                               (Batman)

6) Akın Birdal                                (Diyarbakır)

7) Emine Ayna                               (Mardin)

8) Fatma Kurtulan                          (Van)

9) Hasip Kaplan                             (Şırnak)

10) Hamit Geylani                          (Hakkâri)

11) İbrahim Binici                          (Şanlıurfa)

12) M. Nuri Yaman                        (Muş)

13) Mehmet Nezir Karabaş            (Bitlis)

14) Mehmet Ufuk Uras                  (İstanbul)

15) Özdal Üçer                               (Van)

16) Pervin Buldan                          (Iğdır)

17) Sebahat Tuncel                         (İstanbul)

18) Sevahir Bayındır                      (Şırnak)

19) Sırrı Sakık                                (Muş)

20) Şerafettin Halis                         (Tunceli)

Gerekçe:

Usulsüzlük, genel anlamıyla maddi bir çıkar sağlamak amacı ile görevin kötüye kullanılması, yasaların çiğnenmesi ve kimi yakın çevrelerin fırsat eşitliğini bozacak biçimde desteklenmesi gibi unsurlardan oluşan suçların genel tanımıdır.

Belediyelerdeki yolsuzluk iddiaları son yıllarda sıkça basının gündeminde yer almaktadır. Kamuoyunda "Belediyeler" ve "Yolsuzluk" kavramları neredeyse birbirini tamamlayan kavramlar haline gelmiştir.

İçişleri Bakanlığı Müsteşarlarından Zekeriya Şarbak, katıldığı bir toplantıda Belediyelere ait bazı yolsuzluk istatistiklerini şu şekilde açıklamıştır.

2006 yılında belediyelere yönelik 7 bin 817 yolsuzluk ihbarı yapıldı.

Belediyelere yönelik yolsuzluk ihbarları, 2000-2007 döneminde en yüksek seviyeye ulaştı.

2007 yılında yapılan 10 bin 245 yolsuzluk şikâyetinin 346'sı ön incelemeye tabi tutulurken, 168 yolsuzluk iddiası için soruşturma izni verildi. Geçen yıl, belediyelere yönelik 7 bin 817 yolsuzluk ihbarı geldi. Bunlardan 487'si ön incelemeye alındı. 157 iddia için soruşturma izni verildi.

Geçen 7 yıldan seçilen örnek dosyalar göz önüne alındığında, belediyelere yönelik yolsuzluk soruşturma konularının başında imar izinleri geldi.

Soruşturmaların yüzde 40'ı imar, yüzde 23'ü ihale ve yüzde 11'i personel işlemleri konusundadır.

Basına da yansıyan dikkat çekici gelişmelerden bazıları ise şu şekildedir.

Elazığ Belediye Meclisi Raporunda, bazı firmalara ihalelerde öncelik tanındığı, belediyeye gelen 3 milyonluk Avrupa Birliği Fonu'nun nereye harcandığı gibi konularla ilgili denetim sonuçları savcılığa intikal etmiştir.

Bolu Belediye Başkan Yardımcısı İhsan Ağcan ve Zabıta Müdürü Mahmut Kaya, Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatı üzerine Etimesgut Belediyesi'nin düzenlediği park ve bahçe ihalelerinde yolsuzluk iddiaları kapsamında yapılan operasyonda gözaltına alınmıştır.

İzmir Büyükşehir Belediyesinin "Ahmet Piriştina" adına verdiği eğitim bursunda yolsuzluk yapıldığı iddiaları üzerine başlatılan soruşturmada, ilk belirlemelere göre 165 öğrencinin hak etmeden burstan faydalandırıldıkları tespit edilmiştir.

Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün 'Bazı İhalelerde Yolsuzluk Yapıldığı' iddiasıyla başlattığı soruşturma kapsamında gözaltına alınan Etimesgut Eski Belediye Başkanı Serhat Kemal Yılmaz tutuklanmıştır.

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak, hakkındaki yolsuzluk soruşturması nedeniyle İçişleri Bakanlığı tarafından görevinden alınmıştır.

Çankaya Belediyesinde çalışanların maaşlarından elde edilen "promosyon üzerinden yolsuzluk yapıldığı" iddiası ile 15 kişi gözaltına alınmıştır.

Tuzla'ya bağlı Akfırat belde belediyesindeki yolsuzluk iddialarına ilişkin gözaltına alınan 19 kişi, savcılığa sevk edilmiştir.

Trabzon Belediyesi'nin 2006 ve 2007 yılı kira gelirlerinin bir kısmının belediye hesaplarına girmediği, Meclis Denetim Komisyonu'nun denetiminde yolsuzluğun ortaya çıkarılmasıyla birlikte paranın faizleriyle belediye hesaplarına geçirildiği ortaya çıkmıştır.

Kars Belediye Meclisi Komisyonu yaptığı denetim sonucuna göre, ihalelerde usulsüzlük yapıldığı, alınan malın maliyetinin değerinden çok gösterildiği, ihtiyaçtan fazla mal alımına gidildiği, personelin aktif çalıştırılmadığı, personelden bazılarına fazla mesai yazıldığı tespit edilmiştir.

Manisa Belediye Başkanı, kendilerinden önceki yönetimin (2005-2009 yılları arası) usulsüzlüklerini ortaya çıkardıklarını iddia etmiş, konu ile ilgili olarak internet sitesinde yaptığı açıklamada, Gelir Servisi'nde 234 bin TL tutarında zimmete para geçirme olayı ortaya çıkarıldığını ve sorumlu personeller hakkında soruşturma talebiyle Manisa Valiliği'ne yazı gönderildiğini, Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunduklarını kamuoyuna duyurmuştur.

Benzer örneklerin daha da çoğaltılabilmesi mümkündür. Bu gelişmeler doğrultusunda yerel yönetimlerde yaşanan yolsuzlukların bütün boyutlarıyla araştırılmasına, önleyici yeni yasal düzenlemelerin tespitine ihtiyaç vardır. Bu amaçla Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.

2.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve 19 milletvekilinin, demokratik açılım sürecinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/906)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Hükümetin geçen yıl başlattığını açıkladığı açılım sürecinin bir türlü açılıma dönüşememesi, demokratik adımların atılamaması ve çatışmalı ortamın yeniden başlamasının nedenlerinin bütün boyutlarıyla araştırılarak, alınacak önlemlerin ve yürütülecek politikaların belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98’inci, İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Hasip Kaplan                             (Şırnak)

2) Selahattin Demirtaş                    (Diyarbakır)

3) Gültan Kışanak                          (Diyarbakır)

4) Ayla Akat Ata                            (Batman)

5) Bengi Yıldız                               (Batman)

6) Akın Birdal                                (Diyarbakır)

7) Emine Ayna                               (Mardin)

8) Fatma Kurtulan                          (Van)

9) Hamit Geylani                            (Hakkâri)

10) İbrahim Binici                          (Şanlıurfa)

11) M. Nuri Yaman                        (Muş)

12) Mehmet Nezir Karabaş            (Bitlis)

13) Mehmet Ufuk Uras                  (İstanbul)

14) Osman Özçelik                         (Siirt)

15) Özdal Üçer                               (Van)

16) Pervin Buldan                          (Iğdır)

17) Sebahat Tuncel                         (İstanbul)

18) Sevahir Bayındır                      (Şırnak)

19) Sırrı Sakık                                           (Muş)

20) Şerafettin Halis                         (Tunceli)

Gerekçe:

Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül'ün "güzel şeyler olacak" demesi ile başlayan, AK Parti Hükümetinin önceleri "Kürt Açılımı" sonra da "Demokratik Açılım" "Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi" olarak adını değiştirdiği, proje nedeniyle koordinatör olarak görevlendirilen İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay'ın emek ve meslek örgütleri, aydınlar, sanatçılar, siyasetçiler, siyasi partilerle yaptığı görüşmeler sonrası kapsam ve içeriği belirlenemeyen ve zamana yayılan çalışmalar tıkanma noktasına gelmiştir.

"Dağdakileri indireceğim" derken, Habur'dan gelen "Barış gruplarının" önce serbest bırakıldığı, sonra tutuklandığı, DTP/BDP üye, yönetici ve belediye başkanları dahil 1600 kişinin KCK soruşturmaları adı altında tutuklandığı, operasyonların hız kesmediği, Doğu ve Güneydoğu bölgesinde yaygın insan hakları ihlalleri yaşandığı bir süreç sonucunda PKK'nın tek taraflı ateşkes sürecini sona erdirmesi ile ülke çapında yaygın çatışmaların çıktığı tehlikeli bir sürece gelinmiştir.

12 Eylül askeri darbe Anayasasının tamamının değiştirilmesi yerine, kısmi yama bir değişikliğe gidilmesi, militarist kurumların lağvedilmemesi, MGK'nın, YÖKün ırkçı, tekçi anlayışın kaldırılmaması, Kürtçe ana dilde yayın/eğitim yasağının sürdüğü, anayasal vatandaşlığın tanımının etnisiteden arındırılmadığı, farklı kültür, inanç gruplarına ayrımcılığın sürdüğü dikkate alındığında;

Siyasi Partiler ve Seçim Yasalarında değişikliğe gidilmediği, yüzde on seçim barajı, yüzde yedi hazine yardımı barajının korunduğu, AB reformlarının uygulanmadığı Terörle Mücadele Kanunu, TCK’nın 215, 216, 220, 301 gibi maddeleri ile yasakların sürdüğü, bölgesel dengesizliklerin giderilmediği görülmüştür.

Askeri vesayetin yanı sıra yargı vesayetinin geliştiği, demokratik toplum olmanın gereklerinin yerine getirilmediği, hükümetin milliyetçi propaganda sonucu yaklaşan seçimler nedeniyle geri adım attığı, beceriksizliğini, kırılan basiretini, diyalog süreçlerini kapatarak sorumluluğu BDP’ye atmaya çalıştığı dikkate alındığında; Osmanlı'dan Cumhuriyete miras kalan "Kürt Sorunu" "asayiş sorunu" olarak ele alındığı, teşhisinde yanılgıya düşüldüğü, sorunun çözümünün askere havale edildiği, çözümün demokratik siyaset ve Meclis dışında dışarıda arandığı ülkenin acılı bir sürece girdiği dikkatleri çekmektedir.

İnsan hakları, hukuk, temsil, demokrasi sorunu olarak Kürt sorununun çözümü tarih, sosyoloji, kültür/kimlik, ekonomi ve siyasi platformlarda aranması gerekirken, çözüm projeleri sunamayan partilerin, tezkere/operasyon, inkâr, yanlışında ısrar ettikleri görülmektedir.

Açılım süreci neden açılamadı? Paketin içi neden doldurulamadı? Neden çözüm bulunamadı? Sorun neden Mecliste tartışılmıyor? Neden acılı bir sürece gidildi? Hükümet nerede hata yaptı? Kısa, orta ve uzun vadede ne yapmak lazım? İşte tüm bu soruların cevaplanması, acılı çatışma sürecinin sona erdirilmesi için meclis araştırması açılması ve bir araştırma komisyonu kurulması gerekmektedir.

3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 19 milletvekilinin, organ nakli ve organ bağışı konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/907)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizde organ nakillerinde ve organ bağışındaki sorunların araştırılarak, alınması gereken tedbirler konusunda Anayasanın 98. İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis araştırması yapılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Reşat Doğru                               (Tokat)

2) Mehmet Şandır                           (Mersin)

3) Kamil Erdal Sipahi                     (İzmir)

4) Hüseyin Yıldız                           (Antalya)

5) Hasan Çalış                                (Karaman)

6) Mehmet Serdaroğlu                    (Kastamonu)

7) D. Ali Torlak                              (İstanbul)

8) Rıdvan Yalçın                            (Ordu)

9) Ahmet Orhan                             (Manisa)

10) Mustafa Kemal Cengiz             (Çanakkale)

11) Beytullah Asil                          (Eskişehir)

12) Recep Taner                             (Aydın)

13) Akif Akkuş                              (Mersin)

14) Süleyman Lâtif Yunusoğlu      (Trabzon)

15) Yılmaz Tankut                          (Adana)

16) Ertuğrul Kumcuoğlu                (Aydın)

17) Cemaleddin Uslu                      (Edirne)

18) Mehmet Günal                         (Antalya)

19) Ahmet Kenan Tanrıkulu           (İzmir)

20) Emin Haluk Ayhan                  (Denizli)

Gerekçe:

Organ nakli; vücutta görevini yapamayan bir organın yerine canlı bir vericiden veya ölüden alınan sağlam ve aynı görevi üslenecek bir organın nakledilmesi işlemidir.

Organ bağışı ise, bir kişinin hayatta iken serbest iradesi ile tıbben yaşamı sona erdikten sonra doku ve organlarının başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin vermesi ve bunu belgelendirmesidir.

Tıp 20. yüzyıla gelene kadar pek çok değişim ve gelişme göstermiştir. Uygulamalar sırasında pek çok da olağanüstü hâllere tanık olundu. Ama artık bir konu çok iyi bilinmektedir. O da yaşam ve ölümün ne olduğu. Ölüm konusunda artık bir tereddüt taşımıyoruz. Hele de bazı testler yapıldıktan sonra ölümün kesinliği kuşku götürmez bir gerçektir. Defnettiğimiz bir insan ne kadar ölüyse beyin ölümü gelişmiş bir insan da o kadar ölüdür. Bugüne dek ölmüş, defnettiğimiz bir insanın yaşama geri dönmesi gibi bir mucize nasıl gerçekleşmediyse, bundan sonra da böyle bir mucize gerçekleşemez. Tıpta mucizelerin gerçekleştiği pek çok alan olmasına rağmen ne yazık ki ölüm bunlardan birisi değildir. Bugüne kadar basında bazı spekülasyonlara zaman zaman rastlanmasına rağmen hiçbir beyin ölümü ve ölüm vakasının yaşama dönmesi söz konusu olmamıştır.

İyilik yapmanın belki de en açık karşılığıdır organ bağışı yapmak. Yaşamımızda davranışlarımızı yönlendiren itkilerin içinde en önemlilerinden birisi belli bir yarar ummaktır. İyilik yaparken bile bir yanımızla bu iyiliğin bize bir şekilde dönmesini umarız. Yaptığımız iyilikten karşımızdakinin ve diğer insanların bir şekilde haberdar olması ve bize borçlu hissetmesi karşı konulamaz bir istektir. Oysaki bir davranışın tam anlamıyla iyilik sayılabilmesi için hiçbir şekilde karşılığının olmaması ve habersiz olması gerekir.

Ülkemizde yakınını kaybedip organ bağışı ile ilgili soruyla karşılaşan insanlardan neredeyse yarısı yakınlarının organlarını bağışlama cesaretini ve olgunluğunu göstermişlerdir. Bu durum her konuda başta giden ABD’nin bile organ bağış oranının üzerindedir.

Bu bizim insanımızın sağduyusunu ve yüreğini en açıklıkla ortaya koyan bir değerdir. Ülkemizde asıl yetersizliğin beyin ölümlerinin tespiti konusunda olduğunu artık anlamış bulunmaktayız.

Organ bağışı konusunun bir diğer yönü ise sosyoekonomik düzeyi düşük kesimde bağış oranlarının çok daha yüksek oranda gerçekleşmiş olması. Hiçbir maddi çıkar olmamasına karşın böyle bir sonucun ortaya çıkması da hayli ilginçtir. "Acaba ekonomik yönden iyi durumda olup, daha yüksek eğitim imkânları buldukça, insanlıktan uzaklaşılıyor mu?" sorusu ister istemez insanların aklına geliyor.

İnanıyoruz ki; güven ve bilgilenme sorunu halledilebilirse, ülkemiz dünyada organ bağışı konusunda en gelişmiş ülke olacaktır.

Diğer bir gerçek de ülkemiz sağlık çalışanlarının bu konuda tam bilgi sahibi olmamalarıdır. Ülkemizin kadavradan organ bağışı ve nakli konusunda en zayıf noktası ne yazık ki bu. Bugüne kadar tıp ve sağlık personeli eğitiminde teknik unsurları ön plana çıkarıp sosyal yönden yeterli bilgilenmenin sağlanamamış olması bunun en önemli nedeni. Bir şekilde organ nakli merkezlerinde çalışmış olanlar dışında, beyin ölümü tespitlerinin önemini kavramış ve bu konuda hassasiyet gösteren hekim sayısı ne yazık ki çok az. Doktorlar karşılarında görmedikleri ve kendi takipleri altında olmayan bir hastanın yaşamı konusunda henüz yeterli duyarlılığı göstermekten uzaklar. Bu nedenle çalışmaların ve eğitim programlarının ilk basamağında halktan önce sağlık çalışanları yer almalıdır.

Konunun TBMM tarafından da araştırılması organ nakli ve organ bağışı konusunda ülkemizi ve halkımızı çok daha iyi yerlere getirecektir.

Önergemiz bu amaçla hazırlanmıştır.

4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 19 milletvekilinin, meslek hastalıkları konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/908)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizde son yıllarda Meslek Hastalıklarındaki hızlı artışından meydana gelen ölümlere karşı alınması gereken tedbirler amacıyla Anayasanın 98. İçtüzüğün 104. ve 105. Maddeleri gereğince Meclis araştırması yapılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Reşat Doğru                               (Tokat)

2) Oktay Vural                               (İzmir)

3) Kamil Erdal Sipahi                     (İzmir)

4) Kürşat Atılgan                            (Adana)

5) Ali Uzunırmak                           (Aydın)

6) Abdülkadir Akcan                      (Afyonkarahisar)

7) Mithat Melen                              (İstanbul)

8) Necati Özensoy                          (Bursa)

9) Yılmaz Tankut                            (Adana)

10) Sabahattin Çakmakoğlu            (Kayseri)

11) Şenol Bal                                  (İzmir)

12) Mümin İnan                             (Niğde)

13) Zeki Ertugay                             (Erzurum)

14) Ahmet Kenan Tanrıkulu           (İzmir)

15) Hasan Özdemir                        (Gaziantep)

16) Rıdvan Yalçın                          (Ordu)

17) Recep Taner                             (Aydın)

18) Ertuğrul Kumcuoğlu                (Aydın)

19) Alim Işık                                  (Kütahya)

20) Akif Akkuş                              (Mersin)

Gerekçe:

Meslek hastalıkları, bazı iş kollarında çalışan kişilerde, işin niteliğine ya da çalışma koşullarına bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklardır. Günümüzde meslek hastalıklarının ve bu tip hastalıklara yol açan iş kollarının sayısı oldukça fazladır. Bu alandaki çalışmalar sürdürüldükçe bu sayı daha da artmaktadır. Bugün doktorlar, bir insanın mesleğinin tanı açısından önemli bir ipucu olduğunu bildiklerinden, kendilerine başvuran hastalara mutlaka ne iş yaptığını da sorarlar. Maalesef ülkemizde meslek hastalığına yakalanan insan sayımız çok fazladır.

Tarım işçilerinde, güneşe aşırı maruz kalmaktan, deri epiteliyoması veya kanseri; tahılla uğraşmaktan aktinomikoz; at ve büyükbaş hayvanlarla ilgilenmekten şarbon, verem; fiziki gerilmelerden ötürü de sayısız ağrı ve sancı çeşitleri görülmektedir.

Dalgıçlarda caisson hastalığı (vurgun), cam üfürücülerinde katarakt (göze perde inmesi) görülebilir. Endüstride kullanılan ve işçilere zararlı olabilen zehirler şunlardır: Arsenik, antimon, cıva, kurşun, nikel, fosfor, karbon disülfit, karbon tetra klorür (elbise temizleyici ve boyacılarında), katran türevleri ve çeşitli ensektisit ve pestisitler (böcek ve fare zehirleri). Diğer önemli bazı meslek hastalıkları: Silikoz, asbestoz, bissinoz, dermatit, krom yaraları, tahriş edici kimyasal maddelerin sebep olduğu kanser, tıpta ve atom araştırmalarında radioaktif maddelere aşırı maruz kalmanın yol açtığı kan kanseri, radyasyon hastalıklarıdır.

Mesleki hastalıklar

Fiziksel Etkenler

* Toz ve diğer hava kirleticilerine bağlı hastalıklar

* Kas iskelet sistemi hastalıkları: Duruş bozuklukları, tekrarlayan hareketler, belli kas, eklemlerin ve yumuşak dokuların zorlanmaları, vibrasyona maruz kalma.

* Deri hastalıkları: Alerji, egzama, astım vs.

* Kanla temas eden mesleki gruplar: Sağlık personeli

* Çalışma ortamına bağlı hastalıklar: Sıcak, soğuk, zemin durumu, gürültü, ışık

Ruhsal Hastalıklar:

* Bankacılık, finans, mali sektörler

* Psikiyatristler, psikologlar

* Anestezistler, acil çalışanları, cerrahlar

* Depresyona eğilimi artıran meslekler

* Mesleki memnuniyetsizlik; düşük ücret, zor işler, uzakta çalışma, sevimsiz yer.

Bunlar klinik olarak başlıca 3 grupta toplanabilir.

* Spesifik (özgün): Tendinit, KTS, el, kol vibrasyon sendromu.

* Az spesifik: Boyun ağrıları, bel ağrıları

* Non spesifik: RSİ (tekrarlayıcı zorlanma bozukluğu), CTD (birikici travma bozukluğu), overuse sendromu (aşırı kullanım), servikobrakial sendromlar (boyun kol ağrıları)

Kas İskelet Sistemi Hastalıkları

* Baş ağrıları

* Boyun ağrıları

* Omuz ağrıları

* Dirsek ağrıları

* El, el bileği tendinitleri, KTS (el bilek kanalı sendromu)

* El, kol vibrasyon sendromu

* Psikosomatik problemlerle birlikte olan MFAS (miyofasial ağrılar)

Kot taşlama işçilerinin durumları çok vahim ve endişe verici boyutlardadır. Çalışan her işçi ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır. İşçilerin madencilikte olduğu gibi bu işte uzun yıllar çalışmasına gerek yoktur. Bir yıl çalışan işçilerde hastalık görünüyor.

Hastalık kısa sürede ilerliyor. Vücudun buna gösterdiği tepki bünyeden bünyeye değişse de, az bir sürede insanları çalışamaz, oksijen desteğine bağımlı hâle getiriyor. Sonunda da, ne yazık ki, ölümlerine yol açıyor. İnsanları doğrudan ölüme götüren bu çalışma koşullarını sağlayan işverenler ve buna göz yuman devlet kurumları maalesef hâlen gerekli tedbirleri almamakta ısrarlılar.

Ülkemizdeki diğer bir meslek hastalıklarındaki en büyük gruplardan biri de maden işçileridir. Madenlerde çalıştırılan işçilerin sağlığı ili ilgili hiçbir ciddi tedbir alınmaması, solunum yoluyla çok ciddi ölümcül hastalıkların sayısı önemli rakamlardadır.

Büyük endüstri dallarının, kendilerine ait tıbbi ve sosyal yardım servisleri vardır. Bunlardan görevleri, tehlikeyi önleyici, işçi ve endüstri ürünlerini kullananları koruyucu özellikte olduğu gibi, moral yükseltmeye yönelen endüstri psikolojisi uygulamasını da içine almaktadır. Böyle bir fabrikanın sağlık servisinin görevi, sadece işçiyi tehlikeden korumak değil, ayrıca, işçinin organik ve psikolojik sağlığını gözeterek, fabrika işverenlerine ve fabrika ürünlerinin alıcısına da yardım etmektir.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın Sipahi, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

7.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Foça Kozbeyli’de bulunan cami ve taşınmazlarla ilgili satış bilgilerinin doğru olduğuna ve haftaya Meclisi belgelerle bilgilendireceğine ilişkin açıklaması

KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Sayın Başkan, çok teşekkür ederim.

Sizin izninizle yaptığım gündem dışı konuşmada, Foça Kozbeyli’de bir caminin birçok taşınmazla beraber satılık olduğunu ifade etmiştim. Bir sayın milletvekili böyle bir şey olmadığını, bunun İzmir’de yalanlandığını ifade etmişlerdi. Tam aksini iddia ediyorum. Foça’daki bütün emlakçılar bilirkişi olarak bu fiyat tespitinin içerisinde yer almışlardır. Toplam 152 parça tarla ve taşınmaz. Bunlardan 102 tanesi meskûn mahaldir. Bunların içerisinde köy camisi de vardır. Hatta köy camisiyle ilgili bilirkişi raporuna şu anda “Cami olarak kullanılmaktadır.” diye şerh düşmüştür. Metrekaresine 4 bin lira rayiç bedeli biçilmiştir. Gelecek hafta içerisinde de Meclisi, yüce Meclisi bu konulardaki belgelerle bilgilendireceğim.

Söz verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Sayın Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Sayın Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Sayın Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Sayın Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Sayın Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (2/594) (S. Sayısı: 510)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

4’üncü sırada yer alan, Kamu Hastane Birlikleri Pilot Uygulaması Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının görüşmelerine başlayacağız.

4.- Kamu Hastane Birlikleri Pilot Uygulaması Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/439) (S. Sayısı: 493)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

5’inci sırada yer alan, Kütahya Milletvekili Sayın Soner Aksoy'un; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

5.- Kütahya Milletvekili Soner Aksoy'un; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (2/340) (S. Sayısı: 395) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Komisyon Raporu 395 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Teklifin üzerinde söz isteyen ilk grup, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Hüsnü Çöllü. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 395 sıra sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde CHP Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Ülkelerin toplumsal ve ekonomik gelişiminin en önemli unsurlarından biri, malumunuz, enerjidir. Bugün, enerji, dış politikanın da en önemli belirleyici unsuru hâline gelmiş bulunmaktadır. Günlük yaşantımızın vazgeçilmez unsuru olan enerjinin, yerli kaynaklardan, yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreye uyumlu bir şekilde sağlanabilmesi gereklidir. Ülkemiz açısından bakıldığında, bu ölçütlerin neredeyse hiçbirinin gerçekleşmediğini söylemek yanlış olmayacaktır. AKP Hükûmetinin bütüncül, verimli, ülke çıkarlarını önceleyen bir enerji politikası olduğunu söylemek güçtür. Ölçütler bellidir değerli arkadaşlar: Enerji yeterli olacak, kaliteli olacak, sürekli olacak, maliyeti düşük olacak ve çevreye duyarlı, çevreyi kirletmeyen yani sürdürülebilir olacak. Bu ölçütlerin üzerinden gidersek bugün Sayın Enerji Bakanı koltuğunda rahat oturabiliyorsa, elektrik kesintileri yaşanmıyorsa bunu politikalarınızın başarısına değil, milyonlarca vatandaşımızı işsiz, aşsız bırakan, yoksullaştıran ekonomik krize borçluyuz. Kriz nedeniyle talep daraldıkça kesintiler otomatik olarak otomatik zamlar ortadan kalktığı için Sayın Bakan şimdi biraz rahattır.

                             

(x) 395 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Çok değil, 2008 yılını hatırlayalım değerli arkadaşlar. Elektrik enerjisinde bıçak sırtı bir dönem geçirildi. Kurulu güç tam kapasite çalıştırılmasına rağmen talebin karşılanamadığı seçim bölgem Antalya’da turistlerin karanlıkta kaldığı günler oldu maalesef. Neredeyse karaborsa olarak nitelendirilebilecek bir yapı içerisinde 20-25 kuruşlardan elektrik alındı. Vatandaşın sırtına yüzde 70’lere varan zamlar yüklendi. Bunları unutmak, yok saymak mümkün mü? Bunlar başarılı bir politikanın sonucu olabilir mi? “Serbest piyasa içerisinde sistem işler, arz güvenliği de sağlanır, fiyat istikrarı da sağlanır.” deniyordu. Ne oldu? Tam tersi yaşandı, yedek kapasite tüketildi, iki yılda yüzde 70’i aşan zamlar oldu. Eğer bir politika varsa bu sonuçları başarı olarak görmek mümkün mü? Bunu takdirlerinize sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, AKP, yaklaşık sekiz yıldır hem de tek başına iktidardır. Bu dönemde enerjide dışa bağımlılığımızı azaltacak bir sonuç yaşandı mı? Hayır. Enerjide yüzde 70’i aşan oranda dışa bağımlıyız. Kendi kaynaklarımızı, kömürümüzü, suyumuzu, rüzgârımızı, güneşimizi değerlendiremiyoruz. İthalata dayalı, pahalı, verimsiz bir enerji politikası sürdürülüyor. Sanayicimize uluslararası alanda rekabet gücünü artıracak bir maliyetle enerji sağlayabiliyor muyuz? Hayır. Tarım sektörümüzde maliyetleri düşürebilecek, çiftçimize nefes aldırabilecek bir enerji fiyatı sunabiliyor muyuz? Buna da hayır. Belediyeler elektrik faturaları nedeniyle neredeyse halkına su veremez duruma gelmiştir. Enerji talebinin düştüğü 2009 yılında bile elektriğe zam yapılmıştır.

Değerli arkadaşlar, ben merak ettim, 2005 yılında 5346 sayılı Kanun çıkarken ne olmuş, neler yaşanmış, kim ne söylemiş diye şöyle bir karıştırdım. Bu noktada, partim Cumhuriyet Halk Partisinin hakkını teslim etmek isterim. O gün de bugün olduğu gibi yerli ve yenilenebilir kaynaklara gerekli desteğin verilmesini savunarak tutarlı bir duruş sergilemişiz. Hatta o zaman, verilen desteğin az olacağını, ayrıntılı bir inceleme yapılıp bu teşviklerin artırılmasını ve bugün yapılmak istendiği gibi kaynaklara göre de teşviklerin çeşitlendirilmesini önermişiz. 2005’teki görüşmeler sırasında dönemin Bakanı, bu kürsüden “Devrim niteliğinde bir yasa çıkarıyoruz.” demiş. Görüştüğümüz teklifin sahibi Sayın Aksoy da Komisyondaki görüşmelerde, bu teklifin de devrim niteliğinde olduğunu söylüyordu. Yani, dört beş yılda bir devrim yapıyoruz AKP döneminde, hem de aynı konuda. Dört beş yılda bir devrim olur mu değerli arkadaşlar? Burada bir sorun yok mu? O nedenle, bu süreci iyi anlamak gerekir. Beş yıl önce çok büyük umutla bir kanun yapılmış ama bir mesafe alındığını söylemek mümkün değildir.

Ben, aslında Sayın Bakana sormak isterim: Bu kanun çıktıktan sonra yenilenebilir üretim lisansına sahip şirket sayısı nedir? Yıllara göre bunlar ne kadar üretim yapmışlardır? Bu üretimlerinin ne kadarını YEK belgesi ile ne kadarını dengeleme ve uzlaştırma sistemi üzerinden satmışlardır? Dengeleme ve uzlaştırma sisteminde 20 kuruşa ulaşan fiyatlar varken YEK belgesi ile kim uğraşır değerli arkadaşlar?

Değerli milletvekilleri, bu devrimin niye gerçekleşmediği konusunda gözlemlerimi de sizlerle paylaşmak isterim. AKP 2001 krizinden sonra iktidara geldi. Yine bugünkü gibi ekonomik krizin etkisiyle talepte bir daralma vardı o tarihlerde de. Hatta kamu kendi elindeki santralleri durdurup özel sektörden alım garantileri doğrultusunda elektrik alıyordu. Yani iktidarın eli güçlüydü. O nedenle de bu devrim niteliğindeki adımların atılmasında çok da istekli olunmadı. Ama bir gece ansızın hem de on üç ilde birden elektrikler kesiliverdi ve bu büyü bozuldu, tablo bir anda değişiverdi. Bu sefer özel sektörün eli güçlendi ve bir dizi talep de beraberinde gündeme geldi. Dengeleme ve uzlaştırma sistemi içinde 20-21 kuruşluk fiyatlar, otomatik zamlar devreye girdi. Bence, bu tablonun sağlıklı ve doğru okunmasının gelecekte izlenecek yönteme ilişkin faydaları olacağını düşünüyorum. Yani konjonktürel gelişmelere göre kimin eli güçlüyse onun dediğinin olduğu bir süreç yaşandı. Bunun sağlıklı ve Türkiye yararına olduğunu söylemek mümkün müdür değerli arkadaşlar?

Değerli milletvekilleri, bu teklifi, hatırlarsanız geçen yıl haziran ayında görüşecektik, görüşüleceği gün her nedense geri çekildi. Biz de buna bir anlam veremedik. İktidarın getirdiği, muhalefetin de desteklediği bir düzenleme bir gece yarısı operasyonuyla gündemden düşürüldü. Yenilenebiliri bıraktık, araya, dışa bağımlılığı artıracak, daha doğrusu Rusya’ya bağımlılığı artıracak nükleer santral girdi. Bunun da nasıl girdiği çok tartışmalıdır. Önce bir ihale yapıldı, tek teklifle bu ihale sürdürülmek istendi. Komisyon üyelerine baskı yapıldı, revize teklif alındı. Bunların hiç biri mevzuata uygun işler değildi. Nitekim, bildiğim kadarıyla komisyon üyeleriyle ilgili de yargılama var ama asıl sorumluların onların olmadığını da hepimiz biliyoruz.

Adalet ve Kalkınma Partisi o kadar ısrarlı ki nükleer konusunda, baktı olacak gibi değil, önümüze üç maddelik uluslararası bir anlaşma metnini getirip ülkemizin elli altmış yılını etkileyecek bir düzenlemeyi neredeyse Türkiye Büyük Millet Meclisinden kaçırarak çıkarttılar. Bu anlaşmada neler var, hep birlikte bir hatırlayalım.

Alım garantisi döneminde 70 milyar dolar düzeyinde bir satış olacak. Altmış yıllık dönemde yaklaşık 280 milyar dolar Rusya’ya akacak. Rusya yaklaşık 120 milyar dolarlık bir kâr sağlayacak. Biz, kendi kaynaklarımızı, kömürümüzü, rüzgârımızı, güneşimizi bıraktık, Türkiye’nin kaynaklarını Rusya’ya akıtacak, dışa bağımlılığı artıracak, sınanmamış, teknoloji transferini öngörmeyen, yerli ve yenilenebilir kaynaklara yatırımları tehdit edecek, enerji ve arz güvenliği için ciddi riskler taşıyan, atık sorunu nedeniyle Türkiye’ye katbekat fatura çıkarabilecek nükleere öncelik verildi. Bu tutumu ve bu anlayışı kabul etmek mümkün değildir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi ne olduysa bu teklif önümüze tekrar geldi. Bizim bu yasa teklifine bakışımız olumludur. İki yıl önce de olumlu şimdi de olumlu. Tabii ki önergelerimizin ve iktidar partisi önergelerindeki taleplerimizin dikkate alınması da beklentimiz ve dileğimizdir.

Türkiye’nin, enerjide dışa bağımlılığını azaltabilmesi için yerli ve yenilenebilir kaynaklara yönelmesi, bu alanda çaba göstermesi doğru bir yoldur. Buna kimsenin itirazı olacağını sanmıyorum. Çeşitli teşvikler getiriliyor. Yerli ürün kullanımına artı destek verilmesi de olumlu bir adım olabilir ancak yenilenebilir enerji alanının yalnızca özel sektörün inisiyatifine bırakılması, küçük küçük santraller yapılması gibi yöntemlerle geliştirilebilmesi gerçekten ülkemizin bu alandaki potansiyelinin değerlendirilebilmesi için yeterli bir adım değildir. Bu alanın gerçekten sağlıklı ve kamu öncülüğünde bir planlamaya ihtiyacı vardır ancak bu teklifte bunu içeren bir düzenleme yoktur.

Gelişmiş ülkeler yenilenebilir kaynaklar için kendilerine yüzde 10’luk, 2020 yıllar için ise yüzde 20-25’lik hedefler koymuşlardır. Birçok ülke bu hedeflerini gerçekleştirme aşamasına gelmiştir.

Peki, bizde durum nedir? Hâlâ hidrolik kaynaklarımızın üçte 1’ini ancak kullanabiliyoruz. Gelişmiş ülkeler ise, değerli arkadaşlar, hidrolik kaynaklarını teknik sınıra yakın bir düzeyde kullanıyorlar, neredeyse suyu döndürüp döndürüp tekrar kullanıyorlar.

Rüzgârda durumumuz ne? Bugün toplam kurulu gücümüz 48 bin megavat düzeyinde, tüm enerjideki. Rüzgârda kurulu güç ise 1.202 megavat. Üretim ise 2 milyar 173 kilovatsaat.

Güneşi, rüzgârı, jeotermali, biyogazı eklediğinizde, üretimde yenilenebilirin payı yüzde 1, yüzde 1,5 düzeyindedir ancak.

Güneş ise hiç yok değerli arkadaşlar. Almanya, İspanya güneşten ciddi biçimde yararlanmaktadır. İspanya, 2.500 megavatı aşan bir kurulu güce ulaşmış durumdadır. Biz ise güneşi sadece uzaktan seyrediyoruz. İşte, arkadaşlar, devrim niteliğinde bir kanunla aldığımız mesafe, üzülerek söylüyorum, sadece budur.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin enerji alanındaki öncelikleri ne olmalıdır? Birinci öncelik, dışa bağımlılığı olabildiğince azaltmak olmalıdır. İkinci öncelik, çevreyi kirletmeyen, doğaya dost bir teknoloji kurabilmek olmalıdır. Bu anlamda yerli ve yenilenebilir kaynaklara yönelinmesi doğru bir yoldur ancak buradaki yöntemi doğru saptamalı, gerçekten bu yatırımların gerçekleşebilmesi için gerekli yapıyı da mutlaka doğru oluşturmak gerekir.

Son beş yılda yaşananlar ortadadır. “Ben teşvik veririm özel sektör yatırımını yapar.” anlayışının bizi getirdiği nokta ortadadır. Bu sistemin işlemediği açık bir şekilde görülmüştür.

EPDK’nın verilerine göre 70 bin megavatlık kurulu güç için lisans verilmiştir. Bugün kurulu güç 48 bindedir değerli arkadaşlar. Rüzgâra bakıyorsunuz 31 bin, 32 bin megavatlık tesis için bir başvuru inceleniyor. Bugün kurulu güç 1.200 megavat. Yani ortalık lisanstan geçilmiyor. Alınan lisansların ne kadarının yatırıma dönüştüğü çok iyi takip edilmelidir. Ulusal güvenliğimizi ilgilendiren bir alanda “Her türlü lisans satılır”, “Kelepir lisans” gibi ifadelerle yapılan lisans tüccarlığının önüne geçilmelidir.

Geçen aylarda burada maden yasası görüşülmüştü. Sayın Bakan çantacılardan şikâyet ediyordu. Madenlerde çantacılar, nükleerde çantacılar, HES’te çantacılar. Sayın Bakan, sizin göreviniz şikâyet etmek değil, çözüm üretmektir. Bu yatırımların yapılması zorunludur. Bu nedenle yalnızca alım ve fiyat garantileri sağlanması yoluyla, yalnızca teşvik anlayışına dayanan bir yapıyla olumlu bir sonuca varılması mümkün değildir. Yenilenebilir potansiyelimizin etkin şekilde kullanılmasını sağlayacak yapıyı mutlaka kurmalıyız, ancak bu teklifte bunu içeren bir düzenleme yoktur. Türkiye'nin 2023 yılı hedefi 100 bin megavatlık bir kurulu güçtür. Bugün 48 bin megavat düzeyindeyiz. Bu nedenle de önümüzdeki yıllarda neredeyse her yıl 10 milyar dolarlık bir yatırıma ihtiyaç duyulmaktadır.

Yatırım aşamasında önceliğimiz yerli ve yenilenebilir kaynaklar olmalıdır. Ancak, yenilenebilir kaynakların arz güvenliği konusunda yarattığı riskler de iyi hesaplanmalıdır. Yenilenebilir kaynakların kapasitesi kadar bir yedek kapasitenin oluşturulması zorunluluğu da ortadadır. Bu alanın da ihmal edilmemesi gerekir.

Kömür yakma teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte hem daha temiz hem de daha verimli bir şekilde elektrik üretiminin mümkün hâle geldiğini biliyoruz. “Temiz kömür teknolojileri” denilen yeni yakma yöntemleriyle ve yüksek çevrim verimlerini mümkün kılan teknolojilerle kömür önemli bir kaynak olma özelliğini koruyacaktır. Türkiye'nin bu alanda gerekli çalışmaları yapması, mevcut santrallerin rehabilitasyonu için harekete geçmesi büyük önem taşımaktadır ancak Hükûmetin bu konuda hiçbir çabası olmadığını da ayrıca görüyoruz.

Değerli milletvekilleri, yenilenebilir kaynakları tanımlarken hep bir “yerli” vurgusu yapıyoruz. Bu söylemin gerçekleşebilmesi için öncelikle teknoloji üretiminin sağlanması gerektiği açıktır. Yerli malzeme kullanımına ek destek sağlanması olumludur ancak yeterli değildir. Türkiye bu alanda teknoloji üreten uluslararası şirketlerin pazarı konumuna düşürülmemeli, ciddi bir ARGE ve üretim çalışması yapılması gerekmektedir. Lisans başvurularında teknoloji başta olmak üzere kaynak türüne göre de değerlendirme yapılmalıdır. “Santral kurulsun da nereye, nasıl kurulursa kurulsun, birinci kaynağın cinsi de beni ilgilendirmez.” gibi bir yaklaşımla hareket edilmemelidir. Lisans alındığında bunun yatırıma dönüşme süreçleri iyi takip edilmeli ve gerekli yaptırımlar mutlaka uygulanmalıdır.

Değerli milletvekilleri, bu teklifle birlikte sit alanları, millî parklar, ormanlar, su koruma alanları gibi koruma altındaki yerler yenilenebilir enerji yatırımları için kullanılacak. Burada ölçünün doğru konulması gerekmektedir. “Yenilenebilir kaynakları harekete geçireceğiz.” denilirken başka kaynakları tüketmemeli, yok etmemeliyiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hidroelektrik santralleri her bölgede tartışılmaktadır yani kısa adıyla HES’ler. Benim seçim bölgem Antalya’da da ciddi tepkiler vardır; Rize’de vardır, Tunceli’de vardır, “Tarım alanları zarar görecek, doğal yapı zarar görecek…” Biz HES’lere karşı değiliz, bunların yapılmasını destekliyoruz ancak burada ciddi, sağlıklı bir ölçünün konulması gerekmektedir. 1 megavatın altında, 2 megavatın altında yani küçük küçük her yere bir türbin koyarak dere yataklarını, doğayı katletmenin de bir anlamı yoktur. Yani bu küçük santrallerden üreteceğiniz elektrik ne kadar olacaktır? Toplam üretim içindeki payı ne olacaktır? O derelerin akmasının sağlayacağı fayda ne olacaktır? Bunların ölçümünün iyi yapılması gerekmektedir. Belki daha doğrusu, rezerv alanı olan barajlı hidroelektrik santrallerin yapılması gerekmektedir. Yani bu aşamada attığımız taşın ürküttüğümüz kuşa değmesi gerekmektedir. “Benim yandaşlarım para kazansın, rant sağlasın.” diye Türkiye'nin her bölgesinde doğal yapıyı bozmanın, binlerce vatandaşı mağdur etmenin bir anlamı yoktur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin, ulusal çıkarlarını gözeten yeni bir vizyonla enerji alanını düzenlemesi gereği açıktır. Önümüzdeki dönemde de büyük krizler yaşamak istemiyorsak, ülke kaynaklarının heba edilmesini istemiyorsak sağlıklı ulusal bir politika ve strateji oluşturmamız gereklidir. Acil çözümlerin çözüm olmadığını, ülkenin kaynaklarını tükettiğini iyi görmeliyiz.

Bakın, ülkemizin tasarruf potansiyelinin yüzde 20 düzeyinde olduğu hesaplanmaktadır. Yani hiçbir yatırım yapmadan enerjimizi verimli ve tasarruflu kullanarak nükleer santralin gücünden daha fazla bir enerjiyi sağlayabiliriz. Elektrik enerjisi üretiminde geleceğe ilişkin projeksiyonlarımızı kriz nedeniyle gözden geçirmeli, gerçekçi bir arz talep hesaplamasını ortaya koyabilmeliyiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.

HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Devamla) – Yenilenebilir kaynaklarımızı en iyi şekilde değerlendirecek yapıyı kurabilmeliyiz. Daha önce de vurguladığım yalnızca özel sektörün inisiyatifine bırakarak bu alanı geliştirmemiz söz konusu değildir. Yenilenebilir yatırımlar sürerken sistemin güvenliğini sağlayacak yedek kapasitenin oluşturulması konusunda da adımlar atılmalıdır. Aksi hâlde krizleri önlemek mümkün olmayacaktır.

Uyarılarımızın dikkate alınmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çöllü.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık.

Buyurun Sayın Işık. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Kütahya Milletvekili Sayın Soner Aksoy’un 395 sıra sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini sizlerle paylaşmak üzere huzurunuza gelmiş bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinize saygılarımı sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi enerji, her ülkenin stratejik kaynağı olup ülkenin gelişmişliğiyle doğrudan ilişkili önemli bir konudur. Ülkelerin gelişmişlik sıralamasında artık diğer birçok kriterin yanında kişi başına enerji tüketimleri de yer almaya başlamış ve son dönemde önemli kriterler içinde sayılmaya başlanmıştır. Dolayısıyla, bu açıdan bakıldığında ülkemiz maalesef enerji tüketimi açısından olması gereken yerin çok altında bir yerde bulunan ülkeler arasındadır. Örneğin 2010 yılında yaklaşık kişi başına enerji tüketiminin 3 bin kilovatsaatin altında, 2.820 kilovatsaat düzeyinde olduğu varsayılırsa ya da dikkate alınırsa, bu enerji tüketimiyle ancak, eğer senaryolar tutarsa, gerek nüfusta gerekse enerjideki büyüme oranları Bakanlık yetkililerinin dikkate aldığı şekliyle gerçekleşecek olursa, örneğin 2030 yılında ülkemizde kişi başına enerji tüketimi 8.250 kilovatsaat dolayına çıkacak. Bu durumda, yani 2030 yılında biz, şu anda Fransa, Rusya ve Almanya, İngiltere gibi ülkelerin düzeyine ancak gelebileceğiz yani yirmi yıl sonra birçok Avrupa ülkesinin bugünkü konumuna ancak gelebilecek bir durumdayız. Diğer yandan, önümüzdeki on yılda, 2010 yılı son değerlerini dikkate aldığımızda, bugünkü enerji üretiminin yaklaşık iki katına yakın bir enerji üretimiyle ve tüketimiyle karşı karşıya kalmak durumunda olan bir ülke durumundayız.

İşte bu gerçek ve ülkemizdeki nüfus artışı, sanayileşmedeki artış da dikkate alındığında, önümüzdeki dönemde enerji ihtiyacının önemli bir kısmının ülkemizin yerli kaynaklarından karşılanması zorunluluğu açıktır. İşte bu amaçla, acaba ülkemizde yerli kaynakları nasıl harekete geçirebiliriz, dolayısıyla yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarını devreye sokarak ülkemizdeki enerjinin dışa bağımlılık oranını nasıl düşürebiliriz esasından yola çıkarak bu kanun teklifi hazırlanmış ve 2008 yılı on birinci ayında verilen bu kanun teklifi 2009 yılı Haziran ayında Komisyonda görüşülerek, tüm Komisyon üyelerinin -parti ayrımı gözetmeksizin- oy birliğiyle kabul ettiği bir metin hâline getirilmiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu gündemine inmiştir.

Sayın Bakanın o dönem yeni Bakan olduğu bir dönemdi ve kendisinden de Komisyonda, özellikle bu kanun teklifinin Bakanlığın da o günkü şartlarda gündeme getirdiği birçok teklifini de içine katarak âdeta neredeyse bir ortak kanun tasarısı hâline gelmiş şeklini bir an önce yasalaştırabilir miyiz ricasında bulunduk. Kendisi de sağ olsun, öncelikle görüşülecek yasalar kapsamına aldırma sözünü verdi ve nitekim aldırdı. Gerçekten, geçen yasama yılı sonunda biz bunun yasalaşmasını bekliyorduk, hatta Genel Kurul gündeminde görev dağılımları bile neredeyse yapılmıştı, konuşulacaktı ancak ne olduysa son anda bunun görüşülmesinden vazgeçildi ve bu yasama yılına kaldı ve bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu teklifi görüşür duruma geldik. Sonuçta, kanun teklifinin verildiğinden bugüne yaklaşık iki yıl geçti. Bu iki yılda dünyada birçok olaylar değişti. Elbette Türkiye’de de bazı değişiklikler oldu ama olmayan bir konu var ki maalesef, yerli yatırımcılarımızda, özellikle de yenilenebilir enerji kaynaklarına dönük yatırımcılarımızda beklenen artışlar olmadı. O zaman sıkıntı, mevcut yasal mevzuatın bu yatırımları özendirecek düzeyde yeterli olmadığıdır. İşte, bu kanun teklifindeki amaç da acaba yatırımcıları, yerli ya da yabancı fark etmeden özendirebilir miyiz, yenilenebilir enerji kaynakları olarak saydığımız başta rüzgâr, enerji, hidrolik kaynaklar olmak üzere biyokütle ve gelgit enerjisi gibi, dalga enerjisi gibi enerjileri devreye sokabilir miyiz?

Şimdi, arada, tabii geçen zaman içerisinde özellikle güneş enerjisinde teknolojik açıdan bazı gelişmelere paralel olarak fiyatlarda önemli oranlarda düşmeler gerçekleşti. Bunu belki bir avantaj olarak değerlendirebiliriz. Dolayısıyla 2008 yılında verilen teklifteki rakamlarla 2009 yılında Komisyonun mutabık olduğu rakamlar bugün için bazı kalemlerde yüksek kalmış durumda olabilir. Bunlar üzerinde bir anlaşmayla bu kanunun makul bir değere çekilip çıkartılmasında yarar görüyoruz.

Diğer bir konu, yine kanun teklifinde eğer yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılacak yatırımlar yerli imalat ürünü olur ise bunların da ayrıca kilovatsaat enerji başına bir miktar desteklenmesini öngördü Komisyonumuz ve Bakanlığın o günkü bürokratları. Buna ilişkin de bazı değerler yine kanun teklifinin ek II sayılı cetvelinde yer almaktadır.

Şimdi, arada geçen süre içerisinde tabii yatırımcıların neden Türkiye’de bu alana yatırım yapmadığı konusu elbette her bu ülke için yüreği çarpan insanı yakından ilgilendirdiği gibi yatırımcıları daha çok ilgilendirmiş ve Sayın Bakanı da bu sektörün başında en yetkili kişi olarak çok daha fazlasıyla ilgilendirmiştir. O günden bu güne yatırımcıların bu alana kaymamasında en önemli gerekçelerden birisi mevcut kanunda 5-5,5 euro sent/kilovatsaat başına alım garantisinin yeterli gelmediği, dolayısıyla bu fiyatlarla yapılacak yatırımların ekonomik olmayacağı gerekçesi ileri sürüldü. Diğer taraftan, tabii yerli imalatın geliştirilememiş olması bir başka sıkıntı.

Bir başka konu da, 2008 yılı sonunda dünyada ve Türkiye’de ortaya çıkan ekonomik krizin etkisiyle ülkemiz sanayisindeki daralma dolayısıyla da enerji ihtiyacının azalması belki konunun bugüne kadar yeniden ele alınmasını geciktiren sebepler olarak sayılabilir ama artık gerçek şu ki bundan sonra bir taraftan ekonomik krizin etkilerinin bir şekilde atlatılmak zorunda kalınması ve diğer taraftan gelişen teknoloji ve büyüyen nüfusa ve gelişen sanayiye dolayısıyla da ek enerji ihtiyacına karşılık bu yatırımların artık mutlaka gerçekleştirilmesi gereği de kaçınılmazdır.

Şimdi, bu aşamada zaman zaman niçin bu kanunun gündeme alınıp çıkartılmadığı konusunda bizler de Sayın Bakanı eleştirdik, sektör de eleştirdi; her fırsatta bir an önce bu kanunun çıkarılması gerektiğini söyledik, savunduk. Sayın Bakan da kendi cephesinden buna zaman zaman gerekçelerle cevap verdi, zaman zaman da kendisini bu tür ortamlarda bulamadığımız için arkasından selamlaştık diyebilirim. Ama şu bir gerçek ki, bugün artık bu kanun zaten Meclisin gündeminde ve görüşülüyor, biraz daha ertelenecek bir vakti de olmayan bir kanun.

Sabah Komisyon üyelerinin gruplar temsilcisi olarak Sayın Komisyon Başkanının odasında bir araya geldik, acaba ortak bir mutabakat sağlayarak bu kanunu hızla geçirilebilir miyizin arayışı içerisinde bulunduk. Hemen hemen de birçok konuda anlaşarak gruplar olarak kendilerine destek vereceğimizi ve şu şartlarla herhangi bir sıkıntı olmadan bu kanunun geçirilebileceğini söyledik, anlaştık ama biraz önce Sayın Bakandan ve Sayın Komisyon Başkanımızdan aldığım bilgiler doğrultusunda, maalesef, bir araya geldiğimiz toplantıda mutabık olduğumuz konuların önergelerde yapılacak değişikliklerle bizim anlaştığımız şekliyle buraya gelmeyeceğini öğrendik. Bundan da üzüntü duyduğumu ifade etmek istiyorum.

Sabahki toplantıda Bakanlık yetkililerinin sunduğu teklif hidroelektrik üretim tesisleri için on yıl boyunca kilovatsaat enerji başına euro sent cinsinden alım fiyatı 5,5, rüzgâr enerjisinde 5,5, jeotermal enerjide 8, biyokütleye dayalı üretim tesislerinde çöp gaz dâhil 10, güneş enerjisine dayalı üretim tesislerinde 10 euro sent olarak getirildi. Yapılan tartışmalar sonucunda bunların zaten mevcut, yürürlükteki yasada hidroelektrik ve rüzgâr enerjisine karşılık verilen teklifin var olduğu; 5,5 euro sent zaten yürürlükteki değer. Eğer bu fiyatlarla bu yatırımlar cazip olsaydı zaten şimdiye kadar, 2005 yılından bu yana bu yatırımların yapılmış olması gerekirdi. Buradan yola çıkarak bizler 6,5 euro sent hidroelektrikte, 7 euro sent rüzgâr enerjisinde, 8 euro sent jeotermalde, 12 euro sent biyokütlede, 15 euro sent de güneş enerjisinde teşvik verilmesi hâlinde ya da uygulanacak fiyatların belirlenmesi hâlinde makul olacağını söyledik, kararlaştırdık ve bu doğrultuda sektörün önünün açılacağı görüşümüzü belirttik ve çoğunlukla da bu fiyatlar üzerinden anlaşma sağlanmış gibiydi ancak Sayın Bakan -sanırım biraz sonra kendisi de gerekçeleriyle beraber belki açıklayacaktır- bu fiyatların değişmeyeceği yönünde daha çok fikir sahibi olduğunu kendisi de beyan etmiştir.

Ben şimdi yüce Meclise şunu söylüyorum: Geçen yasama yılının sonunda alelacele Rusya Federasyonu ile Türkiye arasındaki uluslararası anlaşmada, Rusya Federasyonu’na, nükleer güç santrali kuruluş ihalesini ikili anlaşma kapsamında verdik ve orada yaklaşık 15 dolar sent/kilovatsaat başına alım garantisini on beş yıl boyunca verdik. Bu enerjiye, Komisyonda görüşülmeden, Türkiye’nin şartlarını dikkate almadan, her türlü tesisi Rusya Federasyonu sahiplenmek kaydıyla biz 15,33 dolar sente varan fiyatlarla alım garantisini on beş yıl vereceğiz ama diğer taraftan bu yerli kaynaklarımıza dayalı enerjilere verilecek 0,5-1 euro sentlik fiyattan kaçınacağız. Burada farklı yorumlar yapılabilir ama ben şunu açık yüreklilikle söylüyorum ki eskiden beri de dile getirdiğim bir konudur: O zaman, Sayın Bakanım, ya Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı adına ekonomiden sorumlu Sayın Bakan karar veriyor ya da bu sektör sadece petrol ve doğal gaz lobisine teslim olmuştur. Siz, bu hâliyle bu kanunu bugün görüşür ve iktidar partisi grubunun çoğunluğuna dayanarak çıkarırsanız sadece şunu yapmış olursunuz Sayın Bakanım: Biz, sektör temsilcilerine, şimdiye kadar bize getirdikleri eleştirinin sonucunda kanunu çıkardık, hayırlı olsun, buyurun yatırım yapın dedik ama yatırım yapmıyorlar diyeceksiniz. Hayır. Bu kanun bu hâliyle çıkar ise siz sektörün önünü açmıyorsunuz, tam tersine, ülkenin doğal gaza bağımlılığını ve petrole olan bağımlılığını âdeta teşvik ediyorsunuz. Lütfen, anlaştığımız şekliyle bu önergeleri yeniden gözden geçirir de sektörün de önünü açacak, ona yardımcı olacak bir şekle dönüştürürseniz biz de size minnettar oluruz bu ülkenin bir evladı olarak. Aksi takdirde -doğal gaz ve petrol lobisinin ne kadar etkin olduğu ve sırf bu lobinin emrine amade olarak- böyle bir yasal zorunluluğu yerine getirmiş, ancak hiçbir şekilde uygulamadaki sorunu çözmemiş oluruz.

Diğer taraftan, yerli imalata desteğin mutlaka sağlanması gerekir. Gümrük Birliği Anlaşması’nın yapıldığı ülkelerle sorun çıkar anlayışı öne sürülerek bu destekten vazgeçilmesini doğru bulmuyoruz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak. Bir şekilde bu teşviki yapmamız lazım, ama sanayi teşvikinde, ama organize sanayi bölgeleri teşvikinde bu konuyu mutlaka bizim gündeme taşıyıp, en azından bu ülkede var olan en büyük sorun olan istihdam sorununa katkı sağlayacak bir şekle dönüştürmemiz lazım. Aksi takdirde, sizdeki önergelerle bu kanun geçecek olur ise yerli teşviki tamamen yok ediyoruz, rüzgârı ve hidroelektrik santrallerini yürürlükte olan yasanın içindeki rakamlara çekiyoruz, hiçbir şeyi değiştirmiyoruz. Tam tersine, diğerlerine sağlanacak dolaylı teşviklerle diğer konularda avantaj sağlarken bu sektörü maalesef sıkıntıya sokmuş olacağız.

Bir diğer konu, on yıl süreyle bu tekliflerin, yani alım garantisinin verilmesiydi, bunu on iki yıla çıkaralım şeklinde anlaştık. Tahmin ediyorum, eğer önergelerle değişiklik olmayacaksa, bu yine on yıl olarak kalacak. Hâlbuki, orijinal, şu anda görüştüğümüz yasa teklifinde, bazı kalemlerde on yıla kadar, bazı kalemlerde yirmi yıla kadar sağlanan alım garantileri söz konusuydu, şimdi bundan da vazgeçiliyor. Bu kısıtlama, diğer taraftan fiyatlardaki düşüş, bu iki konu bir araya geldiği zaman siz “Hidroelektrik ve rüzgâr, ayrıca güneş enerjisinde enerji üretmeyin.” demenin bir başka yolunu bu şekilde gündeme taşımış oluyorsunuz.

Ben bu uyarıyı Sayın Bakanın samimiyetine de inanarak yapmak zorundayım ve Genel Kurulun da bilgilerine sunmak zorunda olduğumu hissediyorum. O açıdan bu konunun ele aldığımız eleştiriler çerçevesinde -henüz daha maddelere geçilmedi, birçok önergeyle bunları düzeltmek mümkün- ya da mevcut hâliyle dokunmadan geçirilmesi hâlinde çözüleceğini düşünüyorum.

Sayın Bakan, tabii, sekiz yıllık tek başına AKP İktidarı döneminde siz son iki buçuk yıl, yanılmıyorsam iki yıllık sürede Bakansınız, sizden önceki altı-altı buçuk yıllık sürede de bir başka değerli milletvekili Bakanlık yaptı. Oradan bu yana sürdürülen politikaların bir bölümünde önemli yanlışlıklar, eksiklikler olduğunu da bu fırsatta dile getirmek istiyorum. Her şeyden önce bu dönemde, sekiz yıllık AKP İktidarı döneminde yerli enerji kaynaklarımız etkin olarak değerlendirilememiştir. Yerli ham petrol üretimi maalesef artırılamamıştır. Türkiye ham petrol üretimi 2002 yılında 2,4 milyon ton iken, 2009 yılı sonunda da artış göstermemiş ve aynı miktarda kalmıştır. Doğal gaz ithalatı yaklaşık yüzde 120 oranında artmasına karşın, yerli üretimin tüketimi karşılama oranı azalmıştır. Linyit kaynakları yeterince değerlendirilememiş, taş kömürü üretiminde azalma olmuş, hidrolik kaynaklar değerlendirilememiş ve dışa bağımlılık artmıştır. Rüzgâr enerjisinden maalesef yeterince yararlanılamadığını hepimiz bilmekteyiz. Sadece bugün toplam potansiyelin yaklaşık yüzde 2’sine denk gelen 1.200 megavatlık bir güce ulaşılabilmiştir. Jeotermal kaynaklar maalesef harekete geçirilememiş, yenilenebilir kaynaklara önem verilmemiş ve ilgili teşvikler sağlanamamıştır. Biraz önce bazı kalemlerdeki konuyu sizlerle paylaşmaya çalıştım.

Yine, birincil enerjide dışa bağımlılık 2002 yılında yaklaşık yüzde 68 oranında iken 2009 yılı sonu itibarıyla yüzde 71,5’e yükselmiştir. Önceki yıllarda yüzde 75’lere kadar yükseldiğini biliyoruz. Eğer gerekli tedbirler alınmazsa bu şekilde bu bağımlılığın daha da artacağı gerçeğini hepimizin kabullenmesi gerekir.

Petrol ya da doğal gazda maalesef bağımlılık artmış ve dışa bağımlılık petrolde yüzde 93, doğal gazda yüzde 97 oranına yükselmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.

ALİM IŞIK (Devamla) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Doğal gaz yönünden belirli kaynak ülkelere bağımlılık artmış, özellikle Rusya’ya, son dönemde nükleer ile ilgili yapılan anlaşmayla, enerjide neredeyse göbeğinden bağlı bir ülke hâline gelinmiştir. Bunun iyi değerlendirilmesi ve gerekli tedbirlerin mutlaka alınması gerekir.

Elektrik enerjisi üretiminde doğal gazın payı artırılmış ve hidroelektrik payı azaltılmıştır. Örneğin 2002’de doğal gaz yüzde 40,6 oranındayken 2009’da yüzde 48,5’e yükselmiş; hidroelektrik 2002’de yüzde 26 paydayken 2009 yılı sonunda yüzde 18,5’e düşmüştür.

Şimdi, bir taraftan biraz önce bahsettiğim sakıncalar var bir taraftan enerji yönetiminde zamanında alınamayan tedbirler var dolayısıyla bu sorunun çözülmesi için mutlaka yenilenebilir enerji kaynaklarına sağlanacak teşvikin artırılması ve bu yasanın beklenen amacı gerçekleştirecek bir şekle dönüştürülmesi gerekir diyor, hayırlı olması dileğiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Işık.

Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan.

Buyurun Sayın Kaplan. (BDP sıralarından alkışlar)

BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 395 sıra sayılı Yasa Teklifi üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Dün Midyat Barıştepe (Selhe) köyünde 6’sı kadın 7 yurttaşımız tandır toprağı alırken göçük sonucu yaşamlarını yitirmişler. Onlara Allah’tan rahmet ve ailelerine başsağlığı diliyorum.

Yine, Diyarbakır’da bugün görülmekte olan, parti üyemiz, yöneticilerimiz, genel merkez yöneticisi ve belediye başkanlarımızın olduğu KCK duruşmasında Lozan’ın 39’uncu maddesinin amir hükmüne rağmen ana dilde savunma hakkının engellenmesi sonucu ciddi sorunlar yaşanması bir yana, “bilinmeyen dilde” tutanaklara sözlerin geçmesi bize Mecliste de benzer durumları hatırlattı çünkü bu kürsüde de zaman zaman söylediğimiz bazı kelimeler “bilinmeyen dilde” diye geçiyor. Artık, Hükûmetin bir karar vermesi gerektiğini düşünüyoruz. TRT Şeş bilinmeyen dilde mi yayın yapıyor? Eğer orada yayın yapılan dil bilinmeyen bir dilse Ahmedi Hani’nin Mem ü Zin’in, Melaye Cıziri’nin, Fakiye Teyran’ın dili ya da Artuklu Üniversitesinde açılan Yaşayan Diller Enstitüsündeki Kürtçe lisans eğitimi dili, o da bilinmeyen bir dil ise buna bir karar versinler. Böyle, bir taraftan “bilinmeyen dil” denilecek, bir taraftan da Hükûmet inisiyatif kullanıp yayın yapacak; bu ülkeyi bu karmaşaya götürme hakkına hiç kimsenin sahip olmadığını, bunu kınadığımızı, Lozan Anlaşması’nın 39’uncu maddesine dahi sahip çıkmayan bir ülkede kendi kuruluş felsefesine, sözleşmesine sahip çıkmayan bir anlayışın da yanlış olduğunu buradan ifade etmek istiyoruz.

Enerji konusunda en çok soru önergesi veren, en çok araştırma önergesi veren, bu kürsüde en çok konuşan, en çok dile getiren bir parti olarak, partinin milletvekili olarak burada tarihî olarak Hükûmetin enerji politikalarındaki gelgitlerini, başarısızlıklarını, zamlarını, özelleştirmelerini, nükleer ihalelerini… Ki, demin NTV’den bir cep mesajı geçildi, Sinop’ta da Japonya’nın Hiroşima Firmasının nükleer santrale talip olduğu yönünde bir haber geçildi. Yani, bu ülkemizi âdeta istediği gibi kullanabilecek, istediği gibi iş yapabilecek, istediği gibi gelip geçebilecek, istediği gibi boru hatlarını, Nabocco projelerini geçirebilecek bir anlayışı sekiz yıldır sürdüren Hükûmetin yanlış politikalarının bizi ithal enerjiye bağımlı kıldığını defalarca dile getirdik. Bunu söylüyoruz, çünkü enerji ve güvenlik, artık dünyada birbirinden ayrılmaz iki kavram olarak gözüküyor. Orta Doğu’daki müdahaleler -Irak, Afganistan, birçok ülkede- yaşananların enerji odaklı olduğunu, enerji kaynakları odaklı olduğunu hepimiz biliyoruz ve burada AK PARTİ hükûmetlerinin dokuzuncu bütçesinde dahi hâlâ şu ifadeler kullanılıyor: “Türkiye, enerjide bir geçiş ülkesidir.” Yani, bir yandan hedeflenen, düşünülen, Katar’dan gelecek doğal gazın Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattından geçirilmesi, bir yandan Nabocco projesi, diğer yandan Rus doğal gazının Azerbaycan ve İran üzerinden gelecek boru hattının durumu. Bunları, tabii, Avrupa Birliği dikkate aldığı zaman Türkiye’nin önemi artıyor. Yine, akıllı füzeler konusundaki, NATO’nun son füze krizi de dikkate alındığı zaman bu füzelerin de enerji politikalarıyla bağlantısı olduğunu çok rahatlıkla görebiliriz. Böyle olduğu zaman, Nabucco yerinde sayarken, Berlusconi’yi bekleyen projeler de var. Hazar gazının taşınmasıyla ortaya çıkan İtalyan enerji şirketi Edison, İtalya-Yunanistan arasındaki nakil kapasitesindeki yüzde 80’lik kullanım hakkına sahip bir şirket. Şimdi, Kafkaslardaki enerji koridorunda anahtar ülke Türkiye ve bütün bunları aldığımız zaman, Türkiye, sonuçta, enerji alanında yüzde 75 ithal enerjiye bağlı bir ülke ve bütçemizin en önemli açıklarından birisi enerji ve durum böyle olunca da ortalık darmaduman ve zam yağmurundan geçilmiyor.

Bir huyu vardır AK PARTİ hükûmetlerinin, bütçede bir milat alırlar, derler ki: “2002 yılından önce, 2002 yılından sonra.” Tavsiye ederim, Enerji Bakanlığı bütçesi önümüzdeki günlerde görüşülecek “2002’de AK PARTİ hükûmetleri göreve geldiği zaman mazotun, benzinin, elektriğin, doğal gazın fiyatı ne kadardı, bu geçtiğimiz süre içinde yüzde 500’lerin üzerinde nasıl zam gördü, nasıl otomatik zamlara bağlandı ve bu korkunç, sekiz yıl gibi uzun bir zamanda niye bunun önlemi alınamadı?” oturulup gerçekten düşünülmesi gereken bir konu. Bunu mühendis odalarımız anlatıyor, uyarıyor, sivil toplum örgütleri uyarıyor ama hiç fayda etmiyor. Bakın, 2008-2009 kriziyle beraber 1 kilovatsaat elektrik başına iletim bedelinin, dağıtım bedelinin, perakende hizmet bedelinin birdenbire 0,159 yeni kuruşa çıkarıldığı ve çıplak elektrik fiyatının 10,244 yeni kuruştan 12,105 kuruşa yükseltildiği günler gördük.

Fonlar, vergiler hariç zam üstüne zam ama bunların da ötesinde bu kadar ithal bağımlısı olduğumuz bir enerji sorununda bu enerjiyle beraber elektrikte uygulanan bazı vergi türlerine dikkatinizi çekmek istiyorum. Dünyanın en pahalı akaryakıtını Türkiye tüketiyor. Türkiye tüketirse üretici, çiftçi -tarımda- balıkçı, bunlar nereden kazanacak? Ürettiğini karşılayamaz duruma gelecekler.

Devletin uyguladığı yüzde 18 KDV var. Hangi ülkede yüzde 18 KDV uygulanıyor? İthal enerjiye bağlı olup da yüzde 18 KDV uygulayan hangi ülke var? Avrupa Birliği ve komşu ülkelere baktığımız zaman yüzde 8 ve 6 rakamlarını görüyoruz. Özel tüketim vergisini yüklüyorsunuz, yükseltiyorsunuz. Sanıyorum, bütçe hedefleri içinde önümüzdeki dönemde yine bunlar yer alacak. Özel tüketim vergileriyle petrole, benzine, doğal gaza, elektriğe yine zam gelecek.

Sayın Bakan, Edison’un kemiklerini sızlatıyorsunuz. Bu yanlış politikalarınızla 73 milyon vatandaşımızın da kemiklerini sızlatmaya başladınız. Asgari ücretle geçinen, kirasını ödeyemeyen ve artık, tüketim toplumu olan Türkiye’de, buzdolabı, çamaşır makinesi, kurutma makinesi, bilgisayarı, televizyonu, bütün hepsi elektrikle çalışan bu ülkede, artık, bunu bir partiler üstü politika olarak görüp ulusal bir çözüm üretmek, birlikte tartışmak ve konuşmak üzere bir politika belirlemenin zamanı gelmedi mi? Şimdi, bakıyoruz, verdiğimiz önergeleri teker teker reddediyorsunuz. Sonra bakıyoruz, Rusya’yla el sıkışıyorsunuz, güzelim Mersin’e nükleer santral yapıyorsunuz. Dikkat ediyorum, Başbakan da bu tür şeylerde ardılcı bir savunmanın içinde. Ilısu Barajı’na gidiyor, kırt tane ev yapılmış bir köyde, orada üç yüz seksenin üzerinde köy, bilmem kaç bin kişi, nüfus sular altında kalacak. Bunların çoğunun tapusu yok, kadastro görmediği için, zilyetlik olduğu için, para almayan köyler ama kırk tane ev teslim ederken Sayın Başbakan oradan konuşuyor, diyor ki: “Ilısu Barajı’na karşı çıkanlar bölücüdürler.” Sayın Başbakan çevrecilere, tabiatı, doğayı, kültürü korumak isteyen ve savunanlara, en doğal temel haklarını savunanlara karşı terörle mücadelenin ardına sığınarak, terörle mücadele adı altında, çevre haklarını savunanları bölücülükle suçluyor. Sayın Başbakan, evet, Hasankeyf’in sular altında kalmaması için mücadele eden bütün insanlarımız, bütün bölge halkı on bin yıllık tarihine sahip çıkıyorsa, kültürüne sahip çıkıyorsa, doğasına sahip çıkıyorsa, ekolojisine sahip çıkıyorsa, belediyeleri sahip çıkıyorsa, milletvekilleri sahip çıkıyorsa biz bölücüyüz ve bölücülüğe devam edeceğiz diyoruz. Bu konuda öyle çifte standardın hiçbir gereği yok.

Bakın, Tarkan “Hasankeyf sular altında kalmasın.” diyor. İmza kampanyası var: “Sen de imza at.” Umarım, AK PARTİ’liler de atar. Sezan Aksu da imza atıyor, Şivan da atıyor, Kibariye de atıyor, Yıldız Kenter de atıyor ve bunlar bir kampanya başlatmışlar, ülkemizin tanınmış sanatçıları, simaları. Yeri gelecek, seçimde Şivan Perver’in hasretini kullanıp oy avcılığı yapacaksın “Hasankeyf sular altında kalmasın.” dediği zaman da “bölücü” diyeceksin. Yeri gelecek, Sezen Aksu’yu referandumda “evet” oyu kullandığı için alkışlayacaksınız “Hasankeyf, Allianoi, Munzur, Fırtına Vadisi, Uzungöl ve Gümüşhane’nin güzelim dereleri sular altında kalmasın.” dediği zaman “bölücü” diyeceksiniz; el insaf, el vicdan! Yani bölücülüğün standardı nedir Sayın Başbakan? Allah aşkına, bu ülkede sizin gibi düşünmek, yani sizin gibi herkes milliyetçi, muhafazakâr, Müslüman bir çizgide olmak zorunda mıdır? Bu ülkede insan haklarından yana olmak da vardır, hukuktan yana olmak da vardır, doğadan, yaşamdan, tabiattan, millî parklardan, kültürden, ülkemizin geleceğinden ve dünya mirası olarak çocuklarımıza, torunlarımıza devredeceğimiz bir dünyadan yana düşünenler de vardır, bu ülkede insan gibi yaşamak isteyenler vardır, bu ülkede vahşi kapitalizmi değil çıkarı için o güzelim doğaları tahrip edenler gibi düşünmeyenler de vardır. Allianoi’yı kumlara gömüyorsunuz, “Vadim yemyeşil kalacak” diyorsunuz. Şu güzelim sonbahar resimlerine bakın.

Mahkemeler durduruyor HES’leri. 3.338 tane HES ruhsatı verdiniz, neye dayanarak verdiniz? Vicdan, insaf sınırları vardır. HES çantacıları dolaşıyor. HES izin belgelerini milyonlarca dolara taşeronlara satıyorlar, şurada burada satıyorlar, dağıtıyorlar. Kim bunları kontrol ediyor, kim bunlarla ortaklık yapıyor? Hangi yabancı şirketler, hangi uzun vadelerde bu ülkenin teminatlarını, garantilerini, on beş yıllığına üretilecek elektriğini de garanti ederek Hükûmetten alıyor? Bunları birer birer Hükûmetin açıklaması gerekiyor, birer birer bunların bilinmesi gerekiyor.

ÇED raporları olmadan orada, sit alanlarını, tarih alanlarını, doğa alanlarını sular altında bırakacak ülkemizde. Biz hep bunu söyledik. Bu ülke, kendisi kendi enerjisini üretmek zorundadır, petrolünü, kömürünü, suyunu, hepsini, ama bunun da bir usulü, yordamı, yöntemi vardır. Barajlar yapılmasın demiyoruz ama barajları getirip getirip Hasankeyf gibi tarihî yerleri sular altında bırakmaktan başka çözüm yolları da vardır. Allianoi gibi tarihi katleden anlayışlar yerine, Bulgaristan’da bir adacık hâline getirip orada baraj gölünün içinde yaşatan anlayışla, bizim kuma gömen anlayış arasında da anlayış farkı vardır. Munzur Vadisi ki Munzur Vadisi, bir kutsal mabet gibidir Dersimliler için. Dersim’in katliamından beterdir Munzur’da HES’leri kurmak. Dersimli için, Dersim katliamından beterdir Munzur’a dokunmak. Munzur kutsaldır onlar için, şiiridir, destanıdır, romanıdır, kitabıdır, hayatıdır, türküsüdür. Hangi türküsünü açar bakarsanız Dersim’in mutlaka Munzur geçer, hangi Lazca Karadeniz türküsünü açarsanız o şırıltılı dereleri geçer. Kazım Koyuncu’yu dinleyin, Şevval Sam’ı dinleyin ve inanın ki o güzelim derelerin şırıltısını, o güzel doğayı, o yeşilliği, onları, ama bir de sizin zamanınızda dökülen betonları görün, sizin zamanınızda kahredilen dereleri görün.

Arkadaşlar, yenilenebilir enerjiye, evet, sonuna kadar destek veriyoruz, sonuna kadar da destek vermeye devam edeceğiz. Bakın, dün Çevre Bakanlığı şunu gösterdi, dağıttı, meteoroloji gösterdi arkadaşlar: Bu ülkemin seksen bir şehrinde güneşin parlamadığı bir şehir var mı bana söyler misiniz, bakın. Bütün coğrafyada, 800 bin metrekarede güneş ışıldıyor, güneş var. Neden güneş enerjisi yok arkadaşlar, neden? Neden güneş enerjisi konusunda çalışan yerli yatırımcıları desteklemezsiniz, garanti vermezsiniz, kredi vermezsiniz, teşvik vermezsiniz, neden? Portekiz’in üzerinden geçen uçaklardan baktığınız zaman, Porto’daki veya Lizbon’daki, futbol sahalarının 10 katı olan güneş enerjisi tablalarını görmez mi gözleriniz? Neden İspanya’daki güneş enerjisini görmez gözleriniz? Neden rüzgâr enerjisini, bu ülke rüzgârını değerlendiremez? Türkiye ile Yunanistan arasında ne kot farkı var, ne iklim farkı var? Ne oluyor da Yunanistan’da rüzgâr enerjisi benim ülkemin 5 katı oluyor? Orada üretiliyor ama benim ülkeme geldiğim zaman Ruslar gözünü dikmiş Mersin’e, Japonlar gözünü dikmiş Sinop’a, herkes gözünü dikmiş ülkemizin her bir köşesine. Bu bir ciddi vatanseverlik sorunudur, bu ülkeyi sevme sorunudur; bu, insanını sevme sorunudur.

Elbette ki termal kaynaklarımızı değerlendireceğiz, elbette ki biyoenerjiden de yararlanacağız; bunları da teşvik edeceğiz.

Avrupa Birliği karar almış, diyor ki: “Artık yüzde 25 yenilenebilir enerjiye geçeceksiniz.” Arkadaşlar, Avrupalı böyle diyor diye, biz de böyle bir yasayı getiriyoruz diye bu ülkenin enerji sorununu çözeceğiz! Bu ülkenin enerji sorunu bu şekilde çözülmez. Biz enerjimizi boşa harcıyoruz. Biz ülkemizi boşa harcıyoruz. Biz ülkemizin zenginliklerini boşa akıtıyoruz. Gidiyor yabancı firmaların… Bir tespit edin lütfen: Kaç tane termik santralde, kaç tane nükleer santralde, kaç tane kurulan şirkette yabancı sermaye oranı ne kadardır? Hangi bankalar ne kadar kâr ediyor ve bunun üzerine elektriği kullanan vatandaşım bunun ne kadarını veriyor?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Tamamlıyorum efendim.

Şimdi, yenilenebilir kaynaklarla ilgili verileri arkadaşlarımız açıkladı, tek tek bunları saymama gerek yok. Enerji bu kadar pahalıyken, Allah aşkına, bu enerjiye koyduğunuz özel tüketim vergilerinin içindeki vergi oranlarına ve kalemlerine bir daha bakınız. Savunma Fonu için, TRT Fonu için, bilmem ne için… Yani bu ülkenin bütün yükü vatandaşın sırtında. Elektrik ödüyor, zaten pahalı ödüyor, bir de üstüne vergi koyuyorsunuz. Yok, TRT payı, TRT’ye gitsin, TRT de Hükûmetin borazanlığını yapsın! Herkes kendi ayağı üzerinde duracak bu ülkede, hiç kimseden haksız vergi alınmayacak.

İşte, bu yenilenebilir enerjide de gerçekten -destek vereceğiz- destek verilecekse, doğru destek verelim diyoruz, doğru politikalar üretelim.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaplan.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 16.20

 


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.33

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Gülşen ORHAN (Van)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

395 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Teklifin tümü üzerinde şimdi söz sırası, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Kütahya Milletvekili Sayın Soner Aksoy’da.

Buyurun Sayın Aksoy. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA SONER AKSOY (Kütahya) – Sayın Başkan, muhterem arkadaşlar; 395 sıra sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin geneli üzerinde söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum.

Muhterem arkadaşlar, yenilenebilir enerji konusu Türkiye'nin de, dünyanın da enerji mevzusunda en önemli konusu. Yenilenebilir enerji konusunda mesafe alamayanların önümüzdeki yıllarda büyük sıkıntılar içerisinde olacağını şimdiden ifade etmektedirler.

Yenilenebilir enerji konusunda gerçek bir vizyona ve gerçek bir anlayışa sahip olmamız gerekir. Tahminlere göre, 2030 yılında dünya nüfusunun yüzde 75’i şehirlerde oturacaktır. Gece ve gündüz enerji tüketimi katlanarak artacaktır. Şehirde oturmalar artarken, uzaklarda, ormanlarda, dağ başlarında oturmak isteyenler de çoğalacaktır. 2008’de, dünyada, 2020’ye kadar hesaplanan 16 trilyon dolarlık enerji yatırımı da 2’ye katlanacaktır.

Ne yazık ki şehirleşme ve enerji tüketimi arttıkça çevresel ve iklim sorunları da artacaktır. Artık dünya şunu öğrenmiştir de henüz içine sindirememiştir: Artık fosil yakıtların tüketimiyle sağlıklı, modern ve huzurlu bir yaşamın sürdürebilirliği yoktur; sürdürmede ısrar etmek, sağlıklı, modern ve huzurlu bir yaşamdan vazgeçmek demektir.

Burada temel soru şudur: Sosyoekonomik kalkınmanın sürdürülebilinmesi için enerjinin makul fiyatlarla güvenli ve çevreyle uyumlu olarak nasıl tedarik edileceğidir. Bunun için üç temel öncelik vardır. Bunlardan biri, arz güvenliğinin güçlendirilmesi; diğeri, rekabetin artırılması ve çevrenin korunmasıdır.

Bunları çok kısa ele alırsak, arz güvenliğinin güçlendirilmesi, kendi kendine yetebilirlik konusunu maksimize etmek veya ithal bağımlılığını minimize etmekten ziyade ithalatın kesilme riskinin azaltılmasının nasıl yapılacağının bilinmesidir veya bilinebilir olmasıdır. Yerli kaynakların kullanımını artırarak bu noktada belli mesafe alınabilir. Bir de enerji arzının çeşitlendirilmesi gerekir.

İkincisi, rekabetin artırılması önemlidir. Serbest pazar ekonomisi içerisinden yatırımcılar için etkin finansal ve politik ortamın sağlanması gerekmektedir.

Bir diğeri, uluslararası anlaşmalara mutlaka katılmak gerekir.

Bir diğeri, enerji şebekelerinin alt yapılarının mutlaka güçlendirilmesi gerekir.

Daha sonra da çok taraflı diyalog ve uluslararası ilişkilere itibar etmek ve yakinen ilgilenmek gerekir.

Yenilenebilir enerji konusunda mutlaka halkımızda, yöneticilerde belli bir bilincin de olması gerekir. Gelişmiş ve bazı gelişmekte olan ülkeler şu anda büyük bir heyecanla fosil yakıtlardan kurtulmaya ve yeni yaklaşımı görmeye çalışmaktadırlar. Yeni yaklaşım, yeni bir çağ gibi büyüyerek dünyayı sarmaktadır. Bütün mesele buradaki vizyonu görebilmek ve fark edebilmektir. Buradaki vizyon, yenilenebilir enerji kavramıdır; son zamanda üzerinde çok düşünülen, çok konuşulan ve çok çalışılan bir enerji türüdür.

Bu yaklaşım, kısa bir geçmişi olmasına rağmen, ülkelerin bilinç düzeyine bağlı olarak yaşamlarına tesir etmekte, “düşük karbon ekonomisi” veya “yeşil ekonomiye geçiş” diyebileceğimiz bir yeni olguyu doğurmaktadır. Bu yeni olgu, yeni bir çağın işaretini veriyor.

Bilgi çağını yakalamaya çalışırken kendimizi yepyeni bir çağın eşiğinde bulduk. Bu çağ için farklı ifadeler kullanılmaktadır. Mesela denilmektedir ki: “Enerji ve iklim çağı”, “yeşil enerji, yeşil ekonomi çağı”, “düşük karbon ve yeşil enerji çağı”. Her ne dersek diyelim, farkında olalım veya olmayalım, dünyamız önemli bir değişimin içine girmiş bulunmaktadır, bizim de eşiğinde olduğumuz bu çağı mutlaka yakalamamız gerekir.

Küresel ısınma, bildiğiniz gibi atmosferde biriken sera gazlarının yeryüzünden yayılan veya yansıyan kızıl ötesi radyasyonu tutması ve bu radyasyonun uzaya dağılmasını engellemesiyle oluşur.

1780 yılında atmosferde karbondioksit miktarı 280 ppm iken günümüzde bu değer 382 ppm’dir. Asli değerlerin bunların biraz daha üstünde olduğu ifade edilmektedir. Bu artış mevcut hızla eğer sürerse, yüzyılın sonunda 800 ppm’e ulaşması mümkündür.

Birleşmiş Milletlerin katkılarıyla kurulan IPCC (Intergovernmental Panel on Climate Change), küresel sıcaklıkların gelecek yüzyıla kadar 2 ile 3 santigrat derece artacağını tahmin ettiğini ifade etmiştir.

Hava sıcaklığının 2 derecelik bir artışın ne anlama geldiğini, sellere, kıtlıklara, kitlesel ölüm ve kitlesel göçlere ve bilinen canlı türlerinin yüzde 40’ının yok olmasına yol açacağını bilmeliyiz. Bugünden itibaren bu gidişle yüzyılın sonunda dünyanın sıcaklığının 5 derece daha artacağı fikri yüzde 60 hâkimdir. Bu durumdan mutlaka korkulmalıdır.

Dünyanın ısınması sera gazlarının artışıyla doğrudan ilişkilidir. Karbondioksit, nitrooksit ve metan gazları atmosferde bir izolasyon tabakası oluşturmakta ve yeryüzü ısısının uzaya ulaşması engellenmektedir. Son buzul çağından günümüze kadar geçen sürede dünyamız 5 derece ısınmıştır.

Küresel ısınmanın gerçek nedenleri daha ziyade elektrik enerjisi üretimi yüzde 24 mertebesinde, sanayi faaliyetleri yüzde 14, ulaştırma faaliyetleri yüzde 14, tarımsal faaliyetlerde yüzde 32 mertebelerindedir ki, bunlar da toprak kullanımı, tarım, çöpler ve diğer orman ürünlerinin yok edilmesi.

Toprak kullanımı, ulaştırma, sanayi ve elektrik üretimi yaklaşık yüzde 70’tir. Şu anda dünyamızı etkileyen işte bu yüzde 70 olan orandır ve bunun tamamı fosil enerjidir; kömür, doğal gaz, petrol ürünleri.

Yoğun araç kullanımının küresel ısınmaya etki eden önemli faktörlerden biri olduğunu herkes, hepimiz biliyoruz. Egzoz emisyonu, karbonmonoksit miktarını en çok arttıranlardır. 2020 yılında dünyadaki araç sayısı 1,2 milyar adedi geçecektir.

Küresel ısınmanın asıl sebebi ise yüzde yüz insandır. O hâlde, uzun yıllardır, yaklaşık yüz otuz yıldır yaptıklarımızla yüzleşme zamanı gelmiştir. Yüzleşmeye çok yakınız. Çekinmeden, başka suçlu aramadan bir an önce yüzleşmeliyiz. Yüzleşmekten değil, yüzleşmemekten korkmalıyız. Bir an önce küresel ısınma sorunlarında çözüm aramalıyız. Sadece teknoloji tek başına yeterli olmayabilir. Teknoloji kadar bilinçli insanlar, bilinçli politikalar gerekmektedir. Sivil toplum örgütleri, bireysel ve örnek davranışlar ve özendirici hükûmet politikaları gereklidir. İnsanların değişime talip olmalarını sağlayan ve bu değişme ve yönlendirme avantajlarını ön plana çıkaran politikalar gereklidir. ARGE, ileri teknolojilerin ve enerjide verimliliğin özendirilmesi ve kolaylaştırılması felaket senaryolarından daha etkindir.

Elimde bulunan bir grafikteki -sanıyorum, görmek biraz zor olacaktır- apsis ve koordinatlarda fiyatlar ile yıllar söz konusudur. Burada, yıllara göre yenilenebilir enerji türlerinin tamamının yıllar içerisinde fiyatlarının makul düzeylere doğru düşeceği, onun yerine kömürden elde edilen enerjinin veyahut da petrolden elde edilen enerjinin fiyatının da yıllara göre sürekli artış kaydedeceği görülmektedir. Hiç kimse iddia edemez ki, önümüzdeki günlerde fosil enerjinin fiyatı düşecektir. Bu iddiada bulunmak hemen hemen mümkün değildir ama herkes şunu rahatlıkla söyleyebilir ki, yenilenebilir enerjinin bugün için maliyetleri yüksek gibi görülse, bir alım garantisiyle sübvanse edilme gibi bir ihtiyaç söz konusu da olsa, verilen belli bir süre sonra -bu, beş sene olabilir, on sene olabilir- hükûmetler çok daha ucuz enerji kaynaklarını ve nihayetsiz enerji kaynaklarını elde edebilirler.

Türkiye’nin hem güneş yönüyle hem rüzgâr yönüyle bu nihayetsiz kaynakları elde edebilme imkânları vardır. Mesela, Türkiye’nin sadece yüzeyine düşen, güneşten düşen enerji miktarı 80 milyon ton petrole eşdeğer bir değerdir. Bu değer, bugünkü bizim üretmekte olduğumuz enerjinin, toplam kapasitemizin 5 bin katıdır. Bunun takriben Türkiye içerisinde güneş enerjisiyle yapılabilecek ekonomik değerini düşünecek olursak, bu 80 milyon ton petrole eşdeğerin dörtte 1’ini eğer ekonomik ve yapılabilir bir kapasite olarak düşünecek olursak -güneş enerjisini söylüyorum- bu bile sadece mevcut şu anda kapasitemizin 1.250 katıdır. Yani mevcut, şu andaki enerji üretim kapasitemizin 1.250 katını, yani sonsuz bir noktaya doğru sadece güneşten üretebiliriz. Bunlar tabii çok çarpıcı, insanı şaşırtan hususlar.

Burada bununla ilgili çok başka daha değerler de verebilmemiz mümkündür ama çok fazla detaylara girmek istemiyorum.

Sadece bir iki örnek daha vereceğim: Mesela rüzgâr. Teknik olarak kullanılabilir toplam, hazır, küresel rüzgâr kaynağının, tahmin edilen toplam dünya elektrik talebinin 2 mislinden daha büyük olduğu ifade edilmektedir. Türkiye’de bulunan rüzgâr enerjisi potansiyelinin de 45 bin megavat civarında olduğu ifade edilmektedir ki o da bugün bizim şu anda kullanmakta olduğumuz kaynak kadardır. Avrupa Birliğinde rüzgâr enerjisi sürekli büyüme göstermektedir. Bu büyüme eğer devam ederse her yıl 100 milyon tonun üzerinde karbondioksit koruması sağlanacaktır. Bunun 1 milyar adetlik bir ormanlık sahayı ifade ettiğini söyleyebiliriz. Jeotermal de aynı şeydir, biyokütle de aynı şeydir ve bunların üzerinde de çok büyük istihdam imkânları vardır.

Bugün için Türkiye’de, yedi seneden beri söylemekte olduğumuz bir enerji politikası vardır. Bu da 2020 veya 2023 yıllarında Türkiye'nin 500 milyar kilovatsaatlik bir enerji tüketimine ulaşacağıdır. Bunlar, yapılan normal senaryoların ortalamaları şeklinde ifade edilebilir. Bazen 450 milyar veyahut da 500 milyar ifade edilmektedir. Şu anda, 200 milyar kilovatsaatlik bir enerji üretiyoruz. Demek ki bunun 2,5 katı bir artış söz konusu olacak 2023 yılına kadar. Bu şekliyle bir yükselme söz konusu olduğu zaman, demek ki bizim 50-55 bin megavatlık bir potansiyele, üretim gücüne sahip olmamız veyahut toplam itibarıyla da 100 bin megavatlık bir enerji potansiyeline sahip olmamız gerekir. Bunun için en az 50 bin megavatlık yatırım yapmamız gerekir. Eğer 1 megavatı 1 milyon dolarsa 50 bin megavatlık için 50 milyar dolarlık yatırım yapmak gerekiyor. On sene içerisinde bunu düşünürsek her yıl 5 milyar dolarlık yatırım yapmak gerekmektedir. Bugün, hâlbuki şu anda, konuşma sırasında veyahut da altı ayda, Türkiye altı ayda, takriben 25-30 milyar dolar civarında bir rakamı doğal gaza ve petrole ödemektedir. Cari açığımızın en büyük kalemi de enerjidir. Eğer uzun vadeli hesap yapabiliyorsak, uzun vadeli düşünebiliyorsak yani bu uzun vadeden maksadımız yine 2023 yılıdır, 2020 yılıdır, 2023 yılı içerisinde zaten bizim rüzgârdan 20 bin megavatlık bir potansiyele sahip olacağımız iddia edilmektedir. Ama bu gidişle, bu teşvik imkânlarıyla şahsen ben bu rakama ulaşacağımıza inanmıyorum ama ulaşabileceğimizi eğer düşünecek olursak 20 bin megavatı 1,8 milyon dolar kilovatla çarpacak olursanız yaklaşık yine 30 milyar dolar civarında sadece rüzgârdan bir yatırım yapmamız gerekmektedir. Bu rakamlara ulaşabilmemiz için de mutlaka geçerli olabilen, bankaların kabul edebileceği bir yatırım veya satın alma değerlerinde bir rakama ulaşmamız gerekir. Eğer güneşte, rüzgârda bununla alakalı gerekli satın alma değerlerini ortaya koyamazsak bizim yatırım yapmamız ve bu noktada gelişmemiz mümkün değildir.

Yenilenebilir enerjiyle alakalı yapılan 395 sıra sayılı düzenlemede komisyondan çıkan rakamlarla benim teklifim arasında büyük farklar vardır. Ben, yalın olarak, orijinal teklifimde burada verilen rakamlardan çok daha küçük rakamlar ortaya koymuştum. Mesela, zaman olarak da burada on yıl ifade ediliyor, ben beş yıl olarak değerlendirmiştim, ama Komisyonumuzun değerlendirmesi bu şekilde oldu. Rüzgâr enerjisine dayalı üretim tesislerinden elde edilecek elektrik için, ben orijinal teklifimde ilk beş yıl için 6 euro sent teklif etmiştim ama Komisyonumuzda, tabii o günkü Enerji Bakanlığının uzmanlarının, komisyon üyelerimizin takdiriyle bu 7 euro sente yükseltildi. İkinci beş yılda 5 euro sent teklif etmiştim. Yani, bu sıra sayısıyla basılan teklifin yarısı benim teklifimdir, yarısı Komisyonda kabul edilen tekliftir. Komisyonda teklif edilen değerler, benim teklifimden çok daha yüksek olan değerlerdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.

SONER AKSOY (Devamla) – Teşekkür ederim.

Eğer gerçekten benim teklif ettiğim değerler kabul edilmiş olsaydı ve o orijinal hâlini muhafaza etseydik, sanıyorum şimdi çoktan bu yasa çıkmış olacaktı. Fakat her ne hâl olursa olsun, komisyonun takdir etmiş olduğu bir yasayı, komisyonda uzmanların, çeşitli kişilerin, bakanlık mensuplarının gelip konuşarak meydana getirmiş olduğu bir çalışmayı, bir eseri, bir teklifi komisyondan çıkardıktan sonra, Meclise getirdikten sonra başkalarının komisyona gelip söylemediği şeyleri dışarıda söyleyerek yasanın çıkmasını durdurmalarının, bekletmelerinin çok da doğru olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu bakımdan, komisyon çalışmalarının mümkün olduğu kadar özgürce yapılması, herkesin eteğinde bir taş varsa komisyonda gelip bunları dökmesi gerekir. Komisyonların bir kimliği vardır, bir şahsiyeti, bir varlığı vardır; komisyonda çalışan arkadaşlarımızın bir görüşü vardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

SONER AKSOY (Devamla) – Çok özür dilerim, bir dakika daha istirham ediyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

SONER AKSOY (Devamla) – Komisyonda bulunan arkadaşlarımız belki yenilenebilir enerji konusunda uzman olmayabilirler, belki petrol konusunda uzman olmayabilirler ama Komisyonda bulunan arkadaşların her biri, oraya gelip bu konuda bilgi veren, fikir veren bilgi sahibi kişilerin fikir ve düşüncelerini değerlendirebilecek kapasitede ve kalitede insanlardır ve bunlar özenle -hem muhalefetten hem iktidardan- çalışarak bu eseri ortaya koymuşlardır. Onun için, bu özenli çalışmayı çok dikkatli bir şekilde, grubumuzun değerlendirip yasalaştıracağına inanıyorum.

Bu vesileyle tekrar saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aksoy.

Şahıslar adına Rize Milletvekili Sayın Bayram Ali Bayramoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bugün, Türkiye açısından son derece önem arz eden ve hepimizi de çok yakından ilgilendiren ve aslında sadece ulusal bazda veya siyasi bazda bakılması gereken değil tam tersine uluslararası genel perspektif açısından bakmamız gereken bir konuyu değerlendiriyoruz, o konu hakkındaki kanun üzerinde görüşme yapıyoruz. O nedenle, şahsım adına söz aldım. Hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum.

Şimdi, arkadaşlar, bu konu yaklaşık bir buçuk senedir gündemimizde. Bir buçuk sene önce haziran ayında gündemde sırasını aldı ve yenilenebilir enerjiyle ilgili kanunun görüşülmesinde prensip olarak anlaşılmış idi. Fakat özellikle 2009 senesi içerisinde dünya genelinde yaşanan, 2008’i takip eden ekonomik krizler, ekonomik krizlerin özellikle sanayi sektöründeki girdi malzemeleri üzerindeki maliyet fonksiyonlarını değiştirmesi, dünyada teknolojiye yönelik gelişmeler bizi biraz daha sağlıklı, biraz daha sabır ve sükûnetle düşünmeye doğru ittiği için, kanunu da belirli bir süre içerisinde beklemeye ve bu süre içerisindeki gelişmeleri gözlemleyip ona göre karar almaya itmiştir. Yoksa, geçen sene içerisinde gündeme getirilen konuların tamamı o gün için ihtiyaç olduğu gibi bugün de zaten ihtiyaçlarımız olarak duruyor. Fakat, bu gelişmeler bize bir noktada haklılık payımızı ortaya koydu. O da şu oldu: 2009 senesinde başta Avrupa Birliği ülkelerindeki yenilenebilir enerjiye yönelik hedeflenen yatırımların içerisinde yüzde 33’e yakın pay, kapasite olarak yatırımları durdurulan ve yapılmayan, tam tersine Türkiye’deyse, bir tek dünya geneline baktığımızda, kapasitesi ve hedeflerinden fazla yenilenebilir kaynak üretimi yapan tek ülke olma özelliğini bize de vermiş oldu.

Şimdi, geçtiğimiz yıl içerisinde rakamlara baktığımızda, özellikle hızlı teknolojik gelişme gösteren bir solar enerji dediğimiz güneş enerjisiyle ilgili rakamları yakinen takip ettiğimizde çok ciddi bir maliyet düşüşlerini yaşıyoruz ve yaşadık. Hatta şu anda ben size bazı grafikleri göstereyim, bu grafikler de sizin üzerinizde ciddi derecede bizim haklılık payımızı çıkartabilir ve bunu siz de daha rahat görebilirsiniz. Belki oradan görmek mümkün değil ama, şu çizgiyi en azından görme şansınız var, eğri çizgisini. Bakın, bu yıllar itibarındaki rakamlar, yatırım rakamları, özellikle on yıllık süre içerisinde teknolojik gelişmeyle beraber neredeyse yarı yarıyanın altına maliyet unsuru olarak inecek şekilde planlama ve hedefleri ortaya konuyor. Yani, dolayısıyla bugün yaptığınız 1 birimlik bir yatırımın bundan on sene sonra 0,5 birime yapılabileceği bir noktayı gözlemliyoruz ve bunu özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik batıdaki hızlıca yatırımlarını yapan, yaklaşık 10 bin megavata yakın güneş, 26-27 bin megavata yakın rüzgâr enerjisi yatırımı yapmış Almanya ülkesinden de öğrenebiliyoruz, İspanya’dan da öğrenebiliyoruz. Dolayısıyla bu noktadaki beklememizin getirmiş olduğu kısmen dezavantajlar var gibi gözüküyorsa da bunların ciddi derecede avantaj olduğunu da unutmamamız gerekiyor.

Özellikle enerji konusunda, tabii muhalefetten arkadaşlarımız haklı olarak çeşitli tenkitlerde bulunuyor. Benzer nitelikli tenkitleri ben de bir iktidar milletvekili olarak hem Komisyonda hem de gerektiğinde Bakanlıkta arkadaşlarımla yapıyorum ama bu tenkitlerin yanında yapılanları da göz ardı etmememiz ve hedefleri de buna göre ortaya koymamız gerektiği de muhakkak.

Şimdi size net rakamlar vereceğim: Şu an itibarıyla, yani içinde bulunduğumuz on birinci ay itibarıyla Türkiye’deki toplam kurulu güç 47.573 megavata ulaşmış ve sadece 2010 yılı içerisinde yüzde 40’ı yenilenebilir kaynaklardan olmak üzere yapılan ve üretime geçen toplam santral miktarımız, sayımız kurulu güç olarak 3.300 megavat.

Bunların bir dağılımına bakalım, neler var şu anda bu 47 binin içerisinde: Hidrolik santraller, yani HES’ler kurulu güç olarak 15.248 megavat, doğal gaz 18.104 megavat, kömür 11.242 megavat, rüzgâr 1.202 megavat, diğerleri ve jeotermal de içinde olmak üzere toplam 1.780 megavat.

Peki, yüzdelerine baktığımız zaman, hidroelektriklerin yüzde 32, doğal gazın 38, kömürün yüzde 23,6; rüzgârın 2,5 diğerlerinin yüzde 3,5 olduğunu görüyoruz.

İşte buradaki ince ayrıntı şu: Kurulu güç ile üretim gücü arasındaki parite farklılığının getirdiği bir sıkıntıdan kaynaklanıyor. Yani sizin doğal gazınız yüzde 38 kurulu güç olarak ama üretim bazında katsayı olarak çarptığınızda, yıl bazı çalışma saati olarak değerlendirdiğinizde, çarpı 8 kat sayısıyla 8 bin saat aldığınızda, onun toplam üretim içerisindeki payı yüzde 49’lara çıkıyor. Aynı şekilde hidroelektriğin toplam kurulu güç içerisindeki payı yüzde 32 iken, hesabında toplam ortalama çalışma saati olarak 3.500 saati aldığınızda da, onun toplam içerisindeki üretim payı yüzde 25’e düşmüş oluyor.

Peki, bu rakamların önümüzdeki süreler içerisinde, bu dönem içerisinde nasıl gerçekleşeceği konusuyla ilgili bir hedef çalışmayı da beraberinde sizlerle paylaşmakta fayda görüyorum. Genelde enerji konusuyla ilgili strateji belgelerine -2023 olarak, yani cumhuriyetin 100’üncü yılı olarak değerlendirildiği için, ben tam tersine, 2010 yılındayız, 2020 yılını nazarı itibara alarak- bir on yıllık projeksiyon açısından bakıyorum. Yani bu on yıl içerisinde dünya genelinde muhtemelen çeşitli dönemlerde, işte her beş yılda bir bir ekonomik krizin de yaşanabilirliğini de düşünürseniz, Türkiye'nin şu andaki kurulu gücünün de -küsuratları kaldırın- 48 bin megavat olduğunu konuşursak, demek ki, bizim mevcut eğriler, ekonomik büyüme, Türkiye'nin dünyaya bakış açısı açısından baktığımızda, 2020 yılında enerji olarak ihtiyacımız, olması gereken kurulu güç miktarımız 80 bin megavat. Yaklaşık bunun üretim katsayısı da 340 ile 350 milyar kilovat saat arasında olmak zorunda. Böyle bir hedef var.

Peki, bu 30 bini biz şu anda elimizdeki çalışmalarla, yenilenebilir kanun ve diğer mevzuatla nelerden karşılayabiliriz? İşte, esas kritik nokta o. Birincisi, 30 bin megavatı karşılayabileceğimiz yerler şöyle değerlendirilebilir: Elimizde devam eden projeler, bunların hayata geçmesi hidroelektrik santraller açısından baktığımızda en az üçte 1’lik kısmını hidroelektrik santraller oluşturabiliyor. Yani 10 bin megavatımızı, minimum 10 bin megavatımızı hidroelektrik santrallerden karşılayabiliyoruz. Bir 5 bin megavatımızı, zaten yapılmış anlaşma çerçevesinde yedi yıllık da periyotta üretime geçeceğini düşünürsek, nükleerden karşılıyoruz; etti 15 bin. Şu anda üzerinde, yenilenebilir kanununun yanında çalıştığımız, Enerji Bakanlığı ve ilgili bürokrasiyle beraber çalıştığımız en önemli kanunlardan bir tanesi yerli kömür kaynaklarının enerji amaçlı değerlendirilmesi konusudur ki buradan da bir 5 bin megavat temel olarak kömürden hedefliyoruz; etti 20 bin megavat. Geriye 10 bin megavat daha ihtiyacımız kalıyor. İşte, bu 10 bin megavatın yaklaşık 5 bin megavatını diğer yenilenebilir kaynaklar, yani rüzgâr, solar, jeotermal kaynaklardan, en fazla 5 bin megavatını da doğal gazdan üretmeyi hedeflemeliyiz. Bizim de şu anda çalıştığımız ana prensip bu. Yani dolayısıyla Türkiye'nin dışa bağımlılığı açısından değerlendirdiğimizde, dikkat ederseniz, bizim bu 30 binin 20 binini yerli ve yenilenebilir kaynaklardan, o da nükleer olmak üzere, geriye kalan yüzde 33’lük kısmının yarısını doğal gaz, yarısını da diğer nükleer ham madde kaynaklarından karşılamayı hedefliyoruz. Bu nasıl bir yerli kaynağa veya yenilenebilir kaynağa karşı olmaktır? Esas kritik anlayış veya eksiklik burada kaynaklanıyor. Dolayısıyla gündemimizde olan şu andaki yenilenebilir kanun bu perspektif nazarı itibara alınarak değerlendirilmiş, özellikle uygulamadaki bütün aksaklıklar, aradan geçen bir buçuk yıllık zaman zarfındaki ihtiyaç olan konularda gerekli düzenlemeleri içermek kaydı şartıyla bu şekilde düzenlenerek sunulmuştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.

BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Bunun içerisindeki önemli olan noktalardan bir tanesi fiyat politikasıdır, çok doğru. Ama fiyat politikası konusunda biz de kendi aramızda tartışıyoruz. Yani satın alma garantisi konusuyla ilgili fiyatlar konusunda tartışıyoruz, biraz daha da tartışmaya devam edeceğimizi düşünüyorum ama tek taraflı düşünmememiz gerektiğini, olayın üretim bazı olduğu kadar tüketicinin de haklarını nazarı itibara alarak bir orta nokta bulunması hem yatırımcıyı teşvik etmesi hem de tüketiciye iyi imkânlar sunması gerektiğini de unutmamamız gerektiğini özellikle söylüyorum.

Umuyorum ki bu kanun birçok kaynağın yeniden hayata geçmesi, harekete geçmesi ve önemli bir teşvik unsuru olarak karşımıza çıkacaktır ve Türkiye'nin de mümkün olduğu kadar dışa bağımlılığını ortadan kaldırmaya çok önemli destekler verecektir.

Bu doğrultuda emeği geçen bütün herkesi tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum ve kanunun, ülkemize, milletimize, yatırımcılarımıza ve tüketicilerimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bayramoğlu.

Şahıslar adına ikinci söz Adana Milletvekili Sayın Tacidar Seyhan’a aittir.

Buyurun Sayın Seyhan. (CHP sıralarından alkışlar)

TACİDAR SEYHAN (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İktidar partisi milletvekillerini dinlerken, gerçekten bu konuda yeterince sorumluluklarını yerine getirdiklerini söylüyorlar, az kaldı ben dahi buna inanıyordum.

AFİF DEMİRKIRAN (Siirt) – İnan.

TACİDAR SEYHAN (Devamla) – Biz bu kanunu beraber yaptık değerli arkadaşlar, “İnan.” diyen arkadaşlar, bu kanuna çok uğraştık. 18 defa Ali Bayramoğlu toplantı yaptı, 25 defa Bakanlık toplantı yaptı; aynı kanun 3 defa değişti. 35 önergeyi verip Komisyonda 2 defa değişiklik yapan sizsiniz; bu kanunu Genel Kurulun gündemine getirip, “Çıkaracağız.” diyen sizsiniz; “Üreticinin yararına çıkaracağız, toplumun yararına çıkaracağız.” diyen sizsiniz ve “Artık bu kanunda hiçbir eksik kalmadı.” diyen sizsiniz ve bugün kanunu çekecek olan yine siz olacaksınız, bugün fiyatları düşürecek olan yine siz olacaksınız, bugün bu kanuna yeniden yama önergelerle yeni bir kanun yapacak kadar olumsuz sonuçları ekleyen kişiler siz olacaksınız.

Sabah lütfetti Komisyon Başkanı ve Değerli Müsteşar Yardımcımız bizi çağırdı: “Kanun üzerinde konuşalım.” Baktık ki Komisyondaki önergeler kadar önerge var ellerinde. Peki, amenna. Bakalım içerisinde ne var? Birlikte baktık. Komisyonda görüştüğümüzde bu kanunun içinde olmaması gereken, “Çıkarın.” dediğimiz ne varsa, orada anlaşıp çıkardığımız ne varsa bugünkü kanunun içerisine önergeyle dercedilmek üzere hazırlanmış. Olacak iş mi arkadaşlar? Koca Komisyon kendisini yok mu sayıyor?

Siz benimle birlikte bunu kabul etmediniz mi Sayın Bayramoğlu?

BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) – Ettim.

TACİDAR SEYHAN (Devamla) – “Başka şey getirmeyeceğiz.” demediniz mi?

Sayın Bakan, siz kabul etmediniz mi? Genel Kurulda şimdi koymak istediğiniz önergeleri siz Komisyonda çıkarmadınız mı? Şimdi, bize getiriyorsunuz.

Ne bunlar? Denetim yapamıyormuş EPDK bu yenilenebilir enerji üretim tesislerinin, dağıtım tesislerinin lisans işlemlerinde, bu denetim işini lisanslı denetim şirketlerine hizmet satın alma yoluyla havale edecekmiş! Soruyorum: Türkiye’de böyle bir şirket var mı? Yok. Peki, bu şirketlerin niteliğiyle ilgili kanununuz var mı? O da yok. Kime havale ediyorsun sen bunu? Önce Genel Kurula saygınız varsa, bu şirketlerin, yönetmeliğe bırakmayın, benim önüme sorumluluklarını getirin, ondan sonra benden yetki isteyin.

Bugün siz kınıyorsunuz koruma kurullarını Rize’de santral kapattı diye. Denetimsiz ruhsatları veren siz değil misiniz? Binlerce ruhsatları verip bir dolu insanı çantacı yapan siz değil misiniz? Bir derenin üzerine on üç ruhsat verilirken siz neredeydiniz? Sayın Başbakan diyor ki: “Koruma kurulu neredeydi?” Siz neredeydiniz? Değerli arkadaşlar, bunlar olacak şey mi? Bunlar ciddi işler. Ortada vereceğiniz kurum yok, bu lisanslı denetleme bürolarıyla ilgili kanun yok ama siz “Biz devretme yetkisini kanunla verelim.” Niye yapıyorlar biliyor musunuz? Danıştay benzeri bir yönetmeliği DSİ’de iptal etmişti, o iptalin arkasından dolaşalım! Hukukun arkasından dolaşma fikrini muhalefetle paylaşıp toplumun üstüne yük olarak göndermek. Böyle şey olmaz! Arkasından, on iki yıllık garantiyi on yıl süreye düşürelim! Neden? Yapılamasın.

Bunun dışında, yine bir önerge var, diyor ki bu önergede… Hiç konumuzla alakası yok. Biliyorsunuz, Eti Alüminyum, zamanında yok fiyata, 305 milyon dolara bir firmaya satılmıştı. Hani bir de burada espri yapılmıştı “Alüminyum tesisi alana bir de üstüne baraj veriyoruz.” diye. Üstüne bir de Oymapınar’ı verdik. Ama verirken dedik ki: “Bu tesis sadece Eti Alüminyuma elektrik üretecek. Ancak ürettiğinin yüzde 20 fazlasını serbest piyasaya satabilecek.” Sonra baktık ki yok fiyatına verdiğimiz tesis ürettiği elektriği serbest piyasadan, EPDK’nın aldığı kararla miktar biraz yükseltilerek, satmaya başlamış. İyi, tamam, sattı… “Nereye kadar izin verdiniz?” “Ya, 25 yükselttik. Güzel… Sonra rahatsızlık duyuldu, şimdi 20’ye geldi bu.

E, bugün önümüzdeki kanun, ürettiği bütün elektriğin fazlasını Yenilenebilir Enerji Kanunu’ndaki teşvik statüsü üzerinden satın alacağız. O zaman aklınız neredeydi, niye bunu üretim tesisi olarak satmadınız? Üretim tesisi olarak satsaydınız bu ülkeye ayrıca en azından 300 milyon dolar kâr ettirecektiniz. Yani siz, alüminyum tesisi için bir şirketi orada görevlendirip üstüne sonradan “Aman kapanmasın” diye para vermek zorunda mısınız?

Kaldı ki Danıştayın bu konuda kararı var, durdurmuş, aleyhte karar vermiş, Özelleştirme bunu geri almak için işlem başlatmış. Şimdi Hükûmet ne yapıyor ya da yetkilileri Bakanlık? Aman, kardeşim, bu sonuçlanana kadar ben orayı işleten kişinin cebine biraz para koyayım. Yazık! Bunu halkın cebinden alıyorsunuz. Alın o tesisi, üretim tesisi olarak satın, halkın alın terini, ekmek parasını birilerine vermeyin kardeşim. Bu iş olmaz. Sakın öyle bir önerge getirmeyin! Bu millete yapılacak en büyük ihanetlerden biri budur. Alın o tesisi, kişinin zararı varsa tazmin edin ancak o tesisi birilerinin gelir kaynağı hâline getirmeyin.

Bunun dışında ne yaptınız? Bunun dışında kanun geliyor, içine ha bire bir şeyler konuluyor ama en önemlisi, fiyatlar nerede biliyor musunuz? Hükûmetin önerdiği fiyatı silmişler, ilk fiyat aynen duruyor.

Sayın Bayramoğlu, o zaman bu çalışmayı niye yaptınız, niye komisyonu meşgul ettiniz siz? Bu kanunu biz mi getirdik? Bu kanun Hükûmet tasarısı değil mi? Bu Müsteşar, bu bakanlar değil mi oraya gelip bu fiyatları verdiler? Niye şimdi eski yerine indiriyorsunuz? Siz gelince mi ucuzladı? Aynı ucuzluktan, Almanya, Fransa, İtalya, İspanya böyle mi yararlanıyor? Hiç yurt dışına bakan gözler yok mu bize bakıyorsunuz da? Tek mazereti kendinize mi işletiyorsunuz? Bunu, onu oraya koyacağınıza “çıkarmayalım” diye açık bir engelleme içerisinde olun, “Biz yenilenebilir enerjiye destek vermeyeceğiz.” deyin, biz anlayalım nereye yöneldiğinizi. Ama, bir yandan Sayın Bakan şikâyet ediyor, diyor ki: “İşte, yenilenebilir enerji devreye girmezse, doğal gaz santralleri, kömür santralleri, bilmem neler devreye giriyor, paramız dışarı gidiyor.” Hatta Koruma Kurulu kararından sonra küçücük bir üretim tesisi için Başbakanın o söyleminden de cesaret alarak doğal gaz üreten firmalara “Hayırlı olsun.” dedi. Sayın Bakan, bu sözü söyleyecek en son kişi sizsiniz. Doğal gaz üretim tesislerinin kaç megavat açıldığına bakın son beş yılda ve 2015’e kadar kaç tane inşa edilecek, açılacak tesis olduğuna bakın. Bu tesisler açılırken sizin hâlâ yenilenebilir enerjide, rüzgârın, güneşin üzerine fiyat koymak yerine aynı fiyatla Genel Kurulu oyalamanız size konuşma hakkını vermez, elinizden alır bunu. Kaldı ki, siz, madem, Koruma Kurulu kararını eleştiriyorsunuz…

Bakın, arkadaşlar -ya, böyle bir şey olur mu?- Başbakan dedi ki: “Koruma Kurulunun aklı neredeydi?” Ben -Sayın Bayramoğlu da hatırlar- gittim Rize’ye araştırma yaptım, dedim ki: “Bir dere üzerinde on üç tane baraj var. -Sayın Hilmi Güler’e de verdim, basına da açıkladım- Bu barajlar havza planlaması yapmadan yapılırsa doğal alanı, florayı, dengeyi, tarım alanlarını tahrip eder, sit alanlarını tahrip eder, Koruma Kurulu bunu durdurmak zorunda kalır. Yapmayın, bu ülkeye en büyük katliam bu. Havza planlaması yapın, suyunuz varsa ruhsat verin. Önce birer tane açın, iyi gidiyorsa yenisini açın.” Hiç kimse dinlemedi. Aradan altı yıl geçti.

Arkadaşlar, Koruma Kuruluna “Şimdiye kadar neredeydiniz?” diyeceğine, siz neredeydiniz desem ben Bakana, Başbakana ne olacak? Siz neredeydiniz? Açın tutanaklara bakın, ben bunu anlattım. Neden tedbir almadınız lisans verirken? Hani, daha denetleme kurulunuz yok, denetleme kanununuz yok, kime denetleteceğiniz belli değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

TACİDAR SEYHAN (Devamla) – Bunlara seyirci kalacaksınız, denetleme kanununu beş yıldır bu Hükûmet getireceğiz diyor, “Özel firmalara yetki vereceğiz, koşullarını ayıracağız, barajların denetlemesini de üretim alanı için DSİ’ye vereceğiz.” diyor. Niyette… Bu on günlük çalışma. Beş yıldır yatıyorsunuz. Getirin, buna siz engel olun. Bunları yapmadığınız sürece, bu kurulları, kurumları eleştiremezsiniz. Kaldı ki, bu kurullar bu kararı verdi diye, şimdi bölgesel kurulları cezalandırıyorlar, bölgesel koruma kurullarını kaldırıp, sadece Yüksek Koruma Kuruluna, yani buradaki merkeze işi veriyorlar. Neden? Oralar sivil toplum örgütlerinden görüş alıyor, almak zorundalar ve ilgili bakanlıklarla harekete geçmek zorundalar diye.

Değerli arkadaşlar, biz bu anlayışı reddediyoruz. Bunu çekeceksiniz ama…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TACİDAR SEYHAN (Devamla) – Teşekkür edeyim efendim.

Ben de diyorum ki, bunu çekmek hayırlıdır ama gelin, böyle göstermelik çağırmalarla değil, bizimle iş birliği yapın, muhalefetle iş birliği yapın. Yenilenebilir enerjiye bu ülkenin ihtiyacı var, yerli enerji kaynaklarımızı artıralım. Bu tartışmaları yapacağımıza, ülkenin ithal enerji kaynağından kurtulmasını sağlayacak yeni gelişmeleri birlikte değerlendirelim ve işi keyfiyetle yapmayalım. Keyfiyetle devlet yönetilmez arkadaşlar. “Başkan çağırdı” demiştim ya, Müsteşar Yardımcısıyla; konuştuk, “Önergelerinizi bildirin.” dedim, lütfedip bana önergeler konusundaki düşüncelerini bile iletmediler, “Biz katılmıyoruz.” bile demediler, yeni örneklerini bile vermediler. Bu anlayış tekdüze anlayıştır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, bütünlüğü, sağduyuyu temsil ediyoruz. Bu nedenle, bu tür uygulamalara da, bu tür keyfiyet kanunlarına da sonuna kadar karşı çıkıyoruz. Bu hâliyle çıkacaksa hiç çıkmasın.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız, Hükûmet adına.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; yenilenebilir enerji kaynaklarıyla alakalı verilen kanun teklifi üzerinde Hükûmetimiz adına söz almış bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bir kere, öncelikle, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla alakalı kanunun tarafımızdan çekilmesi söz konusu değildir. Ancak, bir konu üzerinde mutabık kalmamız lazım. Biz istiyoruz ki özellikle ülkenin menfaatlerini yakinen ilgilendiren rüzgâr, güneş, jeotermal, biyokütle gibi hepimizin mutabık kaldığı konuda hep beraber mutabakatla çıkartalım, bütün grubu bulunan partilerle beraber bir mutabakat içerisinde çıkartalım, ama temel kavramlar üzerinde mutlaka mutabık kalmamız lazım. Bunun üzerinde mutabık kalmadan da herhâlde genel bir konsensüs sağlama imkânımız olmayacak. Nedir o? Şimdi, konuşmacı arkadaşları dikkatle dinledim, “Vatandaşımızın lehine ucuz elektrik elde etmemiz lazımdır.” dediler, çok doğru ama “Her tarafı güneş yapmamız lazım.” dediler. Değerli arkadaşlar, bu cümlenin her ikisini beraber açtığınızda aynı sonucu doğurmaz. Biz istersek sevelim ister sevmeyelim güneş enerjisi şu anda bulunan enerji kaynakları içerisinde, şu anki malzeme bilimi çerçevesindeki en yüksek, pahalı enerji kaynağıdır. Tamam, yani, Allah’ın güneşi bizim ülkemizde her zaman var ama buradan elde edilecek getiriler kime gidecek? Bizim ülkemizin insanına gidecekse hep beraber bunu yapmamız lazım.

Bakın, şimdi size çok somut bir örnek vereceğim, bu kaynak nereye gidiyor? Ben, altını kalın çizgilerle çizerek diyorum ki, güneş enerjisini de, rüzgârı da, hidro kaynakları da, biyokütleyi de, hepsini bizim kazandırmamız lazım ülkemize. Temel stratejimizin içerisinde biz açıkça beyan etmişiz, “Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100’üncü yıldönümü olan 2023 yılında yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının her birinin mutlaka hizmete alınması lazım.” demişiz, üzerinde tartışma doğurmaksızın. Peki, bunu hangi şartlarda devreye alacağız?

Almanya’nın en büyük güneş yatırımcılarından bir firma geldi, dediler ki: “Biz Türkiye’ye güneş kurmak istiyoruz.” “Hayhay, tabii... Biz de yatırımcının gelmesini isteriz.” “Finans?” “Finansman bizde var.” dediler. “Çok güzel. Ne kadarlık yatırım yapmayı düşünüyorsunuz?” dedik “3 milyar euro civarında yatırım yapabiliriz.” dediler. “O da çok güzel. Hangi fiyattan satmayı düşünüyorsunuz?” dedik “28 euro sentten.” dediler. “Bir dakika, bunu nereden belirlediniz?” dedim, “Biz Almanya’da 28 euro sentten satıyoruz.” dediler. “O zaman satmaya devam edin.” dedim ben. “Ve pazarımızı genişletmek istiyoruz.” dediler. “O zaman buyurun, ama hangi fiyatlarla?”

Ben kendilerine özel sektörden gelen birisi olarak, masanın diğer tarafında bulunmuş birisi olarak dedim ki: “Almanya’da kaç saat güneş var?” “Ortalama 800 saat, bir yılda 8.640 saat var.” “Türkiye’de kaç saat güneş var?” “1.800 ila 2.200 saat civarında.” “Peki, o zaman siz Almanya’da kurduğunuz tesisleri bir yılda 800 saat faydalanmak kaydıyla kaç yılda amorti ediyorsunuz?” “Ortalama yedi ila sekiz yılda.” dediler. “Peki, Türkiye’de ışınım daha fazla. Aynı fiyattan satarsanız Türkiye’de üç buçuk ila dört yılda amorti etmez misiniz?” Birbirine baktılar. “Kusura bakmayın arkadaş, o zaman siz Almanya’da kazandığınız paranın aynısını 2,5 katıyla beraber Türkiye’de kazanmak istiyorsanız aynı fiyata satmamalısınız.” dedim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Diyarbakır Güneşevi Projesi var örnek.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Şimdi, bu güneş enerjisini Diyarbakır’da da yapacağız, Mardin’de de yapacağız, İzmir’de de yapacağız, Karaman’da da yapacağız ama arkadaşlar, hangi fiyatla yapacağız? Ben, size, şimdi, 13 milyar euroluk yatırım getireyim; verelim 28 euro sentten getirelim, sonu da yok.

Arkadaşlar, biz bir yandan vatandaşımıza, sanayicimize ucuz elektrik getirmeyle alakalı işlemleri yapacağız, bir yandan da bu üretim kaynaklarını artıracağız. Bunun makul noktası nedir? Eğer biz makul şartlarda vermezsek özel sektöre kârı, hiç kusura bakmayın sermaye transferi yapmış oluruz. Eğer makulün daha altında bir şartta verirsek özel sektörü yaşatamaz hâle geliriz. Bunun, ikisinin arasındaki denge nedir? Soru bu.

Ve ben öyle dedikten sonra “Haklısınız. Siz bir fiyat verin.” dediler. Ben dedim ki: “Siz hele bir 14 euro sente deyin de yarı fiyatına, ondan sonraki kısmıyla alakalı pazarlık yapalım.” “Evet.” dediler. “Ben bu aynı hesabı ve sizin Almanya’daki kazanacağınız iç kârlılıkla (IRR) beraber aynı hesabı çıkarttığımda ben size 10 euro sent civarında vermem lazım.” dedim. “10 euro sent verirseniz biz Almanya’da yatırım yaparız.” dediler. “Ee, buyurun Almanya’da yatırım yapın o zaman.” dedim. Ama ben size şimdi daha farklı bir şey söyleyeceğim. Financial Times’ın dört gün önce yayınladığı bir yazı var. Bu yazıda, değerli arkadaşlar, diyor ki, İspanya’dan, Portekiz’den bahsettik: ”Bugün rüzgâr ve güneşle alakalı her ülke ortaya koyduğu politikaları gözden geçiriyor.” Niçin biz Amerika’yı tekrar keşfediyoruz? O yaşanmış hataları, eksiklikleri, üretimi artırmak adına yapılan bu tür girişimleri tekrar aynı yoldan biz de geçelim. Kestirmeden okuyoruz, izliyoruz, bakıyoruz ve Türkiye’de bu hataların tekrar yaşanmaması adına bir politika çiziyoruz.

Bakın, arkadaşlar, geçen yıl bunu yapmış olsaydık 28 euro sentten anlaşma yapılmış olacaktı. Kusura bakmayın. Hep beraber bütün gruplar olarak da buna “evet” dedik. Şimdi, Portekiz ne yapmış, İspanya ne yapmış?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Portekiz gibi yapın, her aileye 3 bin dolar kredi verin faizsiz.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Bakın, aynen oradan örnek veriyorum, taze bir yazıdır, bayat bir yazı değildir, bir hafta öncesinin yazısı: “Son iki yılda düşük toptan satış fiyatlarıyla birlikte finansman yetersizliği ve regülasyondaki belirsizlikler yüzünden bu sektördeki yatırım hızlıca düşmüş ve şirketler planlarını tekrar gözden geçirmek zorunda kalmışlardır.” Anlatıyor, bazı rakamlar veriyor, o rakamlara boğmayacağım. “3.500 megatvatlık PV kapasitesinin çoğu, yeni santraller için tarife garantisi kesilmeden önce, yani Ekim 2008 tarihinden önce kurulmuştur. Bu kesintiler artı finansman krizi, kapasite kotası ve fiyatlama rejimlerindeki belirsizlik, sektöre yeni yapılacak yatırımları frenlemektedir.”

Devam ediyor: “Var olan PV tesislerinin, fotovoltaiklerin -yani güneşin- yatırımcılara, hükûmetin, prim tarifesinde yükselen günlük üretim saatlerini geriye dönük olarak sınırlandırarak, yani yaptığı bir kısım işlemlerden tekrar vazgeçmeye çalışarak fiyatları düşürme planının başarısız biçimde muhalefet edildiğini görüyoruz.” diyor.

Değerli arkadaşlar, 26 Aralıkta Almanya’da bir olay yaşandı. Ben, tekrar tekrar araya bu cümleyi alarak söylüyorum: Bizler, biraz sonra açıklayacağım rakamlarla beraber, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının önünü sonuna kadar açmamız lazım ama makul fiyatlarla beraber açmamız lazım, makul fiyatın tarifini yaptım. Almanya’da 24 ile 26 Aralıkta bir olay yaşandı, 6 bin megavat civarında rüzgâr santralinin 90 sentle alınma garantisi vardı, böyle bir garanti vermişti rüzgârların teşviki için. Güzel bir şey rüzgârların teşviki. “Öncelikle bunların alınması lazım.” dendi ve Paskalya’ya denk geldi. Meteorolojik veriler bir gün önceden tespit etti, yarın büyük bir ihtimalle 6 bin megavat civarında rüzgâr yapılması lazım diye. Ben gittim bizzat bunun merkezinde araştırdım ve rakamları aldım. 6 bin megavatı kime satacaklar? 90 sentten aldılar. Sanayici dedi ki: “Ben çalışmıyorum, yarın tatil var.” Konut dedi ki: “Ben sınırlı oranda kullanacağım.” “50 sente veriyorum.” dedi 90’a aldığını, alan yok. 30, 20, 10…”Sıfır sente veriyorum.” dedi, alan yok. Ama satması lazım, alması zorunlu. Rüzgârdan elde edilen enerjiyi kullanan sanayiciye 20 euro sent üzerinde para verdiler o gün kullan diye. “Ne kadarla kapattınız o gün?” dedim, “50 milyon euro eksiyle kapattık.” dediler.

Değerli arkadaşlar, ben bu parayı kime tahvil edeceğim, kime tekrar döndüreceğim ben bunu? Vatandaşa döndüreceğim değil mi? Kusura bakmayın, o zaman ben dikkatli davranmak zorundayım, hangi fiyatla, nasıl satılacağını yine aynı gerekçelerle ortaya koymak zorundayım. Yani, rüzgâra vereceğimiz fiyatın yatırımları önlemeyici ama fahiş kârlar vermeyici bir noktada olması lazım. Bu söylediğim makul bir şey değil mi benim? Aynı şekilde güneş için söylüyorum. Güneşin önündeki yatırımları aşmamız lazım, engelleri kaldırmamız lazım ama dünyadaki gelişmeleri izleyerek.

Bakın, geçen yıl bu anlaşmayı yapmış olsaydık 28 euro sent, şimdi bana geldi iki tane firma, biri Amerika’dan, biri Avrupa’dan, “10 euro sentler üzeriden tekrar konuşabiliriz.” dedim. Malzeme bilimi çok hızlı ilerliyor.

Bakın, dikkatinizi çekiyorum, 100 megavatlık şu anda istemediğimiz ve ithal kaynaklar olarak gördüğümüz doğal gazın kurulmasıyla 100 megavatlık güneşin kurulması arasında üretim gücü açısından yaklaşık 4,5 katı kadar fark var. Biz bir yandan diyoruz ki, doğal gazla alakalı kaynakları azaltalım çünkü bu ithal, bir yandan arama faaliyetlerine devam edelim, ithal kaynakları yerli kaynaklar hâline getirelim.

En son geldiğimiz noktada özel sektöre de söyleyecek üç beş cümlem var. Bakın, bugün itibarıyla, 4 Kasım 2010 tarihi itibarıyla bizden başvurusu, inceleme değerlemesi uygun bulunanları, lisans verilenleri dâhil, Türkiye'nin kurulu gücünün yaklaşık 45 bin, 46 bin megavatlar civarında olduğunu, 48 bin megavatlar civarında olduğunu -ki bu yıl içerisinde yaklaşık 3.500 megavat devreye alıyoruz- düşünürsek 121.727 megavatlık bu dediğim tanımlara uyan müracaat var. Yani başvuruda bulunanlar, inceleme ve değerlemede bulunanlar, uygun bulunanlar ve lisans verilenlerin toplamı 121 bin yani Türkiye’nin kurulu gücünün yaklaşık 2,5 katı. O zaman, bizim zaman zaman madencilikte, zaman zaman da petrolde söylediğimiz ve sıkça da rüzgârda söylediğimiz gayriciddi yatırımcıların -lütfen tabirimi mazur görün- aradan çekilmesi lazım. Ben çünkü bunlarla alakalı altı bin tane, TEİAŞ bağlantı görüşü vermişim yani bunlar yatırım yapacak diye. Yatırım yapmayacak olanlar lütfen bizi meşgul etmesinler, sektörü de meşgul etmesinler, özel sektöre mesajım bu. Para kazanmayı istemeleri normaldir, doğru bir istektir ama makul oranlarda yapılması lazım.

Bir sanayicimiz bunun fiyatının artırılmasını isterken -aynı sanayi odasında bir toplantıya katıldık- hemen yanı başında oturan diyor ki: “Yüksek fiyat bunlar.”

“Değerli arkadaşlar, sanayi odasının meclis toplantısına geldim ben buraya. Şurada bir oylama yapılsa yarısı yükseltilmesini isteyecek, yarısı düşürülmesini isteyecek.” dedim.

Elektrik dediğimiz kalem öyle bir kalem ki, her zaman tüketici tarafından pahalı bulunmuş ve her zaman üretici tarafından da ucuz bulunmuş bir metadır. O yüzden bizler bunun önlemini almamız lazım.

TACİDAR SEYHAN (Adana) – Nükleerde düşüyor Sayın Bakan.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Ben o konuya girmeyecektim ama mademki “nükleer” dediniz, o konuya giriyorum.

Dün özellikle nükleerin barışçıl amaçlarla kullanılmasına ve aynı zamanda, bir güvenlik içerisinde kullanılmasına dair uluslararası anlaşmalar imzalandı, hepinize teşekkür ediyorum ama orada bazı yanlış bilgiler verildi. Türkiye’nin nükleer güç santralleriyle alakalı yaptığı anlaşmalar için burada yakıt zenginleştirilmesiyle alakalı bir talebin olduğu söylendi, bir girişimin olduğu söylendi.

Değerli arkadaşlar, bizim, uranyumun zenginleştirilmesi gibi, hele hele son derece popüler olan ve Türkiye’nin tarafı olmadığı bir noktada böyle bir tartışmanın içerisine çekilmiş olmasını ben manidar buluyorum, doğru bulmuyorum. Bir arkadaşımız kalkıp diyebiliyor ki: “Bakan oradaki bir genel müdürle oturdu imzaya.” Arkadaşlar, tam tersi, ben, Rusya Federasyonu’nun Başbakan Yardımcısı ve kendi Karma Ekonomik Komisyon Eş Başkanım olan Sayın Seçin’le beraber biz imzalaştık. Bir anlaşmayı da Enerji Bakanı Sayın Şmatko’yla beraber yaptık. Şimdi, bunlarla biz ne yapmak istiyoruz? Eğer siz bir mütekabiliyet, bir denklik açısından bahsediyorsanız, kusura bakmayın, o zaman benim karşımda da Başbakan Yardımcısının sizin dediğinizi söylemesi lazım yani “Ben Enerji Bakanıyla imzalamam, ben Başbakan Yardımcısıyla imzalarım.” demesi lazım. O yüzden, değerli arkadaşlar, biz işin olmasına dikkat ediyoruz ve yine KEK eş başkanları olarak bu çalışmayı, sayın başbakanların bize gösterdiği hedef doğrultusunda biz bu anlaşmaları imzaladık.

O açıdan, ben bunların detaylarına çok girmek istemedim ama “nükleer” dediğiniz için söylüyorum: Nükleer bugün, kırk yıl önceki nükleer alışkanlıklarından çok farklıdır. Aynen, güvenliğe harcanan para nükleerin kendisine harcanan para kadardır, neredeyse o miktarlardadır ve açıkça söylüyorum: Güney Kore’yle 11 Kasıma kadar da eğer Türkiye'nin öne sürdüğü şartlarda ve uygun gördüğümüz şartlarda o noktaya gelemiyorsak biz bu anlaşmayı yapmayız; uygun noktaya geliyorsak bu anlaşmayı yaparız. Bütün bu müzakereler bizim, nükleer güç santrallerinin kurulumuyla alakalı kararlılığımızı etkilemez. Biz, aynı zamanda, bütün enerji kaynaklarının harekete geçirilmesini istiyoruz. Bunların içerisinde -tekraren söylüyorum- yerli kömürümüz var, su kaynaklarımız var, güneşimiz var, jeotermalimiz var, biyokütlemiz var, çöp var, katı yakıtlar var, bitkiler var; her birisinin nükleer güç santralleriyle beraber Türkiye'nin büyüyen, değişen ve gelişen yüzüne yani beyniyle beraber büyüyen Türkiye'ye hitap edecek şekilde bir arz güvenliğini sağlamış olması lazım.

Ben, değerli arkadaşlar, şunu hiçbir zaman söyleyemem Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin bir bakanı olarak, hele hele Enerji Bakanı olarak: Arkadaşlar, biz… Hele hele sivil toplum örgütlerimizin içlerinde çok samimi çalışanları var, yeşili korumada, turizmi korumada, kültür varlıklarını, tabiat varlıklarını korumada son derece samimi davranan sivil toplum örgütlerimiz var ama kusura bakmazsanız, manipülatif davrananlar da var, bunları ayırt etmemiz lazım.

Ben şimdi soruyorum, Niğde’de bir gösteri yapılıyor, Sayın Valimize soruyorum, “Kim yaptı bu gösterileri Sayın Valim?” “Efendim, İzmir’den gelen, İstanbul’dan gelen arkadaşlar yaptı.” “Yöre halkımız yok muydu?” “Yöre halkımız da vardı ama çok azdı.” Peki, Rize’de soruyorum, “Kim yaptı?” “E dışarıdan geldiler.“ Değerli arkadaşlar, ben bu ülkenin bütün kaynaklarını kullanmak durumundayım ama şartlarına uygun kullanmak zorundayım. Şöyle bir eleştiriyi kabul ederim: Bir kısım müteahhitlerin içlerinde çok vahşice, çok hoyratça iş yaptığını gördük, bunların yapmasına biz de karşıyız ama kusura bakmayın, bu ülkenin çevre şartlarını, ekolojik şartlarını, yeşilini, suyunu, tabiat varlıklarını, kültür varlıklarını, medeniyetin kalıntılarının her birisini korumak bizlere düşüyor. Bizler bakanlarımızla beraber bir tarafından çekiştiren, diğer tarafından da başka bir varlığın çekiştirdiği bir yapıda değiliz. Bizler her birisini rahatlıkla koruyabilecek durumdayız. Önceki konuşmamda da bahsettim, ilkokulda bize öğretilirdi, Türkiye’nin üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanlarla kaplı diye, neyse dört tarafındaki düşmanların hepsiyle dost hâldeyiz ama üç tarafı denizlerle kaplı yerde, kusura bakmayın, 8.484 kilometre kıyı şeridimiz var, 46 tane yatırım müracaatımız var, 46’sına da itiraz var! Ben bunu kabullenemem arkadaş, ben bunu doğru da bulmam. Her birisiyle alakalı itiraz geliyorsa, bunların her birinin gerekçesinin teknik olmadığı kanaatindeyim. Bu işte başka bir iş var derim.

Şimdi, deniyor ki, “Yeşilin yanında siz bunları bozuyorsunuz.” Hiç suyun geçip de yeşil yapmadığı yer gördünüz mü? Su gittiği yeri yeşil yapar. Dünyadaki bütün barajlar, hidroelektrik santraller yeşille beraberdir. Bunlar birbirine düşman olgular değil ki, birbirinin yanı başında dost olgular. O açıdan, değerli arkadaşlar, biz yenilenebilir enerji kaynaklarını sonuna kadar destekliyoruz. Bu kanunun çıkması için de bakın aylardan beri uğraşıyoruz. Önergeler konusunda dinamik olmamız lazım. Önergeler, sabit ve donuk kâğıtlar değillerdir. Sizin getireceğiniz bir önergeyi tabii ki biz olgunlukla karşılarız, doğru yapmaya hepimiz mecburuz ve hep beraber doğru yapalım.

Ben, bütün bu duygu ve düşüncelerle…

OKTAY VURAL (İzmir) – Siz kimsiniz? Meclisin iradesinin üzerinde misiniz?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Ben Meclisin iradesinin üzerinde değilim arkadaşlar.

OKTAY VURAL (İzmir) – Milletvekilleri kabul ederse “Siz, biz…” Böyle bir ifade olur mu Sayın Başkan? Sayın Bakan Meclis iradesini “Siz, biz” diye… Allah Allah! Amirimiz misiniz siz?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Yanlış anlamamanız için söylüyorum, benim iradem Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun iradesinin üzerinde değildir, tam tersidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OKTAY VURAL (İzmir) – Meclis ne diyorsa onu yapacaksınız.

BAŞKAN – Sayın Vural, düzeltiyor.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – O yüzden, siz bir önerge getiriyorsanız, sizden kastım, muhalefet partisi olarak getiriyorsanız ve bu doğru bir şeyse bunun mutlaka geçerli olması lazım ve yürürlükte olması lazım. Siz bana bunları üç ay önce getirmediniz diye ben onu almamam lazım. O yüzden dinamik düşünelim, ülkemizin yararına düşünelim. Ben bunları fazlasıyla anlattığım kanaatindeyim.

Bütün bu duygu ve düşüncelerle, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının desteklendiği, önünün açıldığı ve enerji portföyünde daha büyük paylara sahip olduğu ülke olmasını temenni ediyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Son söz milletvekilinindir kuralı gereği Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç.

Buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ilgili olarak bazı milletvekillerinin verdiği kanun teklifinin tümü üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.

Evvela, bu Hükûmet ciddi bir hükûmetse, bu kadar çok önemli bir kanunun bazı milletvekillerinin teklifiyle gelmemesi lazım, bir hükûmet tasarısı olması lazım. Dolayısıyla, biliyorsunuz, hükûmet tasarısı olunca çeşitli kuruluşlardan bilgi alınıyor. Bu kanunun hazırlanmasında çok değişik devlet dairelerinden bilgi alınıyor, mütalaa soruluyor, dolayısıyla bunları da baypas etmek için, daha ziyade birtakım yandaş şirketleri, yandaş müteahhitleri büyük kazançlar sağlamak için… E nasıl olsa burada getirip bir teklif veriliyor.

Şimdi, biz bu Hükûmetin sicilini iyi biliyoruz. Bakın, geçen gün nükleer enerji santraliyle ilgili burada bir anlaşma geçirdiniz. Bu anlaşmayı kimin için getirdiniz? Çalık-ENI Grubuna yardım etmek için getirdiniz. Çalık-ENI Grubunun kime ait olduğunu, Tayyip Bey’in yakını olduğunu bilmiyor muyuz? Ondan sonra, bu Akkuyu Nükleer Santrali, daha önce 21,16 sent üzerinde size teklif verdi, siz kabul ettiniz. Danıştaya gitti, “Bu, serbest piyasa fiyatının 3 katıdır.” dedi, Danıştay iptal etti. Danıştay iptal edince Tayyip Bey dedi ki: “Bu yargı benim ciğerimi kanatıyor. Bu yargı benim ayağımın bağı oluyor.” dedi. E niye kanatıyor yargı Tayyip Bey’in ciğerini? Çünkü Tayyip Bey’in tasarladığı paralar, devletin paraları, vatandaşın paraları Tayyip Bey’in yakınlarının keselerine akmadığı için, kasalarına akmadığı için, yargı buna engel olduğu için, dolayısıyla ciğer kanıyor. Vah vah, ne ciğerler kanıyormuş!

Şimdi, değerli arkadaşlarım, elbette ki bu Parlamento, Türkiye'nin menfaatlerini koruyarak… Türkiye’de vatandaşın hava ve su gibi kullandığı elektriğin en iyi fiyatlarla sağlanması, en ucuz fiyatlarla sağlanması hepimizin arzusudur ama özellikle siyasi iktidar bu halkın ekmek ve su kadar, hava kadar doğal ihtiyacı olan bir maddesini, elektrik gibi temel maddeyi fiyatlandırırken, üretime giderken, yatırım yaparken birtakım yandaş kurumların menfaatlerini ön plana çıkarırsa işte buna elbette ki muhalefet çıkıp karşı çıkacak. Peki, niye getirdin ondan sonra nükleer enerjinin anlaşmasını Parlamentodan geçirdin? Çünkü orada yapacağın suistimale Parlamentoyu ortak etmek için yaptın. Bunu, burada defalarca söyledik, anlaşmayı geri çekmediniz. Şimdi, ne yapacaksınız yarına? “Yahu, efendim, Türkiye ile Rusya arasında nükleer enerji anlaşmasını yaptık, Meclisten geçirdik arkadaşlar. Meclisin kanununu uygulamayacak mıyız? Meclisin kanununu uygulamayınca suçlu olacağız.” diyeceksiniz. Biz, daha önce bunları gördük. Arkadaşlar, bunu buradan da ikaz ettik, söylemediniz.

Şimdi, Seydişehir tesislerini, getirdiniz, bir yakınınıza sıfır değerle verdiniz. Yani öyle bir fiyatla verdiniz ki o özelleştirme yapıldığı tarihte depolardaki mevcut malzemenin değerini bile almadınız. Kime verdiğinizi biliyoruz. Kimin adamı olduğunu biliyoruz. Tayyip Bey’in hemşehrisi olduğunu da biliyoruz. Bir de ona Oymapınar Barajı’nı getirdiniz verdiniz. Şimdi, getiriyorsunuz ona Oymapınar Barajı’nı da… Ayrıca da elektrik üretip dışarıya satacaksınız, şimdi önergeyi vereceksiniz burada. Yahu, arkadaşlar, bu Meclis, birtakım AKP yandaşlarının özel getirdikleri keyfî kanunlarla kendilerine özel kazanç kaynağı sağlayan bir kurum mudur? Bu Meclis, Türkiye Cumhuriyeti devletinin menfaatini, vatandaşların menfaatini korumak için buraya gelmiş, toplanmış ve göreve başlarken de bunun üzerine yemin etmiş arkadaşlar. İşte, milletvekili yemini ortada. Bunları siz bir tarafa koyuyorsunuz, çıkıp çok genel, konuya hiç değinmeden, konuyu başka noktalara saptırmak suretiyle, burada hiç konuyla ilgisi olmayan, esas, can alıcı noktaları başka tarafa çekmek suretiyle birtakım… Tamam, yenilenebilir enerji kaynaklarına ülkenin ihtiyacı var. Ülkenin o kadar rüzgârı var, ülkenin o kadar güneşi var, ülkenin o kadar su kaynakları var, onları en rantabl şekilde kullanmak suretiyle pekâlâ bunları yapabiliriz ama şimdi, ne yaptınız? Bir su kullanma hakkını getirdiniz, herkes gitti, birtakım suların kullanma hakkını aldı, milyon dolarlar kazanıyorlar arkadaşlar, milyon dolarlar. Getirmiş, efendime söyleyeyim, birtakım şeylerle… Yahu, bir kanun çıkarırken, tabii, bu kanunları çıkarırken bu kanunlardan birtakım art niyetli insanların, birtakım vurguncu insanların yararlanmaması için de tedbir almak lazım, almıyorsunuz ki.

Şimdi, onu bir tarafa bırakıyorsunuz, Türkiye'nin en doğal kaynaklarını, en güzel vadilerini yok etmek için âdeta yarışıyorsunuz. Bakın, mesela Munzur Nehri -benim ilimin içinde- gerçekten dünya harikası bir vadi, bir Pülümür Vadisi var, bir Ovacık Vadisi var, burası dünyanın en nadide vadilerinden birisi. Buralarda kaç tane baraj ve hidroelektrik santrali yapma kararını aldınız, şimdi soru soracağım, bize açıklayacaksınız. Munzur Millî Parkı var. Munzur Millî Parkı’nın çevresel etüt planı yapılmadan hiçbir tesis yapılamaz, Milli Parklar Kanunu’nun temel ilkesidir bu ama siz, Munzur Vadisi uzun devre gelişme planları yapıldı fakat bugüne kadar tasdik etmiyorsunuz. Buna rağmen, orada baraj ve hidroelektrik tesisleri yapmaya çalışıyorsunuz. Yahu, bir hukuk devletinde eğer bir hükûmet hukuk devleti kurallarına uyuyorsa, bu kanunlar yürürlükteyse, bu kanunları, efendime söyleyeyim, bu Hükûmet ezip de suyunu içmek için mi çıkardı? Bu kanunları uygulamak için çıkardı, niye uygulamıyorsunuz? Munzur Vadisi uzun devre geliştirme planını bugüne kadar niye onaylamadınız? Bu planı onayladığınız zaman zaten orada hiçbir baraj da yapmayacaksınız, HES de yapmayacaksınız. Yani oralarda insanları öyle zor duruma sokuyorsunuz ki, geçenlerde işte biliyorsunuz böyle, birtakım, orada bir iki tane tesis yapıldı, işte, gittiler, yaktılar. Yani insanların, tabii ki biz yakmasını tasvip etmiyoruz ama o bölge insanının duygularını eğer kale almazsanız, insanlar bakacaklar ki ortada Hükûmet yok, kanun da yok, e ne yapalım? İhkakı hakka gidiyorlar. Siz bu milleti bu duruma getirdiniz.

O bakımdan, mesela Rize’de, geçen gün, vatandaşım… Rize’deki İkizdere Vadisi. Yani arkadaşlar, bazı vadiler, bazı tabiat varlıkları, oradaki bitki örtüsü, o kadar iyi korunması lazım ki orada üç beş kuruşluk para için veya büyük paralar için de olsa o güzellikler yok edilemez. İşte, Rize’nin İkizdere Vadisi’nde yaptığınız bu. Orası sit alanı ilan edildi. E şimdi, orada sit alanından çıkarmak için yeni bir kanun getirdiniz. Kimin için getirdiniz? İki üç tane veya beş on tane, büyük para kazanacak müteahhitleri zengin etmek için getirdiniz. Yahu, böyle bir şey olur mu arkadaşlar! Devletin temel kaynakları, güzellikleri, güzel vadileri, üç beş kişiye para kazandırmak için bu hâle getirilebilir mi!

Şimdi, Munzur Vadisi’nde yapılan Konaktepe’yle ilgili, Danıştay yürütmenin durdurulması kararını verdi. Şimdi, diyorsunuz ki: “Efendim, yargı bizim ciğerimizi kanatıyor.” Yahu, yargı niye sizin ciğerinizi kanatsın, sizin çıkardığınız kanunlara uygun işlem yap diyor yargı. Diyor ki: “Kardeşim, sen burada, Munzur Vadisi uzun devreli geliştirme planını tasdik etmemişsin, yapmamışsın. Ayrıca, millî parklar çevresel etüt planlarını yapmadan burada herhangi bir yapı yapamazsın.” Sen, bunları yapmadan yapıyorsun. E ne olacak? Hukuk devletinde Danıştay da tabii gidip bunları araştırıyor arkadaşlar. Diyor ki: “Arkadaş, sen hukuk devletisin, işte buyur, çıkardığın mevzuat burada, sen bu mevzuatı bir yana bırakıyorsun, ona göre, aksine iş yapıyorsun.”

O bakımdan, bunların hepsi, üzerinde durulması gereken şeylerdir. Bunlar, esas hukuku… Birtakım, devletin kaynaklarını kullanırken hukuk kurallarına riayet etmek lazım. Hukuk kurallarına riayet etmeden “Efendim, ben yaptım, oldu.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.

KAMER GENÇ (Devamla) – Bu itibarla, sayın milletvekilleri, burada yapılan konuşmalar özellikle Hükûmet kanadı tarafından yapılan konuşmalar gerçekleri ifade etmiyor, insanları kandırmaya yönelik şeyler.

Mesela, bu arada, tabii, Tunceli Barosu avukatlarından Barış Yıldırım diye bir arkadaşımız var. Gerçekten, bu konuda çok ciddi ve onurlu bir mücadele verdi ve bu Konaktepe, Munzur Vadisi’nde yapılan birçok barajın da iptali için Danıştaya dava açtı ve Danıştay yürütmenin durdurulması kararını verdi.

Mesela, yine Munzur Vadisi’nde Mercan Hidroelektrik Santrali 1985’te yapılmış ve 2003’ten itibaren de enerji üretiyor ama bu, millî parklara aykırı olarak yapılan bir hidroelektrik santrali. Bunu Çevre Bakanlığı da kabul ediyor ama bir yandan kanun bir tarafa itilerek yapılan bu vadideki bir hidroelektrik santrali bugün elektrik üretiyor. O bakımdan, yani bu kanunlar uygulamak için eğer çıkarılmışsa önce bu kanunları uygulayacağız, sonra milletin menfaatini koruyacağız.

Saygılar sunuyorum.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkanım, İç Tüzük 60’a göre kısa bir açıklama yapmak için yerimden söz talep ediyorum.

BAŞKAN – Şimdi, önce Sayın Bakan “Hükûmete sataşma var.” dediği için kendisine sataşmadan dolayı söz vereceğim. Ondan sonra size de söz vereyim.

Üç dakika süre veriyorum.

Bizim usulümüz, Sayın Bakan, üç dakikaya bir dakika artırmak değildir. Yeni bir sataşmaya mahal vermeden konuşun.

Buyurun.

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Hükûmete sataşması nedeniyle konuşması

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bir kere, elimizde şu ana kadar 121.727 megavatlık müracaata… 2.441 tane firma var müracaat eden. Bu firmaların yaklaşık 2 bin küsur tane -onların net rakamını şu anda çıkaramadım- ortağı ve sahibi vardır en az. Yani siz şimdi şunu mu demek istiyorsunuz: “Başbakanımızın hemşehrisi olan Rizelileri buradan ayıklayalım ve geri kalanlara projeleri verelim.” Yani bunu mu demek istiyorsunuz?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, sit alanından niye çıkarıyorsunuz?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Şimdi, diyorsunuz ki: “Bir kişi var, Başbakanın da hemşehrisi, ona da peşkeş çektiniz.”

Değerli arkadaşlar, biz burada ciddi bir mesele konuşuyoruz. Böyle spekülatif konuşmalarla…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Seydişehir Alüminyum kime verildi?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Ya, Seydişehir dediğin işi sen biliyor musun kardeşim bir kere ya?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Biliyorum.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – 1960 yılından bu tarafa sürekli zarar etmiş ve en son, yaklaşık 160 milyon, 180 milyon TL’lik zarar devrederek… On iki tane firmanın katıldığı bir ihale yapılmış ve altı tanesi fiyat tekliflerini vermeye devam etmişler. Şu ana kadar, kurulduğundan bu tarafa kâr edememiş bir kurumdan bahsediyorsun ve hiçbir işçinin çıkarılmaması kaydıyla ve yeni yatırım yapılmak kaydıyla yapılmış.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Seydişehir 4,5 milyar dolar ya; 4,5 milyar dolarlık tesisleri var orada.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Bunu siz Konya milletvekillerine, Seydişehir’den gelen arkadaşlara bir sorun bakalım, “Bunun sosyal tarafı nedir?” diye bir sorun.

Şimdi, bakın, bizim objektif olmamız lazım. Sen kalkıp da İtalyanları, Amerikalıları… Böyle, Sayın Başbakanımızın gece gündüz demeden çalışan bir yapısına leke kondurmaya kalkarsan, buna ben itiraz ederim arkadaş! Böyle bir şey olmaz!

KAMER GENÇ (Tunceli) – İtiraz edeceğine doğru şeyler yap!

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Biz burada ciddi bir mesele konuşuyoruz. Biz “Ülkenin kalkınması için ülkenin kaynaklarını nasıl harekete geçirebiliriz?” diye, bunu konuşuyoruz. Varsa burada bir katkın, bunu söyleyeceksin.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Oymapınar Barajı’nı niye verdiniz?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Şu anda güneşle alakalı ettiğiniz teklif, bir kısım arkadaşlar vasıtasıyla ettiğiniz teklif, nükleer güç santralleriyle alakalı anlaştığımız fiyatın üzerinde. Bunun farkında mısın sen? 12,35 doların üzerinde. O yüzden bizler, burada ülkenin kalkınmasına katkı koyacak fikirleri bekliyoruz. Bu tür, kafa bulandırmaya, zihinleri karıştırmaya dönük yapıları biz bunun dışında sayıyoruz. Bizim, hukukun verdiği kararlarla alakalı saygın duruşumuz ortadadır.

İzmir Aliağa’da ÇED’le alakalı rapor için yürütmeyi durdurma verdi, ilgili yönetmeliklerin düzenlenmesini istedim ÇED’i olmayanın yatırıma başlayamayacağına dair. Biz bu şekilde davranıyoruz. Biz, hukuka rağmen değil, hukuk içerisinde bunları yapıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Ben, bütün bu duygu ve düşüncelerle, son derece ciddi yaptığımız işe katkı beklediğimiz kanaatiyle görüşlerimi sundum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Kılıç…

2.- Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Başbakana ve Hükûmete sataşması nedeniyle konuşması

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Az evvel konuşan milletvekili, bilgi ve fikir içermeyen, rasyonel olmayan, gerçekçilikten tamamen uzak bir yaklaşım içerisinde, âdeti ve alışkanlığı olduğu çerçeve içerisinde Sayın Başbakana ve Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine ölçüsüz saldırılarda, kabul edilmesi mümkün olmayan hakaretlerde bulunmuştur. Öncelikle kendisinin bu tavrının, Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsüne yakışmadığını ifade ediyorum.

Saygıdeğer Başkanım, Samsun-Ceyhan petrol boru hattının Çalık-ENI Grubuna verilmesinden bahsetmiştir. O projenin Çalık-ENI Grubuna verilmesi kararının altında eski Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer’in imzası vardır.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Olabilir.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Eğer bir bilgisi varsa bu kürsüye bir iddiayı getiren -enerji işlerinde bir yolsuzluk iddiası varsa- belgesini ortaya koymak zorundadır. Belgesini ortaya koyan, Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmakla mükelleftir. Bunu yapmayanı müfteri ilan etmek boynumuzun borcudur. Bunu ortaya koyuyorum, bir.

Bir diğer konu: Türkiye’de bu yasal düzenlemelerle birlikte yapılmak istenen şey enerji sektörünü bir nizama kavuşturmaktır. Alternatif kaynaklara yönelmenin, bu ülkenin millî çıkarlarına aykırı bir boyutu söz konusu değildir. Bizler milletvekilleri olarak burada, elinde lisans bulunduran ve bunun ticaretini yapan çantacıların değil Türk milletinin millî menfaatlerinin takipçisi olmakla mükellefiz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, efendim, sataşmadan dolayı söz istiyorum.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, bir sataşma söz konusu değil.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim ne demek? Sen mi karar vereceksin buna?

SUAT KILIÇ (Samsun) – Bir sataşma söz konusu değil.

BAŞKAN – Bir dakika… Bir dakika…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sen mi karar vereceksin?

SUAT KILIÇ (Samsun) – Çok ağır hakaretlerde bulundunuz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır efendim…

Efendim, diyor ki: “Müfteridir bunu ispat etmezse.” Ben onu ispat edeceğim efendim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Evet, ispat edeceğim.

BAŞKAN – Bir saniye… Hep bir ağızdan konuşunca duymakta zorluk çekiyorum Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim?

BAŞKAN – Şimdi sataşma olduğunu söylediniz, hangi konuda? Nasıl sataşıldı size?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim dedi ki: “Bunlar iftiralardır.” Efendim “Eğer bu iftiraları ispat etmezse müfteridir.” dedi. Ben de müfteri olmadığımı orada ispat edeyim.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, ben gerek Sayın Kılıç’tan gerek Sayın Genç’ten önce söz istedim İç Tüzük 60’ıncı maddeye göre.

BAŞKAN – Yok, onu İç Tüzük 60’a göre söylemediniz, ben onu soru-cevap için…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Hayır efendim.

BAŞKAN – Soru-cevap işlemine geçeceğim, öyle zannettim. Hayır, iletmediğiniz için…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Ben söz istiyorum efendim.

BAŞKAN – Hay hay, hay hay.

Sayın Genç, bir saniye…

Pek çok arkadaşımız soru-cevap için sisteme girdiği için…

Buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

8.- Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın konuşmasına ilişkin açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Biraz önce Sayın Bakan kürsüde enerji politikasına ilişkin olarak çeşitli bilgiler verdi, değerlendirmeler yaptı. Sayın Bakanın hidroelektrik santrallere yönelik olarak vatandaşın ortaya koyduğu tepkileri ifade etmek amacıyla yaptığı analizler ve verdiği örnekler tamamen yanlış ve yanıltıcıdır. Vatandaşı, Türk halkını küçümseyici, onun muhakeme gücünü göz ardı eden bir yaklaşıma sahip Sayın Bakan. Niğde ve Rize örneklerini verdiler. Rize’de hidroelektrik santrallere karşı olduğunu sandığım bir gösterinin Rizeliler tarafından yapılmadığını ifade etti.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Hayır, öyle demedim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Bakan, cümleniz aşağı yukarı budur.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Aşağı yukarı değil.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – “Sayın valilerden bilgi alıyorum. Rize’de kimler karşı çıkıyor? Rize dışından gelenler karşı çıkıyor.” Bunun adı…

OKTAY VURAL (İzmir) – İzmir’den de bahsetti.Taha Bey cevap verir herhalde.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Tutanaklarda bu var.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Bakan, ben gayet iyi dinledim. Eğer emin değilseniz tutanakları lütfen alın, bakın. Cümleleriniz budur. Rize’de Derelerin Kardeşliği Platformu, uzun süren mücadelelerden sonra İkizdere Vadisi’nin sit alanı ilan edilmesini sağlamıştır, başarmıştır. Bu platformu ve Rizelileri bunun için kutlamak gerekirken Rizelileri hafife alan, onların yeşile olan tutkusunu, yeşile olan sevdasını küçümseyen “Su geçen her yer yeşildir.” diyerek âdeta “2+2=4” gibi bir alfabe bilgisini Türkiye Büyük Millet Meclisine sunmayı marifet sayan bir anlayışı kınıyorum.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Bir dakika… Hiç başka tarafa çekmek yok. Çok ayıp oluyor.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Ben, Rizelileri kutluyorum, Derelerin Kardeşliği Platformunu kutluyorum. O platformun...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Sayın Başkanım, maksadını aşan sözler var, cevap vermem lazım.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, sataşmadan dolayı…

OKTAY VURAL (İzmir) – Kanunlaşmayacak bir kanun üzerinde konuşup durun.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Genç. Birbirinize sataştıkça söz vereceğim.

Buyurun, buyurun, buyurun.

Nasıl olsa sabaha kadar vaktimiz var. Ben özellikle rica ettim her birinizden sataşmaya yeniden mahal vermemek üzere diye, devam ettiriyorsunuz.

Buyurun.

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

3.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tabii, benim kayınpederim “şeyhülislam” adıyla Başbakanın yanında çok yüksek ücretlerle danışmanlık yapan bir kişi değil. Benim karım da devletin bazı kurumlarında çok yüksek ücret alan bir kişi de olmadığı için, ben de AKP’nin grup başkan vekili de olmadığım için elbette ki ben AKP’yi savunmam ama o imkânlar bana sağlansaydı, ben de sizi savunurdum.

BAŞKAN – Sayın Genç, ama siz “müfteri” sözü…

KAMER GENÇ (Devamla) – Evet ama nereye geleceğim Sayın Başkan…

BAŞKAN – Ama lütfen… Bakın şimdi, bakın, lütfen… Yani hiç konuyu kaydırmayalım. Siz dediniz ki: “Bana ‘iftiracı’ deniliyor, ben bunu ispat edeceğim.” Şimdi buyurun.

KAMER GENÇ (Devamla) – E tabii ama bana “müfteri” diyen kişinin kişiliğini belirtmek istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Ama yapmayın, bakın…

KAMER GENÇ (Devamla) – Yani kayınpederi, Tayyip Erdoğan’ın yanında çok yüksek ücretlere çalışan ve ismi “şeyhülislam” unvanıyla geçen bir danışman, başmüşavir. O bakımdan.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, böyle bir üslup yok. Bu, çok kişiselleştiren, çirkin bir yaklaşım. Bu, çok kişiselleştirmeye yönelik, çirkin bir yaklaşım.

KAMER GENÇ (Devamla) – İkincisi: Arkadaşlar, nükleer enerjinin burada anlaşması geçtiği zaman söyledik. 21,16 sentten geçti. O zamanki fiyatının 3 katı, piyasadaki fiyatın 3 katı. Bunun neresi iftira? Bunu sırf oradan…

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) –Ya bir dakika. 3 katı olur mu ya?

BAŞKAN – Ben size söz vereceğim.

KAMER GENÇ (Devamla) – Bunu sırf Danıştay iptal kararından kurtarmak için getirdiniz, Türkiye Büyük Millet Meclisinden anlaşma geçirdiniz. Daha önce ANAP zamanında yapılan bir olayı örnek aldınız. Bunu burada da söyledik. Mavi Akım Projesi’nde yapıldığı gibi Meclisi buna alet ettiniz.

Sonra, Seydişehir Projesi’ne gelince: Seydişehir’in maliyeti 4,5 trilyon lira. Siz 300 milyona verdiniz. Ayrıca da Oymapınar Barajı’nı da getirip verdiniz. Gidelim, bakalım, ben mi yalan söylüyorum, Bay Bakan, sen mi yalan söylüyorsun! Gidelim, bakalım. Yani bunları burada doğru söylediğimiz için…

Sonra, alan kişi kimin yakını? Bunları bilmiyor muyuz yani? Dolayısıyla bunları hem yapıyorsunuz hem çıkıp da bunları söyleyenlere “müfteri” diyorsunuz.

“Savcı” diyorsun, İstanbul Belediye Başkanının seksen dokuz tane ihalesinde suistimal yaptığına dair, görevi ihmal ettiğine, suistimal ettiğine dair Danıştayın üçüncü ayda verdiği karar… Hâlâ İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma açılmıyor. E ne yapalım peki? Daha nasıl savcıya şey edeceğiz? Dolayısıyla savcılar görevini yapmıyorsa biz burada söylemeyecek miyiz bunları?

Bir de o yetmemiş gibi şimdi kanun getiriyorsunuz. Belediye başkanları görevlerini ihmal ve suistimal ederse cezayı indiriyorsunuz. Diyorsunuz ki: “Ey belediye başkanları, yiyin için, çalın çırpın. Biz artık sizin peşinizdeyiz, size ceza verilmeyecek. Size verilirse altı aylık ceza verilir, ne yaparsanız yapın, ondan sonra o da tecil edilir.” Böyle bir devlet ayakta kalır mı arkadaşlar? Böyle bir parlamento hırsızlara bu kadar destek verir mi arkadaşlar? O kanun buraya gelince göreceğiz. İşte bizim karşı çıktığımız bu Sayın Başkan. Belediye başkanlarının yaptıkları…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Evet, teşekkür ederim Sayın Genç.

Buyurun Sayın Bakan.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, Sayın Bakandan önce… Doğrudan kişisel bir saldırıda bulundu.

BAŞKAN – Hay hay.

Üç dakika süreniz var.

Buyurun.

4.- Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Hükûmete ve şahsına sataşması nedeniyle konuşması

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü apaçık ortadadır ve bellidir. Bu kürsüden konuşan her milletvekili İç Tüzük çerçevesinde, temiz bir dille konuşmak mecburiyetindedir.

Az önce tekraren burada konuşan Milletvekili temiz bir dille konuşmadığı için, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanını, Hükûmetini, Kabinesinde görev yapan bakanları doğrudan çirkin bir üslupla hedef aldığı için yerimden, kürsüyü de özellikle kullanmayarak daha kısa bir süre içerisinde meramımı anlatmak üzere yerimden söz aldım. Tekrar cevaben kendisine söz verdiniz. Oysaki tartışmayı da başlatan, İç Tüzük’ü de ihlal eden, Sayın Başbakana, bakanlara kabul edilmesi mümkün olmayan iftira ve hakaretlerle saldıran kendisiydi.

KAMER GENÇ (Tunceli) – O senin Başbakanın, benim Başbakanım değil.

SUAT KILIÇ (Devamla) – Buna rağmen tekraren söz verdiniz Sayın Başkan. Canınız sağ olsun, burada da problem yok. Tekrar kürsüye geldiğinde, aile bireylerim hakkında ileri geri, ipe sapa gelmez birtakım değerlendirmelerde bulundu.

Her şeye rağmen şunu ifade ediyorum: Kimsenin özel hayatına, kimsenin ailesine, kimsenin eşi ve çocuklarıyla ilgili durumuna yönelik bir cümleyi bu kürsüye taşımama noktasındaki adap, ahlak ve aile terbiyemi ben muhafaza etmenin gayreti içerisinde olacağım.

Diğer noktada söylediğim cümle şudur: Söylediğim cümlede bir hakaret kastı yok, söylediğim cümlede yanlış bir yaklaşım da yok. Her kimin elinde -bu milletvekili de olmayabilir, milletvekili olabilir olmayabilir, dışarıdan biri olabilir- Türkiye Cumhuriyeti hükûmetinin bakanlarının, bakanların alt kadrosunda çalışan bürokratların suç işlediğine, yanlış yaptığına, bu milletin kaynaklarını istismar ettiğine, ihale şartlarında tükettiğine ilişkin bir bilgisi, belgesi, delili, kaynağı varsa -gene aynı şeyi söylüyorum- bu bilgiyi, bu delili, bu kaynağı en yakın cumhuriyet savcısına suç duyurusuyla iletmek hepimizin boynunun borcudur.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Savcı görevini yapmıyor.

SUAT KILIÇ (Devamla) – Buradan hakaret edip, buradan iftira atıp, buradan çamur üretip, buradan Başbakana, bakanlara, beraberlerindeki çalışma arkadaşlarına ağza alınmayacak sözlerle saldırıp sonra “Belgesini açıklamaya geliyorum.” deyip belge melge getirmeyip bu kürsüyü iftiralara alet etmek hiçbirimizin hakkı da değildir, haddine de değildir. Tekraren söylüyorum: Kimin elinde bir bilgi belge varsa… Hepimiz burada namus ve şerefimiz üzerine ettiğimiz yemine sadığız. Bu milletin kaynaklarına, bu devletin imkânlarına hiç kimsenin el uzatmasına rıza göstermemiz mümkün değildir. Belgesi, bilgisi, delili olan buradan küfretmeyi, hakaret etmeyi, iftira atma alışkanlığını bir tarafa bırakacak, savcılığa gidecek, delillerini ortaya koyacak. Görevimizin gereği budur.

Üç gündür uyum ve uzlaşı içerisinde çalışmamıza rağmen bugünkü maalesef konunun buraya gelmesinden dolayı ben de üzgünüm. Muhalefet gruplarında çalışmalara destek veren milletvekillerine tekraren teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kılıç.

Buyurun Sayın Bakan.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, ben kimseye iftira atmadım, siz de dinlediniz.

BAŞKAN – Sayın Genç, Allah rızası için şimdi müsaade buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama ben iftira atmadım efendim, var olan şeyleri söyledim. Yalan mı söyleyeyim yani!

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

9.- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in konuşmasına ilişkin açıklaması

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; öncelikle Sayın Genç’in bu tarz tutumuna cevap verdiğim için mahcubum ama burada bir şeyi ispat edeceğim diye kalktı, hepimiz merakla bekledik, kalktı yine bir iftira, yine bir yalanla buradan ayrıldı.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hangi iftira?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Bakın, çok açık bir şey söylüyorum: “Bu Mecliste 21,16 sent imzalandı.” dendi. Burada 21,16 sent imzalanmadı arkadaş.

KAMER GENÇ (Tunceli) – O Danıştayın iptal ettiği fiyat.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Burada, bakın, Danıştayın iptal etme kararının da onunla alakası yok, o da sizin bir yalanınız.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yalan söyleyen sensin. Danıştayın iptal ettiği fiyat kaçtı?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Onun hiç alakası yok. Usul yönünden Danıştay şu üç noktanın yönetmelikle değil, başka şekilde düzenlenmesini istedi. Biz dedik ki: “Biz yargıya rağmen bir şey yapmayız.” Kalktık hükûmetler arası anlaşmayla bu tarzda devam ettik. Şimdi söylediğiniz üç tane cümle, ikisi net yalan, bir tanesi iftira. Bu kadar da ayıp olmaz ya!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hangisi iftira ya!

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Biz sizinle mi uğraşacağız kardeşim burada! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Özellikle, bakın, ben şunu söylüyorum, bunu sizin şahsınıza söylüyorum: Sayın Hamzaçebi’nin, Grup Başkan Vekilinin sizin Rizelilerle alakalı, iş hayatından dışlamayla alakalı gayretinizi bastırmak için Rizelileri hafife aldığı ithamını da çok yadırgadım.

Ben çok açık bir ifadeyle -tutanaklar burada- şunu söyledim: Vali beyleri aradım. Niğde… Orada, yerel yönetimden... Onun başındaki sözümü niçin söylemediniz? “Son derece iyi niyetli, sivil toplum örgütlerinde bu ülkenin yeşili için uğraşanlar var.” dedim. Niye bu cümleyi tekrar etmediniz de diğerini söylemeye kalktınız?

Ben o zaman şunu söylüyorum açıkça: Ben, oradaki bir kısım vatandaşlarımızın -Rize’deki, Niğde’deki, Bergama’daki, İzmir’deki- son derece iyi niyetli yaklaşımlarının bu şekilde bir cümleyle istismar edileceğini tabii ki düşünemezdim ama dışarıdan gelen insanların, ciple gelen insanların orada, köyde yaşayan insanlarmış gibi protestoya katılmasını da ben görmemezlikten gelemem arkadaşlar.

RIDVAN YALÇIN (Ordu) – Niye? Onların hakkı yok mu?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – O yüzden, Sayın Hamzaçebi’nin Sayın Genç’in hatasını, iftirasını örtmeye dönük çalışmasını da çok gayretli buldum. Bu açıdan da bunların, bu cümlelerin iadesini...

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yalan söylüyor efendim!

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – ...özellikle Genç’e iade ediyorum. İftiralar ancak müfterinin kendisine aittir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yalan konuşan sensin, doğru konuşmayan sensin. Bu kürsüye “bakan” sıfatıyla çıkıyorsun, bunları söylüyorsun.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Siz bir şeyi ispat edecekseniz... Sayın Grup Başkan Vekilim de bunu söylediler.

BAŞKAN – Sayın Bakan...

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Ben Meclisin mehabetine, buranın seviyesine zede getirecek Sayın Genç gibi konuşmacıların burada çok fazla devam etmeyeceği kanaatindeyim.

Bu duygularla saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.11


DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.15

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Gülşen ORHAN (Van)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

395 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Kütahya Milletvekili Soner Aksoy'un; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (2/340) (S. Sayısı: 395) (Devam)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Sözlü soru önergelerini…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, biraz önce Sayın Bakanın benim yapmış olduğum açıklamalara atfen yapmış olduğu açıklama İç Tüzük madde 69’a göre…

BAŞKAN – Buyurun.

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

5.- Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın şahsına sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, burada yapmış olduğu açıklamalarda Rize’de HES’lere karşı gösterilen olumsuz tepkileri, ortaya konulan tepkileri yanlış ifade etti. Doğru söylemedi, Genel Kurula yanlış bilgi verdi, Rizelileri küçümsedi. Bunu ifade ettim.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Ben küçümsemedim diyorum kardeşim! Daha niye ısrar ediyorsun?

BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen… Sayın Bakan, lütfen…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Sayın Bakan, ben sizin kardeşiniz değilim. Siz burada sınırsız bir şekilde konuşma hakkına sahipsiniz.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Sayın Hamzaçebi, küçümsemedim ben! Siz iftira atıyorsunuz!

BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Ben şurada çok sınırlı bir konuşma süresini kullanıyorum. Ona rağmen, Hükûmet gücü arkanızda, şu üç dakikaya bile tahammül edemiyorsunuz.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – İftira atıyorsunuz ama!

BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen…

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Küçümsemedim diyorum ben size.

BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Sayın Başkan, izin verirseniz konuşmama devam etmek istiyorum, sükûneti sağlayabilirsek, Sayın Bakan da dinleme lütfunu gösterirse görüşlerimi ifade edeceğim.

Sayın Bakan benim konuşmamı Sayın Kamer Genç’e destek olarak algıladı. Onun, Sayın Başbakanın hemşehrilerine yönelik olarak yaptığı değerlendirmeyi örtmek için kullandığımı söyledi. Gerçeklerle ilgisi yok. Bütün samimiyetimle ifade ediyorum: Hiç böyle bir şey aklıma gelmedi. Ayrıca, Sayın Kamer Genç benim desteğime ihtiyaç duyacak birisi de değil, böyle bir şeyin ihtiyacını duymuyorum.

SERACETTİN KARAYAĞIZ (Muş) – Desteksiz atıyor nasıl olsa!

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – HES’lere yönelik olarak benim Meclis araştırma önergem vardır, Karadeniz’deki HES’leri yakinen takip ederim, bölge insanının HES’lere yönelik olarak ortaya koyduğu tepkiyi izleyen, ona kulak veren bir milletvekiliyim. Bütün bunları küçük gören, bunları yok sayan bir hükûmet anlayışı var burada.

Efendim, neymiş? Şimdi düzeltmeye çıktı Sayın Bakan burada. Rizeliler tepki gösterirken bir cipli adam da gelmiş oraya. Yani cipli adam… Şimdi, cipli adam… O vatandaş değil tabii, yani cipli bir adam gelip o da tepkiye katılmışsa, bu cipli adam bu ülkenin çevresi konusunda hassasiyete sahip değil. Sayın Bakanın anlayışı bu. Siz orada mıydınız da o cipli adamı gördünüz? Yani bir kalabalık var orada, binlerce insan, bir tane de cipli adam gelmiş. Ee ne olmuş yani, bir tane cipli adam gelmişse?

Yakışmıyor Sayın Bakan. Siz, tam tersine, o İkizdere Vadisi’ni sit alanı ilan ettirmeyi başaran o bölge insanının bu mücadelesini haksız çıkarmak amacıyla altında imzanız olan bir kanun tasarısını Türkiye Büyük Millet Meclisine getirdiniz, bütün o sit kararlarını yeniden ele alıp onları sit kapsamından çıkarmak için.

Enerji politikasında durum budur. Burada ayaklarının üzerinde duramayan bir hükûmet vardır enerji konusunda, enerji yatırımlarında dibe durmuş bir Türkiye söz konusudur. Sekiz yılı, Türkiye, AKP döneminde enerjide …

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bitti.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Son kelimemi söyleyeyim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Bakın, ben üç dakika veriyorum, onu hiç kimseye de yapmadım.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Peki, Sayın Başkan.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sözlü soru önergeleri ile alınan karar gereğince kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 9 Kasım 2010 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati: 18.21