DÖNEM: 23 CİLT: 81 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
15’inci
Birleşim
4 Kasım 2010 Perşembe
(Bu Tutanak
Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge
ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMALAR
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Bilecik Milletvekili
Yaşar Tüzün’ün, esnaf ve sanatkârların sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, yabancı bankalardan kredi alan çiftçilerin
durumlarına, İzmir’in Foça ilçesi Kozbeyli köyündeki
beş yüz yıllık caminin satılığa çıkarıldığına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, tarım ve
hayvancılığın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, esnafın sorunlarının incelenmesi konusunda bir
araştırma komisyonu kurulması gerektiğine ilişkin açıklaması
2.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, uygulanan yanlış tarım
politikaları sonucu çiftçilerin devlet, özel ve yabancı bankalardan
kullandıkları krediler nedeniyle yaşadıkları sorunlara ilişkin açıklaması
3.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, Plan ve Bütçe
Komisyonunda bulunan yapılandırma tasarısından çiftçilerin çok
faydalanamayacağına ve Aydın ilinde üretilen incir, pamuk ve zeytin
üreticilerinin sıkıntılarına ilişkin açıklaması
4.- İzmir
Milletvekili Taha Aksoy’un, Foça Kozbeyli’de satılığa
çıkarıldığı söylenen camiyle ilgili haberin asılsız olduğuna ilişkin açıklaması
5.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız’ın, 3-9 Kasım Organ Nakli
Haftası’na ilişkin açıklaması
6.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlı’nın, tarım ve
hayvancılığın sorunlarına ilişkin açıklaması
7.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Foça Kozbeyli’de
bulunan cami ve taşınmazlarla ilgili satış bilgilerinin doğru olduğuna ve
haftaya Meclisi belgelerle bilgilendireceğine ilişkin açıklaması
8.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın konuşmasına ilişkin açıklaması
9.- Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in
konuşmasına ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Kanser
Hastalığı Konusunun Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi
Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığınca tespit edilen
komisyon üyelerinin 9-13 Kasım 2010 tarihlerinde Amerika Birleşik
Devletleri’nde inceleme ve araştırmalarda bulunma talebinin uygun bulunduğuna
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1335)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Siirt
Milletvekili Osman Özçelik ve 19 milletvekilinin,
yerel yönetimlerde yaşanan yolsuzluk olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/905)
2.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan ve 19 milletvekilinin,
demokratik açılım sürecinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/906)
3.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 19 milletvekilinin, organ nakli ve organ bağışı
konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/907)
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 19 milletvekilinin, meslek hastalıkları konusunun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/908)
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
3.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği
Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (2/594) (S. Sayısı: 510)
4.- Kamu Hastane
Birlikleri Pilot Uygulaması Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/439) (S.
Sayısı: 493)
5.- Kütahya
Milletvekili Soner Aksoy'un; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik
Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (2/340) (S. Sayısı: 395)
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Hükûmete sataşması nedeniyle konuşması
2.- Samsun
Milletvekili Suat Kılıç’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Başbakana ve Hükûmete sataşması nedeniyle konuşması
3.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
4.- Samsun
Milletvekili Suat Kılıç’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Hükûmete ve şahsına sataşması nedeniyle konuşması
5.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın şahsına sataşması nedeniyle konuşması
IX.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, referandum
çalışmalarında yapılan harcamalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/16199)
2.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, bir yabancı
gazetedeki iddiaya ve referandum harcamalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/16204)
3.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengü’nün, bir köşe yazarının
işine son verilmesi karşılığında bir medya grubuna imtiyazlar sağlandığı
iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız’ın cevabı (7/16405)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.04’te açılarak iki oturum yaptı.
Muş Milletvekili
M. Nuri Yaman, 12 Eylül mağduru memurların Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu
son karar karşısındaki durumlarına,
Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut, Adana ilinin sorunlarına,
Ardahan
Milletvekili Saffet Kaya, Ardahan kırsal kalkınma projesine,
İlişkin gündem
dışı birer konuşma yaptılar.
İstanbul
Milletvekili Özlem Piltanoğlu Türköne,
Küresel Eylem İçin Parlamenterler Organizasyonuna,
Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan, Tarım Bakanlığınca Burdur ve ilçelerinde fiğ
destekleme paralarının ödenmediğine,
Mersin
Milletvekili Behiç Çelik, Türkiye’de, son sekiz yılda Ardahan, Kars ve Iğdır
illerinde tarımın yok edildiğine, doğudan batıya hızlı bir göçün olduğuna,
Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir, Ardahan’da modern besiciliğin, organik tarımın
artırılmasına ve Kafkas arı ırkının Ardahan’da yaygınlaştırılmasına,
Ardahan
Milletvekili Saffet Kaya, Mersin Milletvekili Behiç Çelik ve Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir’in Ardahan ili hakkındaki görüşlerine,
İlişkin birer
açıklamada bulundular.
Almanya Federal
Cumhuriyeti Dilekçe Komisyonunun vaki davetine icabet edecek olan Türkiye Büyük
Millet Meclisi Dilekçe Komisyonu üyelerinden kurulacak Parlamento heyetini
oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca ismi bildirilen milletvekillerine,
İlişkin Başkanlık
tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici ve 31 milletvekilinin, TOKİ’nin
faaliyet ve uygulamalarının (10/901),
Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek ve 31 milletvekilinin, kamu avukatlarının sorunlarının
(10/902),
Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe ve 29
milletvekilinin, kiraz üreticilerinin sorunlarının (10/903),
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 32 milletvekilinin, ataması yapılmayan öğretmen
adaylarının ve istifa eden öğretmenlerin sorunlarının (10/904),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin
gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı
açıklandı.
Gündemin “Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler”
kısmında yer alan (Faili meçhul cinayetlerin aydınlanması) (10/618) esas
numaralı Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 03/11/2010 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
CHP Grubu önerisi, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmedi.
Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk, Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç’un, partisine sataşması nedeniyle bir konuşma yaptı.
Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2’nci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/499) (S. Sayısı: 321),
3’üncü sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ,
Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay
Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporlarının (2/594) (S. Sayısı: 510),
4’üncü sırasında bulunan, ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen,
Kamu Hastane Birlikleri Pilot Uygulaması Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının (1/439) (S. Sayısı:493),
5’inci sırasında
bulunan, Kütahya Milletvekili Soner Aksoy’un; Yenilenebilir Enerji
Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu’nun (2/340) (S. Sayısı: 395),
6’ncı sırasında
bulunan, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu’nun (1/869) (S. Sayısı: 521),
7’nci sırasında
bulunan, Mali Kural Kanunu Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (1/891) (S. Sayısı: 525),
8’inci sırasında
bulunan, İller Bankası Anonim Şirketi
Hakkında Kanun Tasarısı ile 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Hükmünde Kararname ve İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının
(1/371, 1/101) (S. Sayısı: 477),
9’uncu sırasında
bulunan, Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu’nun (1/820) (S. Sayısı: 502),
10’uncu sırasında
bulunan, Tebligat Kanunu ile Adlî Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynak’ın; Tebligat Kanunu ile Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/742, 2/546)
(S. Sayısı: 474),
28’inci sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Türk Kültür ve Sanatları Ortak
Yönetimi (TÜRKSOY) Arasında Türksoya İlave Arsa
Tahsisi Hakkında Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/423) (S. Sayısı: 532),
29’uncu sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı
(TÜRKSOY) Arasında Evsahibi Ülke Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu’nun (1/866) (S. Sayısı: 534),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
11’inci sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Suriye
Arap Cumhuriyeti Sosyal İşler ve Çalışma Bakanlığı Arasında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu’nun (1/694) (S. Sayısı: 465),
12’nci sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Hükümlülerin
Nakline Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/722) (S. Sayısı: 466),
13’üncü sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Arama ve
Kurtarma Hizmetlerinin Koordinasyonuna Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/723) (S.
Sayısı: 467),
14’üncü sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Konut ve İnşaat Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/791)
(S. Sayısı: 470),
15’inci sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Malavi
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu’nun (1/345) (S. Sayısı: 478),
16’ncı sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Paraguay Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Ticari İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/732) (S. Sayısı: 480),
17’nci sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ile Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti Arasında İşbirliği Çerçeve
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu’nun (1/799) (S. Sayısı: 515),
18’inci sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kolombiya Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Kültür Anlaşması ile Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/364) (S. Sayısı: 518),
19’uncu sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı ile Kore Cumhuriyeti
Enformasyon ve Haberleşme Bakanlığı Arasında Enformasyon ve Haberleşme
Teknolojileri (EHT) İşbirliği İçin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/358) (S.
Sayısı: 529),
20’nci sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve
Kore Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu
Raporu’nun (1/409) (S. Sayısı: 531),
21’inci sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Burkina Faso Hükümeti Arasında Genel İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu
Raporu’nun (1/413) (S. Sayısı: 547),
22’nci sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ile Maldivler
Cumhuriyeti Arasında Kapsamlı İşbirliğine Dair Anlayış Muhtırasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu
Raporu’nun (1/611) (S. Sayısı: 548),
23’üncü sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Hükümeti Arasında Askeri
Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu’nun (1/925) (S. Sayısı: 559),
24’üncü sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Eğitim Alanında İşbirliğinin Güçlendirilmesine Dair Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu’nun (1/854) (S. Sayısı: 561),
25’inci sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Yükseköğretim Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/849) (S.
Sayısı: 564),
26’ncı sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında
Nükleer Bir Kazanın Erken Bildirimine ve Nükleer Tesisler Hakkında Bilgi
Değişimine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/850) (S. Sayısı: 539),
27’nci sırasında
bulunan, Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçlarla Kullanımına Dair Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporu’nun (1/842) (S. Sayısı: 541),
Görüşmeleri
tamamlanarak yapılan açık oylamalardan sonra kabul edildi.
4 Kasım 2010
Perşembe günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşime 18.51’de son verildi.
|
|
Meral AKŞENER |
|
|
|
Başkan Vekili |
|
|
Harun TÜFEKCİ |
|
Gülşen ORHAN |
|
Konya |
|
Van |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 23
II.-
GELEN KÂĞITLAR
4
Kasım 2010 Perşembe
Teklifler
1.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/778) (Plan ve Bütçe ile Milli
Savunma Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.2010)
2.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın; Çalışanların Doğum İzninin 20
Haftaya Çıkarılması Hakkında Kanun Teklifi (2/779) (Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler; Avrupa Birliği Uyum; Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ile Plan ve
Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.10.2010)
3.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın;
Yaşlı ve Özürlü Maaşlarının Artırılması Hakkında Kanun Teklifi (2/780) (Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28.10.2010)
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Siirt
Milletvekili Osman Özçelik ve 19 Milletvekilinin,
yerel yönetimlerde yaşanan yolsuzluk olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/905) (Başkanlığa geliş tarihi: 09.07.2010)
2.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan ve 19 Milletvekilinin,
demokratik açılım sürecinin araştırılarak çatışmalı ortamın sona erdirilmesi
için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/906) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.07.2010)
3.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 19 Milletvekilinin, organ nakli ve organ bağışı
konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/907) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.07.2010)
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 19 Milletvekilinin, meslek hastalıkları konusunun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/908) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.07.2010)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Abdullah Öcalan’ın avukatları
aracılığıyla yaptığı açıklamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15054)
2.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldız’ın, köy korucularının karıştığı suçlara ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/15061)
3.- Samsun Milletvekili
Osman Çakır’ın, İsrailli şirketlerin iletişim hatlarını kontrol ettiği
iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15610)
4.- İzmir
Milletvekili Şenol Bal’ın, atıl kamu binalarının ve malzemelerinin
değerlendirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15614)
5.- İstanbul
Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağ’ın, BM Güvenlik
Konseyinin İsrail saldırısıyla ilgili açıklamasına ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15635)
6.- Bursa
Milletvekili Onur Öymen’in, yardım gemilerine
saldıran İsrail’den istenenlere ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15637)
7.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, gözaltındaki kayıp
vakalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15641)
8.- Mardin
Milletvekili Emine Ayna’nın, teröristlerin cesetlerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15642)
9.- Ankara
Milletvekili Tekin Bingöl’ün, Elazığ Belediyesine yönelik yolsuzluk iddialarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15643)
10.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, trafik cezalarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15644)
11.- Samsun
Milletvekili Osman Çakır’ın, Samsun’daki bazı kamu arazilerinin bazı kişi veya
firmalara verileceği iddialarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15647)
12.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Özyürek’in, sosyal tesislerin
satışına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/15648)
13.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, sosyal tesislerin
satışına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/15649)
14.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekici’nin, yüksek hızlı trene ve
bazı demiryolu hatlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15679)
15.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekici’nin, Adapazarı’nda arazi
tahsis edilen bir şirkete ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15680)
16.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, sağlık sorunları
bulunan bir hükümlüye ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/15681)
17.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, SHÇEK personeline ilişkin
Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/15684)
18.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, istihdama ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15785)
19.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, okulları ile ilişiği
kesilen PMYO öğrencilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15786)
20.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, yeni yatırım teşvik
uygulamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15787)
21.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, bazı şeker fabrikalarının
özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15788)
22.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Şeker Fabrikası
A.Ş.’nin mülkiyetindeki bazı gayrimenkullerin
tesciline ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15789)
23.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, özelleştirme gelirlerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15790)
24.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Şeker Fabrikası
arazisindeki imar değişikliğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15791)
25.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2010 ÖSYS kılavuzundaki
hataya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15792)
26.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, AK PARTİ Genel Başkan Yardımcısının terör
saldırılarına dair açıklamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15794)
27.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarız’ın, Trakya Üniversitesinde yeni fakülteler
kurulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15795)
28.- Aydın Milletvekili
Recep Taner’in, kamudaki araçların kullanımına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15797)
29.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Türk Şeker A.Ş.
fabrikalarının satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15798)
30.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Osmangazi EDAŞ’ın
özelleştirilmesinin çalışanlara etkisine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15800)
31.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Şeker Fabrikasının
özelleştirilmesi sürecindeki bir işleme ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15802)
32.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Şeker Fabrikasının
özelleştirilmesi sürecindeki bir işleme ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15803)
33.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Doğu ve Güneydoğu
Anadolu’daki bazı olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15804)
34.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, ÖSYM’deki hata iddialarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15806)
35.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Türk Telekom’a
ayrıcalık sağlandığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15808)
36.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın erkek
eşitliğiyle ilgili bir açıklamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15810)
37.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, Deniz Feneri Derneğiyle ilgili bazı iddialara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15811)
38.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Mert’in, engellilere yönelik önlemlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15812)
39.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, kamu yararı statüsü taşıyan derneklere yapılan
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15814)
40.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Dörtyol’da meydana
gelen olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15816)
41.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, faili meçhul
cinayetlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15817)
42.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, YAŞ görüşmelerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15819)
43.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, İnegöl’de meydana gelen
olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15820)
44.- İstanbul
Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağ’ın, faili meçhul
cinayetlerle ilgili bir açıklamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15822)
45.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, İHH İnsani Yardım Vakfına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15823)
46.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, bölünmüş yol
çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15824)
47.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Dörtyol’da meydana gelen
olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15825)
48.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, Aydın’daki bir mitinge ve Vali’ye yönelik bazı
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15827)
49.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, bir mitinge kamu çalışanlarının resmi yazı ile
çağrıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15828)
50.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, bir açıklamaya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15829)
51.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, bir parti başkanının
yaptığı açıklamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15830)
52.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, Başbakanlık önünde bir kişinin yaptığı protesto
eylemine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15831)
53.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, sosyal yardım faaliyetlerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15832)
54.- İstanbul
Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağ’ın, Çukurca-Hantepe’de meydana gelen terör saldırısının insansız hava
aracı görüntülerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15834)
55.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, kapanan fabrikalara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15835)
56.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, bazı elektrik
dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15836)
57.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, kayıp çocuklara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15837)
58.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, bir iftarın siyasi
faaliyete dönüştürüldüğü iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15838)
59.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, emeklilikle ilgili
basında yer alan bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15840)
60.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, referandum
propagandasında asılan pankartlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15842)
61.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, özelleştirme işlemlerinde danışmanlık hizmeti
alınan firmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15843)
62.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, halk oylaması
konusunda valilik ve kaymakamlık personeliyle ilgili bazı iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15844)
63.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, KPSS sonuçları ile ilgili bazı iddialara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15848)
64.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi
kapsamında Denizli Merkeze bağlı köylerde yapılan çalışmalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15850)
65.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi
kapsamında Bekilli ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/15851)
66.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi
kapsamında Bozkurt ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/15852)
67.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi
kapsamında Çal ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15853)
68.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi
kapsamında Çameli ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15854)
69.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi
kapsamında Kale ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15855)
70.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi
kapsamında Sarayköy ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/15856)
71.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Erdek’teki bir mahallenin bazı sorunlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15857)
72.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, 2010 yılı KPSS’ye
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15858)
73.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, 2010 yılı KPSS’ye yönelik iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15859)
74.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, Abdullah Öcalan ile
görüşme yapıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15860)
75.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadol’un, terör örgütünün bir
açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15865)
76.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, KPSS sorularının çalındığı iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15866)
77.- Eskişehir
Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in, 2010 KPSS’de kopya çekildiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/15867)
78.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, borçlu KOBİ’lere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15868)
79.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, bir kişi ya da
aileye ait köylere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15869)
80.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bölünmüş yol ve 2.
merhale sulama projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15870)
81.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, KPSS sorularının
sızdırıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15871)
82.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, bir şirkete ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15872)
83.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, YÖK Başkanının bazı yargı
mensuplarına kol saati hediye etmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15873)
84.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2010 KPSS ile ilgili
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15874)
85.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, Eskişehir İl
Emniyet Müdürüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15875)
86.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, bir emniyet müdürünün yazdığı kitaptaki
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15878)
87.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigen’in, iş güvenliği olmayan
yerlerde çalışan çocuklara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15880)
88.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, terör örgütü ile görüşüldüğü iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15881)
89.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, SEÇSİS Programına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15882)
90.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, bir jandarma sınır
taburunun ismine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15883)
91.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldız’ın, bir bölgedeki toplu mezar iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15885)
92.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, sözleşmeli
görevlendirilen bazı öğretmenlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15886)
93.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, KPSS’deki kopya iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15887)
94.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuş’un, esnafa düşük faizli kredi verilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15888)
95.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara’da tarım sektörünün sorunlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15889)
96.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici’nin, referandum kampanyasında
yaşanan olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15894)
97.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, işçilere yönelik vergi
düzenlemelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15909)
98.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, Kocaeli’deki
engelliler üretim merkezinde işten çıkarılan çalışanlara ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/15916)
99.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, asgari ücret tespit komisyonunca belirlenen
ücrete ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15917)
100.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, asgari ücretlilerin
durumuna ve kayıt dışı ekonomiyle mücadeleye ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15919)
101.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Antalya’daki hava
kirliliğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15925)
102.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, çevre kirliliğinin
önlenmesi ve ormanların korunması amacıyla orman köylülerine yönelik projelere
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/15933)
103.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, çevre kirliliğinin
önlenmesi ve ormanların korunması amacıyla orman köylülerine yönelik
Denizli’nin bazı ilçelerindeki projelere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15934)
104.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli’nin bazı
ilçelerinde yürütülen projelere ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15935)
105.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, çevre kirliliğinin
önlenmesi ve ormanların korunması amacıyla orman köylülerine yönelik Denizli
Merkezde yürütülen projelere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15936)
106.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, çevre kirliliğinin
önlenmesi ve ormanların korunması amacıyla orman köylülerine yönelik
Denizli’nin bazı ilçelerinde yürütülen projelere ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15937)
107.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, ekonomideki bazı verilere
ve krizin etkilerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali
Babacan) yazılı soru önergesi
(7/15944)
108.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, yeni teşvik sistemi
kapsamında yabancı yatırımcılara sağlanan olanakların tanıtımına ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/15946)
109.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Özyürek’in, büyüme ve istihdam
verilerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/15948)
110.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki yatırım
projelerinin tamamlanmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/15949)
111.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, hayvancılık sektörünün
sorunlarına ve kaçak et girişinin önlenmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/15950)
112.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, tarımsal kredi borçlusu
çiftçilerin sorunlarının çözümüne ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/15951)
113.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Başbakanın kadın
erkek eşitliğiyle ilgili bir açıklamasına ilişkin Devlet Bakanından (Selma
Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi
(7/15952)
114.- Aydın
Milletvekili Mehmet Fatih Atay’ın, SHÇEK’in unvan
değişikliği sınavına ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/15953)
115.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un,
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğünün bir sözleşmesine ilişkin
Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı
soru önergesi (7/15954)
116.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Gümrük Eski
Müsteşarıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Devlet Bakanından (Hayati
Yazıcı) yazılı soru önergesi
(7/15956)
117.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Yüzüncü Yıl Üniversitesi
öğrenci yurtlarında yaşanan olaylara ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) yazılı soru önergesi (7/15959)
118.- Aydın
Milletvekili Recep Taner’in, öğrenim kredisindeki bazı uygulamalara ilişkin
Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) yazılı soru önergesi (7/15960)
119.- Tokat
Milletvekili Orhan Ziya Diren’in, öğrenci kredi borçlarının yeniden
yapılandırılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız
Özak) yazılı
soru önergesi (7/15961)
120.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, Diyanet İşleri Türk İslam Birliğinin Almanya’daki
faaliyetlerine ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/15962)
121.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, bir müftüye ilişkin Devlet Bakanından (Faruk
Çelik) yazılı soru önergesi
(7/15963)
122.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, din görevlilerinin
sayısına ve cemevlerine yapılan yardımlara ilişkin
Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı
soru önergesi (7/15964)
123.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadol’un, bir soru önergesine
verilen cevaba ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15965)
124.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, insani yardım taşıyan gemi
konvoyuna yapılan saldırıya ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15966)
125.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, insani yardım taşıyan gemi
konvoyuna yapılan saldırıya ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15967)
126.- Samsun
Milletvekili Osman Çakır’ın, İsrail ile askeri ilişkilere ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15968)
127.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Özyürek’in, misket bombaları
konvansiyonuna ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15969)
128.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, TEDAŞ’taki
görevde yükselme sınavlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15973)
129.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, İznik’teki bazı köylerin elektrikle ilgili
sorunlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/15987)
130.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, uyuşturucu kaçakçılığıyla
mücadeleye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15989)
131.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Ankara’daki kent içi
ulaşıma ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15990)
132.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Nusaybin Belediye
Meclisinin basında çıkan bir kararına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15991)
133.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Kütahya 1 inci Jandarma Er Eğitim Tabur
Komutanlığının taşınacağı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15992)
134.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, siyasi mesajlar içeren bazı afişlere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15993)
135.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, Selçuklu Belediyesi
Başkan Yardımcılığı kadrosuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15994)
136.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, korucuların özlük haklarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15995)
137.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, Şarkikaraağaç Belediye Başkanının görevine devam etmesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15996)
138.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Emniyet Teşkilatında GİH
sınıfında görev yapan personelin sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15997)
139.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Adıyaman’daki boğulma
vakalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15998)
140.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün kanalizasyon sorununa ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15999)
141.- Adana
Milletvekili Tacidar Seyhan’ın, Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefat ettiği kazayla ilgili bir bilgiye
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16000)
142.- Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış’ın, Abant Platformu toplantılarının katılımcılarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16001)
143.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, Aydın Belediyesinin aşevi olarak kullandığı bir
binanın tahliyesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16002)
144.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Adana’da minibüslerden
alınan güzergah bedellerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16003)
145.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, bazı orman
yangınlarıyla ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16004)
146.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Dörtyol’da meydana
gelen olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16005)
147.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, İnegöl’de meydana gelen
olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16006)
148.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Şırnak’ta öldürülen bir
kişiye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16007)
149.- Trabzon
Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin, Arsin
Belediyesinin bir ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16008)
150.- Aydın
Milletvekili Mehmet Fatih Atay’ın, Aydın Valisinin bir açıklamasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16009)
151.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, silah ruhsatlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16010)
152.- Samsun
Milletvekili Osman Çakır’ın, Türkiye’deki Çeçen kökenli kişilere yapılan suikastlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16011)
153.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, bir kamu görevlisinin siyasi propaganda
faaliyetine karıştığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16012)
154.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Üsküdar-Yavuztürk Mahallesinin bazı sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16013)
155.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, yapılan bir açıklamaya
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16014)
156.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, bir emniyet müdürünün atanmasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16015)
157.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi
kapsamında Babadağ ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16016)
158.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi
kapsamında Akköy ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16017)
159.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi
kapsamında Acıpayam ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16018)
160.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi
kapsamında Çardak ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16019)
161.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi
kapsamında Çivril ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16020)
162.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi kapsamında Baklan
ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16021)
163.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi
kapsamında Beyağaç ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16022)
164.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi
kapsamında Buldan ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16023)
165.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi
kapsamında Güney ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16024)
166.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi
kapsamında Honaz ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16025)
167.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi
kapsamında Serinhisar ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16026)
168.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, KÖY-DES Projesi
kapsamında Tavas ilçesinde yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16027)
169.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, Malazgirt’te meydana gelen hırsızlık olaylarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16028)
170.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirel’in, bir köy yolunun yapımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16029)
171.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Karacabey’deki bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16030)
172.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köyde yapılan
çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16031)
173.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’a gazilik unvanı
verilip verilmeyeceğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16032)
174.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, Tunceli Valisinin bir açıklamasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16033)
175.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, büyükşehir
statüsündeki illerde yapılan ihalelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16034)
176.- Aydın
Milletvekili Mehmet Fatih Atay’ın, bir açıkhava
toplantısının video görüntülerinin istenmesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16035)
177.- Aydın Milletvekili
Mehmet Fatih Atay’ın, Aydın Belediyesi flamasının indirilmesiyle ilgili bazı
iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16036)
178.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köyün su ihtiyacına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16037)
179.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Ankara’daki alt
geçitlerin bakım, onarım ve temizliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16038)
180.- Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdal’ın, bir parti yöneticisinin
rahatsız edildiği iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16039)
181.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, İran sınırında
hayatını kaybeden bir kişiye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16040)
182.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, seçmen kayıt
bilgilerinin güncellenmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16041)
183.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Van ilinin büyükşehir
olmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16042)
184.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, elektrik
borcundan dolayı içme suyu kesilen yerleşim yerlerine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16048)
185.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Belediyesine
tahsisli bazı taşınmazların kullanımına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16050)
186.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, TEDAŞ’a
ait elektrik dağıtım şirketlerinin kayıp ve kaçak durumlarına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16051)
187.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Simav Gölü arazisinin
kullanımına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16052)
188.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Şeker Fabrikası
A.Ş.’nin vergi cezalarına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16053)
189.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Şeker Fabrikası
A.Ş.’ye yönelik cezai işlemlere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16054)
190.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Belediyesine tahsis
edilen bazı taşınmazların kullanımına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16055)
191.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, Malazgirt ilçesindeki şehir içi yolların
aydınlatılmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16056)
192.- Tokat
Milletvekili Orhan Ziya Diren’in, ecri-misil bedellerinin düşürülüp
düşürülmeyeceğine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16057)
193.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, işgal edilen Hazine ve
vakıf arazilerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16058)
194.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuş’un, öğretmen atama ve yer değiştirmelerinde il emri
uygulamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16061)
195.- Isparta Milletvekili
Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, bazı öğretmen atamalarına
ve ilköğretimdeki geçiş sınavı uygulamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16062)
196.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Valiliğinin
taşımalı ilköğretimdeki bazı uygulamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16063)
197.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, öğretmenlik sertifikası
olduğu halde atanamayan öğretmen adaylarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16064)
198.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, ÖSYM sınavlarındaki hata iddialarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16065)
199.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kimya öğretmeni
açığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16066)
200.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, İzmir İl Milli
Eğitim Müdürlüğünce hazırlanan rapora ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16067)
201.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldız’ın, Aydın-Söke İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün bir
yazısına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16068)
202.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, taşımalı ilköğretim
uygulamasındaki bazı işlemlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16069)
203.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, yükseköğretim
kurumları yaz okulları programları için alınan ücretlere ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16070)
204.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, okul yıl sonu başarı puanı uygulamasına yönelik bazı iddialara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16071)
205.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, ücretli öğretmenlik
uygulamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16072)
206.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16073)
207.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16074)
208.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız’ın, İstanbul Selimpaşa Lisesinin imam hatip lisesine dönüştürülmesine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16075)
209.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, sözleşmeli öğretmenlerin sorunlarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16076)
210.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, yapılan bir açıklamaya ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16077)
211.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, genel liselerin Anadolu liselerine
dönüştürülmesine ve eğitim sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16078)
212.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız’ın, beş yılını dolduran
okul yöneticilerinin zorunlu görev yeri değişikliğine tabi tutulmasına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16079)
213.- Aydın
Milletvekili Mehmet Fatih Atay’ın, Söke İlçe Milli Eğitim Müdürünün kurum
yöneticilerini siyasi mitinge davet ettiği iddiasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16080)
214.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, KPSS ile ilgili bazı iddialara ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16081)
215.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, KPSS sonuçlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16082)
216.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, KPSS
sorularının çalındığı iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16083)
217.- Eskişehir
Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in, eğitim
fakültelerine ve öğretmen ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16084)
218.- Balıkesir
Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın, 2010 yılı KPSS’ye yönelik iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16085)
219.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, KPSS’deki kopya iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16086)
220.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, KPSS’de
kopya çekildiği iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16087)
221.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, sözleşmeli
görevlendirilen bir öğretmene ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16088)
222.- İstanbul
Milletvekili Ahmet Tan’ın, merkezi sistemle yapılan sınavlara ve
yerleştirmelere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16089)
223.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, KPSS’deki kopya
iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16090)
224.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki okulların
ısınma sorununa ve öğretmenlerin lojman ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16091)
225.- Samsun
Milletvekili Osman Çakır’ın, İsrail ile yapılan tatbikat ve operasyonlar ile
alımlara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16092)
226.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halis’in, askerliğini yaparken öldürüldüğü iddia edilen
bir kişiye ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16093)
227.- Bursa
Milletvekili Onur Öymen’in, Suriye sınırındaki
mayınların kaldırılmasına yönelik kanunun işleyişine ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16094)
228.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, sözleşmeli veteriner hekim
ve ziraat mühendislerinin sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16124)
229.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, çiftçilerin bazı
sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16125)
230.- Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir
Akcan’ın, TMO’nun dağıttığı haşhaş tohumlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16126)
231.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkuner’in,
TMO’nun buğday fiyatı ödemelerindeki kesintilere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16127)
232.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, Isparta’daki
afet mağduru çiftçilerin zararlarının giderilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16128)
233.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici’nin, süt ve süt ürünlerindeki
gıda güvenliğine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16129)
234.- Mersin
Milletvekili Vahap Seçer’in,
gıda güvenliği denetimlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16130)
235.- İstanbul
Milletvekili Atila Kaya’nın, mikro ölçekli
işletmelerde gıda güvenliğine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16131)
236.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarız’ın, Edirne’de doludan zarar gören çiftçilere
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16132)
237.- Mersin
Milletvekili Vahap Seçer’in,
domatesteki güve zararlısıyla mücadeleye ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16133)
238.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, gıda maddelerinin denetimine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16134)
239.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldız’ın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki ekili ve dikili
alanlardaki yangınlara ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16135)
240.- Mersin
Milletvekili Vahap Seçer’in,
çiftçi borçlarıyla ilgili Bakanlar Kurulu Kararı kapsamında Mersin’in yer
almamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16136)
241.- İstanbul
Milletvekili Ahmet Tan’ın, lokanta ve restoranlarda kullanılan yağlara ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16137)
242.- Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir
Akcan’ın, patates ihracatının teşvik edilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16138)
243.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, tahıl üretim miktarına ve
fiyatlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16139)
244.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe’nin,
Afyonkarahisar’daki patates üreticilerinin
sorunlarının çözümüne ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16140)
245.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, mısır alım fiyatının
ne zaman açıklanacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16141)
246.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, kaçak et girişine ve
işlenmiş süt ithalatı miktarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16142)
247.- Balıkesir
Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın, et ithalatı ve
fiyatları ile hayvancılığın geliştirilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16143)
248.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, GDO’lu ürünlerin
ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16144)
249.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’da TİGEM’e bağlı işletmelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16145)
250.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, TİGEM’e
bağlı işletmelere ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16146)
251.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, EBK’nın hayvan ithalatı
için Sırbistan ile yaptığı anlaşmaya ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16147)
252.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, lifli pamuk ithalatına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16148)
253.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, doğal afetlerden zarar gören ekili alanlara
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16149)
254.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Tarım Kredi
Kooperatiflerince kullandırılan kredilerin yeniden yapılandırılmasına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16150)
255.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, kırmızı et üretiminde
yaşanan sorunlar ve hayvan hastalıkları ile mücadeleye ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16151)
256.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, hayvancılık sektörünün
sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16152)
257.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, süt sektörünün
sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16153)
258.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, çiftçi borçlarının
yapılandırılmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16154)
259.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, İstanbul’da yapılması
planlanan üçüncü köprü güzergahına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16155)
260.- Ankara
Milletvekili M. Emrehan Halıcı’nın,
internet erişimine kapatılan sitelere ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16156)
261.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın,
Yalvaç-Akşehir yolunun yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16157)
262.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Karayolları 11. Bölge Müdürlüğünün fidan
ihalesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16158)
263.- Samsun
Milletvekili Osman Çakır’ın, kamu kurumlarına hizmet veren bir internet
güvenlik şirketine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16159)
264.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, THY’de uygulanan personel politikasına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16160)
265.- Samsun
Milletvekili Osman Çakır’ın, Eskişehir-Vezirhan
arasındaki tünel çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16161)
266.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, bir yol yapımındaki kamulaştırma bedellerinin
ödenmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16162)
267.- Aydın
Milletvekili Mehmet Fatih Atay’ın, bir tren kazasına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16163)
268.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, hızlı tren bileti
satan bir internet sitesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16164)
4 Kasım 2010 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN – Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 15’inci Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN –
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre vereceğim.
Sayın
milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını
bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını,
görevli personel aracılığıyla, üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.06
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.21
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15’inci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
III.-YOKLAMA
BAŞKAN – Yapılan
ilk yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi elektronik
cihazla yeniden yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre vereceğim.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk
söz esnaf ve sanatkârların sorunları hakkında söz isteyen Bilecik Milletvekili
Sayın Yaşar Tüzün’e aittir.
Buyurun Sayın Tüzün. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün,
esnaf ve sanatkârların sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
YAŞAR TÜZÜN
(Bilecik) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; yaklaşık sayıları
2 milyonu bulan, toplumumuzun ve ekonomimizin istikrar unsuru olduğunu kabul
ettiğimiz esnaf ve sanatkârlarımızın sorunlarını dile getirip sizlerle
paylaşmak üzere gündem dışı söz aldım.
Değerli
arkadaşlarım, “Esnaf ve sanatkâr” kavramı, ekonomik olmaktan ziyade sosyal bir
anlam içerir. Bu meslek grubu, daha çok ekonomideki mikro kaynakları kullanarak
israfı önleyen bir meslek grubudur. Ekonomimizin ve toplumumuzun orta
direğidir. Ekonomi ve toplumun denge unsuru, vatandaşlık görevlerini yerine
getirmede duyarlı, hassas 2 milyon esnaf, eş ve çocukları düşünüldüğünde
nüfusumuzun üçte 1’ini oluşturan sessiz topluluk esnaf ve sanatkârlarımızın
sorunlarına maalesef iktidar olarak, Hükûmet olarak,
iktidar partisi olarak kulaklarınızı tıkadınız. Başınız sıkıştığında aklınıza
gelen esnafımızın sorunlarını görmemezlikten geldiniz.
AKP İktidarının
yetkilileri ve Sayın Başbakan, bu kürsüde ya da ellerine geçirdikleri
mikrofonlarda “KOBİ’lere şunları yaptık, KOBİ’lere bu imkânları sunduk.”
diyerek övünüyorlar ancak “KOBİ” dediğimiz küçük ve orta ölçekli işletmeler,
imalat sanayi sektöründe faaliyet gösteren ve sayıları 200 bin civarında olan
sanayi işletmelerini kapsamaktadır.
KOBİ’lerin yüzde
3’lük bir kısmı esnaf ve sanatkâr konumundadır. Diğerleri, KOBİ’lere sağlanan
olanaklardan maalesef esnaf ve sanatkârımız faydalanamamaktadır.
Esnaflarımızın
çok ciddi sorunları vardır, sıkıntıları vardır. Esnaf kredi kefalet
kooperatiflerine, Halk Bankası aracılığıyla kredi veriliyor, alacak esnaf
maalesef bulunamıyor. Esnafımızın vergi dairelerine, kamu
kurum ve kuruluşlarına borcu varsa bankalardaki hesaplarına elektronik posta
yoluyla el konuluyor, hesaplarına el konulunca esnafımız da kooperatiflerden
kredi alamıyor ya da herhangi bir sebeple çok eskiden çeki protesto olmuş,
bankalarla icralık olmuş, bu konuda kırmızı kalemle işlem görmüşse, bugünkü
şartları ne olursa olsun kredi kullanamıyor. Siz düşük faizli kredi
vermişsiniz, kullanacak esnaf olmayınca neye yarar.
Bir taraftan
ekonomik sıkıntılar, diğer taraftan haksız rekabetin sağlandığı bakkalı,
kasabı, manavı, kamyoncusunu yok eden -maalesef- marketler zinciri de
Türkiye’nin gündemindedir. Esnafımız gerçekten çok zor durumdadır.
Bu konuda şahsıma
gönderilen, Esnaf ve Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi Başkanımızın
mektubunun bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum. “Yaşar Tüzün,
Bilecik Milletvekili” diye, tarafıma gönderdiği mektup: “Şu anda kooperatif
olarak kredi verir hâldeyiz. Kredi kullanacak esnaf kalmadığından, mevcut esnaf
ve sanatkâra da Bilecik Halk Bankası tarafından kredi taleplerimizin büyük bir
bölümü, fi tarihinde senedi protesto olmuş, çeki karşılıksız çıkmış vesaire
sebeplerle kredi kullandıramıyoruz. Esnaf ve sanatkâra zaten yok gözüyle bakan Hükûmet esnafa da hiçbir şey vermemeye herhâlde yemin etti.
Esnafın siciliyle ilgili gerekli girişimlerin etkili bir şekilde yapıldığı
kanısında değilim. Hükûmet tarafından etkili bir
girişim yapılsaydı, fi tarihindeki protestolu senet ve çekler sorulmaz,
vatandaşa layık olduğu krediler Halk Bankası tarafından verilirdi.
Esnaf ve
sanatkârlarımız üçkâğıtçı değildir, vatanına ve milletine azımsanmayacak
topluluklardır. İnsanlarımıza akıl fikir versin de, öncelikle yüce Rabbim bu Hükûmetten kurtulmayı nasip etsin.” diyerek, bir kooperatif
başkanımızın tarafıma göndermiş olduğu yazılı dilekçesi değerli arkadaşlarım.
Kooperatiflerimizin
genel durumuna baktığımızda, kuşkusuz onlar da kredi vermek istiyorlar.
Bütçeleri mevcuttur, limitleri vardır fakat bölgesinde ve kooperatif üyelerinde
maalesef esnaf ve sanatkârlarımız daha önceden borç, çek, kamu borcu, sigorta,
banka haczi gibi işlemlerinden dolayı kredi kullanamamaktadır. Bu durumu göz
ardı etmemize gerek yok. Bu durumu Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak,
kuşkusuz iktidar partisi mensupları olarak çözmek zorundasınız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
YAŞAR TÜZÜN
(Devamla) – Değerli arkadaşlarım, kuşkusuz diğer bir konu, marketler zincirinin
artması demek binlerce esnafımızın piyasalardan çekilmesi demektir. Bunun
getireceği ciddi sıkıntıları şu anda yaşıyoruz ve görüyoruz. Önümüzdeki süreçte
daha da farklı bir şekilde göreceğiz.
Yine, değerli
arkadaşlarım, bu büyük AVM’lerin kurulması, Avrupa
Birliği ülkelerinde, başta İtalya’da 1971’de, yine Almanya’da 1980’li yıllarda,
yine Fransa’da 1990’lı yıllarda şehir merkezlerinin, kent merkezlerinin dışına
çıkarılması noktasında yasa çıkartıp, bunların, alışveriş merkezlerinin kent
dışına çıkması noktasında karar almışlardır. Oysa bizim ülkemizde, örneğin
Ankara’mızda bile hemen Meclisimizin yanı başında, Eskişehir Yolu üzerinde son
iki yıl içerisinde sekiz tane alışveriş merkezi kurulmuş ve hayata geçmiştir.
Böylesine önemli….
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Tüzün.
YAŞAR TÜZÜN
(Devamla) – Son söz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Verdim
ama.
YAŞAR TÜZÜN
(Devamla) – Teşekkür edeceğim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Açtım,
sadece teşekkür edeceksiniz ama. Yani devam etmeyin.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, Türkiye’de 2 milyon
insanımızı oluşturan esnaf ve sanatkârımıza, AKP Hükûmeti,
İktidarı tarafından bakış tarzının ne olduğunu burada da gözlemliyoruz çünkü
böylesine önemli bir konuda Sanayi ve Ticaret Bakanının burada bulunmayıp esnaf
ve sanatkârlarımıza ne tür katkı vereceğini anlatamadığı gibi Hükûmet yetkililerinin de buna cevap veremediğini
gözlemliyoruz.
Sayın Başkana
teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Gündem
dışı ikinci söz yabancı bankalardan kredi alan çiftçilerin durumlarıyla ilgili
söz isteyen İzmir Milletvekili Sayın Kamil Erdal Sipahi’ye aittir.
Buyurun Sayın
Sipahi. (MHP sıralarından alkışlar)
2.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, yabancı
bankalardan kredi alan çiftçilerin durumlarına, İzmir’in Foça ilçesi Kozbeyli köyündeki beş yüz yıllık caminin satılığa
çıkarıldığına ilişkin gündem dışı konuşması
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) – Sayın Başkan, size ve yüce Meclise saygılar sunarım.
Biraz önce
belirttiğiniz konuya geçmeden önce, Meclisin ilgisini çekeceğini umduğum önemli
bir konuyu gündeme getirmek istiyorum.
İzmir’in Foça
ilçesi Kozbeyli köyündeki beş yüz yıllık cami
satılık. Şu anda bilirkişi tarafından fiyat tespiti yapılıyor. Evet, bu haber
yalan değil. Şu anda Foça ve İzmir’in en önemli gündem
maddelerinden bir tanesi. 1638 yılında köyün kurucusu bir Türk beyi,
Kuzu Bey tarafından yaptırılmış olan bu cami şu anda satılık. Evet, Van’da
Akdamar Ermeni Kilisesi, Trabzon’da Sümela Rum Ortodoks Kilisesi ayin için
peşkeş çekilirken İzmir Foça Kozbeyli’de beş yüz
yıllık cami satılık.
Eğer bu cami
satılırsa alternatifler ne olacak? Yandaş bir müteahhit
alırsa tarifesi ne olacak? Eğer bir yabancı tarafından alınırsa kilise hâline
mi çevrilecek? Halk merak içerisinde, infial içerisinde bunun cevabını AKP Hükûmetinden bekliyor. Döneminde 37 bin kilise ve kilise ev
açan AKP Hükûmeti, beş yüz yıllık Kozbeyli
Camisini satılığa çıkarmış durumda. Yüce Meclisin bilgilerine sunarım.
Konumuza dönelim.
AKP’nin yanlış tarım politikalarıyla tarım ve hayvancılık alanında Türkiye
genelinde olduğu gibi İzmir ilinde de sorunlar yaşanmaktadır. Birçok
özelliğinin yanında tarım kenti de olan İzmir’in bereketli ovalarında, tarih
boyunca tüm uygarlıklarda refah içerisinde yaşayan insanlar, bugün Ege’nin,
İzmir’in çiftçisi ve besicisiyle fakirlik sınırından açlık sınırına
itilmişlerdir. 2008 ve 2009 yıllarında 1 kilogram yem fiyatı neredeyse 2
kilogram süt fiyatına çıkmış, besicinin feryatları duyulmazdan gelinmiş, iflasa
mahkûm olan besici damızlık hayvanları kesime göndermiş. İzmir Ticaret Borsası,
Egeli üreticiler adına, besiciler adına, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da uygulanan
besicilikle ilgili hibe desteğinin Türkiye geneline yaygınlaştırılmasını talep
etmiş, o da duymazdan gelinmiş. Et fiyatları artmış, İzmirli besiciden
esirgenen destek, et ithali için yabancılara ödenmiş. Tarımda çiftçinin
girdileri sürekli artmış. 3 liranın üzerine çıkan mazot alınamaz, tarla
sürülemez hâle gelinmiş; İzmir çiftçisi tarımda ilaç ve gübreyi kullanamaz hâle
gelmiş. Bildiğiniz gibi gübre fiyatları son bir yılda yüzde 30 arttı. Derken
kuraklık baş göstermiş, su kuyuları elektrik tüketmeye başlamış. Ama elektrik
ucuzlayacağına, çiftçiyi âdeta soymak için gecikme zamlarıyla canından
bezdirmiş.
Geçen yıl gene bu
Mecliste gündem dışı konuşma ve soru önergesiyle gündeme getirdiğim bir konu
vardı: Menemen Doğaköy’de ziyaretim esnasında bir
elektrik faturası elime geçmişti. Çiftçinin elektrik borcu 50 lira ama gecikme
zammı tahakkuku 805 lira 98 kuruş. Yanlış işitmediniz, çiftçinin borcu 50 lira,
gecikme zammı 805 lira 98 kuruş. Cereyan eden yer, İzmir Menemen Doğaköy. Ödeyemeyenlerin elektrik saatleri sökülüyor ki şu
anda Ege’de elektrik saatlerinin sökülmesine devam ediliyor ve bir de, ayrıca
açma parası isteniyor.
Zor duruma düşen
İzmirli çiftçi ve besici ne yapmış? Borç batağına düşmüş. Eskiden bu ülkenin
Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerinden borç alan İzmirli çiftçi,
AKP’nin yabancıya sattığı bankaların tuzağına düşmüş. Menemenli, Kınıklı,
Bergamalı, Kirazlı, Tireli, Ödemişli, Bayındırlı çiftçi ve besici, yabancı
iştirakli bankaların âdeta zorla, kandırarak, bin bir reklam ve aldatmayla
verdikleri borç verme tuzaklarına düşmüş. İzmir’in çiftçileri, dedelerinin
yabancılardan kanla kurtardığı topraklarını, aynı yabancıların bankalarına
ipotek karşılığı borçlanmışlar. Yunan bankası hâline getirilen Finansbank, yine aynı şekilde Denizbank, aylık yüzde
3’leri, 4’leri bulan faizleriyle, İzmir’in kendilerinden kurtulmuş topraklarını
şimdi Türk çiftçisinden ipotek karşılığı hacizle almaktalar.
Tire’nin elli
dört köyünde çiftçilerin büyük kısmı tarlalarını yabancı bankalara ipoteklemiş; Derebaşı, Alacalı,
Dibekçi, Eğridere, Mahmutlar, Somak, Büyükkale, Topalak, Akmescit ve
daha onlarcası.
Kiraz ilçesinde
52 köyden 31 tanesinde yine tarlalar yabancı bankalara ipotekli. Karaburç, İğdeli, Akpınar, Haliller, Ören ve Çayağzı
köylerinde ise neredeyse köylerin tamamı şu anda yabancı bankalara ipotekli
durumda.
Gelelim Gediz
Ovası’ndaki Menemen ilçesinin köylerine…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun,
bir dakika ek süre verdim.
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) – Menemen ilçesinde ise başta Tuzçullu,
Emiralem, Seyrekköy, Ulucak, Koyundere, Çavuşköy, Musabey, Kesikköy, Maltepe ve Yanıkköy,
Foça’nın Gerenköy sakinleri, yabancı bankaların
ipoteğiyle topraklarının çoğunu yabancılara haciz karşılığı vermenin ıstırabını
yaşamaktalar.
İşte, Türkiye’nin
değil, dünyanın en bereketli topraklarında Küçük Menderes havzasında, Gediz
Ovası’nda, Bakırçay havzasında İzmirli çiftçinin,
besicinin durumu bu.
Şimdi, İzmir’in
çiftçileri, besicileri, süt ürecileri AKP İktidarına soruyorlar:
Bizden esirgenen
destek neden yabancıya verildi?
Kanla yabancıdan
kurtarılan Ege topraklarının -ipotek karşılığı- aynı yabancılara ipotek
edilmesi ve haczi karşısındaki tavrınız ve tepkiniz nedir?
Özellikle
İzmir’de yaygınlaşan bu ipoteklerin, bu hacizlerin ardında topraklarımız
üzerindeki yabancı emellerin, siyasi hedeflerin payı var mıdır? Varsa Hükûmet nerede?
Evet, ben Ege
çiftçisinin feryadını burada dile getirdim.
Sayın Başkan, söz
verdiğiniz için size teşekkür eder, yüce Meclise saygılar sunarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Sipahi.
Gündem dışı
üçüncü söz hayvancılık sektörünün sorunları hakkında söz isteyen Kastamonu
Milletvekili Sayın Mehmet Serdaroğlu’na aittir.
TAHA AKSOY
(İzmir) – Sayın Başkan, söz istemiştim.
SUAT KILIÇ
(Samsun) – Sayın Başkan, Taha Bey sisteme girdi ama görmediniz.
BAŞKAN – Şimdi, 4
kişi sisteme girdi. Biliyorsunuz, ben, üç gündem dışı konuşmanın sonrasında
60’ıncı maddeye göre söz veriyorum. Sırayla hepinize söz vereceğim.
Buyurun Sayın Serdaroğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun,
tarım ve hayvancılığın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET SERDAROĞLU
(Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarım ve hayvancılığımızın
sorunları hakkında gündem dışı söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle ifade
etmeliyim ki ülkemiz tarımda ithal cenneti olmuştur. 2002 yılında 3,5 milyar
dolar ithalat yapan Türkiye, bugün 10,5 milyar dolar tarım ürünleri ithalatı
yapmaktadır. Hep söylediğim gibi, geçen sekiz yılda 56 milyar dolar yabancı
çiftçinin cebine gönderilmiştir. Bu 56 milyar dolar çiftçimizin cebine girseydi
borcu ve harcı olmayacaktı.
Dünyada tarımın
önemi artarken Türk tarımını dışa bağımlı hâle getiren Tarım Bakanının mutlaka
ve acilen istifa etmesi gerekir.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmetin yanlış tarım ve
hayvancılık politikaları sonucunda sekiz sene önce et ve canlı hayvan ihraç
eden Türkiye bugün canlı hayvan, et ve hatta süt ithal eder duruma gelmiştir.
Bütün ikazlarımıza rağmen, açılım zırvasının bir ayağı olarak Doğu ve Güneydoğu
Anadolu’daki toplam yirmi beş ile hayvancılığa hibe desteği getirip diğer bölgelerimizdeki
hayvancılığa en büyük darbeyi bizzat Tarım Bakanı vurmuştur. Dolayısıyla,
hayvancılık üzerinden bölgecilik yapan, hayvancılığı teröre kurban eden Tarım
Bakanının derhâl istifa etmesi gerekir.
Değerli
milletvekilleri, hangi birini anlatalım şaşırmaktayız. Kurban Bayramı öncesinde
şap hastalığı bahane edilerek Anadolu’dan Trakya’ya hayvan nakli
durdurulmuştur. Oysa şap Trakya’da da görülmüştür. Bu karar her sene
İstanbul’un kurban ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayan başta Kastamonu ve
Anadolu’daki hayvan üreticilerini mağdur etmiştir. Şap bahanesiyle Anadolu
çiftçi ve besicisine büyük kazık atan, ithalatla dövizin dışarı gitmesine,
birilerinin çıkar sağlamasına vesile olan Tarım Bakanının derhâl istifa etmesi
gerekir. Sayın Bakan bilmelidir ki şap bahanesiyle ithal edilen kurbanlıklardan
kimin nemalandığını, kimin çıkar sağladığını didik didik
araştıracağız, biz bu işin peşini de bırakmayacağız.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Bakan “Hayvan varlığımızda eksilme yok, spekülasyon var.” diyor. Lâmı cimi yok, hayvan varlığımız
AKP döneminde ciddi bir şekilde azalmıştır. Şayet hayvan varlığımızda azalma yoksa, soruyorum: Neden 450 bin kurbanlık, binlerce angus ve hatta dondurulmuş et ithal ediliyor? “Azalma yok.”
diyen Bakanın elindeki rakamlar gerçek hayvan sayısını değil, devletten destek
alan küpe sayısını göstermektedir. Yıllardır yaptığımız uyarılar kulağınıza
küpe olmadı ama hayalî küpeler maalesef bu ülkede teşvik oldu. Küpeler var ama
küpelerin takıldığı hayvanlar ortada yok. Doğu ve güneydoğuda küpe üzerinden
büyük yolsuzluklar yapılmaktadır. Örnek mi? İşte, Iğdır Tarım İl Müdürü küpe
yolsuzluğundan dolayı görevinden alınmıştır, tutuklanmıştır.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Bakan besicileri spekülasyonla
suçlayarak başarısızlığını örtmeye çalışmaktadır. Soruyorum: Ülkeyi ete, süte,
sebzeye, meyveye, tahıla muhtaç eden bir bakan istifa etmek için daha neyi
bekler? Değerli milletvekilleri, tarımsal ithalat yoluyla 56 milyar doları
yabancı çiftçinin cebine aktaran bir Tarım Bakanına, Bulgaristan’ın 7 liralık
etini vatandaşına 35 liradan yediren bir Tarım Bakanına, halkına domatesi bile
taneyle aldıran bir Tarım Bakanına “İstifa et.” demekten başka ne
söyleyebiliriz? Ve yine, narenciyenin yollara dökülmesine neden olan bir Tarım
Bakanına, Kurban Bayramı için ne idiği belirsiz 450
bin hayvan ithal eden bir Tarım Bakanına…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
MEHMET SERDAROĞLU
(Devamla) – …hayvancılık destekleri yoluyla bölgeler arası ayrımcılık yapan bir
Tarım Bakanına, Kastamonulu pancar üreticisinin pancarını fabrikaya teslim
etmek için günlerdir kuyrukta gâvur eziyeti çekmesine
göz yuman bir Tarım Bakanına söylenebilecek bir tek söz vardır: “Sayın Bakan,
durmak yok, yolun sonu, derhâl ama derhâl istifa edin.” diyor, yüce heyetinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Serdaroğlu.
60’ıncı maddeye
göre pek kısa söz talepleri vardır. Kendilerine söz vereceğim.
Sayın Köse…
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, esnafın
sorunlarının incelenmesi konusunda bir araştırma komisyonu kurulması
gerektiğine ilişkin açıklaması
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Esnafın sorunları
başlı başına incelenmesi gereken bir konudur ve bu konuda mutlaka bir araştırma
komisyonu da kurulması gerekir. Tüm Türkiye’de olduğu gibi Adıyaman esnafı da
bu konuda krizden en çok mağdur olanların başında gelmektedir.
Esnafımız hâlâ
toparlanamadı. Bu süreçte, esnaf, Hükûmetten yeterli
desteği de göremedi. Cansuyu kredisi de bu anlamda
yetersiz kalmıştır. Kriz dönemlerinde bankaların kara listesine giren esnafın,
yeniden borç yapılandırmasından yararlansa bile kredi alması kolaylaşmıyor.
Başka bir ifadeyle, esnafımız sicil affı bekliyor. Hükûmetin
bir an önce çalışma yapması gerekmektedir. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak
destek vermeye hazırız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Güvel…
2.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in,
uygulanan yanlış tarım politikaları sonucu çiftçilerin devlet, özel ve yabancı
bankalardan kullandıkları krediler nedeniyle yaşadıkları sorunlara ilişkin
açıklaması
HULUSİ GÜVEL
(Adana) – Teşekkür ediyorum Başkanım.
Değerli
arkadaşlar, uygulanan yanlış tarım politikaları sonucunda girdi
maliyetlerindeki artışları karşılamak çiftçilerimiz için artık olanaksız bir
hâle gelmiştir. Pek çok üreticimiz devlet bankalarına ve özel bankalara ciddi
miktarlarda borçlu durumdadırlar. Bu bankalar arasında yabancı sermayeli
bankalar da bulunmaktadır. Söz konusu bu bankaların kullandırdıkları tarımsal
kredilerin miktarı, yerli, özel sermayeli bankaların kullandırdıkları
kredilerden daha fazladır. Ancak önemli olan, çiftçilerimizin bu ya da şu
bankadan kredi kullanmasından öte, bu kredilerin ödenebilmesi sorunudur.
Üreticilerimiz bu kredileri geri ödeyememektedirler çünkü dünyanın en pahalı
mazotunu, en pahalı gübresini kullanmaktadırlar. Üreticilerimiz bu nedenle
topraklarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu konuda acilen önlem
alınması gerekmektedir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Uzunırmak…
3.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın,
Plan ve Bütçe Komisyonunda bulunan yapılandırma tasarısından çiftçilerin çok
faydalanamayacağına ve Aydın ilinde üretilen incir, pamuk ve zeytin
üreticilerinin sıkıntılarına ilişkin açıklaması
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, Hükûmetin önünde, Plan ve Bütçeye gelen yapılandırma
tasarısı var. Tabii ki Türk çiftçisi bundan çok faydalanamayacak çünkü çok
perişan bir durumda.
Ben, Tarım Bakanının burada olmayışını
hayretle karşılıyorum. Aydın olarak da üç önemli ürünü gündeme getirmek
istiyorum.
Bunlardan en
önemli problemi olan, incir: Dünya pazarlarının yüzde 60’ı Türkiye'nin
elindedir ve Türkiye'nin de üretiminin yüzde 80’i Aydın’da yapılmaktadır ama
incircimiz perişan hâldedir. Bakanlıklardan günlerdir problemin çözümüyle
ilgili randevu talep etmelerine rağmen, nasıl ki Bakan burada bulunmuyorsa
onlar da Bakana ulaşamamaktadırlar.
Pamuk: Önemli bir
üründür, dünyadaki gelişmelerden dolayı Türkiye’de fiyat biraz yüz güldürmüştür
ama odalarımız şikâyetçidir; tüccarın aldığı pamuğa prim verilmemektedir.
Tüccarın aldığı pamuğa primin verilmemesi, kontrol mekanizmasının kurulamayışı
âdeta çırçırcıyı fiyatta tekel durumuna getirmektedir çünkü primi alabilmek
için çırçırcıya teslim etmek zorunda kalmaktadır üretici. Bunun düzeltilmesi
gerekmektedir.
Zeytin: Sayın
Başbakan referandum sürecinde “Altı yıldır 3,5 liradan zeytinyağı yiyor,
raflarda, Türk milleti. Bundan halkım memnun.” dedi ama zeytinyağı üreticisinin
ne durumda olduğunu hiç düşünmedi. 3,5 liraya yeniyor zeytin ama bunu üreten
nasıl üretiyor, kaça üretiyor, hangi zorluklarda? Tabii ki tarım tabiata açık
yapıldığı için, bir sinek tebelleş oldu zeytinin başına, zeytin üretimimizde de
çok büyük sıkıntılar var.
Dolayısıyla böyle
bir gündemde Tarım Bakanından randevu alınamamasını ve çözüm bulacak diğer
bakan arkadaşlardan randevu alınamamasını, Aydın ziraat odaları adına, ben,
tekrar sayın bakanlardan talep ediyorum ve ısrarla, tarımın problemlerinin
çözülmesini diliyorum.
Teşekkür ediyorum
söz verdiğiniz için.
BAŞKAN – Sayın
Aksoy…
4.- İzmir Milletvekili Taha Aksoy’un, Foça Kozbeyli’de satılığa çıkarıldığı söylenen camiyle ilgili
haberin asılsız olduğuna ilişkin açıklaması
TAHA AKSOY
(İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Gündem dışı bir
konuşma yapan İzmir Milletvekili Sayın Erdal Sipahi, yurt içinde ve yurt
dışında bütün kültür mirasımıza büyük bir duyarlılıkla sahip çıkılan AK PARTİ
İktidarı döneminde, İzmir’in Foça ilçesindeki Kozbeyli
tarihî camisinin satılığa çıkarıldığını söyledi. Ben de bu haberi büyük
şaşkınlıkla karşıladım, derhâl İzmir Valisini aradım ve bu bilginin tamamen
yanlış bir bilgilendirmeye dayandığını öğrendim. Bunu yüce Meclisin bilgilerine
sunuyorum.
Saygılarımla.
BAŞKAN – Sayın
Yıldız…
5.- İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldız’ın, 3-9 Kasım Organ Nakli Haftası’na ilişkin açıklaması
SACİD YILDIZ
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, içinde bulunduğumuz hafta, 3-9 Kasım, Organ Nakli Haftası. Bu vesileyle
ben söz almış bulunuyorum.
Türkiye’de ilk
böbrek naklini 1975 yılında, yani otuz beş yıl evvel 3 Kasımda Sayın Profesör
Doktor Haberal yaptı. Ondan sonra, 3-9 Kasım Organ
Nakli Haftası olarak kutlanıyor ama ne yazık ki Profesör Mehmet Haberal şu anda hapiste ve bu hizmetten yoksun bırakılmış
durumda. Gene, organ naklinde çığır açan Malatya Üniversitesi Rektörü Fatih Hilmioğlu da tutuklu, bunu da bilgilerinize sunuyorum.
Organ naklinde
asıl sorun, kadavradan nakil olmasıdır. Bütün dünya kadavra nakillerini
artırdı, bunun için yeni düzenlemeler yaptı. Bu nedenle, beyin ölümlerinin
bildirilmesi gerekir, Hükûmetin, Sağlık Bakanının
veya ilgili kuruluşların beyin ölümlerinin bildirilmesi için yeni düzenlemeler
yapıp, organ nakillerini, kadavra nakillerini artırmak gerekir. Bu nedenle,
milyonlarca dolarlık tasarrufta bulunacağız çünkü diyalizde harcanan
malzemeler, diyalizde kullanılan malzemeler ithalle geliyor. Eğer nakil olursa
biz milyonlarca dolar tasarrufta bulunmuş olacağız.
Hepinize
saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın
Varlı…
6.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın,
tarım ve hayvancılığın sorunlarına ilişkin açıklaması
MUHARREM VARLI
(Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Az önceki
konuşmacı arkadaşlarımız hem çiftçilerimizin hem hayvancılık yapan
üreticilerimizin sıkıntılarından bahsettiler. Yıllardan
beridir burada özellikle hayvancılıkla ilgili girdilerin çok pahalı olmasından
dolayı, hayvancılığın çok gerileyeceğini, hayvan sayısının çok azalacağını
söyledik ama Tarım Bakanı her defasında, hayvancılığın çok iyi gittiğini, süt
üretiminin arttığını, et üretiminin arttığını söyleyerek âdeta bizi yalanladı
ama gelinen nokta ortada, şu anda Türkiye et ithal ediyor ne yazık ki,
kurbanlık koyun ithal ediyor ne yazık ki.
Şimdi önümüzde
bir tehlike daha var. Gübre fiyatları buğday ekim döneminde aşırı derecede
artıyor, birdenbire pahalanıyor. Şu anda Çukurova çiftçisi buğday ekmiyor, İç
Anadolu’da belki mecburiyetten dolayı ekim fazlalılığı olabilir ama Çukurova
çiftçisi buğday ekmiyor. Önümüzdeki yıl eğer bir tahıl sıkıntısı da yaşarsa
Türkiye bu çok ağır maliyetlere mal olur. Onun için, gübre fiyatlarının ve
mazot fiyatlarının bir an evvel çiftçinin lehine kontrol altına alınması
gerektiğini düşünüyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize
sunacağım:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Kanser Hastalığı Konusunun Araştırılarak Alınması
Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu
Başkanlığınca tespit edilen komisyon üyelerinin 9-13 Kasım 2010 tarihlerinde
Amerika Birleşik Devletleri’nde inceleme ve araştırmalarda bulunma talebinin
uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1335)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Kanser Hastalığı Konusunun Araştırılarak Alınması Gereken
Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun yurt
dışında inceleme çalışması yapabilmesi, gidecek Komisyon üyelerinin sayıları ve
inceleme süresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığınca tespit edilmesi
kaydıyla Genel Kurulun 27/10/2010 tarihli 12 nci Birleşiminde kararlaştırılmıştı.
Adı geçen Komisyonun aşağıda adı, soyadı ve seçim bölgesi yazılı
üyelerinin, 09-13 Kasım 2010 tarihlerinde Amerika Birleşik Devletleri'nde
inceleme ve araştırmalarda bulunma talebi Başkanlığımızca uygun bulunmuştur.
Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Adı – Soyadı Seçim
Bölgesi
Kemalettin Aydın Gümüşhane
Gönül Bekin Şahkulubey Mardin
Tansel Barış Kırklareli
Fatoş Gürkan Adana
Abdurrahman Arıcı Antalya
Cafer Tatlıbal Kahramanmaraş
Sacid Yıldız İstanbul
Osman Durmuş Kırıkkale
Hamit Geylani Hakkâri
BAŞKAN – Bilgilerinize…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bunlar ne incelemesi
yapacaklarmış?
BAŞKAN – Kanser incelemesi yapacaklarmış.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama çok gidiyor yani herhâlde çok büyük bir
para gidecek.
BAŞKAN – Vallahi yani daha evvel, Sayın Genç, siz burada
oturdunuz, ben bunları sadece okutmak zorundayım.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama, devlete yazık
yani devletin parasının bu kadar harcanmaması lazım.
BAŞKAN – Bir şey demiyorum da ben okutmak mecburiyetindeyim
biliyorsunuz.
Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Siirt Milletvekili Osman Özçelik ve 19 milletvekilinin, yerel yönetimlerde yaşanan
yolsuzluk olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/905)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Yerel yönetimlerde yaşanan yolsuzlukların bütün boyutlarıyla
araştırılıp açığa çıkartılması ve alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasa'nın 98'inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince
Meclis Araştırmasını arz ederiz.
1) Osman Özçelik (Siirt)
2) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan Kışanak
(Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi Yıldız (Batman)
6) Akın Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Fatma Kurtulan (Van)
9) Hasip Kaplan (Şırnak)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
12) M. Nuri Yaman (Muş)
13) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
14) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Usulsüzlük, genel anlamıyla maddi bir çıkar sağlamak amacı ile
görevin kötüye kullanılması, yasaların çiğnenmesi ve kimi yakın çevrelerin
fırsat eşitliğini bozacak biçimde desteklenmesi gibi unsurlardan oluşan
suçların genel tanımıdır.
Belediyelerdeki yolsuzluk iddiaları son yıllarda sıkça basının
gündeminde yer almaktadır. Kamuoyunda "Belediyeler" ve
"Yolsuzluk" kavramları neredeyse birbirini tamamlayan kavramlar
haline gelmiştir.
İçişleri Bakanlığı Müsteşarlarından Zekeriya Şarbak,
katıldığı bir toplantıda Belediyelere ait bazı yolsuzluk istatistiklerini şu şekilde
açıklamıştır.
2006 yılında belediyelere yönelik 7 bin 817 yolsuzluk ihbarı
yapıldı.
Belediyelere yönelik yolsuzluk ihbarları, 2000-2007 döneminde en
yüksek seviyeye ulaştı.
2007 yılında yapılan 10 bin 245 yolsuzluk şikâyetinin 346'sı ön
incelemeye tabi tutulurken, 168 yolsuzluk iddiası için soruşturma izni verildi.
Geçen yıl, belediyelere yönelik 7 bin 817 yolsuzluk ihbarı geldi. Bunlardan
487'si ön incelemeye alındı. 157 iddia için soruşturma izni verildi.
Geçen 7 yıldan seçilen örnek dosyalar göz önüne alındığında,
belediyelere yönelik yolsuzluk soruşturma konularının başında imar izinleri
geldi.
Soruşturmaların yüzde 40'ı imar, yüzde 23'ü ihale ve yüzde 11'i
personel işlemleri konusundadır.
Basına da yansıyan dikkat çekici gelişmelerden bazıları ise şu
şekildedir.
Elazığ Belediye Meclisi Raporunda, bazı firmalara ihalelerde
öncelik tanındığı, belediyeye gelen 3 milyonluk Avrupa Birliği Fonu'nun nereye
harcandığı gibi konularla ilgili denetim sonuçları savcılığa intikal etmiştir.
Bolu Belediye Başkan Yardımcısı İhsan Ağcan
ve Zabıta Müdürü Mahmut Kaya, Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatı
üzerine Etimesgut Belediyesi'nin düzenlediği park ve bahçe ihalelerinde
yolsuzluk iddiaları kapsamında yapılan operasyonda gözaltına alınmıştır.
İzmir Büyükşehir Belediyesinin "Ahmet Piriştina"
adına verdiği eğitim bursunda yolsuzluk yapıldığı iddiaları üzerine başlatılan
soruşturmada, ilk belirlemelere göre 165 öğrencinin hak etmeden burstan
faydalandırıldıkları tespit edilmiştir.
Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün 'Bazı İhalelerde Yolsuzluk Yapıldığı'
iddiasıyla başlattığı soruşturma kapsamında gözaltına alınan Etimesgut Eski
Belediye Başkanı Serhat Kemal Yılmaz tutuklanmıştır.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak, hakkındaki
yolsuzluk soruşturması nedeniyle İçişleri Bakanlığı tarafından görevinden
alınmıştır.
Çankaya Belediyesinde çalışanların maaşlarından elde edilen "promosyon üzerinden yolsuzluk yapıldığı" iddiası ile 15
kişi gözaltına alınmıştır.
Tuzla'ya bağlı Akfırat belde
belediyesindeki yolsuzluk iddialarına ilişkin gözaltına alınan 19 kişi,
savcılığa sevk edilmiştir.
Trabzon Belediyesi'nin 2006 ve 2007 yılı kira gelirlerinin bir
kısmının belediye hesaplarına girmediği, Meclis Denetim Komisyonu'nun
denetiminde yolsuzluğun ortaya çıkarılmasıyla birlikte paranın faizleriyle
belediye hesaplarına geçirildiği ortaya çıkmıştır.
Kars Belediye Meclisi Komisyonu yaptığı denetim sonucuna göre,
ihalelerde usulsüzlük yapıldığı, alınan malın maliyetinin değerinden çok
gösterildiği, ihtiyaçtan fazla mal alımına gidildiği, personelin aktif
çalıştırılmadığı, personelden bazılarına fazla mesai yazıldığı tespit
edilmiştir.
Manisa Belediye Başkanı, kendilerinden önceki yönetimin
(2005-2009 yılları arası) usulsüzlüklerini ortaya çıkardıklarını iddia etmiş,
konu ile ilgili olarak internet sitesinde yaptığı açıklamada, Gelir Servisi'nde
234 bin TL tutarında zimmete para geçirme olayı ortaya çıkarıldığını ve sorumlu
personeller hakkında soruşturma talebiyle Manisa Valiliği'ne yazı
gönderildiğini, Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunduklarını
kamuoyuna duyurmuştur.
Benzer örneklerin daha da çoğaltılabilmesi mümkündür. Bu
gelişmeler doğrultusunda yerel yönetimlerde yaşanan yolsuzlukların bütün
boyutlarıyla araştırılmasına, önleyici yeni yasal düzenlemelerin tespitine
ihtiyaç vardır. Bu amaçla Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.
2.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve 19 milletvekilinin, demokratik açılım
sürecinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/906)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Hükümetin geçen yıl başlattığını açıkladığı açılım sürecinin bir
türlü açılıma dönüşememesi, demokratik adımların atılamaması ve çatışmalı
ortamın yeniden başlamasının nedenlerinin bütün boyutlarıyla araştırılarak,
alınacak önlemlerin ve yürütülecek politikaların belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98’inci, İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis
Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Hasip Kaplan (Şırnak)
2) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi Yıldız (Batman)
6) Akın Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Fatma Kurtulan (Van)
9) Hamit Geylani (Hakkâri)
10) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül'ün "güzel şeyler
olacak" demesi ile başlayan, AK Parti Hükümetinin önceleri "Kürt
Açılımı" sonra da "Demokratik Açılım" "Milli Birlik ve
Kardeşlik Projesi" olarak adını değiştirdiği, proje nedeniyle koordinatör
olarak görevlendirilen İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay'ın emek ve meslek
örgütleri, aydınlar, sanatçılar, siyasetçiler, siyasi partilerle yaptığı
görüşmeler sonrası kapsam ve içeriği belirlenemeyen ve zamana yayılan
çalışmalar tıkanma noktasına gelmiştir.
"Dağdakileri indireceğim" derken, Habur'dan
gelen "Barış gruplarının" önce serbest bırakıldığı, sonra
tutuklandığı, DTP/BDP üye, yönetici ve belediye başkanları dahil
1600 kişinin KCK soruşturmaları adı altında tutuklandığı, operasyonların hız
kesmediği, Doğu ve Güneydoğu bölgesinde yaygın insan hakları ihlalleri
yaşandığı bir süreç sonucunda PKK'nın tek taraflı ateşkes sürecini sona
erdirmesi ile ülke çapında yaygın çatışmaların çıktığı tehlikeli bir sürece
gelinmiştir.
12 Eylül askeri darbe Anayasasının tamamının değiştirilmesi
yerine, kısmi yama bir değişikliğe gidilmesi, militarist kurumların
lağvedilmemesi, MGK'nın, YÖKün ırkçı, tekçi anlayışın
kaldırılmaması, Kürtçe ana dilde yayın/eğitim yasağının sürdüğü, anayasal
vatandaşlığın tanımının etnisiteden arındırılmadığı,
farklı kültür, inanç gruplarına ayrımcılığın sürdüğü dikkate alındığında;
Siyasi Partiler ve Seçim Yasalarında değişikliğe gidilmediği,
yüzde on seçim barajı, yüzde yedi hazine yardımı barajının korunduğu, AB
reformlarının uygulanmadığı Terörle Mücadele Kanunu, TCK’nın
215, 216, 220, 301 gibi maddeleri ile yasakların sürdüğü, bölgesel
dengesizliklerin giderilmediği görülmüştür.
Askeri vesayetin yanı sıra yargı vesayetinin geliştiği,
demokratik toplum olmanın gereklerinin yerine getirilmediği, hükümetin
milliyetçi propaganda sonucu yaklaşan seçimler nedeniyle geri adım attığı,
beceriksizliğini, kırılan basiretini, diyalog süreçlerini kapatarak sorumluluğu
BDP’ye atmaya çalıştığı dikkate alındığında;
Osmanlı'dan Cumhuriyete miras kalan "Kürt Sorunu" "asayiş
sorunu" olarak ele alındığı, teşhisinde yanılgıya düşüldüğü, sorunun
çözümünün askere havale edildiği, çözümün demokratik siyaset ve Meclis dışında
dışarıda arandığı ülkenin acılı bir sürece girdiği dikkatleri çekmektedir.
İnsan hakları, hukuk, temsil, demokrasi sorunu olarak Kürt
sorununun çözümü tarih, sosyoloji, kültür/kimlik, ekonomi ve siyasi
platformlarda aranması gerekirken, çözüm projeleri sunamayan partilerin,
tezkere/operasyon, inkâr, yanlışında ısrar ettikleri görülmektedir.
Açılım süreci neden açılamadı? Paketin içi neden doldurulamadı?
Neden çözüm bulunamadı? Sorun neden Mecliste tartışılmıyor? Neden acılı bir
sürece gidildi? Hükümet nerede hata yaptı? Kısa, orta ve uzun vadede ne yapmak
lazım? İşte tüm bu soruların cevaplanması, acılı çatışma sürecinin sona
erdirilmesi için meclis araştırması açılması ve bir araştırma komisyonu
kurulması gerekmektedir.
3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru
ve 19 milletvekilinin, organ nakli ve organ bağışı konusunun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/907)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde organ nakillerinde ve organ bağışındaki sorunların
araştırılarak, alınması gereken tedbirler konusunda Anayasanın 98. İçtüzüğün
104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis araştırması yapılmasını arz ve teklif
ederiz.
1) Reşat Doğru (Tokat)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
4) Hüseyin Yıldız (Antalya)
5) Hasan Çalış (Karaman)
6) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
7) D. Ali Torlak (İstanbul)
8) Rıdvan Yalçın (Ordu)
9) Ahmet Orhan (Manisa)
10) Mustafa Kemal Cengiz (Çanakkale)
11) Beytullah Asil (Eskişehir)
12) Recep Taner (Aydın)
13) Akif Akkuş (Mersin)
14) Süleyman Lâtif Yunusoğlu (Trabzon)
15) Yılmaz Tankut (Adana)
16) Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın)
17) Cemaleddin Uslu (Edirne)
18) Mehmet Günal (Antalya)
19) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
20) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
Gerekçe:
Organ nakli; vücutta görevini yapamayan bir organın yerine canlı
bir vericiden veya ölüden alınan sağlam ve aynı görevi üslenecek bir organın
nakledilmesi işlemidir.
Organ bağışı ise, bir kişinin hayatta iken serbest iradesi ile
tıbben yaşamı sona erdikten sonra doku ve organlarının başka hastaların
tedavisi için kullanılmasına izin vermesi ve bunu belgelendirmesidir.
Tıp 20. yüzyıla gelene kadar pek çok değişim ve gelişme
göstermiştir. Uygulamalar sırasında pek çok da olağanüstü hâllere tanık olundu.
Ama artık bir konu çok iyi bilinmektedir. O da yaşam ve ölümün ne olduğu. Ölüm
konusunda artık bir tereddüt taşımıyoruz. Hele de bazı testler yapıldıktan
sonra ölümün kesinliği kuşku götürmez bir gerçektir. Defnettiğimiz bir insan ne
kadar ölüyse beyin ölümü gelişmiş bir insan da o kadar ölüdür. Bugüne dek
ölmüş, defnettiğimiz bir insanın yaşama geri dönmesi gibi bir mucize nasıl
gerçekleşmediyse, bundan sonra da böyle bir mucize gerçekleşemez. Tıpta
mucizelerin gerçekleştiği pek çok alan olmasına rağmen ne yazık ki ölüm
bunlardan birisi değildir. Bugüne kadar basında bazı spekülasyonlara
zaman zaman rastlanmasına rağmen hiçbir beyin ölümü
ve ölüm vakasının yaşama dönmesi söz konusu olmamıştır.
İyilik yapmanın belki de en açık karşılığıdır organ bağışı yapmak.
Yaşamımızda davranışlarımızı yönlendiren itkilerin içinde en önemlilerinden
birisi belli bir yarar ummaktır. İyilik yaparken bile bir yanımızla bu iyiliğin
bize bir şekilde dönmesini umarız. Yaptığımız iyilikten karşımızdakinin ve
diğer insanların bir şekilde haberdar olması ve bize borçlu hissetmesi karşı
konulamaz bir istektir. Oysaki bir davranışın tam anlamıyla iyilik
sayılabilmesi için hiçbir şekilde karşılığının olmaması ve habersiz olması
gerekir.
Ülkemizde yakınını kaybedip organ bağışı ile ilgili soruyla
karşılaşan insanlardan neredeyse yarısı yakınlarının organlarını bağışlama
cesaretini ve olgunluğunu göstermişlerdir. Bu durum her konuda başta giden
ABD’nin bile organ bağış oranının üzerindedir.
Bu bizim insanımızın sağduyusunu ve yüreğini en açıklıkla ortaya
koyan bir değerdir. Ülkemizde asıl yetersizliğin beyin ölümlerinin tespiti
konusunda olduğunu artık anlamış bulunmaktayız.
Organ bağışı konusunun bir diğer yönü ise sosyoekonomik düzeyi
düşük kesimde bağış oranlarının çok daha yüksek oranda gerçekleşmiş olması.
Hiçbir maddi çıkar olmamasına karşın böyle bir sonucun ortaya çıkması da hayli
ilginçtir. "Acaba ekonomik yönden iyi durumda olup, daha yüksek eğitim
imkânları buldukça, insanlıktan uzaklaşılıyor mu?" sorusu ister istemez
insanların aklına geliyor.
İnanıyoruz ki; güven ve bilgilenme sorunu halledilebilirse,
ülkemiz dünyada organ bağışı konusunda en gelişmiş ülke olacaktır.
Diğer bir gerçek de ülkemiz sağlık çalışanlarının bu konuda tam
bilgi sahibi olmamalarıdır. Ülkemizin kadavradan organ bağışı
ve nakli konusunda en zayıf noktası ne yazık ki bu. Bugüne kadar tıp ve
sağlık personeli eğitiminde teknik unsurları ön plana çıkarıp sosyal yönden
yeterli bilgilenmenin sağlanamamış olması bunun en önemli nedeni. Bir şekilde
organ nakli merkezlerinde çalışmış olanlar dışında, beyin ölümü tespitlerinin
önemini kavramış ve bu konuda hassasiyet gösteren hekim sayısı ne yazık ki çok
az. Doktorlar karşılarında görmedikleri ve kendi takipleri altında olmayan bir
hastanın yaşamı konusunda henüz yeterli duyarlılığı göstermekten uzaklar. Bu
nedenle çalışmaların ve eğitim programlarının ilk basamağında halktan önce
sağlık çalışanları yer almalıdır.
Konunun TBMM tarafından da araştırılması organ nakli ve organ
bağışı konusunda ülkemizi ve halkımızı çok daha iyi yerlere getirecektir.
Önergemiz bu amaçla hazırlanmıştır.
4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru
ve 19 milletvekilinin, meslek hastalıkları konusunun araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/908)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde son yıllarda Meslek Hastalıklarındaki hızlı artışından
meydana gelen ölümlere karşı alınması gereken tedbirler amacıyla Anayasanın 98.
İçtüzüğün 104. ve 105. Maddeleri gereğince Meclis araştırması yapılmasını arz
ve teklif ederiz.
1) Reşat Doğru (Tokat)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
4) Kürşat Atılgan (Adana)
5) Ali Uzunırmak (Aydın)
6) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
7) Mithat Melen (İstanbul)
8) Necati Özensoy (Bursa)
9) Yılmaz Tankut (Adana)
10) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
11) Şenol Bal (İzmir)
12) Mümin İnan (Niğde)
13) Zeki Ertugay (Erzurum)
14) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
15) Hasan Özdemir (Gaziantep)
16) Rıdvan Yalçın (Ordu)
17) Recep Taner (Aydın)
18) Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın)
19) Alim Işık (Kütahya)
20) Akif Akkuş (Mersin)
Gerekçe:
Meslek hastalıkları, bazı iş kollarında çalışan kişilerde, işin
niteliğine ya da çalışma koşullarına bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklardır.
Günümüzde meslek hastalıklarının ve bu tip hastalıklara yol açan iş kollarının
sayısı oldukça fazladır. Bu alandaki çalışmalar sürdürüldükçe bu sayı daha da
artmaktadır. Bugün doktorlar, bir insanın mesleğinin tanı açısından önemli bir
ipucu olduğunu bildiklerinden, kendilerine başvuran hastalara mutlaka ne iş
yaptığını da sorarlar. Maalesef ülkemizde meslek hastalığına yakalanan insan
sayımız çok fazladır.
Tarım işçilerinde, güneşe aşırı maruz kalmaktan, deri epiteliyoması veya kanseri; tahılla uğraşmaktan aktinomikoz; at ve büyükbaş hayvanlarla ilgilenmekten
şarbon, verem; fiziki gerilmelerden ötürü de sayısız ağrı ve sancı çeşitleri
görülmektedir.
Dalgıçlarda caisson hastalığı (vurgun),
cam üfürücülerinde katarakt (göze perde inmesi) görülebilir. Endüstride
kullanılan ve işçilere zararlı olabilen zehirler şunlardır: Arsenik, antimon,
cıva, kurşun, nikel, fosfor, karbon disülfit, karbon tetra klorür (elbise temizleyici ve boyacılarında), katran
türevleri ve çeşitli ensektisit ve pestisitler (böcek ve fare zehirleri). Diğer önemli bazı
meslek hastalıkları: Silikoz, asbestoz, bissinoz, dermatit, krom yaraları, tahriş edici kimyasal
maddelerin sebep olduğu kanser, tıpta ve atom araştırmalarında radioaktif maddelere aşırı maruz kalmanın yol açtığı kan
kanseri, radyasyon hastalıklarıdır.
Mesleki hastalıklar
Fiziksel Etkenler
* Toz ve diğer hava kirleticilerine bağlı hastalıklar
* Kas iskelet sistemi hastalıkları: Duruş bozuklukları,
tekrarlayan hareketler, belli kas, eklemlerin ve yumuşak dokuların
zorlanmaları, vibrasyona maruz kalma.
* Deri hastalıkları: Alerji, egzama, astım vs.
* Kanla temas eden mesleki gruplar: Sağlık personeli
* Çalışma ortamına bağlı hastalıklar: Sıcak, soğuk, zemin durumu,
gürültü, ışık
Ruhsal Hastalıklar:
* Bankacılık, finans, mali sektörler
* Psikiyatristler, psikologlar
* Anestezistler, acil çalışanları, cerrahlar
* Depresyona eğilimi artıran meslekler
* Mesleki memnuniyetsizlik; düşük ücret, zor işler, uzakta
çalışma, sevimsiz yer.
Bunlar klinik olarak başlıca 3 grupta toplanabilir.
* Spesifik (özgün): Tendinit, KTS, el,
kol vibrasyon sendromu.
* Az spesifik: Boyun ağrıları, bel ağrıları
* Non spesifik:
RSİ (tekrarlayıcı zorlanma bozukluğu), CTD (birikici travma bozukluğu), overuse sendromu (aşırı kullanım), servikobrakial
sendromlar (boyun kol ağrıları)
Kas İskelet Sistemi Hastalıkları
* Baş ağrıları
* Boyun ağrıları
* Omuz ağrıları
* Dirsek ağrıları
* El, el bileği tendinitleri, KTS (el
bilek kanalı sendromu)
* El, kol vibrasyon sendromu
* Psikosomatik problemlerle birlikte olan MFAS (miyofasial ağrılar)
Kot taşlama işçilerinin durumları çok vahim ve endişe verici
boyutlardadır. Çalışan her işçi ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır.
İşçilerin madencilikte olduğu gibi bu işte uzun yıllar çalışmasına gerek
yoktur. Bir yıl çalışan işçilerde hastalık görünüyor.
Hastalık kısa sürede ilerliyor. Vücudun buna gösterdiği tepki
bünyeden bünyeye değişse de, az bir sürede insanları çalışamaz, oksijen
desteğine bağımlı hâle getiriyor. Sonunda da, ne yazık ki, ölümlerine yol
açıyor. İnsanları doğrudan ölüme götüren bu çalışma koşullarını sağlayan
işverenler ve buna göz yuman devlet kurumları maalesef hâlen gerekli tedbirleri
almamakta ısrarlılar.
Ülkemizdeki diğer bir meslek hastalıklarındaki en büyük gruplardan
biri de maden işçileridir. Madenlerde çalıştırılan işçilerin sağlığı ili ilgili
hiçbir ciddi tedbir alınmaması, solunum yoluyla çok ciddi ölümcül hastalıkların
sayısı önemli rakamlardadır.
Büyük endüstri dallarının, kendilerine ait tıbbi ve sosyal yardım
servisleri vardır. Bunlardan görevleri, tehlikeyi önleyici, işçi ve endüstri
ürünlerini kullananları koruyucu özellikte olduğu gibi, moral yükseltmeye
yönelen endüstri psikolojisi uygulamasını da içine almaktadır. Böyle bir
fabrikanın sağlık servisinin görevi, sadece işçiyi tehlikeden korumak değil,
ayrıca, işçinin organik ve psikolojik sağlığını gözeterek, fabrika
işverenlerine ve fabrika ürünlerinin alıcısına da yardım etmektir.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın Sipahi, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
7.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal
Sipahi’nin, Foça Kozbeyli’de bulunan cami ve
taşınmazlarla ilgili satış bilgilerinin doğru olduğuna ve haftaya Meclisi
belgelerle bilgilendireceğine ilişkin açıklaması
KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Sayın Başkan, çok teşekkür ederim.
Sizin izninizle yaptığım gündem dışı konuşmada, Foça Kozbeyli’de bir caminin birçok taşınmazla beraber satılık
olduğunu ifade etmiştim. Bir sayın milletvekili böyle bir şey olmadığını, bunun
İzmir’de yalanlandığını ifade etmişlerdi. Tam aksini iddia ediyorum. Foça’daki
bütün emlakçılar bilirkişi olarak bu fiyat tespitinin
içerisinde yer almışlardır. Toplam 152 parça tarla ve taşınmaz. Bunlardan 102
tanesi meskûn mahaldir. Bunların içerisinde köy camisi de vardır. Hatta köy
camisiyle ilgili bilirkişi raporuna şu anda “Cami olarak kullanılmaktadır.”
diye şerh düşmüştür. Metrekaresine 4 bin lira rayiç bedeli biçilmiştir. Gelecek
hafta içerisinde de Meclisi, yüce Meclisi bu konulardaki belgelerle
bilgilendireceğim.
Söz verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer alan Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Sayın Bekir Bozdağ,
Samsun Milletvekili Sayın Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Sayın Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Sayın Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Sayın Ayşe Nur Bahçekapılı ve
3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ,
Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay
Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(2/594) (S. Sayısı: 510)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4’üncü sırada yer alan, Kamu Hastane Birlikleri Pilot Uygulaması
Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının görüşmelerine başlayacağız.
4.- Kamu Hastane Birlikleri Pilot
Uygulaması Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/439) (S. Sayısı: 493)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5’inci sırada yer alan, Kütahya Milletvekili Sayın Soner Aksoy'un;
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına
İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
başlayacağız.
5.- Kütahya Milletvekili Soner
Aksoy'un; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(2/340) (S. Sayısı: 395) (x)
BAŞKAN – Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon Raporu 395 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin üzerinde söz isteyen ilk grup, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Antalya Milletvekili Sayın Hüsnü Çöllü. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Antalya) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 395 sıra sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik
Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi üzerinde CHP Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Ülkelerin toplumsal ve ekonomik gelişiminin en önemli
unsurlarından biri, malumunuz, enerjidir. Bugün, enerji, dış politikanın da en
önemli belirleyici unsuru hâline gelmiş bulunmaktadır. Günlük yaşantımızın
vazgeçilmez unsuru olan enerjinin, yerli kaynaklardan, yeterli, kaliteli,
sürekli, düşük maliyetli ve çevreye uyumlu bir şekilde sağlanabilmesi
gereklidir. Ülkemiz açısından bakıldığında, bu ölçütlerin neredeyse hiçbirinin
gerçekleşmediğini söylemek yanlış olmayacaktır. AKP Hükûmetinin
bütüncül, verimli, ülke çıkarlarını önceleyen bir enerji politikası olduğunu
söylemek güçtür. Ölçütler bellidir değerli arkadaşlar: Enerji yeterli olacak,
kaliteli olacak, sürekli olacak, maliyeti düşük olacak ve çevreye duyarlı,
çevreyi kirletmeyen yani sürdürülebilir olacak. Bu ölçütlerin üzerinden
gidersek bugün Sayın Enerji Bakanı koltuğunda rahat oturabiliyorsa, elektrik
kesintileri yaşanmıyorsa bunu politikalarınızın başarısına değil, milyonlarca
vatandaşımızı işsiz, aşsız bırakan, yoksullaştıran ekonomik krize borçluyuz.
Kriz nedeniyle talep daraldıkça kesintiler otomatik olarak otomatik zamlar
ortadan kalktığı için Sayın Bakan şimdi biraz rahattır.
(x) 395 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Çok değil, 2008 yılını hatırlayalım değerli arkadaşlar. Elektrik
enerjisinde bıçak sırtı bir dönem geçirildi. Kurulu güç tam kapasite
çalıştırılmasına rağmen talebin karşılanamadığı seçim bölgem Antalya’da
turistlerin karanlıkta kaldığı günler oldu maalesef. Neredeyse karaborsa olarak
nitelendirilebilecek bir yapı içerisinde 20-25 kuruşlardan elektrik alındı.
Vatandaşın sırtına yüzde 70’lere varan zamlar yüklendi. Bunları unutmak, yok
saymak mümkün mü? Bunlar başarılı bir politikanın sonucu olabilir mi? “Serbest
piyasa içerisinde sistem işler, arz güvenliği de sağlanır, fiyat istikrarı da
sağlanır.” deniyordu. Ne oldu? Tam tersi yaşandı, yedek kapasite tüketildi, iki
yılda yüzde 70’i aşan zamlar oldu. Eğer bir politika varsa bu sonuçları başarı
olarak görmek mümkün mü? Bunu takdirlerinize sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, AKP, yaklaşık sekiz yıldır hem de tek
başına iktidardır. Bu dönemde enerjide dışa bağımlılığımızı azaltacak bir sonuç
yaşandı mı? Hayır. Enerjide yüzde 70’i aşan oranda dışa bağımlıyız. Kendi
kaynaklarımızı, kömürümüzü, suyumuzu, rüzgârımızı, güneşimizi
değerlendiremiyoruz. İthalata dayalı, pahalı, verimsiz bir enerji politikası
sürdürülüyor. Sanayicimize uluslararası alanda rekabet gücünü artıracak bir
maliyetle enerji sağlayabiliyor muyuz? Hayır. Tarım sektörümüzde maliyetleri
düşürebilecek, çiftçimize nefes aldırabilecek bir enerji fiyatı sunabiliyor
muyuz? Buna da hayır. Belediyeler elektrik faturaları nedeniyle neredeyse
halkına su veremez duruma gelmiştir. Enerji talebinin düştüğü 2009 yılında bile
elektriğe zam yapılmıştır.
Değerli arkadaşlar, ben merak ettim, 2005 yılında 5346 sayılı
Kanun çıkarken ne olmuş, neler yaşanmış, kim ne söylemiş diye şöyle bir karıştırdım.
Bu noktada, partim Cumhuriyet Halk Partisinin hakkını teslim etmek isterim. O
gün de bugün olduğu gibi yerli ve yenilenebilir kaynaklara gerekli desteğin
verilmesini savunarak tutarlı bir duruş sergilemişiz. Hatta o zaman, verilen
desteğin az olacağını, ayrıntılı bir inceleme yapılıp bu teşviklerin
artırılmasını ve bugün yapılmak istendiği gibi kaynaklara göre de teşviklerin
çeşitlendirilmesini önermişiz. 2005’teki görüşmeler sırasında dönemin Bakanı,
bu kürsüden “Devrim niteliğinde bir yasa çıkarıyoruz.” demiş. Görüştüğümüz
teklifin sahibi Sayın Aksoy da Komisyondaki görüşmelerde, bu teklifin de devrim
niteliğinde olduğunu söylüyordu. Yani, dört beş yılda bir devrim yapıyoruz AKP
döneminde, hem de aynı konuda. Dört beş yılda bir devrim olur mu değerli
arkadaşlar? Burada bir sorun yok mu? O nedenle, bu süreci iyi anlamak gerekir.
Beş yıl önce çok büyük umutla bir kanun yapılmış ama bir mesafe alındığını
söylemek mümkün değildir.
Ben, aslında Sayın Bakana sormak isterim: Bu kanun çıktıktan sonra
yenilenebilir üretim lisansına sahip şirket sayısı nedir? Yıllara göre bunlar
ne kadar üretim yapmışlardır? Bu üretimlerinin ne kadarını YEK belgesi ile ne
kadarını dengeleme ve uzlaştırma sistemi üzerinden satmışlardır? Dengeleme ve
uzlaştırma sisteminde 20 kuruşa ulaşan fiyatlar varken YEK belgesi ile kim
uğraşır değerli arkadaşlar?
Değerli milletvekilleri, bu devrimin niye gerçekleşmediği
konusunda gözlemlerimi de sizlerle paylaşmak isterim. AKP 2001 krizinden sonra
iktidara geldi. Yine bugünkü gibi ekonomik krizin etkisiyle talepte bir daralma
vardı o tarihlerde de. Hatta kamu kendi elindeki santralleri durdurup özel
sektörden alım garantileri doğrultusunda elektrik alıyordu. Yani iktidarın eli
güçlüydü. O nedenle de bu devrim niteliğindeki adımların atılmasında çok da
istekli olunmadı. Ama bir gece ansızın hem de on üç ilde birden elektrikler
kesiliverdi ve bu büyü bozuldu, tablo bir anda değişiverdi. Bu sefer özel
sektörün eli güçlendi ve bir dizi talep de beraberinde gündeme geldi. Dengeleme
ve uzlaştırma sistemi içinde 20-21 kuruşluk fiyatlar, otomatik zamlar devreye
girdi. Bence, bu tablonun sağlıklı ve doğru okunmasının gelecekte izlenecek
yönteme ilişkin faydaları olacağını düşünüyorum. Yani konjonktürel
gelişmelere göre kimin eli güçlüyse onun dediğinin olduğu bir süreç yaşandı.
Bunun sağlıklı ve Türkiye yararına olduğunu söylemek mümkün müdür değerli
arkadaşlar?
Değerli milletvekilleri, bu teklifi, hatırlarsanız geçen yıl
haziran ayında görüşecektik, görüşüleceği gün her nedense geri çekildi. Biz de buna
bir anlam veremedik. İktidarın getirdiği, muhalefetin de desteklediği bir
düzenleme bir gece yarısı operasyonuyla gündemden düşürüldü. Yenilenebiliri
bıraktık, araya, dışa bağımlılığı artıracak, daha doğrusu Rusya’ya bağımlılığı
artıracak nükleer santral girdi. Bunun da nasıl girdiği çok tartışmalıdır. Önce
bir ihale yapıldı, tek teklifle bu ihale sürdürülmek istendi. Komisyon
üyelerine baskı yapıldı, revize teklif alındı. Bunların hiç biri mevzuata uygun
işler değildi. Nitekim, bildiğim kadarıyla komisyon
üyeleriyle ilgili de yargılama var ama asıl sorumluların onların olmadığını da
hepimiz biliyoruz.
Adalet ve Kalkınma Partisi o kadar ısrarlı ki nükleer konusunda,
baktı olacak gibi değil, önümüze üç maddelik uluslararası bir anlaşma metnini
getirip ülkemizin elli altmış yılını etkileyecek bir düzenlemeyi neredeyse
Türkiye Büyük Millet Meclisinden kaçırarak çıkarttılar. Bu anlaşmada neler var,
hep birlikte bir hatırlayalım.
Alım garantisi döneminde 70 milyar dolar düzeyinde bir satış
olacak. Altmış yıllık dönemde yaklaşık 280 milyar dolar Rusya’ya akacak. Rusya
yaklaşık 120 milyar dolarlık bir kâr sağlayacak. Biz, kendi kaynaklarımızı,
kömürümüzü, rüzgârımızı, güneşimizi bıraktık, Türkiye’nin kaynaklarını Rusya’ya
akıtacak, dışa bağımlılığı artıracak, sınanmamış, teknoloji transferini
öngörmeyen, yerli ve yenilenebilir kaynaklara yatırımları tehdit edecek, enerji
ve arz güvenliği için ciddi riskler taşıyan, atık sorunu nedeniyle Türkiye’ye
katbekat fatura çıkarabilecek nükleere öncelik verildi. Bu tutumu ve bu
anlayışı kabul etmek mümkün değildir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi ne olduysa bu teklif
önümüze tekrar geldi. Bizim bu yasa teklifine bakışımız olumludur. İki yıl önce
de olumlu şimdi de olumlu. Tabii ki önergelerimizin ve iktidar partisi
önergelerindeki taleplerimizin dikkate alınması da beklentimiz ve dileğimizdir.
Türkiye’nin, enerjide dışa bağımlılığını azaltabilmesi için yerli
ve yenilenebilir kaynaklara yönelmesi, bu alanda çaba göstermesi doğru bir
yoldur. Buna kimsenin itirazı olacağını sanmıyorum. Çeşitli teşvikler
getiriliyor. Yerli ürün kullanımına artı destek verilmesi de olumlu bir adım
olabilir ancak yenilenebilir enerji alanının yalnızca özel sektörün inisiyatifine bırakılması, küçük küçük
santraller yapılması gibi yöntemlerle geliştirilebilmesi gerçekten ülkemizin bu
alandaki potansiyelinin değerlendirilebilmesi için yeterli bir adım değildir.
Bu alanın gerçekten sağlıklı ve kamu öncülüğünde bir planlamaya ihtiyacı vardır
ancak bu teklifte bunu içeren bir düzenleme yoktur.
Gelişmiş ülkeler yenilenebilir kaynaklar için kendilerine yüzde
10’luk, 2020 yıllar için ise yüzde 20-25’lik hedefler koymuşlardır. Birçok ülke
bu hedeflerini gerçekleştirme aşamasına gelmiştir.
Peki, bizde durum nedir? Hâlâ hidrolik kaynaklarımızın üçte 1’ini
ancak kullanabiliyoruz. Gelişmiş ülkeler ise, değerli arkadaşlar, hidrolik
kaynaklarını teknik sınıra yakın bir düzeyde kullanıyorlar, neredeyse suyu
döndürüp döndürüp tekrar kullanıyorlar.
Rüzgârda durumumuz ne? Bugün toplam kurulu gücümüz 48 bin megavat
düzeyinde, tüm enerjideki. Rüzgârda kurulu güç ise 1.202 megavat. Üretim ise 2
milyar 173 kilovatsaat.
Güneşi, rüzgârı, jeotermali, biyogazı eklediğinizde, üretimde
yenilenebilirin payı yüzde 1, yüzde 1,5 düzeyindedir ancak.
Güneş ise hiç yok değerli arkadaşlar. Almanya, İspanya güneşten
ciddi biçimde yararlanmaktadır. İspanya, 2.500 megavatı aşan bir kurulu güce
ulaşmış durumdadır. Biz ise güneşi sadece uzaktan seyrediyoruz. İşte,
arkadaşlar, devrim niteliğinde bir kanunla aldığımız mesafe, üzülerek
söylüyorum, sadece budur.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin enerji alanındaki öncelikleri
ne olmalıdır? Birinci öncelik, dışa bağımlılığı olabildiğince azaltmak
olmalıdır. İkinci öncelik, çevreyi kirletmeyen, doğaya dost bir teknoloji
kurabilmek olmalıdır. Bu anlamda yerli ve yenilenebilir kaynaklara yönelinmesi doğru bir yoldur ancak buradaki yöntemi doğru saptamalı,
gerçekten bu yatırımların gerçekleşebilmesi için gerekli yapıyı da mutlaka
doğru oluşturmak gerekir.
Son beş yılda yaşananlar ortadadır. “Ben teşvik veririm özel
sektör yatırımını yapar.” anlayışının bizi getirdiği nokta ortadadır. Bu
sistemin işlemediği açık bir şekilde görülmüştür.
EPDK’nın verilerine göre
70 bin megavatlık kurulu güç için lisans verilmiştir. Bugün kurulu güç 48
bindedir değerli arkadaşlar. Rüzgâra bakıyorsunuz 31 bin, 32 bin megavatlık
tesis için bir başvuru inceleniyor. Bugün kurulu güç 1.200 megavat. Yani
ortalık lisanstan geçilmiyor. Alınan lisansların ne kadarının yatırıma
dönüştüğü çok iyi takip edilmelidir. Ulusal güvenliğimizi ilgilendiren bir
alanda “Her türlü lisans satılır”, “Kelepir lisans” gibi ifadelerle yapılan lisans
tüccarlığının önüne geçilmelidir.
Geçen aylarda burada maden yasası görüşülmüştü. Sayın Bakan
çantacılardan şikâyet ediyordu. Madenlerde çantacılar, nükleerde çantacılar, HES’te çantacılar. Sayın Bakan, sizin göreviniz şikâyet
etmek değil, çözüm üretmektir. Bu yatırımların yapılması zorunludur. Bu nedenle
yalnızca alım ve fiyat garantileri sağlanması yoluyla, yalnızca teşvik
anlayışına dayanan bir yapıyla olumlu bir sonuca varılması mümkün değildir.
Yenilenebilir potansiyelimizin etkin şekilde kullanılmasını sağlayacak yapıyı
mutlaka kurmalıyız, ancak bu teklifte bunu içeren bir düzenleme yoktur.
Türkiye'nin 2023 yılı hedefi 100 bin megavatlık bir kurulu güçtür. Bugün 48 bin
megavat düzeyindeyiz. Bu nedenle de önümüzdeki yıllarda neredeyse her yıl 10 milyar
dolarlık bir yatırıma ihtiyaç duyulmaktadır.
Yatırım aşamasında önceliğimiz yerli ve yenilenebilir kaynaklar
olmalıdır. Ancak, yenilenebilir kaynakların arz güvenliği konusunda yarattığı
riskler de iyi hesaplanmalıdır. Yenilenebilir kaynakların kapasitesi kadar bir
yedek kapasitenin oluşturulması zorunluluğu da ortadadır. Bu alanın da ihmal
edilmemesi gerekir.
Kömür yakma teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte hem daha temiz
hem de daha verimli bir şekilde elektrik üretiminin mümkün hâle geldiğini biliyoruz.
“Temiz kömür teknolojileri” denilen yeni yakma yöntemleriyle ve yüksek çevrim
verimlerini mümkün kılan teknolojilerle kömür önemli bir kaynak olma özelliğini
koruyacaktır. Türkiye'nin bu alanda gerekli çalışmaları yapması, mevcut
santrallerin rehabilitasyonu için harekete geçmesi
büyük önem taşımaktadır ancak Hükûmetin bu konuda
hiçbir çabası olmadığını da ayrıca görüyoruz.
Değerli milletvekilleri, yenilenebilir kaynakları tanımlarken hep
bir “yerli” vurgusu yapıyoruz. Bu söylemin gerçekleşebilmesi için öncelikle
teknoloji üretiminin sağlanması gerektiği açıktır. Yerli malzeme kullanımına ek
destek sağlanması olumludur ancak yeterli değildir. Türkiye bu alanda teknoloji
üreten uluslararası şirketlerin pazarı konumuna düşürülmemeli, ciddi bir ARGE ve
üretim çalışması yapılması gerekmektedir. Lisans başvurularında teknoloji başta
olmak üzere kaynak türüne göre de değerlendirme yapılmalıdır. “Santral kurulsun
da nereye, nasıl kurulursa kurulsun, birinci kaynağın cinsi de beni
ilgilendirmez.” gibi bir yaklaşımla hareket edilmemelidir. Lisans alındığında
bunun yatırıma dönüşme süreçleri iyi takip edilmeli ve gerekli yaptırımlar
mutlaka uygulanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, bu teklifle birlikte sit alanları, millî
parklar, ormanlar, su koruma alanları gibi koruma altındaki yerler
yenilenebilir enerji yatırımları için kullanılacak. Burada ölçünün doğru
konulması gerekmektedir. “Yenilenebilir kaynakları harekete geçireceğiz.”
denilirken başka kaynakları tüketmemeli, yok etmemeliyiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hidroelektrik santralleri
her bölgede tartışılmaktadır yani kısa adıyla HES’ler.
Benim seçim bölgem Antalya’da da ciddi tepkiler vardır; Rize’de vardır,
Tunceli’de vardır, “Tarım alanları zarar görecek, doğal yapı zarar görecek…”
Biz HES’lere karşı değiliz, bunların yapılmasını
destekliyoruz ancak burada ciddi, sağlıklı bir ölçünün konulması gerekmektedir.
1 megavatın altında, 2 megavatın altında yani küçük küçük
her yere bir türbin koyarak dere yataklarını, doğayı katletmenin de bir anlamı
yoktur. Yani bu küçük santrallerden üreteceğiniz elektrik ne kadar olacaktır?
Toplam üretim içindeki payı ne olacaktır? O derelerin akmasının sağlayacağı
fayda ne olacaktır? Bunların ölçümünün iyi yapılması gerekmektedir. Belki daha
doğrusu, rezerv alanı olan barajlı hidroelektrik santrallerin yapılması
gerekmektedir. Yani bu aşamada attığımız taşın ürküttüğümüz kuşa değmesi
gerekmektedir. “Benim yandaşlarım para kazansın, rant
sağlasın.” diye Türkiye'nin her bölgesinde doğal yapıyı bozmanın, binlerce vatandaşı
mağdur etmenin bir anlamı yoktur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin, ulusal
çıkarlarını gözeten yeni bir vizyonla enerji alanını
düzenlemesi gereği açıktır. Önümüzdeki dönemde de büyük krizler yaşamak
istemiyorsak, ülke kaynaklarının heba edilmesini istemiyorsak sağlıklı ulusal
bir politika ve strateji oluşturmamız gereklidir. Acil çözümlerin çözüm
olmadığını, ülkenin kaynaklarını tükettiğini iyi görmeliyiz.
Bakın, ülkemizin tasarruf potansiyelinin yüzde 20 düzeyinde olduğu
hesaplanmaktadır. Yani hiçbir yatırım yapmadan enerjimizi verimli ve tasarruflu
kullanarak nükleer santralin gücünden daha fazla bir enerjiyi sağlayabiliriz.
Elektrik enerjisi üretiminde geleceğe ilişkin projeksiyonlarımızı
kriz nedeniyle gözden geçirmeli, gerçekçi bir arz talep hesaplamasını ortaya
koyabilmeliyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Devamla) – Yenilenebilir kaynaklarımızı en iyi
şekilde değerlendirecek yapıyı kurabilmeliyiz. Daha önce de vurguladığım
yalnızca özel sektörün inisiyatifine bırakarak bu
alanı geliştirmemiz söz konusu değildir. Yenilenebilir yatırımlar sürerken
sistemin güvenliğini sağlayacak yedek kapasitenin oluşturulması konusunda da
adımlar atılmalıdır. Aksi hâlde krizleri önlemek mümkün olmayacaktır.
Uyarılarımızın dikkate alınmasını diliyor, sizleri saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çöllü.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık.
Buyurun Sayın Işık. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) –
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Kütahya
Milletvekili Sayın Soner Aksoy’un 395 sıra sayılı Yenilenebilir Enerji
Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi
Grubunun görüşlerini sizlerle paylaşmak üzere huzurunuza gelmiş bulunmaktayım.
Bu vesileyle hepinize saygılarımı sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi enerji, her ülkenin
stratejik kaynağı olup ülkenin gelişmişliğiyle doğrudan ilişkili önemli bir
konudur. Ülkelerin gelişmişlik sıralamasında artık diğer birçok kriterin yanında kişi başına enerji tüketimleri de yer
almaya başlamış ve son dönemde önemli kriterler içinde sayılmaya başlanmıştır.
Dolayısıyla, bu açıdan bakıldığında ülkemiz maalesef enerji tüketimi açısından
olması gereken yerin çok altında bir yerde bulunan ülkeler arasındadır. Örneğin 2010 yılında yaklaşık kişi başına enerji tüketiminin 3 bin kilovatsaatin altında, 2.820 kilovatsaat
düzeyinde olduğu varsayılırsa ya da dikkate alınırsa, bu enerji tüketimiyle
ancak, eğer senaryolar tutarsa, gerek nüfusta gerekse enerjideki büyüme
oranları Bakanlık yetkililerinin dikkate aldığı şekliyle gerçekleşecek olursa,
örneğin 2030 yılında ülkemizde kişi başına enerji tüketimi 8.250 kilovatsaat dolayına çıkacak. Bu durumda, yani 2030
yılında biz, şu anda Fransa, Rusya ve Almanya, İngiltere gibi ülkelerin düzeyine
ancak gelebileceğiz yani yirmi yıl sonra birçok Avrupa ülkesinin bugünkü
konumuna ancak gelebilecek bir durumdayız. Diğer yandan, önümüzdeki on yılda,
2010 yılı son değerlerini dikkate aldığımızda, bugünkü enerji üretiminin
yaklaşık iki katına yakın bir enerji üretimiyle ve tüketimiyle karşı karşıya
kalmak durumunda olan bir ülke durumundayız.
İşte bu gerçek ve ülkemizdeki nüfus artışı, sanayileşmedeki artış
da dikkate alındığında, önümüzdeki dönemde enerji ihtiyacının önemli bir
kısmının ülkemizin yerli kaynaklarından karşılanması zorunluluğu açıktır. İşte bu amaçla, acaba ülkemizde yerli kaynakları nasıl harekete
geçirebiliriz, dolayısıyla yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarını devreye
sokarak ülkemizdeki enerjinin dışa bağımlılık oranını nasıl düşürebiliriz
esasından yola çıkarak bu kanun teklifi hazırlanmış ve 2008 yılı on birinci
ayında verilen bu kanun teklifi 2009 yılı Haziran ayında Komisyonda
görüşülerek, tüm Komisyon üyelerinin -parti ayrımı gözetmeksizin- oy birliğiyle
kabul ettiği bir metin hâline getirilmiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulu gündemine inmiştir.
Sayın Bakanın o dönem yeni Bakan olduğu bir dönemdi ve kendisinden
de Komisyonda, özellikle bu kanun teklifinin Bakanlığın da o günkü şartlarda
gündeme getirdiği birçok teklifini de içine katarak âdeta neredeyse bir ortak
kanun tasarısı hâline gelmiş şeklini bir an önce yasalaştırabilir miyiz
ricasında bulunduk. Kendisi de sağ olsun, öncelikle görüşülecek yasalar
kapsamına aldırma sözünü verdi ve nitekim aldırdı. Gerçekten, geçen yasama yılı
sonunda biz bunun yasalaşmasını bekliyorduk, hatta Genel Kurul gündeminde görev
dağılımları bile neredeyse yapılmıştı, konuşulacaktı ancak ne olduysa son anda
bunun görüşülmesinden vazgeçildi ve bu yasama yılına kaldı ve bugün Türkiye Büyük
Millet Meclisinde bu teklifi görüşür duruma geldik. Sonuçta, kanun teklifinin
verildiğinden bugüne yaklaşık iki yıl geçti. Bu iki yılda dünyada birçok
olaylar değişti. Elbette Türkiye’de de bazı değişiklikler oldu ama olmayan bir
konu var ki maalesef, yerli yatırımcılarımızda, özellikle de yenilenebilir
enerji kaynaklarına dönük yatırımcılarımızda beklenen artışlar olmadı. O zaman
sıkıntı, mevcut yasal mevzuatın bu yatırımları özendirecek düzeyde yeterli
olmadığıdır. İşte, bu kanun teklifindeki amaç da acaba yatırımcıları, yerli ya
da yabancı fark etmeden özendirebilir miyiz, yenilenebilir enerji kaynakları
olarak saydığımız başta rüzgâr, enerji, hidrolik kaynaklar olmak üzere biyokütle ve gelgit enerjisi gibi, dalga enerjisi gibi
enerjileri devreye sokabilir miyiz?
Şimdi, arada, tabii geçen zaman içerisinde özellikle güneş
enerjisinde teknolojik açıdan bazı gelişmelere paralel olarak fiyatlarda önemli
oranlarda düşmeler gerçekleşti. Bunu belki bir avantaj olarak
değerlendirebiliriz. Dolayısıyla 2008 yılında verilen teklifteki rakamlarla
2009 yılında Komisyonun mutabık olduğu rakamlar bugün için bazı kalemlerde
yüksek kalmış durumda olabilir. Bunlar üzerinde bir anlaşmayla bu kanunun makul
bir değere çekilip çıkartılmasında yarar görüyoruz.
Diğer bir konu, yine kanun teklifinde eğer yenilenebilir enerji
kaynaklarına yapılacak yatırımlar yerli imalat ürünü olur ise bunların da
ayrıca kilovatsaat enerji başına bir miktar
desteklenmesini öngördü Komisyonumuz ve Bakanlığın o günkü bürokratları. Buna
ilişkin de bazı değerler yine kanun teklifinin ek II sayılı cetvelinde yer
almaktadır.
Şimdi, arada geçen süre içerisinde tabii yatırımcıların neden
Türkiye’de bu alana yatırım yapmadığı konusu elbette her bu ülke için yüreği
çarpan insanı yakından ilgilendirdiği gibi yatırımcıları daha çok ilgilendirmiş
ve Sayın Bakanı da bu sektörün başında en yetkili kişi olarak çok daha
fazlasıyla ilgilendirmiştir. O günden bu güne yatırımcıların bu alana
kaymamasında en önemli gerekçelerden birisi mevcut kanunda 5-5,5 euro sent/kilovatsaat başına alım
garantisinin yeterli gelmediği, dolayısıyla bu fiyatlarla yapılacak
yatırımların ekonomik olmayacağı gerekçesi ileri sürüldü. Diğer taraftan, tabii
yerli imalatın geliştirilememiş olması bir başka sıkıntı.
Bir başka konu da, 2008 yılı sonunda dünyada ve Türkiye’de
ortaya çıkan ekonomik krizin etkisiyle ülkemiz sanayisindeki daralma
dolayısıyla da enerji ihtiyacının azalması belki konunun bugüne kadar yeniden
ele alınmasını geciktiren sebepler olarak sayılabilir ama artık gerçek şu ki
bundan sonra bir taraftan ekonomik krizin etkilerinin bir şekilde atlatılmak
zorunda kalınması ve diğer taraftan gelişen teknoloji ve büyüyen nüfusa ve
gelişen sanayiye dolayısıyla da ek enerji ihtiyacına karşılık bu yatırımların
artık mutlaka gerçekleştirilmesi gereği de kaçınılmazdır.
Şimdi, bu aşamada zaman zaman niçin bu
kanunun gündeme alınıp çıkartılmadığı konusunda bizler de Sayın Bakanı
eleştirdik, sektör de eleştirdi; her fırsatta bir an önce bu kanunun
çıkarılması gerektiğini söyledik, savunduk. Sayın Bakan da kendi cephesinden
buna zaman zaman gerekçelerle cevap verdi, zaman zaman da kendisini bu tür ortamlarda bulamadığımız için
arkasından selamlaştık diyebilirim. Ama şu bir gerçek ki, bugün artık bu kanun
zaten Meclisin gündeminde ve görüşülüyor, biraz daha ertelenecek bir vakti de
olmayan bir kanun.
Sabah Komisyon üyelerinin gruplar temsilcisi olarak Sayın Komisyon
Başkanının odasında bir araya geldik, acaba ortak bir mutabakat sağlayarak bu
kanunu hızla geçirilebilir miyizin arayışı içerisinde
bulunduk. Hemen hemen de birçok
konuda anlaşarak gruplar olarak kendilerine destek vereceğimizi ve şu şartlarla
herhangi bir sıkıntı olmadan bu kanunun geçirilebileceğini söyledik, anlaştık
ama biraz önce Sayın Bakandan ve Sayın Komisyon Başkanımızdan aldığım bilgiler
doğrultusunda, maalesef, bir araya geldiğimiz toplantıda mutabık olduğumuz
konuların önergelerde yapılacak değişikliklerle bizim anlaştığımız şekliyle
buraya gelmeyeceğini öğrendik. Bundan da üzüntü duyduğumu ifade etmek
istiyorum.
Sabahki toplantıda Bakanlık yetkililerinin sunduğu teklif
hidroelektrik üretim tesisleri için on yıl boyunca kilovatsaat
enerji başına euro sent cinsinden alım fiyatı 5,5,
rüzgâr enerjisinde 5,5, jeotermal enerjide 8, biyokütleye
dayalı üretim tesislerinde çöp gaz dâhil 10, güneş enerjisine dayalı üretim
tesislerinde 10 euro sent olarak getirildi. Yapılan
tartışmalar sonucunda bunların zaten mevcut, yürürlükteki yasada hidroelektrik
ve rüzgâr enerjisine karşılık verilen teklifin var olduğu; 5,5 euro sent zaten yürürlükteki değer. Eğer bu fiyatlarla bu
yatırımlar cazip olsaydı zaten şimdiye kadar, 2005 yılından bu yana bu
yatırımların yapılmış olması gerekirdi. Buradan yola çıkarak
bizler 6,5 euro sent hidroelektrikte, 7 euro sent rüzgâr enerjisinde, 8 euro
sent jeotermalde, 12 euro sent biyokütlede,
15 euro sent de güneş enerjisinde teşvik verilmesi
hâlinde ya da uygulanacak fiyatların belirlenmesi hâlinde makul olacağını
söyledik, kararlaştırdık ve bu doğrultuda sektörün önünün açılacağı görüşümüzü
belirttik ve çoğunlukla da bu fiyatlar üzerinden anlaşma sağlanmış gibiydi
ancak Sayın Bakan -sanırım biraz sonra kendisi de gerekçeleriyle beraber belki
açıklayacaktır- bu fiyatların değişmeyeceği yönünde daha çok fikir sahibi
olduğunu kendisi de beyan etmiştir.
Ben şimdi yüce Meclise şunu söylüyorum: Geçen yasama yılının
sonunda alelacele Rusya Federasyonu ile Türkiye arasındaki uluslararası
anlaşmada, Rusya Federasyonu’na, nükleer güç santrali kuruluş ihalesini ikili
anlaşma kapsamında verdik ve orada yaklaşık 15 dolar sent/kilovatsaat
başına alım garantisini on beş yıl boyunca verdik. Bu enerjiye, Komisyonda
görüşülmeden, Türkiye’nin şartlarını dikkate almadan, her türlü tesisi Rusya
Federasyonu sahiplenmek kaydıyla biz 15,33 dolar sente varan fiyatlarla alım
garantisini on beş yıl vereceğiz ama diğer taraftan bu yerli kaynaklarımıza
dayalı enerjilere verilecek 0,5-1 euro sentlik
fiyattan kaçınacağız. Burada farklı yorumlar yapılabilir ama ben şunu açık
yüreklilikle söylüyorum ki eskiden beri de dile getirdiğim bir konudur: O
zaman, Sayın Bakanım, ya Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı adına ekonomiden
sorumlu Sayın Bakan karar veriyor ya da bu sektör sadece petrol ve doğal gaz
lobisine teslim olmuştur. Siz, bu hâliyle bu kanunu bugün görüşür ve iktidar
partisi grubunun çoğunluğuna dayanarak çıkarırsanız sadece şunu yapmış
olursunuz Sayın Bakanım: Biz, sektör temsilcilerine, şimdiye kadar bize
getirdikleri eleştirinin sonucunda kanunu çıkardık, hayırlı olsun, buyurun
yatırım yapın dedik ama yatırım yapmıyorlar diyeceksiniz. Hayır. Bu kanun bu
hâliyle çıkar ise siz sektörün önünü açmıyorsunuz, tam tersine, ülkenin doğal
gaza bağımlılığını ve petrole olan bağımlılığını âdeta teşvik ediyorsunuz.
Lütfen, anlaştığımız şekliyle bu önergeleri yeniden gözden geçirir de sektörün
de önünü açacak, ona yardımcı olacak bir şekle dönüştürürseniz biz de size
minnettar oluruz bu ülkenin bir evladı olarak. Aksi takdirde -doğal gaz ve
petrol lobisinin ne kadar etkin olduğu ve sırf bu lobinin emrine amade olarak-
böyle bir yasal zorunluluğu yerine getirmiş, ancak hiçbir şekilde uygulamadaki
sorunu çözmemiş oluruz.
Diğer taraftan, yerli imalata desteğin mutlaka sağlanması gerekir.
Gümrük Birliği Anlaşması’nın yapıldığı ülkelerle sorun çıkar anlayışı öne
sürülerek bu destekten vazgeçilmesini doğru bulmuyoruz Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak. Bir şekilde bu teşviki yapmamız lazım, ama sanayi
teşvikinde, ama organize sanayi bölgeleri teşvikinde bu konuyu mutlaka bizim
gündeme taşıyıp, en azından bu ülkede var olan en büyük sorun olan istihdam sorununa
katkı sağlayacak bir şekle dönüştürmemiz lazım. Aksi takdirde, sizdeki
önergelerle bu kanun geçecek olur ise yerli teşviki tamamen yok ediyoruz,
rüzgârı ve hidroelektrik santrallerini yürürlükte olan yasanın içindeki
rakamlara çekiyoruz, hiçbir şeyi değiştirmiyoruz. Tam tersine, diğerlerine
sağlanacak dolaylı teşviklerle diğer konularda avantaj sağlarken bu sektörü
maalesef sıkıntıya sokmuş olacağız.
Bir diğer konu, on yıl süreyle bu tekliflerin, yani alım
garantisinin verilmesiydi, bunu on iki yıla çıkaralım şeklinde anlaştık. Tahmin
ediyorum, eğer önergelerle değişiklik olmayacaksa, bu yine on yıl olarak
kalacak. Hâlbuki, orijinal, şu anda görüştüğümüz yasa
teklifinde, bazı kalemlerde on yıla kadar, bazı kalemlerde yirmi yıla kadar
sağlanan alım garantileri söz konusuydu, şimdi bundan da vazgeçiliyor. Bu
kısıtlama, diğer taraftan fiyatlardaki düşüş, bu iki konu bir araya geldiği
zaman siz “Hidroelektrik ve rüzgâr, ayrıca güneş enerjisinde enerji üretmeyin.”
demenin bir başka yolunu bu şekilde gündeme taşımış oluyorsunuz.
Ben bu uyarıyı Sayın Bakanın samimiyetine de inanarak yapmak
zorundayım ve Genel Kurulun da bilgilerine sunmak zorunda olduğumu
hissediyorum. O açıdan bu konunun ele aldığımız eleştiriler çerçevesinde -henüz
daha maddelere geçilmedi, birçok önergeyle bunları düzeltmek mümkün- ya da
mevcut hâliyle dokunmadan geçirilmesi hâlinde çözüleceğini düşünüyorum.
Sayın Bakan, tabii, sekiz yıllık tek başına AKP İktidarı döneminde
siz son iki buçuk yıl, yanılmıyorsam iki yıllık sürede Bakansınız, sizden
önceki altı-altı buçuk yıllık sürede de bir başka değerli milletvekili Bakanlık
yaptı. Oradan bu yana sürdürülen politikaların bir bölümünde önemli
yanlışlıklar, eksiklikler olduğunu da bu fırsatta dile getirmek istiyorum. Her
şeyden önce bu dönemde, sekiz yıllık AKP İktidarı döneminde yerli enerji
kaynaklarımız etkin olarak değerlendirilememiştir. Yerli ham petrol üretimi
maalesef artırılamamıştır. Türkiye ham petrol üretimi 2002 yılında 2,4 milyon
ton iken, 2009 yılı sonunda da artış göstermemiş ve aynı miktarda kalmıştır.
Doğal gaz ithalatı yaklaşık yüzde 120 oranında artmasına karşın, yerli üretimin
tüketimi karşılama oranı azalmıştır. Linyit kaynakları yeterince
değerlendirilememiş, taş kömürü üretiminde azalma olmuş, hidrolik kaynaklar
değerlendirilememiş ve dışa bağımlılık artmıştır. Rüzgâr enerjisinden maalesef
yeterince yararlanılamadığını hepimiz bilmekteyiz. Sadece bugün toplam
potansiyelin yaklaşık yüzde 2’sine denk gelen 1.200 megavatlık bir güce
ulaşılabilmiştir. Jeotermal kaynaklar maalesef harekete geçirilememiş,
yenilenebilir kaynaklara önem verilmemiş ve ilgili teşvikler sağlanamamıştır.
Biraz önce bazı kalemlerdeki konuyu sizlerle paylaşmaya çalıştım.
Yine, birincil enerjide dışa bağımlılık 2002 yılında yaklaşık
yüzde 68 oranında iken 2009 yılı sonu itibarıyla yüzde 71,5’e yükselmiştir.
Önceki yıllarda yüzde 75’lere kadar yükseldiğini biliyoruz. Eğer gerekli
tedbirler alınmazsa bu şekilde bu bağımlılığın daha da artacağı gerçeğini
hepimizin kabullenmesi gerekir.
Petrol ya da doğal gazda maalesef bağımlılık artmış ve dışa
bağımlılık petrolde yüzde 93, doğal gazda yüzde 97 oranına yükselmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
ALİM IŞIK (Devamla) –
Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Doğal gaz yönünden belirli kaynak ülkelere bağımlılık artmış,
özellikle Rusya’ya, son dönemde nükleer ile ilgili yapılan anlaşmayla, enerjide
neredeyse göbeğinden bağlı bir ülke hâline gelinmiştir. Bunun iyi
değerlendirilmesi ve gerekli tedbirlerin mutlaka alınması gerekir.
Elektrik enerjisi üretiminde doğal gazın payı artırılmış ve
hidroelektrik payı azaltılmıştır. Örneğin 2002’de doğal gaz yüzde 40,6
oranındayken 2009’da yüzde 48,5’e yükselmiş; hidroelektrik 2002’de yüzde 26 paydayken
2009 yılı sonunda yüzde 18,5’e düşmüştür.
Şimdi, bir taraftan biraz önce bahsettiğim sakıncalar var bir
taraftan enerji yönetiminde zamanında alınamayan tedbirler var dolayısıyla bu
sorunun çözülmesi için mutlaka yenilenebilir enerji kaynaklarına sağlanacak
teşvikin artırılması ve bu yasanın beklenen amacı gerçekleştirecek bir şekle
dönüştürülmesi gerekir diyor, hayırlı olması dileğiyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Işık.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan.
Buyurun Sayın Kaplan. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 395 sıra sayılı Yasa Teklifi üzerinde Barış ve Demokrasi
Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dün Midyat Barıştepe (Selhe) köyünde 6’sı kadın 7 yurttaşımız tandır toprağı
alırken göçük sonucu yaşamlarını yitirmişler. Onlara Allah’tan rahmet ve
ailelerine başsağlığı diliyorum.
Yine, Diyarbakır’da bugün görülmekte olan, parti üyemiz,
yöneticilerimiz, genel merkez yöneticisi ve belediye başkanlarımızın olduğu KCK
duruşmasında Lozan’ın 39’uncu maddesinin amir hükmüne rağmen ana dilde savunma
hakkının engellenmesi sonucu ciddi sorunlar yaşanması bir yana, “bilinmeyen
dilde” tutanaklara sözlerin geçmesi bize Mecliste de benzer durumları
hatırlattı çünkü bu kürsüde de zaman zaman
söylediğimiz bazı kelimeler “bilinmeyen dilde” diye geçiyor. Artık, Hükûmetin bir karar vermesi
gerektiğini düşünüyoruz. TRT Şeş bilinmeyen dilde mi yayın yapıyor? Eğer orada
yayın yapılan dil bilinmeyen bir dilse Ahmedi
Hani’nin Mem ü Zin’in, Melaye Cıziri’nin, Fakiye Teyran’ın dili ya da Artuklu Üniversitesinde açılan Yaşayan Diller
Enstitüsündeki Kürtçe lisans eğitimi dili, o da bilinmeyen bir dil ise buna bir
karar versinler. Böyle, bir taraftan “bilinmeyen dil” denilecek, bir taraftan
da Hükûmet inisiyatif
kullanıp yayın yapacak; bu ülkeyi bu karmaşaya götürme hakkına hiç kimsenin
sahip olmadığını, bunu kınadığımızı, Lozan Anlaşması’nın 39’uncu maddesine dahi
sahip çıkmayan bir ülkede kendi kuruluş felsefesine, sözleşmesine sahip
çıkmayan bir anlayışın da yanlış olduğunu buradan ifade etmek istiyoruz.
Enerji konusunda en çok soru önergesi veren, en çok araştırma
önergesi veren, bu kürsüde en çok konuşan, en çok dile getiren bir parti
olarak, partinin milletvekili olarak burada tarihî olarak Hükûmetin
enerji politikalarındaki gelgitlerini, başarısızlıklarını, zamlarını,
özelleştirmelerini, nükleer ihalelerini… Ki, demin NTV’den bir cep mesajı
geçildi, Sinop’ta da Japonya’nın Hiroşima Firmasının nükleer santrale talip
olduğu yönünde bir haber geçildi. Yani, bu ülkemizi âdeta istediği gibi
kullanabilecek, istediği gibi iş yapabilecek, istediği gibi gelip geçebilecek,
istediği gibi boru hatlarını, Nabocco projelerini
geçirebilecek bir anlayışı sekiz yıldır sürdüren Hükûmetin
yanlış politikalarının bizi ithal enerjiye bağımlı kıldığını defalarca dile
getirdik. Bunu söylüyoruz, çünkü enerji ve güvenlik, artık dünyada birbirinden
ayrılmaz iki kavram olarak gözüküyor. Orta Doğu’daki müdahaleler -Irak,
Afganistan, birçok ülkede- yaşananların enerji odaklı olduğunu, enerji
kaynakları odaklı olduğunu hepimiz biliyoruz ve burada AK PARTİ hükûmetlerinin dokuzuncu bütçesinde dahi hâlâ şu ifadeler
kullanılıyor: “Türkiye, enerjide bir geçiş ülkesidir.” Yani, bir yandan
hedeflenen, düşünülen, Katar’dan gelecek doğal gazın Kerkük-Yumurtalık petrol
boru hattından geçirilmesi, bir yandan Nabocco
projesi, diğer yandan Rus doğal gazının Azerbaycan ve İran üzerinden gelecek
boru hattının durumu. Bunları, tabii, Avrupa Birliği dikkate aldığı zaman
Türkiye’nin önemi artıyor. Yine, akıllı füzeler konusundaki, NATO’nun son füze
krizi de dikkate alındığı zaman bu füzelerin de enerji politikalarıyla
bağlantısı olduğunu çok rahatlıkla görebiliriz. Böyle olduğu zaman, Nabucco yerinde sayarken, Berlusconi’yi
bekleyen projeler de var. Hazar gazının taşınmasıyla ortaya
çıkan İtalyan enerji şirketi Edison, İtalya-Yunanistan arasındaki nakil
kapasitesindeki yüzde 80’lik kullanım hakkına sahip bir şirket. Şimdi,
Kafkaslardaki enerji koridorunda anahtar ülke Türkiye ve bütün bunları
aldığımız zaman, Türkiye, sonuçta, enerji alanında yüzde 75 ithal enerjiye
bağlı bir ülke ve bütçemizin en önemli açıklarından birisi enerji ve durum
böyle olunca da ortalık darmaduman ve zam yağmurundan geçilmiyor.
Bir huyu vardır AK PARTİ hükûmetlerinin,
bütçede bir milat alırlar, derler ki: “2002 yılından önce, 2002 yılından
sonra.” Tavsiye ederim, Enerji Bakanlığı bütçesi önümüzdeki
günlerde görüşülecek “2002’de AK PARTİ hükûmetleri
göreve geldiği zaman mazotun, benzinin, elektriğin, doğal gazın fiyatı ne
kadardı, bu geçtiğimiz süre içinde yüzde 500’lerin üzerinde nasıl zam gördü,
nasıl otomatik zamlara bağlandı ve bu korkunç, sekiz yıl gibi uzun bir zamanda
niye bunun önlemi alınamadı?” oturulup gerçekten düşünülmesi gereken bir konu. Bunu
mühendis odalarımız anlatıyor, uyarıyor, sivil toplum örgütleri uyarıyor ama
hiç fayda etmiyor. Bakın, 2008-2009 kriziyle beraber 1 kilovatsaat
elektrik başına iletim bedelinin, dağıtım bedelinin, perakende hizmet bedelinin
birdenbire 0,159 yeni kuruşa çıkarıldığı ve çıplak elektrik fiyatının 10,244
yeni kuruştan 12,105 kuruşa yükseltildiği günler gördük.
Fonlar, vergiler hariç zam üstüne zam ama bunların da ötesinde bu
kadar ithal bağımlısı olduğumuz bir enerji sorununda bu enerjiyle beraber
elektrikte uygulanan bazı vergi türlerine dikkatinizi çekmek istiyorum.
Dünyanın en pahalı akaryakıtını Türkiye tüketiyor. Türkiye tüketirse üretici,
çiftçi -tarımda- balıkçı, bunlar nereden kazanacak? Ürettiğini karşılayamaz
duruma gelecekler.
Devletin uyguladığı yüzde 18 KDV var. Hangi ülkede yüzde 18 KDV
uygulanıyor? İthal enerjiye bağlı olup da yüzde 18 KDV uygulayan hangi ülke
var? Avrupa Birliği ve komşu ülkelere baktığımız zaman yüzde 8 ve 6 rakamlarını
görüyoruz. Özel tüketim vergisini yüklüyorsunuz, yükseltiyorsunuz. Sanıyorum,
bütçe hedefleri içinde önümüzdeki dönemde yine bunlar yer alacak. Özel tüketim
vergileriyle petrole, benzine, doğal gaza, elektriğe yine zam gelecek.
Sayın Bakan, Edison’un kemiklerini sızlatıyorsunuz. Bu yanlış
politikalarınızla 73 milyon vatandaşımızın da kemiklerini sızlatmaya
başladınız. Asgari ücretle geçinen, kirasını ödeyemeyen ve
artık, tüketim toplumu olan Türkiye’de, buzdolabı, çamaşır makinesi, kurutma
makinesi, bilgisayarı, televizyonu, bütün hepsi elektrikle çalışan bu ülkede,
artık, bunu bir partiler üstü politika olarak görüp ulusal bir çözüm üretmek,
birlikte tartışmak ve konuşmak üzere bir politika belirlemenin zamanı gelmedi
mi? Şimdi, bakıyoruz, verdiğimiz önergeleri teker teker
reddediyorsunuz. Sonra bakıyoruz, Rusya’yla el sıkışıyorsunuz, güzelim
Mersin’e nükleer santral yapıyorsunuz. Dikkat ediyorum, Başbakan da bu tür
şeylerde ardılcı bir savunmanın içinde. Ilısu
Barajı’na gidiyor, kırt tane ev yapılmış bir köyde,
orada üç yüz seksenin üzerinde köy, bilmem kaç bin kişi, nüfus sular altında
kalacak. Bunların çoğunun tapusu yok, kadastro görmediği için, zilyetlik olduğu
için, para almayan köyler ama kırk tane ev teslim ederken Sayın Başbakan oradan
konuşuyor, diyor ki: “Ilısu Barajı’na karşı çıkanlar
bölücüdürler.” Sayın Başbakan çevrecilere, tabiatı, doğayı, kültürü korumak
isteyen ve savunanlara, en doğal temel haklarını savunanlara karşı terörle
mücadelenin ardına sığınarak, terörle mücadele adı altında, çevre haklarını
savunanları bölücülükle suçluyor. Sayın Başbakan, evet, Hasankeyf’in sular
altında kalmaması için mücadele eden bütün insanlarımız, bütün bölge halkı on
bin yıllık tarihine sahip çıkıyorsa, kültürüne sahip çıkıyorsa, doğasına sahip
çıkıyorsa, ekolojisine sahip çıkıyorsa, belediyeleri
sahip çıkıyorsa, milletvekilleri sahip çıkıyorsa biz bölücüyüz ve bölücülüğe
devam edeceğiz diyoruz. Bu konuda öyle çifte standardın hiçbir gereği yok.
Bakın, Tarkan “Hasankeyf sular altında kalmasın.” diyor. İmza
kampanyası var: “Sen de imza at.” Umarım, AK PARTİ’liler
de atar. Sezan Aksu da imza atıyor, Şivan da atıyor, Kibariye de atıyor, Yıldız Kenter
de atıyor ve bunlar bir kampanya başlatmışlar, ülkemizin tanınmış sanatçıları,
simaları. Yeri gelecek, seçimde Şivan Perver’in hasretini kullanıp oy avcılığı yapacaksın
“Hasankeyf sular altında kalmasın.” dediği zaman da “bölücü” diyeceksin. Yeri
gelecek, Sezen Aksu’yu referandumda “evet” oyu kullandığı için
alkışlayacaksınız “Hasankeyf, Allianoi, Munzur,
Fırtına Vadisi, Uzungöl ve Gümüşhane’nin güzelim
dereleri sular altında kalmasın.” dediği zaman “bölücü” diyeceksiniz; el insaf,
el vicdan! Yani bölücülüğün standardı nedir Sayın Başbakan? Allah aşkına, bu
ülkede sizin gibi düşünmek, yani sizin gibi herkes milliyetçi, muhafazakâr,
Müslüman bir çizgide olmak zorunda mıdır? Bu ülkede insan
haklarından yana olmak da vardır, hukuktan yana olmak da vardır, doğadan,
yaşamdan, tabiattan, millî parklardan, kültürden, ülkemizin geleceğinden ve dünya
mirası olarak çocuklarımıza, torunlarımıza devredeceğimiz bir dünyadan yana
düşünenler de vardır, bu ülkede insan gibi yaşamak isteyenler vardır, bu ülkede
vahşi kapitalizmi değil çıkarı için o güzelim doğaları tahrip edenler gibi
düşünmeyenler de vardır. Allianoi’yı kumlara
gömüyorsunuz, “Vadim yemyeşil kalacak” diyorsunuz. Şu güzelim sonbahar
resimlerine bakın.
Mahkemeler durduruyor HES’leri. 3.338
tane HES ruhsatı verdiniz, neye dayanarak verdiniz? Vicdan, insaf sınırları
vardır. HES çantacıları dolaşıyor. HES izin belgelerini milyonlarca dolara
taşeronlara satıyorlar, şurada burada satıyorlar, dağıtıyorlar. Kim bunları
kontrol ediyor, kim bunlarla ortaklık yapıyor? Hangi yabancı şirketler, hangi
uzun vadelerde bu ülkenin teminatlarını, garantilerini, on beş yıllığına
üretilecek elektriğini de garanti ederek Hükûmetten
alıyor? Bunları birer birer Hükûmetin
açıklaması gerekiyor, birer birer bunların bilinmesi
gerekiyor.
ÇED raporları olmadan orada, sit alanlarını, tarih alanlarını,
doğa alanlarını sular altında bırakacak ülkemizde. Biz hep bunu söyledik. Bu
ülke, kendisi kendi enerjisini üretmek zorundadır, petrolünü, kömürünü, suyunu,
hepsini, ama bunun da bir usulü, yordamı, yöntemi vardır. Barajlar yapılmasın
demiyoruz ama barajları getirip getirip Hasankeyf
gibi tarihî yerleri sular altında bırakmaktan başka çözüm yolları da vardır. Allianoi gibi tarihi katleden anlayışlar yerine,
Bulgaristan’da bir adacık hâline getirip orada baraj gölünün içinde yaşatan
anlayışla, bizim kuma gömen anlayış arasında da anlayış farkı vardır. Munzur
Vadisi ki Munzur Vadisi, bir kutsal mabet gibidir Dersimliler
için. Dersim’in katliamından beterdir Munzur’da HES’leri kurmak. Dersimli için,
Dersim katliamından beterdir Munzur’a dokunmak. Munzur kutsaldır onlar için,
şiiridir, destanıdır, romanıdır, kitabıdır, hayatıdır, türküsüdür. Hangi
türküsünü açar bakarsanız Dersim’in mutlaka Munzur
geçer, hangi Lazca Karadeniz türküsünü açarsanız o şırıltılı dereleri geçer.
Kazım Koyuncu’yu dinleyin, Şevval Sam’ı dinleyin ve
inanın ki o güzelim derelerin şırıltısını, o güzel doğayı, o yeşilliği, onları,
ama bir de sizin zamanınızda dökülen betonları görün, sizin zamanınızda
kahredilen dereleri görün.
Arkadaşlar, yenilenebilir enerjiye, evet, sonuna kadar destek
veriyoruz, sonuna kadar da destek vermeye devam edeceğiz. Bakın, dün Çevre
Bakanlığı şunu gösterdi, dağıttı, meteoroloji gösterdi arkadaşlar: Bu ülkemin
seksen bir şehrinde güneşin parlamadığı bir şehir var mı bana söyler misiniz,
bakın. Bütün coğrafyada, 800 bin metrekarede güneş ışıldıyor, güneş var. Neden
güneş enerjisi yok arkadaşlar, neden? Neden güneş enerjisi konusunda çalışan
yerli yatırımcıları desteklemezsiniz, garanti vermezsiniz, kredi vermezsiniz,
teşvik vermezsiniz, neden? Portekiz’in üzerinden geçen uçaklardan baktığınız
zaman, Porto’daki veya Lizbon’daki, futbol sahalarının 10 katı olan güneş
enerjisi tablalarını görmez mi gözleriniz? Neden İspanya’daki güneş enerjisini
görmez gözleriniz? Neden rüzgâr enerjisini, bu ülke rüzgârını değerlendiremez?
Türkiye ile Yunanistan arasında ne kot farkı var, ne iklim farkı var? Ne oluyor
da Yunanistan’da rüzgâr enerjisi benim ülkemin 5 katı oluyor? Orada üretiliyor
ama benim ülkeme geldiğim zaman Ruslar gözünü dikmiş Mersin’e, Japonlar gözünü
dikmiş Sinop’a, herkes gözünü dikmiş ülkemizin her bir köşesine. Bu bir ciddi
vatanseverlik sorunudur, bu ülkeyi sevme sorunudur; bu, insanını sevme
sorunudur.
Elbette ki termal kaynaklarımızı değerlendireceğiz, elbette ki
biyoenerjiden de yararlanacağız; bunları da teşvik edeceğiz.
Avrupa Birliği karar almış, diyor ki: “Artık yüzde 25
yenilenebilir enerjiye geçeceksiniz.” Arkadaşlar, Avrupalı böyle diyor diye,
biz de böyle bir yasayı getiriyoruz diye bu ülkenin enerji sorununu çözeceğiz!
Bu ülkenin enerji sorunu bu şekilde çözülmez. Biz enerjimizi boşa harcıyoruz.
Biz ülkemizi boşa harcıyoruz. Biz ülkemizin zenginliklerini boşa akıtıyoruz.
Gidiyor yabancı firmaların… Bir tespit edin lütfen: Kaç tane termik santralde,
kaç tane nükleer santralde, kaç tane kurulan şirkette yabancı sermaye oranı ne
kadardır? Hangi bankalar ne kadar kâr ediyor ve bunun üzerine elektriği
kullanan vatandaşım bunun ne kadarını veriyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Tamamlıyorum efendim.
Şimdi, yenilenebilir kaynaklarla ilgili verileri arkadaşlarımız
açıkladı, tek tek bunları saymama gerek yok. Enerji
bu kadar pahalıyken, Allah aşkına, bu enerjiye koyduğunuz özel tüketim
vergilerinin içindeki vergi oranlarına ve kalemlerine bir daha bakınız. Savunma
Fonu için, TRT Fonu için, bilmem ne için… Yani bu ülkenin
bütün yükü vatandaşın sırtında. Elektrik ödüyor, zaten pahalı ödüyor,
bir de üstüne vergi koyuyorsunuz. Yok, TRT payı, TRT’ye gitsin, TRT de Hükûmetin borazanlığını yapsın! Herkes kendi ayağı üzerinde
duracak bu ülkede, hiç kimseden haksız vergi alınmayacak.
İşte, bu yenilenebilir enerjide de gerçekten -destek vereceğiz-
destek verilecekse, doğru destek verelim diyoruz, doğru politikalar üretelim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.20
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15’inci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
395 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Teklifin tümü
üzerinde şimdi söz sırası, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Kütahya
Milletvekili Sayın Soner Aksoy’da.
Buyurun Sayın
Aksoy. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU
ADINA SONER AKSOY (Kütahya) – Sayın Başkan, muhterem arkadaşlar; 395 sıra
sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin
geneli üzerinde söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken hepinize sevgiler,
saygılar sunuyorum.
Muhterem
arkadaşlar, yenilenebilir enerji konusu Türkiye'nin de, dünyanın da enerji
mevzusunda en önemli konusu. Yenilenebilir enerji konusunda mesafe
alamayanların önümüzdeki yıllarda büyük sıkıntılar içerisinde olacağını
şimdiden ifade etmektedirler.
Yenilenebilir
enerji konusunda gerçek bir vizyona ve gerçek bir
anlayışa sahip olmamız gerekir. Tahminlere göre, 2030 yılında dünya nüfusunun
yüzde 75’i şehirlerde oturacaktır. Gece ve gündüz enerji tüketimi katlanarak
artacaktır. Şehirde oturmalar artarken, uzaklarda, ormanlarda, dağ başlarında
oturmak isteyenler de çoğalacaktır. 2008’de, dünyada, 2020’ye kadar hesaplanan
16 trilyon dolarlık enerji yatırımı da 2’ye katlanacaktır.
Ne yazık ki
şehirleşme ve enerji tüketimi arttıkça çevresel ve iklim sorunları da artacaktır.
Artık dünya şunu öğrenmiştir de henüz içine sindirememiştir: Artık fosil
yakıtların tüketimiyle sağlıklı, modern ve huzurlu bir yaşamın sürdürebilirliği
yoktur; sürdürmede ısrar etmek, sağlıklı, modern ve huzurlu bir yaşamdan
vazgeçmek demektir.
Burada temel soru
şudur: Sosyoekonomik kalkınmanın sürdürülebilinmesi için enerjinin makul
fiyatlarla güvenli ve çevreyle uyumlu olarak nasıl tedarik edileceğidir. Bunun
için üç temel öncelik vardır. Bunlardan biri, arz güvenliğinin güçlendirilmesi;
diğeri, rekabetin artırılması ve çevrenin korunmasıdır.
Bunları çok kısa
ele alırsak, arz güvenliğinin güçlendirilmesi, kendi kendine yetebilirlik
konusunu maksimize etmek veya ithal bağımlılığını minimize etmekten ziyade
ithalatın kesilme riskinin azaltılmasının nasıl yapılacağının bilinmesidir veya
bilinebilir olmasıdır. Yerli kaynakların kullanımını artırarak bu noktada belli
mesafe alınabilir. Bir de enerji arzının çeşitlendirilmesi gerekir.
İkincisi,
rekabetin artırılması önemlidir. Serbest pazar ekonomisi içerisinden
yatırımcılar için etkin finansal ve politik ortamın sağlanması gerekmektedir.
Bir diğeri,
uluslararası anlaşmalara mutlaka katılmak gerekir.
Bir diğeri,
enerji şebekelerinin alt yapılarının mutlaka güçlendirilmesi gerekir.
Daha sonra da çok
taraflı diyalog ve uluslararası ilişkilere itibar etmek ve yakinen ilgilenmek
gerekir.
Yenilenebilir
enerji konusunda mutlaka halkımızda, yöneticilerde belli bir bilincin de olması
gerekir. Gelişmiş ve bazı gelişmekte olan ülkeler şu anda büyük bir heyecanla
fosil yakıtlardan kurtulmaya ve yeni yaklaşımı görmeye çalışmaktadırlar. Yeni
yaklaşım, yeni bir çağ gibi büyüyerek dünyayı sarmaktadır. Bütün mesele
buradaki vizyonu görebilmek ve fark edebilmektir.
Buradaki vizyon, yenilenebilir enerji kavramıdır; son zamanda
üzerinde çok düşünülen, çok konuşulan ve çok çalışılan bir enerji türüdür.
Bu yaklaşım, kısa
bir geçmişi olmasına rağmen, ülkelerin bilinç düzeyine bağlı olarak yaşamlarına
tesir etmekte, “düşük karbon ekonomisi” veya “yeşil ekonomiye geçiş” diyebileceğimiz
bir yeni olguyu doğurmaktadır. Bu yeni olgu, yeni bir çağın işaretini veriyor.
Bilgi çağını
yakalamaya çalışırken kendimizi yepyeni bir çağın eşiğinde bulduk. Bu çağ için
farklı ifadeler kullanılmaktadır. Mesela denilmektedir ki: “Enerji ve iklim
çağı”, “yeşil enerji, yeşil ekonomi çağı”, “düşük karbon ve yeşil enerji çağı”.
Her ne dersek diyelim, farkında olalım veya olmayalım, dünyamız önemli bir
değişimin içine girmiş bulunmaktadır, bizim de eşiğinde olduğumuz bu çağı
mutlaka yakalamamız gerekir.
Küresel ısınma,
bildiğiniz gibi atmosferde biriken sera gazlarının yeryüzünden yayılan veya
yansıyan kızıl ötesi radyasyonu tutması ve bu radyasyonun uzaya dağılmasını
engellemesiyle oluşur.
1780 yılında
atmosferde karbondioksit miktarı 280 ppm iken günümüzde
bu değer 382 ppm’dir. Asli değerlerin bunların biraz
daha üstünde olduğu ifade edilmektedir. Bu artış mevcut hızla eğer sürerse,
yüzyılın sonunda 800 ppm’e ulaşması mümkündür.
Birleşmiş
Milletlerin katkılarıyla kurulan IPCC (Intergovernmental
Panel on Climate Change),
küresel sıcaklıkların gelecek yüzyıla kadar 2 ile 3 santigrat derece artacağını
tahmin ettiğini ifade etmiştir.
Hava sıcaklığının
2 derecelik bir artışın ne anlama geldiğini, sellere, kıtlıklara, kitlesel ölüm
ve kitlesel göçlere ve bilinen canlı türlerinin yüzde 40’ının yok olmasına yol
açacağını bilmeliyiz. Bugünden itibaren bu gidişle yüzyılın sonunda dünyanın
sıcaklığının 5 derece daha artacağı fikri yüzde 60 hâkimdir. Bu durumdan
mutlaka korkulmalıdır.
Dünyanın ısınması
sera gazlarının artışıyla doğrudan ilişkilidir. Karbondioksit, nitrooksit ve metan gazları atmosferde bir izolasyon tabakası oluşturmakta ve yeryüzü ısısının uzaya
ulaşması engellenmektedir. Son buzul çağından günümüze kadar geçen sürede
dünyamız 5 derece ısınmıştır.
Küresel ısınmanın
gerçek nedenleri daha ziyade elektrik enerjisi üretimi yüzde 24 mertebesinde,
sanayi faaliyetleri yüzde 14, ulaştırma faaliyetleri yüzde 14, tarımsal
faaliyetlerde yüzde 32 mertebelerindedir ki, bunlar da toprak kullanımı, tarım,
çöpler ve diğer orman ürünlerinin yok edilmesi.
Toprak kullanımı,
ulaştırma, sanayi ve elektrik üretimi yaklaşık yüzde 70’tir. Şu anda dünyamızı
etkileyen işte bu yüzde 70 olan orandır ve bunun tamamı fosil enerjidir; kömür,
doğal gaz, petrol ürünleri.
Yoğun araç
kullanımının küresel ısınmaya etki eden önemli faktörlerden biri olduğunu
herkes, hepimiz biliyoruz. Egzoz emisyonu, karbonmonoksit miktarını en çok arttıranlardır. 2020
yılında dünyadaki araç sayısı 1,2 milyar adedi geçecektir.
Küresel ısınmanın
asıl sebebi ise yüzde yüz insandır. O hâlde, uzun yıllardır, yaklaşık yüz otuz
yıldır yaptıklarımızla yüzleşme zamanı gelmiştir. Yüzleşmeye çok yakınız.
Çekinmeden, başka suçlu aramadan bir an önce yüzleşmeliyiz. Yüzleşmekten değil,
yüzleşmemekten korkmalıyız. Bir an önce küresel ısınma sorunlarında çözüm
aramalıyız. Sadece teknoloji tek başına yeterli olmayabilir. Teknoloji kadar
bilinçli insanlar, bilinçli politikalar gerekmektedir. Sivil toplum örgütleri,
bireysel ve örnek davranışlar ve özendirici hükûmet
politikaları gereklidir. İnsanların değişime talip olmalarını sağlayan ve bu
değişme ve yönlendirme avantajlarını ön plana çıkaran politikalar gereklidir.
ARGE, ileri teknolojilerin ve enerjide verimliliğin özendirilmesi ve
kolaylaştırılması felaket senaryolarından daha etkindir.
Elimde bulunan
bir grafikteki -sanıyorum, görmek biraz zor olacaktır- apsis ve koordinatlarda
fiyatlar ile yıllar söz konusudur. Burada, yıllara göre yenilenebilir enerji
türlerinin tamamının yıllar içerisinde fiyatlarının makul düzeylere doğru
düşeceği, onun yerine kömürden elde edilen enerjinin veyahut da petrolden elde
edilen enerjinin fiyatının da yıllara göre sürekli artış kaydedeceği
görülmektedir. Hiç kimse iddia edemez ki, önümüzdeki günlerde fosil enerjinin
fiyatı düşecektir. Bu iddiada bulunmak hemen hemen mümkün değildir ama herkes şunu rahatlıkla
söyleyebilir ki, yenilenebilir enerjinin bugün için maliyetleri yüksek gibi
görülse, bir alım garantisiyle sübvanse edilme gibi bir ihtiyaç söz konusu da
olsa, verilen belli bir süre sonra -bu, beş sene olabilir, on sene olabilir- hükûmetler çok daha ucuz enerji kaynaklarını ve nihayetsiz
enerji kaynaklarını elde edebilirler.
Türkiye’nin hem
güneş yönüyle hem rüzgâr yönüyle bu nihayetsiz kaynakları elde edebilme
imkânları vardır. Mesela, Türkiye’nin sadece yüzeyine düşen, güneşten düşen
enerji miktarı 80 milyon ton petrole eşdeğer bir değerdir. Bu değer, bugünkü
bizim üretmekte olduğumuz enerjinin, toplam kapasitemizin 5 bin katıdır. Bunun
takriben Türkiye içerisinde güneş enerjisiyle yapılabilecek ekonomik değerini
düşünecek olursak, bu 80 milyon ton petrole eşdeğerin dörtte 1’ini eğer
ekonomik ve yapılabilir bir kapasite olarak düşünecek olursak -güneş enerjisini
söylüyorum- bu bile sadece mevcut şu anda kapasitemizin 1.250 katıdır. Yani
mevcut, şu andaki enerji üretim kapasitemizin 1.250 katını, yani sonsuz bir
noktaya doğru sadece güneşten üretebiliriz. Bunlar tabii çok çarpıcı, insanı
şaşırtan hususlar.
Burada bununla
ilgili çok başka daha değerler de verebilmemiz mümkündür ama çok fazla
detaylara girmek istemiyorum.
Sadece bir iki
örnek daha vereceğim: Mesela rüzgâr. Teknik olarak kullanılabilir toplam,
hazır, küresel rüzgâr kaynağının, tahmin edilen toplam dünya elektrik talebinin
2 mislinden daha büyük olduğu ifade edilmektedir. Türkiye’de bulunan rüzgâr
enerjisi potansiyelinin de 45 bin megavat civarında olduğu ifade edilmektedir
ki o da bugün bizim şu anda kullanmakta olduğumuz kaynak kadardır. Avrupa
Birliğinde rüzgâr enerjisi sürekli büyüme göstermektedir. Bu büyüme eğer devam
ederse her yıl 100 milyon tonun üzerinde karbondioksit koruması sağlanacaktır.
Bunun 1 milyar adetlik bir ormanlık sahayı ifade ettiğini söyleyebiliriz.
Jeotermal de aynı şeydir, biyokütle de aynı şeydir ve
bunların üzerinde de çok büyük istihdam imkânları vardır.
Bugün için
Türkiye’de, yedi seneden beri söylemekte olduğumuz bir enerji politikası
vardır. Bu da 2020 veya 2023 yıllarında Türkiye'nin 500 milyar kilovatsaatlik bir enerji tüketimine ulaşacağıdır. Bunlar,
yapılan normal senaryoların ortalamaları şeklinde ifade edilebilir. Bazen 450
milyar veyahut da 500 milyar ifade edilmektedir. Şu anda, 200 milyar kilovatsaatlik bir enerji üretiyoruz. Demek ki bunun 2,5
katı bir artış söz konusu olacak 2023 yılına kadar. Bu şekliyle bir yükselme
söz konusu olduğu zaman, demek ki bizim 50-55 bin megavatlık bir potansiyele,
üretim gücüne sahip olmamız veyahut toplam itibarıyla da 100 bin megavatlık bir
enerji potansiyeline sahip olmamız gerekir. Bunun için en az 50 bin megavatlık
yatırım yapmamız gerekir. Eğer 1 megavatı 1 milyon dolarsa 50 bin megavatlık
için 50 milyar dolarlık yatırım yapmak gerekiyor. On sene içerisinde bunu
düşünürsek her yıl 5 milyar dolarlık yatırım yapmak gerekmektedir. Bugün,
hâlbuki şu anda, konuşma sırasında veyahut da altı ayda, Türkiye altı ayda,
takriben 25-30 milyar dolar civarında bir rakamı doğal gaza ve petrole
ödemektedir. Cari açığımızın en büyük kalemi de enerjidir. Eğer uzun vadeli
hesap yapabiliyorsak, uzun vadeli düşünebiliyorsak yani bu uzun vadeden
maksadımız yine 2023 yılıdır, 2020 yılıdır, 2023 yılı içerisinde zaten bizim
rüzgârdan 20 bin megavatlık bir potansiyele sahip olacağımız iddia
edilmektedir. Ama bu gidişle, bu teşvik imkânlarıyla şahsen ben bu rakama
ulaşacağımıza inanmıyorum ama ulaşabileceğimizi eğer düşünecek olursak 20 bin
megavatı 1,8 milyon dolar kilovatla çarpacak olursanız yaklaşık yine 30 milyar
dolar civarında sadece rüzgârdan bir yatırım yapmamız gerekmektedir. Bu
rakamlara ulaşabilmemiz için de mutlaka geçerli olabilen, bankaların kabul edebileceği
bir yatırım veya satın alma değerlerinde bir rakama ulaşmamız gerekir. Eğer
güneşte, rüzgârda bununla alakalı gerekli satın alma değerlerini ortaya
koyamazsak bizim yatırım yapmamız ve bu noktada gelişmemiz mümkün değildir.
Yenilenebilir
enerjiyle alakalı yapılan 395 sıra sayılı düzenlemede komisyondan çıkan
rakamlarla benim teklifim arasında büyük farklar vardır. Ben, yalın olarak,
orijinal teklifimde burada verilen rakamlardan çok daha küçük rakamlar ortaya
koymuştum. Mesela, zaman olarak da burada on yıl ifade ediliyor, ben beş yıl
olarak değerlendirmiştim, ama Komisyonumuzun değerlendirmesi bu şekilde oldu.
Rüzgâr enerjisine dayalı üretim tesislerinden elde edilecek elektrik için, ben
orijinal teklifimde ilk beş yıl için 6 euro sent
teklif etmiştim ama Komisyonumuzda, tabii o günkü Enerji Bakanlığının
uzmanlarının, komisyon üyelerimizin takdiriyle bu 7 euro
sente yükseltildi. İkinci beş yılda 5 euro sent
teklif etmiştim. Yani, bu sıra sayısıyla basılan teklifin yarısı benim
teklifimdir, yarısı Komisyonda kabul edilen tekliftir. Komisyonda teklif edilen
değerler, benim teklifimden çok daha yüksek olan değerlerdir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
SONER AKSOY
(Devamla) – Teşekkür ederim.
Eğer gerçekten
benim teklif ettiğim değerler kabul edilmiş olsaydı ve o orijinal hâlini
muhafaza etseydik, sanıyorum şimdi çoktan bu yasa çıkmış olacaktı. Fakat her ne hâl olursa olsun, komisyonun takdir etmiş olduğu bir
yasayı, komisyonda uzmanların, çeşitli kişilerin, bakanlık mensuplarının gelip
konuşarak meydana getirmiş olduğu bir çalışmayı, bir eseri, bir teklifi
komisyondan çıkardıktan sonra, Meclise getirdikten sonra başkalarının komisyona
gelip söylemediği şeyleri dışarıda söyleyerek yasanın çıkmasını
durdurmalarının, bekletmelerinin çok da doğru olduğunu söylemek mümkün
değildir. Bu bakımdan, komisyon çalışmalarının mümkün olduğu kadar
özgürce yapılması, herkesin eteğinde bir taş varsa komisyonda gelip bunları
dökmesi gerekir. Komisyonların bir kimliği vardır, bir şahsiyeti, bir varlığı
vardır; komisyonda çalışan arkadaşlarımızın bir görüşü vardır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
SONER AKSOY
(Devamla) – Çok özür dilerim, bir dakika daha istirham ediyorum.
BAŞKAN – Buyurun.
SONER AKSOY (Devamla) – Komisyonda bulunan arkadaşlarımız belki
yenilenebilir enerji konusunda uzman olmayabilirler, belki petrol konusunda
uzman olmayabilirler ama Komisyonda bulunan arkadaşların her biri, oraya gelip
bu konuda bilgi veren, fikir veren bilgi sahibi kişilerin fikir ve
düşüncelerini değerlendirebilecek kapasitede ve kalitede insanlardır ve bunlar
özenle -hem muhalefetten hem iktidardan- çalışarak bu eseri ortaya
koymuşlardır. Onun için, bu özenli çalışmayı çok
dikkatli bir şekilde, grubumuzun değerlendirip yasalaştıracağına inanıyorum.
Bu vesileyle
tekrar saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Aksoy.
Şahıslar adına
Rize Milletvekili Sayın Bayram Ali Bayramoğlu. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Rize) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; bugün, Türkiye açısından son derece önem arz
eden ve hepimizi de çok yakından ilgilendiren ve aslında sadece ulusal bazda veya siyasi bazda bakılması gereken değil tam tersine
uluslararası genel perspektif açısından bakmamız gereken bir konuyu
değerlendiriyoruz, o konu hakkındaki kanun üzerinde görüşme yapıyoruz. O
nedenle, şahsım adına söz aldım. Hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum.
Şimdi,
arkadaşlar, bu konu yaklaşık bir buçuk senedir gündemimizde. Bir
buçuk sene önce haziran ayında gündemde sırasını aldı ve yenilenebilir
enerjiyle ilgili kanunun görüşülmesinde prensip olarak anlaşılmış idi. Fakat
özellikle 2009 senesi içerisinde dünya genelinde yaşanan, 2008’i takip eden
ekonomik krizler, ekonomik krizlerin özellikle sanayi sektöründeki girdi
malzemeleri üzerindeki maliyet fonksiyonlarını değiştirmesi, dünyada
teknolojiye yönelik gelişmeler bizi biraz daha sağlıklı, biraz daha sabır ve
sükûnetle düşünmeye doğru ittiği için, kanunu da belirli bir süre içerisinde
beklemeye ve bu süre içerisindeki gelişmeleri gözlemleyip ona göre karar almaya
itmiştir. Yoksa, geçen sene içerisinde gündeme getirilen konuların
tamamı o gün için ihtiyaç olduğu gibi bugün de zaten ihtiyaçlarımız olarak
duruyor. Fakat, bu gelişmeler bize bir noktada
haklılık payımızı ortaya koydu. O da şu oldu: 2009 senesinde
başta Avrupa Birliği ülkelerindeki yenilenebilir enerjiye yönelik hedeflenen
yatırımların içerisinde yüzde 33’e yakın pay, kapasite olarak yatırımları
durdurulan ve yapılmayan, tam tersine Türkiye’deyse, bir tek dünya geneline
baktığımızda, kapasitesi ve hedeflerinden fazla yenilenebilir kaynak üretimi
yapan tek ülke olma özelliğini bize de vermiş oldu.
Şimdi, geçtiğimiz
yıl içerisinde rakamlara baktığımızda, özellikle hızlı teknolojik gelişme
gösteren bir solar enerji dediğimiz güneş enerjisiyle ilgili rakamları yakinen
takip ettiğimizde çok ciddi bir maliyet düşüşlerini yaşıyoruz ve yaşadık. Hatta
şu anda ben size bazı grafikleri göstereyim, bu grafikler de sizin üzerinizde
ciddi derecede bizim haklılık payımızı çıkartabilir ve bunu siz de daha rahat
görebilirsiniz. Belki oradan görmek mümkün değil ama,
şu çizgiyi en azından görme şansınız var, eğri çizgisini. Bakın, bu yıllar
itibarındaki rakamlar, yatırım rakamları, özellikle on yıllık süre içerisinde
teknolojik gelişmeyle beraber neredeyse yarı yarıyanın
altına maliyet unsuru olarak inecek şekilde planlama ve hedefleri ortaya konuyor.
Yani, dolayısıyla bugün yaptığınız 1 birimlik bir yatırımın
bundan on sene sonra 0,5 birime yapılabileceği bir noktayı gözlemliyoruz ve
bunu özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik batıdaki hızlıca
yatırımlarını yapan, yaklaşık 10 bin megavata yakın güneş, 26-27 bin megavata
yakın rüzgâr enerjisi yatırımı yapmış Almanya ülkesinden de öğrenebiliyoruz,
İspanya’dan da öğrenebiliyoruz. Dolayısıyla bu noktadaki beklememizin
getirmiş olduğu kısmen dezavantajlar var gibi gözüküyorsa da bunların ciddi
derecede avantaj olduğunu da unutmamamız gerekiyor.
Özellikle enerji
konusunda, tabii muhalefetten arkadaşlarımız haklı olarak çeşitli tenkitlerde
bulunuyor. Benzer nitelikli tenkitleri ben de bir iktidar milletvekili olarak
hem Komisyonda hem de gerektiğinde Bakanlıkta arkadaşlarımla yapıyorum ama bu
tenkitlerin yanında yapılanları da göz ardı etmememiz ve hedefleri de buna göre
ortaya koymamız gerektiği de muhakkak.
Şimdi size net
rakamlar vereceğim: Şu an itibarıyla, yani içinde bulunduğumuz on birinci ay
itibarıyla Türkiye’deki toplam kurulu güç 47.573 megavata ulaşmış ve sadece
2010 yılı içerisinde yüzde 40’ı yenilenebilir kaynaklardan olmak üzere yapılan
ve üretime geçen toplam santral miktarımız, sayımız kurulu güç olarak 3.300
megavat.
Bunların bir
dağılımına bakalım, neler var şu anda bu 47 binin içerisinde: Hidrolik
santraller, yani HES’ler kurulu güç olarak 15.248
megavat, doğal gaz 18.104 megavat, kömür 11.242 megavat, rüzgâr 1.202 megavat,
diğerleri ve jeotermal de içinde olmak üzere toplam 1.780 megavat.
Peki, yüzdelerine
baktığımız zaman, hidroelektriklerin yüzde 32, doğal gazın 38, kömürün yüzde
23,6; rüzgârın 2,5 diğerlerinin yüzde 3,5 olduğunu görüyoruz.
İşte buradaki
ince ayrıntı şu: Kurulu güç ile üretim gücü arasındaki parite
farklılığının getirdiği bir sıkıntıdan kaynaklanıyor. Yani sizin doğal gazınız
yüzde 38 kurulu güç olarak ama üretim bazında katsayı olarak çarptığınızda, yıl
bazı çalışma saati olarak değerlendirdiğinizde, çarpı 8 kat sayısıyla 8 bin
saat aldığınızda, onun toplam üretim içerisindeki payı yüzde 49’lara çıkıyor.
Aynı şekilde hidroelektriğin toplam kurulu güç içerisindeki payı yüzde 32 iken,
hesabında toplam ortalama çalışma saati olarak 3.500 saati aldığınızda da, onun
toplam içerisindeki üretim payı yüzde 25’e düşmüş oluyor.
Peki, bu
rakamların önümüzdeki süreler içerisinde, bu dönem içerisinde nasıl
gerçekleşeceği konusuyla ilgili bir hedef çalışmayı da beraberinde sizlerle
paylaşmakta fayda görüyorum. Genelde enerji konusuyla ilgili strateji
belgelerine -2023 olarak, yani cumhuriyetin 100’üncü yılı olarak
değerlendirildiği için, ben tam tersine, 2010 yılındayız, 2020 yılını nazarı
itibara alarak- bir on yıllık projeksiyon açısından
bakıyorum. Yani bu on yıl içerisinde dünya genelinde
muhtemelen çeşitli dönemlerde, işte her beş yılda bir bir
ekonomik krizin de yaşanabilirliğini de düşünürseniz, Türkiye'nin şu andaki
kurulu gücünün de -küsuratları kaldırın- 48 bin megavat olduğunu konuşursak,
demek ki, bizim mevcut eğriler, ekonomik büyüme, Türkiye'nin dünyaya bakış
açısı açısından baktığımızda, 2020 yılında enerji olarak ihtiyacımız, olması
gereken kurulu güç miktarımız 80 bin megavat. Yaklaşık bunun üretim
katsayısı da 340 ile 350 milyar kilovat saat arasında olmak zorunda. Böyle bir
hedef var.
Peki, bu 30 bini
biz şu anda elimizdeki çalışmalarla, yenilenebilir kanun ve diğer mevzuatla
nelerden karşılayabiliriz? İşte, esas kritik nokta o. Birincisi, 30 bin
megavatı karşılayabileceğimiz yerler şöyle değerlendirilebilir: Elimizde devam
eden projeler, bunların hayata geçmesi hidroelektrik santraller açısından
baktığımızda en az üçte 1’lik kısmını hidroelektrik santraller oluşturabiliyor.
Yani 10 bin megavatımızı, minimum 10 bin megavatımızı hidroelektrik
santrallerden karşılayabiliyoruz. Bir 5 bin megavatımızı, zaten yapılmış
anlaşma çerçevesinde yedi yıllık da periyotta üretime
geçeceğini düşünürsek, nükleerden karşılıyoruz; etti 15 bin. Şu anda üzerinde,
yenilenebilir kanununun yanında çalıştığımız, Enerji Bakanlığı ve ilgili
bürokrasiyle beraber çalıştığımız en önemli kanunlardan bir tanesi yerli kömür
kaynaklarının enerji amaçlı değerlendirilmesi konusudur ki buradan da bir 5 bin
megavat temel olarak kömürden hedefliyoruz; etti 20 bin megavat. Geriye 10 bin
megavat daha ihtiyacımız kalıyor. İşte, bu 10 bin megavatın yaklaşık 5 bin
megavatını diğer yenilenebilir kaynaklar, yani rüzgâr, solar, jeotermal
kaynaklardan, en fazla 5 bin megavatını da doğal gazdan üretmeyi
hedeflemeliyiz. Bizim de şu anda çalıştığımız ana prensip bu. Yani dolayısıyla
Türkiye'nin dışa bağımlılığı açısından değerlendirdiğimizde, dikkat ederseniz,
bizim bu 30 binin 20 binini yerli ve yenilenebilir kaynaklardan, o da nükleer
olmak üzere, geriye kalan yüzde 33’lük kısmının yarısını doğal gaz, yarısını da
diğer nükleer ham madde kaynaklarından karşılamayı hedefliyoruz. Bu nasıl bir
yerli kaynağa veya yenilenebilir kaynağa karşı olmaktır? Esas kritik anlayış
veya eksiklik burada kaynaklanıyor. Dolayısıyla gündemimizde olan şu andaki
yenilenebilir kanun bu perspektif nazarı itibara alınarak değerlendirilmiş,
özellikle uygulamadaki bütün aksaklıklar, aradan geçen bir buçuk yıllık zaman
zarfındaki ihtiyaç olan konularda gerekli düzenlemeleri içermek kaydı şartıyla
bu şekilde düzenlenerek sunulmuştur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Bunun
içerisindeki önemli olan noktalardan bir tanesi fiyat politikasıdır, çok doğru.
Ama fiyat politikası konusunda biz de kendi aramızda tartışıyoruz. Yani satın alma garantisi konusuyla ilgili fiyatlar konusunda
tartışıyoruz, biraz daha da tartışmaya devam edeceğimizi düşünüyorum ama tek
taraflı düşünmememiz gerektiğini, olayın üretim bazı olduğu kadar tüketicinin
de haklarını nazarı itibara alarak bir orta nokta bulunması hem yatırımcıyı
teşvik etmesi hem de tüketiciye iyi imkânlar sunması gerektiğini de unutmamamız
gerektiğini özellikle söylüyorum.
Umuyorum ki bu
kanun birçok kaynağın yeniden hayata geçmesi, harekete geçmesi ve önemli bir
teşvik unsuru olarak karşımıza çıkacaktır ve Türkiye'nin de mümkün olduğu kadar
dışa bağımlılığını ortadan kaldırmaya çok önemli destekler verecektir.
Bu doğrultuda
emeği geçen bütün herkesi tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum ve kanunun,
ülkemize, milletimize, yatırımcılarımıza ve tüketicilerimize hayırlı olmasını
temenni ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Bayramoğlu.
Şahıslar adına
ikinci söz Adana Milletvekili Sayın Tacidar Seyhan’a
aittir.
Buyurun Sayın
Seyhan. (CHP sıralarından alkışlar)
TACİDAR SEYHAN
(Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
İktidar partisi
milletvekillerini dinlerken, gerçekten bu konuda yeterince sorumluluklarını
yerine getirdiklerini söylüyorlar, az kaldı ben dahi buna inanıyordum.
AFİF DEMİRKIRAN
(Siirt) – İnan.
TACİDAR SEYHAN
(Devamla) – Biz bu kanunu beraber yaptık değerli arkadaşlar, “İnan.” diyen
arkadaşlar, bu kanuna çok uğraştık. 18 defa Ali Bayramoğlu
toplantı yaptı, 25 defa Bakanlık toplantı yaptı; aynı kanun 3 defa değişti. 35 önergeyi verip Komisyonda 2 defa değişiklik yapan sizsiniz; bu
kanunu Genel Kurulun gündemine getirip, “Çıkaracağız.” diyen sizsiniz;
“Üreticinin yararına çıkaracağız, toplumun yararına çıkaracağız.” diyen
sizsiniz ve “Artık bu kanunda hiçbir eksik kalmadı.” diyen sizsiniz ve bugün
kanunu çekecek olan yine siz olacaksınız, bugün fiyatları düşürecek olan yine
siz olacaksınız, bugün bu kanuna yeniden yama önergelerle yeni bir kanun
yapacak kadar olumsuz sonuçları ekleyen kişiler siz olacaksınız.
Sabah lütfetti
Komisyon Başkanı ve Değerli Müsteşar Yardımcımız bizi çağırdı: “Kanun üzerinde
konuşalım.” Baktık ki Komisyondaki önergeler kadar önerge var ellerinde. Peki,
amenna. Bakalım içerisinde ne var? Birlikte baktık. Komisyonda görüştüğümüzde
bu kanunun içinde olmaması gereken, “Çıkarın.” dediğimiz ne varsa, orada
anlaşıp çıkardığımız ne varsa bugünkü kanunun içerisine önergeyle dercedilmek üzere hazırlanmış. Olacak iş mi arkadaşlar?
Koca Komisyon kendisini yok mu sayıyor?
Siz benimle
birlikte bunu kabul etmediniz mi Sayın Bayramoğlu?
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Rize) – Ettim.
TACİDAR SEYHAN
(Devamla) – “Başka şey getirmeyeceğiz.” demediniz mi?
Sayın Bakan, siz
kabul etmediniz mi? Genel Kurulda şimdi koymak istediğiniz önergeleri siz
Komisyonda çıkarmadınız mı? Şimdi, bize getiriyorsunuz.
Ne bunlar?
Denetim yapamıyormuş EPDK bu yenilenebilir enerji üretim tesislerinin, dağıtım
tesislerinin lisans işlemlerinde, bu denetim işini lisanslı denetim
şirketlerine hizmet satın alma yoluyla havale edecekmiş! Soruyorum: Türkiye’de
böyle bir şirket var mı? Yok. Peki, bu şirketlerin niteliğiyle ilgili kanununuz
var mı? O da yok. Kime havale ediyorsun sen bunu? Önce Genel Kurula saygınız
varsa, bu şirketlerin, yönetmeliğe bırakmayın, benim önüme sorumluluklarını
getirin, ondan sonra benden yetki isteyin.
Bugün siz
kınıyorsunuz koruma kurullarını Rize’de santral kapattı diye. Denetimsiz
ruhsatları veren siz değil misiniz? Binlerce ruhsatları verip bir dolu insanı
çantacı yapan siz değil misiniz? Bir derenin üzerine on üç ruhsat verilirken
siz neredeydiniz? Sayın Başbakan diyor ki: “Koruma kurulu neredeydi?” Siz
neredeydiniz? Değerli arkadaşlar, bunlar olacak şey mi? Bunlar ciddi işler.
Ortada vereceğiniz kurum yok, bu lisanslı denetleme bürolarıyla ilgili kanun
yok ama siz “Biz devretme yetkisini kanunla verelim.” Niye yapıyorlar biliyor
musunuz? Danıştay benzeri bir yönetmeliği DSİ’de
iptal etmişti, o iptalin arkasından dolaşalım! Hukukun arkasından dolaşma
fikrini muhalefetle paylaşıp toplumun üstüne yük olarak göndermek. Böyle şey
olmaz! Arkasından, on iki yıllık garantiyi on yıl süreye düşürelim! Neden?
Yapılamasın.
Bunun dışında,
yine bir önerge var, diyor ki bu önergede… Hiç konumuzla alakası yok.
Biliyorsunuz, Eti Alüminyum, zamanında yok fiyata, 305 milyon dolara bir
firmaya satılmıştı. Hani bir de burada espri yapılmıştı “Alüminyum tesisi alana
bir de üstüne baraj veriyoruz.” diye. Üstüne bir de Oymapınar’ı verdik. Ama
verirken dedik ki: “Bu tesis sadece Eti Alüminyuma elektrik üretecek. Ancak
ürettiğinin yüzde 20 fazlasını serbest piyasaya satabilecek.” Sonra baktık ki
yok fiyatına verdiğimiz tesis ürettiği elektriği serbest piyasadan, EPDK’nın aldığı kararla miktar biraz yükseltilerek, satmaya
başlamış. İyi, tamam, sattı… “Nereye kadar izin verdiniz?” “Ya, 25 yükselttik.
Güzel… Sonra rahatsızlık duyuldu, şimdi 20’ye geldi bu.
E, bugün
önümüzdeki kanun, ürettiği bütün elektriğin fazlasını Yenilenebilir Enerji
Kanunu’ndaki teşvik statüsü üzerinden satın alacağız. O zaman aklınız
neredeydi, niye bunu üretim tesisi olarak satmadınız? Üretim tesisi olarak
satsaydınız bu ülkeye ayrıca en azından 300 milyon dolar kâr ettirecektiniz.
Yani siz, alüminyum tesisi için bir şirketi orada görevlendirip üstüne sonradan
“Aman kapanmasın” diye para vermek zorunda mısınız?
Kaldı ki Danıştayın bu konuda kararı var, durdurmuş, aleyhte karar
vermiş, Özelleştirme bunu geri almak için işlem başlatmış. Şimdi Hükûmet ne yapıyor ya da yetkilileri Bakanlık? Aman,
kardeşim, bu sonuçlanana kadar ben orayı işleten kişinin cebine biraz para
koyayım. Yazık! Bunu halkın cebinden alıyorsunuz. Alın o tesisi, üretim tesisi
olarak satın, halkın alın terini, ekmek parasını birilerine vermeyin kardeşim.
Bu iş olmaz. Sakın öyle bir önerge getirmeyin! Bu millete yapılacak en büyük
ihanetlerden biri budur. Alın o tesisi, kişinin zararı varsa tazmin edin ancak
o tesisi birilerinin gelir kaynağı hâline getirmeyin.
Bunun dışında ne
yaptınız? Bunun dışında kanun geliyor, içine ha bire bir şeyler konuluyor ama
en önemlisi, fiyatlar nerede biliyor musunuz? Hükûmetin
önerdiği fiyatı silmişler, ilk fiyat aynen duruyor.
Sayın Bayramoğlu, o zaman bu çalışmayı niye yaptınız, niye
komisyonu meşgul ettiniz siz? Bu kanunu biz mi getirdik? Bu kanun Hükûmet tasarısı değil mi? Bu Müsteşar, bu bakanlar değil
mi oraya gelip bu fiyatları verdiler? Niye şimdi eski yerine indiriyorsunuz?
Siz gelince mi ucuzladı? Aynı ucuzluktan, Almanya, Fransa, İtalya, İspanya
böyle mi yararlanıyor? Hiç yurt dışına bakan gözler yok mu bize bakıyorsunuz
da? Tek mazereti kendinize mi işletiyorsunuz? Bunu, onu oraya koyacağınıza
“çıkarmayalım” diye açık bir engelleme içerisinde olun, “Biz yenilenebilir
enerjiye destek vermeyeceğiz.” deyin, biz anlayalım nereye yöneldiğinizi. Ama, bir yandan Sayın Bakan şikâyet ediyor, diyor ki: “İşte,
yenilenebilir enerji devreye girmezse, doğal gaz santralleri, kömür
santralleri, bilmem neler devreye giriyor, paramız dışarı gidiyor.” Hatta
Koruma Kurulu kararından sonra küçücük bir üretim tesisi için Başbakanın o
söyleminden de cesaret alarak doğal gaz üreten firmalara “Hayırlı olsun.” dedi.
Sayın Bakan, bu sözü söyleyecek en son kişi sizsiniz. Doğal gaz üretim
tesislerinin kaç megavat açıldığına bakın son beş yılda ve 2015’e kadar kaç
tane inşa edilecek, açılacak tesis olduğuna bakın. Bu tesisler açılırken sizin
hâlâ yenilenebilir enerjide, rüzgârın, güneşin üzerine fiyat koymak yerine aynı
fiyatla Genel Kurulu oyalamanız size konuşma hakkını vermez, elinizden alır
bunu. Kaldı ki, siz, madem, Koruma Kurulu kararını eleştiriyorsunuz…
Bakın, arkadaşlar
-ya, böyle bir şey olur mu?- Başbakan dedi ki: “Koruma Kurulunun aklı
neredeydi?” Ben -Sayın Bayramoğlu da hatırlar- gittim
Rize’ye araştırma yaptım, dedim ki: “Bir dere üzerinde on üç tane baraj var.
-Sayın Hilmi Güler’e de verdim, basına da açıkladım-
Bu barajlar havza planlaması yapmadan yapılırsa doğal alanı, florayı,
dengeyi, tarım alanlarını tahrip eder, sit alanlarını tahrip eder, Koruma
Kurulu bunu durdurmak zorunda kalır. Yapmayın, bu ülkeye en büyük katliam bu.
Havza planlaması yapın, suyunuz varsa ruhsat verin. Önce birer tane açın, iyi
gidiyorsa yenisini açın.” Hiç kimse dinlemedi. Aradan altı yıl geçti.
Arkadaşlar,
Koruma Kuruluna “Şimdiye kadar neredeydiniz?” diyeceğine, siz neredeydiniz
desem ben Bakana, Başbakana ne olacak? Siz neredeydiniz? Açın tutanaklara
bakın, ben bunu anlattım. Neden tedbir almadınız lisans verirken? Hani, daha
denetleme kurulunuz yok, denetleme kanununuz yok, kime denetleteceğiniz belli
değil.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
TACİDAR SEYHAN
(Devamla) – Bunlara seyirci kalacaksınız, denetleme kanununu beş yıldır bu Hükûmet getireceğiz diyor, “Özel firmalara yetki vereceğiz,
koşullarını ayıracağız, barajların denetlemesini de üretim alanı için DSİ’ye vereceğiz.” diyor. Niyette… Bu on günlük çalışma.
Beş yıldır yatıyorsunuz. Getirin, buna siz engel olun. Bunları yapmadığınız
sürece, bu kurulları, kurumları eleştiremezsiniz. Kaldı ki, bu kurullar bu
kararı verdi diye, şimdi bölgesel kurulları cezalandırıyorlar, bölgesel koruma
kurullarını kaldırıp, sadece Yüksek Koruma Kuruluna, yani buradaki merkeze işi
veriyorlar. Neden? Oralar sivil toplum örgütlerinden görüş alıyor, almak
zorundalar ve ilgili bakanlıklarla harekete geçmek zorundalar diye.
Değerli
arkadaşlar, biz bu anlayışı reddediyoruz. Bunu çekeceksiniz ama…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TACİDAR SEYHAN
(Devamla) – Teşekkür edeyim efendim.
Ben de diyorum
ki, bunu çekmek hayırlıdır ama gelin, böyle göstermelik çağırmalarla değil,
bizimle iş birliği yapın, muhalefetle iş birliği yapın. Yenilenebilir enerjiye
bu ülkenin ihtiyacı var, yerli enerji kaynaklarımızı artıralım. Bu tartışmaları
yapacağımıza, ülkenin ithal enerji kaynağından kurtulmasını sağlayacak yeni
gelişmeleri birlikte değerlendirelim ve işi keyfiyetle yapmayalım. Keyfiyetle
devlet yönetilmez arkadaşlar. “Başkan çağırdı” demiştim ya, Müsteşar
Yardımcısıyla; konuştuk, “Önergelerinizi bildirin.” dedim, lütfedip bana
önergeler konusundaki düşüncelerini bile iletmediler, “Biz katılmıyoruz.” bile
demediler, yeni örneklerini bile vermediler. Bu anlayış tekdüze anlayıştır.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, bütünlüğü, sağduyuyu temsil ediyoruz. Bu
nedenle, bu tür uygulamalara da, bu tür keyfiyet kanunlarına da sonuna kadar
karşı çıkıyoruz. Bu hâliyle çıkacaksa hiç çıkmasın.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız, Hükûmet
adına.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
yenilenebilir enerji kaynaklarıyla alakalı verilen kanun teklifi üzerinde Hükûmetimiz adına söz almış bulunuyorum. Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bir kere,
öncelikle, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla alakalı kanunun tarafımızdan
çekilmesi söz konusu değildir. Ancak, bir konu üzerinde mutabık kalmamız lazım.
Biz istiyoruz ki özellikle ülkenin menfaatlerini yakinen ilgilendiren rüzgâr,
güneş, jeotermal, biyokütle gibi hepimizin mutabık
kaldığı konuda hep beraber mutabakatla çıkartalım, bütün grubu bulunan
partilerle beraber bir mutabakat içerisinde çıkartalım, ama temel kavramlar
üzerinde mutlaka mutabık kalmamız lazım. Bunun üzerinde mutabık kalmadan da
herhâlde genel bir konsensüs sağlama imkânımız
olmayacak. Nedir o? Şimdi, konuşmacı arkadaşları dikkatle dinledim,
“Vatandaşımızın lehine ucuz elektrik elde etmemiz lazımdır.” dediler, çok doğru
ama “Her tarafı güneş yapmamız lazım.” dediler. Değerli arkadaşlar, bu cümlenin
her ikisini beraber açtığınızda aynı sonucu doğurmaz. Biz istersek sevelim
ister sevmeyelim güneş enerjisi şu anda bulunan enerji kaynakları içerisinde,
şu anki malzeme bilimi çerçevesindeki en yüksek, pahalı enerji kaynağıdır.
Tamam, yani, Allah’ın güneşi bizim ülkemizde her zaman var ama buradan elde
edilecek getiriler kime gidecek? Bizim ülkemizin insanına gidecekse hep beraber
bunu yapmamız lazım.
Bakın, şimdi size
çok somut bir örnek vereceğim, bu kaynak nereye gidiyor? Ben, altını kalın
çizgilerle çizerek diyorum ki, güneş enerjisini de, rüzgârı da, hidro kaynakları da, biyokütleyi
de, hepsini bizim kazandırmamız lazım ülkemize. Temel stratejimizin içerisinde
biz açıkça beyan etmişiz, “Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100’üncü
yıldönümü olan 2023 yılında yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının her
birinin mutlaka hizmete alınması lazım.” demişiz, üzerinde tartışma
doğurmaksızın. Peki, bunu hangi şartlarda devreye alacağız?
Almanya’nın en
büyük güneş yatırımcılarından bir firma geldi, dediler ki: “Biz Türkiye’ye
güneş kurmak istiyoruz.” “Hayhay, tabii... Biz de yatırımcının gelmesini
isteriz.” “Finans?” “Finansman bizde var.” dediler. “Çok güzel. Ne kadarlık yatırım yapmayı düşünüyorsunuz?” dedik “3 milyar euro civarında yatırım yapabiliriz.” dediler. “O da çok
güzel. Hangi fiyattan satmayı düşünüyorsunuz?” dedik “28 euro
sentten.” dediler. “Bir dakika, bunu nereden belirlediniz?” dedim, “Biz
Almanya’da 28 euro sentten satıyoruz.” dediler. “O
zaman satmaya devam edin.” dedim ben. “Ve pazarımızı genişletmek istiyoruz.” dediler.
“O zaman buyurun, ama hangi fiyatlarla?”
Ben kendilerine
özel sektörden gelen birisi olarak, masanın diğer tarafında bulunmuş birisi
olarak dedim ki: “Almanya’da kaç saat güneş var?” “Ortalama 800 saat, bir yılda
8.640 saat var.” “Türkiye’de kaç saat güneş var?” “1.800 ila 2.200 saat
civarında.” “Peki, o zaman siz Almanya’da kurduğunuz tesisleri bir yılda 800
saat faydalanmak kaydıyla kaç yılda amorti ediyorsunuz?” “Ortalama yedi ila
sekiz yılda.” dediler. “Peki, Türkiye’de ışınım daha fazla. Aynı fiyattan
satarsanız Türkiye’de üç buçuk ila dört yılda amorti etmez misiniz?” Birbirine
baktılar. “Kusura bakmayın arkadaş, o zaman siz Almanya’da kazandığınız paranın
aynısını 2,5 katıyla beraber Türkiye’de kazanmak istiyorsanız aynı fiyata
satmamalısınız.” dedim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Diyarbakır Güneşevi Projesi var örnek.
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Şimdi, bu güneş enerjisini
Diyarbakır’da da yapacağız, Mardin’de de yapacağız, İzmir’de de yapacağız,
Karaman’da da yapacağız ama arkadaşlar, hangi fiyatla yapacağız? Ben, size,
şimdi, 13 milyar euroluk yatırım getireyim; verelim
28 euro sentten getirelim, sonu da yok.
Arkadaşlar, biz
bir yandan vatandaşımıza, sanayicimize ucuz elektrik getirmeyle alakalı
işlemleri yapacağız, bir yandan da bu üretim kaynaklarını artıracağız. Bunun
makul noktası nedir? Eğer biz makul şartlarda vermezsek özel sektöre kârı, hiç
kusura bakmayın sermaye transferi yapmış oluruz. Eğer makulün daha altında bir
şartta verirsek özel sektörü yaşatamaz hâle geliriz. Bunun, ikisinin arasındaki
denge nedir? Soru bu.
Ve ben öyle
dedikten sonra “Haklısınız. Siz bir fiyat verin.” dediler. Ben dedim ki: “Siz
hele bir 14 euro sente deyin de yarı fiyatına, ondan
sonraki kısmıyla alakalı pazarlık yapalım.” “Evet.” dediler. “Ben bu aynı
hesabı ve sizin Almanya’daki kazanacağınız iç kârlılıkla (IRR) beraber aynı
hesabı çıkarttığımda ben size 10 euro sent civarında
vermem lazım.” dedim. “10 euro sent verirseniz biz
Almanya’da yatırım yaparız.” dediler. “Ee, buyurun
Almanya’da yatırım yapın o zaman.” dedim. Ama ben size şimdi daha farklı bir
şey söyleyeceğim. Financial Times’ın
dört gün önce yayınladığı bir yazı var. Bu yazıda, değerli arkadaşlar, diyor
ki, İspanya’dan, Portekiz’den bahsettik: ”Bugün rüzgâr ve güneşle alakalı her
ülke ortaya koyduğu politikaları gözden geçiriyor.” Niçin biz Amerika’yı tekrar
keşfediyoruz? O yaşanmış hataları, eksiklikleri, üretimi artırmak adına yapılan
bu tür girişimleri tekrar aynı yoldan biz de geçelim. Kestirmeden okuyoruz,
izliyoruz, bakıyoruz ve Türkiye’de bu hataların tekrar yaşanmaması adına bir
politika çiziyoruz.
Bakın,
arkadaşlar, geçen yıl bunu yapmış olsaydık 28 euro
sentten anlaşma yapılmış olacaktı. Kusura bakmayın. Hep beraber bütün gruplar
olarak da buna “evet” dedik. Şimdi, Portekiz ne yapmış, İspanya ne yapmış?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Portekiz gibi yapın, her aileye 3 bin dolar kredi verin faizsiz.
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Bakın, aynen oradan örnek veriyorum,
taze bir yazıdır, bayat bir yazı değildir, bir hafta öncesinin yazısı: “Son iki
yılda düşük toptan satış fiyatlarıyla birlikte finansman yetersizliği ve regülasyondaki belirsizlikler yüzünden bu sektördeki yatırım
hızlıca düşmüş ve şirketler planlarını tekrar gözden geçirmek zorunda kalmışlardır.”
Anlatıyor, bazı rakamlar veriyor, o rakamlara boğmayacağım. “3.500 megatvatlık PV kapasitesinin çoğu, yeni santraller için
tarife garantisi kesilmeden önce, yani Ekim 2008 tarihinden önce kurulmuştur.
Bu kesintiler artı finansman krizi, kapasite kotası ve fiyatlama rejimlerindeki
belirsizlik, sektöre yeni yapılacak yatırımları frenlemektedir.”
Devam ediyor:
“Var olan PV tesislerinin, fotovoltaiklerin -yani
güneşin- yatırımcılara, hükûmetin, prim tarifesinde
yükselen günlük üretim saatlerini geriye dönük olarak sınırlandırarak, yani
yaptığı bir kısım işlemlerden tekrar vazgeçmeye çalışarak fiyatları düşürme
planının başarısız biçimde muhalefet edildiğini görüyoruz.” diyor.
Değerli
arkadaşlar, 26 Aralıkta Almanya’da bir olay yaşandı. Ben, tekrar tekrar araya bu cümleyi alarak söylüyorum: Bizler, biraz
sonra açıklayacağım rakamlarla beraber, yerli ve yenilenebilir enerji
kaynaklarının önünü sonuna kadar açmamız lazım ama makul fiyatlarla beraber
açmamız lazım, makul fiyatın tarifini yaptım. Almanya’da 24 ile 26 Aralıkta bir
olay yaşandı, 6 bin megavat civarında rüzgâr santralinin 90 sentle alınma
garantisi vardı, böyle bir garanti vermişti rüzgârların teşviki için. Güzel bir şey rüzgârların teşviki. “Öncelikle bunların
alınması lazım.” dendi ve Paskalya’ya denk geldi. Meteorolojik veriler bir gün
önceden tespit etti, yarın büyük bir ihtimalle 6 bin megavat civarında rüzgâr
yapılması lazım diye. Ben gittim bizzat bunun merkezinde araştırdım ve
rakamları aldım. 6 bin megavatı kime satacaklar? 90 sentten aldılar. Sanayici
dedi ki: “Ben çalışmıyorum, yarın tatil var.” Konut dedi ki: “Ben sınırlı
oranda kullanacağım.” “50 sente veriyorum.” dedi 90’a aldığını, alan yok. 30,
20, 10…”Sıfır sente veriyorum.” dedi, alan yok. Ama satması
lazım, alması zorunlu. Rüzgârdan elde edilen enerjiyi kullanan
sanayiciye 20 euro sent üzerinde para verdiler o gün
kullan diye. “Ne kadarla kapattınız o gün?” dedim, “50 milyon euro eksiyle kapattık.” dediler.
Değerli
arkadaşlar, ben bu parayı kime tahvil edeceğim, kime tekrar döndüreceğim ben
bunu? Vatandaşa döndüreceğim değil mi? Kusura bakmayın, o zaman ben dikkatli
davranmak zorundayım, hangi fiyatla, nasıl satılacağını yine aynı gerekçelerle
ortaya koymak zorundayım. Yani, rüzgâra vereceğimiz fiyatın yatırımları
önlemeyici ama fahiş kârlar vermeyici bir noktada olması lazım. Bu söylediğim
makul bir şey değil mi benim? Aynı şekilde güneş için söylüyorum. Güneşin
önündeki yatırımları aşmamız lazım, engelleri kaldırmamız lazım ama dünyadaki
gelişmeleri izleyerek.
Bakın, geçen yıl
bu anlaşmayı yapmış olsaydık 28 euro sent, şimdi bana
geldi iki tane firma, biri Amerika’dan, biri Avrupa’dan, “10 euro sentler üzeriden tekrar konuşabiliriz.” dedim. Malzeme
bilimi çok hızlı ilerliyor.
Bakın,
dikkatinizi çekiyorum, 100 megavatlık şu anda istemediğimiz ve ithal kaynaklar
olarak gördüğümüz doğal gazın kurulmasıyla 100 megavatlık güneşin kurulması
arasında üretim gücü açısından yaklaşık 4,5 katı kadar fark var. Biz bir yandan
diyoruz ki, doğal gazla alakalı kaynakları azaltalım çünkü bu ithal, bir yandan
arama faaliyetlerine devam edelim, ithal kaynakları yerli kaynaklar hâline
getirelim.
En son geldiğimiz
noktada özel sektöre de söyleyecek üç beş cümlem var. Bakın,
bugün itibarıyla, 4 Kasım 2010 tarihi itibarıyla bizden başvurusu, inceleme
değerlemesi uygun bulunanları, lisans verilenleri dâhil, Türkiye'nin kurulu
gücünün yaklaşık 45 bin, 46 bin megavatlar civarında olduğunu, 48 bin
megavatlar civarında olduğunu -ki bu yıl içerisinde yaklaşık 3.500 megavat
devreye alıyoruz- düşünürsek 121.727 megavatlık bu dediğim tanımlara uyan
müracaat var. Yani başvuruda bulunanlar, inceleme ve değerlemede
bulunanlar, uygun bulunanlar ve lisans verilenlerin toplamı 121 bin yani
Türkiye’nin kurulu gücünün yaklaşık 2,5 katı. O zaman, bizim zaman zaman madencilikte, zaman zaman
da petrolde söylediğimiz ve sıkça da rüzgârda söylediğimiz gayriciddi
yatırımcıların -lütfen tabirimi mazur görün- aradan çekilmesi lazım. Ben çünkü
bunlarla alakalı altı bin tane, TEİAŞ bağlantı görüşü vermişim yani bunlar
yatırım yapacak diye. Yatırım yapmayacak olanlar lütfen bizi meşgul etmesinler,
sektörü de meşgul etmesinler, özel sektöre mesajım bu. Para kazanmayı
istemeleri normaldir, doğru bir istektir ama makul oranlarda yapılması lazım.
Bir sanayicimiz
bunun fiyatının artırılmasını isterken -aynı sanayi odasında bir toplantıya
katıldık- hemen yanı başında oturan diyor ki: “Yüksek fiyat bunlar.”
“Değerli
arkadaşlar, sanayi odasının meclis toplantısına geldim ben buraya. Şurada bir
oylama yapılsa yarısı yükseltilmesini isteyecek, yarısı düşürülmesini
isteyecek.” dedim.
Elektrik
dediğimiz kalem öyle bir kalem ki, her zaman tüketici tarafından pahalı
bulunmuş ve her zaman üretici tarafından da ucuz bulunmuş bir metadır. O yüzden
bizler bunun önlemini almamız lazım.
TACİDAR SEYHAN
(Adana) – Nükleerde düşüyor Sayın Bakan.
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Ben o konuya girmeyecektim ama
mademki “nükleer” dediniz, o konuya giriyorum.
Dün özellikle
nükleerin barışçıl amaçlarla kullanılmasına ve aynı zamanda, bir güvenlik
içerisinde kullanılmasına dair uluslararası anlaşmalar imzalandı, hepinize
teşekkür ediyorum ama orada bazı yanlış bilgiler verildi. Türkiye’nin nükleer
güç santralleriyle alakalı yaptığı anlaşmalar için burada yakıt
zenginleştirilmesiyle alakalı bir talebin olduğu söylendi, bir girişimin olduğu
söylendi.
Değerli
arkadaşlar, bizim, uranyumun zenginleştirilmesi gibi, hele hele
son derece popüler olan ve Türkiye’nin tarafı olmadığı bir noktada böyle bir
tartışmanın içerisine çekilmiş olmasını ben manidar buluyorum, doğru
bulmuyorum. Bir arkadaşımız kalkıp diyebiliyor ki: “Bakan oradaki bir genel
müdürle oturdu imzaya.” Arkadaşlar, tam tersi, ben, Rusya Federasyonu’nun
Başbakan Yardımcısı ve kendi Karma Ekonomik Komisyon Eş Başkanım olan Sayın Seçin’le beraber biz imzalaştık. Bir anlaşmayı da Enerji
Bakanı Sayın Şmatko’yla beraber yaptık. Şimdi,
bunlarla biz ne yapmak istiyoruz? Eğer siz bir mütekabiliyet, bir denklik
açısından bahsediyorsanız, kusura bakmayın, o zaman benim karşımda da Başbakan
Yardımcısının sizin dediğinizi söylemesi lazım yani “Ben Enerji Bakanıyla
imzalamam, ben Başbakan Yardımcısıyla imzalarım.” demesi lazım. O yüzden,
değerli arkadaşlar, biz işin olmasına dikkat ediyoruz ve yine KEK eş başkanları
olarak bu çalışmayı, sayın başbakanların bize gösterdiği hedef doğrultusunda
biz bu anlaşmaları imzaladık.
O açıdan, ben
bunların detaylarına çok girmek istemedim ama “nükleer” dediğiniz için
söylüyorum: Nükleer bugün, kırk yıl önceki nükleer alışkanlıklarından çok
farklıdır. Aynen, güvenliğe harcanan para nükleerin kendisine harcanan para
kadardır, neredeyse o miktarlardadır ve açıkça söylüyorum: Güney Kore’yle 11
Kasıma kadar da eğer Türkiye'nin öne sürdüğü şartlarda ve uygun gördüğümüz
şartlarda o noktaya gelemiyorsak biz bu anlaşmayı yapmayız; uygun noktaya
geliyorsak bu anlaşmayı yaparız. Bütün bu müzakereler bizim, nükleer güç
santrallerinin kurulumuyla alakalı kararlılığımızı etkilemez. Biz, aynı
zamanda, bütün enerji kaynaklarının harekete geçirilmesini istiyoruz. Bunların
içerisinde -tekraren söylüyorum- yerli kömürümüz var, su kaynaklarımız var,
güneşimiz var, jeotermalimiz var, biyokütlemiz var,
çöp var, katı yakıtlar var, bitkiler var; her birisinin nükleer güç
santralleriyle beraber Türkiye'nin büyüyen, değişen ve gelişen yüzüne yani
beyniyle beraber büyüyen Türkiye'ye hitap edecek şekilde bir arz güvenliğini
sağlamış olması lazım.
Ben, değerli
arkadaşlar, şunu hiçbir zaman söyleyemem Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin bir bakanı olarak, hele hele
Enerji Bakanı olarak: Arkadaşlar, biz… Hele hele
sivil toplum örgütlerimizin içlerinde çok samimi çalışanları var, yeşili
korumada, turizmi korumada, kültür varlıklarını, tabiat varlıklarını korumada
son derece samimi davranan sivil toplum örgütlerimiz var ama kusura
bakmazsanız, manipülatif davrananlar da var, bunları
ayırt etmemiz lazım.
Ben şimdi
soruyorum, Niğde’de bir gösteri yapılıyor, Sayın Valimize soruyorum, “Kim yaptı
bu gösterileri Sayın Valim?” “Efendim, İzmir’den gelen, İstanbul’dan gelen
arkadaşlar yaptı.” “Yöre halkımız yok muydu?” “Yöre halkımız da vardı ama çok
azdı.” Peki, Rize’de soruyorum, “Kim yaptı?” “E dışarıdan geldiler.“ Değerli
arkadaşlar, ben bu ülkenin bütün kaynaklarını kullanmak durumundayım ama
şartlarına uygun kullanmak zorundayım. Şöyle bir eleştiriyi kabul ederim: Bir
kısım müteahhitlerin içlerinde çok vahşice, çok hoyratça iş yaptığını gördük,
bunların yapmasına biz de karşıyız ama kusura bakmayın, bu ülkenin çevre
şartlarını, ekolojik şartlarını, yeşilini, suyunu,
tabiat varlıklarını, kültür varlıklarını, medeniyetin kalıntılarının her
birisini korumak bizlere düşüyor. Bizler bakanlarımızla beraber bir tarafından
çekiştiren, diğer tarafından da başka bir varlığın çekiştirdiği bir yapıda
değiliz. Bizler her birisini rahatlıkla koruyabilecek durumdayız. Önceki
konuşmamda da bahsettim, ilkokulda bize öğretilirdi, Türkiye’nin üç tarafı
denizlerle, dört tarafı düşmanlarla kaplı diye, neyse dört tarafındaki
düşmanların hepsiyle dost hâldeyiz ama üç tarafı denizlerle kaplı yerde, kusura
bakmayın, 8.484 kilometre kıyı şeridimiz var, 46 tane yatırım müracaatımız var,
46’sına da itiraz var! Ben bunu kabullenemem arkadaş, ben bunu doğru da bulmam.
Her birisiyle alakalı itiraz geliyorsa, bunların her birinin gerekçesinin
teknik olmadığı kanaatindeyim. Bu işte başka bir iş var derim.
Şimdi, deniyor
ki, “Yeşilin yanında siz bunları bozuyorsunuz.” Hiç suyun geçip de yeşil
yapmadığı yer gördünüz mü? Su gittiği yeri yeşil yapar. Dünyadaki bütün
barajlar, hidroelektrik santraller yeşille beraberdir. Bunlar birbirine düşman
olgular değil ki, birbirinin yanı başında dost olgular. O açıdan, değerli
arkadaşlar, biz yenilenebilir enerji kaynaklarını sonuna kadar destekliyoruz.
Bu kanunun çıkması için de bakın aylardan beri uğraşıyoruz. Önergeler konusunda
dinamik olmamız lazım. Önergeler, sabit ve donuk kâğıtlar değillerdir. Sizin
getireceğiniz bir önergeyi tabii ki biz olgunlukla karşılarız, doğru yapmaya
hepimiz mecburuz ve hep beraber doğru yapalım.
Ben, bütün bu
duygu ve düşüncelerle…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Siz kimsiniz? Meclisin iradesinin üzerinde misiniz?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Ben Meclisin iradesinin üzerinde
değilim arkadaşlar.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Milletvekilleri kabul ederse “Siz, biz…” Böyle bir ifade olur mu
Sayın Başkan? Sayın Bakan Meclis iradesini “Siz, biz” diye… Allah Allah! Amirimiz misiniz siz?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Yanlış anlamamanız için söylüyorum,
benim iradem Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun iradesinin üzerinde
değildir, tam tersidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OKTAY VURAL
(İzmir) – Meclis ne diyorsa onu yapacaksınız.
BAŞKAN – Sayın
Vural, düzeltiyor.
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – O yüzden, siz bir önerge
getiriyorsanız, sizden kastım, muhalefet partisi olarak getiriyorsanız ve bu
doğru bir şeyse bunun mutlaka geçerli olması lazım ve yürürlükte olması lazım.
Siz bana bunları üç ay önce getirmediniz diye ben onu almamam lazım. O yüzden
dinamik düşünelim, ülkemizin yararına düşünelim. Ben bunları fazlasıyla
anlattığım kanaatindeyim.
Bütün bu duygu ve
düşüncelerle, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının desteklendiği, önünün
açıldığı ve enerji portföyünde daha büyük paylara
sahip olduğu ülke olmasını temenni ediyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Bakan.
Son söz
milletvekilinindir kuralı gereği Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç.
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yenilenebilir enerji
kaynaklarıyla ilgili olarak bazı milletvekillerinin verdiği kanun teklifinin
tümü üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Evvela, bu Hükûmet ciddi bir hükûmetse, bu
kadar çok önemli bir kanunun bazı milletvekillerinin teklifiyle gelmemesi
lazım, bir hükûmet tasarısı olması lazım.
Dolayısıyla, biliyorsunuz, hükûmet tasarısı olunca
çeşitli kuruluşlardan bilgi alınıyor. Bu kanunun hazırlanmasında çok değişik
devlet dairelerinden bilgi alınıyor, mütalaa soruluyor, dolayısıyla bunları da
baypas etmek için, daha ziyade birtakım yandaş şirketleri, yandaş müteahhitleri büyük kazançlar sağlamak için… E nasıl olsa
burada getirip bir teklif veriliyor.
Şimdi, biz bu Hükûmetin sicilini iyi biliyoruz. Bakın, geçen gün nükleer
enerji santraliyle ilgili burada bir anlaşma geçirdiniz. Bu anlaşmayı kimin
için getirdiniz? Çalık-ENI Grubuna yardım etmek için getirdiniz. Çalık-ENI
Grubunun kime ait olduğunu, Tayyip Bey’in yakını olduğunu bilmiyor muyuz? Ondan
sonra, bu Akkuyu Nükleer Santrali, daha önce 21,16
sent üzerinde size teklif verdi, siz kabul ettiniz. Danıştaya
gitti, “Bu, serbest piyasa fiyatının 3 katıdır.” dedi, Danıştay iptal etti.
Danıştay iptal edince Tayyip Bey dedi ki: “Bu yargı benim ciğerimi kanatıyor.
Bu yargı benim ayağımın bağı oluyor.” dedi. E niye kanatıyor yargı Tayyip
Bey’in ciğerini? Çünkü Tayyip Bey’in tasarladığı paralar, devletin paraları,
vatandaşın paraları Tayyip Bey’in yakınlarının keselerine akmadığı için,
kasalarına akmadığı için, yargı buna engel olduğu için, dolayısıyla ciğer
kanıyor. Vah vah, ne ciğerler kanıyormuş!
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, elbette ki bu Parlamento, Türkiye'nin menfaatlerini koruyarak… Türkiye’de vatandaşın hava ve su gibi kullandığı elektriğin en iyi
fiyatlarla sağlanması, en ucuz fiyatlarla sağlanması hepimizin arzusudur ama
özellikle siyasi iktidar bu halkın ekmek ve su kadar, hava kadar doğal ihtiyacı
olan bir maddesini, elektrik gibi temel maddeyi fiyatlandırırken, üretime
giderken, yatırım yaparken birtakım yandaş kurumların menfaatlerini ön plana
çıkarırsa işte buna elbette ki muhalefet çıkıp karşı çıkacak. Peki, niye
getirdin ondan sonra nükleer enerjinin anlaşmasını Parlamentodan geçirdin?
Çünkü orada yapacağın suistimale Parlamentoyu ortak
etmek için yaptın. Bunu, burada defalarca söyledik, anlaşmayı geri çekmediniz.
Şimdi, ne yapacaksınız yarına? “Yahu, efendim, Türkiye ile Rusya arasında
nükleer enerji anlaşmasını yaptık, Meclisten geçirdik arkadaşlar. Meclisin
kanununu uygulamayacak mıyız? Meclisin kanununu uygulamayınca suçlu olacağız.”
diyeceksiniz. Biz, daha önce bunları gördük. Arkadaşlar, bunu buradan da ikaz
ettik, söylemediniz.
Şimdi, Seydişehir
tesislerini, getirdiniz, bir yakınınıza sıfır değerle verdiniz. Yani öyle bir
fiyatla verdiniz ki o özelleştirme yapıldığı tarihte depolardaki mevcut
malzemenin değerini bile almadınız. Kime verdiğinizi biliyoruz. Kimin adamı
olduğunu biliyoruz. Tayyip Bey’in hemşehrisi olduğunu
da biliyoruz. Bir de ona Oymapınar Barajı’nı getirdiniz verdiniz. Şimdi,
getiriyorsunuz ona Oymapınar Barajı’nı da… Ayrıca da elektrik üretip dışarıya
satacaksınız, şimdi önergeyi vereceksiniz burada. Yahu, arkadaşlar, bu Meclis,
birtakım AKP yandaşlarının özel getirdikleri keyfî kanunlarla kendilerine özel
kazanç kaynağı sağlayan bir kurum mudur? Bu Meclis, Türkiye Cumhuriyeti
devletinin menfaatini, vatandaşların menfaatini korumak için buraya gelmiş,
toplanmış ve göreve başlarken de bunun üzerine yemin etmiş arkadaşlar. İşte, milletvekili yemini ortada. Bunları siz bir tarafa
koyuyorsunuz, çıkıp çok genel, konuya hiç değinmeden, konuyu başka noktalara
saptırmak suretiyle, burada hiç konuyla ilgisi olmayan, esas, can alıcı
noktaları başka tarafa çekmek suretiyle birtakım… Tamam, yenilenebilir enerji
kaynaklarına ülkenin ihtiyacı var. Ülkenin o kadar rüzgârı var, ülkenin o kadar
güneşi var, ülkenin o kadar su kaynakları var, onları en rantabl
şekilde kullanmak suretiyle pekâlâ bunları yapabiliriz ama şimdi, ne yaptınız?
Bir su kullanma hakkını getirdiniz, herkes gitti, birtakım suların kullanma
hakkını aldı, milyon dolarlar kazanıyorlar arkadaşlar, milyon dolarlar.
Getirmiş, efendime söyleyeyim, birtakım şeylerle… Yahu, bir kanun çıkarırken,
tabii, bu kanunları çıkarırken bu kanunlardan birtakım art niyetli insanların,
birtakım vurguncu insanların yararlanmaması için de tedbir almak lazım,
almıyorsunuz ki.
Şimdi, onu bir
tarafa bırakıyorsunuz, Türkiye'nin en doğal kaynaklarını, en güzel vadilerini
yok etmek için âdeta yarışıyorsunuz. Bakın, mesela Munzur Nehri -benim ilimin
içinde- gerçekten dünya harikası bir vadi, bir Pülümür Vadisi var, bir Ovacık
Vadisi var, burası dünyanın en nadide vadilerinden birisi. Buralarda kaç tane
baraj ve hidroelektrik santrali yapma kararını aldınız, şimdi soru soracağım,
bize açıklayacaksınız. Munzur Millî Parkı var. Munzur Millî Parkı’nın çevresel
etüt planı yapılmadan hiçbir tesis yapılamaz, Milli Parklar Kanunu’nun temel
ilkesidir bu ama siz, Munzur Vadisi uzun devre gelişme planları yapıldı fakat
bugüne kadar tasdik etmiyorsunuz. Buna rağmen, orada baraj ve hidroelektrik
tesisleri yapmaya çalışıyorsunuz. Yahu, bir hukuk devletinde eğer bir hükûmet hukuk devleti kurallarına uyuyorsa, bu kanunlar
yürürlükteyse, bu kanunları, efendime söyleyeyim, bu Hükûmet
ezip de suyunu içmek için mi çıkardı? Bu kanunları uygulamak için çıkardı, niye
uygulamıyorsunuz? Munzur Vadisi uzun devre geliştirme planını bugüne kadar niye
onaylamadınız? Bu planı onayladığınız zaman zaten orada hiçbir baraj da
yapmayacaksınız, HES de yapmayacaksınız. Yani oralarda insanları öyle zor
duruma sokuyorsunuz ki, geçenlerde işte biliyorsunuz böyle, birtakım, orada bir
iki tane tesis yapıldı, işte, gittiler, yaktılar. Yani insanların, tabii ki biz
yakmasını tasvip etmiyoruz ama o bölge insanının duygularını eğer kale
almazsanız, insanlar bakacaklar ki ortada Hükûmet
yok, kanun da yok, e ne yapalım? İhkakı hakka
gidiyorlar. Siz bu milleti bu duruma getirdiniz.
O bakımdan,
mesela Rize’de, geçen gün, vatandaşım… Rize’deki İkizdere
Vadisi. Yani arkadaşlar, bazı vadiler, bazı tabiat varlıkları, oradaki
bitki örtüsü, o kadar iyi korunması lazım ki orada üç beş kuruşluk para için
veya büyük paralar için de olsa o güzellikler yok edilemez. İşte, Rize’nin
İkizdere Vadisi’nde yaptığınız bu. Orası sit alanı ilan edildi. E şimdi, orada
sit alanından çıkarmak için yeni bir kanun getirdiniz. Kimin için getirdiniz?
İki üç tane veya beş on tane, büyük para kazanacak müteahhitleri
zengin etmek için getirdiniz. Yahu, böyle bir şey olur mu arkadaşlar! Devletin temel kaynakları, güzellikleri, güzel vadileri, üç beş
kişiye para kazandırmak için bu hâle getirilebilir mi!
Şimdi, Munzur
Vadisi’nde yapılan Konaktepe’yle ilgili, Danıştay
yürütmenin durdurulması kararını verdi. Şimdi, diyorsunuz ki: “Efendim, yargı
bizim ciğerimizi kanatıyor.” Yahu, yargı niye sizin ciğerinizi kanatsın, sizin
çıkardığınız kanunlara uygun işlem yap diyor yargı. Diyor ki: “Kardeşim, sen
burada, Munzur Vadisi uzun devreli geliştirme planını tasdik etmemişsin,
yapmamışsın. Ayrıca, millî parklar çevresel etüt planlarını yapmadan burada
herhangi bir yapı yapamazsın.” Sen, bunları yapmadan yapıyorsun. E ne olacak?
Hukuk devletinde Danıştay da tabii gidip bunları araştırıyor arkadaşlar. Diyor
ki: “Arkadaş, sen hukuk devletisin, işte buyur, çıkardığın mevzuat burada, sen
bu mevzuatı bir yana bırakıyorsun, ona göre, aksine iş yapıyorsun.”
O bakımdan,
bunların hepsi, üzerinde durulması gereken şeylerdir. Bunlar, esas hukuku… Birtakım, devletin kaynaklarını kullanırken hukuk kurallarına
riayet etmek lazım. Hukuk kurallarına riayet etmeden “Efendim, ben
yaptım, oldu.”
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Bu itibarla, sayın milletvekilleri, burada yapılan konuşmalar
özellikle Hükûmet kanadı tarafından yapılan
konuşmalar gerçekleri ifade etmiyor, insanları kandırmaya yönelik şeyler.
Mesela, bu arada,
tabii, Tunceli Barosu avukatlarından Barış Yıldırım diye bir arkadaşımız var.
Gerçekten, bu konuda çok ciddi ve onurlu bir mücadele verdi ve bu Konaktepe, Munzur Vadisi’nde yapılan birçok barajın da
iptali için Danıştaya dava açtı ve Danıştay
yürütmenin durdurulması kararını verdi.
Mesela, yine
Munzur Vadisi’nde Mercan Hidroelektrik Santrali 1985’te yapılmış ve 2003’ten
itibaren de enerji üretiyor ama bu, millî parklara aykırı olarak yapılan bir hidroelektrik
santrali. Bunu Çevre Bakanlığı da kabul ediyor ama bir yandan kanun bir tarafa
itilerek yapılan bu vadideki bir hidroelektrik santrali bugün elektrik
üretiyor. O bakımdan, yani bu kanunlar uygulamak için eğer çıkarılmışsa önce bu
kanunları uygulayacağız, sonra milletin menfaatini koruyacağız.
Saygılar
sunuyorum.
SUAT KILIÇ
(Samsun) – Sayın Başkanım, İç Tüzük 60’a göre kısa bir açıklama yapmak için
yerimden söz talep ediyorum.
BAŞKAN – Şimdi,
önce Sayın Bakan “Hükûmete sataşma var.” dediği için
kendisine sataşmadan dolayı söz vereceğim. Ondan sonra size de söz vereyim.
Üç dakika süre
veriyorum.
Bizim usulümüz,
Sayın Bakan, üç dakikaya bir dakika artırmak değildir. Yeni bir sataşmaya mahal
vermeden konuşun.
Buyurun.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın,
Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Hükûmete
sataşması nedeniyle konuşması
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bir
kere, elimizde şu ana kadar 121.727 megavatlık müracaata… 2.441 tane firma var
müracaat eden. Bu firmaların yaklaşık 2 bin küsur tane -onların net rakamını şu
anda çıkaramadım- ortağı ve sahibi vardır en az. Yani siz şimdi şunu mu demek
istiyorsunuz: “Başbakanımızın hemşehrisi olan
Rizelileri buradan ayıklayalım ve geri kalanlara projeleri verelim.” Yani bunu
mu demek istiyorsunuz?
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Hayır, sit alanından niye çıkarıyorsunuz?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Şimdi, diyorsunuz ki: “Bir kişi var,
Başbakanın da hemşehrisi, ona da peşkeş çektiniz.”
Değerli
arkadaşlar, biz burada ciddi bir mesele konuşuyoruz. Böyle spekülatif
konuşmalarla…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Seydişehir Alüminyum kime verildi?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Ya, Seydişehir dediğin işi sen
biliyor musun kardeşim bir kere ya?
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Biliyorum.
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – 1960 yılından bu tarafa sürekli zarar
etmiş ve en son, yaklaşık 160 milyon, 180 milyon TL’lik zarar devrederek… On
iki tane firmanın katıldığı bir ihale yapılmış ve altı tanesi fiyat
tekliflerini vermeye devam etmişler. Şu ana kadar, kurulduğundan bu tarafa kâr
edememiş bir kurumdan bahsediyorsun ve hiçbir işçinin çıkarılmaması kaydıyla ve
yeni yatırım yapılmak kaydıyla yapılmış.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Seydişehir 4,5 milyar dolar ya; 4,5 milyar dolarlık tesisleri var
orada.
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Bunu siz Konya milletvekillerine,
Seydişehir’den gelen arkadaşlara bir sorun bakalım, “Bunun sosyal tarafı
nedir?” diye bir sorun.
Şimdi, bakın,
bizim objektif olmamız lazım. Sen kalkıp da İtalyanları, Amerikalıları… Böyle,
Sayın Başbakanımızın gece gündüz demeden çalışan bir yapısına leke kondurmaya
kalkarsan, buna ben itiraz ederim arkadaş! Böyle bir şey olmaz!
KAMER GENÇ
(Tunceli) – İtiraz edeceğine doğru şeyler yap!
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Biz burada ciddi bir mesele
konuşuyoruz. Biz “Ülkenin kalkınması için ülkenin kaynaklarını nasıl harekete
geçirebiliriz?” diye, bunu konuşuyoruz. Varsa burada bir katkın, bunu
söyleyeceksin.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Oymapınar Barajı’nı niye verdiniz?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Şu anda güneşle alakalı ettiğiniz
teklif, bir kısım arkadaşlar vasıtasıyla ettiğiniz teklif, nükleer güç
santralleriyle alakalı anlaştığımız fiyatın üzerinde. Bunun farkında mısın sen?
12,35 doların üzerinde. O yüzden bizler, burada ülkenin kalkınmasına katkı
koyacak fikirleri bekliyoruz. Bu tür, kafa bulandırmaya, zihinleri karıştırmaya
dönük yapıları biz bunun dışında sayıyoruz. Bizim, hukukun verdiği kararlarla
alakalı saygın duruşumuz ortadadır.
İzmir Aliağa’da ÇED’le alakalı rapor için yürütmeyi durdurma verdi, ilgili
yönetmeliklerin düzenlenmesini istedim ÇED’i
olmayanın yatırıma başlayamayacağına dair. Biz bu şekilde davranıyoruz. Biz,
hukuka rağmen değil, hukuk içerisinde bunları yapıyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Ben, bütün bu duygu ve düşüncelerle,
son derece ciddi yaptığımız işe katkı beklediğimiz kanaatiyle görüşlerimi
sundum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Sayın Kılıç…
2.- Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, Tunceli Milletvekili
Kamer Genç’in, Başbakana ve Hükûmete sataşması
nedeniyle konuşması
SUAT KILIÇ
(Samsun) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Az evvel konuşan
milletvekili, bilgi ve fikir içermeyen, rasyonel olmayan, gerçekçilikten tamamen
uzak bir yaklaşım içerisinde, âdeti ve alışkanlığı olduğu çerçeve içerisinde
Sayın Başbakana ve Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine
ölçüsüz saldırılarda, kabul edilmesi mümkün olmayan hakaretlerde bulunmuştur.
Öncelikle kendisinin bu tavrının, Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsüne
yakışmadığını ifade ediyorum.
Saygıdeğer
Başkanım, Samsun-Ceyhan petrol boru hattının Çalık-ENI Grubuna verilmesinden
bahsetmiştir. O projenin Çalık-ENI Grubuna verilmesi kararının altında eski
Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer’in imzası vardır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Olabilir.
SUAT KILIÇ
(Samsun) – Eğer bir bilgisi varsa bu kürsüye bir iddiayı getiren -enerji
işlerinde bir yolsuzluk iddiası varsa- belgesini ortaya koymak zorundadır.
Belgesini ortaya koyan, Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmakla
mükelleftir. Bunu yapmayanı müfteri ilan etmek boynumuzun borcudur. Bunu ortaya
koyuyorum, bir.
Bir diğer konu:
Türkiye’de bu yasal düzenlemelerle birlikte yapılmak istenen şey enerji
sektörünü bir nizama kavuşturmaktır. Alternatif kaynaklara yönelmenin, bu
ülkenin millî çıkarlarına aykırı bir boyutu söz konusu değildir. Bizler
milletvekilleri olarak burada, elinde lisans bulunduran ve bunun ticaretini
yapan çantacıların değil Türk milletinin millî menfaatlerinin takipçisi olmakla
mükellefiz.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, efendim, sataşmadan dolayı söz istiyorum.
SUAT KILIÇ
(Samsun) – Sayın Başkan, bir sataşma söz konusu değil.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Efendim ne demek? Sen mi karar vereceksin buna?
SUAT KILIÇ
(Samsun) – Bir sataşma söz konusu değil.
BAŞKAN – Bir
dakika… Bir dakika…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sen mi karar vereceksin?
SUAT KILIÇ
(Samsun) – Çok ağır hakaretlerde bulundunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli)
– Hayır efendim…
Efendim, diyor
ki: “Müfteridir bunu ispat etmezse.” Ben onu ispat edeceğim efendim. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Evet, ispat edeceğim.
BAŞKAN – Bir
saniye… Hep bir ağızdan konuşunca duymakta zorluk çekiyorum Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Efendim?
BAŞKAN – Şimdi
sataşma olduğunu söylediniz, hangi konuda? Nasıl sataşıldı size?
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Efendim dedi ki: “Bunlar iftiralardır.” Efendim “Eğer bu iftiraları
ispat etmezse müfteridir.” dedi. Ben de müfteri olmadığımı orada ispat edeyim.
SUAT KILIÇ
(Samsun) – Sayın Başkan…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, ben gerek Sayın Kılıç’tan gerek Sayın
Genç’ten önce söz istedim İç Tüzük 60’ıncı maddeye göre.
BAŞKAN – Yok, onu
İç Tüzük 60’a göre söylemediniz, ben onu soru-cevap için…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Hayır efendim.
BAŞKAN –
Soru-cevap işlemine geçeceğim, öyle zannettim. Hayır, iletmediğiniz için…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Ben söz istiyorum efendim.
BAŞKAN – Hay hay, hay hay.
Sayın Genç, bir
saniye…
Pek çok
arkadaşımız soru-cevap için sisteme girdiği için…
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
8.- Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın konuşmasına ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz önce Sayın
Bakan kürsüde enerji politikasına ilişkin olarak çeşitli bilgiler verdi,
değerlendirmeler yaptı. Sayın Bakanın hidroelektrik santrallere yönelik olarak
vatandaşın ortaya koyduğu tepkileri ifade etmek amacıyla yaptığı analizler ve
verdiği örnekler tamamen yanlış ve yanıltıcıdır. Vatandaşı, Türk halkını
küçümseyici, onun muhakeme gücünü göz ardı eden bir yaklaşıma sahip Sayın
Bakan. Niğde ve Rize örneklerini verdiler. Rize’de hidroelektrik santrallere
karşı olduğunu sandığım bir gösterinin Rizeliler tarafından yapılmadığını ifade
etti.
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Hayır, öyle demedim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Bakan, cümleniz aşağı yukarı budur.
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Aşağı yukarı değil.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) – “Sayın valilerden bilgi alıyorum. Rize’de kimler karşı
çıkıyor? Rize dışından gelenler karşı çıkıyor.” Bunun adı…
OKTAY VURAL
(İzmir) – İzmir’den de bahsetti.Taha Bey cevap verir
herhalde.
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Tutanaklarda bu var.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Bakan, ben gayet iyi dinledim. Eğer emin değilseniz
tutanakları lütfen alın, bakın. Cümleleriniz budur. Rize’de Derelerin
Kardeşliği Platformu, uzun süren mücadelelerden sonra İkizdere Vadisi’nin sit
alanı ilan edilmesini sağlamıştır, başarmıştır. Bu platformu ve Rizelileri
bunun için kutlamak gerekirken Rizelileri hafife alan, onların yeşile olan tutkusunu,
yeşile olan sevdasını küçümseyen “Su geçen her yer yeşildir.” diyerek âdeta
“2+2=4” gibi bir alfabe bilgisini Türkiye Büyük Millet Meclisine sunmayı
marifet sayan bir anlayışı kınıyorum.
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Bir dakika… Hiç başka tarafa çekmek
yok. Çok ayıp oluyor.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Ben, Rizelileri kutluyorum, Derelerin Kardeşliği
Platformunu kutluyorum. O platformun...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Sayın Başkanım, maksadını aşan sözler
var, cevap vermem lazım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, sataşmadan dolayı…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Kanunlaşmayacak bir kanun üzerinde konuşup durun.
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Genç. Birbirinize sataştıkça söz vereceğim.
Buyurun, buyurun,
buyurun.
Nasıl olsa sabaha
kadar vaktimiz var. Ben özellikle rica ettim her birinizden sataşmaya yeniden
mahal vermemek üzere diye, devam ettiriyorsunuz.
Buyurun.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Samsun Milletvekili
Suat Kılıç’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii, benim
kayınpederim “şeyhülislam” adıyla Başbakanın yanında çok yüksek ücretlerle
danışmanlık yapan bir kişi değil. Benim karım da devletin bazı kurumlarında çok
yüksek ücret alan bir kişi de olmadığı için, ben de AKP’nin grup başkan vekili
de olmadığım için elbette ki ben AKP’yi savunmam ama o imkânlar bana
sağlansaydı, ben de sizi savunurdum.
BAŞKAN – Sayın
Genç, ama siz “müfteri” sözü…
KAMER GENÇ
(Devamla) – Evet ama nereye geleceğim Sayın Başkan…
BAŞKAN – Ama
lütfen… Bakın şimdi, bakın, lütfen… Yani hiç konuyu kaydırmayalım. Siz dediniz
ki: “Bana ‘iftiracı’ deniliyor, ben bunu ispat edeceğim.” Şimdi buyurun.
KAMER GENÇ
(Devamla) – E tabii ama bana “müfteri” diyen kişinin kişiliğini belirtmek
istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Ama
yapmayın, bakın…
KAMER GENÇ
(Devamla) – Yani kayınpederi, Tayyip Erdoğan’ın yanında çok yüksek ücretlere
çalışan ve ismi “şeyhülislam” unvanıyla geçen bir danışman, başmüşavir.
O bakımdan.
SUAT KILIÇ
(Samsun) – Sayın Başkan, böyle bir üslup yok. Bu, çok
kişiselleştiren, çirkin bir yaklaşım. Bu, çok kişiselleştirmeye yönelik,
çirkin bir yaklaşım.
KAMER GENÇ
(Devamla) – İkincisi: Arkadaşlar, nükleer enerjinin burada anlaşması geçtiği
zaman söyledik. 21,16 sentten geçti. O zamanki fiyatının 3 katı, piyasadaki
fiyatın 3 katı. Bunun neresi iftira? Bunu sırf oradan…
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) –Ya bir dakika. 3 katı olur mu ya?
BAŞKAN – Ben size
söz vereceğim.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Bunu sırf Danıştay iptal kararından kurtarmak için getirdiniz,
Türkiye Büyük Millet Meclisinden anlaşma geçirdiniz. Daha önce ANAP zamanında
yapılan bir olayı örnek aldınız. Bunu burada da söyledik. Mavi Akım Projesi’nde
yapıldığı gibi Meclisi buna alet ettiniz.
Sonra, Seydişehir
Projesi’ne gelince: Seydişehir’in maliyeti 4,5 trilyon lira. Siz 300 milyona
verdiniz. Ayrıca da Oymapınar Barajı’nı da getirip verdiniz. Gidelim, bakalım,
ben mi yalan söylüyorum, Bay Bakan, sen mi yalan söylüyorsun! Gidelim, bakalım.
Yani bunları burada doğru söylediğimiz için…
Sonra, alan kişi
kimin yakını? Bunları bilmiyor muyuz yani? Dolayısıyla bunları hem yapıyorsunuz
hem çıkıp da bunları söyleyenlere “müfteri” diyorsunuz.
“Savcı” diyorsun,
İstanbul Belediye Başkanının seksen dokuz tane ihalesinde suistimal
yaptığına dair, görevi ihmal ettiğine, suistimal
ettiğine dair Danıştayın üçüncü ayda verdiği karar…
Hâlâ İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma açılmıyor. E ne
yapalım peki? Daha nasıl savcıya şey edeceğiz? Dolayısıyla savcılar görevini
yapmıyorsa biz burada söylemeyecek miyiz bunları?
Bir de o yetmemiş
gibi şimdi kanun getiriyorsunuz. Belediye başkanları görevlerini ihmal ve suistimal ederse cezayı indiriyorsunuz. Diyorsunuz ki: “Ey
belediye başkanları, yiyin için, çalın çırpın. Biz artık sizin peşinizdeyiz,
size ceza verilmeyecek. Size verilirse altı aylık ceza verilir, ne yaparsanız
yapın, ondan sonra o da tecil edilir.” Böyle bir devlet ayakta kalır mı
arkadaşlar? Böyle bir parlamento hırsızlara bu kadar destek verir mi
arkadaşlar? O kanun buraya gelince göreceğiz. İşte bizim karşı çıktığımız bu
Sayın Başkan. Belediye başkanlarının yaptıkları…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Evet,
teşekkür ederim Sayın Genç.
Buyurun Sayın
Bakan.
SUAT KILIÇ
(Samsun) – Sayın Başkan, Sayın Bakandan önce… Doğrudan kişisel bir saldırıda
bulundu.
BAŞKAN – Hay hay.
Üç dakika süreniz
var.
Buyurun.
4.- Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, Tunceli Milletvekili
Kamer Genç’in, Hükûmete ve şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
SUAT KILIÇ
(Samsun) – Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü apaçık
ortadadır ve bellidir. Bu kürsüden konuşan her milletvekili İç Tüzük
çerçevesinde, temiz bir dille konuşmak mecburiyetindedir.
Az önce tekraren
burada konuşan Milletvekili temiz bir dille konuşmadığı için, Türkiye
Cumhuriyeti Başbakanını, Hükûmetini, Kabinesinde
görev yapan bakanları doğrudan çirkin bir üslupla hedef aldığı için yerimden,
kürsüyü de özellikle kullanmayarak daha kısa bir süre içerisinde meramımı
anlatmak üzere yerimden söz aldım. Tekrar cevaben kendisine söz verdiniz.
Oysaki tartışmayı da başlatan, İç Tüzük’ü de ihlal eden, Sayın Başbakana, bakanlara
kabul edilmesi mümkün olmayan iftira ve hakaretlerle saldıran kendisiydi.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – O senin Başbakanın, benim Başbakanım değil.
SUAT KILIÇ
(Devamla) – Buna rağmen tekraren söz verdiniz Sayın Başkan. Canınız sağ olsun,
burada da problem yok. Tekrar kürsüye geldiğinde, aile bireylerim hakkında
ileri geri, ipe sapa gelmez birtakım değerlendirmelerde bulundu.
Her şeye rağmen
şunu ifade ediyorum: Kimsenin özel hayatına, kimsenin ailesine, kimsenin eşi ve
çocuklarıyla ilgili durumuna yönelik bir cümleyi bu kürsüye taşımama
noktasındaki adap, ahlak ve aile terbiyemi ben muhafaza etmenin gayreti
içerisinde olacağım.
Diğer noktada
söylediğim cümle şudur: Söylediğim cümlede bir hakaret kastı yok, söylediğim
cümlede yanlış bir yaklaşım da yok. Her kimin elinde -bu
milletvekili de olmayabilir, milletvekili olabilir olmayabilir, dışarıdan biri
olabilir- Türkiye Cumhuriyeti hükûmetinin
bakanlarının, bakanların alt kadrosunda çalışan bürokratların suç işlediğine,
yanlış yaptığına, bu milletin kaynaklarını istismar ettiğine, ihale şartlarında
tükettiğine ilişkin bir bilgisi, belgesi, delili, kaynağı varsa -gene aynı şeyi
söylüyorum- bu bilgiyi, bu delili, bu kaynağı en yakın cumhuriyet savcısına suç
duyurusuyla iletmek hepimizin boynunun borcudur.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Savcı görevini yapmıyor.
SUAT KILIÇ
(Devamla) – Buradan hakaret edip, buradan iftira atıp, buradan çamur üretip,
buradan Başbakana, bakanlara, beraberlerindeki çalışma arkadaşlarına ağza
alınmayacak sözlerle saldırıp sonra “Belgesini açıklamaya geliyorum.” deyip
belge melge getirmeyip bu kürsüyü iftiralara alet
etmek hiçbirimizin hakkı da değildir, haddine de değildir. Tekraren söylüyorum:
Kimin elinde bir bilgi belge varsa… Hepimiz burada namus ve şerefimiz üzerine
ettiğimiz yemine sadığız. Bu milletin kaynaklarına, bu devletin imkânlarına hiç
kimsenin el uzatmasına rıza göstermemiz mümkün değildir. Belgesi, bilgisi,
delili olan buradan küfretmeyi, hakaret etmeyi, iftira atma alışkanlığını bir
tarafa bırakacak, savcılığa gidecek, delillerini ortaya koyacak. Görevimizin
gereği budur.
Üç gündür uyum ve
uzlaşı içerisinde çalışmamıza rağmen bugünkü maalesef konunun buraya
gelmesinden dolayı ben de üzgünüm. Muhalefet gruplarında çalışmalara destek
veren milletvekillerine tekraren teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Kılıç.
Buyurun Sayın
Bakan.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, ben kimseye iftira atmadım, siz de dinlediniz.
BAŞKAN – Sayın
Genç, Allah rızası için şimdi müsaade buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ama ben iftira atmadım efendim, var olan şeyleri söyledim. Yalan mı
söyleyeyim yani!
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Bakan.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
9.- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın,
Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in konuşmasına ilişkin açıklaması
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
öncelikle Sayın Genç’in bu tarz tutumuna cevap verdiğim için mahcubum ama
burada bir şeyi ispat edeceğim diye kalktı, hepimiz merakla bekledik, kalktı
yine bir iftira, yine bir yalanla buradan ayrıldı.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Hangi iftira?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Bakın, çok açık bir şey söylüyorum:
“Bu Mecliste 21,16 sent imzalandı.” dendi. Burada 21,16 sent imzalanmadı
arkadaş.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – O Danıştayın iptal ettiği fiyat.
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Burada, bakın, Danıştayın
iptal etme kararının da onunla alakası yok, o da sizin bir yalanınız.
KAMER GENÇ (Tunceli)
– Yalan söyleyen sensin. Danıştayın iptal ettiği
fiyat kaçtı?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Onun hiç alakası yok. Usul yönünden
Danıştay şu üç noktanın yönetmelikle değil, başka şekilde düzenlenmesini
istedi. Biz dedik ki: “Biz yargıya rağmen bir şey yapmayız.” Kalktık hükûmetler arası anlaşmayla bu tarzda devam ettik. Şimdi
söylediğiniz üç tane cümle, ikisi net yalan, bir tanesi iftira. Bu kadar da
ayıp olmaz ya!
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Hangisi iftira ya!
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Biz sizinle mi uğraşacağız kardeşim
burada! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Özellikle, bakın,
ben şunu söylüyorum, bunu sizin şahsınıza söylüyorum: Sayın Hamzaçebi’nin,
Grup Başkan Vekilinin sizin Rizelilerle alakalı, iş hayatından dışlamayla
alakalı gayretinizi bastırmak için Rizelileri hafife aldığı ithamını da çok
yadırgadım.
Ben çok açık bir
ifadeyle -tutanaklar burada- şunu söyledim: Vali beyleri aradım. Niğde… Orada,
yerel yönetimden... Onun başındaki sözümü niçin söylemediniz? “Son derece iyi
niyetli, sivil toplum örgütlerinde bu ülkenin yeşili için uğraşanlar var.”
dedim. Niye bu cümleyi tekrar etmediniz de diğerini söylemeye kalktınız?
Ben o zaman şunu
söylüyorum açıkça: Ben, oradaki bir kısım vatandaşlarımızın -Rize’deki,
Niğde’deki, Bergama’daki, İzmir’deki- son derece iyi niyetli yaklaşımlarının bu
şekilde bir cümleyle istismar edileceğini tabii ki düşünemezdim ama dışarıdan
gelen insanların, ciple gelen insanların orada, köyde yaşayan insanlarmış gibi protestoya
katılmasını da ben görmemezlikten gelemem arkadaşlar.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) – Niye? Onların hakkı yok mu?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – O yüzden, Sayın Hamzaçebi’nin
Sayın Genç’in hatasını, iftirasını örtmeye dönük çalışmasını da çok gayretli
buldum. Bu açıdan da bunların, bu cümlelerin iadesini...
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Yalan söylüyor efendim!
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – ...özellikle Genç’e iade ediyorum.
İftiralar ancak müfterinin kendisine aittir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Yalan konuşan sensin, doğru konuşmayan sensin. Bu kürsüye “bakan”
sıfatıyla çıkıyorsun, bunları söylüyorsun.
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Siz bir şeyi ispat edecekseniz...
Sayın Grup Başkan Vekilim de bunu söylediler.
BAŞKAN – Sayın
Bakan...
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) – Ben Meclisin mehabetine, buranın
seviyesine zede getirecek Sayın Genç gibi
konuşmacıların burada çok fazla devam etmeyeceği kanaatindeyim.
Bu duygularla
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan...
BAŞKAN –
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.11
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.15
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15’inci Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
395 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Kütahya Milletvekili Soner Aksoy'un; Yenilenebilir
Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (2/340) (S. Sayısı: 395)
(Devam)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Sözlü soru
önergelerini…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, biraz önce Sayın Bakanın benim yapmış
olduğum açıklamalara atfen yapmış olduğu açıklama İç Tüzük madde 69’a göre…
BAŞKAN – Buyurun.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.- Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
burada yapmış olduğu açıklamalarda Rize’de HES’lere
karşı gösterilen olumsuz tepkileri, ortaya konulan tepkileri yanlış ifade etti.
Doğru söylemedi, Genel Kurula yanlış bilgi verdi, Rizelileri küçümsedi. Bunu
ifade ettim.
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Ben küçümsemedim diyorum kardeşim!
Daha niye ısrar ediyorsun?
BAŞKAN – Sayın
Bakan, lütfen… Sayın Bakan, lütfen…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) – Sayın Bakan, ben sizin kardeşiniz değilim. Siz burada
sınırsız bir şekilde konuşma hakkına sahipsiniz.
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Sayın Hamzaçebi,
küçümsemedim ben! Siz iftira atıyorsunuz!
BAŞKAN – Sayın
Bakan, lütfen…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) – Ben şurada çok sınırlı bir konuşma süresini kullanıyorum.
Ona rağmen, Hükûmet gücü arkanızda, şu üç dakikaya
bile tahammül edemiyorsunuz.
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – İftira atıyorsunuz ama!
BAŞKAN – Sayın
Bakan, lütfen…
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Küçümsemedim diyorum ben size.
BAŞKAN – Sayın
Bakan, lütfen…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) – Sayın Başkan, izin verirseniz konuşmama devam etmek
istiyorum, sükûneti sağlayabilirsek, Sayın Bakan da dinleme lütfunu
gösterirse görüşlerimi ifade edeceğim.
Sayın Bakan benim
konuşmamı Sayın Kamer Genç’e destek olarak algıladı. Onun, Sayın Başbakanın hemşehrilerine yönelik olarak yaptığı değerlendirmeyi
örtmek için kullandığımı söyledi. Gerçeklerle ilgisi yok. Bütün samimiyetimle
ifade ediyorum: Hiç böyle bir şey aklıma gelmedi. Ayrıca, Sayın Kamer Genç
benim desteğime ihtiyaç duyacak birisi de değil, böyle bir şeyin ihtiyacını
duymuyorum.
SERACETTİN
KARAYAĞIZ (Muş) – Desteksiz atıyor nasıl olsa!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) – HES’lere yönelik olarak benim
Meclis araştırma önergem vardır, Karadeniz’deki HES’leri
yakinen takip ederim, bölge insanının HES’lere
yönelik olarak ortaya koyduğu tepkiyi izleyen, ona kulak veren bir
milletvekiliyim. Bütün bunları küçük gören, bunları yok sayan bir hükûmet anlayışı var burada.
Efendim, neymiş?
Şimdi düzeltmeye çıktı Sayın Bakan burada. Rizeliler tepki gösterirken bir
cipli adam da gelmiş oraya. Yani cipli adam… Şimdi, cipli adam… O vatandaş
değil tabii, yani cipli bir adam gelip o da tepkiye katılmışsa, bu cipli adam
bu ülkenin çevresi konusunda hassasiyete sahip değil. Sayın Bakanın anlayışı
bu. Siz orada mıydınız da o cipli adamı gördünüz? Yani bir kalabalık var orada,
binlerce insan, bir tane de cipli adam gelmiş. Ee ne
olmuş yani, bir tane cipli adam gelmişse?
Yakışmıyor Sayın
Bakan. Siz, tam tersine, o İkizdere Vadisi’ni sit alanı ilan ettirmeyi başaran
o bölge insanının bu mücadelesini haksız çıkarmak amacıyla altında imzanız olan
bir kanun tasarısını Türkiye Büyük Millet Meclisine getirdiniz, bütün o sit
kararlarını yeniden ele alıp onları sit kapsamından çıkarmak için.
Enerji
politikasında durum budur. Burada ayaklarının üzerinde duramayan bir hükûmet vardır enerji konusunda, enerji yatırımlarında dibe
durmuş bir Türkiye söz konusudur. Sekiz yılı, Türkiye, AKP döneminde enerjide …
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bitti.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) – Son kelimemi söyleyeyim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Bakın,
ben üç dakika veriyorum, onu hiç kimseye de yapmadım.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) – Peki, Sayın Başkan.
Teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Sözlü soru
önergeleri ile alınan karar gereğince kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 9 Kasım 2010 Salı
günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.