DÖNEM: 23 YASAMA
YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT : 81
14’üncü Birleşim
3 Kasım 2010 Çarşamba
(Bu Tutanak
Dergisinde yer alan va kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her türlü belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - GELEN
KÂĞITLAR
III. - YOKLAMA
IV. - GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Muş Milletvekili
M. Nuri Yaman’ın, 12 Eylül mağduru memurların Anayasa Mahkemesinin vermiş
olduğu son karar karşısındaki durumlarına ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana ilinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Ardahan
Milletvekili Saffet Kaya’nın, Ardahan kırsal kalkınma projesine ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Özlem Piltanoğlu Türköne’nin,
Küresel Eylem İçin Parlamenterler Organizasyonuna ilişkin açıklaması
2.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan’ın, Tarım Bakanlığınca Burdur ve ilçelerinde fiğ destekleme
paralarının ödenmediğine ilişkin açıklaması
3.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelik’in, Türkiye’de, son sekiz yılda Ardahan, Kars ve Iğdır
illerinde tarımın yok edildiğine, doğudan batıya hızlı bir göçün olduğuna
ilişkin açıklaması
4.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir’in, Ardahan’da modern besiciliğin, organik tarımın
artırılmasına ve Kafkas arı ırkının Ardahan’da yaygınlaştırılmasına ilişkin
açıklaması
5.- Ardahan Milletvekili
Saffet Kaya’nın, Mersin Milletvekili Behiç Çelik ve Gaziantep Milletvekili
Hasan Özdemir’in Ardahan ili hakkındaki görüşlerine ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Almanya
Federal Cumhuriyeti Dilekçe Komisyonunun vaki davetine icabet edecek olan
Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonu üyelerinden kurulacak Parlamento
heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca ismi bildirilen
milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1334)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici ve 31 milletvekilinin, TOKİ’nin
faaliyet ve uygulamalarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/901)
2.- Kırklareli Milletvekili
Turgut Dibek ve 31 milletvekilinin, kamu avukatlarının sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/902)
3.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe
ve 29 milletvekilinin, kiraz üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/903)
4.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 32 milletvekilinin, ataması yapılmayan öğretmen
adaylarının ve istifa eden öğretmenlerin sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/904)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/618) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 3/11/2010 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
CHP Grubu önerisi
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç’un, partisine sataşması nedeniyle konuşması
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
3.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği
Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (2/594) (S. Sayısı: 510)
4.- Kamu Hastane
Birlikleri Pilot Uygulaması Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/439) (S.
Sayısı: 493)
5.- Kütahya
Milletvekili Soner Aksoy'un; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik
Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (2/340) (S. Sayısı: 395)
6.- Teknoloji
Geliştirme Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(1/869) (S. Sayısı: 521)
7.- Mali Kural
Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/891) (S. Sayısı: 525)
8.- İller Bankası
Anonim Şirketi Hakkında Kanun Tasarısı ile 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/371, 1/101) (S. Sayısı: 477)
9.- Tapu ve
Kadastro Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/820) (S. Sayısı:
502)
10.- Tebligat
Kanunu ile Adlî Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak’ın; Tebligat
Kanunu ile Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (1/742, 2/546) (S. Sayısı: 474)
11.- Türkiye
Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Suriye Arap Cumhuriyeti
Sosyal İşler ve Çalışma Bakanlığı Arasında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/694) (S. Sayısı: 465)
12.- Türkiye Cumhuriyeti ve Suriye Arap
Cumhuriyeti Arasında Hükümlülerin Nakline Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/722) (S.
Sayısı: 466)
13.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Arama ve Kurtarma
Hizmetlerinin Koordinasyonuna Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/723) (S. Sayısı: 467)
14.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Konut ve
İnşaat Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/791) (S. Sayısı: 470)
15.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Malavi Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/345) (S.
Sayısı: 478)
16.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Paraguay Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/732) (S. Sayısı: 480)
17.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Bolivarcı Venezuela
Cumhuriyeti Arasında İşbirliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/799) (S.
Sayısı: 515)
18.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kolombiya
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür Anlaşması ile Notaların Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/364) (S.
Sayısı: 518)
19.- Türkiye
Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı ile Kore Cumhuriyeti Enformasyon ve Haberleşme
Bakanlığı Arasında Enformasyon ve Haberleşme Teknolojileri (EHT) İşbirliği İçin
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/358) (S. Sayısı: 529)
20.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Kore Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/409) (S. Sayısı: 531)
21.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Burkina Faso
Hükümeti Arasında Genel İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/413) (S. Sayısı: 547)
22.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Maldivler Cumhuriyeti Arasında
Kapsamlı İşbirliğine Dair Anlayış Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/611) (S. Sayısı: 548)
23.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Hükümeti Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik
ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/925) (S. Sayısı: 559)
24.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliğinin Güçlendirilmesine
Dair Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/854) (S. Sayısı: 561)
25.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Yükseköğretim Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/849) (S. Sayısı: 564)
26.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya
Federasyonu Hükümeti Arasında Nükleer Bir Kazanın Erken Bildirimine ve Nükleer
Tesisler Hakkında Bilgi Değişimine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/850) (S.
Sayısı: 539)
27.- Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçlarla
Kullanımına Dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti
Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/842) (S. Sayısı: 541)
28.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Türk Kültür ve Sanatları Ortak Yönetimi (TÜRKSOY)
Arasında Türksoya İlave Arsa Tahsisi Hakkında
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/423) (S. Sayısı: 532)
29.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) Arasında
Evsahibi Ülke Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/866) (S.
Sayısı: 534)
X.- OYLAMALAR
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Suriye Arap Cumhuriyeti
Sosyal İşler ve Çalışma Bakanlığı Arasında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması
2.- Türkiye Cumhuriyeti ve Suriye Arap
Cumhuriyeti Arasında Hükümlülerin Nakline Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması
3.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Arama ve Kurtarma
Hizmetlerinin Koordinasyonuna Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması
4.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Konut ve
İnşaat Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması
5.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Malavi Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması
6.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Paraguay Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması
7.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Bolivarcı Venezuela
Cumhuriyeti Arasında İşbirliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması
8.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kolombiya
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür Anlaşması ile Notaların Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması
9.- Türkiye
Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı ile Kore Cumhuriyeti Enformasyon ve Haberleşme
Bakanlığı Arasında Enformasyon ve Haberleşme Teknolojileri (EHT) İşbirliği İçin
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın
oylaması
10.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Kore Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın
oylaması
11.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Burkina Faso
Hükümeti Arasında Genel İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması
12.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Maldivler Cumhuriyeti Arasında
Kapsamlı İşbirliğine Dair Anlayış Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması
13.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Hükümeti Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik
ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması
14.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliğinin Güçlendirilmesine
Dair Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı’nın oylaması
15.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yükseköğretim
Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı’nın oylaması
16.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya
Federasyonu Hükümeti Arasında Nükleer Bir Kazanın Erken Bildirimine ve Nükleer
Tesisler Hakkında Bilgi Değişimine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması
17.- Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçlarla
Kullanımına Dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti
Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı’nın oylaması
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’daki alt geçit
köprüleri ihalesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sorusu ve Ulaştırma
Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı (7/15246)
2.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, Bodrum Torba Kavşağı’ndaki çalışmalara ilişkin
sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın
cevabı (7/15671)
3.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Kütahya-Balıkesir arasındaki yol çalışmalarına
ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın
cevabı (7/15676)
4.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli’deki
yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Egemen Bağış’ın cevabı (7/16317)
5.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakık’ın, personel alımına ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in
cevabı (7/16664)
6.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, TBMM e-posta
adreslerine gönderilen bir e-postaya ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/16665)
7.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakık’ın, yurt dışı ziyaretlere
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/16666)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.07’de açılarak üç oturum yaptı.
Oturum Başkanı,
TBMM Başkan Vekili Meral Akşener, Taksim Meydanı’nda
yapılan terör saldırısını Başkanlık Divanı olarak kınadıklarına, devletin ve
milletin birliğinin, beraberliğinin bozulmaması için Türkiye Büyük Millet
Meclisi olarak her türlü görevi yapacaklarına ilişkin bir konuşma yaptı.
Ankara
Milletvekili Aşkın Asan, 5’inci Akdeniz Parlamenter Asamblesi Genel Kurul
Toplantısında yaşanan gelişmelere,
Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş, Ankara’nın ulaşımında yaşanan sorunlara,
Yozgat Milletvekili
Mehmet Ekici, belediyeler ve belediye çalışanlarının sorunlarına,
İlişkin gündem
dışı;
İzmir
Milletvekili Oktay Vural,
Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi,
Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir,
Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli,
Taksim Meydanı’nda
meydana gelen menfur saldırıyı kınadıklarına ilişkin;
Birer konuşma
yaptılar.
Van Milletvekili
Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin, okullarda ve okula gidiş gelişlerde
yaşanan kazaların nedenlerinin (10/897),
Hakkâri
Milletvekili Hamit Geylani ve 19 milletvekilinin,
mevsimlik işçilerin sorunlarının (10/898),
Çanakkale
Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz ve 29 milletvekilinin, Gelibolu Yarımadası
Tarihî Millî Parkı’nın sorunlarının (10/899),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi;
Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdal ve 19 milletvekilinin,
terörist cenazeleri ile ilgili bazı iddiaların araştırılması (10/900);
Amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt, adı Saffet Demirci olan bir
Başbakanlık korumasının Beylikdüzü’nde dün saat 17.00
sıralarında sirenli bir araçla, bir gazeteciyi sıkıştırıp darp ettiğine ve
gazetecinin aracına zarar verdiğine ilişkin bir açıklamada bulundu.
Güneydoğu Avrupa
Çokuluslu Barış Gücü Anlaşmasına Ek Beşinci Protokol’ün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nün
75’inci maddesine göre geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi
okundu; Dışişleri Komisyonunda bulunan tasarının Hükûmete
geri verildiği açıklandı.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercan’ın, İran İslami Danışma
Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Siyaset Komisyonu Başkanı Alaeddin
Broujerdi’nin davetine icabetle, beraberinde bir
Parlamento heyetiyle İran’a ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi,
Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan
338, 38, 245, 355, 358, 367, 392, 400, 401, 402, 404, 437, 439, 449, 450, 452,
454, 465, 466, 467, 470, 478, 480, 515, 518, 529, 531, 547, 548, 559, 561, 564,
539, 541, 532, 534, 563, 73, 522, 341, 346, 347, 348, 349, 350, 78, 80, 62,
136, 39, 59, 66, 79, 286, 363, 365, 368, 369, 398, 399, 405, 406, 422, 425,
434, 435, 438, 451, 459, 464, 468, 481, 489, 491, 511, 512, 513, 514, 520, 528,
530, 533, 537, 558 ve 562 sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu kısmın 16’ncı
sırasından başlamak üzere sırasıyla 100’üncü sırasına kadar alınmasına ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun; 2 Kasım 2010
Salı günkü birleşiminde 1 saat süreyle sözlü soruların görüşülmemesi ve 4 Kasım
2010 Perşembe günkü birleşiminde 395 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi,
yapılan görüşmelerden sonra,
Kabul edildi.
Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, 1319 Sayılı Emlak
Vergisi Kanununa Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/507) İç
Tüzük’ün 37’nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2’nci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/499) (S. Sayısı: 321),
3’üncü sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ,
Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay
Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporlarının (2/594) (S. Sayısı: 510),
9’uncu sırasında
bulunan, Kamu Hastane Birlikleri Pilot Uygulaması Hakkında Kanun Tasarısı ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının (1/439) (S. Sayısı: 493),
10’uncu sırasında
bulunan, Kütahya Milletvekili Soner Aksoy’un; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının
Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu’nun (2/340) (S. Sayısı: 395),
11’inci sırasına
alınan, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu’nun (1/869) (S. Sayısı: 521),
12’nci sırasına
alınan, Mali Kural Kanunu Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (1/891) (S. Sayısı: 525),
13’üncü sırasına
alınan, İller Bankası Anonim Şirketi
Hakkında Kanun Tasarısı ile 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde
Kararname ve İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının (1/371,
1/101) (S. Sayısı: 477),
14’üncü sırasına
alınan, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonu Raporu’nun (1/820) (S. Sayısı: 502),
15’inci sırasına
alınan, Tebligat Kanunu ile Adlî Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynak’ın; Tebligat Kanunu ile Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/742, 2/546)
(S. Sayısı: 474),
33’üncü sırasına
alınan, Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Suriye
Arap Cumhuriyeti Sosyal İşler ve Çalışma Bakanlığı Arasında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu’nun (1/694) (S. Sayısı: 465),
34’üncü sırasına
alınan, Türkiye Cumhuriyeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Hükümlülerin
Nakline Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/722) (S. Sayısı: 466),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
4’üncü sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Karayoluyla Uluslararası Yük ve Yolcu Taşımacılığı Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun
(1/939) (S. Sayısı: 556),
5’inci sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Gümrük Konularında İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun
(1/889) (S. Sayısı: 555),
6’ncı sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/751) (S. Sayısı: 554),
7’nci sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Dışişleri
Komisyonları Raporlarının (1/771) (S. Sayısı: 553),
8’inci sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu
Raporu’nun (1/825) (S. Sayısı: 552),
16’ncı sırasına
alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun
(1/532) (S. Sayısı: 338),
17’nci sırasına
alınan, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi
Başkanlığı ile Özbekistan Cumhuriyeti Dış Ekonomik İlişkiler Ajansı Arasında
İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/284) (S. Sayısı: 38),
18’inci sırasına
alınan, Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı ile Yemen Cumhuriyeti Balıkçılık Bakanlığı Arasında Balıkçılık ve Su
Ürünleri Alanlarında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri Komisyonları Raporlarının (1/488)
(S. Sayısı: 245),
19’uncu sırasına
alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında
Veterinerlik Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile
Dışişleri Komisyonları Raporlarının (1/325) (S. Sayısı: 355),
20’nci sırasına
alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sudan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Gümrük Konularında İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/588)
(S. Sayısı: 358),
21’inci sırasına
alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Angola Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Ticari, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/662) (S.
Sayısı: 367),
22’nci sırasına
alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Guatemala Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/650) (S. Sayısı: 392),
23’üncü sırasına
alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moğolistan Hükümeti Arasında Çevre
Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Çevre ile Dışişleri Komisyonları Raporlarının (1/376) (S. Sayısı:
400),
24’üncü sırasına
alınan, Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Moğolistan
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Arasında Petrol, Doğal Gaz ve Mineral Kaynaklar
Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/400) (S.
Sayısı: 401),
25’inci sırasına
alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında,
Eğitim, Bilim, Kültür ve Spor Alanlarında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/401)
(S. Sayısı: 402),
26’ncı sırasına
alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Slovenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Diplomatik Misyon ve Konsolosluk Üyelerinin Yakınlarının Kazanç Getirici Bir
İşte Çalışmalarına Olanak Sağlayan Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/495) (S. Sayısı: 404),
27’nci sırasına
alınan, Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Ekvator
Cumhuriyeti Enerji ve Maden Bakanlığı Arasında Enerji Sektöründe İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu’nun (1/403) (S. Sayısı: 437),
28’inci sırasına
alınan, Türkiye Cumhuriyeti ile İspanya Krallığı Arasında Ulusal Sürücü
Belgelerinin Karşılıklı Tanınması ve Değişimine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu’nun (1/757) (S. Sayısı: 439),
29’uncu sırasına
alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu
Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/365) (S. Sayısı: 449),
30’uncu sırasına
alınan, Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Arnavutluk Cumhuriyeti Adalet
Bakanlığı Arasında İşbirliği Konusunda Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/405) (S.
Sayısı: 450),
31’inci sırasına
alınan, Türkiye Cumhuriyeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve
Ticari Konularda Adli Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/734) (S. Sayısı: 452),
32’nci sırasına
alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Teknik ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/765) (S.
Sayısı: 454),
Görüşmeleri
tamamlanarak yapılan açık oylamalardan sonra kabul edildi.
Tunceli
Milletvekili Kamer Genç, Birleşmiş Milletler geçici üyeliği için Hükûmete harcama yetkisi verildiğine ve bazı ülkelerin
dışişleri mensuplarının İstanbul ve Antalya’da ağırlandığına ve bu ağırlamayı
“rüşvet” olarak ifade ettiğine ilişkin konuşmasını düzelttiğine, “hediye
kabilinden ikramda bulunuldu” demek istediğine ilişkin bir açıklamada bulundu.
3 Kasım 2010
Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 14.00’te toplanmak üzere birleşime
19.05’te son verildi.
Meral
AKŞENER |
Başkan
Vekili |
|
Gülşen
ORHAN Harun
TÜFEKCİ |
Van Konya |
Kâtip Üye Kâtip
Üye |
No.: 22
II.- GELEN KÂĞITLAR
3
Kasım 2010 Çarşamba
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halis’in, bir lisede yaşanan olaya ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/16613) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/10/2010)
2.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, bir açıklamasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16614) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)
3.- İstanbul
Milletvekili Bayram Ali Meral’in, Kardemir’de işten çıkartılan işçilerle ilgili
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16615) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/10/2010)
4.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, parasız eğitim pankartı
açtığı için tutuklanan gençlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16616) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)
5.- Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış’ın, Avrasya Maratonu esnasında Boğaziçi Köprüsü’nde
meydana gelen sallantıya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16617)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)
6.- Adana
Milletvekili Tacidar Seyhan’ın, yapıldığı iddia
edilen bir görüşmeye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16618)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)
7.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldız’ın, emekli bir astsubayın açıklamalarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16619) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)
8.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, Konya mitinginde
yaptığı konuşmaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16620)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)
9.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, kadrolaşma iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/16621) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)
10.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, bir ABD firmasının
Türkiye’de rüşvet dağıttığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/16622) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)
11.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, bir ABD firmasının Türkiye’de rüşvet
dağıttığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16623)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)
12.- Trabzon
Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin, bir ABD
firmasının Türkiye’de rüşvet dağıttığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/16624) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)
13.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un,
devlet memurlarının sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16625) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)
14.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, bir açıklamasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16626) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)
15.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Füze Kalkanı Projesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16627) (Başkanlığa geliş tarihi:
20/10/2010)
16.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, üniversite öğrencilerinin barınma
sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16628) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/10/2010)
17.- Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzün’ün, bazı stadyumların
isimlerinin değiştirileceği haberlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/16629) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)
18.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, bir ABD firmasının Türkiye’de rüşvet dağıttığı
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16630) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20/10/2010)
19.- Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdal’ın, bir mahallede kurulan baz istasyonuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/16631) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)
20.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, YÖK Başkanının bir
açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16632) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20/10/2010)
21.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, HES’lerin zararlarına
ve denetimlerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16633) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)
22.- Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış’ın, Karadeniz kıyılarına ulaşacağı söylenen kızıl
çamurun etkilerine ve alınan önlemlere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/16634) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)
23.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, Tuna Nehrindeki kızıl çamurun yol açacağı
sorunlara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/16635)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)
24.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, değiştirilen sınav yönetmeliğine ve bazı sınav
uygulamalarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16636)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)
25.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Füze Kalkanı Projesine
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16637) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/10/2010)
26.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Antalya’daki trafik kazalarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16638) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)
27.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, Antalya Büyükşehir Belediyesinin bazı okullarda
hediye dağıtmasına izin verilmemesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16639) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)
28.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Batman’daki SODES
projelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16640)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)
29.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, muhtarların sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16641) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/10/2010)
30.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, Kastamonu ve
ilçelerindeki hastane ve sağlık kuruluşlarındaki doktor ihtiyacına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16642) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)
31.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Ankara’daki aile hekimlerinin maaşlarının
gecikmeli yatırılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16643) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)
32.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, biyologların Geleneksel Bitkisel Tıbbi Ürünler
Yönetmeliği kapsamına alınmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16644) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)
33.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Antalya ve ilçelerindeki hastanelerde açılan
soruşturma ve ihalelere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16645) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)
34.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, domuz gribine karşı alınacak önlemlere ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16646) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)
35.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, hayvancılık desteğine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16647)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)
36.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan’ın, et ve canlı hayvan ithaline ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16648)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)
37.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelik’in, kırmızı et tüketimine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16649)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)
38.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelik’in, kurbanlıklara uygulandığı iddia edilen hormon
ilaçlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16650) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)
39.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, Cide-Çatalzeytin
yol inşaatına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16651)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)
40.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Balıkesir-Edremit yolunun bölünmüş yol
yapılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16652)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)
41.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, Muğla’ya yeni bir
havalimanı yapılıp yapılmayacağına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16653) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)
42.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, banka kartlarından
alınan ücretlere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/16654) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)
43.- Mersin Milletvekili
Behiç Çelik’in, TRT kanallarının iç yapımları, izlenme oranları ve reklam
gelirlerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/16655) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/10/2010)
44.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, Afete Maruz Bölge Kararının kaldırılmasına ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi
(7/16656) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)
45.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, Alevi köylerine yapılan camilere ilişkin Devlet
Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/16657) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/10/2010)
46.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, BEDAŞ Genel Müdürlüğünün kurum dışı hizmet alımına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16658)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)
47.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, sulama amaçlı elektrik borçlarının gecikme
zammının kaldırılmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/16659) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)
48.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız’ın, bir okul bahçesine
yüksek gerilim hattı kurulmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16660) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)
49.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, F-35 savaş uçağı projesine ilişkin Milli
Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16661) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)
50.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, bazı açıklamalarına ve bazı istatistiki
verilere ilişkin Devlet Bakanından (Cevdet Yılmaz) yazılı soru önergesi
(7/16662) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2010)
51.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halis’in, Tunceli ilinin isim değişikliğine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16663) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2010)
52.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakık’ın, personel alımına ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/16664)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2010)
53.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, TBMM e-posta
adreslerine gönderilen bir e-postaya ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/16665) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2010)
54.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakık’ın, yurt dışı ziyaretlere
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/16666)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2010)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici ve 31 Milletvekilinin, TOKİ’nin
faaliyet ve uygulamalarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/901) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.07.2010)
2.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek ve 31 Milletvekilinin, kamu avukatlarının
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/902) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.07.2010)
3.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe
ve 29 Milletvekilinin, kiraz üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/903) (Başkanlığa geliş tarihi: 09.07.2010)
4.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 32 Milletvekilinin, ataması yapılmayan öğretmen
adaylarının ve istifa eden öğretmenlerin sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/904) (Başkanlığa geliş tarihi: 09.07.2010)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Donatım Bölge
Müdürlüklerinin lağvedilmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15185)
2.- Osmaniye
Milletvekili Hakan Coşkun’un, Osmaniye’deki acil sağlık hizmetlerinde çalışan
personele ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/15186)
3.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Ayvalık’taki ambulans ihtiyacına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/15187)
3 Kasım 2010 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN – Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 14’üncü Birleşimini açıyorum.
III.-YOKLAMA
BAŞKAN –
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre vereceğim.
Sayın
milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını
bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını,
görevli personel aracılığıyla, üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce, üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk
söz, 12 Eylül mağduru memurların Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu son kararı
karşısındaki durumları hakkında söz isteyen Muş Milletvekili Sayın Nuri Yaman’a
aittir.
Sayın
milletvekilleri, Genel Kurulda çok ciddi bir uğultu var. Bu konuda sükûneti
temin edebilirsek çok iyi olacak.
Buyurun Sayın
Yaman. (DTP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, 12 Eylül mağduru
memurların Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu son karar karşısındaki
durumlarına ilişkin gündem dışı konuşması
M. NURİ YAMAN
(Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 12 Eylül mağduru memurların Anayasa Mahkemesinin
vermiş olduğu son kararı karşısındaki durumları hakkında gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Bu nedenle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
12 Eylül
darbesinin Türkiye toplumunda yarattığı yıkımı artık hepimiz ayrıntılarıyla
bilmekteyiz. Ancak aradan geçen otuz yıla rağmen darbenin kara lekelerini hâlâ
üzerimizden silip atabilmiş değiliz.
Rakamlarla ifade etmem gerekirse, bu süreçte 650 bin kişi
gözaltına alınmış, 1 milyon 683 bin kişi fişlenmiş, 71 bin kişi TCK’nın 141, 142 ve 163’üncü maddelerinden, 98 bin kişi
örgüt üyeliğinden olmak üzere, toplam 210 bin davada 230 bin kişi yargılanmış,
7 bin kişi için idam cezası istenmiş; 517 kişiye idam cezası verilmiş ve bu
kişilerden maalesef 50’si ise idam edilmiştir. Yani bu toplumun can damarları âdeta tek tek
kesilmiş, devamında yürütülen korku, sindirme ve baskı politikalarıyla ülkenin
ilerici aydın ve demokrat güçleri, solcuları, sosyalistleri, Alevileri,
Kürtleri, bütün muhalif güçleri yok edilmeye çalışılmıştır.
Değerli
milletvekilleri, darbenin kanayan yaralarından birisi de kamuoyunda
“1402'likler” diye bilenen kişilerin durumudur. İsmini 1402 Sayılı Sıkıyönetim
Kanunu'ndan alan ve devlet memurlarının işlerinden atılmasına neden olan bu
durum, istifa etmek zorunda bırakılanlarla birlikte 20 binden fazla kişinin mağduriyetine
yol açmıştır. Edinmiş olduğum bilgilere göre, 3 bin 854 öğretmen, 120 öğretim
üyesi ve 47 hâkimin işine son verilmiştir.
Bu mağduriyet
sadece işinden atılanlarla ilgili değildir. Yukarıda da bahsettiğim gibi,
istifa etmek zorunda bırakılanların yanında, ayrıca birçok kişi, mesnetsiz
sebeplerle resen emekliye sevk edilmiştir. Resen emekliliğe sevk edilen, çoğu
sol görüşlü kişilerden, 33 tanesi vali, 43 tanesi de kaymakam olarak İçişleri
Bakanlığından görevine son verilmiştir.
Görevden alınan ya
da resen emekliye sevk edilen kamu çalışanlarının ve görev değişikliği ile
başka bakanlık ve görevlere atanan binlerce kamu görevlisinin bir kısmı 1990
yılı sonrasında açtıkları davalarla ancak geri dönebilmişlerdir. Bu kişilerin
çektikleri sıkıntıları anlatmaya insanın dili varmıyor.
Bu olayı
gerçekleştiren de, aynı zamanda, Emekli Sandığı Kanunu’nda yapılan 14’üncü
maddeyle ilgili bir değişiklik sonucunda kamuda çalışan binlerce kişi mağdur
edilerek, işlerinden güçlerinden edilerek çalışamaz durumda kalmışlardır.
Bu kişilerden
eski Antalya ve Elâzığ Valisi Sayın Güngör Aydın, darbeye karşı yürütmüş olduğu
bu hukuk mücadelesine bir yenisini daha çok yakın bir tarihte katmıştır. 11
Aralık 2001’de İçişleri Bakanlığı ve Başbakanlığa başvurarak resen emekliliğe
sevk kararı işleminin iptalini istemiş ancak talebi reddedilen Aydın, 29 Aralık
2002'de konunun Danıştay aracılığıyla Anayasa Mahkemesine götürülmesini
sağlamıştır. Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu on gün
önceki, 23 Ekim 2010 tarihindeki Resmî Gazete’de yayınlanan kararında, bu
kararın Anayasa'nın 2’nci maddesine aykırılık ile “Hukuk Devleti” vurgusuna
değinmiş, 7’nci maddesiyle aykırılık ile yasama yetkisinin sadece Millet
Meclisinde olduğunu belirtmiş ve nihayet 128’inci madde ile de özellikle "Memurların
ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri,
hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla
düzenlenir." hükmünü esas alarak maddeyi iptal etmiştir.
Bu karar, Sayın
Vali Güngör Aydın'ın 12 Eylül yönetimi ve güçlerine karşı yılmak nedir bilmeden
yürütülen yirmi sekiz yıllık bir mücadelesinin ürünüdür. Bu karar, başta
bugünkü İktidar olmak üzere bugüne değin gelmiş geçmiş bütün iktidarların,
yasama ve yargının yani bütünüyle ülkenin gerçek bir hesaplaşmaya gidememiş
olduğu düşünüldüğünde bir sürü hukuksuzluklarla hesaplaşmanın kararıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
M. NURİ YAMAN
(Devamla) – Bu kararla elbette ki mağdurların açacakları ve kazanacakları
manevi tazminat davaları acılarını bir nebze de olsa dindirecektir, ancak aslolan, sorumluların en açık bir şekilde belirlenmesi, o
karanlık dönemin bütün ayrıntılarıyla açıklığa çıkmasıdır. Bu kararla, 20 binin
üzerindeki kamu görevlisi açacakları davalarla hak kayıplarını tekrar ele
geçirecekler ve yirmi yılını doldurmamış gencecik, kırk bir yaşındaki genç
valilerin ve genç mülki idare amirlerinin o erken emeklilikle ilgili ellerinden
alınan yasal haklarını tekrar iade edeceklerdir. Aynı kanun kapsamında birlikte
5 mülkiye müfettişliğiyle bir kariyer mesleği olan bu meslekten daha alt
düzeydeki bir mesleğe atanan bizler de en yakın tarihte İçişleri Bakanlığına
başvurarak bu haksızlığın, bu hukuksuzluğun giderileceğini bir kez daha
bildirir, yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Yaman.
Gündem dışı
ikinci söz, Adana ilinin sorunları hakkında söz isteyen Adana Milletvekili
Sayın Yılmaz Tankut’a aittir.
Buyurun Sayın Tankut.
2.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un,
Adana ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
YILMAZ TANKUT
(Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adana’nın son yıllarda
yaşadığı ve büyük sıkıntılarla karşı karşıya kaldığı bazı temel sorunlarla
ilgili olarak gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu yüce Meclisin çatısının altında, sizlerin huzurunda Adana’mızın
içinde bulunduğu pek çok sorunu daha önce de dile getirmiş, öne çıkan
meselelerin birçoğunu anlatmaya çalışmış ve çeşitli defalar ben ve arkadaşlarım
bu kürsüden Hükûmete çağrıda bulunmuş idik. Ancak,
gelinen noktada sorunların azalmak yerine katmerleşerek fazlalaştığını ve devam
ettiğini, buradan, üzülerek beyan etmek durumundayım. Belki bazıları yeniden
söylenmiş olacak ama Adanalı seçmenlerimizin, değerli hemşehrilerimizin
verdiği görevin gereği olarak, bizler, öne çıkan ve âdeta kangren hâline gelen
sorunları buradan bıkmadan, usanmadan anlatmak durumundayız. Peki
ne zamana kadar anlatacağız? Ta ki sorunlar çözülene veya çözüm yolunda samimi
adımlar atılıncaya kadar anlatacağız.
Sayın
milletvekilleri, bugün, gerçekten de Adana çok önemli ve ağır sıkıntılarla
boğuşmakta olup, maalesef, hak ettiği ilgiyi görmemektedir. Oysa Adana
önemlidir ve sorunları da önemsenmek zorundadır. Her şeyden önce, Adana, bize
göre Türkiye'nin en önemli besin depolarından birisidir. Allah esirgesin
Çukurova’da bir dönem kuraklık olsa veya don felaketine maruz kalınsa daha çok
buğday, mısır ithal etmemiz kaçınılmaz hâle geleceği gibi, etten ve domatesten
sonra milyonlarca sofradan limon ve portakal da eksilmiş olacaktır.
Diğer taraftan,
son sekiz yıldır ülkemizi idare eden AKP Hükûmetinin
başlatmış olduğu haksız teşvik uygulamaları yüzünden Adana’da sanayicimiz çok
zor durumdadır ve âdeta can çekişmektedir. İthalata dayalı büyüme
politikalarının sonucu olarak, Adana’da pek çok küçük ve orta büyüklükteki
tekstil ve konfeksiyon atölyesi kapanmıştır. Sanayi
odasına kayıtlı kırk iki fabrikanın kapıları da kapanmıştır. İplikte bir dünya
devi olan Güney Sanayinin, yabancılara satılan Tekelin kapanması ise henüz
hafızalarımızdan silinmemiştir. Bütün bunların doğal sonucu olarak binlerce
işçi ve onlara bağlı on binlerce aile mensubu kaderlerine terk edilmiş,
neticede yüzde 26,5’luk işsizlik oranıyla Adana rekor üzerine rekor kırmıştır.
Öbür yandan,
Karayolları ise Adana’da başka bir rekoru denemektedir. Kenti ikiye ayıran
D-400 kara yolu üzerinde üç kavşak planlanmış, birine hiç başlanmamış, diğer
ikisi ise aradan geçen bir yıla rağmen bitirilememiş, dolayısıyla kent
merkezinde ve yaya ve araç trafiğinde büyük bir keşmekeş meydana gelmiştir.
Vatandaşlarımız ise bu durumdan dolayı büyük bir eziyet ve sıkıntı içerisine
düşmüştür. Dahası ne zaman biteceği de belli değildir. İktidarın Adana İl
Başkanı geçtiğimiz günlerde basına çıkıp “Kırk beş günde bitecek.” demiştir.
Karayolları 5’inci Bölge Müdürü ise Mart 2011 tarihini vermiştir. Ancak yazılı
soru önergeme Bakanın verdiği cevapta ise Müze ve Dörtyol köprülü kavşaklarının
2010 yılı sonunda hizmete açılacağı belirtilmiştir.
Şimdi buradan
sormak istiyorum: Bu beyanatlardan hangisi doğrudur? AKP İl Başkanının mı,
Karayolları Bölge Müdürünün mü, yoksa Sayın Ulaştırma Bakanının beyanatı mı
doğrudur?
Sayın milletvekilleri,
âdeta Adanalı vatandaşlarımızla alay edercesine böylesine bir çelişki ve
birbirinden alakasız cevaplar olabilir mi, takdirlerinize sunuyorum.
Sorunlar elbette
ki bu kadar da değildir. Hatırlanacağı üzere yedi ile yedi devlet üniversitesi
kurulması tercihini yapanlar Adana’yı her zaman olduğu gibi dışlamışlardır.
Daha önce de vakıf üniversitesi taleplerinin önüne arsa sorunu engeli
çıkartanlar da maalesef aynı adreslerde ikamet edenlerdir. Bu konuda verdiğimiz
önerge ve kanun tekliflerimiz ise dikkate alınmamış, bu kürsüde konuyla ilgili
yaptığımız konuşmada, ne acıdır ki haksız sataşmalara maruz kalmışızdır.
Ve devam
ediyorum: Çukurova’nın merkezi konumunda olan ve çevresinde dört beş ile hizmet
veren Adana’nın Şakirpaşa Havaalanı da siyaset uğruna
küçültülerek tasfiye edilmek istenmektedir. Ne yazık ki burada yer
hizmetlerinde çalışan işçilerimizin iş akitleri de hak hukuk tanımadan,
hizmetlerin özelleştirilmesi bahanesiyle, verilen sözlere rağmen feshedilmiş ve
kış mevsiminin başladığı bugünlerde bu insanlarımız acımasızca kapı önüne
konulmuştur.
Ayrıca aynı
zihniyet, maalesef, on iki organ nakil merkezinin seçilmesinde ise sağlık
tesisleriyle Güneydoğu’ya kadar hizmet veren Adana’yı bir kere daha dışlamış
bulunmaktadır.
Bütün bunlara
ilave olarak şimdi de Devlet Demir yollarının Adana’daki müdürlüklerini başka
bir ilin sınırları içerisine taşımaktadırlar ve nihayet Adana’yı bir türlü
görmek istemeyen AKP zihniyetinin son tercihiyse, demir yollarında Adana’nın
yüksek hızlı hatlar projesine alınmaması olmuştur. Bu nasıl bir anlayıştır ki,
bu proje, Edirne’den Kars’a, Trabzon’dan Antalya’ya, Sivas’tan Malatya’ya,
oradan Diyarbakır’a ve daha birçok ile uzanıyor ama nedense, ne hikmetse
Adana’ya bir türlü uzanamıyor, bir türlü gelemiyor.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
YILMAZ TANKUT
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, maalesef bütün bunlar yaşanırken AKP’nin Adana
milletvekili arkadaşlarımızın ise tabiri caizse ya gözünü kapadığına ya da
kulağını tıkadığına şahit olmaktayız.
Şimdi merak
ediyorum; başta Sayın Başbakan olmak üzere Adana’yı görmezden gelen bakanları,
AKP’nin Adana milletvekilleri, çok değil üç beş ay sonra seçim zamanı gelince
Adanalı vatandaşlarımızın yüzüne nasıl bakacaklar, hangi bahanelerin arkasına
sığınacaklardır ya da “Biz teklif ettik, biz çözmek istedik ama muhalefet
engelledi” mi diyeceklerdir?
Netice olarak,
şimdi buradan sormak istiyorum: Bütün bu olanlar, AKP Hükûmetinin
Adana konusunda yapmış olduğu tercihler birer tesadüf müdür yoksa sehven
yapılmış ihmaller midir? Eğer sehven yapılan hatalar ise lütfen bu hatalar
itiraf edilsin, özür de beklemiyoruz, yeter ki yanlıştan dönülsün ve Adana’ya
şaşı bakılmaktan vazgeçilsin diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Tankut.
Gündem dışı
üçüncü söz, Ardahan kırsal kalkınma projesiyle ilgili söz isteyen Ardahan
Milletvekili Sayın Saffet Kaya’ya aittir.
Buyurun Sayın
Kaya. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, Ardahan kırsal
kalkınma projesine ilişkin gündem dışı konuşması
SAFFET KAYA
(Ardahan) – Çok değerli Başkanım, yüce heyetinizi en kalbî muhabbetlerimle
selamlıyorum, saygılarımı sunuyorum.
Serhat ilimiz
Ardahan’ımızla ilgili söz almış bulunmaktayım, ayrıca size de teşekkür ediyorum
söz verdiğiniz için Sayın Başkan.
Serhat ilimiz,
maalesef uzun yıllardan beri en fazla göç veren, yine maalesef uzun yıllardan
beri kamu yatırımlarında en sonlarda olan bir ilimiz idi, maalesef böyleydi. En
fazla göç veren, kamu yatırımlarında geri kalmış bir il, ama son dönemlerde bu
makûs talih adım adım Hükûmetimizin
gerçekten hizmet sevdasıyla bölgemize ve Türkiye’ye sunmuş olduğu hizmetlerle
yeniden hayatiyet bulmuş ve bu makûs talih adım adım
değişmeye yüz tutmuştur.
Serhat ilimiz
Ardahan da özellikle bir üniversite şehri olmuş, her ilçesinde fakülte
yapılması konusunda, yüksekokul yapılması konusunda karar alınmış -Posof’unda,
Hanak’ında, Çıldır’ında, Damal’ında, Göle’sinde- her ilçemizde bir yüksekokulla
birlikte, insana ve eğitime yatırım anlamında katkı sunulmuştur. Üniversite
şehri bir Ardahan olmuş. Dolayısıyla 81 ille tanışmış, hatta Kafkasya’yla
tanışarak oradan da 110’a yakın yabancı öğrencimizin Ardahan’a gelmesine vesile
olmuştur. Bu anlamda Hükûmetimize özellikle teşekkür
ediyorum. 81 ilde üniversite olması ve Ardahan’ın da
üniversite şehri olması anlamında Hükûmetin katkısı
gerçekten Ardahan için tarihî bir müjde olmuştur ve yeni kurulan üniversiteler
arasında en ciddi manada gelişme sağlayan üniversitelerden bir tanesinin
Ardahan üniversitesi olmasının da elbette ki bölgedeki iktisadi ve kültürel,
sosyal dokuya da çok ciddi manada katkı sağlayacağı bir gerçektir.
Yine Ardahan
ilimizde -özellikle Tarım Bakanımıza da huzurunuzda teşekkürlerimi ifade
ediyorum- kırsal kalkınma öncelikli projelerimizden,
ki geçen sene bal festivalimizde sözünü aldığımız ve hayvancılık ve tarımla
ilgili gelişmelerde Kars’ı da Artvin’i de özellikle kendi içinde kapsayan 26
milyon dolarlık bir projenin bölgemize yönlendirilmesi gerçekten bölgemizde
hayvancılığın ve tarımın gelişmesi anlamında hiç şüphesiz ki çok ciddi manada
katkı sağlayacaktır.
Merkez köyleri
-Göle, Hanak, Posof- ve bu köylerde hibe kredi olarak kırsal kalkınma
projemizin gerçekleştirilmesi bölgemizde yeniden hayvancılığı ve tarımı
geliştirecek ve bölgenin pilot bölge olarak, kırsal kalkınmada öncelikli olarak
ele alınması Hükûmetimizin bölgemize verdiği önemin
son derece müspet icraatlarıdır. Bu anlamda özellikle Hükûmetimize
teşekkür ediyorum.
Hükûmetimiz son üç yıl
içinde 21 bakanla Ardahan’ımızı ziyaret etmiştir. Bunlardan son gelen
bakanlarımızdan aileden sorumlu Bakanımız Selma Hanım’a da özellikle teşekkür
ediyorum. Oradaki yaşamsal özürlüler merkezimizin yapılması ve diğer hizmetlere
katkı sağlaması anlamında bir teşekkürü borç biliyorum.
Bölgemizde, yine,
çok çok önemli olarak ele alınan iki unsurumuz var: Aktaş ve Türkgözü kapıları.
Özellikle Aktaş Kapımızın duble
yolunun yapılması ve Çıldır’dan Ardahan’a bağlanacak olan duble yolunun
çalışmalarına Ulaştırma Bakanımızın talimat verip yapılması konusundaki
katkılarına özellikle teşekkür ediyorum.
Aktaş ile ilgili
Çıldır’ımızın çok ciddi bir umudu var. Aktaş Kapısı
açılırsa Gürcistan ve Kafkasya ile ticari bir konsept
gelişecek. Bu gelişen ticari konsept hiç şüphesiz ki
bölgede çok ciddi bir gelişmeye vesile olacaktır. Gürcistan heyetiyle
görüşülmüş, Gürcistan heyetiyle görüşmeler mecrasında, kendi Aktaş sınırındaki yolun tamamı bitirilmiş olup,
Türkiye’deki Aktaş yolunun bitirilmesi anlamında
çalışmaların hızlandırılması istenmiştir ki ve kısa bir zamanda Türkgözü, Aktaş açılacak.
Özellikle Ilgar Dağı’mız, Sayın Bakanımızın da talimatlarıyla yeniden rehabilite edilecek ve geçit vermeyen Ilgar, kış
şartlarında geçit vermeyen bu yüksek dağımız, yükseltisi yüksek olan 2500
rakımlı dağımızın yeniden kış şartlarına ve… Özellikle Gürcistan’a bağlanacak
ana arter konumundaki çalışmaları talimatlandırılmış
olup, inşallah, önümüzdeki sene içinde, nisan ve mayıs ayında bu tür
çalışmalarımız da Ardahan ilimizde devam edecektir.
Ardahan’da artık
göç durmuştur. Ardahan’da geçmişte arsasını, toprağını, binasını bırakıp
gidenler, şimdi Ardahan ilinde kat karşılığı artık arsa vermeye başlamışlardır.
Bu, gelişmişliğin çok önemli bir paritesidir şüphesiz,
gelişmişliğin çok önemli simgesidir. Artık her ilde bu gelişme olduğu gibi,
serhat ili Ardahan’da da…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
SAFFET KAYA
(Devamla) – Bu gelişmeler, Hükûmetimizin tüm
Türkiye’ye bakışıyla birlikte de serhat ilimiz Ardahan’ımıza gösterdiği
hassasiyetin çok ciddi manada göstergeleridir. Bu anlamda Sayın Başbakanımıza
ve özellikle bakanlarımıza Ardahan halkı adına teşekkür ediyorum.
Tabii, Ardahan
halkımıza özellikle daha evvel müjdelediğimiz ve şu anda hayatiyete geçen
organize sanayi sitemizin yapımı başlanmış ve inşallah üretim ve istihdam
konusunda da bölgemizde çok ciddi gelişmeleri yakın bir zamanda görmüş
olacağız.
Yine, Ardahan
ilimizde arıcılık son derece önemli ve ben bunu buradan yüce heyetinize de
seslenerek söylüyorum: Türkiye'nin değil, dünyanın en iyi balı Ardahan balı
olmakla birlikte… Umuyorum ki, inşallah, kurduğumuz arıcılık enstitüsü de, bu
anlamda, bilimsel -inşallah- verileriyle arıcılığı ve Ardahan arımızı ve
balımızı dünyada marka hâline getirme konusunda çok ciddi manada katkı
sağlayacaktır.
Buradan tüm
milletvekillerimize de özellikle sesleniyorum, eğer bal ihtiyacınız olursa
Ardahan balından da asla vazgeçmeyin. Balımız son derece özel, bunu da biz
getireceğiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RASİM ÇAKIR
(Edirne) – Gönder.
AHMET YENİ (Samsun) – Tadından belli.
RASİM ÇAKIR
(Edirne) – Gönderdin de ret mi ettik?
SAFFET KAYA
(Devamla) – Efendim, çok haklısınız, getirdiğimiz, gönderdiğimiz var ama
inşallah…
Ancak kazımız da
çok meşhurdur, onu da söyleyeyim.
Yüce heyetinizi
en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Kaz ve kaşarı da
inşallah yakında ikram edeceğim. (Alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Kaya.
Bence siz Ardahan
balının sadece kürsüden tanıtılmasıyla kalmayın, şimdi herkese -ağanın eli
tutulmaz- yarım kiloluk bal gönderirseniz. Ben hariç. Ben şeker hastasıyım, ben
istemiyorum.
SAFFET KAYA
(Ardahan) – Sayın Başkan, size de kaşar getireceğim.
BAŞKAN – Bütün
milletvekili arkadaşlarımıza yarımşar kilo gönderirseniz iyi olur. Ben de takip
edeceğim. (Alkışlar)
60’ıncı maddeye
göre pek kısa söz talepleri vardır, onları vereceğim.
Sayın Türköne, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Özlem Piltanoğlu
Türköne’nin, Küresel Eylem İçin Parlamenterler
Organizasyonuna ilişkin açıklaması
ÖZLEM PİLTANOĞLU
TÜRKÖNE (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, üyesi
olduğum ve yakın bir zaman önce de yönetim kuruluna seçildiğim Küresel Eylem
İçin Parlamenterler Organizasyonu hakkında kısa bir bilgi vermek için söz
aldım.
Bildiğiniz gibi
Küresel Eylem İçin Parlamenterler Organizasyonu -kısaca PGA olarak da
adlandırılıyor-1978 yılında Washington’da kuruldu ve kâr amacı gütmeyen bir
organizasyon, bir ağdır.
Amacı, dünyanın
dört bir yanından, farklı milletlerden, farklı dillerden, renklerden, dinlerden
ve farklı politik görüşlerden tüm parlamenterleri ve senatörleri bir çatı
altında toplayan ve tüm dünya vatandaşlarını ilgilendiren önemli küresel sorunları
çözme konusunda birlikte hareket etmeyi hedefleyen bir platformu oluşturmaktır.
Bugün PGA’nin merkezi New York’ta ve 118 ülkeden
1.300’den fazla parlamenter üye. Bu üyeler, dünya barışı, demokrasi, hukukun
üstünlüğü gibi konularda birlikte hareket ediyorlar ve 2010 yılında da 32’nci
yıllık forumunu Türkiye’de İstanbul’da 23-24 Ekim tarihlerinde gerçekleştirdik
ve konu gerçekten önemli bir konuydu, “Kadının Güçlendirilmesi ve Beşerî
Güvenliğin İnşası” konusu. Bu forumda ben de istihdam, fırsat ve gelir eşitliği
panelinde bir konuşma yaparak katkıda bulunmaktan büyük onur duydum ve keyif
aldım. Bundan sonra da yönetim kurulu üyesi olarak, dünya
problemlerinin çözümüne katkı için PGA çatısı altında daha aktif bir şekilde
çalışma fikri, doğrusunu isterseniz son derece heyecanlandırıyor ve sizlerden
de bu heyecanımıza, küresel problemlerin çözümüne katkıda bulunmak için
projelere de destek vermenizi talep ediyoruz ve öncelikle de üye olmakla
başlamanızı diliyorum…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZLEM PİLTANOĞLU
TÜRKÖNE (İstanbul) – Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Sayın Özkan…
2.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, Tarım
Bakanlığınca Burdur ve ilçelerinde fiğ destekleme paralarının ödenmediğine
ilişkin açıklaması
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Burdur) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tarım Bakanlığına
bir uyarım olacak: İcmalleri yapılan tarım desteklerinden Burdur Merkez, Bucak,
Yeşilova, Karamanlı, Gölhisar, Çavdır ve diğer ilçelerimiz ile birçok köyümüzde
fiğ destekleme paraları ödenmemiştir. Bu ödemelerin bir an önce yapılmasına
dair vatandaşlarımızdan büyük talepler vardır. Fiğ destekleme paralarımızın bir
an önce ödenmesi için Tarım Bakanlığını göreve davet ediyor, sizlere teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Sayın Çelik…
3.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, Türkiye’de, son
sekiz yılda Ardahan, Kars ve Iğdır illerinde tarımın yok edildiğine, doğudan
batıya hızlı bir göçün olduğuna ilişkin açıklaması
BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Söz Ardahan’dan
açılmışken ben de Ardahan’la ilgili birkaç cümle sarf etmek isterim. 1 Ekim
2010 tarihinde Ardahan’ı ilk kez gördüm ve oranın ne kadar yokluk ve yoksulluk
içinde olduğunu özellikle çarşısında halkla kurmuş olduğum temaslarda,
görüşmelerde müşahede ettim. Altyapısının yetersiz olduğunu ve ciddi bir
fakirleşmenin olduğunu orada halk bizzat kendisi ifade etti. Çünkü Türkiye’de
özellikle son sekiz yılda tarımın ciddi bir şekilde öldürüldüğünü, yok
edildiğini ve doğudan batıya doğru göçün hızla devam ettiğini orada kendileri
de ifade ettiler ve bunun yanında insanlarımızın orada bir türlü kendi
rızıklarını sağlayacak iş imkânına da kavuşmadıklarını ifade ettiler. Sadece
orası değil, Kars ve Iğdır’a da geçmiştik, orada da bunu müşahede etmiş
bulunuyorum. Keşke her şey Sayın Hatibin söylediği gibi güzel olsa.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın
Özdemir…
4.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Ardahan’da
modern besiciliğin, organik tarımın artırılmasına ve Kafkas arı ırkının
Ardahan’da yaygınlaştırılmasına ilişkin açıklaması
HASAN ÖZDEMİR
(Gaziantep) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Ben de 2000’li
yıllarda Ardahan’da vali olarak çalıştım. Ardahan, ülkemizin doğuda son derece
stratejik bir ilidir. Hatta Fevzi Çakmak, Kâzım Karabekir “Boğazlar boğazımız,
Ardahan ve Kars sırtımızdır.” demiştir. Stratejik yönden Kafkasların hemen
başlangıcındadır.
Ardahan çok
önemli bir ilimizdir. Ancak, fakirlik hâlâ devam etmektedir. Ben de 2000’li
yıllardan sonra iki kere gittim Ardahan’a. Ardahan’da üç önemli konu var.
Bunlardan bir tanesi, hayvancılığı gerçekten modern besicilik hâline getirmeye
devam ettirilmelidir, organik tarım artırılmalıdır ve Kafkas arı ırkı
Ardahan’ın tüm her tarafına yayılmalıdır.
Ardahan’da
politik söylemlerden çok, dediğimiz gibi, bütün partilerin Ardahan’ın gelişmesi
için uğraşmasında… Ülkemizin stratejik yönden çok önemli bir yeri olduğunu ve
hizmete ihtiyacı olduğunu değerlendiriyorum ve Ardahan’da üniversitenin
açılmasında, daha önce benim vali olarak yazdığım yazıların da etkisi olduğunu
zannediyorum. Ardahan’a üniversite açılmasının oraya güzel bir ivme
kazandırdığını görüyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize
sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Almanya Federal Cumhuriyeti Dilekçe Komisyonunun vaki
davetine icabet edecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonu
üyelerinden kurulacak Parlamento heyetini oluşturmak üzere siyasi parti
gruplarınca ismi bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/1334)
2/11/2010
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Almanya Federal
Cumhuriyeti Dilekçe Komisyonu'nun vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Dilekçe Komisyonu üyelerinden oluşan bir Parlamento Heyetinin,
Almanya'ya resmi bir ziyarette bulunması Genel Kurul'un 25 Haziran 2010 tarih
ve 125. birleşiminde kabul edilmiştir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi hakkında 3620 Sayılı Kanunun
2. Maddesi uyarınca heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş
olduğu isimler Genel Kurul'un bilgilerine sunulur.
Nevzat
Pakdil |
Türkiye
Büyük Millet Meclisi |
Başkanı
Vekili |
Recep Taner Aydın
Milletvekili |
Ali Kul Bursa
Milletvekili |
Rasim Çakır Edirne
Milletvekili |
Halit Demir Mardin
Milletvekili |
Yahya Akman Şanlıurfa
Milletvekili |
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Gaziantep Milletvekili Akif
Ekici ve 31 milletvekilinin, TOKİ’nin faaliyet ve
uygulamalarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/901)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), 02.03.1984 tarih ve 2985
sayılı Toplu Konut Kanunu ile çarpık kentleşmenin ortadan kaldırılarak düzenli
kentleşmenin sağlanması ve alt ve orta gelir gruplarının konut ihtiyacının
karşılanması amacıyla kurulmuştur. TOKİ'nin 2002'den
sonra kuruluş amacından uzaklaşarak, kâr amacı güden bir firma gibi çalışmaya
başladığı, kurumun adının sık sık usulsüzlük ve
yolsuzluk iddialarıyla gündeme geldiği görülmektedir.
Dar gelirli vatandaşlarımıza konut edindirme gibi önemli bir
görevi üstlenen TOKİ'ye Hazine'nin mülkiyetindeki
arazilerin bedelsiz devri yanında, çeşitli yasal düzenlemelerle vergi, resim ve
harç istisnası tanınmış ve 08.03.2007 tarih ve 5597 sayılı Kanunla yurtdışı
çıkış harcından elde edilen gelirlerin TOKİ'ye
aktarılması öngörülmüştür.
Ayrıca, TOKİ 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun
kapsamında iken, 22.12.2005 tarih ve 5436 sayılı Kanunla kapsam dışına
çıkarılarak kesin hesaplarının Sayıştay ve TBMM tarafından denetlenmesi
engellenmiştir.
TOKİ'nin AKP iktidarları
döneminde alt ve orta gelir grubundaki vatandaşlarımızın konut ihtiyacını
karşılama amacından hızla uzaklaşarak ülkemizin en büyük lüks konut üreticisi
durumuna geldiği görülmektedir. Bu durum özel sektörle rekabet açısından, TOKİ'ye avantaj sağlamakta, inşaat sektöründe ciddi
sorunlara yol açmaktadır. Yarattığı istihdam ve katma değerle ekonomimizin bel
kemiği olan inşaat sektörü TOKİ'ye devlet eliyle
sağlanan imkanlar nedeniyle bitme noktasına
getirilmiştir.
TOKİ'nin neden olduğu ve
toplumda ciddi sıkıntı yaratan uygulamalardan biri de; kurumun fiyat
politikaları konusunda yürüttüğü söylem, vatandaşa vaat ettiği taahhütleri ile
yaşanan reel durum arasındaki farktır. Dar gelirli vatandaşlarımız memur maaş
katsayısı artışı koşuluna güvenerek satın aldığı konutlarını taksit
tutarlarında yaşanan artış nedeniyle ödeyemez durumdadır.
TOKİ'nin ürettiği
konutlara ilişkin yaşanan sorunlara en iyi örneklerden biri de Gaziantep Merkez
Şahinbey Gecekondu Dönüşüm Projesidir. Proje kapsamında Serinevler-
Perilikaya'da 1260 sosyal konut + (2 cami, ticaret
merkezi, kütüphane ve sağlık ocağı) yapılmıştır.
TOKİ ile Şahinbey Belediyesi tarafından 2008 yılında "kira
ödemek yerine evinizin bedelini ödeyin" sloganı eşliğinde bir kampanya
başlatılmıştır. Bu kampanya kapsamında, 554 adet 2+1 alt gelir grubu konut
(brüt 85 m²), 78.000,00 TL-88.000,00 TL aralığındaki fiyatlarla yoksul
yurttaşlarımıza satışa çıkarılmıştır.
Bu kampanya kapsamında, 2008 yılında çekilen kurada adı çıkan
vatandaşlarımız 6.000,00 TL peşin, kalan 81.000,00 TL'si ise 180 ay taksitle
87.000,00 TL'ye 2+1 (85 m2) konut sahibi olmuştur.
20.06.2010 tarihi itibariyle 13 taksit tutarı olan toplam 5.942,00
TL ödeyen bir konut sahibinin borcu yaptığı ödeme miktarına rağmen 80.300,00
TL'de kalmıştır. Çünkü ödediği taksitlerin 5.239,00 TL'si bu süre içinde gelen
3 zamma giderken (Temmuz 2009'da 1.458,00 TL, Ocak 2010'da 2.230,00 TL ve
Temmuz 2010'da 1.551,00 TL), sadece 703 TL'si anapara ödemesi olmuştur.
Enflasyona ayarlı Memur Maaş Artış Katsayısının aynı düzeyde seyretmesi
durumunda konut taksitlerinde yaşanacak artışa göre vatandaşlarımız "kira
ödemek yerine evinizi ödeyin" sloganıyla 87.000,00 TL'ye aldıkları
konutları için 200.000,00 TL'yi aşan bir miktarda ödeme yapmak zorunda
kalacaklardır. Aylığının tamamını konut taksitine ödemek zorunda kalan
yurttaşlarımız, ilköğretim çağındaki küçük çocuklarını okuldan alarak işe
vermek durumunda kalmışlardır.
TOKİ tarafından satılan Gaziantep Şahinbey Serinevler
konutlarında yaşanan sorunlar, TOKİ'nin alt ve orta
gelir grubu için yaptığı sosyal konutlar üzerinden konut ticareti yapmakta
olduğu, ihalelerde yaşanan yolsuzluklar nedeniyle sosyal konutları
maliyetlerinin çok üzerinde yaptırdığı iddialarını adeta doğrular niteliktedir.
Sosyal konut alan yurttaşlarımızın yaşadığı sorunların çözülmesi, asgari
ücretli yurttaşlarımızın yaşadığı bu büyük haksızlığın ortadan kaldırılması
büyük önem taşımaktadır.
TOKİ tarafından Gaziantep Merkez Şahinbey Gecekondu Dönüşüm
Projesi kapsamında Serinevler - Perilikaya'da
(1260 sosyal konut + 2 cami, ticaret merkezi, kütüphane ve sağlık ocağı)
yaptırılan konutların yapım ihalesi ile satış uygulamalarının, TOKİ'nin yaptığı her türlü faaliyet, ihale ve konut
fiyatlandırma politikalarının yasalara uygun olup olmadığının araştırılarak
tespit edilmesi amacıyla Anayasanın 98 nci ve
İçtüzüğün 104 ve 105 nci maddeleri uyarınca Meclis
Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Akif Ekici (Gaziantep)
2) Ali Koçal (Zonguldak)
3) Ahmet Ersin (İzmir)
4) Suat Binici (Samsun)
5) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
6) Ahmet Küçük (Çanakkale)
7) İsa Gök (Mersin)
8) Birgen Keleş (İstanbul)
9) Fevzi Topuz (Muğla)
10) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
11) Rasim Çakır (Edirne)
12) Çetin Soysal (İstanbul)
13) Mustafa Özyürek (İstanbul)
14) Osman Kaptan (Antalya)
15) Tansel Barış (Kırklareli)
16) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
17) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
18) Sacid Yıldız (İstanbul)
19) Hüseyin Pazarcı (Balıkesir)
20) Derviş Günday (Çorum)
21) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
22) Selçuk Ayhan (İzmir)
23) Tayfur Süner (Antalya)
24) Bülent Baratalı (İzmir)
25) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
26) Ali Arslan (Muğla)
27) Hulusi Güvel (Adana)
28) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
29) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
30) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
31) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
32) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
2.- Kırklareli Milletvekili Turgut
Dibek ve 31 milletvekilinin, kamu avukatlarının sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/902)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kamu avukatları, kamu gücünü kullanan kurum ve kuruluşların her
türlü hukuki ilişkilerine yön veren ve ortaya çıkan uyuşmazlıklarda onları
temsil eden meslek mensuplarıdır. Kamu avukatları devletin ve kurumların
işleyişinin hukuka uygunluğunu sağlayan, vekaletini
yürüten, değeri milyonları bulan sayısız dosyanın hukuki sorumluluğunu taşıyan
kişidir.
Yaptıkları görev bakımından devletin olmazsa olmaz parçası olarak
kabulü gereken kamu avukatlarının her yönden çok iyi çalışma şartlarına sahip
olmaları gerekmekte iken, durum bunun tam tersidir. Yargı sistemi içerisinde
birer kamu görevlisi olarak görev yapan iddia ve karar organlarının
temsilcilerine tanınan mali ve özlük haklar düşünüldüğünde aradaki uçurumu
açıklamak mümkün değildir. Kamu avukatlarının hak ve statüleri tespit
edilirken, yargıda benzer faaliyeti icra eden hakim ve savcıların durumunun baz alınması gerekmektedir. Ancak kamu avukatlarının statü
sorunları, mali ve özlük haklarına ilişkin sorunlar ile teftiş ve denetleme
sorunları da mevcuttur.
Kamu avukatları taşıdıkları mesleki sorumluluğa rağmen hakim ve savcıların sahip oldukları hiçbir hak ve teminata
sahip değildir. Oysa kamu avukatları da hakim ve
savcılar gibi kamu gücünü temsil etmekte ve kamu adına her türlü davada
devletin yararını korumaktadır.
Kamu avukatlarının amirleri genellikle hukukçu olmayan
idarecilerdir. Kamu avukatı hukuki bilgi ve deneyimine göre hareket edeceği bir
konuda bile hukukçu olmayan idarecilerin emir ve talimatlarının gereğini yerine
getirmek durumunda kalmaktadır. Hakim ve Savcılar ise
adalet müfettişleri tarafından denetlenmektedir. Kamu avukatlarının bu ve
benzeri birçok statü sorularının çözülmesi gerekmektedir.
Kamu avukatları farklı statülerde istihdam edilmektedir. Aynı işi
yapan avukatların arasında gereksiz bir farklılık ve dengesizlik
yaratılmaktadır. Avukatlar sözleşmeli, 657'ye tabi kadrolu devlet memuru,
KİT'lerde KHK'ye göre, İş kanununa göre işçi statüsü gibi birbirinden çok
farklı istihdam şekilleriyle aynı görevleri yapmaktadır.
Kamu avukatları ek gösterge mağduriyetine de uğramaktadır. Devlet
memuru avukatlar 3000 ek göstergeleri, hukuk müşavirleri 3600 ek göstergeleri, hakim ve savcıların ise 7600 ek göstergeleri vardır.
Avukatlar vekalet ücretlerinde limit
sorunu da yaşamaktadır. Bir çok meslekte döner sermayeden alınan paylar memur
maaşlarından yüksek olmasına rağmen, avukatların devlete hiçbir yük getirmeyen vekalet ücretlerinden elde ettikleri gelir vekalet ücretleri
limiti yüzünden çok düşük miktarlardadır. Örneğin bugün itibari ile hazine
avukatlarının yıllık vekalet ücret limiti 5 bin 900
TL’dir. Bu limitin mutlaka artırılması gerekmektedir.
Avukatlar makam ve temsil tazminatı alamamaktadır. Duruşma, mürafaa, keşif ve haciz gibi nedenlerle görev yeri dışına
çıkmalarına rağmen, çok düşük miktarlarda harcırah almaktadır. Bu nedenle,
görev gereği masraflarını cebinden ödemek durumunda bile kalmaktadır.
Hakim ve savcılara
yüzde 10 yargı ödeneği uygulanmaktadır. Bu ödenek avukatlara verilmemektedir.
Sözleşmeli avukatlar ise hiçbir yan ve ek ödemeden yararlanamamaktadır.
Bu nedenlerle, kamu avukatlarının sorunlarının tespiti, ortaya
çıkarılması ve çözümlenmesi amacı ile Anayasamızın 98. maddesi, İçtüzüğümüzün
104. ve 105. maddeleri gereğince bir Araştırma Komisyonu kurularak konunun tüm
boyutlarıyla araştırılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Turgut Dibek (Kırklareli)
2) Akif Ekici (Gaziantep)
3) Kemal Demirel (Bursa)
4) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
5) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
6) Fevzi Topuz (Muğla)
7) Hüsnü Çöllü (Antalya)
8) Ahmet Küçük (Çanakkale)
9) Birgen Keleş (İstanbul)
10) İsa Gök (Mersin)
11) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
12) Rasim Çakır (Edirne)
13) Çetin Soysal (İstanbul)
14) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
15) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
16) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
17) Mustafa Özyürek (İstanbul)
18) Osman Kaptan (Antalya)
19) Tansel Barış (Kırklareli)
20) Sacid Yıldız (İstanbul)
21) Hüseyin Pazarcı (Balıkesir)
22) Derviş Günday (Çorum)
23) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
24) Selçuk Ayhan (İzmir)
25) Tayfur Süner (Antalya)
26) Bülent Baratalı (İzmir)
27) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
28) Ali Arslan (Muğla)
29) Hulusi Güvel (Adana)
30) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
31) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
32) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
3.- Afyonkarahisar
Milletvekili Halil Ünlütepe ve 29 milletvekilinin,
kiraz üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/903)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kiraz üreticilerinin sorunlarının araştırılması, alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.
1) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
2) Sacid Yıldız (İstanbul)
3) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
4) Ahmet Ersin (İzmir)
5) Bayram Ali Meral (İstanbul)
6) Mehmet Ali Susam (İzmir)
7) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
8) Eşref Karaibrahim (Giresun)
9) Osman Kaptan (Antalya)
10) Hulusi Güvel (Adana)
11) Ali Arslan (Muğla)
12)Zekeriya Akıncı (Ankara)
13) Hikmet Erenkaya (Kocaeli)
14) Metin Arifağaoğlu (Artvin)
15) M. Fatih Atay (Aydın)
16) Vahap Seçer (Mersin)
17) Rahmi Güner (Ordu)
18) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
19) Fehmi Murat Sönmez (Eskişehir)
20) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
21) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
22) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
23) Hüseyin Pazarcı (Balıkesir)
24) Hüsnü Çöllü (Antalya)
25) Atilla Kart (Konya)
26) Hüseyin Ünsal (Amasya)
27) Ahmet Küçük (Çanakkale)
28) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
29) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
30) Derviş Günday (Çorum)
Gerekçe:
Ülkemiz dünya kiraz üreticileri arasında kalite ve üretim miktarı
bakımından lider konumda bulunmaktadır. Geçen yıl ülkemizden büyük bir bölümü
AB ülkeleri olmak üzere 54 bin ton kiraz ihraç edilmiştir. Başta Afyonkarahisar Sultandağı ve Çay çevreleri olmak üzere,
Konya, Isparta, İzmir Kemalpaşa ve çevresi Manisa, Denizli gibi bölgelerde
ihracata yönelik yüksek kalite kiraz üretilebilmektedir. Üretilen kirazın
kalitesi nedeniyle dünyada "Türk Kirazı" olgusu yerleşmeye
başlamıştır.
Kiraz ağacı yaklaşık 10 yıllık bir bakımdan sonra meyve
vermektedir. En yoğun hasat dönemi haziran ayında olmaktadır. Bu yıl hasat
döneminde mevsim normallerinin çok üzerinde yağan yağmur ve dolu kiraza ve
dolayısıyla kiraz üreticilerine büyük zarar vermiştir. Bu dönemde meydana gelen
yağışlar, kirazda yarılma ve çatlamalara sebep olmuştur. Zarar oranı Sultandağı
ve Çay ilçelerimizde %60'ın üzerine olarak tespit edilmiştir. Özellikle dış
piyasada kiraz satışı son derece olumsuz etkilenmiştir. İç piyasa ise arz
fazlası nedeniyle doyum noktasındadır. Üretici yetiştirdiği kirazın en az
yarısını pazarlayamaz duruma gelmiştir. 8 yıl önce, 2002 yılında 4,5 lira olan
ihraç edilen kiraz fiyatı bu yıl 2 liraya düşmüştür. İç piyasada sanayide
kullanılan gıllim kirazının fiyatı 130 kuruştan 80
kuruşa düşmüştür. Karabalı cinsindeki kirazın hiç
alıcısı çıkmamış, dalında durmaktadır. Napolyon kirazıyla ünlü Afyonkarahisar'ın Sultandağı bölgesindeki kiraz
üreticileri, kiraz alım fiyatlarının çok düşük olması nedeniyle kiraz hasadını
durdurmuşlardır. Bu bölgede yağmur ve dolu nedeniyle zedelenen kirazlar işçilik
ücretleriyle diğer girdileri karşılayamaması sonucu atılmaktadır. Buna karşın
üretimdeki girdiler gübre, elektrik, sulama ve ilaçlama giderlerinde ciddi
artışlar olmuştur. Para kazanmak bir yana aldıkları paranın yarısını toplama
parası olarak dağıtacak üreticilerin kalan kısım ile gübre, ilaç ve bakım
masraflarını karşılaması mümkün görünmemektedir. Yanlış uygulanan tarım
politikaları sonucu üreticiler, bir yıllık çalışma ve emeklerinin para
etmemesinin şaşkınlığını yaşamaktadırlar. Üretim sürecinde yaptıkları borçları
ve tarımsal kredi borçlarını ödeme güçlüğü içerisindedirler. Sorunlarının
çözümü için yardım ve destek beklemektedirler. Kiraz
üreticilerinin, uğradıkları zarar nedeniyle öncelikle üretimde meydana gelen
zarar oranı dikkate alınarak "afet bölgesi" içine alınması, tarımsal
kredi ve sulama amaçlı elektrik borçlarının faizsiz olarak ertelenmesi,
üreticilerin önümüzdeki dönemde de faaliyetlerini sürdürebilecek şekilde
desteklenmesi ve fındık, tütün gibi ürünlerde uygulanan alım fiyatı uygulamasının
kiraz için de yapılması yönünde talepleri vardır.
Kiraz üreticilerinin içinde bulunduğu sıkıntı ve sorunların daha
da büyümeden araştırılması ve alınacak önlemlerin belirlenerek hızla uygulamaya
konulması gerekmektedir. Üreticilerin üretim sürecini önümüzdeki dönemde de
sürdürebilmeleri konusunda bu araştırma önergesi ile kurulacak komisyonun
önemli katkıları olacaktır.
4.- Adıyaman Milletvekili Şevket
Köse ve 32 milletvekilinin, ataması yapılmayan öğretmen adaylarının ve istifa
eden öğretmenlerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/904)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre özellikle Doğu ve Güneydoğu
Anadolu Bölgesine yapılan öğretmen atamalarında öğretmenlerimizin çok büyük bir
kısmının çeşitli gerekçelerle istifa ettikleri tespit edilmiştir. Milli Eğitim
Bakanlığımızın 2003-2008 yılları arasında Şırnak ilimize yapmış olduğu 5.129
öğretmen atamasının aynı süre içerisinde 4.609 tanesinin çeşitli gerekçelerle
istifa etmesi bu gerçeği gözler önüne sermektedir. Türkiye'de her yıl
üniversite bitirip diplomasını alan binlerce öğretmen, eğitim alanındaki
yetersizlikler nedeniyle işsizler kervanına katılmak yerine kutsal mesleklerini
icra etmek isterken gittikleri noktalarda yaşadıkları terör, lojman, sağlık
gibi sorunlar gerekçesiyle istifa etmektedirler.
Milli Eğitim Bakanlığı iç denetim faaliyet raporunda birçok konuda
kendine kötü not vermiştir. Mevcut norm kadro hesaplama kriterlerine
göre sistemde olması gereken öğretmen sayısı 717.824 olmasına rağmen, mevcut
öğretmen sayısı 584.507'dir. Yani 133.317 öğretmen açığı bulunmaktadır.
Okullarda eğitim fakültesi mezunu binlerce ücretli öğretmen âdeta birer köle
gibi çalıştırılmakta, aylık ortalama 500.-TL ücret ve yarım sigorta ile sosyal
güvencesiz, her an işten çıkartılma korkusu ile çalıştırılmaktadırlar.
Doğu ve Güneydoğu Bölgelerimizde yaşanan öğretmen açığı sebebi ile
bölgenin Mülki Amirleri kendi insiyatifleri
doğrultusunda çözüm üretmekte, Valiliklerimiz eğitimli polis memurlarımızı
öğretmen olarak atanmakta, taşra belediyelerinde megafonlardan öğretmen
aranıyor anonsları yapılmaktadır. Ne yazık ki geleceğimizi emanet edeceğimiz
öğrencilerimizi yetiştirme konusunda eğitim alan, fakülte mezunu ve atanamayan
360 bin öğretmenimizin, garsonluk, seyyar satıcılık ve pazarcılık yapmakta,
atanma şansı yüzüne gülen öğretmenlerimiz ise başta terör sorunu gerekçesiyle
istifa edip alternatif iş kollarında kendilerine yer edinebilme mücadelesine
girmektedirler. Atanamayan öğretmenlerimizin ve atanmasına
rağmen istifa eden öğretmenlerimizin yaşadığı tüm sıkıntılar araştırılarak,
bugüne kadar verilen sözlerin, altına imza atılan vaatlerin yerine
getirilmediği ve genç öğretmenlerimizin mağduriyetinin boyutunun tespiti
amacıyla Anayasanın 98. Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105.
maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması açılması hususunda gereğini
saygılarımla arz ederiz. 08.07.2010
1) Şevket Köse (Adıyaman)
2) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
3) Atila Emek (Antalya)
4) Birgen Keleş (İstanbul)
5) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
6) Ahmet Ersin (İzmir)
7) Zekeriya Akıncı (Ankara)
8) Hikmet Erenkaya (Kocaeli)
9) Metin Arifağaoğlu (Artvin)
10) Mehmet Fatih Atay (Aydın)
11) Mehmet Ali Susam (İzmir)
12) Vahap Seçer (Mersin)
13) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
14) Eşref Karaibrahim (Giresun)
15) Osman Kaptan (Antalya)
16) Hulusi Güvel (Adana)
17) Sacid Yıldız (İstanbul)
18) Ali Arslan (Muğla)
19) Rahmi Güner (Ordu)
20) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
21) Bayram Ali Meral (İstanbul)
22) Fehmi Murat Sönmez (Eskişehir)
23) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
24) Derviş Günday (Çorum)
25) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
26) Hüseyin Pazarcı (Balıkesir)
27) Hüsnü Çöllü (Antalya)
28) Atilla Kart (Konya)
29) Hüseyin Ünsal (Amasya)
30) Ahmet Küçük (Çanakkale)
31) Mevlüt Coşkuner
(Isparta)
32) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
33) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın Kaya, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Ardahan Milletvekili Saffet
Kaya’nın, Mersin Milletvekili Behiç Çelik ve Gaziantep Milletvekili Hasan
Özdemir’in Ardahan ili hakkındaki görüşlerine ilişkin açıklaması
SAFFET KAYA (Ardahan) – Sayın Başkanım, söz verdiğiniz için çok
teşekkür ediyorum.
2 çok değerli milletvekilimiz ve özellikle Gaziantep
Milletvekilimiz Hasan Özdemir Bey’in de Ardahan ilimizde valiliği var.
Kendisinin gerçekten, valilik döneminde üstün hizmetlerini burada, yüce
heyetiniz huzurunda tebrik ediyorum. Bunu kalbî ifade olarak söylüyorum ama
Ardahan’la ilgili zannediyorum ki diğer milletvekili arkadaşımızın son verileri
çok noksan, çok sığ. Şöyle ki: Devlet istatistik verilerine bakıldığında, şu
anda, nüfus oranına göre, kamu yatırımında payını en çok alan il Ardahan olmuştur.
Bunun altını özellikle çiziyorum. Göçün durduğu en baştaki illerden bir tanesi
Ardahan olmuştur. Yatırımların en çok arttığı, hem müteşebbis anlamında hem
devlet yatırımları anlamında, özellikle serhat ilimiz Ardahan olmuştur. Bu
gelişmeler yalnızca Ardahan’ı değil, şüphesiz Türkiye’yi ilgilendiren bir
gerçektir. Bu anlamda tekraren özellikle Başbakanımıza ve Hükûmetimize
teşekkürlerimi bir borç biliyorum. Umuyorum ki, her il bu anlamda ciddi
gelişmeye maruz kalır ki, bu Hükûmet döneminde
Türkiye’nin her yeri de şantiyeye döndü; bunu da hepimiz çok çok iyi biliyoruz. İnşallah daha büyük hizmetlere vesile
olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır. Okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.- (10/618) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 3/11/2010
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu; 03.11.2010 Çarşamba günü (Bugün)
toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
M.
Akif Hamzaçebi
Trabzon
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler Kısmında
yer alan (Faili meçhul cinayetlerin aydınlanması); (10/618) esas numaralı
Meclis Araştırma Önergesinin görüşmelerinin, Genel Kurul'un, 03.11.2010
Çarşamba günlü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu önerisinin lehinde ilk söz Mersin Milletvekili Sayın Ali Rıza Öztürk’e aittir.
Buyurun Sayın Öztürk. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin, faili meçhul bırakılan siyasi
cinayetlerin kimler tarafından, neden, nasıl gerçekleştirildiğinin açığa
çıkarılması, arkasındaki gizli yapının ve kirli ilişkilerin aydınlatılması
amacıyla, millet iradesinin yansıdığı en yüce organ olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde
bir araştırma komisyonu kurulmasına yönelik önergesi üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, hepimizin bildiği üzere, demokratik hukuk
devleti olduğu iddia edilen Türkiye’nin geçmişine baktığımızda faili meçhul
bırakılan siyasi cinayetlerle dolu olduğu anlaşılmaktadır. Bu
faili meçhul bırakılan siyasi cinayetlerde yakınlarını kaybeden kişilerin
oluşturduğu Toplumsal Bellek Platformu’nun da Türkiye Büyük Millet Meclisinden
bu konuda araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin talebi de dikkate alınarak bu
Mecliste bir araştırma komisyonu kurulmasını istedik ve buna ilişkin önergemiz
en son 20 Ekim 2010 Çarşamba günü Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda
görüşüldü. Bu önerge üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ben
konuştum ve önergenin aleyhine de AKP Milletvekili Sayın Yılmaz Tunç’la Sayın
Ahmet Aydın görüşlerini belli ettiler ve sonunda yapılan oylamada -hepimizin de
bildiği gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanaklarıyla sabit olduğu üzere-
bu önergenin gündeme alınması AKP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.
Yalnız, değerli arkadaşlarım, bundan sonra, 1 Kasım 2010 günlü Zaman
gazetesinde -bu gazete elimde- AKP Grup Başkan Vekili Sayın Elitaş’ın
sözleri yer aldı. Sayın Elitaş diyor ki, aynısını okuyorum:
"Geçen hafta biz Cumhuriyet Halk Partisi grup başkan vekillerini ziyaret
ettik 'Baş örtüsü komisyonuna şartsız üye verin, faili
meçhullerle ilgili Danışma Kurulu toplantısını geri çekin ve salı günü birlikte
getirelim' dedik. O gün Danışma Kurulu toplanamadığından Cumhuriyet Halk
Partisinin grup önerisi olarak geldi. Biz de böyle bir komisyonun kurulmasından
yanayız ama Cumhuriyet Halk Partisi bu konuda diğer konulardaki gibi
samimiyetsiz davrandığından dolayı, acele bir hareketle önergeyi gündeme
getirip AK PARTİ reddediyormuş gibi bir havanın oluşmasını istedi. Bu önerge,
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemini değiştirmek, çalışmasını akamete
ulaştırmak için verilmiştir. Grup başkan vekilli arkadaşlarımızın da böyle bir
komisyonun kurulması şeklinde görüşümüz var. Önümüzdeki günlerde konu tekrar
gündeme gelebilir. Eğer Cumhuriyet Halk Partisi acele etmeseydi belki bu salı
görüşmeler tamamlanır, komisyon kurulabilirdi."
Değerli arkadaşlarım, şimdi, bu sözleri duyan bir vatandaşımız,
belki, ilk defa, bu faili meçhul araştırma önergesinin 20 Ekim günü bu Genel
Kurula geldiğini anlayabilir. Şimdi, bu, 3 Kasım 2009 tarihinde değerli
arkadaşlarım. Bu önerge, siyasette asker ve sivil ilişkilerinin darbelere
ilişkin araştırma önergesi DTP Grubu tarafından verilmiş. Bu önerge üzerine
yine AKP Grubu adına Sayın Yılmaz Tunç konuşmuş: “Önceki haftalarda
görüşmelerine başladığımız madencilikle ilgili araştırma önergelerinin
görüşmeleri de tamamlanmamıştır. Bugün de bu görüşmelerin tamamlanmasına
çalışılacak ve ardından Borçlar Kanunu’muz olmak
üzere, gündemdeki yasalar görüşülecektir. Bu nedenle, Demokratik Toplum Partisi
Grubunun önerisine katılamadığımızı belirtiyoruz.” diyor ve bu önerge, bu
Mecliste, sadece AKP’nin oylarıyla reddediliyor arkadaşlar. Tarih 3 Kasım 2009.
Değerli arkadaşlarım, yine, 3 Şubat 2010 tarihinde BDP Grubunun
Güneydoğu Bölgesi’nde yaşanan “faili meçhul cinayetler ve kayıplar” adlı
önergesi gündeme geliyor. Bu önergenin aleyhine AKP Grubu adına Sakarya
Milletvekili Ayhan Sefer Üstün “Ben, esasen, bu önergenin kabul edilmesini ve
bu zamana kadar yaşanmış olan tüm faili meçhullerin ortaya çıkmasını arzu
ediyorum. Evet, gerçekten arzu ediyorum çünkü faili meçhullerle alakalı,
değerli arkadaşlar. Değerli arkadaşlar, dediğim gibi, ben şahsen, bunun, bu
komisyonun kurulmasından yanayım.” diyor. Ancak bu önerge de oylanıyor ve bu
önerge, yine, AKP’nin oylarıyla reddediliyor değerli arkadaşlarım. Tarih 3
Şubat 2010.
Devam ediyoruz arkadaşlar: Cumhuriyet Halk Partisi
milletvekili arkadaşlarımla birlikte verdiğim Meclis araştırma önergesi, bu,
yakınlarını kaybeden kişilerin oluşturduğu Toplumsal Bellek Platformu’nun
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki AKP Grubuna, diğer gruplara ve Meclis
Başkanlığına 11 Nisanda yaptığı ziyaretten tam iki ay sonra, 6 Nisan 2010 günü,
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi olarak buraya geliyor değerli
arkadaşlarım. Yine, AKP Grubu adına, bu öneri
aleyhine Sayın Ayşe
Türkmenoğlu konuşuyor: “Demokratik bir Türkiye'ye kavuşmak için söz konusu bu
cinayetlerin aydınlatılması gerekmektedir. Bu faili meçhul cinayetlerin
üzerindeki sır perdesinin kaldırılması ve somut adımlar atılması gerekmektedir.
Bizler de tabii ki bu cinayetlerin aydınlatılmasını istiyoruz.” demiştir ama
değerli arkadaşlarım, yapılan oylama sonucunda, bu Mecliste, AKP dışındaki tüm
milletvekilleri bu önergenin kabulüne oy kullandığı hâlde, AKP Grubunun
oylarıyla bu önerge de reddedilmiştir.
Değerli arkadaşlarım, aynı önerge, AKP Grubunun kamuoyunda bu ve
buna benzer ileri sürdüğü gerekçeleri bertaraf edebilmek için, 22/6/2010 tarihinde tekrar Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisi olarak bu Genel Kurula getirilmiştir ve bu Genel Kurulda da, yine o
zaman AKP Grubu adına Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün konuşmuş, yine
“Biz, aslında öneriyi önemsiyoruz. Gerçekten, bu memlekette faili meçhul
kalmaması lazım, her şeyin aydınlığa çıkması lazım.” demiştir değerli
arkadaşlar. Ancak “Meclisimizin tatile girmesine az bir zaman kaldı. İnşallah,
ümit ediyorum ki ben, tatilden sonra, bütün grupların mutabakatıyla, bu grup
önerisinde olan veya olmayan ne kadar faili meçhul cinayet varsa bunlarla
ilgili araştırma komisyonu kurulur ve bu cinayetler aydınlatılır.” diyor.
“Değerli arkadaşlarım, bizler, inşallah, tatilden sonra geleceğiz ve bu faili
meçhullerle ilgili komisyon kuracağız. O bakımdan, önerge geldiğinde sizlerden
destek istiyoruz.” demiştir ve ben de Sakarya Milletvekili Sayın Ayhan Sefer
Üstün’ün bu sözüne güvenerek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilden
dönüşünde AKP Grubu inşallah bu öneriyi getirir, biz de kabul ederiz, faili
meçhul cinayetler aydınlatılır diye beklerken, aradan geçti ve bir türlü
getirmediler. 20 Ekim günü biz tekrar getirdik, yine değişen bir şey yok. Orada
da Sayın Yılmaz Tunç ile Sayın Ahmet Aydın, daha önceki konuşmalarına benzer
şekilde beyanlarla, önergeye “ret” dediler.
Değerli arkadaşlarım, AKP’nin bu konuda ileri sürdüğü gerekçelerin
hiçbir geçerliliği yoktur. Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemini tıkama
gibi bir olay kesinlikle söz konusu değildir çünkü bu önerge zaten kabul edildiğinde
beş dakika alır. Komisyonlar, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Genel Kurulunun
zaten dışında çıkarılır. Uzlaşma konusuna geldiğimiz zaman, uzlaşmayan tek grup
var Türkiye Büyük Millet Meclisinde, o da AKP’dir değerli arkadaşlarım. Yani
AKP’nin dışındaki tüm milletvekilleri bu önergelerin kabulü doğrultusunda oy
kullandığı hâlde nedense, -nedendir bilemiyorum- sadece AKP Grubu bu önergeleri
ısrarla reddetmektedir. Yine 1 Mayıs 1977 kanlı katliamının araştırılması için
bir Meclis araştırma önergesi verdik. Bu araştırma önergesi de 20 Nisan günü
CHP grup önerisi olarak buraya geldi, yine AKP oylarıyla reddedildi.
Değerli arkadaşlarım, AKP gerek Anayasa değişikliklerine ilişkin
12 Eylül sürecinde gerekse ondan önceki süreçte sürekli 12 Eylül darbesiyle
hesaplaşma söylemiyle işe girmiştir. 12 Eylül darbesinden, faili meçhul
cinayetlerden mağdur olan kişilerin oyunu almak için bunları söylemiştir. Sayın
Başbakan geçen sene ocak ayındaki bir konuşmasında, Hrant
Dink’in, Abdi İpekçi’nin,
Uğur Mumcu’nun, diğer tüm kirli saldırıların üzerindeki sis perdesini kaldırmak
için uğraştığını söylemiştir, arkasından da “Faili meçhullerin faili malum hâle
gelmesinden kim, niye korkuyor, niye çekiniyor; kim, neden bunların üstünü
örtmeye çalışıyor? Gizli kapaklı işlerin aydınlığa çıkmasından kim, neden
endişe ediyor?” demiştir. Şimdi, ben bu cümleler ışığında Sayın Başbakana
soruyorum: Sayın Başbakan, faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmasından kim
korkuyor? Bu kirli, gizli çetelerin açığa çıkarılmasından kim korkuyor? Bu
sorulara yanıt vermesi gereken kişi Sayın Başbakandır. Sayın
Başbakan 3 Eylül 2010 günü Diyarbakır AKP mitinginde yine referandumdaki “evet”
oylarını artırmaya yönelik, bu halkın 12 Eylül darbesine, bu halkın faili
meçhul cinayetlere, kanlı teröre tepkisini istismar etmeye yönelik olarak “Bir
gece yarısı sokak ortasında ensesine kurşun sıkılarak katledilen, katilleri
gecenin karanlığında kaybolup bir daha hiç ortaya çıkmayan, çıkarılamayan faili
meçhullerin acısını çok iyi biliriz.” diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, yine Sayın
Başbakan, Ape Musa’nın acısını unutmadığını söylüyor
ama Ape Musa’nın da içinde bulunduğu kanlı cinayetlerin,
kanlı olayların aydınlatılmasına yönelik Meclis araştırmasında AKP
milletvekilleri, Sayın Başbakanın Başkanı olduğu AKP milletvekilleri sürekli bu
Mecliste “ret” oyu kullanmaktadırlar.
12 Eylül darbesine yönelik kanun teklifi Meclis Başkanı
tarafından on beş gün bekletildikten sonra, basında çıkan tepkilerden sonra
Adalet Komisyonuna sevk edilmiştir ama ondan daha önemlisi, 27 Ekim günü, aynı
gün, görevi kötüye kullanma suçundaki cezaların indirimine yönelik AKP
milletvekilinin verdiği bir teklif, 27 Ekim günü, aynı gün, Adalet Komisyonuna
sevk edilmiş; yetmemiş, gündeme alınmış, komisyon üyelerine gönderilmiş;
yetmemiş, dün, salı günü, AKP’nin oylarıyla kabul edilmiştir değerli
arkadaşlarım.
Şimdi, ben gerçekten soruyorum: 12 Eylül darbesiyle, kanlı
katliamlarla hesaplaşma iradesi olan partilerin, siyasi anlayışta olan herkesin
ama herkesin…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – …her türlü siyasi anlayışını bir
kenara bırakarak bu Meclis araştırma önergesine destek vermelerini istiyorum.
İşte, fırsat gelmiştir, şimdi, kim samimidir, kim değildir; AKP Grup Başkan
Vekili Sayın Elitaş mı samimidir, Cumhuriyet Halk
Partisi mi samimidir, kimin samimi olup olmadığını göreceğiz değerli
arkadaşlarım. Şimdi ben, bu Meclisten, tüm milletvekillerinden, bu önergenin
desteklenmesini istiyorum değerli arkadaşlarım. Hiçbir gerekçe, bunun aksi, bu
desteklenmeme olayını makul ve meşru gösteremez.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin lehinde, Muş Milletvekili
Sayın Sırrı Sakık.
Buyurun Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Ben de önergenin lehinde söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sevgili arkadaşlar, yıl 1991, faili meçhul cinayetler işleniyor.
Dönemin SHP ve Doğru Yol Partisi İktidarı döneminde biz de Parlamentodayız.
Gece bizi bir vatandaşımız aradı “Ben, SHP il genel meclisi üyesiyim,
Diyarbakır Silvan ilçesinden arıyorum. Beni öldürmek üzere oradaki jandarma
alay komutanı birini kiraladı ve bu şahıs beni öldürmekten vazgeçti, geldi,
silahları birlikte aldık, toprağa gömdük. Bu seri numaralı silahlar bizde
mevcut. Ne yapabiliriz?” dedi. Biz de alelacele “Onları alın gelin, burada
siyasal iktidarla görüşürüz, gereği ne ise yapılır.” dedik. Çünkü,
aynı ilçede, her gün, onlarca faili meçhul cinayet işleniyordu. Bu öldürülmek
istenen SHP İl Genel Meclis Üyesi Mehmet Mengi
kiralık katille birlikte Ankara’ya geldi. Biz dönemin Başbakanı Sayın Demirel’den
bir grup milletvekili olarak randevu talep ettik. Gittik -gece, ramazan ayı-
Başbakanlıkta oturduk. Bu olup bitenleri bir bütün olarak Sayın Başbakanla
paylaştık. Başbakan, böyle bir şeyin olamayacağını; biz, elimizde belgelerin
olduğunu ve kiralık katilin burada olduğunu söyledik. Hemen İçişleri Bakanını
aradı: “Ne yapabiliriz?” İçişleri Bakanlığı ve dönemin MİT yetkililerinden biri
bir operasyon düzenlediler. Sabahleyin, İçişleri Bakanlığı ve MİT, ortak bir
operasyonla, bu kiralık katille oradaki jandarma komutanıyla bir telefon
görüşmesi sağlandı. Bu hâlen devletin arşivlerinde var. Komutan aynen şunu
söylüyor: “Onu öldür, kışlanın şu kapısından içeri gir, şu kadar para hazır.”
Ve bunlar tespit edildi. Mülkiye müfettişleri Diyarbakır’a gittiler, Diyarbakır’da
o seri numaralı silahlar mülkiye müfettişlerine teslim edildi. Devletin
arşivlerinde o raporlar da var. O seri numaralı silahlar Türk Silahlı
Kuvvetlerine ait.
Uzun süre biz olayı soruşturduk. Komutan görevden alındı. İki ay
haber alamadık. Soruşturma devam ediyor ve ben ilgileniyorum. Araştırdık,
komutan kamp komutanı olarak Tekirdağ’da bir deniz kenarına tayin edilmiş.
Aynen, çıktım şu kürsüye, Demirel de oturuyordu bütün
kurmaylarıyla, dedim ki: “Sayın Demirel, siz seçim öncesi aynen şunu söylediniz:
‘Fırat’ın kenarında bir kuzu kaybolsa sorumlusu benim.’ dediniz. Şu an Fırat’ın
kenarında her gün onlarca ceset ve Fırat kan akıyor.” Bu olayı, aramızdaki
geçen bütün görüşmeleri Parlamentoda anlatıyorum. “Siz diyordunuz ki: ‘Eğer bir
tek kuzu kaybolursa ben gök kubbeyi sizin başınıza yıkarım.’ Fırat’ın kenarında
insanlar ölü bulunuyor ve faili meçhuller işleniyor ve Fırat kan akıyor, şimdi
sizin başınıza kim gök kubbeyi yıkacak?” Ama o gün faili meçhullerle ilgili bir
sonuç alınmadı. Bu bir.
İkincisi: Yine yıl 1993, Muş ve bölgesinde operasyonlar yapılıyor.
Muş Altınova bölgesinde operasyon yapan güvenlik güçleri gidip bir evi ateşe
veriyorlar. Bütün Muş halkı bilir. Gidin, AKP’lilere sorun, bizim tabanımıza
sormayın, hepsi bir bütün olarak tanıktır buna. Güvenlik güçleri bir evi ateşe
veriyor, evde 9 can; anne, baba ve 7 çocuk. Evi ateşe veriyorlar ve ev bir
bütün olarak yanıyor. Anne hamile, 10 can. Nasır Öğün. Hâlen o enkazlar orada
duruyor. Eğer bir gün yolunuz Altınova beldesine düşerse, gidin, orada, o
enkazlarda hâlen o çığlıkları duyabilirsiniz, eğer vicdan ve ahlak sahibiysek!
Ben milletvekiliyim, çaresizim. Aradım Meclis İnsan Hakları Komisyonunu.
Komisyon Van’da, Keçeciler Komisyonda, kendisiyle görüştüm, “Hemen gideceğim.”
dedi ve Komisyon bir saat sonra beni aradı, “Emir geldi, gidemiyoruz.” dediler
ve anne de hamileydi, 10 insan diri diri yakıldı. Onu yapanlar kimdi? Bolu ve Kayseri’den giden
tugaydı. Bire bir, canlı yaşadığımız olaylardan size örnekler veriyorum.
Hemen bir gün sonra, benim doğduğum köyde 5 tane insanı ateşe
verdiler; 1 baba, kızı, 2 oğlu -benim yakın akrabamdı- ve şoförleri. Oğlu
Siyasal Bilgiler son sınıf öğrencisiydi, bir oğlu Devlet Demiryollarında
memurdu, kızı ev hanımıydı. O dönemin siyasal iktidarının temsilcileri,
utanmadan, sıkılmadan, çıkıp bu kürsüde aynen şunu söylediler: “Sırrı Sakık’ın köyünde bir çatışmada 5 tane terörist ölü ele
geçti.” Ve ben çıktım… “Terörist” dedikleri Mehmet Sıddık
Toktaş seksen yaşındaydı, Millî Selamet Partisinin de
üyesiydi. Çocukları da o cenahtan geliyordular ve biri Devlet Demiryollarında
memur, biri siyasal bilgiler son sınıf öğrencisi ama siyasal iktidar burada
çıkıp halka yalan yanlış bilgiler aktarıyordu.
Şimdi tam bu noktada Atilla Kıyat
denilen bir korgenaral çıktı döndü dedi ki: “Bu faili
meçhul cinayetler siyasal iktidarlardan emir alınarak yapılıyordu.” Biz de aynı
şeyleri söylüyorduk çünkü siyasal iktidar suçüstü yakalanmıştı, halka karşı suç
işlemiştiler. Peki, şimdi size soruyoruz: Ey Allah adına vicdan sahipleri şimdi
Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği ve bizim verdiğimiz bu Meclis araştırma
önergeleri niye sizin oylarınızla reddediliyor? Bu saydıklarımız sizin
döneminizde olmadı. Gelin birlikte bir komisyon oluşturalım, gelin birlikte bir
hakikatleri araştırma komisyonu oluşturalım. Burada kimin eli kana, şiddete
bulaşmışsa kim ki halka karşı suç işlemişse hep birlikte onları sorgulayalım.
Siz niye sayısal çoğunluğunuza dayanarak Cumhuriyet Halk Partisinin ve Barış ve
Demokrasi Partisinin ve diğer muhalefet partisinin Meclis araştırma
önergelerini reddediyorsunuz? Yani bunu nasıl anlatabilirsiniz halka? Yani
grubunuzla gidiyorsunuz Sayın Başbakan çıkıyor ağlıyor, o ağladıkça biz de
ağlıyoruz, diyoruz ki: “Evet, yaralarımızın sarılması gereken bir dönemi
yaşıyoruz.” Ama Parlamentoya, Genel Kurula geldiğimizde oradaki ruh hâlini
burada sizde görmüyoruz. Burada bir bedende birkaç ruh birden dolaşıyor. Orada
idamlara karşı gözyaşı akıtıyorsunuz ama burada da çıkıp “Öcalan niye
asılmıyor?” diyorsunuz. Şimdi eğer idama karşıysanız ona da karşı olmalısınız
buna da. Yani demokrasilerde çifte standart olmaz, demokrasilerde farklı bir
hukuk olmaz.
Bakın bugün Sayın Başbakan yurt dışı gezisine giderken ne söylüyor
Ahmet Türk’le ve Aysel Tuğluk’la ilgili? Anayasa
değişti, dönem devam ediyor, Parlamento dönecek bunların milletvekilliğini
verecek ama yüreğiniz yetmiyor. Milliyetçi Hareket Partisi bunu seçimlerde
kullanacak diye hukuku gasbediyorsunuz siz Adalet ve
Kalkınma Partisi. Sizin vicdanınızda… Allah rızası için aldığımız duyumlar bu
kadar net, çünkü siz seçimlerde bundan korkuyorsunuz. Ahmet Türk’ün ve Aysel Tuğluk’un milletvekilliğinin verilmesi, hukukçular
tarafından her gün çarşaf çarşaf yazılıyor “Meclis
sadece tebliğ eder.” diyor ama siz bütün her şeyi siyasete kilitliyorsunuz,
sadece siyaseti bir sıçrama tahtası, bir iktidar olma…
Bu ülkede iç barışı sağlayacaksak iktidarımızdan da fedakârlık
edebilmeliyiz. Bu bir erdemlilik değil, sizin bir görevinizdir. Hukuka sahip
çıkmalısınız. Yani bu ülkede olup biten her şeyi bütün Başbakanın iki dudağı
arasındaki sözcüklere bağlayabilirsek bunun adı diktatörlük olur, demokrasi
olmaz.
Ne konuşuluyorsa “Sayın Başbakandan efendim biz görüş alacağız…”
Peki, bu Parlamentonun iradesi, halkın iradesi Sayın Başbakanın iki dudağı
arasında mıdır? Yani bugün eğer bu Meclis araştırma önergesini hep birlikte
kabul edersek eminim ki o zaman Sayın
Başbakanın bizim üzerimizde, Parlamentonun üzerinde bir ipoteği olmaz ama yok
tekrar “hayır” derseniz o zaman yani bu Parlamento, evet, 12 Eylülün ürünü olan
yasalar ve Anayasa’dan nema aldığı içindir ki sorunlarımız çözülmüyor. Aslında
faili meçhullerle ilgili söylenecek o kadar çok şey var ki…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
SIRRI SAKIK (Devamla) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bugün Taraf gazetesini açıp okursanız faili meçhullerde Susurluk…
Eğer Susurluk’un üzerine gidebilmiş olsaydık bugün Ergenekon, Şemdinli
olmayacaktı ama gidilmedi. O gün, o dönemin bakanlarından, o dönemin Emniyet
Genel Müdürü ne diyor? Dalga geçiyor. Bakın, hakkında hiçbir işlem yapılmadı.
Kim? Mehmet Ağar. Ne diyor? Çatlı, Bucak ve Hüseyin Kocadağ
orada bir araçta trafik kazası geçiriyor. Dalga geçiyor, diyor ki “Belki
gittiler Çatlı’yı alıp getirdiler.” Çatlı’yı sizlerin nasıl yönlendirdiğinizi biz biliyoruz.
Onun için bu halkla dalga geçmeyin, onun için birilerini kollayıp korumayın. O
17.500 faili meçhul cinayetlerin işlendiği dönemde Emniyet Genel Müdürü olan,
bakan olan ve bundan hesap soramıyorsanız siz iktidar değilsiniz. Birilerini
ötekileştirerek ve Kürt coğrafyasında olup biten faili meçhulleri yok sayarak,
sadece Ergenekon’un üstüne giderek sorunları çözebileceğinize inanıyorsanız
yanılıyorsunuz.
Japonların çok güzel bir sözü var: “Güneşe tapanlar ısı kanununu
tartışamazlar.” Sistemden beslenenler de sistemi yargılayamazlar.
Bu duygularla hepinize teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sakık.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin aleyhinde Bartın
Milletvekili Sayın Yılmaz Tunç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Tunç.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz grup önerisiyle faili meçhul cinayetlerin
öncesinde ve sonrasındaki tüm olayların araştırılması amacıyla verilen Meclis
araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin önergenin Meclisin bugünkü gündemine
alınması talep edilmektedir.
Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi bu konuyla ilgili
olarak önceki hafta da grup önerisi vermiş, bu önerinin gündeme alınması genel
Kurulun kararıyla reddedilmişti. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu haftaki
gündemi bütün siyasi partilerimizin ortak görüşüyle oluşturulan Danışma Kurulu
önerisinin Genel Kurulun dünkü birleşiminde kabul edilmesiyle belirlenmiş, bu
gündeme göre Genel Kurulumuz çalışmalarına bugün ve yarın devam edecektir.
Cumhuriyet Halk Partisinin bir gün önce Danışma Kurulu önerisiyle belirlenen
gündemi bugün değiştirmek istemesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi
çalışmalarını aksatmaya yönelik bir tutum olduğunu öncelikle belirtmek
istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ İktidarından önce
ülkemizde faili meçhul cinayetlerin çok sık yaşandığı bir gerçektir. Özellikle
90’lı yıllarda ülkemiz faili meçhullerle, yargısız infazlarla ve işkencelerle
anılan bir ülke hâline gelmişti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği
yüzlerce ihlal kararıyla ülkemizin uluslararası camiada ne kadar zor duruma
düştüğü herkes tarafından bilinmektedir.
Bugün, Türkiye, artık, faili meçhullerle, yargısız infazlarla,
işkence ve kötü muamelelerle anılmayan bir ülke hâline geldiyse, bunda AK PARTİ
hükûmetlerinin kararlı ve ısrarlı mücadelesi
belirleyici olmuştur.
Terörle mücadele, sadece ve sadece devletin resmî güvenlik
birimleri tarafından kanunlarla ve hukuk kuralları çerçevesinde yürütülmekte,
hangi isim altında olursa olsun illegal yapılanmaların üzerine kararlılıkla
gidilmektedir. Türkiye artık faili meçhuller ülkesi değildir. Özellikle son
yıllarda faili meçhul cinayetler konusunda güvenlik güçlerimizce başarılı
çalışmalar yapılmakta, failler çok kısa sürelerde yakalanarak kamuoyunun
devletimize duyduğu güven pekiştirilmektedir.
AK PARTİ iktidarları döneminde, özellikle kamuoyunda büyük tepki
uyandıran cinayet olaylarının aydınlatılmasında büyük başarı sağlanmıştır. 19
Ocak 2007 tarihinde İstanbul’da silahlı saldırı sonucunda öldürülen gazeteci,
yazar Hrant Dink’in cinayet
failinin olaydan sonra yirmi dört saat içinde kimliği tespit edilmiş, otuz iki
saat sonra da fail yakalanmıştır. 5 Şubat 2006 tarihinde Rahip Santoro cinayetinin faili cinayetten bir gün sonra
yakalanmıştır. 17 Mayıs 2006 tarihinde Danıştay 2. Dairesine yapılan saldırının
faili olay yerinde yakalanmıştır. 18 Nisan 2007 tarihinde Malatya Zirve
Yayınevine yapılan saldırının failleri 5 şahıs, cinayette kullandıkları
silahlarla birlikte olay yerinde yakalanmıştır.
Bu örneklerin ortaya koyduğu bir gerçek vardır, o da Hükûmetimiz son yıllarda terör ve nitelikli cinayet
olaylarının aydınlatılarak fail ya da faillerinin yakalanması konusunda büyük
bir kararlılık içerisindedir.
Son üç yıl içerisinde meydana gelen asayiş olaylarına baktığımızda
da kasten adam öldürme başta olmak üzere diğer asayiş suçlarında önemli
düşüşler sağlanmıştır. Kasten adam öldürme suçlarında 2007-2008 yılları
arasında yüzde 8 oranında, 2008-2009 yılları arasında yüzde 4 oranında,
2009-2010 yılları arasında da yüzde 7 oranında bir düşüş olduğu görülmektedir.
Ayrıca, şahsa karşı işlenen suçlarda da aydınlatma oranı yüzde 95’lere
ulaşmıştır.
İnsan hakları ihlalleri bilanço raporlarına baktığımızda da
Türkiye’de faili meçhullerin sayıları önemli miktarda azalmış, 2007 yılında 42
olan faili meçhul sayısı 2008’de 29’a, 2009’da 18’e kadar gerilemiştir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye’de artık hukuk işlemektedir.
Hukuk işledikçe, demokrasi egemen kılındıkça, devlet fonksiyonları daha
sağlıklı işledikçe, kolluk kuvvetleri işlerini daha etkin ve iyi yapınca
failler bulunmakta, cinayetlerde de azalma olmaktadır. Araştırma önergesinde
bahsedilen faili meçhul cinayetlerin hemen hepsi 2002 yılından önce
gerçekleştirilmiştir. Siyasi cinayetlerin en yoğun olarak yaşandığı yıllar
özellikle 90’lı yıllardır. O zamanki SHP bugünkü CHP’nin koalisyonda olduğu
yıllarda meydana gelen Eşref Bitlis suikastı, Başbağlar
katliamı, Sivas olayları, Turgut Özal’ın ölümü, Uğur Mumcu suikastı gibi
onlarca faili meçhul olay aydınlatılamamıştır.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - İşte aydınlatalım. Doğru söylüyorsun,
peki niye oy vermiyorsun? Aynı lafları söylüyorsun, aydınlatalım, aydınlatalım
hadi!
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - İktidarda olduğunuz dönemlerde meydana
gelmiş bu olayların o dönemde üzerine gidemediniz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Aydınlatalım. CHP döneminde mi olmuş?
Aydınlatalım.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Aradan geçen yıllar sonra bu olayların
aydınlatılmasını bu İktidardan beklemektesiniz.
BAŞKAN – Sayın Öztürk lütfen, Sayın Öztürk, lütfen.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Aydınlatalım.
BAŞKAN – Sayın Öztürk, lütfen yapmayın.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Bunda da haklısınız çünkü bu İktidar
karanlıkta bir şey bırakmamakta kararlıdır, bunu siz de görmektesiniz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Hrant Dink cinayeti çözüldüyse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
sizi niye tazminata mahkûm etti?
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, 2002 yılından bu
yana her alanda olduğu gibi demokratikleşme, adalet ve güvenlik alanlarında da
hiç kimsenin tahmin edemeyeceği çok önemli icraatlara imza atılırken,
demokratikleşmeyi gerçekleştirirken özgürlük güvenlik dengesi konusunda da
hassas davranılmıştır.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Ayıp ya, aynı lafları söylüyorsunuz.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Hukuk ve adalet alanında ve
demokratikleşme konusunda öncelikle mevzuatımızda önemli değişiklikler
yapılmış, ceza adalet sistemimiz daha çağdaş bir yapıya kavuşturulmuş,
demokratikleşme alanında çok önemli yasa değişiklikleri gerçekleştirilmiştir.
Değerli milletvekilleri, faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması,
karanlık odakların ortaya çıkarılması konusunda hepimiz hemfikiriz. Faili
meçhul cinayetlerin aydınlatılmasından hiç kimse korkmamaktadır ancak faili
meçhul cinayetlerin aydınlatılması noktasında hassas olduğunu söyleyenlerin,
ülkemizdeki karanlık güç odaklarını araştıran, onlardan hesap sormaya başlayan
yargıyı da eleştirmeyi, Türkiye'nin geleceği için çok önemli çete davalarını
sulandırmaya yönelik gayret ve söylemleri bırakmaları gerekir. Bugün çetelerin,
mafyanın, hukuk dışı yapılanmaların bağımsız yargı önünde hesap verdiği bir
ortamda öncelikle, devam eden soruşturma ve yargılamaları etkilemekten
vazgeçmek gerekir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; araştırma önergesinde ifade
edilen olayların aydınlatılması için geçmişte Türkiye Büyük Millet Meclisinde
çok sayıda araştırma komisyonu kurulmuştur. 2002 yılından önce kurulan bu
komisyonlar neticesinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin İç Tüzüğü’nden de
kaynaklanan sebeplerle başarıya ulaşılamamıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi
İç Tüzüğü’nde ve yeni anayasada yapılacak düzenlemelerle Türkiye Büyük Millet
Meclisinin bu konuda çok daha aktif bir rol üstlenmesinin önü açılarak
geçmişteki karanlık noktaların aydınlatılması son derece önemlidir.
Araştırma önergesinde bahsedilen olayların bir kısmı yargının
gündemine gelmiş, bağımsız yargı tarafından soruşturulmuş, bir kısmının
soruşturması da hâlen devam etmektedir. Artık Türkiye’de karanlıkları
aydınlatmak isteyen, hukuk dışına çıkanlardan hesap sormak isteyen yargıçlar
vardır, faili meçhul cinayetleri aydınlatmakta başarılı olan güvenlik
güçlerimiz vardır, en önemlisi de bu konuda kararlı olan bir Hükûmet vardır.
Görüşmekte olduğumuz araştırma önergesi ile aynı konuda, başka
siyasi partilerimizin de vermiş olduğu araştırma önergeleri vardır. Bu önemli
konunun tüm siyasi partilerimizin grupları tarafından görüşülüp bir uzlaşma
dâhilinde gündeme getirilmesinde fayda olduğu kanaatindeyim.
Bugün “Karanlıklar aydınlansın.” şeklinde bir önergenin hemen,
acilen bugünkü Genel Kurulun gündemine alınmasını istemenin Türkiye Büyük
Millet Meclisinin çalışmalarını aksatmaya yönelik bir girişim olduğunu,
Meclisin gündeminin daha dün Cumhuriyet Halk Partisinin de imzası bulunan bir
öneriyle belirlendiğini, bu gündeme göre çalışmalara devam etmemiz gerektiğini
belirtiyor, bu önemli konunun Meclis çalışmalarını aksatma vesilesi olarak
kullanılmasını doğru bulmadığımı belirtiyor, yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tunç.
Sayın Öztürk…
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkanım, söz istiyorum.
BAŞKAN – Hayır, önce ben sizi dinleyeyim, ondan sonra ne
yapacağıma karar vereceğim.
Buyurun.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Şimdi, Sayın Başkanım, Sayın Hatip
konuşurken “CHP-Doğru Yol Partisi koalisyonunda” dedi, geçmişte faili meçhul
cinayetlerin yapıldığını. CHP-Doğru Yol koalisyonu değil, onu bir düzeltmek
istiyorum.
Bir de Hrant Dink’le
ilgili söylediği laf var gerçekleri çarpıtan, o konuda bir cümle açıklama
yapmak istiyorum.
BAŞKAN – Yani siz sataşmadan mı söz istiyorsunuz, 60’ıncı maddeye
göre pek kısa söz talebiniz mi var?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – 60’a göre.
BAŞKAN – Buyurun.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un, partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, AKP Grubu adına konuşan
arkadaşımız, daha önceki Genel Kurul konuşmalarının aynısını yaptı, konuşması
çelişkilerle dolu ve bu faili meçhul cinayetlerin kimisinin Cumhuriyet Halk
Partisi-Doğru Yol Partisi koalisyon döneminde olduğunu söyledi. O Cumhuriyet
Halk Partisi-Doğru Yol koalisyonu değildi, o SHP-DYP koalisyonuydu. Kaldı ki o
koalisyon döneminde faili meçhul bırakılan siyasi cinayetlerin yapılmış olması
onların aydınlatılmasına engel değildir, bu bir.
İkincisi, sayın hatip, Hrant Dink olayının da çözüldüğünü söyledi. O zaman eğer Hrant Dink cinayeti gerçekten
çözülmüş ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Hrant Dink cinayetinden dolayı Türkiye'yi niye tazminata mahkûm
etmiştir?
Teşekkür ediyorum.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- (10/618) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 3/11/2010 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin aleyhinde
konuşmak üzere Samsun Milletvekili Sayın Suat Kılıç.
Buyurun Sayın Kılıç.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, söz hakkımı kullanmayacağım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Peki.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Alınan karar gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve
gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler”
kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer alan Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ,
Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay
Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları
raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ,
Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay
Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(2/594) (S. Sayısı: 510)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4’üncü sırada yer alan, Kamu Hastane Birlikleri Pilot Uygulaması
Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ile
Plan ve Bütçe Komisyonu raporlarının görüşmelerine başlayacağız.
4.- Kamu Hastane Birlikleri Pilot
Uygulaması Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/439) (S. Sayısı: 493)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5’inci sırada yer alan, Kütahya Milletvekili Soner Aksoy'un;
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına
İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
başlayacağız.
5.- Kütahya Milletvekili Soner
Aksoy'un; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(2/340) (S. Sayısı: 395)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6’ncı sırada yer alan, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
6.- Teknoloji Geliştirme Bölgeleri
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/869) (S.
Sayısı: 521)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
7’nci sırada yer alan, Mali Kural Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
7.- Mali Kural Kanunu Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/891) (S. Sayısı: 525)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
8’inci sırada yer alan, İller Bankası Anonim Şirketi Hakkında
Kanun Tasarısı ile 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde
Kararname ve İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine
başlayacağız.
8.- İller Bankası Anonim Şirketi
Hakkında Kanun Tasarısı ile 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Hükmünde Kararname ve İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/371,
1/101) (S. Sayısı: 477)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
9’uncu sırada yer alan, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
9.- Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/820) (S. Sayısı: 502)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
10’uncu sırada yer alan, Tebligat Kanunu ile Adlî Sicil Kanunu’nda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak’ın; Tebligat Kanunu ile Karayolları Trafik
Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu
Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
10.- Tebligat Kanunu ile Adlî
Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak’ın; Tebligat Kanunu ile
Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/742, 2/546) (S. Sayısı: 474)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
11’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı ile Suriye Arap Cumhuriyeti Sosyal İşler ve Çalışma
Bakanlığı Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
11.- Türkiye Cumhuriyeti Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Suriye Arap Cumhuriyeti Sosyal İşler ve
Çalışma Bakanlığı Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/694) (S.
Sayısı: 465) (x)
BAŞKAN – Komisyon? Burada.
(x) 465 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 465 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Soru-cevap yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI İLE SURİYE ARAP CUMHURİYETİ SOSYAL İŞLER VE ÇALIŞMA
BAKANLIĞI ARASINDA İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR
KANUN TASARISI
MADDE 1 - (1) 15 Ocak 2009 tarihinde Şam’da imzalanan “Türkiye
Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Suriye Arap Cumhuriyeti
Sosyal İşler ve Çalışma Bakanlığı Arasında İşbirliği Anlaşması’nın onaylanması
uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
ile Suriye Arap Cumhuriyeti Sosyal İşler ve Çalışma Bakanlığı Arasında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
açık oylama sonucu:
“Kullanılan Oy Sayısı : 188
Kabul : 187
Ret : 1 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Harun
Tüfekci Gülşen
Orhan |
Konya Van” |
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını
gösteren tablo tutanağa eklidir.
12’nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti ve Suriye Arap
Cumhuriyeti Arasında Hükümlülerin Nakline Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
başlayacağız.
12.- Türkiye Cumhuriyeti ve Suriye Arap
Cumhuriyeti Arasında Hükümlülerin Nakline Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/722) (S.
Sayısı: 466) (x)
BAŞKAN – Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 466 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Soru-cevap işlemi yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ VE SURİYE ARAP
CUMHURİYETİ ARASINDA HÜKÜMLÜLERİN NAKLİNE DAİR ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 9 Nisan 2009 tarihinde Şam’da imzalanan “Türkiye
Cumhuriyeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Hükümlülerin Nakline Dair
Anlaşma”nın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim.
(x) 466 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında
Hükümlülerin Nakline Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:
“Kullanılan Oy Sayısı : 206
Kabul : 206 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Harun
Tüfekci Gülşen
Orhan |
Konya Van” |
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.44
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını
gösteren tablo tutanağa eklidir.
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.07
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ
(Konya), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
14’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
13’üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti ile Suriye Arap
Cumhuriyeti Arasında Arama ve Kurtarma Hizmetlerinin Koordinasyonuna Dair
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
13.- Türkiye Cumhuriyeti ile
Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Arama ve Kurtarma Hizmetlerinin
Koordinasyonuna Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/723) (S. Sayısı: 467) (x)
BAŞKAN – Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Komisyon raporu 467 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Soru-cevap işlemi yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE SURİYE
ARAP CUMHURİYETİ ARASINDA ARAMA VE KURTARMA HİZMETLERİNİN KOORDİNASYONUNA DAİR
ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 14 Ekim 2008 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye
Cumhuriyeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Arama ve Kurtarma
Hizmetlerinin Koordinasyonuna Dair Anlaşma”nın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
(x) 467 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti
ile Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Arama ve Kurtarma Hizmetlerinin
Koordinasyonuna Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı’nın açık oylama sonucu:
“Kullanılan Oy Sayısı : 200
Kabul : 200 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Harun
Tüfekci Gülşen
Orhan |
Konya Van” |
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
14‘üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Suriye
Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Konut ve İnşaat Alanında İşbirliği Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
14.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ve Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Konut ve İnşaat Alanında İşbirliği
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/791) (S. Sayısı: 470) (xx)
BAŞKAN – Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 470 sıra sayısı ile bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Soru-cevap işlemi yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE
SURİYE ARAP CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA KONUT VE İNŞAAT ALANINDA İŞBİRLİĞİ
MUTABAKAT ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNADAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 15 Mayıs 2009 tarihinde Şam’da imzalanan “Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Konut ve
İnşaat Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptı”nın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını
gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 470
S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Konut ve İnşaat Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:
“Kullanılan Oy Sayısı : 225
Kabul : 225 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Harun
Tüfekci Gülşen
Orhan |
Konya Van” |
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
15‘inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Malavi Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret, Ekonomik ve
Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
15.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Malavi Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret,
Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/345) (S. Sayısı: 478) (xx)
BAŞKAN – Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Komisyon raporu 478 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Soru-cevap işlemi yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını
gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 478
S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE
MALAVİ CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA TİCARET, EKONOMİK VE TEKNİK İŞBİRLİĞİ
ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- 5 Ekim 2006 tarihinde Lilongve’de
imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Malavi
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği
Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Malavi
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama
sonucu:
“Oy Sayısı : 213
Kabul : 213 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Harun
Tüfekci Gülşen
Orhan |
Konya Van” |
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
16’ncı sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Paraguay
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun
görüşmelerine başlayacağız.
16.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ve Paraguay Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/732) (S. Sayısı: 480) (xx)
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını
gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 480
S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
BAŞKAN – Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Komisyon raporu 480 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Soru-cevap işlemi yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE
PARAGUAY CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA TİCARİ İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 7 Mart 2009 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Paraguay Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari İşbirliği
Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – 1’inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Paraguay Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Ticari İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:
“Kullanılan Oy Sayısı : 211
Kabul : 211 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Harun
Tüfekci Gülşen
Orhan |
Konya Van” |
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını
gösteren tablo tutanağa eklidir.
17’nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti ile Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti
Arasında İşbirliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
17.- Türkiye Cumhuriyeti ile Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti
Arasında İşbirliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/799) (S. Sayısı: 515) (x)
BAŞKAN – Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Komisyon raporu 515 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Soru-cevap işlemi yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE BOLİVARCI
VENEZUELA CUMHURİYETİ ARASINDA İŞBİRLİĞİ ÇERÇEVE ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1 - (1) 23 Ekim 2009 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye
Cumhuriyeti ile Bolivarcı Venezuela
Cumhuriyeti Arasında İşbirliği Çerçeve Anlaşması’nın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
(x) 515 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti ile Bolivarcı
Venezuela Cumhuriyeti Arasında İşbirliği Çerçeve
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık
oylama sonucu:
“Kullanılan Oy Sayısı : 216
Kabul : 216 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Harun
Tüfekci Gülşen
Orhan |
Konya Van” |
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
18’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Kolombiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür Anlaşması ile Notaların
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu’nun görüşmelerine başlıyoruz.
18.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Kolombiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür Anlaşması ile Notaların
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/364) (S. Sayısı: 518) (xx)
BAŞKAN – Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Komisyon raporu 518 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Soru-cevap işlemi yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KOLOMBİYA CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA KÜLTÜR
ANLAŞMASI İLE NOTALARIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kolombiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür
Anlaşması” ile Notaların onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını
gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 518
S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kolombiya Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Kültür Anlaşması ile Notaların Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
“Kullanılan Oy Sayısı : 222
Kabul : 222 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Harun
Tüfekci Gülşen
Orhan |
Konya Van” |
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
19’uncu sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı
ile Kore Cumhuriyeti Enformasyon ve Haberleşme Bakanlığı Arasında Enformasyon
ve Haberleşme Teknolojileri (EHT) İşbirliği İçin Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
19.- Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma
Bakanlığı ile Kore Cumhuriyeti Enformasyon ve Haberleşme Bakanlığı Arasında
Enformasyon ve Haberleşme Teknolojileri (EHT) İşbirliği İçin Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/358) (S. Sayısı: 529) (xx)
BAŞKAN – Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 529 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Soru-cevap işlemi yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ULAŞTIRMA
BAKANLIĞI İLE KORE CUMHURİYETİ ENFORMASYON VE HABERLEŞME BAKANLIĞI ARASINDA
ENFORMASYON VE HABERLEŞME TEKNOLOJİLERİ (EHT) İŞBİRLİĞİ İÇİN MUTABAKAT ZAPTININ
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- 15 Nisan 2005 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye
Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı ile Kore Cumhuriyeti Enformasyon ve Haberleşme
Bakanlığı Arasında Enformasyon ve Haberleşme Teknolojileri (EHT) İşbirliği İçin
Mutabakat Zaptı”nın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını
gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 529
S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı ile Kore
Cumhuriyeti Enformasyon ve Haberleşme Bakanlığı Arasında Enformasyon ve
Haberleşme Teknolojileri (EHT) İşbirliği İçin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
“Kullanılan Oy Sayısı : 210
Kabul : 210 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Harun
Tüfekci Gülşen
Orhan |
Konya Van” |
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
20’inci sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kore
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu
Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
20.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ve Kore Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/409) (S. Sayısı: 531) (xx)
BAŞKAN – Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 531 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Soru-cevap işlemi yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını
gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 531
S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE
KORE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA TURİZM ALANINDA İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 4 Ekim 2006 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Kore Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında
İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – 1’inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Kore Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
açık oylama sonucu:
Kullanılan Oy Sayısı : 220
Kabul : 220 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Harun
Tüfekci Bayram
Özçelik |
Konya Burdur” |
21’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Burkina Faso Hükümeti Arasında
Genel İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
21.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Burkina Faso Hükümeti
Arasında Genel İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/413) (S. Sayısı: 547) (xx)
BAŞKAN - Komisyon burada.
Hükûmet burada.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını
gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 547
S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Komisyon raporu 547 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Soru-cevap işlemi yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE
BURKİNA FASO HÜKÜMETİ ARASINDA GENEL İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 1 Ağustos 2006 tarihinde Ouagadougou’da
imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Burkina Faso Hükümeti Arasında Genel İşbirliği Anlaşması”nın
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - 1’inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Burkina
Faso Hükümeti Arasında Genel İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
“Kullanılan Oy Sayısı : 201
Kabul : 201 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Harun
Tüfekci Bayram
Özçelik |
Konya Burdur” |
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını
gösteren tablo tutanağa eklidir.
22’nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti ile Maldivler Cumhuriyeti Arasında Kapsamlı İşbirliğine Dair
Anlayış Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile
Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
22.- Türkiye Cumhuriyeti ile Maldivler Cumhuriyeti Arasında Kapsamlı İşbirliğine Dair
Anlayış Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/611) (S. Sayısı: 548) (x)
BAŞKAN – Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 548 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Soru-cevap işlemi yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ İLE MALDİVLER CUMHURİYETİ ARASINDA KAPSAMLI İŞBİRLİĞİNE DAİR
ANLAYIŞ MUHTIRASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 16 Nisan 2008 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye
Cumhuriyeti ile Maldivler Cumhuriyeti Arasında
Kapsamlı İşbirliğine Dair Anlayış Muhtırası”nın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
(x) 548 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti ile Maldivler
Cumhuriyeti Arasında Kapsamlı İşbirliğine Dair Anlayış Muhtırasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
“Kullanılan Oy Sayısı : 197
Kabul : 197 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Harun
Tüfekci Gülşen
Orhan |
Konya Van” |
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
23’üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali
Hükümeti Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
23.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Somali Hükümeti Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş
Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/925) (S. Sayısı: 559) (xx)
BAŞKAN – Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 559 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Soru-cevap işlemi yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE
SOMALİ HÜKÜMETİ ARASINDA ASKERİ ALANDA EĞİTİM, TEKNİK VE BİLİMSEL İŞ BİRLİĞİ
ÇERÇEVE ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 22 Mayıs 2010 tarihinde İstanbul’da imzalanan “Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Hükümeti
Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşması”
nın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını
gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 559
S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti ile Somali Hükümeti Arasında Askeri
Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
“Kullanılan Oy Sayısı : 228
Kabul : 228 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Harun
Tüfekci Gülşen
Orhan |
Konya Van” |
24’üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye
Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliğinin
Güçlendirilmesine Dair Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
24.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliğinin Güçlendirilmesine
Dair Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/854) (S. Sayısı: 561) (xx)
BAŞKAN – Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 561 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Soru-cevap işlemi yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını
gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 561
S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE
SURİYE ARAP CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA EĞİTİM ALANINDA İŞBİRLİĞİNİN
GÜÇLENDİRİLMESİNE DAİR MUTABAKAT ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN
TASARISI
MADDE 1- (1) 23 Aralık 2009 tarihinde Şam’da imzalanan “Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim
Alanında İşbirliğinin Güçlendirilmesine Dair Mutabakat Zaptı”nın onaylanması
uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliğinin Güçlendirilmesine Dair Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama
sonucu:
“Kullanılan Oy Sayısı : 235
Kabul : 235 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Harun
Tüfekci Gülşen
Orhan |
Konya Van” |
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
25’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye
Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yükseköğretim Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
25.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yükseköğretim Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/849) (S. Sayısı: 564) (xx)
BAŞKAN – Komisyon burada.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını
gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 564
S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Hükûmet burada.
Komisyon Raporu 564 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Soru-cevap işlemi yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE
SURİYE ARAP CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA YÜKSEKÖĞRETİM ALANINDA İŞBİRLİĞİ
ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 23 Aralık 2009 tarihinde Şam’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Yükseköğretim Alanında İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Yükseköğretim Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
“Kullanılan Oy Sayısı : 219
Kabul : 219 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Harun
Tüfekci Gülşen
Orhan |
Konya Van” |
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını
gösteren tablo tutanağa eklidir.
26’ncı sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya
Federasyonu Hükümeti Arasında Nükleer
Bir Kazanın Erken Bildirimine ve Nükleer Tesisler Hakkında Bilgi Değişimine
Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile
Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
26.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya
Federasyonu Hükümeti Arasında Nükleer Bir Kazanın Erken Bildirimine ve Nükleer
Tesisler Hakkında Bilgi Değişimine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/850) (S.
Sayısı: 539) (x)
BAŞKAN – Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Komisyon raporu 539 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?
Gruplar adına ilk söz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin
Milletvekili Sayın Ali Rıza Öztürk’e aittir.
Buyurun Sayın Öztürk. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın milletvekilleri, Genel Kuruldaki uğultu ortadan
kaldırılabilirse iyi olur.
Buyurun Sayın Öztürk.
CHP GRUBU ADINA ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısı üzerine Cumhuriyet Halk
Partisi adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bundan önceki günlerde Rusya ile Türkiye
Cumhuriyeti devleti arasında Mersin Akkuyu’da bir
nükleer santral yapılması ve işletilmesine dair uluslararası bir anlaşma
imzalanmış ve bu anlaşmanın onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanun da
Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülerek kabul edilmişti.
Değerli milletvekilleri, o anlaşmayla dünyada öngörülmeyen bir
model ilk defa Türkiye’de öngörülüyor idi. Bizim topraklarımızda olup da
mülkiyeti bize ait olmayan ve dünyada başka örneği olmayan bir nükleer
santraldi çünkü nükleer santralin hem kurulması hem de işletilmesi için
kurulacak proje şirketinin sahibi yüzde 100 Rus şirketi olacaktı. Hiçbir zaman
buradaki hisse payı yüzde 50’nin altına düşmeyecekti Ruslar açısından.
Yine, burada kurulması öngörülen nükleer reaktörler VVER-1200 tipi
olan nükleer reaktör tipiydi. Bunlar da dünyada denenmemiş, henüz rüştünü
ispatlamamış reaktörlerdir. Bu kurulacak reaktörlerle ilgili olarak burada
Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanına da çok sorular yönelttik “Bu VVER-1200
reaktörleri dünyada hâlâ çalışmakta mıdır?” diye.
Bu anlaşmalardan bir tanesi de nükleer kazalara ilişkindi. Burada
meydana gelecek nükleer kazalarda “üçüncü taraf sorumluluğu” dediğimiz
sorumluluk kime ait olacaktı? Yani bu kazalarda, meydana gelecek bir nükleer
kazada, kaza sonucu zarar görecek üçüncü ülkelerin zararı kime ait olacaktı,
Rusya’ya mı, yoksa Türkiye’ye mi? İmzalanan anlaşmada bu kazalar konusunda
uluslararası anlaşmaların uygulanacağı öngörülmekteydi. Türkiye'nin taraf
olduğu Viyana ve Paris anlaşmaları uyarınca da bu kazaların Türkiye tarafından
sorumlu olduğu açıkça bellidir.
(x) 539 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Değerli arkadaşlarım, bu nükleer santral ile ilgili çok şeyler
konuşuldu, çok şeyler söylendi ancak Hükûmet bu
santral kurma inadından bir türlü vazgeçmedi; Türkiye Büyük Millet Meclisinde
çıkarılan kanunun iptalinden sonra, bu süreçte yapılan ihalenin iptal
edilmesinden sonra, yargı denetiminden kurtarabilmek için bu nükleer santrali,
uluslararası anlaşma yoluyla getirdi.
Hepimizin bildiği gibi, bu nükleer politikanın Avrupa Birliği
müktesebatına uygun olarak yapıldığı söylendi ancak bazı hususlar da kamuoyunun
gözünden gizlendi. Örneğin Rusya’nın, Bulgaristan’ın Belene kentinde kurduğu ve
bizim buradaki VVER-1200 tipi reaktörlerin kardeşi olan VVER-1000 tipi
reaktörlerin kurulmasına ilişkin olarak açılan davalar sonucunda, o Belene’de kurulan, kurulması öngörülen nükleer santralin ve
nükleer Rus teknolojisinin Avrupa Birliği müktesebatına uygun olmadığı tespit
edildi ve o projeden vazgeçildi. Dolayısıyla Rus teknolojisine, tabutuna ilk
çivi Belene’de çakıldı.
Yine, değerli arkadaşlarım, burada elimde benim bir rapor var. Bu
rapor Rusya Balakovo Nükleer Santralinin projesiyle
ilgili. Sovyetler Birliği’nde, Komünist Partisi Merkez Komitesi döneminde, 1987
yılının Temmuz ayında Balakovo Nükleer Santralinde
kurulu bulunan 4 nükleer reaktöre ek olarak 2 tane daha VVER-1000 tipi reaktör
kurulmasına karar veriliyor. Yani bu VVER-1000 tipi reaktör, bizim burada
kurulması öngörülen ve ilk defa Türkiye Cumhuriyeti devletinde denenecek olan
VVER-1200 tipi reaktörün kardeşi.
Rusya Radyasyon Güvenliği Kurumu, biri 1988 yılının Temmuz ayı,
diğeri de 1990 yılının Kasım ayında olmak üzere iki kez bu projeyi iptal ediyor
değerli arkadaşlarım. Bu iptale karşın 5’inci ünitenin inşaatına kaçak olarak
başlanıyor. Balakovo kentinin bağlı olduğu Saratov Eyalet Konseyi 1992 yılının Kasım ayında Rus Yüksek
Mahkemesine başvurarak inşaatın durdurulmasını istiyor. Balakovo
Bölgesi Konseyinin 1993 yılının Nisan ayında düzenlediği resmî halk
oylamasında, bölge halkının yüzde 72,8’i 2 yeni reaktörün kurulmasına “hayır”
oyu kullanıyor. Referandum sonuçları Rusya Federasyonunun tüm ilgili
kurumlarına iletiliyor. Rusya Parlamentosu 30 Haziran 1993 tarihinde aldığı bir
kararla 2 reaktörün yapımını 2010 yılına kadar olan enerji programından
çıkarıyor.
Öte yandan, Saratov Eyalet Başkanı, 2000
yılında bu 2 ünitenin kurulması için Rusya Federasyonu Nükleer Enerji
Bakanlığına yeniden başvuruyor. Rusya Federal Hükûmeti
de 2001 yılının Aralık ayında bu projeyi 2010 yılı enerji programına yeniden
dâhil ediyor. Bu karar Saratov Eyalet Konseyinden
onay alamıyor. Balakovo Kenti Çevre Komisyonu, Rus
Greenpeace ve diğer sivil toplum kuruluşları 2004 yılı Ağustos ayında Moskova
Başsavcılığına başvurarak tarafsız bir bilim kurulu tarafından bu reaktörlerin
tasarım belgelerinin ve planlarının incelenmesini istiyor. Rusya Federasyonu
Ekolojik, Teknik ve Atom Denetleme Kurumu 2005 yılının Temmuz ayında bağımsız
bir uzmanlar grubunun VVER-1000 reaktörlerinin tasarım belgelerini inceleyip
hem bu Kurumun 2003 yılında çıkardığı L-01-01 Nükleer Enerji ve Endüstriyel
Güvenliği Yönetmeliği’ne hem de Uluslararası Atom Enerjisi Komisyonunun
standartlarına uygunluğunun incelenip bir bağımsız rapor hazırlanmasına karar
veriyor değerli arkadaşlarım. Bunun üzerine gerçekten Balakovo
Nükleer Santralinin ikinci bölümüyle ilgili bir kamu çevre bilirkişisi
oluşturuluyor ve burada bilirkişi heyetinde gerçekten konusunun uzmanı olan
uluslararası çapta kişiler görev alıyor ve bizzat resmî olarak hazırlattırılan
bu rapor sonucunda değerli arkadaşlarım, şu sonuçlara varılıyor, deniliyor ki:
“Sunulan proje materyalleri, içerikleri ve içerdikleri bilgiler açısından resmî
niteliktedir ve L-01-01 listesi ile belirlenen amacın RD gereksinimlerini tam
olarak karşılamamaktadırlar.
Balakovo Nükleer Santrali
tesisinin yeni ünitesi için seçilen yer, toprak stabilitesi,
sismik durum, büyük bir sanayi kenti olan Balakovo’ya
hem içme suyu hem de hidroekonomik yönden önemi
bulunan Volga Nehri’ne tehlikeli yakınlığı açısından son derece kötüdür.”
Uzmanların vardığı sonuca göre proje teknik ile ekonomik
göstergeler açısından savunulamaz niteliktedir değerli arkadaşlarım.
Dolayısıyla da nüfus için yeterli radyasyon düzeyi ve çevre güvenliği
güvenceleri veremez olarak değerlendirilmektedir.
Değerli arkadaşlarım, bu rapordan neden bahsettim? Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığının bu rapordan haberi var mı acaba?
Şimdi, Mersin Akkuyu’da kurulması öngörülen
VVER-1200 tipi nükleer reaktörler, Sovyetler Birliği’nin, eski Sovyetler
Birliği, yeni Rusya’nın Balakovo’da inşa etmeye
çalıştığı bu VVER-1000 tipi reaktörlerle aynı kategoride değerlendiren
teknolojiye sahiptir.
Şimdi kendi ülkesinde güvenlik imtihanından geçememiş ve bu
nedenle kendi ülkesinde inşa edilmesi yasaklanmış nükleer santrallerin Mersin Akkuyu’da kurulması planlanmaktadır değerli arkadaşlarım.
Bu, gerçekten Türkiye açısından kabul edilemez bir durumdur.
Biz, bu kürsüde daha önceki bu anlaşmanın aslında Rusya tarafından
hazırlandığını, âdeta onlar tarafından hazırlandığını ve bunun tercüme
ettirilerek, onaylanarak kabul edildiği iddiasını savunurken bütün bu hususları
dikkate almıştık.
Şimdi ben soruyorum Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanına:
Burada kurmaya çalıştıkları VVER-1200 tipi nükleer reaktörlerin güvenliği
konusunda gerçekten bir araştırma yapılmış mıdır? Sovyetler Birliği tarafından
hazırlanan bu resmî rapordan haberi var mıdır? Bu rapor kamu çevre kurumu
raporudur, orijinali de buradadır değerli arkadaşlarım.
Yine, değerli milletvekilleri, bu nükleer santrallerin çevreye
verdiği zararlar konusunda, bu kürsüden çok şeyler söylenildi ama bu konuda da
yine Amerika’da Kaliforniya Eyaleti’nde, eyalet ve su kaynakları kontrol kurulu
tarafından hazırlanmış bir rapor vardır. Bu raporla ilgili, gerçekten orada
kurulu olan, “Diablo Canyon
Power” denilen, “Plant”
denilen bir nükleer santralin çevreye verdiği, deniz hayatına ve tarıma verdiği
zararlar incelenmiştir ve bunların gerçekten deniz hayatını öldürdüğü ve
tabiatı öldürdüğü, tarımı öldürdüğü tespit edilmiştir ve buradaki 2 tane
nükleer santralin denize su şarj etmesi yasaklanmıştır.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, Doğu Akdeniz’in su sıcaklığı yazın 30
derecenin üzerinde, yani üç dört ay, yaz aylarında 30 derecenin üzerinde.
Nükleer santrallerden çıkan ve denize şarj edilen suyun sıcaklığının Amerika’da
28-30 derece olması ve Avrupa Birliği standartları bakımından da 31 derece
civarında olması kabul edilebiliyor.
Ama şimdi ben soruyorum: Zaten giriş suyu 30 derece olan ve
çıkışta 50-60 derece sıcaklığa kadar yükselebilen bir bölgede kurulan nükleer
santralin etkin ve verimli çalışacağından söz etmek mümkün müdür? Bu, tıpkı
İspanya’da ve diğer ülkelerde kurulduğu gibi yaz aylarında etkin ve verimli
çalışmayacaktır değerli arkadaşlarım.
Nükleer enerjinin kullanımı konusunda neredeyse tüm demokratik
ülkelerde bu enerji çeşidinin keşfinden itibaren tartışmalar yapıldığı, her iki
görüş savunucuları tarafından farklı özellik ve nedenlere dayanılarak
iddiaların savunulduğu herkesçe bilinen bir gerçektir. Tüm bu süreçler boyunca
çok sayıda bilim adamı, şirket, kuruluş vesaire tarafından hazırlanan,
yayınlanan ve farklı derecelerde kabul gören beyanlar yapılmış ve raporlar
hazırlanmıştır. Tüm dünyada her iki görüşü destekleyen pek çok çalışma
bulunmaktadır. Nükleer reaktörlerin çift yanlı yapısı, yani bir yönüyle nükleer
tepkime sayesinde oluşturulan muazzam enerjinin elektrik enerjisini elde
etmekte kullanılabilmesi, diğer yönüyle elektrik enerjisi elde etme işlemi
sırasında tepkimeye giren yakıt çubuklarının, atom bombasının temel malzemesi
olan uranyum, sonraları ise plütonyum-(239)’un tek üretim yeri olması, kısa
sürede dünya üzerinde pek çok reaktörün kurulmasının temel nedeni olmuştur. İnsanoğlu
keşfettiği bu gücü kullanmıştır. Aradan geçen altmış dört yıllık süreçte bu
enerjinin kullanım nedeni olduğu olumlu ve olumsuz sonuçlar teorik olarak
değil, somut birer gerçek olarak insanoğlunun karşısına çıkmıştır.
Nükleer enerjinin kullanılmasının yarattığı sonuçlar, sanıldığı
gibi sadece doğal hayat ve insan sağlığı üzerinde yol açtığı somut ve negatif
neticeler ile değil, aynı zamanda ve belki daha çok maliyeti nedeniyle bu
enerjiyi kullanan hükûmetlerin ve vatandaşların
tepkisiyle karşılaşmıştır.
Günümüzde gelinen noktada enerjinin bir zaruret olduğu
tartışmasızdır ancak konu nükleer enerji olduğunda diğer enerji üretme
çeşitlerinden farklı olarak enerji elde etmenin bu maliyet ve riskleri göze
almaya değip değmeyeceği noktasında tartışma başlamaktadır.
Bu nükleer enerjinin kullanımı için olmazsa olmaz tek koşul siyasi
iradedir. Bu yöndeki siyasi iradenin varlığı ve maliyetini karşılama gücü
nükleer enerjinin bir ülkede kullanılmasını sağlamaya yeterli olmaktadır. Zira,
bu gücün kullanılmaya başlanması aşamasında devletlerin sahip olduğu bazı
yaklaşımlar farklılaşmış, özellikle soğuk savaş ortamının etkisini
kaybetmesiyle hayati önemdeki askerî bir sırrın devri anlamına gelen bu
tesislerin başka bir ülkedeki inşası artık kârlı bir yatırıma dönüşmüştür.
Nükleer enerji santrallerinin inşasında bu inşa için harcanması
gereken malzeme, bilgi ve teknoloji, sahip olunması gereken teknolojik altyapı
ve işletilmesi için gerekli yakıtların üretilmesi imkânlarının dünya üzerinde
sadece ABD, Kanada, Fransa ve Rusya gibi belli başlı ülkelerin tekelinde olması
dünyanın neresinde, hangi ülkesinde olursa olsun açılan ihalelerle bu ülkelerin
veya ABD örneğindeki gibi özel şirketlerden başka katılanın olmamasına neden
olmaktadır.
Gerçekten, rapor konusu, bu sözleşmelere baktığımız zaman,
olayları değerlendirdiğimiz zaman bu anlaşmanın aslında Türkiye’ye çok fazla
bir katkı getirmediği, aslında bu anlaşmayla Türkiye’ye sağlanılan çıkarların
ne olduğunun hâlâ anlaşılamadığı bilinen bir gerçektir değerli arkadaşlarım ve
bu anlaşma gerçekten tek taraflı bir anlaşma; doğal gaz ve petrol bakımından
Rusya’ya tamamıyla bağımlı olan Türkiye’ye nükleer enerji alanında da
bağımlılık getirecek ve enerji alanında Türkiye’yi tümüyle bağlı hâle getirecek
bir anlaşmadır. Bu anlaşmadan Türkiye’ye kalan miras, sadece bu nükleer
santralin vereceği zararlar ve nükleer santralin meydana getireceği kazaların
sorumluluğudur değerli arkadaşlarım.
Yapılan anlaşmanın 3’üncü maddesinde, geçmişte imzalanan, bu
Meclis tarafından imzalanan anlaşmanın 3’üncü maddesinde, nükleer yakıt üretim
tesisisin kurulacağı ve bu konuda tarafların ileride ayrıca mutabakata varacağı
açıkça belirtilmektedir.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu anlaşmanın 3’üncü maddesinde
belirtilen, yani Türkiye Cumhuriyeti’nde nükleer yakıt üretim tesislerinin
kurulması ve işletimi de dâhil olmak üzere nükleer yakıt döngüsü hakkındaki iş
birliği ve teknoloji transferi taraflarca mutabakata varılacak ayrı koşullar
çerçevesinde yürütülecektir denilmektedir.
Şimdi sormak istiyorum: Buradaki nükleer yakıt üretim tesisinden
kastedilen şey, acaba 2 nükleer yakıt zenginleştirme tesisi midir? Sonradan
devreye girecek olan 2 reaktörün üreteceği elektrik miktarını, alım garantisi
verilmediğine göre, bunu Rus tarafına serbest piyasada satma hakkı tanındığına
göre, kurulacak nükleer yakıt zenginleştirmede kullanılacak elektrik enerjisi
miktarı da bu 2 reaktörün üreteceği elektrik miktarına eşit olduğu dikkate
alındığında, teknik olarak, acaba orada üretilecek elektrik enerjisi ileride
kurulması öngörülen nükleer yakıt zenginleştirme tesislerinde mi
kullanılacaktır? Bu nükleer yakıt zenginleştirme tesislerinde yüzde 4’e kadar
uranyum içeren yakıt çubuğu üretilebildiği gibi, tıpta kullanılan yüzde 20’ye
kadar uranyum içerebilen yakıt çubukları da kullanıldığı ve hatta yüzde 90
uranyum (235) içeren nükleer yakıt üretme olanağı söz konusu olduğuna göre, bu
nükleer yakıt zenginleştirme tesislerinde nükleer silah veya askerî teknolojide
kullanılan nükleer silah üretilmesi söz konusu olabilecek midir? Ya da burada
nükleer silah üretilmemesi için alınmış herhangi bir önlem ya da tedbir var
mıdır? Bu soruların, kamuoyu tarafına, İktidar tarafından çok açık bir şekilde
ve kamuoyunu tatmin edecek şekilde açıklanması gerekmektedir değerli
arkadaşlarım.
Bunlarla ilgili olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına sık sık soru önergesi vermekteyim ancak bu soru önergelerine,
tatmin edici, bilimsel yanıtlar verilmemektedir. Sayın Bakanın soru
önergelerine vereceği cevabın aksine olan yanıtların hepsi bu dosyalarda, bu
raporlarda mevcuttur değerli arkadaşlarım.
Bu nükleer sevdasından Türkiye'nin acilen vazgeçmesi gerekiyor…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Çünkü, bu 4 tane reaktörden elde
edilecek 4.800 megavat gücündeki elektrik miktarı bizim mevcut kurulu
gücümüzün, şu anda, yüzde 10’u, ileride bunların devreye alınacağını
varsaydığımızda ise yüzde 5’ini düşecektir. Oysa Türkiye'nin kayıp kaçak oranı
yüzde 17-18’lerde, Türkiye'nin mevcut enterkonnekte sistemindeki üretimindeki
üretim kaybı da yüzde 13 civarındadır; toplamı yüzde 29’dur. Eğer biz bunu
-OECD ülkelerinin seviyesine indirmeyi bırakalım- 4-5 puan indirebilirsek
enerjide en iyi tasarrufu yapmış olacağımızı düşünüyorum ve bu düşüncelerle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kütahya Milletvekili Sayın
Alim Işık. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; öncelikle hepinize Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
saygılarımı sunuyorum.
Aslında, dünden bu yana, Sayın Başkan ve Meclis otomatiğe
bağlamıştı bu anlaşmaları. Şimdi “Siz de nereden çıktınız? Ne güzel gidiyorduk.”
diye düşünenleriniz olabilir, ona da saygı duyuyorum ama kısaca, partimizin
görüşlerini -konu önemli olması nedeniyle- sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bilindiği gibi, 539 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Nükleer Bir Kazanın Erken Bildirimine ve
Nükleer Tesisler Hakkında Bilgi Değişimine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında söz aldım. Bu vesileyle bu konudaki
görüşlerimi sizlerle paylaşmak isterim.
Tabii, bu kanun tasarısının geçmişine kısaca bir göz atacak olur
isek 6 Ağustos 2009 tarihinde Sayın Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin’in Türkiye’yi
ziyareti sırasında bu ve biraz sonra görüşeceğimiz anlaşma taslakları alelacele
hazırlanmış ve iki ülkenin başkanının ve başbakanının bir araya geldiği bu
toplantıda söz konusu anlaşmalar taraflarca onaylanmış, imzalanmış ama o kadar
alelacele hazırlandığı belli ki nitekim 6 Ağustos tarihinde imzası ve ismi
açılmadan imzalar atılmış. Söz konusu anlaşmayla ilgili Türkiye Cumhuriyeti
Rusya Büyükelçiliği 30 Aralık 2009’da Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanlığına
bir nota vermiş, demiş ki: “Bu anlaşmaların kabul edilebilmesi için aşağıdaki
eksikliklerin giderilmesi, dolayısıyla bu imzaların kimlere ait olduğunun
tarafımıza bildirilmesi gerekir.” diye bir notaya istinaden aynı gün Rusya
Federasyonu Dışişleri Bakanlığı da söz konusu kendilerine ait imzanın kime ait
olduğunu, bizimki de, Türkiye Cumhuriyeti adına da Türkiye Atom Enerjisi Kurumu
Başkanı Vekili Zafer Alper tarafından imzaların atıldığı bizim Büyükelçilik
tarafından karşı tarafa bildirilmiş. Dolayısıyla dostlar alışverişte görsün
hesabından iki heyet bir araya geldiğinde hızla bu hazırlanmış ama kontrolü
dahi maalesef yapılamamış, imzaların kimler tarafından atılacağı dahi önceden
belirlenememiş bir anlaşma tasarısı.
Grup olarak elbette ki nükleer enerjinin ve üzerinde görüşme
yaptığımız kazaların erken bildirimine dair anlaşmanın olumlu bir anlaşma
olduğundan yanayız. Yani buraya çıkışım, aykırı görüşte olduğumuza dair değil,
eksiklikleri bir kez daha paylaşalım, bu şekilde uluslararası anlaşmalarda
gereken hassasiyeti gösterelim anlamındadır.
6 Ağustosta bu anlaşma imzalanmış, 30 Ağustosta nota bildirilmiş
ve cevaplandırılmış. 21 Nisan 2010’da Sayın Başbakan tarafından Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına görüşülmek üzere bu taslak gönderilmiş. 2 Temmuz
2010 tarihinde Dışişleri Komisyonunda görüşülmüş. Ancak konu, tali olarak
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna da
gönderilmesine rağmen, Komisyonun bu konuda görüşü alınmadığı gibi Komisyona da
bu taslak getirilmemiş. Üzülerek ifade ediyorum, bugün, Genel Kurulda
görüşmelerin yapıldığı şu anda, bu konunun tarafı Sayın Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı da aramızda yok, Dışişleri Bakanı da yok. Yani bir taraftan
komisyonun ait olduğu Dışişleri Bakanı yok, diğer taraftan konunun tarafı
Enerji Bakanı yok ama iyi ki Hükûmetimiz adına bir
Sayın Bakanımız burada var, aksi takdirde bunları da görüşemeyecek durumda
olacaktık. Dolayısıyla, bu sıkıntıyı öncelikle ifade etmem gerekiyor. Daha
sonra 6 Temmuz 2010 tarihinde Komisyon raporu Meclis Başkanlığına gönderilmiş
ve bugün de bu tasarının onayıyla ilgili görüşmeleri yapmaktayız.
Bu yüce Meclis, 23’üncü Dönemde 3’üncü kez nükleer enerjiyle
ilgili bir kanun tasarısını görüşmektedir. Bunlardan ilki, 8 Kasım 2007
Perşembe günü 18’inci Birleşimde görüşülen nükleer güç santrallerinin kurulması
ve işletilmesiyle ilgili esasların yer aldığı bir kanun tasarısıydı. O gün,
burada, uyarılarımızı grubumuz adına ve şahsı adına konuşma alan sayın
milletvekillerimiz ısrarla dile getirdi, dikkate alınmadı. “Bunu alelacele yapıyorsunuz. Bu kanunla
nükleer santral kurulmaz, kurulamaz, işletilemez.” dedik, inat ettiniz,
çıkardınız.
Daha sonra, ikinci nükleer santralle ilgili kanunu, 14 Temmuz
2010, bu anlaşmalar imzalanmış, Sayın Rusya Federasyonu Başkanı ziyaretini
yapmış, dönmüş, hemen akabinde, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti
ile Rusya Federasyonu Hükûmeti arasında Türkiye
Cumhuriyeti’nde Akkuyu Sahasında Bir Nükleer Güç
Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı’nı görüşmüşüz, o zaman da ikaz etmişiz “Bir uluslararası
anlaşmayı buraya getirerek iki devlet arasında nükleer güç santrali ihalesi
yapamazsınız.” demişiz. Yaptınız. “Yaparız.” diye ısrar edildi. Bugün sormak
hakkımız: O günden bugüne Akkuyu’da kurulacak nükleer
güç santraliyle ilgili bizim Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız ve Hükûmetimiz ne yapmıştır? Şu anda hangi aşamaya
gelinmiştir? Bir yıl içerisinde tüm hazırlıkların -bu güç santraliyle ilgili-
yapılıp karşı tarafa teslim edileceği hükmüne istinaden şu anda yaklaşık o
günden bugüne geçen altı aylık sürede Türkiye nereye geldi? Bu anlaşma
gereğince Rusya Federasyonu’nun yüzde 100 kendine ait olan bir santrali bizim
topraklarımıza kurma hakkı verdiğimiz bu anlaşmayla ilgili ne durumdayız? Bunun
açıklamasını şahsen ben şahsım ve sizler adına Sayın Bakanın burada gelip bu
anlaşma vesilesiyle yapmasını talep ederdim ancak Sayın Bakan olmadığına göre
bu bilgiyi de bizim öğrenme şansımız yok. Verdiğimiz önergeler zaten hak
getire, iki üç ayda bir ancak yenileyerek, zorlarsak ikinci üçüncü defada
kısmen bir esnek cevapla cevap veriliyor. Maalesef, Türkiye'den bir şeyler
kaçırılıyor. Bu nükleer güç santraliyle ilgili anlaşmanın safhaları mutlaka
yüce Meclise anlatılmak zorunda ve bununla ilgili geldiğimiz noktayı da
öğrenmek hem bizim hem de bizim adına vekillik yaptığımız aziz milletimizin
hakkıdır diye düşünüyorum.
Bu anlaşmanın, yerinde bir anlaşma olduğunu, her ne kadar bu
eksiklikler olsa da, eğer ülkemizin nükleer santralle ilgili ve nükleer
enerjiyle ilgili teknolojiye yakınlaşmasında, yaklaşmasında katkısı olacak ve
uluslararası ilişkileri geliştirecek hükümleri içermesi nedeniyle de olumlu
olacağını düşünüyoruz. Zaten, diğer bazı ülkelerle de bu anlaşmayı önceden
imzalamışız. Bu, Rusya’yla yapılan anlaşmanın da yararlı olacağını düşünüyor,
bu vesileyle tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum, çok teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Işık.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili
Sayın Akın Birdal. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA AKIN BİRDAL (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 539 sıra sayılı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya
Federasyonu Hükümeti Arasında Nükleer Bir Kazanın Erken Bildirimine ve Nükleer
Tesisler Hakkında Bilgi Değişimine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Yasa Tasarısı üzerine Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Tasarının adından da anlaşılacağı üzere, ülkelerde olası bir
kazanın sonuçlarını önlemek amacıyla böyle bir anlaşma imzalanmıştır. Yine,
tasarının gerekçesinden öğrendiğimiz kadarıyla, Romanya, Ukrayna ve Bulgaristan
ile benzer anlaşmalar imzalanmış ve onaylanmıştır.
1986 yılında yaşanan Çernobil Nükleer Santrali kazasından sonra
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, Nükleer Kazaların Erken Bildirimi Sözleşmesi
hazırlamıştır. Bu sözleşme ülkemizce de 28 Eylül 1986 tarihinde imzalanmıştır.
Bu sözleşme gereği diğer ülkelerle imzalanan anlaşmalar gibi Rusya ile de bir
anlaşma yapılmıştır. Üzerinde konuştuğumuz anlaşma bu anlaşmadır.
Anlaşmanın kendisinden önce Çernobil felaketinden söz etmek
istiyorum. O güne değin tarihin gördüğü en büyük nükleer kazadır Çernobil.
Binlerce kişi ölmüş, yüz binlerce kişinin geleceği etkilenmiş, onlarca ülke
yıllarca sürecek nükleer atıkla yaşamak zorunda bırakılmıştır. Etkilenen
ülkelerden biri de Türkiye’dir. Özellikle Karadeniz Bölgesi bu etkinin en çok
duyumsandığı bölgemiz olmuştur. Deniz ve denizde yaşayan canlılar radyasyona
bulanmıştır. Tarım toprakları ve ürünler radyasyondan etkilenmiştir. Erken
doğumlar, sakat doğumlar çoğalmıştır. Yıllar içinde kanserli hasta sayısı ve
kanserden yaşamını yitirenler artmıştır ve burada da, bu yolda yaşamını yitiren
Kâzım Koyuncu’yu saygıyla Genel Kurulda anmak
istiyorum.
Peki, bu durumu engellemek üzere herhangi bir önlem alınmış mıdır?
Ne yazık ki bunun yanıtını vermekte güçlük çekiliyor. Dönemin Devlet Bakanı,
Sanayi Bakanı ellerinde çay bardaklarıyla gazete manşetlerinde yer almışlardır.
TAEK Başkanı ülkemizin bu kazada etkilenmediğini savunmuştur. Kaza nedeniyle
yayılan radyasyondan etkilenen çayların normal ürün ile karıştırılıp tüketime
sunulduğu ise yıllarca sonra açığa çıkmıştır. Tüketilemeyen çayların gömüldüğü,
böylelikle yıllarca sürecek toprak kirliliğine neden olduğu da daha sonra
öğrenilmiş ve açığa çıkmıştır. Radyasyonlu balıklar hiçbir şey olmamışçasına
satılmıştır ve kanser yaygınlaşmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yirmi dört yıl önce
yaşanmış bir kazadan söz etmekteyiz. Hükûmet ve
Başbakan referandum sürecinde hesaplaşmadan sıkça söz etti. Peki, bu kazanın
sonuçlarını saklayan, gerekli ve yeterli önlem almayanlarla da hesaplaşmak
gerekmiyor muydu? Önlem alınmadığı gibi, hiçbir şey olmamışçasına davrananlara
sessiz mi kalmak gerekirdi? Hâlâ etkisini sürdüren bir kazadan söz ediyoruz.
Dönemin yetkilileri sessiz kaldılar. Ne yazık ki şimdiki siyasi iktidar da
sesini bu konuda çıkarmamaktadır. Sesini çıkarmadığı gibi, nükleer santral
kurmanın hazırlıklarını yapmaktadır. Anlaşmalarını imzalıyor; bütün kamuoyu,
bilim insanları, sendikalar, meslek odaları karşı çıkıyor, siyasi iktidar
hiçbirini dikkate almıyor. Mersin Akkuyu’ya nükleer
santral kuruyor, yani kazaya yine davetiye çıkarıyor.
Nükleer santrallerin güvensiz olduğu, atıkların saklanmasının
büyük sorun olduğu bütün dünyaca kabul edilmektedir. Çoğu ülke nükleer santral
kurmaktan vazgeçmiş, kurmuş olduklarını kapatmaya çalışmaktadır. Biz ise tam
tersini yapmakta ısrar ediyoruz; dünyanın, aklın, bilimin kaçtığına kucak
açıyoruz.
Nükleer kazalar, giderilmesi olanaksız kayıplara yol açmaktadır.
Gelecekte bu santralde bir kaza olursa, atıkların saklanmasında bir sorun
olursa bu imzaladığımız anlaşmanın bir hükmü olmayacaktır. Bunun sorumluluğunu
kim taşıyacaktır? Karamsar bir tablo çizdiğimiz, geleceğe ilişkin kehanette
bulunduğumuz söylenebilir. Oysa bu bir gerçekliktir.
Böyle bir anlaşmayı desteklemek, güvenmek için öncelikle Türkiye
Atom Enerjisi Kurumunun 1986 ve daha sonrası için Karadeniz Bölgesi’nin
radyasyon ölçümlerini açıklamasını isterdik. Sağlık Bakanlığının kanserli hasta
ve ölüm istatistiklerini tutmasını ve açıklamasını beklerdik. Televizyona çıkıp
-elinde çay bardağı- radyasyon tehlikesinin olmadığını söyleyen devlet
adamlarının da sorgulanmasını umardık. Bunlar olmadığından karamsarlık elbette
ki sürebilir.
Konuşmamın başında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının hazırladığı
ve ülkemizin de imzaladığı sözleşmeden söz etmiştik. Sözleşmenin imza tarihi
1986 yılıdır ama bu tarihten sonra, Çernobil kazasından sonra Karadeniz
kıyılarında yüzlerce varile rastlanmıştır. Yapılan incelemelerde ne olduğu,
kimin olduğu bilinmeyen varillerde radyasyonlu madde saklandığı ortaya
çıkmıştır. Artvin’den Sinop’a, Kırklareli’ne kadar olan kıyı şeridi âdeta
nükleer çöplük hâline dönüşmüştür. Ne anlaşma ne sözleşme ne imzalar, bunu
önleyememiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilimin bize gösterdiği
nükleer kazadan korunmanın bir tek yolu vardır, o da nükleer santraller
kurmaktan vazgeçmektir. Nükleer santral nükleer kazaya davetiye çıkarmaktadır.
Nükleer santral yüzlerce yıl sürecek nükleer atık sorununa davetiye çıkarmaktadır,
ülkemizin geleceğini büyük bir tehdit altında bırakmaktadır. Eğer radyasyonlu
balık yemek istemiyorsak, radyasyonlu çay içmek istemiyorsak, yurttaşlarımızın
kanser tehlikesi altında yaşamasını istemiyorsak ve çocuklarımız sağlıklı
doğsun, sağlıklı büyüsün istiyorsak nükleer santral kurmaktan vazgeçmeliyiz.
Şimdi bu peş peşe getirilecek iki yasada iki önemli nokta dikkat
çekmektedir. Birinci nokta, nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanımı
vurgusu, ikincisi ise Akkuyu’da yapılacak olan
nükleer santralden söz edilmesidir. Nükleer enerjinin barışçıl amaçlı
kullanılacak olması, çekirdeğin parçalanmasıyla tartışılmaya başlanılan bir
konudur ama yaşananlar bize nükleer enerjinin sadece barışçıl amaçla
kullanılmadığını göstermektedir. 1945’te ABD’nin savaşı bitirmek gerekçesiyle
Japonya’nın 2 kentine atom bombası atması bunun başlangıcını oluşturmuştur.
Savaşın bitimi için atom bombasını kullanmaya gerek olmadığı ise çok sonraları
ortaya çıkmış ve insanlığın vicdanında mahkûm edilmiştir.
Nükleer santrallerin salt enerji üretmediği, nükleer silah da
ürettiği bilinen bir gerçektir. Soğuk savaş döneminde sürdürülen silahlanma
yarışı bugün nükleer silaha ve enerjiye sahip olma üzerinden sürdürülmektedir.
İran’a, Kuzey Kore’ye bu nedenle yaptırım uygulanmaya çalışılmaktadır. İran ve
Kuzey Kore’nin sahip olduğu nükleer enerji santrallerinin aslında nükleer silah
üretiminde kullanıldığı söylenmektedir ancak bu savı ileri sürenlerin
kendilerinin de nükleer enerjiyi barışçıl amaçlarla kullanmadıkları
bilinmektedir. O nedenle İran’a ya da Kuzey Kore’ye yaptırım uygulanması meşru
ve haklı bir girişim olarak da bu nedenle karşılanmamaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çeşitli ülkelerin ülkemizde
nükleer santral kurmak istedikleri bilinmektedir. Geçmişte yürüttükleri lobi
faaliyetleri basına yansımış ve bu nedenle de ihaleler iptal edilmiştir. 12
Mayıs 2010 tarihinde, Türkiye ile Rusya arasında, Mersin Akkuyu’da
yapılacak olan ve 4.800 megavat gücünde dört nükleer reaktörden oluşan nükleer
santral yapımı için devletler arası bir anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşmaya
göre sermayenin tamamı Rusya’ya ait olan birkaç şirketçe yapılacak olan bu
santrallerin bedeli 20 milyar dolardır ve yedi yıl içinde yapımı
tamamlanacaktır. Oysa başta bilim insanları olmak üzere, meslek odaları, sivil
toplum kuruluşları, santralin kurulacağı Akkuyu halkı
bu santrale karşı çıkmakta, ülke için hiçbir yararının olmayacağını, aksine çok
fazla olumsuz etki yaratacağını açıklamışlar ve söylemişlerdir.
Bu olumsuzluklar şunlardır sayın milletvekilleri:
Nükleer santralden enerji üretilirken her yıl tonlarca radyoaktif
atık üretilir. Yüz binlerce yıl radyasyon yaymaya devam eden bu atıkların nasıl
saklanması gerektiğini hiçbir ülke bugüne değin bulabilmiş değildir. Bu nedenle
nükleer enerji en kirletici, insan yaşamını ve doğayı en fazla tehdit eden
enerji üretim biçimidir. Kazalardan, atıklardan ve normal işleyişten yayılan
radyasyon, kanserin, doğumsal anormalliklerin ve başka sağlık sorunlarının en
önemli nedenidir. Yaşanan kazaların sonuçları kuşaklar boyunca sürer ve geriye
de dönüşü ne yazık ki yoktur.
Nükleer enerji son derece pahalı bir yatırımdır. ABD’de 1.000
megavat büyüklüğünde bir santral en az 7 milyar dolara mal olmaktadır. Bu
yatırım maliyeti kazaları önleyecek güvenlik önlemleri nedeniyle giderek de
artmaktadır. Ancak, Hükûmetin yaptığı son anlaşmaya
göre Rusya 1.000 megavatlık santrali yaklaşık 4 milyar dolara mal edecektir. Bu
düşük fiyat güvenliksiz bir teknolojinin kullanılacağını akla getirmektedir.
Türkiye Rusya’ya on beş yıl boyunca kilovatsaat
başına 12,35 sent ödeyecektir. Avrupa’da bu fiyat 6 ila 7 senttir. Türkiye
Rusya’ya petrolde yüzde 66, doğal gazda yüzde 33 oranında bağımlıdır. Nükleer
enerjiyle bu bağımlılık yüzde 10 daha artarak yaklaşık yüzde 80 civarına
çıkacaktır. Böylece, enerjide tek ülkeye tamamen bağımlı hâle gelinmektedir.
Yine başka bir olumsuzluk, nükleer enerji nükleer silahlanmanın
ilk adımıdır. Çoğu ülke için nükleer santrale sahip olmak nükleer silahlara
sahip olmanın bir parçasıdır. Bu anlamda nükleer enerji barış politikalarına da
aykırıdır.
Nükleer santralin yapılmak istendiği Mersin Akkuyu
için alınan yer lisansı üzerinden tam otuz beş yıl geçmiştir. Lisansı
verenlerden Profesör Doktor Tolga Yarman artık bu lisansın geçersiz olduğunu,
yeniden güncellenerek bugünkü teknolojik ölçümler ve koşullara göre yenilenmesi
gerektiğini belirtmektedir.
Ayrıca, santralde soğutma suyu olarak kullanılacak Akdeniz suyunun
sıcaklığının uygun olmamasının yanı sıra bölgedeki balıkçılık, tarım ve turizm
potansiyelinin olumsuz etkilenecek olması gibi nedenlerle de Akkuyu uygun bir yer değildir.
Nükleer santral gibi tehlikeli ve pahalı bir yatırım ihalesiz,
rekabetsiz, şartnamesiz bir şekilde yaptırılamaz. Hükûmetin
şu anki uygulaması her türlü yargı denetiminden de teknik denetimden de kaçmak
anlamına gelmektedir. Yapılan anlaşmanın kapalı kapılar ardında yapılması,
ihale ve yargı süreçlerinden kaçırılması, anlaşmanın içeriğinin belli olmaması,
toplumdaki ve yöredeki nükleer karşıtlığının dikkate alınmaması nedeniyle, bu
anlaşma her şeyden önce demokrasiye aykırıdır. Bu anlaşma, yapılış biçimi ve
içeriğiyle de antidemokratiktir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz dönemde bir
Meclis araştırması önergesi verdik. Bu önergeyle, Türkiye’ye nükleer enerji ve
nükleer santralin gerekip gerekmediğinin açığa çıkarılması ile nükleer santral
kurulması durumunda ne gibi zarar ve kayıplarla karşılaşılacağının
araştırılmasını istemiştik. Önergemiz, ne yazık ki gündemde sırasını
beklemektedir. Oysa önergede belirttiğimiz ve burada, konuşmamda da dile
getirdiğim sorunların yanıtlanması gerekmektedir. Bu yanıtlar verilmeden bir
nükleer santralin yapımının başlanmasını, sözleşmeler, anlaşmalar imzalanmasını
biz doğru bulmamaktayız.
Meslek odalarının görüşleri dikkate alınmamıştır, bilim
insanlarının uyarıları dikkate alınmamıştır, santralin yapılacağı yerde yaşayan
halkın görüşleri önemsenmemiştir ve her alanda “Ben yaptım, oldu.” anlayışı
burada da sürdürülmüştür.
Siyasi iktidar uzun zamandır sürdürdüğü yine “Ben bilirim, ben
yaparım.” tavrını bu konuda da ısrarla sürdürmektedir. Oysa nükleer santral
yapımı basit bir ticari anlaşma değildir, çok yönlü, uluslararası ilişkileri
doğrudan etkileyen bir nitelik taşımaktadır. Söz konusu olan, bütün bir ülkenin
geleceğidir; söz konusu olan, bütün bir toplumun ve halkın geleceğidir. Enine
boyuna tartışılmayan, konuşulmayan, gizlenen anlaşmaların sonuçlarının da ağır
olacağı bilinmektedir.O nedenle, bütün bunlar dikkate alınarak, yeniden,
yapılan anlaşmanın ve de yapılacakların gözden geçirilmesini umuyor, hepinizi
yeniden saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Birdal.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE
RUSYA FEDERASYONU HÜKÜMETİ ARASINDA NÜKLEER BİR KAZANIN ERKEN BİLDİRİMİNE VE
NÜKLEER TESİSLER HAKKINDA BİLGİ DEĞİŞİMİNE DAİR ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 6/8/2009 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya
Federasyonu Hükümeti Arasında Nükleer Bir Kazanın Erken Bildirimine ve Nükleer
Tesisler Hakkında Bilgi Değişimine Dair Anlaşma”nın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti
Arasında Nükleer Bir Kazanın Erken Bildirimine ve Nükleer Tesisler Hakkında
Bilgi Değişimine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı açık oylama sonucu:
“Kullanılan Oy Sayısı : 211
Kabul : 209
Ret : 2 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Harun
Tüfekci Gülşen
Orhan |
Konya Van” |
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
27’nci sırada yer alan, Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçlarla
Kullanımına Dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti
Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmesine başlıyoruz.
27.- Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçlarla
Kullanımına Dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti
Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/842) (S. Sayısı: 541) (xx)
BAŞKAN - Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Komisyon raporu 541 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Tacidar Seyhan.
Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TACİDAR SEYHAN (Adana) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi grubum adına saygıyla selamlıyorum.
Ben, öncelikle nükleer enerjinin gerekliliği-gereksizliği dışında,
bu anlaşmanın akabinde daha önce imzalanan, Rusya’yla, nükleer enerji kurulması
anlaşmasının sakıncalarını anlatarak sözüme başlayacağım.
Değerli arkadaşlarım, nereden bakarsanız bakın Adalet ve Kalkınma
Partisinin en fazla bilgi eksikliğiyle yönettiği alan enerji alanıdır ve en
fazla istikrarsızlığı gündeme getirdiği alan yine enerji alanıdır. Bakın,
nükleer enerji konusundaki kanun tasarısı bundan beş yıl önce Türkiye Büyük
Millet Meclisinin önüne geldi. Bu tasarıyla değerli arkadaşlar, sizin de
oylarınızla, Türkiye’nin yeni bir nükleer enerji kanununa kavuşturulmasının
gerekliliği vurgulandı ve bu vurgulamada mutlak surette nükleer enerjinin planlı
bir şekilde Türkiye’nin gündemine taşınması ve nükleer enerjide en etkin
teknolojinin Türkiye’ye getirilmesi, rekabetçi bir ortamın sağlanması; bu
rekabetçi ortamın da Türkiye’yi ARGE’ye götürecek,
yeni enerji yatırımlarına götürecek, nükleer enerji ve nükleer teknolojiye
kavuşturacak bir yapıda olması hedeflendi ve denildi ki: “Biz yarışmacı ve
rekabetçi bir ortam sunuyoruz. Biz, bu ortam içerisinde en ucuz enerjiyi
getireceğiz.” Bu, o dönemin Enerji Bakanı Hilmi Güler’in
ve şimdiki Enerji Bakanı Sayın Taner Yıldız’ın konuşmaları ve dediler ki: “Bu
yöntem dünyanın hiçbir yerinde yok. Türkiye bir ilke imza atıyor Adalet ve
Kalkınma Partisinin iradesiyle.”
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını
gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 541
S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Peki, ne oldu? Bir Nükleer Enerji Kanunu çıktı. Ortaya çıkan sonuç
bunun akabinde bir ihale açılmasıydı. İhaleyi açtık. Bundan otuz yıl önce on-on
iki firma giriyordu ihaleye, Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde ihaleye giren
firma sayısı bir ve bu firma Türkiye’de şu ana kadar verilen en yüksek fiyatı
verdi ve dünyadaki en kötü teknolojiyi önerdi. Bu Hükûmet
ona rağmen bu ihaleyi iptal etmedi. Türkiye’yi, bu Millet Meclisini ve onun
iradesini tam bir yıl bekletti, bir yıl boyunca hiç ses çıkarmadı. Ne zamana
kadar? Danıştay bunu iptal edene kadar. Danıştay iptal edince Sayın Taner
Yıldız dedi ki: “Biz artık yeni bir nükleer enerji anlayışıyla önümüze
bakacağız ve bu ülkeyi nükleer teknolojiye kavuşturacağız.” dedi. Bunu dedikten
sonra arkadaşlar, önümüze ne geldi? Yeni bir nükleer anlaşma geldi. Peki, bu
nükleer anlaşmayla neyi kurtardı? Öncelikle bir tek şeyi kurtarıyor arkadaşlar:
Danıştayın reddettiği, Rusya’nın buraya nükleer
santral kuracağı şirketi yeniden muhatap alacak bir sözleşmeye imza attınız
siz. Danıştayın reddettiği şirketi siz akladınız.
Siz, yargının arkasından dolandınız bu sözleşmeyle. Ee,
peki rekabetçi piyasa nerede? Yok. Bu, birinci husus.
İkinci husus arkadaşlar: Bu yapılan anlaşmadaki 12,35 euro sent dâhil olmak üzere şimdi Türkiye’nin normal satış
fiyatından, şimdiki satış fiyatından daha yüksek bir satış fiyatına siz bir
nükleer anlaşmaya imza attınız. Şimdiki satış fiyatının en az 1,5 katı. Üstelik
bunun yüzde 50’si 12,35’ten alınıyor, diğer yüzde 50’si 15,30 sentten alınıyor.
Sayın Bakanın ağzından çıkan nedir? “Biz yerli enerjiyle ithal enerji
arasındaki dengeyi koruyacağız.” Peki, koruyor musunuz? Yenilenebilir enerji
kanunu yarın gelecek. Orada rüzgârın önünü keseceksin, onu 8 euro sent kararlaştırdığınız zaman ona inanıyordunuz ama
bugün “5,5” diyeceksiniz, ona yer tahsisi konusunda “Yeri senin adına
kamulaştırırım.” diyeceksiniz ama Rusya’dan nükleer santrali yapacak firmaya
“Senin adına kamulaştırırım, o yeri de sana ücretsiz veririm.” diyeceksiniz.
Şimdi, bu ülkede ne teşvik ediliyor değerli arkadaşlar? Siz yenilenebilir
enerjiyi mi teşvik ediyorsunuz, nükleer enerjiyi mi teşvik ediyorsunuz? Elbette
bir ülkenin nükleer üretim tesisleri arasında bir denge olur, elbette nükleer
enerjiden yararlanmak istiyorsa onun oranını doğru belirler ve bunu enerji
üretiminin içerisine sokar ancak siz yenilenebilir enerjiyi hedef alıp başka
bir enerji üretimini ülkenin gündemine getirirseniz, o ülkenin gündeminde onu
öncelikli kılarsanız bu ülkeyi felakete götürürsünüz. Birazdan bu örnekleri,
dünyadan örnekleri vereceğim, sakıncalarını gösteren örnekler vereceğim.
Bakın arkadaşlar, şimdi, içimize nasıl sindireceğiz? Önce
diyorsunuz ki: “Rekabetçi olacak.” Sonra Başbakan Rusya’ya gidecek, diyecek ki:
“Ben nükleer ihaleyi verdim.” Neredekini verdin? “Mersin’dekini verdim,
inşallah yakın bir zamanda Sinop’takini de Korelilere vereceğim.” Arkadaşlar,
bu Birleşik Arap Emirlikleri’nde bile olmaz. Siz bir kanun çıkaracaksınız, bu
Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesini beş yıl ona mahkûm edeceksiniz, beş
yıl sonra “Pardon.” diyeceksiniz, Başbakan eliyle iki nükleer santrali Rusya’ya
vereceksiniz, hem de Rusya’ya vereceğiniz nükleer santral anlaşmasındaki koşul
önceki koşulunuzdan daha ağır olacak.
Birincisi, değerli arkadaşlar, anlaşmaya göre nasıl bir santral
kuracağınızı bilmiyorsunuz, böyle bir şey yok. Gelişmişlik ölçütünüze ne oldu
sizin? İkincisi “Nükleer teknoloji kazandıracağız.” diyorsunuz, nükleer
teknolojiyi kazandırma konusunda bir tek ibare yok anlaşmada. Bu felaket bir
anlaşmadır. Bir taraftan Enerji Bakanlığı muhatap. Karşıda anlaşmayı imzalayan
kim biliyor musunuz? Bizim Enerji Bakanlığımız, onlarda imzayı atan Rosatom, Rusya’nın millî enerji şirketi. Şirkete karşı
muhatap Enerji Bakanlığı.
En can alıcı ve iç acıtıcı nokta da şudur: Enerji Bakanlığı bu
ihaleyi imzaladı ve verdi ama kimin yapacağı belli değil. Santrali kimin
yapacağını Rosatom’un insafına bırakmışsınız. Yani
Rusya’nın millî enerji şirketi, ihaleyi kimin harekete geçireceğini, bu ihalede
hangi şirketin rol alacağını seçecek. Yani benim şirket seçme hakkımı da
elimden almış.
Arkadaşlar, sizin çıkardığınız bir kanun var. Bu, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin iradesine haksızlık değil mi? Siz inanarak o kanuna oy
vermediniz mi? Siz ”Bir devrim yaptık, nükleer enerjide çığır açtık.” demediniz
mi? Neden hiçbiriniz “Arkadaşlar, bizim irademizi nasıl bir Rusya şirketinin
eline bırakıyorsunuz?” demediniz? Böyle bir şey olabilir mi? Keşke, burada
bakanlardan Enerji Bakanı da olsaydı, bunu beraber konuşsaydık ama yarın burada
olacak, yine, bu, kürsünün gündemine gelecek.
Bakın, dünyada bir ilke daha imza attınız bu anlaşmayla. Dünyanın
hiçbir yerinde nükleer enerji tesisleri imal anında sigortalanmaz. Kurulacak
enerji tesisinin Rusya adına sigortalanmasına Türkiye imza atıyor. Peki, enerji
tesisi kuruldu, Allah korusun bir felaket yaşandı, yaşanacak felakette mağdur
olan vatandaşın sigortası var mı? Hayır. Kimin sigortası var? Rus millî
şirketinin ve daha doğrusu onun ihaleyi verdiği şirketin sigortası var. Yine,
böyle bir anlaşma, Türkiye'nin anlaşmaları içerisinde rastladığımız bir tür
değil.
Yine, değerli arkadaşlar, geliyorum eksiklere: “Üretim az
olduğunda, Türkiye, üretimin artırılması konusunda bu şirketten artırılmasını
talep eder.” diyor. Talep ettin. Sonra? Karşılamadı. Peki, karşılamadığı
durumda siz ne beklersiniz? Sizin beklentiniz, bunun bir cezai müeyyidesi
olması. Hayır, anlaşmaya bakın; Türkiye, Rusya’ya karşı sorumluluklarını yerine
getiremediğinde her konuda cezai müeyyide var ancak Rusya’nın millî şirketi
veya ihaleyi alan şirket sorumluluğunu yerine getirmediğinde hiçbir cezai
müeyyide yok. Nasıl içimize sindireceğiz bunu? Böyle bir… Sayın ki gerekli,
sayın ki anlaşmanın Türkiye’de uygulanması doğru. Ne yapabileceksiniz?
Gelelim nükleer atıklara: Nükleer atıklar konusunda bir doğru var
dünyada. Az önce Milliyetçi Hareket Partisinden de BDP’den
de arkadaşımız söyledi. Dünyada şu anda nükleer atıklar için lisanslanmış bir
tek depo yok. Bütün nükleer atıklar bir havuz içerisinde, nükleer üretim yapan
tesislerin havuzlarında soğutuluyor, bazıları da çok ciddi izole edilmiş -çok
gücü azalanları söylüyorum, yüzde 10’a kadar inenler- lahitlerde korunuyor.
Peki, durum böyleyken siz bu sözleşmeyle bu nükleer atıkların saklanması hususunu
sizde üretim yapacak, para kazanacak şirkete yüklemek yerine neden Türkiye'nin
sırtına yüklüyorsunuz? Yani parayı Rusya şirketi kazanacak, teknolojisini
buraya transfer edecek de siz bunu seyir mi edeceksiniz? Türkiye bunun
faturasını mı ödeyecek? Bakın, bunlar çok ciddi istismarlar değerli arkadaşlar.
Bir de felaketlerden söz edelim. Türkiye ne yapıyor biliyor
musunuz? Sayın ki bu anlaşma oldu. Arkadaşlar, ruhsat verecek kurumu yok bu
ülkenin. Allah aşkına, bir iktidar partisi milletvekili çıksın da, sekiz yıllık
iktidar döneminde, nükleer enerji konusunda kaç tane insan eğittiniz, bir tane
söylesin bana. Eğittiğiniz bir tek insan yok. Nükleer enerji konusunda Atom
Enerjisi Kurumu var, bunun her yıl 4 defa toplanması lazım. Hiçbir sene, bu
Kurumu 4 defa toplamadınız. Oradaki Başkan Yardımcısını görevden aldınız, uzun
bir dönem Başkan Yardımcısı dahi olmadı.
Şimdi, değerli arkadaşlar, düzenleme kurulunuz yok, denetleme
kurulunuz yok. Allah rızası için, bu anlaşmayı neye göre takip edeceksiniz,
kime takip ettireceksiniz? Daha, sizin, sekiz yılda, yenilenebilir enerji
konusunda tesis denetimini yapacak bir kanununuz yok. Sekiz senedir muhalefet
burada bağırıyor, “Getirin, çıkaralım, bir denetleme kanununuz olsun.” diyor
ama siz, hiçbirine yanaşmıyorsunuz. Her gelen bakan “Üç ay içerisinde bu kanunu
kürsüye getireceğiz.” diyor. Ondan sonra, İkizdere Vadisi’nde santral kapanır,
bas bas bağırılır. O da ayrı bir üzüntümüz.
İkizdere’de Koruma Kurulu santrali kapattı, Başbakan “Aklınız neredeydi şimdiye
kadar?” dedi. Arkadaşlar, ben, sekiz senedir denetleme kanununu onaylayalım
diyorum. 2 defa basın toplantısı yaptım. 2 defa rapor hazırladım, bakanlara da
ulaştırdım. Peki, bana, siz söyler misiniz -Koruma Kurulunun aklı neredeydi,
tamam da- sekiz senedir Adalet ve Kalkınma Partisinin aklı neredeydi
arkadaşlar? Yani ben soruyorum.
Peki, bir diğerine geçiyorum. Başbakandan güç alarak Sayın Enerji
Bakanı da bir açıklama yaptı, “Doğal gaz üreten ülkelere Koruma Kurulu kararı
hayırlı olsun.” dedi. Sayın Bakan, siz, şimdiye kadar ne kadar doğal gaz
santrali açtığınızı biliyor musunuz? 2013’e kadar kaç megavatlık doğal gaz
santralinin açılacağını biliyor musunuz? Sekiz senedir senin ihmalinden dolayı
o tesis orada atıl vaziyete geldi. Atıl vaziyete getirdiğin tesisler için
yakılan doğal gazın faturasını Koruma Kuruluna mı çıkaracaksın? Sen ne iş
yapıyorsun!
Bu ülkede ruhsatlar dağıtılırken, çantacılar yeni yeni ruhsatlar alırken Adalet ve Kalkınma Partisi ve Enerji
Bakanlığı işbaşında değil miydi? “Çantacılık yapılıyor.” dediğimizde kürsüden,
“Tedbirini alacağız.” diyen siyasal parti Adalet ve Kalkınma Partisi değil
miydi arkadaşlar? Neden rüzgârda 78 bin megavatlık ruhsatı birdenbire verdiniz?
Neden kabul ettiniz? Neden denetleyemediniz? Neden sularda bir dere üzerine 13
tane santral yapımı verirken orada yaşayan halkın tarımsal alanının
kısıtlanacağını, tabiatın, floranın etkileneceğini düşünmediniz? Neden havza
planlaması yapmadan bu kadar hidroliğe izin verdiniz? Buna tahammül edebilmek
mümkün mü!
Değerli arkadaşlar, biz kaş yapmadan göz çıkarıyoruz. Teknik
olaylar, ulusal geleceğimizi ilgilendiren, teknolojik gelişimimizi ilgilendiren
olaylar siyasi iradenin keyfiyetiyle oluşturulamaz ve öngörülemez.
Bakın, başımıza ne gelir biliyor musunuz? Başka neler yapmadınız?
Birkaçını söyleyeyim: Çevre Yasası’nda daha, zararlı ışınlarla ilgili bir tek
madde yok. Çevre Bakanına da buradan bir mesaj yollamış olalım.
Şu ana kadar izin verilen radyasyon oranlarımızı söylüyorum size,
Türkiye’de izin verilen radyasyon oranını, bırakın nükleer santrali: Amerika
Birleşik Devletleri’nin 4 katıyız, Almanya’nın 3,3 katıyız ve İngiltere’nin 2
katıyız. Yani izin verdiğimiz radyasyon oranları dünyada en yüksek radyasyon
oranlarından 3’üncüsü. Yazık bu millete.
İkinci önemli şey: Değerli arkadaşlar, nükleer güvenlik danışma
kurulu olmadan bu tip ihaleler verilmez. “Oluşturacağız.” dedi, bu iktidar
dedi, daha bunu oluşturmadınız arkadaşlar. Ne kadar süredir? Beş yıldır
oluşturmadınız. Siz nasıl böyle bir nükleer ihaleyi vereceksiniz? Kim ruhsatlayacak?
Hangi teknik adam denetleyecek? Dünya konusunda mutlak etkisi olan, Türkiye
konusunda mutlak etkisi olan konular bir siyasetçinin veya bir kurumun insafına
terk edilemez. Burası hukuk ülkesi, adalet ülkesi.
Size ilginç anekdotlar aktararak bu konuşmamı bitireceğim. Şöyle
söyleniyor: “Ya, arkadaşlar, bu nükleer enerjiye karşı çıkıyorsunuz ama,
çıkanlar var ama…” Ki inanıyorum, Milliyetçi Hareket Partisinin de, Cumhuriyet
Halk Partisinin de, diğer arkadaşlarımızın da karşı çıkış nedenleri, iktidarın
uygulamalarını temel alan ve Türkiye'nin ulusal, millî menfaatlerine aykırı
hususlar. Kökten karşıtlık içerisinde değiller. Yerli enerji oranının
artırılmasını, iyi bir fiyatla bu işin verilmesini, Türkiye'nin nükleer
teknolojiyi geliştirmesini, bu teknolojinin ileri standartlarda
geliştirilmesini öngörüyorlar.
Ama bakın -bunları Türkiye de bilmek zorunda, biz de- dünyada iki
büyük nükleer kaza yaşandı. Bu iki kazanın da nedeni basit insan hatası. Bir
ustabaşı vanayı kapattı diye birincisi yaşandı, soğutma vanasını. İkincisi de
soğutma vanası bozuldu, içerideki radyasyon oranı 10 katına çıktı ve büyük bir
nükleer patlama oldu. Orası da Çernobil.
Değerli arkadaşlar, Çernobil’de ne kadar göç yaşandı biliyor
musunuz? Çernobil’de 2 milyon 600 bin insan bulunduğu yerden göç etti ve
Çernobil kazasından sonra o bölgede, en son rapora göre, toplam 32 bin ölüm
olduğu söyleniyor. Eğer bulutlar engellemeseydi, o bulutların gidişi, eğer
toprağın altına akan lav engellenmeseydi ikinci bir patlama olacaktı ve
dünyanın büyük bir bölümü bundan etkilenecekti. Sadece -temizlik işçilerini
söylüyorum- 1993 yılında 805, 1994 yılında da 532 tane temizlik işçisi, yani
orada radyoaktif maddeleri temizleyen insanlar kanserden yaşamını yitirdiler.
Daha sonra bir açıklama oldu, dedi ki Sağlık Örgütü: “9 milyon kişi bu
radyasyondan etkilenmiştir.” Daha faturasını göreceğiz. Yani bunlar ciddi
işler. “Olmasın”, “olsun” tartışmasının ötesinde denetimin, üretimde yüksek
teknolojinin, atıkların saklanmasının ne kadar önemli olduğunu anlatmaya
çalışıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
TACİDAR SEYHAN (Devamla) – Tamam efendim.
Değerli arkadaşlar, kazanın ilk günlerinde 13 milyon çocuk zehirli
gazları soludu ve şu anda o lahit ne oldu biliyor musunuz? O lahit örtüldü.
Daha o lahit üzerine bir lahit daha kaplanacak, on yıldır kaplanamıyor. Eğer o
lahitte bir patlama, bir sızıntı olursa dünyayı bir felaket bekliyor; çok
önemli. Peki, çevremizde var mı?
Bir de şunu söyleyeyim: Dünyanın en kötü santrallerini Rusya yaptı
arkadaşlar. Örgütün açıklamasına göre en tehlikeli beş santral Rusya’nın
santrali. Sayıyorum: Ukrayna’da Çernobil, Bulgaristan’da Kozluduy,
Rusya’da Kolou, Litvanya’da
Ignalina, Ermenistan’da Metsamor.
Dünyanın en kötü santralleri olarak açıklandı ve bunların hepsini de Rusya
yaptı ve en kötüsü yanı başımızda bekliyor. Ermenistan’daki Metsamor’un
dört ünitesi bakıma alınması lazım, tam üç yıldır alınmıyor, izole edilmesi
lazım. Rüzgârın yönü de Türkiye.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim, sağ olun.
TACİDAR SEYHAN (Devamla) – Teşekkür için…
BAŞKAN – Yirmi bir dakika konuştunuz, çok sağ olun, teşekkür
ederim.
TACİDAR SEYHAN (Devamla) – Teşekkür için açın.
BAŞKAN – Yapmıyorum, ne olur yapmayın.
TACİDAR SEYHAN (Devamla) – Çok teşekkür ederim değerli arkadaşlar.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim, sağ olun.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kütahya Milletvekili Sayın
Alim Işık. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Işık.
MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 541 sıra sayılı Nükleer Enerjinin Barışçıl
Amaçlarla Kullanımına Dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu
Hükümeti Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle tekrar hepinizi saygılarımla selamlarım.
Sayın Seyhan biraz önce birçok konuya değindi. Aslında bu konuda
konuşulacak çok şey olduğunu ben de ifade etmek istiyorum fakat ne yazık ki
konunun muhatabı aramızda bulunmadığı sürece bu iş sadece tutanaklara görüşleri
geçirmekten öteye geçememektedir.
Sayın Bakan bu konuda bu yüce Meclisi mutlaka bilgilendirmelidir.
Şu anda nükleer güç santrali konusunda Türkiye Cumhuriyeti devleti nerededir?
Bu anlaşmanın biz neresindeyiz ve hangi safhadayız, bunu mutlaka bilmek
zorundayız. Eğer bunu bilemez isek Türkiye'nin hangi konuda, kimlere ne söz
verdiğini açıkça insanlar burada söylemezler ise bu konuda, çok şeyler
konuşuruz ve maalesef yine biraz önce belirttiğim gibi, bu tasarı da -şu anda
nükleer enerjiyle ilgili görüştüğümüz dördüncü tasarı olacak- çalakalem
hazırlanmış.
Bir önceki konuşmamda ifade ettiğim buluşmada dile getirilen
tasarılardan, anlaşmalardan birisini şu anda onaylıyoruz. Yine burada ilgili
bakanın ya da ilgili bürokratın adı dahi yok. Nota verilmiş, nota üzerine
imzaların kime ait olduğu ortaya çıkmış. Rusya Federasyonu bununla ilgili
bildirmiş.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti Rusya Büyükelçiliğinin verdiği notada
ifade edilen bir diğer anlaşma daha var. Okuyorum size: Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Nükleer Güç Mühendisliği
Alanında İşbirliği Protokolü. İmzalanmış Sayın Bakan tarafından.
Peki, bunu niye getirmediniz? Türkiye'nin menfaatine olacak bu
anlaşmayı niye burada onaylamıyoruz? Evet, bu anlaşmalar da onaylansın ama
Türkiye'nin şu anda nükleer teknolojiden ve nükleer güç santrallerinden istifade
etmesini sağlayacak anlaşmalar her nedense geriye atılıyor. Daha önce, Rusya
Federasyonu’na Akkuyu’daki santralin ihale edildiği
anlaşmanın görüşmeleri sırasında da tutanaklarda yer alan ve Sayın Bakana bu
kürsüden sorduğum bir konuyu tekrar sizinle paylaşmak istiyorum. Daha önce
yazılı soru önergesiyle “Türkiye'nin Nükleer Enerji ve Nükleer Teknoloji
Yasası’yla ilgili bir hazırlığınız var mı?” diye sorduğumuz bir soruya Sayın
Bakanın ifadesini aynen tekrarlamak istiyorum sizlere: “Nükleer enerji ve iyonlaştırıcı
radyasyona ilişkin tüm faaliyetleri düzenleyen, bu alanda düzenleyici kuruluş
olarak görev yapacak Türkiye nükleer düzenleme kurumunu kuracak olan ve Türkiye
Atom Enerjisi Kurumunun görevlerini yeniden belirleyecek olan bir nükleer kanun
tasarısı çalışması bulunmaktadır. Bu kanun tasarısı Avrupa Birliği ve
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının nükleer ve radyasyon güvenliği
standartları çerçevesinde hazırlanmış olup 2010 yılı içerisinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündemine getirilmesi öngörülmektedir.” Bu, Sayın Bakanın
ifadesi, yazılı soru önergesine verdiği cevap.
Şimdi soruyorum: Sayın Bakan, 2010 yılının çıkmasına çok az bir
zaman kaldı. Bu tasarı buraya gelecek mi, gelmeyecek mi? Bu tasarının aşaması
nedir? Komisyonlarda görüşülmüş müdür? Gerçekten Türkiye bu konuya hazır mıdır?
Lütfen geliniz, bunu bu yüce Meclisin huzurunda bizlere ve aziz milletimize
açıklayınız. Şimdi bizleri kandırmanın bir anlamı yok. Bizi kandırdığını
zanneden kendisini kandırır, Türkiye’yi kandırır. Şu anda Türkiye bu tasarının
neresinde?
Dolayısıyla, bunların mutlaka Sayın Bakan tarafından acilen
cevaplandırılması gerekiyor. Bu tasarı elbette ki imzalanmasında herhangi bir
sakınca bulmadığımız tasarılardan birisidir.
Ancak, yine, bakınız, tasarının anlaşma metnindeki 4’üncü maddeye
baktığınız zaman, yetkili kurumların atanacağını ifade eden bu hükümde Türkiye
Cumhuriyeti’nde Atom Enerjisi Kurumu yetkili kurum, Rusya Federasyonu’nda bunun
eş değeri olan Devlet Atom Enerjisi Şirketi Rosatom
yetkili kurum ve Rusya Federasyonu Tabii Kaynaklar ve Enerji Bakanlığı yetkili
kurum. Nerede bizim Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, bunun eş değeri olan,
muhatabı olan Bakanlık? O da yok. Dolayısıyla çalakalem hazırlanan ve sadece
dostlar alışverişte görsün anlamında, iki ülkenin heyetleri bir araya
geldiğinde “Şu konuda da anlaşma yaptık, bu konuda da anlaşma yaptık.” diye
kamuoyunu bu konularda bilgilendirme ihtiyacı olan Sayın Bakan gelip Meclisi de
bilgilendirmeli. Bu eksikliğin giderilmesi lazım. Eğer orada o ülkenin bir bakanı
tarafsa, bu ülkenin de bakanı bir taraf olmalı. O ülkenin nükleer enerjiyle
ilgili kurumu tarafsa, evet, buradaki Türkiye Atom Enerjisi Kurumu da bunun bir
tarafı olmalı. Bu tür eksikliklere rağmen biz onaylanmasında sakınca
görmediğimiz bir tasarı olarak görüyoruz bunu.
Tekrar tasarının hayırlı olmasını diliyor, yarın herhâlde bazı
konuları Sayın Bakan burada olursa daha detaylı tartışma imkânı bulacağımızı
ümit ederek saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Işık.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Muş Milletvekili Sayın Nuri
Yaman.
Buyurun Sayın Yaman.
BDP GRUBU ADINA M. NURİ YAMAN (Muş) – Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 541 sıra sayılı Nükleer
Enerjinin Barışçıl Amaçlarla Kullanımına Dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın tümü üzerinde konuşma yapmak üzere Barış ve
Demokrasi Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Bu nedenle yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle belirtmeliyim ki, bütün haklı eleştirilere rağmen Hükûmetin Akkuyu’da yapılması
planlanan nükleer santral anlaşmasını âdeta yangından mal kaçırır gibi
çıkartması, bu Meclisteki bütün grupları ve dolayısıyla bizi de çok üzmüştür. Akkuyu Nükleer Santrali’yle ilgili anlaşma 16 Temmuz 2010
tarihinde bu yüce Mecliste kabul edilmiş ve 20 Temmuzda da Sayın
Cumhurbaşkanınca onaylanarak yürürlüğe girmiştir. O tarihten yaklaşık yirmi gün
önce Akkuyu Nükleer Santrali’yle ilgili olarak Barış
ve Demokrasi Partisi adına vermiş olduğumuz önerge ise bütün önergeler gibi
yine AKP’nin oy çokluğuyla reddedilmiştir.
İzin verirseniz, öncelikle nükleer santrallerin sakıncaları ve Akkuyu’da yapılması planlanan nükleer santralle ilgili
görüşlerimizi, daha önce paylaştığımız gibi yine kayıtlara geçmek amacıyla bir
kez daha sizlerle paylaşmak isterim, çünkü Rusya Federasyonu’yla yapılan hem Akkuyu Nükleer Santral Anlaşması hem Nükleer Enerjinin
Barışçıl Amaçlarla Kullanımını Öngören Anlaşma hem de Nükleer Kazalara İlişkin
Anlaşma’nın aynı çerçeve içerisinde değerlendirilmesi ve incelenmesi
gerektiğine inanıyoruz.
Bilindiği üzere söz konusu santralin inşaatı 1976’dan beri sürekli
olarak gündeme gelmiş ancak çevre örgütlerinin sürekli ve kararlı direnişleriyle ertelenip bugünlere
kadar geldi. Nükleer santrallerde atom çekirdekleri parçalanarak enerji
sağlanıyor. Atomun çıkardığı ısı enerjisi yüksektir ama çıkardığı radyasyon
ancak özel binalarda veya kurşun mezarlarda saklanır ve uzun yıllar radyasyon
yaymaya devam ederler. Nükleer santrallerden oluşabilecek radyoaktif etkiler
iki farklı yolla çevreye ve tabii ki insan sağlığına ve bütün canlılara ulaşmak
üzeredir. Birinci yol, bacalardan çıkan emisyonların atmosferde taşınımıyla yer yüzeyine ve yer yüzeyindeki canlılara
ulaşması, ikinci yol da santralden çıkan sıvı veya katı atıkların nehirler,
göller veya denizlere ulaşmasıyla bu ortamlarda yaşayan canlıların ve yer altı
sularının bu atıklarla etkilenmesi yoludur. Yani yeryüzündeki yaşayan
insanların ve hayvanların, doğal yaşamın sirkülasyonu nedeniyle her iki yol ile
nükleer santrallerde oluşabilecek radyoaktiviteden etkilenmemesi mümkün
değildir. Dolayısıyla santrallerdeki ufak bir sızıntı milyonlarca canlının
radyasyona maruz kalmasına sebep olmaktadır. Örneğin, 1986 yılında Rusya’da
Çernobil Nükleer Santrali’ndeki sızıntıdan dolayı 3 milyon insan radyasyona
maruz kalmış ve olumsuz etkileri Karadeniz kıyılarımıza kadar ulaşmıştır.
Ayrıca, bu santrallerin kurulması diğer santrallerden daha
pahalıdır. Üstelik otuz kırk yıl içinde yeniden sökülmesi ve demonte edilmeleri de bir zorunluluktur. Oysa diğer tüm
santraller sürdürülebilir enerji sağlarlar ve kurulmasından sonra düzenli
bakımları sürekli kullanılmalarını sağlar hâle getirir. Üstelik nükleer
santrallerin atıklarını yok edecek bir teknoloji de bugüne değin dünyada henüz
keşfedilmiş değildir. Nükleer santraller hem çalışmaları sırasında hem de
sökülmelerinden sonra yüzlerce yıl boyunca çevreleri için zararlı ve tehlikelidirler.
Gelişmiş ülkeler bile nükleer santral kazalarını
önleyememektedirler ve bırakınız Çernobil kazasını, 2000’li yılların eşiğinde
bile ABD ve Japonya dâhil pek çok ülkede önemli nükleer santraller kazalara
neden olmuşlardır.
Bunların yanında, santrallerin deprem riski taşımayan bir alanda
inşa edilmesi zorunlu olmaktadır. Bilindiği üzere Türkiye, deprem kuşağı
üzerinde bulunmaktadır. Bunun yanı sıra, Akkuyu’yu
depremsellik açısından inceleyen yeni bir rapor bulunmamaktadır. Saha lisansı
çeyrek asır önce verilmiştir. Türkiye deprem haritası ise yirmi dört yılda
değişiklik göstermemiştir. Daha da ilginç olanı Akkuyu’da
kurulması planlanan santralin 25 kilometre açığından Ecemiş
fayı geçmektedir. Yer bilimciler bu fay hattının Akkuyu
bölgesine doğru ilerlediğini bildirmektedirler. Son yıllarda Akdeniz’deki
deprem hareketliliğini de bu faya bağlayanlar çoğunluktadır. Bu açıdan
bakıldığında, ülkemizde nükleer santraller konusunda ısrar, kaygıları artırıcı
nitelikte, gün geçtikçe tereddütler yaşanmaktadır.
Yine, söz konusu bölge Türkiye'nin önemli bir turizm alanıdır.
Mersin’in Silifke ilçesinden Antalya’nın Gazipaşa ilçesine kadar olan kıyı
şeridi bu yatırımdan olumsuz bir biçimde etkilenecek, yöre insanlarının en
önemli geçim kaynağı bir bakıma ellerinden alınmış olunacaktır. Bölge
turizminin sekteye uğramasının yanında, yine tarım ve hayvancılık sektöründe de
tam bir yıkım yaşanacak ve nihayetinde söz konusu yatırım, yörenin
insansızlaştırılmasına neden olacaktır.
Ancak üzüntüyle ifade etmeliyim ki kamuoyunun ve ilgili meslek
kuruluşlarının taşıdığı bu endişeler hiçbir şekilde dikkate alınmamıştır. Akkuyu Nükleer Santrali Anlaşması, bu ülkede yaşayan
insanların gözünün içine baka baka ve âdeta dalga
geçercesine kabul edilmiştir.
AKP Hükûmeti, Türkiye'yi enerji alanında
daha da bağımlı bir hâle getirecek, teknoloji merkezi olmak bir yana teknolojik
hükümranlık altına girmeyi kabul ettiği bir anlaşmayı Meclisten geçirerek,
Rusya Federasyonu’nun Türkiye'de bir nükleer santral sahibi olmasını bu yolla
sağlamış olmaktadır.
Başta Türkiye Elektrik Mühendisleri Odası olmak üzere, konunun
uzmanları gerekli bütün uyarıları yapmasına rağmen, Hükûmet
bu uyarılara kulaklarını tamamen kapatmış durumdadır.
Ancak şu husus da açıkça bilinmelidir ki nükleer santrallerin
yukarıda ifade etmiş olduğumuz zararları bir yana, bu anlaşmayla Türkiye
nükleer santral sahibi bile olamayacak konumdadır. Nükleer teknolojinin
Türkiye'ye getirilmesi bu anlaşmayla ve bu ihaleyle söz konusu değildir, çünkü
hepimiz bilmekteyiz ki yapılan iş Rusya’dan hat çekip Türkiye’ye elektrik
satılmasıyla aynı anlama gelmektedir. Tek farklılık Rusya’ya bedava arazi
verilmesi ve satacağı elektriğe de alım garantisinin verilmiş olmasıdır.
Rusya, Türkiye’den bedavaya verilen arazi üzerinde on beş yıl
boyunca yüksek fiyatlı satış garantisiyle nükleer santral sahibi yapılmak
istenmektedir. Yani, yapılan bu anlaşmanın Hükûmetin
sözde dile getirdiği gibi Türkiye açısından ekonomik anlamda da hiçbir yararı
bulunmamaktadır. Tersine, milyonlarca dolarla ifade edilebilecek bir kamu
zararının ileride oluşturulacağı muhakkaktır. Üstelik herhangi bir ekonomik
yararı olsa bile Çernobil faciasının etkileri hâlâ hafızamızda tazeliğini
korurken, nükleer santrallerden milyarlarca lira ekonomik fayda sağlanması bile
ortaya çıkaracağı olumsuzlukları gölgeleyemeyecek niteliktedir.
Ancak ben yine de bu süreçte yaşanmış olan hukuksuzlukları ve Hükûmetin iddialarıyla ilgili görüşlerimi sizlerle
paylaşmak isterim:
Rusya’ya nükleer santralin kurdurulması işinin hukuka aykırı
olduğu açılan davalarla kanıtlanmıştır. Rusya ortaklığıyla Mersin’de nükleer
santral yapımına ilişkin adı “yarışma” olan tek katılımcının teklif verdiği
ihalenin yargı kararıyla hukuka aykırı olduğu karara bağlanmıştır. Buna rağmen,
aynı ihale devletlerarası ikili anlaşma yoluyla yargı denetiminden kaçırılarak
bu yanlış ısrarda devam edilmiştir. Hukuka aykırı ihaleyi sonuçlandırmayı
kafasına koymuş olan Hükûmet, Rusya’yla imzaladığı
Nükleer İşbirliği Anlaşması’nı onaylanmak üzere 29 Mart 2010 tarihinde Meclise
sevk etmiştir. İhale iptal edilmiş olmasına rağmen, AKP Hükûmeti
tasarı gerekçesinde değişiklik yapma zahmetine bile katlanmamış Meclise sevk
edilen Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçlarla Kullanıma Dair Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükûmeti Arasında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın
gerekçesinde şu cümleye yer vermektedir: “İşbirliği, nükleer enerjinin barışçıl
kullanımı için gelecekte ortak projelerin gerçekleştirilmesine imkân tanıyacak,
özellikle yarışma süreci devam eden Akkuyu Nükleer
Santralinin yapımına ilişkin projenin hayata geçirilmesi için gerekli yasal
altyapı oluşturulacaktır.” Görüldüğü gibi, sonuçlanmadan iptal olmuş bir ihale
söz konusu iş birliği anlaşmasına gerekçe olarak sunulmaktadır.
Ayrıca şunu da bilmekteyiz ki, Rusya ile ikili anlaşma yoluyla
Mersin’de santral kurulmasının hemen ardından Güney Kore ile yapılacak anlaşma
ile de Sinop’ta nükleer santral kurma planı devreye sokulmaya çalışılmaktadır.
AKP’nin Rusya ile önceden pazarlıklı bir süreç yürüttüğü açıktır.
Nitekim, Fransa’dan Kanada’ya ve içerideki yerli şirketlere varıncaya kadar
nükleer santral ihalesiyle ilgilendiklerini beyan eden şirketler bulunmasına
rağmen ihaleye yalnızca Rusya ortaklığıyla tek bir şirketin teklif vermesi
bunun dışında nasıl açıklanabilir? Üstelik bu anlaşma, Türkiye’de enerji
güvenliği açısından da ciddi tehdit oluşturacaktır.
Nükleer enerji santralinin sahibi olan Rusya, enerji kaynağını da
istediği yerden temin edecektir. Dolayısıyla Türkiye’nin Rusya’ya olan
bağımlılığı daha da yükselecektir. Böylelikle enerji alanında dışa bağımlılık
oranımız yüzde 80’lere tırmanmış olacaktır. Alım garantileri nedeniyle bugüne
kadar oluşan kamu zararının hesabı dahi tutulamamışken, böylesi bir anlaşmayla
nükleer santrallerden üretilecek pahalı enerjiye garanti verilmesini anlamak
gerçekten mümkün değildir. Üstelik garantinin kapsamı nükleer santralden
öngörülen düzeyde elektrik üretilmezse Rusya’nın bir şekilde temin edeceği
elektriği de kapsamaktadır. Türkiye’nin yerli ve yenilenebilir enerji
kaynakları doğru dürüst değerlendirilmemişken bu şekilde dışa bağımlı, pahalı
ve riskli bir teknolojiyle enerji üretimini kabul etmek mümkün olmamaktadır.
Değerli milletvekilleri, Elektrik Mühendisleri Odasından edinmiş
olduğumuz bilgilere göre Türkiye’de 150-180 milyon kilovat saat olarak
hesaplanan hidroelektrik potansiyelinin 2009 yılı sonu itibarıyla sadece yüzde
24’ü ancak kullanılabilmiştir.
Yine, rüzgâr enerjisine ilişkin olarak 48 bin megavatlık
potansiyel açıklanmış olup, 20 bin megavatlık bölümünün ekonomik olduğu
düşünülse bile, işletmeye alınan rüzgâr enerjisi santrali kapasitesinin 1.030
megavat civarında olması, önemli bir yerli ve yenilenebilir kaynağımızın henüz
değerlendirilmediğini göstermektedir.
Güneş enerjisi potansiyeli de yıllık 380 milyar kilovat saat
olarak açıklanmıştır.
Yine, jeotermal ve biyoyakıt da önemli
enerji kaynakları olarak sıralamalarda yer almaktadır.
Baz yüklü santrali olarak görev yapmak üzere, 10 milyar tonluk
linyit kömür rezervi de değerlendirilmeyi bu ülkede bekleyen potansiyel enerji
kaynaklarımızdır.
Değerli arkadaşlar, nükleer teknoloji, dünyada, yenilenebilir
enerji kaynakları, temiz yakma teknolojisi ve pek çok çevre teknolojisinin
gelişmediği dönemde dünya ülkelerinin cazip gördüğü bir teknolojidir.
Uluslararası Enerji Ajansı ve ABD Enerji Bakanlığı tahminlerine göre, 2030
yılında nükleer enerjinin elektrik üretimindeki payının düşmesi beklenmektedir.
Ayrıca, nükleer enerji üretiminde hiçbir enerji üretimi modelinde olmayan ciddi
bir atık sorunu bulunmaktadır. Atıkların depolanması ve yok edilmesi konusunda
nihai bir çözüm hâlâ bulunabilmiş değildir.
Oysa Türkiye için enerji alanında ciddi çözüm olanakları
bulunmaktadır. Dolayısıyla nükleer enerji santralinin alternatifsiz olarak
sunulması doğru bir yaklaşım değildir. Yine, mevcut enerji potansiyelimizin
değerlendirilmesi bir yana, öncelikle ülkemizde enerji verimliliği
uygulamasıyla yüzde 25 düzeyinde enerji tasarrufu olanaklı görülmektedir. Bu
tasarruf gerçekleştirildiğinde dahi, Rusya ile yapılan anlaşma çerçevesinde
kurulacak nükleer santralden elde edilecek enerjiden daha fazlası, çok daha
kolay ve ucuz bir yoldan elde edilebilecektir.
Bunun yanında, Türkiye’deki mevcut santrallerin ciddi bir
yenilenme ve bakımdan geçirilmesi sonucunda kapasite kullanım oranlarının
artırılması da enerji ihtiyacımız için acil gündeme alınması gereken bir çözüm
yolu olmalıdır. Bu çerçevede iletim ve dağıtım hatlarındaki kayıp enerjinin
azaltılmasına yönelik çalışmaların da kapsam içinde değerlendirilmesi
gerektiğine inanıyoruz.
Değerli milletvekilleri, görüldüğü üzere Türkiye toprakları
üzeriden enerji ithalatı anlamına gelen Rusya Federasyonu’yla yapılan nükleer
güç santrali anlaşmasının onaylanması hiçbir şekilde kamu yararı içermemektedir
ve yerli yenilenebilir enerji kaynakları üzerinden bir enerji stratejisi
geliştirmemizin de önüne geçen önemli bir engeldir. Açıkça ifade etmeliyim ki
Rusya’yla yapılan nükleer enerji santrali anlaşması kaptıkaçtı yöntemiyle
Meclisten âdeta kaçırılarak imzalanmış ve yürürlüğe konulmuştur. Hükûmet tarafından 29 Haziranda Meclise sevk edilen anlaşma
tasarısı tali komisyon olarak belirlenen Enerji Komisyonu görüşmeleri dâhi
beklenmeksizin Dışişleri Komisyonunda ele alınmış, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığınca 30 Haziranda komisyonlara sevk edilen nükleer anlaşma tasarısını
incelemeleri için Dışişleri Komisyonundaki milletvekillerine yalnız bir günlük
süre tanınmıştır. Olumsuzluklar bunlarla da bitmemektedir. Rus tarafı projede
başarısız olursa halefini de kendisi belirleyecektir. Projenin başarısızlığı
durumunda Rusya için herhangi bir yükümlülük düzenlenmesi anlaşmada ne yazık ki
yer almamıştır. Nükleer ünitelerin geç devreye girmesi durumunda da Rus
tarafının sorumluluğuna ilişkin anlaşmada açık bir hükme yer verilmemiş,
tarafların sorumluluklarının elektrik satış anlaşmasına göre belirleneceğinin
belirtilmesiyle sadece yetinilmiştir. Eğer şirket elektrik satış anlaşmasında
belirtilen miktardan daha fazla üretim yaparsa, fazla üretilen miktarını da Türkiye
satın almak zorunda bırakılmıştır. Bu satın almaya ilişkin koşullar anlaşmada
yer almamış olup elektrik satış anlaşmasına bırakılmış hususlar olarak
değerlendirilmiştir. Eğer belirttiği miktardan az üretim gerçekleştirilirse
şirketin eksik elektrik miktarını temin ederek yükümlülüğünü yerine getirmesi
öngörülmektedir. Bu durum, şirkete, eğer Türkiye’de oluşturulan elektrik
piyasasında daha ucuza elektrik satın alma imkânı varsa üretim yapmak yerine
elektrik alıp satmayı da tercih edebilecek bir avantaj sağlamaktadır. Rusya’nın
kuracağı 4 üniteli nükleer santralin ilk 2 ünitesi için yüzde 70’e kadar, kalan
2 ünitesi için yüzde 30’a kadar TEDAŞ üzerinden on beş yıllık alım garantisi
verilmektedir. Rus şirket, kalan miktarı borsa sistemi üzerinden Türkiye’de
satabilecektir. On beş yıllık alım garantisi sonrasında, Rus şirket, Türkiye’ye
net kârının yüzde 20’sini aktarma sözü vermektedir. Türkiye açısından kazanç
gibi sunulan bu hüküm, aslında Rus şirkete alım garantisi sonrasına yönelik
verilmiş bir kazanç garantisi konumundadır. Alım garantisi bitiminden sonra
Türkiye Cumhuriyeti devleti kâr ortaklığı hâline getirilerek, şirketin konumu
bir bakıma garanti altına alınmaktadır.
İşte, bugün görüşmekte olduğumuz bu kanun tasarısı, bu kürsüden
daha önce sayın hatiplerce de dile getirilmesine rağmen, bir sürü
olumsuzluklarını yukarıda ayrıntılarıyla saymış olduğumuz Akkuyu’yla
ilgili kabul edilen uluslararası anlaşmanın bir parçası ve tamamlayıcısıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.
M. NURİ YAMAN (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Artık iyice anlamaktayız ki, AKP Hükûmetinin
enerji politikaları bugün itibarıyla iflas etmiştir. Sekiz yıllık iktidarı
boyunca Türkiye'nin enerji konusundaki dışa bağımlılığında herhangi bir değişim
olmadığı gibi, nükleer santral kurulumuyla da dışa bağımlılığımızın
azaltılacağını söylemeleri tam bir hayal mahsulüdür. Nükleer santral
macerasıyla, Türkiye, güçler savaşında bir piyon konumuna sokulmak istenmiştir.
Hükûmeti bir kez daha uyarıyoruz: Yol yakınken bu
ölüm santralini kurmaktan gelin bir an önce vazgeçin diyerek sözlerime son
verirken yüce Meclisi en içten duygularımla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yaman.
Sayın Kılıç, buyurun.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Saygıdeğer Başkanım, dün ve bugün idarenizde
iktidar ve muhalefet grupları olarak iyi bir performans ortaya koyduk. Dün 22
uluslararası sözleşme görüşüldü ve kabul edildi, bugün 17’inci uluslararası
sözleşme görüşüldü ve birazdan milletvekillerimizin oylarına sunulmuş olacak.
Ben şahsınızda Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna ve Sayın Hamzaçebi’ye, Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna ve Sayın
Vural’a, Barış ve Demokrasi Partisi Grubuna ve Sayın Ata’ya ve AK PARTİ Grubu
üyesi milletvekillerine, Komisyon ve Hükûmet
üyelerine teşekkür etmek istiyorum. Bu uyum ve birliktelik inşallah yarın saat
14.00’ten itibaren, yenilenebilir enerji kaynakları gündemimizde olacak,
Danışma Kurulu önerisi o şekilde çerçevelenmişti. Yarından itibaren bu uyum ve birlikteliğin
Genel Kurula gene egemen olmasını, hâkim olmasını temenni ediyorum.
Emeği geçen tüm gruplara şahsınızda teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
NÜKLEER ENERJİNİN BARIŞÇIL
AMAÇLARLA KULLANIMINA DAİR TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE RUSYA FEDERASYONU
HÜKÜMETİ ARASINDA İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR
KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 6 Ağustos 2009 tarihinde Ankara’da imzalanan “Nükleer
Enerjinin Barışçıl Amaçlarla Kullanımına Dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN - 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - 2’nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçlarla Kullanımına Dair
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama
sonucu:
“Kullanılan Oy Sayısı : 240
Kabul : 239
Ret :
1 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Harun
Tüfekci Gülşen
Orhan |
Konya Van” |
28’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti
ile Türk Kültür ve Sanatları Ortak Yönetimi (TÜRKSOY) Arasında Türksoya İlave Arsa Tahsisi Hakkında Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
28.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Türk Kültür ve Sanatları Ortak Yönetimi (TÜRKSOY) Arasında Türksoya İlave Arsa Tahsisi Hakkında Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/423) (S. Sayısı: 532)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
29’uncu sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti
ile Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) Arasında Evsahibi
Ülke Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
29.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) Arasında Evsahibi
Ülke Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/866) (S. Sayısı: 534)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra komisyonların bulunamayacağı anlaşıldığından, kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için 4 Kasım 2010 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00’te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 18.51
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını
gösteren tablo tutanağa eklidir.