Normal 44161 2 6 2010-12-08T13:54:00Z 2010-12-08T13:54:00Z 64 35650 203211 TBMM 1693 476 238385 12.00 Clean Clean false 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false TR X-NONE X-NONE 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖNEM: 23                                                                YASAMA YILI: 5

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

CİLT : 81

14’üncü Birleşim

3 Kasım 2010 Çarşamba

(Bu Tutanak Dergisinde yer alan va kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her türlü belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

 

   I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMA

 IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, 12 Eylül mağduru memurların Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu son karar karşısındaki durumlarına ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, Ardahan kırsal kalkınma projesine ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Özlem Piltanoğlu Türköne’nin, Küresel Eylem İçin Parlamenterler Organizasyonuna ilişkin açıklaması

2.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, Tarım Bakanlığınca Burdur ve ilçelerinde fiğ destekleme paralarının ödenmediğine ilişkin açıklaması

3.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, Türkiye’de, son sekiz yılda Ardahan, Kars ve Iğdır illerinde tarımın yok edildiğine, doğudan batıya hızlı bir göçün olduğuna ilişkin açıklaması

4.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Ardahan’da modern besiciliğin, organik tarımın artırılmasına ve Kafkas arı ırkının Ardahan’da yaygınlaştırılmasına ilişkin açıklaması

5.- Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, Mersin Milletvekili Behiç Çelik ve Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in Ardahan ili hakkındaki görüşlerine ilişkin açıklaması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Almanya Federal Cumhuriyeti Dilekçe Komisyonunun vaki davetine icabet edecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonu üyelerinden kurulacak Parlamento heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca ismi bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1334)

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici ve 31 milletvekilinin, TOKİ’nin faaliyet ve uygulamalarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/901)

2.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 31 milletvekilinin, kamu avukatlarının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/902)

3.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe ve 29 milletvekilinin, kiraz üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/903)

4.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 32 milletvekilinin, ataması yapılmayan öğretmen adaylarının ve istifa eden öğretmenlerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/904)

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- (10/618) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 3/11/2010 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi

 

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un, partisine sataşması nedeniyle konuşması

 

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)

3.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (2/594) (S. Sayısı: 510)

4.- Kamu Hastane Birlikleri Pilot Uygulaması Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/439) (S. Sayısı: 493)

5.- Kütahya Milletvekili Soner Aksoy'un; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (2/340) (S. Sayısı: 395)

6.- Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/869) (S. Sayısı: 521)

7.- Mali Kural Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/891) (S. Sayısı: 525)

8.- İller Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun Tasarısı ile 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/371, 1/101) (S. Sayısı: 477)

9.- Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/820) (S. Sayısı: 502)

10.- Tebligat Kanunu ile Adlî Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak’ın; Tebligat Kanunu ile Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (1/742, 2/546) (S. Sayısı: 474)

11.- Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Suriye Arap Cumhuriyeti Sosyal İşler ve Çalışma Bakanlığı Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/694) (S. Sayısı: 465)

12.-  Türkiye Cumhuriyeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Hükümlülerin Nakline Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/722) (S. Sayısı: 466)

13.- Türkiye Cumhuriyeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Arama ve Kurtarma Hizmetlerinin Koordinasyonuna Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/723) (S. Sayısı: 467)

14.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Konut ve İnşaat Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/791) (S. Sayısı: 470)

15.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Malavi Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/345) (S. Sayısı: 478)

16.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Paraguay Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/732) (S. Sayısı: 480)

17.- Türkiye Cumhuriyeti ile Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti Arasında İşbirliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/799) (S. Sayısı: 515)

18.-  Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kolombiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür Anlaşması ile Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/364) (S. Sayısı: 518)

19.- Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı ile Kore Cumhuriyeti Enformasyon ve Haberleşme Bakanlığı Arasında Enformasyon ve Haberleşme Teknolojileri (EHT) İşbirliği İçin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/358) (S. Sayısı: 529)

20.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kore Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/409) (S. Sayısı: 531)

21.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Burkina Faso Hükümeti Arasında Genel İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/413) (S. Sayısı: 547)

22.- Türkiye Cumhuriyeti ile Maldivler Cumhuriyeti Arasında Kapsamlı İşbirliğine Dair Anlayış Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/611) (S. Sayısı: 548)

23.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Hükümeti Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/925) (S. Sayısı: 559)

24.-  Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliğinin Güçlendirilmesine Dair Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/854) (S. Sayısı: 561)

25.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yükseköğretim Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/849) (S. Sayısı: 564)

26.-  Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Nükleer Bir Kazanın Erken Bildirimine ve Nükleer Tesisler Hakkında Bilgi Değişimine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/850) (S. Sayısı: 539)

27.-  Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçlarla Kullanımına Dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/842) (S. Sayısı: 541)

28.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Türk Kültür ve Sanatları Ortak Yönetimi (TÜRKSOY) Arasında Türksoya İlave Arsa Tahsisi Hakkında Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/423) (S. Sayısı: 532)

29.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) Arasında Evsahibi Ülke Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/866) (S. Sayısı: 534)

X.- OYLAMALAR

1.- Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Suriye Arap Cumhuriyeti Sosyal İşler ve Çalışma Bakanlığı Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

2.-  Türkiye Cumhuriyeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Hükümlülerin Nakline Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

3.- Türkiye Cumhuriyeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Arama ve Kurtarma Hizmetlerinin Koordinasyonuna Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Konut ve İnşaat Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Malavi Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Paraguay Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

7.- Türkiye Cumhuriyeti ile Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti Arasında İşbirliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

8.-  Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kolombiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür Anlaşması ile Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

9.- Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı ile Kore Cumhuriyeti Enformasyon ve Haberleşme Bakanlığı Arasında Enformasyon ve Haberleşme Teknolojileri (EHT) İşbirliği İçin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

10.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kore Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

11.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Burkina Faso Hükümeti Arasında Genel İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

12.- Türkiye Cumhuriyeti ile Maldivler Cumhuriyeti Arasında Kapsamlı İşbirliğine Dair Anlayış Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

13.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Hükümeti Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

14.-  Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliğinin Güçlendirilmesine Dair Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

15.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yükseköğretim Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

16.-  Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Nükleer Bir Kazanın Erken Bildirimine ve Nükleer Tesisler Hakkında Bilgi Değişimine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

17.-  Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçlarla Kullanımına Dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

 

XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’daki alt geçit köprüleri ihalesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı (7/15246)

2.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Bodrum Torba Kavşağı’ndaki çalışmalara ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı  (7/15671)

3.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Kütahya-Balıkesir arasındaki yol çalışmalarına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı (7/15676)

4.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli’deki yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı  Egemen Bağış’ın cevabı (7/16317)

5.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, personel alımına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/16664)

6.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, TBMM e-posta adreslerine gönderilen bir e-postaya ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı    (7/16665)

7.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, yurt dışı ziyaretlere ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/16666)

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 15.07’de açılarak üç oturum yaptı.

 

Oturum Başkanı, TBMM Başkan Vekili Meral Akşener, Taksim Meydanı’nda yapılan terör saldırısını Başkanlık Divanı olarak kınadıklarına, devletin ve milletin birliğinin, beraberliğinin bozulmaması için Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak her türlü görevi yapacaklarına ilişkin bir konuşma yaptı.

 

Ankara Milletvekili Aşkın Asan, 5’inci Akdeniz Parlamenter Asamblesi Genel Kurul Toplantısında yaşanan gelişmelere,

Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş, Ankara’nın ulaşımında yaşanan sorunlara,

Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici, belediyeler ve belediye çalışanlarının sorunlarına,

İlişkin gündem dışı;

İzmir Milletvekili Oktay Vural,

Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi,

Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir,

Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,

Taksim Meydanı’nda meydana gelen menfur saldırıyı kınadıklarına ilişkin;

Birer konuşma yaptılar.

 

Van Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin, okullarda ve okula gidiş gelişlerde yaşanan kazaların nedenlerinin (10/897),

Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani ve 19 milletvekilinin, mevsimlik işçilerin sorunlarının (10/898),

Çanakkale Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz ve 29 milletvekilinin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı’nın sorunlarının (10/899),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi;

Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal ve 19 milletvekilinin, terörist cenazeleri ile ilgili bazı iddiaların araştırılması (10/900);    

Amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

 

Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt, adı Saffet Demirci olan bir Başbakanlık korumasının Beylikdüzü’nde dün saat 17.00 sıralarında sirenli bir araçla, bir gazeteciyi sıkıştırıp darp ettiğine ve gazetecinin aracına zarar verdiğine ilişkin bir açıklamada bulundu.

 

Güneydoğu Avrupa Çokuluslu Barış Gücü Anlaşmasına Ek Beşinci Protokol’ün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nün 75’inci maddesine göre geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi okundu; Dışişleri Komisyonunda bulunan tasarının Hükûmete geri verildiği açıklandı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercan’ın, İran İslami Danışma Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Siyaset Komisyonu Başkanı Alaeddin Broujerdi’nin davetine icabetle, beraberinde bir Parlamento heyetiyle İran’a ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi,

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan 338, 38, 245, 355, 358, 367, 392, 400, 401, 402, 404, 437, 439, 449, 450, 452, 454, 465, 466, 467, 470, 478, 480, 515, 518, 529, 531, 547, 548, 559, 561, 564, 539, 541, 532, 534, 563, 73, 522, 341, 346, 347, 348, 349, 350, 78, 80, 62, 136, 39, 59, 66, 79, 286, 363, 365, 368, 369, 398, 399, 405, 406, 422, 425, 434, 435, 438, 451, 459, 464, 468, 481, 489, 491, 511, 512, 513, 514, 520, 528, 530, 533, 537, 558 ve 562 sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu kısmın 16’ncı sırasından başlamak üzere sırasıyla 100’üncü sırasına kadar alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun; 2 Kasım 2010 Salı günkü birleşiminde 1 saat süreyle sözlü soruların görüşülmemesi ve 4 Kasım 2010 Perşembe günkü birleşiminde 395 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi, yapılan görüşmelerden sonra,

Kabul edildi.

 

Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, 1319 Sayılı Emlak Vergisi Kanununa Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/507) İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.

 

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),

2’nci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/499) (S. Sayısı: 321),

3’üncü sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının (2/594) (S. Sayısı: 510),

9’uncu sırasında bulunan, Kamu Hastane Birlikleri Pilot Uygulaması Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının (1/439) (S. Sayısı: 493),

10’uncu sırasında bulunan, Kütahya Milletvekili Soner Aksoy’un; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu’nun (2/340) (S. Sayısı: 395),

11’inci sırasına alınan, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu’nun (1/869) (S. Sayısı: 521),

12’nci sırasına alınan,  Mali Kural Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (1/891) (S. Sayısı: 525),

13’üncü sırasına alınan,  İller Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun Tasarısı ile 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının (1/371, 1/101) (S. Sayısı: 477),

14’üncü sırasına alınan,  Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu’nun (1/820) (S. Sayısı: 502),

15’inci sırasına alınan, Tebligat Kanunu ile Adlî Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak’ın; Tebligat Kanunu ile Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/742, 2/546) (S. Sayısı: 474),

33’üncü sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Suriye Arap Cumhuriyeti Sosyal İşler ve Çalışma Bakanlığı Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/694) (S. Sayısı: 465),

34’üncü sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Hükümlülerin Nakline Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/722) (S. Sayısı: 466),

Görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

 

4’üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Karayoluyla Uluslararası Yük ve Yolcu Taşımacılığı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/939) (S. Sayısı: 556),

5’inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük Konularında İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/889) (S. Sayısı: 555),

6’ncı sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/751) (S. Sayısı: 554),

7’nci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Dışişleri Komisyonları Raporlarının (1/771) (S. Sayısı: 553),

8’inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/825) (S. Sayısı: 552),

16’ncı sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/532) (S. Sayısı: 338),

17’nci sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı ile Özbekistan Cumhuriyeti Dış Ekonomik İlişkiler Ajansı Arasında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/284) (S. Sayısı: 38),

18’inci sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Yemen Cumhuriyeti Balıkçılık Bakanlığı Arasında Balıkçılık ve Su Ürünleri Alanlarında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri Komisyonları Raporlarının (1/488) (S. Sayısı: 245),

19’uncu sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında Veterinerlik Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri Komisyonları Raporlarının (1/325) (S. Sayısı: 355),

20’nci sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sudan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük Konularında İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/588) (S. Sayısı: 358),

21’inci sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Angola Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/662) (S. Sayısı: 367),

22’nci sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Guatemala Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/650) (S. Sayısı: 392),

23’üncü sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moğolistan Hükümeti Arasında Çevre Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Çevre ile Dışişleri Komisyonları Raporlarının (1/376) (S. Sayısı: 400),

24’üncü sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Moğolistan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Arasında Petrol, Doğal Gaz ve Mineral Kaynaklar Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/400) (S. Sayısı: 401),

25’inci sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında, Eğitim, Bilim, Kültür ve Spor Alanlarında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/401) (S. Sayısı: 402),

26’ncı sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Slovenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Diplomatik Misyon ve Konsolosluk Üyelerinin Yakınlarının Kazanç Getirici Bir İşte Çalışmalarına Olanak Sağlayan Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/495) (S. Sayısı: 404),

27’nci sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Ekvator Cumhuriyeti Enerji ve Maden Bakanlığı Arasında Enerji Sektöründe İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/403) (S. Sayısı: 437),

28’inci sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti ile İspanya Krallığı Arasında Ulusal Sürücü Belgelerinin Karşılıklı Tanınması ve Değişimine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/757) (S. Sayısı: 439),

29’uncu sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/365) (S. Sayısı: 449),

30’uncu sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Arnavutluk Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı Arasında İşbirliği Konusunda Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/405) (S. Sayısı: 450),

31’inci sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Adli Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/734) (S. Sayısı: 452),

32’nci sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Teknik ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/765) (S. Sayısı: 454),

Görüşmeleri tamamlanarak yapılan açık oylamalardan sonra kabul edildi.

 

Tunceli Milletvekili Kamer Genç, Birleşmiş Milletler geçici üyeliği için Hükûmete harcama yetkisi verildiğine ve bazı ülkelerin dışişleri mensuplarının İstanbul ve Antalya’da ağırlandığına ve bu ağırlamayı “rüşvet” olarak ifade ettiğine ilişkin konuşmasını düzelttiğine, “hediye kabilinden ikramda bulunuldu” demek istediğine ilişkin bir açıklamada bulundu.

 

3 Kasım 2010 Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 14.00’te toplanmak üzere birleşime 19.05’te son verildi.

 

                                                                  Meral AKŞENER

                                                                    Başkan Vekili

 

                   Gülşen ORHAN                                                                     Harun TÜFEKCİ

                            Van                                                                                       Konya

                       Kâtip Üye                                                                                Kâtip Üye

                                                                                                                                                 No.:  22

 

II.- GELEN KÂĞITLAR

3 Kasım 2010 Çarşamba

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, bir lisede yaşanan olaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16613) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/10/2010)

2.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16614) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)

3.- İstanbul Milletvekili Bayram Ali Meral’in, Kardemir’de işten çıkartılan işçilerle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16615) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)

4.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, parasız eğitim pankartı açtığı için tutuklanan gençlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16616) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)

5.- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın, Avrasya Maratonu esnasında Boğaziçi Köprüsü’nde meydana gelen sallantıya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16617) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)

6.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan’ın, yapıldığı iddia edilen bir görüşmeye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16618) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)

7.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, emekli bir astsubayın açıklamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16619) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)

8.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, Konya mitinginde yaptığı konuşmaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16620) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)

9.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, kadrolaşma iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16621) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)

10.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, bir ABD firmasının Türkiye’de rüşvet dağıttığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16622) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)

11.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, bir ABD firmasının Türkiye’de rüşvet dağıttığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16623) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)

12.- Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin, bir ABD firmasının Türkiye’de rüşvet dağıttığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16624) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)

13.-  Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, devlet memurlarının sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16625) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)

14.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16626) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)

15.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Füze Kalkanı Projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16627) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)

16.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, üniversite öğrencilerinin barınma sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16628) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)

17.- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün, bazı stadyumların isimlerinin değiştirileceği haberlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16629) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)

18.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, bir ABD firmasının Türkiye’de rüşvet dağıttığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16630) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)

19.- Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’ın, bir mahallede kurulan baz istasyonuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16631) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)

20.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, YÖK Başkanının bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16632) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)

21.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, HES’lerin zararlarına ve denetimlerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/16633) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)

22.- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın, Karadeniz kıyılarına ulaşacağı söylenen kızıl çamurun etkilerine ve alınan önlemlere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/16634) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)

23.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, Tuna Nehrindeki kızıl çamurun yol açacağı sorunlara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/16635) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)

24.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, değiştirilen sınav yönetmeliğine ve bazı sınav uygulamalarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16636) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)

25.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Füze Kalkanı Projesine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16637) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)

26.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Antalya’daki trafik kazalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16638) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)

27.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Antalya Büyükşehir Belediyesinin bazı okullarda hediye dağıtmasına izin verilmemesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16639) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)

28.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Batman’daki SODES projelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16640) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)

29.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, muhtarların sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16641) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)

30.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, Kastamonu ve ilçelerindeki hastane ve sağlık kuruluşlarındaki doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16642) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)

31.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Ankara’daki aile hekimlerinin maaşlarının gecikmeli yatırılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16643) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)

32.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, biyologların Geleneksel Bitkisel Tıbbi Ürünler Yönetmeliği kapsamına alınmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16644) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)

33.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Antalya ve ilçelerindeki hastanelerde açılan soruşturma ve ihalelere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16645) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)

34.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, domuz gribine karşı alınacak önlemlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/16646) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)

35.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, hayvancılık desteğine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16647) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)

36.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, et ve canlı hayvan ithaline ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16648) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)

37.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, kırmızı et tüketimine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16649) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)

38.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, kurbanlıklara uygulandığı iddia edilen hormon ilaçlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/16650) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)

39.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, Cide-Çatalzeytin yol inşaatına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16651) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)

40.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Balıkesir-Edremit yolunun bölünmüş yol yapılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16652) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)

41.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, Muğla’ya yeni bir havalimanı yapılıp yapılmayacağına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16653) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)

42.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, banka kartlarından alınan ücretlere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/16654) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)

43.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, TRT kanallarının iç yapımları, izlenme oranları ve reklam gelirlerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/16655) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)

44.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Afete Maruz Bölge Kararının kaldırılmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi (7/16656) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)

45.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, Alevi köylerine yapılan camilere ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/16657) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2010)

46.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, BEDAŞ Genel Müdürlüğünün kurum dışı hizmet alımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/16658) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)

47.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, sulama amaçlı elektrik borçlarının gecikme zammının kaldırılmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/16659) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)

48.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, bir okul bahçesine yüksek gerilim hattı kurulmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/16660) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)

49.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, F-35 savaş uçağı projesine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/16661) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2010)

50.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, bazı açıklamalarına ve bazı istatistiki verilere ilişkin Devlet Bakanından (Cevdet Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/16662) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2010)

51.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, Tunceli ilinin isim değişikliğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16663) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2010)

52.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, personel alımına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/16664) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2010)

53.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, TBMM e-posta adreslerine gönderilen bir e-postaya ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/16665) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/10/2010)

54.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, yurt dışı ziyaretlere ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/16666) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2010)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici ve 31 Milletvekilinin, TOKİ’nin faaliyet ve uygulamalarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/901) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.07.2010)

2.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 31 Milletvekilinin, kamu avukatlarının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/902) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.07.2010)

3.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe ve 29 Milletvekilinin, kiraz üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/903) (Başkanlığa geliş tarihi: 09.07.2010)

4.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 32 Milletvekilinin, ataması yapılmayan öğretmen adaylarının ve istifa eden öğretmenlerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/904) (Başkanlığa geliş tarihi: 09.07.2010)  

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Donatım Bölge Müdürlüklerinin lağvedilmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/15185)

2.- Osmaniye Milletvekili Hakan Coşkun’un, Osmaniye’deki acil sağlık hizmetlerinde çalışan personele ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/15186)

3.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Ayvalık’taki ambulans ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/15187)

 

3 Kasım 2010 Çarşamba

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.04

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Gülşen ORHAN (Van)

 

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14’üncü Birleşimini açıyorum.

III.-YOKLAMA

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre vereceğim.

Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını, görevli personel aracılığıyla, üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, 12 Eylül mağduru memurların Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu son kararı karşısındaki durumları hakkında söz isteyen Muş Milletvekili Sayın Nuri Yaman’a aittir.

Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda çok ciddi bir uğultu var. Bu konuda sükûneti temin edebilirsek çok iyi olacak.

Buyurun Sayın Yaman. (DTP sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, 12 Eylül mağduru memurların Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu son karar karşısındaki durumlarına ilişkin gündem dışı konuşması

M. NURİ YAMAN (Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 12 Eylül mağduru memurların Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu son kararı karşısındaki durumları hakkında gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu nedenle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

12 Eylül darbesinin Türkiye toplumunda yarattığı yıkımı artık hepimiz ayrıntılarıyla bilmekteyiz. Ancak aradan geçen otuz yıla rağmen darbenin kara lekelerini hâlâ üzerimizden silip atabilmiş değiliz.

Rakamlarla ifade etmem gerekirse, bu süreçte 650 bin kişi gözaltına alınmış, 1 milyon 683 bin kişi fişlenmiş, 71 bin kişi TCK’nın 141, 142 ve 163’üncü maddelerinden, 98 bin kişi örgüt üyeliğinden olmak üzere, toplam 210 bin davada 230 bin kişi yargılanmış, 7 bin kişi için idam cezası istenmiş; 517 kişiye idam cezası verilmiş ve bu kişilerden maalesef 50’si ise idam edilmiştir. Yani bu toplumun can damarları âdeta tek tek kesilmiş, devamında yürütülen korku, sindirme ve baskı politikalarıyla ülkenin ilerici aydın ve demokrat güçleri, solcuları, sosyalistleri, Alevileri, Kürtleri, bütün muhalif güçleri yok edilmeye çalışılmıştır.

Değerli milletvekilleri, darbenin kanayan yaralarından birisi de kamuoyunda “1402'likler” diye bilenen kişilerin durumudur. İsmini 1402 Sayılı Sıkıyönetim Kanunu'ndan alan ve devlet memurlarının işlerinden atılmasına neden olan bu durum, istifa etmek zorunda bırakılanlarla birlikte 20 binden fazla kişinin mağduriyetine yol açmıştır. Edinmiş olduğum bilgilere göre, 3 bin 854 öğretmen, 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verilmiştir.

Bu mağduriyet sadece işinden atılanlarla ilgili değildir. Yukarıda da bahsettiğim gibi, istifa etmek zorunda bırakılanların yanında, ayrıca birçok kişi, mesnetsiz sebeplerle resen emekliye sevk edilmiştir. Resen emekliliğe sevk edilen, çoğu sol görüşlü kişilerden, 33 tanesi vali, 43 tanesi de kaymakam olarak İçişleri Bakanlığından görevine son verilmiştir.

Görevden alınan ya da resen emekliye sevk edilen kamu çalışanlarının ve görev değişikliği ile başka bakanlık ve görevlere atanan binlerce kamu görevlisinin bir kısmı 1990 yılı sonrasında açtıkları davalarla ancak geri dönebilmişlerdir. Bu kişilerin çektikleri sıkıntıları anlatmaya insanın dili varmıyor.

Bu olayı gerçekleştiren de, aynı zamanda, Emekli Sandığı Kanunu’nda yapılan 14’üncü maddeyle ilgili bir değişiklik sonucunda kamuda çalışan binlerce kişi mağdur edilerek, işlerinden güçlerinden edilerek çalışamaz durumda kalmışlardır.

Bu kişilerden eski Antalya ve Elâzığ Valisi Sayın Güngör Aydın, darbeye karşı yürütmüş olduğu bu hukuk mücadelesine bir yenisini daha çok yakın bir tarihte katmıştır. 11 Aralık 2001’de İçişleri Bakanlığı ve Başbakanlığa başvurarak resen emekliliğe sevk kararı işleminin iptalini istemiş ancak talebi reddedilen Aydın, 29 Aralık 2002'de konunun Danıştay aracılığıyla Anayasa Mahkemesine götürülmesini sağlamıştır. Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu on gün önceki, 23 Ekim 2010 tarihindeki Resmî Gazete’de yayınlanan kararında, bu kararın Anayasa'nın 2’nci maddesine aykırılık ile “Hukuk Devleti” vurgusuna değinmiş, 7’nci maddesiyle aykırılık ile yasama yetkisinin sadece Millet Meclisinde olduğunu belirtmiş ve nihayet 128’inci madde ile de özellikle "Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir." hükmünü esas alarak maddeyi iptal etmiştir.

Bu karar, Sayın Vali Güngör Aydın'ın 12 Eylül yönetimi ve güçlerine karşı yılmak nedir bilmeden yürütülen yirmi sekiz yıllık bir mücadelesinin ürünüdür. Bu karar, başta bugünkü İktidar olmak üzere bugüne değin gelmiş geçmiş bütün iktidarların, yasama ve yargının yani bütünüyle ülkenin gerçek bir hesaplaşmaya gidememiş olduğu düşünüldüğünde bir sürü hukuksuzluklarla hesaplaşmanın kararıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.

M. NURİ YAMAN (Devamla) – Bu kararla elbette ki mağdurların açacakları ve kazanacakları manevi tazminat davaları acılarını bir nebze de olsa dindirecektir, ancak aslolan, sorumluların en açık bir şekilde belirlenmesi, o karanlık dönemin bütün ayrıntılarıyla açıklığa çıkmasıdır. Bu kararla, 20 binin üzerindeki kamu görevlisi açacakları davalarla hak kayıplarını tekrar ele geçirecekler ve yirmi yılını doldurmamış gencecik, kırk bir yaşındaki genç valilerin ve genç mülki idare amirlerinin o erken emeklilikle ilgili ellerinden alınan yasal haklarını tekrar iade edeceklerdir. Aynı kanun kapsamında birlikte 5 mülkiye müfettişliğiyle bir kariyer mesleği olan bu meslekten daha alt düzeydeki bir mesleğe atanan bizler de en yakın tarihte İçişleri Bakanlığına başvurarak bu haksızlığın, bu hukuksuzluğun giderileceğini bir kez daha bildirir, yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yaman.

Gündem dışı ikinci söz, Adana ilinin sorunları hakkında söz isteyen Adana Milletvekili Sayın Yılmaz Tankut’a aittir.

Buyurun Sayın Tankut.

2.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

YILMAZ TANKUT (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adana’nın son yıllarda yaşadığı ve büyük sıkıntılarla karşı karşıya kaldığı bazı temel sorunlarla ilgili olarak gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu yüce Meclisin çatısının altında, sizlerin huzurunda Adana’mızın içinde bulunduğu pek çok sorunu daha önce de dile getirmiş, öne çıkan meselelerin birçoğunu anlatmaya çalışmış ve çeşitli defalar ben ve arkadaşlarım bu kürsüden Hükûmete çağrıda bulunmuş idik. Ancak, gelinen noktada sorunların azalmak yerine katmerleşerek fazlalaştığını ve devam ettiğini, buradan, üzülerek beyan etmek durumundayım. Belki bazıları yeniden söylenmiş olacak ama Adanalı seçmenlerimizin, değerli hemşehrilerimizin verdiği görevin gereği olarak, bizler, öne çıkan ve âdeta kangren hâline gelen sorunları buradan bıkmadan, usanmadan anlatmak durumundayız. Peki ne zamana kadar anlatacağız? Ta ki sorunlar çözülene veya çözüm yolunda samimi adımlar atılıncaya kadar anlatacağız.

Sayın milletvekilleri, bugün, gerçekten de Adana çok önemli ve ağır sıkıntılarla boğuşmakta olup, maalesef, hak ettiği ilgiyi görmemektedir. Oysa Adana önemlidir ve sorunları da önemsenmek zorundadır. Her şeyden önce, Adana, bize göre Türkiye'nin en önemli besin depolarından birisidir. Allah esirgesin Çukurova’da bir dönem kuraklık olsa veya don felaketine maruz kalınsa daha çok buğday, mısır ithal etmemiz kaçınılmaz hâle geleceği gibi, etten ve domatesten sonra milyonlarca sofradan limon ve portakal da eksilmiş olacaktır.

Diğer taraftan, son sekiz yıldır ülkemizi idare eden AKP Hükûmetinin başlatmış olduğu haksız teşvik uygulamaları yüzünden Adana’da sanayicimiz çok zor durumdadır ve âdeta can çekişmektedir. İthalata dayalı büyüme politikalarının sonucu olarak, Adana’da pek çok küçük ve orta büyüklükteki tekstil ve konfeksiyon atölyesi kapanmıştır. Sanayi odasına kayıtlı kırk iki fabrikanın kapıları da kapanmıştır. İplikte bir dünya devi olan Güney Sanayinin, yabancılara satılan Tekelin kapanması ise henüz hafızalarımızdan silinmemiştir. Bütün bunların doğal sonucu olarak binlerce işçi ve onlara bağlı on binlerce aile mensubu kaderlerine terk edilmiş, neticede yüzde 26,5’luk işsizlik oranıyla Adana rekor üzerine rekor kırmıştır.

Öbür yandan, Karayolları ise Adana’da başka bir rekoru denemektedir. Kenti ikiye ayıran D-400 kara yolu üzerinde üç kavşak planlanmış, birine hiç başlanmamış, diğer ikisi ise aradan geçen bir yıla rağmen bitirilememiş, dolayısıyla kent merkezinde ve yaya ve araç trafiğinde büyük bir keşmekeş meydana gelmiştir. Vatandaşlarımız ise bu durumdan dolayı büyük bir eziyet ve sıkıntı içerisine düşmüştür. Dahası ne zaman biteceği de belli değildir. İktidarın Adana İl Başkanı geçtiğimiz günlerde basına çıkıp “Kırk beş günde bitecek.” demiştir. Karayolları 5’inci Bölge Müdürü ise Mart 2011 tarihini vermiştir. Ancak yazılı soru önergeme Bakanın verdiği cevapta ise Müze ve Dörtyol köprülü kavşaklarının 2010 yılı sonunda hizmete açılacağı belirtilmiştir.

Şimdi buradan sormak istiyorum: Bu beyanatlardan hangisi doğrudur? AKP İl Başkanının mı, Karayolları Bölge Müdürünün mü, yoksa Sayın Ulaştırma Bakanının beyanatı mı doğrudur?

Sayın milletvekilleri, âdeta Adanalı vatandaşlarımızla alay edercesine böylesine bir çelişki ve birbirinden alakasız cevaplar olabilir mi, takdirlerinize sunuyorum.

Sorunlar elbette ki bu kadar da değildir. Hatırlanacağı üzere yedi ile yedi devlet üniversitesi kurulması tercihini yapanlar Adana’yı her zaman olduğu gibi dışlamışlardır. Daha önce de vakıf üniversitesi taleplerinin önüne arsa sorunu engeli çıkartanlar da maalesef aynı adreslerde ikamet edenlerdir. Bu konuda verdiğimiz önerge ve kanun tekliflerimiz ise dikkate alınmamış, bu kürsüde konuyla ilgili yaptığımız konuşmada, ne acıdır ki haksız sataşmalara maruz kalmışızdır.

Ve devam ediyorum: Çukurova’nın merkezi konumunda olan ve çevresinde dört beş ile hizmet veren Adana’nın Şakirpaşa Havaalanı da siyaset uğruna küçültülerek tasfiye edilmek istenmektedir. Ne yazık ki burada yer hizmetlerinde çalışan işçilerimizin iş akitleri de hak hukuk tanımadan, hizmetlerin özelleştirilmesi bahanesiyle, verilen sözlere rağmen feshedilmiş ve kış mevsiminin başladığı bugünlerde bu insanlarımız acımasızca kapı önüne konulmuştur.

Ayrıca aynı zihniyet, maalesef, on iki organ nakil merkezinin seçilmesinde ise sağlık tesisleriyle Güneydoğu’ya kadar hizmet veren Adana’yı bir kere daha dışlamış bulunmaktadır.

Bütün bunlara ilave olarak şimdi de Devlet Demir yollarının Adana’daki müdürlüklerini başka bir ilin sınırları içerisine taşımaktadırlar ve nihayet Adana’yı bir türlü görmek istemeyen AKP zihniyetinin son tercihiyse, demir yollarında Adana’nın yüksek hızlı hatlar projesine alınmaması olmuştur. Bu nasıl bir anlayıştır ki, bu proje, Edirne’den Kars’a, Trabzon’dan Antalya’ya, Sivas’tan Malatya’ya, oradan Diyarbakır’a ve daha birçok ile uzanıyor ama nedense, ne hikmetse Adana’ya bir türlü uzanamıyor, bir türlü gelemiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

YILMAZ TANKUT (Devamla) – Değerli arkadaşlar, maalesef bütün bunlar yaşanırken AKP’nin Adana milletvekili arkadaşlarımızın ise tabiri caizse ya gözünü kapadığına ya da kulağını tıkadığına şahit olmaktayız.

Şimdi merak ediyorum; başta Sayın Başbakan olmak üzere Adana’yı görmezden gelen bakanları, AKP’nin Adana milletvekilleri, çok değil üç beş ay sonra seçim zamanı gelince Adanalı vatandaşlarımızın yüzüne nasıl bakacaklar, hangi bahanelerin arkasına sığınacaklardır ya da “Biz teklif ettik, biz çözmek istedik ama muhalefet engelledi” mi diyeceklerdir?

Netice olarak, şimdi buradan sormak istiyorum: Bütün bu olanlar, AKP Hükûmetinin Adana konusunda yapmış olduğu tercihler birer tesadüf müdür yoksa sehven yapılmış ihmaller midir? Eğer sehven yapılan hatalar ise lütfen bu hatalar itiraf edilsin, özür de beklemiyoruz, yeter ki yanlıştan dönülsün ve Adana’ya şaşı bakılmaktan vazgeçilsin diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tankut.

Gündem dışı üçüncü söz, Ardahan kırsal kalkınma projesiyle ilgili söz isteyen Ardahan Milletvekili Sayın Saffet Kaya’ya aittir.

Buyurun Sayın Kaya. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

3.- Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, Ardahan kırsal kalkınma projesine ilişkin gündem dışı konuşması

SAFFET KAYA (Ardahan) – Çok değerli Başkanım, yüce heyetinizi en kalbî muhabbetlerimle selamlıyorum, saygılarımı sunuyorum.

Serhat ilimiz Ardahan’ımızla ilgili söz almış bulunmaktayım, ayrıca size de teşekkür ediyorum söz verdiğiniz için Sayın Başkan.

Serhat ilimiz, maalesef uzun yıllardan beri en fazla göç veren, yine maalesef uzun yıllardan beri kamu yatırımlarında en sonlarda olan bir ilimiz idi, maalesef böyleydi. En fazla göç veren, kamu yatırımlarında geri kalmış bir il, ama son dönemlerde bu makûs talih adım adım Hükûmetimizin gerçekten hizmet sevdasıyla bölgemize ve Türkiye’ye sunmuş olduğu hizmetlerle yeniden hayatiyet bulmuş ve bu makûs talih adım adım değişmeye yüz tutmuştur.

Serhat ilimiz Ardahan da özellikle bir üniversite şehri olmuş, her ilçesinde fakülte yapılması konusunda, yüksekokul yapılması konusunda karar alınmış -Posof’unda, Hanak’ında, Çıldır’ında, Damal’ında, Göle’sinde- her ilçemizde bir yüksekokulla birlikte, insana ve eğitime yatırım anlamında katkı sunulmuştur. Üniversite şehri bir Ardahan olmuş. Dolayısıyla 81 ille tanışmış, hatta Kafkasya’yla tanışarak oradan da 110’a yakın yabancı öğrencimizin Ardahan’a gelmesine vesile olmuştur. Bu anlamda Hükûmetimize özellikle teşekkür ediyorum. 81 ilde üniversite olması ve Ardahan’ın da üniversite şehri olması anlamında Hükûmetin katkısı gerçekten Ardahan için tarihî bir müjde olmuştur ve yeni kurulan üniversiteler arasında en ciddi manada gelişme sağlayan üniversitelerden bir tanesinin Ardahan üniversitesi olmasının da elbette ki bölgedeki iktisadi ve kültürel, sosyal dokuya da çok ciddi manada katkı sağlayacağı bir gerçektir.

Yine Ardahan ilimizde -özellikle Tarım Bakanımıza da huzurunuzda teşekkürlerimi ifade ediyorum- kırsal kalkınma öncelikli projelerimizden, ki geçen sene bal festivalimizde sözünü aldığımız ve hayvancılık ve tarımla ilgili gelişmelerde Kars’ı da Artvin’i de özellikle kendi içinde kapsayan 26 milyon dolarlık bir projenin bölgemize yönlendirilmesi gerçekten bölgemizde hayvancılığın ve tarımın gelişmesi anlamında hiç şüphesiz ki çok ciddi manada katkı sağlayacaktır.

Merkez köyleri -Göle, Hanak, Posof- ve bu köylerde hibe kredi olarak kırsal kalkınma projemizin gerçekleştirilmesi bölgemizde yeniden hayvancılığı ve tarımı geliştirecek ve bölgenin pilot bölge olarak, kırsal kalkınmada öncelikli olarak ele alınması Hükûmetimizin bölgemize verdiği önemin son derece müspet icraatlarıdır. Bu anlamda özellikle Hükûmetimize teşekkür ediyorum.

Hükûmetimiz son üç yıl içinde 21 bakanla Ardahan’ımızı ziyaret etmiştir. Bunlardan son gelen bakanlarımızdan aileden sorumlu Bakanımız Selma Hanım’a da özellikle teşekkür ediyorum. Oradaki yaşamsal özürlüler merkezimizin yapılması ve diğer hizmetlere katkı sağlaması anlamında bir teşekkürü borç biliyorum.

Bölgemizde, yine, çok çok önemli olarak ele alınan iki unsurumuz var: Aktaş ve Türkgözü kapıları. Özellikle Aktaş Kapımızın duble yolunun yapılması ve Çıldır’dan Ardahan’a bağlanacak olan duble yolunun çalışmalarına Ulaştırma Bakanımızın talimat verip yapılması konusundaki katkılarına özellikle teşekkür ediyorum.

Aktaş ile ilgili Çıldır’ımızın çok ciddi bir umudu var. Aktaş Kapısı açılırsa Gürcistan ve Kafkasya ile ticari bir konsept gelişecek. Bu gelişen ticari konsept hiç şüphesiz ki bölgede çok ciddi bir gelişmeye vesile olacaktır. Gürcistan heyetiyle görüşülmüş, Gürcistan heyetiyle görüşmeler mecrasında, kendi Aktaş sınırındaki yolun tamamı bitirilmiş olup, Türkiye’deki Aktaş yolunun bitirilmesi anlamında çalışmaların hızlandırılması istenmiştir ki ve kısa bir zamanda Türkgözü, Aktaş açılacak.

Özellikle Ilgar Dağı’mız, Sayın Bakanımızın da talimatlarıyla yeniden rehabilite edilecek ve geçit vermeyen Ilgar, kış şartlarında geçit vermeyen bu yüksek dağımız, yükseltisi yüksek olan 2500 rakımlı dağımızın yeniden kış şartlarına ve… Özellikle Gürcistan’a bağlanacak ana arter konumundaki çalışmaları talimatlandırılmış olup, inşallah, önümüzdeki sene içinde, nisan ve mayıs ayında bu tür çalışmalarımız da Ardahan ilimizde devam edecektir.

Ardahan’da artık göç durmuştur. Ardahan’da geçmişte arsasını, toprağını, binasını bırakıp gidenler, şimdi Ardahan ilinde kat karşılığı artık arsa vermeye başlamışlardır. Bu, gelişmişliğin çok önemli bir paritesidir şüphesiz, gelişmişliğin çok önemli simgesidir. Artık her ilde bu gelişme olduğu gibi, serhat ili Ardahan’da da…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.

SAFFET KAYA (Devamla) – Bu gelişmeler, Hükûmetimizin tüm Türkiye’ye bakışıyla birlikte de serhat ilimiz Ardahan’ımıza gösterdiği hassasiyetin çok ciddi manada göstergeleridir. Bu anlamda Sayın Başbakanımıza ve özellikle bakanlarımıza Ardahan halkı adına teşekkür ediyorum.

Tabii, Ardahan halkımıza özellikle daha evvel müjdelediğimiz ve şu anda hayatiyete geçen organize sanayi sitemizin yapımı başlanmış ve inşallah üretim ve istihdam konusunda da bölgemizde çok ciddi gelişmeleri yakın bir zamanda görmüş olacağız.

Yine, Ardahan ilimizde arıcılık son derece önemli ve ben bunu buradan yüce heyetinize de seslenerek söylüyorum: Türkiye'nin değil, dünyanın en iyi balı Ardahan balı olmakla birlikte… Umuyorum ki, inşallah, kurduğumuz arıcılık enstitüsü de, bu anlamda, bilimsel -inşallah- verileriyle arıcılığı ve Ardahan arımızı ve balımızı dünyada marka hâline getirme konusunda çok ciddi manada katkı sağlayacaktır.

Buradan tüm milletvekillerimize de özellikle sesleniyorum, eğer bal ihtiyacınız olursa Ardahan balından da asla vazgeçmeyin. Balımız son derece özel, bunu da biz getireceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Gönder.

AHMET YENİ (Samsun) – Tadından belli.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Gönderdin de ret mi ettik?

SAFFET KAYA (Devamla) – Efendim, çok haklısınız, getirdiğimiz, gönderdiğimiz var ama inşallah…

Ancak kazımız da çok meşhurdur, onu da söyleyeyim.

Yüce heyetinizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Kaz ve kaşarı da inşallah yakında ikram edeceğim. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaya.

Bence siz Ardahan balının sadece kürsüden tanıtılmasıyla kalmayın, şimdi herkese -ağanın eli tutulmaz- yarım kiloluk bal gönderirseniz. Ben hariç. Ben şeker hastasıyım, ben istemiyorum.

SAFFET KAYA (Ardahan) – Sayın Başkan, size de kaşar getireceğim.

BAŞKAN – Bütün milletvekili arkadaşlarımıza yarımşar kilo gönderirseniz iyi olur. Ben de takip edeceğim. (Alkışlar)

60’ıncı maddeye göre pek kısa söz talepleri vardır, onları vereceğim.

Sayın Türköne, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Özlem Piltanoğlu Türköne’nin, Küresel Eylem İçin Parlamenterler Organizasyonuna ilişkin açıklaması

ÖZLEM PİLTANOĞLU TÜRKÖNE (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, üyesi olduğum ve yakın bir zaman önce de yönetim kuruluna seçildiğim Küresel Eylem İçin Parlamenterler Organizasyonu hakkında kısa bir bilgi vermek için söz aldım.

Bildiğiniz gibi Küresel Eylem İçin Parlamenterler Organizasyonu -kısaca PGA olarak da adlandırılıyor-1978 yılında Washington’da kuruldu ve kâr amacı gütmeyen bir organizasyon, bir ağdır.

Amacı, dünyanın dört bir yanından, farklı milletlerden, farklı dillerden, renklerden, dinlerden ve farklı politik görüşlerden tüm parlamenterleri ve senatörleri bir çatı altında toplayan ve tüm dünya vatandaşlarını ilgilendiren önemli küresel sorunları çözme konusunda birlikte hareket etmeyi hedefleyen bir platformu oluşturmaktır. Bugün PGA’nin merkezi New York’ta ve 118 ülkeden 1.300’den fazla parlamenter üye. Bu üyeler, dünya barışı, demokrasi, hukukun üstünlüğü gibi konularda birlikte hareket ediyorlar ve 2010 yılında da 32’nci yıllık forumunu Türkiye’de İstanbul’da 23-24 Ekim tarihlerinde gerçekleştirdik ve konu gerçekten önemli bir konuydu, “Kadının Güçlendirilmesi ve Beşerî Güvenliğin İnşası” konusu. Bu forumda ben de istihdam, fırsat ve gelir eşitliği panelinde bir konuşma yaparak katkıda bulunmaktan büyük onur duydum ve keyif aldım. Bundan sonra da yönetim kurulu üyesi olarak, dünya problemlerinin çözümüne katkı için PGA çatısı altında daha aktif bir şekilde çalışma fikri, doğrusunu isterseniz son derece heyecanlandırıyor ve sizlerden de bu heyecanımıza, küresel problemlerin çözümüne katkıda bulunmak için projelere de destek vermenizi talep ediyoruz ve öncelikle de üye olmakla başlamanızı diliyorum…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZLEM PİLTANOĞLU TÜRKÖNE (İstanbul) – Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Özkan…

2.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, Tarım Bakanlığınca Burdur ve ilçelerinde fiğ destekleme paralarının ödenmediğine ilişkin açıklaması

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tarım Bakanlığına bir uyarım olacak: İcmalleri yapılan tarım desteklerinden Burdur Merkez, Bucak, Yeşilova, Karamanlı, Gölhisar, Çavdır ve diğer ilçelerimiz ile birçok köyümüzde fiğ destekleme paraları ödenmemiştir. Bu ödemelerin bir an önce yapılmasına dair vatandaşlarımızdan büyük talepler vardır. Fiğ destekleme paralarımızın bir an önce ödenmesi için Tarım Bakanlığını göreve davet ediyor, sizlere teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Çelik…

3.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, Türkiye’de, son sekiz yılda Ardahan, Kars ve Iğdır illerinde tarımın yok edildiğine, doğudan batıya hızlı bir göçün olduğuna ilişkin açıklaması

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Söz Ardahan’dan açılmışken ben de Ardahan’la ilgili birkaç cümle sarf etmek isterim. 1 Ekim 2010 tarihinde Ardahan’ı ilk kez gördüm ve oranın ne kadar yokluk ve yoksulluk içinde olduğunu özellikle çarşısında halkla kurmuş olduğum temaslarda, görüşmelerde müşahede ettim. Altyapısının yetersiz olduğunu ve ciddi bir fakirleşmenin olduğunu orada halk bizzat kendisi ifade etti. Çünkü Türkiye’de özellikle son sekiz yılda tarımın ciddi bir şekilde öldürüldüğünü, yok edildiğini ve doğudan batıya doğru göçün hızla devam ettiğini orada kendileri de ifade ettiler ve bunun yanında insanlarımızın orada bir türlü kendi rızıklarını sağlayacak iş imkânına da kavuşmadıklarını ifade ettiler. Sadece orası değil, Kars ve Iğdır’a da geçmiştik, orada da bunu müşahede etmiş bulunuyorum. Keşke her şey Sayın Hatibin söylediği gibi güzel olsa.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Özdemir…

4.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Ardahan’da modern besiciliğin, organik tarımın artırılmasına ve Kafkas arı ırkının Ardahan’da yaygınlaştırılmasına ilişkin açıklaması

HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Ben de 2000’li yıllarda Ardahan’da vali olarak çalıştım. Ardahan, ülkemizin doğuda son derece stratejik bir ilidir. Hatta Fevzi Çakmak, Kâzım Karabekir “Boğazlar boğazımız, Ardahan ve Kars sırtımızdır.” demiştir. Stratejik yönden Kafkasların hemen başlangıcındadır.

Ardahan çok önemli bir ilimizdir. Ancak, fakirlik hâlâ devam etmektedir. Ben de 2000’li yıllardan sonra iki kere gittim Ardahan’a. Ardahan’da üç önemli konu var. Bunlardan bir tanesi, hayvancılığı gerçekten modern besicilik hâline getirmeye devam ettirilmelidir, organik tarım artırılmalıdır ve Kafkas arı ırkı Ardahan’ın tüm her tarafına yayılmalıdır.

Ardahan’da politik söylemlerden çok, dediğimiz gibi, bütün partilerin Ardahan’ın gelişmesi için uğraşmasında… Ülkemizin stratejik yönden çok önemli bir yeri olduğunu ve hizmete ihtiyacı olduğunu değerlendiriyorum ve Ardahan’da üniversitenin açılmasında, daha önce benim vali olarak yazdığım yazıların da etkisi olduğunu zannediyorum. Ardahan’a üniversite açılmasının oraya güzel bir ivme kazandırdığını görüyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Almanya Federal Cumhuriyeti Dilekçe Komisyonunun vaki davetine icabet edecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonu üyelerinden kurulacak Parlamento heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca ismi bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1334)

                                                                                                                2/11/2010

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Almanya Federal Cumhuriyeti Dilekçe Komisyonu'nun vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonu üyelerinden oluşan bir Parlamento Heyetinin, Almanya'ya resmi bir ziyarette bulunması Genel Kurul'un 25 Haziran 2010 tarih ve 125. birleşiminde kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi hakkında 3620 Sayılı Kanunun 2. Maddesi uyarınca heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimler Genel Kurul'un bilgilerine sunulur.

                                                                                                                    Nevzat Pakdil

                                                                                                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                    Başkanı Vekili

Recep Taner                                           Aydın Milletvekili

Ali Kul                                                   Bursa Milletvekili                                   

Rasim Çakır                                           Edirne Milletvekili

Halit Demir                                            Mardin Milletvekili

Yahya Akman                                        Şanlıurfa Milletvekili

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici ve 31 milletvekilinin, TOKİ’nin faaliyet ve uygulamalarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/901)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), 02.03.1984 tarih ve 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu ile çarpık kentleşmenin ortadan kaldırılarak düzenli kentleşmenin sağlanması ve alt ve orta gelir gruplarının konut ihtiyacının karşılanması amacıyla kurulmuştur. TOKİ'nin 2002'den sonra kuruluş amacından uzaklaşarak, kâr amacı güden bir firma gibi çalışmaya başladığı, kurumun adının sık sık usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarıyla gündeme geldiği görülmektedir.

Dar gelirli vatandaşlarımıza konut edindirme gibi önemli bir görevi üstlenen TOKİ'ye Hazine'nin mülkiyetindeki arazilerin bedelsiz devri yanında, çeşitli yasal düzenlemelerle vergi, resim ve harç istisnası tanınmış ve 08.03.2007 tarih ve 5597 sayılı Kanunla yurtdışı çıkış harcından elde edilen gelirlerin TOKİ'ye aktarılması öngörülmüştür.

Ayrıca, TOKİ 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun kapsamında iken, 22.12.2005 tarih ve 5436 sayılı Kanunla kapsam dışına çıkarılarak kesin hesaplarının Sayıştay ve TBMM tarafından denetlenmesi engellenmiştir.

TOKİ'nin AKP iktidarları döneminde alt ve orta gelir grubundaki vatandaşlarımızın konut ihtiyacını karşılama amacından hızla uzaklaşarak ülkemizin en büyük lüks konut üreticisi durumuna geldiği görülmektedir. Bu durum özel sektörle rekabet açısından, TOKİ'ye avantaj sağlamakta, inşaat sektöründe ciddi sorunlara yol açmaktadır. Yarattığı istihdam ve katma değerle ekonomimizin bel kemiği olan inşaat sektörü TOKİ'ye devlet eliyle sağlanan imkanlar nedeniyle bitme noktasına getirilmiştir.

TOKİ'nin neden olduğu ve toplumda ciddi sıkıntı yaratan uygulamalardan biri de; kurumun fiyat politikaları konusunda yürüttüğü söylem, vatandaşa vaat ettiği taahhütleri ile yaşanan reel durum arasındaki farktır. Dar gelirli vatandaşlarımız memur maaş katsayısı artışı koşuluna güvenerek satın aldığı konutlarını taksit tutarlarında yaşanan artış nedeniyle ödeyemez durumdadır.

TOKİ'nin ürettiği konutlara ilişkin yaşanan sorunlara en iyi örneklerden biri de Gaziantep Merkez Şahinbey Gecekondu Dönüşüm Projesidir. Proje kapsamında Serinevler- Perilikaya'da 1260 sosyal konut + (2 cami, ticaret merkezi, kütüphane ve sağlık ocağı) yapılmıştır.

TOKİ ile Şahinbey Belediyesi tarafından 2008 yılında "kira ödemek yerine evinizin bedelini ödeyin" sloganı eşliğinde bir kampanya başlatılmıştır. Bu kampanya kapsamında, 554 adet 2+1 alt gelir grubu konut (brüt 85 m²), 78.000,00 TL-88.000,00 TL aralığındaki fiyatlarla yoksul yurttaşlarımıza satışa çıkarılmıştır.

Bu kampanya kapsamında, 2008 yılında çekilen kurada adı çıkan vatandaşlarımız 6.000,00 TL peşin, kalan 81.000,00 TL'si ise 180 ay taksitle 87.000,00 TL'ye 2+1 (85 m2) konut sahibi olmuştur.

20.06.2010 tarihi itibariyle 13 taksit tutarı olan toplam 5.942,00 TL ödeyen bir konut sahibinin borcu yaptığı ödeme miktarına rağmen 80.300,00 TL'de kalmıştır. Çünkü ödediği taksitlerin 5.239,00 TL'si bu süre içinde gelen 3 zamma giderken (Temmuz 2009'da 1.458,00 TL, Ocak 2010'da 2.230,00 TL ve Temmuz 2010'da 1.551,00 TL), sadece 703 TL'si anapara ödemesi olmuştur. Enflasyona ayarlı Memur Maaş Artış Katsayısının aynı düzeyde seyretmesi durumunda konut taksitlerinde yaşanacak artışa göre vatandaşlarımız "kira ödemek yerine evinizi ödeyin" sloganıyla 87.000,00 TL'ye aldıkları konutları için 200.000,00 TL'yi aşan bir miktarda ödeme yapmak zorunda kalacaklardır. Aylığının tamamını konut taksitine ödemek zorunda kalan yurttaşlarımız, ilköğretim çağındaki küçük çocuklarını okuldan alarak işe vermek durumunda kalmışlardır.

TOKİ tarafından satılan Gaziantep Şahinbey Serinevler konutlarında yaşanan sorunlar, TOKİ'nin alt ve orta gelir grubu için yaptığı sosyal konutlar üzerinden konut ticareti yapmakta olduğu, ihalelerde yaşanan yolsuzluklar nedeniyle sosyal konutları maliyetlerinin çok üzerinde yaptırdığı iddialarını adeta doğrular niteliktedir. Sosyal konut alan yurttaşlarımızın yaşadığı sorunların çözülmesi, asgari ücretli yurttaşlarımızın yaşadığı bu büyük haksızlığın ortadan kaldırılması büyük önem taşımaktadır.

TOKİ tarafından Gaziantep Merkez Şahinbey Gecekondu Dönüşüm Projesi kapsamında Serinevler - Perilikaya'da (1260 sosyal konut + 2 cami, ticaret merkezi, kütüphane ve sağlık ocağı) yaptırılan konutların yapım ihalesi ile satış uygulamalarının, TOKİ'nin yaptığı her türlü faaliyet, ihale ve konut fiyatlandırma politikalarının yasalara uygun olup olmadığının araştırılarak tespit edilmesi amacıyla Anayasanın 98 nci ve İçtüzüğün 104 ve 105 nci maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Akif Ekici                                   (Gaziantep)

2) Ali Koçal                                    (Zonguldak)

3) Ahmet Ersin                               (İzmir)

4) Suat Binici                                  (Samsun)

5) Durdu Özbolat                           (Kahramanmaraş)

6) Ahmet Küçük                             (Çanakkale)

7) İsa Gök                                      (Mersin)

8) Birgen Keleş                              (İstanbul)

9) Fevzi Topuz                               (Muğla)

10) Ali Rıza Öztürk                        (Mersin)

11) Rasim Çakır                             (Edirne)

12) Çetin Soysal                             (İstanbul)

13) Mustafa Özyürek                     (İstanbul)

14) Osman Kaptan                         (Antalya)

15) Tansel Barış                             (Kırklareli)

16) Ali İhsan Köktürk                    (Zonguldak)

17) Muhammet Rıza Yalçınkaya    (Bartın)

18) Sacid Yıldız                              (İstanbul)

19) Hüseyin Pazarcı                       (Balıkesir)

20) Derviş Günday                         (Çorum)

21) Halil Ünlütepe                          (Afyonkarahisar)

22) Selçuk Ayhan                           (İzmir)

23) Tayfur Süner                            (Antalya)

24) Bülent Baratalı                          (İzmir)

25) Ali Rıza Ertemür                      (Denizli)

26) Ali Arslan                                (Muğla)

27) Hulusi Güvel                            (Adana)

28) Mehmet Şevki Kulkuloğlu       (Kayseri)

29) Mehmet Ali Özpolat                 (İstanbul)

30) Mevlüt Coşkuner                     (Isparta)

31) Ramazan Kerim Özkan            (Burdur)

32) Ferit Mevlüt Aslanoğlu            (Malatya)

2.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 31 milletvekilinin, kamu avukatlarının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/902)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Kamu avukatları, kamu gücünü kullanan kurum ve kuruluşların her türlü hukuki ilişkilerine yön veren ve ortaya çıkan uyuşmazlıklarda onları temsil eden meslek mensuplarıdır. Kamu avukatları devletin ve kurumların işleyişinin hukuka uygunluğunu sağlayan, vekaletini yürüten, değeri milyonları bulan sayısız dosyanın hukuki sorumluluğunu taşıyan kişidir.

Yaptıkları görev bakımından devletin olmazsa olmaz parçası olarak kabulü gereken kamu avukatlarının her yönden çok iyi çalışma şartlarına sahip olmaları gerekmekte iken, durum bunun tam tersidir. Yargı sistemi içerisinde birer kamu görevlisi olarak görev yapan iddia ve karar organlarının temsilcilerine tanınan mali ve özlük haklar düşünüldüğünde aradaki uçurumu açıklamak mümkün değildir. Kamu avukatlarının hak ve statüleri tespit edilirken, yargıda benzer faaliyeti icra eden hakim ve savcıların durumunun baz alınması gerekmektedir. Ancak kamu avukatlarının statü sorunları, mali ve özlük haklarına ilişkin sorunlar ile teftiş ve denetleme sorunları da mevcuttur.

Kamu avukatları taşıdıkları mesleki sorumluluğa rağmen hakim ve savcıların sahip oldukları hiçbir hak ve teminata sahip değildir. Oysa kamu avukatları da hakim ve savcılar gibi kamu gücünü temsil etmekte ve kamu adına her türlü davada devletin yararını korumaktadır.

Kamu avukatlarının amirleri genellikle hukukçu olmayan idarecilerdir. Kamu avukatı hukuki bilgi ve deneyimine göre hareket edeceği bir konuda bile hukukçu olmayan idarecilerin emir ve talimatlarının gereğini yerine getirmek durumunda kalmaktadır. Hakim ve Savcılar ise adalet müfettişleri tarafından denetlenmektedir. Kamu avukatlarının bu ve benzeri birçok statü sorularının çözülmesi gerekmektedir.

Kamu avukatları farklı statülerde istihdam edilmektedir. Aynı işi yapan avukatların arasında gereksiz bir farklılık ve dengesizlik yaratılmaktadır. Avukatlar sözleşmeli, 657'ye tabi kadrolu devlet memuru, KİT'lerde KHK'ye göre, İş kanununa göre işçi statüsü gibi birbirinden çok farklı istihdam şekilleriyle aynı görevleri yapmaktadır.

Kamu avukatları ek gösterge mağduriyetine de uğramaktadır. Devlet memuru avukatlar 3000 ek göstergeleri, hukuk müşavirleri 3600 ek göstergeleri, hakim ve savcıların ise 7600 ek göstergeleri vardır.

Avukatlar vekalet ücretlerinde limit sorunu da yaşamaktadır. Bir çok meslekte döner sermayeden alınan paylar memur maaşlarından yüksek olmasına rağmen, avukatların devlete hiçbir yük getirmeyen vekalet ücretlerinden elde ettikleri gelir vekalet ücretleri limiti yüzünden çok düşük miktarlardadır. Örneğin bugün itibari ile hazine avukatlarının yıllık vekalet ücret limiti 5 bin 900 TL’dir. Bu limitin mutlaka artırılması gerekmektedir.

Avukatlar makam ve temsil tazminatı alamamaktadır. Duruşma, mürafaa, keşif ve haciz gibi nedenlerle görev yeri dışına çıkmalarına rağmen, çok düşük miktarlarda harcırah almaktadır. Bu nedenle, görev gereği masraflarını cebinden ödemek durumunda bile kalmaktadır.

Hakim ve savcılara yüzde 10 yargı ödeneği uygulanmaktadır. Bu ödenek avukatlara verilmemektedir. Sözleşmeli avukatlar ise hiçbir yan ve ek ödemeden yararlanamamaktadır.

Bu nedenlerle, kamu avukatlarının sorunlarının tespiti, ortaya çıkarılması ve çözümlenmesi amacı ile Anayasamızın 98. maddesi, İçtüzüğümüzün 104. ve 105. maddeleri gereğince bir Araştırma Komisyonu kurularak konunun tüm boyutlarıyla araştırılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1) Turgut Dibek                              (Kırklareli)

2) Akif Ekici                                   (Gaziantep)

3) Kemal Demirel                           (Bursa)

4) Ramazan Kerim Özkan              (Burdur)

5) Durdu Özbolat                           (Kahramanmaraş)

6) Fevzi Topuz                               (Muğla)

7) Hüsnü Çöllü                               (Antalya)

8) Ahmet Küçük                             (Çanakkale)

9) Birgen Keleş                              (İstanbul)

10) İsa Gök                                    (Mersin)

11) Ali Rıza Öztürk                        (Mersin)

12) Rasim Çakır                             (Edirne)

13) Çetin Soysal                             (İstanbul)

14) Muhammet Rıza Yalçınkaya    (Bartın)

15) Ali İhsan Köktürk                    (Zonguldak)

16) Ferit Mevlüt Aslanoğlu            (Malatya)

17) Mustafa Özyürek                     (İstanbul)

18) Osman Kaptan                         (Antalya)

19) Tansel Barış                             (Kırklareli)

20) Sacid Yıldız                              (İstanbul)

21) Hüseyin Pazarcı                       (Balıkesir)

22) Derviş Günday                         (Çorum)

23) Halil Ünlütepe                          (Afyonkarahisar)

24) Selçuk Ayhan                           (İzmir)

25) Tayfur Süner                            (Antalya)

26) Bülent Baratalı                          (İzmir)

27) Ali Rıza Ertemür                      (Denizli)

28) Ali Arslan                                (Muğla)

29) Hulusi Güvel                            (Adana)

30) Mehmet Şevki Kulkuloğlu       (Kayseri)

31) Mehmet Ali Özpolat                 (İstanbul)

32) Mevlüt Coşkuner                     (Isparta)

3.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe ve 29 milletvekilinin, kiraz üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/903)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Kiraz üreticilerinin sorunlarının araştırılması, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.

1) Halil Ünlütepe                            (Afyonkarahisar)

2) Sacid Yıldız                                (İstanbul)

3) Durdu Özbolat                           (Kahramanmaraş)

4) Ahmet Ersin                               (İzmir)

5) Bayram Ali Meral                      (İstanbul)

6) Mehmet Ali Susam                    (İzmir)

7) Ali Rıza Öztürk                          (Mersin)

8) Eşref Karaibrahim                      (Giresun)

9) Osman Kaptan                           (Antalya)

10) Hulusi Güvel                            (Adana)

11) Ali Arslan                                (Muğla)

12)Zekeriya Akıncı                         (Ankara)

13) Hikmet Erenkaya                      (Kocaeli)

14) Metin Arifağaoğlu                    (Artvin)

15) M. Fatih Atay                           (Aydın)

16) Vahap Seçer                             (Mersin)

17) Rahmi Güner                            (Ordu)

18) Ali İhsan Köktürk                    (Zonguldak)

19) Fehmi Murat Sönmez               (Eskişehir)

20) Ramazan Kerim Özkan            (Burdur)

21) Ali Rıza Ertemür                      (Denizli)

22) Algan Hacaloğlu                      (İstanbul)

23) Hüseyin Pazarcı                       (Balıkesir)

24) Hüsnü Çöllü                             (Antalya)

25) Atilla Kart                                (Konya)

26) Hüseyin Ünsal                         (Amasya)

27) Ahmet Küçük                           (Çanakkale)

28) Mevlüt Coşkuner                     (Isparta)

29) Mehmet Ali Özpolat                 (İstanbul)

30) Derviş Günday                         (Çorum)

Gerekçe:

Ülkemiz dünya kiraz üreticileri arasında kalite ve üretim miktarı bakımından lider konumda bulunmaktadır. Geçen yıl ülkemizden büyük bir bölümü AB ülkeleri olmak üzere 54 bin ton kiraz ihraç edilmiştir. Başta Afyonkarahisar Sultandağı ve Çay çevreleri olmak üzere, Konya, Isparta, İzmir Kemalpaşa ve çevresi Manisa, Denizli gibi bölgelerde ihracata yönelik yüksek kalite kiraz üretilebilmektedir. Üretilen kirazın kalitesi nedeniyle dünyada "Türk Kirazı" olgusu yerleşmeye başlamıştır.

Kiraz ağacı yaklaşık 10 yıllık bir bakımdan sonra meyve vermektedir. En yoğun hasat dönemi haziran ayında olmaktadır. Bu yıl hasat döneminde mevsim normallerinin çok üzerinde yağan yağmur ve dolu kiraza ve dolayısıyla kiraz üreticilerine büyük zarar vermiştir. Bu dönemde meydana gelen yağışlar, kirazda yarılma ve çatlamalara sebep olmuştur. Zarar oranı Sultandağı ve Çay ilçelerimizde %60'ın üzerine olarak tespit edilmiştir. Özellikle dış piyasada kiraz satışı son derece olumsuz etkilenmiştir. İç piyasa ise arz fazlası nedeniyle doyum noktasındadır. Üretici yetiştirdiği kirazın en az yarısını pazarlayamaz duruma gelmiştir. 8 yıl önce, 2002 yılında 4,5 lira olan ihraç edilen kiraz fiyatı bu yıl 2 liraya düşmüştür. İç piyasada sanayide kullanılan gıllim kirazının fiyatı 130 kuruştan 80 kuruşa düşmüştür. Karabalı cinsindeki kirazın hiç alıcısı çıkmamış, dalında durmaktadır. Napolyon kirazıyla ünlü Afyonkarahisar'ın Sultandağı bölgesindeki kiraz üreticileri, kiraz alım fiyatlarının çok düşük olması nedeniyle kiraz hasadını durdurmuşlardır. Bu bölgede yağmur ve dolu nedeniyle zedelenen kirazlar işçilik ücretleriyle diğer girdileri karşılayamaması sonucu atılmaktadır. Buna karşın üretimdeki girdiler gübre, elektrik, sulama ve ilaçlama giderlerinde ciddi artışlar olmuştur. Para kazanmak bir yana aldıkları paranın yarısını toplama parası olarak dağıtacak üreticilerin kalan kısım ile gübre, ilaç ve bakım masraflarını karşılaması mümkün görünmemektedir. Yanlış uygulanan tarım politikaları sonucu üreticiler, bir yıllık çalışma ve emeklerinin para etmemesinin şaşkınlığını yaşamaktadırlar. Üretim sürecinde yaptıkları borçları ve tarımsal kredi borçlarını ödeme güçlüğü içerisindedirler. Sorunlarının çözümü için yardım ve destek beklemektedirler. Kiraz üreticilerinin, uğradıkları zarar nedeniyle öncelikle üretimde meydana gelen zarar oranı dikkate alınarak "afet bölgesi" içine alınması, tarımsal kredi ve sulama amaçlı elektrik borçlarının faizsiz olarak ertelenmesi, üreticilerin önümüzdeki dönemde de faaliyetlerini sürdürebilecek şekilde desteklenmesi ve fındık, tütün gibi ürünlerde uygulanan alım fiyatı uygulamasının kiraz için de yapılması yönünde talepleri vardır.

Kiraz üreticilerinin içinde bulunduğu sıkıntı ve sorunların daha da büyümeden araştırılması ve alınacak önlemlerin belirlenerek hızla uygulamaya konulması gerekmektedir. Üreticilerin üretim sürecini önümüzdeki dönemde de sürdürebilmeleri konusunda bu araştırma önergesi ile kurulacak komisyonun önemli katkıları olacaktır.

4.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 32 milletvekilinin, ataması yapılmayan öğretmen adaylarının ve istifa eden öğretmenlerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/904)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesine yapılan öğretmen atamalarında öğretmenlerimizin çok büyük bir kısmının çeşitli gerekçelerle istifa ettikleri tespit edilmiştir. Milli Eğitim Bakanlığımızın 2003-2008 yılları arasında Şırnak ilimize yapmış olduğu 5.129 öğretmen atamasının aynı süre içerisinde 4.609 tanesinin çeşitli gerekçelerle istifa etmesi bu gerçeği gözler önüne sermektedir. Türkiye'de her yıl üniversite bitirip diplomasını alan binlerce öğretmen, eğitim alanındaki yetersizlikler nedeniyle işsizler kervanına katılmak yerine kutsal mesleklerini icra etmek isterken gittikleri noktalarda yaşadıkları terör, lojman, sağlık gibi sorunlar gerekçesiyle istifa etmektedirler.

Milli Eğitim Bakanlığı iç denetim faaliyet raporunda birçok konuda kendine kötü not vermiştir. Mevcut norm kadro hesaplama kriterlerine göre sistemde olması gereken öğretmen sayısı 717.824 olmasına rağmen, mevcut öğretmen sayısı 584.507'dir. Yani 133.317 öğretmen açığı bulunmaktadır. Okullarda eğitim fakültesi mezunu binlerce ücretli öğretmen âdeta birer köle gibi çalıştırılmakta, aylık ortalama 500.-TL ücret ve yarım sigorta ile sosyal güvencesiz, her an işten çıkartılma korkusu ile çalıştırılmaktadırlar.

Doğu ve Güneydoğu Bölgelerimizde yaşanan öğretmen açığı sebebi ile bölgenin Mülki Amirleri kendi insiyatifleri doğrultusunda çözüm üretmekte, Valiliklerimiz eğitimli polis memurlarımızı öğretmen olarak atanmakta, taşra belediyelerinde megafonlardan öğretmen aranıyor anonsları yapılmaktadır. Ne yazık ki geleceğimizi emanet edeceğimiz öğrencilerimizi yetiştirme konusunda eğitim alan, fakülte mezunu ve atanamayan 360 bin öğretmenimizin, garsonluk, seyyar satıcılık ve pazarcılık yapmakta, atanma şansı yüzüne gülen öğretmenlerimiz ise başta terör sorunu gerekçesiyle istifa edip alternatif iş kollarında kendilerine yer edinebilme mücadelesine girmektedirler. Atanamayan öğretmenlerimizin ve atanmasına rağmen istifa eden öğretmenlerimizin yaşadığı tüm sıkıntılar araştırılarak, bugüne kadar verilen sözlerin, altına imza atılan vaatlerin yerine getirilmediği ve genç öğretmenlerimizin mağduriyetinin boyutunun tespiti amacıyla Anayasanın 98. Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105. maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması açılması hususunda gereğini saygılarımla arz ederiz. 08.07.2010

1) Şevket Köse                                (Adıyaman)

2) Halil Ünlütepe                            (Afyonkarahisar)

3) Atila Emek                                 (Antalya)

4) Birgen Keleş                              (İstanbul)

5) Durdu Özbolat                           (Kahramanmaraş)

6) Ahmet Ersin                               (İzmir)

7) Zekeriya Akıncı                          (Ankara)

8) Hikmet Erenkaya                        (Kocaeli)

9) Metin Arifağaoğlu                      (Artvin)

10) Mehmet Fatih Atay                  (Aydın)

11) Mehmet Ali Susam                  (İzmir)

12) Vahap Seçer                             (Mersin)

13) Ali Rıza Öztürk                        (Mersin)

14) Eşref Karaibrahim                    (Giresun)

15) Osman Kaptan                         (Antalya)

16) Hulusi Güvel                            (Adana)

17) Sacid Yıldız                              (İstanbul)

18) Ali Arslan                                (Muğla)

19) Rahmi Güner                            (Ordu)

20) Ali İhsan Köktürk                    (Zonguldak)

21) Bayram Ali Meral                    (İstanbul)

22) Fehmi Murat Sönmez               (Eskişehir)

23) Ramazan Kerim Özkan            (Burdur)

24) Derviş Günday                         (Çorum)

25) Algan Hacaloğlu                     (İstanbul)

26) Hüseyin Pazarcı                      (Balıkesir)

27) Hüsnü Çöllü                             (Antalya)

28) Atilla Kart                                (Konya)

29) Hüseyin Ünsal                         (Amasya)

30) Ahmet Küçük                           (Çanakkale)

31) Mevlüt Coşkuner                     (Isparta)

32) Mehmet Ali Özpolat                 (İstanbul)

33) Ali Rıza Ertemür                      (Denizli)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın Kaya, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

5.- Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, Mersin Milletvekili Behiç Çelik ve Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in Ardahan ili hakkındaki görüşlerine ilişkin açıklaması

SAFFET KAYA (Ardahan) – Sayın Başkanım, söz verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum.

2 çok değerli milletvekilimiz ve özellikle Gaziantep Milletvekilimiz Hasan Özdemir Bey’in de Ardahan ilimizde valiliği var. Kendisinin gerçekten, valilik döneminde üstün hizmetlerini burada, yüce heyetiniz huzurunda tebrik ediyorum. Bunu kalbî ifade olarak söylüyorum ama Ardahan’la ilgili zannediyorum ki diğer milletvekili arkadaşımızın son verileri çok noksan, çok sığ. Şöyle ki: Devlet istatistik verilerine bakıldığında, şu anda, nüfus oranına göre, kamu yatırımında payını en çok alan il  Ardahan olmuştur. Bunun altını özellikle çiziyorum. Göçün durduğu en baştaki illerden bir tanesi Ardahan olmuştur. Yatırımların en çok arttığı, hem müteşebbis anlamında hem devlet yatırımları anlamında, özellikle serhat ilimiz Ardahan olmuştur. Bu gelişmeler yalnızca Ardahan’ı değil, şüphesiz Türkiye’yi ilgilendiren bir gerçektir. Bu anlamda tekraren özellikle Başbakanımıza ve Hükûmetimize teşekkürlerimi bir borç biliyorum. Umuyorum ki, her il bu anlamda ciddi gelişmeye maruz kalır ki, bu Hükûmet döneminde Türkiye’nin her yeri de şantiyeye döndü; bunu da hepimiz çok çok iyi biliyoruz. İnşallah daha büyük hizmetlere vesile olur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN -  Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır. Okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- (10/618) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 3/11/2010 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu; 03.11.2010 Çarşamba günü (Bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                        M. Akif Hamzaçebi

                                                                                                                 Trabzon

                                                                                                         Grup Başkanvekili

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler Kısmında yer alan (Faili meçhul cinayetlerin aydınlanması); (10/618) esas numaralı Meclis Araştırma Önergesinin görüşmelerinin, Genel Kurul'un, 03.11.2010 Çarşamba günlü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN -  Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin lehinde ilk söz Mersin Milletvekili Sayın Ali Rıza Öztürk’e aittir.

Buyurun Sayın Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin, faili meçhul bırakılan siyasi cinayetlerin kimler tarafından, neden, nasıl gerçekleştirildiğinin açığa çıkarılması, arkasındaki gizli yapının ve kirli ilişkilerin aydınlatılması amacıyla, millet iradesinin yansıdığı en yüce organ olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir araştırma komisyonu kurulmasına yönelik önergesi üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, hepimizin bildiği üzere, demokratik hukuk devleti olduğu iddia edilen Türkiye’nin geçmişine baktığımızda faili meçhul bırakılan siyasi cinayetlerle dolu olduğu anlaşılmaktadır. Bu faili meçhul bırakılan siyasi cinayetlerde yakınlarını kaybeden kişilerin oluşturduğu Toplumsal Bellek Platformu’nun da Türkiye Büyük Millet Meclisinden bu konuda araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin talebi de dikkate alınarak bu Mecliste bir araştırma komisyonu kurulmasını istedik ve buna ilişkin önergemiz en son 20 Ekim 2010 Çarşamba günü Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşüldü. Bu önerge üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ben konuştum ve önergenin aleyhine de AKP Milletvekili Sayın Yılmaz Tunç’la Sayın Ahmet Aydın görüşlerini belli ettiler ve sonunda yapılan oylamada -hepimizin de bildiği gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanaklarıyla sabit olduğu üzere- bu önergenin gündeme alınması AKP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Yalnız, değerli arkadaşlarım, bundan sonra, 1 Kasım 2010 günlü Zaman gazetesinde -bu gazete elimde- AKP Grup Başkan Vekili Sayın Elitaş’ın sözleri yer aldı. Sayın Elitaş diyor ki, aynısını okuyorum: "Geçen hafta biz Cumhuriyet Halk Partisi grup başkan vekillerini ziyaret ettik 'Baş örtüsü komisyonuna şartsız üye verin, faili meçhullerle ilgili Danışma Kurulu toplantısını geri çekin ve salı günü birlikte getirelim' dedik. O gün Danışma Kurulu toplanamadığından Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi olarak geldi. Biz de böyle bir komisyonun kurulmasından yanayız ama Cumhuriyet Halk Partisi bu konuda diğer konulardaki gibi samimiyetsiz davrandığından dolayı, acele bir hareketle önergeyi gündeme getirip AK PARTİ reddediyormuş gibi bir havanın oluşmasını istedi. Bu önerge, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemini değiştirmek, çalışmasını akamete ulaştırmak için verilmiştir. Grup başkan vekilli arkadaşlarımızın da böyle bir komisyonun kurulması şeklinde görüşümüz var. Önümüzdeki günlerde konu tekrar gündeme gelebilir. Eğer Cumhuriyet Halk Partisi acele etmeseydi belki bu salı görüşmeler tamamlanır, komisyon kurulabilirdi."

Değerli arkadaşlarım, şimdi, bu sözleri duyan bir vatandaşımız, belki, ilk defa, bu faili meçhul araştırma önergesinin 20 Ekim günü bu Genel Kurula geldiğini anlayabilir. Şimdi, bu, 3 Kasım 2009 tarihinde değerli arkadaşlarım. Bu önerge, siyasette asker ve sivil ilişkilerinin darbelere ilişkin araştırma önergesi DTP Grubu tarafından verilmiş. Bu önerge üzerine yine AKP Grubu adına Sayın Yılmaz Tunç konuşmuş: “Önceki haftalarda görüşmelerine başladığımız madencilikle ilgili araştırma önergelerinin görüşmeleri de tamamlanmamıştır. Bugün de bu görüşmelerin tamamlanmasına çalışılacak ve ardından Borçlar Kanunu’muz olmak üzere, gündemdeki yasalar görüşülecektir. Bu nedenle, Demokratik Toplum Partisi Grubunun önerisine katılamadığımızı belirtiyoruz.” diyor ve bu önerge, bu Mecliste, sadece AKP’nin oylarıyla reddediliyor arkadaşlar. Tarih 3 Kasım 2009.

Değerli arkadaşlarım, yine, 3 Şubat 2010 tarihinde BDP Grubunun Güneydoğu Bölgesi’nde yaşanan “faili meçhul cinayetler ve kayıplar” adlı önergesi gündeme geliyor. Bu önergenin aleyhine AKP Grubu adına Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün “Ben, esasen, bu önergenin kabul edilmesini ve bu zamana kadar yaşanmış olan tüm faili meçhullerin ortaya çıkmasını arzu ediyorum. Evet, gerçekten arzu ediyorum çünkü faili meçhullerle alakalı, değerli arkadaşlar. Değerli arkadaşlar, dediğim gibi, ben şahsen, bunun, bu komisyonun kurulmasından yanayım.” diyor. Ancak bu önerge de oylanıyor ve bu önerge, yine, AKP’nin oylarıyla reddediliyor değerli arkadaşlarım. Tarih 3 Şubat 2010.

Devam ediyoruz arkadaşlar: Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili arkadaşlarımla birlikte verdiğim Meclis araştırma önergesi, bu, yakınlarını kaybeden kişilerin oluşturduğu Toplumsal Bellek Platformu’nun Türkiye Büyük Millet Meclisindeki AKP Grubuna, diğer gruplara ve Meclis Başkanlığına 11 Nisanda yaptığı ziyaretten tam iki ay sonra, 6 Nisan 2010 günü, Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi olarak buraya geliyor değerli arkadaşlarım. Yine, AKP Grubu adına, bu öneri aleyhine Sayın  Ayşe Türkmenoğlu konuşuyor: “Demokratik bir Türkiye'ye kavuşmak için söz konusu bu cinayetlerin aydınlatılması gerekmektedir. Bu faili meçhul cinayetlerin üzerindeki sır perdesinin kaldırılması ve somut adımlar atılması gerekmektedir. Bizler de tabii ki bu cinayetlerin aydınlatılmasını istiyoruz.” demiştir ama değerli arkadaşlarım, yapılan oylama sonucunda, bu Mecliste, AKP dışındaki tüm milletvekilleri bu önergenin kabulüne oy kullandığı hâlde, AKP Grubunun oylarıyla bu önerge de reddedilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, aynı önerge, AKP Grubunun kamuoyunda bu ve buna benzer ileri sürdüğü gerekçeleri bertaraf edebilmek için, 22/6/2010 tarihinde tekrar Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi olarak bu Genel Kurula getirilmiştir ve bu Genel Kurulda da, yine o zaman AKP Grubu adına Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün konuşmuş, yine “Biz, aslında öneriyi önemsiyoruz. Gerçekten, bu memlekette faili meçhul kalmaması lazım, her şeyin aydınlığa çıkması lazım.” demiştir değerli arkadaşlar. Ancak “Meclisimizin tatile girmesine az bir zaman kaldı. İnşallah, ümit ediyorum ki ben, tatilden sonra, bütün grupların mutabakatıyla, bu grup önerisinde olan veya olmayan ne kadar faili meçhul cinayet varsa bunlarla ilgili araştırma komisyonu kurulur ve bu cinayetler aydınlatılır.” diyor. “Değerli arkadaşlarım, bizler, inşallah, tatilden sonra geleceğiz ve bu faili meçhullerle ilgili komisyon kuracağız. O bakımdan, önerge geldiğinde sizlerden destek istiyoruz.” demiştir ve ben de Sakarya Milletvekili Sayın Ayhan Sefer Üstün’ün bu sözüne güvenerek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilden dönüşünde AKP Grubu inşallah bu öneriyi getirir, biz de kabul ederiz, faili meçhul cinayetler aydınlatılır diye beklerken, aradan geçti ve bir türlü getirmediler. 20 Ekim günü biz tekrar getirdik, yine değişen bir şey yok. Orada da Sayın Yılmaz Tunç ile Sayın Ahmet Aydın, daha önceki konuşmalarına benzer şekilde beyanlarla, önergeye “ret” dediler.

Değerli arkadaşlarım, AKP’nin bu konuda ileri sürdüğü gerekçelerin hiçbir geçerliliği yoktur. Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemini tıkama gibi bir olay kesinlikle söz konusu değildir çünkü bu önerge zaten kabul edildiğinde beş dakika alır. Komisyonlar, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Genel Kurulunun zaten dışında çıkarılır. Uzlaşma konusuna geldiğimiz zaman, uzlaşmayan tek grup var Türkiye Büyük Millet Meclisinde, o da AKP’dir değerli arkadaşlarım. Yani AKP’nin dışındaki tüm milletvekilleri bu önergelerin kabulü doğrultusunda oy kullandığı hâlde nedense, -nedendir bilemiyorum- sadece AKP Grubu bu önergeleri ısrarla reddetmektedir. Yine 1 Mayıs 1977 kanlı katliamının araştırılması için bir Meclis araştırma önergesi verdik. Bu araştırma önergesi de 20 Nisan günü CHP grup önerisi olarak buraya geldi, yine AKP oylarıyla reddedildi.

Değerli arkadaşlarım, AKP gerek Anayasa değişikliklerine ilişkin 12 Eylül sürecinde gerekse ondan önceki süreçte sürekli 12 Eylül darbesiyle hesaplaşma söylemiyle işe girmiştir. 12 Eylül darbesinden, faili meçhul cinayetlerden mağdur olan kişilerin oyunu almak için bunları söylemiştir. Sayın Başbakan geçen sene ocak ayındaki bir konuşmasında, Hrant Dink’in, Abdi İpekçi’nin, Uğur Mumcu’nun, diğer tüm kirli saldırıların üzerindeki sis perdesini kaldırmak için uğraştığını söylemiştir, arkasından da “Faili meçhullerin faili malum hâle gelmesinden kim, niye korkuyor, niye çekiniyor; kim, neden bunların üstünü örtmeye çalışıyor? Gizli kapaklı işlerin aydınlığa çıkmasından kim, neden endişe ediyor?” demiştir. Şimdi, ben bu cümleler ışığında Sayın Başbakana soruyorum: Sayın Başbakan, faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmasından kim korkuyor? Bu kirli, gizli çetelerin açığa çıkarılmasından kim korkuyor? Bu sorulara yanıt vermesi gereken kişi Sayın Başbakandır. Sayın Başbakan 3 Eylül 2010 günü Diyarbakır AKP mitinginde yine referandumdaki “evet” oylarını artırmaya yönelik, bu halkın 12 Eylül darbesine, bu halkın faili meçhul cinayetlere, kanlı teröre tepkisini istismar etmeye yönelik olarak “Bir gece yarısı sokak ortasında ensesine kurşun sıkılarak katledilen, katilleri gecenin karanlığında kaybolup bir daha hiç ortaya çıkmayan, çıkarılamayan faili meçhullerin acısını çok iyi biliriz.” diyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, yine Sayın Başbakan, Ape Musa’nın acısını unutmadığını söylüyor ama Ape Musa’nın da içinde bulunduğu kanlı cinayetlerin, kanlı olayların aydınlatılmasına yönelik Meclis araştırmasında AKP milletvekilleri, Sayın Başbakanın Başkanı olduğu AKP milletvekilleri sürekli bu Mecliste “ret” oyu kullanmaktadırlar.

12 Eylül darbesine yönelik kanun teklifi Meclis Başkanı tarafından on beş gün bekletildikten sonra, basında çıkan tepkilerden sonra Adalet Komisyonuna sevk edilmiştir ama ondan daha önemlisi, 27 Ekim günü, aynı gün, görevi kötüye kullanma suçundaki cezaların indirimine yönelik AKP milletvekilinin verdiği bir teklif, 27 Ekim günü, aynı gün, Adalet Komisyonuna sevk edilmiş; yetmemiş, gündeme alınmış, komisyon üyelerine gönderilmiş; yetmemiş, dün, salı günü, AKP’nin oylarıyla kabul edilmiştir değerli arkadaşlarım.

Şimdi, ben gerçekten soruyorum: 12 Eylül darbesiyle, kanlı katliamlarla hesaplaşma iradesi olan partilerin, siyasi anlayışta olan herkesin ama herkesin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – …her türlü siyasi anlayışını bir kenara bırakarak bu Meclis araştırma önergesine destek vermelerini istiyorum. İşte, fırsat gelmiştir, şimdi, kim samimidir, kim değildir; AKP Grup Başkan Vekili Sayın Elitaş mı samimidir, Cumhuriyet Halk Partisi mi samimidir, kimin samimi olup olmadığını göreceğiz değerli arkadaşlarım. Şimdi ben, bu Meclisten, tüm milletvekillerinden, bu önergenin desteklenmesini istiyorum değerli arkadaşlarım. Hiçbir gerekçe, bunun aksi, bu desteklenmeme olayını makul ve meşru gösteremez.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öztürk.

Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin lehinde, Muş Milletvekili Sayın Sırrı Sakık.

Buyurun Sayın Sakık.

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Ben de önergenin lehinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sevgili arkadaşlar, yıl 1991, faili meçhul cinayetler işleniyor. Dönemin SHP ve Doğru Yol Partisi İktidarı döneminde biz de Parlamentodayız. Gece bizi bir vatandaşımız aradı “Ben, SHP il genel meclisi üyesiyim, Diyarbakır Silvan ilçesinden arıyorum. Beni öldürmek üzere oradaki jandarma alay komutanı birini kiraladı ve bu şahıs beni öldürmekten vazgeçti, geldi, silahları birlikte aldık, toprağa gömdük. Bu seri numaralı silahlar bizde mevcut. Ne yapabiliriz?” dedi. Biz de alelacele “Onları alın gelin, burada siyasal iktidarla görüşürüz, gereği ne ise yapılır.” dedik. Çünkü, aynı ilçede, her gün, onlarca faili meçhul cinayet işleniyordu. Bu öldürülmek istenen SHP İl Genel Meclis Üyesi Mehmet Mengi kiralık katille birlikte Ankara’ya geldi. Biz dönemin Başbakanı Sayın Demirel’den bir grup milletvekili olarak randevu talep ettik. Gittik -gece, ramazan ayı- Başbakanlıkta oturduk. Bu olup bitenleri bir bütün olarak Sayın Başbakanla paylaştık. Başbakan, böyle bir şeyin olamayacağını; biz, elimizde belgelerin olduğunu ve kiralık katilin burada olduğunu söyledik. Hemen İçişleri Bakanını aradı: “Ne yapabiliriz?” İçişleri Bakanlığı ve dönemin MİT yetkililerinden biri bir operasyon düzenlediler. Sabahleyin, İçişleri Bakanlığı ve MİT, ortak bir operasyonla, bu kiralık katille oradaki jandarma komutanıyla bir telefon görüşmesi sağlandı. Bu hâlen devletin arşivlerinde var. Komutan aynen şunu söylüyor: “Onu öldür, kışlanın şu kapısından içeri gir, şu kadar para hazır.” Ve bunlar tespit edildi. Mülkiye müfettişleri Diyarbakır’a gittiler, Diyarbakır’da o seri numaralı silahlar mülkiye müfettişlerine teslim edildi. Devletin arşivlerinde o raporlar da var. O seri numaralı silahlar Türk Silahlı Kuvvetlerine ait.

Uzun süre biz olayı soruşturduk. Komutan görevden alındı. İki ay haber alamadık. Soruşturma devam ediyor ve ben ilgileniyorum. Araştırdık, komutan kamp komutanı olarak Tekirdağ’da bir deniz kenarına tayin edilmiş.

Aynen, çıktım şu kürsüye, Demirel de oturuyordu bütün kurmaylarıyla, dedim ki: “Sayın Demirel, siz seçim öncesi aynen şunu söylediniz: ‘Fırat’ın kenarında bir kuzu kaybolsa sorumlusu benim.’ dediniz. Şu an Fırat’ın kenarında her gün onlarca ceset ve Fırat kan akıyor.” Bu olayı, aramızdaki geçen bütün görüşmeleri Parlamentoda anlatıyorum. “Siz diyordunuz ki: ‘Eğer bir tek kuzu kaybolursa ben gök kubbeyi sizin başınıza yıkarım.’ Fırat’ın kenarında insanlar ölü bulunuyor ve faili meçhuller işleniyor ve Fırat kan akıyor, şimdi sizin başınıza kim gök kubbeyi yıkacak?” Ama o gün faili meçhullerle ilgili bir sonuç alınmadı. Bu bir.

İkincisi: Yine yıl 1993, Muş ve bölgesinde operasyonlar yapılıyor. Muş Altınova bölgesinde operasyon yapan güvenlik güçleri gidip bir evi ateşe veriyorlar. Bütün Muş halkı bilir. Gidin, AKP’lilere sorun, bizim tabanımıza sormayın, hepsi bir bütün olarak tanıktır buna. Güvenlik güçleri bir evi ateşe veriyor, evde 9 can; anne, baba ve 7 çocuk. Evi ateşe veriyorlar ve ev bir bütün olarak yanıyor. Anne hamile, 10 can. Nasır Öğün. Hâlen o enkazlar orada duruyor. Eğer bir gün yolunuz Altınova beldesine düşerse, gidin, orada, o enkazlarda hâlen o çığlıkları duyabilirsiniz, eğer vicdan ve ahlak sahibiysek! Ben milletvekiliyim, çaresizim. Aradım Meclis İnsan Hakları Komisyonunu. Komisyon Van’da, Keçeciler Komisyonda, kendisiyle görüştüm, “Hemen gideceğim.” dedi ve Komisyon bir saat sonra beni aradı, “Emir geldi, gidemiyoruz.” dediler ve anne de hamileydi,  10 insan diri diri yakıldı. Onu yapanlar kimdi? Bolu ve Kayseri’den giden tugaydı. Bire bir, canlı yaşadığımız olaylardan size örnekler veriyorum.

Hemen bir gün sonra, benim doğduğum köyde 5 tane insanı ateşe verdiler; 1 baba, kızı, 2 oğlu -benim yakın akrabamdı- ve şoförleri. Oğlu Siyasal Bilgiler son sınıf öğrencisiydi, bir oğlu Devlet Demiryollarında memurdu, kızı ev hanımıydı. O dönemin siyasal iktidarının temsilcileri, utanmadan, sıkılmadan, çıkıp bu kürsüde aynen şunu söylediler: “Sırrı Sakık’ın köyünde bir çatışmada 5 tane terörist ölü ele geçti.” Ve ben çıktım… “Terörist” dedikleri Mehmet Sıddık Toktaş seksen yaşındaydı, Millî Selamet Partisinin de üyesiydi. Çocukları da o cenahtan geliyordular ve biri Devlet Demiryollarında memur, biri siyasal bilgiler son sınıf öğrencisi ama siyasal iktidar burada çıkıp halka yalan yanlış bilgiler aktarıyordu.

Şimdi tam bu noktada Atilla Kıyat denilen bir korgenaral çıktı döndü dedi ki: “Bu faili meçhul cinayetler siyasal iktidarlardan emir alınarak yapılıyordu.” Biz de aynı şeyleri söylüyorduk çünkü siyasal iktidar suçüstü yakalanmıştı, halka karşı suç işlemiştiler. Peki, şimdi size soruyoruz: Ey Allah adına vicdan sahipleri şimdi Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği ve bizim verdiğimiz bu Meclis araştırma önergeleri niye sizin oylarınızla reddediliyor? Bu saydıklarımız sizin döneminizde olmadı. Gelin birlikte bir komisyon oluşturalım, gelin birlikte bir hakikatleri araştırma komisyonu oluşturalım. Burada kimin eli kana, şiddete bulaşmışsa kim ki halka karşı suç işlemişse hep birlikte onları sorgulayalım. Siz niye sayısal çoğunluğunuza dayanarak Cumhuriyet Halk Partisinin ve Barış ve Demokrasi Partisinin ve diğer muhalefet partisinin Meclis araştırma önergelerini reddediyorsunuz? Yani bunu nasıl anlatabilirsiniz halka? Yani grubunuzla gidiyorsunuz Sayın Başbakan çıkıyor ağlıyor, o ağladıkça biz de ağlıyoruz, diyoruz ki: “Evet, yaralarımızın sarılması gereken bir dönemi yaşıyoruz.” Ama Parlamentoya, Genel Kurula geldiğimizde oradaki ruh hâlini burada sizde görmüyoruz. Burada bir bedende birkaç ruh birden dolaşıyor. Orada idamlara karşı gözyaşı akıtıyorsunuz ama burada da çıkıp “Öcalan niye asılmıyor?” diyorsunuz. Şimdi eğer idama karşıysanız ona da karşı olmalısınız buna da. Yani demokrasilerde çifte standart olmaz, demokrasilerde farklı bir hukuk olmaz.

Bakın bugün Sayın Başbakan yurt dışı gezisine giderken ne söylüyor Ahmet Türk’le ve Aysel Tuğluk’la ilgili? Anayasa değişti, dönem devam ediyor, Parlamento dönecek bunların milletvekilliğini verecek ama yüreğiniz yetmiyor. Milliyetçi Hareket Partisi bunu seçimlerde kullanacak diye hukuku gasbediyorsunuz siz Adalet ve Kalkınma Partisi. Sizin vicdanınızda… Allah rızası için aldığımız duyumlar bu kadar net, çünkü siz seçimlerde bundan korkuyorsunuz. Ahmet Türk’ün ve Aysel Tuğluk’un milletvekilliğinin verilmesi, hukukçular tarafından her gün çarşaf çarşaf yazılıyor “Meclis sadece tebliğ eder.” diyor ama siz bütün her şeyi siyasete kilitliyorsunuz, sadece siyaseti bir sıçrama tahtası, bir iktidar olma…

Bu ülkede iç barışı sağlayacaksak iktidarımızdan da fedakârlık edebilmeliyiz. Bu bir erdemlilik değil, sizin bir görevinizdir. Hukuka sahip çıkmalısınız. Yani bu ülkede olup biten her şeyi bütün Başbakanın iki dudağı arasındaki sözcüklere bağlayabilirsek bunun adı diktatörlük olur, demokrasi olmaz.

Ne konuşuluyorsa “Sayın Başbakandan efendim biz görüş alacağız…” Peki, bu Parlamentonun iradesi, halkın iradesi Sayın Başbakanın iki dudağı arasında mıdır? Yani bugün eğer bu Meclis araştırma önergesini hep birlikte kabul edersek eminim ki o zaman  Sayın Başbakanın bizim üzerimizde, Parlamentonun üzerinde bir ipoteği olmaz ama yok tekrar “hayır” derseniz o zaman yani bu Parlamento, evet, 12 Eylülün ürünü olan yasalar ve Anayasa’dan nema aldığı içindir ki sorunlarımız çözülmüyor. Aslında faili meçhullerle ilgili söylenecek o kadar çok şey var ki…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.

SIRRI SAKIK (Devamla) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bugün Taraf gazetesini açıp okursanız faili meçhullerde Susurluk… Eğer Susurluk’un üzerine gidebilmiş olsaydık bugün Ergenekon, Şemdinli olmayacaktı ama gidilmedi. O gün, o dönemin bakanlarından, o dönemin Emniyet Genel Müdürü ne diyor? Dalga geçiyor. Bakın, hakkında hiçbir işlem yapılmadı. Kim? Mehmet Ağar. Ne diyor? Çatlı, Bucak ve Hüseyin Kocadağ orada bir araçta trafik kazası geçiriyor. Dalga geçiyor, diyor ki “Belki gittiler Çatlı’yı alıp getirdiler.” Çatlı’yı sizlerin nasıl yönlendirdiğinizi biz biliyoruz. Onun için bu halkla dalga geçmeyin, onun için birilerini kollayıp korumayın. O 17.500 faili meçhul cinayetlerin işlendiği dönemde Emniyet Genel Müdürü olan, bakan olan ve bundan hesap soramıyorsanız siz iktidar değilsiniz. Birilerini ötekileştirerek ve Kürt coğrafyasında olup biten faili meçhulleri yok sayarak, sadece Ergenekon’un üstüne giderek sorunları çözebileceğinize inanıyorsanız yanılıyorsunuz.

Japonların çok güzel bir sözü var: “Güneşe tapanlar ısı kanununu tartışamazlar.” Sistemden beslenenler de sistemi yargılayamazlar.

Bu duygularla hepinize teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sakık.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin aleyhinde Bartın Milletvekili Sayın Yılmaz Tunç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Tunç.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz grup önerisiyle faili meçhul cinayetlerin öncesinde ve sonrasındaki tüm olayların araştırılması amacıyla verilen Meclis araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin önergenin Meclisin bugünkü gündemine alınması talep edilmektedir.

Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi bu konuyla ilgili olarak önceki hafta da grup önerisi vermiş, bu önerinin gündeme alınması genel Kurulun kararıyla reddedilmişti. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu haftaki gündemi bütün siyasi partilerimizin ortak görüşüyle oluşturulan Danışma Kurulu önerisinin Genel Kurulun dünkü birleşiminde kabul edilmesiyle belirlenmiş, bu gündeme göre Genel Kurulumuz çalışmalarına bugün ve yarın devam edecektir. Cumhuriyet Halk Partisinin bir gün önce Danışma Kurulu önerisiyle belirlenen gündemi bugün değiştirmek istemesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarını aksatmaya yönelik bir tutum olduğunu öncelikle belirtmek istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ İktidarından önce ülkemizde faili meçhul cinayetlerin çok sık yaşandığı bir gerçektir. Özellikle 90’lı yıllarda ülkemiz faili meçhullerle, yargısız infazlarla ve işkencelerle anılan bir ülke hâline gelmişti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği yüzlerce ihlal kararıyla ülkemizin uluslararası camiada ne kadar zor duruma düştüğü herkes tarafından bilinmektedir.

Bugün, Türkiye, artık, faili meçhullerle, yargısız infazlarla, işkence ve kötü muamelelerle anılmayan bir ülke hâline geldiyse, bunda AK PARTİ hükûmetlerinin kararlı ve ısrarlı mücadelesi belirleyici olmuştur.

Terörle mücadele, sadece ve sadece devletin resmî güvenlik birimleri tarafından kanunlarla ve hukuk kuralları çerçevesinde yürütülmekte, hangi isim altında olursa olsun illegal yapılanmaların üzerine kararlılıkla gidilmektedir. Türkiye artık faili meçhuller ülkesi değildir. Özellikle son yıllarda faili meçhul cinayetler konusunda güvenlik güçlerimizce başarılı çalışmalar yapılmakta, failler çok kısa sürelerde yakalanarak kamuoyunun devletimize duyduğu güven pekiştirilmektedir.

AK PARTİ iktidarları döneminde, özellikle kamuoyunda büyük tepki uyandıran cinayet olaylarının aydınlatılmasında büyük başarı sağlanmıştır. 19 Ocak 2007 tarihinde İstanbul’da silahlı saldırı sonucunda öldürülen gazeteci, yazar Hrant Dink’in cinayet failinin olaydan sonra yirmi dört saat içinde kimliği tespit edilmiş, otuz iki saat sonra da fail yakalanmıştır. 5 Şubat 2006 tarihinde Rahip Santoro cinayetinin faili cinayetten bir gün sonra yakalanmıştır. 17 Mayıs 2006 tarihinde Danıştay 2. Dairesine yapılan saldırının faili olay yerinde yakalanmıştır. 18 Nisan 2007 tarihinde Malatya Zirve Yayınevine yapılan saldırının failleri 5 şahıs, cinayette kullandıkları silahlarla birlikte olay yerinde yakalanmıştır.

Bu örneklerin ortaya koyduğu bir gerçek vardır, o da Hükûmetimiz son yıllarda terör ve nitelikli cinayet olaylarının aydınlatılarak fail ya da faillerinin yakalanması konusunda büyük bir kararlılık içerisindedir.

Son üç yıl içerisinde meydana gelen asayiş olaylarına baktığımızda da kasten adam öldürme başta olmak üzere diğer asayiş suçlarında önemli düşüşler sağlanmıştır. Kasten adam öldürme suçlarında 2007-2008 yılları arasında yüzde 8 oranında, 2008-2009 yılları arasında yüzde 4 oranında, 2009-2010 yılları arasında da yüzde 7 oranında bir düşüş olduğu görülmektedir. Ayrıca, şahsa karşı işlenen suçlarda da aydınlatma oranı yüzde 95’lere ulaşmıştır.

İnsan hakları ihlalleri bilanço raporlarına baktığımızda da Türkiye’de faili meçhullerin sayıları önemli miktarda azalmış, 2007 yılında 42 olan faili meçhul sayısı 2008’de 29’a, 2009’da 18’e kadar gerilemiştir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye’de artık hukuk işlemektedir. Hukuk işledikçe, demokrasi egemen kılındıkça, devlet fonksiyonları daha sağlıklı işledikçe, kolluk kuvvetleri işlerini daha etkin ve iyi yapınca failler bulunmakta, cinayetlerde de azalma olmaktadır. Araştırma önergesinde bahsedilen faili meçhul cinayetlerin hemen hepsi 2002 yılından önce gerçekleştirilmiştir. Siyasi cinayetlerin en yoğun olarak yaşandığı yıllar özellikle 90’lı yıllardır. O zamanki SHP bugünkü CHP’nin koalisyonda olduğu yıllarda meydana gelen Eşref Bitlis suikastı, Başbağlar katliamı, Sivas olayları, Turgut Özal’ın ölümü, Uğur Mumcu suikastı gibi onlarca faili meçhul olay aydınlatılamamıştır.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - İşte aydınlatalım. Doğru söylüyorsun, peki niye oy vermiyorsun? Aynı lafları söylüyorsun, aydınlatalım, aydınlatalım hadi!

YILMAZ TUNÇ (Devamla) - İktidarda olduğunuz dönemlerde meydana gelmiş bu olayların o dönemde üzerine gidemediniz.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Aydınlatalım. CHP döneminde mi olmuş? Aydınlatalım.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Aradan geçen yıllar sonra bu olayların aydınlatılmasını bu İktidardan beklemektesiniz.

BAŞKAN – Sayın Öztürk lütfen, Sayın Öztürk, lütfen.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Aydınlatalım.

BAŞKAN – Sayın Öztürk,  lütfen yapmayın.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Bunda da haklısınız çünkü bu İktidar karanlıkta bir şey bırakmamakta kararlıdır, bunu siz de görmektesiniz.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Hrant Dink cinayeti çözüldüyse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sizi niye tazminata mahkûm etti?

YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, 2002 yılından bu yana her alanda olduğu gibi demokratikleşme, adalet ve güvenlik alanlarında da hiç kimsenin tahmin edemeyeceği çok önemli icraatlara imza atılırken, demokratikleşmeyi gerçekleştirirken özgürlük güvenlik dengesi konusunda da hassas davranılmıştır.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Ayıp ya, aynı lafları söylüyorsunuz.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Hukuk ve adalet alanında ve demokratikleşme konusunda öncelikle mevzuatımızda önemli değişiklikler yapılmış, ceza adalet sistemimiz daha çağdaş bir yapıya kavuşturulmuş, demokratikleşme alanında çok önemli yasa değişiklikleri gerçekleştirilmiştir.

Değerli milletvekilleri, faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması, karanlık odakların ortaya çıkarılması konusunda hepimiz hemfikiriz. Faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmasından hiç kimse korkmamaktadır ancak faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması noktasında hassas olduğunu söyleyenlerin, ülkemizdeki karanlık güç odaklarını araştıran, onlardan hesap sormaya başlayan yargıyı da eleştirmeyi, Türkiye'nin geleceği için çok önemli çete davalarını sulandırmaya yönelik gayret ve söylemleri bırakmaları gerekir. Bugün çetelerin, mafyanın, hukuk dışı yapılanmaların bağımsız yargı önünde hesap verdiği bir ortamda öncelikle, devam eden soruşturma ve yargılamaları etkilemekten vazgeçmek gerekir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; araştırma önergesinde ifade edilen olayların aydınlatılması için geçmişte Türkiye Büyük Millet Meclisinde çok sayıda araştırma komisyonu kurulmuştur. 2002 yılından önce kurulan bu komisyonlar neticesinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin İç Tüzüğü’nden de kaynaklanan sebeplerle başarıya ulaşılamamıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nde ve yeni anayasada yapılacak düzenlemelerle Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu konuda çok daha aktif bir rol üstlenmesinin önü açılarak geçmişteki karanlık noktaların aydınlatılması son derece önemlidir.

Araştırma önergesinde bahsedilen olayların bir kısmı yargının gündemine gelmiş, bağımsız yargı tarafından soruşturulmuş, bir kısmının soruşturması da hâlen devam etmektedir. Artık Türkiye’de karanlıkları aydınlatmak isteyen, hukuk dışına çıkanlardan hesap sormak isteyen yargıçlar vardır, faili meçhul cinayetleri aydınlatmakta başarılı olan güvenlik güçlerimiz vardır, en önemlisi de bu konuda kararlı olan bir Hükûmet vardır.

Görüşmekte olduğumuz araştırma önergesi ile aynı konuda, başka siyasi partilerimizin de vermiş olduğu araştırma önergeleri vardır. Bu önemli konunun tüm siyasi partilerimizin grupları tarafından görüşülüp bir uzlaşma dâhilinde gündeme getirilmesinde fayda olduğu kanaatindeyim.

Bugün “Karanlıklar aydınlansın.” şeklinde bir önergenin hemen, acilen bugünkü Genel Kurulun gündemine alınmasını istemenin Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarını aksatmaya yönelik bir girişim olduğunu, Meclisin gündeminin daha dün Cumhuriyet Halk Partisinin de imzası bulunan bir öneriyle belirlendiğini, bu gündeme göre çalışmalara devam etmemiz gerektiğini belirtiyor, bu önemli konunun Meclis çalışmalarını aksatma vesilesi olarak kullanılmasını doğru bulmadığımı belirtiyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tunç.

Sayın Öztürk

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkanım, söz istiyorum.

BAŞKAN – Hayır, önce ben sizi dinleyeyim, ondan sonra ne yapacağıma karar vereceğim.

Buyurun.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Şimdi, Sayın Başkanım, Sayın Hatip konuşurken “CHP-Doğru Yol Partisi koalisyonunda” dedi, geçmişte faili meçhul cinayetlerin yapıldığını. CHP-Doğru Yol koalisyonu değil, onu bir düzeltmek istiyorum.

Bir de Hrant Dink’le ilgili söylediği laf var gerçekleri çarpıtan, o konuda bir cümle açıklama yapmak istiyorum. 

BAŞKAN – Yani siz sataşmadan mı söz istiyorsunuz, 60’ıncı maddeye göre pek kısa söz talebiniz mi var?

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – 60’a göre.

BAŞKAN – Buyurun.

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un, partisine sataşması nedeniyle konuşması

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, AKP Grubu adına konuşan arkadaşımız, daha önceki Genel Kurul konuşmalarının aynısını yaptı, konuşması çelişkilerle dolu ve bu faili meçhul cinayetlerin kimisinin Cumhuriyet Halk Partisi-Doğru Yol Partisi koalisyon döneminde olduğunu söyledi. O Cumhuriyet Halk Partisi-Doğru Yol koalisyonu değildi, o SHP-DYP koalisyonuydu. Kaldı ki o koalisyon döneminde faili meçhul bırakılan siyasi cinayetlerin yapılmış olması onların aydınlatılmasına engel değildir, bu bir.

İkincisi, sayın hatip, Hrant Dink olayının da çözüldüğünü söyledi. O zaman eğer Hrant Dink cinayeti gerçekten çözülmüş ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Hrant Dink cinayetinden dolayı Türkiye'yi niye tazminata mahkûm etmiştir?

Teşekkür ediyorum.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- (10/618) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 3/11/2010 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi (Devam)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin aleyhinde konuşmak üzere Samsun Milletvekili Sayın Suat Kılıç.

Buyurun Sayın Kılıç.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, söz hakkımı kullanmayacağım.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Peki.

Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Alınan karar gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve 3 Milletvekilinin; Sayıştay Kanunu Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (2/594) (S. Sayısı: 510)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

4’üncü sırada yer alan, Kamu Hastane Birlikleri Pilot Uygulaması Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporlarının görüşmelerine başlayacağız.

4.- Kamu Hastane Birlikleri Pilot Uygulaması Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/439) (S. Sayısı: 493)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

5’inci sırada yer alan, Kütahya Milletvekili Soner Aksoy'un; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

5.- Kütahya Milletvekili Soner Aksoy'un; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (2/340) (S. Sayısı: 395)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

6’ncı sırada yer alan, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

6.- Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/869) (S. Sayısı: 521)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

7’nci sırada yer alan, Mali Kural Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

7.- Mali Kural Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/891) (S. Sayısı: 525)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

8’inci sırada yer alan, İller Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun Tasarısı ile 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlayacağız.

8.- İller Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun Tasarısı ile 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/371, 1/101) (S. Sayısı: 477)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

9’uncu sırada yer alan, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

9.- Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/820) (S. Sayısı: 502)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

10’uncu sırada yer alan, Tebligat Kanunu ile Adlî Sicil Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak’ın; Tebligat Kanunu ile Karayolları Trafik Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

10.- Tebligat Kanunu ile Adlî Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak’ın; Tebligat Kanunu ile Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (1/742, 2/546) (S. Sayısı: 474)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

11’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Suriye Arap Cumhuriyeti Sosyal İşler ve Çalışma Bakanlığı Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

11.- Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Suriye Arap Cumhuriyeti Sosyal İşler ve Çalışma Bakanlığı Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/694) (S. Sayısı: 465) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

                                    

(x) 465 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Hükûmet? Burada.

Komisyon raporu 465 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.

Soru-cevap yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI İLE SURİYE ARAP CUMHURİYETİ SOSYAL İŞLER VE ÇALIŞMA BAKANLIĞI ARASINDA İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1 - (1) 15 Ocak 2009 tarihinde Şam’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Suriye Arap Cumhuriyeti Sosyal İşler ve Çalışma Bakanlığı Arasında İşbirliği Anlaşması’nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1)  Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre vereceğim.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Suriye Arap Cumhuriyeti Sosyal İşler ve Çalışma Bakanlığı Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan Oy Sayısı   :  188

Kabul                            :  187

Ret                                :  1 (x)

                                                 Kâtip Üye                                  Kâtip Üye

                                             Harun Tüfekci                            Gülşen Orhan

                                                   Konya                                         Van”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

                                 

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

12’nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Hükümlülerin Nakline Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

12.-  Türkiye Cumhuriyeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Hükümlülerin Nakline Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/722) (S. Sayısı: 466) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Komisyon raporu 466 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.

Soru-cevap işlemi yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ VE SURİYE ARAP CUMHURİYETİ ARASINDA HÜKÜMLÜLERİN NAKLİNE DAİR ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 9 Nisan 2009 tarihinde Şam’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Hükümlülerin Nakline Dair Anlaşma”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre vereceğim.

                                 

(x) 466 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Hükümlülerin Nakline Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan Oy Sayısı   :  206

Kabul                            :  206 (x)

                                                 Kâtip Üye                                  Kâtip Üye

                                             Harun Tüfekci                            Gülşen Orhan

                                                   Konya                                         Van”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 15.44

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                  

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.07

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Gülşen ORHAN (Van)

 

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

13’üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Arama ve Kurtarma Hizmetlerinin Koordinasyonuna Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

13.- Türkiye Cumhuriyeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Arama ve Kurtarma Hizmetlerinin Koordinasyonuna Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/723) (S. Sayısı: 467) (x)

BAŞKAN – Komisyon burada.

Hükûmet burada.

Komisyon raporu 467 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.

Soru-cevap işlemi yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE SURİYE ARAP CUMHURİYETİ ARASINDA ARAMA VE KURTARMA HİZMETLERİNİN KOORDİNASYONUNA DAİR ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 14 Ekim 2008 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Arama ve Kurtarma Hizmetlerinin Koordinasyonuna Dair Anlaşma”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

                                  

(x) 467 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre vereceğim.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Arama ve Kurtarma Hizmetlerinin Koordinasyonuna Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan Oy Sayısı   :  200

Kabul                            :  200 (x)

                                                 Kâtip Üye                                  Kâtip Üye

                                             Harun Tüfekci                            Gülşen Orhan

                                                   Konya                                         Van”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

14‘üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Konut ve İnşaat Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

14.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Konut ve İnşaat Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/791) (S. Sayısı: 470) (xx)

BAŞKAN – Komisyon burada.

Hükûmet burada.

Komisyon Raporu 470 sıra sayısı ile bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.

Soru-cevap işlemi yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE SURİYE ARAP CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA KONUT VE İNŞAAT ALANINDA İŞBİRLİĞİ MUTABAKAT ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNADAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 15 Mayıs 2009 tarihinde Şam’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Konut ve İnşaat Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptı”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

                                  

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 470 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre vereceğim.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Konut ve İnşaat Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan Oy Sayısı   :  225

Kabul                            :  225 (x)

                                                 Kâtip Üye                                  Kâtip Üye

                                             Harun Tüfekci                            Gülşen Orhan

                                                   Konya                                         Van”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

15‘inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Malavi Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

15.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Malavi Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/345) (S. Sayısı: 478) (xx)

BAŞKAN – Komisyon burada.

Hükûmet burada.

Komisyon raporu 478 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.

Soru-cevap işlemi yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

                                 

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 478 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE MALAVİ CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA TİCARET, EKONOMİK VE TEKNİK İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- 5 Ekim 2006 tarihinde Lilongve’de imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Malavi Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre vereceğim.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Malavi Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Oy Sayısı                    :  213

Kabul                            :  213 (x)

                                                 Kâtip Üye                                  Kâtip Üye

                                             Harun Tüfekci                            Gülşen Orhan

                                                   Konya                                         Van”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

16’ncı sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Paraguay Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

16.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Paraguay Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/732) (S. Sayısı: 480) (xx)

                                 

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 480 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

BAŞKAN – Komisyon burada.

Hükûmet burada.

Komisyon raporu 480 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.

Soru-cevap işlemi yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE PARAGUAY CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA TİCARİ İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 7 Mart 2009 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Paraguay Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN –  1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre vereceğim.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Paraguay Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan Oy Sayısı   :  211

Kabul                            :  211 (x)

                                                 Kâtip Üye                                  Kâtip Üye

                                             Harun Tüfekci                            Gülşen Orhan

                                                   Konya                                         Van”

                                 

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

17’nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti ile Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti Arasında İşbirliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

17.- Türkiye Cumhuriyeti ile Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti Arasında İşbirliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/799) (S. Sayısı: 515) (x)

BAŞKAN – Komisyon burada.

Hükûmet burada.

Komisyon raporu 515 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.

Soru-cevap işlemi yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE BOLİVARCI VENEZUELA CUMHURİYETİ ARASINDA İŞBİRLİĞİ ÇERÇEVE ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1 - (1) 23 Ekim 2009 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti ile Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti Arasında İşbirliği Çerçeve Anlaşması’nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre vereceğim.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

                                 

(x) 515 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti ile Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti Arasında İşbirliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan Oy Sayısı   :  216

Kabul                            :  216 (x)

                                                 Kâtip Üye                                  Kâtip Üye

                                             Harun Tüfekci                            Gülşen Orhan

                                                   Konya                                         Van”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

18’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kolombiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür Anlaşması ile Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlıyoruz.

18.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kolombiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür Anlaşması ile Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/364) (S. Sayısı: 518) (xx)

BAŞKAN – Komisyon burada.

Hükûmet burada.

Komisyon raporu 518 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.

Soru-cevap işlemi yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KOLOMBİYA CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA KÜLTÜR ANLAŞMASI İLE NOTALARIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kolombiya  Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür Anlaşması” ile Notaların onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2-  Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

                                 

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 518 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre vereceğim.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kolombiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür Anlaşması ile Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan Oy Sayısı   :  222

Kabul                            :  222 (x)

                                                 Kâtip Üye                                  Kâtip Üye

                                             Harun Tüfekci                            Gülşen Orhan

                                                   Konya                                         Van”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

19’uncu sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı ile Kore Cumhuriyeti Enformasyon ve Haberleşme Bakanlığı Arasında Enformasyon ve Haberleşme Teknolojileri (EHT) İşbirliği İçin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

19.- Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı ile Kore Cumhuriyeti Enformasyon ve Haberleşme Bakanlığı Arasında Enformasyon ve Haberleşme Teknolojileri (EHT) İşbirliği İçin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/358) (S. Sayısı: 529) (xx)

BAŞKAN – Komisyon burada.

Hükûmet burada.

Komisyon Raporu 529 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.

Soru-cevap işlemi yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ULAŞTIRMA BAKANLIĞI İLE KORE CUMHURİYETİ ENFORMASYON VE HABERLEŞME BAKANLIĞI ARASINDA ENFORMASYON VE HABERLEŞME TEKNOLOJİLERİ (EHT) İŞBİRLİĞİ İÇİN MUTABAKAT ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- 15 Nisan 2005 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı ile Kore Cumhuriyeti Enformasyon ve Haberleşme Bakanlığı Arasında Enformasyon ve Haberleşme Teknolojileri (EHT) İşbirliği İçin Mutabakat Zaptı”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

                                 

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 529 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre vereceğim.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı ile Kore Cumhuriyeti Enformasyon ve Haberleşme Bakanlığı Arasında Enformasyon ve Haberleşme Teknolojileri (EHT) İşbirliği İçin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan Oy Sayısı   :  210

Kabul                            :  210 (x)                                                              

                                                 Kâtip Üye                                  Kâtip Üye

                                             Harun Tüfekci                            Gülşen Orhan

                                                   Konya                                         Van”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

20’inci sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kore Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

20.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kore Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/409) (S. Sayısı: 531) (xx)

BAŞKAN – Komisyon burada.

Hükûmet burada.

Komisyon Raporu 531 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.

Soru-cevap işlemi yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

                                 

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 531 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE KORE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA TURİZM ALANINDA İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 4 Ekim 2006 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kore Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN –  1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre vereceğim.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN -  Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kore Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

Kullanılan Oy Sayısı     :  220

Kabul                            :  220 (x)   

                                                 Kâtip Üye                                  Kâtip Üye

                                             Harun Tüfekci                          Bayram Özçelik

                                                   Konya                                       Burdur”

21’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Burkina Faso Hükümeti Arasında Genel İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

21.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Burkina Faso Hükümeti Arasında Genel İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/413) (S. Sayısı: 547) (xx)

BAŞKAN -  Komisyon burada.

Hükûmet burada.

                                 

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 547 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Komisyon raporu 547 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.

Soru-cevap işlemi yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE BURKİNA FASO HÜKÜMETİ ARASINDA GENEL İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 1 Ağustos 2006 tarihinde Ouagadougou’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Burkina Faso Hükümeti Arasında Genel İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN -  1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre vereceğim.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Burkina Faso Hükümeti Arasında Genel İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan Oy Sayısı   :  201

 Kabul                           :  201 (x)

                                                 Kâtip Üye                                  Kâtip Üye

                                             Harun Tüfekci                          Bayram Özçelik

                                                   Konya                                       Burdur”             

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

                                  

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

22’nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti ile Maldivler Cumhuriyeti Arasında Kapsamlı İşbirliğine Dair Anlayış Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

22.- Türkiye Cumhuriyeti ile Maldivler Cumhuriyeti Arasında Kapsamlı İşbirliğine Dair Anlayış Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/611) (S. Sayısı: 548) (x)

BAŞKAN – Komisyon burada.

Hükûmet burada.

Komisyon Raporu 548 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.

Soru-cevap işlemi yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE MALDİVLER CUMHURİYETİ ARASINDA KAPSAMLI İŞBİRLİĞİNE DAİR ANLAYIŞ MUHTIRASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 16 Nisan 2008 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti ile Maldivler Cumhuriyeti Arasında Kapsamlı İşbirliğine Dair Anlayış Muhtırası”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre vereceğim.

Oylama işlemini başlatıyorum.

 (Elektronik cihazla oylama yapıldı)

                                 

(x) 548 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti ile Maldivler Cumhuriyeti Arasında Kapsamlı İşbirliğine Dair Anlayış Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı  açık oylama sonucu:

“Kullanılan Oy Sayısı   :  197

Kabul                            :  197 (x)

                                                 Kâtip Üye                                  Kâtip Üye

                                             Harun Tüfekci                            Gülşen Orhan

                                                   Konya                                         Van”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

23’üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Hükümeti Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

23.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Hükümeti Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/925) (S. Sayısı: 559) (xx)

BAŞKAN – Komisyon burada.

Hükûmet burada.

Komisyon Raporu 559 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.

Soru-cevap işlemi yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE SOMALİ HÜKÜMETİ ARASINDA ASKERİ ALANDA EĞİTİM, TEKNİK VE BİLİMSEL İŞ BİRLİĞİ ÇERÇEVE ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 22 Mayıs 2010 tarihinde  İstanbul’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti  Hükümeti ile Somali Hükümeti Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşması” nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

                                 

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 559 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre vereceğim.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti ile Somali Hükümeti Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan Oy Sayısı   :  228

Kabul                            :  228 (x)

                                                 Kâtip Üye                                  Kâtip Üye

                                             Harun Tüfekci                            Gülşen Orhan

                                                   Konya                                         Van”

24’üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliğinin Güçlendirilmesine Dair Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

24.-  Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliğinin Güçlendirilmesine Dair Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/854) (S. Sayısı: 561) (xx)

BAŞKAN – Komisyon burada.

Hükûmet burada.

Komisyon Raporu 561 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.

Soru-cevap işlemi yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

                                 

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 561 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE SURİYE ARAP CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA EĞİTİM ALANINDA İŞBİRLİĞİNİN GÜÇLENDİRİLMESİNE  DAİR  MUTABAKAT ZAPTININ  ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 23 Aralık 2009 tarihinde Şam’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliğinin Güçlendirilmesine Dair Mutabakat Zaptı”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre vereceğim.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliğinin Güçlendirilmesine Dair Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan Oy Sayısı   :  235

Kabul                            :  235 (x)

                                                 Kâtip Üye                                  Kâtip Üye

                                             Harun Tüfekci                            Gülşen Orhan

                                                   Konya                                         Van”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

25’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yükseköğretim Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

25.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yükseköğretim Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/849) (S. Sayısı: 564) (xx)           

BAŞKAN – Komisyon burada.

                                 

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 564 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Hükûmet burada.

Komisyon Raporu 564 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.

Soru-cevap işlemi yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE SURİYE ARAP CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA YÜKSEKÖĞRETİM ALANINDA İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 23 Aralık 2009 tarihinde  Şam’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti  Hükümeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yükseköğretim Alanında İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre vereceğim.

Oylama işlemini başlatıyorum.

 (Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yükseköğretim Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan Oy Sayısı   :  219

Kabul                            :  219 (x)

                                                 Kâtip Üye                                  Kâtip Üye

                                             Harun Tüfekci                            Gülşen Orhan

                                                   Konya                                         Van”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

                                 

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

26’ncı sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu  Hükümeti Arasında Nükleer Bir Kazanın Erken Bildirimine ve Nükleer Tesisler Hakkında Bilgi Değişimine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

26.-  Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Nükleer Bir Kazanın Erken Bildirimine ve Nükleer Tesisler Hakkında Bilgi Değişimine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/850) (S. Sayısı: 539) (x)

BAŞKAN – Komisyon burada.

Hükûmet burada.

Komisyon raporu 539 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?

Gruplar adına ilk söz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Ali Rıza Öztürk’e aittir.

Buyurun Sayın Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, Genel Kuruldaki uğultu ortadan kaldırılabilirse iyi olur.

Buyurun Sayın Öztürk.

CHP GRUBU ADINA ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısı üzerine Cumhuriyet Halk Partisi adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bundan önceki günlerde Rusya ile Türkiye Cumhuriyeti devleti arasında Mersin Akkuyu’da bir nükleer santral yapılması ve işletilmesine dair uluslararası bir anlaşma imzalanmış ve bu anlaşmanın onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanun da Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülerek kabul edilmişti.

Değerli milletvekilleri, o anlaşmayla dünyada öngörülmeyen bir model ilk defa Türkiye’de öngörülüyor idi. Bizim topraklarımızda olup da mülkiyeti bize ait olmayan ve dünyada başka örneği olmayan bir nükleer santraldi çünkü nükleer santralin hem kurulması hem de işletilmesi için kurulacak proje şirketinin sahibi yüzde 100 Rus şirketi olacaktı. Hiçbir zaman buradaki hisse payı yüzde 50’nin altına düşmeyecekti Ruslar açısından.

Yine, burada kurulması öngörülen nükleer reaktörler VVER-1200 tipi olan nükleer reaktör tipiydi. Bunlar da dünyada denenmemiş, henüz rüştünü ispatlamamış reaktörlerdir. Bu kurulacak reaktörlerle ilgili olarak burada Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanına da çok sorular yönelttik “Bu VVER-1200 reaktörleri dünyada hâlâ çalışmakta mıdır?” diye.

Bu anlaşmalardan bir tanesi de nükleer kazalara ilişkindi. Burada meydana gelecek nükleer kazalarda “üçüncü taraf sorumluluğu” dediğimiz sorumluluk kime ait olacaktı? Yani bu kazalarda, meydana gelecek bir nükleer kazada, kaza sonucu zarar görecek üçüncü ülkelerin zararı kime ait olacaktı, Rusya’ya mı, yoksa Türkiye’ye mi? İmzalanan anlaşmada bu kazalar konusunda uluslararası anlaşmaların uygulanacağı öngörülmekteydi. Türkiye'nin taraf olduğu Viyana ve Paris anlaşmaları uyarınca da bu kazaların Türkiye tarafından sorumlu olduğu açıkça bellidir.

                                 

(x) 539 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Değerli arkadaşlarım, bu nükleer santral ile ilgili çok şeyler konuşuldu, çok şeyler söylendi ancak Hükûmet bu santral kurma inadından bir türlü vazgeçmedi; Türkiye Büyük Millet Meclisinde çıkarılan kanunun iptalinden sonra, bu süreçte yapılan ihalenin iptal edilmesinden sonra, yargı denetiminden kurtarabilmek için bu nükleer santrali, uluslararası anlaşma yoluyla getirdi.

Hepimizin bildiği gibi, bu nükleer politikanın Avrupa Birliği müktesebatına uygun olarak yapıldığı söylendi ancak bazı hususlar da kamuoyunun gözünden gizlendi. Örneğin Rusya’nın, Bulgaristan’ın Belene kentinde kurduğu ve bizim buradaki VVER-1200 tipi reaktörlerin kardeşi olan VVER-1000 tipi reaktörlerin kurulmasına ilişkin olarak açılan davalar sonucunda, o Belene’de kurulan, kurulması öngörülen nükleer santralin ve nükleer Rus teknolojisinin Avrupa Birliği müktesebatına uygun olmadığı tespit edildi ve o projeden vazgeçildi. Dolayısıyla Rus teknolojisine, tabutuna ilk çivi Belene’de çakıldı.

Yine, değerli arkadaşlarım, burada elimde benim bir rapor var. Bu rapor Rusya Balakovo Nükleer Santralinin projesiyle ilgili. Sovyetler Birliği’nde, Komünist Partisi Merkez Komitesi döneminde, 1987 yılının Temmuz ayında Balakovo Nükleer Santralinde kurulu bulunan 4 nükleer reaktöre ek olarak 2 tane daha VVER-1000 tipi reaktör kurulmasına karar veriliyor. Yani bu VVER-1000 tipi reaktör, bizim burada kurulması öngörülen ve ilk defa Türkiye Cumhuriyeti devletinde denenecek olan VVER-1200 tipi reaktörün kardeşi.

Rusya Radyasyon Güvenliği Kurumu, biri 1988 yılının Temmuz ayı, diğeri de 1990 yılının Kasım ayında olmak üzere iki kez bu projeyi iptal ediyor değerli arkadaşlarım. Bu iptale karşın 5’inci ünitenin inşaatına kaçak olarak başlanıyor. Balakovo kentinin bağlı olduğu Saratov Eyalet Konseyi 1992 yılının Kasım ayında Rus Yüksek Mahkemesine başvurarak inşaatın durdurulmasını istiyor. Balakovo Bölgesi Konseyinin 1993 yılının Nisan ayında düzenlediği resmî halk oylamasında, bölge halkının yüzde 72,8’i 2 yeni reaktörün kurulmasına “hayır” oyu kullanıyor. Referandum sonuçları Rusya Federasyonunun tüm ilgili kurumlarına iletiliyor. Rusya Parlamentosu 30 Haziran 1993 tarihinde aldığı bir kararla 2 reaktörün yapımını 2010 yılına kadar olan enerji programından çıkarıyor.

Öte yandan, Saratov Eyalet Başkanı, 2000 yılında bu 2 ünitenin kurulması için Rusya Federasyonu Nükleer Enerji Bakanlığına yeniden başvuruyor. Rusya Federal Hükûmeti de 2001 yılının Aralık ayında bu projeyi 2010 yılı enerji programına yeniden dâhil ediyor. Bu karar Saratov Eyalet Konseyinden onay alamıyor. Balakovo Kenti Çevre Komisyonu, Rus Greenpeace ve diğer sivil toplum kuruluşları 2004 yılı Ağustos ayında Moskova Başsavcılığına başvurarak tarafsız bir bilim kurulu tarafından bu reaktörlerin tasarım belgelerinin ve planlarının incelenmesini istiyor. Rusya Federasyonu Ekolojik, Teknik ve Atom Denetleme Kurumu 2005 yılının Temmuz ayında bağımsız bir uzmanlar grubunun VVER-1000 reaktörlerinin tasarım belgelerini inceleyip hem bu Kurumun 2003 yılında çıkardığı L-01-01 Nükleer Enerji ve Endüstriyel Güvenliği Yönetmeliği’ne hem de Uluslararası Atom Enerjisi Komisyonunun standartlarına uygunluğunun incelenip bir bağımsız rapor hazırlanmasına karar veriyor değerli arkadaşlarım. Bunun üzerine gerçekten Balakovo Nükleer Santralinin ikinci bölümüyle ilgili bir kamu çevre bilirkişisi oluşturuluyor ve burada bilirkişi heyetinde gerçekten konusunun uzmanı olan uluslararası çapta kişiler görev alıyor ve bizzat resmî olarak hazırlattırılan bu rapor sonucunda değerli arkadaşlarım, şu sonuçlara varılıyor, deniliyor ki: “Sunulan proje materyalleri, içerikleri ve içerdikleri bilgiler açısından resmî niteliktedir ve L-01-01 listesi ile belirlenen amacın RD gereksinimlerini tam olarak karşılamamaktadırlar.

Balakovo Nükleer Santrali tesisinin yeni ünitesi için seçilen yer, toprak stabilitesi, sismik durum, büyük bir sanayi kenti olan Balakovo’ya hem içme suyu hem de hidroekonomik yönden önemi bulunan Volga Nehri’ne tehlikeli yakınlığı açısından son derece kötüdür.”

Uzmanların vardığı sonuca göre proje teknik ile ekonomik göstergeler açısından savunulamaz niteliktedir değerli arkadaşlarım. Dolayısıyla da nüfus için yeterli radyasyon düzeyi ve çevre güvenliği güvenceleri veremez olarak değerlendirilmektedir.

Değerli arkadaşlarım, bu rapordan neden bahsettim? Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının bu rapordan haberi var mı acaba?

Şimdi, Mersin Akkuyu’da kurulması öngörülen VVER-1200 tipi nükleer reaktörler, Sovyetler Birliği’nin, eski Sovyetler Birliği, yeni Rusya’nın Balakovo’da inşa etmeye çalıştığı bu VVER-1000 tipi reaktörlerle aynı kategoride değerlendiren teknolojiye sahiptir.

Şimdi kendi ülkesinde güvenlik imtihanından geçememiş ve bu nedenle kendi ülkesinde inşa edilmesi yasaklanmış nükleer santrallerin Mersin Akkuyu’da kurulması planlanmaktadır değerli arkadaşlarım. Bu, gerçekten Türkiye açısından kabul edilemez bir durumdur.

Biz, bu kürsüde daha önceki bu anlaşmanın aslında Rusya tarafından hazırlandığını, âdeta onlar tarafından hazırlandığını ve bunun tercüme ettirilerek, onaylanarak kabul edildiği iddiasını savunurken bütün bu hususları dikkate almıştık.

Şimdi ben soruyorum Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanına: Burada kurmaya çalıştıkları VVER-1200 tipi nükleer reaktörlerin güvenliği konusunda gerçekten bir araştırma yapılmış mıdır? Sovyetler Birliği tarafından hazırlanan bu resmî rapordan haberi var mıdır? Bu rapor kamu çevre kurumu raporudur, orijinali de buradadır değerli arkadaşlarım.

Yine, değerli milletvekilleri, bu nükleer santrallerin çevreye verdiği zararlar konusunda, bu kürsüden çok şeyler söylenildi ama bu konuda da yine Amerika’da Kaliforniya Eyaleti’nde, eyalet ve su kaynakları kontrol kurulu tarafından hazırlanmış bir rapor vardır. Bu raporla ilgili, gerçekten orada kurulu olan, “Diablo Canyon Power” denilen, “Plant” denilen bir nükleer santralin çevreye verdiği, deniz hayatına ve tarıma verdiği zararlar incelenmiştir ve bunların gerçekten deniz hayatını öldürdüğü ve tabiatı öldürdüğü, tarımı öldürdüğü tespit edilmiştir ve buradaki 2 tane nükleer santralin denize su şarj etmesi yasaklanmıştır.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, Doğu Akdeniz’in su sıcaklığı yazın 30 derecenin üzerinde, yani üç dört ay, yaz aylarında 30 derecenin üzerinde. Nükleer santrallerden çıkan ve denize şarj edilen suyun sıcaklığının Amerika’da 28-30 derece olması ve Avrupa Birliği standartları bakımından da 31 derece civarında olması kabul edilebiliyor.

Ama şimdi ben soruyorum: Zaten giriş suyu 30 derece olan ve çıkışta 50-60 derece sıcaklığa kadar yükselebilen bir bölgede kurulan nükleer santralin etkin ve verimli çalışacağından söz etmek mümkün müdür? Bu, tıpkı İspanya’da ve diğer ülkelerde kurulduğu gibi yaz aylarında etkin ve verimli çalışmayacaktır değerli arkadaşlarım.

Nükleer enerjinin kullanımı konusunda neredeyse tüm demokratik ülkelerde bu enerji çeşidinin keşfinden itibaren tartışmalar yapıldığı, her iki görüş savunucuları tarafından farklı özellik ve nedenlere dayanılarak iddiaların savunulduğu herkesçe bilinen bir gerçektir. Tüm bu süreçler boyunca çok sayıda bilim adamı, şirket, kuruluş vesaire tarafından hazırlanan, yayınlanan ve farklı derecelerde kabul gören beyanlar yapılmış ve raporlar hazırlanmıştır. Tüm dünyada her iki görüşü destekleyen pek çok çalışma bulunmaktadır. Nükleer reaktörlerin çift yanlı yapısı, yani bir yönüyle nükleer tepkime sayesinde oluşturulan muazzam enerjinin elektrik enerjisini elde etmekte kullanılabilmesi, diğer yönüyle elektrik enerjisi elde etme işlemi sırasında tepkimeye giren yakıt çubuklarının, atom bombasının temel malzemesi olan uranyum, sonraları ise plütonyum-(239)’un tek üretim yeri olması, kısa sürede dünya üzerinde pek çok reaktörün kurulmasının temel nedeni olmuştur. İnsanoğlu keşfettiği bu gücü kullanmıştır. Aradan geçen altmış dört yıllık süreçte bu enerjinin kullanım nedeni olduğu olumlu ve olumsuz sonuçlar teorik olarak değil, somut birer gerçek olarak insanoğlunun karşısına çıkmıştır.

Nükleer enerjinin kullanılmasının yarattığı sonuçlar, sanıldığı gibi sadece doğal hayat ve insan sağlığı üzerinde yol açtığı somut ve negatif neticeler ile değil, aynı zamanda ve belki daha çok maliyeti nedeniyle bu enerjiyi kullanan hükûmetlerin ve vatandaşların tepkisiyle karşılaşmıştır.

Günümüzde gelinen noktada enerjinin bir zaruret olduğu tartışmasızdır ancak konu nükleer enerji olduğunda diğer enerji üretme çeşitlerinden farklı olarak enerji elde etmenin bu maliyet ve riskleri göze almaya değip değmeyeceği noktasında tartışma başlamaktadır.

Bu nükleer enerjinin kullanımı için olmazsa olmaz tek koşul siyasi iradedir. Bu yöndeki siyasi iradenin varlığı ve maliyetini karşılama gücü nükleer enerjinin bir ülkede kullanılmasını sağlamaya yeterli olmaktadır. Zira, bu gücün kullanılmaya başlanması aşamasında devletlerin sahip olduğu bazı yaklaşımlar farklılaşmış, özellikle soğuk savaş ortamının etkisini kaybetmesiyle hayati önemdeki askerî bir sırrın devri anlamına gelen bu tesislerin başka bir ülkedeki inşası artık kârlı bir yatırıma dönüşmüştür.

Nükleer enerji santrallerinin inşasında bu inşa için harcanması gereken malzeme, bilgi ve teknoloji, sahip olunması gereken teknolojik altyapı ve işletilmesi için gerekli yakıtların üretilmesi imkânlarının dünya üzerinde sadece ABD, Kanada, Fransa ve Rusya gibi belli başlı ülkelerin tekelinde olması dünyanın neresinde, hangi ülkesinde olursa olsun açılan ihalelerle bu ülkelerin veya ABD örneğindeki gibi özel şirketlerden başka katılanın olmamasına neden olmaktadır.

Gerçekten, rapor konusu, bu sözleşmelere baktığımız zaman, olayları değerlendirdiğimiz zaman bu anlaşmanın aslında Türkiye’ye çok fazla bir katkı getirmediği, aslında bu anlaşmayla Türkiye’ye sağlanılan çıkarların ne olduğunun hâlâ anlaşılamadığı bilinen bir gerçektir değerli arkadaşlarım ve bu anlaşma gerçekten tek taraflı bir anlaşma; doğal gaz ve petrol bakımından Rusya’ya tamamıyla bağımlı olan Türkiye’ye nükleer enerji alanında da bağımlılık getirecek ve enerji alanında Türkiye’yi tümüyle bağlı hâle getirecek bir anlaşmadır. Bu anlaşmadan Türkiye’ye kalan miras, sadece bu nükleer santralin vereceği zararlar ve nükleer santralin meydana getireceği kazaların sorumluluğudur değerli arkadaşlarım.

Yapılan anlaşmanın 3’üncü maddesinde, geçmişte imzalanan, bu Meclis tarafından imzalanan anlaşmanın 3’üncü maddesinde, nükleer yakıt üretim tesisisin kurulacağı ve bu konuda tarafların ileride ayrıca mutabakata varacağı açıkça belirtilmektedir.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu anlaşmanın 3’üncü maddesinde belirtilen, yani Türkiye Cumhuriyeti’nde nükleer yakıt üretim tesislerinin kurulması ve işletimi de dâhil olmak üzere nükleer yakıt döngüsü hakkındaki iş birliği ve teknoloji transferi taraflarca mutabakata varılacak ayrı koşullar çerçevesinde yürütülecektir denilmektedir.

Şimdi sormak istiyorum: Buradaki nükleer yakıt üretim tesisinden kastedilen şey, acaba 2 nükleer yakıt zenginleştirme tesisi midir? Sonradan devreye girecek olan 2 reaktörün üreteceği elektrik miktarını, alım garantisi verilmediğine göre, bunu Rus tarafına serbest piyasada satma hakkı tanındığına göre, kurulacak nükleer yakıt zenginleştirmede kullanılacak elektrik enerjisi miktarı da bu 2 reaktörün üreteceği elektrik miktarına eşit olduğu dikkate alındığında, teknik olarak, acaba orada üretilecek elektrik enerjisi ileride kurulması öngörülen nükleer yakıt zenginleştirme tesislerinde mi kullanılacaktır? Bu nükleer yakıt zenginleştirme tesislerinde yüzde 4’e kadar uranyum içeren yakıt çubuğu üretilebildiği gibi, tıpta kullanılan yüzde 20’ye kadar uranyum içerebilen yakıt çubukları da kullanıldığı ve hatta yüzde 90 uranyum (235) içeren nükleer yakıt üretme olanağı söz konusu olduğuna göre, bu nükleer yakıt zenginleştirme tesislerinde nükleer silah veya askerî teknolojide kullanılan nükleer silah üretilmesi söz konusu olabilecek midir? Ya da burada nükleer silah üretilmemesi için alınmış herhangi bir önlem ya da tedbir var mıdır? Bu soruların, kamuoyu tarafına, İktidar tarafından çok açık bir şekilde ve kamuoyunu tatmin edecek şekilde açıklanması gerekmektedir değerli arkadaşlarım.

Bunlarla ilgili olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına sık sık soru önergesi vermekteyim ancak bu soru önergelerine, tatmin edici, bilimsel yanıtlar verilmemektedir. Sayın Bakanın soru önergelerine vereceği cevabın aksine olan yanıtların hepsi bu dosyalarda, bu raporlarda mevcuttur değerli arkadaşlarım.

Bu nükleer sevdasından Türkiye'nin acilen vazgeçmesi gerekiyor…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Çünkü, bu 4 tane reaktörden elde edilecek 4.800 megavat gücündeki elektrik miktarı bizim mevcut kurulu gücümüzün, şu anda, yüzde 10’u, ileride bunların devreye alınacağını varsaydığımızda ise yüzde 5’ini düşecektir. Oysa Türkiye'nin kayıp kaçak oranı yüzde 17-18’lerde, Türkiye'nin mevcut enterkonnekte sistemindeki üretimindeki üretim kaybı da yüzde 13 civarındadır; toplamı yüzde 29’dur. Eğer biz bunu -OECD ülkelerinin seviyesine indirmeyi bırakalım- 4-5 puan indirebilirsek enerjide en iyi tasarrufu yapmış olacağımızı düşünüyorum ve bu düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öztürk.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; öncelikle hepinize Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına saygılarımı sunuyorum.

Aslında, dünden bu yana, Sayın Başkan ve Meclis otomatiğe bağlamıştı bu anlaşmaları. Şimdi “Siz de nereden çıktınız? Ne güzel gidiyorduk.” diye düşünenleriniz olabilir, ona da saygı duyuyorum ama kısaca, partimizin görüşlerini -konu önemli olması nedeniyle- sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bilindiği gibi, 539 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Nükleer Bir Kazanın Erken Bildirimine ve Nükleer Tesisler Hakkında Bilgi Değişimine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında söz aldım. Bu vesileyle bu konudaki görüşlerimi sizlerle paylaşmak isterim.

Tabii, bu kanun tasarısının geçmişine kısaca bir göz atacak olur isek 6 Ağustos 2009 tarihinde Sayın Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin’in Türkiye’yi ziyareti sırasında bu ve biraz sonra görüşeceğimiz anlaşma taslakları alelacele hazırlanmış ve iki ülkenin başkanının ve başbakanının bir araya geldiği bu toplantıda söz konusu anlaşmalar taraflarca onaylanmış, imzalanmış ama o kadar alelacele hazırlandığı belli ki nitekim 6 Ağustos tarihinde imzası ve ismi açılmadan imzalar atılmış. Söz konusu anlaşmayla ilgili Türkiye Cumhuriyeti Rusya Büyükelçiliği 30 Aralık 2009’da Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanlığına bir nota vermiş, demiş ki: “Bu anlaşmaların kabul edilebilmesi için aşağıdaki eksikliklerin giderilmesi, dolayısıyla bu imzaların kimlere ait olduğunun tarafımıza bildirilmesi gerekir.” diye bir notaya istinaden aynı gün Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanlığı da söz konusu kendilerine ait imzanın kime ait olduğunu, bizimki de, Türkiye Cumhuriyeti adına da Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Vekili Zafer Alper tarafından imzaların atıldığı bizim Büyükelçilik tarafından karşı tarafa bildirilmiş. Dolayısıyla dostlar alışverişte görsün hesabından iki heyet bir araya geldiğinde hızla bu hazırlanmış ama kontrolü dahi maalesef yapılamamış, imzaların kimler tarafından atılacağı dahi önceden belirlenememiş bir anlaşma tasarısı.

Grup olarak elbette ki nükleer enerjinin ve üzerinde görüşme yaptığımız kazaların erken bildirimine dair anlaşmanın olumlu bir anlaşma olduğundan yanayız. Yani buraya çıkışım, aykırı görüşte olduğumuza dair değil, eksiklikleri bir kez daha paylaşalım, bu şekilde uluslararası anlaşmalarda gereken hassasiyeti gösterelim anlamındadır.

6 Ağustosta bu anlaşma imzalanmış, 30 Ağustosta nota bildirilmiş ve cevaplandırılmış. 21 Nisan 2010’da Sayın Başbakan tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına görüşülmek üzere bu taslak gönderilmiş. 2 Temmuz 2010 tarihinde Dışişleri Komisyonunda görüşülmüş. Ancak konu, tali olarak Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna da gönderilmesine rağmen, Komisyonun bu konuda görüşü alınmadığı gibi Komisyona da bu taslak getirilmemiş. Üzülerek ifade ediyorum, bugün, Genel Kurulda görüşmelerin yapıldığı şu anda, bu konunun tarafı Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı da aramızda yok, Dışişleri Bakanı da yok. Yani bir taraftan komisyonun ait olduğu Dışişleri Bakanı yok, diğer taraftan konunun tarafı Enerji Bakanı yok ama iyi ki Hükûmetimiz adına bir Sayın Bakanımız burada var, aksi takdirde bunları da görüşemeyecek durumda olacaktık. Dolayısıyla, bu sıkıntıyı öncelikle ifade etmem gerekiyor. Daha sonra 6 Temmuz 2010 tarihinde Komisyon raporu Meclis Başkanlığına gönderilmiş ve bugün de bu tasarının onayıyla ilgili görüşmeleri yapmaktayız.

Bu yüce Meclis, 23’üncü Dönemde 3’üncü kez nükleer enerjiyle ilgili bir kanun tasarısını görüşmektedir. Bunlardan ilki, 8 Kasım 2007 Perşembe günü 18’inci Birleşimde görüşülen nükleer güç santrallerinin kurulması ve işletilmesiyle ilgili esasların yer aldığı bir kanun tasarısıydı. O gün, burada, uyarılarımızı grubumuz adına ve şahsı adına konuşma alan sayın milletvekillerimiz ısrarla dile getirdi, dikkate alınmadı.  “Bunu alelacele yapıyorsunuz. Bu kanunla nükleer santral kurulmaz, kurulamaz, işletilemez.” dedik, inat ettiniz, çıkardınız.

Daha sonra, ikinci nükleer santralle ilgili kanunu, 14 Temmuz 2010, bu anlaşmalar imzalanmış, Sayın Rusya Federasyonu Başkanı ziyaretini yapmış, dönmüş, hemen akabinde, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Rusya Federasyonu Hükûmeti arasında Türkiye Cumhuriyeti’nde Akkuyu Sahasında Bir Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun  Tasarısı’nı görüşmüşüz, o zaman da ikaz etmişiz “Bir uluslararası anlaşmayı buraya getirerek iki devlet arasında nükleer güç santrali ihalesi yapamazsınız.” demişiz. Yaptınız. “Yaparız.” diye ısrar edildi. Bugün sormak hakkımız: O günden bugüne Akkuyu’da kurulacak nükleer güç santraliyle ilgili bizim Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız ve Hükûmetimiz ne yapmıştır? Şu anda hangi aşamaya gelinmiştir? Bir yıl içerisinde tüm hazırlıkların -bu güç santraliyle ilgili- yapılıp karşı tarafa teslim edileceği hükmüne istinaden şu anda yaklaşık o günden bugüne geçen altı aylık sürede Türkiye nereye geldi? Bu anlaşma gereğince Rusya Federasyonu’nun yüzde 100 kendine ait olan bir santrali bizim topraklarımıza kurma hakkı verdiğimiz bu anlaşmayla ilgili ne durumdayız? Bunun açıklamasını şahsen ben şahsım ve sizler adına Sayın Bakanın burada gelip bu anlaşma vesilesiyle yapmasını talep ederdim ancak Sayın Bakan olmadığına göre bu bilgiyi de bizim öğrenme şansımız yok. Verdiğimiz önergeler zaten hak getire, iki üç ayda bir ancak yenileyerek, zorlarsak ikinci üçüncü defada kısmen bir esnek cevapla cevap veriliyor. Maalesef, Türkiye'den bir şeyler kaçırılıyor. Bu nükleer güç santraliyle ilgili anlaşmanın safhaları mutlaka yüce Meclise anlatılmak zorunda ve bununla ilgili geldiğimiz noktayı da öğrenmek hem bizim hem de bizim adına vekillik yaptığımız aziz milletimizin hakkıdır diye düşünüyorum.

Bu anlaşmanın, yerinde bir anlaşma olduğunu, her ne kadar bu eksiklikler olsa da, eğer ülkemizin nükleer santralle ilgili ve nükleer enerjiyle ilgili teknolojiye yakınlaşmasında, yaklaşmasında katkısı olacak ve uluslararası ilişkileri geliştirecek hükümleri içermesi nedeniyle de olumlu olacağını düşünüyoruz. Zaten, diğer bazı ülkelerle de bu anlaşmayı önceden imzalamışız. Bu, Rusya’yla yapılan anlaşmanın da yararlı olacağını düşünüyor, bu vesileyle tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum, çok teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Işık.

Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Sayın Akın Birdal. (BDP sıralarından alkışlar)

BDP GRUBU ADINA AKIN BİRDAL (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 539 sıra sayılı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Nükleer Bir Kazanın Erken Bildirimine ve Nükleer Tesisler Hakkında Bilgi Değişimine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Yasa Tasarısı üzerine Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Tasarının adından da anlaşılacağı üzere, ülkelerde olası bir kazanın sonuçlarını önlemek amacıyla böyle bir anlaşma imzalanmıştır. Yine, tasarının gerekçesinden öğrendiğimiz kadarıyla, Romanya, Ukrayna ve Bulgaristan ile benzer anlaşmalar imzalanmış ve onaylanmıştır.

1986 yılında yaşanan Çernobil Nükleer Santrali kazasından sonra Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, Nükleer Kazaların Erken Bildirimi Sözleşmesi hazırlamıştır. Bu sözleşme ülkemizce de 28 Eylül 1986 tarihinde imzalanmıştır. Bu sözleşme gereği diğer ülkelerle imzalanan anlaşmalar gibi Rusya ile de bir anlaşma yapılmıştır. Üzerinde konuştuğumuz anlaşma bu anlaşmadır.

Anlaşmanın kendisinden önce Çernobil felaketinden söz etmek istiyorum. O güne değin tarihin gördüğü en büyük nükleer kazadır Çernobil. Binlerce kişi ölmüş, yüz binlerce kişinin geleceği etkilenmiş, onlarca ülke yıllarca sürecek nükleer atıkla yaşamak zorunda bırakılmıştır. Etkilenen ülkelerden biri de Türkiye’dir. Özellikle Karadeniz Bölgesi bu etkinin en çok duyumsandığı bölgemiz olmuştur. Deniz ve denizde yaşayan canlılar radyasyona bulanmıştır. Tarım toprakları ve ürünler radyasyondan etkilenmiştir. Erken doğumlar, sakat doğumlar çoğalmıştır. Yıllar içinde kanserli hasta sayısı ve kanserden yaşamını yitirenler artmıştır ve burada da, bu yolda yaşamını yitiren Kâzım Koyuncu’yu saygıyla Genel Kurulda anmak istiyorum.

Peki, bu durumu engellemek üzere herhangi bir önlem alınmış mıdır? Ne yazık ki bunun yanıtını vermekte güçlük çekiliyor. Dönemin Devlet Bakanı, Sanayi Bakanı ellerinde çay bardaklarıyla gazete manşetlerinde yer almışlardır. TAEK Başkanı ülkemizin bu kazada etkilenmediğini savunmuştur. Kaza nedeniyle yayılan radyasyondan etkilenen çayların normal ürün ile karıştırılıp tüketime sunulduğu ise yıllarca sonra açığa çıkmıştır. Tüketilemeyen çayların gömüldüğü, böylelikle yıllarca sürecek toprak kirliliğine neden olduğu da daha sonra öğrenilmiş ve açığa çıkmıştır. Radyasyonlu balıklar hiçbir şey olmamışçasına satılmıştır ve kanser yaygınlaşmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yirmi dört yıl önce yaşanmış bir kazadan söz etmekteyiz. Hükûmet ve Başbakan referandum sürecinde hesaplaşmadan sıkça söz etti. Peki, bu kazanın sonuçlarını saklayan, gerekli ve yeterli önlem almayanlarla da hesaplaşmak gerekmiyor muydu? Önlem alınmadığı gibi, hiçbir şey olmamışçasına davrananlara sessiz mi kalmak gerekirdi? Hâlâ etkisini sürdüren bir kazadan söz ediyoruz. Dönemin yetkilileri sessiz kaldılar. Ne yazık ki şimdiki siyasi iktidar da sesini bu konuda çıkarmamaktadır. Sesini çıkarmadığı gibi, nükleer santral kurmanın hazırlıklarını yapmaktadır. Anlaşmalarını imzalıyor; bütün kamuoyu, bilim insanları, sendikalar, meslek odaları karşı çıkıyor, siyasi iktidar hiçbirini dikkate almıyor. Mersin Akkuyu’ya nükleer santral kuruyor, yani kazaya yine davetiye çıkarıyor.

Nükleer santrallerin güvensiz olduğu, atıkların saklanmasının büyük sorun olduğu bütün dünyaca kabul edilmektedir. Çoğu ülke nükleer santral kurmaktan vazgeçmiş, kurmuş olduklarını kapatmaya çalışmaktadır. Biz ise tam tersini yapmakta ısrar ediyoruz; dünyanın, aklın, bilimin kaçtığına kucak açıyoruz.

Nükleer kazalar, giderilmesi olanaksız kayıplara yol açmaktadır. Gelecekte bu santralde bir kaza olursa, atıkların saklanmasında bir sorun olursa bu imzaladığımız anlaşmanın bir hükmü olmayacaktır. Bunun sorumluluğunu kim taşıyacaktır? Karamsar bir tablo çizdiğimiz, geleceğe ilişkin kehanette bulunduğumuz söylenebilir. Oysa bu bir gerçekliktir.

Böyle bir anlaşmayı desteklemek, güvenmek için öncelikle Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun 1986 ve daha sonrası için Karadeniz Bölgesi’nin radyasyon ölçümlerini açıklamasını isterdik. Sağlık Bakanlığının kanserli hasta ve ölüm istatistiklerini tutmasını ve açıklamasını beklerdik. Televizyona çıkıp -elinde çay bardağı- radyasyon tehlikesinin olmadığını söyleyen devlet adamlarının da sorgulanmasını umardık. Bunlar olmadığından karamsarlık elbette ki sürebilir.

Konuşmamın başında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının hazırladığı ve ülkemizin de imzaladığı sözleşmeden söz etmiştik. Sözleşmenin imza tarihi 1986 yılıdır ama bu tarihten sonra, Çernobil kazasından sonra Karadeniz kıyılarında yüzlerce varile rastlanmıştır. Yapılan incelemelerde ne olduğu, kimin olduğu bilinmeyen varillerde radyasyonlu madde saklandığı ortaya çıkmıştır. Artvin’den Sinop’a, Kırklareli’ne kadar olan kıyı şeridi âdeta nükleer çöplük hâline dönüşmüştür. Ne anlaşma ne sözleşme ne imzalar, bunu önleyememiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilimin bize gösterdiği nükleer kazadan korunmanın bir tek yolu vardır, o da nükleer santraller kurmaktan vazgeçmektir. Nükleer santral nükleer kazaya davetiye çıkarmaktadır. Nükleer santral yüzlerce yıl sürecek nükleer atık sorununa davetiye çıkarmaktadır, ülkemizin geleceğini büyük bir tehdit altında bırakmaktadır. Eğer radyasyonlu balık yemek istemiyorsak, radyasyonlu çay içmek istemiyorsak, yurttaşlarımızın kanser tehlikesi altında yaşamasını istemiyorsak ve çocuklarımız sağlıklı doğsun, sağlıklı büyüsün istiyorsak nükleer santral kurmaktan vazgeçmeliyiz.

Şimdi bu peş peşe getirilecek iki yasada iki önemli nokta dikkat çekmektedir. Birinci nokta, nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanımı vurgusu, ikincisi ise Akkuyu’da yapılacak olan nükleer santralden söz edilmesidir. Nükleer enerjinin barışçıl amaçlı kullanılacak olması, çekirdeğin parçalanmasıyla tartışılmaya başlanılan bir konudur ama yaşananlar bize nükleer enerjinin sadece barışçıl amaçla kullanılmadığını göstermektedir. 1945’te ABD’nin savaşı bitirmek gerekçesiyle Japonya’nın 2 kentine atom bombası atması bunun başlangıcını oluşturmuştur. Savaşın bitimi için atom bombasını kullanmaya gerek olmadığı ise çok sonraları ortaya çıkmış ve insanlığın vicdanında mahkûm edilmiştir.

Nükleer santrallerin salt enerji üretmediği, nükleer silah da ürettiği bilinen bir gerçektir. Soğuk savaş döneminde sürdürülen silahlanma yarışı bugün nükleer silaha ve enerjiye sahip olma üzerinden sürdürülmektedir. İran’a, Kuzey Kore’ye bu nedenle yaptırım uygulanmaya çalışılmaktadır. İran ve Kuzey Kore’nin sahip olduğu nükleer enerji santrallerinin aslında nükleer silah üretiminde kullanıldığı söylenmektedir ancak bu savı ileri sürenlerin kendilerinin de nükleer enerjiyi barışçıl amaçlarla kullanmadıkları bilinmektedir. O nedenle İran’a ya da Kuzey Kore’ye yaptırım uygulanması meşru ve haklı bir girişim olarak da bu nedenle karşılanmamaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çeşitli ülkelerin ülkemizde nükleer santral kurmak istedikleri bilinmektedir. Geçmişte yürüttükleri lobi faaliyetleri basına yansımış ve bu nedenle de ihaleler iptal edilmiştir. 12 Mayıs 2010 tarihinde, Türkiye ile Rusya arasında, Mersin Akkuyu’da yapılacak olan ve 4.800 megavat gücünde dört nükleer reaktörden oluşan nükleer santral yapımı için devletler arası bir anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşmaya göre sermayenin tamamı Rusya’ya ait olan birkaç şirketçe yapılacak olan bu santrallerin bedeli 20 milyar dolardır ve yedi yıl içinde yapımı tamamlanacaktır. Oysa başta bilim insanları olmak üzere, meslek odaları, sivil toplum kuruluşları, santralin kurulacağı Akkuyu halkı bu santrale karşı çıkmakta, ülke için hiçbir yararının olmayacağını, aksine çok fazla olumsuz etki yaratacağını açıklamışlar ve söylemişlerdir.

Bu olumsuzluklar şunlardır sayın milletvekilleri:

Nükleer santralden enerji üretilirken her yıl tonlarca radyoaktif atık üretilir. Yüz binlerce yıl radyasyon yaymaya devam eden bu atıkların nasıl saklanması gerektiğini hiçbir ülke bugüne değin bulabilmiş değildir. Bu nedenle nükleer enerji en kirletici, insan yaşamını ve doğayı en fazla tehdit eden enerji üretim biçimidir. Kazalardan, atıklardan ve normal işleyişten yayılan radyasyon, kanserin, doğumsal anormalliklerin ve başka sağlık sorunlarının en önemli nedenidir. Yaşanan kazaların sonuçları kuşaklar boyunca sürer ve geriye de dönüşü ne yazık ki yoktur.

Nükleer enerji son derece pahalı bir yatırımdır. ABD’de 1.000 megavat büyüklüğünde bir santral en az 7 milyar dolara mal olmaktadır. Bu yatırım maliyeti kazaları önleyecek güvenlik önlemleri nedeniyle giderek de artmaktadır. Ancak, Hükûmetin yaptığı son anlaşmaya göre Rusya 1.000 megavatlık santrali yaklaşık 4 milyar dolara mal edecektir. Bu düşük fiyat güvenliksiz bir teknolojinin kullanılacağını akla getirmektedir.

Türkiye Rusya’ya on beş yıl boyunca kilovatsaat başına 12,35 sent ödeyecektir. Avrupa’da bu fiyat 6 ila 7 senttir. Türkiye Rusya’ya petrolde yüzde 66, doğal gazda yüzde 33 oranında bağımlıdır. Nükleer enerjiyle bu bağımlılık yüzde 10 daha artarak yaklaşık yüzde 80 civarına çıkacaktır. Böylece, enerjide tek ülkeye tamamen bağımlı hâle gelinmektedir.

Yine başka bir olumsuzluk, nükleer enerji nükleer silahlanmanın ilk adımıdır. Çoğu ülke için nükleer santrale sahip olmak nükleer silahlara sahip olmanın bir parçasıdır. Bu anlamda nükleer enerji barış politikalarına da aykırıdır.

Nükleer santralin yapılmak istendiği Mersin Akkuyu için alınan yer lisansı üzerinden tam otuz beş yıl geçmiştir. Lisansı verenlerden Profesör Doktor Tolga Yarman artık bu lisansın geçersiz olduğunu, yeniden güncellenerek bugünkü teknolojik ölçümler ve koşullara göre yenilenmesi gerektiğini belirtmektedir.

Ayrıca, santralde soğutma suyu olarak kullanılacak Akdeniz suyunun sıcaklığının uygun olmamasının yanı sıra bölgedeki balıkçılık, tarım ve turizm potansiyelinin olumsuz etkilenecek olması gibi nedenlerle de Akkuyu uygun bir yer değildir.

Nükleer santral gibi tehlikeli ve pahalı bir yatırım ihalesiz, rekabetsiz, şartnamesiz bir şekilde yaptırılamaz. Hükûmetin şu anki uygulaması her türlü yargı denetiminden de teknik denetimden de kaçmak anlamına gelmektedir. Yapılan anlaşmanın kapalı kapılar ardında yapılması, ihale ve yargı süreçlerinden kaçırılması, anlaşmanın içeriğinin belli olmaması, toplumdaki ve yöredeki nükleer karşıtlığının dikkate alınmaması nedeniyle, bu anlaşma her şeyden önce demokrasiye aykırıdır. Bu anlaşma, yapılış biçimi ve içeriğiyle de antidemokratiktir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz dönemde bir Meclis araştırması önergesi verdik. Bu önergeyle, Türkiye’ye nükleer enerji ve nükleer santralin gerekip gerekmediğinin açığa çıkarılması ile nükleer santral kurulması durumunda ne gibi zarar ve kayıplarla karşılaşılacağının araştırılmasını istemiştik. Önergemiz, ne yazık ki gündemde sırasını beklemektedir. Oysa önergede belirttiğimiz ve burada, konuşmamda da dile getirdiğim sorunların yanıtlanması gerekmektedir. Bu yanıtlar verilmeden bir nükleer santralin yapımının başlanmasını, sözleşmeler, anlaşmalar imzalanmasını biz doğru bulmamaktayız.

Meslek odalarının görüşleri dikkate alınmamıştır, bilim insanlarının uyarıları dikkate alınmamıştır, santralin yapılacağı yerde yaşayan halkın görüşleri önemsenmemiştir ve her alanda “Ben yaptım, oldu.” anlayışı burada da sürdürülmüştür.

Siyasi iktidar uzun zamandır sürdürdüğü yine “Ben bilirim, ben yaparım.” tavrını bu konuda da ısrarla sürdürmektedir. Oysa nükleer santral yapımı basit bir ticari anlaşma değildir, çok yönlü, uluslararası ilişkileri doğrudan etkileyen bir nitelik taşımaktadır. Söz konusu olan, bütün bir ülkenin geleceğidir; söz konusu olan, bütün bir toplumun ve halkın geleceğidir. Enine boyuna tartışılmayan, konuşulmayan, gizlenen anlaşmaların sonuçlarının da ağır olacağı bilinmektedir.O nedenle, bütün bunlar dikkate alınarak, yeniden, yapılan anlaşmanın ve de yapılacakların gözden geçirilmesini umuyor, hepinizi yeniden saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Birdal.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE RUSYA FEDERASYONU HÜKÜMETİ ARASINDA NÜKLEER BİR KAZANIN ERKEN BİLDİRİMİNE VE NÜKLEER TESİSLER HAKKINDA BİLGİ DEĞİŞİMİNE DAİR ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 6/8/2009 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti  Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Nükleer Bir Kazanın Erken Bildirimine ve Nükleer Tesisler Hakkında Bilgi Değişimine Dair Anlaşma”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre vereceğim.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Nükleer Bir Kazanın Erken Bildirimine ve Nükleer Tesisler Hakkında Bilgi Değişimine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan Oy Sayısı   :  211

Kabul                            :  209

Ret                                :  2 (x)                                                             

                                                 Kâtip Üye                                  Kâtip Üye

                                             Harun Tüfekci                            Gülşen Orhan

                                                   Konya                                         Van”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

27’nci sırada yer alan, Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçlarla Kullanımına Dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmesine başlıyoruz.

27.-  Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçlarla Kullanımına Dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/842) (S. Sayısı: 541) (xx)

BAŞKAN - Komisyon burada.

Hükûmet burada.

Komisyon raporu 541 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Tacidar Seyhan.

Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA TACİDAR SEYHAN (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi grubum adına saygıyla selamlıyorum.

Ben, öncelikle nükleer enerjinin gerekliliği-gereksizliği dışında, bu anlaşmanın akabinde daha önce imzalanan, Rusya’yla, nükleer enerji kurulması anlaşmasının sakıncalarını anlatarak sözüme başlayacağım.

Değerli arkadaşlarım, nereden bakarsanız bakın Adalet ve Kalkınma Partisinin en fazla bilgi eksikliğiyle yönettiği alan enerji alanıdır ve en fazla istikrarsızlığı gündeme getirdiği alan yine enerji alanıdır. Bakın, nükleer enerji konusundaki kanun tasarısı bundan beş yıl önce Türkiye Büyük Millet Meclisinin önüne geldi. Bu tasarıyla değerli arkadaşlar, sizin de oylarınızla, Türkiye’nin yeni bir nükleer enerji kanununa kavuşturulmasının gerekliliği vurgulandı ve bu vurgulamada mutlak surette nükleer enerjinin planlı bir şekilde Türkiye’nin gündemine taşınması ve nükleer enerjide en etkin teknolojinin Türkiye’ye getirilmesi, rekabetçi bir ortamın sağlanması; bu rekabetçi ortamın da Türkiye’yi ARGE’ye götürecek, yeni enerji yatırımlarına götürecek, nükleer enerji ve nükleer teknolojiye kavuşturacak bir yapıda olması hedeflendi ve denildi ki: “Biz yarışmacı ve rekabetçi bir ortam sunuyoruz. Biz, bu ortam içerisinde en ucuz enerjiyi getireceğiz.” Bu, o dönemin Enerji Bakanı Hilmi Güler’in ve şimdiki Enerji Bakanı Sayın Taner Yıldız’ın konuşmaları ve dediler ki: “Bu yöntem dünyanın hiçbir yerinde yok. Türkiye bir ilke imza atıyor Adalet ve Kalkınma Partisinin iradesiyle.”

                                 

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 541 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Peki, ne oldu? Bir Nükleer Enerji Kanunu çıktı. Ortaya çıkan sonuç bunun akabinde bir ihale açılmasıydı. İhaleyi açtık. Bundan otuz yıl önce on-on iki firma giriyordu ihaleye, Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde ihaleye giren firma sayısı bir ve bu firma Türkiye’de şu ana kadar verilen en yüksek fiyatı verdi ve dünyadaki en kötü teknolojiyi önerdi. Bu Hükûmet ona rağmen bu ihaleyi iptal etmedi. Türkiye’yi, bu Millet Meclisini ve onun iradesini tam bir yıl bekletti, bir yıl boyunca hiç ses çıkarmadı. Ne zamana kadar? Danıştay bunu iptal edene kadar. Danıştay iptal edince Sayın Taner Yıldız dedi ki: “Biz artık yeni bir nükleer enerji anlayışıyla önümüze bakacağız ve bu ülkeyi nükleer teknolojiye kavuşturacağız.” dedi. Bunu dedikten sonra arkadaşlar, önümüze ne geldi? Yeni bir nükleer anlaşma geldi. Peki, bu nükleer anlaşmayla neyi kurtardı? Öncelikle bir tek şeyi kurtarıyor arkadaşlar: Danıştayın reddettiği, Rusya’nın buraya nükleer santral kuracağı şirketi yeniden muhatap alacak bir sözleşmeye imza attınız siz. Danıştayın reddettiği şirketi siz akladınız. Siz, yargının arkasından dolandınız bu sözleşmeyle. Ee, peki rekabetçi piyasa nerede? Yok. Bu, birinci husus.

İkinci husus arkadaşlar: Bu yapılan anlaşmadaki 12,35 euro sent dâhil olmak üzere şimdi Türkiye’nin normal satış fiyatından, şimdiki satış fiyatından daha yüksek bir satış fiyatına siz bir nükleer anlaşmaya imza attınız. Şimdiki satış fiyatının en az 1,5 katı. Üstelik bunun yüzde 50’si 12,35’ten alınıyor, diğer yüzde 50’si 15,30 sentten alınıyor. Sayın Bakanın ağzından çıkan nedir? “Biz yerli enerjiyle ithal enerji arasındaki dengeyi koruyacağız.” Peki, koruyor musunuz? Yenilenebilir enerji kanunu yarın gelecek. Orada rüzgârın önünü keseceksin, onu 8 euro sent kararlaştırdığınız zaman ona inanıyordunuz ama bugün “5,5” diyeceksiniz, ona yer tahsisi konusunda “Yeri senin adına kamulaştırırım.” diyeceksiniz ama Rusya’dan nükleer santrali yapacak firmaya “Senin adına kamulaştırırım, o yeri de sana ücretsiz veririm.” diyeceksiniz. Şimdi, bu ülkede ne teşvik ediliyor değerli arkadaşlar? Siz yenilenebilir enerjiyi mi teşvik ediyorsunuz, nükleer enerjiyi mi teşvik ediyorsunuz? Elbette bir ülkenin nükleer üretim tesisleri arasında bir denge olur, elbette nükleer enerjiden yararlanmak istiyorsa onun oranını doğru belirler ve bunu enerji üretiminin içerisine sokar ancak siz yenilenebilir enerjiyi hedef alıp başka bir enerji üretimini ülkenin gündemine getirirseniz, o ülkenin gündeminde onu öncelikli kılarsanız bu ülkeyi felakete götürürsünüz. Birazdan bu örnekleri, dünyadan örnekleri vereceğim, sakıncalarını gösteren örnekler vereceğim.

Bakın arkadaşlar, şimdi, içimize nasıl sindireceğiz? Önce diyorsunuz ki: “Rekabetçi olacak.” Sonra Başbakan Rusya’ya gidecek, diyecek ki: “Ben nükleer ihaleyi verdim.” Neredekini verdin? “Mersin’dekini verdim, inşallah yakın bir zamanda Sinop’takini de Korelilere vereceğim.” Arkadaşlar, bu Birleşik Arap Emirlikleri’nde bile olmaz. Siz bir kanun çıkaracaksınız, bu Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesini beş yıl ona mahkûm edeceksiniz, beş yıl sonra “Pardon.” diyeceksiniz, Başbakan eliyle iki nükleer santrali Rusya’ya vereceksiniz, hem de Rusya’ya vereceğiniz nükleer santral anlaşmasındaki koşul önceki koşulunuzdan daha ağır olacak.

Birincisi, değerli arkadaşlar, anlaşmaya göre nasıl bir santral kuracağınızı bilmiyorsunuz, böyle bir şey yok. Gelişmişlik ölçütünüze ne oldu sizin? İkincisi “Nükleer teknoloji kazandıracağız.” diyorsunuz, nükleer teknolojiyi kazandırma konusunda bir tek ibare yok anlaşmada. Bu felaket bir anlaşmadır. Bir taraftan Enerji Bakanlığı muhatap. Karşıda anlaşmayı imzalayan kim biliyor musunuz? Bizim Enerji Bakanlığımız, onlarda imzayı atan Rosatom, Rusya’nın millî enerji şirketi. Şirkete karşı muhatap Enerji Bakanlığı.

En can alıcı ve iç acıtıcı nokta da şudur: Enerji Bakanlığı bu ihaleyi imzaladı ve verdi ama kimin yapacağı belli değil. Santrali kimin yapacağını Rosatom’un insafına bırakmışsınız. Yani Rusya’nın millî enerji şirketi, ihaleyi kimin harekete geçireceğini, bu ihalede hangi şirketin rol alacağını seçecek. Yani benim şirket seçme hakkımı da elimden almış.

Arkadaşlar, sizin çıkardığınız bir kanun var. Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesine haksızlık değil mi? Siz inanarak o kanuna oy vermediniz mi? Siz ”Bir devrim yaptık, nükleer enerjide çığır açtık.” demediniz mi? Neden hiçbiriniz “Arkadaşlar, bizim irademizi nasıl bir Rusya şirketinin eline bırakıyorsunuz?” demediniz? Böyle bir şey olabilir mi? Keşke, burada bakanlardan Enerji Bakanı da olsaydı, bunu beraber konuşsaydık ama yarın burada olacak, yine, bu, kürsünün gündemine gelecek.

Bakın, dünyada bir ilke daha imza attınız bu anlaşmayla. Dünyanın hiçbir yerinde nükleer enerji tesisleri imal anında sigortalanmaz. Kurulacak enerji tesisinin Rusya adına sigortalanmasına Türkiye imza atıyor. Peki, enerji tesisi kuruldu, Allah korusun bir felaket yaşandı, yaşanacak felakette mağdur olan vatandaşın sigortası var mı? Hayır. Kimin sigortası var? Rus millî şirketinin ve daha doğrusu onun ihaleyi verdiği şirketin sigortası var. Yine, böyle bir anlaşma, Türkiye'nin anlaşmaları içerisinde rastladığımız bir tür değil.

Yine, değerli arkadaşlar, geliyorum eksiklere: “Üretim az olduğunda, Türkiye, üretimin artırılması konusunda bu şirketten artırılmasını talep eder.” diyor. Talep ettin. Sonra? Karşılamadı. Peki, karşılamadığı durumda siz ne beklersiniz? Sizin beklentiniz, bunun bir cezai müeyyidesi olması. Hayır, anlaşmaya bakın; Türkiye, Rusya’ya karşı sorumluluklarını yerine getiremediğinde her konuda cezai müeyyide var ancak Rusya’nın millî şirketi veya ihaleyi alan şirket sorumluluğunu yerine getirmediğinde hiçbir cezai müeyyide yok. Nasıl içimize sindireceğiz bunu? Böyle bir… Sayın ki gerekli, sayın ki anlaşmanın Türkiye’de uygulanması doğru. Ne yapabileceksiniz?

Gelelim nükleer atıklara: Nükleer atıklar konusunda bir doğru var dünyada. Az önce Milliyetçi Hareket Partisinden de BDP’den de arkadaşımız söyledi. Dünyada şu anda nükleer atıklar için lisanslanmış bir tek depo yok. Bütün nükleer atıklar bir havuz içerisinde, nükleer üretim yapan tesislerin havuzlarında soğutuluyor, bazıları da çok ciddi izole edilmiş -çok gücü azalanları söylüyorum, yüzde 10’a kadar inenler- lahitlerde korunuyor. Peki, durum böyleyken siz bu sözleşmeyle bu nükleer atıkların saklanması hususunu sizde üretim yapacak, para kazanacak şirkete yüklemek yerine neden Türkiye'nin sırtına yüklüyorsunuz? Yani parayı Rusya şirketi kazanacak, teknolojisini buraya transfer edecek de siz bunu seyir mi edeceksiniz? Türkiye bunun faturasını mı ödeyecek? Bakın, bunlar çok ciddi istismarlar değerli arkadaşlar.

Bir de felaketlerden söz edelim. Türkiye ne yapıyor biliyor musunuz? Sayın ki bu anlaşma oldu. Arkadaşlar, ruhsat verecek kurumu yok bu ülkenin. Allah aşkına, bir iktidar partisi milletvekili çıksın da, sekiz yıllık iktidar döneminde, nükleer enerji konusunda kaç tane insan eğittiniz, bir tane söylesin bana. Eğittiğiniz bir tek insan yok. Nükleer enerji konusunda Atom Enerjisi Kurumu var, bunun her yıl 4 defa toplanması lazım. Hiçbir sene, bu Kurumu 4 defa toplamadınız. Oradaki Başkan Yardımcısını görevden aldınız, uzun bir dönem Başkan Yardımcısı dahi olmadı.

Şimdi, değerli arkadaşlar, düzenleme kurulunuz yok, denetleme kurulunuz yok. Allah rızası için, bu anlaşmayı neye göre takip edeceksiniz, kime takip ettireceksiniz? Daha, sizin, sekiz yılda, yenilenebilir enerji konusunda tesis denetimini yapacak bir kanununuz yok. Sekiz senedir muhalefet burada bağırıyor, “Getirin, çıkaralım, bir denetleme kanununuz olsun.” diyor ama siz, hiçbirine yanaşmıyorsunuz. Her gelen bakan “Üç ay içerisinde bu kanunu kürsüye getireceğiz.” diyor. Ondan sonra, İkizdere Vadisi’nde santral kapanır, bas bas bağırılır. O da ayrı bir üzüntümüz. İkizdere’de Koruma Kurulu santrali kapattı, Başbakan “Aklınız neredeydi şimdiye kadar?” dedi. Arkadaşlar, ben, sekiz senedir denetleme kanununu onaylayalım diyorum. 2 defa basın toplantısı yaptım. 2 defa rapor hazırladım, bakanlara da ulaştırdım. Peki, bana, siz söyler misiniz -Koruma Kurulunun aklı neredeydi, tamam da- sekiz senedir Adalet ve Kalkınma Partisinin aklı neredeydi arkadaşlar? Yani ben soruyorum.

Peki, bir diğerine geçiyorum. Başbakandan güç alarak Sayın Enerji Bakanı da bir açıklama yaptı, “Doğal gaz üreten ülkelere Koruma Kurulu kararı hayırlı olsun.” dedi. Sayın Bakan, siz, şimdiye kadar ne kadar doğal gaz santrali açtığınızı biliyor musunuz? 2013’e kadar kaç megavatlık doğal gaz santralinin açılacağını biliyor musunuz? Sekiz senedir senin ihmalinden dolayı o tesis orada atıl vaziyete geldi. Atıl vaziyete getirdiğin tesisler için yakılan doğal gazın faturasını Koruma Kuruluna mı çıkaracaksın? Sen ne iş yapıyorsun!

Bu ülkede ruhsatlar dağıtılırken, çantacılar yeni yeni ruhsatlar alırken Adalet ve Kalkınma Partisi ve Enerji Bakanlığı işbaşında değil miydi? “Çantacılık yapılıyor.” dediğimizde kürsüden, “Tedbirini alacağız.” diyen siyasal parti Adalet ve Kalkınma Partisi değil miydi arkadaşlar? Neden rüzgârda 78 bin megavatlık ruhsatı birdenbire verdiniz? Neden kabul ettiniz? Neden denetleyemediniz? Neden sularda bir dere üzerine 13 tane santral yapımı verirken orada yaşayan halkın tarımsal alanının kısıtlanacağını, tabiatın, floranın etkileneceğini düşünmediniz? Neden havza planlaması yapmadan bu kadar hidroliğe izin verdiniz? Buna tahammül edebilmek mümkün mü!

Değerli arkadaşlar, biz kaş yapmadan göz çıkarıyoruz. Teknik olaylar, ulusal geleceğimizi ilgilendiren, teknolojik gelişimimizi ilgilendiren olaylar siyasi iradenin keyfiyetiyle oluşturulamaz ve öngörülemez.

Bakın, başımıza ne gelir biliyor musunuz? Başka neler yapmadınız? Birkaçını söyleyeyim: Çevre Yasası’nda daha, zararlı ışınlarla ilgili bir tek madde yok. Çevre Bakanına da buradan bir mesaj yollamış olalım.

Şu ana kadar izin verilen radyasyon oranlarımızı söylüyorum size, Türkiye’de izin verilen radyasyon oranını, bırakın nükleer santrali: Amerika Birleşik Devletleri’nin 4 katıyız, Almanya’nın 3,3 katıyız ve İngiltere’nin 2 katıyız. Yani izin verdiğimiz radyasyon oranları dünyada en yüksek radyasyon oranlarından 3’üncüsü. Yazık bu millete.

İkinci önemli şey: Değerli arkadaşlar, nükleer güvenlik danışma kurulu olmadan bu tip ihaleler verilmez. “Oluşturacağız.” dedi, bu iktidar dedi, daha bunu oluşturmadınız arkadaşlar. Ne kadar süredir? Beş yıldır oluşturmadınız. Siz nasıl böyle bir nükleer ihaleyi vereceksiniz? Kim ruhsatlayacak? Hangi teknik adam denetleyecek? Dünya konusunda mutlak etkisi olan, Türkiye konusunda mutlak etkisi olan konular bir siyasetçinin veya bir kurumun insafına terk edilemez. Burası hukuk ülkesi, adalet ülkesi.

Size ilginç anekdotlar aktararak bu konuşmamı bitireceğim. Şöyle söyleniyor: “Ya, arkadaşlar, bu nükleer enerjiye karşı çıkıyorsunuz ama, çıkanlar var ama…” Ki inanıyorum, Milliyetçi Hareket Partisinin de, Cumhuriyet Halk Partisinin de, diğer arkadaşlarımızın da karşı çıkış nedenleri, iktidarın uygulamalarını temel alan ve Türkiye'nin ulusal, millî menfaatlerine aykırı hususlar. Kökten karşıtlık içerisinde değiller. Yerli enerji oranının artırılmasını, iyi bir fiyatla bu işin verilmesini, Türkiye'nin nükleer teknolojiyi geliştirmesini, bu teknolojinin ileri standartlarda geliştirilmesini öngörüyorlar.

Ama bakın -bunları Türkiye de bilmek zorunda, biz de- dünyada iki büyük nükleer kaza yaşandı. Bu iki kazanın da nedeni basit insan hatası. Bir ustabaşı vanayı kapattı diye birincisi yaşandı, soğutma vanasını. İkincisi de soğutma vanası bozuldu, içerideki radyasyon oranı 10 katına çıktı ve büyük bir nükleer patlama oldu. Orası da Çernobil.

Değerli arkadaşlar, Çernobil’de ne kadar göç yaşandı biliyor musunuz? Çernobil’de 2 milyon 600 bin insan bulunduğu yerden göç etti ve Çernobil kazasından sonra o bölgede, en son rapora göre, toplam 32 bin ölüm olduğu söyleniyor. Eğer bulutlar engellemeseydi, o bulutların gidişi, eğer toprağın altına akan lav engellenmeseydi ikinci bir patlama olacaktı ve dünyanın büyük bir bölümü bundan etkilenecekti. Sadece -temizlik işçilerini söylüyorum- 1993 yılında 805, 1994 yılında da 532 tane temizlik işçisi, yani orada radyoaktif maddeleri temizleyen insanlar kanserden yaşamını yitirdiler. Daha sonra bir açıklama oldu, dedi ki Sağlık Örgütü: “9 milyon kişi bu radyasyondan etkilenmiştir.” Daha faturasını göreceğiz. Yani bunlar ciddi işler. “Olmasın”, “olsun” tartışmasının ötesinde denetimin, üretimde yüksek teknolojinin, atıkların saklanmasının ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalışıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.

TACİDAR SEYHAN (Devamla) – Tamam efendim.

Değerli arkadaşlar, kazanın ilk günlerinde 13 milyon çocuk zehirli gazları soludu ve şu anda o lahit ne oldu biliyor musunuz? O lahit örtüldü. Daha o lahit üzerine bir lahit daha kaplanacak, on yıldır kaplanamıyor. Eğer o lahitte bir patlama, bir sızıntı olursa dünyayı bir felaket bekliyor; çok önemli. Peki, çevremizde var mı?

Bir de şunu söyleyeyim: Dünyanın en kötü santrallerini Rusya yaptı arkadaşlar. Örgütün açıklamasına göre en tehlikeli beş santral Rusya’nın santrali. Sayıyorum: Ukrayna’da Çernobil, Bulgaristan’da Kozluduy, Rusya’da Kolou, Litvanya’da Ignalina, Ermenistan’da Metsamor. Dünyanın en kötü santralleri olarak açıklandı ve bunların hepsini de Rusya yaptı ve en kötüsü yanı başımızda bekliyor. Ermenistan’daki Metsamor’un dört ünitesi bakıma alınması lazım, tam üç yıldır alınmıyor, izole edilmesi lazım. Rüzgârın yönü de Türkiye.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim, sağ olun.

TACİDAR SEYHAN (Devamla) – Teşekkür için…

BAŞKAN – Yirmi bir dakika konuştunuz, çok sağ olun, teşekkür ederim.

TACİDAR SEYHAN (Devamla) – Teşekkür için açın.

BAŞKAN – Yapmıyorum, ne olur yapmayın.

TACİDAR SEYHAN (Devamla) – Çok teşekkür ederim değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim, sağ olun.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık. (MHP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Işık.

MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 541 sıra sayılı Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçlarla Kullanımına Dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle tekrar hepinizi saygılarımla selamlarım.

Sayın Seyhan biraz önce birçok konuya değindi. Aslında bu konuda konuşulacak çok şey olduğunu ben de ifade etmek istiyorum fakat ne yazık ki konunun muhatabı aramızda bulunmadığı sürece bu iş sadece tutanaklara görüşleri geçirmekten öteye geçememektedir.

Sayın Bakan bu konuda bu yüce Meclisi mutlaka bilgilendirmelidir. Şu anda nükleer güç santrali konusunda Türkiye Cumhuriyeti devleti nerededir? Bu anlaşmanın biz neresindeyiz ve hangi safhadayız, bunu mutlaka bilmek zorundayız. Eğer bunu bilemez isek Türkiye'nin hangi konuda, kimlere ne söz verdiğini açıkça insanlar burada söylemezler ise bu konuda, çok şeyler konuşuruz ve maalesef yine biraz önce belirttiğim gibi, bu tasarı da -şu anda nükleer enerjiyle ilgili görüştüğümüz dördüncü tasarı olacak- çalakalem hazırlanmış.

Bir önceki konuşmamda ifade ettiğim buluşmada dile getirilen tasarılardan, anlaşmalardan birisini şu anda onaylıyoruz. Yine burada ilgili bakanın ya da ilgili bürokratın adı dahi yok. Nota verilmiş, nota üzerine imzaların kime ait olduğu ortaya çıkmış. Rusya Federasyonu bununla ilgili bildirmiş.

Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti Rusya Büyükelçiliğinin verdiği notada ifade edilen bir diğer anlaşma daha var. Okuyorum size: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Nükleer Güç Mühendisliği Alanında İşbirliği Protokolü. İmzalanmış Sayın Bakan tarafından.

Peki, bunu niye getirmediniz? Türkiye'nin menfaatine olacak bu anlaşmayı niye burada onaylamıyoruz? Evet, bu anlaşmalar da onaylansın ama Türkiye'nin şu anda nükleer teknolojiden ve nükleer güç santrallerinden istifade etmesini sağlayacak anlaşmalar her nedense geriye atılıyor. Daha önce, Rusya Federasyonu’na Akkuyu’daki santralin ihale edildiği anlaşmanın görüşmeleri sırasında da tutanaklarda yer alan ve Sayın Bakana bu kürsüden sorduğum bir konuyu tekrar sizinle paylaşmak istiyorum. Daha önce yazılı soru önergesiyle “Türkiye'nin Nükleer Enerji ve Nükleer Teknoloji Yasası’yla ilgili bir hazırlığınız var mı?” diye sorduğumuz bir soruya Sayın Bakanın ifadesini aynen tekrarlamak istiyorum sizlere: “Nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin tüm faaliyetleri düzenleyen, bu alanda düzenleyici kuruluş olarak görev yapacak Türkiye nükleer düzenleme kurumunu kuracak olan ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun görevlerini yeniden belirleyecek olan bir nükleer kanun tasarısı çalışması bulunmaktadır. Bu kanun tasarısı Avrupa Birliği ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının nükleer ve radyasyon güvenliği standartları çerçevesinde hazırlanmış olup 2010 yılı içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilmesi öngörülmektedir.” Bu, Sayın Bakanın ifadesi, yazılı soru önergesine verdiği cevap.

Şimdi soruyorum: Sayın Bakan, 2010 yılının çıkmasına çok az bir zaman kaldı. Bu tasarı buraya gelecek mi, gelmeyecek mi? Bu tasarının aşaması nedir? Komisyonlarda görüşülmüş müdür? Gerçekten Türkiye bu konuya hazır mıdır? Lütfen geliniz, bunu bu yüce Meclisin huzurunda bizlere ve aziz milletimize açıklayınız. Şimdi bizleri kandırmanın bir anlamı yok. Bizi kandırdığını zanneden kendisini kandırır, Türkiye’yi kandırır. Şu anda Türkiye bu tasarının neresinde?

Dolayısıyla, bunların mutlaka Sayın Bakan tarafından acilen cevaplandırılması gerekiyor. Bu tasarı elbette ki imzalanmasında herhangi bir sakınca bulmadığımız tasarılardan birisidir.

Ancak, yine, bakınız, tasarının anlaşma metnindeki 4’üncü maddeye baktığınız zaman, yetkili kurumların atanacağını ifade eden bu hükümde Türkiye Cumhuriyeti’nde Atom Enerjisi Kurumu yetkili kurum, Rusya Federasyonu’nda bunun eş değeri olan Devlet Atom Enerjisi Şirketi Rosatom yetkili kurum ve Rusya Federasyonu Tabii Kaynaklar ve Enerji Bakanlığı yetkili kurum. Nerede bizim Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, bunun eş değeri olan, muhatabı olan Bakanlık? O da yok. Dolayısıyla çalakalem hazırlanan ve sadece dostlar alışverişte görsün anlamında, iki ülkenin heyetleri bir araya geldiğinde “Şu konuda da anlaşma yaptık, bu konuda da anlaşma yaptık.” diye kamuoyunu bu konularda bilgilendirme ihtiyacı olan Sayın Bakan gelip Meclisi de bilgilendirmeli. Bu eksikliğin giderilmesi lazım. Eğer orada o ülkenin bir bakanı tarafsa, bu ülkenin de bakanı bir taraf olmalı. O ülkenin nükleer enerjiyle ilgili kurumu tarafsa, evet, buradaki Türkiye Atom Enerjisi Kurumu da bunun bir tarafı olmalı. Bu tür eksikliklere rağmen biz onaylanmasında sakınca görmediğimiz bir tasarı olarak görüyoruz bunu.

Tekrar tasarının hayırlı olmasını diliyor, yarın herhâlde bazı konuları Sayın Bakan burada olursa daha detaylı tartışma imkânı bulacağımızı ümit ederek saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Işık.

Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Muş Milletvekili Sayın Nuri Yaman.

Buyurun Sayın Yaman.

BDP GRUBU ADINA M. NURİ YAMAN (Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 541 sıra sayılı Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçlarla Kullanımına Dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın tümü üzerinde konuşma yapmak üzere Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Bu nedenle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle belirtmeliyim ki, bütün haklı eleştirilere rağmen Hükûmetin Akkuyu’da yapılması planlanan nükleer santral anlaşmasını âdeta yangından mal kaçırır gibi çıkartması, bu Meclisteki bütün grupları ve dolayısıyla bizi de çok üzmüştür. Akkuyu Nükleer Santrali’yle ilgili anlaşma 16 Temmuz 2010 tarihinde bu yüce Mecliste kabul edilmiş ve 20 Temmuzda da Sayın Cumhurbaşkanınca onaylanarak yürürlüğe girmiştir. O tarihten yaklaşık yirmi gün önce Akkuyu Nükleer Santrali’yle ilgili olarak Barış ve Demokrasi Partisi adına vermiş olduğumuz önerge ise bütün önergeler gibi yine AKP’nin oy çokluğuyla reddedilmiştir.

İzin verirseniz, öncelikle nükleer santrallerin sakıncaları ve Akkuyu’da yapılması planlanan nükleer santralle ilgili görüşlerimizi, daha önce paylaştığımız gibi yine kayıtlara geçmek amacıyla bir kez daha sizlerle paylaşmak isterim, çünkü Rusya Federasyonu’yla yapılan hem Akkuyu Nükleer Santral Anlaşması hem Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçlarla Kullanımını Öngören Anlaşma hem de Nükleer Kazalara İlişkin Anlaşma’nın aynı çerçeve içerisinde değerlendirilmesi ve incelenmesi gerektiğine inanıyoruz.

Bilindiği üzere söz konusu santralin inşaatı 1976’dan beri sürekli olarak gündeme gelmiş ancak çevre örgütlerinin sürekli ve  kararlı direnişleriyle ertelenip bugünlere kadar geldi. Nükleer santrallerde atom çekirdekleri parçalanarak enerji sağlanıyor. Atomun çıkardığı ısı enerjisi yüksektir ama çıkardığı radyasyon ancak özel binalarda veya kurşun mezarlarda saklanır ve uzun yıllar radyasyon yaymaya devam ederler. Nükleer santrallerden oluşabilecek radyoaktif etkiler iki farklı yolla çevreye ve tabii ki insan sağlığına ve bütün canlılara ulaşmak üzeredir. Birinci yol, bacalardan çıkan emisyonların atmosferde taşınımıyla yer yüzeyine ve yer yüzeyindeki canlılara ulaşması, ikinci yol da santralden çıkan sıvı veya katı atıkların nehirler, göller veya denizlere ulaşmasıyla bu ortamlarda yaşayan canlıların ve yer altı sularının bu atıklarla etkilenmesi yoludur. Yani yeryüzündeki yaşayan insanların ve hayvanların, doğal yaşamın sirkülasyonu nedeniyle her iki yol ile nükleer santrallerde oluşabilecek radyoaktiviteden etkilenmemesi mümkün değildir. Dolayısıyla santrallerdeki ufak bir sızıntı milyonlarca canlının radyasyona maruz kalmasına sebep olmaktadır. Örneğin, 1986 yılında Rusya’da Çernobil Nükleer Santrali’ndeki sızıntıdan dolayı 3 milyon insan radyasyona maruz kalmış ve olumsuz etkileri Karadeniz kıyılarımıza kadar ulaşmıştır.

Ayrıca, bu santrallerin kurulması diğer santrallerden daha pahalıdır. Üstelik otuz kırk yıl içinde yeniden sökülmesi ve demonte edilmeleri de bir zorunluluktur. Oysa diğer tüm santraller sürdürülebilir enerji sağlarlar ve kurulmasından sonra düzenli bakımları sürekli kullanılmalarını sağlar hâle getirir. Üstelik nükleer santrallerin atıklarını yok edecek bir teknoloji de bugüne değin dünyada henüz keşfedilmiş değildir. Nükleer santraller hem çalışmaları sırasında hem de sökülmelerinden sonra yüzlerce yıl boyunca çevreleri için zararlı ve tehlikelidirler.

Gelişmiş ülkeler bile nükleer santral kazalarını önleyememektedirler ve bırakınız Çernobil kazasını, 2000’li yılların eşiğinde bile ABD ve Japonya dâhil pek çok ülkede önemli nükleer santraller kazalara neden olmuşlardır.

Bunların yanında, santrallerin deprem riski taşımayan bir alanda inşa edilmesi zorunlu olmaktadır. Bilindiği üzere Türkiye, deprem kuşağı üzerinde bulunmaktadır. Bunun yanı sıra, Akkuyu’yu depremsellik açısından inceleyen yeni bir rapor bulunmamaktadır. Saha lisansı çeyrek asır önce verilmiştir. Türkiye deprem haritası ise yirmi dört yılda değişiklik göstermemiştir. Daha da ilginç olanı Akkuyu’da kurulması planlanan santralin 25 kilometre açığından Ecemiş fayı geçmektedir. Yer bilimciler bu fay hattının Akkuyu bölgesine doğru ilerlediğini bildirmektedirler. Son yıllarda Akdeniz’deki deprem hareketliliğini de bu faya bağlayanlar çoğunluktadır. Bu açıdan bakıldığında, ülkemizde nükleer santraller konusunda ısrar, kaygıları artırıcı nitelikte, gün geçtikçe tereddütler yaşanmaktadır.

Yine, söz konusu bölge Türkiye'nin önemli bir turizm alanıdır. Mersin’in Silifke ilçesinden Antalya’nın Gazipaşa ilçesine kadar olan kıyı şeridi bu yatırımdan olumsuz bir biçimde etkilenecek, yöre insanlarının en önemli geçim kaynağı bir bakıma ellerinden alınmış olunacaktır. Bölge turizminin sekteye uğramasının yanında, yine tarım ve hayvancılık sektöründe de tam bir yıkım yaşanacak ve nihayetinde söz konusu yatırım, yörenin insansızlaştırılmasına neden olacaktır.

Ancak üzüntüyle ifade etmeliyim ki kamuoyunun ve ilgili meslek kuruluşlarının taşıdığı bu endişeler hiçbir şekilde dikkate alınmamıştır. Akkuyu Nükleer Santrali Anlaşması, bu ülkede yaşayan insanların gözünün içine baka baka ve âdeta dalga geçercesine kabul edilmiştir.

AKP Hükûmeti, Türkiye'yi enerji alanında daha da bağımlı bir hâle getirecek, teknoloji merkezi olmak bir yana teknolojik hükümranlık altına girmeyi kabul ettiği bir anlaşmayı Meclisten geçirerek, Rusya Federasyonu’nun Türkiye'de bir nükleer santral sahibi olmasını bu yolla sağlamış olmaktadır.

Başta Türkiye Elektrik Mühendisleri Odası olmak üzere, konunun uzmanları gerekli bütün uyarıları yapmasına rağmen, Hükûmet bu uyarılara kulaklarını tamamen kapatmış durumdadır.

Ancak şu husus da açıkça bilinmelidir ki nükleer santrallerin yukarıda ifade etmiş olduğumuz zararları bir yana, bu anlaşmayla Türkiye nükleer santral sahibi bile olamayacak konumdadır. Nükleer teknolojinin Türkiye'ye getirilmesi bu anlaşmayla ve bu ihaleyle söz konusu değildir, çünkü hepimiz bilmekteyiz ki yapılan iş Rusya’dan hat çekip Türkiye’ye elektrik satılmasıyla aynı anlama gelmektedir. Tek farklılık Rusya’ya bedava arazi verilmesi ve satacağı elektriğe de alım garantisinin verilmiş olmasıdır.

Rusya, Türkiye’den bedavaya verilen arazi üzerinde on beş yıl boyunca yüksek fiyatlı satış garantisiyle nükleer santral sahibi yapılmak istenmektedir. Yani, yapılan bu anlaşmanın Hükûmetin sözde dile getirdiği gibi Türkiye açısından ekonomik anlamda da hiçbir yararı bulunmamaktadır. Tersine, milyonlarca dolarla ifade edilebilecek bir kamu zararının ileride oluşturulacağı muhakkaktır. Üstelik herhangi bir ekonomik yararı olsa bile Çernobil faciasının etkileri hâlâ hafızamızda tazeliğini korurken, nükleer santrallerden milyarlarca lira ekonomik fayda sağlanması bile ortaya çıkaracağı olumsuzlukları gölgeleyemeyecek niteliktedir.

Ancak ben yine de bu süreçte yaşanmış olan hukuksuzlukları ve Hükûmetin iddialarıyla ilgili görüşlerimi sizlerle paylaşmak isterim:

Rusya’ya nükleer santralin kurdurulması işinin hukuka aykırı olduğu açılan davalarla kanıtlanmıştır. Rusya ortaklığıyla Mersin’de nükleer santral yapımına ilişkin adı “yarışma” olan tek katılımcının teklif verdiği ihalenin yargı kararıyla hukuka aykırı olduğu karara bağlanmıştır. Buna rağmen, aynı ihale devletlerarası ikili anlaşma yoluyla yargı denetiminden kaçırılarak bu yanlış ısrarda devam edilmiştir. Hukuka aykırı ihaleyi sonuçlandırmayı kafasına koymuş olan Hükûmet, Rusya’yla imzaladığı Nükleer İşbirliği Anlaşması’nı onaylanmak üzere 29 Mart 2010 tarihinde Meclise sevk etmiştir. İhale iptal edilmiş olmasına rağmen, AKP Hükûmeti tasarı gerekçesinde değişiklik yapma zahmetine bile katlanmamış Meclise sevk edilen Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçlarla Kullanıma Dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükûmeti Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın gerekçesinde şu cümleye yer vermektedir: “İşbirliği, nükleer enerjinin barışçıl kullanımı için gelecekte ortak projelerin gerçekleştirilmesine imkân tanıyacak, özellikle yarışma süreci devam eden Akkuyu Nükleer Santralinin yapımına ilişkin projenin hayata geçirilmesi için gerekli yasal altyapı oluşturulacaktır.” Görüldüğü gibi, sonuçlanmadan iptal olmuş bir ihale söz konusu iş birliği anlaşmasına gerekçe olarak sunulmaktadır.

Ayrıca şunu da bilmekteyiz ki, Rusya ile ikili anlaşma yoluyla Mersin’de santral kurulmasının hemen ardından Güney Kore ile yapılacak anlaşma ile de Sinop’ta nükleer santral kurma planı devreye sokulmaya çalışılmaktadır.

AKP’nin Rusya ile önceden pazarlıklı bir süreç yürüttüğü açıktır. Nitekim, Fransa’dan Kanada’ya ve içerideki yerli şirketlere varıncaya kadar nükleer santral ihalesiyle ilgilendiklerini beyan eden şirketler bulunmasına rağmen ihaleye yalnızca Rusya ortaklığıyla tek bir şirketin teklif vermesi bunun dışında nasıl açıklanabilir? Üstelik bu anlaşma, Türkiye’de enerji güvenliği açısından da ciddi tehdit oluşturacaktır.

Nükleer enerji santralinin sahibi olan Rusya, enerji kaynağını da istediği yerden temin edecektir. Dolayısıyla Türkiye’nin Rusya’ya olan bağımlılığı daha da yükselecektir. Böylelikle enerji alanında dışa bağımlılık oranımız yüzde 80’lere tırmanmış olacaktır. Alım garantileri nedeniyle bugüne kadar oluşan kamu zararının hesabı dahi tutulamamışken, böylesi bir anlaşmayla nükleer santrallerden üretilecek pahalı enerjiye garanti verilmesini anlamak gerçekten mümkün değildir. Üstelik garantinin kapsamı nükleer santralden öngörülen düzeyde elektrik üretilmezse Rusya’nın bir şekilde temin edeceği elektriği de kapsamaktadır. Türkiye’nin yerli ve yenilenebilir enerji kaynakları doğru dürüst değerlendirilmemişken bu şekilde dışa bağımlı, pahalı ve riskli bir teknolojiyle enerji üretimini kabul etmek mümkün olmamaktadır.

Değerli milletvekilleri, Elektrik Mühendisleri Odasından edinmiş olduğumuz bilgilere göre Türkiye’de 150-180 milyon kilovat saat olarak hesaplanan hidroelektrik potansiyelinin 2009 yılı sonu itibarıyla sadece yüzde 24’ü ancak kullanılabilmiştir.

Yine, rüzgâr enerjisine ilişkin olarak 48 bin megavatlık potansiyel açıklanmış olup, 20 bin megavatlık bölümünün ekonomik olduğu düşünülse bile, işletmeye alınan rüzgâr enerjisi santrali kapasitesinin 1.030 megavat civarında olması, önemli bir yerli ve yenilenebilir kaynağımızın henüz değerlendirilmediğini göstermektedir.

Güneş enerjisi potansiyeli de yıllık 380 milyar kilovat saat olarak açıklanmıştır.

Yine, jeotermal ve biyoyakıt da önemli enerji kaynakları olarak sıralamalarda yer almaktadır.

Baz yüklü santrali olarak görev yapmak üzere, 10 milyar tonluk linyit kömür rezervi de değerlendirilmeyi bu ülkede bekleyen potansiyel enerji kaynaklarımızdır.

Değerli arkadaşlar, nükleer teknoloji, dünyada, yenilenebilir enerji kaynakları, temiz yakma teknolojisi ve pek çok çevre teknolojisinin gelişmediği dönemde dünya ülkelerinin cazip gördüğü bir teknolojidir. Uluslararası Enerji Ajansı ve ABD Enerji Bakanlığı tahminlerine göre, 2030 yılında nükleer enerjinin elektrik üretimindeki payının düşmesi beklenmektedir. Ayrıca, nükleer enerji üretiminde hiçbir enerji üretimi modelinde olmayan ciddi bir atık sorunu bulunmaktadır. Atıkların depolanması ve yok edilmesi konusunda nihai bir çözüm hâlâ bulunabilmiş değildir.

Oysa Türkiye için enerji alanında ciddi çözüm olanakları bulunmaktadır. Dolayısıyla nükleer enerji santralinin alternatifsiz olarak sunulması doğru bir yaklaşım değildir. Yine, mevcut enerji potansiyelimizin değerlendirilmesi bir yana, öncelikle ülkemizde enerji verimliliği uygulamasıyla yüzde 25 düzeyinde enerji tasarrufu olanaklı görülmektedir. Bu tasarruf gerçekleştirildiğinde dahi, Rusya ile yapılan anlaşma çerçevesinde kurulacak nükleer santralden elde edilecek enerjiden daha fazlası, çok daha kolay ve ucuz bir yoldan elde edilebilecektir.

Bunun yanında, Türkiye’deki mevcut santrallerin ciddi bir yenilenme ve bakımdan geçirilmesi sonucunda kapasite kullanım oranlarının artırılması da enerji ihtiyacımız için acil gündeme alınması gereken bir çözüm yolu olmalıdır. Bu çerçevede iletim ve dağıtım hatlarındaki kayıp enerjinin azaltılmasına yönelik çalışmaların da kapsam içinde değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Değerli milletvekilleri, görüldüğü üzere Türkiye toprakları üzeriden enerji ithalatı anlamına gelen Rusya Federasyonu’yla yapılan nükleer güç santrali anlaşmasının onaylanması hiçbir şekilde kamu yararı içermemektedir ve yerli yenilenebilir enerji kaynakları üzerinden bir enerji stratejisi geliştirmemizin de önüne geçen önemli bir engeldir. Açıkça ifade etmeliyim ki Rusya’yla yapılan nükleer enerji santrali anlaşması kaptıkaçtı yöntemiyle Meclisten âdeta kaçırılarak imzalanmış ve yürürlüğe konulmuştur. Hükûmet tarafından 29 Haziranda Meclise sevk edilen anlaşma tasarısı tali komisyon olarak belirlenen Enerji Komisyonu görüşmeleri dâhi beklenmeksizin Dışişleri Komisyonunda ele alınmış, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığınca 30 Haziranda komisyonlara sevk edilen nükleer anlaşma tasarısını incelemeleri için Dışişleri Komisyonundaki milletvekillerine yalnız bir günlük süre tanınmıştır. Olumsuzluklar bunlarla da bitmemektedir. Rus tarafı projede başarısız olursa halefini de kendisi belirleyecektir. Projenin başarısızlığı durumunda Rusya için herhangi bir yükümlülük düzenlenmesi anlaşmada ne yazık ki yer almamıştır. Nükleer ünitelerin geç devreye girmesi durumunda da Rus tarafının sorumluluğuna ilişkin anlaşmada açık bir hükme yer verilmemiş, tarafların sorumluluklarının elektrik satış anlaşmasına göre belirleneceğinin belirtilmesiyle sadece yetinilmiştir. Eğer şirket elektrik satış anlaşmasında belirtilen miktardan daha fazla üretim yaparsa, fazla üretilen miktarını da Türkiye satın almak zorunda bırakılmıştır. Bu satın almaya ilişkin koşullar anlaşmada yer almamış olup elektrik satış anlaşmasına bırakılmış hususlar olarak değerlendirilmiştir. Eğer belirttiği miktardan az üretim gerçekleştirilirse şirketin eksik elektrik miktarını temin ederek yükümlülüğünü yerine getirmesi öngörülmektedir. Bu durum, şirkete, eğer Türkiye’de oluşturulan elektrik piyasasında daha ucuza elektrik satın alma imkânı varsa üretim yapmak yerine elektrik alıp satmayı da tercih edebilecek bir avantaj sağlamaktadır. Rusya’nın kuracağı 4 üniteli nükleer santralin ilk 2 ünitesi için yüzde 70’e kadar, kalan 2 ünitesi için yüzde 30’a kadar TEDAŞ üzerinden on beş yıllık alım garantisi verilmektedir. Rus şirket, kalan miktarı borsa sistemi üzerinden Türkiye’de satabilecektir. On beş yıllık alım garantisi sonrasında, Rus şirket, Türkiye’ye net kârının yüzde 20’sini aktarma sözü vermektedir. Türkiye açısından kazanç gibi sunulan bu hüküm, aslında Rus şirkete alım garantisi sonrasına yönelik verilmiş bir kazanç garantisi konumundadır. Alım garantisi bitiminden sonra Türkiye Cumhuriyeti devleti kâr ortaklığı hâline getirilerek, şirketin konumu bir bakıma garanti altına alınmaktadır.

İşte, bugün görüşmekte olduğumuz bu kanun tasarısı, bu kürsüden daha önce sayın hatiplerce de dile getirilmesine rağmen, bir sürü olumsuzluklarını yukarıda ayrıntılarıyla saymış olduğumuz Akkuyu’yla ilgili kabul edilen uluslararası anlaşmanın bir parçası ve tamamlayıcısıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.

M. NURİ YAMAN (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Artık iyice anlamaktayız ki, AKP Hükûmetinin enerji politikaları bugün itibarıyla iflas etmiştir. Sekiz yıllık iktidarı boyunca Türkiye'nin enerji konusundaki dışa bağımlılığında herhangi bir değişim olmadığı gibi, nükleer santral kurulumuyla da dışa bağımlılığımızın azaltılacağını söylemeleri tam bir hayal mahsulüdür. Nükleer santral macerasıyla, Türkiye, güçler savaşında bir piyon konumuna sokulmak istenmiştir. Hükûmeti bir kez daha uyarıyoruz: Yol yakınken bu ölüm santralini kurmaktan gelin bir an önce vazgeçin diyerek sözlerime son verirken yüce Meclisi en içten duygularımla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yaman.

Sayın Kılıç, buyurun.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Saygıdeğer Başkanım, dün ve bugün idarenizde iktidar ve muhalefet grupları olarak iyi bir performans ortaya koyduk. Dün 22 uluslararası sözleşme görüşüldü ve kabul edildi, bugün 17’inci uluslararası sözleşme görüşüldü ve birazdan milletvekillerimizin oylarına sunulmuş olacak.

Ben şahsınızda Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna ve Sayın Hamzaçebi’ye, Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna ve Sayın Vural’a, Barış ve Demokrasi Partisi Grubuna ve Sayın Ata’ya ve AK PARTİ Grubu üyesi milletvekillerine, Komisyon ve Hükûmet üyelerine teşekkür etmek istiyorum. Bu uyum ve birliktelik inşallah yarın saat 14.00’ten itibaren, yenilenebilir enerji kaynakları gündemimizde olacak, Danışma Kurulu önerisi o şekilde çerçevelenmişti. Yarından itibaren bu uyum ve birlikteliğin Genel Kurula gene egemen olmasını, hâkim olmasını temenni ediyorum.

Emeği geçen tüm gruplara şahsınızda teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

NÜKLEER ENERJİNİN BARIŞÇIL AMAÇLARLA KULLANIMINA DAİR TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE RUSYA FEDERASYONU HÜKÜMETİ ARASINDA İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 6 Ağustos 2009 tarihinde Ankara’da imzalanan “Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçlarla Kullanımına Dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN -  2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre vereceğim.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçlarla Kullanımına Dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan Oy Sayısı   :  240

Kabul                            :  239

Ret                                : 1 (x)                                                             

                                                 Kâtip Üye                                  Kâtip Üye

                                             Harun Tüfekci                            Gülşen Orhan

                                                   Konya                                         Van”

28’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Türk Kültür ve Sanatları Ortak Yönetimi (TÜRKSOY) Arasında Türksoya İlave Arsa Tahsisi Hakkında Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

28.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Türk Kültür ve Sanatları Ortak Yönetimi (TÜRKSOY) Arasında Türksoya İlave Arsa Tahsisi Hakkında Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/423) (S. Sayısı: 532)

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

29’uncu sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) Arasında Evsahibi Ülke Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

29.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) Arasında Evsahibi Ülke Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/866) (S. Sayısı: 534)

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Bundan sonra komisyonların bulunamayacağı anlaşıldığından, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 4 Kasım 2010 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati: 18.51

 

                                 

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.