Normal 44162 4 13 2010-11-04T13:16:00Z 2010-11-04T13:17:00Z 1 21199 120837 TBMM 1006 283 141753 12.00 Clean Clean false 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false TR X-NONE X-NONE 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖNEM: 23                                                                                                  CİLT: 78                                                                                                                                  YASAMA YILI: 5

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

3’üncü Birleşim

6 Ekim 2010 Çarşamba

 

(Bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

 

   I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMA

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Mersin Milletvekili Vahap Seçer’in, hayvancılık sektöründe yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- İstanbul Milletvekili Ahmet Tan’ın, aile sağlığı konusuna ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, hayvancılık sektörüne ilişkin açıklaması

2.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, hayvancılık sektörüne ilişkin açıklaması

3.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl’ün, doktorlara ve hastanelerde çalışanlara ilişkin açıklaması

4.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, kurban kesimine ilişkin açıklaması

5.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, oylama sonucuna ilişkin açıklaması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, (6/2149) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/232)

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 20 milletvekilinin, engelli vatandaşların sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/856)

2.- CHP Grubu adına Grup Başkanvekilleri Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, İstanbul’da yaşanan sel felaketinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/857)

3.- Giresun Milletvekili Murat Özkan ve 21 milletvekilinin, okul çağındaki çocukların sağlıksız beslenme alışkanlıklarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/858)

4.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 27 milletvekilinin, 16 Mart 1978’de Beyazıt Meydanı’nda meydana gelen olayın araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/859)

 

VII.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Dışişleri Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

2.- Plan ve Bütçe Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

B) Anayasa Mahkemesi Üyeliklerine Seçim

1.- Anayasa Mahkemesine üye seçimi

 

VIII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Anayasa Mahkemesine seçilecek 1 üye için yapılan birinci tur gizli oylamada oy kullanan milletvekili sayısı 367 olmadığından ikinci tur oylamaya geçilip geçilemeyeceğine ilişkin Oturum Başkanının tutumu hakkında

2.- Anayasa Mahkemesine seçilecek 1 üye için yapılan ikinci tur gizli oylamada ikinci ve üçüncü aday aynı sayıda oy aldığından en çok oy alan ikinci aday belirlenemediği için ikinci tur oylamanın tekrar yapılıp yapılamayacağına ilişkin Oturum Başkanının tutumu hakkında

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)

3.- Devlet Yardımlarının İzlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/818) (S. Sayısı: 523)

 

X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, 5947 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesiyle görevinden istifa eden doktor ve öğretim üyelerine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/15019)

2.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, ağız ve diş sağlığı merkezlerine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/15496)

3.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, işsizlik sigortası fonunun kullanımına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/15693)

4.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, sözleşmeli personelin istihdamına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/15778)

5.- İstanbul Milletvekili Lokman Ayva’nın, halkoylamasında özürlülere yönelik önlemlere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/16165)

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.03’te açılarak dört  oturum yaptı.

Sinop Milletvekili Abdurrahman Dodurgalı, Camiler ve Din Görevlileri Haftası’na,

Isparta Milletvekili Haydar Kemal Kurt, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyinin Mavi Marmara Raporu’na,

Bursa Milletvekili Necati Özensoy, 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü’ne,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

Adıyaman Milletvekili Şevket Köse, Hükûmetin Alevi açılımına,

Muş Milletvekili M. Nuri Yaman, fahri imamlara kadro verilmesine,

Van Milletvekili Özdal Üçer, 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’ne;

Mersin Milletvekili Mehmet Şandır,

Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,

Yalova Milletvekili Muharrem İnce,

Türkiye Büyük Millet Meclisinin yeni yasama yılına;

İlişkin birer açıklamada bulundular.

Kosova Cumhuriyeti Parlamentosunun davetine icabetle, Priştine’de düzenlenecek olan “Bölgesel İşbirliği ve Avrupa’yla Bütünleşme” konulu Güneydoğu Avrupa Bölgesi Parlamentoları Dışişleri Komisyonu Başkanları Zirvesine, Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanvekili Mehmet Ceylan’ın katılmasına,

Portekiz Parlamentosu Dışişleri Komisyonunun davetine icabetle, Lizbon’da düzenlenecek olan ulusal parlamentolar arasındaki diyaloğu geliştirme amaçlı “Avrupa Parlamenterler Toplantısı”na Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercan’ın katılmasına,

İlişkin Başkanlık tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının  geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi okundu; Millî Eğitim Komisyonunda bulunan tasarının Hükûmete geri verildiği bildirildi.

Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun (6/2122, 6/2124, 6/2125, 6/2126, 6/2128, 6/2145, 6/2146) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi okundu; sözlü soruların geri verildiği bildirildi.

 İstanbul Milletvekili D. Ali Torlak ve 25 milletvekilinin, İstanbul’da yağan yağışlar sonucu yaşanan sel felaketleri konusunda bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/15) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemde yerini alacağı ve genel görüşme açılıp açılmaması konusundaki ön görüşmenin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

 

Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 25 milletvekilinin, İsrail’in Mavi Marmara gemisine yaptığı saldırının araştırılması (10/853),

Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 27 milletvekilinin, yoksulluk sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/854),

Van Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin, 57’nci Hükûmet döneminde Başbakana ve Hükûmete yönelik müdahale iddialarının araştırılması (10/855),

Amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Başkanlıkça, Plan ve Bütçe Komisyonunda grubu bulunmayan veya bağımsız milletvekillerine  düşen 1 üyelik için aday olmak isteyen bağımsız milletvekillerinin müracaatına ilişkin duyuruda bulunuldu.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mehmet Ali Şahin’in, Kazakistan Cumhuriyeti Meclis Başkanı Ural Muhammedjanov’un vaki davetine icabet etmek üzere, beraberinde bir Parlamento heyetiyle Kazakistan’a resmî ziyarette bulunmasına,

Belçika Parlamentosu Temsilciler Meclisi tarafından, Brüksel’de düzenlenecek olan, Dışişleri Komisyonu Başkanları Konferansına Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercan’ın katılmasına,

TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercan’ın, Çin Halk Cumhuriyeti Parlamentosu Dışişleri Komisyonunun vaki davetine icabet etmek üzere, beraberinde bir Parlamento heyetiyle Çin’e resmî ziyarette bulunmasına,

İlişkin Başkanlık tezkereleri kabul edildi.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan 523 ve 510 sıra sayılı Kanun Tasarısı ve Teklifi’nin bu kısmın 3 ve 4’üncü sıralarına alınmasına, diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun 19 ve 26 Ekim 2010 Salı günkü birleşimlerinde bir saat süreyle sözlü soruların görüşülmesinden sonra diğer denetim konularının görüşülmeyerek gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 6, 13, 20 ve 27 Ekim 2010 Çarşamba günkü birleşimlerinde ise sözlü soruların görüşülmemesine; 19 ve 26 Ekim 2010 Salı günkü Birleşimlerinde saat 20.00’ye kadar; 6, 7, 13, 14, 20, 21 ve 27 Ekim 2010 Çarşamba ve Perşembe günkü Birleşimlerinde 14.00 – 20.00 saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesine, 4 Ekim 2010 tarihinde dağıtılan, 544 sıra sayılı Madencilik Sektöründeki Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu raporu ile Millî Eğitim Eski Bakanı Hüseyin Çelik Hakkında verilen (9/3) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmına alınmasına, Meclis Araştırması Komisyonu raporu üzerindeki genel görüşmenin 5 Ekim 2010 Salı günkü (bugün) birleşiminde, Meclis soruşturması önergesinin görüşmesinin ise 12 Ekim 2010 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ve bu birleşimlerde söz konusu görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesine; Anayasanın 146’ncı ve geçici 18’inci maddeleri gereğince Sayıştay Genel Kurulunca gösterilen 3 aday arasından Anayasa Mahkemesine 1 üyelik için yapılacak seçimin 6 Ekim 2010 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ve bu birleşimde seçimin tamamlanmasına, 510 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesine ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi, kabul edildi.

İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın; Kamu Yatırımları Nedeniyle Zarar Gören Esnaf ve Tacirlere Destek Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/259), İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmediği açıklandı.

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının:

1’inci         sırasında    bulunan        (6/1084),

93’üncü                                       (6/1423),

120’nci                                        (6/1482),

249’uncu                                     (6/1727),

267’nci                                        (6/1754),

300’üncü                                     (6/1817),

358’inci                                       (6/1915)

380’inci                                       (6/1953),

381’inci                                       (6/1955),

409’uncu                                     (6/1993),

410’uncu                                     (6/1994),

411’inci                                       (6/1995),

417’nci                                        (6/2003),

418’inci                                       (6/2004),

431’inci                                       (6/2020),

457’nci                                        (6/2047),

476’ncı                                        (6/2073),

496’ncı                                        (6/2096),

502’nci                                        (6/2102),

520’nci                                        (6/2121),

538’inci                                       (6/2139),

539’uncu                                     (6/2140),

Esas numaralı sözlü sorulara, Sağlık Bakanı Recep Akdağ cevap verdi; soru sahiplerinden Manisa Milletvekili Mustafa Enöz, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy, Niğde Milletvekili Mümin İnan, Kütahya Milletvekili Alim Işık, Tokat Milletvekili Reşat Doğru, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş da cevaplara karşı görüşlerini açıkladı.

 

Madencilik sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu Raporu (10/67, 75, 82, 122, 141, 180, 193, 208, 216, 229, 304, 309, 320, 324, 336, 337, 342, 374, 377, 388, 404) (S. Sayısı: 544) üzerindeki görüşmeler tamamlandı.

6 Ekim 2010 Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 14.00’te toplanmak üzere, birleşime 23.43’te son verildi.

                                                                  Meral AKŞENER

                                                                    Başkan Vekili

 

                 Harun TÜFEKCİ                                                                        Bayram ÖZÇELİK

                          Konya                                                                                          Burdur

                       Kâtip Üye                                                                                     Kâtip Üye

 

                                                                     Fatih METİN

                                                                            Bolu

                                                                       Kâtip Üye


No.: 4

II.- GELEN KÂĞITLAR

6 Ekim 2010 Çarşamba

Tasarılar

 1.- Samsun Limanı (Türkiye Cumhuriyeti) ve Kavkaz Limanı (Rusya Federasyonu) Üzerinden Demiryolu Feribotu ile Uluslararası Karma Taşımacılığın Organize Edilmesi Hakkında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/941) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.9.2010)

2.- Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İstanbul, Türkiyede Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Doğu Avrupa ve Orta Asya Bölgesel Ofisi Kurulması Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/942) (İçişleri; Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.10.2010)              

3.- Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı ile Rusya Federasyonu İçişleri Bakanlığı Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/943) (İçişleri ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.9.2010)

Tezkere

1.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1302) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.10.2010)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 20 Milletvekilinin, engelli vatandaşların sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/856) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2010)

2.- CHP Grubu adına Grup Başkanvekilleri Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, İstanbul’da yaşanan sel felaketinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/857) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2010)

3.- Giresun Milletvekili Murat Özkan ve 21 Milletvekilinin, okul çağındaki çocukların sağlıksız beslenme alışkanlıklarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/858) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.06.2010)

4.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 27 Milletvekilinin, 16 Mart 1978’de Beyazıt Meydanı’nda meydana gelen olayın araştırılması amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/859) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.06.2010)  


6 Ekim 2010 Çarşamba

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.06

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)

 

 

 

BAŞKAN –Türkiye Büyük Millet Meclisinin 3’üncü Birleşimini açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, hayvancılık sektöründe yaşanan sorunlar hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Sayın Vahap Seçer’e aittir.

Buyurun Sayın Seçer. (CHP sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Mersin Milletvekili Vahap Seçer’in, hayvancılık sektöründe yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması

VAHAP SEÇER (Mersin) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Öncelikle, yeni yasama yılında yüce Genel Kurula başarılı çalışmalar diliyorum.

Hayvancılık sektöründe yaşanan sorunlarla ilgili gündem dışı söz almış bulunmaktayım.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Sayın Hatibi ben bile duyamıyorum. Sükûneti temin edebilirsek çok iyi olacak.

Buyurun Sayın Seçer.

VAHAP SEÇER (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlarım, hayvancılık ülkesi olarak bilinen Türkiye maalesef bu sektörde… Hayvancılık sektörünü izlenen yanlış politikalar neticesinde bitirme noktasına getirmişiz. Daha bugün Resmî Gazete’de yayınlanan bir Bakanlar Kurulu kararı var. Türkiye maalesef tarımsal üretimde de ithalat cenneti oldu, tarım ürünlerini ithal eder durumdayız. Krema, tereyağı gibi bazı ürünlerin tarife kontenjanından ithalatına bugünkü Resmî Gazete’de yayınlanan Bakanlar Kurulu kararıyla yine izin verildi.

Değerli arkadaşlarım, hayvancılık sektöründe ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Son zamanlarda girdi maliyetlerinde önemli artışlar görülmüştür. Türkiye’de hayvan varlığı azalmıştır. 2008-2009 mukayesesini yaptığımızda bir yıl içerisinde Türkiye’de toplam hayvan varlığımızda 3 milyon baş gibi bir azalma söz konusudur. Türkiye, maalesef, dünyada etin en pahalı satıldığı ülke konumuna gelmiştir. Avrupa Birliğiyle Amerika Birleşik Devletleri’ni de Türkiye’yle mukayese ettiğiniz zaman, Avrupa Birliğinde etin kilosu 4 dolar iken, Amerika Birleşik Devletleri’nde 5 dolar iken maalesef bugün Türkiye’de et fiyatlarının geldiği nokta 17 dolar civarlarındadır. Bakıyorsunuz et fiyatlarında, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’ne oranla vatandaşımız 3-4 kat daha fazla bir fiyat ödüyor ama kişi başına düşen gelire baktığınız zaman vatandaşımın kişi başına düşen geliri Avrupa Birliği ya da Amerika Birleşik Devletleri vatandaşından 3-4 kat maalesef daha az durumda.

Değerli arkadaşlarım, artık vatandaşlarımız eti bayramdan bayrama tüketecek duruma geldi. Yine, Avrupa Birliği ile Amerika Birleşik Devletleri ile kişi başına tüketimini mukayese ettiğiniz zaman, Avrupa Birliğinde 71 kilogram, ABD’de 94 kilogram, Türkiye’de 6,2 kilogram. Tabii ki et tüketimi toplum sağlığı açısından da önemli, çocuklarımızın, gelecek kuşakların yetişmesi açısından da önemli. Bu izlenen politikalar, bugün hayvancılığın geldiği durum, et fiyatlarındaki bu muazzam artışlar toplum sağlığını da tehdit eder duruma, boyutlara gelmiştir.

Değerli arkadaşlarım, et fiyatlarındaki yükselmeler bu yılın başlarında, ocak ve şubat aylarında görüldüğünde, Sayın Bakan, telaşa gerek olmadığını, Türkiye’de hayvan varlığının yeterli olduğunu, ithalata gerek olmadığını söylüyordu ama baktı ki belli bir süre sonra tespitlerinde yanıldığını anladı ve Et ve Balık Kurumu vasıtasıyla Türkiye’ye canlı hayvan ve et ithalatı izni verildi. O dönemde Sayın Bakan et fiyatlarındaki yükselmeleri spekülatörlere bağlıyordu. İthalata açma sebebi de spekülatörlere bir ders vermekti âdeta. O dönemde de bir beyanatı vardı. Önce “İthalata gerek yok.” diyen Sayın Bakan ithalatın amacının spekülatörlerin zararlı tesirlerini bertaraf etmek olduğunu söylüyordu ama bugün gelinen noktada sorun çözülemedi. Herhâlde bu gidişat Sayın Bakanı bertaraf edecek gibi görülüyor.

Değerli arkadaşlarım, o  günden bugüne Et ve Balık Kurumu vasıtasıyla Türkiye’ye şu ana kadar 38 bin adet büyükbaş canlı hayvan ithal edildi. Et ve Balık Kurumunun açıklamalarına göre Kurban Bayramı’na kadar bu 90 bin adede çıkacak ve yıl sonuna kadar 130 bin adet büyükbaş hayvan Türkiye’ye ithal edilmiş olacak.

Bu tedbirler maalesef Türkiye’de et fiyatlarını düşüremedi ama bizim sayemizde, Bakanlığın sayesinde dünya piyasalarında et fiyatları oldukça yükseldi. Bunun da Türkiye Cumhuriyeti Tarım Bakanlığının bir başarısı olarak notlara geçmesini istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, Et-Balık Kurumu vasıtasıyla yapılan ithalatlar maalesef piyasanın ateşini söndürmedi. Yine yeni bir karar alındı, özel sektöre de canlı hayvan ve et ithalatının yolunu açtılar. Yalnız son gelişmeleri takip ettiğimiz zaman, bu işi de Bakanlığın eline yüzüne bulaştırdığını görüyoruz. Bu konuda Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü ithalatla ilgili özel sektöre ithalat izni veriyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.

VAHAP SEÇER (Devamla) - Bütün gelen firmalara ithalat izni veriyor ama gelin görün ki uygulamalarda ortaya konan kriterler bu ithalatın kolay gerçekleştirilemeyeceğini gösteriyor. Bazı firmalar üzerine -tabiri caizse, tırnak içerisinde söylüyorum- ithalat yapmaları için kolaylık sağlandığını da görüyoruz. Bu konuda piyasada faaliyet gösteren firmaların bu şikâyetlerini alıyoruz.

Neler yapılıyor? Değerli arkadaşlarım, Kurban Bayramı geliyor. Bir firmaya 200 bin baş koyun ithal etme izni verilebiliyor, sadece bir firmaya. O firmanın yetkilileriyle de Bakanlığa bağlı bürokratlar, veterinerler ilgili malın geleceği ülkeye gönderilebiliyor orada hayvanların seçimine katkı sunması amacıyla ama diğer bazı firmalara ithalat yapmaları konusunda kolaylık sağlanacağına, rekabet ortamı sağlanacağına Bakanlık eliyle, diğer firmalara zorluk çıkartılıyor yani rekabet ortamı ortadan kaldırılıyor. O zaman siz belirli firmalar, belirli…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VAHAP SEÇER (Devamla) – Bir dakika daha rica edebilir miyim.

BAŞKAN – Hiç yapmıyorum, lütfen…

VAHAP SEÇER (Devamla) – Sözümü bağlayayım…

O zaman şöyle yapalım: Belirlediğiniz, size yakın olan firmalara bu et ithalatı ya da canlı hayvan ithalatı iznini verin, istedikleri fiyata getirtsinler. Zaten gümrük uygulamalarında bu canlı hayvanda baz fiyat uygulaması da yapmıyorsunuz. Getiren firmalar istediği fiyattan bunu düşük fiyat olarak da gösterebilirler. Türkiye Cumhuriyeti devleti vergi kaybına da sebep olur. Buradan ilgili bakanı da uyarmak istiyorum bu vesileyle.

Vatandaşımız et ithalatı ya da canlı hayvan ithalatı yapan firma…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VAHAP SEÇER (Devamla) - …kendi insafına terk edilsin ve fiyatlar da artık alsın başını gitsin. 17 dolarlardan 20 dolarlara, 30 dolarlara Türk halkına et yedirelim.

Teşekkür ediyorum beni dinlediğiniz için. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Seçer.

Gündem dışı ikinci söz, Tokat ilinin sorunları hakkında söz isteyen Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru’ya aittir.

Buyurun Sayın Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)

2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Tokat ilinin sorunları hakkında gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye’nin en önemli sorunu işsizlik, yoksulluk ve fakirliktir. Tokat ili de işsizlik ve yoksulluktan büyük pay almış illerden bir tanesidir. Tokat’ta nüfus her geçen gün düşmekte, insanlar köylerini, kasabalarını bırakıp başka yerlere göç etmektedirler. Tokatlı, hem 2002’de hem de 2007 seçimlerinde AKP İktidarına çok önemli destek vermiş ve sorunlarının çözülmesini beklemiştir ancak sorunlar çözülmemiştir, gençler işsiz kalmış, çiftçiler de üretim yapamadıklarından dolayı kahvehaneleri doldurmuşlardır. Özellikle üniversite ve yüksekokulu bitirmiş çocuklarımız ne zaman işe gireceğiz, para kazanacağız derken, çiftçi ve köylünün borçları dağları aşmıştır. Neredeyse borcu olmayan çiftçi yok gibidir. Çiftçi ve köylüde para olmayınca esnaf da iş yapamamaktadır. Esnaflar günlük nafakalarını dahi temin edememekte, her geçen gün zor duruma düşmekte, iş yerlerini kapatmayla karşı karşıya kalmaktadır. Hükûmet “Esnaflar için kredi faizlerini düşürüyoruz.” diyor ama sicil affı uygulanmadığı için kredi kullanamadığını bilmiyor, bankalar kredi vermiyor, zor şartlarda aldığı krediyi ödeyemiyor, sonuçta işini kaybediyor, işsizlik artıyor, tefecinin ve icraların eline düşüyor.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Tokat ilinde başta sigara fabrikası olmak üzere organize sanayi bölgesinde birçok fabrika ve iş yeri kapanmıştır. İş yerlerinin kapanması sonucu işçiler işsiz kalmıştır. Tekel’de çalışanlar 4/C kapsamına alınmak suretiyle perişan bir duruma düşürülmüştür. Sırada Turhal Şeker Fabrikası var. Tokatlılar, Turhallılar bu fabrikaya sahip çıkabilseler de burası da kapanmasa, çalışsa diye bakıyoruz.

Bütün bunlara ilaveten, geçmiş yıllarda olduğu gibi 2009-2010 yılı çiftçilerimiz için bol kazançlı, bereketli bir yıl olarak geçmemiştir. Önce dolu afeti, daha sonra aşırı sıcaklardan dolayı ürünlerini kaybetmişlerdir. Erbaa ilçesi Karayaka, Çalkara, Üzümlü çiftçileri ürünlerinin para yapmaması sebebiyle buğday, soğan, karpuz üretiminden neredeyse vazgeçecek konuma gelmişlerdir. Zile çiftçileri buğdaydan zarar etmiştir. TMO çiftçiye yeterli desteği göstermemiş, üretici çok ucuz fiyata ürününü elden çıkarmıştır. Kazova ve Artova ovaları çiftçileri gelecek yıllarla ilgili ne yapacağız kaygısı içerisindedirler.

Çiftçilerimizin bu durumdan kurtulmaları için Bakanlık ve ilgili kuruluşlar nezdinde yapılan bütün girişimler maalesef sonuçsuz kalmıştır. Şu anda çiftçilerimiz almış oldukları kredileri, devlet kurum ve kuruluşlarına olan borçlarını ödeyemez durumdadırlar.

İlimiz mevsimsel ve coğrafi yapı olarak her türlü küçük ve büyükbaş hayvan yetiştirilmesine müsait bir konumdadır, kendisine has hayvan çeşidi vardır, Karayaka koyunu da bunlardan bir tanesidir. Ancak son yıllardaki yanlış politikalar ülkemizde ve Tokat ilinde hayvancılığı bitirme noktasına getirmiştir. Gerekli devlet desteği alamayan üreticiler mağdur edilmiş, hayvan üretiminde önemli rol oynayan yem ve benzeri girdi maliyetlerinin yükselmesi üreticilerimizi üretimden vazgeçme konumuna getirmiştir. Bu durum, hayvandan elde edilen süt, yoğurt, peynir, yağ gibi temel ihtiyaç maddeleri ile deri sanayisi üretim fiyatlarını da doğrudan etkilemektedir. Tokat ilinde bulunan mandıralar birer birer kapanmaktadır. Tarım ve hayvancılıkla geçinen vatandaşlarımız maddi ve manevi olarak mağdur olmuş durumdadırlar.

Bugün Tokat’ta çevre yolu bitirilememiştir. Tokat’ı çevre illere bağlayan yollar hâlen Hükûmetten ilgi beklemektedir. Çünkü ilimizin hava yolu ve demir yolu bağlantıları yok denecek kadar azdır. İlçe, köy ve grup yolları kullanılamaz durumdadır. Üç dört yıldır 5-10 kilometrelik asfalt yapılması beklenen ilçelerimiz bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi Gökal beldesidir. Gökal beldesi şehre, Erbaa ilçesine yaklaşık olarak 60 kilometre mesafesi olmasına rağmen, o yol asfalt olmadığı gibi, bırakın asfaltı, şu anda arabaların bile geçemeyeceği zor bir konuma gelmiştir. Bu mealde de Hükûmetten ve yetkililerden acil destek beklenmektedir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Tokat ili için önerilerimiz şunlardır:

1) Başta Niksar, Turhal ve Zile organize sanayi bölgeleri ile Reşadiye ve Yeşilyurt küçük sanayi sitelerinin altyapıları tamamlanıp yatırımlara teşvik verilmelidir çünkü buralarda insanlar çok ciddi manada bir beklenti içerisindedir ve yatırım yapmak istemektedirler.

2) Turhal Şeker Fabrikası satılmamalı ve akabinde de kapatılmamalıdır. Pancar üreticileri başta olmak üzere tarımla uğraşan insanlar desteklenmeli, reel teşvikler de verilmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.

REŞAT DOĞRU (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Çiftçi borçları, faizler silinmeli, anaparalar taksitle tahsil edilmelidir. Tokat Sigara Fabrikası yeri konut alanı olmamalıdır. Fabrika alanı mutlaka ama mutlaka yeni fabrikaların ve üretim tesislerinin olacağı bir konuma getirilmelidir.

3) Esnaflar desteklenmeli, sicil affı uygulaması mutlaka gerçekleştirilmelidir çünkü sicil affı olmamasından dolayı insanlar kredi kullanamıyorlar. Hipermarketler kanunu mutlaka ama mutlaka çıkarılmalı ve küçük esnaf korunmalıdır.

4) Genç işsizler için Niksar ve Erbaa belediyelerinin öncülüğünde yapılan sokak atölyeleri bayanlara yönelik üretimi teşvik edici konuma getirilmelidir ve Tokat’ın her tarafında, her bölgesinde desteklenmelidir. Şu anda Erbaa ve Niksar belediyeleri bu yönde öncülük yapmaktadır.

5) Tokat çevre yolu, çevre illere bağlantı yolları tamamlanmalıdır.

6) Tokat hayvancılık bölgesidir. Hayvancılık reel manada mutlaka desteklenmelidir. Şayet bunları yapmazsak Tokat nüfusunun ciddi manada düşeceğini ve Tokat’ın da çok şeyler kaybedeceğini düşünüyorum.

Bu mealde hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Doğru.

Gündem dışı üçüncü söz aile sağlığı konusunda söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Ahmet Tan’a aittir.

Buyurun Sayın Tan. (CHP sıralarından alkışlar)

3.- İstanbul Milletvekili Ahmet Tan’ın, aile sağlığı konusuna ilişkin gündem dışı konuşması

AHMET TAN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uygulamasına İstanbul’da başlanan aile sağlık merkezleriyle ilgili gariplikleri konuşmak üzere huzurunuzdayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Özel hastaneler yabancı şirketlere devrediliyorken bir de kaşla göz arasında taşeron müteahhitlik uygulamasına geçildiğine tanık oluyoruz. Bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Doktor Sacid Yıldız’ın verdiği bir önergeye Sayın Bakanın cevabından 113 bin taşeron olduğunu, Sağlık Bakanlığında hizmet gördüğünü biz öğrendik. Bu 113 bin taşerona öyle anlaşılıyor ki şimdi aile hekimleri de dâhil edilmek isteniyor.

Aile hekimliğine otuz beşe yakın ilde yani çoğunuzun seçim bölgesinde de başlanmış ama nasıl devam ettiği konusunda henüz ortaya çıkmış bir tablo yok. Ortaya çıkacak tabloların ve tablonun garipliğini yansıtmak istediğimi belirtmiştim. Bu uygulama 1 Kasımda başlayacak ancak 1 Kasıma kadar hekimin kendi başına bu düzeni kurması isteniyor yani gösterilen mahallede -ki adresi yok- gidip emlakçıdan ev tutacak yahut da işte bir mekân tutacak, o mekânı Bakanlığın istediği ölçüler içinde tefriş edecek, donatacak, içine, çalışacağı hemşireyi bulacak, bilgisayar koyacak, bilgisayar programı ayarlayacak. Daha sonra ayrıntılı bölümü var, bunu anlatmaya zaman yetmeyecek. Mesela çocuklu, hamile yahut bebeği olan hastaların evinde ziyaret edilmesini öngörüyor. Evine giderken kullanacağı aracı da doktor kendisi temin edecek.

Böylece, üstesinden gelemeyeceği, içinden çıkamayacağı büyük bir yükümlülüğün içine sokuluyor doktorlar. Doktor bunları 1 Kasıma kadar tamamlamak zorunda. 1 Kasımdan önce de Bakanlık gelip istediği standartlara uygun olup olmadığını yani tuttuğu, sağlık merkezi olarak kullanacağı yerin hasta muayenesine uygun olup olmadığını da karara bağlayacak. Eğer uygun bulmazsa daha önce imzalanan sözleşme iptal edilecek. Yalnız, tabii sözleşmenin hükümleriyle ilgili en ufak bilgi de verilmiş değil. Çünkü “taşeron” sözü belki incitici gibi geliyor ama tam taşeronluk esasına uygun bir işleme tabi buradaki hekimler, çünkü alacakları paranın ne kadar olduğunu bilmiyorlar. Hasta başına bir tedavi ücreti verilecek. Yalnız, eğer  sevk ettiği hasta sayısı fazla olursa maaşından kesilecek, eğer tetkik isterse belirlenen sayıdan, o tetkik maaşından kesilecek. Yani tam bir taşeron uygulaması. Bu tabii, hekimlik onuruna ve tababet mesleğine çok saygılı bir görüntü arz etmiyor.

Ayrıca, sağlık merkezlerinin (a), (b), (c), (d) diye sınıflara ayılması öngörülüyor. Bu da “beş yıldızlı hasta, dört yıldızlı hasta” gibi bir uygulama çıkaracak, “VIP hastalar” gibi bir uygulamaya meydan verecek. Yalnız, (a) sınıfı hasta bakan yerlerde, sağlık ocaklarında gerekli cihazların konması gerekiyor, gerekli cihazları da, yani ultrason gibi vesaire, teşvik etmiyor Maliye Bakanlığı, çünkü masraf olacak diye.

Bu kadar aceleyle, bu kadar sıkışık bir uygulamayla niçin bu yola gidiliyor? Bunun cevabını bulmak herhâlde bizim bakımımızdan zor da, Sayın Bakan tarafından eğer bu cevaplandırılırsa, hepimizin seçim bölgesinde önemli işlev göreceği anlaşılan bu sağlık merkezlerinin esasını kavramış olacağız. Çünkü hekimlerin kendi muayene yerlerini donatmalarıyla ilgili, orada çalışacak hemşirelerle ilgili bir altyapı öngörmeden, onlara öyle bir yardım sağlamadan nasıl bunun üstesinden gelineceği -hele de Ekimin 6’sına geldik, önümüzde yirmi beş gün var, tabii, iş gününe çevirirsek bunu, yirmi iş gününden daha az bir zaman var- bu zaman zarfında böyle bir sağlık ocağı düzeninin nasıl kurulacağı, şüphe çekici bir durum arz ediyor. Şüphe çekici, çünkü bunun üstesinden gelemeyen sayın hekimler, ister istemez bazı odakların, ne bileyim, işte eczacıların, ilaç fabrikalarının desteğine ve dolayısıyla, onlarla iş birliğine ve işte “bıçak parası” diye lanetlenen…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız lütfen.

AHMET TAN (Devamla) - Teşekkür ederim.

…uygulamaya benzer bir uygulamaya tanık olacağız. O bakımdan, bu merkezlerin biraz plansız, programsız olduğu anlaşılıyor. Aile hekimliği için ilk basamak hekimlik deniyor, ilk basamağa çok uzakta bir durum var burada, hazırlıksız bu işe girişilmiş durumda. Bu uygulamanın gözden geçirilmesi ve ortaya çıkacak haksızlıkların giderilmesi için Bakanlığın daha açık, daha destekleyici davranması gerekir. Burada, yıllarca, zaman geçtiği hâlde, sağlık ocağı düzeni oturmamış durumdayken şimdi aile sağlığı merkezleri diye tamamen işin yükünü hekimlere yıkan bir anlayış hastaya da sağlık sistemimize de saygısızlık gibi geliyor. Bu, tabii, hazırlıksız tarafı eğer giderebilirse elbette ki yararlı bir uygulama olacak. Yani, benim seçim bölgemde Maltepe Belediyesi -Cumhuriyet Halk Partisi belediyesidir- benzer bir uygulamayı başlatmıştır ama herhangi bir…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET TAN (Devamla) – Sayın Başkan, selamlamak için, bir iki cümleyle…

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tan.

AHMET TAN (Devamla) – Özetle, Allah taşeron hekimlerin eline düşürmesin değil de Allah taşeroncu Sağlık Bakanlığının eline düşürmesin hastaları.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

60’ıncı maddeye göre pek kısa söz talepleri vardır, birer dakikayla veriyorum.

Sayın Güvel

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, hayvancılık sektörüne ilişkin açıklaması

HULUSİ GÜVEL (Adana) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

1980’li yılların ortalarına kadar et hayvancılığında Orta Doğu’nun en zengin ülkesi olan ülkemizde hayvan varlığı yıllar içinde giderek azalmıştır. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre ülkemizde 1990 yılında 40 milyonun üzerinde küçükbaş hayvan varken, geçen yirmi yıl içinde küçükbaş hayvan sayısı yarıdan fazla azalmıştır. Bunda, çayır ve mera alanlarındaki olağanüstü azalmanın yanı sıra, sektörün ihmal edilmesi, spekülasyonlara karşı açık hâle getirilmesi, yeterli desteğin verilmemesi, sürdürülebilir, bütüncül ve uzun vadeli politikaların izlenmemesi büyük rol oynamıştır. Yem ve girdi fiyatındaki artışlar inanılmaz boyutlardadır. Geçtiğimiz yıllarda et ve süt fiyatlarının düşüklüğü nedeniyle hayvanların kesime gönderilmesine yol açacak politikalar uygulanmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yaman…

2.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, hayvancılık sektörüne ilişkin açıklaması

M. NURİ YAMAN (Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Ben ülkemizdeki hayvancılığın düştüğü bu soruna önemli bir çözüm önerisi ve katkı sunmak üzere söz aldım.

Bilindiği gibi, ülkemizde tarımsal, kırsal kalkınma kooperatifleri çok sayıda projeleri Tarım Bakanlığına sunmakta ama ne yazık ki bu projelerin istenilen düzeyde Sayın Tarım Bakanlığı ve ekipleri tarafından değerlendirilmediğini görüyoruz. Dilerdim ki keşke Sayın Bakan burada olsaydı, spesifik örnekler de vermek isterdim.

Muş özelinde bu konuda onlarca proje sunulduğu hâlde maalesef hayvancılığın deposu olan Muş gibi bir ile iki projenin hayata geçirilmesiyle ilgili katkı sunulmuştur. Ben bu konuda hayvancılığın geliştirilmesi için Tarım Bakanlığının bu projeleri bir daha gözden geçirmesini ve kısa sürede bunun hayata geçirilerek bu sorunun, hayvancılık sorununun çözümlenmesinin sağlanmasını diliyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Erdöl

3.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl’ün, doktorlara ve hastanelerde çalışanlara ilişkin açıklaması

CEVDET ERDÖL (Trabzon) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Burada açıklık getirmem gereken bir konu var. Hiçbir hekim sağlık sistemimizde şu anda taşeron olarak çalışmamaktadır. Taşeron işçisi olarak çalışanlar sadece ve sadece temizlik işçileri ve güvenlik işçileridirler. Doktorların, sağlık mensubu olan bu kişilerin hiçbirisi taşeron sisteminde çalışmamaktadır, sözleşmeli devlet memurudurlar.

AHMET TAN (İstanbul) – Ben başlayacak dedim.

CEVDET ERDÖL (Trabzon) - Hastanelerin “A”, ”B”, ”C”, “D” gibi sınıflandırılmaları tamamen onları kaliteye yönlendirmek amacıyla yapılmıştır. Hekimlerin evde kişileri ziyaret edip, hamileleri, çocukları muayene etmeleri de insanlarımızın sağlığına verdiğimiz değerin bir göstergesidir.

Teşekkür ederim, saygılar sunarım.

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu

4.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, kurban kesimine ilişkin açıklaması

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, Sayın Seçer’in yaptığı konuşma çok önemli bir konuşmaydı.

Kurban Bayramı geliyor. Türk halkının geleneksel bir bayramı, tüm İslam âleminin bir bayramı, kurban kesimi. Böyle bir günde, Sayın Bakanın gelip burada Meclisi aydınlatmasını beklerdik ve özellikle bu bir ay içerisinde sonuç alınmazsa sorunlar büyüyecek ve burada halk mağdur olacak. Bu nedenle, Sayın Bakanın öncelikle Meclise gelip bu konuda net bir açıklama yapmasını bekliyoruz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair bir tezkere vardır, okutuyorum:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, (6/2149) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/232)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin Sözlü Sorular Kısmının 548. sırasında yer alan (6/2149) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                           Hasan Özdemir

                                                                                                                Gaziantep

BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 20 milletvekilinin, engelli vatandaşların sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/856)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

“Ülkemizdeki engelli vatandaşlarımızın yaşadığı sıkıntıların giderilmesi, önlerine çıkan zorlukların ortadan kaldırılabilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi” amacıyla, aşağıda belirtilen gerekçelerle Anayasa’mızın 98’inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Mehmet Şandır                       (Mersin)

2) Hüseyin Yıldız                       (Antalya)

3) Akif Akkuş                            (Mersin)

4) Recep Taner                            (Aydın)

5) Emin Haluk Ayhan                 (Denizli)

6) Mustafa Kalaycı                     (Konya)

7) Hasan Özdemir                       (Gaziantep)

8) Kadir Ural                              (Mersin)

9) D. Ali Torlak                          (İstanbul)

10) Muharrem Varlı                    (Adana)

11) Gürcan Dağdaş                     (Kars)

12) Şenol Bal                              (İzmir)

13) Mehmet Akif Paksoy           (Kahramanmaraş)

14) Mustafa Enöz                       (Manisa)

15) Beytullah Asil                       (Eskişehir)

16) Kürşat Atılgan                      (Adana)

17) Kamil Erdal Sipahi               (İzmir)

18) Ahmet Orhan                        (Manisa)

19) Ali Uzunırmak                      (Aydın)

20) Osman Durmuş                    (Kırıkkale)

21) Mustafa Kemal Cengiz         (Çanakkale)

Gerekçe:

Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre toplumu oluşturan bireyler içindeki engelli sayısının gelişmişlikle ters orantılı olarak ülkeden ülkeye değiştiği bilinmektedir. Gelişmiş ülkelerdeki engelli sayısının, toplam nüfusa oranı %8 civarındadır. Ülkemizde ise en iyimser bakışla bu oranın %12 seviyelerinde olduğu tahmin edilmektedir. Her ne kadar sağlıklı bir istatistik tutulmuş olmasa da bu orana karşılık gelen sayı 8 milyon 500 bindir.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 20 Aralık 1993 tarihli toplantısında "Sakatlar İçin Fırsat Eşitliği Konusunda Standart Kurallar" belirlenmiş olsa da, bulunulan fiziki çevrenin kendileri açısından olumsuzluklarla dolu olması nedeniyle toplumla bütünleşme ihtiyaçları kendiliğinden toplumdan dışlanmaya dönüşmüştür.

Sürekli sorunlarla boğuşan, sorunlarına çözüm üretemeyen engelliler kendilerini mutsuz hissetmektedirler. Bu da temel bir insan hakkı olan bireyin kendisini gerçekleştirme hakkını ortadan kaldıran düşük yaşam kalitesi demektir.

Engellilerin en büyük sıkıntıyı ulaştırma konusunda çektikleri malumdur. Ulaştırmada yaşanan fiziki zorlukların yanında kendilerine seyahatlerde sağlanan indirimlere bazı firmalarının sıcak bakmaması şikâyetlere konu olabilmektedir.

Bir engellinin kendi yaşadığı şehirde sağlanan bir imkânın başka bir şehirde sağlanmaması ayrı bir sorundur. Yaşadığı sıkıntıları daha iyi duyurabilmeyi ümit ettikleri için Ankara'ya gelen engelliler, kendi şehirlerinde geçerli olan indirimli veya ücretsiz seyahat hakkının sağlanmadığından da şikâyetçidirler.

Engellilerin eğitim gördüğü engelli okullarının fiziki olarak engellilerin tüm ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik yapıda olmadığı yine engelli vatandaşlarımız ve onların kurduğu sivil toplum örgütlerince dillendirilmektedir.

Normal okullarda eğitim alamayan engelli çocuklar için yeterli engelli eğitim kurumunun olmaması; normal okulda eğitim alabilecek durumda olsa dahi okula gidiş ve gelişlerinde kullanmaları gereken araçların engellilere uygun olmaması ve yine gidiş gelişlerde özel ihtimam gösterilmesinin maliyetinin yüksek oluşu gibi sebeplerle çoğu engelli vatandaşımız ilköğretimini bile tamamlayamamaktadır.

Bu durumda her ne kadar engellilere tahsis edilmiş kadroların bulunduğu ve bu kadroların çoğunun boş olduğu söylense de, işe girişte şart koşulan KPSS sınavı şartının engelli vatandaşlarımız için hiçbir anlamı kalmamakta, işsizlik engelli vatandaşlarımızın değişmez kaderi haline gelmektedir.

Engelli haklarından yararlanmak için rapor almak isteyenlere verilen düşük dereceli raporlar nedeniyle bu haktan da yararlanılamazken, işe girmek istendiğinde "sen engellisin, bu iş yerinde randımanlı olamazsın" şeklinde bir tavırla karşılaşmak engelli vatandaşlarımıza yapılmış çifte haksızlık olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yaşam kalitesini düşüren bu zorlukların üstesinden gelmeye çalışan engelli vatandaşlarımızın belki de en çok şikâyet ettikleri konu, sağlık hizmeti alırken yaşadıkları zorluklardır.

İhtiyaçlarını görecek kadar sürdürmeleri için kullanmaları gerekli tıbbi cihazlara kurumların düşük ücret belirlemesi, zaten zor ekonomik şartlar altında yaşayan vatandaşlarımızı daha da sıkıntıya sokmaktadır.

Böylece gelişen teknolojiyle beraber yenilenen ve hâliyle pahalanan bu ürünlerin yerine, hâlâ eski teknoloji ile üretilen ürünlerin kullanımı dayatılmış olmaktadır. Hâlbuki buradaki öncelik fiyattan daha çok, engelli vatandaşlarımızın hayatlarını normalleştirmek, bağımsızlaştırmak, iş ve sosyal hayata katılmalarını kolaylaştırmak olmalıdır.

Tüm bu sorunların sebepleri ve sonuçlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98'inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.

2.- CHP Grubu adına Grup Başkanvekilleri Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, İstanbul’da yaşanan sel felaketinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/857)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

8 Haziran 2010 gecesi başlayan ve özellikle İstanbul'un Anadolu yakasında etkili olan yağmur, kentin altyapısını çökertmiş ve ortaya çıkan sel felaketinde dereler taşmış, konut ve işyerlerini su basmış ve bir yurttaşımız sel sularına kapılarak kaybolmuştur.

Son yıllarda İstanbul mevsim yağmurları sonrasında âdeta sele teslim olmakta, sele karşı yapılabilecek hiçbir şeyin olmadığı, bu durumun kabullenilmesi gerektiği gibi bir anlayış topluma benimsetilmeye çalışılmaktadır. Yani sel felaketleri can ve mal kaybının oluştuğu, önlenemez, sıradan olaylardır algısı yaratılmak istenmektedir. Daha bir yıl önce, 8/9/2009 tarihinde meydana gelen yağışlarda İstanbul yine sele teslim olmuş ve Ayamama Deresinin taşması sonucunda 32 yurttaşımız hayatını yitirmişti. 2010 yılında benzer görüntülerin yaşanması geçen süreçte hiçbir önlem alınmadığını ortaya koymaktadır.

Sel felaketlerinin birinci sorumlusu İstanbul'u 16 yıldır yöneten AKP anlayışıdır. Gerekli önlemleri almayan, kent sorunlarını rant anlayışına feda eden Sayın Başbakan ve Sayın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, sel konusunda İstanbul'u bugünkü noktaya taşımıştır.

Sayın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının yaptığı açıklamalar onlarca yurttaşımızın hayatını kaybetmesine büyük mal kayıplarının ortaya çıkmasına neden olan bir konuya nasıl çarpık baktığını gözler önüne sermektedir. Kadir Topbaş'ın 9/6/2010 tarihinde yaptığı açıklamada, "Buna benzer afet boyutunda yağışlar Amerika'da da Avrupa'da da hatta metro istasyonlarını basacak seviyede oluşmakta." yorumunu getirerek yaşananlarda hiçbir sorumlulukları bulunmadığını iddia etmiştir. Dünyanın hiçbir ülkesinde hiçbir belediye başkanı yurttaşlarının yaşama hakkına bu seviyede kayıtsız kalamaz. Bu anlayış İstanbul'un sorunlarını çözemez.

Kurbağalıdere'de can ve mal kaybına yol açacak bir felaket beklendiğini Sayın Başbakan geçtiğimiz yıl kendisi açıklamıştır. Sayın Başbakan Ayamama deresine ilişkin açıklaması sırasında, "Aynı şekilde Anadolu yakasında derelerimizde bu sıkıntıları yaşamak istemiyoruz. Oralarda da benzer şeyler olabilir." diyerek olası bir güçlü yağış sonrasında Kurbağalıdere'de can ve mal kaybı olabileceğini itiraf etmiştir. Sayın Başbakan aynı konuşmasında Ayamama deresindeki can kayıplarını, "derenin intikamı ağır olur" şeklindeki atasözünü hatırlatarak yorumlamıştı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 8.6.2010 tarihinde, "Kurbağalıdere Islah İnşaatı İşi" adı altında yeni bir ihale yapılacağı duyurusu, aynı zamanda Belediye'nin zamanında önlem almadığını da ortaya koymaktadır.

Sayın Başbakan ve Sayın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının açıklamaları yağışlardan sonra ortaya çıkan can ve mal kayıplarının ortadan kaldırılması konusunda hiçbir sorumluluk üstlenmediklerini ortaya koymaktadır. Sorumluluk makamında olmalarına karşın sorumluluk üstlenmeyenlerin, sorunları çözme iradesini de göstermeyecekleri açıktır.

Her mevsim normalleri üstündeki yağışın sel felaketine dönüşeceği, sel felaketinin bir kader olduğu ve önlenemeyeceği anlayışı geri kalmışlığın en önemli göstergesidir.

"Sel felaketlerinin önüne geçmek, niçin Merkezi hükümet ve İstanbul Büyükşehir Belediyesinin öncelikleri arasında değildir?", sorusu kamuoyu tarafından bilinmemektedir. Günümüz dünyasında, gelişmiş ülkelerde, hayata geçirilen akılcı önlemlerle, İstanbul'da yaşanan boyutta doğal afetlerde can kaybının önlendiği ve en aza indirildiği bir gerçektir.

Bu bağlamda, İstanbul'da sel felaketinin can ve mal kayıplarına yol açmasının nedenlerinin belirlenmesi, zamanında ve etkin önlem almayan sorumluların ortaya çıkarılması ile alınması gerekli önlemleri tespit etmek amacıyla Anayasamızın 98 nci, İçtüzüğün 104 ve 105 nci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

Muharrem İnce

Trabzon

Yalova

Grup Başkan Vekili

Grup Başkan Vekili

 

3.- Giresun Milletvekili Murat Özkan ve 21 milletvekilinin, okul çağındaki çocukların sağlıksız beslenme alışkanlıklarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/858)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Beslenmenin hayatımızda büyük önemi vardır. Bilinçsiz beslenme, sağlıksız nesiller yetişmesine neden olur. Sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazanılmasının en etkin yolu eğitimdir.

Yapılan araştırmalar, Ülkemizdeki okul çağı çocuklarının beslenme alışkanlıklarına ilişkin durumun, kaygı verici olduğunu göstermektedir. Ülkemizdeki okul çağındaki her üç çocuktan birinin okula aç gittiği, yüzde 45'inin sokak satıcılarından alışveriş yaptığı, süt ve ayran tüketiminin çok düşük olduğu, hiçbir besin değeri olmayan kola, gazoz, boyalı gıdalar, fast-food gibi ürünlerle beslenme alışkanlıklarının yaygınlaştığı görülmektedir.

Sosyal devlet anlayışının gereği, “okul çocuklarının sağlıksız beslenme alışkanlıklarının” araştırılması ve gereken tedbirlerin alınması için Anayasanın 98’inci, İç Tüzüğün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.

1) Murat Özkan                          (Giresun)

2) Atila Kaya                              (İstanbul)

3) Zeki Ertugay                           (Erzurum)

4) Mehmet Şandır                       (Mersin)

5) Hakan Coşkun                        (Osmaniye)

6) Mustafa Enöz                         (Manisa)

7) Abdülkadir Akcan                  (Afyonkarahisar)

8) Ahmet Orhan                          (Manisa)

9) Alim Işık                                (Kütahya)

10) Emin Haluk Ayhan               (Denizli)

11) Kamil Erdal Sipahi               (İzmir)

12) Hasan Özdemir                     (Gaziantep)

13) Ertuğrul Kumcuoğlu             (Aydın)

14) Kadir Ural                            (Mersin)

15) Durmuş Ali Torlak               (İstanbul)

16) Ali Uzunırmak                      (Aydın)

17) Hamza Hamit Homriş           (Bursa)

18) Kürşat Atılgan                      (Adana)

19) Mustafa Kemal Cengiz         (Çanakkale)

20) Necati Özensoy                    (Bursa)

21) Mehmet Akif Paksoy           (Kahramanmaraş)

22) Muharrem Varlı                    (Adana)

Gerekçe:

Beslenmenin hayatımızda büyük önemi vardır. Okul çağındaki çocuklar büyüme ve gelişme sürecinde oldukları için, bu dönemde doğru beslenme büyük önem kazanır. Çocukluk döneminde kazanılan beslenme alışkanlıkları yaşamın diğer yıllarında devam eder.

Bilinçsiz beslenme, sağlıksız nesiller yetişmesine neden olur. Büyüme ve gelişme geriliği, diş çürükleri, aşırı kilo problemleri, diyabet, koroner kalp rahatsızlıkları, bazı kanser türleri, alerjik rahatsızlıklar, kemik erimesi gibi pek çok ciddi hastalıklar yanlış beslenmenin sonuçları olarak karşımıza çıkan sağlık problemleridir.

Beslenmeye dayalı davranış değişikliğini sağlamanın en etkin yolu eğitimdir. Okul ortamı, yeterli ve dengeli beslenme alışkanlıkları kazandırarak, hastalıkların ortaya çıkmasının önlenmesi için gerekli bilgi, yetenek ve davranışların gelişmesinde önemli bir konuma sahiptir.

Okul, çocukların evlerinden sonra toplu halde yaşamaya başladıkları ilk yerdir. Beslenme eğitimi ne kadar erken başlarsa çocuğun gelişim, zeka düzeyi ve bağışıklık sitemi de o denli güçlenir. Okul çağı, hızlı öğrenme bilgi ve beceri kazanma ve etkilenme dönemidir. Okul, beslenme ile ilgili olumlu davranışların edinildiği ve her zamankinden daha çok akılda kaldığı bir dönemdir.

Sağlık eğitiminin bir parçası olarak, okul öncesi dönemden başlanarak uygun beslenme eğitimi verilebilir. Avrupa Birliğine bağlı birçok ülkede zorunlu olarak beslenme dersi verilmekte, bazı ülkelerde ise seçmeli ders olarak verilmektedir.

Ülkemizde okul çağı çocukları büyük oranda okula yemek yemeden aç olarak gitmekte, okul kantinlerinde besin değeri düşük, denetimsiz gıdalar tüketilmektedir ki bu durum çocukların algılarının zayıflamasına, başarı yüzdelerinin düşmesine ve sağlıksız büyümelerine neden olmaktadır.

Okullarımızın genelinde yemekhane bulunmamaktadır. Okullara yemek veren firmaların ve okul çevresinde yiyecek satan yerlerin denetimi sıklıkla yapılmadır. Tam gün eğitim yapan ilköğretim okulları ve liselerde öğle yemeği mutlaka verilmeli, verilen yemekler diyetisyen gözetiminde olmalıdır. Gelir düzeyi düşük ailelerin çocuklarına, verilecek öğle yemeği devlet tarafından karşılanmalıdır. Okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin sağlıklı beslenme konusunda bilinçlendirilmesine ve yetiştirilmesine fırsat verilecek düzenlemeler getirilmelidir.

Çocuklarımızın düzenli beslenmeleri, erken yaşlardan itibaren bilinçli süt tüketim alışkanlığını kazanmaları, sağlıklı, dinamik ve başarılı nesillerin yetiştirilmesi noktasında büyük önem arz etmektedir. Çocukluk yıllarında yeterli süt tüketimi, büyüme ile ilgili olduğu kadar yaşam boyu sağlıklı yeme alışkanlıkları kazanma ve sağlığı geliştirme ile de ilgilidir. Günde bir bardak süt içen bir çocuğun, protein ihtiyacının yüzde 35'i, kalsiyum ihtiyacının yüzde 52'si, B12 vitamini ihtiyacının yüzde 98'i karşılanmaktadır. Dolayısıyla süt içme alışkanlığını küçük yaştan benimsetmeyi amaçlayan politikaların geliştirilmesi gerekliliği kendini göstermektedir.

Mevcut verilere göre kişi başına yıllık süt tüketimi Finlandiya'da 139 litre, İngiltere'de 100 litre, İtalya'da 63 litre iken, Türkiye'de ise  bu miktarın sadece 24 litre olduğu bilinmektedir. Süt tüketiminin yeterince olmadığı, buna alternatif olarak zararlı olan kolalı ve gazlı içeceklerin tüketiminin oldukça artması, bu konuda tedbir alınmasının önemini ortaya koymaktadır. Sütün daha fazla tüketilmesini özendirecek reklam, tanıtım kampanyalarının yanı sıra "okul sütü" programı uygulamaları beslenme alışkanlıklarının yaygınlaştırılması gerekli bulunmaktadır. Okul sütü programları daha önceden uygulanmış ve kısmen başarılı olmuştur. Okul sütü programları yeniden ve kalıcı olarak başlatılmalıdır. Süt dağıtımı, çocukların sağlıklı büyümesi ve hayvancılığı destekleyecek bir program çerçevesinde olmalıdır.

Çocuklarımızın yeterince beslenememesine en büyük etken giderek artan yoksulluk olgusudur. Diğer bir etken de ikili öğretim programının yaygın olarak devam etmesidir.

Bilerek veya bilmeyerek yapmaya devam edilen sağlıksız beslenme alışkanlıklarının bir an önce terk edilmesi gerekmektedir

Sosyal devlet anlayışının gereği, yeterli ve dengeli beslenme kuralları hakkında toplumun bilinçlendirilmesi, anne ve babaların bilgilendirilmesi, sağlıklı nesillerin yetişmesi için, yapılacak işlerin araştırılması ve gereken tedbirlerin alınması gerekmektedir.

4.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 27 milletvekilinin, 16 Mart 1978’de Beyazıt Meydanı’nda meydana gelen olayın araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/859)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na

16 Mart 1978 günü Beyazıt Meydanında, İstanbul Üniversitesinden çıkan öğrencilere yapılan bombalı ve silahlı katliamda; Cemil Sönmez, Baki Ekiz, Ahmet Turan Ören, Murat Kurt, Abdullah Şimşek, Hatice Özen, Abdülhamit Akıl oldurulmuş, pek çok öğrenci yaralanmıştır. 1995 yılında davanın yeniden açılmasını sağlayan ölen gençlerin arkadaşlarından Av. Cem Alptekin, katliamın 32. yıldönümünde basına yaptığı açıklamalarda; "İlk davanın, "adam öldürmek"ten yargılanan 5 sanığın delil yetersizliğinden beraat etmesiyle faili meçhul olarak kapatıldığını; kendilerinin dosyayı 1988 yılında yeniden açarak, kamuoyuna tanıklık için çağrıda bulunmaları üzerine; İsot Ailesi'nin ortaya çıkması ile 1992 yılında yaptıkları suç duyurusu sonucu 1995 yılında yeniden başlayan yargılamada, müdahil vekillerinin katliamın Kontrgerilla eylemi olma iddiasını Mahkemenin ciddiye alarak sanıklara ek savunma hakkı verip; yine müdahil vekillerinin taleplerine uygun olarak, 12 Eylül öncesi ve sonrasının önemli siyasi cinayet ve katliamlarına ilişkin dava dosyaları ile, Susurluk kazası sonrası düzenlenen, Meclis ve Başbakanlık teftiş Kurulu raporların celbine karar vermekle davanın; "adam öldürme davası"ndan "Kontrgerilla Davası"na dönüştüğünü; ancak Devlet kurumlarının, mahkemenin istediği bilgi ve belgeyi göndermemesi ve üstelik de davada müdahil vekili olarak sunduğu belge nedeniyle kendisi (Av. Cem Alptekin) hakkında MİT'in suç duyurusuyla başlatılan soruşturma (ve açılan dava) üzerine, yargılamanın önünün tıkandığı gerekçesi ve, savunmaya yapılan aleni baskıları protesto etmek amacıyla müdahil avukatların 1997 yılı Aralık ayında duruşmalardan çekilmesi ile davada, hiçbir ilerleme olmadığını, rutin oturumlarla yıllar geçirilerek, zamanaşımı süresinin doldurulduğunu, Mahkemenin, 20 Ekim 2008 günü verdiği son kararla da; sanıklara verdiği ek savunma hakkından, suç vasfının değişme ihtimalinden, delil olarak toplanan onca siyasi cinayet ve katliam dosyasından ve Kontrgerilla iddialarından hiç söz etmeksizin, sadece olayın üzerinden 30 yıl geçtiği yani zaman aşımı olduğu gerekçesiyle, davayı düşürdüğünü, Yargıtay'ın kararı onaması ile de 32 yıllık sürecin arkasında pek çok sorular bırakarak dosyanın kapatıldığını ve olayın, yargı kararıyla faili meçhuller mezarlığına gömüldüğünü" belirterek "suçun örgütlü bir suç olduğunu, suçu işleyen örgütün muhtemelen 16 Mart 1978 tarihinden önce de faal olan ve katliamdan sonra da varlığını sürdüren bir örgüt olduğunu ve kesintisiz örgütlü suç faaliyeti devam ettiği sürece mevcut mevzuatımıza göre de zamanaşımının işletilemeyeceğini; Oysa mahkemenin, bidayette bizzat vermiş olduğu ara kararlarıyla davayı, "adam öldürme" davasından "Kontrgerilla" davasına dönüştüğünü unutarak ve sıradan bir cinayet davası olarak açılan ancak daha sonra Gladio davasına dönüşen 16 Mart Davası'nın Yargıtay aşamasından da aynen bu şekilde geçerek kapanmasının, bir skandal olduğunu" belirtmiştir.

12 Eylül'ün işaret fişeği sayılan 1 Mayıs 1977 ve 16 Mart 1978 Katliamları ile Türkiye'yi 12 Eylül'e taşıyan olaylar arasındaki fiil ve fail bağlantısı; faili meçhul bırakılan cinayetlerin işlenmesinde, halkın iradesi ile işbaşına gelen hükümetler üstü bir gücün varlığını işaret ettiğinden yola çıkarak; bir ucu ABD'ye dayandığı söylenen kontrgerilla faaliyetinin ve bu faaliyetin üstünü örterek, delil karartma ve zamanaşımı manevralarıyla yargısal süreçte kendini gösteren bir "devlet geleneği”nin varlığının saptanması; Devleti esas alan "devletin hukuku" yerine, yurttaşı esas alan "hukuk devleti”nin önündeki engellerin kaldırılması için 16 Mart 1978 tarihindeki öğrenci katliamı'nın; neden, nasıl, kimler tarafından ve hangi yöntemlerle yapıldığının; faillerin neden bulunamadığının, devletin sorumluluktan nasıl sıyrıldığının, yargısal sürecin nasıl ve hangi yöntemlerle tıkandığının, ülkemizdeki faaliyeti ile hükümetleri devirip, sivil ya da askeri darbelerle anayasal demokratik düzeni işlemez hale getirdiği; sosyal, kültürel, etnik, dini, mezhepsel gibi farklıları ve yaraları kaşıyarak halkı birbiriyle çatıştırıp, cinayet ve katliamlarla ülkede kaos yaratıp, istediği yönetimleri işbaşına geçirdiği söylenen emperyalizmin yasadışı örgütü olduğu iddia edilen Kontrgerillanın, 16 Mart 1978'deki öğrenci katliamı öncesinde, katliamın oluşunda, sonrasında olaylardaki bağlantısı ve rolünün araştırılması ve tespiti demokratik hukuk devletinin asli görevidir. Demokratik hukuk devletinde, hangi nedenle olursa olsun demokrasiye ve halkın iradesine yönelik tüm müdahalelere karşı çıkmak, demokrasiyi ve hukuku savunmak herkesin asli ödevidir. Demokrasiye müdahaleye zemin hazırlayan karanlık olayların aydınlatılması, devlet içindeki yasa dışı örgütlenme ve yapıların açığa çıkarılması, TBMM'nin öncelikli ödevidir. Açıklanan nedenlerle Anayasanın ve İçtüzüğün ilgili hükümleri uyarınca 16 Mart 1978 Öğrenci katliamı hakkında Meclis Araştırması yapılmasını dileriz

1) Ali Rıza Öztürk                           (Mersin)

2) Tayfur Süner                               (Antalya)

3) Hulusi Güvel                               (Adana)

4) Fevzi Topuz                                (Muğla)

5) Gökhan Durgun                          (Hatay)

6) Ali Arslan                                   (Muğla)

7) Atila Emek                                  (Antalya)

8) Kemal Demirel                            (Bursa)

9) Tekin Bingöl                               (Ankara)

10) Erol Tınastepe                           (Erzincan)

11) Çetin Soysal                              (İstanbul)

12) Osman Kaptan                          (Antalya)

13) Gürol Ergin                               (Muğla)

14) Tansel Barış                              (Kırklareli)

15) Tacidar Seyhan                          (Adana)

16) Ergün Aydoğan                         (Balıkesir)

17) Durdu Özbolat                          (Kahramanmaraş)

18) Ramazan Kerim Özkan             (Burdur)

19) Mehmet Ali Özpolat                  (İstanbul)

20) Ahmet Küçük                            (Çanakkale)

21) Rahmi Güner                             (Ordu)

22) Ali Rıza Ertemür                       (Denizli)

23) Hüsnü Çöllü                              (Antalya)

24) Bülent Baratalı                           (İzmir)

25) Canan Arıtman                          (İzmir)

26 Nevingaye Erbatur                      (Adana)

27) Rasim Çakır                              (Edirne)

28) Mevlüt Coşkuner                      (Isparta)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

 

VII.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Dışişleri Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Dışişleri Komisyonunda boş bulunan ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna düşen bir üyelik için Balıkesir Milletvekili Sayın Hüseyin Pazarcı aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.- Plan ve Bütçe Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan ve Barış ve Demokrasi Partisi Grubuna düşen bir üyelik için Siirt Milletvekili Sayın Osman Özçelik aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Şimdi, Anayasa’nın 146 ve geçici 18’inci maddeleri gereğince Anayasa Mahkemesine Sayıştay Genel Kurulunca gösterilen 3 aday içinden 1 üyenin seçimini yapacağız.

B) Anayasa Mahkemesi Üyeliklerine Seçim

1.- Anayasa Mahkemesine üye seçimi

BAŞKAN - Sayıştay Genel Kurulunca gösterilen adayların adları, soyadlarının alfabetik sırasına göre mühürlü birleşik oy pusulası şeklinde düzenlenmek suretiyle bastırılmıştır.

Adayların adlarını bu sıraya göre okuyorum: Hicabi Dursun, Rıdvan Güleç, Cavit Özkahraman.

Sayın milletvekilleri, Anayasa’mızın 146’ncı ve geçici 18’inci maddeleri gereğince Anayasa Mahkemesine Sayıştay Genel Kurulunca gösterilen 3 aday içinden 1 üyenin seçimi gizli oyla yapılacaktır.

Üye seçilebilmek için ilk oylamada üye tamsayısının üçte 2 çoğunluğu, yani 367 oy, ikinci oylamada ise üye tamsayısının salt çoğunluğu, yani 276 oy aranacaktır. İkinci oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa bu oylamada en çok oy alan 2 aday için üçüncü oylama yapılacak ve üçüncü oylamada en fazla oy alan aday Anayasa Mahkemesine üye seçilmiş olacaktır.

Gizli oylamanın ne şekilde yapılacağını arz ediyorum:

Komisyon ve Hükûmet sıralarında yer alan kâtip üyelerden Komisyon sırasındaki kâtip üye Adana’dan başlayarak İstanbul’a kadar -İstanbul dâhil- Hükûmet sırasındaki kâtip üye ise İzmir’den başlayarak Zonguldak’a kadar –Zonguldak dâhil- adı okunan milletvekiline mühürlü birleşik oy pusulası ile zarfı verecek ve milletvekilinin adını ad defterinden işaretleyecektir.

Oyunu kullanacak sayın milletvekili mühürlü birleşik oy pusulası ve zarfı aldıktan sonra oy kabinine girecek, oy pusulasında adı yazılı adaylardan hangisine oy verecekse o adayın adının önündeki kutucuğu çarpı işaretiyle işaretleyip oy pusulasını kabinde zarfa koyduktan sonra Başkanlık Divanı kürsüsü önündeki oy kutusuna atacaktır.

Sayın üyelerin oylamada dikkat edecekleri hususları arz ediyorum:

1) Oy kullanırken adaylardan sadece birinin adının önündeki kutucuk işaretlenecektir. Birden fazla adayın işaretlendiği oy pusulaları geçersiz sayılacaktır.

2) Kabinlere aynı renk tükenmez kalemler konulmuştur. Sayın üyeler bu kalemleri kullanacaklardır. Oy pusulasındaki oyun kime ait olduğunu belirleyecek herhangi bir işaret, imza, karalama veya kabinlerdeki kalemlerden başka renkli bir kalem kullanma gibi durumlarda oy geçersiz sayılacaktır.

Geçerli oy pusulası, tercihi gösteren çarpı işareti dışında hiçbir işaret taşımayacaktır.

Şimdi sayın kâtip üyelerin yerlerini almalarını rica ediyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Bitirmedim, okuyayım da ondan sonra.

Birinci oylamada kullanılacak tek mühürlü birleşik oy pusulaları ve zarflar sayın kâtip üyelere teslim edilsin.

Oylamanın sayım ve dökümü için ad çekme suretiyle 5 kişilik bir tasnif komisyonu tespit edeceğim.

Buyurun Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) – Tabii, Türkiye Büyük Millet Meclisinin milletvekilleri hür iradeleriyle bir seçim gerçekleştirecekler. Ancak, milletvekillerinin hiçbirisine bu adayların öz geçmişleriyle ilgili hiçbir bilgi verilmiş değildir. Ayrıca milletvekillerinin yapacağı seçimin hangi objektif esaslarla olacağına ilişkin maalesef son derece şüpheli bir durum söz konusu. Bir seçimin ötesindedir bu. Dolayısıyla, böyle olduğu zaman, adayların öz geçmişleri yok, bilgi yok, 367 aranmasına rağmen, buna ilişkin bir uzlaşma arayışı bile gerçekleşmeden burada sadece bir hukuki kılıf olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekilinin oy kullanmasının, gerçekten bir tercihten ziyade,  belirlenmiş bir kişinin atanmasına yönelik bir işlem olduğu kanaati vardır. Bu şekilde nasıl bir seçim olacak, size soruyorum. Dün Danışma Kurulunda bugün seçim yapılacağı ifade edildi. Peki, bu seçim yapılırken,  milletvekillerine bu adayların öz geçmişleri gönderildi mi? Kimdir, nedir, ne değildir? Nasıl bir seçim yapılacak? Dolayısıyla bu, seçimden öteye, doğrudan doğruya çeşitli mahfillerde hazırlanmış bir atamanın milletvekilleri iradesiyle meşrulaştırılma girişiminden öteye bir anlam taşımıyor bu seçim. Bunu tutanaklara girmesi açısından ifade ediyorum. Bugün oy kullanacak değerli arkadaşlarımın kime, neden oy kullandığına ilişkin hiçbir bilgi olmadan oy kullanmasının, milletimizin huzurunda bir seçim yaptığımıza göre, gerçekten sağlıklı olmadığını ifade etmek istiyorum. Bu seçime geçmeden önce bu hususu milletvekillerimizin huzurunda yüce Meclisle ve siz değerli Başkanlık Divanıyla paylaşmak istedim.  (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Vural.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkanım, bir milletvekili olarak seçilecek kişileri tanımıyorum, kime oy vereceğimi bilmiyorum. Bu dayatmayla karşı karşıya kaldığım için hicap duyuyorum.

Teşekkür ederim. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Sayın Başkanım, Türkiye Büyük Millet Meclisinde eksiklikler giderilebilir. Başkanlık Divanı olarak buraya, huzura getirilen adayların kimler olduğunu lütfen milletvekillerine tanıtınız. Kim getirildiyse öz geçmişini de getirsin, tanıyalım, oyu ona göre verelim.

BAŞKAN – Şimdi, Sayıştaydan bize gelen…

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) - Yoksa oy kullanmayacağız biz.

BAŞKAN – Sayın Durmuş, Sayıştaydan Meclise sadece isimler gelmiş, dilekçeler gelmiş, bu arkadaşların öz geçmişleri gelmemiş. Dolayısıyla…

OKTAY VURAL (İzmir) – Bu bir seçim değildir Sayın Başkan!

KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) - Bu nasıl seçim efendim!

OKTAY VURAL (İzmir) – Bizi alet olarak kullanmasınlar! Biz milletvekilleri taşeron değiliz! Milletvekillerinin iradesi var canım! Parti mutfaklarında hazırlanmış adaylara oy vermek nasıl olacak!

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Sayın Başkan, Sayıştay seçimi…

BAŞKAN – Sayın Durmuş, ben sizi anlıyorum, tamamdır.

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Ne güzel demokrasi ya!

BAŞKAN – Tamamdır, anlıyorum da ben hepinizi bilgilendiriyorum. Tabii ki bir milletvekili olarak nasıl bir tavır belirleyecekseniz, o size ait bir durumdur.

Tasnif Kurulu için Adıyaman Milletvekili Sayın Şevket Köse? Burada.

Siirt Milletvekili Sayın Osman Özçelik? Yok.

Bilecik Milletvekili Sayın Fahrettin Poyraz? Burada.

KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Sayın Başkanım, müsaade ederseniz, bugün bu arkadaşlarımızın öz geçmişleri, kimlikleri dağıtılsın, bırakalım yarın yapılsın bu seçim. Bu seçimi niye yaptığınızı ben anlayamadım!

BAŞKAN - Sayın Sipahi, bakın, Başkanlık Divanı bugün seçim için anlaşmış ve dün oylandı.

Hatay Milletvekili Sayın Orhan Karasayar? Burada.

Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ramazan Başak burada mı? Burada.

Iğdır Milletvekili Sayın Pervin Buldan? Yok.

Ordu Milletvekili Sayın Rıdvan Yalçın burada mı? Yok.

Muğla Milletvekili Sayın Fevzi Topuz burada mı? Yok.

Adana Milletvekili Sayın Necdet Ünüvar burada mı? Burada.

Tasnif Komisyonuna seçilen üyeler oylama işlemi bittikten sonra komisyon sıralarındaki yerlerini alacaklardır.

Şimdi oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.

(Oyların toplanmasına başlandı)

BAŞKAN – Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ramazan Başak mazeret bildirmiştir. Yerine bir sayın milletvekilini kurada çekiyorum.

Elâzığ Milletvekili Sayın Tahir Öztürk burada mı? Burada.

(Oyların toplanmasına devam edildi)

BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.

Oylama işlemi tamamlanmıştır.

Oy kutuları kaldırılsın.

Tasnif Komisyonu üyeleri lütfen yerlerini alsınlar.

Tasnif Komisyonu üyelerinin adlarını tekrar okuyorum: Adıyaman Milletvekili Sayın Şevket Köse, Bilecik Milletvekili Sayın Fahrettin Poyraz, Hatay Milletvekili Sayın Orhan Karasayar, Adana Milletvekili Sayın Necdet Ünüvar, Elazığ Milletvekili Sayın Tahir Öztürk.

(Oyların ayrımına başlandı)

OKTAY VURAL (İzmir) –Sayın Başkan, oylamaya katılım ne kadar yani 367 arandığına göre?

BAŞKAN – Henüz öğrenemedim, onu soruyorum ben de.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yani önce 367’yi teşkil edecek çoğunluk olup olmadığına bir bakmak lazım, o konuda şimdi…

BAŞKAN – Kaç kişi? 297…Bir kere sayılacak Sayın Vural, ondan sonra da diyeceğiz ki “Olmadı.”

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Adayın 367 oy alması lazım. 367 katılmadıysa…

BAŞKAN – Ona itirazım yok Sayın Uzunırmak, ona itirazım yok ama yani benim şimdi burayı dağıtma yetkim var mı? Onu soruyorum.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Tabii, seçim neticesini almanız lazım, seçim neticesi tutanaklara geçsin.

BAŞKAN – O açıdan söylüyorum. Hani öyle bir hakkım, yetkim olsa tartışalım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yani, bundan sonra ikinci bir oylama yapılacağına göre bir ara vermeyecekseniz… Belki bu konuda bir mutabakat oluşması açısından bir zaman mı vermeniz gerekiyor? Yani seçim devam edecek herhâlde!

BAŞKAN – Devam edecek.

OKTAY VURAL (İzmir) - Mecliste nasıl bir mutabakat oluşacak o zaman, bunu anlayamıyorum! Sadece oylar sayılacak.

BAŞKAN – Hayır, “Mutabakatı sağla.” diye bir görev mi yüklüyorsunuz bana?

OKTAY VURAL (İzmir) - Biz size hitaben söylemiyoruz.

BAŞKAN – Anladım, anladım.

OKTAY VURAL (İzmir) - Ama seçim usulündeki çarpıklar açısından…

BAŞKAN – Ona itirazım yok, onlar tutanağa geçiyor ama soru sorduğunuz için…

OKTAY VURAL (İzmir) - Yani bu, çoğunluğun bir iradesini ortaya koymak için yapılan bir seçim değil…

BAŞKAN – Evet, tutanaklara geçti.

OKTAY VURAL (İzmir) – …sadece, parti mutfağında hazırlanmış bir kişinin milletvekillerince atanması içindir.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Grupta kâtip üye seçer gibi bir seçim. Fakat sakatlandı, seçim düştü.

(Oyların ayrımına devam edildi)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Tasnif Komisyonu tutanağı gelmiştir, okuyorum:

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 146’ncı ve geçici 18’inci maddeleri gereğince Sayıştay Genel Kurulunca gösterilen 3 aday içinden Anayasa Mahkemesine seçilecek 1 üye için yapılacak birinci oylamaya 297 üye katılmış; kullanılan oyların dağılımı aşağıda gösterilmiştir.

Saygıyla arz olunur.

Tasnif Komisyonu:

Şevket Köse

Fahrettin Poyraz

Orhan Karasayar

Adıyaman

Bilecik

Hatay

Necdet Ünüvar

 

Tahir Öztürk

Adana

 

Elazığ

Kullanılan oy sayısı:        297

Hicabi Dursun:                259

Rıdvan Güleç:                 5

Cavit Özkahraman:          3

Boş:                                 10

Geçersiz:                         20”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, efendim, şimdi, bu seçimin devam edebilmesi için 367 oy kullanılması lazım. Çünkü Anayasa’nın 146’ncı maddesine göre Anayasa Mahkemesinin üyelerinin seçiminde ilk turda üçte 2 çoğunluk lazımdır. Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarında geçmişte de bunun emsalleri vardır. İzin verirseniz, 367 milletvekili Anayasa Mahkemesi üyesi seçiminde oy kullanmıyorsa…

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Anayasa değişti, değişti! Anayasa değişti haberin yok! 21 Ekim’de halk oylamasıyla değişti. (AK PARTİ sıralarından “Değişti, değişti!” sesleri)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, 367 milletvekili oy kullanmıyorsa, demek ki “Ben bu Anayasa Mahkemesi seçimlerini Meclis gündemine almak istemiyorum.” Yani bu daha önce de mesela 1 Mart tezkeresinde oldu. Uygun görürseniz, bir usul tartışması açarsanız… Daha önce benim Başkanlık yaptığım bir dönemde Mustafa Taşar ile ilgili verilen bir soruşturma önergesinde yapılan oylamada toplantı yeter sayısı da vardı ama nisap sağlanamadığı için gündemden düşürülmüştü.

KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van) – Ya yirmi sene evvelden mi bahsediyorsun?

KAMER GENÇ (Tunceli) –  Bunlar istisnai konulardır. Gündeme gelince, burada önemli olan nokta 367 milletvekilinin oy kullanması. Dolayısıyla 367 kişi oy kullanmıyorsa yüce Meclis diyor ki: “Ben bunu gündeme almak istemiyorum.”

BAŞKAN – Siz usul tartışması açılmasını mı istiyorsunuz Sayın Genç?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Tabii, yani siz…

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Efendim, Sayın Başkan, Anayasa’nın 96’ncı maddesi çok açık.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, ben toplantı yeter sayısını demiyorum. Açıklayayım…

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Efendim, şimdi, Sayın Başkanım, okumak istiyorum: “Türkiye Büyük Millet Meclisi, yapacağı seçimler dâhil bütün işlerinde üye tamsayısının en az üçte biri ile toplanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasada başkaca bir hüküm yoksa toplantıya katılanların salt çoğunluğuyla karar verir.” Bu konu, Sayın Başkan, Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında tartışıldı. Burada yapılan oylamada “367 lazımdır, çünkü biz bunu yapıyoruz, çünkü şöyledir, böyledir…                  ” Konu tartışıldı, Anayasa Mahkemesine gitti ve Anayasa Mahkemesi bir karar verdi. Daha sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa’nın 96’ncı maddesini de değiştirdi ve bu noktadaki bütün tartışmalara son verdi.

Şimdi, burada, seçim yapılacağı zaman, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını seçerken birinci turda aranan çoğunluk ne diye baktığınızda yine aynı şey; ikinci tur, üçüncü tur, dördüncü tur… O zaman bizim Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını birinci turda 367 yok diye seçmememiz lazımdı. O nedenle Başkanlığın uygulamasında usule aykırı bir şey yok efendim, Anayasa’ya ve Tüzük’e uygundur.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, usul tartışması… Yani siz ayrı düşüncedeyseniz… Benim düşüncem, bu konuda usul tartışması istiyorum.

KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van) – Ne alakası var usul tartışmasıyla?

OKTAY VURAL (İzmir) – Açacaksanız, aleyhte…

BAŞKAN – Efendim?

OKTAY VURAL (İzmir) – Açacaksanız, aleyhte…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben de aleyhte…

BAŞKAN – Tamam…

Lehte, aleyhte?

Yani Sayın Bozdağ’ın fikrindeysem dolayısıyla tavrım hakkında usul tartışması istediler.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Aleyhte söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Genç, bir dakika, alalım ondan sonra.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Lehte efendim.

BAŞKAN – Aleyhte Sayın Genç, Sayın Vural; lehte Sayın Bozdağ.

Başka? Tamam, şimdilik böyle.

Buyurun Sayın Genç. (CHP sıralarından alkışlar)

VIII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Anayasa Mahkemesine seçilecek 1 üye için yapılan birinci tur gizli oylamada oy kullanan milletvekili sayısı 367 olmadığından ikinci tur oylamaya geçilip geçilemeyeceğine ilişkin Oturum Başkanının tutumu hakkında

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yeni yasama yılının ülkemize ve milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. Diliyorum ki, bu yasama yılında ülkemiz ve milletimiz için en iyi, en yararlı kanunları çıkaracağız.

Sayın Başkan, şimdi burada önemli olan şu: Şimdi, burada toplantı yeter sayısı değil, burada bir konu var. Nedir konu? Anayasa Mahkemesi üyesinin seçilmesidir. Anayasa Mahkemesi üyesinin seçilmesinde Anayasa’nın 146’ncı maddesi diyor ki: “İlk turda üçte 2 çoğunluk aranır.”

Üçte 2 çoğunluk oy kullanırsa, yani Türkiye Büyük Millet Meclisi içinde üçte 2 çoğunluk ilk seçimde oy kullanırsa seçime devam edebilirsiniz. Oy kullanmazsa, o zaman Meclis diyor ki: “Ben bu konuyu gündemden düşürüyorum arkadaş, ben bu konuda seçim…”

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Karar yeter sayısı…

KAMER GENÇ (Devamla) – Yahu bir dinle Bekir Bey, daha senin aklın ermez bunlara; bir dakika, bir izah edeyim.

Bakın, değerli milletvekilleri, bununla ilgili uygulamalar var. Yani, burada Meclisin geleneklerini bilmek lazım, hukukun genel ilkelerini bilmek lazım, biraz da siyaset hukukunu bilmek lazım buradaki bazı şeyleri anlamak için.

Şimdi, bakın, 1 Mart Tezkeresi’ni siz yaptınız. 1 Mart Tezkeresi burada oylanırken 264 kabul, 253 ret ve 19 da çekimser çıktı. Normal olarak, yani eğer sizin kabulünüz devam etseydi o zaman bu önerge ne retten çoğunluk almıştı, ne kabulden çoğunluk almıştı. Yani İç Tüzük’e göre Parlamentoya katılan üyelerin salt çoğunluğuyla karar vereceği için ve burada salt çoğunluk da bulunmadığı için normal olarak o 1 Mart Tezkeresi’nin o günkü birleşimden sonraki ilk birleşimde tekrar ele alınması lazımdı ve o zaman oylanması lazımdı. Yani burada önemli olan, Büyük Millet Meclisi diyor ki: “Ben burada karar vermiyorum.” Dolayısıyla salt çoğunlukla karar vermeyince, bu, gündemden düşüyor.

Yine bir gün burada Mustafa Taşar’la ilgili bir soruşturma önergesi geldi, ben de Meclis Başkanı olarak yönetiyordum. O soruşturma önergesinde de gerekli çoğunluk sağlanmadı. Hatta Meclis salonu da boşaltıldı, toplantıya katılan çok az bir üye kaldı. Türkiye Büyük Millet Meclisinin tutanaklarında vardır. Orada biz… Bu istisnai bir görevdir, yüce Meclisin istisnai bir görevidir, bir soruşturma önergesi gelmiştir, soruşturma önergesinde yüce Meclis bir karar verememiştir. Tekrar tekrar onu getirmek Meclis geleneklerine aykırıdır.

Dolayısıyla burada da yapılması gereken… Burada yüce Meclis “367 oy yani Anayasa’nın 146’ncı maddesinde belirtilen, seçim için gerekli olan 367 kişi irade beyan etmemişse, ben bunu gündemime almak istemiyorum.” diyor. Şimdi, Meclis Başkanlığında da öyledir. Yani, Meclis Başkanlığında şimdiye kadar öyle bir durum olmadı, orada 367 kişi oy kullandı ama oy kullanınca -yani lehte kullanmış, seçilmiş, seçilmemiş şeyleri değil- burada ilk turda Türkiye Büyük Millet Meclisi “Ben bunu gündemimden düşüreceğim.” diyor, çünkü 367 kişi oy kullanmıyor. Yani, 367 kişi kullansa, o çoğunluk da alması gereksiz.

Aslında, Anayasa Mahkemesi… 367’de de burada yanlış uygulama yapıldı. Yani buradaki uygulama yanlıştı. 184’le toplanacaktı ama Cumhurbaşkanı seçilmek için gerekli olan 367 milletvekilinin oy kullanması lazımdı. Benim zaten o zaman basında yaptığım açıklamalarda esas olan odur. Yani, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Anayasa Mahkemesi üyelerini seçmesi çok istisnai bir görevdir, işte Cumhurbaşkanını seçmek çok istisnai bir görevdir. Dolayısıyla, bu istisnai görevi yaparken orada onu seçebilecek nitelikte bir çoğunlukla, Meclisin, yani Anayasa’nın öngördüğü nitelikte ve çoğunlukla Türkiye Büyük Millet Meclisinde çalışmalarına katılması lazım. Buradaki kritik nokta bu. Çünkü niye? Bunlar önemli konular. Yani, Anayasa Mahkemesi üyesi tabii ki, çok önemli bir kişi, ama Türkiye Büyük Millet Meclisi diyor ki “Kardeşim, 367 kişi oy kullanmamak suretiyle, ben bunu gündemime almak istemiyorum.” diyor ve dolayısıyla, bana göre bu seçim maddesi düşmüştür, Sayın Başkanın gündeme devam etmemesi lazım, seçim gündemine devam etmemesi lazım. O bakımdan, ben bunları belirtmek için söz aldım.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN -  Teşekkür ederim Sayın Genç.

Sayın Vural, buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her şeyden önce bu yasama yılının hayırlı olması dileğiyle sözlerime başlamak istiyorum. Bir usul tartışmasının açılmasına sebep olan konu, 367’yle ilgili irade beyanına biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak katılmıyoruz. Yani bu konuda 367 bulunamadı, seçim olmaz değil. Bizim burada aramamız gereken husus, 367… O zaman, hiçbir zaman bu seçimin yapılması mümkün olmaz yani tıkanır, yani yapılamaz. Bu gerekçeler değil, önemli olan, bu seçimi yaparken seçim yapıyor muyuz, yapmıyor muyuz; gerçekten milletvekillerimiz seçim mi yapıyor yoksa kendilerinin önüne gelen bir olayı mı onaylıyor, asıl sorgulamamız gereken husus budur. O bakımdan, her şeyden önce -daha önce de, girerken, tutanaklara geçmesi bakımından ifade ettim, söz almamın sebebi de o- biz bir seçim yapıyoruz, Anayasa Mahkemesi üyesi ve yasamanın çıkarttığı yasaları denetleyecek birisi. Ne olduğunu bilmediğiniz, kim olduğunu bilmediğiniz, öz geçmişiyle ilgili bir değerlendirme olmayan ve bugün de oylamalardan bakıyoruz ki 259 gibi büyük bir çoğunluğun yöneldiği ve Sayıştayda da üçüncü sırada yer alan bir adaya doğru yönlenme var. Şimdi, bu seçimin objektif olduğunu ifade etmemiz mümkün mü? Objektif esaslara yönelik milletvekillerine bir imkân tanındı mı? Dün Danışma Kurulu toplanıyor, bugün seçim yapılacak. Kimin seçileceği, ne yapılacağı bile belli değil. Eğer Anayasa’mız 367 arıyor idiyse, 367 ile bir Anayasa Mahkemesi üyesi seçmek demek ki tercih edilen bir konudur. O zaman, bu 367’yi neden arayamadık? Bunun aranması konusunda Meclis Başkanlığı ne yaptı, parti grupları ne yaptı? Bunu sorgulamamız lazım. Aksi takdirde, çoğunluk iradesi her zaman bununla ilgili yapar, 367 farazi konulmuş yani oraya usulen konulmuş bir husustur. Oysa bizim aramamız gereken husus 367’yi temin etmeye yöneliktir ama bu konuda ne Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ne de parti grupları arasında bir müzakere yapılmış değildir. Yani burada -faraza diyorum- 200 milletvekiliyle seçilmiş bir Anayasa Mahkemesi üyesi yerine, 380, 400 üyeyle seçilmiş bir Anayasa Mahkemesi üyesi olması arasında elbette fark vardır ve olmalıdır. Anayasa’nın aradığı irade üçte 2 çoğunluktur. Yani böyle olursa daha iyi olur diyor. Bugün geldiğimiz bu noktada, Türkiye Büyük Millet Meclisine 2 üye Barolar Birliğinden ve Sayıştaydan gelecek. Sayıştay göndermiş, bugün seçimi yapalım. Peki, Baroların gönderdiği?

Şimdi, bugün yaptığınız seçimde Sayıştaydan seçilen daha kıdemli hâle gelir, oysa burada seçimi bir kül olarak yapmak daha uygun olurdu. Yani burada biz Anayasa Mahkemesine 2 üyeyi birden seçseydik bence daha uygun olurdu.

Bir diğer husus daha var: Bakın, değişiklik yapılan Anayasa’da, (ç) bendinde “İlk oylamada üye tamsayısının üçte 2’si, sonra salt çoğunluk, daha sonra çoğunluk olan seçilir.” diyor. Peki, burada süreler belli değil. O zaman ne yapmamız lazım? Bu seçimin hangi süre içerisinde tamamlanacağına ilişkin bir irade beyanı olması lazım. Bize burada bir dayatmayla gelip “Seçimi bitireceksiniz.” demek yerine, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının seçimiyle ilgili “Beş gün içerisinde bu seçim tamamlanır.” hükmü gereğince… Eğer bugün 367 bulunamadıysa hiç olmazsa yarın 276’yı bulmak için bir süre tanınması ve bunu da Meclis Başkanlığının düzenlemesi gerekirdi. Burada Anayasa’da bu seçimin ne kadar sürede yapılacağına ilişkin, yani işte aynı günde mi yoksa birkaç günde mi olacağına ilişkin bir düzenleme yok. O zaman Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının seçimi usulüne bakarak yapmak gerekiyordu. Bu bakımdan, bu seçimin azami bir uzlaşmayı aramak için değil, doğrudan doğruya bir çoğunluk iradesinin bir atama yapması için kullandığı bir seçim olduğu gayet açık ortaya çıkmıştır. O bakımdan, bundan sonraki dönem içerisinde…

Şimdi, vatandaşlarımız bizi izliyor değerli milletvekilleri. Elinizi vicdanınıza koyun, bize gelmedi, size de gelmedi, bu adayların kim olduğu, ne mezunu olduğu, nasıl seçildiği, ne yapıldığı konusunda hiçbirinize bilgi verilmedi. Dolayısıyla eğer milletvekillerinin saygınlığı artırılmak isteniyorsa, gerçekten burada Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve milletvekillerinin seçim yaptığı gibi bir iradeyle dışarıya anlatacaksak o zaman bu sürecin hiç olmazsa demokratik olduğunu, bu sürecin bir bilgilendirme sürecinden geçtiği konusunda da kamuoyunda kanaat uyandırmamız lazım. Aksi takdirde, dışarıya gidildiği zaman “Ya, siz Anayasa Mahkemesi üyesini nasıl seçtiniz? Parmaklarınızı kaldırdınız, oylarınızı kullandınız, öyle üye seçildi. Öz geçmişini bile bilmediğiniz adaya oy verdiniz.” diye suçlamalarla karşı karşıya kalırız. O bakımdan, ben, bu 367-276 gibi oyların bu oylamanın geçerliliğini eksilten bir oylama usulü olduğunu düşünmüyorum. 367 olmayabilir ama bizim sorgulamamız gereken 367 filan değil, bugün Mecliste milletvekillerinin iradesini aradığımız o seçim süreci yapılabiliyor mu? Yani bir seçim için, insanı tanımadan nasıl olacak? Yüksek Seçim Kurulu bile adaylar için propaganda süresi veriyor, öz geçmiş yayınlanıyor. Burada Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı seçilmesi için öz geçmişler yayınlanıyor. Dolayısıyla, bu süreç Türkiye Büyük Millet Meclisinin gerçekten bir seçim yapmış olduğunu göstermiyor. Üstelik, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Anayasa Mahkemesine 2 üye gönderme hakkı var ise bu 2 üyenin de aynı zamanda olması tercih edilmeliydi, bu konuda koordinasyon yapılmalıydı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı, seçimle ilgili, en aşağısından 367’yi temin etmek üzere, milletvekillerine bir süre tanımalıydı, ondan sonraki süreç içerisinde de “367 değil de hiç olmazsa 276’yla seçin.” diyerek, bir süre tanıyarak, iki günde bu seçimin bitirilmesi ya da üç günde bitirilmesi gibi bir eylemi ortaya koyması daha doğru olabilirdi. O bakımdan, bugün yaptığımız seçim gerçekten bir atamadır, sağlıklı bir seçim yaptığımızı ifade etmemiz de mümkün değil. Bugün buraya gelen milletvekillerimizin -dün, zannederim Danışma Kurulunda alınan karar gereğince seçimin bugün yapılacağı hüküm altına alındı- çarpı koymak suretiyle tercihini belirtmesi gereken kişiler hakkında yeterince bilgi sahibi kılındığına kani değilim.

Bu bakımdan ben, bu seçim süreci, yapılan seçim ve bu süreç içerisinde açıkçası milletvekillerinin yeterince bilgilendirilmemesinin bu seçimi bir kılıf hâline dönüştürdüğünü, bunun da  Türkiye Büyük Millet Meclisinin güvenilirliğini zedelediğini ifade etmek istiyorum çünkü Anayasa Mahkemesi gibi bir kuruma üye göndermek ciddi bir iştir. Bugün geldiğimiz bu noktada, ABD’nin Türkiye büyükelçisi bile bir senatör itiraz ediyor diye ne kadar aydan bu yana atanamaz hâle gelmiştir. Bu bakımdan, 367 olayını Meclisin iradesini açıkçası tıkayan bir olay olarak görmemek gerektiğini ama bu seçim süreci ve seçime girerken yapılan işlemler konusunda  Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bu seçimi gerçekten bir seçime dönüştürecek tedbirler alması gerektiğini düşünüyorum.

Benim söz almamın amacı, sizin bu oylama sonucunda ikinci oylamaya devam etmeniz iradesiyle ilgili değildir. Doğrudan doğruya yapılan bu seçimin niteliği ve iradenin oluşması konusunda  Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve grupların yeterince gayret sarf etmemesi konusundaki düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim.

Hepinize saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Yozgat Milletvekili Sayın Bekir Bozdağ. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin başında hepinizi saygıyla selamlıyorum. Başkanlık Divanının tutumu lehinde söz aldım.

Tabii, buradaki tartışma Anayasa’da şu anda yürürlükte bulunan geçici madde 18’le ilgili. Şimdi onu okuduğumuzda esasında tartışmaya mahal bulunmadığı da açıkça ortada. Şimdi (ç) bendini okuyorum, diyor ki: “(c) bendi uyarınca yapılan bildirimden itibaren on gün içinde  Türkiye Büyük Millet Meclisinde seçim yapılır.” Şimdi, bildirim yapılmış mı? 1 Ekimde bu Sayıştay seçimlerinin sonucu  Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bildirilmiş. Meclisin de on gün içerisinde seçim yapacağı Anayasa’nın geçici madde 18’i ile hüküm altına alınmış. Dün itibarıyla da Türkiye Büyük Millet Meclisinde Danışma Kurulunun önerisiyle seçimin bugün yapılacağı ve aynı gün içinde tamamlanacağı, gruplarımızın mutabakatıyla da hüküm altına alınmış. Bugün, bunun gereği yapılmak üzere seçim için toplanıldı.

Devam ediyoruz, diyor ki: “Her boş üyelik için yapılacak seçimde, ilk oylamada üye tamsayısının üçte iki ve ikinci oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu aranır; ikinci oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa bu oylamada en çok oy alan iki aday için üçüncü oylama yapılır; üçüncü oylamada en fazla oy alan aday üye seçilmiş olur.”

Burada ifadeler çok net. Nedir aranan nitelikli sayı? Karar yeter sayısıdır. Eğer yasa koyucu, anayasa koyucu bunun için 367’yi şart koymuş olsaydı, Sayın Vural’ın dediği gibi, o zaman bizim buradan bir seçim yapma imkânımız fiilen zaten olmazdı belki. Anlaşamazsak, uzlaşamazsak, Meclis 367’yi bulamadığında tıkanırdı, kalırdı bu iş ama anayasa koyucu ne diyor: İlk turda 367’yi arayacaksınız.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Uzlaşmaya var diyor.

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Buldunuz, bulamadınız, o zaman salt çoğunluğu arayacaksınız. O zaman bulamadınız, ona göre şu şu usulleri takip edeceksiniz. Peki, burada bahsedilen şey ne? Çok açık, karar yeter sayısı.

Şimdi, aynı durum, Anayasa’nın 94’üncü maddesine bakıyoruz, ifadeler hemen hemen birbirinin aynısı, orada da üçüncü fıkraya baktığınızda, Meclis Başkanının nasıl seçileceği anlatılıyor ve onun ilgili kısmında deniyor ki: “İlk iki oylamada üye tamsayısının üçte 2 ve üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu aranır.” Buradaki ifade bunun neredeyse tıpkısının aynısı çünkü bu çalışmalar sırasında, 94’teki seçim usulü ve buradaki kullanılan ifadeler, birliktelik olsun diye gözetildi o çalışmalarda. Şimdi biz Meclis Başkanını seçerken ne yapıyoruz? İlk turda 367 karar yeter sayısı arıyoruz. Bulamadığımız zaman ne yapıyoruz? İkinci tur, üçüncü tur ve ona göre Anayasa’nın 94’üncü maddesindeki uygulamayı yapıyoruz. Dolayısıyla ona göre de Meclis Başkanını seçmiş oluyoruz. Şu anda yaptığımız şey de aynı şeydir.

Burada 367 tartışmalarını maalesef talihsiz olarak yaşadık. Anayasa’ya rağmen bir uygulama ortaya çıktı ve Anayasa Mahkemesi bir karar verdi ve arkasından Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa’yı değiştirdi. Ne dedi? Toplantılarla ilgili 96’ncı maddesi çok açık: “Türkiye Büyük Millet Meclisi, yapacağı seçimler dahil bütün işlerinde üye tamsayısının en az üçte biri ile toplanır.” Yani 184’ü bulduğu zaman toplanır. O zaman geçici 18’deki karar yeter sayısını bulduğu zaman da seçim işlemlerini tamamlamış olur. Burada herhangi bir tartışmaya yol açacak, tereddütlü, şüpheli veya muğlak bir durum kesinlikle söz konusu değil.

1 Mart Tezkeresi’yle de bunu karıştırmamak lazım, çünkü 1 Mart Tezkeresi’nde reddedilen tezkere karar yeter sayısı bulunmadığı için reddedilmiştir, karar yeter sayısı bulunsaydı kabul edilmiş olacaktı. Orada “İkinci, üçüncü oylama için şunlar aranır, bunlar olmazsa şöyle yapılır.” şeklinde bir şey yok. Bir oylama yapılır, karar yeter sayısı bulmazsa reddolur, o öyle ama şimdi burada farklı bir durum söz konusu. Ben onun altını çizmek istedim.

Tabii, bir de 1 Ekimden beri bu konu Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde. Yani hemen bugün seçim huzura gelmiş, bugün adaylar milletvekillerinin veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin takdirine ve tercihine sunulmuş değil. 1 Ekimden beri Mecliste bu isimlerle ilgili bilgiler var ve                  1 Ekimden bu yana da bu konu Türkiye'nin gündeminde. İlgisi olan herkes elbette ki bu konuyla ilgili bilgilenebilir.

Ben Başkanlık Divanının tutumunun doğru olduğunu ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bozdağ.

Tutumumda bir değişiklik olmamıştır.

Sayın milletvekilleri, bu sonuca göre…

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkan, kısa bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN – Böyle bir usul yok, yerinizden yapın.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Yerimden çok kısa bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN – Şimdi söyleyin, tutanağa geçecek işte siz söylediğiniz zaman.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Tabii, tutanağa geçmesi için söyleyeceğim.

BAŞKAN – Buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

5.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, oylama sonucuna ilişkin açıklaması

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkanım, burada hüküm koyucu önce iyi niyetli olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin üçte 2 çoğunluğunu uzlaşma aranması için koymuştur, önce bir uzlaşmanın aranması şartı getirilmiştir. Yoksa,  367 diğer, geçmişte tartışması olan 367’nin tartışması değildir, Anayasa’ya bir hüküm olarak koymuştur bunu. Zaten iktidardaki arkadaşlarımızın anlaşılmaz olan yönü budur. Türkiye Büyük Millet Meclisinde 367’yi bir mutabakat olarak… Çünkü anayasal bir kuruma bir üye seçiyoruz. Buradaki 367’nin konulma gerekçesi odur ama yine iyi niyetten hareketle, tıkanmanın olmaması için ikinci, üçüncü şartları koymuştur altına ve burada 276 da dikkat edilirse, yürütmeyi içerisinden çıkaran çoğunluk rakamıdır. Dolayısıyla, hâlen daha arkadaşlarımızın içinden yürütmeyi çıkaracak çoğunluk olarak dayatmasıdır bizim karşı olduğumuz. Yoksa, bir uzlaşmanın aranması iyi niyetini ortadan kaldıran bu tavır devam ettiği sürece Türkiye de maalesef bir parti devletine doğru gitmektedir, anayasal kurumlar da parti kurumu olmaya doğru gitmektedir. Bizim itirazımız buradadır Sayın Başkan.

Tutanaklara geçmesi için ifade ettim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

VII.- SEÇİMLER (Devam)

B) Anayasa Mahkemesi Üyeliklerine Seçim (Devam)

1.- Anayasa Mahkemesine üye seçimi (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bu sonuca göre, Anayasa’nın geçici 18’inci maddesinde öngörülen üçte 2 oy çoğunluğu bulunamamıştır.

Şimdi ikinci oylamaya başlıyoruz.

Bu oylamada Anayasa Mahkemesine üye seçebilmek için üye tam sayısının salt çoğunluğu, yani 276 oy aranacaktır.

Sayın kâtip üyelerin yerlerini almalarını rica ediyorum.

İkinci oylamada kullanılacak çift mühürlü birleşik oy pusulaları ve zarflar sayın kâtip üyelere teslim edilsin.

Oylamanın sayım ve dökümü için ad çekmek suretiyle 5 kişilik bir Tasnif Komisyonu tespit ediyorum.

Muhammet Rıza Yalçınkaya, Bartın Milletvekilimiz? Burada.

Gaziantep Milletvekili Sayın Fatma Şahin burada mı? Burada.

Konya Milletvekili Sayın Ali Öztürk burada mı? Yok.

Konya Milletvekili Sayın Muharrem Candan burada mı? Burada.

İstanbul Milletvekili Sayın Alaattin Büyükkaya burada mı?

Erzurum Milletvekili Sayın Muzaffer Gülyurt? Burada.

Ankara Milletvekili Sayın Burhan Kayatürk burada mı?

Elazığ Milletvekili Sayın Feyzi İşbaşaran burada mı?

Kırşehir Milletvekili Sayın Abdullah Çalışkan burada mı?

İzmir Milletvekili Sayın Ahmet Kenan Tanrıkulu? Yok.

Kırklareli Milletvekili Sayın Tansel Barış? Burada.

Tasnif Komisyonuna seçilen üyeler oylama işlemi bittikten sonra komisyon sıralarındaki yerlerini alacaklardır.

Şimdi oylama işlemine Adana ilinden başlıyoruz.

(Oylar toplandı)

BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.

Oylama işlemi tamamlanmıştır.

Oy kutuları kaldırılsın.

Tasnif Komisyonu üyeleri lütfen yerlerini alsınlar.

Tasnif Komisyonu üyelerinin adlarını tekrar okuyorum: Bartın Milletvekili Sayın Muhammet Rıza Yalçınkaya, Gaziantep Milletvekili Sayın Fatma Şahin, Konya Milletvekili Sayın Muharrem Candan, Erzurum Milletvekili Sayın Muzaffer Gülyurt, Kırklareli Milletvekili Sayın Tansel Barış.

(Oyların ayrımı yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Tasnif Komisyonu tutanağı gelmiştir, okuyorum:

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 146’ncı ve geçici 18’inci maddeleri gereğince Sayıştay Genel Kurulunca gösterilen 3 aday içinden Anayasa Mahkemesine seçilecek 1 üye için yapılan ikinci oylamaya 321 üye katılmış, kullanılan oyların dağılımı aşağıda gösterilmiştir.

Saygıyla arz olunur.

Tasnif Komisyonu

Muhammet Rıza Yalçınkaya

Fatma Şahin

Muharrem Candan

Bartın

Gaziantep

Konya

Muzaffer Gülyurt

 

Tansel Barış

Erzurum

 

Kırklareli

Hicabi Dursun:                  263

Rıdvan Güleç:                   1

Cavit Özkahraman:            1

Geçersiz:                           40

Boş:                                   16”

Sayın milletvekilleri, bu sonuca göre Anayasa’nın geçici 18’inci maddesinde öngörülen üye tam sayısının salt çoğunluğu bulunamamıştır.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.57

 

 


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.44

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, öncelikle yasama yılımızın hepimiz ve milletimiz için hayırlar getirmesini diliyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 3’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, biraz önce ikinci oylama yapılmıştı. Anayasa’nın geçici 18’inci maddesi üçüncü oylamada en çok oy alan 2 aday için oylama yapılacağını öngörmektedir. Yapılan ikinci oylamada adaylardan Hicabi Dursun 263 oy alırken Rıdvan Güleç ve Cavit Özkahraman eşit sayıda oy aldığı için -birer oy- Anayasa’da öngörülen en çok oy alan ikinci aday belirlenememiştir. Bu nedenle, ikinci adayı tabii ki bu çerçeve içerisinde belirlemek için ikinci oylamayı tekrarlayacağım.

BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Nerede yazıyor?

OKTAY VURAL (İzmir) – Nerede yazıyor?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, nerede yazıyor?

OKTAY VURAL (İzmir) – Seçimin başladığı Başkan Vekili nerede?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Dayanak nerede, dayanak?

OKTAY VURAL (İzmir) – Böyle emrivakilerle seçim yapılmaz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Saygıdeğer arkadaşlarım, malumunuz olduğu üzere…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, Anayasa’da yazmıyor bu husus, genel hukukta da böyle bir husus yok.

BAŞKAN – Saygıdeğer arkadaşlarım…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Bir kural mı koyuyorsunuz?

BAŞKAN – Hayır, kural… Arkadaşlar, müsaade ederseniz… Kural zaten konmuş vaziyette ve konmuş olan kural, bir seçimin yapılmasını öngörmektedir. Dolayısıyla bir seçimin yapılması gerekiyor. Oylamada ise 2 aday eşit oy aldığı için oylamayı tekrarlayacağım.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Tutumunuz hakkında söz istiyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, seçime bir divanla başladık, şimdi siz kalkıp diyorsunuz ki böyledir.

Şimdi, her şeyden önce, Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekillerine saygılı davranılması gerekir. Eğer bu konuda Başkanlık Divanında bir tereddüt var ise ara verirsiniz, yarın gelir, seçimi, bu Meclisi yöneten kimse o yapar. Şimdi, birinci ve ikinci turda diğer bir Başkan Vekili… Siz tutum değiştiriyorsunuz. Bu konuda bir çelişki olduğuna ilişkin bir kanaat varken seçimi bu ortamda yaptırmanız doğru değildir. Dolayısıyla sizin de böyle bir ortamda Meclisi yönetmek üzere görev almanız da doğru değildir. Kaldı ki en çok oy alan bellidir, en çok oy alan ikinci aday belli değildir. Bu durumda sizin yapmanız gereken husus, doğrudan doğruya gelip burada seçimi yapmakla ilgili bir karar almak değildir. Bu konuda istişarelerinizi devam ettirmek suretiyle, yarın daha düzgün… Yani Meclisi yöneten Meclis Başkan Vekilinin bir tereddüdü var ki siz buraya geldiniz. Dolayısıyla yarın bu konuda kararınızı daha muhkem bir şekilde yapmanızda fayda mülahaza ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Eğer ısrar ediyorsanız, tutumunuz hakkında… (Gürültüler)

BAŞKAN – Saygıdeğer arkadaşlarım, lütfen…

Buyurun Sayın Anadol.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Eğer ısrar ediyorsanız bunu yaptırmaya tutumunuz hakkında söz istiyorum. Yaptıramazsınız.

BAŞKAN – Sayın Kaplan…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Usul tartışması açacaksanız lehte söz almak istiyorum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Lehte Bekir Bozdağ

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, lehte…

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, şu anda görüştüğümüz konuyla ilgili olarak Grup Başkan Vekili arkadaşlarımızdan Sayın Anadol’un tutumumuz hakkında söz talebi vardır, usul tartışması açılmasını talep etmişlerdir. İki lehte, iki aleyhte ikişer üyeye tutumum hakkında söz vereceğim. Sayın Anadol aleyhte, lehte Hasip Kaplan, lehte Bekir Bozdağ.

Buyurun Sayın Anadol.

VIII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)

2.- Anayasa Mahkemesine seçilecek 1 üye için yapılan ikinci tur gizli oylamada ikinci ve üçüncü aday aynı sayıda oy aldığından en çok oy alan ikinci aday belirlenemediği için ikinci tur oylamanın tekrar yapılıp yapılamayacağına ilişkin Oturum Başkanının tutumu hakkında

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; bu konu usulle geçiştirilecek bir konu değil. Onu da özel olarak belirtmek için huzurunuza çıktım.

Şimdi, çok büyük masraflara ve bu sıcakta çok büyük gayretlere neden olan bir referandum yaşadık ve muhalefetin itirazlarından en önemlileri acele ederek bu Anayasa paketini çıkarmanızdı. Şimdi, sıradan tüzüklerde, seçim kanunlarında, çeşitli mevzuatta “Eşitlik hâlinde şu yapılır.” diye bir hüküm vardır. Bunu koymamışsınız buraya. Anayasa’da olmayan bir hususu, Meclisi yöneten başkan vekili resen nasıl bu boşluğu doldurur? Mümkün mü? Hukuken geçerli mi? Bu seçimi, eğer bu turu yaptırırsanız şimdiden gayrimeşru hâle gelir, usulsüz bir seçim olur. Kanarya sevenler derneğine başkan, üye seçmiyoruz, Anayasa Mahkemesine üye seçiyoruz. Biraz ciddi olalım. Gayrimeşru hâle gelebilecek bir seçimi yapmayalım. Yanlış yaparsınız. Sizden önce burada bir başka Başkan Vekili vardı, nerede o şimdi? Hastalandı mı, mazereti mi var? İzah edin bana. Ve siz Anayasa’daki bu boşluğu resen doldurma hakkını hangi hukuki gerekçeden alıyorsunuz? Hayır, dostlar alışverişte görsün. Sayın Grup Başkan Vekilinin söylediği gibi -Sayın Vural’ın- birincide tereddüt yok, ikinci kim, o belli değil. Peki, birinci turda gelmiş, seçimi kazanmış, 1’inci sıraya oturmuş bir kişiyi bir daha seçime nasıl sokacaksınız? Yarın, bu üyenin –seçildi diyelim, ikinci tur yapıldı- katıldığı Anayasa Mahkemesi kararlarına Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ne diyecek, vatandaşlar ne diyecek? O üyeyi -seçim yapılırsa şimdi- kazanan üyeyi bütün meslek hayatı boyunca takip edecek bugünkü tur ve onun verdiği her karar tartışılacak.

O nedenle, bu seçimi yapmaktan vazgeçin Sayın Başkan, yarına erteleyin. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı otursun, çalışsın. Bu maddeyle ilgili uyum yasası mı çıkaracak bu Meclis, ne yapacak, Anayasa değişikliği mi yapılacak, bilemiyorum. Onun çaresini bulmadan bu tur seçim yapamazsınız.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Anadol.

Lehte Sayın Hasip Kaplan, buyurun efendim. (BDP sıralarından alkışlar)

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu 12 Eylül Anayasası, “Evren Anayasası”, bu da “Evren-Erdoğan Anayasası” arkadaşlar, yenisi. “Evren-Erdoğan Anayasası” oldu bu, önceki “Evren Anayasası.” Toplumsal mutabakat olmayınca, gruplar arasında sözleşme, uzlaşma olmayınca, görüş alışverişi olmayınca, işte Meclis Anayasa Mahkemesine üye seçeceği ilk seçimde böyle bir noktaya gelir.

Size bir fıkra anlatayım bu konuda: Emir eri şoför komutanı götürüyor. Çok keskin bir viraja giriyor ama alamıyor, doğru uçuruma... Komutan diyor ki: “Ne oldu?” “Vallahi, yol bitti komutanım.” diyor. İşte, ikinci tur oylamada yol bitti arkadaşlar. 3 Anayasa Mahkemesi yargıç adayı var. Birisi Hicabi Dursun, 263. Diğer iki yargıç aday Rıdvan Güleç, 1; Cavit Özkahraman, 1.

Şimdi, 18’inci madde (ç), ikinci tur oylamada nitelikli çoğunluk sağlanamazsa iki çok oy alan aday üzerinden üçüncü tura gidilir, salt çoğunlukla karar verilir, diyor.

Şimdi, bir 263 oy alan bir yargıç adayı var, iki tane de birer oy alan yargıç adayı var ve Meclisimiz bir seçim yapacak. Belki Meclisimiz 1 oy alan yargıçlardan birisini üçüncü turda tercihini kullanacaktır ve o zaman durum değişecektir.

Şimdi, Anayasa hükümleri birer kanun, örf, âdet, kıyas, mukayese gibi bir durum yaratmaz ki, en üst normlardır. Bunu tartışamayız, bunu konuşamayız; buna formül bulamayız, buna içtihat yaratamayız, buna yorum götüremeyiz. Niçin? Burada tartıştık, sabahladık. Siz sadece elinizi kaldırır indirirken bunun hesabını yapmadınız, yanlış yaptınız o zaman ama sizin dışınızda da bir yanlış yapan vardı. Biliyor musunuz kim yapmıştı? İşte üye seçeceğimiz o Anayasa Mahkemesine iptal başvurusu yapılırken bazı hükümleri iptal etti yargıçlar diyordu, HSYK için üye seçerken Danıştaydan, hâkimlerden, Yargıtaydan yalnız birisi için oy kullanabilir ama bunun hesabını yapmadı Anayasa Mahkemesi de. Anayasa Mahkemesi de bu sonucun ortağıdır.

Bakın, dikkat edin. Yasama bunun ortağıdır, yargı, üst yargı, Anayasa Mahkemesi bunun ortağıdır ama benim en çok zoruma giden bir hukukçu olarak, partimin ve grubumun en çok zoruna giden, bu yanlışlarınıza referandumla halkı ortak yaptınız arkadaşlar. Bu dehşet verici bir yanlıştır.

HALUK İPEK (Ankara) – Halk yanılmaz.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Bu dehşet verici bir sorumsuzluktur.

Bakın, dikkat edin. Yanlışlarınızı, hatalarınızı, hazırlıksız yaklaşımınızı referandumda halkın önüne koydunuz ve halk, bunun teferruatıyla ilgilenmedi, tabii ki dedi ki: Gelişmiş ülkelerde meclisler üye seçiyor, seçilsin. Ama bu kadar acemice bir yasal düzenleme olacağını, sade vatandaş, hukukçu olmayan vatandaş nereden bilsin ki? Bilemedi. Şimdi geldik bir noktaya. Bunu çözeceğiz arkadaşlar. Yasama meclisiyiz, kalkıp yeni bir anayasa hükmü yapalım desek, süreci işletirsek her şey sakat olur; Anayasa Mahkemesine üye seçilemez, yeni üyeler seçilemez, Anayasa Mahkemesi teşekkül edemez. Uyum yasası desek buna, uyum yasası olmaz çünkü uyum yasalık bir durum değil. O zaman “defakto” bir durumla karşı karşıyayız. 3 yargıçtan 2 tanesi 1’er oy almış ve biz...

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yargıç değil onlar.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Yargıç adayı, Sayıştay üyesi yargıç adayı, Anayasa Mahkemesi yargıç adayı...

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yargıç değil, hesap uzmanı.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Anayasa Mahkemesi üyeleri yargıçtır arkadaşlar, yargıdır. Yargıç adayıdır Anayasa Mahkemesi üyeliğine... Değildir demeyin. İktisatçı da olabilir ama oraya gittikten sonra sıfatı odur.

Şimdi, böyle bir durum karşısında arkadaşlar, yasama meclisi olarak bir yol almak zorundayız, biraz pozitif düşünmek zorundayız, biraz olabilirlikleri düşünmek zorundayız, biraz ortaklaşmak zorundayız, yani siyasi hırslarımızı, ihtiraslarımızı, her şeyi bir kenara bırakmak zorundayız ve bu konuda bir çözüm üretmek zorundayız, bir çözüm bulmak zorundayız. Bu çözümü eğer tüm gruplar birlikte hazırlayabilirsek, Başkanlık Divanı da bunu bir karar olarak uygularsa ki bana göre, bir hukukçu olarak bu Sayıştay üyeliği seçimleri 3 adayın 2’sinin birer oy almasıyla 18’inci geçici maddenin (ç) fıkrasına göre durdu, bitti. Ya seçimi baştan yenileyeceğiz -bu bir formüldür- ya da ikinci turdan itibaren yenileyeceğiz. İkinci turda bu durum tekrar ederse tekrar edeceğiz yine, yani yine birer tane çıkarsa yargıçlara, devam edeceğiz. Ama demokrasi kültürü içinde, uzlaşı içinde bunu çözemediğimiz zaman, Türkiye Büyük Millet Meclisi, yasama organı bir Anayasa Mahkemesi üyesi seçme becerisi gösteremediği görüntüsünü verdiğimiz zaman milletin iradesinin, Meclisinin bu durumunu akşama, yarına ertelersek, anayasa profesörlerinin ve uzmanlarının tartışmasının platformuna çekersek inanın doğru bir şey yapmış olmayız.

Biz “boykot” dedik. Bu Anayasa’ya da, bu Evren Anayasası’na da, bu Evren-Erdoğan Anayasası’na da, ikisine de külliyen karşı çıktık, “yeni bir anayasa” dedik, “yeni ve köklü bir anayasa” dedik çünkü toplumun ihtiyacı. Otuz yıldır bu deli gömleğini üzerine giye giye mutlaka her tarafından bir gün bir patlak veriyor, her gün bir yerinden bir çatlak veriyor, her gün bir yerinden bir aksaklık işliyor. 80 model olan bu aracın şanzımanı, kasası, şasisi dururken pasta cila çekerek bu arabayı, 80 modeli sıfır model hâline getirip yürütemeyiz, dedik.

Bunu, zaman bize doğru olduğumuzu çıkaracak. Bakın, Sayın Başbakan diyor ki: Hemen                      13 Eylülde “yeni anayasa...” 4 Ekimde il başkanlarına “Yok, seçimden sonra.” dedi, “referandumdan önce” dedi, “referandumdan sonra”, “2011 seçimi” dedi, “seçimden sonra…” 2012’de Cumhurbaşkanlığı seçimi var, ondan sonra; ondan sonra da mahallî seçimler geliyor 2014’te, ondan sonra.

“Ondan sonra”, “bundan sonra” diye gidersek arkadaşlar, hepimiz temsil görevimizi kötüye kullanmış oluruz, bu halka, bizi seçmiş olan milletimize karşı hak etmedikleri bir davranış içine girmiş oluruz. Gelin, gayet, ortaklaşarak, ortak bir karar hâline getirerek, yüce Meclisin iradesine gölge düşürmeden, tartışma konusu yapmadan, bunu bir uzlaşıyla ikinci turdan veya baştan… İkisi de olabilir; ikinci turun yenilenmesi suretiyle -eğer yine eşit oy çıkarsa ki bu durum tekrarlanacak- ya da birinci turdan başlayarak yenilemek gerekiyor. Çünkü bu seçimler bu maddeyle şu anda “defakto” olarak yapılamaz bir durum yaratmıştır.

Bizim düşüncemiz: Başkanlık Divanının gösterdiği, 2 adayın salt çoğunluk oylamasına üçüncü turda geçilmesi için ikinci turun tekrarlanması gerekiyor. Yani bu bir hukuka uygunluk değil; bu, Meclisin onurunu kurtarmadır, milletin iradesini ayakta tutma olayıdır, Meclisin karar verme yetkisini tartıştırmama olayıdır, Meclisin bu görevini hakkıyla ileride yerine getirebilme olayıdır. Bunun için, “Kişisel, grupsal, partisel her türlü anlayışımızı bir kenara bırakarak bu uzlaşıyla bu krizi…” bakın arkadaşlar, “…bu krizi birlikte aşmalıyız.” diyorum. Bu krizin birlikte aşılması gerekir ve bu nedenle ikinci turun yenilenmesiyle en az hasarla bunu atlatabiliriz, en az hasarla.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kaplan, konuşmanızı tamamlayınız.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Bu, tamamen uygun bir durum değil ama en az hasarla atlatma durumu olur.

Saygılarımla.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkanım, ben de söz istiyorum.

BAŞKAN – 2 lehte, 2 aleyhte var; Sayın Şandır’a vereceğim, sonra Sayın Bekir Bozdağ’ın söz talebi var.

Sayın Şandır, buyurun efendim.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekten, çözülmesi gereken bir problemle karşı karşıyayız. Tabii, şunu kabullenmemiz mümkün değil: Bu Genel Kurulun ortaya çıkmış her iradesi saygıdeğerdir, “onuru kurtarmak” gibi bir tabiri kabul edemeyiz. Türkiye Büyük Millet Meclisi bir irade ortaya koymuştur. Yapılan ikinci tur oylamada en çok oyu alan 2’nci kişi belirlenememiştir. Bu, bir sorun oluşturmuştur, bu sorunun çözülmesi gerekir, ayrı bir hadise. Ancak, sorunun çözümü için takip edilen yol doğru değildir.  Bu haftanın görevlisi bir Divan bulunmaktadır. Meclis Başkan Vekili, yaptığı oylamanın sonucunda oluşan sorunun çözümü noktasında anlaşılıyor ki farklı bir kanaat ifade etmiştir. Onun yerine bir başka Sayın Meclis Başkan Vekili kürsüye çıkarak, oluşan sorunu kendi iradesiyle çözmeye kalkmaktadır. Bu, doğru değil arkadaşlar. Sorunun çözümünde eğer bu Genel Kurul bir usul koyacaksa, bunu önce Divan kendi arasında bir mutabakata vararak, vardığı mutabakatı Genel Kurula sunarak Genel Kurulun kabulüyle yeni bir usul ittihaz ederek sorunu çözmelidir. Yoksa “Ben yaptım oldu, ben böyle düşünüyorum, şimdi seçimi yenileyeceğim.” diyerek sorun çözülmez, problem böyle çözülmez. Bunun adı problem çözme değil, bunun adı dayatma olur. Bu yanlıştır, buna hakkınız yok.

Değerli milletvekilleri, bakınız yürürlükteki Anayasa’nın geçici 18’inci maddesinin (ç) bendi gayet açıktır: “İkinci turda 276 oy alan bir sonuç çıkarılamazsa üçüncü tura geçilecektir.” İkinci tur oylamada bir usul hatası var mıdır? Böyle bir gerekçeniz var mı? (MHP ve CHP sıralarından “Yok.” sesleri) Yok. Milletin iradesi, Meclisin iradesi tecelli etmiştir. Şimdi, yapılan işlemde bir usul hatası olmadığı sürece, siz bu iradeyi, bu Meclisin iradesini nasıl ortadan kaldırırsınız? “Ben istedim.” demekle olur mu Sayın Başkan? Bir problem var, bu problemin çözülmesi noktasında görevli olan Meclis Başkan Vekili kürsüyü terk ediyor, bir başkası geliyor.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – “İkinci seçimi yaptıracağım” diyor.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Onun kanaati ortada yokken, yeni gelen Meclis Başkan Vekili “Ben böyle istiyorum, seçimi yenileyeceğim.” diyor. Hangi gerekçeyle yeniliyorsunuz?

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Hükûmetin temsilcisi.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Milletin, Meclisin iradesini sizin ortadan kaldırmaya hakkınız var mı? Böyle bir yetkiniz var mı? Bu bir usul tartışması değil, oylayarak, tavrınızın usule uygun olduğunu oylattıramazsınız, yaptığınız şey yanlış, hukuka aykırı. Aranızda çok değerli hukukçular var. Eğer diyorsanız ki “Bir problem oluştu, bu problemin çözümüne Anayasa’da yer yok, bu problemin çözümüne usul hukukunda yer yok, bir usul ittihaz etmemiz gerekiyor, bir içtihat ortaya koymamız gerekiyor.” bunu tek kişi olarak sizin vazetmeye hakkınız yok Sayın Başkan. Diyelim ki -Sayın Oktay Vural’ın sorusunu burada size soruyorum- şimdi yenileyeceğiniz ikinci tur oylamada sonuçlar değişti, iptal ettiğiniz sonuçta en yüksek oyu alan birinci kişinin oyu değişti, ne yapacaksınız, nasıl çözeceğiz o zaman sorunu? Yani şu anda 263 oy alan isim değişti, nasıl adaleti temin etmiş olacaksınız? Veya yenilediğiniz ikinci tur oyda bir aday 276’yı aldı, sonucu nasıl ilan edeceksiniz, ikinci turda seçilmiş mi olacak o zaman?

Değerli arkadaşlar, bizim teklifimiz şu: Bir problem doğmuştur. Bu problemin doğmasında bir kusur aramıyoruz, bir kötü niyet aramıyoruz. Arzu ederdik ki Adalet ve Kalkınma Partisinin, iktidar partisi grubunun sayın milletvekilleri burada olsalardı, oylarıyla, iradeleriyle böyle bir problemin doğmasına engel olsalardı ama anlaşılıyor ki başka işler var, burada sonuçta 263 tane veya 265 tane sayın iktidar partisi milletvekili var, en az 50-60 tanesi burada değil. Burada olacağınız bir günde seçimi yapalım. Yarına erteleyelim bu seçimi. “Ben yaptım.” demekle olmaz Sayın Başkanım. Burada, hukuku ihlal ederek, kendi İç Tüzük’ümüzü ihlal ederek hukuk kuramazsınız. Kurduğunuz hukuk eğer tartışmaya sebep oluyor, adalet duygusunu rencide ediyorsa doğru yapmıyoruz demektir.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Anayasa’ya da aykırı.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Dolayısıyla bir sorun oluşmuştur. Aranızda çok değerli hukukçular vardır. Her şeyden önce, Başkanlık Divanında bir ihtilaf yaşıyorsunuz, Başkan Vekili değiştiğine göre, bir ihtilaf yaşıyorsunuz. Önce bu ihtilafınızı çözmeniz ve bir sonuca ulaşmanız lazım, o sonucu getirip Genel Kurula sunmanız gerekir. Her ihtilafta iktidar partisi grubuna ait bir sayın başkan vekilinin gelip bu kürsüye çıkarak sorun çözmeye kalkması, bu hak değil, bu şık değil, bu güzel değil, bu çoğunluk sultasıdır, bu “Ben yaptım.” dayatmasıdır, bu olmaz değerli arkadaşlar. Bunu yaparsınız ama gerçekten, yani beni bağışlayın, komik duruma düşersiniz. Hani küçükken, çocukken bir oyun oynardık, birdirbir diye, birincinin yaptığı kuraldı. Birinci atlarken dokunursa sen de dokunacaksın, düşerse sen de düşeceksin ve birincinin yaptıklarına etraftaki seyirciler gülerdi çünkü birincinin yaptığını yapamayan arkadan gelenler yatarlar, ebe olurlardı. Şimdi, böyle bir duruma bu Meclisi alet etmeyelim. Bu komikliklere düşmeyelim. Sorun olmuştur, bir problem olmuştur. Bakınız, yeni değiştirdiğiniz Anayasa’da öyle maddeler düzenlediniz ki yönetmelik maddesi gibi, üç sayfa uzunluğunda madde düzenlediniz. Yani kanun değil, tüzük gibi maddeler düzenlediniz ama anlaşılıyor ki bu ihtimali göz ardı ettiniz, öngöremediniz. En yüksek oy alan ikinci şahsın belirlenmesinde bir usul ifade edemediniz, belirleyemediniz.

Şimdi bu oluşan problemi çözmek noktasında Sayın Meclis Başkan Vekilinin bu tavrı doğru değildir. Bu tavırda inat eder, bu seçimi yaparsanız, yani Anayasa Mahkemesi gibi sistemin denge ve denetimini sağlayacak kilit taşı mahiyetindeki bir kurumun kuruluş yapısına hile karıştırmış olursunuz. Bunu yapmayın, tavsiye etmeyiz. Yarın gelin, yarın seçiminizi yapın. Milletvekillerinizi getirin “263-1-1”i değil, doğrudan 276’yı bulun veya Meclis Başkanlığı olarak bir müzakere yapın, bir karara varın, bir tutanağı getirin, problemin çözümü noktasında Divan olarak neyi önerdiğinizi bu Genel Kurula sunun, Genel Kurul kabul etsin, onun üzerine bir çözüm üretilsin. Yoksa burada kalkıp da –örneği de yok- “İşte bir  sorun var, bu sorunu çözmek bu Genel Kurulun onurudur, onun için böyle yapalım.” diyerek meseleyi geçiştiremezsiniz, bu doğru olmaz. Biz, bir usul tartışması mahiyetinde değil ama Sayın Meclis Başkan Vekilinin bu tavrını doğru bulmuyoruz. Her defasında da böyle, soruna ulaşan her tartışmada, iktidar partisi grubuna ait bir başkan vekilinin gelip, bazen de Meclis Başkanının gelip bu kürsüye çıkarak bu Genel Kurula dayatma yapmasını, demokrasi adına, hukuk adına şiddetle reddediyoruz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Kınıyoruz.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bu sebeple tekrar ediyorum: Şimdi, ikinci turu hangi sebeple iptal ediyorsunuz? Hangi usul hatasından dolayı iptal ediyorsunuz? İptal ettiğiniz ikinci turun yeni oylamasında müktesebi nasıl koruyacaksınız? Birincinin aldığı oy değişirse, en fazla oyu alan kişi değişirse, bu milletvekillerinin iradesine ipotek mi koyuyorsunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Şandır, konuşmanızı tamamlayınız.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) –  Eğer şimdi yenileyeceğiniz turda birinci düzeyde oy alan, en fazla oyu alan isim değişirse oluşacak sonucu nasıl çözeceksiniz? Bir problemi çözerken daha büyük bir problemin içine düşme ihtimalini göz ardı edemezsiniz. Onun için, bu problemin çözümünde önce Başkanlık Divanı kendi arasında tartışsın, sonra o tartışmayı Genel Kurula sunsunlar, buldukları çözüm Genel Kurul tarafından kabul edilirse o çözümün üzerinde yürünsün.

Bu sebeple, bu seçimin yarına ertelenmesini, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak teklif ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şandır.

Lehte, Yozgat Milletvekili Sayın Bekir Bozdağ.

Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bekir Bey, Anayasa’ya seni üye seçelim!

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Başkanlık Divanının tutumu lehinde söz aldım. Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yapılan seçim sırasında, ikinci tur oylamayı bitirip üçüncü tur oylamaya Anayasa’nın geçici 18’inci maddesi çerçevesinde geçilmesi için ortaya çıkan bir konuyu tartışıyoruz. Şimdi, Anayasa’nın 18’inci maddesinin ilgili kısmı: “…ilk oylamada üye tamsayısının üçte iki ve ikinci oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu aranır;” diyor. İlk oylamayı yaptık, üçte iki bulunamadı. İkinci tur oylamayı yaptık, salt çoğunluk da bulunamadı. Tabii, üçüncü tura geçebilmek için hüküm devam ediyor: “…ikinci oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa bu oylamada en çok oy alan iki aday için üçüncü oylama yapılır;” diyor. Birinci olan belli ama ikinci sırada 2 tane adayın ikisi de 1’er oy aldı, eşit oy çıktı. Ortada fiilî bir durum var.

Anayasa’da benzer konularda ne var diye baktığımızda, Anayasa’nın 94’üncü maddesinde, Meclis Başkanının nasıl seçileceğine dair hüküm var. Şimdi bakıyoruz, orada da Meclis Başkanının “İlk iki oylamada üye tamsayısının üçte iki, üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu aranır. Üçüncü oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa bu oylamada en çok oy alan iki aday için dördüncü oylama yapılır; dördüncü oylamada en fazla oy alan üye, Başkan seçilmiş olur.” diyor 94. Şimdi, burada baktığınızda eşit çıktığı zaman nasıl bir hâl çaresi aranır, Anayasa 94 öngörmemiş. Değişmeden önce Cumhurbaşkanı seçimine dair Anayasa’nın ilgili maddesi vardı, o da bunun aynısıydı. Şimdi, orada da bir hâl çaresi buna öngörmemiş.

Peki, böyle durumlarda Meclis ne yapıyor? Ona göre Meclisin uygulamaları var. Şimdi bakıyoruz, İç Tüzük’ümüzün 146’ncı maddesine bakıyoruz. Orada “Oya konulan bütün hususlar, -şimdi oya koyuyoruz, seçim yapıyoruz, işte, belli şartlar aranıyor- Anayasada, kanunlarda veya İçtüzükte ayrıca hüküm yoksa, toplantıya katılan milletvekillerinin salt çoğunluğuyla kararlaştırılır. Salt çoğunluk belli bir sayının yarısından az olmayan çoğunluktur.” ifadesi yer alıyor.

Şimdi, özel hüküm var mı bu konuda? Geçici madde 18 özel hüküm, yani karar nisapları bakımından bir özel hüküm. Diyor ki: İşte, ilk turda 367, ikinci turda 276, üçüncü turda en fazla oy. Dolayısıyla buradaki genel karar nisabını arayamayız, aramamız da mümkün değil. Ama şimdi bu karar nisabı… Kanunları biz oyluyoruz. Kanunları oyladığımızda ne diyor? İşte, karar nisabı aranıyor. Çıkmadı, o zaman neye göre Meclis Başkanlık Divanı karar nisabı çıkmayan bir maddeyi ikinci defa oya sunuyor veya kanunu karar nisabı çıkana kadar oylamayı tekrar ettiriyor? Ona dair Meclis İç Tüzüğü’nde bir hüküm var mı? Bakıyorum, yok. Ama biz de biliyoruz ki, Meclisin bütün uygulamalarında böyle sonuçlar var ve 146 ve Meclisin ortaya koyduğu teamül böylesi durumda bir uygulamayı ortaya getiriyor. Şu anda ortaya çıkan durum da bu. 1 Mart Tezkeresi bunun bir istisnası. Bana göre o gün Meclis Başkanlık Divanının tutumu 146’ya aykırıydı, yenilenmesi lazımdı. Meclis Başkanlık Divanı 146’ya aykırı -bana göre- hareket etti ama 146 çok açık. Bugüne kadar Meclis aranan karar nisapları çıkmadığında nasıl bir uygulamayı deruhte ediyorsa Meclis Başkanlık Divanı da oylamayı tekrar etmek suretiyle aynı usulü uygulamaktadır.

Bu nedenle, Başkanlık Divanının tutumunun doğru olduğunu ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar nisabı değil o, toplantı yeter sayısı, yanlış söylüyorsun!

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Efendim?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) –  Sayın Başkan, Başkanlık Divanının bir kararı var mı?

BAŞKAN – Başkanlık Divanının toplanması yok.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Açıkladı ya efendim baştan.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Var mı Başkanlık Divanı kararı?

Daha önceki Başkan Vekili nereye gitti efendim?

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkan, size bir sorum olacak.

BAŞKAN – Evet?

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Sonucu açıklarken seçimin hangi turda yapıldığını açıklayacaksınız, ikinci turda mı, üçüncü turda mı? Eğer seçimin ikinci turda yapıldığını açıklarsanız, geçen oylamayı neye göre iptal ettiğinizi savunacaksınız? Eğer üçüncü turda yapıldığını açıklarsanız, üçüncü tura geçiş için şartlar oluşmamıştır, o şartların oluşmadığı bir üçüncü turu nasıl yaptıracaksınız?

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Uzunırmak.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Ben teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, tutumumda bir değişiklik söz konusu olmamıştır.

VII.- SEÇİMLER (Devam)

B) Anayasa Mahkemesi Üyeliklerine Seçim (Devam)

1.- Anayasa Mahkemesine üye seçimi (Devam)

BAŞKAN – Şimdi ikinci oylamayı tekrarlayacağım.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Olmaz, bu şekilde olmaz! Yapmayın bunu!

BAŞKAN – Tekrarlanan bu oylamada…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) –  Sayın Başkan, olmaz!

BAŞKAN – …Anayasa Mahkemesine üye seçilebilmek için…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, olmaz!

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – …üye tam sayısının salt çoğunluğu, yani 276 oy aranacaktır.

MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) – Sayın Başkanım, tasnif heyetine bizi seçtiniz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, grupları görmezlikten gelemezsiniz öyle.

BAŞKAN – Görüyorum, buyurun.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Lütfen! Böyle bir şey olur mu Nevzat Bey! Yani, “siz konuşun, konuşun, ben dediğimi yaparım!” Böyle bir şey olur mu!

BAŞKAN – Böyle bir şey yok.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Nasıl olacak başka türlü?

OKTAY VURAL (İzmir) – Şimdi siz hangi tur oylamayı yeniliyorsunuz?

MUSTAFA ELİTAŞ  (Kayseri) - İkinci tur oylamayı.

OKTAY VURAL (İzmir) – Peki, ikinci tur oylamada 276 çıkınca…

MUSTAFA ELİTAŞ  (Kayseri) – Açıklayacağız efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – …üçüncü tura geçilmeyecek.

MUSTAFA ELİTAŞ  (Kayseri) – Kim dedi “Geçilmeyecek.” diye?

OKTAY VURAL (İzmir) – O zaman ikinci turun, bugün yaptığınız tartışmanın anlamı ne oluyor?

MUSTAFA ELİTAŞ  (Kayseri) – Yok böyle bir şey.

OKTAY VURAL (İzmir) – Attığınız adımı bilmiyorsunuz! Böyle bir şey olur mu ya? 276 olmadığı için biz üçüncü tura gidiyoruz.

MUSTAFA ELİTAŞ  (Kayseri) – Hayır, hayır…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sorun buradadır. Yapamazsınız! Fiili durumdur.

BAŞKAN – Hayır…

OKTAY VURAL (İzmir) – Keyfi olarak oraya oturmanız da mümkün değildir. Meclis Başkanlığının sizi görevlendirdiğine dair bir yazısı var mıdır? Var mıdır yazınız?

SUAT KILIÇ (Samsun) – 276 olursa seçilmiş sayılır, bulamazsak üçüncü tura geçilir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bakın, burada adayın biri belli olmuş.

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım…

OKTAY VURAL (İzmir) – Burada, yok! Geldim, oturdum; yok öyle! Görevlendirilmediniz siz bu oturumu yönetmek için.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Burada yapılacak şey bu iki aday arasından seçim yapmak çünkü birincisi belli ikincisi belli değil. Dolayısıyla bana göre bu 2 kişi arasından ya kura çekilmesi lazım ya...

OKTAY VURAL (İzmir) – Burası sizin ilçe kongreniz değil!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim bakın, burada birinci aday belli ikinci aday için seçim yapmanız lazım, o zaman iki kişi arasında yapmanız lazım yani doğrusu bana göre bu.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Genç.

MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) – Sayın Başkanım müsaade ederseniz bir şey söyleyeceğim.

BAŞKAN – Buyurun Efendim.

MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) – Sayın Başkanım, biraz önce ikinci tur oylama sırasında tasnif heyetini oluşturdu oradaki Başkan Vekilimiz ve ben tasnif heyetinde görev aldım. Şimdi orada biz 5 arkadaş tasnif heyetinde bu ikinci tur oylamanın neticelerini yazdık yani bunu nasıl geçersiz sayıyorsunuz?

OKTAY VURAL (İzmir) – Hangi yetkiye göre?

MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) – Biz figüran olarak mı oraya oturduk?

BAŞKAN – Estağfurullah…

MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) – Yani figüran olarak mı oturduk oraya?

BAŞKAN – Estağfurullah… Estağfurullah…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sizin yetkiniz yok efendim, iptal etmeye yetkiniz yok. Böyle bir karar yok ki.

BAŞKAN –  Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, bakın…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan şaibeli seçim olacak, yapmayın! Anayasa Mahkemesine hâkim seçiyoruz, yapmayın!

BAŞKAN – Sayın Anadol

OKTAY VURAL (İzmir) – Seçimi siz yapamazsınız! Seçimi siz nasıl yapıyorsunuz ya?

BAŞKAN – Saygıdeğer arkadaşlarım, Anayasa Mahkemesine üyeyi siz seçiyorsunuz. Sizin vermiş olduğunuz bir karar var… (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

OKTAY VURAL (İzmir) – Ne biz seçmesi canım! Kimseyi kandırmayın, siz seçiyorsunuz.

BAŞKAN – Sayın Vural lütfen… Sayın Vural lütfen…

Saygıdeğer arkadaşlar, seçilen 3 aday arasından -oylamayı- saygıdeğer milletvekili arkadaşlarımız, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu seçiyor. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

OKTAY VURAL (İzmir) – Hiç de öyle değil! Hiç öyle değil!

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Öyle değil!

BAŞKAN – Lütfen arkadaşlar, kendi konumunuzu lütfen tartışmayın. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) Lütfen arkadaşlar, lütfen…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, Sayın Meral Akşener Divandan niye çekildi? Siz niye oturdunuz? Hangi yetkiye dayalı olarak?

BAŞKAN – Saygıdeğer arkadaşlarım, bakınız, zaman zaman başkan vekilleri arasında görev değişimi, nöbet değişimi olur, buradaki durum budur.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim olmaz, olamaz!

BAŞKAN – Sayın Başkan Vekilimiz, yöneten arkadaşımız benden rica etmiştir, ben de geldim, şu anda oturuma devam ediyorum. Meclisin…

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim güvenimiz yok yapacağınız seçime.

BAŞKAN – Saygıdeğer arkadaşlarım, bakınız…

OKTAY VURAL (İzmir) – Belki bir aday lehinde geldiniz siz.

BAŞKAN – Saygıdeğer arkadaşlar, Meclisin yapmış olduğu çalışmaların hiçbirinin diğerinden bir farkı yoktur.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yoksa niye değiştirdiniz?

BAŞKAN – Filan zaman olduğu zaman filan Meclis Başkan Vekili arkadaş ayrılır, filan arkadaş olduğu zaman olur, filan zaman olduğu zaman olmaz...

OKTAY VURAL (İzmir) – Niye değiştirdiniz?

BAŞKAN - Böyle bir yaklaşım olmaz! Meclisin kuralları her zaman için geçerlidir.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Bu uygulamanın emsali var mı, emsali?

BAŞKAN – Sayın kâtip üyelerin yerlerini almalarını rica ediyorum…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Efendim?

OKTAY VURAL (İzmir) – Bakın, bu fiilî dayatmanız kabul edilemez!

ASIM AYKAN (Trabzon) – Hadi oradan!

BAŞKAN – Dayatma yok Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) – Dayatmanız kabul edilemez!

BAŞKAN – Ben, normal işleme devam ediyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Tasnif komisyonu seçilmiştir. Tasnif komisyonu “276 çoğunluk sağlanamamıştır.” demiştir.

BAŞKAN – Tamam…

OKTAY VURAL (İzmir) - Siz bunu yok sayamazsınız.

BAŞKAN – Hayır, ben yok saymıyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Nasıl?

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Gereğini yapıyor efendim.

BAŞKAN – Bak, tekrarlıyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Tekrarlayamazsınız.

BAŞKAN – Meclisin alacağı karar için Meclise bu fırsatı tanıyorum…

OKTAY VURAL (İzmir) – Tekrarlayamazsınız. Ya 276 tutarsa ne yapacaksınız?

BAŞKAN – Lütfen Sayın Vural, istirham ediyorum…

Sayın milletvekilleri, birinci oylamada…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Ben sizi dinledim efendim, lütfen…

OKTAY VURAL (İzmir) – Bakın, yaptığınız bu parti devleti…

BAŞKAN – Hayır, hayır efendim…

OKTAY VURAL (İzmir) – Anayasa Mahkemesine üye seçiyorsunuz…

BAŞKAN – Lütfen… Lütfen…

OKTAY VURAL (İzmir) – Parti memuru seçmiyorsunuz, özen gösterin!

BAŞKAN – Lütfen Sayın Vural, lütfen…

OKTAY VURAL (İzmir) – Yarına kadar bekleyin…

BAŞKAN – Lütfen Sayın Vural, lütfen efendim, istirham ediyorum…

OKTAY VURAL (İzmir) – Böyle bir şey olmaz ya!

BAŞKAN – Lütfen Sayın Vural, istirham ediyorum… Bakınız…

OKTAY VURAL (İzmir) – Ne istirham ediyorsunuz?

BAŞKAN – Belki kızgınlıkla siz söylediklerinizin farkında değilsiniz, lütfen…

OKTAY VURAL (İzmir) – Neyi istirham ediyorsunuz? Ben size istirham ediyorum ya…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, Anayasa Mahkemesini AKP’nin yüksek disiplin kurulu hâline döndürüyorsunuz… 

BAŞKAN – Lütfen, lütfen Sayın Anadol, lütfen…

ASIM AYKAN (Trabzon) – Oylamaya geçin efendim, oylamaya geçin…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sekiz saat bekleseniz ne olacak yani?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, İç Tüzük’ün veya Anayasa’nın hangi maddesine istinaden seçimi yeniliyorsunuz, bunu lütfen açıklayın.

BAŞKAN – Evet, saygıdeğer milletvekilleri…

Teşekkür ediyorum Sayın Şandır.

İkinci oylamada kullanılacak üç mühürlü birleşik oy pusulası ve zarfları sayın kâtip üyelere teslim edilsin.. 

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, yapamazsınız bunu…

BAŞKAN – Oylamanın sayım ve dökümü için ad çekmek suretiyle 5 kişilik bir tasnif komisyonu tespit ediyorum. (CHP ve MHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - AKP Anayasa Mahkemesine üye atıyor, parti devleti oluşuyor… 

BAŞKAN – Lütfen arkadaşlar…

OKTAY VURAL (İzmir) – Siz zorbalık yapıyorsunuz!

BAŞKAN – Sayın Hüseyin Tayfun İçli, Eskişehir….

K. KEMAL ANADOL (İzmir)- Yok, yok…

BAŞKAN – Tamam efendim….

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bir dakika… Tayfun Bey buradaysa onun adına nasıl karar veriyorsun?

BAŞKAN – Sayın Mehmet Sayım Tekelioğlu, İzmir…

OKTAY VURAL (İzmir) – AKP Genel Merkezinden size gönderilen talimatı uyguluyorsunuz…

BAŞKAN – Sayın Erol Tınastepe, Erzincan….

OKTAY VURAL (İzmir) - Anayasa Mahkemesine üye seçmiyorsunuz siz!

BAŞKAN – Sayın Fazlı Erdoğan, Zonguldak…

OKTAY VURAL (İzmir) – Seçime hile karıştı.

BAŞKAN – Sayın Ali Koçal, Zonguldak…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, bu seçimi yaparsanız, AKP katılır sadece. Seçilecek üye, AKP’nin Anayasa Mahkemesi üyesi olur.

BAŞKAN – Sayın Cevdet Selvi, Kocaeli…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Zaten katılmıyorsunuz siz ki! Neyi söylüyorsunuz?

BAŞKAN – Sayın Hüseyin Gülsün, Tokat…

OKTAY VURAL (İzmir) – Bir üye seçiminde bile demokratik davranmıyorsunuz.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Bu seçilen üye, Anayasa Mahkemesi üyesi olmaz; o, AKP’nin disiplin kurulu üyesi olur.

OKTAY VURAL (İzmir) – Böyle bir rezalet olmaz!

BAŞKAN – Sayın Orhan Ziya Diren, Tokat…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ayıp, ayıp!

OKTAY VURAL (İzmir) – Böyle bir rezalet olmaz!

MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) – İkinci turu nasıl geçersiz kılıyorsunuz ya?

BAŞKAN – Sayın Ahmet Aydoğmuş, Çorum…

OKTAY VURAL (İzmir) – Zorla Meclis Başkan Vekilinin yerine oturuyorsunuz.

BAŞKAN – Sayın Aydoğmuş burada mı efendim?

MUHARREM İNCE (Yalova) – Recep Tayyip Erdoğan…

BAŞKAN – Sayın Alev Dedegil, İstanbul…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım… Sayın Başkan… Sayın Başkan, Divanda muhalefet temsil edilmiyor.

BAŞKAN – Sayın Zeyid Aslan, Tokat…

OKTAY VURAL (İzmir) – Divanda muhalefet temsil edilmiyor.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gelsin efendim.

BAŞKAN – Bir Başkanlık Divanı üyesi varsa, arkadaşımız geçsin; biri yerini versin, kâtip üyelerden birisi gelsin.

OKTAY VURAL (İzmir) – Var var. Murat Bey, geçin.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – “Kâtip üye” sıfatıyla bulunuyor ki o da orada.

BAŞKAN – Sayın Hayrettin Çakmak, Bursa…

Sayın Çakmak… Sayın Çakmak…

Sayın Onur Öymen, Bursa…

Sayın Sadık Badak, Antalya…

Sayın Badak

MUHARREM İNCE (Yalova) – Bu Anayasa Mahkemesi üyesi orada nasıl görev yapacak şimdi? Başlangıcı şaibeli olan bir adam orada nasıl görev yapacak? Yazık ona, yazık ona! Seçtiğiniz kişiye yazık!

BAŞKAN – Sayın Metin Çobanoğlu, Kırşehir…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Görevi boyunca hep şaibeli olacak.

BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Yazıklar olsun Başkan size, yazıklar olsun! Lütfen tarafsız davranın.

BAŞKAN – Sayın Bayram Ali Bayramoğlu, Rize…

BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Burası AKP’nin genel kurulu değil.

BAŞKAN – Sayın Mehmet Arif Demir, Mardin…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Burada Başkan, burada, Arif Demir burada.

BAŞKAN – Tasnif Komisyonuna seçilen üyeler oylama işlemi bittikten sonra komisyon sıralarındaki yerlerini alacaklardır.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Grup başkan vekili seçin kendinize.

BAŞKAN – Şimdi oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.

(CHP milletvekilleri Genel Kurul salonunu terk etti)

(Oylar toplandı)

BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın üye var mı?

Sayın milletvekilleri, oylama işlemi tamamlanmıştır.

Oy kutuları kaldırılsın.

Tasnif Komisyonu üyeleri lütfen yerlerini alsınlar.

Tasnif Komisyonu üyelerinin isimlerini okuyorum: Hüseyin Gülsün, Tokat Milletvekili; Ahmet Aydoğmuş, Çorum Milletvekili; Alev Dedegil, İstanbul Milletvekili; Zeyid Aslan, Tokat Milletvekili; Mehmet Halit Demir, Mardin Milletvekili.

(Oyların ayrımı yapıldı)

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Tasnif Komisyonu tutanağı gelmiştir, okuyorum:

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 146’ncı ve geçici 18’inci maddeleri gereğince Sayıştay Genel Kurulunca gösterilen 3 aday içinden Anayasa Mahkemesine seçilecek 1 üye için yeniden yapılan ikinci oylamaya 230 üye katılmış, kullanılan oyların dağılımı aşağıda gösterilmiştir.

Saygıyla arz olunur.

Tasnif Komisyonu

Üye

Üye

Üye

Hüseyin Gülsün

Ahmet Aydoğmuş

Alev Dedegil

Tokat

Çorum

İstanbul

Üye

 

Üye

Zeyid Aslan

 

Mehmet Halit Demir

Tokat

 

Mardin

Hicabi Dursun                  :190

Rıdvan Güleç                    : 31

Cavit Özkahraman            : 8

Boş                                   : 1

Toplam                              : 230

Saygıyla arz olunur.”

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, bu sonuca göre Anayasa’nın geçici 18’inci maddesinde öngörülen üye tam sayısının salt çoğunluğu bulunamamıştır.

Şimdi üçüncü oylamaya başlıyoruz.

Biraz önce yapılan ikinci oylamada en çok oy alan iki aday için şimdi üçüncü oylama yapılacak ve bu oylamada en fazla oy alan aday Anayasa Mahkemesine üye seçilmiş olacaktır.

İkinci oylamada en çok oy alan iki adayın adlarını soyadlarının alfabetik sırasına göre okuyorum: Hicabi Dursun, Rıdvan Güleç.

Sayın kâtip üyelerin yerlerini almalarını rica ediyorum.

Üçüncü oylamada kullanılacak mühürlü birleşik oy pusulaları ve zarflar sayın kâtip üyelere teslim edilsin.

Oylamanın sayım ve dökümü için ad çekmek suretiyle 5 kişilik bir tasnif komisyonunu tespit ediyorum.

Ahmet İnal, Batman…

Arkadaşlar, önce bir oturalım da, tasnif komisyonu üyelerini bir tespit edelim.

Ayhan Sefer Üstün, Sakarya…

Sayın Yusuf Ziya İrbeç, Antalya…

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Sayın Başkan, ne çabuk hazırladınız bastınız, oraya basılı evrakı koydunuz, daha açıklamadan, ağzınızdan çıkmadan isimler?  Bu nasıl Meclis, Başkanım!

BAŞKAN – Sayın Rasim Çakır, Edirne…

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Böyle bir şey olur mu ya!

Arkadaşlar, daha Başkan yeni okudu, isimler basılmış buraya konmuş, böyle bir şey olabilir mi, nasıl Meclis burası!

BAŞKAN – Saygıdeğer arkadaşlarım, istirham ediyorum arkadaşlar, lütfen oturur musunuz ya! İstirham ediyorum ya! Lütfen arkadaşlar ya! Lütfen…

Sayın Recep Taner, Aydın…

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Sayın Başkan, siz okumadan evvel bunlar basılmış oraya gelmiş, böyle bir şey olabilir mi!

BAŞKAN – Arkadaşlar, evraklar önceden basılı zaten. Lütfen…

Sayın Özkan Öksüz, Konya…

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Sayın Başkan, yakışmıyor!

BAŞKAN – Lütfen… Lütfen Hüseyin Bey… Lütfen…

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Sayın Başkanım, böyle bir şey olabilir mi ya!

BAŞKAN – Arkadaşlar…

Sayın Birnur Şahinoğlu?

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Öksüz burada Sayın Başkan.

BAŞKAN - Kim burada?

SUAT KILIÇ (Samsun) - Sayın Öksüz.

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen “Buradayım” deyin, istirham ediyorum ya!

Sayın Birnur Şahinoğlu? Sayın Şahinoğlu?

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Sayın Başkan, daha okumadan evraklar orada!

BAŞKAN - Sayın Rüstem Zeydan?

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Ya arkadaş, olur mu böyle bir şey ya!

SONER AKSOY (Kütahya) – Divan çalışıyor.

BAŞKAN – Sayın Akif Ekici?

Sayın Yüksel Coşkunyürek?

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Başkanın ağzından çıkmadan orada hazır ama.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Rüstem Zeydan burada.

BAŞKAN - Kim burada?

SUAT KILIÇ (Samsun) – Rüstem Bey burada.

BAŞKAN – Arkadaşlar, “Buradayım” demek zahmetine niye katlanmıyorsunuz!

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Yakışmıyor bu Başkan, yakışmıyor size!

BAŞKAN – Sayın Yüksel Coşkunyürek? Sayın Coşkunyürek?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Tutanak okunmadan en son oylanan oy pusulası nasıl basılıyor yahu?

BAŞKAN – Sayın Bekir Aksoy?

Sayın İbrahim Mete Doğruer? Burada.

Sayın Cemaleddin Uslu?

Sayın Taha Aksoy?

Sayın Önder Sav?

Sayın Alaattin Büyükkaya?

Sayın Emine Ayna?

Sayın Burhan Kayatürk? Sayın Kayatürk burada.

Sayın Ali Topuz?

Sayın Mehmet Cemal Öztaylan?

Sayın Suat Kınıklıoğlu?

Sayın Haluk İpek? Burada.

Sayın Burhan Kayatürk, Sayın Haluk İpek, Sayın İbrahim Mete Doğruer, Sayın Özkan Öksüz, Sayın Rüstem Zeydan.

Tasnif Komisyonuna seçilen üyeler oylama işlemi bittikten sonra komisyon sıralarındaki yerlerini alacaklardır.

Şimdi, oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.

(Oylar toplandı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.

Oylama işlemi tamamlanmıştır.

Oy kutuları kaldırılsın.

Tasnif Komisyonu üyeleri lütfen yerlerini alsınlar.

Tasnif Komisyonu üyelerinin isimlerini tekraren okuyorum: Burhan Kayatürk, Ankara; Haluk İpek, Ankara; İbrahim Mete Doğruer, Osmaniye; Özkan Öksüz, Konya; Rüstem Zeydan, Hakkâri.

(Oyların ayrımına başlandı)

BAŞKAN - Sayın Burhan Kayatürk? Sayın Burhan Kayatürk?

Sayın Tasnif Komisyonu üyeleri, lütfen bekleyin efendim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, Tasnif Komisyonu eksik.

BAŞKAN – Bir dakika arkadaşlar, çağırıyorum arkadaşımızı.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Tasnif Komisyonu eksik Sayın Başkan, yok, 1 kişi yok.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, bu Komisyon çalışamaz, 1 tane eksik değil mi?

BAŞKAN – Beşinci üyeyi tekraren okuyacağım, o arkadaşımız yok.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ya, sayım başladı, kura çekiyorsunuz!

BAŞKAN – Sayın Abdullah Veli Seyda? Yok.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ya, Sayın Başkanım, biraz ciddi olalım, sayım başladı, siz kura çekiyorsunuz.

BAŞKAN – Kura çekiyorum efendim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Bu kadar olmaz yani!

BAŞKAN - Sayın Kadir Tıngıroğlu, Sinop… Buyurun efendim.

Sayın Kadir Bey, buyurun efendim!

OKTAY VURAL (İzmir) – Niye azarlıyorsunuz milletvekilini canım?

BAŞKAN – Sayın Burhan Kayatürk olmadığı için yerine tekraren kurayla Sayın Tıngıroğlu seçilmişlerdir.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Bir köyde aza seçimi bile böyle olmaz ya! Bu kadar gayriciddi bir şey…Komisyon oluşmamış… Bu kadar gayriciddi bir şey olur mu be! Yazıklar olsun! (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Böyle seçim olur mu ya! Komisyon oluşmamış… Partilerin ilçe kongresindeki seçim bile böyle olmaz be! Yazıklar olsun be! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri… Lütfen arkadaşlar…

Buyurun...

MUHARREM İNCE (Yalova) – Şuna bak ya!

RÜSTEM ZEYDAN (Hakkâri) – Ne bağırıyorsun!

BAŞKAN – Sayın Zeydan, lütfen efendim...

MUHARREM İNCE (Yalova) – Bizim köydeki aza seçimi bile daha dürüst oluyor! (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Gayriciddi bir yaklaşım!

Başkanım, olur mu ya? Böyle bir şey olur mu?

BAŞKAN – Sayın İnce, yedek üye seçtik efendim. Lütfen…

OKTAY VURAL (İzmir) – Başkanın yaptığının yanında bu bir şey değil ki, asıl usulsüz olan Başkanın tutumu. Başkan zaten uyuyor mu ki İç Tüzük’e?

MUHARREM İNCE (Yalova) – Tramvay demokrasisi böyle bir şey işte. İleri demokrasi bu! Daha bir tasnif heyeti.. Doğru düzgün sayamıyorsunuz bile şeyleri. Sayıma başlamışlar, komisyon oluşmamış daha… Ayıptır ya! Böyle şey olur mu ya! Oluşur, güzelce otururlar sayarlar. Böyle bir şey olur mu ya!

(Oyların ayrımına devam edildi)

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayıma gerek yok Sayın Başkan, zaten sonuç belli değil mi? Elinizde değil mi sonuçlar?

BAŞKAN – Ben bilmiyorum. Siz biliyorsanız onu bilmiyorum Sayın Vural.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Her ihtimale karşı tutanak yok mu Sayın Başkan?

OKTAY VURAL (İzmir) – Hiç gerek yok, rakamı yazın oraya!

BAŞKAN – Sayın başkanlar, lütfen...

MUHARREM İNCE (Yalova) – Bu ne yahu! İki tane oy pusulası... Olası iki duruma göre oy pusulası önceden basılmış. İleri demokrasi örnekleri! Tutanaklar da vardır belki, hazırdır. Hazır tutanak yok mu?

OKTAY VURAL (İzmir) – Vardır, vardır! Her türlü seçim ayarlanır!

(Oyların ayrımına devam edildi)

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Tasnif Komisyonu tutanağı gelmiştir, okuyorum:

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 146’ncı ve geçici 18’inci maddeleri gereğince Sayıştay Genel Kurulunca gösterilen 3 aday içinden Anayasa Mahkemesine seçilecek 1 üye için yapılan üçüncü oylamaya 265 üye katılmış; kullanılan oyların dağılımı aşağıda gösterilmiştir.

Saygıyla arz olunur.

Tasnif Komisyonu

Üye

Üye

Üye

Kadir Tıngıroğlu

Haluk İpek

İbrahim Mete Doğruer

Sinop

Ankara

Osmaniye

Üye

 

Üye

Özkan Öksüz

 

Rüstem Zeydan

Konya

 

Hakkâri

 

Hicabi Dursun:              256

Rıdvan Güleç:                6

Boş:                               2

Geçersiz:                        1”

OKTAY VURAL (İzmir) – Bravo Sayın Başkan, iyi seçim yaptınız! Bravo ileri demokrat Sayın Başkan!

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, bu sonuca göre Sayın Hicabi Dursun üçüncü oylamada 256 oyla Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmiştir.

OKTAY VURAL (İzmir) – AKP Mahkemesi!

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – AKP Mahkemesi!

BAŞKAN – Milletimiz için ve Anayasa Mahkememiz için hayırlı olmasını diliyorum.

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 19.25


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 19.39

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yusuf COŞKUN (Bingöl)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 3’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1'inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2'nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, Devlet Yardımlarının İzlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları’nın görüşmelerine başlayacağız.

3.- Devlet Yardımlarının İzlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/818) (S. Sayısı: 523)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, diğer işlerde de komisyonların bulunmayacağı anlaşıldığından kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 7 Ekim 2010 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Sizlere ve aziz milletimize hayırlı akşamlar diliyorum.

 

Kapanma Saati: 19.40

 

 

 

 

 

 

Not: Devamı taramadır.