Normal 26011 2 10 2010-07-26T08:50:00Z 2010-07-26T08:50:00Z 1 57912 330105 TBMM 2750 774 387243 11.9999 Clean Clean 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖNEM: 23                                                                YASAMA YILI: 4

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

CİLT : 73

122’nci Birleşim

23 Haziran 2010 Çarşamba

(Bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile

konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak

yazılmıştır.)

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

   I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II. - GELEN KAĞITLAR

 III.- YOKLAMALAR

  IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa Çekirge Çocuk Hastanesi ve Bursa ilindeki sağlık kuruluşlarına ilişkin gündem dışı konuşması

2.- İstanbul Milletvekili Ufuk Uras’ın, askerî üslerin kullandırılmasına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, yenilenebilir enerji konusuna ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, enerji konusuna ilişkin açıklaması

2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars ilinin kara yolları ulaşımının sorunlarına ilişkin açıklaması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Çorum Milletvekili Agâh Kafkas ve 119 milletvekilinin, yakın tarihimizde yaşanmış bazı toplumsal olayların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/781)

2.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve 21 milletvekilinin, Barak Ovası Sulama Projesi’nin tamamlanamamasından kaynaklanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/782)

3.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 24 milletvekilinin, kalsit üretiminde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/783)

4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 22 milletvekilinin, suçun önlenmesinde eğitim ve öğretimin yerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/784)

 

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)

3.- Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)

4.- Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Bayram Meral ve 20 Milletvekilinin; 5539 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/788, 2/226)   (S. Sayısı: 499)

 

VIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, milletvekillerince verilen kanun tekliflerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı  (7/15044)

2.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Kalkınma Bankası denetim raporuyla ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu  ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı  Ali Babacan’ın cevabı   (7/14089)  (Ek cevap)

3.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, Kalkınma Bankasının denetim raporuna ve yapılan atamalara ilişkin Başbakandan sorusu  ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı  Ali Babacan’ın cevabı (7/14090) (Ek cevap)

4.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencileri arasında yaşanan olaylara,

Teknik eğitim fakülteleri ile teknoloji fakülteleri mezunlarının sorunlarına,

İlişkin soruları ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı  (7/14671) (7/14672)

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 15.06’da açılarak yedi oturum yaptı.

 

Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan, İstanbul Halkalı’da askerî ve sivil personel taşıyan servis aracına yapılan saldırıya ve Kırşehir ilinde yaşanan dolu afeti ve çiftçilerin sorunlarına,

Tokat Milletvekili Reşat Doğru, İstanbul Halkalı’da ve Şemdinli’de meydana gelen saldırılara ve hidroelektrik santrallerinin çevreye etkilerine,

Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmez, hain terör saldırılarını kınadığına ve dolunun Eskişehir’de meydana getirdiği zarara ve ilin diğer sorunlarına,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

 

Adana Milletvekili Hulusi Güvel, Gazeteci İlhan Selçuk’un vefatına,

Niğde Milletvekili Mümin İnan, terör saldırılarına, Niğde’deki dolu afetine, köylerdeki içme suyu sorununa ve çiftçilerden haksız yere alınan trafo parasına,

Eskişehir Milletvekili H. Tayfun İçli, İstanbul’da meydana gelen terör olayına, Gazeteci İlhan Selçuk’un vefatına ve Eskişehir ilinin sorunları ile yerel medyaya karşı yürütülen iktidar baskısına,

Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, Şemdinli ve İstanbul Halkalı’da meydana gelen terör saldırısına,

İzmir Milletvekili Oktay Vural, Amasya Tamimi’nin 91’inci yıl dönümüne,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

 

Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 31 milletvekilinin, Abant Tabiat Parkındaki çalışmaların çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla (10/777),

Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 30 milletvekilinin, çiftçi borçları sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla (10/778),

Siirt Milletvekili Osman Özçelik ve 19 milletvekilinin, Siirt’teki cinsel istismar olayının araştırılması amacıyla (10/779),

Siirt Milletvekili Osman Özçelik ve 19 milletvekilinin, zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersi konusunda (10/780),

 

Birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

 

İnsan Haklarını İnceleme,

Dilekçe,

Komisyonlarının Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de çalışabilmesi talebine ilişkin tezkereleri kabul edildi.

Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında bulunan (Faili Meçhul Siyasi Cinayetler Konusunun Araştırılması Amacıyla); (10/618) esas numaralı, Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergenin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 22/06/2010 Salı günkü birleşiminde yapılmasına dair CHP Grubu önerisi yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.

Muş Milletvekili Sırrı Sakık,

Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal,

Faili meçhul cinayetlerle ilgili AK PARTİ’nin tutumuna ilişkin birer açıklamada bulundular.

 

Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmında yer alan 506, 73, 342, 519, 483 ve 374 sıra sayılı Kanun Tasarı ve Tekliflerinin bu kısmın 8, 12, 13, 14, 15 ve 16’ncı sıralarına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; (11/12) esas numaralı Gensoru Önergesi’nin gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında yer alması ve Anayasa’nın 99’uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerinin 24/06/2010 tarihli birleşiminde yapılmasına, TBMM İç Tüzüğü’nün 5’inci maddesi gereğince, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 01 Temmuz 2010 tarihinde tatile girmeyerek, yeni bir karar alınıncaya kadar çalışmalara devam edilmesine; Genel Kurulun 06 ve 13 Temmuz 2010 Salı günkü birleşimlerinde 1 saat sözlü soruları müteakip diğer denetim konularının görüşülmeyerek bu birleşimlerde gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesine, 07 ve 14 Temmuz 2010 Çarşamba günkü birleşimlerde ise sözlü soruların görüşülmemesine; Genel Kurulun 02, 09, 16 Temmuz 2010 Cuma günleri de toplanarak, bu birleşimlerinde gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; Genel Kurulun 22, 29 Haziran, 06, 13 Temmuz 2010 Salı günkü birleşimlerinde 15.00-24.00 saatleri arasında, 23, 30 Haziran, 01, 07, 08, 14, 15 Temmuz 2010 Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerde 13.00-24.00 saatleri arasında, 25 Haziran, 02, 09, 16 Temmuz 2010 Cuma günkü birleşimlerde 14.00-24.00 saatleri arasında çalışmalara devam edilmesine, 24 Haziran 2010 Perşembe günkü birleşimin saat 11.00’de başlamasına ve saat 24.00’e kadar çalışmalara devam edilmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi yapılan görüşmelerden sonra kabul edildi.

 

 Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun; 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/554), İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmının:

5’inci          sırasında    bulunan       (6/1093),

28’inci                                         (6/1179),

64’üncü                                       (6/1292),

71’inci                                         (6/1302),

111’inci                                       (6/1401),

114’üncü                                     (6/1411),

120’nci                                        (6/1425),

131’inci                                       (6/1446),

148’inci                                       (6/1476),

204’üncü                                     (6/1586),

211’inci                                       (6/1594),

282’nci                                        (6/1711),

302’nci                                        (6/1745),

317’nci                                        (6/1774),

336’ncı                                        (6/1802),

355’inci                                        (6/1828),

392’nci                                        (6/1882),

428’inci                                       (6/1943),

429’uncu                                     (6/1944),

430’uncu                                     (6/1945),

491’inci                                       (6/2021),

530’uncu                                     (6/2061),

532’nci                                        (6/2064),

533’üncü                                     (6/2065),

560’ıncı                                       (6/2095),

Esas numaralı sözlü sorulara Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay cevap verdi; soru sahiplerinden Antalya Milletvekili Tayfur Süner, Adıyaman Milletvekili Şevket Köse, Tokat Milletvekili Reşat Doğru, Bitlis Milletvekili Nezir Karabaş, Kütahya Milletvekili Alim Işık, Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu da cevaplara karşı görüşlerini açıkladılar.

 

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),

2’nci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/499) (S. Sayısı: 321),

3’üncü sırasında bulunan, Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/761) (S. Sayısı: 458),

Görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

 

4’üncü sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Bayram Meral ve 20 Milletvekilinin, 5539 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının (1/788, 2/226) (S. Sayısı: 499) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak, birinci bölümün 7’nci maddesine kadar kabul edildi.

 

Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, grubuna sataşması nedeniyle bir konuşma yaptı.

 

23 Haziran 2010 Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 13.00’te toplanmak üzere birleşime 23.59’da son verildi.

 

 

 

Şükran Güldal MUMCU

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

 

 

 

 

Harun TÜFEKCİ

 

Yusuf COŞKUN

 

Konya

 

Bingöl

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

 

 

 

 

Fatih METİN

 

 

 

Bolu

 

 

 

Kâtip Üye

 

 

 

 

 

                                                                                                                                               No.: 165

 

II.- GELEN KÂĞITLAR

23 Haziran 2010 Çarşamba

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Çorum Milletvekili Agah Kafkas ve 119 Milletvekilinin, yakın tarihimizde yaşanmış bazı toplumsal olayların araştırılması amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/781) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.04.2010)

2.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve 21 Milletvekilinin, Barak Ovası Sulama Projesinin tamamlanamamasından kaynaklanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/782) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.04.2010)

3.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 24 Milletvekilinin, kalsit üretiminde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/783) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.04.2010)

4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 22 Milletvekilinin, suçun önlenmesinde eğitim ve öğretimin yerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/784) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.04.2010)

 

23 Haziran 2010 Çarşamba

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 13.00

BAŞKAN : Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 122’nci Birleşimini açıyorum.

III.- Y O K L A M A

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

On dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 13.06

 

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 13.16

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 122’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III.- Y O K L A M A

BAŞKAN - Açılışta yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.

Üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Bursa Çekirge Çocuk Hastanesi ve Bursa ilindeki sağlık kuruluşları hakkında söz isteyen Bursa Milletvekili Kemal Demirel’e aittir.

Buyurunuz Sayın Demirel.

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa Çekirge Çocuk Hastanesi ve Bursa ilindeki sağlık kuruluşlarına ilişkin gündem dışı konuşması

KEMAL DEMİREL (Bursa) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yurdumuzun dört bir tarafında evlatları vatan koruması sırasında şehit düşmüş olan ailelere sabır, şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, tüm vatandaşlarımızın başı sağ olsun diyorum.

Değerli milletvekilleri, Bursa’daki çocuk nüfusu sayısı 741 bindir, bu da nüfusun yüzde 30’unu oluşturmaktadır. Bursa devlet hastanelerindeki yatakların yalnızca yüzde 15’i çocuklara aittir. Bursa’da çocuklar için ayrılması gereken yatak sayısı 1.063’tür. Bursa’da çocuk hastalar için en az 290 yatağa daha ihtiyaç vardır. Bununla birlikte, çocuk yoğun bakım uzmanı Bursa’da hiç yoktur. Bursa’daki çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı sayısı 153’tür. Bunlardan 55’i devlet hastanelerinde çalışmaktadır. Uluslararası kaynaklarda 2.040 çocuğa 1 çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanının gerekli olduğu bildirilmektedir. Bursa’da ise bu rakam 4.596’dır, yani 2 katı eksik.

Bursa Çekirge Çocuk Hastalıkları Hastanesinin kapatılmasının gündeme gelmesi bir yandan kentin merkezinde çocuklar için başvurulacak herhangi bir hastane kalmamasına yol açacaktır. Bilindiği gibi, Çekirge’deki hastanede hâlen 120 yatak bulunmaktadır. Merkezde hizmet sunan Çekirge Çocuk Hastanesi bir süre önce Dörtçelik Hastanesine bağlanmıştır. Bu durum yönetim açısından da yanlış bir uygulamadır. Çekirge’deki çocuk hastanesinin hizmet dışı bırakılması hâlinde, kent merkezinde, Osmangazi’de yaşayan yurttaşlarımızın 200 binin üzerindeki çocukları hastalandıkları zaman ya kentin batısındaki Dörtçelik Çocuk Hastanesine ya da kentin doğusundaki Şevket Yılmaz Hastanesine başvurmak zorunda kalacaklardır. Bu durum da sağlık hizmetlerinde ulaşım açısından önemli riskleri getirmektedir.

Değerli milletvekilleri, halk sağlığı kâr edilecek ve rant sağlanacak bir alan değildir. Sağlıkta tasarruf olmaz. Özellikle çocuklarımızın sağlığında bu hiç yapılmaz. Çocuk hastanesinin kapatılacağı konusu Bursa’nın gündemini meşgul etmektedir. Bu konuda yerel basında sık sık çocuk hastanesinin kapatılacağı, TOKİ’ye devredileceği ve o araziye TOKİ’ye devredildikten sonra konut yapılacağıyla ilgili bilgiler yer almaktadır. Bunu asla kabul etmiyoruz ve onaylamıyoruz. Bu hastanenin depreme karşı dayanıklı olmadığı, güçlendirilmesi gerektiği bizzat Sağlık Bakanı tarafından tarafıma iletildi ama ne yazık ki ne depreme karşı dayanıklılığı konusunda ne de hastanenin eksikleri giderilerek daha iyi hizmet vermesi noktasında birtakım çalışmaların yapıldığı da gözlemlenmiyor yani herhangi bir çalışma yapılmıyor. Bu da gösteriyor ki Çekirge Çocuk Hastanesi gözden çıkarılmış, âdeta kendi kaderine bırakılmış bir hâl alma durumunda. O yüzden diyoruz ki, bu hastaneyi eğer depreme karşı dayanıklı hâle getirmiyorsanız bu hastaneyi yıkın ama o hastaneyi yıktıktan sonra da oraya daha sağlıklı hizmet verebilecek, daha donanımlı, personeliyle yeterli bir hastaneyi mutlaka yapın diye özellikle vurgulamak istiyorum ve bu konuda Bursa’da imza kampanyası da başlattım. O topladığım birkaç günlük imza kampanyasındaki imzaları da bugün Sağlık Bakanına teslim etmek istiyorum ama görebildiğim kadarıyla maalesef şu anda Sağlık Bakanı -inşallah konuşmam bitene kadar, bu arada gelir- olması gereken yerde değil. Bu da Sağlık Bakanının, Bursa için sağlık tesislerine, sağlık alanlarına ve sağlığa bakışının da herhâlde bir göstergesidir.

Değerli milletvekilleri, yine Bursa Nilüfer’de sağlık alanına ayrılmış olan bir yer var. Nilüfer ilçesi 250 bini aşkın nüfusu barındıran bir ilçe ve bu ilçede “Nilüfer sağlık alanı” olarak ayrılmış olan yerin TOKİ’ye devredilmesi gerçekleşiyor ve Sağlık Bakanlığıyla Başbakanlığa bağlı TOKİ’nin yapmış olduğu anlaşmalarda, sağlık alanları TOKİ’ye devredilir... TOKİ’ye devredildikten sonra da o sağlık alanlarında tasarruf yetkisi TOKİ’ye geçmektedir ve TOKİ istediğini yapma noktasında da orada serbesttir. Bu anlamda -özellikle vurgulamak istiyorum- Nilüfer sağlık alanı, Valinin de dediği gibi, Bursalı Sayın Bakanın dediği gibi, Bursa halkının ve Nüliferlinin dediği gibi, mutlaka ve mutlaka ayrılan alanda yapılmalıdır. Nilüfer sağlık alanı TOKİ’ye devredilemez, devredilirse mutlaka geri alınmalı ve insanlara sağlık hizmetleri vermesi açısından hastane olarak yapılmalıdır…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

KEMAL DEMİREL (Devamla) - …ve Çekirge Çocuk Hastanesi de şehrin merkezinde olan, insanların rahatlıkla ulaşabileceği, çocuklarını hastalandığı zaman götürebileceği bir hastanedir ve ulaşılması kolay bir hastanedir ve hepimizin, Allah korusun, zamanında çocukları hastalanmıştır. Hepimizin çocukları hastalandığı zaman en yakın yerdeki hastaneye gitmek isteriz, çocuğumuzun bir an evvel sağlık sorununun çözülmesini isteriz ama siz kalkıp bunları ortadan kaldırırsanız, o hastaneyi kapatırsanız, o hastane yerine 15-20 kilometre uzaklıktaki hastanelere çocukları göndermeye kalkarsanız, o zaman içerisinde herhangi bir çocuk hayatını kaybederse bunun sorumlusu bu kararları alanlar olacaktır.

Onun için diyorum ki çocuklar üzerinden, sağlık üzerinden, TOKİ’ler üzerinden sağlık sistemleri sekteye uğratılamaz ve bunun için hem Nilüfer’deki sağlık alanı hastane olarak yapılmalıdır hem de Çekirge Çocuk Hastanesi aynı yerde kalmalı, yapılmalı ve vatandaşlarımıza hizmet vermeye devam etmelidir diye düşünüyorum.

Tekrar hepinizi en içten sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Demirel.

Sayın Güvel, sisteme girmişsiniz, ne için acaba?

HULUSİ GÜVEL (Adana) – Efendim, konuşmalardan sonra, arkadaşlarıma destek vermek için, enerji konusunda kısa açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN – Daha sonra…

HULUSİ GÜVEL (Adana) – Evet.

BAŞKAN – Tamam.

Teşekkür ederiz Sayın Demirel.

KEMAL DEMİREL (Bursa) – Sayın Başkan, ben imzaları Sağlık Bakanına getirmiştim ama Sağlık Bakanımız yok.

BAŞKAN – Ne yapalım, ona ulaştıracaksınız herhâlde gelince.

KEMAL DEMİREL (Bursa) – Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Gündem dışı ikinci söz, askerî üslerin kullandırılması hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras’a ait.

Buyurunuz Sayın Uras.

2.- İstanbul Milletvekili Ufuk Uras’ın, askerî üslerin kullandırılmasına ilişkin gündem dışı konuşması

MEHMET UFUK URAS (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli vekiller, bu hafta yitirdiğimiz Sayın İlhan Selçuk’un ailesinin, yakınlarının, meslektaşlarının ve okurlarının üzüntülerini paylaşır, başsağlığı dilerim ve yine şiddetin en tehlikelisinin kanıksanmış şiddet olduğunu biliyoruz. Şiddet kurbanı bütün yurttaşlarımızı saygıyla anıyor, ailelerine başsağlığı diliyorum, siyaset kurumunun bir an önce adım atmasını temenni ediyorum.

Değerli vekiller, tırnak içinde size bazı görüşleri okumak istiyorum: “Artık nükleer silahlar istemiyoruz. Kararlı adım atmamız gerek. Olmayanların buna başlamaması ama olanların da yavaş yavaş topraklarından çıkarması önemli. Türkiye ve Brezilya, imzaladıkları bildirinin sonuna kadar arkasında. Dünya barışına hizmet etmek istiyorsak ancak bu şekilde olabilir. İran’la ilgili meselede ikna edicilik için ABD ve diğer nükleer güçlerin nükleer silahlarını ortadan kaldırmaları gerekir. İsrail nükleer silah sahibiyken İran’ın nükleer programının eleştirilmesi bire bir çifte standarttır.” Tırnağı kapatıyorum.

Kimindir bu ifadeler? Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın. Üstelik bunlar yıllar önce söylenmiş sözler de değildir, yani mürekkebi bile kurumamıştır. Arka arkaya okuyunca insanı şaşırtıyor. Peki bu sözlerin arkasında duruyor mu Hükûmet? Nerede ve ne zaman? Bunların sadece hamasi konuşmalar hanesinde kaydedildiğini görüyoruz. “Hayır, değil.” diyorsanız, işte AK PARTİ’ye kendi samimiyetini kanıtlamak için bir fırsat daha önümüzde. Bir vicdan testine giriyoruz şimdi. İncirlik Askerî Üssü’nün kullanımına ilişkin gizli Bakanlar Kurulu kararnamesinin yıllık yenilenme zamanı gelmiştir. 2003’ten beri her sene bu gizli kararname yenileniyor.

“İncirlik’te ne var ki?” diye soracak olursanız, Amerikan savaş uçakları Irak ve Afganistan işgallerinde İncirlik Üssü’nü istedikleri gibi kullanıyorlar ama sadece bu da değil. 2005 yılında yayınlanan ve bugüne kadar reddedilemeyen raporlara göre İncirlik Üssü’nde 1998 yılından bu yana doksan adet B-1 tipi nükleer başlık bulunuyor. Her bir B-1 başlığı, Hiroşima ve Nagasaki’yi dokuz dakikada yok eden bombalardan 9 kat daha güçlü bir tahrip gücü anlamına geliyor, yani İncirlik Üssü bir tür nükleer saldırı merkezidir.

Sayın Başbakan, sözlerinizin arkasında duruyorsanız, İncirlik Üssü’ndeki nükleer başlıkları ne yapacağınızı hemen açıklayınız. İncirlik Üssü herhangi bir üs değildir. 1990 Körfez Savaşı’nda, 2001’den itibaren Afganistan ve Irak işgallerinde yakıt ikmali ve operasyon lojistik destek gücünün ana üssü olmuştur. 2004’ten itibaren bu üs Irak’tan Amerika’ya dönen ya da kısa süreli geri hizmete, hava değişimine gönderilen askerlerin konaklama ve transfer merkezi olarak kullanılmaktadır. Ağustos 2010 tarihinden itibaren de Irak’tan Amerikan askerlerinin çekilmesi programı çerçevesinde bir bölümünün ülkelerine, bir bölümünün ise Afganistan’a yönlendirilmesi için ara durak, transfer üssü olarak kullanılması düşünülmektedir.

İncirlik Üssü’nden yürütülen tüm operasyonlar Birleşmiş Milletler kararları çerçevesinde saldırı hukuku kapsamına girmekte, uygulayan ve uygulanmasına zemin hazırlayan devlet ve devletler yasal dayanaktan yoksun kalmakta ve uluslararası hukuka kesinlikle aykırı hareket edilmektedir. Bu üssün CIA tarafından Afganistan ve Iraklı insanların, bir insanlık ayıbı olarak Guantanamo Cezaevine götürülmeleri ve nakliye uçaklarında işkence yapılması sürecinde de üs olarak kullanıldığı uluslararası medyada yer almıştır. Bunlar yokmuş gibi davranıyor Hükûmet. 29 Mayıs 2009 tarihinde Sayın Başbakana yönelttiğim soru önergesinde İncirlik’le ilgili sorularıma yanıt bile verilmedi, neden? Çünkü bu konular gizlilik zırhı altına alınıyor, İncirlik’teki nükleer silahlarla ilgili halktan bilgi saklanıyor. Bunu Başbakanlık yapıyor. Hani şeffaf yönetimden yanaydınız? İşte şimdi zamanı yine geldi. Bu sene de haziran sonlarında kararnameyi uzatacaksınız ama bu konular hiç konuşulmayacak. Meclis, kendi ülkesindeki bir üstte konuşlandırılan nükleer başlıkları tartışamayacak, bilgi sahibi olamayacak ama Sayın Başbakan bölgedeki nükleer silahlarla ilgili çok büyük laflar edecek. Bu ne yaman bir çelişkidir? İncirlik Üssü’nde bulunan 90 nükleer silahın bir an evvel topraklarımızdan sökülmesi, İncirlik Üssü’nün yabancı ülke asker ve silahlarına kullanım izni veren gizli kararnamenin hemen iptal edilmesi gerekmiyor mu? Tabii ki gerekiyor ama Hükûmet bunun yerine gizli kararnameyi bir kere daha uzatacak. 23 Nisan 2003 tarihinde imzalanan ve ABD’nin İncirlik Üssü’nü lojistik amaçlı ve transit geçişler için kullanılmasının hukuki dayanağını oluşturan gizli Bakanlar Kurulu kararnamesi uluslararası hukukun ihlal edildiğini kanıtlayan hukuk dışı bir belgedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

MEHMET UFUK URAS (Devamla) – Teşekkür ederim.

Bu kararname günümüze kadar birer yıllık süreler ile uzatılarak işleyişine devam etmektedir. Bilgi Edinme Yasası’nın sağladığı hakla Başbakanlığa 2005 yılında 2003 yılında imzalanan İncirlik Üssü’nün kullanımına ilişkin gizli kararnamenin içeriği sorulmuş, 2005 yılında Anayasa’nın 92’nci maddesinin ihlal edildiği gerekçesiyle gizli kararnamenin iptal edilmesi için dava açılmıştır.

Buyurun şimdi vicdan testine! Açıklayın Sayın Başbakan, gizli kararnameyi ve nükleer silahların konuşlandırılması yetkisini yeniden uzattınız mı, uzatacak mısınız? Meclisi ve halkı bilgilendirecek misiniz, yoksa yine üç maymunlar gibi “duymadım, görmedim, söylemedim” parodisi devam edecek mi? Hodri meydan, işte Meclis. Meclisten bu kararı kaçırma hakkınız yoktur. AKP’yi bu samimiyet testiyle baş başa bırakıyoruz.

Teşekkür ederim. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Uras.

Gündem dışı üçüncü söz, yenilenebilir enerji hakkında söz isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’a aittir.

Buyurunuz Sayın Özbolat. (CHP sıralarından alkışlar)

3.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, yenilenebilir enerji konusuna ilişkin gündem dışı konuşması

DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yenilenebilir enerji konusunda görüşlerimi aktarmak için söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Enerjiden yararlanmak çağdaş bir insan hakkıdır. Enerjinin tüm tüketiciler için yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve sürdürülebilir bir şekilde sunulması için enerji stratejisi çizilmelidir.

Enerji üretiminde ağırlık yerli, yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarına verilmelidir. Enerji planlamaları ulusal ve kamusal çıkarların korunması, toplumsal yararların artırılması, sürekli ve güvenilir enerjide kolaylıkla erişilebilmesini hedeflemelidir.

Enerji Bakanlığı ülke, halk ve kamu, kısaca toplum çıkarları doğrultusunda temel stratejiler, politikalar geliştirmek ve uygulamakla yükümlüdür. Enerji Bakanlığı güçlendirilmeli, uzman ve liyakatli kadrolar istihdam edilmelidir. Güçlü bir Enerji Bakanlığının ülke çıkarlarına uygun politikalar geliştirmesi ve uygulaması sağlanmalıdır.

Kamunun elinde bulunan uzman, liyakatli, dürüst, ulusal ve uluslararası enerji kaynaklarını yöneten ve yönlendiren nitelikli personel düşük ve tatminkâr olmayan bedellerle çalıştırılmaya devam edilemez. Zaten bu özelliklere sahip çalışanlar özel sektöre hızla geçmeye başladı, nitelikli eleman kalmamış durumda. Bunun acilen, özlük hakların düzenlenmesi gerekmektedir.

Enerji planlamalarında hata yapıldığında bunun bedelinin çok ağır ve pahalı ödendiği görülmektedir. Enerji sektöründe yapılacak yeni yatırımların lisanslanması, teknik açıdan denetlenmesi ve gerekli yatırım ihalelerinin yapılması da dâhil olmak üzere Enerji Bakanlığının asli görevlerini ifa etmesi, EPDK’nın ise oluşturulmakta olduğu öne sürülen enerji piyasasındaki düzenleme ve denetimler ile müteakip yatırımları belirleyen kuruluş rolüne dönmesi daha gerçekçi bir yapı olacaktır.

Enerji sektöründe süregelen sorunlara çözüm getirmediği ortaya çıkan kamu kurumlarını küçültme, işlevsizleştirme, özelleştirme amaçlı politika ve uygulamalar son bulmalıdır. Mevcut kamu kuruluşları etkinleştirilmeli ve güçlendirilmelidir. Bu kapsamda doğal gaz ve petrol arama, üretim, iletim, rafinaj, dağıtım ve satış faaliyetlerinin entegre bir yapı içinde sürdürülebilmesi için BOTAŞ ve TPAO, Türkiye Petrol ve Doğalgaz Kurumu bünyesinde; elektrik üretim, iletim, dağıtım faaliyetlerinin bütünlük içinde olması için EÜAŞ, TEİAŞ, TEDAŞ, TETAŞ eskiden olduğu gibi Türkiye Elektrik Kurumu bünyesinde birleştirilmelidir. Her kurum artık kendi imparatorluğunu ilan etmiş durumda ve ne yazık ki kurumlar arasında bir türlü iletişim sağlanamamakta.

Enerji Bakanlığı ayrı bir yapı, EPDK ayrı bir yapı, elektrik işleri, etüt işleri ayrı bir yapı, TEİAŞ, TETAŞ, EİAŞ çok başka yapılar. Bütün bu yapıların dağınıklığı yüzünden hem ülkemiz hem de yatırımcılar büyük sıkıntılar yaşamakta. Birisinin ak dediğine öbürü kara diyor. Kurum görüşleri sürekli değişiyor. Herhangi bir kurum bir görüş bildiriyor, diğeri o görüşe karşı çıkıyor. Bu kaosun derhâl giderilmesi lazım.

EPDK, artık yüzlerce maddeden oluşan kurul gündemiyle, petrol, doğal gaz, elektrik, LPG ve bunun diğer alt alanları maddeleriyle toplanıyor. Her biri ayrı bir sektör hâline gelmiş ve sektörün istek ve talepleri, düzenlemeleriyle ilgili konular bir dakika bile olmadan tıkır tıkır kurul kararıyla imzalanıyor. Şu anda 250 milyar dolarlık bir sektörde 9 kişi inisiyatif kullanarak bütün bu düzenlemeleri yapmaya çalışıyor. Elektrik Piyasası Yönetmeliği yayınlandığı tarihten bugüne kadar 150 ile 200 kez değiştirilmiştir. Bu demek oluyor ki işler iyi gitmiyor, bunun derhâl düzenlenmesi lazım. Özellikle yenilenebilir enerji kaynakları konusunda rüzgâr, küçük HES’ler ve güneş ve jeotermal Türkiye için gerçekten sıfır noktasında kullanılır hâlde. Derhâl bunların kullandırılması için mevcut yönetmeliklerin ve düzenlemelerin yapılması gerekiyor.

Yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ilgili düzenleme geçen yıl gelmiş olmasına rağmen, yapılmış olmasına, bizim de destek vermemize rağmen, Genel Kurulda son dakikada geri çekildi. O günden bugüne de herhangi bir gelişme yok. Bu durum insanın aklına şunu getiriyor: Acaba yenilenebilir enerji kaynakları yasasının çıkmaması için hangi doğal gaz lobisi faaliyette ve bu doğal gaz lobileri büyük yatırımlar, bir de buna nükleeri ekleyerek Türkiye’de kendimize has, kendimizin öz kaynağı olan rüzgârı, güneşi ve küçük hidrolikleri engelliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözünüzü tamamlayınız.

DURDU ÖZBOLAT (Devamla) – Yenilenebilir enerjinin Kyoto Anlaşması’ndan sonra önemi artık dünyanın da dikkatini çekiyor. Bir de özellikle hidrolik santrallerin yapılmaması insanın aklına başka şeyler getiriyor. Bugüne kadar sekiz yıllık iktidar boyunca bir tane bile büyük baraj yapılmamıştır. 1085 megavat gücünde anlaşma yapılmasına rağmen, o barajların neyi beklediği, yenilenebilir enerji kaynaklarında otoprodüktör sisteminin uymadığı ve özelleştirme kapsamındaki birtakım enerji üretim tesislerindeki “dengeleme, uzlaşma” adı altındaki ucubenin derhâl düzeltilmesi gerekiyor. Siz Deli Dumrul gibi bu işleri devam ettiremezsiniz. Türkiye gerçeklerine uyan bir enerji politikası…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

DURDU ÖZBOLAT (Devamla) – Deli Dumrul gibi, piyasanın yüzde 90’ını elinde tutan devlet tüketicileri istediği gibi kendi fiyatlarıyla cendere altına alamaz. Hour/puant sistemiyle enerjiyi pahalı satarak, ucuza alarak bu dengelemeyi sağlamanız mümkün değil. Öyle bir düzenleme var ki şimdi, dakikalık, saatlik bantlarla fiyatlar belirleniyor. Bu bant 100 lira ile 250 lira aralığında değişiyor. Ucuza alıp pahalıya satıyor devlet. Bütün üreticiler perişan durumda. Üreticilerin parasını da ödemiyor. Şu anda 5 milyar dolar üreticiye devletin borcu var.

Bütün bunların düzelebilmesi için hepimiz el birliğiyle en kısa zamanda yenilenebilir enerji kaynakları kanununu getirip, burada ülkenin gerçeklerine uygun, reel hâle getirmemiz gerekiyor.

Ben, bu dilek ve temenniyle hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Güvel.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, enerji konusuna ilişkin açıklaması

HULUSİ GÜVEL (Adana) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; enerjinin elde edilmesinin ve kullanılmasının ekolojik maliyeti giderek artmaktadır. Geleneksel enerji kaynakları ile geri kalmış teknoloji kullanımı doğal çevrede geri dönülmez tahribatlara yol açmaktadır. Geçtiğimiz nisan ayında ABD’de meydana gelen petrol kazası kirliliğin sınır tanımadan doğayı tahrip ettiğini bir kez daha hepimize göstermiştir. Dünyadaki pek çok ülke enerji politikaları gereği fosil yakıtlar ve nükleer enerji yerine yinelenebilir enerji kaynaklarına özel önem vermektedir.

2020 yılında dünyada üretilen elektriğin yüzde 50’sinin yenilenebilir kaynaklardan olması, 2010 yılında ise kullanılacak elektrik enerjisinin yüzde 10’unun rüzgârdan sağlanması planlanmaktadır. Ülkemiz de gelişmiş ülkeler gibi enerji-ekonomi-ekoloji dengesini kurmak için yenilenebilir kaynaklarına daha çok yer vermelidir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının verimli olarak kullanılması ve çeşitliliğin artırılması, ülkemizin enerjide kendine yeterliliğinin sağlanması açısından büyük önem taşımaktadır diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Güvel

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Çorum Milletvekili Agâh Kafkas ve 119 milletvekilinin, yakın tarihimizde yaşanmış bazı toplumsal olayların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/781)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Binlerce yıllık bir geçmişe sahip olan ve birçok medeniyete beşiklik etmiş bu topraklar, milletimizin Anadolu'yu ebedi yurt edinmesiyle birlikte sevginin, kardeşliğin ve hoşgörünün merkezi olmuştur.

Çeşitli ırklara, dillere ve inançlara mensup insanlar bu topraklarda yüzyıllar boyunca barış ve huzur içerisinde yaşamışlardır.

Bu ortamın oluşmasında, Cumhuriyetimizin üzerinde yükseldiği temellerden biri olan eşit vatandaşlık ilkesinin ve devletimizin ayrım yapmaksızın dinlere, inançlara, mezheplere eşit mesafede durmasının payı büyüktür.

Türkiye, tarih boyunca birlikte yaşama modelinin en güzel örneklerinden birini ortaya koymuştur. Ülkemizin geçmişini birlikte kuran unsurlar, geleceğini de birlikte inşa etme ideali etrafında kenetlenmişlerdir.

Ancak ülkemizin barış ve hoşgörü iklimi, milletimizin huzuru ve kardeşçe yaşama arzusu, defalarca kanla, gözyaşıyla ve acılarla sınanmış, toplumumuzu ayrıştırmak için akla hayale gelmeyen oyunlar oynanmıştır.

Zenginliğimiz olan farklılıklarımızın istismar edilmesi suretiyle oynanan bu oyunlar ve kardeşlik bağlarımızı zayıflatmaya yönelik nifak tohumları; tarihten gelen gönül birliğimiz ve toplumumuzun sağduyusu karşısında amacına ulaşamamıştır.

Ancak yakın tarihimizde yaşadığımız acı tecrübeler, karanlık odakların, bizi biz yapan değerlerimizi istismar etmek için her fırsatı kullandığını bize göstermiştir.

Geçmiş yönetim anlayışlarının toplumun farklılıklarına ve emekçi kesimine karşı dışlayıcı yaklaşımları, karanlık odakları daha da cesaretlendirmiştir.

Bu odakların deşifre edilemeyişi, en az varlıkları kadar tehlikelidir.

Nitekim Çorum'da, Kahramanmaraş'ta, Sivas'ta ve Erzincan'ın Başbağlar köyünde yaşananlar, aradan geçen yıllara rağmen, milletimizin kafasındaki kuşkuları giderecek düzeyde aydınlatılamamıştır.

Aynı şekilde, 1977'nin 1 Mayısında emeğin bayramını matem gününe dönüştüren ve ülkemizi askerî bir darbeye hazırlayan yolun yapıtaşlarından olan kanlı 1 Mayıs'ın failleri hala ortaya çıkarılamamıştır.

Kuşkusuz binlerce yıllık bir devlet geleneği olan ve her türlü acıyı yaşayarak tecrübe etmiş bir millete sahip Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve millet iradesinin tecelligâhı Türkiye Büyük Millet Meclisi; istismarcıları bertaraf etmeye ve şer odaklarının oyunlarını bozmaya muktedirdir.

Bu sebeple, bilinenlerin veya öğretilenlerin aksine milletimiz; yakın tarihimizde yaşanan ve toplumumuzda acı izler bırakan olayların yeniden ele alınmasını, bu tarihî sorumluluğun gereğini yerine getirme konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin harekete geçmesini, bu acıların bir daha yaşanmaması ve oynanan oyunların tekrarlanmaması için gerçeklerin ortaya çıkarılmasını istemektedir.

Yıllardır yok sayılan Alevi-Bektaşi toplumumuzun sorunlarının ve taleplerinin ele alındığı çalıştaylarda yakaladığımız diyalog zemininin ve 30 yıl aradan sonra 1 Mayısın Emek ve Dayanışma Günü olarak tatil ilan edilmesinin toplumumuzda yarattığı iyimserlik, geçmişte yaşanan acı olayların aydınlatılacağı yönündeki beklentileri de artırmıştır.

Bu haklı beklentiyle birlikte, hiç kuşkusuz, yakın tarihimizde yaşanan olayların ardındaki sır perdesinin aralanması; ülkemizin birlik, beraberlik, barış ve hoşgörü iklimini daha da pekiştireceği gibi, bu değerlerimize kastedenlerin umutlarını da söndürecektir.

TBMM'de 19. dönemde Sivas olayları ile ilgili her ne kadar araştırma komisyonu kurulmuş ve rapor hazırlanmışsa da, bu çalışma sembolik olmanın ötesine geçememiş, o dönemlerin demokrasi ve hukuk konjonktürü acı olayların tam anlamıyla aydınlatılmasına ne yazık ki imkân sağlayamamıştır.

Demokrasimizin ve hukukumuzun son 8 yılda yakaladığı ivme ve siyasetimizin karanlık odakları aydınlatmadaki kararlılığı, geçmişte faili meçhul kalmış olayların üstüne gitme cesaretini artırmıştır.

Bu gerekçeler doğrultusunda; Mayıs-Temmuz 1980'de Çorum'da, Aralık 1978'de Kahramanmaraş'ta, 2 Temmuz 1993'te Sivas'ta, 5 Temmuz 1993'te Başbağlar'da ve 1 Mayıs 1977'de Taksim'de meydana gelen katliamların bütün yönleriyle aydınlatılması, konuyla ilgili yasal sürece zemin oluşturacak çalışmaların yapılması amacıyla Anayasanın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması açılması konusunda gereğini arz ederiz.

1) Agâh Kafkas                                         (Çorum)

2) İbrahim Yiğit                                         (İstanbul)

3) Hüseyin Tanrıverdi                                (Manisa)

4) Reha Çamuroğlu                                    (İstanbul)

5) Mahmut Esat Güven                              (Kars)

6) Dengir Mir Mehmet Fırat                      (Adana)

7) Sabahattin Cevheri                                 (Şanlıurfa)

8) Avni Doğan                                                                                  (Kahramanmaraş)

9) M. İhsan Arslan                                    (Diyarbakır)

10) Hamza Yerlikaya                                 (Sivas)

11) Cafer Tatlıbal                                       (Kahramanmaraş)

12) Yaşar Karayel                                      (Kayseri)

13) Mustafa Çetin                                      (Uşak)

14) Lutfi Elvan                                           (Karaman)

15) İsmail Hakkı Biçer                               (Kütahya)

16) Abdurrahman Arıcı                             (Antalya)

17) Fikri Işık                                              (Kocaeli)

18) Mustafa Öztürk                                   (Hatay)

19) İbrahim Mete Doğruer                         (Osmaniye)

20) Cemal Yılmaz Demir                           (Samsun)

21) Ahmet Aydoğmuş                               (Çorum)

22) Emin Nedim Öztürk                            (Eskişehir)

23) Mehmet Nil Hıdır                                (Muğla)

24) Atilla Koç                                            (Aydın)

25) Murat Mercan                                      (Eskişehir)

26) Ünal Kacır                                           (İstanbul)

27) Enver Yılmaz                                       (Ordu)

28) Mustafa Cumur                                   (Trabzon)

29) Abdullah Çalışkan                               (Kırşehir)

30) Vahit Kiler                                           (Bitlis)

31) Ahmet Aydın                                       (Adıyaman)

32) Necdet Ünüvar                                    (Adana)

33) Fatma Şahin                                         (Gaziantep)

34) Faruk Koca                                          (Ankara)

35) Kutbettin Arzu                                     (Diyarbakır)

36) Muhyettin Aksak                                 (Erzurum)

37) Mehmet Çiçek                                     (Yozgat)

38) Eyüp Fatsa                                           (Ordu)

39) Abdurrahman Kurt                              (Diyarbakır)

40) Murat Yıldırım                                    (Çorum)

41) Recep Yıldırım                                    (Sakarya)

42) Kâzım Ataoğlu                                    (Bingöl)

43) Feyzullah Kıyıklık                               (İstanbul)

44) Orhan Karasayar                                 (Hatay)

45) Mehmet Domaç                                   (İstanbul)

46) İbrahim Hasgür                                   (İzmir)

47) Ali İhsan Merdanoğlu                         (Diyarbakır)

48) Erol Aslan Cebeci                                (Sakarya)

49) Şaban Dişli                                          (Sakarya)

50) Mehmet Sarı                                        (Gaziantep)

51) Mehmet Alp                                        (Burdur)

52) Ali Koyuncu                                        (Bursa)

53) Özlem Müftüoğlu                                (Gaziantep)

54) İlknur İnceöz                                       (Aksaray)

55) Celal Erbay                                          (Düzce)

56) Fevzi Şanverdi                                     (Hatay)

57) Mehmet Erdoğan                                 (Gaziantep)

58) Halil Mazıcıoğlu                                  (Gaziantep)

59) Avni Erdemir                                       (Amasya)

60) Hayrettin Çakmak                                (Bursa)

61) Mehmet Zafer Üskül                           (Mersin)

62) Recep Koral                                         (İstanbul)

63) Kerem Altun                                        (Van)

64) Mehmet Yılmaz Helvacıoğlu               (Siirt)

65) Afif Demirkıran                                   (Siirt)

66) Rüstem Zeydan                                    (Hakkâri)

67) Lütfi Çırakoğlu                                    (Rize)

68) Canan Candemir Çelik                         (Bursa)

69) Cahit Bağcı                                          (Çorum)

70) Fatoş Gürkan                                       (Adana)

71) Zeynep Dağı                                        (Ankara)

72) Nükhet Hotar                                       (İzmir)

73) Ayşe Türkmenoğlu                              (Konya)

74) Kemalettin Aydın                                (Gümüşhane)

75) Polat Türkmen                                     (Zonguldak)

76) Özlem Piltanoğlu Türköne                   (İstanbul)

77) Halide İncekara                                    (İstanbul)

78) Fatih Arıkan                                        (Kahramanmaraş)

79) Birnur Şahinoğlu                                 (Samsun)

80) Mehmet Emin Ekmen                          (Batman)

81) Mustafa Ataş                                       (İstanbul)

82) Mehmet Altan Karapaşaoğlu               (Bursa)

83) Reha Denemeç                                     (Ankara)

84) Öznur Çalık                                         (Malatya)

85) Burhan Kayatürk                                 (Ankara)

86) İkram Dinçer                                       (Van)

87) Haluk İpek                                           (Ankara)

88) Ali Küçükaydın                                   (Adana)

89) Medeni Yılmaz                                    (Muş)

90) Saffet Kaya                                          (Ardahan)

91) Asım Arıkan                                        (Trabzon)

92) Osman Kılıç                                        (Sivas)

93) Hüseyin Devecioğlu                            (Kilis)

94) Mustafa Özbayrak                               (Kırıkkale)

95) Cemal Kaya                                         (Ağrı)

96) Hakkı Köylü                                        (Kastamonu)

97) Mehmet Sekmen                                  (İstanbul)

98) Yahya Akman                                     (Şanlıurfa)

99) Ali Güner                                            (Iğdır)

100) Şevket Gürsoy                                   (Adıyaman)

101) Mehmet Mustafa Açıkalın                 (Sivas)

102) Selami Uzun                                      (Sivas)

103) Abdullah Çetinkaya                           (Konya)

104) Hamza Yanılmaz                               (Elâzığ)

105) Mehmet Sağlam                                 (Kahramanmaraş)

106) Necat Birinci                                      (İstanbul)

107) Mehmet Müezzinoğlu                        (İstanbul)

108) Kemalettin Göktaş                             (Trabzon)

109) Kadir Tıngıroğlu                                (Sinop)

110) Mehmet Halit Demir                          (Mardin)

111) Erdal Kalkan                                      (İzmir)

112) Yusuf Coşkun                                   (Bingöl)

113) Haluk Özdalga                                   (Ankara)

114) Ömer İnan                                         (Mersin)

115) Mahmut Mücahit Fındıklı                  (Malatya)

116) Sebahattin Karakelle                          (Erzincan)

117) Mehmet Tunçak                                 (Bursa)

118) Sedat Kızılcıklı                                  (Bursa)

119) Cevdet Erdöl                                      (Trabzon)

120) Mehmet Emin Tutan                          (Bursa)

2.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve 21 milletvekilinin, Barak Ovası Sulama Projesi’nin tamamlanamamasından kaynaklanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/782)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gaziantep ili geniş tarım alanlarıyla ülkemizin en önemli tarımsal faaliyet potansiyeli bölgelerinden birisidir. Özellikle Nizip ilçesi bölgesinde tarımının gelişmesi için hayata geçirilen projelerin bir türlü tamamlanamaması nedeniyle Bölge çiftçisi çok büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Bir de çiftçilerimize yüklenen elektrik faturaları ile çiftçimizin bu mağduriyeti daha da artmaktadır. Bu bağlamda Barak Ovası sulama projesi temelinde Nizip ilçesi çiftçilerimizin içerisinde bulunduğu zor durumların araştırılarak alınacak önlemleri tespit etmek üzere Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 üncü ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

1) Hasan Özdemir                            (Gaziantep)

2) Abdülkadir Akcan                       (Afyonkarahisar)

3) Mehmet Şandır                            (Mersin)

4) Zeki Ertugay                                (Erzurum)

5) Sabahattin Çakmakoğlu               (Kayseri)

6) Alim Işık                                     (Kütahya)

7) Kamil Erdal Sipahi                      (İzmir)

8) Reşat Doğru                                (Tokat)

9) Beytullah Asil                              (Eskişehir)

10) Muharrem Varlı                         (Adana)

11) Oktay Vural                               (İzmir)

12) Yılmaz Tankut                           (Adana)

13) Recep Taner                               (Aydın)

14) Ertuğrul Kumcuoğlu                  (Aydın)

15) Hasan Çalış                               (Karaman)

16) Ahmet Orhan                             (Manisa)

17) Emin Haluk Ayhan                    (Denizli)

18) Akif Akkuş                               (Mersin)

19) Erkan Akçay                              (Manisa)

20) Osman Çakır                             (Samsun)

21) Mustafa Kemal Cengiz              (Çanakkale)

22) Rıdvan Yalçın                            (Ordu)

Gerekçe:

Gaziantep ili sınırları içerisinde bulunan Nizip İlçesi insanlık tarihiyle özdeşleşmiş olan bir kenttir. Bu kent günümüzden 10-12 bin yıl önce tarımsal faaliyetlerin ilk kez görülmeye başladığı Mezopotamya'nın Kuzeyi'nde "Verimli Hilal” denen bölgenin merkezinde bulunmaktadır. Nizip bu özelliği dolayısıyla tarihin her döneminde bölgenin adeta tarımsal ürün ambarı konumunda olmuştur.

Ancak sulama alanında yaşanan sorunlar bölgenin bu tarihsel özelliğini kaybetme noktasına getirmiştir. Çiftçilerimiz tarımsal sulama alanında yaşadığı sorunlar nedeniyle topraklarını en verimli şekilde kullanamamaktadırlar.

Bugün bölgede fıstık ve zeytin üretimi yapılmaktadır. Elbette ki bu ürünlerin üretimi bölge ekonomisinde önemli bir unsurdur fakat bölgenin tarımsal üretim potansiyeli karşısında bu unsur düşük kalmaktadır. Hububat ekiminde gerçekleştirilecek zenginleşme ile bölgenin potansiyeli ortaya çıkacaktır. Ancak tarımsal arazilerin bugünkü sulama oranı ile bu aşamaya ulaşmak mümkün değildir. Buna göre, Barak Ovası'nın yanı başında Fırat Nehri boşa akarken bölge çiftçisinin sulama sorunu yaşaması son derece düşündürücüdür.

Bölgenin tarımsal potansiyelini gerçekleştirmek için ortaya konulan Barak Ovası sulama projesi ise bugünkü tamamlanma oranları ile beklentileri karşılamaktan uzaktır. 1996'da inşaatı başlayan ve 2001 yılında Hancağız Barajının besleme kanalının yüzde 95'inin tamamlanmasına rağmen 2001'den 2010 yılına kadar sulama faaliyetlerine başlanılamamıştır. Barak Ovası Sulama Projesi kapsamında yapılan yatırımlar ise atıl durumda bekletilmiştir.

Barak Ovası Sulama Projesinin tamamlanmamış olmasının bölgedeki çiftçilerimize doğrudan bu etkilerinin yanı sıra dolaylı olarak da yansımaları olmaktadır. Örneğin, bölgedeki çiftçilerimiz elektrik faturaları nedeniyle mağduriyet yaşamaktadırlar. Sulama projesinin maliyetinin de elektrik faturalarına yansıtılmasıyla çiftçilerimizin mağduriyeti daha da artacaktır.

Barak Ovası Sulama Projesi'nin tamamlanması, ülkemizde hububat üretimine ciddi bir artış ivmesi kazandıracaktır. Böylece hububat ithali büyük oranda azalma yaşanabilecektir. Böylece Barak Ovası'nın ikinci bir Harran Ovası olmasının önü açılacaktır.

Netice itibariyle ülkemiz tarımsal üretiminin gelişmesi için en önemli projelerden birisi olan Barak Ovası Sulama Projesinin bir an önce tamamlanması gerekmektedir. Tarımsal üretimdeki zenginleşme bölgedeki çiftçilerimizin ekonomik soranlarını gidererek bölge ve ülke ekonomisine de ciddi katkılar sağlayacaktır. Ancak proje harcamalarının çiftçilerimize yüklenmemesi gerekmektedir. Bütün bu gerekçelerle Barak Ovası Sulama Projesinin tamamlanması ve bölgedeki çiftçilerimizin projeden kaynaklanan mağduriyetlerinin araştırılarak alınacak önlemlerin belirlenmesi gerekmektedir.

3.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 24 milletvekilinin, kalsit üretiminde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/783)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gerekçesini ekte sunduğumuz, ülkemizde madencilik sektöründeki kalsit üretimi, hammadde ve rezerv bolluğuna rağmen istenilen düzeye gelmemiştir. Sektörde faaliyet gösteren kalsit üreticileri, "Türk kalsitinin standardını, uluslararası standartlara çekmek için doğru teknik bilgilere ve üreticilerin desteğe ihtiyaç duyduğunu" ifade etmektedirler. Ülkemizde üretimin arttırılması ve üretilen kalsitin, dünya pazarlarında hak ettiği yeri bulması amacıyla, alınması gereken tedbirlerin ve bunlara ilişkin yapılacak düzenlemelerin ele alınabilmesi için, Anayasa'nın 98'inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince, Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Mümin İnan                                          (Niğde)

2) Ertuğrul Kumcuoğlu                             (Aydın)

3) Tunca Toskay                                        (Antalya)

4) Münir Kutluata                                      (Sakarya)

5) Mithat Melen                                         (İstanbul)

6) Yılmaz Tankut                                       (Adana)

7) Ahmet Orhan                                        (Manisa)

8) Beytullah Asil                                       (Eskişehir)

9) İsmet Büyükataman                               (Bursa)

10) Mehmet Serdaroğlu                             (Kastamonu)

11) Ahmet Bukan                                      (Çankırı)

12) Süleyman Lâtif Yunusoğlu                 (Trabzon)

13) Necati Özensoy                                   (Bursa)

14) Süleyman Nevzat Korkmaz                 (Isparta)

15) Murat Özkan                                       (Giresun)

16) Erkan Akçay                                       (Manisa)

17) Kürşat Atılgan                                     (Adana)

18) Hasan Çalış                                         (Karaman)

19) Mustafa Kemal Cengiz                        (Çanakkale)

20) Mehmet Şandır                                    (Mersin)

21) Faruk Bal                                            (Konya)

22) Cemaleddin Uslu                                 (Edirne)

23) Recep Taner                                        (Aydın)

24) Hüseyin Yıldız                                    (Antalya)

25) Alim Işık                                             (Kütahya)

Gerekçe:

Kalsit kimyasal yapısı CaC03 olan ve mikronize boyutlarda öğütüldükten sonra başta, boya, kâğıt, plastik v.b. gibi birçok sektörde olmak üzere, beyazlık, ucuzluk ve kazandırdığı özellikler nedeniyle mümkün olduğu kadar fazla kullanılan bir dolgu ve katkı maddesidir. Kalsit çevreye en az zarar veren minerallerden olduğu için, birçok yabancı ülkede toprağa zenginleştirmek için karıştırılmakta ve kirlenen göllerin asiditesini düşürmek için de kullanılmaktadır.

Devlet Planlama teşkilatının Sekizinci Beş Yıllık kalkınma Planı çerçevesinde hazırlattığı Madencilik Sektörü Özel İhtisas Komisyonu Raporunda;

"Cevher olarak ocaktaki değeri ton başına 3-5 $ (ABD Doları) olan kalsit, öğütülüp torbalandıktan sonra tonu 40 ila 200 $ (ABD Doları) değerlere ulaşmaktadır. Ton başına katkı payı çimentodan daha yüksektir. Yüksek tonajlarda üretilip, Avrupa ve yakın ülkelere ihracı teşvik edilmelidir. Bu teşvikte tüm maden ihracatında yapılması gerektiği gibi, limanlarımızı yükleme imkânlarıyla donatmak, maden yüklemelerinden diğer birim satış fiyatı yüksek ihraç mallarından alınan yükleme masraflarından daha düşük bir bedel almak, üreticimizin elektriği rakip ülkelerin fiyatlarıyla kullanmasını sağlamak gerekmektedir.

Kalsit, temel birçok sanayiinin ana girdisi olmakta, Titanyum dioksit gibi çok pahalı pigmentlerin daha az kullanılmasını sağladığı için gerek ekonomik, gerekse çevre sağlığını artırıcı (kâğıt sektöründe daha az selüloz kullanılmasına neden olarak) etkisi bulunmaktadır. Sektörde yerli veya yabancı ayrımı yapılmadan;

•Tekelleşmenin engellenmesi,

Yabancı kuruluşların yurt içi fiyatları ile dünya fiyatlarının uyumluluğunun sağlanması,

Üretim faaliyetinde bulunmadıkları halde Maden Kanununun boşluklarından istifade edilerek ihtiyacın çok üzerinde bir rezervin bloke edilmesinin engellenmesi (Bu yapılmadığı takdirde yaygın olmasına rağmen kalsit rezervleri bir kaç kuruluşun tekelinde kalabilir.) gerekmektedir.

Hâlihazırda mevcut kuruluşlar yarı kapasite ile çalışmaktadır. Yani %50 kapasite fazlası vardır. Bu sorun ihracat yoluyla çözülebilir aksi halde kuruluşların satışı, kapanması kaçınılmaz olacaktır." Şeklinde görüşler beyan edilmesine rağmen, sektör temsilcileri bu konularda hiçbir gelişme olmadığını ifade etmektedir.

Kalsit Üreticileri, düşük döviz değerleri, yüksek enerji, lojistik maliyetleri, kalifiye personel yetersizliği gibi sorunların sektörel gelişmeyi yavaşlattığını, üretimin dünya standartlarına uygunluk hususunda değişkenlik göstermesinin öncelikli olarak ele alınması gerektiğini, üretim sahasında arzu edilen canlılık için, enerji maliyetlerinin mümkün olan en alt seviyeye çekilmesi ve enerji konusunda uluslararası standartlarda özel bir tarife uygulanması gerektiğini belirterek, mevcut demiryollarının, deniz taşımacılığının maksimum faydalanacağı şekilde yeniden rehabilite edilmesini talep etmektedirler.

Yukarıda açıklanan sorunların çözümü için alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması açılması gerekmektedir.

4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 22 milletvekilinin, suçun önlenmesinde eğitim ve öğretimin yerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/784)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizde suç çeşidi ve oranının her geçen yıl sürekli artış göstermesinin, eğitim ve öğretimle olan ilişkisinin araştırılarak, alınması gereken tedbirler amacıyla Anayasanın 98. İçtüzüğün 104. ve 105. Maddeleri gereğince Meclis araştırması yapılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Reşat Doğru                                      (Tokat)

2) Hasan Çalış                                       (Karaman)

3) Mehmet Şandır                                 (Mersin)

4) Ahmet Bukan                                    (Çankırı)

5) Akif Akkuş                                       (Mersin)

6) Beytullah Asil                                   (Eskişehir)

7) Münir Kutluata                                 (Sakarya)

8) Tunca Toskay                                   (Antalya)

9) Mümin İnan                                      (Niğde)

10) Ahmet Orhan                                  (Manisa)

11) Kamil Erdal Sipahi                          (İzmir)

12) Mustafa Kemal Cengiz                   (Çanakkale)

13) Ali Uzunırmak                                (Aydın)

14) Kadir Ural                                       (Mersin)

15) Süleyman Lâtif Yunusoğlu             (Trabzon)

16) Metin Ergun                                    (Muğla)

17) Muharrem Varlı                              (Adana)

18) Mustafa Enöz                                  (Manisa)

19) Alim Işık                                         (Kütahya)

20) Metin Çobanoğlu                            (Kırşehir)

21) Rıdvan Yalçın                                 (Ordu)

22) Kürşat Atılgan                                (Adana)

23) Murat Özkan                                   (Giresun)

Gerekçe:

Bir toplumdaki eğitimli bireylerle suç arasında ters yönlü bir ilişki beklenmektedir. Diğer bir ifadeyle eğitim seviyesindeki artmaya paralel olarak suç oranlarında azalmanın olduğu ve bu iki değişken arasında negatif bir ilişkinin olduğu ifade edilmektedir.

Son beş yılda, AKP iktidarında suçlar artmış, cezaevleri yetersiz kalmıştır. Cezaevlerinde insanlar yatmaya yer bulamamakta ve konusu değişik suçlu sayısı gün geçtikçe katlanarak artmaktadır. Toplum korku içerisindedir. Yazılı ve görsel medyada takip ettiğimiz olaylarda insanların, yaş farkı olmaksızın suç eğiliminde olduğunu görmekteyiz.

Eğitim; bağımsız bir toplum ve ulusu oluşturacak, bireysel moral düzeyi yüksek, sağlıklı bireylerin yetiştirilmesiyle hem bireysel hem de evrensel bir kültüre sahip, zengin bir toplumu yetiştirmeyi amaçlar. Eğitimdeki tüm yenileşme ve gelişme girişimleri, toplumun her kesiminin ilgi alanına girmektedir. Eğitim, toplumda değişmelerden sorumlu olması nedeniyle değişime diğer sistemlerden önce uyum sağlamak durumundadır. Bunun için, sosyo-ekonomik gelişmenin en önemli itici gücü ve en önemli unsuru, toplumun eğitim düzeyidir.

Bugünkü, suç çeşidi ve oranının, aynı zamanda suçlu sayısının her geçen gün artmasının bir Eğitim Noksanlığı ve Eğitimdeki İhmallerin günümüze yansıması olduğu bir gerçektir. Suçun, psikolojik ve sosyolojik temelleri olduğu gibi suça yönlenmede eğitimin de etkisi olduğu unutulmamalıdır.

İstatistiklere baktığımızda suçluların yaş oranının oldukça küçülmesi, bu çocukların okul çağında olmaları, eğitimde aksaklığın en belirgin örneğidir. Adli suçların yanında alkol, uyuşturucu kullanımı ve madde bağımlılığındaki yaş oranı da endişe verici boyutlara gelmesidir.

Okullarda hangi çocukların suça eğilimli, hangilerinin sorunlu olduğunu tespit ederek, onlarla özel olarak ilgilenilmeli, bu öğrencilerin rehber öğretmenler eşliğinde rehabilite edilmesi, aileleri ile birlikte çocukların sosyal hayata hazırlanması sağlanmalıdır.

Eğitim sistemindeki sürekli değişkenlikler, istikrarsız bir sınav sistemi, çocukların, buluğ döneme geçişin olduğu 13-14 yaşında, en hareketli dönemlerinde tekrarı olmayan ve çok zor bir sınava hazırlık aşamasında öğrenci üzerindeki baskılar, çocuktaki yarattığı stres ya madde bağımlılığına ya da şiddete yönlendirmektedir.

Eğitim legal ve illegal faaliyetlerden beklenen ödülleri belirleyerek, akılcı suçluların suç faaliyetini etkilemektedir. Bu tür olumsuz gelişmelerin karar alma sürecinde eğitim, suça yönelmeyi azaltabilir.

Konunun Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından da araştırılması suç işlemeye yatkın grupların eğitim yolu ile engellenmesine ışık tutacağı kanaatindeyiz.

Araştırma önergemiz bu amaçla hazırlanmıştır.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın Öğüt, sisteme girmişsiniz, ne için acaba?

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Efendim, İç Tüzük 60’a göre kısa bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars ilinin kara yolları ulaşımının sorunlarına ilişkin açıklaması

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Yaz başlamasıyla kara yolları da hareketlendi. Kars-Ardahan arasındaki yol yaklaşık beş yıldır bitmiyor. Geçen hafta da ben Kars’taydım. İnanın Ardahan’a bir saatlik yolu iki buçuk saatte gittik. Sayın Ulaştırma Bakanımız da biraz önce buradaydı. Bizde sezon çok kısa olduğu için, yani ekimin sonunda, biliyorsunuz, kar yağıyor, buz tutuyor, onun için bu sezon Kars-Ardahan yolunun bitirilmesini istirham ediyoruz. Çok önem taşıyor.

Bir de, Ardahan-Ardanuç yolu var. Bu yol da on beş yıldır bitmedi. Onun da bitirilmesini istirham ediyoruz. Göle-Erzurum arasındaki yol. O da bitmedi. Yani bizim Doğu Anadolu’ya nedense devletin bakış açısı farklı, üvey evlat yerine koyuyorlar. Başka yerlerde gösterişe dayalı asfaltlar, yollar yapılıyor ama bizim oradaki ihtiyaç olan, toplumun o sınırda bekçiliğini çok görüp, ona bir yol yapmayı bile çok gören Hükûmeti burada eleştiriyorum ve diyorum ki, bu yolun derhâl, bir an evvel bitmesini istirham ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

4’üncü sırada yer alan, Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Bayram Meral ve 20 Milletvekilinin 5539 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4.- Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Bayram Meral ve 20 Milletvekilinin; 5539 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/788, 2/226)   (S. Sayısı: 499) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Geçen birleşimde birinci bölümde yer alan 6’ncı madde kabul edilmişti.

Şimdi, bu bölümde yer alan diğer maddeleri ve varsa önerge işlemlerini yaptıktan sonra oylarınıza sunacağım.

7’nci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı kanun tasarısının 7. maddesinin 4. fıkrasına aşağıdaki (c) bendinin eklenmesini ve buna bağlı olarak ekli (I) sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Merkez Teşkilatı Cetvelinde gerekli düzenlemenin yapılmasını arz ve teklif ederim.

c) Bilgi Teknolojileri Dairesi Başkanlığı

 

Osman Coşkunoğlu

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Ergün Aydoğan

 

Uşak

Malatya

Balıkesir

 

Şevket Köse

Eşref Karaibrahim

 

 

Adıyaman

Giresun

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 7. maddesinin (5) numaralı fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Günal

Oktay Vural

Akif Akkuş

 

Antalya

İzmir

Mersin

 

Nevzat Korkmaz

Alim Işık

M. Akif Paksoy

 

Isparta

Kütahya

Kahramanmaraş

 

Mustafa Kalaycı

Mümin İnan

 

 

Konya

Niğde

 

BAŞKAN – Komisyon bu son okuttuğum önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Günal, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu tasarı Alt Komisyonda ve Komisyonda görüşülürken, bu konuda arkadaşlarımıza tekliflerimiz, eleştirilerimiz olmuş idi ve Alt Komisyonda da “yönetmelikle belirlenmesi” hususu eklendi. Ancak, onun da yeterli olmadığını kendilerine ifade etmiştik.

                    

(x) 499 S. Sayılı Basmayazı 18/6/2010 tarihli 120’nci Birleşim Tutanağı’na eklidir.

Sayın Bakanım “Katılmıyoruz.” diye çok kolay bir şekilde  söyledi ama ben şimdi size, küçük bir şekilde, bir iki açıklamada bulunacağım, hâlâ “Gerekli değil.” derseniz ki daha önce Anayasa Mahkemesinin böyle gerekçelerle bazı kanunları bozduğunu da bilginize sunmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, Anayasa’mızın 123’üncü maddesinde “İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir.

İdarenin kuruluş ve görevleri, merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır.

Kamu tüzelkişiliği, ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur.” deniyor.

Bu çerçevede, bu işleri düzenleyen 3046 sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında Kanun’un 16’ncı maddesinde de şöyle deniyor: “Bakanlık merkez teşkilatı ile bakanlık bağlı kuruluşlarının düzenlenmesinde uyulacak esas ve usuller:”

(A) bendine baktığımız zaman: “Genel müdürlük, müstakil daire başkanlığı, danışma, denetim ve yardımcı birimlerin kurulması, kaldırılması, görev, yetki ve sorumlulukları kanunla düzenlenir.”

Şimdi, buraya bakıyorsunuz: Daha önce arkadaşlarımızı uyardık, bunun üzerine Teftiş Kurulu Başkanlığı ile Hukuk Müşavirliğinin görevleri ayrı olarak yazıldı ama maddeye baktığınız zaman diğerlerinin sadece isimleri var: “Ana hizmet birimleri aşağıdaki birimlerden oluşur.”, “Danışma ve denetim birimleri aşağıdaki birimlerden oluşur.”, “Yardımcı hizmet birimleri aşağıdaki birimlerden oluşur.”

Ama burada sadece birimlerin isimleri değil görev, yetki ve sorumlulukları kanunla düzenlenir, deniliyor. Bu çerçevede sadece maddenin sonunda yönetmelik çıkarılacağını söylemek bunun ayrıntılarını belirleme açısından yeterli değildir.

Ayrıca, böyle bir çalışma içerisinde, gelen bütün kanun tasarılarında maalesef AKP Hükûmeti… Değerli arkadaşlarım sonraki maddelerde de yine ayrıntılarıyla tartışacağız, her gelen tasarının içerisinde birim isimleri değiştiriliyor. Dolayısıyla burada ne yapılıyor? Birim ismi değiştiği için bir geçici maddeyle şu anda unvanı değişen, ismi değişen veya kaldırılan daire başkanlıkları, genel müdürlükler, tamamıyla istifa etmiş sayılıyor, yeniden görevlendirilme yapılıyor. Yeniden görevlendirme yapılamayanlara da süre konuluyor, doğrudan müşavir kadrosuna falan tarihe kadar atanırlar, deniliyor.

Şimdi, burada bakıyorsunuz yani isimlere küçük bir “ve” ekleyerek veya “daire” yerine “dairesi” koyarak belli daire başkanlıklarının ve birimlerin adının değiştiğini görüyoruz. Bu söylediğimiz, onların temel görevleriyle ilgili hususların kanunda yer almamasının yanında diğer bir etken olarak karşımıza çıkıyor.

Bu çerçevede, bu maddenin bu hâliyle geçmesi durumunda, bunun hem Anayasa’nın 123’üncü maddesine göre hem de 3046 sayılı Kanun’un 16’ncı maddesinde düzenlenen teşkilatlanma esas ve usullerine göre hukuka aykırı olduğu açık bir şekilde görülmektedir.

Biz bu nedenle, diğer bazı maddelerde de söylediğimiz gibi, hukuka uygunluğun sağlanması açısından bu önergemizi verdik. Aksi takdirde, bu konuda problemler olacağını, daha sonra uygulamada da problemler yaşanacağını şimdiden sizlere ihtaren duyurmak istiyorum.

Eğer, her zaman olduğu gibi, iktidar alışkanlığı içerisinde parmak kaldırır, kabul etmedik derseniz, yarın bu sorunlar tekrar karşınıza çıkacaktır. Bilmiyorum, daha önce de söylediğimiz hususları Sayın Bakanımız dikkate alacağını söylemişti ama yine orada Komisyonun yönlendirmesiyle hepsi reddedildi. İnşallah, bu dikkate alınır ve önerimiz kabul edilir ve bu hukuk dışı uygulamadan dönülür diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Günal.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, yoklama istiyorum.

BAŞKAN – Yoklama talebinde bulunan arkadaşların isimlerini tespit edeceğim: Sayın Anadol, Sayın Öğüt, Sayın Mengü, Sayın Korkmaz, Sayın Ergin, Sayın Güvel, Sayın Köse, Sayın Seçer, Sayın Özkan, Sayın Süner, Sayın Çakır, Sayın Ayhan, Sayın Halıcı, Sayın Barış, Sayın Aydoğan, Sayın Coşkunoğlu, Sayın Sönmez, Sayın Köktürk, Sayın Pazarcı, Sayın Serter.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

On dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 14.16

 

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 14.30

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 122’nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

III.- Y O K L A M A

BAŞKAN – İstem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi, yoklama işlemini tekrarlayacağım.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Bayram Meral ve 20 Milletvekilinin; 5539 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/788, 2/226) (S. Sayısı: 499) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı kanun tasarısının 7. maddesinin 4. fıkrasına aşağıdaki (c) bendinin eklenmesini ve buna bağlı olarak ekli (I) sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Merkez Teşkilatı Cetvelinde gerekli düzenlemenin yapılmasını arz ve teklif ederim.

c) Bilgi Teknolojileri Dairesi Başkanlığı

                                                                                  Osman Coşkunoğlu (Uşak) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Coşkunoğlu, buyurunuz efendim.

OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başbakan bu kürsüden Meclis Başkanına hitap ederek, milletvekillerini göstererek “Bunları siz mi susturacaksınız, ben mi susturayım?” demişti Sayın Başkan. Burası yüce Türkiye Büyük Millet Meclisinden çok bir kıraathaneyi andırıyor! Bu duruma sizin müdahale etmenizi rica ederim.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, biraz sessiz olursanız kürsüdeki milletvekili arkadaşımızı daha rahat dinleyebileceğiz.

Buyurunuz efendim.

OSMAN COŞKUNOĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 7’nci maddesi Karayolları Genel Müdürlüğünün teşkilatını tanımlıyor. Bu tanım içerisinde, ana hizmet birimleri içerisinde Bilgi Teknolojileri Dairesi Başkanlığının da olması gerekir.

Bu konuda bir önerge vermiştim, Sayın Bakan -teşekkür ederim- kendisi de, özellikle bilgi teknolojileri konusunu uhdesinde toplayan Sayın Bakan da bu konuya duyarlı davrandı fakat ana hizmet birimleri içerisinde değil de yardımcı hizmet birimleri içerisinde olma koşuluyla. O da yeterli çünkü şu anda görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının içerisinde bilgi teknolojileri bölümü, böyle bir sorumluluk, böyle bir birim ifade dahi edilmemiştir. Bu, büyük bir ihmaldir. Neden bunu kabul etmeliyiz? Sadece, belki iktidar milletvekillerince, Sayın Bakanın kabul etmiş olması yeterli ama tabii biraz düşünmek isteyenler için bazı nedenleri söyleyeyim: Karayolları, ilginç bir şekilde Türkiye’de ilk bilgisayara yani şimdi Taş Devri modeli diyeceğimiz IBM 650’nin, ilk bilgisayarın geldiği kuruluştur. O günden bu güne köprülerin altından çok sular geçti, teknoloji çok ilerledi, iş yapış tarzımız kamuda, özelde çok değişti. Neden Karayollarında bilgi teknolojileri birimi önemlidir, hatta bence ana hizmet birimi olmalıdır? Çok neden sayılabilir, en önemli birkaç nedeni ifade etmek istiyorum: Kurumun tüm merkez ve taşra teşkilatına hizmet veren İnternet  ve intranet sisteminin yönetimi böyle bir birimin görevi içerisindedir. Çok geniş teşkilatı olan Karayolları Genel Müdürlüğünde bu İnternet ve intranet hizmetlerini ve iletişimini sağlamakla görevli olacaktır. İkincisi, hem kurum içine hem de kara yolu bilgilerine ihtiyaç duyan kurumlara, diğer kurumlara hatta bireylere hizmet veren ve coğrafi bilgi sistemleri -artık sık sık kullanmaya başladığımız- teknolojilerinin kullanıldığı Karayolu Bilgi Sistemi Projesi kapsamındaki uygulamalardan sorumlu olacaktır bu birim. Bir üçüncüsünü sayayım: Kurumun büyük maceralarla nihayet açılmış, yapılmış ve yurttaşa sunulmuş olan e-devlet kapısından sunduğu hizmetlere yönelik bu uygulamalar, bireyleri, vatandaşları yakından ilgilendiren uygulamalardır. Yol durumu, güzergâh analizi, özel yük taşıma izin belgesi, otoyol kaçak geçiş sorgulaması gibi uygulamaların, görevlerin yerine getirilmesinden bu birim sorumlu olacaktır.

Ayrıca, yine hatırlatmak isterim, her ne kadar bilgi teknolojilerine çok önem verildiği iddia ediliyorsa da bu Hükûmet tarafından, 19 Mart 1998 tarihinde bir Başbakanlık genelgesinde, bilgi işlem birimlerini, içinde bulunduğu kurumun en üst düzey yöneticisine bağlı bağımsız bir birim hâline getirmek gerektiği belirtilmişti 1998’de ve dünyadaki gelişmeler de, gerek özel gerek kamu sektöründe, bu yöndedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

OSMAN COŞKUNOĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bilgi teknolojileri birimi, en üst düzeyde Genel Müdürlüğe bağlı ve bağımsız çalışan bir birim olmak zorundadır.

Burada bir uzlaşma önergesiyle karşı karşıyayız. Bunun kabulünü diler, yüce Meclise saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Coşkunoğlu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler... Kabul etmeyenler...

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Kabul, arkadaşlar…

OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) – Uyandırmaya uğraştım ama maalesef…

BAŞKAN – Şimdi, herhâlde bir yanlış anlaşma oldu. Elektronik cihazla tekrar oylama yapalım.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) – Eksik ne var Sayın Başkan? Oylama yapıldı, oylama bitti efendim.

BAŞKAN – Sonucu ilan etmedim efendim. Sonucu ilan etmediğim için önergeyi tekrar soruyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. (CHP sıralarından alkışlar)

7’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 7’nci madde kabul edilmiştir.

8’inci madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Kanun Tasarısının 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde geçen “inceleme” ibaresinden sonra gelmek üzere “,soruşturma” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nuri Uslu

Musa Sıvacıoğlu

Bekir Bozdağ

 

Uşak

Kastamonu

Yozgat

 

Yaşar Karayel

Hamza Yerlikaya

 

 

Kayseri

Sivas

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 8. maddesinin (2) numaralı fıkrasının başına “Teftiş Kurulu Başkanlığı bu kanunla kendisine verilen görevleri başmüfettiş, müfettiş ve müfettiş yardımcıları eliyle yürütür.” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Günal

Akif Akkuş

Oktay Vural

 

Antalya

Mersin

İzmir

 

Nevzat Korkmaz

Mustafa Kalaycı

M. Akif Paksoy

 

Isparta

Konya

Kahramanmaraş

 

Alim Işık

Mümin İnan

Hüseyin Yıldız

 

Kütahya

Niğde

Antalya

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Teftiş Kurulu Başkanlığı başlıklı 8. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasına arz ve teklif ederiz.

 

Şevket Köse

Orhan Ziya Diren

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

Adıyaman

Tokat

Malatya

 

Ali İhsan Köktürk

Hulusi Güvel

Hüseyin Ünsal

 

Zonguldak

Adana

Amasya

 

Selçuk Ayhan

Ergün Aydoğan

 

 

İzmir

Balıkesir

 

BAŞKAN – Komisyon okuttuğum son önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kim konuşacak efendim?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ergün Aydoğan.

BAŞKAN – Sayın Aydoğan, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Tasarı’nın 8’inci maddesinin tasarıdan çıkarılmasıyla ilgili verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; ulusal ölçekte kara yolu ulaşımının diğer türlerine göre artan ağırlığıyla ulaşım ve taşımacılığın önemli bir bölümü kara yolu taşımacılığıdır. Bunun ülke ekonomisi üzerinde olumsuz etkisi olduğu da çok açık bir gerçektir. Ulaşım ve taşımanın önemli bir kısmının kara yoluyla olması nedeniyle bu gerçeği hepimiz bilmekteyiz.

Ulusal ulaşım planının geciktirilmeden hazırlanması Bakanlığın ve Hükûmetin görevidir. Bir ana plana bağlı olmadan sürdürülen yatırımların çoğunda sorunlar mevcuttur ve artarak devam etmektedir. Yapılan projeler tamamen kısa süreli çözümlerdir. Hükûmette olduğunuz sürede maalesef bir ulaşım master planınız yoktur.

Hükûmet olduğunuzdan bugüne duble yollarla övündünüz, sürekli duble yolları öne çıkardınız. 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra tarafınızdan Acil Eylem Planı’nda 15 bin kilometre duble yol yapılacağı kamuoyuna ilan edildi. Bu yapımlara başladığınızda gidiş-geliş olan yolların tamamını duble yollara çevireceğinizi, maddi ve önemli kazaları en aza indireceğinizi açıkladınız. Sekiz yıl içinde 11 bin kilometre yakaladığınızı, aştığınızı ifade ediyorsunuz. Şimdi soruyoruz buradan: İktidarınız döneminde ne kadar duble yol yaptınız? Yaptığınız duble yol güzergâhları nedir? Yolların başlangıç ve bitiş tarihlerini gerçekten merak ediyoruz. Bu yollara ne kadar kaynak harcandı? Harcadığınız bu kaynak dünya ölçümlerinde midir? Bakım onarıma harcadığınız kaynak nedir?

Sayın milletvekilleri, değerli arkadaşlar; bu yolları yaparken partili yakınlarınıza, müteahhitlerinize verip vermediğinizi, hangi bakanların yakınlarına, akrabalarına verip vermediğinizi, bu müteahhitlerden partinize kaynak aktarıp aktarmadığınızı sormuyorum. Bu yapılan duble yolların kalitesini soruyorum. Dünya standartlarında olup olmadığını soruyorum. Yol hatasından kazaların artıp artmadığını, ölümlerin artıp artmadığını soruyorum.

Eskişehir’de yeni yapılan, hatta teslimi yapılmayan yollarda mühendislik hatası olup olmadığını soruyorum. Geçtiğimiz pazar günü benim de bizzat kaza yaptığım yolu soruyorum. Oradaki görevlilerin de ifade ettiği, bu yolun hangi mühendislik bilimiyle yapıldığını buradan size soruyorum Sayın Genel Müdürüm, Sayın Bakanım.

Eskişehir’de son dalçıktan çıktıktan sonra önünüzü göremiyorsunuz. Çıktığınız anda yağıştan dolayı biriken su birikintisinin içine giriyorsunuz ve kaza yaşıyorsunuz. Geçtiğimiz pazar günü bu kazayı yaşadım hâlâ şu anda aracım Eskişehir’de.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; bunlarla birlikte yine çok övündüğünüz, sürekli İktidarınızın “medarıiftiharı” dediğiniz duble yollarla ilgili ulaşımı en zor il olan Balıkesir ilinin Susurluk-Bandırma, Susurluk-Balıkesir, Balıkesir-Manisa, Balıkesir-Çanakkale, Balıkesir-Körfez yolunu soruyorum; neden bugüne kadar yapılamadığını soruyorum. Elbette, yetkililer, belli bir yolların yapıldığını söyleyeceklerdir ama bakın, Balıkesir-Manisa arasında yol hâlâ bitmemiş, Balıkesir-Çanakkale arasında yol bitmemiş, Balıkesir-Körfez yolu bitmemiş ve duble yollardan en az pay alan il maalesef Balıkesir.

Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; yine, İktidarınızın önemli bir söylemi olan “Babalar gibi satarım.” anlayışıyla limanları, fabrikaları her tarafı sattınız. Sıra otoyollara, köprülere ve kara yollarına geldi. Tabii, sırada okulların olduğunu da biliyoruz.

Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; yine, buradan Sayın Bakanımıza ve Sayın Genel Müdüre soruyorum: Taşımacılığın önemli bir bölümü kara yolu ulaşımıyla yapılırken kara yollarındaki taşıma sektöründe faaliyet gösteren taşımacıların çektiği sıkıntıların giderilip giderilmemesiyle ilgili geçmişte çıkardığınız çok yüksek maliyetlerle taşımacıların aldığı belgelerin kullanılıp kullanılmadığını, geçerli olup olmadığını soruyorum.

Yine, burada yük taşımacılığında yol boylarındaki kantarlarda yapılan ölçümlerde…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) – …yollardaki kara yolu taşımacılığında yük istiabı tartılırken bu kantarların her tartımda farklı ölçümler verdiğini, neden bunu verdiğini lütfen açıklayınız. Taşımacı, fabrikadan yükü yüklediğinde yoldaki ölçüm noktasında aynı araçta, aynı yükte 3 defa kantara girdiğinde, 3 defa farklı sonuç, 100’den 300 kiloya kadar farklı rakamların çıktığını buradan soruyorum.

Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; gerçekten olmazsa olmaz ulaşımın bir an önce bu sorunlarının giderilmesi ve ulaşımın sorunlarının çözülmesi dileğiyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Aydoğan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 8. maddesinin (2) numaralı fıkrasının başına “Teftiş Kurulu Başkanlığı bu kanunla kendisine verilen görevleri başmüfettiş, müfettiş ve müfettiş yardımcıları eliyle yürütür.” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                               Mehmet Günal (Antalya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Yıldız efendim.

BAŞKAN – Sayın Yıldız, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısı hakkında vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygılarımla selamlıyorum.

Sayın Bakan, 26/10/2009 tarihinde Bakanlığınıza sorduğum yazılı soru önergeme 24/3/2010 tarihinde yani tam beş ay sonra cevap veriyorsunuz. Elbette buna da şükretmemeliyiz, “Hiç cevap da vermeyebilirdi.” dememeliyiz. Tasarı yasalaşınca yapacağınız atamalarda sizi, milletvekillerini ve halkı yanıltan bürokratlarınızı değerlendirmelisiniz. Mecliste, televizyon ekranlarında, mitinglerinizde, tesis açılışlarınızda yaptığınız gibi, maalesef, milletvekillerine verdiğiniz yazılı cevaplarda da doğruları yansıtmamaktasınız.

Karayolları Genel Müdürlüğünün sorumluluğunda, 2002 yılının sonu itibarıyla 1.851 kilometre otoyol, 4.326 kilometre bölünmüş yol, 57.043 kilometre devlet yolu ve il yolu olmak üzere toplam 63.220 kilometre yol ağı bulunmaktadır. 2009 yılı sonu itibarıyla Karayolları Genel Müdürlüğünün sorumluluğunda 2.100 kilometre otoyol, 31.273 kilometre devlet yolu, 30.880 kilometre il yolu olmak üzere toplam 64.253 kilometre yol ağı bulunmakta olduğu Karayolları Genel Müdürlüğünün sitesinde ve şahsıma vermiş olduğunuz cevaplarda bulunmaktadır. Bu yol ağının 17.024 kilometresi bölünmüş yol standardındadır.

Değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetinin sekiz yıllık iktidarında 484 kilometre daha önceki hükûmetlerce yapımı süren, sekiz yılda tamamlanan otoyol ve 546 kilometre de devlet ve il yolu olmak üzere toplam 1.030 kilometre ilave yol yapılmıştır. Yani Adalet ve Kalkınma Partili yetkililerin en çok övündükleri yol miktarı 1.030 kilometredir. 546 kilometrenin büyük bölümü de il ve ilçelerde yapılan çevre yollarından oluşmaktadır. Başta Sayın Başbakan ve diğer AKP yetkilileri her fırsatta 11 bin kilometre bölünmüş yol yaptıklarını, bunun yetmiş altı yıllık cumhuriyet hükûmetlerinin yaptığı yoldan fazla olduğunu söylemektedirler. Bunlar doğru olmayan açıklamalardır. Yapıldığı söylenen 11 bin kilometre yolun tümünün projesi önceki hükûmetler döneminde yapılmış, istimlakleri tamamlanmış, Karayolları istimlak sınırları belirlenmiş ve yolun 11 bin kilometrelik bir şeridi tamamlanmış, kalan 11 bin kilometrelik ikinci şeridin yapımı da sürmekteydi. Adalet ve Kalkınma Partisi olarak sizin yaptığınız -ömründe yol yapmamış yandaşlarınıza, yapımı süren ya da başlamayan bölümünü- herkesin kullandığı ve standardını gördüğü, Adalet ve Kalkınma Partisinin siyasi zikzakları gibi olan yolları natamam tamamladınız.

Vatandaşımız sizin yaptığınız yol standardını da, beğenmediğiniz sizden önceki hükûmetlerin yol standardını da kullanarak biliyor. Adalet ve Kalkınma Partisi yöneticileri hava yolunu kullandığından bilmiyor olabilirler. Ankara-Kulu, Ankara-Aksaray yolunda seyahat ederseniz, yaptığınız yolların standartlarının örneğini burada görmeniz mümkündür. “Bitirdik.” dediğiniz yolların bitmediğini, hâlen yol altyapılarının sürdüğünü göreceksiniz.

Sizden önceki hükûmetler, o dönemlerin ekonomik ve teknolojik zor şartları altında, 40 tonluk kamyonlardan, kırıcılardan,  delicilerden yoksun, kazmayla, kürekle, kompresörle, bugün beğenmediğiniz, yok saydığınız kara yollarını yapıyor, hem de demir çelik tesislerini, PETKİM’i, Türk Telekom'u, hidroelektrik santralleri, termik santralleri, sizleri yetiştiren okulları, hastaneleri, üniversiteleri, Tekeli, SEKA’yı -burada sayamayacağım- Adalet ve Kalkınma Partisinin özelleştirerek yandaşlarına ya da küresel sermayeye peşkeş çektiği stratejik tesisleri de yapıyordu. Özelleştirerek sattığınız bir tek Türk Telekom’dan elde edilen gelirle, övünerek bitiremediğiniz bölünmüş yolları yapmanız mümkündür. Beğenmediğiniz hükûmetlerin yaptığı kara yollarını elli yıldır kullanıyoruz, daha da kullanmaya devam edeceğiz. Bir kara yolları işçisinin oğlu ve o yolların yapımında hizmeti olan bir işçinin oğlu olarak bunları övünerek de söyleyebiliyorum. Adalet ve Kalkınma Partisinin yaptığını söylediği yolların büyük bölümünün, ömrü bir yıl bile dolmadan yine AKP’nin zikzaklı siyasetine benzediğini tüm Türkiye görmektedir.

Değerli milletvekilleri, yine Antalya ilinde 2003-2009 yılları arasında 172 kilometre bölünmüş yolun yapıldığı ifade edilmektedir, bana verilen bilgilerde. Antalya’da yaşayan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) – Sayın Başkan, daha sürem bitmedi, göstergede sorun var, gösterge sabit kaldı.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, sistemde arıza var.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 14.56

 

 

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 15.06

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 122’nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

499 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

8’inci madde üzerinde Antalya Milletvekili Sayın Hüseyin Yıldız değişiklik önergesinin gerekçesini açıklarken teknik bir aksamadan dolayı sözlerini tamamlayamamıştı. Şimdi konuşmasını tamamlamak üzere Sayın Yıldız’ı kürsüye davet ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

Son ek sürenizde kalmıştınız, verememiştik.

Buyurunuz Sayın Yıldız.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Adalet ve Kalkınma Partisinin değerli milletvekilleri konuşmamda belirttiğim rakamların doğru olmadığını ifade ettiler. Ulaştırma Bakanlığının Ulaşan ve Erişen Türkiye-2008, Ulaşan ve Erişen Türkiye-2009 kitaplarını incelediğiniz zaman -sayfasını da verebilirim- konuşma metnimi alınca, verdiğim rakamların Karayolları Genel Müdürlüğünün rakamları olduğunu göreceksiniz.

Antalya ilinde 2003-2009 yılları arasında 172 kilometre bölünmüş yolun yapıldığı, sormuş olduğum yazılı soru önergesinde tarafıma bildirilmiştir. Alanya-Antalya arasında yapılan 135 kilometrelik yol dış kredili yapılan bir yoldur ve bu yolun yaklaşık 115 kilometresi 57’nci Hükûmet döneminde tamamlanmıştır, kalan aşağı yukarı 20 kilometrelik bölümü de 58, 59 ve 60’ıncı Hükûmetler döneminde tamamlanmıştır. Bu da bize…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi bağlayınız.

Buyurunuz.

HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) – Peki, çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Yazılı soru önergeme 10.940 kilometre kamulaştırma yaptığınızı da söylemektesiniz. Bunun doğru olmadığını siz de biz de bilmekteyiz ancak bürokratlarınızın sizi yanıltmaması konusunda mutlaka uyarmanız gerektiğini düşünüyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Yıldız.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Kanun Tasarısının 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde geçen “inceleme” ibaresinden sonra gelmek üzere “, soruşturma” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                           Nuri Uslu (Uşak) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılıyoruz.

BAŞKAN – Kim konuşacak efendim?

SUAT KILIÇ (Samsun) – Gerekçe okunsun.

Gerekçe:

8 inci maddenin (a) bendindeki düzenlemeye paralellik sağlanması amacıyla söz konusu önerge verilmiştir.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Karar yeter sayısı istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım efendim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

On dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 15.09

 

 

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.19

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 122’nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

8’inci maddede, Uşak Milletvekili Sayın Nuri Uslu ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı… Yok.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Elektronik yapabiliriz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Elektronik cihazla yineliyorum oylamayı, bir dakika da süre vereceğim.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Önerge kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 8’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 8’inci madde kabul edilmiştir.

9’uncu madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 9. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinin sonundaki “hukuki mütalaasını bildirmek” ibaresinin “hukuki mütalaa vermek” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Günal

Oktay Vural

M. Akif Paksoy

 

Antalya

İzmir

Kahramanmaraş

 

Alim Işık

K. Erdal Sipahi

Beytullah Asil

 

Kütahya

İzmir

Eskişehir

 

Mümin İnan

Nevzat Korkmaz

Akif Akkuş

 

Niğde

Isparta

Mersin

 

 

Mehmet Serdaroğlu

 

 

 

Kastamonu

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Hukuk Müşavirliği başlıklı 9. maddesin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şevket Köse

Orhan Ziya Diren

Çetin Soysal

 

Adıyaman

Tokat

İstanbul

 

Ali İhsan Köktürk

Hulusi Güvel

Enis Tütüncü

 

Zonguldak

Adana

Tekirdağ

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Rasim Çakır

 

 

Malatya

Edirne

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Soysal. (CHP sıralarından alkışlar)

ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 9’uncu maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Ancak burada ondan daha önem verdiğim başka bir şeyi ifade etmek istiyorum, bir dramı, bir trajediyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Defalarca bu kürsülerde bunları, aslında, paylaştık, önergelerimizle, Meclis araştırmalarımızla paylaştık. Kot kumlama işçileri bugün yine Abdi İpekçi’de seslerini, feryatlarını duyurmaya çalışıyorlar. Israrla da duymak istemeyenler, artık bunu duymaları gerektiğini düşünüyorum. Bugün yine Türkiye Büyük Millet Meclisine geldiler, onlarla dün de, bugün de birlikteydik.

Değerli arkadaşlarım, kot kumlama işçileri, şimdi, silikozis denen bir hastalığa yakalanıyorlar ve bunun tedavisi yok, güç ve bunlar kayıt dışı çalıştırılmışlar. Şimdi burada ne arıyor? Sosyal devleti arıyor. Sosyal devleti nerede arayacak? Türkiye Büyük Millet Meclisinde arayacak. Peki bu konuda duyarsız kalmak gerçekten doğru mu? Gazze gerçekten hepimizin içini yakan bir olay, Irak’ta ölen insanlar içimizi yakıyor ve en son yaşanan vahim bir olay, 9 vatandaşımızı, yurttaşımızı yitirdik. Şimdi, elbette bunlara sahip çıkmak en temel görevlerimizden biri olabilir ama bir şeyi daha görelim arkadaşlar, o da ülkemizde yaşananlar. Yani düşününüz ki dünyada sadece Türkiye’de, tekstil sektöründe, kot kumlama sonucu ölen insanlar ülkemizde. Şimdi, Bingöl’de iki tane kasaba... Kasabanın tüm gençleri silikozis hastası. Şimdi, bunların tedavi olması yetmiyor, aynı zamanda ilacına ihtiyaç var, bunların yaşamlarını idame ettirmeleri için devletin sosyal güvenliğine ihtiyacı var, bunların devletin hoşgörüsüne ihtiyacı var. Şimdi, bu hoşgörüden niye eksik ediyoruz? Daha dün 1 kişi daha yaşamını yitirdi Erzurum’da bu hastalıktan ötürü. Buna karşı niye iş birliği içerisinde olmuyoruz? 16 Temmuza kadar Meclisi uzattık. Bir sürü yasa tasarısı var, bunları görüşeceğiz ama bire bir yurttaşlarımızın öldüğü bir hastalık... Kayıt dışı çalıştırılarak ve onun sonucunda yaşam hakları elinden alınmış ve ölümle her an yüz yüze gelecek bu insanlarımıza sahip çıkmak bizim en temel, en biricik görevimiz değil mi? Buna karşı duyarlı olmak, bunun için iş birliği yapmak, bir dayanışma içinde olmamız,  sorun neyse çözmemiz bizim en temel görevimiz değil mi? Bu Parlamento bunun için yok mu? Burada biraz daha duyarlı olmamız gerektiğini düşünüyorum. Hatta, bununla ilgili gerekiyorsa birlikte bir kanun teklifi verelim. 5 bine yakın insanı ilgilendiriyor bu. Bunu, sadece benim veya sizin değil hepimizin sorunu olarak görmeliyiz; insancıl bir sorun, insani bir sorun ve bu soruna sahip çıkmamız gerektiğini düşünüyorum ve bununla ilgili de hep birlikte bir kanun teklifi vererek onu da birlikte değerlendirelim ve bu işi çözümleyelim diye düşünüyorum. Bu konuda duyarlı olacağınızı umut ediyorum. Arkadaşlarımın da bu konuyu insani bir görev olarak kabul edeceklerini düşünüyorum.

Tabii, bunu söyledikten sonra şuna da değinmek istiyorum: Üçüncü köprü... Aslında, o çok uzun uzadıya tartışmak istediğim bir konu ama zamanımı da kullanarak...

Değerli arkadaşlarım, İstanbul’un kuzeyine üçüncü köprü yapıyoruz. Biz daha önce ne yaptık? Birinci köprüyü yaptık. Köprüye karşı mıydık? Hayır, değildik. O karşı olarak adlandıranlar doğru söylemiyor. Yalnız, baktığımız zaman birinci köprünün adı neydi? Çevre yolu idi. Peki, birinci köprü şimdi çevre yolu mu? İkinci köprüyü yaptık, adı neydi? Transit yol idi. Şimdi ikinci köprü transit yol mu? Birinci köprü kentin en göbeği hâline döndü, ikinci köprü yine sağına soluna yeni yapılaşmalarla kentin en yoğun olan bölgeleri hâline dönüştü. Şimdi üçüncü köprü de bundan farklı olmayacak çünkü orada süreç içerisinde plan tadilleriyle… Nasıl ki plansız bir kent İstanbul. Ne yazık ki hâlâ 100.000’likleri planlanamamıştır ve burada, İstanbul’da herkes bir anlamda yetkili, Bayındırlık Bakanlığı yetkili, TOKİ yetkili… TOKİ’nin yol artıklarına yüksek binalar dikme ve oraya yoğunluk kazandırma gibi çok yoğun bir, kente dönük bir ihanet içerisinde olduğunu ne yazık ki görüyoruz.

Şimdi, üçüncü köprü de su havzalarının bulunduğu yer, kuzey ve en önemlisi oradaki İstanbul trafiğini rahatlatma oranı yüzde 1 veya yüzde 1,5…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

ÇETİN SOYSAL (Devamla) – …hiçbir şekilde de trafiği rahatlatmayacak ve 6 milyar dolar gibi bir yatırım öngörülüyor. Bunun altını çizerek söylüyorum, çünkü bunun çok daha ileri rakamlara çıkacağını da görüyoruz.

Şimdi, düşününüz ki, öncelikli üçüncü köprü mü ve kentin trafiğine ne kadar katkı sunacağı da ortada, yüzde 1’in üzerinde olmayacak. Orada yaşayan, gören biri olarak ve süreç içerisinde orada plan tadilleriyle bir dayatmacı anlayışın nasıl ki birinci ve ikinci köprünün etrafında ve oradaki bağlantı yollarında bir dayatma sonucu yapılaşma almış başını nasıl gittiyse, aynı oranda da burası da böyle olacak. Oradaki tek yeşil alanlar, kentin en önemli yeşil alanları, ormanlık bölgeler de yok olmaya mahkûm olacak. Gerçekten İstanbul adına büyük bir talihsizlik olacak.

Aslında İstanbul da her tarafı denizlerle çevrili, taşımacılık anlamında denizlerden yeterince, ulaştırma anlamında da yeterince yararlanamıyoruz.

Aslında bunları paylaşmak istiyordum ama buna vaktim yetmiyor. Sadece şunu ifade etmek istiyorum: Örneğin deniz yolunda Bandırma-Ambarlı arasını bir gözden geçirmemiz gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi bağlayınız.

Buyurunuz.

ÇETİN SOYSAL (Devamla) – Peki, bu vesileyle hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Soysal.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…  Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 9. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinin sonundaki “hukuki mütalaasını bildirmek” ibaresinin “hukuki mütalaa vermek” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                              Mehmet Günal (Antalya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Serdaroğlu.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Serdaroğlu. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken sizleri saygıyla selamlıyorum.

Çok konuşulan bölünmüş yollarla ilgili bazı gerçekleri sizlerle ve milletimizle paylaşmak istiyorum. Bu çok övündüğünüz bölünmüş yollar, sizin mucize buluşunuz falan değildir. Herkes bilmelidir ki bölünmüş yol çalışmaları, 2000 yılında Milliyetçi Hareket Partisi tarafından programlanmış ve başlatılmıştır. [AK PARTİ sıralarından alkışlar (!)]Ancak sizden farklı olarak biz sağlıklı, şikâyetsiz, kullanılabilir ve uzun ömürlü yol olması için 8.500 kilometre yol planladık. Siz, bunu, hiçbir hesap kitap yapmadan, sırf Milliyetçi Hareket Partisinden fazla yol planladık diyebilmek için 8.500’den 15 bin kilometreye çıkardınız. Bugün diyorsunuz ki: “Cumhuriyet döneminde yapılan bölünmüş yollar 6 bin kilometreydi, biz 11 bin daha ilave yaptık.” O da doğru mu belli değil. Ben de diyorum ki, iktidarı devraldığınızda cumhuriyet döneminin iç ve dış borçları toplamı 225 milyar dolardı, siz bunu 500 milyar dolara çıkardınız. Bu aradaki yaklaşık 275 milyar dolarlık farkı bu bölünmüş yollara mı harcadınız? Sattıklarınızdan gelen 40 milyar dolar da bunun cabası.

Her şeye rağmen, Milliyetçi Hareket Partisinin başlattığı bu bölünmüş yol çalışmalarını devam ettirmenizden dolayı kişisel olarak memnuniyetimi ifade etmek istiyorum. Ancak Milliyetçi Hareket Partisininkini geçme iddiasıyla yaptığınız bu yollar standart dışı ve kalitesiz oldu. Yapılan bu yolların altyapısı da üstyapısı da daha bir yıl geçmeden bozuluyor. Neden? Çünkü uydurma yapılıyor. “Değil” diyen varsa, gelsin tartışalım veya şurada oturan Karayolculara lütfen sorsun ve onlarla konuşsun. Ankara-Çankırı-Kastamonu yolu belli ve yapılan yolların hâli ortada ve de hiç saklayacak bir şey yok, mal da meydanda. “Aman canım, yapılsın da nasıl yapılırsa yapılsın.” diyemezsiniz değerli milletvekilleri, çünkü harcanan her kuruş bu ülkenin ve bu milletin parasıdır. Ayrıca, bu yolların tamir ve bakımı da yeni yol yapılması kadar maliyetli olacaktır. Bu da iş bilmezliğinizin bir doğal sonucudur. Milliyetçi Hareket Partisi olarak 2001 yılında başlattığımız çok sayıdaki yolları tek tek saymaya gerek görmüyorum ama bunlardan bir tanesini örnek vermek istiyorum ki o da trafik yoğunluğu çok fazla olan Gölcük-Yalova yoludur. Başlattığımız bu yolu ne yazık ki sekiz senedir hâlâ bitiremediniz. Yalova-Gölcük yolu, İktidarınızın bölünmüş yol faaliyetlerindeki yetersizliğinin en açık bir örneğidir. Yapılan bölünmüş yollarda zemine bağlı bozuk asfalt ve dalgalanmalar ciddi trafik kazalarına neden olacaktır ve olmaktadır.

Değerli milletvekilleri, bu tasarı, aynı zamanda otoyolların ve çevresindeki hazine arazilerinin satışını kamufle etmeye çalışan bir tasarıdır. Devri İktidarınızda, başta sanayi tesislerimiz olmak üzere, arsalarımız, arazilerimiz ve birçok önemli kuruluşumuz gerçek değerinin çok altında, şaibeli bir şekilde satıldı. 2001 yılında, hep üzerinde durduğunuz ve konuştuğunuz 2001 yılında hortumcuların elinden alıp Fon’a devrettiğimiz bankaları bile değerinin yarısına sattınız ve bunun hesabını inşallah, Milliyetçi Hareket Partisinin iktidarında sizden soracağız. Bu özelleştirmelerden gelen yaklaşık 40 milyar dolarlık sıcak parayı da ortadan yok ederek, maalesef buharlaştırdınız. Soruyorum size: Bu sattıklarınızdan aldığınız parayla hangi yatırımı yaptınız? Kaç kişiye iş ve aş imkânı temin edebildiniz? Şimdi de satacak bir şey kalmadı, gözünüzü yollara, köprülere, rüzgâra ve akarsulara çevirdiniz. Sayın İktidar, özelleştirmedeki yanlışlarınızı hem biz hem de milletimiz gördü. Şimdi biz size nasıl güvenelim de otoyolların, köprülerin satışını emrinize verelim? Otoyolları ve köprüleri satmak için önümüze getirdiğiniz şu tasarıya öyle maddeler koymuşsunuz ki sınırı belli değil, kapsamı belli değil, nerede duracağı da belli değil. Tasarıdaki “hizmet tesisleri” ibaresi dikkat çekicidir değerli milletvekilleri. Açıkça söylüyorum…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) – Açıkça söylüyorum: Tasarı yasalaşırsa otoyolların kenarında ne kadar arazi varsa “hizmet tesisi” diye rant kapısı hâline gelecektir. Dolayısıyla bu kanuna “Tesis rantı kanunu.” diyebiliriz.

Bu kanun ile otoyollar birer ticaret merkezi hâline gelmektedir. İl ve ilçelerde o kadar çok ticaret merkezi varken bizim bunu kabul etmemiz mümkün değil.

Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi özelleştirmeye karşı değil, özelleştirme yoluyla peşkeş çekilmesine karşıdır ve Milliyetçi Hareket Partisi özelleştirme yoluyla ticari rantlar yaratılmasına karşıdır ve kusura bakmayın, Milliyetçi Hareket Partisi olarak sizin tıpkı Balıkesir SEKA’da olduğu gibi, tıpkı Telekom’da olduğu gibi yakınlarınıza ve dostlarınıza yeni rant kapıları açmadan özelleştirme yapabileceğinize inanmamaktayız diyor, hepinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Serdaroğlu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

9’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 9’uncu madde kabul edilmiştir.

10’uncu madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 10. maddesinin (4) numaralı fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Günal

Oktay Vural

M. Akif Paksoy

 

Antalya

İzmir

Kahramanmaraş

 

Nevzat Korkmaz

K. Erdal Sipahi

Alim Işık

 

Isparta

İzmir

Kütahya

 

Beytullah Asil

Mümin İnan

Akif Akkuş

 

Eskişehir

Niğde

Mersin

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Personel, atama usulü ve kadrolar başlıklı 10. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şevket Köse

Orhan Ziya Diren

Hulusi Güvel

 

Adıyaman

Tokat

Adana

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Ali İhsan Köktürk

Ali Rıza Ertemür

 

Malatya

Zonguldak

Denizli

 

 

Hüseyin Ünsal

 

 

 

Amasya

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Ertemür. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ RIZA ERTEMÜR (Denizli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının 10’uncu maddesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce, Hakkâri’de ve İstanbul’da şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve ulusumuza başsağlığı diliyorum. Aynı zamanda, değerli insan, sevgili İlhan Selçuk’un da ailesine başsağlığı diliyor, tüm ulusumuzu ve yüce Meclisi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 23’üncü Yasama Döneminde bu yüce çatı altında farklı konularda pek çok kanun tasarısını görüştük. Farklı alanlarda hazırlanmış bu kanun tasarılarının ortak özelliklerinden biri de kadrolaşma çabalarına yönelik personel düzenlemeleridir. Ne yazık ki Hükûmetin kadrolaşma konusundaki ısrarı görüşmekte olduğumuz kanunda da yerini almıştır. Elbette, kamunun kadro ve personel ihtiyacı karşılanmalıdır. Kadrolara yapılan atamalarla mesleki deneyim, yeterlilik ve eğitim ön planda tutulmalıdır. AKP hükûmetleri döneminde yapılan atamalarda mesleki deneyimin yerini siyasi görüş, liyakatin yerini de yandaşlık ve kayırmacılık almıştır.

Değerli milletvekilleri, AKP’nin fütursuzca yürüttüğü kadrolaşma çabalarının önündeki en büyük engel ise yargının göreve iade yönünde vermiş olduğu kararlardır. AKP İktidarı yargının verdiği bu kararları aşmak için değişik yöntemler icat etmiş ve uygulamaya koymuştur. Hazırlanan tasarılarla kurumların teşkilat yapıları değiştirilmekte, eski kadrolar iptal edilerek yeni kadrolar ihdas edilmektedir. Görüşmekte olduğumuz 499 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 10’uncu maddesinde de bazı kadro değişiklikleri göze çarpmaktadır. Yapılan düzenlemede, üst düzey bürokratların atanmasında altı ay gibi kısa bir süre öngörülmektedir. Sağlıklı olmayan bir biçimde yeni atamalara zemin hazırlanmaktadır. AKP İktidarının kadrolaşma çabası nedeniyle kurumlarda yaşanan erozyonun, mesleki deneyim ve birikimden yoksun kadroların devlet yönetiminde kilit noktalara taşınmasının faturasını ise vatandaşlarımız ödemektedir.

Değerli milletvekilleri, ulaşım, bir ülkenin can damarıdır. Sanayiden tarıma, turizmden kültüre kadar bütün sektör ve alanları yakından ilgilendiren ulaşım, ülkemizin de en önemli sorunlarından biridir. Hızlı kentleşme, sanayileşme ve nüfus artışı, ulaşım sektörünün yaşanan sorunlarını daha da artırmaktadır. Devletin temel görevlerinden biri de ekonomik ve toplumsal gelişme nedeniyle ulaşımda oluşan yeni ihtiyaçları karşılamak, var olan sistemi sağlıklı bir şekilde işletmektir, ulaşımla ilgili ileriye dönük politikaları hazırlamaktır, ulaşımın sağlıklı yürütülmesi için gerekli koordinasyonu sağlamaktır.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde ulaşım sistemi kara yolu ağırlıklıdır. Demir yolu, hava yolu, deniz yolu ulaşımının ise bugünkü hâliyle yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir. Daha ucuz ve güvenli olan demir yolu, ülkemizin denizlerle çevrili olması nedeniyle deniz ulaşımı ve zaman kaybı açısından önemli avantaj sağlayan hava ulaşımının yaygınlaştırılması gerekmektedir. Ulaşım seçeneklerinin artırılması her açıdan önem taşımaktadır.

Değerli milletvekilleri, tüm bunların hayata geçirilmesinin ön koşulu ise ulusal ulaşım ana planının oluşturulmasına bağlıdır. Bugüne kadar, AKP hükûmetlerinin ulaşım ana planıyla ilgili herhangi bir çalışmasını göremedik. Sadece, Sayın Başbakanın siyaseten aldığı anlık kararlarla duble yollar yapılmaktadır. Duble yollarda bitmek bilmeyen onarım ve bakım çalışmaları, AKP İktidarının başarısız icraatının somut bir örneği olarak ortada durmaktadır. Dünyada, gelişmiş ülkelerde demir ve hava yolunun yaygınlığı bilinmektedir. Ülkemizde, demir yolu ulaşımı âdeta kaderine terk edilmiş durumdadır. Hava yolunda ise yeterli yaygınlık sağlanmadığı gibi hâlâ pahalı bir ulaşım biçimidir.

AKP Hükûmeti ülkenin kaynaklarını inşaat kalitesi düşük duble yollarla talan etmektedir. Duble yol yapımı âdeta AKP’li müteahhitlere iş yaratma imkânı olarak kullanılmaktadır. AKP, duble yolla yandaşlarına duble kâr payı kapıları açarak tatlı tatlı kazanç sağlamaktadır.

Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmeti pek çok konuda olduğu gibi ulaşım konusunda da bildiğini okumaktadır. Atılan yanlış adımların faturasını vatandaşımız ödemektedir. Altyapı yaparken, köprülü kavşak yaparken kimseyi dinlemezseniz, bilim adamlarından, uzmanlardan yararlanmazsanız, yapılan yanlışlarla da altyapı yetersizliği nedeniyle yaşanan doğal afetlerden sonra ya geçmiş dönem iktidarlarını suçlarsınız ya da ivedilikle düzeltme yapacağınızı söyleyip hiçbir şey yapmazsınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

ALİ RIZA ERTEMÜR (Devamla) – Değerli milletvekilleri, seçim bölgem Denizli il sınırları içerisinde bugüne kadar yapılmamış özellikle Denizli-Çal ayrımı Uşak yolu, Çivril-Dinar yolu, Denizli-Yeşilova-Burdur yolu, Tavas-Karacasu yolu, Çameli-Fethiye yolu, Buldan-Güney ayrımı Sarıgöl yolu… Bu yolların bir an önce yapılarak hizmete açılmasında çok önemli olaylar gündeme gelecektir. Ben Sayın Bakanımızdan bu yılan hikâyesine dönmüş yollarımızın bir önce yapılmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Ertemür.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 10. maddesinin (4) numaralı fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                    Mehmet Günal (Antalya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz. 

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Günal.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, buradaki önergemizde (4) numaralı fıkranın madde metninden çıkarılmasını teklif ediyoruz. Burada “Müşavir kadrolarına, Genel Müdürlükte Daire Başkanı, dengi ve üstü kadrolarla Bölge Müdürü kadrolarında en az altı ay süre ile görev yapanlar arasından atama yapılır.” deniliyor. Bu genel olarak bütün diğer maddede de belirtmiş olduğum husus burada geçerli çünkü ne yapıyoruz? Müşavir kadrosuna görevden aldığımız kişileri atayalım diye müşavir kadrosu ihdas ediyoruz. Oraya da kimlerin atanacağını önceden belirlemiş oluyoruz. Üst yöneticilerin bu kadrolara atanmasının öngörüldüğü buradan anlaşılıyor. Bu durumda müşavirlik hizmetleri görmek yerine kızak kadrolar olarak bu kişilerin oralarda atıl bir şekilde bekletildiğini görüyoruz. Geçmiş dönemden görevden alınan arkadaşlarımız şu anda müşavir kadrosunda bir süre durdular, sabah akşam yoklama çetelesine imza atmak üzere sürekli olarak üstlerinde bir baskı oluşturulmuş durumda. Dolayısıyla bu madde müşavir kadrolarına bu üst düzey görevlileri atamayı öngördüğü için bu fıkranın madde metninden çıkarılmasını öneriyoruz.

Değerli arkadaşlar, şimdi bununla ilgili gelen Hükûmetin teklifine ve sonrasında Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen tekliflere baktığımız zaman söylediğim şeyi daha net bir şekilde anlamamız mümkün. İptal edilen kadrolar listesi var. Hükûmetin teklif ettiği metinde strateji geliştirme başkanıyla başlıyor, sonradan kabul ettiğimizde genel müdür ve genel müdür yardımcısı da içinde. En sonuna koyacağımız geçici hükümle de hepsini yeniden iptal ettiğinize göre görevi iptal edilmiş sayılıyor. İstenildiği zaman o göreve atanma, istenilmediği zaman da yerine yenisinin atanmasını kanun yoluyla sağlamış oluyoruz. Böylece de Danıştaydan dönmesini engellemiş oluyoruz.

Yine, aynı şekilde bununla ilgili ihdas edilecek kadrolar arasında 10 tane müşavir kadrosu var genel idari hizmetler sınıfında 1’inci derece olarak ama arkasında sonradan başka arkadaşlarımızı da bu müşavir kadrosuna dâhil etmeyi düşünerek ek önerge verildiği için (4) sayılı listede yeniden, sadece, bir tek müşavirlerle ilgili 10 tane müşavir kadrosu ihdas eden başka bir ek listemiz daha var, zaten normalde ihdas edilen kadroların içerisinde vardı. Ya onu 20 yapsaydınız… Burada ayrı bir kadroyla gelmesi de zaten onların başkaları için, görevden alındığı zaman oraya atanabilmelerini sağlamaları için yeni bir 10 tane daha, böylece 20 tane müşavir kadrosu alınmış oluyor.

Bu nedenle bu önergemizin kabulünü sizlerden istirham ediyoruz çünkü aksi takdirde, bütün diğer kanun tasarılarında olduğu gibi, gelen bütün teşkilat kanunlarında standart maddeler var arkadaşlar. Bundan sonra görüşeceğimizde de var, ondan sonrakinde de var. Böylece kanun emriyle Danıştayın önündeki engeli siz kaldırmış oluyorsunuz, Danıştaya gitme hakkını kaldırmış oluyorsunuz, o engeli de bertaraf etmiş oluyorsunuz, kanun emriyle de burada o insanların haklarını gasbetmiş oluyoruz. Aksi takdirde, siz görevden aldığınız zaman o kadroya atarsanız onlar dava açıyorlar ve dava yoluyla kazanıp geri geliyorlar.

Bu çerçevede, önergemizin kabulünü istirham ediyoruz. Bunun dışındaki hususlara diğer maddelerde değinmek üzere hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Günal.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum… 

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Kabul edenler...

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

10’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum…

BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısını 10’uncu madde için dikkate alacağım, 10’uncu madde üzerinde.

Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.

On dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 15.49

 

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 16.03

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 122’nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

10’uncu maddenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi maddeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım ve elektronik cihazla oylama yapacağım.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır, 10’uncu madde kabul edilmiştir.

11’inci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 11. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (i) bendinin sonundaki “ile diğer gelirler” ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Günal

Oktay Vural

M. Akif Paksoy

 

Antalya

İzmir

Kahramanmaraş

 

Nevzat Korkmaz

Beytullah Asil

Alim Işık

 

Isparta

Eskişehir

Kütahya

 

K. Erdal Sipahi

Mümin İnan

 

 

İzmir

Niğde

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Gelirler başlıklı 11. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şevket Köse

Orhan Ziya Diren

Hulusi Güvel

 

Adıyaman

Tokat

Adana

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Rasim Çakır

Tansel Barış

 

Malatya

Edirne

Kırklareli

 

 

Ali İhsan Köktürk

 

 

 

Zonguldak

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Kim konuşacak acaba?

TANSEL BARIŞ (Kırklareli) – Ben konuşacağım Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Barış. (CHP sıralarından alkışlar)

TANSEL BARIŞ (Kırklareli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 499 sıra sayılı, Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 11’inci maddesiyle ilgili verdiğimiz değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakanımız birkaç gün önce verdiği bir beyanatta “Döktükleri kanda boğulacaklar. Kanları yerde kalmayacak.” gibi sözler söylemişti. Artık bu sözler anaları, babaları ve toplumu tatmin etmiyor. Elbette teröre karşı iş birliği, hep beraber bu konuda çalışmamız gerekiyor ama sayın iktidar 2007 yılında halktan oy isterken “Biz terörü bitireceğiz, biz işsizliği çözeceğiz, biz fakirliği yok edeceğiz.” diyordu ama bugün geldiğimiz noktada terör devam ediyor, bugün işsizlik devam ediyor ve yoksulluk almış başını gidiyor değerli arkadaşlar. Hâlbuki yüzde 47 oy ile size bu halkımız bu yetkiyi de vermişti ama bugün terör can almaya devam ediyor ve Türkiye şehitlerine ağlıyor değerli milletvekilleri. Daha ciddi tedbirlerin alınması zamanı geldi ve geçmiş bile. Ben şehit Mehmetçiklerimize Allah’tan rahmet diliyorum ve ulusumuzun başı sağ olsun diyorum.

Yine, aydınlanma devrimcisi, Cumhuriyet gazetesi başyazarı İlhan Selçuk’u kaybettik. Kendisine de Allah’tan rahmet diliyorum. Cumhuriyet ailesinin ve basınımızın başı sağ olsun.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2002-2010, sekiz yıldır iktidar mensupları, her konuşmasında Karayollarıyla ilgili övünüyorlar, belki haklı yönleri de vardır. Ben de yıllardır Karayollarının önemli bir kurum olduğunu ve iyi işler yaptığını da görüyorum. Bu konuda Karayolları çalışanlarına gerçekten teşekkür etmek lazım, yollar yapılıyor, otoyollar  yapılıyor, köprüler, barajlar.

Gerçekten Bakanımıza da teşekkür ediyoruz yollar için ama şunu söylemek de gerekiyor: Yollarımız neden kalitesiz Sayın Bakanım? Yollarımız niye çukur? Malzeme mi eksik, malzemeden mi çalınıyor, yoksa mühendislik sorunu mu vardır? Hepimiz Avrupa’ya gidiyoruz, hepimiz oradaki yollardan geçiyoruz, görüyoruz ve imreniyoruz gerçekten. Bizim ülkemizdeki yollar neden engebeli, neden her taraf çukur içerisinde? Efendim, sorduğumuz zaman da yağmur yağıyor, kar yağıyor böyle oluyor; tuzlanma yapılıyor, asfalt çürüyor, eriyor. Avrupa’da da kar yağıyor, bizden daha çok kar yağıyor Sayın Bakanım. Oradaki yollar niye çökmüyor, oradaki yollar niye bizimki gibi olmuyor, engebeli olmuyor? Bunu gerçekten ben merak ediyorum ve bize de yakışmadığını burada dile getiriyorum Sayın Bakanım.

Umarım bundan sonraki çalışmalarda asfaltlarımız çok daha kaliteli olacak, yollarımızda çukur olmayacak ve bizler de Avrupa’daki ülkelerin yolları gibi, araçlarımızla, fazla masraf etmeden, araçlarımızın sağı solu kırılmadan, dökülmeden yollarımızda seyredebileceğiz.

Tabii ki burada asfalt yapısı, buradaki malzemeler… Neden bizdeki malzemeler daha kalitesiz oluyor. Sayın Bakanım, umarım ki o da bu konular üzerinde ciddiyetle durmaktadır ama geçenlerde Avrupa’dan gelen misafirlerimden gerçekten ben utandım, ben geçenlerde Avrupa’daydım, ben imrendim yani bu konu üzerinde gerçekten sıkıntı çekiyoruz ve ülkemizin bu durumuna da üzülüyorum çünkü şöyle bir tekerleme var halk arasında: “En iyi yolu İtalyanlar yapıyor ama en iyi yamalama işini de Türkler yapıyor.” diye. Bundan gerçekten ben rahatsız oluyorum. Bunu herkesin bilmesi, herkesin de ülkemizin bu konuda ciddi bir şekilde çalışması gerektiğine inandığını görüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

TANSEL BARIŞ (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Bundan sonra bizler de iyi yollarda seyredelim. Kazasız, belasız ve Türkiye’ye yakışır kara yollarını görmek dileklerimle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Barış.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Başkanım, karar yeter sayısı istiyoruz.

BAŞKAN – Arayacağım.

Elektronik cihazla yapacağım kabul edip etmediğinizi karar yeter sayısı istendiği için.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı yoktur.

On dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 16.13

 

YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.27

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 122’nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

11’inci madde üzerinde Kırklareli Milletvekili Tansel Barış ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Önerge reddedilmiştir, karar yeter sayısı vardır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 11. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (i) bendinin sonundaki “ile diğer gelirler” ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                     Mehmet Günal (Antalya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Gerekçe.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

“Diğer gelirler” ibaresi muğlak olduğundan ve zaten bütün gelirler tanımlandığından madde metninden çıkarılması önerilmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

11’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 11’inci madde kabul edilmiştir.

12’nci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 12. maddesinin (2), (3) ve (4) numaralı fıkralarının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Günal

Oktay Vural

M. Akif Paksoy

 

Antalya

İzmir

Kahramanmaraş

 

Nevzat Korkmaz

Beytullah Asil

Alim Işık

 

Isparta

Eskişehir

Kütahya

 

K. Erdal Sipahi

Mümin İnan

Akif Akkuş

 

İzmir

Niğde

Mersin

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Genel Müdürlüğün para ve mallarının statüsü, istisna ve muafiyet başlıklı 12. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şevket Köse

Orhan Ziya Diren

Hulusi Güvel

 

Adıyaman

Tokat

Adana

 

Ali İhsan Köktürk

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Hulusi Güvel

 

Zonguldak

Malatya

Adana

 

Harun Öztürk

Rasim Çakır

 

 

İzmir

Edirne

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Sayın Öztürk, buyurunuz.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 12’nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerine söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu tasarı yapmak, yaptırmak, işletmek, işlettirmek tasarısı olarak adlandırılabilir. Bilindiği gibi Danıştay, Özelleştirme İdaresi Yüksek Kurulunun otoyollar ve köprülerin özelleştirme programına alınmasına ilişkin 2007 tarihli kararının yürütülmesini yasal altyapısı bulunmadığı için 2008 yılında durdurmuştu. Tasarı, bu boşluğu doldurmak ve otoyolların yapım, bakım, onarım ile işletilmesini özel sektöre devredebilmek için hazırlanmıştır. Komisyon raporu incelenirse, Hazine Müsteşarlığı ve DPT’nin de tasarının 5018 sayılı Kanun’a aykırı olduğu ve mali disiplini bozucu etkileri olacağı yolunda görüşler dile getirdiği görülecektir.

5018 sayılı Kanun’un kabulü sırasında, kendine özgü öz gelirlerinin yetersizliği nedeniyle katma bütçeli kuruluş statüsü genel bütçeli idare statüsüne dönüştürülen Karayolları Genel Müdürlüğünün yeniden özel bütçeli idareler arasına alınması uygun olmamıştır. Bu kararda bundan böyle otoyollar ve köprülerin özelleştirilerek paralı hâle getirileceği ve bundan Genel Müdürlüğün de pay alacağı fikri etkili olmuş ise bu doğru olmamıştır. Zira, 5018 sayılı Kanun’a göre genel bütçeli idarelerin gelirleri “Hazine birliği ilkesi” doğrultusunda bütçe havuzunda toplanmakta ve giderler de bu havuzdan yapılmaktadır. Hazine birliğine aykırı işlemler yapmak üzere Genel Müdürlüğün genel bütçeli idareler kapsamından çıkarılarak özel bütçeli idareler kapsamına alınması Hükûmetin mali disiplini sağlamak için yasalaştırmaya çalıştığı mali kural tasarısıyla da çelişmektedir.

Değerli milletvekilleri, günümüzde kamu hizmeti bir kamu otoritesinin yanı sıra özel kişilerce de yerine getirilebilmektedir. Eğer kamu, içine düştüğü kaynak sıkıntısı nedeniyle bir kamu hizmetinin yerine getirilmesini özel sektöre devretmek zorunda kalmışsa, bu alanda üzerine düşen sorumluluktan idare kurtulmuş sayılmaz. Devredilen kamu hizmetini yerine getirme görevinin kamu yararına uygun bir biçimde yürütülüp yürütülmediğinin idare tarafından sıkı bir biçimde denetlenmesi gerekir. Tasarı, bir kamu hizmeti olduğunda kuşku olmayan kara yollarının yapım, bakım, onarım veya işletilmesi işinin özel sektöre devredilmesi durumunda denetiminin nasıl yapılacağını açık bir şekilde düzenlememiştir. Oysa, vatandaşlarca kara yollarından yararlanmanın bedelli ya da bedelsiz olacağı durumlarda kara yollarının yapım, onarım ve işletme hakkını devralanların, kara yollarını vasfına uygun yapıp yapmadıklarının, gerekli onarımları zamanında ve yine vasfına uygun gerçekleştirip gerçekleştirmediklerinin, istihdam ettikleri personele insan onuruna yaraşır bir ücret ödeyip ödemediklerinin, sosyal güvenliklerini sağlayıp sağlamadıklarının, iş güvencesiyle iş sağlığı ve güvenliği hükümlerine uyup uymadıklarının sıkı bir şekilde denetlenmesi zorunludur. Bütün bu soruların cevabını bu tasarıda görebilmek mümkün değildir. Pek çoğu ihale şartnamesi içinde kaybolup gidecektir.

Değerli milletvekilleri, devredilen kamu hizmetinden vatandaşlar bir ücret ödemeden yararlanacaklarsa bütçeden bu hizmeti sunan özel sektöre bir ödeme yapılacağı şüphesizdir. Benzeri durumlar için 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun’da “Katkı payı” adı altında ödeme yapılacağı öngörülmüştür. Burada da halkın bedelsiz yararlanacağı kara yollarının işletilmesinin özel sektöre devri durumunda kamu benzeri yükümlülük altına girecektir.

Değerli milletvekilleri, Hükûmet tasarısı genel müdürlüğe katma değer vergisiyle özel tüketim vergisinde de muafiyet tanımaktaydı. Komisyonda bu iki vergiyle ilgili muafiyetin kaldırıldığını görüyoruz. Öte yandan tasarıda yer alan istisna ve muafiyetlerin Gelir, Kurumlar, Emlak ve Damga Vergisi Kanunlarında ve Harçlar Kanunu’nda ve diğer kanunlarda yer alması uygun olurdu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

HARUN ÖZTÜRK (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Çünkü yasama organı söz konusu kanunların kapsamına giren istisna ve muafiyetlerin sadece ilgili kanunlara konulan hükümlerle getirilebileceğini hükme bağlamışken, aynı yasama organının bu tasarıda yapıldığı gibi kendi koyduğu kurala uymaması beklenemez. Ayrıca kamu tüzel kişiliğine sahip bu kurumun iktisadi işletmelerine vergi muafiyeti tanınması da eşitlik ilkesiyle bağdaşmamaktadır.

Söz konusu muafiyet ve istisnaların getirilmesinde bir taraftan vergi alırken diğer taraftan hazine yardımı şeklinde geri verilmesinin önüne geçme gibi bir anlayış hâkim olmuş ise bu anlayış doğru bir anlayış değildir çünkü 5018 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesinde tüm gelir ve giderlerin gayrisafi olarak bütçelerde gösterileceği, bütçe ilkeleri arasında sayılmaktadır.

Bu nedenlerle, 12’nci maddenin tasarıdan çıkarılmasını öneriyor, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öztürk.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler..: Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 12. maddesinin (2), (3) ve (4) numaralı fıkralarının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                Mehmet Günal (Antalya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Erkan Akçay.

BAŞKAN – Sayın Akçay, buyurunuz efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının 12’nci maddesi üzerine verdiğimiz önerge hakkında söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu kanun tasarısının hazırlanmasının asıl amacı, hukuki boşluğun doldurularak otoyolların özelleştirilmesidir. Nitekim, tasarının genel gerekçesinde bu durum açıkça yazılmaktadır. Alternatif finansman modelleri ve alternatif maliyetler ortaya konulmadan otoyolların ve köprülerin kaynak yaratmak amacıyla özelleştirilmesini doğru bir yaklaşım olarak görmüyoruz.

Tasarının 12’nci maddesinde “Vergi istisna ve muafiyetleri” başlığı altında vergilerle ilgili bazı düzenlemeler getirilmektedir. Gerekçesi ne olursa olsun vergi muafiyet ve istisnalarının vergi kanunlarında düzenlenmesi gerekmektedir. Vergi kanunlarının çoğunda o vergiye ilişkin indirim, istisna ve muafiyetlerin yalnızca o kanunda yer alabileceğine, diğer kanunlarda yer alan indirim, istisna ve muafiyetlerin geçerli olamayacağına ilişkin hükümlere yer verilmektedir. Örneğin Kurumlar Vergisi Kanunu’nun mükerrer 45’inci maddesinde “Kurumlar vergisine ilişkin istisna, muafiyet ve kurum kazancının tespitinde indirimleri düzenleyen hükümler ancak bu Kanun, Gelir Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanunu’na hüküm eklenmek veya kanunlarda değişiklik yapılmak suretiyle düzenlenir.” hükmü yer almaktadır.

Bu madde hükmüne benzeri düzenlemeler Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 19’uncu maddesinde, Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 10’uncu maddesinde ve Emlak Vergisi Kanunu’nun 22’nci maddesinde de görülmektedir. Vergi kanunlarında kendilerine hüküm eklenmek veya değişiklik yapmak suretiyle bu istisna ve muafiyetlerden yararlanılacağı yazmasına rağmen, bir başka kanunda muafiyet ve istisna getirilmesi çelişki ve karmaşa yaratacaktır. O nedenle, bu maddedeki vergi istisna ve muafiyetiyle ilgili düzenlemeyi yerinde görmüyoruz.

Değerli milletvekilleri, 2009 yılında köprü ve tünel ücretlerinden 534 milyon lira gelir elde edilmiştir, 2010 yılında ise 871 milyon lira gelir elde edilmesi bütçede öngörülmektedir. 2010 yılının Ocak-Mayıs döneminde ise yol, köprü ve tünel gelirleri 274 milyon lira olarak gerçekleşmiştir. 2010 yılı bütçe hedefinin tutturulabilmesi için, 2010 yılının son yedi ayında 597 milyon Türk lirası gelir elde edilmesi gerekmektedir. Bu gelirin elde edilebilmesi için 2010 yılının son yedi ayında otoyol, köprü ve tünel ücretlerine yüzde 100’den fazla zam yapılması gerekmektedir ki, bu zammı yapıp yapmayacağını Hükûmet yetkililerinin açıklamasında fayda vardır. 2010 yılının ilk günlerinde yol, köprü ve tünel ücretlerine yüzde 14 oranında zam yapılmıştır. 2010 yıllında memura yüzde 5 zam yapan AKP Hükûmeti bütçe rakamlarına göre yol, köprü ve tünel ücretlerine yüzde 100’den fazla zam yapmayı düşündüğü açıkça ortaya çıkmaktadır.

Devlet Planlama Teşkilatı Kamu Yatırımları Programı’nı incelediğimizde de ödeneklerin dağılımında maalesef adalet ve hakkaniyete uyulmadığını görüyoruz. Örneğin Manisa’daki yol yapım çalışmaları ve aktarılan kaynak miktarları içler acısı durumdadır ve kaynak yetersizliği yüzünden yol çalışmalarının bitiş süreleri sürekli uzamaktadır. Manisa, nüfus bakımından 13’üncü, yüz ölçümü bakımından 18’inci sırada olan bir ilimizdir. Ancak Devlet Planlama Teşkilatı 2009 Yılı Kamu Yatırımları Programı’na göre ulaştırma, haberleşme alanında aldığı 6 milyon Türk liralık ödenek ile 81 il arasında 46’ncı sırada yer almaktadır. 6 milyon liralık bu kaynağın da ancak 2 milyon 980 bin lirası yol ve köprü yapımı için ayrılmıştır.

Değerli milletvekilleri, Manisa’daki yol çalışmalarıyla ilgili olarak Ulaştırma Bakanı Sayın Yıldırım’a soru önergesi vererek “AKP hükûmetleri döneminde Kamu Yatırımları Programı kapsamında ulaştırma alanında Manisa’daki yol çalışmalarından kaçı bitirilmiş?” diye sorduk.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

ERKAN AKÇAY (Devamla) – Sayın Bakan, 8 Mart 2010 tarihinde soru önergemize verdiği cevapta “2003-2009 yılları arasında Manisa-Akhisar 14. Bölge hududu, Manisa-İzmir-Turgutlu ayrımı, İzmir-Manisa yolu, Bornova-Turgutlu-Salihli yolu, Salihli-Kula yolu, Kula-Uşak yolu, Bergama-Soma-Akhisar yolu, Selendi çevre yolu, Salihli-Marmara yolu bitirilmiştir.” şeklinde cevap vermiştir. Ancak üzülerek ifade etmeliyim ki Sayın Bakanın verdiği bu cevap doğru ve yeterli değildir. Sayın Bakanın saydığı bu yollardan sadece Selendi çevre yolu, Kula-Uşak yolu ve Salihli-Kula yolu bitirilmiştir. Aradan yıllar geçmesine rağmen bu yollar hâlâ bitirilememiştir. Siz iktidara geldikten sonra Manisa’da hangi yol projesine başladınız? Manisa-Turgutlu arasındaki 25 kilometrelik yol dahi sekiz yıldır maalesef bitirilemedi. Devlet Planlama Teşkilatı Kamu Yatırımları Programı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

ERKAN AKÇAY (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Manisa’da 2010 yılında bitirilmesi düşünülen yol ve köprüler için Manisa’ya ulaştırma, haberleşme alanında 15 milyon Türk liralık yatırım yapılması gerekmektedir. Bu kaynağı gönderecek misiniz Sayın Bakan?

Değerli milletvekilleri, muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akçay.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

12’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 12’nci madde kabul edilmiştir.

13’üncü madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri hakkında Kanun Tasarısının 13’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında yer alan “oto yollar, Devlet yolları ve il yolları” ibaresi  “erişme kontrollü yollar, 1. sınıf yollar, 2. sınıf yollar” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Günal

Oktay Vural

Beytullah Asil

 

Antalya

İzmir

Eskişehir

 

Prof. Dr. Abdülkadir Akcan

Necati Özensoy

Akif Akkuş

 

Afyonkarahisar

Bursa

Mersin

 

Münir Kutluata

Cemaleddin Uslu

 

 

Sakarya

Edirne

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Görev ve sorumluluk alanındaki yol ağları başlıklı 13. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şevket Köse

Orhan Ziya Diren

Hulusi Güvel

 

Adıyaman

Tokat

Adana

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Ali İhsan Köktürk

Durdu Özbolat

 

Malatya

Zonguldak

Kahramanmaraş

 

Enis Tütüncü

Rasim Çakır

 

 

Tekirdağ

Edirne

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz efendim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Özbolat konuşacak Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Özbolat. (CHP sıralarından alkışlar)

DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 13’üncü maddesiyle ilgili olarak şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün önemli bir kısmını değiştirmeyi amaçladığımız 5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun 1950 yılında yürürlüğe girmiştir. 1950 yılından itibaren dünyada da ülkemizde de çok önemli gelişmeler olmuştur. 1950 yılında kabul edilen bu Kanun’un yeniden ele alınması, ihtiyaca cevap vermeyen noktalarının değiştirilmesinden daha doğal bir şey olamaz. Buna hiçbir itirazımız yok ancak bir kanun tasarısı hazırlanırken “O işin tarafları kim, onlar bu süreçten nasıl etkilenecekler, bu kanunla ilgili düşünceleri nedir?” diye sorulur, bu kanun hangi kurumları ilgilendiriyor bu kurumların yetkililerinin görüş ve önerileri alınır, sadece göreve getirdiğiniz bürokratların değil, konuyla ilgili yetişmiş diğer elemanların, ilgili sendikaların ve meslek örgütlerinin de görüş ve eleştirileri alınır. Tasarının kanunlaşması durumunda ortaya çıkması muhtemel sorunların da analizi yapılır, özellikle de muhalefetin bu konudaki düşünceleri ön yargısız bir biçimde dikkate alınır zira demokratik bir yaşamın vazgeçilmez unsurlarından birisidir muhalefet.

Cumhuriyetimizin ulaşım politikasını, Büyük Atatürk “Gidemediğiniz yer sizin değildir.” sözüyle özetlemiş. “Halka gidilecek, cumhuriyet değerleri, kültürü, ülkenin en ücra köşelerine kadar götürülecek.” Bu anlayışın doğal bir sonucu olarak da hem kara yolları hem demir yolları hem de deniz yollarındaki çalışmalara büyük önem verilmiştir. Bir tarafta kara yolları yapımı ve onarımı işleri başlatılırken, diğer taraftan 1926 yılında çıkartılan Kabotaj Kanunu ile deniz ulaşımı millîleştirilmiş, yeni liman ve tersane yapımı için çalışmalara başlanmıştır. Yeni demir yolu yapımı, var olanların millîleştirilmesi çalışmaları da büyük bir hızla yapılmaya çalışılmıştır. Yani, değerli milletvekilleri, cumhuriyetin mimarları ulaşımın planlamasını yaparken dengeli bir gelişme politikası uygulamışlardır. Size bu konuyla ilgili çarpıcı bir örnek vermek istiyorum: 1950 yılına kadar yolcu taşımacılığının yüzde 49’u, yük taşımacılığının ise yüzde 17’si kara yolları ile yapılmaktaydı. Bugün ise yolcu taşımacılığının yüzde 95’i, yük taşımacılığının ise yüzde 91’i kara yolları ile yapılmaktadır. Bu oranları Avrupa Birliği ülkeleriyle karşılaştırın, çağdaş dünyada nasıl bir denge var, bunu bir görün.

Sayın Başbakanın en çok övündüğü konulardan birisi duble yollar, her “Ulusa Sesleniş” konuşmasında, yaptığı yolları ballandıra ballandıra anlatıyor. Peki, Sayın Başbakan, ne kadar demir yolu yaptın? Deniz ulaşımına ne kadar yatırım yaptın, oğluna aldığın gemicik dışında? Türkiye’de bir yılda trafik kazalarında ölen insan sayısı ne kadar? Avrupa Birliği ülkelerinde bu sayı ne kadar? Bir düşünün değerli milletvekilleri “Yolcu taşımacılığının daha büyük bir kısmı demir yollarıyla yapılsaydı ölümlü kaza sayısı azalır mıydı?” sorusuna elinizi vicdanınıza koyarak cevap verin. Bir de, yük taşımacılığının bu ülkede harcadığı kaynağı gözünüzün önüne getirin “Bu iş demir yollarıyla yapılsaydı ülkemizin kârı ne olurdu?” sorusuna cevap verin. Duble yol yapılıyor. Hiç kimse “yapılmasın” demiyor değerli arkadaşlarım ama bu işin planlaması nasıl yapılıyor, doğrusu merak ediyorum.

Size, kendi seçim bölgem olan Kahramanmaraş’tan örnekler vermek istiyorum. Kahramanmaraş 1 milyon nüfusa sahip bir ilimiz, Türkiye'nin on altıncı büyük ili, başta tekstil ve gıda olmak üzere, kendi sanayisini de oluşturmuş bir kentimiz. Kayseri’den Kahramanmaraş’a doğru yolculuk yapanlar, Kayseri’den çıkınca duble yolun da bittiğini görürler. Hele Göksun ile Kahramanmaraş arasındaki yol Türkiye'nin en sıkıntılı, en zor yollarından birisi. Duble yol yapıyorsanız yapın ama bir de iller ve ilçeler arasındaki yollara bakın. Kahramanmaraş’tan çıkın, Çağlayancerit ilçesine doğru bir yolculuk yapın ya da Kahramanmaraş’tan Andırın ilçesine doğru bir yolculuk yapın. Andırın’dan Kadirli’ye, Göksun’dan Geben’e doğru bir yolculuğa çıkın. Bir de Andırın ilçemizin kurayla belirlediğiniz elli üç köyünden birkaçına doğru bir yolculuk yapın. Sonra, sonra da Atatürk’ün “Gidemediğiniz yer sizin değildir.” sözünü tekrar hatırlayın. Memleketimden yol manzaraları böyle değerli milletvekilleri.

Yol yapıyorsanız, yaptığınız ve yaptırdığınız yolları biraz da denetleyin. Yapılan yolların yapıldıktan kısa bir süre sonra kullanılamaz duruma geldiği bir başka sorun. Yazıktır bu memleketin parasına. Bu kanunla, yıllık bütçesi 5 milyar 108 milyon olan Karayolları Genel Müdürlüğü, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu hükümleri çerçevesinde genel bütçeli bir kuruluş iken, özel bütçeli bir kurum hâline getiriliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

DURDU ÖZBOLAT (Devamla) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

Öyle zannediyorum ki, yıllık bütçesi 6 milyar 615 milyon 592 TL olan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü de özel bütçeli bir kuruluş hâline getirilecek. Devletin yatırım bütçesinin büyük bir kısmını kullanan bu kuruluşlarla ilgili bu düzenlemenin mantığı ne, doğrusu merak ediyoruz.

Bu tasarı kanunlaşırsa merkez teşkilatında 214, taşra teşkilatında 7.295 kadro iptal edilecek, merkez kadrolarında 1.760, taşra kadrolarında ise 5.630 kadro ihdas edilecektir.

Bu işlemler yapılırken çalışanların mağdur edilmemesi, hak kaybına uğramamaları en büyük dileğimizdir. Zira, bu konularla ilgili olarak gözümüzün üzerinizde olacağını bilmenizi isterim. Sizlere önerim, bu konularla ilgili sendikaların görüşlerini almanızdır.

Gözümüzün üzerinizde olacağı bir başka nokta ise Genel Müdürlük sorumluluğunda bulunan otoyol, köprü ve bunların üzerindeki hizmet tesislerinin durumudur. Bunlar özel sektöre devredilecek.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi bağlayınız.

DURDU ÖZBOLAT (Devamla) - Umarım kamu vicdanını rencide etmezsiniz, umarım yıl sonunda bizleri bu konularla ilgili yeni düzenlemeler yapmak zorunda bırakmazsınız.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özbolat.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 13’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında yer alan “oto yollar, Devlet yolları ve il yolları” ibaresi “erişme kontrollü yollar, 1. sınıf yollar, 2. sınıf yollar” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                    Mehmet Günal (Antalya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Akkuş, buyurunuz efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile ilgili verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, insan topluluklarının ortaya çıkmasıyla birlikte gelişen merkezler arasında seyahatler yapılmaya başlamış ve bu seyahate katılanlar zamanla artmış, bu da yol ve vasıtaların geliştirilmesini âdeta bir zorunluluk hâline getirmiştir. Bugün köy, kasaba, şehir yolu, uluslararası kara yollarının yapım, onarım ve kullanılması birtakım standartları gerektirmektedir ancak ülkemiz yollarının birçoğunda istenen standartların yakalandığını belirtmemiz mümkün değildir. Kara yolları hem yük hem de insan taşınmasında yoğun olarak kullanılmaktadır. Mutlaka başka ulaşım araçları, ulaşım yolları da var -hava, deniz, demir yolu gibi- ama kara taşıtlarının bir özelliği var; her yere ulaşabilirler ama demir yolu ancak demir yolunun olduğu, deniz yolları limanların bulunduğu, hava yolları da havaalanlarının bulunduğu yere kadar gidebilir, kara yolları ise istediğimiz her noktaya ulaşabilir. Bu bakımdan, son derece önemlidir ve önümüzdeki dönemlerde de, yıllarda da bu önemini koruyacaktır diyorum.

Bugün trafikte on dört milyon civarında araç bulunmaktadır, bu sayının günbegün arttığı da malumdur. Gün geçtikçe artan taşıt sayısı, özellikle büyük şehirlere ulaşan ve onları birbirine bağlayan kara yollarında trafik akışını zaman zaman durdurmakta ve modern hayatın vazgeçilmez bir unsuru olan seyahat ihtiyacını âdeta sınırlamaktadır, ancak araç sayısının bu hızla artışı ülke bütçesine de önemli bir girdi sağlamaktadır.

Motorlu taşıtlar vergisi ve motorlu taşıtların kullandığı akaryakıtın vergisi bütçe gelirlerinin en büyük kalemlerinden birisini oluşturmaktadır. Motorlu taşıtlar vergisi 5.500 euroya kadar çıkmaktadır. Akaryakıt satış fiyatlarının ortalama üçte 2’si vergi olarak ödenmektedir. Bunun yanında, trafik cezalarından gelecek gelir 595 milyon TL olarak belirtilmiştir. Böyle bir bütçe kalemini elbette ki kabul etmek mümkün değildir yani biz vatandaşlarımızı suçlu görüyoruz. Mutlaka suç işleyecekler ve bunun karşılığında da bir ceza ödeyecekler, bu ceza da 595 milyon TL’yi bulacak diye düşünüyoruz.

Değerli milletvekilleri, bu önergeyle “otoyollar, devlet yolları ve il yolları” ibaresinin “erişme kontrollü yollar, 1. sınıf yollar, 2. sınıf yollar” olarak değiştirilmesini teklif etmekteyiz çünkü “otoyol” kavramı genel bir kavramdır, bazı il yollarının ise günümüzde önemi artmıştır.

Bugün ülkemizde 2.036 kilometre işletmeye açık olan otoyol bulunmaktadır. Bölünmüş  yol uzunluğu 17.602 kilometre, şehirler arası yol uzunluğu 62 bin kilometredir. Bu yollar üzerinde büyük bir trafik yoğunluğu bulunmaktadır. Bu trafik yoğunluğunun hemen her gün birçok kazanın sebebi olduğu gözlenmektedir. Bu kazaların birçok sebebi bulunmakla beraber, yolların fiziki durumu başta gelmektedir.

AKP İktidarının bütün olumsuzluklarına rağmen övündüğü ve zaman zaman da takdir gördüğü işlerden biri olan bölünmüş yollar da bu kazalara neden olmaktadır. Bu yolları kim, nasıl yapıyor, yapılan işleri kim kontrol ediyor, bilinmiyor. Yapılalı üç dört yıl olmayan bu yollar birçok yerde kasislerle âdeta tarla hâline gelmiş bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesini belirtmek istiyorum. Vakit az, inşallah öteki konuşmada tekrar belirteceğim.

Şimdi, Ankara-Adana yolunda ilerliyorsunuz, Konya makasını geçtiniz, Şereflikoçhisar’a doğru gidiyorsunuz. 90, 100, 110, yani nizami bir hızla gidiyorsunuz ama birdenbire arabanızın bir yere çarparak şöyle havalandığını görüyorsunuz. Yine, Aksaray-Ulukışla yolu üzerinde aynı durumla karşılaşıyorsunuz. Hele benim gibi kara taşıtlarını seyahatlerde tercih eden birisi iseniz bu yolların azizliğini sık sık görmektesiniz. Dolayısıyla bu yollarda bu kasislere giren ağır vasıtalar yay kırmakta ve dolayısıyla tekerleri parçalanarak yollara savrulmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

AKİF AKKUŞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, Ankara yolundan Mersin’in Çamlıyayla ilçesine bağlanan bir yol bulunmakta. Tabii bu yol yıllardan beri, hatta belki o bölgenin, o yörenin en eski yollarından birisidir. Yol üzerinde on tane köy bulunmakta ve eski Ankara yolunu Çamlıyayla’ya  bağlamaktadır ancak bugün yol demeye bin şahit ister. Hem kasislerle hem çukurlarla öyle bir bozulmuş ki, asfalt da yenmiş neticede dapdaracık, âdeta bir patika hâline gelmiştir. Tabii bu yol için defaatle müracaatlar yapıldı, bir şeyler yapılmaya çalışılıyor. Ne kadar yapılıyor biliyor musunuz? Bu aşağı yukarı  20 kilometre bir yol, yılda 500-600 metresinde bir düzeltme yapılıyor. Sonra…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi bağlayınız.

Buyurunuz.

AKİF AKKUŞ (Devamla) – Peki, gelecek sefer belirtmek üzere yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akkuş.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

13’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 13’üncü madde kabul edilmiştir.

14’üncü madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 14. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “Genel Müdürün teklifi üzerine Bakan” ibarelerinin “Bakanın teklifi ile Bakanlar Kurulu” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Günal

Oktay Vural

M. Akif Paksoy

 

Antalya

İzmir

Kahramanmaraş

 

Alim Işık

Hasan Çalış

Mümin İnan

 

Kütahya

Karaman

Niğde

 

Nevzat Korkmaz

K. Erdal Sipahi

 

 

Isparta

İzmir

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Geçiş ücretlerinin belirlenmesi başlıklı 14. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şevket Köse

Orhan Ziya Diren

Hulusi Güvel

 

Adıyaman

Tokat

Adana

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Enis Tütüncü

Ali İhsan Köktürk

 

Malatya

Tekirdağ

Zonguldak

 

Rahmi Güner

Rasim Çakır

 

 

Ordu

Edirne

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Rahmi Güner konuşacaklar.

BAŞKAN – Sayın Güner, buyurunuz efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

RAHMİ GÜNER (Ordu) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 499 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 14’üncü maddesi hakkında vermiş olduğumuz önerge üzerine Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum ve bu maddenin bu tasarıdan çıkarılmasını talep ediyoruz. Ayrıca bu talebimizin gerekçesi de önergemizde mevcuttur.

Değerli arkadaşlarım, bu kanun maddesi üzerinden, daha çok kendi ilimin bazı sorunları hakkında konuşmak istiyorum. Türkiye’de ihracat yapan sayılı illerden birisiyiz. Ordu olarak, şu ana kadar yapılan ihracatlarda 4’üncü sırada bulunmaktayız. Her nedense biz bu ihracatımızı, Sayın Bakan, iskeleden yapmaktayız, bizim limanımız yok. Yani ısrarla Ordu halkının, Ordu’daki iş sahiplerinin bir liman yapılması için vermiş olduğu mücadele, maalesef Hükûmet tarafından hiçbir zaman nazara alınmamıştır.

Yine, değerli arkadaşlarım, hiçbir ilde transit yol şehrin içinden geçmemektedir. Maalesef bizim Fatsa, Ünye ve merkezin transit yolu şehir içinden geçmektedir; kazalara sebebiyet vermekte, halkın yaşamını gürültüyle, diğer yapmış olduğu zararlı durumlarla etkilemektedir. Bu yönden, biz, bilhassa Ordu merkez çevre yolunun ve Fatsa çevre yolunun bir an önce yapılmasını talep ediyoruz. Bize zaman zaman bazı Ordu milletvekili arkadaşlarımız bunun ihaleye çıkma aşamasında olduğunu söylüyorlar ama maalesef bu konuda da hiçbir gelişme yoktur.

Yine, değerli arkadaşlarım, diğer iç kazalara bağlantı yollarının -otuz kırk sene önce yapılan kara yollarının- da ıslah çalışmalarının, düzenlemelerinin yapılması gereklidir ama maalesef bu konuda bir çalışma yoktur.

Benim en çok üzerinde durmak istediğim bir konu var: Değerli arkadaşlar, biz Giresun’la bazı ortak yatırımlarda iki il tek halk durumundayız. Ancak bu iki ilin halkının ihtiyaçlarının karşılanması gerekmektedir. Bu konuda ısrarla devamlı söylüyoruz, bunu basın da yazıyor. Bu devamlı Sayın Bakana da iletildiği hâlde, maalesef Ordu, Giresun’un bu isteği hiçbir zaman dikkate alınmamaktadır. Neden bahsetmek istediğimi Sayın Bakanımız çok iyi bilmektedir: O da ORGİ havaalanı durumudur. Şimdi, efendim, deniyor ki “Samsun’a 130-140 kilometre, Trabzon’a 170 kilometre, ihtiyaçlar oradan giderilsin.” şeklinde devamlı bize bilgiler gelmektedir.

Değerli arkadaşlarım, bir Samsun’a gidip gelmek dört saat, Trabzon’a gidip gelmek yine dört saat. Ordu’dan havaalanına gitmek isteyen kişi dört saatlik büyük bir sıkıntı çekmektedir. Bu, halka bir hizmet vermemektedir. Ordu, Giresun halkının nüfusu, şu anda ikamet eden nüfusu 1,5 milyona yaklaşmaktadır. Şunu da söylüyorum: Bu iki ilin dışarıda yerleşmiş olan ve illerine gidip gelen -halkı da yine- 2 milyon nüfusu bulunmaktadır. Bu ORGİ havaalanı 3,5 milyon kişiye hitap etmektedir. Ama maalesef, hâlihazır, bir gündeme alınma ve bunun planlama aşamasından çıkıp ihale aşamasına da gelmiş değildir.

Değerli arkadaşlarım, bu havaalanına neden gereksinim olduğundan bahsetmek istiyorum. İddia ediyorum -belki gitmeyenler varsa gitmeye çalışsınlar- Türkiye’nin tabiat olarak en güzel illerinden birisi Ordu ve Giresun’dur. Yeşilliğiyle, deniziyle ve oranın yaylalarıyla bugün gerçekten dışarıdan yerli turistlerle, yine yabancı turistlerle bu güzelliğin, insana hitap eden bu tabiatın güzelliğinin paylaşılması açısından öncelikle ulaşımın sağlanması gereklidir. Bugün turistlerin yüzde 70’i havaalanından uçaklarla ancak bu turistik gezileri yapmaktadır. Maalesef biz bundan istifade etmiyoruz, hiçbir zaman da istifade edememe durumundayız.

Değerli arkadaşlarım, bugün iki ilin üniversiteleri vardır. Bilim hakkında üniversite hocalarının ders verip gitmeleri için yine de ulaşım önemlidir ama maalesef bu ulaşım yoktur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

RAHMİ GÜNER (Devamla) – Sağlık açısından da bugün büyük şehirlerde bulunan bilim adamları, tıp doktorları gelip hastanelerde operasyonlar yapmakta, tedavi yapmaktadır. Bunların da gidip gelmesi gerçekten büyük bir sorun durumundadır.

Biz iki iliz, Sayın Bakan, bizi dünyaya açınız. Bu yatırımı yapın. ORGİ havaalanı yapılsın. Bakın, Türkiye'nin en büyük bir ticaret kuruluşunun başı şunu söylüyor: “ORGİ havaalanını yapmayan partiye, siyasi iktidara oy vermeyin.” diyor. Bu, Ordu’da yayınlanan Ordu Olay gazetesinin manşetinde her gün yayınlanmaktadır değerli arkadaşlarım.

İşte, biz öncelikle bu yatırımın yapılmasını istiyoruz. Biz iki il olarak insanca yaşamak istiyoruz. Varlıklarımızı, güzelliklerimizi bütün dünya ile, Türkiye’deki yerli turistlerle paylaşmak istiyoruz, beraber onlarla yaşamak istiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

RAHMİ GÜNER (Devamla) – Ben, hepinize teşekkür eder, saygılarımı sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Güner.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 14. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “Genel Müdürün teklifi üzerine Bakan” ibarelerinin “Bakanın teklifi ile Bakanlar Kurulu” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                              Mehmet Günal (Antalya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Çalış konuşacak.

BAŞKAN – Sayın Çalış, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının 14’üncü maddesi üzerine vermiş olduğumuz önergeyi açıklamak üzere Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurula saygı ve selamlarımı arz ediyorum.

Kıymetli arkadaşlar, önergemiz ile otoyol ücretlendirmelerinin ve köprü ücretlendirmelerinin yetkisinin Bakanlar Kuruluna devredilmesini istiyoruz çünkü otoyol ücretleri ve köprü ücretleri toplumun çok geniş kesimlerini ilgilendirmektedir ve bu nedenle zaman zaman birkaç bakanlığı da ilgilendirebilmektedir. Sorumlunun Hükûmet olması lazım ve yetkinin de Bakanlar Kurulunda olması lazım.

Kıymetli arkadaşlar, taşımacılık sektöründe kara yolunun payı yüzde 80’leri geçmektedir. ABD ve AB ülkeleriyle karşılaştırdığımız zaman bu oran çok yüksektir. Üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizin denizlerimizden taşımacılık anlamında yararlanması yeterli değildir. Demir yollarımızdan yararlanma, yine biraz önce bahsettiğimiz ABD ve AB ülkeleriyle karşılaştırdığımız zaman oran olarak çok düşüktür.

Yine, kara yollarındaki trafik hacminin azaltılması için boru hatları son derece önemlidir. Demek ki kara yollarındaki trafik yoğunluğunu azaltabilmek için ve kara yollarındaki trafik kazalarını, can kayıplarını önleyebilmek için kara yolları üzerindeki trafik yükünün uygun yerlerde deniz yollarına, hava yollarına ve demir yollarına kaydırılması gerekmektedir. Bu anlamda daha çok pay ayrılması ve daha çok yatırım yapılması gerekmektedir.

Taşımacılık sektörünün gerçekten çok önemli problemleri vardır. Sektörün pazar payı giderek daralmaktadır. Özellikle kriz nedeniyle pek çok nakliyeci esnafı zararına taşıma yapmaktadır. Haksız rekabet, arz talep dengesinin bozukluğu, sigorta sorunu, korsan taşımacılık, kara yollarının yetersizliği, mesleki eğitim, örgütlenme ve mevzuat yetersizliği gibi sorunların bir an önce giderilmesi gerekmektedir. Yine, AB standartlarını yakalayabilmek için kara yollarımızdaki seyrüseferle ilgili yasal düzenlemeleri de bir an önce yapmak gerekmektedir.

Esnafın üzerindeki vergi yükü gerçekten çok yüksektir ve bu vergi yükü, taşımanın, nakliyenin üzerindeki yük toplumun her kesimine yansımaktadır. Bu nedenle bu yük azaltılmalıdır. Bu sektörde çalışan esnaf eskiyen araçlarını yenileyememektedir. Bunun için ÖTV ve KDV kolaylığı getirilmelidir, ucuz kredi imkânları sağlanmalıdır. Yine yolların standardı yükseltilmelidir.

Bir diğer husus ise, belgelendirmeyle ilgilidir. Değerli arkadaşlar, K1 belgesi, K2 belgesi, K3 belgesi, SRC belgeleriyle ilgili sizlere de çok değişik şikâyetler gelmektedir. Bu belgelerle, belgelerin uygulanışıyla, belgelerin kontrolleriyle ilgili gerçekten esnafın çok önemli sıkıntıları vardır. Sürücü esnafının, taşımacılık sektöründe çalışan esnafın, şoförlerin şikâyetleri göz önüne alınarak, yine trafik şubenin ve Karayollarının görüşleri göz önüne alınarak ihtiyaca göre bu belgelerle ve belgelendirmelerle ilgili problemleri giderecek düzenlemeler mutlaka yapılmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

HASAN ÇALIŞ (Devamla) – Konunun biraz daha iyi anlaşılması için şöyle bir örnek vereyim: Elindeki belgeye göre beyaz eşya taşıyacak bir kamyoncu esnafı beyaz eşyayı Ankara’dan yükledi, Mersin’e yükü indirdi, dönerken de araç boş dönecek, fiyatı çok önemli değil hiç olmazsa yakıt paramı çıkarayım diye Mersin’den aynı kamyona sebze yükledi. Yolda, bu esnaf kontrole takıldığı zaman ciddi cezalarla karşılaşmaktadır.

Değerli arkadaşlar, uygulamalarımız ve uygulamalarımızdaki aksaklıkların giderilmesi yönünde Sayın Karayollarının, Sayın Hükûmetin yetkililerini birazcık da kendilerini esnafın yerine koymaya davet ediyorum.

Yüce heyetinize saygı ve selamlarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çalış.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

14’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 14’üncü madde kabul edilmiştir.

15’inci madde üzerinde iki önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 15. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “Genel Müdürlüğün teklifi üzerine Bakan onayı” ibaresinin “Bakanın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararıyla” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Günal

Oktay Vural

M. Akif Paksoy

 

Antalya

İzmir

Kahramanmaraş

 

Alim Işık

K. Erdal Sipahi

Mümin İnan

 

Kütahya

İzmir

Niğde

 

Akif Akkuş

Nevzat Korkmaz

 

 

Mersin

Isparta

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Karayollarında erişme kontrolü uygulaması başlıklı 15. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şevket Köse

Orhan Ziya Diren

Ali İhsan Köktürk

 

Adıyaman

Tokat

Zonguldak

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Hulusi Güvel

Rasim Çakır

 

Malatya

Adana

Edirne

 

 

Fehmi Murat Sönmez

 

 

 

Eskişehir

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Sönmez. (CHP sıralarından alkışlar)

FEHMİ MURAT SÖNMEZ (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 15’inci maddesinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak vermiş olduğumuz önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Ben, Ulaştırma Bakanlığına bağlı genel müdürlüklerin planlama ve uygulama konusunda çok yetersiz olduğunu düşünmekteyim. Bunu, bazı örneklerle size göstermek istiyorum: Özellikle 2007 yılından beri, milletvekili olduğumdan beri Eskişehir-Ankara arasını her hafta gidip geliyorum. Duble yollar, hakikaten, seyahat etmek için iyi bir hizmet, düşünülebilir, fakat o kadar kötü bir şekilde yapılmaktadır ki, daha ben, üç senedir, hiçbir zaman dilimi içinde, o duble yol üzerinde çalışma yapılmadığı bir sürece rast gelmedim. Her an, üç senedir bakım yapılmakta ve sürekli, 10 kilometre, 20 kilometre aralıklarla yol kesilmekte ve o duble yol tek yola düşmekte. Tabii ki bakım da yapılsın, istiyoruz ama ne kadar çabuk bozuldu bu yol? En kötüsü, benim korkum, o tek yola düştüğü zaman, uzun bir süre duble yolda gitmeye alışkın şoför arkadaşımız belli bir süre sonra dalıyor ve karşıdan araba gelmeyeceğini düşünerek daha rahat hareket ediyor ve yollarda hiçbir önlem alınmadığı için de, büyük bir ihtimalle, gönlümüz hiç istemiyor ama, can kaybına neden olacak kazalara meydan verecek bir uygulama oluyor. Lütfen bu yollarımızı biraz daha kaliteli yapalım ki, hiç olmazsa üç beş sene, yaptığımız yolda bakım-onarım olmadan seyahat edebilelim.

Bu arada, gene aynı duble yol üzerinde… Tabii ki yeni yol yapılınca çeşitli üst geçitlere ihtiyaç olacak, o çalışmaların yapılmasına taraftarız ama bir örnek vermek istiyorum: Eskişehir kara yolunun üzerinde Hamidiye çatrağı var. Bu yol, Konya’dan gelip Çifteler Mahmudiye’den gelir -ve üst geçit yapıldı- Eskişehir yoluna girer, yani Ankara’dan çıkıp Eskişehir’e giden şoför arkadaşlarımızla kesişir ama öyle bir şekilde üretilmiştir ki o üst geçitten gelen vasıta hiç kesintiye uğramadan direkt Ankara’dan Eskişehir’e giden araçların önüne neredeyse düşmektedir, yani bir benzin istasyonundan son sürat çıkar gibi. Bunu hiçbir zaman, dün Eskişehir Milletvekilimiz Beytullah Asil Bey Bakana sordu ve verdiği cevap istimlakle ilgili problemlerimiz olduğu idi. Hiçbir zaman bu bir mazeret kabul edilemez. Yarın orada 3-5 vatandaşımız hayatını kaybederse bunun hesabını nasıl vereceksiniz. Ama tabii hesap vermek için sorumluluk duygusuna sahip olmak lazım. çünkü biz biliyoruz ki bu Ulaştırma Bakanlığının sorumluluk duygusu yok, hesap verme gibi bir alışkanlığı da yok. Şöyle hatırlatabilirim: Demir yolları da aynı bakanlığa bağlı. 2004 yılında Adapazarı’nda hızlandırılmış tren uygulaması oldu, 40’a yakın vatandaşımız hayatını kaybetti. Peki, kim hesabını verdi? Kime sordunuz? Eğer sistemleri doğru koyuyorsanız, uygulama doğru olsa, diyelim ki orada makinistin hatası vardı ise ondan sonra o uygulamaya niye devam etmediniz? Anlaşıldı ki eski vagonlarla, eski raylarla hızlı götürürseniz trenleri, kaza yapıyor; ancak 40’a yakın vatandaşımız hayatını kaybedince “Ha, biz yanlış yaptık, uygulamayı kaldırdık.” diyorsunuz. Böyle bir devlet anlayışı, böyle bir bakanlık anlayışı olmaz diye düşünüyorum, olmaması gerekli. Onun için lütfen uygulamalarınıza, planlamalarınıza biraz daha dikkat edin, insan hayatına biraz daha değer verin.

Tasarının 15’inci maddesiyle ilgili görüşlerime de gelince: Hem belediye mücavir alan içindeki kara yollarını hem de Genel Müdürlüğün görev alanına giren kara yollarını eriştirme kontrollü kara yollarına yani otoyola dönüştürülebileceğine ya da otoyolun kaldırılabileceğini öngörüyor; Genel Müdür teklif ediyor, Bakanlık onaylıyor. 15’inci maddede yer alan kara yollarının belediye mücavir alanı içindekilerde dâhil olmak üzere Bakan onayı ile erişme kontrollü kara yoluna dönüştürülmesiyle ilgili düzenleme günümüz şartlarında geçerliliğini yitirmiştir. Erişme kontrollü kara yolları, artık mevcut kara yolları güzergâhlarının, bu yapılaşmanın uzağında projelendirilen hız yolları konumundadır. Mevcut kara yollarının etrafında artık çok sayıda ticari işletme mevcuttur. Yasal olarak hizmet veren bu işletmeleri…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

FEHMİ MURAT SÖNMEZ (Devamla) - …başka bir işleme gerek olmaksızın sadece Bakan onayı ile bir anda tüm haklarından mahrum etmekte ve mülkiyet hakkı üzerinde ilgili Bakanlığın keyfîliğine  bırakma izlenimi yaratmaktadır.

Hükûmet, bu tasarıyla köprü ve otoyolların satılabilmesinin önünü açmayı planlamaktadır. Karayolları Genel Müdürüne ve ilgili Bakana daha fazla yetki tanınmaktadır. Bu da Bakanın inisiyatifine bırakılacak kimi düzenlemelerin oluşabileceği anlamına gelmektedir. Otoyollar ile kara yollarının geçişi ücretli olacak kesimleri Genel Müdürlüğün teklifi üzerine Bakan tarafından belirlenebilecektir.

Ülkemizin ekonomisi için çok önemli olan, gelir oluşturan bu türden yatırımlarımız elden çıkarılmak istenmektedir. Köprü ve otoyol kullanım ücretleri özelleştirme sonrası artabilecektir.

Ben, bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Sönmez.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 15. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “Genel Müdürlüğün teklifi üzerine Bakan onayı” ibaresinin “Bakanın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararıyla” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                     Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Özkan, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

MURAT ÖZKAN (Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sözlerime başlamadan önce yüce heyetinizi en derin saygılarımla selamlamak isterim.

Sayın milletvekilleri, görüşülmekte olan Karayolları Kanun Tasarısı’nın 15’inci maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Önergenin eleştirisine ya da önergeyle ilgili konuşmama geçmeden önce kara yollarıyla ilgili birkaç düşüncemi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sayın milletvekilleri, özellikle Türkiye’de kara yolları ulaşım sektöründe hep ön plana çıkartılmış -üç tarafı denizlerle çevrili olan bir ülke- deniz yolları ihmal edilmiş, peşinden demir yollarına hiçbir zaman ciddi bir ağırlık, cumhuriyetin ilk yılları hariç, maalesef verilememiştir.

Şimdi, İstanbul Türkiye'nin megapolü, en büyük şehrimiz, hatta dünyanın sayılı şehirlerinden birisi. 60’lı yıllarda İstanbul’da Boğaz köprüsü yapılmaya karar verildiğinde Devlet Planlama Teşkilatı konuyla ilgili bir çalışma yapıyor. O çalışmayı sizlere hatırlatmak istiyorum. Bu çalışmada Devlet Planlama Teşkilatı İstanbul’un öncelikle nâzım imar planının yapılmasından bahsediyor. Nâzım imar planı yapılmadan, yani nerede bir fabrika, nerede yerleşim alanı, bunlar belirlenmeden yapılacak bir Boğaz köprüsünün İstanbul’un ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci Boğaz köprülerine de ihtiyaç duyulacağını belirtiyor. Ne zaman yazılmış bu rapor sayın milletvekilleri? 60’lı yıllarda yazılmış, 60’ların sonuna doğru yazılmış. O dönemde dönemin başbakanı “Bize plan değil, pilav gerekli.” diyen bir zihniyetle ülkeyi yönettiği için maalesef DPT’nin bu raporu hasıraltı edilmiş, İstanbul’un nâzım imar planı gerçekleştirilmeden Boğaz köprüsü bir mega proje olarak, kendisinin de övündüğü bir proje olarak gündeme getirilmiş ve daha sonra ne olmuş? İşte, ucuz arazilerin olduğu Anadolu yakası uyuma yeri, İstanbul tarafı, yani Rumeli tarafı çalışma yeri hâline gelmiş, gece bir tarafa giden, gündüz bir tarafa giden bir şehir. Peki, bugün üçüncüsü yapılmaya kalkılıyor, yarın dördüncüsü, beşincisi; yine plansız, programsız, Boğaz’dan yeterince faydalanmadan yapılan bir hadise.  Tabii bunda da yol tespiti enteresan bir şekilde yapıldı. Başbakanın helikopterle yol tespit etmesi tarihe geçmiştir, bir ilktir, bir yanlış olarak gözlerimizin önündedir.

Değerli milletvekilleri, diğer taraftan bu kara yollarıyla ilgili yapmış olduğumuz hatalar hep devam etti. Örneğin, nerede? Ankara’nın etrafına bir çevre yolu yapıldı, 1987’li yıllarda açıldı. Bu da rahmetli Özal’ın mega projelerinden biriydi ama bu yol hâlâ polis zoruyla kamyon ve otobüsler tarafından kullandırılan bir yol hâlindedir. Demek ki bizim 87’lerde bu yola ihtiyacımız yoktu. Belki on yıl sonra ihtiyaç olabilir ancak biz o kaynağı o gün başka alanlara kullanmak gerekirken, okul, hastane yapmak gerekirken yanlış bir tercihte bulunduk. Bizim görevimiz, Parlamentonun görevi kamu kaynaklarını milletimizin ihtiyaç duyduğu alanlara tahsis etmektir, yani bütçe yapmaktır, yani Hükûmete yol göstermektir. Yine aynı yanlışları yapmayalım. Kara yolları yerine demir yollarına ve deniz yollarına ağırlık vererek ülkemizin kaynaklarını daha verimli, daha gerekli, öncelikli alanlarda kullanmamız gerekiyor.

Karadeniz sahil yolu yapıldı, 7 ilâ 10 milyar dolar arasında çıktığı söyleniyor değerli arkadaşlar. Bu konuda kesin bir rakam dahi verilemiyor maalesef. 8 ya da 10 milyar dolar Türkiye’nin eğitim ya da sağlık sektörüne yatırılmış olsaydı bugün bunun karşılığını alır ve çok ciddi bir şekilde ülkemizin bu problemini çözmüş olabilirdik, ancak biz maalesef yine yanlış tercih yaptık, tabiatı yok ettik. Mesela ne yapılabilirdi? Yol biraz rehabilite edilir, geliştirilebilirdi ve bu yolu biz, kamyon ve otobüs trafiğini Ro-Ro gemileriyle denize çekebilirdik. Bunu en az on-on beş yıl ötelerdik.

Diğer bir husus, değerli arkadaşlarım, biraz önce Değerli Ordu Milletvekilimiz bahsetti, biz yine kara yolları üzerinde dururken hava yollarını ihmal ediyoruz. Özellikle Giresun, Ordu Karadeniz’in iki önemli ve kadim şehridir. Bu iki şehir maalesef hava yolundan, hava ulaşımından mağdurdur, hava ulaşımına bir türlü ulaşamamıştır. İki kentin birbirine çok yakın olması, potansiyelinin çok yüksek olması bir hava alanını çok rahatlıkla…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözünüzü tamamlayınız.

Buyurunuz.

MURAT ÖZKAN (Devamla) - …kaldırabileceğini herkes ifade etmektedir. İktidar milletvekillerimiz, iktidar partimizin yetkilileri de aynı şeyleri müteaddit defalar söylemekte ve artı, seçim arenalarında da söz vermektedirler.

Benim seçimlere girdiğim 2007 yılında bir televizyon programında, hâlen iktidar partisinin grup başkan vekili olan bir arkadaşla yapmış olduğumuz tartışma programında gündemin en önemli konusuydu. ORGİ’yi yapacağına söz verdi, takip edeceğine söz verdi, hâlâ söz veriyor ama ORGİ’de yapılan, maalesef, hiçbir şey olmadı, hiçbir şey yapılamadı. Burada, iki şehri kurtaracak, iki şehrin gelişiminde çok önemli bir mihenk taşı olacak ORGİ’nin yapılmasını, verilen sözlerin tutulmasını milletim adına sizlerden, yüce heyetinizden istirham ediyorum.

Sözlerimi bitirirken hepinize tekrar en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özkan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum.

H. HAMİT HOMRİŞ (Bursa) – Karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım ve karar yeter sayısı istendiği için de elektronik cihazla oylama yapacağım.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır, önerge reddolunmuştur.

15’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 15’inci madde kabul edilmiştir.

16’ncı madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 16. maddesinin (2) numaralı fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Günal

Oktay Vural

M. Akif Paksoy

 

Antalya

İzmir

Kahramanmaraş

 

Akif Akkuş

Nevzat Korkmaz

Mümin İnan

 

Mersin

Isparta

Niğde

 

 

Alim Işık

 

 

 

Kütahya

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Ulaşımın devamlılığı başlıklı 16. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şevket Köse

Orhan Ziya Diren

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

Adıyaman

Tokat

Malatya

 

Hulusi Güvel

Ali İhsan Köktürk

Rasim Çakır

 

Adana

Zonguldak

Edirne

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, buyurunuz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, burada iki gündür bu yasayı görüşüyoruz ama hepimiz ve bu Meclis bir şekilde Karayolları çalışanlarını da unutmamalı. Kışın karda, çamurda; yazın sıcakta büyük emek veren arkadaşlarımız bunlar ve yılların teşkilatı ve her zaman hizmet şiarı olan bir teşkilattır. Hangi hükûmet gelirse gelsin orada çalışanlar öncelikle halka hizmet etmeyi şiar edinen kişilerdir. Bu nedenle ben Karayolları teşkilatının greydercisinden, silindircisinden tüm teşkilatındaki arkadaşlarıma, hakikaten, şükran duygularımı sunuyorum. Çünkü bunlar Türkiye’de en zor koşullarda çalışan kardeşlerim. Bölgelerde ve Genel Müdürlük teşkilatındaki arkadaşlarımla sürekli diyaloğu da olan bir disiplin içerisinde, çalışma disiplininde olan ve sabahın 5’inden gecenin kaçına kadar, bazen 200 kilometre uzağa giderek evinden barkından uzakta çalışan arkadaşlarıma şükran duygularını iletmek hepimizin bir görevidir.

Bu insanlar çok zor koşullarda çalışıyorlar, onlara ne versek azdır. Karayolları çalışanları hepimizin, gerek emniyeti gerek trafik emniyetini sağlayan ve hepimizin ulaşımını en iyi şekilde yapmaya çalışan kardeşlerim. Onların iyi niyetinden, onların çabalarından hakikaten hepimiz gurur duymalıyız. Karayolları çalışanları büyük emek vermektedir ve onlar çok zor koşullarda, inanın, özellikle kar yağan bölgelerde karla mücadelede onların ölümü göze alarak, yolda kalan araçları kurtarmak için kendi canlarını yok pahasına sayarak verdiği mücadele hakikaten hepimiz için bir gurur kaynağıdır arkadaşlar. Bu nedenle, ben bu konuşmamın bu bölümünü, tüm Karayolları çalışanının, onlara bu şükran duygularımı iletmek için ayırmak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu insanlar çalışma disiplinini çok iyi alan ve hizmeti yapmasını çok iyi bilen ve kendilerini çok iyi yetiştirmiş, kullandığı araçlarını, kullandığı makinelerini kendi makinesinden daha üstün tutan ama yirmi dört saat gerekirse hizmet veren kardeşlerimiz. Kar ile mücadelede kendini, canını siper eden bu arkadaşlarımız günlerce evlerine gidememektedir, günlerce dağda, taşta yatmaktadır ve bazen kardan, bazen tipiden, bir hafta, on gün, on beş gün çoluğunu çocuğunu göremeyen arkadaşlarımızdır. Bu nedenle, Karayolları Genel Müdürlüğü bu konuda taşra teşkilatında çalışan arkadaşlar yönünden çok büyük şansa sahiptir.

Değerli arkadaşlarım, tabii, yine yazın sıcakta, gerek asfalt kaplama gerek asfalt dökme için bu arkadaşlarımız yazın kırk derece sıcağında Türkiye’nin her yerinde büyük bir özveriyle işlerini yapmaktadır ve kendileri, özellikle yaz trafiğinde, özellikle turistik bölgelerde, bazı bölgelerde canlarını hakikaten tehlikeye atarcasına yolların en iyi şekilde yapılması uğruna çok büyük mücadele vermektedir. Bu nedenle, Karayolları Genel Müdürlüğü  ve Bakanlık bazı yolları özelleştirirken ve bazı yolları müteahhitlere yaptırırken şuna baksın: Karayolları çalışanlarının yaptığı yollarla, ihale ettiği, müteahhitlerin yaptığı yolların kalitesi diğer her konuda aynı mıdır, dayanıklılığı aynı mıdır? Onun için, öncelikle Karayolları Genel Müdürlüğü kendi çalışanlarının mutlaka ama mutlaka emeğine saygı göstermesi lazım. Onların yaptığı iş dört dörtlüktür, onların yaptığı iş yasak savma değildir, onların yaptığı iş vatandaşın can ve mal emniyeti içindir ve Karayolları çalışanlarının yüreği her zaman işin en iyisini yapmaktan yanadır.

Ben, bu nedenle, Türkiye’de yazın sıcakta, kışın karda kışta…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - ...büyük mücadele örneği veren tüm arkadaşlarımın önünde saygıyla eğiliyorum. Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Aslanoğlu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 16. maddesinin (2) numaralı fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                          Mümin İnan (Niğde) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz efendim.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Gerekçe.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Erişme kontrolü uygulaması nedeniyle bu yollar üzerinde kurulu tesis sahiplerinin mülkiyet hakkı üzerinde keyfi uygulamalara yol açabilecektir. Bu çerçevede “Genel müdürlükten ulaşım düzenine ilişkin olarak başka bir talepte bulunamaz.” ibaresi hak kaybına uğrayanların hukuki yollara başvurmasını engellemektedir. Haksızlığın düzeltilmesi için bu fıkranın kaldırılması önerilmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

16’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 16’ncı madde kabul edilmiştir.

17’nci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 17. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan “şehir geçişlerinde karayolunun” ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Günal

Oktay Vural

Akif Akkuş

 

Antalya

İzmir

Mersin

 

Mümin İnan

Recep Taner

Nevzat Korkmaz

 

Niğde

Aydın

Isparta

 

Mehmet Akif Paksoy

Alim Işık

 

 

Kahramanmaraş

Kütahya

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Erişme kontrolü uygulanan karayollarına bağlantı, şehir geçişleri ve yerleşim başlıklı 17. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şevket Köse

Orhan Ziya Diren

Hulusi Güvel

 

Adıyaman

Tokat

Adana

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Ali İhsan Köktürk

Rasim Çakır

 

Malatya

Zonguldak

Edirne

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, buyurunuz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, değerli üyeler; hepinize saygılar sunuyorum.

Bir kara yolu ağı meselesi var biliyorsunuz. Şu yol kara yolu ağında, bu yol değil, taa yıllardır bu uygulanıyor. Bir Yüksek Fen Kurulu varmış Bayındırlık Bakanlığına bağlı. Bu Yüksek Fen Kurulu karar verirse bu yol kara yolu ağında olacak, bu yol olmayacak. Ama Türkiye’de çok şey değişti. Herhâlde bu yasa… 1980’li yıllarda alınmış bu karar. 80’li yıllardan beri Türkiye’de çok yol değişti, çok yol gelişti ama ne hikmetse, bu Yüksek Fen Kurulu bir türlü kara yolu ağına almıyor bazı yolları.

Değerli arkadaşlarım, kara yolu ağı… Türkiye'nin gelişen koşullarında, Türkiye'nin gelişen turizm, gelişen ticaret, bu koşullarda yeni ihtiyaçlar, yeni yollar yapılmıştır ama ne hikmetse bazı yollar kara yolu ağına alınmıyor. Bu nedenle bu yasada getirilen önemli bir olgudur, yani artık, Karayollarının bağlı olduğu bakan, hangi yolun kara yolu ağına alınması ve alınmaması yönünde en azından… Taa heyet toplanacak, aradan bir sene geçecek, hangi yolun kara yolu ağına alınıp alınmamasına karar verecek, en azından bu konu aşılmıştır. Bu nedenle, Sayın Bakan, Türkiye’de o yıllardan bu yana çok şey değişmiştir, bazı noktalar çok gelişmiştir, bazı yeni merkezler oluşmuştur, o iki merkezi birbirine bağlayan ara yollar oluşmuştur ama 130 kilometre etrafından dolaştı, ora kara yolu ağında, 20 kilometre ara yolu var, bu kara yolu ağında değil. Bu nedenle, mutlaka, önümüzdeki süreçte, Karayolları Genel Müdürlüğü, Türkiye'nin bu yüzüyle, hangi yolların kara yolu ağına alınıp alınmaması konusunda mutlaka yeni bir çalışma yapmalıdır arkadaşlar. Bu çalışmada mutlaka, yeni gelişen bölgelerdeki öncelikler ele alınıp bu yolların kara yolu ağına alınması lazım. Aksi hâlde ne oluyor arkadaşlar, biliyor musunuz? Özel idare bu yollara bakıyor. Hangi özel idarenin bütçesi var arkadaşlar, soruyorum?

Size iki tane örnek vereceğim: İstanbul’un köyü kaldı mı arkadaşlar? Herhâlde elli altmış tane kalmıştır. Kocaeli’nde bir tane köy kalmadı, hepsi büyükşehre bağlandı. İstanbul Belediyesinden, özel idare payı olarak ne kadar verildiğinin hesabını ben size söylemeyeyim ama Sivas’ın, Balıkesir’in bin küsur tane köyü var, hem köylere bakacak hem de bu özel idare fonundan köy yollarının karlarını açacak arkadaşlar.

Bazı belediyeler altı ay kışla mücadele etmesine ve bütçelerinin önemli bir kısmını karla mücadelede harcamasına rağmen, ne yazık ki kar olmayan yerlerle buraların hiçbir farkı yoktur arkadaşlar. Bu nedenle, Karayolları Genel Müdürlüğünün erişemediği, özellikle köy hizmetleri ağında olan, çok geniş alanları olan bölgelere mutlaka kar mücadele farkı verilmelidir. Bu, gerek belediyelere gerek özel idarelere arkadaşlar… Hiç kar yağmayan yerin özel idaresi ile altı ay karla kapalı yolları temizleyen özel idarenin hiçbir farkı yok arkadaşlar, hiçbir farkı yoktur. Bu nedenle, özellikle karla mücadele veren belediyeler ve özel idarelere mutlaka bir fark verilmelidir. Hiç kar yağmayan, hiç köyü olmayana da büyükşehirden para veriyorlar arkadaşlar. Bir büyükşehirden 1’e 5 veriyorlar, dikkatinizi çekiyorum 1’e 5 veriyorlar.

600 bin nüfuslu Urfa’ya arkadaşlar yılda 80 milyon veriyorlar -o kadar köyüyle- belediyesine ama 350 bin nüfuslu -isim vermeyeceğim- başka bir büyükşehir belediyesine yılda 160 milyon veriyorlar. Bunun adı haksızlıktır, bunun adı adaletsizliktir, bunun adı…

“Efendim, öyle yapmışlar…” 1985 yılında yapılmış bir yasaya, “öyle yapmışlar” diyemezsiniz. Haksızlığı, adaletsizliği yok etmek Hükûmetin görevidir. Ama her nedense, tüm milletvekilleri bunu biliyor, “haklısın” diyorlar, önerge geldiğinde “hayır” diyorlar.

Bir kere ilinizin hakkını koruyun, Urfa’da yaşayan 600 bin kişinin ekmeğini koruyun, onların ekmeğine saygı gösterin, Van’da yaşayan insanlara saygı gösterin. Van’ın nüfusu ne kadar biliyor musunuz? 30 kilometre büyüttünüz bazı şehirleri Erzurum’u, Adapazarı’nı, Samsun’u, nüfusu 500 bine çıktı, şu anda sadece Urfa’nın nüfusu 600 bin. Urfa halkının hakkını yemeyin, Urfa’daki özel idarenin hakkını yemeyin, Van’da altı ay karla mücadele eden Van Özel İdaresinin hakkını yemeyin ama köyü olmayan yere özel idare adına götürüp veriyorsunuz ama bin köyü olan Van’da veya kaç köyü varsa…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Bitiriyorum Başkanım.

…1 kuruş paraya haksızlık yapıyorsunuz.

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Köyler nereye gitti?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Nereye gitti köyler? Büyükşehre bağlandı hepsi.

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Köyler duruyor orada, duruyor.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Hem büyükşehirden para alıyorsunuz hem bir koyundan beş post çıkarıyorsunuz.

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Paralar özel idareden kesildi, büyükşehre verildi.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Bir koyundan beş post, Kocaeli! Beş post, beş post!

Benim hakkımı verin, Urfa’nın hakkını verin, Van’ın hakkını verin, Maraş’ın hakkını verin, Denizli’nin hakkını verin, Balıkesir’in hakkını verin, Manisa’nın hakkını verin! Hak yiyorsunuz, hak!

VAHAP SEÇER (Mersin) – Mersin’in de…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Mersin Büyükşehir.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Aslanoğlu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 17. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan “şehir geçişlerinde karayolunun” ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                            Recep Taner (Aydın) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Taner konuşacak.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Taner. (MHP sıralarından alkışlar)

RECEP TANER (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 17’nci maddesinin üçüncü fıkrasındaki değişiklik üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, sözlerime başlarken, öncelikle, son günlerde artan terör olaylarında bu hafta içinde kaybettiğimiz Aydınlı şehitlerimiz Mehmet Ali Birlik ve Mehmet Ali Tosun başta olmak üzere tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, acılı ailelerine ve Türk milletine başsağlığı diliyorum, yine, yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar temenni ediyorum.

Değerli milletvekilleri, vermiş olduğumuz değişiklik önergelerini kara yollarının ve ulaşım sektörünün sorunlarını, ilimizin, bölgemizin sıkıntılarını Sayın Bakana aktarmak için bir fırsat olarak görmekteyiz. Önergelerimizin ana amacı, vatandaşın talep ve isteklerini kamuoyuyla ve Bakanla paylaşarak çözüm yolları aramaktır.

Değerli milletvekilleri, turizm bir ülke için en önemli gelir kaynaklarından birisidir. Özellikle, ilim olan Aydın, ülkemizin tarihî ve doğal zenginliklerinin en fazla olduğu bölgelerin başında gelmektedir. Ülkemizin ikinci büyük limanı olan ve kruvaziyer turizminin başkenti Kuşadası’na yüz binlerce turist gemilerle gelmekte ve Efes’e, Meryemana’ya, Aphrodisias’a, Apollon’a, Nyssa’ya vesaire yerlere günübirlik turlar düzenlenmektedir. Turistler, özellikle Hristiyan âleminin ülkemizdeki en önemli ve tek hac yeri olan Kuşadası’na 7 kilometre mesafedeki Meryemana Evi’ni ziyaretlerinde çok büyük sıkıntı yaşamaktalar çünkü acentelerin programını, kendilerine sunduğu paket programı yapmak istemeyen, onun yerine şahsi olarak hac ibadetlerini yerine getirmek isteyen turistler, Kuşadası’ndan bindikleri taksinin ziyaret sonrası kendilerini tekrar Kuşadası’na geri götüremeyecek olmasını anlayamamaktalar. Eşyalarını Kuşadası’nda bırakarak Meryemana’yı ziyaret etmek isteyen turistlere şoför esnafı tarafından “Sizi götürürüz ama geri getiremeyiz.” dendiği anda ya seyahatten vazgeçiyorlar veya şoför esnafımız cezayı göze alarak seyahati gerçekleştiriyor.

Yine Kuşadası ve Didim’de konut sahibi olan yerli ve yabancı turistler, Adnan Menderes Havaalanı’na indiklerinde kendilerini karşılamak üzere önceden tanıdıkları taksicileri rezervli müşterileri olarak çağırmaktalar ve taksiciler havaalanı dönüşü aynı benzer sıkıntıları yaşamaktalar.

Değerli milletvekilleri, tüm bu sıkıntıların sebebi ise Ulaştırma Bakanlığı Kara Ulaştırması Genel Müdürlüğünün 2605 sayılı genelgesidir. Bu genelgenin 1’inci maddesinin 3’üncü fıkrasında “Şehir içi taksiler -yani A1 yetki belgesine sahip olan araçlar- yetkilendirildikleri belediye sınırlarının dışındaki herhangi bir yere tek yönlü (gidişi dolu, dönüşü boş) olarak yolcu taşıyabilirler.” denmektedir.

Bu düzenleme taksi işletmelerinin en önemli sıkıntılarının başında gelmektedir. Kuşadası’nda taksicilik yapan esnafımız AB’ye uyum için çıkarılan ama hiçbir Avrupa ülkesinde olmayan bu düzenlemeyi ülkemizi ziyaret eden turistlere izah etmekte zorlanmaktalar. Gerek jandarma ve gerekse trafik ekipleriyle yaşanan tartışmalar, ellerinin kelepçelenerek mahkemelere çıkarılmaları ve yazılan 2.040 liralık, yani 2 milyar liralık para cezası da bu işin bir başka boyutu.

Değerli milletvekilleri, Bakanlığın genelgesinin yarattığı sıkıntı had safhadayken basına düşen bir haber tam bir AKP komedisi. Habere göre, Kara Ulaştırması Genel Müdürü telefonla İzmir’i aramış ve bu sezon sonuna kadar, üç ay süreyle genelgenin ertelendiğini açıklamış.

Sayın Bakana soruyorum: Ne zamandan beri yeni bir düzenleme yapılmadan, telefon talimatıyla genelgeler ertelenebiliyor? Genelge ve içeriği aynen ortada dururken yapılan taksici esnafımızı kandırmak değil midir?

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

RECEP TANER (Devamla) – Teşekkür ederim.

Değerli milletvekilleri, yapılması gereken, Karayolu Taşıma Yönetmeliği’nde yapılacak olan bir değişiklikle ilgili maddedeki “Getirirsin ama geri götüremezsin.” düzenlemesinin özellikle turizm bölgelerinde ve havaalanları ile limanlarda kalıcı olarak kaldırılması olmalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu duygu ve düşüncelerle önergemize desteklerinizi bekliyor, heyetinizi en içten duygularla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Taner. 

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Yerine getireceğim efendim.

Sayın Anadol, Sayın Çakır, Sayın Tütüncü, Sayın Karaibrahim, Sayın Güner, Sayın Seçer, Sayın Köktürk, Sayın Topuz, Sayın Süner, Sayın Ağyüz, Sayın Halıcı, Sayın Barış, Sayın Ayhan, Sayın Paçarız, Sayın Dibek, Sayın Hacaloğlu, Sayın Emek, Sayın Küçük, Sayın Genç, Sayın Günday.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

On dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 17.58

 

SEKİZİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 18.11

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 122’nci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – İstem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Bayram Meral ve 20 Milletvekilinin; 5539 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/788, 2/226)   (S. Sayısı: 499) (Devam)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

17’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 17’nci madde kabul edilmiştir.

18’inci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 18. maddesinin (2) numaralı fıkrasının son cümlesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Günal

Oktay Vural

M. Akif Paksoy

 

Antalya

İzmir

Kahramanmaraş

 

Nevzat Korkmaz

Akif Akkuş

Alim Işık

 

Isparta

Mersin

Kütahya

 

 

Mümin İnan

 

 

 

Niğde

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Karayollarında kurulacak tesisler ve yasaklanan faaliyetler başlıklı 18. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şevket Köse

Orhan Ziya Diren

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

Adıyaman

Tokat

Malatya

 

Hulusi Güvel

Rasim Çakır

Yaşar Ağyüz

 

Adana

Edirne

Gaziantep

BAŞKAN – Komisyon bu son okuttuğum önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Ağyüz, buyurun.

Sayın milletvekilleri, lütfen biraz sessiz olursak...

Buyurunuz efendim.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 18’inci maddesi hakkında verdiğimiz önerge üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak söz aldım. Hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, karşımızda çok önemli bir yasa duruyor; hem içerik olarak çok yoğun hem yüklediği sorumluluk, yetki ve özelleştirmeyle çok yoğun.

M. FATİH ATAY (Aydın) – Sayın Başkan, nedir bu muhabbet, arkadaşlara bir izah ederseniz…

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, hem karar yeter sayısı bulamıyorsunuz hem yoklamalarda yoksunuz. Bari yasayı okumuyorsunuz şurada konuşanları dinleyin de bir şeyler öğrenin ya! Yani bir şeyler öğrenin, bir şeyler… (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Önünüzde kaç tane yasa var? Bir kaldırın bakayım, yasa var mı, Karayolları yasası? (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen yerlerinize oturun ve sessiz olunuz.

Buyurunuz Sayın Ağyüz.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, ulaşım kalkınmışlık düzeyinin bir göstergesidir, turizmin gelişmesinde önder faktördür, kentleşmenin düzenli olmasında itici faktördür ama ulaşımın özellikle bir sürdürülebilir planlama kapsamı içerisinde yapılması lazım. Bugüne kadar gerek 2009’da yapılan Kentleşme Şurası’nda gerek 2003’te yapılan çalışmada maalesef böyle bir vizyonun kazanılmadığı açık ve seçik görülmüştür.

Değerli arkadaşlarım, önce sürdürülebilir bir ulaştırma politikasına kavuşmamız gerekirken Karayollarına bu tür yetkilerin verilmesinin ne anlamı olacak? Karayollarına çok geniş yetkiler veriyorsunuz, imar planı yapma yetkisini veriyorsunuz, kara yolları kenarında -18’inci maddeye göre- yapı tesisi kurma yetkilerini veriyorsunuz, 3194’ü baypas ediyorsunuz, ortadan kaldırıyorsunuz, belediye meclislerini ortadan kaldırıyorsunuz aynen Kentsel Dönüşüm Yasası’nda yaptığınız gibi, aynen Kamulaştırma Yasası’nda yaptığınız gibi.

Değerli arkadaşlarım, bu, yasa tekniğine uygun değildir. Birtakım yasaları ortadan kaldırarak yetkilendirme Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında hiçbir komisyonun yetkisinde değildir ama gel gör ki böyle bir yasayı çıkarmakla karşı karşıyayız.

Tabii Türkiye’de en büyük sıkıntı kara yolu taşımacılığına mahkûm olmaktır. Kara yolu taşımacılığı hem çevre kirliliği yaratma konusunda hem de enerji tüketimi açısından tercih edilen bir sistem olmamasına rağmen Türkiye, hâlen bunda direnmekte ve kara yolu taşımacılığında yüzde 99 oranına sahip bir ülke konumundadır. Bunu düşürmenin çabası içerisinde olmayan bir politikayla da karşı karşıyayız. Yani var olan demir yollarımız, var olan deniz yolu nimetlerimiz maalesef kullanılmamaktadır.

Ayrıca da kara yollarımız güvenli ve emniyetli değildir; sağlıklı, hızlı ulaşılabilir nitelikte değildir. Standart eksiği olan bir yol yapımıyla karşı karşıyayız. Özellikle övünerek bahsettiğiniz bölünmüş yollarda, gidin, bakın Aksaray’dan Konya Makas’a kadar yeni yeni yapılmaya başlanmış, araçların gitmesi mümkün değil, kamyoncular her çukura düşüşte Hükûmete rahmet okuyorlar, Karayollarına minnet ve şükranlarını sunuyorlar.

Tabii bununla da kalmıyor kara yolunda gidenlerin sorunu. Ayrıca ulaştırma sektöründe çalışanların sorunları var. Bir belge sorunu çıkardınız, içinden çıkılmıyor. H1, H2; K1, K2; C; M1, M2; R türü; T türü falan filan… Peki, Sayın Bakan, K1 yetki belgesiyle yurt dışına çıkılmamakta ne yazık ki C2 yetki belgesi olan araçlar yurt dışından yük almakta, yani bu yetki karmaşasını önlemek için çaba göstermek hiç mi yetkililerinizin aklına gelmiyor? Herkes, her bölgeye çalışıyor, denetim yok ama bu insanlar, bu belgelere dünyanın parasını veriyorlar Sayın Bakan.

Ayrıca, Gaziantep özelinde bir çevre yolu sorunumuz var. Ayrıca,  Urfa’dan Habur’a bağlanan yol sorunu var. Bunlar bütünsellik içerisinde değerlendirilmesi gereken olaylar ama biz Karayollarını 2007’de Ulaştırma Bakanlığına bağladık, bugün de yetki donanımıyla, kadrolaşmalarla alelacele bunu çıkarmaya çalışıyoruz.

Meclis bir yetki aldı 16 Temmuza kadar yasaların sırası değişmezse bazı öncelikli yasalar çıkacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Bu yasalara baktığımız zaman da ne var? Kentsel dönüşüm var, kamulaştırma var, kara yolu var, yarın öbür gün İller Bankası gelecek, diğer kadrolaşmalar gelecek, mali kural sistemi gelecek, borçlar yine seçime yakın olduğu için silinecek veya mahsuplaşacak. Bu tür yasalarla uğraşıyoruz ama bakın, çiftçi ne diyor çiftçi, çiftçi diyor ki: “ 1 milyar TL’lik elektrik borcunun altında eziliyorum.” Bunu niye yeniden taksitlendirmek, faizini silmek için bir çaba göstermiyorsunuz? Esnaf yeniden yapılandırmalardan hiç faydalanamadı, borcunu borçlanarak ödüyor, çarkını çeviremiyor ve sosyal güvenlik hizmetlerinden faydalanamıyor. Bunu niye düşünmek istemiyorsunuz, niye gündeminize taşımak istemiyorsunuz da bu tür, Hükûmetin elini güçlendirecek, ileride acaba Hükûmetten olursam diye yerel yönetimlere yetki verdiğiniz gibi, 2014’e kadar devam edecek belediye yönetimlerini şu anda güvence altına aldığınız gibi, niye bu yetkilerle özelleştirme furyasıyla uğraşıyorsunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Bu özelleştirme furyaları size yarar getirmez. Siz bununla uğraşırken Sayın Başbakan da “Kriz teğet geçti, hamdolsun” türküsünün yazarını mahkemeye vermekle meşgul. Nasıl ki “Açılım ortadan kalkarsa terör tırmanır.” gibi içi boş sözcüklerle uğraşıyorsanız…

Bakın, ne demiş:

“Halkı sardı fakirliğin korkusu,

Çığ gibi büyüdü işsizlik ordusu,

Mutfaktadır Fatma ananın sancısı,

Kriz teğet geçti bizi hamdolsun,

Kevgir oldu halk çuvaldız yemekten,

Ürküyoruz derdimizi demekten…”

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – CHP dönemini mi tarif ediyorsun? Gözünü aç, gözünü!

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Burada Tayyip sözcüğü geçiyor mu, Recep sözcüğü geçiyor mu? İşte, sizin uğraştığınız meseleler bu; özelleştirme, rant, yolsuzluk ve toplumu mağdur etmek. Bundan başka bildiğiniz bir şey yok ama bunun hesabını sandıkta vereceksiniz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Ağyüz.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 18. maddesinin (2) numaralı fıkrasının son cümlesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                   Mümin İnan (Niğde) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Gerekçe, Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

2. fıkraya göre  “Erişme kontrolü uygulanan karayolu sınırları içinde Genel Müdürlüğün izniyle kurulacak tesisler ve eklentileri mimari, statik, tesisat ve her türlü fennî mesuliyeti Genel  Müdürlükte olmak kaydıyla 3/5/1985 tarihli ve 3194  sayılı İmar Kanununda öngörülen yapı ruhsatiyesine tabi değildir. … Bu tesislerin işletilmesi ile ilgili resmî makamlarca verilecek izin, ruhsat ve lisanslar bakımından, ilgili tesislerin kesinleşmiş karayolu güzergâh planlarına işlenmesi yeterli olup, ayrıca imar planına işlenme şartı aranmaz.” Bu hüküm karayollarının kenarında (her ne kadar Genel Müdürlüğün izniyle kurulsa da) plansız ve çirkin yapılaşmaya yol açabilir. Bu nedenle ilgili hükmün madde metninden çıkarılması önerilmektedir.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

18’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 18’inci madde kabul edilmiştir.

19’uncu madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 19. maddesinin (5) numaralı fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, (6) numaralı fıkrasının ise madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Günal

Hasan Çalış

Oktay Vural

 

Antalya

Karaman

İzmir

 

Şenol Bal

Behiç Çelik

Beytullah Asil

 

İzmir

Mersin

Eskişehir

 (5) İlgili kurum veya kuruluşlar, kesinleşen karayolu güzergâh planlarına ilişkin olarak yapacakları imar planı çalışmalarında, Genel Müdürlükçe karayolu güzergâhına ilişkin olarak jeoloji mühendislerince hazırlanan jeolojik, jeoteknik ve fotogrametrik raporları esas almak zorundadır. Bu raporların hazırlanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Karayolu güzergâhının tespiti başlıklı 19. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şevket Köse

Orhan Ziya Diren

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

Adıyaman

Tokat

Malatya

 

Hulusi Güvel

Rasim Çakır

Bülent Baratalı

 

Adana

Edirne

İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Baratalı.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Baratalı. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT BARATALI (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz yasa tasarısının 20’nci maddesiyle ilgili verdiğimiz önerge üzerinde grubum adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu önerge, bu maddenin tasarı metninden çıkarılmasıyla ilgili bir önergemizdir. Gerekçesi de şudur, çıkarılma gerekçemiz, iki temel itirazımız var:

Bunlardan bir tanesi, Karayolları Genel Müdürlüğü plan yapan otoritenin içine girmektedir.

İkincisi, 6’ncı fıkrası da “düzenleme ortaklık payı” dediğimiz, bir kentin, bir yerel yönetimin gereksinmesi olan, umumun istifadesine ait olan yollar, meydanlar, çocuk parkları, yeşil alanlar, terminal yerleri, oto parklar gibi yerlerin içine… Biliyorsunuz, bu, yüzde 40 alınır düzenleme ortaklık payında, otoyollar hariç…

BAŞKAN – Sayın Baratalı, 19’uncu maddenin çıkarılması olacak. Bir yanlış anlaşmaya yol açmayalım.

BÜLENT BARATALI (Devamla) – Düzeltiyorum 19’uncu maddenin çıkartılması olarak.

Düzenleme ortaklık payına otoyollar hariç kara yollarının da eklenmesidir. Bu iki hususun, iki hususu düzenleyen bu maddenin, 19’uncu maddenin tasarıdan çıkarılması gerekmektedir.

Birincisi, 3194 sayılı Kanun, değerli arkadaşlar, 1985 tarihlidir. Burada hangi idarelerin hiyerarşik planları hangi yetkiyle yapacakları bellidir. Şimdi, bunun üzerine, Özelleştirme İdaresinin yanına, TOKİ’nin yanına bir de Karayolları Genel Müdürlüğünü koyuyoruz. Bunu son derece yanlış olarak buluyorum ve Bayındırlık Bakanlığının böyle bir yetkisi vardır. Neden Bayındırlık Bakanlığı bu yetkiyi kullanmıyor da Karayolları Genel Müdürlüğüne bu yetki delege ediliyor? Belki Karayolları Ulaştırma Bakanlığına bağlandığı için düşünülebilir ama giderek alışılmış plan otoritelerinin yanına yeni yeni plan otoriteleri konuyor. Bunu yanlış buluyorum ve yerel yönetimlerden gelen bir İktidarın yerel yönetim yetkilerinin de bir kısıtlaması olarak görüyorum çünkü belediyeler ve il özel idareleri planlamanın temel idareleridir. Bunun yanında, hava meydanları, büyük yollar, otoyollar, limanlar, gecekondu bölgeleri gibi konular söz konusu olduğu zaman Bayındırlık Bakanlığı zaten devreye giriyor. Bunun bu tasarıda neden yer aldığını anlamak mümkün değil; hangi kuruluşuyla, hangi yetişmiş elemanlarıyla Karayolları Genel Müdürlüğü bu planı yapacak, bunu da anlamış değilim.

İkincisi, son fıkrada düzenlenen “düzenleme ortaklık payı” dediğimiz yani bir imar planı içinde bir imar adası içine rastlayan yol, yeşil alan, çocuk bahçesi ve bunun gibi kamuya ait olan yerleri kolaylıkla alabilmek için bir gayrimenkulün yüzde 40’ını bedelsiz almak demek olan düzenleme ortaklık paylarının içine bir de otoyollar hariç kara yollarını koyuyorsunuz. Bu, son derece yanlıştır. Burada karşımda belediye başkanlığı yapmış olan, aynı dönemde, arkadaşlarım var. Eğer bunu koyarsanız bundan sonra kentlerde çocukların oynayacağı yeşil alanları, çocuk bahçelerini yapamazsınız; meydanları, yolları, terminalleri, otoparkları alamazsınız. Bunun, bu nedenle çıkarılması gerekir, son derece yanlış bir düzenlemedir.

Değerli arkadaşlar, AKP İktidarı, yerel yönetimlerden gelmiş olmasına karşın  2003 yılından itibaren yerel yönetimlerin yetkilerini giderek kısıtlıyor, kaynaklarını da azaltıyor. Ben, burada bunları anlatmaya çalışacağım, itirazı olan varsa gelir cevap verir.

2003 bütçesiyle yerel yönetimlerin genel bütçe vergi gelirinden aldıkları payı 1 puan indirdiniz değerli arkadaşlar. Kaynak artıracağınıza 1 puan indirdiniz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak Anayasa Mahkemesine gittik iptal ettirdik ama 2004 bütçesine tekrar koydunuz. Bir defa kaynak yaratamadınız. Yeni belediye gelirleri kanununu bu Meclise getiremediniz değerli arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

BÜLENT BARATALI (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Büyükşehir belediyeleri arasındaki kaynak kullanımında Kocaeli Belediyesi ile Urfa Belediyesi, Erzurum Belediyesi arasında büyük hatalar ve birinin diğeri aleyhinde işlemler yaptınız değerli arkadaşlar.

Köy kanununu çıkaramadınız, köylerde hâlâ salma 20 lira olarak devam ediyor.

Ülkenin bütün müfettişleri, değerli arkadaşlar, AKP’li belediyelere uğramıyor ama CHP’li, MHP’li ve diğer partilere mensup bütün belediye başkanlarının başında boza pişirtiyor!

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Sen hangi ülkede yaşıyorsun ya, hangi ülkede yaşıyorsun!

BÜLENT BARATALI (Devamla) – Ben Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşamaktan çok mutluyum Sayın Milletvekili.

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Nerede yaşıyorsun!

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Burada yaşıyorum, burada yaşıyorum.

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Yaşadığın ülkenin farkında değilsin, biliyor musun!

BÜLENT BARATALI (Devamla) – Siz hiçbir şeyin farkında değilsiniz. Gelirsiniz burada bana cevap verirsiniz.

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Yaşadığın ülkenin farkında değilsin!

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Planlama yetkilerini kısıtladınız, bin tane belediyeyi kapattınız, tabutlarını çivilediniz! Siz nerede yaşıyorsunuz! Hangi kırsal kesimin kaynaklarını artırdınız?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi bağlayınız.

BÜLENT BARATALI (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Bütün bu  düşüncelerle, yaşadığım ülkenin ve -yirmi iki yıl belediye başkanlığı yaptım- yerel yönetimlerin her şeyinin çok farkındayım. Siz hiçbir şeyin farkında değilsiniz. Kürsüden ne anlattığınızı da bugüne kadar göremedim Sayın Milletvekili. Bin tane belediyeyi kapattınız. Bin tane belediyeyi, kırsal alan belediyelerini Cumhuriyet Halk Partisi sayesinde tekrar bu halka iade ettik.

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – İyi yaptığınızı zannediyorsunuz!

BÜLENT BARATALI (Devamla) – Elbette gayet iyi yaptık. Çünkü siz iktidara gelirken yerellikten bahsettiniz, “subsidiarite”den bahsettiniz. İsterseniz ne olduğunu açıklayayım: “Subsidiarite”, hemşehrinin en yakın idareden hizmet alma hakkıdır. Siz, bin tane belediyeyi kapatarak vatandaşın bu hakkını elinden almaya çalıştınız ama Türkiye’de kanunların olduğunu ve Anayasa Mahkemesinin olduğunu böylelikle öğrenmiş oldunuz.

Bu duygularla önergemizin kabul edilmesini diler, yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

Teşekkür ederim.

BAŞKAN –Teşekkür ederiz Sayın Baratalı.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 19. maddesinin (5) numaralı fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, (6) numaralı fıkrasının ise madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                     Mehmet Günal (Antalya) ve arkadaşları

(5) İlgili kurum veya kuruluşlar, kesinleşen karayolu güzergâh planlarına ilişkin olarak yapacakları imar planı çalışmalarında, Genel Müdürlükçe karayolu güzergâhına ilişkin olarak jeoloji mühendislerince hazırlanan jeolojik, jeoteknik ve fotogrametrik raporları esas almak zorundadır. Bu raporların hazırlanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kim konuşacak? Sayın Asil.

Buyurunuz Sayın Asil. (MHP sıralarından alkışlar)

BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 19’uncu maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde görüşlerimizi açıklamak üzere söz aldım. Bu vesileyle bu Kanun Tasarısı’nın Karayolu teşkilatımıza ve bu teşkilat bünyesinde görev yapan çalışanlarımıza, aziz milletime hayırlı olacak bir şekilde düzenlemeler yapılarak kabul edilmesini diliyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, son günlerde içinde yaşadığımız coğrafyada ve güzel yurdumuzda yeni senaryolar hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Birkaç aydır artan terör olayları nedeniyle güvenlik görevlilerimiz, onların yakınları, vatandaşlarımız hayatını kaybetmiş ve yaralanmıştır. Hayatını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet, acılı ailelerine başsağlığı ve sabır, yaralılara da acil şifalar diliyorum.

Bu ve benzeri saldırılardan zarar gören, yalnızca hayatını kaybeden ve yaralanan insanlarımız değil, bu topraklar üzerinde kardeşçe yaşama umudumuz, birlik ve dirliğimiz, evlatlarımızın da geleceğidir.

İşlenen insanlık suçudur. Bu insanlık suçu karşısında susan, el ovuşturan, verdiği destekle terör örgütünü cesaretlendiren ülkeleri lanetliyorum. Tarih onları yazacak, evlatları da geçmişlerinden utanacaklar. Bu ülkelere gerekli tepkiyi vermeyen irade sahiplerini de kınıyorum. İktidarı göreve davet ediyorum, terörün karşısında dimdik, bitirme iradesi göstermesini diliyorum.

Şiddet ve terörle bir yere varmak mümkün değildir. İnşallah, kan dökenler, onların içteki ve dıştaki yardakçıları, gerekli tedbiri almayan sorumluluk sahipleri dökülen bu kanda boğulacaklardır.

Değerli milletvekilleri, önergemizle… Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından yaptırılan bütün yollar için, hem yol boyu güzergâhlarının tespiti esnasında hem de yol boyu güzergâhı boyunca yaptırılmakta olan sanat yapıları için jeoloji mühendislerinin sorumluluğunda oldukça detaylı ve jeoteknik çalışmalar yaptırılmaktadır. Bu çalışmaların yapılmasına rağmen özellikle yol boyu güzergâhlarında yapılan dinlenme, konaklama tesisleri gibi tesislerin inşaatında ruhsat başvuruları esnasında, ayrıca jeolojik, jeoteknik çalışmalar istenmekte ve bu da yatırımların uzamasına neden olmaktadır, tekrarlanan bir iş olması nedeniyle ülke ekonomisine de ayrıca bir yük getirmektedir.

Yine, önergemizle altıncı fıkranın 19’uncu maddeden çıkartılmasını teklif ettik. Burada da otoyol, devlet ve il yolları ağına giren kara yolu güzergâhlarına ve bunların değişikliklerine ilişkin planları hazırlanarak belediye ve mücavir alan sınırları içinde kalan yerlerde imar planlarına işlenmesini belediye veya ilgili kurum ve kuruluşlardan talep etmesi üzerine, ilgili kurum ve kuruluşların kara yolu güzergâhlarına ilişkin söz konusu planlara varsa itirazlarını en geç otuz gün içerisinde bildirmesine ilişkin hüküm bu kuruluşları devre dışı bırakmakta ve inceleme süresini kısaltarak hakları ellerinden alınmaktadır. Ayrıca, Karayolları Genel Müdürlüğüne resen onay yetkisiyle âdeta imar plan tadilatı yapma yetkisi verilmektedir. Bu çerçevede, bu maddenin altıncı fıkrasında yer alan düzenleme ortaklık paylarına ilişkin hüküm de gereksizdir ve madde metninden çıkarılmalıdır.

Değerli milletvekilleri, bu vesileyle Ulaştırma Bakanına, bütün Eskişehirlilerin cevabını merakla bekledikleri bir soru yöneltmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

BEYTULLAH ASİL (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Eskişehir’in içerisinden geçen demir yolunun şehir geçişinin bir bölümüyle garın yer altına alınması planlanmış ve inşaatına da başlanmıştır. Planlanan yolun bir bölümü ve garın yer altına alınmasından vazgeçildiği söylenmeye başlanmıştır.

Değerli Bakanım, Eskişehirliler bunun doğru olmadığını söylemenizi beklemektedirler ve başlanan işin planlandığı şekilde bitirilmesini arzulamaktadırlar.

Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Asil.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

19’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 19’uncu madde kabul edilmiştir.

20’nci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 20. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “Bakan” ibaresinin “Bakanlar Kurulu” olarak değiştirilmesini, (2) numaralı fıkrasının ise madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Günal

Mümin İnan

Akif Akkuş

 

Antalya

Niğde

Mersin

 

Oktay Vural

Nevzat Korkmaz

Mustafa Kalaycı

 

İzmir

Isparta

Konya

 

M. Akif Paksoy

Alim Işık

 

 

Kahramanmaraş

Kütahya

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Çalışma programının hazırlanması başlıklı 20. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şevket Köse

Orhan Ziya Diren

Hulusi Güvel

 

Adıyaman

Tokat

Adana

 

Ali İhsan Köktürk

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Osman Kaptan

 

Zonguldak

Malatya

Antalya

 

 

Enis Tütüncü

 

 

 

Tekirdağ

 

BAŞKAN – Komisyon bu son okuttuğum önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Osman Kaptan…

BAŞKAN – Sayın Kaptan, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

OSMAN KAPTAN (Antalya) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın birleştirilerek aynı konudaki değişiklik teklifiyle ilgili 499 sıra sayılı Tasarı’nın 20’nci maddesinin tasarıdan çıkarılması üzerine verdiğimiz önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın arkadaşlarım, ülkemizde yolcu taşımacılığının yüzde 96’sı, yük taşımacılığının yüzde 92’si kara yollarıyla yapılmaktadır. Onun için kara yollarımızın bakımı da, onarımı da önem kazanmaktadır. Tasarının 20’nci maddesinde kara yollarının bakım ve onarımı konusunda Genel Müdürlüğün üç yıllık çalışma programları hazırlayacağı ve ilgili bakanın onayıyla bu programı yürürlüğe koyabileceği, bakım ve onarım işleriyle ilgili olarak bir yıllık ilk yıl bütçesinde yeterli ödenek olması hâlinde Maliye Bakanlığının görüşü üzerine üç yıla kadar gelecek yıllara sâri yüklenmelere girişebilme yetkisi verilmektedir. “Girişilebilir” deyiminin kanun yapma tekniğiyle uyuşmadığı konusunu dikkatlerinize sunmak isterim.

Sayın arkadaşlarım, üç yıl sürebilecek bir kamu işi yatırım niteliğinde ve büyüklüğünde olması gerekir. Bu durumda da “Yıllık yatırım programları Bakanlar Kurulu kararıyla yapılır.” hükmüyle çelişkili bir durum ortaya çıkarmaktadır yani Bakanlar Kurulu kararıyla yapılması gereken iş usulsüz olarak tek bakanın onayıyla yapılır hâle gelecektir. Bu da, yetki aşımını getirmektedir.

Yine aynı maddede “ilk yıl bütçesine yeterli ödeneğin bulunması kaydıyla” ifadesi de yeterince açık değildir. “Yeterli ödenek” deyimiyle anlatılmak istenenin işin tamamına mı yeterli olabileceği, yoksa sadece ilk yılki kısmına mı isabet edebileceği konusunda bir açıklık yoktur. Bu konunun da açıklığa kavuşturulması gerekir.

Değerli arkadaşlarım, kara yollarımızda bakım ve onarım hizmeti sürekli yapılması gereken bir iştir. Herhangi bir trafik kazasından sonra bile kaza mahallinde bir bakım onarım gerekebilir. Herhangi bir yolun bakımı başka bir şeydir, onarımı başka bir şeydir. Bakım ihmal edilince onarım da kaçınılmaz olur.

Hükûmet, getirdiği bu maddenin yerine “Kara yollarımızda bakım ve onarım hizmetlerini bundan sonra taşeronlar aracılığıyla yapacağım.” deseydi daha doğru dürüst bir tutum almış olurdu çünkü getirilen tasarı fiilî olarak idareye bu imkânı vermektedir. Tasarının bu maddesi Hükûmetin özensiz özelleştirme ve taşeronlaştırma zihniyetinin bir devamıdır.

Sayın arkadaşlarım, tasarının bu hâliyle yasalaşması durumunda bilmeliyiz ki kısa bir süre içinde yollarımız muhtelif uzunluklarda parsellere ayrılarak bakım ve onarım hizmetleri üçer yıllık periyotlarla eşe dosta, yandaşlara rahatlıkla verilebilecektir. Böylece, şu anda Karayollarımızda çalışan 11.268 işçimiz atıl duruma düşecek, Başbakanın “Yattıkları yerden ben bu insanları niye besleyeyim?” dediği Tekel işçileriyle aynı akıbete uğrayacaklardır.

Değerli milletvekilleri, bugün kamu hizmetlerinde sayılarını bilmediğimiz kadar taşeron işçisi çalışmaktadır. Şahsen ben birçok kez kamuda kaç taşeron işçisi çalışmaktadır diye ilgili bakanlara sordum ama doğru dürüst bir cevap alamadım. Kamuda taşeron işçisi olarak çalışan işçilerin durumu nedir? Birçoğu asgari ücretle ve kayıt dışı çalıştırılan bu insanlarımızın durumu bizzat kayıt dışılığı önlemekle görevli devletin kurumlarında çalışıyor olmaları da düşündürücüdür. Bu durum, AKP’nin işçi örgütlülüğü ve sendikal hareketlere bakışının tipik bir göstergesidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

OSMAN KAPTAN (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Yukarıda anlattığımız bu nedenlerle 20’nci maddenin tasarıdan çıkarılmasını istiyoruz. Bu konuda verdiğimiz önergenin de desteklenmesini istiyoruz.

Biz burada yolların yapımına, onarımına karşı değiliz ama yol yapılırken yol yapımında, yol tamirinde, yol onarımında her yolun mübah olmasına karşıyız.

Bu konudaki düşüncelerimi takdirlerinize sunuyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

 BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kaptan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 20. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “Bakan” ibaresinin “Bakanlar Kurulu” olarak değiştirilmesini, (2) numaralı fıkrasının ise madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                     Mehmet Günal (Antalya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Günal, buyurunuz efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu önergemizde “Bakan” ibaresinin “Bakanlar Kurulu” olarak değiştirilmesini önerdik. Buna göre, üç yıllık çalışma programının hazırlanarak Bakan onayıyla uygulamaya konulması öngörülüyor. Ancak yatırım programları, bildiğiniz gibi Bakanlar Kurulu kararıyla onaylanıyor. Dolayısıyla, bu anlamda baktığımız zaman, bir yetki aşımı söz konusu oluyor ve bu yetkinin Bakanlar Kuruluna bırakılması gerektiğini düşünüyoruz.

Artı, burada diğer (2)’nci fıkrada ise “...görev alanına giren karayollarının bakımı ve onarımı ile ilgili olarak ilk yılı bütçesinde yeterli ödeneği bulunmak kaydıyla, üç yıla kadar gelecek yıllara sâri olacak şekilde yüklenmelere girişebilir.” deniliyor. Burada da öncelikle hizmet alımı yerine, kendi personeli aracılığıyla gerçekleştirmesinin esas olduğunu düşünüyoruz. Eğer zorunlu olursa da hizmet alımına bir sınır getirilebilmesi gerekiyor. Bu nedenle de (2)’nci fıkranın madde metninden çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz. Önergemizin veriliş amacı budur. Eğer bu bakım ve onarımla ilgili şeyleri de zaten çıkartırsak Karayollarının kendi personeli bu işleri yapıyor, dolayısıyla hem mali yük açısından hem de yetkinin Bakanlar Kuruluna bırakılması açısından bu değişikliği elzem görüyoruz.

Bakım ve onarım deyince, Sayın Bakana yukarıda da sormuştum ama tam cevap alamadım, bu vesileyle belki bir açıklama gelir cevaplar kısmında.

Şimdi, arkadaşlarımızın birçoğu Sayın Bakanım, yolların bozukluğuyla ilgili bir şeyler söyledi. Ben hâlâ merak ediyorum çünkü gittiğimiz yerlerde bölünmüş yollarda iki şerit var, hem eskisi hem yenisi var.

Sayın Bakanım beni duyuyordur inşallah.

RIDVAN YALÇIN (Ordu) – Duymuyor, Sayın Bakan duymuyor.

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Görmüyor ama duyuyordur diye düşünüyorum. O can kulağıyla dinliyordur, eminim ben ondan.

Özellikle eski şeride geçmek için dua ediyoruz. Benim merak ettiğim bir şey var, bu yollarla ilgili bir… Hakikaten Sayın Bakanım, eski yola geçmek için dua ediyoruz bölünmüş yollarda. Geçen defa Komisyonda da söylemiştim, Sayın Genel Müdür de söyledi ama, bunların sıkıştırılmasıyla ilgili bir standart yok mudur? Kaç santimde bir üzerinden tesviye geçirilmesi gerekir? Bunun kontrollüğünü nasıl yapıyoruz? Yani 90’lı yılların sonuna doğru yapılan yollar, on beş yıla yakın zaman geçmiş aradan, şu anda hâlen daha, o yola geçelim diye arabada dua ediyoruz bazen. Taş atmasıyla ilgili de sıkıntılarımız var, daha önce arz etmiştim. 2 defa, 3 defa camı değiştirmek zorunda kaldık. Acaba bunların ihalesinde bir standart yok mudur? Yani bir tarafını yapan yer… Yine yeni yollar var. Bir yerde bakıyoruz o da asfalt, orası güzel yapılmış, o da yeni dönemde yapılmış. Bir şehre giriyoruz veya bir sınırdan öbür tarafa geçiyoruz… Yoksa, bunların bir zaman böyle parça parça ihale edildiğini söylemişti arkadaşlarımız, bundan dolayı bir standart dışılık mı var diye merak ediyorum. Şu anda sizin yaptırdığınız yollarda da aynısı var. Bir yerde bakıyorum düzgün, öbür tarafa geçiyoruz, yeni yapılan bir yol, o da bölünmüş yol veya çift yönlü yol ama aynı kaliteyi tutturamıyoruz. Ben bu konularda -bazen geçtiğim için, çok da fazla arabamla seyahat ettiğim için uçak yerine, Anadolu içerisinde, her yerde o farklılığı görebiliyorum- bir standart olması gerekir diye düşünüyorum veya o ihalenin kontrollüğünü yapan kimse, eğer standartlara uygun değilse gerekli soruşturmaların yapılması gerekir diye düşünüyorum. Dolayısıyla bu çerçevede de bu hususları dikkate alarak bizlere açıklama yapılırsa… O yolların hepsi asfalt standardında yapıldığına göre bunların bize açıklanması gerekir; aksi takdirde, o zaman “Orayı yapan eksik mi yaptı, yoksa soruşturması tam olmadı mı?” diye kafamızda soru işaretleri oluşuyor.

Allah bizi düzgün yollara düşürsün, kötülerine düşürmesin diyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Günal.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

20’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 20’nci madde kabul edilmiştir.

21’inci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 21. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “kamu kurum ve kuruluşlarının görev alanına ilişkin hizmet talepleri ile” ibaresinin madde metninden çıkarılmasını ve maddeye aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

2) Genel Müdürlük; kamu kurum ve kuruluşlarının görev alanına ilişkin hizmet taleplerini program ve imkânları ölçüsünde yerine getirmeye yetkilidir.

 

Mehmet Günal

Oktay Vural

M. Akif Paksoy

 

Antalya

İzmir

Kahramanmaraş

 

Nevzat Korkmaz

Akif Akkuş

Mustafa Kalaycı

 

Isparta

Mersin

Konya

 

Alim Işık

Mümin İnan

Reşat Doğru

 

Kütahya

Niğde

Tokat

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Diğer kurum ve kuruluşların taleplerinin karşılanması başlıklı 21. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

              Şevket Köse                        Orhan Ziya Diren                Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

Adıyaman

Tokat

Malatya

 

Hulusi Güvel

Enis Tütüncü

Ali İhsan Köktürk

 

Adana

Tekirdağ

Zonguldak

 

 

Selçuk Ayhan

 

 

 

İzmir

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Ayhan, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

SELÇUK AYHAN (İzmir) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 21’inci maddesiyle ilgili verdiğimiz değişiklik önergesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, görüşülmekte olan tasarının geneline baktığımızda, öncelikle, tasarının otoyolların satışıyla ilgili hukuki engelleri kaldırmak amacını taşıdığını görüyoruz. Bu, aynı mirasyedi mantığıyla açıklayabileceğimiz bir durum. Köylerde, kasabalarda şu anlatılır: “İşte, şu geniş arazi bizimdi, dedem bırakmış ama babam har vurup harman savurmuş, bize bir şey kalmadı.” Biz de memlekette satacak bir şey bırakmadık. Şimdi, otoyollar ve az bir toprak parçası, vesaire, bir şeyler kaldı yani önümüzdeki nesillere hiçbir şey bırakmamak temel felsefemiz. Yeni kaynakları farklı yöntemlerle yaratmak konusunda hiçbir çaba harcamıyoruz.

Yine, bu tasarıyla ilgili bir başka önemli nokta: İmar planı yetkilendirilmesinde zaten var olan kamu ve yerel yönetim arasındaki kaosu, Karayolları Genel Müdürlüğü kurumunun da bu kaosun içine sokularak ve yerel yönetimlerin elindeki yetkilerin tamamen alınmasını sağlayarak daha da büyütmek. Şimdi, bir örnek vermek gerekirse: İzmir’in Balçova ilçesinde Bahçelerarası Derneği var, arsa mağdurları var; bunlar, otuz yıl boyunca daha önce Balçova Belediyesinin kendilerine sattığı, parasını ödedikleri arazileri alamadılar. Nedeni, Çeşme otoyolunun oradan geçmesi ve o arazilerin Bayındırlık Bakanlığı tarafından o dönem içinde gasbedilmesiydi. Bugün belli bir noktaya geldi. Kültür Bakanlığıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Balçova Belediyesinin ortak çalışmaları sonucunda bir plan hazırlandı, yakında uygulanmaya geçme olasılığı var ancak yargı sürecini devam ettiren kurumlar var. Aradan otuz yıl geçti. O gün elli yaşında bir insan orada mal sahibi olduysa, bugün torunu onunla ilgili çalışmayı devam ettirir konumda.

Değerli arkadaşlarım, aslında, Türkiye’de ulaşım konusunda treni Marshall Planı’yla kaçırdık. O dönemde, komünizm tehlikesine karşı ABD Dışişleri Bakanı Marshall’ın Avrupa’daki ülkelere yardım etme anlayışı çerçevesinde, bizimle birlikte Yunanistan ve birçok Avrupa ülkesi Marshall Planı’yla yardımlar aldı. Avrupa ülkeleri bu yardımları çok iyi değerlendirdiler, altyapılarını yaptılar, sanayilerini kurdular, ulaşım problemlerini kitle taşımacılığı üzerine şekillendirdiler, yerin 4 kat altına inen metrolar yaptılar, biz petrol fakiri ülkemizde kara yollarına ağırlık verdik, Türkiye’ye otomotivi getirdik, kamyonlar aldık, tırlar aldık, otomobiller aldık, sefahat hayatı başlattık, oto yan sanayisini getirdik, dolayısıyla petrol ithalatını getirdik ve o günden bugüne, Türkiye giderek cari açığında fuel oilin, petrolün, petrol türevlerinin önemli bir yer tuttuğu bir ülke hâline geldi. Tabii o zaman, Türkiye’de, her mahallede bir milyoner yaratma mantığı hâkimdi, her mahallede bir milyoner yarattık ama insanları oldukça yoksullaştırdık.

Onuncu Yıl Marşı’nı anımsarsınız, birçok törende, toplantılarda falan söylenir: “Demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan.” O günlerin deyimi… Gururla, coşkuyla on yılda ürettiklerini söyleyen bu ülke, Onuncu Yıl Marşı’nın yerine bugün anımsayabildiği bir marş bile koyamayan ülke konumuna getirildi ve çok az sayıda zenginin ve oldukça yüksek yoksulun yaşadığı bir ülke hâline geldi. Şimdi, bol bol duble yollar yapıyoruz, güzel, gayet iyi ancak bunları da herhâlde, yeni türeme yandaş zenginlerimizin dört çeker arabalarıyla rahat gitsinler diye yapıyoruz. Türkiye'nin geliştiği doğru…

ALİ KOYUNCU (Bursa) – Böyle bir mantık yok!

SELÇUK AYHAN (Devamla) – Böyle bir mantık var sevgili dostum.

Bakın, geçen yıl 23 bin milyoner varmış banka mevduat hesaplarında, bu sene 29 bine çıkmış, 6 bin artış var, bu önemli bir gelişme. 35 milyar lira da mevduatta para artışı var, bununla gurur duyuyoruz ama bunun karşılığında, bir yıl içinde 105 bin cebine hiç para giremeyen insan türemiş yani 105 bin işsizler ordusuna eklenen insan da var. Şimdi, BDDK verilerine göre, bu 29 bin kişinin bu mevduattan aldığı pay yüzde 44…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

SELÇUK AYHAN (Devamla) - ...geriye kalan 70-75 milyon kişinin aldığı pay da geri kalan yüzde 56. 70-75 milyonu da şundan söylüyorum: Türkiye'nin nüfusunun ne olduğunu bilmiyoruz, BDDK verilerine göre olan bu rakamın geri kalanının nasıl dağıldığını bilmiyoruz. TÜİK verilerine göre Türkiye'nin nüfusu farklı, Yüksek Seçim Kuruluna göre farklı, nüfus idaresine göre farklı. Bu ekonomik tezat nasıl oluyor arkadaşlar? Başarılı bir ekonomi politikasının böyle bir tezadı yaratması söz konusu olabilir mi? G 20’lerin içinde olduğu söylenen bu ülkenin ulusal gelirde dünyada 69’uncu sırada olduğunu söylemek sizleri niye sıkıntıya ve üzüntüye sokuyor?

Değerli arkadaşlar, Türkiye tezatlar ülkesi, bir tarafta teğet geçen bir azınlık, bir tarafta da delip geçen bir çoğunluk var.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ayhan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 21. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “kamu kurum ve kuruluşlarının görev alanına ilişkin hizmet talepleri ile” ibaresinin madde metninden çıkarılmasını ve maddeye aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                Mehmet Günal (Antalya) ve arkadaşları

2) Genel Müdürlük; kamu kurum ve kuruluşlarının görev alanına ilişkin hizmet taleplerini program ve imkanları ölçüsünde yerine getirmeye yetkilidir.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Doğru, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 21’inci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

21’inci yüzyılda yeterli ve çağdaş ulaşım hizmeti almadan sosyal ve ekonomik hayatın canlı ve dinamik tutulması mümkün değildir. Devletin temel görevi, ekonomik ve sosyal gelişmeyi sağlayabilmek için gerekli altyapı yatırımlarını yaparak insanların hizmetine sunmaktır. Konu da kara yolları olunca tabii, problemler de beraberinde gelmektedir. Kara yollarımızın en önemli problemlerinin başında da bence kazalar olduğunu söylemek istiyorum.

Sayın milletvekilleri, ülkemizde, her yıl, gerçekten ortalama 1 milyonun üzerinde trafik kazası olmaktadır. Bu kazalar esnasında, onlarca insanımız ölmekte, yine yüzlerce insanımız sakat kalmakta, yaralanmakta, birçok mal varlığı da kaybedilmektedir. Kazalara bakılmış olduğu zaman, sebeplerini şöyle sıralayabiliyoruz: Hız limitine uymama, hatalı sollama, öndeki aracı yakın takip, alkollü, yorgun ve uykusuz araç kullanma şeklinde oluyor. Bunlar içerisinde bir önemli neden de kara yollarının standartlara göre yapılmaması ve yollardaki bozukluklardır. Yollardaki bozuklukların başında da kasisler, işaretlerin silinmesi, dar olması başta gelmektedir. Ayrıca, Karayolları Genel Müdürlüğüne köy yolları ve kasaba yolları bağlı olmadığı için, buralardaki yollarda da yeterli bakım yapılamamaktadır. Bu sebeple de canlar yanmakta, insanlar ölmektedir. Bundan dolayı da büyük maddi kayıplar olmaktadır. Ülke olarak toplu taşımaya mutlaka geçilmelidir.

Ancak, yollarımıza da tam olarak sahip çıkıp dünya standartlarına göre yapmalıyız. Örneğin, Avrupa Birliği ülkelerinde, ana yollarda, trafiğin çok yoğun olduğu yerlerde, yol kenarlarına, ses, gürültü gitmemesi ve egzoz gazları için yüksek duvarlar yapılmıştır. Neden bizim ülkemizde bu şekilde yollar yapılmamaktadır? Bakınız, şu anda, Konya yolu üzerinde veyahut da işte, Eskişehir Yolu üzerindeki yüzlerce apartmanın olduğu yerlerde yoğun bir trafik vardır. O trafik neticesinde, egzoz gazları, gürültü ile etrafındaki apartmanlarda çok ciddi oranda rahatsızlıklar olduğu görülmektedir. Gerçi şu an itibarıyla ülkemizde bunlar gündeme getirilmemektedir ama Avrupa ülkelerine gitmiş olduğumuz zaman bunu açık bir şekilde görüyoruz. Ana yolların kenarlarında yüksek duvarlar yapılmakta ve beraberinde de en azından korunmaya çalışılmaktadır yani insan sağlığının her şeyin üzerinde olduğunun bir göstergesidir. Ben de buradan sesleniyorum: Önümüzdeki dönemlerde, en azından şehir merkezlerinde, büyük merkezlerde -Ankara’dır, İstanbul’dur, İzmir’dir, Bursa’dır, bu tür yerlerdeki- yoğun trafiğin olduğu yerlerde o şekilde bentlerin yapılmış olmasının en azından sağlığa önem verme noktasında önemli olduğunu söylemek istiyorum.

 Karayolları Genel Müdürlüğüne ülkemizdeki bütün yollar bağlanmalıdır. Yolları, köy yolu, kasaba yolu, il yolu diye ayırmamalıyız. Bakınız, şu anda -örnek vermek istiyorum- Tokat ili Gökal beldesi gibi belki onlarca belde -Tokat için vardır ama diğer yerlerde de aynı şekildedir- kasaba olmasına rağmen, belediye olmasına rağmen hâlâ asfalt bir yolla karşılaşmamıştır. Asfalt yapılması noktasında köylüsüyle kentlisiyle herkes beklemektedir ama il özel idarelerine verildiği söylenmekte, il özel idarelerinin ellerindeki imkânların kısıtlı olması dolayısıyla da buralara hizmet gelmemektedir. Ondan dolayı özellikle bu konunun da artık, herhâlde düşünülmesi gerekir diye düşünüyorum.

Ülkemizdeki yolların hepsi Karayolları ağı içerisinde olmalıdır. Gerçi, Karayolları Genel Müdürlüğünün yapısını değiştiriyoruz, çok önemli bir kurumu ortadan kaldırıyoruz gibi -öyle görünüyor; yapısını değiştiriyoruz- ama en azından bundan sonraki aşamalarda da bu yönlü çalışmaların yapılması gerekir çünkü Karayolları Genel Müdürlüğü geçmiş dönemlerde çok önemli hizmetler yapmıştır ve yapmaktadır. İnanıyorum ki önümüzdeki dönemlerde de -gerçi, şu anda kanunu çıkarıyoruz ama AKP İktidarının bir özelliğidir, kanunlar çok süratli bir şekilde çıkarılıyor, daha sonraki aşamalarda da kanunları yapboz şeklinde, yeniden, değişikliklerle, torba kanunlarla buraya gelip değiştiriyoruz- en azından bütün yolların, hepsinin Karayolları Genel Müdürlüğü bünyesinde toplanmasının çok büyük bir faydası olacağını düşünüyorum.

Tokat ili olarak son sekiz yıldır yeni planlanan yollarla karşılaşmıyoruz, eski projeler devam ettirilmeye çalışılıyor ancak bu projeler bile zamanında bitirilemiyor. Örneğin, Tokat çevre yolu. Tokat çevre yolu -dünkü konuşmalarımızda da dile getirmiştik- hâlâ bitirilememiştir ve bitirileceğini de… Gerçi, bu sene, 2010 senesi içerisinde bitirileceğini Sayın Bakan ifade ediyor ama ben bitirileceğini pek sanmıyorum, inşallah önümüzdeki dönem içerisinde bitirilir diye düşünüyoruz.

Tokat-Turhal-Amasya yolu da aynı şekildedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

REŞAT DOĞRU (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Tokat-Turhal-Amasya yolu da yaklaşık olarak sekiz yıldan beri bir türlü bitirilememiştir, bozuluyor, yeniden yapılıyor. Bu da herhâlde… Ne manaya geliyor, bilemiyorum.

Ayrıca, sayın milletvekilleri, Niksar-Tokat yolu üzerinde de çok ciddi çalışmalar yoktur. Bakınız, 2001-2002 senesi içerisinde iyileştirme başlamış ama orası da çift yönlü yol olması noktasında beklenti içerisinde olmasına rağmen hâlâ henüz hiçbir şey yapılmamıştır.

Sayın milletvekilleri, mevcut hâliyle kamu kurum ve kuruluşlarıyla özel sektörün talebi aynı şartlarda değerlendirilmektedir. Biz önergemizle bunu, kamu kurum ve kuruluşlarının talebi uygun bulunması durumunda ücret alınmadan karşılanabilmelidir diyoruz. Dolayısıyla da madde metninde gerekli düzenlemelerin yapılmasını arzu ediyoruz.

Önergeme desteğinizin olacağını umuyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Doğru.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

21’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 21’inci madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, bir  saat ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 19.08

 

DOKUZUNCU OTURUM

Açılma Saati: 20.16

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 122’nci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.

499 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

22’nci maddede kalmıştık.

22’nci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 22. maddesinin (3) numaralı fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Günal

Oktay Vural

M. Akif Paksoy

 

Antalya

İzmir

Kahramanmaraş

 

Nevzat Korkmaz

Mümin İnan

Kemalettin Nalcı

 

Isparta

Niğde

Tekirdağ

 

Alim Işık

Akif Akkuş

 

 

Kütahya

Mersin

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Kamulaştırma ve tahsis başlıklı 22. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şevket Köse

Orhan Ziya Diren

Hulusi Güvel

 

Adıyaman

Tokat

Adana

 

Selçuk Ayhan

Ali İhsan Köktürk

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

İzmir

Zonguldak

Malatya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Köktürk, buyurunuz. ( CHP sıralarından alkışlar)

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Yasa Tasarısı’nın 22’nci maddesine yönelik önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Önerimize yönelik düşüncelerimizi ifade etmeden önce son günlerde yoğunlaşan kanlı ve bölücü terör saldırıları sonucunda yaşamını yitiren şehitlerimize yönelik olarak ulusumuzun duyduğu büyük acıyı yürekten paylaşıyorum, kanlı ve bölücü terör örgütü ve bu teröre katkı sağlayanları bir kez daha şiddetle buradan kınamayı bir borç biliyorum.

Ayrıca cumhuriyetimizin ve saygın basınımızın çınarı değerli gazeteci İlhan Selçuk’u buradan şükranla ve minnetle anıyorum.

Değerli milletvekilleri, tasarının Bütçe Plan Komisyonunda değiştirilerek kabul edilen 22’nci maddesi “Kamulaştırma ve Tahsis” başlıklıdır. Bu maddeyle gerekli taşınmazların kamulaştırma yetkisi Karayolları Genel Müdürlüğüne verilirken, diğer taraftan tasarının ilgili maddesinin devam eden fıkralarında kamulaştırma bedelinin tamamen ve kısmen ödenmesinin işletme hakkını devralan şirketçe ödenmesinin sözleşmeyle kararlaştırılabileceği hükme bağlanmıştır. Yine bu tasarıyla kara yolu güzergâh planlarına uygun olarak yapılan kamulaştırmalarda ilgili güzergâh planı yürürlükte olduğu sürece 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Yasası’nın 23’üncü maddesinin uygulanmayacağı ifade edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, Kamulaştırma Kanunu’nun 23’üncü maddesi kamulaştırılan taşınmazın sahibinin geri alma hakkını düzenlemektedir. Bu düzenlemeye göre, bu maddenin içeriğine göre kamulaştırılan malın sahibi şayet kamulaştırılan taşınmaz üzerine idarece beş yıl içerisinde kamulaştırma amacına uygun herhangi bir işlem veya tesis yapılmadığı veya bir başka kamu yararına tahsis edilmediği, yani taşınmazın aynı surette kaldığı hâllerde taşınmaz malikinin bedelini faiziyle beraber ödemek suretiyle taşınmazını geri alabileceğini düzenlemektedir. Dolayısıyla 22’nci maddenin ilgili fıkralarında getirilen düzenleme, kara yolları güzergâh planlarına uygun olarak yapılan kamulaştırmalarda bu maddenin uygulanmayacağı hükmünü getirmektedir.

Değerli milletvekilleri, bu düzenlemenin getirilme gerekçesi, bu tür yolların gerek planların hazırlanması gerekse tamamlanmasının süre alacağı mantığından kaynaklanabilir ancak bu mantıkla hareket edildiğinde bu yolların planlarının yapılması ve tamamlanmasına uygun makul bir sürenin yasaya konulması gerekirken, tam tersine, 23’üncü maddenin tamamen uygulanmayacağı düzenlemesi getirilmesi hem makul değildir hem hukuki değildir hem de Anayasa’mızın ve iç hukuk düzenimizin buna yönelik düzenlemeleriyle açıkça çelişmektedir.

Yine, değerli milletvekilleri, kamulaştırma bedelinin sözleşme hükümleri doğrultusunda işletici veya işletenler tarafından ödenebileceği hükmü, Anayasa’mızın 46’ncı maddesinde yer alan kamulaştırma bedelinin istisnalar dışında nakden ve peşinen ödeneceği ve yine, bütçede ödenek olmadığı durumlarda kamulaştırma yapılamayacağına yönelik hükümleriyle açıkça çelişki oluşturmaktadır. Bu kanunla getirilen istisna, Anayasa’nın 46’ncı maddesinde belirtilen istisnalar arasında da sayılmamıştır.

Dolayısıyla değerli milletvekilleri, 22’nci maddeyle getirilen düzenleme, mülkiyet hakkını düzenleyen, mülkiyet hakkını koruyan ve sınırlamalarını gösteren gerek Anayasa’nın 35’inci maddesiyle gerekse kamulaştırmanın temel ilkelerini belirleyen Anayasa’nın 46’ncı maddesiyle gerekse bu kamulaştırma hükümlerini daha geniş bir şekilde içeren Kamulaştırma Yasası’yla kesinlikle bağdaşmamaktadır. Kamulaştırma Yasası ve Anayasa’nın ilgili düzenlemeleriyle bağdaşmayan bu madde hükmünün tasarı metninden çıkartılması doğru, gerekli ve zorunludur.

Değerli milletvekilleri, 22’nci maddenin yanı sıra, görüşmekte olduğumuz tasarının genel gerekçesine bakıldığında, amacının, özelleştirmeye ilişkin mevcut hukuki boşluğu doldurmak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Devamla) - …kurumun teşkilat yapısını değiştirerek diğer alanlarda olduğu gibi bu alanda da AKP’nin siyasi kadrolaşmasının önünü açmak, otoyollardan ücretsiz yararlanma hakkını tamamen kaldırmak, kara yollarının işletmesinin devredilmesini imtiyaz sözleşmelerine bağlamak suretiyle tıpkı Osmanlının son dönemlerinde olduğu gibi yeni bir düyunu umumiye yaratmak olduğu açıkça görülmektedir.

Bu yönleri itibarıyla tasarı son derece tehlikeli, içinde kamu yararı barındırmayan ve ulusal çıkarlarımıza açıkça aykırılık oluşturan bir tasarıdır ve bu tasarıyla kısa vadede finansman sağlamak amacıyla gelecekteki gelirlerden vazgeçmek suretiyle çocuklarımızın, ülkemizin geleceği ipotek altına alınmakta, vicdanlarımız âdeta kanatılmaktadır.

Böyle bir tasarının yüce Meclisçe benimsenmeyeceği düşüncesiyle hepinizi yürekten saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Köktürk.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 22. maddesinin (3) numaralı fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                  Kemalettin Nalcı (Tekirdağ) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Nalcı, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 22’nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi kamulaştırma denildiği zaman akla ilk önce gelen konu devlet ile milletin mahkemeleşmesidir. Bu konuyu şöyle bir açmak istiyorum: Şimdi, yatırımcı bakanlıklarımızın -biz, bütçede de bunu konuştuk- içinde bu problemin en fazla yaşandığı kurumlar DSİ ve Karayollarıdır. DSİ de planlamalarını yaparken, Karayolları da planlamalarını yaparken kamulaştırma konusu en sona bırakılan konulardır. Yollar başlıyor veya baraj inşaatı başlıyor, su tutma başlıyor, vatandaşın arazisinden kamulaştırma yapılmadan geçildiği zaman ya mahkemeleşme oluyor ya yürütmeyi durdurma kararları çıkıyor. Bunları önlemek için ilk önce projelendirirken şuna dikkat etmemiz lazım: Bir proje Karayollarında veya DSİ’de, yatırımcı kuruluşlarda yapıldığı zaman ilk önce -“kamulaştırma planı” denir buna- yol güzergâhının geçmiş olduğu güzergâhtaki kamulaştırma planına göre insanlara tebligat çıkarılması lazım. Ama ben size çok örnek verebilirim ki, bırakın, yolları başlanmış ama daha kamulaştırma işlemine başlanmamış çok noktalar var. Bu da tabii ki vatandaşların mağduriyetini ve vatandaşların devletle olan mahkemeleşmesini sağlıyor.

Değerli milletvekilleri, benden önce çıkan çok saygıdeğer milletvekilleri burada yolların standartları üzerinde, yolların çökmeleri üzerinde bahsettiler. Şimdi, bilindiği üzere, Karayolları yolları projelendirirken hâlen eski DIN normlarına göre bunları projelendiriyorlar. Burada bürokrat arkadaşlar var. Nedir? Ben size şöyle söyleyeyim: Kayalık bir alanda yol yapmak ile normal toprak alanda bir yol yapmak aynı değildir ama standarttır, bunun üstüne şey yapabiliriz. Yani nedir? Alt, “temel” dediğimiz temel malzemesi serildikten sonra inanın ki şartname aynıdır. 20 santim temel, üzerine 22 santim plentmiks, üstüne asfalt gelir ve oturmalar… Dingil yüklerinde bugün Türkiye'nin gerçeklerine göre projelendirme yapılmıyor. Karayollarında kanunlar çıkarıldı. Bir kamyonun yükü 25 ton olarak hesaplanıyor veya 32 ton. Dingil yüküne göre, dingil yükü 6 ile 8  tondur ama denetlemeyi sağlayamazsanız, bu şey 50 tonla, 60 tonla o yola girerse o yoldan hiçbir şey beklemeyin. Çökmelerin nedeni budur. Onun için, bizim standartlarımızı Türkiye şartlarına göre yeniden gözden geçirmemiz lazım.

Bakın, Sayın Bakanım da burada, Sayın Karayolları Genel Müdürümüz de burada. Eskiden asfalt, betondan daha ucuz idi. Bugün 1 metreküp asfaltın bedeli 200 TL’dir. 1 metreküp betonun da değeri 60 ile 65 TL civarındadır. Bizler standartlarımızı eğer gerçekten gözden geçireceksek, yolların projelendirilmesinde beton üzeri asfalt olarak projelendirirsek bu dingil yüklerinde noktasal çökmelerin oluşmasını engellemiş oluruz. Plaka şeklinde çalışacağı için sistem ve burada yayılacağı için yük, bu çökmeleri, bu şeyleri görmeyeceğiz.

Tabii bunlara değinirken Karayolları, yatırımcı kuruluşlar… Biz bütçe konuşmalarında da söyledik. Bakın Ulaştırma Bakanlığı, Bayındırlık Bakanlığı, Sanayi Bakanlığı ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 2010 bütçesi 3,6 milyardı. Başbakanlığın tek başına bütçesi 4 milyar TL idi. Sorduk: Neden böyle?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

KEMALETTİN NALCI (Devamla) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Eğer yatırımcı kuruluşlara gerekli ödenekleri sağlayamazsanız kamulaştırma da başınıza bela olur, yolların standardı da bu şekilde olur.

Tabii bununla birlikte, kalan sürede ben ihale sistemini de burada azıcık açmak istiyorum. Şimdi uygulanan ihale sisteminde Kamu İhale Kurumu, bilindiği gibi, Maliye Bakanlığına bağlı. Maliye Bakanlığı teknik bir daire değil ve onun için bir aşırı düşük sorgulama var. Yani bir müteahhide şunu soruyorsunuz: Bu işi nasıl yapacaksınız? Ama sadece bunu faturalar üzerinde ispat etmesini istiyorsunuz. Bugünkü aşırı düşük sorgulama inanın ki cevap verilecek bir durumda değil ve keyfiyet arz ediyor. Yani bir standardımız yok. Kanunlar keyfiyet arz edemez. Siz istediğinizi en düşüğe vereceksiniz, yok beğenmedim, orta noktaya vereceğim ki bunun bir standardı olmasın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi bağlayınız.

KEMALETTİN NALCI (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kanunlarda keyfiyetleri kaldırmak için Sayın Bakanımdan özellikle rica ediyorum şu Kamu İhale Kurumundaki aşırı düşük sorgulama, iş bitirmelerin yüzde 100 istenmesi ve iş bitirme oranlarının yeniden gözden geçirilmesini istiyorum.

Hepinize saygılarımı sunuyorum, sağ olun. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Nalcı.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

22’nci maddeyi oylarınıza  sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 22’nci madde kabul edilmiştir.

23’üncü madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 23. maddesinin (3) numaralı fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Günal

Oktay Vural

M. Akif Paksoy

 

Antalya

İzmir

Kahramanmaraş

 

Nevzat Korkmaz

Akif Akkuş

Mustafa Kalaycı

 

Isparta

Mersin

Konya

 

Alim Işık

Mümin İnan

Abdülkadir Akcan

 

Kütahya

Niğde

Afyonkarahisar

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Trampa yetkisi başlıklı 23. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şevket Köse

Orhan Ziya Diren

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

Adıyaman

Tokat

Malatya

 

Hulusi Güvel

Ali İhsan Köktürk

Harun Öztürk

 

Adana

Zonguldak

İzmir

BAŞKAN – Komisyon en son okuttuğum önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Kim konuşacak acaba? Sayın Öztürk, siz konuşacaksınız.

Buyurunuz Sayın Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 23’üncü maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Tasarının 23’üncü maddesiyle, Genel Müdürlük, mülkiyeti kendisine ait veya bu amaçla hazinece kendisine devir ve temlik edilen taşınmazları kamulaştırma bedellerine karşılık gelmek üzere trampa etmeye yetkili kılınmaktadır. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun “Trampa yolu ile kamulaştırma” başlığı altındaki 26’ncı maddesinde “Mal sahibinin kabul etmesi halinde kamulaştırma bedeli yerine, idarenin kamu hizmetine tahsis edilmemiş olan taşınmaz mallarından, bu bedeli kısmen veya tamamen karşılayacak miktarı verilebilir.” ifadesi yer almaktadır. Kamulaştırma Kanunu’nun bu hükmünün yeterli olduğunu düşünüyoruz.

Tasarı ise hazinenin mülkiyetindeki yerlerin trampa amacıyla Genel Müdürlük mülkiyetine geçirilmesini düzenlemektedir. Bu doğru olmayıp saydam olmayan bir yapının doğmasına yol açacaktır. Trampa, bütçenin gelir ve gider hesaplarını olduğundan düşük göstermekte ve yapılan işlemlerin Türkiye Büyük Millet Meclisince yeterince izlenmesini engellemektedir.  Aynı zamanda, ihale süreci işletilmeden yapılan bu uygulamalar “saydamlık” ilkesini de zedelemektedir. Hem Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetim yetkisini zayıflatan hem de saydamlık ilkesine aykırı olan bu uygulamanın sınırlı bir şekilde uygulanması gerekirken kapsamın genişletilmesi doğru bir uygulama değildir.

Ayrıca, trampa işlemi bütçenin gelir ve gider hesaplarını olduğundan düşük göstereceği için, önümüzdeki günlerde Genel Kurul gündemine gelecek olan Mali Kural Tasarısı’na da uymamaktadır. Hükûmetin, mali kural ile ilgili tasarısını daha Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçirmeden ona aykırı uygulamaları gündeme getirmesi samimiyetsizliğini ortaya koymaktadır. Demek ki Hükûmet mali kuralı, yasayla koyduğu kurallara uymak için değil, dostlar alışverişte görsün diye getirmektedir.

Değerli milletvekilleri, hükûmet tasarısında bu madde 20’nci madde olarak yer almakta ve “Arazi düzenlemesi ve trampa yetkisi” başlığını taşımaktaydı. Komisyonun kabul ettiği metinde 23’üncü maddede yer alan düzenlemenin başlığının ise “Trampa yetkisi” olarak değiştirildiğini görüyoruz ancak maddenin içeriğine baktığımızda, arazi düzenlemesi yetkisinden vazgeçilmiş değildir. Kelime oyunlarıyla bazı şeylerin gözlerden kaçırılmaya çalışıldığı açıktır.

Değerli milletvekilleri, Komisyonun benimsediği maddede arazi düzenlemesinin, devralınan taşınmazların tevhit ve ifraz işlemlerini kapsadığı ifade edilmektedir. Bilindiği üzere, tevhit birleştirme, ifraz da ayırma anlamına gelmektedir. Tevhit, bir ya da birden fazla kişiye ait, yine birden fazla bitişik taşınmazın bir numara altında birleştirilmesi işlemidir. Bu işlem bulunduğu yere göre belediye encümeni veya il idare kurulunun olumlu kararı üzerine kadastro müdürlüklerine yapılmaktadır. Tasarıda öngörülen hükümden, Genel Müdürlüğün arazi düzenlemesi yaparken belediye encümeni ile il idare kurulunun olumlu kararını alıp almayacağı da açık değildir.

Değerli milletvekilleri, hükûmet tasarısı, arazi düzenlemesi sonucunda ortaya çıkan taşınmazların kamulaştırılacak taşınmazlarla trampasında yüzde 20’ye kadar olan hazine lehine değer farklarının kamulaştırılan taşınmaz sahiplerinden talep edilmeyeceğini öngörüyordu. Böyle bir tasarının Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilme cesaretini Hükûmetin kendinde görmesi gerçekten endişe vericidir. Bu anlayış dış politikada başlatılan “komşularla sıfır sorun” politikasında olduğu gibi, ver kurtulcu bir anlayışın ürünüdür. Sözde, bu anlayışla iş bitiriliyor.

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

HARUN ÖZTÜRK (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, bizim, hazinenin kaynaklarının talancı bir anlayışla yönetilmesini kabul etmemiz mümkün değildir. Ayrıca devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazların Karayolları Genel Müdürlüğüne devir ve temlik edilmesi hukuken ve teknik olarak da mümkün değildir. Madde böyle bir teknik yanlışlığı da kapsamaktadır. Komisyonda yapılan eleştiri ve uyarıların dikkate alınmadığını görüyoruz.

Açıklanan nedenlerle 23’üncü maddenin tasarı metninden çıkarılmasını öneriyor, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öztürk.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 23. maddesinin (3) numaralı fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                       Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Akcan…

BAŞKAN – Sayın Akcan, buyurunuz efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 23’üncü maddeyle ilgili olarak vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, vermiş olduğumuz önergelerde gerçekten yapıcı olmaya çalışıyoruz ama hep yoklama, hep karar yeter sayısı istiyoruz diye de arkadaşlar bizi eleştiriyorlar. “Uzlaşalım, uyuşalım.” Diyoruz, kabul etmiyorsunuz, önergelerimizi kabul etmiyorsunuz. Ne yapacağız? Mecburen milletimize anlatmak durumundayız. Bakın, 2’nci madde, daha tasarıyı görüşmeye başladığımızda 2’nci maddeyle ilgili verdiğimiz önerge üzerine konuştum. Mesela bir tanesi diyor ki: ”2’nci maddenin (d) bendinde ‘ve diğer kurumlar’ ifadesinin madde metninden çıkartılması.” “ve diğer kurumlar”la kastedilen kara yollarından sorumlu diğer kurumlar.

Değerli milletvekilleri, kara yollarından şehirler arasında tamamen Karayolları Genel Müdürlüğü sorumludur, şehir geçişlerinde de belediyeler sorumludur. Bunun dışında bir kurumu sorumlu tutarsanız problemin çözümüyle ilgili olarak topu taca atmış olursunuz. Niye yani? Bu madde metninden çıkartarak ciddi bir katkı vermeye çalışıyoruz, kabul etmiyorsunuz. Demin Sayın Öztürk anlattı, “Madde metninden, kanun tasarısından 23’üncü maddeyi çıkaralım...” Madem onu kabul etmediniz bari 23’üncü maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen “tevhit ve ifraz” ifadesini çıkartın. Bizim önergemiz bu. Eğer ortada bir Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü varsa ve devlette yönetimde bütüncül anlayışa halel getirmek istemiyorsanız o zaman Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün mevcutta sorumluluğunda olan bir işi niye Karayollarına devretmek istiyorsunuz?

Aynı anlayışla... Bakınız, TOKİ bir yerde konut yapıyor, imar yetkisini TOKİ’ye veriyoruz, verdik. İmar iznini, inşaat iznini, her şeyini TOKİ kendisi veriyor. İskân ruhsatı verildikten sonra çekip gidiyor, o problemle belediyeler baş başa kalıyor, sorumluluk belediyenin bundan sonra.

RECEP KORAL (İstanbul) – TOKİ’nin yaptığı plan meclisten geçiyor.

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – Elbette...

RECEP KORAL (İstanbul) – Ee, tamam o zaman, meclis karar veriyor.

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – Ama TOKİ’nin yaptığı plan… Eğer plan yetkisini siz alır, çevre düzeni planını Çevre Bakanlığına verir, onun dışında kalan kanunla Bayındırlık ve İskân Bakanlığına verilmiş bir yetkiyi Çevre Bakanlığıyla, o bakanlıkla, bu bakanlıkla paylaşırsanız, imarda bütüncül anlayışı kaybeder, kimin ne yaptığını tespit edemez hâle gelirsiniz. Şimdi Türkiye’ye getirdiğiniz nokta da budur. Bununla bir yere varıyorsunuz. Bununla vardığınız nokta...

Bakın, üçüncü köprüyle ilişkilendireyim ben size. Üçüncü köprü, trafik sorununun halledilmesi gereken bir işlemdir İstanbul’da. İstanbul’da trafik şurada yoğunlaşmış. Siz bu Boğaz’ın öbür tarafına köprü yapıyorsunuz. Buradaki trafiği güya buradan alıp öbür tarafa aktaracaksınız ve böylece trafiği rahatlattığınızı düşüneceksiniz.

Sayın Bakana soruluyor “Niye bu böyle?” diye. Sayın Bakan diyor ki: “Efendim, transit trafiği halletmek istiyoruz.” Transit trafiği nasıl halledeceksiniz? Bu yolla mı halledeceksiniz? Toplam trafik yoğunluğu içerisinde transit trafiğin payı maksimum yüzde 3’tür. 450 bin, günde araç geçiyor o köprülerden. 250 bin civarında olması gereken bir yük bu. İkiye katlamış iki köprünün yükünü mevcut yük. Dolayısıyla orada çözmeniz gerekir. Eğer kuzey aksta, ikinci çevre yolunun daha kuzeyinde siz İstanbul’u katletmek istemiyorsanız, İstanbul’un su havzalarını, akciğerlerini perişan etmek istemiyorsanız gözünüz gibi korumanız gereken bir havzadan bahsediyoruz.

Şimdi, Karayollarına bir yetki vererek tevhit, ifraz, trampa, takas vesaireyle oradaki kimin eline nasıl el değiştirerek geçtiği araştırmalarla çok rahat bir şekilde ortaya konabilecek arazi rantına kanuni kılıf hazırlıyorsunuz değerli milletvekilleri. Eğer siz bu tasarıya bu hâliyle evet derseniz, yarın bu İstanbul’u mahvedenler diye başta sizin çocuklarınız ve torunlarınız size beddua etmeye başlayacaklar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) - Biz bu çalışmayı yaptık. Olduğu yerde trafik sorununu çözmeniz lazım. Nerede? Olduğu yerde, bir başka tarafa trafiği aktararak değil.

Bir Marmaray Projesi yapıyoruz. Hayırlı bir proje. Üçüncü köprü veya diğer mevcut iki köprüyle Marmaray’ı birleştirerek bütünleştirmek suretiyle birlikte trafik sorununu çözecek boyut kazandırmayan hiçbir proje İstanbul trafiğine çözüm getiremez değerli milletvekilleri. Ancak ve sadece hafif raylı sistemle, raylı sistemle ilişkilendirilen bir köprünün İstanbul’un trafiğine çözüm bulabileceği gerçeğini göz ardı etmememiz gerekir.

Kuzey aksta, Marmaray’la hiç alakası olmayan güney aksın arasında bir noktada olması gereken üçüncü köprüyü nerelere yapıyoruz?

RECEP KORAL (İstanbul) – Doğru yere yapıyoruz.

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – Yanlış yer. Söyleyeceğiniz varsa Sayın Milletvekilim, gelir burada söylersiniz. Allah aşkına! Söyleyeceğiniz bir şey varsa...

RECEP KORAL (İstanbul) – Ama bizim hakkımızda konuşuyorsanız bizim de söz hakkımız var.

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – O zaman gelin, söyleyin. Grubunuz adına verin önergeyi, gelin burada konuşun.

Değerli milletvekilleri, bu önergemizi desteklemenizi istiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – Tevhit ve ifrazın arazi rantının gerçekleşmesine hizmet edeceği gerçeğini gözden uzak tutmamanız lazım.

Üçüncü köprüyle ilgili olarak da bu ülkenin insanlarına söylenecek ciddi anlamda çok söz var. Üçüncü köprü yanlış yerde, yanlış güzergâhtadır ve İstanbul’u mahvedecek bir projedir diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Akcan.

CEMAL KAYA (Ağrı) – Nerede yapalım?

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – İki köprünün arasına.

CEMAL KAYA (Ağrı) – Hadi ya!

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Gelin, anlatayım.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

23’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 23’üncü madde kabul edilmiştir.

24’üncü madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 24. maddesinin (3) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “Genel Müdürlüğün talebi üzerine ilgilisi tarafından” ibaresinin ve son cümlesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Günal

Oktay Vural

M. Akif Paksoy

 

Antalya

İzmir

Kahramanmaraş

 

Nevzat Korkmaz

Alim Işık

Akif Akkuş

 

Isparta

Kütahya

Mersin

 

Mustafa Kalaycı

Mümin İnan

 

 

Konya

Niğde

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Karayollarında tesisat kurulması ve yerlerinin değiştirilmesi başlıklı 24. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şevket Köse

Orhan Ziya Diren

Hulusi Güvel

 

Adıyaman

Tokat

Adana

 

Fevzi Topuz

Ali İhsan Köktürk

Muhammet Rıza Yalçınkaya

 

Muğla

Zonguldak

Bartın

 

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

 

 

Malatya

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Yalçınkaya, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 24’üncü maddesi üzerine verilen değişiklik önergesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu kanun tasarısıyla, kuruma, TOKİ gibi, özel yetkiler tanınmakta, trafik akışının emniyetle ve kolaylıkla sağlanması için, gerekli her türlü araziyi, binalı ve binasız taşınmazları ilgili mevzuat hükümleri içinde kamulaştırmak, satın almak, trampa yapmak, kiralamak ve gerekli hâllerde geçici olarak işgal etmek gibi büyük yetkiler tanınmaktadır. Bu tasarıyla, Karayollarının sorumluluğunda olan ve işletilen otoyolların özelleştirilmesinin, yol yapımı için ormanların talan edilmesinin önü açılmış olmaktadır. Daha önce kentlerin planlanmasında etkili olan kurumlar devre dışı, etkisiz bırakılmaktadır. TOKİ’nin yarattığı çarpık kentleşmeler gibi, Karayolları Genel Müdürlüğü de plansız yollar yapmaya teşvik edilmektedir.

Daha geçen hafta, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 73’üncü maddesinde yapılan değişiklikle, büyükşehir belediye meclislerine kentsel dönüşüm uygulamaları için geniş yetkiler tanınmış ve böylelikle, kentlerin talan edilmesinin ve kent rantlarıyla büyükşehir belediye başkanlarının istediği gibi oynayabilmesinin önü açılmıştır.

Değerli arkadaşlarım, maalesef, AKP Hükûmeti, ülkenin yer altı ve yer üstü zenginliklerini daha kolay nasıl iç ederiz anlayışı içerisinde, alelacele gündeme getirdiği kanun tasarılarının içerisine yerleştirdiği tuzak maddelerle, Anayasa’ya aykırılıklar içeren, insanların hak ve hürriyetlerine müdahale eden uygulamalarını gelenek hâline getirmiştir. AKP Hükûmeti tarafından ülkenin en değerli varlıkları Türk Telekom, TÜPRAŞ, ERDEMİR, PETKİM, Tekel başta olmak üzere 51 işletme, 1.517 taşınmaz, 3 gemi ve 4 maden sahası ile araç muayene hizmetleri özelleştirilerek bunlar birilerine çok düşük fiyatlara peşkeş çekildi. Ülkemizin en değerli varlıkları satıldığıyla kaldı ve Türkiye yine de maalesef borç batağından kurtulamadı.

Değerli arkadaşlarım, AKP Hükûmeti bu zihniyetle ülkeyi yönetmeye devam ettiği sürece maalesef gelecek nesillerimize bırakacak hiçbir varlığımız kalmayacaktır. Hükûmet emekliyi, çiftçiyi, işçiyi, memuru gözden çıkarmıştır. Artan pahalılık yüzünden insanlarımız yiyecek ekmek bulamaz hâle gelmiştir. Esnafımız siftah yapamadan dükkânını kapatır duruma gelmiştir. 2002 Kasım ve 2010 Nisan tarihleri arasında, sekiz yılda yaklaşık 2 milyon 304 bin esnaf ve sanatkâr kepenk kapatmıştır. Türkiye genelinde Nisan 2010 itibarıyla 1 milyon 403 bin 58 aktif sigortalının borç tutarı 17 milyar TL olmuştur. Bunlardan 252.357 kişinin sigortalılıkları askıya alınarak silinmiştir.

Değerli arkadaşlar, ülkemizde yaşanan durum maalesef AKP Hükûmetinin bahsettiği gibi güllük gülistanlık değildir. Halkımız büyük sıkıntı içerisinde ve bu sıkıntılar her geçen gün artmakta ama maalesef Hükûmet, bu sıkıntının farkında olmasına rağmen, farkında değilmiş gibi vurdumduymaz bir tavır sergilemektedir. İnanıyorum ki halkımız bu vurdumduymazlığın hesabını sandıkta soracaktır.

Değerli arkadaşlarım, konuşmamı bitirmeden, seçim bölgem Bartın’a yönelik yol projelerinin tamamlanması ihtiyacını…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız, buyurunuz.

MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Devamla) - …bu vesileyle dile getiriyor; Bartın-Ulus-Pınarbaşı-Azdavay-Ağlı yolu, Bartın-Arıt-Aydınlar yolu ve Bartın-Amasra-Kurucaşile-Cide-Karadeniz sahil yolunun bir an önce bitirilmesini Bartın halkı adına temenni ediyor ve hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Yalçınkaya.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 24. maddesinin (3) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “Genel Müdürlüğün talebi üzerine ilgilisi tarafından” ibaresinin ve son cümlesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                          Mümin İnan (Niğde) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın İnan konuşacak efendim.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın İnan. (MHP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekili arkadaşlarım, lütfen, biraz sessiz olursanız…

MÜMİN İNAN (Niğde) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, 499 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 24’üncü maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygı ve sevgiyle selamlarım.

Yasa tasarısı ile ilgili konuya geçmeden önce, Sayın Bakana, Niğde ilimizin ulaşım ve diğer problemleriyle ilgili bazı konuları hatırlatmak istiyorum. Yıllardır bir türlü tamamlanamayan Niğde Havaalanı’nın akıbetinin ne olacağı? 1990’lı yılarda Pozantı-Gölbaşı arasında on bölüm olarak ihaleleri yapılan ve 57’nci Hükûmet tarafından inşaatları başlatılan ve daha sonra sizin gayretlerinizle kısmen bitirilen, Kemerhisar-Niğde arası inşaatı devam eden, Niğde’den sonra kalan altı bölümün inşaatının, otoban inşaatının ne zaman başlayıp, ne zaman bitirileceği? Sadece Niğde’yi değil, tüm Türkiye’yi ilgilendiren E-90 kara yolu sekiz yıldır yapboz tahtasına dönmüştür maalesef. Yapılan bazı yerler iyi yapılmadığı için ertesi yıl yeniden yapılmaktadır ve bazı bölümler çok bozuk ve ciddi kaza riskleri taşımaktadır. Sayın Bakanım, E-90 ne zaman tamamlanacaktır?

Pozantı-Çamardı kara yolu ne zaman genişletilecektir?

Sizin de yerinde gördüğünüz Niğde merkez ile Çiftlik ilçesi arasında ulaşımı sağlayan Ketençimen kara yolunun yaz kış ulaşıma açık tutulabilmesi için genişletilme ve iyileştirme çalışmaları ne zaman başlayacaktır?

Ayrıca Niğde’de çok önemli sorun hâline gelen elektrik kesilmeleri nedeniyle içme suyu bulamayan, susuzluğa mahkûm edilen köy ve kasabalar içme sularına ne zaman kavuşacaktır?

Özelleştirilen sulama ve aydınlatma elektrikleriyle ilgili, özelleştirme şirketi tarafından haksızca abone, kayıp-kaçak ve trafo bakımlarının vatandaşlara yüklenmesi, eskiden mevsimsel olan sulama elektrik faturalarının aylık olarak gelmesi, cebinde çay parası bulamayan vatandaşları çok zor durumda bırakmaktadır. Aylık ödeme yapamadığı için kesilen elektrikler, sonuçta vatandaşlarımızın üretimlerinin zayi olmasına neden olmaktadır. Elektrik ödemelerinin tekrar mevsimsel hâle getirilmesi konusunda Hükûmet olarak bir adım atıp atmayacağınız ve özelleştirme öncesi döneme ait eski borçların yapılandırılması konusunda bir kolaylık sağlanıp sağlanmayacağı vatandaşlarımız tarafından hâlâ umutsuz bir biçimde sizden beklenmektedir.

Bu tasarının genel gerekçesine bakıldığında da, diğer konularda olduğu gibi, Hükûmetin asıl amacının kara yollarının özelleştirilmesiyle ilgili hukuki boşlukları doldurmak üzere hazırlandığı açıkça görülmektedir. Milliyetçi Hareket Partisinin Komisyon üyeleri bunları tespit ederek muhalefet şerhlerini yazmışlardır: “Genel gerekçenin üçüncü paragrafında şöyle denilmektedir: Büyük finansman gerektiren kara yollarının yapım, bakım ve onarımı işleri ile günümüz ihtiyaç ve şartlarına uygun kalitede yolların yapımında ve işletilmesinde özel sektörün sermaye ve dinamik işletmecilik anlayışını devreye sokacak ya da daha etkin kılacak yeni kanunî düzenlemelere ihtiyaç bulunmaktadır. Bu çerçevede tasarıda öncelikle, Karayolları Genel Müdürlüğünün görev alanına dâhil bulunan otoyolların işletme hakkının devrine imkân sağlayacak hukuki alt yapının oluşturulması amacı ile düzenlemeler yapılmıştır.”

Son cümlede açıkça öncelikli amacın otoyolların işletme hakkının devrine imkân sağlayacak hukuki altyapıyı oluşturmak olduğu belirtilmektedir.

Net bir biçimde ifade etmek gerekirse: Hükûmet her şeyi sattığı gibi, bu yolları da satacaktır, yol alan vatandaşlar da her zaman olduğu gibi Deli Dumrul gibi davranacaktır. AKP hükûmetlerinden önce devletin kıt kanaat imkânlarıyla yapmış olduğu ne kadar büyük işletme varsa hükûmetler tarafından yeni kaynak yaratma bahanesiyle maalesef satılmıştır. Öyle kurumlar vardır ki borcunu bir yılda kapatmış, geri kalan yılların tamamını, satın alan firmaya kazandırmaya devam etmektedir.

Sayın Başbakanın ve AKP hükûmetleri üyelerinin her fırsatta geçmiş cumhuriyet hükûmetlerini karalama adına “Ülkeye bir çivi bile çakmadılar.” ifadesi yalan ve bu hükûmetlere hakarettir. Ülkenin millî kaynaklarını satarak hayatiyetini devam ettirmeye çalışan AKP hükûmetlerinin sekiz yıllık icraatlarına baktığımızda da elli yedi cumhuriyet hükûmetinin toplam borçlarının sekiz yılda ikiye katlanması, işsizliği cumhuriyet tarihinin rekor seviyesine çıkarması, sanayi üretiminin dibe vurması, çiftçinin durumunun harman yerindeki yangına dönmesi, esnafın kepenklerinin siftah etmeden kapanması… Kapanan dükkân ve şirket sayısı 100 binlerle ifade edilmektedir. Kısacası, Türkiye, eli kolu bağlı, üretmekten uzak, sanayide ve tarımda ithal cenneti hâline gelmiştir. Son rakamlar, ithalattaki artışın ihracattaki artıştan 2 kat daha fazla olduğunu açıkça göstermektedir.

Dış politikada da “sıfır sorun” saçmalığıyla ülkenin başının belaya sokulması, bunun geçmişte Sayın Başbakanın en yakınında bulunan bazı danışmanlarca bile itiraf edilmesi Hükûmetin bu konudaki yüksek başarısını da göstermektedir!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

MÜMİN İNAN (Devamla) – Açılım saçmalığı yüzünden PKK terör örgütünün üyeleri, dağları taşları yol ederek, elini kolunu sallayarak bazen davul zurnalarla karşılanmış, bazen de gece karanlığında hain pusularla sivil-asker ayrımı yapmadan birçok vatandaşımızın canına kastetmiştir.

Son günlerde ülkemizde meydana gelen can yakıcı terör olaylarının artması sonucunda Sayın Başbakan “bunların arkasındaki taşeronlar” ifadesini kullanmaktadır. Bunu sokaktaki vatandaşımız da bilmektedir ve herkes bilmektedir. Kanlı terör örgütü, evet, bir taşerondur ama Sayın Başbakanın açıklaması gereken bu taşerona işi hangi küresel patronların verdiğidir. Sayın Başbakan yuvarlak konuşmaktan vazgeçip taşeron terör örgütüne iş veren küresel patronları net bir biçimde aziz Türk milletine ve  Türkiye Büyük Millet Meclisine açıklamalıdır.

Bu duygu ve düşüncelerle, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın İnan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

24’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 24’üncü madde kabul edilmiştir.

25’inci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 25. maddesinin “Genel Müdür onayı” ibaresinin “Genel Müdürün teklifi ve Bakan onayı” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Günal

Hasan Çalış

Şenol Bal

 

Antalya

Karaman

İzmir

 

Behiç Çelik

Oktay Vural

 

 

Mersin

İzmir

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Personele açılan davalarda hukuki yardım başlıklı 25. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şevket Köse

Orhan Ziya Diren

Hulusi Güvel

 

Adıyaman

Tokat

Adana

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Enis Tütüncü

Ali İhsan Köktürk

 

Malatya

Tekirdağ

Zonguldak

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Köse, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz kanun tasarısı hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Türkiye’de, yolcu taşımacılığının yüzde 90’ından fazlası, yük taşımacılığının da yüzde 80’den fazlası kara yoluyla yapılmaktadır. Bu oran, Avrupa Birliği ülkelerinde yüzde 60’lar civarındadır. Ancak, ülkemizde kara yoluyla yapılan yolcu ve yük taşımacılığının ulaşımda bu denli büyük yer tutmasına rağmen bu sektörlerde bazı sorunlar yaşandığı da ortadadır. Kara yoluyla taşımacılık yapan kamyon sahiplerinin yüzde 50’den fazlası vergi ve harçlarını ödeyemez durumdadır. Ülkemizde şehirler arası yolcu taşımacılığı yapan 10 binin üzerinde otobüs bulunmasına rağmen kapasite kullanımı yüzde 50’yi bile bulmamaktadır. Bunun temel nedeni, akaryakıt fiyatlarının aşırı yüksek oluşudur. Onun için, taşıma maliyetlerinin ciddi biçimde azaltılması zorunludur. Eğer insanları ve ürünleri bir yerden bir yere pahalı taşıyorsanız bunun topluma yansıması da kaçınılmaz olacaktır. Bu, hem ürün ve ham maddelerin taşınmasında hem de yolcu taşımasında önemli bir faktördür.

Sayın milletvekilleri, hava yolu ve deniz yoluyla yapılan taşımacılıkta akaryakıta avantaj sağlanırken kara yolu ile yapılan yük ve insan taşımacılığında herhangi bir kolaylık sağlanmamaktadır. Ayrıca, kara yoluyla taşımacılık yapan firmalarımız dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanmaya devam etmektedirler. Artan maliyetler kalite ve iş gücüne yansımaktadır. Pek çok şoför maliyetleri karşılayabilmek için uzun saatler çalışmak zorunda kalmakta, bu da ülkemiz açısından büyük sorun olan kazalara ve can kayıplarına yol açmaktadır. Hâlâ ülkemiz kara yollarında yaşanan kaza ve ölüm oranlarında Avrupa’da birincidir.

Kara yoluyla ulaşım ve taşımacılığı bir bütün olarak değerlendirme zorunluluğu da vardır. Yalnızca yol yaparak sorunun çözülebileceğini düşünmek yeterli değildir. Kara yolu yapılırken çevre faktörü, insan faktörü, kalite ve güvenlik faktörü göz ardı edilmemelidir. Kara yollarının fiziki güvenliği ile trafik güvenliği konularında azami özenin gösterilmesi gerekmektedir.

Sayın milletvekilleri, bu tasarıyla kara yollarının özelleştirilmesi hedefi ortaya konulmaktadır. Buna “kaynak yaratma ihtiyacı” gerekçe olarak gösterilmektedir. Burada dikkatinizi çekmek istediğim husus, işletme hakkının devri yoluyla otoyolların ve köprülerin özelleştirilmesinin ülkemizin elindeki değerlerin elden çıkarılması anlamına geleceğidir. İşletme hakkının devredilmesi yerine daha akılcı finansman yollarının tercih edilmesi gerekir çünkü işletme hakkının devri, borçlanmadan çok farklı olmayan bir finansman modelidir.

Değerli arkadaşlar, elbette kalkınma için, ham madde ve işlenmiş ürünlerin alıcılara düşük maliyetle ulaştırılması açısından ulaşım altyapısının tamamlanması gerekmektedir. Özellikle iktisaden geri kalmış bölgelerin dış dünyaya açılmasının yolu, iyi planlanmış kara yolları ve demir yolları oluşturmakla mümkündür. Ülkemizdeki bölgeler arası sosyoekonomik farklılıkların ortadan kaldırılmasında ulaşım büyük önem arz etmektedir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ekonomik gelişmeyi artıracak şekilde ulaşım kapasitesinin yaratılması ve koordine edilmesi gereği vardır. Ancak kara yolu uygulamalarında bölgeler arası farklılığı artıracak yanlışlıklar yapıldığı da gözlenmektedir. Ama ne yazık ki Doğu ve Güneydoğu illerine yapılan kara yolu yatırımları yetersiz kalmaktadır.

Sayın milletvekilleri, şimdi Mersin-Adana, Adıyaman-Gölbaşı ve Malatya istikametine giden bir tren hattımız var. Adıyaman halkımız yoğun bir şekilde Mersin ve Adana istikametinde seyahatler yapmaktadır gerek çalışma veya gerek seyahat yönünden. Gölbaşı-Adıyaman arasında 60 kilometrelik bir tren hattının acilen çekilmesi gerekir, burada Sayın Bakana duyurmak istiyorum.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Şevket Bey, duymadı Sayın Bakan.

ŞEVKET KÖSE (Devamla) – Yine, Atatürk Barajı’ndan dolayı Adıyaman’ımızın Diyarbakır’la bağlantısı  kesik durumdadır.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan duymadı, Şevket Bey.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Duydum, duydum.

ŞEVKET KÖSE (Devamla) – Ne yazık ki AKP İktidarı sekiz yıldır baştadır, hâlâ bu konuda bir adım atmış değildir, bu konuda da Sayın Bakandan önemle ricada bulunuyorum.

Sayın milletvekilleri, yine Çelikhan-Yeşilyurt arasında yapılmakta olan il yolunun 30 kilometresi hâlen tamamlanmayı beklemektedir. Adıyaman’da  bulunan toplam 783 kilometrelik yolun 46 kilometresi hâlâ stabilize yoldur. Bu stabilize yolun kısa vadede asfalt yola dönüştürülmesi yönünde herhangi bir plan da mevcut değildir. İlimizde bulunan devlet ve il yollarının yalnızca yüzde 11’i bölünmüş yoldur. Bu durumu büyük bir başarıymış gibi sunmak halkı aldatmaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan duymadı o demiryolunu, bir daha söyle.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Tekrarla… Tekrarla…

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

ŞEVKET KÖSE (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu durum sadece Adıyaman için geçerli değildir. Doğu ve Güneydoğu’daki pek çok ilin durumunun Adıyaman’dan farklı olmadığını  bildiriyorum. Geçen iki ay önce Siirt ilimize gittiğimizde Siirt ile Şırnak arasındaki Eruh yolu içler acısıdır, Sayın Bakanım bunu da size bildirmek istiyorum.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Köse.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 25. maddesinin “Genel Müdür onayı” ibaresinin “Genel Müdürün teklifi ve Bakan onayı” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                      Behiç Çelik (Mersin) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Kabul ediyoruz.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçe…

Gerekçe:

Komisyon kararı üzerine Genel Müdür onayı ile karşılanması durumunda Bakanın bu konudan bilgisi olmayacaktır. Avukatlık ücretlerinde aşırı miktarlar olabileceğinden, Bakanın da onayının alınması önerilmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilmiş bu önerge doğrultusunda 25’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 25’inci madde kabul edilmiştir.

26’ncı madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 26. maddesinin “bir sözleşme bulunup bulunmadığına bakılmaksızın,” ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Günal

Hasan Çalış

Şenol Bal

 

Antalya

Karaman

İzmir

 

Behiç Çelik

Beytullah Asil

Oktay Vural

 

Mersin

Eskişehir

İzmir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Sulh yoluyla çözüm yetkisi başlıklı 26. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şevket Köse

Orhan Ziya Diren

Hulusi Güvel

 

Adıyaman

Tokat

Adana

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Ali İhsan Köktürk 

 

 

Malatya

Zonguldak

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Süner.  (CHP sıralarından alkışlar) 

TAYFUR SÜNER (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının 26’ncı maddesinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu yasa, belediyelerin plan yapma yetkisini elinden alıyor. Ben, kendi yöremizden örnek vereceğim. Antalya batı çevre yolu, Konyaaltı Belediyesine bağlı bir yol, batı çevre yolu. Bu yasa çıktıktan sonra eğer Konyaaltı Belediyesi ve Büyükşehir Belediyesi Karayolları Bölge Müdürlüğünün sunduğu planı kabul etmezse bir ay sonra Karayolları Bölge Müdürü resen kendisi plan yaparak, 18 uygulamasını yaparak o yolu gerçekleştirecek. Bu ne demektir? Mahallî belediyelerin, büyükşehir belediyelerinin 18 uygulama ve plan yapma yetkisini ellerinden alıyor.

Bu yasa, aynı zamanda vatandaşların kaybettiği haklarını bir başka şirkete peşkeş çekme yasasıdır. Nasıl oluyor bu diyeceksiniz. Şayet devlet kara yolu üzerinde bulunan benzin istasyonları ve tesisler otoban ve çevre yolu geçtikten sonra tali yolda kalmış ise bu kanun çıktıktan sonra birinci köprü ve ikinci köprüdeki çevre yolları üzerinde bulunan benzin istasyonları ve tesislerin tali yollarda kalan kısmında eğer isterlerse bu özelleştirmeden bu çevre yollarını alan firmalar, tali yollardaki 60 bin litre satan benzin istasyonları 1-2 bin litreye düşmüştür, yani 15 milyon dolar olan benzin istasyonlarını 1 milyon dolara almak mümkün. Bu vaziyette 50-60 tane benzin istasyonu var. Şayet bu şirketler 50 tane benzin istasyonunu bir çevre yolunda sağlı sollu aldığı zaman 750 milyon dolarlık haksız bir gasp yoluna gitmiş olacak. Lütfen, Sayın Bakan, dikkat ediniz, şayet özelleştirilen yollar üzerinde bu satın alan şirket normal yollarda otoban yoldan giriş ve çıkış vermek suretiyle tali yollardaki benzin istasyonları tesislerini satın alarak haksız bir kazanç elde etme yoluna gidecek olurlarsa bunun takibini yapacağız. Lütfen siz de takip edin.

Üçüncü konu anlaşmazlıkların sulh yoluyla halledilmesi. Ne zaman? Bu yasa çıkıncaya kadar şayet kara yollarıyla ilgili bir ihtilaf var ise ve mahkemeye müracaat etmemişse, maalesef, bu yasa çıktıktan sonra 1 milyon liraya kadar olan kısmı genel müdürler çözüyor, 1 milyon liradan 10 milyon liraya kadar olan kısmını Bakan çözüyor, 10 milyon liradan sonrasını da Bakanlar Kurulu çözüyor. Bu ne demektir? Şayet Kara yolları kısmında bir anlaşmanız varsa, mülkiyet hakkınız varsa, arsanız varsa, o güne kadar, bu yasa çıkıncaya kadar mahkemelere müracaat etmemişseniz, yandınız. 1 milyon liraya kadar Genel Müdür çözecek, 10 milyon liraya kadar Bakan çözecek, daha sonrasını da Bakanlar Kurulu çözecek ama bu rakamlar arasında, istediklerine istedikleri kadar parayı verecekler, istemediklerine de vermeyecekler. Yani, birilerine rant sağlamak için birilerine yetki verilmez. Vatandaşın mülkiyet hakkına saygı gösterilmesi gerekir.

Dördüncü konu: Şayet birinci köprü yolunda veya ikinci köprü yolunda veya diğer açılacak yollarda vatandaşın bir mülkü varsa ve yolunu da bu geçen otoban kesmişse, Karayollarının bir yetkisi var: “Şayet senin yolunu kesmiş ve gasbetmişsem, ben bir toplama yolu yaparak sana istediğim istikametten istersem 10 kilometre, 20 kilometre toplama yolu yaparak senin yolunu uzatabilirim. Sen, hiçbir zaman, kesinlikle hak talep edemezsin, mahkemeye müracaat edemezsin.” diyor. Böyle bir yasa olur mu?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

TAYFUR SÜNER (Devamla) – Teşekkür ederim Başkan.

Vatandaşın mülkiyet hakkını gasbedeceksin. Tali yolda kalan vatandaşların ticari işletmelerini, sıfıra düşen işletmelerini bir başka şirkete vererek, büyük rant sağlayarak onların ticaret yapma yetkisini elinden alacaksın, bir başka şirkete büyük rant sağlayacaksın. Her çıkardığınız yasanın maalesef ucunda, kıyısında, ortasında rant var. Seçime kadar çıkarabildiğiniz kadar yasa çıkarın ama bunları kullanamayacaksınız. Muhakkak ki bunların hesabını vereceksiniz. Hiçbir iktidar sonsuza kadar gidemez, siz de gidemeyeceksiniz. Maalesef, çıkardığınız yasalar halka dönük, halkın menfaatlerini kullanacak, halka rant sağlayacak, halkın normal zenginleşmesini sağlayacak yasalar değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi bağlayınız.

Buyurunuz.

TAYFUR SÜNER (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum sayın milletvekilleri. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Süner.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 26. maddesinin “bir sözleşme bulunup bulunmadığına bakılmaksızın,” ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                               Beytullah Asil (Eskişehir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Asil, buyurunuz efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 26’ncı maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde görüşlerimizi açıklamak üzere söz aldım. Bu vesileyle kanun tasarısının Karayolları teşkilatımıza ve bu teşkilat bünyesinde görev yapan çalışanlarımıza, aziz milletimize hayırlı olacak şekilde düzeltmeler yapılarak kabul edilmesini diliyor, yüce heyeti bu vesileyle saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu yasa tasarısının 26’ncı maddesinde, sulh yoluyla çözülebilecek meselelerde “Bir sözleşme bulunup bulunmadığına bakılmaksızın…” ibaresi kullanılmak suretiyle yapılan sözleşmelerin daha önce bu işle ilgili yapılmış sözleşmeler olması durumunda tarafların hukuki haklarının Genel Müdür, Bakan veya Bakanlar Kurulu marifetiyle, kararıyla ihlal edilmesi veya kişilerin, sözleşme sahiplerinin haklarının ihlal edilmesinde olduğu gibi, kamu haklarından vazgeçilmesi de söz konusu olabilecektir. Bu nedenle, “sözleşme bulunup bulunmadığına bakılmaksızın” ibaresinin madde metninden çıkarılması yerinde olacaktır.

Değerli milletvekilleri, bu vesileyle, ülkenin, ülke insanının çok önemli bir meselesinin üzerinde durmak istiyorum. Kara yolunun yaşadığı temel meselelerin başında arz-talep dengesizliği gelmektedir. Türk kara yolu ticaretinin iç ve dış taşımacılıkta kullandığı 700 binin üzerinde aracı vardır. Bu alandaki ihtiyaç 350 bin civarındadır. 350 bin araç ile yapılabilecek ticaret 700 bin araç ile yapılmaya çalışılınca karşımıza düşük fiyat ve istiap haddinin üzerinde yük taşıma gayreti çıkmaktadır. Düşük fiyatlarla taşımacılığın bedelini evine ekmek götürme kaygısında olan şoför esnafı ödemektedir. Para kazanamamaktadır; para kazanmak kaygısıyla aracının deposuna yağ doldurmakta, istiap haddinin çok üzerinde yük taşımaya çalışmaktadır. Bu durum şoför esnafını yok etme noktasına getirmiştir. Bunun sonucu sadece şoför esnafını yok etmekle kalmamaktadır. İstiap haddinin üzerinde taşınan yük kara yollarının ömrünü kısaltmakta, yolları bozmakta, trafik güvenliğini tehlikeye düşürmektedir.

Değerli milletvekilleri, Ulaştırma Bakanlığına bağlı Kara Ulaştırması Genel Müdürlüğü var. Bu Genel Müdürlüğün görevleri bu kurumun sitesinde “Kurum görevi” başlığı altında şöyle sayılmış: “Belediye sınırları dışındaki kara yolları üzerinde yapılan kara yolu taşımalarının ekonomik, teknik, sosyal ve ulusal güvenlik ihtiyaç ve amaçlarına uygun olarak yapılmasını ve bu hizmetlerin diğer ulaştırma hizmetlerine uyumunu sağlayıcı önlemleri almak; kara yolu taşımacılığında kamu ve özel sektör tarafından yürütülen faaliyetlerin kamu yararı ve piyasa ihtiyaçlarına göre gelişmesini sağlayıcı tedbirler almak, gerektiğinde tavan ve taban fiyatlarını tespit etmek ve uygulamasını denetlemek.” Az önce ifade ettiğim bu önemli mesele demek ki bu Genel Müdürlüğün görevleri içerisinde sayılmakta.

Bununla ilgili Kara Ulaştırma Genel Müdürlüğünün bir İnternet sitesi var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

BEYTULLAH ASİL (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım, bitiriyorum.

Bu sitede “Çalışmalar” başlığı altında açılan sayfaya girdiğimizde iki alt başlık görüyoruz. Başlıklardan birisi “Mevcut Çalışmalar”, diğeri “Gelecek Planları.” “Mevcut Çalışmalar” sayfasında sadece Türkiye kara yolları ağını gösteren Avrupa Birliği çalışmalarından alınmış İngilizce bir harita bulunuyor. Başka hiçbir belge, bilgi yok. “Gelecek Planları” sayfası ise daha vahim. Değerli arkadaşlarım, sayfa bomboş. Demek ki Ulaştırma Bakanlığında şoför esnafının yaşadığı, kara yollarının yaşadığı bu sıkıntılarla ilgili yapılan hiçbir iş, hiçbir işlem, hiçbir gayret yok.

Bu vesileyle bunu hatırlatır, yüce heyeti saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Asil.

Önergeyi oylarınıza  sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

26’ncı maddeyi oylarınıza  sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 26’ncı madde kabul edilmiştir.

27’nci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri hakkında Kanun Tasarısının 27’inci maddesinin 1. fıkrasında yer alan “ücreti” ifadesi çıkarılarak yerine “kendi masrafı” ifadesinin eklenmesi arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Günal

Oktay Vural

Münir Kutluata

 

Antalya

İzmir

Sakarya

 

Abdülkadir Akcan

Necati Özensoy

Beytullah Asil

 

Afyonkarahisar

Bursa

Eskişehir

 

Cemaleddin Uslu

Mehmet Akif Paksoy

 

 

Edirne

Kahramanmaraş

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Eğitim başlıklı 27. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şevket Köse

Orhan Ziya Diren

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

Adıyaman

Tokat

Malatya

 

Hulusi Güvel

Ali İhsan Köktürk

Engin Altay

 

Adana

Zonguldak

Sinop

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Altay, buyurunuz.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisinin her yasama yılı sonuna doğru gece geç saatlere kadar milletin huzuru, refahı, mutluluğunu ilgilendirmeyen, birtakım güçlerin ve odakların çıkarlarına, rantına hizmet edecek kanunları görüşmesinden dolayı duyduğum üzüntüyü belirtiyorum. Yüce milletimiz televizyonlarda kanal kanal gezerken Parlamentoyu bu saatte açık görünce zannediyor ki bugün Parlamentomdan benim huzurum, refahım, mutluluğum için bir yasa çıkacak ama biraz izledikten sonra, çok doğal olarak, zaplıyor.

Bu yasa da, Genel Kurul da bilmelidir, milletimiz de bilmelidir ki bu 499 sıra sayılı Yasa Tasarısı da tam bir rant yasasıdır, milletin dertleriyle meşgul olmayan, birtakım çevrelere yeni olanaklar, yeni imkânlar, yeni çıkarlar sağlayan bir rant yasasıdır.

Üzüntüyle yine müşahede etmek mümkündür ki Türkiye’de 1950’den sonra gelmiş geçmiş bütün tek parti iktidarları kendi zenginlerini türetmişlerdir. Türkiye bunu hak etmemektedir ve Türkiye’de çok kısa bir sürede artık rant iktidarlarının yerine halk iktidarlarını kuracak bir millî iradeyi, toplumumuzda, Türkiye'nin seksen bir vilayetinin bütün sokaklarında, yetmiş bin kırsal kesim yerleşkesinin tümünde bu iradeyi de görmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum ama bu saatte böyle bir rant yasasını görüşmekten dolayı da milletimden özür diliyorum.

Sayın milletvekilleri, her yasama yılının başında, 1 Ekim tarihlerinde bu kürsüde oturan Meclis başkanlarımız, bu Meclisin gazi Meclis olduğunu, kurucu Meclis olduğunu, çeşitli, böyle hamasi nutuklarla millî iradenin tecelligâhı olduğunu söyleyip dururlar. Ancak kişisel olarak şunu söylüyorum: Yetkisini ve iradesini bir kişiye teslim eden Meclis, millî iradenin tecelligâhı olamaz. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının çeşitli televizyon kanallarında “Meclis şu tarihe kadar çalışsın, bu tarihe kadar çalışsın.” gibi bir emir-komuta anlayışı içinde deklarasyonlarda bulunmasını bir milletvekili olarak doğru bulmuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin üyeleri milletin vekilleridir, Başbakanın marabaları değildir. Lütfen, Sayın Başbakan haddini bilsin. Ona bu Meclisin verdiği yetki bellidir. Yapacağı her iş bu Meclisin denetimi içindedir. Bu Parlamentonun çalışma düzenini Başbakan belirleyemez. Bu Parlamentonun çalışma düzenini hep beraber biz belirleriz.

Bu Parlamento ki…

NURETTİN AKMAN (Çankırı) – Öyle yapıyoruz.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Tabii, tabii… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Bu Parlamento ki…

Sayın milletvekilleri… Sayın Milletvekili, gel buradan konuş.

Bu Parlamento ki, Polatlı’dan top sesleri gelirken Atatürk’ten hesap sormuş bir Parlamentodur. Öyle bir Parlamentonun üyesi olmamız lazım, öyle bir Parlamento oluşması için hep beraber gayret içinde olmamız lazım.

Elbette siyasetin kuralları var, ben bunu anlıyorum. Parti disiplini var, parti hiyerarşisi var, ben bunu anlıyorum ama bakınız ne hâle geldik, daha doğrusu siz ne hâle geliyorsunuz. Böyle giderse, seçim bölgelerinize gidemeyeceksiniz. Herhâlde Meclisin çalışma sürelerini de biraz bunun için uzatıyorsunuz. Ben de plan yaptım, 1 Temmuzda Sinop’a giderim ve Sinop’un 9 ilçesinde, 470 köyünde vatandaşlarımla temas ederim diye ve Sinop’a giderim, çok gecikmiş de olsa başlayan Dikmen-Kanlıçay, Dikmen-Durağan yolunda ne var ne yok bir bakarım.

MEHMET TUNÇAK (Bursa) – İsabet olur.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Türkeli-Ayancık, Ayancık-Erfelek yolunda ne oluyor bir bakarım, Gerze-Sinop yolunda ne oluyor bir bakarım, Boyabat-Taşköprü yolunda neler oluyor bir bakarım; Saraydüzü-Kargı, Durağan-Saraydüzü yollarında ne oluyor, ne bitiyor bir bakarım diye heves ediyordum ama anlaşılıyor ki, siz gidemediğiniz için, bizi de seçim bölgesine göndermemekte kararlı görünüyorsunuz. Buna gerek yok.

Sayın milletvekilleri, konumuz… Şimdi, yollarla ilgili söylenecek çok şey var, bunları da söyleyeyim, tabii süremiz çok azaldı. Öncelikle şunu bilmenizi isterim: Türkiye’de Karayolları ve Devlet Su İşleri, kurum kültürü çok yüksek, hatta en yüksek ve aidiyet ve tesanüt duygusu çok gelişmiş iki önemli kurumumuzdu. Bugün Devlet Su İşleri ve Karayolları için bunu söylemek imkânı var mıdır, yok mudur, elinizi vicdanınıza koyun, yukarıda Allah var, söyleyin bakayım. Karayolları ne hâle geldi, Devlet Su İşleri ne hâle geldi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Bu önemli.

Bakın, milletin sizden bir ıztırabı var, milletin bir ıztırabı var. Bazı yol çalışmaları için teşekkür de ediyoruz Hükûmete ancak Sayın Bakan, bu kamulaştırma meselesi nedir? Yani adamın, dönümü 16 bin lira edecek yolunu, 4 bin lira veriyorsunuz, sonra adamı mahkeme kapılarında süründürüyorsunuz. Bu, Allah’tan reva mı Sayın Bakanım? Bir hak, hukuk, adalet, bir mizan, terazi yok mu sizde?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – O tarafa bak!

ENGİN ALTAY (Devamla) – Bunu baştan hakkaniyet içinde verseniz de benim Dikmen Çorak köyündeki hemşehrim de devletini mahkemeye vermese olmaz mı sayın milletvekilleri? Böyle Hükûmet olur mu? Yani olmaz. (AK PARTİ sıralarından “Olur, olur.” sesleri) Şimdi, tabii, siz milletin dertlerini burada konuştuğumuz zaman, milletle meşgul olmadığınız için hep böyle gülersiniz. İlk fırsatta da millet size gülecek. Altını çiziyorum, rant iktidarı gidiyor, halk iktidarı geliyor.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Altay.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Gene ne var Bekir Ağabey?

BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Bozdağ.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkanım, Sayın Hatip konuşurken, Grup Başkanımızı, sıfatını ifade etmek suretiyle bir ithamda bulunmuştur. Onun için 69’a göre söz istiyorum.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Bir sürü televizyonlar da bunları söyledi.

BAŞKAN – Ne dedi, anlayamadım?

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Grup Başkanımıza “Haddini bil.” diye bir ifadede bulunup hadde davet etmiştir.

BAŞKAN – Eleştiri sınırları içinde görüyorum efendim.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkanım, Grup Başkanımıza bir sataşmadır, grubumuza bir sataşmadır.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Ne dedim Allah aşkına?

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – İç Tüzük 69 açık. Bu noktada, uygun görürseniz bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN – Eleştiri sınırları içinde gördüm efendim.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Onu biz takdir edeceğiz Sayın Başkanım.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sen değil Başkan takdir ediyor, sen nasıl takdir edeceksin?

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Burada, bakın, bir hatip Türkiye’nin Başbakanına “Haddini bil.” diye ifade ediyor.

BAŞKAN – Sayın Bozdağ, eleştiri sınırları içinde Sayın Milletvekili söylemiştir, hakaret yoktur. Onun için diğer önergeye geçiyorum müsaade ederseniz.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Ya, Bekir Bey, siyaset yapıyoruz, ne yapacağız yani?

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Ama, bu belli. Bu, millî eğitimin sorunudur, eğitim sorunudur.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Herkes haddini bilmeli konuşurken.

BAŞKAN – Buyurunuz.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri hakkında Kanun Tasarısının 27’inci maddesinin 1. fıkrasında yer alan “ücreti” ifadesi çıkarılarak yerine “kendi masrafı” ifadesinin eklenmesi arz ve teklif ederiz.

                                                                Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Paksoy, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 499 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 27’nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Kıymetli arkadaşlar, bu tasarıdan önce 239 sıra sayılı Erişme Kontrollü Karayolları Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı Meclis gündemine getirilmişti ancak ne yaptıysanız bu tasarıyı Genel Kurula getirmediniz, şimdi konuştuğumuz 499 sayılı Karayolları Teşkilat Kanunu Tasarısı ile bu tasarıyı birleştirdiniz. Aslında, bu tasarının da temel amacı, tıpkı öncekinde olduğu gibi, köprü ve otoyollar ile bunlar üzerindeki hizmet tesislerinin özelleştirilmesini sağlamaktır.

Türkiye, özelleştirme uygulamalarına ilk defa başlandığı 1986 yılından bu yana yaklaşık 40 milyar dolarlık özelleştirme yapmış, bu özelleştirmelerin 30,7 milyar doları da, babalar gibi satmakla övündüğünüz sizin İktidarınız döneminde gerçekleşmiştir. Buna karşılık, hazinenin 2010 yılı ödemesi gereken faiz miktarı 50 milyar dolardır. Hükûmetiniz döneminde iç ve dış borç katbekat arttı. Bir taraftan devlet, bir taraftan özel sektör, hepsinden önemlisi vatandaş borca battı, daha doğrusu faiz cenderesine girdi. Devri İktidarınızda özelleştirme gelirleri yatırıma aktarılmadı, başka alanlarda da kullanılmadı, sadece faiz ödemelerine gitti; sayenizde işsizlik de azalmadı, yoksulluk da azalmadı.

Kıymetli arkadaşlar, global ekonomik krizle birlikte tüm dünyada özelleştirme uygulamaları yerini kamulaştırmaya bıraktı. Batılı ülkeler milyarlarca dolarlık kurtarma yaptılar, yapmaya da devam ediyorlar. Geçenlerde Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ilginç bir çıkış yaptı, Avrupa sanayisinin Avrupa’nın elinde kalması için stratejik öneme sahip sanayi konularının kısmen devletleştirilmesi çağrısında bulundu. Sarkozy, bu şekilde Avrupa ülkelerinin önemli şirketlerini Avrupa dışından yatırımcılara kaptırmamalarının önüne geçilebileceğini belirtti. Peki, siz ne yapıyorsunuz? Bu süreçte siz babalar gibi satmaya devam etmek için her yolu deniyorsunuz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu Hükûmet uzun süre duble yol yapmakla övündü. Bu sayede hem yandaşlar ihya oldu hem de Hükûmete iyi bir propaganda malzemesi sağlandı ancak Acil Eylem Planı’nda yapılması planlanan hedeflere ulaşılamadı. Ondan da önemlisi, işinize gelen yerleri yaptınız, gelmeyenleri bıraktınız. Ben buna “düzleri yaptınız, bayırları bıraktınız” diyorum.

Bakın, 124 kilometrelik Kahramanmaraş-Kayseri yolunun sadece 34 kilometresini yaptınız. Yolun tamamını bir tarafa bıraktık, Kahramanmaraş-Göksun yolu geçen yıllara rağmen bir türlü yapılamadı. Bir proje yapıldı, sonra uygulanamayacağına kanaat getirildi ve vazgeçildi. Şimdi özel idare imkânlarıyla yapılmaya çalışılıyor. Ben, Türkiye’de başka bir örneği var mı, bilmiyorum, bu tür hizmetler her ilde merkezî bütçeden yapılıyor, Kahramanmaraş’ta özel idare imkânlarıyla yapılmaya çalışılıyor.

Kahramanmaraş’ın, Türkoğlu ve Pazarcık dışındaki ilçeleriyle, özellikle yol sorunundan dolayı irtibatı zayıf kalmaktadır. Mesela 145 kilometrelik Kahramanmaraş-Elbistan arasını 120 kilometreye düşürecek alternatif yolun bir an önce bitirilmesi gerekmektedir. Üstelik bu yolun 30 kilometresi bölgede baraj inşaatları yapan özel şirketçe yapılmaktadır.

90 kilometrelik Kahramanmaraş-Gaziantep yolunun da, Kahramanmaraş-Narlı-Gaziantep arasındaki 49 kilometrelik yolun 19 kilometresi yapıldı, 30 kilometresi tamamlanmayı bekliyor.

Sayın Başbakan Kahramanmaraş’a her gelişinde birçoğu mükerrer çok sayıda açılış yapıyor. Bir de bu Kahramanmaraş-Kayseri ve Kahramanmaraş-Gaziantep yollarının durumunu ilgililere bir sorsa da belki bu sayede çalışmalar hızlanır diyorum, Kahramanmaraş da bir hizmete kavuşur diye düşünüyorum.

Bitmedi. Kahramanmaraş-Nurdağı arasındaki 40 kilometrelik bu yol güzergâhı tamamen düzdür. 7 kilometresi hâlâ tamamlanamadı.

Türkiye’nin 17’nci büyük ili olan Kahramanmaraş’ın havaalanı sorunu hâlâ çözümlenmedi.

Karadeniz’i Akdeniz’e bağlayan otoyolun durumu ne durumda, belirsizdir.

Kıymetli arkadaşlar, bu tasarı, Karayolları Teşkilat Kanunu’nu düzenlemesine rağmen büyük bir özveriyle çalışan personel lehine...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

MEHMET AKİF PAKSOY (Devamla) - ...herhangi bir iyileştirme içermemektedir. Hatta arz ettiğim üzere bir kısım mevcut kadroların iptali yoluyla personel mağdur edilecek, yeni açılan ihdaslar yoluyla da yandaşlar mutlu edilecektir.

Son söz olarak, bari yapacağınız bu özelleştirmeleri, bu zamana kadar yaptığınız gibi blok satış yöntemiyle değil, küçük yatırımcının da tasarruflarını değerlendireceği hisse senedi satışı veya gelir ortaklığı senedi ihracı şeklinde yapınız. Aksi takdirde, köprü ve otoyollar gibi, tıpkı Telekom’da olduğu gibi blok satış yöntemiyle satılırsa, birkaç kişinin veya kartellerin tekellerinin eline geçebilir diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Paksoy.

RECEP TANER (Aydın) – Karar yeter sayısı istiyoruz.

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Karar yeter sayısı istendiği için de iki dakika süre verip elektronik cihazla oylamayı yapacağım.

İki dakika süre verdim.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.

27’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 27’nci madde kabul edilmiştir.

28’inci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 28. maddesinde yer alan “ile hammade üretim izin alanları ve tesis alanları” ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Günal

Hasan Çalış

Oktay Vural

 

Antalya

Karaman

İzmir

 

Behiç Çelik

Şenol Bal

 

 

Mersin

İzmir

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Malzeme ocaklarından ve kamuya ait diğer yerlerden faydalanma başlıklı 28. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şevket Köse

Orhan Ziya Diren

Hulusi Güvel

 

Adıyaman

Tokat

Adana

 

Enis Tütüncü

Ahmet Küçük

Ali İhsan Köktürk

 

Tekirdağ

Çanakkale

Zonguldak

 

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

 

 

Malatya

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Küçük, buyurunuz.

AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 28’inci maddesinde verdiğimiz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, kara yolları, tabii, Türkiye ulaşım sisteminin en önemli araçlarından biridir. Türkiye gibi büyük bir coğrafyanız varsa elbette ki kara yolu vazgeçemeyeceğimiz bir araçtır. Her ne kadar biz kara yollarını belki gereğinden fazla abartmış veyahut da başka, demir yolu gibi bazı araçları yeteri kadar kullanmamışsak da kara yollarında güvenli bir şekilde seyahati ve ulaşımı sağlamak hepimizin görevidir.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye gibi ortalama yüksekliği fazla olan bir coğrafyada elbette kara yolları ulaşımını sağlamak ve gerekli yatırımları yapmak da pahalı bir yöntemdir ve dolayısıyla güzergâh temini çok önemli bir araçtır. Olabildiğince coğrafyaya az zarar vermek ve çocuklarımızdan borç aldığımız bu coğrafyayı özenle korumak zorundayız.

Tabii, kara yolları güzergâhlarını böyle tespit ederken, aynı zamanda da kara yollarında meydana gelen arızalarla ilgili yapacağımız tamir ve tadilatlarla ilgili olarak, bu maddede belirtildiği şekilde orman sahaları içindeki, mera alanları içindeki ve millî parklar içindeki lazım olan malzeme ocaklarını kullanmakla ilgili bu düzenlemenin, her türlü kanunsuzluğun ve hukuksuzluğun önünü açabilecek birtakım önermelerde bulunması hepimizi kaygılandırmaktadır. Özellikle meralara ve millî parklara çok önemli zarar verilebileceği endişesiyle bu yasa metninden bu maddenin çıkarılmasını önermiş bulunmaktayız.

Değerli arkadaşlarım, tabii, kara yollarını konuşuyorsak, Türkiye’de kara yollarının yapım teknikleri ve kara yollarının yapım hızıyla ilgili bazı değerlendirmelerde bulunmak istiyorum. Biliyorsunuz, bu Hükûmet, 2002 yılında işbaşına geldiğinde -bence en önemli iddialarından biri- Türkiye’de trafik kazalarının çokluğu ve bunları gidermek adına duble yol yaklaşımıyla ilgili olarak hızlı bir duble yol programı başlatmıştı ve “15 bin kilometre duble yolu beş yılda yapacağım.” iddiasıyla yola çıkmıştı ve 2009 sonu itibarıyla -kendi ifadelerine göre- bu duble yolların yaklaşık yüzde 60-65’i gerçekleşmiş görünüyor, öyle iddiaları var -tam bilmemekle beraber- Bakanlığın verdiği ifadeler. Ama ben kendi ilimle ilgili, Çanakkale’yle ilgili örneklemede bulunacak olursam: Çanakkale’de 260 kilometre olarak planlanan duble yol iddiası, maalesef bugün, yarım yangalak, standartların çok altında olarak, Bakanlığın ifadesiyle 120 kilometre olarak gerçekleşmiştir.

Çanakkale, hepimizin bildiği gibi, herkesin kendini biraz bulduğu bir coğrafya parçası, Türkiye'nin en önemli yerlerinden birisidir ve Çanakkale deyince hep “geçilmez” akla gelir, ama maalesef, Çanakkale, yollarda olan özensizlik ve bakımsızlık nedeniyle ulaşılmaz hâle gelmiştir ve Türkiye'nin en zor ulaşılan kentlerinden birisidir. Özellikle hava yolu konusunda yaşadığımız şanssızlık, düzenli bir hava yolu trafiğinin oluşmamış olması ve Muğla’dan sonra en fazla deniz kenarına, kıyı uzunluğuna sahip olmamıza rağmen deniz ulaşımı noktasında neredeyse sıfıra yakın yararlanma nedeniyle, maalesef, Çanakkale ulaşılmaz hâldedir. 261 kilometre duble yolun, maalesef -dediğim gibi- 120 kilometresi gerçekleşmiş ve geri kalan da ödeneksizlik nedeniyle Köy Hizmetlerinin veyahut da özel idarenin kaynakları kullanılarak, köylerin hakkı duble yollarda kullanılarak yapım gerçekleştirmeye çalışılmaktadır. Yapılan yol standartları son derece düşüktür.

Gene, Çanakkale’nin en önemli iç yollarından birisi olan  Çan-Çanakkale yolu, maalesef, 1998 yılında ihalesi yapılmasına rağmen -aradan on iki yıl geçmiş- hâlâ yüzde 70’ler seviyesindedir ve sekiz yıllık AKP İktidarının bu 67 kilometrelik yolu hâlâ bitirememiş olması, iyileştirememiş olması da bence utanç verici bir durumdur arkadaşlar.

Gene, Çan-Bayramiç-Ezine yolunun bir türlü iyileştirilememesi ve her yıl önemli kazaların meydana gelmesi de Çanakkale’de çok acınacak bir durumu ortaya çıkarmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, gene Biga-Karabiga yolunun -önemli bir liman kenti- hâlâ …

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

AHMET KÜÇÜK (Devamla)- …projelendirme aşamasından öteye geçememiş olması, bu yolların yapımı esnasında kamulaştırmayla ilgili vatandaşlarımızın mağdur olması ve yol yapımlarının uzaması nedeniyle kış aylarının özellikle çok sıkıntılı geçmesi en büyük acımızdır.

Arkadaşlar, geçen yıl, özellikle Lapseki-Çanakkale arasında, yağmurlarda çok önemli sıkıntıları yaşadık ve gerçekten, büyük mal zararları meydana geldi, önemli can kayıpları da yaşandığı gibi, önemli sıkıntıya yol açan kazalar meydana geldi. Ben, bu nedenle, Bakanlığa, Çanakkale’deki yolların derhâl Türkiye ortalamalarına çıkarılması ve 2010 yılında bu yolların bitirilmesi konusunda gerekli duyarlılığın gösterilmesi ve ödenek aktarmalarının yapılması gerektiğini ısrarla belirtiyorum ve bu konuda, Çanakkale’yi sevmenin Çanakkale’ye hizmetle olacağını ve bu hizmet aşkını kendilerinde görmek istediğimizi belirtmek istiyorum.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Küçük.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 28. maddesinde yer alan “ile hammadde üretim izin alanları ve tesis alanları” ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                 Mehmet Günal (Antalya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Ham madde üretim izin alanları ve tesis alanları doğrudan kara yollarıyla ilgili değildir. Eğer tesis yapılacaksa veya ham madde üretilecekse bunlar için kullanılacak yerlerin bedelinin ödenmesi gerekir. Dolayısıyla, bu ibarenin metinden çıkarılması önerilmektedir.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

28’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 28’inci madde kabul edilmiştir.

29’uncu madde üzerinde iki önerge vardır, ikisi de aynı mahiyettedir. Ayrı ayrı okutacağım fakat birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Otoyollar ve tesislerde işletme haklarının verilmesi başlıklı 29. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şevket Köse

Orhan Ziya Diren

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

Adıyaman

Tokat

Malatya

 

Rasim Çakır

Hulusi Güvel

Faik Öztrak

 

Edirne

Adana

Tekirdağ

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 29. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını ve sonraki maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Günal

Oktay Vural

M. Akif Paksoy

 

Antalya

İzmir

Kahramanmaraş

 

Nevzat Korkmaz

Akif Akkuş

Mustafa Kalaycı

 

Isparta

Mersin

Konya

 

Alim Işık

Mümin İnan

 

 

Kütahya

Niğde

 

BAŞKAN – Komisyon bu önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Konuşmak isteyen?

FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) – Ben konuşacağım Sayın Başkan.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Ben de söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Öztrak, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 29’uncu maddesine ilişkin vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tasarının 29’uncu maddesi, otoyollarda işletme hakkının verilmesini düzenleyen bir madde. Şimdi “işletme hakkının verilmesi” dediğimiz zaman esas itibarıyla bunun bir finansman modeli olduğunu görmekteyiz ve bu finansman modeli, aslında borçlanmadan da çok farklı olmayan bir şey. Borçlanmada, biliyorsunuz, bugün aldığımız bir para karşılığında ileride elde edeceğimiz gelirlerle bu parayı geri ödemeyi taahhüt ediyoruz. İşletme hakkının devri söz konusu olduğunda ise bugün alacağımız bir para karşılığında gelecekte elde edeceğimiz gelirlerden vazgeçiyoruz. Dolayısıyla, bu bir finansman modelidir bir kere.

Şimdi, tabii, burada bakılması gereken nokta şu: İki finansman modeli arasından kamuya en az yük getirecek olan hangisidir, bunun incelenmesi gerekiyor. Bu kapsamda yapılması gereken şey de bugünkü şartlarla borçlandığımız zaman bunun geri ödemesi ne kadar tutmaktadır, bunu bugünkü değerine indirmek lazım. Yine aynı şekilde, belli bir fiyatla işletme hakkını devrettiğimiz zaman, gelecekte elde edeceğimiz, vazgeçtiğimiz gelirlerin bugünkü değeriyle bunu karşılaştırmamız lazım. Dolayısıyla, böyle bir karşılaştırma yapmak… Aslında, bu madde yazılırken bu maddenin içine de, bu işletme hakkının devrinden elde edilecek gelirin, borçlanma suretiyle elde edilecek imkânın maliyetinden daha yüksek olmaması gerektiği gibi bir düzenlemenin konulması gerekirdi.

Yine bu çerçevede, komisyon çalışmalarında, Özelleştirme İdaresinden, defalarca, bu işletme hakkı devredilecek yolların geleceğe dönük gelirlerinin ne olduğu, bunu bugünkü değere indirgediğimiz zaman bunun maliyetinin ne olduğu, yine bunu, bugünkü küresel konjonktürde, likiditenin oldukça bol olduğu küresel konjonktürde, borçlanma maliyetlerinde gözüken, gözlenen düşük faizlerle birlikte yapılacak bir borçlanmayla karşılaştırdığımızda nasıl bir manzara ortaya çıkacak, maliyeti bunun daha mı yüksek olacak borçlanmadan, bunların incelenmesini, bunun önümüze konulmasını istedik. Bunu defalarca istememize rağmen, maalesef, Özelleştirme İdaremiz, bu hesabı bizim önümüze getirmedi ve bunun gerekçesinin de ihale bedelinin açıklanması anlamına geldiği için bunu yapamayacaklarını ifade ettiler. Şimdi, teknik bir komisyondan, aslında böylesine önemli olan bir bilgi saklanmış oldu.

Oysa biliyorsunuz biz burada, değerli milletvekilleri, halkımız adına, yapılan işlemleri denetlemekle ve yine kamunun herhangi bir zararının ortaya çıkmamasını -yapılan işlemler sonucunda- sağlamakla yükümlüyüz, bununla görevliyiz. Ama, buna rağmen, bu görevimizi yapmamız için gerekli olan bilgi, maalesef, teknik bir komisyon olan Plan ve Bütçe Komisyonundan saklanmıştır. Dolayısıyla da bu madde çerçevesinde yapılacak olan işletme hakkı devirlerinin saydamlığı önemli ölçüde zedelenmiştir.

Diğer taraftan, değerli milletvekilleri, tabii, işletme hakkını devredeceğiz ama bugüne kadar, baktığımız zaman, tüm özelleştirme uygulamalarında özellikle istihdam konusuna hiç de özen gösterilmediğini görüyoruz. Bu çerçevede, yine bu maddede, mevcut çalışanlarla ilgili olarak, mevcut çalışanların haklarının korunmasıyla ilgili olarak belli düzenlemelerin yer alması gerekirdi. Bu düzenlemenin de burada yer almadığını ve burada istihdam kayıplarının ortaya çıkma riskinin oldukça yüksek olduğunu yine Komisyonda belirttik.

Değerli milletvekilleri, yine bu madde çerçevesinde, bu maddeyi incelediğimiz zaman burada ortaya çıkan bir başka sıkıntı, bu işletme haklarının devri sonucunda fiyat belirlemesi meselesi. Maddenin ikinci fıkrası fiyatları belirliyor.

Şimdi, sanki fiyat bugünden belirliymiş gibi bir intiba yaratılmakla birlikte, fiyat maddesini dikkatli olarak okuduğumuzda, yani otoyol geçiş ücretlerinin nasıl belirleneceğine ilişkin maddeyi dikkatli olarak okuduğumuzda ortaya çıkan manzara şudur: Burada ciddi bir keyfîlik söz konusudur. Deniyor ki: “Bugünkü geçiş ücretleri esas alınacaktır, daha sonra birtakım formüllerle işletme hakkının devrinin yapıldığı güne fiyatlar getirilecektir.” Hangi formüllerle? Nasıl getirilecektir? Burada ortaya çıkan fiyat işletme hakkının devredilmesiyle ilgili bedel üzerinde de etkili olacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

FAİK ÖZTRAK (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Son olarak, Sayın Başkan, madem kara yollarını görüşüyoruz, bölgemle ilgili olan iki tane turistik yol konusunda bazı hususları dile getirmek istiyorum. Bunlardan bir tanesi, Kumbağ ile Gaziköy arasında olan 16 kilometrelik yol. Şu anda o bölgede çok ciddi yamaç paraşütü aktivitesi yapıldığı gibi, diğer turistik aktiviteler de burada giderek önem kazanmıştır. Dolayısıyla bu yolun mutlaka Karayolları tarafından programa alınması gerekmektedir. Bu yol programa alındığı takdirde, özellikle Tekirdağ’ın turizm potansiyeline çok ciddi katkıda bulunacaktır.

Yine, Saray’da, millî park içinde 7 kilometrelik bir Kastro yolu vardır. Bu da Turizm Bakanlığı tarafından yapılmaktadır ancak burada hiçbir gelişme kaydedilmemiştir. Bunun da kara yolları ağına alınması büyük önem taşımaktadır, yine turizm potansiyeli bakımından.

Sözlerime son verirken yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öztrak.

Sayın Günal, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkürler  Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, burada ele aldığımız madde bu kanunun özüyle ilgili. Şu anda, daha önce bu konuda gelen bir kanun tasarısı Meclisin gündeminde duruyor idi. Erişme kontrollü kara yollarına ilişkin olarak daha önce yapmış olduğumuz çalışmada, 3465 sayılı -diğer- Kanun’umuzla ilgili, tamamen gündeme girmiş, Komisyondan geçmiş, bekleyen bir tasarımız var idi. Danıştayın daha önce otoyollarla ilgili, köprülerle ilgili almış olduğu iptal kararından sonra, yürütmeyi durdurma kararından sonra da bu hukuki boşluğu doldurmak üzere ilgili madde, oradaki, bütün kanun tasarısındaki hükümler getirilip Karayolları Teşkilat Kanunu’na dercedildi. Alt komisyonda ve Komisyonda birtakım iyileştirmeler yapma gayretimize rağmen birkaç tane kanun bir arada geldiği için, birbirine dercedildiği için maalesef bu sıkıntıyı şu anda yaşıyoruz.

2007 yılında bu özelleştirmeyle ilgili, Özelleştirme Yüksek Kurulu kararının arkasında Karayolları Teşkilat Kanunu’nda  bu olmadığı için, yani hukuki altyapısı hazırlanmadan bu işlem Özelleştirme Yüksek Kurulundan onaylandığı için Danıştay iptal etmiş. Şimdi buraya geldiğimiz zaman bakıyoruz bir işletme hakkı devriyle karşı karşıyayız ama bunun etraflı bir şekilde izah edilmediğini görüyoruz. Az önce Sayın Öztrak da yine -alt komisyon üyesi arkadaşım- burada belirtti, bu bir çeşit finansman modeli.

Diyoruz ki, değerli arkadaşlar, bir alternatif maliyeti vardır getirilen projenin. Bunu bu şartlarda işletme hakkı devretmenin bir sayısal mantığını, aritmetiğini bize anlatın. Arkadaşlarımız diyorlar ki “Bu bir fiyat tespiti olur.” Biz işin daha ucuza yapılıp yapılamayacağını, diğer yöntemlerle bunun yapılmasının doğru olup olmadığını tartışıyoruz. Diğer finansman modelleri var, onun dışında diğer özelleştirmeye ilişkin yöntemler var; ortaklık şeklinde var, gidip hisse senedi çıkarıp oraya ortak olma şeklinde var, değişik yöntemler var. Sadece işletme devrini burada esas almışız.

Dolayısıyla, öncelikle bu işin arkasındaki maliyetin ne olduğunu maalesef şu anda bilemiyoruz. Belki şu andaki konjonktür gereği borçlanma yapsak çok daha ucuza bu projeleri finanse etme şansımız olacak çünkü alternatif maliyetini hesaplamadan bunu daha ucuza başka yerde, başka şekilde yaptırma şansımız varsa bir projeyi yaptırmamız, o zaman devletin gelirlerini uygun olmayan şekilde harcamak anlamına geliyor. Dolayısıyla arkadaşlardan istediğimiz buydu, maalesef o konuda bir… Her kanun tasarısının ekinde gelecek şeyin projesinin, bütçesinin çıkması, devlete ne getirip ne götürdüğünü ve bizim bütçede bunun yükünün ne olduğunu görmemiz gerekiyor. Dolayısıyla bu mantık biraz ters geliyor.

Ayrıca, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak, zaten doğrudan bunun işletme hakkının devredilmesinin de doğru olmadığını düşünüyoruz. Finansman modellerinin ötesinde genel gerekçeye baktığımız zaman, madde gerekçesine baktığımız zaman, teknisyen arkadaşlarımızın da söylediği şey “Efendim, kaynak yaratacağız, buradan diğer yolların yapımını sağlayacağız.”

Peki, kaynak yaratmak için örneğin bir gelir ortaklığı senedi modeli var. Vatandaşa bunu sattığınız zaman oraya da verebiliyorsunuz, oradan aldığınız parayla da yeni yolları yaptırabiliyorsunuz. Ayrıca, şu anda işletilen bir yap-işlet-devret modeli var. Arkadaşlarımız diyor ki “Efendim, buna kimse para vermez, yapmaz.” Bunların hepsinin önünün açık olması lazım. Kanun bir tek şeye indirgiyor, sadece işletme hakkının devrine. “Eğer bunu buraya yazarsanız diğer yöntemlerle yarın işinize bu gelmese bile Özelleştirme Yüksek Kurulunun elini kolunu bağlamış olursunuz, uygulayıcıların da elini kolunu bağlamış olursunuz.” dedik arkadaşlarımıza. Tabii işin felsefesi yanlış ama buradaki uygulaması da yanlış. Kanuna çok spesifik bir şekilde bunları yazmanın doğru olmadığını düşünüyoruz ama özü itibarıyla da diğer yöntemlerle mukayese edilmeden daha ucuza, daha etkin bir şekilde bu yolların işletilmesinin yapılabileceğini ve Karayollarının zaten şu anda da diğer bazı yerlerde bu yöntemleri uyguladığını biz biliyoruz. Onun için net bir şekilde bu önergeler reddedilmeden, bu özelleştirmeyle ilgili tasarının son hâlinin maddeye, buraya konulmasına karşıyız. Bunun buradan çıkarılması… Başka maddeler de var biraz sonra, adı kara yollarıyla ilgili sadece özelleştirme yetkisi alabilmek için koymuşuz ama…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayın.

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkanım. Teşekkür ederim.

Bu maddenin burada düzenlenmemesi gerekiyor. Zaten daha önce bununla ilgili bir kanun tasarısı gündemde vardı, o geri çekildi. Bunun ayrı bir şekilde düzenlenmesi, diğer maddelerin de bu şekilde teselsül ettirilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Önergemizin kabulünü istirham ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum birlikte olarak: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

29’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

30’uncu madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 30. maddesinin (7) numaralı fıkrasında yer alan "3 gün içinde" ibaresinin "7 gün içinde" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Günal

Hasan Çalış

Oktay Vural

 

Antalya

Karaman

İzmir

 

Akif Akkuş

Behiç Çelik

Şenol Bal

 

Mersin

Mersin

İzmir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesi arz ve teklif olunur.

Bekir Bozdağ

Canan Candemir Çelik

Abdurrahman Arıcı

Yozgat

Bursa

Antalya

Fikri Işık

Mustafa Cumur

 

Kocaeli

Trabzon

 

"(2) Erişme kontrolü uygulanan karayollarında kısıtlanan ve yasaklanan işler veya hareketleri yapanlar ve yaptıranlar ile koruma alanı içine giren hayvan sahiplerine Genel Müdürlükçe yetkilendirilen personel veya trafik polisi, trafik polisinin görev alanı dışında kalan yerlerde jandarma personeli tarafından beş yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu Kanunun 18 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca Karayolları sınır çizgileri dâhilinde yasaklanan fiilleri işleyenler hakkında 2872 sayılı Çevre Kanunu hükümleri uygulanır. Şu kadar ki; Çevre Kanununun 20ci maddesinin s) bendinde belirtilen fiillerin şehirlerarası yolcu ve yük taşımacılığı yapanlar tarafından Karayolları sınır çizgileri dâhilinde işlenmesi hâlinde uygulanacak idarî para cezası beş yüz Türk Lirasından aşağı olamaz. Karayolları sınır çizgileri dâhilinde yasaklanan fiillerin denetimi ile Çevre Kanununda öngörülen yaptırımların uygulanmasında, Genel Müdürlük Çevre Kanununun 12nci maddesi uyarınca yetkilendirilmiş kuruluşlardan sayılır"

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Geçiş ücretini ödememe ve güvenliğin ihlali başlıklı 30. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şevket Köse

Orhan Ziya Diren

Rasim Çakır

 

Adıyaman

Tokat

Edirne

 

Fevzi Topuz

Hulusi Güvel

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

Muğla

Adana

Malatya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Topuz, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

FEVZİ TOPUZ (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 30’uncu maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, AKP İktidarının son dönemde hazırladığı kanun tasarılarını incelediğimizde karşımıza ilginç bir tablo çıkmaktadır. Yapılan kanun tasarıları, hangi kuruluşa ait olduğuna bakılmaksızın, ilgili kuruma en ufak bir iyileştirme, yenileşme ve günün koşullarına göre uyum sağlama mantığında olmamıştır. Tek mantık vardır, o da ilgili kurumun kuruluş yasasıyla, yani yapısıyla oynanmaktadır. Bu noktada şu soruların net olarak yanıtlanması gerekmektedir.

Birincisi: Cumhuriyet döneminde kurulmuş olan kurum ve kuruluşlar sizi nasıl rahatsız etmektedir?

İkinci sorumuz: Kamu mallarının yandaşlara peşkeş çekilmesini sağlayacak bir yapılanmaya neden gidiyorsunuz?

Değerli milletvekilleri, Karayolları Genel Müdürlüğüne kendi çalışma alanı dışında geniş yetkiler verilmektedir. İmar düzenlemesinden arsa değişimine ve daha da ilerisi orman arazisine bile müdahale edilebilmektedir.

Tasarı ile Karayolları Genel Müdürlüğünün ihtiyaç duyacağı taşınmazları, kamulaştırmaya karşılık gelmek üzere, hazinenin özel mülkiyetinde veya devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan alanlarda yapılacağı ve yaptıracağı arazi düzenlemesi sonucu elde edeceği taşınmazlarla, trampa, diğer adıyla “mal değişimi” yapmak suretiyle de temin edilmesine imkân tanınmaktadır.

Hazine arazileri ve devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler, devlete sosyal amaçlar için kullanmaya tahsis edilen alanlardır. Bu devredilmek istenen sahalar, ormanlık ve kıyı bölgeleri olmak üzere değerli alanlardır. En bariz şekilde İstanbul’da üçüncü köprü tartışmalarının yaşandığı bu dönemde, köprünün yol güzergâhı ile yapılan bu düzenleme birleştirilirse büyük bir yolsuzluk ve vurgun olarak karşımıza çıkacaktır.

Bu kanun tasarısını geriye çekin. Yoksa bu düzenleme ile ancak “kişiye özel hizmet alanı” diye bir kavramı ortaya çıkarırsınız. Kamu malları ve ormanlarımız gelecek kuşaklara aittir, talan edilmesinin önünü açmayın.

Olması gerekeni bir kez daha tekrarlayalım: Yol ve altyapı düzenlemesi yapılırken, kamulaştırılacak alanlar kimseye hak geçirmeden, gerçek değeri üzerinden kamulaştırma yapılsın. Yoksa, “Senin arazinden yol geçiyor, gel sana şu ormanlık alandan yer verelim.” deme noktasına gelirsiniz. Kiminle neyin pazarlığını yapacaksınız? Son noktada ise göz göre göre ilgili kamu kurumunu yolsuzluğun bataklığına gömersiniz.

Değerli milletvekilleri, genellikle ekonomik kriz söz konusu olduğunda bir çıkış yolu olarak hazine arazilerinin satışı gündeme gelmektedir. Satıştan elde edilecek mali kaynağı ilk ve son kez ve sadece bir kere kullanabilirsiniz. Bu durumu yasal hâle getirebilirsiniz ama meşru değildir. Gelecek kuşakların yaşam kaynaklarını satamazsınız. Biz bir kez daha uyarıyoruz: Hazine taşınmazlarının tümüyle elden çıkarılması durumunda geleceğe dönük yaşanabilir kentlerin planlaması, kamu hizmetlerinin aksamadan sorunsuz yerine getirilebilmesinde geriye dönülmez sorunların başlangıcı olacaktır. Bu düzenlemeden vazgeçin, bugünkü yargıdan kurtulursunuz ancak tarihsel yargıdan kurtulamazsınız.

Değerli milletvekilleri, görüldüğü üzere, tarım alanı, ormanlık alan, su havzası veya kaynağına bakılmaksızın tek yetkili Karayolları Genel Müdürlüğü olmaktadır, aynı zamanda belediyelerin görev alanına müdahale etmektedir. Kamu yönetimi açıkça altüst edilmektedir.

Kanun tasarısının diğer bir amacı da, erişme kontrollü kara yolları, otoyollar, köprüler ve bu yollarda bulunan bakım ve işletme tesisleri, hizmet tesisleri ve diğer mal ve hizmet üretim birimlerinin nasıl özelleştirileceğine yönelik yol ve yöntemleri belirlemektir. Bu noktada yapılanları irdelediğimizde görüyoruz ki “Artık, kurumu iyi bir şekilde nasıl yapılandırırım ve yönetebilirim.” diye yasa yapmak yerine, “Nasıl satarım.” diye kanun yapılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, bu tasarı yürürlüğe girdiğinde… Ülkemizde şu anda yaşanmakta olan bazı gerçekleri de ortaya koymak gerekir. Bugün, yap-işlet-devret  modeliyle   yapılan   Muğla   il  sınırlarımız    içerisindeki   -Dalaman ile Fethiye sınırları arasındaki- Göcek Tüneli’nin 685 metre olduğunu biliyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

FEVZİ TOPUZ (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu tünelin yapımını üstlenen firma şu anda geçiş ücretlerini kendisi belirlemektedir.

Yine, devletin kendi imkânlarıyla yaptığı Aydın-İzmir arasındaki tünelin uzunluğu 3 bin metredir. Bu tünel ve 50 kilometrelik de otoyoldan alınan geçiş ücreti binek araçlarda 2 TL iken, Göcek Tüneli’nde 3 TL alınmaktadır. Bu, resmen o bölgede yaşayan vatandaşlarımızı ekonomik yönden mağdur etmektedir.

Ayrıca, yine Milas-Bodrum kara yolunun daha önceki dönem içerisinde, 1969’da kamulaştırmalar yapılmıştır. Müteahhit tarafından imzayla vatandaşlardan “O arsaları için daha sonra Karayollarından kamulaştırma bedeli alınır.” denilmiş, ancak, kırk yıldan bu yana alamamıştır. Şimdi ikinci kez yol genişletme çalışmaları yapılmakta, “Karayollarınca ileride para ödenir.” diye yine vatandaştan imza alınmaktadır. Bu bir haksızlığa yol açmakta, vatandaşın mağduriyeti doğmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi bağlayınız.

Buyurunuz.

FEVZİ TOPUZ (Devamla) – Teşekkürler Başkan.

Bu nedenle, Karayollarında yapılmak istenen bu değişikliğin daha sağlıklı bir şekilde düzenlenmesini düşünüyoruz. Yeniden bu tasarının gözden geçirilmesini Bakanlığımızdan ve teşkilatımızdan beklemekteyiz.

Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Topuz.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 30 uncu maddesinin fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesi arz ve teklif olunur.

                                                                                    Bekir Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşları

"(2) Erişme kontrolü uygulanan karayollarında kısıtlanan ve yasaklanan işler veya hareketleri yapanlar ve yaptıranlar ile koruma alanı içine giren hayvan sahiplerine Genel Müdürlükçe yetkilendirilen personel veya trafik polisi, trafik polisinin görev alanı dışında kalan yerlerde jandarma personeli tarafından beş yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu Kanunun 18 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca Karayolları sınır çizgileri dâhilinde yasaklanan fiilleri işleyenler hakkında 2872 sayılı Çevre Kanunu hükümleri uygulanır. Şu kadar ki; Çevre Kanununun 20 nci maddesinin s) bendinde belirtilen fiillerin şehirlerarası yolcu ve yük taşımacılığı yapanlar tarafından Karayolları sınır çizgileri dâhilinde işlenmesi hâlinde uygulanacak idarî para cezası beş yüz Türk Lirasından aşağı olamaz. Karayolları sınır çizgileri dâhilinde yasaklanan fiillerin denetimi ile Çevre Kanununda öngörülen yaptırımların uygulanmasında, Genel Müdürlük Çevre Kanununun 12nci maddesi uyarınca yetkilendirilmiş kuruluşlardan sayılır"

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçe

Gerekçe:

Tasarının 18 inci maddesinin altıncı fıkrasında Karayolları sınır çizgileri dâhilinde çevre kirliliğine neden olan ve/veya trafik güvenliğini tehlikeye sokan her türlü atık madde ile moloz, inşaat, evsel, kimyasal ve benzeri atıkların bırakılması yasaklanmış olup, 30'uncu maddenin 2'inci fıkrasında ise belirtilen yasaklara uymayanlar hakkındaki yaptırımlar düzenlenmektedir. 2872 sayılı Çevre Kanunu’nda ise çevre kirliliğinin önlenmesine yönelik genel hükümler düzenlenmiş olup, bu önerge ile yapılan değişiklikle Çevre Kanununun söz konusu düzenlemelerine atıf yapılmak sureti ile idari yaptırımların muhatapları açısından oluşabilecek mükerrer uygulamanın önüne geçilmesi, bunun yanı sıra, Karayolları sınır çizgileri dâhilinde Çevre Kanununda öngörülen yaptırımların uygulanmasında, Genel Müdürlüğün de yetkilendirilmesi amaçlanmıştır."

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 30. maddesinin (7) numaralı fıkrasında yer alan "3 gün içinde" ibaresinin "7 gün içinde" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                 Mehmet Günal (Antalya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçe

Gerekçe:

Üç günlük süre kısa olduğu için, sürenin 7 güne çıkarılması ve böylece ödemenin yapılması için daha geniş zaman tanınması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen bu önergeler doğrultusunda 30’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 30’uncu madde kabul edilmiştir.

Böylece birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

On beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 22.17

 

ONUNCU OTURUM

Açılma Saati: 22.34

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 122’nci Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.

499 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Şimdi, ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

İkinci bölüm, 33’üncü maddeye bağlı (a), (b), (c), (ç) ve (d) bentleri, 39’uncu maddeye bağlı (a) ve (b) bentleri ile geçici madde 1 dâhil olmak üzere, 31 ilâ 44’üncü maddeleri kapsamaktadır.

İkinci bölüm üzerinde, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani konuşacaktır.

Yok.

İkinci sırada, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Mehmet Günal. (MHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Günal.

MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu bölüm, az önce de konuştuğumuz bazı hususları da içeren önemli maddeleri ihtiva ediyor. Esas itibarıyla burada yaşadığımız sorunların temelinde, Mecliste kanun yapma süreci yatıyor. Aceleden, birtakım şeyleri bir araya getirerek doğrudan Komisyona yoğun bir şekilde arkadaşlarımız getirince, bu bölümde yer alan ama bu kanunun lafzıyla da, ruhuyla da alakası olmayan bazı maddeler burada yer alıyor. Alt Komisyonda ve Plan ve Bütçe Komisyonunda yapmış olduğumuz belli iyileştirmelere rağmen, içerik olarak hâlâ bazı sıkıntıları burada yaşıyoruz. Az önce önerge üzerinde konuşurken sizlere bahsetmiştim, Meclis gündeminde görüşülmeyi bekleyen 239 sıra sayılı Erişme Kontrollü Karayolları Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile ilgili komisyonların raporu gündemimizde duruyordu ve Danıştayın ilgili kararı üzerine de geri çekildiği için buraya birleştirildiğini söylemiş idim.

Şimdi, sorun ne? Burada Karayolları Teşkilat Kanunu daha önceden tasarı olarak gelmiş, diğer bir kanun görüşülmüş, Komisyondan geçmiş buraya gelmiş, bunlar birleştirilmiş. Burada arkadaşlarımız, bütün kurumlardan bürokratlar geliyor, kanun tasarısı Alt Komisyonda, Komisyonda görüşülürken. Az önce bahsettiğimiz hususun dışında soruyoruz, diyoruz ki: “Arkadaşlar, bütün kuruluşlardan görüş aldınız mı?” Bakanlık ve Genel Müdürlük yetkilileri “Evet, aldık.” diyor. Bir süre sonra bakıyoruz Hazineden, DPT’den arkadaşlarımız diyor ki: “O alınanlar bu söylediğimiz 239 sıra sayılı Erişme Kontrollü Karayolları Kanunu’yla ilgiliydi.” Birleştikten sonra… Sayın Bakanım siz yoktunuz, Sayın Genel Müdürüm biliyor; o zaman Alt Komisyonda sorduk, dediler ki Hazine Müsteşarlığından arkadaşlarımız: “Biz bu kanunun bu şekliyle olmasına yani Karayolları Genel Müdürlüğünün özel bütçeli kuruluş olarak iki sayılı cetvele aktarılmasına 5018 sayılı Kanun kapsamında karşıyız.” dediler. “Bir dakika.” Dedik. Onlar söyleyince zaten bizim aklımıza geldi. “Sizin görüşünüz yok mu bu konuda?” dedik. Onun üzerine DPT temsilcisi dedi: “Efendim, bizden görüş alınmıştı ama onlar önceki kanunla…” Yani bir iki madde bu kanun tasarısı içerisinde onların söylediği görüşleri ilgilendiriyor. Onun dışında Orman Kanunu’yla ilgili var, biraz sonra madde gelince yine -birazdan gelmeyebilir ama sonra gelecek- kara yollarının dışında demir yollarıyla ilgili de var. Şimdi, bunlar gerekli olabilir, arkadaşlarımıza onu söyledik, bir kanun yapma tekniği var. Normal şartlarda biz bir kanun tasarısının ya da teklifinin içerisine bir önerge getirdiğimiz zaman arkadaşlarımız diyor ki, Kanunlar Kararlardaki arkadaşlarımız da bunu diyor: “Efendim, bunun başlığında sadece ‘Karayolları’ yazıyor siz Denizcilik İşletmeleriyle ilgili bir öneriyi buraya koyamazsınız.” Güzel. Biz de “Peki, kanuna, nizama uyalım.” diyoruz. Ondan sonra bakıyoruz bunun içerisine Demiryolları da geliyor. “Mademki bu lazımsa, şu anda yukarıda personelle ilgili, devlet memurlarıyla ilgili torba kanunlar var onların içine koyalım.” diyoruz. Dolayısıyla, burada bu işler uzayıp gidiyor. İşin esasında en önemli hususlardan birisi az önce konuşmuş olduğumuz özelleştirmeyle ilgili konuda da birtakım yanlışlıklar var çünkü genel gerekçe esas itibarıyla bu kanunun amacının özelleştirmeden doğan yasal boşluğu doldurmak olduğunu... Kanunun genel gerekçesinde var, şimdi vaktinizi almayayım, gecenin bu saatinde okumayayım, çok kısa kısmını söyleyeyim, üçüncü paragrafta şöyle diyor:

“Niteliği itibarıyla, büyük finansman gerektiren karayollarının yapım, bakım ve onarımı işleri ile günümüz ihtiyaç ve şartlarına uygun kalitede yolların yapımında ve işletilmesinde özel sektörün sermaye ve dinamik işletmecilik anlayışını devreye sokacak...” Ki bu da sonra söylediğimiz şeylerde arkadaşlarımız “Rekabetçi bir şekilde.” falan demişlerdi bu farklıdır diye, sağ olsunlar, orayı çıkardılar ama gerekçesinde duruyor. “Bu çerçevede Tasarıda öncelikle, Karayolları Genel Müdürlüğünün görev alanına dâhil bulunan otoyolların işletme hakkının devrine imkân sağlayacak hukuki alt yapının oluşturulması amacı ile düzenlemeler yapılmıştır.” Dolayısıyla, kanunun esas amacının ne olduğunu bu gerekçe cümlesinden anlamış oluyoruz ama az önce de tartıştık, tekraren, bir defa daha Sayın Bakanın dikkatlerine buradan sunmak istiyorum: Burada otoyolların ve köprülerin özelleştirilmesi, hele hele de kaynak yaratmak amacıyla, gerekçede söylendiği gibi, özelleştirilmesi doğru bir yaklaşım değil; alternatif finansman modelleriyle, borçlanma modelleriyle, alternatif özelleştirme modelleriyle değerlendirilmeden ve bu imkânlar da bu tasarının içerisine dercedilmeden yapılması elimizi kolumuzu bağlayacak bir şey olacaktır diye düşünüyorum. Diğer yöntemler, diğer finansman yöntemleri değerlendirilmeli ve gerekli görüldüğü zaman zaten 3465 sayılı Kanun kapsamında yap-işlet-devret yöntemiyle arkadaşlarımız bunu yapmışlar. Başka yerlerde de uygulamaları var. Bu konuda yaptırma şansımız var, işletme hakkını devretmeden de bunu yapabiliyoruz.

Burada diğer bir husus: Özelleştirmeyle ilgili söylemişken, ikinci bölümde değerli arkadaşlar, 36’ncı maddede ayrı bir özelleştirme yöntemi farklı bir şekilde söylenmiş oluyor. Burada da iki farklı model olduğu için, Anayasa Mahkemesinin daha önceki yorumlarına dayanarak bunun da hukuki olarak sıkıntı doğuracağını düşünüyoruz çünkü 36’ncı maddenin (ç) bendinde deniliyor ki, işletme haklarının devri şeklinde de olabilir diye: “4046 sayılı Kanun kapsamına alınanlar hariç.” Bu şartlarda Karayolları Genel Müdürlüğü 4046’nın dışında ayrı bir özelleştirme yetkisi de almış oluyor. Bu da hukuki açıdan sakıncalar doğurabilir, daha sonra kanunun iptaline de yol açabilir diye düşünüyoruz.

Özellikle son bir husus bu konularda, genel olarak ikinci bölümü de ilgilendirdiği için söyleyeceğim. Sayın Bakanım, bu konular biraz personelin de hassas olduğu konular. 40’ıncı ve geçici 1’inci maddede yapılan düzenlemelerde, personel atamalarıyla ilgili, maalesef bu dönemde bütün teşkilat kanunlarıyla ilgili yaptığımız eleştiri burada da geçerli çünkü TRT’de de oldu, diğerlerinde de oldu. Tam bir AKP klasiği yani normalde yapamadığımız atamaları kanuna bir geçici madde ekliyoruz, işte, bu tarih itibarıyla olanlar görevinden alınmıştır, yenisi atanıncaya kadar kalır, aksi takdirde biz onları müşavir yaparız. Yani bir kelime değişikliğiyle, unvan değişikliğiyle bu tip şeyler… Sadece bunda değil arkadaşlar. Bütün kanunların ekinde geliyor, biz de Plan ve Bütçe Komisyonunda bunları tartışıyoruz. “İdari mali işler dairesi başkanlığı”nın adı örneğin “destek hizmetleri dairesi başkanlığı” oluyor ya da yanına “daire”, “dairesi” oluyor, ondan sonra o arkadaşlarımız da görevden alınmış oluyorlar. Eğer Sayın Bakan takdir ederse yeniden atanıyorlar, takdir edemezse, etmek istemezse o zaman Danıştaya başvursalar da, efendim kanunun falanca maddesi gereği diye önlerine koyuyorlar. Onlar zaten kanun gereği görevinden alınmıştı, yeni bir yasal yol kalmadı diyorlar.

Dolayısıyla, buralar önemli konulardır ve hukuki olarak aranması gereken hakların önü kesilmesi bu maddelerle söz konusudur.

Ben bu hususların dikkate alınmasını ve bu konularda getireceğimiz önergelerle veya sizlerin bu konuda getireceği önergelerle bu eksikliklerin giderilmesini, Karayollarımızın da daha etkin bir şekilde çalışmasına imkân sağlanması gerektiğini düşünüyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyor, bu değişiklik önerilerimizin maddelerde yeri geldiği zaman dikkate alınmasını istirham ediyor, saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Günal.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu.

Buyurunuz Sayın Aslanoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu yasada bir 37’nci madde var. Sayın Bakan, aş vermek, ekmek vermek güzel bir duygu da ”Devlet Demiryolları personeline iki öğün yemek veriyorum günde.” diyorsunuz. Acaba Karayolları personeline bu iki öğün yemek veriyor musunuz? Dağda, taşta gezen Karayolu... Devlet Demiryolları da size bağlı, o da sizin evladınız, Karayolları da sizin evladınız.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Evet.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Ama bu kanuna, Karayolları Teşkilat Kanunu’na getirmişsiniz, 37’nci maddede bir “Devlet Demiryolları” koymuşsunuz.

Hiç alakası, ilgisi olmayan bir kurum. Karayolları Teşkilat Kanunu bu. Onlara iki öğün yemek veriyorsunuz. Tamam, yemek vermek güzeldir, aş vermek, ekmek vermek çok güzel ama -ben, bir önerge vereceğim 37’nci maddede- aynı yemeği, aynı aşı da Karayolları personeline verirseniz çok mutlu oluruz. Bir.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Üç öğün veriyoruz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Yok, vermiyorsunuz. Kesiliyor, biliyorum.

İki: Şimdi, Türkiye’de değişik kurumlarda avukatlarımız var. Acaba Karayollarının avukatları kamunun diğer kurumlarındaki avukatlarla, onların aldığı ücreti alıyor mu? Soruyorum.

Şimdi, Karayollarının avukatlarının, devletin hak ve hukukunu ne kadar koruduğunu ben şahsen biliyorum ve siz de şahsen biliyorsunuz. Bu avukat arkadaşlarımızın, hakikaten Karayollarına özel hukuki sorunlarda çok önemli ölçüde davalar kazandıklarını, Karayollarını önemli tazminatlardan kurtardığını ben şahsen biliyorum. Ama bir ek göstergesi olmayan… TRT’de çalışan bir avukat acaba Karayolları avukatının kaç katı ek gösterge alıyor? Kamunun diğer kurumlarında çalışan acaba… Karayolları avukatı çıplak bir maaş alıyor, ek göstergesi yok. Onun için Sayın Bakan, size büyük emek veren Karayollarındaki Hukuk Müşavirliğinizi diğer kamu kurumuna… Fazlasını vermeyin, fazlasını o arkadaşlarımız almaz ama diğer kamu kurumlarındaki avukat arkadaşlarımın aldığı hak ve hukukuyla,  onların hak ve hukukunu savunmak sizin göreviniz Sayın Bakanım. Ama bu konuda, ben, Türkiye’de, kurumuna en çok yardımcı olan bir avukat grubunun mağdur olduğunu, diğer kurumlara göre çok eksik ücret aldığını çok iyi biliyorum. Bu nedenle, özellikle Hukuk Müşavirliğinizi güçlendirerek… Kamu adına, kamunun zararını en aza indirmek sizin Hukuk Müşavirliğinizin görevi olmasına rağmen, bu avukat arkadaşlarımızın yeterince ödenekleri, yeterince ücreti vekâletleri, yeterince ek göstergeleri olmadığını biliyorum. Yine bu bölümün diğer maddelerini…

Onun için, Sayın Bakan, sizden şunu beklerim: Zannediyorum 42’nci maddede, sizde çalışan avukat arkadaşlarımızın özellikle ekonomik ve sosyal hakları konusunda çaba göstereceğinize inanıyorum. Bu konuda diliyorum ki Karayolları Genel Müdürlüğü bir önerge verir, iktidarı muhalefeti, en azından bu avukat arkadaşlarımızın kamunun diğer kurumlarına göre ücreti vekâletlerinde ve ek göstergelerinde olumlu birtakım olanaklar sağlarız. Bunu da bir kere dikkatlerinize sunuyorum.

Sayın Bakan, tabii, Karayolları Genel Müdürlüğü tüm…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Mevlüt Bey, Sayın Bakanı meşgul ediyorlar.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Sayın Elitaş, meşgul ediyorsan, ben konuşmayı bırakıyorum.

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, Genel Kurula hitap ediniz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Bakan dinlemiyor Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Siz Genel Kurula hitap ediniz.

Buyurunuz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, tabii, burada yollar konuşuldu, yollar konuşuluyor ama bazı illerimiz yine kara yolları pastasından belki birazcık fazla pasta aldılar, fazla hak aldılar ama bu pastadan yararlanamayan iller de var. Yani devletin dağıttığı, Karayolları Genel Müdürlüğünün dağıttığı pastada bazı illerimiz daha şanslı oldu, bazı illerimiz daha az şanslı oldu.

Bugüne kadar, yaklaşık sekiz yıldır -daha gerisine gitmiyorum- uygulanan bu politikada örneğin Malatya bu pastadan en az hak alan bir il olmuştur. Malatya bu pastadan yararlanamayan, en az yararlanan bir il olmuştur, bunu iddia ediyorum ve soruyorum: Bir Ankara-Van yolu -bu yol Kayseri-Malatya yolu değildir, bu yol Ankara-Van yoludur.- Kayseri’yi geçiyor duruyor, Elâzığ’dan itibaren yeniden başlıyor. Gürün’den, Sivas sınırından sonra Malatya’ya 25 kilometreye kadar maalesef çok yoğun bir çalışma yok. Bu yol bir Malatya yolu değildir, bu Ankara-Van yoludur. Bu yolda büyük eksiklik vardır, çok yavaş gidiyor ve Gürün’den sonra çalışmalar çok yavaştır. Bir kere bunu arz ediyorum.

Malatya-Sivas yoluyla ilgili -Karadeniz’i de bağlayan bir yoldur- hiçbir çalışma yoktur. Malatya-Sivas yolu 250 kilometredir. Bugüne kadar Sivas’tan Kangal’a kadar gelmiştir, Kangal’dan sonra kesinlikle bir tek greyder çalışmamış, bir tek çivi çakılmamıştır. Burası Malatya’yı Samsun’a bağlayan bir yoldur.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Yanlış…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Asla yanlış değil Sayın Bakan.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Yanlış yola bakmışsın.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Yanlış yola bakmam ben Sayın Bakan. Malatya-Hekimhan-Hasançelebi ve Kangal’a kadar tek bir çivi çakılmamıştır, bunu iddia ediyorum. Ben hiçbir yanlış yola bakmam, ben her gün o yoldan geçiyorum Sayın Bakan. Bu yolda tek bir çalışmanız yoktur.

Yine “Malatya-Gaziantep-Adana yolu” dediğimiz bu yol, Adıyaman yolumuz bir 60 kilometre yapılmıştır, orada durmuştur. Şu anda çalışmalar çok yavaş gidiyor, Gölbaşı’na kadar gelmiştir, orada beklemektedir.

Siz söz verdiniz Arapgir-Divriği yoluna, orada bir kaza olmuştu, “Bitiriyorum.” dediniz. Bu yol bitmemiştir Sayın Bakan, bitmemektedir. Tümü 20 kilometredir, Divriği sınırına gelmiştir, orada beklemektedir. Siz söz verdiniz Sayın Bakanım. Bana, orada kaza olduğu sabah, evvelsi yıl, “Bu yolu yaptırıyorum.” dediniz ama belki bilginiz yok, belki sizi yanılttılar, ama o yol 15 kilometre gitti, durdu, yapılmıyor.

Yine, Arguvan-Arapgir yolu, kara yolları ağında değildir. İki ilçeyi bağlayan bu yoldur. Bu yolun mutlaka kara yolları ağına alınması… Ama size sunulan Yoncalı Barajı’ndan gelen yol değil. Size geçen sene… Ben size söyleyeyim nereden geleceğini: 30 kilometrelik bir yoldu Sayın Bakanım.

Yine, Arapgir-Kemaliye yolu… Sayın Bakanım, biz sizin ilçenize hizmet etmek istiyoruz. Kemaliye sizin ilçeniz. Başka yol yok oraya. Kemaliye’yi biz seviyoruz.

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, lütfen Genel Kurula hitap ediniz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Ama maalesef              Arapgir-Kemaliye arasında da sizin ilçenize gitmek için… Sevdiğimiz bir ilçeye gitmek istiyoruz, ama maalesef, bizi oraya göndermekte bin bir güçlük çektiriyorsunuz. 50 kilometrelik yolu iki saatte gidiyoruz Sayın Bakan.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Erzincanlılara şikâyet et.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Yine, Hekimhan-Kuluncak yolu:  Maalesef, size yanlış bir bilgi veriyorlar. Bu yolda hiçbir yenileme yok, virajlar duruyor. Bu yol çok tehlikeli bir yoldur. Mutlaka bu yolun da onarılması lazım.

Yine, Kuluncak-Darende yolu: Sadece geçici bir satıh kaplama yaptılar ama yine de yol çok dardır, kullanıma uygun değildir.

Yine, Sayın Bakan, 2001 yılından beri 15 kilometrelik Malatya-Battalgazi yolu: 2001-2010, bu yol  yapılmadı, Malatya-Battalgazi yolu yapılmadı Sayın Bakan. Hâlâ daha -dokuz sene geçmiş- 15 kilometrelik Malatya-Battalgazi… Artık, Malatya’nın içi, kara yolları ağında, ama her ne hikmetse her sene bir şey çıktı, 15 kilometrelik yolu biz yapamadık Sayın Bakanım.

Yine, şimdi, bu yasayla, artık, kara yolları ağına alınma yetkisi Sayın Bakana geçiyor. Bakan imzalarsa o yol kara yolu ağına geçebilecek artık. O meşhur bir Yüksek Fen Kurulu vardı ya, o kalkıyor.

Sekiz yıldır siz veriyorsunuz. Dün burada söz verdiniz. Artık benim Turizm Bakanıyla hiçbir işim kalmadı. Sayın Turizm Bakanıyla bundan sonra yol konusunda bir laf edersem namerdim.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Estağfurullah.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Hayır, namerdim çünkü dün, Sayın Bakan burada otururken “Sorun benim sorunum –aynen böyle yaptı- ben yapacağım.” dedi. Sayın Bakan, Malatya-Pütürge, Pütürge-Tepehan yolu ve Kâhta yoluna artık siz söz verdiniz. Bu yıl, 15 kilometrelik yol özel idare kapsamında. Burası bir turizm yolu yani Malatya’yı Kâhta’ya bağlayan yol. Biz Kâhta’yı çok seviyoruz, bizim akrabalarımız var orada; gelin almışız, gelin vermişiz. Şevket Bey, öyle değil mi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Evet.

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Onun için, Sayın Bakan, bundan sonra üstünüze aldığınız görevi her zaman yapacağınıza ben inanıyorum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Haritayı kontrol ediyor, sen otur!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Yine Doğanyol-Bismil yolu. Bizi Güneydoğu’ya açın.

Sayın Elitaş, bizi Güneydoğu’ya açın.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – O kadar fazla da…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Doğanyol’dan Bismil’e, Diyarbakır’a gitmek istiyoruz, Bismil’e gitmek istiyoruz. Gitmek istiyoruz, açın bizi, 20 kilometre… Ama açmıyorsunuz.

Sayın Bakan, Malatya, Karayolları bütçesinden nasibini alamayan bir ildir. Diliyorum ki…

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Yeşilyurt-Çelikhan yolu…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Yine Adıyaman-Yeşilyurt yolu, aynı şekilde. Malatya pastadan az pay almıştır ama bilemiyorum, herhâlde Karayolları çalışanları, vicdanlarında “Biz Malatya’yı mağdur ettik, bundan sonra mağdur etmeyiz.” derler.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Aslanoğlu.

Şahsı adına Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Yok Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yok.

Şahsı adına Muğla Milletvekili Gürol Ergin.

Buyurunuz Sayın Ergin. (CHP sıralarından alkışlar)

GÜROL ERGİN (Muğla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz tasarının ikinci bölümü üzerinde söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken Sayın Başkan sizi, değerli milletvekillerini ve yüce Türk ulusunu saygıyla selamlıyorum.

Bu bölümün 33’üncü maddesinde, doğal yapısı bozulan orman alanlarının rehabilitasyon amacıyla inşaat, yıkıntı ve hafriyat artıklarıyla doldurulması için büyükşehir mücavir alanlarına, büyükşehir belediyelerine, diğer yerlerde ise il ve ilçe belediyelerine bedeli karşılığında izin verilmesi hükmü getirilmiştir. Bu yeni düzenleme, rehabilitasyon konusunda yetkili olan Orman Genel Müdürlüğünün gelirlerini tırpanlamakta ve bir kısım avantacılara yeni bir gelir kapısı açmaktadır. İşin aslı budur ve bu düzenlemenin, Karayolları Genel Müdürlüğünün teşkilat ve görevleriyle hiçbir ilgisi yoktur.

Değerli milletvekilleri, madencilik faaliyetleri sonucu bozulan alanların rehabilite edilerek eski durumuna getirilmesi, genellikle toprak döküm yöntemiyle olmaktadır. İstanbul’da, madencilik çalışmalarıyla tahrip edilen 100 bin dönüm alan bulunmakta. Bu alanların doldurulma çalışmalarına 96 yılında başlanmış ve bu çalışmalar 2007 yılı sonuna kadar ara verilmeden sürdürülmüştür. Bu çalışmalardan, 2003-2008 yılları arasında kamuya 30 milyon dolardan fazla gelir sağlanmıştır. Ancak, İstanbul’da son yıllarda büyük bir rant kapısı olan hafriyat toprağının orman dışı alanlara dökümünden haksız kazanç sağlayanlar, aynı kazancı orman alanlarındaki eski maden ocaklarının rehabilitasyonlarından da sağlayabilmek için Orman Genel Müdürlüğünün çalışmaları aleyhine kampanya başlatmış, bu kampanyayla, çalışmaların durdurulmasını ve Büyükşehir Belediyesine devredilmesini sağlamaya çalışmışlardır.

İstanbul Büyükşehir Belediyesinin, hafriyat ihalesini kazanan şirketlere değişik nedenlerle zorluklar çıkarmasına ve çalışmaların devamını özel bir gayretle engellemesine karşın, bu konuda 2007 sonuna kadar asla ödün vermeyen Orman Genel Müdürlüğü, bu tarihten sonra mücadelesinden vazgeçmiş ve maden ocakları rehabilitasyon ihaleleri tamamen durdurulmuş, Orman Genel Müdürünün yasal hiçbir gerekçe göstermeden toprak döküm ihale taleplerini sümen altı ederek onay vermemesi sonucu kamu bugüne kadar büyük ölçüde zarar görmüştür.

Devlet ormanlarındaki eski maden ocaklarının rehabilitasyonunu yapmakla görevli tek yetkili kurumun Orman Genel Müdürlüğü olmasına karşın, Bakan Sayın Veysel Eroğlu, Bakanlık olarak orman alanlarındaki maden ocaklarıyla ilgili hafriyat, döküm ve doldurma işlemlerini Büyükşehir Belediyesine vermeyi prensip olarak kabul ettiklerini kamuoyuna deklare etmiştir. Böylece Orman Genel Müdürlüğü, İstanbul Bölge Müdürlüğünü milyonlarca dolar zarara uğratmış, bununla da yetinmemiş, Orman Bölge Müdürlüğünün kamu zararının oluşmasına ilişkin tutanağında imzası olan 3 şube müdürü ile 2 işletme müdürünü pasif görevlere atamıştır.

Sayın Bakanın göreve gelmesiyle birlikte Bakanlıkta daha önce hiçbir dönemde yaşanmayan bir kadrolaşma ve hukuksuz atamalar yaşanmıştır. Özellikle Orman Genel Müdürlüğündeki haksız ve keyfî atamalar sabırları taşıracak bir boyuta ulaşmıştır. Orman bölge müdürlüğü atamalarında bölge müdürlüğüne layık olmanın tek ölçütü, yönetimin kendisinden saydığı bir sendikanın temsilcisi ya da üyesi olunmasıdır. Örneğin, Isparta, Antalya, Çanakkale, Kütahya, İstanbul, İzmir, Erzurum, Kahramanmaraş, Bolu, Giresun, Konya, Eskişehir, Artvin, Sinop, Balıkesir ve Trabzon orman bölge müdürlüklerine atanan kişilerin hepsinin belli bir sendikanın temsilcisi ya da üyesi olması bir rastlantı olamaz.

Kurumda kişilere lojman tahsisinde, kişilerin yabancı dil, kurs, seminer ve dış seyahatlere gönderilmesinde bir sendikadan referans istenmesi de hakkaniyete uygun bir tavır olarak görülemez. Orman Genel Müdürlüğünde bugün, her memur, iktidara yakınlığı açıkça bilinen bir sendikaya geçmeden, açılan sınavları kazansa bile hak ettiği göreve getirilmeyeceği düşüncesine sahiptir.

2002 yılında 514 üyeye sahipken bugün 19 binin üstünde üyesi olan TOÇ BİR-SEN bu üstün başarısını başta Orman Genel Müdürü olmak üzere bölge müdürlerine ve işletme müdürlerine borçlu olduğunu unutmayacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

GÜROL ERGİN (Devamla) – Teşekkür ederim.

…elbette biz de unutmayacağız.

Sayın Başbakan geçtiğimiz günlerde Bursa’da yaptığı bir konuşmada “Desteksiz atmayla bir şey elde edilse Erzurum’lu Teyo Pehlivan cihan şampiyonu olurdu.” diyordu. Erzurum’dan arayan birçok vatandaş ise şöyle söylüyor: “Sayın Tayyip Erdoğan, Teyo Pehlivana haksızlık etmektedir çünkü Tayyip Erdoğan bugün Teyo Pehlivanı çoktan sollayıp geçmiştir.”

Sözlerime son verirken, açık bir haksızlığa ortak olmamak için bu yasadaki getirmiş olduğunuz maden alanlarının düzenlenmesi, rehabilitasyonuyla ilgili konuda büyükşehir belediyesine hak tanıyan bu hükmün yasadan çıkarılmasını talep ediyor, değerli milletvekillerini, yüce Türk ulusunu ve Sayın Başkan sizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Ergin.

Soru-cevap bölümüne geçiyoruz.

Süremiz on beş dakika.

Sayın Ağyüz, Sayın Coşkunoğlu, Sayın Seçer, Sayın Köse, Sayın Tunç, Sayın Tütüncü, Sayın Aslanoğlu, Sayın Şandır, Sayın Paksoy -en son- sisteme girmişler.

Buyurunuz Sayın Ağyüz.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Teşekkür ederim.

Sayın Bakanım, kent içi ulaşım yetersiz bir yasal çerçeve içerisinde yürütülüyor. Ülkemizde kent içi ulaşım yasasına gerek yok mu? Ankara metrosu duruyor. Gaziantep Büyükşehir Belediyesince ulaşım planının dışına taşılarak değiştirilerek yapılan hafif raylının bitişi hem uzadı hem maliyet arttı. Bunları disipline etmeyi düşünüyor musunuz? Ülkemizde toplu taşıma sistemlerine geçmek gerekmiyor mu? Bunun için yeterli disiplini sağlamak için Bakanlığınızca veya Karayolları Genel Müdürlüğünce bir görev almayı düşünmüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ağyüz.

Sayın Coşkunoğlu...

OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakandan birinci sorum: Eşme’nin perişan ve son derece yetersiz yollarına ilişkin. Eşme’yi gerek Uşak’a bağlayan gerekse Uşak-İzmir yoluna bağlayan yollar son derece yetersizdir. 2007 seçimlerinden önce, o dönemin Bakanı, Karayolları Genel Müdürünü o hatta yollamıştır. Karayolları Genel Müdürü, yanında Vali Bey’le, o hatta, işte, “Biz, çalışma yapıyoruz, yapacağız, edeceğiz” diye seçimden önce çeşitli sözler vermiştir ve bunların hiçbiri yapılmamıştır. Çok tehlikelidir. Altın madeni de çıkarıldığı için trafik son derece yoğun olan dar yollara dikkat çekmek istiyorum. Bu konuda ciddi bir çalışma varsa onu bilmek istiyorum fakat üç sene geçti, tabii 2007 seçiminden bu yana.

İkinci sorum: Uşak’ın çevre yoluyla ilgili. Kütahya’nın, Afyon’un çevre yolları vardır. Uşak içinden muazzam bir trafik geçiyor, Ankara-İzmir asfaltı. Çevre yolu yoktur. Bunu dikkate getiriyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Coşkunoğlu.

Sayın Seçer…

VAHAP SEÇER (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Adana-Tarsus arasında yapılması planlanan havaalanı projesi hangi noktada? Bu proje ne zaman hayata geçecek?

Tarsus-Kazanlı Sahil Bandı Turizm Projesi’nin bir bağlantı yoluna ihtiyacı var, D-100 kara yoluyla 14 kilometrelik bir mesafe. Bu çalışma hangi aşamada?

Mersin-Anamur sahil yolunun genişletme çalışmaları devam ediyor, bunu biliyorum, bu hangi noktada? Bu çalışmalar ne zaman sona erecek?

En önemli sorum da Mersin’de ikinci bir liman projesi var mı, onu öğrenmek istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Seçer.

Sayın Köse…

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, Adıyamanlılar adına, Adıyaman halkı adına kısa birkaç soru sormak istiyorum.

Birinci sorum şu: Adıyaman havaalanı yoğun yolcu kapasiteli bir havaalanıdır. ILS sistemi yapmayı düşüyor musunuz, koymayı düşünüyor musunuz, bir.

Havaalanı iniş pisti 30 metre civarında genişliği, genişletmeyi düşünüyor musunuz?

Yine, turizm bölgesi olması nedeniyle Kâhta-Nemrut arasında gidiş gelişli yol yapmayı düşünüyor musunuz?

Gölbaşı-Adıyaman arasında 60 kilometrelik bir mesafede tren hattı çekmeyi düşünüyor musunuz?

Malatya-Çelikhan üzerinden Adıyaman yolu çok dar ve virajlıdır, sık sık kazalar olmaktadır.

Son olarak, Gölbaşı-Adıyaman ve Kâhta arasında yol… Gerçekten çok soruyorum bu soruyu, net ve bir şekilde cevap vermenizi önemle rica ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Köse.

Sayın Tunç…

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Yıllardır ihmal edilen kara yollarında her 5 kilometrede bir şantiye kurarak yolları bölerek hayatları birleştiren Ulaştırma Bakanlığımıza ve Karayolları teşkilatına teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, Devrek-Çaycuma-Bartın duble yolu, Bartın-Amasra duble yollarlı tamamlandı. Bartın-Safranbolu duble yolu, Bartın-Aydınlar yolu, Amasra-Çakraz-Kurucaşile yolu, Ulus-Ağaköy-Pınarbaşı yolu, Kozcağız-Perşembe yolunda da çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor.

Sayın Bakanım, geçen yıl Kozcağız-Kumluca-Abdipaşa ve Kozcağız-Hasankadı-Yenice yolunda da kaza kara nokta çalışmaları yapılmıştı. Bu yolların standardının yükseltilmesiyle ilgili çalışmalar hangi aşamadadır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tunç.

Sayın Tütüncü…

ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Çerkezköy-Saray arasındaki yol ihalesi 2008 yılında yapıldı ancak henüz yol yapımına başlanmadı, neden gecikmektedir?

İkinci sorum da: Hayrabolu-Tekirdağ arasındaki yol çok eski, virajlarla dolu bir yol, bunun bir an önce rehabilite edilmesi gerekiyor. 15-20 kilometre kısalma olasılığı var. Bu konuda Sayın Bakanlığın herhangi bir çalışması var mıdır?

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tütüncü.

Sayın Aslanoğlu

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan, kara yolları ağında olmayan ama artık bugünün koşullarında önemli bir derece iletişim sağlanması gereken Arapgir-Arguvan yolunu kara yolları ağına alacak mısınız?

2) Pütürge-Tepehan-Kâhta-Adıyaman yolunu… Artık size geçen yetkiyi kullanacak mısınız bir an önce?

3) Doğanyol-Bismil yolunu yine kara yolları ağına alacak mısınız? Yani, Malatya’yı Diyarbakır’a bağlayan bir yol.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Aslanoğlu.

Sayın Şandır…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, Erzurum’un Olur ilçesini tanırsınız ümit ederim, ayrıca Artvin’in Ardanuç ilçesini. Bu iki ilçemiz arasındaki yolu kara yolu ağına almayı düşünüyor musunuz? Aldığınız takdirde, ne zaman bu iki ilçemiz arasındaki yolu yapacaksınız? Erzurumlular adına, Artvinliler adına, Sayın Milletvekilimiz Zeki Ertugay’a emanet edilen bu soruyu soruyorum.

Ayrıca, Mersin’de Silifke-Mut-Tarsus-Çamlıyayla yollarını ne zaman bölünmüş yol hâline getireceksiniz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Şandır.

Sayın Paksoy

MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakan, Kahramanmaraş-Göksun kara yolu ne zaman bitirilecek? 2010 yılı ödeneği nedir? Bakanlıkça bu zamana kadar verilen ödenek miktarı nedir?

Kahramanmaraş-Narlı-Gaziantep otoyol bağlantısı yine ne zaman bitirilecek? 2010 yılı ödeneğimiz nedir?

Kahramanmaraş-Türkoğlu-Nurdağı yolu ne zaman bitirilecek? 2010 yılı ödeneğini soruyorum yine.

Kahramanmaraş-Ilıca-Elbistan yolu ne zaman yatırım programına alınacak?

Beşinci sorum da: Karadeniz’i Akdeniz’e bağlayan otoyol projesi ne durumdadır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Paksoy.

Buyurunuz Sayın Bakan.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Sayın Ağyüz’ün sorusunu cevaplandırıyorum: Kent içi toplu ulaşımla ilgili, Bakanlığımız, raylı sistemlerde proje onayı yetkisine sahiptir. Dolayısıyla herhangi bir şehirde raylı sistem yapılması icap edip etmediğine, yerel yönetimlerin bu yöndeki müracaatları değerlendirilerek karar verilmektedir. Ancak, hepimizin bildiği gibi, büyük şehirler, altyapı gibi, raylı sistem gibi büyük projelere girişmekte ve bu işin üstesinden gelmekte zorlanmaktadır, bunu birçok büyük şehrimizde yaşamaktayız. O yüzden, bu konuda bir yeni düzenlemeye gidiyoruz ve böylece büyük altyapı işlerini yerel yönetimlerin yanı sıra, şüphesiz, Bakanlığın yapmasına imkân sağlayan bir düzenlemeye gidiyoruz.

Diğer yandan, esas itibarıyla şehirleri transit geçen ana koridorların yapımı da büyükşehir sınırları dışında Bakanlığımızın yetkisinde olup yapılan son düzenlemeyle büyük şehirlerde belediyelere devredilmiştir. Ayrıca, icap ettiği hâllerde çevre yolları gibi diğer yollar da Bakanlığın ağına her zaman alınabilmesi mümkündür, ihtiyaca göre.

Sayın Coşkunoğlu’nun sorusu: Uşak-Eşme yolu. Bu yol tabii önemli bir yol. Bunu yatırım programına alacağız, bunun kararını verdik Sayın Coşkunoğlu. Şu anda DPT’ye teklifi yapıldı. Yatırım kararı yıl içi kararnamesinde alındıktan sonra yapacağız.

Kula-Eşme arası yapım çalışmalarına da bu sene içerisinde başlıyoruz.

Ulubey-Eşme proje yapım çalışmasını bu sene yapacağız.

Uşak çevre yolunun projesi ihale edildi, proje çalışmaları devam ediyor, 2010’da proje çalışmaları tamamlanmış olacak.

Sayın Köse’nin sorusu: Evet, Malatya-Gölbaşı toplam 129 kilometre; 53 kilometrelik kısım tamamlanmıştır, 2010 yılında 10 kilometrelik kısım da tamamlanacak.

Ayrıca, 1.800 metrelik Erkenek Tüneli’nin -bu Malatya’yı da ilgilendiriyor, aynı zamanda Sayın Aslanoğlu’nun sorusuna da cevap- ihalesini yaptık, şu anda değerlendirme çalışmaları devam ediyor.

Adıyaman-Yeşilyurt-Malatya 111 kilometrelik bir yoldur; 77 kilometrelik kısmı tek yol olarak tamamlanmıştır, 34 kilometrelik kesimi ihale edilmiş olup 2011 yılında tamamlanması hedeflenmektedir.

Adıyaman Havaalanı konumu gereği ILS yapılmasına müsait değildir. Bu konuda gerekli tetkikler yapılmış, bugünkü teknolojiye göre ILS konulmasının mümkün olmadığı tespit edilmiştir ama zaman içerisinde teknoloji gelişmekte olup böyle bir imkân olduğunda ILS konulabilecektir. Bunun yerine VOR, NDB, DME gibi yine seyrüsefer cihazları mevcuttur.

Adıyaman-Kâhta yolu 34 kilometre; 17 kilometrelik kesiminde çalışmalar devam ediyor, 2010 yılında, bu sene tamamlayacağız. Adıyaman’a özel bir önem veriyoruz. Yalnız, tabii, takdir edersiniz ki bu sene yağışlar çok fazla, yol çalışmalarında hava şartları çok büyük önem arz ediyor. Maalesef…

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Üç aydır yağmur yağmıyor, çalışma yok Sayın Bakan.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Yok, epey yağış var.

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Üç aydır yağış yok, çalışma da yok.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) - Biz takip ediyoruz, Ankara’da Meclisin içinde yok ama Anadolu’da bol yağış var, yağışlar da işimizi aksatıyor.

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Sekiz yıldır yağış mı var yani?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Yani şu kanunu bir an önce çıkaralım, yollara gideceğiz yani sizden destek bekliyoruz. Yollarda şantiyeler, oradaki çalışanlar garip kaldı, gidip onlarla hemhâl olmamız lazım. Bir an önce şu kanunu… Çok teşekkür ediyorum verdiğiniz destekler için.

Evet, geldik Bartın’a. Bartın’da…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Erzurum cevap bekliyor.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Bakan, Erzurum yoluna bir cevap verin.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Yavaş yavaş geliyoruz Erzurum’a da.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Bartın biliyor zaten. O hep cevap alıyor Sayın Bakanım. Bartın’ı boş verin, Bartın kalsın!

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Peki, Bartın’ı kısa kesiyorum. Bartın-Aydınlar yolu 36 kilometre, 3,2 kilometresi yapıldı, geri kalan kesimin ihalesi yapıldı, 2012’de bitecek. Bak, her şey bitmemiş, 2012’de bitecek. Evet, Bartın’dan bu kadar.

Kahramanmaraş-Andırın ayrım yolu, toplam uzunluk 44,5 kilometre, 44,1 kilometresi tek yol olarak bitti kalan kısım da bitecek, çok az bir kısmı kaldı.

Sayın Şandır’ın sorusu: Olur-Ardanuç yolu 41 kilometre uzunluğunda kara yolu ağındadır, şu anda proje çalışması yapılıyor, proje çalışması bu yıl içerisinde bitecek, önümüzdeki yıl da yatırım programına alacağız.

Mersin-Anamur yolu bölünmüş yol olarak ihalesi yapılmıştır, 255 kilometre yolun 150 kilometresi bitti geriye kalan 105 kilometrede çalışmalar devam ediyor. Malum, o yolda zor bir coğrafya var, dokuz tane tünel var. Dolayısıyla bu çalışmalar biraz zaman alacak ama 2012 sonu itibarıyla bitirmeyi hedefliyoruz.

Silifke-Mut yolu 112 kilometre, 31 kilometresi trafiğe açıldı, 2010 yılında 5 kilometrelik kesim tamamlanacak. Bu yolun da 2013 yılında bitirilmesi planlanıyor.

Malatya-Darende yolu 90 kilometre. 45’i bitti, 2010 yılında 22 kilometre bitecek, kalan tünelli kesimle birlikte 2011’de tamamlanmış olacaktır.

Adıyaman-Nemrut, Malatya-Elâzığ-Tepehan, bu yollar turizm yolları kapsamında olup, ancak Turizm Bakanlığının kaynakları yetersiz olduğundan bu yolları biz yapacağız. Bunu Turizm Bakanlığıyla bir protokol yaptık, bu çerçevede tamamlayacağız.

Soruların geri kalan kısmına da yazılı cevap vereceğim.

Ben, bu vesileyle bu yasanın tamamlanmasında tüm grupların gösterdiği destek için teşekkür ediyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Zaman var, Gölbaşı…

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) - Onu daha sonra bildireceğim.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza  sunacağım.

31’inci madde üzerinde iki önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 31. maddesinde yer alan “mevzuat hükümlerine,” ibaresinden sonra gelmek üzere “ulaştırma ana planına” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Günal

Hasan Çalış

Behiç Çelik

 

Antalya

Karaman

Mersin

 

Oktay Vural

Şenol Bal

Ahmet Duran Bulut

 

İzmir

İzmir

Balıkesir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Yöneticilerin sorumluluğu ve yetki devri başlıklı 31. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şevket Köse

Orhan Ziya Diren

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

Adıyaman

Tokat

Malatya

 

Rasim Çakır

Hulusi Güvel

Enis Tütüncü

 

Edirne

Adana

Tekirdağ

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Son önerge değil mi Başkanım?

BAŞKAN – Evet.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Gerekçe

Gerekçe:

Özensiz olarak hazırlanmış olan düzenlemenin, yasa yapma tekniğine uygun olarak yeniden ele alınmasını sağlamak için Tasarı metninden çıkarılması öngörülmüştür.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 31. maddesinde yer alan “mevzuat hükümlerine,” ibaresinden sonra gelmek üzere “ulaştırma ana planına” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                             Ahmet Duran Bulut (Balıkesir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılıyoruz.

MEHMET ŞANDIR (İzmir) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçe…

Gerekçe:

Mevzuat hükümleri ve stratejik planın yanı sıra, ulaştırma ana planına da uyulmasının sağlanması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilmiş bu önerge doğrultusunda 31’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

32’nci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 32. maddesinin sonuna “Ancak, bu düzenlemeler Bakan onayıyla yürürlüğe girer.” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Günal

Şenol Bal

Behiç Çelik

 

Antalya

İzmir

Mersin

 

Oktay Vural

 Nevzat Korkmaz

Hasan Çalış

 

İzmir

Isparta

Karaman

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Düzenleme yetkisi başlıklı 32. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şevket Köse

Orhan Ziya Diren

Rasim Çakır

 

Adıyaman

Tokat

Edirne

 

Enis Tütüncü

Vahap Seçer

Hulusi Güvel

 

Tekirdağ

Mersin

Adana

 

 

Halil Ünlütepe

 

 

 

Afyonkarahisar

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Vahap Seçer…

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Seçer. (CHP sıralarından alkışlar)

VAHAP SEÇER (Mersin) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 499 sıra sayılı Tasarı’nın 32’nci maddesinde verdiğimiz değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, görüştüğümüz Karayollarıyla ilgili bu tasarı, tabii ki Türkiye için önemli; hem coğrafi yapısı anlamında Türkiye, Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayan önemli bir hinterlant. Burada transit taşımacılığın önemini hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla, 72 milyona sahip ülke nüfusunu düşünürsek, ülkenin ekonomideki dinamizmini düşünürsek, bölgeler arasındaki ulaşımı, yük taşımacılığını, yolcu taşımacılığını, hepsini bir araya getirdiğimiz zaman Karayolları Genel Müdürlüğünün işlevinin ne kadar önemli olduğunu daha iyi kavramış oluruz ancak tabii, Türkiye yanlış yolda ilerliyor, bunu söylememiz lazım. Gelişmiş ülkelerde bu tip ulaştırma hizmetleri daha çok, yolcu taşımacılığı toplu taşımacılığa yönelmiş ya da yük taşımacılığı daha çok, daha iktisadi olan, daha tasarruflu olan demir yolu taşımacılığına yönlendirilmiş. Bizim gibi üç tarafı denizlerle çevrili, yaklaşık olarak sınırlarının üçte 2’si deniz sınırı olan bir ülkede deniz taşımacılığının geri kalmış olması gerçekten düşündürücü.

Evet, kara yollarında mutlaka yatırımlara ihtiyaç vardır ama kara yolları yatırımları oldukça yüksek meblağlar gerektiren yatırımlardır. Bunun üzerine, tabii ki, Türkiye akaryakıtını yurt dışından temin ediyor, büyük bir oranda yurt dışından temin ediyor; otomobilini ithal ediyor, kamyonunu ithal ediyor, yedek parçasını, lastiğini… Hülasa bunu düşündüğünüz zaman, Türkiye’nin hızla, ivedilikle demir yolu taşımacılığına ve deniz yolu taşımacılığına yatırımlarını artırması gerektiğini düşünüyorum.

Yasanın gerekçesinde, daha çok bugüne kadar kamu hizmetlerinin, kamu işletmeciliğinin veya yönetim anlayışının devletçilik anlayışıyla hüküm sürdüğünü ama artık liberalleşmenin ya da özelleştirmenin ön plana çıktığından bahsediliyor. Elbette ki, parti olarak da, ben kişisel görüş olarak da özelleşmenin karşısında durmuyorum ama tabii, sizin İktidarlarınız süresi boyunca yaptığınız özelleştirme anlayışına da buradan karşı olduğumu ifade etmek istiyorum.

Hemen kendi bölgemden bir örnekle, ne kadar yanlış özelleştirmeler yaptığınızı burada sizlere aktarmaya çalışacağım. Mersin önemli bir sahil kenti biliyorsunuz, bir limanı var, oranın âdeta kalbi çünkü Mersin’de en önemli üç sektör, taşımacılık sektörü, turizm sektörü ve tarım sektörüdür. Bu üç sektöre de, eğer o bölgeye turisti getirecekseniz liman lazım, havaalanı lazım. Taşımacılık için, transit ticaret için ya da ithalat için, ihracat için liman lazım. Tarım ürünlerini yurt dışına pazarlamak için, ihraç etmek için ya da ülkenizin değişik bölgelerine transfer etmek için limana ihtiyacınız var, demir yolu ağına ihtiyacınız var. Bakınız, Mersin Limanı’nı 11 Mayıs 2007 tarihinde otuz altı yıllığına özel bir sektöre işletme hakkı verdiniz. Şimdi, orada, daha önce Mersin Limanı’nı Devlet Demiryolları çalıştırıyordu, burada üç yıllık fiyatların yani hizmet tarifelerinin sabit kalacağına dair sözleşmeye bir madde konuluyor ancak bu işletme hakkını alan özel sektör, firma henüz üzerinden bir yıl geçmeden yani 11 Mayıs 2007’de yapılan sözleşmenin üzerinden bir yıl geçmeden 15 Nisan 2008 tarihinde o süreç içerisinde, ABD doları ve TL paritesindeki oynamaları bahane ederek hizmetlere, liman hizmetlerine yüzde 10 zam yapıyor, burada Ulaştırma Bakanlığının sesi çıkmıyor.

Geliyoruz 2010’un Mayıs ayına. O protokolde yer alan “üç yıl, siz, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının tarifesine dokunamazsınız, o rakamları ya da o hizmet bedelini artıramazsınız.” ibaresi, süresi dolar dolmaz yine bir yüzde 10 zam yapılıyor bu hizmetlere ve Ulaştırma Bakanlığı bunu izliyor. Tabii, bu zamlar da yapılırken o sektörün yani o sektörden ithalat yapan, ihracat yapan, ihracatçı, ithalatçı, Deniz Ticaret Odası, gümrük müşavirleri, bu konudaki sektörün aktörlerinden herhangi bir bilgi alınmıyor ya da bilgi alındı gibi görülüyor herhangi bir konsensüs aranmadan bunlar yapılıyor. Bizim için, Mersin ili için Mersin Limanı çok önemli.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

VAHAP SEÇER (Devamla) – Bitiriyorum efendim.

Konuşmamın başında söyledim, Mersin Limanı Mersin’in kalbidir. En azından şunu değerlendirmesini isterdim Bakanlığın: Mersin için bu kadar önemli bir tesisin kendi statüsündeki diğer limanlarla aynı tarifeden hizmet bedeli ödeyen o firmalara, en azından aynı şartların sağlanması için bir müdahalede bulunulması gerekirdi. En azından, aynı statüde bulunan diğer limanlarla eşit rekabet koşullarında olmasının sağlanması gerekirdi. İşte, yani, sizin de düşündüğünüz gibi özelleştirme öyle çok faziletleri olan, çok özellikleri olan ya da her şeyi rahata erdiren bir işletme sistemi değil. Dolayısıyla bunların da aksaklıklarını düşünmeniz lazım. Özelleştirme yaparken de on yıl sonrayı, on beş yıl sonrayı, o sektörde hangi kurumu özelleştiriyorsanız o bölgeye getireceği birtakım olumsuzlukları da dikkate almanız gerektiğini düşünüyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Seçer.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 32. maddesinin sonuna “Ancak, bu düzenlemeler Bakan onayıyla yürürlüğe girer.” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                      Nevzat Korkmaz (Isparta) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Korkmaz konuşacak efendim.

BAŞKAN – Sayın Korkmaz, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz değişiklik önergesi hakkında görüşlerimi açıklamak üzere huzurlarınızdayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

32’nci maddede Genel Müdürlüğün yönetmelik ve diğer idari düzenlemeleri yapmaya yetkili olduğu belirtilmektedir. 32’nci maddenin sonuna bu düzenlemelerin Bakan onayıyla yürürlüğe girmesi hususunun eklenmesini teklif etmekteyiz. Türk idare sisteminde, özellikle bakanlıklarla ilişkilendirilmiş ya da bağlı kurumların siyasi sorumluluk taşıyan bakanların denetim çevresinden uzaklaşmak gibi bir temayül içine girdiklerini gözlemlemekteyiz. Kaldı ki bu yetki Genel Müdürlüğe bırakılır ise Meclisin yani millet iradesinin kurumun bağlı olduğu Bakanı sorumlu tutması ve hesap sormasında “Haberim olmadı.” gibi kaçamak cevapların verilmesine de yol açabileceğini düşünmekteyiz. İdari yapımıza ve geleneklerimize uymayan bu maddeye teklifimiz doğrultusunda ilave yapılmasının uygun olacağını düşünüyoruz.

Değerli milletvekilleri, değişiklik önergemiz üzerine almış olduğumuz söz hakkını imkân bilerek Isparta’mızın güzel ilçesi Yalvaç ve Yalvaçlıları ilgilendiren iki yol üzerinde, dikkatlerinizi bu yollara çevirmek için söz aldım. Birincisi, Isparta’dan gelip Sultan Dağlarını aşarak Akşehir’e ulaşan, İzmir’i başkente bağlayan en kısa yol olan Akşehir yolu; ikincisi de, Afyon-Emirdağ ve Bolvadin üzerinden Karamık belediyesi, Sağırköy, Körküler belediyesi üzerinden Yalvaç’a ulaşan yol. Sağırköy ve Körküler yolları her ne kadar köy yolu kapsamında ise de bu hususun vatandaşı ilgilendirmesini beklememeliyiz. Vatandaş gittiği yolu bilir. Bu konudaki koordinasyon da takdirleriniz üzerine Hükûmetin sorumluluğundadır. Bu yollar Isparta’nın en büyük ilçesi olan Yalvaç’ın aynı zamanda dışarıya açılmasını sağlayan yollarıdır ancak bu yollarda yıllardır devam edegelen inşaatlar var, hâlâ daha kapalı geçişler var.

Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisinin içinde bulunduğu 57’nci Hükûmet döneminde Temmuz 2002 tarihinde ihale edilen ve çalışmalara başlanan, Ekim 2003’te de bitirilmesi planlanan Yalvaç-Akşehir yolu ihale bitiş tarihi üzerinden sekiz yıl geçmiş olmasına rağmen henüz tamamlanmamıştır. Şu kadar kilometre duble yol yaptık, bu kadar kara yollarında çağ atladık diyen AKP Hükûmeti maalesef Akşehir-Yalvaç yolunda, asfalt olup olmadığı bir türlü anlaşılmayan ve seyir hâlindeyken altınızda mıcırın âdeta dans ettiği ve kazalara davetiye çıkaran Sağırköy yolunda da sınıfta kalmıştır.

Dostlar alışverişte görsün misali seçim zamanlarında altyapısı tamamlanmadan asfalt dökülen yollar yahut komik sayılabilecek ödenekler insanlarımızı bıktırmış, bezdirmiş, devletinden ümidini kesme noktasına getirmiştir. Bu tempoyla giderseniz Sayın Bakan, galiba bu yolların bittiğini ne siz göreceksiniz ne de sizlere oy verenler. Belki de hemşehrilerimizin yatıp kalkıp bir an önce seçimin gelmesi için dua etmeleri gerekiyor bu sorunun çözümü için.

Sayın Bakan, Karayolları teşkilatı ülkemizin en köklü teşkilatlarından biri olmasına rağmen hem tecrübeli teknik kadrosu hem de idari kadrosunun diğer kamu kuruluşlarının personeliyle kıyaslandığında en az ücretle çalışan personel olduğu görülecektir. Ne yazıktır ki bu ana kadar birçok kez ücretlerinin iyileştirilmesi sözü vermenize rağmen bu konuda herhangi bir adım atmadığınız gibi, bu tasarıda da böyle bir niyet ve bununla ilgili bir hüküm bulunmamaktadır. Siyasetçi kimliğinizle size övünme fırsatı verenlerin de üzerinizde hakkı hukuku olduğunu unutuyorsunuz. Yaz-kış araç üzerinde sürekli ölümle burun buruna gelen, herkes sıcak sobanın etrafında keyif sürerken en ücra geçitlerde, o kötü hava şartlarında, çoluğunun çocuğunun nasıl olduğunu düşünürken, kar-buz mücadelesi veren bu insanların, aileleriyle birlikte, namerde muhtaç olmadan insanca yaşama arzusunu görmezlikten geliyorsunuz.

Karayolları teşkilatı fedakâr çalışanlarının sizlerden ve Hükûmetinizden haklı beklentileri vardır. Nedir bu beklentiler? Teşkilatlarında döner sermaye işletmesi kurulmasını, diğer kurumlara kaçışları engellemek üzere ücretlerinin iyileştirilmesini, yine bölünmüş yol projelerinin teknik kadroya getirdiği ek yükümlülükler dikkate alınarak ek ödeme verilmesini, yine Anadolu’nun doğusunda ve az gelişmiş yörelerinde çalışanları teşvik etmek üzere ücret farkı öngörülmesini beklemektedirler.

Değerli milletvekilleri, bu talepler bin atla bin deve değildir. Madem       -sizin tabirinizle- ülkemiz zenginleşmiştir…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

…o zaman bu zenginliğin çalışanların ücretlerine yansıması gerekmiyor mu? Bu iyileştirmeyi yapmaz iseniz o zaman şu soruyu sormak hakkımız var diye düşünüyoruz: Ya söyledikleriniz yalan yahut da yaptıklarınız eziyet ve zulüm.

Şayet bu suallerimizi ağır buluyor iseniz, yarın, çalışanların, Karayolu çalışanlarının ücretlerinin iyileştirilmesi için vereceğimiz önergenin sizler tarafından desteklenmesini bekliyoruz. Bu da sizlerin samimiyet sınavı olacaktır diye düşünüyoruz.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Korkmaz.

Önergeyi oylarınıza sunuyoruz: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

32’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 32’nci madde kabul edilmiştir.

Beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati. 23.37

 

ON BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 23.41

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 122’nci Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.

499 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Diğer işlerde de komisyonun bulunamayacağı anlaşıldığından, grupların da uzlaşmasıyla, alınan karar gereğince, Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü Bünyesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin 5 Eylül 2010 tarihinden itibaren bir yıl daha UNIFIL Harekâtına iştirak etmesi hususunda Anayasa’nın 92’nci maddesi uyarınca hükümete izin verilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi ile (11/12) esas numaralı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkındaki gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağına ilişkin görüşmeleri yapmak, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 24 Haziran 2010 Perşembe günü saat 11.00’de toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati: 23.42