Normal 17612 2 3 2010-07-30T14:57:00Z 2010-07-30T14:57:00Z 1 59662 340075 TBMM 2833 797 398940 11.5606 Clean Clean 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖNEM: 23                            CİLT: 72                    YASAMA YILI: 4

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

121’inci Birleşim

22 Haziran 2010 Salı

 

 

(Bu  Tutanak  Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan’ın, İstanbul Halkalı’da askerî ve sivil personel taşıyan servis aracına yapılan saldırıya ve Kırşehir ilinde yaşanan dolu afeti ve çiftçilerin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, İstanbul Halkalı’da ve Şemdinli’de meydana gelen saldırılara ve hidroelektrik santrallerinin çevreye etkilerine ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in, hain terör saldırılarını kınadığına ve dolunun Eskişehir’de meydana getirdiği zarara ve ilin diğer sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

V.- AÇIKLAMALAR 

1.- Adana  Milletvekili  Hulusi  Güvel’in,  Gazeteci  İlhan  Selçuk’un vefatına ilişkin açıklaması

2.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, terör saldırılarına, Niğde’deki dolu afetine, köylerdeki içme suyu sorununa ve çiftçilerden haksız yere alınan trafo parasına ilişkin açıklaması

3.- Eskişehir Milletvekili H. Tayfun İçli’nin, İstanbul’da meydana gelen terör olayına, Gazeteci İlhan Selçuk’un vefatına ve Eskişehir ilinin sorunları ile yerel medyaya karşı yürütülen iktidar baskısına ilişkin açıklaması

4.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Şemdinli ve İstanbul Halkalı’da meydana gelen terör saldırısına ilişkin açıklaması

5.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Amasya Tamimi’nin 91’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

6.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, faili meçhul cinayetlerle ilgili AK PARTİ’nin tutumuna ilişkin açıklaması

7.- Diyarbakır  Milletvekili  Akın  Birdal’ın,  faili meçhul cinayetlerle ilgili AK PARTİ’nin tutumuna ilişkin açıklaması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 31 milletvekilinin, Abant Tabiat Parkındaki çalışmaların çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/777)

2.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 30 milletvekilinin, çiftçi borçları sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/778)

3.- Siirt Milletvekili Osman Özçelik ve 19 milletvekilinin, Siirt’teki cinsel istismar olayının araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/779)

4.- Siirt Milletvekili Osman Özçelik ve 19 milletvekilinin, zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersi konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/780)

B) TEZKERELER

1.- İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de çalışabilmesine ilişkin tezkeresi (3/1230)

2.- Dilekçe Komisyonunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de çalışabilmesine ilişkin tezkeresi (3/1231)

C) ÖNERGELER

1.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/554) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/223)

 

VII.- ÖNERİLER

A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1.- (10/618) esas numaralı Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergenin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 22/06/2010 Salı günkü birleşiminde yapılmasına dair CHP Grubu önergesi

2.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1 Temmuz 2010 tarihinde tatile girmeyerek, yeni bir karar alınıncaya kadar çalışmalara devam edilmesine; (11/12) esas numaralı Gensoru Önergesi’nin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 24/06/2010 tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi

 

VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, kuruyemiş ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1066) Cevaplanmadı

2.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Antalya’da kilim dokumacılığının  canlandırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1093) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

3.- Tokat  Milletvekili  Reşat  Doğru’nun,  TÜRKSOY’un bütçesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1179) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

4.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Aspendos Tiyatrosu yakınında faaliyet gösteren taş ocağına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1292) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

5.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Tuzhanı restorasyonuna ilişkin sözlü soru önergesi (6/1302) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

6.- Gaziantep  Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’teki turizm yatırımlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1401) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

7.- Gaziantep  Milletvekili  Yaşar  Ağyüz’ün,  sinema  sanatçılarının desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi  (6/1411) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

8.- Kütahya  Milletvekili Alim Işık’ın, Çavdarhisar’da sit alanındaki mahallelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1425) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

9.-Antalya  Milletvekili  Osman  Kaptan’ın, Antalya Devlet Senfoni Orkestrası Şefinin görev yerinin değiştirilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1446) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

10.-Adana Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, Altın Koza ve Altın Portakal film festivallerine kaynak tahsisine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1476) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

11.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, bir antik kentteki kazı çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1535) Cevaplanmadı

12.- Adana  Milletvekili  Kürşat  Atılgan’ın,  bazı film festivallerine kaynak tahsisine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1586) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

13.- Karaman  Milletvekili  Hasan  Çalış’ın,  turizm yatırımlarındaki gelişmelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1594) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

14.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, Adana’daki yatırım projelerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1711) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

15.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, Mehmet Akif Ersoy’un vefat ettiği dairenin müzeye çevrilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1745) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

16.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman’a müze açılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1774) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

17.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın, Bitlis’te açılacağı söylenen bir müzeye ilişkin sözlü soru önergesi (6/1802) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

18.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, İstanbul’daki beş yıldızlı otellere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1828) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

19.- Ardahan  Milletvekili  Ensar  Öğüt’ün, Bayburt’taki bir binanın restorasyonuna  ilişkin  sözlü soru önergesi (6/1882) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

20.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Malatya-Nemrut yoluna  ilişkin  sözlü  soru  önergesi (6/1943) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

21.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Malatya bağlantılı bir yolun turizm yolu kapsamına alınmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1944) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

22.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Nemrut Dağı Millî Parkındaki bir projeye ilişkin sözlü soru önergesi (6/1945) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

23.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın, Bitlis’teki bazı taşınmazlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/2021) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

24.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’da turizm yatırımlarına tahsis edilen Hazine taşınmazlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2061) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

25.- Aydın Milletvekili Recep Taner’in, tarihî bir alanın turizme kazandırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2064) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

26.- Aydın Milletvekili Recep Taner’in, tarihî bir kalenin restore edilmesine  ilişkin  sözlü soru önergesi (6/2065) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

27.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’teki turizm çalışmaları ile kültür ve tabiat varlıklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2095) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

 

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)

3.- Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)

4.- Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Bayram Meral ve 20 Milletvekilinin; 5539 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/788, 2/226)   (S. Sayısı: 499)

 

X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, Grup Başkanlarına sataşması nedeniyle konuşması

 

XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Konya Tarım İl Müdürlüğünün taşıtlarına ilişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı  (7/12227) (Ek cevap)

2.- Giresun  Milletvekili  Murat Özkan’ın, Ziraat Bankasının eleman alımında KPSS puanı aramamasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı  (7/14076)

3.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli’nin bazı ilçelerindeki yatırımlara ve faaliyetlere,

  Denizli’nin bazı ilçelerindeki yatırımlara ve faaliyetlere,

  Denizli’nin bazı ilçelerindeki yatırımlara ve faaliyetlere,

  Denizli’nin bazı ilçelerindeki yatırımlara ve faaliyetlere,

  Denizli-Merkez’deki yatırımlara ve faaliyetlere,

  Akköy ilçesindeki çiftçi borçlarına,

  Serinhisar ilçesindeki çiftçi borçlarına,

  Çivril ilçesindeki çiftçi borçlarına,

  Denizli-Merkez’deki çiftçi borçlarına,

  Buldan ilçesindeki çiftçi borçlarına,

  Bozkurt ilçesindeki çiftçi borçlarına,

  Bekilli ilçesindeki çiftçi borçlarına,

  Baklan ilçesindeki çiftçi borçlarına,

  Babadağ ilçesindeki çiftçi borçlarına,

  Güney ilçesindeki çiftçi borçlarına,

- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, Bafra’nın köylerindeki hayvan ıslahı çalışmalarına

  Bafra Ovasındaki su baskınlarına,

- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, kırmızı et ithalatına,

   Süt ve süt ürünlerinde süt tozu kullanımına,

   Zirai ilaç bayilerine,

-  Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, canlı hayvan ithalatına,

-  Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, TMO Yönetim Kurulu Başkanının buğday fiyatıyla ilgili açıklamasına,

-  İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın, et ithaline ve hayvancılık sektörüne,

-  Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,  gıda denetçilerine ve gıda mühendisi çalıştırma zorunluluğuna

İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı  (7/14544), (7/14545), (7/14546), (7/14547), (7/14548), (7/14549), (7/14550), (7/14551), (7/14552), (7/14553), (7/14554), (7/14555), (7/14556), (7/14557), (7/14565), (7/14558),  (7/14559) (7/14560), (7/14561), (7/14562),  (7/14563),  (7/14564),  (7/14566), (7/14567)

4.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, askerlik yaptığı sırada kaybolan bir  kişiye ilişkin sorusu ve  Milli Savunma Bakanı M.Vecdi Gönül’ün cevabı   (7/14573)

5.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, bir erin ölümüne ilişkin sorusu ve  Milli Savunma Bakanı M.Vecdi Gönül’ün cevabı (7/14604)

6.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, bir kanun tasarısındaki bazı düzenlemelere ilişkin Başbakandan soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı  (7/14610)

7.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, askeri kurumlarda görev yapan sivil  memurların  özlük  haklarına  ilişkin  Başbakandan sorusu ve  Milli Savunma Bakanı M.Vecdi Gönül’ün cevabı   (7/14616)

8.- Amasya Milletvekili Hüseyin Ünsal’ın, Amasya’daki buğday üreticilerinin desteklenmesine

- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli’deki suni tohumlama destekleme primi ödemelerine

İlişkin  soruları  ve Tarım  ve  Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/14679), (7/14680)

9.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köydeki hasar tespitine ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından sorusu  ve  Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/14621)

 

I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.03’te açılarak dört oturum yaptı.

Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün,

Çankırı Milletvekili Nurettin Akman,

Jandarma teşkilatının 171’inci kuruluş yıl dönümüne;

Tokat Milletvekili Reşat Doğru, yağmur, dolu ve sel afetine uğrayan çiftçilerin sorunlarına,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

Mersin Milletvekili Akif Akkuş, son zamanlarda terör olaylarının birdenbire arttığına, ülke geneline yayılmaya başladığına, jandarma karakollarının da saldırıya uğradığına ve terörün bir an önce durdurulması için ne gerekiyorsa acilen yapılması gerektiğine,

İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi, jandarma teşkilatının 171’inci kuruluş yıl dönümüne,

Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, Konya’nın bazı ilçelerinde meydana gelen dolu ve sel felaketine,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

Ürdün Senatosu Başkanı Taher Al Masri’nin,

Karadağ Parlamentosu Başkanı Ranko Krivokapic’in,

Slovenya Ulusal Meclisi Başkanı Pavel Gantar’ın,

Beraberinde birer Parlamento heyetleriyle birlikte ülkemizi ziyaret etmelerinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır ve 19 milletvekilinin, Adli Tıp Kurumunun işleyişindeki sorunların araştırılarak (10/773),

Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal ve 19 milletvekilinin, güvenlik kuvvetlerine yönelik, orantısız güç kullanımı iddialarının araştırılarak (10/774),

Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici ve 19 milletvekilinin, sosyal yardımlar konusunun araştırılarak yoksullukla mücadelede (10/775),

Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 23 milletvekilinin, yatılı ilköğretim bölge okullarının sorunlarının araştırılarak (10/776),

Alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı,

Barış ve Demokrasi Partisi Grubu Adına Grup Başkan Vekilleri Batman Milletvekili Ayla Akat Ata ve Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın; uygulanan iç ve dış politikalarda Hükûmet Programı’nda verdiği sözleri yerine getirmediği, ekonomik ve sosyal sorunları çözmede başarılı olamadığı iddiasıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/12) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündeme alınıp alınmayacağı konusundaki ön görüşme gününün Danışma Kurulu tarafından tespit edilip Genel Kurulun onayına sunulacağı,

Açıklandı.

8/6/2010 tarihli 113’üncü Birleşimde alınan karar gereğince, Genel Kurulda bugün itibarıyla günlük çalışma programına 501 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmeleriyle başlanılması gerekirken bu konuyla başlamadığı nedeniyle Başkanlık Divanının tutumu hakkında açılan usul görüşmesi sonucunda, Oturum Başkanı, Başkanlık Divanının tutumunda bir değişiklik olmadığını açıkladı.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),

2’nci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/499) (S. Sayısı: 321),

3’üncü sırasında bulunan, Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/761) (S. Sayısı: 458),

6’ncı sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, İller Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun Tasarısı ile 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının (1/371, 1/101) (S. Sayısı: 477),

7’nci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; 633 Sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa Bir Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (1/833, 1/162, 2/443) (S. Sayısı: 507),

Görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

4’üncü sırasında bulunan ve görüşmelerine devam olunan, Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/773) (S. Sayısı: 475) üzerindeki görüşmeler tamamlanarak elektronik cihazla yapılan açık oylamadan sonra,

8’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı; Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Askeri Öğrencilerden Başarı Gösteremeyenler Hakkında Kanun, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, Harp Okulları Kanunu ve Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Zekeriya Akıncı ve Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Milli Savunma Komisyonu Raporu (1/843, 1/433, 2/634, 2/664, 2/665) (S. Sayısı: 501) üzerindeki görüşmeler tamlanarak,

Kabul edildi ve kanunlaştı.

5’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Bayram Meral ve 20 Milletvekilinin, 5539 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının (1/788, 2/226) (S. Sayısı: 499) tümü üzerinde bir süre görüşüldü; verilen aradan sonra komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından görüşmeleri ertelendi.

Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, şahsına sataşması nedeniyle bir konuşma yaptı.

22 Haziran 2010 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 01.05’te son verildi.

                                                                       

Nevzat PAKDİL

 

 

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

Murat ÖZKAN

 

Fatih METİN

 

Giresun

 

Bolu

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

 

 

 

Yaşar TÜZÜN

 

Bayram ÖZÇELİK

 

Bilecik

 

Burdur

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

                                                                                                                        No.: 163

II. - GELEN KÂĞITLAR

21 Haziran 2010 Pazartesi

Tezkereler

1.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1221) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2010)

2.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1222) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2010)

3.- Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1223) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2010)

4.- Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak, Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır, Siirt Milletvekili Osman Özçelik, Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici ve Mardin Milletvekili Emine Ayna’nın Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1224) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2010)

5.- Hakkari Milletvekili Hamit Geylani’nin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1225) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2010)

6.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1226) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2010)

7.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1227) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2010)

8.- Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1228) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2010)

9.- Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü Bünyesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin 5 Eylül 2010 Tarihinden İtibaren Bir Yıl Daha UNIFIL Harekâtına İştirak Etmesi Hususunda Anayasanın 92 nci Maddesi Uyarınca Hükümete İzin Verilmesine İlişkin Başbakanlık Tezkeresi (3/1229) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.06.2010)

Rapor

1.- İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayriinsanî veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek İhtiyari Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/752) (S. Sayısı: 522) (Dağıtma tarihi: 21.06.2010) (GÜNDEME)

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, bir firmaya yönelik rüşvet iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13777)

2.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, Muş’taki sağlık hizmetlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13840)

3.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, et fiyatlarına ve hayvancılık sektörüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14479)  

4.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, telefon dinlemelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14480)  

5.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, bazı elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14481)  

6.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, İsmet İnönü dönemine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14482)  

7.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, bazı şirketlerin denetimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14485)  

8.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Mersin’de yapılacak havaalanına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14487)  

9.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Irak sınırındaki maden sahasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14488)  

10.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, merkezi sınavlardaki usulsüzlük iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14489)  

11.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, bir mermer ocağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14490)  

12.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, ABD ziyaretine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14492)  

13.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Yıldız Dağları Biyosfer Projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14494)  

14.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, bir otelle ilgili çeşitli iddialara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14498)  

15.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, HES projelerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14499)  

16.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, terör mağdurlarının istihdamına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14500)  

17.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana İl Özel İdaresinin spor hizmetlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14501)  

18.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’daki hastanelerin depreme karşı dayanıklılığına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14502)  

19.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, Ergenekon Davası kapsamındaki bazı işlemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14503)  

20.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Seyhan Belediyesinin çevre düzenlemesi harcamalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14504)  

21.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Yüreğir Belediyesinin çevre düzenlemesi harcamalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14505)  

22.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, bazı üniversite öğrencilerinin karıştığı olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14506)  

23.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, komiser yardımcılığı sınavıyla ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14507)  

24.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Van’da madde bağımlılığına yönelik önlemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14508)  

25.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Belediyesinin katı atık bedeli uygulamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14509)  

26.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, Karapınar Belediyesinin bir ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14510)  

27.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in, bir kaçırılma olayına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14511)  

28.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın, Van’da yaşanan bazı olaylara ve İl Emniyet Müdürünün durumuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14512)  

29.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman’a hal binası yapımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14513)  

30.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’a hal binası yapımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14514)  

31.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, kayıp çocuk vakalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14515)  

32.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, bir elektrik dağıtım hattının iyileştirilmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/14522)  

33.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, bir elektrik dağıtım bölgesinin özelleştirilmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/14523)  

34.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa’nın bazı ilçelerindeki taşımalı eğitime ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14524)  

35.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, YÖK Başkanının bir açıklamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14525)  

36.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli Merkezdeki yatırımlara ve eğitim verilerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14526)  

37.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli’nin bazı ilçelerindeki yatırımlara ve eğitim verilerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14527)  

38.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli’nin bazı ilçelerindeki yatırımlara ve eğitim verilerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14528)  

39.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli’nin bazı ilçelerindeki yatırımlara ve eğitim verilerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14529)  

40.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli’nin bazı ilçelerindeki yatırımlara ve eğitim verilerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14530)  

41.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, ders kitaplarında Kurtuluş Savaşı konusundaki müfredat değişikliğine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14531)  

42.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, öğretmen atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14532)  

43.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, bir lisede yaşandığı iddia edilen bir olaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14533)  

44.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli’nin bazı ilçelerindeki yatırımlara ve faaliyetlere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/14539)  

45.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli’nin bazı ilçelerindeki yatırımlara ve faaliyetlere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/14540)  

46.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli’nin bazı ilçelerindeki yatırımlara ve faaliyetlere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/14541)  

47.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli-Merkez’deki yatırımlara ve faaliyetlere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/14542)  

48.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli’nin bazı ilçelerindeki yatırımlara ve faaliyetlere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/14543)  

49.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, İstanbul Boğazında yapılacak yeni köprünün güzergahına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/14568)  

50.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya-Uşak karayolu yapım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/14569)  

51.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya-Balıkesir arasındaki karayolu yapım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/14570)  

52.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bazı karayolu çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/14571)  

53.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Tunceli’deki çatışmalarda bir bombanın kullanıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14575)

54.- Muş Milletvekili M.Nuri Yaman’ın, kitle imha silahı bulunup bulunmadığna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14576)

55.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, bazı illerdeki mikro kredi kullanımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14579)  

56.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Abant Tabiat Parkındaki inşaat çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14580)  

57.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, kimlikleri değiştirilen sanıklara ait bilgilerin mahkemeye verilmemesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14581)  

58.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Ankara’daki raylı hat projelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14582)  

59.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, kapatılmayan çukurlarda meydana gelen ölüm olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14583)  

60.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, Burdur’a fen lisesi açılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14584)  

61.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa’nın bazı ilçelerindeki taşımalı eğitime ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14585)  

62.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Mustafakemalpaşa ve Karacabey’deki taşımalı eğitime ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14586)  

63.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Başkale ilçesinde eğitim ve öğretimdeki duruma ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14587)  

64.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, bir ilköğretim okulunun ihtiyaçlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14588)  

65.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, bir ilköğretim okulunun durumuna ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14589)  

66.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Çatak ilçesinde eğitim ve öğretimdeki duruma ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14590)  

67.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, erozyonun etkilerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14596)  

68.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, küçükbaş ve büyükbaş hayvan varlığına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14597)  

69.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, et fiyatlarındaki artışa ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14598)  

70.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, bir yöredeki madencilik faaliyetlerinin zeytincilik ve arıcılığa etkisine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14599)  

71.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Türk Telekomun nakli yapılan personeline ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/14600)  

72.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Türk Telekomdan nakil dilekçesi veren personele ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/14601)  

73.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, mesleki rehabilitasyon hizmetlerine ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/14603)

 

                                                                                                                                        No.: 164

22 Haziran 2010 Salı

Teklifler

1.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/715) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2010)

2.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın; 3213 Sayılı Maden Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/716) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2010)

3.- Giresun Milletvekili Murat Özkan ve 2 Milletvekilinin; 2919 Sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği Teşkilat Kanununun Ek 2. Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/717) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2010)

4.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın; 2919 Sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği Teşkilat Kanununun Ek 1. Maddesi Sonuna Yeni Fıkra Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/718) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2010)

5.- Giresun Milletvekili Murat Özkan ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 2919 Sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği Teşkilat Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/719) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2010)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’teki yüksek öğrenim yurdu ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) sözlü soru önergesi (6/2108) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)

2.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’teki derneklere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2109) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)

3.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’teki çocuk işçiliğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/2110) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)

4.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Bor ilçesindeki petrol arama çalışmalarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/2111) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)

5.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Niğde’de el değiştiren ve yabancılara geçen arazilere ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından sözlü soru önergesi (6/2112) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Milletvekillerince verilen kanun tekliflerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/15044) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/06/2010)

2.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, TMSF’ye devredilen bankalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15045) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)

3.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, özelleştirilen KİT’lere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15046) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)

4.- Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan’ın, bir Yahudi örgütünün verdiği ödülü iade edip etmeyeceğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15047) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)

5.- İstanbul Milletvekili Hüseyin Mert’in, Suudi Arabistan’dan döviz girişi iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15048) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)

6.- Artvin Milletvekili Metin Arifağaoğlu’nun, Sakarya-Akyazı’da yapılaşmadaki koruma bandının düşürülmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15049) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

7.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, bazı tren seferlerinin kaldırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15050) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

8.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, İnsani Yardım Vakfına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15051) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

9.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Suudi Arabistan’dan para girişi olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15052) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

10.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, emeklilerin maaş zamlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15053) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

11.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Abdullah Öcalan’ın avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15054) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

12.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, büyük mağazalara yönelik düzenleme yapılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15055) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

13.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, yabancılara taşınmaz satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15056) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

14.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Batman’daki belediyelere aktarılan kaynaklara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15057) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/06/2010)

15.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, bir cinsel istismar olayı soruşturmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/15058) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

16.- Artvin Milletvekili Metin Arifağaoğlu’nun, Artvin’deki icra dosyalarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/15059) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

17.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, icra takiplerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/15060) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

18.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, köy korucularının karıştığı suçlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/15061) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

19.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, üniversitelerdeki olayların soruşturulmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/15062) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

20.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Oğuzeli Doğanpınar Barajı projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/15063) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)

21.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, İstanbul’daki derelerin ıslahına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/15064) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)

22.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Sof Dağındaki taş ocaklarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/15065) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)

23.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Çanakkale Şehitliğindeki bazı uygulamalara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/15066) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

24.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Kuzey Anadolu fay hattının geçtiği bölgedeki koruma bandının indirilmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi (7/15067) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)

25.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Sakarya-Akyazı’da yapılaşmadaki koruma bandının düşürülmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi (7/15068) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

26.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, muz ithalatına ve yerli üreticilerin korunmasına ilişkin Devlet Bakanından (Zafer Çağlayan) yazılı soru önergesi (7/15069) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)

27.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, Dış Ticaret Müsteşarlığında banka promosyonu kullanımıyla ilgili iddialara ilişkin Devlet Bakanından (Zafer Çağlayan) yazılı soru önergesi (7/15070) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

28.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, İstanbul’da meydana gelen sel afetlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15071) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)

29.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, hayatını kaybeden bir gence ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15072) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

30.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, İstanbul’da şiddetli yağışlar için alınacak tedbirlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15073) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

31.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, Muğla’da trafik kazalarına yönelik önlemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15074) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

32.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, kendilerinden haber alınamayan bazı teröristlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15075) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

33.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, üniversitelerdeki güvenlik olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15076) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

34.- Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, bir köydeki afet lojmanlarının eksiklerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15077) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

35.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, okul ve okul çevrelerinde çocuklara yönelik cinsel istismar olaylarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/15078) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

36.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, Muğla’da ilköğretimde öğretmen başına öğrenci sayısının yüksekliğine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/15079) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

37.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, üniversitelerde yaşanan olaylara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/15080) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

38.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, kadroya geçecek öğretmenlerin göreve başlatılmalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/15081) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

39.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, geçici görevle çalıştırılan şube müdürlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/15082) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

40.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, İsrail’le yapılan askeri anlaşmalara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15083) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)

41.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, askeri tatbikatlarda ve bazı harekatlarda yapılan harcamalara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15084) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/06/2010)

42.- İstanbul Milletvekili Hüseyin Mert’in, LYME hastalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/15085) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

43.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, Muğla’daki hastane yatak sayısının artırılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/15086) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

44.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, uçakla zeytin sineği ilaçlamasının kaldırılmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15087) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

45.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, Gediz Ovasındaki don nedeniyle üzüm üreticilerinin yaşadığı mağduriyete ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15088) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

46.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, Marmara Ereğlisi’ndeki avlanma yasağı bölgelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15089) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

47.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, İstanbul-Çerkezköy yolcu treni seferlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15090) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

48.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, limanlarda bekleyen gemilere ve balıkçıların avlanma yerlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15091) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

49.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, Ceyhan ve Adana’dan geçen tren seferlerinin kaldırılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15092) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

50.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, vergi denetmenlerinin sorunlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/15093) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)

51.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bir gölden kum alınmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/15094) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)

52.- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın, Süper Lig’de yabancı oyuncu sayısının artırılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) yazılı soru önergesi (7/15095) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

53.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, bir RTÜK üyesiyle ilgili açıklamasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/15096) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

54.- Trabzon Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlu’nun, Rize Ticaret Borsası hakkındaki bazı iddialara ve Çay Kanunu Tasarısı hazırlıklarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/15097) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

55.- Trabzon Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlu’nun, Rize Ticaret Borsasının Çay Araştırma Enstitüsü kurmasına ilişkin Devlet Bakanından (Egemen Bağış) yazılı soru önergesi (7/15098) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

56.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, esnafın Halk Bankasından kullandığı kredilere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/15099) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 31 Milletvekilinin, Abant Tabiat Parkındaki çalışmaların çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/777) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.04.2010)

2.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 30 Milletvekilinin, çiftçi borçları sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/778) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.04.2010)

3.- Siirt Milletvekili Osman Özçelik ve 19 Milletvekilinin, Siirt’teki cinsel istismar olayının araştırılması amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/779) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.04.2010)

4.- Siirt Milletvekili Osman Özçelik ve 19 Milletvekilinin, zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersi konusunda bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/780) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.04.2010)  

 

22 Haziran 2010 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.06

BAŞKAN : Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yusuf COŞKUN (Bingöl)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 121’inci Birleşimini açıyorum.

III.- Y O K L A M A

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 121’inci Birleşiminin görüşmelerine başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz Kırşehir ilinde yaşanan dolu afeti ve çiftçilerin sorunları hakkında söz isteyen Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan’a aittir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Arslan.

Sayın milletvekilleri, biraz sessiz olursak Sayın Arslan’ı daha rahat duyabileceğiz.

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan’ın, İstanbul Halkalı’da askerî ve sivil personel taşıyan servis aracına yapılan saldırıya ve Kırşehir ilinde yaşanan dolu afeti ve çiftçilerin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

MİKAİL ARSLAN (Kırşehir) – Sayın Başkan, yüce Meclisimizin değerli üyeleri; Kırşehir ilinde yaşanan dolu afeti nedeniyle gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan evvel, İstanbul Halkalı semtinde, yan yol üzerinde seyretmekte olan, askerî ve sivil personel taşıyan servis aracına düzenlenen uzaktan kumandalı ve parça tesirli bombanın patlaması üzerine şehit olan 3 askerî personelimiz ile on altı yaşındaki kızımıza Allah’tan rahmet dilerken Türk Silahlı Kuvvetlerine, acılı ailelerine ve Türk milletine başsağlığı diler, yaralılarımıza Allah’tan acil şifalar temenni ederim.

Bu tür saldırılar bizi birbirimize daha çok bağlamalıdır. Bütün emniyet güçlerimiz muhakkak ki teyakkuz durumundadır ancak milletimizin de şüpheli hâl ve davranışlar karşısında teyakkuz hâlinde olması lazımdır. Ayrıca herkes sabır ve metanetini korumalı ve sağduyulu olmalıdır.

Bugün, Kırşehir’de yaşanan üzücü bir olayı konuşmak ve Parlamentomuzu bilgilendirmek üzere buradayım. İlimizde, 22 Mayıs tarihinde Kaman’da, 10 Haziran tarihinde Mucur’da, 14 Haziran tarihinde Merkez, Akpınar, Çiçekdağı, Boztepe ve Akçakent köylerinde önce sağanak hâlinde yağmur, akabinde şiddetli dolu, bilahare tekrar şiddetli sağanak yağmur yağmıştır. Bunun sonucunda, 83 köyümüzde, 567.872 dekar arazide zarar oluşmuştur. Kırşehir’in 233 köyü olduğu düşünülürse Kırşehir’in takriben üçte 1’lik alanında bu afet gerçekleşmiştir. Zarar gören çiftçi sayısı 5.615’tir, yüzde 10 ile yüzde 90 arasında tarlalar zarar görmüştür. 8.891 adet tarım sigortası poliçesi yapılmış, zararın tazmin edilecek bölümü ise 229.581 dekardır yani arazinin yüzde 40’lık oranında sigorta yapılmış gözükmektedir. Köylerimize yaptığımız ziyaretlerde, çiftçilerimizin üzgün ve çaresiz durumlarına bizzat şahit oldum. Kaman’ın 25 köyü, Mucur’un 2 köyü, Akpınar’ın 1 köyü, Çiçekdağı’nın 25 köyü, Akçakent’in 8 köyü, Boztepe’nin 7 köyü, Merkez’in de 15 köyü zarar görmüştür. Ayrıca belediye ve il özel idaresi sorumluluğunda olan bölgelerde de altyapı ciddi şekilde zarara uğramıştır. Tarım sigortası yaptırmayan çiftçilerimiz ise hisseli ve müşterek tapusu olan araziler, hazineye ait tarlalar, ortakçılar tarafından ekilen tarlalar ve gelir seviyesi düşük olan çiftçilerimizdir. Ayrıca, dekar başına düşen hububat veriminin düşük olduğu, kuraklığın yaşandığı özellikle güney Hirfanlı sahillerinde sam yeli ve süne de rekolteyi olumsuz olarak etkilemektedir.

Diğer illerimizde de yaşandığını düşündüğümüz bu afet hakkında sayın bakanımızdan ve Hükûmetimizden talebimiz ise şunlardır: Öncelikle banka borçlarının düşük faizle ertelenmesi, tohum yardımı mümkünse yapılabilmesi, ayni ve nakdî yardımın sağlanabilmesidir. Özellikle çiftçilerimizin bu zor sürecinde ilgili yardım ve desteklerini esirgemeyen Devlet Bakanımız Sayın Cemil Çiçek Bey’e, Tarım Bakanımıza ve Koruma ve Kontrol Genel Müdürümüze teşekkür ediyoruz.

İnşallah en kısa zamanda bu tür afetlerin telafisi konusunda acil tedbirler ilan edilir ve çiftçilerimizin bu zor süreci de kazasız, belasız atlatılır diyor ve hepinizi tekrar saygı, sevgi ve hürmetle selamlıyorum, esenlikler diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Arslan.

Gündem dışı ikinci söz hidroelektrik santrallerinin çevreye etkileri hakkında söz isteyen Tokat Milletvekili Reşat Doğru’ya aittir. (MHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Doğru.

2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, İstanbul Halkalı’da ve Şemdinli’de meydana gelen saldırılara ve hidroelektrik santrallerinin çevreye etkilerine ilişkin gündem dışı konuşması

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Su kaynakları üzerine kurulan “HES projeleri” dediğimiz hidroelektrik santrallerinin çevreye etkileriyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimin başında, bugün Halkalı’da kahraman askerlerimize yapılan saldırıyı şiddetle kınıyorum. 4 tane şehit var. 4 şehidimize Allah’tan rahmet dilerken ailelerine başsağlığı diliyorum. Tabii, son zamanlarda -özellikle birkaç gün önce 12 tane daha şehidimiz vardı- şehitlerimize yapılan saldırıları yüce milletimiz unutmuyor. Tüm yetkilileri göreve bekliyoruz, göreve davet ediyorum ve yüce Türk milletinin geçmişinde olduğu  gibi her zaman hainlere gereken dersi vermiş olduğunu ve bundan sonra da vereceğini söylemek istiyorum.

Sayın milletvekilleri, ülkemizde nüfusun artması, buna paralel olarak enerji ihtiyacının artmasına neden olmuştur. Su, önemli bir varlığımızdır. Tarım alanlarının ve ekolojik dengenin en önemli ihtiyacı sudur. Mesela bugün Tokat’ta, Tokat ili Almus ilçesi Dikili halkı, özlemle Gümelönü’nden Akarçay-Almus istikametine giden kanallardan kendilerine su verilmesini istiyorlar. Dikili Belediye Başkanı Ömer Yeter, bunun için yoğun gayret sarf ediyor. Yetkililerden ilgi bekliyorlar.

İşte bu sorunların aşılması için yola çıkan devlet kurum ve kuruluşları, ülkenin var olan tüm potansiyel enerji kaynaklarını değerlendirme yoluna gitmişler ve bu fikre paralel olarak da HES projeleri gündeme gelmiştir. HES projeleri, enerji talebini karşılamak amacıyla kurulan ve kurulmak istenen santral projeleri, çevre bilincini de beraberinde getirmiştir. O yüzden gerek sivil toplum kuruluşları gerekse halkımız bu konu üzerinde hassasiyetle durmaktadır.

Sayın milletvekilleri, ülkemizin korunması gerekli alanları bugün HES tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu projeler hayata geçerse başta Doğu Karadeniz vadileri olmak üzere önce vadilerde susuzlaştırma, sonrasında sosyal yaşamın son bulacağı imkânsızlaştırmayı beraberinde getirecektir, tarım alanlarının yok olduğu bölgelerde göç ve işsizlik had safhaya ulaşacaktır. Örneğin UNESCO tarafından Türkiye’de küresel ısınmadan etkilenmeyecek bölge olarak tescil edilen Kelkit Vadisi’nin de gelecekteki durumu HES projeleri yüzünden en fazla etkilenecek olan bölge hâline gelmiştir. Örneğin Kelkit Vadisi’nde Niksar, Reşadiye, Koyulhisar hattı üzerinde yirmiye yakın HES projesi uygulanmakta, bu bölgede binlerce ağaç kesilmekte, çok büyük topraklar heyelanla ırmak yatağına dökülerek kaybedilmektedir. Bu yönlü olarak Reşadiye Belediye Başkanı Rafet Erdem, yüreği yanmış bir şekilde yetkililere seslenmektedir, acil önlem alınması için her platformda konuşmaktadır. “Ormanlarımız kaybediliyor, doğal denge bozuluyor, buralardaki bu projeler mutlaka acilen durdurulmalıdır.” diyorlar.

Ayrıca Niksar ve Erbaa ilçemizin can damarı olan Kelkit Irmağı üzerinde yapılması düşünülen Erbaa HES Projesi, bu vadideki ekolojik dengenin bozulmasına sebep olacaktır. Erbaa, Niksar ziraat odası başkanları, sivil toplum kuruluşları, bu projenin ortadan kaldırılması için büyük mücadele veriyorlar. Hatta bu mücadele içerisinde basınıyla, gazetecileriyle, halkıyla tam bir bütün şeklinde mücadele ediyorlar. Kendilerini birer birer tebrik ediyorum.

Ayrıca, Niksar Belediye Başkanımız Duran Yadigar bir rapor hazırlatmıştır. Raporun bazı bölümleri, ülkemizin her tarafındaki tüm bölgeleri kapsayacak çok önemli noktalara hitap etmektedir. Bu noktada da benim söyleyeceğim, bu konularla ilgili olarak, sayın yetkililerden, bakanlık yetkililerinden de bir açıklama beklediğimizi ifade etmek istiyorum.

Bakınız, bu rapora göre, bölgeye zararları şöyle sıralanıyor:

Kelkit Irmağı dereleşecek, kuruyacak ve ortadan kalkacaktır.

Bölge ekonomisinde önemli değişimler oluşacak, yumuşak iklim yapısı karasallaşıp sertleşecektir.

Su döngüsü değişecek, yer altı ve yer üstü su dengeleri ve kalitesi olumsuz etkilenecek, kuraklık baş gösterecektir.

Bölge yaban bitki ve hayvan çeşitliliği zarar görecektir.

Ormanlar ve tarım alanları, su döngüsü ve iklimsel değişimden olumsuz etkilenecektir.

Çayır ve meralar kuruyacak, hayvancılık olumsuz etkilenecektir.

Küresel ısınmaya bölgenin direnme gücü maalesef kalmayacaktır.

Irmak yatağındaki arazi toprak istismarcılarınca işgal edilecektir.

Tarım alanları parçalanacak ve binlerce dönüm tarım ve orman alanı proje sahasının etkisine girecektir.

Bölge estetik ve görsel değerlerini yitirecek, turizm değerleri maalesef kaybolacaktır.

Bölge ekonomisi tarım ve ormancılığın etkilenmesiyle birlikte çöküşe girecek, işsizlik ve göç artacaktır.

Arazilerin yöre halkından yabancılara geçişi hızlanacaktır.

Sel, erozyon, halk ve çevre sağlığı sorunları da beraberinde gelecektir.

Sayın milletvekilleri, Kelkit Vadisi ayrıca Kuzey Anadolu fay hattı üzerinde bulunduğundan birinci derece deprem bölgesidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

REŞAT DOĞRU (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Yapılacak proje, çevreye yapacağı yıkımın yanında ileride devleti de zarara uğratacaktır; çok acı bir tabloyla karşı karşıya kalınacaktır.

Ülkemizde sayıları yaklaşık olarak 1.700 dolayında olan bu HES projeleriyle ilgili olarak her yerde davalar açılmıştır. Davaların bazıları ise kazanılmış ve iptal konumuna gelmiştir. Ama halkın istediği, özellikle bütün HES projelerinin iptal edilmesi ve tekrar bunların hepsinin gözden geçirilmesidir.

Bakınız, son zamanlarda çeşitli enerji kaynakları gündeme getiriliyor. Enerji ihtiyacımızı başka yollardan temin edebiliriz. Güneş enerjisi pilleri artık dünyanın her yerinde kullanılıyor, biz neden kullanmıyoruz? Mesela, son yıllarda gelişmiş ülkelerde gördüğümüz, deniz kenarına kıyıdan uzakta kurulmuş rüzgâr türbinleri kurulabilir, yine başka illerde kurulabilir. Yıldız, poyraz ve karayel gibi kuvvetli rüzgârlara sahip bölgelerimize kuracağımız rüzgâr türbinleri ile HES’lerden elde edeceğimiz enerjiden çok fazlasını hem de doğayı tahrip etmemiş olarak elde edebiliriz.

Bu tür düşüncelerimi sizlerle paylaşıyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Doğru.

Gündem dışı üçüncü söz, Eskişehir ilinin sorunları hakkında söz isteyen Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’e aittir. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Sönmez.

3.- Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in, hain terör saldırılarını kınadığına ve dolunun Eskişehir’de meydana getirdiği zarara ve ilin diğer sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

FEHMİ MURAT SÖNMEZ (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Eskişehir’in bazı sorunlarını dile getirmek için gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle hain terör saldırılarını kınıyor, tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve ülkemize başsağlığı diliyorum.

Eskişehir, cumhuriyet tarihi boyunca şehirleşmeyi ve sanayileşmeyi ilk başaran kentlerden birisidir. Eskişehir’in son yıllarda ağır sorunları vardır ama ben vakit darlığı nedeniyle sadece bir iki tane güncel olana değineceğim.

Eskişehir ilçelerine geçtiğimiz hafta dolu yağdı. Tarladaki ürün yüzde 10 ile yüzde 90 arasında zarar gördü. Zarar gören tarlaları gördük, gezdik. Vatandaş Hükûmetten umudunu kesmiş Allah’a yalvarır durumda, bütün umudunu harmana ve hasada bağlamış. Tüm borçlarını hasada ertelemiş olan çiftçimize eğer Hükûmet yardım etmezse yiyecek ekmek bulamayacağı gibi, elinde kalan malını da icra götürecek. Zaten çiftçinin çoğunun traktörü de hacizli durumda. Acilen çiftçinin zararını karşılayacak önlemlerin alınması gerekmektedir.

Eskişehir’in en güncel ve acil konularından birisi de şehir içinden geçen demir yolunun yer altına alınma projesidir. Bugün güncel olarak, sorun olarak önünüze getirmemin nedeni, devam eden bu proje ile ilgili kısaltılma söylentilerinin oluşmasıdır.

Tren yolu Eskişehir’in tam ortasından geçmekte ve şehri ikiye bölmektedir. Hızlı trenle birlikte şehir içinden geçen demir yolunun yer altına alınma projesi ortaya çıkmıştır, bu bir zarurettir. Biz de bu projeyi destekledik çünkü Eskişehir için mutlaka yapılması gereken bir projeydi ama neredeyse bu projenin de suyu çıkmak üzere. Bunu şaka olarak söylemiyorum, çünkü kazılarda su çıktığı ve 10 metre… Bütün herkes bilir ki Eskişehir bir ovaya kurulmuştur ve 10 metre derinliğinde su çıkar. Su çıkma bahanesiyle bir projenin kısaltılma şansı olmaması gerekir. Bu, muhakkak bu projeyi yapanlar tarafından öngörülmüştür. Zaten bu da bahanedir. Tek amaç, hattı kısaltarak bir yıl içinde yapılacak seçimlere kadar tamamlamak ve bunu bir siyasi ranta dönüştürmektir. Aslında hat projedekinden daha da uzun olmalıdır. 1 kilometre daha uzun olursa demir yolunun üstünde hiçbir zaman hemzemin geçit şehrimiz içinde kalmayacaktır. Tren yolunun üstünde de şehri boydan boya geçen bir bulvar oluşacak, eğer rant hesabı yapılmazsa bu bulvar da şehre yeni bir çehre kazandıracaktır, şehrimiz için büyük bir kazanç olacaktır.

Bu söylediğim, şehrin yöneticileri ile iktidar milletvekilleriyle, muhalefet milletvekilleriyle herkesin ortak düşüncesidir. Eskişehir’in kaderini küçük siyasi hesaplara heba etmeyelim, kurban etmeyelim. Eğer çeşitli bahanelerle hattı kısaltırsak bu sizlere kâr değil, hezimet ve yıkım getirecektir.

Sayın Genel Başkanımız Kurultayda yaptığı konuşmada “Faşizme geçit yok.” demişti. Faşizm nedir? Bir sürü tarifi yapılabilir, devlet gücünün acımasızca halk ve kişiler üzerinde kullanılması da bir tariftir. Bir süredir Eskişehir’de Toprak işçilerinin yaşadıkları bu tarife bire bir uymaktadır. Hepimizin bildiği gibi Toprak Holdingin fabrikaları Eskişehir’de ve hemen yanı başındaki Bozüyük’te bulunmaktadır. Ağustos 2009’da TMSF Toprak’a el koyduğu zaman işçilerimiz sevinmiş “Mağduriyetimiz ortadan kalkacak, alacaklarımızı artık devletten daha kolay alırız.” diye düşünmüştür ama maalesef, işbaşındakilerin sosyal devlet anlayışından ve hukuktan uzak olduğunu unutmuşlardır. TMSF el koymadan önce işçilerin açtıkları tazminat ve alacak davaları sonuçlanmış ve mahkeme, işçilerin haklarını kendilerine teslim etmiştir, yasal faiz ile ödenmesine karar vermiştir. İşçiler, ilamları icraya koymuştur ancak TMSF mallara el koyduğu için sonuç alınamamıştır “Satılamaz.” denilmiştir ve bu yol da kapanmıştır.

Bir kısım işçi tekrar işbaşı yapmış ama çoğu işçi yeniden işbaşı yapamamıştır. Bunları, aileleriyle birlikte işbaşı yapamayanları topladığımız zaman 8-10 bin kişiye tekabül etmektedir ve bu sırada TMSF bir ibraname hazırlamıştır ve ibranamede işçilere demiştir ki: “Siz faizlerinizden vazgeçin, alacağınızın yüzde 12’sini almayın, biz de size alacağınızı ödeyelim. Aksi hâlde hiçbir şey alamazsınız.” Yani bir, işçinin başına silah dayanmadığı kalmıştır. Evde çocuğuna ekmek götüremeyen, aylardır aç olan bir insan, bu işçilerimiz, mecburen bu teklifi kabul etmek zorunda kalmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

FEHMİ MURAT SÖNMEZ (Devamla) – Eğer devlet gücünü kullananlar bu gücü böyle zalimce kullanırsa buna faşizm denmez mi? Demokrasi önce hak ve hukuktur. Eğer hak ve hukuktan yana iseniz, “Demokratım.” diyorsanız önce bu Toprak işçilerinin haklarını son kuruşuna kadar ödeyin. Demokrasi lafla olmuyor.

Süremiz kalmadığı için Eskişehir’in diğer sorunlarını sadece başlık olarak söyleyeceğim.

Eskişehir bir üniversite kentidir, genç nüfusu fazladır ve hızlı bir şekilde uyuşturucu alışkanlığı yayılmaktadır; bir an önce bunun için önlemlerin alınması gerekmektedir.

Bir başka problemimiz, şehrin içinden geçen kara yolu çalışmaları çok yavaş ilerlemektedir, şehir içindeki hayatı çok zorlaştırmaktadır; bir an evvel bunun hızlandırılması gerekmektedir ve inşaat sektörünün sürekli değiştirilen yönetmeliklerden dolayı sıkıntıları vardır, bunların da bir an önce çözülmesi gerekmektedir.

Bu sorunları çözülmüş bir şehirde yaşamak istiyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Sönmez.

Buyurun Sayın Güvel.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Gazeteci İlhan Selçuk’un vefatına ilişkin açıklaması

HULUSİ GÜVEL (Adana) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; dün, hayatını kaybeden Anadolu aydınlanmasının en güçlü sesi, cumhuriyet değerlerinin tartışmasız en onurlu savunucularından biri olan İlhan Selçuk’a Allah’tan rahmet diliyorum. Tüm basın camiasına ve cumhuriyete gönülden bağlı yurttaşlarımıza başsağlığı diliyorum. İlhan Selçuk, yürekten bağlı olduğu cumhuriyet değerlerini erozyona uğratmak isteyenlerin sürekli saldırısına maruz bırakıldığı son yıllarda demokrasiye ve halkına olan güvenini asla yitirmemiştir. Aydınlık bir Türkiye özleminin simgesi olan İlhan Selçuk’a son dönemlerinde reva görülenlerin ülkemizi karanlığa sürüklemek isteyenlerin bir tezgâhı olduğu eninde sonunda ortaya çıkacaktır. Bağımsız ve çağdaş bir Türkiye inancını taşıyan yurttaşlık bilincine sahip insanlarımız basınımızın namuslu kalemi İlhan Selçuk’un bize mirası olan değerlerinin takipçisi olacaktır.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Güvel.

Sayın İnan, buyurun.

2.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, terör saldırılarına, Niğde’deki dolu afetine, köylerdeki içme suyu sorununa ve çiftçilerden haksız yere alınan trafo parasına ilişkin açıklaması

MÜMİN İNAN (Niğde) – Çok teşekkür ediyorum.

Aslında söyleyeceğim sorunların çözüm mercisi olan Hükûmet yetkililerinin olmaması ne kadar acı bir durum.

Ben de son zamanlarda ülkemizin canını yakan terör olaylarında şehit olan askerlerimize Cenabı Allah’tan rahmet dilerken yaralananlara geçmiş olsun diyor, milletimizin başı sağ olsun diyorum.

Niğde’de de geçtiğimiz haftalarda dolu afetinden çiftçilerimiz önemli bir biçimde etkilenmiştir. Bu konuda yetkililerin derhâl tespit yapıp devletin gerekli yardımlarda bulunabilmesi için çalışmalar başlatmasını temenni ediyorum.

Diğer taraftan, geçen hafta dile getirdiğim Niğde’de onlarca köyün aylardır içme suları maalesef akmamaktadır. Geçen hafta Sayın Sağlık Bakanı bu konuyla ilgileneceğini söylemişti ama henüz bir netice alamadık. Bunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum.

Diğer taraftan, özelleştirilen elektrik şebekesinin Niğde’de haksız bir biçimde kayıp ve kaçak ve trafo parası adı altında çiftçilerimizden bu yokluk gününde, yaz gününde bir çay parası bulamayan, bulmakta zorluk çeken çiftçilerimizden abone başına yaklaşık biner TL talep edilmektedir. Bu haksız uygulamaların ortadan kaldırılması için ilgililerin derhâl denetim yapmalarını ve özel şirketlerin bu konuyu hangi gerekçelerle aldıklarının tespit edilmesini bir kez daha Hükûmet yetkililerine hatırlatmak istedim, ama maalesef, söylediğim gibi Hükûmet yetkilileri burada yok, sadece Büyük Millet Meclisindeki saygıdeğer üyelere duyurmak istedim.

Söz verdiğiniz için de ayrıca çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın İnan.

Sayın İçli, buyurun.

3.- Eskişehir Milletvekili H. Tayfun İçli’nin, İstanbul’da meydana gelen terör olayına, Gazeteci İlhan Selçuk’un vefatına ve Eskişehir ilinin sorunları ile yerel medyaya karşı yürütülen iktidar baskısına ilişkin açıklaması

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Bugün İstanbul’da gerçekleştirilen insanlık dışı terörü lanetliyorum ve şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum. Ayrıca, dün yaşamını yitiren aydınımız İlhan Selçuk’a da Allah’tan rahmet diliyorum.

Değerli Başkanım, biraz evvel Eskişehir’in sorunlarıyla ilgili görüşlerini belirten Murat Sönmez arkadaşımın, Eskişehir’in sorunlarıyla ilgili dile getirdiği konulara aynen iştirak ediyorum, ancak bu arada çok önemli, farklı bir konuya da değinmek istiyorum.

Bugün ne yazık ki birçok ilde siyasi iktidara muhalif olanlara karşı acımasız bir devlet terörü estirilmektedir. Eskişehir’in en önemli medya kuruluşları bugün siyasi iktidarın bir nevi mali denetimi altına alınmıştır. Sadece Doğan grubuna, “yaygın medya” diye tanımlanan yaygın medyaya karşı yürütülen bu iktidar baskısının, Eskişehir ilimizde bir yerel medyaya karşı başlatılmış olmasını da kınıyorum efendim.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın İçli.

Sayın Şandır…

4.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Şemdinli ve İstanbul Halkalı’da meydana gelen terör saldırısına ilişkin açıklaması

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak biz de bugün sabah Halkalı’da yaşanan terör saldırısında hayatını kaybeden 5 insanımıza -4 asker, 1 de kız çocuğuna- yüce Allah’tan rahmetler diliyoruz; terörü şiddetle ve nefretle kınıyoruz, yaralı olanlara da acil şifalar diliyoruz; milletimizin başı sağ olsun. Bu şehitlerimizin ve yaralılarımızın sahiplerine de sabır diliyoruz, ancak burada bir şeyi daha hatırlatmak istiyoruz.

Türkiye'yi Türk milleti adına yöneten siyasi iktidarı, bu terörü önlemeye, bu kanı durdurmaya da davet ediyoruz. Sayın Başbakanın geri dönüp muhalefeti suçlamasını, bunların acılarının paylaşılmasını istismar olarak görmesini de gerçekten bir talihsizlik olarak görüyoruz ve kınıyoruz; ifade ettiği, kullandığı kelimeleri de kendilerine iade ediyoruz.

Acımız derin. Her gün, Türkiye kan kaybetmektedir ve bu kanı durdurmaktan sorumlu olan Sayın Başbakanın da kalkıp muhalefeti suçlamak gibi bir hakkı yoktur.

Tekrar şehitlerimize rahmetler diliyor, milletimizin başı sağ olsun diyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Şandır.

Gündeme geçiyoruz.

Sayın milletvekilleri, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay, gündemin “Sözlü sorular” kısmında yer alan sorulardan 1, 5, 28, 64, 71, 111, 114, 120, 131, 148, 174, 204, 211, 282, 302, 317, 336, 355, 392, 428, 429, 430, 491, 530, 532, 533 ve 560’ıncı sıralardaki soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.

Sayın Bakanın bu istemini sırası geldiğinde yerine getireceğim.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 31 milletvekilinin, Abant Tabiat Parkındaki çalışmaların çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/777)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bolu Abant Tabiat Parkında yaşanan çevre ve doğa katliamı, görsel basınımızdan da görüleceği üzere, geri dönülemez bir noktaya taşındığı bilim çevrelerince ifade edilmektedir.

Bolu Valiliği'nin 'Abant Uzun Devreli Gelişme Planı'nda yer alan planlama kararlarına uymadığı, yapılan inşai müdahale sonucunda, göl seviyesinin yükseldiği, su seviyesinin yükselmeyle birlikte göl çevresindeki piknik alanlarının, ağaçların ve yolların sular altında kaldığı, yolun dışında yeni küçük gölcükler oluştuğu ve buradaki ağaçlık ve ormanlık alanların da su altında kaldığı, Kıyı Kanununa rağmen, kıyıya yapılan müdahalelerin canlıların yuvalarının bozulmasına ve ekosistemin zarar görmesine neden olduğu, Valiliğin Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün 19 Mart 2009 tarihli raporuna rağmen çevre katliamının devam ettiği, bunun yanı sıra, Çevre ve Orman Bakanlığına bağlı Batı Karadeniz Ormancılık Müdürlüğünün raporunun, valiliğin çalışmalarına olumsuz görüş bildirdiği; Abant Uzun Devreli Gelişme Planına ve sorumlu kamu kurumlarının uyarılarına karşın Bolu Valiliğinin Türk Ceza Yasasının (TCK) Çevrenin Kasten Kirletilmesine yönelik suçlara yönelik 181. maddesinde ve yine TCK'nın 257 ile diğer ilgili maddelerinde öngörülen suçları işlediği düşünülmektedir.

Her dönem yerli ve yabancı turistlerce ziyaret edilen Abant Tabiat Parkının ülkemizin sayılı ulusal değerlerinden biri olduğu, burayı olumsuz kılacak her türlü müdahalenin sadece ekonomik değil, ekolojik olarak da zarar göreceği, ülkemizin taraf olduğu ve imzaladığı uluslararası sözleşme ve kararlara rağmen Abant Tabiat Parkında yapılan inşai müdahale ve imalatların uluslararası çevrelerde ülkemizi zor durumda bırakacağı düşünülmektedir.

Bu anlamda, Abant Tabiat Parkında yaşanan doğa katliamının durdurulması ve bu ulusal değerimizin geri kazandırılmasına yönelik çalışmaların yapılması için Anayasanın 98., içtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Ali İhsan Köktürk                   (Zonguldak)

2) Durdu Özbolat                        (Kahramanmaraş)

3) Metin Arifağaoğlu                  (Artvin)

4) Mehmet Fatih Atay                 (Aydın)

5) Ali Oksal                                (Mersin)

6) Yılmaz Ateş                            (Ankara)

7) Osman Coşkunoğlu                (Uşak)

8) Hüsnü Çöllü                           (Antalya)

9) Zekeriya Akıncı                      (Ankara)

10) Birgen Keleş                         (İstanbul)

11) Erol Tınastepe                       (Erzincan)

12) Ali Rıza Öztürk                     (Mersin)

13) Şevket Köse                          (Adıyaman)

14) Mehmet Ali Özpolat             (İstanbul)

15) Enis Tütüncü                         (Tekirdağ)

16) Tayfur Süner                         (Antalya)

17) Atila Emek                            (Antalya)

18) Gökhan Durgun                    (Hatay)

19) Tekin Bingöl                         (Ankara)

20) Ali Arslan                             (Muğla)

21) Nevingaye Erbatur                (Adana)

22) Gürol Ergin                           (Muğla)

23) Nesrin Baytok                       (Ankara)

24) Mehmet Şevki Kulkuloğlu    (Kayseri)

25) Tacidar Seyhan                     (Adana)

26) Sacid Yıldız                          (İstanbul)

27) Selçuk Ayhan                       (İzmir)

28) Hulusi Güvel                        (Adana)

29) Abdulaziz Yazar                   (Hatay)

30) Ahmet Küçük                       (Çanakkale)

31) Osman Kaptan                      (Antalya)

32) Ramazan Kerim Özkan         (Burdur)

Gerekçe:

Abant Tabiat Parkının, sahip olduğu özellikler ve değerlerin korunması, gelecek kuşaklara aktarılması düşüncesiyle, Abant Tabiat Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı (UDGP) hazırlanmıştır.

Abant Tabiat Parkında, ekosistemlerin devamlılığının sağlanması, doğal hayat habitatlarının korunması, göl kenarındaki turbalaşmanın önlenmesi, yaylalardaki düzensiz yapılaşmanın önlenmesi, günübirlik kullanımların denetim altına alınması, çevre kirliliğinin önlenmesi, koruma-kullanma dengesinin sağlanması, Tabiat Parkı sınırları içinde kirlilik ve gürültü oluşturan araç trafiğinin önlenmesi gibi kararlar planın (UDGP) hedefleri arasında yer almıştır.

Abant Tabiat Parkı'nın Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nden alınıp, Bolu İl Özel İdaresi'ne devredilmesiyle, Valiliğin Abant Tabiat Parkında bir dizi inşai faaliyete giriştiği, Abant Uzun Devreli Gelişme Planı'na aykırı olarak sürdürülen faaliyetler neticesinde; Abant gölü kıyısının kazı faaliyetleri sonucu bozulduğu, mevcut yolda genişletme çalışmalarının yapıldığı, yol zeminin hafriyatla doldurulduğu, 670 civarında ağacın kesildiği, gölün dere ile olan bağlantısındaki menfezlerin değiştirilmesi sonucu göl sularının yükseldiği, çevresinde yer alan mera alanının göle dönüştüğü, ağaçların ve endemik bitkilerin sular altında kaldığı, yazılı ve görsel basınımızda yer alan haberlerden ve açıklamalardan anlaşılmıştır.

Sadece ülkemizin değil, bölgemizin hatta dünyamızın en önemli doğal ve kültürel değerlerinden biri olan Abant Tabiat Parkında yaşanan doğa katliamının, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü uzmanlarınca hazırlanan ve 19 Mart 2010 tarihinde Genel Müdürlüğe, 23 Mart 2010'da ise Valiliğe iletilen raporla da doğrulandığı yetkililerin açıklamalarından anlaşılmaktadır.

Bu bilgiler ışığında;

• Türkiye'nin çevreyle ilgili taraf olduğu ve imza attığı uluslar arası sözleşme, protokol ve kararlara ne kadar bağlı kaldığı,

• Türkiye'nin çevreye ilişkin taahhütlerini yerine getirmemesinin ortaya çıkardığı sonuçlar ve bu sonuçların AB üyeliğine yapacağı olumsuz etkiler,

• Kıyının eski haline geri döndürülmesinin mümkün olup olmadığı;

• Valiliğin çalışmalarının, tüm dünyada nesli tükenmekte olduğu için Uluslararası Bern Sözleşmesi gereği, mutlak koruma altına alınan ve kırmızı listede bulunan Su Samurlarının (Lutra lutra) yaşam alanları ve yuvalarının bozularak kaybolmalarına ya da ölmelerine neden olup olmadığı,

• Su ekosisteminde en önemli yaşam alanı olan ve küçük canlıların en önemli yuva ve yumurta bırakma alanları olan akarsu ve göl kıyı alanlarındaki girinti ve çıkıntıların inşai faaliyet sonucu zarar görüp görmediği,

• Dünyada sadece Abant havzasında yetişen, ancak yapılan çalışmalar sonucu kaybedildiği ifade edilen endemik bitkilerin, ülkemize yeniden kazandırılmasının mümkün olup olmadığı,

• Yapılan faaliyetler sonucu kaç ağacın kesildiği ve kaç ağacın toprak altında kaldığı,

• Abant Tabiat Parkında yaşanan doğa katliamının sonuçları ve tahribatın ülkemize maliyeti,

• İçişleri Bakanlığınca, kıyının değiştirilmesi faaliyetlerine ve doğanın tahribatına seyirci kalan veya bizzat tahribat emirlerini veren mülki amirler ve diğer yetkililer hakkında bugüne ne tür bir işlem yapıldığı,

• Bolu Valisinin, Abant Tabiat Parkı Uzun Devreli Gelişme Planını (UDGP) dikkate almadan, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü uzmanlarının ve Batı Karadeniz Ormancılık Müdürlüğü uzmanlarının raporlarına rağmen, yapmış olduğu çalışmalar "Çevreyi Kasten Kirletenlere" ilişkin TCK'nın 181. maddesiyle, yine TCK'nın 257 ve sair ilgili maddelerine göre değerlendirilip, değerlendirilmediği:

Gibi soruların ve alınacak önlemlerin, belirtilen gerekçelerle Yüce Meclisimizde ele alınması ve incelenmesi önem arz etmektedir.

2.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 30 milletvekilinin, çiftçi borçları sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/778)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tarım sektöründe çalışan çiftçilerimiz borç batağında yaşamaktadırlar. Her 10 çiftçiden 9'u borçlu, 3'ü icra takibinde, borçlarını ödeyemeyen her 10 çiftçiden 1'i de hapistedir.

2007 ve 2008'de yaşanan kuraklık tarım sektörünü ciddi olarak sarsmıştır. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri'nden kredi kullanan çiftçilerin kredi borcu faizini ödemek şartı ile geçen yıl yapılan yerel seçim öncesinde 1 yıl ötelenmişti. Ötelenen bu 3 milyar liralık kredi 2010 yılında geri ödenecektir.

3 milyar liralık kredi borcu bulunun çiftçilerimiz bu yılı sel ve don felaketleriyle geçirmiştir. Trakya, Antalya ve Ege bölgesinde sel felaketi ciddi zarara yol açmıştır. Ege'de özellikle Manisa'da üzümde, Malatya'da kayısıda, Karadeniz'de fındıkta don felaketi etkili olmuştur. Sel ve don felaketinin tarımsal kredilerin geri ödenmesine olumsuz etkisi olacağı herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Üretim kaybı ve maliyetlerin yükselmesi nedeniyle üretici krediyi ödemekte zorlanacaktır.

Çiftçilerimizin yalnızca Tarım Kredi Kooperatifi ve Ziraat Bankalarına değil, diğer tüm bankalara da borcu vardır. Tüm bankalar tarım kredisi kullandırmaktadır. Bu rakamlara bakacak olursak durumun vahameti ortaya çıkmaktadır. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, 2007 yılında tarıma toplam 10 milyar 30 milyonluk kredi verilirken takibe düşen kredi tutarı 304 milyon 839 bin lira olmuştur. 2008'de tarım kredileri 12.8 milyar liraya, takipteki kredi miktarı 451 milyon liraya yükselmiştir. Geçen yıl ise, tarımsal krediler 14.9 milyar liraya ulaşırken takipteki kredi miktarı iki katına çıkarak, 941 milyon liraya ulaşmıştır. 2010 şubat sonu itibariyle çiftçilerimizin kullanmış olduğu tarımsal kredi rakamı 15.6 milyar liraya ulaşmıştır. Takipteki kredi miktarı ise 2010 Şubat ayı itibari ile 1 milyar lira düzeyine ulaşmıştır.

Verilere bakıldığında kullanılan krediye göre takibe düşen kredi miktarı oransal olarak çok daha hızlı artmaktadır. Bu yıl tarım kredileri açısından en kritik yıl olacaktır. Bankalara olan kredi borçlarını ödeyemeyen çiftçilerimiz ayrıca önceki yıllardan Ziraat Bankasına ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarını da ödeyemeyecekler, bu durum çiftçilerimiz için daha büyük borç ve haciz batağına neden olacaktır. Borcunu ödeyemeyen çiftçilerimiz topraklarını kaybedecek ve hapislere düşecektir.

Ekonomik krizin yaşandığı ülkemizde işsizlik en önemli sorunken, hükümet bu konuya kayıtsız kaldığı gibi çiftçilerimizin sorunlarını da görmezden gelmektedir.

Türkiye'de işsizlik oranı yüzde 14,5'i görünürken borç batağındaki çiftçilerimiz bu işsizler arasında sayılmamaktadır. Ancak borç ve icra batağında olan çiftçilerimiz çaresizdir.

Türkiye'de her kesim yoğun bir geçim derdi çekmektedir. İşçisinden, memuruna, küçük esnafından, işsizine kadar nasıl hayatını idame ettireceğini düşünen halkımız gibi çiftçilerimiz de geçim sıkıntısı çekmekte, ellerinde tarım ürünleri borçlarını karşılamamaktadır.

Çiftçilerin yaşadıkları sorunlar yalnızca çiftçileri ve onların ailelerini değil tüm toplumu ilgilendirmektedir. Çiftçinin sorunu tarımın sorunudur. Tarım ise bir toplum için vazgeçilmez, en önemli sektördür. Çiftçisinin sorunlarını çözemeyen bir ülke halkının gıda sorununu da çözemez.

Borç batağındaki çiftçilerimizin sorunlarının tespiti, ortaya çıkarılması ve çözümlenmesi amacı ile Anayasamızın 98. maddesi, İçtüzüğümüzün 104. ve 105. maddeleri gereğince bir Araştırma Komisyonu kurularak konunun tüm boyutlarıyla araştırılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1)    Turgut Dibek                            (Kırklareli)

2)    Tansel Barış                              (Kırklareli)

3)    Ali Rıza Öztürk                        (Mersin)

4)    Çetin Soysal                             (İstanbul)

5)    Erol Tınastepe                           (Erzincan)

6)    Ali İhsan Köktürk                   (Zonguldak)

7)    Şevket Köse                             (Adıyaman)

8)    Birgen Keleş                             (İstanbul)

9)    Mehmet Ali Özpolat                 (İstanbul)

10)  Enis Tütüncü                            (Tekirdağ)

11)  Tayfur Süner                            (Antalya)

12)  Hüsnü Çöllü                             (Antalya)

13)  Atila Emek                                (Antalya)

14)  Gökhan Durgun                      (Hatay)

15)  Tekin Bingöl                             (Ankara)

16)  Ali Arslan                                 (Muğla)

17)  Nevingaye Erbatur                    (Adana)

18)  Gürol Ergin                              (Muğla)

19)  Nesrin Baytok                         (Ankara)

20)  Mehmet Şevki Kulkuloğlu      (Kayseri)

21)  Tacidar Seyhan                        (Adana)

22)  Abdullah Özer                         (Bursa)

23)  Sacid Yıldız                              (İstanbul)

24)  Selçuk Ayhan                          (İzmir)

25)  Hulusi Güvel                            (Adana)

26)  Abdulaziz Yazar                      (Hatay)

27)  Ali Oksal                                  (Mersin)

28)  Osman Kaptan                         (Antalya)

29)  Ahmet Küçük                           (Çanakkale)

30)  Ramazan Kerim Özkan            (Burdur)

31)  Durdu Özbolat                          (Kahramanmaraş)

 3.- Siirt Milletvekili Osman Özçelik ve 19 milletvekilinin, Siirt’teki cinsel istismar olayının araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/779)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Siirt'te yaşanan "nitelikli cinsel istismar" vakası ile ilgili olarak meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

1) Osman Özçelik                                            (Siirt)

2) Selahattin Demirtaş                     (Diyarbakır)

3) Gültan Kışanak                                           (Diyarbakır)

4) Ayla Akat Ata                                             (Batman)

5) Bengi Yıldız                                                (Batman)

6) Akın Birdal                                                 (Diyarbakır)

7) Emine Ayna                                                (Mardin)

8) Fatma Kurtulan                                           (Van)

9) Hasip Kaplan                                              (Şırnak)

10) Hamit Geylani                                           (Hakkâri)

11) İbrahim Binici                                           (Şanlıurfa)

12) M. Nuri Yaman                                         (Muş)

13) Mehmet Nezir Karabaş             (Bitlis)

14) Mehmet Ufuk Uras                   (İstanbul)

15) Özdal Üçer                                                (Van)

16) Pervin Buldan                                           (Iğdır)

17) Sebahat Tuncel                                          (İstanbul)

18) Sevahir Bayındır                       (Şırnak)

19) Sırrı Sakık                                                 (Muş)

20) Şerafettin Halis                                          (Tunceli)

İlköğretim Okulu öğrencisi 7 kız çocuğuna, yaşları 14 ila 70 arasında değişen onlarca kişinin tecavüz ettiği skandalı kamuoyunun gündeminde geniş bir biçimde yer almıştır. Çocuklar aynı okulda eğitim görmektedirler ve durumlarını rehber öğretmenleri ile paylaşmaları üzerine skandal açığa çıkmıştır.

10.4.2010 tarihinde Siirt Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla başlatılan soruşturma kapsamında sorgulanan 100 kişiden 17 si tutuklanmış 25 kişi ise gözaltında alınmıştır.

Kız çocuklarının ifadesi doğrultusunda aynı sınıftan yaşları 14 ila 16 arasında değişen yedi erkek öğrenci de gözaltına alınmıştır. Yaşları küçük olduğu gerekçesiyle serbest bırakılan bu yedi öğrenci hakkında Savcının itirazı üzerine yeniden tutuklama kararı çıkartılmıştır. Mahkemenin gizlilik kararı aldığı bu olayla ilgili Siirtli hukukçuların verdiği bilgilere göre, kızların şikayetçi olduğu kişiler arasında rütbeleri ve isimleri bilinmeyen bir asker ve bir de polis memuru bulunmaktadır. Ancak genel kanı çocukların korktukları için bu iki zanlının isimlerini söyleyemedikleri yönündedir.

Olayda adı geçen kişiler arasında çocukların öğrenim gördüğü okulun müdür yardımcısının da aralarında bulunduğu bazı esnaf ve şehrin ileri gelenlerinin de ismi geçmektedir. Olayın ortaya çıkmasının ardından iki kamu görevlisi de açığa alınmıştır. Tutuklanan kişiler ile ilgili Emniyet ve Savcılığın basına koyduğu ambargo "adı geçen isimler arasında deşifre olmaması gereken isimler mi var?" sorularını da beraberinde getirmektedir. Kızların yaklaşık iki yıldır tecavüze maruz kaldığı da şehirde bilinmesine rağmen olaydan haberdar olanların neden sessiz kaldığı da aydınlatılması gereken noktalardan birisidir.

4.- Siirt Milletvekili Osman Özçelik ve 19 milletvekilinin, zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersi konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/780)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlköğretim ve Ortaöğretimde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin zorunluluğunun kaldırılması ve içeriğinin düzenlenmesi konularında Anayasanın 98'inci ve TBMM İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.

1) Osman Özçelik                    (Siirt)

2) Selahattin Demirtaş             (Diyarbakır)

3) Gültan Kışanak                   (Diyarbakır)

4) Ayla Akat Ata                     (Batman)

5) Bengi Yıldız                        (Batman)

6) Akın Birdal                         (Diyarbakır)

7) Emine Ayna                        (Mardin)

8) Fatma Kurtulan                   (Van)

9) Hasip Kaplan                      (Şırnak)

10) Hamit Geylani                   (Hakkâri)

11) İbrahim Binici                   (Şanlıurfa)

12) M. Nuri Yaman                 (Muş)

13) Mehmet Nezir Karabaş     (Bitlis)

14) Mehmet Ufuk Uras           (İstanbul)

15) Özdal Üçer                        (Van)

16) Pervin Buldan                   (Iğdır)

17) Sebahat Tuncel                  (İstanbul)

18) Sevahir Bayındır               (Şırnak)

19) Sırrı Sakık                         (Muş)

20) Şerafettin Halis                  (Tunceli)

Gerekçe

Türkiye'de din eğitimi sorunu, yaygın olarak tartışılmakta ve sürekli güncelliğini korumaktadır. Türkiye'nin Avrupa Birliğine (AB) aday olması, tartışmalara ayrı bir boyut daha kazandırmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti devleti bir yandan AB sürecine uyum yasaları hazırlarken, diğer yandan AB Anayasası ve uluslararası sözleşmelerde belirtilen, bireysel özgürlük, hukukun üstünlüğü, insan hakları, kültürel çeşitliliğin tanınması, demokrasi ve din ile devlet ilişkilerinin ayrılığı üzerine kurulmuş olan tanımlamaları görmezden gelmemelidir. AB Temel Haklar Bildirgesinin, 54'üncü maddesinin büyük çoğunluğu, insan onuru, demokrasi, bireyin düşünce ve din özgürlüğü, eğitim hakkı, yasalar önünde eşitlik, ayırımcılık yasağı, kültürel dinsel çeşitlilik, sosyal güvenlik ve kişi haklarına saygıya dayalıdır ve bu haklar yasalarla teminat altına alınmıştır.

Anayasanın 24'üncü maddesinde: "Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir ve hiç kimse, dini inançlarından, ibadetinden, inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz, suçlanamaz" denmektedir. Fakat din ve ahlak eğitimi ve öğretiminde "Sünni İslam" devletin gözetimi ve denetiminde zorunlu olarak öğretilmektedir. Alevilerin, diğer din ve mezheplerin inançsal, kültürel farklılığı ve kimliği yok sayılmaktadır. Dolayısıyla Türkiye'de Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde mezhepler üstü aydınlatıcı ve bilgilendirici, nesnel ve objektif bir eğitimden söz edilememektedir. Sünni İslamın yayılması ve dayatılması tek seçenek olarak sunulmaktadır. Türkiye'de nüfusun yaklaşık ¼’ü farklı inanç ya da mezheplere aittir.

Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığının yayınladığı 2009 dini özgürlükler raporunun Türkiye bölümünde yer alan veriler şu şekildedir:

Türkiye'nin Dinler Demografisi;

15-20 milyon Alevi                      15.000 Süryani

500.000 Şii Caferi                        10.000 Bahai

65.000 Ortodoks                          5.000 Yezidi

23.000 Yahudi                                              6.000 Protestan

Çeşitli ülkelerdeki din eğitimi uygulamalarının bilinmesi ve Türkiye ile karşılaştırılması, Karşılaştırmalı Eğitim Bilimi ve Türkiye'deki din eğitimi tartışmaları açısından önem taşımaktadır. Bazı ülkelerde din eğitimi ve öğretimi yaklaşımları;

Avusturya: Avusturya'da 1959 tarihli Anayasanın 2. maddesindeki, "Devlet, eğitim ve ders konularında üzerine aldığı görevi ailenin kendi dinî inançlarını ve dünyaya bakış açılarını dikkate alarak ve haklarına riayet ederek yerine getirmelidir" hükmüne göre din eğitimi verilmektedir.

Almanya: Çocuğun Din Kültürü dersine katılıp katılamayacağına aileler karar vermektedir. Dersi seçmeyenler alternatif olarak sunulan etik/ahlak dersine girmek zorundadır.

Fransa: Devlet okullarında herhangi bir dinin eğitimi ve öğretimi verilmemektedir. Ancak büyük kitleler tarafından benimsenen dinler, ilkokuldan lise son sınıfa kadar okutulan tarih kitaplarında 'dinler tarihi' ve 'din kültürü' dersi olarak müfredatta yer almaktadır.

İtalya: Din eğitimi ve öğretimi anaokulu ve ilkokulda haftada 2, ortaokul ve liselerde 1 saat isteğe bağlı olarak verilmektedir. Bu derse katılmayanlar alternatif ders alabilmekte veya okuldan çıkabilmektedir.

Birleşik Krallık (İngiltere İskoçya, Galler, K. İrlanda): Bütün okullarda din kültürü eğitimi verilmektedir. Okulların yüzde 23'ü kilise okuludur. Ailelere dinî hassasiyetlere göre okul seçme imkânı verilmektedir.

Laik ve Demokratik devletin, işleyişi gereği resmi bir dininin bulunmaması gerekmektedir ve belli bir dine üstünlük tanınmamalıdır, ayrıca laik devletin belirli bir dinin gereklerini yasalar ve diğer idari işlemlerle geçerli kılmaya çalışmaması gerekir. Bu bağlamda, laik bir devlette belli bir dinin, eğitim ve öğretimi zorunlu hale getirilemez. Anayasada da belirtildiği üzere Din kültürü ve Ahlak bilgisi dersi adı altında bütün dinler ve mezhepler rasyonel ve nesnel bir biçimde öğretilmelidir ve bu öğretimde seçmeli ders olarak müfredatta yer almalıdır.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın Vural, sisteme girmişsiniz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet Sayın Başkanım. Bir konu hakkında yerimden bir söz talebim var müsaade ederseniz.

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

5.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Amasya Tamimi’nin 91’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, bugün, aslında Amasya Tamimi’nin yıl dönümü. Doksan bir yıl önce bugün Türk milletinin tarih sahnesinden silinmek istediği bir dönemde Amasya’da yanan bağımsızlık meşalesi Türk Kurtuluş Savaşı’nın da fitilini ateşlemiştir. Bu Tamim’le bağımsızlığın ancak ve ancak milletin azim ve kararlılığıyla gerçekleşeceği tüm dünyaya ilan edilmiş, milletin içinde bulunduğu ağır koşullara rağmen Amasya’da ilan edilen bu düstur çerçevesinde, inanç, azim, fedakârlık ve büyük bir kahramanlık örneği sergileyen Türk milleti yedi düvele karşı girişilen millî mücadelede başarıya ulaşmıştır. Bu Tamim vesilesiyle, millete, millî egemenliğe, millî iradeye dayalı devletimizin ilelebet yaşatılacağına dair azim ve kararlılığımız aynen devam etmektedir. Bu vesileyle, cumhuriyetimizin temellerinin atıldığı Amasya Tamimi’nin yıl dönümünü kutluyor, Tamim’in gösterdiği istikamette yürüyerek milleti bağımsızlığa kavuşturan ve bu güzel vatanı bize emanet bırakan, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün gazilerimizi, şehitlerimizi, rahmetle, minnetle anıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Vural.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının iki tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) TEZKERELER

1.- İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de çalışabilmesine ilişkin tezkeresi (3/1230)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de çalışabilmesine dair bir talebi olmuştur. Başkanlığımızca uygun görülen bu talep İçtüzüğün 25 inci maddesi gereğince Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                                                        Mehmet Ali Şahin

                                                                                               Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                Başkanı

III.- YOKLAMA

CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama… Bakacağız efendim.

Sayın Anadol, Sayın Hamzaçebi, Sayın İnce, Sayın Çakır, Sayın Güvel, Sayın Köse, Sayın Çöllü, Sayın Öztürk, Sayın Karaibrahim, Sayın Emek, Sayın Süner, Sayın Sönmez, Sayın Paçarız, Sayın Halıcı, Sayın Pazarcı, Sayın Serter, Sayın Erenkaya, Sayın Günday, Sayın Yalçınkaya, Sayın Küçük.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Kuzu kuzu gelin, kuzu kuzu!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Kuzular burada oturuyor kuzular! Kuzu kuzu oturun burada!

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Kuzu kuzu gelin!

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

On dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 15.57

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati:16.07

BAŞKAN : Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yusuf COŞKUN (Bingöl)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 121’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

İstem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım ve yoklama için iki dakika süre vereceğim.

Yoklama işlemi başlamıştır.

III.- Y O K L A M A

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) TEZKERELER (Devam)

1.- İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de çalışabilmesine ilişkin tezkeresi (3/1230) (Devam)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının vermiş olduğu tezkeresini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler… Tezkere kabul edilmiştir.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

2.- Dilekçe Komisyonunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de çalışabilmesine ilişkin tezkeresi (3/1231)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Dilekçe Komisyonunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de çalışabilmesine dair bir talebi olmuştur. Başkanlığımızca uygun görülen bu talep İçtüzüğün 25 inci maddesi gereğince Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                                                        Mehmet Ali Şahin

                                                                                               Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:

VII.- ÖNERİLER

A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1.- (10/618) esas numaralı Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergenin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 22/06/2010 Salı günkü birleşiminde yapılmasına dair CHP Grubu önergesi

                                                                                                                        22.06.2010

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu; 22.06.2010 Salı günü (Bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisini, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                           Kemal Anadol

                                                                                                                 (İzmir)

                                                                                                       Grup Başkan Vekili

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündemin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler Kısmında yer alan (Faili Meçhul Siyasi Cinayetler Konusunun Araştırılması Amacıyla); (10/618) esas numaralı Meclis Araştırma Önergesinin görüşmesinin, Genel Kurul’un, 22.06.2010 Salı günlü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin lehinde, Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk.

Buyurunuz Sayın Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; faili meçhul bırakılan siyasi cinayetlerin araştırılması üzerine Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, demokrasi ve özgürlük mücadelesinin yılmaz savunucularından, demokratik hukuk devleti ilkesinin önderlerinden, üstat, büyük gazeteci İlhan Selçuk’un ölümü nedeniyle kendisine Allah’tan rahmet, İlhan Selçuk’u seven tüm dostlarına başsağlığı diliyorum.

Değerli arkadaşlar, cumayı cumartesiye bağlayan gece PKK örgütü tarafından Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde bir tabura, bir askerî birliğin üssüne yapılan hain terör saldırısını lanetliyorum. Hain saldırıda yaşamını yitiren şehitlerimizi saygıyla anıyorum. Hükûmet yetkililerinin, katledilen her şehidimizin ardından rutin hâle gelen beylik cümlelerle dolu sözlerinde “cektir”, “cağız”, “ceğiz” şeklindeki hiçbir derde derman olmayan soyut ve afaki demeçlerini bırakarak terörün bir an önce son bulması için yapması gerekenleri yapması, yapmaması gerekenleri yapmaması milletimizin artık ortak ve acil talebidir. Çünkü ateş sadece düştüğü yeri yakmıyor, sadece terörde şehit düşenlerin canı yanmıyor, terörün yaktığı ateş tüm Türkiye’nin, doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle her tarafını yakar hâle gelmiştir. Terörün yaktığı ateş artık sadece şehitlerin yakınlarının canını yakmıyor, tüm Türk ulusunun canını yakıyor, yüreğini kanatıyor, içini acıtıyor değerli arkadaşlarım. Artık buna son vermek zamanı gelmiştir.

Değerli arkadaşlarım, şehitlerimizin acılarıyla dolu böylesine bir günde, geçen gün biz Babalar Günü’nü kutladık. Ancak bu Babalar Günü’nde, gerçekten, siyasi cinayetlerde babalarını, yakınlarını yitirmiş insanların buruk acılarını da yaşadık.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye’nin tarihine baktığımız zaman siyasi cinayetlerle dolu ve bu siyasi cinayetlerin failleri, kimler tarafından işlendiği, neden işlendiği bugüne kadar bir türlü tespit edilememiş. 1948 yılında Sabahattin Âli’nin öldürülmesiyle başlayan siyasi cinayetlerdeki belirsizlik, bugüne kadar olan süreçte bütün hızıyla devam etmiş. Türkiye’nin geçmişindeki karanlıkların aydınlatılması, demokrasimizin ve özgürlüklerimizin gelişmesi açısından önemlidir. Türkiye’nin geçmişindeki bu karanlıkları aydınlatacak yegâne güç de, kayıtsız ve şartsız sahip olduğu egemenliği millet adına kullanan Türkiye Büyük Millet Meclisidir.

Değerli arkadaşlarım, siyasi cinayetlerde yakınlarını kaybeden kişilerin oluşturduğu Toplumsal Bellek Platformunun yakınlarının neden, nasıl, kimler tarafından katledildiğine yönelik beklenti ve arayışları aralıksız sürdürmüştür. Bu nedenle bu siyasi cinayetlerde yakınlarını kaybeden bu Toplumsal Bellek Grubu, 11 Şubat 2010 günü başta Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olmak üzere, tüm siyasi parti gruplarına başvurarak bu siyasi cinayetlerin aydınlatılmasına yönelik taleplerini Meclis Başkanı ve gruplara iletmiştir. Meclis Başka- da bunların taleplerini bir yazı ekinde grup başkan vekilliklerine iletmiştir.

O tarihte Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri olarak bizlerin verdiği Meclis araştırması önergesi, bu ziyaretten iki ay sonra CHP Grubu önerisi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine 6 Nisan 2010 tarihinde grup önerisi olarak getirilmiştir. Üzülerek söylüyorum ki, Cumhuriyet Halk Partisinin bütün siyasi mülahazalardan uzak olarak, sadece ve sadece yakınlarını siyasi cinayetlerde kaybetmiş insanların ve toplumun vicdanlarını rahatlatmaya yönelik bu taleplerini karşılamak üzere getirdiği bu Meclis araştırması önergesi, bu Genel Kurulda AKP’li milletvekili arkadaşlarımızın oylarıyla reddedilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, yine, Cumhuriyet Halk Partisinin 1 Mayıs 1977 kanlı olaylarının araştırılmasına ilişkin Meclis araştırması önergesi, bu Meclis Genel Kurulunda 20 Nisan 2010 tarihinde AKP oylarıyla reddedilmiştir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da sürdürülen JİTEM faaliyetlerine ilişkin bu Mecliste bir partinin verdiği önerge bu Genel Kurulda AKP oylarıyla reddedilmiştir. Yine bir partinin darbelerin araştırılmasına yönelik verdiği önerge, bu Meclis gru-bunda AKP oylarıyla reddedilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, demokratikleşme iddiasının ve sürecinin işletilmeye çalışıldığı bu süreçte Türkiye Büyük Millet Meclisi gerçekten demokrasiyle yakından ilgili olan bu talep konusunda araştırma yapmayacak da, neyin araştırmasını yapacak? Hani, biz gerçekten Türk milleti olarak geçmişinde karanlıkları olmayan, gerçekten faili meçhul bırakılan siyasi cinayetleri olmayan, demokratik hukuk ilkeleriyle yoğrulmuş bir Türkiye’yi, aydınlık bir Türkiye’yi gelecek çocuklarımıza nasıl bırakacağız?

Değerli arkadaşlarım, bu siyasi cinayetlerde yakınlarını kaybeden kişile-rin oluşturduğu Toplumsal Bellek Platformu, gerçekten bu önergenin reddedilmesine rağmen bu Meclisten umudunu, beklentisini kaybetmemiştir ve bunun aydınlatılacağına yönelik, buna ilişkin Meclis araştırması komisyonu kurulaca-ğına yönelik umut ve beklentisi inatla ve sabırla devam etmektedir. Bu anlam-da da kendileri faaliyetlerini sürdürmektedirler. Millî iradenin temsilcisi olan, milletin kayıtsız ve şartsız sahip olduğu egemenliği kullanma yetkisine sahip olan bu Meclis, bu insanların ve toplumun bu çığlıklarını görmezlikten, duymazlıktan gelemez, hiçbir şey yokmuş gibi davranamaz. Bakın, bu amaçla geçtiğimiz 19 Haziran günü bu Toplumsal Bellek Grubu İstanbul’da bir etkinlik düzenledi.

Siyasi cinayetlerin üstüne resmen püskürtülen karanlıkların aydınlatılması çağrımızı bir kez daha tekrarlıyoruz. 19 Haziran Babalar Günü’nde, “Benim Babam Bir Kahramandı” etkinliğinde birbirimizi görmek, hep birlikte yüzleşmek dileğiyle İstanbul’da, Rıfat Ilgaz’da bir etkinlik düzenlemişlerdir.

Değerli arkadaşlarım, buradan da anlaşılmaktadır ki, bu insanlar, bu siyasi cinayetlerin üzerine örtülen örtünün karanlığının resmen yapıldığını söylemektedirler yani bunun gerçekten devlet içerisindeki yapılanmalar eliyle yapıldığını söylemektedirler; bu, çok vahim bir durumdur. Türkiye Büyük Millet Meclisi, demokratik hukuk devletinde böylesine bir vahim durumla yaşayamaz, bunu aydınlatmak durumundadır.

Değerli arkadaşlarım, geçmişe baktığımız zaman, gerçekten 1 Mayıs 1977 katliamları yapıldı, 16 Mart 1978’de İstanbul Üniversitesi önünde öğrencilerin üzerine bombalı saldırılar yapıldı; bunlar, gerçekten 12 Eylül 1980’e gelmenin işaret fişeğiydiler. 12 Eylül 1980’e taşıyan ve 12 Eylül 1980’den sonra devam eden olaylar arasındaki fiil ve fail bağlantısından yola çıktığımız zaman, faili meçhul bırakılan siyasi cinayetlerin işlenmesinde halkın iradesiyle işbaşına gelen hükûmetlerin üstünde bir gücün varlığını gösterdiği kanısı toplumda uyanmaktadır.

Emperyalizmin geri kalmış ülkelerde besleyip büyüttüğü kontrgerilla faaliyetinin ve bu faaliyetin üstünün örtülerek delil karartma…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız, buyurunuz.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - …ve zaman aşımı manevralarıyla yargısal süreçte kendisini gösteren bir devlet geleneğinin varlığının saptanması, devleti esas alan, devletin hukuku yerine yurttaşı esas alan hukuk devletinin önündeki tüm engellerin kaldırılması için Sabahattin Ali’den günümüze kadar işlenmiş olan siyasi cinayetlerin neden, nasıl, kimler tarafından işlendiğinin araştırılması ve arkasındaki gizli ilişkilerin ve gerçekten, örgütsel yapıların ortaya çıkarılması demokratik hukuk devletinin gelinen süreçte olmazsa olmaz koşuludur, demokrasimizin gelişiminin koşuludur. Bu nedenle, bu siyasi cinayetlerin araştırılmasına yönelik bu Meclis araştırması önergemizi tekrar Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak Genel Kurulun takdirlerine sunma ihtiyacını hissettik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi bağlayınız.

Buyurunuz.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Bağlıyorum efendim.

Hiçbir siyasi mülahaza öngörmeksizin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin oy birliği ile bu araştırma önergesini kabul ederek gerçekten, geçmişimizde karanlık olan noktalara ışık kaynağı saçmasını diliyorum ve bu konuda hem toplumun hem demokrasi güçlerinin hem de bu siyasi cinayetlerde yakınlarını kaybeden tüm insanlarımızın umut ve beklentilerine karşılık verelim diyorum. Hepinize saygılar ve sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.

Aleyhte, Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir.

Buyurunuz Sayın Özdemir. (MHP sıralarından alkışlar)

HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu tarafından faili meçhul siyasi cinayetlerin araştırılması ve öldürülenlerin arkasındaki siyasi örgütlenmeyi ortaya çıkarmak amacıyla verilen Meclis araştırması komisyonu kurulmasına dair önerge üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, konuşmama başlamadan evvel, bugün İstanbul’da meydana gelen terör saldırısında şehit olan 5 vatan evladına Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Hükûmetin terörü bitirmek amacıyla ortaya koyduğu etnik temelli açılımın başlangıcından itibaren 129 vatan evladımız şehit olmuştur. Son olarak Hakkâri’de, Elâzığ’da, Diyarbakır’da ve İstanbul’da gerçekleştirilen saldırılar Türkiye'nin terör sorununu bir kez daha acı bir şekilde ortaya koymuştur. Bu vesileye terörle mücadelede şehit olan bütün evlatlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum, gazilerimize uzun ömürler diliyorum, Hükûmete de terörle müzakereden vazgeçip gerçekten terörle mücadele yapmaya davet ediyorum.

Değerli milletvekilleri, cinayetlerin açığa kavuşturulması elbette ki ülkemizdeki aydınlığın ve aydınlık geleceğin bir önemidir ancak siyasi cinayetlerin aydınlatılması çabaları yeterli değildir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak hiçbir faili meçhul cinayetin kalmaması gerektiğini düşünmekteyiz ve inanmaktayız. Buna göre, siyasi cinayetlerin dışında faili meçhul adi cinayetler, organize suç örgütlerinin işlediği cinayetler, uyuşturucu kaçakçısı örgütlerin işlediği cinayetler, asıl önemlisi kan davası ve terör cinayetleri, PKK ve diğer terör örgütlerinin işlediği cinayetler ve olaylar bu komisyonun çalışması içerisine dâhil edilmelidir. Yaratılanların en şereflisi olduğuna inandığımız ve insanın yaşama hakkının kutsal olduğu şiarıyla burada önergeyi tartışmalı ve komisyonun çalışmaları için ilk değerlendirmeleri yapmalıyız.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde bugüne kadar faili meçhul cinayetler toplumun her kesiminden çok sayıda vatandaşımızın ölümüyle sonuçlanmıştır. Bu durum, ülkemiz için talihsiz bir vakadır ancak görüşmekte olduğumuz önergeye de yansıyan bir eksik bilgi ve değerlendirme vardır. Özellikle siyasi faili meçhul cinayetlerin sağ-sol ayrımı yapılmadan her siyasi görüşe mensup bireyleri hedef aldığının bilinmesine rağmen, önergede siyasetin sol kesiminde bulunmuş isimlerin yer alması kamuoyunu eksik bilgilenmeyle sonuçlandıracak değerlendirmelere götürecektir. Türkiye'nin siyasi faili meçhul cinayetlerinin önemli bir bölümü milliyetçi, ülkücü camiadan aydınlar, yazarlar, öğrenci ve siyasetçi, bürokrat ayrımı yapılmadan bireyleri de hedef almıştır. “Faili meçhul cinayetler” denildiğinde sadece sol kesimden bazı isimlerin akla gelmesi, tek yanlı bir tutum olmamalıdır. Milliyetçi Hareketin bugüne kadar ağırbaşlı bir şekilde sessiz kalmayı tercih etmesi, yaşanan onlarca acıların tekrar yaşanmaması ve toplumda çatışma ortamının oluşmaması içindir. Milliyetçi Hareketin tutumu, insanlarımızın sevgi ve huzur içinde yaşamalarına gösterdikleri itina içindir.

Elbette ki Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu önergede yer alan faili meçhul cinayetler araştırılmalı ve aydınlatılmalıdır ancak mademki faili meçhul cinayetleri tartışıyoruz, milliyetçi, ülkücü camianın da faili meçhul cinayetlere kurban gittiği bireylerini burada anmakta yarar vardır. Ruhi Kılıçkıran, Dursun Önkuzu, Süleyman Özmen, Bingöl Belediye Başkanı Hikmet Tekin, Gazeteci-Yazar Erdoğan Hançerlioğlu, Milletvekili, Gazeteci İlhan Darendelioğlu, Gümrük ve Tekel eski Bakanı Gün Sazak’ı bu isimlerle sayacağımız ve unutamayacağımız şehitlerimizdir. Bu kişilerin artık bir amacı ve duygusu vardı, bağımsız, refah ve birlik içinde, varlık içinde bir Türkiye. Bunlar için şehit edildiler. En verimli dönemlerinde faili meçhul cinayetlere kurban giden bu isimlerin neden ve kimler tarafından katledildiği, azmettiricilerin kimler olduğu aradan geçen onlarca yıllara rağmen açıklığa kavuşturulamamıştır. Bu çerçevede, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bütün faili meçhul cinayetlerle birlikte bu cinayetlerin de araştırılarak Türkiye’yi karanlık günlere mahkûm etmek isteyenlerin ortaya çıkarılmasını talep ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, cinayetlerin aydınlatılması elbette ki öldürülenleri geri getirmeyecektir ancak en azından bu menfur cinayetlere kurban gidenlerin aileleri ve milletimizin derin vicdanı az da olsa rahatlayacak, bir gelişme olacaktır.

Değerli milletvekilleri, devletin faili meçhul cinayetleri aydınlatma görevi bulunmaktadır. Bu görev hükûmetler eliyle yürütülmektedir. Diğer bir ifadeyle, faili meçhul cinayetlerin araştırılması ve çözüme kavuşturulması siyasi iktidarın elindedir ve görevidir. Bu vesileyle esas görev ve sorumluluk Hükûmette bulunmaktadır.

İçişleri Bakanımız her gün konuştuğunda faili meçhul cinayetlerin kalmadığını söylemektedir. İşte, biraz önce konuşan arkadaşımızın belirttiği gibi, benim de söylediğim gibi, diğer yıllardan kalan birçok faili meçhul cinayet vardır. Hükûmetin görevi, sadece kendi bulunduğu zamanın faili meçhul cinayetlerini çözmek değildir, şu ana kadar bütün faili meçhulleri çözme gibi bir görevi vardır. Hükûmet ise bu görevini güvenlik güçleri vasıtasıyla yürütür ve güvenlik güçlerimizin son dönemde teknolojik imkânlarındaki artışlar, pek çok alanda üstün başarılar göstermesine vesile olmaktadır. Emniyet teşkilatı ve jandarma teşkilatının aynı başarıları faili meçhul cinayetlerin çözümünde göstereceğine, eski bir emniyetçi olarak, gerçekten yürekten inanıyorum. Yeter ki Hükûmet bu alanda sağlam bir irade açıklasın.

Değerli milletvekilleri, Türkiye’de faili meçhul cinayet kalmadığı, faili meçhul cinayetleri açıklamada Hükûmetin çok başarılı olduğuna dair açıklamalar… Hükûmetin karanlıkta kalan diğer olaylara karşı, biraz önce de belirttiğim gibi, aynı sorumluluk bilinciyle yaklaşması gerekmektedir. Hükûmetin gösterdiği çabaların faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmasında yeterli olmadığı noktalarda Türkiye Büyük Millet Meclisinin devreye girmesi gerekmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin gerçekleştireceği düzenlemeler, kurulacak olan araştırma komisyonu aracılığıyla olmalıdır.

Değerli milletvekilleri, ülkemizdeki mevcut şartlar içerisinde önemli bir konuyu daha gündeme getirmek istiyorum. Bölücü terör PKK’nın ismi de pek çok cinayete karışmıştır. Terör örgütünün bu cinayetlerinin de araştırılması gerekmektedir. Ülkemizin içerisinde bulunduğu hassas konum dikkate alındığında, PKK’nın ve diğer terör örgütlerinin cinayetlerinin, gerekirse ayrı birer komisyon kurularak mutlaka araştırılması gerekmektedir. Kurulacak araştırma komisyonunda faili meçhul olaylara ilişkin bilgi ve belgelere kolayca ulaşılabilmektedir. Bu durum son derece önemlidir çünkü faili meçhul olaylara ilişkin belgeler bütün cumhuriyet başsavcılıklarında ve savcılıklarında, emniyet teşkilatı, jandarma teşkilatında ve istihbari bilgiler de istihbarat teşkilatlarında bulunmaktadır. Birbirleriyle bağlantılı dosyalara ulaşmak mümkün olamamaktadır. Komisyonun çalışmaları neticesinde, ilgili dosyaların birleştirilmesi vesilesiyle güvenlik güçlerimizin faili meçhul cinayetleri çözmesinde büyük katkı sağlayacaktır.

Netice itibarıyla, bu faili meçhul cinayetlerin nedenlerinin, faillerinin ortaya çıkarılması gerekmektedir. Sağ-sol ayrımı yapılmadan faili meçhul cinayetlerin çözümüne ulaşıldığı demokratik bir devlet için bu araştırma komisyonları mutlaka kurulmalıdır.

Bu vesileyle, Milliyetçi Hareket Partisi olarak böyle bir araştırma komisyonunun yanında olacağımızı ve önergeye destek vereceğimizi bildiriyorum. Ancak bir kez daha vurgulamak istiyorum ki faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmasındaki çabalar bütün bu olayların derinlemesine araştırılmasını kapsamalıdır. Siyasetin her bölümünde, toplumun her kesiminde, nedeni ne olursa olsun, gerçekleştirilen cinayetler aydınlatılmalıdır.

Konuşmama burada son verirken, önergeye “evet” oyu vereceğimizi bildiriyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özdemir.

Lehte, Eskişehir Milletvekili Tayfun İçli.

Buyurunuz Sayın İçli.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, sizleri saygıyla selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin lehinde söz aldım.

Değerli arkadaşlarım, benden önceki konuşmacı arkadaşlarımın sözlerine aynen iştirak ediyorum, bu konuları tekrarlayacak değilim. Hepimizin bildiği gibi, yaşam hakkı kutsal bir hak ve yaşam hakkına yapılacak saldırılar insanlık dışı bir saldırıdır, lanetlenmesi gerekir ve bu faili meçhul cinayetlerin mağdurlarının sağcı-solcu olması aslında hiçbir şey ifade etmemektedir biraz evvel değerli arkadaşımın ifade ettiği gibi. Bu insanlık suçudur, bu mutlaka araştırılmalıdır ama değerli arkadaşlarım birazdan hepimiz göreceğiz, çok değerli, çok saygıdeğer vatandaşlarımız da görecek, bu öneri reddedilecek çünkü AKP’nin sayısal üstünlüğü var, sayısal üstünlüğü olduğu için “Kabul edeler… Etmeyenler…” denilmek suretiyle bu Cumhuriyet Halk Partisinin önerisi reddedilecek.

Değerli arkadaşlarım, tabii bu öneri reddedilecek, sonra ne yapılacak? AKP’nin kendi önerisi var, AKP kendi önerisini getirecek. Değerli arkadaşlarım, tabii o öneri sırasında öneri için söz alamayacağımı düşünerek şimdiden bazı düşüncelerimi ifade etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, AKP grup önerisinde tabii yine yazboz tahtasına çevrilmiş, yine birtakım kanunlar getiriliyor ama en önemlisi bence bu önerinin üçüncü paragrafındaki husus, diyor ki değerli grup başkan vekilleri, AKP grup başkan vekilleri: Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 5’inci maddesi gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1 Temmuz 2010 tarihinde tatile girmeyerek yeni bir karar alınıncaya kadar çalışmalarına devam etmesini oylarınıza sunuyor.

Değerli arkadaşlarım, bu öneri yok hükmündedir. Neden yok hükmündedir? Grup önerisiyle Anayasa’yı değiştiremezsiniz, İç Tüzük’ü değiştiremezsiniz. Neden? Anayasa madde 93. Anayasa madde 93 “Türkiye Büyük Millet Meclisi, her yıl Ekim ayının ilk günü kendiliğinden toplanır. Meclis, bir yasama yılında en çok üç ay tatil yapabilir; ara verme veya tatil sırasında, doğrudan doğruya veya Bakanlar Kurulunun istemi üzerine, Cumhurbaşkanınca toplantıya çağrılır.” dedikten sonra devam etmektedir. Yani, asıl olan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Anayasa’da belirtildiği üzere ve İç Tüzük’te belirtildiği üzere 1 Temmuzda tatile girmesidir. Genel Kurul ucu açık bir karar alamaz. Ne demiş Anayasa, en fazla üç ay tatil yapabileceğini… Ama tatil yapabileceğine Anayasa’da hüküm var.

Dönüyoruz İç Tüzük’ün 5’nci ve 7’nci maddelerine, burada da asıl olan Meclisin 1 Temmuzda tatile girmesidir ama tek istisnası üç aydan fazla tatil yapamayacağı.

Peki, grup önerisi ne diyor? “Yeni bir karar alınıncaya kadar çalışmaların devam etmesi.” Peki, yeni karar almadık, hangi kanunlar geldi? Türkiye Büyük Millet Meclisinin Anayasa’dan kaynaklanan tatil hakkını AKP grup önerisiyle kaldırabilir miyiz? Kaldıramayız. Onun için bu öneri yok hükmündedir, oylamayla geçse dahi bu yok hükmündedir. Bunu öncelikle ifade etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, yine, AKP grup önerisiyle birtakım kanun, tasarı ve teklifleri gündeme getirildi. Her zaman ifade ediyorum, siyasi iktidar, Sayın Başbakan, Sayın AKP yöneticileri diyorlar ki: “Bu kanunlar görüşülsün.” Güzel. Peki, değerli arkadaşlarım, anlamaya, incelemeye fırsat bulamıyoruz; yağmur gibi geliyor, okumaya fırsat bulamıyoruz ama bunun daha da farklı bir olayını söyleyelim, acı olayını, bizzat Sayın Başbakanın ifade ettiği gibi, AKP yöneticileri de ifade ediyor, bu Meclisin, bu çalışma takvimi, milletin gereksinme duyduğu yasaların çıkması için değil. Peki, ne için? Anayasa Mahkememiz 5 Temmuzda karar verecek de onun için. 5 Temmuzda ne kadar verecek Anayasa Mahkemesi? Anayasa değişikliğinin iptali hakkında bir karar verecek.

Değerli arkadaşlarım, yürütme organı, yasama üzerinde baskı kurmak suretiyle, özellikle de yargı, yüce Anayasa Mahkemesi üzerinde bir baskı, bir telkin oluşturacak şekilde bir karar alamaz. Böyle bir şey olur mu?

Şimdi, öneride tabii bu ifade edilmiyor ama bu öneride ifade edilmiyor ama Sayın Başbakanın grup toplantısında, başka açıklamalarında Türkiye Büyük Millet Meclisinin niçin çalışması gerektiği ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin neden 1 Temmuzda tatile girmemesi gerektiği çok açık bir şekilde ifade ediliyor. Meclis, Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu yüce çatı, keyfî uygulamalara alet edilemez; keyfî uygulamalara alet edilemediği gibi, insanlık dışı uygulamalara da alet edilemez.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti’nde milletvekillerinin çalışma usulü gibi bir usule hiçbir insan muhatap olmamaktadır. Bakın, poliste nöbetçi vardır, askerde nöbetçi vardır, devlet memurunda nöbetçi vardır, grup başkan vekillerinde nöbetçi vardır ama  milletvekillerine nöbetçi yoktur; milletvekilleri 13.00’te başlayacak bitinceye kadar, sabaha kadar. Burada komik görüntüleri basın mensupları çekiyor milletvekilleri kürsüde uyurken.

Değerli arkadaşlarım, yarın öbür gün birçok arkadaşımız tansiyon veyahut başka bir nedenle çok kötü birtakım şeylerle karşı karşıya kalabilirler. Milletvekilliği görevi onurlu bir görevdir, haysiyetli bir görevdir. Milletvekillini eğer burada grup başkan vekilleri korumazsa hiç kimse koruyamaz. Neden Sayın Başbakan bütün bu kanun tasarı ve tekliflerinde burada oturmuyor? Neden nöbetçi bakanlar var da bütün Bakanlar Kurulu burada değil? Şimdi, 1 Sayın Bakanımız var burada. Neden bakanlarımız burada değil? Demek ki bakanlar ve sayın başbakanlar milletvekilinin çok çok üzerindedir. Halk arasında ağalıkla ilgili laf vardır, bir ağa vardır bir de marabalar vardır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin fertleri maraba değildir, hiç kimsenin de kölesi değildir.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Bravo!

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Milletvekilinin üzerinde de hiçbir efendi de yoktur. Eğer birtakım çalışma takvimi getireceklerse geçmişte olan başbakanlar gibi, merhum Ecevit gibi -sabahlara kadar geldi burada oturdu- Sayın Başbakan da bakanları da burada oturur. Bunu bir kere önemle belirtmek istedim.

Değerli arkadaşlarım, bu grup önerisinde uluslararası sözleşmeler var ama en çok ilgimi çeken -Bilmiyorum sizin ilginizi çekti mi?- 73 sıra sayılı Kanun Teklifi. Bu 73 sıra sayılı Kanun Teklifi nedir değerli arkadaşlarım? Bakın, ne diyor ve bu sözleşme -uluslararası bir sözleşme- 7/12/2007’de imzalanmış. 2007, 2010… Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunuluyor. Neymiş değerli arkadaşlarım, bakın: “Iraka Komşu Devletler Hükûmetleri ile Irak Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Terörizm, Sınırlardan Yasadışı Sızmalar ve Örgütlü Suçlarla Mücadele Konularında Güvenlik İşbirliğine İlişkin Protokolün Onaylanması” Gözün aydın Sayın Hükûmet, günaydın, günaydın!

Bugün 5 şehit verdik İstanbul’da, önceki gün 11 şehit verdik Güneydoğu Anadolu’da, ondan önce İskenderun’da 6 şehit verdik. Ee, sızmalar oluyor. Hani Kuzey Irak? Yani Sayın Başbakan kürsüye geldiği zaman birtakım şeyler söylüyor ve bugün, çok ilginçtir, tabii, mensubu olduğum Hükûmete de, merhum Ecevit’e de bir anlamda dil uzatıldı “Nerede be kardeşim sıfır terör?” şeklinde. O zaman konjonktür öyle gerektirmiş, bölücübaşını paketleyip bize vermişler, o nedenle terör sıfır olmuş.

Sayın Başbakan, bölücübaşını paketlettirip Türkiye'ye getirebilen iradeye bak sen. Nasıl paketlendi, paketlenmedi, nasıl verildi değil, orada devletin bir iradesi vardı, Hükûmetin bir iradesi vardı. Şimdi ne oldu sizin iktidarınızla? Askerimizin başına çuval geçirildi de sesiniz çıkmadı. Şimdi geliyorsunuz, ağlama şeklinde, terör böyleymiş, işte 2001’de böyleymiş, 2002’de sayısını unuttu, çok azmış, yılda olan can kaybı, bugünün Türkiye’sinde her gün oluyor.

İktidar olmak ağlama yeri değildir, iktidar olmak sorun çözmektir. Şimdi, bana getiriyorsunuz 2007 tarihinde imzalanmış bir sözleşmeyi, Türkiye Büyük Millet Meclisi onaylasınmış! Canlar gidiyor sürekli. Yani bunlar, değerli arkadaşlarım, bunlar hafife alınacak konular değil.

Şimdi bakıyoruz, terör tavan yapmış, ekonomi paldır küldür gidiyor, muazzam bir kriz var, yolsuzluk, yoksulluk, işsizlik bu Hükûmet döneminde tavan yapmış. Olumlu anlamda değil, olumsuz anlamda. İnsanlar panik hâlinde, insanlar korkuyor, insanlar çocuklarından korkuyor, geleceklerinden korkuyor. Şimdi bölücü terör örgütü askere değil artık sivillere saldırmaya başladı. Vatandaşlarımız okuluna çocuklarını gönderirken nasıl göndereceği kaygısında. Buna Hükûmet ağlamayacak, Hükûmet çare bulacak.

Bir de yeri gelmişken şunu ifade edeyim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkanım.

Bu yüce Meclisin Başkanı Sayın Mehmet Ali Şahin’in açıklaması: Bu terör olaylarıyla ilgili Genelkurmaydan açıklama bekliyormuş, tatmin edici açıklama.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başbakan yapacak, Başbakan!

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Evet, eleştiriden sonra da diyor ki: “Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetleme görevi vardır.”

Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetleme görev -Anayasa/87, Anayasa/98- Meclis araştırması, Meclis soruşturması, genel görüşme; bunlarla Türkiye Büyük Millet Meclisi denetleme hakkını kullanır. Yoksa Meclis Başkanı bir siyasi parti lideri gibi Türk ordusunun başını, Genelkurmayı sıkıntı altına sokacak demeçlerde bulunmaz; bulunur, o onun kendi, Mehmet Ali Şahin olarak geçer, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak geçmez. Nasıl bugün benim söylediklerim Tayfun İçli’nin sözleri olarak geçiyorsa o senin sözlerin. Eleştiriler üzerine tutup da “Ben denetleme görevini yerine getiriyorum.” şeklinde halkın kafasını karıştırıcı beyanlarda bulunmak doğru değildir Sayın Başkanım. Bunu da özellikle belirtiyorum.

Beni dinlediğiniz için, sabrınız için hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın İçli.

Aleyhte, Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün.

Buyurun Sayın Üstün. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, Şemdinli’de, Diyarbakır’da, Elâzığ’da, İstanbul’da şehit olan askerlerimize ve vatandaşlarımıza Cenabı Allah’tan rahmet diliyorum, milletimizin başı sağ olsun ve bu menfur saldırıları yapanları da şiddetle kınıyorum.

Değerli arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi, “Kanunları görüşmeyelim, önümüzdeki günlerde siyasi cinayetlerle ilgili, faili meçhullerle ilgili bir araştırma komisyonu kuralım ve bunu görüşelim.”e ilişkin, gündeme ilişkin bir grup önerisi.

Değerli arkadaşlar, biz, aslında öneriyi önemsiyoruz. Gerçekten, bu memlekette faili meçhul kalmaması lazım, her şeyin aydınlığa çıkması lazım. 

Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisinde, 1948 yılında vefat etmiş Sabahattin Ali’nin de cinayetinin araştırılması ve ortaya çıkması talep ediliyor, çok haklılar. 1948 yılında Sebahattin Ali’yi kim katletmişse, aslında ortaya çıkmalı. Sorumluluk kiminse, bugünse bugün, yarınsa yarın veya daha önceki yıllarda kimler hükûmet olmuşsa bu ortaya çıkarılmalı.

Değerli arkadaşlar, yine akabinde Abdi İpekçi ile ilgili bir önerge vermişler; çok haklılar. Abdi İpekçi gibi aydın bir kişinin bu memlekette öldürülmüş olması ve faillerinin tam olarak aydınlatılmaması hatta sıkıyönetim komutanlığındayken dahi bu cinayetin üstünün örtülmüş olması, gerçekten bizim de üzüldüğümüz bir olay.

Bu konularla ilgili sürekli gruplara vatandaşlarımız geliyorlar. Sayın Bekir Bozdağ Grup Başkan Vekilimiz ve Sayın Ayşe Nur Bahçekapılı bu konuda kendileriyle görüşüyor. Meclisimizin tatile girmesine az bir zaman kaldı. İnşallah, ümit ediyorum ki ben, tatilden sonra, bütün grupların mutabakatıyla, bu grup önerisinde olan veya olmayan ne kadar faili meçhul cinayet varsa bunlarla ilgili bir araştırma komisyonu kurulur ve bu cinayetler aydınlatılır. Hatta araştırma komisyonuyla ilgili hükümler İç Tüzük’te çok zayıf, son derece zayıf. Öncelikle, bence grupların anlaşmaları lazım ve burada araştırma komisyonlarının yetkilerini ve etkilerini artıracak düzenlemeler yapmaları lazım. Biz daha önceki yıllarda yüce Meclis çağırdığı hâlde bu Meclise gelmeyen kamu görevlilerini biliyoruz. Dolayısıyla, bu kamu görevlilerini de buraya getirecek etkinlikte İç Tüzük düzenlemeleri yapılması lazım.

Değerli arkadaşlar, bakın, bu faili meçhul meselesine sağ-sol meselesi olarak da bakmamak lazım. Sayın Özdemir işaret etti, ben de fark ettim grup önerisinde. Sadece sol görüşteki mağdur olan veya kurban giden insanlar yazılmış. Bu faili meçhul meselesi, terör meselesi sağ-sol meselesi değildir. 12 Eylül’den önce gördük, sabah bir solcuyu öldüren silah öğleden sonra bir sağcıyı öldürdü. Bunlardan ders almamız lazım, bunlardan ibret almamız lazım. Dolayısıyla bu meseleyi sağ-sol meselesi olarak veya hükûmetleri yıpratmak için veya devleti sıkıntıya sokmak için kullanmamamız lazım. O bakımdan değerli arkadaşlar, bu konuda gerekli adımların atılması gerektiği konusunda ben de hemfikirim.

Değerli arkadaşlar, Hükûmetimizin döneminde Necip Hablemitoğlu cinayetinin dışında faili meçhul cinayetlerin neredeyse tamamı çözülmüştür. Ancak burada, bir cinayet olduğunda artık gerekli olgunluğu göstermemiz lazım; basın olarak bu olgunluğu göstermemiz gerekir, siyasi partiler olarak da göstermemiz lazım; bir cinayet işlendiğinde, daha ilk dakikadan, ilk günden faili ilan etmememiz lazım. Bakın, Danıştay cinayetini hatırlayın. O günlerde hemen bu cinayetin neden yapıldığı, hangi saiklerle işlendiği ilan edildi, katiller hemen bulundu, vesaire ama sonraki günlerde cinayetlerin rengi değişti ve şimdi hangi mertebeye geldiğini gördünüz.

Dolayısıyla, bırakalım yargı işini yapsın değerli arkadaşlar, bırakalım yargı işini yapsın. Yargı işini yaparsa memlekette, bu faili meçhul cinayetlerin de bir bir ortaya çıkacağından eminiz. Bakın, Diyarbakır’da ilk kez faili meçhullerle ilgili bir mahkeme kuruldu. Biz, mahkemenin işini kolaylaştırmamız gerekirken “Acaba mahkemenin işini nasıl engelleriz?” diye uğraşıyoruz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Başbakana söyle, Başbakana!

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) – Değerli arkadaşlar, dolayısıyla herkesin bu konuda katkı sağlaması lazım. Burada, son terör olaylarıyla ilgili yine Hükûmeti suçlamak, buradan bir siyasi rant elde etmek veya “Bizim zamanımızda terör sıfırlandı.” gibi birtakım yaklaşımlarla bu yeni olaylardan sanki birer siyasi rant elde etmek son derece yanlış.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Yaklaşım değil, gerçek onlar!

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) – Bakın değerli arkadaşlar, 1 kişi dahi ölmüş olsa biz mağdurları sayılarla ifade etmeyiz. 10 kişi ölmüş, 100 kişi ölmüş… 1 kişi dahi ölse bunlar vatan evladıdır. (MHP sıralarından gürültüler)

Bakın değerli arkadaşlar, burada bu rakamlar var, ben bu rakamları okumaya utanırım. Utanırım çünkü bu insanların canı, malı rakamlarla ifade edilmez. Ama bakın, bir rakam okuyayım: 1999 yılında şehit asker sayısı 173. Değerli arkadaşlar, utanıyorum bunu söylemeye,173.

RECEP TANER (Aydın) – 2002’de kaç?

OKTAY VURAL (İzmir) – 2002’de kaç?

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) – 2002’de, söyleyeyim: 18.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ya… Atma Recep!

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) – Bunlar insan değil mi? Bunlar asker değil mi?

RECEP TANER (Aydın) – Yanlış biliyorsun!

OKTAY VURAL (İzmir) – Atma Recep din kardeşiyiz!

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) – Sayıyla mı ifade edeceksiniz?

Peki, 2000’de: 22. Bunlar insan değil mi? Polis sayısını söyleyeyim: Bakın, 12; 12.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yeter ya! Teröre teslim oldunuz konuşup duruyorsun!

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) - Bunlar insan değil mi? İlla rakamlarla mı ifade edeceksiniz?

OKTAY VURAL (İzmir) – Teröre teslim oldunuz konuşup duruyorsunuz?

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) - Bakın, 2007 yılında, Hükûmetimiz döneminde…

OKTAY VURAL (İzmir) – Hangi yüzle konuşuyorsun ya, hangi yüzle konuşuyorsun?

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) -  …en fazla şehit sayısının verildiği 2007 yılıdır.

OKTAY VURAL (İzmir) – İmralı’nın yol haritası elinizde, onunla pazarlık yapıyorsunuz; konuşup duruyorsunuz!

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) -  123 arkadaşlar… Ama maalesef geliyorsunuz burada, sayılarla, rakamlarla ifade etmeye çalışıyorsunuz işinizi.

OKTAY VURAL (İzmir) – İmralı’yı affetmek için elli takla attınız! Terörle Mücadele Kanunu’nu getirdiniz olmadı, taş atan çocukları getirdiniz olmadı…

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) - 1999 yılında da şehitler gelmişti, 2000 yılında da şehitler gelmişti. Bugün, o şehit cenazelerinin arkasında siyasi rant devşirmeye çalışanlar o gün cenazelerin arkasından buharlaşmışlardı, meydanda yoktular o gün onlar. O zaman, APO’yla pazarlık ediyorlardı.

RECEP TANER  (Aydın) –  O zaman açılım yoktu!

OKTAY VURAL (İzmir) – Kan üzerinden açılım pazarlıyorsunuz be!

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) - APO’yla pazarlık ediyorlardı. “Eğer saldırı yapmazsanız belki sizi affederiz.” diye pazarlık ediyorlardı.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hangi yüzle konuşuyorsunuz ya!

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, terör, siyasi rant elde edilecek bir yer değildir, bir alan değildir, bir alan değildir.

OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) – Ayıp! Ayıp!

OKTAY VURAL (İzmir) -  Rantçı sizsiniz be! Rantçı sizsiniz, açılım pazarlıyorsunuz.

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) -   Herkesin tek yumruk olması lazım. Teröre karşı herkesin tek yumruk olması lazım.

OKTAY VURAL (İzmir) – “Analar ağlamasın.” diye açılım dayatması yapan sizsiniz.

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) - O zaman 1999’da açılım mı vardı? (MHP sıralarından gürültüler)

OKTAY VURAL (İzmir) – Hadi oradan!

BAŞKAN – Sayın milletvekillerimiz, lütfen sakin olarak dinleyiniz.

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) – 2000’de açılım mı vardı?

OKTAY VURAL (İzmir) – Hadi oradan!

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) - Sen işine bak! Sen işine bak!

OKTAY VURAL (İzmir) – Habur’da gördük yüzünüzü, Habur’da!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Anaların ağlaması oy getiriyor herhâlde size!

OKTAY VURAL (İzmir) – Habur’da gördük! “Güzel şeyler oluyor.” dediniz.

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bizler inşallah, tatilden sonra geleceğiz ve bu faili meçhullerle ilgili komisyonu kuracağız.

Ben bu…

OKTAY VURAL (İzmir) – İsraillilere, adamları gönderip öldürt, sonra rant için pazarla öyle mi?

BAŞKAN – Sakin olun sayın milletvekilleri… Lütfen sessiz dinleyin.

Sayın Üstün, devam edin.

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) – Değerli arkadaşlar, tatilden sonra geleceğiz ve bu komisyonu kuracağız.

OKTAY VURAL (İzmir) – Mavi Marmara’da ölüme gönderdiklerinizin hesabını soracağız sizden!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Cinayetten prim yapmaya kalkan bir siyasi parti!

OKTAY VURAL (İzmir) – Terörden prim üreten sizsiniz; primciler, rantçılar!

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) - O bakımdan, o önerge geldiğinde sizlerden destek istiyoruz. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar; AK PARTİ ve MHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Üstün.

III.- YOKLAMA

(MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, toplantı yeter sayısı istiyoruz.

BAŞKAN – Sayın Şandır, Sayın Vural, Sayın Günal, Sayın Nalcı, Sayın Bukan, Sayın Serdaroğlu, Sayın Çalık, Sayın Enöz, Sayın Taner, Sayın Özensoy, Sayın Uslu, Sayın Akkuş, Sayın Çelik, Sayın İnan, Sayın Bulut, Sayın Tankut, Sayın Akcan, Sayın Kutluata, Sayın Özdemir, Sayın Çobanoğlu.

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, ben söz istemiştim. Faili meçhul cinayetlerden yakınımı kaybettim, sizin kadar mağdur olan biriyim. Bir şey söylemek istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Sakık, yoklama talebi girince…

SIRRI SAKIK (Muş) – Yoklama talebinden önce söz istemiştim.

BAŞKAN – Biliyorum Sayın Sakık, bundan sonra size söz vereceğim.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)

1.- (10/618) esas numaralı Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergenin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 22/06/2010 Salı günkü birleşiminde yapılmasına dair CHP Grubu önergesi (Devam)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.

Sayın Sakık, 60’a göre söz istemiştiniz.

İki dakika süre veriyorum.

Buyurunuz efendim.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

6.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, faili meçhul cinayetlerle ilgili AK PARTİ’nin tutumuna ilişkin açıklaması

SIRRI SAKIK (Muş) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Evet, biraz önce arkadaşımız faili meçhul cinayetlerle ilgili iktidar partisi adına konuşurken faili meçhul cinayetlerin tamamının aydınlığa kavuştuğunu söyledi. Oysaki Sayın Başkan siz eşinizi kaybettiniz, ben eminim ki hâlen eşinizin faillerinin  bulunmadığını… Ben de burada ağabeyimi kaybetmiştim, benim ağabeyimin de failleri bulunmadı ve bizim yaşadığımız coğrafyada 17.500 faili meçhul cinayet var. Ben morg rakamcılığı yapmayayım ama ne yazık ki gerçeğimiz bu. Birkaç isim söylemek istiyorum. Mesela Musa Anter; aydın, gazeteci, yazar; Vedat Aydın, bizim il başkanımızdı; Mehmet Sincar, milletvekiliydi ve bunun gibi yüzlerce insan faili meçhul cinayetlere kurban gittiler ama bunların hâlen failleri yokken ortada, çıkıp buradan, kürsüden “Biz faili meçhul cinayetleri aydınlığa kavuşturduk.” tezi doğru değildir. Eğer gerçekten bu iktidar partisinin bu faili meçhul cinayetleri aydınlığa kavuşturmak gibi bir talebi olmuş olsaydı biraz önce Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu bu Meclis araştırma önergesine “Evet.” derdi ama ne yazık ki sürekli bu tür araştırmalara “Hayır.” deyip ve çıkıp toplumu da yanlış bir şekilde bilgilendirmesi, bilgi sunması çok ahlaki değil.

Söz verdiğiniz için de çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Sakık.

Sayın Birdal, buyurunuz.

7.- Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’ın, faili meçhul cinayetlerle ilgili AK PARTİ’nin tu-tumuna ilişkin açıklaması

AKIN BİRDAL (Diyarbakır) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Doğrusu, şimdi arkadaşları -AKP adına- dinlerken gerçekten bir üzüntümü sizlerle paylaşmak istiyorum, yüce Genel Kurulla. Bu hafta sonu Ankara’da yirmi iki kuruluşun düzenlediği “Adalet ve Gerçek İnisiyatifi” adlı bir toplantı vardı. Diyarbakır’dan, Kırklareli’den, Edirne’den, Adana’dan, İzmir’den, Türkiye'nin her bir yanından yakınlarını kaybetmiş olanlar, faili meçhul cinayetlere kurban vermiş olanlar, işkencede ve benzer alanlarda acıları yaşayanlar… Ne yazık ki AKP adına hiç kimse bu toplantıyı izlemedi, ulusal medya da izlemedi, birkaç muhalif basının yanında. Oysa demokratikleşen, sivil bir topluma ulaşan, barışçıl bir topluma ulaşan her ülkede gerçekleri araştırma ve adalet komisyonları oluşturulmuştur. O nedenle bundan kaçınmayalım, eğer yok diyorlarsa gerçekten yok olacak, faili meçhul cinayetlerin son bulacağı bir topluma ulaşalım ve AKP de böyle bir gerçekleri araştırma ve adalet komisyonuna kendileri getirsinler, biz de destek verelim ve gerçekten bir yüzleşme olanağını bulalım.

Teşekkür ederim efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Birdal.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)

2.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1 Temmuz 2010 tarihinde tatile girmeyerek, yeni bir karar alınıncaya kadar çalışmalara devam edilmesine; (11/12) esas numaralı Gensoru Önergesi’nin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 24/06/2010 tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Danışma Kurulu 22.06.2010 Salı günü (bugün) toplanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                                                           Mustafa Elitaş

                                                                                                                Kayseri

                                                                                             AK PARTİ Grup Başkan Vekili

Öneri

Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmında yer alan 506, 73, 342, 519, 483 ve 374 sıra sayılı Kanun Tasarı ve Tekliflerinin bu kısmın 8, 12, 13, 14, 15 ve 16 ncı sıralarına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,

11/12 esas numaralı gensoru önergesinin; gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer alması ve Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerinin 24.06.2010 tarihli birleşiminde yapılması,

TBMM İçtüzüğün 5 inci maddesi gereğince, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 01 Temmuz 2010 tarihinde tatile girmeyerek, yeni bir karar alınıncaya kadar çalışmalara devam edilmesi,

Genel Kurulun; 06 ve 13 Temmuz 2010 Salı günkü birleşimlerinde 1 saat sözlü soruları müteakip diğer denetim konularının görüşülmeyerek bu birleşimlerde Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmında yer alan işlerin görüşülmesi, 07 ve 14 Temmuz 2010 Çarşamba günkü birleşimlerde ise sözlü soruların görüşülmemesi,

Genel Kurulun; 02, 09, 16 Temmuz 2010 Cuma günleri de toplanarak, bu birleşimlerinde Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmında yer alan işlerin görüşülmesi,

Genel Kurulun; 22, 29 Haziran, 06, 13 Temmuz 2010 Salı günkü birleşimlerinde 15:00-24:00 saatleri arasında, 23, 30 Haziran, 01, 07, 08, 14, 15 Temmuz 2010 Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerde 13:00-24:00 saatleri arasında, 25 Haziran, 02, 09, 16 Temmuz 2010 Cuma günkü birleşimlerde 14:00-24:00 saatleri arasında çalışmalara devam edilmesi, 24 Haziran 2010 Perşembe günkü birleşimin saat 11:00'de başlaması ve saat 24:00'e kadar çalışmalara devam edilmesi,

Önerilmiştir.

BAŞKAN – Lehte Antalya Milletvekili Abdurrahman Arıcı.

Buyurun Sayın Arıcı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ABDURRAHMAN ARICI (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ grup önerisi lehinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

AK PARTİ olarak, grup olarak, bütün getirilen tasarıların kanunlaşması için çalışmaktayız. Bu vesileyle çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Bu çalışmalarımıza katkı sunacak tüm milletvekili arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz.

Tüm Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Arıcı.

Aleyhte İzmir Milletvekili Kemal Anadol.

Buyurun Sayın Anadol. (CHP sıralarından alkışlar)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; sözlerime başlamadan önce Cumhuriyet Halk Partisi grubu adına şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, duyduğumuz büyük acıyı ifade etmek istiyorum ve bunun sonunun gelmesi için yüce Meclisi göreve davet ediyorum.

Ayrıca, aydınlanmanın büyük önderi, değerli gazeteci ve düşün adamı İlhan Selçuk’a da Allah’tan rahmet diliyorum. Tüm basın camiasına ve tüm ilericilere, demokratlara, ulusalcılara başsağlığı diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, okunan… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Zarar mı? Yani “ulusalcı” demek rahatsız mı ediyor sizi? Rahatsız mı ediyor?

Değerli arkadaşlarım, bu grup önerisi, esas olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma saatlerini AKP’ye göre düzenliyor ve ondan sonra da Türkiye Büyük Millet Meclisinin dolaylı biçimde 16 Temmuz 2010 Cuma günü tatile girmesini öngörüyor. Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine aykırı. Değerli arkadaşım demin bu kürsüden dile getirdi, tekrar etmiyorum. Ama işin siyasi tarafına değinmek istiyorum. Arkadaşlar, terör artık büyük kentlerin içine girdi, sivilleri hedef aldı, çocukları öldürmeye başladı. Türkiye kan gölüne döndü. Gelecek için de bunu durdurma umudu gitgide azalıyor. Terör örgütünün bu eylemlerinin büyük kentlere sirayet edeceği kendine yakın kaynaklar tarafından açıklandı ve bu konudaki uzmanlar bunu doğruluyorlar. Bu durumda, Türkiye bu ortamdayken Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatile girme hakkı yoktur. Türkiye kaynayan kazana dönecek, kan dökülecek, siz Türkiye Büyük Millet Meclisini tatile sokacaksınız! Hem de nasıl sokacaksınız: Kendi milletvekillerinize şeker verir gibi “Sabaha kadar çalışırsanız -lütfedip bu sabaha kadar çalışmayı gece 24’e çekerek- sizi biz ayın 16’sında tatile göndereceğiz.” diyeceksiniz. Lütfedeceksiniz! Ve bu anormal çalışma saati ancak tatilin şartı olacak milletvekillerinize. Millet Meclisi tatile girmeme kararı almalıdır ve ondan sonra da insani koşullarda çalışmalıdır. Meclis tatile girmesin ama normal saatlerde çalışsın, insan haklarını ihlal eden bir çalışma düzeni içinde olmasın.

Karayolları Kanunu’nu biraz sonra görüşeceğiz. Açın bakın, aralıksız sadece beş saat araba kullanmaya müsaade ediyor, molalı dokuz saat en fazla araba kullanmaya müsaade ediyor. Neden? Direksiyondaki vatandaşımız eğer daha fazla araba kullanırsa bir yere çarpar, kaza yapar kendine, malına, başkasının malına, canına zarar verir diye. Ama biz hata yaparsak zararı millet görüyor, millet görecek. Yani gece yarısı saat 3’te gözlerini ovuşturarak ellerini kaldırıp kulis kapısından içeri giren, neye oy verdiğini bilmeyen milletvekillerinin görüntüsü sizi rahatsız etmiyor mu? Böyle milletvekilliği olur mu? Böyle Parlamento olur mu, böyle Parlamento olur mu? Yakışıyor mu? (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

KEREM ALTUN (Van) – Sakin ol!

K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Rahatsız olan beni dinlemez. Dışarıda güzel çay var.

Şimdi, arkadaşlar, Anayasa değişikliğinde, günde yirmi dört saat var, birinci gün on sekiz saat çalıştık, ikinci gün on beş saat çalıştık, on dört saat çalıştık ve ondan sonra hayret, on gün Meclis toplanmadı.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – On sekiz saat.

K. KEMAL ANADOL (Devamla) – On sekiz… Yani normal çalışsaydık, normal bir çalışma düzeni içinde bu değişiklikleri yapsaydık ne olurdu? Ha, bunun sebebi şu, bakın söyleyeyim: Sayın Recep Tayyip Erdoğan hangi komisyon üyeliği yaptı Başbakan olmadan evvel? Bir gün bir komisyon üyeliği yaptı mı, bir tek gün? Yapmadı. Ondan evvel de aynı şekilde politikacılar vardı. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsına hücum ederek onu yıpratma amacıyla bunları söylemiyorum, bir deneyimli parlamenter olarak söylüyorum. Aynı olayı başka partilerden başbakan yardımcılarında, başbakanlarda yaşadık. Bir gün komisyon üyeliği yapmayan bir kişi milletvekili olur olmaz Başbakanlık, Başbakan Yardımcılığı, Bakanlık gibi makamlara oturursa bu Meclisin çalışmasını değerlendiremez. Maalesef Sayın Recep Tayyip Erdoğan, hâlâ daha Türkiye Büyük Millet Meclisini İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinden ayırt edemiyor. Belediye, adı üstünde belediye başkanlığı, başkanlık sistemi var, kararı başkan verir ama bizim Sayın Başbakan kendisini Meclis Başkanının da üstünde görüyor, kaç defa yaptı bunu. Şimdi, dolayısıyla “Çalışın.” diyor siz de onun dediklerine göre çalışma saatini değiştiriyorsunuz. Arkadaşım çok doğru söyledi, biz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın marabası değiliz. Biz Türk milletini temsil eden milletvekiliyiz. Halkın oylarıyla geldik, milletvekilliği yapmaya geldik buraya.

Şimdi, dayatacaksınız, ondan sonra onu da anlamıyorum, uykulu biçimde çıkardığınız düzenli olmayan yasaların iptali için anayasal hakkımızı kullanıp Anayasa Mahkemesine gidiyoruz, size batıyor, Sayın Başbakan rahatsız oluyor. Ee Anayasa Mahkemesi bozunca, gece 3’e, 4’e kadar mesai yapan bu Meclisin mesaisi ne oluyor? Angaryaya dönüşüyor, madde yürürlüğe girmeyince bütün bu çalışmalar boşa gidiyor. Ve uyarıyoruz: “Çıkarmayın bu yasa maddesini bu şekilde, döner Anayasa Mahkemesinden, hukukçu olmaya lüzum yok, okuma yazma bilmek yeter, mantıklı birisinin olması yeter, milletvekili olmak yeter.” diyoruz, inadına çıkartıyorsunuz. Kentsel dönüşüm projesi: Belediye reisleri gelecek, mülkiyet hakkını hiçe sayarak, belediyeler oraya buraya saldıracak, her yere el koyacak, bunu madde hâline getireceksiniz. Ee ben şimdiden söylüyorum: Bu, evrensel hukuk kurallarına aykırı, ulusal hukuk kurallarına aykırı, gideceğiz Anayasa Mahkemesine iptal olacak. O zaman da diyorsunuz ki: “Niye gittiniz?” “Ana muhalefet mahkemesi” diyor Sayın Başbakan Anayasa Mahkemesine. Sayın Başbakan, o zaman Anayasa değişiklikleri yaptınız, Anayasa Mahkemesini ortadan kaldırırdınız bir Anayasa değişikliğiyle iş biterdi. Ee niye yapmadınız? Ha, hem Anayasa Mahkemesi dursun, YÖK gibi ben orayı ele geçirdikten sonra hiç ses etmeyeyim. Hani YÖK eleştirileriniz, nerede, YÖK’ü niye eleştirmiyorsunuz artık? Sizin elinize geçti. Anayasa Mahkemesi de öyle olsun dediniz ve Anayasa Mahkemesine gitmeyi suç sayan bir Başbakan mantalitesi, bir iktidar partisi mantalitesi Türkiye’deki parlamenter çalışma düzenini bu hâle soktu.

Arkadaşlar, gerçekten söylüyorum, millete hitap ediyorum: Kan gölüne dönen bir Türkiye’de Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatil yapma hakkı yoktur. Nizami biçimde çalışırız, şu çalışma saatlerini ona göre ayarlarız. Yoksa, grup üyelerinize, milletvekillerinize şeker verip kandırırcasına “Çalışın saat on ikiye kadar, ondan sonra tatile sokacağız sizi.” deyip çalışma düzenini allak bullak etme hakkınız yok.

Bu Meclis çalışmaz mı sabahlara kadar? Çalışır, senede üç dört defa çalışır. Çok önemli şeyler olur, olaylar olur, çalışır ama siz bunu sürekli hâle getirdiğiniz vakit, ILO standartlarına aykırıdır, sağlık kurallarına aykırıdır. Afet dönemi çalışma yönetmelikleri vardır, orada bile bu yok. E, ondan sonra yoklama istiyoruz, kızıyorsunuz. Hayır, bu Meclis çalışacak, siz de kuzu kuzu geleceksiniz buraya. Hiç çaresi yok... Hiç çaresi yok... Bu Meclisi tatil etme kararındaysanız...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

K. KEMAL ANADOL (Devamla) - ...onu da biz teşhir edeceğiz.

Yüce Meclise saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Anadol.

Lehte, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş...

Buyurunuz Sayın Elitaş.

(AK PARTİ ve MHP sıralarından karşılıklı laf atmalar)

Sakin olun sayın milletvekilleri...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, müsaade ederseniz, biz de AK PARTİ Grubunun grup önerisinin ne anlatmak istediğini sizlere ifade etmek istiyorum. Grup önerimiz eğer dikkatle okunmuş olsaydı, grup önerimiz...

RECEP TANER (Aydın) – O arkadaşlara söyle!

AKİF AKKUŞ (Mersin) -  O tarafa söyle!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Hocam... O tarafı gösterme Hocam! Akif Hocam, yakışmıyor sana yani niye o tarafı -gene oraya geliyorum da- gösteriyorsun?

BAŞKAN – Sayın Elitaş, lütfen...

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Etmeyin, yakışmıyor Hocam. Biz sizi severiz. Yapmayın, lütfen! (MHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Elitaş, lütfen Genel Kurula hitap edin, karşılıklı konuşmayınız.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)- Hocam, lütfen… Yakışmıyor Hocam…

BAŞKAN – Sayın Elitaş, lütfen Genel Kurula hitap edin, karşılıklı konuşmayınız.

Buyurunuz efendim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)- Haklısınız Sayın Başkan, ama bir milletvekili arkadaşımız başka bir gruptaki milletvekilini dışarı davet ediyor. Çay içmeye davet ediyor, biliyorum.

Şimdi, bizim grup önerimiz Sayın Grup Başkan Vekili tarafından dikkatle okunmuş olsaydı kendi teklifinin bu grup önerisi içerisinde var olduğunu anlamış olurdu.

İç Tüzük’ümüzün 5’inci maddesi açık ve net, ikinci fıkra: “Danışma Kurulunun önerisi üzerine Genel Kurulca başkaca bir karar alınmadıkça Türkiye Büyük Millet Meclisi 1 Temmuz günü tatile girer.” Bizim grup önerimiz de neyi ifade ediyor? “Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1 Temmuz tarihinde tatile girmeyerek yeni bir karar alıncaya kadar çalışmalara devam edilmesi.” diyor. 16 Temmuz tarihine kadar da salı ve cuma günleri çalışma saatlerini belirliyor, bugün 15.00-24.00, çarşamba günü 13.00-24.00, perşembe günü –bu haftaya has olmak üzere- 11.00-24.00, cuma günü 14.00-24.00; gelecek haftadan itibaren 16 Temmuza kadar 15.00-24.00; 13.00-24.00; 13.00-24.00; 14.00-24.00.

Bu hafta 11.00’de başlamamızın sebeplerinden birisi, bir siyasi partinin Sayın Başbakan hakkında verdiği gensoru önergesinin görüşmelerinin yapılması amacıyla saat 11.00’de Genel Kurulu çalışmaya davet ediyoruz.

Bakınız, biz, Anayasa değişiklikleri bittikten sonraki süreç içerisinde bütün siyasi parti gruplarını ziyaret ettik. Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve Barış Demokrasi Partisinin grup başkan vekillerini ziyaret ettik; dedik ki: “Bizim şu süre içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatile gireceği 1 Temmuz tarihine kadar otuz tane kanunu çıkarmakla ilgili durumumuz söz konusu. Lütfen inceleyin, bu kanunlarla ilgili itirazınız, ihtilaflarınız varsa onları işaret edin, o kanunlarla ilgili önergeleriniz varsa bu önergeleri birlikte siyasi parti gruplarından o konuda uzman olmuş arkadaşlarımız bir araya gelsinler, konuşsunlar, tartışsınlar, bu kanunları çıkarmak için gayret gösterelim.”

Otuz kanun maddesine şu anda ilave olan iki veya üç tane kanun var; ilave ettiğimiz iki veya üç tane kanun olacak. Onlar da siyasi parti grup başkan vekillerinin bilgileri dâhilinde. Çünkü komisyonda olan, mesela Mali Kural Kanunu, mesela vergi kanunlarında değişiklik yapan kanun, mahsuplaşmayla ilgili, devlet yardımlarıyla ilgili kanun tasarı ve tekliflerinin komisyonda olduğunu, Dışişleri Bakanlığı Teşkilat Kanunu’nun hâlâ komisyonda olduğunu, bu kanun tasarı ve tekliflerinde değerli gruplarımızın da katkıları olduğu takdirde bunu yapabileceğimizi ifade ettik. Zaten 30 kanun tasarısı veya teklifi içerisinde şu ana kadar 17 tanesini gerçekleştirmiş olduk. Bugünden sonraki itibarıyla da dün siyasi parti grup başkan vekillerimizle de konuştuk, 15 tane kanun tasarı veya teklifinin bu dönem içerisinde çıkarılmasını arzu ediyoruz. Nasıl? Konuşarak, uzlaşarak, anlaşarak. Mesela, bugün Karayolları Kanunu’nu görüşeceğiz, 50 maddeye yakın bir kanun tasarısı. Biz, siyasi parti gruplarına buradan diyoruz ki: “Geliniz, bugün birinci bölümünü çıkaralım.” Kanun maddeleriyle ilgili herhangi bir, zihninizde düşünce, sıkıntı varsa, mesela -Sayın Anadol’un söylediği- bir şoför beş saatten fazla gidemez, günde de dokuz saatten fazla araç kullanamaz. Sayın Anadol diyebilir ki: “Ben altı saat olsun diye uygun düşünüyorum; on saatten de fazla olmasın diye düşünüyorum.” Bunu teknik arkadaşlara sorarız, diğer siyasi parti grupları da uygun derse önergeyi birlikte imzalarız, kabul ederiz veya dört saate düşürürüz.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Hiç yapmadınız.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – İşte biz, size bunu teklif ediyoruz. Yarın da gelin, Karayolları Kanunu’nun ikinci bölümünü bitirelim. On iki diye bir şartımız yok ama siz, burada kanun maddeleriyle ilgili, temel yasa olarak kabul ettiğimiz kanun maddeleriyle ilgili her bir madde için -hakikaten imza atan milletvekili arkadaşlarımızın da o konuda büyük bir rahatsızlık duyduğunu hissettiğim için... Hani dediniz ya “İçeri girerken milletvekili arkadaşlar el kaldırıyor, indiriyor” diye, burada herkesin her konuyu bilme mecburiyeti yoktur çünkü her siyasi parti grubunun komisyonlarda etkili, yetkili uzman, o konuyla ilgili uzman milletvekilleri vardır. Mutfak, Türkiye Büyük Millet Meclisinde komisyonlardır. Burası bilgilendirme amacınadır.

Şimdi, mesela, Adalet Komisyonunda bazı kanun tasarıları konuşuluyor, Plan ve Bütçe Komisyonunda bazı kanun tasarıları konuşuluyor. O komisyon üyesi arkadaşlarımız, Bayındırlık Komisyonu üyesi arkadaşlarımız, diğer komisyon üyesi arkadaşlarımız grup başkan vekillerini veya ilgili arkadaşları o konuyla ilgili bilgilendiriyor ve siyasi partinin itirazı veya kabulü ortaya çıkıyor. Ama burada, milletvekili arkadaşlarımızın bütün kanunları bilme mecburiyeti varmış gibi ifade etmek yanlış olur. Türkiye Büyük Millet Meclisi Tüzüğü’ne ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma esaslarına aykırı olur ama ben muhalefet partilerine şunu söylüyorum, bazı milletvekili arkadaşlarımız var mı yok mu, bilmiyorum: Karayolları Kanunu’nda her bir madde için beş tane önerge verilebilir. Verilebilecek beş önerge içerisinde, siyasi parti grupları eğer kanunda bir kelimeyi değiştirmek “kelime” yerine “sözcük” demek anlamında bir önerge veriyorsa, o önergeye imza atan, grup baskısıyla imza atan arkadaşımın düştüğü duruma bakınca, inanın…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Grup baskısı filan yok ya! O sizde olur, bizde yok.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – …hakikaten, milletvekili olarak düşünüyorum, bir milletvekilinin böyle, bakmadan, okumadan, ısrarla ve baskıyla imza atmasını üzüntüyle karşılıyorum.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – O sizin milletvekillerinizde, yok bizde öyle bir şey.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Geçmiş örnekleri de çıkarabiliriz, eğer varsa görürüz. Mesela, Anayasa değişikliği konusunda İç Tüzük, milletvekillerine, siyasi parti gruplarına yetki vermiş. Anayasa değişikliklerinde yedi tane önerge verme hakkı var, grupların hakkı her zaman saklıdır. Kapatma önergesini milletvekilleri vermelerine rağmen, siyasi parti gruplarının hakkı saklı olduğundan dolayı “kapatma önergesi” diye ifade ettiğimiz önergeler düşer. Ama Anayasa değişikliğine Allah rızası için bir bakın, kontrol edin. Sayın Anadol, otuz maddede bir tek önerge okundu ve otuz maddede “manifesto” diye adlandırılan aynı gerekçe okundu. Kadınların pozitif ayrımcılığını ifade eden 10’uncu maddedeki değişiklikte de aynı gerekçe okundu. Anayasa Mahkemesinin yapısını daha demokratik bir şekle getirebilmek… Anayasa Mahkemesinin, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısının, seçmen listesinin artırıldığı, 11.500 hâkim ve savcının demokratik ve özgür iradeleriyle seçeceği bir Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun değiştirilmesiyle ilgili madde metnine de aynı önerge verildi.

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – İşte, muhalefeti hesaba katın.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Ekonomik ve Sosyal Konseyin kurulmasıyla ilgili Anayasa değişikliği maddesinde de aynı önerge verildi, aynı gerekçe okundu.

İç Tüzük’teki Meclis Başkanlığının dört yılda bir seçileceği dönemle ilgili önergeye de bir bakın.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Elitaş, iyi takip etmemişsin.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sayın Anadol, sizi tasdik ediyorum, kimseyi itham etmiyorum. Siz mi yaptınız onu? Siz mi yaptınız Sayın Şandır.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Biz yaptık ama iyi takip etmemişsin.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Siz yaptıysanız… Yani bilmiyorum, ben Sayın Anadol adına söylüyorum.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – İyi takip etmemişsiniz.

RECEP TANER (Aydın) – Otuz defa konuştuk, anlamadınız mı hâlâ!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Şimdi, bakın, otuz maddede aynı önergeyi yazıp… Bakın, Ekonomik Sosyal Konseyle ilgili maddede dahi aynı önerge ve aynı gerekçe.

VAHAP SEÇER (Mersin) - Farklı önerge, aynı gerekçe…

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) –  Ve bunun altına da imza atan kişiler “manifesto sunuyoruz” diyorlar.

VAHAP SEÇER (Mersin) – Aynı önerge değil Sayın Elitaş, farklı önerge aynı gerekçe.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yanlış söylüyorsun hep, doğru dürüst okumamışsın.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Mahcup olursun, mahcup!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Şimdi, bakınız değerli arkadaşlar, Anayasa değişikliği 7 Mayıs sabaha karşı bitti. Niye on beş gün tatil verdik?

Değerli arkadaşlar, biz sizlerle konuştuk, grup başkan vekilleri olarak konuştuk, “Geliniz, bunu bugün şu saatte bitirelim, mayıs ayının -o 7 Mayıstan sonraki Cuma günü bitti- haftasına ara verelim. Ondan sonra gelen sürede 18, 19, 20 Mayıs var. 20 Mayıs Perşembe günü ve Cuma günü çalışalım…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sayın Başkan, bitiriyorum.

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – …çünkü 19 Mayıs resmî tatil, 20 Mayıs Perşembe ve Cuma günü çalışalım. 7 Mayıs tarihinden itibaren verdiğimiz arada, bir dahaki haftalara da cumaları ilave ederek biz bunu telafi edelim.” dedik.

Yani bir değerli milletvekili arkadaşımızın burada ifade edip sizin de onun altını birdenbire doldurmaya çalışmanız, o zaman tahmin ediyorum şimdiki Genel Başkanınız Sayın Kılıçdaroğlu’yla yaptığımız bir görüşmenin sonucunda, Sayın Şandır’dı o zamanki konuştuğumuz Grup Başkan Vekilimiz…

K. KEMAL ANADOL (İzmir)- Ortada bir metin yok, imza yok, ne yaparsanız yapın! Ne yaparsanız yapın!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -  Ama ben Anadolu çocuğuyum Sayın Anadol, laf ağızdan çıktığı an imzadır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Çok gördük öyle!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -  Biz, çıkan lafın arkasındayız.

K. KEMAL ANADOL (İzmir)- Çok gördük öyle!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Çıkan lafın arkasındayız.

K. KEMAL ANADOL (İzmir)- Çok gördük öyle!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Çıkan lafın arkasındayız. Sizin milletve-kili arkadaşlarınız da, AK PARTİ Grubu milletvekillerinin ağzından çıkan lafın ne kadar geçerli olduğunu bilir.

BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Trakya ne oluyor? Sizi şiddetle kınıyorum! Trakya milletvekilleri ne oluyor? Trakya vekilleri, bu Meclisin vekilleri değil mi?

BAŞKAN -  Sayın Paçarız…

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -  Bu önergemizin kabulünü değerli millet-vekillerinden istirham ediyor…

BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Ayıptır be!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Şu yaptığın, daha büyük bir ayıp.

BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Trakya nerede? Türkiye iki bölümdür: Ana-dolu ve Trakya. Sizi şiddetle kınıyorum!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -  Şu yaptığın daha büyük bir ayıp…

BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Trakya nerede! Söyleyeceğini bil!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Otur yerine… Otur yerine… Otur yerine, saygısızlık yapma!

BAŞKAN -  Sayın Paçarız, lütfen… Lütfen…

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Burada senin grup başkan vekilin var, ama… Ben sana kızmakla haksızlık yapıyorum. Burada bir siyasi partinin temsilcisi grup başkan vekili konuşurken, bir siyasi partinin grup başkan vekilinin sizi uyarmamasını… Ben sizi haksız görmüyorum.

BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Ayrımcılık yapma! Ayrımcılık yapıyorsun!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Sizin yaptığınız normal olabilir ama siyasi parti grup başkan vekilini millete havale ediyorum, diğer siyasi partilere havale ediyorum.

BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Sen kendi grubuna doğru konuş, kendi adına konuş. Türkiye’yi Anadolu, Trakya diye bölme!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN -  Teşekkür ederiz Sayın Elitaş.

Aleyhte Mersin Milletvekili Mehmet Şandır… (MHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Şandır.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Gerçekten, her hafta salı günü bu ızdırabı yaşamaya mahkûm muyuz diye düşündüğüm oluyor. Üç yılı tamamladık, ama bir türlü uzlaşmayı başaramadık ve ben Sayın Elitaş’a bakarak söylüyorum: Şu üç yılda muhalefet gruplarıyla uzlaşmayı beceremediniz, başaramadınız maalesef, üzülerek söylüyorum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) -  Ceza Kanunu’nu çıkardık.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, hep beraber hepinizin gözünün önünde oluyor. Bunun üzerinden siyaset yapmak falan, hiç öyle bir arzum yok ama hatırlamanız açısından söylüyorum, hepinizin gözünün önünde oluyor. Her hafta başı Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu bir grup önerisi getiriyor. Artık, Danışma Kurulu önerisi gelmez oldu Meclise, grup önerileri geliyor.

Şimdi, burada son grup önerilerinin, yani Adalet ve Kalkınma Partisinin verdiği grup önerilerinin hepsi yanımda. Bu konuyu merak eden arkadaşlarla daha, böyle, detayda tartışmak mümkün. Bir sonuç olarak söylüyorum: Maalesef bir zorunluluk olabilir, bir şey söylemiyorum yani Hükûmet olmanın, ülke yönetmenin zorunluluğu diyebilirsiniz. Gündem değişebilir, ihtiyaçlar değişebilir. “O gün öyle konuştuk, bugün ihtiyaç dolayısıyla böyle konuşuyoruz, böyle bir öneri getiriyoruz.” diyebilirsiniz, ona bir şey söylemiyorum ama bunu buradan ifade ettiğinizde veya Danışma Kurulu toplantısında ifade ettiğinizde karşılıklı bir anlayış da mümkün olabilir.

Şimdi, bakınız arkadaşlar, bunların detayını uzun uzun anlatmayayım ama Sayın Elitaş’ın söylediği, otuz kanunla ilgili liste de önümde. Bunu gerçekten getirdiler bize ve dediler ki “Bunları 1 Temmuza kadar çıkartalım, Meclisimizi olağan tatiline kavuşturalım.” “Eyvallah” dedik, hatta benim orada bir önerim oldu: “Burada değişiklikler olabilir, Hükûmet başka şeyler getirebilir, ihtiyaç olabilir, onun için otuzla kendinizi sınırlamayınız. Çıkması mecburi, zorunlu kanunlardan bir liste yapınız, biz de ona bakalım. Nasıl bir tavır sergileyeceğimizi size ifade edelim.” dedik.

Şimdi, kararımız, işte, saat 15.00-20.00, 13.00-20.00 çalışacağız ama bir hafta sonra bu çalışma saatini…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İki hafta sonra.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Bakın -bir hafta veya iki hafta- bu çalışma saatini hiç bizimle istişare etmek gereğini duymadan bitimine kadar koydunuz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Anadolu çocuğu bunlar.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Değerli arkadaşlar, ısrar ettik, bu “… bitimine kadar…” yakışmaz çünkü çalıştıramazsınız Meclisi bitimine kadar. Yani buna kim gerek gördü, hangi gerekçe buna sizi zorunlu kıldı, anlamak mümkün değil. “Bitimine kadar!”

Değerli milletvekilleri, dört tane temel kanunu bir kanun içerisinde toplayarak Tarım Kanunu’nda, Tarım Bakanlığıyla ilgili çok temel bir konuda bir düzenleme yaptınız. Dört tane kanunu ve ona bağlı yönetmelikleri mülga hâle getirdiniz, iptal ettiniz, yeni bir kanun çıkardınız, kırk sekiz maddeydi, elli maddeydi bu Kanun. Bu Kanun’un üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi olarak gerek komisyonda gerekse alt komisyonda çok emek verdik; 2 tane tarım profesörü çalıştı; 2 tane, tarımı yönetmiş genel müdür çalıştı, 50’ye yakın önerge verdik, burada nereden baksak 30’a yakın milletvekili arkadaşımız konuştu. Bir tek önergeyi kabul edin arkadaşlar ya! Bir tek önergeyi kabul edin! “Öyle değil de böyle yaparsanız kabul ederiz.” deyiniz ve yine de Veterinerlik Kanunu’nun çıkmasında Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun fedakârlığı gerekti, önergelerimizin ikinci kısmını çektik ve öyle çıktı Kanun ama saat beşe kadar çalıştık, sabah beşe kadar çalışıldı. İkinci gün, saat dördü çeyrek geçiyordu, ezan okunuyordu buradan çıktığımızda.

Değerli arkadaşlar “Bu doğru değil, bu hak değil.” diye burada çığlık çığlığa ifade ettik ama ne hikmetse ne sayın milletvekillerimiz ne grup yönetimimiz ne iktidar partisinin değerli yöneticileri bu çığlığımıza kulak asmadılar ve neticede yani böyle “Siz ne derseniz deyiniz biz yaparız, biz güçlüyüz, sayısal çoğunluğumuz yeterlidir, bizim dediğimiz doğrudur, doğruyu biz biliriz.” dayatmasıyla bu Meclisi çalıştırdınız. Yani bir şey söylemiyorum ama bunu Meclisin tarihi yazacak. İnanıyorum ki bugünler geçtikten sonra, siz de geriye dönüp baktığınızda, bu dayatmadan utanacaksınız arkadaşlar.

Şimdi, gece 24.00’e kadar alıyorsunuz kararı. Ben sizi bir muhasebe yapmaya davet ediyorum. Bir günde bitmesini öngördüğünüz ve bitimine kadar koyduğunuz ilk salı günkü dört kanun bir haftada bitmedi.

Değerli arkadaşlar, bir günde bitmesini karar hâline getirdiğiniz, burada el kaldırarak karar hâline getirdiğiniz o dört kanunu bir haftada bitiremediniz, iki haftada bitiremediniz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İki günde bitti.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Yani şimdi daha bugün görüşeceğimiz kanun geçen haftanın kanunu, evvelki haftanın kanunu.

Değerli arkadaşlar, bu dayatmayla, bu inatla bu Meclisi çalıştıramazsınız, çalıştırdığınızdan bir hayır hasıl olmaz. “Bunu yapmayın.” diyoruz size. Bunu niye yapıyorsunuz? Şimdi yeni bir önerge getiriyorsunuz. İşte ben bir hesap ettim, Meclisin ne zaman tatile gireceği belli değil, 1 Temmuzda girmeyeceği kesinleşti. “1 Temmuz” demiştiniz ama “vazgeçtik” diyorsunuz. Sayın Elitaş’ın ifadesiyle “Anadolu çocuğu” değil mi Sayın Anadol?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Evet.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Ama 1 Temmuzdan vazgeçtiniz. Ne zaman tatile girecek Meclis? Belli değil. Şimdi, arada diyorsunuz ki: “16 Temmuz’da Meclis tatile girecek.” 16 Temmuza kadar ne çalışacağız arkadaşlar? Önümüze listeyi koydunuz. 16 Temmuza kadar, şurada on üç tane kanun var, artı, Sayın Elitaş saymakla bitiremiyor, Dışişleri Teşkilat Kanunu gelecek daha, mali kural kanunu gelecek daha, Maliyeyle ilgili torba, çorba kanun gelecek daha, daha taş atan çocuklar -daha nelerin geleceği- uluslararası sözleşmeler girecek daha.

Değerli arkadaşlar, meseleyi ciddiyetten uzaklaştırdınız, itirazımız bu, ciddiyetten uzaklaştı.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Şandır, sizin listenin içinde onlar.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Gerçekten yani bu Meclise, Türkiye’nin hukukunu tanzim eden bu Meclise kendi hukukunu gözetmeyen, ihlal eden bir yaklaşım yakışmıyor.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Şandır, size verdiğimiz listede bir tane farklılık var.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Aramızda dostluklar ayrı bir hadise ama “güven” denen hadisenin, birlikte çalışmak için “güven” denen hadisenin varlığını asla söylemezsiniz, hiç söylemezsiniz. Hiç öyle “Söz ağızdan çıkar.” gibi laflarla zor duruma düşmeyin. Yani birtakım mecburiyetleriniz…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Teklifin bugün birinci bölümünü bitirelim, gidelim.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Bu sebeple söylüyorum, değerli arkadaşlar, sizin oralarda da bir oyun oynanıyordur “birdir bir” derlerdi bizlerde. Birincinin yaptığı kuraldır. Millet toplanır, güler. Seyirlik oyun ama birinciye güler değerli arkadaşlar. Birinci atlarken dokunursa siz de dokunacaksınız, dokunmazsanız yatarsınız. Birinci atlarken düşerse siz de düşeceksiniz, yoksa yanarsınız. Birinci komiklik olsun diye türlü türlü oyunlar yaparak arkadan gelenleri zor durumda bırakmak için uğraşırdı. İnan ki şimdi yaptığınız o yani “komiklik” deyip meseleyi böyle istihza etmek anlamında söylemiyorum ama bu yaptığınız yakışmaz.

Biz net söylüyoruz: Türkiye’yi Türk milleti adına bu İktidar yönetiyor. Milletin iradesine saygı gösteriyoruz. Bu İktidar, kendi sorumlulukları doğrultusunda önceliklerini belirlemek hakkına sahiptir. Önceliklerini belirleyecek ama belirledikleri önceliğe önce kendileri uyacak. Bugün böyle, yarın başka bir şekil veya komisyonlarda çalışıyoruz, alt komisyonda çalışıyoruz, dünyanın önergesi veriliyor, on beş maddelik kanun geliyor, kırk beş maddelik kanun olarak komisyondan çıkıyor, buraya geliyor, burada yeniden önergeleri dayıyorsunuz. Nasıl uzlaşacağız, hangi zeminde uzlaşacağız?

Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, iktidar partisinin, ilkesel olarak mı diyelim yani ilkesizlik mi diyelim, gayriciddilik mi diyelim, bu Meclisin gündemini belirleme üslubuna ve usulüne biz sonuna kadar karşı duruyoruz. Neyi getirirseniz getiriniz getirdiğinizin ciddiyeti yok maalesef.

Bugün böyle, Sayın Elitaş, yarın ne getireceğiniz… Bak, tekrar söylüyorum…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Şandır, size verdiğimiz otuz tanede bir tane değişiklik var.

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Bakınız, önümüzdeki hafta burada bu konuşmanın tekrarını yapacağız emin olun.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – O da emir eri, eline ne verirlerse onu yapıyor.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Şimdi, Sayın Elitaş’ın getirdiği önerge 16 Temmuz Cuma gününe kadar programlandı, sıra sayıları belirlendi, hangi kanunların görüşüleceği belirlendi ama emin olun, önümüzdeki salı günü yeni bir listeyle huzurunuza gelecekler.

Değerli arkadaşlar, ülkemiz gerçekten bir ateş çemberinden geçiyor yani hepinizin yüreğinin yandığını biliyorum. Ülkemizin temel sorunu, insanımızın temel sorunu bu bölücü etnik terörün durdurulması. Onunla ilgili kanunları getirin, onunla ilgili gündem belirleyin, hep beraber oturalım. Sayın Başbakan geriye dönüyor, muhalefete hakaret ediyor ve yardım istiyor. Gelin, gelin onunla ilgili hukuki düzenlemeleri, kanunları çıkartalım. Milletin önceliği, bu akan kanın durmasıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Bitiriyorum efendim.

Milletin önceliği sizin derdiniz, tasanız değil maalesef. Siz kendinizce bir program koyuyorsunuz ve bu programa da muhalefeti mecbur tutuyorsunuz. Buna hakkınız yok. Bakın, bugün başlayacağımız Karayolları Kanunu, ne Bakanın şahsına ne Bakanlığın şahsına ama bir bölümü bir günde değil, bir haftada zor geçersiniz.

Değerli arkadaşlar, bu usul size fayda getirmez. Bu usulle netice alamazsınız ama yolu var bunun. “Gelin, uzlaşarak yapalım; gelin, birlikte yapalım; ülkenin kanunlarını, ihtiyacını birlikte tanzim edelim.” diye söyleye söyleye dilimizde tüy bitti ama sayın iktidar maalesef uzlaşmazlık üzerine kurulu bir anlayışla politika yapıyor. Bunun ne size hayrı var ne memlekete hayrı var.

Arz olunur.

Saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Şandır.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama talebi vardır.

Sayın Anadol, Sayın İnce, Sayın Seçer, Sayın Tütüncü, Sayın Gök, Sayın Süner, Sayın Altay, Sayın Halıcı, Sayın Küçük, Sayın Çakır, Sayın Paçarız, Sayın Özbolat, Sayın Hacaloğlu, Sayın Günday, Sayın Kart, Sayın Öymen, Sayın Korkmaz, Sayın Kesici, Sayın Karaibrahim, Sayın Yalçınkaya.

İki dakika süre veriyorum yoklama için.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)

2.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1 Temmuz 2010 tarihinde tatile girmeyerek, yeni bir karar alınıncaya kadar çalışmalara devam edilmesine; (11/12) esas numaralı Gensoru Önergesi’nin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 24/06/2010 tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi (Devam)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Grup önerisi kabul edilmiştir.

Şimdi de İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) ÖNERGELER

1.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/554) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/223)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2/554 esas numaralı Kanun Teklifim, süresi içinde ilgili komisyonda görüşülmediğinden İçtüzüğümüzün 37. maddesi gereğince doğrudan gündeme alınmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                       Mehmet Serdaroğlu

                                                                                                             Kastamonu

BAŞKAN – Önerge sahibi olarak Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu.

Buyurunuz Sayın Serdaroğlu. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hırsızlık suçuna ceza artırımıyla ilgili kanun teklifim hakkında söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce hain saldırıları şiddetle lanetliyorum. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyorum ve üzülerek ifade edeyim ki sayenizde bu sözler artık sıradan ve anlamsız hâle gelmiştir.

Değerli milletvekilleri, iktidarın bir an önce bu açılım ve saçılımları bir kenara bırakıp topçu, popçu toplantılarıyla vakit geçirmeden terörle mücadelede kesin sonuç alabilecek önlemleri hayata geçirmesi gerekir. Artık sabır kalmamış, bıçak kemiğe değil damara dayanmıştır. Ancak, ne yazık ki terörle ve şehitlerimizle ilgili düşünceler milletimizle paylaşıldığı zaman Sayın Başbakan “Şehitler ve terör üzerinden siyaset yapmayın.” diyor. Buna cevap veriyorum: Şehit ve terör üzerinden siyaset yapıp nemalanmak isteyen şerefsizdir. (MHP sıralarından alkışlar) Ancak ülke gerçeğinin dile getirilmesinden gocunanlara ne demeli, onu bilmiyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak işsizliği dile getiriyoruz “İşsizlik üzerinden siyaset yapmayın.”, yoksulluğu dile getiriyoruz “Yoksulluk üzerinde siyaset yapmayın.”, çiftçinin, esnafın, emeklinin hâlini dile getiriyoruz “Çiftçiyi, esnafı, emekliyi siyasete alet etmeyin.” diyen bir iktidarın ülkenin içinde bulunduğu bu vahim tablolara sağlıklı bakması zaten mümkün değildir.

İktidar, terörle mücadeleyi başından beri yanlış yapmıştır. Bu yanlışın ceremesini millet çekiyor. Fidan gibi gençler toprağa veriliyor, ailelerin ocaklarına ateş düşüyor, dolayısıyla Türk milleti kan ağlıyor. İktidara sesleniyorum: Ordunun terörle mücadele gücünü elinden aldınız. Polisin elinden asayişle mücadele gücünü aldınız. Özel harekât polisleri Kızılay’da devriye gezer hâle getirildi. Tarihî yanlışınızla Kuzey Irak’ta konuşlanan 8 bin askerimizi geri çektiniz ve nihayetinde bölgenin istihbaratını Amerika Birleşik Devletleri’nin eline, inisiyatife ve insafına bıraktınız. Sekiz yıldır aldığınız yanlış kararlar sonucu bugünkü son derece vahim durumlara sayenizde gelinmiştir.

Değerli milletvekilleri, özellikle son yıllarda hırsızlığın, yolsuzluğun ve terörün had safhaya çıktığı bir dönemde, suçun karşılığı olan cezanın caydırıcı olması gerektiği ayrı bir önem kazanmıştır. Toplumun tüm kesimlerini derinden etkileyen ekonomik krizle birlikte suç oranları da giderek artmıştır. Suç oranlarının azalabilmesi için, suç işleyenlerin cezasız kalmamaları önemli bir etkendir.

Değerli milletvekilleri, özellikle büyük şehirlerde suç oranları büyük artışlar gösterirken, hırsızlık insanların kâbusu hâline gelmiştir ve neredeyse evine, iş yerine, arabasına hırsız girmeyen vatandaş yok gibidir. İnsanlar, ekonomik sorunlarla borç batağında yaşam mücadelesi verirken, hırsızlık yüzünden mal güvenliği bir tarafa, can güvenlikleri de büyük tehdit altındadır. Artık insanların evini, iş yerini, arabasını bırakın, ahırındaki hayvanı, tarlasındaki ürünü, yaptığı hasadı dahi çalınmaktadır.

Değerli milletvekilleri, ceza yasaları, suç işlemeye niyetli olanları caydırabilmelidir. Ne yazık ki ülkemizde hırsızlık suçlarına verilen ceza yetersiz, caydırıcı olmaktan uzaktır.

Sayın milletvekilleri, hırsız yatak odanıza kadar gelecek, sen müdahale edemeyeceksin! Edemezsen, hırsız tabii ki eve girer. Yakalıyorsun, adalet ceza veriyor, ceza tecil oluyor, hırsız gelip seninle dalga geçiyor. Vatandaşın arabası çalınıyor, şayet yakalanırsa altı ay ceza, o da tecil. Hırsız gelip ön cama not bırakıyor. Ne yazıyor biliyor musun? “Arabanı yine çalacağım.” diyor.

Şu günlerde köylü hayvanım çalınmasın diye damında, ürünüm çalınmasın diye tarlasında yatmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) – İş yeri sahipleri hırsızlar yüzünden köpek besler hâle geldiler.

Bakın, bir örnek veriyorum değerli milletvekilleri. Hırsız eve giriyor, evin sahibi bunu fark ediyor ama uyur gibi yapıyor, bunu hırsız da anlıyor ve çıkarken ne diyor biliyor musun? “Aferin, akıllı adamsın.” diyebiliyor.

Evet, değerli milletvekilleri, bu hırsızlar bu cesareti nereden alıyor? Bana göre ceza eksikliğinden.

İşte, kanun teklifimle gece işlenen hırsızlık suçunun cezasının üçte 2 oranında artırılması amaçlanmaktadır ancak yine Milliyetçi Hareket Partisinden böyle bir teklif geldi diye düşünmezseniz bu önerimize kabul oyu verirsiniz.

Aksi hâlde yine bu suçlar devam edecek diyor, hepinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Serdaroğlu.

Önerge üzerinde Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir. (MHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Özdemir.

HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hırsızlık olaylarının artmasıyla ilgili, İç Tüzük 37’ye göre söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Son zamanlarda bildiğiniz gibi terör olaylarında gerçekten büyük bir artış var. Bu konuda, biraz önce belirttiğim konuşmamda da dediğim gibi, terörle müzakereden vazgeçip, bu açılım saçılım işlerinden vazgeçip gerçekten ciddiyetle bu konunun üzerine gidilmeli. Bu konular, böyle sadece belirli, şehitlerimiz başında nutuk atmalarıyla olmuyor. Uzun müddet terörle mücadele eden, ateşi eliyle tutan bir adam olarak söylüyorum: Bu gidişat kötüdür ve bu gidişatı mutlaka durdurmak gerekmektedir.

Ben, ANAP zamanında da önce Ağrı Emniyet Müdürü, daha sonra Malatya Emniyet Müdürü olduğum zaman da o zamanki Sayın Başbakan “Bunlar bir avuç eşkıyadır.” demiştir, ama bir avuç eşkıya olmadıkları ülkenin her tarafını sardığında görülmüştür. Bu işin şakası yoktur, iktidarıyla muhalefetiyle el birliğiyle bu olayın üzerine mutlaka gitmemiz gerekir. Bunu, dediğim gibi, belirtmekte yarar görüyorum.

Değerli milletvekilleri, yine dediğim gibi, ben, uzun müddet hem adi olaylarla hem organize suçlarla hem terörle mücadele ederek büyük şehirlerde il emniyet müdürlükleri de yapan bir insan olarak söylüyorum: Gerçekten bu adi hırsızlık olaylarında, adi olaylarda da büyük artış vardır. Hükûmet bunun yolunu da bulmuştur, o da şudur: İnceleyin, daha önceleri üç aylık, altı aylık ve yıllık istatistikler her tarafa verilirdi, şu anda emniyet teşkilatının ve İçişleri Bakanlığının sitelerine girdiğiniz zaman suçları görememektesiniz. Yine ben karakol ve ilgili yerlerle de gidip görüşüyorum. Bazı yerlerde adi olaylara suç numarası verilmemektedir istatistikler az görünsün diye. Bunlara bizim zamanımızda “Varideyle cumhuriyet savcılığına gönderilmeler.” denilirdi yani suç numarası verilmeden bir faili meçhul olayı rahatlıkla adliyeye gönderebilirsiniz, istatistikleriniz az çıkabilir. Dediğim gibi, bunlar da geçici yollardır.

Şimdi, hem bu organize suçlar hem terör olaylarındaki artışlardan şunu gördük: Gerçekten polis teşkilatı ve jandarma teşkilatları organize suç konularında, uyuşturucu konusunda ve yine organize olarak işlenen kapkaç ve benzeri konularda iyi bir deneyim sahibi oldular, gerçekten güzel işler yapıyorlar. Ama bu adi olan hırsızlık, bilhassa hayvan hırsızlıkları, mal hırsızlıkları, büyükbaş hayvan hırsızlıkları köyleri bizar etmiş durumda. İnsanlar evlerinde yatamıyorlar, sabaha kadar nöbet tutuyorlar. Bizim Gaziantep’te de -söylüyorum, Gaziantep Valimiz, Gaziantep Jandarma Komutanımız da dinlesin- gerçekten vatandaş orada, büyük hayvan hırsızlığında sabaha kadar nöbet tutuyor. Bunlar, son derece, dediğim gibi, yanlış şeylerdir.

Bunun dışında, dediğim gibi, oto hırsızlığı, ev hırsızlıkları çok artmış durumda. Bununla vatandaş sanki ilgilenmiyor, çok medyaya gelmiyor. Bu konuyla ilgili yapılacak tedbirleri şöyle anlatmakta yarar var: Mesela, illerde başlanan bu mobese sistemlerini daha içerlere doğru yapmakta yarar vardır diye değerlendiriyorum.

Yine huzur toplantılarıyla vatandaşları hırsızlıklara karşı uyarmakta yarar var ve cezaların caydırıcı olmasıyla ilgili, biraz önceki sayın milletvekilimizin de belirttiği gibi, cezaların artırılmasında da yarar var.

Genellikle bu suçlar yedi yıldan aşağı olduğu için, birçokları, dediğim gibi, içeriye girmeden, yani tutuklanmadan mahkemeleri devam ediyor. Bunların üzerinde durulmasında yarar vardır diyorum.

Yine motorize devriyelerin, yaya devriyelerin hemen hemen büyük şehirlerde ve şehirlerde bittiğini görüyoruz. Her şeyi artık işte belirli şeylerle takip edelim diyorlar ama yaya devriyeyi ve motorize devriyeyi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

HASAN ÖZDEMİR (Devamla) – Yaya devriyeleri ve motorize devriyeleri hızlandırmamızda, dediğim gibi, polis sayısının, jandarma sayısının artırılmasında yarar vardır diyorum ve konuşmama son verirken yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özdemir.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. 

 Sayın milletvekilleri, on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 17.58

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati:18.13

BAŞKAN : Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Fatih METİN (Bolu)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 121’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Şimdi gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay’ın birlikte cevaplandıracağı ve birleşimin başında gündemdeki sıralarını belirtmiş olduğum soruları sırasıyla okutuyorum:

VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, kuruyemiş ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1066) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                             Hasan Çalış

                                                                                                               Karaman

Tüm Kuruyemiş Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜKSİAD), Türkiye'de yıllık 210 bin ton kuruyemiş tüketildiğini belirterek, kişi başına tüketimin 3 kilogramı bulduğunu ifade etmektedir. Ülkemizdeki bu büyük pazar başta Çin olmak üzere birçok ülkenin iştahını kabartmaktadır.

Bu bilgiler ışığında;

1. Çin'den 20 bin tonu ayçiçeği çekirdeği olmak üzere toplam 40 bin ton kuruyemiş ithalatı yapılmış mıdır? Yapılmış ise bu ithalat hangi dönemde yapılmıştır?

2. Kuruyemiş ithalatında belli bir sınırlama var mıdır? Yerli üreticilerimizi korumak amacıyla sınırlama getirmeyi düşünüyor musunuz?

3. Çerezlik ayçiçeği çekirdeği ve yer fıstığına başka ürünlerde olduğu gibi prim vermeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?

2.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Antalya’da kilim dokumacılığının canlandırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1093) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                            Tayfur Süner

                                                                                                                Antalya

Antalya’nın Akseki ve İbradı yöresindeki köylerde bir zamanlar çok yaygın olan kilim dokumacılığı artık tarihe karışmaktadır. Eskiden birçok aile geçimini dokumacılık ve hayvancılıktan kazanırken, şimdi bu mesleklere ilgi yok denecek kadar azalmıştır.

Soru 1: Ülkemiz kültür tanıtımında da önemli bir yer tutan kilim tezgâhlarımızın tekrar hayata geçirilmesi için Bakanlığınızca yapılan bir çalışma var mıdır?

Soru 2: Bu yörede bitirilen hayvancılığı canlandırmak için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile ortak bir proje başlatmayı düşünüyor musunuz? Hayvancılığın tekrar ayağa kalkmasıyla beraber, dokuma tezgâhlarının da eskisi gibi hareketlenmesi sağlanamaz mı?

Soru 3: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile ortak hazırlayacağınız projede, dokuma sanatkârlığının KÖY-DES projesi kapsamında ele alınıp, geliştirilmesi düşünülemez midir?

3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, TÜRKSOY’un bütçesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1179) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Kültür ve Turizm Bakam Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                         Dr. Reşat Doğru

                                                                                                                  Tokat

Soru: TÜRKSOY (Türk Kültür ve Sanatları Ortak Yönetimi) 2008 yılı için ne kadar para ödenmektedir. TÜRKSOY'un daha aktif hale gelmesi için bütçesinin artırılmasını düşünüyor musunuz?

4.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Aspendos Tiyatrosu yakınında faaliyet gösteren taş ocağına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1292) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                            Tayfur Süner

                                                                                                                Antalya

Antalya'nın Serik İlçesi sınırlarındaki Aspendos Antik Tiyatrosu'na 1-2 km. mesafede "Akdeniz Beton" şirketinin kurduğu bir taş ocağı faaliyet göstermektedir. Çok önemli bir tarihi eser niteliğinde olan bu tiyatro ve çevresi 1. Derece Doğal ve Arkeolojik Sit Alanı olarak kabul edilen bir bölgedir.

Soru 1 : Aspendos Antik Tiyatrosu, burada yapılan gösterilerden zarar gördüğü gerekçesiyle 2008'de kapatılmış ve bakıma alınmıştır. Zarar gören ve bakıma alınan böylesine önemli bir tarihi eserin 1-2 km. yakınına bir taş ocağı kurmak sizce ne kadar doğrudur?

Soru 2 : Bu taş ocağında dinamitler patladıkça, tiyatro zarar görmeyecek midir? Aynı şekilde tiyatronun 50-100 m. yakınında bulunan ve DSİ'nin kullanması için tahsis edilen, hafif tonajlı araçların kullandığı bu yoldan geçen ve taş ocağından çıkan malzemeleri taşıyan yaklaşık 100 ton ağırlığındaki kamyonların bu esere zararı olmayacak mıdır?

Soru 3 : Bakanlığınız, sit alanı olarak kabul edilen bölgeleri bu şekilde mi korumaktadır? Aspendos Antik Tiyatrosu ve çevresine böyle mi sahip çıkıyorsunuz?

5.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Tuzhanı restorasyonuna ilişkin sözlü soru önergesi (6/1302) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                         Dt. Şevket Köse

                                                                                                              Adıyaman

Adıyaman'ın en önemli tarihi eserlerinden biri olan ve turizme büyük katkısı olacağı tahmin edilen Tuzhanı'nda restorasyon çalışmaları, kamulaştırma nedeniyle süren davalar ve bir yerel gazetemize de yansıdığı gibi, "bürokratik engeller" nedeniyle yapılamamaktadır. Bu bağlamda:

1. Tuzhanı restorasyon çalışmalarının durma nedeni yalnızca davalar mıdır? Yerel gazeteye yansıyan herhangi bir bürokratik engel mevcut mudur? Bunların dışında başka nedenler varsa nelerdir?

2. Tuzhanı restorasyon çalışmalarına ne zaman başlanması hedeflenmektedir?

3. Tuzhanı restorasyon çalışmaları için ne kadarlık bir ödenek ayrılmıştır? Ayrılan bu ödenek yeterli midir?

4. Tuzhanı restorasyon çalışmaları başladıktan sonra ne kadarlık bir süre içerisinde bitirilebilir?

6.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’teki turizm yatırımlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1401) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na

Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                          Hasan Özdemir

                                                                                                               Gaziantep

Kültür ve Turizm Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Bakanlığınızın görevleri millî, manevi, tarihî, kültürel ve turistik değerleri araştırmak, geliştirmek, korumak, yaşatmak, değerlendirmek, yaymak, tanıtmak, benimsetmek ve bu suretle millî bütünlüğün güçlenmesine ve ekonomik gelişmeye katkıda bulunmak olarak düzenlenmektedir.

Buna göre;

1) Gaziantep ilinde 2009'un ilk 4 ayında turizm alanında yapılan kamu yatırım miktarı ne kadardır? 2009 yılı hedefleri ile değerlendirildiğinde bu yatırımlar ne kadarlık bir gerçekleşmeyi ifade etmektedir?

2) Bakanlığınız 2008 yılında özel sektörü teşvik anlamında Gaziantep'te ne kadarlık kredi kullandırmıştır?

3)2008'in ilk 4 ayı ile 2009'un ilk 4 ayı karşılaştırıldığında Gaziantep'e gelen turist sayısındaki değişim nedir?

7.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, sinema sanatçılarının desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi  (6/1411) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                            Yaşar Ağyüz

                                                                                                               Gaziantep

Yaşamını Sinema oyunculuğu yaparak sürdüren Sanatçılarımızın işsizlik ve Ekonomik sıkıntı içerisinde oldukları ve üzüntü verici intiharların yaşandığı somut ve acı gerçeğimiz,

Sosyal güvenceden yoksun ve örgütsüz olan Sanatçılarımız için Müzik Sektöründe olduğu gibi,

1. Tüm Sanatçılarımızın rol aldıkları Film ve Tiyatro oyunlarının tekrar yayınlanmasından doğan Telif Hakları Yasasını hazırlamayı ve yasalaştırmayı düşünüyor musunuz?

2. Gelişmiş Ülkelerdeki gibi Sanata, Sanatçıya sahip çıkan ve destek olan düzenlemeler yapmayı düşünüyor musunuz?

8.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Çavdarhisar’da sit alanındaki mahallelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1425) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına,

Aşağıda belirtilen sorularımın, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                       Prof. Dr. Alim Işık

                                                                                                                Kütahya

Dünyanın ilk borsasının da bulunduğu Romalılar döneminden kalma Aizonai Antik kentine sahip Kütahya ili Çavdarhisar ilçesi, her yıl çok sayıda turistin ziyaret ettiği önemli turizm merkezlerimizden birisidir. Ancak ilçe merkezindeki Meydan, Kemaller, Cereller ve Yukarı mahallede bulunan birçok binada sit alanı içine girdiği gerekçesiyle hiçbir tadilat ve  tamirat işlemi yapılamadığı için mahalle sakinleri oldukça sıkıntılı durumdadır. Bu sorunla ilgili olarak;

1. Aizonai antik kent sınırlarına girmediği hâlde her türlü imara kapalı olduğu iddia edilen ilçe merkezindeki adı geçen mahallelerin imara açılabilmesi mümkün müdür?

2. Mümkün değilse adı geçen mahallelerin uygun bir alana taşınması sağlanabilir mi?

3. Bu konuda Bakanlığınızca yürütülen bir çalışma var mıdır? Varsa çalışma ne aşamadadır?

9.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın, Antalya Devlet Senfoni Orkestrası Şefinin görev yerinin değiştirilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1446) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul GÜNAY tarafından sözlü olarak yanıtlanması için gereğini arz ederim.     05.06.2009

                                                                                                           Osman Kaptan

                                                                                                                Antalya

1- Antalya Devlet Senfoni Orkestrasını kuran, Türkiye'nin ilk bayan Orkestra Şefi olan İnci Özdil'in; görevinden alınarak önce İstanbul'a, ardından da Bursa'ya sürülmesinin gerekçeleri nelerdir?

2- Basında yer alan İnci Özdil'in görev yerinin değiştirilmesinde; "Cumhuriyetçi" oluşunun, 2007 yılında "Cumhuriyet Konseri" düzenlemesinin bir etkisi var mıdır?

3- Cumhuriyetçi olmak ve Cumhuriyet konseri düzenlemek takdir edilmesi gerekirken, sürgün edilmesini nasıl açıklarsınız?

4- Antalya kamuoyunda büyük tepkilere neden olan ve 21 Sivil Toplum Örgütü tarafından tekrar Antalya'daki görevine dönmesi için kampanya başlatılan, İnci Özdil'in, Antalya'daki görevine dönmesini sağlayacak mısınız?

10.-Adana Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, Altın Koza ve Altın Portakal film festivallerine kaynak tahsisine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1476) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Kültür ve Turizm Bakanı Sn. Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                           Kürşat Atılgan

                                                                                                                 Adana

Soru: Ülkemizde sinema denilince akla gelen iki önemli festivalden birisi olan Adana Altın Koza Film Festivali'nin on altıncısı 08-13 Haziran tarihlerinde Adana'da gerçekleştirilmiştir. Türk sinemasının (Yeşilçam) bugünlere gelmesinde önemli sanatsal katkılar sağlamış olan Altın Koza Film Festivali'ne bakanlığınız tarafından ne kadar kaynak tahsis edilmiştir? Aynı şekilde Antalya Altın Portakal Film Festivali'ne bakanlığınızın fon katkısı ne kadardır?

11.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, bir antik kentteki kazı çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1535) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Kültür ve Turizm Bakanı Sn. Ertuğrul GÜNAY tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasının teminini arz ederim.       26.08.2009

                                                                                                         Dr. Reşat Doğru

                                                                                                                  Tokat

Tokat Merkezde bulunan, gelişimi çok eski çağlara uzanan Komana Antik Kenti'nde yapılan arkeolojik çalışmalar ne zaman bitirilecek ve turizme kazandırılacaktır?

12.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, bazı film festivallerine kaynak tahsisine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1586) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                           Kürşat Atılgan

                                                                                                                 Adana

Açıklama: Sn. Bakan kendisine daha önce yönelttiğim sözlü sorumun cevabında geçen sene, yani 2008 itibarıyla Adana Altın Koza Film Festivali'ne 500.000 TL, Antalya Altın Portakal Film Festivali'ne  ise  Avrasya  Film  Market  adlı  etkinliklerle  beraber  3.500.000 TL  kaynak ayırdıklarını belirtmiştir. Yine  Sn.  Bakan'ın  verdiği bilgilere göre bu kaynak tahsisi Adana Altın Koza için 250.000 TL'ye, Antalya Altın Portakal için 1.300.000 TL'ye çekilmiştir.

Soru: Yaptığınız bu kaynak azaltmalarında dikkate aldığınız kıstaslar nelerdir? Bu güzide festivallerimizin yapıldığı bu illerimizde geçen sene yapılan mahalli seçimleri kaybetmiş olmanızın etkisi var mıdır? Bilhassa Adana Büyükşehir Belediyesi'ni Aytaç Durak'ın MHP'nin adayı olarak yeniden kazanmasının bu kaynak tahsisindeki azalmanın nedeni olduğu söylentilerine ne diyeceksiniz?

13.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, turizm yatırımlarındaki gelişmelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1594) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                             Hasan Çalış

                                                                                                               Karaman

Ekonomik kriz bazı turizm yatırımlarını da etkilemeye başlamıştır. Veriler, Hazine Müsteşarlığı’ndan teşvik belgesi alan yeni yatak sayısının 2009 yılında 2008 yılına göre yüzde 30 azaldığını göstermektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1- Ekonomik krizden bazı turizm yatırımlarının da etkilendiği doğru mudur? Krizden başlıca hangi turizm yatırımları etkilenmiştir?

2- Bu yatırımların zamanında yapılamayışı, Türkiye'yi bir ekonomik kayba uğratmış mıdır? Uğratmış ise, bu ekonomik kaybın miktarı TL olarak ne kadardır?

3- Bu yatırımları, turizmin hizmetine kavuşturma konusunda bir çalışmanız olacak mı? Olacak ise, ne zaman olacak?

4- Yatak teşviklerinde kısıtlamaya mı gidilmektedir? Teşvik sayısının 2009 yılında geçen yıla oranla yüzde 30 düşmesinin sebepleri nelerdir?

14.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, Adana’daki yatırım projelerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1711) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                           Kürşat Atılgan

                                                                                                                 Adana

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı verilerde il bazındaki sonuçları içeren 2008 İl Düzeyinde Temel İşgücü Göstergelerine göre, 2008 yılında Türkiye genelinde işsizlik oranı % 11 olarak belirlenmiştir. Yine bu verilere göre, işsizlik oranının en yüksek olduğu il yüzde 22,1 ile Şırnak iken, yüzde 20,5 ile Adana ve yüzde 18,3 ile Hakkâri işsizliğin en fazla olduğu iller olarak Şırnak'tan sonra sıralanmıştır.

Soru: Buradan hareketle sormak istiyorum: Bakanlığınızın bu göstergeleri dikkate alarak Türkiye'nin beşinci büyük kenti olan Adana'nın işsizlik oranını Türkiye ortalamasına çekecek herhangi bir yatırımı, tasarrufu ve/veya önlemi şimdiye kadar olmuş mudur? Bundan sonra da bu oranı aşağılara çekebilecek ve bilhassa Çukurova'da turizm faaliyetlerini Akdeniz'in Batısındaki standartlara kavuşturabilecek ne gibi yatırımlarınız ve projeleriniz olacaktır? Seçim bölgem Adana ile ilgili turizm alanında ileriye dönük planlarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?

15.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, Mehmet Akif Ersoy’un vefat ettiği dairenin müzeye çevrilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1745) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                             Hasan Çalış

                                                                                                               Karaman

Milli şairimiz ve İstiklal Marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoy'un son nefesini verdiği Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde bulunan Mısır Apartmanı'ndaki dairenin müze haline getirilmesi konusunda vatandaşlar tarafından imza kampanyası başlatılmıştır.

Bu bilgiler ışığında;

1- Kapısında yalnızca "Mehmet Akif Ersoy bu binada ölmüştür" yazan Milli şairimizin vefat ettiği Mısır Apartmanı'ndaki daire şu anda hangi ticari amaçla kullanılmaktadır?

2- İmza kampanyası ile ilgili Bakanlığınıza her hangi bir müracaatta bulunulmuş mudur? Bulunulmuş ise, bu konuda ne yapmayı düşünüyorsunuz?

3- İstiklal Marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoy'un son nefesini verdiği daireyi vatandaşlarımızın taleplerini dikkate alarak, Müze haline getirmeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda girişiminiz olacak mı?

16.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman’a müze açılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1774) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 18.01.2010

                                                                                                                        Ensar Öğüt

                                                                                                                           Ardahan

Etnografya, tarih, güzel sanatlar, açık hava müzeleri bilim, askerî ve özel müzeler adı altında neredeyse her uygar ülkenin geçmişe dair ne varsa sergilemeye çalıştığı kendi kültürel birikimdir. Söz konusu olan bu yapılar,  Batman bölgesi yerleşim yeri açısından birçok kültürün ortak noktasıdır. Burada çok sayıda müzede sergilenecek eserler mevcuttur.

1- Batman'a geçmişten geleceğe uzanan bu çizgide tarihî  eserlerimizin gelecek nesillere tanıtımı, ve öğretilmesinin yanında bölgenin tanıtımı için de faydalı olacaktır. Batman’a müze açmayı düşünüyor musunuz?

17.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın, Bitlis’te açılacağı söylenen bir müzeye ilişkin sözlü soru önergesi (6/1802) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na

Aşağıdaki sorularımın, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.      26.01.2010

                                                                                                    Mehmet Nezir Karabaş

                                                                                                                  Bitlis

Açıklama- 2008 Kasım ayında edebiyatçı William Saroyan'la ilgili basına yansıyan açıklamanızda; "Ermeni yazar William Saroyan'ın ailesinin yaşadığı Bitlis'teki evin tam lokasyonunu tespit etmeye yönelik araştırmalarımız hâlen devam etmekte. Tam olarak tespit eder etmez burayı bir müzeye dönüştürmeyi ve 2009 yılı içinde açmayı planlıyoruz" demiştiniz.

1- William Saroyan'ın ailesinin Bitlis'teki evinin yerini tespit ettiniz mi? Tespit ettiyseniz, evin bulunduğu yerin açık adresi nedir?

2- Sözü edilen evi müzeye dönüştürme ve 2009 yılında açmayı taahhüt etmiştiniz. Bu taahhüdünüzü gerçekleştirebildiniz mi?

3- Eğer gerçekleştiremediyseniz, bu konudaki çalışmalarınız hangi aşamadadır?

4- Müzenin açılması ile ilgili verebileceğiniz yeni bir tarih var mıdır?

18.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, İstanbul’daki beş yıldızlı otellere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1828) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Turizm ve Kültür Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 1.02.2010

                                                                                                             Ensar Öğüt

                                                                                                                Ardahan

İstanbul Avrupa Başkenti olmuştur. İstanbul’da son yıllarda çok kongre yapılmaktadır. Türkiye'nin kongre merkezi durumuna gelmiştir. Kültür Başkenti olmasından dolayı da çok sayıda turist gelecek. Bu gelecek turistlerin konaklamaları için İstanbul genelindeki 5 yıldızlı otel sayısı yeterli durumda değildir.

1- İstanbul genelinde ne kadar beş yıldızlı otel var, yatak kapasitesi ne kadardır? Beş yıldızlı otellerin sayısını artırmayı düşünüyor musunuz?

2- İstanbul genelinde yapımı devam eden kaç tane beş yıldızlı otel inşaatı var?

19.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bayburt’taki bir binanın restorasyonuna ilişkin sözlü soru önergesi (6/1882) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.                                                                                       15.02.2010

                                                                                                                    Ensar Öğüt

                                                                                                                      Ardahan

Bayburt Zahit Mahallesinde Kültür ve Turizm İl Müdürlüğünce restore çalışması başlatılarak müze hâline getirilmeye çalışılan bu bina 20 yıldan beri kaderine terk edilmiş durumdadır. Tarihimize ve Kültürümüze bu şekilde önem verildiği müddetçe ne tarihimize sahip çıkabiliriz ne de kültürümüze. Bu müzenin bir an evvel yapılması gerekmektedir.

1- Bayburt Zahit Mahallesinde 20 yıl önce restore edilerek müze hâline getirilmesi için yapılan çalışmalar tamamlanmadan kaderine terk edilmiştir. Tarihimize ve Kültürümüze sahip çıkmak için bu müzenin bir an evvel yapılması için ek bütçe yapılarak tamamlanması ne zaman sağlanacaktır?

20.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Malatya-Nemrut yoluna ilişkin sözlü soru önergesi (6/1943) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                    Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                                                                Malatya

Nemrut Dağı’na Malatya ve Adıyaman’dan ulaşılabilmektedir. Dünya’da ve ülkemizdeki seyahat özgürlüğü nedeniyle Nemrut’a gitmek isteyen ziyaretçiler dilediği yoldan gitmelidir.

Ancak;

1) Bakanlığınızca özellikle, 2002’den bu yana Malatya-Nemrut yolu dâhil olmak üzere bugüne kadar hiçbir ödenek tahsisi yaptınız mı?

2) Sizin bu bakanlığa atanmanızdan sonra Nemrut’la ilgili tüm açıklamalarınız Malatya kamuoyunda hep sorun yaratmışsa bunun nedenini araştırdınız mı?

3) Nemrut konusunda Malatya’ya yönelik düşüncelerinizde yansız ve tarafsız olmadığınız görüşümü çürütmek amacıyla bu bölgeye ve özellikle 10 km’lik yol için ödenek vermeyi düşünüyor musunuz?

21.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Malatya bağlantılı bir yolun turizm yolu kapsamına alınmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1944) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                    Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                                                                Malatya

 Malatya-Pütürge-Tepehan-Adıyaman yolu 100 km'dir. Bu yolun Pütürge-Tepehan yol ayrımı 60 km ve Tepehan'a kadar olan kısmı ise 20 km olup karayolları ağı içerisindedir. Tepehan-Adıyaman ayrımı olan 10 km'lik kısım ise karayolları ağına dahil değildir. Bu nedenle;

1) 10 km'lik bölüm Nemrut'a giden bir yol olduğu için turizm yolu kapsamına alınacak mı?

2) Malatya- Adıyaman bağlantısı olan bu yol tamamen karayolları ağı içerisine alınamaz mı?

3) Bu bölüm için 2010'da ilave bir ödenek tahsis edilerek bu yolun ulaşıma uygun standart bir yol haline getirilmesini düşünüyor musunuz?

22.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Nemrut Dağı Millî Parkındaki bir projeye ilişkin sözlü soru önergesi (6/1945) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                    Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                                                                Malatya

Bakanlığınız, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün 4.3.2010 tarihli Malatya Valiliğine hitaben yazdığı bir yazıda, Malatya İl Özel İdaresi'ne ait Nemrut Milli Parkı'ndaki bir binanın yıkılması talep edilmiştir. Ancak;

1) Burada yapılması planlanan Malatya Evi Projesi hangi amaçla yapılacaktır?

2) Bu projenin içeriği nedir?

3) Bu proje ile bölgenin hangi ihtiyaçlarının giderileceğini Malatya kamuoyu ve Malatya Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile paylaştınız mı? Bu projenin fizibilitesi tarafınızdan yaptırıldı mı?

23.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın, Bitlis’teki bazı taşınmazlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/2021) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                             13.04.2010

                                                                                                    Mehmet Nezir Karabaş

                                                                                                                  Bitlis

Yazılı cevabınızda; 'Konu ile yapılan araştırmalarda söz konusu evin yeri hakkında bilgi sahibi olan birine rastlanılmadığı gibi ayrıca Bitlis Tapu Sicil Müdürlüğü'nce William Saroyan ve ailesi adına kayıtlı herhangi bir taşınmaz kaydının bulunmadığı öğrenilmiştir.' demişsiniz.

1- Bitlis Tapu Sicil Müdürlüğü'nde, 1907 yılı ve sonrasında Bitlis'ten göç etmiş, Ermeni asıllı kaç vatandaşımıza ait taşınmaz kaydı bulunmuştur?

2- William Saroyan'ın, 1964 yılında Yaşar Kemal ve Fikret Otyam ile birlikte Bitlis'teki baba evini ziyaret ettiği doğru mudur? Doğru ise, hâlâ hayatta olan bu sanatçılarımızla görüştünüz mü? Görüşmediyseniz, konu ile ilgili bu sanatçılarımızın bilgisine başvuracak mısınız?

3- 2863 Sayılı Kanun'un 26. maddesine atıfta bulunarak, '...özel veya tüzel kişiler tarafından başvurulması halinde gerekli değerlendirmede bulunulabilecektir.' İfadenizden, Bakanlığınıza bağlı müze projenizden vazgeçtiğiniz sonucu çıkarılır mı?

 24.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’da turizm yatırımlarına tahsis edilen Hazine taşınmazlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2061) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim. Saygılarımla.                                                                                                                          26.04.2010

                                                                                                                        Hulusi Güvel

                                                                                                                             Adana

1. 2008-2010 yılları arasında Adana ilimizde Hazine'ye ait olan kaç taşınmaz Kültür ve Turizm Bakanlığı'na tahsis edilmiştir? Söz konusu taşınmazların niteliği ve büyüklüğü ne kadardır?

2. Adana ilimizde turizm yatırımlarına tahsis edilen Hazineye ait taşınmazlar hangi firmalara kiraya verilmiş, tahsis edilmiş ve/veya irtifak hakkı verilmiştir? Söz konusu taşınmazların satış ve/veya kira bedelleri ne kadardır? Anılan taşınmazlar hangi amaçla (tesis, turizm amaçlı spor, golf vs.) kullanılmaktadır?

3. Adana ilimizde kamu kuruluşlarına ait turizm, eğitim ve dinlenme maksatlı tesisler ile arazilerden tasarruf hakları Bakanlığınıza verilen tesis mevcut mudur? Mevcut ise hangi kuruma ait hangi tesislerdir?

 25.- Aydın Milletvekili Recep Taner’in, tarihî bir alanın turizme kazandırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2064) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.  

                                                                                                             Recep Taner

                                                                                                                  Aydın

Aydın Koçarlı ilçesinin Çakırbeyli köyünün Yeltepe mevkiindeki yel değirmenlerinin restore edilerek turizme kazandırılmasıyla hem güzel mesire kazanılmış olacak hem de Millî Mücadeledeki rolüne saygı gereği yerine getirilmiş olacaktır.

1- Bu yel değirmenlerini restore ederek turizme kazandırmayı düşünüyor musunuz?

2 - İzmir 2 nolu tabiat ve kültür varlıklarını koruma kurulunca, 19.06.1996/5905 sayılı kararlarıyla tescil edilmiş ve bölgede Roma döneminden kalma çatı kiremitleri bulunduğu belgelenmiş olmasına rağmen bugüne kadar bu eserlerle ilgili Bakanlığınızca niçin hiçbir çalışma yapılmamıştır?

3- Mülkiyeti hazineye ait olan bu alanda yapılacak çalışma, hem kendi tarihimize, hem de burada yaşayan eski medeniyetlere saygının bir gereği olduğuna göre, neden yok olmasına göz yumulmaktadır?

26.- Aydın Milletvekili Recep Taner’in, tarihî bir kalenin restore edilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2065) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul  Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                             Recep Taner

                                                                                                                  Aydın

Aydın İli Koçarlı İlçesinin güneydoğusundaki Cincin köyünde bulunan, Osmanlı İmparatorluğunun tüm izlerini taşıyan ve Cihanoğulları tarafından yaptırılan tarihî Cincin Kalesinin, son yağışlardan sonra doğu sur duvarları çökmüş, batı kısmındaki sur duvarları da yıkılmak üzeredir, ilgisizlik ve bakımsızlık yüzünden bir tarih kaybolmaktadır.

Bakanlığınız tarafından 1995 yılında "Anıt Eser" olarak tescil edilen Koçarlı'nın açık hava müzesi niteliğindeki tarihî Cincin kalesinin restore edilmesiyle, turizme ve bölgeye sosyal ve ekonomik anlamda katkı sağlanacaktır.

Bu tarihi kale iyice harap olmadan, konunun aciliyetine binaen;

1- Yıkılmaya başlamış bulunan tarihî Cincin kalesi için ödenek ayırarak restore ettirmeyi düşünüyor musunuz?

2- Tarihî Cincin kalesinin özel mülkiyet olması sebebiyle kamulaştırılmasını sağlamayı düşünüyor musunuz?

3- Bakanlığınızın, başka medeniyetlere karşı gösterdiği ilgiye rağmen, kendi medeniyetimize karşı olan duyarsızlığı nedendir?

 27.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’teki turizm çalışmaları ile kültür ve tabiat varlıklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2095) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                          Hasan Özdemir

                                                                                                               Gaziantep

Turizm potansiyeli açısından ülkemizin en önemli kentlerinden birisi olan Gaziantep ilinin turizmden elde ettiği gelir halen potansiyelini karşılayabilecek bir düzeyde değildir.

Buna göre;

1) Bakanlığınızın Gaziantep turizmi ile ilgili olarak özellikle yurtdışında ne gibi çalışmaları vardır? Tanıtım çalışmaları hangi ülkelerde gerçekleştirilmektedir?

2) Gaziantep’te alternatif turizm alanları oluşturma konusunda çalışmalarınız nelerdir?

3) Gaziantep ilindeki taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının bakım ve onarım çalışmalarında öncelik belirleme ölçütleri nelerdir?

4) Bakanlığınız taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının bakım ve onarımı için 2010 yılı için ayırdığı ödenek nedir? Bu ödeneğin ne kadarı kullanılmıştır?

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Bakanlığımıza yöneltilmiş olan, arkadaşlarımızın sorularına mümkün olduğu kadar cevap vermeye çalışacağım. Önce bu konulara ilgi gösteren arkadaşlarıma çok teşekkür ederim. Türkiye’nin kültür ve turizm yaşamını yakından takip eden, kendi illerinde ve ülke düzeyinde, ülke ölçeğinde konuları takip eden arkadaşlarımın dikkatlerine, ilgilerine çok teşekkür ederim.

Bundan önce, sözlerimin başında ben de bugün konuşan bütün arkadaşlarımız gibi, birkaç günden bu yana, hatta birkaç haftadan bu yana Hakkâri’den İstanbul’a kadar ülkemizin farklı bölgelerinde hain, aymaz, acımasız eller tarafından canlarını yitiren bütün yurttaşlarımıza, kardeşlerimize Allah’tan sonsuz rahmet diliyorum. Bunun son olmasını diliyorum ve bu tür olayların da bir siyasi tartışma, bir siyasi istismar, bir siyasi çekişme vesilesi yapılmaması gerektiğini düşünüyorum. Bu sorunla yirmi beş yıl, bir çeyrek yüz yıldan bu yana ülkemiz uğraşıyor. Her iktidar döneminde benzer sorunlar ve sıkıntılar yaşandı. İçeriden, dışarıdan çeşitli nedenleri var yaşadıklarımızın. Buna karşı Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir ortak tavır göstermesi gerektiğini çünkü yapılanların, sadece bir siyasi partiye, sadece bir  düşünceye değil, milletin bütünlüğüne, vatanın bütünlüğüne kasteden davranışlar olduğunu ve bu tür olaylar ortaya çıktığı zaman siyasetin kendi arasında sesini yükseltmesi, çekişmesi yerine ortak bir tavır sergilemesinin bu olayları aşmakta yararlı ve yardımcı olacağını düşünüyorum.

Şimdi, arkadaşlarımızın verdiği sorulara alfabetik il sırasıyla mümkün olduğu kadar cevap vereceğim.

Adana Milletvekilimiz Sayın Güvel’in Adana turizmiyle ilgili soruları var. Biz, Adana’da turizmi sanayinin yanı sıra ve tarımın yanı sıra önemli bir çekim alanı yapmak konusunda özel bir gayret göstermeye çalışıyoruz. Bu yıl, benim önerimle Adana’da ilk defa bir turizm arama konferansı yapıldı. Bir ölçüde Adana’nın sivil toplum örgütlerini, kamuoyunu bu hareketin içine çekmek, turizmin Türkiye’nin gelişen alanlarından birisi olduğunu, istihdamın gelişmesi açısından, toplumsal standartların yaşam kalitesinin yükselmesi açısından önemli olduğunu Adana kamuoyuyla paylaşmaya çalıştık.

Adana’da bizim, Yumurtalık bölgesinde tasarruf hakkı Bakanlığımızda olan önemli miktarda taşınmazlarımız var ancak şu ana kadar bunlarla ilgili bir talep ne yazık ki oluşmadı, tahsis konusunda gayretlerimiz olmasına rağmen bir talep oluşmadı. Adana’nın denize sırtına dönmüş bir il olmaması gerektiğini paylaşmaya, Türkiye sathında bu düşünceyi yaymaya çalışıyoruz. Onun ötesinde, geçmiş yıllarda başlamış, Ceyhan’da, Kozan’da, Tufanbeyli’de, Yüreğir’de kültür merkezleri var. Bunlara bir ölçüde yardımcı olmaya çalışıyoruz ve tamamlamaya çalışıyoruz ama genel olarak bütün milletvekili arkadaşlarımın bilmesini isterim. Türkiye’de 90’lı yıllarda başlamış plansız ve projeleri de çok yanlış kültür merkezleri bataklığı var bir anlamda. Bir ilin kültür merkezi olarak, bir ilin, bir ilçenin esas itibarıyla çok amaçlı bir salona ihtiyacı olmasına rağmen içinde mercimek kadar salonu olan ama boyutları son derece gereksiz büyütülmüş ve böylece maliyeti de büyütülmüş kültür merkezleri var. Onları olabileceği kadar toparlamaya ve tamamlamaya çalışıyoruz.

Yine, Sayın Kürşat Atılgan’ın sorusu var. Adana Altın Koza Festivali’ne ve Antalya’ya… Antalya’da iki uluslararası festival yapılıyor, iki uluslararası film festivali yapılıyor. Bir tanesi Altın Portakal, bir tanesi Avrasya Festivali. Uluslararası boyutta olduğu için önceki yıllarda da önemli miktarda yardım ediliyordu. Biz de geçen yıl 2,5 milyon civarında yardımda bulunduk. Adana ulusal festival. Adana’ya da geçen yıl 250 yardım edilmişti, daha sonra bunu 150 olarak artırdık ve 400 civarında yardımda bulunduk ulusal festival olduğu için.

Bu yıl Altın Koza’nın iptal edileceğine ilişkin söylentiler çıktı. Buna şiddetle karşı çıkıyorum. Altın Koza çok gelenekselleşmiş bir festivaldir ve mutlaka sürmesi gerekiyor. Boyutlarının yeniden gözden geçirilmesi ve mutlaka bu geleneğin yaşatılması gerekiyor. O konuda arkadaşlarımızı hem yerel düzeyde hem de Bakanlık düzeyinde uyardım.

Değerli arkadaşlarım, bu tür festivallere biz hiçbir siyasi ayrım yapmaksızın yardımcı olmaya çalışıyoruz. Türkiye sadece gelen ziyaretçilerin deniz kıyısında, denize girmesiyle turizmi sürdürülebilir olarak tutamaz. Aynı zamanda kültür yaşamımızın, aynı zamanda toplumsal yaşam kalitemizin yükselmesi lazım ki sürdürülebilir bir turizm yapalım. O yüzden, herhangi bir ayrım yapmaksızın bu imkân ölçüsünde bütün bu Anadolu’daki, -buna benzer çok yerde var, Kars’ta var, Artvin’de var, İzmir’de var, Mardin’de var- sinema festivalleri, müzik festivalleri, hepsine olabilecek ölçüde yardımcı olmaya çalışıyoruz.

Sayın Süner’in, Antalya Milletvekili Arkadaşımızın, geleneksel sanatların, özellikle kilim dokumacılığının geliştirilmesi konusunda soruları var. Sayın Süner Bakanlığımızın çalışmalarını yakından takip eden bir arkadaşımız. Çok teşekkür ederim. El sanatlarının geliştirilmesi konusunda Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğüyle çalışmalarımız var Antalya yöresinde ve Muğla yöresinde. Muğla’da Milas ilçesinde bebek giysilerinin pazarlanması konusunda bir proje üzerinde çalışıyoruz. Yine Akseki ve İbradı ilçelerinde benzer çalışmalarımız var.

Şimdi, son yıllarda önemli bir gelişme olarak, biz, müze ve ören yerleri içindeki on kadar, biraz geleneksel ve biraz eskimiş ölçütlerdeki mağazalarımızı daha çağdaş bir anlayışla yenilemeye çalıştık. Elli beş kadar yerde -ihaleyle, özel firmalara da açtık, özel yarışmalara da açtık, yabancı danışmanlıklar da alıyoruz bu konuda- gerçekten standartları yüksek yeni mağazalar açılmaya başladı. İstanbul Topkapı’da bunun bir örneğini ya da Anadolu’da birçok yerde görebilirsiniz. Bu yıl sonu itibarıyla bütün bu mağazalar yenilenmiş olacak ve orada geleneksel el sanatlarının da mutlaka satın alınması, bulundurulması şartını getirdik. Bakanlık denetiminde ama özel danışmanlıklarla ve özel firma eliyle yapıyoruz. Bu mağazaların yayılması ve standartlarının yükselmesi, Türkiye çapında geleneksel el sanatlarına verilen değeri ve buradan elde edilen ekonomik geliri de arttıracaktır.

Yine Sayın Süner’in, Aspendos Tiyatrosu civarında bir taş ocağıyla ilgili sorusu var. Resmî bilgilerle kuş uçuşu 6 kilometre kuzeyde bir taş ocağı var. Bu taş ocağı sit alanının dışında tamamen. Birinci derece arkeolojik sit alanında böyle bir çalışma yapılması mümkün değil. Buradaki malzemenin Aspendos civarından geçirilmesi daha önce söz konusuydu. Bu uygulamayı Koruma Kurulu kararıyla kaldırdık. Çevre belediyesi yeni bir yol güzergâhı tespit etti, 200 metre Aspendos’un dışında ve Koruma Kurulu’ndan geçici olarak bu yolun kullanılması konusunda bir karar çıkarıldı. Olabileceği kadar bu maden ocaklarını, taş ocaklarını, buna benzer ocakları, biz, sit bölgelerinden, arkeolojik alandan ve sürdürülebilir turizm açısından arkeolojik alanlardan ve turizmde, kültürde değerlendirilebilecek alanlardan uzak tutmaya özen gösteriyoruz.

Sayın Kaptan’ın bir sorusu var.

BAŞKAN – Sayın Bakan, bir dakikanızı rica edeceğim.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Buyurunuz efendim.

BAŞKAN – Sayın Süner sisteme girmiş.

Buyurunuz Sayın Süner, çünkü soruları bitti.

TAYFUR SÜNER (Antalya) – Sayın Bakanım, hiçbir zaman önergeleri siyasi çekişme konusu yapmak için vermiyoruz. Bir kere kilimcilik maalesef Akseki’de şu anda yapılmıyor. Sosyal Dayanışmanın böyle bir çalışması yok. İkinci olay...

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Akseki’de Geleneksel El Sanatlarını Destekleme Projesi kapsamında çalışma olduğunu söyledim, kilimcilikle ilgili...

TAYFUR SÜNER (Antalya) – Halıcılık üzerine açtılar fakat şu anda bir faaliyeti yok.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Peki.

TAYFUR SÜNER (Antalya) – Benim istediğim, tarihî bir kilimcilik olayı vardır orada, Sosyal Dayanışma kilimcilik üzerine kurslar açarsa hem yöreye katkısı olur hem  turizme katkısı olur, dağ turizmi de ön plana çıkar.

Şimdi “Sit alanlarında taş ocağı faaliyetleri yaptırmıyoruz.” diyorsunuz, bu taş ocağı faaliyeti hâlâ daha devam ediyor bu sit alanının içinde. Bakın, Sarıabalı köyü bu taş ocağından dolayı -yirmi dört hane var burada- boşaltılmak mecburiyetinde kaldı. Yani heyelan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Süner.

TAYFUR SÜNER (Antalya) – Lütfen açar mısınız.

BAŞKAN – Bir dakika süre vermiştim.

TAYFUR SÜNER (Antalya) – Sayın Bakan, sırf taş ocağı heyelanı yüzünden yirmi dört hane evlerini terk etti. Lütfen, sit alanı içinden bu taş ocağının kaldırılmasını rica ediyoruz.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Şimdi, bakınız, bendeki bilgilerde, Sarıabalı köyündeki taş ocağı Aspendos Tiyatrosu’ndan 6 kilometre kuzeyde ve birinci derece arkeolojik sit alanın dışında. Sit alanının içinde herhangi bir taş ocağı olmadığı resmî bilgilerle verilmiş. Bunu ben ayrıca özel olarak takip edeceğim.

TAYFUR SÜNER (Antalya) – Sayın  Bakan, sit alanının içinde şu anda dinamit patlatılıyor ve Aspendos Tiyatrosu zarar görüyor.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Ben aynı duyarlılığı gösteriyorum, yani arkeolojik alanlarda, sit alanlarında, birinci derece arkeolojik alanların yakınında bile o alanlara zarar verecek olan herhangi bir taş ocağının bulunmaması konusunda, maden ocağının bulunmaması konusunda dikkati gösteriyorum.

Sayın Kaptan’ın sorusu, Antalya’da bir arkadaşımızın Bursa’ya nakliyle ilgili. Arkadaşımız Teftiş Kurulu raporuyla, soruşturma raporuna istinaden İstanbul’a geçici olarak gönderilmiş ve sonra Bursa’ya şef olarak tayin edilmiş, yani bir tenzilirütbe söz konusu değil. Burada sadece bir hususu altını çizerek belirtmek istiyorum. Bu arkadaşımızın daha önce cumhuriyet konserleri düzenlediği ve bu nedenle mi alındığı konusunda doğrusu beni inciten bir soru var. Bunu hem soru sahibine hem soruya muhatap olarak kendime yakıştıramam.

Değerli arkadaşlar, cumhuriyet bizim ortak değerimizdir, cumhuriyet herhangi bir siyasi partinin tekelinde değildir. Hiçbir siyasi görüş, cumhuriyet karşıtı bir yaklaşım bizim tarafımızdan itibar, iltifat görmez. Cumhuriyetle ilgili bir gayreti, bir faaliyeti sürdürdüğü için de hiçbir arkadaşımız tecziye edilemez. Tam tersine, iki yıldan bu yana, ben Ankara’da, bırakın Cumhuriyet Bayramı’nı 19 Mayıs bayramlarında, Ankara Üniversitesiyle iş birliği içinde, 5.000 kişinin katıldığı, şimdiye kadar hiç yapılmamış şölenler yapıyorum. Yani bayramlarımızın dar mekânlarda bir avuç insan tarafından, bir avuç elit tarafından kutlanmaması, olabileceği kadar geniş halk kitleleri tarafından paylaşılması konusunda özel bir duyarlılık gösteriyorum. 19 Mayıs’ı, Cumhuriyet’i kutladı diye birisini cezalandırdığımızı ima etmek çok büyük bir haksızlıktır. Yani Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin herhangi bir bireyine böyle bir şeyin sorulmaması lazım.

Basında bazen bu tür gereksiz tartışmalar çıkıyor ve milletvekili arkadaşlarımızın bunu ciddiye almasından hakikaten üzüntü duyuyorum. Burada da benzer bir şey oldu -parantez içinde söyleyeyim- Ankara’da Cumhuriyet ve Kurtuluş Savaşı müzeleri bir müdürlük adı altında ve ikisi de Bakanlığımıza bağlıydı. Birinci Büyük Millet Meclisi olan Kurtuluş Savaşı Müzesini Türkiye Büyük Millet Meclisi talep etti, “Burası bizim mebdeimizdir, kaynağımızdır, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tarafından yönetilmesi gerekir.” diye. O yüzden, biz, Kurtuluş Savaşı Müzesini ayırdık, Türkiye Büyük Millet Meclisine emanet ettik ve müzenin adını tabii Cumhuriyet Müzesi olarak tekilleştirdik. Bunu soru konusu yaptı arkadaşlar: “Kurtuluş Savaşı” sözü sizi rahatsız ediyor mu?”

“Kurtuluş Savaşı” sözü birisini rahatsız ediyorsa o kişinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde bence bulunmaması gerekir. “Kurtuluş Savaşı”, “Cumhuriyet…” Bu kavramları bir çekişme, bir tartışma konusu yapmak kolaycılığına lütfen kalkışmayalım.

Sayın Ensar Öğüt -ona da çok teşekkür ederim, o da çok dikkatle çalışmalarımızı yakından takip eden bir arkadaşımız- “Batman ilinde bir müze gayretimiz var mı?” diyor.

Bizim Batman ilinde müze gayretimiz var, Van’da yeni, müzeyi geliştirme gayretimiz var, Gaziantep’te bu yıl bir müze açıyoruz, 10 Temmuzda Kaman’da Japonlarla ortak bir müze açıyoruz, Antalya Arkeoloji Müzesini geliştirme gayretimiz var, Ankara’da bir Türkiye Uygarlıklar Müzesi yapma gayretimiz var… Yani Türkiye’de çok daha fazla müze yapmak, tarihimize, tarih bilincimize sahip çıkmak konusunda çalışmalarımız var. Bunlarla ilgili bazı yerlerde arazi planlaması yapıyoruz, bazı yerlerde kaynak sıkıntısı yaşıyoruz ama Türkiye’de müze standartlarını yükseltmeye ve müze sayısını çoğaltmaya çalışıyoruz.

Bayburt’ta yine müze konusunda Kavalalılar Evi var, tescilli, onun Bakanlığımıza tahsisini istedik. Olabilirse, Bayburt’ta Bakanlığa bağlı olarak yeni bir müze çalışmamız olacak.

Ayrıca, Bayburt’ta bir değerli bilim adamının da yine kendi gayretleriyle yaptığı bir müze var, bir sanatçı hocamızın, Sayın Hüsamettin Koçan’ın, onun da yakında açılışını gerçekleştireceğiz.

Yine, İstanbul’da turizm yatırımları konusunda sorusu var Sayın Öğüt’ün. İstanbul’da bizim 70 civarında yatırım belgeli, 200’den fazla da işletme belgeli tesisimiz var ve bu yıl İstanbul turizmi, inşallah, birtakım beklenmedik sorun ve sürprizlerle karşılaşmazsak, yüzümüzü çok ağartacak bir çapta, bir nitelikte devam ediyor.

Aydın Milletvekili Sayın Taner’in sorusu var. Aydın’da Koçarlı, Çakırbeyli köyünde birinci derece arkeolojik sit alanı tespitimiz var bizim. Burada daha önce bize restorasyon konusunda bir talep yapılmamıştı. Sonra il müdürlüğümüzle, Sayın Milletvekilimizin de gayretleriyle, temas sayesinde, şimdi özel mülkiyete konu olan bir alanın kamulaştırılması konusunda, Cincin Kalesi’nin kamulaştırılması konusunda şu anda çalışıyoruz, eğer kamulaştırmayı sağlarsak bu restorasyon konusunda da önümüzdeki yıl inşallah bir çalışmaya başlayacağız. Tabii, Aydın’da o kadar çok güzel yerler var ki hepsine yetişmek mümkün olmuyor ama bunları dikkatle takip ediyoruz.

Adıyaman Milletvekili Sayın Köse, Adıyaman Tuz Hanı’nı soruyor. Adıyaman Tuz Hanı, 2007’nin sonunda benim ilk Adıyaman’a gittiğimde özel olarak işaret ettiğim ve Adıyaman’ın kültür hayatına katılmasının çok önemli olduğuna yürekten inandığım bir mekân. Kamulaştırma konusunda bazı hak sahipleriyle anlaşamadık ve şu anda temyizde, Danıştayda. O konular sonuçlandığı zaman… Yeterli ödeneğimiz var, bizim Adıyaman Nemrut  ekseninde dünya miras alanı içinde olduğu için 4 milyon civarında şu anda ayrılmış kaynağımız var Adıyaman’daki işlere. Bunun proje parası da hazır. Yeter ki Danıştaydan bu kamulaştırmalarla ilgili sonuç alalım. Ondan sonra Tuz Ha-nı’nın restorasyon projesi ve arkasından uygulaması başlayacak. Ben de gerçekten Nemrut gibi özel bir kültür varlığı olan bir alanda kent merkezinin de gelen ziyaretçileri taşıyabilecek bir kapasiteye kavuşmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Bu arada Kâhta’daki kültür merkezimizi de üniversiteyle birlikte kullanıyoruz ve o da bölgenin gerçekten sosyal yaşamına özel bir katkı yaptı. Üniversite de son derece dikkatli ve duyarlı, bizim emanetimizi değerlendirmeye çalışıyor.

Sayın Özdemir, Gaziantep’in…

BAŞKAN – Bir dakika Sayın Bakan.

Sayın Köse, buyurunuz.

Soruyu tekrar soran milletvekillerimize yalnız bir dakika süre veriyorum, hatırlatayım.

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım Danıştayda olduğunu söylediler ama Danıştay 6. Dairesi temyize götürüp dört buçuk yıl süren davanın, Tuz Hanı'nda, 11 esnafın aleyhine sonuçlandığını söyledi. Davanın bittiğini biliyoruz biz.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Yani o zaman yeni döndü. Ne zaman döndü diyor?

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Tarihi bilemiyorum. Şanlıurfa Bölge İdare Mahkemesi tarafından bu on bir dükkânın aleyhine yani devletin lehine sonuçlandığına dair Danıştayın kararı var.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Sonuçlandıysa, bizim -ondan sonra- elimizde paramız var…

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Ama oranın müdürü de, yani kültür turizm müdürü 2010 yılında bu restorasyon işlemlerinin tamamlanacağını söylüyor. Onu da söyleyeyim, henüz bir işlem yoktur.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Danıştaydan ihtilaf bitince bizim de restorasyon için kaynağımız var.

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Yani gerçekten Adıyaman esnafı çok kayıp veriyor hem turizminde hem de ekonomik girdisinde çok kaybı vardır, bu konuda bir çalışma hızlandırması önemlidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Köse.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Tuz Hanı projesi benim kendi projem. Yani Tuz Hanı’nın, Adıyaman’ın kültür yaşamına katılması konusundaki…

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Danıştay karar vermiş yalnız.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – …projeyi ben başlattım, onun için Tuz Hanı’nı Adıyamanlı arkadaşlarım kadar yakından takip ettiğimi konuyu bilenler sanıyorum ki teslim edeceklerdir.

Gaziantep’te, arkadaşlarım, Sokak Sağlıklaştırması Projemiz var. Zeugma müzesi bitiyor ve bu yıl açmaya çalışıyoruz. Teşhir, tanzimle ilgili şu anda çalışmalar yapılıyor. Nizip Rumkale’de rölöve, restitüsyon, restorasyon çalışmalarımız var. Biz, Gaziantep’e 2009 yılında 25 milyonu Zeugma olmak üzere 33 milyondan fazla kaynak ayırmışız. Gaziantep, bizden önemli pay alan illerin başında geliyor. Tabii, çalışıyorlar ve hak ediyorlar ve hak edenlere de olabileceği kadar yardımcı olmaya çalışıyoruz.

Sayın Milletvekilimizin, özel sektöre bir kredi imkânımız olup olmadığıyla ilgili sorusu var. Böyle bir sistemimiz ne yazık ki yok. Eski yıllarda Bakanlığın bankası falan da varmış ama çeşitli istismarlar nedeniyle şimdi o uygulamadan vazgeçilmiş.

Gaziantep’te ziyaretçi sayısı beklenilen oranda olmasa bile artıyor, geçen yıla göre bu yılın ilk dört ayında -bana ulaşan rakamlara göre- artış var. Biz, Gaziantep’i uluslararası fuarlarda tanıtmak konusunda… Tabii Gaziantep’i değil sadece, ben o bölgenin turizm potansiyeline çok inanıyorum. Kültür turizmi açısından, şehir turizmi açısından -Gaziantep başta olmak üzere- Hatay, Gaziantep, Urfa, Mardin, Adıyaman, bütün o çevrede büyük bir kültür turizmi potansiyeli var. Tabii Türkiye’yi genel olarak, o bölgeyi özel olarak rahatsız eden bu terör belasından kurtulduğumuz takdirde, sanıyorum Türkiye için özel bir destinasyon ortaya çıkacaktır. O bölge insanı, turizmden büyük bir ekmek kapısı, geçim kapısı imkânı bulacaktır. O yüzden, o bölge halkına yardım etmek –güya- amacıyla ya da o bölge halkının hakkını savunmak amacıyla terör eylemlerine girişenler bence önce o bölge halkına çok büyük zarar veriyorlar ve ihanet ediyorlar. Bölgede gerçekten çok yüksek bir potansiyel var ve önümüzdeki yıllarda, Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi Türkiye kültür turizminin çok önemli destinasyonlarından birisi hâline gelecek.

İslâhiye’de Huzurlu Yaylası’nda bir turizm merkezi planlamamız var, planı onaylanmış. Marka kentler kapsamı içinde Gaziantep’te çalışma yapıyoruz, marka kent değerlendirmesi içine alınmıştı. Bu Zeugma mozaikleri tabii dünya çapında bilinir hâle geldi ve bu yıl sonuna kadar açmayı düşündüğümüz müzede, şu anda sergilenen miktarın 3 katından fazla mozaik sergileyeceğiz. Hatta son bir çalışmamız var, ben bugünlerde acilen bir Gaziantep gezisi de yapmak istiyorum: Müzeyi acaba tümüyle mozaiklere hasretmenin kapsamı daha genişletip genişletmeyeceği konusunda bir değerlendirme var, buna karar vereceğiz ve Gaziantep’in geleceği açısından o müzenin de çok önemli bir çekim merkezi olacağı aşikâr.

Biz, 2010 bütçesinde 58 milyon, 59 milyon civarında kültür varlıklarının bakım ve onarımı için ayrılmış olan kaynağın -yıl ortası itibarıyla- yarısını kullanmış vaziyetteyiz ve bir tek kuruşu ziyan etmeden, bundan sonrasını da değerlendirmeye ve kullanmaya devam ediyoruz.

Yine Gaziantep Milletvekili Arkadaşımız Sayın Ağyüz’ün film ve tiyatro oyunlarında rol alan sanatçıların telif haklarıyla ilgili bir sorusu var. Bu arkadaşlarımız bağlantılı hak sahibi o yüzden, yasalarımıza göre herhangi bir hak düzenlemesi eksiklikleri yok. Avrupa Birliği müktesebatı çerçevesinde ve Türkiye'nin telif hakları konusunda ciddi bir sıkıntısı gözükmüyor ama arkadaşlarımız, sözleşmelerle zaman zaman haklarını aşırı ölçüde devrediyorlar ve oradan kaynaklanan sıkıntılar var.

Son zamanlarda, sinema oyuncularının örgütlenmesi konusunda önemli yeni gelişmeler var. Onların da müzik meslek grupları gibi örgütlenmesi hâlinde haklarını elde etmeleri konusunda daha büyük bir imkâna kavuşacakları aşikâr.

Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru arkadaşımızın TÜRKSOY’la ilgili sorusu var. Şunu sizinle paylaşmak istiyorum: TÜRKSOY bir ara atıldı, yani 2007’de ben devraldığım zaman oldukça atıldı çünkü Genel Müdür Azerbaycan eski Kültür Bakanı büyükelçi olarak gitmiş. Burada bir emanet genel müdürlük vardı. Uluslararası niteliği neredeyse yok hâle gelmişti. Türkiye'nin işte arada sırada yurt dışına çıkıp bir fotoğraf ve resim sergisi yaptığı bir niteliğe indirgenmişti. Başka bir düzenleme yaptık. Eski Kazakistan Kültür Bakanı Sayın Kasanov arkadaşımız Genel Müdür oldu. Şimdi, “Genel Sekreter” sıfatını değiştirdik ve İngilizcenin yanı Rusça da bilen bir doçent arkadaşımız da Türkiye adına Genel Müdür Yardımcısı oldu ve böylece biz o Türk coğrafyasında çok daha etkin bir biçimde görev yapma şansına eriştik.

Türkiye'nin yaptığı katkıyı yıllık 500 bin Amerikan dolarından 1 milyona çıkardık  2009 ve 2010’da ve yeni Genel Sekreterin katkılarıyla Kazakistan da katkısını bir miktar artırdı, Azerbaycan da bir miktar artırdı. Şimdi en azından Kazakistan, Azerbaycan ve Türkiye arasında ciddi bir diyalog oluştu. Bir ayağı Gagavuzya’da, bir ayağı Kuzey Kıbrıs’ta, bir ayağı Balkanlarda ve Kafkasya’da olmak üzere TÜRKSOY daha faal, daha etkinlik düzeyi artmış bir kuruluş hâlinde. Bunda yeni Genel Sekreterin ve yeni Genel Müdür Yardımcısın katkıları var, arkadaşlarımıza da buradan Millet Meclisinin önünde teşekkür etmek istiyorum.

Bitlis Milletvekilimiz Sayın Nezir Karabaş’ın bir sorusu var. Özel müzeler konusunda arkadaşlarım, zaman zaman basına bazı tartışmalar çıkıyor, Bitlis’te ünlü yazar Saroyan’ın evi olduğu ve bunun müze yapılması… Ben böyle bir evin bulunması hâlinde -dünyanın her yerinde bu tür yerler değerlendiriliyor, uluslararası bilgiye sunuluyor- değerlendirebileceğimizi söylemiştim ama bizim tespitlerimizde böyle bir şey bulamadık. Eğer böyle bir tespit olur ve bunun müracaatı olursa iyi niyetle değerlendirmeye hazırız çünkü biz, bizim topraklarımızdaki herkese dostuz, bizim topraklarımızdaki bütün değerleri de bizimdir diye, bizim milletimizindir diye, insanlığın bize emanetidir diye ayrımsız savunuyoruz. İnançlarına bakmıyoruz, itikatlarına bakmıyoruz, etnik kökenlerine bakmıyoruz, sadece Türkiye’ye fayda getirsin, onu arıyoruz. O çerçevede bir kültür yaklaşımı, bir kültür politikası sürdürmeye çalışıyoruz.

Kütahya Milletvekilimiz Sayın Alim Işık’ın bir sorusu var. Tabii, Kütahya-Çavdarhisar, bu bölge de son derece önemli. Bu arada, bir olumlu bilgiyi paylaşmak istiyorum. Aizonai’deki, Çavdarhisar’daki TÜRSAB’la yapılan otel bitti. Önümüzdeki aylarda inşallah birlikte açılışını gerçekleştireceğiz. Son derece güzel oldu.

Bizim bu bölgelerde, bu kültür alanlarında şöyle bir sorunumuz oluyor: Bir bölgeyi kurullar arkeolojik alan olarak değerlendiriyor, üzerinde yaşayan köylünün veya kasabalının ciddi bir yaşam sorunu oluyor ve kamulaştırma imkânlarımız ne yazık ki hızla kamulaştırmaya yetmiyor. Böyle yerlerde sayın milletvekillerimizin de yardımıyla TOKİ’yi devreye sokmaya, başka bazı anlaşma formülleri bulmaya çalışıyoruz. Burada da böyle sorunlarımız var ama Aizonai, şahsen, benim çok önemsediğim bir yer ve birkaç ay içinde sanıyorum orada, bölgede, birlikte bu sorunları konuşma fırsatı bulacağız.

BAŞKAN – Sayın Bakan, bir dakika…

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Bir iki dakika… İki soru vardı.

BAŞKAN – Hayır, var süreniz ama Sayın Doğru herhâlde yeterli cevap alamamış.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Tabii, pardon.

BAŞKAN – Buyurunuz.

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

TÜRKSOY’la ilgili vermiş olduğunuz cevaba teşekkürlerimi arz ediyorum.

TÜRKSOY, bildiğimiz gibi, Türk soylu ülkelerin kültür bakanlarınca kurulmuş ve faaliyetleri de yürütülen bir kuruluştur. Kurulduğu andan itibaren de çok önemli hizmetler yapmıştır. Biraz önce söylemiş olduğunuz gibi, son başkan, Kazakistan’ın eski Kültür Bakanı Kaseinov zamanında hakikaten çok önemli hizmetler yapılmaktadır. Ancak, tabii, bütçesinin çok yetersiz olduğunu düşünüyoruz, yani o söylemiş olduğunuz miktarlar yine de, Sayın Bakanım, biraz yetersiz gibi görünüyor. Özellikle kurucu ülke olmamız dolayısıyla sizin Başkanlığınızda bu faaliyetin biraz daha artırılarak… Yani bütçenin artırılması ve faaliyetlerin daha yoğun bir şekilde yapılması konusundaki çalışmayla ilgili sorumdu. Bu yönlü olarak eğer düşüncelerinizi belirtirseniz memnun olurum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Doğru.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Ben de çok teşekkür ederim.

Şimdi, tabii, rakamın artması benim de dileğim çünkü ben onun işte Yönetim Kurulundayım, dönem başkanlığı yaptım, şimdi tekrar dönem başkanlığı sıramız geliyor. Ama TÜRKSOY’u biz önemli ölçüde Türkiye’nin gayretiyle taşıyoruz yani 25 bin dolar her ülkenin ödenti vermesi gerekiyor, birçoğu vermiyor. Şimdi, biz, Sayın Kaseinov’un göreve gelmesinden sonra, hiç olmazsa öteki komşularımız bu borçlarını ödesinler ve bu sınırlı rakamları versinler -çünkü herkesin aşağı yukarı burada 1 memuru çalışıyor- hiç olmazsa o para buradaki uzmanın giderini karşılasın, buna uğraştık, bir miktar tahsil edebildik. Sayın Kaseinov’un gayretleriyle biraz -yani burada, Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde ve basın önünde çok fazla iç sıkıntılarımızı paylaşmak istemiyorum- bir miktar bazı ülkelerin aidatları yükseldi ve Türkiye tabii kendi rakamını çok daha büyüttü, büyük ölçüde biz taşıyoruz. Ama şimdi etkinlikleri mümkün olduğu kadar başka ülkelerle paylaşarak, sadece Türkiye’nin değil onların da ortak faaliyeti olduğunu hissettirmeye, onların da katkılarını artırmaya çalışıyoruz. Ben 2007’yle kıyaslayınca iyi bir noktada olduğumuzu söylüyorum ama mükemmel olmadığımızı elbette biliyorum, artması gerekiyor çünkü bu coğrafyada biz… Şunun da altını çizmek istiyorum arkadaşlarım: TÜRKSOY bir siyasi birlik değil, TÜRKSOY bir kültür birliği. Onun için yani Rusya da mesela buraya -Rusya Federasyonu- gözlemci olarak katılmak istiyor, biz buna da “Olur.” dedik çünkü Rusya’da da çok sayıda Türk grupları yaşıyor. Bu kültür birliği, halkların birbirini tanıması, dayanışması, bölgede barışın gelişmesi konusunda faydalar sağlıyor. Ama bunun merkezi Türkiye’de olduğu için ve yakın yıllara kadar Türkiye çalışmaları büyük ölçüde içeriye hapsettiği için ilgi azalmıştı. Şimdi ilgiyi paylaşarak, mümkün olduğu kadar çoğaltmaya çalışıyoruz.

Ben de çok temenni ederim, bütçeyi 10 katına çıkaralım ve gerçekten uluslararası ölçekte çok daha büyük başarıların altını imzalayalım ama son yıllarda gelişme, ivme iyiye doğru gidiyor, onun altını çizmek istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Bakan, Sayın Karabaş’ın da sorusuna cevap vermiştiniz, o da bir açıklama istiyor.

Buyurunuz.

MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, Sayın Saroyan 1964 yılında Yaşar Kemal ve Fikret Otyam’la birlikte, yanında Bitlis’ten de birçok kişiyle birlikte Bitlis’e geliyor ve o dönem evini ziyaret ediyor. Şu anda mevcut evin ziyaret edildiği yer de Bitlis’teki birçok kişi tarafından da biliniyor. Ailesinin adına bir tapu kaydının olması mümkün değil çünkü o dönem ve sonrasında, 1915 sonrasında tehcire uğrayan, gönderilen ve terk eden, Bitlis’i terk eden Ermenilerin hiçbirinin tapu kaydı bulunmuyor. Eğer evinin yeri tespit edilmek isteniyorsa bu çok rahat bir şekilde bulunabilir ve kamulaştırılabilir. O konuda eğer Bakanlığınızın bir çalışma yapması düşünülürse biz Sayın Saroyan...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Bize özel müze konusunda bir başvuru olursa, “Böyle bir mekân vardır, mülk vardır, özel müze açılacak” diye bir resmî başvuru olursa biz -biraz önce söyledim, bizim Türkiye’ye yararlı olsun, onun dışında başka hiçbir ayrımımız yoktur- onun gereğini yerine getirmeye çalışırız ama şu anda bizim bildiğimiz herhangi bir mülk veya “Alın, müze yapın” denilen herhangi bir teklif yok, onu işaret etmeye çalıştım.

BAŞKAN – Bir dakika Sayın Bakan.

Sayın Işık’ın da sorusuna cevap vermiştiniz, onun da bir ek sorusu var.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Bakanım, öncelikle teşekkür ediyorum, geç de olsa cevabı aldık ama hakikaten sizlerin de katkısıyla bitme aşamasına gelen otelin yapımında başta Ulusoylar olmak üzere emeği geçen herkese ben de teşekkür ediyorum.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – TÜRSAB…

ALİM IŞIK (Kütahya) – İnşallah yakında orası da açılır.

Oradaki temel problem Kütahya-Gediz kara yolunun sağında kalan bir iki mahallede, kazı alanına girmemesine rağmen sit alanı içerisinde olması nedeniyle kendi evlerini tamir edemeyen vatandaşlarımız var. O mahallenin problemi eğer çözülebilirse en azından küçük onarımları kendileri yapabilecek hâldeler veya bu mahallelerin bir yere taşınması gerekiyor. Onu ben sormuştum ama onunla ilgili cevabı alamadım.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Söyleyeyim.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Çok memnun olurum.

Bir de, kazıda yıllarca Alman arkeologlar tarafından yapılan çalışmalar biliyorsunuz çok yavaş ilerliyor. Buraya da Dumlupınar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümünün sunduğu proje gerçekleştirilebilse gerçekten o bölgenin sorunu çözülmüş olur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Çok teşekkür ederim.

Şimdi, Aizonai, Cereller ve Meydan mahalleleri değil mi? Orası üçüncü derece sit alanında ve kurula başvurmaları hâlinde, müze denetiminde temel kazısı yaptıklarında eğer arkeolojik bir buluntu bulunmazsa inşaata devam etmelerinde hiçbir engel yok. Yani bu bilgiyi arkadaşlarımız da, biz de zaten paylaşıyoruz ama siz de paylaşabilirsiniz. Üçüncü derece arkeolojik alanda denetimli inşaat yapılabiliyor. O konuda arkadaşlarımız rahat olsunlar.

Şimdi, bu yabancı kazıların bazıları, arkadaşlar, tabii bu… Türkiye’de yüzyıllık yabancı kazı tarihi var. Ben, arkeolojiyi çok önemsiyorum, arkeolojik kazıları bizzat yerinde denetliyorum, defalarca bakıyorum, ayrıntısını takip ediyorum, yayınlarını takip ediyorum, Türkçe yayınlanmasını istiyorum bulguların mutlaka Almancanın, İngilizcenin yanı sıra.

Şimdi, bunları bir ciddi biçimde elden geçirmeye çalıştık ve verimli kazılar var gerçekten, verimli arkeoloji alanı çalışmaları var. Bir de Aizonai örneğinde olduğu gibi, yapıyormuş gibi yapmaları var. Arkadaşlarımızı uyardık, hazırlık dönemi, alanda çalışma dönemi, bulguların yazılması dönemi, korunması dönemi, yaklaşık dört aylık bir çalışma takvimi istedik herkesten. Önce bir isyan çıktı, sonra bir orta noktada anlaştık ve her kazı bölgesine mutlaka akademik düzeyi olan bir Türk kazı başkan yardımcısı istedik. Bunlar ciddi itirazlarla karşılaştı ama biz de kararlı biçimde bu taleplerimizde ısrarda bulunduk çünkü yabancı bir arkeoloji enstitüsü elbette kendi bilimsel portföyünün geliştirilmesi için benim ülkemde kazı yapıyor ama ben de niye onunla iş birliği yapıyorum, neden kendi topraklarımda kazı yapıyorum? Ben de benim topraklarımdan çıkan o bilimsel bilgiye sahip olmak istiyorum, onun kazılması değil sadece, iyi korunması ve geleceğe iyi aktarılmasını istiyorum. O yüzden, sadece kazıp gitmek yetmez, onun koruma önlemlerinin alınması ve oradan çıkan bilgilerin, kazı yapan ülkenin diliyle yayınlanması yetmez, benim bilimsel dilimin de zenginleşmesi için benim dilimle de yayınlanması gerekir diye bugün ilk defa genelge yaptık. Ciddi itirazlar, isyanlar oldu ama kararlıyız ve bundan sonra böyle gidecek. Yani kazıya gelinecek, hazırlıklar yapılacak. Kazıda mutlaka bir Türk başkan yardımcısı olacak ve o başkan yardımcısının akademik bir statüsü olacak, bilgisi olacak, onu takip edebilecek düzeyi olacak, kazı bulguları mutlaka, kazı yapan ülkenin dilinden başka bizim dilimizde de yayınlanacak ve böylece benim de ülkemde kazı yapılmasından, bilimsel dilimin ve ülkemin hazinelerinin geleceğe aktarılması bakımından, geleceğimin güvence altına alınması, geliştirilmesi ve güvence altına alınması sağlanacak.

Şimdi, Aizonai’ya da bu gözle bakıyoruz. Üniversite bize bir teklif yaptı -ortak çalışma- ama talep rakamları çok yukarı çıktı. O yüzden başka bir sponsorluğa daha ihtiyacımız var. Yani her kazıya o kadar kaynak aktardığımız zaman tabii sıçrama yaparız ama bizim o kadar kaynak aktarma şansımız yok.

Değerli arkadaşlarım, bu, Meclisin yeni açıldığı dönemde bütçeye gireceğiz. Herkesin bilmesi için söylüyorum: Genel bütçede bize kazılar için ayrılan rakam 1 milyon TL’nin altında. Biz geçen yıl kazılarımıza 24 milyon TL harcadık yani bize ayrılan rakamı neredeyse 20’ye 30’a katlamaya; döner sermaye imkânları, yedek ödenekler, başka yerlerden… Kazıları çok önemsiyoruz ama kaynaklarımızın da bir ölçüde buna uygun biçimde artması gerekiyor.

Sayın Aslanoğlu Nemrut’la ilgili… Nemrut da bizim göz ağrılarımızdan birisi. Oradaki çalışmaların da yavaş gittiğinden şikâyetçiyim ben yani Nemrut’taki koruma çalışmalarının -bu soru onunla ilgili değil ama bunu paylaşmak istiyorum- yavaş gittiği kanısındayım çünkü bir değerli üniversitemizle çalışıyoruz ve ne yazık ki benim beklediğimden daha yavaş geliyor üniversitenin önerileri. Bunu hızlandırmaya çalışıyoruz.

Biz, Adıyaman ve Nemrut ayrımı yapmaksızın o güzergâhı iyileştirmeye çalışıyoruz. İki bölgede, Adıyaman ve Nemrut güzergâhlarında yeni, modern, sağlıklı, gelenlerin Nemrut’la ilgili bilgi alabilecekleri, bazı örnekler görebilecekleri karşılama evleri… Projeyi yaptık, ihaleye çıkıyoruz; çıktık hatta ihaleye, bir sorunumuz oldu. Kaynak ayırdık.

Yani, değerli arkadaşlarım, Türkiye'de dokuz tane bizim, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yerimiz var. Tabii hepsi çok önemli ama bunlardan ikisini özel biçimde çok önemsiyorum.

Birisi: Divriği. Divriği bu dokuz UNESCO dünya miras alanı içinde Türk ve İslam olan tek ünite, tek alan. Bu açıdan önemli. 1220 yılında Mengücek döneminin başkentinin bir şaheseri.

Nemrut da inanılmaz bir doğa ve tarih ortaklığı. Bu, geçen hafta Şian kentinde, o “Terra Cotta Askerleri” gördüm. Bizim ülkemizde onunla kıyaslayabileceğimiz -muhteşem bir eser ama- evsafta bir tarih eseri Nemrut. Onun çok özel biçimde korunması konusunda geçmiş yıllardan gelen ihmallerimiz var ve Nemrut’u şimdi, çok daha hızla iyileştirmeye çalışıyoruz ama itiraf ediyorum ki benim özlediğim kadar hızlı henüz gidebilmiş değiliz. Bunu da açık yüreklilikle burada söylemek istiyorum.

Sayın Hasan Çalış’ın bir sorusu var.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Efendim, Sayın Bakan, iki soruma cevap vermediniz. Bir tanesine cevap verdiniz, ikisine cevap vermediniz.

BAŞKAN – Bir dakika Sayın Bakan.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Pardon, öteki?

BAŞKAN – İki sorusu daha vardı.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Yolla ilgili.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Evet, yola gelelim.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Yolla ilgili de… Şimdi, Bakanlığımız ile Karayolları Genel Müdürlüğü arasında imzalanmış protokol çerçevesinde, Elâzığ-Malatya ayrımı, Pütürge ayrımı, Nemrut ayrımı, Nemrut Dağı (Kâhta-Gerger) ayrımı toplam 94 kilometre uzunluğundaki yol 2005 yılında Turistik Yollar Yatırım Programı’na alınmış ve biz bu tarihe kadar bu yollara 2 milyon 387 bin lira ödenek göndermişiz. Şu andaki durumumuz bu yollarla ilgili ama yollarla ilgili de bu önümüzdeki dönem, bu karşılama merkezleriyle birlikte yollarla ilgili de biraz daha hızlanmamız gerekiyor.

BAŞKAN – Aslanoğlu’nun ek bir talebi daha var galiba.

Buyurunuz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan, sizi yanlış yönlendirmişlerdi, bir yanlışı düzelttiniz. Teşekkür ediyorum. Şu andaki eski konaklamayı yıkıp yerine yapacaktınız ama yapılmadan yıkmak olmazdı. Bu konu düzeltildi, ödenek gitti, teşekkür ediyorum.

Ama, yollar konusunda -özellikle 15 kilometrelik- Tepehan’dan sonra Kâhta ayrımına kadar tek arabanın geçeceği yollar konusunda sekiz yıldır hiçbir ödenek vermediniz. Bunu arz ediyorum. Bu nedenle, özellikle bu yıl bu ödeneğin mutlak konmasını ve özellikle bizim meselemiz Nemrut’tur… Ne Adıyaman ne Malatya… Adıyaman bizim kardeşimizdir, kesinlikle… Ama biz, o Malatya-Adıyaman arasındaki yolun, bir şekilde… O 15 kilometrelik turizm yolunun hiçbir ödeneği olmadığını, hiçbir ödenek verilmediğini, bunu bir kez daha size sunuyorum. Hiçbir çalışma yoktur.

 Bilgilerinize arz ediyorum.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Bu yollar konusundaki talepler, arkadaşlar, bizim bütçe sınırlarımızı biraz zorluyor. Yani 15 kilometre yol aşağı yukarı bize yol için tahsis edilmiş parayı neredeyse olduğu gibi versek ancak karşılıyor ve Türkiye’de tabii çok sayıda turistik bölgelerle ilgili yol talebi var. Biz bu konuda Ulaştırma Bakanlığının yardımını görüyoruz, elimizdeki kaynakları devrediyoruz ve Ulaştırma Bakanlığı aşağı yukarı bize ayrılmış olan tahsisatın 10 katından daha fazla yol yapmaya çalışıyor.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Efendim, siz misiniz, Sayın Ulaştırma Bakanı mı, hanginiz?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Şimdi, Sayın Bakanla birlikte bu yol talebini bir kez daha not etmiş olduk.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Efendim siz mi, Sayın Bakanım mı? Siz misiniz efendim? Muhatabım siz misiniz, Sayın Bakanım mı?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Benim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sizsiniz. Peki. Sizden geri aldım Sayın Bakan, Ulaştırma Bakanı üstüne aldı.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – İzin verirseniz son soruyu bitireyim arkadaşlar, süremiz azalıyor.

Karaman Milletvekilimiz Sayın Çalış’ın İstanbul’da Mehmet Âkif Ersoy’un vefat etmiş olduğu evin müze yapılmasıyla ilgili bir düşüncesi var. Ne yazık ki burası da bir apartman dairesi ve özel mülk. Yani burayı da özel müze kapsamında bir biçimde değerlendirmek gerektiğini ben de düşünüyorum. O apartmanın kapısında Mehmet Âkif Ersoy’un, büyük şairimizin orada yaşadığına ilişkin bir ibare var ama ben doğrusu Âkif’in bundan fazlasına ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Yani İstanbul’da bir apartman dairesinde isminin bulunmasından veya ona ait birkaç eşyanın bulunmasından daha fazla, ona ait bir özel müze, bir tarihî tescilli yapı da yapabilirsek onun hatırasına daha büyük bir saygı gösteririz diye düşünüyorum. Ankara’da bu hayalimiz bir ölçüde gerçekleşti. Ankara’da önceki yıllarda çok bakımsız durumda olan bu Tacettin Dergâhı ve çevresi, şu anda iftihar edeceğimiz bir konuma geldi. İstanbul’da da Âkif’in hatırasına, adına uygun bir düzenleme yapmak benim de şahsen çok paylaştığım özel özlemlerimden birisidir.

Bir sorum kaldı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakan, size bir üç dakika daha vereceğim.

Buyurunuz.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Efendim, yine Sayın Çalış’ın turizm yatırımlarındaki gelişmelerle ilgili bir sorusu var -zaman azaldı- şunu söylemek istiyorum: Kararlı bir biçimde gelişiyor değerli arkadaşlarım Türkiye’deki turizm yatırımları. Türkiye geçen yıl hepiniz biliyorsunuz, 2009’da, dünyanın önde gelen 10 turizm ülkesi arasında yılı artıyla kapatan tek ülke oldu, dünyanın geri kalan 9 ülkesi yılı eksiyle kapattı. Buna uygun biçimde de tabii Türkiye’de, Türkiye'nin genelinde, İstanbul özelinde, Antalya özelinde hızlı gelişmeler var. Türkiye’den bir örnek vermek gerekirse, mesela 2002’de yatırım belgeli 222 bin yatağımız varmış, bunların önemli bir kısmı işletmeye kavuştu. Şu anda, 2009 sonu, 2010 itibarıyla şu anda bizim 220 bin yatırım belgeli çalışmamız var. İşletme belgeli, 2002’de 396 bin yatağımız varmış, şu anda 624 bin yatağımız var. Yani Türkiye turizm altyapısı da Türkiye'nin turizm ihtiyaçlarına uygun biçimde gelişiyor.

Turizmin gelişmesi için tabii, yatak gerekiyor, turizm tesisi, yeme içme tesisi gerekiyor, başka hijyenik tedbirler gerekiyor, ulaşım gerekiyor ama önce barış gerekiyor değerli arkadaşlarım. Yani Atatürk’ün o sözüne şimdi her zamandan daha fazla ihtiyacımız var, o “Yurtta barış, dünyada barış.” sözüne her zamandan fazla ihtiyacımız var.

Türkiye, aslında bir gelişme trendi içinde, Avrupa’nın altıncı büyük ekonomisi, dünyanın yedinci turizm ülkesi. Ben inanıyorum ki Türkiye, özel bir düşmanlık olmazsa önümüzdeki birkaç yıl içinde İngiltere’yi geçecek, ilk beşin içine girecek turizm yükselişinde. Ama bütün bunlar için bizim kendi aramızda birliğimizi bütünlüğümüzü korumamıza, Türkiye'de barışın sürekli olmasına, sadece Türkiye'de değil bölgede barışın sürekli olmasına çok ihtiyacımız var. Onun için, bir ihanetle karşı karşıya geldiğimiz zaman, bir saldırıyla karşı karşıya geldiğimiz zaman, bir tuzakla karşı karşıya geldiğimiz zaman öfkemizi birbirimizden çıkarmaya kalkmayalım; neyle karşı karşıya olduğumuzu anlamaya çalışalım, hangi tuzaklarla karşı karşıya olduğumuzu ve o hain ellerin bizi nereye sürüklemeye çalıştığını beraberce düşünelim çünkü bu çatının altında biz bir kaderi paylaşıyoruz. Daha önce de başka vesilelerle söyledim. Daha anlayışlı, daha dayanışmacı, daha yardımlaşmacı olmaya çalışalım ve bu tür ihanetlere karşı bir siyasi parti tavrı olmasın, bir Türkiye Büyük Millet Meclisi  tavrı olsun.

TANSEL BARIŞ (Kırklareli) – Çok geç kaldınız Sayın Bakan.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) - Bir Türkiye Büyük Millet Meclisi  tavrı olduğu zaman, biz, sanıyorum ki içimizden ve dışımızdan gelen olaylarla baş etmek konusunda çok daha güçlü oluruz ve haklılığımızı dünyaya duyurmak konusunda ayağımızı yere çok daha sağlam basarız.

Değerli arkadaşlarım, sorulara elimden geldiği kadar ve bana verilmiş olan bilgiler çerçevesinde cevap vermeye çalıştım.

Son olarak -rahmet dileklerimi şehitlerimiz için ifade etmiştim- Türkiye'nin önemli bir yazarı vefat etti. Yarın ve öbür gün cenaze törenleri yapılacak. Siyasi düşüncelerine katılalım katılmayalım, Türkiye'nin önemli bir düşünce adamı ve önemli bir köşe yazarı vefat etti, Sayın İlhan Selçuk, ona da rahmet dileklerimi sunmak istiyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

Cevap vermediğiniz sorular varsa -daha sonra herhâlde- gündemde bırakacağız.

Sayın milletvekilleri, bir saat ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 19.20

 

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 20.21

BAŞKAN : Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yusuf COŞKUN (Bingöl)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 121’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Bir önceki oturumda “Sözlü Sorular” kısmında Sayın Günay tarafından cevaplandırılacağı belirtilen sorulardan (6/1066) ve (6/1535) esas numaralı sorular cevaplandırılamadığı için gündemde kalmaya devam edecektir.

Bilgilerinize sunulur.

Şimdi, alınan karar gereğince diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

4’üncü sırada yer alan, Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Bayram Meral ve 20 Milletvekilinin 5539 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4.- Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Bayram Meral ve 20 Milletvekilinin; 5539 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/788, 2/226)   (S. Sayısı: 499) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Geçen birleşimde tasarının tümü üzerinde gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştı.

Şimdi, söz sırası, şahsı adına Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı’ya ait.

Buyurunuz Sayın Kızılcıklı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; 499 sıra sayılı Tasarı’nın geneli üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bilindiği üzere, ülkemizin ulaşım ihtiyaçlarını karşılayabilmek amacıyla 1 Mart 1950’de 5339 sayılı Kanun’la kurulan Karayolları Genel Müdürlüğü, kuruluşundan bu yana insanımızın yaşam standardını yükseltme çabasında ortaya koyduğu performans ile ülkenin saygın kurumlarından birisi hâline gelmiştir. Altmış yıllık geçmişine baktığımızda Karayolları Genel Müdürlüğümüzün her zaman çağın ihtiyaçlarına, ulaşım ve iletişim imkânlarına ve teknolojinin gelişimine paralel olarak yeni görüş ve yöntemlere açık bir politika izlediğini görmekteyiz.

Otoyollar, devlet ve il yolları ağına giren güzergâhları tayin ve tespit etmek, yapılan plan ve programlar çerçevesinde bu ağlar üzerindeki yol, köprü, tünel ve sanat yapılarının projelerini, bakımını ve onarımını, işletmesini yapmak, bu işlere ilişkin teknik esasları saptamak ve yolların güvenli bir şekilde sürekli olarak trafiğe açık tutulmasını sağlamakla görevli Karayolları Genel Müdürlüğü, yıllar itibarıyla belirlediği hedef ve politikaları doğrultusunda, erişebilirliği sağlamak, yaz kış geçit veren yollara ağırlık vermek, asfalt çalışmaları yapmak, bitümlü sıcak karışım kaplamaya ağırlık vermek, otoyol bakım programını hayata geçirmek ve 2003 yılından itibaren ise bölünmüş yol çalışmalarını hızlandırmak şeklinde sürdürmüştür.

Değerli kardeşlerim, tabii, yol yapmak, tünel yapmak çok önemli, otoban yapmak çok önemli. Ancak, bu yolların açık tutulması, açık tutuluyor olması da gerçekten çok önemli. Özellikle kış şartlarında, kötü hava koşullarında yollarımızı açık tutmak için gece gündüz çalışan Karayolları Genel Müdürlüğümüze ve değerli personeline çok teşekkür ediyorum.

Bildiğiniz gibi, Karayolları Genel Müdürlüğü özellikle son yıllarda çok büyük bir atağa geçmiş ve yatırımlarını çok önemli ölçüde artırmış ve hizmetlerini büyütmüştür. Bunlar arasında hemen aklımıza gelen, hemen Türkiye'nin çok yıllardır konuştuğu fakat bir türlü bitiremediği projeleri öncelikle sizinle paylaşmak istiyorum.

Bildiğiniz gibi, bir Bolu Tüneli çalışmamız vardı. Başlatan herkese teşekkür ediyorum. Ancak, on yedi yıldır bir türlü tamamlanamamıştı Bolu Tüneli. Özellikle Ankara-İstanbul arasında gerçekten o Bolu Dağı’nı aşmak ne kadar zordu. Ama şimdi bu Bolu Tüneli’nin tamamlanmasıyla birlikte Ankara’dan İstanbul’a üç buçuk-dört saatte gidiliyor. Hatta ve hatta insanlar bugün “Acaba havadan mı gidelim, karadan mı gidelim?” karşılaştırmasını yapar hâle gelmiştir.

                        

(x) 499 S. Sayılı Basmayazı 18/6/2010 tarihli 120’nci Birleşim Tutanağına eklidir.

Yine Muğla Göcek Tüneli vardı, o bölgeye gidenler bilir. Yaklaşık yirmi dokuz yıl boyunca konuşulan bir projeydi. Çok şükür, onun da bittiğini hep beraber görüyoruz.

Yine Karadeniz sahil yolu vardır, yıllardır Türkiye gündeminde konuşulmuş, sürekli çalışılmış bir proje. Başlatanlara teşekkür ediyorum ama otuz dokuz yıldır bitirilememişti. Dolayısıyla, bugün Karadeniz sahil yolunun da bitmiş olduğunu görmekten son derece mutluyuz.

Bursa’da çevre yolu bitmiş durumdadır, İzmir çevre yolunun kuzey geçişi bitmiş durumdadır.

Ve yine yakın tarihte açtığımız Adapazarı-Mekece-Bilecik yolu. Özellikle İstanbul-Antalya arasında çalışan otobüslerin, kamyonların o Mekece yolunda çektiği sıkıntıları hep beraber biliyoruz.  Bugün buralarda gerçekten büyük kolaylıklar, büyük rahatlamalar sağlanmıştır. Dolayısıyla bunlar çok önemli projelerdir.

Görüldüğü gibi, bu yol çalışmalarıyla ilgili biliyorsunuz zaman zaman mazeretler gündeme getirilmiştir. Denilmiştir ki: “Personel yok, ekipman yok, para yok, kaynak yok.” Ama mesele mazereti gündeme getirmek değil, mazeret söylemek değil mesele maharet göstermektir. İşte, gördüğünüz gibi mazeret değil maharet gösterilmiş, o yıllardır bitirilemeyen Bolu Tüneli de, Göcek Tüneli de, Karadeniz sahil yolu da ve yine Adapazarı-Mekece-Bilecik yolu da bitmiş ve böylelikle halkımızın ulaşımdaki kaliteli hizmet alması sağlanmıştır.

Yine, duble yollara baktığımızda gerçekten çok  büyük bir aşama kaydettiğimizi hep beraber görmekteyiz. Yaklaşık 6 bin kilometre duble yol yapılmıştı…

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Yol kalmadı, yeniden yapılıyor.

SEDAT KIZILCIKLI (Devamla) - …ülkemize ve yapan arkadaşların hepsine çok teşekkür ediyorum, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum, ama 11 bin kilometre daha duble yol ilave edilmek suretiyle bugün kara yollarımızın duble yol ağı 17 bin kilometreye çıkarılmıştır ve büyük bir atılım duble yollarda, bölünmüş yollarda yapılmıştır. “Peki, bu duble yollar yapıldı da ne katkı koydu, neler sağlandı?” denilirse; bakın, doğrudan katkısı yaklaşık 96 milyon saatlik yıllık seyahat süresinin azalmasıdır. Bunun da ekonomiye katkısı 3 milyar 360 bin TL’dir, yani 3 katrilyonun üzerinde ekonomiye bir katkı sağlandığı ifade edilmektedir.

Yine, bu bölünmüş yollar sayesinde akaryakıt tasarrufu yapılmaktadır. Yaklaşık 550 milyon litre akaryakıt tasarrufu sağlanmıştır. Bunun da ekonomiye katkısı 472 trilyon olarak hesaplanmaktadır. Yaklaşık 500 trilyonluk bir katkı buraya konulmuştur.

Değerli arkadaşlar, tabii ki 550 milyon litre akaryakıt sarfiyatındaki tasarrufla birlikte 1 milyon 900 bin ton emisyon salımında da azalma sağlanmıştır.

Dolayısıyla, baktığınız zaman, çevreye katkı, ekonomiye katkı ama en önemlisi, mal güvenliğine katkı, can güvenliğine katkı çünkü kaza oranları düşmüş, ölüm oranları düşmüş. Dolayısıyla, mal güvenliğine ve can güvenliğine yapılan bu katkılar sayesinde gerçekten ülkemiz kazançlı çıkmıştır. Bunun için de emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, peki, üzerinde konuştuğumuz 499 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın içerisinde neler var diye bakacak olursak, öncelikle 5018 sayılı Kanun’a ekli sayılı cetvelde genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri arasında yer alan Karayolları Genel Müdürlüğü, Ulaştırma Bakanlığına bağlı kamu tüzel kişiliğine haiz ve özel bütçeli bir kuruluş hâline dönüştürülmekte yani 5018 sayılı Yasa’dan önceki hâline, geriye döndürülmektedir.

Yine, Karayolları Genel Müdürlüğünün görev alanının kapsam ve sınırları genişletilerek görev ve sorumlulukları yeniden tanımlanmaktadır. Merkez ve taşra teşkilatları yeniden düzenlenmektedir.

Personel atanmasına ve kadroların kullanımına ilişkin usul ve esaslar bu yasa tasarısıyla belirlenmektedir.

Genel Müdürlüğün özel bütçeli olmasına paralel olarak gelir kalemleri ile para ve mallarının statüsü belirlenmektedir.

Genel Müdürlüğün tasarı kapsamında yapacağı iş ve eylemler dolayısıyla uygulanacak vergi istisnası ve muafiyetlerin kapsamı belirlenmektedir.

Erişme kontrollü kara yollarına bağlantı yapılmasına ve söz konusu kara yolları üzerinde şehir geçişleriyle yerleşim yerlerine bağlantının sağlanılmasına ilişkin usuller belirlenmekte.

Genel Müdürlüğün görev alanına giren yollara ilişkin üç yıllık yapım ve bakım çalışma programını hazırlayarak söz konusu program dolayısıyla bakım ve onarım işlerini üç yıla kadar gelecek yıllara sari olacak şekilde yayabilmesine imkân sağlanmaktadır.

Kara yollarının yapımı ile ilgili olarak ihtiyaç duyacağı taşınmazların kamulaştırılmasında kamulaştırma bedellerine karşılık gelmek üzere hazinenin özel mülkiyetinde veya devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da kendisine devir ve temlik edilmesi suretiyle elde ettiği taşınmazları, ilgililerin muvafakati dâhilinde trampa yapmaya Genel Müdürlük yetkili kılınmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, Karayolları Genel Müdürlüğü 2007 yılında da Ulaştırma Bakanlığının bünyesine katılmak suretiyle hava, deniz, demir yolu ve kara yolu birleştirilmiş, böylelikle bir bütünlük, koordinasyon ve planlama sağlanmıştır. Aslında Ulaştırma Bakanlığının son yıllarda yaptığı çalışmalara baktığınız zaman sadece kara yollarında bu başarılar sağlanmamış, demir yollarında son yıllarda tarihî yatırımlar yapılmış, Ankara-Eskişehir arası hızlı tren devreye girmiş; yine, İstanbul’a uzatılması için çalışmalar devam etmekte, Ankara-Konya ve Ankara-Sivas arasındaki çalışmalar da başladı veya devam ediyor.

Yine, hava ulaşımına baktığınız zaman, artık uçağa binmek bu ülkede lüks değil, herkes uçağa binebiliyor ve yine havaalanları terminaller gerçekten uluslararası standartlara kavuşmuş, ilaveler yapılmış, kaliteleri artırılmış, konforları artırılmış, gerçekten bu alanda da çok büyük atılımlar yapılmış..

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız, buyurunuz.

SEDAT KIZILCIKLI (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Denizde, özellikle uluslararası sularda gemilerimizle ilgili tabii ki sıkıntılar azaltılmış. Haberleşmeye baktığımız zaman, iletişime baktığımız zaman, gerçekten, Ulaştırma Bakanlığımızın her sahada, mukayese edilmeyecek büyüklükte büyük başarılar kazandığını, kara yollarına sadece yaklaşık 24 katrilyonluk yatırım yapıldığını, Ulaştırma Bakanlığında müthiş çalışmaların, güzel çalışmaların olduğunu hepimiz sevinerek görmekteyiz. Çünkü bundan ülke insanımız kazanıyor çünkü bundan ülkemiz kazanıyor ve özellikle yurt dışından ülkemize gelen insanlar da baktıklarında Türkiye’nin ne kadar bu alanda mesafe aldığını, daha da modernleştiğini, daha da çağdaşlaştığını ve ülke insanına daha konforlu hizmet verdiğini görmekte.

Ben, Ulaştırma Bakanımızın şahsında ekibine de teşekkür ediyorum, sizlere de saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Kızılcıklı.

Şahsı adına, Konya Milletvekili Hasan Angı.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Hasan Bey yok.

BAŞKAN – O zaman konuşmalar sona erdi.

Soru-cevap bölümüne gireceğiz. Soru-cevap bölümümüz yirmi dakika. Sayın Taner, Sayın Doğru, Sayın Uslu, Sayın Tankut, Sayın Işık ve Sayın Asil sisteme girmişler. Daha önce kaydedilen arkadaşlarımız da var ama onlar da girerlerse öncelik tanıyacağız.

Soruların birer dakika olduğunu tekrar sayın milletvekillerimize anımsatıyorum, başlamıştır.

Sayın Taner, buyurunuz.

RECEP TANER (Aydın) – Sayın Bakan, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ile ulaşım sektörüne yeni yükler getirilirken belge denetiminin yeterince yapılmamasından dolayı yasal zorunluluklarını yerine getiren esnafımız belgesiz çalışanlar karşısında haksız rekabete uğramaktadır. Bir, Bakanlığınızın denetimlerinin yeterli olduğunu düşünüyor musunuz? İçişleri Bakanlığı elemanları, trafik ve jandarma denetimlerinin arttırılması için Bakanlık olarak yaptığınız bir çalışma var mı? Bir de, yeni araç alanların aldıkları yeni araçlarına taşıt kartını çıkartabilmesi için verilen süre yetersiz, o süreyi arttırmayı düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Taner.

Sayın Doğru…

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Tokat ilinde çevre yolu veya Tokat-Çamlıbel yolu uzun zamandan beri bir türlü bitirilememiştir. Özellikle çevre yolu konusunda zaman zaman, bazen, işte, süratli şekilde bitirileceği anlatılmış ancak bazen tünel yapılacak veya başka şeyler yapılacak şeklinde söylemler içerisinde olunmuştur ve şu an itibarıyla de şehrin içerisinde, belirli bir saatlerde neredeyse trafik durma aşamasına gelmiştir. Bu yönlü olarak, acaba, çevre yolunu ne zaman bitirmeyi düşünüyoruz Tokat ili olarak? Ayrıca Çamlıbel yolu da 2001 senesinden itibaren müteaddit defalar gündeme getirilmiş ama bir türlü burası da bitirilememiştir, bu yönlü olarak neler söyleyeceksiniz Sayın Bakan?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Doğru.

Sayın Uslu…

CEMALEDDİN USLU (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, Edirne’yle ilgili bir soru sormak istiyorum: Edirne-Keşan bölünmüş yolu geçtiğimiz sonbaharda yer yer bitirilmiş ve trafiğe açılmıştı. Kış şartlarında yeni yapılan yol kullanılamaz hâle geldi ve yeniden tek yönlü gidiş geliş yoluna dönüldü. Bu durumda Karayollarının bir zararı var mıdır? Edirne-Keşan bölünmüş yolu ne zaman bitirilecektir? Bir de Keşan-Enez kara yolu, özellikle yaz aylarında çok yoğun bir kullanıma tabi, dolayısıyla bunun da genişletilmesi lazım. Bunu düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Uslu.

Sayın Tankut...

YILMAZ TANKUT (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, Adana-Karataş yolu uzun yıllar geçmesine rağmen bir türlü tamamlanamamıştır. Özellikle yaz aylarında sahil turizmiyle önemli bir cazibe merkezi olan Karataş’ın yaklaşık 40 kilometrelik duble yol projesi henüz bitirilmemiştir. Keza Ceyhan-Yumurtalık yolu da aynı sıkıntıyla karşı karşıyadır. Özellikle enerji bölgesi hâline gelmesi bakımından Yumurtalık halkı da bu manada mağdur vaziyettedir. Adana-Karataş ve Ceyhan-Yumurtalık yollarıyla ilgili son durum nedir? Duble yol ve yol genişletme çalışmalarının tamamlanması için öngördüğünüz bir zaman dilimi var mıdır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tankut.

Sayın Işık...

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, sizin de çok iyi bildiğiniz gibi Ankara-İzmir otoyolu ve Ankara-İzmir hızlı tren projelerinin en kısa güzergâh üzerinde bulunan Kütahya il merkezinden geçmesi gerekirken ne yazık ki bu projeler Kütahya ili baypas edilerek hazırlanmış durumdadır. Projelerin tekrar gözden geçirilerek Kütahya il merkezinden geçirilmesi sağlanabilecek midir? Bu konuda bir katkınız Kütahya için olacak mıdır?

İkincisi: Kütahya il merkezinde çevre yolu üzerinde ihtiyaç duyulan dört farklı üst ya da alt geçitten hiç olmazsa bir ya da ikisinin bu yıl inşaatına başlanabilecek midir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Işık.

Sayın Asil...

BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakan, Eskişehir-Ankara yolunun 40’ıncı kilometresinde Konya yolu kavşağına köprü yapıldı. Konya yolundan gelen araçlar Eskişehir yönüne gidebilmek için köprüden geçerek Ankara-Eskişehir yoluna dâhil oluyorlar. Yol iki şeritli. Köprüden iner inmez gelen araçlar sağ şeride dâhil oluyor, Ankara yönünden Eskişehir yönüne giden araçların önüne çıkıyorlar. Gün geçmiyor ki kaza olmasın. Uyarılara rağmen düzeltme yönünde hiçbir faaliyet yok.

Yine aynı yolda asfalt kaplama, yenileme çalışmaları yapılıyor. Kaplaması yenilenen yollara çizilen çizgiler eğri büğrü çünkü kaplama dalgalı, düz çizgi çizmek bile mümkün olmuyor. Yapılan işler denetlenmiyor mu? Yolu ve kavşağı kontrol ettirmeyi düşünür müsünüz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Asil.

Sayın Güvel

HULUSİ GÜVEL (Adana) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

Sayın Bakan, 2002 yılında başlayan 49 kilometrelik Adana-Karataş yolu yapımı yıllardır sürmesine rağmen hâlâ bitirilememiştir. İlimiz için çok büyük önemi olan denize en yakın Karataş ilçemize ulaşımda çok sıkıntı çekilmektedir. Bilhassa Havutlu ile Adana merkez arasında kalan kısmı, bu yolu kullanan yurttaşlarımız için bir işkence hâlini almıştır. Kaynak yetersizliği gerekçe gösterilerek yolun tamamlanması sürekli ertelenmektedir. Bu sene söz konusu yolun bitirilmesi için ödenek ayrılmış mıdır? Sayın Bakan, Adana-Karataş yolunu ne zaman bitireceksiniz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Güvel.

Sayın Bulut…

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Sayın Bakan, 57’nci Hükûmet döneminde araç muayene istasyonlarıyla ilgili ihaleyi iptal ettiniz. 57’nci Hükûmet döneminde yapılmıştı ihale. Bunu yolsuzluk nedeniyle iptal etmiştiniz. Sonra bununla ilgili herhangi bir yolsuzluk tespit ettiniz mi? İddia edilen yolsuzluk nedeniyle bürokratından bakanına kadar herhangi bir soruşturma açtınız mı? Herhangi bir cezai müeyyide uyguladınız mı? Bu iddia doğruysa ne yaptınız; değilse, iftira mı attınız? Bunu açıklar mısınız?

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bulut.

Sayın Yıldız…

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, 2003-2009 arasında, yıllar itibarıyla ve toplam olarak, bölünmüş yollara ne kadar para harcanmıştır? Yine, 2003-2009 yılları arasında, yıllar itibarıyla ve toplam olarak, otoyollara ne kadar para harcanmıştır? Yine, 2003-2009 arasında, yıllar itibarıyla, bölünmüş yollar için ne kadar arazi istimlak edilmiştir, bu istimlakler için ne kadar para ödenmiştir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Yıldız.

Sayın Çalış…

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, Karaman’ın Taşeli bölgesi gerçekten ulaşım yönünden sıkıntılıdır. Bu bağlamda Sarıoğlan-Sarıveliler arasındaki yolun Eğitse-Hadim arası kısmını ne zaman hizmete açmayı düşünüyorsunuz? Ayrıca, Sarıveliler-Alanya yolunda bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz? Ermenek-Mut yolunda programınız nedir? Bunları bilmek istiyorum.

Ayrıca, duble yolların çoğalmasıyla kara yollarında trafik akışı ayrı bir seyir kazanmaya başladı. Araçların hız tahdidiyle ilgili yeni bir düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çalış.

Sayın Akkuş…

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Başkan, Sayın Bakan; köy ve kasaba yolları, il özel idaresi tarafından yaptırılmakta veya tamir ettirilmektedir. Bu da bu yolların çok uzun bir sürede tamamlanmasına veya tamamlanamamasına sebep olmaktadır. Vatandaşın buralardan gereği gibi istifadesi böylece söz konusu olmamaktadır. Bunun sebebi, il özel idarelerinin yol yapım ve onarım konusunda yeterli olmaması ve il idaresinin birçok işi birlikte yapmak istemesidir. Köy ve kasaba yollarının yapım ve onarımının Karayolları Genel Müdürlüğü uhdesine verilmesinin ne gibi sakıncaları vardır? Bu konuda bir çalışmanız var mı?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akkuş.

Sayın Özdemir…

HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakana soruyorum: Ulaşım, günümüzde bireylerin en temel ihtiyaçlarından birisi hâline gelirken, dünyada gelişmiş ekonomiler ulaşım -genel olarak trafik güvenlik- sorunlarını, ulaşım alanına yapılan yatırımlarla gidermeye çalışmaktadırlar. Ülkemizdeyse nüfus, sürücü ve araç sayısındaki hızlı artışa rağmen ulaşım ve trafik güvenliği alanında yeterince yatırım yapılmamaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu dokuz bakanlığa ayrı ayrı görev, yetki ve sorumluluk vermektedir. Kara yolları trafik güvenliğine ait, bakanlığınız olarak, yeni projeleriniz nelerdir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özdemir.

Sayın Barış…

TANSEL BARIŞ (Kırklareli) -Teşekkür ederim. Sayın Başkanım.

Sayın Bakan, Kırklareli ilinin Babaeski-Lüleburgaz ve Lüleburgaz-Çorlu arasındaki duble yol ne zaman bitecektir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Barış.

Buyurunuz Sayın Bakan.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Taner’in sorusu 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun uygulamalarına yöneliktir. Karayolu Taşıma Kanunu’yla bilindiği gibi Türkiye’de kara yolu taşımacılığı bir yasal mevzuata kavuşmuş ve böylece mali yeterlilik, mesleki yeterlilik ve mesleki saygınlık esasına göre sektör yeniden düzenlenmiş ve belge sistemine geçilmiştir.

Elli yıldan fazla süren bir zaman diliminde gelişigüzel büyüyen sektörün disiplin altına alınması şüphesiz kolay bir iş değildir. Bu anlamda çok ciddi çalışmalar yapılmış, başlangıçta sektörde dirençler büyük olmasına rağmen -bu düzensizliğe karşı- daha sonra bunu sektörün sağlıklı gelişmesi, rekabet gücünün artmasına çok olumlu katkı sağladığı bizzat sektörde faaliyet gösterenler tarafından görülerek, Bakanlığımızdan denetimlerin daha fazla artırılması talebinde bulunmuşlardır. Bu, sevindirici bir gelişmedir. Bugün kara yolu taşımacılığımızın yüzde 99’u kayıt altına girmiştir ve 2009 yılında 4 milyon ticari taşıt belge ve denetime tabi tutulmuştur tonaj bakımından. 2010 yılında ise hedef 5,5 milyon aracın denetlenmesidir, belge denetimi ve tonaj denetimi buna dâhildir. Bugüne kadar yılın ilk beş ayında 3 milyon taşıt denetimden geçirilmiştir. İstasyonlarımız yirmi dört saat yedi gün esasına göre çalışmaktadır. Bu yıl sonuna kadar istasyon sayısı da yirmiye çıkarılacak ve böylece denetimlerde daha etkin bir uygulama gerçekleşmiş olacaktır.

Şurasını söylemek lazım: Geçtiğimiz aylarda yaptığımız bir düzenlemeyle jandarma ve emniyetin yanı sıra Karayolu personelinin de denetleme yapmasına imkân veren bir yasa değişikliği gerçekleştirilmiş ve bunun da uygulamada gerekli faydayı sağladığı görülmüştür.

Sayın Doğru’nun Tokat çevre yoluyla ilgili sorusu: Tokat çevre yolu 5,2 kilometre bölünmüş yol standardında olup ihalesi çok eskidir, 2003 yılından öncedir. 2003 yılından önce 1,7 kilometresi, daha sonra da 2,8 kilometrelik kısmı yapılmıştır. Sizin de bildiğiniz gibi burada yükleniciden kaynaklanan bazı sorunlarımız nedeniyle iş gecikmiş olmakla beraber hedefimiz bu yıl sonunda çevre yolunu sathi kaplama seviyesinde açmaktır.

Diğer bir soru Çamlıbel yoludur. Çamlıbel yolundaki heyelan nedeniyle yapımda bir gecikme yaşanmıştır. Bu yıl o yolu da bitirmeyi hedefliyoruz.

Diğer bir sorumuz Sayın Uslu’nun, Edirne-Keşan bölünmüş yoluyla ilgilidir. Edirne-Keşan yoluyla ilgili çalışmalarımızın bu yıl tamamen eksiklikleri giderilmiş olacaktır, bölünmüş yol olarak tamamlanacaktır.

Evet, diğer bir sorumuz, Sayın Tankut’un ve aynı zamanda Sayın Güvel’in sorusu da budur: Adana-Karataş yolunda kamulaştırma ile ilgili sorunumuz var, bunu gidermeye çalışıyoruz. 2010 yılında da yine Adana-Karataş yolunu tamamlayacağız. Bu yolun Adana’nın denize açılan önemli bir koridoru olduğunu biliyoruz, çalışmalarımızı bu yönde sürdürüyoruz.

Sayın Işık’ın sorusu: Ankara-İzmir otoyolu ve Ankara-İzmir yüksek hızlı tren projelerinin hâlen çalışmaları, arazideki çalışmalar, etüt çalışmaları, sondaj çalışmaları devam ediyor. Bu soru, zaman zaman Afyon’da ve Kütahya’da sıkça sorulan bir sorudur. Otoyolun Afyon’dan mı geçeceği, Kütahya’dan mı geçeceği şeklinde iki il arasında bir rekabet yaşanmaktadır. Bizim söyleyeceğimiz şudur: Otoyollar iki nokta arasını en kısa mesafede kateden ve arazi kullanım şartlarının en uygun olduğu güzergâhlardan geçen yollardır. Esasen bir otoyolun şehir merkezinden geçmesini istemek, o şehre yapılabilecek bir iyilik değil, bir kötülüktür. Şüphesiz, ortalama 50 kilometrelik bir koridor içerisinde bu çalışmalar yapılıyor ve en uygun güzergâh bu çalışmalar sonunda ortaya çıkacak. İster Kütahya’ya yakın ister Afyon’a yakın geçmiş olsun bu otoyolun mutlaka, bu şehirlerimize bağlantısı yapılmış olacaktır. Böylece de bölgedeki illerimiz bu otoyoldan azami ölçüde istifade edeceklerdir. Benzer şekilde yüksek hızlı demir yolu çalışmaları da aynı paralelde devam etmektedir.

Sayın Asil’in Eskişehir’le ilgili, geçitlerle ilgili sorusu: Evet, buradaki problemli kavşaktaki sıkıntımız kamulaştırmadan yine kaynaklanıyor. Kamulaştırma işlemi tamamlanamadığı için burada tabii ki şartların getirdiği kısıtlı bir çalışma var. Bunu, zannediyorum bir ay içerisinde bu sorunu çözeceğiz ve o kavşağı da, oradaki sıkıntıyı da gidermiş olacağız. Şunu ifade etmekte fayda var: Eskişehir’de çok yoğun alt, üst geçit, farklı seviyeli kavşak geçiş çalışmalarımız var, zannediyorum 9 civarında böyle kavşak yapımı var. Bütün bunlar birkaç ay içerisinde tamamlanmış olacak.

Sayın Bulut’un sorusu: Bu araç muayene istasyonları malum bu yeni fennî sistemden önce, daha önceki dönemlerde, 57’nci Hükûmet döneminde yapılan bir özelleştirme var. Bu ihale yolsuzluk nedeniyle iptal edilmemiştir, teknik nedenlerle iptal edilmiştir.

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Bakan, hayır.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Efendim, ben bu konuda isterseniz Sayın Bakanım, size çok kapsamlı, bütün safahatı anlatan yazılı bir bilgi notunu arz edeyim. O zaman eğer bu konuda hâlâ bir sıkıntı varsa size bizatihi bunu da izah etmeye hazırım.

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Ben anlatayım.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Dolayısıyla bu konu oldukça uzun bir konudur, burada cevaplamak yerine size bizatihi bunu anlatmak daha doğru olur diye düşünüyorum.

Sayın Yıldız’ın soruları: 2003-2009 arasında bölünmüş yol, otoyol ve toplam kamulaştırmayla ilgili, tamamını değil ama, şimdi, 2003’te 780 milyon, 2004’te 1 milyar 372 milyon, 2005’te 2 milyar 16 milyon, 2006’da 2 milyar 78 milyon, 2007’de 1 milyar 944 milyon, 2008’de 4 milyar 170 milyon, 2009’da 4 milyar 924 milyon, toplam 17 milyar 789 milyon, yani 17,2 katrilyon bölünmüş yollara harcama yapılmıştır.

Otoyollar ve kamulaştırmayla ilgili diğer detayları da ayrıca yazılı olarak arz edeceğim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine…

III.- Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, yoklama talep ediyoruz.

BAŞKAN – Yoklama talebi var.

Tespit yapıyoruz: Sayın Anadol, Sayın İnce, Sayın Aslanoğlu, Sayın Barış, Sayın Ünsal, Sayın Karaibrahim, Sayın Köse, Sayın Özkan, Sayın Öztürk, Sayın Hamzaçebi, Sayın Süner, Sayın Güner, Sayın Sönmez, Sayın Kaptan, Sayın Ağyüz, Sayın Seçer, Sayın Yazar, Sayın Özpolat, Sayın Yıldız, Sayın Ersin.

Sayın milletvekilleri, yoklama için iki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (Devam)

4.- Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Bayram Meral ve 20 Milletvekilinin; 5539 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/788, 2/226)   (S. Sayısı: 499) (Devam)

BAŞKAN – Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Şimdi, birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

Birinci bölüm 1 ila 30’uncu maddeleri kapsamaktadır.

Birinci bölüm üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Amasya Milletvekili Hüseyin Ünsal konuşacaktır.

Buyurunuz Sayın Ünsal. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen biraz sessiz olalım.

HÜSEYİN ÜNSAL (Devamla) – 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde CHP Grubu adına söz almış bulunuyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Maç kahvehanesi gibi oldu burası!

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Ünsal, bir dakika… Sayın Ünsal, bir dakikanızı alayım.

Sayın milletvekilleri, lütfen, kürsüde bir milletvekili arkadaşımız var, biraz sessiz olursanız onu daha rahat dinleyeceğiz.

Buyurunuz Sayın Ünsal.

HÜSEYİN ÜNSAL (Devamla) – Evet, 499 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerine söz almış bulunuyorum Cumhuriyet Halk Partisi adına. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkanım, Adalet ve Kalkınma Partisi bir geleneğini devam ettiriyor. Kanunu bu tarihlere sıkıştırdınız; gecenin bir saatinde kanun çıkartmaya çalışıyorsunuz. Oylama zamanı arkadaşlarımız içeri giriyorlar, mobil, dışarıda kulislerde oturuyorlar ve kanun çıkarıyorlar. İçeriye giren arkadaşlarımız ellerini kaldırırken, oy verirken hangi maddeye, hangi değişikliğe, hangi önergeye oy verdiğinin farkında değiller. Yaptığınız bir sıkışıklık.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Burada olanlar farkında.

HÜSEYİN ÜNSAL (Devamla) – Sizin için söylemiyorum. Sizler orada oturmuş, dinliyorsunuz. Ama bakın, arkanıza  bakın, arkadaşlarımız kuliste. Böyle kanun çıkmaz. Bu kanun bu şekilde çıkmaz.

Değerli arkadaşlarım, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu hükümleri çerçevesinde genel bütçeli olan bir kuruluşu şimdi özel bütçeli bir kuruluş hâline getirmeye çalışıyorsunuz. Karayolları Genel Müdürlüğünün kendine özgü çok ağır ağır gelirleri yok. Dolayısıyla, harcamaları çok fazla. Bu harcamaları da hazine yardımlarından gerçekleştirilmektedir. Bu durumda genel bütçe içerisinde yer alması gereken bu durum, yani getirilmek istenen tasarı 5018 sayılı Kanun’un ruhuna aykırı olarak yasalaştırılmak istenmektedir. Bu, ileride daha da başka yatırımcı kuruluşların da bütçe dışına çıkmasına yol açacaktır; sakıncalı bir durumdur, doğru bir uygulama değildir. Tasarı ülkemizde ulaşım sektörüne de geçici çözüm getirmektedir.

Ulaştırma Bakanımız da burada. Ulaştırma konusunda Adalet ve Kalkınma Partisi geldiği, iktidara geldiği günden itibaren sekiz buçuk yıldır en büyük icraatları olarak ulaştırma konusundaki icraatlarını söylemektedirler; özellikle duble yollar, hızlı tren gibi konularda ulaştırmaya önem verdiklerini söylemektedirler. Hâl böyleyken de bir yandan da ulaştırma konusunda özelleştirmeler hızla ilerlemiş, özellikle Türk Hava Yolları ve denizcilik sektöründe özelleştirmeler hızla ilerlemiştir; limanlar satılmış, elimizde kalan birkaç liman da satılmak üzeredir. Yapılan yatırımlar özelleştirme gelirlerini maalesef karşılayamaz durumdadır.

Bu yasa ile de kara yolları özelleştirilmeye başlanacaktır. Geldiğiniz günden beri cumhuriyet dönemi kazanımları olan fabrikaları, iş yerlerini tekel ve tekel konumunda olan hakları devretmektesiniz. Şimdi “Satacak ne var, ne yok?” diye müflis bir tüccar gibi aranmakta, bu yasa ile de kara yollarına gözünüzü dikmektesiniz. Kanunun 29’uncu maddesi bunu gerektiriyor. “Genel Müdürlüğün sorumluluğunda bulunan otoyollar ile bunların üzerinde bulunan bakım, işletme tesisleri, hizmet tesisleri ve diğer mal ve hizmet birimleri ve varlıklarının işletme hakkının verilmesi 4046 sayılı Kanun hükümleri uyarınca Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca gerçekleştirilir.” deniyor.

Saygıdeğer milletvekilleri, özelleştirme yoluyla -başından da söylediğim gibi- iktidara gelmeden evvel cumhuriyetin kuruluşundan itibaren bu ülkeye kazandırılan tüm varlıkları neredeyse sattınız. Ama Başbakan buna rağmen her konuşmasında “bir çivi dahi çakmayanlar” diyerek bu ülkeye hizmet edenlere ayıp etmekte ve onların kazandıklarını satarak aslında bir bakıma da onların çaktıkları çivileri bu ülkeden sökmektedirler.

AKP sözcüleri bu kürsüye her geldiklerinde ülkenin borçları konusunda maalesef halkı yanıltmakta ve yanlış bilgi vermektedir. Değerli AKP’li arkadaşlarım, devri iktidarınız, cumhuriyet tarihinin en büyük borçlarını yaptıran iktidar olarak tarihe geçecek. Borçlanma şampiyonu oldunuz, işsizlik şampiyonu oldunuz; üzülerek ifade etmek gerekir ki döneminizde bu özelleştirmeler ile de elde edilen kaynakları, yolsuzluklara, yandaşlara verilen kaynaklarla adam kayırma şampiyonu hâline geldiniz.

Şimdi sıra kara yollarında. Türkiye'nin, iki kıta arasında, dünyanın jeopolitik olarak en önemli konumunda olduğunu biliyoruz. Ülkemiz transit geçiş yapılan bir coğrafyadadır. Böylesine önemli bir konuda özelleştirme yolu tercih edilirken alelacele getirilen ve yeterince tartışılmayan bir yasanın konuya çözüm getireceğini söylemek, tamamen ülke gerçeğini ve sorunlarını bilmemektir. Daha Plan Bütçe Komisyonu çalışmaları devam ederken mevcut şartlarda borçlanmanın mı yoksa işletme hakkı devrinin mi daha ucuz olacağı konusunda, kamu yararının nerede fazla olacağı konusunda Özelleştirme İdaresinden sorulmuş; konu, devir bedellerinin açıklanması anlamına geleceği için ve bu ifade edilerek cevap alınamamıştır. Kamu yararının böylesine bir gerekçeyle saklanması, şaibeleri, her zaman olduğu gibi yine gündeme getirecektir.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; kanunun 19’uncu maddesi de ayrı bir facia olarak ortaya çıkmaktadır. Bu maddeyle, kentsel planlama bütünlüğü içinde İmar Yasası’ndan aldığı yetkileri, imar planını yapan yerel idarelerin yetkilerini ellerinden almaktasınız. Yerel tercihler gözden çıkarılmıştır. Kanunla, otuz gün içinde belediyeler, bu konuyla ilgili görüşlerini Genel Müdürlüğe bildirecekler, idare de yirmi gün içinde varsa itirazı değerlendirip sonuçlandıracaktır.

Hemen her alanda demokrasi söylemlerini dilinden bırakmayan İktidar, yerel yönetimlerin haklarında kısıtlama getirerek demokrasinin beşiği sayılan yerel yönetimleri maalesef devre dışı bırakmaktadır. Belediyelerin ortaklık payı hakkı da gasbedilmekte, kentlerde yeşil alan, meydan, otopark gibi kamu alanlarının azalmasına neden olunmaktadır.

Ayrıca, geçiş ücretleri belirleme yetkisinin bakana verilmesi de mantıkla bağdaşmamaktadır. Özellikle köprü geçiş ücreti, şehir içinde ulaşım koordinasyonunun sağlanması bakımından önemli bir araçtır. Bu bakımdan, köprü geçiş ücretlerinde yerel yönetimlerin temsil edileceği bir komisyon kurulmalıdır.

Saygıdeğer arkadaşlarım, bu yasa, özelleştirme konusunda –ilginçtir- kara yollarının satışını öngörmektedir ve kara yolları içerisindeki hizmetleri öngörmektedir. Bu kara yollarından elde edilecek gelirlerin, nerede, nasıl, ne şekilde kullanılacağı konusunda Hükûmetin bir planı yoktur. Dün konuşmayı hazırlamadan evvel eylem planına baktığımızda da, bu konuyla ilgili, Hükûmetin çok hazırlıklı olmadığını da görmekteyiz.

Dolayısıyla yasa alelacele getirilmiştir ve bir para ihtiyacı vardır, bu para ihtiyacını da en seri, en çabuk nereden elde ederiz tartışması vardır ve Hükûmet özelleştirme yoluyla kara yollarını elden çıkarmak gibi…

Türkiye gibi jeopolitik önemi olan, Avrupa’yı Asya’ya bağlayan önemli bir noktada olan Türkiye'nin kara yollarının bu şekilde, düşünmeden, hesapsız bir şekilde özelleştirmeyle elden çıkarılması akılla bağdaşmamaktadır.

Yine de bu kanunla belediyelerin yetkileri gasp edilmektedir ve yetkiler gasp edildiği sürece de bu tartışmalar daha da ileride İstanbul gibi önemli şehirlerimizde devam edecektir.

Dolayısıyla kanunun tamamına karşı değiliz ama kanunun bu bölümleriyle ilgili düzenlemelerle ve önergelerle düzeltilmesini istiyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Ünsal.

Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Iğdır Milletvekili Pervin Buldan.

Buyurunuz Sayın Buldan. (BDP sıralarından alkışlar)

BDP GRUBU ADINA PERVİN BULDAN (Iğdır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın birinci bölümü üzerine Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

21’inci yüzyılda sosyal ve ekonomik alanı canlı tutmanın önemli yollarından biri de hiç şüphesiz ki ulaşım hizmetleridir. Yargının bir ulaşım türü olarak kullanılan kara yollarının noktalar arasında kesintisiz taşımaya olanak vermesi bu ulaşım türünün gelişmesine ve giderek önem kazanmasına imkân vermiştir. Kentleşme, sanayileşme ve nüfus artışının hızlı bir biçimde gelişmesinin beraberinde getirdiği sorunlar, ulaşım sektörünün önemli bir ayağını oluşturan kara yolları alanında da hiç kuşkusuz yaşanmaktadır. Ancak diğer alanlarda olduğu gibi iktidar bu alanda da yaşanan sorunların çözümünü özelleştirme politikalarında görmektedir. Zira son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kamu işletmelerinin özelleştirilmesi yoğun bir şekilde yapılmakta ve bu konudaki tartışmalar da beraberinde devam etmektedir. Nitekim, görüşülmekte olan yasa tasarısının genel gerekçesinde bu durum açıkça ifade edilmiştir.

Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkilerini, teşkilat yapısını, gelirler ve muafiyetlerini yeniden düzenleyen bu tasarı ile Genel Müdürlüğün sorumluluğunda bulunan oto yollar ile bunlar üzerinde bulunan bakım ve işletme tesisleri ile diğer mal ve hizmet üretim birimleri ve varlıkları, işletme hakkının verilmesi yoluyla özelleştirilmektedir.

AKP İktidarı, doğası gereği kamuya ait ne varsa el koymayı kendisine görev bilmiş durumda çünkü AKP’nin doğasında kamu hizmeti üretmek değil, tam tersine el koymak ve peşkeş çekmek mantığını hâkim kılan bir neoliberal zihniyet mevcuttur. Bu zihniyet sınır tanımıyor. Bu zihniyet, yaptığı kara yollarıyla övünürken satacaklarıyla iştahı kabartıyor. Buradan da çıkıyor ki AKP bütün faaliyetlerinde kamusal çıkardan ziyade bireysel ranta dönüşme potansiyeli üretme amacı taşıyor. Geçmişte demir yollarına "Komünist işi." diyen zihniyetin bugün daha gelişmiş biçimini AKP’de görmek gerekiyor. Büyük sermaye gruplarına kazanç sağlamak amacıyla kara yollarını yaygınlaştıranlar, demir yollarını engelleyenler şimdi AKP’de vücut bulmuş durumdalar. Ama oyunun kuralları değişmiş durumda. Şimdi “kamu malı üretimi” diye bir şey yok çünkü artık her şey bireysel veya grupsal ranta dönüştürülebilecek niteliktedir. AKP'nin en büyük özelliği kamu yararı diye ortaya çıkardığı her şeyi satması, peşkeş çekmesidir. Yandaşlara verilen ihalelerle birçok rant kapısı aralanırken özelleştirmelerle rant daha kalıcı hâle getiriliyor.

AKP İktidarının işleri kara yollarıyla da bitmeyecek. Halk desteğini yitirdikçe âdeta yangından mal kaçırırcasına çıkarmaya çalıştığınız yağma kanunlarla nereye kadar ayakta kalabileceğinizi düşünüyorsunuz? AKP unutmasın ki bu yağmaların hesabı halk tarafından bir gün mutlaka sorulacaktır ve o gün hiç de uzak değildir.

Değerli milletvekilleri, küresel kapitalizmin ürettiği krizi aşmak amacıyla, özellikle 80'li yıllardan sonra hız verilen özelleştirilme politikaları ile birlikte kamu yararı önemsenmemekte ve toplumun ihtiyaçları pahalı bir yapıya dönüştürülmektedir. 1986 yılında başlayan ve AKP Hükûmeti döneminde hızlandırılan özelleştirmeler, beraberinde, işsizlik ve sendikasızlaştırma sürecini hızlandırmış, işçileri hak kaybı ve işten çıkarılmalarla karşı karşıya bırakmış, yaygın işten çıkarmalar sosyal barışı riske etmiş, çalışma hayatında güvencesiz bir çalıştırma türü olan taşeron uygulamalarına yaygınlık kazandırmıştır.

Unutulmamalıdır ki Anayasanın 2'nci maddesinde belirtilen sosyal devlet, öncelikle çalışanları koruyan, iş yaratan ve güvenceler sağlayan devlettir ancak bu temel ilke özelleştirmeler ile zayıflatılmaktadır. Sosyal devletin koruyucu ayakları olan sendika, vergi ve sosyal güvenlik haklarını düzenleyen kanunlar çalışanlar aleyhine değiştirilmektedir. Bu bağlamda bu bir yıkımdır. AKP İktidarı bu uygulamalardan bir an önce vazgeçmelidir.

Değerli Milletvekilleri, AKP İktidarı hiçbir dönemde yapılmayan yatırım ve hizmetlerin kendi dönemlerinde yapıldığını her fırsatta dile getirmektedir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde cumhuriyet tarihi boyunca göz ardı edilen hizmet ve yatırımların ulaşım alanında da götürüldüğünü iddia etmektedir. Özellikle bölünmüş yol yapımı, asfalt yapım ve onarım çalışmaları ile il ve devlet yollarında yoğun çalışmaların yapıldığı belirtilmektedir ancak cumhuriyet tarihi boyunca götürülmeyen hizmetlerin ve yatırımların götürüldüğü ifade edilen bölge illerinde ulaşım alanında yaşanan sorunlar, iddia edilenin aksine, hâlâ devam etmektedir.

Birkaç örnek vermek istiyorum: Batman kent merkezinden 955 sayılı Diyarbakır-Mardin-Siirt kara yolu geçtiğinden, Batman, bölgesel bağlantı ve transit geçiş bakımından önemli bir konumda kalmaktadır. Diğer bir deyişle, Batman, Habur Gümrük Kapısı transit yolu üzerinde kurulmuştur; gerek doğu-batı ve gerekse kuzey-güney yönlerinde ana bağlantı arterleri üzerinde bulunmaktadır. Bu nedenle, güçlü bölgesel kara yolu bağlantılarının sağlayabileceği birçok avantajlara sahiptir ancak mevcut kara yolu ağının büyük sorunları bulunmaktadır.

Yolların büyük bir bölümü bölünmüş durumda değildir. Standartlara uygun kaliteli ve güvenli yolların olmaması, yol genişliklerinin yetersiz olması, kent içinden geçen kara yollarının refüj genişliklerinin yetersiz olması ve var olan refüjlerin gerek peyzaj gerekse yapısal olarak sorunlu olması, Karayollarının yeterli aydınlatma ve levhalandırma yapmaması, kara yollarındaki asfalt kalitesinin düşük olması nedeniyle yollarda aşınmanın çok çabuk gerçekleşmesi yaşanan sorunlar arasındadır.

Yine, yapılan yolların projelerine göre yapılmaması nedeniyle yol konfor ve kalitesinin düşük olması, şehir içinden geçen kara yollarında kavşakların gerekli standartlarda yapılmaması nedeniyle ne yazık ki kazaların yaşanmasına neden olmaktadır. Kara yollarında özellikle ağır taşıt trafiğinin yüksek olduğu akslarda yan yolların olmaması, köprü, viyadük, tünel gibi sanat yapılarının dar olması ve yeterli sayıda olmaması ve kurumlar arası iletişimin zayıf olması gibi pek çok sorunla karşı karşıya bulunmaktadır.

Yine, benzer durum Diyarbakır ili içinde yaşanmakta, çevre yollarının olmaması nedeniyle ağır tonajlı araçların şehir merkezini kullanması sonucu şehir içi ulaşımda tıkanıklık ve çevre kirliliği yaşanmaktadır. Urfa - Elazığ bağlantı yolu çalışmalarına başlanmış ancak bir türlü sonuçlandırılmamıştır. Keza Urfa-Mardin çevre yolu güzergâhının belirlendiği ancak herhangi bir proje ve imalatın yapılmadığı bilinmektedir.

Bölgede Habur sınır kapısına kadar yapılması düşünülen ve bağlantı yolları yapılarak ulaşım ağına dâhil edilmesi gereken otoyol çalışmaları Urfa'ya kadar tamamlanmış, Urfa'nın doğusunda ise herhangi bir çalışma yapılmamaktadır. Türkiye'nin birçok ilinde bölünmüş yollar tamamlanmasına rağmen; Diyarbakır-Elazığ, Diyarbakır-Bingöl, Diyarbakır-Mardin, Diyarbakır-Batman kara yolu bölünmüş yol değildir.

Değerli Milletvekilleri, kentler arası ve kent içi ulaştırma kapsamında ortaya çıkan uygulamaların çoğunlukla sistem anlayışından uzak olması, tekil projeler olarak ele alınması pek çok eksikliği de beraberinde getirmektedir. Uzmanların ve meslek kuruluşlarının ısrarlı uyarılarına rağmen bilimsel nitelikte araştırma, etüt, proje ve değerlendirmelerin yapılmaması yanlış uygulamaların devam etmesine yol açmaktadır. Kentlerin ekonomik ve sosyal gereksinimleri dikkate alınmaksızın "Ben bu yatırımları yaparım." anlayışı yatırımlarda belirleyici rol oynamaktadır.

Unutulmamalıdır ki, ulaştırma, ekonomik ve sosyal yaşamın yanı sıra kent yaşamında da, kaliteli yaşama önemli katkı sağlayan gereksinimlerden biridir. Bu nedenle toplumun bilinçlenmesi ve alınan kararlara katılımının sağlanması sorunların çözümünde temel bir gereksinim olarak görülmelidir diyor, bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Buldan.

Milliyetçi Hareket Partisi grubu adına Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan.

Buyurunuz Sayın Akcan. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Kanun Teklifi ile ilgili olarak birinci bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlarken, son birkaç gün içerisinde meydana gelen menfur olaylarda hayatlarını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet, Türk milletine ve yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Yaşadığımız bu olaylarla ilgili olarak iktidar olup da muktedir olamayanların iktidarda olup da muhalefet gibi davranma becerisini ibretle seyrediyoruz. Bu durum sadece bu olayda değil, AKP İktidarının işbaşına geldiği günden bu tarafa sürekli dinlediğimiz, şahit olduğumuz bir tavır: İktidar olup muhalefet gibi davranmak.

Değerli milletvekilleri, İktidar 8’inci yılının içerisinde. Üzerinde tartıştığımız kanun tasarısının genel gerekçesinin ikinci paragrafından itibaren yüce heyetinize konuyu takdim etmeye çalışacağım.

İkinci paragraf diyor ki: “5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun yürürlüğe girdiği 1950 yılından bugüne kadar geçen süre içinde, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kamu yönetimi ve işletmeciliği anlayışının değişime uğradığı gözlemlenmektedir.” Yani 8’inci senede mi fark ettiniz bunu Sayın Bakan? “Daha önceleri devletçilik anlayışı çerçevesinde kamu kurumları tarafından klasik usullerle doğrudan yürütülen pek çok kamu hizmeti, günümüzde liberalleşme ve özelleştirme uygulamaları çerçevesinde özel sektörün işletmesine bırakılmıştır.” Yapacağınız erişim kontrollü Karayolları Kanunu’ndaki değişiklikle bunu sağlayabiliyordunuz, bir maddeyle bu işi çözerdiniz. Önümüzde kocaman bir kanun tasarısı ve raporları ve bunu, Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’u değiştirerek, erişim kontrollü Karayolları Kanunu’yla da bunu birleştirerek halletmeye çalışıyorsunuz.

Sayın Bakan “Karayollarının yapım, bakım, onarımıyla ilgili hizmetlerin gördürülmesinde Karayolları Genel Müdürlüğü dışındaki özel kişi ve kuruluşlardan yararlanmakla birlikte, bu konuda Karayollarıyla ilgili mevzuatın ülkemizin ulaşmış olduğu liberalleşme düzeyinden geri kaldığı açıktır.” diyorsunuz. Özelleştirme Kanunu var, Yap-İşlet-Devret Kanunu da var ve bu çerçevede zaten geçen, yakın zamanda İstanbul-İzmir otoyolunu bizim Hükûmetimiz döneminde, 57’nci Hükûmet döneminde yapılmış ön etüt çalışmalarını da göz önüne alarak yap-işlet-devret modeliyle ihale ettiniz ve herkesin merak ettiği konu da, bunun niye onaylanmadığı, bu ihale sürecinin niye sona erdirilmediği. Bunu yapabiliyorsunuz.

Yine 57’nci Hükûmet döneminde özel sektörün imkânlarından yararlanmak için Göcek Tüneli ihale edildi. Bugün çalışıyor. Yap-işlet-devret modelinin bir sonucudur bu. O zaman niye yani böyle bir gerekçeye sığınıyorsunuz? Yani bunu daha önce kimse yapmadı, sadece siz yapıyorsunuz! Bunu, sevdiğim bir insan olarak, sizin ağzınızdan çok sıkça duyuyoruz ve kamuoyunu yanlış bilgilendirerek ifade ediyorsunuz Sayın Bakan.

Bakın, 22 Aralık 2008 tarihli yeni araç muayene istasyonları... O açılış sırasında yaptığınız konuşmadan pasajlar: “Taşımacılığın derme çatma yapılamayacağını bildikleri için düzenlemeler yaptıklarını anlatan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü -Anadolu Ajansından- Sürücü hata yapabilir ancak bizim trafik kazalarına ‘sürücü hatası’ deme lüksümüz olamaz. Onun için, tedbirlerimizi alıyoruz. Modern araç muayene istasyonları bu hassasiyetimizin bir sonucudur. Bir insanın hayatını kurtarmaya bile vesile olmuşsak bu bahtiyarlık bize yeter.” Kime? Size! Sayın Bakan, 2001 yılının sonlarından itibaren bugün tabi olduğunuz muayene istasyonlarının yönetmeliğini çıkardık, hazırladık. Haziran 2002’de Resmî Gazetede yayımlattık. Arkasından bu Yönetmelik’e dayalı olarak Avrupa’da, Amerika’da, Kanada’da bu işin bu yolla yapıldığı bütün ülkelerde yapılan muayene istasyonlarının ve işletmeciliğinin nasıl olduğunu en iyi şekilde tespit ettirip yapılacak ihaleye şartname hazırladık. Bu şartnameyle ihaleye çıktık. Çıkılan bu ihalenin yapıldığı tarih Ağustos 2002, sonuçlandığı tarih 6 Kasım 2002. 3 Kasım seçimlerinden sonra oldu ve benden görevi devralan Sayın Bakan Teftiş Kurulu Başkanına özel emir vererek: “Bu ihaleyi iptal edecek gerekçe getir…” Bir gerekçe bulup getirdiler. 6 veya 9 Aralık 2002 tarihli gazetelerde manşet “260 Trilyonluk İhaleye İptal.” Yolsuzluk yapıldığı gerekçesiyle bu ihale iptal edildi. Gerekçe de 269 trilyon, eğer devlet bu araç muayene istasyonlarını kendisi işletirse 269 trilyon cebine kalır, eğer özel sektör işletirse onun cebine girer. Böyle bir gerekçeyle araç muayene istasyonlarının ihalesini iptal ettiniz.

İptalden sonra davalar açıldı ve açılan bütün davalar yüklenici firmanın, davayı açanın, davalının lehine sonuçlandı ama hukuk tanımaz AKP İktidarları bildiğini okumaya devam etti. Bir yandaş yaratma uğruna bu ihaleyi yeniden yaptınız. Nereyle? Özelleşme İdaresi marifetiyle. Araştırın  Sayın Bakan. Bu çerçevede yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla iptal edilmiş olan bu ihaleyle ilgili olarak ne benim hakkımda ne benim o günkü bürokratlarım, 57’nci Hükûmetin bürokratları hakkında açılmış bir tek soruşturma yoktur, verilmiş bir tek ceza yoktur, ne disiplin suçu ne para cezası ne başka bir şey.

Sayın Bakan, bu yapılan araç muayene istasyonlarının işletmesine yönelik hazırladığımız yönetmelikte bir tek kelime değişikliği yapmadınız, bir gramlık katkınız yok ama buna rağmen diyorsunuz ki: “Onun için tedbirlerimizi alıyoruz, modern araç muayene istasyonları kuruyoruz. Bununla bir insanın ölümünü engellersek dahi bu bahtiyarlık bize yeter.” İşte sizden öncekiler hiçbir şey yapmaz, sadece bunu siz yaparsınız!

Yine benzer, aynı günkü konuşmanızda: “Modern araç muayene istasyonları da bu hassasiyetimizin bir sonucudur. Bir insanın hayatını kurtarmaya bile vesile olmuşsak bu bahtiyarlık bize yeter.”

Sayın Bakan, bu bahtiyarlık size yeter de bunun temelini atanlar bu bahtiyarlıktan yararlanma hakkına sahip değil mi? Onlara bir ufak vefa borcunuz, teşekkür borcunuz yok mu Sayın Bakan? Her şeyi kendiniz yapıyormuş gibi kamuoyuna yansıtıyorsunuz, lanse ediyorsunuz. Buna hakkınız asla yok Sayın Bakan, buna hakkınız olamaz eğer devlette devamlılık varsa, eğer bu devlet çadır devleti değilse. Bugün varsınız yarın yoksunuz. Dün biz vardık, şimdi siz varsınız, yarın başkaları olacak ama bu işler yürüyecek.

Aynı şekilde, sanki bölünmüş yolları siz icat ettiniz! Sizden önce bölünmüş yollar yok muydu Sayın Bakan? Ankara’dan Samsun’a yapılmış yolun tamamının finansmanı da 57’nci Hükûmet döneminde temin edilerek iktidardan ayrıldık.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Kaç kilometre yaptınız Sayın Akcan?

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – Parası temin edilmiş, yapılmış ihalenin “Kaç kilometresi” olmaz Sayın Bozdağ, “Kaç kilometresi” olmaz. Yaptığınızı iddia ettiğiniz yol -aha bakın- Afyon-Sandıklı-Keçiborlu yolu şu anda yeniden yapılıyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Şu anda yeniden yapılıyor. Niye yapıyorsunuz? Bitmiş olan yolu niye yapıyorsunuz?

Yol… Yol dolgusu yapılır, temeli atılır, asfaltın altına alt temel atılır, üstüne asfalt dökülür, üstüne aşınma yüzeyi dökülür. Şimdi, sathi kaplamayla geçiştirdiğiniz akordiyon gibi yolların, kalitesiz yolların, bir dünya kazaya sebep olan yolların kazaya sebep olup, ölümlere sebep olduğunu gördükten sonra üstüne “beton asfalt” dediğimiz bitümlü sıcak karışımı atmaya başladınız. Bunu yaparken de önceden yapılmış asfaltları, tüyü bitmedik yetimin hakkının parasıyla yapılmış sathi kaplamaları söküyorsunuz, bir kenara atıyorsunuz, yerine bitümlü sıcak karışımla doğru olanı yapıyorsunuz.

Bu yolları açmadan, Sayın Başbakana açtırmadan onları tamamlayıp ondan sonra açmanız lazımdı. Her tarafta şakır şakır yollar yapılıyor.

Sayın Bakan, bıraktığımız Ağın Köprüsü, Elazığ Ağın… Geçen sene haziran ayında oraya seçim propagandasına gittiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – 2002’de yapılmış köprünün üstüne bir tane taş koymadınız. Aradan geçen yedi yıllık zaman zarfında, oraya gittiniz “Bir sene sonra bu köprüyü kullanacağız.” dediniz, millet de size kandı, inandı, oy verdi, partinizin adayı belediye başkanı oldu. Hileyle, desiseyle belediye seçimini, MHP’nin aldığı seçimi iptal ettirdiniz, o vaatlerle, sahte vaatlerle belediyeyi aldınız. Ağın Köprüsü yapıldı mı Sayın Bakan? Necati Çetinkaya Bey’le gidip söz verdiğiniz Ağın Köprüsü yapıldı mı? İşte, milleti böyle aldatıyor, böyle kandırıyorsunuz. Buna hakkınız yok ve bunun her birinin, teker teker, metre metre peşinde olacağız.

Bizim o bölgede bir ifade vardır: “O yalan, bu yalan, deveyi kucağına almış eşeğe binmiş, bu da mı yalan?” demiş. Bu kadar yolu yaptınız, 11.500 kilometre yoldan bahsediyorsunuz, 6 bin kilometrelik bölünmüş yolun üzerine. Sayın Bakan, nerede bu yol?

MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu) – Yapılanları da söyle, yapılanları da söyle.

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) - Gündem ilerledikçe, her bir madde üzerindeki önergelerde teker teker bunları ele alacağız diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akcan.

Şahsı adına, İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişçi…

Şahsı adına, Balıkesir Milletvekili Ali Osman Sali… O da yok.

Şimdi soru-cevap bölümüne geçiyoruz.

On beş dakika süremiz var biliyorsunuz.

Sayın Çalış, Sayın Yıldız, Sayın Doğru, Sayın Işık, Sayın Taner, Sayın Köse, Sayın Özkan, Sayın Asil sisteme girmişler.

Buyurunuz Sayın Tankut.

YILMAZ TANKUT (Adana) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, Adana merkezde geçtiğimiz yıl ihalesi gerçekleştirilen üç kavşakta üç alt geçit projesinin değiştirilerek üst geçit yapılacağı iddia edilmektedir. Merkezden geçen ve D-400 veya E-5 olarak bilinen kara yolunun Müze ve Türkkuşu kavşağındaki çalışmalar aylar geçtiği hâlde hâlen bitirilmemiştir. Bu yüzden kent içinde yayalar hem de sürücüler büyük sıkıntı çekmektedir. Havaalanı kavşağı olan üçüncü kavşaktaki alt geçit projesinde ise şu ana kadar herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Süreç böyle devam ederken alt geçit projelerinin değiştirildiği ve bunların üst geçit şeklinde ya da üstü açık alt geçit şeklinde inşa edildiği iddia edilmektedir. Bu iddialar doğru mudur? Özellikle yapımı oldukça uzamış olan Müze ve Türkkuşu kavşağı’ndaki çalışmalar ne zaman sona erecektir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tankut.

Sayın Çalış…

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, soruma cevap alamadığım için, önceki turda, tekrar ediyorum sorumu: Ermenek-Mut ve Ermenek-Anamur yollarında çalışma yapmayı düşünüyor musunuz? Sarıveliler-Alanya yoluyla ilgili ne gibi bir planınız var? Sarıveliler-Sarıoğlan bağlantı yolunun Eğiste-Hadim arası kısmı ne zaman açılacak? Ayrıca, duble yollarda hız tahdidiyle ilgili yeni bir düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çalış.

Sayın Yıldız…

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, 2003-2009 arasında yıllar itibarıyla otoyollar için ne kadar arazi istimlak edilmiştir? Bu istimlakler için ne kadar para harcanmıştır? 2003-2009 arasında yapımı tamamlanmış bölünmüş yolların ortalama kilometre maliyeti ne kadardır? 2003-2009 yılları arasında Karayolları Genel Müdürlüğünün yıllar itibarıyla yatırım ödenekleri ne kadardır, gerçekleşme oranı ne olmuştur? 2003-2009 yılları arasında bölünmüş yollarla ilgili olarak daha önce hiç yol yapmamış kaç müteahhide iş verilmiştir, bu ihalelerin toplamı ne kadardır?

Hem geneli üzerinde hem de bölümü üzerinde soruduğum soruların bir tablo hâlini yazılı olarak verirseniz çok sevineceğim Sayın Bakanım çünkü yazılı soru cevaplarımız altı ayda geliyor. Bunları, tabii, kullanacağımız için eğer tablo hâlinde verirseniz çok sevinirim.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Yıldız.

Sayın Doğru…

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Amasya-Taşova-Erbaa-Niksar-Erzincan yolunda çok önemli çalışmalar var, bu çalışmalardan dolayı teşekkürlerimi arz ediyorum. Bu yol, özellikle trafik kazalarının çok yoğun olduğu bir yerdir. Acaba bu yolun bitim tarihi ne zamandır? Bunu öğrenmek istiyorum.

İkinci sorum olarak, köy ve kasaba yolları da kara yolları ağına alınamaz mı? Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz? Özellikle Tokat ili Gökal beldesi uzun yıllardan beri bir türü asfalt yola ulaşamamış olan bir yerdir. Bunun gibi de birçok belde vardır. Bu yönde olarak, acaba köy yollarının da yahut da kasaba yollarının da kara yolları ağı gibi böyle genel bir hattın içerisine alınmış olması faydalı olmaz mı? Bunları öğrenmek istiyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Doğru.

Sayın Işık...

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, Kütahya-Afyonkarahisar çevre yolu üzerinde Bakanlığınızca yapılması gereken Vefa Mahallesi üst geçidi, bilindiği gibi belediye ve yerel imkânlarla yapılmaya başlanmış ve bugüne kadar yaklaşık 10 milyon TL’ye yakın para harcanmıştır. Aynı dönemde Eskişehir’de Bakanlığınızca altı yedi adet üst ya da alt geçit yapıldığı bilinmektedir. Bu belediyenin yaptığı harcamaya karşılık Kütahya’da ihtiyaç duyulan üst ya da alt geçitlerden bir veya iki tanesinin 2010 yılı içerisinde başlanılması ve tarafınızdan projesinin yapılması sağlanabilecek midir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Işık.

Sayın Taner...

RECEP TANER (Aydın) – Sayın Bakan, biraz önce sordum ama cevap alamadım. Yeni satın aldığı aracını belgesine ekletmek isteyen yetki belgesi sahibi esnafa yeni taşıtını belgesine işletene kadar hiç yetki belgesi yokmuş gibi muamele yapılmaktadır. Bu sizce uygun mudur? Bu yeni taşıt için yeterli bir süre vermeyi düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Taner.

Sayın Köse...

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, günümüzdeki yolların yapımı modern teknolojiyle yapılmaktadır ama ne yazık ki yolların yapımı bittikten kısa bir süre sonra kullanılamaz durumdadır. Örnek isterseniz, bundan iki ay önce Siirt ilimize gittiğimizde Siirt ilimiz ile Batman arasındaki bölünmüş ve tamamlanmış 29 kilometrelik yolun kısa bir süre sonra yani 2009 yılının 12’nci ayında teslim alınmış olmasına rağmen bir ay sonra kullanılamaz duruma gelmiştir. Bu kesin kabul hakkında bir işlem yaptınız mı yahut da yapmayı düşünüyor musunuz?

Son olarak, Adıyaman-Gölbaşı, Adıyaman-Kâhta, Adıyaman-Malatya ve Gölbaşı-Pazarcık bölünmüş yolları çalışmaları bir türlü bitirilememektedir. Bunun sebebini açıklar mısınız?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Köse.

Sayın Özkan…

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Sayın Bakan, Burdur’la ilgili bölünmüş yollar sorununu gündeme getireceğim. 22’nci ve 23’üncü Dönemde verdiğim soru önergelerinde Burdur-Hacılar-Düğer-Yarışlı-Yeşilova-Güney-Acıpayam makas bölünmüş yol için ödenek olduğunda en kısa zamanda başlanacağı söylenmişti. Hâlâ başlamadı, ne zaman yapmayı düşünüyorsunuz?

Aynı şekilde, Burdur-Hacılar-Karamanlı-Tefenni-Çavdır-Söğüt-Fethiye bağlantısı. Burada da bölünmüş yol vaadiniz vardır. Bu bölünmüş yollarla ilgili çalışmalarınız ne zaman başlayacak, onu öğrenmek istiyorum.

Ayrıca, Burdur çıkışında Gurna yokuşu üzerinde bir virajımız var, bir grup yoluna giriş. Orada bir üst geçit veya alt geçit istemiştik. Oradan NATO hattının geçtiğini belirtiyordunuz ama orada devamlı 5 ölümlü, 10 ölümlü, 20 ölümlü kazalar devam ediyor. Buraya bir üst geçit veya alt geçit yapmayı düşünüyor musunuz?

Yollarımız yine aynı şekilde, arkadaşlarımızın biraz önce belirttiği gibi. Bizim hattımız da, Antalya-Burdur arasındaki yolumuz 8 kez sürüldü, tekrar yapıldı. Buradaki hak edişler ne durumdadır…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özkan.

Buyurunuz Sayın Bakan.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; malum, yol medeniyet, su medeniyet diyoruz. Büyük Atatürk cumhuriyetin ilk kuruluş yıllarında yurt gezilerine çıktığında “Benden vatandaş iki şey istedi: Yol ve okul.” diyor. Cumhuriyetin üzerinden seksen beş, seksen altı yıl geçti. Bugün Anadolu’da bütün milletvekillerimiz, bütün siyasi partilerimiz ziyaret edip, vatandaşın dertlerini dinlediklerinde aynı soruyla karşılaşıyor. İşte, bu da memleketimizin kalkınması için, gençlerimizin eğitilmesi için yapacak işimizin ne kadar geciktiğini ve bu meseleyi daha fazla geciktirmememiz gerektiğini bize açıkça gösteriyor.

Şimdi, yollarda genel bakışımız şu: Bir kere, ana güzergâhları yapmadan tali güzergâhlara girmiyoruz, aksi hâlde kaynak israfı oluyor. Bir şehri bir başka şehre bağlayan, çok yoğun trafik olan yolu yapmadan, eğer şehri kazaya, kazayı beldeye, köye bağlayan yollara girersek orada bir öncelik hatası olacağını düşünüyorum. O yüzden de son üç yıldan beri ana güzergâhlara girdik ve büyük oranda da ana güzergâhları bitirdik.

Sayın Tankut’un sorusundan başlıyorum. Sayın Tankut, tabii, şehir içerisindeki geçişleri esasen belediyelerin yapması icap ederken...

YILMAZ TANKUT (Adana) – Ama Karayolları yapıyor Sayın Bakanım.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) - …belediyelerin kaynak yetersizliği yüzünden burada, maalesef, bu hizmetler yapılamıyor. Sadece Adana’da değil, birçok ilimizde Karayolları kısıtlı bütçesiyle bu, şehir içinde de kavşak, alt-üst geçitler ve asfaltlama çalışmalarını yapmak durumunda kalıyor. Burada da, Adana’da da çalışmalarımız devam ediyor. Elimizdeki bütçe imkânlarıyla bunları bitirmenin gayreti içerisindeyiz.

Sayın Hasan Çalış’ın sorusu: Sarıveliler yolu, Sarıveliler-Hadim yolu yüzde 90 mertebesinde tamamlanmıştır, 2010 yılında tamamı trafiğe açılacaktır. Bu yolda, Sarıveliler, hatta orada aşağı Antalya ile Alanya’ya inen bir yol boyunca, Kuş Yuvası da dâhil, bu yolda ben arkadaşlarımla inceleme yaptım. Hakikaten çok zor bir yol. Bu yolun yeni baştan, güzergâh değişikliği de dâhil, çalışılması için talimat verdim, proje hazırlıkları sürüyor. Bu sene o güzergâhta da 5 kilometresinde çalışmaları başlatıyoruz.

Sayın Yıldız’ın sorusu: Bir önceki soruda da sormuştu yani çok kapsamlı, detaylı, rakamsal bilgilere ihtiyaç var. Ben bunu size en kısa zamanda yazılı olarak ileteceğim.

Sayın Doğru’nun sorusu: Tabii, bu Kuzey Tetek dediğimiz güzergâh asırlar boyu “İpek Yolu” olarak anılan bir yoldur. Geçen yıldan itibaren Kuzey Tetek güzergâhında çok kapsamlı bir çalışma başlattık. Takriben 750-800 milyon tutarındaki bu yolda büyük oranda çalışmalarımız bu sene tamamlanacak. Reşadiye’de ve Koyulhisar arasında bir tünelimiz var, onun belki tamamlanamama durumu olabilir ama en geç 2011 yılında -bu güzergâh Gerede’den biliyorsunuz ayrılıyor, Sivas güzergâhından- Gerede-Merzifon-Reşadiye güzergâhını da bitirmiş olacağız. Böylece doğudan batıya devam eden bu ana koridorun yükünü Sivas üzerinden kısmen Amasya ve Tokat deresine aktarmış olacağız.

Diğer bir soru, Sayın Taner’in sorusu: Tabii, bu Kara Taşıtları Kanunu’nda diyelim ki bir belge alıyorsunuz, oraya bir araç aldığınızda, bu aslında yeni bir aracı nasıl alıp tescil edip ruhsatını çıkartıyor iseniz buradaki işlem de bununla tamamen aynı. Burada bir süre kısıtlaması yok. Tabii, aracın ruhsatı, muayenesi, vesairesi, evrakları hazır olmadan nasıl sefere çıkarılamayacaksa burada da doğal olarak beklemek durumunda kalıyoruz.

Sayın Köse’nin sorusu: Yollarla ilgili genel olarak, tabii Türkiye’de yolların yapımında yeterli kaynak ayrılamaması yüzünden bugün 80’li yıllardan başlayan ve hâlâ devam eden projelerimiz var. Proje stokumuz 54 katrilyonun üzerindedir. Dolayısıyla bu yollara başlıyoruz, kaynak yetersizliğinden para bitiyor yol bitmiyor, para bitiyor yol bitmiyor; yıllar geçiyor ihtiyaçlar değişiyor, tek yol başladığımızı bu sefer bölünmüş yola çevirmek gibi bir zorunlulukla karşı karşıya kalıyoruz.

Yollarda öncelikle erişilebilirliği öngörüyoruz. Bir sıcak asfalt kaplaması bölünmüş yol yapımından daha pahalı bir iştir. O yüzden bölünmüş yollarımızı öncelikle açıyor, sonunda da yol oturduktan sonra trafik yükünün fazlalığına göre sıcak kaplama işine başlıyoruz. Şu an itibarıyla 64 bin kilometre yolumuzun 10 bin kilometresinin üzerinde sıcak kaplama yapmış durumdayız. Bunun 6 bin kilometresi son beş yıl içerisinde yapılmıştır. Yaptığımız yol ister tek yol olsun ister çift yol olsun ister otoyol olsun eğer sıcak kaplama yapamazsak o yolu her sene ama en geç iki senede bir yeniden kaplama yapma mecburiyetinde kalıyoruz.

Adıyaman’ın yollarına bakıyoruz, bu sene daha yoğun bakıyoruz. Adıyaman’la ilgili, Adıyaman Kâhta’da 17 kilometrelik kısımda…

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Sekiz yıldır bitmedi yol, ne zaman bitecek?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Ama, takdir edersiniz ki son zamanlarda buradaki çalışmalar hızlandı. Üstyapı seviyesinde bu sene 17 kilometreyi tamamlamış olacağız.

Bu sene Adıyaman-Gölbaşı yolunu bitireceğiz, burada sözünü veriyorum.

Sayın Özkan, Burdur’un bütün yollarını saydı, tabii o çok kapsamlı bir şey. Ana güzergâh, biliyorsunuz, Denizli-Burdur-Korkuteli’nden aşağı hemen hemen tamamlanma seviyesine geldi. Denizli’den, Aydın’dan gelip, Antalya’ya inen ana bir güzergâhtır. Burdur’un içinden geçmiyor ama Burdur’un arazisini de kullanan bir yoldur. Orada Fethiye’ye inen yolu da programa aldık, proje çalışmalarını başlattık. Diğer tali yollarda da imkânlar nispetinde çalışmaları...

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Sayın Bakanım, tali yol değil onlar ana yol.

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) - Sayın Özkan, neresi tali yol neresi asli bilmiyorlar.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Sayın Bakan, bizim yaptıklarımızı millet biliyor, ondan emin olabilirsiniz. Biz gece gündüz yollardayız, neyin yapıldığını, neyin yapılmadığını gayet iyi biliyoruz. En azından neyi bilmediğimizi de biliyoruz. Onu da bu vesileyle ifade etmek isterim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

Süremiz de iki dakika geçti.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Bakan, bizim Kütahya üst geçide, 2 defadır sorduk cevap vermediniz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Cevaplar yeterli değil herhâlde, bilmiyorum!

BAŞKAN – Sayın Yıldırım, cevapları yazılı olarak mı vereceksiniz? Süremiz bitti.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Takdir edersiniz sorular çok kapsamlı ve detay içeriyor. Olabilen bilgileri hemen veriyoruz ama eksik kalan bilgiler varsa bunları da tekrar gözden geçirip değerli milletvekillerimizin sorularını daha detaylı olarak cevaplandıracağız.

Arz ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

1’inci madde üzerinde iki önerge vardır önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra da aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 1. maddesinde yer alan "geliştirilerek" ibaresinin "genişletilerek" şeklinde değiştirilmesini, başlığındaki "kapsam" ibaresinin de metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

           Mehmet Günal                      Oktay Vural                          Akif Akkuş

                 Antalya                                 İzmir                                    Mersin

          Nevzat Korkmaz                 Mustafa Kalaycı                    M. Akif Paksoy

                  Isparta                                 Konya                            Kahramanmaraş

                Alim Işık                          Recep Taner                          Mümin İnan

                Kütahya                                Aydın                                    Niğde

                                                           Şenol Bal

                                                               İzmir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun tasarısının Amaç ve kapsam başlıklı 1. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

               Şevket Köse                   Ali İhsan Köktürk               Hulusi Güvel

                 Adıyaman                          Zonguldak                           Adana

           Orhan Ziya Diren           Ferit Mevlüt Aslanoğlu         R. Kerim Özkan

                     Tokat                                Malatya                            Burdur

              Hüseyin Ünsal                                                             Enis Tütüncü

                   Amasya                                                                      Tekirdağ

BAŞKAN – Komisyon bu önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Ünsal, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.

Konuyla ilgili Sayın Bakan, bu önergeyi verirken esasında amacımız şu, muradımız şu: 5018 sayılı Yasa’ya göre genel bütçeye dâhil bir kuruluşu özel bütçeli bir kuruluş hâline getiriyorsunuz. Bu Karayolları gibi ciddi, mühendislik kadrosunu tamamlamış, teşkilatlarını tamamlamış, Türkiye'nin de gerçekten saygın bir kurumu olan bir Karayollarının bu şekilde dar, acele, basit bir yasayla ele alınması bizim en büyük sıkıntılarımızdan bir tanesi bu. Bunun bir de yol olacağını, diğer böyle yatırımcı kuruluşlara da örnek olacağını, Devlet Su İşleri gibi kuruluşlara da örnek olacağını düşünüyoruz. O yüzden karşıyız.

İkincisi de özelleştirmeyle ilgili düşüncemiz: Bununla ilgili ciddi bir hesap yapılmamış. Yani biz burada şunu düşünüyoruz: Acaba bunu, haklarımızı devredersek mi kârlı oluruz yoksa Türkiye Cumhuriyeti kara yollarını yaparken borçlanarak bu işi yaparsa mı daha kârlı olur? Bunun hesabı yapılmamış. Bu konuyla ilgili Plan ve Bütçe Komisyonundaki arkadaşlarımız alabildiğince ciddi bir şekilde soruşturmuşlar, fakat Özelleştirme İdaresinden yeterli cevaplar alınamamış. Dolayısıyla, önergeyi bu şekilde getirirken amacımız bu.

Sayın Bakanım, tabii, bu arada ben kendi memleketimle ilgili birkaç görüşümü de sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bir tanesi, çok önemli bir şekilde Amasya’nın çevre yolu. Artık bu yılan hikâyesine döndü. Tamam, bir çalışma var, itirazımız yok ama bu Amasya çevre yolunun bir an evvel tamamlanmasını istiyoruz.

Turizm Bakanı geliyor “Ben burayı marka kent ilan ettim.” diyor, marka kent ilan edilen Amasya gibi turistik, kültür şehrinin içerisinden tırlar, kamyonlar, otobüsler geçiyor. Bunun önüne geçmeniz lazım.

Bir tanesi de sadece benim ilimi ilgilendirmiyor, Tokat’ı ve Sivas’ı da ilgilendiriyor, Çorum’dan, Mecitözü üzerinden geçen kara yolu. Buranın da mutlaka bir an evvel plana ve programa alınıp yapılması lazım, bu konuyla ilgili talebimiz de hâlâ devam ediyor. Burada Gökhöyük Tarım İşletmesi, aynı zamanda bir organize sanayi bölgesi var, bu yolun kesinlikle genişletilmesi lazım, bir köy yolu görüntüsünden kurtulması gerekiyor.

Diğer bir önemli olan şey de -konuşmanızda söylediniz, okul ve yol dediniz- Amasya’nın Göynücek ilçesinde zaten kamu yatırımları tamamen durmuş, bazı yatırımcı kuruluşlar, bazı kamu kurumları da zaten ilçeden çekilmiş, küçük bir kasaba hâline gelmiş. Buraya bu yolu yapmadığınız sürece Göynücek’in de kısa zamanda elden çıkacağını düşünüyoruz, Göynücek yolunun da mutlaka yapılmasını talep ediyoruz.

Amasya-Turhal çıkışı hâlâ bir yılan hikâyesi gibi uzamakta. Burayı yapan müteahhide artık nasıl bir yaptırım getiriyorsunuz; bir an evvel yapılmasıyla ilgili çalışmanın dile getirilmesini istiyoruz.

Bir tanesi de Havza tünelleri, bir de Elmadağ geçişi, bizim yolumuz olduğu için söylüyorum. Başbakan burayı büyük bir şeyle açtılar ama, ya temel atılırken bir temel atma töreni yapılır yahut da açılış yapılırken bir açılış yapılır ama böyle bir arada açılış yapma modasını da sizin iktidarınızda gördük.

Havza tünelleri ne zaman bitecek? Tekrar tek tünele düştü, trafik kazaları oluyor ve büyük sıkıntılar çekiliyor, yakın zamanda da önemli bir arkadaşımızın çocukları orada maalesef öldüler.

Elmadağ geçişi de aynı, hâlâ bitmedi yani gidip gelirken, -haftada bir gidip geliyoruz- dolayısıyla, çok ciddi sıkıntılar olduğunu görüyoruz. Bunların bir an evvel tamamlanmasını talep ediyor, önergemizin desteklenmesini istiyoruz.

Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Ünsal.

III.- YOKLAMA

(MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, yoklama yapılmasını istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama talebi var.

İsimleri tespit ediyorum:

Sayın Vural, Sayın Bal, Sayın Çelik, Sayın Günal, Sayın Özdemir, Sayın Korkmaz, Sayın Doğru, Sayın Çalış, Sayın Yıldız, Sayın Asil, Sayın Taner, Sayın Ural, Sayın Enöz, Sayın Bulut, Sayın Varlı, Sayın Tankut, Sayın Coşkun, Sayın Işık, Sayın Akcan, Sayın Özensoy.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (Devam)

4.- Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Bayram Meral ve 20 Milletvekilinin; 5539 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/788, 2/226)   (S. Sayısı: 499) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 1. maddesinde yer alan "geliştirilerek" ibaresinin "genişletilerek" şeklinde değiştirilmesini, başlığındaki "kapsam" ibaresinin de metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                        Şenol Bal (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Bal.

BAŞKAN – Sayın Bal, buyurunuz efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

ŞENOL BAL (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 499 sıra sayılı kanunun 1’inci maddesinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Saygıdeğer milletvekilleri, tüm şehitlerimize Cenabıallah’tan rahmet, kederli ailelerine, silah arkadaşlarına ve aziz milletimize başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, Şehit Er Edirneli Mustafa Kayın, fotoğrafının arkasına şöyle yazmış: “Satılmasın diye toprağım, yıkılmasın diye devletim, bölünmesin diye milletim, dalgalansın diye bayrağım, vatanım için ölür, vatanım için yaşarım çünkü ben ülkemin neferiyim.” Şehidimizin, kendini bilmezlere, bölücülere, bölücülere altyapıyı hazırlayanlara en güzel cevabı.

Sayın milletvekilleri, bu sözler bu ülkenin hangi temeller üzerine kurulduğunu, bu milletin ve ülkenin gücünü hangi kaynaklardan aldığını anlamak için sadece bir örnek. Bu yiğitlerin ölmesini değil, yaşamasını sağlamak da iktidarların görevi. İktidara soruyorum: Toprağın kara bağrına verdiğimiz şehitlerin, suçsuz günahsız vatandaşların hesabını nasıl vereceksiniz? Almadığınız önlemler, uygulamadığınız yasalar veya verdiğiniz tavizlerle mi?

Sayın milletvekilleri, iktidar sorumluluk ister, kararlılık ister. Bugüne kadar bölgede gelişen olaylar, PKK örgütünün kalkışma provaları dahi görmezden gelindi. PKK’nın palazlanmasına, bölgede baskı kurma çalışmalarına yardımcı olundu. İktidar, terörist ve şehidi aynı kefeye koydu. İktidar, Türk milletine yabancı bir kavram olan etnik köken fitnesini zihinlere monte etmek için, başta Başbakan olmak üzere, büyük gayret sarf etti. İktidar partisinin grup başkan vekillerinden biri, millî kimliğin yani Türk kimliğinin Anayasa’dan çıkarılması gerektiğini ifade etti. Bu İktidar değil mi değerli milletvekilleri, terörün ve etnik… (AK PARTİ sıralarından “Bağırma!” sesleri) Dinlemeniz için sayın milletvekilleri…

Terörün ve etnik bölücülüğün daha ileri ve cüretkâr adımlar atmasına sebebiyet veren, altyapıyı hazırlayan bu İktidar değil mi? Bu İktidar değil mi Irak’ın kuzeyindeki aşiret reisleriyle kucaklaşıp yandaşlarına rant sağlayacak iş ilişkileri geliştiren? Bu İktidar değil mi istihbarat teşkilatlarını dizayn edemeyen, birbirine vuruşturan ve istihbarati bilgileri için ABD ve Barzani’den medet uman? Bu İktidar değil mi yapmış olduğu PKK açılımıyla terörle mücadeleden vazgeçip PKK ile müzakere dönemine giren ve etnik bölücülüğün taşeronluğuna soyunan? Bu İktidar değil mi Türk Silahlı Kuvvetlerinde bir yıldan beri sinsi ve sistemli bir şekilde yürütülen kampanyalara örtülü destek veren? Bu İktidar değil mi terörle mücadele eden Türk subayları tutuklanırken el ovuşturan?

Bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, sebebi belli kinini tatmin için, son olaylarla ilgili, Genelkurmay Başkanlığını sorumlu tutar açıklamalarda bulunuyor. Bu zat, aslında bu işlerin direkt siyasi sorumlusunun Hükûmet olduğunu bilmiyor mu değerli milletvekilleri?

Yine, Başbakan laf ediyor: “PKK taşeron bir örgüt.” demiş. Bunu yeni mi tespit etti Sayın Başbakan? PKK’nın taşeronluk yaptığı mihrakların isteğine uygun etnik bölücülüğün taşeronluğunu yapanlar kimler peki?

Sayın Başbakana göre, medya, özellikle görüntülü medya, şehit haberlerini, ayılıp bayılmaları vermekle yandaşlık yapıyormuş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

ŞENOL BAL (Devamla) – Başbakan, şehit cenazelerinin gözden ırak bir şekilde, duyurulmadan, sessizce geçiştirilmesinden yana çünkü millî vicdanlarda mahkûm olacağını gayet iyi biliyor. Aslında yandaşlık meselesi, uçağına aldığı, başköşelerde oturttuğu, “Abi” dediği ve İmralı canisini muhatap almaktan bahseden ve PKK’nın siyasallaşması için hiç durmadan propaganda yapan kendi yandaş yazarçizer omurgasız takım değil mi?

Sayın Başbakan, Genel Başkanımızın terörle mücadele ve terörü bitirme konusundaki tavsiyelerini dikkate almadığı gibi “Geç onu, geç.” diyor. Sayın Başbakana ben buradan sormak istiyorum. Gediktepe’de çömelmiş, ayakta dahi duramayan bir başbakan resmi bile olağanüstü hâl uygulaması için geçerlidir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

AHMET YENİ (Samsun) – Hadi oradan!

BAŞKAN – Sayın Bal, teşekkür ederiz.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza…

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, şimdi, Sayın Hatip konuşurken burada Grup Başkanımızı tahkir eden bir üslup içerisinde konuştu. Uygun görürseniz bir söz talep ediyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Bu nasıl tahkir?

ŞENOL BAL (İzmir) – Hangi grup başkanı?

BAŞKAN - Lütfen yeni sataşmalara yol açmayınız.

Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, Grup Başkanlarına sataşması nedeniyle konuşması

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; terör Türkiye'nin ortak bir sorunu ve bize göre de siyaset üstü bir sorunu. Bütün partilerin bunu böyle görmesi ve terör vesilesiyle siyasi rant peşinde koşması kadar gayriahlaki bir şey olamaz. Böyle bir seviyesizlik de olamaz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ne demek, bu ülkede kan durdurmak istemek gayriahlaki mi?

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Şimdi, bakın, bir şey söylüyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Teröristleri kınamak gayriahlaki mi?

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Memleketi satan sizsiniz!

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Bir şey söylüyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) - Kan üzerinden siyaset yapan sizsiniz!

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Haddinizi bilin, haddinizi!

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Şimdi, Sayın Başbakan şunu söylüyor.

OKTAY VURAL (İzmir) - Açılım pazarlaması yapmak gayri ahlaki değil mi?

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Terör Türkiye'nin ortak bir sorunudur.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – “Analar ağlamasın.” istismarını kim yaptı?

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Teröre karşı ortak bir tavır geliştirmek bütün partilerin ortak derdi olmalı, ortak hedefi olmalıdır.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Açılım mı yapacağız ortak tavır olarak? Ne yapacağız?

HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Beraber açılım mı yapacağız?

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Ama terörün bitmesi noktasında ortaya konan çözümleri konuşmaktan kaçınanlar ve bugün Türkiye'nin geldiği sorunu tartışmaktan kaçınanlar farklı şeyler söyleyebilir.

ŞENOL BAL (İzmir) – Başbakana sor!

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Bir şey daha söyleyeceğim. Başbakan gidip oralara konuşuyor ve taa siperlere kadar gidip oraya, ne yapıyor? Askerinin yanında, arkasında duruyor.

ŞENOL BAL (İzmir) – Ya “taa siperlere…”

OKTAY VURAL (İzmir) – İyi fotoğraf verdi!

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Buyurun siz de Diyarbakır’a gidin. Bir de görelim sizi, meydanına gidin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, MHP sıralarından gürültüler)

HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Her yere gideriz.

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -  Hakkâri’nin meydanına gidin, Şemdinli’nin meydanına gidin, Şırnak’ın meydanına gidin.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Yeni mi aklına geldi Başbakanın?!

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -  Öyle siperlere giden bir Başbakan var, siz meydanlarına gidemiyorsunuz, meydanlarına, bir de burada kınıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ŞENOL BAL (İzmir) – Neyi alkışlıyorsunuz, utanın!

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Bu ülkeyi kim yönetiyor?

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - O zaman buyur git. Niye Şırnak’ta görmüyoruz? Niye Hakkâri’de görmüyoruz?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Oralara gidilemiyorsa bunun sorumlusu sizsiniz!.

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Niye Şemdinli’de yoksunuz? Ama nutuk atmakta varsınız.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bozdağ.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Oralara gidilemiyorsa asıl, olağanüstü hâlin sebebi sizsiniz! Oralara niye gidilemiyor? Bunun hesabını verin!

OKTAY VURAL (İzmir) – Orada televizyoncular var, fotoğrafçılar var, fotoğraf vermek için gidiyorsunuz oraya.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, sakin olunuz.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Yüreğiniz yetiyorsa şehit cenazelerine gidin! Yüreğiniz yetiyorsa gidin şehit cenazelerine! Yüzünüz yok, yüreğiniz yok sizin!

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Millet evladına ağlarken siyaset yapmıyoruz biz.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Yüreğiniz yok!

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (Devam)

4.- Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Bayram Meral ve 20 Milletvekilinin; 5539 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/788, 2/226)   (S. Sayısı: 499) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 1’inci madde kabul edilmiştir. (MHP ve AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Sayın milletvekilleri on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 22.09

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 22.22

BAŞKAN : Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Fatih METİN (Bolu)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 121’inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

499 sıra sayılı Tasarı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

2’nci madde üzerinde iki önerge vardır. Önergeleri geliş sırasına göre okutacağım, aykırılık sırasına göre de işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri hakkında Kanun Tasarısının 2'nci maddesinin (ç) bendinde yer alan "ayırıcı bir engel" ifadesinin "hendek, bordürlü refüj, oto korkuluk benzeri ayırıcı bir engel" olarak değiştirilmesini, (d) bendinde yer alan "veya diğer kurumların" ifadesinin madde metninden çıkarılmasını, (e) bendinde yer alan "kontrole" kelimesinin "düzenlemeye" kelimesi ile değiştirilmesini, (ğ) bendinde "servis istasyonu" ifadesinden sonra gelmek üzere "park alanı" ifadesinin getirilmesini, (h) bendinde yer alan "illeri birbirine" ifadesinin çıkarılarak "iller arası trafik akışını sağlayan" ifadesinin konulmasını ve paragrafın sonundaki "ve bir il sınırı içinde başlayıp biten" ifadesinin madde metninden çıkarılmasını, (i) bendinde yer alan metnin yerine "Araç trafiğine açık kamusal alanlar" ifadesinin getirilmesini, (k) bendinde yer alan "asgari hız sınırlaması" ifadesinden sonra gelmek üzere "ve gerektiğinde azami hız sınırı da" ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Günal

Oktay Vural

Prof. Dr. Abdülkadir Akcan

 

Antalya

İzmir

Afyonkarahisar

 

Necati Özensoy

Münir Kutluata

Beytullah Asil

 

Bursa

Sakarya

Eskişehir

 

 

Cemaleddin Uslu

 

 

 

Edirne

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun tasarısının Tanımlar başlıklı 2. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                        

Şevket Köse

Orhan Ziya Diren

Hulusi Güvel

 

 

Adıyaman

Tokat

Adana

 

Ali İhsan Köktürk

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Hüseyin Ünsal

 

Zonguldak

Malatya

Amasya

 

 

R. Kerim Özkan

 

 

 

Burdur

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Güvel, buyurunuz efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

HULUSİ GÜVEL (Adana) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’na ilişkin söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Hükûmet, her fırsatta, yaptığı yollarla övünüyor, ulaşan ve erişen Türkiye’den söz ediyor. Yapılan yollara emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Ülkemize bir parça yol kazandırmış herkese müteşekkiriz.

Ancak, size bazı rakamlar vereceğim. Bu rakamlar, kendi ilim Adana ve çevre illerin Karayolları Genel Müdürlüğü görevi altında bulunan devlet yollarına, otoyollara, il yollarına ilişkin rakamlardır. Bu rakamlara bakıldığında, Adana’nın ulaşım yatırımlarından ne kadar yararlanabildiğini hep beraber göreceğiz.

Değerli arkadaşlarım, Adana’da devlet yolu, il yolu, otoyol toplam 1.080 kilometredir. Ancak, 21’inci yüzyıl Türkiye’sinde nüfus açısından beşinci büyük il olan Adana’da yolların yüzde 10’u hâlâ asfalt kaplanamamıştır. Adana’da hâlâ 99 kilometre toprak yol, 10 kilometre stabilize yol bulunmaktadır. Sözünü ettiğim asfaltsız yollar köy yolları değildir, Karayolları Genel Müdürlüğü kontrolünde olan yollardır.

Adana’daki toplam otoyol uzunluğu 153 kilometredir. Hemen komşumuz Mersin’de toplam otoyol uzunluğu 174 kilometre, Gaziantep’te 178 kilometredir. Adana’daki 153 kilometre otoyolun yalnızca 15 kilometresi sekiz yıllık AKP İktidarı döneminde yapılmıştır. Yine bu iktidar döneminde Kahramanmaraş’a 25, Gaziantep’e 77 kilometre otoyol yapılmıştır.

Bölünmüş yollarda durum çok farklı değildir. AKP’nin sekiz yıllık iktidarında Adana’ya 44 kilometre bölünmüş yol yapılırken, Hatay’a 120 kilometre, Kahramanmaraş’a 169 kilometre, Gaziantep’e 97 kilometre, Mersin’e 107 kilometre bölünmüş yol yapılmıştır. Yani, çevre illere yapılan bölünmüş yol miktarları, Adana’ya yapılan bölünmüş yol miktarının iki katından daha fazladır.

Gaziantep’e 2002-2010 yılları arasında toplamda 174 kilometre, Mersin’e 109 kilometre yol yapılırken, Adana’ya sadece 59 kilometre yol yapılabilmiştir. Bu rakamlar da göstermektedir ki, Adana’ya yapılan toplam yol miktarı da çevre illere yapılan toplam yol miktarının yarısı kadardır.

Kara yolları planlamasında Adana’ya 2010 yılı içinde 50 kilometre bölünmüş yol yapılması hedeflenmektedir. Sekiz yılda 44 kilometre yol yapılırken sadece 2010 yılında 50 kilometre yol yapımı inandırıcılıktan çok uzaktır.

Değerli arkadaşlar, her fırsatta dile getirdiğimiz, yapımına 2002 yılında başlanan, geçen yıllara rağmen bir türlü bitirilemeyen Adana-Karataş yolu Adana’nın ihmal edilmişliğine basit bir örnek olacaktır. Bu yola ilişkin verdiğim soru önergesine Sayın Bakanın verdiği yanıtta, Adana-Karataş devlet yolunun toplam 49 kilometre uzunluğunda olduğu, 2002 yılı sonuna kadar 11 kilometre, 2004 yılında 10 kilometre, 2006 yılında 6 kilometre olmak üzere toplam 27 kilometresi bölünmüş yol olarak tamamlandığı ifade edilmiştir. Yani 2002 yılından bu yana Karayollarınca 49 kilometrelik yolun 16 kilometresinin yapılabildiği söylenmektedir. Bu yolda trafik güvenliği hâlâ sağlanamamıştır; yazın toz, kışın çamur içindedir. Yolda yer yer çukurlar oluşmaktadır. Sormak istiyorum: Ulaşan ve erişen Türkiye manzarası bu mudur?

Değerli arkadaşlar, yalnızca kara yollarına yapılan yatırımlar anlamında değil, hemen bütün kamu yatırımları anlamında Adana üvey evlat muamelesi görmektedir, Adana yok sayılmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

HULUSİ GÜVEL (Devamla) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

2009 yılında Adana’nın kamu yatırımlarından aldığı pay 134 bin TL’dir. AKP iktidara geldiğinde kamu yatırımlarından alınan payda Adana 11’nci sıradayken 2009 yılında 39’uncu sıraya gerilemiştir. Adana kamu yatırımlarından 134 bin lira pay alırken komşu illerimizden Mersin’e 292 bin, Hatay’a 198 bin, Gaziantep’e 185 bin TL yatırım yapılmıştır. Örnekleri çoğaltmak mümkündür.

Değerli arkadaşlarım, hiçbir zaman başka illere yatırım yapılmasın, yalnızca Adana’ya yapılsın demiyoruz. Sadece, Adana ilinin sahipsiz olduğunu vurgulamak istiyorum. Ancak, görünen köy kılavuz istemiyor. Adana her alanda ihmal ediliyor, Adana’ya sahip çıkılmıyor. Önümüzdeki dönemde Adana’ya karşı gösterilen bu duyarsızlığın ortadan kalkacağını ümit ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Güvel.

III.- YOKLAMA

(MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

OKTAY VURAL (İzmir) – Yoklama istiyoruz efendim.

BAŞKAN – Bir yoklama talebi vardır.

Sayın Vural, Sayın Akcan, Sayın Günal, Sayın Durmuş, Sayın Özdemir, Sayın Bukan, Sayın Doğru, Sayın Korkmaz, Sayın Paksoy, Sayın Yıldız, Sayın Asil, Sayın Enöz, Sayın Ural, Sayın Çalış, Sayın Çelik, Sayın Bulut, Sayın Işık, Sayın Coşkun, Sayın Uslu, Sayın Varlı.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (Devam)

4.- Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Bayram Meral ve 20 Milletvekilinin; 5539 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/788, 2/226)   (S. Sayısı: 499) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri hakkında Kanun Tasarısının 2'nci maddesinin (ç) bendinde yer alan "ayırıcı bir engel" ifadesinin "hendek, bordürlü refüj, oto korkuluk benzeri ayırıcı bir engel" olarak değiştirilmesini, (d) bendinde yer alan "veya diğer kurumların" ifadesinin madde metninden çıkarılmasını, (e) bendinde yer alan "kontrole" kelimesinin "düzenlemeye" kelimesi ile değiştirilmesini, (ğ) bendinde "servis istasyonu" ifadesinden sonra gelmek üzere "park alanı" ifadesinin getirilmesini, (h) bendinde yer alan "illeri birbirine" ifadesinin çıkarılarak "iller arası trafik akışını sağlayan" ifadesinin konulmasını ve paragrafın sonundaki "ve bir il sınırı içinde başlayıp biten" ifadesinin madde metninden çıkarılmasını, (i) bendinde yer alan metnin yerine "Araç trafiğine açık kamusal alanlar" ifadesinin getirilmesini, (k) bendinde yer alan "asgari hız sınırlaması" ifadesinden sonra gelmek üzere "ve gerektiğinde azami hız sınırı da" ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                     Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye  katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Akcan, buyurunuz efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2’nci maddeyle ilgili olarak vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, biz bu önergeyi, ciddi anlamda katkıda bulunmak amacıyla verdik, kesinlikle engelleme, kötü, rastgele bir muhalefet anlayışıyla değil.

Ben bu tasarıyı ilk aldığımda, incelediğimde gerçekten yapıcı mantıkla ele almaya çalıştım ve bu işten anlayan, yıllarını bu Karayollarına vererek emekli olmuş 4-5 arkadaşa rica ettim beraber çalışmaya, incelemeye. Tasarının Meclise sevk edilmiş hâlini ilk incelediğimizde “Herkes düşüncesini yazsın.” dedim, yazdılar. “Ne düşünüyorsunuz?” Yüzde 95 örtüştü.

Birisi büroda oturmuş, kara yollarından anlamayan, rastgele, birilerinin talimatıyla veya öngörüleni oraya yazmak üzere bir tasarı hazırlamış, taslak hazırlamış, siz de Bakanlar Kurulundan -bu tasarı olgunlaşmış- imzalayarak buraya göndermişsiniz. Biz buna katkı vermek amacıyla bunu, bu önergeleri verdik.

Değerli milletvekilleri, Sayın Bakana demin Sayın Özkan bir şey sorduğunda “Tanımıyorlar.” dedim. Kesinlikle sizi incitmek, kırmak veya başka bir düşüncem yok benim. Bundan emin olun lütfen ve fazla alınganlık gösteriyorsunuz. Gerek araç muayene istasyonlarının yönetmeliğiyle ilgili olarak söylediğimde  gerek Ağın Köprüsü’nde, gayet samimi olanı söyledim. Hepimiz, siz siyaset yapıyorsanız biz de siyaset yapıyoruz ama incitme, kırma adına değil, doğruları tespit etme, bulma adına bu siyaseti yapmak zorundayız. Bizim amacımız yol.

Bakınız, Sayın Genel Müdür yanınızda oturuyor. Beraber çalıştık. 17’nci Bölge Müdürlüğünde Bölge Müdür Yardımcımdı benim. Sevdiğim bir kardeşim Cahit Bey. Ona bir alanla ilgili olarak telefon ettim, “Neresi efendim bu yol?” dedi. Bu yolu ben size anlatayım şimdi. Eğer, İzmir’den, Aydın’dan, Denizli’den, Muğla’dan, Isparta’dan, Burdur’dan, Antalya’dan Konya’ya gitmek isteyen bir kamyon, bir otobüs, bir taksi…

ALİ KOYUNCU (Bursa) – Traktör.

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – O kadar değil.

…güzergâhını tayin ettiğinizde Dinar, Çay, Akşehir, Konya yolunu takip eder. Burada -yanınızda Afyon milletvekilimiz oturuyor, sevgili kardeşim- Tatarlı ve Karadilli arasında Kızkapanı diye bir mevki var. Bu mevki yaklaşık 500 metre veya 1 kilometre civarında bir virajlı alan, her hafta kaza olur. Bu kaza yerini Konya Bölge Müdürünüze anlattık, Genel Müdürümüze anlattık, oraya elemanlar gönderildi. Bize söylenen: “Devlet kara yolu ağına aldırmak için bir çalışma yaptırırsanız buradaki sorunları daha kolay hallederiz.” Sayın Genel Müdürümüz de, Bölge Müdürümüz de oranın kara yolları ağında olan bir yol kesimi olduğunu eğer bilmiyorsa, Sayın Özkan’ın ifadesinden hareketle ben o sözü söylemişsem, bunda alınacak, kırılacak, gücenecek veya itiraz edecek ne var Sayın Bakanım?

Aynı şekilde, Sayın Aydoğan yanınızda oturuyor kanun sözcüsü olarak. Sekiz seneden beri, 2001-2002 yıllarında, on bir ayda, Emirdağ’dan

-bakın, söylüyorum- Ankara’dan, Eskişehir’den çıkan bir araç Antalya’ya gidecek, Aydın’a gidecek, Muğla’ya gidecek, Denizli’ye gidecek, Isparta’ya gidecek, Burdur’a gidecek bir yol, Konya’ya gidecek, Adana’ya gidecek kamyonlar Eskişehir, Emirdağ, Bolvadin, Çay, Akşehir, Konya veya biraz önce söylediğim yol kesimine girerek Dinar istikametine ya da Keçiborlu istikametine, Aydın veya Antalya istikametine devam edecek, öyle bir kesim. Burası Afyonkarahisar’ın iki ilçesi arasında, iki ilçeyi birleştiren yol değil Sayın Bakanım, burası devlet kara yolu. Sekiz seneden beri, 16 kilometrelik yol kesimi yapılamadı. Üç gündür müteahhit çalışıyor, bilmem kaç gün çalışacak bilemiyorum. Menfez yapıldı, köprü yapıldı, şevler alındı, virajlar kestirildi, düzlendi, D8 bir dozer, bir greyder, bir silindir, üç kamyon, bir kepçeyle üç ay sonra gelin o yolu benden teslim alın. Ama sekiz seneden beri o yolu yapamadınız Sayın Bakanım. Şimdi, bunu söyleyince, bu kadar önemli, İstanbul-Konya-Adana hattını, üzerindeki bu yolu yapamadığınızı söyleyince…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – …siz: “Şu kadar bölünmüş yol yaptık, şu kadar şunu yaptık.” derseniz inandırıcı oluyor musunuz Sayın Bakan?

Hepinize saygılar sunuyorum.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Yapılanları da söylerseniz...

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – Yapılan her şey için, yapan herkese teşekkür ediyorum ama siz de vefalı olun, yapana teşekkür edin. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akcan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 2’nci madde kabul edilmiştir.

3’üncü madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 3. maddesinde yer alan “kamu tüzel kişiliğine sahip” ibaresinden sonra gelen virgülün metinden çıkarılmasını ve yerine “ve” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Reşat Doğru

Mehmet Günal

Akif Akkuş

 

 

Tokat

Antalya

Mersin

 

 

Oktay Vural

Nevzat Korkmaz

Mustafa Kalaycı

 

 

İzmir

Isparta

Konya

 

 

M. Akif Paksoy

Alim Işık

Mümin İnan

 

 

Kahramanmaraş

Kütahya

Niğde

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Kuruluş başlıklı 3. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                         

Şevket Köse

Orhan Ziya Diren

Hulusi Güvel

 

 

Adıyaman

Tokat

Adana

 

Ali İhsan Köktürk

Hüseyin Ünsal

R. Kerim Özkan

 

Zonguldak

Amasya

Burdur

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

Tayfur Süner

 

Malatya

 

Antalya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Tayfur Süner.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Süner. (CHP sıralarından alkışlar)

TAYFUR SÜNER (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının 3’üncü maddesinde vermiş olduğumuz önerge üzerine söz aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, tüm milletimize başsağlığı diliyor, terörü şiddetle lanetliyorum.

Terör tabii ki ortak sorunumuz ama Amerika Birleşik Devletleri’nin Yüksek Mahkemesinin aldığı bir kararı size okuyacağım: PKK ve diğer terör örgütlerine terörle doğrudan ilgili olmasa bile eğitim vermenin ve danışmanlık yapmanın suç olduğuna hükmetti. Mahkemenin aldığı karara göre ölüm saçan bu örgütlerle iş birliği yapmak onların terörist faaliyetlerine meşruiyet kazandırıyor ve amaçlarına hizmet ediyor. Siz Hükûmet olarak terör örgütüne Amerika Birleşik Devletleri mahkemesinin aldığı bir karar kadar kararlı davranamıyorsunuz. Ondan sonra da çıkıyorsunuz “Terör ortak sorunumuzdur.” diyorsunuz. Tabii ki ortak sorunumuz ama kararlı değilsiniz. Sadece “Bu terör örgütünün arkasında taşeron vardır.” diyerek kendinizi bir tarafa atamazsınız. Taşeron varsa Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun söylediği gibi, o taşeronun üstüne gidin, gerekirse savaş açın. Eğer Kuzey Irak’ın tamamında terör örgütü varsa Bağdat’a kadar gidin, arkanızda olalım ama gidemiyorsunuz. Maalesef, sadece bağırarak, çağırarak... Allah aşkına, Gazze gemisinde verdiğimiz 6 tane şehidin üzerine titrediğiniz kadar...

VAHİT KİLER (Bitlis) – Dokuz... Dokuz...

TAYFUR SÜNER (Devamla) - ...şu verdiğimiz şehitlerin üstüne titreyebiliyor musunuz, bağırabiliyor musunuz, efelik yapabiliyor musunuz? Belediye otobüslerini Taksim’e gönderebiliyor musunuz? Niye gönderemediniz? Maalesef, sadece yazılı ve görsel basına bağırarak, çağırarak bu işleri çözemezsiniz. Vatandaşın yaşama hakkı vardır. Eğer vatandaşın yaşama hakkını yerine getiremiyorsanız, bunun hesabını er veya geç vereceksiniz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Bakanıma bu yasa dolayısıyla bazı yollarla ilgili bilgiler sunmak istiyorum. Mesela dünyanın 2’nci büyük mağarası var, Altınbeşik Mağarası, 3 kilometrecik yolu var, 3 kilometre. Dünyanın 2’nci büyük mağarası, fakat, maalesef, o 3 kilometrelik yolu yapmayı başaramadınız. Turizme en büyük hizmeti yapmış olursunuz.

İbradı-Akseki yolu 20 kilometredir. 5 kilometresinin ihalesi yapıldı, maalesef sadece bekliyor. İhalesi yapıldı, senelerdir faaliyete geçmiyor. 15 kilometresinin de ne zaman ihale edileceği belli değil.

İbradı-Çukurviran yolu, 3 kilometre devlet yoludur. Hâlâ yapılmayı bekliyor.

Cevizli-Beyşehir yolu, 12 kilometredir. İhalesi yapıldı, hâlâ bekliyor. Bu yasa dolayısıyla söz almışken bunları da söylemeden geçemeyeceğim.

Şimdi, bu yasayla neleri özelleştiriyoruz, bir göz atalım. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Boğaziçi Köprüsü, Edirne-İstanbul-Ankara otoyolu, Pozantı-Tarsus-Mersin otoyolu, Toprakkale-İskenderun otoyolu, İzmir-Çeşme otoyolu, İzmir-Aydın otoyolu, Gaziantep-Şanlıurfa otoyolu, İzmir çevre otoyolu, Ankara çevre otoyolu. Bunlara ilaveten de özelleştirmeler gelebilir.

Tabii ki özelleştirmek hakkınız ama sekiz senelik iktidarınızda 31 milyar 950 milyon liralık özelleştirme yaptınız. Kâr transferi ve sıcak para olarak dışarıya giden para 31 milyar 750 milyon dolar. Yaptığınız özelleştirmeler maalesef Türk halkına dönük değil. Maalesef birilerine rant sağlıyorsunuz. Yaptığınız yasaların hepsi böyle. Yangından mal kaçırır gibi yasa çıkarıyorsunuz. Gece saat 24.00’e kadar çalışıyoruz ama birilerine hizmet ediyoruz, maalesef Türk halkına hizmet vermiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

TAYFUR SÜNER (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; eğer bu memleketi refaha kavuşturacaksanız özelleştirmelerden elde ettiğiniz parayı halka dönük olarak harcayın, birilerine rant sağlamak için özelleştirme yapmayın. Maalesef şimdiye kadar sadece inanç sömürücülüğü yaparak faize harcadığınız para 225 milyar dolar. Altmış dört tane baraj yapılırdı, bir tane baraj yapamadınız. Mevcut yolları, “Vay, çifte yol yaptık!...” Vardı da ikiye böldünüz, bölünmüş yol yaptınız, olan yolu ikiye böldünüz.

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) – Hadi be! Utan, utan!

TAYFUR SÜNER (Devamla) – Bunlarla övünüyorsunuz.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Süner.

TAYFUR SÜNER (Antalya) – Yapın, yapın, devam edin bu kafayla.

OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı efendim…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağız.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.

On dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 22.49

 

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 23.01

BAŞKAN : Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Fatih METİN (Bolu)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 121’inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

Antalya Milletvekili Tayfur Süner ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

499 sıra sayılı Tasarı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 3. maddesinde yer alan “kamu tüzel kişiliğine sahip” ibaresinden sonra gelen virgülün metinden çıkarılmasını ve yerine “ve” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                               Reşat Doğru (Tokat) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 499 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 3’üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimin başında, bugün İstanbul Halkalı’da yapılan saldırıyı şiddetle kınıyorum. 4 askerimize ve 1 genç kızımıza Allah’tan rahmet diliyorum, yüce Türk milletine başsağlığı diliyorum, kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerine başsağlığı diliyorum.

Tabii, terör konusu ülkemizin en önemli konularının başında geliyor. Terör konusunun sorumlusu, terörün durdurulması konusunun sorumlusu, nasıl ekonominin sorumlusu Hükûmetse aynı konunun sorumlusu da Hükûmettir. Ancak, şu da görülmüştür ki terör konusunda Hükûmet maalesef başarısızdır ve şu anda da başarısız devam etmektedir.

Sayın milletvekilleri, 1999 yılına gelindiği zaman terör belirli bir noktada pik yapmıştı. Ancak daha sonraki yıllar içerisinde, 2002 yılı sonu itibarıyla, 57’nci Hükûmetin son günlerinde terör neredeyse sıfırlanacak konuma gelmiş ve olayların sayısının da ciddi manada düşmüş olduğu görülmüştür. Gerçi söylenmesi doğru olmayabilir ama terörde şehit düşenlerin sayısının 6’ya kadar düşmüş olduğu bir yıldır 2002 senesi. 2002 senesinden sonra ne olmuştur? 2010 senesine gelmiş olduğumuz bu zaman içerisinde her yıl terör olaylarında ciddi bir artış olduğu görülmüş, şehitlerin sayısı yükselerek şu ana gelinmiştir.

Peki, ne olmuştur sonuçta? Açılımların gelmiş olduğu sonucun bir göstergesidir. Açılımlar ne yapmıştır? Terörü hortlatmıştır. Nasıl ekonomideki başarısızlık varsa şu anda terörün sorumlusu, terörün durdurulması konusundaki sorumlusu veyahut alınması gereken tedbirlerin alınması konusu Hükûmetin en önemli görevleri içerisinde olması gerekir. Bu manada da Hükûmet yapması gereken neyse, çıkarması gereken kanunlar neyse bunları süratli bir şekilde çıkarmalıdır. Sözlerle, laflarla terör durmuyor, terör azıyor, terör örgütü anaların canını yakıyor, insanların canını yakıyor ve bizim tüm insanlarımızın, hepsinin yürekleri kanıyor.

Sayın milletvekilleri, 21’inci yüzyılda yeterli ve çağdaş ulaşım hizmeti almadan sosyal ve ekonomik hayatın canlı ve dinamik tutulması mümkün değildir. Devletin temel görevi, ekonomik ve sosyal gelişmeyi sağlayabilmek için gerekli altyapı yatırımlarını yaparak insanların hizmetine sunmaktır. Ancak ülkemizde toplu taşımalar konusunda çok büyük mesafeler alınmamış, yatırımlar da zamanında yapılmamıştır.

Bulunduğu coğrafya nedeniyle stratejik bir öneme sahip olan Türkiye ulaşım sektöründe de önemli bir yere sahiptir. Avrupa’yı Asya’ya bağlayan Orta Doğu’nun kilit ülkesi Türkiye dünya ülkelerinin özellikle karadan ve denizden bağlantılarını da sağlamaktadır. Dolayısıyla Türkiye'nin ulaştırmaya vermesi gereken önem bir kat daha artmaktadır.

Tokat ili olarak yollar konusunda birçok problemlerle karşı karşıyayız. Özellikle Tokat’ın nüfusunun da geçmiş dönemlere göre düşmüş olduğu göz önüne alınırsa Tokat’ta yapılması gerekenlerin bir bölümünün de yollar olduğunu söylemek durumundayız.

2001 senesinde başlayan Tokat-Turhal-Amasra yolu bir türlü bitirilememiştir. Yapboz şeklinde yapılanlar tekrar hazırlanıyor, bir türlü yeniden yapılanı bitiremiyoruz.

Aynı şekilde, Tokat çevre yolu yıllarca bitirilememiş, il merkezi içerisindeki yollar da geçilemez olmuştur. Biraz önceki sorularım içerisinde Sayın Bakana sormuş olduğum Tokat çevre yoluyla ilgili söylemiş olduğu umut verici bir söylemdir. İnşallah bu senenin sonu itibarıyla çevre yolu biter de Tokatlı insanlar da en azından bir nebze de olsun rahata kavuşurlar çünkü iş saatlerinde neredeyse şehir merkezi kilitlenmekte, trafik neredeyse durma aşamasına gelmektedir.

Aynı durumu Tokat-Çamlıbel yolunda da görmekteyiz. 2000 senesinde başlanılan, 2002 senesine kadar da önemli mesafeler alınan bu yol da enteresandır hâlâ bitirilememiştir. Bu noktalarda da bitirilmesi noktasındaki çalışmaların artırılarak devam etmesini bekliyoruz çünkü kış aylarında buradan geçiş çok zordur. Hakikaten Sivas bağlantısında da çok ciddi sorunlarla karşılaşılmaktadır.

Ayrıca, Zile-Alaca-Sungurlu yolu da bu şekildedir. Zile-Tokat sınırları seviyesi bitirilmiştir ancak Çorum sınırlarından sonraki yolda ise çok büyük virajlar olması bu yolun tam olarak kullanılmasını da engellemektedir. Bu manada da Sungurlu, özellikle Alaca ve Sungurlu arasındaki yolda ve beraberinde de Yozgat’la Alaca arasındaki yolda da çalışma yapılması gerekiyor. Çok virajlı olması münasebetiyle şu an itibarıyla çok fazla kullanamıyoruz. “İhalesi olacak.” deniyor. Sayın milletvekilleri, ihalesi olsun, bu yolun yapılması gerekiyor.

Ayrıca, Tokat’ımızın Amasya bölgesinden Amasya-Taşova-Erbaa-Niksar-Reşadiye-Erzincan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

REŞAT DOĞRU (Devamla) – Teşekkür ederim.

…yolu dediğimiz tarihî ipek yolunda çok ciddi çalışmalar vardı, Sayın Bakana teşekkür ediyorum. Hakikaten son bir yılda bu yol üzerinde bölüm bölüm de olsa çok önemli çalışmalar yapılıyor. Bu yol da Tokat için çok önemli bir yoldur. Özellikle Erbaa’dan Reşadiye’ye kadar giden yol üzerinde geçmiş olan dönemlerde çok ciddi manada kazalar olmuştur. Otobüsler, kamyonlar, taksiler Kelkit Irmağı’na uçmakta ve kazalar neticesinde de onlarca insan hayatını kaybetmektedir. Bu yolun da özellikle bitirilmesi aşamasını hasretle bekliyoruz. Bu yolun da bitirilmesini beklediğimizi ve de bu yolla ilgili çalışmaların bir nebze ilerlemiş olduğunu görmek hepimizi mutlu ediyor.

Sayın milletvekilleri, ayrıca Niksar ilçesi ile Ordu ili arasındaki Niksar-Akkuş ve Korgan yolları da mutlaka bitirilmelidir. Buralar Karadeniz Bölgesi’ni İç Anadolu Bölgesi’ne bağlayan, beraberinde Ankara’ya ve Antalya’ya kadar bağlayan yollardır. Bu noktada da Ordu tarafında birtakım çalışmalar yapılmış ama Tokat tarafında yani Niksar-Akkuş, Niksar-Ünye-Turhal…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi bağlayınız.

REŞAT DOĞRU (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkanım.

Bu yollara da çok ciddi çalışmalar yapılması gerekmektedir. İnsanlarımızın hepsi bunları bekliyorlar.

Bunların yanında özellikle köy ve kasaba yollarında da çok ciddi problemlerimiz vardır. Biraz önce sorumda da sormuştum: Gökal kasabası gibi -Erbaa’nın Gökal kasabası vardır- burası belediyelik olmasına rağmen, bir türlü asfaltla karşılaşamamıştır, buluşamamıştır. Bu mealde de köy yollarının da kasaba yollarının da Karayolları bünyesine geçmesi gerekiyor. Bu noktalarda da çalışma yapılmasını beklediğimiz ifade ediyor, önergeme desteğinizi bekliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Doğru.

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Karar yeter sayısı istiyoruz Başkan.

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 3’üncü madde kabul edilmiştir.

4’üncü madde üzerinde üç önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Kanun Tasarısının 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde geçen “bulundurmak,” ibaresinden sonra gelmek üzere “bakımını yaptırmak,” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                            

Bekir Bozdağ

Nuri Uslu

Musa Sıvacıoğlu

 

 

 

Yozgat

Uşak

Kastamonu

 

 

Yaşar Karayel

 

Hamza Yerlikaya

 

 

Kayseri

 

Sivas

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 4. maddesinin (n) bendinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Günal

Oktay Vural

Akif Akkuş

 

Antalya

İzmir

Mersin

 

Nevzat Korkmaz

Alim Işık

M. Akif Paksoy

 

Isparta

Kütahya

Kahramanmaraş

 

Mustafa Kalaycı

 

Mümin İnan

 

Konya

 

Niğde

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Görev ve yetkiler başlıklı 4. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şevket Köse

Orhan Ziya Diren

Ali İhsan Köktürk

 

Adıyaman

Tokat

Zonguldak

 

Hulusi Güvel

Hüseyin Ünsal

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

Adana

Amasya

Malatya

 

 

R. Kerim Özkan

 

 

 

Burdur

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Ramazan Kerim Özkan konuşacak efendim.

BAŞKAN – Sayın Özkan, buyurunuz efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Önce tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum, milletimizin başı sağ olsun.

Değerli arkadaşlarım, bu maddeyle Karayolları Genel Müdürlüğünün yetkileri gerçekten yumurta gibi sırlanmış. Ancak, Karayolları Genel Müdürlüğünün görevini yapmadığı kanısındayım.

Şöyle ki: 2002’den beri milletvekilliği yapıyorum, sekiz yılda verdiğim önergelere gerçekten Bakanlığımız cevap veriyor, hizmet de yapıyor, hizmet hasetliğimiz yok, yapılan hizmetlere teşekkür ediyorum, ancak Burdur anlamında bu verdiğimiz önergelerde -biraz önce Sayın Bakana da sormuştum- Burdur çıkışı kara yolumuz, Denizli bağlantımız, bu kara yolu Hacılar köyünden başlar, Düğer, Yarışlı, Karaatlı, Yeşilova, Güney kasabasından, Denizli, Acıpayam makasta birleşir. Bu yol çok dardır, köy yollarının içinden kamyonlar geçememektedir, maddi hasarlı ve can kayıplı kazalar olmaktadır.

Bakanlığa verdiğimiz soru önergelerinin cevabında “Evet, haklısınız, bu yolların çevre yollarına alınması gerekir, çevre yolu yapılması gerekir. En kısa zamanda, ödenek bulduğumuzda bu işlem yerine getirilecektir.” Sekiz yıldır bekliyoruz, bu yapılmadı.

Yine aynı şekilde, kara yolu ağında olan, Burdur’dan başlayan Karamanlı ilçemizi, Tefenni ilçemizi, Çavdır ilçemizi, Söğüt kasabamızı -bu devlet kara yoludur- Fethiye’ye bağlayan, bu yol da aynı şekilde. Bu yollarda düzenlemeler yapıldı zaman zaman. Karayolları çok güzel çalıştı, düzenleme yaptı.

Değerli arkadaşlarım, bu yollarda yapılan düzenlemelerde yollar genişti, yollar daraltıldı, yükseltme yapıldı, güçlendirme yapıldı, geçişlerde kamyonların aynaları birbirine sürtüp kırılıyor, kazalar oluyor. Karayolları aracı kendisi devrildi, gittik bunları yerinde tespit ettik, yerel basımınızda Türkiye gündemine taşıdık. Ama, sekiz yıldır burada da bir sonuç alamadık.

Yine aynı şekilde, daha bu hafta… Çevre yolumuzda üst geçit yok “Alt geçit yapılsın veya üst geçit yapılsın.” dedik, yirmi yaşında bir gencimiz bir arabanın çarpması sonucu hayatını kaybetti, bu hafta. Bu hafta sonu Burdur’daydım.

Yine, duble yol yapıldı Burdur girişinde, Çerçin, Kışla ve Askeriye köylerinde, buralarda da ovalarımız altta kalıyor, köylerimiz yukarıda. Alt geçit ve üst geçitler yapılmadığı için her gün can kayıplı kazalara mahal olabilecek durumlar şekilleniyor. Onun için, buralara alt geçit veyahut da üst geçit yapılmasını acilen talep ediyoruz.

Yine Antalya-Burdur kara yolumuz…

Değerli arkadaşlarım, hepimizin cebindeki telefon vergi mükellefi, altımızdaki araba vergi mükellefi, içtiğimiz çay vergi mükellefi, soluduğumuz havadan vergi alınıyor. Araçlarımız, hepimiz veriyoruz. Yedi yaşındaki çocuğun cebinde cep telefonu var. Bu vergilerin yerinde kullanılmasını talep ediyoruz Hükûmetten. Yollar yapıldı. Ben buradan, Ankara’dan çıktığımda bundan iki ay önce hiçbir yere sapmadan duble yoldan Burdur’a varıyordum. Bu hafta, Gömü’de yol tekleşiyor, geçiyoruz, İşcehisar’da tekleşiyor, Sandıklı’da tekleşiyor, Keçiborlu’da tekleşiyor, tek yola giriyoruz. Bu yollar çok güzel yapıldı, sıcak asfaltlar döküldü, ama bugün gidin bakın ki, bu sıcak asfaltlar sürülüyor, sökülüyor, bütün malzemesi taşınıyor. Tekrar bir malzeme… Hepimiz veriyoruz. Bu vergilerin hesabını sormak bizim hakkımız değil mi? Bunlar nasıl kabul edildi? Karayolları yetkililerimiz bu müteahhitlerden bu yolları teslim alırken nasıl teslim aldı? Bunu sorgulamak bizim hakkımız değil mi? Bunlar bizim öz varlıklarımız değil mi? O vergileri o insanlar ineğin memesinden çıkarıyor KDV ödüyor. Yem alıyor KDV ödüyor. Elektrik kullanıyor KDV ödüyor. Dünyanın en pahalı mazotunu kullanıyor Özel Tüketim Vergisi ödüyor. Ee, bunların hesabını sormak, bunları sorgulamak bizim hakkımız değil mi? Karayolları, demek ki görevini yapmıyor. Onun için, bu maddenin madde metninden çıkarılmasını talep ediyoruz. Görev yerine getirilmiyor.

Değerli arkadaşlarım, yine aynı şekilde benim Burdur’umun çıkışında, burada grup yoluna dönen bir yolumuz var; rampadır burası. Bu rampada turist arabası devrildi, 20 yabancı vatandaş hayatını kaybetti.

Yine geçmiş dönemlerde belediye başkanlığı yapmış bir arkadaşımızın eşi o yolda, o virajda hayatını kaybetti. Burası, burada bir NATO yolunun borusu geçiyor, yakıt borusu geçiyor. O bahane edilerekten buraya alt veya üst geçit anlamında bir çalışma yapılmadı. Yapılmasının gerekliliğini Bakanlık yetkililerimiz kabul ediyor ama sekiz yıl geçti bu grup yoluna girişteki alt veya üst geçit çalışması bir türlü yapılmadı. Bunların yapılmasını istiyoruz. O kadar zor yerler var ki…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Bu yerlerimiz, bu bahsettiğim alanlarda taş yok, yollarımız düz, terkler yapılmış, yerler müsait. Öyle yerler var ki, uğraşıyorsunuz dağları deviriyorsunuz. Görüyoruz güzel bir çalışma ama bu düzgün olan yolda bu çalışmayı neden bizlerden esirgiyorsunuz, bunları anlayabilmiş değilim.

Önergemizin kabulünü sizlerden diliyor, yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Özkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısının aranılmasını istiyoruz.

BAŞKAN – Karar yeter sayısı istiyorsunuz.

Önergeyi oylarınıza sunacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 23.17

 

YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 23.23

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Fatih METİN (Bolu)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 121’inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

499 sıra sayılı Tasarı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 4. maddesinin (n) bendinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                      Mehmet Günal (Antalya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Günal, buyurunuz efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu maddede önergemiz (n) bendiyle ilgili. Burada aynen şöyle diyor. Belki hepinizin bakma şansı olmuyor sürekli yoklamaya gidip gelmekten. Söylediğimin tutarlılığı açısından kısaca orasını okuyayım: “Erişme Kontrollü Karayolu Yapımı, Bakımı ve İşletilmesi ile Görevlendirilmesi Hakkında Kanun kapsamında gerçekleştirilecek yatırım ve hizmetlerle ilgili görevlendirilen şirketlere, ihale aşamasında ilan edilmek kaydıyla, gerektiğinde ortak olmak ve bununla ilgili işlemleri yapmak.” Yani, “İşi vereceğiniz şirkete Karayolları Genel Müdürlüğü ortak olsun.” diyor.

Önce -tekraren söylüyorum ki- bu kanunun temel amacı, gerekçesine baktığınız zaman “Karayolları Teşkilat Kanunu” diyor ama daha önce gündemde yerini almış olan erişme kontrollü kara yollarına ilişkin kanun çekilerek, özelleştirmeye ilişkin konu Danıştay’da iptal edildiği için, yeniden kanun çıkarmak gereği hasıl olmuş. Yani, bir taraftan -temel amacı orada her ne kadar “kara yolları” yazıyorsa- özelleştirmeye hukuki altyapı hazırlamak yani kara yollarının işletmesini devrediyorsunuz, otoyolların; öbür taraftan, kurulan şirkete “Biz yeniden ortak olalım.” diyorsunuz. Ben hep söylüyorum ama “Sen anlamazsın.” diyorsunuz, ben bunu da anlamadım. Ya bir tarafta özelleştirme, bir tarafta “O şirkete ben ortak olayım…”

Şimdi, kim yapacak ihaleyi? İhaleyi kim yapacak? Yapmak, yaptırmak, bakmak, baktırmak, onarmak, onarttırmak Karayolları Genel Müdürlüğü... İhaleye kim girecek? Karayolları Genel Müdürlüğünün ortak olduğu şirket. Böyle bir şey olur mu ya? Söyledik ama arkadaşlara anlatamadık. Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Şimdi, Karayolları Genel Müdürlüğü kendisinin ortak olduğu… Tek şart: İhale aşamasında ilan edilmek kaydıyla… Siz oraya gideceksiniz, ihale komisyonunda yer alacaksınız, oranın daire başkanı olacaksınız, Genel Müdürlüğün ortak olduğu şirkete ihaleye vermeyeceksiniz. Ne olacak o zaman peki? Bu, kanunun temel mantığıyla çelişkilidir. Diğer hususlarda olduğu gibi, birtakım tutarsızlıklar vardır. Neden? Çünkü birçok husus bir araya getirilip çorba yapılmış. Daha önce gelen bir kanun bunun içerisine getirilmiş, geri çekilmiş… Dediğim gibi, bir taraftan özelleştirme, işletme hakkı verirken, öbür taraftan da “Ortak olalım.” diyorsunuz.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bu bir tezattır. Az önce, Sayın Tayfur Süner konuşurken Akseki yolundan bahsetti. Ben, burada Sayın Bakanı bulmuşken kendisine… Yeni Akseki-Alanya yol ayrımında yeni bir kavşak düzenlemesi yaptı arkadaşlarımız, Manavgat-Alanya yolunda, böyle hilkat garibesi bir şey. 1960 yılından petrol ruhsatı almış, iki tane sağında ve solunda, ne zaman gittiyseniz sizler Alanya’ya geçerken görmüşsünüzdür. Yeni olanlar değil, bunun kenarı böyle çevrilmiş ve petrollere giriş yok. Efendim, ileride köyün yanında bir kavşak var. (AK PARTİ sıralarından “Genel Kurula hitap et.” sesi)

Sayın Bakana özellikle söylüyorum, Genel Kurul zaten onlar biliyor hepsini, maşallah hiçbir şeye ihtiyaçları yok.

Dolayısıyla burada arkadaşlara önce “Tamam.” demişler, sonra bölge müdürümüz gelmiş iptal etmiş. Yani o kadar hilkat garibesi bir şey ki. Hepiniz, şimdi, eğer Sayın Başbakan müsaade eder de tatile çıkarsanız, oraya geçerken bir görün arkadaşlar.

Bundan daha ama ilginç bir şey var. Yine Konya üzerinden gidenler    -Harun Bey “Daha önce ben orada görmedim.” demişti ama- Cihanbeyli’ye geldiğinizde dünyada mimari ödülü verilebilecek bir kavşak var. Yani birden geliyorsunuz, o şehirlerarası yol bitiyor, sanki ara sokağa girmiş gibi ortada bir tane şey ve oradan tırlar dahi dönemiyor arkadaşlar, tırlar dahi dönemiyor. Sonunda, belediye baş edememiş, “Efendim, bu yoldan belediyemiz sorumlu değildir, Karayolları Genel Müdürlüğü sorumludur.” diye tabela asmış.

Şimdi, aynı şey, Konya’nın içinde de var. Birden geliyorsunuz, çift yol kocaman, ortada bir kavşak var, herkes frene basıyor, kim nereye geçecek, sağdan gelen mi geçecek, soldan gelen mi geçecek?

Lütfen arkadaşlar, siz bu şirketlere ortak olmadan önce bu yolları düzgün bir şekilde yapacak mühendisleri çalıştıralım, oralara ortak olmayı bırakalım, onları da kontrol edelim ve düzgün bir şekilde trafik akışını sağlayalım diyorum.

Bu önergemizin kabulünü istirham ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkanım.

Çünkü bir tarafta özelleştirme yaparken, öbür tarafta “yapmak, yaptırmak, onarmak, onarttırmak” dediğiniz işleri vereceğiniz şirkete Karayolları Genel Müdürlüğünün ortak olmasını anlamak mümkün değildir.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Günal.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Kanun Tasarısının 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde geçen “bulundurmak,” ibaresinden sonra gelmek üzere “bakımını yaptırmak,” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                        Bekir Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşları

BAŞKAN -  Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarı metninde yer alan diğer maddelerdeki düzenlemelere paralellik sağlanması amacıyla söz konusu önerge verilmiştir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilmiş bu önerge doğrultusunda 4’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 4’üncü madde kabul edilmiştir.

5’inci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi  Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 5. maddesinin (4) numaralı fıkrasının madde metninden çıkarılmasını ve (3) numaralı fıkrasındaki “tespit etmeye” ibaresinden sonra gelmek üzere “yeni birimler açmaya” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                      

Mehmet Günal

Oktay Vural

Akif Akkuş

 

 

Antalya

İzmir

Mersin

 

Nevzat Korkmaz

Alim Işık

M. Akif Paksoy

 

Isparta

Kütahya

Kahramanmaraş

 

Mustafa Kalaycı

Mümin İnan

Ahmet Orhan

 

Konya

Niğde

Manisa

 

 

Muharrem Varlı

 

 

 

Adana

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi  Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Teşkilat yapısı başlıklı 5. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şevket Köse

Orhan Ziya Diren

Hulusi Güvel

 

Adıyaman

Tokat

Adana

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Hüseyin Ünsal

Ali İhsan Köktürk

 

Malatya

Amasya

Zonguldak

 

 

R. Kerim Özkan

 

 

 

Burdur

 

BAŞKAN -  Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Kerim Özkan…

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Özkan. (CHP sıralarından alkışlar)

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Yine aynı şekilde, önergemizin kabulü yönünde oy kullanılacağını tahmin ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, gerçekten, bu yol ulaşımı dendiği zaman kamyon akla geliyor, kamyon şoförlerimiz akla geliyor, nakliyecilerimiz aklımıza geliyor. Gerçekten onlar bugünlerde çok büyük sıkıntılar içerisinde. Bunlar yemediler içmediler, taksitle kamyonlar aldılar; kasasını yaptırdılar; K1, K2, L belgelerini, lojistik belgesini, K1 belgesini, M belgesini, taşıma belgelerini, yaklaşık yirmi dokuza yakın belge parası var, bunları ödediler; yollara koyuldular, gün geldi 10 numara yağ yaktılar ama biz bunlara bu kara yollarında eziyet etmeye devam ediyoruz.

Büyük kentlerimizde tüketicilerimiz Türkiye'nin ürettiği değerlerle buluşamıyor. Türkiye’de şu anda ürettiği değerler, her şey çıktı. Şu anda salatalıktan, domatesten, kirazdan, erikten, elmadan her şeyimiz bol. Büyük kentlere ulaşımda tonajdan dolayı veyahut da bir kamyon nakliye olarak kasasına kirazı yüklüyor, daha ilinden çıkmadan zabıta, karakol, jandarma, maliye kentin çıkışında yolunu kesiyor. Bir şehri geçiyor, öbür şehre girerken kantar kuruluyor, kantara girişi, ruhsat, ruhsatı var, arabasının yakıtını almış, eksikliklerini tamamlamış ama mutlaka bir eksik bulunuyor, tonajdan dolayı eksik bulunuyor ve cezalar gerçekten çok ağır. Ve bunların, zaman zaman turfanda yiyeceklerin bölgelere ulaşması gerekiyor. Antalya’dan, Burdur’dan, Fethiye’den, Alanya’dan çıkan bir aracın sabahleyin saat beş buçuk, altıda İstanbul hâline, Ankara hâline yetişmesi gerekiyor, hız yapıyor, bu sefer radar engeline takılıyor. Bu konularda Bakanlığın en kısa zamanda bir çalışma yapması gerekiyor. Hem enflasyondan bahsediyoruz, yerinde 50 kuruş ile 1 lira arasında kiraz, Ankara’da, büyük kentlerde 4 lira kiraz. Aradaki fark nedir? Bu buluşmayı yapamadığı için artık ürünler yerlerinde tüketilmeye başladı. Yerinde tüketildiği için arz-talep dengesi bozuk, arz fazla talep az, o zaman ürünün fiyatı düşüyor.

Biz çiftçimizi destekleyeceğiz diyoruz, tarımı destekleyeceğiz diyoruz, tarıma destek veriyoruz, çiftçiye destek veriyoruz, veriyorsunuz ama çiftçi eli hamur karnı yine aç. Onun için kara yollarında kesinle tonajla ilgili, hızla ilgili, bu belgelerle ilgili bir düzenleme yapmamız gerekiyor.

Yine, muayene istasyonlarıyla ilgili sorunlar hâlâ yaşanmaya devam ediyor. Normal bir servise gidiyor, rotuna baktırıyor, balansına baktırıyor, sinyallerine baktırıyor, kontrollerini yaptırıyor fakat bakıyorsunuz, TÜV merkezlerine varıyor, engel, dosya parası tekrar… Her biriniz bunlarla uğraştı, her birinize bu sorunlar geldi. Bize de geliyor bu sorunlar, muhalefette olmamıza rağmen: “Lütfen bu soruna bir el atın, bu sorunu çözün.” Öğretmeni arıyor, memuru arıyor, emeklisi arıyor… Bu konuların Sayın Bakanlığımız tarafından dikkate alınmasını sizlerden talep ediyoruz.

Yine, -bundan dolayı, bu ulaşımda- yük bulamamaktan dolayı sorunları var. Yükü buluyor, taşımada sorunu var.

Arkadaşlarım, değerli arkadaşlarım, gerçekten, bugün yediemin depolarına gidin, yediemin depolarında o kargo araçlarını göreceksiniz, o kamyonları göreceksiniz, o taşıma araçlarını, okul araçlarını göreceksiniz. Neden? İş var, çalıştığı… Bu insanlar emeklerini, katıklarını bu araçlara verdiler ama düşünün ki karşılığını bir türlü alamadılar. Onun için, icra kapılarında sürünüyorlar ve icra kapılarında arabaları yediemin depolarına teslim edilerek o arabalar atıl pozisyonuna dönüştürülüyor. Onun için, bu nakliyecilerimiz için, kamyoncularımız için bir düzenleme yapmamız gerekiyor. Bakanlık yetkililerini bu konuda uyarıyorum.

Önergemizin kabulü yönünde oy kullanmanızı temenni ediyor, yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özkan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi  Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 5. maddesinin (4) numaralı fıkrasının madde metninden çıkarılmasını ve (3) numaralı fıkrasındaki “tespit etmeye” ibaresinden sonra gelmek üzere “yeni birimler açmaya” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                       Mehmet Günal (Antalya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Muharrem Varlı konuşacaklar.

BAŞKAN – Sayın Varlı, buyurunuz efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MUHARREM VARLI (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 499 sıra sayılı kanunun 5’inci maddesinin dört ve üç numaralı fıkraları üzerinde vermiş olduğumuz önergeler hakkında söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle bu ülkeye hizmet eden, bu ülkede taş üstüne taş koyan, bir metrekaresinde bile emeği geçmiş, teri akmış herkesten Allah razı olsun, teşekkür ediyoruz. Kimsenin hakkını inkâr etmemek, herkesin hak ettiğini ve hakkını vermek manasında bunu söyledim. Keşke sizler de bunu söyleyebilseniz. Yani, yaptıklarınızla geçmişi sil baş edip, sadece kendi yaptıklarınızı anlatarak övünmekten bir vazgeçebilseniz çok daha doğru olacak, çok daha güzel olacak ama bunu bir türlü yapamıyorsunuz, hiçbir zaman geçmişte yapılanları söylemeye cesaretiniz olmadı.

Tabii, bununla ilgili güzel bir örnek vardır Anadolu’da. Affedersiniz, inek koca bir buzağı doğurur sesi çıkmaz, bir tavuk küçücük bir yumurta yumurtlar bütün köyü ayağa kaldırır. Bu örnek herhâlde güzel bir örnek olur diye düşünüyorum.

Sayın Bakan, şimdi, daha önce İskenderun-Ceyhan-Adana-Mersin arasında çalışan bir yolcu treni vardı. Bu tren şu anda sadece Adana-Mersin arasında çalışıyor, İskenderun-Ceyhan arasındaki sefer iptal edildi. Bununla ilgili soru önergesi de verdim. Orada fakir insanlarımız, daha az gelirli insanlarımız bu treni kullanarak Adana’ya, Mersin’e yolculuk edebiliyorlardı ama şimdi bu imkândan mahrumlar. Lütfen bu konuda bir çalışma yapar eğer bu hattı yeniden canlandırırsanız memnun oluruz. Bu manada hemşehrilerimizin de talepleri var.

Yine, demin arkadaşlarımız da gündeme getirdiler, biz de gerek soru önergeleriyle gerekse buradaki konuşmalarımızda sık sık gündeme getirdik. Adana-Karataş yine Ceyhan-Yumurtalık arasındaki kara yolu. Bunlar, çok önceden ihalesi yapılmasına, hatta parasının ayrılmasına rağmen bir türlü hayatiyete geçirilemedi. Biliyorsunuz ikisi de turizm bölgesi, hem Karataş hem Yumurtalık fakat bir türlü turizmde canlılık yakalayamadılar. Neden yakalayamadılar? İşte, ulaşım ağının iyi olmayışı, insanların o kalabalık yolu tercih ederek Karataş’a ve Yumurtalık’a gitmek istemeyişinden kaynaklanıyor. Eğer oraya güzel bir yol yapılabilirse, o turizm beldelerini de Türkiye’ye gelen turistlerle veyahut yurt içerisinde seyahat yapan kendi insanlarımızla buluşturmak mümkün olur diye düşünüyorum. Bu manada çok talep var, lütfen bu konuyu da değerlendirirseniz seviniriz.

Yine, Ceyhan-Erzin-Yumurtalık bölgesindeki enerji bölgesi; işte, her konuşmanızda “Orası Rotterdam olacak, enerji merkezi olacak, petrol merkezi olacak.” diye bahsediyorsunuz. Geçen gün de söylemiştim, şu ana kadar daha çivi çakılmadı ne yazık ki oraya. Oranın canlanabilmesi için öncelikle iyi bir kara yolunun yapılması lazım. İkincisi, demir yoluyla Ceyhan-Erzin arasının ve Ceyhan-Yumurtalık Serbest Bölgesi’nin birbirine bağlanması lazım. Eğer bu demir yolunu yapar hayatiyete geçirirseniz o bölgeye yatırım yapacak iş adamları eminim ki bir an önce başlayacaklardır, götürecekleri ham maddeyi daha rahat taşıma imkânı bulacaklardır. Onun için o bölgede bu yolun yapılması çok önemli. Umuyorum bunu dikkate alır ve değerlendirirsiniz.

Tabii, kara yolları derken -az önceki konuşmacı arkadaşımız da değindi- kamyoncu esnafının da çok yoğun problemleri var, sıkıntıları var. İşte, mazot pahalılığından adamlar 10 numara yağ yakıyorlar. Yola çıktığınız zaman kamyonların egzozundan çıkan dumanı gördüğünüzde âdeta korkuyorsunuz “Yangın mı çıktı?” diye. Neden? 10 numara yağ çünkü mazot değil içerisindeki. Yani bu deniz taşımacılığı yapanlara çok ucuz mazot veriyorsunuz da neden bu kamyoncu esnafına ve çiftçilerimize bu mazotu vermekten çekiniyorsunuz, neden bunu vermiyorsunuz diye de düşünüyorum. Yani en fazla üretim yapan, ülkenin ekonomisine en fazla katkı sağlayan insanlar. Birçok belge almak zorunda bıraktınız bu insanları ama hâlâ pahalı akaryakıt altında para kazanamamaktan, evlerinden uzak geçirdikleri günleri heba etmekten yakınıyorlar. Onun için, bu kamyoncu esnafına da destek olmamız, yardımcı olmamız gerektiği kanaatindeyim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

MUHARREM VARLI   (Devamla) - Tabii, ucuz mazot deyince, çiftçilerimiz de mazot pahalılığından yakınmaktadırlar ki, haklıdırlar da. Geçmiş ile günümüz arasında en az üç misli artış göstermiştir ama ürettikleri aynı yerinde saymaktadır. Onun için, bu manada çiftçilerimize de bir fayda sağlamanızı diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Varlı.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

5’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 5’inci madde kabul edilmiştir.

6’ncı madde üzerinde iki önerge vardır.

Okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 6. maddesinde yer alan “stratejik plana” ibaresinin madde metninden çıkarılmasını ve yerine “ulaştırma ana planına, stratejik plan ve programlara” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Günal

Oktay Vural

Akif Akkuş

 

Antalya

İzmir

Mersin

 

Mustafa Kalaycı

M. Akif Paksoy

Alim Işık

 

Konya

Kahramanmaraş

Kütahya

 

Nevzat Korkmaz

 

Mümin İnan

 

Isparta

 

Niğde

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Genel Müdür ve Genel Müdür Yardımcıları başlıklı 6. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şevket Köse

Orhan Ziya Diren

Hulusi Güvel

 

Adıyaman

Tokat

Adana

 

Ali İhsan Köktürk

Hüseyin Ünsal

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

Zonguldak

Amasya

Malatya

 

Rasim Çakır

 

Enis Tütüncü

 

Edirne

 

Tekirdağ

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Çakır, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; önergemle ilgili söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce… Dün seçim bölgem olan Edirne’de Uzunköprü ve Keşan’da birer evladımızı, şehidimizi toprağa defnettik ve öyle buraya geldim. Tabii Aydın’daki de bizim evladımız, Trabzon’daki de bizim evladımız. Yalnız tecrübemi size aktarmayı görev bildiğim için bunu söylüyorum. Öncelikle şehitlerimize rahmet diliyorum, ulusumuza başsağlığı diliyorum. Terörün bir amacı da halkı bezdirmek, yılgınlığa uğratmak, sindirmek, korkutmaktır ama emin olunuz ki Edirne’deki yaptığımız törenlerde başta şehitlerimizin ağabeyleri, anneleri, babaları olmak üzere “Biz başımızı önümüze eğmeyeceğiz, biz birilerini güldürmek için ağlamayacağız.” diyerek, bütün Edirneliler, şehitlerimizi bu anlayışla yılmadan, korkmadan, sinmeden vatan sevgimiz daha da yükselmiş bir bilinçle ve vakur bir şekilde defnettik.

Değerli arkadaşlarım, yalnız bu esnada bir olay yaşadık.  Sayın Başbakan Van’da törenler esnasında sesini olağanüstü yükselterek bir konuşma yaptı ve ekranlardan da bütün Türkiye izledi. Bir muhalefet milletvekili tavsiyesi olarak ifade etmek istiyorum ki böyle zamanlarda eğer sesinizi çok yükseltirseniz etrafınızdaki insanların konuşmalarını duyamazsınız. Böyle zamanlarda sesi çok yükseltmek yerine susup tabandaki halkın, insanın konuşmalarına kulak vermek belki de soruna çözüm bulmak adına çok daha akılcı, çok daha memleketin yararınadır diye düşünüyorum. Biz törenler esnasında sessiz bir biçimde etrafımızdaki şehit yakınlarının, etrafımızdaki vatandaşların neler söylediğini, neler söylemeye çalıştığını, duygu ve düşüncelerinin neler olduğunu dinlemeye, hissetmeye ve anlamaya gayret gösterdik.

Önerim, tavsiyem: Sesi yükseltmekle, hamaset yapmakla, inanın, bu soruna akılcı ve doğru bir çözüm üretebilmemiz mümkün değildir.

Bu önerimi yaptıktan sonra bir önerim de Karayollarına olacak. Edirne Havsa ilçesi Necatibey köyünden bölünmüş yol geçiyor. Yol köyün içerisinden geçer iken plan değişiyor, köyün dışarısına alınıyor. Olabilir, böyle uygun görülmüş olabilir. Yalnız, ihaleyi alan şirketin bir temsilcisi köye geliyor, köylüye diyor ki: “Sizin, işte şu bölgeden, şu tarlalarınızın olduğu yerden yol geçecek, yolun yeri değişti, bize muvafakat verin, imza atın.”

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan, önemli bir şey anlatıyor, çok önemli bir şey anlatıyor.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Dinliyorum.

RASİM ÇAKIR (Devamla) - Şimdi, köylü de diyor ki: “Bu tarlalar bizim bahçelerimiz, en verimli kullandığımız birinci sınıf tarım arazisi ama devletimize lazımsa verelim, vermeyelim de demiyoruz ama hani, ne zaman istimlak edilecek, bunun parası kaç paradır, parası ne zaman ödenecek, bunu bir bilelim.” Yani bunları bilmeden “Kardeşim, gel sen buraya -hem de bir şirket yetkilisi- muvafakat ver de bizim işimiz aksamasın, bir an önce dozerleri sokalım.” anlayışıyla hizmet yapılmaz.

Tabii ki ülkenin çıkarları önemli, tabii ki devletin çıkarları önemli ama bu çıkarları hayata geçirelim derken bireyin çıkarlarını yok etmek, bireyin çıkarlarını haksızlığa uğratmak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

RASİM ÇAKIR (Devamla) - …kişi hak ve özgürlüklerini yok saymak çağdaş, modern bir hukuk devleti anlayışına kesinlikle yakışmaz. Eğer seçimlerden alınan yüzde 47 oyu, yetkiyi, hukuk  devletini yok sayarak “Biz güçlüyüz, bizim dediğimiz olur.” anlayışıyla kullanma gayreti içerisine girilirse, kişi hak ve özgürlükleri, temel hak ve özgürlükleri yok sayılırsa, işte o zaman, o kişiler yine o sandığa gidecek kişilerdir.

Bu noktada, Sayın Bakanın bir çalışma yaparak, konuyu açıklığa kavuşturarak, oradaki vatandaşlarımızın arsa, tarla bedellerinin ödenip ondan sonra yolun geçirilmesi çalışmalarını yapacağını düşünüyor ve bu konuda bölgem insanlarımla ilgili bir müjdeli haber bekliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çakır.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 6. maddesinde yer alan “stratejik plana” ibaresinin madde metninden çıkarılmasını ve yerine “ulaştırma ana planına, stratejik plan ve programlara” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                              Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Işık. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 6’ncı maddesi üzerine vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Sözlerimin başında, son günlerde artan PKK saldırılarında, vatan savunmasında hayatlarını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar, aziz milletimize de başsağlığı diliyorum.

Gencecik şehitlerimizin cenazeleri geldikçe “İnadına açılım.” diyerek terör örgütünü cesaretlendiren, Habur’dan giriş yapan teröristleri Atatürk portresini ve Türk Bayrağı’nı indirerek yargılayan mobil mahkemeler kuran, 72 milyonun gözü önünde “Meşenin dalları bir yerinize mi battı?” diyen belediye başkanını görevden alamayan, güvenlik kontrol noktalarını kaldırarak teröristlerin elini kolunu sallaya sallaya dolaşmasını sağlayan, Türkiye Büyük Millet Meclisinden almış olduğu sınır ötesi harekât yetkisini kullanamayan, güvenlik güçlerinin ve yargı organlarının yetkilerini kısan, 17/7/2004 tarihinde çıkartılan 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’a dayanarak beyan esasıyla bugüne kadar bölgeye 1 katrilyon Türk lirasının üzerinde tazminat ödeyerek ülke kaynaklarını âdeta terör patronlarına akıtan, terör bölgesine Tarım Bakanlığı başta olmak üzere değişik bakanlıklarca örneğin hayvancılık hibe desteği, kuraklık yardımı ve benzeri gibi farklı yollarla diğer illerimize verilmeyen desteklerle o bölgeye kaynaklar aktaran, sınır kaçakçılığının önlenmesine yönelik gerekli tedbirleri almayarak PKK terör örgütüne örtülü ödenek sağlayan, terörle mücadele için eğitilmiş özel harekât timlerini görev bölgelerinden çekerek kendilerine özel korumalar hâline getiren, teröristlerle kahramanca mücadele etmiş güvenlik görevlilerini sorgusuz sualsiz hapse attıran, sınır güvenliğini jandarma ve güvenlik kuvvetlerinin elinden alarak özel ekiplere devretmeye yönelik kanun çıkaran, terörün hamiliğini yapanları “ağabey, amca” diyerek kırmızı halılarla karşılayan, velhasıl terörün ve teröristlerin çekindiği her türlü tedbiri ortadan kaldıran AKP Hükûmetini, aziz milletimizi derinden yaralayan “Açılım” adını verdikleri yıkım projesinden bir an önce vazgeçerek terörü önleyecek acil tedbirleri almaya davet ediyor, akşam yataklarına uzandıklarında yüreği yanan anaları ve babaları düşünerek bir vicdan muhasebesi yapmaya davet ediyorum.

Sayın milletvekilleri, Karayolları Genel Müdürlüğünü âdeta özelleştirerek Türkiye Cumhuriyeti devletinin köklü kurumlarından birisini daha bitme noktasına getirecek bu kanun tasarısının bir an önce geri çekilerek yeniden düzenlenmesi daha hayırlı olacaktır. Bu hâliyle keyfîliklerin önünü açacak, vatandaşı daha çok mağdur edecek, geç de olsa yargı kararları doğrultusunda, hiç olmazsa istimlak bedeliyle ilgili haklarını alabilen birçok vatandaşımızı hak aramaktan vazgeçirecek bu düzenlemelerin yer aldığı tasarı yeni zenginlerin türemesini sağlayacaktır. Böylece, son bir yılda 6 bin kişi olan milyoner sayısının biraz daha artmasının önü açılacaktır.

Sayın Bakan, sizin de çok iyi bildiğiniz gibi, döneminizde Kütahya ili maalesef ulaştırma hizmetlerinden hakkını alamayan illerin başında gelmektedir. Yıllarca bitirilmeye çalışılan Kütahya-Eskişehir, Kütahya-Afyonkarahisar bölünmüş yol çalışmalarına ek olarak Kütahya-Balıkesir, Kütahya-Uşak yollarının ne zaman bitirileceği Kütahyalılarca merak edilmektedir. Diğer yandan, ilçeler arası yollardan Tavşanlı-Domaniç, Tavşanlı-Emet, Emet-Simav, Emet-Gediz, Emet-Çavdarhisar, Altıntaş-Dumlupınar, Altıntaş-Aslanapa, Gediz-Simav, Gediz-Uşak, Simav-Selendi, Simav-Demirci, Simav-Sındırgı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

ALİM IŞIK (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

...Simav-Bursa kara yolları çalışma beklemekte, AKP döneminde unutulan Kütahyalılar bir kez de olsa hatırlanmayı beklemektedir. Ankara-İzmir otoyolu ve hızlı tren projeleriyle Antalya-İstanbul Hızlı Tren Projesi’nin en uygun güzergâh olan Kütahya il merkezinden geçirilmesi için projelerin tekrar bir kez daha incelenmesini beklemektedir.

28 Haziran 2010 tarihinde yapılacak olan Zafer Havaalanı ihalesinin bir an önce sonuçlandırılmasını beklemektedir. İnşallah bu ihale gerçekleşir ve bu yatırım bölgemize geç de olsa kazandırılmış olur.

Bu vesileyle, önergemize desteklerinizi bekliyor, hepinize hayırlı geceler diliyor, saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Işık.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

6’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 6’ncı madde kabul edilmiştir.

Çalışma süremizin sonuna geldiğimiz için, alınan karar gereğince kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için 23 Haziran 2010 Çarşamba günü saat 13.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati: 23.59