DÖNEM: 23 CİLT: 72 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
121’inci
Birleşim
22 Haziran 2010 Salı
(Bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler
tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Kırşehir
Milletvekili Mikail Arslan’ın, İstanbul Halkalı’da askerî ve sivil personel taşıyan servis aracına
yapılan saldırıya ve Kırşehir ilinde yaşanan dolu afeti ve çiftçilerin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, İstanbul Halkalı’da ve
Şemdinli’de meydana gelen saldırılara ve hidroelektrik santrallerinin çevreye
etkilerine ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Eskişehir
Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in, hain terör
saldırılarını kınadığına ve dolunun Eskişehir’de meydana getirdiği zarara ve
ilin diğer sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Adana Milletvekili Hulusi
Güvel’in,
Gazeteci İlhan Selçuk’un vefatına ilişkin açıklaması
2.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan’ın, terör saldırılarına, Niğde’deki dolu afetine,
köylerdeki içme suyu sorununa ve çiftçilerden haksız yere alınan trafo parasına
ilişkin açıklaması
3.- Eskişehir
Milletvekili H. Tayfun İçli’nin, İstanbul’da meydana
gelen terör olayına, Gazeteci İlhan Selçuk’un vefatına ve Eskişehir ilinin
sorunları ile yerel medyaya karşı yürütülen iktidar baskısına ilişkin
açıklaması
4.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Şemdinli ve İstanbul Halkalı’da meydana gelen terör saldırısına ilişkin
açıklaması
5.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, Amasya Tamimi’nin 91’inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
6.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakık’ın, faili meçhul
cinayetlerle ilgili AK PARTİ’nin tutumuna ilişkin
açıklaması
7.- Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’ın, faili
meçhul cinayetlerle ilgili AK PARTİ’nin tutumuna
ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 31 milletvekilinin, Abant Tabiat Parkındaki
çalışmaların çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/777)
2.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek ve 30 milletvekilinin, çiftçi borçları sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/778)
3.- Siirt
Milletvekili Osman Özçelik ve 19 milletvekilinin,
Siirt’teki cinsel istismar olayının araştırılması amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/779)
4.- Siirt
Milletvekili Osman Özçelik ve 19 milletvekilinin,
zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersi konusunda Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/780)
B)
TEZKERELER
1.- İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde
bulunduğu dönemde de çalışabilmesine ilişkin tezkeresi (3/1230)
2.- Dilekçe
Komisyonunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de
çalışabilmesine ilişkin tezkeresi (3/1231)
C)
ÖNERGELER
1.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, 5237 Sayılı Türk
Ceza Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/554) doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/223)
VII.-
ÖNERİLER
A)
SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- (10/618) esas
numaralı Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergenin ön görüşmelerinin
Genel Kurulun 22/06/2010 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına dair CHP Grubu önergesi
2.- Gündemdeki
sıralama ile Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine;
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1 Temmuz 2010 tarihinde tatile girmeyerek, yeni
bir karar alınıncaya kadar çalışmalara devam edilmesine; (11/12) esas numaralı
Gensoru Önergesi’nin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel
Kurulun 24/06/2010 tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
VIII.-
SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, kuruyemiş ithalatına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1066) Cevaplanmadı
2.- Antalya
Milletvekili Tayfur Süner’in, Antalya’da kilim dokumacılığının
canlandırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1093) ve Kültür
ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
3.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, TÜRKSOY’un
bütçesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1179) ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günay’ın cevabı
4.- Antalya
Milletvekili Tayfur Süner’in, Aspendos Tiyatrosu
yakınında faaliyet gösteren taş ocağına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1292) ve
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
5.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, Tuzhanı restorasyonuna ilişkin sözlü soru önergesi (6/1302) ve
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
6.- Gaziantep Milletvekili
Hasan Özdemir’in, Gaziantep’teki turizm yatırımlarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1401) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı
7.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün,
sinema sanatçılarının
desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1411) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı
8.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Çavdarhisar’da sit alanındaki mahallelere ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1425) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı
9.-Antalya Milletvekili Osman
Kaptan’ın, Antalya Devlet Senfoni Orkestrası Şefinin görev yerinin
değiştirilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1446) ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
10.-Adana
Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, Altın Koza ve Altın Portakal film
festivallerine kaynak tahsisine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1476) ve Kültür
ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
11.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, bir antik kentteki kazı çalışmalarına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1535) Cevaplanmadı
12.- Adana Milletvekili Kürşat
Atılgan’ın, bazı film
festivallerine kaynak tahsisine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1586) ve Kültür
ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
13.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, turizm
yatırımlarındaki gelişmelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1594) ve Kültür ve
Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
14.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, Adana’daki yatırım projelerine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1711) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı
15.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, Mehmet Akif Ersoy’un
vefat ettiği dairenin müzeye çevrilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1745)
ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
16.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman’a müze açılmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1774) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
17.- Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın, Bitlis’te açılacağı söylenen bir müzeye
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1802) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
18.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, İstanbul’daki beş
yıldızlı otellere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1828) ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
19.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bayburt’taki bir binanın
restorasyonuna ilişkin sözlü soru önergesi (6/1882) ve Kültür ve
Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
20.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
Malatya-Nemrut yoluna
ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1943) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
21.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
Malatya bağlantılı bir yolun turizm yolu kapsamına alınmasına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1944) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı
22.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
Nemrut Dağı Millî Parkındaki bir projeye ilişkin sözlü soru önergesi (6/1945)
ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
23.- Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın, Bitlis’teki bazı taşınmazlara ilişkin
sözlü soru önergesi (6/2021) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
24.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’da turizm
yatırımlarına tahsis edilen Hazine taşınmazlarına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/2061) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı
25.- Aydın
Milletvekili Recep Taner’in, tarihî bir alanın turizme kazandırılmasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/2064) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
26.- Aydın
Milletvekili Recep Taner’in, tarihî bir kalenin restore edilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2065) ve Kültür ve
Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
27.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’teki turizm çalışmaları ile kültür ve
tabiat varlıklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2095) ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A)
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
3.-
Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak
İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana
Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S.
Sayısı: 458)
4.- Karayolları
Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Bayram Meral ve 20 Milletvekilinin; 5539 Sayılı Karayolları Genel
Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/788, 2/226)
(S. Sayısı: 499)
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, İzmir Milletvekili
Şenol Bal’ın, Grup Başkanlarına sataşması nedeniyle konuşması
XI.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, Konya Tarım İl Müdürlüğünün taşıtlarına ilişkin
soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
(7/12227) (Ek cevap)
2.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Ziraat Bankasının eleman
alımında KPSS puanı aramamasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı
(7/14076)
3.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli’nin bazı
ilçelerindeki yatırımlara ve faaliyetlere,
Denizli’nin bazı ilçelerindeki yatırımlara ve
faaliyetlere,
Denizli’nin bazı ilçelerindeki yatırımlara ve
faaliyetlere,
Denizli’nin bazı ilçelerindeki yatırımlara ve
faaliyetlere,
Denizli-Merkez’deki yatırımlara ve
faaliyetlere,
Akköy ilçesindeki çiftçi borçlarına,
Serinhisar ilçesindeki çiftçi borçlarına,
Çivril ilçesindeki çiftçi borçlarına,
Denizli-Merkez’deki çiftçi borçlarına,
Buldan ilçesindeki çiftçi borçlarına,
Bozkurt ilçesindeki çiftçi borçlarına,
Bekilli ilçesindeki çiftçi borçlarına,
Baklan ilçesindeki çiftçi borçlarına,
Babadağ ilçesindeki çiftçi borçlarına,
Güney ilçesindeki çiftçi borçlarına,
- Samsun
Milletvekili Osman Çakır’ın, Bafra’nın köylerindeki hayvan ıslahı çalışmalarına
Bafra Ovasındaki su baskınlarına,
- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, kırmızı et ithalatına,
Süt ve süt ürünlerinde süt tozu kullanımına,
Zirai ilaç bayilerine,
- Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın,
canlı hayvan ithalatına,
- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un,
TMO Yönetim Kurulu Başkanının buğday fiyatıyla ilgili açıklamasına,
- İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın,
et ithaline ve hayvancılık sektörüne,
- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, gıda denetçilerine ve gıda
mühendisi çalıştırma zorunluluğuna
İlişkin soruları
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
(7/14544), (7/14545), (7/14546), (7/14547), (7/14548), (7/14549),
(7/14550), (7/14551), (7/14552), (7/14553), (7/14554), (7/14555), (7/14556),
(7/14557), (7/14565), (7/14558), (7/14559)
(7/14560), (7/14561), (7/14562),
(7/14563), (7/14564), (7/14566), (7/14567)
4.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, askerlik yaptığı
sırada kaybolan bir
kişiye ilişkin sorusu ve
Milli Savunma Bakanı M.Vecdi Gönül’ün
cevabı (7/14573)
5.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, bir erin ölümüne
ilişkin sorusu ve
Milli Savunma Bakanı M.Vecdi Gönül’ün
cevabı (7/14604)
6.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, bir kanun
tasarısındaki bazı düzenlemelere ilişkin Başbakandan soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in
cevabı (7/14610)
7.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, askeri kurumlarda görev yapan sivil memurların özlük
haklarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Milli Savunma Bakanı M.Vecdi
Gönül’ün cevabı (7/14616)
8.- Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsal’ın, Amasya’daki buğday üreticilerinin
desteklenmesine
- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli’deki suni
tohumlama destekleme primi ödemelerine
İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in
cevabı (7/14679), (7/14680)
9.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köydeki hasar tespitine
ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/14621)
I.
- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.03’te açılarak dört oturum yaptı.
Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzün,
Çankırı
Milletvekili Nurettin Akman,
Jandarma
teşkilatının 171’inci kuruluş yıl dönümüne;
Tokat
Milletvekili Reşat Doğru, yağmur, dolu ve sel afetine uğrayan çiftçilerin
sorunlarına,
İlişkin gündem
dışı birer konuşma yaptılar.
Mersin
Milletvekili Akif Akkuş, son zamanlarda terör olaylarının birdenbire arttığına,
ülke geneline yayılmaya başladığına, jandarma karakollarının da saldırıya uğradığına
ve terörün bir an önce durdurulması için ne gerekiyorsa acilen yapılması
gerektiğine,
İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi, jandarma teşkilatının 171’inci kuruluş yıl
dönümüne,
Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı, Konya’nın bazı ilçelerinde meydana gelen dolu ve
sel felaketine,
İlişkin birer
açıklamada bulundular.
Ürdün Senatosu
Başkanı Taher Al Masri’nin,
Karadağ
Parlamentosu Başkanı Ranko Krivokapic’in,
Slovenya Ulusal
Meclisi Başkanı Pavel Gantar’ın,
Beraberinde birer
Parlamento heyetleriyle birlikte ülkemizi ziyaret etmelerinin uygun bulunduğuna
ilişkin Başkanlık tezkeleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu.
Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındır ve 19 milletvekilinin,
Adli Tıp Kurumunun işleyişindeki sorunların araştırılarak (10/773),
Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdal ve 19 milletvekilinin,
güvenlik kuvvetlerine yönelik, orantısız güç kullanımı iddialarının
araştırılarak (10/774),
Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici ve 19 milletvekilinin, sosyal yardımlar konusunun
araştırılarak yoksullukla mücadelede (10/775),
Adıyaman Milletvekili
Şevket Köse ve 23 milletvekilinin, yatılı ilköğretim bölge okullarının
sorunlarının araştırılarak (10/776),
Alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı,
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu Adına Grup Başkan Vekilleri
Batman Milletvekili Ayla Akat Ata ve Batman
Milletvekili Bengi Yıldız’ın; uygulanan iç ve dış politikalarda Hükûmet Programı’nda verdiği sözleri yerine getirmediği,
ekonomik ve sosyal sorunları çözmede başarılı olamadığı iddiasıyla Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan hakkında gensoru açılmasına
ilişkin önergesi (11/12) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündeme
alınıp alınmayacağı konusundaki ön görüşme gününün Danışma Kurulu tarafından
tespit edilip Genel Kurulun onayına sunulacağı,
Açıklandı.
8/6/2010 tarihli 113’üncü
Birleşimde alınan karar gereğince, Genel Kurulda bugün itibarıyla günlük
çalışma programına 501 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmeleriyle
başlanılması gerekirken bu konuyla başlamadığı nedeniyle Başkanlık Divanının
tutumu hakkında açılan usul görüşmesi sonucunda, Oturum Başkanı, Başkanlık
Divanının tutumunda bir değişiklik olmadığını açıkladı.
Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2’nci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/499) (S. Sayısı: 321),
3’üncü sırasında
bulunan, Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına
Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para
Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/761)
(S. Sayısı: 458),
6’ncı sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen,
İller Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun Tasarısı ile 190 Sayılı Genel Kadro
ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporlarının (1/371, 1/101) (S. Sayısı: 477),
7’nci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen,
Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; 633 Sayılı Diyanet
İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve Kastamonu Milletvekili
Mehmet Serdaroğlu’nun, 657 Sayılı Devlet Memurları
Kanununa Bir Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu’nun (1/833, 1/162, 2/443) (S. Sayısı: 507),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
4’üncü sırasında
bulunan ve görüşmelerine devam olunan, Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/773) (S. Sayısı: 475)
üzerindeki görüşmeler tamamlanarak elektronik cihazla yapılan açık oylamadan
sonra,
8’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen,
Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Milli
Müdafaa Mükellefiyeti Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı;
Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Askeri
Öğrencilerden Başarı Gösteremeyenler Hakkında Kanun, Türk Silahlı Kuvvetleri
Personel Kanunu, Harp Okulları Kanunu ve Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Kamil Erdal
Sipahi’nin, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Zekeriya Akıncı ve Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın, Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Milli Savunma
Komisyonu Raporu (1/843, 1/433, 2/634, 2/664, 2/665) (S. Sayısı: 501)
üzerindeki görüşmeler tamlanarak,
Kabul edildi ve
kanunlaştı.
5’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen,
Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı
ile İstanbul Milletvekili Bayram Meral ve 20 Milletvekilinin, 5539 Sayılı
Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporlarının (1/788, 2/226) (S. Sayısı: 499) tümü üzerinde bir
süre görüşüldü; verilen aradan sonra komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından görüşmeleri ertelendi.
Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Mersin Milletvekili
Ali Rıza Öztürk’ün, şahsına sataşması nedeniyle bir
konuşma yaptı.
22 Haziran 2010
Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 01.05’te son verildi.
|
No.: 163
II.
- GELEN KÂĞITLAR
21
Haziran 2010 Pazartesi
Tezkereler
1.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1221) (Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17.06.2010)
2.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi (3/1222) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2010)
3.- Diyarbakır
Milletvekili Gültan Kışanak’ın
Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1223)
(Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2010)
4.- Diyarbakır
Milletvekili Gültan Kışanak,
Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındır, Siirt Milletvekili
Osman Özçelik, Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici
ve Mardin Milletvekili Emine Ayna’nın Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1224) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2010)
5.- Hakkari Milletvekili Hamit Geylani’nin
Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1225)
(Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2010)
6.- Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındır’ın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1226) (Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17.06.2010)
7.- Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındır’ın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1227) (Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17.06.2010)
8.- Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdal’ın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1228) (Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.06.2010)
9.- Birleşmiş Milletler
Geçici Görev Gücü Bünyesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin 5 Eylül 2010 Tarihinden
İtibaren Bir Yıl Daha UNIFIL Harekâtına İştirak Etmesi Hususunda Anayasanın 92 nci Maddesi Uyarınca Hükümete İzin Verilmesine İlişkin
Başbakanlık Tezkeresi (3/1229) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.06.2010)
Rapor
1.- İşkenceye ve
Diğer Zalimane, Gayriinsanî veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş
Milletler Sözleşmesine Ek İhtiyari Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/752) (S. Sayısı: 522) (Dağıtma
tarihi: 21.06.2010) (GÜNDEME)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı
Soru Önergeleri
1.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici’nin, bir firmaya yönelik
rüşvet iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13777)
2.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, Muş’taki sağlık hizmetlerine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13840)
3.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, et fiyatlarına ve hayvancılık sektörüne ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14479)
4.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengü’nün, telefon dinlemelerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14480)
5.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, bazı elektrik
dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/14481)
6.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, İsmet İnönü
dönemine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14482)
7.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, bazı şirketlerin
denetimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14485)
8.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Mersin’de yapılacak
havaalanına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14487)
9.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Irak sınırındaki maden
sahasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14488)
10.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, merkezi sınavlardaki
usulsüzlük iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14489)
11.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, bir mermer
ocağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14490)
12.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, ABD ziyaretine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14492)
13.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Yıldız Dağları Biyosfer Projesine ilişkin Çevre
ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14494)
14.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, bir otelle ilgili çeşitli iddialara ilişkin Çevre
ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14498)
15.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, HES projelerine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14499)
16.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, terör mağdurlarının istihdamına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14500)
17.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana İl Özel
İdaresinin spor hizmetlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14501)
18.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’daki hastanelerin
depreme karşı dayanıklılığına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14502)
19.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengü’nün, Ergenekon Davası
kapsamındaki bazı işlemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14503)
20.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Seyhan Belediyesinin
çevre düzenlemesi harcamalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14504)
21.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Yüreğir Belediyesinin
çevre düzenlemesi harcamalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14505)
22.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, bazı üniversite
öğrencilerinin karıştığı olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14506)
23.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, komiser yardımcılığı
sınavıyla ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14507)
24.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Van’da madde
bağımlılığına yönelik önlemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14508)
25.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Belediyesinin katı
atık bedeli uygulamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14509)
26.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, Karapınar
Belediyesinin bir ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14510)
27.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigen’in, bir kaçırılma olayına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14511)
28.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtman’ın, Van’da yaşanan bazı
olaylara ve İl Emniyet Müdürünün durumuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/14512)
29.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman’a hal binası
yapımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14513)
30.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’a hal binası
yapımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14514)
31.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, kayıp çocuk
vakalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14515)
32.- Samsun
Milletvekili Osman Çakır’ın, bir elektrik dağıtım hattının iyileştirilmesine
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/14522)
33.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, bir elektrik dağıtım bölgesinin özelleştirilmesine
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/14523)
34.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa’nın bazı ilçelerindeki taşımalı eğitime
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14524)
35.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, YÖK
Başkanının bir açıklamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14525)
36.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli Merkezdeki
yatırımlara ve eğitim verilerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14526)
37.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli’nin bazı
ilçelerindeki yatırımlara ve eğitim verilerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14527)
38.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli’nin bazı
ilçelerindeki yatırımlara ve eğitim verilerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14528)
39.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli’nin bazı
ilçelerindeki yatırımlara ve eğitim verilerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14529)
40.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli’nin bazı
ilçelerindeki yatırımlara ve eğitim verilerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14530)
41.- Samsun
Milletvekili Osman Çakır’ın, ders kitaplarında Kurtuluş Savaşı konusundaki
müfredat değişikliğine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14531)
42.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, öğretmen atamalarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14532)
43.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, bir lisede yaşandığı iddia edilen bir olaya
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14533)
44.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli’nin bazı
ilçelerindeki yatırımlara ve faaliyetlere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14539)
45.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli’nin bazı
ilçelerindeki yatırımlara ve faaliyetlere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14540)
46.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli’nin bazı
ilçelerindeki yatırımlara ve faaliyetlere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14541)
47.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli-Merkez’deki
yatırımlara ve faaliyetlere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14542)
48.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli’nin bazı
ilçelerindeki yatırımlara ve faaliyetlere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14543)
49.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, İstanbul Boğazında
yapılacak yeni köprünün güzergahına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14568)
50.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya-Uşak karayolu yapım
çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/14569)
51.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya-Balıkesir
arasındaki karayolu yapım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/14570)
52.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, bazı karayolu çalışmalarına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/14571)
53.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Tunceli’deki çatışmalarda
bir bombanın kullanıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/14575)
54.- Muş
Milletvekili M.Nuri Yaman’ın, kitle imha silahı bulunup
bulunmadığna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/14576)
55.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, bazı illerdeki mikro kredi kullanımına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14579)
56.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Abant Tabiat Parkındaki
inşaat çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14580)
57.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, kimlikleri değiştirilen sanıklara ait bilgilerin
mahkemeye verilmemesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14581)
58.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, Ankara’daki raylı hat projelerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14582)
59.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, kapatılmayan
çukurlarda meydana gelen ölüm olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/14583)
60.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macit’in, Burdur’a fen lisesi açılmasına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14584)
61.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa’nın bazı ilçelerindeki taşımalı eğitime
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14585)
62.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Mustafakemalpaşa ve Karacabey’deki taşımalı
eğitime ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14586)
63.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Başkale ilçesinde
eğitim ve öğretimdeki duruma ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14587)
64.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, bir ilköğretim okulunun
ihtiyaçlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14588)
65.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, bir ilköğretim okulunun
durumuna ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14589)
66.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Çatak ilçesinde
eğitim ve öğretimdeki duruma ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14590)
67.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, erozyonun etkilerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14596)
68.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, küçükbaş ve büyükbaş
hayvan varlığına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14597)
69.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, et fiyatlarındaki artışa ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14598)
70.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, bir yöredeki madencilik faaliyetlerinin
zeytincilik ve arıcılığa etkisine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14599)
71.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Türk Telekomun
nakli yapılan personeline ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14600)
72.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Türk Telekomdan
nakil dilekçesi veren personele ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14601)
73.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, mesleki rehabilitasyon
hizmetlerine ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi
(7/14603)
No.: 164
22 Haziran 2010 Salı
Teklifler
1.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın; Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/715) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2010)
2.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın; 3213 Sayılı Maden
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/716) (Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.6.2010)
3.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan ve 2 Milletvekilinin; 2919 Sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Sekreterliği Teşkilat Kanununun Ek 2. Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında Kanun Teklifi (2/717) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.6.2010)
4.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın; 2919 Sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Sekreterliği Teşkilat Kanununun Ek 1. Maddesi Sonuna Yeni Fıkra Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi (2/718) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.6.2010)
5.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 2919 Sayılı Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği Teşkilat Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/719) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.6.2010)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’teki yüksek öğrenim yurdu ihtiyacına
ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) sözlü soru önergesi (6/2108) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/06/2010)
2.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’teki derneklere ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2109) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)
3.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’teki çocuk işçiliğine ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/2110) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/06/2010)
4.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan’ın, Bor ilçesindeki petrol arama çalışmalarına ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/2111) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10/06/2010)
5.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan’ın, Niğde’de el değiştiren ve yabancılara geçen
arazilere ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından sözlü soru önergesi (6/2112)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Milletvekillerince
verilen kanun tekliflerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
yazılı soru önergesi (7/15044) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/06/2010)
2.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, TMSF’ye devredilen
bankalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15045) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/06/2010)
3.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, özelleştirilen KİT’lere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15046) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)
4.- Çankırı
Milletvekili Ahmet Bukan’ın, bir Yahudi örgütünün
verdiği ödülü iade edip etmeyeceğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15047) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)
5.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Mert’in, Suudi Arabistan’dan döviz girişi iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15048) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)
6.- Artvin
Milletvekili Metin Arifağaoğlu’nun, Sakarya-Akyazı’da
yapılaşmadaki koruma bandının düşürülmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15049) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
7.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, bazı tren seferlerinin
kaldırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15050) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11/06/2010)
8.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, İnsani Yardım Vakfına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15051) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
9.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Suudi Arabistan’dan
para girişi olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15052) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
10.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, emeklilerin maaş
zamlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15053) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/06/2010)
11.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Abdullah Öcalan’ın avukatları
aracılığıyla yaptığı açıklamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15054) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
12.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, büyük mağazalara yönelik düzenleme
yapılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15055) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11/06/2010)
13.- Bursa
Milletvekili Necati Özensoy’un, yabancılara taşınmaz
satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15056) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/06/2010)
14.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Batman’daki
belediyelere aktarılan kaynaklara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15057) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/06/2010)
15.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, bir cinsel istismar olayı
soruşturmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/15058)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
16.- Artvin
Milletvekili Metin Arifağaoğlu’nun, Artvin’deki icra
dosyalarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/15059)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
17.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, icra takiplerine ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15060) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
18.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldız’ın, köy korucularının karıştığı suçlara ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/15061) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
19.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldız’ın, üniversitelerdeki olayların soruşturulmasına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/15062) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/06/2010)
20.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir’in, Oğuzeli Doğanpınar
Barajı projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15063) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)
21.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, İstanbul’daki derelerin ıslahına ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/15064) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)
22.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Sof Dağındaki taş
ocaklarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/15065)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)
23.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Çanakkale Şehitliğindeki bazı uygulamalara
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/15066) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11/06/2010)
24.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, Kuzey Anadolu fay hattının geçtiği bölgedeki
koruma bandının indirilmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi (7/15067) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)
25.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Sakarya-Akyazı’da
yapılaşmadaki koruma bandının düşürülmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi (7/15068) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/06/2010)
26.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelik’in, muz ithalatına ve yerli üreticilerin korunmasına
ilişkin Devlet Bakanından (Zafer Çağlayan) yazılı soru önergesi (7/15069)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)
27.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, Dış Ticaret Müsteşarlığında banka promosyonu
kullanımıyla ilgili iddialara ilişkin Devlet Bakanından (Zafer Çağlayan) yazılı
soru önergesi (7/15070) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
28.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, İstanbul’da meydana
gelen sel afetlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15071)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)
29.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, hayatını kaybeden
bir gence ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15072)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
30.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, İstanbul’da
şiddetli yağışlar için alınacak tedbirlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15073) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
31.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, Muğla’da trafik
kazalarına yönelik önlemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15074) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
32.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, kendilerinden haber
alınamayan bazı teröristlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15075) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
33.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldız’ın, üniversitelerdeki güvenlik olaylarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15076) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
34.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, bir köydeki afet
lojmanlarının eksiklerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15077) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
35.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, okul ve okul
çevrelerinde çocuklara yönelik cinsel istismar olaylarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15078) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
36.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, Muğla’da ilköğretimde
öğretmen başına öğrenci sayısının yüksekliğine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15079) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
37.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldız’ın, üniversitelerde yaşanan olaylara ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/15080) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
38.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, kadroya geçecek öğretmenlerin göreve
başlatılmalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/15081)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
39.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, geçici görevle çalıştırılan şube müdürlerine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/15082) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11/06/2010)
40.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, İsrail’le yapılan askeri anlaşmalara ilişkin Milli
Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15083) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)
41.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, askeri tatbikatlarda
ve bazı harekatlarda yapılan harcamalara ilişkin Milli Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15084) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/06/2010)
42.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Mert’in, LYME hastalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15085) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
43.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, Muğla’daki hastane yatak
sayısının artırılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15086) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
44.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, uçakla zeytin sineği ilaçlamasının
kaldırılmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15087) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
45.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enöz’ün, Gediz Ovasındaki don
nedeniyle üzüm üreticilerinin yaşadığı mağduriyete ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15088)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
46.- Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın,
Marmara Ereğlisi’ndeki avlanma yasağı bölgelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15089)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
47.- Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın,
İstanbul-Çerkezköy yolcu treni seferlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15090) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
48.- Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın,
limanlarda bekleyen gemilere ve balıkçıların avlanma yerlerine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15091) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
49.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlı’nın, Ceyhan ve Adana’dan
geçen tren seferlerinin kaldırılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15092) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
50.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelik’in, vergi denetmenlerinin
sorunlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/15093)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)
51.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bir gölden kum
alınmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15094) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)
52.- Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış’ın, Süper Lig’de yabancı oyuncu sayısının
artırılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) yazılı soru önergesi (7/15095) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/06/2010)
53.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, bir RTÜK üyesiyle
ilgili açıklamasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/15096) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/06/2010)
54.- Trabzon
Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlu’nun, Rize
Ticaret Borsası hakkındaki bazı iddialara ve Çay Kanunu Tasarısı hazırlıklarına
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/15097) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11/06/2010)
55.- Trabzon
Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlu’nun, Rize
Ticaret Borsasının Çay Araştırma Enstitüsü kurmasına ilişkin Devlet Bakanından
(Egemen Bağış) yazılı soru önergesi (7/15098) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
56.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un,
esnafın Halk Bankasından kullandığı kredilere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/15099) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/06/2010)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 31 Milletvekilinin, Abant Tabiat Parkındaki
çalışmaların çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/777) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.04.2010)
2.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek ve 30 Milletvekilinin, çiftçi borçları sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/778) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.04.2010)
3.- Siirt
Milletvekili Osman Özçelik ve 19 Milletvekilinin,
Siirt’teki cinsel istismar olayının araştırılması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/779) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.04.2010)
4.- Siirt
Milletvekili Osman Özçelik ve 19 Milletvekilinin,
zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersi konusunda bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/780) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.04.2010)
22 Haziran 2010 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.06
BAŞKAN : Başkan Vekili Şükran Güldal
MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN – Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 121’inci Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN –
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 121’inci Birleşiminin görüşmelerine başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk
söz Kırşehir ilinde yaşanan dolu afeti ve çiftçilerin sorunları hakkında söz
isteyen Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan’a aittir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Arslan.
Sayın
milletvekilleri, biraz sessiz olursak Sayın Arslan’ı
daha rahat duyabileceğiz.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan’ın,
İstanbul Halkalı’da askerî ve sivil personel taşıyan
servis aracına yapılan saldırıya ve Kırşehir ilinde yaşanan dolu afeti ve
çiftçilerin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
MİKAİL ARSLAN
(Kırşehir) – Sayın Başkan, yüce Meclisimizin değerli üyeleri; Kırşehir ilinde
yaşanan dolu afeti nedeniyle gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan evvel, İstanbul Halkalı semtinde, yan yol
üzerinde seyretmekte olan, askerî ve sivil personel taşıyan servis aracına
düzenlenen uzaktan kumandalı ve parça tesirli bombanın patlaması üzerine şehit
olan 3 askerî personelimiz ile on altı yaşındaki kızımıza Allah’tan rahmet
dilerken Türk Silahlı Kuvvetlerine, acılı ailelerine ve Türk milletine
başsağlığı diler, yaralılarımıza Allah’tan acil şifalar temenni ederim.
Bu tür saldırılar
bizi birbirimize daha çok bağlamalıdır. Bütün emniyet güçlerimiz muhakkak ki
teyakkuz durumundadır ancak milletimizin de şüpheli hâl ve davranışlar
karşısında teyakkuz hâlinde olması lazımdır. Ayrıca herkes sabır ve metanetini
korumalı ve sağduyulu olmalıdır.
Bugün,
Kırşehir’de yaşanan üzücü bir olayı konuşmak ve Parlamentomuzu bilgilendirmek üzere
buradayım. İlimizde, 22 Mayıs tarihinde Kaman’da, 10 Haziran tarihinde
Mucur’da, 14 Haziran tarihinde Merkez, Akpınar, Çiçekdağı, Boztepe ve Akçakent
köylerinde önce sağanak hâlinde yağmur, akabinde şiddetli dolu, bilahare tekrar
şiddetli sağanak yağmur yağmıştır. Bunun sonucunda, 83 köyümüzde, 567.872 dekar
arazide zarar oluşmuştur. Kırşehir’in 233 köyü olduğu düşünülürse Kırşehir’in
takriben üçte 1’lik alanında bu afet gerçekleşmiştir. Zarar gören çiftçi sayısı
5.615’tir, yüzde 10 ile yüzde 90 arasında tarlalar zarar görmüştür. 8.891 adet
tarım sigortası poliçesi yapılmış, zararın tazmin edilecek bölümü ise 229.581
dekardır yani arazinin yüzde 40’lık oranında sigorta yapılmış gözükmektedir.
Köylerimize yaptığımız ziyaretlerde, çiftçilerimizin üzgün ve çaresiz
durumlarına bizzat şahit oldum. Kaman’ın 25 köyü, Mucur’un 2 köyü, Akpınar’ın 1
köyü, Çiçekdağı’nın 25 köyü, Akçakent’in 8 köyü, Boztepe’nin 7 köyü, Merkez’in
de 15 köyü zarar görmüştür. Ayrıca belediye ve il özel idaresi sorumluluğunda
olan bölgelerde de altyapı ciddi şekilde zarara uğramıştır. Tarım sigortası
yaptırmayan çiftçilerimiz ise hisseli ve müşterek tapusu olan araziler,
hazineye ait tarlalar, ortakçılar tarafından ekilen tarlalar ve gelir seviyesi
düşük olan çiftçilerimizdir. Ayrıca, dekar başına düşen hububat veriminin düşük
olduğu, kuraklığın yaşandığı özellikle güney Hirfanlı
sahillerinde sam yeli ve süne de rekolteyi olumsuz
olarak etkilemektedir.
Diğer illerimizde
de yaşandığını düşündüğümüz bu afet hakkında sayın bakanımızdan ve Hükûmetimizden talebimiz ise şunlardır: Öncelikle banka
borçlarının düşük faizle ertelenmesi, tohum yardımı mümkünse yapılabilmesi,
ayni ve nakdî yardımın sağlanabilmesidir. Özellikle çiftçilerimizin bu zor
sürecinde ilgili yardım ve desteklerini esirgemeyen Devlet Bakanımız Sayın
Cemil Çiçek Bey’e, Tarım Bakanımıza ve Koruma ve Kontrol Genel Müdürümüze
teşekkür ediyoruz.
İnşallah en kısa
zamanda bu tür afetlerin telafisi konusunda acil tedbirler ilan edilir ve
çiftçilerimizin bu zor süreci de kazasız, belasız atlatılır diyor ve hepinizi
tekrar saygı, sevgi ve hürmetle selamlıyorum, esenlikler diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Arslan.
Gündem dışı
ikinci söz hidroelektrik santrallerinin çevreye etkileri hakkında söz isteyen
Tokat Milletvekili Reşat Doğru’ya aittir. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Doğru.
2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, İstanbul Halkalı’da ve Şemdinli’de meydana gelen saldırılara ve
hidroelektrik santrallerinin çevreye etkilerine ilişkin gündem dışı konuşması
REŞAT DOĞRU
(Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Su kaynakları
üzerine kurulan “HES projeleri” dediğimiz hidroelektrik santrallerinin çevreye
etkileriyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin
başında, bugün Halkalı’da kahraman askerlerimize
yapılan saldırıyı şiddetle kınıyorum. 4 tane şehit var. 4 şehidimize Allah’tan
rahmet dilerken ailelerine başsağlığı diliyorum. Tabii, son zamanlarda
-özellikle birkaç gün önce 12 tane daha şehidimiz vardı- şehitlerimize yapılan
saldırıları yüce milletimiz unutmuyor. Tüm yetkilileri göreve bekliyoruz,
göreve davet ediyorum ve yüce Türk milletinin geçmişinde olduğu gibi her zaman hainlere gereken dersi
vermiş olduğunu ve bundan sonra da vereceğini söylemek istiyorum.
Sayın
milletvekilleri, ülkemizde nüfusun artması, buna paralel olarak enerji
ihtiyacının artmasına neden olmuştur. Su, önemli bir varlığımızdır. Tarım
alanlarının ve ekolojik dengenin en önemli ihtiyacı
sudur. Mesela bugün Tokat’ta, Tokat ili Almus ilçesi Dikili halkı, özlemle Gümelönü’nden Akarçay-Almus
istikametine giden kanallardan kendilerine su verilmesini istiyorlar. Dikili
Belediye Başkanı Ömer Yeter, bunun için yoğun gayret sarf ediyor. Yetkililerden
ilgi bekliyorlar.
İşte bu
sorunların aşılması için yola çıkan devlet kurum ve kuruluşları, ülkenin var
olan tüm potansiyel enerji kaynaklarını değerlendirme yoluna gitmişler ve bu
fikre paralel olarak da HES projeleri gündeme gelmiştir. HES projeleri, enerji
talebini karşılamak amacıyla kurulan ve kurulmak istenen santral projeleri,
çevre bilincini de beraberinde getirmiştir. O yüzden gerek sivil toplum
kuruluşları gerekse halkımız bu konu üzerinde hassasiyetle durmaktadır.
Sayın
milletvekilleri, ülkemizin korunması gerekli alanları bugün HES tehlikesiyle
karşı karşıyadır. Bu projeler hayata geçerse başta Doğu Karadeniz vadileri
olmak üzere önce vadilerde susuzlaştırma, sonrasında sosyal yaşamın son
bulacağı imkânsızlaştırmayı beraberinde getirecektir, tarım alanlarının yok
olduğu bölgelerde göç ve işsizlik had safhaya ulaşacaktır. Örneğin UNESCO
tarafından Türkiye’de küresel ısınmadan etkilenmeyecek bölge olarak tescil
edilen Kelkit Vadisi’nin de gelecekteki durumu HES projeleri yüzünden en fazla
etkilenecek olan bölge hâline gelmiştir. Örneğin Kelkit Vadisi’nde Niksar,
Reşadiye, Koyulhisar hattı üzerinde yirmiye yakın HES projesi uygulanmakta, bu
bölgede binlerce ağaç kesilmekte, çok büyük topraklar heyelanla ırmak yatağına
dökülerek kaybedilmektedir. Bu yönlü olarak Reşadiye Belediye Başkanı Rafet Erdem,
yüreği yanmış bir şekilde yetkililere seslenmektedir, acil önlem alınması için
her platformda konuşmaktadır. “Ormanlarımız kaybediliyor, doğal denge
bozuluyor, buralardaki bu projeler mutlaka acilen durdurulmalıdır.” diyorlar.
Ayrıca Niksar ve
Erbaa ilçemizin can damarı olan Kelkit Irmağı üzerinde yapılması düşünülen
Erbaa HES Projesi, bu vadideki ekolojik dengenin
bozulmasına sebep olacaktır. Erbaa, Niksar ziraat odası başkanları, sivil
toplum kuruluşları, bu projenin ortadan kaldırılması için büyük mücadele
veriyorlar. Hatta bu mücadele içerisinde basınıyla, gazetecileriyle, halkıyla
tam bir bütün şeklinde mücadele ediyorlar. Kendilerini birer birer tebrik ediyorum.
Ayrıca, Niksar
Belediye Başkanımız Duran Yadigar bir rapor
hazırlatmıştır. Raporun bazı bölümleri, ülkemizin her tarafındaki tüm bölgeleri
kapsayacak çok önemli noktalara hitap etmektedir. Bu noktada da benim
söyleyeceğim, bu konularla ilgili olarak, sayın yetkililerden, bakanlık
yetkililerinden de bir açıklama beklediğimizi ifade etmek istiyorum.
Bakınız, bu
rapora göre, bölgeye zararları şöyle sıralanıyor:
Kelkit Irmağı
dereleşecek, kuruyacak ve ortadan kalkacaktır.
Bölge
ekonomisinde önemli değişimler oluşacak, yumuşak iklim yapısı karasallaşıp
sertleşecektir.
Su döngüsü
değişecek, yer altı ve yer üstü su dengeleri ve
kalitesi olumsuz etkilenecek, kuraklık baş gösterecektir.
Bölge yaban bitki
ve hayvan çeşitliliği zarar görecektir.
Ormanlar ve tarım
alanları, su döngüsü ve iklimsel değişimden olumsuz etkilenecektir.
Çayır ve meralar kuruyacak,
hayvancılık olumsuz etkilenecektir.
Küresel ısınmaya
bölgenin direnme gücü maalesef kalmayacaktır.
Irmak yatağındaki
arazi toprak istismarcılarınca işgal edilecektir.
Tarım alanları
parçalanacak ve binlerce dönüm tarım ve orman alanı proje sahasının etkisine
girecektir.
Bölge estetik ve
görsel değerlerini yitirecek, turizm değerleri maalesef kaybolacaktır.
Bölge ekonomisi
tarım ve ormancılığın etkilenmesiyle birlikte çöküşe girecek, işsizlik ve göç
artacaktır.
Arazilerin yöre
halkından yabancılara geçişi hızlanacaktır.
Sel, erozyon,
halk ve çevre sağlığı sorunları da beraberinde gelecektir.
Sayın
milletvekilleri, Kelkit Vadisi ayrıca Kuzey Anadolu fay hattı üzerinde
bulunduğundan birinci derece deprem bölgesidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
REŞAT DOĞRU
(Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Yapılacak proje,
çevreye yapacağı yıkımın yanında ileride devleti de zarara uğratacaktır; çok
acı bir tabloyla karşı karşıya kalınacaktır.
Ülkemizde
sayıları yaklaşık olarak 1.700 dolayında olan bu HES projeleriyle ilgili olarak
her yerde davalar açılmıştır. Davaların bazıları ise kazanılmış ve iptal
konumuna gelmiştir. Ama halkın istediği, özellikle bütün HES projelerinin iptal
edilmesi ve tekrar bunların hepsinin gözden geçirilmesidir.
Bakınız, son
zamanlarda çeşitli enerji kaynakları gündeme getiriliyor. Enerji ihtiyacımızı
başka yollardan temin edebiliriz. Güneş enerjisi pilleri artık dünyanın her
yerinde kullanılıyor, biz neden kullanmıyoruz? Mesela, son yıllarda gelişmiş
ülkelerde gördüğümüz, deniz kenarına kıyıdan uzakta kurulmuş rüzgâr türbinleri
kurulabilir, yine başka illerde kurulabilir. Yıldız, poyraz ve karayel gibi
kuvvetli rüzgârlara sahip bölgelerimize kuracağımız rüzgâr türbinleri ile HES’lerden elde edeceğimiz enerjiden çok fazlasını hem de
doğayı tahrip etmemiş olarak elde edebiliriz.
Bu tür
düşüncelerimi sizlerle paylaşıyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Doğru.
Gündem dışı
üçüncü söz, Eskişehir ilinin sorunları hakkında söz isteyen Eskişehir
Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’e aittir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın
Sönmez.
3.- Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in,
hain terör saldırılarını kınadığına ve dolunun Eskişehir’de meydana getirdiği
zarara ve ilin diğer sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
FEHMİ MURAT
SÖNMEZ (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Eskişehir’in bazı
sorunlarını dile getirmek için gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle hain
terör saldırılarını kınıyor, tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve
ülkemize başsağlığı diliyorum.
Eskişehir,
cumhuriyet tarihi boyunca şehirleşmeyi ve sanayileşmeyi ilk başaran kentlerden
birisidir. Eskişehir’in son yıllarda ağır sorunları vardır ama ben vakit
darlığı nedeniyle sadece bir iki tane güncel olana değineceğim.
Eskişehir
ilçelerine geçtiğimiz hafta dolu yağdı. Tarladaki ürün yüzde 10 ile yüzde 90
arasında zarar gördü. Zarar gören tarlaları gördük, gezdik. Vatandaş Hükûmetten umudunu kesmiş Allah’a yalvarır durumda, bütün
umudunu harmana ve hasada bağlamış. Tüm borçlarını hasada ertelemiş olan
çiftçimize eğer Hükûmet yardım etmezse yiyecek ekmek
bulamayacağı gibi, elinde kalan malını da icra götürecek. Zaten çiftçinin çoğunun
traktörü de hacizli durumda. Acilen çiftçinin zararını karşılayacak önlemlerin
alınması gerekmektedir.
Eskişehir’in en
güncel ve acil konularından birisi de şehir içinden geçen demir yolunun yer altına alınma projesidir. Bugün güncel olarak, sorun
olarak önünüze getirmemin nedeni, devam eden bu proje ile ilgili kısaltılma
söylentilerinin oluşmasıdır.
Tren yolu
Eskişehir’in tam ortasından geçmekte ve şehri ikiye bölmektedir. Hızlı trenle
birlikte şehir içinden geçen demir yolunun yer altına
alınma projesi ortaya çıkmıştır, bu bir zarurettir. Biz de bu projeyi
destekledik çünkü Eskişehir için mutlaka yapılması gereken bir projeydi ama
neredeyse bu projenin de suyu çıkmak üzere. Bunu şaka olarak söylemiyorum,
çünkü kazılarda su çıktığı ve 10 metre… Bütün herkes bilir ki Eskişehir bir
ovaya kurulmuştur ve
Bu söylediğim,
şehrin yöneticileri ile iktidar milletvekilleriyle, muhalefet
milletvekilleriyle herkesin ortak düşüncesidir. Eskişehir’in kaderini küçük
siyasi hesaplara heba etmeyelim, kurban etmeyelim. Eğer çeşitli bahanelerle
hattı kısaltırsak bu sizlere kâr değil, hezimet ve yıkım getirecektir.
Sayın Genel
Başkanımız Kurultayda yaptığı konuşmada “Faşizme geçit yok.” demişti. Faşizm
nedir? Bir sürü tarifi yapılabilir, devlet gücünün acımasızca halk ve kişiler
üzerinde kullanılması da bir tariftir. Bir süredir Eskişehir’de Toprak
işçilerinin yaşadıkları bu tarife bire bir uymaktadır. Hepimizin bildiği gibi
Toprak Holdingin fabrikaları Eskişehir’de ve hemen yanı başındaki Bozüyük’te
bulunmaktadır. Ağustos 2009’da TMSF Toprak’a el koyduğu zaman işçilerimiz
sevinmiş “Mağduriyetimiz ortadan kalkacak, alacaklarımızı artık devletten daha
kolay alırız.” diye düşünmüştür ama maalesef, işbaşındakilerin sosyal devlet
anlayışından ve hukuktan uzak olduğunu unutmuşlardır. TMSF el koymadan önce
işçilerin açtıkları tazminat ve alacak davaları sonuçlanmış ve mahkeme,
işçilerin haklarını kendilerine teslim etmiştir, yasal faiz ile ödenmesine
karar vermiştir. İşçiler, ilamları icraya koymuştur ancak TMSF mallara el
koyduğu için sonuç alınamamıştır “Satılamaz.” denilmiştir ve bu yol da
kapanmıştır.
Bir kısım işçi
tekrar işbaşı yapmış ama çoğu işçi yeniden işbaşı yapamamıştır. Bunları,
aileleriyle birlikte işbaşı yapamayanları topladığımız zaman 8-10 bin kişiye
tekabül etmektedir ve bu sırada TMSF bir ibraname hazırlamıştır ve ibranamede
işçilere demiştir ki: “Siz faizlerinizden vazgeçin, alacağınızın yüzde 12’sini
almayın, biz de size alacağınızı ödeyelim. Aksi hâlde hiçbir şey alamazsınız.”
Yani bir, işçinin başına silah dayanmadığı kalmıştır. Evde çocuğuna ekmek
götüremeyen, aylardır aç olan bir insan, bu işçilerimiz, mecburen bu teklifi
kabul etmek zorunda kalmıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
FEHMİ MURAT
SÖNMEZ (Devamla) – Eğer devlet gücünü kullananlar bu gücü böyle zalimce
kullanırsa buna faşizm denmez mi? Demokrasi önce hak ve hukuktur. Eğer hak ve
hukuktan yana iseniz, “Demokratım.” diyorsanız önce bu Toprak işçilerinin
haklarını son kuruşuna kadar ödeyin. Demokrasi lafla olmuyor.
Süremiz kalmadığı
için Eskişehir’in diğer sorunlarını sadece başlık olarak söyleyeceğim.
Eskişehir bir
üniversite kentidir, genç nüfusu fazladır ve hızlı bir şekilde uyuşturucu
alışkanlığı yayılmaktadır; bir an önce bunun için önlemlerin alınması gerekmektedir.
Bir başka
problemimiz, şehrin içinden geçen kara yolu çalışmaları çok yavaş
ilerlemektedir, şehir içindeki hayatı çok zorlaştırmaktadır; bir an evvel bunun
hızlandırılması gerekmektedir ve inşaat sektörünün sürekli değiştirilen
yönetmeliklerden dolayı sıkıntıları vardır, bunların da bir an önce çözülmesi
gerekmektedir.
Bu sorunları
çözülmüş bir şehirde yaşamak istiyoruz.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Sönmez.
Buyurun Sayın Güvel.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in,
Gazeteci İlhan Selçuk’un vefatına ilişkin açıklaması
HULUSİ GÜVEL
(Adana) – Teşekkür ediyorum Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; dün, hayatını kaybeden Anadolu aydınlanmasının en güçlü
sesi, cumhuriyet değerlerinin tartışmasız en onurlu savunucularından biri olan
İlhan Selçuk’a Allah’tan rahmet diliyorum. Tüm basın camiasına ve cumhuriyete
gönülden bağlı yurttaşlarımıza başsağlığı diliyorum. İlhan Selçuk, yürekten
bağlı olduğu cumhuriyet değerlerini erozyona uğratmak isteyenlerin sürekli
saldırısına maruz bırakıldığı son yıllarda demokrasiye ve halkına olan güvenini
asla yitirmemiştir. Aydınlık bir Türkiye özleminin simgesi olan İlhan Selçuk’a
son dönemlerinde reva görülenlerin ülkemizi karanlığa sürüklemek isteyenlerin
bir tezgâhı olduğu eninde sonunda ortaya çıkacaktır. Bağımsız ve çağdaş bir
Türkiye inancını taşıyan yurttaşlık bilincine sahip insanlarımız basınımızın
namuslu kalemi İlhan Selçuk’un bize mirası olan değerlerinin takipçisi
olacaktır.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Güvel.
Sayın İnan,
buyurun.
2.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, terör saldırılarına,
Niğde’deki dolu afetine, köylerdeki içme suyu sorununa ve çiftçilerden haksız
yere alınan trafo parasına ilişkin açıklaması
MÜMİN İNAN
(Niğde) – Çok teşekkür ediyorum.
Aslında
söyleyeceğim sorunların çözüm mercisi olan Hükûmet
yetkililerinin olmaması ne kadar acı bir durum.
Ben de son
zamanlarda ülkemizin canını yakan terör olaylarında şehit olan askerlerimize
Cenabı Allah’tan rahmet dilerken yaralananlara geçmiş olsun diyor, milletimizin
başı sağ olsun diyorum.
Niğde’de de
geçtiğimiz haftalarda dolu afetinden çiftçilerimiz önemli bir biçimde
etkilenmiştir. Bu konuda yetkililerin derhâl tespit yapıp devletin gerekli
yardımlarda bulunabilmesi için çalışmalar başlatmasını temenni ediyorum.
Diğer taraftan,
geçen hafta dile getirdiğim Niğde’de onlarca köyün aylardır içme suları
maalesef akmamaktadır. Geçen hafta Sayın Sağlık Bakanı bu konuyla
ilgileneceğini söylemişti ama henüz bir netice alamadık. Bunu bir kez daha
hatırlatmak istiyorum.
Diğer taraftan,
özelleştirilen elektrik şebekesinin Niğde’de haksız bir biçimde kayıp ve kaçak
ve trafo parası adı altında çiftçilerimizden bu yokluk gününde, yaz gününde bir
çay parası bulamayan, bulmakta zorluk çeken çiftçilerimizden abone başına
yaklaşık biner TL talep edilmektedir. Bu haksız uygulamaların ortadan
kaldırılması için ilgililerin derhâl denetim yapmalarını ve özel şirketlerin bu
konuyu hangi gerekçelerle aldıklarının tespit edilmesini bir kez daha Hükûmet yetkililerine hatırlatmak istedim, ama maalesef,
söylediğim gibi Hükûmet yetkilileri burada yok,
sadece Büyük Millet Meclisindeki saygıdeğer üyelere duyurmak istedim.
Söz verdiğiniz
için de ayrıca çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın İnan.
Sayın İçli,
buyurun.
3.- Eskişehir Milletvekili H. Tayfun İçli’nin,
İstanbul’da meydana gelen terör olayına, Gazeteci İlhan Selçuk’un vefatına ve
Eskişehir ilinin sorunları ile yerel medyaya karşı yürütülen iktidar baskısına
ilişkin açıklaması
H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bugün İstanbul’da
gerçekleştirilen insanlık dışı terörü lanetliyorum ve şehitlerimize Allah’tan
rahmet diliyorum, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum. Ayrıca, dün yaşamını
yitiren aydınımız İlhan Selçuk’a da Allah’tan rahmet diliyorum.
Değerli Başkanım,
biraz evvel Eskişehir’in sorunlarıyla ilgili görüşlerini belirten Murat Sönmez
arkadaşımın, Eskişehir’in sorunlarıyla ilgili dile getirdiği konulara aynen
iştirak ediyorum, ancak bu arada çok önemli, farklı bir konuya da değinmek
istiyorum.
Bugün ne yazık ki
birçok ilde siyasi iktidara muhalif olanlara karşı acımasız bir devlet terörü
estirilmektedir. Eskişehir’in en önemli medya kuruluşları bugün siyasi
iktidarın bir nevi mali denetimi altına alınmıştır. Sadece Doğan grubuna,
“yaygın medya” diye tanımlanan yaygın medyaya karşı yürütülen bu iktidar
baskısının, Eskişehir ilimizde bir yerel medyaya karşı başlatılmış olmasını da
kınıyorum efendim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın İçli.
Sayın Şandır…
4.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın,
Şemdinli ve İstanbul Halkalı’da meydana gelen terör
saldırısına ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak biz de bugün sabah Halkalı’da
yaşanan terör saldırısında hayatını kaybeden 5 insanımıza -4 asker, 1 de kız
çocuğuna- yüce Allah’tan rahmetler diliyoruz; terörü şiddetle ve nefretle
kınıyoruz, yaralı olanlara da acil şifalar diliyoruz; milletimizin başı sağ
olsun. Bu şehitlerimizin ve yaralılarımızın sahiplerine de sabır diliyoruz,
ancak burada bir şeyi daha hatırlatmak istiyoruz.
Türkiye'yi Türk
milleti adına yöneten siyasi iktidarı, bu terörü önlemeye, bu kanı durdurmaya
da davet ediyoruz. Sayın Başbakanın geri dönüp muhalefeti suçlamasını, bunların
acılarının paylaşılmasını istismar olarak görmesini de gerçekten bir
talihsizlik olarak görüyoruz ve kınıyoruz; ifade ettiği, kullandığı kelimeleri
de kendilerine iade ediyoruz.
Acımız derin. Her
gün, Türkiye kan kaybetmektedir ve bu kanı durdurmaktan sorumlu olan Sayın
Başbakanın da kalkıp muhalefeti suçlamak gibi bir hakkı yoktur.
Tekrar
şehitlerimize rahmetler diliyor, milletimizin başı sağ olsun diyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Şandır.
Gündeme
geçiyoruz.
Sayın
milletvekilleri, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay,
gündemin “Sözlü sorular” kısmında yer alan sorulardan 1, 5, 28, 64, 71, 111,
114, 120, 131, 148, 174, 204, 211, 282, 302, 317, 336, 355, 392, 428, 429, 430,
491, 530, 532, 533 ve 560’ıncı sıralardaki soruları birlikte cevaplandırmak
istemişlerdir.
Sayın Bakanın bu
istemini sırası geldiğinde yerine getireceğim.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı
okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 31
milletvekilinin, Abant Tabiat Parkındaki çalışmaların çevreye etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/777)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Bolu Abant Tabiat
Parkında yaşanan çevre ve doğa katliamı, görsel basınımızdan da görüleceği
üzere, geri dönülemez bir noktaya taşındığı bilim çevrelerince ifade
edilmektedir.
Bolu Valiliği'nin 'Abant Uzun Devreli Gelişme Planı'nda yer alan
planlama kararlarına uymadığı, yapılan inşai müdahale
sonucunda, göl seviyesinin yükseldiği, su seviyesinin yükselmeyle birlikte göl
çevresindeki piknik alanlarının, ağaçların ve yolların sular altında kaldığı,
yolun dışında yeni küçük gölcükler oluştuğu ve buradaki ağaçlık ve ormanlık
alanların da su altında kaldığı, Kıyı Kanununa rağmen, kıyıya yapılan
müdahalelerin canlıların yuvalarının bozulmasına ve ekosistemin zarar görmesine
neden olduğu, Valiliğin Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar
Genel Müdürlüğünün 19 Mart 2009 tarihli raporuna rağmen çevre katliamının devam
ettiği, bunun yanı sıra, Çevre ve Orman Bakanlığına bağlı Batı Karadeniz
Ormancılık Müdürlüğünün raporunun, valiliğin çalışmalarına olumsuz görüş
bildirdiği; Abant Uzun Devreli Gelişme Planına ve sorumlu kamu kurumlarının
uyarılarına karşın Bolu Valiliğinin Türk Ceza Yasasının (TCK) Çevrenin Kasten
Kirletilmesine yönelik suçlara yönelik 181. maddesinde ve yine TCK'nın 257 ile diğer ilgili maddelerinde öngörülen suçları
işlediği düşünülmektedir.
Her dönem yerli
ve yabancı turistlerce ziyaret edilen Abant Tabiat Parkının ülkemizin sayılı
ulusal değerlerinden biri olduğu, burayı olumsuz kılacak her türlü müdahalenin
sadece ekonomik değil, ekolojik olarak da zarar
göreceği, ülkemizin taraf olduğu ve imzaladığı uluslararası sözleşme ve
kararlara rağmen Abant Tabiat Parkında yapılan inşai
müdahale ve imalatların uluslararası çevrelerde ülkemizi zor durumda bırakacağı
düşünülmektedir.
Bu anlamda, Abant
Tabiat Parkında yaşanan doğa katliamının durdurulması ve bu ulusal değerimizin
geri kazandırılmasına yönelik çalışmaların yapılması için Anayasanın 98., içtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
2) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
3) Metin Arifağaoğlu (Artvin)
4) Mehmet Fatih Atay (Aydın)
5) Ali Oksal (Mersin)
6) Yılmaz Ateş (Ankara)
7) Osman Coşkunoğlu (Uşak)
8) Hüsnü Çöllü (Antalya)
9) Zekeriya Akıncı (Ankara)
10) Birgen Keleş (İstanbul)
11) Erol Tınastepe (Erzincan)
12) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
13) Şevket Köse (Adıyaman)
14) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
15) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
16) Tayfur Süner (Antalya)
17) Atila Emek (Antalya)
18) Gökhan Durgun (Hatay)
19) Tekin Bingöl (Ankara)
20) Ali Arslan (Muğla)
21) Nevingaye Erbatur
(Adana)
22) Gürol Ergin (Muğla)
23) Nesrin Baytok (Ankara)
24) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
25) Tacidar Seyhan (Adana)
26) Sacid Yıldız (İstanbul)
27) Selçuk Ayhan (İzmir)
28) Hulusi Güvel (Adana)
29) Abdulaziz Yazar (Hatay)
30) Ahmet Küçük (Çanakkale)
31) Osman Kaptan (Antalya)
32) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
Gerekçe:
Abant Tabiat
Parkının, sahip olduğu özellikler ve değerlerin korunması, gelecek kuşaklara
aktarılması düşüncesiyle, Abant Tabiat Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı (UDGP)
hazırlanmıştır.
Abant Tabiat
Parkında, ekosistemlerin devamlılığının sağlanması, doğal hayat habitatlarının
korunması, göl kenarındaki turbalaşmanın önlenmesi, yaylalardaki düzensiz
yapılaşmanın önlenmesi, günübirlik kullanımların denetim altına alınması, çevre
kirliliğinin önlenmesi, koruma-kullanma dengesinin sağlanması, Tabiat Parkı sınırları
içinde kirlilik ve gürültü oluşturan araç trafiğinin önlenmesi gibi kararlar
planın (UDGP) hedefleri arasında yer almıştır.
Abant Tabiat Parkı'nın Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel
Müdürlüğü'nden alınıp, Bolu İl Özel İdaresi'ne devredilmesiyle, Valiliğin Abant
Tabiat Parkında bir dizi inşai faaliyete giriştiği,
Abant Uzun Devreli Gelişme Planı'na aykırı olarak sürdürülen faaliyetler
neticesinde; Abant gölü kıyısının kazı faaliyetleri sonucu bozulduğu, mevcut
yolda genişletme çalışmalarının yapıldığı, yol zeminin hafriyatla doldurulduğu,
670 civarında ağacın kesildiği, gölün dere ile olan bağlantısındaki menfezlerin
değiştirilmesi sonucu göl sularının yükseldiği, çevresinde yer alan mera
alanının göle dönüştüğü, ağaçların ve endemik bitkilerin sular altında kaldığı,
yazılı ve görsel basınımızda yer alan haberlerden ve açıklamalardan
anlaşılmıştır.
Sadece ülkemizin
değil, bölgemizin hatta dünyamızın en önemli doğal ve kültürel değerlerinden
biri olan Abant Tabiat Parkında yaşanan doğa katliamının, Doğa Koruma ve Milli
Parklar Genel Müdürlüğü uzmanlarınca hazırlanan ve 19 Mart 2010 tarihinde Genel
Müdürlüğe, 23 Mart 2010'da ise Valiliğe iletilen raporla da doğrulandığı
yetkililerin açıklamalarından anlaşılmaktadır.
Bu bilgiler
ışığında;
• Türkiye'nin
çevreyle ilgili taraf olduğu ve imza attığı uluslar arası sözleşme, protokol ve
kararlara ne kadar bağlı kaldığı,
• Türkiye'nin
çevreye ilişkin taahhütlerini yerine getirmemesinin ortaya çıkardığı sonuçlar
ve bu sonuçların AB üyeliğine yapacağı olumsuz etkiler,
• Kıyının eski
haline geri döndürülmesinin mümkün olup olmadığı;
• Valiliğin
çalışmalarının, tüm dünyada nesli tükenmekte olduğu için Uluslararası Bern
Sözleşmesi gereği, mutlak koruma altına alınan ve kırmızı listede bulunan Su
Samurlarının (Lutra lutra) yaşam alanları ve
yuvalarının bozularak kaybolmalarına ya da ölmelerine neden olup olmadığı,
• Su
ekosisteminde en önemli yaşam alanı olan ve küçük canlıların en önemli yuva ve
yumurta bırakma alanları olan akarsu ve göl kıyı alanlarındaki girinti ve çıkıntıların
inşai faaliyet sonucu zarar görüp görmediği,
• Dünyada sadece
Abant havzasında yetişen, ancak yapılan çalışmalar sonucu kaybedildiği ifade
edilen endemik bitkilerin, ülkemize yeniden kazandırılmasının mümkün olup
olmadığı,
• Yapılan
faaliyetler sonucu kaç ağacın kesildiği ve kaç ağacın toprak altında kaldığı,
• Abant Tabiat
Parkında yaşanan doğa katliamının sonuçları ve tahribatın ülkemize maliyeti,
• İçişleri
Bakanlığınca, kıyının değiştirilmesi faaliyetlerine ve doğanın tahribatına
seyirci kalan veya bizzat tahribat emirlerini veren mülki amirler ve diğer
yetkililer hakkında bugüne ne tür bir işlem yapıldığı,
• Bolu Valisinin,
Abant Tabiat Parkı Uzun Devreli Gelişme Planını (UDGP) dikkate almadan, Doğa
Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü uzmanlarının ve Batı Karadeniz
Ormancılık Müdürlüğü uzmanlarının raporlarına rağmen, yapmış olduğu çalışmalar
"Çevreyi Kasten Kirletenlere" ilişkin TCK'nın
181. maddesiyle, yine TCK'nın 257 ve sair ilgili
maddelerine göre değerlendirilip, değerlendirilmediği:
Gibi soruların ve
alınacak önlemlerin, belirtilen gerekçelerle Yüce Meclisimizde ele alınması ve
incelenmesi önem arz etmektedir.
2.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 30
milletvekilinin, çiftçi borçları sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/778)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Tarım sektöründe
çalışan çiftçilerimiz borç batağında yaşamaktadırlar. Her 10 çiftçiden 9'u
borçlu, 3'ü icra takibinde, borçlarını ödeyemeyen her 10 çiftçiden 1'i de
hapistedir.
2007 ve 2008'de
yaşanan kuraklık tarım sektörünü ciddi olarak sarsmıştır. Ziraat Bankası ve
Tarım Kredi Kooperatifleri'nden kredi kullanan çiftçilerin kredi borcu faizini
ödemek şartı ile geçen yıl yapılan yerel seçim öncesinde 1 yıl ötelenmişti.
Ötelenen bu 3 milyar liralık kredi 2010 yılında geri ödenecektir.
3 milyar liralık
kredi borcu bulunun çiftçilerimiz bu yılı sel ve don felaketleriyle
geçirmiştir. Trakya, Antalya ve Ege bölgesinde sel felaketi ciddi zarara yol
açmıştır. Ege'de özellikle Manisa'da üzümde, Malatya'da kayısıda, Karadeniz'de
fındıkta don felaketi etkili olmuştur. Sel ve don felaketinin tarımsal
kredilerin geri ödenmesine olumsuz etkisi olacağı herkes tarafından bilinen bir
gerçektir. Üretim kaybı ve maliyetlerin yükselmesi nedeniyle üretici krediyi
ödemekte zorlanacaktır.
Çiftçilerimizin
yalnızca Tarım Kredi Kooperatifi ve Ziraat Bankalarına değil, diğer tüm
bankalara da borcu vardır. Tüm bankalar tarım kredisi kullandırmaktadır. Bu
rakamlara bakacak olursak durumun vahameti ortaya çıkmaktadır. Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, 2007 yılında tarıma
toplam 10 milyar 30 milyonluk kredi verilirken takibe düşen kredi tutarı 304
milyon 839 bin lira olmuştur. 2008'de tarım kredileri 12.8
milyar liraya, takipteki kredi miktarı 451 milyon liraya yükselmiştir. Geçen
yıl ise, tarımsal krediler 14.9 milyar liraya
ulaşırken takipteki kredi miktarı iki katına çıkarak, 941 milyon liraya
ulaşmıştır. 2010 şubat sonu itibariyle çiftçilerimizin
kullanmış olduğu tarımsal kredi rakamı 15.6 milyar liraya ulaşmıştır. Takipteki
kredi miktarı ise 2010 Şubat ayı itibari ile 1 milyar lira düzeyine ulaşmıştır.
Verilere
bakıldığında kullanılan krediye göre takibe düşen kredi miktarı oransal olarak
çok daha hızlı artmaktadır. Bu yıl tarım kredileri açısından en kritik yıl
olacaktır. Bankalara olan kredi borçlarını ödeyemeyen çiftçilerimiz ayrıca
önceki yıllardan Ziraat Bankasına ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan
borçlarını da ödeyemeyecekler, bu durum çiftçilerimiz için daha büyük borç ve
haciz batağına neden olacaktır. Borcunu ödeyemeyen çiftçilerimiz topraklarını
kaybedecek ve hapislere düşecektir.
Ekonomik krizin
yaşandığı ülkemizde işsizlik en önemli sorunken, hükümet bu konuya kayıtsız kaldığı
gibi çiftçilerimizin sorunlarını da görmezden gelmektedir.
Türkiye'de
işsizlik oranı yüzde 14,5'i görünürken borç batağındaki çiftçilerimiz bu
işsizler arasında sayılmamaktadır. Ancak borç ve icra batağında olan
çiftçilerimiz çaresizdir.
Türkiye'de her
kesim yoğun bir geçim derdi çekmektedir. İşçisinden, memuruna, küçük
esnafından, işsizine kadar nasıl hayatını idame ettireceğini düşünen halkımız
gibi çiftçilerimiz de geçim sıkıntısı çekmekte, ellerinde tarım ürünleri
borçlarını karşılamamaktadır.
Çiftçilerin
yaşadıkları sorunlar yalnızca çiftçileri ve onların ailelerini değil tüm
toplumu ilgilendirmektedir. Çiftçinin sorunu tarımın sorunudur. Tarım ise bir
toplum için vazgeçilmez, en önemli sektördür. Çiftçisinin sorunlarını çözemeyen
bir ülke halkının gıda sorununu da çözemez.
Borç batağındaki
çiftçilerimizin sorunlarının tespiti, ortaya çıkarılması ve çözümlenmesi amacı
ile Anayasamızın 98. maddesi, İçtüzüğümüzün 104. ve 105. maddeleri gereğince
bir Araştırma Komisyonu kurularak konunun tüm boyutlarıyla araştırılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Turgut Dibek (Kırklareli)
2) Tansel Barış (Kırklareli)
3) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
4) Çetin Soysal (İstanbul)
5) Erol Tınastepe (Erzincan)
6) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
7) Şevket Köse (Adıyaman)
8) Birgen Keleş (İstanbul)
9) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
10) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
11) Tayfur Süner (Antalya)
12) Hüsnü Çöllü (Antalya)
13) Atila
Emek (Antalya)
14) Gökhan Durgun (Hatay)
15) Tekin Bingöl (Ankara)
16) Ali Arslan (Muğla)
17) Nevingaye
Erbatur (Adana)
18) Gürol Ergin (Muğla)
19) Nesrin Baytok
(Ankara)
20) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
21) Tacidar
Seyhan (Adana)
22) Abdullah Özer (Bursa)
23) Sacid
Yıldız (İstanbul)
24) Selçuk Ayhan (İzmir)
25) Hulusi Güvel (Adana)
26) Abdulaziz
Yazar (Hatay)
27) Ali Oksal (Mersin)
28) Osman Kaptan (Antalya)
29) Ahmet Küçük (Çanakkale)
30) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
31) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
3.-
Siirt Milletvekili Osman Özçelik ve 19
milletvekilinin, Siirt’teki cinsel istismar olayının araştırılması amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/779)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Siirt'te yaşanan
"nitelikli cinsel istismar" vakası ile ilgili olarak meclis
araştırması açılmasını arz ederiz.
1) Osman Özçelik (Siirt)
2) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi Yıldız (Batman)
6) Akın Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Fatma Kurtulan (Van)
9) Hasip Kaplan (Şırnak)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
12) M. Nuri Yaman (Muş)
13) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
14) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
İlköğretim Okulu
öğrencisi 7 kız çocuğuna, yaşları 14 ila 70 arasında değişen onlarca kişinin
tecavüz ettiği skandalı kamuoyunun gündeminde geniş bir biçimde yer almıştır.
Çocuklar aynı okulda eğitim görmektedirler ve durumlarını rehber öğretmenleri
ile paylaşmaları üzerine skandal açığa çıkmıştır.
10.4.2010
tarihinde Siirt Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla başlatılan soruşturma
kapsamında sorgulanan 100 kişiden 17 si tutuklanmış 25 kişi ise gözaltında
alınmıştır.
Kız çocuklarının
ifadesi doğrultusunda aynı sınıftan yaşları 14 ila 16 arasında değişen yedi
erkek öğrenci de gözaltına alınmıştır. Yaşları küçük olduğu gerekçesiyle
serbest bırakılan bu yedi öğrenci hakkında Savcının itirazı üzerine yeniden
tutuklama kararı çıkartılmıştır. Mahkemenin gizlilik kararı aldığı bu olayla
ilgili Siirtli hukukçuların verdiği bilgilere göre, kızların şikayetçi
olduğu kişiler arasında rütbeleri ve isimleri bilinmeyen bir asker ve bir de
polis memuru bulunmaktadır. Ancak genel kanı çocukların korktukları için bu iki
zanlının isimlerini söyleyemedikleri yönündedir.
Olayda adı geçen
kişiler arasında çocukların öğrenim gördüğü okulun müdür yardımcısının da
aralarında bulunduğu bazı esnaf ve şehrin ileri gelenlerinin de ismi
geçmektedir. Olayın ortaya çıkmasının ardından iki kamu görevlisi de açığa
alınmıştır. Tutuklanan kişiler ile ilgili Emniyet ve Savcılığın basına koyduğu
ambargo "adı geçen isimler arasında deşifre olmaması gereken isimler mi
var?" sorularını da beraberinde getirmektedir. Kızların yaklaşık iki
yıldır tecavüze maruz kaldığı da şehirde bilinmesine rağmen olaydan haberdar
olanların neden sessiz kaldığı da aydınlatılması gereken noktalardan birisidir.
4.- Siirt Milletvekili Osman Özçelik
ve 19 milletvekilinin, zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersi konusunda
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/780)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
İlköğretim ve
Ortaöğretimde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin zorunluluğunun
kaldırılması ve içeriğinin düzenlenmesi konularında Anayasanın 98'inci ve TBMM
İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ederiz.
1) Osman Özçelik (Siirt)
2) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan Kışanak
(Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi Yıldız (Batman)
6) Akın Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Fatma Kurtulan (Van)
9) Hasip Kaplan (Şırnak)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
12) M. Nuri Yaman (Muş)
13) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
14) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe
Türkiye'de din
eğitimi sorunu, yaygın olarak tartışılmakta ve sürekli güncelliğini
korumaktadır. Türkiye'nin Avrupa Birliğine (AB) aday olması, tartışmalara ayrı
bir boyut daha kazandırmaktadır.
Türkiye
Cumhuriyeti devleti bir yandan AB sürecine uyum yasaları hazırlarken, diğer
yandan AB Anayasası ve uluslararası sözleşmelerde belirtilen, bireysel
özgürlük, hukukun üstünlüğü, insan hakları, kültürel çeşitliliğin tanınması,
demokrasi ve din ile devlet ilişkilerinin ayrılığı üzerine kurulmuş olan
tanımlamaları görmezden gelmemelidir. AB Temel Haklar Bildirgesinin, 54'üncü
maddesinin büyük çoğunluğu, insan onuru, demokrasi, bireyin düşünce ve din
özgürlüğü, eğitim hakkı, yasalar önünde eşitlik, ayırımcılık yasağı, kültürel
dinsel çeşitlilik, sosyal güvenlik ve kişi haklarına saygıya dayalıdır ve bu
haklar yasalarla teminat altına alınmıştır.
Anayasanın
24'üncü maddesinde: "Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine
sahiptir ve hiç kimse, dini inançlarından, ibadetinden, inanç ve kanaatlerinden
dolayı kınanamaz, suçlanamaz" denmektedir. Fakat din ve ahlak eğitimi ve
öğretiminde "Sünni İslam" devletin gözetimi ve denetiminde zorunlu
olarak öğretilmektedir. Alevilerin, diğer din ve mezheplerin inançsal, kültürel
farklılığı ve kimliği yok sayılmaktadır. Dolayısıyla Türkiye'de Din Kültürü ve
Ahlak Bilgisi derslerinde mezhepler üstü aydınlatıcı ve bilgilendirici, nesnel
ve objektif bir eğitimden söz edilememektedir. Sünni İslamın
yayılması ve dayatılması tek seçenek olarak sunulmaktadır. Türkiye'de nüfusun
yaklaşık ¼’ü farklı inanç ya da mezheplere aittir.
Amerika Birleşik
Devletleri Dışişleri Bakanlığının yayınladığı 2009 dini özgürlükler raporunun
Türkiye bölümünde yer alan veriler şu şekildedir:
Türkiye'nin
Dinler Demografisi;
15-20 milyon
Alevi – 15.000 Süryani
500.000 Şii
Caferi – 10.000 Bahai
65.000 Ortodoks – 5.000
Yezidi
23.000 Yahudi – 6.000 Protestan
Çeşitli
ülkelerdeki din eğitimi uygulamalarının bilinmesi ve Türkiye ile
karşılaştırılması, Karşılaştırmalı Eğitim Bilimi ve Türkiye'deki din eğitimi
tartışmaları açısından önem taşımaktadır. Bazı ülkelerde din eğitimi ve
öğretimi yaklaşımları;
Avusturya:
Avusturya'da 1959 tarihli Anayasanın 2. maddesindeki, "Devlet, eğitim ve
ders konularında üzerine aldığı görevi ailenin kendi dinî inançlarını ve
dünyaya bakış açılarını dikkate alarak ve haklarına riayet ederek yerine
getirmelidir" hükmüne göre din eğitimi verilmektedir.
Almanya: Çocuğun
Din Kültürü dersine katılıp katılamayacağına aileler karar vermektedir. Dersi
seçmeyenler alternatif olarak sunulan etik/ahlak dersine girmek zorundadır.
Fransa: Devlet
okullarında herhangi bir dinin eğitimi ve öğretimi verilmemektedir. Ancak büyük
kitleler tarafından benimsenen dinler, ilkokuldan lise son sınıfa kadar
okutulan tarih kitaplarında 'dinler tarihi' ve 'din kültürü' dersi olarak
müfredatta yer almaktadır.
İtalya: Din
eğitimi ve öğretimi anaokulu ve ilkokulda haftada 2, ortaokul ve liselerde 1
saat isteğe bağlı olarak verilmektedir. Bu derse katılmayanlar alternatif ders
alabilmekte veya okuldan çıkabilmektedir.
Birleşik Krallık
(İngiltere İskoçya, Galler, K. İrlanda): Bütün okullarda din kültürü eğitimi
verilmektedir. Okulların yüzde 23'ü kilise okuludur. Ailelere dinî
hassasiyetlere göre okul seçme imkânı verilmektedir.
Laik ve
Demokratik devletin, işleyişi gereği resmi bir dininin bulunmaması
gerekmektedir ve belli bir dine üstünlük tanınmamalıdır, ayrıca laik devletin
belirli bir dinin gereklerini yasalar ve diğer idari işlemlerle geçerli kılmaya
çalışmaması gerekir. Bu bağlamda, laik bir devlette belli bir dinin, eğitim ve
öğretimi zorunlu hale getirilemez. Anayasada da belirtildiği üzere Din kültürü
ve Ahlak bilgisi dersi adı altında bütün dinler ve mezhepler rasyonel ve nesnel
bir biçimde öğretilmelidir ve bu öğretimde seçmeli ders olarak müfredatta yer
almalıdır.
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın Vural,
sisteme girmişsiniz.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Evet Sayın Başkanım. Bir konu hakkında yerimden bir söz talebim var
müsaade ederseniz.
BAŞKAN –
Buyurunuz efendim.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Amasya Tamimi’nin
91’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkanım, bugün, aslında Amasya Tamimi’nin yıl dönümü. Doksan
bir yıl önce bugün Türk milletinin tarih sahnesinden silinmek istediği bir
dönemde Amasya’da yanan bağımsızlık meşalesi Türk Kurtuluş Savaşı’nın da
fitilini ateşlemiştir. Bu Tamim’le bağımsızlığın ancak ve ancak milletin azim
ve kararlılığıyla gerçekleşeceği tüm dünyaya ilan edilmiş, milletin içinde
bulunduğu ağır koşullara rağmen Amasya’da ilan edilen bu düstur çerçevesinde,
inanç, azim, fedakârlık ve büyük bir kahramanlık örneği sergileyen Türk milleti
yedi düvele karşı girişilen millî mücadelede başarıya ulaşmıştır. Bu Tamim
vesilesiyle, millete, millî egemenliğe, millî iradeye dayalı devletimizin
ilelebet yaşatılacağına dair azim ve kararlılığımız aynen devam etmektedir. Bu
vesileyle, cumhuriyetimizin temellerinin atıldığı Amasya Tamimi’nin yıl
dönümünü kutluyor, Tamim’in gösterdiği istikamette yürüyerek milleti bağımsızlığa
kavuşturan ve bu güzel vatanı bize emanet bırakan, başta Gazi Mustafa Kemal
Atatürk olmak üzere bütün gazilerimizi, şehitlerimizi, rahmetle, minnetle
anıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Vural.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının iki tezkeresi vardır, ayrı ayrı
okutup oylarınıza sunacağım:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) TEZKERELER
1.- İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de çalışabilmesine ilişkin
tezkeresi (3/1230)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu
dönemde de çalışabilmesine dair bir talebi olmuştur. Başkanlığımızca uygun
görülen bu talep İçtüzüğün 25 inci maddesi gereğince Genel Kurulun tasviplerine
sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
III.- YOKLAMA
CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Yoklama…
Bakacağız efendim.
Sayın Anadol, Sayın Hamzaçebi, Sayın
İnce, Sayın Çakır, Sayın Güvel, Sayın Köse, Sayın
Çöllü, Sayın Öztürk, Sayın Karaibrahim,
Sayın Emek, Sayın Süner, Sayın Sönmez, Sayın Paçarız,
Sayın Halıcı, Sayın Pazarcı, Sayın Serter, Sayın Erenkaya, Sayın Günday, Sayın Yalçınkaya, Sayın Küçük.
Yoklama için iki
dakika süre veriyorum.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Kuzu kuzu gelin, kuzu kuzu!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Kuzular burada oturuyor kuzular! Kuzu kuzu
oturun burada!
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Kuzu kuzu gelin!
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı yoktur.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati : 15.57
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati:16.07
BAŞKAN : Başkan Vekili Şükran Güldal
MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 121’inci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
İstem üzerine
yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım ve yoklama için iki dakika süre vereceğim.
Yoklama işlemi
başlamıştır.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı vardır.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) TEZKERELER (Devam)
1.- İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de çalışabilmesine ilişkin
tezkeresi (3/1230) (Devam)
BAŞKAN - Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının vermiş olduğu tezkeresini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler… Tezkere kabul edilmiştir.
Diğer tezkereyi
okutuyorum:
2.- Dilekçe Komisyonunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
tatilde bulunduğu dönemde de çalışabilmesine ilişkin tezkeresi (3/1231)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Dilekçe
Komisyonunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de
çalışabilmesine dair bir talebi olmuştur. Başkanlığımızca uygun görülen bu
talep İçtüzüğün 25 inci maddesi gereğince Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Şimdi, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
VII.- ÖNERİLER
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- (10/618) esas numaralı Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergenin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 22/06/2010
Salı günkü birleşiminde yapılmasına dair CHP Grubu önergesi
22.06.2010
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu;
22.06.2010 Salı günü (Bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisini,
İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Kemal Anadol
(İzmir)
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Gündemin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler Kısmında yer alan (Faili Meçhul Siyasi
Cinayetler Konusunun Araştırılması Amacıyla); (10/618) esas numaralı Meclis
Araştırma Önergesinin görüşmesinin, Genel Kurul’un, 22.06.2010 Salı günlü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Önerinin
lehinde, Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk.
Buyurunuz Sayın Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; faili meçhul bırakılan siyasi
cinayetlerin araştırılması üzerine Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi
üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle,
demokrasi ve özgürlük mücadelesinin yılmaz savunucularından, demokratik hukuk
devleti ilkesinin önderlerinden, üstat, büyük gazeteci İlhan Selçuk’un ölümü
nedeniyle kendisine Allah’tan rahmet, İlhan Selçuk’u seven tüm dostlarına
başsağlığı diliyorum.
Değerli
arkadaşlar, cumayı cumartesiye bağlayan gece PKK örgütü tarafından Hakkâri’nin
Şemdinli ilçesinde bir tabura, bir askerî birliğin üssüne yapılan hain terör
saldırısını lanetliyorum. Hain saldırıda yaşamını yitiren şehitlerimizi
saygıyla anıyorum. Hükûmet yetkililerinin, katledilen
her şehidimizin ardından rutin hâle gelen beylik cümlelerle dolu sözlerinde “cektir”, “cağız”, “ceğiz”
şeklindeki hiçbir derde derman olmayan soyut ve afaki
demeçlerini bırakarak terörün bir an önce son bulması için yapması gerekenleri
yapması, yapmaması gerekenleri yapmaması milletimizin artık ortak ve acil
talebidir. Çünkü ateş sadece düştüğü yeri yakmıyor, sadece terörde şehit
düşenlerin canı yanmıyor, terörün yaktığı ateş tüm Türkiye’nin, doğusuyla
batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle her tarafını yakar hâle gelmiştir. Terörün
yaktığı ateş artık sadece şehitlerin yakınlarının canını yakmıyor, tüm Türk
ulusunun canını yakıyor, yüreğini kanatıyor, içini acıtıyor değerli
arkadaşlarım. Artık buna son vermek zamanı gelmiştir.
Değerli
arkadaşlarım, şehitlerimizin acılarıyla dolu böylesine bir günde, geçen gün biz
Babalar Günü’nü kutladık. Ancak bu Babalar Günü’nde, gerçekten, siyasi
cinayetlerde babalarını, yakınlarını yitirmiş insanların buruk acılarını da
yaşadık.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye’nin tarihine baktığımız zaman siyasi cinayetlerle dolu ve bu siyasi
cinayetlerin failleri, kimler tarafından işlendiği, neden işlendiği bugüne
kadar bir türlü tespit edilememiş. 1948 yılında Sabahattin Âli’nin
öldürülmesiyle başlayan siyasi cinayetlerdeki belirsizlik, bugüne kadar olan
süreçte bütün hızıyla devam etmiş. Türkiye’nin geçmişindeki karanlıkların
aydınlatılması, demokrasimizin ve özgürlüklerimizin gelişmesi açısından
önemlidir. Türkiye’nin geçmişindeki bu karanlıkları aydınlatacak yegâne güç de,
kayıtsız ve şartsız sahip olduğu egemenliği millet adına kullanan Türkiye Büyük
Millet Meclisidir.
Değerli
arkadaşlarım, siyasi cinayetlerde yakınlarını kaybeden kişilerin oluşturduğu
Toplumsal Bellek Platformunun yakınlarının neden, nasıl, kimler tarafından
katledildiğine yönelik beklenti ve arayışları aralıksız sürdürmüştür. Bu
nedenle bu siyasi cinayetlerde yakınlarını kaybeden bu Toplumsal Bellek Grubu,
11 Şubat 2010 günü başta Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olmak üzere, tüm
siyasi parti gruplarına başvurarak bu siyasi cinayetlerin aydınlatılmasına
yönelik taleplerini Meclis Başkanı ve gruplara iletmiştir. Meclis Başka-nı da bunların taleplerini bir yazı ekinde grup başkan
vekilliklerine iletmiştir.
O tarihte
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri olarak bizlerin verdiği Meclis
araştırması önergesi, bu ziyaretten iki ay sonra CHP Grubu önerisi olarak
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine 6 Nisan 2010 tarihinde grup önerisi
olarak getirilmiştir. Üzülerek söylüyorum ki, Cumhuriyet Halk Partisinin bütün
siyasi mülahazalardan uzak olarak, sadece ve sadece yakınlarını siyasi
cinayetlerde kaybetmiş insanların ve toplumun vicdanlarını rahatlatmaya yönelik
bu taleplerini karşılamak üzere getirdiği bu Meclis araştırması önergesi, bu
Genel Kurulda AKP’li milletvekili arkadaşlarımızın oylarıyla reddedilmiştir.
Değerli
arkadaşlarım, yine, Cumhuriyet Halk Partisinin 1 Mayıs 1977 kanlı olaylarının
araştırılmasına ilişkin Meclis araştırması önergesi, bu Meclis Genel Kurulunda
20 Nisan 2010 tarihinde AKP oylarıyla reddedilmiştir. Doğu ve Güneydoğu
Anadolu’da sürdürülen JİTEM faaliyetlerine ilişkin bu Mecliste bir partinin
verdiği önerge bu Genel Kurulda AKP oylarıyla reddedilmiştir. Yine bir partinin
darbelerin araştırılmasına yönelik verdiği önerge, bu Meclis gru-bunda AKP oylarıyla reddedilmiştir.
Değerli
arkadaşlarım, demokratikleşme iddiasının ve sürecinin işletilmeye çalışıldığı
bu süreçte Türkiye Büyük Millet Meclisi gerçekten demokrasiyle yakından ilgili
olan bu talep konusunda araştırma yapmayacak da, neyin araştırmasını yapacak?
Hani, biz gerçekten Türk milleti olarak geçmişinde karanlıkları olmayan,
gerçekten faili meçhul bırakılan siyasi cinayetleri olmayan, demokratik hukuk
ilkeleriyle yoğrulmuş bir Türkiye’yi, aydınlık bir Türkiye’yi gelecek
çocuklarımıza nasıl bırakacağız?
Değerli
arkadaşlarım, bu siyasi cinayetlerde yakınlarını kaybeden kişile-rin oluşturduğu Toplumsal Bellek Platformu, gerçekten bu
önergenin reddedilmesine rağmen bu Meclisten umudunu, beklentisini
kaybetmemiştir ve bunun aydınlatılacağına yönelik, buna ilişkin Meclis
araştırması komisyonu kurulaca-ğına
yönelik umut ve beklentisi inatla ve sabırla devam etmektedir. Bu anlam-da da
kendileri faaliyetlerini sürdürmektedirler. Millî iradenin temsilcisi olan,
milletin kayıtsız ve şartsız sahip olduğu egemenliği kullanma yetkisine sahip
olan bu Meclis, bu insanların ve toplumun bu çığlıklarını görmezlikten,
duymazlıktan gelemez, hiçbir şey yokmuş gibi davranamaz. Bakın, bu amaçla
geçtiğimiz 19 Haziran günü bu Toplumsal Bellek Grubu İstanbul’da bir etkinlik
düzenledi.
Siyasi
cinayetlerin üstüne resmen püskürtülen karanlıkların aydınlatılması çağrımızı
bir kez daha tekrarlıyoruz. 19 Haziran Babalar Günü’nde, “Benim Babam Bir
Kahramandı” etkinliğinde birbirimizi görmek, hep birlikte yüzleşmek dileğiyle
İstanbul’da, Rıfat Ilgaz’da bir etkinlik düzenlemişlerdir.
Değerli
arkadaşlarım, buradan da anlaşılmaktadır ki, bu insanlar, bu siyasi
cinayetlerin üzerine örtülen örtünün karanlığının resmen yapıldığını
söylemektedirler yani bunun gerçekten devlet içerisindeki yapılanmalar eliyle
yapıldığını söylemektedirler; bu, çok vahim bir durumdur. Türkiye Büyük Millet
Meclisi, demokratik hukuk devletinde böylesine bir vahim durumla yaşayamaz,
bunu aydınlatmak durumundadır.
Değerli
arkadaşlarım, geçmişe baktığımız zaman, gerçekten 1 Mayıs 1977 katliamları
yapıldı, 16 Mart 1978’de İstanbul Üniversitesi önünde öğrencilerin üzerine
bombalı saldırılar yapıldı; bunlar, gerçekten 12 Eylül 1980’e gelmenin işaret
fişeğiydiler. 12 Eylül 1980’e taşıyan ve 12 Eylül 1980’den sonra devam eden
olaylar arasındaki fiil ve fail bağlantısından yola çıktığımız zaman, faili
meçhul bırakılan siyasi cinayetlerin işlenmesinde halkın iradesiyle işbaşına
gelen hükûmetlerin üstünde bir gücün varlığını
gösterdiği kanısı toplumda uyanmaktadır.
Emperyalizmin
geri kalmış ülkelerde besleyip büyüttüğü kontrgerilla faaliyetinin ve bu
faaliyetin üstünün örtülerek delil karartma…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız, buyurunuz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - …ve zaman aşımı manevralarıyla
yargısal süreçte kendisini gösteren bir devlet geleneğinin varlığının
saptanması, devleti esas alan, devletin hukuku yerine yurttaşı esas alan hukuk
devletinin önündeki tüm engellerin kaldırılması için Sabahattin Ali’den
günümüze kadar işlenmiş olan siyasi cinayetlerin neden, nasıl, kimler
tarafından işlendiğinin araştırılması ve arkasındaki gizli ilişkilerin ve
gerçekten, örgütsel yapıların ortaya çıkarılması demokratik hukuk devletinin
gelinen süreçte olmazsa olmaz koşuludur, demokrasimizin gelişiminin koşuludur. Bu nedenle, bu siyasi cinayetlerin araştırılmasına yönelik bu
Meclis araştırması önergemizi tekrar Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak Genel
Kurulun takdirlerine sunma ihtiyacını hissettik.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi bağlayınız.
Buyurunuz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Devamla) – Bağlıyorum efendim.
Hiçbir siyasi
mülahaza öngörmeksizin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin oy birliği ile bu
araştırma önergesini kabul ederek gerçekten, geçmişimizde karanlık olan
noktalara ışık kaynağı saçmasını diliyorum ve bu konuda hem toplumun hem
demokrasi güçlerinin hem de bu siyasi cinayetlerde yakınlarını kaybeden tüm
insanlarımızın umut ve beklentilerine karşılık verelim diyorum. Hepinize
saygılar ve sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Öztürk.
Aleyhte, Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir.
Buyurunuz Sayın
Özdemir. (MHP sıralarından alkışlar)
HASAN ÖZDEMİR
(Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu tarafından faili meçhul siyasi cinayetlerin araştırılması ve
öldürülenlerin arkasındaki siyasi örgütlenmeyi ortaya çıkarmak amacıyla verilen
Meclis araştırması komisyonu kurulmasına dair önerge üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, konuşmama başlamadan evvel, bugün İstanbul’da meydana gelen
terör saldırısında şehit olan 5 vatan evladına Allah’tan rahmet, yaralılara
acil şifalar diliyorum. Hükûmetin terörü bitirmek
amacıyla ortaya koyduğu etnik temelli açılımın başlangıcından itibaren 129
vatan evladımız şehit olmuştur. Son olarak Hakkâri’de, Elâzığ’da, Diyarbakır’da
ve İstanbul’da gerçekleştirilen saldırılar Türkiye'nin terör sorununu bir kez
daha acı bir şekilde ortaya koymuştur. Bu vesileye terörle mücadelede şehit
olan bütün evlatlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum, gazilerimize uzun ömürler
diliyorum, Hükûmete de terörle müzakereden vazgeçip
gerçekten terörle mücadele yapmaya davet ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, cinayetlerin açığa kavuşturulması elbette ki ülkemizdeki
aydınlığın ve aydınlık geleceğin bir önemidir ancak siyasi cinayetlerin
aydınlatılması çabaları yeterli değildir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak
hiçbir faili meçhul cinayetin kalmaması gerektiğini düşünmekteyiz ve
inanmaktayız. Buna göre, siyasi cinayetlerin dışında faili meçhul adi cinayetler,
organize suç örgütlerinin işlediği cinayetler, uyuşturucu kaçakçısı örgütlerin
işlediği cinayetler, asıl önemlisi kan davası ve terör cinayetleri, PKK ve
diğer terör örgütlerinin işlediği cinayetler ve olaylar bu komisyonun çalışması
içerisine dâhil edilmelidir. Yaratılanların en şereflisi olduğuna inandığımız
ve insanın yaşama hakkının kutsal olduğu şiarıyla burada önergeyi tartışmalı ve
komisyonun çalışmaları için ilk değerlendirmeleri yapmalıyız.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizde bugüne kadar faili meçhul cinayetler toplumun her
kesiminden çok sayıda vatandaşımızın ölümüyle sonuçlanmıştır. Bu durum, ülkemiz
için talihsiz bir vakadır ancak görüşmekte olduğumuz önergeye de yansıyan bir
eksik bilgi ve değerlendirme vardır. Özellikle siyasi faili meçhul cinayetlerin
sağ-sol ayrımı yapılmadan her siyasi görüşe mensup bireyleri hedef aldığının
bilinmesine rağmen, önergede siyasetin sol kesiminde bulunmuş isimlerin yer
alması kamuoyunu eksik bilgilenmeyle sonuçlandıracak değerlendirmelere
götürecektir. Türkiye'nin siyasi faili meçhul cinayetlerinin önemli bir bölümü
milliyetçi, ülkücü camiadan aydınlar, yazarlar, öğrenci ve siyasetçi, bürokrat
ayrımı yapılmadan bireyleri de hedef almıştır. “Faili meçhul cinayetler”
denildiğinde sadece sol kesimden bazı isimlerin akla gelmesi, tek yanlı bir
tutum olmamalıdır. Milliyetçi Hareketin bugüne kadar ağırbaşlı bir şekilde
sessiz kalmayı tercih etmesi, yaşanan onlarca acıların tekrar yaşanmaması ve
toplumda çatışma ortamının oluşmaması içindir. Milliyetçi Hareketin tutumu,
insanlarımızın sevgi ve huzur içinde yaşamalarına gösterdikleri itina içindir.
Elbette ki
Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu önergede yer alan faili meçhul
cinayetler araştırılmalı ve aydınlatılmalıdır ancak mademki faili meçhul
cinayetleri tartışıyoruz, milliyetçi, ülkücü camianın da faili meçhul
cinayetlere kurban gittiği bireylerini burada anmakta yarar vardır. Ruhi Kılıçkıran, Dursun Önkuzu,
Süleyman Özmen, Bingöl Belediye Başkanı Hikmet Tekin, Gazeteci-Yazar Erdoğan Hançerlioğlu, Milletvekili, Gazeteci İlhan Darendelioğlu, Gümrük ve Tekel eski Bakanı Gün Sazak’ı bu
isimlerle sayacağımız ve unutamayacağımız şehitlerimizdir. Bu kişilerin artık
bir amacı ve duygusu vardı, bağımsız, refah ve birlik içinde, varlık içinde bir
Türkiye. Bunlar için şehit edildiler. En verimli dönemlerinde faili meçhul
cinayetlere kurban giden bu isimlerin neden ve kimler tarafından katledildiği,
azmettiricilerin kimler olduğu aradan geçen onlarca yıllara rağmen açıklığa
kavuşturulamamıştır. Bu çerçevede, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bütün
faili meçhul cinayetlerle birlikte bu cinayetlerin de araştırılarak Türkiye’yi
karanlık günlere mahkûm etmek isteyenlerin ortaya çıkarılmasını talep ediyoruz.
Değerli
milletvekilleri, cinayetlerin aydınlatılması elbette ki öldürülenleri geri
getirmeyecektir ancak en azından bu menfur cinayetlere kurban gidenlerin
aileleri ve milletimizin derin vicdanı az da olsa rahatlayacak, bir gelişme
olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, devletin faili meçhul cinayetleri aydınlatma görevi bulunmaktadır.
Bu görev hükûmetler eliyle yürütülmektedir. Diğer bir
ifadeyle, faili meçhul cinayetlerin araştırılması ve çözüme kavuşturulması
siyasi iktidarın elindedir ve görevidir. Bu vesileyle esas görev ve sorumluluk Hükûmette bulunmaktadır.
İçişleri Bakanımız
her gün konuştuğunda faili meçhul cinayetlerin kalmadığını söylemektedir. İşte,
biraz önce konuşan arkadaşımızın belirttiği gibi, benim de söylediğim gibi,
diğer yıllardan kalan birçok faili meçhul cinayet vardır. Hükûmetin
görevi, sadece kendi bulunduğu zamanın faili meçhul cinayetlerini çözmek
değildir, şu ana kadar bütün faili meçhulleri çözme gibi bir görevi vardır. Hükûmet ise bu görevini güvenlik güçleri vasıtasıyla
yürütür ve güvenlik güçlerimizin son dönemde teknolojik imkânlarındaki artışlar,
pek çok alanda üstün başarılar göstermesine vesile olmaktadır. Emniyet
teşkilatı ve jandarma teşkilatının aynı başarıları faili meçhul cinayetlerin
çözümünde göstereceğine, eski bir emniyetçi olarak, gerçekten yürekten
inanıyorum. Yeter ki Hükûmet bu alanda sağlam bir
irade açıklasın.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye’de faili meçhul cinayet kalmadığı, faili meçhul
cinayetleri açıklamada Hükûmetin çok başarılı
olduğuna dair açıklamalar… Hükûmetin karanlıkta kalan
diğer olaylara karşı, biraz önce de belirttiğim gibi, aynı sorumluluk
bilinciyle yaklaşması gerekmektedir. Hükûmetin
gösterdiği çabaların faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmasında yeterli
olmadığı noktalarda Türkiye Büyük Millet Meclisinin devreye girmesi
gerekmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin gerçekleştireceği düzenlemeler,
kurulacak olan araştırma komisyonu aracılığıyla olmalıdır.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizdeki mevcut şartlar içerisinde önemli bir konuyu daha
gündeme getirmek istiyorum. Bölücü terör PKK’nın ismi de pek çok cinayete
karışmıştır. Terör örgütünün bu cinayetlerinin de araştırılması gerekmektedir.
Ülkemizin içerisinde bulunduğu hassas konum dikkate alındığında, PKK’nın ve
diğer terör örgütlerinin cinayetlerinin, gerekirse ayrı birer komisyon
kurularak mutlaka araştırılması gerekmektedir. Kurulacak araştırma komisyonunda
faili meçhul olaylara ilişkin bilgi ve belgelere kolayca ulaşılabilmektedir. Bu
durum son derece önemlidir çünkü faili meçhul olaylara ilişkin belgeler bütün
cumhuriyet başsavcılıklarında ve savcılıklarında, emniyet teşkilatı, jandarma
teşkilatında ve istihbari bilgiler de istihbarat
teşkilatlarında bulunmaktadır. Birbirleriyle bağlantılı dosyalara ulaşmak
mümkün olamamaktadır. Komisyonun çalışmaları neticesinde, ilgili dosyaların
birleştirilmesi vesilesiyle güvenlik güçlerimizin faili meçhul cinayetleri
çözmesinde büyük katkı sağlayacaktır.
Netice
itibarıyla, bu faili meçhul cinayetlerin nedenlerinin, faillerinin ortaya
çıkarılması gerekmektedir. Sağ-sol ayrımı yapılmadan faili meçhul cinayetlerin
çözümüne ulaşıldığı demokratik bir devlet için bu araştırma komisyonları
mutlaka kurulmalıdır.
Bu vesileyle,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak böyle bir araştırma komisyonunun yanında
olacağımızı ve önergeye destek vereceğimizi bildiriyorum. Ancak bir kez daha vurgulamak
istiyorum ki faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmasındaki çabalar bütün bu
olayların derinlemesine araştırılmasını kapsamalıdır. Siyasetin her bölümünde,
toplumun her kesiminde, nedeni ne olursa olsun, gerçekleştirilen cinayetler
aydınlatılmalıdır.
Konuşmama burada
son verirken, önergeye “evet” oyu vereceğimizi bildiriyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Özdemir.
Lehte, Eskişehir Milletvekili Tayfun İçli.
Buyurunuz Sayın
İçli.
H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Çok değerli
milletvekili arkadaşlarım, sizleri saygıyla selamlıyorum. Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisinin lehinde söz aldım.
Değerli
arkadaşlarım, benden önceki konuşmacı arkadaşlarımın sözlerine aynen iştirak
ediyorum, bu konuları tekrarlayacak değilim. Hepimizin bildiği gibi, yaşam
hakkı kutsal bir hak ve yaşam hakkına yapılacak saldırılar insanlık dışı bir
saldırıdır, lanetlenmesi gerekir ve bu faili meçhul cinayetlerin mağdurlarının
sağcı-solcu olması aslında hiçbir şey ifade etmemektedir biraz evvel değerli
arkadaşımın ifade ettiği gibi. Bu insanlık suçudur, bu mutlaka araştırılmalıdır
ama değerli arkadaşlarım birazdan hepimiz göreceğiz, çok değerli, çok
saygıdeğer vatandaşlarımız da görecek, bu öneri reddedilecek çünkü AKP’nin
sayısal üstünlüğü var, sayısal üstünlüğü olduğu için “Kabul edeler…
Etmeyenler…” denilmek suretiyle bu Cumhuriyet Halk Partisinin önerisi reddedilecek.
Değerli
arkadaşlarım, tabii bu öneri reddedilecek, sonra ne yapılacak? AKP’nin kendi
önerisi var, AKP kendi önerisini getirecek. Değerli arkadaşlarım, tabii o öneri
sırasında öneri için söz alamayacağımı düşünerek şimdiden bazı düşüncelerimi
ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, AKP grup önerisinde tabii yine yazboz
tahtasına çevrilmiş, yine birtakım kanunlar getiriliyor ama en önemlisi bence
bu önerinin üçüncü paragrafındaki husus, diyor ki değerli grup başkan
vekilleri, AKP grup başkan vekilleri: Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
5’inci maddesi gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1 Temmuz 2010
tarihinde tatile girmeyerek yeni bir karar alınıncaya kadar çalışmalarına devam
etmesini oylarınıza sunuyor.
Değerli
arkadaşlarım, bu öneri yok hükmündedir. Neden yok hükmündedir? Grup önerisiyle
Anayasa’yı değiştiremezsiniz, İç Tüzük’ü değiştiremezsiniz. Neden? Anayasa
madde 93. Anayasa madde 93 “Türkiye Büyük Millet Meclisi, her yıl Ekim ayının
ilk günü kendiliğinden toplanır. Meclis, bir yasama yılında en çok üç ay tatil
yapabilir; ara verme veya tatil sırasında, doğrudan doğruya veya Bakanlar
Kurulunun istemi üzerine, Cumhurbaşkanınca toplantıya çağrılır.” dedikten sonra
devam etmektedir. Yani, asıl olan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Anayasa’da
belirtildiği üzere ve İç Tüzük’te belirtildiği üzere 1 Temmuzda tatile
girmesidir. Genel Kurul ucu açık bir karar alamaz. Ne demiş Anayasa, en fazla
üç ay tatil yapabileceğini… Ama tatil yapabileceğine Anayasa’da hüküm var.
Dönüyoruz İç
Tüzük’ün 5’nci ve 7’nci maddelerine, burada da asıl olan Meclisin 1 Temmuzda
tatile girmesidir ama tek istisnası üç aydan fazla tatil yapamayacağı.
Peki, grup
önerisi ne diyor? “Yeni bir karar alınıncaya kadar çalışmaların devam etmesi.”
Peki, yeni karar almadık, hangi kanunlar geldi? Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Anayasa’dan kaynaklanan tatil hakkını AKP grup önerisiyle kaldırabilir miyiz?
Kaldıramayız. Onun için bu öneri yok hükmündedir, oylamayla geçse dahi bu yok
hükmündedir. Bunu öncelikle ifade etmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, yine, AKP grup önerisiyle birtakım kanun, tasarı ve teklifleri
gündeme getirildi. Her zaman ifade ediyorum, siyasi iktidar, Sayın Başbakan,
Sayın AKP yöneticileri diyorlar ki: “Bu kanunlar görüşülsün.” Güzel. Peki,
değerli arkadaşlarım, anlamaya, incelemeye fırsat bulamıyoruz; yağmur gibi
geliyor, okumaya fırsat bulamıyoruz ama bunun daha da farklı bir olayını
söyleyelim, acı olayını, bizzat Sayın Başbakanın ifade ettiği gibi, AKP
yöneticileri de ifade ediyor, bu Meclisin, bu çalışma takvimi, milletin
gereksinme duyduğu yasaların çıkması için değil. Peki, ne için? Anayasa
Mahkememiz 5 Temmuzda karar verecek de onun için. 5 Temmuzda ne kadar verecek
Anayasa Mahkemesi? Anayasa değişikliğinin iptali hakkında bir karar verecek.
Değerli
arkadaşlarım, yürütme organı, yasama üzerinde baskı kurmak suretiyle, özellikle
de yargı, yüce Anayasa Mahkemesi üzerinde bir baskı, bir telkin oluşturacak
şekilde bir karar alamaz. Böyle bir şey olur mu?
Şimdi, öneride
tabii bu ifade edilmiyor ama bu öneride ifade edilmiyor ama Sayın Başbakanın
grup toplantısında, başka açıklamalarında Türkiye Büyük Millet Meclisinin niçin
çalışması gerektiği ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin neden 1 Temmuzda tatile
girmemesi gerektiği çok açık bir şekilde ifade ediliyor. Meclis, Türkiye Büyük
Millet Meclisi, bu yüce çatı, keyfî uygulamalara alet edilemez; keyfî
uygulamalara alet edilemediği gibi, insanlık dışı uygulamalara da alet
edilemez.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti’nde milletvekillerinin çalışma usulü gibi bir
usule hiçbir insan muhatap olmamaktadır. Bakın, poliste nöbetçi vardır, askerde
nöbetçi vardır, devlet memurunda nöbetçi vardır, grup başkan vekillerinde
nöbetçi vardır ama
milletvekillerine nöbetçi yoktur; milletvekilleri 13.00’te
başlayacak bitinceye kadar, sabaha kadar. Burada komik görüntüleri basın
mensupları çekiyor milletvekilleri kürsüde uyurken.
Değerli
arkadaşlarım, yarın öbür gün birçok arkadaşımız tansiyon veyahut başka bir
nedenle çok kötü birtakım şeylerle karşı karşıya kalabilirler. Milletvekilliği
görevi onurlu bir görevdir, haysiyetli bir görevdir. Milletvekillini eğer
burada grup başkan vekilleri korumazsa hiç kimse koruyamaz. Neden Sayın
Başbakan bütün bu kanun tasarı ve tekliflerinde burada oturmuyor? Neden nöbetçi
bakanlar var da bütün Bakanlar Kurulu burada değil? Şimdi, 1 Sayın Bakanımız
var burada. Neden bakanlarımız burada değil? Demek ki bakanlar ve sayın
başbakanlar milletvekilinin çok çok üzerindedir. Halk
arasında ağalıkla ilgili laf vardır, bir ağa vardır bir de marabalar vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin fertleri maraba değildir, hiç kimsenin de
kölesi değildir.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Bravo!
H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Milletvekilinin üzerinde de hiçbir efendi de yoktur. Eğer birtakım
çalışma takvimi getireceklerse geçmişte olan başbakanlar gibi, merhum Ecevit
gibi -sabahlara kadar geldi burada oturdu- Sayın Başbakan da bakanları da
burada oturur. Bunu bir kere önemle belirtmek istedim.
Değerli
arkadaşlarım, bu grup önerisinde uluslararası sözleşmeler var ama en çok ilgimi
çeken -Bilmiyorum sizin ilginizi çekti mi?- 73 sıra sayılı Kanun Teklifi. Bu 73
sıra sayılı Kanun Teklifi nedir değerli arkadaşlarım? Bakın, ne diyor ve bu
sözleşme -uluslararası bir sözleşme- 7/12/2007’de
imzalanmış. 2007, 2010… Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına
sunuluyor. Neymiş değerli arkadaşlarım, bakın: “Iraka
Komşu Devletler Hükûmetleri ile Irak Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Terörizm, Sınırlardan Yasadışı Sızmalar ve Örgütlü Suçlarla
Mücadele Konularında Güvenlik İşbirliğine İlişkin Protokolün Onaylanması” Gözün
aydın Sayın Hükûmet, günaydın, günaydın!
Bugün 5 şehit
verdik İstanbul’da, önceki gün 11 şehit verdik Güneydoğu Anadolu’da, ondan önce
İskenderun’da 6 şehit verdik. Ee, sızmalar oluyor.
Hani Kuzey Irak? Yani Sayın Başbakan kürsüye geldiği zaman birtakım şeyler
söylüyor ve bugün, çok ilginçtir, tabii, mensubu olduğum Hükûmete
de, merhum Ecevit’e de bir anlamda dil uzatıldı “Nerede be kardeşim sıfır
terör?” şeklinde. O zaman konjonktür öyle gerektirmiş,
bölücübaşını paketleyip bize vermişler, o nedenle
terör sıfır olmuş.
Sayın Başbakan, bölücübaşını paketlettirip Türkiye'ye getirebilen iradeye
bak sen. Nasıl paketlendi, paketlenmedi, nasıl verildi değil, orada devletin
bir iradesi vardı, Hükûmetin bir iradesi vardı. Şimdi
ne oldu sizin iktidarınızla? Askerimizin başına çuval geçirildi de sesiniz
çıkmadı. Şimdi geliyorsunuz, ağlama şeklinde, terör böyleymiş, işte 2001’de
böyleymiş, 2002’de sayısını unuttu, çok azmış, yılda olan can kaybı, bugünün
Türkiye’sinde her gün oluyor.
İktidar olmak
ağlama yeri değildir, iktidar olmak sorun çözmektir. Şimdi, bana getiriyorsunuz
2007 tarihinde imzalanmış bir sözleşmeyi, Türkiye Büyük Millet Meclisi onaylasınmış! Canlar gidiyor sürekli. Yani bunlar, değerli
arkadaşlarım, bunlar hafife alınacak konular değil.
Şimdi bakıyoruz,
terör tavan yapmış, ekonomi paldır küldür gidiyor, muazzam bir kriz var,
yolsuzluk, yoksulluk, işsizlik bu Hükûmet döneminde
tavan yapmış. Olumlu anlamda değil, olumsuz anlamda. İnsanlar panik hâlinde,
insanlar korkuyor, insanlar çocuklarından korkuyor, geleceklerinden korkuyor.
Şimdi bölücü terör örgütü askere değil artık sivillere saldırmaya başladı.
Vatandaşlarımız okuluna çocuklarını gönderirken nasıl göndereceği kaygısında.
Buna Hükûmet ağlamayacak, Hükûmet
çare bulacak.
Bir de yeri
gelmişken şunu ifade edeyim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Bu yüce Meclisin
Başkanı Sayın Mehmet Ali Şahin’in açıklaması: Bu terör olaylarıyla ilgili
Genelkurmaydan açıklama bekliyormuş, tatmin edici açıklama.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Sayın Başbakan yapacak, Başbakan!
H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Evet, eleştiriden sonra da diyor ki: “Türkiye Büyük Millet
Meclisinin denetleme görevi vardır.”
Sayın Başkan,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetleme görev -Anayasa/87, Anayasa/98- Meclis
araştırması, Meclis soruşturması, genel görüşme; bunlarla Türkiye Büyük Millet
Meclisi denetleme hakkını kullanır. Yoksa Meclis Başkanı bir siyasi parti
lideri gibi Türk ordusunun başını, Genelkurmayı sıkıntı altına sokacak
demeçlerde bulunmaz; bulunur, o onun kendi, Mehmet Ali Şahin olarak geçer,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak geçmez. Nasıl bugün benim
söylediklerim Tayfun İçli’nin sözleri olarak
geçiyorsa o senin sözlerin. Eleştiriler üzerine tutup da “Ben denetleme
görevini yerine getiriyorum.” şeklinde halkın kafasını karıştırıcı beyanlarda
bulunmak doğru değildir Sayın Başkanım. Bunu da özellikle belirtiyorum.
Beni dinlediğiniz
için, sabrınız için hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın İçli.
Aleyhte, Sakarya
Milletvekili Ayhan Sefer Üstün.
Buyurun Sayın
Üstün. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Sakarya) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi
grup önerisi aleyhinde söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan önce, Şemdinli’de, Diyarbakır’da, Elâzığ’da, İstanbul’da şehit olan
askerlerimize ve vatandaşlarımıza Cenabı Allah’tan rahmet diliyorum,
milletimizin başı sağ olsun ve bu menfur saldırıları yapanları da şiddetle
kınıyorum.
Değerli
arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi, “Kanunları görüşmeyelim,
önümüzdeki günlerde siyasi cinayetlerle ilgili, faili meçhullerle ilgili bir
araştırma komisyonu kuralım ve bunu görüşelim.”e ilişkin, gündeme ilişkin bir
grup önerisi.
Değerli
arkadaşlar, biz, aslında öneriyi önemsiyoruz. Gerçekten, bu
memlekette faili meçhul kalmaması lazım, her şeyin aydınlığa çıkması
lazım.
Cumhuriyet Halk
Partisinin grup önerisinde, 1948 yılında vefat etmiş Sabahattin Ali’nin de
cinayetinin araştırılması ve ortaya çıkması talep ediliyor, çok haklılar. 1948
yılında Sebahattin Ali’yi kim katletmişse, aslında
ortaya çıkmalı. Sorumluluk kiminse, bugünse bugün, yarınsa yarın veya daha
önceki yıllarda kimler hükûmet olmuşsa bu ortaya
çıkarılmalı.
Değerli
arkadaşlar, yine akabinde Abdi İpekçi ile ilgili bir önerge vermişler; çok
haklılar. Abdi İpekçi gibi aydın bir kişinin bu memlekette öldürülmüş olması ve
faillerinin tam olarak aydınlatılmaması hatta sıkıyönetim komutanlığındayken
dahi bu cinayetin üstünün örtülmüş olması, gerçekten bizim de üzüldüğümüz bir
olay.
Bu konularla
ilgili sürekli gruplara vatandaşlarımız geliyorlar. Sayın Bekir Bozdağ Grup Başkan Vekilimiz ve Sayın Ayşe Nur Bahçekapılı
bu konuda kendileriyle görüşüyor. Meclisimizin tatile girmesine az bir zaman
kaldı. İnşallah, ümit ediyorum ki ben, tatilden sonra, bütün grupların
mutabakatıyla, bu grup önerisinde olan veya olmayan ne kadar faili meçhul
cinayet varsa bunlarla ilgili bir araştırma komisyonu kurulur ve bu cinayetler
aydınlatılır. Hatta araştırma komisyonuyla ilgili hükümler İç Tüzük’te çok
zayıf, son derece zayıf. Öncelikle, bence grupların anlaşmaları lazım ve burada
araştırma komisyonlarının yetkilerini ve etkilerini artıracak düzenlemeler
yapmaları lazım. Biz daha önceki yıllarda yüce Meclis çağırdığı hâlde bu
Meclise gelmeyen kamu görevlilerini biliyoruz. Dolayısıyla, bu kamu
görevlilerini de buraya getirecek etkinlikte İç Tüzük düzenlemeleri yapılması
lazım.
Değerli
arkadaşlar, bakın, bu faili meçhul meselesine sağ-sol meselesi olarak da
bakmamak lazım. Sayın Özdemir işaret etti, ben de fark ettim grup önerisinde.
Sadece sol görüşteki mağdur olan veya kurban giden insanlar yazılmış. Bu faili
meçhul meselesi, terör meselesi sağ-sol meselesi değildir. 12 Eylül’den önce
gördük, sabah bir solcuyu öldüren silah öğleden sonra bir sağcıyı öldürdü.
Bunlardan ders almamız lazım, bunlardan ibret almamız lazım. Dolayısıyla bu
meseleyi sağ-sol meselesi olarak veya hükûmetleri
yıpratmak için veya devleti sıkıntıya sokmak için kullanmamamız lazım. O
bakımdan değerli arkadaşlar, bu konuda gerekli adımların atılması gerektiği
konusunda ben de hemfikirim.
Değerli
arkadaşlar, Hükûmetimizin döneminde Necip Hablemitoğlu cinayetinin dışında faili meçhul cinayetlerin
neredeyse tamamı çözülmüştür. Ancak burada, bir cinayet olduğunda artık gerekli
olgunluğu göstermemiz lazım; basın olarak bu olgunluğu göstermemiz gerekir,
siyasi partiler olarak da göstermemiz lazım; bir cinayet işlendiğinde, daha ilk
dakikadan, ilk günden faili ilan etmememiz lazım. Bakın, Danıştay cinayetini
hatırlayın. O günlerde hemen bu cinayetin neden yapıldığı, hangi saiklerle işlendiği ilan edildi, katiller hemen bulundu,
vesaire ama sonraki günlerde cinayetlerin rengi değişti ve şimdi hangi
mertebeye geldiğini gördünüz.
Dolayısıyla,
bırakalım yargı işini yapsın değerli arkadaşlar, bırakalım yargı işini yapsın.
Yargı işini yaparsa memlekette, bu faili meçhul cinayetlerin de bir bir ortaya çıkacağından eminiz. Bakın, Diyarbakır’da ilk
kez faili meçhullerle ilgili bir mahkeme kuruldu. Biz, mahkemenin işini
kolaylaştırmamız gerekirken “Acaba mahkemenin işini nasıl engelleriz?” diye
uğraşıyoruz.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Başbakana söyle, Başbakana!
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, dolayısıyla herkesin bu konuda katkı sağlaması
lazım. Burada, son terör olaylarıyla ilgili yine Hükûmeti
suçlamak, buradan bir siyasi rant elde etmek veya
“Bizim zamanımızda terör sıfırlandı.” gibi birtakım yaklaşımlarla bu yeni
olaylardan sanki birer siyasi rant elde etmek son derece yanlış.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Yaklaşım değil, gerçek onlar!
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Devamla) – Bakın değerli arkadaşlar, 1 kişi dahi ölmüş olsa biz mağdurları
sayılarla ifade etmeyiz. 10 kişi ölmüş, 100 kişi ölmüş… 1 kişi dahi ölse bunlar
vatan evladıdır. (MHP sıralarından gürültüler)
Bakın değerli
arkadaşlar, burada bu rakamlar var, ben bu rakamları okumaya utanırım. Utanırım
çünkü bu insanların canı, malı rakamlarla ifade edilmez. Ama bakın, bir rakam
okuyayım: 1999 yılında şehit asker sayısı 173. Değerli arkadaşlar, utanıyorum
bunu söylemeye,173.
RECEP TANER
(Aydın) – 2002’de kaç?
OKTAY VURAL
(İzmir) – 2002’de kaç?
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Devamla) – 2002’de, söyleyeyim: 18.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Ya… Atma Recep!
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Devamla) – Bunlar insan değil mi? Bunlar asker değil mi?
RECEP TANER (Aydın)
– Yanlış biliyorsun!
OKTAY VURAL
(İzmir) – Atma Recep din kardeşiyiz!
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Devamla) – Sayıyla mı ifade edeceksiniz?
Peki, 2000’de:
22. Bunlar insan değil mi? Polis sayısını söyleyeyim: Bakın, 12; 12.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Yeter ya! Teröre teslim oldunuz konuşup duruyorsun!
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Devamla) - Bunlar insan değil mi? İlla rakamlarla mı ifade edeceksiniz?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Teröre teslim oldunuz konuşup duruyorsunuz?
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Devamla) - Bakın, 2007 yılında, Hükûmetimiz
döneminde…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Hangi yüzle konuşuyorsun ya, hangi yüzle konuşuyorsun?
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Devamla) - …en fazla şehit sayısının
verildiği 2007 yılıdır.
OKTAY VURAL
(İzmir) – İmralı’nın yol haritası elinizde, onunla pazarlık yapıyorsunuz;
konuşup duruyorsunuz!
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Devamla) - 123 arkadaşlar… Ama maalesef
geliyorsunuz burada, sayılarla, rakamlarla ifade etmeye çalışıyorsunuz işinizi.
OKTAY VURAL
(İzmir) – İmralı’yı affetmek için elli takla attınız! Terörle Mücadele Kanunu’nu
getirdiniz olmadı, taş atan çocukları getirdiniz olmadı…
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Devamla) - 1999 yılında da şehitler gelmişti, 2000 yılında da şehitler
gelmişti. Bugün, o şehit cenazelerinin arkasında siyasi rant
devşirmeye çalışanlar o gün cenazelerin arkasından buharlaşmışlardı, meydanda
yoktular o gün onlar. O zaman, APO’yla pazarlık
ediyorlardı.
RECEP TANER (Aydın) –
O zaman açılım yoktu!
OKTAY VURAL
(İzmir) – Kan üzerinden açılım pazarlıyorsunuz be!
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Devamla) - APO’yla pazarlık ediyorlardı. “Eğer
saldırı yapmazsanız belki sizi affederiz.” diye pazarlık ediyorlardı.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Hangi yüzle konuşuyorsunuz ya!
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Devamla) - Değerli arkadaşlar, terör, siyasi rant
elde edilecek bir yer değildir, bir alan değildir, bir alan değildir.
OSMAN ERTUĞRUL
(Aksaray) – Ayıp! Ayıp!
OKTAY VURAL
(İzmir) - Rantçı sizsiniz be! Rantçı
sizsiniz, açılım pazarlıyorsunuz.
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Devamla) - Herkesin tek yumruk olması
lazım. Teröre karşı herkesin tek yumruk olması lazım.
OKTAY VURAL
(İzmir) – “Analar ağlamasın.” diye açılım dayatması yapan sizsiniz.
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Devamla) - O zaman 1999’da açılım mı vardı? (MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL
(İzmir) – Hadi oradan!
BAŞKAN – Sayın
milletvekillerimiz, lütfen sakin olarak dinleyiniz.
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Devamla) – 2000’de açılım mı vardı?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Hadi oradan!
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Devamla) - Sen işine bak! Sen işine bak!
OKTAY VURAL
(İzmir) – Habur’da gördük yüzünüzü, Habur’da!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) - Anaların ağlaması oy getiriyor herhâlde size!
OKTAY VURAL
(İzmir) – Habur’da gördük! “Güzel şeyler oluyor.”
dediniz.
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Devamla) - Değerli arkadaşlar, bizler inşallah, tatilden sonra geleceğiz ve bu
faili meçhullerle ilgili komisyonu kuracağız.
Ben bu…
OKTAY VURAL
(İzmir) – İsraillilere, adamları gönderip öldürt, sonra rant
için pazarla öyle mi?
BAŞKAN – Sakin
olun sayın milletvekilleri… Lütfen sessiz dinleyin.
Sayın Üstün,
devam edin.
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, tatilden sonra geleceğiz ve bu komisyonu
kuracağız.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Mavi Marmara’da ölüme gönderdiklerinizin hesabını soracağız sizden!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Cinayetten prim yapmaya kalkan bir siyasi parti!
OKTAY VURAL
(İzmir) – Terörden prim üreten sizsiniz; primciler, rantçılar!
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Devamla) - O bakımdan, o önerge geldiğinde sizlerden destek istiyoruz. Bu
vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar;
AK PARTİ ve MHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Üstün.
III.- YOKLAMA
(MHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
OKTAY VURAL
(İzmir) – Efendim, toplantı yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN – Sayın
Şandır, Sayın Vural, Sayın Günal, Sayın Nalcı, Sayın Bukan, Sayın Serdaroğlu, Sayın
Çalık, Sayın Enöz, Sayın Taner, Sayın Özensoy, Sayın Uslu, Sayın Akkuş, Sayın Çelik, Sayın İnan,
Sayın Bulut, Sayın Tankut, Sayın Akcan, Sayın Kutluata, Sayın Özdemir, Sayın Çobanoğlu.
SIRRI SAKIK (Muş)
– Sayın Başkan, ben söz istemiştim. Faili meçhul cinayetlerden yakınımı
kaybettim, sizin kadar mağdur olan biriyim. Bir şey söylemek istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Sakık, yoklama talebi girince…
SIRRI SAKIK (Muş)
– Yoklama talebinden önce söz istemiştim.
BAŞKAN –
Biliyorum Sayın Sakık, bundan sonra size söz
vereceğim.
Yoklama için iki
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)
1.- (10/618) esas numaralı Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergenin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 22/06/2010
Salı günkü birleşiminde yapılmasına dair CHP Grubu önergesi (Devam)
BAŞKAN –
Cumhuriyet Halk Partisi önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.
Sayın Sakık, 60’a göre söz istemiştiniz.
İki dakika süre
veriyorum.
Buyurunuz
efendim.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
6.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın,
faili meçhul cinayetlerle ilgili AK PARTİ’nin
tutumuna ilişkin açıklaması
SIRRI SAKIK (Muş)
– Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Evet, biraz önce
arkadaşımız faili meçhul cinayetlerle ilgili iktidar partisi adına konuşurken
faili meçhul cinayetlerin tamamının aydınlığa kavuştuğunu söyledi. Oysaki Sayın
Başkan siz eşinizi kaybettiniz, ben eminim ki hâlen eşinizin faillerinin bulunmadığını… Ben de burada ağabeyimi
kaybetmiştim, benim ağabeyimin de failleri bulunmadı ve bizim yaşadığımız
coğrafyada 17.500 faili meçhul cinayet var. Ben morg rakamcılığı yapmayayım ama
ne yazık ki gerçeğimiz bu. Birkaç isim söylemek istiyorum. Mesela Musa Anter; aydın, gazeteci, yazar; Vedat Aydın, bizim il
başkanımızdı; Mehmet Sincar, milletvekiliydi ve bunun
gibi yüzlerce insan faili meçhul cinayetlere kurban gittiler ama bunların hâlen
failleri yokken ortada, çıkıp buradan, kürsüden “Biz faili meçhul cinayetleri
aydınlığa kavuşturduk.” tezi doğru değildir. Eğer gerçekten
bu iktidar partisinin bu faili meçhul cinayetleri aydınlığa kavuşturmak gibi
bir talebi olmuş olsaydı biraz önce Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu bu
Meclis araştırma önergesine “Evet.” derdi ama ne yazık ki sürekli bu tür
araştırmalara “Hayır.” deyip ve çıkıp toplumu da yanlış bir şekilde
bilgilendirmesi, bilgi sunması çok ahlaki değil.
Söz verdiğiniz
için de çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Sakık.
Sayın Birdal, buyurunuz.
7.- Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’ın,
faili meçhul cinayetlerle ilgili AK PARTİ’nin tu-tumuna ilişkin açıklaması
AKIN BİRDAL
(Diyarbakır) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Doğrusu, şimdi
arkadaşları -AKP adına- dinlerken gerçekten bir üzüntümü sizlerle paylaşmak
istiyorum, yüce Genel Kurulla. Bu hafta sonu Ankara’da yirmi iki kuruluşun
düzenlediği “Adalet ve Gerçek İnisiyatifi” adlı bir toplantı vardı.
Diyarbakır’dan, Kırklareli’den, Edirne’den,
Adana’dan, İzmir’den, Türkiye'nin her bir yanından yakınlarını kaybetmiş
olanlar, faili meçhul cinayetlere kurban vermiş olanlar, işkencede ve benzer
alanlarda acıları yaşayanlar… Ne yazık ki AKP adına hiç kimse bu toplantıyı
izlemedi, ulusal medya da izlemedi, birkaç muhalif basının yanında. Oysa
demokratikleşen, sivil bir topluma ulaşan, barışçıl bir topluma ulaşan her
ülkede gerçekleri araştırma ve adalet komisyonları oluşturulmuştur. O nedenle
bundan kaçınmayalım, eğer yok diyorlarsa gerçekten yok olacak, faili meçhul
cinayetlerin son bulacağı bir topluma ulaşalım ve AKP de böyle bir gerçekleri
araştırma ve adalet komisyonuna kendileri getirsinler, biz de destek verelim ve
gerçekten bir yüzleşme olanağını bulalım.
Teşekkür ederim
efendim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Birdal.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)
2.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma gün ve
saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1 Temmuz
2010 tarihinde tatile girmeyerek, yeni bir karar alınıncaya kadar çalışmalara
devam edilmesine; (11/12) esas numaralı Gensoru Önergesi’nin gündeme alınıp
alınmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 24/06/2010
tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı’na
Danışma Kurulu
22.06.2010 Salı günü (bugün) toplanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını
arz ederim.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmında yer alan
506, 73, 342, 519, 483 ve 374 sıra sayılı Kanun Tasarı ve Tekliflerinin bu
kısmın 8, 12, 13, 14, 15 ve 16 ncı sıralarına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
11/12 esas
numaralı gensoru önergesinin; gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak
İşler" kısmında yer alması ve Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gündeme
alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerinin 24.06.2010 tarihli birleşiminde
yapılması,
TBMM İçtüzüğün 5
inci maddesi gereğince, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 01 Temmuz 2010
tarihinde tatile girmeyerek, yeni bir karar alınıncaya kadar çalışmalara devam
edilmesi,
Genel Kurulun; 06
ve 13 Temmuz 2010 Salı günkü birleşimlerinde 1 saat sözlü soruları müteakip
diğer denetim konularının görüşülmeyerek bu birleşimlerde Gündemin Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmında yer alan işlerin
görüşülmesi, 07 ve 14 Temmuz 2010 Çarşamba günkü birleşimlerde ise sözlü
soruların görüşülmemesi,
Genel Kurulun;
02, 09, 16 Temmuz 2010 Cuma günleri de toplanarak, bu birleşimlerinde Gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmında yer
alan işlerin görüşülmesi,
Genel Kurulun;
22, 29 Haziran, 06, 13 Temmuz 2010 Salı günkü birleşimlerinde 15:00-24:00 saatleri arasında, 23, 30 Haziran, 01, 07, 08,
14, 15 Temmuz 2010 Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerde 13:00-24:00
saatleri arasında, 25 Haziran, 02, 09, 16 Temmuz 2010 Cuma günkü birleşimlerde
14:00-24:00 saatleri arasında çalışmalara devam edilmesi, 24 Haziran 2010
Perşembe günkü birleşimin saat 11:00'de başlaması ve saat 24:00'e kadar
çalışmalara devam edilmesi,
Önerilmiştir.
BAŞKAN – Lehte
Antalya Milletvekili Abdurrahman Arıcı.
Buyurun Sayın
Arıcı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ABDURRAHMAN ARICI
(Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ grup önerisi
lehinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ olarak,
grup olarak, bütün getirilen tasarıların kanunlaşması için çalışmaktayız. Bu
vesileyle çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Bu çalışmalarımıza katkı sunacak
tüm milletvekili arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz.
Tüm Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Arıcı.
Aleyhte İzmir
Milletvekili Kemal Anadol.
Buyurun Sayın Anadol. (CHP sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Sayın Başkan, yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; sözlerime başlamadan
önce Cumhuriyet Halk Partisi grubu adına şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum,
duyduğumuz büyük acıyı ifade etmek istiyorum ve bunun sonunun gelmesi için yüce
Meclisi göreve davet ediyorum.
Ayrıca,
aydınlanmanın büyük önderi, değerli gazeteci ve düşün adamı İlhan Selçuk’a da
Allah’tan rahmet diliyorum. Tüm basın camiasına ve tüm ilericilere,
demokratlara, ulusalcılara başsağlığı diliyorum.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi, okunan… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Zarar mı? Yani
“ulusalcı” demek rahatsız mı ediyor sizi? Rahatsız mı ediyor?
Değerli
arkadaşlarım, bu grup önerisi, esas olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
çalışma saatlerini AKP’ye göre düzenliyor ve ondan sonra da Türkiye Büyük Millet
Meclisinin dolaylı biçimde 16 Temmuz 2010 Cuma günü tatile girmesini öngörüyor.
Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine aykırı. Değerli arkadaşım demin bu kürsüden
dile getirdi, tekrar etmiyorum. Ama işin siyasi tarafına değinmek istiyorum.
Arkadaşlar, terör artık büyük kentlerin içine girdi, sivilleri hedef aldı,
çocukları öldürmeye başladı. Türkiye kan gölüne döndü. Gelecek için de bunu
durdurma umudu gitgide azalıyor. Terör örgütünün bu eylemlerinin büyük kentlere
sirayet edeceği kendine yakın kaynaklar tarafından açıklandı ve bu konudaki
uzmanlar bunu doğruluyorlar. Bu durumda, Türkiye bu ortamdayken Türkiye Büyük
Millet Meclisinin tatile girme hakkı yoktur. Türkiye kaynayan kazana dönecek,
kan dökülecek, siz Türkiye Büyük Millet Meclisini tatile sokacaksınız! Hem de
nasıl sokacaksınız: Kendi milletvekillerinize şeker verir gibi “Sabaha kadar
çalışırsanız -lütfedip bu sabaha kadar çalışmayı gece 24’e çekerek- sizi biz
ayın 16’sında tatile göndereceğiz.” diyeceksiniz. Lütfedeceksiniz! Ve bu
anormal çalışma saati ancak tatilin şartı olacak milletvekillerinize. Millet
Meclisi tatile girmeme kararı almalıdır ve ondan sonra da insani koşullarda
çalışmalıdır. Meclis tatile girmesin ama normal saatlerde çalışsın, insan
haklarını ihlal eden bir çalışma düzeni içinde olmasın.
Karayolları
Kanunu’nu biraz sonra görüşeceğiz. Açın bakın, aralıksız sadece beş saat araba
kullanmaya müsaade ediyor, molalı dokuz saat en fazla araba kullanmaya müsaade
ediyor. Neden? Direksiyondaki vatandaşımız eğer daha fazla araba kullanırsa bir
yere çarpar, kaza yapar kendine, malına, başkasının malına, canına zarar verir
diye. Ama biz hata yaparsak zararı millet görüyor, millet görecek. Yani gece
yarısı saat 3’te gözlerini ovuşturarak ellerini kaldırıp kulis kapısından içeri
giren, neye oy verdiğini bilmeyen milletvekillerinin görüntüsü sizi rahatsız
etmiyor mu? Böyle milletvekilliği olur mu? Böyle Parlamento olur mu, böyle
Parlamento olur mu? Yakışıyor mu? (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
KEREM ALTUN (Van)
– Sakin ol!
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) - Rahatsız olan beni dinlemez. Dışarıda güzel çay var.
Şimdi,
arkadaşlar, Anayasa değişikliğinde, günde yirmi dört saat var, birinci gün on
sekiz saat çalıştık, ikinci gün on beş saat çalıştık, on dört saat çalıştık ve
ondan sonra hayret, on gün Meclis toplanmadı.
H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) – On sekiz saat.
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) – On sekiz… Yani normal çalışsaydık, normal bir çalışma düzeni içinde
bu değişiklikleri yapsaydık ne olurdu? Ha, bunun sebebi şu, bakın söyleyeyim:
Sayın Recep Tayyip Erdoğan hangi komisyon üyeliği
yaptı Başbakan olmadan evvel? Bir gün bir komisyon üyeliği yaptı mı, bir tek
gün? Yapmadı. Ondan evvel de aynı şekilde politikacılar vardı. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsına hücum ederek onu yıpratma
amacıyla bunları söylemiyorum, bir deneyimli parlamenter olarak söylüyorum.
Aynı olayı başka partilerden başbakan yardımcılarında, başbakanlarda yaşadık.
Bir gün komisyon üyeliği yapmayan bir kişi milletvekili olur olmaz Başbakanlık,
Başbakan Yardımcılığı, Bakanlık gibi makamlara oturursa bu Meclisin çalışmasını
değerlendiremez. Maalesef Sayın Recep Tayyip Erdoğan,
hâlâ daha Türkiye Büyük Millet Meclisini İstanbul Büyükşehir Belediye
Meclisinden ayırt edemiyor. Belediye, adı üstünde belediye başkanlığı,
başkanlık sistemi var, kararı başkan verir ama bizim Sayın Başbakan kendisini
Meclis Başkanının da üstünde görüyor, kaç defa yaptı bunu. Şimdi, dolayısıyla
“Çalışın.” diyor siz de onun dediklerine göre çalışma saatini
değiştiriyorsunuz. Arkadaşım çok doğru söyledi, biz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın marabası değiliz. Biz Türk milletini
temsil eden milletvekiliyiz. Halkın oylarıyla geldik, milletvekilliği yapmaya
geldik buraya.
Şimdi,
dayatacaksınız, ondan sonra onu da anlamıyorum, uykulu biçimde çıkardığınız
düzenli olmayan yasaların iptali için anayasal hakkımızı kullanıp Anayasa
Mahkemesine gidiyoruz, size batıyor, Sayın Başbakan rahatsız oluyor. Ee Anayasa Mahkemesi bozunca, gece 3’e, 4’e kadar mesai
yapan bu Meclisin mesaisi ne oluyor? Angaryaya dönüşüyor, madde yürürlüğe
girmeyince bütün bu çalışmalar boşa gidiyor. Ve uyarıyoruz: “Çıkarmayın bu yasa
maddesini bu şekilde, döner Anayasa Mahkemesinden, hukukçu olmaya lüzum yok,
okuma yazma bilmek yeter, mantıklı birisinin olması yeter, milletvekili olmak yeter.”
diyoruz, inadına çıkartıyorsunuz. Kentsel dönüşüm projesi: Belediye reisleri
gelecek, mülkiyet hakkını hiçe sayarak, belediyeler oraya buraya saldıracak,
her yere el koyacak, bunu madde hâline getireceksiniz. Ee
ben şimdiden söylüyorum: Bu, evrensel hukuk kurallarına aykırı, ulusal hukuk
kurallarına aykırı, gideceğiz Anayasa Mahkemesine iptal olacak. O zaman da
diyorsunuz ki: “Niye gittiniz?” “Ana muhalefet mahkemesi” diyor Sayın Başbakan
Anayasa Mahkemesine. Sayın Başbakan, o zaman Anayasa değişiklikleri yaptınız,
Anayasa Mahkemesini ortadan kaldırırdınız bir Anayasa değişikliğiyle iş
biterdi. Ee niye yapmadınız? Ha, hem Anayasa
Mahkemesi dursun, YÖK gibi ben orayı ele geçirdikten sonra hiç ses etmeyeyim.
Hani YÖK eleştirileriniz, nerede, YÖK’ü niye eleştirmiyorsunuz artık? Sizin
elinize geçti. Anayasa Mahkemesi de öyle olsun dediniz ve Anayasa Mahkemesine
gitmeyi suç sayan bir Başbakan mantalitesi, bir
iktidar partisi mantalitesi Türkiye’deki parlamenter çalışma düzenini bu hâle
soktu.
Arkadaşlar, gerçekten
söylüyorum, millete hitap ediyorum: Kan gölüne dönen bir Türkiye’de Türkiye
Büyük Millet Meclisinin tatil yapma hakkı yoktur. Nizami biçimde çalışırız, şu
çalışma saatlerini ona göre ayarlarız. Yoksa, grup
üyelerinize, milletvekillerinize şeker verip kandırırcasına “Çalışın saat on
ikiye kadar, ondan sonra tatile sokacağız sizi.” deyip çalışma düzenini allak
bullak etme hakkınız yok.
Bu Meclis
çalışmaz mı sabahlara kadar? Çalışır, senede üç dört defa çalışır. Çok önemli
şeyler olur, olaylar olur, çalışır ama siz bunu sürekli hâle getirdiğiniz
vakit, ILO standartlarına aykırıdır, sağlık kurallarına aykırıdır. Afet dönemi
çalışma yönetmelikleri vardır, orada bile bu yok. E, ondan sonra yoklama
istiyoruz, kızıyorsunuz. Hayır, bu Meclis çalışacak, siz de kuzu kuzu geleceksiniz buraya. Hiç çaresi yok... Hiç çaresi
yok... Bu Meclisi tatil etme kararındaysanız...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) - ...onu da biz teşhir edeceğiz.
Yüce Meclise
saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Anadol.
Lehte, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş...
Buyurunuz Sayın Elitaş.
(AK PARTİ ve MHP
sıralarından karşılıklı laf atmalar)
Sakin olun sayın
milletvekilleri...
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, müsaade ederseniz, biz de AK PARTİ Grubunun grup önerisinin ne
anlatmak istediğini sizlere ifade etmek istiyorum. Grup önerimiz eğer dikkatle
okunmuş olsaydı, grup önerimiz...
RECEP TANER
(Aydın) – O arkadaşlara söyle!
AKİF AKKUŞ
(Mersin) - O tarafa söyle!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Hocam... O tarafı gösterme Hocam! Akif Hocam, yakışmıyor sana yani
niye o tarafı -gene oraya geliyorum da- gösteriyorsun?
BAŞKAN – Sayın Elitaş, lütfen...
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Etmeyin, yakışmıyor Hocam. Biz sizi severiz. Yapmayın, lütfen! (MHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Elitaş, lütfen Genel Kurula hitap edin, karşılıklı konuşmayınız.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla)- Hocam, lütfen… Yakışmıyor Hocam…
BAŞKAN – Sayın Elitaş, lütfen Genel Kurula hitap edin, karşılıklı
konuşmayınız.
Buyurunuz
efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla)- Haklısınız Sayın Başkan, ama bir milletvekili arkadaşımız başka bir
gruptaki milletvekilini dışarı davet ediyor. Çay içmeye davet ediyor,
biliyorum.
Şimdi, bizim grup
önerimiz Sayın Grup Başkan Vekili tarafından dikkatle okunmuş olsaydı kendi
teklifinin bu grup önerisi içerisinde var olduğunu anlamış olurdu.
İç Tüzük’ümüzün
5’inci maddesi açık ve net, ikinci fıkra: “Danışma Kurulunun önerisi üzerine
Genel Kurulca başkaca bir karar alınmadıkça Türkiye Büyük Millet Meclisi 1
Temmuz günü tatile girer.” Bizim grup önerimiz de neyi ifade ediyor? “Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 1 Temmuz tarihinde tatile girmeyerek yeni bir karar
alıncaya kadar çalışmalara devam edilmesi.” diyor. 16 Temmuz
tarihine kadar da salı ve cuma günleri çalışma saatlerini belirliyor, bugün
15.00-24.00, çarşamba günü 13.00-24.00, perşembe günü –bu haftaya has olmak
üzere- 11.00-24.00, cuma günü 14.00-24.00; gelecek haftadan itibaren 16 Temmuza
kadar 15.00-24.00; 13.00-24.00; 13.00-24.00; 14.00-24.00.
Bu hafta 11.00’de
başlamamızın sebeplerinden birisi, bir siyasi partinin Sayın Başbakan hakkında
verdiği gensoru önergesinin görüşmelerinin yapılması amacıyla saat 11.00’de
Genel Kurulu çalışmaya davet ediyoruz.
Bakınız, biz,
Anayasa değişiklikleri bittikten sonraki süreç içerisinde bütün siyasi parti
gruplarını ziyaret ettik. Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi
ve Barış Demokrasi Partisinin grup başkan vekillerini ziyaret ettik; dedik ki:
“Bizim şu süre içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatile gireceği 1
Temmuz tarihine kadar otuz tane kanunu çıkarmakla ilgili durumumuz söz konusu.
Lütfen inceleyin, bu kanunlarla ilgili itirazınız, ihtilaflarınız varsa onları
işaret edin, o kanunlarla ilgili önergeleriniz varsa bu önergeleri birlikte
siyasi parti gruplarından o konuda uzman olmuş arkadaşlarımız bir araya
gelsinler, konuşsunlar, tartışsınlar, bu kanunları çıkarmak için gayret
gösterelim.”
Otuz kanun
maddesine şu anda ilave olan iki veya üç tane kanun var; ilave ettiğimiz iki
veya üç tane kanun olacak. Onlar da siyasi parti grup başkan vekillerinin
bilgileri dâhilinde. Çünkü komisyonda olan, mesela Mali Kural Kanunu, mesela
vergi kanunlarında değişiklik yapan kanun, mahsuplaşmayla ilgili, devlet
yardımlarıyla ilgili kanun tasarı ve tekliflerinin komisyonda olduğunu,
Dışişleri Bakanlığı Teşkilat Kanunu’nun hâlâ komisyonda olduğunu, bu kanun
tasarı ve tekliflerinde değerli gruplarımızın da katkıları olduğu takdirde bunu
yapabileceğimizi ifade ettik. Zaten 30 kanun tasarısı veya teklifi içerisinde şu
ana kadar 17 tanesini gerçekleştirmiş olduk. Bugünden sonraki itibarıyla da dün
siyasi parti grup başkan vekillerimizle de konuştuk, 15 tane kanun tasarı veya
teklifinin bu dönem içerisinde çıkarılmasını arzu ediyoruz. Nasıl? Konuşarak, uzlaşarak, anlaşarak. Mesela, bugün Karayolları
Kanunu’nu görüşeceğiz, 50 maddeye yakın bir kanun tasarısı. Biz, siyasi parti
gruplarına buradan diyoruz ki: “Geliniz, bugün birinci bölümünü çıkaralım.”
Kanun maddeleriyle ilgili herhangi bir, zihninizde düşünce, sıkıntı varsa,
mesela -Sayın Anadol’un söylediği- bir şoför beş
saatten fazla gidemez, günde de dokuz saatten fazla araç kullanamaz. Sayın Anadol diyebilir ki: “Ben altı saat olsun diye uygun
düşünüyorum; on saatten de fazla olmasın diye düşünüyorum.” Bunu teknik arkadaşlara
sorarız, diğer siyasi parti grupları da uygun derse önergeyi birlikte
imzalarız, kabul ederiz veya dört saate düşürürüz.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Hiç yapmadınız.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – İşte biz, size bunu teklif ediyoruz. Yarın da gelin, Karayolları
Kanunu’nun ikinci bölümünü bitirelim. On iki diye bir şartımız yok ama siz,
burada kanun maddeleriyle ilgili, temel yasa olarak kabul ettiğimiz kanun
maddeleriyle ilgili her bir madde için -hakikaten imza atan milletvekili
arkadaşlarımızın da o konuda büyük bir rahatsızlık duyduğunu hissettiğim
için... Hani dediniz ya “İçeri girerken milletvekili arkadaşlar el kaldırıyor,
indiriyor” diye, burada herkesin her konuyu bilme mecburiyeti yoktur çünkü her
siyasi parti grubunun komisyonlarda etkili, yetkili uzman, o konuyla ilgili
uzman milletvekilleri vardır. Mutfak, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
komisyonlardır. Burası bilgilendirme amacınadır.
Şimdi, mesela,
Adalet Komisyonunda bazı kanun tasarıları konuşuluyor, Plan ve Bütçe
Komisyonunda bazı kanun tasarıları konuşuluyor. O komisyon üyesi
arkadaşlarımız, Bayındırlık Komisyonu üyesi arkadaşlarımız, diğer komisyon
üyesi arkadaşlarımız grup başkan vekillerini veya ilgili arkadaşları o konuyla
ilgili bilgilendiriyor ve siyasi partinin itirazı veya kabulü ortaya çıkıyor.
Ama burada, milletvekili arkadaşlarımızın bütün kanunları bilme mecburiyeti
varmış gibi ifade etmek yanlış olur. Türkiye Büyük Millet Meclisi Tüzüğü’ne ve
Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma esaslarına aykırı olur ama ben
muhalefet partilerine şunu söylüyorum, bazı milletvekili arkadaşlarımız var mı
yok mu, bilmiyorum: Karayolları Kanunu’nda her bir madde için beş tane önerge
verilebilir. Verilebilecek beş önerge içerisinde, siyasi parti grupları eğer
kanunda bir kelimeyi değiştirmek “kelime” yerine “sözcük” demek anlamında bir
önerge veriyorsa, o önergeye imza atan, grup baskısıyla imza atan arkadaşımın
düştüğü duruma bakınca, inanın…
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Grup baskısı filan yok ya! O sizde olur, bizde yok.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – …hakikaten, milletvekili olarak düşünüyorum, bir milletvekilinin
böyle, bakmadan, okumadan, ısrarla ve baskıyla imza atmasını üzüntüyle
karşılıyorum.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – O sizin milletvekillerinizde, yok bizde öyle bir şey.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Geçmiş örnekleri de çıkarabiliriz, eğer varsa görürüz. Mesela,
Anayasa değişikliği konusunda İç Tüzük, milletvekillerine, siyasi parti
gruplarına yetki vermiş. Anayasa değişikliklerinde yedi tane önerge verme hakkı
var, grupların hakkı her zaman saklıdır. Kapatma önergesini milletvekilleri
vermelerine rağmen, siyasi parti gruplarının hakkı saklı olduğundan dolayı
“kapatma önergesi” diye ifade ettiğimiz önergeler düşer. Ama Anayasa
değişikliğine Allah rızası için bir bakın, kontrol edin. Sayın Anadol, otuz maddede bir tek önerge okundu ve otuz maddede
“manifesto” diye adlandırılan aynı gerekçe okundu. Kadınların pozitif
ayrımcılığını ifade eden 10’uncu maddedeki değişiklikte de aynı gerekçe okundu.
Anayasa Mahkemesinin yapısını daha demokratik bir şekle getirebilmek… Anayasa
Mahkemesinin, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısının, seçmen
listesinin artırıldığı, 11.500 hâkim ve savcının demokratik ve özgür
iradeleriyle seçeceği bir Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun
değiştirilmesiyle ilgili madde metnine de aynı önerge verildi.
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) – İşte, muhalefeti hesaba katın.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Ekonomik ve Sosyal Konseyin kurulmasıyla ilgili Anayasa değişikliği
maddesinde de aynı önerge verildi, aynı gerekçe okundu.
İç Tüzük’teki Meclis
Başkanlığının dört yılda bir seçileceği dönemle ilgili önergeye de bir bakın.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Elitaş, iyi takip etmemişsin.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Sayın Anadol, sizi tasdik ediyorum,
kimseyi itham etmiyorum. Siz mi yaptınız onu? Siz mi yaptınız Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Biz yaptık ama iyi takip etmemişsin.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Siz yaptıysanız… Yani bilmiyorum, ben Sayın Anadol
adına söylüyorum.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – İyi takip etmemişsiniz.
RECEP TANER
(Aydın) – Otuz defa konuştuk, anlamadınız mı hâlâ!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Şimdi, bakın, otuz maddede aynı önergeyi yazıp… Bakın, Ekonomik
Sosyal Konseyle ilgili maddede dahi aynı önerge ve aynı gerekçe.
VAHAP SEÇER
(Mersin) - Farklı önerge, aynı gerekçe…
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Ve bunun altına da imza atan
kişiler “manifesto sunuyoruz” diyorlar.
VAHAP SEÇER
(Mersin) – Aynı önerge değil Sayın Elitaş, farklı
önerge aynı gerekçe.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Yanlış söylüyorsun hep, doğru dürüst okumamışsın.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Mahcup olursun, mahcup!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Şimdi, bakınız değerli arkadaşlar, Anayasa değişikliği 7 Mayıs
sabaha karşı bitti. Niye on beş gün tatil verdik?
Değerli
arkadaşlar, biz sizlerle konuştuk, grup başkan vekilleri olarak konuştuk,
“Geliniz, bunu bugün şu saatte bitirelim, mayıs ayının -o 7 Mayıstan sonraki
Cuma günü bitti- haftasına ara verelim. Ondan sonra gelen sürede 18, 19, 20
Mayıs var. 20 Mayıs Perşembe günü ve Cuma günü çalışalım…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Sayın Başkan, bitiriyorum.
BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – …çünkü 19 Mayıs resmî tatil, 20 Mayıs Perşembe ve Cuma günü
çalışalım. 7 Mayıs tarihinden itibaren verdiğimiz arada, bir dahaki haftalara
da cumaları ilave ederek biz bunu telafi edelim.” dedik.
Yani bir değerli
milletvekili arkadaşımızın burada ifade edip sizin de onun altını birdenbire
doldurmaya çalışmanız, o zaman tahmin ediyorum şimdiki Genel Başkanınız Sayın Kılıçdaroğlu’yla yaptığımız bir görüşmenin sonucunda, Sayın
Şandır’dı o zamanki konuştuğumuz Grup Başkan
Vekilimiz…
K. KEMAL ANADOL
(İzmir)- Ortada bir metin yok, imza yok, ne yaparsanız yapın! Ne yaparsanız
yapın!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - Ama ben Anadolu çocuğuyum
Sayın Anadol, laf ağızdan çıktığı an imzadır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Çok gördük öyle!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - Biz, çıkan lafın
arkasındayız.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir)- Çok gördük öyle!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Çıkan lafın arkasındayız.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir)- Çok gördük öyle!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Çıkan lafın arkasındayız. Sizin milletve-kili
arkadaşlarınız da, AK PARTİ Grubu milletvekillerinin ağzından çıkan lafın ne
kadar geçerli olduğunu bilir.
BİLGİN PAÇARIZ
(Edirne) – Trakya ne oluyor? Sizi şiddetle kınıyorum! Trakya milletvekilleri ne
oluyor? Trakya vekilleri, bu Meclisin vekilleri değil mi?
BAŞKAN - Sayın Paçarız…
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - Bu önergemizin kabulünü
değerli millet-vekillerinden istirham ediyor…
BİLGİN PAÇARIZ
(Edirne) – Ayıptır be!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Şu yaptığın, daha büyük bir ayıp.
BİLGİN PAÇARIZ
(Edirne) – Trakya nerede? Türkiye iki bölümdür: Ana-dolu ve Trakya. Sizi
şiddetle kınıyorum!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - Şu yaptığın daha büyük bir
ayıp…
BİLGİN PAÇARIZ
(Edirne) – Trakya nerede! Söyleyeceğini bil!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Otur yerine… Otur yerine… Otur yerine, saygısızlık yapma!
BAŞKAN - Sayın Paçarız, lütfen… Lütfen…
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - Burada senin grup başkan vekilin var, ama… Ben sana kızmakla
haksızlık yapıyorum. Burada bir siyasi partinin temsilcisi grup başkan vekili
konuşurken, bir siyasi partinin grup başkan vekilinin sizi uyarmamasını… Ben
sizi haksız görmüyorum.
BİLGİN PAÇARIZ
(Edirne) – Ayrımcılık yapma! Ayrımcılık yapıyorsun!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - Sizin yaptığınız normal olabilir ama siyasi parti grup başkan
vekilini millete havale ediyorum, diğer siyasi partilere havale ediyorum.
BİLGİN PAÇARIZ
(Edirne) – Sen kendi grubuna doğru konuş, kendi adına konuş. Türkiye’yi
Anadolu, Trakya diye bölme!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) -Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Elitaş.
Aleyhte Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır… (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Şandır.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten, her
hafta salı günü bu ızdırabı yaşamaya mahkûm muyuz
diye düşündüğüm oluyor. Üç yılı tamamladık, ama bir türlü uzlaşmayı başaramadık
ve ben Sayın Elitaş’a bakarak söylüyorum: Şu üç yılda
muhalefet gruplarıyla uzlaşmayı beceremediniz, başaramadınız maalesef, üzülerek
söylüyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) - Ceza Kanunu’nu çıkardık.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) - Değerli arkadaşlar, hep beraber hepinizin gözünün önünde oluyor.
Bunun üzerinden siyaset yapmak falan, hiç öyle bir arzum yok ama hatırlamanız
açısından söylüyorum, hepinizin gözünün önünde oluyor. Her hafta başı Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu bir grup önerisi getiriyor. Artık, Danışma Kurulu
önerisi gelmez oldu Meclise, grup önerileri geliyor.
Şimdi, burada son
grup önerilerinin, yani Adalet ve Kalkınma Partisinin verdiği grup önerilerinin
hepsi yanımda. Bu konuyu merak eden arkadaşlarla daha, böyle,
detayda tartışmak mümkün. Bir sonuç olarak söylüyorum: Maalesef bir
zorunluluk olabilir, bir şey söylemiyorum yani Hükûmet
olmanın, ülke yönetmenin zorunluluğu diyebilirsiniz. Gündem değişebilir,
ihtiyaçlar değişebilir. “O gün öyle konuştuk, bugün ihtiyaç dolayısıyla böyle
konuşuyoruz, böyle bir öneri getiriyoruz.” diyebilirsiniz, ona bir şey
söylemiyorum ama bunu buradan ifade ettiğinizde veya Danışma Kurulu
toplantısında ifade ettiğinizde karşılıklı bir anlayış da mümkün olabilir.
Şimdi, bakınız
arkadaşlar, bunların detayını uzun uzun anlatmayayım
ama Sayın Elitaş’ın söylediği, otuz kanunla ilgili
liste de önümde. Bunu gerçekten getirdiler bize ve dediler ki “Bunları 1
Temmuza kadar çıkartalım, Meclisimizi olağan tatiline kavuşturalım.” “Eyvallah”
dedik, hatta benim orada bir önerim oldu: “Burada değişiklikler olabilir, Hükûmet başka şeyler getirebilir, ihtiyaç olabilir, onun
için otuzla kendinizi sınırlamayınız. Çıkması mecburi, zorunlu kanunlardan bir
liste yapınız, biz de ona bakalım. Nasıl bir tavır sergileyeceğimizi size ifade
edelim.” dedik.
Şimdi, kararımız,
işte, saat 15.00-20.00, 13.00-20.00 çalışacağız ama bir hafta sonra bu çalışma
saatini…
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – İki hafta sonra.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Bakın -bir hafta veya iki hafta- bu çalışma saatini hiç bizimle
istişare etmek gereğini duymadan bitimine kadar koydunuz.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Anadolu çocuğu bunlar.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, ısrar ettik, bu “… bitimine
kadar…” yakışmaz çünkü çalıştıramazsınız Meclisi bitimine kadar. Yani buna kim
gerek gördü, hangi gerekçe buna sizi zorunlu kıldı, anlamak mümkün değil.
“Bitimine kadar!”
Değerli
milletvekilleri, dört tane temel kanunu bir kanun içerisinde toplayarak Tarım
Kanunu’nda, Tarım Bakanlığıyla ilgili çok temel bir konuda bir düzenleme
yaptınız. Dört tane kanunu ve ona bağlı yönetmelikleri mülga hâle getirdiniz,
iptal ettiniz, yeni bir kanun çıkardınız, kırk sekiz maddeydi, elli maddeydi bu
Kanun. Bu Kanun’un üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi olarak gerek komisyonda
gerekse alt komisyonda çok emek verdik; 2 tane tarım profesörü çalıştı; 2 tane,
tarımı yönetmiş genel müdür çalıştı, 50’ye yakın önerge verdik, burada nereden
baksak 30’a yakın milletvekili arkadaşımız konuştu. Bir tek önergeyi kabul edin
arkadaşlar ya! Bir tek önergeyi kabul edin! “Öyle değil de böyle yaparsanız
kabul ederiz.” deyiniz ve yine de Veterinerlik Kanunu’nun çıkmasında Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun fedakârlığı gerekti, önergelerimizin ikinci kısmını çektik
ve öyle çıktı Kanun ama saat beşe kadar çalıştık, sabah beşe kadar çalışıldı.
İkinci gün, saat dördü çeyrek geçiyordu, ezan okunuyordu buradan çıktığımızda.
Değerli arkadaşlar “Bu doğru değil, bu hak değil.” diye burada
çığlık çığlığa ifade ettik ama ne hikmetse ne sayın milletvekillerimiz ne grup
yönetimimiz ne iktidar partisinin değerli yöneticileri bu çığlığımıza kulak
asmadılar ve neticede yani böyle “Siz ne derseniz deyiniz biz yaparız, biz
güçlüyüz, sayısal çoğunluğumuz yeterlidir, bizim dediğimiz doğrudur, doğruyu
biz biliriz.” dayatmasıyla bu Meclisi çalıştırdınız. Yani bir şey söylemiyorum ama bunu Meclisin tarihi yazacak.
İnanıyorum ki bugünler geçtikten sonra, siz de geriye dönüp baktığınızda, bu
dayatmadan utanacaksınız arkadaşlar.
Şimdi, gece
24.00’e kadar alıyorsunuz kararı. Ben sizi bir muhasebe yapmaya davet ediyorum.
Bir günde bitmesini öngördüğünüz ve bitimine kadar koyduğunuz ilk salı günkü
dört kanun bir haftada bitmedi.
Değerli
arkadaşlar, bir günde bitmesini karar hâline getirdiğiniz, burada el kaldırarak
karar hâline getirdiğiniz o dört kanunu bir haftada bitiremediniz, iki haftada
bitiremediniz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – İki günde bitti.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Yani şimdi daha bugün görüşeceğimiz kanun geçen haftanın kanunu,
evvelki haftanın kanunu.
Değerli
arkadaşlar, bu dayatmayla, bu inatla bu Meclisi çalıştıramazsınız,
çalıştırdığınızdan bir hayır hasıl olmaz. “Bunu
yapmayın.” diyoruz size. Bunu niye yapıyorsunuz? Şimdi yeni bir önerge
getiriyorsunuz. İşte ben bir hesap ettim, Meclisin ne zaman tatile gireceği
belli değil, 1 Temmuzda girmeyeceği kesinleşti. “1 Temmuz” demiştiniz ama
“vazgeçtik” diyorsunuz. Sayın Elitaş’ın ifadesiyle
“Anadolu çocuğu” değil mi Sayın Anadol?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Evet.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Ama 1 Temmuzdan vazgeçtiniz. Ne zaman tatile girecek Meclis? Belli
değil. Şimdi, arada diyorsunuz ki: “16 Temmuz’da Meclis tatile girecek.” 16
Temmuza kadar ne çalışacağız arkadaşlar? Önümüze listeyi koydunuz. 16 Temmuza
kadar, şurada on üç tane kanun var, artı, Sayın Elitaş
saymakla bitiremiyor, Dışişleri Teşkilat Kanunu gelecek daha, mali kural kanunu
gelecek daha, Maliyeyle ilgili torba, çorba kanun gelecek daha, daha taş atan
çocuklar -daha nelerin geleceği- uluslararası sözleşmeler girecek daha.
Değerli
arkadaşlar, meseleyi ciddiyetten uzaklaştırdınız, itirazımız bu, ciddiyetten
uzaklaştı.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Şandır, sizin listenin içinde onlar.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Gerçekten yani bu Meclise, Türkiye’nin hukukunu tanzim eden bu Meclise
kendi hukukunu gözetmeyen, ihlal eden bir yaklaşım yakışmıyor.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Şandır, size verdiğimiz listede bir tane farklılık var.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Aramızda dostluklar ayrı bir hadise ama “güven” denen hadisenin,
birlikte çalışmak için “güven” denen hadisenin varlığını asla söylemezsiniz,
hiç söylemezsiniz. Hiç öyle “Söz ağızdan çıkar.” gibi laflarla zor duruma
düşmeyin. Yani birtakım mecburiyetleriniz…
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Teklifin bugün birinci bölümünü bitirelim, gidelim.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Bu sebeple söylüyorum, değerli arkadaşlar, sizin oralarda da bir
oyun oynanıyordur “birdir bir” derlerdi bizlerde.
Birincinin yaptığı kuraldır. Millet toplanır, güler. Seyirlik oyun ama
birinciye güler değerli arkadaşlar. Birinci atlarken dokunursa siz de
dokunacaksınız, dokunmazsanız yatarsınız. Birinci atlarken düşerse siz de
düşeceksiniz, yoksa yanarsınız. Birinci komiklik olsun diye türlü türlü oyunlar yaparak arkadan gelenleri zor durumda
bırakmak için uğraşırdı. İnan ki şimdi yaptığınız o yani “komiklik” deyip
meseleyi böyle istihza etmek anlamında söylemiyorum ama bu yaptığınız yakışmaz.
Biz net
söylüyoruz: Türkiye’yi Türk milleti adına bu İktidar yönetiyor. Milletin
iradesine saygı gösteriyoruz. Bu İktidar, kendi sorumlulukları doğrultusunda
önceliklerini belirlemek hakkına sahiptir. Önceliklerini belirleyecek ama
belirledikleri önceliğe önce kendileri uyacak. Bugün böyle, yarın başka bir
şekil veya komisyonlarda çalışıyoruz, alt komisyonda çalışıyoruz, dünyanın
önergesi veriliyor, on beş maddelik kanun geliyor, kırk beş maddelik kanun
olarak komisyondan çıkıyor, buraya geliyor, burada yeniden önergeleri
dayıyorsunuz. Nasıl uzlaşacağız, hangi zeminde uzlaşacağız?
Dolayısıyla,
değerli arkadaşlar, iktidar partisinin, ilkesel olarak mı diyelim yani
ilkesizlik mi diyelim, gayriciddilik mi diyelim, bu
Meclisin gündemini belirleme üslubuna ve usulüne biz sonuna kadar karşı
duruyoruz. Neyi getirirseniz getiriniz getirdiğinizin ciddiyeti yok maalesef.
Bugün böyle,
Sayın Elitaş, yarın ne getireceğiniz… Bak, tekrar
söylüyorum…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Şandır, size verdiğimiz otuz tanede bir tane değişiklik var.
BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Bakınız, önümüzdeki hafta burada bu konuşmanın tekrarını yapacağız
emin olun.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – O da emir eri, eline ne verirlerse onu yapıyor.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Şimdi, Sayın Elitaş’ın getirdiği önerge
16 Temmuz Cuma gününe kadar programlandı, sıra sayıları belirlendi, hangi
kanunların görüşüleceği belirlendi ama emin olun, önümüzdeki salı günü yeni bir
listeyle huzurunuza gelecekler.
Değerli
arkadaşlar, ülkemiz gerçekten bir ateş çemberinden geçiyor yani hepinizin
yüreğinin yandığını biliyorum. Ülkemizin temel sorunu,
insanımızın temel sorunu bu bölücü etnik terörün durdurulması. Onunla
ilgili kanunları getirin, onunla ilgili gündem belirleyin, hep beraber
oturalım. Sayın Başbakan geriye dönüyor, muhalefete hakaret ediyor ve yardım
istiyor. Gelin, gelin onunla ilgili hukuki düzenlemeleri, kanunları çıkartalım.
Milletin önceliği, bu akan kanın durmasıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Bitiriyorum efendim.
Milletin önceliği
sizin derdiniz, tasanız değil maalesef. Siz kendinizce bir program koyuyorsunuz
ve bu programa da muhalefeti mecbur tutuyorsunuz. Buna hakkınız yok. Bakın,
bugün başlayacağımız Karayolları Kanunu, ne Bakanın şahsına ne Bakanlığın
şahsına ama bir bölümü bir günde değil, bir haftada zor geçersiniz.
Değerli
arkadaşlar, bu usul size fayda getirmez. Bu usulle netice alamazsınız ama yolu
var bunun. “Gelin, uzlaşarak yapalım; gelin, birlikte yapalım; ülkenin
kanunlarını, ihtiyacını birlikte tanzim edelim.” diye söyleye söyleye dilimizde tüy bitti ama sayın iktidar maalesef
uzlaşmazlık üzerine kurulu bir anlayışla politika yapıyor. Bunun ne size hayrı
var ne memlekete hayrı var.
Arz olunur.
Saygılar sunarım.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Şandır.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Yoklama
talebi vardır.
Sayın Anadol, Sayın İnce, Sayın Seçer, Sayın Tütüncü, Sayın Gök,
Sayın Süner, Sayın Altay, Sayın Halıcı, Sayın Küçük,
Sayın Çakır, Sayın Paçarız, Sayın Özbolat, Sayın Hacaloğlu, Sayın Günday, Sayın
Kart, Sayın Öymen, Sayın Korkmaz, Sayın Kesici, Sayın
Karaibrahim, Sayın Yalçınkaya.
İki dakika süre
veriyorum yoklama için.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)
2.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma gün ve
saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1 Temmuz
2010 tarihinde tatile girmeyerek, yeni bir karar alınıncaya kadar çalışmalara
devam edilmesine; (11/12) esas numaralı Gensoru Önergesi’nin gündeme alınıp
alınmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 24/06/2010
tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN – Adalet
ve Kalkınma Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Grup önerisi kabul edilmiştir.
Şimdi de İç
Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) ÖNERGELER
1.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun,
5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin
(2/554) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/223)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
2/554 esas
numaralı Kanun Teklifim, süresi içinde ilgili komisyonda görüşülmediğinden
İçtüzüğümüzün 37. maddesi gereğince doğrudan gündeme alınmasını saygılarımla
arz ederim.
Mehmet
Serdaroğlu
Kastamonu
BAŞKAN – Önerge
sahibi olarak Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu.
Buyurunuz Sayın Serdaroğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET SERDAROĞLU
(Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hırsızlık suçuna ceza
artırımıyla ilgili kanun teklifim hakkında söz aldım. Sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan önce hain saldırıları şiddetle lanetliyorum. Şehitlerimize Allah’tan
rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı, yaralılara acil şifalar
diliyorum ve üzülerek ifade edeyim ki sayenizde bu sözler artık sıradan ve
anlamsız hâle gelmiştir.
Değerli
milletvekilleri, iktidarın bir an önce bu açılım ve saçılımları
bir kenara bırakıp topçu, popçu toplantılarıyla vakit geçirmeden terörle
mücadelede kesin sonuç alabilecek önlemleri hayata geçirmesi gerekir. Artık
sabır kalmamış, bıçak kemiğe değil damara dayanmıştır. Ancak, ne yazık ki
terörle ve şehitlerimizle ilgili düşünceler milletimizle paylaşıldığı zaman
Sayın Başbakan “Şehitler ve terör üzerinden siyaset yapmayın.” diyor. Buna
cevap veriyorum: Şehit ve terör üzerinden siyaset yapıp nemalanmak isteyen
şerefsizdir. (MHP sıralarından alkışlar) Ancak ülke gerçeğinin dile
getirilmesinden gocunanlara ne demeli, onu bilmiyorum.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak işsizliği dile getiriyoruz “İşsizlik üzerinden siyaset
yapmayın.”, yoksulluğu dile getiriyoruz “Yoksulluk üzerinde siyaset yapmayın.”,
çiftçinin, esnafın, emeklinin hâlini dile getiriyoruz “Çiftçiyi, esnafı,
emekliyi siyasete alet etmeyin.” diyen bir iktidarın ülkenin içinde bulunduğu bu
vahim tablolara sağlıklı bakması zaten mümkün değildir.
İktidar, terörle
mücadeleyi başından beri yanlış yapmıştır. Bu yanlışın ceremesini millet
çekiyor. Fidan gibi gençler toprağa veriliyor, ailelerin ocaklarına ateş
düşüyor, dolayısıyla Türk milleti kan ağlıyor. İktidara sesleniyorum: Ordunun
terörle mücadele gücünü elinden aldınız. Polisin elinden asayişle mücadele
gücünü aldınız. Özel harekât polisleri Kızılay’da devriye gezer hâle getirildi.
Tarihî yanlışınızla Kuzey Irak’ta konuşlanan 8 bin askerimizi geri çektiniz ve
nihayetinde bölgenin istihbaratını Amerika Birleşik Devletleri’nin eline, inisiyatife ve insafına bıraktınız. Sekiz yıldır aldığınız
yanlış kararlar sonucu bugünkü son derece vahim durumlara sayenizde
gelinmiştir.
Değerli
milletvekilleri, özellikle son yıllarda hırsızlığın, yolsuzluğun ve terörün had
safhaya çıktığı bir dönemde, suçun karşılığı olan cezanın caydırıcı olması
gerektiği ayrı bir önem kazanmıştır. Toplumun tüm kesimlerini derinden
etkileyen ekonomik krizle birlikte suç oranları da giderek artmıştır. Suç
oranlarının azalabilmesi için, suç işleyenlerin cezasız kalmamaları önemli bir
etkendir.
Değerli
milletvekilleri, özellikle büyük şehirlerde suç oranları büyük artışlar
gösterirken, hırsızlık insanların kâbusu hâline gelmiştir ve neredeyse evine,
iş yerine, arabasına hırsız girmeyen vatandaş yok gibidir. İnsanlar, ekonomik
sorunlarla borç batağında yaşam mücadelesi verirken, hırsızlık yüzünden mal
güvenliği bir tarafa, can güvenlikleri de büyük tehdit altındadır. Artık insanların
evini, iş yerini, arabasını bırakın, ahırındaki hayvanı, tarlasındaki ürünü,
yaptığı hasadı dahi çalınmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, ceza yasaları, suç işlemeye niyetli olanları
caydırabilmelidir. Ne yazık ki ülkemizde hırsızlık suçlarına verilen ceza
yetersiz, caydırıcı olmaktan uzaktır.
Sayın
milletvekilleri, hırsız yatak odanıza kadar gelecek, sen müdahale
edemeyeceksin! Edemezsen, hırsız tabii ki eve girer. Yakalıyorsun, adalet ceza
veriyor, ceza tecil oluyor, hırsız gelip seninle dalga geçiyor. Vatandaşın
arabası çalınıyor, şayet yakalanırsa altı ay ceza, o da tecil. Hırsız gelip ön
cama not bırakıyor. Ne yazıyor biliyor musun? “Arabanı yine çalacağım.” diyor.
Şu günlerde köylü
hayvanım çalınmasın diye damında, ürünüm çalınmasın diye tarlasında
yatmaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
MEHMET SERDAROĞLU
(Devamla) – İş yeri sahipleri hırsızlar yüzünden köpek besler hâle geldiler.
Bakın, bir örnek
veriyorum değerli milletvekilleri. Hırsız eve giriyor, evin sahibi bunu fark
ediyor ama uyur gibi yapıyor, bunu hırsız da anlıyor ve çıkarken ne diyor
biliyor musun? “Aferin, akıllı adamsın.” diyebiliyor.
Evet, değerli
milletvekilleri, bu hırsızlar bu cesareti nereden alıyor? Bana göre ceza
eksikliğinden.
İşte, kanun
teklifimle gece işlenen hırsızlık suçunun cezasının üçte 2 oranında artırılması
amaçlanmaktadır ancak yine Milliyetçi Hareket Partisinden böyle bir teklif
geldi diye düşünmezseniz bu önerimize kabul oyu verirsiniz.
Aksi hâlde yine
bu suçlar devam edecek diyor, hepinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Serdaroğlu.
Önerge üzerinde Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Özdemir.
HASAN ÖZDEMİR
(Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hırsızlık olaylarının
artmasıyla ilgili, İç Tüzük 37’ye göre söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Son zamanlarda
bildiğiniz gibi terör olaylarında gerçekten büyük bir artış var. Bu konuda,
biraz önce belirttiğim konuşmamda da dediğim gibi, terörle müzakereden vazgeçip,
bu açılım saçılım işlerinden vazgeçip gerçekten ciddiyetle bu konunun üzerine
gidilmeli. Bu konular, böyle sadece belirli, şehitlerimiz başında nutuk
atmalarıyla olmuyor. Uzun müddet terörle mücadele eden, ateşi eliyle tutan bir
adam olarak söylüyorum: Bu gidişat kötüdür ve bu gidişatı mutlaka durdurmak
gerekmektedir.
Ben, ANAP
zamanında da önce Ağrı Emniyet Müdürü, daha sonra Malatya Emniyet Müdürü
olduğum zaman da o zamanki Sayın Başbakan “Bunlar bir avuç eşkıyadır.”
demiştir, ama bir avuç eşkıya olmadıkları ülkenin her tarafını sardığında
görülmüştür. Bu işin şakası yoktur, iktidarıyla muhalefetiyle el birliğiyle bu
olayın üzerine mutlaka gitmemiz gerekir. Bunu, dediğim gibi, belirtmekte yarar
görüyorum.
Değerli
milletvekilleri, yine dediğim gibi, ben, uzun müddet hem adi olaylarla hem
organize suçlarla hem terörle mücadele ederek büyük şehirlerde il emniyet
müdürlükleri de yapan bir insan olarak söylüyorum: Gerçekten bu adi hırsızlık
olaylarında, adi olaylarda da büyük artış vardır. Hükûmet
bunun yolunu da bulmuştur, o da şudur: İnceleyin, daha önceleri üç aylık, altı
aylık ve yıllık istatistikler her tarafa verilirdi, şu anda emniyet
teşkilatının ve İçişleri Bakanlığının sitelerine girdiğiniz zaman suçları
görememektesiniz. Yine ben karakol ve ilgili yerlerle de gidip görüşüyorum.
Bazı yerlerde adi olaylara suç numarası verilmemektedir istatistikler az
görünsün diye. Bunlara bizim zamanımızda “Varideyle cumhuriyet savcılığına
gönderilmeler.” denilirdi yani suç numarası verilmeden bir faili meçhul olayı
rahatlıkla adliyeye gönderebilirsiniz, istatistikleriniz az çıkabilir. Dediğim
gibi, bunlar da geçici yollardır.
Şimdi, hem bu
organize suçlar hem terör olaylarındaki artışlardan şunu gördük: Gerçekten
polis teşkilatı ve jandarma teşkilatları organize suç konularında, uyuşturucu
konusunda ve yine organize olarak işlenen kapkaç ve benzeri konularda iyi bir
deneyim sahibi oldular, gerçekten güzel işler yapıyorlar. Ama bu adi olan
hırsızlık, bilhassa hayvan hırsızlıkları, mal hırsızlıkları, büyükbaş hayvan
hırsızlıkları köyleri bizar etmiş durumda. İnsanlar evlerinde yatamıyorlar,
sabaha kadar nöbet tutuyorlar. Bizim Gaziantep’te de -söylüyorum, Gaziantep
Valimiz, Gaziantep Jandarma Komutanımız da dinlesin- gerçekten vatandaş orada,
büyük hayvan hırsızlığında sabaha kadar nöbet tutuyor. Bunlar, son derece,
dediğim gibi, yanlış şeylerdir.
Bunun dışında,
dediğim gibi, oto hırsızlığı, ev hırsızlıkları çok artmış durumda. Bununla
vatandaş sanki ilgilenmiyor, çok medyaya gelmiyor. Bu konuyla ilgili yapılacak
tedbirleri şöyle anlatmakta yarar var: Mesela, illerde başlanan bu mobese sistemlerini daha içerlere doğru yapmakta yarar
vardır diye değerlendiriyorum.
Yine huzur
toplantılarıyla vatandaşları hırsızlıklara karşı uyarmakta yarar var ve
cezaların caydırıcı olmasıyla ilgili, biraz önceki sayın milletvekilimizin de
belirttiği gibi, cezaların artırılmasında da yarar var.
Genellikle bu
suçlar yedi yıldan aşağı olduğu için, birçokları, dediğim gibi, içeriye
girmeden, yani tutuklanmadan mahkemeleri devam ediyor. Bunların üzerinde
durulmasında yarar vardır diyorum.
Yine motorize devriyelerin,
yaya devriyelerin hemen hemen büyük şehirlerde ve
şehirlerde bittiğini görüyoruz. Her şeyi artık işte belirli şeylerle takip
edelim diyorlar ama yaya devriyeyi ve motorize devriyeyi…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
HASAN ÖZDEMİR
(Devamla) – Yaya devriyeleri ve motorize devriyeleri hızlandırmamızda, dediğim
gibi, polis sayısının, jandarma sayısının artırılmasında yarar vardır diyorum
ve konuşmama son verirken yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum
efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Özdemir.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 17.58
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:18.13
BAŞKAN : Başkan Vekili Şükran Güldal
MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 121’inci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
Şimdi gündemin
“Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.
Kültür ve Turizm
Bakanı Sayın Ertuğrul Günay’ın birlikte
cevaplandıracağı ve birleşimin başında gündemdeki sıralarını belirtmiş olduğum
soruları sırasıyla okutuyorum:
VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın,
kuruyemiş ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1066) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Tüm Kuruyemiş
Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜKSİAD), Türkiye'de yıllık 210 bin ton
kuruyemiş tüketildiğini belirterek, kişi başına tüketimin 3 kilogramı bulduğunu
ifade etmektedir. Ülkemizdeki bu büyük pazar başta Çin olmak üzere birçok
ülkenin iştahını kabartmaktadır.
Bu bilgiler
ışığında;
1. Çin'den 20 bin
tonu ayçiçeği çekirdeği olmak üzere toplam 40 bin ton kuruyemiş ithalatı
yapılmış mıdır? Yapılmış ise bu ithalat hangi dönemde yapılmıştır?
2. Kuruyemiş
ithalatında belli bir sınırlama var mıdır? Yerli üreticilerimizi korumak
amacıyla sınırlama getirmeyi düşünüyor musunuz?
3. Çerezlik
ayçiçeği çekirdeği ve yer fıstığına başka ürünlerde olduğu gibi prim vermeyi
düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?
2.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in,
Antalya’da kilim dokumacılığının canlandırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1093) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı’na
Aşağıdaki
sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Tayfur
Süner
Antalya
Antalya’nın
Akseki ve İbradı yöresindeki köylerde bir zamanlar çok yaygın olan kilim
dokumacılığı artık tarihe karışmaktadır. Eskiden birçok aile geçimini
dokumacılık ve hayvancılıktan kazanırken, şimdi bu mesleklere ilgi yok denecek
kadar azalmıştır.
Soru 1: Ülkemiz
kültür tanıtımında da önemli bir yer tutan kilim tezgâhlarımızın tekrar hayata
geçirilmesi için Bakanlığınızca yapılan bir çalışma var mıdır?
Soru 2: Bu yörede
bitirilen hayvancılığı canlandırmak için Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı ile ortak bir proje başlatmayı düşünüyor musunuz? Hayvancılığın
tekrar ayağa kalkmasıyla beraber, dokuma tezgâhlarının da eskisi gibi
hareketlenmesi sağlanamaz mı?
Soru 3: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile ortak hazırlayacağınız projede,
dokuma sanatkârlığının KÖY-DES projesi kapsamında ele alınıp, geliştirilmesi
düşünülemez midir?
3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, TÜRKSOY’un
bütçesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1179) ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günay’ın cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun
Kültür ve Turizm Bakam Sayın Ertuğrul Günay
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: TÜRKSOY
(Türk Kültür ve Sanatları Ortak Yönetimi) 2008 yılı için ne kadar para
ödenmektedir. TÜRKSOY'un daha aktif hale gelmesi için
bütçesinin artırılmasını düşünüyor musunuz?
4.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in,
Aspendos Tiyatrosu yakınında faaliyet gösteren taş ocağına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1292) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Tayfur
Süner
Antalya
Antalya'nın Serik
İlçesi sınırlarındaki Aspendos Antik Tiyatrosu'na 1-
Soru 1 : Aspendos Antik Tiyatrosu, burada yapılan gösterilerden
zarar gördüğü gerekçesiyle 2008'de kapatılmış ve bakıma alınmıştır. Zarar gören
ve bakıma alınan böylesine önemli bir tarihi eserin 1-
Soru 2 : Bu taş ocağında dinamitler patladıkça, tiyatro zarar
görmeyecek midir? Aynı şekilde tiyatronun 50-
Soru 3 : Bakanlığınız, sit alanı olarak kabul edilen bölgeleri bu
şekilde mi korumaktadır? Aspendos Antik Tiyatrosu ve çevresine böyle mi sahip
çıkıyorsunuz?
5.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Tuzhanı restorasyonuna ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1302) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dt. Şevket Köse
Adıyaman
Adıyaman'ın en
önemli tarihi eserlerinden biri olan ve turizme büyük katkısı olacağı tahmin
edilen Tuzhanı'nda restorasyon
çalışmaları, kamulaştırma nedeniyle süren davalar ve bir yerel gazetemize de
yansıdığı gibi, "bürokratik engeller" nedeniyle yapılamamaktadır. Bu
bağlamda:
1. Tuzhanı restorasyon çalışmalarının
durma nedeni yalnızca davalar mıdır? Yerel gazeteye yansıyan herhangi bir
bürokratik engel mevcut mudur? Bunların dışında başka nedenler varsa nelerdir?
2. Tuzhanı restorasyon çalışmalarına
ne zaman başlanması hedeflenmektedir?
3. Tuzhanı restorasyon çalışmaları
için ne kadarlık bir ödenek ayrılmıştır? Ayrılan bu
ödenek yeterli midir?
4. Tuzhanı restorasyon çalışmaları
başladıktan sonra ne kadarlık bir süre içerisinde
bitirilebilir?
6.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’teki
turizm yatırımlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1401) ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı'na
Aşağıdaki
sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
Kültür ve Turizm
Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Bakanlığınızın görevleri
millî, manevi, tarihî, kültürel ve turistik değerleri araştırmak, geliştirmek,
korumak, yaşatmak, değerlendirmek, yaymak, tanıtmak, benimsetmek ve bu suretle
millî bütünlüğün güçlenmesine ve ekonomik gelişmeye katkıda bulunmak olarak
düzenlenmektedir.
Buna göre;
1) Gaziantep
ilinde 2009'un ilk 4 ayında turizm alanında yapılan kamu yatırım miktarı ne
kadardır? 2009 yılı hedefleri ile değerlendirildiğinde bu yatırımlar ne kadarlık bir gerçekleşmeyi ifade etmektedir?
2) Bakanlığınız
2008 yılında özel sektörü teşvik anlamında Gaziantep'te ne kadarlık
kredi kullandırmıştır?
3)2008'in ilk 4
ayı ile 2009'un ilk 4 ayı karşılaştırıldığında Gaziantep'e gelen turist
sayısındaki değişim nedir?
7.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün,
sinema sanatçılarının desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1411) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Yaşamını Sinema
oyunculuğu yaparak sürdüren Sanatçılarımızın işsizlik ve Ekonomik sıkıntı
içerisinde oldukları ve üzüntü verici intiharların yaşandığı somut ve acı
gerçeğimiz,
Sosyal güvenceden
yoksun ve örgütsüz olan Sanatçılarımız için Müzik Sektöründe olduğu gibi,
1. Tüm
Sanatçılarımızın rol aldıkları Film ve Tiyatro oyunlarının tekrar
yayınlanmasından doğan Telif Hakları Yasasını hazırlamayı ve yasalaştırmayı
düşünüyor musunuz?
2. Gelişmiş
Ülkelerdeki gibi Sanata, Sanatçıya sahip çıkan ve destek olan düzenlemeler
yapmayı düşünüyor musunuz?
8.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık’ın, Çavdarhisar’da sit alanındaki mahallelere ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1425) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına,
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Dünyanın ilk
borsasının da bulunduğu Romalılar döneminden kalma Aizonai
Antik kentine sahip Kütahya ili Çavdarhisar ilçesi, her yıl çok sayıda turistin
ziyaret ettiği önemli turizm merkezlerimizden birisidir. Ancak ilçe
merkezindeki Meydan, Kemaller, Cereller ve Yukarı
mahallede bulunan birçok binada sit alanı içine girdiği gerekçesiyle hiçbir
tadilat ve tamirat
işlemi yapılamadığı için mahalle sakinleri oldukça sıkıntılı durumdadır. Bu
sorunla ilgili olarak;
1. Aizonai antik kent sınırlarına girmediği hâlde her türlü
imara kapalı olduğu iddia edilen ilçe merkezindeki adı geçen mahallelerin imara
açılabilmesi mümkün müdür?
2. Mümkün değilse
adı geçen mahallelerin uygun bir alana taşınması sağlanabilir mi?
3. Bu konuda
Bakanlığınızca yürütülen bir çalışma var mıdır? Varsa çalışma ne aşamadadır?
9.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın, Antalya Devlet
Senfoni Orkestrası Şefinin görev yerinin değiştirilmesine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1446) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul GÜNAY
tarafından sözlü olarak yanıtlanması için gereğini arz ederim. 05.06.2009
Osman
Kaptan
Antalya
1- Antalya Devlet
Senfoni Orkestrasını kuran, Türkiye'nin ilk bayan
Orkestra Şefi olan İnci Özdil'in; görevinden alınarak
önce İstanbul'a, ardından da Bursa'ya sürülmesinin gerekçeleri nelerdir?
2- Basında yer
alan İnci Özdil'in görev yerinin değiştirilmesinde;
"Cumhuriyetçi" oluşunun, 2007 yılında "Cumhuriyet Konseri"
düzenlemesinin bir etkisi var mıdır?
3- Cumhuriyetçi
olmak ve Cumhuriyet konseri düzenlemek takdir edilmesi gerekirken, sürgün
edilmesini nasıl açıklarsınız?
4- Antalya
kamuoyunda büyük tepkilere neden olan ve 21 Sivil Toplum Örgütü tarafından
tekrar Antalya'daki görevine dönmesi için kampanya başlatılan, İnci Özdil'in, Antalya'daki görevine dönmesini sağlayacak
mısınız?
10.-Adana Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, Altın Koza ve
Altın Portakal film festivallerine kaynak tahsisine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1476) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun
Kültür ve Turizm Bakanı Sn. Ertuğrul Günay tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Kürşat
Atılgan
Adana
Soru: Ülkemizde
sinema denilince akla gelen iki önemli festivalden birisi olan Adana Altın Koza
Film Festivali'nin on altıncısı 08-13 Haziran tarihlerinde Adana'da
gerçekleştirilmiştir. Türk sinemasının (Yeşilçam) bugünlere gelmesinde önemli
sanatsal katkılar sağlamış olan Altın Koza Film Festivali'ne bakanlığınız
tarafından ne kadar kaynak tahsis edilmiştir? Aynı şekilde Antalya Altın
Portakal Film Festivali'ne bakanlığınızın fon katkısı ne kadardır?
11.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, bir antik kentteki
kazı çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1535) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Kültür ve Turizm Bakanı Sn. Ertuğrul GÜNAY
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasının teminini arz ederim. 26.08.2009
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Tokat Merkezde
bulunan, gelişimi çok eski çağlara uzanan Komana Antik Kenti'nde yapılan
arkeolojik çalışmalar ne zaman bitirilecek ve turizme kazandırılacaktır?
12.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, bazı film
festivallerine kaynak tahsisine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1586) ve Kültür
ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun
Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Kürşat
Atılgan
Adana
Açıklama: Sn.
Bakan kendisine daha önce yönelttiğim sözlü sorumun cevabında geçen sene, yani
2008 itibarıyla Adana Altın Koza Film Festivali'ne 500.000 TL, Antalya Altın
Portakal Film Festivali'ne
ise Avrasya Film
Market adlı etkinliklerle
beraber 3.500.000 TL kaynak ayırdıklarını belirtmiştir. Yine Sn. Bakan'ın
verdiği bilgilere göre bu kaynak tahsisi Adana Altın Koza için 250.000
TL'ye, Antalya Altın Portakal için 1.300.000 TL'ye çekilmiştir.
Soru: Yaptığınız
bu kaynak azaltmalarında dikkate aldığınız kıstaslar nelerdir? Bu güzide
festivallerimizin yapıldığı bu illerimizde geçen sene yapılan mahalli seçimleri
kaybetmiş olmanızın etkisi var mıdır? Bilhassa Adana Büyükşehir Belediyesi'ni
Aytaç Durak'ın MHP'nin adayı olarak yeniden kazanmasının bu kaynak tahsisindeki
azalmanın nedeni olduğu söylentilerine ne diyeceksiniz?
13.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın,
turizm yatırımlarındaki gelişmelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1594) ve
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Ekonomik kriz
bazı turizm yatırımlarını da etkilemeye başlamıştır. Veriler, Hazine
Müsteşarlığı’ndan teşvik belgesi alan yeni yatak sayısının 2009 yılında 2008
yılına göre yüzde 30 azaldığını göstermektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1- Ekonomik
krizden bazı turizm yatırımlarının da etkilendiği doğru mudur? Krizden başlıca
hangi turizm yatırımları etkilenmiştir?
2- Bu
yatırımların zamanında yapılamayışı, Türkiye'yi bir ekonomik kayba uğratmış
mıdır? Uğratmış ise, bu ekonomik kaybın miktarı TL olarak ne kadardır?
3- Bu
yatırımları, turizmin hizmetine kavuşturma konusunda bir çalışmanız olacak mı?
Olacak ise, ne zaman olacak?
4- Yatak
teşviklerinde kısıtlamaya mı gidilmektedir? Teşvik sayısının 2009 yılında geçen
yıla oranla yüzde 30 düşmesinin sebepleri nelerdir?
14.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, Adana’daki
yatırım projelerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1711) ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun
Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Kürşat
Atılgan
Adana
Türkiye
İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı verilerde il bazındaki sonuçları içeren
2008 İl Düzeyinde Temel İşgücü Göstergelerine göre, 2008 yılında Türkiye
genelinde işsizlik oranı % 11 olarak belirlenmiştir. Yine bu verilere göre,
işsizlik oranının en yüksek olduğu il yüzde 22,1 ile Şırnak iken, yüzde 20,5
ile Adana ve yüzde 18,3 ile Hakkâri işsizliğin en fazla olduğu iller olarak
Şırnak'tan sonra sıralanmıştır.
Soru: Buradan
hareketle sormak istiyorum: Bakanlığınızın bu göstergeleri dikkate alarak Türkiye'nin
beşinci büyük kenti olan Adana'nın işsizlik oranını Türkiye ortalamasına
çekecek herhangi bir yatırımı, tasarrufu ve/veya önlemi şimdiye kadar olmuş
mudur? Bundan sonra da bu oranı aşağılara çekebilecek ve bilhassa Çukurova'da
turizm faaliyetlerini Akdeniz'in Batısındaki standartlara kavuşturabilecek ne
gibi yatırımlarınız ve projeleriniz olacaktır? Seçim bölgem Adana ile ilgili
turizm alanında ileriye dönük planlarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
15.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın,
Mehmet Akif Ersoy’un vefat ettiği dairenin müzeye çevrilmesine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1745) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Milli şairimiz ve
İstiklal Marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoy'un son nefesini verdiği Beyoğlu
İstiklal Caddesi'nde bulunan Mısır Apartmanı'ndaki dairenin müze haline
getirilmesi konusunda vatandaşlar tarafından imza kampanyası başlatılmıştır.
Bu bilgiler ışığında;
1- Kapısında
yalnızca "Mehmet Akif Ersoy bu binada ölmüştür" yazan Milli
şairimizin vefat ettiği Mısır Apartmanı'ndaki daire şu anda hangi ticari amaçla
kullanılmaktadır?
2- İmza
kampanyası ile ilgili Bakanlığınıza her hangi bir müracaatta bulunulmuş mudur?
Bulunulmuş ise, bu konuda ne yapmayı düşünüyorsunuz?
3- İstiklal
Marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoy'un son nefesini verdiği daireyi
vatandaşlarımızın taleplerini dikkate alarak, Müze haline getirmeyi düşünüyor
musunuz? Bu konuda girişiminiz olacak mı?
16.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, Batman’a müze açılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1774) ve
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 18.01.2010
Ensar Öğüt
Ardahan
Etnografya,
tarih, güzel sanatlar, açık hava müzeleri bilim, askerî ve özel müzeler adı
altında neredeyse her uygar ülkenin geçmişe dair ne varsa sergilemeye çalıştığı
kendi kültürel birikimdir. Söz konusu olan bu yapılar, Batman bölgesi yerleşim yeri açısından birçok
kültürün ortak noktasıdır. Burada çok sayıda müzede sergilenecek eserler
mevcuttur.
1- Batman'a
geçmişten geleceğe uzanan bu çizgide tarihî eserlerimizin gelecek nesillere
tanıtımı, ve öğretilmesinin yanında bölgenin tanıtımı için de faydalı
olacaktır. Batman’a müze açmayı düşünüyor musunuz?
17.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın, Bitlis’te
açılacağı söylenen bir müzeye ilişkin sözlü soru önergesi (6/1802) ve Kültür ve
Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı'na
Aşağıdaki sorularımın, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını saygılarımla
arz ederim. 26.01.2010
Mehmet
Nezir Karabaş
Bitlis
Açıklama- 2008
Kasım ayında edebiyatçı William Saroyan'la ilgili
basına yansıyan açıklamanızda; "Ermeni yazar William Saroyan'ın
ailesinin yaşadığı Bitlis'teki evin tam lokasyonunu
tespit etmeye yönelik araştırmalarımız hâlen devam etmekte. Tam olarak tespit
eder etmez burayı bir müzeye dönüştürmeyi ve 2009 yılı içinde açmayı
planlıyoruz" demiştiniz.
1- William Saroyan'ın ailesinin Bitlis'teki evinin yerini tespit
ettiniz mi? Tespit ettiyseniz, evin bulunduğu yerin açık adresi nedir?
2- Sözü edilen
evi müzeye dönüştürme ve 2009 yılında açmayı taahhüt etmiştiniz. Bu
taahhüdünüzü gerçekleştirebildiniz mi?
3- Eğer
gerçekleştiremediyseniz, bu konudaki çalışmalarınız hangi aşamadadır?
4- Müzenin
açılması ile ilgili verebileceğiniz yeni bir tarih var mıdır?
18.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, İstanbul’daki beş yıldızlı otellere ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1828) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Turizm ve Kültür Bakanı Sayın Ertuğrul Günay
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 1.02.2010
Ensar Öğüt
Ardahan
İstanbul Avrupa
Başkenti olmuştur. İstanbul’da son yıllarda çok kongre yapılmaktadır.
Türkiye'nin kongre merkezi durumuna gelmiştir. Kültür Başkenti olmasından
dolayı da çok sayıda turist gelecek. Bu gelecek turistlerin konaklamaları için
İstanbul genelindeki 5 yıldızlı otel sayısı yeterli durumda değildir.
1- İstanbul
genelinde ne kadar beş yıldızlı otel var, yatak kapasitesi ne kadardır? Beş
yıldızlı otellerin sayısını artırmayı düşünüyor musunuz?
2- İstanbul
genelinde yapımı devam eden kaç tane beş yıldızlı otel inşaatı var?
19.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, Bayburt’taki bir binanın restorasyonuna
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1882) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda
gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 15.02.2010
Ensar Öğüt
Ardahan
Bayburt Zahit
Mahallesinde Kültür ve Turizm İl Müdürlüğünce restore çalışması başlatılarak
müze hâline getirilmeye çalışılan bu bina 20 yıldan beri kaderine terk edilmiş
durumdadır. Tarihimize ve Kültürümüze bu şekilde önem verildiği müddetçe ne
tarihimize sahip çıkabiliriz ne de kültürümüze. Bu müzenin bir an evvel
yapılması gerekmektedir.
1- Bayburt Zahit
Mahallesinde 20 yıl önce restore edilerek müze hâline getirilmesi için yapılan
çalışmalar tamamlanmadan kaderine terk edilmiştir. Tarihimize ve Kültürümüze
sahip çıkmak için bu müzenin bir an evvel yapılması için ek bütçe yapılarak
tamamlanması ne zaman sağlanacaktır?
20.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu’nun, Malatya-Nemrut yoluna ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1943) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
Nemrut Dağı’na
Malatya ve Adıyaman’dan ulaşılabilmektedir. Dünya’da ve ülkemizdeki seyahat
özgürlüğü nedeniyle Nemrut’a gitmek isteyen ziyaretçiler dilediği yoldan
gitmelidir.
Ancak;
1) Bakanlığınızca
özellikle, 2002’den bu yana Malatya-Nemrut yolu dâhil olmak üzere bugüne kadar
hiçbir ödenek tahsisi yaptınız mı?
2) Sizin bu
bakanlığa atanmanızdan sonra Nemrut’la ilgili tüm açıklamalarınız Malatya
kamuoyunda hep sorun yaratmışsa bunun nedenini araştırdınız mı?
3) Nemrut
konusunda Malatya’ya yönelik düşüncelerinizde yansız ve tarafsız olmadığınız
görüşümü çürütmek amacıyla bu bölgeye ve özellikle 10 km’lik
yol için ödenek vermeyi düşünüyor musunuz?
21.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu’nun, Malatya bağlantılı bir yolun turizm
yolu kapsamına alınmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1944) ve Kültür ve
Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
Malatya-Pütürge-Tepehan-Adıyaman
yolu
1)
2) Malatya-
Adıyaman bağlantısı olan bu yol tamamen karayolları ağı içerisine alınamaz mı?
3) Bu bölüm için
2010'da ilave bir ödenek tahsis edilerek bu yolun ulaşıma uygun standart bir
yol haline getirilmesini düşünüyor musunuz?
22.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu’nun, Nemrut Dağı Millî Parkındaki bir
projeye ilişkin sözlü soru önergesi (6/1945) ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günay’ın cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
Bakanlığınız,
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün 4.3.2010 tarihli Malatya
Valiliğine hitaben yazdığı bir yazıda, Malatya İl Özel İdaresi'ne ait Nemrut
Milli Parkı'ndaki bir binanın yıkılması talep edilmiştir. Ancak;
1) Burada
yapılması planlanan Malatya Evi Projesi hangi amaçla yapılacaktır?
2) Bu projenin
içeriği nedir?
3) Bu proje ile
bölgenin hangi ihtiyaçlarının giderileceğini Malatya kamuoyu ve Malatya Kültür
ve Turizm Müdürlüğü ile paylaştınız mı? Bu projenin fizibilitesi tarafınızdan
yaptırıldı mı?
23.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın,
Bitlis’teki bazı taşınmazlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/2021) ve Kültür ve
Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.
13.04.2010
Mehmet
Nezir Karabaş
Bitlis
Yazılı
cevabınızda; 'Konu ile yapılan araştırmalarda söz konusu evin yeri hakkında
bilgi sahibi olan birine rastlanılmadığı gibi ayrıca Bitlis Tapu Sicil
Müdürlüğü'nce William Saroyan ve ailesi adına kayıtlı
herhangi bir taşınmaz kaydının bulunmadığı öğrenilmiştir.' demişsiniz.
1- Bitlis Tapu
Sicil Müdürlüğü'nde, 1907 yılı ve sonrasında Bitlis'ten göç etmiş, Ermeni
asıllı kaç vatandaşımıza ait taşınmaz kaydı bulunmuştur?
2- William Saroyan'ın, 1964 yılında Yaşar Kemal ve Fikret Otyam ile birlikte Bitlis'teki baba evini ziyaret ettiği
doğru mudur? Doğru ise, hâlâ hayatta olan bu sanatçılarımızla görüştünüz mü?
Görüşmediyseniz, konu ile ilgili bu sanatçılarımızın bilgisine başvuracak
mısınız?
3- 2863 Sayılı
Kanun'un 26. maddesine atıfta bulunarak, '...özel veya tüzel kişiler tarafından
başvurulması halinde gerekli değerlendirmede bulunulabilecektir.' İfadenizden,
Bakanlığınıza bağlı müze projenizden vazgeçtiğiniz sonucu çıkarılır mı?
24.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’da turizm
yatırımlarına tahsis edilen Hazine taşınmazlarına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/2061) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla. 26.04.2010
Hulusi
Güvel
Adana
1. 2008-2010
yılları arasında Adana ilimizde Hazine'ye ait olan kaç taşınmaz Kültür ve
Turizm Bakanlığı'na tahsis edilmiştir? Söz konusu taşınmazların niteliği ve
büyüklüğü ne kadardır?
2. Adana ilimizde
turizm yatırımlarına tahsis edilen Hazineye ait taşınmazlar hangi firmalara
kiraya verilmiş, tahsis edilmiş ve/veya irtifak hakkı verilmiştir? Söz konusu
taşınmazların satış ve/veya kira bedelleri ne kadardır? Anılan taşınmazlar
hangi amaçla (tesis, turizm amaçlı spor, golf vs.) kullanılmaktadır?
3. Adana ilimizde
kamu kuruluşlarına ait turizm, eğitim ve dinlenme maksatlı tesisler ile
arazilerden tasarruf hakları Bakanlığınıza verilen tesis mevcut mudur? Mevcut
ise hangi kuruma ait hangi tesislerdir?
25.- Aydın
Milletvekili Recep Taner’in, tarihî bir alanın turizme kazandırılmasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/2064) ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Recep Taner
Aydın
Aydın Koçarlı
ilçesinin Çakırbeyli köyünün Yeltepe
mevkiindeki yel değirmenlerinin restore edilerek turizme kazandırılmasıyla hem
güzel mesire kazanılmış olacak hem de Millî Mücadeledeki rolüne saygı gereği
yerine getirilmiş olacaktır.
1- Bu yel değirmenlerini
restore ederek turizme kazandırmayı düşünüyor musunuz?
2 - İzmir 2 nolu tabiat ve kültür varlıklarını koruma kurulunca,
19.06.1996/5905 sayılı kararlarıyla tescil edilmiş ve bölgede Roma döneminden
kalma çatı kiremitleri bulunduğu belgelenmiş olmasına rağmen bugüne kadar bu
eserlerle ilgili Bakanlığınızca niçin hiçbir çalışma yapılmamıştır?
3- Mülkiyeti
hazineye ait olan bu alanda yapılacak çalışma, hem kendi tarihimize, hem de
burada yaşayan eski medeniyetlere saygının bir gereği olduğuna göre, neden yok
olmasına göz yumulmaktadır?
26.- Aydın Milletvekili Recep Taner’in, tarihî bir kalenin
restore edilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2065) ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Recep Taner
Aydın
Aydın İli Koçarlı
İlçesinin güneydoğusundaki Cincin köyünde bulunan, Osmanlı İmparatorluğunun tüm
izlerini taşıyan ve Cihanoğulları tarafından
yaptırılan tarihî Cincin Kalesinin, son yağışlardan sonra doğu sur duvarları
çökmüş, batı kısmındaki sur duvarları da yıkılmak üzeredir, ilgisizlik ve
bakımsızlık yüzünden bir tarih kaybolmaktadır.
Bakanlığınız
tarafından 1995 yılında "Anıt Eser" olarak tescil edilen Koçarlı'nın
açık hava müzesi niteliğindeki tarihî Cincin kalesinin restore edilmesiyle,
turizme ve bölgeye sosyal ve ekonomik anlamda katkı sağlanacaktır.
Bu tarihi kale
iyice harap olmadan, konunun aciliyetine binaen;
1- Yıkılmaya
başlamış bulunan tarihî Cincin kalesi için ödenek ayırarak restore ettirmeyi
düşünüyor musunuz?
2- Tarihî Cincin
kalesinin özel mülkiyet olması sebebiyle kamulaştırılmasını sağlamayı düşünüyor
musunuz?
3-
Bakanlığınızın, başka medeniyetlere karşı gösterdiği ilgiye rağmen, kendi
medeniyetimize karşı olan duyarsızlığı nedendir?
27.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’teki turizm çalışmaları ile kültür ve
tabiat varlıklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2095) ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı’na
Aşağıdaki
sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
Turizm
potansiyeli açısından ülkemizin en önemli kentlerinden birisi olan Gaziantep
ilinin turizmden elde ettiği gelir halen potansiyelini karşılayabilecek bir
düzeyde değildir.
Buna göre;
1) Bakanlığınızın
Gaziantep turizmi ile ilgili olarak özellikle yurtdışında ne gibi çalışmaları
vardır? Tanıtım çalışmaları hangi ülkelerde gerçekleştirilmektedir?
2) Gaziantep’te
alternatif turizm alanları oluşturma konusunda çalışmalarınız nelerdir?
3) Gaziantep
ilindeki taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının bakım ve onarım çalışmalarında
öncelik belirleme ölçütleri nelerdir?
4) Bakanlığınız
taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının bakım ve onarımı için 2010 yılı için
ayırdığı ödenek nedir? Bu ödeneğin ne kadarı kullanılmıştır?
BAŞKAN –
Buyurunuz Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
Bakanlığımıza yöneltilmiş olan, arkadaşlarımızın sorularına mümkün olduğu kadar
cevap vermeye çalışacağım. Önce bu konulara ilgi gösteren arkadaşlarıma çok
teşekkür ederim. Türkiye’nin kültür ve turizm yaşamını yakından takip eden,
kendi illerinde ve ülke düzeyinde, ülke ölçeğinde konuları takip eden
arkadaşlarımın dikkatlerine, ilgilerine çok teşekkür ederim.
Bundan önce,
sözlerimin başında ben de bugün konuşan bütün arkadaşlarımız gibi, birkaç
günden bu yana, hatta birkaç haftadan bu yana Hakkâri’den İstanbul’a kadar
ülkemizin farklı bölgelerinde hain, aymaz, acımasız eller tarafından canlarını
yitiren bütün yurttaşlarımıza, kardeşlerimize Allah’tan sonsuz rahmet
diliyorum. Bunun son olmasını diliyorum ve bu tür olayların da bir siyasi
tartışma, bir siyasi istismar, bir siyasi çekişme vesilesi yapılmaması
gerektiğini düşünüyorum. Bu sorunla yirmi beş yıl, bir çeyrek yüz yıldan bu
yana ülkemiz uğraşıyor. Her iktidar döneminde benzer sorunlar ve sıkıntılar
yaşandı. İçeriden, dışarıdan çeşitli nedenleri var yaşadıklarımızın. Buna karşı
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir ortak tavır göstermesi gerektiğini çünkü
yapılanların, sadece bir siyasi partiye, sadece bir düşünceye değil, milletin bütünlüğüne,
vatanın bütünlüğüne kasteden davranışlar olduğunu ve bu tür olaylar ortaya
çıktığı zaman siyasetin kendi arasında sesini yükseltmesi, çekişmesi yerine
ortak bir tavır sergilemesinin bu olayları aşmakta yararlı ve yardımcı
olacağını düşünüyorum.
Şimdi,
arkadaşlarımızın verdiği sorulara alfabetik il sırasıyla mümkün olduğu kadar
cevap vereceğim.
Adana
Milletvekilimiz Sayın Güvel’in Adana turizmiyle
ilgili soruları var. Biz, Adana’da turizmi sanayinin yanı sıra ve tarımın yanı
sıra önemli bir çekim alanı yapmak konusunda özel bir gayret göstermeye
çalışıyoruz. Bu yıl, benim önerimle Adana’da ilk defa bir turizm arama
konferansı yapıldı. Bir ölçüde Adana’nın sivil toplum örgütlerini, kamuoyunu bu
hareketin içine çekmek, turizmin Türkiye’nin gelişen alanlarından birisi
olduğunu, istihdamın gelişmesi açısından, toplumsal standartların yaşam
kalitesinin yükselmesi açısından önemli olduğunu Adana kamuoyuyla paylaşmaya
çalıştık.
Adana’da bizim,
Yumurtalık bölgesinde tasarruf hakkı Bakanlığımızda olan önemli miktarda
taşınmazlarımız var ancak şu ana kadar bunlarla ilgili bir talep ne yazık ki
oluşmadı, tahsis konusunda gayretlerimiz olmasına rağmen bir talep oluşmadı.
Adana’nın denize sırtına dönmüş bir il olmaması gerektiğini paylaşmaya, Türkiye
sathında bu düşünceyi yaymaya çalışıyoruz. Onun ötesinde, geçmiş yıllarda
başlamış, Ceyhan’da, Kozan’da, Tufanbeyli’de, Yüreğir’de kültür merkezleri var.
Bunlara bir ölçüde yardımcı olmaya çalışıyoruz ve tamamlamaya çalışıyoruz ama
genel olarak bütün milletvekili arkadaşlarımın bilmesini isterim. Türkiye’de
90’lı yıllarda başlamış plansız ve projeleri de çok yanlış kültür merkezleri
bataklığı var bir anlamda. Bir ilin kültür merkezi olarak, bir ilin, bir
ilçenin esas itibarıyla çok amaçlı bir salona ihtiyacı olmasına rağmen içinde
mercimek kadar salonu olan ama boyutları son derece gereksiz büyütülmüş ve
böylece maliyeti de büyütülmüş kültür merkezleri var. Onları olabileceği kadar
toparlamaya ve tamamlamaya çalışıyoruz.
Yine, Sayın
Kürşat Atılgan’ın sorusu var. Adana Altın Koza Festivali’ne ve Antalya’ya…
Antalya’da iki uluslararası festival yapılıyor, iki uluslararası film festivali
yapılıyor. Bir tanesi Altın Portakal, bir tanesi Avrasya
Festivali. Uluslararası boyutta olduğu için önceki yıllarda da önemli
miktarda yardım ediliyordu. Biz de geçen yıl 2,5 milyon civarında yardımda
bulunduk. Adana ulusal festival. Adana’ya da geçen yıl 250 yardım edilmişti,
daha sonra bunu 150 olarak artırdık ve 400 civarında yardımda bulunduk ulusal
festival olduğu için.
Bu yıl Altın
Koza’nın iptal edileceğine ilişkin söylentiler çıktı. Buna şiddetle karşı
çıkıyorum. Altın Koza çok gelenekselleşmiş bir festivaldir ve mutlaka sürmesi
gerekiyor. Boyutlarının yeniden gözden geçirilmesi ve mutlaka bu geleneğin
yaşatılması gerekiyor. O konuda arkadaşlarımızı hem yerel düzeyde hem de
Bakanlık düzeyinde uyardım.
Değerli
arkadaşlarım, bu tür festivallere biz hiçbir siyasi ayrım yapmaksızın yardımcı
olmaya çalışıyoruz. Türkiye sadece gelen ziyaretçilerin deniz kıyısında, denize
girmesiyle turizmi sürdürülebilir olarak tutamaz. Aynı zamanda kültür
yaşamımızın, aynı zamanda toplumsal yaşam kalitemizin yükselmesi lazım ki
sürdürülebilir bir turizm yapalım. O yüzden, herhangi bir ayrım yapmaksızın bu
imkân ölçüsünde bütün bu Anadolu’daki, -buna benzer çok yerde var, Kars’ta var,
Artvin’de var, İzmir’de var, Mardin’de var- sinema festivalleri, müzik
festivalleri, hepsine olabilecek ölçüde yardımcı olmaya çalışıyoruz.
Sayın Süner’in, Antalya Milletvekili Arkadaşımızın, geleneksel
sanatların, özellikle kilim dokumacılığının geliştirilmesi konusunda soruları
var. Sayın Süner Bakanlığımızın çalışmalarını
yakından takip eden bir arkadaşımız. Çok teşekkür ederim. El sanatlarının
geliştirilmesi konusunda Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğüyle
çalışmalarımız var Antalya yöresinde ve Muğla yöresinde. Muğla’da Milas
ilçesinde bebek giysilerinin pazarlanması konusunda bir proje üzerinde çalışıyoruz.
Yine Akseki ve İbradı ilçelerinde benzer çalışmalarımız var.
Şimdi, son
yıllarda önemli bir gelişme olarak, biz, müze ve ören yerleri içindeki on
kadar, biraz geleneksel ve biraz eskimiş ölçütlerdeki mağazalarımızı daha
çağdaş bir anlayışla yenilemeye çalıştık. Elli beş kadar yerde -ihaleyle, özel
firmalara da açtık, özel yarışmalara da açtık, yabancı danışmanlıklar da
alıyoruz bu konuda- gerçekten standartları yüksek yeni mağazalar açılmaya
başladı. İstanbul Topkapı’da bunun bir örneğini ya da Anadolu’da birçok yerde
görebilirsiniz. Bu yıl sonu itibarıyla bütün bu
mağazalar yenilenmiş olacak ve orada geleneksel el sanatlarının da mutlaka
satın alınması, bulundurulması şartını getirdik. Bakanlık denetiminde ama özel
danışmanlıklarla ve özel firma eliyle yapıyoruz. Bu mağazaların yayılması ve
standartlarının yükselmesi, Türkiye çapında geleneksel el sanatlarına verilen
değeri ve buradan elde edilen ekonomik geliri de arttıracaktır.
Yine Sayın Süner’in, Aspendos Tiyatrosu civarında bir taş ocağıyla
ilgili sorusu var. Resmî bilgilerle kuş uçuşu
Sayın Kaptan’ın
bir sorusu var.
BAŞKAN – Sayın
Bakan, bir dakikanızı rica edeceğim.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Buyurunuz efendim.
BAŞKAN – Sayın Süner sisteme girmiş.
Buyurunuz Sayın Süner, çünkü soruları bitti.
TAYFUR SÜNER
(Antalya) – Sayın Bakanım, hiçbir zaman önergeleri siyasi çekişme konusu yapmak
için vermiyoruz. Bir kere kilimcilik maalesef Akseki’de şu anda yapılmıyor.
Sosyal Dayanışmanın böyle bir çalışması yok. İkinci olay...
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Akseki’de Geleneksel El Sanatlarını
Destekleme Projesi kapsamında çalışma olduğunu söyledim, kilimcilikle ilgili...
TAYFUR SÜNER
(Antalya) – Halıcılık üzerine açtılar fakat şu anda bir faaliyeti yok.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Peki.
TAYFUR SÜNER
(Antalya) – Benim istediğim, tarihî bir kilimcilik olayı vardır orada, Sosyal
Dayanışma kilimcilik üzerine kurslar açarsa hem yöreye katkısı olur hem turizme katkısı
olur, dağ turizmi de ön plana çıkar.
Şimdi “Sit
alanlarında taş ocağı faaliyetleri yaptırmıyoruz.” diyorsunuz, bu taş ocağı
faaliyeti hâlâ daha devam ediyor bu sit alanının içinde. Bakın, Sarıabalı köyü bu taş ocağından dolayı -yirmi dört hane var
burada- boşaltılmak mecburiyetinde kaldı. Yani heyelan…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Süner.
TAYFUR SÜNER (Antalya) – Lütfen açar mısınız.
BAŞKAN – Bir
dakika süre vermiştim.
TAYFUR SÜNER
(Antalya) – Sayın Bakan, sırf taş ocağı heyelanı yüzünden yirmi dört hane
evlerini terk etti. Lütfen, sit alanı içinden bu taş ocağının kaldırılmasını
rica ediyoruz.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Şimdi, bakınız, bendeki bilgilerde, Sarıabalı köyündeki taş ocağı Aspendos Tiyatrosu’ndan
TAYFUR SÜNER
(Antalya) – Sayın
Bakan, sit alanının içinde şu anda dinamit patlatılıyor ve
Aspendos Tiyatrosu zarar görüyor.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Ben aynı duyarlılığı gösteriyorum, yani
arkeolojik alanlarda, sit alanlarında, birinci derece arkeolojik alanların
yakınında bile o alanlara zarar verecek olan herhangi bir taş ocağının bulunmaması
konusunda, maden ocağının bulunmaması konusunda dikkati gösteriyorum.
Sayın Kaptan’ın
sorusu, Antalya’da bir arkadaşımızın Bursa’ya nakliyle ilgili. Arkadaşımız
Teftiş Kurulu raporuyla, soruşturma raporuna istinaden İstanbul’a geçici olarak
gönderilmiş ve sonra Bursa’ya şef olarak tayin edilmiş, yani bir tenzilirütbe söz konusu değil. Burada sadece bir hususu
altını çizerek belirtmek istiyorum. Bu arkadaşımızın daha önce cumhuriyet
konserleri düzenlediği ve bu nedenle mi alındığı konusunda doğrusu beni inciten
bir soru var. Bunu hem soru sahibine hem soruya muhatap olarak kendime
yakıştıramam.
Değerli
arkadaşlar, cumhuriyet bizim ortak değerimizdir, cumhuriyet herhangi bir siyasi
partinin tekelinde değildir. Hiçbir siyasi görüş, cumhuriyet karşıtı bir
yaklaşım bizim tarafımızdan itibar, iltifat görmez. Cumhuriyetle ilgili bir
gayreti, bir faaliyeti sürdürdüğü için de hiçbir arkadaşımız tecziye edilemez.
Tam tersine, iki yıldan bu yana, ben Ankara’da, bırakın Cumhuriyet Bayramı’nı
19 Mayıs bayramlarında, Ankara Üniversitesiyle iş birliği içinde, 5.000 kişinin
katıldığı, şimdiye kadar hiç yapılmamış şölenler yapıyorum. Yani
bayramlarımızın dar mekânlarda bir avuç insan tarafından, bir avuç elit
tarafından kutlanmaması, olabileceği kadar geniş halk kitleleri tarafından
paylaşılması konusunda özel bir duyarlılık gösteriyorum. 19 Mayıs’ı,
Cumhuriyet’i kutladı diye birisini cezalandırdığımızı ima etmek çok büyük bir
haksızlıktır. Yani Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin
herhangi bir bireyine böyle bir şeyin sorulmaması lazım.
Basında bazen bu
tür gereksiz tartışmalar çıkıyor ve milletvekili arkadaşlarımızın bunu ciddiye
almasından hakikaten üzüntü duyuyorum. Burada da benzer bir şey oldu -parantez
içinde söyleyeyim- Ankara’da Cumhuriyet ve Kurtuluş Savaşı müzeleri bir
müdürlük adı altında ve ikisi de Bakanlığımıza bağlıydı. Birinci Büyük Millet
Meclisi olan Kurtuluş Savaşı Müzesini Türkiye Büyük Millet Meclisi talep etti,
“Burası bizim mebdeimizdir, kaynağımızdır, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tarafından yönetilmesi gerekir.” diye. O yüzden, biz, Kurtuluş
Savaşı Müzesini ayırdık, Türkiye Büyük Millet Meclisine emanet ettik ve müzenin
adını tabii Cumhuriyet Müzesi olarak tekilleştirdik. Bunu soru konusu yaptı
arkadaşlar: “Kurtuluş Savaşı” sözü sizi rahatsız ediyor mu?”
“Kurtuluş Savaşı”
sözü birisini rahatsız ediyorsa o kişinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde bence
bulunmaması gerekir. “Kurtuluş Savaşı”, “Cumhuriyet…” Bu kavramları bir
çekişme, bir tartışma konusu yapmak kolaycılığına lütfen kalkışmayalım.
Sayın Ensar Öğüt -ona da çok teşekkür ederim, o da çok dikkatle
çalışmalarımızı yakından takip eden bir arkadaşımız- “Batman ilinde bir müze
gayretimiz var mı?” diyor.
Bizim Batman
ilinde müze gayretimiz var, Van’da yeni, müzeyi geliştirme gayretimiz var,
Gaziantep’te bu yıl bir müze açıyoruz, 10 Temmuzda Kaman’da Japonlarla ortak
bir müze açıyoruz, Antalya Arkeoloji Müzesini geliştirme gayretimiz var,
Ankara’da bir Türkiye Uygarlıklar Müzesi yapma gayretimiz var… Yani Türkiye’de
çok daha fazla müze yapmak, tarihimize, tarih bilincimize sahip çıkmak
konusunda çalışmalarımız var. Bunlarla ilgili bazı yerlerde arazi planlaması
yapıyoruz, bazı yerlerde kaynak sıkıntısı yaşıyoruz ama Türkiye’de müze
standartlarını yükseltmeye ve müze sayısını çoğaltmaya çalışıyoruz.
Bayburt’ta yine
müze konusunda Kavalalılar Evi var, tescilli, onun
Bakanlığımıza tahsisini istedik. Olabilirse, Bayburt’ta Bakanlığa bağlı olarak
yeni bir müze çalışmamız olacak.
Ayrıca,
Bayburt’ta bir değerli bilim adamının da yine kendi gayretleriyle yaptığı bir
müze var, bir sanatçı hocamızın, Sayın Hüsamettin Koçan’ın, onun da yakında
açılışını gerçekleştireceğiz.
Yine, İstanbul’da
turizm yatırımları konusunda sorusu var Sayın Öğüt’ün. İstanbul’da bizim 70
civarında yatırım belgeli, 200’den fazla da işletme belgeli tesisimiz var ve bu
yıl İstanbul turizmi, inşallah, birtakım beklenmedik sorun ve sürprizlerle
karşılaşmazsak, yüzümüzü çok ağartacak bir çapta, bir nitelikte devam ediyor.
Aydın
Milletvekili Sayın Taner’in sorusu var. Aydın’da Koçarlı, Çakırbeyli
köyünde birinci derece arkeolojik sit alanı tespitimiz var bizim. Burada daha
önce bize restorasyon konusunda bir talep
yapılmamıştı. Sonra il müdürlüğümüzle, Sayın Milletvekilimizin de
gayretleriyle, temas sayesinde, şimdi özel mülkiyete konu olan bir alanın
kamulaştırılması konusunda, Cincin Kalesi’nin kamulaştırılması konusunda şu
anda çalışıyoruz, eğer kamulaştırmayı sağlarsak bu restorasyon
konusunda da önümüzdeki yıl inşallah bir çalışmaya başlayacağız. Tabii,
Aydın’da o kadar çok güzel yerler var ki hepsine yetişmek mümkün olmuyor ama
bunları dikkatle takip ediyoruz.
Adıyaman
Milletvekili Sayın Köse, Adıyaman Tuz Hanı’nı soruyor. Adıyaman Tuz Hanı,
2007’nin sonunda benim ilk Adıyaman’a gittiğimde özel olarak işaret ettiğim ve
Adıyaman’ın kültür hayatına katılmasının çok önemli olduğuna yürekten inandığım
bir mekân. Kamulaştırma konusunda bazı hak sahipleriyle anlaşamadık ve şu anda
temyizde, Danıştayda. O konular sonuçlandığı zaman…
Yeterli ödeneğimiz var, bizim Adıyaman Nemrut ekseninde dünya miras alanı içinde
olduğu için 4 milyon civarında şu anda ayrılmış kaynağımız var Adıyaman’daki
işlere. Bunun proje parası da hazır. Yeter ki Danıştaydan
bu kamulaştırmalarla ilgili sonuç alalım. Ondan sonra Tuz Ha-nı’nın restorasyon projesi ve arkasından
uygulaması başlayacak. Ben de gerçekten Nemrut gibi özel bir kültür varlığı
olan bir alanda kent merkezinin de gelen ziyaretçileri taşıyabilecek bir
kapasiteye kavuşmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Bu arada
Kâhta’daki kültür merkezimizi de üniversiteyle birlikte kullanıyoruz ve o da
bölgenin gerçekten sosyal yaşamına özel bir katkı yaptı. Üniversite de son
derece dikkatli ve duyarlı, bizim emanetimizi değerlendirmeye çalışıyor.
Sayın Özdemir,
Gaziantep’in…
BAŞKAN – Bir
dakika Sayın Bakan.
Sayın Köse,
buyurunuz.
Soruyu tekrar
soran milletvekillerimize yalnız bir dakika süre veriyorum, hatırlatayım.
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım Danıştayda olduğunu söylediler ama Danıştay 6. Dairesi
temyize götürüp dört buçuk yıl süren davanın, Tuz Hanı'nda, 11 esnafın aleyhine
sonuçlandığını söyledi. Davanın bittiğini biliyoruz biz.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Yani o zaman yeni döndü. Ne zaman döndü
diyor?
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) – Tarihi bilemiyorum. Şanlıurfa Bölge İdare Mahkemesi tarafından bu
on bir dükkânın aleyhine yani devletin lehine sonuçlandığına dair Danıştayın kararı var.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Sonuçlandıysa, bizim -ondan sonra- elimizde
paramız var…
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) – Ama oranın müdürü de, yani kültür turizm müdürü 2010 yılında bu restorasyon işlemlerinin tamamlanacağını söylüyor. Onu da
söyleyeyim, henüz bir işlem yoktur.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Danıştaydan ihtilaf
bitince bizim de restorasyon için kaynağımız var.
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) – Yani gerçekten Adıyaman esnafı çok kayıp veriyor hem turizminde
hem de ekonomik girdisinde çok kaybı vardır, bu konuda bir çalışma
hızlandırması önemlidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Köse.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Tuz Hanı projesi benim kendi projem. Yani Tuz
Hanı’nın, Adıyaman’ın kültür yaşamına katılması konusundaki…
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) – Danıştay karar vermiş yalnız.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – …projeyi ben başlattım, onun için Tuz Hanı’nı
Adıyamanlı arkadaşlarım kadar yakından takip ettiğimi konuyu bilenler sanıyorum
ki teslim edeceklerdir.
Gaziantep’te,
arkadaşlarım, Sokak Sağlıklaştırması Projemiz var. Zeugma müzesi bitiyor ve bu
yıl açmaya çalışıyoruz. Teşhir, tanzimle ilgili şu anda çalışmalar yapılıyor.
Nizip Rumkale’de rölöve, restitüsyon, restorasyon çalışmalarımız var. Biz,
Gaziantep’e 2009 yılında 25 milyonu Zeugma olmak üzere 33 milyondan fazla
kaynak ayırmışız. Gaziantep, bizden önemli pay alan illerin başında geliyor.
Tabii, çalışıyorlar ve hak ediyorlar ve hak edenlere de olabileceği kadar
yardımcı olmaya çalışıyoruz.
Sayın
Milletvekilimizin, özel sektöre bir kredi imkânımız olup olmadığıyla ilgili
sorusu var. Böyle bir sistemimiz ne yazık ki yok. Eski yıllarda Bakanlığın
bankası falan da varmış ama çeşitli istismarlar nedeniyle şimdi o uygulamadan
vazgeçilmiş.
Gaziantep’te
ziyaretçi sayısı beklenilen oranda olmasa bile artıyor, geçen yıla göre bu
yılın ilk dört ayında -bana ulaşan rakamlara göre- artış var. Biz, Gaziantep’i
uluslararası fuarlarda tanıtmak konusunda… Tabii Gaziantep’i değil sadece, ben
o bölgenin turizm potansiyeline çok inanıyorum. Kültür turizmi açısından, şehir
turizmi açısından -Gaziantep başta olmak üzere- Hatay, Gaziantep, Urfa, Mardin,
Adıyaman, bütün o çevrede büyük bir kültür turizmi potansiyeli var. Tabii
Türkiye’yi genel olarak, o bölgeyi özel olarak rahatsız eden bu terör
belasından kurtulduğumuz takdirde, sanıyorum Türkiye için özel bir destinasyon ortaya çıkacaktır. O bölge insanı, turizmden
büyük bir ekmek kapısı, geçim kapısı imkânı bulacaktır. O yüzden, o bölge
halkına yardım etmek –güya- amacıyla ya da o bölge halkının hakkını savunmak
amacıyla terör eylemlerine girişenler bence önce o bölge halkına çok büyük
zarar veriyorlar ve ihanet ediyorlar. Bölgede gerçekten çok yüksek bir
potansiyel var ve önümüzdeki yıllarda, Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi
Türkiye kültür turizminin çok önemli destinasyonlarından
birisi hâline gelecek.
İslâhiye’de
Huzurlu Yaylası’nda bir turizm merkezi planlamamız var, planı onaylanmış. Marka
kentler kapsamı içinde Gaziantep’te çalışma yapıyoruz, marka kent
değerlendirmesi içine alınmıştı. Bu Zeugma mozaikleri tabii dünya çapında
bilinir hâle geldi ve bu yıl sonuna kadar açmayı
düşündüğümüz müzede, şu anda sergilenen miktarın 3 katından fazla mozaik
sergileyeceğiz. Hatta son bir çalışmamız var, ben bugünlerde acilen bir
Gaziantep gezisi de yapmak istiyorum: Müzeyi acaba tümüyle mozaiklere
hasretmenin kapsamı daha genişletip genişletmeyeceği konusunda bir
değerlendirme var, buna karar vereceğiz ve Gaziantep’in geleceği açısından o
müzenin de çok önemli bir çekim merkezi olacağı aşikâr.
Biz, 2010
bütçesinde 58 milyon, 59 milyon civarında kültür varlıklarının bakım ve onarımı
için ayrılmış olan kaynağın -yıl ortası itibarıyla- yarısını kullanmış
vaziyetteyiz ve bir tek kuruşu ziyan etmeden, bundan sonrasını da
değerlendirmeye ve kullanmaya devam ediyoruz.
Yine Gaziantep
Milletvekili Arkadaşımız Sayın Ağyüz’ün film ve
tiyatro oyunlarında rol alan sanatçıların telif haklarıyla ilgili bir sorusu
var. Bu arkadaşlarımız bağlantılı hak sahibi o yüzden, yasalarımıza göre
herhangi bir hak düzenlemesi eksiklikleri yok. Avrupa Birliği müktesebatı
çerçevesinde ve Türkiye'nin telif hakları konusunda ciddi bir sıkıntısı
gözükmüyor ama arkadaşlarımız, sözleşmelerle zaman zaman
haklarını aşırı ölçüde devrediyorlar ve oradan kaynaklanan sıkıntılar var.
Son zamanlarda,
sinema oyuncularının örgütlenmesi konusunda önemli yeni gelişmeler var. Onların da müzik meslek grupları gibi örgütlenmesi hâlinde
haklarını elde etmeleri konusunda daha büyük bir imkâna kavuşacakları aşikâr.
Tokat
Milletvekili Sayın Reşat Doğru arkadaşımızın TÜRKSOY’la
ilgili sorusu var. Şunu sizinle paylaşmak istiyorum: TÜRKSOY bir ara atıldı,
yani 2007’de ben devraldığım zaman oldukça atıldı çünkü Genel Müdür Azerbaycan
eski Kültür Bakanı büyükelçi olarak gitmiş. Burada bir emanet genel müdürlük
vardı. Uluslararası niteliği neredeyse yok hâle gelmişti. Türkiye'nin işte
arada sırada yurt dışına çıkıp bir fotoğraf ve resim sergisi yaptığı bir
niteliğe indirgenmişti. Başka bir düzenleme yaptık. Eski Kazakistan Kültür
Bakanı Sayın Kasanov arkadaşımız Genel Müdür oldu.
Şimdi, “Genel Sekreter” sıfatını değiştirdik ve İngilizcenin yanı Rusça da
bilen bir doçent arkadaşımız da Türkiye adına Genel Müdür Yardımcısı oldu ve
böylece biz o Türk coğrafyasında çok daha etkin bir biçimde görev yapma şansına
eriştik.
Türkiye'nin
yaptığı katkıyı yıllık 500 bin Amerikan dolarından 1 milyona çıkardık 2009 ve 2010’da ve yeni Genel
Sekreterin katkılarıyla Kazakistan da katkısını bir miktar artırdı, Azerbaycan
da bir miktar artırdı. Şimdi en azından Kazakistan, Azerbaycan ve Türkiye
arasında ciddi bir diyalog oluştu. Bir ayağı Gagavuzya’da,
bir ayağı Kuzey Kıbrıs’ta, bir ayağı Balkanlarda ve Kafkasya’da olmak üzere
TÜRKSOY daha faal, daha etkinlik düzeyi artmış bir kuruluş hâlinde. Bunda yeni
Genel Sekreterin ve yeni Genel Müdür Yardımcısın katkıları var, arkadaşlarımıza
da buradan Millet Meclisinin önünde teşekkür etmek istiyorum.
Bitlis
Milletvekilimiz Sayın Nezir Karabaş’ın bir sorusu var. Özel müzeler konusunda
arkadaşlarım, zaman zaman basına bazı tartışmalar
çıkıyor, Bitlis’te ünlü yazar Saroyan’ın evi olduğu
ve bunun müze yapılması… Ben böyle bir evin bulunması hâlinde -dünyanın her
yerinde bu tür yerler değerlendiriliyor, uluslararası bilgiye sunuluyor-
değerlendirebileceğimizi söylemiştim ama bizim tespitlerimizde böyle bir şey
bulamadık. Eğer böyle bir tespit olur ve bunun müracaatı olursa iyi niyetle
değerlendirmeye hazırız çünkü biz, bizim topraklarımızdaki herkese dostuz,
bizim topraklarımızdaki bütün değerleri de bizimdir diye, bizim milletimizindir
diye, insanlığın bize emanetidir diye ayrımsız savunuyoruz. İnançlarına
bakmıyoruz, itikatlarına bakmıyoruz, etnik kökenlerine bakmıyoruz, sadece
Türkiye’ye fayda getirsin, onu arıyoruz. O çerçevede bir kültür yaklaşımı, bir
kültür politikası sürdürmeye çalışıyoruz.
Kütahya Milletvekilimiz
Sayın Alim Işık’ın bir sorusu var. Tabii,
Kütahya-Çavdarhisar, bu bölge de son derece önemli. Bu arada, bir olumlu
bilgiyi paylaşmak istiyorum. Aizonai’deki,
Çavdarhisar’daki TÜRSAB’la yapılan otel bitti.
Önümüzdeki aylarda inşallah birlikte açılışını gerçekleştireceğiz. Son derece
güzel oldu.
Bizim bu
bölgelerde, bu kültür alanlarında şöyle bir sorunumuz oluyor: Bir bölgeyi
kurullar arkeolojik alan olarak değerlendiriyor, üzerinde yaşayan köylünün veya
kasabalının ciddi bir yaşam sorunu oluyor ve kamulaştırma imkânlarımız ne yazık
ki hızla kamulaştırmaya yetmiyor. Böyle yerlerde sayın milletvekillerimizin de
yardımıyla TOKİ’yi devreye sokmaya, başka bazı
anlaşma formülleri bulmaya çalışıyoruz. Burada da böyle sorunlarımız var ama Aizonai, şahsen, benim çok önemsediğim bir yer ve birkaç ay
içinde sanıyorum orada, bölgede, birlikte bu sorunları konuşma fırsatı
bulacağız.
BAŞKAN – Sayın
Bakan, bir dakika…
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Bir iki dakika… İki soru vardı.
BAŞKAN – Hayır,
var süreniz ama Sayın Doğru herhâlde yeterli cevap alamamış.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Tabii, pardon.
BAŞKAN –
Buyurunuz.
REŞAT DOĞRU
(Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
TÜRKSOY’la ilgili vermiş
olduğunuz cevaba teşekkürlerimi arz ediyorum.
TÜRKSOY,
bildiğimiz gibi, Türk soylu ülkelerin kültür bakanlarınca kurulmuş ve
faaliyetleri de yürütülen bir kuruluştur. Kurulduğu andan itibaren de çok
önemli hizmetler yapmıştır. Biraz önce söylemiş olduğunuz gibi, son başkan,
Kazakistan’ın eski Kültür Bakanı Kaseinov zamanında
hakikaten çok önemli hizmetler yapılmaktadır. Ancak, tabii, bütçesinin çok
yetersiz olduğunu düşünüyoruz, yani o söylemiş olduğunuz miktarlar yine de,
Sayın Bakanım, biraz yetersiz gibi görünüyor. Özellikle kurucu ülke olmamız
dolayısıyla sizin Başkanlığınızda bu faaliyetin biraz daha artırılarak… Yani
bütçenin artırılması ve faaliyetlerin daha yoğun bir şekilde yapılması
konusundaki çalışmayla ilgili sorumdu. Bu yönlü olarak eğer düşüncelerinizi belirtirseniz
memnun olurum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Doğru.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Ben de çok teşekkür ederim.
Şimdi, tabii,
rakamın artması benim de dileğim çünkü ben onun işte Yönetim Kurulundayım,
dönem başkanlığı yaptım, şimdi tekrar dönem başkanlığı sıramız geliyor. Ama TÜRKSOY’u biz önemli ölçüde Türkiye’nin gayretiyle
taşıyoruz yani 25 bin dolar her ülkenin ödenti vermesi gerekiyor, birçoğu
vermiyor. Şimdi, biz, Sayın Kaseinov’un göreve
gelmesinden sonra, hiç olmazsa öteki komşularımız bu borçlarını ödesinler ve bu
sınırlı rakamları versinler -çünkü herkesin aşağı yukarı burada 1 memuru
çalışıyor- hiç olmazsa o para buradaki uzmanın giderini karşılasın, buna
uğraştık, bir miktar tahsil edebildik. Sayın Kaseinov’un
gayretleriyle biraz -yani burada, Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde ve basın
önünde çok fazla iç sıkıntılarımızı paylaşmak istemiyorum- bir miktar bazı
ülkelerin aidatları yükseldi ve Türkiye tabii kendi rakamını çok daha büyüttü,
büyük ölçüde biz taşıyoruz. Ama şimdi etkinlikleri mümkün olduğu kadar başka
ülkelerle paylaşarak, sadece Türkiye’nin değil onların da ortak faaliyeti
olduğunu hissettirmeye, onların da katkılarını artırmaya çalışıyoruz. Ben
2007’yle kıyaslayınca iyi bir noktada olduğumuzu söylüyorum ama mükemmel
olmadığımızı elbette biliyorum, artması gerekiyor çünkü bu coğrafyada biz…
Şunun da altını çizmek istiyorum arkadaşlarım: TÜRKSOY bir siyasi birlik değil,
TÜRKSOY bir kültür birliği. Onun için yani Rusya da mesela buraya -Rusya
Federasyonu- gözlemci olarak katılmak istiyor, biz buna da “Olur.” dedik çünkü
Rusya’da da çok sayıda Türk grupları yaşıyor. Bu kültür birliği, halkların
birbirini tanıması, dayanışması, bölgede barışın gelişmesi konusunda faydalar
sağlıyor. Ama bunun merkezi Türkiye’de olduğu için ve yakın yıllara kadar
Türkiye çalışmaları büyük ölçüde içeriye hapsettiği için ilgi azalmıştı. Şimdi
ilgiyi paylaşarak, mümkün olduğu kadar çoğaltmaya çalışıyoruz.
Ben de çok
temenni ederim, bütçeyi 10 katına çıkaralım ve gerçekten uluslararası ölçekte
çok daha büyük başarıların altını imzalayalım ama son yıllarda gelişme, ivme
iyiye doğru gidiyor, onun altını çizmek istiyorum.
BAŞKAN – Sayın
Bakan, Sayın Karabaş’ın da sorusuna cevap vermiştiniz, o da bir açıklama
istiyor.
Buyurunuz.
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım,
Sayın Saroyan 1964 yılında Yaşar Kemal ve Fikret Otyam’la birlikte, yanında Bitlis’ten de birçok kişiyle
birlikte Bitlis’e geliyor ve o dönem evini ziyaret ediyor. Şu anda mevcut evin
ziyaret edildiği yer de Bitlis’teki birçok kişi tarafından da biliniyor.
Ailesinin adına bir tapu kaydının olması mümkün değil çünkü o dönem ve
sonrasında, 1915 sonrasında tehcire uğrayan, gönderilen ve terk eden, Bitlis’i
terk eden Ermenilerin hiçbirinin tapu kaydı bulunmuyor. Eğer evinin yeri tespit
edilmek isteniyorsa bu çok rahat bir şekilde bulunabilir ve kamulaştırılabilir.
O konuda eğer Bakanlığınızın bir çalışma yapması düşünülürse biz Sayın Saroyan...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Bize özel müze
konusunda bir başvuru olursa, “Böyle bir mekân vardır, mülk vardır, özel müze
açılacak” diye bir resmî başvuru olursa biz -biraz önce söyledim, bizim
Türkiye’ye yararlı olsun, onun dışında başka hiçbir ayrımımız yoktur- onun
gereğini yerine getirmeye çalışırız ama şu anda bizim bildiğimiz herhangi bir
mülk veya “Alın, müze yapın” denilen herhangi bir teklif yok, onu işaret etmeye
çalıştım.
BAŞKAN – Bir
dakika Sayın Bakan.
Sayın Işık’ın da
sorusuna cevap vermiştiniz, onun da bir ek sorusu var.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Sayın Bakanım, öncelikle teşekkür ediyorum, geç de olsa cevabı aldık ama
hakikaten sizlerin de katkısıyla bitme aşamasına gelen otelin yapımında başta Ulusoylar olmak üzere emeği geçen herkese ben de teşekkür
ediyorum.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – TÜRSAB…
ALİM IŞIK (Kütahya) –
İnşallah yakında orası da açılır.
Oradaki temel
problem Kütahya-Gediz kara yolunun sağında kalan bir iki mahallede, kazı
alanına girmemesine rağmen sit alanı içerisinde olması nedeniyle kendi evlerini
tamir edemeyen vatandaşlarımız var. O mahallenin problemi eğer çözülebilirse en
azından küçük onarımları kendileri yapabilecek hâldeler veya bu mahallelerin bir
yere taşınması gerekiyor. Onu ben sormuştum ama onunla ilgili cevabı alamadım.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Söyleyeyim.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Çok memnun olurum.
Bir de, kazıda
yıllarca Alman arkeologlar tarafından yapılan çalışmalar biliyorsunuz çok yavaş
ilerliyor. Buraya da Dumlupınar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji
Bölümünün sunduğu proje gerçekleştirilebilse gerçekten o bölgenin sorunu
çözülmüş olur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Çok teşekkür ederim.
Şimdi, Aizonai, Cereller ve Meydan
mahalleleri değil mi? Orası üçüncü derece sit alanında ve kurula başvurmaları
hâlinde, müze denetiminde temel kazısı yaptıklarında eğer arkeolojik bir
buluntu bulunmazsa inşaata devam etmelerinde hiçbir engel yok. Yani bu bilgiyi
arkadaşlarımız da, biz de zaten paylaşıyoruz ama siz de paylaşabilirsiniz.
Üçüncü derece arkeolojik alanda denetimli inşaat yapılabiliyor. O konuda
arkadaşlarımız rahat olsunlar.
Şimdi, bu yabancı
kazıların bazıları, arkadaşlar, tabii bu… Türkiye’de yüzyıllık yabancı kazı
tarihi var. Ben, arkeolojiyi çok önemsiyorum, arkeolojik kazıları bizzat
yerinde denetliyorum, defalarca bakıyorum, ayrıntısını takip ediyorum,
yayınlarını takip ediyorum, Türkçe yayınlanmasını istiyorum bulguların mutlaka
Almancanın, İngilizcenin yanı sıra.
Şimdi, bunları
bir ciddi biçimde elden geçirmeye çalıştık ve verimli kazılar var gerçekten,
verimli arkeoloji alanı çalışmaları var. Bir de Aizonai
örneğinde olduğu gibi, yapıyormuş gibi yapmaları var. Arkadaşlarımızı uyardık,
hazırlık dönemi, alanda çalışma dönemi, bulguların yazılması dönemi, korunması
dönemi, yaklaşık dört aylık bir çalışma takvimi istedik herkesten. Önce bir
isyan çıktı, sonra bir orta noktada anlaştık ve her kazı bölgesine mutlaka
akademik düzeyi olan bir Türk kazı başkan yardımcısı istedik. Bunlar ciddi
itirazlarla karşılaştı ama biz de kararlı biçimde bu taleplerimizde ısrarda
bulunduk çünkü yabancı bir arkeoloji enstitüsü elbette kendi bilimsel portföyünün geliştirilmesi için benim ülkemde kazı yapıyor
ama ben de niye onunla iş birliği yapıyorum, neden kendi topraklarımda kazı
yapıyorum? Ben de benim topraklarımdan çıkan o bilimsel bilgiye sahip olmak
istiyorum, onun kazılması değil sadece, iyi korunması ve geleceğe iyi
aktarılmasını istiyorum. O yüzden, sadece kazıp gitmek yetmez, onun koruma
önlemlerinin alınması ve oradan çıkan bilgilerin, kazı yapan ülkenin diliyle
yayınlanması yetmez, benim bilimsel dilimin de zenginleşmesi için benim dilimle
de yayınlanması gerekir diye bugün ilk defa genelge yaptık. Ciddi itirazlar,
isyanlar oldu ama kararlıyız ve bundan sonra böyle gidecek. Yani kazıya
gelinecek, hazırlıklar yapılacak. Kazıda mutlaka bir Türk
başkan yardımcısı olacak ve o başkan yardımcısının akademik bir statüsü olacak,
bilgisi olacak, onu takip edebilecek düzeyi olacak, kazı bulguları mutlaka,
kazı yapan ülkenin dilinden başka bizim dilimizde de yayınlanacak ve böylece
benim de ülkemde kazı yapılmasından, bilimsel dilimin ve ülkemin hazinelerinin
geleceğe aktarılması bakımından, geleceğimin güvence altına alınması,
geliştirilmesi ve güvence altına alınması sağlanacak.
Şimdi, Aizonai’ya da bu gözle bakıyoruz. Üniversite bize bir
teklif yaptı -ortak çalışma- ama talep rakamları çok yukarı çıktı. O yüzden
başka bir sponsorluğa daha ihtiyacımız var. Yani her
kazıya o kadar kaynak aktardığımız zaman tabii sıçrama yaparız ama bizim o
kadar kaynak aktarma şansımız yok.
Değerli
arkadaşlarım, bu, Meclisin yeni açıldığı dönemde bütçeye gireceğiz. Herkesin
bilmesi için söylüyorum: Genel bütçede bize kazılar için ayrılan rakam 1 milyon
TL’nin altında. Biz geçen yıl kazılarımıza 24 milyon TL harcadık yani bize
ayrılan rakamı neredeyse 20’ye 30’a katlamaya; döner sermaye imkânları, yedek
ödenekler, başka yerlerden… Kazıları çok önemsiyoruz ama kaynaklarımızın da bir
ölçüde buna uygun biçimde artması gerekiyor.
Sayın Aslanoğlu Nemrut’la ilgili… Nemrut da bizim göz ağrılarımızdan
birisi. Oradaki çalışmaların da yavaş gittiğinden şikâyetçiyim ben yani
Nemrut’taki koruma çalışmalarının -bu soru onunla ilgili değil ama bunu
paylaşmak istiyorum- yavaş gittiği kanısındayım çünkü bir değerli
üniversitemizle çalışıyoruz ve ne yazık ki benim beklediğimden daha yavaş
geliyor üniversitenin önerileri. Bunu hızlandırmaya çalışıyoruz.
Biz, Adıyaman ve
Nemrut ayrımı yapmaksızın o güzergâhı iyileştirmeye çalışıyoruz. İki bölgede,
Adıyaman ve Nemrut güzergâhlarında yeni, modern, sağlıklı, gelenlerin Nemrut’la
ilgili bilgi alabilecekleri, bazı örnekler görebilecekleri karşılama evleri…
Projeyi yaptık, ihaleye çıkıyoruz; çıktık hatta ihaleye, bir sorunumuz oldu.
Kaynak ayırdık.
Yani, değerli
arkadaşlarım, Türkiye'de dokuz tane bizim, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde
yerimiz var. Tabii hepsi çok önemli ama bunlardan ikisini özel biçimde çok
önemsiyorum.
Birisi: Divriği.
Divriği bu dokuz UNESCO dünya miras alanı içinde Türk ve İslam olan tek ünite,
tek alan. Bu açıdan önemli. 1220 yılında Mengücek döneminin başkentinin bir şaheseri.
Nemrut da
inanılmaz bir doğa ve tarih ortaklığı. Bu, geçen hafta Şian kentinde, o “Terra Cotta Askerleri” gördüm.
Bizim ülkemizde onunla kıyaslayabileceğimiz -muhteşem bir eser ama- evsafta bir
tarih eseri Nemrut. Onun çok özel biçimde korunması konusunda geçmiş yıllardan
gelen ihmallerimiz var ve Nemrut’u şimdi, çok daha hızla iyileştirmeye
çalışıyoruz ama itiraf ediyorum ki benim özlediğim kadar hızlı henüz gidebilmiş
değiliz. Bunu da açık yüreklilikle burada söylemek istiyorum.
Sayın Hasan Çalış’ın bir sorusu var.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Efendim, Sayın Bakan, iki soruma cevap vermediniz. Bir
tanesine cevap verdiniz, ikisine cevap vermediniz.
BAŞKAN – Bir
dakika Sayın Bakan.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Pardon, öteki?
BAŞKAN – İki
sorusu daha vardı.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Yolla ilgili.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Evet, yola gelelim.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Yolla ilgili de… Şimdi, Bakanlığımız ile
Karayolları Genel Müdürlüğü arasında imzalanmış protokol çerçevesinde,
Elâzığ-Malatya ayrımı, Pütürge ayrımı, Nemrut ayrımı, Nemrut Dağı
(Kâhta-Gerger) ayrımı toplam
BAŞKAN – Aslanoğlu’nun ek bir talebi daha var galiba.
Buyurunuz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan, sizi yanlış yönlendirmişlerdi, bir yanlışı
düzelttiniz. Teşekkür ediyorum. Şu andaki eski konaklamayı yıkıp yerine
yapacaktınız ama yapılmadan yıkmak olmazdı. Bu konu düzeltildi, ödenek gitti,
teşekkür ediyorum.
Ama, yollar konusunda
-özellikle 15 kilometrelik- Tepehan’dan sonra Kâhta
ayrımına kadar tek arabanın geçeceği yollar konusunda sekiz yıldır hiçbir
ödenek vermediniz. Bunu arz ediyorum. Bu nedenle, özellikle bu yıl bu ödeneğin
mutlak konmasını ve özellikle bizim meselemiz Nemrut’tur… Ne Adıyaman ne
Malatya… Adıyaman bizim kardeşimizdir, kesinlikle… Ama biz, o Malatya-Adıyaman
arasındaki yolun, bir şekilde… O 15 kilometrelik turizm yolunun hiçbir ödeneği
olmadığını, hiçbir ödenek verilmediğini, bunu bir kez daha size sunuyorum.
Hiçbir çalışma yoktur.
Bilgilerinize arz ediyorum.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Bu yollar konusundaki talepler, arkadaşlar,
bizim bütçe sınırlarımızı biraz zorluyor. Yani
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Efendim, siz misiniz, Sayın Ulaştırma Bakanı mı,
hanginiz?
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Şimdi, Sayın Bakanla birlikte bu yol talebini
bir kez daha not etmiş olduk.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Efendim siz mi, Sayın Bakanım mı? Siz misiniz efendim? Muhatabım
siz misiniz, Sayın Bakanım mı?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Benim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Sizsiniz. Peki. Sizden geri aldım Sayın Bakan, Ulaştırma
Bakanı üstüne aldı.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – İzin verirseniz son soruyu bitireyim
arkadaşlar, süremiz azalıyor.
Karaman
Milletvekilimiz Sayın Çalış’ın İstanbul’da Mehmet Âkif Ersoy’un vefat etmiş olduğu evin müze yapılmasıyla
ilgili bir düşüncesi var. Ne yazık ki burası da bir apartman
dairesi ve özel mülk. Yani burayı da özel müze kapsamında bir biçimde
değerlendirmek gerektiğini ben de düşünüyorum. O apartmanın kapısında Mehmet Âkif Ersoy’un, büyük şairimizin orada yaşadığına ilişkin bir
ibare var ama ben doğrusu Âkif’in bundan fazlasına ihtiyacı olduğunu
düşünüyorum. Yani İstanbul’da bir apartman dairesinde isminin bulunmasından
veya ona ait birkaç eşyanın bulunmasından daha fazla, ona ait bir özel müze,
bir tarihî tescilli yapı da yapabilirsek onun hatırasına daha büyük bir saygı
gösteririz diye düşünüyorum. Ankara’da bu hayalimiz bir ölçüde gerçekleşti.
Ankara’da önceki yıllarda çok bakımsız durumda olan bu Tacettin
Dergâhı ve çevresi, şu anda iftihar edeceğimiz bir konuma geldi. İstanbul’da da
Âkif’in hatırasına, adına uygun bir düzenleme yapmak
benim de şahsen çok paylaştığım özel özlemlerimden birisidir.
Bir sorum kaldı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Bakan, size bir üç dakika daha vereceğim.
Buyurunuz.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) – Efendim, yine Sayın Çalış’ın
turizm yatırımlarındaki gelişmelerle ilgili bir sorusu var -zaman azaldı- şunu
söylemek istiyorum: Kararlı bir biçimde gelişiyor değerli arkadaşlarım
Türkiye’deki turizm yatırımları. Türkiye geçen yıl hepiniz biliyorsunuz,
2009’da, dünyanın önde gelen 10 turizm ülkesi arasında yılı artıyla kapatan tek
ülke oldu, dünyanın geri kalan 9 ülkesi yılı eksiyle kapattı. Buna uygun
biçimde de tabii Türkiye’de, Türkiye'nin genelinde, İstanbul özelinde, Antalya
özelinde hızlı gelişmeler var. Türkiye’den bir örnek vermek gerekirse, mesela
2002’de yatırım belgeli 222 bin yatağımız varmış, bunların önemli bir kısmı
işletmeye kavuştu. Şu anda, 2009 sonu, 2010 itibarıyla şu anda bizim 220 bin yatırım
belgeli çalışmamız var. İşletme belgeli, 2002’de 396 bin yatağımız varmış, şu
anda 624 bin yatağımız var. Yani Türkiye turizm altyapısı da Türkiye'nin turizm
ihtiyaçlarına uygun biçimde gelişiyor.
Turizmin
gelişmesi için tabii, yatak gerekiyor, turizm tesisi, yeme içme tesisi
gerekiyor, başka hijyenik tedbirler gerekiyor, ulaşım
gerekiyor ama önce barış gerekiyor değerli arkadaşlarım. Yani Atatürk’ün o
sözüne şimdi her zamandan daha fazla ihtiyacımız var, o “Yurtta barış, dünyada
barış.” sözüne her zamandan fazla ihtiyacımız var.
Türkiye, aslında
bir gelişme trendi içinde, Avrupa’nın altıncı büyük ekonomisi, dünyanın yedinci
turizm ülkesi. Ben inanıyorum ki Türkiye, özel bir düşmanlık olmazsa önümüzdeki
birkaç yıl içinde İngiltere’yi geçecek, ilk beşin içine girecek turizm
yükselişinde. Ama bütün bunlar için bizim kendi aramızda birliğimizi
bütünlüğümüzü korumamıza, Türkiye'de barışın sürekli olmasına, sadece
Türkiye'de değil bölgede barışın sürekli olmasına çok ihtiyacımız var. Onun için, bir ihanetle karşı karşıya geldiğimiz zaman, bir
saldırıyla karşı karşıya geldiğimiz zaman, bir tuzakla karşı karşıya geldiğimiz
zaman öfkemizi birbirimizden çıkarmaya kalkmayalım; neyle karşı karşıya
olduğumuzu anlamaya çalışalım, hangi tuzaklarla karşı karşıya olduğumuzu ve o
hain ellerin bizi nereye sürüklemeye çalıştığını beraberce düşünelim çünkü bu
çatının altında biz bir kaderi paylaşıyoruz. Daha önce de başka
vesilelerle söyledim. Daha anlayışlı, daha dayanışmacı, daha yardımlaşmacı
olmaya çalışalım ve bu tür ihanetlere karşı bir siyasi parti tavrı olmasın, bir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
tavrı olsun.
TANSEL BARIŞ
(Kırklareli) – Çok geç kaldınız Sayın Bakan.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) - Bir Türkiye Büyük Millet Meclisi tavrı olduğu zaman, biz, sanıyorum ki
içimizden ve dışımızdan gelen olaylarla baş etmek konusunda çok daha güçlü
oluruz ve haklılığımızı dünyaya duyurmak konusunda ayağımızı yere çok daha
sağlam basarız.
Değerli
arkadaşlarım, sorulara elimden geldiği kadar ve bana verilmiş olan bilgiler
çerçevesinde cevap vermeye çalıştım.
Son olarak
-rahmet dileklerimi şehitlerimiz için ifade etmiştim- Türkiye'nin önemli bir
yazarı vefat etti. Yarın ve öbür gün cenaze törenleri yapılacak. Siyasi
düşüncelerine katılalım katılmayalım, Türkiye'nin önemli bir düşünce adamı ve
önemli bir köşe yazarı vefat etti, Sayın İlhan Selçuk, ona da rahmet
dileklerimi sunmak istiyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Bakan.
Cevap vermediğiniz
sorular varsa -daha sonra herhâlde- gündemde bırakacağız.
Sayın
milletvekilleri, bir saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.20
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.21
BAŞKAN : Başkan Vekili Şükran Güldal
MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 121’inci Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
Bir önceki oturumda
“Sözlü Sorular” kısmında Sayın Günay tarafından
cevaplandırılacağı belirtilen sorulardan (6/1066) ve (6/1535) esas numaralı
sorular cevaplandırılamadığı için gündemde kalmaya devam edecektir.
Bilgilerinize
sunulur.
Şimdi, alınan
karar gereğince diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer
alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer
alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer
alan, Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına
Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para
Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve
Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek
Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4’üncü sırada yer alan, Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Bayram Meral ve 20
Milletvekilinin 5539 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe komisyonları raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Karayolları Genel Müdürlüğünün
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Bayram
Meral ve 20 Milletvekilinin; 5539 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/788, 2/226) (S. Sayısı: 499) (x)
BAŞKAN – Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Geçen birleşimde
tasarının tümü üzerinde gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştı.
Şimdi, söz
sırası, şahsı adına Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı’ya
ait.
Buyurunuz Sayın Kızılcıklı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SEDAT KIZILCIKLI
(Bursa) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; 499 sıra sayılı
Tasarı’nın geneli üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Öncelikle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bilindiği üzere, ülkemizin ulaşım ihtiyaçlarını karşılayabilmek
amacıyla 1 Mart 1950’de 5339 sayılı Kanun’la kurulan Karayolları Genel
Müdürlüğü, kuruluşundan bu yana insanımızın yaşam standardını yükseltme çabasında
ortaya koyduğu performans ile ülkenin saygın kurumlarından birisi hâline
gelmiştir. Altmış yıllık geçmişine baktığımızda Karayolları Genel
Müdürlüğümüzün her zaman çağın ihtiyaçlarına, ulaşım ve iletişim imkânlarına ve
teknolojinin gelişimine paralel olarak yeni görüş ve yöntemlere açık bir
politika izlediğini görmekteyiz.
Otoyollar, devlet ve il yolları ağına giren güzergâhları tayin ve
tespit etmek, yapılan plan ve programlar çerçevesinde bu ağlar üzerindeki yol,
köprü, tünel ve sanat yapılarının projelerini, bakımını ve onarımını,
işletmesini yapmak, bu işlere ilişkin teknik esasları saptamak ve yolların
güvenli bir şekilde sürekli olarak trafiğe açık tutulmasını sağlamakla görevli
Karayolları Genel Müdürlüğü, yıllar itibarıyla belirlediği hedef ve
politikaları doğrultusunda, erişebilirliği sağlamak, yaz kış geçit veren
yollara ağırlık vermek, asfalt çalışmaları yapmak, bitümlü sıcak karışım
kaplamaya ağırlık vermek, otoyol bakım programını hayata geçirmek ve 2003
yılından itibaren ise bölünmüş yol çalışmalarını hızlandırmak şeklinde
sürdürmüştür.
Değerli
kardeşlerim, tabii, yol yapmak, tünel yapmak çok önemli, otoban yapmak çok
önemli. Ancak, bu yolların açık tutulması, açık tutuluyor olması da gerçekten
çok önemli. Özellikle kış şartlarında, kötü hava koşullarında yollarımızı açık
tutmak için gece gündüz çalışan Karayolları Genel Müdürlüğümüze ve değerli
personeline çok teşekkür ediyorum.
Bildiğiniz gibi,
Karayolları Genel Müdürlüğü özellikle son yıllarda çok büyük bir atağa geçmiş
ve yatırımlarını çok önemli ölçüde artırmış ve hizmetlerini büyütmüştür. Bunlar
arasında hemen aklımıza gelen, hemen Türkiye'nin çok yıllardır konuştuğu fakat
bir türlü bitiremediği projeleri öncelikle sizinle paylaşmak istiyorum.
Bildiğiniz gibi,
bir Bolu Tüneli çalışmamız vardı. Başlatan herkese teşekkür ediyorum. Ancak, on
yedi yıldır bir türlü tamamlanamamıştı Bolu Tüneli. Özellikle Ankara-İstanbul
arasında gerçekten o Bolu Dağı’nı aşmak ne kadar zordu. Ama şimdi bu Bolu
Tüneli’nin tamamlanmasıyla birlikte Ankara’dan İstanbul’a üç buçuk-dört saatte
gidiliyor. Hatta ve hatta insanlar bugün “Acaba havadan mı gidelim, karadan mı
gidelim?” karşılaştırmasını yapar hâle gelmiştir.
(x)
499 S. Sayılı Basmayazı 18/6/2010
tarihli 120’nci Birleşim Tutanağına eklidir.
Yine Muğla Göcek Tüneli vardı, o bölgeye gidenler bilir. Yaklaşık
yirmi dokuz yıl boyunca konuşulan bir projeydi. Çok şükür, onun da bittiğini
hep beraber görüyoruz.
Yine Karadeniz
sahil yolu vardır, yıllardır Türkiye gündeminde konuşulmuş, sürekli çalışılmış
bir proje. Başlatanlara teşekkür ediyorum ama otuz dokuz yıldır
bitirilememişti. Dolayısıyla, bugün Karadeniz sahil yolunun da bitmiş olduğunu
görmekten son derece mutluyuz.
Bursa’da çevre
yolu bitmiş durumdadır, İzmir çevre yolunun kuzey geçişi bitmiş durumdadır.
Ve yine yakın
tarihte açtığımız Adapazarı-Mekece-Bilecik yolu.
Özellikle İstanbul-Antalya arasında çalışan otobüslerin, kamyonların o Mekece yolunda çektiği sıkıntıları hep beraber
biliyoruz. Bugün buralarda gerçekten
büyük kolaylıklar, büyük rahatlamalar sağlanmıştır. Dolayısıyla bunlar çok
önemli projelerdir.
Görüldüğü gibi,
bu yol çalışmalarıyla ilgili biliyorsunuz zaman zaman
mazeretler gündeme getirilmiştir. Denilmiştir ki: “Personel yok, ekipman yok, para yok, kaynak yok.” Ama mesele mazereti
gündeme getirmek değil, mazeret söylemek değil mesele maharet göstermektir.
İşte, gördüğünüz gibi mazeret değil maharet gösterilmiş, o yıllardır
bitirilemeyen Bolu Tüneli de, Göcek Tüneli de,
Karadeniz sahil yolu da ve yine Adapazarı-Mekece-Bilecik
yolu da bitmiş ve böylelikle halkımızın ulaşımdaki kaliteli hizmet alması
sağlanmıştır.
Yine, duble
yollara baktığımızda gerçekten çok büyük bir aşama kaydettiğimizi hep
beraber görmekteyiz. Yaklaşık 6 bin kilometre duble
yol yapılmıştı…
AKİF AKKUŞ
(Mersin) – Yol kalmadı, yeniden yapılıyor.
SEDAT KIZILCIKLI
(Devamla) - …ülkemize ve yapan arkadaşların hepsine çok teşekkür ediyorum,
emeği geçen herkese teşekkür ediyorum, ama 11 bin kilometre daha duble yol ilave edilmek suretiyle bugün kara yollarımızın
duble yol ağı 17 bin kilometreye çıkarılmıştır ve büyük bir atılım duble
yollarda, bölünmüş yollarda yapılmıştır. “Peki, bu duble
yollar yapıldı da ne katkı koydu, neler sağlandı?” denilirse; bakın, doğrudan
katkısı yaklaşık 96 milyon saatlik yıllık seyahat süresinin azalmasıdır. Bunun
da ekonomiye katkısı 3 milyar 360 bin TL’dir, yani 3 katrilyonun üzerinde
ekonomiye bir katkı sağlandığı ifade edilmektedir.
Yine, bu bölünmüş
yollar sayesinde akaryakıt tasarrufu yapılmaktadır. Yaklaşık 550 milyon litre
akaryakıt tasarrufu sağlanmıştır. Bunun da ekonomiye katkısı 472 trilyon olarak
hesaplanmaktadır. Yaklaşık 500 trilyonluk bir katkı buraya konulmuştur.
Değerli
arkadaşlar, tabii ki 550 milyon litre akaryakıt sarfiyatındaki tasarrufla
birlikte 1 milyon 900 bin ton emisyon salımında da azalma sağlanmıştır.
Dolayısıyla,
baktığınız zaman, çevreye katkı, ekonomiye katkı ama en önemlisi, mal
güvenliğine katkı, can güvenliğine katkı çünkü kaza oranları düşmüş, ölüm
oranları düşmüş. Dolayısıyla, mal güvenliğine ve can güvenliğine yapılan bu
katkılar sayesinde gerçekten ülkemiz kazançlı çıkmıştır. Bunun için de emeği
geçen herkese teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, peki, üzerinde konuştuğumuz 499 sıra sayılı
Yasa Tasarısı’nın içerisinde neler var diye bakacak olursak, öncelikle 5018
sayılı Kanun’a ekli sayılı cetvelde genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri
arasında yer alan Karayolları Genel Müdürlüğü, Ulaştırma Bakanlığına bağlı kamu
tüzel kişiliğine haiz ve özel bütçeli bir kuruluş hâline dönüştürülmekte yani
5018 sayılı Yasa’dan önceki hâline, geriye döndürülmektedir.
Yine, Karayolları
Genel Müdürlüğünün görev alanının kapsam ve sınırları genişletilerek görev ve
sorumlulukları yeniden tanımlanmaktadır. Merkez ve taşra teşkilatları yeniden
düzenlenmektedir.
Personel
atanmasına ve kadroların kullanımına ilişkin usul ve esaslar bu yasa
tasarısıyla belirlenmektedir.
Genel Müdürlüğün
özel bütçeli olmasına paralel olarak gelir kalemleri ile para ve mallarının
statüsü belirlenmektedir.
Genel Müdürlüğün
tasarı kapsamında yapacağı iş ve eylemler dolayısıyla uygulanacak vergi
istisnası ve muafiyetlerin kapsamı belirlenmektedir.
Erişme kontrollü
kara yollarına bağlantı yapılmasına ve söz konusu kara yolları üzerinde şehir
geçişleriyle yerleşim yerlerine bağlantının sağlanılmasına ilişkin usuller
belirlenmekte.
Genel Müdürlüğün
görev alanına giren yollara ilişkin üç yıllık yapım ve bakım çalışma programını
hazırlayarak söz konusu program dolayısıyla bakım ve onarım işlerini üç yıla
kadar gelecek yıllara sari olacak şekilde
yayabilmesine imkân sağlanmaktadır.
Kara yollarının
yapımı ile ilgili olarak ihtiyaç duyacağı taşınmazların kamulaştırılmasında
kamulaştırma bedellerine karşılık gelmek üzere hazinenin özel mülkiyetinde veya
devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da kendisine devir ve temlik edilmesi
suretiyle elde ettiği taşınmazları, ilgililerin muvafakati dâhilinde trampa
yapmaya Genel Müdürlük yetkili kılınmaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, Karayolları Genel Müdürlüğü 2007 yılında da
Ulaştırma Bakanlığının bünyesine katılmak suretiyle hava, deniz, demir yolu ve
kara yolu birleştirilmiş, böylelikle bir bütünlük, koordinasyon ve planlama
sağlanmıştır. Aslında Ulaştırma Bakanlığının son yıllarda yaptığı çalışmalara
baktığınız zaman sadece kara yollarında bu başarılar sağlanmamış, demir
yollarında son yıllarda tarihî yatırımlar yapılmış, Ankara-Eskişehir arası
hızlı tren devreye girmiş; yine, İstanbul’a uzatılması için çalışmalar devam
etmekte, Ankara-Konya ve Ankara-Sivas arasındaki çalışmalar da başladı veya
devam ediyor.
Yine, hava
ulaşımına baktığınız zaman, artık uçağa binmek bu ülkede lüks değil, herkes
uçağa binebiliyor ve yine havaalanları terminaller gerçekten uluslararası
standartlara kavuşmuş, ilaveler yapılmış, kaliteleri artırılmış, konforları
artırılmış, gerçekten bu alanda da çok büyük atılımlar yapılmış..
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız, buyurunuz.
SEDAT KIZILCIKLI
(Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Denizde,
özellikle uluslararası sularda gemilerimizle ilgili tabii ki sıkıntılar
azaltılmış. Haberleşmeye baktığımız zaman, iletişime baktığımız zaman,
gerçekten, Ulaştırma Bakanlığımızın her sahada, mukayese edilmeyecek büyüklükte
büyük başarılar kazandığını, kara yollarına sadece yaklaşık 24 katrilyonluk
yatırım yapıldığını, Ulaştırma Bakanlığında müthiş çalışmaların, güzel
çalışmaların olduğunu hepimiz sevinerek görmekteyiz. Çünkü bundan ülke insanımız
kazanıyor çünkü bundan ülkemiz kazanıyor ve özellikle yurt dışından ülkemize
gelen insanlar da baktıklarında Türkiye’nin ne kadar bu alanda mesafe aldığını,
daha da modernleştiğini, daha da çağdaşlaştığını ve ülke insanına daha konforlu
hizmet verdiğini görmekte.
Ben, Ulaştırma
Bakanımızın şahsında ekibine de teşekkür ediyorum, sizlere de saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Kızılcıklı.
Şahsı adına,
Konya Milletvekili Hasan Angı.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Hasan Bey yok.
BAŞKAN – O zaman
konuşmalar sona erdi.
Soru-cevap
bölümüne gireceğiz. Soru-cevap bölümümüz yirmi dakika. Sayın Taner, Sayın
Doğru, Sayın Uslu, Sayın Tankut, Sayın Işık ve Sayın
Asil sisteme girmişler. Daha önce kaydedilen arkadaşlarımız da var ama onlar da
girerlerse öncelik tanıyacağız.
Soruların birer
dakika olduğunu tekrar sayın milletvekillerimize anımsatıyorum, başlamıştır.
Sayın Taner,
buyurunuz.
RECEP TANER
(Aydın) – Sayın Bakan, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ile ulaşım sektörüne
yeni yükler getirilirken belge denetiminin yeterince yapılmamasından dolayı
yasal zorunluluklarını yerine getiren esnafımız belgesiz çalışanlar karşısında
haksız rekabete uğramaktadır. Bir, Bakanlığınızın denetimlerinin yeterli
olduğunu düşünüyor musunuz? İçişleri Bakanlığı elemanları, trafik ve jandarma
denetimlerinin arttırılması için Bakanlık olarak yaptığınız bir çalışma var mı?
Bir de, yeni araç alanların aldıkları yeni araçlarına taşıt kartını
çıkartabilmesi için verilen süre yetersiz, o süreyi arttırmayı düşünüyor
musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Taner.
Sayın Doğru…
REŞAT DOĞRU
(Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tokat ilinde
çevre yolu veya Tokat-Çamlıbel yolu uzun zamandan beri bir türlü
bitirilememiştir. Özellikle çevre yolu konusunda zaman zaman,
bazen, işte, süratli şekilde bitirileceği anlatılmış ancak bazen tünel
yapılacak veya başka şeyler yapılacak şeklinde söylemler içerisinde olunmuştur
ve şu an itibarıyla de şehrin içerisinde, belirli bir saatlerde neredeyse
trafik durma aşamasına gelmiştir. Bu yönlü olarak, acaba, çevre yolunu ne zaman
bitirmeyi düşünüyoruz Tokat ili olarak? Ayrıca Çamlıbel yolu da 2001 senesinden
itibaren müteaddit defalar gündeme getirilmiş ama bir türlü burası da
bitirilememiştir, bu yönlü olarak neler söyleyeceksiniz Sayın Bakan?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Doğru.
Sayın Uslu…
CEMALEDDİN USLU
(Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Edirne’yle ilgili bir soru sormak istiyorum: Edirne-Keşan bölünmüş yolu
geçtiğimiz sonbaharda yer yer bitirilmiş ve trafiğe
açılmıştı. Kış şartlarında yeni yapılan yol kullanılamaz hâle geldi ve yeniden
tek yönlü gidiş geliş yoluna dönüldü. Bu durumda Karayollarının bir zararı var
mıdır? Edirne-Keşan bölünmüş yolu ne zaman bitirilecektir? Bir de Keşan-Enez
kara yolu, özellikle yaz aylarında çok yoğun bir kullanıma tabi, dolayısıyla
bunun da genişletilmesi lazım. Bunu düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Uslu.
Sayın Tankut...
YILMAZ TANKUT
(Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Adana-Karataş yolu uzun yıllar geçmesine rağmen bir türlü tamamlanamamıştır.
Özellikle yaz aylarında sahil turizmiyle önemli bir cazibe merkezi olan
Karataş’ın yaklaşık 40 kilometrelik duble yol projesi
henüz bitirilmemiştir. Keza Ceyhan-Yumurtalık yolu da aynı sıkıntıyla karşı
karşıyadır. Özellikle enerji bölgesi hâline gelmesi bakımından Yumurtalık halkı
da bu manada mağdur vaziyettedir. Adana-Karataş ve Ceyhan-Yumurtalık yollarıyla
ilgili son durum nedir? Duble yol ve yol genişletme çalışmalarının tamamlanması
için öngördüğünüz bir zaman dilimi var mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Tankut.
Sayın Işık...
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
sizin de çok iyi bildiğiniz gibi Ankara-İzmir otoyolu ve Ankara-İzmir hızlı
tren projelerinin en kısa güzergâh üzerinde bulunan Kütahya il merkezinden
geçmesi gerekirken ne yazık ki bu projeler Kütahya ili baypas edilerek
hazırlanmış durumdadır. Projelerin tekrar gözden geçirilerek Kütahya il
merkezinden geçirilmesi sağlanabilecek midir? Bu konuda bir katkınız Kütahya
için olacak mıdır?
İkincisi: Kütahya
il merkezinde çevre yolu üzerinde ihtiyaç duyulan dört farklı üst ya da alt
geçitten hiç olmazsa bir ya da ikisinin bu yıl inşaatına başlanabilecek midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Işık.
Sayın Asil...
BEYTULLAH ASİL
(Eskişehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan,
Eskişehir-Ankara yolunun 40’ıncı kilometresinde Konya yolu kavşağına köprü
yapıldı. Konya yolundan gelen araçlar Eskişehir yönüne gidebilmek için köprüden
geçerek Ankara-Eskişehir yoluna dâhil oluyorlar. Yol iki şeritli. Köprüden iner
inmez gelen araçlar sağ şeride dâhil oluyor, Ankara yönünden Eskişehir yönüne
giden araçların önüne çıkıyorlar. Gün geçmiyor ki kaza olmasın. Uyarılara
rağmen düzeltme yönünde hiçbir faaliyet yok.
Yine aynı yolda
asfalt kaplama, yenileme çalışmaları yapılıyor. Kaplaması yenilenen yollara
çizilen çizgiler eğri büğrü çünkü kaplama dalgalı, düz çizgi çizmek bile mümkün
olmuyor. Yapılan işler denetlenmiyor mu? Yolu ve kavşağı kontrol ettirmeyi
düşünür müsünüz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Asil.
Sayın Güvel…
HULUSİ GÜVEL
(Adana) – Teşekkür ediyorum Başkanım.
Sayın Bakan, 2002
yılında başlayan 49 kilometrelik Adana-Karataş yolu yapımı yıllardır sürmesine
rağmen hâlâ bitirilememiştir. İlimiz için çok büyük önemi olan denize en yakın
Karataş ilçemize ulaşımda çok sıkıntı çekilmektedir. Bilhassa Havutlu ile Adana
merkez arasında kalan kısmı, bu yolu kullanan yurttaşlarımız için bir işkence
hâlini almıştır. Kaynak yetersizliği gerekçe gösterilerek yolun tamamlanması
sürekli ertelenmektedir. Bu sene söz konusu yolun bitirilmesi için ödenek
ayrılmış mıdır? Sayın Bakan, Adana-Karataş yolunu ne zaman bitireceksiniz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Güvel.
Sayın Bulut…
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) – Sayın Bakan, 57’nci Hükûmet döneminde
araç muayene istasyonlarıyla ilgili ihaleyi iptal ettiniz. 57’nci Hükûmet döneminde yapılmıştı ihale. Bunu yolsuzluk
nedeniyle iptal etmiştiniz. Sonra bununla ilgili herhangi bir yolsuzluk tespit
ettiniz mi? İddia edilen yolsuzluk nedeniyle bürokratından bakanına kadar
herhangi bir soruşturma açtınız mı? Herhangi bir cezai müeyyide uyguladınız mı?
Bu iddia doğruysa ne yaptınız; değilse, iftira mı attınız? Bunu açıklar
mısınız?
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Bulut.
Sayın Yıldız…
HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım,
2003-2009 arasında, yıllar itibarıyla ve toplam olarak, bölünmüş yollara ne
kadar para harcanmıştır? Yine, 2003-2009 yılları arasında, yıllar itibarıyla ve
toplam olarak, otoyollara ne kadar para harcanmıştır? Yine, 2003-2009 arasında,
yıllar itibarıyla, bölünmüş yollar için ne kadar arazi istimlak
edilmiştir, bu istimlakler için ne kadar para ödenmiştir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Yıldız.
Sayın Çalış…
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım,
Karaman’ın Taşeli bölgesi gerçekten ulaşım yönünden
sıkıntılıdır. Bu bağlamda Sarıoğlan-Sarıveliler arasındaki yolun Eğitse-Hadim
arası kısmını ne zaman hizmete açmayı düşünüyorsunuz? Ayrıca,
Sarıveliler-Alanya yolunda bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz? Ermenek-Mut
yolunda programınız nedir? Bunları bilmek istiyorum.
Ayrıca, duble yolların çoğalmasıyla kara yollarında trafik akışı
ayrı bir seyir kazanmaya başladı. Araçların hız tahdidiyle ilgili yeni bir
düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Çalış.
Sayın Akkuş…
AKİF AKKUŞ
(Mersin) – Sayın Başkan, Sayın Bakan; köy ve kasaba yolları, il özel idaresi
tarafından yaptırılmakta veya tamir ettirilmektedir. Bu da bu yolların çok uzun
bir sürede tamamlanmasına veya tamamlanamamasına sebep olmaktadır. Vatandaşın
buralardan gereği gibi istifadesi böylece söz konusu olmamaktadır. Bunun
sebebi, il özel idarelerinin yol yapım ve onarım konusunda yeterli olmaması ve
il idaresinin birçok işi birlikte yapmak istemesidir. Köy ve kasaba yollarının
yapım ve onarımının Karayolları Genel Müdürlüğü uhdesine verilmesinin ne gibi
sakıncaları vardır? Bu konuda bir çalışmanız var mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Akkuş.
Sayın Özdemir…
HASAN ÖZDEMİR
(Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana
soruyorum: Ulaşım, günümüzde bireylerin en temel ihtiyaçlarından birisi hâline
gelirken, dünyada gelişmiş ekonomiler ulaşım -genel olarak trafik güvenlik-
sorunlarını, ulaşım alanına yapılan yatırımlarla gidermeye çalışmaktadırlar.
Ülkemizdeyse nüfus, sürücü ve araç sayısındaki hızlı artışa rağmen ulaşım ve
trafik güvenliği alanında yeterince yatırım yapılmamaktadır. 2918 sayılı Karayolları
Trafik Kanunu dokuz bakanlığa ayrı ayrı görev, yetki
ve sorumluluk vermektedir. Kara yolları trafik güvenliğine ait, bakanlığınız
olarak, yeni projeleriniz nelerdir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Özdemir.
Sayın Barış…
TANSEL BARIŞ
(Kırklareli) -Teşekkür ederim. Sayın Başkanım.
Sayın Bakan,
Kırklareli ilinin Babaeski-Lüleburgaz ve Lüleburgaz-Çorlu arasındaki duble yol ne zaman bitecektir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Barış.
Buyurunuz Sayın
Bakan.
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın
Taner’in sorusu 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun uygulamalarına
yöneliktir. Karayolu Taşıma Kanunu’yla bilindiği gibi Türkiye’de kara yolu
taşımacılığı bir yasal mevzuata kavuşmuş ve böylece mali yeterlilik, mesleki
yeterlilik ve mesleki saygınlık esasına göre sektör yeniden düzenlenmiş ve
belge sistemine geçilmiştir.
Elli yıldan fazla
süren bir zaman diliminde gelişigüzel büyüyen sektörün disiplin altına alınması
şüphesiz kolay bir iş değildir. Bu anlamda çok ciddi çalışmalar yapılmış,
başlangıçta sektörde dirençler büyük olmasına rağmen -bu düzensizliğe karşı-
daha sonra bunu sektörün sağlıklı gelişmesi, rekabet gücünün artmasına çok
olumlu katkı sağladığı bizzat sektörde faaliyet gösterenler tarafından
görülerek, Bakanlığımızdan denetimlerin daha fazla artırılması talebinde
bulunmuşlardır. Bu, sevindirici bir gelişmedir. Bugün kara yolu
taşımacılığımızın yüzde 99’u kayıt altına girmiştir ve 2009 yılında 4 milyon
ticari taşıt belge ve denetime tabi tutulmuştur tonaj bakımından. 2010 yılında
ise hedef 5,5 milyon aracın denetlenmesidir, belge denetimi ve tonaj denetimi
buna dâhildir. Bugüne kadar yılın ilk beş ayında 3 milyon taşıt denetimden
geçirilmiştir. İstasyonlarımız yirmi dört saat yedi gün esasına göre
çalışmaktadır. Bu yıl sonuna kadar istasyon sayısı da
yirmiye çıkarılacak ve böylece denetimlerde daha etkin bir uygulama
gerçekleşmiş olacaktır.
Şurasını söylemek
lazım: Geçtiğimiz aylarda yaptığımız bir düzenlemeyle jandarma ve emniyetin
yanı sıra Karayolu personelinin de denetleme yapmasına imkân veren bir yasa
değişikliği gerçekleştirilmiş ve bunun da uygulamada gerekli faydayı sağladığı
görülmüştür.
Sayın Doğru’nun
Tokat çevre yoluyla ilgili sorusu: Tokat çevre yolu
Diğer bir soru
Çamlıbel yoludur. Çamlıbel yolundaki heyelan nedeniyle yapımda bir gecikme
yaşanmıştır. Bu yıl o yolu da bitirmeyi hedefliyoruz.
Diğer bir sorumuz
Sayın Uslu’nun, Edirne-Keşan bölünmüş yoluyla
ilgilidir. Edirne-Keşan yoluyla ilgili çalışmalarımızın bu yıl tamamen
eksiklikleri giderilmiş olacaktır, bölünmüş yol olarak tamamlanacaktır.
Evet, diğer bir
sorumuz, Sayın Tankut’un ve aynı zamanda Sayın Güvel’in sorusu da budur: Adana-Karataş yolunda
kamulaştırma ile ilgili sorunumuz var, bunu gidermeye çalışıyoruz. 2010 yılında
da yine Adana-Karataş yolunu tamamlayacağız. Bu yolun Adana’nın denize açılan
önemli bir koridoru olduğunu biliyoruz, çalışmalarımızı bu yönde sürdürüyoruz.
Sayın Işık’ın
sorusu: Ankara-İzmir otoyolu ve Ankara-İzmir yüksek hızlı tren projelerinin
hâlen çalışmaları, arazideki çalışmalar, etüt çalışmaları, sondaj çalışmaları
devam ediyor. Bu soru, zaman zaman Afyon’da ve
Kütahya’da sıkça sorulan bir sorudur. Otoyolun Afyon’dan mı geçeceği,
Kütahya’dan mı geçeceği şeklinde iki il arasında bir rekabet yaşanmaktadır.
Bizim söyleyeceğimiz şudur: Otoyollar iki nokta arasını en kısa mesafede kateden ve arazi kullanım şartlarının en uygun olduğu
güzergâhlardan geçen yollardır. Esasen bir otoyolun şehir merkezinden geçmesini
istemek, o şehre yapılabilecek bir iyilik değil, bir kötülüktür. Şüphesiz,
ortalama 50 kilometrelik bir koridor içerisinde bu çalışmalar yapılıyor ve en
uygun güzergâh bu çalışmalar sonunda ortaya çıkacak. İster Kütahya’ya yakın
ister Afyon’a yakın geçmiş olsun bu otoyolun mutlaka, bu şehirlerimize
bağlantısı yapılmış olacaktır. Böylece de bölgedeki illerimiz bu otoyoldan
azami ölçüde istifade edeceklerdir. Benzer şekilde yüksek hızlı demir yolu
çalışmaları da aynı paralelde devam etmektedir.
Sayın Asil’in
Eskişehir’le ilgili, geçitlerle ilgili sorusu: Evet, buradaki problemli
kavşaktaki sıkıntımız kamulaştırmadan yine kaynaklanıyor. Kamulaştırma işlemi
tamamlanamadığı için burada tabii ki şartların getirdiği kısıtlı bir çalışma
var. Bunu, zannediyorum bir ay içerisinde bu sorunu çözeceğiz ve o kavşağı da,
oradaki sıkıntıyı da gidermiş olacağız. Şunu ifade etmekte fayda var:
Eskişehir’de çok yoğun alt, üst geçit, farklı seviyeli kavşak geçiş
çalışmalarımız var, zannediyorum 9 civarında böyle kavşak yapımı var. Bütün
bunlar birkaç ay içerisinde tamamlanmış olacak.
Sayın Bulut’un
sorusu: Bu araç muayene istasyonları malum bu yeni fennî sistemden önce, daha
önceki dönemlerde, 57’nci Hükûmet döneminde yapılan
bir özelleştirme var. Bu ihale yolsuzluk nedeniyle iptal edilmemiştir, teknik
nedenlerle iptal edilmiştir.
ABDÜLKADİR AKCAN
(Afyonkarahisar) – Sayın Bakan, hayır.
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Efendim, ben bu konuda isterseniz Sayın Bakanım,
size çok kapsamlı, bütün safahatı anlatan yazılı bir bilgi notunu arz edeyim. O
zaman eğer bu konuda hâlâ bir sıkıntı varsa size bizatihi bunu da izah etmeye
hazırım.
ABDÜLKADİR AKCAN
(Afyonkarahisar) – Ben anlatayım.
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Dolayısıyla bu konu oldukça uzun bir konudur,
burada cevaplamak yerine size bizatihi bunu anlatmak daha doğru olur diye
düşünüyorum.
Sayın Yıldız’ın
soruları: 2003-2009 arasında bölünmüş yol, otoyol ve toplam kamulaştırmayla
ilgili, tamamını değil ama, şimdi, 2003’te 780 milyon,
2004’te 1 milyar 372 milyon, 2005’te 2 milyar 16 milyon, 2006’da 2 milyar 78
milyon, 2007’de 1 milyar 944 milyon, 2008’de 4 milyar 170 milyon, 2009’da 4
milyar 924 milyon, toplam 17 milyar 789 milyon, yani 17,2 katrilyon bölünmüş
yollara harcama yapılmıştır.
Otoyollar ve
kamulaştırmayla ilgili diğer detayları da ayrıca yazılı olarak arz edeceğim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Bakan.
Sayın
milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine…
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MUHARREM İNCE
(Yalova) – Sayın Başkan, yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN – Yoklama
talebi var.
Tespit yapıyoruz:
Sayın Anadol, Sayın İnce, Sayın Aslanoğlu,
Sayın Barış, Sayın Ünsal, Sayın Karaibrahim, Sayın
Köse, Sayın Özkan, Sayın Öztürk, Sayın Hamzaçebi, Sayın Süner, Sayın Güner, Sayın Sönmez, Sayın Kaptan, Sayın Ağyüz, Sayın Seçer, Sayın Yazar, Sayın Özpolat,
Sayın Yıldız, Sayın Ersin.
Sayın
milletvekilleri, yoklama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (Devam)
4.- Karayolları Genel Müdürlüğünün
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Bayram
Meral ve 20 Milletvekilinin; 5539 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/788, 2/226) (S. Sayısı: 499) (Devam)
BAŞKAN –
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Şimdi, birinci
bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1
ila 30’uncu maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm
üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Amasya Milletvekili Hüseyin Ünsal
konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın
Ünsal. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri…
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen biraz sessiz olalım.
HÜSEYİN ÜNSAL
(Devamla) – 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde CHP Grubu adına söz almış bulunuyorum.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Maç kahvehanesi gibi oldu burası!
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın
Ünsal, bir dakika… Sayın Ünsal, bir dakikanızı alayım.
Sayın
milletvekilleri, lütfen, kürsüde bir milletvekili arkadaşımız var, biraz sessiz
olursanız onu daha rahat dinleyeceğiz.
Buyurunuz Sayın
Ünsal.
HÜSEYİN ÜNSAL
(Devamla) – Evet, 499 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerine söz almış bulunuyorum
Cumhuriyet Halk Partisi adına. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkanım,
Adalet ve Kalkınma Partisi bir geleneğini devam ettiriyor. Kanunu bu tarihlere
sıkıştırdınız; gecenin bir saatinde kanun çıkartmaya çalışıyorsunuz. Oylama
zamanı arkadaşlarımız içeri giriyorlar, mobil, dışarıda kulislerde oturuyorlar
ve kanun çıkarıyorlar. İçeriye giren arkadaşlarımız ellerini kaldırırken, oy
verirken hangi maddeye, hangi değişikliğe, hangi önergeye oy verdiğinin
farkında değiller. Yaptığınız bir sıkışıklık.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) – Burada olanlar farkında.
HÜSEYİN ÜNSAL
(Devamla) – Sizin için söylemiyorum. Sizler orada oturmuş, dinliyorsunuz. Ama
bakın, arkanıza bakın,
arkadaşlarımız kuliste. Böyle kanun çıkmaz. Bu kanun bu şekilde çıkmaz.
Değerli
arkadaşlarım, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu hükümleri
çerçevesinde genel bütçeli olan bir kuruluşu şimdi özel bütçeli bir kuruluş
hâline getirmeye çalışıyorsunuz. Karayolları Genel Müdürlüğünün kendine özgü
çok ağır ağır gelirleri yok. Dolayısıyla,
harcamaları çok fazla. Bu harcamaları da hazine yardımlarından
gerçekleştirilmektedir. Bu durumda genel bütçe içerisinde yer alması gereken bu
durum, yani getirilmek istenen tasarı 5018 sayılı Kanun’un ruhuna aykırı olarak
yasalaştırılmak istenmektedir. Bu, ileride daha da başka yatırımcı kuruluşların
da bütçe dışına çıkmasına yol açacaktır; sakıncalı bir durumdur, doğru bir
uygulama değildir. Tasarı ülkemizde ulaşım sektörüne de geçici çözüm
getirmektedir.
Ulaştırma
Bakanımız da burada. Ulaştırma konusunda Adalet ve Kalkınma Partisi geldiği,
iktidara geldiği günden itibaren sekiz buçuk yıldır en büyük icraatları olarak
ulaştırma konusundaki icraatlarını söylemektedirler; özellikle duble yollar, hızlı tren gibi konularda ulaştırmaya önem
verdiklerini söylemektedirler. Hâl böyleyken de bir yandan da ulaştırma
konusunda özelleştirmeler hızla ilerlemiş, özellikle Türk Hava Yolları ve
denizcilik sektöründe özelleştirmeler hızla ilerlemiştir; limanlar satılmış,
elimizde kalan birkaç liman da satılmak üzeredir. Yapılan yatırımlar
özelleştirme gelirlerini maalesef karşılayamaz durumdadır.
Bu yasa ile de
kara yolları özelleştirilmeye başlanacaktır. Geldiğiniz günden beri cumhuriyet
dönemi kazanımları olan fabrikaları, iş yerlerini tekel ve tekel konumunda olan
hakları devretmektesiniz. Şimdi “Satacak ne var, ne yok?” diye müflis bir
tüccar gibi aranmakta, bu yasa ile de kara yollarına gözünüzü dikmektesiniz.
Kanunun 29’uncu maddesi bunu gerektiriyor. “Genel Müdürlüğün sorumluluğunda
bulunan otoyollar ile bunların üzerinde bulunan bakım, işletme tesisleri,
hizmet tesisleri ve diğer mal ve hizmet birimleri ve varlıklarının işletme
hakkının verilmesi 4046 sayılı Kanun hükümleri uyarınca Özelleştirme İdaresi
Başkanlığınca gerçekleştirilir.” deniyor.
Saygıdeğer
milletvekilleri, özelleştirme yoluyla -başından da söylediğim gibi- iktidara
gelmeden evvel cumhuriyetin kuruluşundan itibaren bu ülkeye kazandırılan tüm
varlıkları neredeyse sattınız. Ama Başbakan buna rağmen her konuşmasında “bir
çivi dahi çakmayanlar” diyerek bu ülkeye hizmet edenlere ayıp etmekte ve
onların kazandıklarını satarak aslında bir bakıma da onların çaktıkları
çivileri bu ülkeden sökmektedirler.
AKP sözcüleri bu
kürsüye her geldiklerinde ülkenin borçları konusunda maalesef halkı yanıltmakta
ve yanlış bilgi vermektedir. Değerli AKP’li arkadaşlarım, devri iktidarınız,
cumhuriyet tarihinin en büyük borçlarını yaptıran iktidar olarak tarihe
geçecek. Borçlanma şampiyonu oldunuz, işsizlik şampiyonu oldunuz; üzülerek
ifade etmek gerekir ki döneminizde bu özelleştirmeler ile de elde edilen
kaynakları, yolsuzluklara, yandaşlara verilen kaynaklarla adam kayırma
şampiyonu hâline geldiniz.
Şimdi sıra kara
yollarında. Türkiye'nin, iki kıta arasında, dünyanın jeopolitik olarak en
önemli konumunda olduğunu biliyoruz. Ülkemiz transit geçiş yapılan bir
coğrafyadadır. Böylesine önemli bir konuda özelleştirme yolu tercih edilirken
alelacele getirilen ve yeterince tartışılmayan bir yasanın konuya çözüm
getireceğini söylemek, tamamen ülke gerçeğini ve sorunlarını bilmemektir. Daha
Plan Bütçe Komisyonu çalışmaları devam ederken mevcut şartlarda borçlanmanın mı
yoksa işletme hakkı devrinin mi daha ucuz olacağı konusunda, kamu yararının
nerede fazla olacağı konusunda Özelleştirme İdaresinden sorulmuş; konu, devir
bedellerinin açıklanması anlamına geleceği için ve bu ifade edilerek cevap
alınamamıştır. Kamu yararının böylesine bir gerekçeyle saklanması, şaibeleri,
her zaman olduğu gibi yine gündeme getirecektir.
Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; kanunun 19’uncu maddesi de ayrı bir facia olarak
ortaya çıkmaktadır. Bu maddeyle, kentsel planlama bütünlüğü içinde İmar
Yasası’ndan aldığı yetkileri, imar planını yapan yerel idarelerin yetkilerini
ellerinden almaktasınız. Yerel tercihler gözden çıkarılmıştır. Kanunla, otuz
gün içinde belediyeler, bu konuyla ilgili görüşlerini Genel Müdürlüğe
bildirecekler, idare de yirmi gün içinde varsa itirazı değerlendirip
sonuçlandıracaktır.
Hemen her alanda
demokrasi söylemlerini dilinden bırakmayan İktidar, yerel yönetimlerin
haklarında kısıtlama getirerek demokrasinin beşiği sayılan yerel yönetimleri
maalesef devre dışı bırakmaktadır. Belediyelerin ortaklık payı hakkı da gasbedilmekte, kentlerde yeşil alan, meydan, otopark gibi
kamu alanlarının azalmasına neden olunmaktadır.
Ayrıca, geçiş ücretleri
belirleme yetkisinin bakana verilmesi de mantıkla bağdaşmamaktadır. Özellikle
köprü geçiş ücreti, şehir içinde ulaşım koordinasyonunun sağlanması bakımından
önemli bir araçtır. Bu bakımdan, köprü geçiş ücretlerinde yerel yönetimlerin
temsil edileceği bir komisyon kurulmalıdır.
Saygıdeğer
arkadaşlarım, bu yasa, özelleştirme konusunda –ilginçtir- kara yollarının
satışını öngörmektedir ve kara yolları içerisindeki hizmetleri öngörmektedir.
Bu kara yollarından elde edilecek gelirlerin, nerede, nasıl, ne şekilde
kullanılacağı konusunda Hükûmetin bir planı yoktur.
Dün konuşmayı hazırlamadan evvel eylem planına baktığımızda da, bu konuyla
ilgili, Hükûmetin çok hazırlıklı olmadığını da
görmekteyiz.
Dolayısıyla yasa
alelacele getirilmiştir ve bir para ihtiyacı vardır, bu para ihtiyacını da en
seri, en çabuk nereden elde ederiz tartışması vardır ve Hükûmet
özelleştirme yoluyla kara yollarını elden çıkarmak gibi…
Türkiye gibi
jeopolitik önemi olan, Avrupa’yı Asya’ya bağlayan önemli bir noktada olan
Türkiye'nin kara yollarının bu şekilde, düşünmeden, hesapsız bir şekilde
özelleştirmeyle elden çıkarılması akılla bağdaşmamaktadır.
Yine de bu
kanunla belediyelerin yetkileri gasp edilmektedir ve yetkiler gasp edildiği
sürece de bu tartışmalar daha da ileride İstanbul gibi önemli şehirlerimizde
devam edecektir.
Dolayısıyla
kanunun tamamına karşı değiliz ama kanunun bu bölümleriyle ilgili
düzenlemelerle ve önergelerle düzeltilmesini istiyoruz.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Ünsal.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına Iğdır Milletvekili Pervin Buldan.
Buyurunuz Sayın
Buldan. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın birinci bölümü üzerine Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
21’inci yüzyılda
sosyal ve ekonomik alanı canlı tutmanın önemli yollarından biri de hiç şüphesiz
ki ulaşım hizmetleridir. Yargının bir ulaşım türü olarak kullanılan kara
yollarının noktalar arasında kesintisiz taşımaya olanak vermesi bu ulaşım
türünün gelişmesine ve giderek önem kazanmasına imkân vermiştir. Kentleşme,
sanayileşme ve nüfus artışının hızlı bir biçimde gelişmesinin beraberinde
getirdiği sorunlar, ulaşım sektörünün önemli bir ayağını oluşturan kara yolları
alanında da hiç kuşkusuz yaşanmaktadır. Ancak diğer alanlarda olduğu gibi
iktidar bu alanda da yaşanan sorunların çözümünü özelleştirme politikalarında
görmektedir. Zira son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kamu
işletmelerinin özelleştirilmesi yoğun bir şekilde yapılmakta ve bu konudaki
tartışmalar da beraberinde devam etmektedir. Nitekim,
görüşülmekte olan yasa tasarısının genel gerekçesinde bu durum açıkça ifade
edilmiştir.
Karayolları Genel
Müdürlüğünün görev ve yetkilerini, teşkilat yapısını, gelirler ve
muafiyetlerini yeniden düzenleyen bu tasarı ile Genel Müdürlüğün sorumluluğunda
bulunan oto yollar ile bunlar üzerinde bulunan bakım ve işletme tesisleri ile
diğer mal ve hizmet üretim birimleri ve varlıkları, işletme hakkının verilmesi
yoluyla özelleştirilmektedir.
AKP İktidarı,
doğası gereği kamuya ait ne varsa el koymayı kendisine görev bilmiş durumda
çünkü AKP’nin doğasında kamu hizmeti üretmek değil, tam tersine el koymak ve
peşkeş çekmek mantığını hâkim kılan bir neoliberal
zihniyet mevcuttur. Bu zihniyet sınır tanımıyor. Bu zihniyet, yaptığı kara
yollarıyla övünürken satacaklarıyla iştahı kabartıyor. Buradan da çıkıyor ki
AKP bütün faaliyetlerinde kamusal çıkardan ziyade bireysel ranta
dönüşme potansiyeli üretme amacı taşıyor. Geçmişte demir yollarına
"Komünist işi." diyen zihniyetin bugün daha gelişmiş biçimini AKP’de
görmek gerekiyor. Büyük sermaye gruplarına kazanç sağlamak amacıyla kara
yollarını yaygınlaştıranlar, demir yollarını engelleyenler şimdi AKP’de vücut
bulmuş durumdalar. Ama oyunun kuralları değişmiş durumda. Şimdi “kamu malı
üretimi” diye bir şey yok çünkü artık her şey bireysel veya grupsal ranta dönüştürülebilecek niteliktedir. AKP'nin en büyük
özelliği kamu yararı diye ortaya çıkardığı her şeyi satması, peşkeş çekmesidir.
Yandaşlara verilen ihalelerle birçok rant kapısı
aralanırken özelleştirmelerle rant daha kalıcı hâle getiriliyor.
AKP İktidarının
işleri kara yollarıyla da bitmeyecek. Halk desteğini yitirdikçe âdeta yangından
mal kaçırırcasına çıkarmaya çalıştığınız yağma kanunlarla nereye kadar ayakta
kalabileceğinizi düşünüyorsunuz? AKP unutmasın ki bu yağmaların hesabı halk
tarafından bir gün mutlaka sorulacaktır ve o gün hiç de uzak değildir.
Değerli
milletvekilleri, küresel kapitalizmin ürettiği krizi aşmak amacıyla, özellikle
80'li yıllardan sonra hız verilen özelleştirilme politikaları ile birlikte kamu
yararı önemsenmemekte ve toplumun ihtiyaçları pahalı bir yapıya
dönüştürülmektedir. 1986 yılında başlayan ve AKP Hükûmeti
döneminde hızlandırılan özelleştirmeler, beraberinde, işsizlik ve
sendikasızlaştırma sürecini hızlandırmış, işçileri hak kaybı ve işten
çıkarılmalarla karşı karşıya bırakmış, yaygın işten çıkarmalar sosyal barışı
riske etmiş, çalışma hayatında güvencesiz bir çalıştırma türü olan taşeron
uygulamalarına yaygınlık kazandırmıştır.
Unutulmamalıdır
ki Anayasanın 2'nci maddesinde belirtilen sosyal devlet, öncelikle çalışanları
koruyan, iş yaratan ve güvenceler sağlayan devlettir ancak bu temel ilke
özelleştirmeler ile zayıflatılmaktadır. Sosyal devletin koruyucu ayakları olan
sendika, vergi ve sosyal güvenlik haklarını düzenleyen kanunlar çalışanlar
aleyhine değiştirilmektedir. Bu bağlamda bu bir yıkımdır. AKP İktidarı bu
uygulamalardan bir an önce vazgeçmelidir.
Değerli
Milletvekilleri, AKP İktidarı hiçbir dönemde yapılmayan yatırım ve hizmetlerin
kendi dönemlerinde yapıldığını her fırsatta dile getirmektedir. Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde cumhuriyet tarihi boyunca göz ardı edilen hizmet
ve yatırımların ulaşım alanında da götürüldüğünü iddia etmektedir. Özellikle
bölünmüş yol yapımı, asfalt yapım ve onarım çalışmaları ile il ve devlet
yollarında yoğun çalışmaların yapıldığı belirtilmektedir ancak cumhuriyet
tarihi boyunca götürülmeyen hizmetlerin ve yatırımların götürüldüğü ifade
edilen bölge illerinde ulaşım alanında yaşanan sorunlar, iddia edilenin aksine,
hâlâ devam etmektedir.
Birkaç örnek
vermek istiyorum: Batman kent merkezinden 955 sayılı Diyarbakır-Mardin-Siirt
kara yolu geçtiğinden, Batman, bölgesel bağlantı ve transit geçiş bakımından
önemli bir konumda kalmaktadır. Diğer bir deyişle, Batman, Habur
Gümrük Kapısı transit yolu üzerinde kurulmuştur; gerek doğu-batı ve gerekse
kuzey-güney yönlerinde ana bağlantı arterleri üzerinde bulunmaktadır. Bu
nedenle, güçlü bölgesel kara yolu bağlantılarının sağlayabileceği birçok
avantajlara sahiptir ancak mevcut kara yolu ağının büyük sorunları
bulunmaktadır.
Yolların büyük
bir bölümü bölünmüş durumda değildir. Standartlara uygun kaliteli ve güvenli
yolların olmaması, yol genişliklerinin yetersiz olması, kent içinden geçen kara
yollarının refüj genişliklerinin yetersiz olması ve
var olan refüjlerin gerek peyzaj gerekse yapısal olarak sorunlu olması,
Karayollarının yeterli aydınlatma ve levhalandırma
yapmaması, kara yollarındaki asfalt kalitesinin düşük olması nedeniyle yollarda
aşınmanın çok çabuk gerçekleşmesi yaşanan sorunlar arasındadır.
Yine, yapılan
yolların projelerine göre yapılmaması nedeniyle yol konfor ve kalitesinin düşük
olması, şehir içinden geçen kara yollarında kavşakların gerekli standartlarda
yapılmaması nedeniyle ne yazık ki kazaların yaşanmasına neden olmaktadır. Kara
yollarında özellikle ağır taşıt trafiğinin yüksek olduğu akslarda yan yolların
olmaması, köprü, viyadük, tünel gibi sanat yapılarının
dar olması ve yeterli sayıda olmaması ve kurumlar arası iletişimin zayıf olması
gibi pek çok sorunla karşı karşıya bulunmaktadır.
Yine, benzer
durum Diyarbakır ili içinde yaşanmakta, çevre yollarının olmaması nedeniyle
ağır tonajlı araçların şehir merkezini kullanması sonucu şehir içi ulaşımda
tıkanıklık ve çevre kirliliği yaşanmaktadır. Urfa - Elazığ bağlantı yolu
çalışmalarına başlanmış ancak bir türlü sonuçlandırılmamıştır. Keza Urfa-Mardin
çevre yolu güzergâhının belirlendiği ancak herhangi bir proje ve imalatın
yapılmadığı bilinmektedir.
Bölgede Habur sınır kapısına kadar yapılması düşünülen ve bağlantı
yolları yapılarak ulaşım ağına dâhil edilmesi gereken otoyol çalışmaları
Urfa'ya kadar tamamlanmış, Urfa'nın doğusunda ise herhangi bir çalışma
yapılmamaktadır. Türkiye'nin birçok ilinde bölünmüş yollar tamamlanmasına
rağmen; Diyarbakır-Elazığ, Diyarbakır-Bingöl, Diyarbakır-Mardin,
Diyarbakır-Batman kara yolu bölünmüş yol değildir.
Değerli
Milletvekilleri, kentler arası ve kent içi ulaştırma kapsamında ortaya çıkan
uygulamaların çoğunlukla sistem anlayışından uzak olması, tekil projeler olarak
ele alınması pek çok eksikliği de beraberinde getirmektedir. Uzmanların ve
meslek kuruluşlarının ısrarlı uyarılarına rağmen bilimsel nitelikte araştırma,
etüt, proje ve değerlendirmelerin yapılmaması yanlış uygulamaların devam
etmesine yol açmaktadır. Kentlerin ekonomik ve sosyal gereksinimleri dikkate
alınmaksızın "Ben bu yatırımları yaparım." anlayışı yatırımlarda
belirleyici rol oynamaktadır.
Unutulmamalıdır
ki, ulaştırma, ekonomik ve sosyal yaşamın yanı sıra kent yaşamında da, kaliteli
yaşama önemli katkı sağlayan gereksinimlerden biridir. Bu nedenle toplumun
bilinçlenmesi ve alınan kararlara katılımının sağlanması sorunların çözümünde
temel bir gereksinim olarak görülmelidir diyor, bu duygu ve düşüncelerle Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Buldan.
Milliyetçi
Hareket Partisi grubu adına Afyonkarahisar
Milletvekili Abdülkadir Akcan.
Buyurunuz Sayın
Akcan. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Karayolları Genel
Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Kanun Teklifi ile
ilgili olarak birinci bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlarken, son birkaç gün içerisinde meydana gelen menfur olaylarda hayatlarını
kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet, Türk milletine ve yakınlarına
başsağlığı diliyorum.
Yaşadığımız bu
olaylarla ilgili olarak iktidar olup da muktedir olamayanların iktidarda olup
da muhalefet gibi davranma becerisini ibretle seyrediyoruz. Bu durum sadece bu
olayda değil, AKP İktidarının işbaşına geldiği günden bu tarafa sürekli
dinlediğimiz, şahit olduğumuz bir tavır: İktidar olup muhalefet gibi davranmak.
Değerli milletvekilleri, İktidar 8’inci yılının içerisinde. Üzerinde tartıştığımız kanun tasarısının genel gerekçesinin ikinci
paragrafından itibaren yüce heyetinize konuyu takdim etmeye çalışacağım.
İkinci paragraf
diyor ki: “5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanunun yürürlüğe girdiği 1950 yılından bugüne kadar geçen süre
içinde, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kamu yönetimi ve işletmeciliği
anlayışının değişime uğradığı gözlemlenmektedir.” Yani 8’inci senede mi fark ettiniz
bunu Sayın Bakan? “Daha önceleri devletçilik anlayışı çerçevesinde kamu
kurumları tarafından klasik usullerle doğrudan yürütülen pek çok kamu hizmeti,
günümüzde liberalleşme ve özelleştirme uygulamaları çerçevesinde özel sektörün
işletmesine bırakılmıştır.” Yapacağınız erişim kontrollü Karayolları
Kanunu’ndaki değişiklikle bunu sağlayabiliyordunuz, bir maddeyle bu işi
çözerdiniz. Önümüzde kocaman bir kanun tasarısı ve raporları ve bunu,
Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’u
değiştirerek, erişim kontrollü Karayolları Kanunu’yla da bunu birleştirerek
halletmeye çalışıyorsunuz.
Sayın Bakan
“Karayollarının yapım, bakım, onarımıyla ilgili hizmetlerin gördürülmesinde
Karayolları Genel Müdürlüğü dışındaki özel kişi ve kuruluşlardan yararlanmakla
birlikte, bu konuda Karayollarıyla ilgili mevzuatın ülkemizin ulaşmış olduğu
liberalleşme düzeyinden geri kaldığı açıktır.” diyorsunuz. Özelleştirme
Kanunu var, Yap-İşlet-Devret Kanunu da var ve bu çerçevede zaten geçen, yakın
zamanda İstanbul-İzmir otoyolunu bizim Hükûmetimiz
döneminde, 57’nci Hükûmet döneminde yapılmış ön etüt
çalışmalarını da göz önüne alarak yap-işlet-devret modeliyle ihale ettiniz ve
herkesin merak ettiği konu da, bunun niye onaylanmadığı, bu ihale sürecinin
niye sona erdirilmediği. Bunu yapabiliyorsunuz.
Yine 57’nci Hükûmet döneminde özel sektörün imkânlarından yararlanmak
için Göcek Tüneli ihale edildi. Bugün çalışıyor.
Yap-işlet-devret modelinin bir sonucudur bu. O zaman niye yani böyle bir
gerekçeye sığınıyorsunuz? Yani bunu daha önce kimse yapmadı, sadece siz
yapıyorsunuz! Bunu, sevdiğim bir insan olarak, sizin ağzınızdan çok sıkça
duyuyoruz ve kamuoyunu yanlış bilgilendirerek ifade ediyorsunuz Sayın Bakan.
Bakın, 22 Aralık
2008 tarihli yeni araç muayene istasyonları... O açılış sırasında yaptığınız
konuşmadan pasajlar: “Taşımacılığın derme çatma yapılamayacağını bildikleri
için düzenlemeler yaptıklarını anlatan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü
-Anadolu Ajansından- Sürücü hata yapabilir ancak bizim trafik kazalarına
‘sürücü hatası’ deme lüksümüz olamaz. Onun için, tedbirlerimizi alıyoruz.
Modern araç muayene istasyonları bu hassasiyetimizin bir sonucudur. Bir insanın
hayatını kurtarmaya bile vesile olmuşsak bu bahtiyarlık bize yeter.” Kime?
Size! Sayın Bakan, 2001 yılının sonlarından itibaren bugün tabi olduğunuz
muayene istasyonlarının yönetmeliğini çıkardık, hazırladık. Haziran 2002’de
Resmî Gazetede yayımlattık. Arkasından bu Yönetmelik’e
dayalı olarak Avrupa’da, Amerika’da, Kanada’da bu işin bu yolla yapıldığı bütün
ülkelerde yapılan muayene istasyonlarının ve işletmeciliğinin nasıl olduğunu en
iyi şekilde tespit ettirip yapılacak ihaleye şartname hazırladık. Bu
şartnameyle ihaleye çıktık. Çıkılan bu ihalenin yapıldığı tarih Ağustos 2002,
sonuçlandığı tarih 6 Kasım 2002. 3 Kasım seçimlerinden sonra oldu ve benden
görevi devralan Sayın Bakan Teftiş Kurulu Başkanına özel emir vererek: “Bu
ihaleyi iptal edecek gerekçe getir…” Bir gerekçe bulup getirdiler. 6 veya 9
Aralık 2002 tarihli gazetelerde manşet “260 Trilyonluk İhaleye İptal.”
Yolsuzluk yapıldığı gerekçesiyle bu ihale iptal edildi. Gerekçe de 269 trilyon,
eğer devlet bu araç muayene istasyonlarını kendisi işletirse 269 trilyon cebine
kalır, eğer özel sektör işletirse onun cebine girer. Böyle bir gerekçeyle araç
muayene istasyonlarının ihalesini iptal ettiniz.
İptalden sonra
davalar açıldı ve açılan bütün davalar yüklenici firmanın, davayı açanın,
davalının lehine sonuçlandı ama hukuk tanımaz AKP İktidarları bildiğini okumaya
devam etti. Bir yandaş yaratma uğruna bu ihaleyi yeniden yaptınız. Nereyle?
Özelleşme İdaresi marifetiyle. Araştırın Sayın Bakan. Bu çerçevede yolsuzluk
yapıldığı iddiasıyla iptal edilmiş olan bu ihaleyle ilgili olarak ne benim
hakkımda ne benim o günkü bürokratlarım, 57’nci Hükûmetin
bürokratları hakkında açılmış bir tek soruşturma yoktur, verilmiş bir tek ceza
yoktur, ne disiplin suçu ne para cezası ne başka bir şey.
Sayın Bakan, bu
yapılan araç muayene istasyonlarının işletmesine yönelik hazırladığımız
yönetmelikte bir tek kelime değişikliği yapmadınız, bir gramlık katkınız yok
ama buna rağmen diyorsunuz ki: “Onun için tedbirlerimizi alıyoruz, modern araç
muayene istasyonları kuruyoruz. Bununla bir insanın ölümünü engellersek dahi bu
bahtiyarlık bize yeter.” İşte sizden öncekiler hiçbir şey yapmaz, sadece bunu
siz yaparsınız!
Yine benzer, aynı
günkü konuşmanızda: “Modern araç muayene istasyonları da bu hassasiyetimizin
bir sonucudur. Bir insanın hayatını kurtarmaya bile vesile olmuşsak bu
bahtiyarlık bize yeter.”
Sayın Bakan, bu
bahtiyarlık size yeter de bunun temelini atanlar bu bahtiyarlıktan yararlanma
hakkına sahip değil mi? Onlara bir ufak vefa borcunuz, teşekkür borcunuz yok mu
Sayın Bakan? Her şeyi kendiniz yapıyormuş gibi kamuoyuna yansıtıyorsunuz, lanse
ediyorsunuz. Buna hakkınız asla yok Sayın Bakan, buna hakkınız olamaz eğer
devlette devamlılık varsa, eğer bu devlet çadır devleti değilse. Bugün varsınız
yarın yoksunuz. Dün biz vardık, şimdi siz varsınız, yarın başkaları olacak ama
bu işler yürüyecek.
Aynı şekilde,
sanki bölünmüş yolları siz icat ettiniz! Sizden önce bölünmüş yollar yok muydu
Sayın Bakan? Ankara’dan Samsun’a yapılmış yolun tamamının finansmanı da 57’nci Hükûmet döneminde temin edilerek iktidardan ayrıldık.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Kaç kilometre yaptınız Sayın Akcan?
ABDÜLKADİR AKCAN
(Devamla) – Parası temin edilmiş, yapılmış ihalenin “Kaç kilometresi” olmaz
Sayın Bozdağ, “Kaç kilometresi” olmaz. Yaptığınızı
iddia ettiğiniz yol -aha bakın- Afyon-Sandıklı-Keçiborlu yolu şu anda yeniden
yapılıyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Şu anda yeniden yapılıyor. Niye
yapıyorsunuz? Bitmiş olan yolu niye yapıyorsunuz?
Yol… Yol dolgusu
yapılır, temeli atılır, asfaltın altına alt temel atılır, üstüne asfalt
dökülür, üstüne aşınma yüzeyi dökülür. Şimdi, sathi kaplamayla geçiştirdiğiniz akordiyon gibi yolların, kalitesiz yolların, bir dünya
kazaya sebep olan yolların kazaya sebep olup, ölümlere sebep olduğunu gördükten
sonra üstüne “beton asfalt” dediğimiz bitümlü sıcak karışımı atmaya başladınız.
Bunu yaparken de önceden yapılmış asfaltları, tüyü bitmedik yetimin hakkının
parasıyla yapılmış sathi kaplamaları söküyorsunuz, bir kenara atıyorsunuz,
yerine bitümlü sıcak karışımla doğru olanı yapıyorsunuz.
Bu yolları
açmadan, Sayın Başbakana açtırmadan onları tamamlayıp ondan sonra açmanız
lazımdı. Her tarafta şakır şakır yollar yapılıyor.
Sayın Bakan,
bıraktığımız Ağın Köprüsü, Elazığ Ağın… Geçen sene haziran ayında oraya seçim
propagandasına gittiniz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
ABDÜLKADİR AKCAN
(Devamla) – 2002’de yapılmış köprünün üstüne bir tane taş koymadınız. Aradan
geçen yedi yıllık zaman zarfında, oraya gittiniz “Bir sene sonra bu köprüyü
kullanacağız.” dediniz, millet de size kandı, inandı, oy verdi, partinizin
adayı belediye başkanı oldu. Hileyle, desiseyle belediye seçimini, MHP’nin
aldığı seçimi iptal ettirdiniz, o vaatlerle, sahte vaatlerle belediyeyi
aldınız. Ağın Köprüsü yapıldı mı Sayın Bakan? Necati Çetinkaya
Bey’le gidip söz verdiğiniz Ağın Köprüsü yapıldı mı? İşte, milleti böyle
aldatıyor, böyle kandırıyorsunuz. Buna hakkınız yok ve bunun her birinin, teker
teker, metre metre peşinde
olacağız.
Bizim o bölgede
bir ifade vardır: “O yalan, bu yalan, deveyi kucağına almış eşeğe binmiş, bu da
mı yalan?” demiş. Bu kadar yolu yaptınız,
MUSA SIVACIOĞLU
(Kastamonu) – Yapılanları da söyle, yapılanları da söyle.
ABDÜLKADİR AKCAN
(Devamla) - Gündem ilerledikçe, her bir madde üzerindeki önergelerde teker teker bunları ele alacağız diyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Akcan.
Şahsı adına,
İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişçi…
Şahsı adına,
Balıkesir Milletvekili Ali Osman Sali… O da yok.
Şimdi soru-cevap
bölümüne geçiyoruz.
On beş dakika
süremiz var biliyorsunuz.
Sayın Çalış,
Sayın Yıldız, Sayın Doğru, Sayın Işık, Sayın Taner, Sayın Köse, Sayın Özkan,
Sayın Asil sisteme girmişler.
Buyurunuz Sayın Tankut.
YILMAZ TANKUT
(Adana) – Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
Adana merkezde geçtiğimiz yıl ihalesi gerçekleştirilen üç kavşakta üç alt geçit
projesinin değiştirilerek üst geçit yapılacağı iddia edilmektedir. Merkezden
geçen ve D-400 veya E-5 olarak bilinen kara yolunun Müze ve Türkkuşu
kavşağındaki çalışmalar aylar geçtiği hâlde hâlen bitirilmemiştir. Bu yüzden
kent içinde yayalar hem de sürücüler büyük sıkıntı çekmektedir. Havaalanı
kavşağı olan üçüncü kavşaktaki alt geçit projesinde ise şu ana kadar herhangi
bir çalışma yapılmamıştır. Süreç böyle devam ederken alt geçit projelerinin
değiştirildiği ve bunların üst geçit şeklinde ya da üstü açık alt geçit
şeklinde inşa edildiği iddia edilmektedir. Bu iddialar doğru mudur? Özellikle
yapımı oldukça uzamış olan Müze ve Türkkuşu
kavşağı’ndaki çalışmalar ne zaman sona erecektir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Tankut.
Sayın Çalış…
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
soruma cevap alamadığım için, önceki turda, tekrar ediyorum sorumu: Ermenek-Mut
ve Ermenek-Anamur yollarında çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
Sarıveliler-Alanya yoluyla ilgili ne gibi bir planınız var?
Sarıveliler-Sarıoğlan bağlantı yolunun Eğiste-Hadim
arası kısmı ne zaman açılacak? Ayrıca, duble yollarda
hız tahdidiyle ilgili yeni bir düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Çalış.
Sayın Yıldız…
HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım,
2003-2009 arasında yıllar itibarıyla otoyollar için ne kadar arazi istimlak edilmiştir? Bu istimlakler
için ne kadar para harcanmıştır? 2003-2009 arasında yapımı tamamlanmış bölünmüş
yolların ortalama kilometre maliyeti ne kadardır? 2003-2009 yılları arasında
Karayolları Genel Müdürlüğünün yıllar itibarıyla yatırım ödenekleri ne
kadardır, gerçekleşme oranı ne olmuştur? 2003-2009 yılları arasında bölünmüş
yollarla ilgili olarak daha önce hiç yol yapmamış kaç müteahhide iş
verilmiştir, bu ihalelerin toplamı ne kadardır?
Hem geneli
üzerinde hem de bölümü üzerinde soruduğum soruların bir tablo hâlini yazılı
olarak verirseniz çok sevineceğim Sayın Bakanım çünkü yazılı soru cevaplarımız
altı ayda geliyor. Bunları, tabii, kullanacağımız için eğer tablo hâlinde
verirseniz çok sevinirim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Yıldız.
Sayın Doğru…
REŞAT DOĞRU
(Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Amasya-Taşova-Erbaa-Niksar-Erzincan
yolunda çok önemli çalışmalar var, bu çalışmalardan dolayı teşekkürlerimi arz
ediyorum. Bu yol, özellikle trafik kazalarının çok yoğun olduğu bir yerdir.
Acaba bu yolun bitim tarihi ne zamandır? Bunu öğrenmek istiyorum.
İkinci sorum
olarak, köy ve kasaba yolları da kara yolları ağına alınamaz mı? Bununla ilgili
ne düşünüyorsunuz? Özellikle Tokat ili Gökal beldesi
uzun yıllardan beri bir türü asfalt yola ulaşamamış olan bir yerdir. Bunun gibi
de birçok belde vardır. Bu yönde olarak, acaba köy yollarının da yahut da
kasaba yollarının da kara yolları ağı gibi böyle genel bir hattın içerisine
alınmış olması faydalı olmaz mı? Bunları öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Doğru.
Sayın Işık...
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Kütahya-Afyonkarahisar çevre yolu üzerinde Bakanlığınızca
yapılması gereken Vefa Mahallesi üst geçidi, bilindiği gibi belediye ve yerel
imkânlarla yapılmaya başlanmış ve bugüne kadar yaklaşık 10 milyon TL’ye yakın
para harcanmıştır. Aynı dönemde Eskişehir’de Bakanlığınızca altı yedi adet üst
ya da alt geçit yapıldığı bilinmektedir. Bu belediyenin yaptığı harcamaya
karşılık Kütahya’da ihtiyaç duyulan üst ya da alt geçitlerden bir veya iki
tanesinin 2010 yılı içerisinde başlanılması ve tarafınızdan projesinin
yapılması sağlanabilecek midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Işık.
Sayın Taner...
RECEP TANER
(Aydın) – Sayın Bakan, biraz önce sordum ama cevap alamadım. Yeni satın aldığı
aracını belgesine ekletmek isteyen yetki belgesi sahibi esnafa yeni taşıtını
belgesine işletene kadar hiç yetki belgesi yokmuş gibi muamele yapılmaktadır.
Bu sizce uygun mudur? Bu yeni taşıt için yeterli bir süre vermeyi düşünüyor
musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Taner.
Sayın Köse...
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
günümüzdeki yolların yapımı modern teknolojiyle yapılmaktadır ama ne yazık ki
yolların yapımı bittikten kısa bir süre sonra kullanılamaz durumdadır. Örnek
isterseniz, bundan iki ay önce Siirt ilimize gittiğimizde Siirt ilimiz ile
Batman arasındaki bölünmüş ve tamamlanmış 29 kilometrelik yolun kısa bir süre
sonra yani 2009 yılının 12’nci ayında teslim alınmış olmasına rağmen bir ay
sonra kullanılamaz duruma gelmiştir. Bu kesin kabul hakkında bir işlem yaptınız
mı yahut da yapmayı düşünüyor musunuz?
Son olarak,
Adıyaman-Gölbaşı, Adıyaman-Kâhta, Adıyaman-Malatya ve Gölbaşı-Pazarcık bölünmüş
yolları çalışmaları bir türlü bitirilememektedir. Bunun sebebini açıklar
mısınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Köse.
Sayın Özkan…
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Bakan,
Burdur’la ilgili bölünmüş yollar sorununu gündeme getireceğim. 22’nci ve
23’üncü Dönemde verdiğim soru önergelerinde
Burdur-Hacılar-Düğer-Yarışlı-Yeşilova-Güney-Acıpayam makas bölünmüş yol için ödenek
olduğunda en kısa zamanda başlanacağı söylenmişti. Hâlâ başlamadı, ne zaman
yapmayı düşünüyorsunuz?
Aynı şekilde,
Burdur-Hacılar-Karamanlı-Tefenni-Çavdır-Söğüt-Fethiye bağlantısı. Burada da
bölünmüş yol vaadiniz vardır. Bu bölünmüş yollarla ilgili çalışmalarınız ne
zaman başlayacak, onu öğrenmek istiyorum.
Ayrıca, Burdur
çıkışında Gurna yokuşu üzerinde bir virajımız var, bir grup yoluna giriş. Orada bir üst geçit
veya alt geçit istemiştik. Oradan NATO hattının geçtiğini belirtiyordunuz ama
orada devamlı 5 ölümlü, 10 ölümlü, 20 ölümlü kazalar devam ediyor. Buraya bir
üst geçit veya alt geçit yapmayı düşünüyor musunuz?
Yollarımız yine
aynı şekilde, arkadaşlarımızın biraz önce belirttiği gibi. Bizim hattımız da,
Antalya-Burdur arasındaki yolumuz 8 kez sürüldü, tekrar yapıldı. Buradaki hak
edişler ne durumdadır…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Özkan.
Buyurunuz Sayın
Bakan.
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; malum, yol
medeniyet, su medeniyet diyoruz. Büyük Atatürk cumhuriyetin ilk kuruluş
yıllarında yurt gezilerine çıktığında “Benden vatandaş iki şey istedi: Yol ve
okul.” diyor. Cumhuriyetin üzerinden seksen beş, seksen altı yıl geçti. Bugün
Anadolu’da bütün milletvekillerimiz, bütün siyasi partilerimiz ziyaret edip,
vatandaşın dertlerini dinlediklerinde aynı soruyla karşılaşıyor. İşte, bu da
memleketimizin kalkınması için, gençlerimizin eğitilmesi için yapacak işimizin
ne kadar geciktiğini ve bu meseleyi daha fazla geciktirmememiz gerektiğini bize
açıkça gösteriyor.
Şimdi, yollarda
genel bakışımız şu: Bir kere, ana güzergâhları yapmadan tali güzergâhlara
girmiyoruz, aksi hâlde kaynak israfı oluyor. Bir şehri bir başka şehre
bağlayan, çok yoğun trafik olan yolu yapmadan, eğer şehri kazaya, kazayı
beldeye, köye bağlayan yollara girersek orada bir öncelik hatası olacağını
düşünüyorum. O yüzden de son üç yıldan beri ana güzergâhlara girdik ve büyük
oranda da ana güzergâhları bitirdik.
Sayın Tankut’un sorusundan başlıyorum. Sayın Tankut,
tabii, şehir içerisindeki geçişleri esasen belediyelerin yapması icap
ederken...
YILMAZ TANKUT
(Adana) – Ama Karayolları yapıyor Sayın Bakanım.
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) - …belediyelerin kaynak yetersizliği yüzünden burada,
maalesef, bu hizmetler yapılamıyor. Sadece Adana’da değil, birçok ilimizde
Karayolları kısıtlı bütçesiyle bu, şehir içinde de kavşak, alt-üst geçitler ve
asfaltlama çalışmalarını yapmak durumunda kalıyor. Burada da, Adana’da da
çalışmalarımız devam ediyor. Elimizdeki bütçe imkânlarıyla bunları bitirmenin
gayreti içerisindeyiz.
Sayın Hasan Çalış’ın sorusu: Sarıveliler yolu, Sarıveliler-Hadim yolu
yüzde 90 mertebesinde tamamlanmıştır, 2010 yılında tamamı trafiğe açılacaktır.
Bu yolda, Sarıveliler, hatta orada aşağı Antalya ile Alanya’ya inen bir yol
boyunca, Kuş Yuvası da dâhil, bu yolda ben arkadaşlarımla inceleme yaptım.
Hakikaten çok zor bir yol. Bu yolun yeni baştan, güzergâh değişikliği de dâhil,
çalışılması için talimat verdim, proje hazırlıkları sürüyor. Bu sene o
güzergâhta da 5 kilometresinde çalışmaları başlatıyoruz.
Sayın Yıldız’ın
sorusu: Bir önceki soruda da sormuştu yani çok kapsamlı, detaylı, rakamsal
bilgilere ihtiyaç var. Ben bunu size en kısa zamanda yazılı olarak ileteceğim.
Sayın Doğru’nun
sorusu: Tabii, bu Kuzey Tetek dediğimiz güzergâh
asırlar boyu “İpek Yolu” olarak anılan bir yoldur. Geçen yıldan itibaren Kuzey Tetek güzergâhında çok kapsamlı bir çalışma başlattık.
Takriben 750-800 milyon tutarındaki bu yolda büyük oranda çalışmalarımız bu
sene tamamlanacak. Reşadiye’de ve Koyulhisar arasında bir tünelimiz var, onun
belki tamamlanamama durumu olabilir ama en geç 2011 yılında -bu güzergâh
Gerede’den biliyorsunuz ayrılıyor, Sivas güzergâhından-
Gerede-Merzifon-Reşadiye güzergâhını da bitirmiş olacağız. Böylece doğudan
batıya devam eden bu ana koridorun yükünü Sivas üzerinden kısmen Amasya ve
Tokat deresine aktarmış olacağız.
Diğer bir soru,
Sayın Taner’in sorusu: Tabii, bu Kara Taşıtları Kanunu’nda diyelim ki bir belge
alıyorsunuz, oraya bir araç aldığınızda, bu aslında yeni bir aracı nasıl alıp
tescil edip ruhsatını çıkartıyor iseniz buradaki işlem de bununla tamamen aynı.
Burada bir süre kısıtlaması yok. Tabii, aracın ruhsatı, muayenesi, vesairesi, evrakları hazır olmadan nasıl sefere
çıkarılamayacaksa burada da doğal olarak beklemek durumunda kalıyoruz.
Sayın Köse’nin
sorusu: Yollarla ilgili genel olarak, tabii Türkiye’de yolların yapımında
yeterli kaynak ayrılamaması yüzünden bugün 80’li yıllardan başlayan ve hâlâ
devam eden projelerimiz var. Proje stokumuz 54 katrilyonun üzerindedir.
Dolayısıyla bu yollara başlıyoruz, kaynak yetersizliğinden para bitiyor yol
bitmiyor, para bitiyor yol bitmiyor; yıllar geçiyor ihtiyaçlar değişiyor, tek
yol başladığımızı bu sefer bölünmüş yola çevirmek gibi bir zorunlulukla karşı
karşıya kalıyoruz.
Yollarda
öncelikle erişilebilirliği öngörüyoruz. Bir sıcak asfalt kaplaması bölünmüş yol
yapımından daha pahalı bir iştir. O yüzden bölünmüş yollarımızı öncelikle
açıyor, sonunda da yol oturduktan sonra trafik yükünün fazlalığına göre sıcak
kaplama işine başlıyoruz. Şu an itibarıyla 64 bin kilometre yolumuzun 10 bin
kilometresinin üzerinde sıcak kaplama yapmış durumdayız. Bunun 6 bin
kilometresi son beş yıl içerisinde yapılmıştır. Yaptığımız yol ister tek yol
olsun ister çift yol olsun ister otoyol olsun eğer sıcak kaplama yapamazsak o
yolu her sene ama en geç iki senede bir yeniden kaplama yapma mecburiyetinde
kalıyoruz.
Adıyaman’ın
yollarına bakıyoruz, bu sene daha yoğun bakıyoruz. Adıyaman’la ilgili, Adıyaman
Kâhta’da 17 kilometrelik kısımda…
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) – Sekiz yıldır bitmedi yol, ne zaman bitecek?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Ama, takdir edersiniz ki
son zamanlarda buradaki çalışmalar hızlandı. Üstyapı seviyesinde bu sene 17
kilometreyi tamamlamış olacağız.
Bu sene
Adıyaman-Gölbaşı yolunu bitireceğiz, burada sözünü veriyorum.
Sayın Özkan,
Burdur’un bütün yollarını saydı, tabii o çok kapsamlı bir şey. Ana güzergâh,
biliyorsunuz, Denizli-Burdur-Korkuteli’nden aşağı hemen hemen
tamamlanma seviyesine geldi. Denizli’den, Aydın’dan gelip, Antalya’ya inen ana
bir güzergâhtır. Burdur’un içinden geçmiyor ama Burdur’un arazisini de kullanan
bir yoldur. Orada Fethiye’ye inen yolu da programa aldık, proje çalışmalarını
başlattık. Diğer tali yollarda da imkânlar nispetinde çalışmaları...
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Burdur) - Sayın Bakanım, tali yol değil onlar ana yol.
ABDÜLKADİR AKCAN
(Afyonkarahisar) - Sayın Özkan, neresi tali yol
neresi asli bilmiyorlar.
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Sayın Bakan, bizim yaptıklarımızı millet biliyor,
ondan emin olabilirsiniz. Biz gece gündüz yollardayız, neyin yapıldığını, neyin
yapılmadığını gayet iyi biliyoruz. En azından neyi bilmediğimizi de biliyoruz. Onu
da bu vesileyle ifade etmek isterim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz.
Süremiz de iki
dakika geçti.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Sayın Bakan, bizim Kütahya üst geçide, 2 defadır sorduk cevap vermediniz.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Cevaplar yeterli değil herhâlde, bilmiyorum!
BAŞKAN – Sayın
Yıldırım, cevapları yazılı olarak mı vereceksiniz? Süremiz bitti.
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Takdir edersiniz sorular çok kapsamlı ve detay
içeriyor. Olabilen bilgileri hemen veriyoruz ama eksik kalan bilgiler varsa
bunları da tekrar gözden geçirip değerli milletvekillerimizin sorularını daha
detaylı olarak cevaplandıracağız.
Arz ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz.
Birinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi birinci
bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
1’inci madde
üzerinde iki önerge vardır önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım,
sonra da aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının 1. maddesinde yer alan "geliştirilerek" ibaresinin
"genişletilerek" şeklinde değiştirilmesini, başlığındaki
"kapsam" ibaresinin de metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal Oktay
Vural Akif Akkuş
Antalya İzmir Mersin
Nevzat Korkmaz Mustafa Kalaycı M. Akif Paksoy
Isparta Konya Kahramanmaraş
Alim Işık Recep
Taner Mümin İnan
Kütahya Aydın Niğde
Şenol
Bal
İzmir
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
499 Sıra Sayılı Kanun tasarısının Amaç ve kapsam başlıklı 1. maddesinin Tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Şevket Köse Ali İhsan Köktürk Hulusi Güvel
Adıyaman Zonguldak Adana
Orhan Ziya Diren Ferit Mevlüt
Aslanoğlu R.
Kerim Özkan
Tokat Malatya Burdur
Hüseyin Ünsal Enis
Tütüncü
Amasya Tekirdağ
BAŞKAN – Komisyon
bu önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) –
Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın
Ünsal, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÜNSAL
(Amasya) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu önerge
üzerinde söz almış bulunuyorum.
Konuyla ilgili
Sayın Bakan, bu önergeyi verirken esasında amacımız şu, muradımız şu: 5018
sayılı Yasa’ya göre genel bütçeye dâhil bir kuruluşu özel bütçeli bir kuruluş
hâline getiriyorsunuz. Bu Karayolları gibi ciddi, mühendislik kadrosunu
tamamlamış, teşkilatlarını tamamlamış, Türkiye'nin de gerçekten saygın bir
kurumu olan bir Karayollarının bu şekilde dar, acele, basit bir yasayla ele
alınması bizim en büyük sıkıntılarımızdan bir tanesi bu. Bunun bir de yol
olacağını, diğer böyle yatırımcı kuruluşlara da örnek olacağını, Devlet Su
İşleri gibi kuruluşlara da örnek olacağını düşünüyoruz. O yüzden karşıyız.
İkincisi de
özelleştirmeyle ilgili düşüncemiz: Bununla ilgili ciddi bir hesap yapılmamış.
Yani biz burada şunu düşünüyoruz: Acaba bunu, haklarımızı devredersek mi kârlı
oluruz yoksa Türkiye Cumhuriyeti kara yollarını yaparken borçlanarak bu işi
yaparsa mı daha kârlı olur? Bunun hesabı yapılmamış. Bu konuyla ilgili Plan ve
Bütçe Komisyonundaki arkadaşlarımız alabildiğince ciddi bir şekilde
soruşturmuşlar, fakat Özelleştirme İdaresinden yeterli cevaplar alınamamış.
Dolayısıyla, önergeyi bu şekilde getirirken amacımız bu.
Sayın Bakanım,
tabii, bu arada ben kendi memleketimle ilgili birkaç görüşümü de sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Bir tanesi, çok önemli bir şekilde Amasya’nın çevre yolu. Artık bu yılan hikâyesine döndü. Tamam, bir çalışma var,
itirazımız yok ama bu Amasya çevre yolunun bir an evvel tamamlanmasını
istiyoruz.
Turizm Bakanı
geliyor “Ben burayı marka kent ilan ettim.” diyor, marka kent ilan edilen
Amasya gibi turistik, kültür şehrinin içerisinden tırlar, kamyonlar, otobüsler
geçiyor. Bunun önüne geçmeniz lazım.
Bir tanesi de
sadece benim ilimi ilgilendirmiyor, Tokat’ı ve Sivas’ı da ilgilendiriyor,
Çorum’dan, Mecitözü üzerinden geçen kara yolu. Buranın da mutlaka bir an evvel
plana ve programa alınıp yapılması lazım, bu konuyla ilgili talebimiz de hâlâ
devam ediyor. Burada Gökhöyük Tarım İşletmesi, aynı
zamanda bir organize sanayi bölgesi var, bu yolun kesinlikle genişletilmesi
lazım, bir köy yolu görüntüsünden kurtulması gerekiyor.
Diğer bir önemli
olan şey de -konuşmanızda söylediniz, okul ve yol dediniz- Amasya’nın Göynücek
ilçesinde zaten kamu yatırımları tamamen durmuş, bazı yatırımcı kuruluşlar,
bazı kamu kurumları da zaten ilçeden çekilmiş, küçük bir kasaba hâline gelmiş.
Buraya bu yolu yapmadığınız sürece Göynücek’in de kısa zamanda elden çıkacağını
düşünüyoruz, Göynücek yolunun da mutlaka yapılmasını talep ediyoruz.
Amasya-Turhal çıkışı hâlâ bir yılan hikâyesi gibi uzamakta. Burayı yapan müteahhide artık nasıl bir yaptırım getiriyorsunuz;
bir an evvel yapılmasıyla ilgili çalışmanın dile getirilmesini istiyoruz.
Bir tanesi de
Havza tünelleri, bir de Elmadağ geçişi, bizim yolumuz olduğu için söylüyorum.
Başbakan burayı büyük bir şeyle açtılar ama, ya temel
atılırken bir temel atma töreni yapılır yahut da açılış yapılırken bir açılış
yapılır ama böyle bir arada açılış yapma modasını da sizin iktidarınızda
gördük.
Havza tünelleri
ne zaman bitecek? Tekrar tek tünele düştü, trafik kazaları oluyor ve büyük
sıkıntılar çekiliyor, yakın zamanda da önemli bir arkadaşımızın çocukları orada
maalesef öldüler.
Elmadağ geçişi de
aynı, hâlâ bitmedi yani gidip gelirken, -haftada bir gidip geliyoruz-
dolayısıyla, çok ciddi sıkıntılar olduğunu görüyoruz. Bunların bir an evvel
tamamlanmasını talep ediyor, önergemizin desteklenmesini istiyoruz.
Saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Ünsal.
III.- YOKLAMA
(MHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, yoklama yapılmasını istiyoruz.
BAŞKAN – Yoklama
talebi var.
İsimleri tespit
ediyorum:
Sayın Vural,
Sayın Bal, Sayın Çelik, Sayın Günal, Sayın Özdemir,
Sayın Korkmaz, Sayın Doğru, Sayın Çalış, Sayın Yıldız, Sayın Asil, Sayın Taner,
Sayın Ural, Sayın Enöz, Sayın Bulut, Sayın Varlı,
Sayın Tankut, Sayın Coşkun, Sayın Işık, Sayın Akcan,
Sayın Özensoy.
Yoklama için iki
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (Devam)
4.- Karayolları Genel Müdürlüğünün
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Bayram
Meral ve 20 Milletvekilinin; 5539 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/788, 2/226) (S. Sayısı: 499) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının 1. maddesinde yer alan "geliştirilerek" ibaresinin
"genişletilerek" şeklinde değiştirilmesini, başlığındaki
"kapsam" ibaresinin de metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Şenol
Bal (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) –
Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Bal.
BAŞKAN – Sayın
Bal, buyurunuz efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
ŞENOL BAL (İzmir)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 499 sıra sayılı kanunun 1’inci
maddesinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Saygıdeğer
milletvekilleri, tüm şehitlerimize Cenabıallah’tan
rahmet, kederli ailelerine, silah arkadaşlarına ve aziz milletimize başsağlığı,
yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, Şehit Er Edirneli Mustafa Kayın, fotoğrafının arkasına şöyle
yazmış: “Satılmasın diye toprağım, yıkılmasın diye devletim, bölünmesin diye
milletim, dalgalansın diye bayrağım, vatanım için ölür, vatanım için yaşarım
çünkü ben ülkemin neferiyim.” Şehidimizin, kendini
bilmezlere, bölücülere, bölücülere altyapıyı hazırlayanlara en güzel cevabı.
Sayın
milletvekilleri, bu sözler bu ülkenin hangi temeller üzerine kurulduğunu, bu
milletin ve ülkenin gücünü hangi kaynaklardan aldığını anlamak için sadece bir
örnek. Bu yiğitlerin ölmesini değil, yaşamasını sağlamak da iktidarların
görevi. İktidara soruyorum: Toprağın kara bağrına verdiğimiz şehitlerin, suçsuz
günahsız vatandaşların hesabını nasıl vereceksiniz? Almadığınız önlemler,
uygulamadığınız yasalar veya verdiğiniz tavizlerle mi?
Sayın milletvekilleri,
iktidar sorumluluk ister, kararlılık ister. Bugüne kadar bölgede gelişen
olaylar, PKK örgütünün kalkışma provaları dahi görmezden gelindi. PKK’nın
palazlanmasına, bölgede baskı kurma çalışmalarına yardımcı olundu. İktidar,
terörist ve şehidi aynı kefeye koydu. İktidar, Türk milletine yabancı bir
kavram olan etnik köken fitnesini zihinlere monte etmek için, başta Başbakan
olmak üzere, büyük gayret sarf etti. İktidar partisinin grup başkan
vekillerinden biri, millî kimliğin yani Türk kimliğinin Anayasa’dan çıkarılması
gerektiğini ifade etti. Bu İktidar değil mi değerli milletvekilleri, terörün ve
etnik… (AK PARTİ sıralarından “Bağırma!” sesleri) Dinlemeniz için sayın
milletvekilleri…
Terörün ve etnik
bölücülüğün daha ileri ve cüretkâr adımlar atmasına sebebiyet veren, altyapıyı
hazırlayan bu İktidar değil mi? Bu İktidar değil mi Irak’ın kuzeyindeki aşiret
reisleriyle kucaklaşıp yandaşlarına rant sağlayacak iş
ilişkileri geliştiren? Bu İktidar değil mi istihbarat teşkilatlarını dizayn edemeyen, birbirine vuruşturan ve istihbarati
bilgileri için ABD ve Barzani’den medet uman? Bu İktidar değil mi yapmış olduğu
PKK açılımıyla terörle mücadeleden vazgeçip PKK ile müzakere dönemine giren ve
etnik bölücülüğün taşeronluğuna soyunan? Bu İktidar değil mi Türk Silahlı
Kuvvetlerinde bir yıldan beri sinsi ve sistemli bir şekilde yürütülen
kampanyalara örtülü destek veren? Bu İktidar değil mi terörle mücadele eden
Türk subayları tutuklanırken el ovuşturan?
Bakın, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı, sebebi belli kinini tatmin için, son olaylarla
ilgili, Genelkurmay Başkanlığını sorumlu tutar açıklamalarda bulunuyor. Bu zat,
aslında bu işlerin direkt siyasi sorumlusunun Hükûmet
olduğunu bilmiyor mu değerli milletvekilleri?
Yine, Başbakan
laf ediyor: “PKK taşeron bir örgüt.” demiş. Bunu yeni mi tespit etti Sayın
Başbakan? PKK’nın taşeronluk yaptığı mihrakların isteğine uygun etnik
bölücülüğün taşeronluğunu yapanlar kimler peki?
Sayın Başbakana
göre, medya, özellikle görüntülü medya, şehit haberlerini, ayılıp bayılmaları
vermekle yandaşlık yapıyormuş.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
ŞENOL BAL
(Devamla) – Başbakan, şehit cenazelerinin gözden ırak bir şekilde,
duyurulmadan, sessizce geçiştirilmesinden yana çünkü millî vicdanlarda mahkûm
olacağını gayet iyi biliyor. Aslında yandaşlık meselesi, uçağına aldığı,
başköşelerde oturttuğu, “Abi” dediği ve İmralı
canisini muhatap almaktan bahseden ve PKK’nın siyasallaşması için hiç durmadan
propaganda yapan kendi yandaş yazarçizer omurgasız takım değil mi?
Sayın Başbakan,
Genel Başkanımızın terörle mücadele ve terörü bitirme konusundaki tavsiyelerini
dikkate almadığı gibi “Geç onu, geç.” diyor. Sayın Başbakana ben buradan sormak
istiyorum. Gediktepe’de çömelmiş, ayakta dahi
duramayan bir başbakan resmi bile olağanüstü hâl uygulaması için geçerlidir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ
(Samsun) – Hadi oradan!
BAŞKAN – Sayın
Bal, teşekkür ederiz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza…
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Sayın Başkan, şimdi, Sayın Hatip konuşurken burada Grup Başkanımızı
tahkir eden bir üslup içerisinde konuştu. Uygun görürseniz bir söz talep
ediyorum.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Bu nasıl tahkir?
ŞENOL BAL (İzmir)
– Hangi grup başkanı?
BAŞKAN - Lütfen
yeni sataşmalara yol açmayınız.
Buyurunuz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın,
İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, Grup Başkanlarına sataşması nedeniyle
konuşması
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; terör Türkiye'nin ortak bir
sorunu ve bize göre de siyaset üstü bir sorunu. Bütün partilerin bunu böyle
görmesi ve terör vesilesiyle siyasi rant peşinde
koşması kadar gayriahlaki bir şey olamaz. Böyle bir seviyesizlik de olamaz.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Ne demek, bu ülkede kan durdurmak istemek gayriahlaki
mi?
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Şimdi, bakın, bir şey söylüyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Teröristleri kınamak gayriahlaki mi?
BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) – Memleketi satan sizsiniz!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Bir şey söylüyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Kan üzerinden siyaset yapan sizsiniz!
BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) – Haddinizi bilin, haddinizi!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Şimdi, Sayın Başbakan şunu söylüyor.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Açılım pazarlaması yapmak gayri ahlaki değil mi?
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Terör Türkiye'nin ortak bir sorunudur.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – “Analar ağlamasın.” istismarını kim yaptı?
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Teröre karşı ortak bir tavır geliştirmek bütün partilerin ortak derdi
olmalı, ortak hedefi olmalıdır.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Açılım mı yapacağız ortak tavır olarak? Ne yapacağız?
HASAN ÖZDEMİR
(Gaziantep) – Beraber açılım mı yapacağız?
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Ama terörün bitmesi noktasında ortaya konan çözümleri konuşmaktan
kaçınanlar ve bugün Türkiye'nin geldiği sorunu tartışmaktan kaçınanlar farklı
şeyler söyleyebilir.
ŞENOL BAL (İzmir)
– Başbakana sor!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Bir şey daha söyleyeceğim. Başbakan gidip oralara konuşuyor ve taa siperlere kadar gidip oraya, ne yapıyor? Askerinin
yanında, arkasında duruyor.
ŞENOL BAL (İzmir)
– Ya “taa siperlere…”
OKTAY VURAL
(İzmir) – İyi fotoğraf verdi!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Buyurun siz de Diyarbakır’a gidin. Bir de görelim sizi, meydanına
gidin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, MHP sıralarından gürültüler)
HASAN ÖZDEMİR
(Gaziantep) – Her yere gideriz.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Hakkâri’nin meydanına gidin,
Şemdinli’nin meydanına gidin, Şırnak’ın meydanına gidin.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Yeni mi aklına geldi Başbakanın?!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Öyle siperlere giden bir
Başbakan var, siz meydanlarına gidemiyorsunuz, meydanlarına, bir de burada
kınıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ŞENOL BAL (İzmir)
– Neyi alkışlıyorsunuz, utanın!
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Bu ülkeyi kim yönetiyor?
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - O zaman buyur git. Niye Şırnak’ta görmüyoruz? Niye Hakkâri’de
görmüyoruz?
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Oralara gidilemiyorsa bunun sorumlusu sizsiniz!.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Niye Şemdinli’de yoksunuz? Ama nutuk atmakta varsınız.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Bozdağ.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Oralara gidilemiyorsa asıl, olağanüstü hâlin sebebi sizsiniz!
Oralara niye gidilemiyor? Bunun hesabını verin!
OKTAY VURAL
(İzmir) – Orada televizyoncular var, fotoğrafçılar var, fotoğraf vermek için
gidiyorsunuz oraya.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, sakin olunuz.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Yüreğiniz yetiyorsa şehit cenazelerine gidin! Yüreğiniz yetiyorsa
gidin şehit cenazelerine! Yüzünüz yok, yüreğiniz yok sizin!
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Millet evladına ağlarken siyaset yapmıyoruz biz.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Yüreğiniz yok!
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (Devam)
4.- Karayolları Genel Müdürlüğünün
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Bayram
Meral ve 20 Milletvekilinin; 5539 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/788, 2/226) (S. Sayısı: 499) (Devam)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… 1’inci madde kabul edilmiştir. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Sayın
milletvekilleri on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.09
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.22
BAŞKAN : Başkan Vekili Şükran Güldal
MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 121’inci Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
499 sıra sayılı
Tasarı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
2’nci madde
üzerinde iki önerge vardır. Önergeleri geliş sırasına göre okutacağım,
aykırılık sırasına göre de işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri hakkında
Kanun Tasarısının 2'nci maddesinin (ç) bendinde yer alan "ayırıcı bir
engel" ifadesinin "hendek, bordürlü refüj,
oto korkuluk benzeri ayırıcı bir engel" olarak değiştirilmesini, (d)
bendinde yer alan "veya diğer kurumların" ifadesinin madde metninden
çıkarılmasını, (e) bendinde yer alan "kontrole" kelimesinin
"düzenlemeye" kelimesi ile değiştirilmesini, (ğ) bendinde
"servis istasyonu" ifadesinden sonra gelmek üzere "park alanı"
ifadesinin getirilmesini, (h) bendinde yer alan "illeri birbirine"
ifadesinin çıkarılarak "iller arası trafik akışını sağlayan"
ifadesinin konulmasını ve paragrafın sonundaki "ve bir il sınırı içinde
başlayıp biten" ifadesinin madde metninden çıkarılmasını, (i) bendinde yer
alan metnin yerine "Araç trafiğine açık kamusal alanlar" ifadesinin
getirilmesini, (k) bendinde yer alan "asgari hız sınırlaması"
ifadesinden sonra gelmek üzere "ve gerektiğinde azami hız sınırı da"
ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mehmet Günal |
Oktay Vural |
Prof. Dr. Abdülkadir Akcan |
|
Antalya |
İzmir |
Afyonkarahisar |
|
Necati Özensoy |
Münir Kutluata |
Beytullah Asil |
|
Bursa |
Sakarya |
Eskişehir |
|
|
Cemaleddin Uslu |
|
|
|
Edirne |
|
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
499 Sıra Sayılı Kanun tasarısının Tanımlar başlıklı 2. maddesinin Tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Şevket Köse |
Orhan Ziya Diren |
Hulusi Güvel |
|
|
Adıyaman |
Tokat |
Adana |
|
Ali İhsan Köktürk |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Hüseyin Ünsal |
|
Zonguldak |
Malatya |
Amasya |
|
|
R. Kerim Özkan |
|
|
|
Burdur |
|
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) –
Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Güvel, buyurunuz efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
HULUSİ GÜVEL
(Adana) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 499 sıra sayılı Karayolları Genel
Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’na ilişkin söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, Hükûmet, her fırsatta, yaptığı yollarla
övünüyor, ulaşan ve erişen Türkiye’den söz ediyor. Yapılan yollara emeği geçen
herkese teşekkür ediyoruz. Ülkemize bir parça yol kazandırmış herkese
müteşekkiriz.
Ancak, size bazı
rakamlar vereceğim. Bu rakamlar, kendi ilim Adana ve çevre illerin Karayolları
Genel Müdürlüğü görevi altında bulunan devlet yollarına, otoyollara, il
yollarına ilişkin rakamlardır. Bu rakamlara bakıldığında, Adana’nın ulaşım
yatırımlarından ne kadar yararlanabildiğini hep beraber göreceğiz.
Değerli
arkadaşlarım, Adana’da devlet yolu, il yolu, otoyol toplam 1.080 kilometredir.
Ancak, 21’inci yüzyıl Türkiye’sinde nüfus açısından beşinci büyük il olan
Adana’da yolların yüzde 10’u hâlâ asfalt kaplanamamıştır. Adana’da hâlâ
Adana’daki toplam
otoyol uzunluğu 153 kilometredir. Hemen komşumuz Mersin’de toplam otoyol
uzunluğu
Bölünmüş yollarda
durum çok farklı değildir. AKP’nin sekiz yıllık iktidarında Adana’ya
Gaziantep’e
2002-2010 yılları arasında toplamda
Kara yolları
planlamasında Adana’ya 2010 yılı içinde
Değerli
arkadaşlar, her fırsatta dile getirdiğimiz, yapımına 2002 yılında başlanan,
geçen yıllara rağmen bir türlü bitirilemeyen Adana-Karataş yolu Adana’nın ihmal
edilmişliğine basit bir örnek olacaktır. Bu yola ilişkin verdiğim soru
önergesine Sayın Bakanın verdiği yanıtta, Adana-Karataş devlet yolunun toplam
Değerli
arkadaşlar, yalnızca kara yollarına yapılan yatırımlar anlamında değil, hemen
bütün kamu yatırımları anlamında Adana üvey evlat muamelesi görmektedir, Adana
yok sayılmaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
HULUSİ GÜVEL
(Devamla) – Teşekkür ediyorum Başkanım.
2009 yılında
Adana’nın kamu yatırımlarından aldığı pay 134 bin TL’dir. AKP iktidara
geldiğinde kamu yatırımlarından alınan payda Adana 11’nci sıradayken 2009
yılında 39’uncu sıraya gerilemiştir. Adana kamu yatırımlarından 134 bin lira
pay alırken komşu illerimizden Mersin’e 292 bin, Hatay’a 198 bin, Gaziantep’e
185 bin TL yatırım yapılmıştır. Örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Değerli
arkadaşlarım, hiçbir zaman başka illere yatırım yapılmasın, yalnızca Adana’ya
yapılsın demiyoruz. Sadece, Adana ilinin sahipsiz olduğunu vurgulamak
istiyorum. Ancak, görünen köy kılavuz istemiyor. Adana her alanda ihmal
ediliyor, Adana’ya sahip çıkılmıyor. Önümüzdeki dönemde Adana’ya karşı
gösterilen bu duyarsızlığın ortadan kalkacağını ümit ediyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Güvel.
III.- YOKLAMA
(MHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
OKTAY VURAL
(İzmir) – Yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN – Bir
yoklama talebi vardır.
Sayın Vural,
Sayın Akcan, Sayın Günal, Sayın Durmuş, Sayın
Özdemir, Sayın Bukan, Sayın Doğru, Sayın Korkmaz,
Sayın Paksoy, Sayın Yıldız, Sayın Asil, Sayın Enöz, Sayın Ural, Sayın Çalış, Sayın Çelik, Sayın Bulut,
Sayın Işık, Sayın Coşkun, Sayın Uslu, Sayın Varlı.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (Devam)
4.- Karayolları Genel Müdürlüğünün
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Bayram
Meral ve 20 Milletvekilinin; 5539 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/788, 2/226) (S. Sayısı: 499) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri hakkında
Kanun Tasarısının 2'nci maddesinin (ç) bendinde yer alan "ayırıcı bir
engel" ifadesinin "hendek, bordürlü refüj,
oto korkuluk benzeri ayırıcı bir engel" olarak değiştirilmesini, (d)
bendinde yer alan "veya diğer kurumların" ifadesinin madde metninden
çıkarılmasını, (e) bendinde yer alan "kontrole" kelimesinin
"düzenlemeye" kelimesi ile değiştirilmesini, (ğ) bendinde
"servis istasyonu" ifadesinden sonra gelmek üzere "park
alanı" ifadesinin getirilmesini, (h) bendinde yer alan "illeri
birbirine" ifadesinin çıkarılarak "iller arası trafik akışını sağlayan"
ifadesinin konulmasını ve paragrafın sonundaki "ve bir il sınırı içinde
başlayıp biten" ifadesinin madde metninden çıkarılmasını, (i) bendinde yer
alan metnin yerine "Araç trafiğine açık kamusal alanlar" ifadesinin
getirilmesini, (k) bendinde yer alan "asgari hız sınırlaması" ifadesinden
sonra gelmek üzere "ve gerektiğinde azami hız sınırı da" ifadesinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Abdülkadir
Akcan (Afyonkarahisar) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) -
Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın
Akcan, buyurunuz efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
ABDÜLKADİR AKCAN
(Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2’nci maddeyle ilgili olarak vermiş olduğumuz önerge üzerinde
söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, biz
bu önergeyi, ciddi anlamda katkıda bulunmak amacıyla verdik, kesinlikle
engelleme, kötü, rastgele bir muhalefet anlayışıyla
değil.
Ben bu tasarıyı
ilk aldığımda, incelediğimde gerçekten yapıcı mantıkla ele almaya çalıştım ve
bu işten anlayan, yıllarını bu Karayollarına vererek emekli olmuş 4-5 arkadaşa
rica ettim beraber çalışmaya, incelemeye. Tasarının Meclise sevk edilmiş hâlini
ilk incelediğimizde “Herkes düşüncesini yazsın.” dedim, yazdılar. “Ne düşünüyorsunuz?”
Yüzde 95 örtüştü.
Birisi büroda
oturmuş, kara yollarından anlamayan, rastgele,
birilerinin talimatıyla veya öngörüleni oraya yazmak üzere bir tasarı
hazırlamış, taslak hazırlamış, siz de Bakanlar Kurulundan -bu tasarı
olgunlaşmış- imzalayarak buraya göndermişsiniz. Biz buna katkı vermek amacıyla
bunu, bu önergeleri verdik.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Bakana demin Sayın Özkan bir şey sorduğunda
“Tanımıyorlar.” dedim. Kesinlikle sizi incitmek, kırmak veya başka bir düşüncem
yok benim. Bundan emin olun lütfen ve fazla alınganlık gösteriyorsunuz. Gerek
araç muayene istasyonlarının yönetmeliğiyle ilgili olarak söylediğimde gerek Ağın Köprüsü’nde, gayet samimi
olanı söyledim. Hepimiz, siz siyaset yapıyorsanız biz de siyaset yapıyoruz ama
incitme, kırma adına değil, doğruları tespit etme, bulma adına bu siyaseti
yapmak zorundayız. Bizim amacımız yol.
Bakınız, Sayın
Genel Müdür yanınızda oturuyor. Beraber çalıştık. 17’nci Bölge Müdürlüğünde
Bölge Müdür Yardımcımdı benim. Sevdiğim bir kardeşim Cahit Bey. Ona bir alanla
ilgili olarak telefon ettim, “Neresi efendim bu yol?” dedi. Bu yolu ben size
anlatayım şimdi. Eğer, İzmir’den, Aydın’dan, Denizli’den, Muğla’dan,
Isparta’dan, Burdur’dan, Antalya’dan Konya’ya gitmek isteyen bir kamyon, bir
otobüs, bir taksi…
ALİ KOYUNCU (Bursa) – Traktör.
ABDÜLKADİR AKCAN
(Devamla) – O kadar değil.
…güzergâhını
tayin ettiğinizde Dinar, Çay, Akşehir, Konya yolunu takip eder. Burada
-yanınızda Afyon milletvekilimiz oturuyor, sevgili kardeşim- Tatarlı ve Karadilli arasında Kızkapanı diye
bir mevki var. Bu mevki yaklaşık
Aynı şekilde,
Sayın Aydoğan yanınızda oturuyor kanun sözcüsü
olarak. Sekiz seneden beri, 2001-2002 yıllarında, on bir ayda, Emirdağ’dan
-bakın, söylüyorum- Ankara’dan, Eskişehir’den çıkan bir araç
Antalya’ya gidecek, Aydın’a gidecek, Muğla’ya gidecek, Denizli’ye gidecek,
Isparta’ya gidecek, Burdur’a gidecek bir yol, Konya’ya gidecek, Adana’ya
gidecek kamyonlar Eskişehir, Emirdağ, Bolvadin, Çay, Akşehir, Konya veya biraz
önce söylediğim yol kesimine girerek Dinar istikametine ya da Keçiborlu
istikametine, Aydın veya Antalya istikametine devam edecek, öyle bir kesim. Burası Afyonkarahisar’ın iki ilçesi
arasında, iki ilçeyi birleştiren yol değil Sayın Bakanım, burası devlet kara
yolu. Sekiz seneden beri, 16 kilometrelik yol kesimi yapılamadı. Üç gündür
müteahhit çalışıyor, bilmem kaç gün çalışacak bilemiyorum. Menfez yapıldı,
köprü yapıldı, şevler alındı, virajlar kestirildi,
düzlendi, D8 bir dozer, bir greyder, bir silindir, üç kamyon, bir kepçeyle üç
ay sonra gelin o yolu benden teslim alın. Ama sekiz seneden beri o yolu
yapamadınız Sayın Bakanım. Şimdi, bunu söyleyince, bu kadar önemli,
İstanbul-Konya-Adana hattını, üzerindeki bu yolu yapamadığınızı söyleyince…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
ABDÜLKADİR AKCAN
(Devamla) – …siz: “Şu kadar bölünmüş yol yaptık, şu kadar şunu yaptık.”
derseniz inandırıcı oluyor musunuz Sayın Bakan?
Hepinize saygılar
sunuyorum.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) –
Yapılanları da söylerseniz...
ABDÜLKADİR AKCAN
(Devamla) – Yapılan her şey için, yapan herkese teşekkür ediyorum ama siz de
vefalı olun, yapana teşekkür edin. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Akcan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
2’nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 2’nci madde kabul
edilmiştir.
3’üncü madde
üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının 3. maddesinde yer alan “kamu tüzel kişiliğine sahip”
ibaresinden sonra gelen virgülün metinden çıkarılmasını ve yerine “ve”
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Reşat Doğru |
Mehmet Günal |
Akif Akkuş |
|
|
Tokat |
Antalya |
Mersin |
|
|
Oktay Vural |
Nevzat Korkmaz |
Mustafa Kalaycı |
|
|
İzmir |
Isparta |
Konya |
|
|
M. Akif Paksoy |
Alim Işık |
Mümin İnan |
|
|
Kahramanmaraş |
Kütahya |
Niğde |
|
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Kuruluş başlıklı 3. maddesinin Tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Şevket Köse |
Orhan Ziya
Diren |
Hulusi Güvel |
|
|
Adıyaman |
Tokat |
Adana |
|
Ali İhsan
Köktürk |
Hüseyin Ünsal |
R. Kerim Özkan |
|
Zonguldak |
Amasya |
Burdur |
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
|
Tayfur Süner |
|
Malatya |
|
Antalya |
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) –
Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Tayfur Süner.
BAŞKAN –
Buyurunuz Sayın Süner. (CHP sıralarından alkışlar)
TAYFUR SÜNER
(Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
tasarının 3’üncü maddesinde vermiş olduğumuz önerge üzerine söz aldım, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, tüm milletimize
başsağlığı diliyor, terörü şiddetle lanetliyorum.
Terör tabii ki
ortak sorunumuz ama Amerika Birleşik Devletleri’nin Yüksek Mahkemesinin aldığı
bir kararı size okuyacağım: PKK ve diğer terör örgütlerine terörle doğrudan
ilgili olmasa bile eğitim vermenin ve danışmanlık yapmanın suç olduğuna
hükmetti. Mahkemenin aldığı karara göre ölüm saçan bu örgütlerle iş birliği
yapmak onların terörist faaliyetlerine meşruiyet kazandırıyor ve amaçlarına
hizmet ediyor. Siz Hükûmet olarak terör örgütüne
Amerika Birleşik Devletleri mahkemesinin aldığı bir karar kadar kararlı
davranamıyorsunuz. Ondan sonra da çıkıyorsunuz “Terör ortak sorunumuzdur.”
diyorsunuz. Tabii ki ortak sorunumuz ama kararlı değilsiniz. Sadece “Bu terör
örgütünün arkasında taşeron vardır.” diyerek kendinizi bir tarafa atamazsınız.
Taşeron varsa Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun
söylediği gibi, o taşeronun üstüne gidin, gerekirse savaş açın. Eğer Kuzey
Irak’ın tamamında terör örgütü varsa Bağdat’a kadar gidin, arkanızda olalım ama
gidemiyorsunuz. Maalesef, sadece bağırarak, çağırarak... Allah aşkına, Gazze gemisinde verdiğimiz 6 tane şehidin üzerine
titrediğiniz kadar...
VAHİT KİLER
(Bitlis) – Dokuz... Dokuz...
TAYFUR SÜNER
(Devamla) - ...şu verdiğimiz şehitlerin üstüne titreyebiliyor musunuz,
bağırabiliyor musunuz, efelik yapabiliyor musunuz? Belediye otobüslerini
Taksim’e gönderebiliyor musunuz? Niye gönderemediniz? Maalesef, sadece yazılı
ve görsel basına bağırarak, çağırarak bu işleri çözemezsiniz. Vatandaşın yaşama
hakkı vardır. Eğer vatandaşın yaşama hakkını yerine getiremiyorsanız, bunun
hesabını er veya geç vereceksiniz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Sayın Bakanıma bu yasa dolayısıyla bazı yollarla
ilgili bilgiler sunmak istiyorum. Mesela dünyanın 2’nci büyük mağarası var,
Altınbeşik Mağarası, 3 kilometrecik yolu var,
İbradı-Akseki yolu
20 kilometredir. 5 kilometresinin ihalesi yapıldı, maalesef sadece bekliyor.
İhalesi yapıldı, senelerdir faaliyete geçmiyor. 15 kilometresinin de ne zaman
ihale edileceği belli değil.
İbradı-Çukurviran yolu,
Cevizli-Beyşehir
yolu, 12 kilometredir. İhalesi yapıldı, hâlâ bekliyor. Bu yasa dolayısıyla söz
almışken bunları da söylemeden geçemeyeceğim.
Şimdi, bu yasayla
neleri özelleştiriyoruz, bir göz atalım. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Boğaziçi
Köprüsü, Edirne-İstanbul-Ankara otoyolu, Pozantı-Tarsus-Mersin otoyolu, Toprakkale-İskenderun otoyolu, İzmir-Çeşme otoyolu,
İzmir-Aydın otoyolu, Gaziantep-Şanlıurfa otoyolu, İzmir çevre otoyolu, Ankara
çevre otoyolu. Bunlara ilaveten de özelleştirmeler gelebilir.
Tabii ki
özelleştirmek hakkınız ama sekiz senelik iktidarınızda 31 milyar 950 milyon
liralık özelleştirme yaptınız. Kâr transferi ve sıcak para olarak dışarıya
giden para 31 milyar 750 milyon dolar. Yaptığınız özelleştirmeler maalesef Türk
halkına dönük değil. Maalesef birilerine rant
sağlıyorsunuz. Yaptığınız yasaların hepsi böyle. Yangından mal kaçırır gibi
yasa çıkarıyorsunuz. Gece saat 24.00’e kadar çalışıyoruz ama birilerine hizmet
ediyoruz, maalesef Türk halkına hizmet vermiyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
TAYFUR SÜNER
(Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; eğer bu memleketi refaha
kavuşturacaksanız özelleştirmelerden elde ettiğiniz parayı halka dönük olarak
harcayın, birilerine rant sağlamak için özelleştirme
yapmayın. Maalesef şimdiye kadar sadece inanç sömürücülüğü yaparak faize
harcadığınız para 225 milyar dolar. Altmış dört tane baraj yapılırdı, bir tane
baraj yapamadınız. Mevcut yolları, “Vay, çifte yol yaptık!...”
Vardı da ikiye böldünüz, bölünmüş yol yaptınız, olan yolu ikiye böldünüz.
ÖZKAN ÖKSÜZ
(Konya) – Hadi be! Utan, utan!
TAYFUR SÜNER
(Devamla) – Bunlarla övünüyorsunuz.
Bu duygu ve
düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Süner.
TAYFUR SÜNER
(Antalya) – Yapın, yapın, devam edin bu kafayla.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Karar yeter sayısı efendim…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı arayacağız.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 22.49
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 23.01
BAŞKAN : Başkan Vekili Şükran Güldal
MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 121’inci Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
Antalya
Milletvekili Tayfur Süner ve arkadaşlarının
önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi
yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
499 sıra sayılı
Tasarı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının 3. maddesinde yer alan “kamu tüzel kişiliğine sahip”
ibaresinden sonra gelen virgülün metinden çıkarılmasını ve yerine “ve”
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Reşat Doğru (Tokat) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Buyurunuz Sayın Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)
REŞAT DOĞRU
(Tokat) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 499 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın 3’üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin
başında, bugün İstanbul Halkalı’da yapılan saldırıyı
şiddetle kınıyorum. 4 askerimize ve 1 genç kızımıza Allah’tan rahmet diliyorum,
yüce Türk milletine başsağlığı diliyorum, kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerine
başsağlığı diliyorum.
Tabii, terör konusu
ülkemizin en önemli konularının başında geliyor. Terör konusunun sorumlusu,
terörün durdurulması konusunun sorumlusu, nasıl ekonominin sorumlusu Hükûmetse aynı konunun sorumlusu da Hükûmettir.
Ancak, şu da görülmüştür ki terör konusunda Hükûmet
maalesef başarısızdır ve şu anda da başarısız devam etmektedir.
Sayın
milletvekilleri, 1999 yılına gelindiği zaman terör belirli bir noktada pik
yapmıştı. Ancak daha sonraki yıllar içerisinde, 2002 yılı sonu itibarıyla,
57’nci Hükûmetin son günlerinde terör neredeyse
sıfırlanacak konuma gelmiş ve olayların sayısının da ciddi manada düşmüş olduğu
görülmüştür. Gerçi söylenmesi doğru olmayabilir ama terörde şehit düşenlerin
sayısının 6’ya kadar düşmüş olduğu bir yıldır 2002 senesi. 2002 senesinden
sonra ne olmuştur? 2010 senesine gelmiş olduğumuz bu zaman içerisinde her yıl
terör olaylarında ciddi bir artış olduğu görülmüş, şehitlerin sayısı yükselerek
şu ana gelinmiştir.
Peki, ne olmuştur
sonuçta? Açılımların gelmiş olduğu sonucun bir göstergesidir. Açılımlar ne yapmıştır?
Terörü hortlatmıştır. Nasıl ekonomideki başarısızlık varsa şu anda terörün
sorumlusu, terörün durdurulması konusundaki sorumlusu veyahut alınması gereken
tedbirlerin alınması konusu Hükûmetin en önemli
görevleri içerisinde olması gerekir. Bu manada da Hükûmet
yapması gereken neyse, çıkarması gereken kanunlar neyse bunları süratli bir
şekilde çıkarmalıdır. Sözlerle, laflarla terör durmuyor, terör azıyor, terör
örgütü anaların canını yakıyor, insanların canını yakıyor ve bizim tüm
insanlarımızın, hepsinin yürekleri kanıyor.
Sayın
milletvekilleri, 21’inci yüzyılda yeterli ve çağdaş ulaşım hizmeti almadan
sosyal ve ekonomik hayatın canlı ve dinamik tutulması mümkün değildir. Devletin
temel görevi, ekonomik ve sosyal gelişmeyi sağlayabilmek için gerekli altyapı
yatırımlarını yaparak insanların hizmetine sunmaktır. Ancak ülkemizde toplu
taşımalar konusunda çok büyük mesafeler alınmamış, yatırımlar da zamanında
yapılmamıştır.
Bulunduğu
coğrafya nedeniyle stratejik bir öneme sahip olan Türkiye ulaşım sektöründe de
önemli bir yere sahiptir. Avrupa’yı Asya’ya bağlayan Orta Doğu’nun kilit ülkesi
Türkiye dünya ülkelerinin özellikle karadan ve denizden bağlantılarını da
sağlamaktadır. Dolayısıyla Türkiye'nin ulaştırmaya vermesi gereken önem bir kat
daha artmaktadır.
Tokat ili olarak
yollar konusunda birçok problemlerle karşı karşıyayız. Özellikle Tokat’ın
nüfusunun da geçmiş dönemlere göre düşmüş olduğu göz önüne alınırsa Tokat’ta
yapılması gerekenlerin bir bölümünün de yollar olduğunu söylemek durumundayız.
2001 senesinde
başlayan Tokat-Turhal-Amasra yolu bir türlü bitirilememiştir. Yapboz şeklinde
yapılanlar tekrar hazırlanıyor, bir türlü yeniden yapılanı bitiremiyoruz.
Aynı şekilde,
Tokat çevre yolu yıllarca bitirilememiş, il merkezi içerisindeki yollar da
geçilemez olmuştur. Biraz önceki sorularım içerisinde Sayın Bakana sormuş
olduğum Tokat çevre yoluyla ilgili söylemiş olduğu umut verici bir söylemdir.
İnşallah bu senenin sonu itibarıyla çevre yolu biter de Tokatlı insanlar da en
azından bir nebze de olsun rahata kavuşurlar çünkü iş saatlerinde neredeyse
şehir merkezi kilitlenmekte, trafik neredeyse durma aşamasına gelmektedir.
Aynı durumu
Tokat-Çamlıbel yolunda da görmekteyiz. 2000 senesinde başlanılan, 2002 senesine
kadar da önemli mesafeler alınan bu yol da enteresandır hâlâ bitirilememiştir.
Bu noktalarda da bitirilmesi noktasındaki çalışmaların artırılarak devam
etmesini bekliyoruz çünkü kış aylarında buradan geçiş çok zordur. Hakikaten
Sivas bağlantısında da çok ciddi sorunlarla karşılaşılmaktadır.
Ayrıca, Zile-Alaca-Sungurlu
yolu da bu şekildedir. Zile-Tokat sınırları seviyesi bitirilmiştir ancak Çorum
sınırlarından sonraki yolda ise çok büyük virajlar
olması bu yolun tam olarak kullanılmasını da engellemektedir. Bu manada da
Sungurlu, özellikle Alaca ve Sungurlu arasındaki yolda ve beraberinde de
Yozgat’
Ayrıca,
Tokat’ımızın Amasya bölgesinden Amasya-Taşova-Erbaa-Niksar-Reşadiye-Erzincan…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
REŞAT DOĞRU
(Devamla) – Teşekkür ederim.
…yolu dediğimiz
tarihî ipek yolunda çok ciddi çalışmalar vardı, Sayın Bakana teşekkür ediyorum.
Hakikaten son bir yılda bu yol üzerinde bölüm bölüm
de olsa çok önemli çalışmalar yapılıyor. Bu yol da Tokat için çok önemli bir
yoldur. Özellikle Erbaa’dan Reşadiye’ye kadar giden yol üzerinde geçmiş olan
dönemlerde çok ciddi manada kazalar olmuştur. Otobüsler, kamyonlar, taksiler
Kelkit Irmağı’na uçmakta ve kazalar neticesinde de onlarca insan hayatını
kaybetmektedir. Bu yolun da özellikle bitirilmesi aşamasını hasretle
bekliyoruz. Bu yolun da bitirilmesini beklediğimizi ve de bu yolla ilgili
çalışmaların bir nebze ilerlemiş olduğunu görmek hepimizi mutlu ediyor.
Sayın
milletvekilleri, ayrıca Niksar ilçesi ile Ordu ili arasındaki Niksar-Akkuş ve
Korgan yolları da mutlaka bitirilmelidir. Buralar Karadeniz Bölgesi’ni İç
Anadolu Bölgesi’ne bağlayan, beraberinde Ankara’ya ve Antalya’ya kadar bağlayan
yollardır. Bu noktada da Ordu tarafında birtakım çalışmalar yapılmış ama Tokat
tarafında yani Niksar-Akkuş, Niksar-Ünye-Turhal…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi bağlayınız.
REŞAT DOĞRU
(Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkanım.
Bu yollara da çok
ciddi çalışmalar yapılması gerekmektedir. İnsanlarımızın hepsi bunları
bekliyorlar.
Bunların yanında
özellikle köy ve kasaba yollarında da çok ciddi problemlerimiz vardır. Biraz
önce sorumda da sormuştum: Gökal kasabası gibi
-Erbaa’nın Gökal kasabası vardır- burası belediyelik
olmasına rağmen, bir türlü asfaltla karşılaşamamıştır, buluşamamıştır. Bu
mealde de köy yollarının da kasaba yollarının da Karayolları bünyesine geçmesi
gerekiyor. Bu noktalarda da çalışma yapılmasını beklediğimiz ifade ediyor,
önergeme desteğinizi bekliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Doğru.
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) – Karar yeter sayısı istiyoruz Başkan.
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir, karar
yeter sayısı vardır.
3’üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 3’üncü madde kabul
edilmiştir.
4’üncü madde
üzerinde üç önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
499 sıra sayılı Kanun Tasarısının 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b)
bendinde geçen “bulundurmak,” ibaresinden sonra gelmek üzere “bakımını
yaptırmak,” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Bekir Bozdağ |
Nuri Uslu |
Musa Sıvacıoğlu |
|
|
|
Yozgat |
Uşak |
Kastamonu |
|
|
Yaşar Karayel |
|
Hamza Yerlikaya |
|
|
Kayseri |
|
Sivas |
|
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının 4. maddesinin (n) bendinin madde metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
|
Mehmet Günal |
Oktay Vural |
Akif Akkuş |
|
Antalya |
İzmir |
Mersin |
|
Nevzat Korkmaz |
Alim Işık |
M. Akif Paksoy |
|
Isparta |
Kütahya |
Kahramanmaraş |
|
Mustafa Kalaycı |
|
Mümin İnan |
|
Konya |
|
Niğde |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Görev ve yetkiler başlıklı 4. maddesinin
Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Şevket Köse |
Orhan Ziya
Diren |
Ali İhsan
Köktürk |
|
Adıyaman |
Tokat |
Zonguldak |
|
Hulusi Güvel |
Hüseyin Ünsal |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
|
Adana |
Amasya |
Malatya |
|
|
R. Kerim Özkan |
|
|
|
Burdur |
|
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Ramazan Kerim Özkan konuşacak efendim.
BAŞKAN – Sayın
Özkan, buyurunuz efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Önce tüm
şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum, milletimizin
başı sağ olsun.
Değerli
arkadaşlarım, bu maddeyle Karayolları Genel Müdürlüğünün yetkileri gerçekten
yumurta gibi sırlanmış. Ancak, Karayolları Genel Müdürlüğünün görevini
yapmadığı kanısındayım.
Şöyle ki: 2002’den beri milletvekilliği yapıyorum, sekiz yılda
verdiğim önergelere gerçekten Bakanlığımız cevap veriyor, hizmet de yapıyor,
hizmet hasetliğimiz yok, yapılan hizmetlere teşekkür ediyorum, ancak Burdur
anlamında bu verdiğimiz önergelerde -biraz önce Sayın Bakana da sormuştum-
Burdur çıkışı kara yolumuz, Denizli bağlantımız, bu kara yolu Hacılar köyünden
başlar, Düğer, Yarışlı, Karaatlı, Yeşilova, Güney
kasabasından, Denizli, Acıpayam makasta birleşir. Bu yol çok dardır, köy yollarının içinden kamyonlar
geçememektedir, maddi hasarlı ve can kayıplı kazalar olmaktadır.
Bakanlığa
verdiğimiz soru önergelerinin cevabında “Evet, haklısınız, bu yolların çevre
yollarına alınması gerekir, çevre yolu yapılması gerekir. En kısa zamanda,
ödenek bulduğumuzda bu işlem yerine getirilecektir.” Sekiz yıldır bekliyoruz,
bu yapılmadı.
Yine aynı
şekilde, kara yolu ağında olan, Burdur’dan başlayan Karamanlı ilçemizi, Tefenni
ilçemizi, Çavdır ilçemizi, Söğüt kasabamızı -bu devlet kara yoludur- Fethiye’ye
bağlayan, bu yol da aynı şekilde. Bu yollarda düzenlemeler yapıldı zaman zaman. Karayolları çok güzel çalıştı, düzenleme yaptı.
Değerli
arkadaşlarım, bu yollarda yapılan düzenlemelerde yollar genişti, yollar
daraltıldı, yükseltme yapıldı, güçlendirme yapıldı, geçişlerde kamyonların
aynaları birbirine sürtüp kırılıyor, kazalar oluyor. Karayolları aracı kendisi
devrildi, gittik bunları yerinde tespit ettik, yerel basımınızda Türkiye
gündemine taşıdık. Ama, sekiz yıldır burada da bir
sonuç alamadık.
Yine aynı
şekilde, daha bu hafta… Çevre yolumuzda üst geçit yok “Alt geçit yapılsın veya
üst geçit yapılsın.” dedik, yirmi yaşında bir gencimiz bir arabanın çarpması
sonucu hayatını kaybetti, bu hafta. Bu hafta sonu Burdur’daydım.
Yine, duble yol yapıldı Burdur girişinde, Çerçin, Kışla ve
Askeriye köylerinde, buralarda da ovalarımız altta kalıyor, köylerimiz
yukarıda. Alt geçit ve üst geçitler yapılmadığı için her gün can kayıplı
kazalara mahal olabilecek durumlar şekilleniyor. Onun için, buralara alt geçit
veyahut da üst geçit yapılmasını acilen talep ediyoruz.
Yine
Antalya-Burdur kara yolumuz…
Değerli
arkadaşlarım, hepimizin cebindeki telefon vergi mükellefi, altımızdaki araba
vergi mükellefi, içtiğimiz çay vergi mükellefi, soluduğumuz havadan vergi
alınıyor. Araçlarımız, hepimiz veriyoruz. Yedi yaşındaki çocuğun cebinde cep
telefonu var. Bu vergilerin yerinde kullanılmasını talep ediyoruz Hükûmetten. Yollar yapıldı. Ben buradan, Ankara’dan
çıktığımda bundan iki ay önce hiçbir yere sapmadan duble
yoldan Burdur’a varıyordum. Bu hafta, Gömü’de yol tekleşiyor, geçiyoruz, İşcehisar’da tekleşiyor, Sandıklı’da tekleşiyor,
Keçiborlu’da tekleşiyor, tek yola giriyoruz. Bu yollar çok güzel yapıldı, sıcak
asfaltlar döküldü, ama bugün gidin bakın ki, bu sıcak asfaltlar sürülüyor,
sökülüyor, bütün malzemesi taşınıyor. Tekrar bir malzeme… Hepimiz veriyoruz. Bu
vergilerin hesabını sormak bizim hakkımız değil mi? Bunlar nasıl kabul edildi?
Karayolları yetkililerimiz bu müteahhitlerden bu yolları teslim alırken nasıl
teslim aldı? Bunu sorgulamak bizim hakkımız değil mi? Bunlar bizim öz
varlıklarımız değil mi? O vergileri o insanlar ineğin memesinden çıkarıyor KDV
ödüyor. Yem alıyor KDV ödüyor. Elektrik kullanıyor KDV ödüyor. Dünyanın en
pahalı mazotunu kullanıyor Özel Tüketim Vergisi ödüyor. Ee,
bunların hesabını sormak, bunları sorgulamak bizim hakkımız değil mi? Karayolları,
demek ki görevini yapmıyor. Onun için, bu maddenin madde metninden
çıkarılmasını talep ediyoruz. Görev yerine getirilmiyor.
Değerli
arkadaşlarım, yine aynı şekilde benim Burdur’umun çıkışında, burada grup yoluna
dönen bir yolumuz var; rampadır burası. Bu rampada turist arabası devrildi, 20
yabancı vatandaş hayatını kaybetti.
Yine geçmiş
dönemlerde belediye başkanlığı yapmış bir arkadaşımızın eşi o yolda, o virajda hayatını kaybetti. Burası, burada bir NATO yolunun
borusu geçiyor, yakıt borusu geçiyor. O bahane edilerekten buraya alt veya üst
geçit anlamında bir çalışma yapılmadı. Yapılmasının gerekliliğini Bakanlık
yetkililerimiz kabul ediyor ama sekiz yıl geçti bu grup yoluna girişteki alt
veya üst geçit çalışması bir türlü yapılmadı. Bunların yapılmasını istiyoruz. O
kadar zor yerler var ki…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) – Bu yerlerimiz, bu bahsettiğim alanlarda taş yok, yollarımız
düz, terkler yapılmış, yerler müsait. Öyle yerler var ki, uğraşıyorsunuz
dağları deviriyorsunuz. Görüyoruz güzel bir çalışma ama bu düzgün olan yolda bu
çalışmayı neden bizlerden esirgiyorsunuz, bunları anlayabilmiş değilim.
Önergemizin
kabulünü sizlerden diliyor, yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Özkan.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Karar yeter sayısının aranılmasını istiyoruz.
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı istiyorsunuz.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.17
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal
MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 121’inci Birleşiminin Yedinci
Oturumunu açıyorum.
Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
499 sıra sayılı
Tasarı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının 4. maddesinin (n) bendinin madde metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Mehmet Günal
(Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Günal, buyurunuz efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu maddede önergemiz (n) bendiyle ilgili. Burada aynen şöyle diyor.
Belki hepinizin bakma şansı olmuyor sürekli yoklamaya gidip gelmekten.
Söylediğimin tutarlılığı açısından kısaca orasını okuyayım: “Erişme Kontrollü
Karayolu Yapımı, Bakımı ve İşletilmesi ile Görevlendirilmesi Hakkında Kanun
kapsamında gerçekleştirilecek yatırım ve hizmetlerle ilgili görevlendirilen
şirketlere, ihale aşamasında ilan edilmek kaydıyla, gerektiğinde ortak olmak ve
bununla ilgili işlemleri yapmak.” Yani, “İşi vereceğiniz şirkete Karayolları
Genel Müdürlüğü ortak olsun.” diyor.
Önce -tekraren
söylüyorum ki- bu kanunun temel amacı, gerekçesine baktığınız zaman
“Karayolları Teşkilat Kanunu” diyor ama daha önce gündemde yerini almış olan
erişme kontrollü kara yollarına ilişkin kanun çekilerek, özelleştirmeye ilişkin
konu Danıştay’da iptal edildiği için, yeniden kanun çıkarmak gereği hasıl olmuş. Yani, bir taraftan -temel amacı orada her ne
kadar “kara yolları” yazıyorsa- özelleştirmeye hukuki altyapı hazırlamak yani
kara yollarının işletmesini devrediyorsunuz, otoyolların; öbür taraftan,
kurulan şirkete “Biz yeniden ortak olalım.” diyorsunuz. Ben hep söylüyorum ama
“Sen anlamazsın.” diyorsunuz, ben bunu da anlamadım. Ya bir tarafta
özelleştirme, bir tarafta “O şirkete ben ortak olayım…”
Şimdi, kim yapacak
ihaleyi? İhaleyi kim yapacak? Yapmak, yaptırmak, bakmak, baktırmak, onarmak,
onarttırmak Karayolları Genel Müdürlüğü... İhaleye kim girecek? Karayolları
Genel Müdürlüğünün ortak olduğu şirket. Böyle bir şey olur mu ya? Söyledik ama
arkadaşlara anlatamadık. Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Şimdi, Karayolları Genel
Müdürlüğü kendisinin ortak olduğu… Tek şart: İhale aşamasında ilan edilmek
kaydıyla… Siz oraya gideceksiniz, ihale komisyonunda yer alacaksınız, oranın
daire başkanı olacaksınız, Genel Müdürlüğün ortak olduğu şirkete ihaleye
vermeyeceksiniz. Ne olacak o zaman peki? Bu, kanunun temel mantığıyla
çelişkilidir. Diğer hususlarda olduğu gibi, birtakım tutarsızlıklar vardır.
Neden? Çünkü birçok husus bir araya getirilip çorba yapılmış. Daha önce gelen
bir kanun bunun içerisine getirilmiş, geri çekilmiş… Dediğim gibi, bir taraftan
özelleştirme, işletme hakkı verirken, öbür taraftan da “Ortak olalım.”
diyorsunuz.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, bu bir tezattır. Az önce, Sayın Tayfur Süner
konuşurken Akseki yolundan bahsetti. Ben, burada Sayın Bakanı bulmuşken
kendisine… Yeni Akseki-Alanya yol ayrımında yeni bir kavşak düzenlemesi yaptı
arkadaşlarımız, Manavgat-Alanya yolunda, böyle hilkat garibesi bir şey. 1960
yılından petrol ruhsatı almış, iki tane sağında ve solunda, ne zaman
gittiyseniz sizler Alanya’ya geçerken görmüşsünüzdür. Yeni olanlar değil, bunun
kenarı böyle çevrilmiş ve petrollere giriş yok. Efendim, ileride köyün yanında
bir kavşak var. (AK PARTİ sıralarından “Genel Kurula hitap et.” sesi)
Sayın Bakana
özellikle söylüyorum, Genel Kurul zaten onlar biliyor hepsini, maşallah hiçbir
şeye ihtiyaçları yok.
Dolayısıyla
burada arkadaşlara önce “Tamam.” demişler, sonra bölge müdürümüz gelmiş iptal
etmiş. Yani o kadar hilkat garibesi bir şey ki. Hepiniz, şimdi, eğer Sayın
Başbakan müsaade eder de tatile çıkarsanız, oraya geçerken bir görün
arkadaşlar.
Bundan daha ama
ilginç bir şey var. Yine Konya üzerinden gidenler -Harun Bey “Daha önce ben orada görmedim.”
demişti ama- Cihanbeyli’ye geldiğinizde dünyada mimari ödülü verilebilecek bir
kavşak var. Yani birden geliyorsunuz, o şehirlerarası yol bitiyor, sanki ara
sokağa girmiş gibi ortada bir tane şey ve oradan tırlar dahi dönemiyor
arkadaşlar, tırlar dahi dönemiyor. Sonunda, belediye baş edememiş, “Efendim, bu
yoldan belediyemiz sorumlu değildir, Karayolları Genel Müdürlüğü sorumludur.”
diye tabela asmış.
Şimdi, aynı şey,
Konya’nın içinde de var. Birden geliyorsunuz, çift yol kocaman, ortada bir
kavşak var, herkes frene basıyor, kim nereye geçecek, sağdan gelen mi geçecek,
soldan gelen mi geçecek?
Lütfen
arkadaşlar, siz bu şirketlere ortak olmadan önce bu yolları düzgün bir şekilde
yapacak mühendisleri çalıştıralım, oralara ortak olmayı bırakalım, onları da
kontrol edelim ve düzgün bir şekilde trafik akışını sağlayalım diyorum.
Bu önergemizin
kabulünü istirham ediyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Çünkü bir tarafta
özelleştirme yaparken, öbür tarafta “yapmak, yaptırmak, onarmak, onarttırmak”
dediğiniz işleri vereceğiniz şirkete Karayolları Genel Müdürlüğünün ortak
olmasını anlamak mümkün değildir.
Teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Günal.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
499 sıra sayılı Kanun Tasarısının 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b)
bendinde geçen “bulundurmak,” ibaresinden sonra gelmek üzere “bakımını
yaptırmak,” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Bekir
Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Gerekçe…
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarı metninde
yer alan diğer maddelerdeki düzenlemelere paralellik sağlanması amacıyla söz
konusu önerge verilmiştir.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilmiş bu
önerge doğrultusunda 4’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… 4’üncü madde kabul edilmiştir.
5’inci madde
üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının 5. maddesinin (4) numaralı fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını ve (3) numaralı fıkrasındaki “tespit etmeye” ibaresinden sonra
gelmek üzere “yeni birimler açmaya” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Günal |
Oktay Vural |
Akif Akkuş |
|
|
Antalya |
İzmir |
Mersin |
|
Nevzat Korkmaz |
Alim Işık |
M. Akif Paksoy |
|
Isparta |
Kütahya |
Kahramanmaraş |
|
Mustafa Kalaycı |
Mümin İnan |
Ahmet Orhan |
|
Konya |
Niğde |
Manisa |
|
|
Muharrem Varlı |
|
|
|
Adana |
|
Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Teşkilat yapısı başlıklı 5. maddesinin Tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Şevket Köse |
Orhan Ziya
Diren |
Hulusi Güvel |
|
Adıyaman |
Tokat |
Adana |
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Hüseyin Ünsal |
Ali İhsan
Köktürk |
|
Malatya |
Amasya |
Zonguldak |
|
|
R. Kerim Özkan |
|
|
|
Burdur |
|
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Kerim Özkan…
BAŞKAN –
Buyurunuz Sayın Özkan. (CHP sıralarından alkışlar)
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Yine aynı
şekilde, önergemizin kabulü yönünde oy kullanılacağını tahmin ediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, gerçekten, bu yol ulaşımı dendiği zaman kamyon akla geliyor,
kamyon şoförlerimiz akla geliyor, nakliyecilerimiz aklımıza geliyor. Gerçekten
onlar bugünlerde çok büyük sıkıntılar içerisinde. Bunlar yemediler içmediler,
taksitle kamyonlar aldılar; kasasını yaptırdılar; K1, K2, L belgelerini,
lojistik belgesini, K1 belgesini, M belgesini, taşıma belgelerini, yaklaşık
yirmi dokuza yakın belge parası var, bunları ödediler; yollara koyuldular, gün
geldi 10 numara yağ yaktılar ama biz bunlara bu kara yollarında eziyet etmeye
devam ediyoruz.
Büyük
kentlerimizde tüketicilerimiz Türkiye'nin ürettiği değerlerle buluşamıyor.
Türkiye’de şu anda ürettiği değerler, her şey çıktı. Şu anda salatalıktan,
domatesten, kirazdan, erikten, elmadan her şeyimiz bol. Büyük kentlere ulaşımda
tonajdan dolayı veyahut da bir kamyon nakliye olarak kasasına kirazı yüklüyor,
daha ilinden çıkmadan zabıta, karakol, jandarma, maliye kentin çıkışında yolunu
kesiyor. Bir şehri geçiyor, öbür şehre girerken kantar kuruluyor, kantara
girişi, ruhsat, ruhsatı var, arabasının yakıtını almış, eksikliklerini
tamamlamış ama mutlaka bir eksik bulunuyor, tonajdan dolayı eksik bulunuyor ve
cezalar gerçekten çok ağır. Ve bunların, zaman zaman
turfanda yiyeceklerin bölgelere ulaşması gerekiyor. Antalya’dan, Burdur’dan,
Fethiye’den, Alanya’dan çıkan bir aracın sabahleyin saat beş buçuk, altıda
İstanbul hâline, Ankara hâline yetişmesi gerekiyor, hız yapıyor, bu sefer radar
engeline takılıyor. Bu konularda Bakanlığın en kısa zamanda bir çalışma yapması
gerekiyor. Hem enflasyondan bahsediyoruz, yerinde 50 kuruş ile 1 lira arasında
kiraz, Ankara’da, büyük kentlerde 4 lira kiraz. Aradaki fark nedir? Bu
buluşmayı yapamadığı için artık ürünler yerlerinde tüketilmeye başladı. Yerinde
tüketildiği için arz-talep dengesi bozuk, arz fazla talep az, o zaman ürünün
fiyatı düşüyor.
Biz çiftçimizi
destekleyeceğiz diyoruz, tarımı destekleyeceğiz diyoruz, tarıma destek
veriyoruz, çiftçiye destek veriyoruz, veriyorsunuz ama çiftçi eli hamur karnı
yine aç. Onun için kara yollarında kesinle tonajla ilgili, hızla ilgili, bu
belgelerle ilgili bir düzenleme yapmamız gerekiyor.
Yine, muayene
istasyonlarıyla ilgili sorunlar hâlâ yaşanmaya devam ediyor. Normal bir servise
gidiyor, rotuna baktırıyor, balansına baktırıyor, sinyallerine baktırıyor,
kontrollerini yaptırıyor fakat bakıyorsunuz, TÜV merkezlerine varıyor, engel,
dosya parası tekrar… Her biriniz bunlarla uğraştı, her birinize bu sorunlar
geldi. Bize de geliyor bu sorunlar, muhalefette olmamıza rağmen: “Lütfen bu
soruna bir el atın, bu sorunu çözün.” Öğretmeni arıyor, memuru arıyor, emeklisi
arıyor… Bu konuların Sayın Bakanlığımız tarafından dikkate alınmasını sizlerden
talep ediyoruz.
Yine, -bundan
dolayı, bu ulaşımda- yük bulamamaktan dolayı sorunları var. Yükü buluyor,
taşımada sorunu var.
Arkadaşlarım,
değerli arkadaşlarım, gerçekten, bugün yediemin depolarına gidin, yediemin
depolarında o kargo araçlarını göreceksiniz, o kamyonları göreceksiniz, o
taşıma araçlarını, okul araçlarını göreceksiniz. Neden? İş var, çalıştığı… Bu
insanlar emeklerini, katıklarını bu araçlara verdiler ama düşünün ki
karşılığını bir türlü alamadılar. Onun için, icra kapılarında sürünüyorlar ve
icra kapılarında arabaları yediemin depolarına teslim edilerek o arabalar atıl
pozisyonuna dönüştürülüyor. Onun için, bu nakliyecilerimiz için,
kamyoncularımız için bir düzenleme yapmamız gerekiyor. Bakanlık yetkililerini
bu konuda uyarıyorum.
Önergemizin
kabulü yönünde oy kullanmanızı temenni ediyor, yüce Meclise saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Özkan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının 5. maddesinin (4) numaralı fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını ve (3) numaralı fıkrasındaki “tespit etmeye” ibaresinden sonra
gelmek üzere “yeni birimler açmaya” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Günal
(Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Muharrem Varlı konuşacaklar.
BAŞKAN – Sayın
Varlı, buyurunuz efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MUHARREM VARLI
(Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 499 sıra sayılı kanunun 5’inci
maddesinin dört ve üç numaralı fıkraları üzerinde vermiş olduğumuz önergeler
hakkında söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle bu
ülkeye hizmet eden, bu ülkede taş üstüne taş koyan, bir metrekaresinde bile
emeği geçmiş, teri akmış herkesten Allah razı olsun, teşekkür ediyoruz.
Kimsenin hakkını inkâr etmemek, herkesin hak ettiğini ve hakkını vermek
manasında bunu söyledim. Keşke sizler de bunu söyleyebilseniz. Yani,
yaptıklarınızla geçmişi sil baş edip, sadece kendi yaptıklarınızı anlatarak
övünmekten bir vazgeçebilseniz çok daha doğru olacak, çok daha güzel olacak ama
bunu bir türlü yapamıyorsunuz, hiçbir zaman geçmişte yapılanları söylemeye cesaretiniz
olmadı.
Tabii, bununla
ilgili güzel bir örnek vardır Anadolu’da. Affedersiniz, inek koca bir buzağı
doğurur sesi çıkmaz, bir tavuk küçücük bir yumurta yumurtlar bütün köyü ayağa
kaldırır. Bu örnek herhâlde güzel bir örnek olur diye düşünüyorum.
Sayın Bakan,
şimdi, daha önce İskenderun-Ceyhan-Adana-Mersin arasında çalışan bir yolcu
treni vardı. Bu tren şu anda sadece Adana-Mersin arasında çalışıyor,
İskenderun-Ceyhan arasındaki sefer iptal edildi. Bununla ilgili soru önergesi
de verdim. Orada fakir insanlarımız, daha az gelirli insanlarımız bu treni
kullanarak Adana’ya, Mersin’e yolculuk edebiliyorlardı ama şimdi bu imkândan
mahrumlar. Lütfen bu konuda bir çalışma yapar eğer bu hattı yeniden
canlandırırsanız memnun oluruz. Bu manada hemşehrilerimizin
de talepleri var.
Yine, demin
arkadaşlarımız da gündeme getirdiler, biz de gerek soru önergeleriyle gerekse
buradaki konuşmalarımızda sık sık gündeme getirdik.
Adana-Karataş yine Ceyhan-Yumurtalık arasındaki kara yolu. Bunlar, çok önceden
ihalesi yapılmasına, hatta parasının ayrılmasına rağmen bir türlü hayatiyete
geçirilemedi. Biliyorsunuz ikisi de turizm bölgesi, hem Karataş hem Yumurtalık
fakat bir türlü turizmde canlılık yakalayamadılar. Neden yakalayamadılar? İşte,
ulaşım ağının iyi olmayışı, insanların o kalabalık yolu tercih ederek Karataş’a
ve Yumurtalık’a gitmek istemeyişinden kaynaklanıyor. Eğer oraya güzel bir yol
yapılabilirse, o turizm beldelerini de Türkiye’ye gelen turistlerle veyahut
yurt içerisinde seyahat yapan kendi insanlarımızla buluşturmak mümkün olur diye
düşünüyorum. Bu manada çok talep var, lütfen bu konuyu da değerlendirirseniz
seviniriz.
Yine,
Ceyhan-Erzin-Yumurtalık bölgesindeki enerji bölgesi; işte, her konuşmanızda
“Orası Rotterdam olacak, enerji merkezi olacak, petrol merkezi olacak.” diye
bahsediyorsunuz. Geçen gün de söylemiştim, şu ana kadar daha çivi çakılmadı ne
yazık ki oraya. Oranın canlanabilmesi için öncelikle iyi bir kara yolunun
yapılması lazım. İkincisi, demir yoluyla Ceyhan-Erzin
arasının ve Ceyhan-Yumurtalık Serbest Bölgesi’nin birbirine bağlanması lazım. Eğer
bu demir yolunu yapar hayatiyete geçirirseniz o bölgeye yatırım yapacak iş
adamları eminim ki bir an önce başlayacaklardır, götürecekleri ham maddeyi daha
rahat taşıma imkânı bulacaklardır. Onun için o bölgede bu yolun yapılması çok
önemli. Umuyorum bunu dikkate alır ve değerlendirirsiniz.
Tabii, kara
yolları derken -az önceki konuşmacı arkadaşımız da değindi- kamyoncu esnafının
da çok yoğun problemleri var, sıkıntıları var. İşte, mazot pahalılığından
adamlar 10 numara yağ yakıyorlar. Yola çıktığınız zaman kamyonların egzozundan
çıkan dumanı gördüğünüzde âdeta korkuyorsunuz “Yangın mı çıktı?” diye. Neden?
10 numara yağ çünkü mazot değil içerisindeki. Yani bu deniz taşımacılığı
yapanlara çok ucuz mazot veriyorsunuz da neden bu kamyoncu esnafına ve
çiftçilerimize bu mazotu vermekten çekiniyorsunuz, neden bunu vermiyorsunuz
diye de düşünüyorum. Yani en fazla üretim yapan, ülkenin ekonomisine en fazla
katkı sağlayan insanlar. Birçok belge almak zorunda bıraktınız bu insanları ama
hâlâ pahalı akaryakıt altında para kazanamamaktan, evlerinden uzak geçirdikleri
günleri heba etmekten yakınıyorlar. Onun için, bu kamyoncu esnafına da destek
olmamız, yardımcı olmamız gerektiği kanaatindeyim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
MUHARREM VARLI (Devamla) - Tabii, ucuz mazot deyince,
çiftçilerimiz de mazot pahalılığından yakınmaktadırlar ki, haklıdırlar da.
Geçmiş ile günümüz arasında en az üç misli artış göstermiştir ama ürettikleri
aynı yerinde saymaktadır. Onun için, bu manada çiftçilerimize de bir fayda
sağlamanızı diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Varlı.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
5’inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 5’inci madde kabul
edilmiştir.
6’ncı madde
üzerinde iki önerge vardır.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının 6. maddesinde yer alan “stratejik plana” ibaresinin madde
metninden çıkarılmasını ve yerine “ulaştırma ana planına, stratejik plan ve
programlara” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mehmet Günal |
Oktay Vural |
Akif Akkuş |
|
Antalya |
İzmir |
Mersin |
|
Mustafa Kalaycı |
M. Akif Paksoy |
Alim Işık |
|
Konya |
Kahramanmaraş |
Kütahya |
|
Nevzat Korkmaz |
|
Mümin İnan |
|
Isparta |
|
Niğde |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
499 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Genel Müdür ve Genel Müdür Yardımcıları
başlıklı 6. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Şevket Köse |
Orhan Ziya
Diren |
Hulusi Güvel |
|
Adıyaman |
Tokat |
Adana |
|
Ali İhsan
Köktürk |
Hüseyin Ünsal |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
|
Zonguldak |
Amasya |
Malatya |
|
Rasim Çakır |
|
Enis Tütüncü |
|
Edirne |
|
Tekirdağ |
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Çakır, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
RASİM ÇAKIR
(Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; önergemle ilgili söz aldım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan
önce… Dün seçim bölgem olan Edirne’de Uzunköprü ve Keşan’da birer evladımızı,
şehidimizi toprağa defnettik ve öyle buraya geldim. Tabii Aydın’daki de bizim
evladımız, Trabzon’daki de bizim evladımız. Yalnız tecrübemi size aktarmayı
görev bildiğim için bunu söylüyorum. Öncelikle şehitlerimize rahmet diliyorum,
ulusumuza başsağlığı diliyorum. Terörün bir amacı da halkı
bezdirmek, yılgınlığa uğratmak, sindirmek, korkutmaktır ama emin olunuz ki
Edirne’deki yaptığımız törenlerde başta şehitlerimizin ağabeyleri, anneleri,
babaları olmak üzere “Biz başımızı önümüze eğmeyeceğiz, biz birilerini
güldürmek için ağlamayacağız.” diyerek, bütün Edirneliler, şehitlerimizi bu
anlayışla yılmadan, korkmadan, sinmeden vatan sevgimiz daha da yükselmiş bir
bilinçle ve vakur bir şekilde defnettik.
Değerli
arkadaşlarım, yalnız bu esnada bir olay yaşadık. Sayın Başbakan Van’da törenler esnasında
sesini olağanüstü yükselterek bir konuşma yaptı ve ekranlardan da bütün Türkiye
izledi. Bir muhalefet milletvekili tavsiyesi olarak ifade etmek istiyorum ki
böyle zamanlarda eğer sesinizi çok yükseltirseniz etrafınızdaki insanların
konuşmalarını duyamazsınız. Böyle zamanlarda sesi çok yükseltmek yerine susup
tabandaki halkın, insanın konuşmalarına kulak vermek belki de soruna çözüm
bulmak adına çok daha akılcı, çok daha memleketin yararınadır diye düşünüyorum.
Biz törenler esnasında sessiz bir biçimde etrafımızdaki şehit yakınlarının,
etrafımızdaki vatandaşların neler söylediğini, neler söylemeye çalıştığını,
duygu ve düşüncelerinin neler olduğunu dinlemeye, hissetmeye ve anlamaya gayret
gösterdik.
Önerim, tavsiyem:
Sesi yükseltmekle, hamaset yapmakla, inanın, bu soruna akılcı ve doğru bir
çözüm üretebilmemiz mümkün değildir.
Bu önerimi
yaptıktan sonra bir önerim de Karayollarına olacak. Edirne Havsa ilçesi Necatibey köyünden bölünmüş yol geçiyor. Yol köyün
içerisinden geçer iken plan değişiyor, köyün dışarısına alınıyor. Olabilir,
böyle uygun görülmüş olabilir. Yalnız, ihaleyi alan şirketin bir temsilcisi
köye geliyor, köylüye diyor ki: “Sizin, işte şu bölgeden, şu tarlalarınızın
olduğu yerden yol geçecek, yolun yeri değişti, bize muvafakat verin, imza
atın.”
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan, önemli bir şey anlatıyor, çok önemli bir şey
anlatıyor.
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Dinliyorum.
RASİM ÇAKIR
(Devamla) - Şimdi, köylü de diyor ki: “Bu tarlalar bizim bahçelerimiz, en
verimli kullandığımız birinci sınıf tarım arazisi ama devletimize lazımsa
verelim, vermeyelim de demiyoruz ama hani, ne zaman istimlak
edilecek, bunun parası kaç paradır, parası ne zaman ödenecek, bunu bir
bilelim.” Yani bunları bilmeden “Kardeşim, gel sen buraya -hem de bir şirket
yetkilisi- muvafakat ver de bizim işimiz aksamasın, bir an önce dozerleri
sokalım.” anlayışıyla hizmet yapılmaz.
Tabii ki ülkenin
çıkarları önemli, tabii ki devletin çıkarları önemli ama bu çıkarları hayata
geçirelim derken bireyin çıkarlarını yok etmek, bireyin çıkarlarını haksızlığa
uğratmak…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
RASİM ÇAKIR
(Devamla) - …kişi hak ve özgürlüklerini yok saymak çağdaş, modern bir hukuk
devleti anlayışına kesinlikle yakışmaz. Eğer seçimlerden alınan yüzde 47 oyu,
yetkiyi, hukuk
devletini yok sayarak “Biz güçlüyüz, bizim dediğimiz olur.”
anlayışıyla kullanma gayreti içerisine girilirse, kişi hak ve özgürlükleri,
temel hak ve özgürlükleri yok sayılırsa, işte o zaman, o kişiler yine o sandığa
gidecek kişilerdir.
Bu noktada, Sayın
Bakanın bir çalışma yaparak, konuyu açıklığa kavuşturarak, oradaki
vatandaşlarımızın arsa, tarla bedellerinin ödenip ondan sonra yolun geçirilmesi
çalışmalarını yapacağını düşünüyor ve bu konuda bölgem insanlarımla ilgili bir
müjdeli haber bekliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Çakır.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
499 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının 6. maddesinde yer alan “stratejik plana” ibaresinin madde
metninden çıkarılmasını ve yerine “ulaştırma ana planına, stratejik plan ve
programlara” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Buyurunuz Sayın Işık. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 499 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın 6’ncı maddesi üzerine vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Sözlerimin
başında, son günlerde artan PKK saldırılarında, vatan savunmasında hayatlarını
kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar, aziz
milletimize de başsağlığı diliyorum.
Gencecik
şehitlerimizin cenazeleri geldikçe “İnadına açılım.” diyerek terör örgütünü
cesaretlendiren, Habur’dan giriş yapan teröristleri
Atatürk portresini ve Türk Bayrağı’nı indirerek yargılayan mobil mahkemeler
kuran, 72 milyonun gözü önünde “Meşenin dalları bir yerinize mi battı?” diyen
belediye başkanını görevden alamayan, güvenlik kontrol noktalarını kaldırarak
teröristlerin elini kolunu sallaya sallaya
dolaşmasını sağlayan, Türkiye Büyük Millet Meclisinden almış olduğu sınır ötesi
harekât yetkisini kullanamayan, güvenlik güçlerinin ve yargı organlarının yetkilerini
kısan, 17/7/2004 tarihinde çıkartılan 5233 sayılı
Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’a
dayanarak beyan esasıyla bugüne kadar bölgeye 1 katrilyon Türk lirasının
üzerinde tazminat ödeyerek ülke kaynaklarını âdeta terör patronlarına akıtan,
terör bölgesine Tarım Bakanlığı başta olmak üzere değişik bakanlıklarca örneğin
hayvancılık hibe desteği, kuraklık yardımı ve benzeri gibi farklı yollarla
diğer illerimize verilmeyen desteklerle o bölgeye kaynaklar aktaran, sınır
kaçakçılığının önlenmesine yönelik gerekli tedbirleri almayarak PKK terör
örgütüne örtülü ödenek sağlayan, terörle mücadele için eğitilmiş özel harekât
timlerini görev bölgelerinden çekerek kendilerine özel korumalar hâline
getiren, teröristlerle kahramanca mücadele etmiş güvenlik görevlilerini
sorgusuz sualsiz hapse attıran, sınır güvenliğini jandarma ve güvenlik
kuvvetlerinin elinden alarak özel ekiplere devretmeye yönelik kanun çıkaran,
terörün hamiliğini yapanları “ağabey, amca” diyerek kırmızı halılarla
karşılayan, velhasıl terörün ve teröristlerin çekindiği her türlü tedbiri
ortadan kaldıran AKP Hükûmetini, aziz milletimizi
derinden yaralayan “Açılım” adını verdikleri yıkım projesinden bir an önce
vazgeçerek terörü önleyecek acil tedbirleri almaya davet ediyor, akşam
yataklarına uzandıklarında yüreği yanan anaları ve babaları düşünerek bir
vicdan muhasebesi yapmaya davet ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, Karayolları Genel Müdürlüğünü âdeta özelleştirerek Türkiye
Cumhuriyeti devletinin köklü kurumlarından birisini daha bitme noktasına
getirecek bu kanun tasarısının bir an önce geri çekilerek yeniden düzenlenmesi
daha hayırlı olacaktır. Bu hâliyle keyfîliklerin önünü açacak, vatandaşı daha
çok mağdur edecek, geç de olsa yargı kararları doğrultusunda, hiç olmazsa istimlak bedeliyle ilgili haklarını alabilen birçok
vatandaşımızı hak aramaktan vazgeçirecek bu düzenlemelerin yer aldığı tasarı
yeni zenginlerin türemesini sağlayacaktır. Böylece, son bir yılda 6 bin kişi
olan milyoner sayısının biraz daha artmasının önü açılacaktır.
Sayın Bakan,
sizin de çok iyi bildiğiniz gibi, döneminizde Kütahya ili maalesef ulaştırma
hizmetlerinden hakkını alamayan illerin başında gelmektedir. Yıllarca
bitirilmeye çalışılan Kütahya-Eskişehir, Kütahya-Afyonkarahisar
bölünmüş yol çalışmalarına ek olarak Kütahya-Balıkesir, Kütahya-Uşak yollarının
ne zaman bitirileceği Kütahyalılarca merak edilmektedir. Diğer yandan, ilçeler
arası yollardan Tavşanlı-Domaniç, Tavşanlı-Emet, Emet-Simav, Emet-Gediz,
Emet-Çavdarhisar, Altıntaş-Dumlupınar, Altıntaş-Aslanapa, Gediz-Simav,
Gediz-Uşak, Simav-Selendi, Simav-Demirci, Simav-Sındırgı...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
ALİM IŞIK (Devamla) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
...Simav-Bursa
kara yolları çalışma beklemekte, AKP döneminde unutulan Kütahyalılar bir kez de
olsa hatırlanmayı beklemektedir. Ankara-İzmir otoyolu ve hızlı tren
projeleriyle Antalya-İstanbul Hızlı Tren Projesi’nin en uygun güzergâh olan
Kütahya il merkezinden geçirilmesi için projelerin tekrar bir kez daha
incelenmesini beklemektedir.
28 Haziran 2010
tarihinde yapılacak olan Zafer Havaalanı ihalesinin bir an önce
sonuçlandırılmasını beklemektedir. İnşallah bu ihale gerçekleşir ve bu yatırım
bölgemize geç de olsa kazandırılmış olur.
Bu vesileyle,
önergemize desteklerinizi bekliyor, hepinize hayırlı geceler diliyor,
saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Işık.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
6’ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 6’ncı madde kabul
edilmiştir.
Çalışma süremizin
sonuna geldiğimiz için, alınan karar gereğince kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için 23 Haziran 2010 Çarşamba günü saat 13.00’te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 23.59