DÖNEM: 23 CİLT:
69 YASAMA
YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
101’inci
Birleşim
4 Mayıs 2010 Salı
(Bu
Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür
belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş
alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMALAR
IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Niğde Milletvekili
Mümin İnan ve 21 milletvekilinin, tarihî eserlerin korunmasında yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/711)
2.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 21 milletvekilinin, Kyoto Protokolü’nün
yükümlülüklerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/712)
3.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 19 milletvekilinin,
tarihî eserlerin korunmasında ve müze yönetiminde yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/713)
B) Tezkereler
1.- Afganistan
Halk Meclisi Din, Kültür, Eğitim, Yüksek Öğrenim İşleri Komisyonu Başkanı
Muhammed Muhakkık’ın vaki davetine icabetle TBMM
Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir Parlamento heyetinin Afganistan’a
resmî ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1185)
C) Önergeler
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, (2/449) esas numaralı Kanun Teklifi’nin doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/208)
V.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
3.-
Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak
İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana
Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S.
Sayısı: 458)
4.- Kooperatifler
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Kooperatifler
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonları Raporları (1/811, 2/633) (S. Sayısı: 496)
5.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264
Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve
497’ye 1’inci Ek)
6.- Veteriner
Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum
ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları Raporları
(1/806) (S. Sayısı: 498)
7.- Türkiye
Cumhuriyeti ile İrlanda Arasında Gelir ve Sermaye Değer Artış Kazançları
Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına
Engel Olma Anlaşmasının ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/689) (S. Sayısı: 479)
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.- Mersin
Milletvekili İsa Gök’ün, Anayasa Komisyonu Başkanı ve İstanbul Milletvekili
Burhan Kuzu’nun ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın,
konuşmalarında, Avrupa’daki anayasa mahkemelerinin yapısı ve görevleriyle
ilgili olarak Genel Kurula yanlış bilgi verdiklerine ilişkin açıklaması
2.- Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, Mersin Milletvekili İsa
Gök’ün, konuşmasında söylediği sözleri değil söylemediği konuları çarpıtmasına
ilişkin açıklaması
VII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, barajlara ve
hidroelektrik santrallere ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/12873)
2.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş’in, MTA Tabiat Tarihi Müzesine ilişkin Başbakandan
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/13470)
3.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Kula’da kurulan tehlikeli atık bertaraf
tesislerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı (7/13560)
4.- Bursa
Milletvekili H. Hamit Homriş’in, bir gölet yapımına
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı (7/13562)
5.- Bursa
Milletvekili H. Hamit Homriş’in, bir gölet yapımına
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı (7/13563)
6.- Bursa
Milletvekili H. Hamit Homriş’in, bir gölet yapımına
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı (7/13564)
7.- Bursa
Milletvekili H. Hamit Homriş’in, bir gölet yapımına
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı (7/13568)
8.- Bursa
Milletvekili H. Hamit Homriş’in, bir gölet yapımına
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı (7/13569)
9.- Adana Milletvekili
Mustafa Vural’ın, SGK Teftiş Kurulu Adana Grup Başkanlığının kapatılmasına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/13625)
10.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Van Gölü’ndeki kirliliğe
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı (7/13638)
11.- Samsun
Milletvekili Suat Binici’nin, bir enerji nakil
hattına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın
cevabı (7/13691)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 12.00’de açılarak beş oturum yaptı.
Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19
milletvekilinin:
Fındık
sektöründeki (10/708),
Kırmızı et
sektöründeki (10/709),
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 30 milletvekilinin, arıcılıkta yaşanan (10/710),
Sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu;
önergelerin gündemdeki yerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Kadın Erkek
Fırsat Eşitliği Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna
düşen 1 üyeliğe Çorum Milletvekili Ahmet Aydoğmuş,
İçişleri
Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyeliğe
Yozgat Milletvekili Osman Coşkun,
Adalet
Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyeliğe
Mardin Milletvekili Cüneyt Yüksel,
Seçildiler.
Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2’nci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/499) (S. Sayısı: 321),
3’üncü sırasında
bulunan, Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına
Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para
Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/761)
(S. Sayısı: 458),
4’üncü sırasında bulunan, Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Kooperatifler Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporlarının (1/811, 2/633)
(S. Sayısı: 496),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
5’inci sırasında
bulunan ve görüşmelerine devam olunan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı
İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek)
ikinci görüşmesinde 7’nci, 9’uncu, 10’uncu, 11’inci, 12’nci ve 13’üncü
maddeleri kabul edildi; 8’inci maddesi üye tam sayısının beşte üç çoğunluğuyla
kabul oyu alamadığından reddedildi.
Başkanlıkça,
8’inci maddenin kabul edilmemesi sonucu, 9’uncu maddeden itibaren madde
numaralarının teselsül ettirilmesi gerektiği ancak maddeler üzerinde verilmiş
olan önergelerin görüşmelerinde bir karışıklık olmaması için, teklifteki madde
numaraları esas alınarak görüşmelere devam edileceği, daha sonra madde
numaralarının teselsül ettirileceği ve düzeltileceği açıklandı.
Tunceli
Milletvekili Kamer Genç, 2/5/2010 tarihli 99’uncu
Birleşim tutanağında yer alan, Başkanlık Makamına hitaben söylediği “Sizin
davranışınız anormal.”,
İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, konuşmasında iktidar partisi grubuna hitaben
söylediği “Boş sıralara konuşuyorum.”,
İfadesine ilişkin
birer açıklamada bulundular.
Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Tunceli Milletvekili
Kamer Genç’in, AK PARTİ Grubu Başkanına,
İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş’ın, grubuna,
Samsun
Milletvekili Haluk Koç, Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin, şahsına,
Sataşması
nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Her madde için
işleme alınan yedi önergenin dördünün siyasi parti grubuna mensup
milletvekillerine hak olarak tanınmasına ve kalan üç önergenin belirlenmesi için
kura çekiminin İç Tüzük’e uygun olarak yapılıp yapılmadığına ilişkin açılan
usul tartışması sonucunda, Oturum Başkanı, tutumunda bir değişiklik olmadığını
açıkladı.
4 Mayıs 2010 Salı
günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 23.52’de son verildi.
|
|
Mehmet Ali ŞAHİN |
|
|
|
|
Başkan |
|
|
|
Harun TÜFEKCİ |
|
Bayram ÖZÇELİK |
|
|
Konya |
|
Burdur |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
|
Fatih METİN |
|
|
|
|
Bolu |
|
|
|
|
Kâtip Üye |
|
|
No.: 136
II.-
GELEN KÂĞITLAR
4
Mayıs 2010 Salı
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 21 Milletvekilinin, tarihi eserlerin korunmasında
yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/711)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.03.2010)
2.- Niğde Milletvekili
Mümin İnan ve 21 Milletvekilinin, Kyoto Protokolünün yükümlülüklerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/712) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.03.2010)
3.- Kastamonu Milletvekili
Mehmet Serdaroğlu ve 19 Milletvekilinin, tarihi
eserlerin korunmasında ve müze yönetiminde yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/713) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.03.2010)
4 Mayıs 2010 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Mehmet Ali ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 101’inci Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN –
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için beş
dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda
bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını
görevli personel aracılığıyla beş dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır; ayrı ayrı
okutuyorum:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 21 milletvekilinin,
tarihî eserlerin korunmasında yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/711)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gerekçesini ekte sunduğumuz, ülkemizdeki, tarihî eserlerin
araştırılması, müzelerde bulunan tarihî eserlerin korunması, bunların müzelerde
sergilendikleri ve depolandıkları ortamların incelenmesi, eserlerin yıpranmadan
uzun süre muhafaza edilebilecek uygun ortamların hazırlanması ve devlet
müzelerindeki tarihî esrelerin yağmalanmasının engellenmesi konusunda, alınması
gereken tedbirlerin ve bunlara ilişkin yapılacak düzenlemelerin ele
alınabilmesi için, Anayasa’nın 98’inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105’inci
maddeleri gereğince, Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Mümin İnan (Niğde)
2) Kürşat Atılgan (Adana)
3) Gürcan Dağdaş (Kars)
4) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
5) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
6) Ahmet Bukan (Çankırı)
7) Murat Özkan (Giresun)
8) Mehmet Şandır (Mersin)
9) Mustafa Kalaycı (Konya)
10) Akif Akkuş (Mersin)
11) Beytullah Asil (Eskişehir)
12) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ)
13) Rıdvan Yalçın (Ordu)
14) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
15) Atila Kaya (İstanbul)
16) Ahmet Deniz Bölükbaşı (Ankara)
17) Mithat Melen (İstanbul)
18) Recep Taner (Aydın)
19) Bekir Aksoy (Ankara)
20) İzzettin Yılmaz (Hatay)
21) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
22) Hakan Coşkun (Osmaniye)
Gerekçe:
Ülkemiz,
neredeyse insanlığın var oluşundan günümüze kadar ulaşan eski uygarlıkların
yaşadığı bir coğrafyada bulunmaktadır. Binlerce yıldır bu topraklarda yaşayan
bütün toplumlar, yeraltında, yer üstünde ve su altındaki eserleriyle,
yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik ve kültürel özelliklerini yansıtan
eserler bırakmışlardır. Bu açıdan değerlendirildiğinde, ülkemiz, her türlü
kültür varlıklarına sahip olan, nadir yerleşim alanlarından bir tanesidir.
Geçmişten günümüze, günümüzden de geleceğe, toplumların yaşam biçimleri,
gelenek-görenekleri, inançları dünyayı algılama biçimleri, kültürleri,
sanatları vb. hakkında bizlere bilgi veren ve tüm insanlık için çok önemli bir
yere sahip olan kültür varlıkları, bir milletin manevi açıdan sahip olduğu en
değerli eserlerdir. Bu eserlerin zarar görmesi ya da yok olması, o toplumların,
psikolojik açıdan direncinin kırılmasına ve moral açısından çökmesine neden
olmaktadır
Dört bir yanında
binlerce yıllık geçmişe sahip uygarlıkların eserleriyle dolu olan ülkemizde, ne
yazık ki tarihî eserlere hak edildiği gibi davranılmıyor. Türkiye’de koruma
altına alınan, envanter çalışmalarına dâhil edilen, ya
da yasa güvenceleri altında turizm hareketine katkısı olan tarihî eserlerin,
neredeyse birkaç katını, kaçak kazılar, hırsızlık gibi sebeplerle, bilinçsiz
bir şekilde heba ediyoruz. Mevsimlerin, iklim değişimlerinin binlerce yıldır
yapamadığı tahribatı, cehalet ve ilgisizlik yüzünden bizler yapıyoruz. Geçmişle
geleceğimiz arasındaki en önemli köprüleri, ilgisizlik yüzünden bir hiç uğruna
yok ediyoruz. Bu tahribatın en önemlileri, son yıllarda kendini iyice gösterdi.
Sit alanları içinde yer alan eserlerin yok edilmesi, tarihî eserlerin yurt
dışına götürülmesi derken, son dönemlerde, basında sıklıkla, müzelerde
hırsızlık haberleri yer almaya başladı
İnsanlığın ortak
mirası sayılan kültür varlıkları, hem bizlere hem de gelecek kuşaklara,
dünyanın ortak geçmişi ve ortak kültürel zenginliği hakkında bilgi
vermektedirler. Tabii ki bu kültürel zenginliğin çok sağlıklı bir şekilde
korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması da büyük önem taşımaktadır
Yukarıda
açıklanan sorunların çözümü için alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis Araştırması açılması gerekmektedir.
2.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 21 milletvekilinin,
Kyoto Protokolü’nün yükümlülüklerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/712)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gerekçesini ekte
sunduğumuz, ülkemizin 2004 yılında taraf olduğu Birleşmiş Milletler İklim
Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında imzalanan Kyoto Protokolü, 5 Şubat
2009 tarihinde TBMM Genel Kurulunda 5836 sayılı Kanun’la kabul edilmiştir. Çevre ve Orman Bakanlığı, “Ülkemiz, Kyoto Protokolü’nün Ek B listesinde
yer almadığından Kyoto Protokolü’ne taraf olunması 2012 yılı sonuna kadar
ülkemize herhangi bir sera gazı azaltım yükümlülüğü
getirmemektedir” dese de, bundan sonraki süreçte nasıl bir devlet politikası
izlenmesi gerektiği, 2012 sonrası için yapılacak çalışmaların maliyetlerinin
çıkartılıp stratejilerinin belirlenmesi ve yapılacak yatırımların araştırılıp
tespit edilmesi, alınması gereken tedbirlerin ve bunlara ilişkin yapılacak
düzenlemelerin ele alınabilmesi için Anayasa’nın 98’inci, İç Tüzük’ün 104 ve
105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif
ederiz.
1) Mümin İnan (Niğde)
2) Kürşat Atılgan (Adana)
3) Gürcan Dağdaş (Kars)
4) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
5) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
6) Ahmet Bukan (Çankırı)
7) Murat Özkan (Giresun)
8) Mehmet Şandır (Mersin)
9) Mustafa Kalaycı (Konya)
10) Akif Akkuş (Mersin)
11) Beytullah Asil (Eskişehir)
12) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ)
13) Rıdvan Yalçın (Ordu)
14) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
15) Atila Kaya (İstanbul)
16) Ahmet Deniz Bölükbaşı (Ankara)
17) Bekir Aksoy (Ankara)
18) Recep Taner (Aydın)
19) Mithat Melen (İstanbul)
20) İzzettin Yılmaz (Hatay)
21) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
22) Hakan Coşkun (Osmaniye)
Gerekçe:
Ülkemizin 2004
yılında taraf olduğu Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi
kapsamında imzalanan Kyoto protokolü, 5 Şubat 2009 tarihinde TBMM genel
kurulunda 5836 sayılı kanunla kabul edilmiştir. Türkiye Kyoto Protokolü’nü
benimsemiş ve bu durumu yasalaştırmıştır. Ancak ülkemiz gibi gelişmekte olan ve
ekonomisini sanayiye dayalı hale getirmeye çalışan ülkeler, getireceği ağır
ekonomik zorluklar karşısında Kyoto Protokolü’ne karşı çekince koyarak,
sözleşmeye taraf olmalarına rağmen, bu protokol hükümlerini onaylayıp
ülkelerinde hayata geçirme konusunda acele etmemektedirler. Ülkemiz, daha
önceki mevcut şartların hiçbirinde değişme olmamasına, dış kaynaklı enerji
satın almasına ve henüz yenilenebilir enerji kaynakları konusunda yeterli
mesafe alınamamasına rağmen, bu protokolü onaylamıştır.
Uygun bulma kanun
tasarısının çevre komisyonundaki görüşme tutanakları incelendiğinde, Komisyona
bilgi veren DPT temsilcisinin, “Ülkemizin 1990 yılı sera gazı salınımının 170 milyon ton olduğunu, bunun 2004 yılında 296
milyon tona çıktığını belirterek, bu artışın devam etmesinin kaçınılmaz olduğu
şeklinde bilgi verdiği görülmektedir. Aynı devlet kurumumuz, Ülkemizin özel
şartlarının sağlayacağı muhtemel esneklikler tamamlanmadan, emisyon
azaltımının sektörler ve genel olarak ülkemiz
ekonomisine etkisi ortaya konmadan protokole taraf olunmasının, zamanlama
olarak yerinde olmadığı düşüncesini ortaya koymuş, TOBB Temsilcisi ise,
protokole taraf olmakla ilgili hazırlıkların yeterince tamamlanmadığı, hazırlık
yapılmadan uygulamanın çok zor yükümlülükler getirilebileceği endişesini
taşıdıklarını belirterek, “2012 sonrası için hangi taahhütleri isteyeceklerini
bilmiyoruz” şeklinde görüşlerini beyan etmişlerdir. Toplantıya katılan çevre
örgütleri temsilcileri ise protokolün onaylanmasını desteklediklerini ifade
etmişlerdir.
Devlet
kurumlarının yaptıkları ölçüm ve hesaplamalara göre, Türkiye eğer 2012 sonrası
için özel şartları sağlayamaz ise, mevcut sera gazı salınımlarını
yarı yarıya azaltmak yükümlülüğüyle karşı karşıya kalacaktır. Bunun maliyetinin
ise hala net olarak ortaya konmadığı bilinmektedir. Komisyon Görüşmelerinde,
Komisyon Başkanının ifade ettiği gibi, şartları yerine getirebilmenin maliyet
hesaplarının net olarak belirlenmediği, bu konuda 20 ila 148 milyar dolar
arasında rakamların telaffuz edildiği anlaşılmaktadır. İfade edilen bu
rakamlar, ülkemiz ekonomisi açısından büyük bir önem arz etmektedir. Bu
rakamların finansmanının nasıl sağlanacağı, İkinci tur görüşmelerde nasıl bir
tutum sergileneceği, 2012 sonrası için hangi tür özel şartların talep edileceği
konusunda geç kalınmadan şimdiden bir yol haritasının belirlenmesi
gerekmektedir.
Yukarıda
açıklanan sorunların çözümü için alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis Araştırması açılması gerekmektedir.
3.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu
ve 19 milletvekilinin, tarihî eserlerin korunmasında ve müze yönetiminde
yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/713)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Tarih ve sanat
eserlerimizin, müzelerimizin korunmasında yaşanılan problemlerin araştırılarak,
alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün 104 ve
105. maddeleri gereğince bir Meclis Araştırma Komisyonu Kurulmasını arz ve
teklif ederiz.
1) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
2) Necati Özensoy (Bursa)
3) Oktay Vural (İzmir)
4) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
5) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
6) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
7) Hamza Hamit Homriş (Bursa)
8) Rıdvan Yalçın (Ordu)
9) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
10) Süleyman Lâtif Yunusoğlu (Trabzon)
11) Hüseyin Yıldız (Antalya)
12) Ahmet Orhan (Manisa)
13) Mustafa Enöz (Manisa)
14) Metin Ergun (Muğla)
15) Recep Taner (Aydın)
16) Yılmaz Tankut (Adana)
17) Muharrem Varlı (Adana)
18) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
19) Kürşat Atılgan (Adana)
20) Alim Işık (Kütahya)
Gerekçe:
Binyıllardır
çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış topraklarda yaşıyoruz. Zengin
tarihimizin mirası olarak, pek çok tarih ve sanat eserimiz, açık alanlarda ve
müzelerde sergilenmekte, yada depolarda sergilenmeyi
beklemektedir.
Bu zengin miras,
her zaman tarihi eser kaçakçılarının ilgisini çekmiş, pek çoğu yurt dışına
kaçırılmış, yabancı devletlerin müzelerini, zenginlerin koleksiyonlarını
süslemişlerdir.
Son günlerde Ankara
Resim ve Heykel Müzesi’nde yapılan envanter
çalışmasında eksik eserler bulunduğunun tespit edilmesi ile, sahip olduğumuz
tarih ve sanat eserlerini korumakta büyük problemler yaşadığımız bir kez daha
ortaya çıkmıştır.
Müzelerimizde ve
depolarında, saklama koşullarının yetersizliği, teknik personel eksikliği,
hatalı onarım çalışmaları gibi tarih ve sanat eserlerimize kendi kendimize
verdiğimiz zarar da, konunun diğer bir boyutunu oluşturmaktadır.
Milli
saraylarımızda saklanan tarih ve sanat eserleri ve eşyalarında da durum içler
acısıdır. Depolarda bakımsızlık ve pislik içinde yırtık-sökük, kırık-dökük
çürümeye terk edilmiş padişahların kullandığı eşyalar harap haldedir.
Tarihimize ve
kültürümüze sahip çıkma bilincinin yeterince gelişememesi, Kültür ve Turizm
Bakanının, sorumluluğu altındaki müzenin soyulmasını, müstehzi bir ifadeyle
askeri darbe dönemine atarak, sorumluluğundan sıyrılma çabasından bile kolayca
anlaşılmaktadır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin konuya el koyarak, tarihi ve sanat eserlerimizin korunması
ve gelecek kuşaklara eksiksiz ve bozulmadan aktarılabilmesi için bir Araştırma
Komisyonu kurulması zorunluluk haline gelmiştir.
Tüm bu
nedenlerle, tarih ve sanat eserlerimizin, müzelerimizin korunmasında yaşanılan
problemlerin araştırılarak, alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla,
Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis
Araştırma Komisyonu Kurulmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
B) Tezkereler
1.- Afganistan Halk Meclisi Din, Kültür, Eğitim, Yüksek
Öğrenim İşleri Komisyonu Başkanı Muhammed Muhakkık’ın
vaki davetine icabetle TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir
Parlamento heyetinin Afganistan’a resmî ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/1185)
03/05/2010
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Afganistan Halk
Meclisi Din, Kültür, Eğitim, Yüksek Öğrenim İşleri Komisyonu Başkanı Muhammed Muhakkık, TBMM Dışişleri Komisyonu Heyeti’ni, resmi bir
ziyaret gerçekleştirmek üzere Afganistan’a davet etmektedir.
Sözkonusu heyetin
Afganistan’ı ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun’un 6. Maddesi uyarınca Genel Kurul’un
tasviplerine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan
gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve daha sonra oylarınıza
sunacağım.
C) Önergeler
1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, (2/449) esas
numaralı Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/208)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
2/449 Esas
sayılı, “Uyuşturucu ve Psikotrop Madde, Bağımlılığı
ve Kaçakçılığı ile Mücadele Genel Müdürlüğü” Kurulmasına dair Kanun Teklifimin
45 gün içerisinde görüşülmediği için TBMM İç tüzüğünün 37. maddesi gereğince
doğrudan TBMM Genel Kurulu gündemine alınmasını,
Arz ederim. 14.10.2009
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
BAŞKAN – Sayın
Doğru, konuşacaksınız herhâlde?
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Evet.
BAŞKAN – Buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
Teklifiniz
üzerinde, önergeniz üzerinde beş dakika konuşma hakkınız var.
Sürenizi
başlatıyoruz.
REŞAT DOĞRU
(Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; (2/449) sıra sayılı, Uyuşturucu ve Psikotrop
Maddelerle Mücadele Genel Müdürlüğünün kurulması için vermiş olduğumuz kanun
teklifi hakkında İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre gündeme alınmasıyla ilgili
söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Dünyada olduğu
gibi ülkemizde de önümüzdeki yıllarda en önemli sorunların başında madde
kullanımı ve bağımlılığı olacaktır. 21’inci yüzyılda yeni
dünya düzeninde, toplumda ve sosyal yaşamda beklentilerin değişmesi,
aile yapısındaki bozulmalar bu durumu ortaya çıkarmaktadır. Önümüzdeki yıllar,
dünyada, uyuşturucu ve madde kullanımının toplumu nereye doğru sürüklediğini
göreceğimiz yıllar olacaktır. Aynı sorunu ülkemizde de gün geçtikçe ağır bir
şekilde hissetmeye başlamış bulunmaktayız. Yapılan son araştırmalar başta büyük
şehirler olmak üzere Anadolu’nun köylerine kadar uzanan çok önemli problemin
ortaya çıkmakta olduğunu göstermektedir. Geç kalmadan, geleceğimizi emanet
edeceğimiz gençlerimize derhâl çok ciddi önlemler alarak sahip çıkmalıyız.
Türkiye’yi saran
uyuşturucu ve madde bağımlılığı için koruyucu sağlık önlemleri hakkında aileler
ve gençleri uyarmak ve doğru yönlendirmek için bu kurulmasını istediğimiz genel
müdürlüğe her geçen gün biraz daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Ülkemizde
uyuşturucu madde kullanım alışkanlığı çığ gibi büyümekte ve kullanım yaşı
giderek düşmektedir. Ülke olarak, geleceği olan gençlerimizi bu durumdan
mutlaka korumalıyız.
AMATEM’in
çalışmalarına göre, okullarda ve gençlerde uyuşturucu kullanım oranı her yıl
ikiye katlanmaktadır. Uyuşturucunun ticareti ve kazanılan para, dünyada terör
örgütlerinin temel kaynakları arasındadır. Ülkemizde de terör örgütleri bu
yolla 10 milyar dolar gibi büyük para kaynağı elde etmektedirler. Bu durum bile
ülkemizde konuya acil olarak müdahale edilmesini gerektirmektedir. Bağımlılık
yapan maddelerin satıcılarının özellikle gençlerimizi hedef aldığı güvenlik
güçleri kaynaklarından anlaşılmaktadır. Hedef, çocuklarımız ve gençlerimizdir.
Uyuşturucuyla mücadelede hem arzın hem talebin durdurulması gerekmektedir.
Madde kullanımı
toplumsal bir sorun olması yanında şeker hastalığı, tansiyon hastalığı gibi bir
hastalıktır. Amaç bu hastalığa gençlerimizin yakalanmamasıdır. Yakalandıktan
sonra tam tedavisi maalesef mümkün olmamaktadır.
Sayın
milletvekilleri, geçmiş yıllarda madde kullanım yaşı on iki iken bugün bu yaş
onlara düşmüştür. Ülkemizde son beş yıldan beri ekonomik tablonun ileri
derecede bozulması, toplumda psikolojik bozukluklara sebep olmaktadır.
Hükümetin yeterli önlem almaması, açlığın, yokluğun, fakirliğin, işsizliğin
ileri derecede artması, madde kullanımı ve uyuşturucuya eğilimi daha da fazla
artırmıştır. Bu da ülkemizi sahip olduğu genç nüfustan dolayı hedef ülke hâline
getirmektedir. Uyuşturucu tacirleri bunu iyi değerlendirmekte hem kaçakçılığı
hem de kullanımını ülkemizde desteklemektedirler.
Uyuşturucuyla
mücadelede çok etkin olmak ülkemiz için zorunlu hâle geldiğinden Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerle Mücadele Genel Müdürlüğü ve bu Genel
Müdürlüğün yetkili ve etkin bir şekilde çalışması için kanun düzenlemelerine
gidilmelidir. Uyuşturucu maddelerle ilgili suçlar kamunun sağlığıyla ilgili
işlenen suçlardır, oluşturduğu zarar çok fazladır. Mahkemelerin uzaması, başka
davalarla birleştirilmesi doğru değildir. Bundan dolayı uyuşturucu madde
suçlarının soruşturma, kovuşturma ve yargılama aşamasını kapsayacak şekilde
tahkikat konusu kendine has özellikler taşımaktadır. Onun için de bu konuda
uzmanlaşmış hâkim ve savcıların bulunduğu ihtisas mahkemeleri kurulmalıdır. Kurulacak
olan Genel Müdürlük, denetiminde serbestlik, suç şüphesinin öğrenilmesinde
rehberlik, koruma ve yardıma kadar çok ciddi bir şekilde yapılanması
gerekmektedir. Madde bağımlılığı rehabilitasyonunun
özel önem arz ettiği de unutulmamalıdır. Rehabilitasyon merkezlerinin yerleri
iyi tespit edilmeli, Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme
Merkeziyle koordineli çalışmalar mutlaka yapılmalıdır. Uyuşturucu ve madde
bağımlılığı konusu yazılı ve görsel medyanın sürekli gündem maddelerinden
birisi hâline getirilmelidir. Çeşitli vakıflarca yürütülen sosyal yardımlar
geçici bir destek olarak değerlendirilmeli, gençler çalışmaya ve kazanmaya
yönlendirilmeli, üretken hâle getirilmelidir. Bütün şehirlerde istihdamı
artırıcı, iş temin eden projeler mutlaka desteklenmelidir.
Kanun teklifimiz,
uyuşturucu madde bağımlılığı ve kaçakçılığın sorunlarının araştırılması ve
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonunun
raporundaki önerilen konularla ilgili hazırlanmıştır.
Meclisimizden,
sizden kanun teklifimize destek bekliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Doğru.
Sayın
milletvekilleri, İç Tüzük 37’ye göre bir milletvekili arkadaşımızın da konuşma
talebi olmuştur.
Sayın Hasan
Çalış, Karaman Milletvekili, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
Sizin de süreniz
beş dakikadır.
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Tokat Milletvekili Sayın
Reşat Doğru’yla beraber vermiş olduğumuz 21/4/2009 tarihli
uyuşturucu, psikotrop madde bağımlılığı ve
kaçakçılığıyla mücadeleyi amaçlayan kanun teklifimizin komisyonlarda zamanında
görüşülmemesi nedeniyle, İç Tüzük 37’ye göre Genel Kurul gündemine aldırmak
üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinize saygılarımı arz
ediyorum.
Kıymetli
arkadaşlar, uyuşturucu ve kaçakçılıkla mücadeleyi amaçlayan, bu konuyla ilgili
ayrı bir teşkilat kurulmasını amaçlayan böyle bir kanun teklifinin sadece
muhalefetten geldiği için gündeme alınmaması, böyle önemli bir konuda iktidar
veya muhalefet anlayışıyla, mantalitesiyle
yaklaşılması manidardır ve üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur.
Kıymetli
arkadaşlar, eroin, morfin, esrar, kokain, extacy,
amfetaminler ve opioidler sıklıkla kullanılan
uyuşturuculardandır. Bu uyuşturucular Avrupa ve Kuzey Amerika’da sıklıkla olmak
üzere, dünyanın hemen hemen her tarafında
kullanılmaktadır. Ülkemizde de giderek kullanıcı sayısı artmaktadır ve
gerçekten, gençlerimizi her geçen gün biraz daha fazla tehdit eden bir
durumdur. Yapılan araştırmaların gösterdiği önemli sonuçlar, doğudan batıya,
batıdan doğuya, uyuşturucu trafiğinin merkezi maalesef Türkiye’dir.
Türkiye’de
uyuşturucu kullanımında Diyarbakır, İstanbul, İzmir sıklıkla kullanılmak üzere,
büyük merkezlerimizde giderek yaygınlaşmaktadır. Uyuşturucuya başlamakta
ailenin, okulun, arkadaş gruplarının önemi ortaya çıkmaktadır. Uyuşturucu
satıcıları özellikle okul önlerini kendilerine hedef seçmiş durumdadırlar.
Bu sonuçlar
uyuşturucuyla mücadelede son derece önemlidir. Uyuşturucu bağımlılığının
sebeplerine baktığımız zaman, maddenin kimyasal özelliği ki, merkezî sinir
sistemi üzerinde yaptığı etkiyle kısa sürede şahısları bağımlı hâle
getirebiliyor. Bunun için ağrı kesiciler ve sedatifler
hekim kontrolü dışında, mutlaka, kullanılmamalıdır. Ayrıca kişisel özellikler
etkilidir. Ergenlik dönemi, yanlış arkadaş grupları, arkadaş gruplarına uyum
sağlama, macera tutkusu, başarısızlık, sorumluluktan kaçma, güvensizlik gibi
nedenler ve “nasıl olsa ben alışmam”, “bir gün bırakırım”, “bana bir şey olmaz”
anlayışı uyuşturucunun yayılmasında önemli bir sıkıntıdır. Uyuşturucu
bağımlılığının tedavisinde ise, bağımlının tedavi olma isteği, erken teşhis,
hastanede yeterli tedavi görmesi ve şahsı topluma kazandırmayla ilgili rehabilitasyon çalışmasının başarıyla yürütülmesi kadar
koruyucu tedbirlerle uyuşturucu bağımlısı olmanın yollarını kapatmak da önemli
olmaktadır.
Değerli
arkadaşlar, gerçekten çocuklar belli yaşlarda aile büyüklerine, anneye, babaya
özenirler, belli yaşlarda öğretmenlerine özenirler, belli yaşlarda toplumda
önemli kişilere ve starlara özenirler. Bu kişilerin
kötü örnek olması gerçekten çocuklarımız, gençlerimiz açısından önemli bir
sıkıntıdır. Kendini bu durumda hisseden bütün vatandaşlarımızı ben sorumluluk
noktasında dikkatli olmaya davet ediyorum.
Buradan ailelere
sesleniyorum: Sizin için evlatlarınızdan daha kıymetli ne olacaktır? Onlara
sahip olun, onları anlamaya çalışın. Öğretmenlere sesleniyorum: Yavrularımıza,
yavrularınıza, öğrencilerimize sahip olun. Toplum liderlerine ve starlara sesleniyorum: Çocuklarımıza iyi örnek olun.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Çalış, lütfen tamamlayın, ek süre veriyorum.
Buyurun.
HASAN ÇALIŞ
(Devamla) – Basın ve medyanın program yapımcılarına, yöneticilerine
sesleniyorum: Çocuklarımıza kötü örnek olacak programlardan, kötü örnek olacak
yayınlardan kaçının. Bu evlatların her birinin sizin de evladınız olabileceğini
düşünün diyorum. Buradan değerli milletvekili arkadaşlarıma sesleniyorum: Bu
evlatlar sizin de evladınız olabilir. Bu kanun teklifiyle ilgili görevinizi
yapınız lütfen.
Teşekkür
ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın
Çalış, teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum...
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Yoklama
talebi var.
Yoklama talebinde
bulunan arkadaşlarımızı tespit edeceğiz.
Sayın Anadol, Sayın Okay, Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Selvi, Sayın
Keleş, Sayın Kart, Sayın Gök, Sayın Emek, Sayın Güvel,
Sayın Köse, Sayın Koçal, Sayın Ekici, Sayın Bingöl,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Sönmez, Sayın Süner, Sayın Kaptan, Sayın Dibek, Sayın Öğüt, Sayın Özyürek, Sayın Barış, Sayın Güner,
Sayın Hacaloğlu, Sayın Korkmaz.
İsimlerini tespit
ettiğimiz arkadaşlarımız sisteme girmeyecekler.
Elektronik
cihazla yoklama yapacağım.
İki dakika süre
veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) Önergeler (Devam)
1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, (2/449) esas
numaralı Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/208)
(Devam)
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince sözlü soru önergeleriyle diğer denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer
alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer
alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer
alan, Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına
Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu
Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma
Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek
Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4’üncü sırada yer alan, Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın; Kooperatifler Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Kooperatifler Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş’ın, Kooperatifler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri
ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporları (1/811,
2/633) (S. Sayısı: 496)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5’inci sırada yer
alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip
Erdoğan ve 264 Milletvekilinin; 7/11/1982 Tarihli ve
2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun ikinci
görüşmesine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul
Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982
Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/656)
(S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) (x) (xx)
BAŞKAN –
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Sayın
milletvekilleri, bilindiği gibi, Anayasa değişiklik tekliflerinin ikinci
görüşmesinde teklifin tümü ve maddeleri üzerinde görüşme açılmamakta, yalnızca
maddeler üzerinde verilmiş değişiklik önergeleri görüşülmektedir.
Teklifin birinci
görüşmesinde tüm maddeleri üzerinde değişiklik önergeleri verilmişti.
Dünkü birleşimde
teklifin 13’üncü maddesi gizli oylama sonucunda kabul edilmişti.
Şimdi, teklifin
14’üncü maddesini okutuyorum:
MADDE 14- Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 129 uncu maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Disiplin
kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz.”
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, 14’üncü madde üzerinde kırk beş önerge verilmiştir.
Kura sonucu
belirlenen yedi önergeyi okutup işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek
Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 14 üncü maddesiyle değiştirilen Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 129 uncu maddesinin 3 üncü fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Fahrettin
Poyraz
Bilecik
“Disiplin
cezalarına ilişkin kararlar yargı denetimi dışında bırakılamaz.”
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek
Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 14 üncü maddesiyle değiştirilen Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 129 uncu maddesinin 3 üncü fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Zekeriya
Aslan
Afyonkarahisar
“Disiplin
cezalarına ilişkin kararlar yargı denetimi dışında bırakılamaz.”
(x)
497 S. Sayılı Basmayazı 19/04/2010
tarihli 88’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.
(xx) 497’ye 1’inci Ek S. Sayılı Basmayazı
2/5/2010 tarihli 99’uncu Birleşim Tutanağı’na eklidir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek
Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 14 üncü maddesiyle değiştirilen Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 129 uncu maddesinin 3 üncü fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Azize
Sibel Gönül Ahmet
Yeni
Kocaeli Samsun
“Disiplin
cezalarına ilişkin kararlar yargı denetimi dışında bırakılamaz.”
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
497 e 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 14 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
İbrahim Binici |
Bengi Yıldız |
Fatma Kurtulan |
|
Şanlıurfa |
Batman |
Van |
|
Pervin Buldan |
Osman Özçelik |
|
|
Iğdır |
Siirt |
|
Madde: 14
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 129 uncu maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Tüm disiplin
kararları yargı denetimine tabidir.”
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 14. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Yaşar Ağyüz
Malatya Gaziantep
Madde 14- Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 129. maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve 6. fıkrada yer alan hakkında ibaresinden sonra “görevleri
sebebiyle” ibaresi eklenmiştir.
“Disiplin
kararları yargı denetimine tabidir.”
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, şimdi, maddeye en aykırı iki önergeyi okutup birlikte işleme
alacağım. İstemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı
söz vereceğim.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 14. Maddesi’nin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Yılmaz
Tankut Hasan
Çalış
Adana Karaman
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Anayasa değişikliği teklifinin, 14. maddesinin teklif metninden çıkarılması
için gereğini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Oktay Vural |
Mehmet Şandır |
|
Konya |
İzmir |
Mersin |
|
Behiç Çelik |
S. Nevzat
Korkmaz |
|
|
Mersin |
Isparta |
|
BAŞKAN – Komisyon
önergelere katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın
Korkmaz, siz mi konuşacaksınız efendim?
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
Önerge üzerinde
Isparta Milletvekili Sayın Nevzat Korkmaz, süreniz beş dakikadır efendim.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Demokrasinin
tesisi ve yürütülmesi, millî iradenin temsil edildiği Mecliste
milletvekillerinin özgür iradesiyle, çok yönlü müzakere ve görüşmeler
yapabilmesine bağlıdır. Milletvekilleri, mensubu olduğu partilerin görüşlerini
elbette dikkate alacaklardır. Ancak, Anayasa değişikliği mevzubahis olduğunda,
Anayasa’nın yediden yetmişe tüm milleti ilgilendirdiğini bilerek, vicdani
kanaatlerine göre hareket etmeleri gerekmektedir. Üstelik,
Anayasa’nın sadece bizleri değil, çocuklarımız, torunlarımız ve gençlerimizden
müteşekkil gelecek nesli de etkilediğini düşünür isek, sorumluluğumuzun büyük
olduğunu ve verdiğimiz oylarla gelecek nesiller tarafından da
değerlendirileceğimizi unutmamamız lazımdır.
Değerli
milletvekilleri, gelinen noktada, AKP’nin Meclis görüşmelerinde sergilediği
“Ben yaptım oldu”cu anlayışı ve davranışlarıyla
maalesef müzakere ortamı kalmamıştır. Kürsüye çıkan muhalefet
milletvekillerinin her söylediği yanlış değil, her konuşmada istifade edilecek
cümleler var.
Diyoruz ki,
parlamenter sistemin belirleyici vasfı denge ve denetimdir. Getirdiğiniz
değişiklik yasama, yürütme ve yargı arasındaki dengeyi hükûmet
lehine bozmaktadır. “Hükûmet” deyince sadece kendi Hükûmetiniz akla gelmesin, bu ülkede birçok hükûmet kuruldu, kurulacak, yıkılacaktır dolayısıyla zaman
üstü düşünmeye çalışalım.
Anayasa
değişikliği denetimin güçlendirilmesi adına da bir şey getirmiyor. Milletvekili
dokunulmazlığını kaldırmıyorsunuz. İşte, Meclisin yürütmeyi denetleyen denetim
mekanizmaları ortada. Bunlarda bir iyileştirme var mı? Yok.
Anayasa ilk kez
değiştirilmiyor sevgili arkadaşlar, ancak yapılacak değişikliğin parlamenter
demokrasinin özüne de aykırı olmaması lazım. Bunu yaparsanız mevcudiyetinizi
tartışmaya açarsınız. Meclis Anayasa tartışmalarının gündeme dayatmacı bir
yöntemle getirilmesinden beri gergindir, sağduyu ve sükûnet yerini sinirlilik
hâline terk etmiştir, zaman zaman nezaket kuralları
bile ihmal edilmektedir. Meclis yorgundur, cumartesi, pazar dahi gece
yarılarına kadar milletvekilini Mecliste bulunmaya zorlama ve sürekli, Genel
Kurulda dahi, elde gezen telefonlarla yapılan yoklamalar, milletvekillerinin
Anayasa tartışmalarına hür idaresiyle katılmasını neredeyse imkânsız hâle
getirmektedir.
Bu hâlin
sorumlusu, Mecliste uygun bir müzakere ve tartışma ortamını oluşturup
çalıştırmayı beceremeyen iktidar partisidir, AKP’dir. Hâlbuki,
tüm milleti ilgilendiren Anayasa değişiklikleri görüşmeleri âdeta bir demokrasi
şenliğine çevrilebilir, en üst noktada sağlanacak bir uzlaşmayla dosta düşmana
birlik ve beraberlik mesajı verilebilirdi. Ancak, AKP’nin bu uzlaşmaz ve
çatışmacı tutumu dolayısıyla bu fırsat kaçırılmıştır, ifrat ve tefrit birbirine
karışmıştır. Bu görüntüler, milletimizin Meclise yönelik güvenini de maalesef
zedelemektedir. Parlamenter sistemi hırpalayan yolu AKP niye tercih etmiştir?
Sanıyorum cevabı Sayın Başbakanın basına verdiği demeçte gizlidir. Sayın
Başbakan, başkanlık sistemini istemektedir, tek ve mutlak otorite olmaya
taliptir. “O hâlde, parlamenter sistemin can evi milletin Meclisi gözden
düşürülmelidir, işe yaramaz bir kurum algısı yaratılmalıdır insanlarımızın
gözünde.” Bu düşünce çok acımasız ve bir o kadar da tehlikelidir. Çünkü, ismi ne olursa olsun içinde köylüsü kentlisi, genci
yaşlısıyla milletin olmadığı bir sistemin ayakta kalması mümkün değildir.
Görünen o ki, dilimizin ucuyla millî irade ve millî egemenliği överken, yine
milletin gözü önünde bu değerlerin içini boşaltıyorsunuz. Tek adamlığa gidiş
yolunda milleti tasfiye ediyorsunuz.
Değerli
milletvekilleri, şu yaptığımız bir futbol müsabakası değildir, illa birbirimizi
yenmek olmamalıdır amaç. Milletimizin topyekûn kazandığı bir sonucu ortaya
koymalıdır bu yüce Meclis. Bunun yolu başından beri söyleyegeldiğimiz
milletin bütünüyle mutabakat aramaktan geçmektedir.
Değerli
milletvekilleri, millî kahramanlar millete hizmet yolunda yarınları adına küçük
hesap peşinde koşmayan, hangi zorluklarla karşılaşırsa karşılaşsın gereğini
yapan insanlardır. Yoksa sizler gibi, bizler gibi onlar da yerler, içerler,
gülerler, ağlarlar…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın
Korkmaz, lütfen konuşmanızı tamamlayın. Bir dakika ek süre veriyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Onları
diğerlerinden ayıran en önemli özellik, karar anlarında sergiledikleri
tavırlardır. Bu kişiler, onlardan biri olmayı ellerinin tersiyle itip zor
zamanlarda yükü sırtlayıp kaldırır ve tarihte yıldızlaşırlar.
Sözlerimi, içinde
yaşadığımız anların karar anları olduğunu hatırlatarak ve önergeye destek
beklediğimizi söyleyerek tamamlıyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Birlikte işleme aldığım diğer önerge
üzerinde Sayın Çalış, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; yüce Meclise saygı ve
selamlarımı arz ederek sözlerime başlıyorum.
Anayasalar, halkın
ihtiyaçlarına, var olan ve var olabilecek problemlerinin çözümüne, huzur ve
refahına katkı sağlayan, uzlaşma kültürü sonucu ortaya çıkmış toplumsal
mutabakat metinleridir. Görüşmekte olduğumuz teklif gerçekten toplumsal bir
mutabakat metni midir? Maalesef hayır. Pekâlâ, işsizliğimize bir çözüm
getirecek mi? Emeklinin, memurun derdine derman olacak mı? Ekonomik kriz
toplumun bütün kesimlerini, özellikle dar gelirlileri vurmuş iken bunların
dertlerine derman olacak mı? Ekonomik kriz nedeniyle küçülen, batmakla karşı
karşıya kalan, senetlerini, çeklerini ödeyemeyen, iş yerlerini sabahleyin
ümitle açıp akşam siftah etmeden evine gitmek zorunda kalan, işinin, tezgâhının
başında işsiz hâle gelmiş esnafın, zanaatkârın derdine derman olacak mı?
Maalesef hayır. Orman köylüsünün, emeğinin karşılığını yıllardır alamayan
köylünün; TEDAŞ’a, tarım krediye, bankalara karşı
borç batağına batmış, haciz kapısına dayanmış köylünün derdine derman olacak
mı? Hayır.
Değerli
arkadaşlar, o zaman bu Anayasa Değişiklik Teklifi ne işe yarıyor? Bu Anayasa
Değişiklik Teklifi, milletin derdine derman değil, AKP’nin derdine derman
olmayı amaçlamıştır. 12 Eylül cuntası ne istemişti? Geçici 15’inci maddeyle
kendini dokunulmaz, sorgulanamaz kılmıştı. Acaba siz bu teklifle ne yapamaya
çalışıyorsunuz? Bu sorunun cevabı üzerinde düşünmek gerekiyor. Daha fazla
demokrasi, daha fazla hukuk söyleminiz ne oldu? Aklıselim, nasıldır ki 12 Eylül
Anayasası’na tırpan vuruyorsa, size de doğru yolu gösterecektir. Nasıl ki 1982
Anayasası yüzde 92 “kabul” oyu ile halka onaylatılmış olmasına rağmen “cunta
Anayasası” olarak yaftalanmaktan kurtulamamışsa, maalesef sizin anayasanız da
daha şimdiden adınızla yaftalanmıştır çünkü ortak aklın ürünü değildir.
Kıymetli
arkadaşlar, parlamenter demokratik sistem, yasama, yürütme, yargı arasında bir
erkler dengesi kurmuştur; bu denge çok önemlidir, bozulmamalıdır. Yasama organı
millet adına ve milletten aldığı yetkiyle görevini yürütürken, siz bu dengeyi
yürütme lehine bozar, milletin görüşlerinin yansıtılmasına engel olursanız,
Anayasa’mızın 98, 99, 100’üncü maddelerinin Türkiye Büyük Millet Meclisine
verdiği yürütmeyi denetleme yetkisini âdeta sulandırır, temsilî
hâle getirirseniz kamu vicdanı ve bu yetkinin sahipleri nezdinde mahkûm
olursunuz. Daha fazla demokrasi, daha fazla şeffaflık, yoksulluk ve yolsuzlukla
mücadele söylemleriyle iktidara gelip, bu sözlerinizi unutarak dokunulmazlık
zırhının arkasına sığınır, onlarca dosyanızla yasalardan kaçmaya çalışırsanız
kamu vicdanı rahatsız olur. Kürsü dokunulmazlığı vaadinizi, seçim barajlarıyla
ilgili vaatlerinizi unutursanız kamu vicdanı rahatsız olur.
Devletimizin
bütün organları gibi vatandaşlarımızın yargıya olan güveni de son derece
önemlidir. Toplumsal güvenlik ve huzur açısından da bu önemlidir. Siz, daha
fazla hukuk, hukuk devleti vaatlerinizi unutur, yargıyı tartışılır hâle
getirirseniz…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Çalış, lütfen konuşmanızı tamamlayın, ek süre veriyorum.
Buyurun.
HASAN ÇALIŞ
(Devamla) – …vatandaşın güveni yargıya azalırsa, yargıyı emrinize almaya
çalışırsanız kamu vicdanı rahatsız olur. Sorumluluğu sınırlı olan
Cumhurbaşkanına Anayasa Mahkemesinin 14 üyesini atattırmaya çalışırsanız,
Anayasa Mahkemesini iş göremez hâle getirirseniz, yandaş bir mahkeme hâline
getirmeye çalışırsanız kamu vicdanı rahatsız olur, ülkeyi kaosa
sürüklersiniz, bu kaosun içerisinde sizler de boğulursunuz.
Değerli
arkadaşlar, bizim sizlere önerimiz şudur: Yol yakınken bu öneriyi, bu teklifi
geri çekin, ortak aklın ürünü, ülkemizin dertlerine derman olabilecek bir
anayasayı hep beraber yapalım diyorum, saygılarımı arz ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, birlikte işleme aldığım önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 14. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
ve arkadaşları
Madde 14- Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 129. maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve 6. fıkrada yer alan hakkında ibaresinden sonra “görevleri
sebebiyle” ibaresi eklenmiştir.
“Disiplin
kararları yargı denetimine tabidir.”
BAŞKAN – Komisyon
katılıyor mu efendim?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Ağyüz, siz konuşacaksınız herhâlde?
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır efendim.
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ikinci turu görüşülmekte
olan 497 sıra sayılı Anayasa Değişiklik Teklifi’nin 14’üncü maddesi üzerinde
söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, 19 Nisandan beri Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde olan
bu Anayasa değişiklik paketinin partilerin önüne sunulması yaklaşık 22 Martta
başlamıştır. 22 Mart… Bugün 4 Mayıs. Yaklaşık iki buçuk aydır gerek
Parlamentonun gerek kamuoyunun gündemini işgal etmektedir. Bir siyasi partinin
mutfağında hazırlanan Anayasa değişiklik dizisini TRT 3 vasıtasıyla halkımıza
on beş gündür seyrettiriyoruz.
Peki, bu Anayasa
Değişiklik Teklifi, Anayasa değişiklik paketi halkımızın özlemi, beklentisi ve
onların katılımıyla yapılan bir değişiklik midir? Hayır, değildir. Özü nedir?
12 Eylül heyulasını önümüze getirerek 12 Eylül Anayasası’nı değiştiriyoruz.
Gerekçeye baktığınız zaman, bugüne kadar halkın katılımı ve demokratik
yöntemlerle anayasa yapılmamıştır, şimdi yapacağız. Peki, baktığımız zaman da
bu değişiklik paketinde halkın katılımı, demokratik katılım, şeffaflık var mı?
Yok. Partilerin önüne koyuyorsunuz “Üç gün içerisinde cevap verdin, verdin;
vermedinse ben Parlamentoya getiriyorum.” Belki çoğu iyi niyetli
milletvekillerimizin de bu işe katkısı yoktur. Katılım “toplumsal mutabakat
belgesi” dediğimiz anayasada olmaz ise nerede olacak?
Düşünün, bu
noktaya nasıl geldik biz? Bu noktaya… 2009 Martından sonra Bakanlar Kurulunda
değişiklik yapıldı, Adalet Bakanı da değişti haklı olarak. Adalet Bakanı,
birtakım icraatlarından sonra Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluyla karşı
karşıya geldi. Karşı karşıya gelmesinin nedeni ne? Adalet Bakanlığı makamı üç
beş beden büyük geldi, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu da kendisine iki üç
beden küçük geldi. Bunu ne yapması lazım? Ucundan, kıyısından
törpülemesi lazım. Bu, aslında başlangıçta da AKP’nin ve Sayın
Başbakanın gündeminde vardı Anayasa değişikliği ama tevazu göstererek uzlaşma
zemini bekliyorlardı.
Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kuruluyla çatışma, Erzincan, Erzurum olayları, Adalet
Bakanının, Anayasa değişikliğini gündeme getirmesine neden oldu. Aslında çözüm…
O Adalet Bakanlığında bekleyen sorunlar çözüm bekliyor. Hapishanelerde yığılma
var, tutuklu sayısı artmış, yargı hızlı işlemiyor, çocuk mahkemeleri sorunu
var. Bunlara çözüm bulması gerekirken bu sorun ağır geldi; çünkü Adalet Bakanlığı
“Ali Dibo”culukla yönetilecek bir makam değildir. Ve
Adalet Bakanının istifası sorunun çözümü iken biz, ummuyor ve dilemiyorum ki,
Anayasa değişiklik paketi ve referandumla halkımızı üç ay meşgul etme konumuna
ve 150-200 trilyon para harcama konumuna gelmeyiz.
Bakın, değerli
arkadaşlarım, anketlerde, Anayasa değişiklik paketi, halkın gündeminde yüzde
kaçlarda? Altlarda geziyor! Sivil toplum örgütlerinde bu Anayasa değişiklik
paketine ilgi yok. Esnafımızın derdi işsizlik, çark dönmüyor. İşsizlik had
safhada, üretimi artırmak lazım, bunun için yatırım yapmak lazım. Özelleştirme
gelirlerini borca yatırarak çark dönmez, istihdam yaratmak lazım. Bugün,
eğitilmiş her 4 gençten 1 tanesi işsiz; eğitim görmüş ama onlar, gazete
sütunlarında, bakan çocuklarının, eski bakan, yeni bakan çocuklarının iş güç
sahibi olduklarını, devlet kaynaklarından çarkı döndürdüklerini görünce kendi
kendilerine herhâlde hayrete düşüyorlardır, ben de hayrete düşüyorum. Evet,
bunun cevabı “Bakan çocukları, milletvekili çocukları aç mı kalsın?” değildir.
“Bakan çocukları, milletvekili çocukları, devlete yakın iş yapmasınlar,
kurdukları şirketlerle TOKİ’den iş almasınlar,
kurdukları şirketlerle bilgisayar ihalesine girmesinler.” budur denilen. Bakın,
rahmetli Adnan Menderes döneminde, oğlu özel şirkete ortak olarak devletle iş
yapmaya kalkmıştır, rahmetli Menderes’in sözü “Olmaz.” demiştir. Rahmetli
İnönü, gene öyle yapmıştır, çocuklarını eğiterek devlete yararlı insanlar
hâline getirmiştir değerli arkadaşlar. Yani, bugün içinde bulunduğumuz
koşullarda bunu yapmaz isek ne yapacağız?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Ağyüz, lütfen konuşmanızı tamamlayın. Size de ek süre
veriyorum.
Buyurun.
YAŞAR AĞYÜZ
(Devamla) – “Basın özgürlüğü” diyoruz, basın özgürlüğü var mı? “Alevi açılımı”
dediniz, hangi Alevi açılımı? 24’üncü maddedeki din ve ahlak kültür dersini
niye kaldırmıyorsunuz? “Kürt açılımı” dediniz, niye bir mesaj vermiyorsunuz?
Önce, bu Anayasa’da var olan maddeleri uygulamak durumundasınız ama
uygulamıyorsunuz.
Bu Anayasa
değişikliği bakanlara da sorulmamış, çünkü sorulsaydı Çevre Bakanı “169’u,
170’i değiştir.” derdi. Kültür Bakanı “63’üncü maddeyi değiştir.” derdi,
kolaylık sağlardı. Çalışma Bakanımıza sorsanız, “Olmaz, emeklilere de sendika
hakkı verin, memurlara da grev hakkı verin.” derdi. Size sorulsa belki daha iyi
Anayasa çıkardı.
O nedenle,
katılımcılığı olmayan ve halkın beklentisi olmayan, iş, aş derdine, Kürt
açılımına, Alevi açılımına ve diğer demokratik hak ve özgürlüklere açılım
kazandırmayan bir Anayasa değişiklik paketi olduğu için, biz bu Anayasa
değişiklik paketine karşıyız. Karşı olduğumuz için de demokratik tavrımızı
kullanıyoruz, katılmamakla kullanıyoruz. Siz de özgürsünüz.
O nedenle,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesiyle bu Anayasa paketinin referanduma
sunulmamasını diliyor…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Ağyüz, ek süreniz de doldu efendim. Genel Kurulu
selamlamanız için mikrofonu tekrar açıyorum, lütfen Genel Kurulu selamlayın.
YAŞAR AĞYÜZ
(Devamla) – Teşekkür ederim.
Sizin değerli
oylarınızla bu Anayasa değişiklik paketinin referanduma sunulmamasını diliyor,
halkımızın gündemini bu tür maddelerle değil, iş, aş sorununu, ekonomiyi
çözerek gidermemiz gerektiğini düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
497 sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 14 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
İbrahim
Binici (Şanlıurfa) ve arkadaşları
Madde: 14
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 129 uncu maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Tüm disiplin
kararları yargı denetimine tabidir.”
BAŞKAN – Komisyon
katılıyor mu efendim?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın
Binici, buyurun efendim.
Süreniz beş
dakikadır. (BDP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM BİNİCİ
(Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 497 sıra sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi’nin 14’üncü maddesi ile ilgili verdiğimiz önerge üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi bu vesileyle saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 129’uncu maddesinde
yapılan değişiklik bizce de göreceli bir ilerleme olarak kabul edilse dahi
yeterli değildir. Yapılmakta olan Anayasa değişikliğine şiddetle karşı
durmayışımızın temel nedeni, toplumsal beklentilere cevap olamayan darbe
Anayasası’nın halklarımızın talepleri istikametinde değişiklik yapabilme
beklentisinden ibarettir.
Bu teklif henüz
Genel Kurula gelmeden önce temel prensibimiz, yamalı bohçaya dönen 82 cunta
Anayasası’nın bir bütün olarak değiştirilmesi yönündeydi. Bu talep aynı zamanda
ülkemizin bütün toplumsal katmanlarının temel beklentisi doğrultusunda
şekillenmeliydi.
Ülkemizde bariz
bir siyasal hastalık bulunmaktadır. İktidara gelen her siyasal partinin,
öncesindeki duruşu ile iktidardayken tutumları arasında çok ciddi bir farklılık
göze çarpmaktadır. Ülkemizdeki iktidar anlayışı, çoğunluğun gücünü arkasına
alarak azınlıkların istem ve taleplerini görmezlikten gelme anlayışını
taşımaktadır.
Demokrasi adına
yola çıktığını her zaman ifade etmekten kaçınmayan AKP Hükûmeti,
kendi geleceğini garantiye alma adına kulağını her tepkiye tıkamış durumdadır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AKP Hükûmetinin bu katı,
faydacı tutumunu, halkımıza “Bakın ben statükoya
karşıyım, diğerleri statükonun yanında” mesajını verme çabası içerisindedir.
BDP, mirasını
devraldığı siyasi anlayışı her zaman ve her yerde demokrasinin, özgürlüğün
mutlak savunucusu olmuş bir partidir. Tekçiliğe karşı çoğulculuğu, statükoya karşı yeniliği, devlete karşı özgür bireyi esas
almış siyasal bir harekettir ve bu nedenle bugüne kadar büyük bedel vermiştir
ama bu halkın özgürlük mücadelesi uğruna bundan sonra da -halkımızın kuşkusu
olmasın- bu bedelleri de vermeye her zaman hazırdır. Temel şiarımız mevcut yapı
içerisinde farklılıklarımızı koruyarak yarınlara daha büyük bir birliktelikle
ulaşabilmektir.
AKP İktidarının
tek bir derdi vardır değerli arkadaşlar, o da kendi derin yapısına anayasal
koruma zırhını oluşturma çabası içerisinde olmasıdır. Bu çıplak gerçeğin
halkımızca iyi tahlil edilmesi de gerekmektedir. Kuşkusuz ki halkımız bu on beş
günlük Anayasa değişikliğinde bunu tahlil etmiştir; yarın da bunun, sandıkta
AKP’nin siyasal iktidarından hesabını soracaktır. Toplumsal beklentileri boşa
çıkarma ve perdeleme konusunda siyasal bir aktör olan AKP Hükûmeti
şimdiye kadar bunu başarmıştır ama artık baş aşağı, yokuştan aşağı gün güne
gitmektedir. Bu halk onlardan seçimde hesap soracaktır. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Binici, süreniz doldu, ek süre veriyorum. Bir dakika içinde konuşmanızı
tamamlayın lütfen.
İBRAHİM BİNİCİ
(Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; göreceli bir ilerlemeyi ifade eden bu anayasal
değişikliğin tarafımızdan kabul görebilmesi için mutlak surette Barış ve
Demokrasi Partisinin üç yıldır dile getirdiği dilekleri, temennileri, halkın
istemleri dikkate alınmalıydı.
BDP olarak,
hiçbir partinin güdümünde olduğumuz düşünülemez; böyle bir düşüncenin içinde
olanları bir kez daha uyarıyoruz, kendi hesaplarını bir daha gözden geçirmelerini
bekliyoruz. BDP Grubunun siyasal duruşu her zaman berrak ve şeffaf olmuştur.
Eğer bir sorun olduğunu düşünen varsa kendilerini sorgulamalıdırlar.
Bu duygu ve
düşüncelerle bütün heyeti saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım
üç önerge de aynı mahiyettedir, o nedenle birlikte işleme alacağım. İstemde
bulunmaları hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz
vereceğim.
İlk önergeyi ve
diğer önergelerin imza sahiplerini okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci EK
Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 14 üncü maddesiyle değiştirilen Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 129 uncu maddesinin 3 üncü fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Azize
Sibel Gönül (Kocaeli) ve arkadaşları
“Disiplin
cezalarına ilişkin kararlar yargı denetimi dışında bırakılamaz.”
Diğer önerge
sahipleri:
Zekeriya Aslan
(Afyonkarahisar)
Fahrettin Poyraz
(Bilecik)
BAŞKAN – Komisyon
katılıyor mu önergelere efendim?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Gönül,
konuşacak mısınız?
AZİZE SİBEL GÖNÜL
(Kocaeli) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçe…
Sayın Aslan?
ZEKERİYA ASLAN (Afyonkarahisar) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçe…
Sayın Poyraz?
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) – Konuşacağım efendim.
BAŞKAN – Sayın
Poyraz, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) – Saygıdeğer Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası’nın 129’uncu maddesinin üçüncü fıkrasındaki değişiklik
önergemle ilgili söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu maddede bildiğiniz gibi kınama ve uyarma cezalarını da yargı
denetimine açıyoruz ve burada, bugüne kadar kınama ve uyarma cezaları da ortaya
çıkmış olan ve çoğu kere de mağduriyetlere yol açan fakat yargı denetimi
dışında olan memur arkadaşlarımıza da bir anlamda yeni bir hak tanımış
oluyoruz.
Türkiye’nin
uzunca bir süredir gündemi, hepimizin bildiği gibi, Anayasa değişikliği. Uzunca
bir süredir diyorum çünkü bu süre, değerli arkadaşlar, ne bir haftalık ne bir
aylık ne de bir yıllık süre. 1986 yılında siyasal bilgiler fakültesine
girdiğimiz zaman Anayasa hukuku derslerinde tartışılan konuların başında 82
Anayasası geliyordu, bundan yirmi küsur sene öncesinden bahsediyoruz. Aradan seneler
geçti ve bugün buradayız, yine tartışılan konu: 82 Anayasası.
Siyasi partilerin bütün programlarına baktığımız zaman, şu anda
Mecliste grubu bulunsun veya bulunmasın, bütün siyasi partilerin parti
programlarında da 82 Anayasası’yla ilgili pek çok tartışmanın, pek çok
değerlendirmenin olduğunu görüyoruz ve bütün siyasi partiler de parti
programlarında, seçime girerken de seçim beyannamelerinde de milletimize 82
Anayasası’yla ilgili olarak çeşitli değişiklikler yapma noktasında taahhütlerde
bulunuyorlar.
AK PARTİ olarak
da biz diğer siyasi partilerden farklı değiliz, farklı konumda değiliz. Biz de
bu sorunun, bu sıkıntının tespitini yaptık ve kuruluşumuzdan itibaren de
milletimize bu anlamda da, bu sıkıntının çözümlenmesi noktasında da
taahhütlerde bulunduk. Zaman zaman da hep birlikte,
gerek geçmiş dönemde gerekse bu dönemde de çeşitli Anayasa değişiklikleri
yaptık ve yapmaya devam ediyoruz.
Değerli
arkadaşlar, şu birkaç haftalık süre zarfında sabırla burada arkadaşlarımızla
muhalefet milletvekili arkadaşlarımızın çeşitli eleştirilerini dinliyoruz.
Aslında bakıldığı zaman eleştirilerinin birkaç noktada odaklandığını görüyoruz.
AK PARTİ’yi uzlaşmaz olmakla suçluyorlar, AK PARTİ’yi aceleci olmakla suçluyorlar, AK PARTİ’yi millî iradeye ipotek koymakla, AK PARTİ’yi milletvekillerinin iradesine ipotek koymakla
suçluyorlar.
Değerli
arkadaşlar, biz aceleci değiliz ama Türkiye aceleci. Şu otuz yıllık, yaklaşık
otuz yıllık dönem zarfında Türkiye’nin, büyüyen, gelişen Türkiye’nin önünde
biriken dağ gibi sorunların çözümlenmesi anlamında, siyasetçiler olarak bu
sorunların çözümü noktasında elbette Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak da
acele etmemiz gerekiyor. Usulü dairesince…
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) – İşsizliği çöz!
FAHRETTİN POYRAZ
(Devamla) - Lütfen, buradaki aceleden kastettiğim, işleri acele etmek, İç Tüzük
değil.
Burada elbette ki
sorunları ivedilikle çözmemiz gerekiyor. Bu bizim sorumluluğumuz, sorumluluktan
asla ve asla kaçınamayız. Millî iradenin tecelligâhı
olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde biz bunun tartışılmasını istedik. Ne
yaptık? Gerek Mecliste grubu bulunan siyasi partiler gerekse Mecliste grubu
bulunmayan, yüzde 1’in üzerinde oy almış olan tüm siyasi partilere açık öneride
bulunduk, dedik: “Gelin, bu paketi tartışalım; öneriniz varsa önerinizi
getirin, konuşalım, tekliflerinizi değerlendirelim.” Ne dediniz? “Görüşmeyiz.”
dediniz. Ne dediniz? “Olmaz.” dediniz ve millete taahhüt ettiğiniz, millete bir
nevi söz verdiğiniz, “Değiştireceğiz.” dediğiniz 82 Anayasası’nı sahiplenen
konumuna düştünüz. “Darbeyi yapanlar yargılansın.” diyoruz, siz diyorsunuz ki
“Hayır, yargılanmasın.” “Çıkın bunu millete izah edin.” diyoruz, “Buyurun,
referanduma götürelim, sonuçta, nihayetinde millet karar versin.” diyoruz, ona
da olmaz diyorsunuz. “Milletvekillerinin iradesine ipotek koyuyorsunuz.”
diyorsunuz. Biz bakıyoruz, görüyoruz, milletimiz de görüyor; burada isimler
okunduğu zaman oraya geçip kabinlerde oy kullanan milletvekillerinin kimler
olduğunu, isimleri okunduğu hâlde oraya gidemeyip de oyunu dahi kullanamayan
milletvekillerinin kimler olduğunu tüm Türkiye görüyor, bütün millet görüyor.
Bu mudur milletin, milletvekillerinin iradesine ipotek koymak? İddia
sahiplerinin önce dönüp kendilerine bakmaları gerekiyor.
Değerli
arkadaşlar, biz burada nihayetinde bir taslak getirdik. Bunu tartıştık, sivil
toplum örgütlerine götürdük, siyasi partilere götürdük ama sonuçta şunu
söylüyoruz değerli arkadaşlar: Bakın, sözün esas sahibi kimdir? Sözün esas
sahibi milletin kendisidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Poyraz, size de ek süre veriyorum, lütfen konuşmanızı tamamlayın.
FAHRETTİN POYRAZ
(Devamla) – Buyurun, madem o zaman sözün esas sahibi milletin kendisiyse hadi
buyurun millete gidelim. Hani hepimiz milliyetçiydik, hani hepimiz halkçıydık?
Milletin sözünün üzerine söyleyecek sözümüz mü var? Neden milletten kaçıyoruz?
Neden milletten kaçınıyoruz?
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – “Kaçınıyorsunuz.” de canım.
FAHRETTİN POYRAZ
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, biz kaçınmıyoruz elbette, biz sözümüzün
arkasındayız; soruyu soruyorum, asla kaçmıyoruz. Millî irade, milletin iradesi
sandıkta tecelli edecektir, bundan asla şüphemiz yok. Eğer sözünüzün
arkasındaysanız, milliyetçiyseniz, halkçıysanız, milletin iradesine saygı
duyuyorsanız o zaman son sözü de, nihai kararı da milletin söylemesi
noktasındaki taahhüdünüzü de yerine getirmeniz gerekmektedir.
Ben bu
maddemizin, Anayasa paketimizin milletimize hayırlar getirmesini temenni
ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın
Poyraz, teşekkür ederim.
Diğer önergenin
gerekçesini okutacağım.
Gerekçe:
Madde metni daha
açık hale getirilmiştir.
BAŞKAN –
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, teklifin 14’üncü maddesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, teklifin
14’üncü maddesinin gizli oylamasına geçeceğiz.
Gizli oylamanın ne şekilde yapılacağını bir kez daha arz ediyorum:
Komisyon ve hükûmet sıralarında yer alan kâtip
üyelerden komisyon sırasındaki kâtip üyeler Adana’dan başlayarak İstanbul’a
kadar (İstanbul dâhil), hükûmet sırasındaki kâtip
üyeler ise İzmir’den başlayarak Zonguldak’a kadar (Zonguldak dâhil) adı okunan
milletvekiline biri beyaz, biri yeşil, biri de kırmızı olmak üzere üç yuvarlak
pul ile mühürlü zarf verecek ve pul ve zarf verilen milletvekilini ad
defterinde işaretleyecektir.
Milletvekilleri,
Başkanlık kürsüsünün sağında ve solunda yer alan oy verme yerlerinden başka
yerde oylarını kullanmayacaklardır.
Bildiğiniz üzere,
bu pullardan beyaz olanı kabul, kırmızı olanı ret, yeşil olanı ise çekimser oyu
ifade etmektedir.
Oyunu kullanacak
sayın üye, kâtip üyelerden üç yuvarlak pul ile mühürlü zarfı aldıktan ve adını
ad defterine işaretlettikten sonra kapalı oy verme yerine girecek, oy olarak
kullanacağı pulu burada zarfın içerisine koyacak, diğer iki pulu ise ıskarta
kutusuna atacaktır.
Bilahare oy verme
yerinden çıkacak olan üye, oy pulunun bulunduğu zarfı Başkanlık Divanı
kürsüsünün önüne konulan oy kutusuna atacaktır.
Oylamada adı
okunmayan milletvekiline pul ve zarf verilmeyecektir.
Sayın kâtip
üyelerimizden bu hususlara riayet etmelerini ve milletvekillerinin de pul ve
zarf aldıktan sonra adlarının ad defterine işaretlendiğine dikkat etmelerini
özellikle istirham ediyorum.
Şimdi, gizli
oylama Adana ilinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, oyunu kullanmayan arkadaşımız kaldı mı? Yok.
Oy kullanma
işlemi tamamlanmıştır.
Oy kutularını
kaldırıyoruz.
(Oyların ayrımı
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 14’üncü maddesinin gizli oylama sonucunu
açıklıyorum:
“Oy Sayısı : 408
Kabul : 339
Ret : 69
Çekimser : -
Boş : -
Geçersiz : -
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Harun
Tüfekçi Bayram Özçelik
Konya Burdur”
Teklifin 14’üncü
maddesi kabul edilmiştir.
Şimdi 15’inci
maddeyi okutuyorum:
MADDE 15- Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 144 üncü maddesi kenar başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“G. Adalet
hizmetlerinin denetimi
MADDE 144- Adalet
hizmetleri ile savcıların idarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığınca
denetimi, adalet müfettişleri ile hâkim ve savcı mesleğinden olan iç
denetçiler; araştırma inceleme ve soruşturma işlemleri ise adalet müfettişleri
eliyle yapılır. Buna ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.”
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, 15’inci madde üzerinde elli bir önerge verilmiştir. Kura
sonucu belirlenen yedi önergeyi okutup işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek
Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 15 inci maddesiyle değiştirilen Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 144 üncü maddesinde geçen “iç denetçiler;” ibaresinin
“iç denetçiler tarafından;” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Dilek
Yüksel
Tokat
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek
Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 15 inci maddesiyle değiştirilen Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 144 üncü maddesinde geçen “iç denetçiler;” ibaresinin
“iç denetçiler tarafından;” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Halil
Mazıcıoğlu Ahmet
Yeni
Gaziantep Samsun
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
497’e 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 15 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Bengi Yıldız |
Fatma Kurtulan |
Pervin Buldan |
|
Batman |
Van |
Iğdır |
|
|
Osman Özçelik |
|
|
|
Siirt |
|
Madde : 15
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 144 üncü maddesi kenar başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“G. Adalet
hizmetlerinin denetimi
Madde 144 -
Adalet hizmetleri ile savcıların idarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığınca
denetimi, adalet müfettişleri ile hâkim ve savcı mesleğinden olan iç denetçiler;
araştırma inceleme ve soruşturma işlemleri ise adalet müfettişleri eliyle
yapılır. Buna ilişkin usul ve esaslar ve HSYK karar ve uygulamalarına ilişkin
yaptırımlar kanunla düzenlenir.”
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 15. Maddesi’nin madde metninden çıkarılmasını arz ederim.
Akif Akkuş Hasan Çalış
Mersin Karaman
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Anayasa değişikliği teklifinin, 15. maddesinin teklif metninden çıkarılması
için gereğini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Oktay Vural |
Mehmet Şandır |
|
Konya |
İzmir |
Mersin |
|
Behiç Çelik |
S. Nevzat
Korkmaz |
Rıdvan Yalçın |
|
Mersin |
Isparta |
Ordu |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 15. maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını ve
diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu M. Fatih Atay
Malatya Aydın
BAŞKAN – Şimdi,
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 15. maddesinin Anayasaya aykırılığı nedeniyle Teklif
metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Nesrin
Baytok Turgut
Dibek
Ankara Kırklareli
BAŞKAN – Komisyon
katılıyor mu önergeye?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Baytok, siz mi konuşacaksınız efendim?
NESRİN BAYTOK
(Ankara) – Evet.
BAŞKAN – Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır Sayın Baytok.
NESRİN BAYTOK
(Ankara) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tarihe geçen bir Anayasa değişikliği
oturumu daha gerçekleştiriyoruz. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Adalet
hizmetlerinin denetimiyle ilgili maddeyi görüşüyoruz. Yargıyı etkin, başarılı,
gerçekten adil hâle getirebilmeyi arıyoruz. Bunun önemli dayanak noktalarından
birisi de denetim mekanizmasıdır hiç kuşku yok. İyi düşünülmüş, iyi kurgulanmış
bir denetim başarının arkasındaki temel etkendir. Uygulamada denetim işinin iyi
yürümediğini görüyoruz. Maalesef bu maddedeki düzenleme de denetimi daha
karmaşık ve içinden çıkılmaz hâle getiriyor.
Bu dönem yargıya
siyasi talimatların verildiği bir dönem oldu. Bakanlar savcıları arayarak
talimat vermeye yöneldiğinde zaten nasıl bir denetim sağlanabilir, doğrusu
bilemiyorum. Adalet kurumu, maalesef, adalet dağıtabilmekten çok uzaktadır. Ne
yazık ki işler AKP döneminde daha da kötüye gitmiştir.
Sayın
milletvekilleri, bu tespiti üzülerek yapıyorum, gerçekten çok daha kötüye
gitmiştir. Adalet Bakanlığı, Hükûmetin canını sıkan
kişilerden hınç almak için sopa gibi kullanılmaktadır. Bunun için adalet
mekanizmasındaki iki yol acımasızca kullanılıyor; birisi tutuklu yargılayabilme
hakkı, ikincisi de gizli tanıklık.
Geçici bir koruma
önlemi olan tutuklama, kişi özgürlüğünü peşinen sınırlayan bir ceza niteliği
almıştır. İnsanlar haklarında bir hüküm verilmeden cezalandırılıyorlar. Suçsuz
insanların, suçluluğu kanıtlanmamış insanların aylarca, yıllarca haklarında
iddianameler hazırlanmadan, hâkim huzuruna çıkarılmadan hapiste tutulduklarına
tanık oluyoruz. Tutuklama yöntemi bir cezalandırma yöntemi olarak kullanılıyor.
Örneğin, Ergün Poyraz üç yıl oluyor tutuklu, hapse atıldı unutuldu. Hani
cezası? Hani Ergenekon? Suçu ne, hâlâ bilinmiyor. Bu bir kişi mi? Ne gezer…
Rektörler, bilim adamları, gazeteciler, sendikacılar, askerler, AKP muhalifleri
tutulup tutulup içeri atıldı.
Öte yandan
yargılamanın adil olması kadar makul sürede bitirilmesi de önemlidir. Nerede
makul süre? Dünyada bir Guantanamo var, bir de
Silivri var, yanı sıra bir de Habur hukuku oluştu.
Sayın
milletvekilleri, gizli tanıklığa gelince, bu dönemde neye tanık olduk? Gizli
tanık diye, birileri hakkında iftira mekanizması çalıştığına tanık olduk, bir
de suçluların gizli tanık yapılarak hapisten salıverildiğine. Gizli tanıklık
iftira atma yolu oldu. Gizli tanık bir iddiada bulunuyor, doğruymuş gibi kabul
görüyor. Sözleri destekleyen somut deliller ortada yok. İftira at, serbest kal!
Sayın
milletvekilleri, bu Anayasa değişikliğinde bu ve benzeri hukuk skandallarına
engel olabilecek bir düzenleme var mı diye bakıyoruz, maalesef göremiyoruz. Bu
Anayasa değişikliklerinin en önemli ayağı yargıyla ilgili düzenlemeleri
içeriyor oluşu. Bu maddede de hâkim ve savcıları denetleme yetkisi Adalet
Bakanlığından alınarak Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna devrediliyor gibi
görülüyor ancak maddeye göre adalet hizmetleri ile savcıların idari görevleri
yönünden denetimi Adalet Bakanlığı tarafından yapılacak deniliyor. Denetimin
kapsamı nedir, içeriği nedir, sonuçları nedir, adalet hizmeti ne demektir?
Gerekçede “yargı göreviyle ilgili olmayan adalet hizmeti” diyor. Anayasa’nın
bir başka maddesinde, 140/6 maddesinde yargıç ve savcıların idari görevleri
yönünden Adalet Bakanlığına bağlı olması kuralı korunuyor. O zaman “adalet
hizmetleri” ibaresinin kapsamından ne anlayacağız?
Özetle, iyi
niyetli belki ama kafası karışık birileri tarafından hazırlanmış bir maddedir
bu madde. Anayasa değişikliğinde uzlaşma aramanın önemi buralardan gelmektedir.
Anayasa değişikliğinde üçte 2 çoğunluk gerekliliği uzlaşmayı mecbur tutmak
içindir, anlamı budur. Bu çalışmada ise iktidar “Yaptım, oldu.” demektedir. Ne
mutlu ki Parlamento geleneğimiz sağduyuyu hâkim kılma konusunda harekete
geçebiliyor. Dün bu yönde çok önemli bir başarı sağlandı. Güçler ayrılığı
ilkesi yürütme ile yasama arasında kendisini gösterdi. Yürütme, yasama ve yargı
arasında da bu dengeyi kurmalı ve korumalıyız. Külüstür, gelişigüzel, çalakalem
yöntemlerle Anayasa değişikliği yapmak yerine, bu yüce Meclise yakışır yasalar
ve anayasalar yapabilmeliyiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Baytok, konuşmanızı tamamlayın lütfen. Size de bir dakika
ek süre veriyorum.
NESRİN BAYTOK
(Devamla) – Teşekkür ediyorum.
Yargıyı bağımsız
ve adil yapabildiğimiz ölçüde demokrasimiz gelişecektir. Adaletsizlik insana
açlıktan çok daha fazla acı verir ve telafisi yoktur. Açlığınızı yemek yiyince
geçirirsiniz ama adaletsizliğe uğradığınızda yıllar boyunca unutamazsınız,
sürekli sürekli kanayan bir yara olur. Bu dönem AKP
yönetimi maalesef pek çok kişide böyle derin yaralar açtı ve tarihe böyle
geçiyor. Ne kadar acı!
Sayın
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım üç önerge de aynı mahiyettedir, o nedenle
birlikte işleme alacağım, istemde bulunmaları hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 15. maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını ve
diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
ve arkadaşları
Diğer önergenin
imza sahipleri:
Faruk Bal (Konya)
ve arkadaşları
Hasan Çalış
(Karaman) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergelere katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın
Atay, siz mi konuşacaksınız efendim? Buyurun.
Aydın
Milletvekili Sayın Fatih Atay. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika Sayın Atay.
M. FATİH ATAY
(Aydın) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; 15’inci maddenin değişiklik önergesi üzerine söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Sayın
milletvekilleri, Anayasa’nın 144’üncü maddesinin değiştirilmesine yönelik olan
bir maddeyi tartışıyoruz. Bu maddeyle getirilmek istenen işlem adalet
hizmetleriyle ilgili, Adalet Bakanlığının görevlendireceği adalet müfettişleri
tarafından bir denetimin olabilmesidir. “Adalet hizmetleri” kavramı geniş bir
kavramdır. Bunun içine hâkimlerin ve savcıların yaptıkları bütün işlemler,
bütün kararları girmektedir. Bu nedenle bu kadar geniş bir kavramın Adalet
Bakanlığının atayacağı müfettişler tarafından denetlenmesi yargının idare
tarafından, yürütme tarafından denetlenmesi anlamına gelir ve kuvvetler
ayrılığı ilkesini benimsemiş olan Anayasa’mızda, hukuk devletini benimsemiş
olan Anayasa’mızda bu, kuvvetler ayrılığı ilkesinin sona erdirilmesi anlamına
gelir ve Anayasa’ya aykırıdır.
Değerli
milletvekilleri, toplumun büyük bir kesimi, sivil toplum örgütleri, demokratik
kitle örgütleri, Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi Başkanı çıktılar bu
Anayasa değişikliğiyle ilgili olarak düşüncelerini kamuoyuyla paylaştılar.
Hiçbirisi, hiçbir kurumun başkanı, bu değişikliklerin Anayasa’nın ruhuna uygun
olmadığını söylediler ve onlar siyasi ve ideolojik etkiden arındırılmış bir
yargının yaratılmasından yana olduklarını söylediler. Bu istek onların kişisel
istekleri değildi, kurumsal istekleri idi çünkü bu istek Anayasa’da yer alan
hukuk devleti ilkesinin bir sonucudur.
Değerli
milletvekilleri, günlerdir bu kürsüye çıkan bütün muhalefet partisi
milletvekilleri görüşlerini sunarken sizlerin yargı ile sorununuz olduğu
konusunda bir iddiada bulundular. Siz “hayır” dediniz, bu iddiayı reddettiniz.
Ancak bir bakan Hükûmet adına görevliyken milletvekili
arkadaşlarımızın sorduğu soru karşısında bir itirafta bulundu, dedi ki: “İzmir
Limanı özelleştirildi -evet- 1 milyar 200 milyon dolara satmıştık, daha sonra
özelleştirmenin yasalara uygun olmadığı iddiasıyla dava açıldı. Davanın
sonucunda özelleştirme iptal edildi -evet, doğru- hadi bakalım, siz satın, 1
milyar 200 milyon dolara satabilir misiniz?” Hani “Böyle yargı olmaz olsun,
devlet bundan zarar etti.” anlamına gelen düşüncelerini söyledi.
ALİ ÖZTÜRK
(Konya) – İptal değil. İki buçuk sene sonra...
M. FATİH ATAY
(Devamla) – Değerli milletvekilleri, sürenin uzunluğuyla ilgili tartışma ayrı
bir şey ama yargı kararları devlete kazandırdığı parayla ölçülmez. Yargı
kararları hukuka uygunlukla, adaletin gerçekleşip gerçekleşmediğiyle ölçülür
ama aynı duyarlılığı Sayın Bakanın, TÜPRAŞ özelleştirilmesinde… İhale ettiniz,
idari yargıdaki 3 tane bayan hâkim, yargıç o özelleştirmeyi iptal etti. Sonra
tekrar onu ihaleye çıkardınız ve devlete 3 milyar dolardan fazla bir kazanç
elde etmesini sağladılar. Yani böyle mi değerlendirilmesi gerekir? Tabii ki
değil. Yani yargıyla sorununuz olduğu iddiasını, bu tavrı, Hükûmetin
bir bakanının bu ifadeleri kullanmasıyla kanıtlamış olduğu kanısındayım.
Sayın
milletvekilleri, adalet müfettişleri Bakana bağlı görevliler. Adalet müfettişlerinin
Anayasa’da yer almasını anlamak gerçekten mümkün değil. Yani bir teftiş yapacak
olan insanların Anayasa’da yer aldığı dünyada tek anayasa bizimkidir diye
düşünüyorum ama Yargıtay var, Sayıştay var, Danıştay var. Onlar kurum ama
adalet müfettişlerinin Anayasa’da yer almasını sadece bizim Anayasa koymuş.
Bunun çok doğru olduğunu düşünemiyorum. Yani bunun…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Atay, ek süre veriyorum, lütfen konuşmanızı tamamlayın.
M. FATİH ATAY
(Devamla) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
elbette bu görüşmeler sırasında hepimizin alacağı bazı dersler var. Sayın Meclis Başkanımız da, bu teklifi sunanlar açısından sanıyorum
ki Parlamentodaki Anayasa değişikliği tekliflerinde en rahat, en kolay
müzakerelerin yapıldığı bir dönemi geçiyoruz çünkü Meclis Başkanımız bu teklifi
sunanlar için her türlü kolaylığı yaptı tutumuyla, davranışlarıyla ama aynı
Meclis Başkanının o kürsüdeki konumuyla bütçe görüşmelerinde Başbakanın
göstermiş olduğu tavra da bir cevap beklediğimi bir milletvekili olarak
söylemek istiyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Atay.
Birlikte işleme
aldığım ikinci önerge üstünde Ordu Milletvekili Sayın Rıdvan Yalçın
konuşacaklar.
Buyurun Sayın
Yalçın. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Anayasa’mızın
değiştirilmesine dair kanun teklifinin çerçeve 15’inci maddesi üzerinde
verdiğimiz önergeyle ilişkili olarak söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
konuşmamın başında yüce Meclisin değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, birkaç gündür süren rahmetli İnönü üzerinden bir polemikle ilgili birkaç hususu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Millî Mücadele kahramanlarından biri olan rahmetli İnönü iktidardan düşeli
tahmin ediyorum bir altmış yıl olmuştur ve Hakk’ın rahmetine kavuşmuş bir
insandır. Partiniz içerisinde de rahmetli İnönü’yle siyaset yapmış insanlar
olduğunu da tahmin ediyorum. Bizim, siyasi görüşlerine, parti
olarak olumsuz rezervlerimizi de her zaman ifade ettik ama iktidardan altmış
yıl önce düşmüş bir insan hakkında, bugün siyasi rakibiniz olmamasına rağmen
“faşist” kelimelerine varacak kadar üslubu aşan eleştirileri doğru
bulmadığımızı, insani bulmadığımızı, hatta “Ölülerinizi hayırla yâd ediniz.”
anlayışıyla İslami de bulmadığımızı özellikle ifade etmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, Anayasa meselesi, Meclis gündemine, hatta Türkiye gündemine
geldiğinden bu yana Sayın Genel Başkanımızın her fırsatta “uzlaşma” kelimesini
ifade ettiğini, uzlaşmayı salık verdiğini biliyorsunuz. Bir önceki Meclisi
Başkanımız Anayasa hazırlanması için bir komisyon oluşturulmasını talep
ettiğinde, ilk görevlendirmeyi de Sayın Genel Başkanımız yapmış bulunmaktaydı.
Bütün bunlara rağmen, bütün uzlaşma isteklerimize rağmen, siz, diğer bütün
kurumlarla olduğu gibi -daha önce de ifade ettim- FİSKOBİRLİK’ten Futbol
Federasyonuna, Odalar Birliğinden TÜSİAD’a, kendi
ideolojik kulvarınızda olmayan her kurumla olduğu gibi
burada da bütün siyasi partilerle uzlaşma yerine, bilek güreşi yapmayı tercih
ediyorsunuz.
Ve değerli
arkadaşlarım, bakın, on beş gündür bu meseleyi burada konuşuyoruz. Sayın
Başbakan on beş gündür Mecliste, bütün Sayın Bakanlar on beş gündür Mecliste,
bizler de doğal olarak Meclisteyiz. Bu arada on beş tane vatan evladı şehit
oldu değerli arkadaşlar. Samsun’da yapılan bir törende, şehit töreninde
insanlar “Şehitler burada, vekiller nerede?” diye slogan atıyorlar, tempo
tutuyorlar değerli arkadaşlarım. Bir arkadaşınız, Hamza Bey kardeşimiz, kız
kardeşini kaybetti, aynı gün cenazesini toprağa koyup buraya gelmek zorunda
kaldı. Arkadaşlar, nedir bu aceleniz? Nedir? On beş gündür bakanlarımız burada.
Bir tarım ülkesi olmakla övünen, dünyada kendi kendini doyurmakla övünen yedi
ülkeden biri olduğunu iddia eden, övünen Türkiye, Türkiye’nin Tarım Bakanı
burada otururken Türkiye et ithalatına başladı değerli arkadaşlar. Bugün, açık
denizde, yapılan ihalelere hazır olmak üzere etlerin bekletildiği ifade ediliyor.
Çok yakın zamanda
bir üniversite sınavı yapıldı değerli arkadaşlar, on binlerce öğrenci sıfır
çekti. On beş gündür Sayın Millî Eğitim Bakanı burada oturuyor değerli
arkadaşlarım. Ülkemizin farklı yerlerinden yüz kızartıcı, utanç verici tecavüz
ve istismar haberleriyle her gün sarsılıyoruz, aileden sorumlu Devlet Bakanımız
on beş gündür burada oturuyor değerli arkadaşlarım.
Değerli
arkadaşlarım, bir hususu daha ifade etmek istiyorum. Her fırsatta, her
sözünüzün başında, millî iradeden, millet egemenliğinden, milleti temsil
etmekten bahsediyorsunuz. Arkadaşlar, siz, millet iradesinin acaba kendi
sıralarınızın bittiği yerin ötesinde olduğunun farkında değil misiniz? Biz
buraya atamayla mı geldik Allah aşkına? Siz millet iradesini temsil ediyorsunuz
da biz başka bir irade adına mı burada bulunuyoruz?
Yüzde 47 oy
aldınız, olabilir. Değerli arkadaşlarım, size oy vermeyen insanların
kanaatlerinin sizin için hiç mi önemi yoktur? Yüzde 47 oy yüzde 100 hükmetme
hakkı demek midir? Geçen konuşmamda da söyledim, muhalefet beş yüz yirmi iki
tane kanun teklifi vermiş, hiçbiri mi saygıya değer değildir, hiçbiri mi doğru
değildir, hiçbiri mi müzakereye layık değildir? Değerli arkadaşlar, eğer bu
anlayışla devam ederseniz, aldığınız oyun oranı önemli değil, yüzde 100 hükmetme
hakkı olarak kabul ederseniz bu anlayış demokrasiye uymaz.
Şimdi,
arkadaşlar, bir de yargıyla ilgili kısımla ilgili bir şeyler söylemek
istiyorum. Yargıyla ilgili konuşulurken mesela, sürekli şunu söylüyorsunuz:
“Yargı bağımsız olmalı, tarafsız da olmalı.”
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Yalçın, ek süre veriyorum, lütfen konuşmanızı tamamlayın.
RIDVAN YALÇIN
(Devamla) – Teşekkür ederim.
Bunu söylerken
şunu ima da ediyorsunuz, zaman zaman da yayın
organlarınızda açıkça yazdırıyorsunuz: Şu anki yüksek yargı organlarının bir
başka siyasi partiyle ideolojik paralellik içerisinde olduğunu ifade
ediyorsunuz ve bu paketin getiriliş amacının da bu yapıyı değiştirmek olduğunu
söylüyorsunuz.
Değerli
arkadaşlar, bu söylediğiniz önerme doğruysa, bunu doğru kabul edeceksek ne
farkı vardır yapmak istediğiniz şeyin? Bu millet için ya da Milliyetçi Hareket
Partisi için, orada oturan üyelerin (A) partisinin ya da (B) partisinin adamı
olması önemli değil, hakkın, hakikaten, adaletin adamı olması önemli. Bu
getirdiğiniz teklif bunu getiriyor mu değerli arkadaşlarım?
Bakın, RTÜK’e bu
Meclis üye seçti. Ne deniyor oradaki üyeler için? “CHP’li üye
şu.” ya da “AKP’li üye şu.” Orası özerk bir kurum ama kim referans
olmuşsa, kim seçmişse onunla aynı ideolojik kulvarda
bir tanımlamaya ulaştırılıyor.
Değerli
arkadaşlarım, bu teklif bizim endişelerimize cevap vermiyor. Biz, dediğim gibi,
oralarda bir siyasi, ideolojik kulvarın değil,
adaletin insanları olsun istiyoruz, bu teklif buna cevap vermiyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RIDVAN YALÇIN
(Devamla) – Sayın Başkan, bitiriyorum.
BAŞKAN – Sayın
Yalçın, ek süreniz de doldu.
RIDVAN YALÇIN
(Devamla) – Selamlayıp bitiriyorum.
BAŞKAN – Sadece
Genel Kurulu selamlamanız için açıyorum mikrofonu, buyurun.
RIDVAN YALÇIN
(Devamla) – Teşekkür ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, eğer oradaki üyeler kimin atadığıyla, atayan kişinin siyasi
kimliğiyle tanımlanmaya devam edecekse bu, Türkiye’deki tıkanıklığı çözmeye
yetmeyecektir.
Bu düşüncelerle,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Birlikte
işleme aldığım üçüncü önerge üzerinde, Sayın Akkuş, siz mi konuşacaksınız
efendim?
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Akkuş konuşacak efendim.
BAŞKAN – Mersin
Milletvekili Sayın Akif Akkuş, buyurun efendim.
Sizin de süreniz
beş dakikadır. (MHP sıralarından alkışlar)
AKİF AKKUŞ
(Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin
15’inci maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 19 Nisan 2010 tarihinden itibaren yoğun bir şekilde üzerinde
çalıştığımız Anayasa değişikliklerinin ikinci tur görüşmelerini yapmaktayız.
Önergemizde bu 15’inci maddenin gündemden düşmesini arzu etmekteyiz yani
Anayasa maddeleri arasından çıkartılmasını arzu etmekteyiz.
Bu maddeyle, 1982
Anayasası’nın 144’üncü maddesi kenar başlığıyla birlikte değiştirilmektedir.
Buna göre “Adalet hizmetleri ile savcıların idarî görevleri yönünden Adalet
Bakanlığınca denetimi, adalet müfettişleri ile hâkim ve savcı mesleğinden olan
iç denetçiler; araştırma inceleme ve soruşturma işlemleri ise adalet
müfettişleri eliyle yapılır.” denilmektedir.
Daha önceki
başlıkta “Hâkim ve savcıların denetimi.” denilirken, teklifte “Adalet
hizmetlerinin denetimi.” denilmektedir. Adalet hizmetlerinin kapsamı çok
şümullü bir cümle; daha açık olabilirdi. Bu aynı zamanda yasama, yargı ve
yürütme arasındaki dengenin bozulmasına da sebep olacaktır. Hâlbuki,
anayasalar bu üç kuvvet arasında dengeyi sağlayacak şekilde düzenlenmeli,
denetim dengenin sağlanmasına yardımcı olmalıdır. AKP bu teklif ile Anayasa’da
bulunması gereken kuvvetler ayrılığını kendi çıkarına olacak şekilde
bozmaktadır. Bunun bir sonucu olarak da yargı bağımsızlığı ve hâkim teminatı
ile hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkeleri zedelenmektedir diye
düşünüyoruz.
Anayasa’nın
birinci tur görüşmelerinde getirilmek istenen kural ve kaideler üzerinde detaylı
bir şekilde görüşmeler yapılmasına ve olumlu gelişmelere yol açabilecek
birtakım tekliflere rağmen bunlar dikkate alınmadı ve Anayasa Değişikliği
Teklifi dayatma özelliğini korudu. Anayasalar vatandaşların temel hak ve
hürriyetlerini teminat altına alan, rejimin ve devlet organlarının görev ve
yetkilerini belirleyen kanunların temeli ve onların yapılmasında temel teşkil
eden hukuk normlarıdır. Maalesef, bu Anayasa değişiklik teklifleri yukarıda
belirttiğimiz esasları göz ardı etmekte ve özellikle yargıyı kontrol etme
amacını taşımaktadır. Fakat, bu teklif, topluma
“açılım” ucubesinin bir sonucu olarak önemli bir demokratikleşme paketi gibi
sunulmaktadır. Hâlbuki teklif, yargıyı Hükûmetin
emrine sokan, hâkim ve savcıyı Hükûmetin memuru
hâline getirmeyi amaçlayan bir teklif olarak karşımızda duruyor. Böylece, hâkim
ve savcılar iktidarın emrine girdiği gibi, siyasallaşan mahkemelerin vereceği
kararlarla iktidarlara yol gösterecek medya ve sivil toplum örgütleri de
kontrol altına girecektir. Dolayısıyla, yolsuzlukların, haksızlıkların,
baskıların, iktidarın haksızlıkları ve baskılarının yasal yollardan önü
açılacaktır.
Değerli
milletvekilleri, günümüz dünyasında modern demokratik usullerle yönetilen
ülkelerde anayasalar açık, anlaşılabilir ve toplumsal mutabakat sağlanarak
yapılmaktadır yani muhalefetin görüşlerine de yer verilmeli, onların uyarıları
dikkate alınmalıdır. Soruyorum size: Bu Anayasa teklifi hazırlanırken böyle bir
mutabakat arandı mı? Herhangi bir önergeye “evet” denildi mi? Muhalefet önergesini
bırakın iktidar partisinin önergelerine itibar edildi mi? Maalesef bunlara
değer verilmedi. Bütün bunlar, 1982 Anayasası’na karşı çıkarken kullanılan
“dayatma anayasası” tabirine eş değerdir. Dolayısıyla, burada yapılmak istenen
de hâkim ve savcıları, atama, denetleme, soruşturma, araştırma ve inceleme
konusunda baskı altına almayı tasarlamaktır. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
üye sayısı artırılarak denetim altına alındığı gibi, Adalet Bakanlığı
Müsteşarının asli üye olması ve Adalet Bakanının Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulunun Başkanı olması, başka ülkelerde karşılaşılamayan bir durumdur. Sık sık örnek verdiğiniz için başka ülkeleri, bunu söylemek
ihtiyacını duydum.
Değerli
milletvekilleri, özel hayatın mahremiyeti dinlemelerle âdeta ortadan kalkmıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Akkuş, size de ek süre veriyorum, konuşmanızı tamamlayın lütfen.
AKİF AKKUŞ
(Devamla) – Burada, George Orwell’ın Bin Dokuz Yüz
Seksen Dört isimli kitabını hatırladım, 1970’li yıllarda yazılmıştı. Bu
kitabında, sadece muhalefet değil iktidar mensupları da dinlenmiş ve totaliter
iktidar kendi üyelerine de büyük mahrumiyetler yaşatmıştır; bunu unutmayın.
Bu Anayasa
değişikliği, vatandaşın içinde bulunduğu sıkıntıların hiçbirisine çare değildir.
Vatandaş sizden yani Hükûmetten, işsizliğe, yokluğa,
yoksulluğa ve gelir dağılımı adaletsizliğine çözüm getirmesini beklemektedir.
Siz ise yasalara karşı tutum ve davranışlarınızın yakın gelecekte cezasını
çekmemek için gelecek korkusuna dayalı bir anayasa yapmanın telaşı ve aceleciği
içerisindesiniz. Henüz vakit varken, dayatmalarla ortaya koyduğunuz bu
tekliften vazgeçin. Bir anayasa uzlaşma komisyonu kurarak, devletin ve milletin
değerlerini bağdaştıracak, demokrasi ile cumhuriyeti barıştıracak, milletin
bölünmez bütünlüğünü üniter yapı içinde sağlayacak,
devleti kurum ve kuruluşlarıyla uyum içinde çalıştıracak, herkesi kucaklayacak…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Akkuş, ek süreniz de doldu.
AKİF AKKUŞ
(Devamla) – Efendim, teşekkür etmek üzere…
BAŞKAN – Sadece
selamlama için açıyorum.
Buyurun.
AKİF AKKUŞ
(Devamla) – …her kesimi kucaklayacak bir anayasa teklifiyle karşımıza gelin
diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
497’ye 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 15 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bengi
Yıldız (Batman) ve arkadaşları
Madde : 15
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 144 üncü maddesi kenar başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“G. Adalet
hizmetlerinin denetimi
Madde 144 -
Adalet hizmetleri ile savcıların idarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığınca
denetimi, adalet müfettişleri ile hâkim ve savcı mesleğinden olan iç
denetçiler; araştırma inceleme ve soruşturma işlemleri ise adalet müfettişleri
eliyle yapılır. Buna ilişkin usul ve esaslar ve HSYK karar ve uygulamalarına
ilişkin yaptırımlar kanunla düzenlenir.”
BAŞKAN – Komisyon
katılıyor mu efendim önergeye?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Yıldız, buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
BENGİ YILDIZ
(Batman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi
adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
AKP Hükûmeti, bir Anayasa taslağı hazırlayıp Meclise getirdi.
Bu taslağı hazırlamadan önce, bizimle, sivil toplum örgütleriyle görüşme
gereğini duymadı, bizleri bu sürece katmadı. Taslağını hazırlayıp Komisyona
sevk ederken gelip bir çayımızı içti Sayın Adalet Bakanı, Sayın Cemil Çiçek ve
Sayın Bekir Bozdağ. Bu taslağın AKP’nin taslağı
olduğunu belirttiler, bu taslağın önerilere açık olduğunu da söylediler. Parti
olarak, hemen, sivil toplum örgütlerinden öncelikli taleplerinin ne olduğunu,
buna ilişkin görüşlerini istedik. Aydınlardan, hukukçulardan görüş aldık ve
Barış ve Demokrasi Partisi olarak, AKP Hükûmetine
önerilerimizi sunduk.
1) Dedik ki:
“AKP’nin hazırladığı bu taslak, mevcut yasal düzenlemeler şu şekilde
olmalıdır.” Yani paketi demokratikleştiren, değiştiren önermelerimiz oldu.
2) “Bu taslağa ek
olarak şu şu maddeler eklenmelidir.” dedik.
3) Anayasal
önerilerden ayrı olarak, AKP Hükûmetinin
demokratikleşme çerçevesinde yapabileceği yasal değişiklik taleplerimizi Hükûmete sunduk.
Bütün bu
çabalarımıza rağmen, Adalet ve Kalkınma Partisinin yetkilileri kamuoyuna
yaptıkları bütün açıklamalarda “Biz herkesle görüştük, görüşmek istedik ama
kimse bize öneri sunmadı. Biz de kendi yolumuza devam edeceğiz.” dediler. Bunu,
bu Parlamentodaki tüm partiler ve milletvekilleri biliyor ama kamuoyu bilmiyor.
Neden bilmiyor? Çünkü Adalet ve Kalkınma Partisi devletin bütün mekanizmalarını
ele geçirmiş, basını zapt etmiştir.
Birinci turda, 5
arkadaşımızla gelip oy kullandık. AKP yetkilileri “Barış ve Demokrasi
Partililer çekimser oy kullandı.” dediler. “Bu ‘evet’ oyları bizim oylarımız.”
dediler. Biz de “Tamam, sizinse sizin.” dedik. Şimdi, çamura saplandılar ve
“Sorumlusu BDP’dir.” diyorlar. Neden sorumlusu BDP’dir?
FEVZİ ŞANVERDİ
(Hatay) – Biz öyle bir şey demedik!
BENGİ YILDIZ
(Devamla) – Diyorsunuz, diyorsunuz. Sizin yandaş medyanız da söylüyor. (AK
PARTİ sıralarından “Kandil’e bak!” sesleri, gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen
karşılıklı konuşmayalım efendim.
BENGİ YILDIZ
(Devamla) - Paketinize…
BAŞKAN - Sayın
Yıldız, siz Genel Kurula hitap edin lütfen.
MEHMET EMİN TUTAN
(Bursa) – Siz Kandil’e bakın!
BENGİ YILDIZ
(Devamla) – Siz de halka bakın, halka. Yönünüzü halka… (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) “Biz yaptık oldu”yla olmuyor işte. Siz
yaptınız, olmadı. İkinci seferdir yapıyorsunuz, olmuyor. Birinci sefer, türban
meselesinde sivil Anayasa…
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) – Siz, MHP’yle beraber…
BENGİ YILDIZ
(Devamla) – Biz, MHP’yle… MHP de meşru bir partidir, CHP de meşru bir partidir,
en azından sizin kadar meşru bir partidir.
SUAT KINIKLIOĞLU
(Çankırı) – Allah muhabbetinizi artırsın.
BENGİ YILDIZ (
Devamla) – Evet, halkın iradesini sadece kendinizden ibaret görüyorsunuz. Sizin
saplandığınız bataklık budur işte. Demokrasiyi kendinizden ibaret görüyorsunuz
ve bu yaklaşımınız da “Hayırlı olsun.” diyoruz size zaten.
SELAMİ UZUN
(Sivas) – Siz kendinize bakın.
BENGİ YILDIZ
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, sayın milletvekilleri; bizim paketimiz olmayan,
irademizin olmadığı, taleplerimizi içermeyen bir düzenlemede hiç kimse
sorumluluğu bize yükleyemez. Yetkiler ve sorumluluklar paraleldir. Hiçbir
etkimizin olmadığı bir pakette sorumluluğu bize yükleyen her kim olursa olsun
vicdansızdır, kandırmacıdır, korkaktır, faturasını başkasına ödetmeye
çalışmaktadır.
AKP, dün
itibarıyla yokuştan baş aşağı yuvarlanmaya başlamıştır. Anayasa’ya yama vurma
yerine kendi söküğünü dikme çabasına girişmiştir. Bu paket düşük yapmıştır,
çocuk ölü doğmuştur. Bu fiyasko, tıpkı daha önceki fiyaskolarınıza benzer bir
fiyaskodur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Yıldız, konuşmanızı tamamlayın lütfen.
BENGİ YILDIZ
(Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Halkımızın güçlü
bir şekilde talep ettiği yeni, sivil bir anayasa yerine, AKP, paketini
öncelediği için bu bataklığa saplanmıştır, topluma demokrasicilik oyununu
oynatmaya çalışmaktadır, bayatlamış pilavı ısıtıp ısıtıp
tekrar halkımızın önüne sürmeye çalışmaktadır.
Değerli
arkadaşlar, AKP’nin “kazan kazan” dönemi bitmiştir.
Ne yaparsa yapsın “kaybet kaybet” döneminin
başlangıcındadır. Belki sizi pohpohlayan bir kısım medyanız vardır.
Biliyorsunuz, padişahın da şakşakçıları vardır. Devlet batarken “Padişahım çok
yaşa!” diyen bir ekip vardı, onlar paralıydı, maaşlıydı. Şimdi, bir kısım
yandaş medyanızla, aydınınızla “Çok iyi gidiyorsunuz, devam edin.” diyenler
olabilir ama buna inanın ki kaybetmenin başlangıcındasınız, kaybetmeye devam
ediyorsunuz. Biliyorsunuz…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Yıldız, ek süreniz de doldu efendim. Lütfen Genel Kurulu selamlayın.
BENGİ YILDIZ
(Devamla) – Evet, birçok parti, yüzde 25’lerden, yüzde 30’lardan yüzde 1’lere
düştü. Hepsi, toplumsal gerçekliği görmedikleri için o noktaya geldiler. Onun
için, çok da mağrurlanmayın yani, onu demek istiyoruz. Halkın taleplerine,
özlemlerine, sivil toplumun taleplerine, Parlamentodaki siyasal partilerin
sesine biraz kulak verin, bu size yararlı olur diyoruz.
Teşekkür
ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
SUAT KINIKLIOĞLU
(Çankırı) – Bugünkü Oral Çalışlar’ı okuyun.
BENGİ YILDIZ
(Batman) – Biz, Oral Çalışlar’ı da diğerlerini de
okuyoruz, merak etmeyin, hepsini okuyoruz.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri,
şimdi okutacağım iki önerge de aynı mahiyettedir. O nedenle, birlikte işleme
alacağım, istemde bulunmaları hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve
diğer önergenin imza sahibini okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek
Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 15 inci maddesiyle değiştirilen Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 144 üncü maddesinde geçen “iç denetçiler;” ibaresinin
“iç denetçiler tarafından;” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Halil
Mazıcıoğlu (Gaziantep) ve arkadaşları
Diğer önergenin
imza sahibi:
Dilek Yüksel
Tokat
BAŞKAN – Komisyon
önergelere katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Mazıcıoğlu, konuşacak mısınız?
HALİL MAZICIOĞLU
(Gaziantep) – Gerekçe…
BAŞKAN – Sayın
Yüksel?
DİLEK YÜKSEL
(Tokat) – Gerekçe…
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Metnin daha
anlaşılır hâle gelmesi için işbu önerge verilmiştir.
BAŞKAN –
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, Komisyonun bir düzeltme talebi vardır.
Buyurun Sayın
Kuzu.
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Sayın Başkanım, bu maddede, ikinci cümlenin
sonlarında “araştırma inceleme ve soruşturma” ifadesinde “araştırma”dan sonra
bir virgül konması gerekiyor. Bunu arz etmek istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Tamam
efendim. Zabıtlara geçti, ilgili arkadaşlar dikkate alacaklar.
Sayın
milletvekilleri, teklifin 15’inci maddesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddenin oylaması
gizli oylama şeklinde yapılacaktır.
Bildiğiniz üzere,
size verilen pullardan beyaz olanı “kabul”, kırmızı olanı “ret”, yeşil olanı
ise “çekimser” oyu ifade etmektedir.
Gizli oylamaya
Adana İlinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN – Oyunu
kullanmayan milletvekili arkadaşımız kaldı mı? Yok.
Oy kullanma
işlemi tamamlanmıştır.
Lütfen oy
kutularını kaldırınız.
(Oyların ayrımı
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 15’inci maddesinin gizli oylama sonucunu
açıklıyorum:
“Oy Sayısı : 409
Kabul : 338
Ret : 70
Çekimser : 1
Boş : -
Geçersiz : -
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Harun
Tüfekci Bayram
Özçelik
Konya Burdur”
15’inci madde
kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.13
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.36
BAŞKAN: Mehmet Ali ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 101’inci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Teklifin 16’ncı
maddesini okutuyorum:
MADDE 16- Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 145 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 145-
Askerî yargı, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür.
Bu mahkemeler; asker kişiler tarafından işlenen askerî suçlar ile bunların
asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak
işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir. Devletin güvenliğine,
anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde
adliye mahkemelerinde görülür.
Savaş hali
haricinde, asker olmayan kişiler askerî mahkemelerde yargılanamaz.
Askerî
mahkemelerin savaş halinde hangi suçlar ve hangi kişiler bakımından yetkili
oldukları; kuruluşları ve gerektiğinde bu mahkemelerde adlî yargı hâkim ve
savcılarının görevlendirilmeleri kanunla düzenlenir.
Askerî yargı
organlarının kuruluşu, işleyişi, askerî hâkimlerin özlük işleri, askerî savcılık
görevlerini yapan askerî hâkimlerin görevli bulundukları komutanlıkla
ilişkileri, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre
kanunla düzenlenir.”
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, 16’ncı madde üzerinde kırk dokuz önerge verilmiştir. Kura
sonucu belirlenen yedi önergeyi okutup işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek
Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 16 ncı maddesi
ile değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 145 inci maddesinin 2 nci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederim.
Fevzi
Şanverdi
Hatay
“Asker olmayan
kişiler askerî mahkemelerde yargılanamaz”
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek
Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 16 ncı maddesi
ile değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 145 inci maddesinin 2 nci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederim.
Kerim
Özkul
Konya
“Asker olmayan
kişiler askerî mahkemelerde yargılanamaz”
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek
Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 16 ncı maddesi
ile değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 145 inci maddesinin 2 nci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederim.
Ahmet
Yeni
Samsun
“Asker olmayan
kişiler askerî mahkemelerde yargılanamaz”
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
2/656 Esas
numaralı 7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin çerçeve 16 ncı maddesi ile değiştirilen
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 145 inci maddesinin 2 nci
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Metin Arifağaoğlu
Malatya Artvin
“Asker olmayan
kişiler askerî mahkemelerde yargılanamaz”
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
497’ye 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 16 ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Fatma Kurtulan |
Sevahir Bayındır |
Bengi Yıldız |
|
Van |
Şırnak |
Batman |
|
|
Osman Özçelik |
|
|
|
Siirt |
|
Madde : 16
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 145 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Madde 145- Asker
kişiler tarafından işlenen askerî suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine
veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait
davalara Yargıtay bakmakla görevlidir.
Devletin
güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar
her hâlde adliye mahkemelerinde görülür.
Savaş hâlinde
dahi, asker olmayan kişiler adli mahkemelerde yargılanır.”
BAŞKAN – Şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Birlikte işleme alıp, istemleri
hâlinde, önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 16. Maddesi’nin madde metninden çıkarılmasını arz ederim.
Behiç Çelik Mustafa Enöz Nevzat
Korkmaz
Mersin Manisa Isparta
Reşat
Doğru
Tokat
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Anayasa değişikliği teklifinin, 16. maddesinin teklif metninden çıkarılması
için gereğini arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal Oktay Vural Mehmet Şandır
Konya İzmir Mersin
S.
Nevzat Korkmaz Behiç
Çelik
Isparta Mersin
BAŞKAN – Komisyon
katılıyor mu efendim önergelere?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Çelik konuşacaklar.
BAŞKAN – Sayın
Çelik, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin çerçeve 16’ncı
maddesinin metinden çıkarılmasını öngören önergemiz üzerinde konuşmak için söz
aldım. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, yangından mal kaçırırcasına yapılan bu Anayasa değişikliği, Türk
siyasi tarihine kara bir leke olarak geçecektir çünkü bilinmektedir ki, bu
Anayasa değişikliği, iktidarın verdiği taahhütler doğrultusunda önce açılıma
hizmet edecektir, bu kesindir. Açılımı yürütebilmenin yolu da iktidarın
kendisini garantiye alacak düzenlemeler yapmasından geçer. Ne diyor Sayın
Başbakan: “Anayasa değişikliği önerimiz, açılım projemizin, Millî Birlik ve
Kardeşlik Projemizin önemli bir parçasıdır; açılım kapsamında atacağımız
adımların önünü açıyor, alt yapısını hazırlıyor.”
Değerli
milletvekilleri, düşünebiliyor musunuz, kendini gayrimeşru alana atan AKP
İktidarı burada meşrulaşma peşinde. Kiminle? İş birlikçi aydınlarla, Avrupa
sevdalıları ile, yandaş medya ile, teslimiyetçi
siyasilerle, dış güçlerin yerli lobileriyle ve yabancı destekçilerle.
Değerli
milletvekilleri, iş birlikçi, teslimiyetçi, sözde, manevi değerlere saygılı
gibi görünen bir zihniyet, asla, Türk milletinin vicdanında aklanamayacaktır.
Bu iktidarda, ne yazık ki, itikadımız bozuldu; inançlı, ihlaslı
Türk insanı gördü ki, bu iktidar kendine yabancı, uzak ve Atlantik ötesinin
ürünü. Bu sebeple, açılıma hizmet edecek olan, suçlu AKP’lileri kurtaracak
olan, yargıyı ele geçirerek dikta heveslilerine yol açacak olan bu Anayasa
değişikliği Türkiye’yi Irak’laştırma projesinin bir parçası hâline
getirecektir. İnanıyorum ki, Türk milleti de bu tehlikeyi fark edecektir.
Türkiye’de siyasi
tüketim malzemesi yapılmayan hiçbir değerimiz kalmamıştır; eğitim, din, yargı,
ordu, azınlık, etnisite, mezhep, dil… Takdir
edersiniz ki, bu gidiş hayra alamet değildir.
Değerli
milletvekilleri, burada önemli olan, yargı bağımsızlığı ve hızlı, gecikmeyen
adalettir, hâkim teminatıdır ama ordunun yargı biriminin sulandırılması,
yozlaştırılması bu iktidarın düsturu olsa gerek. Biz ordumuzun güç ve kudreti
sayesinde bu topraklarda özgürce yaşayabiliyoruz. Ordumuza dil uzatanların niyetinin
Anadolu’da Türklüğün eşsiz mirasını silmek olduğunun farkındayız. Askerî
yargıdan, Yüksek Askerî Şûradan hareketle, güya, demokratlık taslayarak
ulaşılan mesafeleri de biliyoruz, “Üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek.” fırsatını
kollayanları da biliyoruz. Mazisi zaferlerle dolu olan Türk ordusu halkı için
yaşar, halkı için ölür, tam bir millet ordusudur; paralı ordu, çıkar ordusu,
vahşet ve katliam ordusu değildir. Gönülleri fetheder önce, hak ve adaleti
gözetir. Türk ordusuna husumet besleyenler öncelikle insanlık düşmanlarıdır ve
asla iflah olmazlar. Bu itibarla, sanki Türk ordusundan öç alırcasına yapılan
her girişimin yapanları da ondurmayacağını burada hatırlatmak isterim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bilinmektedir ki parlamenter demokraside yasama,
yürütme ve yargı erklerinin arasındaki dengenin korunması, temiz toplum, temiz
yönetim ve bağımsız yargı hedefleri esas alınmalıdır. Ancak bu teklifle
özellikle yargının siyasallaştırılarak yürütmenin, yani iktidarın tamamen
kontrolüne verilmesi, millet nezdinde, zaten sorunları olan yargı erkinin
temelli çökeceğini hatırlatmak isterim. Bu bağlamda, Anayasa Mahkemesinin ve
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun düzenlenme şeklinin yargı erkine
iktidarın el koyması anlamını taşıdığı açıktır. Anayasa Mahkemesinin mahkeme
niteliğinden çıkarılarak Hükûmetin emrine verilmesi
düşünülemez. Erkler arasında dengenin korunması milletimizin hayrına olacaktır.
Bu hususu vicdan sahibi bütün değerli vekillerimizin vicdanına ve yüksek
takdirlerine arz ediyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Çelik, süreniz doldu, ek süre veriyorum, konuşmanızı tamamlayın lütfen.
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) – Teşekkür ederim.
Türkiye’nin
anayasal gündemi hükûmet sistemi arayışları
olmamalıdır, Türkiye’nin gündemi yasama dokunulmazlıklarının kaldırılması
olmalıdır, Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetim mekanizmalarının artırılması
olmalıdır, yargı bağımsızlığını engelleyen yasal unsurların kaldırılması
olmalıdır. Belirtmek isterim ki adaleti bağımsız olmayan bir milletin devlet
olarak varlığı düşünülemez.
Değerli
milletvekilleri, açlık, işsizlik gibi zorluklarla muzdarip halkımızın
çaresizliği en öncelikli meselemizdir. Açılımdan ve bu tekliften vazgeçmeli ve
bu sorunlara eğilmeliyiz. Temiz toplum, temiz siyaset, temiz yönetim
benimsenmelidir. Bu iktidarda, acil işler göz ardı edilmiş, gündem
değiştirilerek Anayasa kilitlenmiştir. Bu fasit daireden
çıkmak lazım. Bu sebeple iktidar partisine diyoruz ki, gelin, teklifi
geri çekin, refahı yaratın, işsizliğe çözüm bulun, esnaf ve KOBİ’lere uygun
krediler açın, tarımı canlandırın, yolsuzlukların önüne geçin.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Çelik, ek süreniz de doldu.
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) – Bir selamlayayım efendim.
BAŞKAN - Sadece
Genel Kurulu selamlamanız için açıyorum. Lütfen…
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) – Teşekkür ederim.
Biz, Milliyetçi
Hareket Partisi olarak Anayasa’ya önemli ölçüde aykırılık teşkil eden bu
teklifi esastan ve usulden kabul etmiyoruz. Önergemizi yüce heyetinize sunuyoruz.
Takdir yüce Meclisindir.
Saygılarımı
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Çelik.
İkinci önerge
üzerinde, Sayın Enöz, siz konuşacaksınız, buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
Manisa
Milletvekili Sayın Mustafa Enöz, sizin de süreniz beş
dakikadır.
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 497 sıra sayılı Anayasa
Değişikliği Teklifi’nin 16’ncı maddesi üzerine vermiş olduğumuz önerge üzerine
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, vatandaşların temel haklarını, özgürlüklerini teminat altına
alan, vatandaşın toplumsal değerlerini koruyan, devlet otorite ve organlarının
görevlerini, yetkilerini belirleyen, kanunlar hiyerarşisinin en üstünde yer
alan temel hukuk normları anayasalardır. Dolayısıyla, bir ülkenin en üst hukuk
normu olan anayasaların değiştirilmesi de özel bir usule tabi olmaktadır.
Anayasa’da
yapılacak olan değişiklikler ülkede hukuk alanında bazı dengelerin bozulmasına,
sistemin tıkanmasına, halkın kabullenmediği uygulamalara sebebiyet verebilir.
Bu sebepten dolayı, anayasa değişiklikleri yapılırken toplumun bütün
katmanlarının görüşlerinin alınması gerekmektedir. Anayasa tartışmaları yaparak
gündemi tıkamak yerine toplumun her kesiminin benimseyeceği bir anayasayı
uzlaşarak yapmamız vatandaşlarımızdan büyük bir kabul ve anlayış görecektir
diye düşünmekteyiz.
Tabii ki
ülkemizin demokratik gelişmesini tamamlaması toplumsal ve ekonomik kalkınmasına
katkıda bulunacaktır. Ancak, bunlar yapılırken ülkemizin istikrar içerisinde
bulunmasının da son derece önemli olduğunun altını bir kez daha çizmek
istiyorum.
Sayın
milletvekilleri, AKP Hükûmetleri döneminde ülkemizin
temel kurumları, iç dinamikleri ve güvenlik politikaları ihmal edilmiştir. Bu
bağlamda, ülkemiz huzur, barış ve demokrasinin gelişmesi, sağlam ve millî bir
ekonomik yapının oluşması, hakkaniyetli gelir paylaşımıyla ahlaki bir sistemin
yerleşmesi sekteye uğramıştır. İşsizlik, durgunluk, hayat standardının düşmesi
ve benzeri açmazlar sosyal patlamalara çok müsait bir ortam hazırlamaktadır.
Sanayi durma noktasına gelmiş, halkımızın alım gücünün düşmesiyle piyasadaki
ekonomik hareketlilik de azalmıştır. Ülkemizde son istatistiklerde neredeyse
her 2 gençten 1’i işsiz noktasına gelmiş, tarım sektörü çökmüş, icralar kapıya
dayanmış, esnaf bitmiştir. Ülkemizdeki böyle bir manzara karşısında Meclis
olarak Anayasa değişikliğini gündeme getirme yerine, biz burada,
vatandaşlarımızı iş sahibi yapacak, evlerine ekmek götürecek, onları refaha ulaştıracak
temel meseleleri tartışmalıydık. Bu, daha anlamlı olurdu. Maalesef
vatandaşlarımızın gerçek gündemi burada görüşülmüyor.
Sayın
milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi, Anayasa gibi millî birliğimizin
tapusu olan en üst hukuk normunda yapılmak istenen bu değişiklikler ile
kuvvetler ayrılığına dayanan parlamenter sistemin denge ve denetim
mekanizmalarını kendi lehine bozmakta ve başta parti kapatma, yargı
bağımsızlığı ve hâkim teminatıyla hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkeleri
yaralanmaktadır. Sonuçta parlamenter sistem yerine ucu diktaya açık bir
başkanlık sistemi için zemin hazırlanmaktadır. Böylelikle AKP iktidarı
parlamenter sistemin temeli olan kuvvetler ayrılığı ilkesini bir kenara bırakma
yoluna girmiştir.
Sayın
milletvekilleri, Anayasa Değişiklik Teklifi Hükûmetçe
büyük bir aceleye getirilmiştir. Anayasa gibi temel bir yasada yapılması
düşünülen değişikliğin bu kadar aceleye getirilmesi ve toplumun bütün
katmanlarıyla mutabakata varılmaması, konunun ne kadar ciddiyetten uzak olduğunu
göstermektedir. Bunlar yapılırken de demokratikleşme ve sivilleşme projesinin
bir gereğiymiş gibi kamuoyuna takdim edilmektedir.
Sayın
milletvekilleri, bu teklif, toplumumuzun temel ihtiyacı olan yargı reformunun
gerçekleşmesi ihtiyacından kaynaklanmamaktadır. Yargı sürekli olarak statükocu ilan edilmekte, neredeyse demokrasi düşmanı bir
unsurmuş gibi gösterilmeye çalışılmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, yapılmak istenen bu değişikliklerle yargı bağımsızlığı mı
güçlenecektir, halkımızın adalete ulaşması mı hızlanacaktır, yargılama süreleri
mi kısalacaktır, yargıdaki iş yükü mü hafifleyecektir, yargıdaki olumsuz
çalışma koşulları mı düzelecek, yoksa yargı kararlarını etkisizleştiren
uygulamalar mı ortadan kaldırılacaktır? Hayır, bunların hiçbirisi gerçekleşmeyecektir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Enöz, süreniz doldu, size de ek süre veriyorum, konuşmanızı
tamamlayın lütfen.
MUSTAFA ENÖZ
(Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
milletvekilleri, tekraren söylüyorum: Bu değişiklik metni güçler ayrılığı
ilkesine aykırıdır. Mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı ortadan
kalkmakta, yargı siyasallaşmaktadır.
Bu duygu ve
düşüncelerle, önergemizin kabulü yönünde oy kullanmanızı bekler, yüce heyeti
saygılarımla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
497’ye 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 16 ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fatma
Kurtulan (Van) ve arkadaşları
Madde : 16
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 145 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Madde 145 -
Asker kişiler tarafından işlenen askerî suçlar ile bunların asker kişiler
aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara
ait davalara Yargıtay bakmakla görevlidir.
Devletin güvenliğine,
anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde
adliye mahkemelerinde görülür.
Savaş halinde
dahi, asker olmayan kişiler adli mahkemelerde yargılanır.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyor Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın
Kurtulan, siz mi konuşacaksınız?
FATMA KURTULAN (Van) – Evet.
BAŞKAN – Buyurun.
(BDP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
FATMA KURTULAN
(Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; partim Barış ve
Demokrasi Partisi adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Günlerdir yoğun
bir tartışma içerisindeyiz. Herkesin burada olma gerekçesi üzerine söz alıp
kendi düşüncesini ortaya koyduğu, tartıştığı yoğun tartışma sürecini yaşadık.
Burada, bize göre, yer yer takiye
yapıldığı görüldü, yer yer Ergenekon zihniyetinin
kükrediğini gördük, yer yer de ırkçı yaklaşımların
ortaya konulduğunu da gördük. Bizler de kendimizce burada olma gerekçemiz
üzerine kendi düşüncelerimizi, ülkemizin demokratikleşme sürecine katkı
sunacak, önemli gördüğümüz, Türkiye’nin temel sorununa parmak basacak sorunları
dile getirmeye ve bunun temeli olarak da Anayasa’nın tümden değişiminden yana
olan tavrımızı ortaya koymaya çalıştık. Ancak, bugüne kadar ender olarak
görülen, bizim sık yaşadığımız, Sayın Meclis Başkanınca ayrımcı bir tutuma tabi
tutuluyoruz. Burada daha önce, biliyorsunuz, “Savaş var bu ülkede.” dediği için
susturulmak istenen bir arkadaşımız oldu. Sayın Meclis Başkanımız, sanırım
bundan haberdar değil. Bu ülkede bir savaş yaşandığını… 94’lü yıllarda dönemin
Genelkurmay Başkanı “Düşük yoğunluklu bir savaş yaşanıyor.” demiştir. Bizler de
o sözcüğü kullandığımız için çok yargılandık. Şimdi artık böyle bir durumu
yaşamıyoruz. Toplumca artık herkesçe kabul edilen bir gerçeğin üstünü örtmenin
hiç gereği yok. Hâlâ ülkemizin dört bir yanına cenazeler gidiyorsa, 50 bin
insanımızın ölümünden söz ediliyorsa, bunun adı “savaş” değil de nedir? Sormak
isterim.
Yine dün akşam…
NURETTİN AKMAN
(Çankırı) – Terör, terör!
FATMA KURTULAN
(Devamla) – Burası konuşma yeridir orası dinleme yeridir. Lütfen dinleyiniz,
yerinizde oturup.
Dün akşam da bir
arkadaşımız çocukların neden taş attığının gerekçelerini sizlerle paylaşmaya
çalıştı. Yine aynı şekilde arkadaşımızın sesi kesilmeye, kısılmaya,
bastırılmaya çalışıldı. Şimdi, “Savaş içinde doğan, büyüyen çocuklar ne yapar?”
diye sormak isterim. Filistin’de çocuklar ne yapıyorsa Kürt çocukları da onu
yapıyor. Tasvip etmesek de maalesef böyle bir gerçekle karşı karşıyayız.
Uğur Kaymaz’ı hepiniz biliyorsunuzdur. On iki yaşında evinin
önünde saldırıya uğradı. Evinin önünde bedenine yaşı kadar kurşun sıkılarak
“Aha teröristin cenazesi!” diye lanse edildi. Şimdi sormak istiyorum: Uğur Kaymaz’ın arkadaşları ne yapar?
Yahya Menekşe
panzerin altında kaldı Cizre’de. Onun arkadaşları, okul arkadaşları, sınıf
arkadaşları, mahalle arkadaşları ne yapar?
Mehdi Kurt Van’da
“nevroz”a katılmak isterken -görüntüleri var, ikna olmayanlara bu görüntüleri
verebilirim- 20 kadar polis çemberinin içerisinde elden ele bir topu birbirine
atar gibi tartaklanıp coplanarak şu an akli dengesi bozulmuş vaziyette. Mehdi
Eker tedavi görmekte. Kurt, Mehdi Kurt… Pardon… (Gülüşmeler) Tedavi görmekte.
Mehdi Kurt’un arkadaşları ne yapar, size sormak isterim.
Cüneyt…
Yüksekova’da basın karşısında, gözlerin önünde kolu kırıldı. Cüneyt’in
arkadaşları ne yapar, bunu sormak isterim.
Biz genel olarak
demokratik bir Anayasa’nın sorunlarımızı tümden çözeceğini söylemiştik. Kürt
sorunu gibi acil, hepimizin canını yakan bu sorunun demokratik bir Anayasa’dan
geçtiğini söylemiştik. Bunun önemli bir adımı bu Anayasa’yla birlikte… Daha
öncesinde yaşanan bir Habur pratiği var. Habur aslında önemli bir adımdı, yine de hiç kimsece bu
anlaşılmadı. Bizim sevincimizi, yakınlarımızı sağ salim görmenin sevincini
doğrusu sizler de “Habur rezaleti” olarak
tanımladınız. Operasyonlar hâlâ devam ediyor maalesef, çatışmalar yoğun.
Sonuç olarak, ben
bu Anayasa girişiminin AKP’nin bir seçim yatırımı olduğunu düşündüğümü tekrar
belirtmek istiyorum. Yargı üzerinde bir iktidar kavgasının hayata geçirilmek
istendiğini, Türkiye’nin bu suni gündemle uğraştırılmak istendiğini, asıl
gündemden koparılmak istendiğini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Yargının
bağımsızlığından söz etmemiz mümkün değil elbette. Yargının bağımsız olmadığı
herkesçe söyleniyor ama yargı üzerinde de bu iktidar kavgasını bir an önce
durdurmak gerekiyor. Belki de AKP’nin ele geçirmesi gereken son kale olarak ele
alıp, bu Anayasa tasarısının içine de yerleştirerek bazı maddeleri, herkesin
reddedebileceğini düşünerek…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Kurtulan, size de ek süre veriyorum, lütfen konuşmanızı tamamlayın.
FATMA KURTULAN
(Devamla) – Teşekkürler.
…tekrar önümüze
sürülüyor.
Dolayısıyla 82
Anayasası’nın cilalanarak tekrar önümüze geldiği görülüyor. Bir AKP
yetkilisinin burada yaptığı bir konuşmada 12 Eylül döneminde hem sağda hem
solda katledilenleri, zarar görenleri saygıyla andığını belirtirken, şunu
hatırlatmak isterim: Siz değil misiniz Kenan Evren’i yanına alıp açılışlara
götüren? Siz değil misiniz? Bir yıl öncesinden beri, önünüzde 12 Eylül’ün yargı
sürecine intikal etmesini isteyen iki önergeyi bertaraf ederek görmezlikten
gelen sizler değil misiniz?
Lütfen bunların
üzerine daha… Kandırma yöntemlerini bırakınız, üzerine daha iyi gidelim,
elbirliği içerisinde olalım. Sağlıklı bir anayasa toplumun ihtiyacını
giderecektir, gerisi aldatmacadır ve kimsenin buna kanmadığını siz de çok
yakında göreceksiniz.
Saygılar
sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın
Kurtulan, teşekkür ederim.
Lütfen şu
açıklamayı yaparsam alınmayın: Türkiye Filistin değildir, Orta Doğu değildir.
SEVAHİR BAYINDIR
(Şırnak) – Ya nedir?
BAŞKAN – Türkiye
vatanıyla ve milletiyle bölünmez bir bütün, bağımsız bir ülkedir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
SEVAHİR BAYINDIR
(Şırnak) – Teşbihte hata olmaz Sayın Başkan, teşbihte hata olmaz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Tutumunuzu doğru bulmuyoruz Sayın Başkan, usul tartışması açmak
istiyoruz.
BAŞKAN – Efendim,
Türkiye’yi nasıl Filistin’e, Orta Doğu’ya benzetirsiniz? Ne alakası var? (BDP
sıralarından gürültüler) Ne alakası var?
SEVAHİR BAYINDIR
(Şırnak) – Edebiyatta öyle öğrettiler bize.
BAŞKAN - Talihsiz
bir benzetmedir. Ben de Sayın Kurtulan’ın bu beyanını
düzelttim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Tutumunuz hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN – Başkanın
böyle yetkileri var, İç Tüzük’ü okursunuz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – 63 usul… Sayın Başkan, 63 usule göre söz istiyorum.
BAŞKAN – Efendim,
şimdi okutacağım dört önerge aynı mahiyette olduğundan, birlikte işleme alıp,
istemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz
vereceğim.
İlk önergeyi ve
diğer önergelerin imza sahiplerini okutuyorum, buyurun:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
2/656 Esas
numaralı 7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin çerçeve 16 ncı maddesi ile değiştirilen
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 145 inci maddesinin 2 nci
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
ve arkadaşları
“Asker olmayan
kişiler askeri mahkemelerde yargılanamaz”
Diğer önergenin
imza sahibi:
Ahmet Yeni
Samsun
Diğer önergenin
imza sahibi:
Kerim Özkul
Konya
Diğer önergenin
imza sahibi:
Fevzi Şanverdi
Hatay
BAŞKAN –
Önergelere Komisyon katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Arifağaoğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Önergeniz üzerinde
beş dakika gerekçenizi izah edin.
METİN ARİFAĞAOĞLU
(Artvin) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan Anayasa
teklifinin 16’ncı maddesi için verdiğimiz önerge hakkında söz almış
bulunuyorum. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Anayasa
değişikliği çok çok önemlidir, sıradan bir kanun
değişikliği değildir. Anayasa değişikliklerinde toplumsal mutabakat esas
olmalıdır. Anayasa değişikliği çoğunlukçu değil çoğulcu bir anlayışla, geniş
katılımlı bir toplumsal uzlaşma ile değiştirilmelidir. Anayasa toplumsal
mutabakat sözleşmesidir. Bu Anayasa değişikliği milletin ihtiyaçlarından
doğmamıştır. Toplumun gündeminde terör vardır, şehitler vardır, işsizlik
vardır, yoksulluk vardır, köylünün ürettiği ürünün gerçek değerinde
satılamayışı vardır, icralık traktörler vardır, kısaca darlık vardır, yokluk
vardır. Anayasa teklifiyle yapay gündem yaratmanın ve halkın gündemini örterek
yargıyı ele geçirmenin gayesi vardır, maksadı vardır. Hazırlanan Anayasa
değişikliğinde yüksek yargı organları ve Barolar Birliği yoktur; sivil toplum
örgütleri, üniversiteler yoktur; ana muhalefet ve muhalefet partileri de
yoktur. Bu Anayasa değişikliği dayatma bir metindir, sivil anayasa metni olarak
kabul edilemez. Toplumsal mutabakata ve uzlaşmaya ulaşmak diye bir niyetiniz
olmamıştır. AKP’nin gayesi yargıyı kuşatmaktır.
25 Ekim 2002 günü
Grup Başkanınızın verdiği dokunulmazlıkların kaldırılması sözünü sekiz yıldır
unuttunuz. Ancak bu millet verilen sözleri unutmaz. AKP Anayasası’na “evet”
demez, toplumsal mutabakatın olmadığı Anayasa değişikliğine rıza göstermez,
yargıyı kuşatmanıza izin vermez, hukuk devletinin ortadan kalkmasına müsaade
etmez, hukukun üstünlüğüne inanmayanlara geçit vermez. Tek kişinin otoriter
yönetimine ve uygulamalarına yüce Meclisimiz izin vermeyecektir, yargıyı
kuşatmanıza müsaade etmeyecektir.
Bu ülkede ilk
defa, zam isteyen memura “IMF’i ikna edin.”
denilmiştir. Bu ülkede ilk defa, çiftçilere “Gözünüzü toprak doyursun.”
denilmiştir. Bu ülkede ilk defa, şehit askerler için “Askerlik yan gelip yatma
yeri değildir.” denilmiştir. Yine bu ülkede ilk defa “Açız.” diyen bir işçiye
“Ananı da al, git.” denilmiştir.
Sayın Başbakan,
sinirleriniz yıpranmıştır. Bunlar Başbakanın ağzına yakışacak sözler değildir.
Sayın Başbakan,
Kurtuluş Savaşı mücadelesi veren ve milletin gönlünde taht kuran, Lozan ve
demokrasi kahramanı Millî Şef İnönü’yü Hitler’e benzetmeniz bardağı taşıran son
damla olmuştur. Kurtuluş Savaşı’nda ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında Ulu
Önder Atatürk’le Millî Şefin mücadelesi hiçbir zaman unutulamaz. Bu iki
kahraman şimdi Anıttepe’de karşılıklı yatıyorlar. Her
gün binler, on binler, yüz binler bu iki kahramanı ziyaret ediyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Arifağaoğlu, lütfen konuşmanızı tamamlayın ek süre
veriyorum.
METİN ARİFAĞAOĞLU
(Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye
Cumhuriyeti’nin İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’yü Hitler’e benzetmek yakıştı
mı size Sayın Başbakan, yakıştı mı sayın milletvekilleri, yakıştı mı ey Türk
milleti? Artık konuşma zamanı milletindir. Bu aziz millet AKP’ye ve
Anayasa’sına geçit vermeyecektir.
Teşekkür
ediyorum.
Tekrar hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, diğer önerge sahiplerinden Sayın Yeni, konuşacak mısınız?
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Samsun
Milletvekili Sayın Ahmet Yeni önergesi üzerinde…
Beş dakika
süreniz var.
AHMET YENİ
(Samsun) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce milletimizi ve Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teklifin 16’ncı
maddesi, Anayasa’nın 145’inci maddesini yeniden düzenlemektedir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Anayasa Değişikliği Teklifi’yle cumhuriyetimizin
demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti niteliğinin, insan haklarına dayalı,
özgürlükçü ve çoğulcu demokrasinin barışçı, dayanışmacı ve eşitlikçi toplum
yapısının çağdaş anlayış ve uygulamalar doğrultusunda güçlendirilmesi
amaçlanmaktadır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yedi buçuk yılda Türkiye’de ortaya koyduğumuz
başarının altında uzlaşma kültürü vardır.
RECEP TANER
(Aydın) – Ek 17’nci madde ne oldu?
AHMET YENİ (Devamla) – Bu uzlaşma kültürünü, mutabakat arayışını
2007’deki Anayasa değişikliği sürecinde de ortaya koyduğumuz hâlde randevu
taleplerimize kapılarını kapatan, ortak bir taslak hazırlanmasına karşı çıkan,
“Bu Meclis Anayasa’yı değiştiremez.” diyerek kendisini inkâr eden,
milletvekillerinin iradesine ipotek koyan, oy bile kullandırtmayan, dünyanın
hiçbir yerinde görülmeyen bir muhalefet tarzıyla hareket edenler asla ve asla bizlere
söz söyleyecek, bizlere akıl verecek konumda değillerdir.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Sen kendine bak, bırak bizi, sen kendine bak!
AHMET YENİ
(Devamla) – Bu milleti kuşatamayan, onun dertleriyle dertlenemeyen,
hassasiyetlerini benimseyemeyen, halkla gönül diliyle konuşamayan, kendi
tabanıyla bile diyalog kuramayan, belli ideolojilerin değirmenine su taşıyanlar
elbette Türkiye’nin menfaatini, selametini ve istikbalini AK PARTİ kadar
düşünemeyecektir.
AK PARTİ
hizmetin, demokrasinin, adaletin, huzurun, güvenin, istikrarın, özgürlüğün,
içte ve dışta güç ve saygınlığın sembolüdür. AK PARTİ Türkiye’de üretimin,
değişimin, gelişimin lideridir; farklılıkların, özgürlüklerin, bireysel
tercihlerin, her türlü demokratik tepkinin güvencesidir. AK PARTİ kadar her bir
ferdin hakkına, hukukuna, yaşam tarzına ve düşüncesine samimiyetle saygı duyan;
72,5 milyon vatandaşımızı kucaklayan başka bir parti yoktur. AK PARTİ millet
eliyle, millet iradesiyle demokrasinin, adaletin, barışın ve huzurun mümkün
olduğunu kanıtlayan bir partidir.
AK PARTİ’nin mücadelesi millet adına, milletle omuz omuza
verilen ulvi bir mücadeledir. AK PARTİ’nin mücadelesi
Türkiye’yi daha mutlu ve aydınlık bir geleceğe taşıma mücadelesidir; vatanını,
milletini ve medeniyetini cansiparane savunan
kahraman ecdadımıza borcumuzu ödeme, emanete hakkıyla sahip çıkma
mücadelesidir.
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) – Önergeye gel, önergeye…
AHMET YENİ
(Devamla) - AK PARTİ çözülemez gibi görünen sorunları çözmek, Türkiye’nin âdeta
ayağına pranga olan meseleleri aşmak, hayal gibi görünen hedefleri
gerçekleştirmek, birlik ve beraberliğimizi güçlendirmek ve kardeşliğimizi
pekiştirmek için çalışmaktadır. Otuz iki yıl sonra 1 Mayısı “İşçi Bayramı”
olarak ilan eden bir partidir.
AK PARTİ, ülkenin
doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine her karışını görmekte, işçisinden
sanatçısına, çiftçisinden bürokratına her emeğin ve emekçinin alın terinin
değerini vermektedir.
BİLGİN PAÇARIZ
(Edirne) – Vay be, sen neymişsin be ağabey!
AHMET YENİ
(Devamla) - Çünkü AK PARTİ milletin partisidir, AK PARTİ milletin vicdanıdır,
milletin sesidir, AK PARTİ milletin ta kendisidir.
Taksit taksit demokrasi anlayışını millete layık gören, çözüm
iradesini zayıflatmaya çalışan zihniyet, ileri demokrasiye, güçlü bir ekonomiye
kavuşmanın ancak demokratik bir anayasayla, çağdaş bir hukuk sistemiyle mümkün
olduğunu pek tabii kavrayamamaktadır. Kim ne derse desin, kim ne yaparsa
yapsın, AK PARTİ, millî iradeyi rehin almak isteyenlerle, değişime, dönüşüme
direnen yeniliklere kapalı anlayışlarla mücadelesine devam edecektir. İşte, bu vizyon AK PARTİ’yi 81 ilin 63’ünde
birinci parti yapmıştır, 81 ilin 80’inde milletvekili çıkarmıştır.
Değişim irade
ister, değişim güç ister, cesaret ister, samimiyet ve kararlılık ister.
Milletin tercihlerine sırtını dönenler, milletin rotasından başka bir rotaya
dönenler bu gücü asla bulamazlar. İşte, onlar dört seçim değil kırk seçim
görseler bile muhalefete devam edeceklerdir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar,
CHP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Yeni, lütfen konuşmanızı tamamlayınız.
AHMET YENİ
(Devamla)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ mazlumlar, mağdurlar
için, demokrasi için “One minute”
diyebilen…
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, lütfen… Lütfen…
AHMET YENİ
(Devamla) - …bir kadroya ve bir lidere sahiptir. (CHP sıralarından gürültüler)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Burayı
ben yönetiyorum, lütfen… Bana talimat vermeyin, ne yapacağımı ben bilirim. (CHP
sıralarından gürültüler)
AHMET YENİ
(Devamla) – Bu 12 Eylül darbe Anayasası’nın değişikliğine “evet” diyemeyenler
ne hakla milletin huzuruna çıkacaklardır.
Hepinizi
sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Özkul, konuşacak mısınız?
KERİM ÖZKUL
(Konya) – Gerekçe…
BAŞKAN – Sayın Şanverdi?
FEVZİ ŞANVERDİ
(Hatay) – Gerekçe…
BAŞKAN –
Gerekçeleri okutuyorum.
Gerekçe:
Asker olmayan
kişilerin her halükarda adli mahkemelerde yargılanması hedeflenmiştir.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, gerekçelerini dinlediğiniz önergeleri oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, teklifin 16’ncı maddesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddenin oylaması
gizli oylama şeklinde yapılacaktır.
Bildiğiniz üzere,
size verilen pullardan beyaz olanı kabul, kırmızı olanı ret, yeşil olanı ise
çekimser oyu ifade etmektedir.
Milletvekili
arkadaşlarımız isimleri okunmadıkça lütfen sıraya girmesinler.
Gizli oylamaya
Adana ilinden başlıyoruz.
(Oyların
toplanmasına başlandı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, bu maddeyle ilgili oylama sonucunu açıkladıktan sonra kırk beş
dakika ara vereceğimi milletvekili arkadaşlarımızın bilgilerine sunuyorum.
(Oyların
toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, oyunu kullanmayan arkadaşımız kaldı mı? Yok.
Oy kullanma
işlemi tamamlanmıştır.
Lütfen oy
kutularını kaldıralım.
(Oyların ayrımı
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 16’ncı maddesinin gizli oylama sonucunu
açıklıyorum:
“Oy Sayısı : 410
Kabul : 336
Ret : 72
Çekimser : 1
Boş : 1
Geçersiz : -
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik Harun
Tüfekci
Burdur
Konya”
16’ncı madde
kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, birleşime kırk beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.57
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.47
BAŞKAN: Mehmet Ali ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun TÜFEKCİ
(Konya)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 101’inci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Teklifin 17’nci
maddesini okutuyorum:
Madde 17- Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 146 ncı maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Madde 146-
Anayasa Mahkemesi onyedi üyeden kurulur.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi; iki üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun kendi başkan ve üyeleri
arasından, her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden, bir üyeyi ise
baro başkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üç aday içinden
yapacağı gizli oylamayla seçer. Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılacak bu
seçimde, her boş üyelik için ilk oylamada üye tam sayısının üçte iki ve ikinci
oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu aranır. İkinci oylamada salt çoğunluk
sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için üçüncü oylama yapılır;
üçüncü oylamada en fazla oy alan aday üye seçilmiş olur.
Cumhurbaşkanı; üç
üyeyi Yargıtay, iki üyeyi Danıştay, bir üyeyi Askerî Yargıtay, bir üyeyi Askerî
Yüksek İdare Mahkemesi genel kurullarınca kendi başkan ve üyeleri arasından her
boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden; en az ikisi hukukçu olmak üzere
üç üyeyi Yükseköğretim Kurulunun kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumlarının
hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri
arasından göstereceği üçer aday içinden; dört üyeyi üst kademe yöneticileri,
serbest avukatlar, birinci sınıf hâkim ve savcılar ile en az beş yıl raportörlük yapmış Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından
seçer.
Yargıtay,
Danıştay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi ve Sayıştay genel
kurulları ile Yükseköğretim Kurulundan Anayasa Mahkemesi üyeliğine aday
göstermek için yapılacak seçimlerde, her boş üyelik için, bir üye ancak bir
aday için oy kullanabilir; en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır.
Baro başkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üç aday için
yapılacak seçimde de her bir baro başkanı ancak bir aday için oy kullanabilir
ve en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır.
Anayasa
Mahkemesine üye seçilebilmek için, kırkbeş yaşın
doldurulmuş olması kaydıyla; yükseköğretim kurumları öğretim üyelerinin
profesör veya doçent unvanını kazanmış, avukatların en az yirmi yıl fiilen
avukatlık yapmış, üst kademe yöneticilerinin yükseköğrenim görmüş ve en az
yirmi yıl kamu hizmetinde fiilen çalışmış, birinci sınıf hâkim ve savcıların
adaylık dahil en az yirmi yıl çalışmış olması şarttır.
Anayasa Mahkemesi
üyeleri arasından gizli oyla ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile dört yıl
için bir Başkan ve iki başkanvekili seçilir. Süresi bitenler yeniden
seçilebilirler.
Anayasa Mahkemesi
üyeleri aslî görevleri dışında resmi veya özel hiçbir görev alamazlar.”
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, 17’nci madde üzerinde elli üç önerge verilmiştir. Kura sonucu
belirlenen yedi önergeyi okutup işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek
Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 17 nci maddesi
ile değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 146 ncı
maddesinin 2 inci fıkrasının ilk cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
yine aynı maddenin 3 üncü fıkrasında geçen “dört üyeyi” ibaresinin “üç üyeyi”
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ahmet
Yeni Alev Dedegil
Samsun İstanbul
“Türkiye Büyük
Millet Meclisi iki üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun kendi başkan ve üyeleri
arasından, her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden, iki üyeyi ise
baro başkanlarının serbest avukatlar arasından her boş yer için gösterecekleri
üçer aday içinden yapacağı gizli oyla seçer”
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek
Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 17 nci maddesi
ile değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 146 ncı
maddesinin 2 inci fıkrasının ilk cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
yine aynı maddenin 3 üncü fıkrasında geçen “dört üyeyi” ibaresinin “üç üyeyi”
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Aşkın
Asan Bekir Bozdağ
Ankara Yozgat
“Türkiye Büyük
Millet Meclisi iki üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun kendi başkan ve üyeleri
arasından, her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden, iki üyeyi ise
baro başkanlarının serbest avukatlar arasından her boş yer için gösterecekleri
üçer aday içinden yapacağı gizli oyla seçer”
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
497’e 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 17 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Osman Özçelik |
Pervin Buldan |
Bengi Yıldız |
|
Siirt |
Iğdır |
Batman |
|
|
Fatma Kurtulan |
|
|
|
Van |
|
Madde : 17- Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 146 ncı maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Madde 146-
Anayasa Mahkemesi ondokuz asıl yedi yedek üyeden
kurulur.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi; iki asıl bir yedek üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun kendi başkan
ve üyeleri arasından, her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden, üç
asıl iki yedek üyeyi ise baro başkanlarının serbest avukatlar arasından
gösterecekleri üçer aday içinden yapacağı gizli oylamayla, iki üyeyi Yargıtay,
iki üyeyi Danıştay, iki üyeyi üst kademe yöneticileri, serbest avukatlar,
birinci sınıf hâkim ve savcılar ile Anayasa Mahkemesinde en az on yıl görev
almış raportörleri arasından seçer.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinde yapılacak bu seçimde, her boş üyelik için ilk oylamada üye
tam sayısının üçte iki ve ikinci oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu
aranır. İkinci oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan
iki aday için üçüncü oylama yapılır; üçüncü oylamada en fazla oy alan aday üye
seçilmiş olur ,
Cumhurbaşkanı; üç asıl iki yedek üyeyi Yargıtay, iki asıl bir
yedek üyeyi Danıştay, genel kurullarınca kendi başkan ve üyeleri arasından her
boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden; en az ikisi hukukçu olmak üzere
üç üyeyi Yükseköğretim Kurulunun kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumlarının
hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri
arasından göstereceği üçer aday içinden seçer.
Anayasa hukuku
öğretim üyesi doçent ve profesörler arasından, anayasa hukuku öğretim
üyelerinin kendi içlerinde yapacağı seçimle Anayasa Mahkemesine üç asıl bir
yedek üye seçilir.
Yargıtay, Danıştay
ve Sayıştay genel kurulları ile Yükseköğretim Kurulundan Anayasa Mahkemesi
üyeliğine aday göstermek için yapılacak seçimlerde, her boş üyelik için, bir
üye ancak bir aday için oy kullanabilir; en fazla oy alan üç kişi aday
gösterilmiş sayılır.
Baro başkanlarının
serbest avukatlar arasından gösterecekleri üç aday için yapılacak seçimde de
her bir aday için baro üyesi avukatlar oy kullanabilir ve en fazla oy alan üç
kişi aday gösterilmiş sayılır.
Anayasa
Mahkemesine üye seçilebilmek için, kırkbeş yaşın doldurulmuş
olması kaydıyla; Yükseköğretim kurumları öğretim üyelerinin profesör veya
doçent unvanını kazanmış, avukatların en az yirmi yıl fiilen avukatlık yapmış,
üst kademe yöneticilerinin yükseköğrenim görmüş ve en az yirmi yıl kamu
hizmetinde fiilen çalışmış, birinci sınıf hâkim ve savcıların adaylık dahil en az yirmi yıl çalışmış olması şarttır.
Anayasa Mahkemesi
üyeleri arasından gizli oyla ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile dört yıl
için bir Başkan ve iki başkanvekili seçilir. Süresi bitenler yeniden
seçilebilirler. Anayasa Mahkemesi üyeleri aslî görevleri dışında resmi veya
özel hiçbir görev alamazlar.”
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan
Anayasa değişikliği teklifinin, 17. maddesinin teklif metninden çıkarılması
için gereğini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Oktay Vural |
Mehmet Şandır |
|
Konya |
İzmir |
Mersin |
|
Behiç Çelik |
S. Nevzat
Korkmaz |
|
|
Mersin |
Isparta |
|
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 17. Maddesi’nin teklif metninden çıkarılmasını arz ederim.
Ertuğrul
Kumcuoğlu Reşat
Doğru
Aydın Tokat
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 17. maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını ve
diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Şahin Mengü
Malatya Manisa
BAŞKAN – Şimdi,
maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 17. maddesinin Anayasaya aykırılığı nedeniyle Teklif
metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Enis
Tütüncü Turgut
Dibek
Tekirdağ Kırklareli
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın
Dibek, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, 17’nci madde üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili olarak söz
almış bulunuyorum. Öncelikle Genel Kurulu saygılarımla selamlarım.
Değerli
arkadaşlar, bu Anayasa değişiklik paketini hazırlayanların yani işin mutfağında
olanların aslında ne yaptığını, neyi istediğini, neyi amaçladığını bilerek bir
paket hazırlamışlardı. Bunu da zaten bizler yaklaşık iki haftadan bu yana
sizlere anlatmaya çalışıyoruz.
Mesele şu: Şimdi,
onlar görevlerini yaptılar yani bu paketi hazırlayanlar, bilerek, isteyerek bir
paket hazırladılar. Bu paketin içerisine, işte, görüştüğümüz çok önemli bir
madde olan 17’nci maddede değişikliği de öngördüler ve karşımıza getirdiler.
Değerli arkadaşlar, mesele bu pakete oy verecek olan
milletvekilleri yani sizler ve halkımız, bu konuyu anlatıldığı gibi yani
iktidar sözcülerinin veya bu paketi hazırlayanların ve Türkiye’nin gündemine
getirenlerin anlattığı gibi, gerçekten, doğru bir şekilde onların anlattığı
gibi mi yoksa bizim anlattığımız, kamuoyunun anlattığı, diğer muhalefet
partilerinin anlattığı gibi işin ne olduğunu, gerçek niyetin ne olduğunu
anlayarak mı değerlendiriyoruz? Bana göre işin
meselesi bu değerli arkadaşlar. Bu konuda bizler de yardımcı olmaya çalışıyoruz
sizlere.
Bu 17’nci madde
de değerli arkadaşlar, Anayasa Mahkemesinin yapısını sil baştan değiştiren bir
madde. Yani 8’inci maddedeki siyasi partilerin kapatılması, bu ve 23’üncü madde
de -yarın görüşülecek olan- Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulundaki yapı. Bu üç
madde ve bunun bağlantılı maddeleri paketin ayrı bir yerinde, ayrı bir noktada,
diğer maddeler de ayrı bir yerinde. Tabii, iktidar sözcüleri, Komisyondaki
Sayın Başkan gerekse sayın bakanlar buraya çıktıklarında bu maddelerle ilgili
olarak… Geçenlerde söylemiştim, yani, bu, maalesef Adalet ve Kalkınma
Partisinin, iktidarın bir alışkanlığı, yıllardan bu yana bunu uyguluyorlar
demiştim, yani bir şeyi ya gizliyorsunuz ya da yapmak istediğiniz şeyin tam
tersini konuşuyorsunuz demiştim burada. 17’nci madde de öyle arkadaşlar
aslında.
Burada
konuşuyorsunuz, bizler dinliyoruz. Ben oradan dinlediğimde, arkadaşlarımız da
dinliyor, bakıyorum Avrupa Birliği ülkelerindeki uygulamalar burada ölçüt
gösteriliyor, bu 17’nci madde için de aynı şey söyleniyor. “Avrupa Birliğinde
durum budur.” deniliyor. “Venedik Kriterlerinde durum budur.” deniyor, işte
“Gelişmiş ülkelerde, demokrasilerde böyledir.” deniyor. Biraz bu konuda ben de
sizlere yardımcı olayım, bakalım öyle mi değerli arkadaşlar?
Şimdi, değişiklik
ne burada? Sayı artırılıyor ama bunların en önemli şekli seçim şekli, nasıl
gelecekleri değiştiriliyor. Onlarla ilgili birkaç şeyi sizlerin bilgisine
sunmak istiyorum değerli arkadaşlar.
Bir tanesi, Meclisin seçmesi. Bununla ilgili olarak çok farklı arkadaşlarımız, “Bunu, tabii,
dünyanın birçok ülkesinde, Avrupa’da da Meclis yani yasama Anayasa Mahkemesine
üye seçiyor.” dedi. Seçiyor da arkadaşlar, nasıl seçiyor, bizim gibi mi seçiyor
yani sizin öngördüğünüz gibi mi seçiyor, ona bir bakalım. Ben iki tane anayasa
profesörü arkadaşımızın olduğunu biliyorum iktidar partisi içerisinde. Birisi
Komisyon Başkanı, bir diğeri de Sayın Zafer Üskül.
Onlar dâhil, tüm anayasa hukukçularına buradan soruyorum, diğer hukukçu
arkadaşlarımıza soruyorum: Hangi Avrupa ülkesinde Meclis, değerli arkadaşlar,
üçte 2’nin altında bir nisapla, yani o nitelikli çoğunluk dediğimiz bir
nisapla, çoğunlukla Anayasa Mahkemesine üye seçiyor? Türkiye’den başka bir yer
var mı? Burada bakıyoruz üçte 2 denmiş, olmadı salt çoğunluk denmiş, o da olmadı
yani nitelikli olmayan, adi çoğunluk dediğimiz, kim fazla alırsa o denmiş
değerli arkadaşlar. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok.
FİKRİ IŞIK
(Kocaeli) – Cumhurbaşkanını aynı yöntemle seçiyorsunuz…
BAŞKAN – Lütfen
müdahale etmeyin.
TURGUT DİBEK (Devamla)
– Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, birinci nokta bu.
Şimdi, anayasa
değişikliklerini dünyanın her biri nasıl değiştirilmesini, Meclisin,
öngörmüşse, yani biz nasıl Anayasa değişikliklerini referanduma gitmeden
değiştireceğiz? Üçte 2 çoğunlukla, 367 ile. Aynı yöntemi, Meclis üyeyi seçerken
niye öngörmüyorsunuz değerli arkadaşlar? Bunu bir unutmayın. Niçin
öngörmüyorsunuz? Bunun altında ne var değerli arkadaşlar?
İşte, hukukçu
meselesi… Yine bunu Komisyonda da konuşmuştuk. Yani 17 kişinin -baktığımız-
11’inin hukukçu olmama ihtimali var. Değerli arkadaşlar, hangi ülkenin anayasa
mahkemesinde bırakın 11 taneyi, 2 tane, 3 tane, 1 tane hukukçu olmayan üye
vardır? Bırakın hukukçu olmayı, o kişilerin nitelikleri dahi önemlidir, iyi
hukukçu olmaları aranır değerli arkadaşlar.
Şimdi, seçim
şekli de çok ilginç. Yani burada, kendinize istediğiniz şeyi başkalarına
istemiyorsunuz, başkalarına öngördüğünüz şeyi kendinize öngörmüyorsunuz değerli
arkadaşlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Dibek, bir dakikalık ek süre veriyorum, konuşmanızı lütfen tamamlayın.
TURGUT DİBEK
(Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar, Meclis 3 tane, Anayasa Mahkemesine, üye
seçecek, 2 Sayıştaydan, 1 barolardan gelecek burada.
Burada, arkadaşlar, oy verecek olan bizler, milletvekilleri demokratik
hakkımızı kullanırken 3’üne birden oy kullanabileceğiz ama yüksek yargıdan
gelecek olanlar, barolar ve diğer, işte, YÖK, değerli arkadaşlar, onlar 3’üne
birden oy verecekler mi? Her 1 aday için 3 kişi önerecekler, onlar -hayır- 1
tek kişiye oy verecekler. Bu niye gelmiştir? Arkadaşlar, bu niye gelmiştir?
Yani ben bunu sizin mantığınıza, aklınıza, vicdanınıza sunuyorum: Ya, bu
değişiklik niye gelmiştir? Bu öneri niye gelmiştir? Yani burada şunu diyebilir
misiniz: “Burada bu değişiklik için eşit ve serbest oy hakkı vardır, o
milletvekili arkadaşımız demokratik hakkını kullanmaktadır.” diyebilir misiniz
değerli arkadaşlar? Mümkün müdür böyle bir şey?
Bakın, bir de raportörlük olayı var. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen,
sayın milletvekilleri, Hatibe müdahale etmeyin.
TURGUT DİBEK
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, raportörlerden de 1
tane, Anayasa Mahkemesinin… Ya, raportör, değerli
arkadaşlar, onun görevi ayrı. Anayasa Mahkemesi üyeliği 11 veya 17, ama en üst
nokta. Oraya…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Dibek, ek süreniz de doldu efendim. Sadece Genel Kurulu selamlayabilmeniz için
mikrofonu açacağım. Lütfen Sayın Dibek…
TURGUT DİBEK
(Devamla) – Teşekkür ediyorum.
O konu da değerli
arkadaşlar önemli, onu da lütfen düşünmenizi istiyorum. Ama sözlerimi
bitirirken, sizleri selamlarken şunu hatırlatmak istiyorum değerli arkadaşlar:
Her şey bir yana, bunların hepsi konuşulabilir ama bir ülkede temel bir yasa,
Anayasa’yı değiştiriyoruz. Bunu getirenlerin faydacı bir yaklaşımla değerli
arkadaşlar, “Benim işime ne yararsa onları getireyim.” anlayışıyla böyle bir
değişikliği yapması hiçbir yerde görülmemiştir değerli arkadaşlar. Öncelikle
bunu hatırlatmak istiyorum.
Şunu da bilginize
sunmak istiyorum, tekrar bunu da hatırlatmak istiyorum: Değerli arkadaşlar, bu
yaşadığımız olay yani bir dayatmayla getirdiğiniz bu paketin bizim
toplumumuzdaki ayrışmayı derinleştirdiğini, büyüttüğünü de gördüğünüzü ben
varsayıyorum, buna inanıyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın
Dibek, teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım üç önerge de aynı mahiyettedir, o nedenle
birlikte işleme alacağım.
İstemde
bulunmaları hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz
vereceğim.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 17. maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını ve
diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Şahin
Mengü (Manisa) ve arkadaşı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 17. Maddesi’nin teklif metninden çıkarılmasını arz ederim.
Ertuğrul
Kumcuoğlu (Aydın) ve arkadaşı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan
Anayasa değişikliği teklifinin, 17. maddesinin teklif metninden çıkarılması
için gereğini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Önergelere Komisyon katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Sayın Başkanım, kısa bir açıklama yaparak
kararımı vereceğim.
BAŞKAN – Buyurun.
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Şimdi, Sayın Dibek de demin söyledi yani
“Avrupa’daki uygulamaları buraya doğru yansıtalım.” dedi, ben de doğru
yansıtalım diyorum.
Şimdi, bakın,
elimdeki listede, 30 ülkenin 20’sinin burada listesi var. (CHP sıralarından
gürültüler)
ATİLLA KART
(Konya) – İç Tüzük’ün hangi maddesine göre konuşuyor Sayın Başkan? Hangi
maddeye göre konuşuyor?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Müsaade buyur… Müsaade buyur…
20 ülkenin…
ATİLA EMEK
(Antalya) – Sayın Başkan…
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Rahatsız olmayın gerçeklerden, rahatsız
olmayın. Bu milletin gerçeği bilmesi lazım. Genel Kurulu kandırıyorsunuz.
20 ülkenin
tamamında anayasa mahkemesi üyelerini meclis seçiyor, tamamında. Gelin, bunun
bir tanesini beğenelim, tek bir tanesini, dediğiniz usulle seçelim burada.
ATİLLA KART
(Konya) – Son söz hakkınızı kötüye kullandınız.
BAŞKAN – Sayın
Komisyon…
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Sayın Başkanım, açıklamama müsaade buyurun.
Benim her zaman açıklama hakkım var yani, müsaade edin, rica ediyorum.
ATİLA EMEK
(Antalya) – Katılıyor musunuz, katılmıyor musunuz?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – İkinci bir husus, elimizdeki metinde, 2001’de
Barolar Birliğinin metni, “7 üyeyi Meclis seçsin.” diyor, en sonunda “En çok oy
alanlar seçilir.” diyor. Metin burada. Anayasa Mahkemesinin verdiği metinde “4
üye seçsin.” diyor, en sonunda “Beşte 2’yle seçsin.” diyor. O metin de burada.
Şimdi, yargı
organları bakımından, hâkim üye bakımından bakıyoruz, mevcut olan 82’nin
bugünkü durumunda yüzde 63’ü yargıç, teklif edilen metinde yüzde 70 yargıç,
Komisyondan geçeni yüzde 76,47’si yargıç. Doğru bilgi verelim diyorum ve
katılmadığımı belirtiyorum.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Mengü, siz mi konuşacaksınız efendim önerge üstünde?
ŞAHİN MENGÜ
(Manisa) – Evet.
BAŞKAN – Sayın Mengü, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Manisa
Milletvekili Sayın Şahin Mengü önergesi üstünde,
gerekçeyi açıklayacak.
Beş dakika
süreniz efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Komisyon Başkanı yanlış bilgi veriyor.
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Sen ne bilirsin bu işleri be!
BAŞKAN – Lütfen…
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Ne anlarsın sen bu işten, otur yerine lan! Hukukçu değilsin sen!
BAŞKAN – Lütfen
Sayın Kuzu…
KAMER GENÇ (Tunceli)
– Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın
Genç, lütfen…
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Komisyon Başkanına bak!
BAŞKAN – Lütfen…
Sayın Kuzu, siz
de…
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Konuşup duruyorsun, hadi oradan be! (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Lütfen…
Birbirimize,
arkadaşlar, bu tür hitaplarda bulunmayalım lütfen. Meclise yakışmıyor.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Sayın Başkan!
BAŞKAN – Kim
hitapta bulunmuşsa onlara söylüyorum.
Sayın Mengü, buyurun.
Süreniz beş
dakika.
ŞAHİN MENGÜ (Manisa)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada elbette her şeyi tartışacağız.
Tartışırken de belli bir üslupla tartışacağız.
Sayın Başkan, siz
profesörsünüz “Hadi lan, sen ne biliyorsun!” demek
hakkına sahip misiniz?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Sen kendi işine bak Allah aşkına!
ŞAHİN MENGÜ
(Devamla) – Sen hakkına sahip misin?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Sana mı soracağım?
ŞAHİN MENGÜ
(Devamla) – Hakkına sahip misin?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Kendi işine bak sen!
ŞAHİN MENGÜ
(Devamla) – Evvela saygılı olacaksın.
BAŞKAN – Sayın Mengü, lütfen siz Genel Kurula hitap edin efendim.
ŞAHİN MENGÜ
(Devamla) – Buradaki milletvekili konuşacak.
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Sana mı düştü onu savunmak?
ŞAHİN MENGÜ
(Devamla) – Buradaki yaptığınız işlem başından sonuna kadar…
BAŞKAN – Sayın Mengü…
ŞAHİN MENGÜ
(Devamla) – Buyurun.
BAŞKAN – Siz
Genel Kurula hitap edin efendim, gerekçeyi açıklayın efendim.
ŞAHİN MENGÜ
(Devamla) – Olur mu Sayın Başkan böyle şey? Müdahale etmiyorsunuz.
BAŞKAN – Ettim
efendim, ben ettim. Gerekirse yine ederim. Siz konuşmanızı yapın.
ŞAHİN MENGÜ
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, bu Anayasa tasarısı sizin söylediğiniz gibi bir
demokratikleşme paketi falan değil; bu Anayasa paketi, sizin yargıyı ele
geçirme operasyonunuzun temeli. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Değerli
arkadaşlarım, lütfen Hatibi dinleyelim.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Yalan söylüyorsun.
ŞAHİN MENGÜ
(Devamla) – Bakın…
Hayır, yalan söylemiyorum,
yalanı sizin arkadaşlarınız söyledi. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen sükûnetle dinleyin.
ŞAHİN MENGÜ
(Devamla) – Nerede söyledi? 2003’te söyledi, 2004’te söyledi, 2006’da söyledi.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ne yaptılar? Orada Cumhurbaşkanının
yetkilerinin çok olduğunu söylediler. Şimdi ne yapıyorsunuz? Cumhurbaşkanına 14
kişiyi seçtiriyorsunuz.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Kaç kişiydi önceden, şimdi kaç kişi?
ŞAHİN MENGÜ
(Devamla) – Bağırma oradan, bağırma, otur yerine! Kasaba avukatı. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen…
ŞAHİN MENGÜ
(Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlarım, bunun Anayasa’ya aykırı olduğunu sade
ben söylemiyorum. Anayasa’ya aykırı olduğunu bütün hukukçular söylüyor. O kadar
söylüyor ki…
FATOŞ GÜRKAN
(Adana) – Hangi hukukçular?
ŞAHİN MENGÜ
(Devamla) – Bana inanmayabilirsiniz, bazı profesörlere inanmayabilirsiniz ama
size en yakın duran, hatta sizin basın organlarınızdan birinde yazan,
Türkiye’nin çok ünlü bir hukukçusu, bakın Sayın Sami Selçuk ne diyor. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Bakın, ne diyor Sayın Sami Selçuk.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, yerinizden niye sürekli söz atıyorsunuz, anlayamıyorum.
Dinleyin. Sizin sözcünüz çıkar cevap verir.
ŞAHİN MENGÜ (Devamla)
– Dinleyin, rahatsız olmayın.
“Anayasa yapmak
ve değiştirmek bilimsel bilinçle olur. Ben seni mat ederim, çocuksu yarışla
olmaz. Siyasallaşmış…”
AHMET YENİ
(Samsun) – Ergenekon’a…
ŞAHİN MENGÜ
(Devamla) – Ergenekon’a sonuna kadar giderim.
AHMET YENİ (Samsun)
– Ergenekon’a git, avukatlığını yap.
ŞAHİN MENGÜ
(Devamla) – Ergenekon’daki hukuksuzluğu sonuna kadar eleştiririm. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Mühim olan hukuksuzluğu eleştirebilmektir,
hukuksuzluğun karşısında olabilmektir; hukuksuzluğu tanımak değildir, onu
alkışlamak değildir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Burada, bugün,
bağırıyorsunuz. Bugün haber bültenlerinde, bir lisede olan kavgada gencecik
çocukları okuldan kelepçeyle çıkarttırıyorsunuz. Neyi anlatıyorsunuz? Nerede
Avrupa, nerede uygarlık, nerede medeniyet? Siz oralarda değilsiniz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
“Siyasallaşmış
yargı…”
BAŞKAN – Lütfen
sayın milletvekilleri…
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Bırak şu gazete haberlerini.
ŞAHİN MENGÜ
(Devamla) – Hiç bağırma!
“Siyasallaşmış
yargı suçlamalarıyla, ön yargılarıyla öç izlenimi uyandıran öfkelerle,
kaygılarla yargıyı terbiye etmek, hizaya getirmek hiç olmaz; olursa çıkış
noktası yanlış demektir.
Çağrım şudur:
Parti kapatma, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Anayasa Mahkemesi konularıyla
ilgili üç önemli konuyu erteleyelim. Karşılıklı suçlamaların cirit attığı,
kurumların ve bireylerin birbirine güvenmediği, öfkelerin ve kişisel tutkuların
aklın ve bilimin önüne geçtiği, bilim insanlarının bile kişisel görüşüm-resmî
görüşüm ayrımında zorlandığı bir ortamda sağlıklı düzenlemeler yapılamaz.”
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Bırak, gazete haberlerini boş ver.
BAŞKAN – Lütfen…
ŞAHİN MENGÜ
(Devamla) – Değerli arkadaşlarım, çok rahatsız oluyorsunuz bazı gerçeklerin
söylenmesinden. Niye rahatsız oluyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
METİN KAŞIKOĞLU
(Düzce) – Senden rahatsız oluyoruz, senden!
ŞAHİN MENGÜ
(Devamla) – Bakın, bilemediğiniz bir şey var: Anayasa Mahkemesi raportörlüğü belki bir hukuk hayatının başlangıcında iyi bir
kariyer başlangıcı olabilir ama Anayasa Mahkemesi raportörlüğünden Anayasa
Mahkemesi üyeliğine gelmek o mesleğin, o makamın gereği ve kâfi miktarı
değildir. Bir memlekette bu getirdiğiniz düzenlemeyle herhangi bir kimya
mühendisi, herhangi bir veteriner, herhangi bir tıp doktoru Anayasa Mahkemesi
üyesi olabilir. Bu nasıl bir mantıktır?
METİN KAŞIKOĞLU
(Düzce) – Sen milletvekili oluyorsun da onlar niye olamıyor?
ŞAHİN MENGÜ
(Devamla) – Amerikan Anayasası’nda hiçbir kural yoktur ama Amerikan
Anayasası’na göre bugüne kadar seçilen hiçbir üye hukukçu olmaz değildir, tüm
üyeler hukukçudur ve…
KEMALETTİN AYDIN
(Gümüşhane) – Burası Amerika değil ki, burası Türkiye Cumhuriyeti.
ŞAHİN MENGÜ
(Devamla) – Ha, nereden bulacak… Hukukçu mu bulamıyorsun? Ha, bak ne güzel
söylüyorsun. Niye böyle…
BAŞKAN – Lütfen,
lütfen sayın milletvekilleri…
ŞAHİN MENGÜ
(Devamla) – İşinize geldiği zaman Amerika, işinize geldiği zaman Avrupa Birliği
ama işinize geldiği zaman “Burası orası değil ki” Hani siz çağ atlatmıştınız,
hani bunlarla yarışıyordunuz, hani dünyanın en büyük 15’inci ekonomisiydiniz,
hani küçük Amerika…
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – 17’nci ekonomisiyiz.
KEMALETTİN AYDIN
(Gümüşhane) – Öyle olacağız.
ŞAHİN MENGÜ
(Devamla) – …neredesiniz? İşinize geldi mi öyle, işinize geldi mi böyle. Bırakın
beyler, gerçekleri insanlardan saklamayın.
Değerli
arkadaşlarım, tarihî bir görev yapıyoruz, tarih hepimizi yazacak, tarihe karşı
sorumluluğunuz var. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, niye bağırıyorsunuz anlayamıyorum. Niye sükûnetle
dinlemiyorsunuz?
ŞAHİN MENGÜ
(Devamla) – Bağırarak hiçbir şeyi önleyemezsin! Beni öyle bağırarak
susturamazsın! Ben 12 Eylül generalleriyle boğuşarak geldim! Sen o zaman
kenarda bekliyordun! Neyi anlatıyorsun bana? Burada bağırmak çağırmak yok. Sen
12 Eylül generallerinin yanına hiç hayatın boyunca çıkmadın. O zaman para
kazanmaya çalışıyordun, öyle mi?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Onların avukatlığını yapıyorsun!
ŞAHİN MENGÜ
(Devamla) – Ben avukatlık yapıyordum tabii o dönemde.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Şimdi onların avukatlığını yapıyorsun!
ŞAHİN MENGÜ
(Devamla) – Evet, onların da avukatlığını yaparım, hakkı çiğnenen herkesin
avukatlığını yaparım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Mengü, size ek süre veriyorum, lütfen konuşmanızı
tamamlayınız.
ŞAHİN MENGÜ
(Devamla) – Arkadaşlar, hakkı çiğnenen herkesin avukatlığını yapmak kutsal bir
görevdir. Ha, eğer bir ahlaksızın avukatlığını yaparsam bunun hesabını
sorarsınız (AK PARTİ sıralarından gürültüler) ama her hakkı yenen insanın
avukatlığını sonuna kadar yaparım ister Ergenekon davasında yargılansın ister
herhangi bir başka davada yargılansın. Avukatlık yapmak kutsal bir görevdir,
bunu anlayamazsınız. Bunu ancak bizim gibi o koridorlardan gelenler bilir. Hadi
bakayım, gidin de bir taneniz yapın. Yapabilir misiniz? Yapamazsınız. O yürek
ister, yürek! Askerî rejimlerde avukatlık yapmak yürek ister. Nerede o yürek
sizde! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Teşekkür
ediyorum. Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ
(Samsun) – Oy bile kullanamıyorsunuz, oy!
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) – Darbecilerin avukatlığını yap sen!
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, birlikte işleme aldığım üç önergeden ikincisi üzerinde Aydın
Milletvekili Sayın Ertuğrul Kumcuoğlu.
Buyurun efendim.
(MHP sıralarından alkışlar)
Sayın Kumcuoğlu, sizin de süreniz beş dakikadır.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Hepimizin dikkat
buyurduğu veçhile bu Anayasa değişikliğinin en hassas maddelerinin birinin
üzerinde müzakerelere başlamış bulunuyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, ikinci tur oylama hakkında konuşarak yaraya tuz basmak
istemiyorum ama sözü birinci tur oylamaya getirdiğimiz vakit bir gerçekle karşı
karşıyayız.
Birinci tur
oylamada, Adalet ve Kalkınma Partisi dışındaki çevrelerden aldığınız yoğun
desteğe rağmen, tam üç maddede grup çoğunluğunuzun, yani 335 rakamının altında
bir kabul oyuyla geçmiş maddeler. Demek ki Adalet ve Kalkınma Partisi bir bütün
hâlinde bu Anayasa değişikliğinin arkasında değil. Grupta dahi…
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Sen kendine bak!
AHMET YENİ
(Samsun) – Siz kendinize bakın!
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) – Grupta dahi konsensüs…
AHMET YENİ
(Samsun) – Sen bizi boş ver, sözün var mı sözün!
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) – Müsaade edin efendim.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen yerinizden söz atmayın, Hatip konuşuyor, dinleyin.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) – Grupta dahi konsensüs
sağlayabilmiş değiliz, bakın. Ancak yakın tarihimizde çok ilginç deneyimlerimiz
var, bunlara baktığımız vakit bizde ilginç dersler çıkıyor.
Bakın, tarih 18
Haziran 1999, Anayasa’nın 143’üncü maddesi değiştiriliyor. İktidarda Milliyetçi
Hareket Partisinin bulunduğu üçlü koalisyon var. Oylamaya katılan milletvekili
sayısı 483, kabul oyu 423, kabul oyu oranı yüzde 88. Tarih 13/8/1999,
47’nci ve 125’inci maddeler değiştiriliyor. Oylamaya katılan milletvekili
sayısı 508, kabul oyu 448, kabul oyu oranı yüzde 89. Tarih 3 Ekim 2001,
Anayasa’nın 34 esas maddesi değiştiriliyor ve bir geçici madde ilave ediliyor.
Oylamaya katılan milletvekili sayısı 494, kabul oyu 474, kabul oyu oranı yüzde
96. Tekrar ediyorum: Yüzde 96. Bunu bugün niye yapamıyoruz?
Bakın, 1999 ve
2001 senelerinde Milliyetçi Hareket Partisinin ortak olarak yer aldığı üçlü
koalisyonda o günkü Anayasa değişiklikleri yapılırken bugünkü gibi gerginlik
yok, çekişme yok, kavga gürültü yok, kürsülere çıkıp bağırıp çağırmak yok,
cehennemî yaz sıcağında referandum telaşı yok, ekonomik kriz ortamında gereksiz
referandum masrafı yok. Peki, ne var? Sükûnet var, uzlaşma var, konsensüs var, yani sağduyu var. E, bugün bunu niye
sağlayamıyoruz?
AHMET YENİ
(Samsun) – Kemal Derviş var.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) – Bugün bunu niye sağlayamıyoruz?
Demek ki bir
yerde yanlış yapıyoruz. Onun için, bakın, bu Anayasa değişikliğinde, diğer
siyasi partilerle ilgili bir hüküm vermek, bir beyanda bulunmak istemiyorum ama
Milliyetçi Hareket Partisinin 57’nci Hükûmet
döneminde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21’inci Döneminde sağlamış olduğu,
göstermiş olduğu bu demokrat tavrı, bu uzlaşmacı yaklaşımı, bu yapıcı tavrı
niye bu sefer değerlendiremedik? Niye bunu yapamadık? Niye bunu yapamadınız?
Değerli
arkadaşlar, onun için, şimdi şapkamızı önümüze alıp çok ciddi surette düşünmek
ve sağduyuyu, aklı, izanı gündemimize taşımak durumundayız. Bu işte bir
yanlışlık var. Bu iş, bu şekilde yapılmış anayasalarla, biz bu toplumun
geleceğini sağlıklı, olumlu bir şekilde inşa edemeyiz. Bu Anayasa
değişikliğinden huzur çıkmaz. Bu Anayasa değişikliğinden demokrasi çıkmaz. Bu
Anayasa değişikliğinden birliktelik çıkmaz. Bu Anayasa değişikliğinden refah
çıkmaz bu yolla gider isek. Lütfen, zaman fazla geç değil, daha önümüzde birkaç
günümüz var…
AHMET YENİ
(Samsun) – Vesayet sona eriyor, bitiyor!
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) – Başkanım…
BAŞKAN – Sayın
Yeni, lütfen...
Buyurun Sayın Kumcuoğlu, konuşun.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) – Şimdi efendim, laf atma zamanı değil. Şu an düşünüp
taşınmak, doğruyu bulmaya çalışmak zamanı. Ben bu büyük Türk milletinin son
seçimlerde düşünüp taşınıp…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN –Sayın Kumcuoğlu, size de ek süre veriyorum efendim. Bir dakika
içinde lütfen konuşmanızı tamamlayın.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) - …buraya gönderdiği, güvenip, teveccüh gösterip, kendi
kaderi üzerinde söz söyleme, oy kullanma hakkını verdiği siz değerli
milletvekillerimizin bu önümüzdeki birkaç gün içinde bu önümüzdeki birkaç madde
konusunda en doğruyu, en isabetliyi yapacağınızdan eminim. Dolayısıyla (AK
PARTİ sıralarından “Yalvar, yalvar” sesleri)
Kimseye hiçbir
şey yalvarmıyorum. Gerekirse bu millet için Allah’a yalvarıyorum. Diyorum ki:
“Allah’ım, bize izan ver, bize izan ver, bize akıl ver, bize doğru yolları
göster. Amin.”
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Kumcuoğlu.
Diğer önerge
üzerinde, Sayın Bal, siz konuşacaksınız herhâlde?
FARUK BAL (Konya) – Evet.
BAŞKAN - Konya
Milletvekili Sayın Faruk Bal üçüncü önerge üstünde, gerekçelerini açıklayacaklar.
Sizin de süreniz,
Sayın Bal, beş dakikadır.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
FARUK BAL (Konya)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa Değişikliği Teklifi’nin 17’nci
maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi tarafından verilen önerge üzerine
söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, tümünü değerlendirdiğimiz zaman 17’nci madde Anayasa
değişikliğinin üç önemli maddesinden birisidir. Bu üç önemli maddede bugün, bu
akşam sükûnet içerisinde, sağduyulu bir görüşme yaparak milletimize en
hayırlısını, ülkemize en hayırlısını temin etme gayreti içerisindeyiz. 17’nci
madde Anayasa Mahkemesinin yapısını ve üye durumunu düzenlemektedir ve Anayasa
Mahkemesinin fonksiyonlarıyla doğrudan ilgilidir.
İçinde
bulunduğumuz ve yönetildiğimiz rejim “parlamenter demokratik sistem” ile ifade
edilmektedir. Parlamenter demokratik sistemde güçler ayrılığı ilkesi esastır
ancak güçlerin ayrılığı kadar, yasamanın, yürütmenin ve yargının kendi
aralarında denge mekanizmalarının ve denetim mekanizmalarının oluşturulduğu bir
sistemdir. Eğer denge ve denetim mekanizmaları uygun bir şekilde oluşturulamaz
ise parlamenter demokratik sistemde güçlerin bir tanesi ön plana çıkar ve o
sistemi, demokratik olma özelliğinden uzaklaştırır.
İşte Anayasa
Mahkemesi, ifa ettiği görev itibarıyla parlamenter demokratik sistemde denge ve
denetim görevini yürütmektedir. En önemli denetim alanı ise yasama organının
almış olduğu kararların ve çıkarmış olduğu kanunların Anayasa’ya uygunluğunu
denetlemektir. Eğer Anayasa Mahkemesi bu görevini yerine getiremez hâle gelir
ise değerli arkadaşlarım, o takdirde, dünyanın 1950’li yıllarda terk ettiği
çoğunluk sistemi ülkemize maalesef geri döner, çoğunluğun her dediğinin doğru
olduğu, “çoğunluk diktası” dediğimiz bir sisteme dönüşürüz ki, bu, parlamenter
demokratik sistemin genetiğinin bozulması anlamına gelmektedir. Bu kadar önemli
bir madde üzerinde görüşürken, biz, diktaya gidişin engellenmesi için, uzlaşma
kültürüne dayalı ve birbirimizi anlayabileceğimiz zeminlerde bu Anayasa
Değişikliği Teklifi’nin gerçekleştirilmesini arzu ettik ancak bugüne kadar
böyle bir durumu elde edebilmiş değiliz.
Adalet ve
Kalkınma Partisi, bu Anayasa değişikliği tartışmaları başladığı süreçte iki
tane önemli açıklamada bulunmuştur Sayın Başbakan. Bunlardan bir tanesi
“Hedefimiz başkanlık sistemidir.” demiştir, diğeri de “Bu Anayasa değişikliği
açılımın ilk adımıdır, bir adımıdır.” demiştir. İşte, biraz önce anlattığım
tehlikeleri bu iki beyanatla birleştirdiğimiz takdirde, Türkiye’nin önünde çok
ciddi bir riski görmekteyiz. Bu riski Anayasa değişikliğiyle bu Meclis yaparsa,
önümüzdeki nesillerin, yok olduğu zaman varlığı fark edilen bir değere muhtaç
hâle geleceğine inanıyorum.
HASAN ANGI
(Konya) – Yapma! O kadar da değil!
FARUK BAL
(Devamla) - Havayı bugün, biz varlığını fark etmiyoruz, yok olduğu zaman ne
kadar kıymetli, ne kadar, hayat için kudretli olduğunu anlayabiliyoruz.
Hürriyeti de var olduğu zaman anlayamazsınız, yokluğunu hissettiğiniz zaman
hürriyetin kadri kıymeti anlaşılır. Diktanın da gelişini şimdi
hissedemeyebilirsiniz ama dikta geldikten sonra, o ortamın ne kadar, insanın
yaşam biçimine, insani değerlerine ve evrensel değerlere aykırı bir unsur
olduğunu hep birlikte anlarız fakat vakit çok geçmiş olur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Bal, size de ek süre veriyorum, konuşmanızı tamamlayın lütfen.
FARUK BAL
(Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Milliyetçi
Hareket Partisi, Anayasa değişikliğinin yapılmasını size defalarca ifade etti,
arzu etmektedir, planı projesi bu yöndedir. Anayasa Mahkemesinin de reforma
ihtiyacı var, Anayasa Mahkemesinin de reorganizasyona ihtiyacı var. Anayasa
Mahkemesine de elbette üyeler seçilecek ama kim seçecek? Birisi seçecek. Gelin,
hep beraber, orada “Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var.” diyebilecek
kadar adalet için hükmedecek hâkimleri seçecek bir düzen kuralım. Sayın Gül’ün
son atamalarında yaptığı gibi sadece Anayasa Mahkemesine üye değil, Anayasa
Mahkemesinin oluşan üye yapısı içerisinde kıdem durumunu da düzenleyecek bir
satranç oyunu içerisinde bu işler yapılıyorsa değerli arkadaşlarım, burada bir
yanlışlık vardır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FARUK BAL
(Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Bal, tekrar açıyorum, lütfen Genel Kurulu selamlayın.
FARUK BAL
(Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Gelin, yanlıştan
erken dönelim diyor, bu ülkenin gelecekte yok olduğu zaman, hepimiz, varlığı
için mücadele edeceğimiz hürriyet sistemini, millî birliğini ve bütünlüğünü hep
beraber vicdanlarımızda bir kez daha tartalım diyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
497’e 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 17 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bengi
Yıldız (Batman) ve arkadaşları
Madde : 17- Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 146 ncı maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Madde 146-
Anayasa Mahkemesi ondokuz asıl yedi yedek üyeden
kurulur.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi, iki asıl bir yedek üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun kendi başkan
ve üyeleri arasından, her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden, üç
asıl iki yedek üyeyi ise baro başkanlarının serbest avukatlar arasından
gösterecekleri üçer aday içinden yapacağı gizli oylamayla, iki üyeyi Yargıtay,
iki üyeyi Danıştay, iki üyeyi üst kademe yöneticileri, serbest avukatlar,
birinci sınıf hâkim ve savcılar ile Anayasa Mahkemesinde en az on yıl görev
almış raportörleri arasından seçer.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinde yapılacak bu seçimde, her boş üyelik için ilk oylamada üye
tam sayısının üçte iki ve ikinci oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu
aranır. İkinci oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan
iki aday için üçüncü oylama yapılır; üçüncü oylamada en fazla oy alan aday üye
seçilmiş olur.
Cumhurbaşkanı; üç asıl iki yedek üyeyi Yargıtay, iki asıl bir
yedek üyeyi Danıştay, genel kurullarınca kendi başkan ve üyeleri arasından her
boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden; en az ikisi hukukçu olmak üzere
üç üyeyi Yükseköğretim Kurulunun kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumlarının
hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri
arasından göstereceği üçer aday içinden seçer.
Anayasa hukuku
öğretim üyesi doçent ve profesörler arasından, anayasa hukuku öğretim
üyelerinin kendi içlerinde yapacağı seçimle Anayasa Mahkemesine üç asıl bir
yedek üye seçilir.
Yargıtay,
Danıştay ve Sayıştay genel kurulları ile Yükseköğretim Kurulundan Anayasa
Mahkemesi üyeliğine aday göstermek için yapılacak seçimlerde, her boş üyelik
için, bir üye ancak bir aday için oy kullanabilir; en fazla oy alan üç kişi
aday gösterilmiş sayılır.
Baro
başkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üç aday için yapılacak
seçimde de her bir aday için baro üyesi avukatlar oy kullanabilir ve en fazla
oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır.
Anayasa
Mahkemesine üye seçilebilmek için, kırkbeş yaşın
doldurulmuş olması kaydıyla; Yükseköğretim kurumları öğretim üyelerinin
profesör veya doçent unvanını kazanmış, avukatların en az yirmi yıl fiilen
avukatlık yapmış, üst kademe yöneticilerinin yükseköğrenim görmüş ve en az
yirmi yıl kamu hizmetinde fiilen çalışmış, birinci sınıf hâkim ve savcıların
adaylık dahil en az yirmi yıl çalışmış olması şarttır.
Anayasa Mahkemesi
üyeleri arasından gizli oyla ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile dört yıl
için bir Başkan ve iki başkanvekili seçilir. Süresi bitenler yeniden
seçilebilirler. Anayasa Mahkemesi üyeleri aslî görevleri dışında resmi veya
özel hiçbir görev alamazlar.”
BAŞKAN – Komisyon
katılıyor mu önergeye?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Özçelik, siz mi konuşacaksınız?
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt)
– Evet.
BAŞKAN – Buyurun.
(BDP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
OSMAN ÖZÇELİK
(Siirt) – Sayın Başkan, değerli Genel Kurul üyeleri; görüşmekte olduğumuz kanun
teklifinin 17’nci maddesine ilişkin verdiğimiz önergeyle ilgili söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
17’nci madde,
Anayasa Mahkemesinin üye sayısını ve seçilme yöntemini, usulünü
belirlemektedir. Mevcut Anayasa Mahkemesi, 367 kararıyla, onlarca siyasi
partiyi kapatmakla, Meclisin çıkardığı kanunları reddetmekle, bir hukuk mahkemesi
olmadığı, bir siyasi mahkeme olduğu, verdiği bu kararlarla ortaya çıkmıştır. Bu
nedenle, mevcut Anayasa Mahkemesi bu yapısıyla 367 kez özürlü bir mahkemedir.
Anayasa
Mahkemesinin üye sayısının artırılması ve seçileceklerin niteliklerini
belirleyen bu düzenleme, mevcut teklifteki düzenleme, kuşkusuz, yapıyı biçimsel
olarak iyileştirmeye dönük olduğunu kabul ediyoruz, biçimsel olarak ama. Bizim
de teklifimizde, sayının artırılması, 19’a çıkarılması ve seçileceklerin
niteliklerinin artırılması açısından önergemizde belirlediğimiz talepler var.
Ancak, anayasal
kurumların neredeyse tamamının, Anayasa Mahkemesinde olduğu gibi, resmî devlet
ideolojisi tahakkümünde, ona bağlı, devleti kutsayan, devleti büyüten ve devlet
esaslı, insanı, vatandaşı, bireyi yok sayan bir anlayıştır. Bir resmî ideoloji
çerçevesinde çalıştığı sürece Anayasa Mahkemesinin üye sayısını artırarak veya
seçilme usullerini daha demokratik hâle getirerek demokratikleştirmiş olmayız.
Bakın, daha yeni,
Yargıtay raportörü, Demokratik Toplum Partisinin kapatılmasına ilişkin verdiği
raporda, DTP’nin kapatılmasını talep eden rapor yazdı
ve yakın bir zamanda Sayın Cumhurbaşkanı tarafından, Alparslan Altan, raportör, Anayasa Mahkemesi üyeliğine atandı. Yani düşünce,
zihniyet değişmedikçe değişen bireylerin demokratikleşmeyi sağlayamayacağı
görülmektedir.
Resmî ideoloji
nedir? Resmî ideoloji ne yapar? Ne öngörür?
Resmî ideolojiye
göre Anayasa Mahkemesi kimin? Devletin. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
devletin, YÖK devletin, RTÜK devletin, Toprak Mahsulleri Ofisi, basın,
aydınlar, hatta Türkiye Büyük Millet Meclisi devletin. Peki, ülke ve millet
kimin? O da devletin.
Bakın, her
milletin bir ülkesi ve birçok milletin de devleti var ama bizde önce devlet var
ve bu devletin ülkesi var ve milleti var. Öncelik devlette, millette değil. Bu
nedenle devlet Anayasası’nda 13 kez devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez
bütünlüğünü ısrarla vurgulamaktadır. Yani ne kadar çok tekrarlarsa, devletin
ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün o kadar güvence altına
alınabileceğini sanmaktadır. Bu bir yanılgıdır. Her şey devletin, her şey
devlet için.
Peki, devlet
kimin? Devlet, askerî bürokrasinin. Vesayetçi askerî
bürokrasinin devlet. Çünkü askerî bürokrasinin bu devleti kurduğu
varsayılıyor, her şeyin ona ait olması gerektiği düşüncesi hâkim.
Halk ne olacak?
Vatandaş ne olacak? Bunlar kim? Onlar ya komünistlik yaparak ya şeriatçılık
yaparak ya Kürtçülük yaparak ya da Avrupa Birliğine Türkiye’yi üye yapmaya
çalışarak devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü sağlamaya çalışan,
her an ihanete gidebilecek bir güruh. Halkı, milleti böyle gören bir anlayış
hâkim.
Peki… Böyle bir
halka güvenilmez, bu halkın seçtiği vekillere güvenilmez, Meclise güvenilmez,
vesayet gerekli. Peki, biz sana nasıl güveneceğiz?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Özçelik, konuşmanızı tamamlayın lütfen, ek süre veriyorum.
Buyurun.
OSMAN ÖZÇELİK
(Devamla) – Tamamlamaya çalışıyorum Başkan.
Seni
eleştirenleri, yanlışlarını söyleyenleri hainlikle suçluyorsun. Basına,
“mütareke basını” diyorsun. Bizi korumak üzere verdiğimiz silahı halka yöneltip
tehdit ediyorsun. Verdiğimiz paraların denetimini bile sağlayamıyoruz. Islak
imzalı darbe planına “kâğıt parçası” diyorsun. Kameraların karşısına geçip
darbe planlayıcılarının toprağa gömdükleri lav silahlarını gösterip “bu, soba
borusu” diyorsun. Darbecilikle suçlananları yanına alıp Anıtkabir’e gidiyorsun.
Hakkâri Çukurca’da mayına basarak, döşediğin mayına basarak ölen 7 asker için
“PKK döşedi o mayınları” diyor, halkı kandırıyorsun. Biz, nasıl güvenelim sana,
nasıl inanalım? Biz, militarizmin peşine takılan, askerden çok daha militarist
olan siyaset bezirganlarının safında olmayacağız.
Milletin kayıtsız şartsız egemenliği yerine, vesayeti esas alan militaristten…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Özçelik, ek süreniz de doldu efendim, Genel Kurulu
selamlayın lütfen. Tekrar açıyorum mikrofonunuzu, lütfen Genel Kurulu
selamlayın ve konuşmanızı bitirin.
OSMAN ÖZÇELİK
(Devamla) – Peki efendim.
Milletin kayıtsız
şartsız egemenliği yerine, militarizmle uzlaşarak militarizmden rol çalmaya
çalışan iktidar heveslilerinin de dümen suyunda olmayacağız. Gerçek bir
demokrasi, sivil bir anayasa, barış, emek mücadelesini ve insan hakları
mücadelemizi, onurlu mücadelemizi devam ettirmeye başlayacağız, sürdüreceğiz,
gerçekleştireceğiz.
Saygılar
sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
Sen elini böyle
yap! Sen burada olmayacaksın, halk seni götürecek buradan! (Kırşehir
Milletvekili Abdullah Çalışkan’a hitaben)
BAŞKAN – Lütfen
Sayın Özçelik…
OSMAN ÖZÇELİK
(Siirt) – Niye elini sallıyor böyle? Ne demek bu?
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge de aynı mahiyette, o nedenle
birlikte işleme alacağım, istemleri hâlinde de önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve
diğer önergenin imza sahibini okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek
Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 17 nci maddesi
ile değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 146 ncı
maddesinin 2 inci fıkrasının ilk cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
yine aynı maddenin 3 üncü fıkrasında geçen “dört üyeyi” ibaresinin “üç üyeyi”
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
“Türkiye Büyük
Millet Meclisi iki üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun kendi başkan ve üyeleri
arasından, her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden, iki üyeyi ise
baro başkanlarının serbest avukatlar arasından her boş yer için gösterecekleri
üçer aday içinden yapacağı gizli oyla seçer”
Aşkın
Asan (Ankara) ve arkadaşları
Diğer önerge:
Alev Dedegil (İstanbul) ve arkadaşları.
BAŞKAN – Komisyon
önergelere katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Bozdağ, konuşacak mısınız?
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Evet.
BAŞKAN – Buyurun
efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 17’nci madde üzerinde verilen önerge
sebebiyle söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, önemli bir konuyu tartışıyoruz, doğru. Türkiye’nin
yönü, istikametinin ne yanda olduğunu da tespit açısından bunu geniş anlamda
değerlendirmek lazım.
Şimdi konuşuldu.
Parlamentoların anayasa mahkemesinin üye seçiminde durumu ne? Ben, bir dünyaya
bakalım bir de Türkiye’ye bakalım isterim.
Almanya, 16 üye
var, 8’ini Federal Meclis, 8’ini Federal Konsey, tamamını yasama organı
seçiyor.
Bakıyorsunuz,
Macaristan, 11 üye var, tamamını Parlamento seçiyor.
Polonya’ya
bakıyorsunuz, 15 üye var, tamamını Parlamento seçiyor.
Avusturya’ya
bakıyorsunuz, hükûmet, Ulusal Konsey, Federal Konsey,
yani yasama ile yürütme birlikte seçiyor.
Belçika’ya
bakıyorsunuz, tamamını Parlamento seçiyor.
Fransa’da Devlet
Başkanı, Meclis Başkanı, Senato Başkanı müşterek seçiyorlar.
İtalya’ya
bakıyorsunuz, Parlamento, Devlet Başkanı, Temyiz Mahkemesi, Danıştay ve
Sayıştay müşterek seçiyor.
Yine Portekiz’e
bakıyorsunuz, Meclis Genel Kurulu ve Anayasa Mahkemesi yargıçları seçiyor.
Romanya’da da
yine Parlamento, Bakanlar Kurulu ve Devlet Başkanı.
Rusya’da da
tamamını Devlet Başkanı seçiyor. Örneğe bakıyor musunuz, Avrupa’nın bütün
ülkelerinde neredeyse parlamentonun anayasa mahkemesine üye seçmediği bir ülke
yok; yürütmenin üye seçmediği ülkeler var ama parlamentonun üye seçmediği ülke
yok, Rusya hariç.
Peki, bizim
mevzuatımıza bakıyoruz, 1961 Anayasası darbe Anayasası. Darbecilerin getirdiği
hukuka baktığınızda bu Parlamentoya güven var, bu Parlamentonun içindekilere
güven var. Demişler ki: “3’ünü Millet Meclisi seçsin, 2’sini Senato seçsin.”
Yetmemiş, 12 Martta cuntacılar bu Anayasa’ya ayar vermiş. Bu
Anayasa’ya ayar veren cuntacılar bile bu Parlamentonun içindekilere güvenmiş,
“Onlar da iyi insanları seçebilirler, onlar da bu memleketin geleceğini
düşünen, demokrasiyi, hukuku düşünen iyi insanları Anayasa Mahkemesine
seçerler.” diye, yine 3’ünü Meclisin, yine 2 tanesini Senatonun seçmesini onlar
da Anayasa değişikliğiyle Anayasa’ya koymuşlar ama 12 Eylül geliyor, darbe
hukuku ortaya konuyor: Millete güvenilmez, onların temsilcilerine hiç
güvenilmez çünkü 12 Eylül hukukunda millet potansiyel tehlikedir, onların
temsilcileri de daha büyük tehlikedir. O yüzden, millete ait olan bu
yetkiyi 12 Eylül hukuku, darbe hukuku gasbetmiştir.
Bugün yapılan bu düzenlemeyle Parlamentoya 3 tane üye seçme imkânı getiriliyor,
o da nihai seçici değil, dolaylı seçici; gasbedilen
bir hakkın yirmi sekiz yıl sonra iadesi anlamına gelir.
Değerli
milletvekilleri, bakın, yine bu hukukun kurduğu Anayasa Mahkemesine
bakıyorsunuz, 2003’te Sayın Bumin bir öneri veriyor
ve önerinin içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin Anayasa Mahkemesine
toplam 4 tane üye seçmesini ifade ediyor. Bu Anayasa Mahkemesi de bunu
söylüyor. Darbe hukukunun oluşturduğu Anayasa Mahkemesi “Anayasa Mahkemesine
Parlamento üye seçsin.” diye öneri getiriyor Parlamentoya. Ama bakın, ben çok
üzüldüm, dünyada bir parlamento var mıdır ki kendi anayasa mahkemesi oluşurken
oraya, parlamenterler, seçilmesin diye canhıraş bir mücadele içerisinde olur?
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Olabilir mi böyle bir şey, olabilir mi acaba?
Ama maalesef oluyor. Kendine güvenmeyen parlamenterlerin olduğu bir yer,
kendine güvenmeyen, milletine güvenmeyen ama başkalarına güvenen, “Onlar her
şeyi iyi yapar, biz her şeyi yüzümüze gözümüze bulaştırırız.” diyen sakat bir
anlayış, 12 Eylül ruhunun yansıdığı bir anlayış. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Kendi milletvekiline de güvenmeyen!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - İşte bugün bu ruhu oylayacağız. Devam mı yoksa dursun mu?
Peki, bir başka konu: Cumhurbaşkanının durumu. Değerli milletvekilleri, bugün Anayasa’mızda 11 asıl, 4 yedek
üyenin tamamını Sayın Cumhurbaşkanı nihai olarak seçiyor. Bugün bu arızalar
varsa, tamamını Sayın Cumhurbaşkanı seçmiyor mu nihayetinde? Şimdi ne
değişiyor? Üye sayısı 17 oluyor. 17 üyeden 14’ünü Sayın Cumhurbaşkanı seçiyor.
Cumhurbaşkanının seçim yetkisi her hukukta var, 12 Eylül hukukunda da var.
Canhıraş bir şekilde savunduğunuz 12 Eylül hukuku da bunu söylüyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bozdağ, size de ek süre veriyorum. Lütfen konuşmanızı
tamamlayın efendim.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.
Anayasa
Mahkemesinin Parlamentoya ve siyasi partilere gönderdiği öneride de aynı şeyler
var. Baktığınız zaman, Cumhurbaşkanının pozisyonu güçlenmiyor, aksine,
seçtikleri azalıyor. Cumhurbaşkanı bugün 4 tane doğrudan üye seçiyor ama mevcut
düzenlemeye göre de 3 tane doğrudan üye seçiyor. “Hukukçu sayısı azalıyor.” Yok öyle bir şey. Yargıtaydan 3
tane, Danıştaydan 2 tane, Askerî Yargıtaydan
1 tane, Askerî Yüksek İdare Mahkemesinden 1 tane, barolardan gelen 1 tane,
YÖK’ten gelen 2 tane, yine Cumhurbaşkanının doğrudan seçecekleri raportörleri, birinci sınıf hâkimleri, avukatları koyduğunuz
zaman Mahkemenin 15’i hukukçu. Ama siz Danıştayı
hukukçu saymazsanız, Askerî Yüksek İdare Mahkemesini hukukçu saymazsanız, onu
saymazsanız, bunu saymazsanız, işi çarpıtmak için her şeyi tersinden
gösterirseniz böyle bir yaklaşım ortaya çıkar.
Bu düzenlemenin
demokrasinin gelişmesi için, hukukun ileri gitmesi için, Anayasa Mahkememizin
ve Parlamentomuzun ileri Batı ülkelerinde, hukukun üstün olduğu yerlerdeki
gibi…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bozdağ, ek süreniz de doldu. Sadece selamlama yapabilmeniz
için mikrofonu açıyorum. Lütfen…
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - …şekillenmesi için yapılması gerekli bir düzenleme olduğunu ifade
ediyor ve bu konu üzerinde yapılan bütün çarpıtmaların özel mülkü gibi
görenlerin gayretinden başka bir şey olmadığını ifade ediyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İSA GÖK (Mersin)
– Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Dedegil, gerekçe mi, konuşacak mısınız?
ALEV DEDEGİL
(İstanbul) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Tamam
Sayın Gök.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Milli iradenin
temsil yeri olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin seçeceği üye sayısı
artırılmıştır.
Önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın Gök,
buyurun.
İSA GÖK (Mersin)
– Yerimden bir dakika söz istiyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan, yerinden söz veremezsiniz.
BAŞKAN - Neye
göre efendim?
İSA GÖK (Mersin)
– 60/4’e göre Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Efendim önergede 60 uygulanmaz Sayın Başkan. Önergede sadece
komisyon ve önerge sahibi konuşabilir.
BAŞKAN – Sayın
Gök, önergeler görüşülürken…
İSA GÖK (Mersin)
– Efendim, ben on dakikadır parmak kaldırıyorum Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Önergede sadece önerge sahibi ve komisyon kısa bir açıklama
yapabilir.
BAŞKAN – Efendim
olabilir ama baştan beri önerge görüşüyoruz burada Sayın Gök.
İSA GÖK (Mersin)
– Efendim… Sayın Başkanım…
BAŞKAN –
Önergelerden birine imza atsaydınız, konuşsaydınız olmaz mıydı efendim.
İSA GÖK (Mersin)
– Efendim önerge değil, 60/4’e göre…
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkanım, 60/4 uygulanmaz burada.
BAŞKAN – Oturun
yerinize efendim, oturun. Lütfen oturun yerinize.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – 87/9 uygulanır burada Sayın Başkan, 60 uygulanmaz.
BAŞKAN – Bakalım
efendim, 87/9. Şimdi biri 60/4 diyor, biri 87/9 diyor. Bir bakalım ne diyor.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – 87/9 efendim. Önergelerde sadece önerge sahibi, komisyon ve hükûmet konuşabilir.
BAŞKAN - Sayın Elitaş, farklı farklı şeyler.
“Pek kısa bir
sözü olduğunu belirten üyeye Başkan, yerinden konuşma izni verebilir.”Gerçi
Başkanın takdirine bırakılmıştır.
“Pek kısa bir
sözü olduğunu…” diyor İç Tüzük.
O zaman, siz bir
dakika içerisinde lütfen meramınızı anlatın.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, Anayasa Komisyonu
Başkanı ve İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu’nun ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, konuşmalarında, Avrupa’daki anayasa
mahkemelerinin yapısı ve görevleriyle ilgili olarak Genel Kurula yanlış bilgi
verdiklerine ilişkin açıklaması
İSA GÖK (Mersin)
– Sağ olun Sayın Başkan.
Sayın Komisyon
Başkanı ve Grup Başkan Vekili Sayın Bozdağ yanlış
bilgi veriyorlar. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Avrupa’da yasama organının
ve yürütmenin anayasa mahkemesine üye vermesi var ancak buradaki kriter, anayasa mahkemesinin Yüce Divan yetkisinin olup
olmamasıdır. Almanya, İspanya örneği yanlış örnektir çünkü oralarda -Fransa
örneği yanlıştır- Yüce Divan yetkisi yoktur.
İki: Mustafa Bumin imzalı Anayasa
Mahkemesinden gelen teklifte ise şu anki Anayasa’da olduğu gibi yüksek yargı
organlarının salt çoğunluğuyla göndereceği doğrudan üyeleri vardır ve efendim,
Yüce Divan yetkisi olduğu için, Anayasa Mahkemesinin gönderdiği tasarı taslak
metninde de zaten 11 tane üyenin yargıdan gelen, doğrudan yargının gönderdiği
üyeler olmasına dikkat çekilmiştir. Avrupa’da Yüce
Divan yetkisi varsa çoğunluğu yargının seçtiği, doğrudan seçtiği üyelere
verilmektedir.
BAŞKAN – Peki,
Sayın Gök…
İSA GÖK (Mersin)
– Sayın Komisyon Başkanı orada yanlış bilgi verdi.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Peki
efendim, tamam, zabıtlara geçti beyanınız efendim.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Sayın Başkan, burada…
BAŞKAN – Sayın Bozdağ, anlayamadım, ne dediniz?
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Sayın Hatip 60’a göre konuşurken benim yanlış bilgi verdiğimi
söyleyerek benim söylediğim şeyi çarpıtmıştır, söylemediğim şeyi çarpıtmıştır.
Söylediğimi çarpıtsa gam yemem ama söylemediğim bir şeyi çarpıtma gibi büyük
bir maharet göstermiştir.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Yok öyle bir şey ya!
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Genel Kurul şahit ve Sayın Başkan…
BAŞKAN – Efendim,
ona yerinden söz verdim, siz de yerinizden açıklama yapın efendim lütfen.
Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan, ama sataşma var.
BAŞKAN – Değerli
arkadaşlar, böyle karşılıklı… Lütfen… Burası münazara yeri değil Genel Kurul.
Lütfen…
Buyurun efendim.
2.- Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın,
Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, konuşmasında söylediği sözleri değil
söylemediği konuları çarpıtmasına ilişkin açıklaması
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Sayın Başkanım, burada ben konuşurken Avrupa ülkelerinde anayasa
mahkemesinin oluşumundan bahsettim, nasıl oluştuğunu söyledim ama ben burada
Yüce Divan göreviyle ilgili bir kelime dahi kullanmadım. Benim kullanmadığım
bir kelimeden hareketle “Efendim, burada Hatip yalan söylemiştir, yanlış
söylemiştir...” gibi bir ifade kullanıldı ama bu da önemli bir şeydir, Cumhuriyet
Halk Partili arkadaşım, söylemediğim bir konuda yalan söylediğimi nasıl
keşfetti, tespit etti, anlayamadım.
Bu hususu
zabıtlara geçirmek için ifade ettim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Peki,
efendim, sizinki de zapta geçti efendim, sizinki de zapta geçti.
İSA GÖK (Mersin)
– Sayın Başkan, efendim…
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul
Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982
Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/656)
(S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) (Devam)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, teklifin 17’nci maddesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddenin
oylamasını gizli oylama…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan…
BAŞKAN –
…şeklinde yapacağız.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan…
AHMET YENİ
(Samsun) – Otur yerine, otur!
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, bildiğiniz üzere size…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan…
AHMET YENİ
(Samsun) – Geç yerine!
BAŞKAN – …verilen
pullardan beyaz olanı “kabul”, kırmızı olanı “ret”, yeşil olanı ise “çekimser”
oyu ifade etmektedir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Efendim?
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Efendim,
oylamaya geçtim Sayın Genç. Lütfen…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Komisyon Başkanı konuşmasında bana sataştı, tutanağı getirtin,
sataşmadan söz istiyorum efendim.
BAŞKAN – Zaptı
getirteceğim efendim, gerçekten öyle bir şey varsa işlem yaparız.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Tamam, ben de onu istiyorum efendim.
BAŞKAN - Lütfen
oturun yerinize.
Sayın milletvekilleri,
gizli oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
Lütfen, değerli
arkadaşlar, tane tane okuyun, ismi okunmayan
arkadaşımız sıraya girmesin. Lütfen…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, bakın açık oylama yapılıyor, bakın.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Yavaş biraz! Şimdiden doldu millet!
EŞREF KARAİBRAHİM
(Giresun) - Sıraya giriyorlar ama sıraya giriyorlar!
BAŞKAN – Sayın Arınç, bir mazereti nedeniyle önceden oy kullanma talebinde
bulundu.
EŞREF KARAİBRAHİM
(Giresun) - Sıraya giriyorlar!
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
– Sayın Başkanım, yavaş yavaş kullanılsın efendim.
BAŞKAN – Bir
saniye efendim.
Sayın Arınç’a ben önceden oy kullanma izni verdim, kullanacak,
çünkü bir toplantıya yetişmesi gerekiyor.
(Oyların
toplanmasına başlandı)
(Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Sağlam ve Giresun Milletvekili Murat Özkan arasında
karşılıklı laf atmalar, MHP ve CHP sıralarından gürültüler)
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Arkadaşlar… Arkadaşlar…
ATİLA EMEK
(Antalya) – Ne oluyor ya? Millî Eğitim Komisyonu Başkanı ne yapıyor orada?
BAŞKAN – Lütfen
sayın milletvekilleri…
ATİLA EMEK
(Antalya) – Şuna bak, şuna bak ya! Ayıp, ayıp! Şu hâle bak ya!
BAŞKAN – Tamam
efendim, bir şey yok efendim. Lütfen değerli arkadaşlar… Lütfen sakin olalım.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Oraya bakın Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, lütfen, sinirlenecek bir şey yok, lütfen sakin olalım.
ATİLA EMEK
(Antalya) – Açık oy kullanıyor. Ayıp, ayıp!
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Açık oy!
CANAN ARITMAN
(İzmir) – Açık oy kullanıyor.
ATİLA EMEK
(Antalya) – Koskoca Komisyon Başkanı! Evet, açık oy kullanıyor. Ayıp ya, ayıp!
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Mehmet Sağlam açık oy kullanıyor.
MEHMET SAĞLAM
(Kahramanmaraş) – Senin gözün kör o zaman! Bu zarf kapalı. Senin
gözün kör o zaman!
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Oylamalar gizli yapılıyor. Çarpıtılıyor Sayın Başkan.
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) – Perdeleri kapatın.
BAŞKAN – Divan
üyesi arkadaşlarımız, milletvekillerine zarf veren arkadaşlarımız; lütfen
zarfın içine bakın ve milletvekili arkadaşlarımız da zarfı aldığınızda içine bakın,
ondan sonra oyunuzu kullanın lütfen. (CHP sıralarından gürültüler)
Tamam efendim. Ne
fark eder? Hepsine güveneceğiz, Divandaki arkadaşlarımıza güveniriz biz.
(Gürültüler)
Arkadaşlar niye
ayaktayız Allah aşkına? Lütfen oturun, oy kullanıyoruz.
(Oyların
toplanmasına devam edildi)
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Mustafa Elitaş orada oyları kontrol
ediyor. Orada ne bekliyor o? Mustafa Elitaş oradan
çekilsin efendim.
CANAN ARITMAN
(İzmir) – Açık oy kullanılıyor...
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, Mustafa Elitaş oradan
çekilsin.
BAŞKAN – Sayın
Genç, ne var?
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, oradan çekilsin efendim, Mustafa Elitaş
oradan çekilsin.
BAŞKAN – Ben bir
şey görmüyorum orada. Arkadaşlar sırada, işte, zarf alıp kullanacaklar
oylarını.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Hayır, orada oturmasın, gelsin şurada otursun.
OKTAY VURAL (İzmir) – Biraz yavaş.
ÇETİN SOYSAL
(İstanbul) – Ağır ağır okuyun, yavaş yavaş; anlaşılmıyor.
(Oyların
toplanmasına devam edildi)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Sayın Başkan, perdeler açık! Perdeler kapansın.
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) – Perdeler açık! Oradan takip ediyorlar Sayın Başkan.
CANAN ARITMAN
(İzmir) – Elitaş’a oy gösteriyor!
BAŞKAN – Ne
diyorsunuz efendim, anlayamadım?
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) – Elitaş oraya oturmuş, tek tek bakıyor. Perdeler açık!
MEHMET EMİN EKMEN
(Batman) – Kemal Bey, gel beraber oy kullanalım!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Her şey İç Tüzük’e uygun yapılıyor.
BAŞKAN – Efendim,
şu perdeleri bir görevli arkadaşımız... Çekiverin efendim, çekiverin perdeleri.
(Oyların
toplanmasına devam edildi)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Başkan, perdeler hâlâ açık.
BAŞKAN – Ben mi
açayım gideyim de şimdi Sayın Anadol.
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) – Uyarın.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Sayın Başkan, perdeler kapalı efendim.
İÇİŞLERİ BAKANI
BEŞİR ATALAY (Ankara) – Perdeyi kapatarak kullanın, hem örnek olursunuz.
SERACETTİN
KARAYAĞIZ (Muş) – Bakın, bakın, gördünüz mü?
BAŞKAN – Lütfen…
Lütfen…
(Oyların
toplanmasına devam edildi)
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, Mustafa Elitaş Grup Başkanı
olarak orada oyları kontrol ediyor, lütfen oradan çıksın efendim. Mustafa orada
herkesin oyunu görüyor efendim. Yani onun orada görevi yok ki, herkesin ne oy
kullandığını görüyor orada. Bu, açık oylama. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Oyların toplanmasına
devam edildi)
ÇETİN SOYSAL
(İstanbul) – Sayın Başkan, perdeleri kapattırabilir misiniz?
AHMET YENİ
(Samsun) – Fotoğraf çekemezsiniz.
Sayın Başkan,
kabinler fotoğraflanıyor.
(Oyların
toplanmasına devam edildi)
(Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günay ile İstanbul Milletvekili
Mehmet Ufuk Uras’ın oy zarflarını oy kutusuna atmaları sırasında)
ÇETİN SOYSAL
(İstanbul) – Güzel bir fotoğraf! Bravo! Yakıştı sana!
[AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından alkışlar (!)]
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Milletvekili özgür iradesini gösterdi. Zincirlenmemiş bir irade var
burada.
(Oyların
toplanmasına devam edildi)
AHMET YENİ
(Samsun) – Sayın Başkan, CHP’liler oy kullanmadı, davet edecek misiniz?
ATİLA EMEK
(Antalya) – Sen otur yerine, karışma bu işlere Ahmet!
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Sen yerine otur, karışma! Kadrolu laf atıcı!
ATİLA EMEK
(Antalya) – Sana bir şey getirmez bu Ahmet!
AHMET YENİ
(Samsun) – Oy kullanmayan var Sayın Başkan!
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Otur yerine!
BAŞKAN – Lütfen,
lütfen… Tüm milletvekili arkadaşlarımızın isimleri okunmuştur kâtip üyelerce,
isteyen oy kullanır isteyen kullanmaz, milletvekili arkadaşlarımızın kendi
takdiridir. Lütfen…
(Oyların
toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, oyunu kullanmayan arkadaşımız kaldı mı? (AK PARTİ sıralarından
“CHP’liler kullanmadı.” sesleri)
Lütfen sayın
milletvekilleri… Lütfen birbirimize saygılı olalım, birbirimizin tercihine de
saygılı olalım.
Oy kullanma
işlemi tamamlanmıştır.
Lütfen, oy
kutularını kaldırınız.
(Oyların ayrımına
başlandı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekili arkadaşlarım, şu görüntü pek hoş değil.
Sayın Anadol, arkadaşlarımıza rica edelim, yerlerine otursunlar.
Gerçekten hoş görünmüyor. Herkes otursun.
Divan üyesi
arkadaşlarımız büyük bir titizlikle sayımlarını yapacaklar. Bir arkadaşımız
açacak, diğerleri gözlemde olacak. Hiçbir tereddüt duymayın, Divan görevini
dört dörtlük yapacaktır. Sonucu sakinlikle bekleyeceğiz.
(Oyların ayrımına
devam edildi)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, niye yoğun bir gürültü var?
CANAN ARITMAN
(İzmir) – İşaretleşiyorlar efendim. AKP’nin idare amirleri buraya işaret
ediyor.
(Oyların ayrımına
devam edildi)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen sakin olalım. Arkadaşlarımız henüz daha sayımı
bitirmediler.
(Oyların ayrımına
devam edildi)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen… Kulislerde çay ikramımız var.
(Oyların ayrımına
devam edildi)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 17’nci maddesinin gizli oylama sonucunu
açıklıyorum:
“Oy Sayısı : 410
Kabul :
Lütfen… Lütfen sayın milletvekilleri…
“Ret : 69
Çekimser : 1
Boş : 3
Geçersiz : -
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik Harun
Tüfekci
Burdur Konya”
(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Madde kabul
edilmiştir.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.57
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 23.15
BAŞKAN: Mehmet Ali ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun TÜFEKCİ
(Konya)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 101’inci Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ? Yok.
Ertelenmiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, Anayasa Komisyonu Başkanı…
BAŞKAN – Bir
saniye, önümde, biraz sonra sizinle ilgili işlemi yapacağım.
6’ncı sırada yer
alan Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu Tasarısı ile
Avrupa Birliği Uyum ve Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.
6.- Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu
Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonları Raporları (1/806) (S. Sayısı: 498)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
7’nci sırada yer
alan Türkiye Cumhuriyeti ile İrlanda Arasında Gelir ve Sermaye Değer Artış
Kazançları Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi
Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
başlıyoruz.
7.- Türkiye Cumhuriyeti ile İrlanda Arasında Gelir ve
Sermaye Değer Artış Kazançları Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte
Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının ve Eki
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/689) (S. Sayısı: 479)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Şimdi, birleşimi
kapatmak durumundayım ama ondan önce Sayın Genç’in…
Sayın Genç,
tutanakları getirttim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet.
BAŞKAN – Tabii,
karşılıklı…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ben sadece, Sayın Başkan, demişim ki…
BAŞKAN – Orada evet
bir kelime var, bir kelime var orada…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – “Milletvekiline hakaret edene İç Tüzük’ün 160’ıncı maddesine göre…”
BAŞKAN – Yalnız…
Yalnız, tabii, ben size bir önceki oturumda söz vermek durumdaydım İç Tüzük
gereği.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Anladım ama yani sizden kaynaklandı.
BAŞKAN – Ancak o
kadar burası, Sayın Genç siz de takip ettiniz, burası görüşmelerin yapılmasına
benim neticeyi açıkladığımda pek müsait değildi. Ben de doğrusu öyle…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Yalnız Sayın Başkan, bu müsait olmama meselesi değil ki burası
Türkiye Büyük Millet Meclisi salonu yani burada bizim can güvenliğimiz yoksa…
BAŞKAN – Ama
güzel de, bakın siz… Sayın Genç, siz İç Tüzük’ü en az benim kadar biliyorsunuz,
belki benden daha fazla biliyorsunuz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Hayır, biliyoruz da ama milletin söz hakkını yok etmek…
BAŞKAN – Ama
sataşma nedeniyle söz verilebilmesi için…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Evet, aynı oturumda…
BAŞKAN - …aynı
oturumda biliyorsunuz…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ayrıca, bakın sizin de tutumunuz var. Yarın o zaman söz isteyeyim.
Siz bana “Kafayı çekmiş, gelmiş.” demişsiniz. Dün ben size sordum: “Siz bunu
söylediniz mi?” Siz dediniz ki: “Tutanaklarda yok.” Ama bütün televizyon
kanallarında ve TRT’nin çektiği kanalda var. Siz orada demişsiniz ki: “Kafayı
çekmiş, gelmiş.” demişsiniz. Bunu dediniz mi, demediniz mi?
BAŞKAN –
Yanımdaki arkadaşa öyle bir şey söylediğim anlaşılıyor, ben de izledim onu,
evet. Demişim efendim, demişim ama zabıtlara geçmemiş Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Özür diliyor musunuz, dilemiyor musunuz?
BAŞKAN – Bakın ne
diyorum… Niye inkâr edeceğim Allah’ın bildiğini?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Allah’a inanıyorsan bunu inkâr etmemen
lazım.
BAŞKAN – Tabii,
niye inkâr edeceğim? Yanımdaki arkadaşıma çünkü nitekim zabıtlara…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Senin arkadaşın doğru dürüst şahitlik yapmaz ki.
BAŞKAN – Sayın
Genç, bir saniye… Zaten zabıtlara geçen…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Zabıtları yok ediyorsunuz.
BAŞKAN - …benim
ifadelerimde de “Sayın Genç, bu akşam siz çok farklısınız. Her zaman böyle
davranmazdınız.” diyorum. Onun bir tepkisi olarak söylemişim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – O ayrı bir olay ama Sayın Ekici’ye söz
verdikten sonra “Kafayı çekmiş, gelmiş.” diyorsunuz. Bütün televizyon
kanallarında var ve tutanak tahrifatı yapıyorsunuz.
BAŞKAN – Efendim,
yanımdaki arkadaşa onu söylemişim, inkâr etmiyorum Sayın Genç, tamam.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Arkadaşımıza gerek yok.
BAŞKAN – Bunun
sonucu neyse ben ona katlanırım Sayın Genç, tamam.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – O zaman, peki, televizyondaki sesi getirelim, kontrol edelim.
BAŞKAN – Tamam
efendim, edelim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Madem yarın onu konuşalım.
BAŞKAN – Yarın
onu görüşemeyiz, kontrol ederiz.
Teşekkür ederim
Sayın Genç.
Bundan sonraki
işlerde de komisyonların bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan karar gereğince
kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 5 Mayıs 2010 Çarşamba günü saat 12.00’de toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.