Normal 25669 2 11 2010-06-15T08:21:00Z 2010-06-15T08:21:00Z 1 50385 287201 TBMM 2393 673 336913 11.9999 Clean Clean 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖNEM: 23                                                                YASAMA YILI: 4

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

CİLT : 69

100’üncü Birleşim

3 Mayıs 2010 Pazartesi

(Bu Tutanak Dergisinde yer alan va kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her türlü belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

 

   I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II. - GELEN KÂĞITLAR

 III. - YOKLAMALAR

 IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin, fındık sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/708)

2.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin, kırmızı et sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/709)

3.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 30 milletvekilinin, arıcılıkta yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/710)

 

V.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Kadın Erkek Fırsat Eşitliği, İçişleri ve Adalet Komisyonlarında açık bulunan üyeliklere seçim

 

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYON-LARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

 

 

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)

3.- Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)

4.- Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Kooperatifler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporları (1/811, 2/633) (S. Sayısı: 496)

5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek)

 

 

VII.- AÇIKLAMALAR

1.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, 2/5/2010 tarihli 99’uncu Birleşim tutanağında yer alan, Başkanlık Makamına hitaben söylediği “Sizin davranışınız anormal.”şeklindeki ifadesiyle ilgili açıklaması

2.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, konuşmasında iktidar partisi grubuna hitaben söylediği “Boş sıralara konuşuyorum.” ifadesine ilişkin açıklaması

 

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, AK PARTİ Grubu Başkanına sataşması nedeniyle konuşması

2.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol’un, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, grubuna sataşması nedeniyle konuşması

3.- Samsun Milletvekili Haluk Koç’un, Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

IX.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Her madde için işleme alınan yedi önergenin dördünün siyasi parti grubuna mensup milletvekillerine hak olarak tanınmasına ve kalan üç önergenin belirlenmesi için kura çekiminin İç Tüzük’e uygun olarak yapılıp yapılmadığı hakkında

 

X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, farklı statülerde öğretmen istihdamına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/13364)

2.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Ardahan’daki öğretmen açığının polis memurlarıyla giderilmesine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/13365)

3.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Ardahan’daki öğretmen açığının polis memurlarıyla giderilmesine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/13366)

4.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, yüksek lisans ve doktora yapan öğretmenlere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/13367)

5.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, sivil toplum kuruluşlarına bütçeden yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/13368)

6.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, öğretmen açığının kapatılmasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/13370)

7.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Öğrenci Andına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/13381)

8.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Dumlupınar Üniversitesi Tıp Fakültesine akademik ve idari personel alımına ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/13389)

9.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yönetici atamalarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/13429)


I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 12.04’te açılarak altı oturum yaptı.

 

Birinci Oturum

 

Gaziantep Milletvekili Mahmut Durdu’nun, Adalet Komisyonu üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin önergesi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

 

Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin:

Eğitim sisteminde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/705),

Şırnak’ta güvenlik güçlerine yönelik yaşam hakkı ihlali iddialarının araştırılması (10/706),

Yeşil kart uygulamasındaki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/707),

Amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

 

Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan (10/411) esas numaralı, son günlerde toplumumuzda meydana gelen şiddet, yaralama ve öldürme olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergenin görüşmelerinin Genel Kurulun 2/5/2010 Pazar günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.

 

MHP Grup önerisi nedeniyle; Adana Milletvekili Muharrem Varlı, Mersin Milletvekili Behiç Çelik,

Antalya Milletvekili Atila Emek,

Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir,

Muğla Milletvekili Mehmet Nil Hıdır,

Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu,

Son günlerde meydana gelen terör olaylarını kınadıklarına; şehit olan askerlere Allah’tan rahmet, ailelerine ve Türk milletine başsağlığı dilediklerine,

İzmir Milletvekili Canan Arıtman, millet evlatlarının vatan uğruna şehit düştüklerine, Hükûmetin sınır ötesi harekât tezkeresine göre gereğini yapmasına ve  Meclisin her bir şehit için saygı duruşunda bulunmasına,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

 

Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil, son günlerde artan terör olaylarına ve bu terör olaylarında şehit olanlara Allah’tan rahmet, ailelerine ve Türk milletine başsağlığı dilediğine ve İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın Genel Kurulda her bir şehit için saygı duruşunda bulunulması önerisinin Başkanlık Divanınca kararlaştırılması gerektiğine ilişkin bir konuşma yaptı.

Birleşime saat 13.03’te ara verildi.

 

 

 

Nevzat PAKDİL

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

 

 

 

 

Bayram ÖZÇELİK

 

Harun TÜFEKCİ

 

Burdur

 

Konya

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

İkinci, Üçüncü, Dördüncü, Beşinci, Altıncı Oturumlar

 

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),

2’nci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/499) (S. Sayısı: 321),

3’üncü sırasında bulunan, Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/761) (S. Sayısı: 458),

4’üncü sırasında bulunan, Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Kooperatifler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporlarının (1/811, 2/633) (S. Sayısı: 496),

Görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

 

5’inci sırasında bulunan ve görüşmelerine devam olunan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) ikinci görüşmesine başlanarak 7’nci maddesine kadar kabul edildi.

TBMM Başkanı olarak, daha önce görevlendirilmiş Başkan Vekillerine rağmen, bu teklifin görüşmelerindeki oturumları yönetmesi; oylamalarda uygulanan usullerin gizli oylama esaslarına uygun olmadığı hâlde ikinci görüşme oylamalarında da aynı şekilde uygulamaya devam edeceğini ifade etmesi nedeniyle Oturum Başkanının tutumu hakkında açılan usul tartışması sonucunda, Oturum Başkanı, tutumunda bir değişiklik olmadığını açıkladı.

Kâtip Üye ve Burdur Milletvekili Bayram Özçelik, bazı milletvekillerinin ismini zikrederek önergeleri eksik okuduğuna, Anayasa oylamaları gibi ciddi bir konuda Başkanlık Divanında görev almasının uygun olmadığına dair ifadelerine ilişkin bir açıklamada bulundu.

 

Alınan karar gereğince, 3 Mayıs 2010 Pazartesi günü saat 12.00’de toplanmak üzere birleşime 00.14’te son verildi.

 

 

 

Mehmet Ali ŞAHİN

 

 

 

Başkan

 

 

 

 

 

 

Bayram ÖZÇELİK

 

Harun TÜFEKCİ

 

Burdur

 

Konya

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

 

 

 

Yusuf COŞKUN

 

Fatih METİN

 

Bingöl

 

Bolu

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

No.: 135

II.- GELEN KÂĞITLAR

3 Mayıs 2010 Pazartesi

 

Tezkereler

1.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1180) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.4.2010)

2.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1181) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.4.2010)

3.- Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başak’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1182) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.4.2010)

4- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1183) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.4.2010)

5.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız, Iğdır Milletvekili Pervin Buldan, Hakkari Milletvekili Hamit Geylani ile Van Milletvekilleri Fatma Kurtulan ve Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1184) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.4.2010)

 

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Aksaray Milletvekili Osman Ertuğrul’un, ekonomik kalkınmaya ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/2029) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

2.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, bazı ürünlerin destekleme primi ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2030) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

3.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, Tarsus’ta sel mağduru çiftçilerin zararının tazminine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2031) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

4.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, Hazine arazisi kiralayan çiftçilere destekleme primi ödenmemesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2032) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

5.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Cumhurbaşkanının yurt dışı gezilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2033) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

6.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonuna ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) sözlü soru önergesi (6/2034) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

7.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, doğal afet sigortasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/2035) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

8.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki su depolarının durumuna ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2036) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

9.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki su depolarının durumuna ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2037) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

10.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki su depolarının durumuna ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2038) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

11.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı yaylalardaki ihtiyaçlara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2039) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

12.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı yaylalardaki ihtiyaçlara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2040) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

13.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı yaylalardaki ihtiyaçlara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2041) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

14.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı yaylalardaki ihtiyaçlara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2042) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

15.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı yaylalardaki ihtiyaçlara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2043) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

16.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köyün içme suyunun kalitesine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2044) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

17.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı yaylalardaki ihtiyaçlara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2045) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

18.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Türk Bayrağı Tüzüğünde sporcular için değişiklik yapılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) sözlü soru önergesi (6/2046) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

19.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta KKKA hastalığı araştırma istasyonu kurulmasına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2047) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

20.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, bir kasabaya gölet yapımına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2048) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

21.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, bir deredeki taşkın önleme çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2049) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

22.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Zile’deki arazi toplulaştırmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2050) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

23.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Zile’deki toprak tahlillerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2051) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

24.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Zile OSB’nin alt yapı yatırımlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/2052) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

25.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Zile’deki pancar ekim iznine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/2053) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

26.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, bir alanın turizm merkezi ilan edilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/2054) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

 

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, toplu açılış yapılan tesislere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14016) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

2.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, metro çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14017) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

3.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, öğrenci burslarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14018) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

4.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, kullandığı hava taşıtlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14019) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

5.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Manisa’daki çiftçilerin borçlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14020) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

6.- İstanbul Milletvekili Atila Kaya’nın, 1999’daki Marmara depremi sonrasındaki çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14021) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

7.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Ordu Cezaevinde bazı hükümlülere yapıldığı iddia edilen uygulamalara Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/14022) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

8.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, tutuklu ve hükümlülerin ailelerine yakın yerlere nakledilmelerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/14023) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/04/2010)

9.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, toplulaştırılan bir arazinin dağıtımına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/14024) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

10.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz’in, Çanakkale’deki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/14025) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

11.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, orman yangınlarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14026) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

12.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, madencilik çalışmalarında tahrip olan orman alanlarının ağaçlandırılmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14027) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

13.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, bir orman arazisinin kullanımına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14028) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

14.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, bir köye sulama kanalları ve gölet yapımına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14029) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

15.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Bornova’daki bir firmanın madencilik faaliyetlerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14030) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

16.- İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, Torbalı’daki ecrimisil uygulamasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14031) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

17.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Ziraat Bankasının memur alımlarında KPSS şartını kaldırmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/14032) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

18.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, çiftçi borçlarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/14033) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

19.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz’in, Çanakkale’deki yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/14034) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

20.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, Kozluk’ta yapılacak doğalgaz çevrim santraline ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/14035) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

21.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, merkez valilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14036) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

22.- İstanbul Milletvekili Atila Kaya’nın, İstanbul’daki dere ıslahı çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14037) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

23.- İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, araç muayenesindeki bazı sorunlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14038) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

24.- İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki terör örgütü baskısına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14039) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

25.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Antalya’daki kayıp çocuk vakalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14040) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

26.- Antalya Milletvekili Sadık Badak’ın, Antalya Büyükşehir Belediyesinin bir ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14041) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

27.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, Mustafa Kemal Üniversitesindeki bazı olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14042) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/04/2010)

28.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, tarihi eserlerin restorasyonuna ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14043) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

29.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz’in, Çanakkale’deki yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14044) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

30.- Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan’ın, bir köyün arazilerinin Hazine adına tesciline ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/14045) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

31.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, gelir uzmanlığı sınavına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/14046) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

32.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, Ankara’da toplu açılışı yapılan okullara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14047) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

33.- Aydın Milletvekili Recep Taner’in, Aydın İl Milli Eğitim Müdürlüğünün para toplanması talebine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14048) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

34.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, okulların yönetimine ve giderlerinin finansmanına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14049) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

35.- İstanbul Milletvekili Atila Kaya’nın, İstanbul’da dere yatağı ve heyelan bölgesinde yapıldığı iddia edilen okullara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14050) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

36.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz’in, Çanakkale’deki yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14051) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

37.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, şube müdürü atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14052) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

38.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, okullarda öğrencilere yönelik şiddet olaylarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14053) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

39.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Şile Devlet Hastanesi inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14054) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

40.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz’in, Çanakkale’deki yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14055) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

41.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Antalya’da görev yapan sözleşmeli personele ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14056) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

42.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Akhisar OSB’nin ihtiyaçlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/14057) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

43.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Manisa’daki OSB’lerin sorunlarına ve bazı konularda teşvik uygulanmasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/14058) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

44.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Salihli OSB’nin bazı sorunlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/14059) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

45.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz’in, Çanakkale’deki yatırımlara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/14060) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

46.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Alanya esnafının desteklenmesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/14061) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

47.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Kemer esnafının desteklenmesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/14062) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

48.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Manavgat esnafının desteklenmesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/14063) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

49.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, et fiyatlarına ve gıda güvenliğine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14064) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

50.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, süt tüketiminin artırılmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14065) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

51.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, zeytincilik sektöründeki bazı sorunlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14066) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

52.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, zeytincilikle ilgili bir kanun teklifine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14067) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

53.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, zeytinciliğin geliştirilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14068) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

54.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz’in, Çanakkale’deki yatırımlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14069) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

55.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, denizlerdeki avlanma yasağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14070) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

56.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Antalya’da besicilikle uğraşanların desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14071) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

57.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz’in, Çanakkale’deki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/14072) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

58.- Hatay Milletvekili İzzettin Yılmaz’ın, bir yetki belgesi konusunda taksici esnafın yaşadığı soruna ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/14073) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

59.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, trafik kazalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/14074) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/04/2010)

60.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, kamu yararına çalışan derneklere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/14075) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

61.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Ziraat Bankasının eleman alımında KPSS puanı aramamasına ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/14076) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

62.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, işsizliğe ve işletmelerdeki istihdama ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/14077) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)

63.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, askerlik görevini yaparken ölen bir kişiye ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/14078) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/04/2010)

64.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Cer Modern Sanatlar Müzesinin açılış törenine sanatçıların katılıma zorlandığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14079) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/04/2010)

65.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, açılımla ilgili bir gazete haberine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14080) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

 

66.- Sinop Milletvekili Engin Altay’ın, öğretmen atamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14081) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

67.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, işsizliğe ve kayıt dışı istihdama ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14082) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

68.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Müzeleri Müdürlüğünün adının değiştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14083) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

69.- Trabzon Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlu’nun, bazı tarihi kiliselerin ibadete açılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14084) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

70.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, elektronik haberleşme hizmetleriyle ilgili yönetmeliğe ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14085) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

71.- Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin, Türkiye Kupası final maçının oynanacağı yere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14086) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

72.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, bir otelde kamu kuruluşlarının gerçekleştirdiği toplantılara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14087) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

73.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, Burdur Gölündeki kirliliğe ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14088) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

74.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Kalkınma Bankası denetim raporuyla ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14089) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

75.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, Kalkınma Bankasının denetim raporuna ve yapılan atamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14090) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

76.- Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin, TOKİ’nin Ataköy sahilindeki taşınmazlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14091) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

77.- Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan’ın, yangın geçiren bir köye yapılan TOKİ konutlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14092) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

78.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/14093) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

79.- Adana Milletvekili Recai Yıldırım’ın, SGK sağlık yardımından yararlanamayan bazı kişilere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/14094) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

80.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köye gölet yapımına ve dere ıslahına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14095) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

81.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, İzmir 2. merhale içme suyu projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14096) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

82.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, DSİ’nin İzmir’deki bazı projelerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14097) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

83.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, bar barajın su kanallarının yapımına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14098) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

84.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, Mut’un güney köylerinin su ihtiyacının karşılanmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14099) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

85.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, Alanya’da ölen gösteri yunuslarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14100) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

86.- Konya Milletvekili Mustafa Kalacı’nın, bir baraj projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14101) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

87.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Kaz Dağındaki madencilik çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14102) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

88.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün çocuk parkı ve futbol sahası ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14103) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

89.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, İnegöl ilçesindeki bir köprü ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14104) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

90.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün bazı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14105) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

91.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki su ve kanalizasyon şebekelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14106) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

92.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki su ve kanalizasyon şebekelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14107) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

93.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, Samsun’daki terör saldırısına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14108) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

94.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, bir kasabanın yoluna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14109) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

95.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, bir yol yapımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14110) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

96.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, bir köy yolunun asfaltlanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14111) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

97.- Aydın Milletvekili Recep Taner’in, Emniyet Teşkilatı personelinin özlük haklarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14112) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

98.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Dikili’deki bir sahil yolunun yapımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14113) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

99.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana İl Özel İdaresinin araç alım ve kiralama ihalelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14114) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

100.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Isparta’daki linç girişimi iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14115) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

101.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki su ve kanalizasyon şebekelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14116) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

102.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerde turizmin geliştirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14117) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

103.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerde turizmin geliştirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14118) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

104.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerde turizmin geliştirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14119) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

105.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Siirt’teki okullardaki kitap ihtiyacına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14120) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

106.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı okullardaki kitap ihtiyacına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14121) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

107.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı okullardaki kitap ihtiyacına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14122) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

 

108.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı okullardaki kitap ihtiyacına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14123) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

109.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı okullardaki kitap ihtiyacına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14124) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

110.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı okullardaki kitap ihtiyacına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14125) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

111.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı okullardaki kitap ihtiyacına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14126) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

112.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı okullardaki kitap ihtiyacına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14127) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

113.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı okullardaki kitap ihtiyacına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14128) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

114.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı okullardaki kitap ihtiyacına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14129) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

115.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı okullardaki kitap ihtiyacına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14130) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

116.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Müzeleri Müdürlüğünün adının değiştirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14131) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

117.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, müzelerin eser alımına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14132) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

118.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’daki tarımsal sulamada kullanılan elektrik borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/14133) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

119.- Edirne Milletvekili Rasim Çakır’ın, istifa eden memurların emekli ikramiyesi almalarıyla ilgili çalışmalara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/14134) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

120.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün elektrik sisteminin yenilenmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/14135) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

121.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, büyükşehir belediyelerinin takas ve mahsup işlemlerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/14136) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

122.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, belediyelerin gelirlerinden yapılan kesintilere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/14137) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

123.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, 2006 yılında belediyelere yapılan yardımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/14138) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

124.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, 2007 yılında belediyelere yapılan yardımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/14139) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

125.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, 2008 yılında belediyelere yapılan yardımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/14140) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

126.- Aydın Milletvekili Recep Taner’in, varlık barışı uygulamasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/14141) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

127.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Belediyesine tahsis edilen bazı taşınmazlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/14142) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

128.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Osmaniye’deki tarımsal sulamada kullanılan elektrik borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/14143) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

129.- Mersin Milletvekili Kadir Ural’ın, sıcak para girişine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/14144) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

130.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, tarımsal sulamada kullanılan elektrik borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/14145) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

131.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir sınavın başvuru ücretine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14146) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

132.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı üniversitelerin öğretim görevlisi ve yurt ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14147) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

133.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı üniversitelerin öğretim görevlisi ve yurt ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14148) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

134.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı üniversitelerin öğretim görevlisi ve yurt ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14149) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

135.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki okul ve lojman ile öğretmen ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14150) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

136.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki okul ve lojman ile öğretmen ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14151) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

137.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki okul ve lojman ile öğretmen ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14152) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

138.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki okul ve lojman ile öğretmen ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14153) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

139.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Antalya’daki öğrencilerin üniversiteye giriş sınavlarındaki başarı durumuna ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14154) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

140.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, üniversite giriş sınavlarındaki başarı durumuna ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14155) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

141.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, engelli öğretmen alımındaki şartlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14156) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

142.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, Anamur’da Lisans Yerleştirme Sınavı yapılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14157) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

143.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’daki okul öncesi öğretime ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14158) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

144.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki sağlık ocaklarının personel ve diğer ihtiyaçlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14159) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

145.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki sağlık ocaklarının personel ve diğer ihtiyaçlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14160) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

146.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki sağlık ocaklarının personel ve diğer ihtiyaçlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14161) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

147.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’taki KKKA hastalığı önlemlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14162) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

148.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, bazı ilçelere hastane yapımına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14163) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

149.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, döner sermaye ödeme katsayılarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14164) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

150.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, bazı meslek kuruluşlarıyla ilgili düzenleme çalışması olup olmadığına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14165) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

151.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, canlı hayvan ve et ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14166) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

152.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, canlı hayvan ve et ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14167) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

153.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, canlı hayvan ve et ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14168) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

154.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’daki tarım sigortası uygulamalarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14169) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

155.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, VIP hizmetlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/14170) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

156.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, sabit telefon aboneliğindeki işlemlere ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/14171) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

157.- Mersin Milletvekili Kadir Ural’ın, Aksaray-Pozantı karayoluna ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/14172) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

158.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat çevre yolu çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/14173) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

159.- İstanbul Milletvekili Birgen Keleş’in, Ermeni iddiaları konusunda izlenen politikaya ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14174) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

160.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, hac görevlisi olmak isteyen personelin belirlenmesine ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/14175) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

161.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, TÜİK  ile SGK’nın istihdam verilerine ilişkin Devlet Bakanından (Cevdet Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/14176) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

162.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Büyükorhan ilçesindeki futbol sahası ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) yazılı soru önergesi (7/14177) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

163.- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın, nükleer santral kurulmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/14178) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

164.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Ziraat Bankasının perosnel alımına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/14179) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

165.- Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay’ın, bir soru önergesine ve bir davanın hükümlülerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/14180) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

166.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, TMSF yönetimindeki bazı şirketlerin pazar paylarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/14181) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

167.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, tapu kayıtlarıyla ilgili bir genelgeye ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/14182) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

168.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, yapıların depreme dayanıklılığına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi (7/14183) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)

 

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 Milletvekilinin, fındık sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/708) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.03.2010)

2.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 Milletvekilinin, kırmızı et sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/709) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.03.2010)

3.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 30 Milletvekilinin, arıcılıkta yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/710) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.03.2010)

 

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, bazı eylemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12697)

2.- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın, İsviçre’de Ermeni soykırımı iddialarını reddettikleri için mahkum edilen Türk vatandaşlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12711)

3.- Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’ın, bir polis operasyonuna ve tutuklu bazı kişilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12713)

4.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, cezaevlerine Türkçe dışındaki bir dilde yayın girişi şartlarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12717)

5.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, Adli Tıp Kurumunun imza inceleme kararlarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12718)

6.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Adli Tıp Kurumunun bazı işlemlerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12719)

7.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Adli Tıp Kurumunun bir ıslak imza incelemesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12720)

8.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Adli Tıp Kurumu üyelerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12721)

9.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, yurt dışındaki Türkleri mağdur eden şirketlerle ilgili adli yardım taleplerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12722)

10.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’da yeni açılacak cezaevi ve mahkemelere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12723)

11.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, Roman açılımı kapsamında yapılan ödemelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13385)  

12.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Ermeni iddialarına ve izlenen politikaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13387)  

13.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Şeker Fabrikasının değer tespitine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13388)

14.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yeni yatırım ve teşvik uygulamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13390)  

15.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bir Bakanlar Kurulu Kararındaki değişikliğe ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13391)  

16.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Şeker Fabrikasının pancar kotasının düşürülmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13392)  

17.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Polis Meslek Yüksek Okulları giriş sınavıyla ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13393)  

18.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, üniversite çalışanlarının özlük haklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13394)  

19.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Polis Meslek Yüksek Okullarından ilişiği kesilen öğrencilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13395)  

20.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, çipli pasaport uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13398)  

21.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, Ovacık ilçesinde yapılan bir hidroelektrik santrale ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13407)  

22.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Ziraat Bankasındaki personel yönetimine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/13412)  

23.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, İstanbul’da tutuklanan bir kişiye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13415)  

24.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, trafik cezaları ve kazalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13416)  

25.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yeşil pasaport hakkına ve pasaportların yenilenmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13417)  

26.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, Emniyet Teşkilatında yardımcı hizmetler sınıfında çalışanların özlük haklarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13418)  

27.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, terör örgütü yandaşlarının Mersin’deki eylemlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13419)  

28.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, ODTÜ’ye otobüs seferlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13420)  

29.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Esenyurt’daki bir yeşil alanın imara açılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13421)  

30.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, bir tarihi camiinin tadilatına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/13422)  

31.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, halk kütüphanelerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/13424)  

32.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, bir eyleme destek veren lise öğrencilerinin cezalandırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13425)  

33.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, okullarda çalıştırılan kişilerin sicillerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13426)  

34.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, okul kantinlerinde çalışanlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13427)  

35.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, İzmir’deki eğitim kurumlarının depreme dayanıklılıklarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13428)  

36.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, YÖK’ün yurt dışından öğrenci kabulüyle ilgili kararına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13430)  

37.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bir eyleme destek veren lise öğrencilerinin cezalandırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13431)  

38.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, bir lisede eyleme katılan öğrencilerin okuldan uzaklaştırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13432)  

39.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bursa-Simav karayolundaki çalışmalara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13451)  

40.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, bilinmeyen numaralar servisine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13453)  

41.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, Salihli’deki köprü çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13454)  

42.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, cep telefonu ve internet kullanım ücretlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13455)  

43.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir holdingin vergi borçlarına karşılık bina devrettiği iddialarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13456)  

44.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, Myanmar’daki Türk şehitliklerinin durumuna ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13460)  

45.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, bir taşeron şirkete yönelik iddialara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13462)  

46.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Roman açılımı toplantısına ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/13463)  


3 Mayıs 2010 Pazartesi

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 12.00

BAŞKAN: Mehmet Ali ŞAHİN

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 100’üncü Birleşimini açıyorum.

III.- Y O K L A M A

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için beş dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerinse yoklama pusulalarını görevli personel aracılığıyla beş dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.

Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda çok yoğun bir uğultu var. Lütfen… Görüşmeler başlamıştır.

Başkanlığı Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin, fındık sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/708)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Fındığın üretiminden ihracatına kadar her aşamasında var olan ülkemizin, fındık piyasasında etkin olması ve bu piyasaya yön vermesi gerekmektedir. Dünya fındık piyasalarında sahip olduğumuz avantajları devam ettirmek ve etkinliğimizi arttırmak için gerekli üretim tedbirlerini almak ve politikalar oluşturmak zorunluluk hâline gelmiştir. Bu nedenle fındık üreticilerimizin ve topyekûn sektörün sorunlarının incelenmesi ve alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasamızın 98, TBMM İçtüzüğümüzün 104 ve 105. maddeleri gereğince Araştırma Komisyonu kurularak sorunun araştırılmasını arz ve talep ederiz.

                                                                                                               17.03.2010

1)  Selahattin Demirtaş                  (Diyarbakır)

2)  Gültan Kışanak                        (Diyarbakır)

3)  Ayla Akat Ata                          (Batman)

4)  Bengi Yıldız                             (Batman)

5)  Akın Birdal                              (Diyarbakır)

6)  Emine Ayna                                   (Mardin)

7)  Fatma Kurtulan                              (Van)

8)  Hasip Kaplan                                 (Şırnak)

9)  Hamit Geylani                                (Hakkâri)

10) İbrahim Binici                               (Şanlıurfa)

11) M. Nuri Yaman                            (Muş)

12) Mehmet Nezir Karabaş                 (Bitlis)

13) Mehmet Ufuk Uras                       (İstanbul)

14) Osman Özçelik                             (Siirt)

15) Özdal Üçer                                    (Van)

16) Pervin Buldan                               (Iğdır)

17) Sebahat Tuncel                              (İstanbul)

18) Sevahir Bayındır                           (Şırnak)

19) Sırrı Sakık                                     (Muş)

20) Şerafettin Halis                             (Tunceli)

 

Gerekçe:

Ülkemiz, Dünya fındık üretiminin yüzde 75'ini, ticaretinin ise yüzde 85'ini tek başına gerçekleştirmektedir. Türkiye'de 400 bin çiftçi, 642 bin hektarlık alanda fındık üretimi yapmakta ve yaklaşık 2,5 milyon kişi geçimini fındıktan sağlamaktadır. Türkiye'de fındık üretimi, özellikle Karadeniz Bölgesi'nde, doğuda Gürcistan sınırından, batıda İstanbul'a kadar uzanan sahil şeridinde gerçekleştirilmektedir. Aslında fındık üretimi ülkemizin diğer bölgelerinde de yapılmaktadır. Ancak bu bölgelerde üretilen fındığın kalitesi düşük olduğu için üretildikleri il çevresinde tüketilmekte ve rekolte tahminlerine ilave edilmemektedir. Yıllık fındık üretimimiz, ekolojik koşullar neticesinde 500 ile 700 bin ton aralığında değişebilmektedir. Üretilen miktarın, 400 bin ile 450 bin tonu, 100 civarında ülkeye ihraç edilmekte, 100 bin tonu ise iç piyasada tüketilmektedir.

Karadeniz bölgesinin en önemli tarımsal faaliyeti olan fındık üreticiliği, aile bireylerinin katılımı ile yapılmaktadır. Fındık, eğimli tarım arazileri ve ürün çeşitliliği sınırlı olan Karadeniz Bölgesinde, nüfusun önemli bir kısmı için tek geçim kaynağıdır. Çiftçi başına düşen 12 dekarlık alanda yapılan fındık üretiminde dekar başına ortalama verim çok düşüktür. Fındık bahçelerinde iyi bir bakım, gübreleme, zirai mücadele ve budama ile dekar başına ortalama 90 kg olan verimi, iki katına çıkarmak mümkündür. Böylece geliri sadece fındığa bağlı olan üreticilerin gelirlerinde istikrar sağlamanın yanında, fındığın kalitesi yükselecek ve meyilli arazilerde erozyon tehlikesi önlenmiş olacaktır.

Karadeniz ekonomisinin bel kemiğini oluşturan fındık tarımı, bölgede ticaretin ve sanayinin de itici gücüdür. Fındık işlemeye yönelik küçük ve orta büyüklükte sanayi tesislerinin yarattığı istihdam, ekonomik canlılık sağlayarak bir nebzede olsa bölgeden göçü engellemektedir. Ayrıca hasat döneminde, fındık toplamak için bölgeye akın eden işsiz yığınlar için geçici de olsa iş imkânı yaratmaktadır.

Türkiye'nin tarımsal ürün ihracat gelirleri içerisinde %15'lik paya sahip olan fındık ihracatı, yılda yaklaşık olarak 1,5 milyar dolar döviz girdisi yaratmaktadır. Dünya fındık ihracatındaki ülkemizin payının yüksek olması, fındık çeşitlerimizin kaliteli olmasına ve dünya fındık üretim alanının büyük çoğunluğunun elimizde olmasına bağlı bulunmaktadır. Almanya ve İtalya Türkiye'nin fındık ihracatında en önemli iki ülke konumundadır. İki ülkenin toplam fındık ihracatımız içindeki payı % 45-50 arasında değişmektedir. Almanya ve İtalya Türkiye'den ithal ettiği fındığın önemli bir kısmını, kendi tesislerinde işleyip her biri birer marka hâline gelmiş olan mamulleri yüksek kârlarla başka ülkelere ihraç etmektedir…

GÜROL ERGİN (Muğla) – Sayın Başkan, korkunç bir uğultu var. Hiç bir şey anlaşılmıyor ki… Nasıl Meclis bu? Ne hâle getirdiniz Meclisi?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gerçekten -demin de uyarmıştım- çok yoğun bir gürültü var. Kâtip arkadaşımızın okuduklarını duymakta zorluk çekiyoruz. Lütfen…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Pazar yeri, pazar yeri!

GÜROL ERGİN (Muğla) – Ben başka bir şey söyleyeceğim de ayıp olacak! Başka bir benzetmem var, ayıp olacak!

BAŞKAN – Sayın Ergin, lütfen hiddetlenmeyin, lütfen…

Buyurun, okuyun:

…Türkiye fındık üretiminde tekel durumunda olmasına rağmen, Dünya Fındık Borsası'nın Almanya'nın Hamburg kentinde olması ve fındık fiyatlarının orada belirlenmesi oldukça düşündürücüdür.

1938'den beri faaliyette olan Fiskobirlik üzerinde etkili olmaya çalışan mevcut hükümet, bunda başarılı olamayınca Fiskobirlik'i piyasa dışına iterek işlevsiz hale getirdi. Hükümetin 2006 yılında fındık alım yetkisi verdiği Toprak Mahsulleri Ofisi, 2009-2010 döneminde fındık alımı yapmayacağını duyurdu. Kamu adına fındık alımı yapacak kuruluşları piyasadan çeken mevcut hükümet, tüccarı ve ihracatçıyı piyasanın tek belirleyicisi ve tek hâkimi haline getirdi. Hükümetin bu uygulamaları sonucunda, yaklaşık 400 bin üreticinin kaderi ve fındık fiyatları, az sayıda tüccar ve ihracatçının insafına bırakılmıştır.

Sonuç olarak belirtmek gerekirse; Neo-liberal politikalar kılavuzluğunda tarım sektörünü şekillendirme heveslisi iktidar, çokuluslu tarım ve gıda şirketleri ile kol kola girerek küçük çiftçiyi kendi toprağında 'sözleşmeli ırgat' haline getirmeye çalışmaktadır. Kamu adına alım yapan kuruluşları piyasa dışına iten ve 400 bin fındık üreticisini bir avuç tüccarın insafına bırakan bu uygulamaların, geçimini fındıktan sağlayan milyonlarca insanımızın geleceğini belirsizleştirdiği gayet açıktır. Dünya fındık üretiminin % 75'ni tek başına gerçekleştiren çiftçimizin sorunlarının ivedilikle ele alınarak çözüm önerilerinin belirlenmesi, sağlıklı ve istikrarlı bir fındık piyasasının oluşturulması amacıyla, Meclis Araştırma Komisyonu kurulması uygun olacaktır.

2.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin, kırmızı et sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/709)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na

Kırmızı et sektöründe yaşanan sorunların tespiti, bu sorunların ülke ekonomisinde ve hayvancılık sektöründe yarattığı olumsuz etkilerin ortadan kaldırılması için gerekli çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98'inci, İç Tüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması için gereğini arz ve teklif ederiz.

1- Selahattin Demirtaş                       (Diyarbakır)

2- Gültan Kışanak                             (Diyarbakır)

3- Ayla Akat Ata                               (Batman)

4- Bengi Yıldız                                           (Batman)

5- Akın Birdal                                            (Diyarbakır)

6- Emine Ayna                                           (Mardin)

7- Fatma Kurtulan                                      (Van)

8- Hasip Kaplan                                         (Şırnak)

9- Hamit Geylani                                        (Hakkâri)

10- İbrahim Binici                                      (Şanlıurfa)

11- M. Nuri Yaman                                   (Muş)

12- Mehmet Nezir Karabaş                        (Bitlis)

13- Mehmet Ufuk Uras                              (İstanbul)

14- Osman Özçelik                                    (Siirt)

15- Özdal Üçer                                           (Van)

16- Pervin Buldan                                      (Iğdır)

17- Sebahat Tuncel                                     (İstanbul)

18- Sevahir Bayındır                                  (Şırnak)

19- Sırrı Sakık                                            (Muş)

20- Şerafettin Halis                                    (Tunceli)

Gerekçe:

Geçim kaynakları arasında vazgeçilmez bir öneme sahip olan tarım ve hayvancılık sektöründe yaşanan sorunlar son yıllarda artış göstermekte ve özellikle et fiyatlarında yaşanan artış tüm alanı etkileyecek bir olumsuzluğa neden olmaktadır.

Sürekli yükselen et fiyatları için farklı yorumlar yapılsa da, sektör yetkilileri, büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığın cazibesini yitirmiş olması konusunda hem fikir. Bunun en önemli nedeni ise yem maliyetlerinin yüksek olması, yayla yasağı ve mera alanlarının yetersizliği yani ürün üretim maliyetlerinin yüksekliği ve hayvancılıkla geçimini sağlayan kesimin hayvancılık yapma koşullarının ortadan kaldırılmış olmasıdır.

Kırmızı et sektöründe yaşanan en büyük sorun ürün maliyetlerinin yüksekliği ve kayıt dışı üretimdir. Ham madde yetersizliği, zaman zaman gündeme gelen hayvan hastalıklarının tüketiciyi olumsuz yönde etkilemesi, yem bitkilerinde son yıllardaki büyük artışlar üreticinin tarımsal sanayi sektörü ile entegrasyonunun gelişmemesi, yetersiz denetim, haksız rekabet ve ticari zorluklardır söz konusu sektörü bitirme aşamasına getirmiştir.

Özellikle 2007 yılından bu yana aşırı artış gösteren yem fiyatları nedeniyle küçük ve orta ölçekli besi çiftliklerinin sayısı ve kapasite kullanımları azalmış, yeterli kazancı sağlayamayınca üretici besicilikten uzaklaşarak anaç hayvanlarını kesime göndermiş, yayla yasakları nedeniyle köylüler özellikle küçük baş hayvan besiciliği yapmaktan vazgeçmiş bu da arzın daralmasına ve fiyatların artmasına neden olmuştur.

Sığır dışındaki manda, koyun ve keçi gibi alternatif kırmızı et kaynaklarında gerek hayvan sayısı gerekse et üretimi bakımından ciddi azalmalar yaşanmakta, bu durum kırmızı et ihtiyacının bu kaynaklarla ikame edilmesinin önünü tıkamaktadır. Bu durum üreticileri bir daha dönmemek üzere bu sektörden çekilmek zorunda bırakmaktadır. Neticede ette dışa bağımlı olacağımız gibi, tüketiciler değil ucuz et yemeyi eti şimdikinden daha pahalıya tüketmek durumunda kalacaklardır.

Üretim maliyetlerinin yüksekliği ürün fiyatlarına yansımakta ve dolayısıyla tüketici yüksek reyon fiyatı alım gücü yetersizliği nedeniyle hijyen ve sağlık koşullarının bilinmediği güvenilir olmayan ve denetlenmeyen merdiven altı kesimlere yönelmek zorunda kalmaktadır.

Besi hayvancılığı ve kırmızı et sektörünün sorunlarının aşılabilmesi için hayvan yetiştiricilerinin devlet desteklerinden yoksun bırakılmaması gerekmektedir. Desteklemeler bir bütünlük içerisinde yapılmalı, bu alanda yaşanan sorunlar aşılıp normal seviyeye ulaşıncaya kadar acil önlemler alınmalı, sürekli bir denetim ve destek mekanizması geliştirilmelidir.

Kırmızı et fiyat artışları, yaşanan belli bir sürecin sonucudur ve bu durum ithalatla değil üretimi artırıcı politikalarla çözülebilir. Uzun dönemli kalıcı bir hayvancılık ve et sektörüne özel politikalar ile verimlilik yakalanabilecektir. Sorunun esası fiyat artışından ziyade sektörün üretim maliyetlerinin düşürülmesinde başarısız kalınmasıdır. Mevcut üretim, maliyet ve fiyat yapısı, ne yazık ki halk sağlığını da tehdit eden kayıt dışının, üretim sürecinin çiftlikten sofraya her noktasında artmasını da beraberinde getirmektedir.

Devlet, aşırı fiyat düşüş ve yükselmelerine karşı gerekli tedbirleri almalı, bu konuda piyasayı regüle etmek için gerektiğinde müdahale edecek mekanizmaları devreye sokmalıdır.

Kaçak ve kontrolsüz kesimler neticesinde et üretiminin büyük bir kısmı kayıt dışıdır. Sektörde en kısa zamanda kayıt dışılığı önleyecek tedbirler alınmalıdır. Ucuz maliyetli bir üretim için meralarımız en kısa zamanda ıslah edilerek üreticilerimizin hizmetine sunulmalı, yayla yasakları bütünüyle kalkmalıdır. Gerekçede belirtmiş olduğumuz bu nedenlerden dolayı bir meclis araştırma komisyonun kurulmasını gerekli görmekteyiz.

3.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 30 milletvekilinin, arıcılıkta yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/710)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemiz arıcılık tarihi, çok eski yıllara dayanmaktadır. Arıcılık, birçok yönüyle ele alındığında sosyoekonomik bir faaliyet olduğu görülmektedir. Ülkemizde arıcılık, dünya arıcılığı içinde önemli bir mesafe katetmiştir. Her şeye karşın, bu ilerleme ile sahip olduğumuz potansiyellerin örtüşmediği rakamlardan da anlaşılmaktadır.

Türkiye sahip olduğu 4 milyon dolayındaki kovan varlığı ve 63 bin ton dolayındaki bal üretimi ile dünyada 3 ve 4'üncü sıralarda yer alarak hem kovan varlığı hem de bal üretimi bakımından dünyanın en önemli ülkeleri arasındadır. Oysaki ülkemizde kovan başına ortalama bal üretimi 16 kilogram civarındadır. Bu rakam dünya ortalaması olan 20 kilogramın altındadır. Ayrıca, bal üretimi ile dünyada 3 ve 4'üncü sıralarda yer alan Türkiye'nin, dünya bal ticaretinde 10'uncu sırada yer alışı birtakım sorunların varlığının da işaretçisidir. Ülkemizin sahip olduğu arıcılık potansiyelinden yeteri kadar faydalanılmadığı rakamlarla ortadadır.

Türkiye'nin ekolojik ve sosyoekonomik yapısı gereği, ülkemizin her yerinde arıcılık yapılabilmektedir. Bal üretimi bakımından sırasıyla ilk on ilimiz; Muğla, Ordu, Adana, Aydın, Sivas, Antalya, İzmir, Mersin, Erzincan ve Samsun olup ülkemiz bal üretiminin yaklaşık yarısı bu illerimizde üretilmektedir. Bununla birlikte çok sayıda ilimizde de önemli oranlarda arıcılık faaliyeti yapılmakta ve bal üretilmektedir. Örneğin; Adıyaman'da 38 bin civarı arılı kovan bulunmaktadır. En az 30 kovan sahibinin üye olabildiği Arıcılar Birliği'ne üye sayısı 500 dolayındadır. Kış mevsiminde ova, yaz mevsiminde ise yayla özelliğindeki Sincik, Gerger ve Çelikhan ilçelerinde, hem ovada hem de yaylada elde edilen kendine has ve kaliteli balın üretimi söz konusudur. Balın üretiminin artması ve sahip olduğumuz potansiyellerin değerlendirilmesi amacıyla çeşitli çalışmalar da yapılmaktadır. TEMA Vakfı tarafından balın kalitesini, verimini arttırıcı bir projenin 3 yıl boyunca uygulanmış olması bunun örneğidir. Sonuçta organik bal kalitesine yakın olduğu anlaşılan bir bal elde edilmişti. Bunun haricinde ülkemizin çeşitli yerlerinde arıcılık eğitimleri verilmesi, bu konuda enstitü kurulması ve özel sektörün bu konuya daha önemle yaklaşması, daha büyük ilerlemeler için zemin sağlamaktadır. Devletin de bu konuya daha büyük bir özenle yaklaşması olumlu sonuçlar doğuracaktır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı kovan başına 6 TL destek vermektedir.

Arıcılık, kırsal kesimde günün koşullarına uygun olarak desteklenirse önemli bir istihdam alanı olacaktır.

Arıcılık söz konusu olduğunda akla yalnızca bal gelmemektedir. Balmumu, arı sütü, arı zehri gibi çok sayıda ürün, bu sektörden elde edilmektedir. Ancak; arıcılık konusunda her açıdan büyük potansiyellere sahip ülkemizde, arıcılığın yaşadığı sorunlar çözülmediği takdirde daha büyük ilerlemeler yaşanması söz konusu olmayacaktır. Ülkemizde; ıslahın yapılması, modern kovana geçişin tamamlanması, ihracat konusunda engellerin aşılması, devlet desteğinin artırılması, eğitim veren kurum, kuruluş, dernek ve vakıfların desteklenmesi, mesleki örgütlenmenin teşvik edilmesi, ilaçlar nedeniyle kimyasal maddelerin bal içinde kalıntılar bırakmasına engel olunması, balmumuna naftalin katılması, mazottan ilaç yapılması, yanlış zaman ve miktarda ilaç kullanımı gibi uygulamalara son verilmesi için eğitim ve denetimin daha sistemli ve yaygın olarak yapılması gibi önlemler alınması arıcılığımız için yaşamsal öneme sahiptir.

Ülkemizde arıcılıkta ve arıcılıkla elde edilen ürünlerin üretiminde yaşanan sorunların ve bu sorunların çözüm yollarının tespiti amacıyla Anayasa'nın 98. ve TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1) Şevket Köse                                           (Adıyaman)

2) Ali Rıza Öztürk                                       (Mersin)

3) Rasim Çakır                                           (Edirne)

4) Durdu Özbolat                                        (Kahramanmaraş)

5) Mevlüt Coşkuner                                    (Isparta)

6) Ramazan Kerim Özkan                           (Burdur)

7) Fevzi Topuz                                            (Muğla)

8) Ali İhsan Köktürk                                   (Zonguldak)

9) Ali Rıza Ertemür                                     (Denizli)

10) Enis Tütüncü                                         (Tekirdağ)

11) Ahmet Küçük                                        (Çanakkale)

12) Mehmet Ali Özpolat                              (İstanbul)

13) Tekin Bingöl                                         (Ankara)

14) Gürol Ergin                                           (Muğla)

15) Ali Koçal                                               (Zonguldak)

16) Çetin Soysal                                          (İstanbul)

17) Abdullah Özer                                       (Bursa)

18) Erol Tınastepe                                       (Erzincan)

19) Ergün Aydoğan                                     (Balıkesir)

20) Gökhan Durgun                               (Hatay)

21) Hulusi Güvel                                    (Adana)

22) Ali Arslan                                        (Muğla)

23) Mehmet Cevdet Selvi                       (Kocaeli)

24) Rahmi Güner                                    (Ordu)

25) Halil Ünlütepe                                  (Afyonkarahisar)

26) Sacid Yıldız                                      (İstanbul)

27) Atila Emek                                       (Antalya)

28) Tayfur Süner                                    (Antalya)

29) İsa Gök                                            (Mersin)

30) Muharrem İnce                                 (Yalova)

31) Necla Arat                                        (İstanbul)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

V.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Kadın Erkek Fırsat Eşitliği, İçişleri ve Adalet Komisyonlarında açık bulunan üyeliklere seçim

BAŞKAN – Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Çorum Milletvekili Sayın Ahmet Aydoğmuş aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

BAŞKAN – İçişleri Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Yozgat Milletvekili Osman Coşkun aday gösterilmiştir.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Oylarınıza sunacağım ancak karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler…

Kâtip üyeler arasında bir uyum olmadı, o nedenle elektronik sistemle oylama yapacağım.

Üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, kabul edilmiştir.

BAŞKAN - Adalet Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Mardin Milletvekili Cüneyt Yüksel aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1'inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2'nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3'üncü sırada yer alan, Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

4’üncü sırada yer alan, Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın; Kooperatifler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4.- Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Kooperatifler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporları (1/811, 2/633) (S. Sayısı: 496)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

5’inci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin; 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun ikinci görüşmesine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

 

5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) (x) (xx)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

Sayın milletvekilleri, bilindiği gibi…

KAMER GENÇ (Tunceli)  - Sayın Başkan, ben, İç Tüzük’ün 58’inci maddesine göre, geçen birleşimde yer alan bir ifademi düzeltmek istiyorum. 58’inci maddeye göre söz istiyorum.

BAŞKAN – Şunu bir okuyayım, bir saniye…

Sayın milletvekilleri, bilindiği gibi, Anayasa değişiklik tekliflerinin ikinci görüşmesinde teklifin tümü ve maddeleri üzerinde görüşme açılmamakta, yalnızca maddeler üzerinde verilmiş değişiklik önergeleri görüşülmektedir.

Teklifin birinci görüşmesinde, tüm maddeleri üzerinde değişiklik önergeleri verilmişti.

Geçen birleşimde, teklifin 6’ncı maddesi gizli oylama sonucunda kabul edilmişti.

Şimdi, teklifin 7’nci maddesini okutacağım ancak bu ara Sayın Genç’in bir talebi var, onu yerine getireceğim.

Sayın Genç, 58 dediniz değil mi efendim?

KAMER GENÇ (Tunceli) – 58’e göre.

BAŞKAN – Sayın Genç, düzeltmek istiyorsunuz değil mi efendim?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet.

BAŞKAN – Buyurun.

VII.- AÇIKLAMALAR

1.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, 2/5/2010 tarihli 99’uncu Birleşim tutanağında yer alan, Başkanlık Makamına hitaben söylediği “Sizin davranışınız anormal.”şeklindeki ifadesiyle ilgili açıklaması (xxx)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben, cuma günü bir arkadaşımın, akrabamın düğünü nedeniyle yurt dışında bulundum ama bu arada kendi ilimde çok elim bir olay oldu, kendi ilçemde ve köyüme de yakın bir yerde 4 askerimiz şehit edildi, 7 askerimiz de yaralandı. Gerçekten çok büyük bir acı duydum bu olaydan. Ben, bu olayı şiddetle kınıyorum. Çünkü, bu memlekette yirmi yaşında, yirmi beş yaşında askerlerin şehit edilmesinin kabul edilecek bir tarafı yoktur. Bu memleketi karıştırmaya çalışan emperyalist güçlere kimsenin alet olmaması lazım. Benim ilimin aslında bu olaylarla da ilgisi yoktur ama maalesef, bizim de istemediğimiz ve çok büyük acı duyduğumuz ve hatta o acının da etkisiyle konuşma gücümü bile kendimde bulmadığım bir haleti ruhiye içindeyim, büyük acı duyuyorum. Bu ölümlerin artık o bölgede bitmesi lazım. Herkesin aklını başına toplaması lazım.

Benim ilçemin eski ismi Kızıl… Neyse… Şimdi hatırlayacağım ama biraz heyecanlandım, kusura bakmayın. (AK PARTİ sıralarından gülüşmeler)

MEHMET EMİN EKMEN (Batman) – İlk defa mı konuşuyorsun?

BAŞKAN – Lütfen değerli milletvekilleri, olur böyle şeyler.

KAMER GENÇ (Devamla) – Ben onu hatırlayacağım da… Kızıl Kilise’dir benim ilçemin eski ismi. Ben artık Nazımiye ilçesinin Kızıl Kilise olmasını istemiyorum. Kızıl Kilise’nin de kime yaradığını da herkesin bilmesi lazım. Söylemek istediğim bu. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

Tabii sizde millî duygular olmadığı için siz gülersiniz böyle şeylere. Bu bir millî duygunun ifadesidir.

Değerli arkadaşlarım, bir Anayasa müzakeresini yapıyoruz. Bakın, bu Anayasa müzakeresi önemli bir olay. Burada, bu müzakereyi yaparken çok enine boyuna tartışılması lazım.

Şimdi, Meclis Başkanlığı makamına gelen arkadaş burada bana geçen hafta bir küfür etmiş. Tutanaklarda gösterdim, kendisi benden özür diledi. Dün de burada sarhoşsun demiş veya içmiş içmiş gelmiş demişsiniz.

Bakın, tutanaklarda şöyle demiş: “…sizi böyle normal olmayan davranışlar içerisinde görüyorum.” Ondan önce… Ben de buna karşı olarak “sizin davranışlarınız anormal!” demişim.

Yani benim düzeltmek istediğim beyanım “Sizin davranışınız anormal!” Ama bu, Başkan makamında oturan arkadaşın bana söylediği bir laftan dolayı kaynaklanıyor.

Değerli milletvekilleri, burada, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı çok yüce bir makamdır. O makamın yüceliğini yücelten orada oturan kişilerin oraya has davranışlar içinde ve orayı yüceltecek tarafsızlık, bilgelik ve dürüstlük içinde olması lazım ama eğer bir partinin militanı gibi davranırsa oraya kimse saygı duymaz.

Şimdi, Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu geldi bana dedi ki: “Sen Danışma Meclisinde askerlerden korkmuşsun, çekimser oy vermişsin.” Getirdi iki tane şey burada koydu. Başkan vekiline dedi ki: “Bak, birisinde çekimser, birisinde ret diyor.” Ee bunu düzeltin dediniz. Hani, düzelttiler mi Burhan Kuzu? Söyle düzeltsinler işte.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Benim nasıl gücüm yetsin? Başkanlık…

KAMER GENÇ (Devamla) – Söyle onlara işte, mademki bana kızıyorsun.

Yani burada önemli olan bizi daima kamuoyunda küçük düşürmek.

Şimdi, Mehmet Ali Bey, beni kamuoyunda küçük düşürmekle size ne düşer?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Düşeceğin kadar düşmüşsün!

KAMER GENÇ (Devamla) – Yani buraya çıkıyorsun… Bakın, bütün gazetelerde diyor ki, işte “Kafayı çekmiş gelmiş.” diyorsunuz. Peki, siz Meclis Başkanı olarak acaba bu beyanatımı, böyle ben bir şey demedim dediniz mi? Orada milletvekilinin haysiyetiyle oynarsanız, o zaman biz ne yapacağız? Bakın, biz dedik ki kardeşim Anayasa’da elli tane önerge verilmişse, bunları okutacaksınız ama yedisini işleme alacaksınız. Yahu, arkadaşlar, bakın, bunları kavramak için oradaki Anayasa müzakeresinin ne anlama geldiğini bilmek lazım.

Şimdi, yani, bu memleketin kurucusu, İstiklal Savaşı’nı veren İsmet İnönü’yü Hitler’e benzeten insanlara burada, en azından ağzının payı verilmez mi?

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Ağzının payını vermek senin haddin değil.

KAMER GENÇ (Devamla) - İsmet Paşa bu memleket için canını verirken, Yunanlılara karşı İstiklal Savaşı’nı verirken, acaba, Tayyip Erdoğan, Yunanlılara karşı verilen bu mücadeleden çok mu rahatsız? Çok rahatsız olduğu belli, çünkü, onu… Diyor ki: “Keşke bu İsmet İnönü Yunanlıları orada yenmeseydi de Yunanlılar bu memleketi işgal etseydi.” Bunun anlamı bu. Bunun başka anlamı çıkar mı arkadaşlar? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Saçmalama!

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – İşine bak, işine.

KAMER GENÇ (Devamla) – Yani, İsmet İnönü kadar saygılı, haysiyetli ve onurlu yüce bir kumandanı getirip de Hitler’e benzeten adama ben ne diyeyim şimdi, ne diyeyim ben, ben ne diyeyim yani şimdi? Ya, insan biraz çekinir arkadaşlar, bu devletin değerlerine bir değer verir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Genç, 58’e göre istediğiniz söz süresi dolmuştur.

KAMER GENÇ (Devamla) – Tamam, bir dakika veriyorsunuz ama…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Her zaman değil o, her zaman vermiyor.

BAŞKAN – Ama siz, Sayın Genç, 58’e göre bir hususu düzeltmek için söz istediniz, onu da ifade ettiniz demin.

KAMER GENÇ (Devamla) – Düzeltmek için ama sözümü bitirmedim.

BAŞKAN – “Şu ibaremi değiştiriyorum, düzeltiyorum.” dediniz. Maksat hasıl olmuştur. Çok teşekkür ederim, buyurun.

KAMER GENÇ (Devamla) – Neyse, zaten her zaman keyfîliğiniz görülüyor. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz efendim.

GÜROL ERGİN (Muğla) – İsmet Paşa’ya dil uzatanın dili kopsun, dili, dili! İsmet Paşa’ya dil uzatmak terbiyesizliktir!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Elitaş, buyurun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, konuşan Hatip bir taraftan biraz önce konuşmasında, Tunceli’deki şehitlerimizle ilgili konuşurken, AK PARTİ sırasındaki milletvekili arkadaşlarımızın millî duygularının olmadığını ifade etti. Bir de Grup Başkanımızla ilgili “Ona dersini, haddini bildirmek gerekir.” diye ifade kullandı. İzin verirseniz görüş beyan etmek istiyorum.

BAŞKAN – Ben de takip ettim de, bir sataşma anlamında mı söz istiyorsunuz efendim?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Evet efendim.

BAŞKAN – Üç dakika içerisinde, lütfen yeni bir sataşmaya mahal vermeyin.

Buyurun.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Sayın Başkan, burada hangi sataşma var? Sataşma İsmet Paşa’ya. Sataşma İsmet Paşa’ya oldu.

BAŞKAN - Efendim, ben de takip ettim efendim, neler söylediğini siz de dinlediniz.

GÜROL ERGİN (Muğla) - İsmet Paşa’ya laf söyleyene sataşma yapmadı orada kürsüde. Ayıptır, ayıp!

BAŞKAN - Buyurun.

 

 

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, AK PARTİ Grubu Başkanına sataşması nedeniyle konuşması

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Devleti kuran adama burada hakaret ediliyor.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bu kürsü hiç kimsenin şov yapma, reklam yapma kürsüsü değil.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Şovu siz yapıyorsunuz; aylardır, yıllardır yaptığınız şov.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Buraya gelen Hatip, daha önceki İç Tüzük 58’inci maddedeki hükmü kullanarak, önceki tutanaktaki yaptığı bir konuşmanın yanlış anlaşılmaya meydan verdiğini düşünerek düzeltme talebinde bulunmuş, beş dakikalık süre içerisinde sadece bir cümleyle, birkaç kelimelik bir cümleyle bu düzeltme talebini yerine getirmiş.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Düzeltilecek o kadar çok yeriniz var ki ne yapsın, beş dakika yetmiyor.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Ama yaptığı konuşmanın içi her zaman olduğu gibi sadece hakaret dolu, sadece yalan ve iftiralarla dolu söylemden öteye gitmemiş.

Dün Sayın Başbakanın yaptığı konuşmayı eleştirmek konusunda ne senin hakkın var, ne de haddin var.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Kim yapacak? Utanmıyor musunuz İsmet Paşa’ya laf söylemeye!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - İsmet Paşa tarihte bir kahraman olarak yerini almış ama siyasi parti genel başkanı olduktan sonra, her siyasi parti genel başkanının olduğu gibi eleştirilmek konusunda da hiç kimsenin itiraz etme hakkı yoktur.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Eleştirinin de bir edebi olur! Eleştiride edep olur!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Nasıl ki 1972 yılında, 1973 yılında 12 Mart Muhtırası’na karşı rahmetli Ecevit’in tek başına karşı durmasıyla birlikte ve o gün Türk milletinin Ecevit’in darbecilere karşı gösterdiği tavırla 1973-1974 seçimlerindeki aldığı oy ve arkasından millî kahraman İsmet İnönü’ye karşı Genel Kuruldaki aldığı başarı, o zaman eleştirilmek mecburiyetinde kalabilir.

Bir siyasi partinin genel başkanını, bugün iktidarda olan, milletin gönlündeki yüzde 47’lik oyla zirveye getirilmiş bir parti genel başkanını…

GÜROL ERGİN (Muğla) – O geride kaldı, geride.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - …yakışıksız bir şekilde, faşizan bir partinin genel başkanıyla bağlantı kuruyorsa…

ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Doğru.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - …verdiği cevaplar karşısında da her türlü siyasi kişiliğin eleştirilmesini de beklemek mecburiyetindedir.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – O mantık mantık değil, kusura bakma.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - İsmet İnönü Kurtuluş Savaşı sırasında tarihî bir kahramandır, hepimiz kabul ediyoruz ama İsmet Paşa 1950 yılından itibaren siyasi bir kişiliktir. Ne zamana kadar? 1973 yılına kadar.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – İsmet Paşa olmasaydı, şimdi bu sıralarda olmayacaktın. Çok partili siyasal rejim olmayacaktı. İsmet Paşa’ya dua edin.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı olduğu süreye kadar siyasi kişiliği devam etmiştir ve eleştirilebilir. Nitekim, Demirel-İnönü eleştirilerini hep beraber gördük, ondan önceki Menderes-İnönü tartışmalarını, eleştirilerini gördük…

GÜROL ERGİN (Muğla) – Aynı şeyi yarın Atatürk için söyleyeceksiniz…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - …Ecevit-İnönü tartışmalarını hep beraber gördük ve ondan sonraki süreçte de hep bunları gördük ama açıkça söylüyorum, siyasi parti genel başkanları siyasi partileri eleştirirken, benzetme yaparlarken lütfen ölçü içerisinde kalsınlar, hiç kimseyi rahatsız edici bir şekilde benzetme noktasına girmesinler.

Bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Elitaş.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Anadol, buyurun.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Grup Başkan Vekili, Cumhuriyet Halk Partisinin 2’nci Genel Başkanı İsmet İnönü’yle ilgili beyanlarda bulunmuştur.

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Ne dedi? “Kahraman” dedi.

FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) – “Kahraman” dedi.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – “Siyasi parti genel başkanı” dedim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Bir dakika.

BAŞKAN – Bir saniye arkadaşlar.

Evet…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Bununla ilgili çok kısa bir açıklama yapmak istiyorum. Sataşma vardır.

AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri) – Sataşma yok.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sataşma yok.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, “Siyasi parti genel başkanı eleştirilebilir.” dedim, hakaret etmedim. “Kahramandır.” dedim.

BAŞKAN – Sayın Anadol, gerçekten ben de büyük bir dikkatle takip ettim, merhum İnönü’yle ilgili söyledikleri müspet cümlelerdi Sayın Elitaş’ın.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Hayır efendim.

BAŞKAN - Siz hangi cümlesi sebebiyle, bir sataşma nedeniyle söz istiyorsunuz?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Şimdi, İsmet İnönü’nün Kurtuluş Savaşı sırasındaki hizmetlerinden bahsetti. Ben ona bir şey demiyorum. Ondan sonraki beyanlarıyla ilgili, yani 12 Mart, siyasi parti genel başkanı olarak…

BAŞKAN – Sayın Anadol, ben, doğrusu bir sataşma görmüyorum.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ben ısrar ediyorum efendim.

BAŞKAN – Yani bir sataşma görmüyorum.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ben ısrar ediyorum, oylayın o zaman. İktidar grubu söz vermek istemiyorsa mesele yok. Oylayın, direniyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Oraya bakıyor, gruptan talimat gelirse söz verecek!

BAŞKAN – Sayın Anadol, İç Tüzük’ün ilgili maddesi gereğince sataşma olduğundan bahsetti, ben de bir sataşma görmediğim için söz vermedim ama kendisi ısrar etti. Bu durumda İç Tüzük’ün ilgili maddesi gereğince kendisine sataşmadan dolayı söz verilmesi konusunda ısrar eden Sayın Anadol’un talebini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul etmeyenler… (CHP sıralarından “Kabul edildi.”, AK PARTİ sıralarından “Konuşsun.” sesleri)

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Konuşsun Başkanım.

BAŞKAN - Peki, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar) Siz istediniz, ben de oylattım Sayın Anadol.

Buyurun.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Başkan, durduk yere kendini zora soktun.

BAŞKAN – Hayır, kendisi talep etti, “Oya sunun.” dedi, ben de oya sundum. Genel Kurulun takdiridir.

2.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol’un, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, grubuna sataşması nedeniyle konuşması

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri…

AHMET YENİ (Samsun) – Oy verdik Kemal Bey. Kemal Bey, oy verildi.

K. KEMAL ANADOL (Devamla) -  Tabii tabii, iktidar grubuna teşekkür ediyorum. Yani bana bu hakkı sağladıkları için teşekkür ediyorum.

Amacım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çok önemli bir toplantısı sırasında gerginlik yaratmak değil. Ama şunları belirtmek istiyorum: Arkadaşlar, her ülkenin ulusal kahramanları vardır, her ülkenin kurucu liderleri vardır. Bunlar hakkındaki kararı tarih verecektir. Ama bunları güncel tartışma konusu yaparak Türkiye'nin mevcut siyasal gündemini değiştirmeye yönelik beyanlar ancak talihsiz beyanlardır.

Yani insanın belleği gerilere gidiyor. 1950’de yirmi yedi senelik tek parti iktidarını demokratik yaşama geçmek için bırakan ve 14 Mayısta seçimleri kaybettikten sonra yürüyerek Çankaya Köşkü’nden Pembe Köşk’e inen İsmet İnönü’ye, demokrasiyi kuran ve Türkiye’ye yerleştiren liderlerin başındaki İsmet İnönü’ye, Garp Cephesi Komutanı İsmet İnönü’ye -Meclis tutanaklarında vardır, açın 50-60 arasındaki Meclis tutanaklarına bakın- Garp Cephesi Komutanına “asker kaçağı” diyebilecek kadar kendinden geçmiş milletvekilleri vardır. Tutanaklara bakın, 50-60 arasında.

Şimdi, bunlara biz alışkınız. Hele İnönü ailesi çok daha fazla alışkındır. “Yurt dışına gitsin, Türkiye’yi terk etsin, sürelim.” diyen milletvekilleri vardır. Şimdi aradan kaç sene geçmiş. 1960’lardan bahsedildi. 1961’de bu salonda Talat Aydemir ayaklanmasını bastıran İsmet İnönü kapıdan içeri girdiği vakit, bu salona girdiği vakit en başta Adalet Partili milletvekilleri olmak üzere tüm Meclis ayakta karşılayarak demokrasi kahramanı olduğunu bir daha tespit ve tescil etmiştir bu Parlamento. Şimdi elbette İsmet Paşa eleştirilecektir, eleştirilmeyen kimse yok tarihte, ama o eleştirilerin dozunu alabildiğine artırarak, onu insanlık tarihinde en büyük suçlulardan biri Hitler’e benzetmek gaflet, dalalet ve ihanettir.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 7’nci maddeyi okutuyorum…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan… Sayın Başkan… (AK PARTİ sıralarından “Otur yerine!” sesleri)

Bir dakika efendim, bir dakika… Ne var ya!

Şimdi efendim, konuşmasında bana dedi ki: “Şov ve reklam yapıyor ve yalan söylüyor.”

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Söylemedim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu sataşmadır.

Ayrıca, ben size bir soru sordum, siz dün bana “Kafayı çekip gelmiş.” dediniz mi, demediniz mi? Bakın orada nokta nokta var.

BAŞKAN – Sayın Genç, zabıtları getirttim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – O zaman, ben size söyledim, niye cevap vermiyorsunuz?

BAŞKAN – Bir saniye.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Cevap verilecek.

BAŞKAN – Fırsat bulamadık ki.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Fırsat niye olmadı, işte ona sataşmadan söz vereceğine…

BAŞKAN – Evet. Zabıtları getirttim, zabıtlarda öyle bir ifade yer almamaktadır.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama  siz söylediniz mi söylemediniz mi?

BAŞKAN – Söylediğim her şey burada yazar.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, ama mikrofonunuz kapalı…

BAŞKAN – Sayın Genç, Sayın Elitaş’ın beyanlarıyla ilgili sataşmadan söz istiyorsunuz, zabıtları getirtip bakacağım efendim. Lütfen yerinize oturun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Peki. Söz vereceksiniz ama…

BAŞKAN – Zabıtları getirtip bakacağım, var mı öyle bir şey.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Tamam, peki.

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) (Devam)

BAŞKAN – 7’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 7- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 54 üncü maddesinin üçüncü ve yedinci fık-raları yürürlükten kaldırılmıştır.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sayın Başkan, önerge gönderiyorum işleme almıyorsunuz, söz istiyorum işleme almıyorsunuz. Önerge önünüze gelmedi mi?

BAŞKAN - İnceletiyorum önergenizi.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Nasıl inceletiyorsunuz? Bakın, söz istiyorum burada…

BAŞKAN – İnceletiyorum efendim, daha yeni geldi.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – İnceletecek bir şey yok.

BAŞKAN – Yeni geldi, inceletiyorum. Oturun lütfen.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – İnceletecek bir şey yok.

BAŞKAN –  Sayın İçli, lütfen oturun, inceletiyorum önergenizi.

Sayın milletvekilleri, 7’nci madde üzerinde elli iki önerge vardır, kura sonucu belirlenen yedi önergeyi okutup işleme alacağım.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 7 nci maddesinde geçen "yedinci fıkraları" ibaresinden sonra gelmek üzere "01.09.2010 tarihinden itibaren" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.                                              

                                                                                                               Öznur Çalık

                                                                                                                  Malatya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 7 nci maddesinde geçen "yedinci fıkraları" ibaresinden sonra gelmek üzere "01.09.2010 tarihinden itibaren" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.                                              

                                                                                                               Aşkın Asan

                                                                                                                   Ankara

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 7 nci maddesinde geçen "yedinci fıkraları" ibaresinden sonra gelmek üzere "01.09.2010 tarihinden itibaren" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                             Veysi Kaynak

                                                                                                            Kahramanmaraş

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 7 nci maddesinde geçen "yedinci fıkraları" ibaresinden sonra gelmek üzere "01.09.2010 tarihinden itibaren" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                           Halil Mazıcıoğlu

                                                                                                                 Gaziantep

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 497’ye 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 7 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Ufuk Uras

Sırrı Sakık

Osman Özçelik

 

İstanbul

Muş

Siirt

 

 

Hamit Geylani

 

 

 

Hakkâri

 

Madde 7 - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 54 üncü maddesinin üçüncü ve yedinci fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır. Sonuncu fıkra olarak " İşçi niteliği taşımayan kamu hizmeti görevlilerinin bu alandaki haklarının kapsam, istisna ve sınırları, gördükleri hizmetin niteliğine uygun olarak ve hakkın bağlı olduğu amaca ulaşmayı zorlaştırmayacak ölçüde kanunla düzenlenir.

Grev temel bir haktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 7. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Ferit Mevlüt Aslanoğlu                                            Ali Rıza Öztürk

                            Malatya                                                               Mersin

Madde 7- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 54 üncü maddesinin yedinci fıkrası yürürlükten kaldırılmış ve maddeye aşağıda yer alan fıkralar eklenmiştir.

"Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları sonrasında memurlar ile diğer kamu görevlileri grev hakkına sahiptir. Statü hukukunun gereği olarak memurlar ile diğer kamu görevlileri için lokavta başvurulamaz.

Grev sonrasında greve katılan işçilerin grev uygulanan işyerinde ortaya çıkan maddi zarardan kişisel sorumluluğu bulunmamaktadır.

Lokavt hak değildir."

BAŞKAN – Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup, işleme alacağım…

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sayın Başkan…

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Efendim?

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Benim önergem bu tutumunuz hakkında. Bakın, bir milletvekili olarak söz istiyorum, yazılı önerge gönderiyorum…

BAŞKAN – Nedir efendim önergeniz?

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Efendim, işte bakın…

BAŞKAN – Verin; arkadaşların önergesi nedir?

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – İki cümle... “İncelettiriyorum” diyorsunuz, sizin okuyup anlamanız gerekir onu, incelettirmenize gerek yok. Bakın, okumamışsınız daha, ama işlemi başlatıyorsunuz.

BAŞKAN – Yeteri kadar açık değil, bir izah eder misiniz.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Evet, işte onu beklerdim ben sizden.

BAŞKAN – Buyurun, buyurun bakalım.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Mikrofonu açıyor musunuz?

BAŞKAN – Hayır, buradan değil. Bir dakika, bir dakika… Size söz vermedim ki. 63’e göre ne istiyorsunuz?

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sayın Başkanım, bakın, bu Anayasa değişikliği…

BAŞKAN – Hangi nedenle usul tartışması istiyorsunuz efendim?

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Önerge efendim… Efendim kura çekiyorsunuz, önergeler…

BAŞKAN – Benim hangi tutumumun İç Tüzük’e aykırı olduğunu ileri sürerek…

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – “Kura çekimi”, “önergeler” diyorum efendim, okumadınız mı? Bir Genel Kurula okur musunuz lütfen önergemi. Lütfen okuyun.

BAŞKAN – “Önergelerle ilgili olarak İç Tüzük 63’üncü madde gereğince usul tartışması açılmasını talep ediyorum.”

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Evet.

BAŞKAN – Hangisiyle ilgili? Nesiyle ilgili önergelerin?

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Efendim, önerge…Yedi önergeyi işleme alıyorsunuz…

BAŞKAN – Evet, öyle yapıyoruz.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Yedi önergeyi işleme alıp “kurayla” diyorsunuz. Yedi önergeye de kura çekmiyorsunuz.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Bakın, burada…

BAŞKAN – Evet öyledir, İç Tüzük öyle, kurayla yedi önerge... Ne kadar önerge…

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Kurayla çekmiyorsunuz efendim, yedi önergenin üçünü kurayla çekiyorsunuz, ama tutanaklara yedi önerge de…

BAŞKAN – Ama İç Tüzük ne diyor?

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Efendim…

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sayın Başkanım, bakın, birinci konuşmalarla ilgili kura çekildi, tutanak var, birinci turda önergelerle ilgili Divanda çekildi.

BAŞKAN – Evet, tamam.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Şimdi, bakın, burada, 3 kişi hakkında… Her maddede 3 kişi çekilmiş kura. Peki, önergeyi verenleri niye kura çekiminde ilan etmediniz?

İki: Burada otuz tane madde…

BAŞKAN – Efendim, İç Tüzük’e göre o işlemi kâtip üyeler yapar.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – İzin verir misiniz…

BAŞKAN – Sayın İçli, Sayın İçli…

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Siz beni dinleyin…

BAŞKAN – Sayın İçli, bizim İç Tüzük’ümüze göre o işlemleri kâtip üyeler yapar. Kâtip üyelerin görevlerini okursanız İç Tüzük’te, o işlemin kâtip üyeler tarafından yapıldığını öğreneceksiniz.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sayın Başkanım, kâtip üyeler yapar…

BAŞKAN – Efendim?

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – İzin verirseniz ben kendi meramımı anlatayım, siz yorumlayın, kararınızı verin.

BAŞKAN – Buyurun, buyurun.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Ama siz beni dinlemiyorsunuz, karşılıklı benimle diyalog içindesiniz.

BAŞKAN – Önergelerle ilgili… Elli-elli beş tane önerge verilmiş, bu önergelerin içerisinden kurayla tespit edilen yedi tanesini işleme alıyorum.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Yedisini kurayla belirlemediniz Sayın Başkan.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Kurayla belirleniyor.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Hayır efendim, üçer tanesi kurayla belirleniyor.

BAŞKAN – Bu tutumumda İç Tüzük’e aykırı herhangi bir yanlış uygulama söz konusu değil. Siz bu uygulamanın yanlış olduğunu mu ileri sürüyorsunuz?

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Evet efendim, onun için söz talep ediyorum ve bir de şunu anlatmaya çalışıyorum: Böyle karşılıklı bağırarak sesimi de yükseltmek istemiyorum size karşı, makamınıza karşı, çünkü yanlış anlaşılıyor, “Niye Başkana bağırıyor?” diye AKP’li arkadaşlar... İzin verirseniz, şurada mikrofonda kendimi ifade edeyim, neden tutumunuzun yanlış olduğunu söyleyeyim. Aynı görüşte olan arkadaşlarım da var.

BAŞKAN – Sayın İçli, Divanda görevli kâtip üyelerimizin huzurunda bu kura çekimi gerçekleşmektedir. Benim Başkan olarak herhangi bir dahlim de söz konusu değildir. Kurada ortaya çıkan önerge sahibi arkadaşlarımızın bu önergelerini işleme alıyorum. Bunda herhangi bir usule aykırılık yoktur, İç Tüzük’e aykırılık yoktur ama siz bu kura işleminin sizin de huzurunuzda çekilmesini filan mı arzu ediyorsunuz? Ama İç Tüzük buna imkân vermiyor, kâtip üyelerin bulunduğu ortamda çekilmesini düzenlemiş. Kâtip üyelerin görevleri arasında bu da vardır.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Neden aykırı olduğunu anlatmaya çalışayım.

BAŞKAN – Ben bir usule aykırılık görmüyorum efendim.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sayın Başkanım, bakın, kaç madde bu Anayasa değişikliği, kaç madde? Otuz madde, değil mi?

BAŞKAN – Evet.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Şu elimde, biraz evvel fotokopisini aldığımda, kaç maddeyi Divan kura çekti bilginiz var mı?

BAŞKAN – Hepsinde çekiyorlar.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Hayır, yanlış işte, onu anlatmaya çalışıyorum. Yirmi dört madde… Buyurun…

BAŞKAN – Evet, şu anda yirmi beş tanesi çekilmiş, diğerlerini de çekecekler.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Olur mu? İşte, yirmi dört, yirmi beş değil.

BAŞKAN – Evet, diğerlerini de çekecekler efendim, daha sıra gelmedi.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sayın Başkanım, bakın burada…

BAŞKAN – Sayın İçli, yani söylediğinizi anlamakta çok zorluk çekiyorum, sanıyorum milletvekili arkadaşlarımız da öyle.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Değerli Başkanım, niye benimle diyaloğa giriyorsunuz? Değerli Başkanım, niye benimle karşılıklı…

BAŞKAN – Yani on-on beş güne yakın süredir burada Anayasa değişikliğiyle ilgili çalışmalar yapıyoruz. Her madde üzerinde kaç tane önergenin işlem gördüğünü sadece milletvekili arkadaşlarımız değil, televizyonları başında bizleri izleyen vatandaşlarımız da artık bu işi öğrendiler, nasıl olduğunu biliyorlar. Siz niye itiraz ediyorsunuz, anlayamadım.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sayın Başkan, siz mikrofonda konuşuyorsunuz, beni buradan karşılıklı size bağırmaya zorluyorsunuz.

BAŞKAN – Bir usule aykırılık yok Sayın İçli.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Oldu. Efendim, ben ifade edeyim kendimi.

BAŞKAN – Benim tutumum hakkında usul tartışması açılmasını istiyorsunuz…

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Evet… Tutumunuz hakkında, evet.

BAŞKAN – Peki efendim. Fazla uzatmayalım; iki lehte iki aleyhte…

Sayın İçli ve Sayın Öztürk aleyhte söz istediler, Sayın Bozdağ ve Sayın Canikli, siz de lehte istediniz.

Sayın İçli, buyurun efendim.

Üç dakika süre veriyorum.

IX.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Her madde için işleme alınan yedi önergenin dördünün siyasi parti grubuna mensup milletve-killerine hak olarak tanınmasına ve kalan üç önergenin belirlenmesi için kura çekiminin İç Tüzük’e uygun olarak yapılıp yapılmadığı hakkında

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Değerli Başkanım, teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, üç dakikadan korkmayın. Süre uzatmak gibi bir amacım olsa, ben bunu başka türlü tıkarım.

Bakın, keskin sirke küpüne zarar verir. Sınırsız güç, güç değildir. Siz sayısal gücünüzle burada her şeyi yapabileceğinize inanıyorsunuz ama bu yanlıştır.

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Milletin gücü, milletin!

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Bakın, bunu geçin.

AHMET YENİ (Samsun) – Milletin gücü, milletin!

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Şimdi bakın, bir Anayasa değişikliğini…

Sayın Başkanım, yani ben burada laf bombardımanına...

Süremi lütfen yeniden başlatın.

BAŞKAN – Evet… Değerli arkadaşlar, lütfen… Ben bir hatibi kürsüye davet ettim, meramını anlatsın. Lütfen yerinizden söz atmayın arkadaşlar.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Yani biraz tahammüllü olun. Yani bakın, ben size saygı gösteriyorsam…

BAŞKAN – Sayın İçli, konuşun efendim, Genel Kurula hitap edin lütfen.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Ya, atmayın kardeşim şu lafı ya!

BAŞKAN – Genel Kurula hitap edin lütfen.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Bir oturun ya! Bir susun!

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Kadrolu onlar, kadrolu.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Ya, bu… Kadro musunuz siz? Ne amaçla buradasınız, onu anlamıyorum ben.

BAŞKAN – Sayın İçli… Sayın İçli… Lütfen, karşılıklı konuşmayın.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Değerli Başkanım, bakın, bunun birinci turlarında önerge verildi, gruplar anlaştı. Burada sadece siyasi parti grupları yok. Grubu olmayan siyasi partiler olduğu gibi, bağımsız milletvekilleri var. Siz şimdi, grup başkan vekilleri… Bakın, elimde liste var; 4 AKP, 1 CHP, 1 MHP, belli ki… Yani bilemiyorum tabii ama hep bakıyorsunuz, gruplar adına da burada önergeler var. Dört tanesini gruplara ayırmışsınız, üç tanesini kura çekiyorsunuz.

Bir, uygulama… Bakın, bürokrat arkadaşlar da vardır; yukarıda biz toplandık, kura çekecektik, uzlaştık. Ben bir tek 8’inci maddede söz hakkım olduğu için diğer önergelerden çektim. Sonra, değişiklik önergelerinde, her madde için Divanda, burada torba hazır ve burada çekilişe katılmak isteyenlerin iradesiyle orada kuralar çekildi adil olarak.

Şimdi, ben diyorum ki: Ne zaman çekildi bu? “Divan çekti.” Peki, nasıl çektiniz? “İşte, çekmişler.” Yedi önergeden üç önergeyi çekmişler, dört önergeyi gruplara vermişler.

Değerli Başkanım, ben Divandaki arkadaşlara saygısızlık, güvensizlik göstermiyorum ama işin bir adabı, usulü olması lazım.

Şimdi, bu Anayasa değişiklik teklifi bakın kaç madde? 30 madde. Neden 24 maddesinin kurasını çektiniz de 6 tanesini çekmediniz? Neden milletvekilinin haberi yok? Bir işin adil, usule uygun olması için burada açıklarsınız, dersiniz ki: “Arkadaşlar, şu saatte kura çekiyoruz.” Çünkü kura bu. Ben nereden bileyim? Belki ben çekmek isteyeceğim bu kurayı. Bunun adil olması için bunu yapmanız lazım ama bakıyoruz uygulamaya...

Bir de Değerli Başkanım, benim sizinle karşılıklı diyalog içine girmek gibi bir tutumum yok. Siz Başkansınız, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil ediyorsunuz. Burada milletvekilleri sizi eleştirebilir, milletvekilleri sert de eleştirebilir, acımasız da eleştirebilir. Siz onlara cevap vermek durumunda değilsiniz. İç Tüzük’te, eğer… Tutumunuz hakkında Genel Kurula başvuracaksınız -ki sayısal çoğunluğu var- oraya başvurursunuz ama siz sürekli milletvekilleriyle bir kapışmaya giriyorsunuz. Bu da hoş değil. Ben, bu tutumunuzun yanlış olduğunu söylüyorum ve aynı düşüncede olan arkadaşlarımız var.

Bir de şu: İç Tüzük’ün 93’üncü maddesi Anayasa değişiklik tekliflerinde özel hüküm getiriyor, özellikle ikinci ve üçüncü fıkrasında. Bakın, sayılmış, çok sınırlı olarak sayılmış. Siz önerge sayısını, diğer, birinci turdaki gibi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın İçli, verdiğim süre doldu.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Tamamlayacağım...

BAŞKAN – Ne yapalım, süreniz doldu.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Hayır efendim. Sizin şeyinize gerek duymuyorum. Çok teşekkür ederim, ben bitirdim. Bir dakika lütfedecekler!

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Lehte Sayın Bozdağ, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Başkanlık Divanının, açılan tartışmada lehinde söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Anayasa değişikliklerinin nasıl yapılacağını Anayasa’nın 175’inci maddesi düzenliyor. 175’e baktığınız zaman burada yazan şeyler çok net ve çok açık. Şimdi, aranan şey şu: Bir, 184 imzayla bir teklif yapılmış mı yapılmamış mı? İki, Genel Kurulda iki defa görüşme var mı yok mu, kırk sekiz saat arayla? Üçüncüsü de, 330 ve daha fazla oy almış mı almamış mı? Bunlar, Anayasa’nın koyduğu özel şartlar ve arkasından diyor ki: Bunun dışındaki usuller ise kanun tasarı ve tekliflerinin Mecliste görüşülmesine dair usul ve esaslar neyse ona tabidir.

Şimdi, bakıyoruz, bugüne kadar Mecliste görüşülen kanun tasarı ve tekliflerinde önergelerin görüşülmesi, oylanması, yediden fazla önerge verildiği takdirde bu önergelerin kimlere düştüğünün tespit edilmesi, bununla ilgili usul nedir diye baktığımızda, bizim karşımıza İç Tüzük 87 çıkıyor. Orada da deniyor ki: “Milletvekilleri tarafından Anayasa’ya aykırılık önergeleri dahil her madde için yedi önerge verilebilir. Her siyasî parti grubuna mensup milletvekillerinin birer önerge verme hakkı saklıdır.”

Şimdi, Anayasa’ya aykırılık dâhil yedi önerge verilebilir, siyasi parti gruplarının birer önerge hakkı da saklıdır. Şimdi buna göre Meclis Başkanlığı ne yapıyor? Önerge sayısı fazla olduğu zaman, siyasi parti gruplarının hakkı da saklı olduğuna göre, kurayla kime önergelerin düştüğü tespit ediliyor. Burada önergelerle ilgili kura işlemi yapılmış mı? Yapılmış. Kura çekim sırasında Yaşar Tüzün, Bilecik Milletvekili, CHP’den; Nevzat Korkmaz, Isparta Milletvekili, MHP’den; Ayhan Sefer Üstün, Sakarya Milletvekili, AK PARTİ’den; Yusuf Coşkun, Bingöl Milletvekili -Yaşar Tüzün’le Yusuf Coşkun aynı zamanda Kâtip Üye, bunlar çekiyor- Ahmet Küçük, Çanakkale Milletvekili, CHP’den; Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Malatya Milletvekili, CHP’den. Kura çekilirken kura çekilen yerde 1 tane idare amiri, 2 tane kâtip üye ve diğer milletvekili arkadaşların da olduğu bir ortamda kura çekiliyor kâtip üyeler tarafından ve diğerleri de bu kuraya tanıklık ediliyorlar, tutanak altına da alınıyor. Yapılan işlem İç Tüzük’e uygun. Meclisin bugüne kadar İç Tüzük çerçevesinde yaptığı uygulamalara da uygun. Her dönemde yapılan iş şu anda da yapılmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Evet, Sayın Bozdağ, teşekkür ederiz.

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Ben de teşekkür ediyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun.

Tutumumun aleyhinde söz istediniz.

Üç dakika süre verdim.

Buyurun.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başkanın değişiklik önergelerini işleme alma konusundaki tutumunun aleyhinde söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, Sayın Başkan, tutanakları açıp bakarsa görür ki, her seferinde her maddeyle ilgili olarak elli küsur önergenin geldiğini ve bunlardan yedisinin kurayla belirlenerek işleme alındığını tutanaklara geçirtmektedir. Ancak Divandan aldığımız liste, birden yirmi dörde kadar olan listede yedi önerge kurayla belirlenmemekte; üçer önerge, milletvekillerinin önergeleri kurayla belirlenmektedir. Öncelikle bu tutanaklardaki ifadelerini düzeltmesi gerekiyor. Bu bir.

Diğer konu, dört önergenin kura dışı belirlenmesi konusu, İç Tüzük’ün 87’nci maddesine dayandırılmaktadır. Ancak Anayasa değişiklik teklifleriyle ilgili olarak özel bir düzenleme vardır Anayasa’mızda. Anayasa değişiklikleri, Hükûmet ve gruplar tarafından teklif edilememektedir. Teklif edilemeyen bir Anayasa değişikliği konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşmelerin yapıldığı sırada, değişiklik önergelerinin de gruplar tarafından verilmemesi gerekir bu prosedüre göre ve Anayasa değişikliklerinde milletvekilleri tarafından tekliflerin verilmesi gerekir. Gruplar şunu söyleyebilirler: Efendim, kura dışı tutulan 4 teklif gruplara mensup milletvekillerine aittir diyebilirler. Ancak o milletvekillerinin de 7 milletvekilinin teklifinde olduğu gibi kura ile belirlenmesi gerektiğini düşünüyorum ve Sayın Başkanın, bu Anayasa değişiklikleriyle ilgili olarak önergelerin işleme alınmasındaki tutumunun yanlış olduğunu ve Anayasa görüşmelerini sakatladığını ifade etmek istiyorum.

Bir diğer bilmek istediğim, elli küsur önerge içerisinde AKP Grubuna mensup milletvekilleri tarafından verilen önergelerin sayısının da Genel Kurul tarafından bilinmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü, bu görüşmeler sırasında, 72’nci maddeyle ilgili olarak verilen, muhalefet partileri tarafından verilen önergelerden birden fazla önerge, İç Tüzük tarafından verilen bir hakkın kötüye kullanılması gerekçe gösterilerek işleme alınmamıştır.

Aynı şekilde, Sayın Başkanın, AKP’li milletvekilleri tarafından verilen ve aynı mahiyetteki önergelerin İç Tüzük’ten doğan bir hakkın kötüye kullanılması manasına geldiği hâlde, bu önergeleri niçin işleme aldığını ben de bilmek istiyorum, Genel Kurulun da bilmek istediğini düşünüyorum ve bu çifte standardın ortadan kaldırılması konusunda açıklama beklediğimi ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Öztürk, teşekkür ederim.

Tutumumun lehinde, Sayın Canikli, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; İç Tüzük’ün 63’üncü maddesi çerçevesinde açılan tartışmada, Başkanlık Divanının tutumunun lehinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, İç Tüzük’ümüzün 175’inci maddesinin ikinci fıkrası çok açık bir hüküm ortaya koymaktadır: “Anayasanın değiştirilmesi hakkındaki tekliflerin görüşülmesi ve kabulü, bu maddedeki kayıtlar dışında, kanunların görüşülmesi ve kabulü hakkındaki hükümlere tâbidir.”

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Anayasa’nın… Anayasa’nın…

BAŞKAN – Sayın Canikli, Anayasa’nın 175’i diyecektiniz, “İç Tüzük” dediniz.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Pardon efendim.

Anayasa’nın 175’inci maddesinin ikinci fıkrası çok net olarak bu kuralı ortaya koymuştur. Eğer herhangi bir konuda özel düzenleme yok ise, o zaman, kanunlarda öngörülen, kanunların görüşülmesinde ortaya çıkan usul tatbik edilir. Burada herhangi bir tartışma söz konusu değil. Bu çerçevede arkadaşlarımızın ileriye sürdüğü İç Tüzük’ün 93’üncü maddesinin üçüncü fıkrası bu anlamda, tartıştığımız çerçevede özel bir düzenleme getirmemektedir, bir istisna getirmemektedir. “İkinci görüşmede yalnızca maddeler üzerinde verilmiş değişiklik önergeleri görüşülür, birinci görüşmede üzerinde değişiklik teklifi bulunmayan bir madde hakkında ikinci görüşmede önerge verilemez.” Dolayısıyla, burada önerge sayısı hakkında, önergelerin gruplara dağılımı hakkında herhangi bir özel düzenleme getirmemektedir. Genel kural nedir? Genel kural, en fazla yedi önerge verilebilir, grupların önerge hakları saklıdır. Dolayısıyla özel bir hüküm yok. Çok açık yani bunu anlamak için uzman olmaya bile gerek yok değerli arkadaşlar. Üst üste koyduğunuzda çok açık olan, tartışmasız hükümlerinden bir tanesi. Bazı hükümler vardır muğlaktır, tartışılabilir, tartışma konusu olabilir ama bu çok açıktır, burada hiçbir problem yoktur. Yapılan işlem doğrudur. Başkanlık Divanının bugüne kadar… Uzun yıllardan beri uygulama da böyledir. Bugüne kadar bir ihtilaf, tartışma çıkmamıştır. Bugün, bu amaçla bir tartışma, suni, fiktif bir tartışma oluşturulmaya çalışılıyor; bu doğru değildir değerli arkadaşlar. Yapılan işlemde herhangi bir sakatlık yoktur, Başkanlık Divanının tutumu doğrudur.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergelerle ilgili Başkanlık Divanınca şu ana kadar yapılan uygulama tamamen İç Tüzük’ümüz çerçevesinde ve şu ana kadar yürütülmekte olan uygulamalar çerçevesinde yapılmaktadır, tutumumda herhangi bir değişiklik olmamıştır.

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) (Devam)

BAŞKAN – Şimdi, en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.

Buyurun:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7. Maddesi’nin madde metninden çıkarılmasını arz ederim.

               Mehmet Ekici                                                                         Reşat Doğru

                    Yozgat                                                                                    Tokat

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim önergeye?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Önergesi üzerinde Sayın Ekici, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

Beş dakika süreniz var efendim.

MEHMET EKİCİ (Yozgat) – Sayın Başkanı ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, grev ve lokavt hakkını düzenleyen Anayasa’mızın 54’üncü maddesinin üçüncü ve yedinci fıkrasının çıkarılmasına ilişkin Anayasa değişiklik teklifiyle ilgili verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Özüne bakarsanız, yapılmak istenen değişiklik, üçüncü paragrafta, “grev esnasında greve katılan işçilerin ve sendikanın kasıtlı veya kusurlu hareketleri sonucu grev uygulanan işyerinde sebep oldukları maddi zarardan sendika sorumludur.” ile siyasi amaçlı dayanışma grev ve lokavtı gibi maddelerin yürürlükten kaldırılmasıdır. Bu, özünde doğru bir düzenlemedir. Aslında bunlar… 1980 öncesi yaşanan işçi hareketlerinin Türkiye’ye yaşattığı bazı sıkıntılı durumlar münasebetiyle 80 Anayasası’nın çok daha katı, işçi hareketlerini de kısıtlayıcı yönde aldığı tedbirler münasebetiyle sıkıştırılmış bir işçi hareketi söz konusu olmuştu. Özünde bu işlem doğrudur ancak çalışma hayatını bir bütün olarak, bir kül olarak alıp bu maddeler, bu ve benzeri maddeler yani 5’inci değişiklik maddesi, 6’ncı, 7’nci maddeler çok daha yüksek bir istişareyle, çok daha iyi bir dayanışmayla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığında oluşacak bir heyetle, işçi hareketinin önderlerinin ve sivil toplumun da dâhil olduğu bir süreç içerisinde ele alınıp düzenlenmiş olsaydı, bugün çok daha farklı bir ortamda Anayasa tartışması yapıyor olacaktık. Doğrusu, bu alınan tedbirler Türk işçi hareketinin, çalışma hayatının yeniden düzenlenmesi bakımından yeterli midir diye iç dünyamızda biz bir özeleştiri yaptığımız zaman da bunun yeterli olmadığını görüyoruz.

Değerli arkadaşlarım, tanınan haklar, uygulanabilir haklar olduğu zaman anlam taşır. Bakın, dün Taksim Meydanı’nda, sendikalaştığı için işinden atılan, sendika üyesi olduğu için işinden atılan insanların yürüyüşüne şahit olduk. Ya-ni, anayasalarda ve yasalarda tanıdığınız hakları uygulanabilir haklar hâline getirdiğimiz an biz başarılı bir yürütmeyi, başarılı bir parlamentoyu meydana getirmiş oluruz.

Şimdi, bu gelen haklarla yani burada tanındığı iddia edilen haklarla çalışma hayatının başarılı bir şekilde yeniden düzenlenmesi mümkün değildir. Doğrusu, ısrarla söylüyoruz, biz söylemekten, siz dinlemekten bıkmadınız ancak bu Anayasa Değişiklik Teklifi’nin geriye alınarak, geriye çekilerek Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı altında ve konsensüsle bir Anayasa değişikliği tasarısını yine size bıkmadan, usanmadan teklif edeceğiz çünkü bu maddede yapacağınız düzenlemenin hiçbir anlamı yok. Şu anda, Türk işçisinin hak ettiği anda, uzlaşmazlığa düştüğü anda greve çıkacak takati yoktur, grev yapmaya cesareti yoktur. Grev yapan işçiler, gerek kamu gerek özel hayatta tehdit edilen, işinden edilmekle, ekmeğinden edilmekle tehdit edilen insanlar hâline gelmiştir ve bu tehdit düzeyi o kadar yükselmiştir ki şu Parlamento çatısı altında, yürütmenin temsilcilerinin ağzından “O kadar boş, işsiz var, bulduğunuzla yetinin.” denecek kadar da ileri gidilmiştir. Dolayısıyla, şu anda, bu teklif diziniyle hayata geçirmeye çalıştığınız bu Anayasa değişikliği uygulanabilir değildir.

Bu gök kubbenin altında söylenmemiş güzel söz de yok, ilk çağlardan beri bir sürü güzel söz söylenmiş, anayasa metinlerine bir sürü güzel şey girmiş ama bu güzellikleri uygulanabilir güzellikler hâline getirmeye çalışmak yerine, daha zor, daha güç, daha az uygulanabilir hâle getirmenin ne İktidara ne yasamada görev alan değerli milletvekili arkadaşlarımıza yani iktidarıyla muhalefetiyle hiçbirimize bir faydası yoktur. Onun için, gelin, bu teklifi geri çekin ve biz, gerçek..

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ekici, süreniz doldu. Lütfen… Ek süre veriyorum, tamamlayın.

MEHMET EKİCİ (Devamla) – Biz bu Parlamentoda on beş gündür Anayasa değişikliği tartışması yapacağımız yere, işsizlikle alakalı, halkın geçim sıkıntısıyla alakalı, güvenlikle alakalı -bakın, daha dün 7 tane evladımızı toprağa verdik- bunları konuşalım, bunlar hakkında tedbir alalım diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Ekici, teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 7. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                          Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları

Madde 7- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 54 üncü maddesinin yedinci fıkrası yürürlükten kaldırılmış ve maddeye aşağıda yer alan fıkralar eklenmiştir.

"Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları sonrasında memurlar ile diğer kamu görevlileri grev hakkına sahiptir. Statü hukukunun gereği olarak memurlar ile diğer kamu görevlileri için lokavta başvurulamaz.

Grev sonrasında greve katılan işçilerin grev uygulanan işyerinde ortaya çıkan maddi zarardan kişisel sorumluluğu bulunmamaktadır.

Lokavt hak değildir."

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyor Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Önergemizin gerekçesi açık ve ayrıntılı bir şekilde belirtilmiştir. Ben, bu vesileyle, Anayasa değişikliği üzerindeki düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, AKP’li hukukçu arkadaşlarımızla veya diğer partilerden hukukçu arkadaşlarımızla konferansa, panele ya da bilimsel bir toplantıya katılsak, orada hepimiz, aynı şekilde, hep bir ağızdan çıkmışçasına Anayasa’nın toplumsal uzlaşma belgesi olduğunu, sadece Parlamentodaki siyasi partiler arasındaki uzlaşmayı sağlamaktan ibaret olmadığını, aynı zamanda Parlamento dışındaki tüm grup, katman ve sınıflar arasında da uzlaşmayı sağlayan en geniş uzlaşma belgeleri olduğunu hep birlikte söyleriz ve devamla da şunu söyleriz hep beraber: Anayasalar, karşılıklı dayatma ve suçlama ortamlarından uzak, insanların birbirini karşılıklı olarak bilgilendirdiği, aydınlattığı ve karşılıklı dayanışma içerisinde, aklın ve mantığın egemen olduğu bir süreçte yapılması gerektiğini hep beraber söyleriz değerli arkadaşlarım ancak bugünkü Türkiye ortamına baktığımızda, gerçekten, toplumsal kutuplaşma dengeleri altüst etmiştir, siyasette, Parlamentoda, mahallelerde, sokaklarda çatışmalar, gerilimler yaşanmaktadır. Hatta öylesine ki devlet kendi yasalarını, kendi hukukunu çalıştıramaz ve sahip çıkamaz hâle gelmiştir. Siyaset, yargının kendisini kuşattığından, yargı da siyasetin ve yürütmenin kendisini kuşattığından şikâyet eder hâle gelmiştir. Kurumlar birbirine güvenemez, hatta güvenmeyi bir kenara bırakın, birbirini suçlar hâle gelmiştir.

Değerli arkadaşlarım, böyle bir ortamda biz Anayasa değişikliği yapıyoruz yani rejim değişikliği yapıyoruz. Rejim değişikliği sorunu, sadece muhalefet partileri olarak Cumhuriyet Halk Partisinin, Milliyetçi Hareket Partisinin ya da BDP’nin sorunu değildir; bu, aynı zamanda, AKP’li arkadaşlarımızın da sorunudur.

Elli beş yıllık hukukçu Sami Selçuk, elli beş yıllık hukuk birikiminin verdiği değerlendirmelere göre, bugünkü, böyle bir ortamda Anayasa değişikliklerinin yapılmaması gerektiğini, özellikle yargıya yönelik düzenlemelerin geri bırakılması gerektiğini söylemektedir.

Değerli arkadaşlarım, milletvekili olarak bizler, milletin bize verdiği yetkiyi, yeniden milletvekili olabilmek düşüncesi ve kaygısı ile kendi kişisel çıkarlarımız için kullanıp israf edemeyiz; davranışlarımızı yeniden milletvekili olup olmama ölçütüne göre indirgeyemeyiz, böyle davranamayız. Kaldı ki davranışlarımızı -bu Parlamentoda bulunan tüm siyasi partiler açısından söylüyorum- önümüzdeki dönem yeniden milletvekili olabilme kişisel kaygısına endekslesek bile, geçmiş dönem parlamentoları izlediğimizde, geçmiş dönem Parlamentolarda mevcut milletvekili arkadaşlarımızın üçte 2’sinin bir sonraki Parlamentoda olmadığını görürüz değerli arkadaşlarım. O zaman, bizim yapmamız gereken şey, davranışlarımızı belirlerken, oylarımızı kullanırken sadece ve sadece hakkın, hukukun ve vicdanlarımızın sesini dinlemeliyiz, toplumun ve çocuklarımızın geleceğini gözeterek davranışlarımızı belirlemeliyiz. Bu milletvekilliğinin sona ereceğini, yaptığımız eylemlerin, verdiğimiz oyların gelecekte çocuklarımızla, torunlarımızla birlikte bize bir yaşamı yeniden şekillendireceğini bilmemiz gerekiyor. İleride gerçekten çocuklarımızın geleceği ve torunlarımızın geleceği için bizim bunları şekillendirdiğimizi bilmemiz gerekiyor.

Değerli arkadaşlarım, gerçekten bugün Parlamento olarak herkes zor bir sınav veriyor. Gerçekten hepimiz toplumdaki sağduyunun, aklın ve mantığın, bir de vicdanlarımızın sesine göre hareket etmemiz gerektiğini ben düşünüyorum. Sayın Başbakan Tayyip Erdoğan’dan korkarak oy kullanmanın doğru olmadığını düşünüyorum, liderlerden çekinerek oy kullanmanın doğru olmadığını düşünüyorum.

MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) – Siz de Baykal’dan mı korkuyorsunuz?

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Sayın Tayyip Erdoğan’dan… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Lütfen…

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, ben burada…

SUAT KILIÇ (Samsun) – Oy kullanmıyorsun. Oy kullan, oy!

BAŞKAN – Lütfen sayın milletvekilleri…

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Aynaya bak, aynaya!

KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin) – Bizim korkumuz yok, saygımız var, saygımız.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Sataşmanıza gerek yok. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Allah’tan korkun değerli arkadaşlarım, Allah’tan; Tayyip Erdoğan’dan korkmayın!

SUAT KILIÇ (Samsun) – Aynaya bak, aynaya!

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Gelecek günlerde vicdanınızın sızlamasından, kanamasından, içinizin acımasından, yüreğinizin kanamasından korkarak oy kullanın değerli arkadaşlarım, Başbakanın emir ve talimatlarına göre değil. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen sakin olun.

KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin) – Yüreğin yetiyorsa kabine geç.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Sizler, tıpkı 1 Mart 2003 tezkeresinde olduğu gibi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sıraya gir.

BAŞKAN – Sayın Öztürk, süreniz doldu, size ek süre veriyorum efendim lütfen tamamlayınız.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Aynı şekilde ben de sizin oy kullanmanızı rica ediyorum.

ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) – Yüreğiniz varsa oy kullanın!

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, Sayın Başbakanın emir ve talimatlarına göre değil, Sayın Başbakandan korkarak değil, tıpkı, 1 Mart 2003 tezkeresinde olduğu gibi, AKP’lisiyle, CHP’lisiyle, MHP’lisiyle nasıl 1 Mart 2003 tezkeresinde tüm baskılara direnerek özgürce o tezkerede oylama nasıl yaptıysanız, vicdanlarınızın sesini duyarak oy kullandıysanız burada da tıpkı o tezkerede olduğu gibi…

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Siz de kullanın, siz de.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – …hakkın, hukukun sesine kulak vererek, sadece milletten aldığınız yetkiyi kullanarak oy kullanmanızı…

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Millet size de yetki vermedi mi?

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – …ve parmaklarınızı da haktan, hukuktan yana kaldırmanızı ben diliyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

SUAT KILIÇ (Samsun) – Oy kullan, oy!

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Bir de başkan vekili olacaksın. Sataş sen! Ger, ger sen Parlamentoyu!

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Kürşad Tüzmen, sana yakışmıyor, sen laf atma. Sen benim aynı bölgemde milletvekilisin.

BAŞKAN – Lütfen karşılıklı atışmayalım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 497/1 ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 7’nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                            Ufuk Uras (İstanbul) ve arkadaşları

Madde 7:

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 54’üncü maddesinin üçüncü ve yedinci fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır. Sonuncu fıkra olarak, işçi niteliği taşımayan kamu hizmeti görevlilerinin bu alandaki haklarının kapsam, istisna ve sınırları, gördükleri hizmetin niteliğine uygun olarak ve hakkın bağlı olduğu amaca ulaşmayı zorlaştırmayacak ölçüde kanunla düzenlenir. Grev, temel bir haktır.

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) -  Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Uras, siz mi konuşacaksınız?

Buyurun efendim, süreniz beş dakikadır.

MEHMET UFUK URAS (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli vekiller; öncelikle 3 Mayısta basın emekçilerinin Basın Özgürlüğü Günü’nü kutlarım. 216 sanıkla Basın Özgürlüğü Günü’nü kutlamanın burukluğunu yaşamaktayız.

“’Mecliste ve siyasette tutarlı olmak’ ifadesi nasıl anlatılır?” derseniz, bugün verilecek tek cevap şudur: İktidarın Anayasa değişikliklerinde yaptığı gibi davranmamakla tutarlı olunur. Neden mi? Bakalım:

54’üncü maddenin üçüncü ve yedinci fıkralarını yürürlükten kaldırma gerekçenizde "Maddeyle, tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmeler ile çağdaş demokratik toplumlarda çalışma hayatını düzenleyen ve genel kabul gören evrensel ilkelerle bağdaşmayan fıkralar yürürlükten kaldırılmalıdır." diyorsunuz.

Peki, tarafı olduğumuz ve imzaladığımız uluslararası sözleşmeler ve çağdaş demokratik toplumlardaki çalışma yaşamımızın düzenlenmesi bunlarla mı sınırlıdır? Sendikal haklar ile grev hakkı açısından neden tutarlı davranarak diğer uluslararası sözleşme maddelerine uyum sağlanmıyor?

Kamu çalışanına grevsiz toplu sözleşme hakkı getiriliyor. Kamu çalışanlarına grev hakkını çok gören bu anlayış tutarlı mı davranmış oluyor? Uluslararası sözleşmelerde ve ILO kararlarında, çağdaş demokratik ülkelerdeki çalışma hayatında kamu çalışanlarına grev hakkı yok mu? Çok uzağa gitmeyin, komşumuz Yunanistan'a bakın, kamu çalışanları grev yapıyor, bir günlük iş bırakıyor. Peki, ne oluyor? Yunanistan'ı kamu çalışanları mı batırdı, yoksa onlarca yıldır yanlış ekonomi politikaları ve devasa yolsuzluklarla Yunan ekonomisini perişan edip belki de tarihin en büyük kurtarma operasyonu ile ülkelerini karşı karşıya bırakan hükûmetler mi? Karamanlis-Papandreu ailelerinin dönüşümlü yönetimi mi Yunan ekonomisini içler acısı hâle getirdi, yoksa ücretli çalışanlar, emeği ile geçinenler mi?

"Siyasi amaçlı grev ve lokavt, dayanışma grev ve lokavtı, genel grev ve lokavt, iş yeri işgali, işi yavaşlatma, verim düşürme ve diğer direnişler yapılamaz." fıkralarının çıkarılması ne anlama geliyor? Yeni sendikal haklar mı söz konusu? Genel grev, siyasi grev, işi yavaşlatma ve iş yeri işgali serbest mi bırakılıyor? Hiç alakası yok. Defalarca söyledik,  82 Anayasası, mantığı nedeniyle, tüm kısmi ve olumlu da olan bazı düzenlemelere rağmen, baskıcı ve antidemokratik özünü koruyor.

Sendikal haklar konusunda önerilen bu düzenlemelerle suya sabuna dokunulmuyor. Bu öneriler hak doğurucu, sonuç doğurucu değil. Evet, bazı tuhaf ifadeler Anayasa metninden çıkıyor ama bu yeterli değil, çünkü en az onlar kadar tuhaf başka hükümler korunuyor. Değişiklikler bütünsel değil, durumu kurtarmaya yöneliktir ve esas önemlisi, Çalışma Yasası'ndaki tuhaflıklar, uluslararası sözleşmelerle uyumlu olmayan, ILO kararlarına ters düşen düzenlemeler ve yasalar varlığını koruyor.

Çok iyi biliyoruz ki, yetki prosedürleri değişmeden, yasalar yeniden düzenlenmeden yapılan değişiklikler göstermelik olacaktır. Peki, Çalışma Yasası'nın değişeceğine dair bir somut hazırlık var mı? Biz bunu biliyor muyuz? Bu Anayasa maddeleri hakkında bizden olumlu oy isteyenler, bu yasalarda değişiklikler yapılacağına ya da hangi bir yönde değişiklikler yapılacağına dair bilgi veriyorlar mı? Hayır. "Sen destek ver ama ben ne yapacağıma sonradan kendim karar veririm.” zihniyetiyle demokratikleşme sağlanabilir mi? Bu politika demokratik bir zihniyete ait olabilir mi? Grev hakkı olmadan, toplu sözleşme hakkı gibi bir garabeti kim yaratıyor? Uluslararası sözleşmeler mi? Yoksa çağdaş demokratik ülkelerdeki uygulamalar mı? Zarfı değiştiriyorsunuz, mazruf aynı! “Emekliye sendika hakkı olmasın, çiftçiye sendika hakkı olmasın, kamu çalışanına grev hakkı olmasın ama uluslararası sözleşmelere uyuyoruz.” densin. İşte, tutarsızlık buradadır.

Bütün çalışanların ve çalışmayla ilgili olanların toplu pazarlık, grev ve toplu eylem hakkını güvence altına alacak bir değişiklik neden sizi bu kadar zorluyor? Bu ülkede korkularla siyasetin bir anlamı kalmadığını görmüyor muyuz? İşte otuz iki yıl boyunca 1 mayıslar, işçiye, emekçiye, solcuya, demokrata, sosyaliste kâbus haline dönüştürüldü de ne oldu? Bu sene herkesin yıllardan beri arzuladığı 1 Mayıs kutlaması yapılabildi ama otuz iki sene bunun için uğraşıldı. Bu anlayışla Türkiye, demokrasi konusunda, çalışma hakları konusunda ilerleyemez, çalışanların vicdanında aklanamaz.

54’üncü maddenin kendisi 12 Eylül darbesinin adeta simgesidir. Genel grev, siyasi grev, iş yavaşlatma ve işyeri işgali gibi yasaklar metinden çıkarılıyor ama yeterli değildir çünkü 54’üncü maddedeki bu değişiklik sonuç doğurucu değildir. Anayasa’nın görünen yüzündeki çirkinliği kapatmaya yönelik bir adımdır ve yeterli değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Uras bir dakika ek süre veriyorum, konuşmanızı tamamlayın lütfen.

MEHMET UFUK URAS (Devamla) –  Tamamlıyorum efendim.

54’üncü maddenin birinci fıkrasına göre işçiler sadece toplu iş sözleşmesi sırasında uyuşmazlık çıkması halinde grev hakkına sahiptir. Yasalar bunun dışındaki bütün grevleri yasa dışı  grev saymaktadır.

Bakın, 54’üncü maddenin grev ertelemeye olanak veren hükümleri aynen korunuyor. Grev ertelemelerin grevleri olanaksız hâle getirdiği bilinmiyor mu? Yıllardır bu ertelemelerle grevler yapılamaz hâle getirilmedi mi? Hükûmetler bu erteleme kararlarına imza atmadılar mı? Attılar ve grevi yaptırmadılar. Şimdi hâlen sendikal yasakların özü korunuyor. Peki, bu tutarsızlık değil midir?

Heine bir şiirinde “Yeni devirde, yeni esere, yeni elbise gerek.” diyordu. Bize gerek olan da bu tür bir zihniyet değişikliğidir. Dante “Söyledim ve ruhumu kurtardım.” demişti, darısı tüm ruhların  başına olsun.

Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Uras teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım dört önerge de  aynı mahiyettedir, bu nedenle birlikte işleme alacağım. İstemde bulunmaları hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.

İlk önergeyi ve diğer önergelerin imza sahiplerini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 7 nci maddesinde geçen "yedinci fıkraları" ibaresinden sonra gelmek üzere "01.09.2010 tarihinden itibaren" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                           Halil Mazıcıoğlu

                                                                                                                 Gaziantep

Diğer önerge sahipleri:

Veysi Kaynak

Kahramanmaraş

Aşkın Asan      

Ankara

Öznur Çalık      

Malatya

BAŞKAN – Komisyon birlikte işleme aldığım önergelere katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Mazıcıoğlu, konuşacak mısınız?

HALİL MAZICIOĞLU (Gaziantep) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçe…

Sayın Kaynak?

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Gerekçe…

BAŞKAN – Sayın Asan?

AŞKIN ASAN (Ankara) – Gerekçe…

BAŞKAN – Sayın Çalık?

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Gerekçe…

BAŞKAN – Evet, gerekçeyi okuyalım.

Gerekçe:

Uygulama açısından hukuki sorumlulukları tespit etmek amacıyla yürürlükten kaldırma tarihinin ileri alınmasının uygun olacağı değerlendirilmiştir.

BAŞKAN - Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, 7’nci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddenin oylaması gizli oylama şeklinde yapılacaktır. 

Lütfen, milletvekili arkadaşlarım, yerlerinizde oturunuz.

Gizli oylamanın ne şekilde yapılacağını arz ediyorum: Komisyon ve Hükûmet sıralarında yer alan kâtip üyelerden komisyon sırasındaki kâtip üyeler Adana'dan başlayarak İstanbul’a kadar (İstanbul dâhil), Hükûmet sırasındaki kâtip üyeler ise İzmir'den başlayarak Zonguldak'a kadar (Zonguldak dâhil) adı okunan milletvekiline biri beyaz, biri yeşil, biri de kırmızı olmak üzere üç yuvarlak pul ile mühürlü zarf verecek ve pul ve zarf verilen milletvekilini ad defterinde işaretleyecektir.

Milletvekilleri, Başkanlık kürsüsünün sağında ve solunda yer alan oy verme yerlerinden başka yerde oy kullanmayacaklardır.

Bildiğiniz üzere, bu pullardan beyaz olanı kabul, kırmızı olanı ret, yeşil olanı ise çekimser oyu ifade etmektedir.

Oyunu kullanacak sayın üye, kâtip üyelerden üç yuvarlak pul ile mühürlü zarfı aldıktan ve adını ad defterine işaretlettikten sonra kapalı oy verme yerine girecek, oy olarak kullanacağı pulu burada zarfın içerisine koyacak, diğer iki pulu ise ıskarta kutusuna atacaktır.

Bilahare oy verme yerinden çıkacak olan üye, oy pulunun bulunduğu zarfı Başkanlık Divanı kürsüsünün önüne konulan oy kutusuna atacaktır.

Oylamada adı okunmayan milletvekiline pul ve zarf verilmeyecektir.

Sayın kâtip üyelerimizden bu hususlara riayet etmelerini ve milletvekillerinin de pul ve zarf aldıktan sonra adlarının ad defterine işaretlendiğine dikkat etmelerini önemle istirham ediyorum.

Şimdi gizli oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.

(Oylar toplandı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oyunu kullanmayan arkadaşımız kaldı mı? Yok.

Oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.

Lütfen oy kutularını kaldırınız.

(Oyların ayrımı yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 7’nci maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:

 

“Oy Sayısı        :         409

Kabul                :         337

Ret                    :          71

Çekimser           :              -

Boş                   :             1

Geçersiz            :              -

 

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

Harun Tüfekci

 

Bayram Özçelik

 

Konya

 

Burdur”

 

Teklifin 7’nci maddesi kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, birleşime yirmi dakika ara veriyorum.

                                                                      

Kapanma Saati: 14.13


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.43

BAŞKAN: Mehmet Ali ŞAHİN

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 100’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

Önceki oturumda teklifin 7’nci maddesi kabul edilmişti.

Şimdi, teklifin 8’inci maddesini okutuyorum:

MADDE 8- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 69 uncu maddesinin üçüncü, dördüncü ve yedinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, altıncı fıkrasının sonuna “Meclis çalışmalarındaki oy ve sözler, Mecliste ileri sürülen düşünceler ile idarenin eylem ve işlemleri, odaklaşmanın tespitinde gözetilemez.” cümlesi eklenmiş, dokuzuncu fıkrasındaki “beş yıl” ibaresi “üç yıl” şeklinde değiştirilmiş, beşinci, altıncı ve dokuzuncu fıkralarındaki “temelli” sözcükleri, onuncu fıkrasındaki “temelli olarak” ibaresi ile sekizinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

“Siyasî partilerin gelir ve giderlerinin amaçlarına uygun olması gereklidir. Bu kuralın uygulanması kanunla düzenlenir. Siyasî partilerin malî denetimi Sayıştay tarafından yapılır. Sayıştayca siyasî partilerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunun tespiti, bu hususun denetim yöntemleri ve aykırılık halinde uygulanacak yaptırımlar kanunda gösterilir. Sayıştayın bu denetim sonunda vereceği kararlar kesindir.

Siyasî partilerin kapatılmasına ilişkin davalar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının talebi üzerine, talebin Türkiye Büyük Millet Meclisine ulaştığı tarihte Mecliste grubu bulunan her bir siyasî partinin beşer üye ile temsil edildiği Komisyonun üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ve gizli oyla vereceği izin üzerine açılır ve Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara bağlanır. Meclis Başkanı, bu Komisyona Başkanlık eder; ancak, oy kullanamaz.  Komisyonun kararları, yargı denetimi dışındadır. İzin talebinin Meclise ulaşmasından itibaren otuz gün içinde Komisyon oluşturulur ve Komisyon, kararını izin talebinin Meclise ulaşmasından itibaren en geç altmış gün içinde verir. Meclisteki siyasî parti gruplarınca, izin talebiyle ilgili görüşme yapılamaz ve karar alınamaz. İzin talebini karara bağlayacak Komisyonun oluşumu, izin talebinin görüşülme usul ve esasları Meclis İçtüzüğüyle düzenlenir.”

“Anayasa Mahkemesi, yukarıdaki fıkralara göre kapatma yerine, dava konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasî partinin Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebilir. Devlet yardımından yoksun bırakılma, bağlı olduğu kapatma davasının ve kararının usulüne tabi olup tek başına dava konusu yapılamaz.”

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 8’inci madde üzerinde elli iki önerge verilmiştir. Kura sonucu belirlenen yedi önergeyi okutup işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 8 nci maddesiyle değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 69 uncu maddesinin 4 üncü fıkrasının ilk cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                               İsmail Bilen

                                                                                                                  Manisa

"Siyasi Partilerin kapatılmasına ilişkin davalar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının talebi üzerine, talebin, Türkiye Büyük Millet Meclisine ulaştığı tarihte yine Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan her bir siyasi partinin sandalye sayıları oranında temsil edildiği yirmi üyeden müteşekkil komisyonun üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ve gizli oyla vereceği izin üzerine açılır ve Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara bağlanır."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 8 nci maddesiyle değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 69 uncu maddesinin 4 üncü fıkrasının ilk cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                               Cahit Bağcı

                                                                                                                   Çorum

"Siyasi Partilerin kapatılmasına ilişkin davalar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının talebi üzerine, talebin, Türkiye Büyük Millet Meclisine ulaştığı tarihte yine Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan her bir siyasi partinin sandalye sayıları oranında temsil edildiği yirmi üyeden müteşekkil komisyonun üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ve gizli oyla vereceği izin üzerine açılır ve Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara bağlanır."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 8 nci maddesiyle değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 69 uncu maddesinin 4 üncü fıkrasının ilk cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                          Azize Sibel Gönül

                                                                                                                  Kocaeli

"Siyasi Partilerin kapatılmasına ilişkin davalar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının talebi üzerine, talebin, Türkiye Büyük Millet Meclisine ulaştığı tarihte yine Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan her bir siyasi partinin sandalye sayıları oranında temsil edildiği yirmi üyeden müteşekkil komisyonun üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ve gizli oyla vereceği izin üzerine açılır ve Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara bağlanır."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 497’ye 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 8 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Sırrı Sakık

Osman Özçelik

Hamit Geylani

 

Muş

Siirt

Hakkâri

 

 

Mehmet Ufuk Uras

 

 

 

İstanbul

 

Madde 8- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 69 uncu maddesinin üçüncü, dördüncü ve yedinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, altıncı fıkrasının sonuna "Meclis çalışmalarındaki oy ve sözler, Mecliste ileri sürülen düşünceler ile idarenin eylem ve işlemleri, odaklaşmanın tespitinde gözetilemez." cümlesi eklenmiş, dokuzuncu fıkrasındaki "beş yıl" ibaresi "altı ay" şeklinde değiştirilmiş, beşinci, altıncı ve dokuzuncu fıkralarındaki "temelli" sözcükleri, onuncu fıkrasındaki "temelli olarak" ibaresi ile sekizinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır

"Siyasî partilerin gelir ve giderlerinin amaçlarına uygun olması gereklidir. Bu kuralın uygulanması kanunla düzenlenir. Siyasî partilerin malî denetimi Sayıştay tarafından yapılır. Sayıştay'ca siyasî partilerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunun tespiti, bu hususun denetim yöntemleri ve aykırılık halinde uygulanacak yaptırımlar kanunda gösterilir. Sayıştay'ın bu denetim sonunda vereceği kararlar kesindir.

Siyasî partilerin kapatılmasına ilişkin davalar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının talebi üzerine, talebin Türkiye Büyük  Millet Meclisine ulaştığı tarihte Mecliste grubu bulunan her bir siyasî partinin beşer üye ile temsil edildiği Komisyonun üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ve gizli oyla vereceği izin üzerine açılır ve Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara bağlanır. Meclis Başkanı, bu Komisyona Başkanlık eder; ancak, oy kullanamaz. Komisyonun kararları, yargı denetimi dışındadır

İzin talebinin Meclise ulaşmasından itibaren otuz gün içinde Komisyon oluşturulur ve Komisyon, kararını izin talebinin Meclise ulaşmasından itibaren en geç altmış gün içinde verir. Meclisteki siyasî parti gruplarınca, izin talebiyle ilgili görüşme yapılamaz ve karar alınamaz. İzin talebini karara bağlayacak Komisyonun oluşumu, izin talebinin görüşülme usul ve esasları Meclis İçtüzüğüyle düzenlenir."

"Anayasa Mahkemesi, yukarıdaki fıkralara göre kapatma yerine, dava konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasî partinin; uyarılmasına, neden olan üye veya yöneticilerinin üyeliklerinin düşmesine Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebilir. Devlet yardımından yoksun bırakılma, bağlı olduğu kapatma davasının ve kararının usulüne tabi olup tek başına dava konusu yapılamaz." Siyasi partilerin yargılanmasında tüzel kişi ile birlikte, hakkında yaptırım istenen gerçek kişiler de yargılama sürecine katılırlar.

Siyasi partiler resmi dil Türkçe ile yazışma ve çalışmalar yaparlar. Tüzük ve programlarını, seçim ve propaganda çalışmalarını resmi dil dışında farklı dillerde de yapabilirler. Siyasi partilerde cinsiyetler arası fırsat eşitliğini sağlamayı gözetir. Tüm karar organlarında cinsiyetler arası eşit temsil ve katılımı fiilen sağlayacak esaslara göre oluşur. Siyasi partiler tüzüklerinde belirtildiği takdirde eş başkanlık modelini uygulayabilirler. Siyasi partilerde Genel Başkanlık sürelidir. Parti içi demokrasi ve üye hukuku zorunludur. Adayların belirlenmesinde yüzde on kontenjan dışında kalanlar, tüm üyelerin katıldığı yargı gözetimindeki ön seçimle belirlenir. Seçim barajı ve hazine yardımı yüzde beşten fazla olamaz.

Bir siyasî parti, tüzük ve programına aykırı olarak şiddet uygular veya teşvik ederse, bu nitelikteki fiiller o partinin üyelerince yoğun, sürekli işlenirse, reel ve yakın tehlike varsa o partinin büyük kongre veya genel başkan, merkez karar veya yönetim organları veya Türkiye Büyük Millet Meclisindeki Grup Genel Kurulu veya grup yönetim kurulunca benimsendiği yahut bu fiiller aynı şekilde doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği takdirde yargılanırlar.

Anayasa Mahkemesi, önceki fıkra hükümlerine aykırılık nedeniyle açılan davalarda, taraf olunan uluslar arası sözleşmeler, Venedik Kriterleri ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ışığında karar verir.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım üç önerge de maddenin metinden çıkarılmasına dair önergedir. O nedenle birlikte işleme alacağım, istemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.

Önergeleri okutuyorum, buyurun:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Anayasa değişikliği teklifinin, 8. maddesinin teklif metninden çıkarılması için gereğini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Bal

Oktay Vural

Mehmet Şandır

 

Konya

İzmir

Mersin

 

Behiç Çelik

S. Nevzat Korkmaz

Sabahattin Çakmakoğlu

 

Mersin

Isparta

Kayseri

 

Alim Işık

Abdülkadir Akcan

M. Akif Paksoy

 

Kütahya

Afyonkarahisar

Kahramanmaraş

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 8. Maddesinin madde metninden çıkarılmasını arz  ederim.

 

Mehmet Şandır

 

Hasan Çalış

 

Mersin

 

Karaman

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 8. maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Nevingaye Erbatur

Atilla Kart

 

Malatya

Adana

Konya

BAŞKAN – Birlikte işleme aldığım önergelere Komisyon katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Katılmıyoruz Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Kart, siz mi konuşacaksınız?

ATİLLA KART (Konya) – Evet.

BAŞKAN – Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Önerge üzerinde Sayın Kart konuşacaklar.

Süreniz beş dakika efendim.

ATİLLA KART (Konya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tarafımızdan verilen önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında yedi buçuk yılın sonunda ortaya çıkan tabloyu, bir bölümünü, kısaca ana başlıklarıyla ifade etmek istiyorum. 3 Temmuz 2005 tarihinde kabul edilen Telekomünikasyon Yasası, 5 Kasım 2007 tarihli Amerika Birleşik Devletleri görüşmesi, alınan kararlar ve gelişen olaylar, Aralık 2007 tarihinde kabul edilen Tanık Koruma Yasası, jandarmanın pasifize edilerek emniyet üzerinden yasa dışı ve yasaya aykırı olarak gerçekleştirilen kurumsal dinleme mekanizmaları, ortam dinlemeleri ve toplumdaki ayrışma duygusu, Başbakanlık örtülü ödeneğinin üstlendiği rol ve amacı dışında kullanılması, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı Tasarısı’nın kabulü ve diğer yasal düzenlemeler ile parti devleti yapılanmasının yasal alt yapısı büyük ölçüde tamamlanmış durumdadır. Bürokraside de bu çerçevede önemli bir dönüşüm gerçekleştirilmiştir. Artık bürokraside, kamuda “devlet memuru” değil, “parti memuru” kavramı ve uygulaması egemen hâle gelmiştir.

Ana başlıklarıyla anlatımını yaptığımız bu sürecin sonunda artık siyasi partilerin kapatılmasını siyasi iktidarın insaf ve takdirine bırakan bir düzenlemeye sıranın geldiğini görüyoruz. Türkiye’de bu süreç yaşanmaktadır. Böyle bir düzenleme demokrasiyle bağdaşmaz, ahlaken de kabul edilemez. Çağdaş hukukta ve demokrasilerde böyle bir düzenleme yoktur. Erkler gaspı yapılmak pahasına yapılmak istenilen bir düzenlemeyle karşı karşıyayız. Demokrasinin intiharından söz ediyorum değerli milletvekilleri, hiç abartmadan, polemik yapmadan, demokrasinin intiharı tehlikesinden söz ediyorum.

Bu tablo içinde iki olayı, gerçekten, polemiğe kaçmadan Genel Kurulla paylaşmak istiyorum.

Bakın değerli milletvekilleri, Deniz Feneri Derneğiyle ilgili soruşturma… Onun idari, adli anlamdaki savsaklanmasını bir tarafa bırakıyorum. Bunların tartışmasına girmek istemiyorum ama yakın zamanda ortaya çıkan iki olayı bilginize sunmak istiyorum. Neyi görüyoruz? Deniz Fenerinin çekirdek kadrosunun Bursa ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerinde 70 trilyonluk ihaleler aldığını görüyoruz değerli milletvekilleri. Neyi görüyoruz? Bir diğer önemli olay, bakan çocuklarının artık 240 milyon dolarlarla taahhüt işlerine girdiğini görüyoruz değerli milletvekilleri.

Bakın, bunu yaratan bir sistem var. Dokunulmazlıkla ilgili 83’üncü madde ve 100’üncü maddedeki soruşturma sistemi bu sömürü düzenini yaratıyor. Bu mekanizma, bu sömürü sistemini yaratıyor. Bakanların yakın çevresinde, 26-28 yaşlarında, 100 milyon dolarlarla iş yapan ticari dehalar doğuyor. Elbette bütün bakanları kastetmiyorum, bunu çok açık olarak ifade ediyorum. Hangi bakanları kastettiğimi hemen ifade edeyim: Enerji, turizm, gıda, basın, inşaat ve taahhüt alanlarında, bakan çocukları ve yakınlarının nüfuz suistimali yoluyla iş yapar hâle geldiğini görüyoruz.

Ben şundan eminim: Vicdanınız bu tablo ve bu mekanizmadan rahatsız oluyor. Aksini düşünemiyorum, bu söz konusu olamaz. Yapılan ya da yapılmak istenilen düzenlemelerin bütün bu süreci karartmaya ve denetlenemez hâle getirmeye yönelik olduğunu artık görmemiz gerekiyor. Bu sistemin düzeltilmesi gereken pek çok yönü var. Ancak bu yol ve yöntemlerle değil. On-on beş yıl sonrasından söz etmiyorum; bütün içtenliğimle, bütün kaygılarımla ifade ediyorum ki, iki üç yıl sonra pişman olacağımız süreçlere katkı sağlamayalım. Bu Parlamentonun en az üçte 2’sinin değişeceğini unutmayalım değerli arkadaşlarım. Kişisel kaygı ve beklentilerimizin üstüne çıkalım. Yönetim krizi ve kaosu yaratması kaçınılmaz olan böyle bir sürece, böylesine belirsiz bir sürece katkı sağlamayalım. Bunun vebali ve sorumluluğu hiçbir şekilde bertaraf edilemez. Bunu görmemiz gerekiyor, bunu değerlendirmemiz gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kart, süreniz doldu. Bir dakika ek süre veriyorum, konuşmanızı lütfen tamamlayınız.

ATİLLA KART (Devamla) – Değerli milletvekilleri, bunu bir öz güven ve öz eleştiri anlayışı içinde lütfen vicdanınızda muhasebesini yapın.

Bakın, elli beş yıllık bir hukukçudan, onun sözlerinden söz ederek konuşmamı bitireceğim. Bu hukukçu kamuoyunun, toplumun, tüm çevrelerin genel olarak hukuki anlamda, akademik anlamda görüşlerine saygı duyduğu bir akademisyen, bir hukuk adamı. Sami Selçuk’un yazısının bir bölümünü kısaca okumak istiyorum. Ne diyor Sayın Selçuk: “Bu Anayasa gitsin de yerine ne gelirse gelsin, yenisi nasıl olsa bundan daha iyi olur mantığıyla yola çıkarsak yağmurdan kaçarken doluya tutulabiliriz. ‘Siz istemeseniz de biz bu değişiklikleri yaparız, halkın da onayını alırız.’ derseniz yanılgıları katlarsınız. ‘Ben seni mat ederim.’ yarışıyla Anayasa değişikliği yapılmaz. Siyasallaşmış yargı suçlamalarıyla, önyargılarıyla öç izlenimi uyandıran öfkelerle, kaygılarla yargıyı terbiye etmek, yargıyı hizaya getirmek...”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kart, ek süreniz de doldu efendim.

ATİLLA KART (Devamla) – Selamlayacağım Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sadece Genel Kurulu selamlamanız için mikrofonu açıyorum. Lütfen Sayın Kart...

ATİLLA KART (Devamla) – Bir cümle Sayın Başkan.

BAŞKAN – Tabii, buyurun.

ATİLLA KART (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, şunu samimi olarak ifade ediyorum, bütün içtenliğimle ifade ediyorum ki bu Parlamento, bu sorumluluğu, bu sağduyuyu vicdanında değerlendirecek olgunluğa sahip olan bir Parlamentodur. Kabinde kendi vicdanıyla baş başa kaldığı zaman inanıyorum ki en doğru kararı, en özgür iradeyi ortaya koyacaktır.

Bu değerlendirmelerle, bu düşüncelerle ve bu dileklerle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Sen de kabine girsene!

FARUK BAL (Konya) – Toplantı yeter sayısı Sayın Başkan…

BAŞKAN – Oylamaya yapmıyoruz ki efendim.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Efendim, daha henüz oylama noktasına gelmedik.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Tamam.

BAŞKAN – Şimdi sizi davet edeceğim efendim.

Birlikte işleme aldığım üç önergeden ikincisi Sayın Şandır’a ait.

Buyurun Sayın Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)

Önerge üzerinde gerekçeyi açıklayacaklar.

Süreniz beş dakikadır efendim.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, önemli bir konuyu tezekkür ediyoruz, boş sıralara konuşmamaktı toplantı yeter sayısı istemekteki arzumuz ama canı sağ olsun milletvekili arkadaşlarımızın.

Değerli Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz konu üzerinde son bir defa daha sizi düşünmeye davet ediyorum. Bu görüştüğümüz konu, Anayasa’nın 69’uncu maddesindeki parti kapatma hususunun yeniden düzenlenmesiyle ilgilidir.

Değerli arkadaşlar, 69’uncu maddede çerçeve 8’inci maddeyle şöyle bir husus getiriyoruz, diyoruz ki: “Meclis çalışmalarındaki oy ve sözler, Mecliste ileri sürülen düşünceler ile idarenin eylem ve işlemleri odaklaşmanın tespitinde gözetilemezler.”

Değerli arkadaşlar, demokrasilerin vazgeçilmez unsuru olan, en değerli unsuru olan siyasi partilerin hangi kapsamda ve hangi hukuk içerisinde siyaset yapacaklarını Anayasa’mız 68’inci maddesinde müeyyidelerini, tanımlarını yaparak 69’uncu maddede de cezasını koymuştur.

Şimdi “odak olamama” durumunun dışına çıkartılan hususlar şunlardır, lütfen dikkatinize sunuyorum: 68’e dörtte deniliyor ki: Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve lâik Cumhuriyet ilkelerine aykırı siyaset yapılamaz, siyasi parti kurulamaz.

Şimdi getirdiğimiz düzenlemede bu hususu, Mecliste yani milletvekili olanlardan ve idareden… İdare kim? Hükûmet ve hükûmet üyeleriyle, belediyeler. Bunların hiçbir eylem ve söylemlerini “odak olma” tanımlamasının içerisine koyamayacağız. Böylelikle, devletin ülkesiyle, milletiyle bölünmez bütünlüğüne karşı, insan haklarına karşı, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine karşı, millet egemenliğine, demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerine karşı siyaset yapılmayı serbest bırakıyoruz. İşin özü budur değerli arkadaşlar. Buysa Anayasa’mızın değiştirilemez maddelerine aykırıdır. Eğer bu konuda Hükûmet grubu olarak, iktidar grubu olarak ısrar ederseniz, bu konu, daha önce örneğini yaşadığımız, 411 oyla burada kabul edip de Anayasa Mahkemesine giden konuda olduğu gibi değiştirilemez maddelere atıf yapılarak bu yasanın bütünüyle iptali yoluna gidilebilinir. Bu doğru değil.

Bir başka yanlış olan hadise şu: Değerli arkadaşlar, en büyük ortak paydamız... Değerli milletvekilleri, bakın, burada bulunan herkesin en büyük ortak paydası, ülkenin, milletin ve vatanın bölünmez bütünlüğüdür, birliğidir. Birliğimizi parçalatırsak, buna bir hukuk oluşturursak, buna bir zemin oluşturursak burada beraber olmamız, bağımsız devletimizin olması, Meclisimizin olması imkânı kalmaz. Bu yanlış oluyor.

Değerli milletvekilleri, yani sebebi size ait olmak üzere, zamanlaması da takdiri de size ait olmak üzere bir Anayasa değişikliği yapıyorsunuz ama yaptığınız bu Anayasa değişikliğinde attığınız bir adım, geleceği çok ciddi bir kaosa atacağı endişesiyle bunları söylüyorum. Yoksa takdir sizindir ama burada getirdiğiniz hususla artık bölücü siyaset yapılmasının önünü kesemezseniz. Burada çok temel bir konu olan, yani parti kapatma ve siyaset yapma yasağını tanımlayan suçları odak olmaktan çıkartırsanız artık bundan sonra bölücü siyasetin ve bölücü siyaset üzerinden parti kurmanın önünü kesemezsiniz.

Değerli milletvekilleri, bakınız, ben temennimi ifade ediyorum size. Anayasa değişiklik teklifi yapılırken hiçbir şekilde demokrasinin standartlarını yükseltmek, özgürlükleri geliştirmek adına, bu gayretler adına kurucu hukuku değiştiremezsiniz, değiştirmemelisiniz. Bizim kurucu hukukumuzda devletin milleti ve toprağıyla bölünmez bütünlüğü, vazgeçilemez ve değiştirilemez bir hukuktur. Millî kimliği sorgulamak yanlış olur, üniter devleti zayıflatmak yanlış olur. Ana dile saygı göstereceğiz diye, Türkçe dışındaki dillerde eğitim ve siyaset yapılmasına fırsat vermek yanlış olur. Bunun geleceğini düşünmek mecburiyetindesiniz.

Bakın, bu Meclisin, kendi sağduyusuyla Hükûmetin önerileri karşısında bazen çok doğruyu da yaptığını hatırlıyoruz. Bu millet bunu unutmadığı için sizi takdir etti. Bu 3 Mart Tezkeresi bunun en canlı örneğidir. Burada da ona benzer bir yanlışlık yapılmaktadır. Lütfen, bundan geri dönünüz.

Değerli milletvekilleri, bence, farklılıkları siyasi kimliklere dönüştürerek ve bunlar içerisinden siyaset yaparak bu ülkenin geleceğini parçalamaya hiç kimsenin hakkı yoktur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Şandır, ek süre veriyorum efendim bir dakika, lütfen konuşmanızı tamamlayın.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Buna hiç kimsenin hakkı yoktur. Bu doğru değil, bu meşru değil. Bundan ne milletimiz razı olur ne atalarımız razı olur ne de tarih böyle bir kusuru affeder. Değerli milletvekilleri, sizi kendi vicdanınızla baş başa bırakıyorum.

Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak “Partiler kapatılmasın.” diyoruz. Kapatılmasın partiler ama parti kapatmaya sebep teşkil edecek suçları işleyen yöneticiler cezalandırılsın. Gelin bu maddeyi geri çekelim, bu madde düşsün, yeniden bu şekilde tanzim edelim. Hiçbir şekilde teröre bulaşmamış, bölücülük yapmamış, terörü bir siyasi program olarak kullanmamış hiçbir siyasi parti kapatılmasın. Ama eğer bölünmez bütünlüğü ortadan kaldıracak bir zemin hazırlarsanız, bir hukuk hazırlarsanız bu ülkede, artık, bölücülüğün siyaseti yapılır ve bu mutlaka bir sonuca ulaşır diye endişe etmekteyim.

Değerli milletvekilleri, sözümün sonunda şunu arz etmek istiyorum size…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Sayın Başkanım, selamlamak istiyorum, bitireyim cümlemi lütfen.

BAŞKAN – Selamlama için tekrar açıyorum ama sadece Genel Kurulu selamlayabilmeniz için, lütfen.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Hayhay efendim.

Değerli milletvekilleri, şunu ifade etmek istiyorum: Siyaset yapıyoruz iktidarıyla muhalefetiyle. Herkes kendi kabulü doğrultusunda bir duruş ortaya koyuyor. Ama inanınız ki en büyük ortak paydamız bu milletin birliğidir. Bu milletin birliği olmazsa burada bulunamayız, bulunuş sebebimiz de olmaz, millet de bizi affetmez. Takdir sizindir değerli milletvekilleri, takdir sizindir. Bu ülke de sizin, karar da sizindir. Vereceğiniz kararlarla geleceği karartmaya hakkımız yok.

Sizi sorumluluğa davet ediyorum ve bu yanlıştan geri dönülmesini sizden istirham ediyorum; milletim adına istirham ediyorum, gelecek adına istirham ediyorum, geçmişte verilen mücadele adına, akıtılan kanlar adına istirham ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Şandır, teşekkür ederim.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın Başkan, izin verirseniz yerimden kısa bir açıklama yapacağım.

BAŞKAN – Hangi konuda efendim?

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın Şandır’ın söylediğiyle ilgili olarak çok kısa bir saptama yapacağım, bir tespit yapacağım burada bulunan milletvekillerinin sayısına yönelik olarak.

BAŞKAN – Kaçıncı maddeye göre istiyorsunuz? İç Tüzük’ün kaçıncı maddesine dayanarak söz istiyorsunuz efendim? Açıklama mı? Yerinizden… 60/4’e göre mi efendim?

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Çok kısa bir açıklama yapacağım efendim, bir tespit sadece.

BAŞKAN – İç Tüzük 60’a göre mi istiyorsunuz?

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – 60’a göre kısa bir söz istiyorum.

BAŞKAN – Peki efendim, yerinizden…

İç Tüzük 60’ıncı madde dördüncü fıkraya göre, buyurun.

VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)

2.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, konuşmasında iktidar partisi grubuna hitaben söylediği “Boş sıralara konuşuyorum.” ifadesine ilişkin açıklaması

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Sayın Şandır’ın söylemlerine katılmamakla birlikte şunu belirtmek isterim ki biz, milletvekili arkadaşlarımızla birlikte sorumluluğumuzun bilincindeyiz. Bizim uyarı almaya ihtiyacımız yok ve sorumluluğumuzu “Evet.” oylarıyla yerine getirmek istiyoruz. (MHP sıralarından gürültüler)

AHMET DENİZ BÖLÜKBAŞI (Ankara) – Böyle açıklama mı olur Değerli Başkan?

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Açıklamam şudur: Sayın Şandır, konuşmasında, iktidar partisi grubuna dönerek “Boş sıralara konuşuyorum.” dedi. Oysa, bizim şu anda milletvekili sayımız Bakanlar Kurulu hariç 180’dir, muhalefetin toplamı ise 71 kişidir. Bunu belirtmek istedim.

Teşekkür ederim.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Keşke hepiniz burada olsaydınız da hepinize konuşsaydık, önerimiz buydu.

BAŞKAN – Efendim, tamam…

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) (Devam)

BAŞKAN – Diğer önerge üzerinde, birlikte işleme aldığım üçüncü önerge üzerinde Sayın Bal konuşacaklar. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika efendim, buyurun.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; değişiklik önergesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini açıklamak üzere huzurunuzdayım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Siyasi partiler milletimizin ortaya koyduğu sivil organlardır ve milletimizin değeridir. Bu sebepledir ki siyasi partiler demokrasimizin vazgeçilmez unsurudur. Milliyetçi Hareket Partisi bu anlayışla hadiseye baktığı içindir ki siyasi partilerin belirli çerçeve içerisinde değerlendirilmesini ve evrensel değerler dışında, kapatılma tehlikesi içerisinde kalmamalarını ön planda tutmaktadır. Bu itibarla da Adalet ve Kalkınma Partisi hakkında geçtiğimiz süreçte kapatma davası açılır açılmaz, Milliyetçi Hareket Partisi demokrasiye olan saygısı ve evrensel değerlerle barışık siyasi düşüncesinin gereği olarak siyasi parti kapatma konusundaki Anayasa hükmünün gerek Venedik Kriterleri ve gerekse insan hakları evrensel değerleri çerçevesi içerisinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin vardığı sonuca göre yeniden tanzim edilmesi gerektiğini ifade etmiş ve bu konuda bir Anayasa değişikliği yapılmasını önermişti. Dolayısıyla, Milliyetçi Hareket Partisi, bugün bu teklifi verirken aynı değerleri muhafaza eden bir partidir ve bugünkü teklifin de içinde bulunduğumuz süreçte demokratik bir yönünün bulunmadığı ve Anayasa’nın özüyle sözüyle çelişen bir yapıda olduğunu ifade etmektedir.

Değerli arkadaşlarım, birinci olarak, siyasi partilerin mali denetimlerinin Anayasa Mahkemesinden alınıp Sayıştaya verilmesi… Sayıştayın nasıl teşkil edildiğine dair yaşadığımız gerçekler dikkate alındığında, siyasi partilerin anayasal ve yargısal bir teminattan uzaklaştırıldığı düşüncesindeyiz. Diğer taraftan, siyasi partiler hakkında cumhuriyet başsavcısının, kapatma davası açmadan önce Türkiye Büyük Millet Meclisinden izin alma işlemi, hiçbir ahlaki, hiçbir siyasi ve hiçbir demokratik değere dayanmayan, sadece “Siyasi partiler kapatılamaz.” sonucuna ulaşabilmek için ortaya konulmuş bir düşünceden ibarettir.

Değerli arkadaşlarım, siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin izni verecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde teşkil edilecek komisyon, bu Mecliste grubu olan partilerden oluşacaktır. Oysa, Türkiye’de bu Mecliste temsil edilmeyen siyasi partiler hakkında da kapatma kararı verilebileceğine göre bu, başından bir eşitsizlik yaratmaktadır.

Diğer taraftan, bu komisyona iştirak edecek olan, siyasi bir karara imza atacak olan milletvekillerinin şu düşünceler ile anayasa hukuku çerçevesi içerisinde, vicdanlarının Anayasa mecburiyeti hâline dönüştürülmesi hiçbir değerle bağdaştırılamayacaktır. Elbette siyasi partilerin biri diğerinin siyasi rakibidir. Elbette siyasi partiler arasında olması gereken bir gerçek vardır, o da siyaseten çıkar farklılıkları vardır, siyaseten menfaat zıddiyeti bulunmaktadır. Dolayısıyla, siyaseten menfaat zıddiyeti bulunduğu bir parti hakkında bir milletvekilinin vicdanını Anayasa ile mahkûm ederek karar vermeye zorlamak hiçbir ahlaki değerle bağdaşmamaktadır.

Diğer taraftan, geçmişte örneklerini gördüğümüz gibi, gerek gensorularda gerek dokunulmazlık oylamalarında gerekse hükûmetlerin düşürülmesine ilişkin ya da kurulmasına ilişkin oylamalarda, milletvekillerinin vicdanlarını pazarlamanın yeni bir versiyonunu yaşamaktayız ve buna anayasal bir zemin hazırlamaktayız. Milletvekilinin bu komisyonda karar verir iken nasıl pazarlıklar ile vicdanını Anayasa gereği bir mahkûmiyete dönüştüreceğini şimdiden görebilmekteyiz.

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bal, süreniz doldu, size de ek süre veriyorum.

Buyurun, konuşmanızı tamamlayın.

FARUK BAL (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlarım, bu teklif ile Anayasa’nın 14’üncü maddesinde ve Anayasa’nın 68’inci maddesinde getirilmiş olan hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasına ilişkin düzenlemeler bu teklif ile baypas edilmektedir ve bundan sonra, her hakkın, her hürriyetin kullanılmasının bir sınırı olması gereken düzen ortadan kaldırılmaktadır yani Anayasa’nın 14’üncü maddesindeki ve 68’inci maddedeki “devletin üniter yapısı, millî birlik” kavramlarının içerisi boşaltılmaktadır. Bunlara karşı, Mecliste ve idarenin eylem ve işlemlerinde yapılacak olan faaliyetler odak olma noktasından çıkarılacaktır. Dolayısıyla, 1876 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun yaşayarak imparatorluğun dağılma sürecine sokulmasına ilişkin bir tertiple karşı karşıyayız ve önümüzdeki çok yakın bir gelecekte, bu Mecliste, aynen 1876 Anayasası ile oluşturulan Mecliste yapılacak konuşmalar gibi konuşmalar olabilecektir ve biz…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bal, ek süreniz de doldu.

FARUK BAL (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sadece selamlama için mikrofonu tekrar açıyorum.

Buyurun.

FARUK BAL (Devamla) - …gazi bir Meclis olarak, bu devleti kurmuş Meclisin üyeleri olarak, bu devletin toprağıyla, milletiyle parçalanması için faaliyet gösterenlerin önünde engel olabilecek bir hukuki düzenlemeden mahrum olacağız.

Yüce heyeti saygıyla selamlayarak, onların vicdanına bu milletin geleceğini, bu devletin geleceğini emanet ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Şandır, demin bir talebiniz olmuştu, hâlâ talebinizde ısrarlı mısınız efendim? Yoklama talebiniz olmuştu.

FARUK BAL (Konya) – Evet, yoklama talebimiz var.

BAŞKAN – Evet, 20 arkadaşımızın ayağa kalkarak yoklama talebinde bulunması gerekiyor.

III. YOKLAMA

(MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

BAŞKAN – Yoklama talebinde bulunan arkadaşların isimlerini tespit edeceğim: Sayın Çakmakoğlu, Sayın Vural, Sayın Bal, Sayın Çalış, Sayın Işık, Sayın Kalaycı, Sayın Tankut, Sayın Çobanoğlu, Sayın Şandır, Sayın Durmuş, Sayın Asil, Sayın Tanrıkulu, Sayın Uslu, Sayın Coşkun, Sayın Yıldız, Sayın Melen, Sayın Atılgan, Sayın Enöz, Sayın Bukan, Sayın Varlı.

Sayın milletvekilleri, isimleri okunan arkadaşlarımız sisteme girmeyecekler, bir kez daha hatırlatıyorum.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) (Devam)

BAŞKAN – Birlikte işleme aldığım önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 497’ye 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 8 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                               Sırrı Sakık (Muş) ve arkadaşları

 

Madde 8- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 69 uncu maddesinin üçüncü, dördüncü ve yedinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, altıncı fıkrasının sonuna "Meclis çalışmalarındaki oy ve sözler, Mecliste ileri sürülen düşünceler ile idarenin eylem ve işlemleri, odaklaşmanın tespitinde gözetilemez." cümlesi eklenmiş, dokuzuncu fıkrasındaki "beş yıl" ibaresi "altı ay" şeklinde değiştirilmiş, beşinci, altıncı ve dokuzuncu fıkralarındaki "temelli" sözcükleri, onuncu fıkrasındaki "temelli olarak" ibaresi ile sekizinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

"Siyasî partilerin gelir ve giderlerinin amaçlarına uygun olması gereklidir. Bu kuralın uygulanması kanunla düzenlenir. Siyasî partilerin malî denetimi Sayıştay tarafından yapılır. Sayıştay'ca siyasî partilerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunun tespiti, bu hususun denetim yöntemleri ve aykırılık halinde uygulanacak yaptırımlar kanunda gösterilir. Sayıştay'ın bu denetim sonunda vereceği kararlar kesindir.

Siyasî partilerin kapatılmasına ilişkin davalar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının talebi üzerine, talebin Türkiye Büyük Millet Meclisine ulaştığı tarihte Mecliste grubu bulunan her bir siyasi partinin beşer üye ile temsil edildiği Komisyonun üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ve gizli oyla vereceği izin üzerine açılır ve Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara bağlanır. Meclis Başkanı, bu Komisyona Başkanlık eder, ancak, oy kullanamaz. Komisyonun kararları, yargı denetimi dışındadır.

İzin talebinin Meclise ulaşmasından itibaren otuz gün içinde Komisyon oluşturulur ve Komisyon, kararını izin talebinin Meclise ulaşmasından itibaren en geç altmış gün içinde verir. Meclisteki siyasi parti gruplarınca, izin talebiyle ilgili görüşme yapılamaz ve karar alınamaz. İzin talebini karara bağlayacak Komisyonun oluşumu, izin talebinin görüşülme usul ve esasları Meclis İçtüzüğüyle düzenlenir."

"Anayasa Mahkemesi, yukarıdaki fıkralara göre kapatma yerine, dava konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasi partinin; uyarılmasına, neden olan üye veya yöneticilerinin üyeliklerinin düşmesine Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebilir. Devlet yardımından yoksun bırakılma, bağlı olduğu kapatma davasının ve kararının usulüne tabi olup tek başına dava konusu yapılamaz." Siyasi partilerin yargılanmasında tüzel kişi ile birlikte, hakkında yaptırım istenen gerçek kişiler de yargılama sürecine katılırlar.

Siyasi partiler resmî dil Türkçe ile yazışma ve çalışmalar yaparlar. Tüzük ve programlarını, seçim ve propaganda çalışmalarını resmî dil dışında farklı dillerde de yapabilirler. Siyasi partilerde cinsiyetler arası fırsat eşitliğini sağlamayı gözetir. Tüm karar organlarında cinsiyetler arası eşit temsil ve katılımı fiilen sağlayacak esaslara göre oluşur. Siyasi partiler tüzüklerinde belirtildiği takdirde eş başkanlık modelini uygulayabilirler. Siyasi partilerde Genel Başkanlık sürelidir. Parti içi demokrasi ve üye hukuku zorunludur. Adayların belirlenmesinde yüzde on kontenjan dışında kalanlar, tüm üyelerin katıldığı yargı gözetimindeki ön seçimle belirlenir. Seçim barajı ve hazine yardımı yüzde beşten fazla olamaz.

Bir siyasi parti, tüzük ve programına aykırı olarak şiddet uygular veya teşvik ederse, bu nitelikteki fiiller o partinin üyelerince yoğun, sürekli işlenirse, reel ve yakın tehlike varsa o partinin büyük kongre veya genel başkan, merkez karar veya yönetim organları veya Türkiye Büyük Millet Meclisindeki Grup Genel Kurulu veya grup yönetim kurulunca benimsendiği yahut bu fiiller aynı şekilde doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği takdirde yargılanırlar.

Anayasa Mahkemesi, önceki fıkra hükümlerine aykırılık nedeniyle açılan davalarda, taraf olunan uluslar arası sözleşmeler, Venedik Kriterleri ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ışığında karar verir.

BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Sakık, buyurun, önergeniz üzerinde beş dakika gerekçe açıklayacaksınız.

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi selamlıyorum.

Aslında bu Anayasa, “Başlangıç” maddesinden başlarsanız, ret ve inkârdan başlıyor, son maddesi de şapka. Yani bu şapkadan ne çıkar? Bu Anayasa’da, eğer, “Başlangıç”ta bir halk, buradaki farklılıklarımız reddediliyorsa, bu Anayasa’dan bir şey çıkmayacağını hep birlikte konuştuk, tartıştık. Asıl sorunlarımızın… Anayasa’nın bir bütün şeklinde değiştirilmesi gerektiğini söyledik.

Siyasi partiler kapatılıyor, milletvekillikleri düşüyor. Evet, benim geldiğim gelenek: Altı siyasi parti kapatıldı. Ben bu altı siyasi partide aktif rol aldım. Milletvekilliğim düşürüldü, arkadaşlarımızın milletvekilliği düşürüldü ve uzun yıllar siyaset dışında kaldık. Uzun yıllar cezaevinde kaldık ama sorunlarımız çözülmedi. Şimdi geldiğimiz noktada…

Sayın Başbakan 2010 bütçe görüşmelerinde şunu söylüyordu: “Sizin hiç anne-babanız öldü mü? Kendinizi Dersim’deki bir anne-babanın yerine koydunuz mu?” Evet, bizim annemiz, babamız öldü, bizim partilerimiz kapatıldı, bizim milletvekilliklerimiz düşürüldü. Ama bunların hepsi, sadece bir partinin yaşaması için değil, buradaki ret ve inkâr politikalarının ortadan kaldırılması için bu ağır bedeller ödendi. Şimdi de bu bedellerin daha ödenmemesi için hepimiz adımlar atıyoruz ama uzlaşıyı bir türlü beceremiyoruz.

Şimdi, bakın, bir muhalefet lideri size dönüyor, diyor ki, 7 Şubat 2008: “Ya Kurtuluş Savaşı yaparsın, yeni bir devlet kurarsın ya da ihtilal yaparsın, idamı göze alırsın, o zaman yeni anayasa yapabilirsin.” Biz böyle demiyoruz, biz diyoruz ki: “Uzlaşalım, birlikte yeni anayasalar yapalım, toplumun ihtiyacı olan anayasaları birlikte inşa edelim.”

Şimdi, diğerleri ordusuyla, yargısıyla, tankıyla, topuyla mevziye yatıyorlar, “Uzlaşalım.” diyorlar. Bunun adı “uzlaşı” değil, bunun adı “teslim almak”tır. Ama Barış ve Demokrasi Partisi de bir taslak hazırlıyor, size sunuyor. “Gelin, oturalım, bu taslağı birlikte hayata geçirelim, sorunlarımızı birlikte çözelim.” diyorlar ama ne yazık ki siz, Barış ve Demokrasi Partisinin taslağını, emeğini görmemezlikten geliyorsunuz çünkü ürküyorsunuz, korkuyorsunuz, “Biz Barış ve Demokrasi Partisiyle yan yana olursak bedel ödeyebiliriz…” Dünyanın her yerinde demokrasi bedel ödenerek kazanılır.

Siz ne kadar yasalsanız Barış ve Demokrasi Partisi de bir o kadar yasaldır. Eğer doğru noktalarda buluşabiliyorsak buluşmalıyız. Siyaset uzlaşı sanatıdır, diyalog sanatıdır, uzlaşabilmeliyiz ama siz, bizimle uzlaşıyı bir kenara itiyorsunuz, sizi teslim almak isteyenlerle uzlaşı arayışı içerisinde oluyorsunuz. İşte, bizim tepkimiz budur. Biz ilk günden beri bunları söylüyoruz. Yani bir anayasa bütün çıplaklığıyla ret ve inkâr üzerinde inşa edilmişse ve “Türklük” üzerine inşa edilmişse bu anayasa barışı sağlayamaz. Biz Anayasa’da “Farklılıklarımız zenginliğimizdir. Bütün farklılıkları, bu ülkede yaşayan bütün farklılıkları bu Anayasa’ya dâhil etmeliyiz, gayrimüsliminden Kürtlere, Türklere kadar bir bütün olarak...”

Şimdi, çıkıp burada, belli kesimleri etkilemek için, “Efendim, ülkenin bölünmez bütünlüğü…”  Şimdi, her partinin kendisine özgü bir bölünmez bütünlüğü var. Peki, uluslararası kriter ve hukuk ne diyorsa onu birlikte hayata geçirelim.

Osmanlıdan bahsediyorlar. Osmanlı çok kültürlüydü. Osmanlıda, o beğenmediğiniz Osmanlıda Kürtçe üniversiteler vardı. İstanbul’da Kürtçe üniversite vardı, Urfa’da Kürtçe üniversite vardı, Diyarbakır’da vardı, Van’da vardı. Osmanlı onunla ayaktaydı. O vesileyle Osmanlıyı referans gösterenler dönüp Osmanlıyı iyi tahlil etmeliler ve iyi okumalılar. Biz 1921 Anayasası’nın hâlâ 2010 anayasasından daha çok özgürlükçü olduğunu biliyoruz. Bu da bizim ayıbımız. Eğer 1921 Anayasası özgürlükçü bir anayasa ve 2010 anayasası yasaklarla doluysa bu da Parlamentonun bir ayıbıdır. Düşünün, aradan yüz yıla yakın bir süre geçiyor, hâlen…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Sakık, ek süre veriyorum, lütfen konuşmanızı tamamlayın efendim.

SIRRI SAKIK (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

…o ruhu aramaya çalışıyoruz, hâlen oradaki farklılıklarımızı Anayasa’ya dâhil etmeye çalışıyoruz.

Şimdi, onun için, bizim verdiğimiz bu değişiklik önergesi… Daha bundan birkaç ay önceydi, yanı başınızda meslektaşlarınızdı Sayın Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk, milletvekillikleri düştü. Eminim ki eğer vicdanınızda bu bir iz bırakmışsa niye üç yıl? Niye bir yıl değil? Niye altı ay değil? Bu insanlar siyaset dünyasından gittiler.

Şimdi size söylüyorum: Verdiğimiz değişiklik önergesini, eğer emir komuta zinciri içerisinde çalışmıyorsanız, vicdanlarınıza danışıyorsanız lütfen o zaman  bizim önergemizi destekleyin.

Hepinize teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

SIRRI SAKIK (Muş) – Demokrasiniz bu sizin işte!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım üç önerge de aynı mahiyettedir, o nedenle birlikte işleme alacağım. İstemde bulunmaları hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.

İlk önergeyi ve diğer önergelerin imza sahiplerini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 8 nci maddesiyle değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 69 uncu maddesinin 4 üncü fıkrasının ilk cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                               İsmail Bilen

                                                                                                                  Manisa

"Siyasi Partilerin kapatılmasına ilişkin davalar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının talebi üzerine, talebin, Türkiye Büyük Millet Meclisine ulaştığı tarihte yine Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan her bir siyasi partinin sandalye sayıları oranında temsil edildiği yirmi üyeden müteşekkil komisyonun üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ve gizli oyla vereceği izin üzerine açılır ve Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara bağlanır."

Diğer önerge sahipleri:

Cahit Bağcı       

Çorum

Azize Sibel Gönül

Kocaeli

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu efendim?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay)  – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Bilen, konuşacak mısınız?

İSMAİL BİLEN (Manisa) – Konuşacağım efendim.

BAŞKAN – Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır efendim.

İSMAİL BİLEN (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’mizin 8’inci maddesinde vermiş olduğum önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Yaklaşık on gündür burada darbe Anayasası’nı tartışıyoruz, darbe Anayasası’nda yaptığımız, yapacağımız iyileştirmeleri görüşmeye çalışıyoruz. Birçok kez muhalefetin de şahit olduğum sözcüleri, bu darbe Anayasası’na, 82 Anayasası’na oy vermedikleriyle övünüyorlar. Eminim, şimdi Parlamentoya sorsak yüzde 99,9’u da bu Anayasa’ya oy vermediğini ifade edecek.

Şimdi, böyle bir Anayasa’ya oy vermediğimizi söyleyeceğiz ancak bu değişikliğe de karşı çıkacağız.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Ne farkı var?

İSMAİL BİLEN (Devamla) – Buradaki tutarsızlık, samimiyetsizlik milletimiz tarafından da aziz milletimiz tarafından da ibretle seyrediliyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Ne farkı var?

İSMAİL BİLEN (Devamla) – İbretle seyrediliyor.

RECAİ YILDIRIM (Adana) – İbretlik olan sensin!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

İSMAİL BİLEN (Devamla) – Bakın, 82 Anayasası’nı hiç kimse savunmuyor bu Parlamentoda. Darbe Anayasası’nı savunan bir kişiye şahit olmadım ama ne hikmetse “Bu darbe Anayasası’nı değişelim.” dediğimizde buna, ilk etapta, oy vermediklerini söyleyenler itiraz ediyor.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Takiye yapıyorsunuz, takiye!

İSMAİL BİLEN (Devamla) – Özellikle de itirazları üç noktada toplanıyor. Bunlardan bir tanesi, siyasi partilerin kapatılması; ikincisi, Anayasa Mahkemesinin yapısı ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısının genişletilmesi.

Siyasi partiler, diyoruz ki, toplumun vazgeçilmez unsurları ve bu partiler mutlaka -şiddete bulaşmamış ise- siyasi hayatta yerlerini alsınlar. Eğer şiddete bulaşmış olanlar varsa veya şiddeti özümseyenler varsa bunlar kapatılsın. Getirilen teklifte, teklifi okuduğumda, 8’inci maddede yapılmak istenen değişiklikte asla böyle bir şiddeti benimseyen ya da şiddeti teşvik eden bir siyasi partinin siyasi hayatta yer almasını öngören bir düzenleme olmadığını görüyorum.

Şimdi, bir siyasi partiyi düşünün, bu siyasi parti iktidara gelecek ya da aziz milletimizin kahir bir ekseriyetinin desteğini alacak, bununla mücadele edemeyenler, bir kısım odaklarla veya bir kısım yandaş, sözüm ona yargıç veya savcılarla o siyasi partinin kapatılması ya da siyasi partinin siyasi hayattan uzaklaştırılmasını öngörerek, milletin kendilerine vermediği yetkiyi, iradeyi bir başka kurumun desteğiyle sağlamaya çalışacaklar.

Burada tutarlı olmak lazım, burada samimi olmak lazım. Bu siyasi partiler eğer demokratik hayatın vazgeçilmez temel öğelerinden bir tanesiyse “Siyasi partilerin kapatılmasına karşıyız ancak/veya/ama/lakin…” ibareleriyle bu siyasi partilerin, bir şekilde mücadele edemediğiniz, siyaseten bileğini bükemediğiniz siyasi partilerin kapatılmasını meşru göstermemelisiniz. Aziz milletimiz sizi ibretle ve dehşetle izliyor.

Değerli arkadaşlar, şimdi, bizim zaman zaman kabinlerde oy verirken kısmen de olsa arkadaşlarımızın zarfı kontrol etmelerini bir gerekçe, bahane gösterip eleştirenlere de bir iki cümleyle cevap vermek istiyorum: Biz hiç olmazsa şu kabinlere girerek, milletin bize verdiği yetkiyi orada kullanmaya gayret sarf ediyoruz. Siz o kabinlere bile giremiyorsunuz. Bizi buradan büyük bir zevkle, ibretle izlemekle yetiniyorsunuz.

TANSEL BARIŞ (Kırklareli) – İbretle! İbretle!

İSMAİL BİLEN (Devamla) - Ya siz kendi kendinize güvenmiyorsunuz ya da birileri size güvenmediği için demokratik hakkınızı burada ortaya koymanızı engelliyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bunu da ibretle, üzülerek müşahede ediyorum.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Mevcutlu olarak oy kullanmak mı güvenmek?

İSMAİL BİLEN (Devamla) – Hayır… Girin, girin şuraya, tercihinizi, demokratik tercihinizi ortaya koyun.

BAŞKAN – Sayın Bilen, lütfen karşılıklı konuşmayın, Genel Kurula hitap edin, konuşmanızı kişiselleştirmeyin.

İSMAİL BİLEN (Devamla) – Eğer kendinize güveniniz varsa, eğer kendinize inancınız varsa şuraya girer, millete de milletin verdiği size desteğe de saygınız varsa şuraya girer, kabinlerde perdeyi kapatarak oyunuzu kullanırsınız. Bu kadarına bile size izin verilmezken, burada oy kullananlara sataşarak, milletin bize verdiği yetkiyi kullanmamızı eleştirerek bizi yermeye çalışıyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bilen, ek süre veriyorum, lütfen konuşmanızı tamamlayın efendim.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – İsmail, önceki önergelerinde niye konuşmadın da şimdi konuşuyorsun?

İSMAİL BİLEN (Devamla) – Bakın, 8’inci maddeyle getirilen hususa değinmek istiyorum.

Verdiğim önergede diyorum ki: Siyasi partilerin güçleri oranında bu kurullarda, bu komisyonlarda görev almaları gerekir. Ama AK PARTİ İktidarı bunu bile tercih etmiyor. Eğer bir parti kapatılacaksa, eşit komisyonlardan oluşacak, aldığı oy oranına bakılmaksızın göndereceği üyelerin tercihiyle, beşer kişilik üyelerin tercihiyle yapılacak oylamada çıkacak karara saygılı olacağını ifade ediyor. Bundan daha demokratik bir duruş olabilir mi?

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bağcı, konuşacak mısınız?

CAHİT BAĞCI (Çorum) – Gerekçe…

BAŞKAN – Sayın Gönül…

AZİZE SİBEL GÖNÜL (Kocaeli) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Milli iradenin temsili açısından daha uygun olacağı düşünülmüştür.

BAŞKAN – Birlikte işleme aldığım önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Kabul etsene verdiğin önergeyi, niye kabul etmiyorsun?

BAŞKAN - Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, 8’inci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddenin oylaması gizli oylama şeklinde yapılacaktır.

Bir kez daha milletvekili arkadaşlarımı uyarmak istiyorum. Sizlere verilecek pullardan beyaz olanı “kabul”, kırmızı olanı “ret”, yeşil olanı “çekimser” oyu ifade etmektedir.

İsmi okunmayan milletvekili arkadaşım lütfen sıraya girmesin. Özellikle kâtip üye arkadaşlarıma, İç Tüzük’te düzenlenmiş olan gizli oylamayla ilgili hususlara azami gayret göstermelerini istirham ediyorum.

Gizli oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.

(Oylar toplandı)

BAŞKAN – Oyunu kullanmayan milletvekili arkadaşımız kaldı mı? Yok.

Sayın milletvekilleri, oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.

Oy kutularını kaldırıyoruz.

(Oyların ayrımı yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 8’inci maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:

“Oy Sayısı        :      410

Kabul                :      327

Ret                    :        76

Çekimser           :          2

Boş                   :          3

Geçersiz            :          2

 

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

Harun Tüfekci

 

Bayram Özçelik

 

Konya

 

Burdur”

 

İlgili madde öngörülen beşte 3 çoğunlukla kabul oyu alamadığından reddedilmiştir.

Sayın milletvekilleri, birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.31


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.47

BAŞKAN: Mehmet Ali ŞAHİN

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 100’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon yerinde.

Hükûmet yerinde.

Teklifin 9’uncu maddesini okutuyorum:

MADDE 9- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 74 üncü maddesinin kenar başlığı “VII. Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı” şeklinde değiştirilmiş, maddenin üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmış ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“Herkes bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler.

Kamu Başdenetçisi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından gizli oyla dört yıl için seçilir. İlk iki oylamada üye tamsayısının üçte iki ve üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu aranır. Üçüncü oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için dördüncü oylama yapılır; dördüncü oylamada en fazla oy alan aday seçilmiş olur.

Bu maddede sayılan hakların kullanılma biçimi, Kamu Denetçiliği Kurumunun kuruluşu, görevi, çalışması, inceleme sonucunda yapacağı işlemler ile Kamu Başdenetçisi ve kamu denetçilerinin nitelikleri, seçimi ve özlük haklarına ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.”

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 9’uncu madde üzerinde kırk sekiz önerge verilmiştir. Kura sonucu belirlenen yedi önergeyi okutup işleme alacağım.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 9 uncu maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 74 üncü maddesine eklenen 2 nci fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                 Aşkın Asan                                                                           Ahmet Yeni

                     Ankara                                                                                   Samsun

"Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili bireysel şikâyetleri inceler."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 9 uncu maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 74 üncü maddesine eklenen 2 nci fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                               Cahit Bağcı

                                                                                                                   Çorum

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili bireysel şikâyetleri inceler.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifi”nin çerçeve 9 uncu maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 74 üncü maddesine eklenen 2 nci fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                           Halil Mazıcıoğlu

                                                                                                                 Gaziantep

"Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili bireysel şikâyetleri inceler."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "7.11.1982 tarihli Ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi"nin 9 uncu maddesi ile anayasanın 74 üncü maddesine eklenen "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler." fıkrasının “Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler.” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                             Harun Öztürk

                                                                                                                    İzmir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 9. maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 74. maddesine 5. fıkra olarak eklenen fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Ahmet Küçük

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Engin Altay

 

Çanakkale

Malatya

Sinop

 

 

İsa Gök

 

 

 

Mersin

 

“Kamu Başdenetçisi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından gizli oyla dört yıl için seçilir. İlk iki oylamada üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu aranır. İlk iki oylamada üçte iki çoğunluk sağlanamaz ise diğer oylamalarda üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunu alan aday seçilmiş olur.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 497’ye 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 9 ncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Osman Özçelik

Hamit Geylani

Sırrı Sakık

 

Siirt

Hakkâri

Muş

 

 

Ufuk Uras

 

 

 

İstanbul

 

Madde: 9- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 74 üncü maddesinin kenar başlığı "VII. Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı" şeklinde değiştirilmiş, maddenin üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmış ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

"Herkes bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler.

"Kamu denetçiliği bağımsız, tarafsız, dokunulmaz ve özerktir. Tüm kamu kurumları denetime tabidir.

Kamu Baş Denetçisi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından gizli oyla dört yıl için seçilir. İlk iki oylamada üye tamsayısının üçte iki ve üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu aranır. Üçüncü oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için dördüncü oylama yapılır; dördüncü oylamada en fazla oy alan aday seçilmiş olur.

Bu maddede sayılan hakların kullanılma biçimi, Kamu Denetçiliği Kurumunun kuruluşu, görevi, çalışması, inceleme sonucunda yapacağı işlemler ile Kamu Başdenetçisi ve kamu denetçilerinin nitelikleri, seçimi ve özlük haklarına ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir."

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 9. Maddesi’nin madde metninden çıkarılmasını arz ederiz.

 

Behiç Çelik

 

Reşat Doğru

 

Mersin

 

Tokat

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyor Başkan.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Çelik, konuşacak mısınız?

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

Devlet ile Milleti kucaklaştıracak, Vatandaşın temel hak ve hürriyetlerini evrensel standarda yükseltecek, Cumhuriyetin temel nitelikleri ile Anayasamızın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek maddelerini koruyacak, Anayasa değişikliği böylece milletin iradesine dayandırılmış olacaktır. Bunun için Türkiye Büyük Millet Meclisi Parlamentosunda Anayasa’nın daha geniş bir uzlaşma içinde geçmesi gerekmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 497’ye 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 9 ncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                             Ufuk Uras (İstanbul) ve arkadaşları

Madde : 9- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 74 üncü maddesinin kenar başlığı "VII. Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı" şeklinde değiştirilmiş, maddenin üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmış ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

"Herkes bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler.

"Kamu denetçiliği bağımsız, tarafsız, dokunulmaz ve özerktir. Tüm kamu kurumları denetime tabidir.

Kamu Baş Denetçisi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından gizli oyla dört yıl için seçilir. İlk iki oylamada üye tamsayısının üçte iki ve üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu aranır. Üçüncü oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için dördüncü oylama yapılır; dördüncü oylamada en fazla oy alan aday seçilmiş olur.

Bu maddede sayılan hakların kullanılma biçimi, Kamu Denetçiliği Kurumunun kuruluşu, görevi, çalışması, inceleme sonucunda yapacağı işlemler ile Kamu Başdenetçisi ve kamu denetçilerinin nitelikleri, seçimi ve özlük haklarına ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir. "

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim önergeye?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyor Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Özçelik, buyurun.

Süreniz beş dakikadır.

OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) – Sayın Başkan, sayın vekiller; verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Madde, ombudsmanlık kurumunu oluşturmaktadır. Bu kurum, Avrupa’nın birçok ülkesinde uygulanmakta ve toplumsal yararlar da sağladığı açıktır. Bu sistemin nasıl işleyeceğini henüz bilmiyoruz, elimizde böyle deneyimler yok, veriler yok. Umarız, Türkiye’deki adalet sistemi gibi işlemez.

Türkiye’de adalet sistemi, resmî devlet ideolojisi çerçevesinde baskıcı devlet mekanizmasını savunan, hukuk yerine, insan hakları yerine, birey ve vatandaş yerine devleti koruyan bir sistemdir. Bu nedenle, hukuk sistemi, adalet sistemi tarafsız değil ve bağımsız değil. Umarız bu kurum da böyle olmaz.

Bakın, adalet sisteminin nasıl işlediğine dair elimizde çok güzel bir örnek var, çok önemli bir örnek var. Biliyorsunuz, Mehmet Sincar bu Parlamentonun bir üyesiydi, 1991 seçimlerinde Halkın Emek Partisi ile SHP ittifakıyla Mardin’den seçilmiş ve Parlamentoya gelmiş idi. Sayın Mehmet Sincar barışçı, demokratik, mütevazı kişiliği ile bütün yaşamını demokrasiye, barışa, insan haklarına ve özgürlüklere adamış bir milletvekili idi. O yıllarda, bölgede faili meçhul cinayetler işlenmekteydi. 1993 yılında, Batman’da, o günün Demokrasi Partisinin il yöneticileri faili meçhul cinayetlerde yaşamlarını kaybetmişlerdi. Habip Kılıç ve Metin Özdemir adlı yöneticilerimiz, Batman’da birçok faili meçhul gibi, orada yaşamlarını yitirmişlerdi. O günün partisi DEP milletvekillerinden ve merkez yöneticilerinden oluşan bir heyet, insan hakları ihlallerini incelemek ve bu cinayeti yerinde izlemek üzere bölgeye bir heyet olarak gittiler. Heyetin içinde Hatip Dicle, Leyla Zana, Nizamettin Toğuç ve Sayın Mehmet Sincar vardı. Bölgede esnaf ziyareti yaptıkları sırada silahlı saldırıya uğradı heyet ve Mehmet Sincar yakın mesafeden, başına ateş edilerek öldürüldü. Mehmet Sincar’ın cenazesi partisine verilmedi, ailesine verilmedi ve kaçırıldı, Kızıltepe’de, 2 belediye işçisinin çalışmasıyla defnedildi. Faili meçhul cinayetlere bir yenisi eklenmişti. Mehmet Sincar’ın davası mahkemelerde bir sonuç vermedi. Ailesinin açtığı davalar hiçbir sonuç vermedi ve ne yazık ki Parlamento, faili meçhul şekilde cinayete kurban giden milletvekiline de sahip çıkmadı. Aradan on yedi yıl geçmiş olmasına rağmen, hâlâ bu Parlamentonun üyesi Mehmet Sincar’ın ölümü aydınlığa kavuşturulmadı, sonuçlanmadı.

Merkezi Cenevre’de bulunan Parlamentolar Arası Birliğe bağlı İnsan Hakları Komitesi cinayeti yakından takip etmekte ve Komite, cinayetle ilgili bilgi almak amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları Komisyonuna yazı yazmakta. Komisyon, ailesiyle irtibat kurulamadığını, adresinin bulunmadığını söyledi, oysa Mehmet Sincar’ın eşi Sayın Cihan Sincar Belediye Başkanıydı. 1999 seçimlerinde seçilmiş, 2004 seçimlerinde tekrar seçilmişti ve bu yazışmaların olduğu tarihte belediye başkanlığının dokuzuncu yılındaydı. Ayrıca, aile, mahkemelerde “davacı” sıfatıyla olayı yakından izlemekteydiler. Ergenekon davası açıldığında Mehmet Sincar olayını aydınlatacak deliller ortaya konmuştu, müdahil olarak katılmak istemelerine rağmen, bu talepleri reddedilmişti. Ne yazık ki Türkiye Büyük Millet Meclisi hâlâ bir üyesine sahip çıkmış değil.

Bundan çok daha acısı, bir mahkemenin verdiği bir karardır. Bu, Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği bir karar. Bu karara konu olan olay şu: Mardin’in Nusaybin ilçesinde DEHAP ilçe binası aranıyor, hiçbir suç delili bulunmuyor ancak bazı… Bir fotoğraf sergisi var. Fotoğraf sergisinde Mehmet Sincar’ın bu fotoğrafı da asılı. Mehmet Sincar’ın bu fotoğrafının da bulunduğu sergide birçok sanatçının, ölen sanatçıların, Ahmet Kaya gibi, Yılmaz Güney gibi sanatçıların da fotoğrafları var. Mahkeme…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özçelik, konuşmanızı tamamlayın lütfen, ek süre veriyorum.

OSMAN ÖZÇELİK (Devamla) – Tamamlıyorum Başkanım.

İlçe başkanımız ve ilçe yöneticilerimiz gözaltına alınıyor, dava açılıyor. İddia edilen, terör örgütünün propagandasını yapmak ve bu nedenle ilçe yöneticileri cezalandırılıyor. Mahkemenin kararında çok enteresan kayıtlar var. Bakın şu cümleler yer alıyor: “Fotoğrafı asılı kişilerden bir kısmının geçmişte yasa dışı terör örgütünün üyesi olmak, örgüte yardım, yataklık etmek, örgüt lehine gösterilere katılmak, güvenlik kuvvetleriyle girdikleri çatışmalarda veya toplumsal gösterilerde ölmek suçlarından -ölmenin bile suç olduğunu söylüyor mahkeme- olaylarından dolayı soruşturma ve kayıtlarının bulunduğu tespit edilmiştir.” diyor.

Karar metninin bir başka yerinde, bu kişilerden bir kısmının çeşitli terör örgütleriyle irtibatta olduğu şüpheli ve sanık konumunda kişiler bulundukları, bu kapsamda fotoğrafı bulunan şahıslardan Mehmet Sincar ve Tevfik Kaya’nın PKK terör örgütünün üyesi olduğu, operasyonlar sonucu yakalandıkları yazılı.

Sevgili arkadaşlar, ilçe yöneticilerine terör örgütü propagandası yaptıkları gerekçesiyle bir yıl ceza veriliyor…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özçelik, ek süreniz de doldu efendim.

OSMAN ÖZÇELİK (Devamla) – Bağlıyorum efendim, bağlıyorum.

BAŞKAN – Lütfen Genel Kurulu selamlar mısınız, lütfen…

OSMAN ÖZÇELİK (Devamla) – Tamam Başkanım.

…ve yöneticilerin, parti binasında suç işledikleri için, cezaları 2 katına çıkarılıyor. Şu anda parti binalarımızda faili meçhul cinayetlerde ölen bütün sivillerin resimleri var. Onları demokrasi şehidi olarak anmaya devam ediyoruz. Musa Anter de, Vedat Aydın da, Mehmet Sincar da, Ceylan Kız da, Uğur da bizim demokrasi şehitlerimizdir.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 9. maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 74. maddesine 5. fıkra olarak eklenen fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                Ahmet Küçük (Çanakkale) ve arkadaşları

Kamu Başdenetçisi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından gizli oyla dört yıl için seçilir. İlk iki oylamada üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu aranır. İlk iki oylamada üçte iki çoğunluk sağlanamaz ise diğer oylamalarda üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunu alan aday seçilmiş olur. "

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyoruz efendim.

Gerekçe:

Kamu Başdenetçisinin uzlaşmayla seçilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "7.11.1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi”nin 9 uncu maddesi ile anayasanın 74 üncü maddesine eklenen "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler." fıkrasının “Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                             Harun Öztürk

                                                                                                                    İzmir

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Öztürk, konuşacak mısınız efendim?

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Evet.

BAŞKAN – Buyurun.

Süreniz beş dakikadır.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 9’uncu maddeyle ilgili vermiş olduğum değişiklik önergesi üzerinde söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, teklif sahibi milletvekili arkadaşlarımız ne kadar da güzel bir teklif hazırlamışlar ki Komisyonda ihmal edilebilecek nitelikteki bir iki düzeltme dışında hiçbir düzeltme ihtiyacı doğmamıştır. Şu ana kadar iktidar grubuna mensup milletvekillerince verilen değişiklik önergeleri dâhil Genel Kurulda verilen hiçbir önergenin kabul edilmemesi başka türlü nasıl açıklanabilir? Gerçekten, değişiklik teklifini yapan milletvekillerinin kolektif iradelerini kutlamak isterim.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz 9’uncu madde vatandaşlara idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri yapabilecekleri yeni bir makam ihdas etmektedir. Bu yeni makamın adı “Kamu Denetçiliği Kurumu”dur.

Değerli milletvekilleri, mevcut uygulamaya birlikte bakalım. Vatandaşlar idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetlerini doğrudan idareye yapabilmekte, idareler de bu şikâyetleri teftiş kurullarına incelettirmektedir. Bu inceleme sonucunda tatmin olmazlarsa şikâyetlerini adli ve idari yargıya da intikal ettirebilmektedirler.

Yine, vatandaşlar idari işlemlerle ilgili şikâyetlerini idareye başvuru yapmadan doğrudan yargıya götürebilecekleri gibi şikâyetlerini yine doğrudan Türkiye Büyük Millet Meclisine intikal ettirebilmektedirler.

Şimdi “dostlar alışverişte görsün” dedirtecek bir şekilde aynı şikâyetleri inceletmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine bağlı Kamu Denetçiliği Kurumu kurulmasını öngörüyoruz. Bu Kurumun Başkanını da Türkiye Büyük Millet Meclisi seçecek. Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilen Sayın Başkanın, Türkiye Büyük Millet Meclisini nasıl taraflı yönettiğini Anayasa değişikliği görüşmeleri sırasında hem milletvekilleri hem de milletimiz açıkça görmüştür.

Değerli milletvekilleri, iktidar çoğunluğu tarafından seçilecek Kamu Başdenetçisinin Kurumu tarafsız bir şekilde yönetemeyeceğini düşündüğümden bu Kurumun Türkiye Büyük Millet Meclisine bağlı olmayan özerk bir kurum olmasının daha doğru olacağını değerlendirmekteyim. Ayrıca, üst üste denetim kurumları kurarak idareyi hukuk içinde tutmanın ve vatandaşların haklarını adil bir biçimde korumanın mümkün olmayacağına da inanmaktayım.

Yine, mevcut iktidar elinde Kamu Denetçiliği Kurumunun Başbakanlık bünyesindeki Etik Kuruldan farklı örgütlenmeyeceğini ve farklı işlemeyeceğini düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, eğer siz iktidar olarak hakkında yolsuzluk dosyası olanları milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine taşımışsanız, dokunulmazlıklarını kaldırmayarak ve tekrar tekrar milletvekili seçilmelerini sağlayarak suç isnatlarının zaman aşımına uğramasına yol açıyorsanız, eğer siz iktidar olarak idari işlemlerin ve yolsuzlukların yargıya intikal etmesinden rahatsızlık duyuyorsanız, eğer sizin aklınızda Bakanlık teftiş kurullarını ortadan kaldırmak gibi düşünceler varsa sizin gerçekten bir Kamu Denetçiliği Kurumu kurmak istediğinize kimse inanmaz ve bu teklif de göz boyamaktan öteye geçmez diyor yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım üç önerge de  aynı mahiyette olduğundan birlikte işleme alıp istemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.

İlk önergeyi ve diğer önergelerin imza sahiplerini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 9 uncu maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 74 üncü maddesine eklenen 2 nci fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

"Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili bireysel şikâyetleri inceler."

                                                                                                           Halil Mazıcıoğlu

                                                                                                                 Gaziantep

Diğer önerge sahipleri:

Cahit Bağcı       

Çorum

Aşkın Asan      

Ankara

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Mazıcıoğlu, konuşacak mısınız?

HALİL MAZICIOĞLU (Gaziantep) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçe…

Sayın Bağcı?

CAHİT BAĞCI (Çorum) - Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçe…

Sayın Asan?

AŞKIN ASAN (Ankara) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçe…

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kamu Denetçiliği Kurumunun işleyiş tarzına daha uygun olacağı düşünüldüğünden değişiklik yapılmıştır.

BAŞKAN – Oylamaya geçmeden önce Komisyonun bir düzeltme talebi var.

Buyurun Sayın Kuzu.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Sayın Başkanım, bu madde 9’da “Herkes bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir.” cümlesinde “Herkes”ten sonra bir virgül konulması, Anayasa’daki uygulamaya ve şeye daha yakın düşüyor. O açıdan, bunu düzeltmek istedim.

BAŞKAN – Peki.

Arkadaşlar onu not aldılar.

Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, 9’uncu madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddenin oylaması gizli oylama şeklinde yapılacaktır. 

Tekrar arkadaşlarımı uyarıyorum: Sizlere verilecek  pullardan beyaz olanı kabul, kırmızı olanı ret, yeşil olanı ise çekimser oyu ifade etmektedir.

Gizli oylamaya Adana İlinden başlıyoruz.

(Oylar toplandı)

BAŞKAN – Oyunu kullanmayan milletvekili arkadaşımız var mı? Yok.

Sayın milletvekilleri, oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.

Lütfen oy kutularını kaldırınız.

(Oyların ayrımı yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 9’uncu maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:

“Oy Sayısı        :                                          409

Kabul                :                                          340

Ret                    :                                           69

Çekimser           :                                            -

Boş                   :                                            -

Geçersiz            :                                            -

 

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

Harun Tüfekci

 

Bayram Özçelik

 

Konya

 

Burdur”

Sayın milletvekilleri, teklifin 8’inci maddesi kabul edilmemişti. Buna göre madde numaralarının teselsül ettirilmesi gerekiyor. Ancak, özellikle önergelerde bir karışıklık olmaması için teklifteki madde numaraları esas alınarak görüşmelere devam edeceğiz, daha sonra madde numaraları teselsül ettirilecek ve düzeltilecektir.

Bilgilerinize sunuyorum.

Şimdi, teklifin 10’uncu maddesini okutuyorum efendim:

MADDE 10- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 84 üncü maddesinin son fıkrası yürür-lükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 10’uncu madde üzerinde elli önerge verilmiştir. Kura sonucu belirlenen yedi önergeyi okutup işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 10 uncu maddesinde geçen “son fıkrası” ibaresinden sonra gelmek üzere “bu kanunun yayımı tarihinden itibaren” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                          Azize Sibel Gönül

                                                                                                                  Kocaeli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 10 uncu maddesinde geçen “son fıkrası” ibaresinden sonra gelmek üzere “bu kanunun yayımı tarihinden itibaren” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                          Abdullah Çalışkan

                                                                                                                  Kırşehir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 10 uncu maddesinde geçen “son fıkrası” ibaresinden sonra gelmek üzere “bu kanunun yayımı tarihinden itibaren” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.

               Veysi Kaynak                                                                         Ahmet Yeni

             Kahramanmaraş                                                                            Samsun

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 497’ye 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 10 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Hamit Geylani

Sırrı Sakık

Osman Özçelik

 

Hakkâri

Muş

Siirt

 

 

Ufuk Uras

 

 

 

İstanbul

 

Madde: 10 – Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 84 üncü maddesinin  son fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır. Son fıkra yerine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Siyasi etik kanunu bir yıl içinde ayrıca düzenlenir.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2/656 Esas numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 10. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Ali Koçal                                                                                 İsa Gök

                  Zonguldak                                                                                Mersin         

“Madde 10- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 84 üncü maddesinin son fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Partisinin kapatılmasına neden olan milletvekili, beyan ve eylemleri nedeniyle Anayasanın 83. maddesi kapsamındaki dokunulmazlık hükümlerinden yararlandırılmaz.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2/656 Esas numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 10. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                      Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                                                                  Malatya

“Madde 10- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 84 üncü maddesinin son fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.”

“Partisinin kapatılmasına neden olan milletvekili, beyan ve eylemleri nedeniyle Anayasanın 83. maddesi kapsamındaki dokunulmazlık hükümlerinden yararlandırılmaz.”

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi maddeye en aykırı önergeyi işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Anayasa değişikliği teklifinin 10. maddesinin teklif metninden çıkarılması için gereğini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Bal

Oktay Vural

Mehmet Şandır

 

Konya

İzmir

Mersin

 

Behiç Çelik

S. Nevzat Korkmaz

 

 

Mersin

Isparta

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Çelik mi konuşacaklar efendim?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Behiç Çelik konuşacak.

BAŞKAN – Sayın Çelik, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakikadır.

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Değişiklik Teklifi’nin çerçeve 10’uncu maddesinin tekliften çıkarılmasını öngören önergemiz üzerinde konuşmak için söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, Anayasa’nın 84’üncü maddesinin son fıkrası bu hükümle, çerçeve 10’la yürürlükten kaldırılmaktadır. Diyor ki: “Beyan ve eylemleriyle kendi partisinin temelli kapatılmasına yol açan milletvekilinin vekilliği Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararının açıklanmasından sonra düşmektedir.” Mealen hüküm bu şekilde. Ancak 84’üncü madde düzenlemesi doğrudan parti kapatılmasına ilişkin 68’inci maddedeki müeyyidelerle bağlantılıdır. Dolayısıyla 69 atıfta bulunduğu için 69’la da bağlantılı bir hükümdür. Şimdi burada siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin 68’inci maddenin dördüncü fıkrasındaki hükme ilişkin herhangi bir milletvekili beyan ve eylemleriyle partinin kapatılmasına yol açtığı takdirde doğrudan parti kapatılırken milletvekilinin vekilliğinin de düşmesi öngörülüyordu ancak 84’teki bu hükmün kaldırılmış olması suçun ortada olmasını ama bunun müeyyidesinin kaldırılmasını gerektirmektedir. Dolayısıyla bu değişiklik maddesinin, yani çerçeve 10’uncu maddenin yeniden gözden geçirilmesi gerektiği artık çok net bir şekilde ortadadır. Onun için söz konusu heyetin, yani iktidar partisinin bu konuyu ele alarak yeniden bu madde üzerinde düşünmesinin önemi ortadadır.

Saygıdeğer milletvekilleri, Anayasa değişikliği baştan sona Türkiye Cumhuriyeti’nin temel nizamını doğrudan ilgilendiren, olumsuz olarak ilgilendiren hükümlerle doludur. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü ve hukuk devleti niteliğini ayaklar altına alan, keyfî, idareyi en ön plana çıkaran maddeler içermektedir. Dolayısıyla sadece bu değil, ama bunun yanında bu düzenlemeler bütünü, aslında, açılımın ve Habur zihniyetinin Türkiye'nin temel nizamına yedirilmesi olayından ibarettir ama bu da yetmiyor. Anayasa Değişikliği Teklifi yaklaşık bir aydır Türk kamuoyunda tartışılırken gözden uzak tutulmak istenen asıl sorun tabii, açlık, sefalet, işsizlik yani ekonomik sorunlar milleti canından bezdirmiş ve bu hususlar, ne yazık ki icra makamı olan Hükûmet tarafından çözümsüz olarak bırakılmakta, sadece Anayasa’yla yatıp kalkıyoruz ama ortada en ufak bir iyileşme belirtisi söz konusu değil.

Onun için, bizim tavsiyemiz şudur Milliyetçi Hareket Partisi olarak: Gelin, açılımdan vazgeçin. Gelin, milleti iktisaden kalkındıracak, refaha ulaştıracak iyileştirmeler yapalım, politikalarımızı buna göre belirleyelim. Milliyetçi Hareket Partisi her zaman, Türk milletinin lehine olan, halkımızın lehine olan her işe olumlu bakmaya hazırdır ama burada bu yapılmıyor, sürekli olarak tartıştığımız konu -biraz önce arz etmiş olduğum gibi- Türkiye'nin temel taşlarının yerinden oynatılmasıdır. Biz buna direniyoruz. Biz, Türk milletinin karnının tok, sırtının pek olmasını istiyoruz, daha kalkınmış bir ülke istiyoruz, daha dik duran bir ülke istiyoruz…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Çelik, konuşmanızı tamamlayın lütfen, ek süre veriyorum.

Buyurun.

BEHİÇ ÇELİK (Devamla) – Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.

…dışarıyla ilişkilerinde daha onurlu bir ülke istiyoruz ancak bunlar söz konusu değil, bunlar yapılmıyor. Tüccar, esnaf perişan olmuş. 1 milyon 200 bin kredi kartı mağduru mevcut; intiharlar var, cinayetler var, cinnetler var, soygunlar var; aileler dağılıyor, boşanmalar artıyor.

Arkadaşlar, sayın milletvekilleri; bunun adı sosyal patlamadır, toplumsal çözülme ve dağılmadır. Onun için, bunlara çözüm bulacak yeni yöntemler, yeni politikalar geliştirmeli ve biraz önce arz etmiş olduğum değişikliğin düşünülmesini özellikle tavsiye ediyor ve öneriyorum.

Bu duygularla hepinizi tekrar saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Çelik, teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge de aynı mahiyettedir. Dolayısıyla birlikte işleme alacağım, istemde bulunmaları hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı  söz vereceğim.

İlk önergeyi ve diğer önergenin imza sahibini okutuyorum.

Buyurun:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 10. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Madde 10- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 84 üncü maddesinin son fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.”

“Partisinin kapatılmasına neden olan milletvekili, beyan ve eylemleri nedeniyle Anayasanın 83. maddesi kapsamındaki dokunulmazlık hükümlerinden yararlandırılmaz.”

                                                                                                      Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                                                                  Malatya

Ali Koçal (Zonguldak) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergelere efendim?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – İsa Gök konuşacak.

BAŞKAN – Önerge üzerinde, Mersin Milletvekili Sayın İsa Gök… (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika efendim.

İSA GÖK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, her metnin, her hukuki metnin bir sistematiği vardır, bir bütünlüğü vardır. Bunu yazanlar baştan sona kadar -metnin tümüne itiraz edebilirsiniz, ama- bir sistematik dâhilinde suçu, suçun tarifini, eylemini, müeyyidesini koyar. Bu bütünlüğü bozduğunuzda bir defa absürt bir konu ortaya çıkar zira suç var, müeyyide yok; eylem var veya suç yok, bunun mantığını bozmamak lazım.

Şimdi Anayasa’mızın 84’üncü maddesinin son fıkrası –özet olarak söylüyorum- partisinin temelli kapatılmasına beyan ve eylemleriyle sebebiyet veren milletvekilinin durumunu düzenliyor. Anayasa Mahkemesi bir partinin kapatılmasına, temelli kapatılmasına karar veriyor. Karar verirken bu kararında beyan ve eylemleri sebebiyle, milletvekili, partinin kapatılmasına sebebiyet verebilir. Bunu burada bırakıyorum.

Anayasa’nın -sistematiği arz etmeye çalışıyorum arkadaşlarım- 68’inci maddesinde, parti kurma, partilere girme ve partilerden ayrılma var. Partilerin tüzüklerinin, çalışmalarının, beyan ve eylemlerinin hangi şartlar dâhilinde olabileceğini düzenleyen maddedir. Derken, siyasi partilerin uyacakları esaslar var, 69’uncu madde. Şimdi, bu maddede de yine Anayasa, sistem ve rejim olarak, tehdit olarak gördüğü hususları on fıkra olarak saymıştır. On fıkra olarak rejime ve sisteme tehdit gördüğü hususları saydıktan sonra, bu tehditleri gerçekleştiren milletvekilleri yönünden beyan ve eylemleri itibarıyla müeyyideyi ise 84’e sona koymuştur. Eğer ki var olan Hükûmet tasarısında bu 84’e son fıkranın metninde baki kalması arzu edilirse arada bir defa sistematik bozuluyor, 69 duruyor, 68 duruyor yani Tüzük’teki hükümler duruyor, beyan ve eylemler duruyor, temelli kapatma duruyor, milletvekilinin bir partinin kapatılmasına sebebiyet vermesi duruyor ve temelli kapatma duruyor ama o milletvekili belki de partisinin kapatılmasına sebebiyet verecek. Arkadaşlar, bu konuda hassasiyetinizi istirham ediyorum, bakın, burası çok önemli: A milletvekili X partisinin kapatılmasına beyan ve eylemleriyle sebebiyet verebilecek, bu sebebiyet verme Anayasa Mahkemesi tarafından sabit görülecek, kapatma kararı verilebilecek ama bu kapatma kararının akabinde, bu beyan ve eylemleri gerçekleştiren milletvekili hiçbir şekilde -cezalandırma kelimesini kullanmak istemiyorum- bu sonuçtan sorumlu olmayacak. Bu, ceza hukukunun genel prensipleriyle, muz cumhuriyetindeki ceza hukuku ilkeleriyle dahi bağdaşmaz. Neden bağdaşmaz? Çünkü X partisindeki A milletvekili radikal işler yapıyor, büyük eylemler yapıyor, bölücü olabilir, ayrılıkçı olabilir, yıkıcı olabilir…

SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Faşist olabilir.

İSA GÖK (Devamla) – …Anayasa’nın 68 ve 69’daki “rejim tehdidi” denilen fıkraları gündeme getirebilir, Anayasa Mahkemesi de bunları ciddi görüp kararına derç edebilir ama o milletvekilinin milletvekilliği, eğer ki bu Anayasa teklifindeki son fıkranın kaldırılması hükmü baki kalırsa, o milletvekili burada kalıp milletvekilliğini sürdürür, sürdürür. Bu bir tehdittir. Kime karşı tehdittir? Partiye karşı tehdittir. Siz milletvekiline, mensubu olduğu partiye karşı bir provokasyon yapabilme olanağı doğurursunuz. O yüzden, böyle bir ihtimalin vücuda gelmemesi için, Anayasa’daki var olan sistematiğin korunması için ve gelinen bu nokta itibarıyla 84’üncü maddenin son fıkrasındaki, fıkra yok etme şeklindeki hükmün mutlaka kaldırılması gerekiyor. Zira bu değişiklik gerçekleşecek olursa, milletvekilliğinin parti kapatılmasına sebebiyet vermesine rağmen, mahkeme kararında delil olarak kabul edilmesine rağmen, partinin temelli kapatılmasının sonuçlanmasına rağmen vekilliği devam edecek, düşmeyecek, aynen burada milletvekilliğini sürdürecek. Bu kabul edilemez. Bu, hukuk anlamında da sistematiğe aykırıdır ve bir de Anayasa’mızın getirdiği…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Gök, ek süre veriyorum bir dakika kadar, lütfen konuşmanızı tamamlayın.

İSA GÖK (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Arkadaşlar, ben burada herhangi bir parti, herhangi bir siyasi duruş, herhangi bir şahıs için asla bunu zikretmiyorum. Ben yalnızca teknik anlamda, hukuki teknik anlamda ve Anayasa yapma tekniği anlamında olayın yanlışını vurgulamaya çalıştım. Bu yanlışlığın giderilmesi yüce Meclisin takdirindedir.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Gök, teşekkür ederim.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Sayın Başkan, bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN - Komisyon bir açıklama ihtiyacı hissetti herhâlde.

Buyurun efendim.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; Sayın Gök’ün ifade ettiği madde, malumunuz parti kapatıldığı zaman sebep olanların milletvekilliğinin düşmesiyle alakalı bir hüküm. Dünyada bunun hiçbir örneği yok bizden başka.

İkinci bir husus, zaten bağımsız olarak gelme imkânı her zaman var yani partili olarak bulunma durumu söz konusu değil. Burada düşmediği zaman bağımsız olarak kalacak, partisiyle bağı zaten kopmuş oluyor yani parti kapatıldığı için hâliyle. Dolayısıyla zannediyorum konuya bu minvalde bakmak lazım.

Bir de İnsan Hakları Mahkemesinin daha önce verdiği kararlar var Nazlı Ilıcak ve benzeri davalarda. İnsan Hakları Mahkemesi bu hükmü ağır bulmuştur, orantısız bulmuştur. Hatta onlar Anayasa Mahkemesine dilekçe verdiler tekrar dönmek için. Onların dedikleri, Anayasa Mahkemesinin “Bu benim işim değil, ben kararımı verdim.” şeklinde olmuştu. Dolayısıyla bu konuda çok böyle abartılacak bir tablo yoktur.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

İSA GÖK (Mersin) – Sayın Başkanım, bir şey arz etmek istiyorum, isim zikrettiği için Sayın Komisyon Başkanı.

BAŞKAN – Sayın Gök, yerinizden lütfen.

Buyurun.

İSA GÖK (Mersin) – Efendim, Avrupa Parlamenterler Meclisinde dahi parti kapatılma sonrası sebebiyet veren milletvekillerinin Avrupa Parlamentosundaki parlamenterliğinin düşmesi hükmü vardır. Sayın Komisyon Başkanı bu konuda yanlış bilgi biliyorlar. Bu hüküm zaten vardır, Avrupa’da dahi düşmektedir.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Yok efendim.

BAŞKAN – Peki efendim. Zabıtlara geçti, Genel Kurul değerlendirir.

Teşekkür ederim.

Birlikte işleme aldığım diğer önerge...

Sayın Aslanoğlu burada mı efendim?

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Gerekçe...

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yasaları ihlal edenlerin dokunulmazlık zırhından yararlanmasının engellenmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Birlikte işleme...

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, yoklama talebimiz var.

BAŞKAN – Yoklama talebi var.

Yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımızı tespit ediyoruz:

Sayın Okay, Sayın Gök, Sayın Tamaylıgil, Sayın Keleş, Sayın Coşkunoğlu, Sayın Güvel, Sayın Çöllü, Sayın Köse, Sayın Emek, Sayın Kaptan, Sayın Bingöl, Sayın Sevigen, Sayın Arat, Sayın Barış, Sayın Sönmez, Sayın Aydoğan, Sayın Akıncı, Sayın Baratalı, Sayın Güner, Sayın Susam, Sayın Seçer.

Efendim, yoklama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı var.

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) (Devam)

BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 497’ye 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 10 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Madde: 10 – Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 84 üncü maddesinin  son fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır. Son fıkra yerine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Siyasi etik kanunu bir yıl içinde ayrıca düzenlenir.”                                                      

                                                                                            Ufuk Uras (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyor Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Geylani. (BDP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır.

HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; anılan değişiklik önergesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, ülkemizde milletvekilliğinin düşmesi daha çok sıradanlaşan siyasi partilerin kapatılmasıyla gündeme gelmiştir. Parti kapatma kültürü ise bu sistemin DNA’sında vardır. Türkiye siyasi parti kapatma ayıbıyla ilk kez, 1925 yılında, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını kapatarak tanışmıştır. Daha sonra, askerî, adli ve anayasa mahkemeleri kararlarıyla 50’den fazla siyasi parti kapatılmış ve siyasi yasaklılık geleneğiyle milletvekillerinin siyasi yaşamlarına son verilmiştir. 80 darbesiyle de tüm siyasi partiler kapatıldı ve bütün milletvekillikleri düşürüldü. 61 Anayasası ile kurulan Anayasa Mahkemesi tarafından ise şimdiye kadar 26 siyasi parti kapatılmıştır. Bunlardan 18’i bölücülük, solculuk ya da laikliğe aykırılık iddiasıyla kapatılmış ve bazı milletvekillerinin vekilliği düşürülmüştür. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvurular neticesinde ise, Refah Partisi davası hariç diğer bütün partilerin kapatılmasında adil yargılama yapılmadığı gerekçesiyle milletvekillerinin düşmesini de haksız bularak Türkiye’yi tazminatlara mahkûm etmiştir. Türkiye’de açılan kapatma davaları, ifade özgürlüğü noktasında siyasi partilerin program ve tüzüklerinde yer alan ifadeler ve parti yöneticilerinin beyanları gerekçe gösterilerek, kapatma ve milletvekilliğini düşürme kararları verilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yerleşmiş bir içtihadına göre “Bir düşünce açıklaması toplum açısından ne kadar şok edici, ne kadar sarsıcı olursa olsun, şiddet çağrısı içermedikçe bu açıklamanın ifade özgürlüğü sınırları içerisinde değerlendirilmesi gerekiyor.” denilmektedir.

Değerli arkadaşlar, demokratik bir düzende, insan haklarıyla birlikte, tüzel kişilik olan siyasi partilerin ve seçilen milletvekillerinin de hakları vardır. Siyasi hakların kullanılması, özgürce faaliyet gösteren demokratik siyasi partiler kanalıyla gerçekleşir. Türkiye'nin de imzalamış olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11’inci maddesinde “Siyasi partiler, demokrasinin tam olarak işlemesi için temel örgütlenme biçimlerinden en önemlisidir.” denilmektedir. Siyasi partilerin program, tüzük, proje ve tüm etkinliklerinin başta ana dil ve her tür yazılı, basılı ve sözlü araçlarla yapılması da siyasetin doğasıdır. Onun için, Venedik Kriterleri gereğince, siyasal etkinliklerinde yakın tehlike yaratacak somut ve reel şiddet içermedikçe siyasi partiler kapatılamaz. Bu durumda bile uluslararası hukuk normları öncelikli olmalıdır. Ama Türkiye, canı istediği zaman parti kapatıyor, siyasi yasak getiriyor ve milletvekilliğini de düşürüyor. Son olarak Demokratik Toplum Partisinin kapatılması ve eski Eş Genel Başkanımız Ahmet Türk ile Milletvekilimiz Aysel Tuğluk’un milletvekilliklerinin düşürülmesi ile beş yıllık siyasi yasaklılık siyaseten can isteme keyfîliğidir. Fakat, yolsuzluklar, ihaleye fesat karıştırma, vergi kaçırma ve benzeri iddialarla yüzlerce dokunulmazlık fezlekesi hâlen Meclisin tozlu raflarında duruyor.

Biz Barış ve Demokrasi Partisi olarak, düşünce açıklamalarıyla birlikte, yasama sorumsuzluğu dışında kalan bütün suçlarda milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması gerektiğini ifade ediyoruz. Sadece ana dil ile muhalif düşünce açıklamalarından ve sistemi sorgulamaktan ötürü partilerin kapatılması ve milletvekilliklerinin düşürülmesi siyasi bir cinayettir ve bu ülkenin bir ayıbıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Geylani, bir dakika ek süre veriyorum, lütfen tamamlayın konuşmanızı.

HAMİT GEYLANİ (Devamla) – Teşekkür ederim Başkanım.

Bu ayıp 1994’te DEP milletvekillerinde en kaba bir şekilde işlendi. Yapılan insanlık dışı, haksız ve hukuksuz uygulamalar ne yazık ki bugün de devam etmektedir.

Partilerin kapatılmadığı, siyasi yasakların olmadığı ve siyaseten milletvekilliğinin de düşürülmediği özgür bir ülke dileğiyle, Genel Kurulu bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım üç önerge de aynı mahiyettedir, o nedenle birlikte işleme alacağım. İstemde bulunmaları hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.

İlk önergeyi ve diğer önergelerin imza sahiplerini okutuyorum.

Buyurun:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 10 uncu maddesinde geçen “son fıkrası” ibaresinden sonra gelmek üzere “bu kanunun yayımı tarihinden itibaren” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.

                                                                         Veysi Kaynak (Kahramanmaraş) ve arkadaşları

Diğer önerge sahipleri:

Abdullah Çalışkan

Kırşehir

Azize Sibel Gönül

Kocaeli

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Kaynak, konuşacak mısınız?

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Gerekçe…

BAŞKAN – Sayın Çalışkan?

ABDULLAH ÇALIŞKAN (Kırşehir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçe...

Sayın Gönül?

AZİZE SİBEL GÖNÜL (Kocaeli) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kanun tekniği açısından maddenin daha anlaşılır hale gelmesi amacıyla bu önerge verilmiştir.

BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, 10’uncu madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddenin oylaması gizli oylama şeklinde yapılacaktır.

Milletvekili arkadaşlarımı bir kez daha bilgilendiriyorum:

Sizlere verilecek pullardan beyaz olanı “kabul”, kırmızı olanı “ret”, yeşil olanı ise “çekimser” oyu ifade etmektedir.

İsmi okunmadan milletvekili arkadaşlarımızın sıraya girmemelerini önemle istirham ediyorum.

Kapalı kabinlerde oylarınızı kullanacaksınız ve kürsünün önündeki oy kutularına oylarınızı atacaksınız.

Gizli oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.

(Oyların toplanmasına başlandı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz, daha doğrusu oylamasını yapmakta olduğumuz maddenin gizli oylama sonuçlarını açıkladıktan sonra birleşime kırk dakika ara vereceğim. Milletvekili arkadaşlarımın ona göre kendilerine program yapmaları düşüncesiyle bu açıklamayı yapıyorum.

(Oyların toplanmasına devam edildi)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oyunu kullanmayan arkadaşımız kaldı mı? Yok.

Oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.

Oy kutularını kaldırıyoruz.

(Oyların ayrımı yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 7.11.1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 10’uncu maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:

 

“Oy Sayısı        :                                          409

Kabul                :                                          335

Ret                    :                                           73

Çekimser           :                                            -

Boş                   :                                            1

Geçersiz            :                                            -

 

                  Kâtip Üye                                                                              Kâtip Üye

               Harun Tüfekci                                                                      Bayram Özçelik

                     Konya                                                                                   Burdur"

Sayın milletvekilleri, 10’uncu madde kabul edilmiştir.

Saat 19.45’e kadar birleşime ara veriyorum.

                                                    Kapanma Saati: 19.03


DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 19.49

BAŞKAN: Mehmet Ali ŞAHİN

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Fatih METİN (Bolu) 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 100’üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

Teklifin 11’inci maddesini okutuyorum:

MADDE 11- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 94 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“İlk seçilenlerin görev süresi iki yıldır, ikinci devre için seçilenlerin görev süresi ise o yasama döneminin sonuna kadar devam eder.”

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 11’inci madde üzerinde kırk dokuz önerge verilmiştir. Kura sonucu belirlenen yedi önergeyi okutup işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 11 inci maddesiyle değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 94 üncü maddesinin 3 üncü fıkrasının 2 nci cümlesinde geçen "devre için" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.

                                                                                                             Mevlüt Akgün

                                                                                                                 Karaman

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 11 inci maddesiyle değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 94 üncü maddesinin 3 üncü fıkrasının 2 nci cümlesinde geçen "devre için" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.

                                                                                                               Öznur Çalık

                                                                                                                  Malatya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 11 inci maddesiyle değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 94 üncü maddesinin 3 üncü fıkrasının 2 nci cümlesinde geçen "devre için" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.

                 Aşkın Asan                                                                           Ahmet Yeni

                    Ankara                                                                                  Samsun

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 497’e 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 11 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Sırrı Sakık

Hamit Geylani

Ufuk Uras

 

Muş

Hakkâri

İstanbul

 

 

Osman Özçelik

 

 

 

Siirt

 

Madde: 11

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 94 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"seçilenlerin görev süresi iki yıldır, ikinci dönem için seçilenlerin görev süresi yasama döneminin sonuna kadar devam eder."

Türkiye Büyük Millet Meclisi  Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 11. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Akif Ekici                                                                         Ergün Aydoğan

                  Gaziantep                                                                               Balıkesir

“Madde 11- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 94. maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesi “İlk seçilenlerin görev süresi iki yıldır, ikinci devre için seçilenlerin görev süresi ise o yasama döneminin sonuna kadar devam eder.” şeklinde değiştirilmiş ve 5. fıkrasının sonuna “Gerektiğinde Genel kurul Danışma Kurulunun teklifi üzerine kâtip üyelerin veya idare amirlerinin sayısını artırabilir.” cümlesi eklenmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi  Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 11. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                      Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                                                                  Malatya

“Madde 11- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 94. maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesi “İlk seçilenlerin görev süresi iki yıldır, ikinci devre için seçilenlerin görev süresi ise o yasama döneminin sonuna kadar devam eder.” şeklinde değiştirilmiş ve 5. fıkrasının sonuna “Gerektiğinde Genel kurul Danışma Kurulunun teklifi üzerine kâtip üyelerin veya idare amirlerinin sayısını artırabilir.” cümlesi eklenmiştir.

BAŞKAN – Şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi  Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan Anayasa değişikliği teklifinin, 11. maddesinin teklif metninden çıkarılması için gereğini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Bal

Oktay Vural

Mehmet Şandır

 

Konya

İzmir

Mersin

 

Behiç Çelik

S. Nevzat Korkmaz

 

 

Mersin

Isparta

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Korkmaz konuşacak.

BAŞKAN – Sayın Korkmaz, buyurun, önerge üzerinde. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa değişiklik metninin 11’inci maddesi üzerine vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, yüce milletimiz, Meclisinin, kendi sorunları dışında başka mevzularla meşgul olmasını ibretle seyretmektedir. Verilen kırk sekiz saatlik arada Isparta’da hemşehrilerim ile bir araya gelme imkânı buldum. Meclise, AKP tarafından dayatılan Anayasa değişikliğiyle ne kadar ilgilendiklerini sordum.

Değerli milletvekilleri, şunu belirtmeliyim ki vatandaş son derece öfkeli, bir kısmı da müstehzi bir ifade takınmış, diyorlar ki: “Sayın Vekil, şu söylediklerimizi kürsüden dile getirin. Yarınından kaygılı olan insanın Anayasa gibi bir derdi olabilir mi?” diye soruyorlar. Çiftçimiz tükenmiş durumda. Yaz sonunda kaldıracağı hasat da derdine derman olmayacak. “Allah yardımcımız olsun” diyor endişeyle. Esnaf ve Sanatkâr Odaları Birliğinin Isparta’daki seçimlerine iştirak ettim. Orada dile getirilen sıkıntıları bir duysanız, hepsi içten, yürekten konuşuyor. Isparta’da 28 bin olan esnaf sayısı 11 binlere düşmüş. Bunlar dükkânlarını kapamışlar, işlerini terk etmişler. Terk etmişler de ne yapmışlar? Devlette memur mu olmuşlar yahut fabrikalar kurulmuş da oralara işçi olarak mı girmişler? Hayır. Bir kısmı borçlarından dolayı hapse düşmüş, 500 kişilik Isparta Cezaevinde -Esnaf Odası Başkanının tabiriyle- yaklaşık bin kişi kalıyor, yarısı yerlere serilmiş yataklarda yatıyor, hepsi de zor durumda; bir kısmı da dükkânını kapatmış, sanki ayıplı vatandaşlarmış gibi evlerinden dışarı çıkmıyor, çıkamıyor, kara kara düşünüyorlar, yarın evladının önüne koyacağı bir tas çorba için.

Kıymetli milletvekilleri, esnafın sesine kulak verin, esnaf dertlidir, işler iyi gitmiyor. Memur sıkıntıda. Önce iş tatminsizliği vardı. Artık bunlardan dahi vazgeçmiş, açlık derdine düşmüş. Hayatını kredi kartlarıyla idame ettirmeye çalışıyor. Isparta’da bankaların takibine düşmüş kredi kartı borcu miktarı 14 trilyon lirayı bulmuş kıymetli arkadaşlarım. Emekli “İnanın bana, ne çalışırken hayallerime ulaştım ne de emekliliğimde. Önceden de sıkıntılarım vardı ama artık altından kalkamaz durumdayım. Son nefesimde hayatımı adadığım ülkeme hakkımı helal etmek istiyorum. Duyun sesimi.” diyor ve insanca bir yaşamı kendisine temin edecek emekli aylığı istiyor.

Dün bu kürsüye çıkanlar İşçi Bayramı’nı kutlamışlardır ama işçi, 1 Mayısı, maalesef içinde bulunduğu sıkıntılar dolayısıyla bayram olarak kutlayamamıştır. Taksim’e dolan binlerce işçi, aslında, konuşmalarının içeriğine bakarsanız, hep şikâyet etmiştir, hep yönetenlere sitemde bulunmuştur. Bu kadar vurdumduymaz olmayın. Onlara sanki lütfedilmiş gibi “Bayram hediye ettik.” diye övüneceğinize sıkıntılarına eğilin. Kaldı ki 1 Mayıs, 23’üncü Dönem Meclisinde, oy birliği ile işçilerin hak arama günü olarak kabul edilmiştir. Geçen sene birlikte yaptığımız, bütün Meclisin birlikte yaptığı şunun için bile muhalefete teşekkür edemeyecek durumdasınız.

İş dünyası, Mecliste piyasaları yeniden tanzim etmek üzere bekleyen Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu gibi düzenlemelerin yasalaşmasını bekliyor. Ki bu kriz ortamında işçisini kapının önüne koymamak için direnen iş dünyasına Meclis bu kadar da mı destek olmayacak?

AKP, toplumun tamamını oluşturan bu kesimleri görmemezlikten gelip “Sorun var.” diyenlere, “Ekmek bulamıyorsan pasta ye.” deme umursamazlığını göstermektedir. Bütün meseleler hallolmuştur, herkes huzur ve refaha ulaşmıştır da bir tek Anayasa kalmıştır eksik olan.

Değerli milletvekilleri, suçlu bulunmuştur. Suçlu, AKP’ye göre Anayasa’dır. Ekonomide batağa saplanmamızın müsebbibi Anayasa’dır; ekonomik kriz ve geçim derdiyle yıkılan ailelerin, sönen ocakların müsebbibi Anayasa’dır; dış politikada neredeyse her gün yaşadığımız rezaletin müsebbibi Anayasa’dır; Irak’ta Türkmenlerin katledilmesinin, Ermenilerin, Rumların Türk devleti ve milleti karşısında mevzi kazanmasının, hatta canından vatanı için vazgeçen şehitlerimizin, intihar eden öğrencilerin sorumlusu Anayasa’dır. Yani, Sayın Başbakan ve arkadaşları Anayasa gibi sihirli bir reçete bulmuşlar, memleketi bununla kurtaracaklarmış da muhalefet buna engel oluyormuş gibi istismar politikası devreye sokulmuştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Korkmaz, süreniz doldu, bir dakika ek süre veriyorum, lütfen tamamlayın konuşmanızı.

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Teşekkür ederim Başkanım.

Hülasa, sekiz yıllık yönetim başarısızlığına, zafiyetine kılıf bulmak, mazeret üretmektir bunun özeti.

Milletin sorunlarını çözmek yerine, oyalama ve gündem değiştirme yolunu seçen AKP’ye millet bunun hesabını sormak üzere sandıklarda bekliyor diyor, önerimizin kabulü dileklerimle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge de aynı mahiyettedir, o nedenle birlikte işleme alacağım. İstemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.

İlk önergeyi ve diğer önergenin imza sahiplerini okutuyorum.

Buyurun:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2/656 Esas numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 11. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Madde 11- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 94. maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesi “İlk seçilenlerin görev süresi iki yıldır, ikinci devre için seçilenlerin görev süresi ise o yasama döneminin sonuna kadar devam eder.” şeklinde değiştirilmiş ve 5. fıkrasının sonuna “Gerektiğinde Genel kurul Danışma Kurulunun teklifi üzerine kâtip üyelerin veya idare amirlerinin sayısını artırabilir.” cümlesi eklenmiştir.

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

Zekeriya Akıncı

 

Malatya

 

Ankara

Diğer önerge sahipleri:

 

 

 

 

Ergün Aydoğan

 

 

 

Balıkesir

 

 

 

Akif Ekici

 

 

 

Gaziantep

 

 

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Akıncı, önergeniz üzerinde buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır.

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Başbakanın ve AKP yöneticilerinin çok istediği bir Anayasa değişikliğini yapabilmek için verilmiş olan teklifin ikinci tur görüşmelerini yapıyoruz. İnancım odur ki hem birinci tur hem de bu turdaki tartışmalar içerisinde bu teklifin bir anlamda röntgeni çekilmiş ve asıl niyet herkes tarafından daha iyi görülür ve anlaşılır olmuştur.

Ben bu kısa konuşma süremde bu yalın gerçeklerin bazılarını dikkatinize sunmak istiyorum:

Bir: Bu teklifte aslında birbiriyle hiç ilgisi olmayan maddeler harman edilmiştir. Özü üç maddede gizli olan ve aslında yargıyı denetim altına almayı amaçlayan kimi maddeler, kimsenin pek de itiraz etmediği kenar süsü niteliğinde başka maddelerle gizlenmeye çalışılmıştır. Örneğin, benim üzerinde konuşma yaptığım maddeyle -elinizi vicdanınıza koyunuz Allah aşkına- Divanda görev yapacak değerli arkadaşlarımızın görev süresiyle Anayasa Mahkemesinin seçiminin uzaktan yakından bir alakası var mı ki aynı soruyu sorup benzer cevap isteyeceğiz sizlerden ya da yurttaşlarımızdan?

İki: O nedenle, muhalefet partisinin teklifin iki ayrı paket olarak görüşülmesi ve oylanması önerisi bile ne yazık ki -korkudan biraz- dikkate alınmamıştır.

Şunu anlatmaya çalışıyorum değerli arkadaşlarım, iktidar partimiz iyi kötü bir demokrasi pilavı yapmaya çalışıyor ama biz baştan beri diyoruz ki: “Değerli AKP’li milletvekilleri, bu pilavın içinde, yediğinde milletin dişini kıracak üç tane iri taş var. Gelin, bu taşları ayıklayalım. Sağ olsun, duyarlı arkadaşlarımızın katkısıyla, milletin dişini kıracak taşlardan bir tanesini ayıkladık, geride kaldı iki tane. “Gelin, yine, sizlerin iyi niyetli destekleriyle diğer taşları da ayıklayalım da şu demokrasi pilavı dediğiniz pilavı milletimiz ağız tadıyla bir yiyebilsin.” Bizim istediğimiz budur, sizden beklediğimiz budur, başka hiçbir talebimiz yoktur.

RÜSTEM ZEYDAN (Hakkâri) – Niye oy vermeye gelmiyorsunuz?

ZEKERİYA AKINCI (Devamla) – Üç: Bu kadar içtenlikli ve iyi niyetli çabamıza karşın, İktidar, bu değişiklik teklifi üzerinde hiçbir ciddi ve içtenlikli uzlaşma arayışında olmamış; tam aksine, bir dayatmayla amacına mutlaka ulaşacağı niyetini sergilemiştir. Bu dayatmanın altında yatan, hiç kuşkusuz, son güçlü kaleleri de ele geçirip tek adam, tek parti iktidarına ulaşma hedefidir.

İlginçtir, tam bu tartışmalar yapılırken, bu yalın gerçek biraz daha belirgin bir biçimde ortaya çıkarken, Sayın Başbakan, hepimizi üzen, hiç hak edilmediği hâlde bir polemiğe konu edilen ve aslında bize göre de gündemde olan şehit cenazelerini ve ulusumuzun yaşadığı acıyı gizlemeye çalışan bir tartışma açtı yeni baştan. İkinci Genel Başkanımız, büyük kahraman, güçlü siyaset adamı, devlet adamı İnönü üzerine açılmış olan bu tartışma ne yazık ki hepimizi çok üzmüştür, hele onun benzetilmiş ve eşleştirilmiş olduğu siyaset adamı ve yöneticiyle uzaktan yakından ilgisinin olmadığını bilenler için daha çok ıstırap verici olmuştur; çünkü:

1) İnönü, 1910-1922 yılları arasında postallarını hiç çıkarmamıştır ama Hitler gibi yayılmacı politikalar için değil; tam aksine, daima bir ulusal kurtuluş savaşının içerisinde vatan toprağını savunma iddiası ve mücadelesiyle savaşmıştır.

2) İnönü, başka ülkelerin sınırlarına göz dikmemiş; tam aksine, Lozan’da büyük bir diplomasi örneği sergileyerek ulusal sınırlarının çizilmesinde birinci derecede rol oynamıştır.

3) İkinci Dünya Savaşı’nda ülkemizi büyük tehlikelerden korumuştur, Hitler gibi milyonlarca insanın ölümüne sebep olmamıştır; tam aksine, bir çocuğun “Ekmeksiz kaldım.” feryadına “Olabilir ama babasız bırakmadım.” diyerek, bir çocuğun babasının ölümüne bile izin vermeyecek derecede duyarlı ve insancıl davranmıştır.

4) Hitler gibi, milletten aldığı güçle ve oyla iktidarını kurduktan sonra faşist bir otoriter yönetim kurmak yerine, silahla ve süngüyle ulusal Kurtuluş Savaşı’nda kazandıkları, bu ülkede, tam bir olgunlukla, günü geldiğinde muhalefete iktidarı terk edebilecek kadar da olgun siyasi tavır sergilemiş bir devlet adamıdır. Birbirine 180 derece zıt iki insanın hangi amaçla ve niye birbirine benzetilmiş olduğunu bir kez daha Sayın Başbakanın düşünmesini öneriyorum.

Dört: Bu değişiklik talebinde İktidar yalnız kalmıştır. Esasında üç konuda saklı olan bu teklifte talep edilenler, ne işsiz gençlerin ne sahipsiz çiftçilerin ne boynu bükük emeklilerin ve emekçilerin ne geleceğe kaygıyla bakan ticaret erbabının ve sanayicinin ne de bizim, muhalefet olarak talebimiz değildir. Çok açıktır, bu talep…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Akıncı, ek süre veriyorum, konuşmanızı tamamlayın lütfen.

ZEKERİYA AKINCI (Devamla) – Bu talep, çok açıktır, ki Sayın Başbakanın talebidir.

Bakınız sevgili arkadaşlarım, AKP adına konuşma yapan arkadaşlarım da 1 Mayıs kutlamalarına göndermede bulundular. Biz de Taksim’de ve Türkiye'nin dört bir yanında 1 Mayısın coşkuyla, bir bayram havasında kutlanmış olmasından mutluluk duyduk ama aynı zamanda o büyük, güçlü kitlesel gösterilerde hiç dikkatinizi çekti mi: Ben Ankara mitingine katıldım. Kuşkusuz katılan arkadaşlar var, katılmayanlar var. Pankartlar vardır, sloganlar vardır. Yurttaşlar, yüz binlerce insan, emekçiler ve emeğin dostları pankartlarıyla ve sloganlarıyla taleplerini haykırırlar. Şimdi sormak istiyorum: O mitinglerde bir tane “HSYK’nın yapısını değiştirin”, “Anayasa’nın yapısını değiştirin” diye pankart ya da slogan gördünüz mü? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) – Ne alakası var?

ZEKERİYA AKINCI (Devamla) – Ben görmedim, görmedim. Halkın sesine kulak verin. Orada hangi sloganlar yeri göğü inletti biliyor musunuz? “Gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek!” O sloganlar yükseldi. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Onun için, iktidar partisi olarak size önerimiz, 1 Mayısın şölen havasında kutlanmış olduğundan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Akıncı, ek süreniz de doldu efendim.

ZEKERİYA AKINCI (Devamla) - …dolayı mutluluğumuzu paylaşın ama lütfen, oradan yükselen taleplere…

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

ZEKERİYA AKINCI (Devamla) – Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN - Selamlama için açayım ama sadece selamlama için Genel Kurulu. Lütfen…

Sayın Akıncı, lütfen…

AHMET AYDIN (Batman) – Halktan kaçmayın, referanduma gidin.

ZEKERİYA AKINCI (Devamla) – Oradan yükselen -bizim içtenlikli önerimizdir- taleplere de kulak veriniz, yükselen seslere kulak veriniz. O nedenle de AKP yöneticilerinin içindeki bu hesap sorma korkusuna dayalı ama bir gün geldiğinde Türk milleti adına hesap soracak Anayasa Mahkemesinin özünü ve yapısını değiştirme çabalarından vazgeçiniz. Biraz önce söylediğim gibi, gelin şu pilavın içindeki taşları ayıklayalım. Eğer bir demokrasi pilavı yaptıysanız, halkımız bunu ağız tadıyla yiyebilsin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Bu doğrultuda verilmiş olan önergeme de desteğinizi bekliyor, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

AYHAN YILMAZ (Ordu) – Diğer maddelere “Evet” deyin.

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Taşları ayıklayın, verelim.

BAŞKAN – Efendim, birlikte işleme aldığım diğer önerge üzerinde Sayın Ekici, siz mi konuşacaksınız?

ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Ben konuşacağım efendim.

BAŞKAN – Balıkesir Milletvekili Sayın Ergün Aydoğan önergesi üzerinde konuşacak, gerekçesini açıklayacak.

Buyurun Sayın Aydoğan. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan teklifin 11’inci maddesi üzerine verilen önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; görüşmelerin başladığı günden bugüne kadarki sürede toplumsal uzlaşı ve mutabakat metni olması gereken Anayasa’nın bazı maddelerinin değiştirilmesini mi yoksa AKP tüzüğünü mü görüştük? AKP İktidarı, uzlaşı aramadan, muhalefeti yok sayarak tek başına hazırladığı Anayasa değişikliğini dayatmaktadır. Muhalefetin tüm uzlaşı önerilerini gözü kapalı yok saymaktadır ve sürekli muhalefeti suçlamaktadır ve şu ana kadar da muhalefetin bu konudaki hiçbir önerisini kabul etmemiştir.

Burada her gün bir bakanımız farklı bir görüş bildirerek, dayattığınız Anayasa değişiminin her derde deva olduğunu anlattığını görüyoruz. Bakanlarımızdan biri, bu dayatma Anayasa’nın ekonomik zenginleşme sağlayacağını bu kürsüden ifade etti. Soruyorum, bu dayatma Anayasa’sı hangi sorunları çözüyor, teğet geçen krizi mi, iç, dış borcu mu, işsizliği mi yoksa her gün yüreğimizi yakan terörü mü? Soruyorum, hangisini çözecek bu dayatma Anayasa’sı?

Değerli arkadaşlar, son günlerde sıkça gördüğümüz ve üzüldüğümüz çocuk tacizcileri ve tecavüzcülerinin üzerini kapatıp RTÜK tarafından yasaklatılarak halkın duymasının engellendiğini görüyoruz. (AK PARTİ sıralarından “Ne güzel” sesi)

Evet, “güzel” diyor Değerli Milletvekili.

Sayın Başbakan, dün sabah diyor ki: “Milletimiz yaptıklarımızı biliyor.” Evet, hep birlikte görüyoruz: Dün, kimliğini, inancını merak etmeden dost ve kardeşlik içinde yaşarken, bugün birbirlerine kuşkuyla bakıyor. Dün, vatanıyla, milletiyle bölünmez bütünlüğünü savunurken, bugün ayrışmayı düşünüyor. Dün, vatanı için şehit düşenleri konuşurken, bugün, sayısını unuttuğumuz açılımları konuşuyoruz. Dün, dinî ve millî bayramları ortak duygular içinde kutlarken, bugün sayenizde tartışır hâle geldik. Şeker Bayramı’nı, 30 Ağustos Bayramı’nı tartışır hâle geldik.

AYHAN YILMAZ (Ordu) – 1 Mayısta neyi tartışıyoruz? Taksim’deydi. Ayıp ya!

ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) – Oraya da geleceğim Değerli Milletvekili.

Dün, kendi kendine yeten tarım ülkesiyken, bugün, tarım ürünlerini ithal eden bir ülke hâline geldik.

AYHAN YILMAZ (Ordu) – Yıllarca o hükûmetlerin yapmadığını bu Hükûmet yaptı.

ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) – Onu da söyleyeceğim.

Dün, hayvan ihracı yapan bir ülkeyken, maalesef, bugün, hayvan ithalatı yapan bir ülke hâline geldik. Dün millî eğitim kurumu iken, sayenizde gayrieğitim kurumu hâline geldi. Yapboz tahtası hâline geldi, her yıl eğitim sisteminde değişiklikler yaptığınızı görüyoruz. Çocuklarımızın psikolojisi değişti.

Dün, her kesimden olanlar bir bütündü; bugün, öğretmenleri, memurları, sanatçıları, yazarları, basını, medyayı birbirinden ayrıştırdınız. Millî birlik ve kardeşlik vardı, bugün yok ettiniz. Ortak uzlaşı ve mutabakat metni olması gereken Anayasa’mızı, bugün, AKP Anayasası hâline getirdiniz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; demokrasi kahramanlığı yapıyorsunuz. Evet, iki gün önce 1 Mayıstı. 1 Mayısı meydanlarda coşkuyla kutladık. İki yıl önce de 1 Mayısın bayram ilan edilmesi teklif edildiğinde, sizler, Sayın Başbakan bir günlük tatilin 2 katrilyon olduğunu söyledi. Bugün ne oldu da sekiz yıldır izin vermediğiniz Taksim’de bayramı kutluyoruz?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – İşçi sınıfının haklarını onlar vermedi.

AYHAN YILMAZ (Ordu) – Size sormak lazım.

ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) – Değerli arkadaşlar, demokrasiden bahsediyorsunuz. Bakın, dün TOBB’un on altı şirketine ilk defa Sanayi Bakanlığı denetim elemanı gönderdi. Bu mu demokrasi anlayışınız? Bu mudur demokrasiden anladığınız? İlk defa, TOBB’un şirketlerine, on altı şirketine denetim gönderiyorsunuz.

AYHAN YILMAZ (Ordu) – Gönderilmesin mi?

ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) – Yani TOBB sizin talimatlarınıza uymadığı, 1 milyon 300 bin işçi almadığı için mi TOBB’a denetim elemanı gönderdiniz?

AYHAN YILMAZ (Ordu) – Denetlemekten ne zarar gelir? Denetlemenin ne zararı var?

ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) – Acaba sizlere yakın şirketlere de denetim elemanları gönderiyor musunuz? Soruyoruz.

AYHAN YILMAZ (Ordu) – Denetlemiyoruz, “Denetlemiyorsunuz.” diyorsunuz; denetliyoruz, “Denetliyorsunuz.” diyorsunuz.

BAŞKAN – Lütfen sayın milletvekilleri…

ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bakın, Başbakanın zaman zaman frenlerinin tutmadığı, Gönen’de –Balıkesir’de- Sayın Çelik’in ifadesi. Evet, maalesef tutmadığını üzüntüyle dün gördük. Sayın Başbakan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucularından ve millî kahramanlarımızdan rahmetli İnönü’yle ilgili mesnetsiz ve düzeysiz…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Aydoğan, süreniz doldu. Size ek süre veriyorum, konuşmanızı lütfen tamamlayınız.

ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

…mesnetsiz ve düzeysiz ifadeler kullanmakta. Sayın Başbakan, şunu unutmasın ki bugünlere gelmesini sağlayan kahramanlarımız olmasaydı Sayın Başbakan bugün bu koltukta oturamıyor olacaktı.

Bugün bu koltukta oturmasını sağlayan millî kahramanlara saygılı olalım, millî kahramanlarımızı hep birlikte saygıyla analım, millî kahramanlarımızı günlük politikalara alet etmeyelim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yani, burada günlerden beri konuştuğumuz Anayasa görüşmelerinde AKP, sizler demokratsınız, muhalefet statükocu. Hadi canım sen de!

Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

AHMET YENİ (Samsun)- Oy kullanabilecek misin?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Efendim?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Konuşmacı, Sayın Başbakandan bahsederken, Sayın Başbakanın yaptığı bir eleştiri üzerine “mesnetsiz ve düzeysiz” ifadesini kullandı. Ya konuşmacı özür dilesin, yoksa sataşmadan söz talep ediyorum.

ATİLA EMEK (Antalya) – Daha ne olacaktı?

AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) – Yani İnönü’ye “faşist” demenin ne mesnedi var ne düzeyi var ya! Allah Allah!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, eleştiri yapılabilir, her siyasi genel başkan eleştiriye maruz kalabilir ama yapılan eleştiri -mesnetli olabilir- düzeyli olmalıdır. Onun için, ya konuşmacı sözünü geri alsın ya da izin verin…

ATİLA EMEK (Antalya) – Bir millî kahramana o sözü söyleyen elbette o düzeyde konuşmuştur. Ayıptır ya!

BAŞKAN – Sayın Elitaş, zabıtları bir getirteyim, gerçekten bir hakaret içeren ifadeler var ise kendisiyle tekrar görüşürüz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Efendim, açıkça söyledi. “Düzeysiz” ifadesi ne anlama geliyor Sayın Başkan?

BAŞKAN – Tamam efendim, zabıtları getirteceğim.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Bu kadar alıngan olmayın arkadaşlar.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Alınganlıkla alakası yok.

BAŞKAN – Birlikte işleme aldığım önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 497’e 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 11 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Madde: 11

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 94 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"seçilenlerin görev süresi iki yıldır, ikinci dönem için seçilenlerin görev süresi yasama döneminin sonuna kadar devam eder."

                                                                                             Ufuk Uras (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Sakık, buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, bu tartışmalarda, bu oylamalarda, olup bitenlerde bizim diğer siyasi partiler gibi bunu coşkuyla kutlamak gibi bir anlayışımız yok. Bizim…

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Diğer partilerden farkınız yok! Hiç farkınız yok!

SIRRI SAKIK (Devamla) – Bizi dinleyeceksiniz… Bizi dinleyeceksiniz...

BAŞKAN – Lütfen… Lütfen yerinizden söz atmayın arkadaşlar.

SIRRI SAKIK (Devamla) – Bizim kötülük kuyularından…(AK PARTİ sıralarından gürültüler)

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Hiç farkınız yok!

BAŞKAN – Sayın Göktaş, lütfen…

MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) – Yanında durmak istemediğiniz insanlardan neden oy istiyorsunuz?

SIRRI SAKIK (Devamla) – Bizim kalbimiz kötülük kuyularından su çekmez. Ama bunu  kendinize soracaksınız. Niye bu noktada olduğunuzu kendinize soracaksınız? Bizimle oturup konuşup tartıştınız mı? Bizimle birlikte buraya sundunuz mu bir şey? Bütün çabamıza rağmen niye bizi ötekileştirdiniz? Niye bizi yok saydınız?

FAZLI ERDOĞAN (Zonguldak) – Burada yazıyor.

SIRRI SAKIK (Devamla) – Hayır…

Şimdi bakın sevgili arkadaşlar, kim kiminle beraberdir, buna, birkaç gün önce ilk oylamada 5 arkadaşımız geldi burada sembolik olarak katıldı, beş oy verdi ve sizin temsilcileriniz çıktı aynen şunu söyledi -bütün Türkiye kamuoyu bunu bilmeli- “Arkadaşlarınız geldi, boş oy kullandılar.” Bizimle yan yana gözükmemek için elinizden ne geliyorsa onu yaptınız. Yine bir sözcünüz çıktı dedi ki: “Bunlar Ergenekon’la birlikte hareket ettiler.” (AK PARTİ sıralarından “aynen öyle, aynen öyle” sesleri)

Şimdi bakın, sevgili kardeşim… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Sayın Başkan, arkadaşlar dinlerlerse…

BENGİ YILDIZ (Batman) – Dinlemesinler… Dinlemesinler…

BAŞKAN – Evet, lütfen Hatibi dinleyelim değerli milletvekilleri.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Dinlemedikleri için bu noktadalar.

SIRRI SAKIK (Devamla) – İşte, aslında niye anlaşmadığımızın göstergesidir. Siz, bizim beynimizin, bedenimizin efendisi olmak istiyorsunuz. Oysaki beynimizin, bedenimizin efendisi biz olmak istiyoruz. Sizin temsilciniz çıkıp şunu söylüyor, diyor ki: “Ergenekon’la yan yana...” Biraz insan vicdanlı olur. Ergenekon, bizim katilimizdir. Hiçbir dönem katil ve mağdur yan yana olmaz. Ergenekon’la kimlerin yan yana olduğunu siz çok iyi bilirsiniz. (BDP sıralarından alkışlar) 29 Mart seçimlerinde kimlerin yan yana durarak bize karşı cephe açtıklarını da biliyoruz. Ama işinize geldi mi “Ergenekon” diyeceksiniz! Biz, Ergenekon’un mağduruyuz. Biz, bu sistemin mağduruyuz. Onun için katillerimizle yan yana olmayız.  

Sevgili arkadaşlarımız, bakın, şunu iyi biliniz: Biz, küçücük maddelerle, efendim, çocuğa bir hediye vererek kandıracak şekilde bir siyaset yapmıyoruz. Yine bu kürsüde size seslendik, 1994’lerden örnekler verdik. Bakın, bizi alıp apar topar götürdüler, cezaevindeydik, bize Meclis Başkanı elçiler gönderdi “Şu dilekçeyi imzalarsanız milletvekilliğiniz düşmez, siz özgürlüğünüze kavuşursunuz.” dediler ama biz bir bütün olarak -içeride olan arkadaşlar- şunu söyledik: “Biz, özgürlük için bedel ödemeye hazırız. Siz özgürsünüz. Biz kapalı kapılar ardında demir ve beton yığınları arasındayız. Biz, özgürlükler için buradayız. Biz burada milletvekilliğimizi kurtarmak veyahut da partimizin kapatılmasını kurtarmak değil, biz Türkiye’yi özgürleştirmek istiyoruz. Biz, özgürlükler için bedel ödüyoruz.” Onun için, sizin gibi çıkarcı bakmıyoruz. Aramızdaki fark da budur. Size diyalog dedik, diyaloğu yok saydınız; uzlaşı dedik, uzlaşıyı yok saydınız.

Şimdi, Japonların çok hoş bir sözü var: “Güneşe tapanlar, ısı kanunlarını tartışamaz.” Sistemden korkanlar, ürkenler, bu ülkede demokrasiyi, özgürlükleri inşa edemez. Onun için, dönün kendinize. Kendi vekillerinizi ikna edemiyorsanız Barış ve Demokrasi Partisine dönüp bir tek kelime söyleme hakkınız yok. Sorun varsa sizin içinizdedir. İlk önce iç işinizi alıp o dizaynı yapmış olsaydınız belki bugün bu sitemleriniz bize olmazdı. Eğer sitemleriniz varsa, diyalog kapısını Barış ve Demokrasi Partisi size kapalı mı tuttu? Ne yaptı? Hayır, size taslak sunmadı mı? “Gelin, görüşelim.” demediler mi? Ama siz korktunuz. Şimdi korkuyorsanız, dönüp bizi günah keçisi ilan etmeyin.

Buradan bütün Türkiye halkına sesleniyorum: Biz diyalog için varız, diyalog için kapıları sonuna dek zorladık ama AKP’nin kadroları bu konuda kapılarını kapattılar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Sakık, lütfen konuşmanızı tamamlayın, ek süre verdim bir dakika.

SIRRI SAKIK (Devamla) – Evet, biz sürekli diyalog ve uzlaşıdan bahsettik, siz sürekli kapılarınızı kapattınız ve sürekli döndünüz, biz gelip burada oy kullanalım ama asla aramızda bir diyalog olmasın…

Biz bunları daha önce de konuştuk ve tartıştık. Bunların hiç kimseye bir yarar getirmeyeceğini hep de söyledik. Onun için biz gerçekten Anayasa’nın kökten değişmesi gerektiğini de vurguladık. Eğer bir anayasa başlangıçtan itibaren ret ve inkâr politikası üzerine inşa oluyorsa, o anayasadan özgürlük çıkmaz, uzlaşı çıkmaz, barış çıkmaz. Bizim kapımız sürekli, eğer gerçekten özgürlükleri inşa edecekseniz kapılarımız sonuna dek açıktır. Eğer yüreğiniz varsa bütün konularda görüşmeye hazırız ama yürek yoksa o da sizin sorununuzdur.

İyi akşamlar. (BDP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım üç önerge de aynı mahiyettedir. O nedenle birlikte işleme alacağım. İstemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.

İlk önergeyi ve diğer önergelerin imza sahiplerini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 11 inci maddesiyle değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 94 üncü maddesinin 3 üncü fıkrasının 2 nci cümlesinde geçen "devre için" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.

Aşkın Asan

Ankara

Diğer önerge sahipleri:

Öznur Çalık

Malatya

Mevlüt Akgün

Karaman

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Asan, konuşacak mısınız?

AŞKIN ASAN (Ankara) – Gerekçe…

BAŞKAN – Sayın Çalık…

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Gerekçe…

BAŞKAN – Sayın Akgün…

MEVLÜT AKGÜN (Karaman) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Verilen önergeyle kelime sınırlaması yapılarak anlam bütünlüğünün sağlanması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, 11’inci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddenin oylaması gizli oylama şeklinde yapılacaktır.

Bir kez daha milletvekili arkadaşlarımı uyarıyorum: Sizlere verilecek pullardan beyaz olanı “kabul”, kırmızı olanı “ret”, yeşil olanı da “çekimser” oyu ifade etmektedir.

Milletvekili arkadaşlarım, lütfen isminiz okunduktan sonra oy kullanmak için gerekli mahalle gidiniz ve kapalı mekânlarda oy kullanılacağını bir kez daha hatırlatıyorum ve gizli oylamaya Adana’dan başlıyoruz.

(Oyların toplanmasına başlandı)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, izin verir misiniz…

Biraz önce, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Avni Doğan, oy kullanırken zarfın içinde başka bir oy pusulasının olduğunu görmüş. Lütfen milletvekili arkadaşlarımızı uyarın...

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Herkes zarfın içini açsın, baksın.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Efendim, biraz önce, Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan, buradan oy kullanırken zarfın içinde başka bir oyun olduğunu görmüş, boş zarfın içerisinde. Lütfen buradan milletvekili arkadaşlarımızı uyarın, zarfların içerisine baksınlar ve Başkanlık Divanı da biraz daha bu konuda hassas olsun.

BAŞKAN – Anladım, evet.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, bununla ilgili hususun Divana bildirilmesi gerekiyor, böyle ulu orta söylenmesin.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Oy kullanılan yerde de müthiş bir yığılma var.

BAŞKAN – Lütfen, görevli arkadaşlarım, oy kullanmak için… Önce Divan üyesi arkadaşlarıma, milletvekili arkadaşlarıma, zarfları veren görevli arkadaşlarıma sesleniyorum: Lütfen, zarfları kontrol ederek verin ve milletvekili arkadaşlarımız da zarfları aldıklarında lütfen bakarak, içinin boş olduğunu görerek oylarını kullansınlar. Bir milletvekili arkadaşımızın zarfının içerisinden bir pul çıkmış; bu konuda duyarlı olmaya davet ediyorum.

(Oyların toplanmasına devam edildi)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oyunu kullanmayan arkadaşımız kaldı mı? Yok.

Oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.

Oy kutularını lütfen kaldırınız.

(Oyların ayrımı yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 7.11.1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 11’inci maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:

 

“Oy Sayısı        :        408

Kabul                :        336

Ret                    :         70

Çekimser           :             -

Boş                   :            1

Geçersiz            :            1

 

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

Harun Tüfekci

 

Bayram Özçelik

 

Konya

 

Burdur”

Teklifin 11’inci maddesi kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.

                                                    Kapanma Saati: 21.06


BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 21.15

BAŞKAN: Mehmet Ali ŞAHİN

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 100’üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

Teklifin 12’nci maddesini okutuyorum:

MADDE 12- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 125 inci maddesinin ikinci fıkrasına “Ancak, Yüksek Askerî Şuranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır.” şeklindeki cümle eklenmiş ve dördüncü fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz.”

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 12’nci madde üzerinde kırk yedi önerge bulunmaktadır. Kura sonucu belirlenen yedi önergeyi okutup işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 12 nci maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 125 inci maddesinin 2 nci fıkrasına eklenen cümlede geçen "terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.

                Osman Pepe                                                                      Azize Sibel Gönül

                    Kocaeli                                                                                  Kocaeli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 12 nci maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 125 inci maddesinin 2 nci fıkrasına eklenen cümlede geçen "terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.

             Fahrettin Poyraz                                                                        Ahmet Yeni

                     Bilecik                                                                                  Samsun

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 12 nci maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 125 inci maddesinin 2 nci fıkrasına eklenen cümlede geçen "terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.

                                                                                                              İkram Dinçer

                                                                                                                     Van

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 497’ye 1’inci ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 12 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Hamit Geylani

Osman Özçelik

Sırrı Sakık

 

Hakkâri

Siirt

Muş

 

 

Ufuk Uras

 

 

 

İstanbul

 

Madde 12:

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 125 inci maddesinin ikinci fıkrasına "Ancak, Yüksek Askerî Şuranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme ve disiplin kararlarına karşı yargı yolu açıktır." şeklindeki cümle eklenmiş ve dördüncü fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 12. maddesi ile değiştirilen Anayasanın 125. maddesinin dördüncü fıkrasının birinci cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Ali Koçal                                                                             Şevket Köse

                  Zonguldak                                                                              Adıyaman

“Yargı yetkisi idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 12. maddesi ile değiştirilen Anayasanın 125. maddesinin dördüncü fıkrasının birinci cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

        Ferit Mevlüt Aslanoğlu                                                                   Atila Emek

                    Malatya                                                                                  Antalya

“Yargı yetkisi idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.”

BAŞKAN – Şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Anayasa değişikliği teklifinin, 12. maddesinin teklif metninden çıkarılması için gereğini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Bal

Mehmet Şandır

S. Nevzat Korkmaz

 

Konya

Mersin

Isparta

 

Behiç Çelik

Mehmet Ekici

 

 

Mersin

Yozgat

 

                                                

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye efendim?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Erdal Sipahi efendim, imzası yoksa imzalasın.

KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – İmza var efendim.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – İmzalattırırız efendim.

BAŞKAN – Gelin, şimdi alalım imzanızı.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – İmzalayıversin.

BAŞKAN – Sayın Sipahi, süreniz beş dakikadır. Önergenizin gerekçesini açıklayacaksınız.

Buyurun.

KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Sayın Başkan, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Anayasa değişikliğinin 12’nci maddesi Yüksek Askerî Şûra kararlarıyla ilgilidir. Yapılan değişiklikte, terfi, atama gibi Yüksek Askerî Şûra kararları, hâlen olduğu gibi yargıya kapalı tutulurken, ordudan atılanlara yargı yolu açılmaktadır. İktidar döneminde Başbakan ve Millî Savunma Bakanımızın her Yüksek Askerî Şûra toplantısı sonrasında Şûra kararlarıyla ordudan atılan askerî personel için sergiledikleri şerh koyma alışkanlıkları Anayasa değişikliği hâline getirilmektedir. Buna “AKP’nin şerh koyma değişikliği” de diyebiliriz.

Son birkaç günde, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü uğruna toprağa düşen yiğitler, maalesef, bu açılımın bedelini ödemekteler. Anayasa değişiklik görüşmeleri başlayalı 10 Mehmetçik ve 1 polisimiz şehit düştü. Bir kısmı ağır yaralı olarak yaşam savaşı veren 11 asker ve 2 polisimiz ise yaralı.

Şerh koyma alışkanlığı keşke açılım projesini hazırlayan ABD’ye karşı yerine getirilebilseydi. Bu şerhler keşke PKK’nın taleplerine, İmralı’nın tavsiyelerine ve yakında törenle karşılama hazırlıkları yapılan aşiret reislerinin küstahlıklarına karşı koyulabilseydi. Keşke, terörle mücadele önce müzakere, sonra Habur’da mütarekeye çevrilirken şerh konulabilseydi.

Görüşülen değişikliklerde askerî yargıyla ilgili hükümler mevcuttur. Askerî yargı konusunda, maalesef, kısmen art niyet, kısmen bilgisizlikten kaynaklanan yanlış kanaatler gündeme getirilmiştir. Çok eski ve köklü bir geleneğe sahip askerî yargıyı komutanların emirleri doğrultusunda karar veren bir anlayışta görmek yanlı bir zihniyetin ürünüdür. Dünyanın birçok ordusunda mevcut askerî yargıyı eleştirirken Lüksemburg, hatta Senegal gibi örnekler verilmesi ciddiyetten uzaktır. Askerî yargı olmayan Almanya ise 90’lı yıllara kadar İkinci Dünya Harbi işgal ordularının konuşlandığı, Nazi sonrası kısıtlamaların olduğu bir ülkeydi. Alman ordusunun 1950'li yıllarda işgal güçleri gözetiminde kurulduğunu hatırlatırım.

Hâlen muvazzaf veya emekli askerlerle ilgili olarak sivil yargıda devam eden birçok dava vardır malumlarınız. Bunların birçoğunda, Anayasa’nın 145’inci maddesi esas alındığında, askerî mahalde cereyan etmeleri, askerî şahısları ilgilendirmeleri, askerlik hizmet ve görevleriyle ilişkileri nedeniyle askerî yargının da müdahil olması gerekirdi. Bu takdirde de Anayasa’nın 158’inci maddesi uyarınca olumlu uyuşmazlık şartının meydana gelmesi nedeniyle uyuşmazlık mahkemesinin devreye girmesi gerekirdi. Terörle Mücadele Kanunu, Türk Ceza Kanunu gibi yasalarda yapılan değişiklikler aksi iddia olarak ortaya sürülebilir ancak bırakalım da bunun gerekçesini ve hangi yargının sorumlu olduğunu bizler yerine uyuşmazlık mahkemeleri açıklasın ve hukuk doğru yürüsün. Bu konuda bir teşebbüs oldu mu olmadı mı bilmiyoruz ve Sayın Bakanımızdan bunun cevabını bekliyoruz.

Aslolan hukuka müdahale değil, hukukun doğru işlemesi. Kimse darbe de istemiyor, darbeci de. Suç ve  suçlu varsa “Korunsun.” da denmiyor.

Bu ülke darbe ve müdahaleler yaşadı ve hepsi de güya yapıldıkları sebeplerden çok daha beterini miras olarak bıraktılar. Kaldı ki bu darbe ve müdahalelerde kimler mağdur oldu, kimler mamul oldu burada yeterince konuşuldu. Ancak darbe yargıları darbe sonuçları haklı olarak tenkit edilirken, o bahaneyle daha beter bir yargı anlayışının ortaya konmasını yandaş yargı yaratılıp Yüce Divandan kaçınan bir anlayışın “demokratik                 anayasa” diye maskelenmesini de kimse istemiyor. ABD’nin parçalama bölme senaryolarının “açılım” ile kapısını açan bir anayasa hiç istenmiyor.

19’uncu yüzyıl vahşi batı kanunu olan “Önce asalım, sonra yargılarız.” anlayışının “Önce tutuklayalım, sonra yargılarız.” şeklinde uygulanmasını da kimse istemiyor. Dört köşeli çarpık yargı anlayışını bu ülkede kimse istemiyor. Nedir o dört köşe? Birinci köşede, kerameti kendinden menkul gizli tanıklar. İkinci köşede, güya emekli müstafi teröristler yani itirafçılar! Üçüncü köşede, konuşma röntgenciliği yani telefon dinlemeleri! Dördüncü köşede ise ne idüğü belirlilerin ihbar mektupları. İsterseniz bu ucubeye, Habur'da çadıra sokulup “Sen mutlaka pişmansındır.” komedisini, katiller rahatsız olmasın diye odalardaki Atatürk resmi ve Türk bayraklarının indirilmesini de ekleyebilirsiniz. Böylece çarpık yargı anlayışına beşinci köşeyi de ilave edebilirsiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Sipahi, ek süre veriyorum bir dakika içinde lütfen konuşmanızı tamamlayın.

KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla) – Teşekkür ederim, bitiriyorum efendim.

Son olarak, sayın milletvekilleri, bu gidiş gidiş değildir. Bu çarpıklıklar düzelmeli, yeni çarpıklıklar ülkeyi karabasana götürmemelidir. Sorumluluk sadece vicdani değil tarihîdir. Ben bu vicdani ve tarihî sorumluluğu duyanlara ve yüce Meclise saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir, o nedenle birlikte işleme alacağım. İstemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.

İlk önergeyi ve diğer önergenin imza sahibini okutuyorum, buyurun:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 12. maddesi ile değiştirilen Anayasanın 125. maddesinin dördüncü fıkrasının birinci cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Yargı yetkisi idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.”

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

Atila Emek

 

Malatya

 

Antalya

Diğer önerge sahipleri:

 

 

 

 

Ali Koçal

 

 

 

Zonguldak

 

 

 

Şevket Köse

 

 

 

Adıyaman

 

 

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Emek…

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Şevket Köse…

BAŞKAN – Sayın Köse, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce yüce heyetinizi en derin saygılarımla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, AKP, ülkemizin işsizlik, yoksulluk ve yolsuzluk problemlerini yok sayıp iki aydır Anayasa’yı kendi önceliklerine göre değiştirmek için ülke gündemini işgal etmektedir. Cumhuriyet Halk Partisinin bu Anayasa Değişiklik Teklifi’ne ilişkin temel bazı itirazları bulunmaktadır. Bu değişiklik teklifi, her şeyden önce, yöntemi bakımından yanlıştır. Hemen herkesin bildiği gibi, anayasalar, birer toplumsal uzlaşma metnidir. Bu teklif hazırlanırken uzlaşma aranmamış, muhalefetin eleştirilerine kulak asılmamış ve sivil toplumun talepleri görmezden gelinmiştir, yapısı değiştirilmek istenilen kurumların görüşleri bile sorulmamıştır. Neticede, bu teklif, AKP mutfağında hazırlanıp Meclise getirilmiştir.

Değerli arkadaşlar, bu değişiklik teklifinde hedeflenen, yargı bağımsızlığını ortadan kaldırmak, yargıyı denetim yapamayacak duruma getirmektir. Bu teklifle yapılmak istenen, yargıyı kuşatmak ve kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırmaktır. Esas amacı ise Sayın Erdoğan’ı Yüce Divandan kurtarmaktır. Bu yapılırken hiçbir yerde rastlanmayacak bir biçimde temel hak ve özgürlüklere ilişkin hükümler de bu pakete dâhil edilmemiştir. Antidemokratik maddeleri değiştirmek konusunda samimi olan bir iktidar “Paketin tamamı referandumuna gitmeli.” diye dayatamaz. Samimi bir iktidar vatandaşın önüne birbiriyle ilgisi ve aralarında bir bağ olmayan konuları bir araya getirip “Ya hep ya hiç.” demez. Çünkü bu konu Venedik Komisyonu kararlarına da demokrasinin özüne de aykırıdır.

Değerli arkadaşlar, bu pakette dokunulmazlıklara ilişkin hükümlere yer verilmemiştir; bu pakette YÖK’e ilişkin bir tek madde yoktur; basın özgürlüğüne, işçi haklarına, RTÜK’e, yoksulluğa ilişkin bir tek madde yoktur. Peki, bunlar halkın talepleri değil midir sayın milletvekilleri? Hangi maddelerin bu pakete dâhil edileceğini kimseye sormadınız. Paketi önlerine koyup “Bir haftanız var; destekliyor musunuz, desteklemiyor musunuz?” dediniz. Desteklemeyenleri, yetersiz bulanları, eksiğini gösterenleri darbe Anayasası’nı savunmakla suçladınız. İstediniz ki yargıya ilişkin kuşatma planınızı herkes desteklesin ama yalnız kaldınız. Çünkü yaptığınız demokratik değildir, çağdaş değildir. İnsanları “Ya hep ya hiç.” mantığına zorlayamazsınız, zorlarsanız boyunuzun ölçüsünü alırsınız.

Sayın milletvekilleri, daha dün Cumhurbaşkanının yetkilerini aşırı bulan siz değil miydiniz? Şimdi Anayasa Mahkemesinin neredeyse tamamını seçme yetkisini Cumhurbaşkanının inisiyatifine bırakıyorsunuz. Daha dün “Şeffaf demokrasi için dokunulmazlıklar kalksın.” diyen siz değil miydiniz? Bu pakette lafı bile edilmiyor. Daha dün YÖK’ten yakınmıyor muydunuz? Hani nerede YÖK’e ilişkin maddeler? Sorarım size: Bunlar tutarsızlık değil midir? Ama tek amacınız bağımsız yargıyı ortadan kaldırmak olunca bunları görmezden geliverdiniz. Unutmayın, gün gelir bağımsız yargı herkese lazım olur.

Sayın milletvekilleri, 12 Eylül darbesi elbette yargılanmalıdır, darbecilerden hesap sorulmalıdır. Elbette kadın ve çocuklara pozitif ayrımcılık yapılmalıdır. Anayasa’daki antidemokratik hükümler elbette değiştirilmelidir.

12 Eylül Anayasası’na karşısınız ama Adalet Bakanının HSYK’ya da başkanlık yapmasına da karşı değilsiniz. Peki, sorarım ben size: Bu hüküm oraya 12 Eylül generallerince konulmadı mı? Bu nasıl samimiyetsizliktir?

Değerli arkadaşlar, şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz her türlü vesayete karşıyız, hem askerî vesayete karşıyız hem tek kişilik sivil diktatörlük kurmak isteyen kişilerin vesayetine de karşıyız.

Değerli arkadaşlar, sözlerime bir Alman öyküsüyle son vermek istiyorum. Buraya çok dikkat etmenizi rica ediyorum: Alman Kralı Büyük Friedrich sarayını yaptırırken, bahçesinde duran değirmeni sahibinden almak ister, değirmenci vermez. Kral bedeli artırır fakat değirmenci yine direnir. Öfkelenen Friedrich “Ben Kralım, zorla alırım.” diye haber gönderince değirmenci son sözünü söyler: “Alamazsın, Berlin’de hâkimler var.” Bu sözü tam iki yüz yıl önce söylemiştir.

Şimdi, bu yargıyı kuşatmak için vatandaşları birbirine düşüren bir iktidarın ihtirasına engel olmaya çalışıyoruz. Değerli milletvekilleri, evet, ben de diyorum “Ankara’da hâkimler var.” Umarız, AKP İktidarı mahkemeye düşmeden doğru yolu bulur.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Efendim, diğer önergenin gerekçesini mi okuyacağız yoksa…

ATİLA EMEK (Antalya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Emek, konuşacak mısınız efendim?

ATİLA EMEK (Antalya) – Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN – Diğer önerge üzerinde Antalya Milletvekili Sayın Atila Emek.

Süreniz beş dakika efendim.

Buyurun.

ATİLA EMEK (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 12’nci maddesiyle ilgili vermiş bulunduğumuz önerge üzerine söz aldım. Konuşmama başlarken yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Değişiklik önergemizde “Yargı yetkisi idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” şeklinde düzenleme yapılmasını içermektedir. Ülkemizde yargı yerindelik denetimi yapmamaktadır. Teklifte, uygulamada olmayan bir durum Anayasa hükmü hâline getirilmekte, yargı işlevini usulî incelemeye indirgemekte, bu durum da hukuk devleti anlayışıyla bağdaşmamaktadır. Bu açıdan somut, işlevi olmayacak değişikliğin teklif metninden çıkarılması yerinde olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa değişiklik paketinin görüşüldüğü bugünlerde, ülkemizin içinde bulunduğu durumu sizlerle paylaşmak isterim.

Son günlerde terör saldırılarının artarak devam ettiği, Anadolu’nun yiğit evlatları bu vatan için canlarını verirken, anaların kınalı kuzuları gencecik yaşta bu ülke uğruna şehit olurken, Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidarında şehitlerimizin yaşıtı bakan, Başbakan, hatta Cumhurbaşkanı çocukları, damatları, babalarının ve iktidarın sayesinde iş adamı oluverdiler, köşeyi döndüler, servetlerine servet kattılar. Sayın milletvekilleri, hak, adalet, hukuk, vicdan bunun neresinde?

Değerli arkadaşlarım, tüm bunlar yetmezmiş gibi, şimdi görüştüğümüz bu Anayasa Değişiklik Teklifi’yle devletin temeli olan hukukla, yargıyla oynuyor, hukuku, yargıyı AKP’lileştirmek, devleti temellerinden sarsıp AKP devletine dönüştürmek istiyorsunuz. Bu teklifle cumhuriyetin anayasası yerine AKP anayasasını yapmak istiyorsunuz. Bu teklifin, yapmak istediklerinizin özü, özeti budur.

Sayın milletvekilleri, Anayasa Değişiklik Teklifi, ülkenin ve milletin ihtiyaçlarından değil AKP üst yönetiminin ihtiyaçlarından doğan bu değişiklik milletin gündemiyle ilgili değildir. Millet yolsuzluğun sonucu olan yoksullukla canından bezmiş, çaresizlik içinde iş, aş, ekmek mücadelesi vermektedir. İktidar çevreleri iktidar gücü ve desteğiyle bir elleri yağda, bir elleri baldadır. Ozanın dediği gibi:

“Milletin sırtından doyan doyana,

Bunu gören yürek nasıl dayana,

Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana,

Bilmem söylesem mi, söylemesem mi?”

Hayvan üreticileri bugün Konya’dan, Sakarya’dan feryat ediyordu, bunu duydunuz mu?

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz Cumhuriyet Halk Partililerin siyasi anlayış ve terbiyesinde “Beytülmale el uzatılmaz.” kuralı geçerlidir. Bu söz kimindir biliyor musunuz? Bu söz Millî Mücadele Kahramanı, 2’nci Cumhurbaşkanımız, 2’nci Genel Başkanımız, Büyük Devlet Adamı İsmet İnönü’nün sözüdür. Beytülmal, milletin malıdır. Milletin malına el uzatanlar, milletin sırtından servetlerine servet katanlar, gencecik çocuklarını iş adamı yapanlar, bunların hesabını bir gün, mizan günü mahkemeyi kübrada vereceklerdir. Böylece, ilahî adalet yerini bulacaktır. Burada olduğu gibi, sayınız ne olursa olsun, bu kuralı değiştirmeye de gücünüz yetmeyecektir.

Sayın milletvekilleri, hukukçu kimliğim ve hukuka olan inancımla millet malına el uzatanların yargı önünde hesaplarını vereceği gün gelecektir. Bu hesap, Yüce Divanda, bağımsız yargıda elbette görülecektir. İşte, sizin bütün çabanız, Yüce Divanda ve yargıda hesap verme günü geldiğinde, kendinizi güvenceye alacağınız ortamı hazırlamak için yargıyı siyasi iktidarın güdümüne almaya çalışıyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Emek, süreniz doldu. Bir dakika ek süre veriyorum.

ATİLA EMEK (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Hukuk devletini, erkler ayrılığını ortadan kaldırıyorsunuz; yandaş medya gibi, yandaş yargıyı da yaratmaya çalışıyorsunuz ancak bunu başaramayacaksınız ve hesap vermekten de maalesef kurtulamayacaksınız.

Bu duygularla, önergemizin kabul edilmesi dileğiyle yüce Meclise saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birlikte işleme aldığım önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 497’ye 1’inci ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 12 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Madde 12:

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 125 inci maddesinin ikinci fıkrasına "Ancak, Yüksek Askerî Şuranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme ve disiplin kararlarına karşı yargı yolu açıktır." şeklindeki cümle eklenmiş ve dördüncü fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz.”

                                                                                               Sırrı Sakık (Muş) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyor Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) –  Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Geylani, buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır efendim.

HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; anılan değişiklik önergesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Anayasa’nın 2’nci maddesinde, sözde, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğu yazılıdır. Peki, gerçekten de Türkiye bir hukuk devleti mi yoksa antidemokratik bir kanunlar devleti midir? Hukuk devleti öncelikle kendi koymuş olduğu kurallara uymasıyla hukukileşir, hukuk devleti sadece hukuku olan ya da yasası olan devlet anlamında değildir. Bununla birlikte hukuk devleti sadece modern yasa metinlerinin çıkarılmasıyla da hukuki olmaz. Onun için tüm yasaların adaletin sağlanmasına hizmet edecek şekilde evrensel hukuk normları, insan hakları gibi değerlere uygun olarak çıkarılmaları ve yine, bu değerlere hizmet eder şekilde uygulanmaları ve yorumlanmaları gerekmektedir. Devletin istisnasız tüm organlarınca yapılan işlemlerin yargı denetimine tabi olması ve bu denetimi sağlayacak olan yargı erkinin de kendisinin de evrensel hukuk değerleri, insan hakları, adalet ve hakkaniyet gibi kriterlere bağlı olması kaçınılmazdır. Demokratik hukuk devletinde idarenin bütün iş ve eylemleri yasamanın, yasama faaliyetleri yargı denetimine tabidir.

Değerli arkadaşlar, ancak yürürlükteki 82 darbe Anayasası’na göre bazı işlemler yargı denetimi dışındadır: Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler, Yüksek Askerî Şûra kararları, olağanüstü hâl, sıkıyönetim ve savaş hâllerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnameler, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararları, ayrıca Anayasa’nın geçici 15’inci maddesiyle de birçok tasarruf yargı dışında tutulmuştur.

Bilindiği gibi, Anayasa’nın istisna getirdiği bu işlemler ve ortaya çıkan sonuçları, yıllardır Türkiye'nin en önemli kaotik gündem maddelerini oluşturmaktadır. Şimdi, bu teklifle YAŞ kararlarının yargı denetimine açıldığı iddia edilmektedir. Oysa maddenin bu hâliyle kabul edilmesi durumunda değişen çok fazla bir şey olmayacaktır çünkü evrensel hukuk kriterlerine uygun olmayan yargı sistemlerinde keyfî istemlere göre boşluklar doldurularak dolanma hileleri yaşanmaktadır.

Bu durumda, YAŞ kararları öncesinde hukuki olmayan ama yasalitenin tamamladığı noktada uygunluk yönünde kararlar oluşturulacaktır. Örneğin, TSK bir personelini resen emekli etmek istediği zaman, buna uydurulan evraklar hazırlandığı sürece yargının bunu denetlemesi ve yapılanın uygunsuz olduğu yönünde karar vermesi oldukça zor olacaktır. Bunun için bir şekilde sicil amirlerinin kanaatine güvenmek ve sürecin doğru çalıştığına inanmak zorunda kalınacağı için, sonuçta sadece evrak incelemesi yaparak ve bulunan kanıtlar üzerinden karar verilmesi de kaçınılmaz olacaktır.

Değerli arkadaşlar, YAŞ kararları, yargıya, adil karar alabilmeyi ve netice verecek şekilde düzenlenmelidir. Sadece “Kanuna uygun mu?” şeklinde yapılacak bir düzenleme adil sonuç vermeyecek, personeli sistem dışına çıkartmak isteyen art niyetlilerin gerekçelerini güçlendirecektir.

Maddenin bu hâliyle kabul edilmesi durumunda, boşluk oluşmaması bakımından askerî mevzuatta da değişikliğe gidilerek düzenleme yapılması yeniden kaçınılmaz duruma gelecektir. Bu maddenin adil yargılama ve sonuçlandırmaya yetkili olacak şekilde düzeltilerek kanunlaştırılmasının mağduriyetlerin önlenmesi bakımından daha isabetli olacağı kanısındayız.

Bu nedenle, 12’nci maddenin tekrar gözden geçirilmesi, YAŞ kararlarının tam yargıya açılması ve sınırlandırmanın değişiklik tasarısından çıkarılarak düzenlenmesi gerekmektedir.

Bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Şimdi okutacağım üç önerge de aynı mahiyette olduğundan birlikte işleme alacağım, istemleri hâlinde önerge sahiplerine söz vereceğim.

İlk önergeyi ve diğer önergelerin imza sahiplerini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 12 nci maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 125 inci maddesinin 2 nci fıkrasına eklenen cümlede geçen "terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.

                                                                                                              İkram Dinçer

                                                                                                                     Van

Diğer önerge sahipleri:

Azize Sibel Gönül (Kocaeli) ve arkadaşları                                                    

Fahrettin Poyraz (Bilecik) ve arkadaşları                                                        

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Dinçer, konuşacak mısınız?

İKRAM DİNÇER (Van) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Sayın Pepe?

OSMAN PEPE (Kocaeli) – Konuşacağım efendim.

BAŞKAN – Kocaeli Milletvekili Sayın Osman Pepe önerge üzerinde konuşacaklar.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

OSMAN PEPE (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; cumartesi ve pazar günleri şahsımla ve ailemle alakalı olarak bir ulusal gazetede baştan aşağı yalan ve yanlışlarla dolu, tutar hiçbir tarafı olmayan haberler manşet yapıldı.

Cumhuriyet Halk Partisi bu yalan ve yanlışların üzerine kurulu muhalefetinin gereği olarak, dün Sayın Koç, bugün Sayın Kart “240 milyon, 100 milyon” gibi rakamları telaffuz ederek, aslı astarı olmayan şeylerle şahsımıza yönelik, partimize yönelik muhalefet yapmaya, kara çalmaya çalışıyorlar.

Kendilerine şunu hatırlatıyorum: 22 Temmuz seçimleri öncesiydi. İstanbul İl Başkanı veyahut da İstanbul milletvekillerinden birisi Sayın Genel Başkanları Baykal’a “650 dairesi olan bir Bakan var. Bakan çocukları var.” diye bir söz söylettiler. Sonra çıktık meydanlarda “Sayın Baykal, elinizde belgeniz, bilginiz varsa lütfen açıklayın. 650 değil, 65 değil, 6 tane dairenin çocuklarımıza ait olduğunu ispat edin, bu daireleri bağışlayacağız.” dedik. Ama tık yok.

Tabii, siyasetçi son derece savunmasız, basın son derece hoyrat. Önce, kara çal, mahallenin başında bir yalan uydur, öteki başında uydurduğun yalana inan!

Peki, biz ne yapalım siyasetçiler olarak? Yargıya gideceğiz. Hakkımızı nerede arayacağız? Önce, basına tekzip gönderiyoruz; aslı yoktur, astarı yoktur, esası yoktur. Basındaki patronların, beyefendilerin keyfi gelirse tekzibi yayınlar, keyfi gelmezse yayınlamaz.

Peki, ne yaparız arkasından? Mahkemeye gideriz. Mahkemedeki hâkim efendi der ki: “Siyasetçi ağır eleştiriye tahammül edecek.”Bu nasıl iş? Bu nasıl siyaset anlayışı? Bu nasıl hukuk anlayışı? İşte Türkiye'de tuzun koktuğunu, insanların hakkını, hukukunu aramak için müracaat edecekleri merciler olan mahkemelerin ne kadar tarafgirane karar verdiklerini, nasıl siyasi taraf olduklarını onlarca dava ile ortaya koymak mümkündür.

Buradan elbette ki üzüntü duyuyoruz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Silivri’den mi bahsediyorsun?

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Siz alıştırdınız, sizi örnek alıyorlar.

OSMAN PEPE (Devamla) – Ben bu cumartesi ve pazar günü şahsımla, ailemle alakalı olarak çıkan haberlerle alakalı tekzip gönderdim, yayınlamadılar; noterden gönder, yayınlamıyor; mahkemeye gidiyorsun… İnşallah, temenni ediyorum, hak yerini bulacak. Hukukun bağımsız olması önemlidir ama hukukun, Türkiye'deki  yargının esas sorunu tarafsız da olmasıdır. Maalesef Türkiye yargısının böyle bir hastalığı var. Bakıyor, kimin hakkında, hangi siyasi görüşten, ona göre kararını ön yargılı olarak veriyor.

Beş sene bakanlık yaptık, bu beş sene bakanlık esnasında, evet, tüyü bitmemiş yetimin hakkına, hukukuna el uzatmadık, el uzattırmadık ama bazılarının menfaatlerine, evet, engel olduk; bazılarının ayaklarına bastık.

BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) – Kim onlar?

OSMAN PEPE (Devamla) – Onlar da, şimdi sıra kendilerine gelmiş, rövanş almaya çalışıyorlar. Ama şunu söyleyeyim: Güneş balçıkla sıvanmaz.

Cumhuriyet Halk Partisinin değerli sözcülerinden şunu istirham ediyorum: Lütfen ama lütfen, başkalarının yalanları ve yanlışlarıyla bu kürsüden milleti ve sayın milletvekillerini meşgul etmeyin. Başka bildiğiniz doğrular, gerçekler varsa siyaseti doğrular üzerine inşa edin. Burada eğer bunu yapabilecek gücünüz, cesaretiniz varsa sizi millet ayakta alkışlar. Ama yalanlarınızla baş başa kalırsınız ve mahkûm olursunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Pepe, lütfen konuşmanızı tamamlayın efendim, ek süre veriyorum.

Buyurun.

OSMAN PEPE (Devamla) – Ben, Sayın Başkana müsamahasından dolayı ve siz değerli milletvekili arkadaşlarıma…

Bu konuda eminim ki pek çoğunuzun çeşitli sıkıntıları olmuştur, benzer sıkıntıları olmuştur. Türkiye’de hakkın, hukukun, yansız ve tarafsız işlediği günleri canıgönülden arzu ediyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HALUK KOÇ (Samsun) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Evet Sayın Koç, buyurun.

HALUK KOÇ (Samsun) – Sayın Pepe…

BAŞKAN  – Sayın Koç, size söz vermeden önce, izin verirseniz bir şey söyleyeceğim. Sayın Pepe, tabii, bir değerlendirme yaptı ama tüm yargı kurumlarımızı istisnasız aynı kategoriye koymanın veya birtakım yanlış kararlardan hareketle tüm yargı kurumlarımızı aynı kefeye koymanın doğru olmadığını ifade etmek istiyorum.

ATİLA EMEK (Antalya) – “Hâkim efendi” diye tabir yoktur!

BAŞKAN - Eleştirilen yanlış kararlar kuşkusuz ki vardır. Özellikle bunun zabıtlara geçmesi için bu cümleleri kullandım.

ATİLA EMEK (Antalya) – Sayın Başkan, “Hâkim efendi” yoktur.

ALİ KOÇAL (Zonguldak) – “Hâkim efendi” ne anlama geliyor?

BAŞKAN - Sayın Koç, buyurun.

HALUK KOÇ (Samsun) – Sayın Başkan, Sayın Pepe konuşmasında… Ben konuşmam sırasında Sayın Pepe’den hiç isim olarak bahsetmedim.

 BAŞKAN – O sizden bahsetti mi?

HALUK KOÇ (Samsun) – Bahsetti.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – “Koç” dedi, “Koç”, 3 defa “Koç” dedi.

HALUK KOÇ (Samsun) – Müsaade ederseniz bu konuda kısa bir açıklama…

BAŞKAN – Doğrusu ben de dikkatle dinledim ama demek ki kaçırdım.

Yeni bir sataşmaya mahal vermeyin lütfen, buyurun. Siz çok tecrübeli bir milletvekili arkadaşımızsınız Sayın Koç, üç dakika içerisinde…

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

3.- Samsun Milletvekili Haluk Koç’un, Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

HALUK KOÇ (Samsun) – Sayın Başkan, söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum.

Sayın Pepe’yi bir önerge üzerinde söz almış olarak bu kürsüde gördük. Tabii, sizin de, İç Tüzük gereği zaman zaman yaptığınız gibi, önerge üzerinde konuşmaya davet etmenizi beklerdim fakat önerge dışında, kendisiyle ilgili birtakım açıklamalarda bulundu. Bence bir eski sayın bakanın bu konuda bir şikâyeti varsa, bunun yeri, burada bir önerge üzerinde, İç Tüzük dolanarak bir açıklama yapmak değil, konunun kendi tarafından doğrularıyla, bir basın toplantısıyla bunu kamuoyuna duyurmak daha doğru bir yaklaşım olurdu. Bu benim düşüncem.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, Sayın Pepe’ye dönük ben ismen konuşmamda herhangi bir ifadede bulunmadım, sadece şunu söyledim, sizlere hitap ederek şunu söyledim: “Birkaç gündür gazete sayfalarında, Türkiye’de yaşanan sıkıntılı ortamda, kara toprağa yürüyen vatan evlatlarının haberleri yanında, 240 milyon dolara ekmek parası kazanmaya çalışan bakan mahdumlarını görünce benim yüreğim sızlıyor.” Bir gazete haberidir, doğru. Gazete haberini bir isim olarak ifade etmedim.

Şimdi, şunu söylemeye çalışıyorum: Değerli arkadaşlarım, bakın, “Kendi çocukları şu bu…” dedi. Benim 2 tane çocuğum var Sayın Pepe. Benim yaşantım da ortada. Peki, niye hiçbir Cumhuriyet Halk Partilinin çocukları hakkında bu tür iddialar ortaya konmuyor? Neden? Bunu bir düşününün. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

HALUK KOÇ (Devamla) – Bunun bir kolayı var. Bakın, Anayasa değişikliği yapmaya çalışıyorsunuz. 83’üncü ve 100’üncü maddeler duruyor. Eğer bu tür bir şikâyetiniz varsa kaldırın 83’ü, 100’ü, sıyrılın şu dokunulmazlıklardan, hakkınızda çevrenizde sizinle ilgili ne suçlama varsa gidin yargıya, o hâkim efendilerden değil ama hâkim beylerden aklanmanızı dileyin.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Ayıp! Ayıp!

BAŞKAN – Sayın Poyraz konuşacak mısınız, gerekçe mi?

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Hakkı Suha Okay’ın kardeşi için de söylendi, doğru muydu?

BAŞKAN – Efendim, lütfen…

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Ayıp, ayıp! Hiç doğru değil!

BAŞKAN – Lütfen…

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Çok ayıp, çok!

HALUK KOÇ (Samsun) – Size yakışmıyor. Bakın, söz alıp konuşursunuz.

BAŞKAN – Sayın Koç, lütfen yerinize oturun.

HALUK KOÇ (Samsun) – Yarası olan gocunur.

BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım.

HALUK KOÇ (Samsun) – Maalesef, üzgünüm.

BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayalım.

Sayın Koç, lütfen…

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) (Devam)

BAŞKAN - Sayın Poyraz konuşacak mısınız, gerekçe mi?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okuyun lütfen.

Gerekçe: Hukuk devleti ilkesine daha uygun düşecektir.

BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, 12’nci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddenin oylaması gizli oylama şeklinde yapılacaktır.

Bir kez daha her maddede olduğu gibi milletvekili arkadaşlarıma hatırlatıyorum. Sizlere verilen pullardan beyaz olanı “kabul”, kırmızı olanı “ret”, yeşil olanı ise “çekimser” oyu ifade etmektedir.

Milletvekili arkadaşlarımız lütfen isimleri okunmadan sıraya girmesinler.

Gizli oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.

(Oylar toplandı)

BAŞKAN – Oyunu kullanmayan arkadaşımız kaldı mı?

Oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.

Lütfen oy kutularını kaldırınız.

(Oyların ayrımı yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 7.11.1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 12’nci maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:

“Oy Sayısı        :         409

Kabul                :         338

Ret                    :           69

Çekimser           :              -

Boş                   :             2

Geçersiz            :              -

 

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

Harun Tüfekci

 

Bayram Özçelik

 

Konya

 

Burdur”

 

Teklifin 12’nci maddesi kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, 13’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 13- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 128 inci maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Ancak, malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır.”

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 13’üncü madde üzerinde elli bir önerge verilmiştir. Kura sonucu belirlenen yedi önergeyi okutup işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 13 üncü maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 128 inci maddesinin 2 nci fıkrasına eklenen cümlenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

         Ali İhsan Merdanoğlu                                                                   Ahmet Yeni

                  Diyarbakır                                                                               Samsun

“Ancak, kazanılmış haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 13 üncü maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 128 inci maddesinin 2 nci fıkrasına eklenen cümlenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                              Kerem Altun

                                                                                                                     Van

“Ancak, kazanılmış haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 13 üncü maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 128 inci maddesinin 2 nci fıkrasına eklenen cümlenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                               Aşkın Asan

                                                                                                                   Ankara

“Ancak, kazanılmış haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 497’ye 1. Ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 13 ncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Sevahir Bayındır

Bengi Yıldız

Pervin Buldan

 

Şırnak

Batman

Iğdır

 

 

İbrahim Binici

 

 

 

Şanlıurfa

 

Madde : 13

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 128 inci maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Ancak, malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri ve sosyal güvenlik hakları saklıdır.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 13. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Enis Tütüncü

Mehmet Ali Susam

Bihlun Tamaylıgil

 

Tekirdağ

İzmir

İstanbul

"Madde 13- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 128 inci maddesinin ikinci fıkrasına "Ancak, mali ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır. Toplu sözleşme ile memur ve diğer kamu görevlilerinin aleyhine hüküm getirilemez." cümleleri eklenmiştir."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 13. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

        Ferit Mevlüt Aslanoğlu                                                            Mehmet Ali Susam

                    Malatya                                                                                    İzmir

“Madde 13 – Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 128 inci maddesinin ikinci fıkrasına “Ancak, mali ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır. Toplu sözleşme ile memur ve diğer kamu görevlilerinin aleyhine hüküm getirilemez.” cümleleri eklenmiştir.”

BAŞKAN – Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Anayasa değişikliği teklifinin 13. maddesinin teklif metninden çıkarılması için gereğini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Bal

Oktay Vural

Mehmet Şandır

 

Konya

İzmir

Mersin

 

Behiç Çelik

S. Nevzat Korkmaz

İsmet Büyükataman

 

Mersin

Isparta

Bursa

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) –  Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Efendim, kim konuşacak?

OKTAY VURAL (İzmir) – İsmet Büyükataman efendim.

BAŞKAN – Sayın Büyükataman, buyurun efendim.

Süreniz beş dakikadır. (MHP sıralarından alkışlar)

İSMET BÜYÜKATAMAN (Bursa) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Anayasa Değişikliği Kanun Teklifi’nin 13’üncü maddesi hakkında verdiğimiz önerge üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün, 3 Mayıs 1944, Milliyetçiler Bayramı’nın 66’ncı yıl dönümüdür. Türklüğün izzetine yakışır bir hareket tarzıyla ortaya çıkan bu irade, dönemin siyasi gelişmelerine karşı millî bir refleksin adıdır. 3 Mayıs Milliyetçiler Günü hepimize kutlu olsun.

Bu vesileyle, başta merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey ve Hüseyin Nihal Atsız Bey olmak üzere, hayatlarını vatan ve millet yolunda kaybeden tüm aziz şehitlerimize Cenabıallah’tan rahmet diliyorum. Ruhları şad, mekânları cennet olsun.

Saygıdeğer milletvekilleri, anayasalar toplum sözleşmeleridir, yalnızca bugün yaşayanları değil yarın doğacak kuşakları da etkileyecek, siyasetin ve zamanın üstünde ve ötesinde metinlerdir. Anayasayı değiştirenlerin siyasetten çekilmiş oldukları dönemlerde bile ürettikleri anayasalar toplumu yönlendirmeye devam edecektir. Anayasa hazırlamanın sorumluluğu büyüktür ve milletlerin geleceğinde hayati önemi haizdir. Bu nedenle, toplumu oluşturan herkesin ve her kesimin azami talep ve beklentilerini önce dinlemek, sonra değerlendirmek ve sonra da karara varmak esas olmalıdır. Bu durumda, uzlaşma arayışları, uzlaşma ahlakı, uzlaşma kültürü, uzlaşma ortamı ve bunların üzerinde yapılacak ittifak, anayasaların etik ve toplumsal kaynağı olmak durumundadır.

Saygıdeğer milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak anayasa değişikliklerinde karşılığını arayacağımız sorular şunlar olacaktır:

Türkiye, 21’inci asrın ikinci on yıllarında terör, yoksulluk, yolsuzluk, hayat pahalılığı ve işsizlik belalarını yenmiş bir ülke mi olacaktır?

Ülkemiz, siyasi yapısındaki antidemokratik unsurları tasfiye ederek, modern demokrasilerde olduğu gibi, düşünce, inanç, teşebbüs, örgütlenme ve benzeri alanlarda temel hak ve hürriyetleri güvence altına alan demokratik devlet yapısına kavuşacak mıdır?

Vatandaşlarımız, herkesin aynı milletin evladı olmaktan gurur duyacağı, ayrışmayı değil birleşmeyi, farklılaşmayı değil kucaklaşmayı, kutuplaşmayı değil buluşmayı sağlayacak toplumsal uzlaşmayı gerçekleştirecek midir?

Türkiye, birbirinden uzaklaşmamış, birbirine yabancılaşmamış bir millet yapısıyla etnik köken, inanç, mezhep gibi doğallıkların millî kimliğin ve bin yıllık kardeşliğin zenginliği olarak görüldüğü bir toplum hayatına ulaşacak mıdır?

Devletimiz taviz ve teslimiyet döngüsünden kurtulup bağımsız karar verebilen, yeryüzünde sözü geçen ve dünyaya Başkent Ankara vizyonuyla bakabilen bir kudret hâline gelecek midir?

Ve bütün bunlar olurken, bizi bir millet olarak tanımlayan ve millî ve üniter varlığımızı güvenceye alan Anayasa’mızın başlangıç maddesinde ifadesini bulan kabullere ve cumhuriyetin kurucu değerlerine saygı ve riayet gerçekleşecek midir?

Bizim, Anayasa tartışmalarında arayacaklarımız bunlardır. Bize göre bunlara “Evet” demek, bunun için mücadele etmek Türkiye'nin ve Türk milletinin kaderine sahip çıkmak, geleceğini inşa etmek demektir.

Milliyetçi Hareket Partisi için Anayasa değişikliklerinin dayandığı ilkeler bundan sekiz yıl önce yaptığımız bir tespitin ve çizgimizin tekrarı olan şu hüküm olacaktır: Fertlerin temel hak ve hürriyetlerinin geliştirilmesi ve teminat altına alınması, kamu düzeninin ve millî bütünlüğün sağlanması ve korunmasıdır.

Saygıdeğer milletvekilleri, yeni bir Anayasa hazırlanması veya mevcut Anayasa’da köklü değişiklikler yapılması ancak siyasi istikrarın olduğu ve uzlaşmanın zemin bulduğu bir ortamda düşünülebilecek bir husustur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Büyükataman, konuşmanızı tamamlayın lütfen, bir dakika süre veriyorum.

İSMET BÜYÜKATAMAN (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Bu bakımdan, siyasi normalleşme süreci başlatılmadan ve Türkiye’yi yönetme kabiliyetini kaybetmiş bugünkü Hükûmete dayalı siyasi tablo değişmeden yeni Anayasa hazırlanması doğru değildir.

Türk milliyetçileri, geçmişten aldığı güç ve vazgeçmeyecekleri ilkeleriyle, milletimizin onayı ve rızası olmadan yapılacak her türlü tertibe ve müdahaleye dün olduğu gibi bugün de yarın da karşı durmaya devam edecektir.

Sözlerime burada son verirken yüce heyetinizi en derin saygı ve hürmetlerimle selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Büyükataman, teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette olduğundan birlikte işleme alacağım. İstemde bulunmaları hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.

İlk önergeyi ve diğer önergenin imza sahibini okutuyorum, buyurun:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 13. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                      Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları

“Madde 13 – Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 128 inci maddesinin ikinci fıkrasına “Ancak, mali ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır. Toplu sözleşme ile memur ve diğer kamu görevlilerinin aleyhine hüküm getirilemez.” cümleleri eklenmiştir.”

Diğer önerge sahibi:

Bihlun Tamaylıgil (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Susam konuşacak.

BAŞKAN – Sayın Susam, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır Sayın Susam.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa’nın bazı maddelerinin değişikliğiyle ilgili Kanun Teklifinin görüşülmesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Bu madde büyük oranda Türkiye’de özellikle kamu çalışanlarımızın, memurların örgütlenme, sendikal hakları, toplu sözleşme ve daha ileri noktalarda hak elde edebilmeleri noktasındaki yeni değişikliklerle ilgili bir madde. Gönlümüz arzu ederdi ki bu madde, hep beraber bu Mecliste Avrupa Birliği normlarına ve çağdaş demokrasilerde var olan şekline uygun şekilde değiştirilsin; 6’ncı maddede yapmış olduğumuz değişikliklerle birlikte bu maddeyle bu iş, Avrupa’da olduğu gibi örgütlenme hakkının verildiği, örgütlenme hakkının toplu sözleşmeyle devam ettiği ve grev hakkıyla bu örgütlenme hakkının devam ettiği bir hak hâline gelsin; o da yetmeyip -dünyada olduğu gibi, birçok ülkelerde- aynı zamanda yönetime katılma ve kamu çalışanlarının siyaset yapma hakkının sağlandığı bir kanun maddesi olsun. Çünkü kamu çalışanlarının bu hakkı elde etmesi aslında çağdaş demokrasilerde ve demokratikleşmek isteyen her ülkede elzem olan şeylerdir.

Maalesef bu Anayasa değişikliğinde verdiğimiz olay, bugün mevcut yapıyı daha ileriye götürmek değil, mevcut yapıyı daha da geriye götüren bir nokta oldu. Şu an kamu çalışanları sendika hakkına sahipler, hatta toplu sözleşme de yapıyorlar. Bununla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine açtıkları davalarda birçok kazanımlar da elde ettiler.

Bakın, geçende KESK, İzmir Büyükşehir Belediyesine gelip “Sizinle ben toplu sözleşme yapmak istiyorum. Yapmazsanız, bu toplu sözleşmede ben gerekli olan uyarıları yapacağım.” dedi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı da “Ben sizinle bu toplu sözleşmeyi yapacağım ama Meclisten geçecek kanunun son şeklini almasını ve…” Ona göre bir görüşme yapmaya hazır olduğunu belirtti. Demek ki şu an bu mevcut uygulama var. Peki, bu Anayasa değişikliğinde ne yapıyoruz? “Eskiden, uzlaşmazlık hâlinde Bakanlar Kurulunun vermiş olduğu kararın geçerli olduğu” yerine, kamuda yeni bir uzlaşma kurulu oluşturuyoruz, Bakanlar Kurulunu devreden çıkartıyoruz, toplu sözleşme görüşmelerinde uyuşmazlık olduğunda bu kurulun verdiği kararı geçerli sayıyoruz. Aslında Bakanlar kurulunu sütre gerisine koyup Bakanlar Kurulunun atadığı bir kurulla memurların haklarını kesin olarak tayin eden bir noktaya geliyoruz. Bu ileri bir adım değil aslında geri bir adımdır.

Gönül ne arzu eder? Gönül, bu konuda memurların, grevli, toplu sözleşmeli hak elde etmesini ister. Bunun için, bu Meclisin, bu Anayasa  değişikliğinde bir uzlaşma kültürüne, uzlaşmaya ihtiyacı vardı, hatta sadece bu Mecliste bulunan partilerin uzlaşmasına değil toplumun tümünün uzlaşmasına ihtiyaç vardı. Bu uzlaşmaya ülkemizin, gerçekten, sadece Anayasa için değil, içinde bulunduğumuz koşulların gerektirdiği ekonomik ve sosyal şartların da zorlaması nedeniyle uzlaşmaya ihtiyacımız var.

Değerli arkadaşlarım, uzlaşma, hepimizin üzerinde ısrarla durması ve demokratikleşmede elimizde çok önemli bir silahtır. Uzlaşmayı sağlayacak olan şey de aslında, ülkede iktidar olan güçlerdir. Bugün, iktidar partisine düşen birinci görev, Anayasa’da uzlaşmaya açık ve uzlaşmayı gerçekleştirme doğrultusunda müthiş özveri göstermesi gereken noktadır. Tam tersine, iktidar partisini, muhalefet uzlaşmaya yanaşmasa da uzlaşma isteyen parti olarak görmeye ihtiyacımız var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Susam, ek süre veriyorum, konuşmanızı tamamlayın lütfen.

MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) – Uzlaşma isteyen taraf olmasına ihtiyaç var. Neden? Çünkü, Türkiye'nin ekonomik işlerinin, uzlaşan bir Parlamentoda hızla çözülmesine ihtiyaç var. Türkiye’de, bugün, yaşanan terör belasının alt edilmesinin, bu Parlamentoda ve ulusun tümü içerisinde bir uzlaşmayla çözülmesine ihtiyaç var. Uzlaşmayı sağlayacak olan güç de iktidarın tavrıdır. Buradan iktidarı uyarıyorum: Lütfen, ülkenin ihtiyaçları için daha uzlaşmacı olmalısınız. Bu ülkede ekonomik sorunların, sosyal sorunların ve millî birlik, bütünlüğün üzerindeki tehlikelerin ortadan kaldırılması için uzlaşmacı olmak zorundasınız ve bu Anayasa görüşmelerinde uzlaşmacı olmadığınız için Türkiye'nin yeni, çağdaş, demokratik bir anayasa yapma şansını kaçırmasına neden oldunuz. Bu hepimiz için çok üzüntü verici bir durumdur.

Bu duygularla bu yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Susam.

Sayın Tamaylıgil, siz mi konuşacaksınız efendim?

Diğer önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Sayın Tamaylıgil, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar) 

Süreniz beş dakika efendim.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz çerçeve 13’üncü madde üzerinde şahsım adına verdiğim değişiklik önergesi adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, demokrasi, demokrasi kültürü ve bu hak kullanımı açısından baktığımızda emeğin hakkı, emeğin grev hakkı, üretimden kaynaklanan hakkını kullandırmak ve vermek en önemli görev.

Bugün burada görüşülen madde, Anayasa’nın 53’üncü maddesinin 128’inci maddeye uyarlanmasıyla gerçekleşen bir madde. Ama ne getiriyor, kime ne getiriyor, ne kazandırıyor veya hangi riskleri içeriyor? Acaba bunların altını çizmemizde bir sakınca olacak mı? Bakınız, toplu görüşme, toplu sözleşmeye… Uzlaşma kurulları yine verilen önergelerle kamu çalışanları Yüksek Hakem Kurulu gibi bir yapıya ve oradan çıkan kararlar da daha önce Bakanlar Kurulu kararıyla son noktaya ererken şimdi yargı yolu olmayan, toplu sözleşme hükmünde uzlaşma kurulunun kararı hâline dönüşüyor.

Değerli arkadaşlar, Anayasa’nın 128’inci maddesinde, kamu çalışanlarının, memurların özlük hakları, sosyal hakları tek tek belirlenen kanunlara atıfta bulunulmuştur. Orada ne vardır? Tazminat aylıkları vardır, sağlıkla ilgili ödentiler vardır, ölüm ödentileri vardır. Ama şimdi bu toplu sözleşmeyle ilgili getirilen bağlayıcı karar bunların kazanılmış olduğu noktadan nereye doğru geri gideceğinin hiçbir şekilde açıklığını ortaya koymamaktadır, statü hukukuyla oluşmuş olan kazanımları ne yazık ki kayıp olma riskiyle karşı karşıyadır.

Değerli arkadaşlarım, ülkemizin onayladığı çeşitli sözleşmelerden bir tanesi de ILO sözleşmeleridir ve ILO sözleşmelerine baktığımız zaman orada bağlayıcı olan kararlar vardır. 87, 98 ve 151 sayılı ILO kararları, uluslararası olarak baktığınızda, memurlarımıza toplu sözleşme ve grev hakkını veriyor. Neden grev hakkından rahatsız oluyoruz? Neden grev hakkı vermiyoruz? Sendika hakkının en önemli bütünleyici faktörü olan grev hakkı neden verilmiyor? Biz Anayasa’nın 90’ıncı maddesini değiştirdik. O madde içeriğinde ne diyor? Uluslararası sözleşmeler iç hukuk oluşumunda ön noktadadır, birinci geçerlilik noktasındadır. Peki, bu ILO sözleşmelerinin yaptırımları ve kararları varken bugüne kadar sizi ne tuttu, neden bu değişiklikler yapılmadı?

Bakın değerli arkadaşlarım, dünyanın en büyük işçi sendikası federasyonu olan ve 155 ülkede 175 milyon işçiyi temsil eden Uluslararası Sendika Konfederasyonu 28 Nisan 2010 tarihinde Türkiye’yle ilgili bir basın bülteni yayınladı. Bu bültenin içerisinde de Türkiye'deki sendikal hakların sık sık ihlal edildiğini, toplu sözleşme ve grev haklarının en ağır biçimde engellendiğini, işçilere sendikadan çıkmaları için baskı yapıldığını, sendikaların iç işlerine müdahale edildiğini belirtiyorlar. Uluslararası raporları, uluslararası değerlendirmeleri sık sık göz önüne alıp buna göre uygulamalar yapılıyor. Peki, bunlar hiç dikkate alınmıyor mu?

Bugün baktığımızda, ne yazık ki 1 Mayıstaki yaşadığımız o bayram havasının içerisinde geçmişi hatırlama gerekliliğini de ortaya koymak gerekiyor. “Ayakların başları yönettiği yerde kıyamet kopar. Taksim’de inatlaşma hoş olmaz.” diye iki sene önce söyleyen sizlerdiniz. O ayakların baş olduğu yerde kıyamet kopmadı, öyle bir gerçeklik olamadı çünkü bu ülkede işçi sendikası, demokratik kitle örgütleri her zaman baş tacıdır, emekçinin temsilidir, emekçinin hak arayışının en önemli organıdır. Ama Taksim’de inatlaşmak gerçekten hoş oldu. Taksim’de, iki gün önce, biz 1 Mayıs coşkusunu yaşadık.

ORHAN KARASAYAR (Hatay) – AK PARTİ’nin sayesinde oldu.

BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) – Keşke geçen sene o biber gazlarını yemeseydik...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Tamaylıgil, lütfen konuşmanızı tamamlayın, ek süre veriyorum.

BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, tabii 1 Mayısı yaşamak, 1 Mayısın anlam ve önemini ve o yasakların oluşturduğu yapıyı kaldırmak için çok önemli bir gerekçemiz daha var: 1 Mayıs 1977’de yaşanan, 37 vatandaşımızın katledildiği o olayların faillerini araştıracak bir çalışmayı bir an önce Mecliste gerçekleştirmek. Bunu teklif ettik, kabul etmediniz. Ama diliyorum ki o 1 Mayıs katliamının da araştırması yapılacak, faillerinin, suçlularının açığa çıkması sağlanacaktır. O zaman emeğin, emekçinin -ve bugün baktığınızda yüzde 10 enflasyon açıklandı arkadaşlarım ama kamu memuruna verdiğiniz zam 2,5+2,5, altı aylık, o da 5 etmez, 3,75 eder altı aylık hesapladığında- hem emekçinin hakkını hem onun mali hakkını, sağlık hakkını hem de…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Tamaylıgil, ek süre de doldu.

BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) – Selamlayıp bitiriyorum efendim.

BAŞKAN – Sadece Genel Kurulu selamlamanız için mikrofonu açıyorum.

Buyurun.

BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) – …emeğin sesini, onların yankısını Meclisten hep beraber çıkaralım.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 497’ye 1. Ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 13 ncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                         Sevahir Bayındır (Şırnak) ve arkadaşları

Madde : 13

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 128 inci maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Ancak, malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri ve sosyal güvenlik hakları saklıdır.”

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI HAYATİ YAZICI (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Bayındır, siz mi konuşacaksınız?

SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Evet.

BAŞKAN – Buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)

SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa’nın bazı maddeleri üzerinde yapılan değişiklik önergesinin 13’üncü maddesine ilişkin, grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bazı maddelerini değiştirmeye çalıştığınız ama hiçbir şekilde 12 Eylül darbe Anayasası’nın ruhunu değiştiremediğiniz bu Anayasa Değişikliği Teklifi üzerinde yine görüşlerimizi sizinle paylaşacağız.

Değiştiremediniz, çünkü emekçilerin hem örgütlenme hem de bu örgütlenmelerine bağlı olarak ekonomik ve sosyal haklarını kullanmaya dair en temel gösterge olan grev hakkını ne yazık ki yine gasbediyorsunuz. Yani, sizin yapmanız gereken, 12 Eylül Anayasası’nın grev hakkına getirdiği sınırlandırmaları sınırlandırmakken siz hâlâ özgürlükleri sınırlandırıyorsunuz.

Avrupa Birliği uyum sürecinde her yıl raporlarda şu söylenir: “Çalışanların -hatta çalışanlar da değil aslında, herkesin- sendika kurma hakkı vardır.”

Siz “herkes” ibaresini koymadınız. “Herkes” ibaresini koymadığınız için, burada, çiftçiler, emekliler, gençler, ev eksenli çalışan kadınlar ne yazık ki hâlâ örgütlenemeyecekler, hâlâ kayıt dışı çalışmak zorunda kalacaklar, hâlâ emekleri sömürülecek, limon gibi sıkılacaklar yine.

Yine, toplu sözleşme ve grev hakkı et ve tırnak gibi birbirinden ayrılamaz iki temel unsurdur ama siz “Toplu sözleşmeye gelin, sözleşiyormuş gibi yapacağız ama sizin görüşlerinizi asla dikkate almayacağız.” diyorsunuz. Siz ne yapmaya çalışıyorsunuz? Siz bu adımlarla halkı, emekçileri, ezilenleri, ötekileştirilenleri kandıramazsınız ama kendinizi kandırabilirsiniz. Siz kendinizi dahi kandıramazsınız bu konuda.

Yine, bugün, Diyarbakır Cezaevinde TMK mağduru çocuklar isyandaydılar. İşte, cezaevinde… (AK PARTİ sıralarından “Niye taş attılar?” sesi) 12 Eylül Anayasası’nı değiştiremediğin için taş atıyorlar, Anayasa’nın ilk maddelerini değiştiremediğin için taş atıyorlar. Niye bana… Her gün “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım.” dedirttiğiniz için taş atıyorlar. Niye hâlâ Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin ana dil hakkına çekince koyuyorsun diye taş atıyorlar.

BAŞKAN – Sayın Bayındır, taş atmayı meşru mu görüyorsunuz? Sayın Bayındır…

SEVAHİR BAYINDIR (Devamla) – Niye hâlâ 12 Eylülün hapishanelerde tutsaklara…

BAŞKAN – Sayın Bayındır, çocukların taş atmasını bir milletvekili nasıl meşru görebilir?

SEVAHİR BAYINDIR (Devamla) – Müdahale etmeyin bana lütfen!

BAŞKAN – Ederim… Ederim efendim…

SEVAHİR BAYINDIR (Devamla) – Sayın Başkan, Başkanlığınızı bilin, müdahale etmeyin bana! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Siz bir milletvekilisiniz, çocukların taş atmasını burada meşru göremezsiniz.

SEVAHİR BAYINDIR (Devamla) – Bu hakkı size kimse vermiyor. Sözümü kesmeyin! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bu veriyor, bu!

SEVAHİR BAYINDIR (Devamla) – Sözümü kesmeyin! Sözümü kesmeyin burada! Bu hakkı kimse size vermiyor! (AK PARTİ sıralarından sıra kapaklarını vurmalar, gürültüler) Bu hakkı size kimse vermiyor! Milliyetçilik, ırkçılık hakkını kimse size vermiyor! Israr etseniz de bu kabul görmüyor!

MEHMET SALİH ERDOĞAN (Denizli) – Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi!

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Sen kendine bak!

BAŞKAN -  Sayın Bayındır, lütfen, önergeniz üstünde görüşün.

SEVAHİR BAYINDIR (Devamla) – Israr etseniz de milliyetçilik, inkâr, imha kabul görmüyor!

Diyarbakır Cezaevini gündeme aldınız, hani okullaştırıyordunuz! Ama 12 Eylülde Kenan Evren’in başaramadığını siz başarıyorsunuz. Çocuklar cezaevinde hasta. Arkadaşları, hasta arkadaşları hastaneye götürülemiyor diye çocuklar kapılarını kapatmak zorunda kalıyorlar. Haberiniz var mı sizin, buralara gömülmüşsünüz, kendi iktidarınızın sağlamlaşması için uygun adımlarla marş marş yapmaya çalışırken? Ama toplum bunu kabul etmiyor.

Yine, Siirt’te… Siirt’te Vali Bey’e soruyoruz: “Sizin, burada kuş uçsa, yaprak kıpırdasa haberiniz olur. Nasıl oluyor da 2006’nın sonundan itibaren üç buçuk yıl sistemli olarak çocuklar istismar ediliyor, çocukların hakları yeniyor, çocukların onurları kırılıyor, nasıl duymadınız?” Diyorlar ki: “Biz, sadece güvenlik için istihbarat alıyoruz.” Peki, bu devlet, güvenlik devleti olmaya ne zamana kadar devam edecek?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YAHYA DOĞAN (Gümüşhane) – Katiller bitinceye kadar!

BAŞKAN - Sayın Bayındır, süreniz doldu, ek süre veriyorum, lütfen konuşmanızı tamamlayın.

SEVAHİR BAYINDIR (Devamla) -  Peki, siz sosyal devlet değil misiniz? Peki, siz Çocuk Koruma Kanunu’na imza atmadınız mı? Peki, bu valilere, emniyete sosyal haklarını korumak ve uygulamak için bütçe göndermiyor musunuz? Nereye gidiyor bu paralar? Bu halkın onuru yok mu? “Bir halkın onurunu, emeğini, dilini, kültürünü yasaklarsanız, bir tek yol kalır direnmek kalır.” dediği gibi şairin, bir tek yol kalır, direnmek kalır. Tek başına kurtulamazsınız, ya hep birlikte kurtulacağız ya hiçbirimiz diyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Çok saçma ve şaşkın bir konuşma yaptınız Sevahir!

SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Asıl sen AKP’ye giderek yaptın şaşkınlığı!

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım üç önerge de aynı mahiyettedir, o nedenle birlikte işleme alıyorum.

Önerge sahiplerine istemleri hâlinde ayrı ayrı söz vereceğim.

İlk önergeyi ve diğer önergelerin imza sahiplerini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 13 üncü maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 128 inci maddesinin 2 nci fıkrasına eklenen cümlenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

“Ancak, kazanılmış haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır.”

 

 

 

Aşkın Asan

 

 

 

Ankara

Diğer önerge sahipleri:

 

 

 

 

Kerem Altun

 

 

 

Van

 

 

 

Ali İhsan Merdanoğlu

 

 

 

Diyarbakır

 

 

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI HAYATİ YAZICI (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Asan konuşacak mısınız?

AŞKIN ASAN (Ankara) – Gerekçe...

BAŞKAN – Sayın Altun

KEREM ALTUN (Van) – Gerekçe…

BAŞKAN – Sayın Merdanoğlu

ALİ İHSAN MERDANOĞLU (Diyarbakır) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Toplu sözleşme ile elde edilen tüm haklar bu kapsamda saklı tutulmaktadır.

BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, 13’üncü madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddenin oylaması gizli oylama şeklinde yapılacaktır.

Bildiğiniz üzere, size verilen pullardan beyaz olanı “kabul”, kırmızı olanı “ret”, yeşil olanı “çekimser” oyu ifade etmektedir.

İsmi okunmayan milletvekili arkadaşımız lütfen sıraya girmesin.

Gizli oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.

(Oyların toplanmasına başlandı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şu anda çalışma süremizin dolmasına makul bir süre kalmakla birlikte oylama ve sayım uzayabilir. O nedenle, maddenin gizli oylama sonucunun açıklanmasına kadar sürenin uzatımını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

(Oyların toplanmasına devam edildi)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oyunu kullanmayan arkadaşımız kaldı mı? Yok.

Oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.

Kupaları kaldırıyoruz.

(Oyların ayrımı yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 7.11.1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 13’üncü maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:

 

Oy Sayısı          :            409

Kabul                :            339

Ret                    :             70

Çekimser           :               -

Boş                   :               -

Geçersiz            :               -

 

 

Kâtip Üye

 

Katip Üye

 

 

Harun Tüfekci

 

Bayram Özçelik

 

 

Konya

 

Burdur”

 

 

Sayın milletvekilleri, çalışma süremizin sonuna gelmiş bulunuyoruz.

Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 4 Mayıs 2010 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

                                Kapanma Saati: 23.52