DÖNEM: 23 YASAMA
YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT : 69
100’üncü Birleşim
3 Mayıs 2010 Pazartesi
(Bu Tutanak Dergisinde yer alan va kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her türlü belge
ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. -
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19
milletvekilinin, fındık sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/708)
2.- Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19
milletvekilinin, kırmızı et sektöründeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/709)
3.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 30 milletvekilinin, arıcılıkta yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/710)
V.-
SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Kadın Erkek
Fırsat Eşitliği, İçişleri ve Adalet Komisyonlarında açık bulunan üyeliklere
seçim
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYON-LARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
3.-
Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak
İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana
Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S.
Sayısı: 458)
4.- Kooperatifler
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Kooperatifler
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonları Raporları (1/811, 2/633) (S. Sayısı: 496)
5.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264
Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve
497’ye 1’inci Ek)
VII.-
AÇIKLAMALAR
1.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, 2/5/2010 tarihli 99’uncu
Birleşim tutanağında yer alan, Başkanlık Makamına hitaben söylediği “Sizin
davranışınız anormal.”şeklindeki ifadesiyle ilgili açıklaması
2.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, konuşmasında iktidar
partisi grubuna hitaben söylediği “Boş sıralara konuşuyorum.” ifadesine ilişkin
açıklaması
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Tunceli Milletvekili
Kamer Genç’in, AK PARTİ Grubu Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
2.- İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol’un, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş’ın, grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
3.- Samsun
Milletvekili Haluk Koç’un, Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
IX.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Her madde
için işleme alınan yedi önergenin dördünün siyasi parti grubuna mensup
milletvekillerine hak olarak tanınmasına ve kalan üç önergenin belirlenmesi
için kura çekiminin İç Tüzük’e uygun olarak yapılıp yapılmadığı hakkında
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, farklı statülerde
öğretmen istihdamına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/13364)
2.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Ardahan’daki öğretmen
açığının polis memurlarıyla giderilmesine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/13365)
3.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Ardahan’daki öğretmen
açığının polis memurlarıyla giderilmesine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/13366)
4.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, yüksek lisans ve
doktora yapan öğretmenlere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/13367)
5.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, sivil toplum
kuruluşlarına bütçeden yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/13368)
6.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, öğretmen açığının kapatılmasına ilişkin sorusu ve
Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
(7/13370)
7.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Öğrenci Andına ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun
cevabı (7/13381)
8.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Dumlupınar Üniversitesi Tıp
Fakültesine akademik ve idari personel alımına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
(7/13389)
9.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, yönetici atamalarına
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun
cevabı (7/13429)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 12.04’te açılarak altı oturum yaptı.
Birinci Oturum
Gaziantep
Milletvekili Mahmut Durdu’nun, Adalet Komisyonu
üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin önergesi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19
milletvekilinin:
Eğitim sisteminde
yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
(10/705),
Şırnak’ta
güvenlik güçlerine yönelik yaşam hakkı ihlali iddialarının araştırılması (10/706),
Yeşil kart
uygulamasındaki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi (10/707),
Amacıyla birer
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergelerin gündemdeki yerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Gündemin “Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler”
kısmında yer alan (10/411) esas numaralı, son günlerde toplumumuzda meydana
gelen şiddet, yaralama ve öldürme olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergenin görüşmelerinin Genel Kurulun 2/5/2010 Pazar
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi yapılan görüşmelerden
sonra kabul edilmedi.
MHP Grup önerisi
nedeniyle; Adana Milletvekili Muharrem Varlı, Mersin Milletvekili Behiç Çelik,
Antalya
Milletvekili Atila Emek,
Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir,
Muğla
Milletvekili Mehmet Nil Hıdır,
Konya
Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu,
Son günlerde
meydana gelen terör olaylarını kınadıklarına; şehit olan askerlere Allah’tan
rahmet, ailelerine ve Türk milletine başsağlığı dilediklerine,
İzmir
Milletvekili Canan Arıtman, millet evlatlarının vatan uğruna şehit
düştüklerine, Hükûmetin sınır ötesi harekât
tezkeresine göre gereğini yapmasına ve Meclisin her bir şehit için saygı
duruşunda bulunmasına,
İlişkin birer
açıklamada bulundular.
Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil, son günlerde artan
terör olaylarına ve bu terör olaylarında şehit olanlara Allah’tan rahmet,
ailelerine ve Türk milletine başsağlığı dilediğine ve İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın Genel Kurulda her bir şehit için saygı duruşunda
bulunulması önerisinin Başkanlık Divanınca kararlaştırılması gerektiğine
ilişkin bir konuşma yaptı.
Birleşime saat
13.03’te ara verildi.
|
|
Nevzat PAKDİL |
|
|
|
Başkan Vekili |
|
|
|
|
|
|
Bayram ÖZÇELİK |
|
Harun TÜFEKCİ |
|
Burdur |
|
Konya |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
İkinci, Üçüncü, Dördüncü, Beşinci, Altıncı Oturumlar
Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2’nci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/499) (S. Sayısı: 321),
3’üncü sırasında
bulunan, Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına
Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para
Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/761)
(S. Sayısı: 458),
4’üncü sırasında bulunan, Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Kooperatifler Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporlarının (1/811, 2/633)
(S. Sayısı: 496),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
5’inci sırasında
bulunan ve görüşmelerine devam olunan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı
İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek)
ikinci görüşmesine başlanarak 7’nci maddesine kadar kabul edildi.
TBMM Başkanı olarak, daha önce görevlendirilmiş Başkan Vekillerine
rağmen, bu teklifin görüşmelerindeki oturumları yönetmesi; oylamalarda
uygulanan usullerin gizli oylama esaslarına uygun olmadığı hâlde ikinci görüşme
oylamalarında da aynı şekilde uygulamaya devam edeceğini ifade etmesi nedeniyle
Oturum Başkanının tutumu hakkında açılan usul tartışması sonucunda, Oturum
Başkanı, tutumunda bir değişiklik olmadığını açıkladı.
Kâtip Üye ve
Burdur Milletvekili Bayram Özçelik, bazı
milletvekillerinin ismini zikrederek önergeleri eksik okuduğuna, Anayasa
oylamaları gibi ciddi bir konuda Başkanlık Divanında görev almasının uygun
olmadığına dair ifadelerine ilişkin bir açıklamada bulundu.
Alınan karar
gereğince, 3 Mayıs 2010 Pazartesi günü saat 12.00’de toplanmak üzere birleşime
00.14’te son verildi.
|
|
Mehmet Ali ŞAHİN |
|
|
|
Başkan |
|
|
|
|
|
|
Bayram ÖZÇELİK |
|
Harun TÜFEKCİ |
|
Burdur |
|
Konya |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
|
|
|
Yusuf COŞKUN |
|
Fatih METİN |
|
Bingöl |
|
Bolu |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 135
II.- GELEN KÂĞITLAR
3 Mayıs 2010 Pazartesi
Tezkereler
1.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1180) (Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.4.2010)
2.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1181) (Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.4.2010)
3.- Şanlıurfa
Milletvekili Ramazan Başak’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1182) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.4.2010)
4- Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1183) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.4.2010)
5.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldız, Iğdır Milletvekili Pervin Buldan, Hakkari
Milletvekili Hamit Geylani ile Van Milletvekilleri
Fatma Kurtulan ve Özdal Üçer’in Yasama
Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1184)
(Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.4.2010)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrul’un, ekonomik kalkınmaya ilişkin Maliye Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2029) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
2.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuş’un, bazı ürünlerin destekleme primi ödemelerine ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2030) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
3.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuş’un, Tarsus’ta sel mağduru çiftçilerin zararının
tazminine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/2031) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
4.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuş’un, Hazine arazisi kiralayan çiftçilere destekleme
primi ödenmemesine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2032) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
5.- Tunceli Milletvekili
Kamer Genç’in, Cumhurbaşkanının yurt dışı gezilerine ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/2033) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
6.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Fonuna ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) sözlü soru
önergesi (6/2034) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
7.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, doğal afet sigortasına
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) sözlü soru
önergesi (6/2035) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
8.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki su
depolarının durumuna ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2036)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
9.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki su
depolarının durumuna ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2037)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
10.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki su
depolarının durumuna ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2038)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
11.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı yaylalardaki
ihtiyaçlara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2039)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
12.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı yaylalardaki
ihtiyaçlara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2040)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
13.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı yaylalardaki
ihtiyaçlara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2041)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
14.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı yaylalardaki
ihtiyaçlara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2042)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
15.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı yaylalardaki ihtiyaçlara
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2043) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2010)
16.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köyün içme suyunun
kalitesine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2044) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21/04/2010)
17.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı yaylalardaki
ihtiyaçlara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2045)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
18.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Türk Bayrağı Tüzüğünde
sporcular için değişiklik yapılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) sözlü soru önergesi
(6/2046) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
19.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta KKKA hastalığı araştırma istasyonu
kurulmasına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2047) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21/04/2010)
20.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, bir kasabaya gölet yapımına ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2048) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
21.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, bir deredeki taşkın önleme çalışmalarına ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2049) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
22.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Zile’deki arazi toplulaştırmasına ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2050)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
23.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Zile’deki toprak tahlillerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2051)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
24.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Zile OSB’nin alt yapı yatırımlarına ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/2052) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2010)
25.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Zile’deki pancar ekim iznine ilişkin Sanayi ve
Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/2053) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
26.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, bir alanın turizm merkezi ilan edilmesine ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/2054) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2010)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, toplu açılış yapılan tesislere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14016) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
2.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, metro çalışmalarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14017) (Başkanlığa geliş tarihi:
19/04/2010)
3.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, öğrenci burslarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/14018) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
4.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, kullandığı hava taşıtlarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/14019) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
5.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Manisa’daki çiftçilerin borçlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14020) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
6.- İstanbul
Milletvekili Atila Kaya’nın, 1999’daki Marmara
depremi sonrasındaki çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/14021) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
7.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Ordu Cezaevinde bazı
hükümlülere yapıldığı iddia edilen uygulamalara Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14022) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
8.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, tutuklu ve
hükümlülerin ailelerine yakın yerlere nakledilmelerine ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14023) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/04/2010)
9.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, toplulaştırılan bir arazinin dağıtımına ilişkin
Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/14024) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19/04/2010)
10.- Çanakkale
Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz’in, Çanakkale’deki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/14025) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19/04/2010)
11.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, orman yangınlarına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14026) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
12.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, madencilik
çalışmalarında tahrip olan orman alanlarının ağaçlandırılmasına ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14027) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
13.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, bir orman arazisinin kullanımına ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14028) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
14.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, bir köye sulama kanalları ve gölet yapımına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14029) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19/04/2010)
15.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Bornova’daki bir firmanın madencilik
faaliyetlerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14030)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
16.- İzmir
Milletvekili Şenol Bal’ın, Torbalı’daki ecrimisil
uygulamasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14031)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
17.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, Ziraat Bankasının memur alımlarında KPSS şartını
kaldırmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/14032) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
18.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un,
çiftçi borçlarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali
Babacan) yazılı soru önergesi (7/14033) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
19.- Çanakkale
Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz’in, Çanakkale’deki yatırımlara ilişkin Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/14034) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/04/2010)
20.- Samsun
Milletvekili Osman Çakır’ın, Kozluk’ta yapılacak doğalgaz
çevrim santraline ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14035) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
21.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, merkez valilerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14036) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
22.- İstanbul
Milletvekili Atila Kaya’nın, İstanbul’daki dere
ıslahı çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14037)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
23.- İzmir
Milletvekili Şenol Bal’ın, araç muayenesindeki bazı sorunlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14038) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
24.- İzmir
Milletvekili Şenol Bal’ın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki terör örgütü
baskısına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14039)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
25.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Antalya’daki kayıp çocuk vakalarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14040) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
26.- Antalya
Milletvekili Sadık Badak’ın, Antalya Büyükşehir
Belediyesinin bir ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14041) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
27.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, Mustafa Kemal
Üniversitesindeki bazı olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14042) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/04/2010)
28.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, tarihi eserlerin restorasyonuna ilişkin Kültür
ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14043) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
29.- Çanakkale
Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz’in, Çanakkale’deki yatırımlara ilişkin Kültür
ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14044) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
30.- Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir
Akcan’ın, bir köyün arazilerinin Hazine adına tesciline ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14045) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
31.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, gelir uzmanlığı sınavına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14046) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
32.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, Ankara’da toplu açılışı yapılan okullara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14047) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/04/2010)
33.- Aydın
Milletvekili Recep Taner’in, Aydın İl Milli Eğitim Müdürlüğünün para toplanması
talebine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14048)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
34.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, okulların yönetimine ve giderlerinin finansmanına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14049) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19/04/2010)
35.- İstanbul
Milletvekili Atila Kaya’nın, İstanbul’da dere yatağı
ve heyelan bölgesinde yapıldığı iddia edilen okullara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14050) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
36.- Çanakkale
Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz’in, Çanakkale’deki yatırımlara ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14051) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
37.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, şube müdürü atamalarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14052) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
38.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, okullarda öğrencilere
yönelik şiddet olaylarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14053) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
39.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Şile Devlet Hastanesi
inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14054) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19/04/2010)
40.- Çanakkale
Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz’in, Çanakkale’deki yatırımlara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14055) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
41.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Antalya’da görev yapan sözleşmeli personele
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14056) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/04/2010)
42.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Akhisar OSB’nin ihtiyaçlarına ilişkin Sanayi ve
Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/14057) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
43.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Manisa’daki OSB’lerin sorunlarına ve bazı
konularda teşvik uygulanmasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14058) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
44.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Salihli OSB’nin bazı sorunlarına ilişkin Sanayi ve
Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/14059) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
45.- Çanakkale
Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz’in, Çanakkale’deki yatırımlara ilişkin Sanayi
ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/14060) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
46.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Alanya esnafının desteklenmesine ilişkin Sanayi
ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/14061) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
47.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Kemer esnafının desteklenmesine ilişkin Sanayi
ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/14062) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
48.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Manavgat esnafının desteklenmesine ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/14063) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/04/2010)
49.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, et
fiyatlarına ve gıda güvenliğine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14064) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
50.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, süt
tüketiminin artırılmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14065) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
51.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, zeytincilik sektöründeki bazı sorunlara ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14066) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
52.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, zeytincilikle ilgili bir kanun teklifine ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14067) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
53.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, zeytinciliğin geliştirilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14068)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
54.- Çanakkale
Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz’in, Çanakkale’deki yatırımlara ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14069)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
55.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, denizlerdeki avlanma yasağına ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14070) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
56.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Antalya’da besicilikle uğraşanların
desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14071) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
57.- Çanakkale
Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz’in, Çanakkale’deki yatırımlara ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/14072) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
58.- Hatay
Milletvekili İzzettin Yılmaz’ın, bir yetki belgesi konusunda taksici esnafın
yaşadığı soruna ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/14073)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
59.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, trafik kazalarına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/14074) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/04/2010)
60.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, kamu yararına çalışan derneklere ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/14075) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
61.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, Ziraat Bankasının eleman alımında KPSS puanı
aramamasına ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi
(7/14076) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
62.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un,
işsizliğe ve işletmelerdeki istihdama ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14077) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/04/2010)
63.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, askerlik görevini
yaparken ölen bir kişiye ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14078) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/04/2010)
64.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Cer Modern Sanatlar
Müzesinin açılış törenine sanatçıların katılıma zorlandığı iddiasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14079) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/04/2010)
65.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, açılımla ilgili bir gazete haberine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14080) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
66.- Sinop
Milletvekili Engin Altay’ın, öğretmen atamalarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/14081) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
67.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, işsizliğe ve kayıt dışı
istihdama ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14082) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2010)
68.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kurtuluş Savaşı ve
Cumhuriyet Müzeleri Müdürlüğünün adının değiştirilmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/14083) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
69.- Trabzon
Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlu’nun, bazı
tarihi kiliselerin ibadete açılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/14084) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
70.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, elektronik haberleşme hizmetleriyle ilgili
yönetmeliğe ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14085) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21/04/2010)
71.- Trabzon
Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin, Türkiye Kupası
final maçının oynanacağı yere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14086)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
72.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, bir otelde kamu kuruluşlarının
gerçekleştirdiği toplantılara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/14087) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
73.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan’ın, Burdur Gölündeki kirliliğe ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/14088) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
74.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Kalkınma Bankası
denetim raporuyla ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/14089) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
75.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici’nin, Kalkınma Bankasının
denetim raporuna ve yapılan atamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/14090) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
76.- Trabzon
Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin, TOKİ’nin Ataköy sahilindeki taşınmazlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14091) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
77.- Çankırı
Milletvekili Ahmet Bukan’ın, yangın geçiren bir köye
yapılan TOKİ konutlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14092)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
78.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, mevsimlik tarım
işçilerinin sorunlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14093) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
79.- Adana
Milletvekili Recai Yıldırım’ın, SGK sağlık yardımından yararlanamayan bazı
kişilere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14094) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
80.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köye gölet yapımına ve dere ıslahına ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14095) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2010)
81.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, İzmir 2. merhale
içme suyu projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14096) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
82.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, DSİ’nin
İzmir’deki bazı projelerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14097) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
83.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, bar barajın su kanallarının yapımına ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14098) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2010)
84.- Mersin Milletvekili
Akif Akkuş’un, Mut’un güney köylerinin su ihtiyacının karşılanmasına ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14099) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2010)
85.- Bursa
Milletvekili Necati Özensoy’un, Alanya’da ölen
gösteri yunuslarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14100) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
86.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalacı’nın, bir baraj projesine
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14101) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21/04/2010)
87.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Kaz Dağındaki madencilik
çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14102)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
88.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün çocuk parkı ve futbol sahası
ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14103)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
89.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, İnegöl ilçesindeki bir köprü ihtiyacına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14104) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
90.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün bazı sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14105) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
91.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki su ve
kanalizasyon şebekelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14106) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
92.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki su ve
kanalizasyon şebekelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14107) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
93.- Samsun
Milletvekili Osman Çakır’ın, Samsun’daki terör saldırısına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14108) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
94.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, bir kasabanın yoluna ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14109) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
95.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, bir yol yapımına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14110) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
96.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, bir köy yolunun asfaltlanmasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14111) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
97.- Aydın
Milletvekili Recep Taner’in, Emniyet Teşkilatı personelinin özlük haklarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14112) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2010)
98.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Dikili’deki bir sahil yolunun yapımına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14113) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2010)
99.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana İl Özel
İdaresinin araç alım ve kiralama ihalelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/14114) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
100.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Isparta’daki linç
girişimi iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14115)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
101.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki su ve
kanalizasyon şebekelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14116) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
102.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerde turizmin
geliştirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14117) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
103.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerde turizmin
geliştirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14118) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
104.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerde turizmin
geliştirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14119) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
105.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Siirt’teki okullardaki
kitap ihtiyacına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14120) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
106.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı okullardaki kitap
ihtiyacına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14121)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
107.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı okullardaki kitap
ihtiyacına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14122)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
108.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı okullardaki kitap
ihtiyacına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14123)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
109.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı okullardaki kitap
ihtiyacına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14124)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
110.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı okullardaki kitap
ihtiyacına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14125)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
111.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı okullardaki kitap
ihtiyacına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14126)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
112.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı okullardaki kitap
ihtiyacına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14127)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
113.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı okullardaki kitap
ihtiyacına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14128)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
114.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı okullardaki kitap
ihtiyacına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14129)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
115.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı okullardaki kitap
ihtiyacına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14130)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
116.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kurtuluş Savaşı ve
Cumhuriyet Müzeleri Müdürlüğünün adının değiştirilmesine ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14131) (Başkanlığa geliş tarihi:
21/04/2010)
117.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, müzelerin eser alımına
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14132) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21/04/2010)
118.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’daki tarımsal sulamada kullanılan
elektrik borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/14133)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
119.- Edirne
Milletvekili Rasim Çakır’ın, istifa eden memurların emekli ikramiyesi
almalarıyla ilgili çalışmalara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14134) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
120.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün elektrik sisteminin yenilenmesine
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/14135) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2010)
121.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, büyükşehir
belediyelerinin takas ve mahsup işlemlerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/14136) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
122.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, belediyelerin
gelirlerinden yapılan kesintilere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14137) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
123.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, 2006 yılında
belediyelere yapılan yardımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14138) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
124.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, 2007 yılında
belediyelere yapılan yardımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14139) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
125.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, 2008 yılında
belediyelere yapılan yardımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14140) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
126.- Aydın
Milletvekili Recep Taner’in, varlık barışı uygulamasına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14141) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
127.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Belediyesine tahsis
edilen bazı taşınmazlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14142) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
128.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Osmaniye’deki tarımsal
sulamada kullanılan elektrik borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14143) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
129.- Mersin
Milletvekili Kadir Ural’ın, sıcak para girişine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14144) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
130.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, tarımsal sulamada
kullanılan elektrik borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14145) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
131.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir sınavın başvuru ücretine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14146) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
132.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı üniversitelerin
öğretim görevlisi ve yurt ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/14147) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
133.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı üniversitelerin
öğretim görevlisi ve yurt ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/14148) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
134.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı üniversitelerin
öğretim görevlisi ve yurt ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/14149) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
135.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki okul ve
lojman ile öğretmen ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14150) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
136.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki okul ve
lojman ile öğretmen ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14151) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
137.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki okul ve
lojman ile öğretmen ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14152) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
138.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki okul ve
lojman ile öğretmen ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14153) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
139.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Antalya’daki öğrencilerin üniversiteye giriş
sınavlarındaki başarı durumuna ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14154) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
140.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, üniversite giriş sınavlarındaki başarı durumuna
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14155) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21/04/2010)
141.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, engelli öğretmen alımındaki şartlara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14156) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2010)
142.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelik’in, Anamur’da Lisans Yerleştirme Sınavı yapılmasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14157) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21/04/2010)
143.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’daki okul öncesi öğretime ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14158) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
144.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki sağlık
ocaklarının personel ve diğer ihtiyaçlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/14159) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
145.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki sağlık
ocaklarının personel ve diğer ihtiyaçlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/14160) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
146.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki sağlık
ocaklarının personel ve diğer ihtiyaçlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/14161) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
147.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’taki KKKA hastalığı önlemlerine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14162) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
148.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, bazı ilçelere hastane yapımına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14163) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
149.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, döner sermaye ödeme katsayılarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14164) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
150.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, bazı meslek
kuruluşlarıyla ilgili düzenleme çalışması olup olmadığına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14165) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
151.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, canlı hayvan ve et
ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14166) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
152.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, canlı hayvan ve et
ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14167) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
153.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, canlı hayvan ve et
ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14168) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
154.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’daki tarım sigortası uygulamalarına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14169) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
155.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, VIP hizmetlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14170) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
156.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, sabit telefon
aboneliğindeki işlemlere ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14171) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
157.- Mersin
Milletvekili Kadir Ural’ın, Aksaray-Pozantı karayoluna ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14172) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
158.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat çevre yolu çalışmalarına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14173) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
159.- İstanbul
Milletvekili Birgen Keleş’in, Ermeni iddiaları konusunda izlenen politikaya
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14174) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2010)
160.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, hac görevlisi olmak isteyen personelin
belirlenmesine ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/14175)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
161.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, TÜİK ile SGK’nın
istihdam verilerine ilişkin Devlet Bakanından (Cevdet Yılmaz) yazılı soru
önergesi (7/14176) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
162.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirel’in, Büyükorhan ilçesindeki futbol
sahası ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız
Özak) yazılı soru önergesi (7/14177) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21/04/2010)
163.- Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış’ın, nükleer santral kurulmasına ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/14178) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2010)
164.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Ziraat Bankasının perosnel alımına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/14179) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2010)
165.- Ankara
Milletvekili Hakkı Suha Okay’ın,
bir soru önergesine ve bir davanın hükümlülerine ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14180) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
166.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, TMSF yönetimindeki bazı
şirketlerin pazar paylarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/14181) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
167.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, tapu kayıtlarıyla ilgili bir genelgeye ilişkin
Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/14182) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21/04/2010)
168.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, yapıların depreme
dayanıklılığına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek)
yazılı soru önergesi (7/14183) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2010)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19
Milletvekilinin, fındık sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/708) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.03.2010)
2.- Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19
Milletvekilinin, kırmızı et sektöründeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/709) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.03.2010)
3.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 30 Milletvekilinin, arıcılıkta yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/710) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.03.2010)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, bazı eylemlere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12697)
2.- Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış’ın, İsviçre’de Ermeni soykırımı iddialarını
reddettikleri için mahkum edilen Türk vatandaşlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12711)
3.- Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdal’ın, bir polis operasyonuna
ve tutuklu bazı kişilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12713)
4.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, cezaevlerine Türkçe
dışındaki bir dilde yayın girişi şartlarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12717)
5.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, Adli Tıp Kurumunun imza inceleme kararlarına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12718)
6.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Adli Tıp Kurumunun bazı işlemlerine ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12719)
7.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, Adli Tıp Kurumunun bir ıslak imza incelemesine
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12720)
8.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Adli Tıp Kurumu
üyelerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12721)
9.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macit’in, yurt dışındaki Türkleri mağdur eden şirketlerle
ilgili adli yardım taleplerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12722)
10.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’da yeni açılacak
cezaevi ve mahkemelere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12723)
11.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, Roman açılımı
kapsamında yapılan ödemelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13385)
12.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Ermeni iddialarına ve izlenen politikaya
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13387)
13.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Şeker Fabrikasının
değer tespitine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13388)
14.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, yeni yatırım ve teşvik
uygulamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13390)
15.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, bir Bakanlar Kurulu Kararındaki
değişikliğe ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13391)
16.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Şeker Fabrikasının
pancar kotasının düşürülmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13392)
17.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Polis Meslek Yüksek
Okulları giriş sınavıyla ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/13393)
18.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, üniversite çalışanlarının
özlük haklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13394)
19.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Polis Meslek Yüksek
Okullarından ilişiği kesilen öğrencilere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/13395)
20.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, çipli
pasaport uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13398)
21.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halis’in, Ovacık ilçesinde yapılan bir hidroelektrik
santrale ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13407)
22.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Ziraat Bankasındaki
personel yönetimine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali
Babacan) yazılı soru önergesi (7/13412)
23.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halis’in, İstanbul’da tutuklanan bir kişiye ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13415)
24.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, trafik cezaları ve
kazalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13416)
25.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, yeşil pasaport hakkına ve
pasaportların yenilenmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13417)
26.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enöz’ün, Emniyet Teşkilatında
yardımcı hizmetler sınıfında çalışanların özlük haklarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13418)
27.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelik’in, terör örgütü yandaşlarının Mersin’deki eylemlerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13419)
28.- Ankara
Milletvekili Tekin Bingöl’ün, ODTÜ’ye otobüs seferlerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13420)
29.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Esenyurt’daki
bir yeşil alanın imara açılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13421)
30.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelik’in, bir tarihi camiinin tadilatına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/13422)
31.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, halk
kütüphanelerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13424)
32.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, bir eyleme destek veren
lise öğrencilerinin cezalandırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13425)
33.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, okullarda çalıştırılan kişilerin sicillerine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13426)
34.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, okul kantinlerinde
çalışanlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13427)
35.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, İzmir’deki eğitim
kurumlarının depreme dayanıklılıklarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13428)
36.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, YÖK’ün yurt dışından öğrenci kabulüyle ilgili
kararına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13430)
37.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bir eyleme destek veren lise öğrencilerinin
cezalandırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13431)
38.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, bir lisede eyleme
katılan öğrencilerin okuldan uzaklaştırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13432)
39.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Bursa-Simav karayolundaki
çalışmalara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13451)
40.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, bilinmeyen numaralar
servisine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13453)
41.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhan’ın, Salihli’deki köprü çalışmalarına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13454)
42.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, cep telefonu ve
internet kullanım ücretlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13455)
43.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir holdingin vergi borçlarına karşılık bina
devrettiği iddialarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13456)
44.- Bursa
Milletvekili Necati Özensoy’un, Myanmar’daki
Türk şehitliklerinin durumuna ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13460)
45.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, bir taşeron şirkete
yönelik iddialara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13462)
46.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Roman açılımı
toplantısına ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi
(7/13463)
3 Mayıs 2010 Pazartesi
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 12.00
BAŞKAN: Mehmet Ali ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ
(Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
100’üncü Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için beş dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin
oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre
içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan
teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen
üyelerinse yoklama pusulalarını görevli personel aracılığıyla beş dakikalık
süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır,
gündeme geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda çok yoğun bir uğultu var.
Lütfen… Görüşmeler başlamıştır.
Başkanlığı Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Diyarbakır Milletvekili
Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin, fındık
sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/708)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Fındığın üretiminden ihracatına kadar her aşamasında var olan
ülkemizin, fındık piyasasında etkin olması ve bu piyasaya yön vermesi
gerekmektedir. Dünya fındık piyasalarında sahip olduğumuz avantajları devam
ettirmek ve etkinliğimizi arttırmak için gerekli üretim tedbirlerini almak ve
politikalar oluşturmak zorunluluk hâline gelmiştir. Bu nedenle fındık
üreticilerimizin ve topyekûn sektörün sorunlarının incelenmesi ve alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasamızın 98, TBMM İçtüzüğümüzün
104 ve 105. maddeleri gereğince Araştırma Komisyonu kurularak sorunun
araştırılmasını arz ve talep ederiz.
17.03.2010
1) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
2) Gültan
Kışanak (Diyarbakır)
3) Ayla Akat
Ata (Batman)
4) Bengi Yıldız (Batman)
5) Akın Birdal (Diyarbakır)
6) Emine Ayna (Mardin)
7) Fatma Kurtulan (Van)
8) Hasip
Kaplan (Şırnak)
9) Hamit Geylani (Hakkâri)
10) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Ülkemiz, Dünya fındık üretiminin yüzde 75'ini, ticaretinin ise
yüzde 85'ini tek başına gerçekleştirmektedir. Türkiye'de 400 bin çiftçi, 642
bin hektarlık alanda fındık üretimi yapmakta ve yaklaşık 2,5 milyon kişi
geçimini fındıktan sağlamaktadır. Türkiye'de fındık üretimi, özellikle
Karadeniz Bölgesi'nde, doğuda Gürcistan sınırından, batıda İstanbul'a kadar
uzanan sahil şeridinde gerçekleştirilmektedir. Aslında fındık üretimi ülkemizin
diğer bölgelerinde de yapılmaktadır. Ancak bu bölgelerde üretilen fındığın
kalitesi düşük olduğu için üretildikleri il çevresinde tüketilmekte ve rekolte tahminlerine ilave edilmemektedir. Yıllık fındık
üretimimiz, ekolojik koşullar neticesinde 500 ile 700
bin ton aralığında değişebilmektedir. Üretilen miktarın, 400 bin ile 450 bin
tonu, 100 civarında ülkeye ihraç edilmekte, 100 bin tonu ise iç piyasada
tüketilmektedir.
Karadeniz bölgesinin en önemli tarımsal faaliyeti olan fındık
üreticiliği, aile bireylerinin katılımı ile yapılmaktadır. Fındık, eğimli tarım
arazileri ve ürün çeşitliliği sınırlı olan Karadeniz Bölgesinde, nüfusun önemli
bir kısmı için tek geçim kaynağıdır. Çiftçi başına düşen 12 dekarlık alanda
yapılan fındık üretiminde dekar başına ortalama verim çok düşüktür. Fındık
bahçelerinde iyi bir bakım, gübreleme, zirai mücadele ve budama ile dekar
başına ortalama
Karadeniz ekonomisinin bel kemiğini oluşturan fındık tarımı,
bölgede ticaretin ve sanayinin de itici gücüdür. Fındık işlemeye yönelik küçük
ve orta büyüklükte sanayi tesislerinin yarattığı istihdam, ekonomik canlılık
sağlayarak bir nebzede olsa bölgeden göçü engellemektedir. Ayrıca hasat
döneminde, fındık toplamak için bölgeye akın eden işsiz yığınlar için geçici de
olsa iş imkânı yaratmaktadır.
Türkiye'nin tarımsal ürün ihracat gelirleri içerisinde %15'lik
paya sahip olan fındık ihracatı, yılda yaklaşık olarak 1,5 milyar dolar döviz
girdisi yaratmaktadır. Dünya fındık ihracatındaki ülkemizin payının yüksek
olması, fındık çeşitlerimizin kaliteli olmasına ve dünya fındık üretim alanının
büyük çoğunluğunun elimizde olmasına bağlı bulunmaktadır. Almanya ve İtalya
Türkiye'nin fındık ihracatında en önemli iki ülke konumundadır. İki ülkenin
toplam fındık ihracatımız içindeki payı % 45-50 arasında değişmektedir. Almanya
ve İtalya Türkiye'den ithal ettiği fındığın önemli bir kısmını, kendi tesislerinde
işleyip her biri birer marka hâline gelmiş olan mamulleri yüksek kârlarla başka
ülkelere ihraç etmektedir…
GÜROL ERGİN (Muğla) – Sayın Başkan, korkunç bir uğultu var. Hiç
bir şey anlaşılmıyor ki… Nasıl Meclis bu? Ne hâle getirdiniz Meclisi?
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gerçekten -demin de uyarmıştım-
çok yoğun bir gürültü var. Kâtip arkadaşımızın okuduklarını duymakta zorluk
çekiyoruz. Lütfen…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Pazar yeri, pazar yeri!
GÜROL ERGİN (Muğla) – Ben başka bir şey söyleyeceğim de ayıp
olacak! Başka bir benzetmem var, ayıp olacak!
BAŞKAN – Sayın Ergin, lütfen hiddetlenmeyin, lütfen…
Buyurun, okuyun:
…Türkiye fındık üretiminde tekel durumunda olmasına rağmen, Dünya
Fındık Borsası'nın Almanya'nın Hamburg kentinde olması ve fındık fiyatlarının
orada belirlenmesi oldukça düşündürücüdür.
1938'den beri faaliyette olan Fiskobirlik üzerinde etkili olmaya
çalışan mevcut hükümet, bunda başarılı olamayınca Fiskobirlik'i piyasa dışına
iterek işlevsiz hale getirdi. Hükümetin 2006 yılında fındık alım yetkisi
verdiği Toprak Mahsulleri Ofisi, 2009-2010 döneminde fındık alımı yapmayacağını
duyurdu. Kamu adına fındık alımı yapacak kuruluşları piyasadan çeken mevcut
hükümet, tüccarı ve ihracatçıyı piyasanın tek belirleyicisi ve tek hâkimi
haline getirdi. Hükümetin bu uygulamaları sonucunda, yaklaşık 400 bin
üreticinin kaderi ve fındık fiyatları, az sayıda tüccar ve ihracatçının
insafına bırakılmıştır.
Sonuç olarak belirtmek gerekirse; Neo-liberal
politikalar kılavuzluğunda tarım sektörünü şekillendirme heveslisi iktidar,
çokuluslu tarım ve gıda şirketleri ile kol kola girerek küçük çiftçiyi kendi
toprağında 'sözleşmeli ırgat' haline getirmeye çalışmaktadır. Kamu adına alım
yapan kuruluşları piyasa dışına iten ve 400 bin fındık üreticisini bir avuç
tüccarın insafına bırakan bu uygulamaların, geçimini fındıktan sağlayan
milyonlarca insanımızın geleceğini belirsizleştirdiği gayet açıktır. Dünya
fındık üretiminin % 75'ni tek başına gerçekleştiren çiftçimizin sorunlarının
ivedilikle ele alınarak çözüm önerilerinin belirlenmesi, sağlıklı ve istikrarlı
bir fındık piyasasının oluşturulması amacıyla, Meclis Araştırma Komisyonu kurulması
uygun olacaktır.
2.- Diyarbakır Milletvekili
Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin, kırmızı et
sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/709)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na
Kırmızı et sektöründe yaşanan sorunların tespiti, bu sorunların
ülke ekonomisinde ve hayvancılık sektöründe yarattığı olumsuz etkilerin ortadan
kaldırılması için gerekli çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın
98'inci, İç Tüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılması için gereğini arz ve teklif ederiz.
1- Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
2- Gültan Kışanak (Diyarbakır)
3- Ayla Akat Ata (Batman)
4- Bengi Yıldız (Batman)
5- Akın Birdal (Diyarbakır)
6- Emine Ayna (Mardin)
7- Fatma Kurtulan (Van)
8- Hasip Kaplan (Şırnak)
9- Hamit Geylani (Hakkâri)
10- İbrahim Binici (Şanlıurfa)
11- M. Nuri Yaman (Muş)
12- Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13- Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14- Osman Özçelik (Siirt)
15- Özdal Üçer (Van)
16- Pervin Buldan (Iğdır)
17- Sebahat Tuncel (İstanbul)
18- Sevahir Bayındır (Şırnak)
19- Sırrı Sakık (Muş)
20- Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Geçim kaynakları arasında vazgeçilmez bir öneme sahip olan tarım
ve hayvancılık sektöründe yaşanan sorunlar son yıllarda artış göstermekte ve
özellikle et fiyatlarında yaşanan artış tüm alanı etkileyecek bir olumsuzluğa
neden olmaktadır.
Sürekli yükselen et fiyatları için farklı yorumlar yapılsa da,
sektör yetkilileri, büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığın cazibesini yitirmiş
olması konusunda hem fikir. Bunun en önemli nedeni ise yem maliyetlerinin
yüksek olması, yayla yasağı ve mera alanlarının yetersizliği yani ürün üretim
maliyetlerinin yüksekliği ve hayvancılıkla geçimini sağlayan kesimin
hayvancılık yapma koşullarının ortadan kaldırılmış olmasıdır.
Kırmızı et sektöründe yaşanan en büyük sorun ürün maliyetlerinin
yüksekliği ve kayıt dışı üretimdir. Ham madde yetersizliği, zaman zaman gündeme gelen hayvan hastalıklarının tüketiciyi
olumsuz yönde etkilemesi, yem bitkilerinde son yıllardaki büyük artışlar
üreticinin tarımsal sanayi sektörü ile entegrasyonunun
gelişmemesi, yetersiz denetim, haksız rekabet ve ticari zorluklardır söz konusu
sektörü bitirme aşamasına getirmiştir.
Özellikle 2007 yılından bu yana aşırı artış gösteren yem fiyatları
nedeniyle küçük ve orta ölçekli besi çiftliklerinin sayısı ve kapasite
kullanımları azalmış, yeterli kazancı sağlayamayınca üretici besicilikten
uzaklaşarak anaç hayvanlarını kesime göndermiş, yayla yasakları nedeniyle
köylüler özellikle küçük baş hayvan besiciliği
yapmaktan vazgeçmiş bu da arzın daralmasına ve fiyatların artmasına neden
olmuştur.
Sığır dışındaki manda, koyun ve keçi gibi alternatif kırmızı et
kaynaklarında gerek hayvan sayısı gerekse et üretimi bakımından ciddi azalmalar
yaşanmakta, bu durum kırmızı et ihtiyacının bu kaynaklarla ikame edilmesinin
önünü tıkamaktadır. Bu durum üreticileri bir daha dönmemek üzere bu sektörden
çekilmek zorunda bırakmaktadır. Neticede ette dışa bağımlı olacağımız gibi,
tüketiciler değil ucuz et yemeyi eti şimdikinden daha pahalıya tüketmek
durumunda kalacaklardır.
Üretim maliyetlerinin yüksekliği ürün fiyatlarına yansımakta ve
dolayısıyla tüketici yüksek reyon fiyatı alım gücü yetersizliği nedeniyle hijyen ve sağlık koşullarının bilinmediği güvenilir olmayan
ve denetlenmeyen merdiven altı kesimlere yönelmek zorunda kalmaktadır.
Besi hayvancılığı ve kırmızı et sektörünün sorunlarının
aşılabilmesi için hayvan yetiştiricilerinin devlet desteklerinden yoksun
bırakılmaması gerekmektedir. Desteklemeler bir bütünlük içerisinde yapılmalı,
bu alanda yaşanan sorunlar aşılıp normal seviyeye ulaşıncaya kadar acil
önlemler alınmalı, sürekli bir denetim ve destek mekanizması geliştirilmelidir.
Kırmızı et fiyat artışları, yaşanan belli bir sürecin sonucudur ve
bu durum ithalatla değil üretimi artırıcı politikalarla çözülebilir. Uzun
dönemli kalıcı bir hayvancılık ve et sektörüne özel politikalar ile verimlilik
yakalanabilecektir. Sorunun esası fiyat artışından ziyade sektörün üretim
maliyetlerinin düşürülmesinde başarısız kalınmasıdır. Mevcut üretim, maliyet ve
fiyat yapısı, ne yazık ki halk sağlığını da tehdit eden kayıt dışının, üretim
sürecinin çiftlikten sofraya her noktasında artmasını da beraberinde
getirmektedir.
Devlet, aşırı fiyat düşüş ve yükselmelerine karşı gerekli
tedbirleri almalı, bu konuda piyasayı regüle etmek
için gerektiğinde müdahale edecek mekanizmaları devreye sokmalıdır.
Kaçak ve kontrolsüz kesimler neticesinde et üretiminin büyük bir
kısmı kayıt dışıdır. Sektörde en kısa zamanda kayıt dışılığı önleyecek
tedbirler alınmalıdır. Ucuz maliyetli bir üretim için meralarımız en kısa
zamanda ıslah edilerek üreticilerimizin hizmetine sunulmalı, yayla yasakları
bütünüyle kalkmalıdır. Gerekçede belirtmiş olduğumuz bu nedenlerden dolayı bir
meclis araştırma komisyonun kurulmasını gerekli görmekteyiz.
3.- Adıyaman Milletvekili Şevket
Köse ve 30 milletvekilinin, arıcılıkta yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/710)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemiz arıcılık tarihi, çok eski yıllara dayanmaktadır. Arıcılık,
birçok yönüyle ele alındığında sosyoekonomik bir faaliyet olduğu görülmektedir.
Ülkemizde arıcılık, dünya arıcılığı içinde önemli bir mesafe katetmiştir. Her şeye karşın, bu ilerleme ile sahip
olduğumuz potansiyellerin örtüşmediği rakamlardan da anlaşılmaktadır.
Türkiye sahip olduğu 4 milyon dolayındaki kovan varlığı ve 63 bin
ton dolayındaki bal üretimi ile dünyada 3 ve 4'üncü sıralarda yer alarak hem
kovan varlığı hem de bal üretimi bakımından dünyanın en önemli ülkeleri
arasındadır. Oysaki ülkemizde kovan başına ortalama bal üretimi
Türkiye'nin ekolojik ve sosyoekonomik
yapısı gereği, ülkemizin her yerinde arıcılık yapılabilmektedir. Bal üretimi
bakımından sırasıyla ilk on ilimiz; Muğla, Ordu, Adana, Aydın, Sivas, Antalya,
İzmir, Mersin, Erzincan ve Samsun olup ülkemiz bal üretiminin yaklaşık yarısı
bu illerimizde üretilmektedir. Bununla birlikte çok sayıda ilimizde de önemli
oranlarda arıcılık faaliyeti yapılmakta ve bal üretilmektedir. Örneğin;
Adıyaman'da 38 bin civarı arılı kovan bulunmaktadır. En az 30 kovan sahibinin
üye olabildiği Arıcılar Birliği'ne üye sayısı 500 dolayındadır. Kış mevsiminde
ova, yaz mevsiminde ise yayla özelliğindeki Sincik, Gerger ve Çelikhan
ilçelerinde, hem ovada hem de yaylada elde edilen kendine has ve kaliteli balın
üretimi söz konusudur. Balın üretiminin artması ve sahip olduğumuz
potansiyellerin değerlendirilmesi amacıyla çeşitli çalışmalar da yapılmaktadır.
TEMA Vakfı tarafından balın kalitesini, verimini arttırıcı bir projenin 3 yıl
boyunca uygulanmış olması bunun örneğidir. Sonuçta organik bal kalitesine yakın
olduğu anlaşılan bir bal elde edilmişti. Bunun haricinde ülkemizin çeşitli
yerlerinde arıcılık eğitimleri verilmesi, bu konuda enstitü kurulması ve özel
sektörün bu konuya daha önemle yaklaşması, daha büyük ilerlemeler için zemin
sağlamaktadır. Devletin de bu konuya daha büyük bir özenle yaklaşması olumlu
sonuçlar doğuracaktır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
kovan başına 6 TL destek vermektedir.
Arıcılık, kırsal kesimde günün koşullarına uygun olarak
desteklenirse önemli bir istihdam alanı olacaktır.
Arıcılık söz konusu olduğunda akla yalnızca bal gelmemektedir.
Balmumu, arı sütü, arı zehri gibi çok sayıda ürün, bu sektörden elde
edilmektedir. Ancak; arıcılık konusunda her açıdan büyük potansiyellere sahip
ülkemizde, arıcılığın yaşadığı sorunlar çözülmediği takdirde daha büyük
ilerlemeler yaşanması söz konusu olmayacaktır. Ülkemizde;
ıslahın yapılması, modern kovana geçişin tamamlanması, ihracat konusunda
engellerin aşılması, devlet desteğinin artırılması, eğitim veren kurum,
kuruluş, dernek ve vakıfların desteklenmesi, mesleki örgütlenmenin teşvik
edilmesi, ilaçlar nedeniyle kimyasal maddelerin bal içinde kalıntılar
bırakmasına engel olunması, balmumuna naftalin katılması, mazottan ilaç
yapılması, yanlış zaman ve miktarda ilaç kullanımı gibi uygulamalara son
verilmesi için eğitim ve denetimin daha sistemli ve yaygın olarak yapılması
gibi önlemler alınması arıcılığımız için yaşamsal öneme sahiptir.
Ülkemizde arıcılıkta ve arıcılıkla elde edilen ürünlerin
üretiminde yaşanan sorunların ve bu sorunların çözüm yollarının tespiti
amacıyla Anayasa'nın 98. ve TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri gereğince
Meclis Araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Şevket Köse (Adıyaman)
2) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
3) Rasim Çakır (Edirne)
4) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
5) Mevlüt Coşkuner
(Isparta)
6) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
7) Fevzi Topuz (Muğla)
8) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
9) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
10) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
11) Ahmet Küçük (Çanakkale)
12) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
13) Tekin Bingöl (Ankara)
14) Gürol Ergin (Muğla)
15) Ali Koçal (Zonguldak)
16) Çetin Soysal (İstanbul)
17) Abdullah Özer (Bursa)
18) Erol Tınastepe (Erzincan)
19) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
20) Gökhan Durgun (Hatay)
21) Hulusi Güvel (Adana)
22) Ali Arslan (Muğla)
23) Mehmet Cevdet Selvi (Kocaeli)
24) Rahmi Güner (Ordu)
25) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
26) Sacid Yıldız (İstanbul)
27) Atila Emek (Antalya)
28) Tayfur Süner (Antalya)
29) İsa Gök (Mersin)
30) Muharrem İnce (Yalova)
31) Necla Arat (İstanbul)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.
V.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Kadın Erkek Fırsat Eşitliği,
İçişleri ve Adalet Komisyonlarında açık bulunan üyeliklere seçim
BAŞKAN – Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda boş bulunan ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Çorum Milletvekili Sayın
Ahmet Aydoğmuş aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
BAŞKAN – İçişleri Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Yozgat Milletvekili Osman Coşkun aday
gösterilmiştir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN – Oylarınıza sunacağım ancak karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kâtip üyeler arasında bir uyum olmadı, o nedenle elektronik
sistemle oylama yapacağım.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, kabul
edilmiştir.
BAŞKAN - Adalet Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Mardin Milletvekili Cüneyt Yüksel aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada yer alan, Milletlerarası Para Fonu ile
Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki
Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
3.- Milletlerarası Para Fonu ile
Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki
Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4’üncü sırada yer alan, Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın; Kooperatifler Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Kooperatifler
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Kooperatifler
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonları Raporları (1/811, 2/633) (S. Sayısı: 496)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5’inci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı
İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin; 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu’nun ikinci görüşmesine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin,
7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) (x) (xx)
BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Sayın milletvekilleri, bilindiği gibi…
KAMER GENÇ (Tunceli) -
Sayın Başkan, ben, İç Tüzük’ün 58’inci maddesine göre, geçen birleşimde yer
alan bir ifademi düzeltmek istiyorum. 58’inci maddeye göre söz istiyorum.
BAŞKAN – Şunu bir okuyayım, bir saniye…
Sayın milletvekilleri, bilindiği gibi, Anayasa değişiklik
tekliflerinin ikinci görüşmesinde teklifin tümü ve maddeleri üzerinde görüşme
açılmamakta, yalnızca maddeler üzerinde verilmiş değişiklik önergeleri
görüşülmektedir.
Teklifin birinci görüşmesinde, tüm maddeleri üzerinde değişiklik
önergeleri verilmişti.
Geçen birleşimde, teklifin 6’ncı maddesi gizli oylama sonucunda
kabul edilmişti.
Şimdi, teklifin 7’nci maddesini okutacağım ancak bu ara Sayın
Genç’in bir talebi var, onu yerine getireceğim.
Sayın Genç, 58 dediniz değil mi efendim?
KAMER GENÇ (Tunceli) – 58’e göre.
BAŞKAN – Sayın Genç, düzeltmek istiyorsunuz değil mi efendim?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet.
BAŞKAN – Buyurun.
VII.- AÇIKLAMALAR
1.- Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in, 2/5/2010 tarihli 99’uncu Birleşim tutanağında
yer alan, Başkanlık Makamına hitaben söylediği “Sizin davranışınız
anormal.”şeklindeki ifadesiyle ilgili açıklaması (xxx)
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben,
cuma günü bir arkadaşımın, akrabamın düğünü nedeniyle yurt dışında bulundum ama
bu arada kendi ilimde çok elim bir olay oldu, kendi ilçemde ve köyüme de yakın
bir yerde 4 askerimiz şehit edildi, 7 askerimiz de yaralandı. Gerçekten çok
büyük bir acı duydum bu olaydan. Ben, bu olayı şiddetle kınıyorum. Çünkü, bu memlekette yirmi yaşında, yirmi beş yaşında
askerlerin şehit edilmesinin kabul edilecek bir tarafı yoktur. Bu memleketi
karıştırmaya çalışan emperyalist güçlere kimsenin alet olmaması lazım. Benim
ilimin aslında bu olaylarla da ilgisi yoktur ama maalesef, bizim de
istemediğimiz ve çok büyük acı duyduğumuz ve hatta o acının da etkisiyle
konuşma gücümü bile kendimde bulmadığım bir haleti ruhiye içindeyim, büyük acı
duyuyorum. Bu ölümlerin artık o bölgede bitmesi lazım. Herkesin
aklını başına toplaması lazım.
Benim ilçemin eski ismi Kızıl… Neyse… Şimdi hatırlayacağım ama
biraz heyecanlandım, kusura bakmayın. (AK PARTİ sıralarından gülüşmeler)
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) – İlk defa mı konuşuyorsun?
BAŞKAN – Lütfen değerli milletvekilleri, olur böyle şeyler.
KAMER GENÇ (Devamla) – Ben onu hatırlayacağım da… Kızıl Kilise’dir
benim ilçemin eski ismi. Ben artık Nazımiye ilçesinin Kızıl Kilise olmasını
istemiyorum. Kızıl Kilise’nin de kime yaradığını da herkesin bilmesi lazım.
Söylemek istediğim bu. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
Tabii sizde millî duygular olmadığı için siz gülersiniz böyle
şeylere. Bu bir millî duygunun ifadesidir.
Değerli arkadaşlarım, bir Anayasa müzakeresini yapıyoruz. Bakın,
bu Anayasa müzakeresi önemli bir olay. Burada, bu müzakereyi
yaparken çok enine boyuna tartışılması lazım.
Şimdi, Meclis Başkanlığı makamına gelen arkadaş burada bana geçen
hafta bir küfür etmiş. Tutanaklarda gösterdim, kendisi benden özür diledi. Dün
de burada sarhoşsun demiş veya içmiş içmiş gelmiş
demişsiniz.
Bakın, tutanaklarda şöyle demiş: “…sizi böyle normal olmayan
davranışlar içerisinde görüyorum.” Ondan önce… Ben de buna karşı olarak “sizin
davranışlarınız anormal!” demişim.
Yani benim düzeltmek istediğim beyanım “Sizin davranışınız
anormal!” Ama bu, Başkan makamında oturan arkadaşın bana söylediği bir laftan
dolayı kaynaklanıyor.
Değerli milletvekilleri, burada, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı çok yüce bir makamdır. O makamın yüceliğini yücelten orada oturan
kişilerin oraya has davranışlar içinde ve orayı yüceltecek tarafsızlık,
bilgelik ve dürüstlük içinde olması lazım ama eğer bir partinin militanı gibi
davranırsa oraya kimse saygı duymaz.
Şimdi, Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu geldi bana dedi ki:
“Sen Danışma Meclisinde askerlerden korkmuşsun, çekimser oy vermişsin.” Getirdi
iki tane şey burada koydu. Başkan vekiline dedi ki: “Bak, birisinde çekimser,
birisinde ret diyor.” Ee bunu düzeltin dediniz. Hani,
düzelttiler mi Burhan Kuzu? Söyle düzeltsinler işte.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Benim nasıl
gücüm yetsin? Başkanlık…
KAMER GENÇ (Devamla) – Söyle onlara işte, mademki bana kızıyorsun.
Yani burada önemli olan bizi daima kamuoyunda küçük
düşürmek.
Şimdi, Mehmet Ali Bey, beni kamuoyunda küçük düşürmekle size ne
düşer?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Düşeceğin kadar düşmüşsün!
KAMER GENÇ (Devamla) – Yani buraya çıkıyorsun… Bakın, bütün
gazetelerde diyor ki, işte “Kafayı çekmiş gelmiş.” diyorsunuz. Peki, siz Meclis
Başkanı olarak acaba bu beyanatımı, böyle ben bir şey demedim dediniz mi? Orada
milletvekilinin haysiyetiyle oynarsanız, o zaman biz ne yapacağız? Bakın, biz
dedik ki kardeşim Anayasa’da elli tane önerge verilmişse, bunları okutacaksınız
ama yedisini işleme alacaksınız. Yahu, arkadaşlar, bakın, bunları kavramak için
oradaki Anayasa müzakeresinin ne anlama geldiğini bilmek lazım.
Şimdi, yani, bu memleketin kurucusu, İstiklal Savaşı’nı veren
İsmet İnönü’yü Hitler’e benzeten insanlara burada, en azından ağzının payı
verilmez mi?
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Ağzının payını vermek senin haddin
değil.
KAMER GENÇ (Devamla) - İsmet Paşa bu memleket için canını
verirken, Yunanlılara karşı İstiklal Savaşı’nı verirken, acaba, Tayyip Erdoğan,
Yunanlılara karşı verilen bu mücadeleden çok mu rahatsız? Çok rahatsız olduğu
belli, çünkü, onu… Diyor ki: “Keşke bu İsmet İnönü
Yunanlıları orada yenmeseydi de Yunanlılar bu memleketi işgal etseydi.” Bunun
anlamı bu. Bunun başka anlamı çıkar mı arkadaşlar? (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Saçmalama!
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – İşine bak, işine.
KAMER GENÇ (Devamla) – Yani, İsmet İnönü kadar saygılı, haysiyetli
ve onurlu yüce bir kumandanı getirip de Hitler’e benzeten adama ben ne diyeyim
şimdi, ne diyeyim ben, ben ne diyeyim yani şimdi? Ya, insan biraz çekinir
arkadaşlar, bu devletin değerlerine bir değer verir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Genç, 58’e göre istediğiniz söz süresi dolmuştur.
KAMER GENÇ (Devamla) – Tamam, bir dakika veriyorsunuz ama…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Her zaman değil o, her zaman vermiyor.
BAŞKAN – Ama siz, Sayın Genç, 58’e göre bir hususu düzeltmek için
söz istediniz, onu da ifade ettiniz demin.
KAMER GENÇ (Devamla) – Düzeltmek için ama sözümü bitirmedim.
BAŞKAN – “Şu ibaremi değiştiriyorum, düzeltiyorum.” dediniz.
Maksat hasıl olmuştur. Çok teşekkür ederim, buyurun.
KAMER GENÇ (Devamla) – Neyse, zaten her zaman keyfîliğiniz görülüyor.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz efendim.
GÜROL ERGİN (Muğla) – İsmet Paşa’ya dil uzatanın dili kopsun,
dili, dili! İsmet Paşa’ya dil uzatmak terbiyesizliktir!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Elitaş, buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, konuşan Hatip bir
taraftan biraz önce konuşmasında, Tunceli’deki şehitlerimizle ilgili
konuşurken, AK PARTİ sırasındaki milletvekili arkadaşlarımızın millî
duygularının olmadığını ifade etti. Bir de Grup Başkanımızla ilgili “Ona
dersini, haddini bildirmek gerekir.” diye ifade kullandı. İzin verirseniz görüş
beyan etmek istiyorum.
BAŞKAN – Ben de takip ettim de, bir sataşma anlamında mı söz
istiyorsunuz efendim?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Evet efendim.
BAŞKAN – Üç dakika içerisinde, lütfen yeni bir sataşmaya mahal
vermeyin.
Buyurun.
GÜROL ERGİN (Muğla) – Sayın Başkan, burada hangi sataşma var?
Sataşma İsmet Paşa’ya. Sataşma İsmet Paşa’ya oldu.
BAŞKAN - Efendim, ben de takip ettim efendim, neler söylediğini
siz de dinlediniz.
GÜROL ERGİN (Muğla) - İsmet Paşa’ya laf söyleyene sataşma yapmadı
orada kürsüde. Ayıptır, ayıp!
BAŞKAN - Buyurun.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, AK PARTİ
Grubu Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
GÜROL ERGİN (Muğla) – Devleti kuran adama burada hakaret ediliyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bu kürsü hiç kimsenin şov yapma, reklam
yapma kürsüsü değil.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Şovu siz yapıyorsunuz; aylardır,
yıllardır yaptığınız şov.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Buraya gelen Hatip, daha önceki İç
Tüzük 58’inci maddedeki hükmü kullanarak, önceki tutanaktaki yaptığı bir
konuşmanın yanlış anlaşılmaya meydan verdiğini düşünerek düzeltme talebinde
bulunmuş, beş dakikalık süre içerisinde sadece bir cümleyle, birkaç kelimelik
bir cümleyle bu düzeltme talebini yerine getirmiş.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Düzeltilecek o kadar çok yeriniz var
ki ne yapsın, beş dakika yetmiyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Ama yaptığı konuşmanın içi her zaman
olduğu gibi sadece hakaret dolu, sadece yalan ve iftiralarla dolu söylemden
öteye gitmemiş.
Dün Sayın Başbakanın yaptığı konuşmayı eleştirmek konusunda ne
senin hakkın var, ne de haddin var.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Kim yapacak? Utanmıyor musunuz İsmet
Paşa’ya laf söylemeye!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - İsmet Paşa tarihte bir kahraman olarak
yerini almış ama siyasi parti genel başkanı olduktan sonra, her siyasi parti
genel başkanının olduğu gibi eleştirilmek konusunda da hiç kimsenin itiraz etme
hakkı yoktur.
GÜROL ERGİN (Muğla) – Eleştirinin de bir edebi olur! Eleştiride
edep olur!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Nasıl ki 1972 yılında, 1973
yılında 12 Mart Muhtırası’na karşı rahmetli Ecevit’in tek başına karşı
durmasıyla birlikte ve o gün Türk milletinin Ecevit’in darbecilere karşı
gösterdiği tavırla 1973-1974 seçimlerindeki aldığı oy ve arkasından millî
kahraman İsmet İnönü’ye karşı Genel Kuruldaki aldığı başarı, o zaman eleştirilmek
mecburiyetinde kalabilir.
Bir siyasi partinin genel başkanını, bugün iktidarda olan,
milletin gönlündeki yüzde 47’lik oyla zirveye getirilmiş bir parti genel
başkanını…
GÜROL ERGİN (Muğla) – O geride kaldı, geride.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - …yakışıksız bir şekilde, faşizan bir
partinin genel başkanıyla bağlantı kuruyorsa…
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Doğru.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - …verdiği cevaplar karşısında da her
türlü siyasi kişiliğin eleştirilmesini de beklemek mecburiyetindedir.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – O mantık mantık
değil, kusura bakma.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - İsmet İnönü Kurtuluş Savaşı sırasında
tarihî bir kahramandır, hepimiz kabul ediyoruz ama İsmet Paşa 1950 yılından
itibaren siyasi bir kişiliktir. Ne zamana kadar? 1973 yılına kadar.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – İsmet Paşa olmasaydı, şimdi bu
sıralarda olmayacaktın. Çok partili siyasal rejim olmayacaktı. İsmet Paşa’ya
dua edin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı
olduğu süreye kadar siyasi kişiliği devam etmiştir ve eleştirilebilir. Nitekim, Demirel-İnönü eleştirilerini hep beraber gördük,
ondan önceki Menderes-İnönü tartışmalarını, eleştirilerini gördük…
GÜROL ERGİN (Muğla) – Aynı şeyi yarın Atatürk için
söyleyeceksiniz…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - …Ecevit-İnönü tartışmalarını hep
beraber gördük ve ondan sonraki süreçte de hep bunları gördük ama açıkça
söylüyorum, siyasi parti genel başkanları siyasi partileri eleştirirken,
benzetme yaparlarken lütfen ölçü içerisinde kalsınlar, hiç kimseyi rahatsız edici
bir şekilde benzetme noktasına girmesinler.
Bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Elitaş.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Anadol, buyurun.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Grup Başkan Vekili, Cumhuriyet
Halk Partisinin 2’nci Genel Başkanı İsmet İnönü’yle ilgili beyanlarda
bulunmuştur.
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Ne dedi? “Kahraman” dedi.
FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) – “Kahraman” dedi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – “Siyasi parti genel başkanı” dedim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Bir dakika.
BAŞKAN – Bir saniye arkadaşlar.
Evet…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Bununla ilgili çok kısa bir açıklama
yapmak istiyorum. Sataşma vardır.
AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri) – Sataşma yok.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sataşma yok.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, “Siyasi parti genel
başkanı eleştirilebilir.” dedim, hakaret etmedim. “Kahramandır.” dedim.
BAŞKAN – Sayın Anadol, gerçekten ben de
büyük bir dikkatle takip ettim, merhum İnönü’yle ilgili söyledikleri müspet
cümlelerdi Sayın Elitaş’ın.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Hayır efendim.
BAŞKAN - Siz hangi cümlesi sebebiyle, bir sataşma nedeniyle söz
istiyorsunuz?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Şimdi, İsmet İnönü’nün Kurtuluş Savaşı
sırasındaki hizmetlerinden bahsetti. Ben ona bir şey demiyorum. Ondan sonraki
beyanlarıyla ilgili, yani 12 Mart, siyasi parti genel başkanı olarak…
BAŞKAN – Sayın Anadol, ben, doğrusu bir
sataşma görmüyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ben ısrar ediyorum efendim.
BAŞKAN – Yani bir sataşma görmüyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ben ısrar ediyorum, oylayın o zaman.
İktidar grubu söz vermek istemiyorsa mesele yok. Oylayın, direniyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Oraya bakıyor, gruptan talimat gelirse söz
verecek!
BAŞKAN – Sayın Anadol, İç Tüzük’ün
ilgili maddesi gereğince sataşma olduğundan bahsetti, ben de bir sataşma
görmediğim için söz vermedim ama kendisi ısrar etti. Bu durumda İç Tüzük’ün
ilgili maddesi gereğince kendisine sataşmadan dolayı söz verilmesi konusunda
ısrar eden Sayın Anadol’un talebini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul etmeyenler… (CHP sıralarından
“Kabul edildi.”, AK PARTİ sıralarından “Konuşsun.” sesleri)
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Konuşsun Başkanım.
BAŞKAN - Peki, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar) Siz
istediniz, ben de oylattım Sayın Anadol.
Buyurun.
GÜROL ERGİN (Muğla) – Başkan, durduk yere kendini zora soktun.
BAŞKAN – Hayır, kendisi talep etti, “Oya sunun.” dedi, ben de oya
sundum. Genel Kurulun takdiridir.
2.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol’un, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın,
grubuna sataşması nedeniyle konuşması
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, yüce Meclisin saygıdeğer
üyeleri…
AHMET YENİ (Samsun) – Oy verdik Kemal Bey. Kemal Bey, oy verildi.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) -
Tabii tabii, iktidar grubuna teşekkür
ediyorum. Yani bana bu hakkı sağladıkları için teşekkür ediyorum.
Amacım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çok önemli bir toplantısı
sırasında gerginlik yaratmak değil. Ama şunları belirtmek istiyorum:
Arkadaşlar, her ülkenin ulusal kahramanları vardır, her ülkenin kurucu
liderleri vardır. Bunlar hakkındaki kararı tarih verecektir. Ama bunları güncel
tartışma konusu yaparak Türkiye'nin mevcut siyasal gündemini değiştirmeye
yönelik beyanlar ancak talihsiz beyanlardır.
Yani insanın belleği gerilere gidiyor. 1950’de
yirmi yedi senelik tek parti iktidarını demokratik yaşama geçmek için bırakan
ve 14 Mayısta seçimleri kaybettikten sonra yürüyerek Çankaya Köşkü’nden Pembe
Köşk’e inen İsmet İnönü’ye, demokrasiyi kuran ve Türkiye’ye yerleştiren
liderlerin başındaki İsmet İnönü’ye, Garp Cephesi Komutanı İsmet İnönü’ye
-Meclis tutanaklarında vardır, açın 50-60 arasındaki Meclis tutanaklarına
bakın- Garp Cephesi Komutanına “asker kaçağı” diyebilecek kadar kendinden
geçmiş milletvekilleri vardır. Tutanaklara bakın, 50-60 arasında.
Şimdi, bunlara biz alışkınız. Hele İnönü ailesi çok daha fazla
alışkındır. “Yurt dışına gitsin, Türkiye’yi terk etsin, sürelim.” diyen
milletvekilleri vardır. Şimdi aradan kaç sene geçmiş. 1960’lardan bahsedildi.
1961’de bu salonda Talat Aydemir ayaklanmasını bastıran İsmet İnönü kapıdan içeri
girdiği vakit, bu salona girdiği vakit en başta Adalet Partili milletvekilleri
olmak üzere tüm Meclis ayakta karşılayarak demokrasi kahramanı olduğunu bir
daha tespit ve tescil etmiştir bu Parlamento. Şimdi elbette İsmet Paşa
eleştirilecektir, eleştirilmeyen kimse yok tarihte, ama o eleştirilerin dozunu
alabildiğine artırarak, onu insanlık tarihinde en büyük suçlulardan biri
Hitler’e benzetmek gaflet, dalalet ve ihanettir.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 7’nci maddeyi okutuyorum…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan… Sayın Başkan… (AK PARTİ
sıralarından “Otur yerine!” sesleri)
Bir dakika efendim, bir dakika… Ne var ya!
Şimdi efendim, konuşmasında bana dedi ki: “Şov ve reklam yapıyor
ve yalan söylüyor.”
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Söylemedim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu sataşmadır.
Ayrıca, ben size bir soru sordum, siz dün bana “Kafayı çekip
gelmiş.” dediniz mi, demediniz mi? Bakın orada nokta nokta
var.
BAŞKAN – Sayın Genç, zabıtları getirttim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – O zaman, ben size söyledim, niye cevap
vermiyorsunuz?
BAŞKAN – Bir saniye.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Cevap verilecek.
BAŞKAN – Fırsat bulamadık ki.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Fırsat niye olmadı, işte ona sataşmadan söz
vereceğine…
BAŞKAN – Evet. Zabıtları getirttim, zabıtlarda öyle bir ifade yer
almamaktadır.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama siz söylediniz mi söylemediniz mi?
BAŞKAN – Söylediğim her şey burada yazar.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, ama mikrofonunuz kapalı…
BAŞKAN – Sayın Genç, Sayın Elitaş’ın
beyanlarıyla ilgili sataşmadan söz istiyorsunuz, zabıtları getirtip bakacağım
efendim. Lütfen yerinize oturun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Peki. Söz vereceksiniz ama…
BAŞKAN – Zabıtları getirtip bakacağım, var mı öyle bir şey.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Tamam, peki.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin,
7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) (Devam)
BAŞKAN – 7’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 7- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 54 üncü maddesinin
üçüncü ve yedinci fık-raları
yürürlükten kaldırılmıştır.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sayın Başkan, önerge gönderiyorum
işleme almıyorsunuz, söz istiyorum işleme almıyorsunuz. Önerge önünüze gelmedi
mi?
BAŞKAN - İnceletiyorum önergenizi.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Nasıl inceletiyorsunuz? Bakın, söz
istiyorum burada…
BAŞKAN – İnceletiyorum efendim, daha yeni geldi.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – İnceletecek bir şey yok.
BAŞKAN – Yeni geldi, inceletiyorum. Oturun lütfen.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – İnceletecek bir şey yok.
BAŞKAN – Sayın İçli, lütfen
oturun, inceletiyorum önergenizi.
Sayın milletvekilleri, 7’nci madde üzerinde elli iki önerge
vardır, kura sonucu belirlenen yedi önergeyi okutup işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 7 nci maddesinde geçen "yedinci fıkraları"
ibaresinden sonra gelmek üzere "01.09.2010 tarihinden itibaren"
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Öznur Çalık
Malatya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 7 nci maddesinde geçen "yedinci fıkraları"
ibaresinden sonra gelmek üzere "01.09.2010 tarihinden itibaren"
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Aşkın
Asan
Ankara
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 7 nci maddesinde geçen "yedinci fıkraları"
ibaresinden sonra gelmek üzere "01.09.2010 tarihinden itibaren"
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Veysi Kaynak
Kahramanmaraş
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 7 nci maddesinde geçen "yedinci fıkraları"
ibaresinden sonra gelmek üzere "01.09.2010 tarihinden itibaren"
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Halil
Mazıcıoğlu
Gaziantep
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497’ye 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 7 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Mehmet Ufuk
Uras |
Sırrı Sakık |
Osman Özçelik |
|
İstanbul |
Muş |
Siirt |
|
|
Hamit Geylani |
|
|
|
Hakkâri |
|
Madde 7 - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 54 üncü maddesinin
üçüncü ve yedinci fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır. Sonuncu fıkra olarak
" İşçi niteliği taşımayan kamu hizmeti görevlilerinin bu alandaki
haklarının kapsam, istisna ve sınırları, gördükleri hizmetin niteliğine uygun
olarak ve hakkın bağlı olduğu amaca ulaşmayı zorlaştırmayacak ölçüde kanunla
düzenlenir.
Grev temel bir haktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982
Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 7. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Ali
Rıza Öztürk
Malatya Mersin
Madde 7- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 54 üncü maddesinin
yedinci fıkrası yürürlükten kaldırılmış ve maddeye aşağıda yer alan fıkralar
eklenmiştir.
"Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları sonrasında memurlar
ile diğer kamu görevlileri grev hakkına sahiptir. Statü hukukunun gereği olarak
memurlar ile diğer kamu görevlileri için lokavta başvurulamaz.
Grev sonrasında greve katılan işçilerin grev uygulanan işyerinde
ortaya çıkan maddi zarardan kişisel sorumluluğu bulunmamaktadır.
Lokavt hak değildir."
BAŞKAN – Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup, işleme
alacağım…
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sayın Başkan…
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Efendim?
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Benim önergem bu tutumunuz hakkında.
Bakın, bir milletvekili olarak söz istiyorum, yazılı önerge gönderiyorum…
BAŞKAN – Nedir efendim önergeniz?
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Efendim, işte bakın…
BAŞKAN – Verin; arkadaşların önergesi nedir?
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – İki cümle... “İncelettiriyorum”
diyorsunuz, sizin okuyup anlamanız gerekir onu, incelettirmenize gerek yok.
Bakın, okumamışsınız daha, ama işlemi başlatıyorsunuz.
BAŞKAN – Yeteri kadar açık değil, bir izah eder misiniz.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Evet, işte onu beklerdim ben sizden.
BAŞKAN – Buyurun, buyurun bakalım.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Mikrofonu açıyor musunuz?
BAŞKAN – Hayır, buradan değil. Bir dakika, bir dakika… Size söz
vermedim ki. 63’e göre ne istiyorsunuz?
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sayın Başkanım, bakın, bu Anayasa
değişikliği…
BAŞKAN – Hangi nedenle usul tartışması istiyorsunuz efendim?
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Önerge efendim… Efendim kura
çekiyorsunuz, önergeler…
BAŞKAN – Benim hangi tutumumun İç Tüzük’e aykırı olduğunu ileri
sürerek…
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – “Kura çekimi”, “önergeler” diyorum
efendim, okumadınız mı? Bir Genel Kurula okur musunuz lütfen önergemi. Lütfen
okuyun.
BAŞKAN – “Önergelerle ilgili olarak İç Tüzük 63’üncü madde
gereğince usul tartışması açılmasını talep ediyorum.”
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Evet.
BAŞKAN – Hangisiyle ilgili? Nesiyle ilgili önergelerin?
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Efendim, önerge…Yedi
önergeyi işleme alıyorsunuz…
BAŞKAN – Evet, öyle yapıyoruz.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Yedi önergeyi işleme alıp “kurayla”
diyorsunuz. Yedi önergeye de kura çekmiyorsunuz.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Bakın, burada…
BAŞKAN – Evet öyledir, İç Tüzük öyle, kurayla yedi önerge... Ne
kadar önerge…
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Kurayla çekmiyorsunuz efendim, yedi
önergenin üçünü kurayla çekiyorsunuz, ama tutanaklara yedi önerge de…
BAŞKAN – Ama İç Tüzük ne diyor?
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Efendim…
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sayın Başkanım, bakın, birinci
konuşmalarla ilgili kura çekildi, tutanak var, birinci turda önergelerle ilgili
Divanda çekildi.
BAŞKAN – Evet, tamam.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Şimdi, bakın, burada, 3 kişi
hakkında… Her maddede 3 kişi çekilmiş kura. Peki, önergeyi verenleri niye kura
çekiminde ilan etmediniz?
İki: Burada otuz tane madde…
BAŞKAN – Efendim, İç Tüzük’e göre o işlemi kâtip üyeler yapar.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – İzin verir misiniz…
BAŞKAN – Sayın İçli, Sayın İçli…
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Siz beni dinleyin…
BAŞKAN – Sayın İçli, bizim İç Tüzük’ümüze göre o işlemleri kâtip
üyeler yapar. Kâtip üyelerin görevlerini okursanız İç Tüzük’te, o işlemin kâtip
üyeler tarafından yapıldığını öğreneceksiniz.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sayın Başkanım, kâtip üyeler yapar…
BAŞKAN – Efendim?
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – İzin verirseniz ben kendi meramımı
anlatayım, siz yorumlayın, kararınızı verin.
BAŞKAN – Buyurun, buyurun.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Ama siz beni dinlemiyorsunuz,
karşılıklı benimle diyalog içindesiniz.
BAŞKAN – Önergelerle ilgili… Elli-elli beş tane önerge verilmiş,
bu önergelerin içerisinden kurayla tespit edilen yedi tanesini işleme alıyorum.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Yedisini kurayla belirlemediniz Sayın
Başkan.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Kurayla belirleniyor.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Hayır efendim, üçer tanesi kurayla
belirleniyor.
BAŞKAN – Bu tutumumda İç Tüzük’e aykırı herhangi bir yanlış
uygulama söz konusu değil. Siz bu uygulamanın yanlış olduğunu mu ileri
sürüyorsunuz?
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Evet efendim, onun için söz talep
ediyorum ve bir de şunu anlatmaya çalışıyorum: Böyle karşılıklı bağırarak
sesimi de yükseltmek istemiyorum size karşı, makamınıza karşı, çünkü yanlış
anlaşılıyor, “Niye Başkana bağırıyor?” diye AKP’li arkadaşlar... İzin
verirseniz, şurada mikrofonda kendimi ifade edeyim, neden tutumunuzun yanlış
olduğunu söyleyeyim. Aynı görüşte olan arkadaşlarım da var.
BAŞKAN – Sayın İçli, Divanda görevli kâtip üyelerimizin huzurunda
bu kura çekimi gerçekleşmektedir. Benim Başkan olarak herhangi bir dahlim de söz konusu değildir. Kurada ortaya çıkan önerge
sahibi arkadaşlarımızın bu önergelerini işleme alıyorum. Bunda herhangi bir
usule aykırılık yoktur, İç Tüzük’e aykırılık yoktur ama siz bu kura işleminin
sizin de huzurunuzda çekilmesini filan mı arzu ediyorsunuz? Ama İç Tüzük buna
imkân vermiyor, kâtip üyelerin bulunduğu ortamda çekilmesini düzenlemiş. Kâtip
üyelerin görevleri arasında bu da vardır.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Neden aykırı olduğunu anlatmaya
çalışayım.
BAŞKAN – Ben bir usule aykırılık görmüyorum efendim.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sayın Başkanım, bakın, kaç madde bu
Anayasa değişikliği, kaç madde? Otuz madde, değil mi?
BAŞKAN – Evet.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Şu elimde, biraz evvel fotokopisini
aldığımda, kaç maddeyi Divan kura çekti bilginiz var mı?
BAŞKAN – Hepsinde çekiyorlar.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Hayır, yanlış işte, onu anlatmaya
çalışıyorum. Yirmi dört madde… Buyurun…
BAŞKAN – Evet, şu anda yirmi beş tanesi çekilmiş, diğerlerini de
çekecekler.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Olur mu? İşte, yirmi dört, yirmi beş
değil.
BAŞKAN – Evet, diğerlerini de çekecekler efendim, daha sıra
gelmedi.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sayın Başkanım, bakın burada…
BAŞKAN – Sayın İçli, yani söylediğinizi anlamakta çok zorluk
çekiyorum, sanıyorum milletvekili arkadaşlarımız da öyle.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Değerli Başkanım, niye benimle diyaloğa giriyorsunuz? Değerli Başkanım, niye benimle
karşılıklı…
BAŞKAN – Yani on-on beş güne yakın süredir burada Anayasa
değişikliğiyle ilgili çalışmalar yapıyoruz. Her madde üzerinde kaç tane
önergenin işlem gördüğünü sadece milletvekili arkadaşlarımız değil,
televizyonları başında bizleri izleyen vatandaşlarımız da artık bu işi
öğrendiler, nasıl olduğunu biliyorlar. Siz niye itiraz ediyorsunuz,
anlayamadım.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sayın Başkan, siz mikrofonda
konuşuyorsunuz, beni buradan karşılıklı size bağırmaya zorluyorsunuz.
BAŞKAN – Bir usule aykırılık yok Sayın İçli.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Oldu. Efendim, ben ifade edeyim
kendimi.
BAŞKAN – Benim tutumum hakkında usul tartışması açılmasını
istiyorsunuz…
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Evet… Tutumunuz hakkında, evet.
BAŞKAN – Peki efendim. Fazla uzatmayalım; iki lehte iki aleyhte…
Sayın İçli ve Sayın Öztürk aleyhte söz
istediler, Sayın Bozdağ ve Sayın Canikli,
siz de lehte istediniz.
Sayın İçli, buyurun efendim.
Üç dakika süre veriyorum.
IX.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Her madde için işleme alınan
yedi önergenin dördünün siyasi parti grubuna mensup milletve-killerine
hak olarak tanınmasına ve kalan üç önergenin belirlenmesi için kura çekiminin
İç Tüzük’e uygun olarak yapılıp yapılmadığı hakkında
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Değerli Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, üç dakikadan korkmayın. Süre uzatmak gibi
bir amacım olsa, ben bunu başka türlü tıkarım.
Bakın, keskin sirke küpüne zarar verir. Sınırsız güç, güç
değildir. Siz sayısal gücünüzle burada her şeyi yapabileceğinize inanıyorsunuz
ama bu yanlıştır.
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Milletin gücü, milletin!
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Bakın, bunu geçin.
AHMET YENİ (Samsun) – Milletin gücü, milletin!
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Şimdi bakın, bir Anayasa değişikliğini…
Sayın Başkanım, yani ben burada laf bombardımanına...
Süremi lütfen yeniden başlatın.
BAŞKAN – Evet… Değerli arkadaşlar, lütfen… Ben bir hatibi kürsüye
davet ettim, meramını anlatsın. Lütfen yerinizden söz atmayın arkadaşlar.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Yani biraz tahammüllü olun. Yani bakın,
ben size saygı gösteriyorsam…
BAŞKAN – Sayın İçli, konuşun efendim, Genel Kurula hitap edin
lütfen.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Ya, atmayın kardeşim şu lafı ya!
BAŞKAN – Genel Kurula hitap edin lütfen.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Bir oturun ya! Bir susun!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Kadrolu onlar, kadrolu.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Ya, bu… Kadro musunuz siz? Ne amaçla
buradasınız, onu anlamıyorum ben.
BAŞKAN – Sayın İçli… Sayın İçli… Lütfen, karşılıklı konuşmayın.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Değerli Başkanım, bakın, bunun birinci
turlarında önerge verildi, gruplar anlaştı. Burada sadece siyasi parti grupları
yok. Grubu olmayan siyasi partiler olduğu gibi, bağımsız milletvekilleri var.
Siz şimdi, grup başkan vekilleri… Bakın, elimde liste var; 4 AKP, 1 CHP, 1 MHP,
belli ki… Yani bilemiyorum tabii ama hep bakıyorsunuz, gruplar adına da burada
önergeler var. Dört tanesini gruplara ayırmışsınız, üç tanesini kura
çekiyorsunuz.
Bir, uygulama… Bakın, bürokrat arkadaşlar da vardır; yukarıda biz
toplandık, kura çekecektik, uzlaştık. Ben bir tek 8’inci maddede söz hakkım
olduğu için diğer önergelerden çektim. Sonra, değişiklik önergelerinde, her
madde için Divanda, burada torba hazır ve burada çekilişe katılmak isteyenlerin
iradesiyle orada kuralar çekildi adil olarak.
Şimdi, ben diyorum ki: Ne zaman çekildi bu? “Divan çekti.” Peki,
nasıl çektiniz? “İşte, çekmişler.” Yedi önergeden üç önergeyi çekmişler, dört
önergeyi gruplara vermişler.
Değerli Başkanım, ben Divandaki arkadaşlara saygısızlık,
güvensizlik göstermiyorum ama işin bir adabı, usulü olması lazım.
Şimdi, bu Anayasa değişiklik teklifi bakın kaç madde? 30 madde.
Neden 24 maddesinin kurasını çektiniz de 6 tanesini çekmediniz? Neden
milletvekilinin haberi yok? Bir işin adil, usule uygun olması için burada
açıklarsınız, dersiniz ki: “Arkadaşlar, şu saatte kura çekiyoruz.” Çünkü kura
bu. Ben nereden bileyim? Belki ben çekmek isteyeceğim bu kurayı. Bunun adil
olması için bunu yapmanız lazım ama bakıyoruz uygulamaya...
Bir de Değerli Başkanım, benim sizinle karşılıklı diyalog içine
girmek gibi bir tutumum yok. Siz Başkansınız, Türkiye Büyük Millet Meclisini
temsil ediyorsunuz. Burada milletvekilleri sizi eleştirebilir, milletvekilleri
sert de eleştirebilir, acımasız da eleştirebilir. Siz onlara cevap vermek
durumunda değilsiniz. İç Tüzük’te, eğer… Tutumunuz hakkında Genel Kurula
başvuracaksınız -ki sayısal çoğunluğu var- oraya başvurursunuz ama siz sürekli
milletvekilleriyle bir kapışmaya giriyorsunuz. Bu da hoş değil. Ben, bu
tutumunuzun yanlış olduğunu söylüyorum ve aynı düşüncede olan arkadaşlarımız
var.
Bir de şu: İç Tüzük’ün 93’üncü maddesi Anayasa değişiklik
tekliflerinde özel hüküm getiriyor, özellikle ikinci ve üçüncü fıkrasında.
Bakın, sayılmış, çok sınırlı olarak sayılmış. Siz önerge sayısını, diğer,
birinci turdaki gibi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın İçli, verdiğim süre doldu.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Tamamlayacağım...
BAŞKAN – Ne yapalım, süreniz doldu.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Hayır efendim. Sizin şeyinize gerek
duymuyorum. Çok teşekkür ederim, ben bitirdim. Bir dakika lütfedecekler!
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Lehte Sayın Bozdağ, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Başkanlık Divanının, açılan tartışmada lehinde söz aldım. Bu vesileyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Anayasa değişikliklerinin nasıl
yapılacağını Anayasa’nın 175’inci maddesi düzenliyor. 175’e baktığınız zaman
burada yazan şeyler çok net ve çok açık. Şimdi, aranan şey şu: Bir, 184 imzayla
bir teklif yapılmış mı yapılmamış mı? İki, Genel Kurulda iki defa görüşme var
mı yok mu, kırk sekiz saat arayla? Üçüncüsü de, 330 ve daha fazla oy almış mı
almamış mı? Bunlar, Anayasa’nın koyduğu özel şartlar ve arkasından diyor ki:
Bunun dışındaki usuller ise kanun tasarı ve tekliflerinin Mecliste
görüşülmesine dair usul ve esaslar neyse ona tabidir.
Şimdi, bakıyoruz, bugüne kadar Mecliste görüşülen kanun tasarı ve
tekliflerinde önergelerin görüşülmesi, oylanması, yediden fazla önerge
verildiği takdirde bu önergelerin kimlere düştüğünün tespit edilmesi, bununla
ilgili usul nedir diye baktığımızda, bizim karşımıza İç Tüzük 87 çıkıyor. Orada
da deniyor ki: “Milletvekilleri tarafından Anayasa’ya aykırılık önergeleri dahil her madde için yedi önerge verilebilir. Her siyasî
parti grubuna mensup milletvekillerinin birer önerge verme hakkı saklıdır.”
Şimdi, Anayasa’ya aykırılık dâhil yedi önerge verilebilir, siyasi
parti gruplarının birer önerge hakkı da saklıdır. Şimdi buna göre Meclis
Başkanlığı ne yapıyor? Önerge sayısı fazla olduğu zaman, siyasi parti
gruplarının hakkı da saklı olduğuna göre, kurayla kime önergelerin düştüğü
tespit ediliyor. Burada önergelerle ilgili kura işlemi yapılmış mı? Yapılmış.
Kura çekim sırasında Yaşar Tüzün, Bilecik
Milletvekili, CHP’den; Nevzat Korkmaz, Isparta Milletvekili, MHP’den; Ayhan
Sefer Üstün, Sakarya Milletvekili, AK PARTİ’den;
Yusuf Coşkun, Bingöl Milletvekili -Yaşar Tüzün’le
Yusuf Coşkun aynı zamanda Kâtip Üye, bunlar çekiyor- Ahmet Küçük, Çanakkale
Milletvekili, CHP’den; Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Malatya Milletvekili, CHP’den. Kura çekilirken
kura çekilen yerde 1 tane idare amiri, 2 tane kâtip üye ve diğer milletvekili
arkadaşların da olduğu bir ortamda kura çekiliyor kâtip üyeler tarafından ve
diğerleri de bu kuraya tanıklık ediliyorlar, tutanak altına da alınıyor.
Yapılan işlem İç Tüzük’e uygun. Meclisin bugüne kadar İç Tüzük çerçevesinde
yaptığı uygulamalara da uygun. Her dönemde yapılan iş şu anda da yapılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Evet, Sayın Bozdağ, teşekkür
ederiz.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Ben de teşekkür ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun.
Tutumumun aleyhinde söz istediniz.
Üç dakika süre verdim.
Buyurun.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sayın Başkanın değişiklik önergelerini işleme alma konusundaki tutumunun
aleyhinde söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Sayın Başkan, tutanakları açıp bakarsa görür ki, her
seferinde her maddeyle ilgili olarak elli küsur önergenin geldiğini ve
bunlardan yedisinin kurayla belirlenerek işleme alındığını tutanaklara
geçirtmektedir. Ancak Divandan aldığımız liste, birden yirmi dörde kadar olan
listede yedi önerge kurayla belirlenmemekte; üçer önerge, milletvekillerinin
önergeleri kurayla belirlenmektedir. Öncelikle bu tutanaklardaki ifadelerini
düzeltmesi gerekiyor. Bu bir.
Diğer konu, dört önergenin kura dışı belirlenmesi konusu, İç
Tüzük’ün 87’nci maddesine dayandırılmaktadır. Ancak Anayasa değişiklik
teklifleriyle ilgili olarak özel bir düzenleme vardır Anayasa’mızda. Anayasa
değişiklikleri, Hükûmet ve gruplar tarafından teklif
edilememektedir. Teklif edilemeyen bir Anayasa değişikliği konusunda Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşmelerin yapıldığı sırada, değişiklik
önergelerinin de gruplar tarafından verilmemesi gerekir bu prosedüre
göre ve Anayasa değişikliklerinde milletvekilleri tarafından tekliflerin
verilmesi gerekir. Gruplar şunu söyleyebilirler: Efendim, kura dışı tutulan 4
teklif gruplara mensup milletvekillerine aittir diyebilirler. Ancak o
milletvekillerinin de 7 milletvekilinin teklifinde olduğu gibi kura ile
belirlenmesi gerektiğini düşünüyorum ve Sayın Başkanın, bu Anayasa
değişiklikleriyle ilgili olarak önergelerin işleme alınmasındaki tutumunun
yanlış olduğunu ve Anayasa görüşmelerini sakatladığını ifade etmek istiyorum.
Bir diğer bilmek istediğim, elli küsur önerge içerisinde AKP
Grubuna mensup milletvekilleri tarafından verilen önergelerin sayısının da
Genel Kurul tarafından bilinmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü,
bu görüşmeler sırasında, 72’nci maddeyle ilgili olarak verilen, muhalefet partileri
tarafından verilen önergelerden birden fazla önerge, İç Tüzük tarafından
verilen bir hakkın kötüye kullanılması gerekçe gösterilerek işleme
alınmamıştır.
Aynı şekilde, Sayın Başkanın, AKP’li milletvekilleri
tarafından verilen ve aynı mahiyetteki önergelerin İç Tüzük’ten doğan bir
hakkın kötüye kullanılması manasına geldiği hâlde, bu önergeleri niçin işleme
aldığını ben de bilmek istiyorum, Genel Kurulun da bilmek istediğini
düşünüyorum ve bu çifte standardın ortadan kaldırılması konusunda açıklama beklediğimi
ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Öztürk, teşekkür ederim.
Tutumumun lehinde, Sayın Canikli,
buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; İç Tüzük’ün 63’üncü maddesi çerçevesinde açılan tartışmada,
Başkanlık Divanının tutumunun lehinde söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, İç Tüzük’ümüzün 175’inci maddesinin ikinci
fıkrası çok açık bir hüküm ortaya koymaktadır: “Anayasanın değiştirilmesi
hakkındaki tekliflerin görüşülmesi ve kabulü, bu maddedeki kayıtlar dışında,
kanunların görüşülmesi ve kabulü hakkındaki hükümlere tâbidir.”
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Anayasa’nın… Anayasa’nın…
BAŞKAN – Sayın Canikli, Anayasa’nın
175’i diyecektiniz, “İç Tüzük” dediniz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Pardon efendim.
Anayasa’nın 175’inci maddesinin ikinci fıkrası çok net olarak bu
kuralı ortaya koymuştur. Eğer herhangi bir konuda özel düzenleme yok ise, o
zaman, kanunlarda öngörülen, kanunların görüşülmesinde ortaya çıkan usul tatbik
edilir. Burada herhangi bir tartışma söz konusu değil. Bu çerçevede
arkadaşlarımızın ileriye sürdüğü İç Tüzük’ün 93’üncü maddesinin üçüncü fıkrası
bu anlamda, tartıştığımız çerçevede özel bir düzenleme getirmemektedir, bir
istisna getirmemektedir. “İkinci görüşmede yalnızca maddeler üzerinde verilmiş
değişiklik önergeleri görüşülür, birinci görüşmede üzerinde değişiklik teklifi
bulunmayan bir madde hakkında ikinci görüşmede önerge verilemez.” Dolayısıyla,
burada önerge sayısı hakkında, önergelerin gruplara dağılımı hakkında herhangi
bir özel düzenleme getirmemektedir. Genel kural nedir? Genel kural, en fazla
yedi önerge verilebilir, grupların önerge hakları saklıdır. Dolayısıyla özel
bir hüküm yok. Çok açık yani bunu anlamak için uzman olmaya bile gerek yok
değerli arkadaşlar. Üst üste koyduğunuzda çok açık olan,
tartışmasız hükümlerinden bir tanesi. Bazı hükümler vardır muğlaktır, tartışılabilir, tartışma konusu olabilir ama bu
çok açıktır, burada hiçbir problem yoktur. Yapılan işlem doğrudur. Başkanlık
Divanının bugüne kadar… Uzun yıllardan beri uygulama da böyledir. Bugüne kadar
bir ihtilaf, tartışma çıkmamıştır. Bugün, bu amaçla bir tartışma, suni, fiktif bir tartışma oluşturulmaya çalışılıyor; bu doğru
değildir değerli arkadaşlar. Yapılan işlemde herhangi bir sakatlık yoktur,
Başkanlık Divanının tutumu doğrudur.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergelerle ilgili Başkanlık
Divanınca şu ana kadar yapılan uygulama tamamen İç Tüzük’ümüz çerçevesinde ve
şu ana kadar yürütülmekte olan uygulamalar çerçevesinde yapılmaktadır,
tutumumda herhangi bir değişiklik olmamıştır.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin,
7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) (Devam)
BAŞKAN – Şimdi, en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7. Maddesi’nin madde metninden çıkarılmasını
arz ederim.
Mehmet Ekici Reşat
Doğru
Yozgat Tokat
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim önergeye?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) –
Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önergesi üzerinde Sayın Ekici, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
Beş dakika süreniz var efendim.
MEHMET EKİCİ (Yozgat) – Sayın Başkanı ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, grev ve lokavt hakkını düzenleyen
Anayasa’mızın 54’üncü maddesinin üçüncü ve yedinci fıkrasının çıkarılmasına
ilişkin Anayasa değişiklik teklifiyle ilgili verdiğimiz önerge üzerinde söz
aldım. Özüne bakarsanız, yapılmak istenen değişiklik, üçüncü paragrafta, “grev
esnasında greve katılan işçilerin ve sendikanın kasıtlı veya kusurlu hareketleri
sonucu grev uygulanan işyerinde sebep oldukları maddi zarardan sendika
sorumludur.” ile siyasi amaçlı dayanışma grev ve lokavtı gibi maddelerin
yürürlükten kaldırılmasıdır. Bu, özünde doğru bir düzenlemedir. Aslında bunlar…
1980 öncesi yaşanan işçi hareketlerinin Türkiye’ye yaşattığı bazı sıkıntılı
durumlar münasebetiyle 80 Anayasası’nın çok daha katı, işçi hareketlerini de
kısıtlayıcı yönde aldığı tedbirler münasebetiyle sıkıştırılmış bir işçi
hareketi söz konusu olmuştu. Özünde bu işlem doğrudur ancak çalışma
hayatını bir bütün olarak, bir kül olarak alıp bu maddeler, bu ve benzeri
maddeler yani 5’inci değişiklik maddesi, 6’ncı, 7’nci maddeler çok daha yüksek
bir istişareyle, çok daha iyi bir dayanışmayla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığında oluşacak bir heyetle, işçi hareketinin önderlerinin ve sivil
toplumun da dâhil olduğu bir süreç içerisinde ele alınıp düzenlenmiş olsaydı,
bugün çok daha farklı bir ortamda Anayasa tartışması yapıyor olacaktık. Doğrusu,
bu alınan tedbirler Türk işçi hareketinin, çalışma hayatının yeniden
düzenlenmesi bakımından yeterli midir diye iç dünyamızda biz bir özeleştiri
yaptığımız zaman da bunun yeterli olmadığını görüyoruz.
Değerli arkadaşlarım, tanınan haklar, uygulanabilir haklar olduğu
zaman anlam taşır. Bakın, dün Taksim Meydanı’nda, sendikalaştığı için işinden
atılan, sendika üyesi olduğu için işinden atılan insanların yürüyüşüne şahit
olduk. Ya-ni, anayasalarda ve yasalarda tanıdığınız
hakları uygulanabilir haklar hâline getirdiğimiz an biz başarılı bir yürütmeyi,
başarılı bir parlamentoyu meydana getirmiş oluruz.
Şimdi, bu gelen haklarla yani burada tanındığı iddia edilen
haklarla çalışma hayatının başarılı bir şekilde yeniden düzenlenmesi mümkün
değildir. Doğrusu, ısrarla söylüyoruz, biz söylemekten, siz dinlemekten
bıkmadınız ancak bu Anayasa Değişiklik Teklifi’nin geriye alınarak, geriye
çekilerek Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı altında ve konsensüsle
bir Anayasa değişikliği tasarısını yine size bıkmadan, usanmadan teklif
edeceğiz çünkü bu maddede yapacağınız düzenlemenin hiçbir anlamı yok. Şu anda,
Türk işçisinin hak ettiği anda, uzlaşmazlığa düştüğü anda greve çıkacak takati
yoktur, grev yapmaya cesareti yoktur. Grev yapan işçiler, gerek kamu gerek özel
hayatta tehdit edilen, işinden edilmekle, ekmeğinden edilmekle tehdit edilen
insanlar hâline gelmiştir ve bu tehdit düzeyi o kadar yükselmiştir ki şu
Parlamento çatısı altında, yürütmenin temsilcilerinin ağzından “O kadar boş,
işsiz var, bulduğunuzla yetinin.” denecek kadar da ileri gidilmiştir. Dolayısıyla,
şu anda, bu teklif diziniyle hayata geçirmeye çalıştığınız bu Anayasa
değişikliği uygulanabilir değildir.
Bu gök kubbenin altında söylenmemiş güzel söz de yok, ilk
çağlardan beri bir sürü güzel söz söylenmiş, anayasa metinlerine bir sürü güzel
şey girmiş ama bu güzellikleri uygulanabilir güzellikler hâline getirmeye
çalışmak yerine, daha zor, daha güç, daha az uygulanabilir hâle getirmenin ne
İktidara ne yasamada görev alan değerli milletvekili arkadaşlarımıza yani
iktidarıyla muhalefetiyle hiçbirimize bir faydası yoktur. Onun için, gelin, bu teklifi geri çekin ve biz, gerçek..
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Ekici, süreniz doldu. Lütfen… Ek süre veriyorum,
tamamlayın.
MEHMET EKİCİ (Devamla) – Biz bu Parlamentoda on beş gündür Anayasa
değişikliği tartışması yapacağımız yere, işsizlikle alakalı, halkın geçim
sıkıntısıyla alakalı, güvenlikle alakalı -bakın, daha dün 7 tane evladımızı
toprağa verdik- bunları konuşalım, bunlar hakkında tedbir alalım diyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Ekici, teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982
Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 7. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
Madde 7- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 54 üncü maddesinin
yedinci fıkrası yürürlükten kaldırılmış ve maddeye aşağıda yer alan fıkralar
eklenmiştir.
"Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları sonrasında memurlar
ile diğer kamu görevlileri grev hakkına sahiptir. Statü hukukunun gereği olarak
memurlar ile diğer kamu görevlileri için lokavta başvurulamaz.
Grev sonrasında greve katılan işçilerin grev uygulanan işyerinde
ortaya çıkan maddi zarardan kişisel sorumluluğu bulunmamaktadır.
Lokavt hak değildir."
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyor
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) –
Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önergemizin gerekçesi açık ve ayrıntılı bir şekilde
belirtilmiştir. Ben, bu vesileyle, Anayasa değişikliği üzerindeki düşüncelerimi
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, AKP’li hukukçu arkadaşlarımızla veya
diğer partilerden hukukçu arkadaşlarımızla konferansa, panele ya da bilimsel
bir toplantıya katılsak, orada hepimiz, aynı şekilde, hep bir ağızdan
çıkmışçasına Anayasa’nın toplumsal uzlaşma belgesi olduğunu, sadece
Parlamentodaki siyasi partiler arasındaki uzlaşmayı sağlamaktan ibaret
olmadığını, aynı zamanda Parlamento dışındaki tüm grup, katman ve sınıflar
arasında da uzlaşmayı sağlayan en geniş uzlaşma belgeleri olduğunu hep birlikte
söyleriz ve devamla da şunu söyleriz hep beraber: Anayasalar, karşılıklı
dayatma ve suçlama ortamlarından uzak, insanların birbirini karşılıklı olarak
bilgilendirdiği, aydınlattığı ve karşılıklı dayanışma içerisinde, aklın ve
mantığın egemen olduğu bir süreçte yapılması gerektiğini hep beraber söyleriz
değerli arkadaşlarım ancak bugünkü Türkiye ortamına baktığımızda, gerçekten,
toplumsal kutuplaşma dengeleri altüst etmiştir, siyasette, Parlamentoda,
mahallelerde, sokaklarda çatışmalar, gerilimler yaşanmaktadır. Hatta öylesine ki devlet kendi yasalarını, kendi hukukunu
çalıştıramaz ve sahip çıkamaz hâle gelmiştir. Siyaset, yargının kendisini
kuşattığından, yargı da siyasetin ve yürütmenin kendisini kuşattığından şikâyet
eder hâle gelmiştir. Kurumlar birbirine güvenemez, hatta güvenmeyi bir kenara
bırakın, birbirini suçlar hâle gelmiştir.
Değerli arkadaşlarım, böyle bir ortamda biz Anayasa değişikliği
yapıyoruz yani rejim değişikliği yapıyoruz. Rejim değişikliği sorunu, sadece
muhalefet partileri olarak Cumhuriyet Halk Partisinin, Milliyetçi Hareket
Partisinin ya da BDP’nin sorunu değildir; bu, aynı
zamanda, AKP’li arkadaşlarımızın da sorunudur.
Elli beş yıllık hukukçu Sami Selçuk, elli beş yıllık hukuk
birikiminin verdiği değerlendirmelere göre, bugünkü, böyle bir ortamda Anayasa
değişikliklerinin yapılmaması gerektiğini, özellikle yargıya yönelik
düzenlemelerin geri bırakılması gerektiğini söylemektedir.
Değerli arkadaşlarım, milletvekili olarak bizler, milletin bize
verdiği yetkiyi, yeniden milletvekili olabilmek düşüncesi ve kaygısı ile kendi
kişisel çıkarlarımız için kullanıp israf edemeyiz; davranışlarımızı yeniden
milletvekili olup olmama ölçütüne göre indirgeyemeyiz, böyle davranamayız.
Kaldı ki davranışlarımızı -bu Parlamentoda bulunan tüm siyasi partiler
açısından söylüyorum- önümüzdeki dönem yeniden milletvekili olabilme kişisel
kaygısına endekslesek bile, geçmiş dönem parlamentoları izlediğimizde, geçmiş
dönem Parlamentolarda mevcut milletvekili arkadaşlarımızın üçte 2’sinin bir
sonraki Parlamentoda olmadığını görürüz değerli arkadaşlarım. O zaman, bizim
yapmamız gereken şey, davranışlarımızı belirlerken, oylarımızı kullanırken
sadece ve sadece hakkın, hukukun ve vicdanlarımızın sesini dinlemeliyiz,
toplumun ve çocuklarımızın geleceğini gözeterek davranışlarımızı
belirlemeliyiz. Bu milletvekilliğinin sona ereceğini, yaptığımız eylemlerin,
verdiğimiz oyların gelecekte çocuklarımızla, torunlarımızla birlikte bize bir
yaşamı yeniden şekillendireceğini bilmemiz gerekiyor. İleride gerçekten
çocuklarımızın geleceği ve torunlarımızın geleceği için bizim bunları
şekillendirdiğimizi bilmemiz gerekiyor.
Değerli arkadaşlarım, gerçekten bugün Parlamento olarak herkes zor
bir sınav veriyor. Gerçekten hepimiz toplumdaki sağduyunun, aklın ve mantığın,
bir de vicdanlarımızın sesine göre hareket etmemiz gerektiğini ben düşünüyorum.
Sayın Başbakan Tayyip Erdoğan’dan korkarak oy kullanmanın doğru olmadığını
düşünüyorum, liderlerden çekinerek oy kullanmanın doğru olmadığını düşünüyorum.
MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) – Siz de Baykal’dan mı korkuyorsunuz?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Sayın Tayyip Erdoğan’dan… (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen…
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, ben burada…
SUAT KILIÇ (Samsun) – Oy kullanmıyorsun. Oy kullan, oy!
BAŞKAN – Lütfen sayın milletvekilleri…
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Aynaya bak, aynaya!
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin) – Bizim korkumuz yok, saygımız var,
saygımız.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Sataşmanıza gerek yok. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Allah’tan korkun değerli arkadaşlarım,
Allah’tan; Tayyip Erdoğan’dan korkmayın!
SUAT KILIÇ (Samsun) – Aynaya bak, aynaya!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Gelecek günlerde vicdanınızın
sızlamasından, kanamasından, içinizin acımasından, yüreğinizin kanamasından
korkarak oy kullanın değerli arkadaşlarım, Başbakanın emir ve talimatlarına
göre değil. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen sakin olun.
KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin) – Yüreğin yetiyorsa kabine geç.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Sizler, tıpkı 1 Mart 2003 tezkeresinde
olduğu gibi…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sıraya gir.
BAŞKAN – Sayın Öztürk, süreniz doldu,
size ek süre veriyorum efendim lütfen tamamlayınız.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Aynı şekilde ben de sizin oy
kullanmanızı rica ediyorum.
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) – Yüreğiniz varsa
oy kullanın!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, Sayın
Başbakanın emir ve talimatlarına göre değil, Sayın Başbakandan korkarak değil,
tıpkı, 1 Mart 2003 tezkeresinde olduğu gibi, AKP’lisiyle, CHP’lisiyle,
MHP’lisiyle nasıl 1 Mart 2003 tezkeresinde tüm baskılara direnerek özgürce o
tezkerede oylama nasıl yaptıysanız, vicdanlarınızın sesini duyarak oy
kullandıysanız burada da tıpkı o tezkerede olduğu gibi…
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Siz de kullanın, siz de.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – …hakkın, hukukun sesine kulak vererek,
sadece milletten aldığınız yetkiyi kullanarak oy kullanmanızı…
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Millet size de yetki vermedi mi?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – …ve parmaklarınızı da haktan, hukuktan
yana kaldırmanızı ben diliyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…
SUAT KILIÇ (Samsun) – Oy kullan, oy!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Bir de başkan vekili olacaksın. Sataş
sen! Ger, ger sen Parlamentoyu!
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Kürşad Tüzmen,
sana yakışmıyor, sen laf atma. Sen benim aynı bölgemde milletvekilisin.
BAŞKAN – Lütfen karşılıklı atışmayalım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497/1 ek sıra sayılı Anayasanın Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 7’nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ufuk
Uras (İstanbul) ve arkadaşları
Madde 7:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 54’üncü maddesinin üçüncü ve
yedinci fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır. Sonuncu fıkra olarak, işçi
niteliği taşımayan kamu hizmeti görevlilerinin bu alandaki haklarının kapsam,
istisna ve sınırları, gördükleri hizmetin niteliğine uygun olarak ve hakkın
bağlı olduğu amaca ulaşmayı zorlaştırmayacak ölçüde kanunla düzenlenir. Grev,
temel bir haktır.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Uras, siz mi konuşacaksınız?
Buyurun efendim, süreniz beş dakikadır.
MEHMET UFUK URAS (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli vekiller;
öncelikle 3 Mayısta basın emekçilerinin Basın Özgürlüğü Günü’nü kutlarım. 216
sanıkla Basın Özgürlüğü Günü’nü kutlamanın burukluğunu yaşamaktayız.
“’Mecliste ve siyasette tutarlı olmak’ ifadesi nasıl anlatılır?”
derseniz, bugün verilecek tek cevap şudur: İktidarın Anayasa değişikliklerinde
yaptığı gibi davranmamakla tutarlı olunur. Neden mi? Bakalım:
54’üncü maddenin üçüncü ve yedinci fıkralarını yürürlükten
kaldırma gerekçenizde "Maddeyle, tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmeler
ile çağdaş demokratik toplumlarda çalışma hayatını düzenleyen ve genel kabul
gören evrensel ilkelerle bağdaşmayan fıkralar yürürlükten
kaldırılmalıdır." diyorsunuz.
Peki, tarafı olduğumuz ve imzaladığımız uluslararası sözleşmeler
ve çağdaş demokratik toplumlardaki çalışma yaşamımızın düzenlenmesi bunlarla mı
sınırlıdır? Sendikal haklar ile grev hakkı açısından neden tutarlı davranarak
diğer uluslararası sözleşme maddelerine uyum sağlanmıyor?
Kamu çalışanına grevsiz toplu sözleşme hakkı getiriliyor. Kamu
çalışanlarına grev hakkını çok gören bu anlayış tutarlı mı davranmış oluyor?
Uluslararası sözleşmelerde ve ILO kararlarında, çağdaş demokratik ülkelerdeki
çalışma hayatında kamu çalışanlarına grev hakkı yok mu? Çok uzağa gitmeyin,
komşumuz Yunanistan'a bakın, kamu çalışanları grev yapıyor, bir günlük iş bırakıyor.
Peki, ne oluyor? Yunanistan'ı kamu çalışanları mı batırdı,
yoksa onlarca yıldır yanlış ekonomi politikaları ve devasa yolsuzluklarla Yunan
ekonomisini perişan edip belki de tarihin en büyük kurtarma operasyonu ile
ülkelerini karşı karşıya bırakan hükûmetler mi? Karamanlis-Papandreu ailelerinin
dönüşümlü yönetimi mi Yunan ekonomisini içler acısı hâle getirdi, yoksa ücretli
çalışanlar, emeği ile geçinenler mi?
"Siyasi amaçlı grev ve lokavt, dayanışma grev ve lokavtı,
genel grev ve lokavt, iş yeri işgali, işi yavaşlatma, verim düşürme ve diğer
direnişler yapılamaz." fıkralarının çıkarılması ne anlama geliyor? Yeni
sendikal haklar mı söz konusu? Genel grev, siyasi grev, işi yavaşlatma ve iş
yeri işgali serbest mi bırakılıyor? Hiç alakası yok. Defalarca söyledik, 82 Anayasası, mantığı nedeniyle, tüm kısmi ve
olumlu da olan bazı düzenlemelere rağmen, baskıcı ve antidemokratik özünü
koruyor.
Sendikal haklar konusunda önerilen bu düzenlemelerle suya sabuna
dokunulmuyor. Bu öneriler hak doğurucu, sonuç doğurucu değil. Evet, bazı tuhaf
ifadeler Anayasa metninden çıkıyor ama bu yeterli değil, çünkü en az onlar
kadar tuhaf başka hükümler korunuyor. Değişiklikler bütünsel değil, durumu
kurtarmaya yöneliktir ve esas önemlisi, Çalışma Yasası'ndaki tuhaflıklar,
uluslararası sözleşmelerle uyumlu olmayan, ILO kararlarına ters düşen
düzenlemeler ve yasalar varlığını koruyor.
Çok iyi biliyoruz ki, yetki prosedürleri
değişmeden, yasalar yeniden düzenlenmeden yapılan değişiklikler göstermelik
olacaktır. Peki, Çalışma Yasası'nın değişeceğine dair bir somut hazırlık var
mı? Biz bunu biliyor muyuz? Bu Anayasa maddeleri hakkında bizden olumlu oy
isteyenler, bu yasalarda değişiklikler yapılacağına ya da hangi bir yönde
değişiklikler yapılacağına dair bilgi veriyorlar mı? Hayır. "Sen destek
ver ama ben ne yapacağıma sonradan kendim karar veririm.” zihniyetiyle
demokratikleşme sağlanabilir mi? Bu politika demokratik bir zihniyete ait
olabilir mi? Grev hakkı olmadan, toplu sözleşme hakkı gibi bir garabeti kim
yaratıyor? Uluslararası sözleşmeler mi? Yoksa çağdaş demokratik ülkelerdeki
uygulamalar mı? Zarfı değiştiriyorsunuz, mazruf aynı! “Emekliye sendika hakkı
olmasın, çiftçiye sendika hakkı olmasın, kamu çalışanına grev hakkı olmasın ama
uluslararası sözleşmelere uyuyoruz.” densin. İşte, tutarsızlık buradadır.
Bütün çalışanların ve çalışmayla ilgili olanların toplu pazarlık,
grev ve toplu eylem hakkını güvence altına alacak bir değişiklik neden sizi bu
kadar zorluyor? Bu ülkede korkularla siyasetin bir anlamı kalmadığını görmüyor
muyuz? İşte otuz iki yıl boyunca 1 mayıslar, işçiye,
emekçiye, solcuya, demokrata, sosyaliste kâbus haline dönüştürüldü de ne oldu?
Bu sene herkesin yıllardan beri arzuladığı 1 Mayıs kutlaması yapılabildi ama
otuz iki sene bunun için uğraşıldı. Bu anlayışla Türkiye, demokrasi konusunda,
çalışma hakları konusunda ilerleyemez, çalışanların vicdanında aklanamaz.
54’üncü maddenin kendisi 12 Eylül darbesinin adeta simgesidir.
Genel grev, siyasi grev, iş yavaşlatma ve işyeri işgali gibi yasaklar metinden
çıkarılıyor ama yeterli değildir çünkü 54’üncü maddedeki bu değişiklik sonuç
doğurucu değildir. Anayasa’nın görünen yüzündeki çirkinliği kapatmaya yönelik
bir adımdır ve yeterli değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Uras bir dakika ek süre veriyorum, konuşmanızı
tamamlayın lütfen.
MEHMET UFUK URAS (Devamla) –
Tamamlıyorum efendim.
54’üncü maddenin birinci fıkrasına göre işçiler sadece toplu iş
sözleşmesi sırasında uyuşmazlık çıkması halinde grev hakkına sahiptir. Yasalar
bunun dışındaki bütün grevleri yasa dışı grev saymaktadır.
Bakın, 54’üncü maddenin grev ertelemeye olanak veren hükümleri
aynen korunuyor. Grev ertelemelerin grevleri olanaksız hâle getirdiği
bilinmiyor mu? Yıllardır bu ertelemelerle grevler yapılamaz hâle getirilmedi
mi? Hükûmetler bu erteleme kararlarına imza atmadılar
mı? Attılar ve grevi yaptırmadılar. Şimdi hâlen sendikal yasakların özü
korunuyor. Peki, bu tutarsızlık değil midir?
Heine bir şiirinde
“Yeni devirde, yeni esere, yeni elbise gerek.” diyordu. Bize gerek olan da bu
tür bir zihniyet değişikliğidir. Dante “Söyledim ve
ruhumu kurtardım.” demişti, darısı tüm ruhların başına olsun.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Uras teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım dört önerge de aynı mahiyettedir,
bu nedenle birlikte işleme alacağım. İstemde bulunmaları hâlinde önerge
sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergelerin imza sahiplerini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 7 nci maddesinde geçen "yedinci fıkraları"
ibaresinden sonra gelmek üzere "01.09.2010 tarihinden itibaren"
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Halil
Mazıcıoğlu
Gaziantep
Diğer önerge sahipleri:
Veysi Kaynak
Kahramanmaraş
Aşkın Asan
Ankara
Öznur Çalık
Malatya
BAŞKAN – Komisyon birlikte işleme aldığım önergelere katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) –
Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Mazıcıoğlu, konuşacak
mısınız?
HALİL MAZICIOĞLU (Gaziantep) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçe…
Sayın Kaynak?
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Gerekçe…
BAŞKAN – Sayın Asan?
AŞKIN ASAN (Ankara) – Gerekçe…
BAŞKAN – Sayın Çalık?
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Gerekçe…
BAŞKAN – Evet, gerekçeyi okuyalım.
Gerekçe:
Uygulama açısından hukuki sorumlulukları tespit etmek amacıyla
yürürlükten kaldırma tarihinin ileri alınmasının uygun olacağı
değerlendirilmiştir.
BAŞKAN - Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, 7’nci madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddenin oylaması gizli oylama şeklinde yapılacaktır.
Lütfen, milletvekili arkadaşlarım, yerlerinizde oturunuz.
Gizli oylamanın ne şekilde yapılacağını arz ediyorum:
Komisyon ve Hükûmet sıralarında yer alan kâtip
üyelerden komisyon sırasındaki kâtip üyeler Adana'dan başlayarak İstanbul’a
kadar (İstanbul dâhil), Hükûmet sırasındaki kâtip
üyeler ise İzmir'den başlayarak Zonguldak'a kadar (Zonguldak dâhil) adı okunan
milletvekiline biri beyaz, biri yeşil, biri de kırmızı olmak üzere üç yuvarlak
pul ile mühürlü zarf verecek ve pul ve zarf verilen milletvekilini ad
defterinde işaretleyecektir.
Milletvekilleri, Başkanlık kürsüsünün sağında ve solunda yer alan
oy verme yerlerinden başka yerde oy kullanmayacaklardır.
Bildiğiniz üzere, bu pullardan beyaz olanı kabul, kırmızı olanı
ret, yeşil olanı ise çekimser oyu ifade etmektedir.
Oyunu kullanacak sayın üye, kâtip üyelerden üç yuvarlak pul ile
mühürlü zarfı aldıktan ve adını ad defterine işaretlettikten sonra kapalı oy
verme yerine girecek, oy olarak kullanacağı pulu burada zarfın içerisine
koyacak, diğer iki pulu ise ıskarta kutusuna atacaktır.
Bilahare oy verme yerinden çıkacak olan üye, oy pulunun bulunduğu
zarfı Başkanlık Divanı kürsüsünün önüne konulan oy kutusuna atacaktır.
Oylamada adı okunmayan milletvekiline pul ve zarf verilmeyecektir.
Sayın kâtip üyelerimizden bu hususlara riayet etmelerini ve
milletvekillerinin de pul ve zarf aldıktan sonra adlarının ad defterine
işaretlendiğine dikkat etmelerini önemle istirham ediyorum.
Şimdi gizli oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oyunu kullanmayan arkadaşımız
kaldı mı? Yok.
Oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.
Lütfen oy kutularını kaldırınız.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 7/11/1982
Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 7’nci maddesinin gizli oylama
sonucunu açıklıyorum:
“Oy Sayısı : 409
Kabul : 337
Ret : 71
Çekimser :
-
Boş :
1
Geçersiz :
-
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
Harun Tüfekci |
|
Bayram Özçelik |
|
Konya |
|
Burdur” |
Teklifin 7’nci maddesi kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.13
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.43
BAŞKAN: Mehmet Ali ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ
(Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
100’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Önceki oturumda teklifin 7’nci maddesi kabul edilmişti.
Şimdi, teklifin 8’inci maddesini okutuyorum:
MADDE 8- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 69 uncu
maddesinin üçüncü, dördüncü ve yedinci fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, altıncı fıkrasının sonuna “Meclis çalışmalarındaki oy ve sözler,
Mecliste ileri sürülen düşünceler ile idarenin eylem ve işlemleri, odaklaşmanın
tespitinde gözetilemez.” cümlesi eklenmiş, dokuzuncu fıkrasındaki “beş yıl”
ibaresi “üç yıl” şeklinde değiştirilmiş, beşinci, altıncı ve dokuzuncu
fıkralarındaki “temelli” sözcükleri, onuncu fıkrasındaki “temelli olarak”
ibaresi ile sekizinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
“Siyasî partilerin gelir ve giderlerinin amaçlarına uygun olması
gereklidir. Bu kuralın uygulanması kanunla düzenlenir. Siyasî partilerin malî
denetimi Sayıştay tarafından yapılır. Sayıştayca
siyasî partilerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunun
tespiti, bu hususun denetim yöntemleri ve aykırılık halinde uygulanacak
yaptırımlar kanunda gösterilir. Sayıştayın bu denetim
sonunda vereceği kararlar kesindir.
Siyasî partilerin kapatılmasına ilişkin davalar, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısının talebi üzerine, talebin Türkiye Büyük Millet Meclisine
ulaştığı tarihte Mecliste grubu bulunan her bir siyasî partinin beşer üye ile
temsil edildiği Komisyonun üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ve gizli oyla
vereceği izin üzerine açılır ve Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara
bağlanır. Meclis Başkanı, bu Komisyona Başkanlık
eder; ancak, oy kullanamaz. Komisyonun
kararları, yargı denetimi dışındadır. İzin talebinin Meclise ulaşmasından
itibaren otuz gün içinde Komisyon oluşturulur ve Komisyon, kararını izin
talebinin Meclise ulaşmasından itibaren en geç altmış gün içinde verir.
Meclisteki siyasî parti gruplarınca, izin talebiyle ilgili görüşme yapılamaz ve
karar alınamaz. İzin talebini karara bağlayacak Komisyonun oluşumu, izin
talebinin görüşülme usul ve esasları Meclis İçtüzüğüyle düzenlenir.”
“Anayasa Mahkemesi, yukarıdaki fıkralara göre kapatma yerine, dava
konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasî partinin Devlet yardımından
kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebilir. Devlet yardımından
yoksun bırakılma, bağlı olduğu kapatma davasının ve kararının usulüne tabi olup
tek başına dava konusu yapılamaz.”
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 8’inci madde üzerinde elli iki
önerge verilmiştir. Kura sonucu belirlenen yedi önergeyi okutup işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 8 nci maddesiyle değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası'nın 69 uncu maddesinin 4 üncü fıkrasının ilk cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
İsmail Bilen
Manisa
"Siyasi Partilerin kapatılmasına ilişkin davalar
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının talebi üzerine, talebin, Türkiye Büyük Millet
Meclisine ulaştığı tarihte yine Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan
her bir siyasi partinin sandalye sayıları oranında temsil edildiği yirmi üyeden
müteşekkil komisyonun üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ve gizli oyla
vereceği izin üzerine açılır ve Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara
bağlanır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 8 nci maddesiyle değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası'nın 69 uncu maddesinin 4 üncü fıkrasının ilk cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Cahit
Bağcı
Çorum
"Siyasi Partilerin kapatılmasına ilişkin davalar
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının talebi üzerine, talebin, Türkiye Büyük Millet
Meclisine ulaştığı tarihte yine Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan
her bir siyasi partinin sandalye sayıları oranında temsil edildiği yirmi üyeden
müteşekkil komisyonun üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ve gizli oyla
vereceği izin üzerine açılır ve Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara
bağlanır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 8 nci maddesiyle değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası'nın 69 uncu maddesinin 4 üncü fıkrasının ilk cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Azize
Sibel Gönül
Kocaeli
"Siyasi Partilerin kapatılmasına ilişkin davalar
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının talebi üzerine, talebin, Türkiye Büyük Millet
Meclisine ulaştığı tarihte yine Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan
her bir siyasi partinin sandalye sayıları oranında temsil edildiği yirmi üyeden
müteşekkil komisyonun üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ve gizli oyla
vereceği izin üzerine açılır ve Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara
bağlanır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497’ye 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 8 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Sırrı Sakık |
Osman Özçelik |
Hamit Geylani |
|
Muş |
Siirt |
Hakkâri |
|
|
Mehmet Ufuk
Uras |
|
|
|
İstanbul |
|
Madde 8- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 69 uncu
maddesinin üçüncü, dördüncü ve yedinci fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, altıncı fıkrasının sonuna "Meclis çalışmalarındaki oy ve
sözler, Mecliste ileri sürülen düşünceler ile idarenin eylem ve işlemleri,
odaklaşmanın tespitinde gözetilemez." cümlesi eklenmiş, dokuzuncu
fıkrasındaki "beş yıl" ibaresi "altı ay" şeklinde
değiştirilmiş, beşinci, altıncı ve dokuzuncu fıkralarındaki "temelli"
sözcükleri, onuncu fıkrasındaki "temelli olarak" ibaresi ile
sekizinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır
"Siyasî partilerin gelir ve giderlerinin amaçlarına uygun
olması gereklidir. Bu kuralın uygulanması kanunla düzenlenir. Siyasî partilerin
malî denetimi Sayıştay tarafından yapılır. Sayıştay'ca siyasî partilerin mal
edinimleri ile gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunun tespiti, bu hususun
denetim yöntemleri ve aykırılık halinde uygulanacak yaptırımlar kanunda
gösterilir. Sayıştay'ın bu denetim sonunda vereceği kararlar kesindir.
Siyasî partilerin kapatılmasına ilişkin davalar, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısının talebi üzerine, talebin Türkiye Büyük Millet Meclisine ulaştığı tarihte
Mecliste grubu bulunan her bir siyasî partinin beşer üye ile temsil edildiği
Komisyonun üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ve gizli oyla vereceği izin
üzerine açılır ve Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara bağlanır. Meclis
Başkanı, bu Komisyona Başkanlık eder; ancak, oy kullanamaz. Komisyonun
kararları, yargı denetimi dışındadır
İzin talebinin Meclise ulaşmasından itibaren otuz gün içinde
Komisyon oluşturulur ve Komisyon, kararını izin talebinin Meclise ulaşmasından
itibaren en geç altmış gün içinde verir. Meclisteki siyasî parti gruplarınca,
izin talebiyle ilgili görüşme yapılamaz ve karar alınamaz. İzin talebini karara
bağlayacak Komisyonun oluşumu, izin talebinin görüşülme usul ve esasları Meclis
İçtüzüğüyle düzenlenir."
"Anayasa Mahkemesi, yukarıdaki fıkralara göre kapatma yerine,
dava konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasî partinin; uyarılmasına,
neden olan üye veya yöneticilerinin üyeliklerinin düşmesine Devlet yardımından
kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebilir. Devlet yardımından
yoksun bırakılma, bağlı olduğu kapatma davasının ve kararının usulüne tabi olup
tek başına dava konusu yapılamaz." Siyasi partilerin yargılanmasında tüzel
kişi ile birlikte, hakkında yaptırım istenen gerçek kişiler de yargılama
sürecine katılırlar.
Siyasi partiler resmi dil Türkçe ile yazışma ve çalışmalar
yaparlar. Tüzük ve programlarını, seçim ve propaganda çalışmalarını resmi dil
dışında farklı dillerde de yapabilirler. Siyasi partilerde cinsiyetler arası
fırsat eşitliğini sağlamayı gözetir. Tüm karar organlarında cinsiyetler arası
eşit temsil ve katılımı fiilen sağlayacak esaslara göre oluşur. Siyasi partiler
tüzüklerinde belirtildiği takdirde eş başkanlık modelini uygulayabilirler.
Siyasi partilerde Genel Başkanlık sürelidir. Parti içi demokrasi ve üye hukuku
zorunludur. Adayların belirlenmesinde yüzde on kontenjan dışında kalanlar, tüm
üyelerin katıldığı yargı gözetimindeki ön seçimle belirlenir. Seçim barajı ve
hazine yardımı yüzde beşten fazla olamaz.
Bir siyasî parti, tüzük ve programına aykırı olarak şiddet
uygular veya teşvik ederse, bu nitelikteki fiiller o partinin üyelerince yoğun,
sürekli işlenirse, reel ve yakın tehlike varsa o partinin büyük kongre veya
genel başkan, merkez karar veya yönetim organları veya Türkiye Büyük Millet
Meclisindeki Grup Genel Kurulu veya grup yönetim kurulunca benimsendiği yahut
bu fiiller aynı şekilde doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık
içinde işlendiği takdirde yargılanırlar.
Anayasa Mahkemesi, önceki fıkra hükümlerine aykırılık nedeniyle
açılan davalarda, taraf olunan uluslar arası sözleşmeler, Venedik Kriterleri ve
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ışığında karar verir.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım üç önerge de
maddenin metinden çıkarılmasına dair önergedir. O nedenle birlikte işleme
alacağım, istemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı
söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum, buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Anayasa değişikliği teklifinin, 8. maddesinin
teklif metninden çıkarılması için gereğini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Oktay Vural |
Mehmet Şandır |
|
Konya |
İzmir |
Mersin |
|
Behiç Çelik |
S. Nevzat Korkmaz |
Sabahattin Çakmakoğlu |
|
Mersin |
Isparta |
Kayseri |
|
Alim Işık |
Abdülkadir Akcan |
M. Akif Paksoy |
|
Kütahya |
Afyonkarahisar |
Kahramanmaraş |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 8. Maddesinin madde metninden çıkarılmasını arz ederim.
|
Mehmet Şandır |
|
Hasan Çalış |
|
Mersin |
|
Karaman |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982
Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 8. maddesinin Teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Nevingaye Erbatur |
Atilla Kart |
|
Malatya |
Adana |
Konya |
BAŞKAN – Birlikte işleme aldığım önergelere Komisyon katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Katılmıyoruz
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Kart, siz mi konuşacaksınız?
ATİLLA KART (Konya) – Evet.
BAŞKAN – Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Önerge üzerinde Sayın Kart konuşacaklar.
Süreniz beş dakika efendim.
ATİLLA KART (Konya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
tarafımızdan verilen önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında
yedi buçuk yılın sonunda ortaya çıkan tabloyu, bir bölümünü, kısaca ana
başlıklarıyla ifade etmek istiyorum. 3 Temmuz 2005 tarihinde
kabul edilen Telekomünikasyon Yasası, 5 Kasım 2007 tarihli Amerika Birleşik
Devletleri görüşmesi, alınan kararlar ve gelişen olaylar, Aralık 2007 tarihinde
kabul edilen Tanık Koruma Yasası, jandarmanın pasifize
edilerek emniyet üzerinden yasa dışı ve yasaya aykırı olarak gerçekleştirilen
kurumsal dinleme mekanizmaları, ortam dinlemeleri ve toplumdaki ayrışma
duygusu, Başbakanlık örtülü ödeneğinin üstlendiği rol ve amacı dışında
kullanılması, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı Tasarısı’nın kabulü ve diğer
yasal düzenlemeler ile parti devleti yapılanmasının yasal alt yapısı büyük
ölçüde tamamlanmış durumdadır. Bürokraside de bu çerçevede önemli bir
dönüşüm gerçekleştirilmiştir. Artık bürokraside, kamuda “devlet memuru” değil,
“parti memuru” kavramı ve uygulaması egemen hâle gelmiştir.
Ana başlıklarıyla anlatımını yaptığımız bu sürecin sonunda artık
siyasi partilerin kapatılmasını siyasi iktidarın insaf ve takdirine bırakan bir
düzenlemeye sıranın geldiğini görüyoruz. Türkiye’de bu süreç yaşanmaktadır. Böyle
bir düzenleme demokrasiyle bağdaşmaz, ahlaken de kabul edilemez. Çağdaş hukukta
ve demokrasilerde böyle bir düzenleme yoktur. Erkler gaspı yapılmak pahasına
yapılmak istenilen bir düzenlemeyle karşı karşıyayız. Demokrasinin intiharından
söz ediyorum değerli milletvekilleri, hiç abartmadan, polemik
yapmadan, demokrasinin intiharı tehlikesinden söz ediyorum.
Bu tablo içinde iki olayı, gerçekten, polemiğe
kaçmadan Genel Kurulla paylaşmak istiyorum.
Bakın değerli milletvekilleri, Deniz Feneri Derneğiyle ilgili
soruşturma… Onun idari, adli anlamdaki savsaklanmasını bir tarafa bırakıyorum.
Bunların tartışmasına girmek istemiyorum ama yakın zamanda ortaya çıkan iki
olayı bilginize sunmak istiyorum. Neyi görüyoruz? Deniz Fenerinin çekirdek
kadrosunun Bursa ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerinde 70 trilyonluk ihaleler
aldığını görüyoruz değerli milletvekilleri. Neyi görüyoruz? Bir diğer önemli
olay, bakan çocuklarının artık 240 milyon dolarlarla taahhüt işlerine girdiğini
görüyoruz değerli milletvekilleri.
Bakın, bunu yaratan bir sistem var. Dokunulmazlıkla ilgili 83’üncü
madde ve 100’üncü maddedeki soruşturma sistemi bu sömürü düzenini yaratıyor. Bu
mekanizma, bu sömürü sistemini yaratıyor. Bakanların yakın çevresinde, 26-28
yaşlarında, 100 milyon dolarlarla iş yapan ticari dehalar doğuyor. Elbette
bütün bakanları kastetmiyorum, bunu çok açık olarak ifade ediyorum. Hangi
bakanları kastettiğimi hemen ifade edeyim: Enerji, turizm, gıda, basın, inşaat
ve taahhüt alanlarında, bakan çocukları ve yakınlarının nüfuz suistimali yoluyla iş yapar hâle geldiğini görüyoruz.
Ben şundan eminim: Vicdanınız bu tablo ve bu mekanizmadan rahatsız
oluyor. Aksini düşünemiyorum, bu söz konusu olamaz. Yapılan ya da yapılmak
istenilen düzenlemelerin bütün bu süreci karartmaya ve denetlenemez hâle
getirmeye yönelik olduğunu artık görmemiz gerekiyor. Bu sistemin düzeltilmesi
gereken pek çok yönü var. Ancak bu yol ve yöntemlerle değil. On-on beş yıl
sonrasından söz etmiyorum; bütün içtenliğimle, bütün kaygılarımla ifade
ediyorum ki, iki üç yıl sonra pişman olacağımız süreçlere katkı sağlamayalım.
Bu Parlamentonun en az üçte 2’sinin değişeceğini unutmayalım değerli
arkadaşlarım. Kişisel kaygı ve beklentilerimizin üstüne çıkalım. Yönetim krizi
ve kaosu yaratması kaçınılmaz olan böyle bir sürece,
böylesine belirsiz bir sürece katkı sağlamayalım. Bunun vebali ve sorumluluğu
hiçbir şekilde bertaraf edilemez. Bunu görmemiz gerekiyor, bunu
değerlendirmemiz gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kart, süreniz doldu. Bir dakika ek süre veriyorum,
konuşmanızı lütfen tamamlayınız.
ATİLLA KART (Devamla) – Değerli milletvekilleri, bunu bir öz güven
ve öz eleştiri anlayışı içinde lütfen vicdanınızda muhasebesini yapın.
Bakın, elli beş yıllık bir hukukçudan, onun sözlerinden söz ederek
konuşmamı bitireceğim. Bu hukukçu kamuoyunun, toplumun, tüm çevrelerin genel
olarak hukuki anlamda, akademik anlamda görüşlerine saygı duyduğu bir
akademisyen, bir hukuk adamı. Sami Selçuk’un yazısının bir bölümünü kısaca
okumak istiyorum. Ne diyor Sayın Selçuk: “Bu Anayasa gitsin de yerine ne
gelirse gelsin, yenisi nasıl olsa bundan daha iyi olur mantığıyla yola çıkarsak
yağmurdan kaçarken doluya tutulabiliriz. ‘Siz istemeseniz de biz bu
değişiklikleri yaparız, halkın da onayını alırız.’ derseniz yanılgıları
katlarsınız. ‘Ben seni mat ederim.’ yarışıyla Anayasa değişikliği yapılmaz.
Siyasallaşmış yargı suçlamalarıyla, önyargılarıyla öç izlenimi uyandıran
öfkelerle, kaygılarla yargıyı terbiye etmek, yargıyı hizaya getirmek...”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kart, ek süreniz de doldu efendim.
ATİLLA KART (Devamla) – Selamlayacağım Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sadece Genel Kurulu selamlamanız için mikrofonu açıyorum.
Lütfen Sayın Kart...
ATİLLA KART (Devamla) – Bir cümle Sayın Başkan.
BAŞKAN – Tabii, buyurun.
ATİLLA KART (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, şunu samimi olarak
ifade ediyorum, bütün içtenliğimle ifade ediyorum ki bu Parlamento, bu
sorumluluğu, bu sağduyuyu vicdanında değerlendirecek olgunluğa sahip olan bir
Parlamentodur. Kabinde kendi vicdanıyla baş başa kaldığı zaman inanıyorum ki en
doğru kararı, en özgür iradeyi ortaya koyacaktır.
Bu değerlendirmelerle, bu düşüncelerle ve bu dileklerle Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Sen de kabine girsene!
FARUK BAL (Konya) – Toplantı yeter sayısı Sayın Başkan…
BAŞKAN – Oylamaya yapmıyoruz ki efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Efendim, daha henüz oylama noktasına gelmedik.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Tamam.
BAŞKAN – Şimdi sizi davet edeceğim efendim.
Birlikte işleme aldığım üç önergeden ikincisi Sayın Şandır’a ait.
Buyurun Sayın Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)
Önerge üzerinde gerekçeyi açıklayacaklar.
Süreniz beş dakikadır efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, önemli bir konuyu
tezekkür ediyoruz, boş sıralara konuşmamaktı toplantı yeter sayısı istemekteki
arzumuz ama canı sağ olsun milletvekili arkadaşlarımızın.
Değerli Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz konu üzerinde son bir defa daha sizi
düşünmeye davet ediyorum. Bu görüştüğümüz konu, Anayasa’nın 69’uncu
maddesindeki parti kapatma hususunun yeniden düzenlenmesiyle ilgilidir.
Değerli arkadaşlar, 69’uncu maddede çerçeve 8’inci maddeyle şöyle
bir husus getiriyoruz, diyoruz ki: “Meclis çalışmalarındaki oy ve sözler,
Mecliste ileri sürülen düşünceler ile idarenin eylem ve işlemleri odaklaşmanın
tespitinde gözetilemezler.”
Değerli arkadaşlar, demokrasilerin vazgeçilmez unsuru olan, en
değerli unsuru olan siyasi partilerin hangi kapsamda ve hangi hukuk içerisinde
siyaset yapacaklarını Anayasa’mız 68’inci maddesinde müeyyidelerini,
tanımlarını yaparak 69’uncu maddede de cezasını koymuştur.
Şimdi “odak olamama” durumunun dışına çıkartılan hususlar
şunlardır, lütfen dikkatinize sunuyorum: 68’e dörtte deniliyor ki: Devletin
bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına,
eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve lâik
Cumhuriyet ilkelerine aykırı siyaset yapılamaz, siyasi parti kurulamaz.
Şimdi getirdiğimiz düzenlemede bu hususu, Mecliste yani
milletvekili olanlardan ve idareden… İdare kim? Hükûmet
ve hükûmet üyeleriyle, belediyeler. Bunların hiçbir
eylem ve söylemlerini “odak olma” tanımlamasının içerisine koyamayacağız.
Böylelikle, devletin ülkesiyle, milletiyle bölünmez bütünlüğüne karşı, insan
haklarına karşı, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine karşı, millet
egemenliğine, demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerine karşı siyaset yapılmayı
serbest bırakıyoruz. İşin özü budur değerli arkadaşlar. Buysa Anayasa’mızın
değiştirilemez maddelerine aykırıdır. Eğer bu konuda Hükûmet
grubu olarak, iktidar grubu olarak ısrar ederseniz, bu konu, daha önce örneğini
yaşadığımız, 411 oyla burada kabul edip de Anayasa Mahkemesine giden konuda
olduğu gibi değiştirilemez maddelere atıf yapılarak bu yasanın bütünüyle iptali
yoluna gidilebilinir. Bu doğru değil.
Bir başka yanlış olan hadise şu: Değerli arkadaşlar, en büyük
ortak paydamız... Değerli milletvekilleri, bakın, burada bulunan herkesin en
büyük ortak paydası, ülkenin, milletin ve vatanın bölünmez bütünlüğüdür,
birliğidir. Birliğimizi parçalatırsak, buna bir hukuk oluşturursak, buna bir
zemin oluşturursak burada beraber olmamız, bağımsız devletimizin olması,
Meclisimizin olması imkânı kalmaz. Bu yanlış oluyor.
Değerli milletvekilleri, yani sebebi size ait olmak üzere,
zamanlaması da takdiri de size ait olmak üzere bir Anayasa değişikliği
yapıyorsunuz ama yaptığınız bu Anayasa değişikliğinde attığınız bir adım,
geleceği çok ciddi bir kaosa atacağı endişesiyle
bunları söylüyorum. Yoksa takdir sizindir ama burada getirdiğiniz hususla artık
bölücü siyaset yapılmasının önünü kesemezseniz. Burada çok temel bir konu olan,
yani parti kapatma ve siyaset yapma yasağını tanımlayan suçları odak olmaktan
çıkartırsanız artık bundan sonra bölücü siyasetin ve bölücü siyaset üzerinden
parti kurmanın önünü kesemezsiniz.
Değerli milletvekilleri, bakınız, ben temennimi ifade ediyorum
size. Anayasa değişiklik teklifi yapılırken hiçbir şekilde demokrasinin
standartlarını yükseltmek, özgürlükleri geliştirmek adına, bu gayretler adına
kurucu hukuku değiştiremezsiniz, değiştirmemelisiniz. Bizim kurucu hukukumuzda
devletin milleti ve toprağıyla bölünmez bütünlüğü, vazgeçilemez ve
değiştirilemez bir hukuktur. Millî kimliği sorgulamak yanlış olur, üniter devleti zayıflatmak yanlış olur. Ana dile saygı
göstereceğiz diye, Türkçe dışındaki dillerde eğitim ve siyaset yapılmasına
fırsat vermek yanlış olur. Bunun geleceğini düşünmek mecburiyetindesiniz.
Bakın, bu Meclisin, kendi sağduyusuyla Hükûmetin
önerileri karşısında bazen çok doğruyu da yaptığını hatırlıyoruz. Bu millet
bunu unutmadığı için sizi takdir etti. Bu 3 Mart Tezkeresi bunun en canlı
örneğidir. Burada da ona benzer bir yanlışlık yapılmaktadır. Lütfen, bundan
geri dönünüz.
Değerli milletvekilleri, bence, farklılıkları siyasi kimliklere
dönüştürerek ve bunlar içerisinden siyaset yaparak bu ülkenin geleceğini
parçalamaya hiç kimsenin hakkı yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Şandır, ek süre veriyorum efendim bir dakika,
lütfen konuşmanızı tamamlayın.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Buna hiç kimsenin hakkı yoktur. Bu doğru
değil, bu meşru değil. Bundan ne milletimiz razı olur ne atalarımız razı olur
ne de tarih böyle bir kusuru affeder. Değerli milletvekilleri, sizi kendi
vicdanınızla baş başa bırakıyorum.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak “Partiler kapatılmasın.”
diyoruz. Kapatılmasın partiler ama parti kapatmaya sebep teşkil edecek suçları
işleyen yöneticiler cezalandırılsın. Gelin bu maddeyi geri çekelim, bu madde düşsün,
yeniden bu şekilde tanzim edelim. Hiçbir şekilde teröre bulaşmamış, bölücülük
yapmamış, terörü bir siyasi program olarak kullanmamış hiçbir siyasi parti
kapatılmasın. Ama eğer bölünmez bütünlüğü ortadan kaldıracak bir zemin
hazırlarsanız, bir hukuk hazırlarsanız bu ülkede, artık, bölücülüğün siyaseti
yapılır ve bu mutlaka bir sonuca ulaşır diye endişe etmekteyim.
Değerli milletvekilleri, sözümün sonunda şunu arz etmek istiyorum
size…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Sayın Başkanım, selamlamak istiyorum,
bitireyim cümlemi lütfen.
BAŞKAN – Selamlama için tekrar açıyorum ama sadece Genel Kurulu
selamlayabilmeniz için, lütfen.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Hayhay efendim.
Değerli milletvekilleri, şunu ifade etmek istiyorum: Siyaset
yapıyoruz iktidarıyla muhalefetiyle. Herkes kendi kabulü doğrultusunda bir
duruş ortaya koyuyor. Ama inanınız ki en büyük ortak paydamız bu milletin
birliğidir. Bu milletin birliği olmazsa burada bulunamayız, bulunuş sebebimiz
de olmaz, millet de bizi affetmez. Takdir sizindir değerli milletvekilleri,
takdir sizindir. Bu ülke de sizin, karar da sizindir. Vereceğiniz kararlarla
geleceği karartmaya hakkımız yok.
Sizi sorumluluğa davet ediyorum ve bu yanlıştan geri dönülmesini
sizden istirham ediyorum; milletim adına istirham ediyorum, gelecek adına
istirham ediyorum, geçmişte verilen mücadele adına, akıtılan kanlar adına
istirham ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Şandır, teşekkür ederim.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın Başkan, izin verirseniz
yerimden kısa bir açıklama yapacağım.
BAŞKAN – Hangi konuda efendim?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın Şandır’ın
söylediğiyle ilgili olarak çok kısa bir saptama yapacağım, bir tespit yapacağım
burada bulunan milletvekillerinin sayısına yönelik olarak.
BAŞKAN – Kaçıncı maddeye göre istiyorsunuz? İç Tüzük’ün kaçıncı
maddesine dayanarak söz istiyorsunuz efendim? Açıklama mı? Yerinizden… 60/4’e
göre mi efendim?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Çok kısa bir açıklama yapacağım
efendim, bir tespit sadece.
BAŞKAN – İç Tüzük 60’a göre mi istiyorsunuz?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – 60’a göre kısa bir söz
istiyorum.
BAŞKAN – Peki efendim, yerinizden…
İç Tüzük 60’ıncı madde dördüncü fıkraya göre, buyurun.
VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı’nın, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, konuşmasında iktidar partisi grubuna hitaben
söylediği “Boş sıralara konuşuyorum.” ifadesine ilişkin açıklaması
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Şandır’ın söylemlerine
katılmamakla birlikte şunu belirtmek isterim ki biz, milletvekili
arkadaşlarımızla birlikte sorumluluğumuzun bilincindeyiz. Bizim uyarı almaya
ihtiyacımız yok ve sorumluluğumuzu “Evet.” oylarıyla yerine getirmek istiyoruz.
(MHP sıralarından gürültüler)
AHMET DENİZ BÖLÜKBAŞI (Ankara) – Böyle açıklama mı olur Değerli
Başkan?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Açıklamam şudur: Sayın Şandır,
konuşmasında, iktidar partisi grubuna dönerek “Boş sıralara konuşuyorum.” dedi.
Oysa, bizim şu anda milletvekili sayımız Bakanlar
Kurulu hariç 180’dir, muhalefetin toplamı ise 71 kişidir. Bunu belirtmek
istedim.
Teşekkür ederim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Keşke hepiniz burada olsaydınız da
hepinize konuşsaydık, önerimiz buydu.
BAŞKAN – Efendim, tamam…
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin,
7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) (Devam)
BAŞKAN – Diğer önerge üzerinde, birlikte işleme aldığım üçüncü
önerge üzerinde Sayın Bal konuşacaklar. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika efendim, buyurun.
FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; değişiklik önergesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin
görüşlerini açıklamak üzere huzurunuzdayım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Siyasi partiler milletimizin ortaya koyduğu sivil organlardır ve
milletimizin değeridir. Bu sebepledir ki siyasi partiler demokrasimizin vazgeçilmez
unsurudur. Milliyetçi Hareket Partisi bu anlayışla hadiseye baktığı içindir ki
siyasi partilerin belirli çerçeve içerisinde değerlendirilmesini ve evrensel
değerler dışında, kapatılma tehlikesi içerisinde kalmamalarını ön planda
tutmaktadır. Bu itibarla da Adalet ve Kalkınma Partisi
hakkında geçtiğimiz süreçte kapatma davası açılır açılmaz, Milliyetçi Hareket
Partisi demokrasiye olan saygısı ve evrensel değerlerle barışık siyasi
düşüncesinin gereği olarak siyasi parti kapatma konusundaki Anayasa hükmünün
gerek Venedik Kriterleri ve gerekse insan hakları evrensel değerleri çerçevesi
içerisinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin vardığı sonuca göre yeniden tanzim
edilmesi gerektiğini ifade etmiş ve bu konuda bir Anayasa değişikliği
yapılmasını önermişti. Dolayısıyla, Milliyetçi Hareket Partisi, bugün bu
teklifi verirken aynı değerleri muhafaza eden bir partidir ve bugünkü teklifin
de içinde bulunduğumuz süreçte demokratik bir yönünün bulunmadığı ve
Anayasa’nın özüyle sözüyle çelişen bir yapıda olduğunu ifade etmektedir.
Değerli arkadaşlarım, birinci olarak, siyasi partilerin mali
denetimlerinin Anayasa Mahkemesinden alınıp Sayıştaya
verilmesi… Sayıştayın nasıl teşkil edildiğine dair
yaşadığımız gerçekler dikkate alındığında, siyasi partilerin anayasal ve
yargısal bir teminattan uzaklaştırıldığı düşüncesindeyiz. Diğer taraftan,
siyasi partiler hakkında cumhuriyet başsavcısının, kapatma davası açmadan önce
Türkiye Büyük Millet Meclisinden izin alma işlemi, hiçbir ahlaki, hiçbir siyasi
ve hiçbir demokratik değere dayanmayan, sadece “Siyasi partiler kapatılamaz.”
sonucuna ulaşabilmek için ortaya konulmuş bir düşünceden ibarettir.
Değerli arkadaşlarım, siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin izni
verecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde teşkil edilecek komisyon, bu
Mecliste grubu olan partilerden oluşacaktır. Oysa,
Türkiye’de bu Mecliste temsil edilmeyen siyasi partiler hakkında da kapatma
kararı verilebileceğine göre bu, başından bir eşitsizlik yaratmaktadır.
Diğer taraftan, bu komisyona iştirak edecek olan, siyasi bir
karara imza atacak olan milletvekillerinin şu düşünceler ile anayasa hukuku
çerçevesi içerisinde, vicdanlarının Anayasa mecburiyeti hâline dönüştürülmesi
hiçbir değerle bağdaştırılamayacaktır. Elbette siyasi partilerin biri diğerinin
siyasi rakibidir. Elbette siyasi partiler arasında olması gereken bir gerçek
vardır, o da siyaseten çıkar farklılıkları vardır, siyaseten menfaat zıddiyeti
bulunmaktadır. Dolayısıyla, siyaseten menfaat zıddiyeti bulunduğu bir parti
hakkında bir milletvekilinin vicdanını Anayasa ile mahkûm ederek karar vermeye
zorlamak hiçbir ahlaki değerle bağdaşmamaktadır.
Diğer taraftan, geçmişte örneklerini gördüğümüz gibi, gerek
gensorularda gerek dokunulmazlık oylamalarında gerekse hükûmetlerin
düşürülmesine ilişkin ya da kurulmasına ilişkin oylamalarda, milletvekillerinin
vicdanlarını pazarlamanın yeni bir versiyonunu
yaşamaktayız ve buna anayasal bir zemin hazırlamaktayız. Milletvekilinin bu
komisyonda karar verir iken nasıl pazarlıklar ile vicdanını Anayasa gereği bir mahkûmiyete
dönüştüreceğini şimdiden görebilmekteyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bal, süreniz doldu, size de ek süre veriyorum.
Buyurun, konuşmanızı tamamlayın.
FARUK BAL (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım, bu teklif ile Anayasa’nın 14’üncü
maddesinde ve Anayasa’nın 68’inci maddesinde getirilmiş olan hak ve
hürriyetlerin sınırlandırılmasına ilişkin düzenlemeler bu teklif ile baypas
edilmektedir ve bundan sonra, her hakkın, her hürriyetin kullanılmasının bir
sınırı olması gereken düzen ortadan kaldırılmaktadır yani Anayasa’nın 14’üncü
maddesindeki ve 68’inci maddedeki “devletin üniter
yapısı, millî birlik” kavramlarının içerisi boşaltılmaktadır. Bunlara karşı, Mecliste ve idarenin eylem ve işlemlerinde
yapılacak olan faaliyetler odak olma noktasından çıkarılacaktır. Dolayısıyla,
1876 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun yaşayarak imparatorluğun dağılma
sürecine sokulmasına ilişkin bir tertiple karşı karşıyayız ve önümüzdeki çok
yakın bir gelecekte, bu Mecliste, aynen 1876 Anayasası ile oluşturulan Mecliste
yapılacak konuşmalar gibi konuşmalar olabilecektir ve biz…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bal, ek süreniz de doldu.
FARUK BAL (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sadece selamlama için mikrofonu tekrar açıyorum.
Buyurun.
FARUK BAL (Devamla) - …gazi bir Meclis olarak, bu devleti kurmuş
Meclisin üyeleri olarak, bu devletin toprağıyla, milletiyle parçalanması için
faaliyet gösterenlerin önünde engel olabilecek bir hukuki düzenlemeden mahrum
olacağız.
Yüce heyeti saygıyla selamlayarak, onların vicdanına bu milletin
geleceğini, bu devletin geleceğini emanet ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Şandır, demin bir talebiniz olmuştu, hâlâ
talebinizde ısrarlı mısınız efendim? Yoklama talebiniz olmuştu.
FARUK BAL (Konya) – Evet, yoklama talebimiz var.
BAŞKAN – Evet, 20 arkadaşımızın ayağa kalkarak yoklama talebinde
bulunması gerekiyor.
III. YOKLAMA
(MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
BAŞKAN – Yoklama talebinde bulunan arkadaşların isimlerini tespit
edeceğim: Sayın Çakmakoğlu, Sayın Vural, Sayın Bal,
Sayın Çalış, Sayın Işık, Sayın Kalaycı, Sayın Tankut,
Sayın Çobanoğlu, Sayın Şandır, Sayın Durmuş, Sayın Asil, Sayın Tanrıkulu, Sayın Uslu, Sayın Coşkun, Sayın Yıldız, Sayın
Melen, Sayın Atılgan, Sayın Enöz, Sayın Bukan, Sayın Varlı.
Sayın milletvekilleri, isimleri okunan arkadaşlarımız sisteme
girmeyecekler, bir kez daha hatırlatıyorum.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin,
7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) (Devam)
BAŞKAN – Birlikte işleme aldığım önergeleri oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497’ye 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 8 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Sırrı
Sakık (Muş) ve arkadaşları
Madde 8- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 69 uncu
maddesinin üçüncü, dördüncü ve yedinci fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, altıncı fıkrasının sonuna "Meclis çalışmalarındaki oy ve
sözler, Mecliste ileri sürülen düşünceler ile idarenin eylem ve işlemleri,
odaklaşmanın tespitinde gözetilemez." cümlesi eklenmiş, dokuzuncu
fıkrasındaki "beş yıl" ibaresi "altı ay" şeklinde
değiştirilmiş, beşinci, altıncı ve dokuzuncu fıkralarındaki "temelli"
sözcükleri, onuncu fıkrasındaki "temelli olarak" ibaresi ile sekizinci
fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
"Siyasî partilerin gelir ve giderlerinin amaçlarına uygun
olması gereklidir. Bu kuralın uygulanması kanunla düzenlenir. Siyasî partilerin
malî denetimi Sayıştay tarafından yapılır. Sayıştay'ca siyasî partilerin mal
edinimleri ile gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunun tespiti, bu hususun
denetim yöntemleri ve aykırılık halinde uygulanacak yaptırımlar kanunda
gösterilir. Sayıştay'ın bu denetim sonunda vereceği kararlar kesindir.
Siyasî partilerin kapatılmasına ilişkin davalar, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısının talebi üzerine, talebin Türkiye Büyük Millet Meclisine
ulaştığı tarihte Mecliste grubu bulunan her bir siyasi partinin beşer üye ile
temsil edildiği Komisyonun üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ve gizli oyla
vereceği izin üzerine açılır ve Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara
bağlanır. Meclis Başkanı, bu Komisyona Başkanlık
eder, ancak, oy kullanamaz. Komisyonun kararları, yargı denetimi dışındadır.
İzin talebinin Meclise ulaşmasından itibaren otuz gün içinde
Komisyon oluşturulur ve Komisyon, kararını izin talebinin Meclise ulaşmasından
itibaren en geç altmış gün içinde verir. Meclisteki siyasi parti gruplarınca,
izin talebiyle ilgili görüşme yapılamaz ve karar alınamaz. İzin talebini karara
bağlayacak Komisyonun oluşumu, izin talebinin görüşülme usul ve esasları Meclis
İçtüzüğüyle düzenlenir."
"Anayasa Mahkemesi, yukarıdaki fıkralara göre kapatma yerine,
dava konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasi partinin; uyarılmasına,
neden olan üye veya yöneticilerinin üyeliklerinin düşmesine Devlet yardımından
kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebilir. Devlet yardımından
yoksun bırakılma, bağlı olduğu kapatma davasının ve kararının usulüne tabi olup
tek başına dava konusu yapılamaz." Siyasi partilerin yargılanmasında tüzel
kişi ile birlikte, hakkında yaptırım istenen gerçek kişiler de yargılama
sürecine katılırlar.
Siyasi partiler resmî dil Türkçe ile yazışma ve çalışmalar
yaparlar. Tüzük ve programlarını, seçim ve propaganda çalışmalarını resmî dil
dışında farklı dillerde de yapabilirler. Siyasi partilerde cinsiyetler arası
fırsat eşitliğini sağlamayı gözetir. Tüm karar organlarında cinsiyetler arası
eşit temsil ve katılımı fiilen sağlayacak esaslara göre oluşur. Siyasi partiler
tüzüklerinde belirtildiği takdirde eş başkanlık modelini uygulayabilirler.
Siyasi partilerde Genel Başkanlık sürelidir. Parti içi demokrasi ve üye hukuku
zorunludur. Adayların belirlenmesinde yüzde on kontenjan dışında kalanlar, tüm
üyelerin katıldığı yargı gözetimindeki ön seçimle belirlenir. Seçim barajı ve
hazine yardımı yüzde beşten fazla olamaz.
Bir siyasi parti, tüzük ve programına aykırı olarak şiddet
uygular veya teşvik ederse, bu nitelikteki fiiller o partinin üyelerince yoğun,
sürekli işlenirse, reel ve yakın tehlike varsa o partinin büyük kongre veya
genel başkan, merkez karar veya yönetim organları veya Türkiye Büyük Millet
Meclisindeki Grup Genel Kurulu veya grup yönetim kurulunca benimsendiği yahut
bu fiiller aynı şekilde doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık
içinde işlendiği takdirde yargılanırlar.
Anayasa Mahkemesi, önceki fıkra hükümlerine aykırılık nedeniyle
açılan davalarda, taraf olunan uluslar arası sözleşmeler, Venedik Kriterleri ve
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ışığında karar verir.
BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Sakık, buyurun, önergeniz
üzerinde beş dakika gerekçe açıklayacaksınız.
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de
hepinizi selamlıyorum.
Aslında bu Anayasa, “Başlangıç” maddesinden başlarsanız, ret ve
inkârdan başlıyor, son maddesi de şapka. Yani bu şapkadan ne çıkar? Bu
Anayasa’da, eğer, “Başlangıç”ta bir halk, buradaki farklılıklarımız
reddediliyorsa, bu Anayasa’dan bir şey çıkmayacağını hep birlikte konuştuk,
tartıştık. Asıl sorunlarımızın… Anayasa’nın bir bütün şeklinde değiştirilmesi
gerektiğini söyledik.
Siyasi partiler kapatılıyor, milletvekillikleri düşüyor. Evet,
benim geldiğim gelenek: Altı siyasi parti kapatıldı. Ben bu altı siyasi partide
aktif rol aldım. Milletvekilliğim düşürüldü, arkadaşlarımızın milletvekilliği
düşürüldü ve uzun yıllar siyaset dışında kaldık. Uzun yıllar cezaevinde kaldık
ama sorunlarımız çözülmedi. Şimdi geldiğimiz noktada…
Sayın Başbakan 2010 bütçe görüşmelerinde şunu söylüyordu: “Sizin
hiç anne-babanız öldü mü? Kendinizi Dersim’deki bir
anne-babanın yerine koydunuz mu?” Evet, bizim annemiz, babamız öldü, bizim
partilerimiz kapatıldı, bizim milletvekilliklerimiz düşürüldü. Ama bunların
hepsi, sadece bir partinin yaşaması için değil, buradaki ret ve inkâr
politikalarının ortadan kaldırılması için bu ağır bedeller ödendi. Şimdi de bu
bedellerin daha ödenmemesi için hepimiz adımlar atıyoruz ama uzlaşıyı bir türlü
beceremiyoruz.
Şimdi, bakın, bir muhalefet lideri size dönüyor, diyor ki, 7 Şubat
2008: “Ya Kurtuluş Savaşı yaparsın, yeni bir devlet kurarsın ya da ihtilal
yaparsın, idamı göze alırsın, o zaman yeni anayasa yapabilirsin.” Biz böyle
demiyoruz, biz diyoruz ki: “Uzlaşalım, birlikte yeni anayasalar yapalım,
toplumun ihtiyacı olan anayasaları birlikte inşa edelim.”
Şimdi, diğerleri ordusuyla, yargısıyla, tankıyla, topuyla mevziye yatıyorlar, “Uzlaşalım.” diyorlar. Bunun adı
“uzlaşı” değil, bunun adı “teslim almak”tır. Ama Barış
ve Demokrasi Partisi de bir taslak hazırlıyor, size sunuyor. “Gelin, oturalım,
bu taslağı birlikte hayata geçirelim, sorunlarımızı birlikte çözelim.” diyorlar
ama ne yazık ki siz, Barış ve Demokrasi Partisinin taslağını, emeğini
görmemezlikten geliyorsunuz çünkü ürküyorsunuz, korkuyorsunuz, “Biz Barış ve
Demokrasi Partisiyle yan yana olursak bedel ödeyebiliriz…” Dünyanın her yerinde
demokrasi bedel ödenerek kazanılır.
Siz ne kadar yasalsanız Barış ve Demokrasi Partisi de bir o kadar
yasaldır. Eğer doğru noktalarda buluşabiliyorsak buluşmalıyız. Siyaset uzlaşı
sanatıdır, diyalog sanatıdır, uzlaşabilmeliyiz ama siz, bizimle uzlaşıyı bir
kenara itiyorsunuz, sizi teslim almak isteyenlerle uzlaşı arayışı içerisinde
oluyorsunuz. İşte, bizim tepkimiz budur. Biz ilk günden beri bunları
söylüyoruz. Yani bir anayasa bütün çıplaklığıyla ret ve inkâr üzerinde inşa
edilmişse ve “Türklük” üzerine inşa edilmişse bu anayasa barışı sağlayamaz. Biz
Anayasa’da “Farklılıklarımız zenginliğimizdir. Bütün farklılıkları, bu ülkede
yaşayan bütün farklılıkları bu Anayasa’ya dâhil etmeliyiz, gayrimüsliminden
Kürtlere, Türklere kadar bir bütün olarak...”
Şimdi, çıkıp burada, belli kesimleri etkilemek için, “Efendim,
ülkenin bölünmez bütünlüğü…” Şimdi, her
partinin kendisine özgü bir bölünmez bütünlüğü var. Peki, uluslararası kriter ve hukuk ne diyorsa onu birlikte hayata geçirelim.
Osmanlıdan bahsediyorlar. Osmanlı çok kültürlüydü. Osmanlıda, o
beğenmediğiniz Osmanlıda Kürtçe üniversiteler vardı. İstanbul’da Kürtçe
üniversite vardı, Urfa’da Kürtçe üniversite vardı, Diyarbakır’da vardı, Van’da
vardı. Osmanlı onunla ayaktaydı. O vesileyle Osmanlıyı referans gösterenler
dönüp Osmanlıyı iyi tahlil etmeliler ve iyi okumalılar. Biz 1921 Anayasası’nın
hâlâ 2010 anayasasından daha çok özgürlükçü olduğunu biliyoruz. Bu da bizim
ayıbımız. Eğer 1921 Anayasası özgürlükçü bir anayasa ve 2010 anayasası
yasaklarla doluysa bu da Parlamentonun bir ayıbıdır. Düşünün, aradan yüz yıla
yakın bir süre geçiyor, hâlen…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Sakık, ek süre veriyorum,
lütfen konuşmanızı tamamlayın efendim.
SIRRI SAKIK (Devamla) – Teşekkür ediyorum.
…o ruhu aramaya çalışıyoruz, hâlen oradaki farklılıklarımızı
Anayasa’ya dâhil etmeye çalışıyoruz.
Şimdi, onun için, bizim verdiğimiz bu değişiklik önergesi… Daha
bundan birkaç ay önceydi, yanı başınızda meslektaşlarınızdı Sayın Ahmet Türk ve
Aysel Tuğluk, milletvekillikleri düştü. Eminim ki eğer vicdanınızda bu bir iz
bırakmışsa niye üç yıl? Niye bir yıl değil? Niye altı ay değil? Bu insanlar
siyaset dünyasından gittiler.
Şimdi size söylüyorum: Verdiğimiz değişiklik önergesini, eğer emir
komuta zinciri içerisinde çalışmıyorsanız, vicdanlarınıza danışıyorsanız lütfen
o zaman bizim
önergemizi destekleyin.
Hepinize teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
SIRRI SAKIK (Muş) – Demokrasiniz bu sizin işte!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım üç önerge de aynı
mahiyettedir, o nedenle birlikte işleme alacağım. İstemde bulunmaları hâlinde
önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergelerin imza sahiplerini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 8 nci maddesiyle değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası'nın 69 uncu maddesinin 4 üncü fıkrasının ilk cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
İsmail Bilen
Manisa
"Siyasi Partilerin kapatılmasına ilişkin davalar
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının talebi üzerine, talebin, Türkiye Büyük Millet
Meclisine ulaştığı tarihte yine Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan
her bir siyasi partinin sandalye sayıları oranında temsil edildiği yirmi üyeden
müteşekkil komisyonun üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ve gizli oyla
vereceği izin üzerine açılır ve Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara
bağlanır."
Diğer önerge sahipleri:
Cahit Bağcı
Çorum
Azize Sibel Gönül
Kocaeli
BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu efendim?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Bilen, konuşacak mısınız?
İSMAİL BİLEN (Manisa) – Konuşacağım efendim.
BAŞKAN – Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır efendim.
İSMAİL BİLEN (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi’mizin 8’inci maddesinde vermiş
olduğum önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Yaklaşık on gündür burada darbe Anayasası’nı tartışıyoruz, darbe
Anayasası’nda yaptığımız, yapacağımız iyileştirmeleri görüşmeye çalışıyoruz.
Birçok kez muhalefetin de şahit olduğum sözcüleri, bu darbe Anayasası’na, 82
Anayasası’na oy vermedikleriyle övünüyorlar. Eminim, şimdi Parlamentoya sorsak
yüzde 99,9’u da bu Anayasa’ya oy vermediğini ifade edecek.
Şimdi, böyle bir Anayasa’ya oy vermediğimizi söyleyeceğiz ancak bu
değişikliğe de karşı çıkacağız.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Ne farkı var?
İSMAİL BİLEN (Devamla) – Buradaki tutarsızlık, samimiyetsizlik
milletimiz tarafından da aziz milletimiz tarafından da ibretle seyrediliyor.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Ne farkı var?
İSMAİL BİLEN (Devamla) – İbretle seyrediliyor.
RECAİ YILDIRIM (Adana) – İbretlik olan sensin!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
İSMAİL BİLEN (Devamla) – Bakın, 82 Anayasası’nı hiç kimse
savunmuyor bu Parlamentoda. Darbe Anayasası’nı savunan bir kişiye şahit olmadım
ama ne hikmetse “Bu darbe Anayasası’nı değişelim.” dediğimizde buna, ilk
etapta, oy vermediklerini söyleyenler itiraz ediyor.
AKİF AKKUŞ (Mersin) – Takiye
yapıyorsunuz, takiye!
İSMAİL BİLEN (Devamla) – Özellikle de itirazları üç noktada
toplanıyor. Bunlardan bir tanesi, siyasi partilerin kapatılması; ikincisi,
Anayasa Mahkemesinin yapısı ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısının
genişletilmesi.
Siyasi partiler, diyoruz ki, toplumun vazgeçilmez unsurları ve bu
partiler mutlaka -şiddete bulaşmamış ise- siyasi hayatta yerlerini alsınlar.
Eğer şiddete bulaşmış olanlar varsa veya şiddeti özümseyenler varsa bunlar
kapatılsın. Getirilen teklifte, teklifi okuduğumda, 8’inci maddede yapılmak
istenen değişiklikte asla böyle bir şiddeti benimseyen ya da şiddeti teşvik
eden bir siyasi partinin siyasi hayatta yer almasını öngören bir düzenleme
olmadığını görüyorum.
Şimdi, bir siyasi partiyi düşünün, bu siyasi parti iktidara
gelecek ya da aziz milletimizin kahir bir ekseriyetinin desteğini alacak,
bununla mücadele edemeyenler, bir kısım odaklarla veya bir kısım yandaş, sözüm
ona yargıç veya savcılarla o siyasi partinin kapatılması ya da siyasi partinin
siyasi hayattan uzaklaştırılmasını öngörerek, milletin kendilerine vermediği
yetkiyi, iradeyi bir başka kurumun desteğiyle sağlamaya çalışacaklar.
Burada tutarlı olmak lazım, burada samimi olmak lazım. Bu siyasi partiler eğer demokratik hayatın vazgeçilmez temel
öğelerinden bir tanesiyse “Siyasi partilerin kapatılmasına karşıyız
ancak/veya/ama/lakin…” ibareleriyle bu siyasi partilerin, bir şekilde mücadele
edemediğiniz, siyaseten bileğini bükemediğiniz siyasi partilerin kapatılmasını
meşru göstermemelisiniz. Aziz milletimiz sizi ibretle ve dehşetle izliyor.
Değerli arkadaşlar, şimdi, bizim zaman zaman
kabinlerde oy verirken kısmen de olsa arkadaşlarımızın zarfı kontrol etmelerini
bir gerekçe, bahane gösterip eleştirenlere de bir iki cümleyle cevap vermek
istiyorum: Biz hiç olmazsa şu kabinlere girerek, milletin bize verdiği yetkiyi
orada kullanmaya gayret sarf ediyoruz. Siz o kabinlere bile giremiyorsunuz.
Bizi buradan büyük bir zevkle, ibretle izlemekle yetiniyorsunuz.
TANSEL BARIŞ (Kırklareli) – İbretle! İbretle!
İSMAİL BİLEN (Devamla) - Ya siz kendi kendinize güvenmiyorsunuz ya
da birileri size güvenmediği için demokratik hakkınızı burada ortaya koymanızı
engelliyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bunu da ibretle, üzülerek müşahede
ediyorum.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Mevcutlu olarak oy kullanmak mı
güvenmek?
İSMAİL BİLEN (Devamla) – Hayır… Girin, girin şuraya, tercihinizi,
demokratik tercihinizi ortaya koyun.
BAŞKAN – Sayın Bilen, lütfen karşılıklı konuşmayın, Genel Kurula
hitap edin, konuşmanızı kişiselleştirmeyin.
İSMAİL BİLEN (Devamla) – Eğer kendinize güveniniz varsa, eğer
kendinize inancınız varsa şuraya girer, millete de milletin verdiği size
desteğe de saygınız varsa şuraya girer, kabinlerde perdeyi kapatarak oyunuzu
kullanırsınız. Bu kadarına bile size izin verilmezken, burada oy kullananlara
sataşarak, milletin bize verdiği yetkiyi kullanmamızı eleştirerek bizi yermeye
çalışıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bilen, ek süre veriyorum, lütfen konuşmanızı
tamamlayın efendim.
RASİM ÇAKIR (Edirne) – İsmail, önceki önergelerinde niye
konuşmadın da şimdi konuşuyorsun?
İSMAİL BİLEN (Devamla) – Bakın, 8’inci maddeyle getirilen hususa
değinmek istiyorum.
Verdiğim önergede diyorum ki: Siyasi partilerin güçleri oranında
bu kurullarda, bu komisyonlarda görev almaları gerekir. Ama AK PARTİ İktidarı
bunu bile tercih etmiyor. Eğer bir parti kapatılacaksa, eşit komisyonlardan
oluşacak, aldığı oy oranına bakılmaksızın göndereceği üyelerin tercihiyle,
beşer kişilik üyelerin tercihiyle yapılacak oylamada çıkacak karara saygılı
olacağını ifade ediyor. Bundan daha demokratik bir duruş olabilir mi?
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Bağcı, konuşacak mısınız?
CAHİT BAĞCI (Çorum) – Gerekçe…
BAŞKAN – Sayın Gönül…
AZİZE SİBEL GÖNÜL (Kocaeli) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Milli iradenin temsili açısından daha uygun olacağı düşünülmüştür.
BAŞKAN – Birlikte işleme aldığım önergeleri oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler…
ENGİN ALTAY (Sinop) – Kabul etsene verdiğin önergeyi, niye kabul
etmiyorsun?
BAŞKAN - Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, 8’inci madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddenin oylaması gizli oylama şeklinde yapılacaktır.
Bir kez daha milletvekili arkadaşlarımı uyarmak istiyorum. Sizlere
verilecek pullardan beyaz olanı “kabul”, kırmızı olanı “ret”, yeşil olanı
“çekimser” oyu ifade etmektedir.
İsmi okunmayan milletvekili arkadaşım lütfen sıraya girmesin.
Özellikle kâtip üye arkadaşlarıma, İç Tüzük’te düzenlenmiş olan gizli oylamayla
ilgili hususlara azami gayret göstermelerini istirham ediyorum.
Gizli oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN – Oyunu kullanmayan milletvekili arkadaşımız kaldı mı? Yok.
Sayın milletvekilleri, oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.
Oy kutularını kaldırıyoruz.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 7/11/1982
Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 8’inci maddesinin gizli oylama
sonucunu açıklıyorum:
“Oy Sayısı : 410
Kabul : 327
Ret : 76
Çekimser : 2
Boş : 3
Geçersiz : 2
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
Harun Tüfekci |
|
Bayram Özçelik |
|
Konya |
|
Burdur” |
İlgili madde öngörülen beşte 3 çoğunlukla kabul oyu alamadığından
reddedilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.31
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.47
BAŞKAN: Mehmet Ali ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
100’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Teklifin 9’uncu maddesini okutuyorum:
MADDE 9- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 74 üncü maddesinin kenar
başlığı “VII. Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı”
şeklinde değiştirilmiş, maddenin üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmış ve maddeye
aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“Herkes bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına
sahiptir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan
Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler.
Kamu Başdenetçisi Türkiye Büyük Millet
Meclisi tarafından gizli oyla dört yıl için seçilir. İlk iki oylamada üye
tamsayısının üçte iki ve üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu
aranır. Üçüncü oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan
iki aday için dördüncü oylama yapılır; dördüncü oylamada en fazla oy alan aday
seçilmiş olur.
Bu maddede sayılan hakların kullanılma biçimi, Kamu Denetçiliği
Kurumunun kuruluşu, görevi, çalışması, inceleme sonucunda yapacağı işlemler ile
Kamu Başdenetçisi ve kamu denetçilerinin nitelikleri,
seçimi ve özlük haklarına ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.”
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 9’uncu madde üzerinde kırk sekiz
önerge verilmiştir. Kura sonucu belirlenen yedi önergeyi okutup işleme
alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 9 uncu
maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 74 üncü maddesine eklenen 2 nci fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Aşkın Asan Ahmet
Yeni
Ankara Samsun
"Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak
kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili bireysel
şikâyetleri inceler."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 9 uncu
maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 74 üncü maddesine eklenen 2 nci fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederim.
Cahit
Bağcı
Çorum
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan
Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili bireysel şikâyetleri
inceler.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifi”nin çerçeve 9 uncu
maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 74 üncü maddesine eklenen 2 nci fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederim.
Halil
Mazıcıoğlu
Gaziantep
"Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak
kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili bireysel
şikâyetleri inceler."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan "7.11.1982 tarihli Ve 2709 sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi"nin 9 uncu maddesi ile anayasanın 74 üncü maddesine
eklenen "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan
Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler."
fıkrasının “Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri
inceler.” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Harun
Öztürk
İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982
Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 9. maddesi ile Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 74. maddesine 5. fıkra olarak eklenen fıkranın
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ahmet Küçük |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Engin Altay |
|
Çanakkale |
Malatya |
Sinop |
|
|
İsa Gök |
|
|
|
Mersin |
|
“Kamu Başdenetçisi Türkiye Büyük Millet
Meclisi tarafından gizli oyla dört yıl için seçilir. İlk iki oylamada üye
tamsayısının üçte iki çoğunluğu aranır. İlk iki oylamada üçte iki çoğunluk
sağlanamaz ise diğer oylamalarda üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunu alan
aday seçilmiş olur.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497’ye 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 9 ncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Osman Özçelik |
Hamit Geylani |
Sırrı Sakık |
|
Siirt |
Hakkâri |
Muş |
|
|
Ufuk Uras |
|
|
|
İstanbul |
|
Madde: 9- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 74 üncü maddesinin
kenar başlığı "VII. Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma
hakkı" şeklinde değiştirilmiş, maddenin üçüncü fıkrası yürürlükten
kaldırılmış ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"Herkes bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına
sahiptir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan Kamu
Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler.
"Kamu denetçiliği bağımsız, tarafsız, dokunulmaz ve özerktir.
Tüm kamu kurumları denetime tabidir.
Kamu Baş Denetçisi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından gizli
oyla dört yıl için seçilir. İlk iki oylamada üye tamsayısının üçte iki ve
üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu aranır. Üçüncü oylamada salt
çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için dördüncü oylama
yapılır; dördüncü oylamada en fazla oy alan aday seçilmiş olur.
Bu maddede sayılan hakların kullanılma biçimi, Kamu Denetçiliği
Kurumunun kuruluşu, görevi, çalışması, inceleme sonucunda yapacağı işlemler ile
Kamu Başdenetçisi ve kamu denetçilerinin nitelikleri,
seçimi ve özlük haklarına ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir."
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi maddeye en aykırı önergeyi
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 9. Maddesi’nin madde metninden çıkarılmasını
arz ederiz.
|
Behiç Çelik |
|
Reşat Doğru |
|
Mersin |
|
Tokat |
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyor
Başkan.
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
– Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Çelik, konuşacak mısınız?
OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Devlet ile Milleti kucaklaştıracak, Vatandaşın temel hak ve
hürriyetlerini evrensel standarda yükseltecek, Cumhuriyetin temel nitelikleri
ile Anayasamızın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek maddelerini koruyacak,
Anayasa değişikliği böylece milletin iradesine dayandırılmış olacaktır. Bunun
için Türkiye Büyük Millet Meclisi Parlamentosunda Anayasa’nın daha geniş bir
uzlaşma içinde geçmesi gerekmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497’ye 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 9 ncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ufuk Uras (İstanbul) ve arkadaşları
Madde : 9- Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 74 üncü maddesinin kenar başlığı "VII. Dilekçe,
bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı" şeklinde değiştirilmiş,
maddenin üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmış ve maddeye aşağıdaki fıkralar
eklenmiştir.
"Herkes bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına
sahiptir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan Kamu
Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler.
"Kamu denetçiliği bağımsız, tarafsız, dokunulmaz ve özerktir.
Tüm kamu kurumları denetime tabidir.
Kamu Baş Denetçisi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından gizli
oyla dört yıl için seçilir. İlk iki oylamada üye tamsayısının üçte iki ve
üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu aranır. Üçüncü oylamada salt
çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için dördüncü oylama
yapılır; dördüncü oylamada en fazla oy alan aday seçilmiş olur.
Bu maddede sayılan hakların kullanılma biçimi, Kamu Denetçiliği
Kurumunun kuruluşu, görevi, çalışması, inceleme sonucunda yapacağı işlemler ile
Kamu Başdenetçisi ve kamu denetçilerinin nitelikleri,
seçimi ve özlük haklarına ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir. "
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim önergeye?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyor
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
– Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Özçelik, buyurun.
Süreniz beş dakikadır.
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) – Sayın Başkan, sayın vekiller; verdiğimiz
önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Madde, ombudsmanlık kurumunu
oluşturmaktadır. Bu kurum, Avrupa’nın birçok ülkesinde uygulanmakta ve
toplumsal yararlar da sağladığı açıktır. Bu sistemin nasıl işleyeceğini henüz
bilmiyoruz, elimizde böyle deneyimler yok, veriler yok. Umarız, Türkiye’deki
adalet sistemi gibi işlemez.
Türkiye’de adalet sistemi, resmî devlet ideolojisi çerçevesinde
baskıcı devlet mekanizmasını savunan, hukuk yerine, insan hakları yerine, birey
ve vatandaş yerine devleti koruyan bir sistemdir. Bu nedenle, hukuk sistemi,
adalet sistemi tarafsız değil ve bağımsız değil. Umarız bu kurum da böyle
olmaz.
Bakın, adalet sisteminin nasıl işlediğine dair elimizde çok güzel
bir örnek var, çok önemli bir örnek var. Biliyorsunuz, Mehmet Sincar bu Parlamentonun bir üyesiydi, 1991 seçimlerinde
Halkın Emek Partisi ile SHP ittifakıyla Mardin’den seçilmiş ve Parlamentoya
gelmiş idi. Sayın Mehmet Sincar barışçı, demokratik,
mütevazı kişiliği ile bütün yaşamını demokrasiye, barışa, insan haklarına ve
özgürlüklere adamış bir milletvekili idi. O yıllarda, bölgede faili meçhul
cinayetler işlenmekteydi. 1993 yılında, Batman’da, o günün Demokrasi Partisinin
il yöneticileri faili meçhul cinayetlerde yaşamlarını kaybetmişlerdi. Habip
Kılıç ve Metin Özdemir adlı yöneticilerimiz, Batman’da birçok faili meçhul
gibi, orada yaşamlarını yitirmişlerdi. O günün partisi DEP milletvekillerinden
ve merkez yöneticilerinden oluşan bir heyet, insan hakları ihlallerini
incelemek ve bu cinayeti yerinde izlemek üzere bölgeye bir heyet olarak
gittiler. Heyetin içinde Hatip Dicle, Leyla Zana,
Nizamettin Toğuç ve Sayın Mehmet Sincar
vardı. Bölgede esnaf ziyareti yaptıkları sırada silahlı saldırıya uğradı heyet
ve Mehmet Sincar yakın mesafeden, başına ateş
edilerek öldürüldü. Mehmet Sincar’ın cenazesi
partisine verilmedi, ailesine verilmedi ve kaçırıldı, Kızıltepe’de, 2 belediye
işçisinin çalışmasıyla defnedildi. Faili meçhul cinayetlere bir yenisi
eklenmişti. Mehmet Sincar’ın davası mahkemelerde bir
sonuç vermedi. Ailesinin açtığı davalar hiçbir sonuç vermedi ve ne yazık ki
Parlamento, faili meçhul şekilde cinayete kurban giden milletvekiline de sahip
çıkmadı. Aradan on yedi yıl geçmiş olmasına rağmen, hâlâ bu Parlamentonun üyesi
Mehmet Sincar’ın ölümü aydınlığa kavuşturulmadı,
sonuçlanmadı.
Merkezi Cenevre’de bulunan Parlamentolar Arası Birliğe bağlı İnsan
Hakları Komitesi cinayeti yakından takip etmekte ve Komite, cinayetle ilgili
bilgi almak amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları Komisyonuna
yazı yazmakta. Komisyon, ailesiyle irtibat kurulamadığını, adresinin
bulunmadığını söyledi, oysa Mehmet Sincar’ın eşi
Sayın Cihan Sincar Belediye Başkanıydı. 1999
seçimlerinde seçilmiş, 2004 seçimlerinde tekrar seçilmişti ve bu yazışmaların
olduğu tarihte belediye başkanlığının dokuzuncu yılındaydı. Ayrıca, aile,
mahkemelerde “davacı” sıfatıyla olayı yakından izlemekteydiler. Ergenekon
davası açıldığında Mehmet Sincar olayını aydınlatacak
deliller ortaya konmuştu, müdahil olarak katılmak istemelerine rağmen, bu
talepleri reddedilmişti. Ne yazık ki Türkiye Büyük Millet Meclisi hâlâ bir
üyesine sahip çıkmış değil.
Bundan çok daha acısı, bir mahkemenin verdiği bir karardır. Bu,
Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği bir karar. Bu karara konu olan
olay şu: Mardin’in Nusaybin ilçesinde DEHAP ilçe binası aranıyor, hiçbir suç
delili bulunmuyor ancak bazı… Bir fotoğraf sergisi var. Fotoğraf sergisinde Mehmet
Sincar’ın bu fotoğrafı da asılı. Mehmet Sincar’ın bu fotoğrafının da bulunduğu sergide birçok
sanatçının, ölen sanatçıların, Ahmet Kaya gibi, Yılmaz Güney gibi sanatçıların
da fotoğrafları var. Mahkeme…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Özçelik, konuşmanızı
tamamlayın lütfen, ek süre veriyorum.
OSMAN ÖZÇELİK (Devamla) – Tamamlıyorum Başkanım.
İlçe başkanımız ve ilçe yöneticilerimiz gözaltına alınıyor, dava
açılıyor. İddia edilen, terör örgütünün propagandasını yapmak ve bu nedenle
ilçe yöneticileri cezalandırılıyor. Mahkemenin kararında çok enteresan kayıtlar
var. Bakın şu cümleler yer alıyor: “Fotoğrafı asılı kişilerden bir kısmının
geçmişte yasa dışı terör örgütünün üyesi olmak, örgüte yardım, yataklık etmek,
örgüt lehine gösterilere katılmak, güvenlik kuvvetleriyle girdikleri
çatışmalarda veya toplumsal gösterilerde ölmek suçlarından -ölmenin bile suç
olduğunu söylüyor mahkeme- olaylarından dolayı soruşturma ve kayıtlarının
bulunduğu tespit edilmiştir.” diyor.
Karar metninin bir başka yerinde, bu kişilerden bir kısmının
çeşitli terör örgütleriyle irtibatta olduğu şüpheli ve sanık konumunda kişiler
bulundukları, bu kapsamda fotoğrafı bulunan şahıslardan Mehmet Sincar ve Tevfik Kaya’nın PKK terör örgütünün üyesi olduğu,
operasyonlar sonucu yakalandıkları yazılı.
Sevgili arkadaşlar, ilçe yöneticilerine terör örgütü propagandası
yaptıkları gerekçesiyle bir yıl ceza veriliyor…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Özçelik, ek süreniz de
doldu efendim.
OSMAN ÖZÇELİK (Devamla) – Bağlıyorum efendim, bağlıyorum.
BAŞKAN – Lütfen Genel Kurulu selamlar mısınız, lütfen…
OSMAN ÖZÇELİK (Devamla) – Tamam Başkanım.
…ve yöneticilerin, parti binasında suç işledikleri için, cezaları
2 katına çıkarılıyor. Şu anda parti binalarımızda faili meçhul cinayetlerde
ölen bütün sivillerin resimleri var. Onları demokrasi şehidi olarak anmaya
devam ediyoruz. Musa Anter de, Vedat Aydın da, Mehmet
Sincar da, Ceylan Kız da, Uğur da bizim demokrasi
şehitlerimizdir.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982
Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 9. maddesi ile Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 74. maddesine 5. fıkra olarak eklenen fıkranın
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Küçük (Çanakkale) ve arkadaşları
Kamu Başdenetçisi Türkiye Büyük Millet
Meclisi tarafından gizli oyla dört yıl için seçilir. İlk iki oylamada üye
tamsayısının üçte iki çoğunluğu aranır. İlk iki oylamada üçte iki çoğunluk
sağlanamaz ise diğer oylamalarda üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunu alan
aday seçilmiş olur. "
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
– Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyoruz efendim.
Gerekçe:
Kamu Başdenetçisinin uzlaşmayla
seçilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan "7.11.1982 tarihli ve 2709 sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi”nin 9 uncu maddesi ile anayasanın 74 üncü maddesine
eklenen "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan
Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler."
fıkrasının “Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri
inceler." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Harun
Öztürk
İzmir
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
– Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Öztürk, konuşacak mısınız
efendim?
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Evet.
BAŞKAN – Buyurun.
Süreniz beş dakikadır.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
9’uncu maddeyle ilgili vermiş olduğum değişiklik önergesi üzerinde söz aldım.
Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, teklif sahibi milletvekili arkadaşlarımız
ne kadar da güzel bir teklif hazırlamışlar ki Komisyonda ihmal edilebilecek
nitelikteki bir iki düzeltme dışında hiçbir düzeltme ihtiyacı doğmamıştır. Şu
ana kadar iktidar grubuna mensup milletvekillerince verilen değişiklik
önergeleri dâhil Genel Kurulda verilen hiçbir önergenin kabul edilmemesi başka
türlü nasıl açıklanabilir? Gerçekten, değişiklik teklifini yapan
milletvekillerinin kolektif iradelerini kutlamak isterim.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz 9’uncu madde
vatandaşlara idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri yapabilecekleri yeni bir
makam ihdas etmektedir. Bu yeni makamın adı “Kamu Denetçiliği Kurumu”dur.
Değerli milletvekilleri, mevcut uygulamaya birlikte bakalım.
Vatandaşlar idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetlerini doğrudan idareye
yapabilmekte, idareler de bu şikâyetleri teftiş kurullarına incelettirmektedir.
Bu inceleme sonucunda tatmin olmazlarsa şikâyetlerini adli ve idari yargıya da
intikal ettirebilmektedirler.
Yine, vatandaşlar idari işlemlerle ilgili şikâyetlerini idareye
başvuru yapmadan doğrudan yargıya götürebilecekleri gibi şikâyetlerini yine
doğrudan Türkiye Büyük Millet Meclisine intikal ettirebilmektedirler.
Şimdi “dostlar alışverişte görsün” dedirtecek bir şekilde aynı
şikâyetleri inceletmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine bağlı Kamu
Denetçiliği Kurumu kurulmasını öngörüyoruz. Bu Kurumun Başkanını da Türkiye
Büyük Millet Meclisi seçecek. Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilen
Sayın Başkanın, Türkiye Büyük Millet Meclisini nasıl taraflı yönettiğini
Anayasa değişikliği görüşmeleri sırasında hem milletvekilleri hem de milletimiz
açıkça görmüştür.
Değerli milletvekilleri, iktidar çoğunluğu tarafından seçilecek
Kamu Başdenetçisinin Kurumu tarafsız bir şekilde
yönetemeyeceğini düşündüğümden bu Kurumun Türkiye Büyük Millet Meclisine bağlı
olmayan özerk bir kurum olmasının daha doğru olacağını değerlendirmekteyim.
Ayrıca, üst üste denetim kurumları kurarak idareyi hukuk içinde tutmanın ve
vatandaşların haklarını adil bir biçimde korumanın mümkün olmayacağına da
inanmaktayım.
Yine, mevcut iktidar elinde Kamu Denetçiliği Kurumunun Başbakanlık
bünyesindeki Etik Kuruldan farklı örgütlenmeyeceğini ve farklı işlemeyeceğini
düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, eğer siz iktidar olarak hakkında
yolsuzluk dosyası olanları milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine
taşımışsanız, dokunulmazlıklarını kaldırmayarak ve tekrar tekrar
milletvekili seçilmelerini sağlayarak suç isnatlarının zaman aşımına uğramasına
yol açıyorsanız, eğer siz iktidar olarak idari işlemlerin ve yolsuzlukların
yargıya intikal etmesinden rahatsızlık duyuyorsanız, eğer sizin aklınızda
Bakanlık teftiş kurullarını ortadan kaldırmak gibi düşünceler varsa sizin gerçekten
bir Kamu Denetçiliği Kurumu kurmak istediğinize kimse inanmaz ve bu teklif de
göz boyamaktan öteye geçmez diyor yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım üç önerge de aynı mahiyette
olduğundan birlikte işleme alıp istemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergelerin imza sahiplerini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 9 uncu
maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 74 üncü maddesine eklenen 2 nci fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
"Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak
kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili bireysel
şikâyetleri inceler."
Halil
Mazıcıoğlu
Gaziantep
Diğer önerge sahipleri:
Cahit Bağcı
Çorum
Aşkın Asan
Ankara
BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
– Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Mazıcıoğlu, konuşacak mısınız?
HALİL MAZICIOĞLU (Gaziantep) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçe…
Sayın Bağcı?
CAHİT BAĞCI (Çorum) - Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçe…
Sayın Asan?
AŞKIN ASAN (Ankara) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçe…
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kamu Denetçiliği Kurumunun işleyiş tarzına daha uygun olacağı
düşünüldüğünden değişiklik yapılmıştır.
BAŞKAN – Oylamaya geçmeden önce Komisyonun bir düzeltme talebi
var.
Buyurun Sayın Kuzu.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Sayın Başkanım,
bu madde 9’da “Herkes bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına
sahiptir.” cümlesinde “Herkes”ten sonra bir virgül konulması, Anayasa’daki
uygulamaya ve şeye daha yakın düşüyor. O açıdan, bunu düzeltmek istedim.
BAŞKAN – Peki.
Arkadaşlar onu not aldılar.
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, 9’uncu madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddenin oylaması gizli oylama şeklinde yapılacaktır.
Tekrar arkadaşlarımı uyarıyorum: Sizlere verilecek pullardan beyaz olanı kabul, kırmızı
olanı ret, yeşil olanı ise çekimser oyu ifade etmektedir.
Gizli oylamaya Adana İlinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN – Oyunu kullanmayan milletvekili arkadaşımız var mı? Yok.
Sayın milletvekilleri, oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.
Lütfen oy kutularını kaldırınız.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 7/11/1982
Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 9’uncu maddesinin gizli oylama
sonucunu açıklıyorum:
“Oy Sayısı : 409
Kabul : 340
Ret : 69
Çekimser : -
Boş : -
Geçersiz : -
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
Harun Tüfekci |
|
Bayram Özçelik |
|
Konya |
|
Burdur” |
Sayın milletvekilleri, teklifin 8’inci maddesi kabul edilmemişti.
Buna göre madde numaralarının teselsül ettirilmesi gerekiyor. Ancak, özellikle
önergelerde bir karışıklık olmaması için teklifteki madde numaraları esas
alınarak görüşmelere devam edeceğiz, daha sonra madde numaraları teselsül
ettirilecek ve düzeltilecektir.
Bilgilerinize sunuyorum.
Şimdi, teklifin 10’uncu maddesini okutuyorum efendim:
MADDE 10- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 84 üncü maddesinin son
fıkrası yürür-lükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 10’uncu madde üzerinde elli önerge
verilmiştir. Kura sonucu belirlenen yedi önergeyi okutup işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 10 uncu
maddesinde geçen “son fıkrası” ibaresinden sonra gelmek üzere “bu kanunun
yayımı tarihinden itibaren” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Azize
Sibel Gönül
Kocaeli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 10 uncu
maddesinde geçen “son fıkrası” ibaresinden sonra gelmek üzere “bu kanunun
yayımı tarihinden itibaren” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Abdullah
Çalışkan
Kırşehir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 10 uncu
maddesinde geçen “son fıkrası” ibaresinden sonra gelmek üzere “bu kanunun
yayımı tarihinden itibaren” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Veysi Kaynak Ahmet Yeni
Kahramanmaraş Samsun
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497’ye 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 10 uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hamit Geylani |
Sırrı Sakık |
Osman Özçelik |
|
Hakkâri |
Muş |
Siirt |
|
|
Ufuk Uras |
|
|
|
İstanbul |
|
Madde: 10 – Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 84 üncü maddesinin son
fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır. Son fıkra yerine aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
“Siyasi etik kanunu bir yıl içinde ayrıca düzenlenir.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas numaralı 7/11/1982
Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 10. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Koçal İsa
Gök
Zonguldak Mersin
“Madde 10- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 84 üncü maddesinin son
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Partisinin kapatılmasına neden olan milletvekili, beyan ve
eylemleri nedeniyle Anayasanın 83. maddesi kapsamındaki dokunulmazlık
hükümlerinden yararlandırılmaz.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas numaralı 7/11/1982
Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 10. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
“Madde 10- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 84 üncü maddesinin son
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.”
“Partisinin kapatılmasına neden olan milletvekili, beyan ve
eylemleri nedeniyle Anayasanın 83. maddesi kapsamındaki dokunulmazlık
hükümlerinden yararlandırılmaz.”
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi maddeye en aykırı önergeyi
işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Anayasa değişikliği teklifinin 10. maddesinin
teklif metninden çıkarılması için gereğini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Oktay Vural |
Mehmet Şandır |
|
Konya |
İzmir |
Mersin |
|
Behiç Çelik |
S. Nevzat
Korkmaz |
|
|
Mersin |
Isparta |
|
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Çelik mi konuşacaklar efendim?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Behiç Çelik konuşacak.
BAŞKAN – Sayın Çelik, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Değişiklik Teklifi’nin çerçeve 10’uncu maddesinin tekliften çıkarılmasını
öngören önergemiz üzerinde konuşmak için söz aldım. Bu vesileyle hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, Anayasa’nın 84’üncü maddesinin son
fıkrası bu hükümle, çerçeve 10’la yürürlükten kaldırılmaktadır. Diyor ki:
“Beyan ve eylemleriyle kendi partisinin temelli kapatılmasına yol açan
milletvekilinin vekilliği Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararının
açıklanmasından sonra düşmektedir.” Mealen hüküm bu şekilde. Ancak
84’üncü madde düzenlemesi doğrudan parti kapatılmasına ilişkin 68’inci
maddedeki müeyyidelerle bağlantılıdır. Dolayısıyla 69 atıfta bulunduğu için
69’la da bağlantılı bir hükümdür. Şimdi burada siyasi partilerin kapatılmasına
ilişkin 68’inci maddenin dördüncü fıkrasındaki hükme ilişkin herhangi bir milletvekili
beyan ve eylemleriyle partinin kapatılmasına yol açtığı takdirde doğrudan parti
kapatılırken milletvekilinin vekilliğinin de düşmesi öngörülüyordu ancak
84’teki bu hükmün kaldırılmış olması suçun ortada olmasını ama bunun
müeyyidesinin kaldırılmasını gerektirmektedir. Dolayısıyla bu değişiklik
maddesinin, yani çerçeve 10’uncu maddenin yeniden gözden geçirilmesi gerektiği
artık çok net bir şekilde ortadadır. Onun için söz konusu heyetin, yani iktidar
partisinin bu konuyu ele alarak yeniden bu madde üzerinde düşünmesinin önemi
ortadadır.
Saygıdeğer milletvekilleri, Anayasa değişikliği baştan sona
Türkiye Cumhuriyeti’nin temel nizamını doğrudan ilgilendiren, olumsuz olarak
ilgilendiren hükümlerle doludur. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü
ve hukuk devleti niteliğini ayaklar altına alan, keyfî, idareyi en ön plana
çıkaran maddeler içermektedir. Dolayısıyla sadece bu değil, ama bunun yanında
bu düzenlemeler bütünü, aslında, açılımın ve Habur
zihniyetinin Türkiye'nin temel nizamına yedirilmesi olayından ibarettir ama bu
da yetmiyor. Anayasa Değişikliği Teklifi yaklaşık bir aydır
Türk kamuoyunda tartışılırken gözden uzak tutulmak istenen asıl sorun tabii,
açlık, sefalet, işsizlik yani ekonomik sorunlar milleti canından bezdirmiş ve
bu hususlar, ne yazık ki icra makamı olan Hükûmet
tarafından çözümsüz olarak bırakılmakta, sadece Anayasa’yla yatıp kalkıyoruz
ama ortada en ufak bir iyileşme belirtisi söz konusu değil.
Onun için, bizim tavsiyemiz şudur Milliyetçi Hareket Partisi
olarak: Gelin, açılımdan vazgeçin. Gelin, milleti iktisaden kalkındıracak,
refaha ulaştıracak iyileştirmeler yapalım, politikalarımızı buna göre
belirleyelim. Milliyetçi Hareket Partisi her zaman, Türk milletinin lehine
olan, halkımızın lehine olan her işe olumlu bakmaya hazırdır ama burada bu
yapılmıyor, sürekli olarak tartıştığımız konu -biraz önce arz etmiş olduğum
gibi- Türkiye'nin temel taşlarının yerinden oynatılmasıdır. Biz buna
direniyoruz. Biz, Türk milletinin karnının tok, sırtının pek olmasını
istiyoruz, daha kalkınmış bir ülke istiyoruz, daha dik duran bir ülke
istiyoruz…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Çelik, konuşmanızı tamamlayın lütfen, ek süre
veriyorum.
Buyurun.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) – Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
…dışarıyla ilişkilerinde daha onurlu bir ülke istiyoruz ancak
bunlar söz konusu değil, bunlar yapılmıyor. Tüccar, esnaf perişan olmuş. 1
milyon 200 bin kredi kartı mağduru mevcut; intiharlar var, cinayetler var,
cinnetler var, soygunlar var; aileler dağılıyor, boşanmalar artıyor.
Arkadaşlar, sayın milletvekilleri; bunun adı sosyal patlamadır,
toplumsal çözülme ve dağılmadır. Onun için, bunlara çözüm bulacak yeni
yöntemler, yeni politikalar geliştirmeli ve biraz önce arz etmiş olduğum
değişikliğin düşünülmesini özellikle tavsiye ediyor ve öneriyorum.
Bu duygularla hepinizi tekrar saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Çelik, teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge de aynı
mahiyettedir. Dolayısıyla birlikte işleme alacağım, istemde bulunmaları hâlinde
önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergenin imza sahibini okutuyorum.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982
Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 10. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“Madde 10- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 84 üncü maddesinin son
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.”
“Partisinin kapatılmasına neden olan milletvekili, beyan ve
eylemleri nedeniyle Anayasanın 83. maddesi kapsamındaki dokunulmazlık
hükümlerinden yararlandırılmaz.”
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
Ali Koçal (Zonguldak) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergelere efendim?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – İsa Gök konuşacak.
BAŞKAN – Önerge üzerinde, Mersin Milletvekili Sayın İsa Gök… (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika efendim.
İSA GÖK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, her metnin, her hukuki metnin bir
sistematiği vardır, bir bütünlüğü vardır. Bunu yazanlar baştan sona kadar
-metnin tümüne itiraz edebilirsiniz, ama- bir sistematik dâhilinde suçu, suçun
tarifini, eylemini, müeyyidesini koyar. Bu bütünlüğü bozduğunuzda bir defa absürt bir konu ortaya çıkar zira suç var, müeyyide yok;
eylem var veya suç yok, bunun mantığını bozmamak lazım.
Şimdi Anayasa’mızın 84’üncü maddesinin son fıkrası –özet olarak
söylüyorum- partisinin temelli kapatılmasına beyan ve eylemleriyle sebebiyet
veren milletvekilinin durumunu düzenliyor. Anayasa Mahkemesi bir partinin
kapatılmasına, temelli kapatılmasına karar veriyor. Karar verirken bu kararında
beyan ve eylemleri sebebiyle, milletvekili, partinin kapatılmasına sebebiyet
verebilir. Bunu burada bırakıyorum.
Anayasa’nın -sistematiği arz etmeye çalışıyorum arkadaşlarım-
68’inci maddesinde, parti kurma, partilere girme ve partilerden ayrılma var.
Partilerin tüzüklerinin, çalışmalarının, beyan ve eylemlerinin hangi şartlar
dâhilinde olabileceğini düzenleyen maddedir. Derken, siyasi partilerin
uyacakları esaslar var, 69’uncu madde. Şimdi, bu maddede de yine Anayasa,
sistem ve rejim olarak, tehdit olarak gördüğü hususları on fıkra olarak
saymıştır. On fıkra olarak rejime ve sisteme tehdit gördüğü hususları saydıktan
sonra, bu tehditleri gerçekleştiren milletvekilleri yönünden beyan ve eylemleri
itibarıyla müeyyideyi ise 84’e sona koymuştur. Eğer ki var
olan Hükûmet tasarısında bu 84’e son fıkranın
metninde baki kalması arzu edilirse arada bir defa sistematik bozuluyor, 69
duruyor, 68 duruyor yani Tüzük’teki hükümler duruyor, beyan ve eylemler
duruyor, temelli kapatma duruyor, milletvekilinin bir partinin kapatılmasına
sebebiyet vermesi duruyor ve temelli kapatma duruyor ama o milletvekili belki
de partisinin kapatılmasına sebebiyet verecek. Arkadaşlar, bu konuda
hassasiyetinizi istirham ediyorum, bakın, burası çok önemli: A milletvekili X
partisinin kapatılmasına beyan ve eylemleriyle sebebiyet verebilecek, bu
sebebiyet verme Anayasa Mahkemesi tarafından sabit görülecek, kapatma kararı
verilebilecek ama bu kapatma kararının akabinde, bu beyan ve eylemleri
gerçekleştiren milletvekili hiçbir şekilde -cezalandırma kelimesini kullanmak
istemiyorum- bu sonuçtan sorumlu olmayacak. Bu, ceza hukukunun genel
prensipleriyle, muz cumhuriyetindeki ceza hukuku ilkeleriyle dahi bağdaşmaz.
Neden bağdaşmaz? Çünkü X partisindeki A milletvekili radikal işler yapıyor,
büyük eylemler yapıyor, bölücü olabilir, ayrılıkçı olabilir, yıkıcı olabilir…
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Faşist olabilir.
İSA GÖK (Devamla) – …Anayasa’nın 68 ve 69’daki “rejim tehdidi”
denilen fıkraları gündeme getirebilir, Anayasa Mahkemesi de bunları ciddi görüp
kararına derç edebilir ama o milletvekilinin milletvekilliği, eğer ki bu
Anayasa teklifindeki son fıkranın kaldırılması hükmü baki kalırsa, o
milletvekili burada kalıp milletvekilliğini sürdürür, sürdürür. Bu bir tehdittir.
Kime karşı tehdittir? Partiye karşı tehdittir. Siz milletvekiline, mensubu
olduğu partiye karşı bir provokasyon yapabilme olanağı
doğurursunuz. O yüzden, böyle bir ihtimalin vücuda gelmemesi için, Anayasa’daki
var olan sistematiğin korunması için ve gelinen bu nokta itibarıyla 84’üncü
maddenin son fıkrasındaki, fıkra yok etme şeklindeki hükmün mutlaka
kaldırılması gerekiyor. Zira bu değişiklik gerçekleşecek olursa,
milletvekilliğinin parti kapatılmasına sebebiyet vermesine rağmen, mahkeme
kararında delil olarak kabul edilmesine rağmen, partinin temelli kapatılmasının
sonuçlanmasına rağmen vekilliği devam edecek, düşmeyecek, aynen burada
milletvekilliğini sürdürecek. Bu kabul edilemez. Bu, hukuk anlamında da
sistematiğe aykırıdır ve bir de Anayasa’mızın getirdiği…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Gök, ek süre veriyorum bir dakika kadar, lütfen
konuşmanızı tamamlayın.
İSA GÖK (Devamla) – Teşekkür ediyorum.
Arkadaşlar, ben burada herhangi bir parti, herhangi bir siyasi
duruş, herhangi bir şahıs için asla bunu zikretmiyorum. Ben yalnızca teknik
anlamda, hukuki teknik anlamda ve Anayasa yapma tekniği anlamında olayın
yanlışını vurgulamaya çalıştım. Bu yanlışlığın giderilmesi yüce Meclisin
takdirindedir.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Gök, teşekkür ederim.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Sayın Başkan,
bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN - Komisyon bir açıklama ihtiyacı hissetti herhâlde.
Buyurun efendim.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Sayın Başkanım,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Sayın Gök’ün ifade ettiği madde, malumunuz
parti kapatıldığı zaman sebep olanların milletvekilliğinin düşmesiyle alakalı
bir hüküm. Dünyada bunun hiçbir örneği yok bizden başka.
İkinci bir husus, zaten bağımsız olarak gelme imkânı her zaman var
yani partili olarak bulunma durumu söz konusu değil. Burada düşmediği zaman
bağımsız olarak kalacak, partisiyle bağı zaten kopmuş oluyor yani parti
kapatıldığı için hâliyle. Dolayısıyla zannediyorum konuya bu minvalde bakmak
lazım.
Bir de İnsan Hakları Mahkemesinin daha önce verdiği kararlar var
Nazlı Ilıcak ve benzeri davalarda. İnsan Hakları Mahkemesi bu hükmü ağır
bulmuştur, orantısız bulmuştur. Hatta onlar Anayasa Mahkemesine dilekçe verdiler
tekrar dönmek için. Onların dedikleri, Anayasa Mahkemesinin “Bu benim işim
değil, ben kararımı verdim.” şeklinde olmuştu. Dolayısıyla bu konuda çok böyle
abartılacak bir tablo yoktur.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
İSA GÖK (Mersin) – Sayın Başkanım, bir şey arz etmek istiyorum,
isim zikrettiği için Sayın Komisyon Başkanı.
BAŞKAN – Sayın Gök, yerinizden lütfen.
Buyurun.
İSA GÖK (Mersin) – Efendim, Avrupa Parlamenterler Meclisinde dahi
parti kapatılma sonrası sebebiyet veren milletvekillerinin Avrupa
Parlamentosundaki parlamenterliğinin düşmesi hükmü vardır. Sayın Komisyon
Başkanı bu konuda yanlış bilgi biliyorlar. Bu hüküm zaten vardır, Avrupa’da
dahi düşmektedir.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Yok efendim.
BAŞKAN – Peki efendim. Zabıtlara geçti, Genel Kurul değerlendirir.
Teşekkür ederim.
Birlikte işleme aldığım diğer önerge...
Sayın Aslanoğlu burada mı efendim?
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Gerekçe...
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yasaları ihlal edenlerin dokunulmazlık zırhından yararlanmasının
engellenmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Birlikte işleme...
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, yoklama talebimiz var.
BAŞKAN – Yoklama talebi var.
Yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımızı tespit ediyoruz:
Sayın Okay, Sayın Gök, Sayın Tamaylıgil, Sayın Keleş, Sayın Coşkunoğlu,
Sayın Güvel, Sayın Çöllü, Sayın Köse, Sayın Emek,
Sayın Kaptan, Sayın Bingöl, Sayın Sevigen, Sayın
Arat, Sayın Barış, Sayın Sönmez, Sayın Aydoğan, Sayın
Akıncı, Sayın Baratalı, Sayın Güner, Sayın Susam,
Sayın Seçer.
Efendim, yoklama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı var.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin,
7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) (Devam)
BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497’ye 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 10 uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde: 10 – Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 84 üncü maddesinin son
fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır. Son fıkra yerine aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
“Siyasi etik kanunu bir yıl içinde ayrıca düzenlenir.”
Ufuk
Uras (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyor
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Geylani. (BDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
anılan değişiklik önergesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, ülkemizde milletvekilliğinin düşmesi daha çok
sıradanlaşan siyasi partilerin kapatılmasıyla gündeme gelmiştir. Parti kapatma
kültürü ise bu sistemin DNA’sında vardır. Türkiye siyasi parti kapatma ayıbıyla
ilk kez, 1925 yılında, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını kapatarak
tanışmıştır. Daha sonra, askerî, adli ve anayasa mahkemeleri kararlarıyla
50’den fazla siyasi parti kapatılmış ve siyasi yasaklılık geleneğiyle
milletvekillerinin siyasi yaşamlarına son verilmiştir. 80 darbesiyle de tüm siyasi
partiler kapatıldı ve bütün milletvekillikleri düşürüldü. 61 Anayasası ile
kurulan Anayasa Mahkemesi tarafından ise şimdiye kadar 26 siyasi parti
kapatılmıştır. Bunlardan 18’i bölücülük, solculuk ya da laikliğe aykırılık
iddiasıyla kapatılmış ve bazı milletvekillerinin vekilliği düşürülmüştür.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvurular neticesinde ise, Refah
Partisi davası hariç diğer bütün partilerin kapatılmasında adil yargılama
yapılmadığı gerekçesiyle milletvekillerinin düşmesini de haksız bularak
Türkiye’yi tazminatlara mahkûm etmiştir. Türkiye’de açılan kapatma davaları,
ifade özgürlüğü noktasında siyasi partilerin program ve tüzüklerinde yer alan
ifadeler ve parti yöneticilerinin beyanları gerekçe gösterilerek, kapatma ve
milletvekilliğini düşürme kararları verilmiştir. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin yerleşmiş bir içtihadına göre “Bir düşünce açıklaması toplum
açısından ne kadar şok edici, ne kadar sarsıcı olursa olsun, şiddet çağrısı
içermedikçe bu açıklamanın ifade özgürlüğü sınırları içerisinde
değerlendirilmesi gerekiyor.” denilmektedir.
Değerli arkadaşlar, demokratik bir düzende, insan haklarıyla
birlikte, tüzel kişilik olan siyasi partilerin ve seçilen milletvekillerinin de
hakları vardır. Siyasi hakların kullanılması, özgürce faaliyet gösteren
demokratik siyasi partiler kanalıyla gerçekleşir. Türkiye'nin de imzalamış
olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11’inci maddesinde “Siyasi partiler,
demokrasinin tam olarak işlemesi için temel örgütlenme biçimlerinden en
önemlisidir.” denilmektedir. Siyasi partilerin program, tüzük, proje ve tüm
etkinliklerinin başta ana dil ve her tür yazılı, basılı ve sözlü araçlarla
yapılması da siyasetin doğasıdır. Onun için, Venedik Kriterleri gereğince,
siyasal etkinliklerinde yakın tehlike yaratacak somut ve reel şiddet
içermedikçe siyasi partiler kapatılamaz. Bu durumda bile uluslararası hukuk
normları öncelikli olmalıdır. Ama Türkiye, canı istediği zaman parti kapatıyor,
siyasi yasak getiriyor ve milletvekilliğini de düşürüyor. Son olarak Demokratik
Toplum Partisinin kapatılması ve eski Eş Genel Başkanımız Ahmet Türk ile
Milletvekilimiz Aysel Tuğluk’un milletvekilliklerinin
düşürülmesi ile beş yıllık siyasi yasaklılık siyaseten can isteme keyfîliğidir.
Fakat, yolsuzluklar, ihaleye fesat karıştırma, vergi
kaçırma ve benzeri iddialarla yüzlerce dokunulmazlık fezlekesi hâlen Meclisin
tozlu raflarında duruyor.
Biz Barış ve Demokrasi Partisi olarak, düşünce açıklamalarıyla
birlikte, yasama sorumsuzluğu dışında kalan bütün suçlarda milletvekili dokunulmazlıklarının
kaldırılması gerektiğini ifade ediyoruz. Sadece ana dil ile muhalif düşünce
açıklamalarından ve sistemi sorgulamaktan ötürü partilerin kapatılması ve
milletvekilliklerinin düşürülmesi siyasi bir cinayettir ve bu ülkenin bir
ayıbıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Geylani, bir dakika ek
süre veriyorum, lütfen tamamlayın konuşmanızı.
HAMİT GEYLANİ (Devamla) – Teşekkür ederim Başkanım.
Bu ayıp 1994’te DEP milletvekillerinde en kaba bir şekilde
işlendi. Yapılan insanlık dışı, haksız ve hukuksuz uygulamalar ne yazık ki
bugün de devam etmektedir.
Partilerin kapatılmadığı, siyasi yasakların olmadığı ve siyaseten
milletvekilliğinin de düşürülmediği özgür bir ülke dileğiyle, Genel Kurulu bir
kez daha saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım üç önerge de aynı
mahiyettedir, o nedenle birlikte işleme alacağım. İstemde bulunmaları hâlinde
önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergelerin imza sahiplerini okutuyorum.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 10 uncu
maddesinde geçen “son fıkrası” ibaresinden sonra gelmek üzere “bu kanunun
yayımı tarihinden itibaren” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Veysi Kaynak (Kahramanmaraş) ve arkadaşları
Diğer önerge sahipleri:
Abdullah Çalışkan
Kırşehir
Azize Sibel Gönül
Kocaeli
BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Kaynak, konuşacak mısınız?
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Gerekçe…
BAŞKAN – Sayın Çalışkan?
ABDULLAH ÇALIŞKAN (Kırşehir) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçe...
Sayın Gönül?
AZİZE SİBEL GÖNÜL (Kocaeli) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun tekniği açısından maddenin daha anlaşılır hale gelmesi
amacıyla bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, 10’uncu madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddenin oylaması gizli oylama şeklinde yapılacaktır.
Milletvekili arkadaşlarımı bir kez daha bilgilendiriyorum:
Sizlere verilecek pullardan beyaz olanı “kabul”, kırmızı olanı
“ret”, yeşil olanı ise “çekimser” oyu ifade etmektedir.
İsmi okunmadan milletvekili arkadaşlarımızın sıraya girmemelerini
önemle istirham ediyorum.
Kapalı kabinlerde oylarınızı kullanacaksınız ve kürsünün önündeki
oy kutularına oylarınızı atacaksınız.
Gizli oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oyların toplanmasına başlandı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz, daha doğrusu
oylamasını yapmakta olduğumuz maddenin gizli oylama sonuçlarını açıkladıktan
sonra birleşime kırk dakika ara vereceğim. Milletvekili arkadaşlarımın ona göre
kendilerine program yapmaları düşüncesiyle bu açıklamayı yapıyorum.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oyunu kullanmayan arkadaşımız
kaldı mı? Yok.
Oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.
Oy kutularını kaldırıyoruz.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 7.11.1982 Tarihli ve 2709 Sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi’nin 10’uncu maddesinin gizli oylama sonucunu
açıklıyorum:
“Oy Sayısı : 409
Kabul : 335
Ret : 73
Çekimser : -
Boş : 1
Geçersiz : -
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Harun Tüfekci Bayram
Özçelik
Konya Burdur"
Sayın milletvekilleri, 10’uncu madde kabul edilmiştir.
Saat 19.45’e kadar birleşime ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.03
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.49
BAŞKAN: Mehmet Ali ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
100’üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Teklifin 11’inci maddesini okutuyorum:
MADDE 11- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 94 üncü maddesinin
üçüncü fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“İlk seçilenlerin görev süresi iki yıldır, ikinci devre için
seçilenlerin görev süresi ise o yasama döneminin sonuna kadar devam eder.”
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 11’inci madde üzerinde kırk dokuz
önerge verilmiştir. Kura sonucu belirlenen yedi önergeyi okutup işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 11 inci
maddesiyle değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 94 üncü maddesinin 3
üncü fıkrasının 2 nci cümlesinde geçen "devre
için" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Mevlüt Akgün
Karaman
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 11 inci
maddesiyle değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 94 üncü maddesinin 3
üncü fıkrasının 2 nci cümlesinde geçen "devre
için" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Öznur Çalık
Malatya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 11 inci
maddesiyle değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 94 üncü maddesinin 3
üncü fıkrasının 2 nci cümlesinde geçen "devre
için" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Aşkın Asan Ahmet
Yeni
Ankara Samsun
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497’e 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 11 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Sırrı Sakık |
Hamit Geylani |
Ufuk Uras |
|
Muş |
Hakkâri |
İstanbul |
|
|
Osman Özçelik |
|
|
|
Siirt |
|
Madde: 11
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 94 üncü maddesinin üçüncü
fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"seçilenlerin görev süresi iki yıldır, ikinci dönem için
seçilenlerin görev süresi yasama döneminin sonuna kadar devam eder."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982
Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 11. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Akif Ekici Ergün
Aydoğan
Gaziantep Balıkesir
“Madde 11- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 94. maddesinin
üçüncü fıkrasının ikinci cümlesi “İlk seçilenlerin görev süresi iki yıldır,
ikinci devre için seçilenlerin görev süresi ise o yasama döneminin sonuna kadar
devam eder.” şeklinde değiştirilmiş ve 5. fıkrasının sonuna “Gerektiğinde Genel
kurul Danışma Kurulunun teklifi üzerine kâtip üyelerin veya idare amirlerinin
sayısını artırabilir.” cümlesi eklenmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982
Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 11. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
“Madde 11- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 94. maddesinin
üçüncü fıkrasının ikinci cümlesi “İlk seçilenlerin görev süresi iki yıldır,
ikinci devre için seçilenlerin görev süresi ise o yasama döneminin sonuna kadar
devam eder.” şeklinde değiştirilmiş ve 5. fıkrasının sonuna “Gerektiğinde Genel
kurul Danışma Kurulunun teklifi üzerine kâtip üyelerin veya idare amirlerinin
sayısını artırabilir.” cümlesi eklenmiştir.
BAŞKAN – Şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan Anayasa değişikliği teklifinin, 11. maddesinin
teklif metninden çıkarılması için gereğini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Oktay Vural |
Mehmet Şandır |
|
Konya |
İzmir |
Mersin |
|
Behiç Çelik |
S. Nevzat
Korkmaz |
|
|
Mersin |
Isparta |
|
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Korkmaz konuşacak.
BAŞKAN – Sayın Korkmaz, buyurun, önerge üzerinde. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Anayasa değişiklik metninin 11’inci maddesi üzerine vermiş
olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yüce milletimiz, Meclisinin, kendi
sorunları dışında başka mevzularla meşgul olmasını ibretle seyretmektedir.
Verilen kırk sekiz saatlik arada Isparta’da hemşehrilerim
ile bir araya gelme imkânı buldum. Meclise, AKP tarafından dayatılan Anayasa
değişikliğiyle ne kadar ilgilendiklerini sordum.
Değerli milletvekilleri, şunu belirtmeliyim ki vatandaş son derece
öfkeli, bir kısmı da müstehzi bir ifade takınmış, diyorlar ki: “Sayın Vekil, şu
söylediklerimizi kürsüden dile getirin. Yarınından kaygılı olan insanın Anayasa
gibi bir derdi olabilir mi?” diye soruyorlar. Çiftçimiz tükenmiş durumda. Yaz
sonunda kaldıracağı hasat da derdine derman olmayacak. “Allah yardımcımız olsun”
diyor endişeyle. Esnaf ve Sanatkâr Odaları Birliğinin Isparta’daki seçimlerine
iştirak ettim. Orada dile getirilen sıkıntıları bir duysanız, hepsi içten,
yürekten konuşuyor. Isparta’da 28 bin olan esnaf sayısı 11 binlere düşmüş.
Bunlar dükkânlarını kapamışlar, işlerini terk etmişler. Terk etmişler de ne
yapmışlar? Devlette memur mu olmuşlar yahut fabrikalar kurulmuş da oralara işçi
olarak mı girmişler? Hayır. Bir kısmı borçlarından dolayı
hapse düşmüş, 500 kişilik Isparta Cezaevinde -Esnaf Odası Başkanının tabiriyle-
yaklaşık bin kişi kalıyor, yarısı yerlere serilmiş yataklarda yatıyor, hepsi de
zor durumda; bir kısmı da dükkânını kapatmış, sanki ayıplı vatandaşlarmış gibi
evlerinden dışarı çıkmıyor, çıkamıyor, kara kara
düşünüyorlar, yarın evladının önüne koyacağı bir tas çorba için.
Kıymetli milletvekilleri, esnafın sesine kulak verin, esnaf
dertlidir, işler iyi gitmiyor. Memur sıkıntıda. Önce iş tatminsizliği vardı.
Artık bunlardan dahi vazgeçmiş, açlık derdine düşmüş. Hayatını kredi
kartlarıyla idame ettirmeye çalışıyor. Isparta’da bankaların takibine düşmüş
kredi kartı borcu miktarı 14 trilyon lirayı bulmuş kıymetli arkadaşlarım.
Emekli “İnanın bana, ne çalışırken hayallerime ulaştım ne de emekliliğimde.
Önceden de sıkıntılarım vardı ama artık altından kalkamaz durumdayım. Son
nefesimde hayatımı adadığım ülkeme hakkımı helal etmek istiyorum. Duyun
sesimi.” diyor ve insanca bir yaşamı kendisine temin edecek emekli aylığı
istiyor.
Dün bu kürsüye çıkanlar İşçi Bayramı’nı kutlamışlardır ama işçi, 1
Mayısı, maalesef içinde bulunduğu sıkıntılar dolayısıyla bayram olarak
kutlayamamıştır. Taksim’e dolan binlerce işçi, aslında, konuşmalarının
içeriğine bakarsanız, hep şikâyet etmiştir, hep yönetenlere sitemde
bulunmuştur. Bu kadar vurdumduymaz olmayın. Onlara sanki lütfedilmiş gibi
“Bayram hediye ettik.” diye övüneceğinize sıkıntılarına eğilin. Kaldı ki 1
Mayıs, 23’üncü Dönem Meclisinde, oy birliği ile işçilerin hak arama günü olarak
kabul edilmiştir. Geçen sene birlikte yaptığımız, bütün Meclisin birlikte yaptığı
şunun için bile muhalefete teşekkür edemeyecek durumdasınız.
İş dünyası, Mecliste piyasaları yeniden tanzim etmek üzere
bekleyen Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu gibi düzenlemelerin yasalaşmasını
bekliyor. Ki bu kriz ortamında işçisini kapının önüne koymamak için direnen iş
dünyasına Meclis bu kadar da mı destek olmayacak?
AKP, toplumun tamamını oluşturan bu kesimleri görmemezlikten gelip
“Sorun var.” diyenlere, “Ekmek bulamıyorsan pasta ye.” deme umursamazlığını
göstermektedir. Bütün meseleler hallolmuştur, herkes huzur ve refaha ulaşmıştır
da bir tek Anayasa kalmıştır eksik olan.
Değerli milletvekilleri, suçlu bulunmuştur. Suçlu, AKP’ye göre
Anayasa’dır. Ekonomide batağa saplanmamızın müsebbibi Anayasa’dır;
ekonomik kriz ve geçim derdiyle yıkılan ailelerin, sönen ocakların müsebbibi
Anayasa’dır; dış politikada neredeyse her gün yaşadığımız rezaletin müsebbibi
Anayasa’dır; Irak’ta Türkmenlerin katledilmesinin, Ermenilerin, Rumların Türk
devleti ve milleti karşısında mevzi kazanmasının, hatta canından vatanı için
vazgeçen şehitlerimizin, intihar eden öğrencilerin sorumlusu Anayasa’dır. Yani,
Sayın Başbakan ve arkadaşları Anayasa gibi sihirli bir reçete bulmuşlar,
memleketi bununla kurtaracaklarmış da muhalefet buna engel oluyormuş gibi
istismar politikası devreye sokulmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Korkmaz, süreniz doldu, bir dakika ek süre
veriyorum, lütfen tamamlayın konuşmanızı.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Teşekkür ederim Başkanım.
Hülasa, sekiz yıllık yönetim başarısızlığına, zafiyetine kılıf
bulmak, mazeret üretmektir bunun özeti.
Milletin sorunlarını çözmek yerine, oyalama ve gündem değiştirme
yolunu seçen AKP’ye millet bunun hesabını sormak üzere sandıklarda bekliyor
diyor, önerimizin kabulü dileklerimle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge de aynı
mahiyettedir, o nedenle birlikte işleme alacağım. İstemleri hâlinde önerge
sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergenin imza sahiplerini okutuyorum.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas numaralı 7/11/1982
Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 11. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“Madde 11- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 94. maddesinin
üçüncü fıkrasının ikinci cümlesi “İlk seçilenlerin görev süresi iki yıldır,
ikinci devre için seçilenlerin görev süresi ise o yasama döneminin sonuna kadar
devam eder.” şeklinde değiştirilmiş ve 5. fıkrasının sonuna “Gerektiğinde Genel
kurul Danışma Kurulunun teklifi üzerine kâtip üyelerin veya idare amirlerinin
sayısını artırabilir.” cümlesi eklenmiştir.
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
|
Zekeriya Akıncı |
|
Malatya |
|
Ankara |
Diğer önerge
sahipleri: |
|
|
|
|
Ergün Aydoğan |
|
|
|
Balıkesir |
|
|
|
Akif Ekici |
|
|
|
Gaziantep |
|
|
BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Akıncı, önergeniz üzerinde buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Başbakanın ve AKP
yöneticilerinin çok istediği bir Anayasa değişikliğini yapabilmek için verilmiş
olan teklifin ikinci tur görüşmelerini yapıyoruz. İnancım odur ki hem birinci
tur hem de bu turdaki tartışmalar içerisinde bu teklifin bir anlamda röntgeni
çekilmiş ve asıl niyet herkes tarafından daha iyi görülür ve anlaşılır
olmuştur.
Ben bu kısa konuşma süremde bu yalın gerçeklerin bazılarını
dikkatinize sunmak istiyorum:
Bir: Bu teklifte aslında birbiriyle hiç ilgisi olmayan maddeler
harman edilmiştir. Özü üç maddede gizli olan ve aslında yargıyı denetim altına
almayı amaçlayan kimi maddeler, kimsenin pek de itiraz etmediği kenar süsü
niteliğinde başka maddelerle gizlenmeye çalışılmıştır. Örneğin, benim üzerinde
konuşma yaptığım maddeyle -elinizi vicdanınıza koyunuz Allah aşkına- Divanda
görev yapacak değerli arkadaşlarımızın görev süresiyle Anayasa Mahkemesinin
seçiminin uzaktan yakından bir alakası var mı ki aynı soruyu sorup benzer cevap
isteyeceğiz sizlerden ya da yurttaşlarımızdan?
İki: O nedenle, muhalefet partisinin teklifin iki ayrı paket
olarak görüşülmesi ve oylanması önerisi bile ne yazık ki -korkudan biraz-
dikkate alınmamıştır.
Şunu anlatmaya çalışıyorum değerli arkadaşlarım, iktidar partimiz
iyi kötü bir demokrasi pilavı yapmaya çalışıyor ama biz baştan beri diyoruz ki:
“Değerli AKP’li milletvekilleri, bu pilavın içinde, yediğinde milletin dişini
kıracak üç tane iri taş var. Gelin, bu taşları ayıklayalım. Sağ olsun, duyarlı
arkadaşlarımızın katkısıyla, milletin dişini kıracak taşlardan bir tanesini
ayıkladık, geride kaldı iki tane. “Gelin, yine, sizlerin iyi niyetli
destekleriyle diğer taşları da ayıklayalım da şu demokrasi pilavı dediğiniz
pilavı milletimiz ağız tadıyla bir yiyebilsin.” Bizim istediğimiz budur, sizden
beklediğimiz budur, başka hiçbir talebimiz yoktur.
RÜSTEM ZEYDAN (Hakkâri) – Niye oy vermeye gelmiyorsunuz?
ZEKERİYA AKINCI (Devamla) – Üç: Bu kadar içtenlikli ve iyi niyetli
çabamıza karşın, İktidar, bu değişiklik teklifi üzerinde hiçbir ciddi ve
içtenlikli uzlaşma arayışında olmamış; tam aksine, bir dayatmayla amacına
mutlaka ulaşacağı niyetini sergilemiştir. Bu dayatmanın altında yatan, hiç
kuşkusuz, son güçlü kaleleri de ele geçirip tek adam, tek parti iktidarına
ulaşma hedefidir.
İlginçtir, tam bu tartışmalar yapılırken, bu yalın gerçek biraz
daha belirgin bir biçimde ortaya çıkarken, Sayın Başbakan, hepimizi üzen, hiç
hak edilmediği hâlde bir polemiğe konu edilen ve
aslında bize göre de gündemde olan şehit cenazelerini ve ulusumuzun yaşadığı
acıyı gizlemeye çalışan bir tartışma açtı yeni baştan. İkinci Genel Başkanımız,
büyük kahraman, güçlü siyaset adamı, devlet adamı İnönü üzerine açılmış olan bu
tartışma ne yazık ki hepimizi çok üzmüştür, hele onun benzetilmiş ve
eşleştirilmiş olduğu siyaset adamı ve yöneticiyle uzaktan yakından ilgisinin
olmadığını bilenler için daha çok ıstırap verici olmuştur; çünkü:
1) İnönü, 1910-1922 yılları arasında postallarını hiç
çıkarmamıştır ama Hitler gibi yayılmacı politikalar için değil; tam aksine,
daima bir ulusal kurtuluş savaşının içerisinde vatan toprağını savunma iddiası
ve mücadelesiyle savaşmıştır.
2) İnönü, başka ülkelerin sınırlarına göz dikmemiş; tam aksine,
Lozan’da büyük bir diplomasi örneği sergileyerek ulusal sınırlarının
çizilmesinde birinci derecede rol oynamıştır.
3) İkinci Dünya Savaşı’nda ülkemizi büyük tehlikelerden
korumuştur, Hitler gibi milyonlarca insanın ölümüne sebep olmamıştır; tam
aksine, bir çocuğun “Ekmeksiz kaldım.” feryadına “Olabilir ama babasız
bırakmadım.” diyerek, bir çocuğun babasının ölümüne bile izin vermeyecek
derecede duyarlı ve insancıl davranmıştır.
4) Hitler gibi, milletten aldığı güçle ve oyla iktidarını
kurduktan sonra faşist bir otoriter yönetim kurmak yerine, silahla ve süngüyle
ulusal Kurtuluş Savaşı’nda kazandıkları, bu ülkede, tam bir olgunlukla, günü
geldiğinde muhalefete iktidarı terk edebilecek kadar da olgun siyasi tavır
sergilemiş bir devlet adamıdır. Birbirine 180 derece zıt iki insanın hangi
amaçla ve niye birbirine benzetilmiş olduğunu bir kez daha Sayın Başbakanın
düşünmesini öneriyorum.
Dört: Bu değişiklik talebinde İktidar yalnız kalmıştır. Esasında
üç konuda saklı olan bu teklifte talep edilenler, ne işsiz gençlerin ne
sahipsiz çiftçilerin ne boynu bükük emeklilerin ve emekçilerin ne geleceğe
kaygıyla bakan ticaret erbabının ve sanayicinin ne de bizim, muhalefet olarak
talebimiz değildir. Çok açıktır, bu talep…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Akıncı, ek süre veriyorum, konuşmanızı tamamlayın
lütfen.
ZEKERİYA AKINCI (Devamla) – Bu talep, çok açıktır,
ki Sayın Başbakanın talebidir.
Bakınız sevgili arkadaşlarım, AKP adına konuşma yapan arkadaşlarım
da 1 Mayıs kutlamalarına göndermede bulundular. Biz de Taksim’de ve Türkiye'nin
dört bir yanında 1 Mayısın coşkuyla, bir bayram havasında kutlanmış olmasından
mutluluk duyduk ama aynı zamanda o büyük, güçlü kitlesel gösterilerde hiç
dikkatinizi çekti mi: Ben Ankara mitingine katıldım. Kuşkusuz katılan
arkadaşlar var, katılmayanlar var. Pankartlar vardır, sloganlar vardır.
Yurttaşlar, yüz binlerce insan, emekçiler ve emeğin dostları pankartlarıyla ve
sloganlarıyla taleplerini haykırırlar. Şimdi sormak istiyorum: O mitinglerde
bir tane “HSYK’nın yapısını değiştirin”, “Anayasa’nın
yapısını değiştirin” diye pankart ya da slogan gördünüz mü? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) – Ne alakası var?
ZEKERİYA AKINCI (Devamla) – Ben görmedim, görmedim. Halkın sesine
kulak verin. Orada hangi sloganlar yeri göğü inletti biliyor musunuz? “Gün
gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek!” O sloganlar yükseldi. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Onun için, iktidar partisi olarak size önerimiz,
1 Mayısın şölen havasında kutlanmış olduğundan…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Akıncı, ek süreniz de doldu efendim.
ZEKERİYA AKINCI (Devamla) - …dolayı mutluluğumuzu paylaşın ama
lütfen, oradan yükselen taleplere…
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
ZEKERİYA AKINCI (Devamla) – Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN - Selamlama için açayım ama sadece selamlama için Genel
Kurulu. Lütfen…
Sayın Akıncı, lütfen…
AHMET AYDIN (Batman) – Halktan kaçmayın, referanduma gidin.
ZEKERİYA AKINCI (Devamla) – Oradan yükselen -bizim içtenlikli
önerimizdir- taleplere de kulak veriniz, yükselen seslere kulak veriniz. O
nedenle de AKP yöneticilerinin içindeki bu hesap sorma korkusuna dayalı ama bir
gün geldiğinde Türk milleti adına hesap soracak Anayasa Mahkemesinin özünü ve
yapısını değiştirme çabalarından vazgeçiniz. Biraz önce söylediğim gibi, gelin
şu pilavın içindeki taşları ayıklayalım. Eğer bir demokrasi pilavı yaptıysanız,
halkımız bunu ağız tadıyla yiyebilsin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bu doğrultuda verilmiş olan önergeme de desteğinizi bekliyor,
hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
AYHAN YILMAZ (Ordu) – Diğer maddelere “Evet” deyin.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Taşları ayıklayın, verelim.
BAŞKAN – Efendim, birlikte işleme aldığım diğer önerge üzerinde
Sayın Ekici, siz mi konuşacaksınız?
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Ben konuşacağım efendim.
BAŞKAN – Balıkesir Milletvekili Sayın Ergün Aydoğan
önergesi üzerinde konuşacak, gerekçesini açıklayacak.
Buyurun Sayın Aydoğan. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan teklifin
11’inci maddesi üzerine verilen önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; görüşmelerin
başladığı günden bugüne kadarki sürede toplumsal uzlaşı ve mutabakat metni
olması gereken Anayasa’nın bazı maddelerinin değiştirilmesini mi yoksa AKP
tüzüğünü mü görüştük? AKP İktidarı, uzlaşı aramadan, muhalefeti yok sayarak tek
başına hazırladığı Anayasa değişikliğini dayatmaktadır. Muhalefetin tüm uzlaşı
önerilerini gözü kapalı yok saymaktadır ve sürekli muhalefeti suçlamaktadır ve
şu ana kadar da muhalefetin bu konudaki hiçbir önerisini kabul etmemiştir.
Burada her gün bir bakanımız farklı bir görüş bildirerek,
dayattığınız Anayasa değişiminin her derde deva olduğunu anlattığını görüyoruz.
Bakanlarımızdan biri, bu dayatma Anayasa’nın ekonomik zenginleşme sağlayacağını
bu kürsüden ifade etti. Soruyorum, bu dayatma Anayasa’sı hangi sorunları
çözüyor, teğet geçen krizi mi, iç, dış borcu mu, işsizliği mi yoksa her gün
yüreğimizi yakan terörü mü? Soruyorum, hangisini çözecek bu dayatma Anayasa’sı?
Değerli arkadaşlar, son günlerde sıkça gördüğümüz ve üzüldüğümüz
çocuk tacizcileri ve tecavüzcülerinin üzerini kapatıp RTÜK tarafından
yasaklatılarak halkın duymasının engellendiğini görüyoruz. (AK PARTİ
sıralarından “Ne güzel” sesi)
Evet, “güzel” diyor Değerli Milletvekili.
Sayın Başbakan, dün sabah diyor ki: “Milletimiz yaptıklarımızı
biliyor.” Evet, hep birlikte görüyoruz: Dün, kimliğini, inancını merak etmeden
dost ve kardeşlik içinde yaşarken, bugün birbirlerine kuşkuyla bakıyor. Dün,
vatanıyla, milletiyle bölünmez bütünlüğünü savunurken, bugün ayrışmayı
düşünüyor. Dün, vatanı için şehit düşenleri konuşurken, bugün, sayısını
unuttuğumuz açılımları konuşuyoruz. Dün, dinî ve millî bayramları ortak
duygular içinde kutlarken, bugün sayenizde tartışır hâle geldik. Şeker
Bayramı’nı, 30 Ağustos Bayramı’nı tartışır hâle geldik.
AYHAN YILMAZ (Ordu) – 1 Mayısta neyi tartışıyoruz? Taksim’deydi.
Ayıp ya!
ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) – Oraya da geleceğim Değerli Milletvekili.
Dün, kendi kendine yeten tarım ülkesiyken, bugün, tarım ürünlerini
ithal eden bir ülke hâline geldik.
AYHAN YILMAZ (Ordu) – Yıllarca o hükûmetlerin
yapmadığını bu Hükûmet yaptı.
ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) – Onu da söyleyeceğim.
Dün, hayvan ihracı yapan bir ülkeyken, maalesef, bugün, hayvan
ithalatı yapan bir ülke hâline geldik. Dün millî eğitim kurumu iken, sayenizde gayrieğitim kurumu hâline geldi. Yapboz tahtası hâline
geldi, her yıl eğitim sisteminde değişiklikler yaptığınızı görüyoruz.
Çocuklarımızın psikolojisi değişti.
Dün, her kesimden olanlar bir bütündü; bugün, öğretmenleri,
memurları, sanatçıları, yazarları, basını, medyayı birbirinden ayrıştırdınız.
Millî birlik ve kardeşlik vardı, bugün yok ettiniz. Ortak uzlaşı ve mutabakat
metni olması gereken Anayasa’mızı, bugün, AKP Anayasası hâline getirdiniz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; demokrasi kahramanlığı
yapıyorsunuz. Evet, iki gün önce 1 Mayıstı. 1 Mayısı meydanlarda coşkuyla
kutladık. İki yıl önce de 1 Mayısın bayram ilan edilmesi teklif edildiğinde,
sizler, Sayın Başbakan bir günlük tatilin 2 katrilyon olduğunu söyledi. Bugün
ne oldu da sekiz yıldır izin vermediğiniz Taksim’de bayramı kutluyoruz?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – İşçi sınıfının haklarını onlar vermedi.
AYHAN YILMAZ (Ordu) – Size sormak lazım.
ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) – Değerli arkadaşlar, demokrasiden
bahsediyorsunuz. Bakın, dün TOBB’un on altı şirketine
ilk defa Sanayi Bakanlığı denetim elemanı gönderdi. Bu mu demokrasi
anlayışınız? Bu mudur demokrasiden anladığınız? İlk defa, TOBB’un
şirketlerine, on altı şirketine denetim gönderiyorsunuz.
AYHAN YILMAZ (Ordu) – Gönderilmesin mi?
ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) – Yani TOBB sizin talimatlarınıza
uymadığı, 1 milyon 300 bin işçi almadığı için mi TOBB’a
denetim elemanı gönderdiniz?
AYHAN YILMAZ (Ordu) – Denetlemekten ne zarar gelir? Denetlemenin
ne zararı var?
ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) – Acaba sizlere yakın şirketlere de
denetim elemanları gönderiyor musunuz? Soruyoruz.
AYHAN YILMAZ (Ordu) – Denetlemiyoruz, “Denetlemiyorsunuz.”
diyorsunuz; denetliyoruz, “Denetliyorsunuz.” diyorsunuz.
BAŞKAN – Lütfen sayın milletvekilleri…
ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bakın, Başbakanın zaman zaman frenlerinin tutmadığı,
Gönen’de –Balıkesir’de- Sayın Çelik’in ifadesi. Evet, maalesef tutmadığını
üzüntüyle dün gördük. Sayın Başbakan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucularından ve
millî kahramanlarımızdan rahmetli İnönü’yle ilgili mesnetsiz ve düzeysiz…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Aydoğan, süreniz doldu.
Size ek süre veriyorum, konuşmanızı lütfen tamamlayınız.
ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) – Teşekkür ediyorum.
…mesnetsiz ve düzeysiz ifadeler kullanmakta. Sayın Başbakan, şunu
unutmasın ki bugünlere gelmesini sağlayan kahramanlarımız olmasaydı Sayın
Başbakan bugün bu koltukta oturamıyor olacaktı.
Bugün bu koltukta oturmasını sağlayan millî kahramanlara saygılı
olalım, millî kahramanlarımızı hep birlikte saygıyla analım, millî
kahramanlarımızı günlük politikalara alet etmeyelim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yani, burada günlerden beri
konuştuğumuz Anayasa görüşmelerinde AKP, sizler demokratsınız, muhalefet statükocu. Hadi canım sen de!
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET YENİ (Samsun)- Oy kullanabilecek misin?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Efendim?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Konuşmacı, Sayın Başbakandan
bahsederken, Sayın Başbakanın yaptığı bir eleştiri üzerine “mesnetsiz ve
düzeysiz” ifadesini kullandı. Ya konuşmacı özür dilesin, yoksa sataşmadan söz
talep ediyorum.
ATİLA EMEK (Antalya) – Daha ne olacaktı?
AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) – Yani İnönü’ye “faşist” demenin ne
mesnedi var ne düzeyi var ya! Allah Allah!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, eleştiri yapılabilir, her
siyasi genel başkan eleştiriye maruz kalabilir ama yapılan eleştiri -mesnetli
olabilir- düzeyli olmalıdır. Onun için, ya konuşmacı sözünü geri alsın ya da
izin verin…
ATİLA EMEK (Antalya) – Bir millî kahramana o sözü söyleyen elbette
o düzeyde konuşmuştur. Ayıptır ya!
BAŞKAN – Sayın Elitaş, zabıtları bir
getirteyim, gerçekten bir hakaret içeren ifadeler var ise kendisiyle tekrar
görüşürüz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Efendim, açıkça söyledi. “Düzeysiz”
ifadesi ne anlama geliyor Sayın Başkan?
BAŞKAN – Tamam efendim, zabıtları getirteceğim.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Bu kadar alıngan olmayın arkadaşlar.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Alınganlıkla alakası yok.
BAŞKAN – Birlikte işleme aldığım önergeleri oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497’e 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 11 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Madde: 11
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 94 üncü maddesinin üçüncü
fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"seçilenlerin görev süresi iki yıldır, ikinci dönem için
seçilenlerin görev süresi yasama döneminin sonuna kadar devam eder."
Ufuk Uras (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Sakık, buyurun. (BDP
sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de
tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, bu tartışmalarda, bu oylamalarda, olup bitenlerde bizim
diğer siyasi partiler gibi bunu coşkuyla kutlamak gibi bir anlayışımız yok.
Bizim…
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Diğer partilerden farkınız yok! Hiç
farkınız yok!
SIRRI SAKIK (Devamla) – Bizi dinleyeceksiniz… Bizi
dinleyeceksiniz...
BAŞKAN – Lütfen… Lütfen yerinizden söz atmayın arkadaşlar.
SIRRI SAKIK (Devamla) – Bizim kötülük kuyularından…(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Hiç farkınız yok!
BAŞKAN – Sayın Göktaş, lütfen…
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) – Yanında durmak istemediğiniz
insanlardan neden oy istiyorsunuz?
SIRRI SAKIK (Devamla) – Bizim kalbimiz kötülük kuyularından su
çekmez. Ama bunu
kendinize soracaksınız. Niye bu noktada olduğunuzu kendinize
soracaksınız? Bizimle oturup konuşup tartıştınız mı? Bizimle birlikte buraya
sundunuz mu bir şey? Bütün çabamıza rağmen niye bizi ötekileştirdiniz? Niye
bizi yok saydınız?
FAZLI ERDOĞAN (Zonguldak) – Burada yazıyor.
SIRRI SAKIK (Devamla) – Hayır…
Şimdi bakın sevgili arkadaşlar, kim kiminle beraberdir, buna,
birkaç gün önce ilk oylamada 5 arkadaşımız geldi burada sembolik olarak
katıldı, beş oy verdi ve sizin temsilcileriniz çıktı aynen şunu söyledi -bütün
Türkiye kamuoyu bunu bilmeli- “Arkadaşlarınız geldi, boş oy kullandılar.”
Bizimle yan yana gözükmemek için elinizden ne geliyorsa onu yaptınız. Yine bir
sözcünüz çıktı dedi ki: “Bunlar Ergenekon’la birlikte hareket ettiler.” (AK
PARTİ sıralarından “aynen öyle, aynen öyle” sesleri)
Şimdi bakın, sevgili kardeşim… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Sayın Başkan, arkadaşlar dinlerlerse…
BENGİ YILDIZ (Batman) – Dinlemesinler… Dinlemesinler…
BAŞKAN – Evet, lütfen Hatibi dinleyelim değerli milletvekilleri.
BENGİ YILDIZ (Batman) – Dinlemedikleri için bu noktadalar.
SIRRI SAKIK (Devamla) – İşte, aslında niye anlaşmadığımızın
göstergesidir. Siz, bizim beynimizin, bedenimizin efendisi olmak istiyorsunuz.
Oysaki beynimizin, bedenimizin efendisi biz olmak istiyoruz. Sizin temsilciniz
çıkıp şunu söylüyor, diyor ki: “Ergenekon’la yan yana...” Biraz insan vicdanlı
olur. Ergenekon, bizim katilimizdir. Hiçbir dönem katil ve mağdur yan yana
olmaz. Ergenekon’la kimlerin yan yana olduğunu siz çok iyi bilirsiniz. (BDP
sıralarından alkışlar) 29 Mart seçimlerinde kimlerin yan yana durarak bize
karşı cephe açtıklarını da biliyoruz. Ama işinize geldi mi “Ergenekon”
diyeceksiniz! Biz, Ergenekon’un mağduruyuz. Biz, bu sistemin mağduruyuz. Onun
için katillerimizle yan yana olmayız.
Sevgili arkadaşlarımız, bakın, şunu iyi biliniz: Biz, küçücük
maddelerle, efendim, çocuğa bir hediye vererek kandıracak şekilde bir siyaset
yapmıyoruz. Yine bu kürsüde size seslendik, 1994’lerden örnekler verdik. Bakın,
bizi alıp apar topar götürdüler, cezaevindeydik, bize Meclis Başkanı elçiler
gönderdi “Şu dilekçeyi imzalarsanız milletvekilliğiniz düşmez, siz
özgürlüğünüze kavuşursunuz.” dediler ama biz bir bütün olarak -içeride olan
arkadaşlar- şunu söyledik: “Biz, özgürlük için bedel ödemeye hazırız. Siz
özgürsünüz. Biz kapalı kapılar ardında demir ve beton yığınları arasındayız.
Biz, özgürlükler için buradayız. Biz burada milletvekilliğimizi kurtarmak
veyahut da partimizin kapatılmasını kurtarmak değil, biz Türkiye’yi
özgürleştirmek istiyoruz. Biz, özgürlükler için bedel ödüyoruz.” Onun için,
sizin gibi çıkarcı bakmıyoruz. Aramızdaki fark da budur. Size diyalog dedik, diyaloğu yok saydınız; uzlaşı dedik, uzlaşıyı yok saydınız.
Şimdi, Japonların çok hoş bir sözü var: “Güneşe tapanlar, ısı
kanunlarını tartışamaz.” Sistemden korkanlar, ürkenler, bu ülkede demokrasiyi,
özgürlükleri inşa edemez. Onun için, dönün kendinize. Kendi vekillerinizi ikna
edemiyorsanız Barış ve Demokrasi Partisine dönüp bir tek kelime söyleme
hakkınız yok. Sorun varsa sizin içinizdedir. İlk önce iç işinizi alıp o dizaynı yapmış olsaydınız belki bugün bu sitemleriniz bize
olmazdı. Eğer sitemleriniz varsa, diyalog kapısını Barış ve Demokrasi Partisi
size kapalı mı tuttu? Ne yaptı? Hayır, size taslak sunmadı mı? “Gelin,
görüşelim.” demediler mi? Ama siz korktunuz. Şimdi korkuyorsanız, dönüp bizi
günah keçisi ilan etmeyin.
Buradan bütün Türkiye halkına sesleniyorum: Biz diyalog için
varız, diyalog için kapıları sonuna dek zorladık ama AKP’nin kadroları bu
konuda kapılarını kapattılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Sakık, lütfen konuşmanızı
tamamlayın, ek süre verdim bir dakika.
SIRRI SAKIK (Devamla) – Evet, biz sürekli diyalog ve uzlaşıdan
bahsettik, siz sürekli kapılarınızı kapattınız ve sürekli döndünüz, biz gelip
burada oy kullanalım ama asla aramızda bir diyalog olmasın…
Biz bunları daha önce de konuştuk ve tartıştık. Bunların hiç
kimseye bir yarar getirmeyeceğini hep de söyledik. Onun için biz gerçekten
Anayasa’nın kökten değişmesi gerektiğini de vurguladık. Eğer bir anayasa başlangıçtan
itibaren ret ve inkâr politikası üzerine inşa oluyorsa, o anayasadan özgürlük
çıkmaz, uzlaşı çıkmaz, barış çıkmaz. Bizim kapımız sürekli, eğer gerçekten
özgürlükleri inşa edecekseniz kapılarımız sonuna dek açıktır. Eğer yüreğiniz
varsa bütün konularda görüşmeye hazırız ama yürek yoksa o da sizin
sorununuzdur.
İyi akşamlar. (BDP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım üç önerge de aynı
mahiyettedir. O nedenle birlikte işleme alacağım. İstemleri hâlinde önerge
sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergelerin imza sahiplerini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 11 inci
maddesiyle değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 94 üncü maddesinin 3
üncü fıkrasının 2 nci cümlesinde geçen "devre
için" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Aşkın Asan
Ankara
Diğer önerge sahipleri:
Öznur Çalık
Malatya
Mevlüt Akgün
Karaman
BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Asan, konuşacak mısınız?
AŞKIN ASAN (Ankara) – Gerekçe…
BAŞKAN – Sayın Çalık…
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Gerekçe…
BAŞKAN – Sayın Akgün…
MEVLÜT AKGÜN (Karaman) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Verilen önergeyle kelime sınırlaması yapılarak anlam bütünlüğünün
sağlanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, 11’inci madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddenin oylaması gizli oylama şeklinde yapılacaktır.
Bir kez daha milletvekili arkadaşlarımı uyarıyorum: Sizlere
verilecek pullardan beyaz olanı “kabul”, kırmızı olanı “ret”, yeşil olanı da
“çekimser” oyu ifade etmektedir.
Milletvekili arkadaşlarım, lütfen isminiz okunduktan sonra oy
kullanmak için gerekli mahalle gidiniz ve kapalı mekânlarda oy kullanılacağını
bir kez daha hatırlatıyorum ve gizli oylamaya Adana’dan başlıyoruz.
(Oyların toplanmasına başlandı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, izin verir
misiniz…
Biraz önce, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Avni Doğan, oy
kullanırken zarfın içinde başka bir oy pusulasının olduğunu görmüş. Lütfen
milletvekili arkadaşlarımızı uyarın...
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Herkes zarfın içini açsın, baksın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Efendim, biraz önce, Kahramanmaraş
Milletvekili Avni Doğan, buradan oy kullanırken zarfın içinde başka bir oyun
olduğunu görmüş, boş zarfın içerisinde. Lütfen buradan milletvekili
arkadaşlarımızı uyarın, zarfların içerisine baksınlar ve Başkanlık Divanı da
biraz daha bu konuda hassas olsun.
BAŞKAN – Anladım, evet.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, bununla ilgili hususun
Divana bildirilmesi gerekiyor, böyle ulu orta söylenmesin.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Oy kullanılan yerde de müthiş bir
yığılma var.
BAŞKAN – Lütfen, görevli arkadaşlarım, oy kullanmak için… Önce
Divan üyesi arkadaşlarıma, milletvekili arkadaşlarıma, zarfları veren görevli
arkadaşlarıma sesleniyorum: Lütfen, zarfları kontrol ederek verin ve
milletvekili arkadaşlarımız da zarfları aldıklarında lütfen bakarak, içinin boş
olduğunu görerek oylarını kullansınlar. Bir milletvekili arkadaşımızın zarfının
içerisinden bir pul çıkmış; bu konuda duyarlı olmaya davet ediyorum.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oyunu kullanmayan arkadaşımız
kaldı mı? Yok.
Oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.
Oy kutularını lütfen kaldırınız.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 7.11.1982 Tarihli ve 2709 Sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi’nin 11’inci maddesinin gizli oylama sonucunu
açıklıyorum:
“Oy Sayısı : 408
Kabul : 336
Ret : 70
Çekimser :
-
Boş :
1
Geçersiz :
1
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
Harun Tüfekci |
|
Bayram Özçelik |
|
Konya |
|
Burdur” |
Teklifin 11’inci maddesi kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.06
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.15
BAŞKAN: Mehmet Ali ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
100’üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Teklifin 12’nci maddesini okutuyorum:
MADDE 12- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 125 inci maddesinin
ikinci fıkrasına “Ancak, Yüksek Askerî Şuranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk
nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı
yolu açıktır.” şeklindeki cümle eklenmiş ve dördüncü fıkrasının birinci cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun
denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz.”
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 12’nci madde üzerinde kırk yedi
önerge bulunmaktadır. Kura sonucu belirlenen yedi önergeyi okutup işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 12 nci maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 125 inci
maddesinin 2 nci fıkrasına eklenen cümlede geçen
"terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç"
ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Osman Pepe Azize
Sibel Gönül
Kocaeli Kocaeli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 12 nci maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 125 inci
maddesinin 2 nci fıkrasına eklenen cümlede geçen
"terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç"
ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Fahrettin Poyraz Ahmet
Yeni
Bilecik Samsun
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 12 nci maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 125 inci
maddesinin 2 nci fıkrasına eklenen cümlede geçen
"terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç"
ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
İkram
Dinçer
Van
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497’ye 1’inci ek sıra sayılı Anayasanın Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 12 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Hamit Geylani |
Osman Özçelik |
Sırrı Sakık |
|
Hakkâri |
Siirt |
Muş |
|
|
Ufuk Uras |
|
|
|
İstanbul |
|
Madde 12:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 125 inci maddesinin ikinci
fıkrasına "Ancak, Yüksek Askerî Şuranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk
nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme ve disiplin kararlarına
karşı yargı yolu açıktır." şeklindeki cümle eklenmiş ve dördüncü
fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun
denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde
kullanılamaz.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982
Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 12. maddesi ile değiştirilen
Anayasanın 125. maddesinin dördüncü fıkrasının birinci cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Koçal Şevket
Köse
Zonguldak Adıyaman
“Yargı yetkisi idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun
denetimi ile sınırlıdır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982
Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 12. maddesi ile değiştirilen
Anayasanın 125. maddesinin dördüncü fıkrasının birinci cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Atila Emek
Malatya Antalya
“Yargı yetkisi idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun
denetimi ile sınırlıdır.”
BAŞKAN – Şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Anayasa değişikliği teklifinin, 12. maddesinin
teklif metninden çıkarılması için gereğini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Mehmet Şandır |
S. Nevzat
Korkmaz |
|
Konya |
Mersin |
Isparta |
|
Behiç Çelik |
Mehmet Ekici |
|
|
Mersin |
Yozgat |
|
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye efendim?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
– Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Erdal Sipahi efendim, imzası yoksa
imzalasın.
KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – İmza var efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – İmzalattırırız efendim.
BAŞKAN – Gelin, şimdi alalım imzanızı.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – İmzalayıversin.
BAŞKAN – Sayın Sipahi, süreniz beş dakikadır. Önergenizin
gerekçesini açıklayacaksınız.
Buyurun.
KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Sayın Başkan, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Anayasa değişikliğinin 12’nci maddesi Yüksek Askerî Şûra
kararlarıyla ilgilidir. Yapılan değişiklikte, terfi, atama gibi Yüksek Askerî
Şûra kararları, hâlen olduğu gibi yargıya kapalı tutulurken, ordudan atılanlara
yargı yolu açılmaktadır. İktidar döneminde Başbakan ve Millî Savunma
Bakanımızın her Yüksek Askerî Şûra toplantısı sonrasında Şûra kararlarıyla
ordudan atılan askerî personel için sergiledikleri şerh koyma alışkanlıkları
Anayasa değişikliği hâline getirilmektedir. Buna “AKP’nin şerh koyma
değişikliği” de diyebiliriz.
Son birkaç günde, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü
uğruna toprağa düşen yiğitler, maalesef, bu açılımın bedelini ödemekteler.
Anayasa değişiklik görüşmeleri başlayalı 10 Mehmetçik ve 1 polisimiz şehit
düştü. Bir kısmı ağır yaralı olarak yaşam savaşı veren 11 asker ve 2 polisimiz
ise yaralı.
Şerh koyma alışkanlığı keşke açılım projesini hazırlayan ABD’ye
karşı yerine getirilebilseydi. Bu şerhler keşke PKK’nın taleplerine, İmralı’nın
tavsiyelerine ve yakında törenle karşılama hazırlıkları yapılan aşiret
reislerinin küstahlıklarına karşı koyulabilseydi. Keşke, terörle mücadele önce
müzakere, sonra Habur’da mütarekeye çevrilirken şerh
konulabilseydi.
Görüşülen değişikliklerde askerî yargıyla ilgili hükümler
mevcuttur. Askerî yargı konusunda, maalesef, kısmen art niyet, kısmen
bilgisizlikten kaynaklanan yanlış kanaatler gündeme getirilmiştir. Çok eski ve
köklü bir geleneğe sahip askerî yargıyı komutanların emirleri doğrultusunda
karar veren bir anlayışta görmek yanlı bir zihniyetin ürünüdür. Dünyanın birçok
ordusunda mevcut askerî yargıyı eleştirirken Lüksemburg, hatta Senegal gibi
örnekler verilmesi ciddiyetten uzaktır. Askerî yargı olmayan Almanya ise 90’lı
yıllara kadar İkinci Dünya Harbi işgal ordularının konuşlandığı, Nazi sonrası
kısıtlamaların olduğu bir ülkeydi. Alman ordusunun 1950'li yıllarda işgal
güçleri gözetiminde kurulduğunu hatırlatırım.
Hâlen muvazzaf veya emekli askerlerle ilgili olarak sivil yargıda
devam eden birçok dava vardır malumlarınız. Bunların birçoğunda, Anayasa’nın
145’inci maddesi esas alındığında, askerî mahalde cereyan etmeleri, askerî
şahısları ilgilendirmeleri, askerlik hizmet ve görevleriyle ilişkileri
nedeniyle askerî yargının da müdahil olması gerekirdi. Bu takdirde de
Anayasa’nın 158’inci maddesi uyarınca olumlu uyuşmazlık şartının meydana
gelmesi nedeniyle uyuşmazlık mahkemesinin devreye girmesi gerekirdi. Terörle
Mücadele Kanunu, Türk Ceza Kanunu gibi yasalarda yapılan değişiklikler aksi
iddia olarak ortaya sürülebilir ancak bırakalım da bunun gerekçesini ve hangi
yargının sorumlu olduğunu bizler yerine uyuşmazlık mahkemeleri açıklasın ve
hukuk doğru yürüsün. Bu konuda bir teşebbüs oldu mu olmadı mı bilmiyoruz ve
Sayın Bakanımızdan bunun cevabını bekliyoruz.
Aslolan hukuka müdahale
değil, hukukun doğru işlemesi. Kimse darbe de istemiyor, darbeci de. Suç ve suçlu varsa
“Korunsun.” da denmiyor.
Bu ülke darbe ve müdahaleler yaşadı ve hepsi de güya yapıldıkları
sebeplerden çok daha beterini miras olarak bıraktılar. Kaldı ki bu darbe ve
müdahalelerde kimler mağdur oldu, kimler mamul oldu burada yeterince konuşuldu.
Ancak darbe yargıları darbe sonuçları haklı olarak tenkit edilirken, o
bahaneyle daha beter bir yargı anlayışının ortaya konmasını yandaş yargı
yaratılıp Yüce Divandan kaçınan bir anlayışın “demokratik anayasa” diye maskelenmesini de
kimse istemiyor. ABD’nin parçalama bölme senaryolarının “açılım” ile kapısını
açan bir anayasa hiç istenmiyor.
19’uncu yüzyıl vahşi batı kanunu olan “Önce asalım, sonra
yargılarız.” anlayışının “Önce tutuklayalım, sonra yargılarız.” şeklinde
uygulanmasını da kimse istemiyor. Dört köşeli çarpık yargı anlayışını bu ülkede
kimse istemiyor. Nedir o dört köşe? Birinci köşede, kerameti kendinden menkul
gizli tanıklar. İkinci köşede, güya emekli müstafi teröristler yani
itirafçılar! Üçüncü köşede, konuşma röntgenciliği yani telefon dinlemeleri!
Dördüncü köşede ise ne idüğü belirlilerin ihbar
mektupları. İsterseniz bu ucubeye, Habur'da çadıra
sokulup “Sen mutlaka pişmansındır.” komedisini, katiller rahatsız olmasın diye
odalardaki Atatürk resmi ve Türk bayraklarının indirilmesini de
ekleyebilirsiniz. Böylece çarpık yargı anlayışına beşinci köşeyi de ilave
edebilirsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Sipahi, ek süre veriyorum bir dakika içinde lütfen
konuşmanızı tamamlayın.
KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla) – Teşekkür ederim, bitiriyorum
efendim.
Son olarak, sayın milletvekilleri, bu gidiş gidiş
değildir. Bu çarpıklıklar düzelmeli, yeni çarpıklıklar ülkeyi karabasana
götürmemelidir. Sorumluluk sadece vicdani değil tarihîdir. Ben bu vicdani ve
tarihî sorumluluğu duyanlara ve yüce Meclise saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı
mahiyettedir, o nedenle birlikte işleme alacağım. İstemleri hâlinde önerge
sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergenin imza sahibini okutuyorum, buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982
Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 12. maddesi ile değiştirilen
Anayasanın 125. maddesinin dördüncü fıkrasının birinci cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“Yargı yetkisi idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun
denetimi ile sınırlıdır.”
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
|
Atila Emek |
|
Malatya |
|
Antalya |
Diğer önerge
sahipleri: |
|
|
|
|
Ali Koçal |
|
|
|
Zonguldak |
|
|
|
Şevket Köse |
|
|
|
Adıyaman |
|
|
BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
– Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Emek…
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Şevket Köse…
BAŞKAN – Sayın Köse, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
konuşmama başlamadan önce yüce heyetinizi en derin saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, AKP, ülkemizin işsizlik, yoksulluk ve
yolsuzluk problemlerini yok sayıp iki aydır Anayasa’yı kendi önceliklerine göre
değiştirmek için ülke gündemini işgal etmektedir. Cumhuriyet Halk Partisinin bu
Anayasa Değişiklik Teklifi’ne ilişkin temel bazı itirazları bulunmaktadır. Bu
değişiklik teklifi, her şeyden önce, yöntemi bakımından yanlıştır. Hemen
herkesin bildiği gibi, anayasalar, birer toplumsal uzlaşma metnidir. Bu teklif
hazırlanırken uzlaşma aranmamış, muhalefetin eleştirilerine kulak asılmamış ve
sivil toplumun talepleri görmezden gelinmiştir, yapısı değiştirilmek istenilen
kurumların görüşleri bile sorulmamıştır. Neticede, bu teklif, AKP mutfağında
hazırlanıp Meclise getirilmiştir.
Değerli arkadaşlar, bu değişiklik teklifinde hedeflenen, yargı
bağımsızlığını ortadan kaldırmak, yargıyı denetim yapamayacak duruma
getirmektir. Bu teklifle yapılmak istenen, yargıyı kuşatmak ve kuvvetler
ayrılığını ortadan kaldırmaktır. Esas amacı ise Sayın Erdoğan’ı Yüce Divandan
kurtarmaktır. Bu yapılırken hiçbir yerde rastlanmayacak bir biçimde temel hak
ve özgürlüklere ilişkin hükümler de bu pakete dâhil edilmemiştir.
Antidemokratik maddeleri değiştirmek konusunda samimi olan bir iktidar “Paketin
tamamı referandumuna gitmeli.” diye dayatamaz. Samimi bir iktidar vatandaşın
önüne birbiriyle ilgisi ve aralarında bir bağ olmayan konuları bir araya
getirip “Ya hep ya hiç.” demez. Çünkü bu konu Venedik Komisyonu kararlarına da
demokrasinin özüne de aykırıdır.
Değerli arkadaşlar, bu pakette dokunulmazlıklara ilişkin hükümlere
yer verilmemiştir; bu pakette YÖK’e ilişkin bir tek madde yoktur; basın
özgürlüğüne, işçi haklarına, RTÜK’e, yoksulluğa ilişkin bir tek madde yoktur.
Peki, bunlar halkın talepleri değil midir sayın milletvekilleri? Hangi
maddelerin bu pakete dâhil edileceğini kimseye sormadınız. Paketi önlerine
koyup “Bir haftanız var; destekliyor musunuz, desteklemiyor musunuz?” dediniz.
Desteklemeyenleri, yetersiz bulanları, eksiğini gösterenleri darbe Anayasası’nı
savunmakla suçladınız. İstediniz ki yargıya ilişkin kuşatma planınızı herkes
desteklesin ama yalnız kaldınız. Çünkü yaptığınız demokratik değildir, çağdaş
değildir. İnsanları “Ya hep ya hiç.” mantığına zorlayamazsınız, zorlarsanız
boyunuzun ölçüsünü alırsınız.
Sayın milletvekilleri, daha dün Cumhurbaşkanının yetkilerini aşırı
bulan siz değil miydiniz? Şimdi Anayasa Mahkemesinin neredeyse tamamını seçme
yetkisini Cumhurbaşkanının inisiyatifine
bırakıyorsunuz. Daha dün “Şeffaf demokrasi için dokunulmazlıklar kalksın.”
diyen siz değil miydiniz? Bu pakette lafı bile edilmiyor. Daha dün YÖK’ten
yakınmıyor muydunuz? Hani nerede YÖK’e ilişkin maddeler? Sorarım size: Bunlar
tutarsızlık değil midir? Ama tek amacınız bağımsız yargıyı ortadan kaldırmak
olunca bunları görmezden geliverdiniz. Unutmayın, gün gelir bağımsız yargı
herkese lazım olur.
Sayın milletvekilleri, 12 Eylül darbesi elbette yargılanmalıdır,
darbecilerden hesap sorulmalıdır. Elbette kadın ve çocuklara pozitif ayrımcılık
yapılmalıdır. Anayasa’daki antidemokratik hükümler elbette değiştirilmelidir.
12 Eylül Anayasası’na karşısınız ama Adalet Bakanının HSYK’ya da başkanlık yapmasına da karşı değilsiniz. Peki,
sorarım ben size: Bu hüküm oraya 12 Eylül generallerince konulmadı mı? Bu nasıl
samimiyetsizliktir?
Değerli arkadaşlar, şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz her
türlü vesayete karşıyız, hem askerî vesayete karşıyız hem tek kişilik sivil
diktatörlük kurmak isteyen kişilerin vesayetine de karşıyız.
Değerli arkadaşlar, sözlerime bir Alman öyküsüyle son vermek
istiyorum. Buraya çok dikkat etmenizi rica ediyorum: Alman Kralı Büyük Friedrich sarayını yaptırırken, bahçesinde duran değirmeni
sahibinden almak ister, değirmenci vermez. Kral bedeli artırır fakat değirmenci
yine direnir. Öfkelenen Friedrich “Ben Kralım, zorla
alırım.” diye haber gönderince değirmenci son sözünü söyler: “Alamazsın,
Berlin’de hâkimler var.” Bu sözü tam iki yüz yıl önce söylemiştir.
Şimdi, bu yargıyı kuşatmak için vatandaşları birbirine düşüren bir
iktidarın ihtirasına engel olmaya çalışıyoruz. Değerli milletvekilleri, evet,
ben de diyorum “Ankara’da hâkimler var.” Umarız, AKP İktidarı mahkemeye
düşmeden doğru yolu bulur.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinize saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Efendim, diğer önergenin gerekçesini mi okuyacağız yoksa…
ATİLA EMEK (Antalya) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Emek, konuşacak mısınız efendim?
ATİLA EMEK (Antalya) – Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN – Diğer önerge üzerinde Antalya Milletvekili Sayın Atila Emek.
Süreniz beş dakika efendim.
Buyurun.
ATİLA EMEK (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi’nin 12’nci maddesiyle ilgili vermiş bulunduğumuz önerge
üzerine söz aldım. Konuşmama başlarken yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Değişiklik önergemizde “Yargı yetkisi idari eylem ve işlemlerin
hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” şeklinde düzenleme yapılmasını
içermektedir. Ülkemizde yargı yerindelik denetimi yapmamaktadır. Teklifte,
uygulamada olmayan bir durum Anayasa hükmü hâline getirilmekte, yargı işlevini usulî incelemeye indirgemekte, bu durum da hukuk devleti
anlayışıyla bağdaşmamaktadır. Bu açıdan somut, işlevi olmayacak değişikliğin
teklif metninden çıkarılması yerinde olacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa değişiklik
paketinin görüşüldüğü bugünlerde, ülkemizin içinde bulunduğu durumu sizlerle
paylaşmak isterim.
Son günlerde terör saldırılarının artarak devam ettiği,
Anadolu’nun yiğit evlatları bu vatan için canlarını verirken, anaların kınalı
kuzuları gencecik yaşta bu ülke uğruna şehit olurken, Adalet ve Kalkınma
Partisinin iktidarında şehitlerimizin yaşıtı bakan, Başbakan, hatta
Cumhurbaşkanı çocukları, damatları, babalarının ve iktidarın sayesinde iş adamı
oluverdiler, köşeyi döndüler, servetlerine servet kattılar. Sayın milletvekilleri, hak, adalet, hukuk, vicdan bunun neresinde?
Değerli arkadaşlarım, tüm bunlar yetmezmiş gibi, şimdi
görüştüğümüz bu Anayasa Değişiklik Teklifi’yle devletin temeli olan hukukla,
yargıyla oynuyor, hukuku, yargıyı AKP’lileştirmek, devleti temellerinden sarsıp
AKP devletine dönüştürmek istiyorsunuz. Bu teklifle cumhuriyetin anayasası
yerine AKP anayasasını yapmak istiyorsunuz. Bu teklifin, yapmak
istediklerinizin özü, özeti budur.
Sayın milletvekilleri, Anayasa Değişiklik Teklifi, ülkenin ve
milletin ihtiyaçlarından değil AKP üst yönetiminin ihtiyaçlarından doğan bu
değişiklik milletin gündemiyle ilgili değildir. Millet yolsuzluğun sonucu olan
yoksullukla canından bezmiş, çaresizlik içinde iş, aş, ekmek mücadelesi
vermektedir. İktidar çevreleri iktidar gücü ve desteğiyle bir elleri yağda, bir
elleri baldadır. Ozanın dediği gibi:
“Milletin sırtından doyan doyana,
Bunu gören yürek nasıl dayana,
Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana,
Bilmem söylesem mi, söylemesem mi?”
Hayvan üreticileri bugün Konya’dan, Sakarya’dan feryat ediyordu,
bunu duydunuz mu?
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz Cumhuriyet Halk
Partililerin siyasi anlayış ve terbiyesinde “Beytülmale el uzatılmaz.” kuralı
geçerlidir. Bu söz kimindir biliyor musunuz? Bu söz Millî Mücadele Kahramanı,
2’nci Cumhurbaşkanımız, 2’nci Genel Başkanımız, Büyük Devlet Adamı İsmet
İnönü’nün sözüdür. Beytülmal, milletin malıdır. Milletin malına el uzatanlar,
milletin sırtından servetlerine servet katanlar, gencecik çocuklarını iş adamı
yapanlar, bunların hesabını bir gün, mizan günü mahkemeyi kübrada
vereceklerdir. Böylece, ilahî adalet yerini bulacaktır. Burada olduğu gibi,
sayınız ne olursa olsun, bu kuralı değiştirmeye de gücünüz yetmeyecektir.
Sayın milletvekilleri, hukukçu kimliğim ve hukuka olan inancımla
millet malına el uzatanların yargı önünde hesaplarını vereceği gün gelecektir.
Bu hesap, Yüce Divanda, bağımsız yargıda elbette görülecektir. İşte, sizin
bütün çabanız, Yüce Divanda ve yargıda hesap verme günü geldiğinde, kendinizi
güvenceye alacağınız ortamı hazırlamak için yargıyı siyasi iktidarın güdümüne
almaya çalışıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Emek, süreniz doldu. Bir dakika ek süre veriyorum.
ATİLA EMEK (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hukuk devletini, erkler ayrılığını ortadan kaldırıyorsunuz; yandaş
medya gibi, yandaş yargıyı da yaratmaya çalışıyorsunuz ancak bunu
başaramayacaksınız ve hesap vermekten de maalesef kurtulamayacaksınız.
Bu duygularla, önergemizin kabul edilmesi dileğiyle yüce Meclise
saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birlikte işleme aldığım önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497’ye 1’inci ek sıra sayılı Anayasanın Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 12 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Madde 12:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 125 inci maddesinin ikinci
fıkrasına "Ancak, Yüksek Askerî Şuranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk
nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme ve disiplin kararlarına
karşı yargı yolu açıktır." şeklindeki cümle eklenmiş ve dördüncü
fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun
denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde
kullanılamaz.”
Sırrı
Sakık (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyor
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
– Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Geylani, buyurun. (BDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır efendim.
HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
anılan değişiklik önergesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Anayasa’nın 2’nci maddesinde, sözde,
Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğu yazılıdır. Peki, gerçekten de Türkiye bir
hukuk devleti mi yoksa antidemokratik bir kanunlar devleti midir? Hukuk devleti
öncelikle kendi koymuş olduğu kurallara uymasıyla hukukileşir, hukuk devleti
sadece hukuku olan ya da yasası olan devlet anlamında değildir. Bununla
birlikte hukuk devleti sadece modern yasa metinlerinin çıkarılmasıyla da hukuki
olmaz. Onun için tüm yasaların adaletin sağlanmasına hizmet edecek şekilde
evrensel hukuk normları, insan hakları gibi değerlere uygun olarak
çıkarılmaları ve yine, bu değerlere hizmet eder şekilde uygulanmaları ve
yorumlanmaları gerekmektedir. Devletin istisnasız tüm organlarınca yapılan
işlemlerin yargı denetimine tabi olması ve bu denetimi sağlayacak olan yargı
erkinin de kendisinin de evrensel hukuk değerleri, insan hakları, adalet ve
hakkaniyet gibi kriterlere bağlı olması kaçınılmazdır.
Demokratik hukuk devletinde idarenin bütün iş ve eylemleri yasamanın, yasama
faaliyetleri yargı denetimine tabidir.
Değerli arkadaşlar, ancak yürürlükteki 82 darbe Anayasası’na göre
bazı işlemler yargı denetimi dışındadır: Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı
işlemler, Yüksek Askerî Şûra kararları, olağanüstü hâl, sıkıyönetim ve savaş
hâllerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnameler, Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu kararları, ayrıca Anayasa’nın geçici 15’inci maddesiyle de birçok
tasarruf yargı dışında tutulmuştur.
Bilindiği gibi, Anayasa’nın istisna getirdiği bu işlemler ve
ortaya çıkan sonuçları, yıllardır Türkiye'nin en önemli kaotik gündem
maddelerini oluşturmaktadır. Şimdi, bu teklifle YAŞ kararlarının yargı
denetimine açıldığı iddia edilmektedir. Oysa maddenin bu hâliyle kabul edilmesi
durumunda değişen çok fazla bir şey olmayacaktır çünkü evrensel hukuk kriterlerine uygun olmayan yargı sistemlerinde keyfî
istemlere göre boşluklar doldurularak dolanma hileleri yaşanmaktadır.
Bu durumda, YAŞ kararları öncesinde hukuki olmayan ama yasalitenin tamamladığı noktada uygunluk yönünde kararlar
oluşturulacaktır. Örneğin, TSK bir personelini resen emekli etmek istediği
zaman, buna uydurulan evraklar hazırlandığı sürece yargının bunu denetlemesi ve
yapılanın uygunsuz olduğu yönünde karar vermesi oldukça zor olacaktır. Bunun
için bir şekilde sicil amirlerinin kanaatine güvenmek ve sürecin doğru
çalıştığına inanmak zorunda kalınacağı için, sonuçta sadece evrak incelemesi
yaparak ve bulunan kanıtlar üzerinden karar verilmesi de kaçınılmaz olacaktır.
Değerli arkadaşlar, YAŞ kararları, yargıya, adil karar alabilmeyi
ve netice verecek şekilde düzenlenmelidir. Sadece “Kanuna uygun mu?” şeklinde
yapılacak bir düzenleme adil sonuç vermeyecek, personeli sistem dışına
çıkartmak isteyen art niyetlilerin gerekçelerini güçlendirecektir.
Maddenin bu hâliyle kabul edilmesi durumunda, boşluk oluşmaması
bakımından askerî mevzuatta da değişikliğe gidilerek düzenleme yapılması
yeniden kaçınılmaz duruma gelecektir. Bu maddenin adil yargılama ve
sonuçlandırmaya yetkili olacak şekilde düzeltilerek kanunlaştırılmasının
mağduriyetlerin önlenmesi bakımından daha isabetli olacağı kanısındayız.
Bu nedenle, 12’nci maddenin tekrar gözden geçirilmesi, YAŞ
kararlarının tam yargıya açılması ve sınırlandırmanın değişiklik tasarısından
çıkarılarak düzenlenmesi gerekmektedir.
Bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu bir kez daha saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım üç önerge de aynı mahiyette olduğundan birlikte
işleme alacağım, istemleri hâlinde önerge sahiplerine söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergelerin imza sahiplerini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 12 nci maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 125 inci
maddesinin 2 nci fıkrasına eklenen cümlede geçen
"terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç"
ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
İkram
Dinçer
Van
Diğer önerge sahipleri:
Azize Sibel Gönül (Kocaeli) ve arkadaşları
Fahrettin Poyraz (Bilecik) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
– Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Dinçer, konuşacak
mısınız?
İKRAM DİNÇER (Van) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Sayın Pepe?
OSMAN PEPE (Kocaeli) – Konuşacağım efendim.
BAŞKAN – Kocaeli Milletvekili Sayın Osman Pepe önerge üzerinde
konuşacaklar.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN PEPE (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
cumartesi ve pazar günleri şahsımla ve ailemle alakalı olarak bir ulusal
gazetede baştan aşağı yalan ve yanlışlarla dolu, tutar hiçbir tarafı olmayan
haberler manşet yapıldı.
Cumhuriyet Halk Partisi bu yalan ve yanlışların üzerine kurulu
muhalefetinin gereği olarak, dün Sayın Koç, bugün Sayın Kart “240 milyon, 100
milyon” gibi rakamları telaffuz ederek, aslı astarı olmayan şeylerle şahsımıza
yönelik, partimize yönelik muhalefet yapmaya, kara çalmaya çalışıyorlar.
Kendilerine şunu hatırlatıyorum: 22 Temmuz seçimleri öncesiydi.
İstanbul İl Başkanı veyahut da İstanbul milletvekillerinden birisi Sayın Genel
Başkanları Baykal’a “650 dairesi olan bir Bakan var. Bakan çocukları var.” diye
bir söz söylettiler. Sonra çıktık meydanlarda “Sayın Baykal, elinizde belgeniz,
bilginiz varsa lütfen açıklayın. 650 değil, 65 değil, 6 tane dairenin
çocuklarımıza ait olduğunu ispat edin, bu daireleri bağışlayacağız.” dedik. Ama
tık yok.
Tabii, siyasetçi son derece savunmasız, basın son derece hoyrat.
Önce, kara çal, mahallenin başında bir yalan uydur, öteki başında uydurduğun
yalana inan!
Peki, biz ne yapalım siyasetçiler olarak? Yargıya gideceğiz.
Hakkımızı nerede arayacağız? Önce, basına tekzip gönderiyoruz; aslı yoktur,
astarı yoktur, esası yoktur. Basındaki patronların, beyefendilerin keyfi
gelirse tekzibi yayınlar, keyfi gelmezse yayınlamaz.
Peki, ne yaparız arkasından? Mahkemeye gideriz. Mahkemedeki hâkim
efendi der ki: “Siyasetçi ağır eleştiriye tahammül edecek.”Bu nasıl iş? Bu
nasıl siyaset anlayışı? Bu nasıl hukuk anlayışı? İşte Türkiye'de tuzun
koktuğunu, insanların hakkını, hukukunu aramak için müracaat edecekleri
merciler olan mahkemelerin ne kadar tarafgirane karar
verdiklerini, nasıl siyasi taraf olduklarını onlarca dava ile ortaya koymak
mümkündür.
Buradan elbette ki üzüntü duyuyoruz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Silivri’den mi bahsediyorsun?
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Siz alıştırdınız, sizi örnek
alıyorlar.
OSMAN PEPE (Devamla) – Ben bu cumartesi ve pazar günü şahsımla,
ailemle alakalı olarak çıkan haberlerle alakalı tekzip gönderdim,
yayınlamadılar; noterden gönder, yayınlamıyor; mahkemeye gidiyorsun… İnşallah,
temenni ediyorum, hak yerini bulacak. Hukukun bağımsız olması önemlidir ama
hukukun, Türkiye'deki
yargının esas sorunu tarafsız da olmasıdır. Maalesef Türkiye
yargısının böyle bir hastalığı var. Bakıyor, kimin hakkında, hangi siyasi
görüşten, ona göre kararını ön yargılı olarak veriyor.
Beş sene bakanlık yaptık, bu beş sene bakanlık esnasında, evet,
tüyü bitmemiş yetimin hakkına, hukukuna el uzatmadık, el uzattırmadık ama bazılarının
menfaatlerine, evet, engel olduk; bazılarının ayaklarına bastık.
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) – Kim onlar?
OSMAN PEPE (Devamla) – Onlar da, şimdi sıra kendilerine gelmiş,
rövanş almaya çalışıyorlar. Ama şunu söyleyeyim: Güneş balçıkla sıvanmaz.
Cumhuriyet Halk Partisinin değerli sözcülerinden şunu istirham
ediyorum: Lütfen ama lütfen, başkalarının yalanları ve yanlışlarıyla bu
kürsüden milleti ve sayın milletvekillerini meşgul etmeyin. Başka bildiğiniz
doğrular, gerçekler varsa siyaseti doğrular üzerine inşa edin. Burada eğer bunu
yapabilecek gücünüz, cesaretiniz varsa sizi millet ayakta alkışlar. Ama
yalanlarınızla baş başa kalırsınız ve mahkûm olursunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Pepe, lütfen konuşmanızı tamamlayın efendim, ek
süre veriyorum.
Buyurun.
OSMAN PEPE (Devamla) – Ben, Sayın Başkana müsamahasından dolayı ve
siz değerli milletvekili arkadaşlarıma…
Bu konuda eminim ki pek çoğunuzun çeşitli sıkıntıları olmuştur,
benzer sıkıntıları olmuştur. Türkiye’de hakkın, hukukun, yansız ve tarafsız
işlediği günleri canıgönülden arzu ediyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HALUK KOÇ (Samsun) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Evet Sayın Koç, buyurun.
HALUK KOÇ (Samsun) – Sayın Pepe…
BAŞKAN – Sayın Koç, size söz
vermeden önce, izin verirseniz bir şey söyleyeceğim. Sayın Pepe, tabii, bir
değerlendirme yaptı ama tüm yargı kurumlarımızı istisnasız aynı kategoriye
koymanın veya birtakım yanlış kararlardan hareketle tüm yargı kurumlarımızı
aynı kefeye koymanın doğru olmadığını ifade etmek istiyorum.
ATİLA EMEK (Antalya) – “Hâkim efendi” diye tabir yoktur!
BAŞKAN - Eleştirilen yanlış kararlar kuşkusuz ki vardır. Özellikle
bunun zabıtlara geçmesi için bu cümleleri kullandım.
ATİLA EMEK (Antalya) – Sayın Başkan, “Hâkim efendi” yoktur.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) – “Hâkim efendi” ne anlama geliyor?
BAŞKAN - Sayın Koç, buyurun.
HALUK KOÇ (Samsun) – Sayın Başkan, Sayın Pepe konuşmasında… Ben
konuşmam sırasında Sayın Pepe’den hiç isim olarak bahsetmedim.
BAŞKAN – O sizden bahsetti
mi?
HALUK KOÇ (Samsun) – Bahsetti.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – “Koç” dedi, “Koç”, 3 defa “Koç” dedi.
HALUK KOÇ (Samsun) – Müsaade ederseniz bu konuda kısa bir
açıklama…
BAŞKAN – Doğrusu ben de dikkatle dinledim ama demek ki kaçırdım.
Yeni bir sataşmaya mahal vermeyin lütfen, buyurun. Siz çok
tecrübeli bir milletvekili arkadaşımızsınız Sayın Koç, üç dakika içerisinde…
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- Samsun Milletvekili Haluk
Koç’un, Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin, şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
HALUK KOÇ (Samsun) – Sayın Başkan, söz verdiğiniz için teşekkür
ediyorum.
Sayın Pepe’yi bir önerge üzerinde söz almış olarak bu kürsüde
gördük. Tabii, sizin de, İç Tüzük gereği zaman zaman
yaptığınız gibi, önerge üzerinde konuşmaya davet etmenizi beklerdim fakat
önerge dışında, kendisiyle ilgili birtakım açıklamalarda bulundu. Bence bir
eski sayın bakanın bu konuda bir şikâyeti varsa, bunun yeri, burada bir önerge
üzerinde, İç Tüzük dolanarak bir açıklama yapmak değil, konunun kendi
tarafından doğrularıyla, bir basın toplantısıyla bunu kamuoyuna duyurmak daha
doğru bir yaklaşım olurdu. Bu benim düşüncem.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, Sayın Pepe’ye dönük ben ismen
konuşmamda herhangi bir ifadede bulunmadım, sadece şunu söyledim, sizlere hitap
ederek şunu söyledim: “Birkaç gündür gazete sayfalarında, Türkiye’de yaşanan
sıkıntılı ortamda, kara toprağa yürüyen vatan evlatlarının haberleri yanında,
240 milyon dolara ekmek parası kazanmaya çalışan bakan mahdumlarını görünce
benim yüreğim sızlıyor.” Bir gazete haberidir, doğru. Gazete haberini bir isim
olarak ifade etmedim.
Şimdi, şunu söylemeye çalışıyorum: Değerli arkadaşlarım, bakın,
“Kendi çocukları şu bu…” dedi. Benim 2 tane çocuğum var Sayın Pepe. Benim
yaşantım da ortada. Peki, niye hiçbir Cumhuriyet Halk Partilinin çocukları
hakkında bu tür iddialar ortaya konmuyor? Neden? Bunu bir
düşününün. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
HALUK KOÇ (Devamla) – Bunun bir kolayı var. Bakın, Anayasa
değişikliği yapmaya çalışıyorsunuz. 83’üncü ve 100’üncü maddeler duruyor. Eğer
bu tür bir şikâyetiniz varsa kaldırın 83’ü, 100’ü, sıyrılın şu
dokunulmazlıklardan, hakkınızda çevrenizde sizinle ilgili ne suçlama varsa
gidin yargıya, o hâkim efendilerden değil ama hâkim beylerden aklanmanızı
dileyin.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Ayıp! Ayıp!
BAŞKAN – Sayın Poyraz konuşacak mısınız, gerekçe mi?
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Hakkı Suha Okay’ın kardeşi için de söylendi, doğru muydu?
BAŞKAN – Efendim, lütfen…
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Ayıp, ayıp! Hiç doğru değil!
BAŞKAN – Lütfen…
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Çok ayıp, çok!
HALUK KOÇ (Samsun) – Size yakışmıyor. Bakın, söz alıp
konuşursunuz.
BAŞKAN – Sayın Koç, lütfen yerinize oturun.
HALUK KOÇ (Samsun) – Yarası olan gocunur.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım.
HALUK KOÇ (Samsun) – Maalesef, üzgünüm.
BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayalım.
Sayın Koç, lütfen…
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin,
7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) (Devam)
BAŞKAN - Sayın Poyraz konuşacak mısınız, gerekçe mi?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeyi okuyun lütfen.
Gerekçe: Hukuk devleti ilkesine daha uygun düşecektir.
BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, 12’nci madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddenin oylaması gizli oylama şeklinde yapılacaktır.
Bir kez daha her maddede olduğu gibi milletvekili arkadaşlarıma
hatırlatıyorum. Sizlere verilen pullardan beyaz olanı “kabul”, kırmızı olanı
“ret”, yeşil olanı ise “çekimser” oyu ifade etmektedir.
Milletvekili arkadaşlarımız lütfen isimleri okunmadan sıraya
girmesinler.
Gizli oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN – Oyunu kullanmayan arkadaşımız kaldı mı?
Oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.
Lütfen oy kutularını kaldırınız.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 7.11.1982 Tarihli ve 2709 Sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi’nin 12’nci maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
“Oy Sayısı : 409
Kabul : 338
Ret : 69
Çekimser : -
Boş : 2
Geçersiz : -
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
Harun Tüfekci |
|
Bayram Özçelik |
|
Konya |
|
Burdur” |
Teklifin 12’nci maddesi kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 13’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 13- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 128 inci maddesinin
ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Ancak, malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri
saklıdır.”
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 13’üncü madde üzerinde elli bir
önerge verilmiştir. Kura sonucu belirlenen yedi önergeyi okutup işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 13 üncü
maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 128 inci maddesinin 2 nci fıkrasına eklenen cümlenin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ali İhsan Merdanoğlu Ahmet
Yeni
Diyarbakır Samsun
“Ancak, kazanılmış haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri
saklıdır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 13 üncü
maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 128 inci maddesinin 2 nci fıkrasına eklenen cümlenin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Kerem
Altun
Van
“Ancak, kazanılmış haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri
saklıdır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 13 üncü
maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 128 inci maddesinin 2 nci fıkrasına eklenen cümlenin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Aşkın
Asan
Ankara
“Ancak, kazanılmış haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri
saklıdır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497’ye 1. Ek sıra sayılı Anayasanın Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 13 ncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Sevahir Bayındır |
Bengi Yıldız |
Pervin Buldan |
|
Şırnak |
Batman |
Iğdır |
|
|
İbrahim Binici |
|
|
|
Şanlıurfa |
|
Madde : 13
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 128 inci maddesinin ikinci
fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Ancak, malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme
hükümleri ve sosyal güvenlik hakları saklıdır.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982
Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 13. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Enis Tütüncü |
Mehmet Ali Susam |
Bihlun Tamaylıgil |
|
Tekirdağ |
İzmir |
İstanbul |
"Madde 13- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 128 inci
maddesinin ikinci fıkrasına "Ancak, mali ve sosyal haklara ilişkin toplu
sözleşme hükümleri saklıdır. Toplu sözleşme ile memur ve diğer kamu
görevlilerinin aleyhine hüküm getirilemez." cümleleri eklenmiştir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982
Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 13. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mehmet
Ali Susam
Malatya İzmir
“Madde 13 – Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 128 inci maddesinin
ikinci fıkrasına “Ancak, mali ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme
hükümleri saklıdır. Toplu sözleşme ile memur ve diğer kamu görevlilerinin
aleyhine hüküm getirilemez.” cümleleri eklenmiştir.”
BAŞKAN – Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Anayasa değişikliği teklifinin 13. maddesinin
teklif metninden çıkarılması için gereğini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Oktay Vural |
Mehmet Şandır |
|
Konya |
İzmir |
Mersin |
|
Behiç Çelik |
S. Nevzat
Korkmaz |
İsmet Büyükataman |
|
Mersin |
Isparta |
Bursa |
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Efendim, kim konuşacak?
OKTAY VURAL (İzmir) – İsmet Büyükataman
efendim.
BAŞKAN – Sayın Büyükataman, buyurun
efendim.
Süreniz beş dakikadır. (MHP sıralarından alkışlar)
İSMET BÜYÜKATAMAN (Bursa) – Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; Anayasa Değişikliği Kanun Teklifi’nin 13’üncü maddesi hakkında
verdiğimiz önerge üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün, 3 Mayıs 1944, Milliyetçiler
Bayramı’nın 66’ncı yıl dönümüdür. Türklüğün izzetine yakışır bir hareket
tarzıyla ortaya çıkan bu irade, dönemin siyasi gelişmelerine karşı millî bir
refleksin adıdır. 3 Mayıs Milliyetçiler Günü hepimize kutlu olsun.
Bu vesileyle, başta merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey ve
Hüseyin Nihal Atsız Bey olmak üzere, hayatlarını vatan ve millet yolunda
kaybeden tüm aziz şehitlerimize Cenabıallah’tan
rahmet diliyorum. Ruhları şad, mekânları cennet olsun.
Saygıdeğer milletvekilleri, anayasalar toplum sözleşmeleridir,
yalnızca bugün yaşayanları değil yarın doğacak kuşakları da etkileyecek,
siyasetin ve zamanın üstünde ve ötesinde metinlerdir. Anayasayı değiştirenlerin
siyasetten çekilmiş oldukları dönemlerde bile ürettikleri anayasalar toplumu
yönlendirmeye devam edecektir. Anayasa hazırlamanın sorumluluğu büyüktür ve
milletlerin geleceğinde hayati önemi haizdir. Bu nedenle, toplumu oluşturan
herkesin ve her kesimin azami talep ve beklentilerini önce dinlemek, sonra
değerlendirmek ve sonra da karara varmak esas olmalıdır. Bu durumda, uzlaşma
arayışları, uzlaşma ahlakı, uzlaşma kültürü, uzlaşma ortamı ve bunların
üzerinde yapılacak ittifak, anayasaların etik ve toplumsal kaynağı olmak
durumundadır.
Saygıdeğer milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak
anayasa değişikliklerinde karşılığını arayacağımız sorular şunlar olacaktır:
Türkiye, 21’inci asrın ikinci on yıllarında terör, yoksulluk,
yolsuzluk, hayat pahalılığı ve işsizlik belalarını yenmiş bir ülke mi
olacaktır?
Ülkemiz, siyasi yapısındaki antidemokratik unsurları tasfiye
ederek, modern demokrasilerde olduğu gibi, düşünce, inanç, teşebbüs, örgütlenme
ve benzeri alanlarda temel hak ve hürriyetleri güvence altına alan demokratik
devlet yapısına kavuşacak mıdır?
Vatandaşlarımız, herkesin aynı milletin evladı olmaktan gurur
duyacağı, ayrışmayı değil birleşmeyi, farklılaşmayı değil kucaklaşmayı,
kutuplaşmayı değil buluşmayı sağlayacak toplumsal uzlaşmayı gerçekleştirecek
midir?
Türkiye, birbirinden uzaklaşmamış, birbirine yabancılaşmamış bir
millet yapısıyla etnik köken, inanç, mezhep gibi doğallıkların millî kimliğin
ve bin yıllık kardeşliğin zenginliği olarak görüldüğü bir toplum hayatına
ulaşacak mıdır?
Devletimiz taviz ve teslimiyet döngüsünden kurtulup bağımsız karar
verebilen, yeryüzünde sözü geçen ve dünyaya Başkent Ankara vizyonuyla
bakabilen bir kudret hâline gelecek midir?
Ve bütün bunlar olurken, bizi bir millet olarak tanımlayan ve
millî ve üniter varlığımızı güvenceye alan
Anayasa’mızın başlangıç maddesinde ifadesini bulan kabullere ve cumhuriyetin
kurucu değerlerine saygı ve riayet gerçekleşecek midir?
Bizim, Anayasa tartışmalarında arayacaklarımız bunlardır. Bize
göre bunlara “Evet” demek, bunun için mücadele etmek Türkiye'nin ve Türk
milletinin kaderine sahip çıkmak, geleceğini inşa etmek demektir.
Milliyetçi Hareket Partisi için Anayasa değişikliklerinin
dayandığı ilkeler bundan sekiz yıl önce yaptığımız bir tespitin ve çizgimizin
tekrarı olan şu hüküm olacaktır: Fertlerin temel hak ve hürriyetlerinin geliştirilmesi
ve teminat altına alınması, kamu düzeninin ve millî bütünlüğün sağlanması ve
korunmasıdır.
Saygıdeğer milletvekilleri, yeni bir Anayasa hazırlanması veya
mevcut Anayasa’da köklü değişiklikler yapılması ancak siyasi istikrarın olduğu
ve uzlaşmanın zemin bulduğu bir ortamda düşünülebilecek bir husustur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Büyükataman, konuşmanızı
tamamlayın lütfen, bir dakika süre veriyorum.
İSMET BÜYÜKATAMAN (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bu bakımdan, siyasi normalleşme süreci başlatılmadan ve Türkiye’yi
yönetme kabiliyetini kaybetmiş bugünkü Hükûmete
dayalı siyasi tablo değişmeden yeni Anayasa hazırlanması doğru değildir.
Türk milliyetçileri, geçmişten aldığı güç ve vazgeçmeyecekleri
ilkeleriyle, milletimizin onayı ve rızası olmadan yapılacak her türlü tertibe
ve müdahaleye dün olduğu gibi bugün de yarın da karşı durmaya devam edecektir.
Sözlerime burada son verirken yüce heyetinizi en derin saygı ve
hürmetlerimle selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Büyükataman, teşekkür
ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette
olduğundan birlikte işleme alacağım. İstemde bulunmaları hâlinde önerge
sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergenin imza sahibini okutuyorum, buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982
Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 13. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu
(Malatya) ve arkadaşları
“Madde 13 – Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 128 inci maddesinin
ikinci fıkrasına “Ancak, mali ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme
hükümleri saklıdır. Toplu sözleşme ile memur ve diğer kamu görevlilerinin
aleyhine hüküm getirilemez.” cümleleri eklenmiştir.”
Diğer önerge sahibi:
Bihlun Tamaylıgil (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Katılmıyoruz
efendim.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Susam konuşacak.
BAŞKAN – Sayın Susam, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır Sayın Susam.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Anayasa’nın bazı maddelerinin değişikliğiyle ilgili Kanun Teklifinin
görüşülmesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Bu madde büyük oranda Türkiye’de özellikle kamu çalışanlarımızın,
memurların örgütlenme, sendikal hakları, toplu sözleşme ve daha ileri
noktalarda hak elde edebilmeleri noktasındaki yeni değişikliklerle ilgili bir
madde. Gönlümüz arzu ederdi ki bu madde, hep beraber bu
Mecliste Avrupa Birliği normlarına ve çağdaş demokrasilerde var olan şekline
uygun şekilde değiştirilsin; 6’ncı maddede yapmış olduğumuz değişikliklerle
birlikte bu maddeyle bu iş, Avrupa’da olduğu gibi örgütlenme hakkının
verildiği, örgütlenme hakkının toplu sözleşmeyle devam ettiği ve grev hakkıyla
bu örgütlenme hakkının devam ettiği bir hak hâline gelsin; o da yetmeyip
-dünyada olduğu gibi, birçok ülkelerde- aynı zamanda yönetime katılma ve kamu
çalışanlarının siyaset yapma hakkının sağlandığı bir kanun maddesi olsun. Çünkü
kamu çalışanlarının bu hakkı elde etmesi aslında çağdaş demokrasilerde ve
demokratikleşmek isteyen her ülkede elzem olan şeylerdir.
Maalesef bu Anayasa değişikliğinde verdiğimiz olay, bugün mevcut
yapıyı daha ileriye götürmek değil, mevcut yapıyı daha da geriye götüren bir
nokta oldu. Şu an kamu çalışanları sendika hakkına sahipler, hatta toplu
sözleşme de yapıyorlar. Bununla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
açtıkları davalarda birçok kazanımlar da elde ettiler.
Bakın, geçende KESK, İzmir Büyükşehir Belediyesine gelip “Sizinle
ben toplu sözleşme yapmak istiyorum. Yapmazsanız, bu toplu sözleşmede ben
gerekli olan uyarıları yapacağım.” dedi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı da
“Ben sizinle bu toplu sözleşmeyi yapacağım ama Meclisten geçecek kanunun son
şeklini almasını ve…” Ona göre bir görüşme yapmaya hazır olduğunu belirtti.
Demek ki şu an bu mevcut uygulama var. Peki, bu Anayasa değişikliğinde ne
yapıyoruz? “Eskiden, uzlaşmazlık hâlinde Bakanlar Kurulunun vermiş olduğu
kararın geçerli olduğu” yerine, kamuda yeni bir uzlaşma kurulu oluşturuyoruz,
Bakanlar Kurulunu devreden çıkartıyoruz, toplu sözleşme görüşmelerinde
uyuşmazlık olduğunda bu kurulun verdiği kararı geçerli sayıyoruz. Aslında
Bakanlar kurulunu sütre gerisine koyup Bakanlar Kurulunun atadığı bir kurulla
memurların haklarını kesin olarak tayin eden bir noktaya geliyoruz. Bu ileri
bir adım değil aslında geri bir adımdır.
Gönül ne arzu eder? Gönül, bu konuda memurların, grevli, toplu
sözleşmeli hak elde etmesini ister. Bunun için, bu Meclisin, bu Anayasa değişikliğinde
bir uzlaşma kültürüne, uzlaşmaya ihtiyacı vardı, hatta sadece bu Mecliste
bulunan partilerin uzlaşmasına değil toplumun tümünün uzlaşmasına ihtiyaç
vardı. Bu uzlaşmaya ülkemizin, gerçekten, sadece Anayasa için değil, içinde
bulunduğumuz koşulların gerektirdiği ekonomik ve sosyal şartların da zorlaması
nedeniyle uzlaşmaya ihtiyacımız var.
Değerli arkadaşlarım, uzlaşma, hepimizin üzerinde ısrarla durması
ve demokratikleşmede elimizde çok önemli bir silahtır. Uzlaşmayı sağlayacak
olan şey de aslında, ülkede iktidar olan güçlerdir. Bugün, iktidar partisine
düşen birinci görev, Anayasa’da uzlaşmaya açık ve uzlaşmayı gerçekleştirme
doğrultusunda müthiş özveri göstermesi gereken noktadır. Tam tersine, iktidar
partisini, muhalefet uzlaşmaya yanaşmasa da uzlaşma isteyen parti olarak
görmeye ihtiyacımız var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Susam, ek süre veriyorum, konuşmanızı tamamlayın
lütfen.
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) – Uzlaşma isteyen taraf olmasına
ihtiyaç var. Neden? Çünkü, Türkiye'nin ekonomik
işlerinin, uzlaşan bir Parlamentoda hızla çözülmesine ihtiyaç var. Türkiye’de,
bugün, yaşanan terör belasının alt edilmesinin, bu Parlamentoda ve ulusun tümü
içerisinde bir uzlaşmayla çözülmesine ihtiyaç var. Uzlaşmayı sağlayacak olan
güç de iktidarın tavrıdır. Buradan iktidarı uyarıyorum: Lütfen, ülkenin
ihtiyaçları için daha uzlaşmacı olmalısınız. Bu ülkede ekonomik sorunların,
sosyal sorunların ve millî birlik, bütünlüğün üzerindeki tehlikelerin ortadan
kaldırılması için uzlaşmacı olmak zorundasınız ve bu Anayasa görüşmelerinde
uzlaşmacı olmadığınız için Türkiye'nin yeni, çağdaş, demokratik bir anayasa
yapma şansını kaçırmasına neden oldunuz. Bu hepimiz için çok üzüntü verici bir
durumdur.
Bu duygularla bu yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Susam.
Sayın Tamaylıgil, siz mi konuşacaksınız
efendim?
Diğer önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Sayın Tamaylıgil, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika efendim.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz çerçeve
13’üncü madde üzerinde şahsım adına verdiğim değişiklik önergesi adına söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, demokrasi, demokrasi kültürü ve bu hak kullanımı
açısından baktığımızda emeğin hakkı, emeğin grev hakkı, üretimden kaynaklanan
hakkını kullandırmak ve vermek en önemli görev.
Bugün burada görüşülen madde, Anayasa’nın 53’üncü
maddesinin 128’inci maddeye uyarlanmasıyla gerçekleşen bir madde. Ama ne getiriyor, kime ne getiriyor, ne kazandırıyor veya hangi
riskleri içeriyor? Acaba bunların altını çizmemizde bir sakınca olacak mı?
Bakınız, toplu görüşme, toplu sözleşmeye… Uzlaşma kurulları yine verilen önergelerle
kamu çalışanları Yüksek Hakem Kurulu gibi bir yapıya ve oradan çıkan kararlar
da daha önce Bakanlar Kurulu kararıyla son noktaya ererken şimdi yargı yolu
olmayan, toplu sözleşme hükmünde uzlaşma kurulunun kararı hâline dönüşüyor.
Değerli arkadaşlar, Anayasa’nın 128’inci maddesinde, kamu
çalışanlarının, memurların özlük hakları, sosyal hakları tek tek belirlenen kanunlara atıfta bulunulmuştur. Orada ne
vardır? Tazminat aylıkları vardır, sağlıkla ilgili ödentiler vardır, ölüm
ödentileri vardır. Ama şimdi bu toplu sözleşmeyle ilgili getirilen bağlayıcı
karar bunların kazanılmış olduğu noktadan nereye doğru geri gideceğinin hiçbir
şekilde açıklığını ortaya koymamaktadır, statü hukukuyla oluşmuş olan
kazanımları ne yazık ki kayıp olma riskiyle karşı karşıyadır.
Değerli arkadaşlarım, ülkemizin onayladığı çeşitli sözleşmelerden
bir tanesi de ILO sözleşmeleridir ve ILO sözleşmelerine baktığımız zaman orada
bağlayıcı olan kararlar vardır. 87, 98 ve 151 sayılı ILO kararları,
uluslararası olarak baktığınızda, memurlarımıza toplu sözleşme ve grev hakkını
veriyor. Neden grev hakkından rahatsız oluyoruz? Neden grev hakkı vermiyoruz?
Sendika hakkının en önemli bütünleyici faktörü olan grev hakkı neden
verilmiyor? Biz Anayasa’nın 90’ıncı maddesini değiştirdik. O madde içeriğinde
ne diyor? Uluslararası sözleşmeler iç hukuk oluşumunda ön noktadadır, birinci
geçerlilik noktasındadır. Peki, bu ILO sözleşmelerinin yaptırımları ve
kararları varken bugüne kadar sizi ne tuttu, neden bu değişiklikler yapılmadı?
Bakın değerli arkadaşlarım, dünyanın en büyük işçi sendikası
federasyonu olan ve 155 ülkede 175 milyon işçiyi temsil eden Uluslararası
Sendika Konfederasyonu 28 Nisan 2010 tarihinde Türkiye’yle ilgili bir basın
bülteni yayınladı. Bu bültenin içerisinde de Türkiye'deki sendikal hakların sık
sık ihlal edildiğini, toplu sözleşme ve grev
haklarının en ağır biçimde engellendiğini, işçilere sendikadan çıkmaları için
baskı yapıldığını, sendikaların iç işlerine müdahale edildiğini belirtiyorlar.
Uluslararası raporları, uluslararası değerlendirmeleri sık sık
göz önüne alıp buna göre uygulamalar yapılıyor. Peki, bunlar hiç dikkate
alınmıyor mu?
Bugün baktığımızda, ne yazık ki 1 Mayıstaki yaşadığımız o bayram
havasının içerisinde geçmişi hatırlama gerekliliğini de ortaya koymak gerekiyor.
“Ayakların başları yönettiği yerde kıyamet kopar. Taksim’de inatlaşma hoş
olmaz.” diye iki sene önce söyleyen sizlerdiniz. O ayakların baş olduğu yerde
kıyamet kopmadı, öyle bir gerçeklik olamadı çünkü bu ülkede işçi sendikası,
demokratik kitle örgütleri her zaman baş tacıdır, emekçinin temsilidir,
emekçinin hak arayışının en önemli organıdır. Ama Taksim’de inatlaşmak
gerçekten hoş oldu. Taksim’de, iki gün önce, biz 1 Mayıs coşkusunu yaşadık.
ORHAN KARASAYAR (Hatay) – AK PARTİ’nin
sayesinde oldu.
BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) – Keşke geçen sene o biber gazlarını
yemeseydik...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Tamaylıgil, lütfen
konuşmanızı tamamlayın, ek süre veriyorum.
BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, tabii 1 Mayısı
yaşamak, 1 Mayısın anlam ve önemini ve o yasakların oluşturduğu yapıyı
kaldırmak için çok önemli bir gerekçemiz daha var: 1 Mayıs 1977’de yaşanan, 37
vatandaşımızın katledildiği o olayların faillerini araştıracak bir çalışmayı
bir an önce Mecliste gerçekleştirmek. Bunu teklif ettik, kabul etmediniz. Ama
diliyorum ki o 1 Mayıs katliamının da araştırması yapılacak, faillerinin,
suçlularının açığa çıkması sağlanacaktır. O zaman emeğin, emekçinin -ve bugün
baktığınızda yüzde 10 enflasyon açıklandı arkadaşlarım ama kamu memuruna
verdiğiniz zam 2,5+2,5, altı aylık, o da 5 etmez, 3,75 eder altı aylık
hesapladığında- hem emekçinin hakkını hem onun mali hakkını, sağlık hakkını hem
de…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Tamaylıgil, ek süre de
doldu.
BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) – Selamlayıp bitiriyorum efendim.
BAŞKAN – Sadece Genel Kurulu selamlamanız için mikrofonu açıyorum.
Buyurun.
BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) – …emeğin sesini, onların yankısını
Meclisten hep beraber çıkaralım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergeleri oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497’ye 1. Ek sıra sayılı Anayasanın Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 13 ncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Sevahir Bayındır (Şırnak) ve arkadaşları
Madde : 13
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 128 inci maddesinin ikinci
fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Ancak, malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme
hükümleri ve sosyal güvenlik hakları saklıdır.”
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI HAYATİ YAZICI (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Sayın Bayındır, siz mi konuşacaksınız?
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Evet.
BAŞKAN – Buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Anayasa’nın bazı maddeleri üzerinde yapılan değişiklik önergesinin 13’üncü
maddesine ilişkin, grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bazı maddelerini değiştirmeye çalıştığınız ama hiçbir şekilde 12
Eylül darbe Anayasası’nın ruhunu değiştiremediğiniz bu Anayasa Değişikliği
Teklifi üzerinde yine görüşlerimizi sizinle paylaşacağız.
Değiştiremediniz, çünkü emekçilerin hem örgütlenme hem de bu
örgütlenmelerine bağlı olarak ekonomik ve sosyal haklarını kullanmaya dair en
temel gösterge olan grev hakkını ne yazık ki yine gasbediyorsunuz.
Yani, sizin yapmanız gereken, 12 Eylül Anayasası’nın grev hakkına getirdiği
sınırlandırmaları sınırlandırmakken siz hâlâ özgürlükleri sınırlandırıyorsunuz.
Avrupa Birliği uyum sürecinde her yıl raporlarda şu söylenir:
“Çalışanların -hatta çalışanlar da değil aslında, herkesin- sendika kurma hakkı
vardır.”
Siz “herkes” ibaresini koymadınız. “Herkes” ibaresini koymadığınız
için, burada, çiftçiler, emekliler, gençler, ev eksenli çalışan kadınlar ne
yazık ki hâlâ örgütlenemeyecekler, hâlâ kayıt dışı çalışmak zorunda kalacaklar,
hâlâ emekleri sömürülecek, limon gibi sıkılacaklar yine.
Yine, toplu sözleşme ve grev hakkı et ve tırnak gibi birbirinden
ayrılamaz iki temel unsurdur ama siz “Toplu sözleşmeye gelin, sözleşiyormuş
gibi yapacağız ama sizin görüşlerinizi asla dikkate almayacağız.” diyorsunuz.
Siz ne yapmaya çalışıyorsunuz? Siz bu adımlarla halkı, emekçileri, ezilenleri,
ötekileştirilenleri kandıramazsınız ama kendinizi kandırabilirsiniz. Siz
kendinizi dahi kandıramazsınız bu konuda.
Yine, bugün, Diyarbakır Cezaevinde TMK mağduru çocuklar
isyandaydılar. İşte, cezaevinde… (AK PARTİ sıralarından “Niye taş attılar?”
sesi) 12 Eylül Anayasası’nı değiştiremediğin için taş atıyorlar, Anayasa’nın
ilk maddelerini değiştiremediğin için taş atıyorlar. Niye bana… Her gün
“Türk’üm, doğruyum, çalışkanım.” dedirttiğiniz için taş atıyorlar. Niye hâlâ
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin ana dil hakkına çekince
koyuyorsun diye taş atıyorlar.
BAŞKAN – Sayın Bayındır, taş atmayı meşru mu görüyorsunuz? Sayın
Bayındır…
SEVAHİR BAYINDIR (Devamla) – Niye hâlâ 12 Eylülün hapishanelerde
tutsaklara…
BAŞKAN – Sayın Bayındır, çocukların taş atmasını bir milletvekili
nasıl meşru görebilir?
SEVAHİR BAYINDIR (Devamla) – Müdahale etmeyin bana lütfen!
BAŞKAN – Ederim… Ederim efendim…
SEVAHİR BAYINDIR (Devamla) – Sayın Başkan, Başkanlığınızı bilin,
müdahale etmeyin bana! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Siz bir milletvekilisiniz, çocukların taş atmasını burada
meşru göremezsiniz.
SEVAHİR BAYINDIR (Devamla) – Bu hakkı size kimse vermiyor. Sözümü
kesmeyin! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bu veriyor, bu!
SEVAHİR BAYINDIR (Devamla) – Sözümü kesmeyin! Sözümü kesmeyin
burada! Bu hakkı kimse size vermiyor! (AK PARTİ sıralarından sıra kapaklarını
vurmalar, gürültüler) Bu hakkı size kimse vermiyor! Milliyetçilik, ırkçılık
hakkını kimse size vermiyor! Israr etseniz de bu kabul görmüyor!
MEHMET SALİH ERDOĞAN (Denizli) – Burası Türkiye Büyük Millet
Meclisi!
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Sen kendine bak!
BAŞKAN - Sayın Bayındır,
lütfen, önergeniz üstünde görüşün.
SEVAHİR BAYINDIR (Devamla) – Israr etseniz de milliyetçilik,
inkâr, imha kabul görmüyor!
Diyarbakır Cezaevini gündeme aldınız, hani okullaştırıyordunuz!
Ama 12 Eylülde Kenan Evren’in başaramadığını siz başarıyorsunuz. Çocuklar
cezaevinde hasta. Arkadaşları, hasta arkadaşları hastaneye götürülemiyor diye
çocuklar kapılarını kapatmak zorunda kalıyorlar. Haberiniz var mı sizin,
buralara gömülmüşsünüz, kendi iktidarınızın sağlamlaşması için uygun adımlarla
marş marş yapmaya çalışırken? Ama toplum bunu kabul
etmiyor.
Yine, Siirt’te… Siirt’te Vali Bey’e soruyoruz: “Sizin, burada kuş
uçsa, yaprak kıpırdasa haberiniz olur. Nasıl oluyor da 2006’nın sonundan
itibaren üç buçuk yıl sistemli olarak çocuklar istismar ediliyor, çocukların
hakları yeniyor, çocukların onurları kırılıyor, nasıl duymadınız?” Diyorlar ki:
“Biz, sadece güvenlik için istihbarat alıyoruz.” Peki, bu devlet, güvenlik
devleti olmaya ne zamana kadar devam edecek?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YAHYA DOĞAN (Gümüşhane) – Katiller bitinceye kadar!
BAŞKAN - Sayın Bayındır, süreniz doldu, ek süre veriyorum, lütfen
konuşmanızı tamamlayın.
SEVAHİR BAYINDIR (Devamla) -
Peki, siz sosyal devlet değil misiniz? Peki, siz Çocuk Koruma Kanunu’na
imza atmadınız mı? Peki, bu valilere, emniyete sosyal haklarını korumak ve
uygulamak için bütçe göndermiyor musunuz? Nereye gidiyor bu paralar? Bu halkın
onuru yok mu? “Bir halkın onurunu, emeğini, dilini, kültürünü yasaklarsanız,
bir tek yol kalır direnmek kalır.” dediği gibi şairin, bir tek yol kalır,
direnmek kalır. Tek başına kurtulamazsınız, ya hep birlikte kurtulacağız ya
hiçbirimiz diyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Çok saçma ve şaşkın bir konuşma
yaptınız Sevahir!
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Asıl sen AKP’ye giderek yaptın
şaşkınlığı!
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım üç önerge de aynı
mahiyettedir, o nedenle birlikte işleme alıyorum.
Önerge sahiplerine istemleri hâlinde ayrı ayrı
söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergelerin imza sahiplerini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 13 üncü
maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 128 inci maddesinin 2 nci fıkrasına eklenen cümlenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederim.
“Ancak, kazanılmış haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri
saklıdır.”
|
|
|
Aşkın Asan |
|
|
|
Ankara |
Diğer önerge
sahipleri: |
|
|
|
|
Kerem Altun |
|
|
|
Van |
|
|
|
Ali İhsan Merdanoğlu |
|
|
|
Diyarbakır |
|
|
BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI HAYATİ YAZICI (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Sayın Asan konuşacak mısınız?
AŞKIN ASAN (Ankara) – Gerekçe...
BAŞKAN – Sayın Altun…
KEREM ALTUN (Van) – Gerekçe…
BAŞKAN – Sayın Merdanoğlu…
ALİ İHSAN MERDANOĞLU (Diyarbakır) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Toplu sözleşme ile elde edilen tüm haklar bu kapsamda saklı
tutulmaktadır.
BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, 13’üncü madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddenin oylaması gizli oylama şeklinde yapılacaktır.
Bildiğiniz üzere, size verilen pullardan beyaz olanı “kabul”,
kırmızı olanı “ret”, yeşil olanı “çekimser” oyu ifade etmektedir.
İsmi okunmayan milletvekili arkadaşımız lütfen sıraya girmesin.
Gizli oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oyların toplanmasına başlandı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şu anda çalışma süremizin
dolmasına makul bir süre kalmakla birlikte oylama ve sayım uzayabilir. O
nedenle, maddenin gizli oylama sonucunun açıklanmasına kadar sürenin uzatımını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oyunu kullanmayan arkadaşımız
kaldı mı? Yok.
Oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.
Kupaları kaldırıyoruz.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 7.11.1982 Tarihli ve 2709 Sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi’nin 13’üncü maddesinin gizli oylama sonucunu
açıklıyorum:
Oy Sayısı : 409
Kabul : 339
Ret : 70
Çekimser : -
Boş : -
Geçersiz : -
|
Kâtip Üye |
|
Katip Üye |
|
|
Harun Tüfekci |
|
Bayram Özçelik |
|
|
Konya |
|
Burdur” |
|
Sayın milletvekilleri, çalışma süremizin sonuna gelmiş
bulunuyoruz.
Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 4 Mayıs 2010 Salı
günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.