Normal 25794 2 3 2010-05-12T12:57:00Z 2010-05-12T12:57:00Z 1 39899 227426 TBMM 1895 533 266792 11.9999 Clean Clean 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖNEM: 23                                                    CİLT: 66                                              YASAMA YILI: 4

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

85’inci Birleşim

13 Nisan 2010 Salı

 

 

(Bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

   I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMALAR

IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Siirt Milletvekili M. Yılmaz Helvacıoğlu’nun, Mimar Sinan’ın ölümünün 422’nci yıl dönümü ve Mimar Sinan Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

2.- İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, Kırgızistan Cumhuriyeti’nde meydana gelen son olaylar ve gelişmelere ilişkin gündem dışı konuşması

3.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, İzmir Torbalı Pancar köyü halkının sözleşmeli kiracı olarak uzun süredir tarım yaptıkları arazilerin ellerinden alınmak istenmesine ilişkin gündem dışı konuşması

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da artış gösteren kanser vakalarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/666)

2.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 21 milletvekilinin, kanser hastalığı konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/667)

3.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ve 23 milletvekilinin, kanser hastalığı konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/668)

4.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 21 milletvekilinin, TOKİ’nin faaliyetlerinin araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/669)

B) Tezkereler

1.- Çin Halk Cumhuriyeti Ulusal Halk Kongresinin vaki davetine icabetle TBMM İçişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir Parlamento heyetinin Çin Halk Cumhuriyeti’ne resmî ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1171)

C) Önergeler

1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, (2/447) esas numaralı Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/202)

 

VI.- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

 

VII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, yükseköğrenim öğrencilerinin yurt ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1038) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

2.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, TÜİK’in bazı verileri üzerindeki tartışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1082) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

3.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Ergenekon soruşturmasıyla ilgili bazı hususlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1125) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

4.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’in rekabetçilik endeksindeki yerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1144) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

5.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, kamudaki tasarruf çalışmalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1146) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

6.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Ankara Büyükşehir Belediyesinin yakacak yardımlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1162) Cevaplanmadı

7.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, KİT Yönetim Kurulu üyelerinin gelir vergisi ödemelerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1163) Cevaplanmadı

8.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, imar tadilatlarına ve meslek odalarının tutumuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1181) Cevaplanmadı

9.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, yerel yönetimlerin harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1199) Cevaplanmadı

10.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, İstanbul’daki bir bina inşaatına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1211) Cevaplanmadı

11.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Davos’taki Gazze Panelinin moderatörüne ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1224) Cevaplanmadı

12.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, İstanbul’da kamu hizmetine ayrılan alanların imar değişikliğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1255) Cevaplanmadı

13.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, sosyal yardımların seçim malzemesi yapıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1281) Cevaplanmadı

14.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin sanat ve meslek eğitimi kursları ihalesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1282) Cevaplanmadı

15.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Gazze için yapılan bağışlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1283) Cevaplanmadı

16.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Aydın’da seçim çalışmaları sırasında bir çocuğun hırpalandığı haberlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1287) Cevaplanmadı

17.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, AÖF öğrencilerine öğrenim harcı kredisi verilip verilmeyeceğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1659) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

18.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, burs ve öğrenim kredileri ile ücretsiz barınmaya ilişkin sözlü soru önergesi (6/1662) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

19.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da sporun desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1771) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

20.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Antalya’da spor turizminin geliştirilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1782) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

21.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Erbaa ve Niksar’daki öğrenci yurdu ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1821) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

22.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, 2011 Kış Olimpiyatlarında Erzurum’un tanıtımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1823) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

23.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerde sporun desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1834) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

24.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerde sporun desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1835) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

25.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerde sporun desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1836) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

26.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kanada Kış Olimpiyatlarını izlemek üzere giden heyete ilişkin sözlü soru önergesi (6/1864) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

27.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünün bütçesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1970) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

 

VIII.- AÇIKLAMALAR

1.- Gümüşhane Milletvekili Yahya Doğan’ın, çok sayıda spor tesisinin yapılmış olduğunu görmekten mutluluk duyduğuna ve Gümüşhane ili Kelkit ilçesinin kapalı spor salonunun yapımının tamamlanacağının müjdesini almış olmaktan da çok mutlu olduğuna ilişkin açıklaması

 

IX.- MECLİS ARAŞTIRMASI

A) Ön Görüşmeler

1.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 19 milletvekilinin, kanser hastalığının boyutlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/348)

2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yaşanan kanser vakalarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/551)

3.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da artış gösteren kanser vakalarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/666)

4.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 21 milletvekilinin, kanser hastalığı konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/667)

5.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ve 23 milletvekilinin, kanser hastalığı konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/668)

 

X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)

3.- Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)

4.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/808) (S. Sayısı: 487)

 

XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, denetim ve yönetim kurullarında görevli personele ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/10320)

2.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, başka görevde bulunan ve diğer kurumlarda görev yapan TBMM personeline ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/10509)

3.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, bir hayırseverin yaptırdığı hastanenin atıl durumuna ilişkin Başbakandan sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/12135)

4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Artova Hastanesinin eksikliklerine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/12209)

5.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’teki hasta hakları uygulamalarına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/12210)

6.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, bir ölüm olayındaki ihmal iddialarına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/12213)

7.- Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın, Edremit ve Kazdağı Devlet Hastanelerindeki bazı eksikliklere ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/12215)

8.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, yeşil kart uygulamasına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/12216)

9.- Erzincan Milletvekili Erol Tınastepe’nin, baraj suları altında kalacak bir köydeki kamulaştırmalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/12244)

10.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Munzur Projesi kapsamındaki barajların çevreye etkisine ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/12348)

11.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, yerel yönetimlerdeki kadınlara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/12352)

12.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Çumra Devlet Hastanesi yönetimine yönelik iddialara ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/12394)

13.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’da hastaneler için yapılan ihalelere ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/12395)

14.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Osmaniye’de hastaneler için yapılan ihalelere ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/12396)

15.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, bir hastaneye hizmet alımıyla göreve başlatılan personele ilişkin Başbakandan sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/12425)

16.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, yönetim kadrolarına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/12470)

17.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Çekirge’deki çocuk hastanesinin durumuna ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/12513)

18.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Şevket Yılmaz Devlet Hastanesindeki yanık ünitesinin kapatılmasına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/12569)

19.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, çocuk aşılarına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/12571)

20.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, mesai dışı poliklinik uygulamasına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/12572)

21.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, bir bakanın AOÇ’de gerçekleştirdiği bir görüşmeye ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/12865)

22.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, Milas Güllük Dalyan bölgesindeki balık üreticilerinin sorunlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/12868)

23.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, borçlarını ödemeyen çiftçilerin durumuna ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/12876)

24.- Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani’nin, Şemdinli’deki bir patlama olayına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/12890)

25.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, işsizlik ve kayıt dışı istihdam sorunlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/12933)

26.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Susurluk Çayı’nın taşmasıyla oluşan zarara,

Uluabat Gölü’nün taşmasıyla oluşan zarara,

- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bursa’da aşırı yağışlar dolayısıyla maddi zarara uğrayan çiftçilere,

- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, afet mağduru çiftçilerin borçlarına,

- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, pamuk primine,

Pamuk ithaline,

- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, bazı hayvancılık desteklemeleri kapsamına Konya’nın alınmamasına,

- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, Alanya’da ölen gösteri yunuslarına,

- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, kırmızı et ve süt tüketimi ile fiyatlarına,

İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/12977), (7/12978), (7/12979), (7/12980), (7/12981), (7/12982), (7/12983), (7/12984), (7/12985)

27.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, Marmaris Turunç beldesinin afet kapsamına alınmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/12995)

28.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Edremit ilçesinin yağışlar nedeniyle uğradığı zarara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/12996)

29.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, banka teminat mektuplarındaki işlem ücretlerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı (7/13030)

30.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, TKİ’nin yardım kömürü dağıtımına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/13034)

31.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, EÜAŞ’taki bazı personel hareketlerinin Bakanlık iznine bağlanmasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/13037)

32.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras’ın, ödüllendirilen öğretmen ve yöneticilere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/13053)

33.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, PTT’nin özelleştirileceği iddiasına ve personelin özlük haklarına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı (7/13076)

34.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, sahte reçete olaylarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/13092)

35.- Ankara Milletvekili Nesrin Baytok’un, emeklilerin Ziraat Bankasından kullandıkları kredilere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı (7/13116)

36.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, bazı istisnai memuriyet kadrolarına yapılan atamalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/13119)

37.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, Dursunbey’de grizu patlaması meydana gelen maden ocağının denetimine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/13127)

38.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, bazı istisnai memuriyet kadrolarına yapılan atamalara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/13129)

39.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, Gürsu’daki bir köyün arazilerinin su baskınlarına maruz kalmasına,

- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, bazı tarım ilaçlarının kullanımına,

Çukurova’daki üretim planlamasına,

- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, bazı istisnai memuriyet kadrolarına yapılan atamalara,

İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/13142), (7/13143), (7/13144), (7/13145)

40.- Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın, Altınova sahil şeridindeki erozyona ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı (7/13146)

41.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, KOBİ’lerin desteklenmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı (7/13168)

42.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Antalya’daki işsizliğe ve meslek edindirme kurslarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/13191)

43.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerde sel taşkınları nedeniyle yapılacak çalışmalara ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/13193)

44.- Edirne Milletvekili Bilgin Paçarız’ın, Hamzadere ve Çakmak Barajlarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/13194)

45.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Gaziantep’teki çiftçilerin Ziraat Bankasına kredi başvurularına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı (7/13197)

46.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, yerel basına ilan desteğine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/13255)

47.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, dâhilde işleme rejimi kapsamındaki ürünlerin iç piyasaya sürülmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/13266)

48.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, TRT 2’de yayınlanan bir habere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/13279)

49.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, tarihî bir caminin tamir ve tadilatına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/13280)

50.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, TRT’nin yayın politikasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/13281)

51.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, yabancı bir gazetede çıkan yoruma ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/13314)

52.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya SGK İl Müdürlüğünün bir uygulamasına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/13333)

53.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, hayvanları koruma konusundaki zorunlu eğitici yayınlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/13377)

54.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, Çanakkale’deki bir yazıttaki Atatürk’ün sözlerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/13380)

55.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın, gazete sahiplerine yönelik sözlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/13382)

56.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, medyaya yönelik bir açıklamasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/13399)

57.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, zorunlu deprem sigortasına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa Demir’in cevabı (7/13405)

58.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, Bursa’daki bir hastanenin SGK mevzuatına aykırı işlemler yaptığı iddialarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/13480)

59.- Edirne Milletvekili Rasim Çakır’ın, istifa eden memurların emekli ikramiyelerine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/13482)

60.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, yasama dokunulmazlığına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/13539)

61.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, SGK ile TOKİ arasındaki protokole ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/13558)


I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 13.05’te açılarak beş oturum yaptı.

Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Meral Akşener, Türk polis teşkilatının kuruluşunun 165’inci yıl dönümüne ilişkin bir konuşma yaptı.

Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,

İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu,

Mersin Milletvekili Mehmet Şandır,

Bursa Milletvekili Ali Koyuncu,

Muğla Milletvekili Gürol Ergin,

Tunceli Milletvekili Kamer Genç,

Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan,

Malatya Milletvekili Öznur Çalık,

Mersin Milletvekili Behiç Çelik,

Türk polis teşkilatının kuruluşunun 165’inci yıl dönümüne;

İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız, Sağlık ve Sosyal Güvenlik Haftası’na;

İlişkin birer açıklamada bulundular.

Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Emin Önen, Şanlıurfa’nın kurtuluşunun 90’ıncı yıl dönümüne,

Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük, Türk polis teşkilatının kuruluşunun 165’inci yıl dönümüne, Dünya Romanlar Günü’ne ve süt üreticilerinin sorunları ve süt fiyatlarına,

Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, Denizli ilinin ekonomik sorunlarına,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, milletvekilleri, Genel Kurulda, ülkenin çok önemli sorunlarını dile getirirken Hükûmetin bir yetkilisinin bulunmamasına ve iktidar grubuna mensup çok az sayıda milletvekilinin bulunmasına ilişkin bir açıklamada bulundu.

Senegal Ulusal Meclisi Dışişleri, Afrika Birliği ve Yurtdışındaki Senegalliler Komisyonu Başkanı Bocar Sedikh Kane ve beraberindeki Parlamento heyetinin ülkemizi ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Bursa Milletvekili Necati Özensoy ve 21 milletvekilinin, sokak hayvanlarının ıslahı sorununun (10/662),

Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin, televizyon programlarının çocukların gelişimi üzerindeki etkilerinin (10/663),

Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 22 milletvekilinin, tütün sektöründe yaşanan sorunların (10/664),

Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 25 milletvekilinin, sokak hayvanlarının ıslahı sorununun (10/665),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan:

(10/449) esas numaralı, kamudaki geçici personelin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergenin görüşmelerinin Genel Kurulun 8/4/2010 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP,

(10/489) esas numaralı, emniyet teşkilatı mensuplarının çalışma şartlarındaki ve özlük haklarındaki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergenin görüşmelerinin Genel Kurulun 8/4/2010 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP,

(10/515, 10/606) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin görüşmelerinin Genel Kurulun 8/4/2010 Perşembe günkü birleşiminde birlikte yapılmasına ilişkin CHP,

Grubu önerileri yapılan görüşmelerinden sonra kabul edilmedi.

Muş Milletvekili Sırrı Sakık, Mersin Milletvekili Kürşad Tüzmen’in, bayrakla ilgili ifadelerine ilişkin bir açıklamada bulundu.

Tunceli Milletvekili Kamer Genç, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, şahsına,

Mersin Milletvekili Kürşad Tüzmen, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, şahsına,

Muş Milletvekili Sırrı Sakık, Mersin Milletvekili Kürşad Tüzmen’in, grubuna,

Sataşması nedeniyle birer konuşma yaptılar.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),

2’nci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/499) (S. Sayısı: 321),

3’üncü sırasında bulunan, Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/761) (S. Sayısı: 458),

Görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

4’üncü sırasında bulunan, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu’nun (1/808) (S. Sayısı: 487) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı; maddelerine geçilmesi sırasında istem üzerine elektronik cihazla yapılan yoklamalarda toplantı yeter sayısı bulunamadı.

Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Eskişehir Milletvekili Beytullah Asil’in, şahsına,

İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, grubuna,

Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, grubuna,

Sataşması nedeniyle birer konuşma yaptılar.

13 Nisan 2010 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 20.15’te son verildi.

 

 

Meral AKŞENER

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

Bayram ÖZÇELİK

 

Harun TÜFEKCİ

 

Burdur

 

Konya

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

                                                                                                                                               No.: 119

II.- GELEN KÂĞITLAR

12 Nisan 2010 Pazartesi

Teklifler

1.-  Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’ın; 6235 Sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Kanunu, 6023 Sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu, 6643 Sayılı Türk Eczacıları Birliği Kanunu ile 3224 Sayılı Türk Dişhekimleri Birliği Kanununda Geçen Kimi İbarelerin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi (2/660) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.3.2010)

2.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/661) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.3.2010)     

3.- Giresun Milletvekili Murat Özkan ve 20 Milletvekilinin; Şebinkarahisar Adıyla Bir İl ve Yeşilbük Adıyla Bir İlçe Kurulmasına ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/662) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.3.2010)    

4.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun; Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/663) (Adalet ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.4.2010)

Tezkereler

1.- Mardin Milletvekili Emine Ayna’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1156) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.4.2010)              

2.- Mardin Milletvekili Emine Ayna’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1157) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.4.2010)                              

3.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan, Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır ve Siirt Milletvekili Osman Özçelik’in Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1158) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.4.2010)                

4.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1159) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.4.2010)              

5.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1160) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.4.2010)              

6.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1161) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.4.2010)              

7.- Mardin Milletvekili Emine Ayna, Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır, Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici,  Hakkari Milletvekili Hamit Geylani, Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş ile Batman Milletvekilleri Bengi Yıldız ve Ayla Akat Ata’nın Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1162) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.4.2010)           

8.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici ve Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1163) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.4.2010)               

9.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1164) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.4.2010)                              

10.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1165) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.4.2010)                              

11.- Mardin Milletvekili Emine Ayna’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1166) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.4.2010)              

12.- Siirt Milletvekili Osman Özçelik’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1167) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.4.2010)              

13.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1168) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.4.2010)              

14.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1169) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.4.2010)              

15.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1170) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.4.2010)              

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, domuz gribi aşısı ithaline ve kullanımına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12208)

2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki sağlık hizmetlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12214)

3.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın, sağlık sistemindeki bazı uygulamalara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12320)

4.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, toplantı ve gösteri eylemleri nedeniyle yapılan soruşturmalara ve alınan tedbirlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12343)

5.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Batman TEKEL Tütün Yaprak İşletmesinin açık cezaevine dönüştürüleceği iddiasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12350)

6.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, domuz gribi aşısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12471)

7.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in, domuz gribi tedbirlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12472)

8.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, açılım konusundaki bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12997)  

9.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Türk Şeker A.Ş. fabrikalarının satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12999)  

10.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Batman’daki belediyelere aktarılan kaynaklara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13000)  

11.-  Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, basın ve halkla ilişkiler müşavirlerinin AK PARTİ Genel Merkezinde toplantıya çağrıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13001)  

12.-  İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, NATO’yla ilgili İzmir’e yönelik projeler olup olmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13002)  

13.-  İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, bazı uluslararası projelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13003)  

14.-  Ordu Milletvekili Rahmi Güner’in, bir şirketin teşvik başvurusuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13007)  

15.-  Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, Şırnak’taki belediyelere aktarılan kaynaklara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13008)  

16.-  Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, 1937 ve 1938 yıllarında Tunceli’deki olaylarla ilgili arşiv belgelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13009)  

17.-  Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, çeşitli borçlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13010)  

18.-  Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, yap-işlet ve yap-işlet-devret modelleriyle yapılan yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13011)  

19.-  İstanbul Milletvekili Ümit Şafak’ın, özelleştirme gelirlerine ve yabancı yatırımcılara kar transferlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13012)  

20.-  İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Balıkesir-Dursunbey’de grizu patlaması meydana gelen maden ocağının denetimlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13024)  

21.-  İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, İzmir’de yatırım ve istihdamın artırılmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/13031)  

22.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bir linyit işletmesi yöneticileri hakkındaki yargı kararının uygulanmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13036)  

23.-  Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın, BOTAŞ’ın Sivas Kompresörü ve İstasyonu yapımı ihalesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13038)  

24.-  Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın, bir ihaleye fesat karıştırdığı iddia edilen BOTAŞ yöneticilerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13039)  

25.-  Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Edremit’in il özel idaresi programındaki payına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13040)  

26.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, açılım konusundaki bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13041)  

27.-  İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Fatih Belediyesinin yürüttüğü Fener-Balat-Ayvansaray yenileme projesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13042)  

28.-  İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, verilen silah ruhsatlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13043)  

29.-  Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana İl Genel Meclisince tahsis edilen taşınmazlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13044)  

30.-  Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana Büyükşehir Belediyesinin yargıya taşınan imar kararlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13045)  

31.-  Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Güney Antalya Turizmi Geliştirme ve Altyapı İşletme Birliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13046)  

32.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün bazı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13047)  

33.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, su taşkınlarından zarar gören bir köydeki mağduriyete ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13048)  

34.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köy yoluna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13049)  

35.-  Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, koruma görevlilerinin yargılanmasına yol açan uygulamalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13050)  

36.-  Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, gözaltına alınan bazı çocuklara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13051)  

37.-  Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, Diyarbakır’daki bir köyün bazı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13052)  

38.-  Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bilim ve sanat merkezlerine yapılan atamalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13054)  

39.-  Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, okullarda dağıtılan yayınların denetimine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13055)  

40.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, ÖSYM sınavlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13056)  

41.-  İzmir Milletvekili Oğuz Oyan’ın, bir YÖK üyesi hakkındaki intihal iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13058)  

42.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köydeki ilköğretim okulunun kapatılıp kapatılmayacağına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13059)  

43.-  Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, derslik açığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13060)  

44.-  Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin, 222 sayılı Kanun uyarınca verilen para cezalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13061)  

45.-  Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, Diyarbakır’daki eğitim ve öğretimdeki bazı ihtiyaçlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13062)  

46.-  Muğla Milletvekili Gürol Ergin’in, Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13063)  

47.-  Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, Koç Müzesindeki denizaltı gemisiyle ilgili bazı iddialara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13064)  

48.-  İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, insansız hava aracı projesine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13065)  

49.-  İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, askeri okullardan ayrılıştaki tazminata ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13066)  

50.-  Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, Manisa’da süt sığırcılığının desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13073)  

51.-  Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, zeytincilik sektörüne yönelik çalışmalara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13074)  

52.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, su taşkınlarından mağdur olan bir köye ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13075)  

53.-  Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, Rusya’ya yapılan ihracattaki bazı sorunlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13077)  

54.-  Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, Gördes bağlantılı karayollarının iyileştirilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13078)  

55.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, elektrik dağıtım şirketlerinin kayıp ve kaçak durumlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13080)  

56.-  Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, Balıkesir’deki grizu patlamasında hayatını kaybeden mühendisin cenazesinin nakline ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13084)  

57.-  İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in, YİBO’larda yaşandığı iddia edilen olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13086)  

58.-  Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, Kıbrıs’tan asker çekilebileceğine yönelik açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13087)  

59.-  Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğünün bir idari soruşturmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13090)  

60.-  Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Şırnak Belediyesinin imzaladığı toplu iş sözleşmesindeki tatil günlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13091)   

61.-  İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Zonguldak-Alaplı-Gümeli Beldesinin yolunun asfaltlanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13093)  

62.-  İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, kar amacı gütmeyen kuruluşlara yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13094)  

63.-  Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, bakanların korunmasındaki yeni uygulamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13096)  

64.-  Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Meram Belediyesi yönetimiyle ilgili çeşitli iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13097)  

65.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, maden ocaklarında jeoloji mühendisi istihdam edilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13098)  

66.-  İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, memur ve emekli maaşlarına zam yapılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13099)  

67.-  Hatay Milletvekili Abdulaziz Yazar’ın, Özelleştirme İdaresine devredilen taşınmazların sosyal ve sportif amaçlarla değerlendirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13100)  

68.-  Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, bazı istisnai memuriyet kadrolarına yapılan atamalara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13110)  

69.-  Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, bazı istisnai memuriyet kadrolarına yapılan atamalara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/13117)  

70.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, üniversite mezunlarının istihdamına ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/13118)  

71.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa Stad Projesine ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) yazılı soru önergesi (7/13122)  

72.-  Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, bazı istisnai memuriyet kadrolarına yapılan atamalara ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) yazılı soru önergesi (7/13123)  

73.-  İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, bir raporda belirtilen toplantıya ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13124)  

74.-  İstanbul Milletvekili Atila Kaya’nın, Irak’taki seçimlere yönelik gözlemci heyeti oluşturulmasına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13125)  

75.-  Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, bazı istisnai memuriyet kadrolarına yapılan atamalara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13126)  

76.-  Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın, maden ocaklarındaki kazalara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13128)  

77.-  Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, deniz otobüsünde ambulanslardan ücret talep edilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13130)  

78.-  Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde “Hançer Timi” olarak adlandırılan grupların varlığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13131)  

79.-  Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in, deniz otobüslerinde ambulanslardan ücret talep edilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13132)  

80.-  Hatay Milletvekili Abdulaziz Yazar’ın, Hatay’da uyuşturucuyla mücadeleye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13133)  

81.-  Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, bazı istisnai memuriyet kadrolarına yapılan atamalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13134)  

82.-  Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, milli eğitim eski bakanı Hasan Ali Yücel’i anma etkinlikleri düzenlenmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13135)  

83.-  Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Osmaniye’de özürlü çocukların eğitim ve öğretimine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13136)  

84.-  Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’da özürlü çocukların eğitim ve öğretimine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13137)  

85.-  Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Batman İl Milli Eğitim Müdürlüğü aleyhine açılan davalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13138)  

86.-  Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, bazı istisnai memuriyet kadrolarına yapılan atamalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13139)  

87.-  Edirne Milletvekili Cemalettin Uslu’nun, Pazarkule Sınır Kapısı yol çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13147)  

88.-  Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, bazı istisnai memuriyet kadrolarına yapılan atamalara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13148)  

89.-  Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, bazı istisnai memuriyet kadrolarına yapılan atamalara ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/13151)  

90.-  Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, bazı istisnai memuriyet kadrolarına yapılan atamalara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13155)  

91.-  Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, bazı istisnai memuriyet kadrolarına yapılan atamalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/13159)  

                                                                                                                                              No.:  120

13 Nisan 2010 Salı

 

Tasarı

1.- Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/843) (Adalet; Plan ve Bütçe ile Milli Savunma Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2010)       

Teklifler

1.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/664) (Plan ve Bütçe ile Milli Savunma Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.4.2010)

 2.- Ankara Milletvekili Zekeriya Akıncı ve Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/665) (Plan ve Bütçe ile Milli Savunma Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.4.2010)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 Milletvekilinin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da artış gösteren kanser vakalarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/666) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2010)

2.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 21 Milletvekilinin, kanser hastalığı konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/667) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.04.2010)

3.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ve 23 Milletvekilinin, kanser hastalığı konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/668) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.04.2010)

4.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 21 Milletvekilinin, TOKİ’nin faaliyetlerinin araştırılması amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/669) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.02.2010)

Geri Alınan Yazılı Soru Önergesi

1.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız, Antalya’daki öğrenci yurtlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesini 13.04.2010 tarihinde geri almıştır (7/13232)

13 Nisan 2010 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.03

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Gülşen ORHAN (Van)

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 85’inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz Mimar Sinan Haftası münasebetiyle söz isteyen Siirt Milletvekili Mehmet Yılmaz Helvacıoğlu’na aittir.

Sayın Helvacıoğlu, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Siirt Milletvekili M. Yılmaz Helvacıoğlu’nun, Mimar Sinan’ın ölümünün 422’nci yıl dönümü ve Mimar Sinan Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

M. YILMAZ HELVACIOĞLU (Siirt) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mimar Sinan’ın ölümünün 422’nci yıl dönümü nedeniyle gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu nedenle hepinize saygılar sunuyorum.

Bu meslekte kırk yılımı doldurmuş bir mimar olarak, Mimar Sinan Haftası ile ilgili bana söz veren Değerli Başkanıma teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

Sayın milletvekilleri, Mimar Sinan, Osmanlı İmparatorluğu’nun gücünün en üstün olduğu bir dönemde, sanatın en üst düzeyde olduğu bir evrede bütün bu birikimini mimarlık alanında tek isim olarak temsil edebilmiş büyük bir mimardır.

Osmanlı kentlerinin oluşumunu büyük ölçüde yönlendiren, yeniyi bulma çabasında olan, tekrar etmeyen, kopyalamayan bir anlayışla mesleğini yapan Sinan, bu sebeple sadece Türkiye’de değil tüm dünyada tanınan büyük bir mimardır. Tasarladığı yapıların büyük çoğunluğunu ve en seçkinlerini o zamanın başkenti İstanbul’da gerçekleştirmiştir. Bu eserleri, âdeta, bir mimarlık yarışmasına katılırcasına yeniliklerle dolu olarak geliştirir ve topoğrafyanın en uygun yerlerine yerleştirerek kent silüetine büyük katkılarda bulunurdu. Böylece, İstanbul’u, en güzel yapı örnekleriyle âdeta bir açık hava müzesine dönüştürmüştür.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kayseri sancağının Ağırnas köyünde 1494 yılında doğan Mimar Sinan, Osmanlı kapıkulu sınıfına asker yetiştiren acemi ocağında iken dülgerliği ister. Ustalarını dikkatle izleyerek inşaatlarda çalışır. Bu çalışmalarda tıpkı bir pergelin sabit ayağı gibi kararlı olduğunu ifade eder, diğer yandan, “Pergelin gezen ayağı gibi başka diyarları gezmeye özendim.” derdi.

Kanuni Sultan Süleyman döneminde yeniçeri olarak Bağdat seferlerinde bulunurken, keşif amacıyla Van Gölü’nü geçmek için, malzeme ve alet sıkıntılarına rağmen, toplu, tüfekli üç kadırga inşa etmeyi başarmıştır. Mühendislikteki bu başarıları nedeniyle haseki rütbesine getirilmiştir.

Moldova seferi sırasında Prut Nehri üzerinde kısa bir sürede inşa ettiği köprü kendisine büyük bir başarı kazandırarak mimarbaşı olmayı hak etmiştir. Katıldığı seferler sırasında gördüğü doğu ve batıdaki çeşitli kültür eserleri Sinan’a büyük bir deneyim kazandırmıştır. Tasarım ve yöneticilik yeteneklerini geliştirerek, elli yıl gibi uzun bir süre mimarbaşı olarak çalışmayı sürdürebilmiş büyük bir mimardır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mimar Sinan’ın yaşamını incelediğimizde yaptıklarıyla hiçbir zaman yetinmeyip, bıkıp, usanmadan düşünen, araştıran ve yenilikler ortaya koyan bir yaratıcının öyküsüyle karşılaşırız. Sinan, Osmanlı mimarlığında en önemli mekân olan camilerin tasarımına önemli katkıları olan büyük bir mimardır. Mimarbaşılığa getirildikten sonra yaptığı ilk cami olan Haseki Camisi dönemin en önemli eserlerinden biridir. 1540 yılında ele aldığı Üsküdar’daki Mihrimah Camisi’yle kubbeyi üç yandan saran yarım kubbeleriyle bir sıçrama noktası oluşturmuştur. Dört dayanaklı, tek kubbeli yapılardan başlayıp, yarım kubbeler ekleyip, orta mekânı yükselterek yapıyı bir piramit içine almayı başarmıştır.

Sinan, camilerde dört ayağı destekleyen payandaları bir tasarım elemanı olarak ustaca kullanmıştır. Sinan, bu payandaları daha sonra Süleymaniye ve Selimiye camilerinde de kullanmıştır. Süleymaniye’den sonra Sinan’ın Edirne’de gördüğü üç şerefeli caminin etkisiyle mekân şemasından farklı olarak mekânı enine yaymaya çalıştığını görürüz. Bu şemada dikdörtgen mekânların kubbe ve yarım kubbelerle sorunsuz olarak örtülmesini sağlamayı başarmıştır. Denediği bu şemayla Edirne’deki Selimiye Camisi’yle doruğa ulaşmıştır. Osmanlı mimarlığının çok sevilen bir eseri ve Sinan’ın da en beğendiği yapı olan Selimiye Camisi’yle Ayasofya’yı geçme arzusuna gerçekten ulaşmıştır. Selimiye’de anıtsal boyutlarda kullanılan sekizgen şema ile Ayasofya artık simge bir yapı olmaktan çıkmıştır.

Osmanlı döneminde mimarlar devlet protokolünde çok önemli bir yer almamasına rağmen, Mimar Sinan, sultanların yanında çok sevilen ve sayılan önemli bir mimardı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Helvacıoğlu, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

M. YILMAZ HELVACIOĞLU (Devamla) – İstanbul’a su getirmesi için Sultan Süleyman tarafından görevlendirilen Sinan, bilgi gerektiren bu işi başarıyla tamamlayarak sultanın takdirini kazanmayı başarmıştır. Sultan Süleyman’ın Süleymaniye gibi kendi adına yaptırdığı büyük bir caminin açılışını Sinan’a yaptırması bu takdirin en önemli ve belirgin göstergesidir. Eserlerine bakıp Batı’yla karşılaştırdığımızda çok sayıda eseri inanılmaz kısa sürelerde, kusursuz olarak gerçekleştirmiş bilge kişi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sinan, geleneğe körü körüne bağlı bir mimar değildi. Dışa açık, gördüklerinden doğru dersler ve ilhamlar alan, onları kendi görüşleri doğrultusunda senteze ulaştıran bir tasarımcı ve bilim adamıydı. Ömrünün sonuna kadar araştıran, kütle ve strüktür sorunlarına yeni çözümler arayan Sinan, Osmanlı ve hatta İslam mimarisinin yegâne simgesiydi.

Bu vesileyle Mimar Sinan’ı rahmetle anıyor, tüm meslektaşlarıma esin kaynağı olduğu için şükranlarımı arz ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Gündem dışı ikinci söz Kırgızistan’daki gelişmeler konusunda söz isteyen İzmir Milletvekili Şenol Bal’a aittir.

Sayın Bal, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

2.- İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, Kırgızistan Cumhuriyeti’nde meydana gelen son olaylar ve gelişmelere ilişkin gündem dışı konuşması

ŞENOL BAL (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kırgızistan Cumhuriyeti’nde meydana gelen son olaylar ve gelişmeler konusunda gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, Kırgızistan Cumhuriyeti’nde beş yıl arayla yine halk ayaklanmasıyla ölümlerin meydana geldiği, olayların devam ettiği, yönetimin el değiştirdiği ikinci renkli devrim gerçekleşti. Bu süreç Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini hiç ilgilendirmiyor mu, merak ediyorum. Bu yaşanan olaylar Tanzanya’da mı ya da Patagonya’da mı meydana geldi sayın milletvekilleri! Polonya Devlet Başkanının uçağının düşmesi üzerine “Temenni ederiz ki bir kaza olarak gerçekleşmiştir.” diye imalı, biraz da tehditvari ifade irat eden Başbakanımız ve Dışişleri Bakanımız Kırgızistan meselesinde en azından itidale davet eden bir beyanatta bile bulunmadı.

Sayın milletvekilleri, Kırgızistan’da ortaya çıkan bu durum konusunda işaretler, gelişmeler önceden hiç takip edilmedi mi? Dışişleri Bakanı Meclisimizi bu konuda neden bilgilendirmiyor? Stratejik derinlik konusunda bir kitap yazan Sayın Davutoğlu lütfen Kırgızistan konusunda engin stratejik görüşlerini bizimle de paylaşsın. Hadi konu hassastır diyelim, niçin siyasi parti genel başkanlarıyla bu konudaki gelişmeler ve Türkiye'nin bu konudaki politikasının ne olması gerektiği konusunda müzakere etme ihtiyacı duyulmuyor? Neden konuya Türk dünyasının bir meselesi olarak bakılmıyor? Neden bağımsız Türk cumhuriyetleri liderleriyle -ki, en azından görüşülebileceklerle- Kırgızistan’ın bir an önce sağlıklı yapılanması için alınacak maddi, manevi destek ve tedbirler konusunda bir zirve toplantısı çağrısı yapılmıyor? Tabii, kardeş Azerbaycan’ı bile Ermeni protokolleri yüzünden güvensizliğe sürükleyen AKP İktidarı bu çağrıyı nasıl yapabilecek? Ya da soruyu şöyle sorayım: AKP İktidarı için Türk dünyası bir anlam ifade ediyor mu? Kırgızistan’ın bugün ABD, Rusya gibi küresel güçlerin oyuncağı hâline gelmesine seyirci mi kalmalıyız, kaderine mi terk etmeliyiz? Dostluk, kardeşlik nutukları atıyoruz. Dostluk ve kardeşlik zor günlerde yardımcı olmak, problemlere çözüm üretmek değil mi? Diyeceksiniz ki: “Dışişleri Bakanlığında kriz masası oluşturuldu.” Evet, kriz masası Kırgızistan’da yatırım yapan, çalışma yapan vatandaşlarımızla ilgili. Tabii ki vatandaşlarımızın can güvenliği ve yatırım haklarını korumak çok önemli ama ben bu konuda bile sağlıklı ve yeterli çalışmanın yapıldığını düşünmüyorum. Ama ilgilenmemiz gereken sadece bu konu değil.

Sayın milletvekilleri, medyamıza baktığımızda da Kırgızistan konusunda, Kırgızistan ve Kırgız Türklerini hiç bilmeyen, tanımayan, ilgili, ilgisiz herkesin dereden tepeden, abuk sabuk yorum yapmaları Kırgızistan halkını yaralıyor, incitiyor, bunun da bilinmesini istedim.

Sayın milletvekilleri, ben bu kürsüden sizlere seslenirken, devrilen Kurban Bakiyev mi, yoksa geçici hükûmeti kuran Roza Otunbayeva mı, bu iyiydi kötüydü kıyaslaması yapmıyorum, hiç kimsenin de yapması doğru değil. Söylemek istediğim kardeş ülkemiz Kırgızistan Cumhuriyeti’nde yaşanan olayların Türkiye tarafından iyi değerlendirilmesi, meseleye Türk dünyası meselesi olarak bakılması. Kırgızistan’ın bundan sonra demokratik huzur ve sükûna kavuşması konusunda Türkiye olarak üzerimize düşen, yapmamız gerekenler nelerdir? Bugüne kadar ne yapıldığını bilmek, sorgulamak üzere söz aldım. Türkiye olarak kısa vadeli kâr zarar hesaplarıyla Türk cumhuriyetlerine bakmak yerine, tüm Türk cumhuriyetlerinde, tam bağımsız olabilecekleri, bağımsız karar alabilecekleri bir düzenin oluşturulması için destek vermemiz gerekecektir. 2005-2010’da olaylar göstermektedir ki Kırgızistan’da, Kırgız halkı, demokratik talep ve arzuları canlı ve heyecanlı bir toplumdur. Kırgız halkı eşitlik, özgürlük ve adalet istiyor, demokrasiyi arıyor ama hazırlanan formüller sorunları çözmüyor, reçeteler hep dış kaynaklı, haplar hep ithal ve o toplumda sağlığı bozuyor. Demokrasi kolay elde edilmiyor. Biz Türkiye olarak, uzun demokrasi geçmişimize rağmen, hâlen demokrasimizi oturtabildiğimizi söyleyebilir miyiz? Ama Türkiye olarak bu konuda oldukça tecrübeli sayılırız. Bu tecrübelerimizden kardeş ülke Kırgızistan toplumunun yararlanması konusunda bugüne kadar ne yaptık? Gerçi, bugünkü iktidardan önceki hükûmetler bir şeyler yapma gayretinde oldular; yeterli, yetersiz tartışılabilir ama AKP İktidarı, kendi ülkemizde bile uzlaşı kültürü olan demokrasi kültürünü katlettiği için ne söyleyebiliriz ki?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim, konuşmanızı tamamlayınız.

ŞENOL BAL (Devamla) – AKP İktidarının gündeminde Türk dünyası gibi bir mesele olduğuna dair en ufak bir emare bile yok.

Sayın milletvekilleri, hem ABD’nin hem Rusya’nın üslerinin bulunduğu ve üsler konusunda bu iki ülke arasında dengeleri kuramadığı için bugün bir türlü istikrar kazanmayan Kırgızistan, Türk coğrafyasında yalnız olmadığını hissetmelidir.

AKP İktidarının dış politika uygulamalarında gösterdiği ve “sıfır sorun” kamuflesiyle teslimiyetçi, tavizkâr tutumundan vazgeçerek gerçeklerle yüzleşmesi ve hem Türkiye'nin hem de Türk cumhuriyetlerinin ABD-Rusya satranç oyununda piyon durumuna düşürülmesinin önüne geçilmesi gerekir ve Türkiye ve Türk cumhuriyetlerinin dünya siyaseti sahnesinde hak ettiği yeri alması en büyük temennimizdir.

Kırgızistan’da bir an önce olayların son bulması ve Kırgız kardeşlerimizin huzura kavuşması dileğiyle sözlerime son verirken yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Gündem dışı üçüncü söz İzmir Torbalı Pancar köyü halkının sorunları hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’a aittir.

Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

3.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, İzmir Torbalı Pancar köyü halkının sözleşmeli kiracı olarak uzun süredir tarım yaptıkları arazilerin ellerinden alınmak istenmesine ilişkin gündem dışı konuşması

SELÇUK AYHAN (İzmir) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, İzmir’in şu an Torbalı ilçesinde mahalle olarak tanıdığımız, daha önce, yerel seçimlerden önce belde olan, geçmişte İzmir’in bir köyü olan Pancar’ın yaşadığı, Pancar halkının yaşadığı bir sorundan bahsetmek için buraya çıkmış bulunuyorum. Burada bahsedeceğim konu tipik bir usulsüz ihale yöntemi ve ihaleye fesat karıştırma.

Şimdi, cumhuriyetin kuruluşundan sonra “Suvör” diye bir aile oradaki 12 dönüm arazisinin 4 dönümünü o dönemin Belediye Başkanı Behçet Uz’un yaptırmakta olduğu çocuk hastanesinin hem yapımında daha sonra da çocuk hastanesine gelir temin etmek üzere kamuya bağışlamış. 1976 yılında dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, topraksız köylüyü topraklandırma kapsamında bu arazileri oradaki köylülere önce satmak istemiş ama üzerinde Behçet Uz Çocuk Hastanesine geliri verilmek üzere bağışlandığına dair şerh olduğu için satamamış, daha sonra kiraya vermiş. 2005 yılına kadar bu süreç böyle devam etmiş, 2005 yılından itibaren köylülerin kira sözleşmeleri yenilenmemeye başlanmış, zorluklar çıkarılmış. Daha sonra ecri misil bedelleri çok yüksek tutulmuş. Bu arada uyuşma komisyonları, uyuşmazlık komisyonları kurulmuş, ecri misil bedelleri tekrar küçültülmüş falan ama 23 Ağustos 2007 tarihinde burası hayvancılık organize sanayi işi yapılmak üzere ihaleye çıkmak üzere hazırlanmış, 2005 yılında bu hazırlık başlamış.

Şimdi, o dönem ihalenin yapılamayacağına dair Millî Emlak Genel Müdürlüğünün bir görüşü  var, diyor ki: “Üzerinde kiracılar oturmaktadır. Sözleşmeli kiracıları vardır. Burada ihale yapıp başka birine veremezsiniz.” Buna rağmen, ihale yapılmış ancak alan firma ihaleyi kazandıktan sonra kendisine ihale eden kurumun, üzerinde oturanların sözleşmeli kiracılar olduğunu kendisinden sakladığını iddia ederek, artı, bölgenin birinci sınıf tarım alanı olduğuyla ilgili belgelere ulaştığını söyleyerek ihalenin iptaliyle ilgili dava açmış. Bu dava şu an Yargıtayda devam ediyor.

Buna rağmen 28/8/2008 yılında tekrar ihaleye çıkarılmış, kamuoyunda “yandaş” diye tabir edilen bir firmaya verilmiş. Bunu bir kanıt olarak söylemiyorum. Ancak, ihale, proje fizibilite çalışmalarının ön etüdü için yapılan bir ihale fakat ihale yapıldıktan sonra bu proje ve ön etüt için verilen bir yıllık süre altı aya düşürülmüş, o gün belirlenen ihale bedeli yarıya düşürülmüş, artı, ön etüt, proje ve benzeri şeylerin hazırlanması için gereken şeyler yapılmadan kiralama aşamasına geçilmiş ve bu firmaya önce on dokuz yıl, gereken yükümlülükler yerine getirilmeden de otuz yıla uzatma verilmiş. Köylüye ecri misil bedeli olarak 150 lira sunulurken ihale edilen firmaya verilen bedel 50 lira. Hâlen ihaleyi alandan 50 lira kira bedeli alınırken köylüye de İzmir Millî Emlak Müdürlüğü 400 lira üzerinden mahkeme tebligatı gönderiyor. Şu an aynı alanın üzerinde iki tane kiracı var. Birileri ihaleyi almış, etrafını telle çevirmiş, jandarma zoruyla köylüyü çıkarmış olan firma; diğeri de hâlâ sözleşmeleri devam ettiği hâlde oradan çıkartılan ve haklarında 400 lira bedel talep edilen köylüler, bu da işin başka bir boyutu. Kuruma arazi teslim edilirken, ne yazık ki, en büyük yerel mülki amir teslim etmesi gerekirken “Tamam, git orayı teslim al.” demişler. Köylülerin orada yaptığı yatırımlar, sondajlar, elektrik tesisatları, boru döşemeler, sulama kanalları -İzmir milletvekillerimiz dikkatle dinliyor çünkü çok iyi biliyorlar konuyu- ne yazık ki bunların hiçbirinde hukuka dikkat edilmemiş.

Ben Sayın Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek’in bu konuyu yeniden gündeme alıp bu dosyayı tekrar incelemesini bu yüce Meclisin huzurunda talep ediyorum değerli arkadaşlarım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ayhan, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

SELÇUK AYHAN (Devamla) – Tamam efendim.

Çünkü bu alan İzmir’de eski bir göl yatağı olup, İzmir’in potansiyel içme suyu kaynağı rezervidir aynı zamanda. Bu alan Tahtalı baraj havzasına çok yakın olup, hâlen birinci sınıf tarım toprağı olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi Nazım İmar Planı’nda tescillidir. Bu alanın yanlış işler için yanlış insanlara peşkeş çekilmesi anlayışına son verilmelidir, gerilim ve gerginliğin şu an devam eden hukuk süreci sonuçlanmadan giderilmesi için Hükûmet gereken önlemleri ve tedbirleri almalıdır.

Bu uzun sorunu, dosyalar tutan sorunu çok kısa bir şekilde sizlere özetlemeye çalıştım. Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum. Gereğinin yapılmasını da başta Sayın Mehmet Şimşek’ten olmak üzere Hükûmetten bekliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ayhan.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Devlet Bakanı Sayın Faruk Nafız Özak, gündemin “Sözlü Sorular” kısmında yer alan sorulardan 1, 10, 22, 28, 29, 32, 33, 42, 44, 49, 51, 60, 69, 70, 71, 74, 293, 295, 374, 385, 419, 421, 431, 432, 433, 458 ve 560’ıncı sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın Bakanın bu istemini sırası geldiğinde yerine getireceğim.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin dört adet önerge vardır; ayrı ayrı okutuyorum:

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da artış gösteren kanser vakalarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/666)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde son yıllarda artış gösteren Kanser vakalarının nedenlerinin araştırılması amacıyla Anayasa'nın 98. TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir Araştırma Komisyonu'nun kurulmasını saygılarımla arz ederim. 26.02.2010

1) Selahattin Demirtaş                    (Diyarbakır)

2) Gültan Kışanak                          (Diyarbakır)

3) Ayla Akat Ata                            (Batman)

4) Bengi Yıldız                               (Batman)

5) Akın Birdal                                (Diyarbakır)

6) Emine Ayna                               (Mardin)

7) Fatma Kurtulan                          (Van)

8) Hasip Kaplan                             (Şırnak)

9) Hamit Geylani                            (Hakkâri)

10) İbrahim Binici                          (Şanlıurfa)

11) Nuri Yama                               (Muş)

12) Mehmet Nezir Karabaş            (Bitlis)

13) Mehmet Ufuk Uras                  (İstanbul)

14) Osman Özçelik                         (Siirt)

15) Özdal Üçer                               (Van)

16) Pervin Buldan                          (Iğdır)

17) Sebahat Tuncel                         (İstanbul)

18) Sevahir Bayındır                      (Şırnak)

19) Sırrı Sakık                                           (Muş)

20) Şerafettin Halis                         (Tunceli)

Gerekçe:

Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri, sağlık sorunlarının en çok yaşandığı bölgelerin başında gelmektedir. Çetin coğrafyası, ekonomik sorunları ve yeteri kadar önem ve destek verilmemesi nedeniyle, bölge halkı sağlık konusunda sürekli sorunlar yaşamıştır. Başta hastaneler olmak üzere, sağlık kurumlarının yetersiz olması, sağlık personelinin bölgede çalışmak istememesi ve bu konuda bir önlem alınamaması neticesinde, halk çoğu zaman doktor bulamamış, tedavi için batı illerine gitmek zorunda kalmışlardır.

Özellikle son yıllarda, başta Hakkâri ve ilçeleri olmak üzere Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde çok sayıda kanser vakası yaşanmaktadır. Neredeyse her ailede bir kanser hastası bulunmakta, bu durum herkesin dikkatini çekmiştir. Özellikle Hakkâri'de bu kadar çok kanser vakasının yaşanması, bu hastalığı tetikleyen nedenlerin araştırılması gerektiği hususunu gündeme getirmektedir. Kansere yakalanan hastalar, bu bölgelerde hiçbir şekilde tedavi edilemedikleri gibi, hastalık teşhisi dahi konulamamaktadır.

Bilindiği üzere geç teşhis, hastalığı tetiklemekte ve telafisi mümkün olmayan sonuçlara neden olmaktadır. Bu nedenle, hastalar yetersiz ekonomik koşullarına rağmen, Ankara ve İstanbul başta olmak üzere büyük illerin hastanelerine başvurmaktadırlar. Hastalar, kemoterapi ve radyoterapi için dahi Ankara'ya defalarca gelmek zorunda kalmaktadırlar. Bu hastaların yaşadığı sorunların ve çözümlerinin de mutlaka araştırılması gerekir. Bölgedeki hastanelerin çoğunda Onkoloji ve Hematoloji bölümleri bulunmadığı gibi, uzman hekim ve teknik alt yapı da yoktur. Oysa ki, bu bölgelerde sıklıkta görülen kanser vakalarının dikkate alınarak, her il ve ilçe hastanelerinde bu hastalıkla ilgili bölüm ve hekim bulundurulmalıdır.

Ancak bundan daha önemli olan, ölümcül bir hastalık olan kanser hastalığının özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde son yıllarda büyük artış göstermesinin çok acil bir şekilde araştırılıp, bunun önleminin alınmasıdır. Uzmanların yaptığı bilimsel araştırmalara göre, özellikle bu bölgelerde "Mide Kanseri" çok görülmektedir. Bunun nedenleri mutlaka araştırılarak, önlem alınması gerekmektedir. En ölümcül kanser türleri arasında yer alan mide kanserinin bu bölgelerde sık görülmesinin nedeni bu bölgelerde yaşayan yurttaşların sağlıklı bir beslenme olanaklarının bulunmaması ve yaşanan ekonomik sıkıntılardır. Bunun nedenler ve önlemleri bir an önce araştırılıp, devletin müdahale etmesi gerekir.

Bu bölgelerde yaşanan kanser hastalıklarının önlenmesi ya da en azından sonuçlarının önüne geçebilmek için, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan her ilde bir kanser araştırma merkezinin açılması kaçınılmaz olmuştur. Çünkü bu hastalığa yakalanan kişiler için, ne yazık ki yaşadıkları yerlerdeki hastanelerde teknik ve deneyimli kadro yetersizliğinden dolayı hastalıkları geç teşhis ediliyor ve artık tıbben yapılacak bir şey kalmıyor.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde son yıllarda artış gösteren kanser vakalarının nedenleri ve önlemleri için derhal bir Meclis Araştırma Komisyonu Kurulması gerekmektedir.

2.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 21 milletvekilinin, kanser hastalığı konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/667)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na

Tüm dünyanın olduğu gibi ülkemizin de sağlık sorunlarının başında gelen kanser hastalığının nedenlerinin tespit edilmesi ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla ekte sunmuş olduğumuz gerekçe doğrultusunda, Anayasanın 98'inci ve İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Cevdet Erdöl                              (Trabzon)

2) Öznur Çalık                                (Malatya)

3) Rüstem Zeydan                          (Hakkâri)

4) Veysi Kaynak                            (Kahramanmaraş)

5) Mehmet Yılmaz Helvacıoğlu      (Siirt)

6) Ahmet Aydın                             (Adıyaman)

7) Abdullah Çalışkan                      (Kırşehir)

8) Fatih Metin                                 (Bolu)

9) İlhan Evcin                                 (Yalova)

10) Hasan Altan                             (Kastamonu)

11) Halil Mazıcıoğlu                       (Gaziantep)

12) Lokman Ayva                          (İstanbul)

13) Mehmet Nil Hıdır                     (Muğla)

14) Mehmet Müezzinoğlu              (İstanbul)

15) Abdurrahman Arıcı                  (Antalya)

16) Fatih Öztürk                             (Samsun)

17) İbrahim Yiğit                            (İstanbul)

18) Hüseyin Devecioğlu                 (Kilis)

19) Nuri Uslu                                 (Uşak)

20) Cemal Taşar                             (Bitlis)

21) Abdulmuttalip Özbek               (Hakkâri)

22) Ertekin Çolak                           (Artvin)

Genel Gerekçe:

Kanser hastalığı dünyada son birkaç yıldır giderek artarak birinci ölüm nedeni hâline gelmiştir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre 2000-2007 arasında kanserden ölen kişi sayısı yaklaşık % 32 oranında artarak 2007 yılında 7,9 milyon kişiye çıkmıştır. Yani bütün ölümlerin yaklaşık % 13'ü kanserden kaynaklanmıştır. Yine aynı dönemde yeni vaka sayısı 12 milyonun üzerine çıkarken kanserle yaşayan vaka sayısı ise 25 milyon civarındadır. 2030 yılında özellikle gelişmekte olan ülkelerde kanser sayısı, kanser ölümleri ve kanserle yaşayan hastalarda 2005 verilerine göre 3 kat artış beklenmektedir.

Türkiye'de toplam ölümlerin içinde kanserden kaynaklanan ölümlerin oranı 2000 yılı için hastalık yükü çalışmasında yüzde 13,1 olarak hesaplanmıştır.

Türkiye'de 2004 sonu itibarıyla yüz binde 167 olan kanser görülme hızının, 2005 yılında yüz binde 180,3'e, 2006'da ise yüz binde 200'ün üzerine çıktığını göstermektedir. Bunun anlamı, ülkemizde her sene yaklaşık 150 bin yeni kanser vakasının tespit edilmesi demektir.

Türkiye, AB ülkeleri içinde 2,3 milyar avro ile kansere toplamda en fazla harcama yapan ilk altı ülke arasında yer almaktadır. Kanser artışı ile kansere harcanması gereken rakamın 2030 yılı için 10 milyar avroyu aşması beklenmektedir.

Uzun dönemde gerekli önlemler alınmadığı takdirde, kanser Türkiye sağlık sistemi için ciddi bir risk oluşturma potansiyeline sahiptir. Türkiye nüfusu her geçen gün yaşlanmaktadır. Yaşlı nüfusun artışının yanı sıra sigara ülkemizdeki kanser artışının en önemli nedenidir.

Kanserin kontrolünde en önemli aşama kanserin önlenmesi yani birincil korunmadır. Bu aşamadaki en önemli yaklaşım sigara ve tütünle mücadeledir. Bugün için ülkemizde sigara ile ilgili kanserlerden yılda 90.000'den fazla yaşam kaybolmaktadır ki bu her gün 150-200 kişi demektir. İkincil korunmada kanser taraması ve erken yakalama önem taşır. Bu nedenle Kanser Erken Teşhis ve Tarama Merkezleri (KETEM) açılmıştır. Ülkemizde yaklaşık 300 KETEM’e ihtiyaç duyulmaktadır. Bu ihtiyacımızın 120’si açılmıştır ve her ilimizde en az bir tane KETEM bulunmaktadır. Kanser tedavisi için (üçüncül korunmada) çağdaş ve uygun tedavi yaklaşımları konusunda insan kaynaklarının yeterliliği de diğer önemli bir konudur.

Çevresel kanserlerden asbest ve erionite bağlı kanserler ülkemizde dünya ortalamasından 700 kat daha fazladır. Arsenik ciddi bir çevresel kanserojen olarak dikkat çekmekte ve bu faktörlerle savaş multidisipliner bir yaklaşım gerektirmektedir. Elektrik yüksek gerilim hatları ve elektromanyetik alanların düzenlenmesi, yanlış beslenmenin önüne geçilmesi, alkol tüketimi konusunda vatandaşlarımızın bilinçlenmesi, obezitenin önlenmesi, fiziksel aktivitenin yaygınlaştırılması kanserin önlenmesi için önem taşımaktadır.

Kanserin kontrol edilebilmesi için en önemli konulardan biri de gerek önlem gerekse kanser oluşumuna ve tedavisine yönelik bilimsel çalışmaların ve araştırılmaların yapılmasıdır, ancak maalesef şu anda yılda 900 olan bilimsel çalışmalarımız yeterli düzeyde değildir.

Kanserin kontrol altına alınmasına yönelik olarak; ulusal politikaların oluşturulması, kanser kontrol programlarının düzenlenmesi, koordinasyonu, kansere yol açan bireysel ve çevresel risk faktörlerinin belirlenmesi, bu konuda kamuoyunun ve ilgili tarafların bilgilendirilmesine yönelik faaliyetlerde bulunulması, kanser tarama, teşhis ve tedavi standartlarının oluşturulması, çeşitli projelerin yürütülmesi gibi konularda çalışma ve araştırmalar yapılmalıdır.

Çağımızın en önemli sağlık problemi olan kanserin ülkemizde kontrolü için yapılacak işlemleri hızlandırması, disiplinler arası koordinasyonu sağlaması ve kolaylaştırması amacıyla yüce Meclisimizde bir araştırma komisyonu kurulması ve bu komisyon marifetiyle konunun irdelenmesi ve alınacak tedbirlerin belirlenmesinin önemi açıktır.

3.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ve 23 milletvekilinin, kanser hastalığı konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/668)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

“Çağın hastalığı” olarak adlandırılan ve gün geçtikçe görülme yaşı düşen ve yaygınlaşan kanser hastalığı konusunun Meclis çatısı altında detaylıca incelenebilmesi ve çözüm önerilerinin uzmanların, hastaların ve hasta yakınlarının fikrinin de alınması yoluyla ortaya konabilmesi için TBMM İç Tüzüğü’nün 104 ve 105. maddeleri  ve Anayasa’nın 98. maddesi gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

1) Tekin Bingöl                              (Ankara)

2) Ali Koçal                                    (Zonguldak)

3) Gürol Ergin                                          (Muğla)

4) Durdu Özbolat                           (Kahramanmaraş)

5) Hüseyin Ünsal                           (Amasya)

6) Ramazan Kerim Özkan              (Burdur)

7) Ali Rıza Öztürk                          (Mersin)

8) Muhammet Rıza Yalçınkaya      (Bartın)

9) Ali İhsan Köktürk                      (Zonguldak)

10) Ergün Aydoğan                        (Balıkesir)

11) Rasim Çakır                             (Edirne)

12) Orhan Ziya Diren                     (Tokat)

13) Metin Arifağaoğlu                    (Artvin)

14) Faik Öztrak                              (Tekirdağ)

15) Şahin Mengü                            (Manisa)

16) Kemal Demirel                         (Bursa)

17) Şevket Köse                             (Adıyaman)

18) Ali Oksal                                  (Mersin)

19) Bilgin Paçarız                           (Edirne)

20) Ahmet Küçük                           (Çanakkale)

21) Mehmet Ali Özpolat                 (İstanbul)

22) Ali Rıza Ertemür                      (Denizli)

23) Mevlüt Coşkuner                     (Isparta)

24) Yaşar Tüzün                             (Bilecik)

Gerekçe:

Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu’nca yayımlanan bilgilere göre “Dünyada her yıl 12 milyon kişiye kanser tanısı konulmakta ve 7.6 milyon kişi kanserden ölmektedir. Önlem alınmazsa, dünya genelinde kanser yükünün artarak 2030 yılında 26 milyon yeni tanı kanser vakasına ve 17 milyon ölüme ulaşacağı tahmin edilmektedir. Kanserde en hızlı artış ise ülkemizin de içinde bulunduğu düşük ve orta gelirli ülkelerde olacaktır.” Sağlık Bakanlığınca yayımlanan ve 2000-2006 yıllarını kapsayan güncel bir araştırmaya göre ise, Türkiye’de 396 bin kanser vakası bulunmakta ve her yıl 140 bin kişi kanserden yaşamını kaybetmekte ve bu rakamın önümüzdeki 20 yılda 500 bine çıkacağı tahmin edilmektedir. Her yıl ortalama 150 bin yeni kanser tanısı konurken, yine 20 yıl içinde hasta sayısının 1,5 milyona ulaşacağı öngörülmektedir. Kanserin Türkiye'ye yıllık maliyetinin ise 2,5 milyar doları bulduğu hesaplanmaktadır.

Rakamların açıkça ortaya koyduğu üzere, kanser hastalığının yayılımını önlemek için en kısa, orta ve uzun vadeli bir eylem planının üzerinde çalışılması ve alınması gereken tedbirlerin tartışılması şarttır. Çünkü ülkemizde kanser hastalığının yayılma hızına karşın bu konuda yeterli teknik ve insani imkân bulunmamaktadır. Ülkemizde 28 üniversitede onkoloji merkezi bulunurken, profesör seviyesindeki onkolog sayısı 113, doçent ise 78’dir. Görülen kanserli vaka sayısına karşın uzman kişi sayısının yetersiz olduğu bir gerçektir. Ayrıca meme kanseri teşhisinde önemli bir araç olan mamografi cihazı eksikliği ve mamografi cihazı kullanabilen eğitimli personel sayısının yetersizliği gibi sebeplerle 1 hatta 2 yıl sonrasına randevu verildiği de bilinen bir gerçektir. Oysa kanser hastalığı ile ilgili en önemli adım erken ve hızlı teşhis ile müdahaledir.

Onkolojide uzman ve kanser tedavisi yapan tam teşekküllü merkez sayısının yetersizliği ile mücadele edilmeli ve bu merkezlerin sayısının artırılabilmesi, eğitimli personel sayısının, teknik cihaz sayısının artırılabilmesi için ne gibi teşvik edici önlemler alınabileceği tartışılmalıdır. Hematoloji ve onkoloji uzmanı sayısının olması gereken seviyeye ulaşması için çalışılmalıdır.

Yüksek maliyetli bir hastalık olarak kanserle mücadelede devletin hasta ve hasta yakınının yanında olması ve her aşamada maddi manevi desteği ile yurttaşına destek olması gerekmektedir. Ancak günümüzde her hastanın son teknolojilere ve yeni çıkan ilaçlara ulaşabildiğini söylemek ne yazık ki yukarıda sıralanan sebepler yüzünden mümkün değildir.

Kanser hastalığı ile mücadelede hastalara maddi destek sağlanması gerekirken, Sağlık Bakanlığı'nın çeşitli genelgeler ile hücre yayılımını önleyici ilaçların kullanımını ve dolayısıyla SGK tarafından ödenmesini sınırlandırması kabul edilebilir bir tutum değildir.

Yukarıda özetlenen sebeplerle, kanser hastalığının sebep ve sonuçları ile topluma ve bireylere, gelecek kuşaklara etkisinin araştırılabilmesi, önleyici çalışmaların nasıl yaygınlaştırılabileceğinin tartışılması ve konunun uzmanlarının, hastaların ve hasta yakınlarının görüş ve önerilerine başvurulabilmesi amacıyla bu araştırmanın açılmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

4.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 21 milletvekilinin, TOKİ’nin faaliyetlerinin araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/669)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Anayasamızın 57. maddesinde ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde tanımlandığı şekilde vatandaşlarımızın konut ihtiyacını karşılamak üzere uzun yıllardan beri Devletimizce, ticarî, yasal, idari, kurumsal ve teknolojik, çalışmalar yapılmaktadır.

1984 yılında 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu ile Toplu Konut Fonu oluşturulup, Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığı kurularak, alt gelir gruplarına ve yoksullara yönelik sosyal konut üretimi, kentleşme ve kentsel arsa üretimi sorunlarına çözüm üretmek işleri, kurumsal bir yapıya kavuşturulmuştur.

AKP iktidara gelişiyle birlikte, "alt gelir gruplarına ve yoksullara yönelik sosyal konut üretimi" amacının arkasına saklanıp, bu konuda önceden beri faaliyette bulunan kamu kurum ve kuruluşlarının bazılarını kapatarak, bazılarını bünyesinde birleştirerek, bazılarının görevlerini devredilerek, bazılarının da isimleri değiştirilerek, Başbakanlığa bağlı, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ)na dönüştürüldü.

Geçmiş kamu yönetimlerinin, barınma hakkını salt ticari bir emtia veya sömürü aracı olarak kullanmak isteyenlerin frenlemesi için başlatılan, sosyal konut ve arsa üretimi işi ve bu iş için oluşturulan kurumlar AKP tarafından TOKİ'ye dönüştürüldükten sonra, bu kurum amacından saptırılarak, tamamen AKP politikalarının propaganda aracı hâline getirilmiştir.

Yasal düzenlemelerle TOKİ genişletilmiş yetkilerle ve bütçelerle donatıldı.

Ayrıcalıklı yasalarla Kamu İhale Kanunu ve Sayıştay denetimi dışına çıkarıldı.

Bu kurumla ilgili olarak, kamuoyumuzda, alt ve üst yapı inşaat işleriyle ilgili kişi ve kurum çevrelerinde, TOKİ’den ev satın alan vatandaşlarımız, TOKİ’nin inşaat yaptığı kentlerin kamuoylarında, yani TOKİ ile taraf olan birçok vatandaşımız tarafından,

- 2003-2009 arasında, kendisine tanınan kamusal olanaklarla doğru orantılı bir performans göstermediği,

- Faaliyet şekli ve alanlarında Anayasamızın, 10. maddesinde tarif edilen vatandaşlar arasındaki eşitlik ilkesine, 48. maddesinde tarif edilen sözleşme hürriyetine, 57. maddesinde tarif edilen şehirleşme, çevre şartlarını gözetme, planlama, toplu konut ve konut hakkını, 167. maddesinde tarif edilen, para, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı işlemesi ve rekabetin sağlanmasına yönelik,

maddelerinin ihlal edildiği,

- Kamu yetkilerini ve olanaklarını kullanarak İnşaat sektörümüz içinde haksız rekabete yol açıldığı,

- 5, 10, 20 yıllık vadelerle veya kredilerle TOKİ’den ev satın alan vatandaşlarımızın içine düştüğü sıkıntılar ve TOKİ yönetiminin ödeme güçlüğüne düşen vatandaşlarımız ile ilgili uygulamaları, bu vatandaşlarımızın ömür boyu kiracılığa mahkûm edildiği,

- Yaptığı ihalelerde ve hak ediş ödemelerinde müteahhitlere ve taşeronlara eşit davranmadığı,

- Taşınmaz Kültür Varlıklarının bakımı, onarımı ve restorasyonu için verilen yetkinin doğru olmadığı, bilimsel kriterlere uygun olmadığı, bu konularda yapılan ihalelerin şaibeli olduğu,

- Taşınmaz Kültür Varlıklarının bakımı, onarımı ve restorasyonu işlerinin, bir uzmanlık konusu olması gerekirken, bugüne kadar bu konuda hiçbir uzmanlığı olmayan TOKİ'nin bu iş için görevlendirilmesinin, bu kurumca yaptırılan bakım, onarım ve restorasyonların bu Taşınmaz Kültür Varlıklarımızda geri dönülemez tahribatlara neden olacağı,

- Taahhüt ettiği sürelerde konutları teslim etmediği,

- Teslim ettiği konutların birçoğunda bilim ve fen kurallarına aykırı imalatların yapıldığı,

- İmar planı uygulamalarının, inşaat yaptığı kentlerin dokusunu ve geleceğini olumsuz yönde etkilediği, o yörede yaşayanların gelecek tercihlerinin şimdiden ipotek altına alındığı,

- TOKİ'nin faaliyet gösterdiği alanlarda sürekli yetki aşımı yaptığı,

- Birçok alanda özelleştirmeler yapılırken, inşaat yapma konusunda TOKİ bünyesinde âdeta devletleştirme yapıldığı, bu kurumun "devlet içinde devlet" hâline getirildiği,

- Konut İnşaatı yaptığı kentlerin özelliklerine uygun proje yapmanın yerine, her yerde aynı projeyi uygulayarak kaynak israfına neden olduğu gibi daha birçok sorun tartışılmaktadır.

TOKİ ile ilgili olarak, yukarıda arz ettiğim konulardaki sorunlar ile, kurulacak komisyon tarafından da resen tespit edilecek diğer sorunların tespiti, gerekli çözüm ve çözüm önerilerinin oluşturulması için; Anayasanın 98. TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz. 23.02.2010

1) Osman Kaptan                           (Antalya)

2) Tayfur Süner                              (Antalya)

3) Ramazan Kerim Özkan              (Burdur)

4) Atila Emek                                 (Antalya)

5) Aldulaziz Yazar                          (Hatay)

6) Hüsnü Çöllü                               (Antalya)

7) Hulusi Güvel                              (Adana)

8) Şevket Köse                               (Adıyaman)

9) Durdu Özbolat                           (Kahramanmaraş)

10) Mevlüt Coşkuner                     (Isparta)

11) Ali Rıza Öztürk                        (Mersin)

12) Ahmet Küçük                           (Çanakkale)

13) Yaşar Tüzün                             (Bilecik)

14) İsa Gök                                    (Mersin)

15) Gürol Ergin                              (Muğla)

16) Sacid Yıldız                              (İstanbul)

17) Mehmet Ali Özpolat                 (İstanbul)

18) Ali Rıza Ertemür                      (Denizli)

19) Muhammet Rıza Yalçınkaya    (Bartın)

20) Tekin Bingöl                            (Ankara)

21) Ensar Öğüt                               (Ardahan)

22) Abdullah Özer                          (Bursa)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

B) Tezkereler

1.- Çin Halk Cumhuriyeti Ulusal Halk Kongresinin vaki davetine icabetle TBMM İçişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir Parlamento heyetinin Çin Halk Cumhuriyeti’ne resmî ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1171)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Çin Halk Cumhuriyeti Ulusal Halk Kongresi tarafından, TBMM İçişleri Komisyonu Üyelerinden oluşan bir Parlamento Heyeti Çin Halk Cumhuriyeti’ne davet edilmektedir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 6. Maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                                                         Mehmet Ali Şahin

                                                                                                Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                 Başkanı

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Evet, tezkereyi oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısını arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.43
İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.58

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Gülşen ORHAN (Van)

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 85’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi tezkereyi tekrar oylarınıza arz edeceğim ve karar yeter sayısını arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım.

VI.- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

                                                                                                         Tarihi: 13.04.2010

Danışma Kurulunun yaptığı toplantıda, aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

 

 

 

Mehmet Ali Şahin

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

 

Başkanı

 

Ayşe Nur Bahçekapılı

 

Hakkı Suha Okay

 

Adalet ve Kalkınma Partisi

 

Cumhuriyet Halk Partisi

 

Grubu Başkan Vekili

 

Grubu Başkan Vekili

 

Mehmet Şandır

 

Ayla Akat Ata

 

Milliyetçi Hareket Partisi

 

Barış ve Demokrasi Partisi

 

Grubu Başkan Vekili

 

Grubu Başkan Vekili

Öneriler:

Gündemin kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işler kısmında yer alan 496 sıra sayılı Kanun Tasarısının bu kısmın 5 inci sırasına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,

Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan 10/348, 10/551 ve bugün okunarak Genel Kurulun bilgisine sunulan ve Gelen Kâğıtlar Listesinde yayımlanan 10/666, 10/667 ve 10/668 esas numaralı meclis araştırması önergelerinin birleştirilerek Genel Kurulun 13 Nisan 2010 Salı günkü (bugün) birleşiminde görüşülmesi,

Önerilmiştir.

BAŞKAN – Danışma Kurulu önerisinin aleyhinde 2 milletvekili arkadaşımızın söz talebi vardır.

İlk söz, İstanbul Milletvekili Sayın Hasan Macit’e aittir.

Sayın Macit, buyurun efendim.

HASAN MACİT (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce heyetinizi, şahsım ve Demokratik Sol Parti adına saygılarımla selamlıyorum.

Bugün, grupları olan siyasi partilerimizin ortaklaşa aldıkları Danışma Kurulu önerisinin aleyhine söz aldım ama gerçekten, içindeki araştırma konusuyla ilgili ivedilikle yapılması gereken, görüşülmesi gereken konulara katılıyorum. Ama, ben bunun aleyhine söz alırken Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin aleyhine söz aldım, bunu da ifade etmek isterim.

Son günlerde, Türkiye’de iki gündem oluşturulmaya çalışılıyor: Bir, AKP’nin yani yürütmenin yani iktidar partisinin bir gündemi; bir de halkın gündemi. İki gündem, birbirinden çok kopuk bir şekilde uygulanmaya çalışılıyor. AKP’nin gündeminde Anayasa değişikliği var. Yürütme, yasamayı peşine taktı, Anayasa değişikliğiyle ilgili görüşmeler gece gündüz devam ediyor. Biz, Demokratik Sol Parti olarak Anayasa değişikliğiyle ilgili, daha önce düşüncelerimizi açıklamıştık. Bir siyasi partinin dayatmasıyla Anayasa değişikliğinin doğru olmadığını, bu değişikliğin uzlaşmayla, geçmiş dönemlerdeki yapılan şekliyle yapılması gerektiğini özellikle vurgulamıştık. Buna en iyi örnek, 1995 yılında yapılan değişiklik ve 2001 yılında yapılan değişikliklerdi. Bu değişikliklerde de Anayasa maddelerinin çok önemli bir bölümü değişmişti. Bu komisyonda bu değişiklikler yapılırken Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir uzlaşma komisyonu kurulmuş. Bu komisyonda da şimdi görev alan AKP milletvekilleri içerisindeki arkadaşlarımızın -önemli yerlerdeki görev alan arkadaşlarımızın- içinde bulunduğu bir komisyon idi ve onlar bu komisyonun nasıl çalışacağıyla ilgili çalışmaları en iyi bilen arkadaşlarımızdır. O yöntem eğer uygulanmış olsaydı bugünkü gerginlik daha alt seviyede olacaktı ve bugün getirilen Anayasa değişikliğinin içerisinde yer almayan ama mutlaka değişmesi gereken maddeler de -umarım- orada yer alabilecekti. Örneğin bu değişiklikte YÖK’ün yapısıyla ilgili -hiç eleştirmeyen arkadaşımız yok, herkes eleştirir ama- bir düzenleme yok. Buna benzer, yürütme bir yıla yakın bir süredir Alevi Çalıştayı ile ilgili toplantılar yapıyor, her kesimden görüş alınıyor ve onların talepleriyle ilgili düzenlemeler yok.

Uzlaşılsaydı, uzlaşma komisyonu kurulsaydı, bunlar içerisinde yer alırdı, toplumun daha geniş kesimini kapsayan birikmiş sorunları çözme olanağı bulunabilirdi. Bu yöntem uygulanmadı ve bir partinin getirmiş olduğu Anayasa değişikliği Komisyondan geçti, önümüzdeki günlerde de Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmeye başlanacak.

Son bir kez daha buradan AKP milletvekillerini uyarıyorum. Bu uzlaşmayı, gelin, yol yakınken gerçekleştirelim. Bizim de sıkıntıda olduğumuz, önerdiğimiz, muhalefetin önerdiği maddelerdeki düzenlemeleri hep beraber yapalım. Hep beraber Anayasa değişikliğini herkesin gönül rahatlığıyla kabul edebileceği bir şekle getirelim ve Türkiye’ye hayırlı bir iş yapalım. Bugün muhalefet partilerimizin de bu doğrultuda düşünceleri, önerileri var. Bunları, gelin, birlikte değerlendirelim ve bir çözüm yolu bulalım.

Bu, bugünkü AKP İktidarının gündemi. Bir de halkın gerçek bir gündemi var. Biz, buradaki Anayasa değişikliğiyle ilgili tartışmalar sürdürülürken, Meclis olarak halkın gündemini unuttuk ve halkın gündeminden kopuk bir şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Değerli arkadaşlar, seçim bölgelerinize gittiyseniz oradaki insanlarımızla yaptığınız görüşmelerde insanların ne kadar sıkıntılı olduklarını görmüşsünüzdür veya ne kadar sıkıntı çektiklerini, sorunlarını size aktarırken, aktarma biçiminden ve aktardıkları sözlerden anlayabilirsiniz. Gerçekten insanların bugün gerçek gündemi yoksulluktur, yolsuzluklardır. Bugün hiçbir hükûmete nasip olmayan ama demokrasi açısından sakıncalı olan bir yöntem uygulanıyor AKP İktidarında. Basın susturuldu, basın gerçekleri kamuoyuyla paylaşamıyor. Bir arkadaşımız, geçenlerde yolsuzluklarla ilgili, bir büyük belediye başkanının yargılanmasıyla ilgili Danıştaydan aldığı kararı hiçbir basın mensubunun yazmaya, yayınlamaya cesaret edemediğini ve açık açık iktidardan korktuklarını ifade ederken gerçekten ürperdim. Yani bugün Türkiye’de demokrasinin içine düşürüldüğü durum kabul edilemez. Bir ülkede basın görevini yapmıyorsa, yapamıyorsa, basının üzerinde baskı varsa, gerçekleri yazamıyorsa, gösteremiyorsa o ülkede demokrasinin varlığından söz edilemez. Bugün Türkiye'nin içine düşürüldüğü durum budur. Bu nedenle bu iktidar gerçekten şanslı mıdır, yoksa geleceğiyle ilgili kendi sonunu mu hazırlamaktadır, ilerleyen süre içerisinde göreceğiz. Bu kadar sivil toplum örgütlerinin üzerine, bu kadar basının üzerine baskı olmamalıdır. Eğer “gerçekleri yazamıyorum, bize baskı uygulanıyor” gibi söylemlerle bu gerçekler kamuoyundan gizleniyorsa o zaman burada bir çelişki, burada bir yanlışlık, burada bir sıkıntı var demektir. Yarın -bunlar belki küçük şeyler ama- ülkenin birlik, bütünlüğüyle ilgili, geleceğimizle ilgili önemli konularda da halkı aydınlatma görevini basın yapamazsa işte o zaman çok büyük tehlikeler oluşur diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, 1930’lu yıllarda Hitler de yüzde 45 gibi bir çoğunlukla iktidara gelmişti. Ama Hitler’in ülkesini ve dünyasını hangi akıbete uğrattığını, hangi sürecin yaşandığını sizler de biliyorsunuz, dünya biliyor. Gelin, özgürlükleri hep beraber sağlayalım, basının üzerindeki baskıyı kaldıralım.

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Olmaz böyle şey! Bu kadar da olmaz!

HASAN MACİT (Devamla) – Sevgili Arkadaşım, bir sözün varsa gelirsin kürsüden söylersin, oradan laf atmazsın.

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Hitler’e mi benzetiyorsun?

HASAN MACİT (Devamla) – Değerli Arkadaşım, daha bugün, benim söylediklerimi söyleyen profesör var. Yazmadığını, yazamadığını basının söylediğini söylüyor. Biz burada üslup bakımından incitmeden bir uyarı görevimizi yapıyoruz. Siz oradan laf atmayla bir şeylerin çözüleceğini mi zannediyorsunuz?

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Hitler’e benzetmek doğru mu, Hitler’e?

HASAN MACİT (Devamla) – Doğru.

İBRAHİM YİĞİT (İstanbul) – Ayıp!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karşılıklı konuşmayalım lütfen.

Buyurun.

HASAN MACİT (Devamla) – Ayıp, bu durumu yaratanlarındır, bu durumu dile getiren muhalefet milletvekillerinin ayıbı değildir. Eğer biz yalan söylüyorsak bu kürsüde gerçekten ayıptır ama doğru ise bunu yaratanların ayıbıdır ve oradan sataşanların ayıbıdır.

Değerli arkadaşlar, halkın gerçek gündemi yoksulluktur. Halkın gerçek gündemi işsizliktir, üretimsizliktir. Bugün işsizlik verilerinde Türkiye gerçekten çok sıkıntılı bir süreç yaşamaktadır. 4 tane gencimizden 1 tanesi işsiz konumundadır. İnsanlar üniversiteyi bitiriyor, yirmi otuz yaş arasına gelmiş, işsiz, çay parasını ailesinden alıyor. Bunlara çözüm üretmiyoruz, bunlara çözümü burada konuşamıyoruz ama bazı suni gündemlerle bu kürsüleri veyahut da Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemini meşgul ediyoruz ve ondan sonra da bu gerçekleri dile getiren arkadaşlarımıza birtakım sataşmalar oluyor.

Değerli arkadaşlar, siz Merkez Bankasının verilerini, TÜİK’in verilerini acaba inceliyor musunuz diye merak ediyorum ve burada her türlü çarpıtmaya rağmen, her türlü manipülasyona rağmen bu rakamlar halkımızın gerçek gündemini bize gösteriyor. Bakın, 2005 yılında ferdî kredi borcunu ödeyemeyen on iki ay içerisinde 7.781 kişi varken, 2010 yılının sadece Ocak ayında 51.700 küsur kişi olmuş. Yani 2005 yılının on iki ayında ferdî kredi borcunu ödeyemeyen insanlarımız, sadece 2010’un Ocak ayında 7 kat artmış. Bu Türk halkının, halkımızın gündemindeki konuları Merkez Bankasındaki bu veriler acaba sizlere göstermiyor mu? Bu verileri acaba sizler oralardan alıp halkımızın gerçek gündemiyle ilgili bir çalışma yapalım ihtiyacı duyulmuyor mu?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Macit, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun efendim.

HASAN MACİT (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bu veriler gerçekten çok çarpıcı. Bu verilerin, gelin, hep beraber çözümünü arayalım, çözümünü. Halkımızın içinde bulunduğu sıkıntıyı, halkımızın içinde bulunduğu yoksulluğu, işsizliği giderecek çözümlere kafa yoralım, birlikte onu gerçekleştirelim, yoksa gerçekten halkımızın durumu içler acısıdır. Bu anlamda çalışmaları yapacağınıza da inanıyorum, yapmamız gerektiğine de inanıyorum ve bu çalışmaları yapacağınız günleri bekliyoruz.

Hepinize saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Macit.

Önerinin aleyhinde Kamer Genç, Tunceli Milletvekili.

Sayın Genç, buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Danışma Kurulu önerisinin aleyhine söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.

Tabii, önerinin aleyhine almamın nedeni, bir defa, daha henüz Komisyondan çıkmış bir kooperatif kanununun gündemin ilk sıralarına alınması ve getirilen Danışma Kurulu kararı ile etkin ve verimli bir Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışma gündeminin oluşturulmamasıdır.

Biraz önce burada Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir tezkeresi oylandı. Şimdi, değerli milletvekilleri, eskiden bu parlamentolar dış ülkelere parlamento başkanları seviyesinde ziyarete gidiyordu ama maalesef AKP’yle beraber artık komisyon başkanları dış devletlerdeki bazı elçilikler kanalıyla “Ya, işte, bize bir davetiye gönderin de biz de çoluk çocuğumuzla, devletin parasıyla bir seyahat edelim.” diyorlar. İşte, burada İçişleri Komisyonu davet edilmiş, niye davet edilmiş? Hem de Çin’e gidiyorlar, en azından devlete maliyeti bir 500-600 bin dolar.

Şimdi, devletin başında oturan Abdullah Gül her gün uçaklarla bir yerlere, Tayyip Erdoğan bir yere, bakanlar bir yere… Ya, ne yapacaksınız bu kadar? Bu devleti çökertmeye siz -yani niye- yemin mi ettiniz, ne ettiniz? Ya, insanlarda bir Allah korkusu olur arkadaş, bir Allah korkusu olur. Ya, bu memlekette insanlar ekmeğe muhtaçken her gün sizin bilmem gidip de her defasında 500-600 bin dolarlık dış seyahat düzenlemeniz hangi vicdana sığıyor arkadaşlar? Maalesef, işte böyle birçok talan edilen bir devlet anlayışı yönetimiyle Türkiye yönetilmek istenmektedir.

Ben sözüme başlarken dün Samsun’da çok adi bir tecavüze uğrayan Sevgili Ahmet Türk’e geçmiş olsun diyorum. Bu saldırıyı düzenleyeni şiddetle kınıyorum. Daha önce, biliyorsunuz, Van’da Cumhuriyet Halk Partisi Başkanı Sayın Baykal’a böyle bir saldırı olmuştu. Şimdi, bir yandan Tayyip Erdoğan “Bu muhalefet Sivas’tan öteye gidemez.” diyor, öte tarafta eğer gidemiyorsa ayıp senin, sen bu devleti demek ki yönetemiyorsun ve ondan sonra gidenleri de saldırıya uğratıyorsun.

Şimdi, Samsun’daki olay ciddi bir olaydır arkadaşlar, öyle eften püften bir olay değildir. Bulanık’ta olan bir olayı bu Hükûmet eğer Samsun’da yargılamak için oraya getirmişse mahkemeye, orada gerekli tedbiri almak zorundaydı. Almadıysa bunu, en azından birinci sorumlusu İçişleri Bakanıdır ve istifa etmesi lazım.

Şimdi, bu olay bahane edilerek bu halkı birbirine vurdurmaya çalışan güçler var. Bu memlekette yaşayan insanların kardeşlik duygusu içinde olması lazım, birbirine saygılı olması lazım. Bu memleket bizim ya, bu memleketin bizim olduğunu… Bu memlekette huzur ve güvenin sağlanması, bu memlekette yaşayan vatandaşların görevi. Sen Hükûmet olarak orada bir tedbir almıyorsun, orada serserinin biri geliyor bir parti liderliği yapmış bir arkadaşa saldırıyor, ondan sonra da oradaki polisi görevden alıyorsun. Bu tamamen sorumluluktan kaçma demektir.

Değerli milletvekilleri, öte tarafta, Van’daki saldırıda da eşkıya suçüstü yakalanmıştır. Bunun AKP’liler tarafından yapıldığı ortadadır ve buna rağmen maalesef herkes hâlinden çok memnun.

Ben anlamıyorum, bu Parlamentoda bundan önce görev yapıldığı zaman buradaki insanlarda bir sorumluluk duygusu vardı arkadaşlar. Bu sorumluluk duygusunun en önemli göstergesi de… Eğer birileri bir ihmal, bir suistimal yapıyorsa buradan istifa etme müessesesi vardı. İstifa, bana göre, çok onurlu ve erdemli bir davranış biçimidir ama sekiz senedir bu memleketi her türlü keyfî yöneten, buna rağmen her türlü suistimalleri tespit edilen, her türlü haksız eylemleri ortaya konulan bir AKP’li bakanın veya bir üst düzey yetkilisinin “Ya, ben burada bir hata etmişim arkadaş, vicdanımın sesini de dinleyerek istifa edeyim.” diye bir tavır içine girdiğini görmedim. Arkadaşlar, bu memleket böyle olmaz.

Tayyip Erdoğan, çıkıyor kin dolu, nefret dolu; karşısındaki insanlara öyle bir kin ve nefretle bakıyor ki böyle bir yönetici olmaz ki. Yargı çıkıyor diyor ki: “Kardeşim, sen benimle ilgili düzenleme yapıyorsun. En azından yaptığın bu düzenleme… Benim yargı bağımsızlığımı yok ediyorsun. Yargı bir ülkenin temel direğidir, demokrasinin ana kaynağıdır. Yargı bağımsızlığının olmadığı bir yerde hukuk da yoktur, hukuk devleti de yoktur, demokrasi de yoktur.” Tayyip Erdoğan ne diyor Yargıtay Başkanına? “Sen her düşündüğünü konuşamazsın.” Ya neyi konuşacak? Tayyip Erdoğan gibi konuşacak. Böyle bir anlayış olur mu sayın milletvekilleri? Bu, en ilkel bir insanın yapabileceği bir konuşma değildir arkadaşlar, en ilkel bir kişinin yapacağı konuşma değildir. Dolayısıyla, Yargıtay bu memlekette bir yüce kurumdur, o kurumun başına gelen, Türk hukuk sisteminde bir otoritedir. Hiç kimse de yani en azından ordinaryüs profesörlerin dahi çok azının sahip olduğu bir hukuk nosyonuna sahip bir kişidir ama nere mezunu olduğu daha belli olmayan işte, hasbelkader birilerinin elini öperek makamlara gelen kişiler, çıkıp da “Sen konuşamazsın.” demek bu memlekette çok büyük bir ayıptır. Evvela insanlar kendisini ve seviyesini bilmelidir arkadaşlarım.

Dün değil evvelsi gün Erzincan’la ilgili Başsavcının avukatının bir açıklaması var. Ne diyor: “Erzincan’da çok karanlık işler çevriliyor.” Erzincan Savcısına birtakım ihbarlar gidiyor ve bu ihbarlarda işte, bir İsmailağa Cemaati’yle ilgili suistimallerden bahsediyor; bir de Ilıca’da birtakım olaylardan bahsediyor; Bursa’da birtakım olaylardan… Bu Bursa’da işte, kum kaçakçılığı yapan kişinin kim olduğunu açıklıyor arkadaşımız ama tabii, bu kaçakçılığı yapan kişi Tayyip Erdoğan’a yakınlığıyla bilindiği için “Vay, sen nasıl benim adamlarım hakkında soruşturma açarsın…” Hem Cemil Çiçek bunlara telefon açıyor bunu önlemeye çalışıyor ve aynı zamanda o olaya karışan İliç’teki Savcının da bu işte görevini suistimal ettiğine dair belgeler tespit ediliyor. Bunun üzerine İliç Savcısı getiriliyor, bu olayı soruşturma yapan Başsavcı hakkında gizli tanık olarak dinleniyor. Düşünebiliyor musunuz, ne kadar güzel adalet, değil mi? Ne kadar güzel bir devlet işleyişi var! Ve bu avukat bağırıyor, orada içi yanıyor, diyor ki: “Benim bu müvekkilim burada haksız yere…” Yani bir devletin Cumhuriyet Başsavcısı haksız yere dört aydır içerde ama kimse tınmıyor. Yargı bağımsızlığı diyorlar, yargının bağımsızlığını ortadan kaldıran eylemin, davranışın, yönetimin biçimini siz ortaya koyuyorsunuz.

Size, bugün AKP’ye ve yandaşlarına en ufak bir soruşturma açılıyor mu arkadaşlarım? İstanbul Belediye Başkanının yaptığı usulsüz binlerce ihale var, Ankara Belediye Başkanının yaptığı usulsüz yüzlerce, binlerce ihale var. Bu ihalelere karşı yapılan şikâyetleri İçişleri Bakanı ne yapıyor? İlgili valiye gönderiyor. Aslında bu soruşturmanın İçişleri Bakanı müfettişleri tarafından yapılması lazım. Vali ne yapıyor? Onu alıyor ana kent belediye başkanlarına gönderiyor. Ana kent belediye başkanları, oradaki, emrindeki müfettişlere iki sene bunu bekletiyor, ondan sonra işlem tesisine gerek yoktur diye İçişleri Bakanına gönderiyor. Sonra, ondan sonra Danıştaya dava açılıyor, aradan tabii, iki sene, üç sene geçmiş, her şey zaman aşımına uğruyor.

Böyle bir devlet yönetimi dünyanın neresinde görülmüştür? Uganda’da da görülmemiştir, Afrika’nın en ilkel kabilelerinde de görülmemiştir, ama AKP’nin iktidara gelmesiyle beraber, maalesef, Türkiye'de her türlü keyfî yönetim görülmüştür.

Geçen gün, yani çok önemli bir şey, Samsun’da bir Kumköy santrali 56 trilyon liraya mal oluyor, 5 trilyon liraya bir yandaşa satılıyor. Yahu, şimdi, arkadaşlar, yani bu devletin kim hakkını savunacak, kim hakkını savunacak? Bu memlekette sen 56 trilyon liraya mal olan bir santrali 5 trilyon liraya nasıl kendi yandaşlarına şey edersin? Suat Kılıç yok mu burada, söyleyeyim: Bu işle senin ilgin var mı, yok mu? Yoksa niye engellemedin? Bu devletin malını, böyle… Eğer orada, senin vilayetinde böyle haksız bir ihale yapılıyorsa niye engellemiyorsun? Yani bunu engellemiyorsan bunun arkasında bazı şeyler var demektir.

Dolayısıyla, sayın milletvekilleri, yani ben mi her gün çıkıp burada bu devleti savunacağım arkadaşlar ya? Siz bu devletin vatandaşları değil misiniz, milletvekilleri değil misiniz? Siz de demokrasi, Anayasa’ya riayet konusunda namus ve şeref yemini yapmadınız mı arkadaşlar ya? Bu memleket hepimizin memleketi. Bu memlekete kim haksızlık yapıyorsa Allah belasını versin de yakasına yapışalım.

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – Amin, amin!

KAMER GENÇ (Devamla) – Yani siz yarın zannediyor musunuz ki sokağa çıkıp da rahat gezeceksiniz?

Bakın, inanınız ki Türkiye'yi bir iç kavgaya götürüyorsunuz. İşte, iç kavganın belirtileri belli, işte, Cumhuriyet Halk Partisi… (Gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Genç, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

KAMER GENÇ (Devamla) – Ben, şimdi… Canım böyle istemiyor. Ben bağımsız bir milletvekiliyim. Ben menfaatimin peşinde koşmuyorum. Ben yaptığım bu konuşmalarda arkamda bir siyasi parti yok ki, ben bunun iktidarı için uğraşayım. Ben bağımsız bir milletvekiliyim. Eğer menfaatimi düşünsem, giderim iktidarla iş birliği yaparım, her türlü hileyi yaparım, vicdanımı satarım, cebimi doldururum ama ben bunu yapmıyorum. Ben, vicdanımın, haysiyetimin, onurumun, ülke sevgisinin bana verdiği görevi burada yapmaya çalışıyorum. Onun için sizlerin de bunlardan bir ders almanız lazım. Bir Anayasa değişikliği getirmekle Türkiye’yi büyük bir kaosa sürüklüyorsunuz. Yani, nasıl, bir parti kapatmayı yasaklıyorsunuz? Diyorsunuz ki “Laikliği ortadan kaldıracak.” Ya, çıkacak adam kürsüde diyecek ki “Ulan bu laik Türkiye Cumhuriyeti devletini kaldıralım.” diyecek, “Bu Türkiye Cumhuriyeti devletini bölelim.” diyecek ama bunun bir sorumluluğu olmayacak! Bunu Uganda bile… Yani en ilkel insan kafasının kabul etmeyeceği bir fikir ve düşünce tarzı arkadaşlar. Ee, bunların…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Genç, teşekkür ediyorum.

KAMER GENÇ (Devamla) – Karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Tamam.

Öneriyi oylarınıza sunup karar yeter sayısını arayacağım.

Danışma Kurulu önerisini kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 16.24

 

 


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.31

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 85’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Danışma Kurulu önerisinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi tekrar Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

Kâtip üyelerimiz arasında ihtilaf oldu, tespitinde. Oylamayı elektronik cihazla yapacağım.

İki dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, öneri kabul edilmiştir. Karar yeter sayısı vardır.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım.

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) Önergeler

1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, (2/447) esas numaralı Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/202)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2/447 Esas sayılı, “Tokat İline Bağlı Gökal adlı ilçe” Kurulmasına dair Kanun Teklifimin 45 gün içerisinde görüşülmediği için TBMM İç tüzüğünün 37. maddesi gereğince doğrudan TBMM Genel Kurulu gündemine alınmasını,

Arz ederim. 14.10.2009

                                                                                                           Dr. Reşat Doğru

                                                                                                                   Tokat

BAŞKAN – Teklif sahibi olarak Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru.

Buyurun.

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 447 esas numaralı Tokat İlinde Gökal İsimli Bir İlçe Kurulması ile İlgili Kanun Teklifi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri; kamu hizmetlerinin ülke düzeyinde verimli ve etkili bir şekilde görülebilmesi amacıyla mülki taksimatın zaman içerisinde şartlara uygun hâle getirilmesi zorunluluk arz etmektedir.

Hızlı bir iktisadi, sosyal ve kültürel gelişmelerin yaşandığı ülkemizde halkımıza sunulacak olan kamu hizmetlerinin vatandaşımıza en yakın ve en etkili sunulabilmesi için iktisadi ve sosyal yönden gelişme göstermiş olan kasabaların ilçe olmasında yarar görülmektedir.

İlçe olmasını istediğim Gökal kasabamız, bulunduğu bölgeye göre merkezî konumdadır. 30 Aralık 1993 tarih ve 42605 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile referandum sonucu, Gökbel ve Alinek köylerinin birleşmesi ile “Gökal” adını alarak belediye teşkilatı kurulmuştur. Belediye teşkilatı, görevine hâlen devam etmektedir.

Kasabamızın içme suyu, kanalizasyon, elektrik gibi idari yönden tüm altyapı hizmetleri mevcuttur. Aynı şekilde çevre güzelliği, doğal gölü ve kaplıcaları, turizm potansiyeli Gökal'a artı bir değer kazandırmaktadır.

Bölgemizde her ürünün yetişmesi yanında, özellikle dünyanın en güzel çileği yetişmektedir. Her yıl da belediye desteği ile çilek bayramı ve şenlikleri yapılmaktadır.

Gökal kasabamız, çevresindeki yirmi iki köy ve Ordu ili Akkuş ilçesi köyleri ile birlikte yıllık 5 bin ton fındık üretimi yapmaktadır. Yapılan bu üretimin pazarlama noktası, Gökal kasabasında kurulan ve elli yıllık geçmişi olan Güldere halk pazarıdır. Kasaba, bu durumuyla çevresinde ekonomik bir güce de sahiptir. Beldenin gerek yerleşim yeri gerekse yöredeki en gelişmiş yerleşim birimi olması nedeniyle birleştirici bir özelliği vardır.

Gökal kasabamız Tokat il merkezine 150 km, Erbaa ilçesine ise 65 km. uzaklıktadır. Etrafı son derece sarp dağlar ile çevrili olan Gökal kasabasının çevresindeki köylere özellikle kış aylarında kamu hizmeti götürmede ya da buralarda yaşayan halkımız kamu hizmetine erişmede büyük zorluklar yaşamaktadır.

Belediyemiz, kısıtlı imkânları dâhilinde yöredeki vatandaşlarımıza hizmet götürmeye çalışmaktadır. Malumunuz üzere il ve ilçe merkezine bu kadar uzakta bulunan bir beldenin, belediye imkânlarıyla halkına hizmet götürmesi çok ama çok zordur. Bu yüzden, burada diğer devlet kurum ve kuruluşlarının bulunması büyük önem arz etmektedir.

Tokat, Samsun ve Ordu illerine sınır olan Gökal kasabasının ilçe olması durumunda, merkez ile birlikte on altı (Ordu ili Akkuş ilçesine bağlı iki adet köy ile birlikte) yerleşim yerinde bulunan toplam 13.369 vatandaşımıza kamu hizmetlerinin götürülmesi daha verimli ve etkili olarak sunulacaktır.

Yörede üretilen tarım ürünlerinin pazarlanması noktasında yöre ekonomik bir canlılığa ulaşacaktır. Yeni yatırım alanları açılacak, bölge cazibe merkezi hâline gelecek ve bunlara paralel olarak halkın da refah seviyesi yükselecektir.

Gökal kasabamız, özellikle halk pazarının olduğu günlerde çok yoğun bir nüfusa ulaşmaktadır. Artan bu nüfus, kamu hizmetlerinden tam manasıyla faydalanamamaktadır. Aynı şekilde, eğitim-öğretim hizmeti almak üzere çevre köylerden gelen öğrenciler de büyük yekûn oluşturmaktadır. Özellikle okuma yarışı burada had safhadadır. Aileler kız-erkek bütün çocuklarını okutmak için maddi manevi büyük güç sarf ediyorlar.

Bu bölge, ülkemizin en mağdur ve yoksulluğu olan yöremizdir. Burada yaşayan, buradan ayrılmayan insanları, devlet olarak ödüllendirmeli, onlara şükranlarımızı sunmalıyız çünkü yörede yaşayanlar, ülkemize bağlı, millet ve vatan toprağı sevgisinde hiç eksiklik olmayan insanlardır. Bu insanların beklentilerine cevap vermek mecburiyetindeyiz. Özellikle burası dağ köyü olması münasebetiyle il merkezine çok büyük mesafede uzaklığı vardır, kış aylarında ulaşmak çok zordur özellikle yolun asfalt olmadığı da düşünülürse; asfalt da yoktur çünkü şose yolları içerisinde bulunmaktadır. Çocukların ulaşması veyahut da okumak isteyen insanların ulaşması, onların yanında özellikle hastalıkla ilgili durumlarda çok büyük sıkıntıların yaşanmakta olduğu görülmektedir. Bu meyanda genelde düşünüldüğü zaman, buranın, Erbaa merkezine ve Tokat il merkezine mesafesinin de -biraz önce söylemiş olduğum gibi- çok büyük olması münasebetiyle buranın kurtarılması ve buralardaki yerleşim yerindeki insanların burada yaşamalarının temin edilmesi noktasında buranın bir…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Doğru, buyurun efendim.

REŞAT DOĞRU (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

…ilçe merkezi olmasının çok büyük faydası olacağı kanaatindeyiz. Kaymakamla belediye başkanının el ele vermesiyle beraber burası çok güzel bir yere sahip olabilir. Turizm noktasında çok farklı bir konumu vardır. Buradaki insanlar çalışkan insanlardır; o ağır Karadeniz şartları içerisinde fındık üretiyorlar, çilek üretiyorlar, diğer birçok sebze ve meyveyi üretiyorlar, ama üretmiş oldukları ürünleri çok iyi değerlendirmiş olduklarını da söyleyemiyoruz.

Ayrıca, bura insanı, vatan toprağının en ücra köşesinde neredeyse -çünkü, bu yerdeki bu tabloyu Türkiye’mizin birçok yerinde göremeyiz- çok zor şartlar içerisinde yaşıyorlar. Ondan dolayı da, mevcut nüfus, eğitim ve öğretim potansiyeli dikkate alınarak Tokat ilinde Gökal adıyla bir ilçe kurulması gerekli görülmüş ve bu amaçla da kanun teklifi verilmiştir.

Kanun teklifimin Meclis tarafından kabul göreceğine inanıyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Doğru.

Şahsı adına Hasan Çalış, Karaman Milletvekili.

Sayın Çalış, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; İç Tüzük madde 37’ye göre Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine alınması istenilen, Tokat Milletvekilimiz Sayın Reşat Doğru’nun, Tokat ili Erbaa ilçesi Gökal beldesinin, Gökal ilçesi olarak ilçe yapılmasıyla ilgili kanun teklifi üzerine söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Kıymetli arkadaşlar, bugüne kadar bu tür tekliflerde maalesef gördüğümüz manzara: Uzlaşmaz, anlaşmaz, muhalefeti dikkate almaz bir tutumla karşı karşıya olduk. Temenni ederim ki biraz sonra bu teklif oylanırken bu tutumunuzda bir değişiklik, bir fark gösterirsiniz, bizleri de mahcup edersiniz.

Değerli arkadaşlar, Sayın Milletvekilimiz bu teklifi tam bir yıl önce vermiş; bir yıldır lütfedip Sayın Komisyon Başkanı gündemine almamış; bu konuda Sayın Başkanlık da bir şey yapmamış ve bugün İç Tüzük’ün verdiği bir haktan yararlanarak buraya indirilmiş. Fakat bunun gibi -içinde ben de dâhil- muhalefete ait milletvekillerinin verdiği, sırada bekleyen, gündeme alınmayan, gündeme alınınca da reddedilen, kadük hâle gelmiş onlarca teklif vardır.

Kıymetli arkadaşlar, bu talepler buralarda yaşayan insanların talepleridir, buralarda yaşayan insanların gündemidir.

Değerli arkadaşlar, halkın gündemine dikkat etmek gerekiyor. Halkın gündemine dikkat etmezseniz bir gün halk da sizi gündemine almaz.

Kıymetli arkadaşlar, şu yüce Mecliste çalışmalar yapıyoruz. Türkiye hangi gündemlerle meşgul ediliyor? Halkın gündemi ne? Yapılan araştırmalara göre halkın gündeminde birinci sırada işsizlik var; yoksulluk, yolsuzluk bunları takip ediyor. Ama maalesef sayın iktidar, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine bunları bir türlü almamaktadır, görmezden gelmektedir, sanal gündemlerle ülkeyi meşgul etmektedir.

Değerli arkadaşlar, bugün, işsizlere gizli işsizleri ve iş bulmaktan ümidini kesmişleri de ilave edersek, maalesef, ülkemizde 4 kişiden 1’i işsizdir, 3 gençten 1’i işsizdir. Bu gençlerin pek çoğu üniversite mezunudur ve bu üniversite mezunları asgari ücrete, karın tokluğuna çalışmaya razıdır.

Kıymetli arkadaşlar, bu iktidar gelip geçicidir. Yarın arkanıza dönüp baktığınız zaman, fakirin fukaranın, vatandaşın yararına yaptığımız bir şeyler olsun dersiniz.

Bakınız, size göre, kriz teğet geçiyor, işsizlik sanal fakat ben soruyorum değerli arkadaşlar: İşsizlik mi sanal, yoksa istihdam sağlamayan, üretim yapmayan, işsize iş, aşsıza aş olmayan yatırımlarınız mı sanal?

“Can suyu” dediniz, esnaf da bir şeyler sandı, rahatlayacağım sandı. Ne oldu? Kepenkler kapanmaya devam ediyor. Esnaf siftah edemiyor. Esnaf, iş yerini açıp kapatıyor ama, tezgâhını açıyor ama, maalesef, işsiz duruma düştü.

Köylü köyünde, tarlasının başında; tarlayı ekiyor dikiyor, alın terinin karşılığını alamıyor. Tarım krediye, TEDAŞ’a, bankalara borcunu ödeyemiyor. Tarlası, bahçesi ne kadar azsa, ne kadar az ekmişse sıkıntısı o kadar az. Elektrik hattı çekili, kuyu açılmış, mahsul tarlada, mahsul kuruyor. Niye? Şalteri çeviremiyor. Niye? TEDAŞ mühürlemiş. Siz ne yapıyorsunuz? Vatandaşa dönüyorsunuz, diyorsunuz ki: “Kusura bakmayın, TEDAŞ özelleşti.” Pekâlâ, geçmiş borçlara bir formül bulmak yerine niye TEDAŞ’a tahsil ettiriyorsunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Çalış, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun.

HASAN ÇALIŞ (Devamla) – Bugün, gerçekten, köylü, işinin başında işsiz duruma düşmüştür.

Kıymetli arkadaşlar, bakınız, orman köylüsünün keçisini vatan haini ilan ettiniz. Hayvancılık tabana vurdu, et fiyatları tavan yaptı ama benim köylümün derdi ne? Keçi pahalandı ama “Kurbanda ben nasıl kurbanlık alacağım?” bunu düşünüyor. Arkadaşlar, bu aç hâle gelen, sefil hâle gelen köylünün dedesinden, babasından kalma evlerine de el koydunuz. Ne yapacak bu vatandaş?

Kıymetli arkadaşlar, bakınız, bu sıralardan çok milletvekili gelmiş geçmiştir, çok da hükûmetler gelmiş geçmiştir, yarın elinizi vicdanınıza koyduğunuz zaman rahat olacak bir şeyler yapmaya davet ediyorum.

Kıymetli arkadaşlar, bu bağlamda Gökallıların talebini dikkate alınız, halkın sesine kulak veriniz diyorum, “evet” oylarınızı bekliyorum.

Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çalış.

Sayın Aslan, buyurun.

ZEYİD ASLAN (Tokat) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Tokat Milletvekilimiz Sayın Reşat Doğru’nun Tokat Erbaa ilçesi Gökal beldesinin ilçe olmasına yönelik kanun teklifinin öne alınmasına ilişkin görüşmelere kişisel düşüncelerimi belirtmek üzere söz aldım.

Öncelikle Gökal beldesi, Erbaa ilçesine yaklaşık 60 kilometre ama fiziki ve coğrafi şartlar itibarıyla iki saatlik bir mesafede bulunmaktadır. Bu nedenle, ilçeyle olan idari işlerde bölgede yaşayan insanlarımız, vatandaşlarımız ciddi anlamda zorluklar yaşamaktadır.

Ayrıca, Ordu ilinin Akkuş ilçesine bağlı birçok köy de Gökal beldesi ile ticari işlerini, pazar işlerini burada görmekte ve bu bölgede yaşayan Akkuş köylüleri de Akkuş’a mesafesi uzak olması hasebiyle ciddi anlamda zorluklar yaşamaktadır.

Bizler Tokat Milletvekili olarak, bir Erbaalı olarak Gökal beldemizi ziyaretlerimizde, bölge civarında oturan yaklaşık 15 bin civarındaki insanımız, vatandaşımız buranın idari bir birim olarak ilçe yapılmasına yönelik taleplerini her defasında bize de iletmektedirler. Ben, bu anlamda bu kanun teklifinin -keşke Reşat Bey, beraber imzalasaydık iki Erbaalı olarak, bunu gönülden arzu ederdim ama- öne alınmasının uygun olacağı ve Gökal beldemizin ilçe olarak idari birime kavuşturulmasının bölgemiz açısından uygun olacağı kanaatimi belirtiyor, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, efendim, oylamadan önce yoklama talebimiz var.

BAŞKAN – Tamam efendim.

Yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımın isimlerini okuyup, salonda bulunup bulunmadıklarını arayacağım:

Sayın Okay? Burada.

Sayın Özyürek? Burada.

Sayın Seçer? Burada.

Sayın Özdemir? Burada.

Sayın Keleş? Burada.

Sayın Coşkunoğlu? Burada.

Sayın Gök? Burada.

Sayın Çöllü? Burada.

Sayın Özkan? Burada.

Sayın Bingöl? Burada.

Sayın Karaibrahim? Burada.

Sayın Güner? Burada.

Sayın Aydoğan? Burada.

Sayın Hacaloğlu? Burada.

Sayın Ünlütepe? Burada.

Sayın Altay? Burada.

Sayın Coşkuner? Burada.

Sayın Günday? Burada.

Sayın Diren? Burada.

Sayın Erenkaya? Burada.

Sayın Kesici? Burada.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – İsmini okuduğum milletvekili arkadaşlarım lütfen yoklamaya katılmasınlar.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) Önergeler (Devam)

1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, (2/447) esas numaralı Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/202) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

Biraz önce, Sayın Özak’ın, okumuş olduğum sorulara birlikte cevap vereceğini sizlere ifade etmiştim.

Soruları sırasıyla okutuyorum:

VII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, yükseköğrenim öğrencilerinin yurt ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1038) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

2.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, TÜİK’in bazı verileri üzerindeki tartışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1082) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

3.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Ergenekon soruşturmasıyla ilgili bazı hususlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1125) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

4.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’in rekabetçilik endeksindeki yerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1144) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

5.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, kamudaki tasarruf çalışmalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1146) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

6.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Ankara Büyükşehir Belediyesinin yakacak yardımlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1162) Cevaplanmadı

7.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, KİT Yönetim Kurulu üyelerinin gelir vergisi ödemelerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1163) Cevaplanmadı

8.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, imar tadilatlarına ve meslek odalarının tutumuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1181) Cevaplanmadı

9. Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, yerel yönetimlerin harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1199) Cevaplanmadı

10.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, İstanbul’daki bir bina inşaatına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1211) Cevaplanmadı

11.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Davos’taki Gazze Panelinin moderatörüne ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1224) Cevaplanmadı

12.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, İstanbul’da kamu hizmetine ayrılan alanların imar değişikliğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1255) Cevaplanmadı

13.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, sosyal yardımların seçim malzemesi yapıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1281) Cevaplanmadı

14.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin sanat ve meslek eğitimi kursları ihalesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1282) Cevaplanmadı

15.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Gazze için yapılan bağışlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1283) Cevaplanmadı

16.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Aydın’da seçim çalışmaları sırasında bir çocuğun hırpalandığı haberlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1287) Cevaplanmadı

17.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, AÖF öğrencilerine öğrenim harcı kredisi verilip verilmeyeceğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1659) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

18.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, burs ve öğrenim kredileri ile ücretsiz barınmaya ilişkin sözlü soru önergesi (6/1662) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

19.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da sporun desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1771) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

20.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Antalya’da spor turizminin geliştirilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1782) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

21.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Erbaa ve Niksar’daki öğrenci yurdu ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1821) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

22.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, 2011 Kış Olimpiyatlarında Erzurum’un tanıtımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1823) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

23.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerde sporun desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1834) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

24.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerde sporun desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1835) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

25.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerde sporun desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1836) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

26.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kanada Kış Olimpiyatlarını izlemek üzere giden heyete ilişkin sözlü soru önergesi (6/1864) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

27.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünün bütçesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1970) ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Milli Eğitim Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                             Yaşar Ağyüz

                                                                                                                Gaziantep

Ülkemizde Üniversite öğrencilerimize yeterli barınma koşullarının (yurt olarak) Bakanlığınız ve Üniversitelerce sağlanamadığı somut bir gerçektir.

1. 2008-2009 Öğretim yılı için YURT-KUR’a bağlı yurtlara barınmak için ne kadar Üniversite öğrencisi başvurdu? Yurtlara yerleştirilen öğrenci sayısı nedir?

2. Son beş yılda Bakanlığınıza bağlı Yüksek Öğrenim ve Kredi Yurtlar Kurumu tarafından kaç tane yeni yurt yapılmıştır?

3- Yapımı devam eden veya projelendirilmiş, programa alınmayı bekleyen yurt sayısı ne kadardır?

4. Öğrencilerin barınma ihtiyacının karşılanmasını Sosyal Devletin bir görevi olarak görüyorsanız neden yeterli çaba gösterilmemektedir?

5. Öğrencilerin barınma sorununu çözmeyerek, çözümü başka güç, dernek ve yasal olmayan kurumlara bıraktığınızın farkında mısınız?

6. Seçim bölgem Gaziantep'te bu yıl kaç öğrenci barınmak için YURT-KUR'a başvurmuş, kaç öğrenci açıkta kalmıştır?

Gaziantep gelişen bir Üniversite kenti olarak yeni yurt yapımı programınızda var mıdır? Yoksa almayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sn. Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını arz ederim.

                                                                                                              Mümin İnan

                                                                                                                   Niğde

Soru:1 - Son zamanlarda, sivil toplum kuruluşları ve TÜİK tarafından açıklanan yoksulluk ve açlık sınırı rakamları arasında çok büyük farklar oluşmaktadır. Hükümetinizce politikaların belirlenmesinde, hangi rakamlar dikkate alınmaktadır?

Soru:2 - 2007 yılı sonu itibarıyla ülkemizde ne kadar vatandaşımız açlık sınırı ve yoksulluk sınırı altında yaşamaktadır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 27.11.2008

                                                                                                              Kamer Genç

                                                                                                                  Tunceli

1- Başbakanlığınıza 2003 yılında verilen ve MİT Ajanı olan Tuncay Güney tarafından hazırlandığı anlaşılan bilgiler nelerdir?

2- Bu bilgiler uzun süreden beri elinizde iken bu soruşturmaları açmayı 2007 yılına kadar neden beklettiniz?

3- Başbakanlığınıza intikal eden bu bilgilerden sonra kaç vatandaş öldürüldü?

4- Danıştay saldırısı sırasında o zaman Başbakan Yardımcısı olan Mehmet Ali Şahin'in sürprizlere açık olun biçimindeki açıklamasının bu raporlardan doğan bilgilerden mi kaynaklandığı?

5- Danıştay saldırısının Ergenekon teşkilatı ile ilişkisi olup olmadığı?

6- 2003 yılında Başbakanlığınıza intikal eden ve 2007 yılma kadar saklanan bu bilgiler sonucunda herhangi bir soruşturma yapmamakla birçok olayların ve ölümlerin oluşmasına neden olduğunuzdan dolayı istifa etmeyi düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                           Hasan Özdemir

                                                                                                                Gaziantep

Bazı sivil toplum platformlarının, basında da yer alan raporlarına göre Gaziantep ili rekabetçilik endeksi sıralamasında Güneydoğu Anadolu Bölgesinin en gelişmiş sanayi kenti olmasına rağmen ön sıralarda yer bulamamıştır.

Buna göre;

1) Özellikle Yaşam Kalitesi ve Markalaşma Becerisi bağlamında rakamların iyileştirilmesi için projeler geliştirilmekte midir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                              Hasan Çalış

                                                                                                                 Karaman

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), ekonomik kriz nedeniyle tarihinde ilk kez tasarrufa giderek, kuruluş resepsiyonu vermeyeceğini açıklamıştır.

TİSK, önümüzdeki zor dönemin "güven oluşturma", "tasarruf yapma" ve "işbirliği sağlama" nitelikleriyle daha kolay aşılacağını düşünmekte ve bu çerçevede de başta kamu kuruluşları olmak üzere her kesimi bu yönde davranmaya davet etmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1. TİSK tarafından yapılan bu açıklamaya kulak vermeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?

2. Yılın üçüncü çeyreğinde vatandaşlarımızca eğlenceye ayrılan tüketim harcamaları da yüzde 5.5 oranında düşmüştür. Buna karşılık, kamudaki gereksiz inşaatlar ve tadilatların tam gaz devam ettiği görülmektedir. Konser ve kutlamalara belediyelerimiz tarafından yapılan harcamalar artmıştır. Özellikle büyükşehirlerimizde sağlam kaldırımlar sökülerek, yerine yenileri yapılmaktadır. Sivil plakalı resmi araçların sayısı her geçen gün artarken, en küçük kurumda dahi kurumu tanıtıcı bir çok (dergi, bülten gibi) yayınlar yapılmaktadır. Her kesimden vatandaşımızı, esnafımızı, sanayicimizi etkileyen kriz, kamu kurum ve kuruluşlarımızı etkilememiş midir? Kamudaki tasarruf çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz?

                                                                                                               07.01.2009

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                         Prof. Dr. Alim Işık

                                                                                                                 Kütahya

Sayıştay denetçileri tarafından yapılan denetlemeler sonucunda, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından dağıtılan yaklaşık 39 milyon YTL'lik yakacak yardımının kimlere dağıtıldığının ve dağıtılanların yoksul olup olmadıklarının belirlenemediği, adı geçen belediye yetkililerince yapılan usulsüzlüklerle ilgili cevabın bir yıldır verilmediği yönünde yazılı basında çıkan haberlerle ilgili olarak,

1. Hükümetinizce yapılan bir işlem var mıdır? Var ise ne aşamadadır?

2. Ankara Büyükşehir Belediyesince yapılan bu yardımların Yardım Yönetmeliğine aykırı olduğu, Belediye Meclisince kabul edilerek yürürlüğe sokulan Yönetmeliğin de Sayıştay görüşü alınmadan hazırlandığı iddiaları doğru mudur? Doğru ise söz konusu Yönetmelik geçerli ve hukuki midir?

3. Yardımları alanlara ve yardımların ulaştırıldığına ilişkin belgelerin sunulamaması durumunda kamu zararı nasıl telafi edilebilecektir?

                                                                                                               07.01.2009

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                         Prof. Dr. Alim Işık

                                                                                                                 Kütahya

Özelleştirme idaresi Başkanlığına bağlı KİT'lere atanan Yönetim Kurulu Üyelerinin, bu üyelikten elde ettikleri ek gelirden dolayı ödemeleri gereken Gelir Vergisini önce Maliyeye yatırdıkları, sonra da kurumlarından bu vergileri geri isteyip aldıkları yönündeki iddialarla ilgili olarak,

1. Kurumların bu iadeye hukuki dayanak oluşturmak için Yönetim Kurulu Üyelerine yeni bir bordro yaptıkları doğru mudur?

2. Doğru ise 2008 yılında bu uygulamanın kamu bütçesine oluşturduğu ek yük ne kadardır? Devletimiz bu yolla ne kadar vergi kaybetmektedir?

3. Bu uygulamanın önüne geçilmesi için hangi tedbirler alınmış veya alınmaktadır?

4. 2008 yılında kaç kişi KİT Yönetim Kurulu Üyeliği yapmış ve bunlara bu görevlerinden dolayı ne kadar ücret ödenmiştir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygı ile arz ederim.

                                                                                                             Yaşar Ağyüz

                                                                                                                Gaziantep

İmar yasası ve Belediye yasalarına aykırı olarak usulsüzce yapılan imar tadilatlarının her gün Gazete ve Televizyonlarda tartışıldığı bir ortamda,

1. AKP İstişare ve Değerlendirme Toplantısının kapanışında Belediye çalışmalarının Meslek Odaları tarafından engellendiği iddianızın somut örneği var mıdır?

2. TMMOB ve bağlı Meslek Odalarının kent yaşamını ilgilendiren konularda görüş belirtmesi, bilimsel ve teknik olarak yanlış gördüğü kararlara karşı dava açmasını neden suç ve ayıp olarak görüyorsunuz?

3. Yasaları görmezlikten gelerek, Belediye Meclis çoğunluğu ile kent yararına olmayan imar tadilatları yapan Belediye yönetimleri kent suçu işlemiş olmuyor mu?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Hasan Özdemir

                                                                                                                Gaziantep

Yerel yönetimler Türk kamu yönetiminin önemli bir parçasıdır ancak 2008 yılı içerisinde yerel yönetimlerin harcamalarında büyük bir artış gözlemlenmiştir.

Buna göre;

1) Yerel yönetimlerin 2008 yılı harcama rakamları nedir? Bu rakamların kalem bazında dağılımı nedir? 2007 yılı rakamları ile karşılaştırıldığında harcamalardaki değişim oransal olarak nedir?

2) Bu rakamlara bakıldığında etkin bir yerel yönetim anlayışının yerleştiğini iddia edebilmek mümkün müdür? Öyle ise neden hâlâ vatandaşları belediyecilik hizmetlerinin aksaması ve yerine getirilmemesi hususlarındaki şikâyetleri devam etmektedir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 27.01.2009

                                                                                                              Kamer Genç

                                                                                                                  Tunceli

261 Metre yükseklikle Türkiye'nin en yüksek binası olan ve milletvekiliniz Vahit Kiler’ce tarafından yapılan İstanbul'daki (Sapphines) adlı bina;

1- Halen bölgede yürürlükte olan imar planına uygun mu?

2- İnşaat ruhsatı ve inşaat onaylı mimari projesi var mıdır? Var ise tarih ve sayısı nedir?

3- İmar mevzuatına aykırı yapılmakta ise sorumlular hakkında herhangi bir soruşturma var mıdır? Neden mühürlenmemiştir?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, soruları biraz yavaş okuyabilir mi?

BAŞKAN – Tabii Sayın Genç.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 03.02.2009

                                                                                                              Kamer Genç

                                                                                                                  Tunceli

Davos'taki Gazze Paneli'ni yöneten moderatör David Ignatius;

1- Daha önce Türkiye'ye gelip sizinle veya sizin dış politika başdanışmanınız Ahmet Davutoğlu ile görüşmüş müdür? Görüşmüş ise bu görüşmelerde Türkiye dış politikasının, uluslararası arenada terörist ilan edilen Hamas ve Taliban'ın artık birer 'şer ekseni' olmayıp 'istikrar ekseni' olduğu yolunda bu gazeteciye bir telkini olmuş mudur?

2- Moderatörün İsrail yanlısı bir kişi olarak bilinmesine rağmen panel yöneticisi olarak neden kabul ettiniz?

3- Davos'taki panel sonrasında Peres'in size açtığı telefonda kendisinden bir nevi özür dileme anlamını ifade eden “benim tavrım size değildi moderatöre idi” dediniz mi?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 10.02.2009

                                                                                                              Kamer Genç

                                                                                                                  Tunceli

Son mahalli idareler seçimleri ile seçilen İstanbul Anakent Belediye Başkanlığı'nca daha evvelki yıllarda yeşil alan, okul, park, bahçe, cami alanı gibi kamu hizmetlerine ayrılan yerlerden;

1- İmar planındaki amaçları değiştirilerek konut ve ticaret alanlarına dönüştürülen gayrimenkul sayısı kaç tanedir? Bunların sayısının beş bin civarında olduğu doğru mudur?

2- Bu suretle imar değişikliğine uğrayan taşınmazların eski ve yeni sahipleri kimlerdir?

3- Yine bu taşınmazların eski vergi değerleri ile imar tadilatlarından sonraki vergi değerleri kaç liradır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                             Yaşar Ağyüz

                                                                                                                Gaziantep

Uzunca bir süredir Devlet olanakları kullanılarak, hazır olan tesis ve yapım açılışlarını yapmak gerekçesiyle,

Yurt genelinde katıldığınız İktidarı öven Siyasi Mitinglerden birisi de 1 Mart 2009 Pazar günü, Seçim bölgem Gaziantep'te yapılmıştır.

1. Miting günü ve öncesi 27-28 Mart günleri Şehitkamil ve Şahinbey Metropol İlçelerinde "Nakit Yardımı" adı altında Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfınca her Aileye 250 TL. dağıtılması tesadüf müdür?

2. Tatil günü olmasına rağmen Cumartesi ve Pazar günleri Mahallelerdeki Devlet Okullarında Ailelere yapılan "Nakit Yardımının" toplam miktarı ne kadardır, kaç Aileye dağıtılmıştır?

3. Nakit Yardımı yapılan Aileler, Miting günü Mahallelerinden Otobüslerle Mitinge katılmak için toplanmış mıdır?

4. Devlet Olanakları kullanılarak yapılan yardımlarla, Mitinglerinize katılımın artırıldığı bir Seçim ortamını Eşit, Etik ve Demokratik kurallara uygun buluyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 03.03.2009

                                                                                                              Kamer Genç

                                                                                                                  Tunceli

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitimi kursu (İSMEK) açmaktadır.

Bu ihalelere 2004 yılından beri hep aynı şirketlerde ortak olan veya bu şirkette ortak olmakla beraber isim değiştiren şirketler katılmıştır.

Örneğin 2006 da Beyaz Holding bünyesinde Atlas Pazarlama Şirketi, 2007 de Merkezi Eğitim ve Organizasyon Şirketi (%75 Beyaz Holding), 2008 de Etkin Eğitim ve Organizasyon Limitet Şirketi (Beyaz Holding) dir.

Beyaz Holding ortakları Mustafa Çelik, Zekeriya Kahraman, Aykut Zahid Akman, Mehmet Gürkan, İsmail Karahan dır. 

2006-2008 yıllarında bu kişilere 200 trilyon lira ödendiği belediye kayıtlarından anlaşılmıştır.

Bu ihaleleri alan Şirketin ortaklarından Zekeriya Kahraman'ın oğlu oğlunuzla bacanakdır. Diğer ortak Zahit Akman ise RTÜK Başkanıdır.

1- Bu ihalelerin çok yüksek fiyatlarla bu şirketlere verilmesinde sizin bir telkininiz olmuş mudur?

2- İhaleleri alan şirketlerin çalıştırdığı personel sayısı 1000 civarında olduğu halde, firmalar fazla para almak için 3800 personel çalıştırdığı gibi işlem yaptıkları söylenmektedir. Bu doğru mudur? Doğru ise bu konuda ne gibi bir işlem yapmayı düşünüyorsunuz? Bu konuda mali denetim yapılmış mıdır?

3- Bu işten dolayı İstanbul Belediyesinin Maliyeye altı trilyon vergi borcu olduğu halde 20 Şubatta dört trilyon yatırıldığı halde kalan iki trilyon ödenmemiştir. Ne zaman ödenecektir?

4- Personel şişirilmesinde belediyenin kaybı ne kadardır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 03.03.2009

                                                                                                              Kamer Genç

                                                                                                                  Tunceli

1- Filistin (Gazze) için bugüne kadar kaç lira bağış toplanmış ve ne kadar kime ve hangi vasıta ile ödenmiştir?

2- Geçenlerde İbo-Şhov tarafından televizyonda yapılan ve Filistin’e yardım Programına katılan Futbol Federasyonu Başkanı 500 milyar bağışta bulunmuştur. Bu parayı cebinden mi yoksa Federasyon bütçesinden mi ödenmiştir? Federasyondan ödenmiş ise bu yasalara uygun mudur?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 13.03.2009

                                                                                                              Kamer Genç

                                                                                                                  Tunceli

Seçim çalışmalarınız sırasında Aydın'da "Allah cezanızı seçimde verecek" diyen 13 yaşındaki genci, güvenlik görevlilerinizin seçim otobüsüne aldığı ve tarafınızdan bu çocuğun boynunun sıkıldığı ve boynunun arka sağ yanında 6 adet 5-6 santimetre sıyrıklar olduğu, sonradan bu çocuğun güvenlik görevlilerince hırpalandığı basındaki haberlerden anlaşılmıştır.

1- Bu olay doğru mudur?

2- 13 yaşındaki bu çocuğun boynundaki sıyrıklar kimin tırnaklarıyla oluşmuştur?

3- Hangi hak ve yetki ile zorla bu çocuğu otobüsünüze aldınız ve güvenlik görevlilerine tartaklattınız?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Devlet Bakanı Sayın Faruk Nafız Özak tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                         Prof. Dr. Alim Işık

                                                                                                                 Kütahya

Ülkemizde son yıllarda yaşanan ağır ekonomik krizin de etkisiyle Açık Öğretim Fakültesine (AÖF) bağlı ön lisans veya lisans programlarına kayıt hakkı kazanan çok sayıda gencimizin dönemlik öğrenim harcını yatırmada zorlanan aileleri, AÖF öğrencilerine de öğrenim harcı kredisi verilmesi yönünde talepte bulunmaktadırlar. Bu konuyla ilgili olarak;

1. Öğrenim harcını yatırmada zorlanan öğrencilerimize talepleri halinde öğrenim harcı kredisi verilmesi sağlanabilir mi?

2. Bu konuda Bakanlığınızca yürütülen bir çalışma var mıdır? Varsa çalışma ne aşamadadır? Yoksa böyle bir düzenlemeyle öğrencilerimizin veya ailelerinin mağduriyetleri önlenebilir mi?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim. 25.11.2009

                                                                                                             Murat Özkan

                                                                                                                 Giresun

1) Ücretsiz barınma için son iki yılda kaç öğrenci başvurmuştur? Kaç öğrenci bu imkandan faydalanmıştır?

2) Bu öğrencilerin belirlenmesinde aile gelir düzeyinde azami esas alınan miktar nedir?

3 ) Öğrenim Kredisinin miktarını ailelerin gelir düzeyine göre belirlemeyi düşünüyor musunuz?

4) Öğrenim kredisi olarak verilen kredinin geri ödemesini; borçlunun işe başladıktan sonra yapması gibi esnek bir yapıya getirmeyi veya buna benzer birtakım rahatlatıcı düzenlemeler yapmayı düşünüyor musunuz?

5) Son iki yılda kaç öğrenciye burs verilmiştir? Burs verilen öğrencilerimizin aile gelirinde esas alınan miktarı neye göre belirliyorsunuz? Burs alan öğrenci sayısını arttırmayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Faruk Nafız Özak tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğini saygılarımla arz ederim. 15.01.2010

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Başta Doğu Anadolu olmak üzere Güneydoğuda ve bütün Anadolu’da sporun gelişmesi için gençlerimizin zamanlarının daha sağlıklı bir şekilde geçirmeleri başka kötü alışkanlıklara bulaşmadan sporla uğraşmak için yerel yöneticilerimiz ellerindeki imkanlar ölçüsünde yardımcı olmaktadırlar. Tarihe baktığımız bu bölgeden Dünya Şampiyonları çıkmıştır, ancak ildeki fakirleşme ve işsizliğin hızla artması sonucu yeni yetenekli sporculara başta çalışacakları, saha, salon, ve malzeme ihtiyacı büyük ölçüde artmıştır. Doğu Anadoluda başta kayak olmak üzere, mevcut Göllerimiz ve Akarsularımızında çok olmasının yanında bu bölgelerde oksijenin bir sporcunun aradığı ölçülerde olması nedeniyle kayak sporunda, yüzmede, atletizm, güreş ve boksta yapılacak yardımlarla daha çok başarılı sporcular yetişecektir.

1- Yukarıda adı geçen bölgelerimizde gençlerimizin ve spor kulüplerimizin faydalanacağı yeni sahalar, salonlar ve tesisler açmayı düşünüyor musunuz?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, böyle soru okunur mu? Bazı gerçekleri halktan gizlemek için böyle okuyor.

BAŞKAN – Siz devam edin.

2- Adı geçen bölgelerimizde spor kulüplerine başta spor toto olmak üzere diğer şans oyunlarından pay ayrılması için bir çalışmanız var mıdır, varsa ne zaman başlatacaksınız?

3- Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü olarak buradaki spor kulüplerimizin ve sporcularımızın ihtiyaçları olan spor malzemeleri, formalar, eşofman ve ayakkabı göndermeyi düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Faruk Nafız Özak tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılması hususunda saygılarımla arz ederim. 18.10.2010

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Son yıllarda ülkemizde kış turizmini geliştirmek amacıyla yürütülen çalışmalar tüm hızıyla sürerken, en gözde merkezimiz olan Antalya her yıl binlerce futbol takımının hazırlık yaptığı bir spor merkezi olan yerdir. Kış turizminde her yıl hazırlık kampı için Antalya'ya dünyanın çeşitli yerlerinden yaklaşık 3 bin spor kulübü gelmektedir. Bu da fazladan ülkemize döviz girmesinin yanında ülkemizin tanıtılmasında da çok önemli bir yer tutmaktadır.

1- Futbol kulüplerinin hazırlık kampı yapmak için her yıl Antalya'ya gelmektedirler. Antalya'daki otellerle ortak bir çalışma yaparak yeni futbol sahaları ve kapalı salonlar yapılması için çalışma başlatacak mısınız?

2- Dünyada sporda marka olan takımlarında ülkemize ve Antalya’ya kamp yapmak için gelmeler konusunda büyük ödüllü turnuvalar yapmayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Devlet Bakanı Sayın Faruk Nafız Özak tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasının teminini arz ederim.

                                                                                                              Reşat Doğru

                                                                                                                   Tokat

Soru: Erbaa ve Niksar ilçelerimizdeki yüksek okullarda öğrenci sayısı artmıştır. Bu artışa bağlı olarak öğrenci yurtlarına ihtiyaç vardır. Adı geçen ilçelerimize öğrenci yurdu yapmayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Faruk Nafız Özak tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 27.01.2010

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

2011 kış olimpiyatları nedeniyle Erzurum'a gelecek olan ülkelerin sporcuları, yöneticileri, basın mensupları Erzurum'la ilgili bazı bilgilere ulaşmak için Erzurum'u daha yakından tanıyabilmek için internet sitelerinden çeşitli bilgiler almak isteyeceklerdir. Bu internet sitelerinin daha profesyoneller tarafından hazırlanması gerekmektedir. Erzurum'un tarihi turistik yerleri kültürü daha iyi ve kapsamlı olarak anlatılmalıdır.

1- Gelecek yıl Erzurum'da yapılacak olan kış oyunları için Erzurum'a gelecek olan sporcular, yöneticiler ve basın mensuplarının Erzurum'u daha iyi tanıyabilmeleri için tarihî ve turistik yerleri başta olmak üzere kültürünü tanıtmak için profesyonel bir çalışma yapılacak mı?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Faruk Nafız Özak tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 27.01.2010

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Gümüşhane ve Bayburt’ta çeşitli dallarda faaliyet gösteren spor kulüpleri maddi imkânsızlıklar nedeniyle sıkıntı çekmekte ve bunun sonucu olarak da istenen başarıyı elde edememektedirler. Ayrıca nüfus sayısı temel alındığında sahip olduğu antrenman sahası da yetersizdir.

1- Yetenekli sporcularımızın yetiştiği Gümüşhane ve Bayburt'un tüm spor dallarında hak ettiği başarıyı sağlaması ve spor kulüplerimizin yaşadığı sıkıntıların giderilmesi için Bakanlığınızca yapacağınız bir çalışma var mıdır, varsa ne zaman yapacaksınız?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Faruk Nafız Özak tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 27.01.2010

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Ardahan, Batman, Bingöl, Ağrı’da çeşitli dallarda faaliyet gösteren spor kulüpleri maddi imkânsızlıklar nedeniyle sıkıntı çekmekte ve bunun sonucu olarak da istenen başarıyı elde edememektedirler. Ayrıca nüfus sayısı temel alındığında sahip olduğu antrenman sahası da yetersizdir.

1- Yetenekli sporcularımızın yetiştiği Ardahan, Batman, Bingöl, Ağrı’nın tüm spor dallarında hak ettiği başarıyı sağlaması ve spor kulüplerimizin yaşadığı sıkıntıların giderilmesi için Bakanlığınızca yapacağınız bir çalışma var mıdır, varsa ne zaman yapacaksınız?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Faruk Nafız Özak tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 27.01.2010

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Muş, Elazığ, Şırnak, Hakkâri ve Tunceli’de çeşitli dallarda faaliyet gösteren spor kulüpleri maddi imkânsızlıklar nedeniyle sıkıntı çekmekte ve bunun sonucu olarak da istenen başarıyı elde edememektedirler. Ayrıca nüfus sayısı temel alındığında sahip olduğu antrenman sahası da yetersizdir.

1- Yetenekli sporcularımızın yetiştiği Muş, Elâzığ, Şırnak, Hakkâri ve Tunceli’nin tüm spor dallarında hak ettiği başarıyı sağlaması ve spor kulüplerimizin yaşadığı sıkıntıların giderilmesi için Bakanlığınızca yapacağınız bir çalışma var mıdır, varsa ne zaman yapacaksınız?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Faruk Nafız Özak tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 15.02.2010

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

13 Şubat'ta Kanada'nın Vancouver kentinde kış olimpiyatları başlamıştır. 2011 yılında Erzurum’da gerçekleştirilecek olan Üniversite kış oyunlarının daha iyi yapılabilmesi için oyunları izlemek için gönderilen heyette şehrin sahibi durumunda bulunan ve birçok görevi olan Belediye Başkanları bulunmamaktadır. Yine yapılan birçok yatırımda Erzurum Sivil Toplum Kuruluşlarının temsilcileri bulunmamaktadır. Erzurum kış oyunlarını şu ana kadar en iyi şekilde önce Türkiye'ye sonra da bütün Dünya'ya tanıtan Yerel Basın mensupları bu heyette yer almamaktadır.

1- 2011 kış oyunlarına ev sahipliği yapacak olan Erzurum'da Kanada’ya giden heyette neden Belediye Başkanları, Sivil Toplum Kuruluşları ve yerel basın mensupları yer almamıştır?

2- Kanada’da yapılan kış olimpiyatlarını, 2011 yılında Erzurum'da yapılacak olan kış oyunlarına ev sahipliği yapacak olan Erzurum'dan kaç kişi görevlendirilmiştir? Kaç kişi başka illerden görevlendirilmiştir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Faruk Nafız Özak tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 22.03.2010

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Gençlik Spor İl Müdürlüğünün 2010 yılı bütçeleri belirlenmiştir. 2009 yılına göre yüzde 39 oranında arttırılarak 337 milyon 226 beşyüz liradan 470 milyon 26 bin liraya yükseltilmiştir. İlimizde yaşayan gençlerimizin sağlıklı bir yaşam koşullarında yaşayabilmeleri ve kötü alışkanlıklardan uzak tutmak için verdiğimiz mücadele çok zor şartlarda devam etmektedir.

1- Ardahan'lı geçlerimizin daha iyi şartlarda spor yapabilmeleri için Ardahan Gençlik ve Spor İI Müdürlüğünün bütçesinin geçen yılki bütçesinden yüzde 50 oranında arttırılması için bir çalışmanız olacak mı?

BAŞKAN – Soruları cevaplandırmak üzere Devlet Bakanı Sayın Faruk Nafız Özak.

Sayın Bakanım, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Bakanım, hangi soruyu cevaplandırdığınızı ifade ederseniz arkadaşlarımız takip edebilirler.

DEVLET BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) – Tamam.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bakanlığımızla ilgili sorulan sorulara cevap vermeye çalışacağım.

Gaziantep Milletvekilimiz Sayın Yaşar Ağyüz Bey’in yöneltmiş olduğu sözlü soru önergesine cevap vermek istiyorum: Yükseköğrenim Yurtlar Kurumuna 2009-2010 öğretim döneminde ilk defa bir yükseköğretim programına girecek olan ve ara sınıf öğrencileri olmak üzere toplam 246.020 öğrenci, yurtlarımızda barınmak için başvuruda bulunmuştur. Asıl listeden yurda girmeye hak kazanan öğrencilerin kesin kayıtları için belirlenen tarihin bitiminden itibaren her hafta pazartesi yedek listelerden öğrenci kayıtlarına devam edilmiş olup, yedek sırasını bekleyen öğrencilerimiz sırası gelinceye kadar yurtlarımızda misafir öğrenci statüsünde barındırılmış ve yedekte bekleyen öğrenci kalmamıştır.

Kurumumuzca 2003 yılından bu yana 130 adet yurtla 50.387 yeni yatak kapasitesi sağlanmıştır. Bu yurt bloklar 2003 yılından önceki gibi ranza sistemiyle açılsaydı, mevcut kapasiteye 100.774 yatak ilave edilmiş olacaktı. Biliyorsunuz, ranza sisteminden normal üç kişilik ve bir kişilik odalara geçiyoruz. Kurumumuzun 2010 yılı yatırım programında 60.150 kapasiteli 79 adet proje bulunmaktadır. Kurumumuzca öğrencilerin barınma ihtiyacının sağlanması, sosyal devletin bir görevi olarak görülmekte olup, gerek yatırım programı kanalıyla yaptırılan yurt binaları gerekse satın alma, kiralama, devir, tahsis ve bağış yolu gibi yollarla Kurum standartlarına uygun bina temin edilerek yeni yurt açılması için sürekli olarak çaba gösterilmektedir.

1/1/2003 tarihi itibarıyla, 77 il, 59 ilçede bulunan 193 Kurum yurdunda toplam 188.187 yatak kapasitesiyle hizmet verilirken bugün itibarıyla 80 il, 100 ilçede toplam 256 yurtta 230 bin yatak kapasitesiyle hizmet vermekteyiz. Toplam 50.387 yatak kapasitesi artışı sağladığımızı söylemiştim. Ayrıca 2003 yılı başından itibaren fiziki durumu uygun yurtlarımızda ranzadan karyola sistemine geçilmesi, sekiz ve on kişilik odalarda kapasite düşümü yapılması, hamam sisteminden vazgeçilerek duşların katlara çıkarılması ve fiziki şartları Kurum standardına uygun olmayan veya kullanılmaya devam edilmesi rasyonel bulunmayan bazı yurt binalarının hizmete kapatılması suretiyle, sürdürülen iyileştirme çalışmalarında, mevcut yurtlarımızda 9.431 kapasite düşümü yapılmıştır. Kurumumuz, öğrencilerin barınma sorununun çözülmesi için yüklendiği misyon doğrultusunda hem yatırım programı kanalıyla hem de satın alma, kiralama, devir, tahsis ve bağış gibi yollarla Kurum standardına uygun yeni binalar temin edilerek öğrencilerin hizmetine verilmekte olup bu yöndeki çalışmalar büyük bir gayretle sürdürülmektedir.

Ayrıca, yeni kurulan kırk bir devlet üniversitesinin bulunduğu il ve ilçelerde yurt ihtiyacının karşılanması amacıyla ilgili kurum ve kuruluşlarla koordineli olarak çalışmalar sürdürülmektedir.

Kurumumuz yurtlarına, 2009-2010 öğretim döneminde, Gaziantep’te, ilk defa bir yükseköğretim programına girecek olan ve ara sınıf öğrencileri olmak üzere toplam 2.169 öğrenci başvurmuş olup bunlardan ilk etapta 657 öğrenci asıl listeden yurtlara yerleştirilmiş, 1.512 öğrenci ise yedek listede yer almıştır. Asıl listeden yurda girmeye hak kazanan öğrencilerin kesin kayıtları için belirlenen tarihin bitiminden itibaren, her pazartesi açıklanan yedek listelerden öğrenci kayıtlarına devam edilerek başvuran bütün öğrenciler yurtlara yerleştirilmiştir.

2010 yılı yatırım programında, Gaziantep ilinde 1.250, Nizip ilçesinde ise 500 yatak kapasiteli yurt inşaatı projesi yer almaktadır. Yurt inşaatı projelerinin proje çalışmaları tamamlanma aşamasında olup en kısa sürede inşaat ihalesi yapılacaktır.

Kütahya Milletvekilimiz Sayın Alim Işık Bey’in sorusunu cevaplandırıyorum: Kredi ve Yurtlar Kurumuna müracaat eden Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi öğrencilerinden öncelikli olan öğrencilerin tamamına katkı kredisi yani öğrenim harcı kredisi verilmektedir. Şehit ve gazi çocukları, engelli öğrenciler, Darüşşafaka Lisesi mezunları, ortaöğrenimlerini yetiştirme yurdunda tamamlayanlar, yüz yüze İngilizce eğitim görenler, terör sebebiyle köyleri boşaltılanlar, anne ve babası vefat edenler, anne ve babası hukuken ayrı olanlar, üniversite sınavında ilk 100’e girenler ve millî olmuş amatör sporcular öncelikli öğrenci olarak değerlendirilmektedir.

Giresun Milletvekilimiz Sayın Murat Özkan Bey’in sorusunu cevaplamaya çalışıyorum:

Kredi ve Yurtlar Kurumunda maddi zaruret içerisinde bulunan ve yurt ücretini ödeme güçlüğü çeken öğrencilerden, her yıl ekim, kasım ayları içerisinde ücretsiz barınma başvurusu alınmaktadır. Ücretsiz barınma başvurusunda bulunan öğrenciler, talep formundaki bilgileri doğrultusunda, yani ailenin geliri, anne baba durumu, okuyan kardeş ve aile ile birlikte yaşayan ancak geliri olmayan kardeş sayısı ile ikametgâh durumları, belirlenen puanlama kıstası çerçevesinde bilgisayar ortamında değerlendirilmektedir. Bu öğrencilerin değerlendirilmesinde, asgari ücret ve altında geliri olanlar en yüksek puanla, asgari ücretin 4 katına kadar geliri olanlar ise kademeli olarak değerlendirilmektedir, asgari ücretin 4 katı ve daha fazla geliri olanlar değerlendirmeye alınmamaktadır.

2008-2009 öğretim döneminde Kredi ve Yurtlar Kurumunda barınan 12.046 yurt öğrencisi ücretsiz barınma talebinde bulunmuş, bunlardan 5.766’sı yurtlarda ücretsiz barınmadan faydalanmıştır. 2009-2010 öğretim döneminde ise 12.392 öğrenci ücretsiz barınma talebinde bulunmuş olup toplam 6.103 öğrenci bu imkândan faydalanmaktadır. 2009-2010 öğretim yılında Kurumumuzdan burs, öğrenim ve katkı kredisi almak için müracaatta bulunan öğrencilerimizin beyanları, yüzde 50 gelir durumu, yüzde 25 başarı durumu, yüzde 25 sosyal durumu dağılım oranları dâhilinde değerlendirilmektedir. Ailelerin toplam gelir puanının hesaplanmasında Başbakanlık Müsteşarının haziran ayı net maaşı ve üzerinde olanlara sıfır puan, bu gelirden aşağı inildikçe kademeli olarak puan verilmektedir. Meslek grupları arasında mağduriyetleri en fazla olanlara, gelir durumları dikkate alınarak, yine kademeli olarak ayrıca ek puan verilmektedir. Borcunu süresi içinde ödeyemeyecek durumda olan borçluların herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtları olmaması şartı ile 26/05/2006 tarihinde yürürlüğe giren 5505 sayılı Kanun çerçevesinde, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumuna yazılı müracaatları hâlinde, kredi borçları birer yıllık sürelerle ertelenmektedir. 2008 yılında 71.500, 2009 yılında 75 bin olmak üzere, son iki yılda 146.500 öğrenciye burs verilmişken, 2010 yılında ise burs verilecek öğrenci sayısı 117 bindir. Burs verilen öğrencilerin aile gelirlerinde esas alınan miktar, anne ve babalarının aylık toplam gelirleri üzerinden belirlenmektedir.

Ardahan Milletvekilimiz Sayın Ensar Öğüt’ün sorusunu cevaplandırmaya çalışıyorum: Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünce, 2010 yılında, sadece Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine ait olmak üzere, Avrupa Birliği IPA-1 proje destekli, on beş il merkezini ve ilçelerini kapsayacak şekilde Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Türkiye Futbol Federasyonu, Türkiye Atletizm Federasyonu ve birçok sivil toplum kuruluşunun içinde bulunduğu bir proje yürütülecek olup bu proje kapsamında, on beş adet sentetik çim yüzeyli futbol sahasının -uygun alanlarda- yanında atletizm pisti olmak üzere, soyunma odaları, futbol eğitim salonu olacak şekilde tesisler yapılacaktır. Yapılacak bu tesislerde, ilgili bölgelerden seçilecek binlerce gence futbol eğitimi, futbol antrenörlüğü kursları, atletizm kursları verilecek ve uygulamalı eğitimler yaptırılacaktır. Bu eğitim kapsamında, spor malzemeleri de temin edilecektir.

Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimize, gençlerimizin ve spor kulüplerimizin faydalanması amacıyla, 2009 yılında, aşağıda belirtilen yardımlar reklam karşılığı yapılmıştır:

Erzurum Hınıs Belediye Başkanlığı sentetik yüzeyli futbol sahası ve yürüyüş parkuru yapımı.

Bingöl Solhan Belediyesine futbol sahası.

Malatya Darende Kaymakamlığı bin kişilik spor salonu yapımı işi.

Diyarbakır Bismil Kaymakamlığı Ambar beldesine spor kompleksi yapımı.

Elâzığ Ağın Kaymakamlığı açık spor tesisleri bakım-onarımı.

Bingöl Kiğı Kaymakamlığı spor salonu yapımı.

Erzurum 2011 Olimpiyatları için tesis yapımı.

Ayrıca, 2010 yılı içinde, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde valilik, il özel idareleri, kaymakamlık, köylere hizmet götürme birlikleri, gençlik ve spor il müdürlükleri ve belediyeler kanalıyla spor tesisi yapımı çalışmalarına devam edilecektir.

2008-2009 futbol sezonunda, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan kulüplerimize isim hakkı bedelleri ödenmiştir. Ayrıca, 2009-2010 futbol sezonunda kulüplerimiz İddaa oyun listelerine alınarak isim hakkı bedeli ödenmeye devam edilmektedir.

3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 25’inci maddesi kapsamında, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün mali bütçe dönemi içerisinde amatör spor kulüplerine nakdî yardım amacıyla yer alan ödeneklerin ilgili yönetmelik hükümlerine uygun olan spor kulüplerine bütçe imkânları ölçüsünde nakdî yardım yapılmaktadır. Ardahan ilinde futbol dışında branşlarda faaliyetlere katılan spor kulüplerinin Ardahan Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü aracılığıyla nakdî yardım talebinde bulunmaları hâlinde bütçe imkânları çerçevesinde talepleri değerlendirilecektir.

Yine, Ardahan Milletvekilimiz Sayın Ensar Öğüt Bey’in sorusunu cevaplandırıyorum:

Futbol kulüplerinin hazırlık kampı yapmak için gittikleri Antalya’daki oteller özel işletmeler oldukları için Bakanlığımızla ve bağlı kuruluşlarımızla ilgisi bulunmamaktadır. Sadece Riva Tesisleri doğrudan doğruya Futbol Federasyonuna bağlıdır ve onun işletmesi altındadır.

Futbol dalında özel turnuva organize etme yetkisi sadece FİFA müsabaka organizatörlerine, UEFA müsabaka organizatörlerine ve kulüplere aittir. Türkiye Futbol Federasyonu kulüpler arası bir turnuva organize etme yetkisini haiz olmadığından bu şekilde bir organizasyonu düzenleyememektedir.

Tokat Milletvekilimiz Sayın Reşat Doğru Bey’in sorularını cevaplamak istiyorum:

Bakanlığımıza bağlı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunun 2010 yılı yatırım programında Tokat Niksar’da 500 kişilik yurt inşaatı projesi yer almaktadır. Bunun proje tutarı 300 bin TL olup 2009 yılı itibarıyla toplam harcama tutarı 1 milyon 300 bin TL’dir. İlçede yurt ihtiyacının karşılanması amacıyla inşa edilecek yurt binası için mülkiyeti Niksar Belediye Başkanlığına ait Kültür Mahallesi Ayvazönü Mevkisi adresinde tapunun 9.693 metrekare olan 17 parselinin devri Kredi ve Yurtlar Kurumu adına tapudan bedelsiz yapılmıştır. 17 parsel içerisinde kalan mülkiyeti üçüncü şahsa ait 726 metrekare kısmın kamulaştırılması planlanmaktadır. 18, 19 ve 25 no.lu parsellerin ise tevhit ve ifraz işlemleri Belediye tarafından yapılarak taşınmazın Kurumumuza devri tamamlanacaktır.

Tokat Erbaa ilçesinde ise satın alma, kiralama, devir, tahsis, bağış gibi yollarla Kurum standartlarına uygun bina temin edilerek yurt ihtiyacının karşılanması için çalışmalar sürdürülmektedir. Erbaa’da yurt ihtiyacının karşılanması amacıyla öncelikle kamu kurum ve kuruluşlarına ait binalar araştırılmış, uygun bina bulunamadığından şahıslardan, şirketlerden ve benzeri kuruluşlardan öğrenci yurdu olarak kullanılmak üzere kiralama yoluyla bina temin edilmesi için 2009-2010 öğretim yılında ilan verilmiştir. Ancak Kurumumuza intikal etmiş herhangi bir kiralama teklifi bulunmamaktadır.

Niksar ilçesinde 56 kız ve 94 erkek olmak üzere toplam 150 yatak kapasiteli, Erbaa ilçesinde ise 110 yatak kapasiteli kız yurdu bulunmaktadır. Niksar ve Erbaa, artan öğrenci sayısına paralel olarak Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından öncelikli yurt ihtiyacı olan ilçeler olarak tespit edilmiştir.

Yine, Ardahan Milletvekilimiz Sayın Ensar Öğüt Bey’in sorularını cevaplıyorum:

2011 Erzurum Üniversitelerarası Kış Oyunları, Türkiye’mizin tanıtım ve geleceğini ilgilendiren, ülke çapında faydalı olacak önemli bir organizasyondur. Organizasyonun eksiksiz yürütülebilmesi için Erzurum 2011 Dünya Üniversitelerarası Kış Spor Oyunları Koordinatörlüğü oluşturulmuştur.

Bu konuda daha fazla bilgilendirmek istiyorum. Özellikle buraya, gerçekten, cumhuriyet tarihinin en önemli yatırımlarını yapıyoruz. İnşallah 2011’in Ocak ayı sonu ile Şubat ayı arasında burada çok büyük organizasyon olacak ve bu coğrafyada böyle tesisler yok.

Dün orada bir toplantı yaptık. Tesislerle ilgili bir sorunumuz yok. İnşallah eylül, ekim, kasımda hepsini bitireceğiz. Organizasyonlarla ilgili çalışmalara başladık, hizmet alımlarına başladık.

Bunun dışında da Türkiye’deki kayak merkezlerini ihya etmek istiyoruz. 100’den fazla, 3 bin metrenin üzerinde dağımız var. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu ve diğer yerlerdeki kayak merkezlerini ihya ederek burada hem turistik hem de sportif alanda yol almak istiyoruz.

Yine, Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt Bey’in sorularını cevaplamak istiyorum:

Hükûmetimiz döneminde sadece Gümüşhane ve Bayburt illerimizde değil ülke sathında sportif tesisleşme yönünde gerek yeni projelerin hayata geçirilmesi gerekse yarım kalmış tesislerin tamamlanması ve illerimizin spor tesisi ihtiyacının giderilmesi amacıyla bütçe imkânları çerçevesinde azami gayret ve çaba gösterilmektedir. 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 25’inci maddesi gereğince anılan Kanun hükümlerine göre tescil edilen spor kulüplerine futbol dışındaki amatör faaliyetleri için yardım yapılması Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne görev olarak verilmiştir. Bu çerçevede, Gümüşhane ve Bayburt illerimizde futbol dışındaki branşlarda faaliyetlere katılan spor kulüplerinin gençlik ve spor il müdürlükleri aracılığıyla nakdî yardım talebinde bulunmaları hâlinde bütçe imkânları çerçevesinde talepleri değerlendirilebilecektir.

Bunun dışında söz konusu illerimizde spor faaliyetlerinde spor kulüplerinin karşılaştıkları sorunların giderilmesinde gençlik ve spor il müdürlüklerimize her türlü destek verilmektedir.

Bayburt’ta bir suni çim saha yapıyoruz, ışıklandırıyoruz. Demirözü’ndeki salonu onardık ve bir gençlik merkezi yapacağız. Gümüşhane’de de Kelkit’deki salonu bitirmeye çalışıyoruz ve orada da bir de mevcut açık tribünün tribününü yapmak için çalışmalarımız devam ediyor.

Yine, Ardahan Milletvekilimiz Ensar Öğüt Bey’in sorularını cevaplamaya çalışıyorum:

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde Bakanlığımıza bağlı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün, belediyelerin, özel sektörün, üniversitelerin ve diğer kamu kurum kuruluşların çeşitli spor tesisi yatırımları bulunmakta olup, ileriki yıllarda bütçeden spor tesisi yatırımlarına ayrılan ödeneklerin artırılması durumunda bahse konu illerimizdeki yatırımlara daha çok ağırlık verilecektir.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde spor kulüplerinde 2009 yılında reklam karşılığı yardımlar yapılmıştır. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünce 2010 yılında Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde Avrupa Birliği proje destekli on beş il merkezi ve ilçelerini kapsayacak şekilde futbol sahası ve uygun alanların da yanında atletizm pisti yapılacak ve binlerce gencimize uygulamalı eğitimler verilecektir.

Artvin’den başlayarak Artvin, Ardahan, Kars, Muş, Bitlis, Hakkâri, Van, Ağrı illerinde bizzat ben giderek buradaki kayak merkezlerini hayata geçirmeye çalıştık. Van’ı açtık, Ağrı’yı açtık, Muş’ta yeni bir yatırım yapacağız, Hakkâri’ye yapacağız, Bitlis’e yapacağız, Erzurum zaten çok süper bir şekilde devam ediyor. Ardahan’da, Vali Bey, Avrupa Birliği fonlarından çok büyük bir projeye imza atıyor. Kafkasör’de yani Artvin’deki tesisi yeniliyoruz. Velhasıl buraları bir cazibe merkezi hâline getirmeye çalışıyoruz.

Ardahan Milletvekilimiz Ensar Öğüt Bey’in yine sorusunu cevaplandırmak istiyoruz:

Bakanlığımıza bağlı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından Doğu Anadolu Bölgesi’yle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait olmak üzere, Avrupa Birliği IPA- 1 destekli bir proje yürütülecek olup bu proje kapsamında 15 adet sentetik çim yüzeyli futbol sahası, uygun alanında yanında atletizm pisti olmak üzere soyunma odaları, futbol eğitim salonu olacak şekilde tesisler yapılacak ve bu tesislerde spor malzemelerinin de temin edileceği kurslar ve uygulamalı eğitim verilecektir.

Söz konusu illerimizde sportif tesis ihtiyacını karşılamak bakımından Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünce ve diğer kurumlarca spor tesisi yatırımları bulunmakta, bütçe imkânları çerçevesinde ileriki yıllarda yatırımların artırılmasına çalışılacaktır. Anılan illerimizde futbol dışındaki branşlarda faaliyetlere katılan spor kulüplerinin gençlik ve spor il müdürlükleri aracılığıyla nakdî yardım talebinde bulunmaları hâlinde bütçe imkânlarıyla ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde talepleri değerlendirilecektir. Bunun dışında spor kulüplerinin faaliyetlerinde karşılaştıkları sorunların giderilmesinde gençlik ve spor il müdürlüklerimiz her türlü desteği vermektedirler.

Yine, Ardahan Milletvekilimiz Ensar Öğüt Bey’in sorularını cevaplandırmak istiyorum:

Kanada’da düzenlenen Vancouver Kış Olimpiyatlarının yapılan eğitim ve inceleme gezisi, Başkanlığını yürüttüğüm, 2011 Erzurum Üniversitelerarası Kış Oyunlarının hazırlığı, düzenlenmesi, yürütülmesi, sonuçlandırılması ve koordinasyonundan sorumlu Hazırlık ve Düzenleme Kurulunun üyeleriyle ilgili diğer kişi ve kuruluşların temsilcileri kapsamında gerçekleştirilmiştir. Erzurum ili en üst düzey yerel temsilcisi Büyükşehir Belediye Başkanı, Hazırlık ve Düzenleme Kurulu üyesi olup geziye katılmıştır. Ayrıca Valimiz katılmıştır, ayrıca Rektörümüz katılmıştır ve akreditasyon problemleri çözülemediğinden planlanan eğitim ve inceleme gezisi dar kapsamlı olarak gerçekleştirilmiş olup, geziye münhasıran ülkemiz uluslararası organizasyonlar karar ve uygulama süreçlerinde yetkili ve görevli kişiler katılabilmiştir.

Yine, Ardahan Milletvekilimiz Ensar Öğüt Bey’in sorusunu cevaplandırmak istiyorum:

Ardahan Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne 2010 yılı hizmet ve faaliyetleri için 2009 yılı bütçe ödeneğine göre yüzde 42 artışla 1 milyon 987 bin 500 TL ödenek tahsis edilmiştir. İl Müdürlüğünün 2009 yılı harcamasına göre de 2010 yılı bütçe ödeneği yüzde 85 oranında artırılmıştır.

Niğde Milletvekilimiz Mümin İnan Bey’in Sayın Başbakanımıza sormuş olduğu sözlü soru önergesine Hükûmet adına cevap vermek istiyorum:

Yoksulluk ile ilgili çalışmaların en temel veri kaynağını, hane halklarının gelir, harcama ve sosyal durumlarıyla ilgili bilgilerin derlendiği “hane halkı bütçe anketi” oluşturmaktadır. Hane halkı bütçe anketi kapsamında, Türkiye genelini temsil eden hane halklarına bir yıl boyunca gidilerek aylık olarak yapılan tüketim harcamaları maddeler hâlinde belirlenmektedir. Avrupa Birliği İstatistik Ofisinin (EUROSTAT), hane halkı bütçe anketinin metodolojisi konusunda önerilerinin yer aldığı, kıyaslanabilir ve harmonize edilebilir nitelikte verilerin üretilmesini hedefleyen rehber kitap (Household Budget Surveys in the EU: Methodology and Recommendations for Harmonisation) anket metodolojisinin belirlenmesinde esas alınmaktadır.

TÜİK ile diğer kuruluşların yoksulluk çalışmalarında kullanılan metodolojilerden kaynaklanan farklılıklar bulunmaktadır. Bu farklılıklar özellikle veri kaynağı, kapsam, TÜİK’in Türkiye geneli için hesaplama yapması, diğer kuruluşların belirli özellikler taşıyan 4 kişilik haneleri dikkate alması, açıklanan bilginin içeriği, TÜİK’in hem çeşitli yöntemlere göre hesapladığı yoksulluk sınırı hesaplaması, çalışmanın günlük kalori gereksinimi, açlık sınırının temelini oluşturan mal sepetinin içeriği ve fiyatlandırılması, gerçek hane halkı büyüklüğünün fertlerin cinsiyet ve yaşından kaynaklanan farklılıkları dikkate alarak hesaplanmasında kullanılan eş değerlik ölçeğinin belirlenmesi, yoksulluk sınırının elde edilmesi için gıda dışı harcama payının hesaplanması konularında ortaya çıkmaktadır.

TÜİK, Türkiye genelinde tüm sosyoekonomik grupları içerecek şekilde uluslararası literatürde tanımlanan harcama değişkenine dayalı olarak mutlak açlık ve mutlak yoksulluk sınırlarını hesaplamaktadır ve TÜİK tarafından açıklanan sınırlar kesin açlık ve yoksulluğu ifade etmekte olup bu şekilde hesaplanan açlık sınırı uluslararası literatürde de tarif edildiği gibi fertlerin mutlak açlık içinde yer alıp almadıklarının belirlenmesi amacını taşımakta olup geçinme sınırı, rahat bir yaşam sürme sınırı, refah sınırı gibi anlamında değerlendirilmektedir. Dolayısıyla TÜİK’in hesaplamaları, insanların temel ihtiyaçlarını karşılaması ve yaşam standardını sürdürmesi ya da iyileştirmesi için gerekli olan tutarın tahmin edilmesi anlamına gelmektedir.

2009 yılı hane halkı büyüklüğüne göre yoksulluk sınırları: Hane halkı büyüklüğü 4 kişi, açlık sınırı 299, yoksulluk sınırı 820.

Yoksulluk sınırı yöntemlerine göre fert yoksulluk oranları; yöntemler: Yoksulluk, gıda artı gıda dışı. 2002 yılı 27, 2008 yılı 17.

Yine Tunceli Milletvekilimiz Sayın Kamer Genç’in sorularını cevaplandırmak istiyorum:

Konuyla ilgili olarak İstanbul CMK 250’nci maddesiyle yetkili cumhuriyet başsavcılığından alınan 25/01/2010 tarihli ve 2009/900.B.M sayılı yazıdan Danıştay saldırısıyla ilgili davanın Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde derdest olduğu, Yargıtay kararına uyularak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde yürütülmekte olup “Ergenekon Davası” diye bilinen dava ile fiilî ve hukuki irtibatı bulunduğu düşüncesiyle birleştirilmek üzere muvafakat talep edildiği, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin birleştirmeye muvafakat verdiği, bunun üzerine Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesince 18/5/2009 tarihli ve 22964 sayılı Kararıyla gerekçesi izah edildikten sonra sanıklar hakkında görülen kamu davasıyla İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008-9/209 esasında görülen kamu davası arasında hukuki ve fiilî bağlantı olduğu görülmekle CMK’nın 8 ve devamı maddeleri uyarınca, görülen kamu davasının İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/209 esas sayılı dosyasında görülen kamu davasıyla birleştirilmesine, yargılamanın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/209 esas sayılı dosyası üzerinden yürütülmesine karar verilerek dosyanın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği ve iki dava arasında irtibat bulunduğu mahkeme kararından anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda ceza muhakemesinin nasıl yapılacağı hususundaki kurallar ile bu sürece katılan kişilerin hak, yetki ve yükümlülükleri ayrıntılarıyla belirlenmiş, Kanun’un 160’ıncı maddesinin 1’inci fıkrasında cumhuriyet savcısının ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere işin gerçeğini araştırmaya başlaması bir görev olarak düzenlenmiştir. Kamu davasının açılması konusunda görevli ve yetkili kılınan makam cumhuriyet savcılıkları olup, bu bağlamda telkinde bulunulması ya da talimat verilmesi söz konusu değildir.

Öte yandan, Anayasa’nın “Yargı yetkisi” kenar başlıklı 9’uncu maddesinde yargı yetkisinin Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı, “Mahkemelerin bağımsızlığı” kenar başlıklı 138’inci maddesinde hâkimlerin görevlerinde bağımsız oldukları, Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verecekleri, hiçbir organ, makam, merci veya kişinin yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremeyeceği, genelge gönderemeyeceği, tavsiye ve telkinde bulunamayacağı, görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili soru sorulamayacağı, görüşme yapılamayacağı ve herhangi bir beyanda bulunamayacağı, “Hâkimlik ve savcılık mesleği” kenar başlıklı 140’ıncı maddesinin ikinci fıkrasında hâkimlerin, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre görev ifa edecekleri, “Mahkemelerin Kuruluşu” kenar başlıklı 142’nci maddesinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği, ayrıca 98’inci maddesinin ikinci fıkrasında Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgi edinme ve denetim yollarından biri olan sorunun Bakanlar Kurulu adına sözlü veya yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Başbakan veya bakanlardan bilgi istemekten ibaret olduğu, aynı maddenin son fıkrasında da soru ile ilgili önergelerin verilme şekli, içeriği ve kapsamı ile cevaplandırılma, görüşme ve araştırma yöntemlerinin Meclis İç Tüzüğü ile düzenleneceğinin öngörüldüğü; Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nün “Soru” kenar başlıklı 96’ncı maddesinde sorunun kısa, gerekçesiz ve kişisel görüş ileri sürülmeksizin; kişilik ve özel yaşama ilişkin konular içermeyen bir önerge ile Hükûmet adına sözlü veya yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Başbakan veya bir bakandan açık belli konular hakkında bilgi istemekten ibaret olduğunun belirtildiği malumlarıdır.

Anayasa’nın ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nün yukarıda belirtilen hükümleri birlikte değerlendirildiğinde soru önergesine konu edilen diğer hususlara cevap verilmesine yasal imkân görülememiştir.

Gaziantep Milletvekilimiz Hasan Özdemir Bey’in sorularını cevaplamak istiyorum:

Gaziantep ilinin yaşam kalitesi ve markalaşma becerisini artırmaya yönelik olarak çeşitli politika ve araçlar uygulanmaktadır. Bunlar sırasıyla, kalkınma ajansları: Bölgelerimizin ekonomik ve sosyal gelişmesinin hızlandırılmasına ve rekabet gücünün artırılmasına, bölgelerin iş ve yatırım imkânlarının ilgili kuruluşlarla iş birliği hâlinde ulusal ve uluslararası düzeyde tanıtımının yapılmasına, kurumsal kapasitelerinin ve insan kaynaklarının geliştirilmesine; yönetim, üretim, tanıtım, pazarlama, teknoloji, finansman, örgütlenme ve iş gücü eğitimi gibi konularda küçük ve orta ölçekli işletmeler ile yeni girişimcilerin desteklenmesine önemli katkılar sağlayacaktır.

Gaziantep, Adıyaman ve Kilis illerinde faaliyet gösterecek kalkınma ajansı 22/11/2008 tarih ve 2008/14306 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 10/11/2008 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı’yla kurulmuştur. Ajansa 2009 yılı içerisinde ise kuruluş çalışmalarının tamamlanması için yaklaşık 15 milyon TL kaynak aktarılması planlanmıştır.

KÖYDES ve BELDES projeleri: Susuz veya suyu yetersiz köy ve bağlılarını sağlıklı ve yeterli içme suyuna kavuşturmak ve köy yollarının kalite ve standartlarını yükseltmek amacıyla 2005 yılında İstanbul ve Kocaeli illeri hariç olmak üzere 79 ilde Köy Altyapısının Desteklenmesi Projesi (KÖYDES) başlatılmıştır.

Proje kapsamında, 2005-2008 döneminde Gaziantep iline cari fiyatlarla yaklaşık 35 milyon TL aktarılmıştır. Yapılan projelerle, ilde, 2008 yılı sonu itibarıyla köylerin yüzde 98,8’inin suyu yeterli seviyeye ulaştırılmıştır.

Ayrıca, ilde, asfalt beton köy yollarının oranı yüzde 87,2’ye ulaşarak ülkemizde asfalt beton yol oranı en yüksek il Gaziantep ili olmuştur.

GAP Eylem Planı: GAP Bölge Kalkınma İdaresi ve DPT Müsteşarlığı koordinasyonunda, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarıyla, il ve bölgeden gelen talep ve önerilerle Rekabet Gündemi Çalışması’nda ortaya çıkan öncelikler de dikkate alınarak, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne yönelik olarak GAP Eylem Planı hazırlanmıştır.

Eylem Planı kapsamında ekonomik kalkınmanın gerçekleştirilmesi, sosyal gelişmenin sağlanması, altyapının geliştirilmesi ve kurumsal kapasitenin geliştirilmesi olmak üzere dört stratejik gelişme ekseni bulunmaktadır.

Eksenler altında ana başlıklar ve iller itibarıyla eylemler yer almaktadır.

Sınai mülkiyet hakları: Sınai mülkiyet hakları alanında farkındalık yaratmak, bilinç düzeyini artırmak üzere Türk Patent Enstitüsü tarafından 6 Nisan 2004 tarihinde Gaziantep Sanayi Odasında hizmet vermek üzere Türk Patent Enstitüsü Bilgi ve Doküman Birimi kurulmuştur. Söz konusu Birimde görev yapan personel Gaziantep Sanayi Odasının personeli olup, personele sınai mülkiyet haklarıyla ilgili eğitimler Türk Patent Enstitüsü tarafından verilmekte ve bu birimlere ücretsiz belgeler sağlanmaktadır.

Türk ürünlerinin yurt dışında markalaşması ve Türk malı imajının yerleştirilmesi ve Turquality’nin desteklenmesi.

KOBİ destekleri: KOBİ’lerin markalaşması için büyük önem arz eden kaliteli mal üretebilmelerinin sağlanmasına yönelik de destekler verilmektedir. Türk Patent Enstitüsü verilerine göre, Gaziantep ilinde 2005 yılında 963, 2006 yılında 957 ve 2007 yılında 898 marka tescil edilmiştir. 2007 yılında marka tescili almış iller sıralamasında Gaziantep 7’nci sırada yer almaktadır.

BAŞKAN – Sayın Bakanım, beş on saniyenizi rica edeyim. Çok teferruatlı hazırlanmış cevaplar, doğrudur, teşekkür ediyoruz size ama yaklaşık, şu ana kadar bir saate çok az bir zamanımız kaldı. Şu anda önünüzde on iki tane falan soru var. Eğer bu şekilde gidersek arkadaşlarımızın da soruları hesaplanırsa yani yaklaşık bir kırk beş dakikayı falan aşacağız. Onun için, ben bir sorunuzu daha alayım, ondan sonra arkadaşlarıma, tekrar ek bir açıklama yapacaklarsa söz vereyim, öbürlerini de sonra cevaplandırın. Bir soru daha cevaplandırırsanız…

Buyurun.

DEVLET BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Devamla) – Bu daha bitmedi, bunu bitireyim hemen.

Eğitim yatırımları: 2009 yılı Yatırım Programı’nda, yapımı devam etmekte olan ve yeni alınan projelerle toplam 342 derslik ve bin öğrencilik pansiyon inşa edilecektir. Ayrıca, bu projelerin yanı sıra ilköğretim ve okul öncesi eğitim kurumu yapımı amacıyla genel bütçeden il özel idaresi bütçesine her yıl mali kaynak aktarılmakta, il özel idaresi gelirinin bir kısmı eğitim kurumu yapımında kullanılmakta ve Eğitime Yüzde Yüz Destek Kampanyası kapsamında, hayırseverler tarafından eğitim kurumu yapılmaktadır. Nitelikli iş gücünün katılımıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde küçük ve orta ölçekli işletmelerin gelişimini ve rekabet edebilirliğini teşvik amacıyla Millî Eğitim Bakanlığı tarafından Gaziantep ilinin de pilot iller arasında yer aldığı sekiz ilde İnsan Kaynaklarının Mesleki Eğitim Yoluyla Geliştirilmesi Projesi (İKMEP) uygulamaya konulmuştur.

Sağlık yatırımları: Gaziantep ili, 10 bin kişiye düşen 24,7 hastane yatağıyla sağlık altyapısı olarak 28,5 olan Türkiye ortalamasına yakın bir durumdadır. 400 yataklı Gaziantep Şehitkamil Devlet Hastanesi ve 200 yataklı Çocuk Hastanesi 2008 yılında hizmete açılmıştır. Ayrıca, ilde 97 adet sağlık ocağı hizmet vermektedir. Gaziantep Üniversitesinin 400 yataklı Üniversite Araştırma ve Uygulama Hastanesi inşaatı 2007 yılında tamamlanmıştır. Hâlen, Nizip Devlet Hastanesinin 100 yataklı ek bina inşaatı devam etmektedir.

Sayın Başkanım, bir tane daha okuyayım müsaadenizle.

BAŞKAN – Bir soruyu daha cevaplandırın, ondan sonra arkadaşlarımızın ek açıklamalarını alalım, sonra tekrar eğer siz isterseniz onlara bir cevap verebilirsiniz.

Buyurun efendim.

DEVLET BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Devamla) – Karaman Milletvekilimiz Sayın Hasan Çalış Bey’in sorusunu cevaplıyorum:

TİSK tarafından yapılan bu açıklamaya tabii ki önem veriyoruz. Biz de Hükûmet olarak önümüzdeki bu zor dönemin piyasalarda güven oluşturarak, tasarruf yaparak, müsriflikten kaçınarak kamu kurumları arasında ve kamu kurumlarıyla özel sektör temsilcileri arasında gerekli iş birliğinin sağlanarak aşılacağına inanıyoruz. Bu amaçla, Hükûmet olarak gerekli tedbirlerin alınabilmesi için Ekonomik Koordinasyon Kurulu bünyesinde özel sektör temsilcileriyle çeşitli toplantılar yaparak krizle mücadelede özel sektörle iş birliği içerisindeyiz.

Yılın üçüncü çeyreğinde TÜİK verilerine göre eğlence ve kültür için yapılan harcamalar bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 7 oranında azalmıştır. Kamu kesiminde de tasarruf tedbirleri alınmaktadır. 1 Temmuz 2008 tarih ve ilgili sayılı Başbakanlık Genelgesiyle kamu kurum ve kuruluşlarının plaket, şilt ve hediye verilmesi uygulamalarına son verilmesini öngören 4/6/2005 tarihli ve 2005/16 sayılı Genelge hükümlerine uygun hareket etmelerini istemiştir. Ayrıca 2009 yılı programında kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılmasına yönelik tedbirlerin alınacağı makroekonomik politika önceliği olarak hükme bağlanmıştır. Bu çerçevede, kamu harcamalarının etkinliği, verimliği ve alternatif maliyetlerinin gözetilmesi ve verimsiz niteliğe sahip harcamaların tespit edilebilmesi için kamu harcama yönetimi reformu çalışmalarına hız verileceği ve kamu harcama sisteminde etkinlik, şeffaflık ve hesap verebilirliğin artırılmasını sağlamak amacıyla kamuda taşıt kullanım ve harcırah sisteminin yeniden düzenleneceği konusunda 2009 yılı Programı’nda tedbirler yer almıştır. İncelemek isteyen sayın milletvekili için genelge hâlihazırda bulunmaktadır.

Sayın Başkanım, konuyu arz ediyorum. Sizi ve milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, okuyup da cevaplandırılmamış olan sorular, soru önergeleri gündemde kalmaya devam edecektir, onu bilgilerinize sunayım.

Şimdi arkadaşlarımızın kısa açıklamalarını alalım.

Sayın Genç, buyurun efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Benim yalnız (6/1125) sayılı Ergenekon soruşturmasıyla ilgili sorum, çok yarım yamalak olayla ilgisi olmayacak şekilde cevaplandırılmak istendi.

Ben sorumda diyorum ki: “2003 yılında Tuncay Güney Başbakanlığa birtakım bilgiler vermiş. Bu bilgiler 2007 yılına kadar saklanmış. 2007 yılına kadar neden bu bilgiler saklandı da ondan sonra, 2007’den sonra Ergenekon soruşturması açıldı?” Ben bunu diyorum, Sayın Bakan burada diyor ki: “Anayasa’nın 138’inci maddesine göre soruya cevap veremeyiz.” Yahu biraz bir şeyler öğrenin, gelin, Anayasa’nın 138’inci maddesi nedir bir öğrenin arkadaş. Böyle bir şey olmaz!

Mesela, Kiler’le ilgili bir soru soruyorum, diyorum ki: “Bu 261 metre yüksekliğindeki binayla ilgili imar tadilatı var mı, ruhsat var mıdır?” Kasten cevap vermiyor. Bakın, burası önce yeşil alandır, sonra cami alanı yapılıyor, sonra beş katlı inşaata ruhsat veriliyor, sonra seksen altı kat oluyor. Sayın Başkan, İstanbul’un en yüksek binası… Burada Tayyip Erdoğan’ın ve İstanbul Belediye Başkanının bir ortaklığı var mıdır, yok mudur; ruhsatı var mıdır, yok mudur?” Bunları… Niye kaçıyorsunuz Sayın Bakan? Burada, memlekette, kimin bilgisini kimden saklıyorsunuz? Burada çok suistimallerle ilgili ciddi sorular soruyoruz, niye kaçınıyorsunuz? Divan Katibi gır gır gır okuyup geçiyor. Niye? Ne sorulduğunu vatandaş televizyonda anlamasın, hangi suistimallerin üzerine gittiğini anlamasın diye gır gır gır okuyup gidiyor. Böyle bir şey var mı? Ya bir iktidar olacaksınız, iktidar olarak yaptığınız işlerin sorumluluğunu üzerine alacaksınız veyahut da iktidardan istifa edip gideceksiniz. Hem iktidar olacaksınız hem bir sürü suistimaller yapacaksınız hem de bunun sorumluluğuna katlanmayacaksınız, kaçamak cevap vereceksiniz. Böyle bir şey olmaz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Genç, teşekkür ederim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, öteki sorularım hiç cevaplandırılmamıştır.

BAŞKAN – Şöyle diyorum Sayın Genç, müsaade ederseniz… O sorularla ilgili olarak süre dolduğu için ben Sayın Bakanı ikaz ettim, o sorulara cevap verme imkânı olmadı Sayın Bakanın. Gündemde kalma hususu devam edecektir. Onu sizin bilginize sunayım.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet. Yani geçmişte de böyle cevaplandırılmadan bazı sorularım düştü de Sayın Başkan, onun için dikkat çekiyorum.

BAŞKAN – Yok düşmedi… Yok düşmedi Sayın Genç.

Teşekkür ediyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Neyse, bana verilen o Ergenekon soruşturmasıyla ilgili cevap yeterli değildir ama ne yapalım, biz bu Hükûmete alıştık, hep böyle kaçamak cevap veriyorlar; böyle cevap vermesinler.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Genç.

Sayın Özdemir…

HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Sayın Başkan, öncelikle, Sayın Bakanın verdiği bilgilerden dolayı kendilerine teşekkür ediyorum.

Ancak şunun bilinmesinde yarar görüyorum: Gaziantep, son zamanlarda son derece büyük göç alıyor ve 2008-2009 yılları arasına baktığımız zaman 43 ve 45 bine yakın nüfusta bir artış var. Bu arada, Türkiye’nin şu anda 1’inci sırada göç alan illerinden birisi. Kamu, bunu mevcut imkânlarla karşılayamıyor. Hükûmetin, el birliğiyle, Gaziantep’teki bu göçle gelen insanlarımızın gerçekten orada iyi yaşayabilmeleri için yeni yeni projeler üretmelerinde yarar görüyorum. Çünkü, Gaziantep şu anda eğitimde çok alt sıralarda görülüyor ve Gaziantep büyük bir şehir olmasına rağmen yaşam kalitesi de 57’nci sıralarda gözüküyor ve bunu da Gaziantep hak etmiyor.

Dediğim gibi, Gaziantep üzerinde gerçekten Hükûmetin çok ısrarla durmasında yarar görüyorum ve Gaziantep’te şu anda yıllık nüfus artışı 6,7 ve yedi buçuk yıllık AKP iktidarları döneminde yüzde 28 Gaziantep’in içerisi göç alıyor. Biz, bu gelen insanlarla şeref duyuyoruz, Gaziantep’e gelsinler ama Gaziantep’te işsizlik patlamış durumda ve aynı zamanda Gaziantep’e bu gelen insanlar tekrar memleketlerine gitmek istemiyorlar. Onun için, Gaziantep’le ilgili ayrı, yeni yeni projeler gerekiyor yoksa Güneydoğu’da büyüyen bu kentte bir anda bir sosyal patlama olabilir ve bu patlamayı da bir anda önleyemeyiz.

Ben bunları da kısaca arz edeyim dedim.

Teşekkür ediyorum efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özdemir.

Sayın Doğru…

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yükseköğrenim öğrencilerinin en önemli sorunlarının başında, barınma ihtiyacı, yani yurt, ikincisi de burs ve kredi gelmektedir. Barınma ihtiyacı konusunda okulların açılması aşamasında, açıldığı günleri hatırlarsanız o günlerde bütün milletvekillerinin hepsine öğrenciler, acaba yurt bulabilir miyiz veya torpil yapabilir misiniz veya yerleştirme konusunda ne yaparsınız şeklinde geliyorlar. Ondan dolayı, acilen, Türkiye genelinde yurt ihtiyacını karşılayacak ciddi manada önlem almak mecburiyetindeyiz. Tokat da bunların başında gelmektedir. Tokat’ımızın, merkez olmak üzere, Tokat, Erbaa, Niksar, Zile, Turhal ilçelerinde yüksekokullar vardır ve buralarda çok ciddi manada yurt ihtiyacı vardır. Bu manada da ilçelerimize acilen yurt yapılması gerekmektedir. Bu konuda Sayın Bakandan destek bekliyoruz.

Ayrıca tabii, kredi konusunda da yetersizlik vardır. Öğrencilerimiz hem almış oldukları kredilerin yetersizliğinden şikâyet etmekte hem de alınan kredilerin faizlerinden dolayı ödememe zorluklarıyla karşı karşıyadırlar. Şu anda iş bulma güçlüğü var yani öğrenciler okullarını bitiriyorlar ama iş bulamıyorlar. Dolayısıyla iki sene içerisinde de yeniden borçları ödemeleri gerekiyor. Bu mealde, ödememe durumuyla karşı karşıyalar ve faizler de artıyor. Bununla ilgili de Sayın Bakanım mutlaka bir iyileştirme yapmak lazım. Faizlerin silinmesi veyahut da borçların ödenmesi konusunda ileriki tarihlere mi atacaksınız veyahut da başka şeyler mi yapacaksınız? Bununla ilgili de bir çalışma yapmanızı bekliyoruz.

Ben teşekkürlerimi sunuyorum.

Arz ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Doğru.

Sayın İnan…

MÜMİN İNAN (Niğde) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Bugün ülkemizde çok ciddi bir ekonomik krizin yaşandığı ve buna bağlı olarak da işini kaybeden ya da yeni iş arayanların iş bulamadığı çok ciddi bir kaos ortamı bulunmaktadır. Bütün sosyal kesimler çok ciddi sıkıntı yaşamaktadır; iflas eden esnaflar, ürettiğini satamayan üreticiler, işini kaybeden insanlar açlık sınırının ve yoksulluk sınırının altında yaşamaya çalışmaktadırlar. Bunların ölçümlemeleri hangi kıstaslarda olursa olsun AKP iktidarları döneminde Türkiye’de açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşayan insanların sayısının çok ciddi bir biçimde arttığı kabul edilir bir gerçektir. Dolayısıyla, bunların en kısa süre içerisinde önlenmesi… Hükûmetin bugüne kadar almış olduğu tedbirlerin çok yeterli olmadığı ve acilen çok ciddi tedbirlerin yeniden hayata geçirilmesi noktasında çalışmaların gerçekleşmesi de kaçınılmaz bir vakıadır.

Sayın Başbakanın zaman zaman yapmış olduğu konuşmalarda işverenlerden “Yanınıza birer kişi alsanız 1,5 milyon insan iş sahibi olabilir.” gibi fikirlerle bugün TOBB’un açıklamış olduğu, açıklamak üzere yarın Ankara’da bir araya gelecekleri toplantıda da… Zaman zaman ferdî olarak yapılan açıklamalar da işverenlerin bir tek işçi dahi çalıştırabilecek durumda olmadıklarının apaçık bir göstergesidir. Dolayısıyla bu tür yüksek seslerin dikkate alınarak, en kısa süre içerisinde Türkiye'nin ekonomik krizden çıkması noktasında, bir an önce çalışmaların başlatılması konusunda katkılarımı sunmak istedim.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN –Teşekkür ediyorum.

Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, öncelikle, bu Açık Öğretim Fakültesi öğrencilerinin ülkemizde yaşanan ekonomik krizin de etkisiyle birçoğunun çalıştığı yerdeki işini kaybetmesi ya da ailesinden aldığı desteği alamaz duruma gelmesi nedeniyle son bir yılda ciddi anlamda kayıt yaptıramayan öğrencilerimizin arttığını, bundan dolayı, sonunda, acaba, öğrenim kredisi değil, harç kredisi ya da katkı kredisi açısından Açık Öğretim Fakültesi öğrencileri diğer öğrenciler statüsünde desteklenebilir miydi? Ama sizler yine de sağ olun, işte, öncelikli olarak desteklenen grubu söylediniz fakat bu öğrencilerimizin dışında birçok Açık Öğretim Fakültesi öğrencisi bu harç kredisine ihtiyaç duymaktadır. Dönemlik 230-250 TL arasında değişen bu paraya gerçekten ihtiyaç duyan çok öğrencimiz vardır. Tabii ki Türkiye'nin ihtiyacı da fazla ama bu öğrencilerimizin eğitim imkânını bu şekilde bir katkıyla sürdürebilmelerinin sağlanmasında yarar görülmektedir.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Işık.

Sayın Çalış…

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Başkan, teşekkürler.

Sayın Bakan, sorumuza gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ediyorum.

Tabii ki, sizin de izah ettiğiniz gibi, kamuda bir miktar tasarruf yapılmaya çalışılıyor ancak gerçekten, Hükûmetin en üst kesiminden aşağıya doğru kamuoyuna yansıyan görüntüler, kamu vicdanı biraz daha farklı. Bu israftan gerçekten ciddi şikâyetler var. Sizler de bir kamuoyu yoklaması yaptırırsanız bunu görürsünüz. Özellikle belediyelerde ve özel idarelerde de ciddi israf var. Bu israfı azaltacak, insanların özellikle şu ekonomik darboğazda çırpındığı günde israfı en az seviyeye indirecek tedbirleri almaya devam ederseniz bu, ülkemize yapılmış önemli bir hizmet olur diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çalış.

Sayın Özkan…

MURAT ÖZKAN (Giresun) – Sağ olun Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, ben de teşekkür ediyorum soruma vermiş olduğunuz cevaptan dolayı.

Ancak benim eklemek istediğim, söylemek istediğim bir şey daha var. Giresun ilinde yaklaşık bin küsur öğrencimiz yurt bulamadığı için maalesef kayıtlarını dondurmak zorunda kaldı. Giresun’un acil yurt ihtiyacının çözümlenmesi gerekiyor.

Bunun yanında, bir de, yükseköğrenim kredisi ve burs imkânlarının ülkemizde kifayetsiz olduğu bilinen bir gerçek. Tabii, burada, özellikle Türkiye’deki yükseköğrenim görmüş insanların Türkiye’deki en zengin yüzde 10 dilimine büyük kaynak, büyük imkân sağladığını da biliyoruz. Yükseköğrenimin finansmanında, özellikle vergi adaletinin de sağlanması noktasında, Türkiye’deki en üst gelir grubunda olan yüzde 10’luk dilime ekstra bir yükseköğrenim kredisi almak amacıyla, bu, Batı’da çeşitli ülkelerde uygulanıyor, yeni bir vergi, benzeri bir yükümlülük getiremez misiniz? Bunun, sosyal adaleti ve eğitimi de olumlu yönde etkileyeceğini düşünüyorum. Çünkü Türkiye’de dolaylı vergiler yüzde 70’lerde seyrediyor. Bu, yükseköğrenimi herkesin finanse etmesi anlamına geliyor. Ama yükseköğrenim mezunlarının daha çok zenginleri tarafından istihdam edildiği ve bunlara gelir sağladığı da bir başka vakıa. Sosyal adaletin sağlanması açısından böyle bir imkânı kullanır mısınız?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özkan.

Sayın Bakanım, ek bir açıklama ihtiyacı var mı?

DEVLET BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) – Müsaade ederseniz…

BAŞKAN – Buyurun.

DEVLET BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) – Sayın Başkanım, çok değerli milletvekilleri; evvela yurtlarla ilgili şunu söylemek istiyorum, Yurt Kurumumuzla ilgili: Tabii, üniversite sayısını artırdıkça, kontenjanları artırdıkça 230 bin yatak kapasitesinin yetmeyeceği ortada. Bir de yurtlarda sunduğumuz hizmetlerin kalitesi çok arttı, fiyatları da çok ucuz. Şöyle bir misal vereyim: Bazı yurtlarımızdan 84 lira alıyoruz, bazısından 120 lira alıyoruz; bunun, 84 liranın 79’unu geri veriyoruz sabah kahvaltısı ve yemek olarak yani bazı yurtlardan 5 lira alıyoruz, bazı yurtlardan 25 lira alıyoruz.

Bildiğiniz gibi, bu ranza sisteminden de normal oda sistemine geçtik, yeni yapılan yurtlarımızda da buzdolabından televizyona kadar her türlü imkânımız var. Tabii, bu konuda biz de sizlerle beraber aynı düşünce içerisinde “Nasıl sayımızı artırırız”ın düşüncesindeyiz. Arsa üretmeye çalışıyoruz. Geçen hafta, sağ olun, Millî Eğitim Komisyonundan sizlerin de desteğiyle geçen “yap-kirala-devret” gibi bir modelimiz var. Yine, kiralamak istiyoruz, satın almak istiyoruz ve başka bir model üzerinde de çalışıyoruz. Ben bir rapor hazırladım Sayın Başbakanımıza ve EKK Başkanı Sayın Ali Babacan Bey’e, DPT’den sorumlu Bakanımıza, Maliye Bakanımıza; o da şu: Belli yörelerde özel sektör yurt yapmıyor; yurt yapmayınca, buraya devlet de yetişemeyince o zaman bazı sorunlar ortaya çıkabiliyor ki bunlar bilhassa Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da var. Oralarla ilgili -4’üncü bölge teşvik bölgesi- buralara, özel sektöre özel bir teşvik vererek yani “yap-işlet-on yıl ödeme” gibi veya başka modellerle yapmaya çalışıyoruz. Bütün bunlarda sizlerin desteğine ihtiyacımız var.

İkincisi: Bu, malumunuz, kredi 45 lira veriliyordu, daha sonra böyle kademeli olarak artırıldı, şu anda 200 lira veriyoruz ve sayıyı çok çok artırdık. Bütün bunları da daha evvelden alan, kredi kullanan öğrencilerimiz hayata atılmalarına rağmen maalesef ödeyememişlerdi, çok önemli bir miktarda para alacağımız vardı; bir yasa çıkardık bunları almaya başladık. Aldıktan sonra tekrar bu hizmetlerimiz daha hızlı devam etmeye başladı ve çocuk okulu bitirdikten sonra işe giremediği zaman bile üzerine gidiliyordu; şimdi onu biliyorsunuz biraz iyileştirdik.

Reşat Bey’in söyledikleri diğer konuları ben inceleyeceğim, kendilerine bilgi takdim edeceğim.

Gaziantep, gerçekten gurur duyduğumuz bir ilimiz yani Türkiye'nin sanayisinin öncüsü bir ilimiz, teşvik olmamasına rağmen. O bakımdan Gazianteplileri buradan tebrik ediyorum. Göç alıyor, doğru ama Gaziantep bütün bunlara rağmen büyük bir mücadele veriyor. Biz de -ülkemizin her metrekaresi kutsal, her insanı saygıdeğer- her yere değer verdiğimiz gibi Gaziantep’imize de çok değer veriyoruz, oradaki sorunları da biliyoruz. Ama şu bir gerçek: Bugün yaşanan bir dünya krizi var ve bu krizde Avrupa Birliğindeki iki tane ülkeyi görüyorsunuz. Bir Yunanistan, hep beraber izliyoruz. İspanya yüzde 20 işsizlikle uğraşırken biz bunu biraz asgariye indirme konusunda elimizden geleni yapıyoruz.

Sayın Başbakanımız Amerika’ya gitmeden, geçen hafta Bakanlar Kurulunda görüşülen esnaf ve sanatkârlara yapılacak iyileştirmeler konusunda bilgi takdim etti. Bunu hep beraber ileriye götüreceğiz. Gerek faizlerin düşürülmesi gerek faizlerin yarısının sübvanse edilmesi devlet tarafından ve kullanılan bu limitin artırılması ve birtakım iyileştirmeler konusunda inşallah önümüzdeki günlerde sanırım hem komisyonlarda hem Mecliste de bazı iyileştirmeler yapmaya çalışacağız.

Ben belki eksik bıraktım. Eksik bıraktıysam özür dilerim. Ama mutlaka yazılı olarak ve bire bir ilgili konularda sizlere bilgi vermeye her zaman hazırız.

Ben bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, soru önergeleri cevaplandırılmıştır.

Sayın Doğan, kısa bir söz talebiniz var, onu yerine getireyim.

Buyurun efendim.

VIII.- AÇIKLAMALAR

1.- Gümüşhane Milletvekili Yahya Doğan’ın, çok sayıda spor tesisinin yapılmış olduğunu görmekten mutluluk duyduğuna ve Gümüşhane ili Kelkit ilçesinin kapalı spor salonunun yapımının tamamlanacağının müjdesini almış olmaktan da çok mutlu olduğuna ilişkin açıklaması

YAHYA DOĞAN (Gümüşhane) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanımızın sözlü soru önergelerine vermiş olduğu cevaplardan ülkemize ne kadar çok sayıda spor tesisinin yapılmış olduğunu görmekten büyük mutluluk duydum. Bu çerçevede Gümüşhane ili Kelkit ilçesinin kapalı spor salonunun da -ki yıllardır maalesef yarım kalmıştı- tamamlanacağı müjdesini vermesinden dolayı teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Doğan.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 18.14

 

 


DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.33

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 85’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmına geçiyoruz.

IX.- MECLİS ARAŞTIRMASI

A) Ön Görüşmeler

1.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 19 milletvekilinin, kanser hastalığının boyutlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/348)

2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yaşanan kanser vakalarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/551)

3.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da artış gösteren kanser vakalarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/666)

4.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 21 milletvekilinin, kanser hastalığı konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/667)

5.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ve 23 milletvekilinin, kanser hastalığı konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/668)

BAŞKAN – Alınan karar gereğince, bu kısmın 262’nci sırasında yer alan, Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 19 milletvekilinin (10/348); 452’nci sırasında yer alan, Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin (10/551); bugün okunarak bilgiye sunulan, Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin (10/666); Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 21 milletvekilinin (10/667) ile Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ve 22 milletvekilinin (10/668) esas numaralı, kanser hastalığının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına dair önergelerin birlikte yapılacak görüşmesine başlıyoruz.

Hükûmet? Burada.

Meclis araştırması önergeleri daha önce Genel Kurulda okunduğundan tekrar okutmuyorum.

İç Tüzük’ümüze göre, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunda sırasıyla Hükûmete, siyasi parti gruplarına ve önergelerdeki birinci imza sahibine veya onların göstereceği bir diğer imza sahibine söz verilecektir.

Konuşma süreleri Hükûmet ve gruplar için yirmişer dakika, önerge sahipleri için onar dakikadır.

Gruplar adına söz talebi yok.

Önerge sahipleri adına konuşma talebi yok.

Söz talebi olmadığından, önergeler üzerinde görüşmelerin tamamlandığını sizlere ifade etmek istiyorum.

Şimdi, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım.

Meclis araştırması açılmasını kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Meclis araştırmasını yapacak komisyonun 16 üyeden kurulmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Komisyonun çalışma süresinin, başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üyenin seçimi tarihinden başlamak üzere üç ay olmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Komisyonun gerektiğinde Ankara dışında da çalışabilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, alınan karar gereğince, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

4’üncü sırada yer alan, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/808) (S. Sayısı: 487) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.

Sayın milletvekilleri, geçen birleşimde tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı.

Şimdi, maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI TEŞKİLATI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- 28/3/1983 tarihli ve 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununa aşağıdaki ek maddeler eklenmiştir.

"Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi

EK MADDE 118- İstanbul'da Fatih Sultan Mehmet Han, Sinan Ağa Bin Abdurrahman, Nurbanu Valide Sultan, Hatice Sultan ve Hacı Abdülaziz Ağa Mazbut Vakıfları adına Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlerine tabi olmak üzere, kamu tüzel kişiliğine sahip Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi adıyla bir vakıf üniversitesi kurulmuştur.

Bu Üniversite, Rektörlüğe bağlı olarak;

a) Mühendislik-Mimarlık Fakültesinden,

b) Edebiyat Fakültesinden,

c) Güzel Sanatlar Fakültesinden,

ç) Güzel Sanatlar Meslek Yüksekokulundan,

d) Mühendislik ve Fen Bilimleri Enstitüsünden,

e) Sosyal Bilimler Enstitüsünden,

f) Güzel Sanatlar Enstitüsünden,

g) Medeniyetler İttifakı Enstitüsünden,

oluşur.

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sayın Mehmet Akif Paksoy, Kahramanmaraş Milletvekili…

OKTAY VURAL (İzmir) – Recep Taner Beyefendi, Aydın Milletvekili…

BAŞKAN – Recep Taner, Aydın Milletvekili…

Buyurun Sayın Taner.

MHP GRUBU ADINA RECEP TANER (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 487 sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın ek maddeleri üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

                                 

(x) 487 S. Sayılı Basmayazı 8/4/2010 tarihli 84’üncü Birleşim Tutanağı’na eklidir.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının ek 118’inci maddesi yeni kurulacak olan vakıf üniversitelerinin kuruluşunu düzenlemektedir. Bu maddeyle yeni kurulacak olan üniversiteler ise İstanbul’da Fatih Sultan Mehmet Üniversitesidir. 2547 sayılı Yükseköğrenim Kanunu’nun vakıf yükseköğrenim kurumlarına ilişkin hükümlerine tabi olarak ve kamu tüzel kişiliğine sahip olarak kurulmasına karar vereceğimiz üniversitemiz yapısına baktığımızda fakülte ve enstitülerden oluştuğu görülecektir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak vakıf üniversitelerinin kurulmasını destekliyor ve teşvik ediyoruz. Ancak, Anayasa’mız kurulacak olan üniversitelerin ülke sathına dengeli bir şekilde yayılmasını emretmektedir ama görüyoruz ki bugün burada kurulmasına izin verdiğimiz üniversitelerin biri hariç diğerleri yine İstanbul’da kurulan üniversitelerdir. Yeni kurulmakta olan üniversitelerde açılacak bölümlerin tespiti konusunda da ülkenin ihtiyaçlarının iyi tespit edilip istihdam ve program açığı bulunan bölümlerin açılması, diğer bölümlere ise izin verilmemesi gerekir. Ülkemizde mühendislik eğitimi veren programlarda öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı Avrupa ortalamasının iki katından fazla iken bu üniversitede de mühendislik fakültesi kurulması, gerekli planlamanın ve iş istihdamının araştırılmadan, tam olarak yapılmadan bölüm açıldığının göstergesidir.

Görüşmekte olduğumuz üniversitede kurulan bir diğer fakülte de eğitim fakültesidir. Eğitim fakültelerinin durumu da aynı şekildedir. Şu anda eğitim fakültelerinin değişik bölümlerinden mezun olmuş 250 binin üzerindeki öğretmen atama beklerken yeni eğitim fakülteleri açmanın gerekçesini de anlayamamaktayız.

Yine aynı şekilde “her ile üniversite” kampanyasıyla ilçe kapasitesindeki illere üniversiteler kurulurken Türkiye’nin birçok ilinin nüfusundan büyük ve her türlü imkânlara sahip olan -2009 yılında da üniversite kurulması için kanun teklifi vermemize rağmen- Aydın’ın Nazilli ilçesinde, Mersin’in Tarsus ilçesinde sadece ilçe oldukları için üniversite kuruluş izninin verilmemesini de anlayamamaktayız; tıpkı Aydın’da 1 milletvekili çıkarmak için alınması gereken oy ile bazı illerin 2-3 milletvekili çıkarması gibi.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin en önemli sorunlarının başında nedense Hükûmetimizin görmezlikten geldiği yükseköğrenim tahsili yapmış genç nüfusun istihdamı bulunmaktadır. Eğitimli nüfusun yüzde 25’inin işsiz olduğu ve bunların içindeki burslu olarak okuyup mezun olanlardan iş bulamayanların durumu çok daha vahimdir. Alt yapısı iyi hazırlanmadan kurulacak olan yeni üniversitelerden mezun olacak öğrencilerin beyaz yakalı işsizleri daha da artırmasına sebep olmasından endişelenmekteyiz.

Hükûmet “her ile bir üniversite” parolasıyla gerek devlet ve gerekse vakıf üniversitelerine yenilerini katarken, fiziki mekânlarının eksikliği, ayrılan ödeneklerin düşüklüğü, verilen maaşların ve özlük haklarının yetersizliği, devlet üniversitelerini vakıf üniversiteleri karşısında zor durumda bırakmaktadır. Vakıf üniversiteleri yeterince denetime tabi tutulmaz; kütüphanesi, sosyal tesisleri, hatta eğitim binaları bile eksik olan üniversitelerin nasıl bilimsel yayınlarda ön plana çıktıkları araştırılmazsa veya yüksek ücretlerle devlet üniversitelerinden transfer edilen başarılı bilim adamlarının her geçen gün artması karşısında Hükûmet, devlet üniversitelerinde görev yapan elemanların özlük haklarında iyileştirme yapmazsa, yarınlarda üniversitelerimizin durumu çok daha kötüye gidecektir.

Birçok yeni üniversitede ayrılan ödeneklerle idare binalarını ancak bitiren, hatta bazı binaları yarım kalan, araç gereç eksiklerini gideremeyen, öğrencilerin ders koşullarının yeterli olmadığı bir ortamda eğitim vermeye çalışan üniversitelerimiz ortada dururken veya onlara bağlı olarak açılan fakülte ve yüksekokullara yeterli öğretim elemanı ve araştırma görevlisi atanamazken, Hükûmetin bütün enerjisini rektör atamalarına ayırmasının altında yatan gerçeğin, bilim adamı yerini bizim adamların aldığı, liyakatin yerini sadakate bıraktığı bir sistemin özlemi olsa gerek.

Üniversitelerimizde yapılan rektör seçimlerinde alınan oyların yeterli olmadığı, rektör olmak isteyenlerin YÖK ve Cumhurbaşkanı onayını da almalarının gerektiği bir ortamda, hele Sayın Cumhurbaşkanı bugün olduğu gibi bir siyasi partinin dayatmasıyla uzlaşma aramadan seçilmişse, rektörlerde ve rektör adaylarında aranan özellikler liyakat, vizyon, misyon gibi değerler olmaktan çıkıp, mensubiyete veya birilerinin adamlığına dönmektedir. Rektör atananlar ilk dönemlerinde kısmen rahat çalışabilseler de ikinci dönemlerde, devam ettirebilmek için siyasi dengeleri gözetmek ihtiyacı hissetmekteler ve o andan itibaren de siyasi iktidara yaranabilmek için akademisyenlikleri ve bilim adamlıkları ile uyuşmayan bir durum içine girebilmekteler. Yaptıkları uygulamalar ve verdikleri bazı kararlar ile özerk üniversite rektörü imajından ziyade taşradaki, millî eğitime bağlı bir okul müdürü görüntüsüne dönüşmekteler. Millî eğitimdeki idarecilerin çalışanlar üzerindeki, yandaş sendikaya kaydolma, atama ve görevde yükselme kıstaslarının mensubiyete bağlanması ve buna benzer sistemlerin kısmen de olsa artık üniversitelerimizi de etkilediği görünmektedir. Bunun çok değişik örneklerini Anadolu’daki birçok üniversitede görmekteyiz ki bu da AKP zihniyetinin tüm kuruluşlarda olduğu gibi üniversitelerimizi de ele geçirip yandaş eğitim kurumları hâline getirmek için sarf ettiği gayretlerin sonucudur.

Değerli milletvekilleri, özellikle son zamanlarda yaşadığımız katsayı tartışmalarından ve YÖK Başkanının tabiriyle “Anayasa’yı arkadan dolanmak” teşebbüslerinden bahsetmek bile istemiyorum ama “meslek liseleri memleket meselesi” denmesine rağmen meslek liselerinin durumunun AKP İktidarı döneminde geçmişten çok daha kötü bir durumda olduğu da bir gerçektir. İktidar makamını şikâyet makamı zannedenler meslek liselerinin katsayı, yatay ve dikey geçiş şartlarını bir an önce düzenleyerek bu sorunu gündemden düşürmelidirler.

Değerli milletvekilleri, üniversiteleri kazanan gençlerimiz ile ailelerinin yaşadıkları en büyük sorunların başında ise yurt, burs ve harç sorunu gelmektedir. Özellikle yurt konusunda Anadolu’nun çeşitli illerinden üniversite imtihanını kazanarak yüksek tahsil için okullarına giden öğrencilerimizin ancak çok az bir kısmı devlet yurtlarında yer bulmaktadır. Özellikle kız öğrencilerimizin Kredi Yurtlara bağlı yurtlarda yer bulamadığı durumlarda aileleri çok zor bir süreç beklemektedir çünkü üniversite öğrenimine kadar ailesinden ayrılmamış kızlarını veya erkek evlatlarını güven duydukları bir yurt bulup oraya yerleştirinceye kadar belki de yüksek tahsil hayatının en zor dönemini yaşamakta ve karar vermeye çalışmaktadır. Üniversite öğrencilerinin en büyük sorunu barınma sorunuyken Hükûmetin yurt sorununu halletmeden yeni yeni üniversiteler kurması anlaşılamamaktadır.

Yine, aynı şekilde burs ve harç dengesizliğidir. Bugün, üniversitelerde öğrencilerden alınmakta olan harçlar ülkemizde yaşayan ailelerin gelir artış seviyelerinin çok üzerinde artmaktadır. Burs veren birimlerin azalması ve burs miktarındaki artışın yeterli olmaması da yükseköğrenimin önündeki diğer büyük engellerdir.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde isminde “millî” olan iki kuruluştan birisi Millî Eğitim Bakanlığıdır ki şu andaki uygulamalarıyla millîliği tartışılır. Her gelen bakanın uygulamaya koyduğu yeni eğitim sistemi sayesinde resmî dilimiz olan Türkçeyi bile tam olarak öğrenemeyen çocuklarımızı anaokulundan üniversite sıralarına kadar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, konuşmanızı tamamlayınız efendim.

RECEP TANER (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

...ezbere dayalı bir ders anlayışıyla yetiştiren, OGS, SBS, ÖSS gibi sınavlarda sıfır alan öğrencilerin olduğu okullarda verilen eğitim ve öğrenim yeterli olmadığı için dershanelere mecbur ve muhtaç bırakılan eğitim sistemi mutlaka yeniden gözden geçirilerek okul öncesi eğitimden ilk, ortaöğretime ve üniversitelere kadar bir bütün olarak ele alınmalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu duygu ve düşüncelerle, kurulacak olan yeni üniversitelerimizin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Taner.

Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Osman Özçelik, Siirt Milletvekili.

Buyurun efendim. (BDP sıralarından alkışlar)

BDP GRUBU ADINA OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) – Sayın Başkan, sayın Genel Kurul üyeleri; görüşmekte olduğumuz yasa tasarısı ile ilgili, grubum adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu son bir yıl, iki yıl içinde çok sayıda vakıf üniversitesi açıyoruz. Vakıf üniversitelerinin sayısı neredeyse devlet üniversiteleri sayısına yaklaşmakta; herhâlde bu hızla devam ederse devlet üniversiteleri sayısını geçmiş olacak. Parti olarak biz, vakıf üniversitelerinin kuruluşuna karşı değiliz. Ancak bu kadar hızlı vakıf üniversitelerinin kurulması, bir vakıf üniversitesi olmanın ötesinde, özel üniversite olması ve ciddi bir kâr alanı, ciddi bir rant alanı yaratmasına bağlı olduğunu bilmemiz lazım. Vakıf üniversitelerinin kuruluşunda iki temel unsur var: Bu unsurlardan bir tanesi vakıf üniversiteleri kâr amacı gütmeyecekler. İkincisi, bütün ülke sathına homojen bir şekilde dağılımı sağlanacak. Yasa bunu emrediyor. Bu iki kuralın da işlemediğini görüyoruz. Birincisi, vakıf üniversiteleri özel üniversite karakteri taşıdığı için büyük kentlerde yığılmakta, çünkü rant, müşteri -öğrenci değil, müşteri- orada. Buradan da anlaşılıyor ki vakıf üniversiteleri kuruluş amaçlarının dışında işlevler görüyor, yüksek kâr amaçlı oldukları görülüyor. Neden Diyarbakır’da, neden Erzurum’da, neden Muş’ta, neden Artvin’de, Gümüşhane’de veya bir başka kentimizde vakıf üniversitesi kurulmuyor da ısrarla sermaye sahipleri vakıflar kurarak, aslında olmayan vakıfları kurarak, sadece bu amaçla vakıf kurarak -kâr amacı güttükleri çok açık- ve çok yüksek, fahiş diyebileceğimiz, harç adı altında -aslında bunun tam adı fiyattır- fiyatlarla öğrenciler alınıyor? Vakıf üniversitelerinin kendi kaynaklarından eğitim-öğretim olanaklarını, laboratuvar olanaklarını, öğretim üyesi maaşlarını ve diğer personel maaşlarını karşılaması esas alınması gerekirken, bütün bu giderler öğrencilerden alınan harçlara, harç adı altında toplanan paralara bağlı ve üstelik kâr ediliyor.

Devlet üniversiteleri… AK PARTİ’nin “her kente bir üniversite” anlayışıyla derme çatma üniversiteler kuruluyor bir taraftan. Hizmet olanakları olmayan, binası olmayan, binası varsa laboratuvarı ve diğer araç gereçleri olmayan, bunların da olması hâlinde öğretim üyesi bulunamayan üniversiteler… Sadece “biz falanca kente üniversite açtık” anlayışıyla üniversiteler açılıyor. Büyük kentlerdeki devlet üniversitelerinde çoğu zaman öğretim üyesi yığılması… Bazı öğretim üyeleri, doçent, profesör düzeyinde öğretim üyeleri haftada bir saat, iki saat derse girme imkânı bulurken öğretim üyesi yığılmasından, Anadolu’nun çeşitli kentlerinde açılan üniversitelerde yardımcı doçent bulmak bile büyük bir sorun oluyor. Buna mutlaka bizim bir çare bulmamız lazım. Üniversite açmak yetmez. Üniversiteler bilim yuvalarıdır, araştırma merkezleridir, yetişkin insan gücü kaynaklarının merkezidir. Sadece siyasi kaygılarla “Üniversiteler açtık.” demek yeterli değil. Çok ciddi bir sorundur bu. Üniversitelerin öncelikle bilim adamı yetiştirmeleri, eğitilmiş insan gücü yetiştirmeleri hedefi olmalıdır, olmak zorundadır.

Üniversitelerde yaşanan diğer sorunlara değinmeye fazla fırsatımız yok. Eğitimde kalitenin yükseltilmesi, özgür düşünce merkezleri hâline getirilmesi ve üniversitenin özerkliğinin sağlanması çok ciddi bir sorundur. Yine devlet üniversitelerinde öğrenci harçları öğrencilerin en çok yakındığı, ödemede zorluk çektiği bir konudur. Bunların mutlaka ele alınması lazım.

Yine, vakıf üniversitelerinde ciddi bir denetimsizlik hadisesi var. Devlet üniversitelerinde de böyle. YÖK tarafından devlet üniversiteleri ile vakıf üniversitelerinin yeterince denetlenmeleri, onların özerk yapılarına müdahale tabii ki söz konusu değil ama mali ve idari açıdan mutlaka denetlenmeleri gereği ortadadır. Bu nedenle biz parti olarak özel üniversiteler yani vakıf üniversiteleri ile kamu yani devlet üniversiteleri, Meclis araştırması komisyonu oluşturularak ciddi bir denetimden geçirilmelidir ve aksayan yanlarının, sorunlarının giderilmesi Meclisin denetimi sayesinde sağlanmalıdır diye araştırma önergesi verdik. Gündeme geldiğinde umarım Meclisimiz böyle bir komisyonu oluşturur, gerek vakıf üniversiteleri gerekse devlet üniversitelerinin mali ve idari denetimi açısından bir uygulama başlatır ve bu konuda üniversitelerimizin daha derli toplu bir çalışma yapmalarına önayak olunur, bir rehber olunur diye umuyoruz.

Sayın milletvekilleri, vakıf ve devlet üniversitelerinde görülen bir diğer eksiklik de üniversitelerin gelişebilmelerinin, toplumda üniversitelerden beklenen yararın sağlanabilmesinin bir diğer koşulu da üniversitelerin sanayiyle, iş dünyasıyla yakın ilişki içinde olması ve iş dünyasının, sanayinin ve üretimin geliştirilmesi, yeni araştırma ve buluşlara olanak sağlayan bir iş birliğinin geliştirilmesi gereğidir. Oysa görüyoruz, üniversiteler bir taraftan sanayiden ve üretimden kopuk, diğer taraftan halktan ve toplumdan kopuk.

Üniversiteler çevreleri yüksek duvarlarla örülmüş, polis kontrolünden sonra içeri girilebilen, topuma kapalı, âdeta birer özel mekânlar hâline getirilmiş. Üniversiteler topluma açık olmalı. Üniversiteler bilim merkezleridir, toplumun sorunlarıyla ilgilenmesi ve toplumun üretim ilişkilerini mutlaka geliştirmesi gerekir. Vakıf üniversiteleri, benzerlerini gördüğümüz Avrupa, Batı ülkelerinde, Amerika gibi ülkelerde kendi öz kaynaklarıyla yaşamlarını sürdürüyorlar, hatta kendi öz kaynaklarının üretim ilişkileri çerçevesinde sanayiyle, iş dünyasıyla ortak geliştirdikleri projelerle çok yüksek kazançlar sağladıkları ve toplumda bu şekilde de yarar sağladıklarını görüyoruz. Türkiye’de maalesef yapılan bu değil. Türkiye’de yapılan, “Ben bir okul açtım, para kazanacağım.” öğrencilerin yetişme durumu, öğrencilerin bilim dünyasından yeterince yararlanmasının sağlanması kâr amaçlı üniversitelerin herhangi bir şekilde umurlarında değil. Tabii ki, bunu tümü için söylemiyoruz. Bazı vakıf üniversiteleri, gerçekten amacına uygun çalışmalar yapıyor ama önemli bir bölümü sadece kâr amaçlı kuruluyorlar. Buna müsaade etmemek lazım. Üniversitelerin kâr amaçlı kurulmasının, yasada belirtildiği şekilde, önüne geçmek lazım. Eğitim- öğretim ve sağlık parasal ilişkilere konu olmamalı. Bu ülkenin bütün yurttaşlarının gerek sağlık hizmetleri gerek eğitim hizmetlerinin devletin bütçesinden karşılanacak fonlarla sağlanması lazım. Gerek devlet üniversitelerindeki harçların yüksekliği gerekse vakıf üniversitelerindeki katılım payı veya harç adı altında alınan ücretlerin çok yüksek olduğu açıktır. Bunu da önlemek lazım.

Bildiğiniz gibi, biz yine bir kanun teklifi getirmiştik. Dicle Üniversitesi ile İstanbul Üniversitesinde Kürt dili ve edebiyatı bölümlerinin açılması teklifini getirmiştik, hâlâ gündemimize gelmiş değil. Aslında, YÖK kendi yasası çerçevesinde bu bölümleri oluşturabilir ama görünen o ki, önce olaya sıcak bakmakla birlikte bunu belli bir sürece yaydıkları görülüyor. Buna rağmen, kimi üniversiteler kendi olanakları çerçevesinde, derli toplu olmayan, ilişkileri birbirinden kopuk, ne amaca hizmet ettiği çok fazla belli olmayan girişimleri var. Bu girişimleri de takdirle karışlıyoruz tabii. Artuk Üniversitesi Kürt diline ilişkin kimi çalışmalar içinde, yaşayan dillerle ilgili bölümler açma gibi bir çalışmanın içinde. Yine, Tunceli Üniversitesi, basından öğrendiğimiz kadarıyla, haftada bir gün olmak üzere…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özçelik, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun.

OSMAN ÖZÇELİK (Devamla) – Tamamlıyorum Başkan, teşekkür ederim.

…Kürtçenin Kurmanci lehçesi ve Zazaki Dimili lehçesinde lisans ve ön lisans programları hazırlamış. Bunları tabii ki olumluyoruz ancak bunlar yeterli değil, bunlar derli toplu çözümler getiren yaklaşımlar değil. Buna rağmen çok yoğun bir ilgi olduğu görülüyor. Tunceli Üniversitesinde Kurmanci bölümünde ders almak isteyen öğrenci sayısı 600, Zaza Dimili lehçesinde -Kürtçenin bu iki önemli lehçesinde- öğrencilerden 400’ü Dimili lehçesinden dersleri izlemeye başlamışlar. Yani talebin ne kadar yüksek olduğunun, ihtiyacın ne kadar ciddi olduğunun kavranması lazım. Tercihli dersle, haftada bir saat dersle ihtiyaca yanıt verilemeyeceği açıktır. Yapılması gereken, ilk etapta, öğretmen yetiştirecek, Dicle Üniversitesi başta olmak üzere, biz İstanbul Üniversitesi diye önermiştik, Ankara da olabilir, köklü, büyük üniversitelerimizde…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OSMAN ÖZÇELİK (Devamla) – Bağlıyorum Başkan, son cümle.

Bu iki üniversitemizde açılacak bölümlerde, Kürtçe eğitim-öğretim yapan Kürt dili ve edebiyatı bölümlerinin açılması, öğretmen yetiştirilmesidir çünkü Türkiye er geç ana dilde eğitimi başlatmak zorundadır. Bunun için öğretmenlere ihtiyaç var, eğitimli insanlara ihtiyaç var, pedagoji eğitimi almış insanlara ihtiyaç var, dil eğitiminin nasıl yapılacağına dair yetişmiş elemanlara ihtiyaç var. Bu teklifimizi tekrar ediyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsı adına Sinop Milletvekili Engin Altay. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, birkaç haftadır bir türlü tamamlayamadığımız vakıf üniversiteleri kanununu görüşüyoruz. Bu konuya geçmeden önce, son günlerde ülkemizde yaşanan bazı olaylar, ülkemin geleceğiyle ilgili, toplumumuzun içinde bulunduğu iç barışın zedelendiğine dair ciddi karamsarlık ve endişelere beni sevk ediyor. Şimdi, tabii, şöyle düşündüm biraz önce: “Fırat’ın kenarında kaybolan koyunun hesabını veremem.” diyen Hazreti Ömer’e bak, bir de ülkeyi bu hâle getiren Başbakana bak. Çok şükür ikisi de Müslüman da yani bunların aldığı İslam eğitimi, İslam anlayışı arasındaki bu farka dikkatinizi çekmek istiyorum.

Sayın milletvekilleri, terör, Türkiye’de maalesef hep var olmuştur, özellikle 83-84’lü yıllardan itibaren acımasız yüzünü göstermiş, Türkiye bu konuda büyük bedel ödemiştir. Yalnız, iktidarınızın sekizinci yılında, Türkiye bir de anarşiyle tanıştı. Yani terör bir dertti, sayenizde, Türkiye’yi getirdiğiniz sosyoekonomik nokta Türkiye’ye yeniden anarşi belasının musallat olmasına sebep oldu. Hükûmeti bu konuda daha sorumlu, daha duyarlı olmaya çağırıyorum. Özellikle Van’da ve Samsun’da yaşanan olayları “münferit olaylar” diye geçiştirmek falan mümkün değildir, yani bu olayların üstünde, bu yaşananların üstünde Hükûmetin böyle pişkin pişkin oturmasını anlamak da mümkün değildir. Cumhuriyetimiz seksen yedi yıllık, demokrasimiz altmış yıllık. Burası bugün bir milletvekilimizin de söylediği gibi ne Hitler’in Almanyası’dır ne Mussolini’nin İtalyası’dır sayın milletvekilleri. Burası, Büyük Atatürk’ün kurduğu, barış üzerine, kardeşlik üzerine kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’dir ve böyle de sonsuza kadar kalacaktır. (CHP sıralarından alkışlar) Bu duygularımı sizlerle paylaşmayı bir görev sayıyorum.

Sayın milletvekilleri, konumuz eğitim. Ben, 7 Nisan günü, bu Genel Kurulda, atama bekleyen öğretmenlerin sorunlarıyla ilgili bir konuşma yaptım. Cumhuriyet Halk Partili milletvekili arkadaşlarımla beraber, bir Meclis araştırması açılmasını teklif ettik. Bakın, bugün, ne güzel, bütün grupların iş birliğiyle, mutabakatıyla, Türkiye’de hızla yaygınlaşan kanser vakalarının araştırılmasına yönelik bir komisyon kurduk. Yani bu çok önemli ama 300 bin insanı yok sayan bir Parlamento ben tasavvur edemiyorum. Şimdi, bunu burada reddettiniz. Peki, Hükûmete soruyorum, gerçi Millî Eğitim Bakanı burada yok. Ben 7 Nisan günü dedim ki: “Müzik öğretmeni adayı Emre Yılmaz böbreğini satışa çıkardı.” Dedim ki: “AYÖP Platformu Başkanı, atama bekleyen öğretmen Şafak Bay kemik kanseriyle boğuşuyor, yurt dışına tedaviye gitmesi lazım, sosyal güvencesi yok.” Dedim ki: “Bursa’da Fikret Ercan, atama bekleyen öğretmen, intihar etti.” 7 Nisan günü, ben bunları söyledim. Şimdi Sayın Hükûmete soruyorum: Bu Hükûmet, 7 Nisanda söylediğim bu üç somut, vahim durumla ilgili ne yapmıştır?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Hiçbir şey yapmadı.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Ortalığı karıştırıyor, ortalığı.

ENGİN ALTAY (Devamla) – E şimdi o Hükûmet ne işe yarar? Bu durumla ilgili bir şey yapmayan Hükûmet, Allah aşkına, ne işe yarar? Devletin rutin işlerini bürokratlar yürütüyor zaten. Yani burada, geçen, annesi cezaevine girdiği için çocuk intihar edince Millî Eğitim Bakanlığı annesinin o taahhüt ettiği parayı ödemesini biliyor ya! Yani bu Hükûmeti baştan dövmek lazım, testiyi kırdıktan sonra yapıyor bu işleri. Hükûmetin, bu testi misali, bir ders alması… Kimden alacak? Hükûmete kim ders verir? Hükûmetin sorumlu olduğu yer önce millettir, sonra Parlamentodur. Parlamento, bu Hükûmetin her yaptığı yanlış, eksik, hatalı, hakkaniyet ve insaniyet dışı iş ve işlemi tasdiklemek zorunda değil ki. Böyle Parlamento olur mu?

Şimdi, sayın milletvekilleri, Millî Eğitim Bakanlığı -Millî Eğitim Bakanımız da yok- İç Denetim Raporu açıklandı.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Orman Bakanımız var!

ENGİN ALTAY (Devamla) – Çok ilgili, Çevre ve Orman…

Millî Eğitim Bakanlığının kendi İç Denetim Raporu’nda “133.317 öğretmene ihtiyaç var.” diyor.

Şimdi, bunu Millî Eğitim Bakanlığı yok sayıyor. Ya, bunu CHP söylemiyor, MHP söylemiyor, BDP söylemiyor, Millî Eğitim Bakanlığı İç Denetim Raporu söylüyor.

Şimdi bakın, Türkiye’de 300 bin insana, gene bu mayıs ayında bir kâbus yaşatacak bu Hükûmet. Şimdi, önümüzdeki günlerde, televizyonların alt yazılarında “Flaş! Flaş! Flaş! Millî Eğitim Bakanlığı 10 bin yeni öğretmen alacak.” Gazetelerde, televizyonlarda haber. Bu 300 bin aile içinde bir heyecan, bir umut ışığı doğacak. Tavsiye etmiyorum, beni dinliyorlarsa şimdilik doğmasın ama biz bu işin peşini de bırakmayacağız.

Şimdi, sayın milletvekilleri, bunu daha önce de yaşadık. Bu 10 bin öğretmenin yaklaşık 8-9 bini, sistem içindeki “sözleşmeli öğretmen” ve “usta öğretmen” adıyla çalıştırılan arkadaşlarımız üzerinden doldurulacak.

Şimdi, bir Hükûmet millete yalan söyler mi? “10 bin yeni öğretmen alınacak.” diye basına bu geçecek.

Şimdi, iki gündür -inanın sayın milletvekilleri, abartmıyorum- 200’ü aşkın mesaj aldık. Bütün bu arkadaşlar, benim meslektaşlarım “Haziran aldatmacası.” diyor, başka bir şey demiyor. Hükûmeti buradan uyarıyorum: Ya böyle bir yeni öğretmen alacağız demeyin, “Efendim, sistem içindeki sözleşmeli öğretmenleri kadroya geçireceğiz.” deyin -insanlık bunu gerektirir, doğru dürüst siyaset bunu gerektirir- ya da ne yapın edin, gidin, IMF’ye mi yalvaracaksınız, Dünya Bankasına mı yalvaracaksınız, Başbakanı abluka altına mı alacaksınız… Yahu, Başbakana şunu sorsanıza kardeşim: “Sayın Başbakan, sen 2002 yılında…”

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Başbakan Amerika’da. Yanına yaklaşamıyorlar Başbakanın!

ENGİN ALTAY (Devamla) – “…İzmit’te, Antep’te, Samsun’da ve İstanbul’da bu işsiz öğretmenlere şeref sözü verdin mi, vermedin mi?” diye bir sorun canım! Tutanaklar var, belgeler var, Sayın Başbakanın verdiği sözler var. E şimdi, “Dün dündür, bugün bugündür.” Demirel’e ait bir söz ama tatbikatına baktığınız zaman Recep Tayyip Erdoğan’la anlam bulan bir söz hâline geldi. Böyle başbakanlık olmaz.

Başbakanların eksiği olabilir, şartlara göre bazı konularda eksik iş ve işlem yapabilirler ama ben biliyorum ki 133 bin öğretmen açığını kapatmak, devletimize -büyük devletimize- çok büyük bir yük değildir. Nerelere ne paralar harcanıyor! Hep söylüyoruz. Özel uçakla kına gecelerine gidiyorsunuz ya! Ayıp değil mi?

Bu rakam -Sayın Bakan, belki siz konuya vâkıf değilsiniz- 300 bin rakamı hayalî bir rakam değildir. Yaklaşık 200 bin sistem dışında öğretmen var, efendim, 73 bin tane Millî Eğitim Bakanlığında, sistem içinde ama sözleşmeli öğretmen var ve 55 bin tane de ücretli var. Onların durumu daha bir vahim, sözleşmelilerin ve ücretlilerin durumu daha vahim. 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde “Siz şöyle durun, sizi öğretmen saymıyoruz.” diyorlar. Ayıp değil mi? Ayıp değil mi? Böyle bir şey olabilir mi Sayın milletvekilleri?

Daha nisan ayındayız, Nisanın 13’ü bugün…

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Ağustosta da alacağız, merak etme.

ENGİN ALTAY (Devamla) – …bu haziran aldatmacasına direneceğiz. Her vesileyle, her fırsatta, bu kürsüye Anayasa değişikliği için çıktığımızda da, Tarım Kanunu için, Süt Kanunu için, Kooperatifler Kanunu için çıktığımızda da bu atanmayan öğretmenlerin hesabını sormaya devam edeceğiz.

Bak, şimdi, yükseköğretimle ilgili burada hazırlıklarım var, bunlara gelemedim bile daha ama bu durum vahim bir durum sayın milletvekilleri. Bu konuda Hükûmeti, yüce Meclisi, özellikle yüce Meclisin iktidar partisine mensup milletvekillerini bir daha duyarlı olmaya çağırıyorum. Lütfen, bu haziran ayında yaşanacak olan trajediye izin vermeyelim. Allah aşkına hepimizin çoluk çocuğu var ya! Hepimiz anneyiz, babayız. Böyle bir şey olabilir mi? Buna sessiz kalabilir misiniz? Nasıl kalırsınız? Ben bunu anlamakta güçlük çekerim. Olmaz, toplum sorunlarına kulağını kapayan, gözlerini kapayan, ağzını kapayan bir parti olmaz, bir parlamento olmaz. Bu sorun karşısında ben yüce Meclisin, gerçekten samimiyetle iyi niyetle bir sorumluluk içerisinde Hükûmete yönelik eleştirilerini, baskısını sürdüreceğine inanıyorum, en azından inanmak istiyorum.

Bakın, biz şimdi sizin yaptığınız her şeye bazen karşı çıkınca siz diyorsunuz ki: “Her şeye karşı çıkıyorsunuz.” E güvenimiz yok size. Bakın, bu sefer güvenimizi nasıl sarsmışsınız.

Şimdi, sayın milletvekilleri, önümüzdeki ay SBS sınavları var, ilköğretimden ortaöğretime geçiş sınavları var. Milyonlarca aile 6, 7 ve 8’inci sınıftaki çocukları bu sınavlara hazırlıyoruz, siz de hazırlıyorsunuz, ben de hazırlıyorum.

Şimdi, maç başlamış, kuralları bunun 1 Kasım 2007’de belirlenmiş, Ortaöğretime Geçiş Yönergesi hazırlanmış, sistem işliyor. Şimdi, haydi buyurun, size yeni bir garabet daha, yeni bir skandal daha. 2 Nisan 2010’da bu yönergede bir değişiklik yapmış Millî Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu.

Bakın, sayın milletvekilleri, milyonlarca aileyi ilgilendiren bir meseleden bahsediyorum.

Başkanım, bu on beş dakika mı, on mu?

BAŞKAN – On beş dakika.

ENGİN ALTAY (Devamla) – On beş… Üç dakika mı kaldı?

Şimdi, sayın milletvekilleri, bu yönetmelik değişikliğiyle çeşitli adlar altında -sizin çocuklarınızı da ilgilendiriyor, bunu iyi dinleyin- yurt dışında uluslararası yarışmalara gidip derece yapanlara, yaptıkları dereceye göre sınıf puanı veriyorlar. Bak bak, sınıf puanı! Gitmek bile yeterli, derece yapamazsan. Peki, bu uluslararası yarışmalara kim gidiyor? Sizin çocuklarınız gidebilir, hadi benimki de gidebilir. Milletin çocukları mı gidiyor? Bu uluslararası yarışmaya Millî Eğitim Bakanlığına bağlı resmî okullar mı gidiyor, yoksa (F) tipi okullar mı gidiyor?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – (F) tipi…

ENGİN ALTAY (Devamla) – (F) tipi gidiyor.

Şimdi, Çorlu –Sinop’tan örnek vermiyorum- Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinden, daha geçenlerde Nebraska’ya –Nebraska’ya ben de gittim, bizim Türkiye'nin Bayburt’u gibi bir yer- Çorlu’dan bir okul gitmiş, yarışmaya katılmış, yirmi tane madalya… Şimdi, Çorlu’dan 20 çocuk, eşitleri arasında ayrıcalıklı. Niye? O özel kolejde okuduğu için ve özel kolejde (F) tipi yarışmaya gittiği için. Bu adalet falan değil. Ya partinizin adını değiştirin ya bu işi adaletli yapın. Böyle şey olur mu ya! Buna isyan etmeyeceğiz de neye isyan edeceğiz? Sınava bir buçuk ay kala yapıyorsun bunu. Ayıp!

Bak, bu yanlış falan demiyorum, bu mahkemeden döner de -bu konuda Danıştaya gidilmiş- ama bu, yanlışın ötesindedir, bu düpedüz ayıptır, gerçekten ayıptır. Bir öğretmen olarak, bu çağda, bu dönemde, Bakanlıkta, Türkiye Cumhuriyeti devletinde böyle bir ayrımcılığın yapılmasını kınıyorum.

Sayın milletvekilleri, buralardan çok insan geldi geçti. Bizler de sizler de gelip geçeceğiz. Üç günlük dünya, iyi anılmak lazım. Ne derler? “Ölünün arkasından konuşmayın.” derler. E siz böyle yaparsanız hepinizin arkasından yüzyıllarca konuşacaklar. Konuşturmayın arkanızdan.

İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) – Biz hayırla yâd ederiz sizi.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Yani parti disiplinini ben de bilirim, kabul ederim. Bizim de partimizin bir disiplini var ama sayın milletvekilleri, lütfen…

Bak, şimdi, “Yargı bizi kuşattı.” diyorsunuz, “yargıyı yargı yapacağız…” Kendinizce… Peki, yürütmenin yasamayı bu denli tahakküm altına almasını içinize sindirebiliyor musunuz? Böyle şey olur mu?

Evet, milletvekiliyiz, parti disiplini var, şu var bu var ama iki yere hesap vereceğiz. Bir bizi buraya gönderenlere hesap vereceğiz, bir de öbür tarafa hesap vereceğiz. Bakın, bakın… ( AK PARTİ sıralarından gürültüler) Tabii, tabii, tabii… Şimdi, belki ben beş vakit namaz kılamıyorum, zaman zaman orucumu da aksatıyorum ama…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Altay, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun efendim.

ENGİN ALTAY (Devamla) – …ben, yüce dinimizi çok iyi biliyorum ve bir şeyi biliyorum sayın milletvekilleri: Benim üzerimde ve partimin üzerinde kul hakkı yok. (CHP sıralarından alkışlar) Sizin üzerinizde, Genel Başkanınızdan başlayarak AKP’nin üzerinde epey bir diyetle ödenmesi bile mümkün olmayacak kadar kul hakkı var. Allah sonunuzu hayır etsin, gidişiniz iyi gidiş değil.

Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET YENİ (Samsun) – Amin!

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Şahsı adına Canan Kalsın, İstanbul Milletvekili.

Buyurun Sayın Kalsın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

CANAN KALSIN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 487 sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 1’inci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Hepimizin bildiği gibi, ülkemiz genç bir nüfusa sahip ve her 10 gençten 1’inin yükseköğretim yapabildiği ülkemizde yükseköğretim talebi önemli bir yer tutmaktadır. Yükseköğretimde, açık öğretim kurumları hariç, ön lisans, lisans ve lisans üstü kurumlarında toplam 1 milyon 746 bin 534 öğrencinin 166.157’si vakıf üniversitelerinde eğitim-öğretim yapmaktadır. Kendi kaynakları ile kazanç amacı gütmeden kurulan vakıf üniversiteleri, bu anlamda yükseköğretimde olan ihtiyacı da karşılamaktadır. Kamu tüzel kişiliğinde kurulan bu üniversitelerin artması ile yükseköğretimde Türkiye'nin genç nüfusunun ihtiyacını karşılayacaktır.

1984 yılında kurulmaya başlayan vakıf üniversiteleri 2002 yılı itibarıyla 53’ü devlet, 23’ü vakıf olmak üzere 76 üniversite sayısı bugün 94’ü devlet, 45’i vakıf üniversitesi olmak üzere 139’a ulaşmıştır.

Tasarı ile kurulması öngörülen Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi ile daha önce Bezmi Âlem Vakıf Üniversitesi mazbut vakıflar adına Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından kuruldu. 2002 yılına kadar kurulan vakıf üniversiteleri üç büyük ilde toplanmışken, bu tarihten itibaren kurulan 22 vakıf üniversitesinin 7’si bu büyük üç il dışında kurulmuştur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde üniversite okuyanların oranı dünyayla karşılaştırıldığında dünyada yüzde 60 iken, ülkemizde yüzde 20 ile maalesef istenilen seviyede değildir. İktidarımız süresinde 81 ilde kurulan üniversitelerle hem bu tablo değişecek hem de göç önlenmiş olacaktır. Amerika’nın Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra silahlanma yerine üniversitelere yatırım yapması bugün Amerika’yı Amerika yapan bir gerçek olmuştur.

Bu üniversitelerin yeni kurulacak eğitim fakültelerinde okul öncesi ve engelli eğitimi gibi konularda öğretmen açığı bulunan bölümlerin açılmasına izin verilmiştir.

Vakıf üniversitesi kurulması talebinde kurul bünyesinde bulunan vakıf komisyonu tarafından yerinde yapılan ziyaretlerle kurucu vakfın beyan edilen mal varlığı kampüs için tahsis edilen araziler ve imar durumlarına kadar inceleme yapılıp daha sonra genel kurulda başvuruların görüşüldüğü Yükseköğretim Kurulu tarafından mal varlığı 15 milyon liranın altında bulunan taleplerin ise iade edildiği bilgisini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bu yeni kurulacak üniversitelerin yanında mevcut üniversitelerin öğretim üyesi talebinin karşılanması için “Öğretim Üyesi Yetiştirme Projesi” yürütülmektedir. Bu Proje kapsamında 2 bin araştırma görevlisi kadrosu bütçe kanununa eklenmek üzeredir.

Tasarının çerçeve 1’inci maddesi 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu’na eklenen ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesinin kurulmasını öngören ek 118’inci maddenin ikinci fıkrasına ülkemiz ve İspanya tarafından başbakanlar düzeyinde yürütülen Medeniyetler İttifakı Projesi çerçevesinde yüksek lisans ve doktora çalışmalarının yapılabilmesi için, Projeye akademik destek sağlamak üzere, (g) bendi olarak “Medeniyetler İttifakı Enstitüsü” eklenerek kabul edilmiştir. Bu konuda emeği geçen Sayın Bakanımız Nimet Çubukçu olmak üzere herkesi tebrik ediyorum.

İlerlemenin ancak eğitim oranının ve eğitim kalitesinin artırılmasıyla olacağına inanıyor ve bunu canıgönülden destekliyorum.

Türkiye'nin ve dünyanın değişen koşul ve ihtiyaçları doğrultusunda Türkiye’de ve dünyada büyüme hedefi olan, stratejik önemi haiz bölümlere yeni kurulacak üniversitelerde yer verileceğine inanıyorum. Talebin arzı oluşturduğu alanlarda geleceğe hazırlanan gençler iş bulma kaygısı taşımayacak, değişen dünya ihtiyaçları doğrultusunda hazırlıklı ve donanımlı olarak ülkemiz gençlerinin bu ülkeye katkıları pozitif yönde olması kaçınılmazdır.

Şunu bir örnekle açmak istiyorum: Eğer Türkiye’miz nükleer alanda ya da enerji konusunda büyüme hedefi koyuyorsa bu konuda -paralel olarak- üniversiteler de ilgili bölümlerde gençleri buralara hazırlamalıdır.

Yine, bir diğer örnek: İletişim ya da nanoteknoloji konusunda büyümeyi hedefliyorsak yine o konularla ilgili bölümler üniversitelerde açılmalı ve gençlerimiz geleceğe hazırlanmalıdır.

Yine, Türkiye dışında master, doktora ya da üniversite eğitimi yapacak gençler de bu büyüme hedeflerine göre eğitim almaya yönlendirilmelidir. Bazı alanlar da stratejik hedef olarak belirlenmeli ve sadece bugüne değil geleceğe yönelik de planlamalar yapılabilmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kalsın, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun efendim.

CANAN KALSIN (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yani on yıl sonra, yirmi yıl sonra ülkemiz nerede olacaksa, hangi hedefe yöneleceği alanlarda yatırım yapılmalıdır.

Yine, Avrupa Birliği üyesi ülkelerinde ülkemiz öğrencileri aleyhine gerşekleşen öğrenim ücretleri, kırk yılı aşkındır Avrupa Birliğiyle müzakere eden ülkemiz öğrencileri lehinde olan seviyelere indirilmelidir.

İktidarımız süresinde seksen bir ilde kurulan üniversitelerimizle Türkiye ve Türk gençlerinin farklı bir yerde olacağına inanıyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle Fatih Sultan Mehmet Vakfı Üniversitesinin hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kalsın.

Sayın milletvekilleri, soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.

Sayın Işık, buyurun.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, her ne kadar konu sizinle direkt ilgili değil ama bilindiği gibi vakıf üniversitelerine öğrenci kayıtları döneminde ciddi sorunlar kamuoyuna da yansıdı. Örneğin, İstanbul’da Maltepe Vakıf Üniversitesinde, önce burslu olarak kazandığı öğrencilere bildirildiği hâlde, kayıt döneminde, veliler, beklemedikleri çok ciddi kayıt paralarıyla karşılaştılar. Bu konularda Hükûmetinizce ya da Bakanlıkça alınan bir tedbir var mıdır? Bu yeni açılan vakıf üniversitelerinde de benzer olayların yaşanmaması için Bakanlığımız ne tür tedbirleri almış ya da almaktadır?

Teşekkür ediyorum.

Hükûmet

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Işık, özür dilerim, süreniz devam ediyordu ama siz teşekkür edince ben kapattım.

Sayın Orhan, buyurun.

AHMET ORHAN (Manisa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Son Osmanlı Meclisi Saruhan Mebusu Celal Bayar adına 1992 senesinde Manisa’da kurulmuş olan Manisa Celal Bayar Üniversitesi 25 bini aşan öğrencisi, bini aşan akademik kadrosuyla Ege Bölgesi’nin üçüncü büyük üniversitesidir. Ancak bu üniversitenin öğrencilerinin ciddi bir barınma problemi vardır. Hâlihazırda 25 bin öğrencinin 18 bini aşan kısmı Manisa’da öğrenim görmekte, ne yazık ki yetersiz yurt nedeniyle de İzmir’e günübirlik gidip gelmek durumunda kalmaktadır. Bu durum hem Manisa şehri açısından hem de öğrenciler açısından ciddi bir sorun yaratmaktadır. Hükûmetinizin barınma ihtiyacının giderilmesi için Manisa’da bir çalışması var mıdır? Varsa ne zaman neticelenecektir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Orhan.

Sayın Bulut…

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, pazar günü yapılan yükseköğretime giriş sınavında okul önlerinde “Demokratik Açılım” isimli AKP Gençlik Kollarının dağıttığı kitaplar gözlendi. Okula kadar, camiye kadar siyasetin girmesini siz etik buluyor musunuz? Bütün partilerin görüşlerini okul önlerinde sergileyip, ücretsiz, öğrencilere dağıtmasını uygun görüyor musunuz?

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bulut.

Sayın Doğru…

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Son zamanlarda devamlı üniversite açıyoruz. Öğretim üyeleri ve öğretmenlerin aldıkları ücretler çok yetersizdir. Bundan dolayı da büyük şikayetler vardır. Önümüzdeki dönemlerde öğretim üyelerinin ve öğretmenlerimizin maaşlarının iyileştirilmesiyle ilgili bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?

İkinci sorum: Öğretmenevlerinde alınan ücretler bayağı pahalı olmaya başlamıştır. Özellikle Başkent Öğretmenevi’ni örnek olarak göstermek istiyorum. Önümüzdeki dönemlerde öğretmenevlerinin ücretlerini düşürmeyi düşünüyor musunuz?

Bir diğer sorum: “Büyük Öğrenci Projesi” adı ile ülkemizde Türk dünyası ve akraba topluluklardan öğrenciler eğitim yapmaktadır. Bu öğrenciler ülkemizde çok zor şartlar altında eğitim yapmakta ve neredeyse ülkemize geldiklerine pişman olmaktadırlar. Bu öğrencilere yönelik ödenen bursların artırılması veyahut da başka, çeşitli imkânların artırılması noktasında Hükûmet olarak bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Doğru.

Sayın Akcan…

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Söz konusu tasarıyla İstanbul’da Fatih Sultan Mehmet Han, Sinan Ağa Bin Abdurrahman, Nurbanu Valide Sultan, Hatice Sultan ve Hacı Abdülaziz Ağa mazbut vakıfları adına, birden fazla vakıf adına bir üniversite kuruluyor. Bu vakıflara kayıtlı araziler var mıdır? Varsa nerelerdedir? Bu vakıfların senetlerinde bağımsız veya başka vakıflarla ortak üniversite kurma veya eğitim kurumu açma amacına yönelik bir hüküm bulunmakta mıdır?

Bir diğer sorum: Bu vakıflara ait olmak üzere kurulacak üniversitelere tahsis edilmek üzere hâlen uhdelerinde millî emlak veya herhangi bir devlet kurumuna ait araziler bulunmakta mıdır?

Bir üçüncü sorum ise: Bu üniversiteler için hâlen devletçe arazi tahsisi planlaması var mıdır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Taner…

RECEP TANER (Aydın) – Sayın Bakan, üniversitelere kayıt hakkı kazanan öğrencilerin yüzde kaçı dershane çıkışlıdır, yüzde kaçı da Millî Eğitim Bakanlığının müfredatıyla üniversitelere gitmiştir? Bu konuda Bakanlığınızın veya Hükûmetin elinde bir çalışma var mıdır? Yani sadece okullardaki eğitimle kaç öğrencimiz üniversitelere gitmektedir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, buyurun efendim.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Çok teşekkür ediyorum.

Özellikle şunu ifade edeyim: Önce, burada sayın konuşmacılar bir hususu belirtmişlerdi öğretmen ve tayinlerle ilgili, müsaade ederseniz, bir bilgi vermek istiyorum. Şu anda 670 bin öğretmen var kadrolu ve sözleşmeli; 602 bin adet öğretmen kadrolu, 68 bin adet sözleşmeli olmak üzere. Hükûmetimiz döneminde 2003-2008 yılları arasında 226 bin adet öğretmenin açıktan tayini gerçekleşti. Şimdiye kadar tayin edilen öğretmenlerin yaklaşık olarak üçte 1’i Hükûmetimiz döneminde açıktan tayin edilmiştir. Dolayısıyla her yıl Hükûmetimiz döneminde 32.200 öğretmen açıktan tayin edilmiş olup, bu yıl haziran ayında 10 bin öğretmen, ağustos ayında da 30 bin öğretmen olmak üzere 40 bin öğretmenin açıktan tayini yapılacaktır. O konu hakkında bilgi vereyim.

Şimdi, Manisa ilinde Merkez, Alaşehir, Akhisar ve Demirci ilçelerinde Kredi ve Yurtlar Kurumuna bağlı dört adet yurt vardır, kapasitesi 3.468’dir, kullanılan kapasite ise 2.758’dir. Sayın Manisa Vekilim, şu anda 710 tane boş kapasite var. Yani burada herhâlde bir bilgi eksikliği var. Şu anda yurtlar dolu değil.

Sayın Doğru’nun “Öğretmenevlerinden alınan aidatlar düşürülecek mi?” diye bir sorusu vardı. Evet, düşürüldü. 60 liraydı Sayın Doğru, şu anda 25 TL’ye düşürüldü 60 TL’den.

Tabii, bunun dışında sizin başka bir sorunuz daha vardı öğretim üyeleri ve öğretmenlerin maaşları hakkında. Zaten Hükûmetimiz bu konuda bütün memurların maaşları konusunda sürekli bir iyileştirme yapıyor. Tabii onlar da dikkate alınacak.

Akraba topluluklar için de… Hakikaten bu konuya biz de Hükûmet olarak çok önem veriyoruz. Bildiğiniz gibi yeni bir kanun da geçti akraba topluluklarıyla, TİKA’yı da ve diğer Milli Eğitim Bakanlığı… Hakikaten akraba topluluklardan gelen öğrencilere her türlü destek veriliyor, ama sizlerin de başka tavsiyeleriniz varsa bunu da Hükûmete götüreceğiz, ilgili bakana götüreceğiz efendim.

Sayın Akcan’ın sorusu vardı, vakıflarda. Efendim hiçbir arazi tahsisi yapılmamıştır, kendilerinin arazileri vardır, onu özellikle belirteyim.

Bunun dışında Sayın Taner’in sorusu var. Yani, bu konuda herhangi bir yani doğrudan, yani hiçbir kursa gitmeden… Anladığım kadarıyla hiçbir kursa gitmeden, doğrudan okuldaki eğitimle üniversiteye girenlerin sayısını sordunuz. Bu konuda tabii şu anda benim de bir hoca olarak cevap vermem mümkün değil, ama bu konuyu müsaade ederseniz araştıralım. Böyle bir araştırma, şu anda böyle bir veri yokmuş, ama belki böyle bir veri için bir hazırlık yapılması faydalı olur.

Evet, teşekkür ediyorum efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Daha var soru.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Bakan, Maltepe Üniversitesinde yaşananları sormuştum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Süre var daha.

BAŞKAN – Bir dakika arkadaşlar.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Efendim, Maltepe Üniversitesiyle ilgili olarak da kitapçık yanlış okunmuş, o bakımdan böyle bir yanlış anlama… Öğrenciler tarafından yanlış okunmuş, o bakımdan kitapçıkta yanlış okumadan kaynaklanan bir husus var, onu da ifade ediyorum.

Bir de Sayın Bulut’un bir sorusu var, o da işte şu anda… Şimdi, pazar günü tabii bir partimizin böyle “Demokratik Açılım kitabını dağıtalım.” diye böyle bir şey yok, ama münferit bazı hadiseler olmuş olabilir, onu da inceleyeceğiz. Esasen bizim de görüşümüz şu: Camiye, okula, kışlaya siyasetin girmesi doğru değil, biz de aynı kanaatteyiz.

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – İlkeli olun biraz, ilkeli.

OKTAY VURAL (İzmir) – İşlem yaptınız mı?

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – İçişleri Bakanlığınca ne işlem yaptınız Sayın Bakan?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Şu anda inceleyeceğiz, bakacağız, gereken yapılacaktır merak etmeyin.

Soruların tamamına cevap verdim tahmin ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bugüne kadar işlem yapılmadı mı?

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sizin devlet yönetim anlayışınız bu, ilkesiz anlayış. Yangından ne koparabilirsek.

BAŞKAN - Arkadaşlar soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.

Saygıdeğer milletvekilleri, madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

T. B. M. M. Başkanlığına

Görüşülmekte olan 487 Sıra Sayılı yasa tasarısının 1. maddesinin Ek 118 no’lu bölümündeki (g) bendinden sonra (h) bendi olarak “yabancı diller Enstitüsü”nün eklenmesini arz ederiz.

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Şevket Köse

Engin Altay

 

Malatya

Adıyaman

Sinop

 

Abdulaziz Yazar

 

Orhan Ziya Diren

 

Hatay

 

Tokat

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Şevket Köse konuşacak.

BAŞKAN – Sayın Köse, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan, yabancı diller yüksekokulu…

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) – İstediği zaman kurar, kanuna gerek yok.

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen Sayın Hatibi dinleyelim.

Buyurun efendim.

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz değişiklik teklifi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi, vakıf üniversiteleri akademik kadro ihtiyacını devlet üniversitelerinin akademik kadrolarından karşılamaktadır ancak akademik kadrolarda da bir dizi sorun yaşanmaktadır. Özellikle asistan kadrolarında, geçtiğimiz yıl YÖK’ün çıkardığı yönetmelikle tam bir kıyım yaşanmaktadır. YÖK tarafından, üniversite araştırma görevlilerinin iş güvencesini ortadan kaldıran ve onları sözleşmeli hâle getiren bir sistem ortaya konuldu. Yani yapılan düzenlemeyle, doktora çalışmalarının bitiminde asistanların üniversiteyle ilişkileri kesilmektedir. Daha önce gerekli akademik ölçütlere sahip oldukları sürece yükselme yolları açıktı. Bu düzenlemeyle, doktorasını bitiren asistanlar kapının önüne konulmaktadır. Üzüntüyle belirtmeliyim ki bütün bunlar “reform” adı altında gerçekleştirilmektedir.

Değerli arkadaşlar, ülkemizde 3 milyona yakın öğrenciye hizmet eden 100 bin öğretim üyesi bulunmaktadır. Eğitim sistemimizin kalitesi, üniversitelilik oranımız, üretilen bilimsel eser sayımız ortadadır. Siyasi yatırım olsun diye gerekli ölçütleri yerine getirmeyen her yere üniversite kurulması yeni tabela üniversiteleri oluşturmaktan başka bir işe yaramayacaktır.

Nitelikli kadroların yetiştirilmesi gerekmektedir ancak bu, tasarruf etmek adına üniversitelerde ana bilim dallarının kapatılmasıyla olacak bir şey değildir. “Reform yapıyoruz.” diye geçtiğimiz yıl YÖK’ün talimatıyla birçok üniversitede de bölümler kapatılmıştır, asistanlar güvencesiz ve sözleşmeli personel hâline getirilmiştir.

Değerli arkadaşlar, öğretim görevlilerinin ellerinden güvencelerini alırsanız özerkliklerini de alırsınız ve sonuçta bu üniversiteleri bilim üretmeyen yerler hâline getirmiş olursunuz. Bu durum geleceğimiz açısından hiç de olumlu bir manzara değildir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi olarak yıllardır idari ve bilimsel anlamda özerk üniversite için çaba gösteriyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak özerkliğin üniversiteler için olmazsa olmaz bir kavram olduğunu anlatıyoruz. Ancak, yıllardır bu YÖK rezaletiyle karşı karşıyayız. Hükûmetin uzantısı gibi davranan bir yükseköğretim kurumu, üniversitelerimizin üzerinde bir baskı aracı olarak kullanılmaktadır. YÖK bugün bir kadrolaşma aracıdır. AKP Hükûmeti, YÖK eliyle üniversiteleri ele geçirmek telaşındadır. Öğretim üyelerinin oylarıyla birinci sıraya yerleşmiş aday yok sayılmakta üçüncü sırada en az oy alan aday rektör yapılmaktadır ve ne yazık ki Cumhurbaşkanlığı sanki bu kadrolaşmanın onay makamı hâline gelmiştir. Bu koşullarda bilimsel ve idari özerklikten söz etmemiz mümkün değildir.

Sayın milletvekilleri, üniversite sistemimizi YÖK kamburundan mutlaka kurtarmak zorundayız. Bakınız, AKP iktidara geldiğinde YÖK’ten şikâyetçiydi. Ne zaman YÖK Başkanı kendilerine benzeyen, talimatla iş yapan birisi oldu ve o zaman AKP’nin şikâyetleri anında bitiverdi. Sekiz yıl önce şikâyet ettikleri YÖK kadrolaşma aracı hâline gelince ve istediklerini de yerine getirince sorun ortadan kalktı.

Değerli arkadaşlar, ülkemizde eğitim kalitesinin yükseltilmesi için Cumhuriyet Halk Partisi olarak, gösterilen her türlü çabayı destekliyoruz. Okullarımızın sayısının artması ve üniversite mezunlarının sayısının da artması elbette sevindiricidir. Ancak bu yapılırken kalite faktörü göz ardı edilmemelidir.

Bakın, bugün kurulan pek çok üniversite hâlâ gerekli akademik kadrolardan ve gerekli donanımdan yoksundur. Tabela üniversitesi yaratmak ülkemizin eğitim sorunlarına çözüm üretmemektedir ve eğitim kalitesini de artırmamaktadır, netice itibarıyla, sistemin sorunlarını daha da derinleştirmektedir. Bu konuda ihtiyaçları doğrudan saptamak ve yönelik planlamaları yapmak gerekmektedir. “Ben yaptım, oldu.” mantığıyla, “Şuraya da bir üniversite kuralım, şurada az oy aldık, oraya da bir tane kuralım.” mantığıyla üniversite kurulamaz. Hedefimiz, yaşadığımız sorunlara doğru çözümler üretecek, nitelikli, çağın gereklerine uygun, eğitilmiş kuşaklar yaratmak zorundayız. Bunun olmadığı koşulda çok sayıda üniversite olan ama bilimsel kabul görmeyen, eser üretmeyen bir ülke durumuna geliriz. Bu konuda kaygılarımızı iletiyoruz Cumhuriyet Halk Partisi olarak.

Kurulacak olan vakıf üniversitelerinin ülkemize yararlı olmasını, her şeye rağmen hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Köse, teşekkür ederim.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, önergenin oylamasından önce bir yoklama talebi vardır. Yoklama talebini yerine getireceğim.

Sayın Anadol, Sayın Serter, Sayın Dibek, Sayın Özdemir, Sayın Bingöl, Sayın Coşkunoğlu, Sayın Köse, Sayın Süner, Sayın Tütüncü, Sayın Kaptan, Sayın Demirel, Sayın Çakır, Sayın Güner, Sayın Aslanoğlu, Sayın Erenkaya, Sayın Köktürk, Sayın Aydoğan, Sayın Ekici, Sayın Özer ve Sayın Arifağaoğlu.

İsmini kaydetmiş olduğum milletvekili arkadaşlarımın yoklamaya girmemelerini rica ediyorum.

Yoklama için üç dakikalık süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/808) (S. Sayısı: 487) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, maddeyi oylamadan önce Komisyonun bir düzeltme istemi vardır, onu yerine getireceğim.

Sayın Başkan, buyurun.

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, Meclisimizin 1/4/2010’da kabul ettiği bir kanunla Türk-Alman Üniversitesi kuruldu malumunuz. Orada Yükseköğretim Teşkilat Kanunu’nun ek 118’inci maddesi Alman Üniversitesi kurulmasıyla ilgili olduğu için buradaki Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesiyle ilgili ek maddenin 119 olması ve sonrakilerin de buna göre teselsül ettirilmesi gerekiyor, bunu arz etmek istedim efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Komisyon Başkanımızın belirttiği üzere Türk-Alman Üniversitesinin kurulmasına ilişkin 5979 Sayılı Kanun yayımlandığından Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu’na en son eklenen ek madde numarasının 118 olması üzerine görüştüğümüz ek maddenin numarası 119 olarak düzeltilmiştir. Bundan sonraki ek maddelerin numarası da Başkanlığımızca teselsül ettirilecektir.

Şimdi, ek madde 118’i ek madde 119 olarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

Kanunu oyluyoruz arkadaşlar, saygıdeğer milletvekilleri...

Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Evet, milletimiz için hayırlar getirmesini diliyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Neyi oyladınız efendim siz?

BAŞKAN – Biraz önceki önerge kabul edilmemiştir Başkanım. Madde kabul edildi, biraz önceki önerge kabul edilmedi.

OKTAY VURAL (İzmir) – Siz “kanun” dediniz de o bakımdan...

BAŞKAN – Önerge kabul edilmemiştir ama şimdi madde kabul edilmiştir.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkanım, “kanun” dediniz.

BAŞKAN – Demin Komisyonun teklifini düzelttiğimize göre onu da o şekilde düzeltiyoruz. Yani arkadaşlar, kabul edilmeyen önergedir. Eğer sehven bir hata olmuşsa düzeltiyorum, kabul edilen maddedir.

İstanbul Ön Asya Üniversitesi

EK MADDE 120- İstanbul'da Türkiye Diyanet Vakfı tarafından 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlerine tabi olmak üzere, kamu tüzel kişiliğine sahip İstanbul Ön Asya Üniversitesi adıyla bir vakıf üniversitesi kurulmuştur.

Bu Üniversite, Rektörlüğe bağlı olarak;

a) Edebiyat Fakültesinden,

b) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden,

c) Eğitim Fakültesinden,

ç) Sağlık Bilimleri Fakültesinden,

d) Yabancı Diller Yüksekokulundan,

e) Sosyal Bilimler Enstitüsünden,

f) Sağlık Bilimleri Enstitüsünden,

oluşur.

BAŞKAN – Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Nur Serter.

Sayın Serter, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA FATMA NUR SERTER (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ek 119’uncu madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, yeni üniversitelerin -ister devlet ister vakıf üniversitesi olsun- kurulmasına kesinlikle karşı değiliz. Önce bunu belirtmek istiyorum. Ancak, AKP ve YÖK iş birliğiyle, âdeta ışık hızıyla birbirinin ardı sıra kurulan bu üniversitelerin -ister devlet ister vakıf üniversitesi olsun- gerekli altyapıya, gerekli donanıma ve öğretim üyesi kadrosuna sahip olmaksızın kuruluyor olmasının Türk yükseköğretimine vermiş olduğu zararları da Türkiye’nin yakın gelecekte çekeceğinin altını bir kere önemle çizmek istiyorum.

Devlet üniversitelerinin çok ciddi bir öğretim üyesi yetersizliğiyle karşı karşıya bulunmaları yetmedi, şimdi dörder dörder kurduğumuz vakıf üniversiteleriyle, devlet üniversitelerinde zaten yetersiz olan öğretim elemanlarını bir de vakıf üniversitelerine çekerek devlet üniversitelerinin içini büyük bir hızlı boşaltmakta olduğumuzu siz sayın milletvekillerine hatırlatmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, yükseköğretimi liseden, üniversiteyi liseden ya da meslek lisesinden ayırt edici özellikler İktidarınız döneminde artık ortadan kaldırılmıştır. Bundan dolayı bence AKP kendini kutlamalıdır. Artık üniversiteler, lise öğreniminden hiç de farkı olmayan bir eğitim ve öğretim verme zorunda bırakılmıştır ya da meslek lisesine eş değer teknik nitelikte, sadece o mesleğin niteliklerini öğreten ama bilim üretmeyen, bilim kurumu olma özelliği taşımayan bir yapılanma içine ne yazık ki itilmiştir. Üniversiteler bilim kurumlarıdır. Bilim kurumu bilim üretir, bilimsel gelişmeleri yakından izler, bu gelişmeleri hızlı bir biçimde, öğrencisinin de katkı vereceği bir biçimde öğretime aktarır ama bu derece hızla kurulan ve yeterli öğretim kadrosundan yoksun olan üniversiteler ne yazık ki artık bunu gerçekleştirmekten de uzak kalmışlardır. Tabii, hâl böyle olunca, üniversite diplomasının da gelecekte artık, bir kâğıt parçası ya da bir karton parçası olmaktan pek de öteye geçmeyeceğini kabul etmek zorundayız. Üniversite diplomasının ve yükseköğretimin değersizleştirilmekte olduğu bir yükseköğretim anlayışı gelecekte Türkiye’ye, gerek bilim yaşamına gerek bu gençlerin istihdamı hâlinde çalışma yaşamına nasıl etkiler meydana getirecektir, bunun da çok ciddi bir biçimde irdelenmesi gerekir. Bir üniversite açmak çok önemli bir sorumluluk gerektirir ama ben, bu sorumluluktan çok ciddi bir yoksunluk içinde bulunan bir iktidar anlayışıyla ne yazık ki karşı karşıya olduğumuzu ifade etmek istiyorum.

Şimdi, bir üniversite açılıyor. Bu üniversite hangi eğitim dallarında eğitim-öğretim yaptıracak? Bununla ilgili bir çalışma yapılıyor mu? Hayır, yapılmıyor. O yükseköğretim kurumu, o vakıf üniversitesi öğrenci maliyetinin en düşük olduğu alanları fakülteler olarak belirliyor, bu fakülteler yine ışık hızıyla açılıyor ve o alanlarda eğitim veriliyor, tıpkı şimdi konuşmakta olduğumuz üniversitenin, İstanbul Ön Asya Üniversitesinin yeniden bir eğitim fakültesi açma ihtiyacını göstermiş olduğu gibi. 250 bin öğretmen bugün işsiz durumda, ama ellerinde diplomalarıyla beş yıldır, altı yıldır atanmayı bekleyen bu öğretmenlerin varlığına rağmen, biz, bakıyorum, ardı ardına eğitim fakültelerinin kurulmasına devam ediyoruz.

Tabii, bu üniversiteleri açarken bir başka ciddi sorumluluğumuz da var. Bu üniversiteler, eğer verdikleri gerçekten diplomaysa, bu gençlerimizi istihdam edilebilme koşullarına uygun yetiştirmekle yükümlüdürler, ama iktidarlar da gençlere iş yaratmak gibi çok ciddi bir yükümlülüğü taşımaktadırlar. Türkiye’de genç işsizliği oranı yüzde 25,3; o da resmî rakamlara göre. 500 bine yakın üniversite mezunu diplomalı işsiz var bu ülkede ve bütün bunların yaşandığı ülkede art arda üniversite kurarak bunların arkasından siyasi rant elde etmenin dışında ciddi bir insan gücü planlaması yapmayı aklına bile getirmeyen bir siyasi iradeyle Türkiye karşı karşıya.

Başbakan diyor ki: “Her üniversiteyi bitiren iş bulacak dişe bir şey yok.” Doğru Sayın Başbakan, yok, sizin İktidarınızda olmadı, böyle bir şansı hiç yok. Siz üniversiteyi bitirip diploma alanlara iş bulmak gibi bir yükümlülüğünüz olmadığını bu kadar açıklıkla ifade ettiğinize göre benden size tavsiye: Gelecekte onların kapısının önüne birer poşet bırakırsınız ve üniversite mezunu diplomalı işsizleri ianeyle geçindiren bir ülke konumuna gelirsiniz. Böyle bir anlayışın, “Üniversite mezununun iş bulmasına ihtiyaç yok.” diyen bir anlayışın sonucudur işte art arda kurulan, sorumsuzca kurulan bu üniversiteler.

Bakınız, YÖK Başkanı şubat ayında çok önemli bir açıklama yaptı, dedi ki: “Gelecek beş yılda bazı vakıf üniversiteleri kapanma noktasına gelecek. Frene basmak gerekiyor. En az 30-40 bin öğretim üyesine ihtiyacımız var.” YÖK Başkanı, YÖK Başkanı olalı belki en doğru sözü söyledi ama ne oldu? Biz dörder dörder bu üniversiteleri kurmaya devam ediyoruz.

Peki, YÖK ne yaptı? YÖK 2007’de vakıf üniversiteleriyle ilgili çok ciddi bir rapor yayınladı ve bu raporda öğrencilerin yüzde 40’ının sadece dört vakıf üniversitesinde toplandığını, diğer vakıf üniversitelerinin yeterli öğrenci bile bulamadığını ve ticarethane zihniyetiyle işletilmekte olduğunu vurguladı.

Değerli milletvekilleri, boş bir söz değil bu. Bunlar vakıf üniversitesi, özel üniversite değil. Ticarethane zihniyeti şuradan belli: Öğrenci maliyetleriyle ilgili yapılmış araştırmalar var. Örneğin tıp fakültesinde bir öğrencinin maksimum maliyetinin 15 bin lira civarında olduğu 2009 yılı itibarıyla ilan edilmiş. Şimdi siz vakıf üniversitesine bakıyorsunuz, bir tanesi tıp fakültesindeki öğrenciden 16 bin lira alıyor, öbürü 35 bin lira alıyor. Bir işletme fakültesine bakıyorsunuz, bir tanesi 22 bin lira alıyor, öbürü 8 bin lira alıyor. Peki, bunu sorgulamak kimin görevi? Bunu sorgulamak YÖK’ün, Millî Eğitim Bakanlığının ve Hükûmetin görevi değil midir? Yani şu soruyu sormak sizlerin, hepimizin, bizlerin görevi değil mi: Niye bir vakıf üniversitesi 32 bin, 35 bin liraya öğrenci yetiştirirken öbürü 15 bin lirayla yetiniyor? Niye biri 22 bin lira alırken, aynı eğitim dalında öbürü 10 bin liraya, 8 bin liraya öğrenci okutuyor? Ama bunlar sorulmuyor, bunlar konuşulmuyor ve tartışılmıyor.

Ve yine, YÖK 2007 yılında yayınladığı raporunda öğretim üyesi yetiştirmenin vakıf üniversitelerinin temel misyonu olması gerektiğinin altını çiziyor. Hangi vakıf üniversitesi öğretim üyesi yetiştiriyor? Hepsi kolaya kaçmış, devlet üniversitelerinin içini boşaltıyorlar. Aynı raporda -bu 1970’li yıllarda açılan ve sonra kapatılan özel üniversiteler vardı- YÖK bir tespit yapıyor, diyor ki: “Bu vakıf üniversitelerinin geleceği ne yazık ki, özel üniversiteler gibi olacak ve kısa bir süre içinde pek çoğu kapatılmak ya da kapanmak zorunda bırakılacaktır.” Ama bunların hiçbiri sorgulanmıyor günümüzde. Vakıf üniversiteleri art arda açılıyor.

Peki, bu vakıf üniversitelerinin kurucu vakıfları nedir? Ben, Millî Eğitim Komisyonu üyesiyim, burada Millî Eğitim Komisyonu üyesi arkadaşlarımız da var . Biz Komisyonda rica ettik, bu vakıflarla ilgili bilgilendirilmemizi istedik ama bizim komisyonumuz, maalesef, demokratik bir anlayışla yönetilmediği için ve bağırarak çağırarak bizleri yüksek sesle susturan bir zihniyet tarafından yönetildiği için hiçbir şekilde bilgilendirilmiyoruz. Bu vakıflar gerçekten bu üniversiteleri taşıyabilecek durumda mıdır? Bu vakıflar sadece üniversiteyi kurmakla mı yükümlüdür yoksa üniversitede eğitim gören öğrencinin eğitim masrafının bir kısmını karşılamakla mı yükümlüdür? Yasaya göre karşılamakla yükümlüdür ama bugün vakıf üniversitesi rektörlerinin bazıları açıklama yapıyor, “Hayır” diyor, “vakıfların tek görevi üniversitenin binalarını inşa etmektir…”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Serter, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun efendim.

FATMA NUR SERTER (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

O zaman, bu vakıfların bir ticarethane gibi üniversiteleri kendi kaderine terk ettiği ve onların da bu anlayış içinde yönetildiği çok açık olarak ortaya çıkmaktadır ki bu, bu üniversitelerin Anayasa’daki kuruluş gayesine aykırıdır ve Anayasa’ya aykırıdır. Artık, bu gibi çalışmaların ciddiye alınması, yapılması, vakıf üniversitelerinin çok ciddi bir denetim altında tutulması, kaliteli olan vakıf üniversitelerinin, iyi eğitim veren ve vakıflardan destek alan vakıf üniversitelerinin yanında ticarethane gibi yönetilenlere geçit verilmemesi gerekir.

Ben, sizlere soruyorum: Bu Diyanet Vakfı niye bir üniversite kurma ihtiyacında acaba? Niye böyle bir ihtiyaç hissetmiş? Diyanet Vakfının yapacağı başka şey mi yokmuş? Kendi alanında vereceği başka hizmet mi yokmuş? Hayır, artık, vakıflar, özellikle AKP zihniyetine yakın olan vakıflar kendi altyapılarını oluşturmak için hızla üniversiteler açarak yeni arka bahçeler yetiştirmeye soyunmuştur. Bu, yükseköğrenim için çok trajik bir tablodur.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Serter.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, çalışma süremiz dolmuştur.

Bugün çok olumlu bir çalışma günü geçirdik; grup başkan vekili arkadaşlarımıza ve milletvekili arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.

Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 14 Nisan 2010 Çarşamba günü saat 13.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati: 20.02