DÖNEM: 23 YASAMA
YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT : 65
79’uncu Birleşim
30 Mart 2010 Salı
(Bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile
konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş
alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - GELEN KAĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, çiftçilerin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Van
Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu’nun, Van’ın düşman işgalinden kurtuluşunun
92’nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhan’ın, tarım satış kooperatiflerinin önemine ve pamuk
tarımının sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık ve 24 milletvekilinin, göç
veren illerde göçe neden olan sorunların araştırılarak, göçün önlenmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/643)
2.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık ve 24 milletvekilinin, KOBİ’ler
ile esnaf ve sanatkârların sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/644)
3.- Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19
milletvekilinin, hayvancılık sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/645)
4.- Trabzon
Milletvekili Süleyman Lâtif Yunusoğlu ve 19
milletvekilinin, çay üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/646)
B) Önergeler
1.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, (2/504) esas
numaralı Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/197)
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/331,
10/504) esas numaralı Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergelerin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 30/3/2010 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
2.- Gündemdeki
sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 490 sıra
sayılı Kanun Teklifi’nin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak
ve bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
VII.- AÇIKLAMALAR
1.- Şanlıurfa
Milletvekili Zülfükar İzol’un,
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, konuşmasındaki,
Şarlıurfa’da tefecilerin kol gezdiği, sokaklarının
tefecilerle dolu olduğu ifadeleriyle peygamberler diyarı Şanlıurfa’ya hakarette
bulunduğuna, bu ifadelerinden dolayı özür dilemesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
2.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Şanlıurfa Milletvekili
Zülfükar İzol’un sözlerini
yanlış yorumladığına ilişkin açıklaması
VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, RTÜK’e alınan personele
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’tan
sözlü soru önergesi (6/914)
2.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
Kayısı Festivalindeki yemek duasına ilişkin Devlet Bakanı Faruk Çelik’ten sözlü
soru önergesi (6/918) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı
3.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, DSİ’nin verdiği HES
yapım izinlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/991) ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlu’nun cevabı
4.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
DSİ’nin sulama birliklerine devrettiği su kanallarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1018) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
5.- Antalya
Milletvekili Osman Kaptan’ın, havadan müdahale yapılmayan bir orman yangınına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1088) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
6.- Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrul’un, Aksaray’ın su ihtiyacını karşılayan baraja
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1155) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
7.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta orman köylülerine kullandırılan
kredilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1190) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
8.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
orman yangınları için yapılan uçak kiralama ihalesine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1264) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı
9.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
orman yangınları için yapılan helikopter ihalesine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1265) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı
10.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
Malatya katı atık tesisine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1309) ve Çevre ve
Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
11.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
bir sulama projesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1364) ve Çevre ve Orman
Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
12.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’ın Göksu Çayı’ndan yararlanmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1376) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
13.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’daki hidroelektrik santrallere ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1377) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
14.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuş’un, barajlardan kontrolsüz su bırakılmasına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1380) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı
15.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
uçak ve helikopter kiralama ihalesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1434) ve
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
16.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
DSİ’nin Malatya’daki baraj ve gölet yapımına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1435) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
17.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Gaziantep Büyükşehir
Belediyesince kesilen ağaçlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1445) ve Çevre ve
Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
18.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Antalya çevre düzeni
planına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1507) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
19.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Ilısu
Barajı Projesi’ne ilişkin sözlü soru önergesi (6/1510) ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlu’nun cevabı
20.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Ilısu
Barajı Projesi’ne ilişkin sözlü soru önergesi (6/1531) ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlu’nun cevabı
21.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuş’un, Mut ilçesi köylerinin sulama sorununa ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1642) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı
22.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
su kaynağı olmayan bir gölete ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1733) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı
23.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
sulama projelerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1734) ve Çevre ve Orman
Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
24.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enöz’ün, bir baraj yapımına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1764) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
25.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enöz’ün, bir baraj yapımına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1765) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
26.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enöz’ün, bir baraj yapımına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1766) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
27.- Manisa Milletvekili
Mustafa Enöz’ün, bir baraj yapımına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1767) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı
28.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enöz’ün, bir baraj yapımına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1768) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
29.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enöz’ün, bir baraj yapımına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1769) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
30.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı-Doğubeyazıt’taki
yeşillendirme ve ağaçlandırma çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1777) Cevaplanmadı
31.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Doğubeyazıt’taki
hava kirliliğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1785)
Cevaplanmadı
32.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, bir barajın doğurduğu
yol sorununa ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1790)
Cevaplanmadı
33.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, orman muhafaza
memurlarının özlük haklarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1804) Cevaplanmadı
34.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, yangın söndürme araçlarının kira bedeline
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1846) Cevaplanmadı
35.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’ta sulama kanalları
ve su havuzları yapımına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1866) Cevaplanmadı
36.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Dalyan Gölü’nden
kum alınmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1891)
Cevaplanmadı
37.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Abant’taki turizm
tesislerinin atık deşarjına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1901) Cevaplanmadı
38.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kura Nehri sularının
Çoruh Nehri’ne aktarılması projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1903) Cevaplanmadı
39.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, su kotası uygulamasına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1904) Cevaplanmadı
40.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Mustafakemalpaşa
ve Karacabey’deki derelerin ıslahına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1907) Cevaplanmadı
41.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın,
Mustafakemalpaşa’da yapılacak bazı barajlara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1908) Cevaplanmadı
42.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Batman’daki hava
kirliliğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1911)
Cevaplanmadı
43.- Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, Şırnak’taki hava
kirliliğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1913)
Cevaplanmadı
44.- Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, Şırnak’taki orman
yangınlarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1914)
Cevaplanmadı
45.- Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın, bazı illerdeki hava kirliliğine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1917) Cevaplanmadı
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
3.-
Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak
İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana
Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S.
Sayısı: 458)
4.- Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/769) (S. Sayısı: 486)
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Adıyaman-Kâhta’da yaşanan bir olaya ilişkin
sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/12661)
2.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Diyarbakır’daki ikili eğitime ve sınıflardaki
ortalama öğrenci sayılarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/12667)
3.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa’daki ikili eğitime ve sınıflardaki
ortalama öğrenci sayılarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/12668)
4.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirel’in, Mardin’deki ikili eğitime ve sınıflardaki ortalama öğrenci
sayılarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun
cevabı (7/12671)
5.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Siirt’teki ikili eğitime ve sınıflardaki ortalama
öğrenci sayılarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/12672)
6.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, bir Hazine arazisinin gasp edildiği iddialarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/12700)
7.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, bir elektrik dağıtım
şirketinin uygulamalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/12707)
8.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macit’in, tasarruf sahiplerini mağdur eden holding ve
şirketlere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Ali Babacan’ın cevabı (7/12712)
9.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana’da baraj
kapaklarının açılmasıyla oluşan su baskınlarına ilişkin sorusu ve Çevre ve
Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/12729)
10.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, özürlü istihdamına ilişkin
sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in
cevabı (7/12737)
11.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Kütahya’daki ikili eğitime ve sınıflardaki
ortalama öğrenci sayısına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/12773)
12.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Bingöl’deki ikili eğitime ve sınıflardaki
ortalama öğrenci sayısına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/12775)
13.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengü’nün, TKİ’nin bir
müessesesine eleman alımıyla ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/12801)
14.- Kırklareli Milletvekili
Tansel Barış’ın, Eyüp Sultan Camiinde bir cuma namazında yapıldığı iddia edilen
uygulamalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/12808)
15.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, özelleştirme
uygulamalarının bazı personele etkisine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/12809)
16.- Çankırı
Milletvekili Ahmet Bukan’ın, bazı sulama projelerine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı (7/12830)
17.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, Tekel işçilerinin
eylemleriyle ilgili açıklamasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/12862)
18.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, maden ocaklarının
denetimine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın
cevabı (7/12888)
19.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, Malatya’da inşası
devam eden barajlara ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/12921)
20.- Trabzon
Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin, TOKİ’nin bir iştirakiyle ilişkilerine ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/12928)
21.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, esnek çalışma modeline yönelik çalışmalara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın
cevabı (7/12930)
22.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslu’nun,
borçlu spor kulüplerinin durumuna ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/12937)
23.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, bazı eski milletvekillerinin maaşlarına ilişkin
sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in
cevabı (7/12938)
24.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçal’ın, TRT Genel Müdürünün
yürüttüğü diğer görevlere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç’ın cevabı (7/12946)
25.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçal’ın, TRT’nin bir binasının
stüdyoya dönüştürülmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/12947)
26.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, satışı yasak olan
bir petrol türevinin denetlenmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/12948)
27.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, elektrik iletim hatlarının
satışına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın
cevabı (7/12949)
28.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, camilerdeki tarihî
eserlerin korunmasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
(7/12990)
29.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhan’ın, yaş üzümdeki bir desteklemeye ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/13032)
30.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhan’ın, Rusya’ya yaş sebze ve meyve ihracatına ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/13033)
31.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, bazı elektrik dağıtım bölgelerinin
özelleştirilmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız’ın cevabı (7/13035)
32.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Diyanet İşleri
Başkanlığındaki sözleşmeli personele ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Faruk
Çelik’in cevabı (7/13079)
33.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Ankara’da yeni
opera binası ihtiyacına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/13081)
34.- Hatay
Milletvekili Abdulaziz Yazar’ın, ilaç takip
sistemindeki sorunlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer
Dinçer’in cevabı (7/13109)
35.- Mersin
Milletvekili İsa Gök’ün, bazı istisnai memuriyet kadrolarına yapılan atamalara
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı (7/13113)
36.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, kadına yönelik şiddet
olaylarına,
- Mersin
Milletvekili İsa Gök’ün, bazı istisnai memuriyet kadrolarına yapılan atamalara,
İlişkin soruları
ve Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın cevabı (7/13120), (7/13121)
37.- Mersin
Milletvekili İsa Gök’ün, bazı istisnai memuriyet kadrolarına yapılan atamalara
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz’ın cevabı (7/13152)
38.- Mersin
Milletvekili İsa Gök’ün, bazı istisnai memuriyet kadrolarına yapılan atamalara
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/13154)
39.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, kamu kuruluşlarının bir otelde yapılan
toplantılarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/13179)
40.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ın ilçelerinde Sosyal Güvenlik Merkezi
açılmasına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/13188)
41.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, bazı yakınlarının mal varlıklarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in
cevabı (7/13271)
42.- Mersin
Milletvekili Kadir Ural’ın, bazı yolluk ödemelerine ilişkin sorusu ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in
cevabı (7/13383)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.00’te açılarak iki oturum yaptı.
Konya
Milletvekili Mustafa Kabakcı, Büyük Birlik Partisi
Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölüm yıl
dönümüne,
Bursa Milletvekili
H. Hamit Homriş, işsizlik ve ekonomik verilere,
Sivas
Milletvekili Malik Ecder Özdemir, Âşık Veysel
Şatıroğlu’nun ölümünün 37’nci yıl dönümüne,
İlişkin gündem
dışı birer konuşma yaptılar.
Samsun
Milletvekili Suat Kılıç,
Sivas
Milletvekili Hamza Yerlikaya,
Büyük Birlik
Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölüm yıl
dönümüne ilişkin birer açıklamada bulundular.
Adana 8. Ağır
Ceza Mahkemesinin 25/12/2009 tarihli ve 2008/214
numaralı yazısıyla Mardin Milletvekili Emine Ayna’nın yargılanmasına devam
edildiği Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un (6/1858) esas
numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi okundu; sözlü sorunun
geri verildiği bildirildi.
Kahramanmaraş
Milletvekili Avni Doğan’ın, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonundan
istifa ettiğine ilişkin önergesi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldız ve 23 milletvekilinin, Antalya’daki sel felaketinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/639),
Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldız ve 22 milletvekilinin, sel felaketlerinin neden ve
sonuçlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/640),
Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldız ve 22 milletvekilinin, basın özgürlüğü başta olmak
üzere basın kuruluşlarının sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi (10/641),
Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19
milletvekilinin, çevresel etki değerlendirmesi süreci ve raporu konusunun
araştırılması (10/642),
Amacıyla birer
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2’nci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/499) (S. Sayısı: 321),
3’üncü sırasında
bulunan, Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına
Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para
Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/761)
(S. Sayısı: 458),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
4’üncü sırasında bulunan ve görüşmelerine devam olunan,
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu’nun (1/769) (S. Sayısı: 486) tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlandı; maddelerine geçilmesi sırasında istem üzerine elektronik cihazla
yapılan yoklamalarda toplantı yeter sayısı bulunamadı.
30 Mart 2010 Salı
günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 14.30’da son verildi.
|
|
Sadık
YAKUT |
|
|
|
Başkan Vekili |
|
|
|
|
|
|
Yaşar
TÜZÜN |
|
Gülşen
ORHAN |
|
Bilecik |
|
Van |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 109
II.- GELEN KÂĞITLAR
26 Mart 2010 Cuma
Tezkereler
1.- Hakkari
Milletvekili Hamit Geylani’nin Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1131) (Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24.3.2010)
2.- Batman Milletvekili Bengi
Yıldız’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/1132) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2010)
3.- Siirt Milletvekili Osman Özçelik, Mardin Milletvekili Emine Ayna ve Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındır’ın Yasama
Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1133)
(Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2010)
4.- Diyarbakır Milletvekili
Selahattin Demirtaş’ın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1134) (Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.3.2010)
5.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici ve Mardin Milletvekili Emine Ayna’nın Yasama
Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1135)
(Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2010)
6.- Şırnak Milletvekilleri Sevahir Bayındır ve Hasip Kaplan
ile Mardin Milletvekili Emine Ayna’nın Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1136) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2010)
7.- İstanbul Milletvekili
Sebahat Tuncel’in Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1137) (Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.3.2010)
8.- Aksaray Milletvekili
Osman Ertuğrul’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi (3/1138) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2010)
Raporlar
1.- Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/685) (S.
Sayısı: 488) (Dağıtma tarihi: 26.3.2010) (GÜNDEME)
2.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Pakistan’da Türk
İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) Tarafından Program Koordinasyon
Ofisi Kurulmasına İlişkin Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/807) (S.
Sayısı: 489) (Dağıtma tarihi: 26.3.2010) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Bitlis Milletvekili
Mehmet Nezir Karabaş’ın, bazı miting ve karşılamalarda asılan pankartlara
ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1938) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/03/2010)
2.- Adana Milletvekili Kürşat
Atılgan’ın, Adana Müzesinin ulusal müze niteliğine ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1939) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)
3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki sağlık çalışanlarının döner
sermaye paylarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1940)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
4.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, çiftçilerin destekleme paralarının bankada
bloke edilmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
sözlü soru önergesi (6/1941) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
5.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı köy yollarının durumuna ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1942) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
6.- Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
Malatya-Nemrut yoluna ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1943) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
7.- Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
Malatya bağlantılı bir yolun turizm yolu kapsamına alınmasına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/1944) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
8.- Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
Nemrut Dağı Milli Parkındaki bir projeye ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1945) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
9.- Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlu’nun, bazı
barajların sulama kanalları ihalelerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1946) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
10.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Arguvan Yoncalı Barajı inşaatına ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1947) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/03/2010)
11.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Hekimhan-Hasançelebi
Beldesindeki okulların ihtiyaçlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1948) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Konya Milletvekili Atilla
Kart’ın, personel reformuna ve araştırmacıların sorunlarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/13310) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)
2.- Tunceli Milletvekili
Şerafettin Halis’in, hakim ve savcı adaylığı
mülakatlarında elenen bir kişiye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13311) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)
3.- Tunceli Milletvekili
Şerafettin Halis’in, 16 Mart 1978’de gerçekleşen bir olaya ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/13312) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)
4.- Muş Milletvekili M. Nuri
Yaman’ın, Malazgirt ilçesinde kentsel dönüşüm projesi uygulanmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13313) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)
5.- İstanbul Milletvekili
Süleyman Yağız’ın, yabancı bir gazetede çıkan yoruma ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/13314) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
6.- İzmir Milletvekili Ahmet
Ersin’in, Ardahan-Göle’de bir öğretmenin öldürülmesi olayına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13315) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
7.- Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, THY’nın
futbol kulüpleriyle yaptığı sponsorluk anlaşmalarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/13316) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
8.- Kocaeli Milletvekili
Cevdet Selvi’nin, LPG dönüşümü yapılan araçların gaz
dolum ağızlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13317) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/03/2010)
9.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel’in, trafik müşaviri esnafına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13318) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
10.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, Avrupa Futbol Şampiyonası için
hazırlanan görsel çalışmaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13319)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
11.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Roman vatandaşlarla yapılan
toplantıya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13320) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/03/2010)
12.- İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek’in,
Ermeni tasarısına ve ABD ile ilişkilere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/13321) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
13.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, TRT’ye personel alımına
yönelik iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13322)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
14.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, cezaevi sayılarına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/13323) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)
15.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, ağır hasta olan tutuklu
ve hükümlülere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/13324)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)
16.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın,
Ardahan-Göle’de savcılığa yapılan bir suç duyurusuna ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13325) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)
17.- Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’ın,
bazı cezaevlerinde mektup içerisinde yollanan balonların tutuklu ve hükümlülere
teslim edilmemesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/13326)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)
18.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın,
Uludere’de yaşanan bir olaya ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13327) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)
19.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, sivil
toplum kuruluşlarına bütçeden yapılan yardımlara ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13328) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
20.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
tamamlanamayan kadastro çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13329) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)
21.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, sivil
toplum kuruluşlarına bütçeden yapılan yardımlara ilişkin Bayındırlık ve İskan
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13330) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
22.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Erzurum’un Yapı Denetim Kanununa dahil edilmesine
ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/13331)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
23.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, Samsun’daki işsizliğe ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13332)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)
24.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya
SGK İl Müdürlüğünün bir uygulamasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13333) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)
25.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, sivil
toplum kuruluşlarına bütçeden yapılan yardımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13334) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
26.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, sivil
toplum kuruluşlarına bütçeden yapılan yardımlara ilişkin Devlet Bakanından
(Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/13335) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
27.- İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in, kamudaki engelli istihdamına ilişkin Devlet
Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/13336) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/03/2010)
28.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, TBMM heyetinin İsveç ziyaretine
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13337) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/03/2010)
29.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, KKTC
Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili basında çıkan bir iddiaya ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13338) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
30.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, Samsun-Ceyhan boru hattı
projesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13339) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)
31.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, Sinop’ta kurulacak nükleer
santrale ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13340) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)
32.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, sivil
toplum kuruluşlarına bütçeden yapılan yardımlara ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13341) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
33.- Aydın Milletvekili Mehmet Fatih Atay’ın, verilen bir maden arama
ruhsatına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13342) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
34.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın,
şüpheli bir ölüm olayına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13343) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)
35.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın,
Ardahan-Göle’de işlenen bir cinayetin zanlısına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13344) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)
36.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın,
Diyarbakır-Hazro Kaymakamı hakkındaki bazı iddialara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13345) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)
37.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın,
çipli pasaport sistemine geçilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13346) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)
38.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun,
Batman Beşiri Belediyesinde iş akitleri feshedilen işçilere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13347) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)
39.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, İstanbul’da kaybolan bir
kişiye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13348) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15/03/2010)
40.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, sivil
toplum kuruluşlarına yapılan yardımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13349) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
41.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Erzurum-Ilıca’da işgalden kurtuluş töreni yapılmamasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13350) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
42.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün,
Keçiören Belediyesinin toplatılan takvimlerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13351) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
43.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın,
bir arazinin imar durumunda yapılan değişikliğe ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13352) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
44.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in,
İstanbul’daki bir lisenin önündeki trafik güvenliğine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13353) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
45.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in,
Türkiye’de kaçak çalışan yabancılara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13354) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
46.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın,
TRT’nin silah yüklü kamyon haberine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13355) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
47.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün,
Danıştay saldırısıyla ilgili açıklamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13356) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
48.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Resim ve Heykel Müzesindeki
kayıp eserlere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13357) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)
49.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, yayınlanacak bir kitap için
yapılan bandrol talebine ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13358) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)
50.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, Samsun’daki tarihi eserlerin
restorasyonuna ve Gazi Müzesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13359) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)
51.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in,
kayıp, çalıntı ve sahtesiyle değiştirilen eserlere ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13360) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
52.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, sivil
toplum kuruluşlarına bütçeden yapılan yardımlara ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13361) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
53.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, okul sayılarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13362) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)
54.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’daki öğretmenlerin
ek ders ücretlerinin ödenmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13363) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)
55.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın,
farklı statülerde öğretmen istihdamına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13364) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)
56.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in,
Ardahan’daki öğretmen açığının polis memurlarıyla giderilmesine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13365) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)
57.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın,
Ardahan’daki öğretmen açığının polis memurlarıyla giderilmesine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13366) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)
58.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun,
yüksek lisans ve doktora yapan öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13367) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)
59.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, sivil
toplum kuruluşlarına bütçeden yapılan yardımlara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13368) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
60.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, yurt dışında lise eğitimini
tamamlayanların üniversitelere sınavsız gireceği iddiasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13369) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
61.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, öğretmen açığının kapatılmasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13370) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/03/2010)
62.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, hastane sayılarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13371) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)
63.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Kars’ta Kan Toplama Merkezi yapılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13372) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
64.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in,
Adana’daki hastanelerde yapılan denetlemelere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13373) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
65.- Muğla Milletvekili Gürol Ergin’in, sağlığa zararlı bir maddenin
tarım ilaçlarında kullanımına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13374) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
66.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun,
Pınarbaşı ilçesinde ödenmeyen yem bitkileri destekleme primlerine ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13375)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
67.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, ABGS’nin
uzmanlık sınavına ilişkin Devlet Bakanından (Egemen Bağış) yazılı soru önergesi
(7/13376) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)
68.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un,
hayvanları koruma konusundaki zorunlu eğitici yayınlara ilişkin Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/13377) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)
69.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, sivil
toplum kuruluşlarına bütçeden yapılan yardımlara ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13378) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
70.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, sivil
toplum kuruluşlarına bütçeden yapılan yardımlara ilişkin Devlet Bakanından
(Mehmet Zafer Çağlayan) yazılı soru önergesi (7/13379) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/03/2010)
71.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın,
Çanakkale’deki bir yazıttaki Atatürk’ün sözlerine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13380) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)
72.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Öğrenci
Andına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13381)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/03/2010)
73.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın, gazete sahiplerine
yönelik sözlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13382)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)
74.- Mersin Milletvekili Kadir Ural’ın, bazı yolluk ödemelerine ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/13383) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08/02/2010)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Ankara Milletvekili Hakkı
Suha Okay’ın, Sivas
olayları hükümlülerine yönelik uygulamalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11978)
2.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk’ün, Silivri Cezaevi yerleşkesine
girişlerde yaşanan bazı sorunlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11979)
No.: 110
29 Mart 2010 Pazartesi
Tasarılar
1.- Harçlar Kanununda ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/838) (Adalet ile Plan
ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.3.2010)
2.- Türkiye Cumhuriyeti Çevre
ve Orman Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı Arasında
Meteoroloji ve Meteorolojik Araştırmalar Alanlarında Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/839) (Çevre ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.3.2010)
Teklifler
1.- Ankara Milletvekili Tekin
Bingöl ve 8 Milletvekilinin; “Kamu İdarelerinde Şef Ünvanlı
Kadrolarda Çalışanlar Arasındaki Ücret Dengesizliğinin Giderilmesine İlişkin”
Kanun Teklifi (2/645) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.3.2010)
2.- Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve 3 Milletvekilinin; Milli Eğitim Bakanlığında Sözleşmeli
Statüde Çalıştırılan Öğretmenlerin Memur Kadrolarına Atanması Hakkında Kanun
Teklifi (2/646) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.3.2010)
3.- Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın; Pasaport Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/647) (İçişleri Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.3.2010)
4.- İzmir Milletvekili Ahmet
Ersin’in; 5302 Sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 16. Maddesinin 2. Fıkrasına
“Bütçe Komisyonu” İbaresinden Sonra Gelmek Üzere “Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği
Komisyonu” İbaresinin Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/648) (Kadın Erkek
Fırsat Eşitliği ile İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.3.2010)
5.- İstanbul Milletvekili
Sebahat Tuncel’in; 2090 Sayılı Tabii Afetlerden Zarar
Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanun Teklifi (2/649) (Tarım,
Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22.3.2010)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Tunceli Milletvekili
Şerafettin Halis’in, Manisa-Selendi’den Salihli’ye gönderilenlerin
mağduriyetine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12696)
2.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, 2000 ve 2001 yıllarındaki kriz sonrası TMSF’ye devredilen banka ve finans kuruluşlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12698)
3.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, 1999 yılındaki depremlerin etkilerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12699)
4.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, Samsun Yaprak Tütün İşletmesinde
tütünlerin gömüldüğü iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12703)
5.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, TEKEL’in bir binasının satışına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12704)
6.- Hatay Milletvekili
Süleyman Turan Çirkin’in, özelleştirme uygulamalarının doğurduğu personel
hareketlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12705)
7.- Hatay Milletvekili
Süleyman Turan Çirkin’in, İşsizlik Sigortası Fonuna ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/12706)
8.- Kırklareli Milletvekili
Turgut Dibek’in, SPK eski Başkanının THY Yönetim Kurulu üyeliğine atanmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12710)
9.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, askeri kurumlarda görev yapan sivil memurların
sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12714)
10.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Salihli’de işçi alımlarıyla
ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12715)
11.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, THY Yönetim Kurulu üyeliğine
yapılan bir atamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12716)
12.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, Akçapınar
Barajı Projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12732)
13.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, küçük yatırımcı ve esnafın
desteklenmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/12738)
14.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, Şanlıurfa’da 1994 yılında
kaybolan bir gazete muhabirine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12740)
15.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, İzmir Büyükşehir
Belediyesinin engellilere toplu ulaşımda sağlanan hakları kısıtlamasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12742)
16.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın, bir sendika şube
başkanının uğradığı saldırıya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12744)
17.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un,
Çorum’daki kadın hak ve özgürlüklerini ihlal eden eylemlere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12745)
18.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, Tunceli eski Valisine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12746)
19.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un,
Adana’daki uyuşturucu bağımlılığı sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12747)
20.- Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim’in,
bir avukatın darp edilmesi olayının tahkikatına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12748)
21.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün,
failleri bulunamayan bazı cinayet olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12749)
22.- Aydın Milletvekili Mehmet Fatih Atay’ın, Elazığ Valisinin bir açıklamasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12750)
23.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, Diyarbakır Büyükşehir Belediye
Başkanına yapılan bir tebligata ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12751)
24.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, çocuk kaçırma
suçlarında cezaların artırılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12752)
25.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Balıkesir’deki asayiş
durumuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12753)
26.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, bir
gölet arazisi konusunda yapılan görüşmeye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12754)
27.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in,
Silah Kanunu Tasarısındaki bir düzenlemeye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12755)
28.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın,
güvenlik güçlerinin biber gazı kullanımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12756)
29.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, İl
Emniyet Müdürlüğüne plaka algılama sistemi verilmesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12757)
30.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, Muş Valisinin bir açıklamasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12758)
31.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Akhisar Sigara Fabrikasının
değerlendirilmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12765)
32.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un,
tarım arazilerinin kiralanması konusunda basında çıkan iddialara ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12766)
33.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, banka mevduatlarına
haciz uygulanmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12767)
34.- Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak’ın, dahilde alınan KDV gelirlerine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12768)
35.- İstanbul Milletvekili Bayram Ali Meral’in, özelleştirme
uygulamalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12769)
36.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Gazi Osman Paşa
Üniversitesindeki bina ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12771)
37.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Gazi Osman Paşa
Üniversitesindeki bina ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12772)
38.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, İzmir’deki okulların elektrik
ve su borçlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12774)
39.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Yüzüncü
Yıl Üniversitesinde yaşanan olaylara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12776)
40.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın,
şiddet içeren dizilerin öğrenciler üzerindeki etkilerine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12777)
41.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Teknik
Eğitim Fakülteleri ile Teknoloji Fakülteleri mezunlarının sorunlarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12778)
42.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, öğretmen atamalarındaki
bazı sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12779)
43.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, okul kütüphanelerine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12781)
44.- Hakkari Milletvekili Hamit Geylani’nin, Hakkari’deki karayollarının durumuna ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12793)
45.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, Tarsus’a yapılması planlanan
havalimanına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12794)
46.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, Bozyazı Tekmen Beldesine üst
geçit yapılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12795)
47.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan’ın, karayolu
taşımacılığındaki yetki belgesi ücretlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12796)
48.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un,
Adana’dan geçen bazı tren seferlerinin kaldırılmasına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12797)
49.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, bölünmüş yol yapımına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12798)
50.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, bazı karayollarındaki
bozulmalara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12799)
51.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, bazı yol çalışmalarına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12800)
52.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Yüzüncü
Yıl Üniversitesi öğrenci yurtlarında yaşanan olaylara ilişkin Devlet Bakanından
(Faruk Nafız Özak) yazılı
soru önergesi (7/12802)
53.- Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu’nun, Almanya’nın uyguladığı dil şartı nedeniyle aile
birleşmelerinin gerçekleşememesine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12805)
54.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un,
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinliklerine ilişkin Devlet Bakanından
(Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/12807)
No.: 111
30 Mart 2010 Salı
Rapor
1.-
Ankara Milletvekili Haluk İpek’in; Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri
Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ile Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu
ve 18 Milletvekilinin; Afyonkarahisar Milletvekili
Halil Ünlütepe ve Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün; Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi
ve 10 Milletvekilinin; Diyarbakır Milletvekili Gültan
Kışanak ve 19 Milletvekilinin; Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın; Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebi ve 5 Milletvekilinin
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Anayasa Komisyonu Raporu (2/636, 2/123,
2/200, 2/288, 2/304, 2/342, 2/364, 2/474, 2/596) (S. Sayısı: 490) (Dağıtma
tarihi: 30.3.2010) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
Doğu Anadolu fay hattı üzerindeki yerlerde alınan önlemlere ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek) sözlü soru önergesi (6/1949)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
2.- Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
Malatya’daki bazı ilçelerde depreme karşı alınan önlemlere ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek) sözlü soru önergesi (6/1950)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
3.- Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
GSM operatörlerinin kapsama alanlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1951) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
4.- Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlu’nun,
yapılan okullara ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1952)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
5.- Manisa Milletvekili
Mustafa Enöz’ün, taşeron şirket çalışanlarının özlük
haklarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1953) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/03/2010)
6.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, bir beldeye PTT şubesi açılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1954) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
7.- Giresun Milletvekili
Murat Özkan’ın, domuz gribi aşısına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1955) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, 90. Yıl kutlamaları çerçevesinde yapılan
bisiklet turunda kullanılan bisikletlere ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/13384) (Başkanlığa geliş tarihi:
08/03/2010)
2.- Balıkesir Milletvekili
Ergün Aydoğan’ın, Roman açılımı kapsamında yapılan
ödemelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13385) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/03/2010)
3.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, TİGEM’in Yalova’daki eğitim
tesislerinin kiraya verilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13386) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
4.- Hatay Milletvekili
Süleyman Turan Çirkin’in, Ermeni iddialarına ve izlenen politikaya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13387) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
5.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Şeker Fabrikasının değer tespitine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13388) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/03/2010)
6.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Dumlupınar Üniversitesi Tıp Fakültesine
akademik ve idari personel alımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13389) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
7.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yeni yatırım ve teşvik uygulamalarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13390) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/03/2010)
8.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bir Bakanlar Kurulu Kararındaki değişikliğe
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13391) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/03/2010)
9.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Şeker Fabrikasının pancar kotasının
düşürülmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13392) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/03/2010)
10.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Polis
Meslek Yüksek Okulları giriş sınavıyla ilgili iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/13393) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
11.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
üniversite çalışanlarının özlük haklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/13394) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
12.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Polis
Meslek Yüksek Okullarından ilişiği kesilen öğrencilere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/13395) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
13.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Roman
açılımı toplantısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13396)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
14.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, izinsiz
halka arz faaliyetinde bulunan şirket ve holdinglerin oluşturduğu mağduriyete
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13397) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/03/2010)
15.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un,
çipli pasaport uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13398)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
16.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, medyaya yönelik bir açıklamasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13399) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
17.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Roman açılımı
toplantısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13400) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/03/2010)
18.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın,
Roman açılımı toplantısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13401)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
19.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Bayburt
Cezaevinde yapıldığı iddia edilen uygulamalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13402) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
20.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, bir
tutuklunun nakil talebine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13403) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
21.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, adil yargılanma
hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13404) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
22.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
zorunlu deprem sigortasına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13405) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
23.- İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, İzmir’de binaların depreme karşı
güçlendirilmesine ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13406) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
24.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, Ovacık ilçesinde yapılan
bir hidroelektrik santrale ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13407) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
25.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, bir müşavir atamasına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13408) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/03/2010)
26.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, bir köydeki orman kadastrosu
çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13409)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
27.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, Mersin’de orman zararlılarıyla
mücadeleye ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13410)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
28.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Düzce-Gölyaka’da kurulacak bir
entegre tesise ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13411) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
29.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Ziraat
Bankasındaki personel yönetimine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/13412) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/03/2010)
30.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, izinsiz
halka arz faaliyetinde bulunan şirket ve holdinglere ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/13413)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
31.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın,
IMF ile görüşmelere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali
Babacan) yazılı soru önergesi (7/13414) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/03/2010)
32.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, İstanbul’da tutuklanan
bir kişiye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13415)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
33.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in,
trafik cezaları ve kazalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13416) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
34.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yeşil
pasaport hakkına ve pasaportların yenilenmesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13417) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
35.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün,
Emniyet Teşkilatında yardımcı hizmetler sınıfında çalışanların özlük haklarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13418) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/03/2010)
36.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, terör örgütü yandaşlarının
Mersin’deki eylemlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13419) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
37.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, ODTÜ’ye otobüs seferlerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13420) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/03/2010)
38.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Esenyurt’daki bir yeşil alanın imara açılmasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13421) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/03/2010)
39.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, bir tarihi caminin tadilatına
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/13422) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/03/2010)
40.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, Çaldağı’ndaki
madencilik çalışmalarının tarihi alanlara etkilerine ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13423) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
41.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın,
halk kütüphanelerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13424) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/03/2010)
42.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, bir
eyleme destek veren lise öğrencilerinin cezalandırılmasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13425) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
43.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, okullarda çalıştırılan
kişilerin sicillerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13426) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
44.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, okul
kantinlerinde çalışanlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13427) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
45.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın,
İzmir’deki eğitim kurumlarının depreme dayanıklılıklarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13428) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
46.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
yönetici atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13429) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
47.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, YÖK’ün yurt dışından öğrenci
kabulüyle ilgili kararına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13430) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
48.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bir eyleme destek veren
lise öğrencilerinin cezalandırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13431) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/03/2010)
49.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in,
bir lisede eyleme katılan öğrencilerin okuldan uzaklaştırılmasına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13432) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/03/2010)
50.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, oyuncaklarla ilgili bir
tebliğe ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13433) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/03/2010)
51.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın,
İzmir’deki hastanelerin depreme karşı güçlendirilmesine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13434) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
52.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, bir
sağlık ocağının hizmete girmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13435) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
53.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Van
Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesinin kapatılacağı iddiasına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13436) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
54.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, bir köydeki sağlık ocağının
faaliyete geçirilmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13437) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
55.- Bursa Milletvekili H. Hamit Homriş’in,
Kayseri’deki sağlık hizmetlerine ve İl Sağlık Müdürlüğünün bazı uygulamalarına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13438) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/03/2010)
56.- Bursa Milletvekili H. Hamit Homriş’in,
Kayseri’deki kamu hastanelerinin kapasitesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13439) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
57.- Bursa Milletvekili H. Hamit Homriş’in,
Kayseri’deki hastanelerin durumuna ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13440) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
58.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, il
kontrol laboratuar müdürlüklerindeki işlemlere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13441) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/03/2010)
59.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
Bakanlık teşkilatını düzenleyen kanun tasarısındaki denetimle ilgili hükümlere
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13442) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
60.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Tarım
ve Gıda Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13443) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
61.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un,
beyaz ekmek üretimi ve tüketimine yönelik iddialara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13444)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
62.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, üreticilerin girdi
maliyetlerine ve ürünlerin değerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13445) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
63.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Türk Telekom’un
gayrimenkullerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13446)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
64.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bazı
tren seferlerinin kaldırılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13447) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
65.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
Ankara-İzmir otoyol projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13448) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
66.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
Ankara-İzmir hızlı tren projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13449) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
67.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
Antalya-İstanbul hızlı tren projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13450) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
68.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
Bursa-Simav karayolundaki çalışmalara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13451) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
69.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
karayolu istimlak bedellerinin ödenmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13452) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
70.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un,
bilinmeyen numaralar servisine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13453) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
71.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, Salihli’deki köprü
çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13454)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
72.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun,
cep telefonu ve internet kullanım ücretlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13455) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
73.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir holdingin vergi
borçlarına karşılık bina devrettiği iddialarına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13456) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
74.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, LPG’li araçların gaz dolum ağzına ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13457) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
75.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın,
kamu sosyal harcamalarına ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı
soru önergesi (7/13458) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
76.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, TRT’deki bomba yüklü
kamyon haberine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/13459) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/03/2010)
77.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, Myanmar’daki Türk şehitliklerinin durumuna ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13460) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)
78.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Roman açılımı toplantısına
ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/13461)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/03/2010)
79.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın,
bir taşeron şirkete yönelik iddialara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13462) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/03/2010)
80.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün,
Roman açılımı toplantısına ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı
soru önergesi (7/13463) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/03/2010)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 24 Milletvekilinin, göç veren illerde göçe
neden olan sorunların araştırılarak, göçün önlenmesi için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/643) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.02.2010)
2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 24 Milletvekilinin, KOBİ’ler ile esnaf ve
sanatkarların sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/644) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.02.2010)
3.- Diyarbakır Milletvekili
Selahattin Demirtaş ve 19 Milletvekilinin,
hayvancılık sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/645) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.02.2010)
4.- Trabzon Milletvekili
Süleyman Latif Yunusoğlu ve 19 Milletvekilinin, çay
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/646) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.02.2010)
30 Mart 2010 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 79’uncu Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN – Elektronik cihazla
yoklama yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN - Toplantı yeter
sayısı vardır.
Gündeme geçmeden önce, üç
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz,
çiftçilerin sorunları hakkında söz isteyen Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’e aittir.
Sayın milletvekilleri,
lütfen, biraz sessiz olursanız Sayın Milletvekilimizi daha iyi dinleyeceğiz.
Buyurunuz Sayın Öğüt.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
çiftçilerin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Sayın
Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; çiftçi sorunlarıyla ilgili
gündem dışı söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlarım, biraz
önce, buraya girmeden önce Ardahan merkez Nebioğlu
köyü Muhtarı beni aradı ve şunu söyledi: “Biz muhtarlar perişan durumdayız,
BAĞ-KUR’larımızı ödeyemiyoruz. Lütfen, buna bir çare
bulsun Hükûmet ve Meclis.” Ben de elçi olarak bunu
söylüyorum ve muhtarlarımızın sorunlarına, mutlak, Hükûmetin
eğilmesi ve muhtarlarımızın BAĞ-KUR paralarının ödenmesini ve maaşlarının
artırılmasını da istirham ediyorum.
Değerli arkadaşlar, 1 Ocak
2000 tarihinde takibe düşen çiftçi tarımsal kredi, ticaret kredisi ve bireysel
kredilerin son uygulama ve ödeme tarihi yarın, 31 Mart 2010’dur, 2010
itibarıyla yarın bitiyor. Bu paraları ödeyemezlerse herkesin evine, çiftçilere,
esnafa ve bireysel kredi borcu olan herkesin evine icra gidiyor. Bu nedenle,
Ziraat Bankasından rica ediyorum: Mutlak surette, bu çiftçilere ve diğer esnafa
bir kolaylık yapılarak bu ödemenin daha uzatılmasının yanı sıra yüksek temerrüt
faizlerinin aşağıya çekilmesini istirham ediyorum. Yoksa,
aksi takdirde çiftçinin ödemesi mümkün değil. Adam 1999’da 18 milyar almış,
şimdi 180 milyar olmuş; 180 milyarı ödemesi mümkün değil. Onun için, faizlerin
silinip ana paranın dört yıla bölünmesini istirham
ediyoruz.
Değerli arkadaşlar, dün, yem
bitkileriyle ilgili Ardahan’da ödeme yapıldı ama Göle’nin Çayırbaşı
köyündeki Tarımsal Kalkınma Kooperatifine üye olan insanlara paralar ödenmedi,
borçlarına karşılık kesildi. Yani çiftçiyi yaşatmak için bu borcun ödenmesi
lazım. Bu borç ödenmediği takdirde, o zaman ne olabilir? O zaman -çiftçilerin
bugünkü durumu ele alındığı zaman- icralık olacaklar, perişan bir durumda
insanlar. Madem doğrudan gelir desteği veya yem bitkileri parası ödeniyor,
başka bir borca kesilmemesi gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, geçen
hafta, Sayın Genel Başkanımız Deniz Baykal’la birlikte Batman ve Siirt’teydik.
Batman ve Siirt’te, insanlar perişan bir durumda, göç olmuş, tütün üretimi
yasak edilmiş. Şimdi, Adıyaman’da, Batman’da, Bitlis’te, Diyarbakır’da,
Siirt’te tütün üretemeyen insanlar göç etmiş, yoksul kalmış ve işsiz kalmış. Bu
insanların bir kısmı büyük şehirlere göç etmiş, bir kısmı da Kandil Dağı’na göç
etmiş, PKK’nın yanına gitmiş yani insanlar aç, sefil kalınca, perişan bir
durumda, ya örgüte gidip örgütle beraber oluyor ya da büyük şehirlere göç
ediyor, büyük şehirlerde perişan oluyor. Bu nedenle, mutlak surette, Hükûmetin tütün ekimini serbest bırakması gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, son bir
teşvik yasamız var bizim; doğu ve güneydoğu illerinde 50 baş ve üstü düve
alanlara yüzde 40 hibe yardımı var, ahırda yüzde 40, süt toplama tankında yüzde
30. Şimdi, burada bir yanlış uygulama var: Köylünün, daha doğrusu bizim Türk
çiftçisinin aile yapısında aile işletmeciliği var. Aile işletmeciliğini
geliştirmek için, 50 başın mutlak surette 10 başa inmesi lazım. Çünkü, bugün bir köylünün, 50 başı alıp ahırını yapması, süt
toplama tankını yapması, nereden baksanız 250-300 milyar lirayı buluyor.
250-300 milyarı bir köylünün bulması mümkün değil. Kredi almaya kalksa, köydeki
toprak evi, kerpiç evini banka teminat olarak kabul etmiyor; banka teminatı
kabul etmediği zaman, bu defa da bankadan kredi alamıyor. Demek ki aile
işletmeciliğini geliştirmemiz için, mutlak surette 50 baş ve üstü değil, 10 baş
ve üstü olursa o zaman herkesin yapma şansı var, o zaman hayvancılık gelişir. Yoksa, şu anda bizim…
Arkadaşlar, biliyorsunuz et
büyük şehirlerde 25 lira civarında. İnanın, samimi söylüyorum, hayvancılıkla
ilgili tedbir alınmazsa, hayvancılığı geliştirip, hayvancılığı çoğaltacak
şekilde teşvikler çıkmazsa, etin kilosunu biz seneye 50 liraya yeriz. Bakın,
bunu unutmayın. 50 liraya et olabilir mi? Evet olur çünkü bu Hükûmet sekiz yıldan beri…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
Buyurunuz.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) -
…çiftçiye ve hayvancıya hiçbir şey vermedi. Şu anda da 50 baş ve üstü diyor.
Doğuda, güneydoğuda çiftçinin, köylünün yüzde 3’ü bile yapamaz bunu. O
bakımdan, mutlak surette, hiç olmazsa 50 baş 10 başa indirilirse o zaman
hayvancılık gelişir ve bunu da Türkiye geneline yaymak gerekiyor arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, Ziraat
Bankasından çiftçilerimizin istediği kredi için 2 kefil istiyorlar, ipotek
istiyorlar ve memur istiyorlar. Çiftçinin bunu vermesi mümkün değil. Madem
çiftçiyi geliştireceğiz, Ziraat Bankasından ve tarım kredi kooperatiflerinden
mutlak surette kredi alan insanlara bir kolaylık tanınması lazım. Geçmiş hükûmetlerin tanıdığının yarısını bu Hükûmet
tanımadı. Bu nedenle, ben şunu istirham ediyorum: Nüfusumuzun yüzde 30’unu
teşkil eden köylümüze verilecek her katkı, inanın, en büyük ibadettir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen sözünüzü
bağlayınız Sayın Öğüt.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) –
Toparlıyorum Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, son, bir
başka mektup okuyacağım. Bana bir mektup geldi Çıldır’ın Öncül köyünden. Bakın,
bunu okuyacağım, Ardahan Çıldır Öncül köyünden, diyor ki: “Üç yıl maaşımdan
ödeme yaptım. Minibüsüm gitti. Bunları hoş karşıladım. KEY ödemesi gitti, ancak
iki yıldır devletin vermiş olduğu doğrudan gelir desteklerimiz de, yani mazot,
gübre, yem bitkileri paralarımız da gitti ama benim peşimi bırakmadılar. Ben
kefilim. Müdüre gittim, anlattım; müdür de ‘Git derdini Marko
Paşa’ya anlat.’ dedi.”
Değerli arkadaşlar, burası
Büyük Millet Meclisi. Evet, bu çiftçinin feryadını size anlatıyorum, lütfen
çare bulalım. Lütfen köylümüzü, çiftçimizi kalkındıracak yasalar çıkartalım.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın Öğüt.
Gündem dışı ikinci söz, Van
ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 92’nci yıl dönümü münasebetiyle söz
isteyen Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu’na aittir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın Türkmenoğlu.
2.- Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu’nun, Van’ın düşman işgalinden
kurtuluşunun 92’nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van) –
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
yarın 31 Mart Gevaş ilçemizin, 1 Nisan Erciş, Gürpınar ilçemizin, 2 Nisan Van
merkez, Muradiye ilçemizin, 3 Nisan Çaldıran ve Özalp ilçemizin, 22 Nisan ise
Başkale ilçemizin kurtuluş günleridir. Tüm bunları, hep birlikte, 2 Nisan günü
Van’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 92’nci yıl dönümünü kutlayacağız.
Van şehrimiz Urartular
döneminde var olan tarihî yapısıyla medeniyetin beşiği olduğunu ispat ederken,
Selçuklu döneminde yeni şeklini almaya başlamış, Osmanlı hâkimiyetine girdikten
sonra, bugün olduğu gibi, dönemin çekim merkezi olmanın yanında bölgenin idari
açıdan çok önemli yönetim merkezi olduğunu kanıtlamıştır.
Sonrasında Birinci Dünya
Savaşı sırasında Ruslar tarafından işgal edilmiş, şehir yakılmış, yıkılmış,
sonuçta, 2 Nisan 1918 tarihinde işgalden kurtulmuştur.
Değerli milletvekilleri,
bugün Van’a gidenler Van Kalesi’nin hemen yanı başındaki eski şehri görür.
Bugün eski şehrimizin toprağı dile gelse, doksan iki yıl evvel nasıl yakılıp
yıkıldığını, kül edildiğini dünyaya haykırırdı elbette, şikâyet ederdi, şöyle
söylenirdi: “Beni burada kaderime terk ettiniz. Neyim var neyim yok hepsini
kaybettim. Şimdi yorgunum, sırtımda taşıdığım 2 garip kuş, 2 mahzun cami, 2
aziz yitirilmiş…” Hatırayla büyüyen, büyüdükçe geçmişinden uzaklaşan eski Van
şehri, kenarı sararmış, eskimiş fotoğraf karelerinde hatırlanıyor artık değerli
milletvekilleri.
Aslında Van Kalesi’nin
altında bulunan eski Van şehri, ülkemizde hiçbir örneği olmayan açık hava
müzesi gibi anlamlı ve önemli bir kültür şehrimizdir.
Cumhuriyetin kuruluşundan
itibaren hızla gelişen Van, bugün, 1 milyonu aşan nüfusu ile Doğu Anadolu
Bölgemizin en büyük şehridir. Yüzölçümü bakımından ülkemizin altıncı büyük
ilidir.
Van Gölü ise Türkiye'nin en
büyük, Avrupa’nın beşinci büyük gölüdür.
Bölge şehri, doğunun
incisidir Van; tarihî güzellikleri, zengin kaynakları, göz alıcı tarihî mirası
ile dört iklimi bir arada yaşayan mekândır. Bunun için “Dünyada Van, ahirette iman” demişlerdir.
Aynı zamanda, Van, komşusu
İran ile geniş pazara sahip, turizm ve ticaret merkezidir. Asya’ya uzanan kara,
demir ve hava yolu Van ilinden geçmektedir. Van kedisi, inci kefali, Van balı,
Van otlu peyniri, Van kahvaltısı birer markadır.
Bununla bitmedi, Vaspurakan Kralı I. Gagik
tarafından Keşiş Manuel’e yaptırılan Akdamar
Kilisemiz için devletimiz 3 milyon Türk lirası harcadı anıt müze inşa etti.
Ermeni halkı tarafından büyük önem taşıyan kilise ibadete açılmıştır.
Ermenistan ile aramızda bulunan sınır kapısının en çok açılmasını isteyen yine
Vanlılardır.
Bugün, 2 Nisan,
kurtuluşumuzun yıl dönümünü kutlarken hoşgörü, tevazu ve alçak gönüllülüğü esas
alan bir milletin barış ve dostluğu tüm dünyaya ithaf olunur.
Bu duygularla:
“İnci Van'ım, hoş Van'ım,
Dünyalara eş Van'ım,
Ufkumda doğan şafak,
Ruhumda güneş Van'ım,
Bin hatıra saklar her köşe
bucağın,
Gölgesi üzerinden düşmesin al
sancağın."
Geçmişin hatırlandığı,
geleceğin görüldüğü, tarihî gerçeklerin dünyaya haykırıldığı müstesna bir
gündür 2 Nisan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
Buyurunuz.
KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Devamla)
– Bu kurtuluş mücadelesinde şehit düşen atalarımızı minnet ve rahmetle anıyor,
Vanlı hemşehrilerimin bugünden itibaren kurtuluş
gününü yürekten kutluyor, yüce heyete saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın Türkmenoğlu.
Gündem dışı üçüncü söz, tarım
satış kooperatifleri ve pamuk tarımının sorunları hakkında söz isteyen Manisa
Milletvekili Ahmet Orhan’a aittir. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Orhan.
3.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, tarım satış kooperatiflerinin
önemine ve pamuk tarımının sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
AHMET ORHAN (Manisa) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tarım satış kooperatiflerinin önemi ve pamuk
tarımının sorunlarıyla ilgili görüşlerimi ifade etmek üzere gündem dışı söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi ve aziz Türk milletini saygıyla
selamlıyorum.
Türkiye’de kooperatifçilik
hareketinin başladığı 1800’lü yıllar ile bugünkü yapı arasında büyük
benzerlikler var. 1800’lü yılların sonunda çiftçilerin kredi alabileceği bir
kuruluş yoktur, piyasaya yabancı bankalar hâkimdir, tefecideki faiz ise
tahammül edilmez seviyededir. Üreticinin ürününü alan yabancılar istedikleri
gibi fiyat veriyorlar, bu duruma Egeli çiftçiler kurdukları birlikle isyan
ediyor ve Ege’den başlayarak ülke genelinde kooperatifleşme hareketi
yaygınlaşıyor.
Bugünkü duruma baktığımızda
ise, üreticinin kredi kullanma yolları neredeyse kapanmıştır; Ziraat
Bankasından kredi kullanamadığı gibi, tarım kredi kooperatifleri de üreticiye
kredi veremez, hatta malına mülküne el koyar hâle gelmiştir. Üretici, büyük
ölçüde, AKP hükûmetleri tarafından birkaçı dışında
tamamı yabancı sermayeye satılan ticari bankalara ve tefecilere mahkûm
bırakılmıştır. Tarım ürünleri ticaretini ağırlıklı olarak yerli tüccarlarımız
yapsa da fiyatları yabancı alıcılar belirlemektedir. Başta pamuk, yağlı
tohumlar, bakliyat olmak üzere üretici ithalat baskısı altında üretim yapamaz
durumdadır. Rakip ülkeler üreticilerine milyarlarca dolarlık destek sağlarken,
Türkiye’de üreticilerin destekleri cep harçlığından öteye gitmemektedir.
Kooperatifçilik ekonomik
olarak, sistem olarak Türkiye tarımına çok uygun bir örgütlenme biçimidir.
Ancak, son yıllarda AKP Hükûmeti, Anayasa’nın
171’inci maddesinin açık hükmüne rağmen, kooperatiflere sırtını dönmüş, bir an
önce onların tamamen ortadan kalkmasını bekler gibidir. Bunun en yakın ve somut
örneği, Avrupa’nın ve Balkanların en büyük iplik fabrikası durumunda bulunan
TARİŞ İplik’i önce çalışamaz hâle getirip çalışanları
tasfiye etmek ve bu birlikteliğin yıllar içinde oluşturduğu en kıymetli
varlıklarını, hizmet ettikleri çevrelere peşkeş çekme çabasıdır.
Yüzlerce TARİŞ İplik işçisi,
tazminatlarının bile ödenemediği bir ortamda kapının önüne konulmak suretiyle
açlığa mahkûm ediliyor. Dev tesisin makineleri satışa bile çıkarılmıştır. O
işletmelerde pamukçunun, Türk çiftçisinin, minik evladının elindeki ev
ekmeğinden ayrılmış haklar var. Bunun, kooperatiflere, TARİŞ’e sahip çıkmamanın
hesabını size aziz Türk milleti ve Milliyetçi Hareket Partisi soracaktır.
Ege pamuğu, uzun elyafı,
dayanıklılığı, parlaklığı ve renk tutma özellikleriyle özel bir yere sahiptir.
Bugün ise yerinde neredeyse yeller esmektedir. Yakın geçmişte üreticilerin
ürünlerini, işçi ve toplama maliyetlerini karşılayamadığı için, tarlada
bıraktığı günleri hatırlatmak isterim. O karanlık günlerde pamuğun para
etmemesi nedeniyle çiftçi, mısır, domates, buğday, arpa gibi ürüne yöneldi.
Şimdi ise bu ürünler de para etmeyince çiftçi yeniden arayış içerisine
girmiştir.
ABD’de pamukta yapılan
desteklemelerin Afrika’da yaşam düzeylerini yok ettiğini hatırlatmak isterim.
Bunların hepsi çok yakın tarihlerdir. Bunun Türkiye üzerindeki etkileri de
yıkıcı olmuştur, buna bağlı sanayilerimiz darbe almıştır. 150 milyar dolarlık
tekstil sektörümüz neredeyse tamamen atıl hâle gelmek üzeredir. Bundan
dolayıdır ki kooperatiflerin desteklenerek, TARİŞ gibi kooperatiflerin sanayi
tesislerini kaybetmelerine göz yumulmaması gerekmektedir.
Entegre mücadeleye önem
verilmelidir. Çiftçilere ortak makine parkları oluşturulmalıdır. Pamukta
sürdürülebilir tarım ve organik tarım seçeneklerine geçmek için çalışmalar
yoğunlaştırılmalıdır. Bu seçenekler, üretici ve ülkeyi bağımlılıklardan
kurtaracak, gelirleri artıracak ve çevreyi de koruyacaktır.
Bugünün Türk pamuğunu AKP Hükûmeti ve AKP tarım bakanları gülünç hâllere getirmiş ve
pamukçunun sofrasındaki aşını almış ve muhtaç hâle sokmuştur. Ülkemizde pamuk
üretimi yüzde 60 düşmüştür. Ege pamuk alanlarını mısır, buğday üretimine
çevirmişler; meşhur Çukurova’yı “çöl ova”ya çevirmek için çaba harcanmaktadır.
Toplam tarımsal destek
miktarının -dünya standartlarının çok altında komik bir artış yapılmasına-
ortalama yüzde 14 arttırılmasına rağmen pamuk priminin aynı kalması artık
kasıtlı davranışlarının resmî imzaları niteliğindedir. Sertifikalı tohumun
kilosuna 42, sertifikasıza 35 kuruş destek veriliyor. Bu da, pamuk üretiminin
bu sene de fiyaskoyla sonuçlanmasının nedeni olacaktır. 27 Martta, en az 3
milyon kişiye istihdam sağlayan, çitçisinden tekstilcisine tüm sektör
temsilcilerinin katıldığı 1. Ulusal Pamuk Zirvesine Tarım Bakanının katılmaması
bu Hükûmetin pamuğa verdiği önemi ortaya koymaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
Buyurunuz.
AHMET ORHAN (Devamla) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye pamuk üretiminin 2002
sezonunda 900 bin ton iken 2009 sezonuna gelindiğinde 380 bin tona gerilediğine
rakamlarla dikkatinizi çekmek istiyorum.
Şimdi, yüce Türk milletinin
huzurunda -bu tabloda sadece kooperatiflerden ve pamuktan örnekle- AKP Hükûmetlerinin bakanlarına soruyorum: 2002 sezonunda 900
bin tonluk pamuk üretimiyle devraldığınız pamuk şimdi bitti ve 380 bin tona
düştü. Bu başarı mı? Yoksa, bu, Türk çitçisini
üretemez hâle getirerek bitirme, mal varlıklarını yok etme operasyonu mudur?
Sayın milletvekilleri, bu
vesileyle, geçtiğimiz günlerde Manisa bölgesinde yaşanan don felaketiyle ilgili
Alaşehir Ziraat Odası Başkanlığında bölgedeki ziraat kuruluşlarının yapmış
oldukları toplantıyla aldıkları kararları sizlere duyurmak isterim:
“Çiftçilerin kamu bankalarına ve tarım kredi kooperatiflerine borçlarının
faizsiz uzatılmasını; TEDAŞ borçlarının faizsiz ertelenmesini, sigorta prim
oranlarının düşürülmesini…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen sözünüzü
bağlayınız.
Buyurunuz.
AHMET ORHAN (Devamla) – Sayın
Başkan, bitiriyorum.
Çok teşekkür ediyorum.
…mazot ve gübrede KDV ve ÖTV
oranlarının indirilmesini; yağmurlama, damlama sistemleri ve diğer sabit
yatırımlarda ve girdilerdeki KDV oranının kaldırılmasını; kâr edip etmediğimize
bakılıp bakılmaksızın stopaj yoluyla peşin olarak ödediğimiz vergilerin üretime
dönmesini talep etmekteyiz.” demektedirler.
Bu vesileyle, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın Orhan.
Sayın milletvekilleri, şimdi
gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 24
milletvekilinin, göç veren illerde göçe neden olan sorunların araştırılarak,
göçün önlenmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/643)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
“Göç veren illerde göçe neden
olan sorunların araştırılarak göçün engellenmesi için alınacak önlemlerin
belirlenmesi” amacıyla Anayasamızın 98’inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç
Tüzüğü’nün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması
için gereğini saygılarımızla arz ederiz. 18.02.2010
1) Alim Işık (Kütahya)
2) Cemaleddin Uslu (Edirne)
3) Mehmet
Serdaroğlu (Kastamonu)
4) Oktay
Vural (İzmir)
5) Kamil
Erdal Sipahi (İzmir)
6) Cumali Durmuş (Kocaeli)
7)
Muharrem Varlı (Adana)
8)
Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
9) Necati
Özensoy (Bursa)
10) Beytullah Asil (Eskişehir)
11) Hasan
Çalış (Karaman)
12) Ahmet
Orhan (Manisa)
13) Emin
Haluk Ayhan (Denizli)
14) Durmuşali Torlak (İstanbul)
15)
Mithat Melen (İstanbul)
16) Murat
Özkan (Giresun)
17)
Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın)
18)
Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
19) Ahmet
Duran Bulut (Balıkesir)
20) Recai
Yıldırım (Adana)
21) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ)
22) Ahmet
Bukan (Çankırı)
23) Osman
Durmuş (Kırıkkale)
24) Şenol
Bal (İzmir)
25) Erkan
Akçay (Manisa)
Gerekçe:
Ülkemizde AKP hükümetleri
döneminde uygulanan yanlış ekonomi, tarım ve hayvancılık politikaları ile son
dönemde yaşanan ekonomik krizin de etkisiyle bazı illerimizde yüksek oranda göç
ortaya çıkmış ve önemli miktarlarda genç erkek nüfusun büyük şehirlere göç ederek
kendi memleketlerini terk etmesi engellenemez olmuştur. Metropoller başta olmak
üzere büyük sanayi kentlerine olan yoğun göç sonucu bu şehirlerde ortaya çıkan
nüfus artışı, bir yandan yeni birçok sorunun kaynağını oluştururken diğer
yandan da Türkiye’nin kırsal nüfus oranının düşmesine ve işsizlik oranının
giderek yükselmesine neden olmaktadır.
Türkiye İstatistik Kurumu
(TÜİK)’nun 2008 yılı sonu verilerine göre,
ülkemizdeki şehir nüfusunun toplam nüfus içindeki payı %75, yıllık nüfus artış
hızı %1.31, işgücüne katılma oranı %46.9, işsizlik
oranı %11 olarak açıklanmıştır. Resmi işsizlik oranı 2009 yılı sonunda %14’e,
toplam işsiz sayısı ise 3.5 milyona yaklaşmıştır.
TÜİK’e göre,
2008 yılı sonu itibarıyla nüfus artış hızı negatif olan, başka bir ifadeyle göç
vererek nüfusu azalan toplam 25 ilimiz ve nüfus azalma oranları sırasıyla;
Bilecik (-%5.35), Kütahya (-%3.14), Isparta (-%2.99), Amasya (-%1.63), Yozgat
(-%1.62), Burdur (-%1.50), Erzincan (-%1.36), Erzurum (-%1.28), Bayburt
(-%1.23), Sivas (-%1.08), Karabük (-%1.02), Artvin (-%0.90), Çorum (-%0.80),
Tokat (-%0.65), Afyonkarahisar (-%0.60), Bolu
(-%0.57), Edirne (-%0.46), Ardahan (-%0.43), Kırıkkale (-%0.33), Bitlis
(-%0.30), Muş (-%0.30), Çanakkale (-%0.28), Manisa (-%0.24), Kırşehir (-%0.20),
Kars (-%0.03) olarak belirlenmiştir. Bu illerimizin hemen hemen tamamının orak özelliği ekonomilerinin ve
istihdamlarının ağırlıklı olarak tarıma ve hayvancılığa dayalı olmalarıdır. TÜİK’in aynı yıla ait verilere dayalı olarak bu illerimiz
için açıkladığı işsizlik oranı değerleri, göç nedeniyle başka illere giden
vatandaşlarımızın dikkate alınmaması nedeniyle önemli farklılıklar
göstermektedir. Örneğin, nüfus azalmasının (göçün) en fazla olduğu ilk 3 il
yukarıda da görüldüğü gibi Bilecik, Kütahya ve Isparta illeri olarak sıralanmış
iken işsizlik oranının en yüksek olduğu ilk 3 il, Şırnak (%22.1),
Adana (%20.5) ve Hakkâri (%18.3) olarak sıralanmıştır.
İşgücü piyasasında illerin
işsizlik risklerinin analitik hiyerarşi süreci yöntemiyle belirlendiği bir
araştırmanın sonuçlarına göre; Türkiye’de işsizlik riskinin en yüksek olduğu
ilk 5 il sırasıyla Bartın, Kastamonu, Muş, Kütahya ve Çankırı, işsizlik
riskinin en düşük olduğu ilk 5 il ise İstanbul, Bilecik, Edirne, Antalya ve
İzmir olarak belirlenmiştir. Bu araştırmanın sonuçları da TÜİK tarafından
açıklanan sonuçlarla önemli çelişkiler içermektedir.
Bu önemli çelişkiler,
ülkemizde göç veren illerde göçü tetikleyen önemli sorunların araştırılarak
özellikle genç nüfusun doğduğu kentte doyurulmasını sağlayacak önlemlerin belirlenmesi
amacıyla geniş kapsamlı bir çalışmanın yapılmasını gerektirmektedir. Belirtilen
nedenlerle bu konuda bir Meclis Araştırmasının açılmasında yarar görülmektedir.
2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 24
milletvekilinin, KOBİ’ler ile esnaf ve sanatkârların sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/644)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
“Ülkemizdeki KOBİ’lerin,
küçük esnaf ve sanatkârların sorunlarının araştırılarak alınacak önlemlerin
belirlenmesi” amacıyla Anayasamızın 98’inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç
Tüzüğü’nün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz. 18.02.2010
1) Alim Işık (Kütahya)
2) Cemaleddin Uslu (Edirne)
3) Mehmet
Serdaroğlu (Kastamonu)
4) Oktay
Vural (İzmir)
5) Kamil
Erdal Sipahi (İzmir)
6) Cumali Durmuş (Kocaeli)
7)
Muharrem Varlı (Adana)
8)
Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
9) Necati
Özensoy (Bursa)
10) Beytullah Asil (Eskişehir)
11) Hasan
Çalış (Karaman)
12) Ahmet
Orhan (Manisa)
13) Emin
Haluk Ayhan (Denizli)
14)
Mithat Melen (İstanbul)
15) Durmuşali Torlak (İstanbul)
16) Murat
Özkan (Giresun)
17)
Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın)
18)
Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
19) Ahmet
Duran Bulut (Balıkesir)
20) Recai
Yıldırım (Adana)
21) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ)
22) Ahmet
Bukan (Çankırı)
23) Osman
Durmuş (Kırıkkale)
24) Şenol
Bal (İzmir)
25) Erkan
Akçay (Manisa)
Gerekçe:
Ülkemizde
yaşanan ekonomik krizin de etkisiyle toplumun her kesiminde önemli sorunlar
yaşanırken, özellikle 250 çalışandan daha az çalışanı bulunan Küçük ve Orta
Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ'ler) ile küçük esnaf ve sanatkâr kesiminde ortaya
çıkan çeşitli sorunlar nedeniyle birçok insanımız iş yerini kapatmak zorunda
kalmış, çok sayıda insanımız da borcunu zamanında ödeyemediği veya alacağını
zamanında tahsil edemediği için ağır ekonomik sıkıntılarla yüz yüze gelmiştir.
Ülkemizi 7 yılı aşkın bir
süredir tek başına yöneten AKP iktidarının uyguladığı yanlış politikalar
nedeniyle günümüzde, birçok ilde icralık dosya sayılarının aşırı derecede
artması nedeniyle yeni icra müdürlükleri kurulmuş ancak aynı derecede yeni
istihdam alanları oluşturulamamıştır.
Ülkemizde işsiz
vatandaşlarımızın sayıları her geçen gün artarken, işyerlerinin kapanarak
istidam alanlarının daralması yaşanan sorunların daha da büyümesine yol
açmaktadır.
Günümüzde; cadde ve
sokaklarda içi boş dükkân sayısının arttığı, esnafımızın sattığı malın yerine
yenisini koyamadığı, KOBİ'lerin ve esnafların sorunlarını hükümete aktaracak
meslek odaları veya sivil toplum kuruluşlarının yeterince etkili olamadığı,
esnaflarımızın yeterli düzeyde satış yapamadığı veya dükkanını
siftahsız kapatmak zorunda kaldığı, taksitlendirmek zorunda kaldığı vergisini
zamanında ödeyemediği, 15-20 yıldır her ay düzenli olarak ödediği BAĞKUR
primini yaşanan ağır ekonomik krizin de etkisiyle son 2 yıldır ödeyemez hale
geldiği, aylık olarak yatması gereken bu primi yatıramadığı için sağlık
hizmetlerinden yararlanamadığı, hastalandığında doktora gidemediği ve ilacını
alamadığı, SSK'dan emekli olup da esnaflık yapanlardan kesilen önemli
miktardaki Sosyal Güvenlik destek primi kesintisinin adil bir uygulama olmadığı
ve bundan dolayı birçok esnafımızın mağdur olduğu, bu durumdan haberi olmayan
veya sonradan haberi olanların ise birikmiş borçların altından kalkamadığı,
işyerinin günlük zorunlu harcamalarını karşılayamadığı, birçok esnafımızın
işyerini satsa bile borçlarını ödeyemeyecek durumda olduğu vb. yönündeki
iddialar ülkemizin çok önemli gerçekleri haline gelmiştir.
Yaşanan ekonomik kriz
nedeniyle piyasalarda para dolaşımının kısılması nedeniyle birçok esnafımız iş
bırakmış veya kepenk kapatmak zorunda kalmıştır. Nitekim son iki yılda 85 bine
yakın esnaf işyerini terk etmiş ve kapanan işyeri sayısı % 50'ye yakın
artmıştır.
Ülkemiz genelinde üretim
yapılan sanayi işletmelerinin çok büyük bir bölümünü oluşturan, ülkemiz
ekonomisinde ve istihdamında önemli bir yere sahip KOBİ'ler birçok konuda
içinden çıkamadıkları sorunlarla karşı karşıyadırlar. Birçok sanayi sitesinde
yollar, trafik işaret ve sinyalizasyon altyapısı hizmetleri tamamlanamamıştır.
Küçük esnaf ve sanatkârın
KOBİ tanımı içinde değerlendirilmesine ve perakendecilik sektöründeki haksız
rekabetin önlenmesine yönelik yasal düzenlemeler henüz yapılamamış, KOSGEB
desteklerinden yararlanan işletmelerin sayısı ve destek tutarları beklenen
düzeyde artırılamamıştır.
Birçok KOBİ sahibi ve küçük
esnafımız yaptığı işin özellikleri, hesap tutma, vergi, satış ve pazarlama,
satış sonrası hizmetler, dış ticaret vb. konularda yeterli bilgi sahibi
olmadıkları için birçok istismara maruz kalmaktadır.
Yukarıda belirtilen
nedenlerle ülkemizdeki KOBİ'ler ile küçük esnaf ve sanatkârların içinde
bulundukları sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırmasının açılmasında yarar görülmektedir.
3.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş
ve 19 milletvekilinin, hayvancılık sektörünün sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/645)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı'na
Ülkemiz hayvancılığının ve
hayvan üreticilerinin içinde bulunduğu olumsuz durumun incelenmesi ve alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasamızın 98, TBMM İçtüzüğümüzün
104 ve 105. maddeleri gereğince Araştırma Komisyonu kurularak sorunun
araştırılmasını arz ve talep ederiz. 19.02.2010
1) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
2) Gültan
Kışanak (Diyarbakır)
3) Ayla Akat
Ata (Batman)
4) Bengi Yıldız (Batman)
5) Akın Birdal (Diyarbakır)
6) Emine Ayna (Mardin)
7) Fatma Kurtulan (Van)
8) Hasip
Kaplan (Şırnak)
9) Hamit Geylani (Hakkâri)
10) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal
Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir
Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
İnsanoğlunun en temel
ihtiyacı ve en temel hakkı beslenmedir. İnsan hayatının devamı için vazgeçilmez
olan bu en temel hak, sağlıklı beslenme kriterleri
doğrultusunda kullanıldığında kaliteli ve sağlıklı bir hayatı da beraberinde
getirecektir. Sağlıklı beslenme kriterlerinin başında
ise yeterli ve dengeli beslenme gelmektedir. Yeterli ve dengeli beslenme söz
konusu olduğunda, hayvansal ürünler taşıdıkları biyolojik özellikler nedeniyle
insan beslenmesinde vazgeçilmez ve ikame edilemez bir konumdadır.
Hayvancılık, insanın dengeli
beslenmesi için gerekli olan et ve süt gibi temel ürünleri üretmesinin yanında,
özellikle kırsal alandaki açık ve gizli işsizliği azaltmak ve önlemek
bakımından da önemlidir. Bu yönüyle göç olaylarını ve bunun ortaya çıkardığı
sosyal sıkıntıları azaltmak ve önlemek gibi önemli ekonomik ve sosyal fonksiyonlara
da sahiptir. Hayvancılık sektör olarak, et, süt, tekstil, deri, kozmetik ve
ilaç sanayi dallarına hammadde sağlayarak, dengeli kalkınmaya katkıda bulunduğu
gibi ihracat yoluyla döviz gelirlerini de arttırmaktadır. Ayrıca insan gıdası
olarak tüketilemeyen bitkileri ve bitkisel artıkları değerlendirmesi nedeniyle
insan hayatında ve ülke ekonomisinde önemli bir yere ve değere sahiptir.
Ülkemiz hayvancılığının
giderek gerilediği TÜİK verilerinden anlaşılacağı gibi son aylarda hızla artan
et fiyatları da bunu kanıtlamaktadır. Kırmızı etin kilogramına, AB tüketicisi
4-5 $, ABD tüketicisi 2-3 $ öderken, ülkemiz tüketicisi 16-17 $ ödemektedir.
2009 Haziran ayında 18 TL olan dana kıymanın fiyatı, 2010 Şubat ayında 24
TL'ye, 17 TL olan kuzu but fiyatı da 23 TL'ye çıkmıştır. Günümüzde ülkelerin
gelişmişlik düzeylerinin belirlenmesinde kullanılan önemli kriterlerden
birisi de kişi başına tüketilen hayvansal ürünler miktarıdır. Avrupa
ülkelerinde kişi başı kırmızı et tüketimi
Mevcut ve önceki iktidarların
öngörüsüz ve sığ tarım ve hayvancılık politikaları ülkemizde et tüketimini,
fiyatların yüksekliği nedeniyle neredeyse lüks tüketime dönüştürmüştür.
Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren hayvancılığımızda sürekli denilebilecek bir
gelişme sağlanmışken, 24 Ocak 1980 kararlarıyla hayvan üretimi ve hayvansal
ürünler üretimine verilen teşviklerin kaldırılması ile hayvancılığımıza büyük
bir darbe vurulmuştur. Hayvancılığımıza indirilen ikinci büyük darbe, EBK, SEK
ve Yem Sanayi gibi tarımsal kuruluşların özelleştirilmesi olmuştur. 1952
yılında kurulan EBK, özelleştirilmeye çalışıldığı 1994 yılına gelindiğinde 29
olan kombina mevcudu günümüzde 8'e düşürülmüştür. Üreticinin yetiştirdiği
hayvanların değerlendirilmesi ve hayvan hastalıklarının önlenmesinde önemli
yeri olan Et Balık Kurumunun işlevsizleştirilmesi ile hayvan üreticisi tüccarın
ve vurguncuların oyuncağı haline getirilmiştir.
Hayvancılığın gerilemesinde
rol oynayan bir diğer önemli etken de meraların hızla yok edilmesidir. 1940
yılında 44 milyon hektar olan çayır mera alanları günümüzde 12 milyon hektara
kadar düşmüştür. Mevcut mera alanlarının yarıya yakını Doğu ve Güneydoğu
Anadolu bölgesinde olmasına karşın güvenlik gerekçeleri ile uygulanan yasaklar
bölge ve ülke hayvancılığına büyük ölçüde zarar vermektedir. Başlıca geçim
kaynağının hayvancılık olduğu bu bölgelerde yoğun göç hareketleri yaşanmakta ve
insanlar doğup büyüdüğü topraklardan koparak büyük kentlerin varoşlarına
savrulmaktadır.
Hayvancılığımızın gerilemesindeki
en önemli etkenlerden birisi de maliyeti, yüzde 70-80 oranında belirleyen yem
fiyatlarıdır. Yem fiyatları 1 yıl içinde yüzde 50-60 civarında artış gösterdi.
Yem fiyatlarındaki bu artış önlenemediği takdirde sektörden çıkışın önü
alınamaz duruma gelecek ve ne olduğu belli olmayan kaçak etlerle halkın sağlığı
ile oynanacaktır.
1983-1990 yılları arasında
Türkiye'den Ortadoğu ülkelerine yıllık ortalama 2-2,7 milyon baş canlı küçükbaş
hayvan ihracatı resmen yapılmakta idi. 15 yıl önce elimizde olan bu yakın pazar
bugün, Avustralya, AB ülkeleri ve ABD'nin eline geçmiştir.
1980 yılında 44,5 milyon olan
nüfusumuz, bugün 72,5 milyon düzeyindedir. Buna karşılık, TÜİK verilerine göre,
aynı dönemde büyükbaş hayvan varlığı 16,9 milyondan 10,9 milyona; küçükbaş hayvan
varlığı ise 67,6 milyondan 29,5 milyona gerilemiştir.
Uygulanmış ve uygulanmakta
olan politikalar hayvancılığımızı bitirme noktasına getirmiştir. Nitekim son
yıllarda görülen hayvan sayısındaki düşüş ve et fiyatlarındaki yükseliş, bu
soruna bir an önce çözüm üretilmesini gerekli hale getirmiştir.
Ülkemizde hayvancılığın
geliştirilmesi ve hayvan üreticilerimizin sorunlarının Türkiye Büyük Millet
Meclisi tarafından araştırılarak alınması gereken tedbirlerin tespit edilmesi
yerinde olacaktır.
4.- Trabzon Milletvekili Süleyman Lâtif Yunusoğlu
ve 19 milletvekilinin, çay üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/646)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizdeki çay üretiminin ve
çay üreticilerinin sorunlarının araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması
amacıyla, Anayasa'nın 98, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir
Meclis Araştırması açılması için gereğinin yapılmasını arz ederiz.
1) Süleyman Lâtif Yunusoğlu (Trabzon)
2) Beytullah
Asil (Eskişehir)
3) Mehmet Şandır (Mersin)
4) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
5) Murat Özkan (Giresun)
6) Durmuşali
Torlak (İstanbul)
7) Reşat Doğru (Tokat)
8) Hasan Çalış (Karaman)
9) Rıdvan Yalçın (Ordu)
10) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
11) Mustafa Kalaycı (Konya)
12) Alim
Işık (Kütahya)
13) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
14) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
15) Ertuğrul Kumcuoğlu
(Aydın)
16) Şenol Bal (İzmir)
17) Muharrem Varlı (Adana)
18) Metin Ergun (Muğla)
19) Kadir Ural (Mersin)
20) Akif Akkuş (Mersin)
Gerekçe:
Ülkemizde, 1937 yılında Çay
Kanunu çıkarılmış, 1938 yılında ilk yaş çay ürünü elde edilmiştir. 1940 yılında
Ziraat Bankasından çay üreticisine 5 yıl süre ile faizsiz kredi verilmiştir.
1947 yılında 60 ton/gün kapasiteli ilk çay fabrikası açılmıştır. 1984 tarihinde
ise çay tarımı, üretimi, işletmesi ve satışı serbest bırakılmıştır. Günümüzde ÇAYKUR’a ait 46 adet yaş çay işleme fabrikası, 3 adet
paketleme fabrikası, özel sektöre ait 200 dolayında yaş çay işleme fabrikası
bulunmaktadır.
Dünyada 40'a yakın ülkede çay
tarımı yapılmaktadır. Bu 40 ülkenin 15'inde çay üretimi çok azdır. Geriye kalan
25 ülkenin içinde Türkiye'nin çay üretimi önemli büyüklüktedir.
Türkiye'de yaklaşık 76 bin
600 hektarlık alanda 205 milyon ton çay üretilmektedir. Türkiye çay üretiminde
dünyada Çin, Hindistan, Sri Lanka ve Kenya'dan sonra 5. durumdadır. Ülkemizde
205 bin aile, yaklaşık 1 milyon insanımızın tek geçim kaynağı çaydır.
Türkiye, üretici ülkeler
arasında çay tarım alanlarının genişliği bakımından 6. sırada, kuru çay üretimi
yönünden 5. sırada; yıllık kişi başına tüketim bakımından ise 4. sırada (yıllık
kişi başına çay tüketimi
Hindistan ve Sri Lanka gibi
ülkelerde ise iklimden ötürü bütün yıl boyunca çay üretimi yapılmakta, bu
nedenle de o ülkelerde çay ülkemize göre daha düşük maliyetle elde
edilmektedir. Türkiye'de
Çay tarımı bölgede çoğunlukla
küçük aile işletmeciliği şeklinde yapılmaktadır. Çay üreticilerinin % 80'i
0,5-5 dekar, % 18'i 6-10 dekar, % 2'si 11-15 dekara kadar çaylık alana
sahiptir.
Çay bahçeleri miras hukuku
nedeniyle giderek bölünmekte ve ekonomik olmaktan uzaklaşmaktadır. Çay tarım
alanlarında işletme büyüklüğünün optimum işletme
büyüklüğünden daha düşük seviyede olması üretim maliyetlerinin artmasına,
ailenin geçimini temin edecek gelir düzeyinin yetersiz olmasına ve üreticilere
teknik tarımsal yöntemleri benimsetmeyi zorlaştırmaktadır.
Biz çay üretiminde dünyanın
ilk 5 ülkesinden biri olmamıza rağmen, ihracatı teşvik etmeyi bırakın,
ithalatın önüne geçemiyoruz.
Başbakanlık Yüksek Denetleme
Kurulunun Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü 2007 Yılı Faaliyet Raporunda
ülkemizde çay üretimi maliyetlerinin diğer üretici ülkelerin maliyetlerinden
4-5 kat fazla olduğu ifade edilmektedir.
Başbakan Sayın Recep Tayyip
Erdoğan 2002 yılında Rize'de yaptığı konuşmada, yaş çayın fiyatının 750 lira
olmasını istemişti. Üretici 750 lirayı Başbakanın iktidarının ancak 7. yılında
görebildi.
Çay fiyatında son 14 yılda
bir önceki seneye göre artışın en çok 1996'da olduğunu görüyoruz. 2001 kriz
döneminde bile çay fiyatındaki artış yüzde 53 iken, 2009 da bir önceki yıla
göre artış yüzde 7.19'dur.
Bu tablo, çay üreticilerinin
çok ciddi sorunları olduğunun bir başka göstergesidir.
Hem ihracatı artırmak, hem de
ithalatı engellemek için çayda yapılması gereken minimum maliyetle, maksimum
kaliteyi yakalayacak bir çay üretimi politikasının hayata geçirilmesi
gerekmektedir.
Türkiye çay üretiminde
dünyanın ilk 5 ülkesinden biri olmasına rağmen, ihracatı teşvik etmeyi bırakın,
ithalatın önüne geçemeyen bir ülkedir.
Bütün bu sorunların
araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması gereklidir.
BAŞKAN – Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki
yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın
milletvekilleri, Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu
gündemin “Sözlü Sorular” kısmında yer alan sorulardan 2, 3, 4, 17, 35, 50, 70,
71, 99, 123, 129, 130, 132, 164, 165, 172, 214, 217, 232, 319, 391, 392, 420,
421, 422, 423, 424, 425, 433, 440, 445, 458, 496, 515, 538, 547, 549, 550, 553,
554, 557, 559, 560 ve 563’üncü sıralardaki soruları birlikte cevaplandırmak
istemişlerdir. Sayın Bakanın bu istemini sırası geldiğinde
yerine getireceğim.
Şimdi, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır; okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/331, 10/504) esas numaralı Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergelerin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 30/3/2010
Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 30.03.2010
Salı günü (bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün 19 uncu
maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye
Büyük Millet Meclisinin gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Ön Görüşmeler kısmında yer alan 10/331, 504 esas numaralı ile
03.03.2010 tarihinde verilen Mehmet Şandır ve arkadaşlarınca aynı mahiyeti taşıyan
“Denizcilik sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla” Anayasa’nın 98. ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri
gereğince Meclis Araştırması önergelerinin görüşmelerinin Genel Kurulun
30.03.2010 Salı günlü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu önerisinin lehinde İstanbul Milletvekili Durmuş Ali Torlak. (MHP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Torlak.
D. ALİ TORLAK (İstanbul) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türk denizcilik sektörünün sorunlarının ve çözüm yollarının
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılması için verdiğimiz önerge
hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce,
bugün Hakkâri ilimizin Çukurca ilçesi kırsal alanında arazi arama ve taraması
esnasında mayın patlaması sonucu şehit düşen 3 uzman çavuşumuza Allah’tan
rahmet, yakınlarına ve büyük Türk milletine başsağlığı diliyorum. Aynı olayda yaralanan
2 uzman çavuşumuza da acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, yan
sanayisi ve aileleriyle birlikte 650-700 bine yakın insanımızın geçim kapısı
olan, başka sektörlerde eşi benzeri görülmeyen destek ve dayanışma örneğinin
sergilendiği denizcilik sektörü, bir endüstri alanı olduğu kadar aynı zamanda
bir ticaret ve hizmet kolu olarak ülkemizin lokomotif sektörlerinden biridir.
Türk denizciliği ve gemi inşa sanayisi son on bir-on iki yılda ihraç ettikleri
gemilerle büyük kazanımlar ve başarılar elde etmişlerdir, bugün içinde
bulundukları sıkıntı yatırım sıkıntısıdır. Bu sanayi dalı, dünyada devletler
tarafından desteklenerek büyümüştür. Bugün, Çin, Japonya, Güney Kore ve başta
Almanya olmak üzere Avrupa Birliği ülkeleri, Hindistan, Filipinler, Malezya ve
Vietnam gibi ülkeler, gemi inşa sanayilerini ve denizcilik sektörlerini
korumaya almışlardır, sektör için tüm koruyucu tedbirleri uygulamaya
koymuşlardır. Türkiye’de ise durum tam tersine dönmüş durumdadır. Hükûmet, teşvik ve destekleri kaldırarak, bankaların kredi
musluklarını kapatmalarına sadece seyirci kalarak sektörü değil, âdeta
bankaları desteklemiştir. Ayrıca, bugün, Uzak Doğu ülkelerinin hem iç piyasada
hem de dış piyasada ucuz işçiliğe dayalı üretim yapmasıyla birlikte, bizim gibi
maliyetlerin yüksek olduğu ülkelerin devlet desteği olmadan rekabet
edebilirliği kalmamıştır.
Değerli milletvekilleri,
dünya deniz ulaştırması yıllık yaklaşık 300-350 milyar dolar civarı bir katma
değer yaratmakta ve bunun da yaklaşık yüzde 30’u Akdeniz havzası taşımacılığından
sağlanmaktadır. Toplam ithalat ve ihracatının yaklaşık yüzde 88’ini deniz
yoluyla gerçekleştiren Türkiye'nin bu pastadan aldığı pay ise yüzde 0,6’dır.
Komşumuz Yunanistan ise yılda 60 milyar dolar kazanarak 300 milyar dolarlık
pastanın yüzde 20’sini almaktadır.
Yine sektör raporlarında
belirtildiği gibi, dünya sıralamasında 1 Ocak 2002’de 19’uncu olan Türk deniz
ticaret filosunun 2009’da 26’ncı sıraya düşmesi denizcilik sektörünün nereden
nereye geldiğinin göstergesidir. Ayrıca, 2002 yılına kadar, 450 civarındaki
sayısıyla Akdeniz’de tartışmasız bir güç olan Türk koster filomuz, son sekiz
yılda eriyerek yüzde 85 oranında küçülmüş ve yaşı ilerlemiş, elli - elli beş
civarında bir sayıya gerilemiştir. Seyir emniyeti ve deniz güvenliği bakımından
gençleştirilme ihtiyacı açık olan deniz ticaret filomuzun on yıl önce on yedi
olan yaş ortalaması bugün itibarıyla yirmi dörttür.
Tonaj bakımından
incelendiğinde ise on yıl önce 10,5 milyon dead weight ton iken 2009’da 7,5 milyon dead
weight tona düştüğü görülmektedir. Bu durumu dünya
ile karşılaştırdığımızda, on yıl önce dünya deniz ticaret filosu 550 milyon dead weight ton iken bugün 1,2
milyar dead weight tondur.
Yani dünyada yüzde 120 artış olmuş, bizde ise yüzde 27 küçülme olmuştur.
Tüm bu göstergeler, önlem
alınmaması durumunda ülkemizi dünya ile rekabet eder hâle getiren gemi inşa
sanayisinin, dolayısıyla Türk denizciliğinin çok ağır bedeller ödeyeceğini
göstermektedir. Bu nedenle, yaşanan krizin sektör üzerindeki etkilerinin
incelenmesi, sektörün ayakta kalmasını sağlayacak politika ve finansal
önlemlerin acil olarak hayata geçirilmesi zaruret hâline gelmiştir.
Tüm dünyada denizcilik
sektörüne önem veren ülkeler, bu sektörün gelişmesi için gerekli olan en önemli
faktörün finansman olduğunun bilinciyle hareket etmişlerdir. Bu nedenle, uygun
finansman modelleri oluşturmadan bir ülkenin denizcilik sektörünü
geliştirmesinin ve büyütmesinin mümkün olmadığı bilinmelidir.
Dünya ticaretinde 2010 yılı
sonunda yüzde 3 veya 3,5 oranında büyüme olacağı söyleniyor. Dünya ticaretinde
öngörülen bu büyümenin denizcilikte işlerin belli ölçüde açılmasına yol açacağı
anlamına gelmektedir. Bu nedenle, dünya ticaretindeki olası bir büyümeden ülke
olarak pay alabilmemiz için Türk denizcilik sektörünün kriz nedeniyle yaşamakta
olduğu mali darboğazdan çıkması gerekmektedir, bunun için de çok ciddi yapısal
ve finansal desteğe ihtiyaç duyulmaktadır. Bu bağlamda, denizcilik sektöründe
bazı yapısal önlemlerin alınması ve finansal desteklerin sağlanması noktasında
önemli gördüğüm bazı çözüm önerilerini de sizlerin huzurunda sizlere sunmak
isterim: Gemi inşa sanayimiz, daha önce olduğu gibi özel önem taşıyan sektör
statüsüne yeniden kavuşturulmalıdır.
Yatçılık, hizmet ihraç
edilerek döviz getiren bir sektördür. Günümüzde yurda önemli ölçüde döviz
girdisi sağlayan yat işletme firmalarının ihracatçı sayılmaları ve ihracatçı
firmalara uygulanan teşviklerden faydalandırılmaları sağlanmalıdır.
Yaşlı deniz ticaret filomuzun
gençleştirilmesi için, Hükûmet, armatörlere,
gemilerini Türk tersanelerinde yaptırma şartıyla teşvik ve kredi desteği
vermelidir. Tersanelerin modernizasyonu için projeye dayalı finansal destek
sağlanmalı, verimliliğin artırılmasına yönelik mevcut tersanelerde teknolojik
yapılanmalar teşvik edilmelidir.
Kredi Garanti Fonu’ndan veya
gemi ipoteği karşılığında kamu bankalarından, tersanelerde inşası yarım kalmış
gemiler için yeterli düzeyde finansman desteği sağlanmalıdır. Ayrıca, Eximbank’ın denizcilik sektörüne desteği artırılmalı, kamu
ve özel bankaların denizcilik sektörüne ilgisizliğinin giderilmesi Hükûmet tarafından acil olarak gündeme alınmalıdır.
Türk bankacılık sektörü
denizcilik yatırımlarına uygun olarak ihtisaslaşmalı ve uluslararası normlara
uygun, ihracata yönelik köprü kredisi, orta ve uzun vadeli kredi ve teminat
mekanizmalarını sağlamalıdır. Gemi almış ve kriz dolayısıyla elde ettikleri
navlunlarla borçlarını tam ödeyemez durumda olan borçlu armatörlerin 2010
yılında bu sıkıntılarının çözülmesi için kredi ertelemesine ya da
yapılandırılmasına gidilmelidir.
2002 yılına kadar Akdeniz’de
taşımacılıkta hâkim durumda olan ve son sekiz yılda devamlı güç kaybederek yok
olma noktasına gelen koster filomuz, verilecek teşvik ve kredilerle planlı bir
şekilde eski gücüne kavuşturulmalıdır.
Tersane bölgelerinin endüstri
bölgesi kapsamına alınarak gemi imal ve ihracına yönelik gümrük muafiyetiyle
yıllara sâri gemi inşasında alınmakta olan yüzde 5 stopaj uygulaması
kaldırılmalı ve Avrupa Birliği ülkeleri dışında yapılan gemi malzemeleri
ithalatında fon muafiyeti sağlanmalıdır.
Yabancı bayraklı gemilerin
bakım ve onarımlarında kullanılan sarf malzemelerinin ihracat kapsamında
değerlendirilmesi amacıyla KDV ve ÖTV Kanunu’nda gerekli düzenlemeler
yapılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, Türk
denizcilik sektörü, desteklendiği, gerekli yapısal ve finansal destekler
sağlandığı takdirde Türkiye'nin kaynak eksikliğini en az yatırımla ve en az
destekle giderebilecek önemli bir sektördür. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana
gemi yapım ve onarım sanayisi, Türk deniz ticaret filosu, limanlarımız, deniz
yoluyla taşınan ticaret mallarımız baş döndürücü oranlarda büyüdüler. Bu
büyümenin sağlanabilmesi için cumhuriyet hükûmetleri
ve ilgili devlet kuruluşları çok değerli çabalar harcadılar, politikalar
belirleyip uyguladılar; gemi ithalatı yasağı ya da sınırlaması, ucuz kredi,
vergi muafiyeti, vergi iadesi, prim ve kamu yatırımlarıyla ilgili özendirmeler
son yıllara kadar hükûmet politikalarının araçları
olarak kullanıldılar. Sektörde yükselen bu başarı, AKP Hükûmetine
rağmen, 2008 yılında dünya gemi inşa sektöründe 5’inci sıraya kadar
yükselmemizi sağlamıştır çünkü bu sektör elli yıldır AB üyesi konumundadır,
dolayısıyla devletimizden önce Avrupa Birliğine girmiş bir sektördür. Bu
nedenle, sektörün büyüme sebebi, denizcilerin denizleri ufuk mesafesinde
görmemelerinden ve müteşebbis ruhundan kaynaklanmaktadır.
Bu görüşe Hükûmet
veya Denizcilik Müsteşarlığı “Doğru değildir.” diye itiraz edebilirler. O zaman
ben de buradan şunu sormak isterim: Siz Hükûmet
olarak veya Müsteşarlık olarak dünyadan 20-30 parça gemi siparişi aldığınızda
“Gemi inşa sektörü, alın bunları, bizim sanayicilerimiz olarak sizler yapın,
ülkemize döviz kazandırın.” mı dediniz?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
D. ALİ TORLAK (Devamla) –
Teşekkür ederim.
Eğer deseydiniz o zaman “Bu
başarıda sizler de varsınız.” derdim. Ancak bugün yerli armatörlerin 7 milyon dead weight tonluk aynı şekilde
yurt dışına vermiş oldukları siparişler var. Bunları da eğer burada,
Türkiye’de, kendi tersanelerimizde yapabilseydik, belki bunun da bir başarı
olduğunu söylemek mümkün olabilirdi.
Zaman zaman
Sayın Ulaştırma Bakanımız, denizciliğin 23’üncü sıradan 5’inci sıraya kendileri
tarafından getirildiğini ifade etmektedirler ki ben buna denizcilikten gelen
bir insan olarak, bir milletvekili olarak katılmadığımı ifade etmek istiyorum.
Bunu kendilerinin başarısı olduğunu ifade ediyorlar. Eğer bu kadar başarılı
iseler, bugün yerlerde sürünen bu sektörü aynı başarılarını devam ettirmek
suretiyle ayağa kaldırmak için nasıl düşüncelerinin olduğunu da bu kürsüden
mutlaka bize anlatmalarında fayda olduğunu mütalaa ediyorum.
Bu vesileyle önergemize
destek vermenizi diliyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz
Sayın Torlak.
Aleyhte
Eskişehir Milletvekili Tayfun İçli.
Buyurunuz Sayın İçli.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, sizleri saygıyla selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisinin
grup önerisinin aleyhinde söz aldım. Yine ifade ediyorum, içerik olarak
Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisine karşı değilim. Aslında AKP grup
önerisi aleyhinde söz almak istedim ama tabii ki sayısal olarak mümkün olmadığı
için Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisi aleyhinde söz talep ettim.
Değerli arkadaşlarım, yeri
gelmişken şunu ifade etmek istiyorum: Büyük bir ihtimalle, yüzde 99,9 olarak
kabul edilecek bir oranda AKP’nin grup önerisi kabul edilecek. Yine bu hafta
verilen AKP grup önerisinde 490 sıra sayılı 298 sayılı Seçimlerin Temel
Hükümleri Hakkında Yasa’yla ilgili bir kanun teklifi önümüze getiriliyor ve bu
teklifin temel yasa olarak görüşülmesi Genel Kurulun bilgisine sunuluyor.
Değerli arkadaşlarım, hep
söylüyorum, kötü örnek örnek değil. İç Tüzük’ümüzün
91’inci maddesine göre bu yasayı, bu yasa tasarısını bir temel kanun olarak
görüşemezsiniz. İki bölüm hâlinde görüşüyorsunuz, maddeler üzerinde
görüşmüyorsunuz ve milletvekilinin iradesini, buradaki görüşlerini bir anlamda
kısıtlıyorsunuz. Bu, açık bir Anayasa ve İç Tüzük ihlalidir. Eğer bu yasa
Anayasa Mahkemesine götürülürse inceleme usulü açısından bu yasa iptal edilir.
Bu alışkanlıktan vazgeçelim diyorum.
Değerli arkadaşlarım, bunu da
ifade ettikten sonra aslında Türkiye'nin gerçek gündemi konusundaki görüşlerimi
sizlere arz etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, son
günlerde Türkiye’de Anayasa konuşuluyor. İçişleri Bakanımız, Adalet Bakanımız,
Başbakan Yardımcımız, aslında Anayasa’nın 175’inci maddesine göre
milletvekilleri tarafından teklif edilmesi gereken Anayasa değişiklik
tasarısını, teklifini kapı kapı dolaşmak suretiyle
anlatmaya çalışıyorlar. Bugün de bağımsız milletvekillerinden kimi
arkadaşlarımızdan randevu talep etmek suretiyle bunları arz ediyorlar. Değerli
arkadaşlar, bu yanlış, bunun yöntemi yanlış. Bugün daha 3 yeni şehidimizle
ilgili haber aldık. Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına başsağlığı
diliyorum, Türk milletine başsağlığı diliyorum. Böylesine, terörle ilgili
önemli acılarımız varken İçişleri Bakanımız bu Anayasa değişikliğiyle ilgili
konularda kapı kapı dolaşıyor. Bu yanlış değerli
arkadaşlarım. Bunu öncelikle belirtmek istedim.
Değerli arkadaşlarım, bu,
AKP’nin Anayasa değişiklik taslağına içerik olarak baktığınızda, yapılmaması
gereken birçok şeyin yapıldığını burada görüyorsunuz, hiç yapılmaması gereken
şeylerin yapıldığını görüyorsunuz. Arkadaşlarımız bunu getirirken Türkiye’de
demokrasinin gelişeceği, 12 Eylül askerî darbesinin anayasası olan bu
Anayasa’nın sivilleşeceği iddiasında bulunuyorlar. Değerli arkadaşlarım, bu
görüş doğru değil.
Bakın, size net olarak
söylüyorum, uluslararası belgeler var. Anayasa’mızın 90’ıncı maddesinin son
fıkrasına göre, usulüne göre yürürlüğe konulmuş uluslararası sözleşmeler kanun
üzerindedir ve Anayasa’ya aykırılık iddiasında bulunulamaz.
Şimdi, bu yargı bağımsızlığı
konusunda elimizde Anayasa 90’a göre çok önemli metinler var. Bakın, birincisi,
Birleşmiş Milletler Bangalore Yargı Etiği İlkeleri.
2003 tarihinde kabul edildi, Anayasa 90’a göre bu bağlayıcı. İkincisi, Avrupa
Konseyi Hâkimlerin Rolü ve Bağımsızlığı Tavsiye Kararları var. Bunda da
tarafız, bu da Anayasa’mızın 90’ıncı maddesine göre kanun üzerindedir. Üçüncüsü
de Birleşmiş Milletler Yargı Bağımsızlığı İlkeleri. Bu üç ilkeye de
Anayasa’mızın 90’ıncı maddesi gereğince uymakla yükümlüyüz. Ama AKP’li
arkadaşlar ne diyor? “İşte biz bunu demokrasi için yapıyoruz.”
Değerli arkadaşlarım, bakın,
elimdeki bu metin Adalet Bakanlığı sitesinden alınan metindir. Türkiye
Cumhuriyeti yargı sisteminin işleyişiyle ilgili İstişari
Ziyaret Raporu’dur, bu 2004 tarihlidir. Bundan önce Avrupa Birliği Komisyonu
tarafından, yargıçlar gelmek suretiyle burada birtakım ziyaretlerde bulunmuş ve
raporlar tanzim etmişti. Bakın, burada, 2004 yılında saptadıkları bütün
olaylarda, özellikle bu taslağın içindeki olayları çok acımasızca
eleştirmişlerdir.
Ben size bu elimdeki
metinlerden sadece birkaç tanesini akılda kalması için aktarmak istiyorum ve
bakın, bu görüşleri ortaya koyarken, biraz evvel ileri sürdüğüm uluslararası
belgelere atıf yapmak suretiyle Türkiye Cumhuriyeti devletini ve yargı
sistemini eleştiriyor. Bakın, hâkimlerin atama yetkisiyle ilgili ve hâkimlerin
mesleğe atanmasıyla ilgili maddelerde -Avrupa Konseyi tavsiye kararları, biraz
evvel aktardığım olaya atıf yapmak suretiyle- “Türk Anayasası’nın 159’uncu
maddesinin, Adalet Bakanı ve Bakanlık Müsteşarının Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulundan çıkarılmasını sağlayacak şekilde tadil edilmesini tavsiye etmiştik.”
diyorlar 2004 yılında. Bırakın Adalet Bakanının ve Müsteşarının Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulundan çıkartılmasını, bu taslakta bu çok daha
kuvvetlendirilmiştir.
Bakın, yine hızla geçiyorum,
zamanımız dar, on dakikada bunları aktarmak çok zor. Bakın, Yüksek Kurulun
bağımsızlığına ilişkin diğer ilkeler ve endişelerde “Cumhurbaşkanının Yüksek
Kurula üye atama yetkisinin kaldırılmasını ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulundaki temsilcilerini bizatihi kendilerinin seçmeleri hususunda
yetkilendirilmelerini tavsiye etmiştik.” diyor.
Bunu saatlerce konuşabiliriz.
Demek ki değerli arkadaşlarım, bu taslak öyle, denildiği gibi “demokrasi
taslağı” değil, dedikleri gibi Avrupa Birliğiyle uyumla ilgili değil. Lütfen
bunu aklımıza yerleştirelim ve bunu halkımıza doğru anlatalım. Halkımızı bu
işte aldatmayalım, kandırmayalım.
Değerli arkadaşlarım, iki
buçuk dakikada da şunu anlatmak istiyorum: AKP sanki partisinin kapatılmasını
istiyor. Buradan dost olarak uyarmak istiyorum, bu taslak AKP’nin hukuk devleti
ilkesini zedelemesinin odağı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılır.
Bakın, Anayasa 10 ve 40’ıncı maddelerle ilgili burada bir Anayasa değişikliği
teklifi yaptınız, sizleri uyardım. Bu geçti, Anayasa Mahkemesi bunu iptal etti,
iptal etmekle kalmadı AKP’nin laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğunun bir
numaralı kanıtı olarak kabul etti. Şimdi buraya baktığınız zaman Anayasa’nın
2’nci maddesi, değişmez, değiştirilmez hükümlerini değiştirmeye yönelik ve
yargı bağımsızlığını, hukuk devleti ilkesini ortadan kaldıracak düzenlemeleri
burada içermektedir. Bu bir teşebbüstür. Neden?
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) –
Buna inanıyor musunuz?
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) –
İnanıyorum. Neden? Bakın, özellikle sizin gibi muhafazakâr ve kendini
milliyetçi addeden arkadaşlarımıza Anayasa’nın 69’uncu maddesiyle ilgili olayı
söyleyeyim, siz onu değerlendirin.
Bakın, Anayasa’nın 69’uncu
maddesinin beşinci fıkrasını yürürlükten kaldırıyorsunuz. Ne diyor biliyor
musunuz Anayasa’nın 69’uncu maddesini beşinci fıkrası? “Bir siyasî partinin
tüzüğü ve programının 68 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı
bulunması halinde temelli kapatma kararı verilir.” Bunu kaldırdınız. Peki, 68/4
ne diyor? Okuyorum: “Siyasî partilerin tüzük ve programları ile eylemleri,
Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan
haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik
ve lâik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf veya zümre diktatörlüğünü
veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç
işlenmesini teşvik edemez.” Anayasa 69/5’i kaldırdığınız zaman her siyasi
partinin programında ve tüzüğünde bunlar olacak. Burada diyecekler ki: “Türkiye
Cumhuriyeti devleti böyledir, federal devlet olması lazım. Türkiye Cumhuriyeti
şöyle şöyledir.” Bir partinin programına, tüzüğüne bunu yaptığınız zaman bu
milleti parçalarsınız, bu milletin içine nifak tohumu sokarsanız.
Eylemleriyle ilgili de başka
bir cümle sokmuşsunuz oraya “Meclisteki sözleri ve oylarından dolayı -bu
eylemdir- hiçbir zaman bir siyasi partinin kapatılmasının nedeni olamaz.”
diyorsunuz. Hukukçu musunuz? Değilsiniz ama en azından okuduğunuzu anlamanız
lazım. Şurada kendinizi bir taraftan milliyetçi muhafazakâr olarak göreceksiniz
bir taraftan millî görüşün temsilcisi olarak göreceksiniz ama millete nifak
sokacak böyle bir olayı özgürlük için önümüze koyduğu zaman bunlara sessiz
kalacaksınız.
Değerli arkadaşlarım, siz hiç
bu…
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) –
Hem solcu olacaksınız hem darbeyi savunacaksınız!
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) -
Daha neler var, zaman yetmiyor. Zaman bulduk…
Bakın başka bir şey daha
söyleyeceğim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
Buyurunuz.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) –
Hem solcu olacaksınız hem de darbeci olacaksınız!
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) –
Solculuk demek ne demektir biliyor musunuz? Eşitlik, darbecilik demek değil,
tam bağımsızlıktan yana olmak demektir, emperyalistlerin uşağı olmamak
demektir, özgürlükten yana olmak demektir, sosyal adaletten yana olmak
demektir, hukuk devletinden yana olmak demektir, mazlumun yanında olmak
demektir.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) –
Biraz evvel dediklerinle çelişiyorsun Sayın İçli.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) –
Bu, değerli arkadaşlarım, biraz evvel uluslararası metni söyledim. Tabii
-tahrik etmekle- bazı konulara burada değinemiyorum zaman darlığı nedeniyle.
Değerli arkadaşlarım, dost
tavsiyesi, yarın bir gün ağlama zamanı gelecek, ağlamaya başlayacak birileri.
Bunları yapmayın. Bu demokrasiye yazık ediyorsunuz. Türkiye’yi böyle
tartışmalarla gerilimli ortamlara sokmak suretiyle Türkiye’de siyasi istikrarı
bozuyorsunuz. Siyasi istikrar olmazsa ekmek de olmaz, ekonomik istikrar olmaz.
Türkiye'nin sorunu açlık, Türkiye'nin sorunu işsizlik, Türkiye'nin sorunu
hoşgörüsüzlük, bunları çözmemiz lazım. Ama böyle dayatma anayasa taslaklarıyla
demokrasiye yazık edersiniz diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen Genel Kurulu
selamlayınız.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) -
Teşekkür ederim Sayın Başkanım, sağ olun.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın İçli.
Lehte Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü.
Buyurunuz Sayın Çöllü. (CHP
sıralarından alkışlar)
HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Antalya) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; denizcilik sektörünün sorunlarının
araştırılması istemiyle verilen araştırma önergesinin lehinde CHP Grubunun görüşlerini
paylaşmak üzere söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, hep
vurguladığım bir nokta var, Türkiye çok şanslı bir deniz ülkesi ve denizlerimiz
de çok ciddi ekonomik potansiyeli barındırmaktadır ancak denizlerimizden
yeterince faydalanabildiğimizi, denizlerimizin vatandaşlarımıza yeterince refah
sağlayabildiğini maalesef söylemek mümkün değildir. Yedi yıllık AKP İktidarı
döneminde de denizcilerimizin ve denizcilik sektörünün beklediği adımların
atılabildiğini de görmemek bizleri üzmektedir.
Ekonomik kriz denizcilik
sektörünü teğet geçmemiştir. Denizcilik sektörü krizi en ağır şekilde yaşayan
sektörlerden biri olmuştur. Gemi inşa sektörümüz ciddi bir kriz yaşamıştır. 20
bine yakın kişi işini, aşını kaybetmiştir. Gemi siparişleri durmuş, onlarca
sipariş iptal edilmiştir. Yaklaşık 5 milyar dolarlık iş kaybı söz konusudur.
Deniz taşımacılığımız ise büyük bir kan kaybı yaşamaktadır. Günlük gemi
kiraları 200 bin dolarlardan 50 bin dolarların çok altına düşmüştür. Türk
bayraklı gemi sayımız gerilemiş, taşımacılıkta 2003 yılındaki Türk bayraklı
gemilerin oranı yüzde 32 iken bugün yüzde 20’lere düşmüştür.
Denizcilerimiz sorunlarını
birçok kez Hükûmete aktarmaya çalışmışlar ve birkaç
toplantıya ben de katıldım ama hiçbirinde somut bir adım maalesef atılmamıştır.
Denizcilerimiz kaderine terk edilmiş ve büyük kayıplar yaşanmıştır. Bugün ise
sektör kendi dinamikleriyle harekete geçmeye çalışmakta ve krizi aşmaya
çalışmaktadır. Daha önceden kriz başladığında bir can suyu sektöre verilebilseydi
böylesine büyük bir tahribat kesinlikle yaşanmayabilirdi.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye krizi seyrederken bu alanda rakibimiz olan diğer ülkelerin neler
yaptığına lütfen bir bakalım, bu da bize ibret olur umarım. Almanya denizcilik
sektörüne yaklaşık 15 milyar dolarlık bu süreçte kredi desteği sağlamıştır.
Çin, tersanelerinde 10 milyar dolar düzeyinde kredi açarken bu ay içinde aldığı
bir kararla da 2012 yılına kadar gemi fiyatı üzerinden yüzde 17 doğrudan destek
sağlayacaktır. Fransa’da devlet hem sektörü hem de iş gücünü koruyabilmek için Chantiers de l’Atlantique
tersanelerine sermaye artırma yoluyla üçte 1 oranında ortak olmuştur. Güney
Kore tersanelerinde inşa edilen 70’e yakın gemi, ihracat teşviki kapsamındadır.
Kamu-özel iş birliğiyle son dönemlerde 4 milyar dolara yakın bir fon
oluşturulmuş ve iptali muhtemel 100’e yakın siparişin gerçekleşmesi için bu fon
devreye sokulmuştur.
Bu ülkeler kendi denizcilik
sektörlerinin krizden en az hasarla çıkmasını başarmışlardır ve bu ülkeler
milyar dolarlık fonlar oluştururken Türkiye'de sektör kaderine terk edilmiş,
yatırımcılar bankaların insafına bırakılmış, özel bankaların da kredi
konusundaki olumsuz tutumu nedeniyle sektör maalesef ağır darbe yemiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; denizcilik sektörünün yük ve yolcu taşımacılığı, limancılık
faaliyetleri, gemi inşası ve tersanecilik hizmetleri ile deniz turizmi
konularında ekonominin lokomotifi olması gerektiği tartışılmaz bir gerçektir.
Bunların yanına ayrıca eğitimi de ekleyebiliriz. Bu saydığım alanlarda
yapılması gereken daha çok iş vardır, ama bu iradenin, bu İktidarın bunu
başarabildiğini ve başarabileceğini söylemek güçtür.
Geçen yıl Denizcilik
Müsteşarlığının bütçesi konuşulurken, bu konuda görüşlerimi açıklarken
“Denizciliğin bir vizyonu, bir stratejisi yok.”
demiştim, oradaki bürokrat arkadaşlar buna haklı olarak üzülmüşlerdi. Sanıyorum
bu bir tetikleme yarattı ki bu konuda bir strateji planı hazırlamışlar, bunu da
memnuniyetle karşıladık.
Bu dokümanı inceledik ve bu
dokümanda şunları gördük: Dünya deniz ticaret filosu büyürken Türk bayraklı
gemilerle yapılan taşımacılığın düştüğünü gördük. Üç tarafı denizlerle çevrili
ülkemiz açısından bu sonuç, maalesef çok dramatik bir durumdur.
Bu planın verilerine göre
-devam ediyorum- 2003 yılında ihracatın yüzde 28’i Türk bayraklı gemilerle
gerçekleştirilirken, 2008 yılında bu rakam yüzde 15’e gerilemiştir. İthalatta
ise 2003 yılında Türk bayraklı gemilerin payı yüzde 30 olurken, 2008 yılında
ithalatın yüzde 14’ü Türk bayraklı gemilerle ancak yapılabilmiştir. Deniz
taşımacılığının kara yoluna göre katbekat ucuz olmasına karşın, hâlen yurt içi
insan taşımacılığında yüzde 95, yük taşımacılığında, maalesef, yüzde 92 kara
yoluyla yapılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu
tablo ülkemizin hak ettiği bir tablo değildir. Türkiye'nin yüzünü daha fazla
denizlere dönmesi gerekmektedir. Ancak böyle bir bakışın olmadığı da açıkça
ortadadır. Hükûmetin 2010 programına baktığımızda,
neredeyse denizcilik sektörüne hiç yer verilmediğini gördük. Doğrudan denizcilikle
ilgili iki konuyu ancak tespit edebildim. Türk limanları için yönetim modeli
hazırlanacak, kıyı yapıları master planı
tamamlanacak, iki konu da demir yoluyla bağlantılı olarak geçmektedir Hükûmetin programında. İki başlık ile denizcilik sektörünün
önem ve değerinin anlaşılabildiğini söylemek, maalesef, mümkün değildir.
Öncelikle denizciliğimizin önem ve değerinin yönetim kadrolarının zihinlerine
yerleşmesi gerekmektedir. Yoksa, bu iki başlıkla
denizciliğin nefes alması ve gelişmesi mümkün değildir değerli arkadaşlar.
Denizciliğimiz ağır bir krizi
yaşarken, gemi inşa sanayisinde büyük kayıplar yaşanırken, deniz taşımacılığı
acil destekler beklerken Hükûmetin 2010 yılı için
bunlardan hiç bahsetmemesi, programına bunlarla ilgili hiçbir şey almaması
denizciliğimiz adına kaygı verici bir gelişmedir.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye, aslında denizci bir ülkedir, ancak uzun yıllar önce denizciliğimiz
ihmal edilmiş, öncelik ve yatırımlar kara yoluna kaydırılmıştır. Bu nedenle de
denizciliğimiz geri kalmıştır.
Geçen yıl burada, bu Mecliste
bir kanun kabul ettik. Liman özelleştirmelerinden sağlanan gelirden kara
yolları ve demir yolları yatırımlarına kaynak aktarılması öngörüldü bu yasada,
yani limanları satacağız, gelirini kara yollarına aktaracağız. Bu anlayışla
denizciliğimizin gelişmesi mümkün müdür değerli arkadaşlar?
Denizciliğimizin gelişmesi
için beraberinde amatör denizciliğe de büyük önem verilmesi gerekmektedir. Bu
çerçevede, özellikle motorlu taşıtlar vergisi nedeniyle ciddi bir engel vardı.
El birliğiyle bir çalışma yaptık ve bir yeni dönemi başlattık, yabancı bayraklı
gemilerin de Türk Bayrağı’na geçmesi için bir düzenleme daha oldu. Peki,
istenen düzeyde bir geçiş sağlandı mı bu düzenlemenin ardından? Neden olmadı?
Çünkü sisteme bir güvensizlik var. Bu güveni vermediğimiz sürece mesafe almamız
mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri,
küresel krizin etkisiyle Türkiye’de denizcilik sektörü de dâhil tüm reel
sektöre yönelik finansman imkânları güçleşmiştir. Nakit işletme sermayesi
yetersizliği şirketlerin topyekûn faaliyetlerine olumsuz etki yaratmıştır.
Finansal açıdan denizcilik sektörüne yönelik belirli kotalar itibarıyla nakit
borçlanma ve sermaye sağlamak üzere kredi yapılandırma ve teminat imkânları
artırılmalıdır. Bu amaçla Eximbank’ın yanı sıra kamu
bankaları, özellikle Ziraat Bankası da devreye sokulmalıdır. Bir medya grubunun
el değiştirmesi için kamu bankaları hiç çekinmeden 1 kişiye 750 milyon dolar
kredi açarken, binlerce kişiye istihdam sağlayan, Türkiye için son derece
önemli katma değerler yaratabilecek denizcilik sektörü için hiçbir adım
atılmaması kabul edilebilir bir gelişme değildir.
Gemi inşa ve yan sanayinin
ayakta kalabilmesi için tersanelerin de ayakta kalabilmesi gereği açıktır. Bu
nedenle, tersanelerimizdeki gemi yatırımları ve diğer ülke tersanelerindeki
Türk armatör yatırımlarının da banka kredilerinin ötelenmesi ve
teminatlandırılması amacıyla uygun bir kredi, garanti, fon ya da güvence
sistemi sektöre yönelik uygulanmalıdır. Kamu kesimi tarafından gemi inşa ve
taşıma talebi yaratılmalıdır.
Bakın, denizciliğin rotasını
çizmesi gereken Denizcilik Müsteşarlığının hâlen bir kanunu yoktur. Yedi yıldır
bu konuda da kimse elini kıpırdatmamaktadır. Denizcilik Müsteşarlığının ulaşım,
taşıma, gemi inşa ve turizm boyutlarıyla sektöre yönelik tüm hizmetlere
odaklanan yeni ve kapsamlı bir organizasyona ihtiyacı olduğu açıktır.
Türkiye’nin gemi inşa
sanayisi taşımacılık, kruvaziyer turizm ile marina
yatırımlarına öncelik vermesi büyük önem taşımaktadır. Akdeniz çanağında
dolaşan 600 bin dolayındaki yatı ülkemiz marinalarına çekebilmeliyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Devamla) –
Balıkçı barınaklarımızın bu kapsamda, atıl durumdaki marina yatırımları için
değerlendirilmesinde büyük fayda vardır. Türkiye, koster filosunu mutlaka
yenilemelidir. Bunun için gerekli adımların bir an önce atılmasında fayda
vardır. Deniz ticaret hacmindeki artış ile birlikte sektörün ihtiyaç duyduğu
insan gücünün yetiştirilmesi de öncelikliler arasında olmalıdır. Gençlerimizi,
işsizliğin sosyal patlama eşiğine ulaştığı ülkemizde deniz ticaret filosunun
gemi adamı ihtiyacı doğrultusunda yetiştirerek istihdam olanağı
sağlayabilmeliyiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kaynaklarımız sınırlı ise -ki öyle- o zaman stratejik bir
planlama yapıp en fazla katma değeri yaratacak alanlar için kaynaklarımızı
kullanmalıyız. Denizlerimiz ülkemize en fazla katma değeri sağlayabilecek,
ekonominin can simidi olabilecek bir potansiyele sahiptir. Türkiye, elindeki
can simidine sarılmayı denemeli, krizi fırsata dönüştürmelidir. Bu anlamda bir
araştırma komisyonu kurularak denizciliğimizin yalnızca bugün yaşadığı
sorunları değil, “Denizcilikte gelecekte nerede olacağız, bunun için ne yapmalıdır”ı somut olarak belirlemeli, Türkiye
denizciliğinin yol haritasını oluşturmalıyız.
Bu nedenle araştırma
komisyonu kurulması konusunda verilen önergenin kabul edilmesini diliyor,
sizleri saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın
Çöllü.
Sayın Bulut, sisteme
girmişsiniz, ne için acaba?
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir)
– 60’ıncı maddeye göre kısa bir söz…
BAŞKAN – Buyurunuz.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir)
– Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Efendim,
Komşumuz Yunanistan’da 15
Ocak-15 Haziran tarihleri arasında balık tutmak yasaktır, kaçak avlananların
gemileri batırılmaktadır. Türkiye'de denize ve deniz altına tamamıyla bir
ticari gözlükle bakılmakta, sürekli Hükûmeti,
Bakanlığı baskı altına alıp avlanmayı serbest bırakmaya çalışmaktadırlar. Bunun
önlenmesi konusunda önce toplumda bilinçlenmenin oluşması ve eğitim
kurumlarımıza, ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarımıza, deniz ve denizcilikle
ilgili derslerin mutlaka konulması gerekmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın Bulut.
Aleyhte Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan. (BDP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Aslında bu konuda, Milliyetçi
Hareket Partisinin, denizcilik sektörünün sorunlarının araştırılmasıyla ilgili
önergesiyle bağlantılı, benzer, diğer parti gruplarının, bizim de balıkçılık
sorunlarıyla ilgili vermiş olduğumuz araştırma önergeleri var. Bu kadar önemli
bir konuda Danışma Kurulunda uzlaşma sağlanamayınca gündeme getirildiğinde,
bugüne kadarki deneyimlerimizden gördüğümüz kadarıyla maalesef bu tür
önergelerin arada kaynadığı ve kabul edilmediği, reddedildiği yolundadır.
Denizcilik sektörü denince
akla, balıkçılık, deniz turizmi, ulaşım, gemi sanayisi, yat limanları,
tersaneler, iş güvenliği, denizdeki doğal gaz, petrol aramaları; yine de gemi
sicili, gemi bayrakları, yeniden düzenlemeler, sigorta sorunları, vergiler,
uluslararası tahkim, ithalat ve ihracatta Türkiye'nin payı, taşımacılıkta
Türkiye'nin payı… Bütün bu devasa konuları çok yakından ilgilendiren bir konuda
gerçekten Meclisin bütün gruplarının ortak bir uzlaşıya varması zorunlu.
Benzeri bir durum daha önce de yaşandı, kayıp çocuklarla ilgili, biliyorsunuz.
Burada önerge kabul edilmedi ama daha sonra bütün grupların bu konuda
önergeleri olduğu için bir araya gelindi ve bu konuda ortaklaşıldı.
Bu konuda, Mecliste grubu bulunan bütün partileri denizcilik sektörünün,
denizciliğin sorunları konusunda ortak bir mutabakata davet ediyoruz ve
gerçekten bu konuda bir araştırma komisyonu kurulması ekonomik küresel kriz
boyutuyla da olsa son derece önemli.
Neden diyeceksiniz? Üç tarafı
denizlerle çevrili, gölleri, akarsuları, zengin coğrafi stratejik konumuyla tarihî,
turistik, tarımsal ürünleri, çeşitli yer altı, yer üstü zenginlikleri olan
ülkemizde denizciliğin en önemli alanlarından biri de balıkçılık. Küresel ekonomik kriz sonrası Karadeniz, Marmara, Ege, Akdeniz'e
olan 178 bin kilometre kıyı şeridi, 1 milyon hektarın üzerindeki sulama
alanları, 3.442 kilometrelik akarsuları da, buna denize açılan akarsuları da
dâhil ettiğimiz zaman sadece Akdeniz'de 5 bin, Karadeniz'de 1.700 canlı türü,
yine Karadeniz'de 247, Marmara'da 200, Ege'de 300, Akdeniz'de de 500 balık
türünün yaşadığı dikkate alınacak olursa dünya balıkçılık sektörü hızla
gelişirken ülkemizde Avrupa Birliği süreciyle birlikte yapılan mevzuat
değişiklikleri dışında ulusal bir politika üretilmiyor, planlama yapılmıyor,
farklı bakanlık, genel müdürlük ve müsteşarlıklarla yönetilen sorunlar
yaşanıyor.
Evet, daha önce burada
Denizcilik Müsteşarlığının kurulması yönünde bir yasa tartışması yaşandı ve
ülkemizin bu devasa sorunları, maalesef müsteşarlık bürokrasisine hapsettik.
Bu, Türkiye'nin hak ettiği bir durum değildir.
Yine Hükümet Programı'na
bakıyoruz, maalesef denizcilikle ilgili bir programda dişe dokunur bir şey yok.
Oysaki Sayın Başbakan da denizci bir aileden geliyor. Orta Vadeli Program’a
bakıyoruz 2012’ye kadar, yine bu konuda bir görüş, bir öngörü, bir planlama
yok.
Peki, şu sorunun cevabını
aramak gerekiyor: Vatan sadece toprak mı? Yani karasularıyla beraber deniziyle,
hava sahasıyla da bir bütün değil mi? O zaman, denizcilik alanında niye bir
politika belirlenmiyor? Bu konuda ciddi bir boşluk olduğunu görüyoruz.
Bizim parti olarak öngörümüz,
görüşümüz çok açık ve çok net: Bu konuda bir denizcilik bakanlığı kurulsun.
Evet, çok açık söylüyoruz: Denizcilik Müsteşarlığının bürokrasisine devasa
denizcilik sorunlarını hapsetmek Türkiye'ye yapılacak en büyük haksızlıktır.
Bunu çok açık olarak ifade ediyoruz. Üç tarafı denizlerle çevrili olan, bunca
potansiyeli olan bir ülkede denizcilik bakanlığının kurulması için de bir
araştırma komisyonunun… Benzer ve ilgili bütün araştırma önergelerini bir araya
getirerek bütün grup başkan vekillerinin de bu konuda bir uzlaşı araması
gerekiyor.
Bakıyoruz, bilinçsiz avlanma
var, denetimsizlik var, plansızlık var, kültür balıkçılığında sorunlar var,
kaynaklar hızla tüketiliyor, balıkçılık sektöründe Türkiye zenginlikleri ve
değerlerinin farkında değil. Hamsi avında bile, bereketli bir sene geçiyoruz,
bir sezon yaşıyoruz, hamsi bol yakalandığı zaman görüyoruz ki 300 bin tonu
aşkın miktarı, bir kısmı balık unu yapılıyor ama gerisi denize dökülüyor. Yine,
yağ fabrikalarına yok denecek fiyatlarla satılıyor ve üretici kendi mazotunun
parasını çıkaramıyor. Büyük bir ihracat potansiyeline rağmen, iç tüketimi dahi
karşılayamayan balıkçılık sektörünün yaşadığı sorunlar, destek, teşvik ve
bilinçli avlanma konularında yeni politikaların hayata geçirilmesini zorunlu
kılıyor. Kıyı balıkçılığının yanı sıra açık denizlerde yapılan avlanmalarda
komşu ülkelerle yaşadığımız sorunlar nedeniyle birçok balıkçımız maalesef
yaşamını yitirdi. Ukrayna’da, yine Bulgaristan karasularında balıkçılarımıza
açılan ateş sonucu balıkçılarımız öldürüldü.
Bunların hepsini gördüğümüz
zaman, gemi sektörünün, yat limanlarının, tersanelerin, her gün bir iş kazası
olarak gündeme gelen iş güvenliğinin yanında denizciliğimizin getirileri olan
bazı konuların da dikkate alınmadığını görüyoruz. Örneğin, petrol haritasına
göre Kafkaslardan, Azerbaycan’dan Karadeniz kıyısına, Bulgaristan ve Romanya’ya
kadar olan bir şeritte petrol yataklarının bulunduğu belirtiliyor ama petrol
konusunda bugüne kadar arama sondajlarının binde 1 bile bir düzeye ulaşmadığını
görüyoruz. Bunu yapamayan bir Türkiye, maalesef, Sinop 1 sondaj kuyusuyla
Brezilya’yla ortaklık yapıyor, altı aylığına dünya kadar para ödüyor. Şunu çok
açıklıkla söyleyebiliriz: Sinop 1 kuyusunda, açıklarında yapılan petrol
aramalarında Türkiye, kendi sanayisiyle, kendi imkânlarıyla, kendi
endüstrisiyle böylesi bir platformu inşa edecek güç ve kudrettedir. Türkiye,
sanayisinin bu güç ve kudretine ve imkânına rağmen, maalesef, kredi, teşvik,
özendirme olmadığı için Brezilya’yla gidip anlaşma yapıp, petrol kuyusu için
ortaklık yapıp Türkiye’ye getiriyoruz. Bu destek, bu kredi, bu teşviki kendi
gemi endüstrimizde ve sanayisinde, bırakın, verdiğimiz takdirde çok rahatlıkla
bu platformların yapılabileceğini söyleyebiliriz.
Gemi sicilleriyle ilgili,
gemi bayraklarıyla ilgili, taşımayla ilgili, taşıma güvenliğiyle ilgili, Aden
Körfezi’ndeki korsan olaylarıyla ilgili her gün… Daha yakın zamanda bir gemimiz
alıkonuldu. Bütün bunlar bir bütündür. Bunları birbirinden ayıramazsınız.
Bunları ayırmaya kalktığınız zaman Türkiye’ye haksızlık edersiniz, Türkiye'nin
potansiyelini değerlendirmemiş olursunuz. Sırf bu önerge iktidar partisinin
dışında geliyor diye bizler de muhalefet edip bunu reddettiğimiz zaman,
maalesef, Türkiye'nin çok can alıcı sorunları konusunda ortaklaşamıyoruz.
Buradan tekrar söylüyorum, AK PARTİ grup başkan vekillerine soruyorum ve
gerçekten ana muhalefete: Sizler daha önce benzer bir ortam yaşadınız. Bizim de
önergelerimiz var. Gelin, burada bir uzlaşı çıkaralım, denizcilikle ilgili,
bütün yönleriyle ilgili bir araştırma komisyonunun kurulması konusunda uzlaşı
sağlayalım. Doğru olanı budur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi
tamamlayın.
HASİP KAPLAN (Devamla) –
Farklı yönleriyle verilen araştırma önergeleri vardır. Bu araştırma önergeleri
doğrultusunda bu Meclisin -bugüne kadar altı tane araştırma komisyonu kuruldu-
en hayırlı işlerden birini yapmış olacağına inanıyorum. Bu duygularla, bizler
de planlı, kurumsal bir yaklaşımla ancak bu sorununun çözüleceğine inanıyoruz.
Yoksa politikacılar diyordu: “Deniz götüreceğiz size, bize oylarınızı verin.”
Atatürk Barajı sayesinde Pertek’e de feribot gidiyor. Sayın Kamer Genç
feribotla gitmiştir. Geçen gün Sayın Dengir Mir
Fırat’ı da feribotla Adıyaman’a gönderdik. Yani içerlerde de deniz büyüyor.
Van’a da “deniz…” “Bahrevan” diyoruz biz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kaplan, lütfen
sözünüzü tamamlayınız.
HASİP KAPLAN (Devamla) -
Böylesi önemli konuların, politikacıların seçim yatırımı olarak “Size deniz
getireceğiz, oylarınızı verin.” noktasından çok daha ciddi bir platforma
taşınması elimizdedir. Davetimizdir. Gelin, bu araştırma önergeleri konusunda
bir uzlaşı sağlayalım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın Kaplan.
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) –
Sayın Başkan, oylamaya geçmeden evvel yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Yoklama istiyorsunuz.
Sayın Anadol,
Sayın Korkmaz, Sayın Özdemir, Sayın Arifağaoğlu,
Sayın Keleş, Sayın Güvel, Sayın Köse, Sayın Çöllü,
Sayın Paçarız, Sayın Dibek, Sayın Aslan, Sayın Aslanoğlu,
Sayın Arat, Sayın Aydoğan, Sayın Yıldız, Sayın
Tütüncü, Sayın Kaptan, Sayın Öztürk, Sayın Süner, Sayın Küçük.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yeter
sayısı yoktur.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.41
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.54
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 79’uncu Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN – İstem üzerine
yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi yoklama işlemini
tekrarlıyorum.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yeter
sayısı vardır.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- (10/331, 10/504) esas numaralı Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergelerin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 30/3/2010
Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN – Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Öneri kabul edilmemiştir.
Şimdi de Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
2.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesine; 490 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine
göre temel kanun olarak ve bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin AK PARTİ
Grubu önerisi
30/3/2010
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 30.03.2010
Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda siyasi parti grupları arasında oybirliği
sağlanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Bekir
Bozdağ
Yozgat
AK
PARTİ Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Gelen Kâğıtlar listesinde
yayınlanan ve bastırılarak dağıtılan 490 Sıra Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri
ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 48 saat geçmeden bu kısmın 5 inci sırasına
alınması, diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi.
Genel Kurulun; 06, 13, 20, 27
Nisan 2010 Salı günkü birleşimlerinde 1 saat sözlü soruları müteakip diğer
denetim konularının görüşülmeyerek gündemdeki kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işler kısmında yer alan işlerin görüşülmesi. 7, 14,
21, 28 Nisan 2010 Çarşamba günkü birleşimlerde Sözlü Soruların görüşülmemesi.
Genel Kurulun; 06, 13, 20, 27
Nisan 2010 Salı günkü birleşimlerinde 15:00-20:00
saatleri arasında, 01, 07, 08, 14, 15, 21, 22, 28, 29 Nisan 2010 Çarşamba ve
Perşembe günkü birleşimlerde 13:00-20:00 saatleri arasında çalışmalarını
sürdürmesi.
490 Sıra Sayılı Kanun
Teklifinin İç Tüzüğün 91. maddesine göre Temel Kanun olarak görüşülmesi ve
bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması,
Önerilmiştir.
490 Sıra Sayılı
Seçimlerin Temel Hükümleri ve
Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi
Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/636)
BÖLÜMLER |
BÖLÜM MADDELERİ |
BÖLÜMDEKİ MADDE SAYISI |
|
1. BÖLÜM |
1 - 17 |
17 |
|
2. BÖLÜM |
18-33 (Geçici madde dahil) |
17 |
|
|
Toplam Madde Sayısı |
34 |
|
BAŞKAN – Lehte Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın.
Buyurunuz Sayın Aydın. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ grup önerisinin lehinde söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bugünkü
Danışma Kurulunda siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından
bizler de AK PARTİ olarak özellikle nisan ayındaki çalışma sistemini, takvimini
belirlemek adına, çalışma saatlerini düzenlemek adına bir grup önerisiyle
huzurunuza geldik.
Değerli arkadaşlar, bu grup
önerimizde özellikle nisan ayında salı günkü birleşimlerde sözlü sorularla, bir
saatlik denetimle birlikte akabinde gündemdeki kanun teklif ve tasarıları
görüşülecek. Yine çarşamba ve perşembe günleri de, sıradaki, gündemde olan
kanun tasarı ve teklifleri görüşülecektir. Yine salı günleri saat 15.00 ile
20.00 arası, çarşamba ve perşembe günleri de 13.00 ile 20.00 arasında
Meclisimiz çalışacaktır.
Tabii,
değerli arkadaşlar, özellikle halkımızın gündeminde olan ve acil beklemiş
olduğu birtakım taleplerin, yasa tasarı ve tekliflerinin çıkması adına da bu
grup önerimizle biz Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında
Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanunu’nda değişiklik yapılmasına dair Haluk İpek
Bey’in teklifinin burada görüşülmesi, kanunlaşması adına bu grup önerisini
getirmiş oluyoruz. Zira malumlarınız olduğu
üzere seçimlere bir yıl kala yapılacak olan değişiklikler bir sonraki seçimde
uygulanamayacağından bu takvime gelmeden, girmeden bu kanunun çıkması
gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, bu kanun
takriben, zannediyorum, geçici maddesiyle birlikte otuz dört maddeden oluştuğu
için, ayrıca yine grup önerimizde belirttiğimiz üzere temel kanun olarak
görüşülecektir. Bu kanunda seçimlerin tarafsız ve dürüst bir şekilde
yapılmasını sağlayacak eşit, özgür ve adil bir seçim için ciddi tedbirler yer
alıyor. Yine, seçim ve sandık güvenliğiyle ilgili tedbirler ile oy sayım ve
dökümüne ilişkin esaslar düzenleniyor. Oy kabini, oy sandığı, oy zarfları, oy
pusulasıyla ilgili tereddüde yol açan hususlar, esaslar düzenleniyor. Yine, bu
kanun kapsamında olmayıp da uygulamada Yüksek Seçim Kurulunun içtihatlarıyla
yer alan birtakım hususlar kanuna dercedilmek
suretiyle de kanundaki eksiklik de giderilmiş oluyor ve yine değerli
arkadaşlar, söz konusu Seçim Kanunu’yla ilgili propaganda serbestisi
ve yasakları yeniden düzenleniyor. Özellikle hepimizin, herkesin, kamuoyunun
şikâyeti olan cadde ve sokakların süslemesinden tutun da yine, gün batımı
noktasındaki -özellikle milletvekili arkadaşlarımızın da birçok dosyası var bu
noktada zannediyorum; 60’ın üzerinde dosya, sırf bu konuyla ilgili, karma komisyonda,
Anayasa Komisyonunda bekliyor- gün batımıyla ilgili de yeniden propaganda serbestisi adına iki saatlik bir ilave süreyle de bu sıkıntı
da giderilmiş oluyor.
Gerçekten
tamamen objektif, tamamen dürüst ve millî iradenin bir şekilde sandığa yansıtılması
adına çok ciddi tedbirlerin, önlemlerin alındığı, seçim bürolarından tutun da
oy kullanma bitimine kadar, şikâyet ve itirazlara yönelik çok esaslı
değişiklikler, düzenlemeler getiriliyor ve hak talepleri noktasında da,
seçmenin hak talepleri noktasında, haksızlığa uğrayan seçmenin hak talepleri
noktasında da çok ileri bir adım olarak inşallah yarından itibaren hep birlikte
görüşeceğiz diyoruz.
Bu nedenle, grup önerimizin
lehinde olduğumuzu belirtiyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Aydın.
Aleyhte, Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün Genel Kurulumuzun bir
haftalık çalışmasının ilk günü, dolayısıyla gündem belirleme günü. Biz her
defasında olduğu gibi, ülkemizin sorunlarının çözümü, milletimizin
beklentilerinin çözümü için hukuk oluşturulmasının sorumluluğu siyasi iktidarın
üzerindedir, gündemi belirleme hakkı da onların üzerindedir diye ifade
ediyoruz. Ancak bu gündem belirlenmesinde bir teamül hâline gelen bir
uygulamamız var, sürekli olarak, Genel Kurulda grubu bulunan siyasi partilerin
uzlaşmasıyla, oy birliğiyle gündem belirleyip görüşülecek kanunlara sıra
kazandırmak bir usuldür, bir müzakerede önemli bir unsurdur diye düşünüyoruz ve
her defasında bu iş birliğini zorluyoruz. Ancak sizler de bilirsiniz ki Türkiye
Büyük Millet Meclisinin gündemi milletin gündemiyle paralellik taşıması bir
zorunluluktur. Halkımızın beklentileri veya sorunlarının çözümü için hukuk
oluşturma önceliğinde halkımızın gündemi, milletimizin beklentisi doğrultusunda
bekleyen kanunların bir an önce Genel Kurulda görüşülerek uygulamaya geçilmesi
esastır. Şu anda Genel Kurula inmiş bulunan, komisyonlarda görüşülmesi
tamamlanmış yüz seksen bir adet kanun teklifi ve tasarısı sıra beklemektedir
ama ne yazık ki siyasi iktidar her hafta bir ihtiyacı beyan ederek bu gündemi,
bu kazanılmış sırayı sürekli değiştirmektedir.
Geçen hafta oy birliğiyle
belirlenmiş bir gündemi vardı Genel Kurulun. 486 ve 487’nci
sıra sayılı kanun tasarılarında ülkemizde kurulması öngörülen üniversitelerin
kanunlarını görüşecektik sonra da İmar Bankasıyla ilgili 477 sıra sayılı kanunu
görüşecektik ama bu hafta başında siyasi iktidar bir kanun teklifinin sıraya
alınması ve temel kanun olarak görüşülmesini oy çokluğuyla kabul ettirmenin, oy
birliği aramadan oy çokluğuyla kabul ettirmenin yolunu tekrar denedi. Genel
Kurulda müzakerenin selameti açısından çok gerekli ve önemli gördüğümüz uzlaşma
yine siyasi iktidarın kendi kararıyla maalesef tekrar bozuldu.
Değerli milletvekilleri,
burada ülkemiz ve milletimiz için hayırlı birtakım sonuçlar hasıl
edebilmek için iş birliğini ve güvene dayalı bir birlikte çalışmayı
önemsiyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz her defasında toplumun
gündeminde olan, ülkemizin sorunları arasında önceliği olan konuların Genel
Kurula getirilmesi, bunlara çözüm olacak hukukun geliştirilmesi, kurulmasını
çok önemsiyoruz ve bunu her defasında iktidar partisinin grup yöneticilerine
ifade ediyoruz.
Bakın, bugün, Milliyetçi
Hareket Partisi olarak ülke gündemine alınmasını önemsediğimiz denizcilik
sektörünün sorunlarının Genel Kurulda görüşülmesi için daha önce vermiş
olduğumuz araştırma önergesinin gündeme alınmasını teklif ettik. Gerçekten,
denizcilik sektörü ülkemizin geleceği açısından, ekonomisi açısından çok
önemli, çok değerli ama denizcilik sektörünün sorunlarını konuşmak için burada
talep etmemize rağmen Sayın Bakan gelip Genel Kurula bilgi verip buna dayalı
olarak grupların da konuşma imkânı sağlanamadı.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Başkan, uğultu oluyor, dinleyemiyoruz.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, biraz sessiz olursanız...
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Bu
sebeple, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz de daha önce verdiğimiz
araştırma önergesinin gündeme alınmasını istedik ve bir komisyon kurulmasını
talep ettik. Gerçekten kabul etmek gerekir ki çok sayıda insanımıza istihdam
sağlayan denizcilik sektörü, ülke ekonomisinde çok önemli katkıları olan
denizcilik sektörünün içinde bulunduğu sorunlara bigâne kalmamızı kimse
beklememeli. Bu sorunlara bu Meclis, bu Genel Kurul çözüm üretmeli, sorunlar
araştırılmalı, belirlenmeli; gerekiyorsa hukuk, kanun çıkartılmalı. Talebimiz
maalesef çoğunluğun oyuyla reddedilmiş bulunuyor.
Değerli milletvekilleri,
bakınız, çoğunluğun iradesiyle hukuk kurmak, iç tüzük belirlemek çok doğru bir
yol değil. Bu ülke hepimizin, bu millete karşı hepimiz birlikte sorumluyuz ama
İç Tüzük’ün amir hükmünü burada çoğunluğun iradesiyle ortadan kaldırıyoruz. İç
Tüzük’ün 98’inci maddesinde “Haftada en az iki gün bir saatten az olmamak üzere
denetim yapılır.” deniyor. Bu, İç Tüzük’ün 98’inci maddesinin amir hükmüdür ama
ne hikmetse siyasi iktidar denetimden kaçmayı -bu yol değil, bu asla tavsiye
edilmez yani bu hesabı geleceğe ertelemek hiç akıllıca değil- bir usul hâline
getirdi, çarşamba günlerini denetim günü olmaktan çıkarttı. Biz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak eğer burada sağlıklı bir müzakere yapılması ve gerçekten
ülke sorunlarına çözüm üretilmesi, birlikte çözüm üretilmesi önemseniyorsa bu
İç Tüzük’ün hepimizi bağlayan hükmüne uyulmasını çok gerekli ve değerli, önemli
bulmaktayız.
Değerli milletvekilleri,
kendi hukukumuza kendimiz uymazsak bu milletten hukuka uymasını veya ülkenin
hukuk devleti olduğu iddiasını nasıl inandırıcı oluruz, nasıl ikna edebiliriz?
“İç Tüzük’ün 98’inci maddesini niye uygulamıyorsunuz?” diye soruya nasıl cevap
vereceksiniz? Ama oy çoğunluğu, çoğunluk demokrasisi, denetimden kaçan bir
yönetim anlayışı… Bunların hiç de demokratik olmadığını hiç de Türkiye’ye
yakışır, bu Meclise yakışır bir davranış biçimi olmadığını tekrar ifade
ediyorum.
Bu sebeple, biz, AKP’nin
getirmiş olduğu ve bir aylık, bakın, dikkatinize sunuyorum, bir aylık, nisan
ayının tamamını programlayan bir grup önerisi getiriyorsunuz. Bu grup önerisini
biliyorum ki, inanıyorum ki belki de yarın veya önümüzdeki haftanın başında
tekrar değiştireceksiniz. Şunu haftalık yapsanız… Gerçekten, biz tekrar
ediyoruz, ülke sorunlarının çözümünün sorumlusu olan siyasi iktidar gündemi
belirlemek gibi bir hakka sahip ama, yani kendi
belirlediğiniz gündemi bir gün sonra değiştirmek gibi bir duruma düşmüş olmak da
ciddiyetten uzak bir davranış veya inandırıcılıktan uzak bir davranış.
Şimdi, nisan ayı sonuna kadar
hem çalışma saatlerini hem de gündemin önceliklerini belirliyorsunuz. Buna
uyamayacağınız gün gibi aşikâr. Önümüzdeki hafta getireceğiniz Anayasa değişikliğinin
görüşülmesiyle ilgili özel bir gündem çalışma saati belirleyeceğiniz belli.
Niye, bu biline biline, görüle görüle
bir aylık grup kararı aldırıyorsunuz? Gerçekten mesele ciddiyetten uzaklaşıyor.
Bizi millet izliyor, halkımız izliyor ama tekrar ediyoruz. Bakın, Ticaret
Kanunu kaldı bir yerde, Borçlar Kanunu kaldı. Hâlbuki Türkiye'nin şu kriz
ortamında en önemli ihtiyaç duyduğu hukuk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu.
HALUK İPEK (Ankara) –
Çıkaralım.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Hemen
getirelim.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
Hemen getirin, önümüzdeki hafta başlayalım. Burada milletime sizi şikâyet
ediyorum. Hemen getirin, önümüzdeki hafta başlayalım, hatta özel bir program
yapalım, nisan ayının sonuna kadar Borçlar Kanunu’nu ve Ticaret Kanunu’nu
geçirelim.
HALUK İPEK
(Ankara) – Tamam.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
Hadi buyurun. Ama sürekli…
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) –
Önce Anayasa’yı…
MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
Hadi buyurun, hiç itiraz yok.
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) –
Anayasa’yı bir halledelim, ondan sonra olur. Anayasa’yı da arada hallederiz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
Anayasa karnınızı doyurmaz.
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) –
Doyurur, doyurur.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Bu
milletin ihtiyacı, işsizlik, açlık, yoksulluk.
ASIM AYKAN (Trabzon) –
Anayasa, Anayasa…
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) –
Önce Anayasa’yı halledelim.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
Sayın Milletvekilim, gezmiyor musunuz Anadolu’yu? Açlığın, yoksulluğun sebebi
Anayasa değişikliği değil. Yedi senedir iktidardasınız. Bu yedi senedeki
icraatınız bu Anayasa’yla şekillendi. Dolayısıyla, milleti kandırmayalım,
milleti gözünün içine bakıp uyutmayalım.
Bakınız, biz bu hafta sonu
Urfa’daydık, Şanlıurfa’da. Şanlıurfa sokaklarını geziniz -sayın
Şanlıurfa milletvekilleri buradaysa kendilerine bakarak söylüyorum- çok sayıda
tefeci büro açmış, çalışıyor. 100 lira çektiriyor, tefeciden 80 lira alıyor. Ülkenin içine düştüğü durum bu.
Değerli arkadaşlar, yani
sonucu sorgulamak anlamında söylemiyorum ama yaptığımızı sorgulayalım. Eğer
milletimize karşı sorumlulukta samimiysek bu ülkenin sorunlarının çözümü
konusunda çalışma gündemi belirlememiz lazım.
Bakın, Türkiye Odalar
Birliği, MÜSİAD, TÜSİAD, tüm ekonominin örgütlü gücü bugün bir araya geliyor
“Türkiye'nin temel sorunu işsizliktir, istihdamdır.” diye karar veriyor ve açıklamada
bulunuyor. Hâlbuki siz bunlara Anayasa’yı değiştirelim diye gittiniz, onlar
size “Gelin bu işsizliğe ve istihdama çözüm bulalım.” diyorlar. Siz bunu yok
sayıyorsunuz. Tekrar ediyorum, gelin bu Borçlar Kanunu’nu ve Ticaret Kanunu’nu
çıkaralım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
Buyurunuz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – İş
hayatı, çalışma hayatı sizden bunu bekliyor.
Dolayısıyla, değerli
milletvekilleri, özellikle AKP Grubu yöneticilerini tekrar tekrar
buradan uyarıyorum: Ülkenin ve milletin gündemine uygun bir sıralama yapalım.
Onları konuşalım, onları birlikte müzakere edelim. Yani bu seçim kanunlarıyla
oynamak, her iktidarın her dönemde bir zaafı olmuştur. Niye ihtiyaç
duyuyorsunuz Seçim Kanunu’yla, Siyasi Partiler Kanunu’yla oynamaya? Temel
kanunları, Anayasa’sıyla, Seçim ve Siyasi Partiler Kanunu’yla, bunları bir
bütünlük içerisinde ve uzlaşmayla, bir mutabakatla değiştirmeniz lazım. Şimdi,
orasından burasından, gerçekten… Yani çok da önemsemiyorum, getirilen hususlar
önemsiz demiyorum ama temel sorun bu değil. Temel sorun gerçekten demokrasiyi
katılımcı bir seviyeye ulaştırmaksa Siyasi Partiler Kanunu’ndan başlamanız
lazım, parti içi demokrasiyi kurmanız lazım, getireceğiniz teklif onu
getirmeli, Anayasa değişikliği onu getirmeli.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen sözünüzü
bağlayınız Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Ama her defasında bunu
konuşuyoruz değerli dostlar. Burada müzakere yapıyoruz, burada milletin
sorunlarının çözümü için hukuk kuruyoruz, bunu birlikte kurmak gibi bir
mecburiyetimiz var. “Ben dedim oldu. Ben yaptım oldu. Ben istedim oldu. Benim
parmak çoğunluğum var, oldu.” metodu hiç kimseye fayda getirmemiştir. Onun
için, güvene dayalı iş birliğini öncelikle siyasi iktidar partisi grubunun
ısrarla takip etmesi ve buna bağlı kalması lazım.
Biz, bu şekilde, iktidar
partisinin grup önerisini doğru bulmuyoruz, hak bulmuyoruz ve bu usule
öncelikle itiraz ederek bu grup önerisine hayır diyoruz.
Bu duygularla, bu
düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın Şandır.
Lehte, Van Milletvekili İkram
Dinçer. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz.
ZÜLFÜKAR İZOL (Şanlıurfa) –
Sayın Başkan, Grup Başkan Vekili Sayın Şandır…
BAŞKAN – Anlayamadım.
ZÜLFÜKAR İZOL (Şanlıurfa) –
Sayın Şandır Urfa’yla ilgili, Urfa’nın sokaklarında tefecilerin olduğunu, bütün
sokaklarda tefeci olduğunu söyleyerek sataşmada bulundu. Yani Şanlıurfa…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Yok
mu? Yok de bakayım!
OKTAY VURAL (İzmir) – Boyacı
çocuklar vardı ilkokulda!
BAŞKAN – Yok, sataşma olacak
bir söz ben duymadım efendim.
ZÜLFÜKAR İZOL (Şanlıurfa) –
Şanlıurfa, peygamberler diyarıdır.
BAŞKAN – Şimdi, Sayın
Milletvekili, Sayın Dinçer konuşsun. Siz lütfen biraz
oturursanız daha sonra dikkate alacağım.
ZÜLFÜKAR İZOL (Şanlıurfa) –
Her şehirde olduğu gibi Şanlıurfa’da da tefeciler vardır. Ben bunu Sayın Şandır’dan geri almasını istiyorum.
MUHARREM VARLI (Adana) – Ne
alakası var?
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Dinçer. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İKRAM DİNÇER (Van) – Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; AK PARTİ grup önerisi lehinde söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bugüne kadar vatan müdafaası uğruna hayatlarını feda eden bütün şehitlerimize
ve ebediyete intikal eden gazilerimize Allah’tan rahmet dilerken, bugün de
mayın patlaması sonucu şehit olan askerlerimize rahmet, yakınlarına sabırlar
diliyorum. Bu arada yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum. Allah, bu aziz
millete bir daha böyle acılar yaşatmasın diyorum.
Değerli arkadaşlarım, ayrıca,
Van ilimizin düşman işgalinden kurtuluşunun 92’nci yıl dönümü münasebetiyle de
Vanlı hemşehrilerimin kurtuluş gününü şimdiden tebrik
ediyorum.
Sayın milletvekilleri, AK
PARTİ grup önerisinde, bilindiği gibi, öncelikli olarak seçim kanunu ve
önümüzdeki ayın haftalık çalışma saatleri belirtilmiştir. Bu öneriyi yüce
Meclisimize ve ülkemize faydalı olacağı düşüncesiyle desteklediğimi ifade
ediyor, Sayın Başkanımıza ve yüce Meclise tekrar saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Dinçer.
Aleyhte
Tunceli Milletvekili Kamer Genç.
Buyurunuz Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de bugün şehit olan üç
değerli yavrumuza Allah’tan rahmet diliyorum, ailelerine sabır diliyorum,
yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum. Bu acılar, gerçekten bizim içimizi
kanatıyor ama ne yapalım ki bu memleketin birliği ve bütünlüğü üzerinden
hainler hâlâ ellerini çekmediler. Diliyorum ki en kısa zamanda, bu memleketin
insanlarına bu acıları bir daha yaşatmamak için herkes elinden gelen görevi
yapar.
Değerli milletvekilleri,
bugün, yine gündem düzenlemesiyle ilgili bir öneri geldi. Şimdi, gelen gündemde
seçimlerin temel hükümleri ve milletvekili seçimiyle ilgili bir düzenleme
getiriliyor. Şimdi, getiriliyor da ne yaptı komisyonlar? Seçimlerin temel
hükümlerinde değişiklik yaparken, milletvekili seçimlerinde değişiklik yaparken
Türkiye Büyük Millet Meclisinde sağlıklı bir milletvekili oluşumuna meydan
veren bir düzenleme var mı? Türkiye’de milletvekilliğinin kişilik sahibi
olmasını sağlayan bir düzenleme var mı? Genel merkezlerin diktasını önleyen bir
düzenleme var mı? Yok. Aynı tas, aynı hamam! Tek kişi çıkacak, 550 milletvekili
seçecek; ondan sonra, gelecek 340 milletvekili, tek kişi ne derse onu yapacak,
ne hakka bakacak ne hukuka bakacak ne memleketin sevgisine bakacak. Tek kişi,
kendisi zengin olacak, ötekiler “Daha, az zenginleşmişsin, buyur biraz daha
yap.” diyecek. Şimdi, bu memleketin temel sorunu, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin milletin iradesi doğrultusunda hareket etmemesinden kaynaklanan bir
demokrasi sakatlığıdır.
Değerli milletvekilleri,
bugün, AKP Grubu Anayasa teklifini verdi. Şimdi, bu Türkiye Büyük Millet
Meclisinde, eğer hakikaten bağımsız, tarafsız bir kişi ise -Anayasa
Mahkemesinin verilmiş kararları vardı geçmişte- bu teklif Anayasa’nın 2’nci
maddesine aykırıdır ve bunu hemen iade etmesi lazımdır.
Bakın, hesabına geldiği zaman
Abdullah Gül’le ilgili olarak verdiğimiz önergeleri bize iade ediyor –ki
usulsüz iade ediyor- ama kendisini Anayasa’da yaptığı yemine saygıya davet
ediyorum. Ey Şahin Bey, sen bu teklifi iade et, etmezsen altında ezilirsin.
Meclis Başkanı seçilmek önemli değil, parti genel başkanının emirlerine karşı
çıkmak önemli. O kişiliği göstermek lazım, o davranışı göstermek lazım. Burada,
ne emirler geliyorsa, o emirler doğrultusunda hareket ediliyorsa o makamlar, mevkiler
hiçbir şeyi ifade etmiyor değerli arkadaşlar.
Bugün, bir Adalet Bakanınız
var, Hâkimler - Savcılar Kurulunu çalıştırmıyor, diyor ki: “Biz, Hâkimler -
Savcılar Kurulunu çalıştırmayı askıya aldık.” Arkadaşlar, Anayasa’nın 159’uncu
maddesine göre hâkimlerin, savcıların atamalarını, her türlü işlemlerini
Hâkimler - Savcılar Kurulu yapıyor ve bu anayasal bir kurumdur. “Ben bunu
askıya aldım.” diyor. Böyle bir şey olur mu sayın milletvekilleri? Bunları biz
söylemeyelim, sizin bunların kulaklarını çekmeniz lazım, o görevlerden almanız
lazım.
Şimdi, YARSAV, hakkında bir
suç duyurusunda bulunmuş. Bakın, Erzincan savcısını ne yaptı Ceza İşleri Genel
Müdürünün bir genelgesine istinaden? Birinci dereceye ayrılan hâkim ve
savcıların yargılanma yeri Yargıtaydır, bakanların da
yargılanma yeri Anayasa Mahkemesidir. Erzincan savcısı birinci derecede
hâkimdir ama Adalet Bakanlığının verdiği özel bir direktifle Yargıtayda değil, Erzurum’da yargılanıyor. Şimdi, YARSAV da
Adalet Bakanına ve Müsteşarına bugün diyor ki: “Sen Anayasa’yı ihlal etmişsin.”
Çünkü Hâkimler-Savcıları çalıştırmıyor “Askıya aldın.” diyor, Anayasa’nın
159’uncu maddesini ihlal ediyor. Şimdi, hakkında Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığına ihbarda bulunmuş “Bunu da al, sorgula.” diyor. Eğer onu şey
ederse bakalım nereye gidecek.
Değerli milletvekilleri,
hukuk varsa herkes için geçerlidir. Yani siz, tutuyorsunuz da kendinize göre
bir yargıyı nasıl yönlendirebilirsiniz? Şimdi, Tayyip Bey diyor ki: “Biz,
Anayasa’yı yapacağız, Mecliste tek tek oylayacağız,
bir tablet hazırlayacağız.” Tayyip Bey, senin hazırladığın tableti ya insanlar
yutamazsa ya yutarsa aşağıdan çıkaramazsa ne olacak? Yani böyle bir şey olur
mu? Meşhur bir şey var, bir maymuna getirmişler bir tane şeftali vermişler.
Maymun şeftaliyi yutmadan önce arkasına tutmuş. “Yahu niye tuttun?” demişler.
HALUK İPEK (Ankara) – Sayın
Başkan, uyarman gerekir.
KAMER GENÇ (Devamla) – “Valla
geçen gün bir şeftali yuttum, çekirdeğini çıkaramadım.” demiş. Dolayısıyla,
çekirdeğini çıkaramayan, tableti kimseye yutturma.
BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen
misallerinize dikkat ediniz.
KAMER GENÇ (Devamla) – Sen de
yutsan çıkaramazsın.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya)
– Dinleyemeyiz ki bunu! Ayıptır böyle şeyler ya! Müdahale etmeniz lazım.
KAMER GENÇ (Devamla) –
Değerli milletvekilleri, o bakımdan, Türkiye’de ciddi bir rejim var,
karanlıklara giden bir rejim var.
İSMAİL BİLEN (Manisa) –
Karanlık senin kafanda.
KAMER GENÇ (Devamla) –
Türkiye’yi yöneten –maalesef- Tayyip Erdoğan ve ekibi Türkiye’yi büyük
soygunlarla karşı karşıya bırakmış.
Bakın, ben dün bir basın
toplantısı yaptım arkadaşlar. Bu basın toplantısında İstanbul Belediyesiyle
ilgili bazı konuları dile getirdim. Bunun bir konusu şu: Kamu İhale Kanunu,
4737 sayılı Kanun’a göre ihaleler 21’inci maddenin (b) fıkrasına göre yapılıyor.
Bu nedir? Pazarlık usulüyle. İstanbul Belediyesi altmışın üzerinde kavşak ve
yol ihalesini bu şekilde yapmış, hep de pazarlık usulüyle yapmış. Ne yapmış?
Gitmiş İstanbul Valiliği… Kendisine göre bir vali de bulmuş. Maşallah,
İstanbul Valisi aşağı yukarı İstanbul Belediye Başkanının sekreterinden farksız
bir davranış içinde.
MEHMET CEYLAN (Karabük) –
Yakışmıyor.
KAMER GENÇ (Devamla) – Ondan
sonra ne yapmış? Hepsini pazarlığa göre şey etmiş ve bu ihalelerde usulsüzlük
tespit edilmiş.
Sizin Hükûmetiniz
19/12/2007’de bir yönetmelik çıkarıyor. Bakın,
yönetmelik diyor ki: “İhalelere karşı Kamu İhale Kurumuna yapılan itirazlar.”
“Eğer yapılırsa itiraz, bir: Ya itirazı reddedeceksin… İki: Eğer usulsüzlükleri
tespit edeceksen o usulsüzlükleri yine tespit et ama ihale makamına bildir,
ihaleyi feshetme.” diyor. Ne kadar güzel anlayış, değil mi, değil mi Sayın
milletvekilleri?
Bir de “Avrupa Birliğine
gireceğiz.” diyoruz. Bir de diyorsunuz ki “Avrupa Birliği müktesebatı var.”
Yahu Avrupa Birliğinin hangi müktesebatında “Sen getireceksin, yandaşlarına
ihaleyi vereceksin, ondan sonra ona itiraz eden kişilerin de usulsüzlüklerini
görmeyeceksin, sen o makamı bırakacaksın...”
Yine yönetmelikte bir
değişiklik yapmışsınız. Demişsiniz ki… Yine bu Hükûmet!
Buna yetkisi yok, Anayasa’yı ihlal ediyor, kanunları ortadan kaldırıyor.
Yönetmelik kanunu değiştirir mi? Ondan sonra, “Efendim, eğer bu itirazlarla
ilgili, yani itiraz konusu olan ihale, sözleşme yapılmışsa ihale incelenmez.”
diyor. Maşallah! Şimdi bunlar çok önemli değil mi?
Bakın, orada, Ünverdi Kavşağı’nda, 5/10/2005
tarihinde Adnan Kahveci Bulvarı’nda bir kavşak yapılıyor. Sonradan, bu kavşağı,
rahmetli Hasan Doğan, evinin manzarasını bozduğu için Tayyip Bey’e söylüyor ve
bunun üzerine, Tayyip Bey’in talimatı üzerine bu kavşak 29/12/2005
tarihinde başka yere kaydırılıyor ve 4,5 trilyon para harcanıyor arkadaşlar.
Yahu, bu devletin parası senin babanın malı mı be! Bu senin babanın malı mı
yahu! Böyle bir şey olur mu arkadaşlar?
Ben yine geçen gün gazetede
okudum -doğru mudur bilmiyorum-Darfur’a 70 milyon
dolar veriyor? Yahu, sen kimin parasını veriyorsun kime?
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Doğru
olup olmadığını bilmediğini kendin söylüyorsun.
KAMER GENÇ (Devamla) – Niye
bu paraları veriyor? O paraları devletin parasıyla veriyor oraya, kendi
yandaşlarını gönderiyor, orada ihale alıyor arkadaşlar. Biz bunları bilmiyor
muyuz? Bunları bilmiyor muyuz, devletin ne kadar soyulduğunu, ne kadar bu
devletin üzerine oyunlar oynandığını?
Değerli milletvekilleri,
Türkiye'nin üzerine çok oynadınız. Bakın, Türkiye’de şimdi getirdiğiniz Anayasa
değişikliğiyle sizin amacınız, Tayyip Bey’in amacı, “Yargıyı da emrime alayım.”
diyor ve ondan sonra “Nasıl olsa bu seçimden sonra ben Yüce Divana gideceğim,
kendime göre bir Anayasa mahkemesi ve yargı oluşturalım…”
SONER AKSOY (Kütahya) –
Uydurma, uydurma!
KAMER GENÇ (Devamla) – Buna
sizin gücünüz yetmez sayın milletvekilleri.
MEHMET CEYLAN (Karabük) –
Halkın gücü yeter.
KAMER GENÇ (Devamla) – Ya,
bunları ben söylemiyorum. Bu söylediğim şeyleri, yani, vicdanınız kabul ediyor
mu arkadaşlar? Devletin malını mülkünü getirip de pazarlık usulüyle kendinize,
yandaşlarına ihale eden zihniyet alçak bir zihniyet değil midir, onursuz bir
zihniyet değil midir?
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya)
– Yalan söylüyorsun!
SONER AKSOY (Kütahya) –
Palavra! Palavra!
KAMER GENÇ (Devamla) – Bu
onursuz zihniyeti ve alçak zihniyeti niye telin etmiyoruz, niye karşı
çıkmıyoruz bunlara arkadaşlarım?
SONER AKSOY (Kütahya) – Alçak
sensin!
KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın,
ben geçen gün burada TOKİ Kanunu müzakere edilirken dedim ki: “Siz
Çemişgezek’in Uzunkale köyünde, bir köyde bir evi 162
milyar liraya vermişsiniz, Çemişgezek’in merkezinde 50 milyar liraya
vermişsiniz.” Nasıl olmuşsa TOKİ benim bu itirazım üzerine gitmiş inceleme yapmış,
hakikaten fahiş bir fiyat vermiş. İhaleyi alan kim? İhaleyi
alan AKP’li bir meclis üyesi. Diyor ki: “Ey Kamer Genç, senin itirazın
üzerine inceleme yaptık, 16 trilyon 260 milyar TL’lik ihaleyi, proje
değişikliği de yaptık, bir şeyler de yaptık; 8,5 trilyonlara getirdik.”
Yahu, bakın, bir anda devlete 8,5 trilyon lira
kazandırdık. TOKİ’nin 35 katrilyon harcaması var
arkadaşlar. Bunların hepsini… Yani sizin vicdanınız kabul ediyor mu arkadaşlar?
Bu memlekette insanlar aç, çıplak geziyor. Bu memlekette okul yok, bu
memlekette, benim köyümde yol yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen
sözünüzü tamamlayınız.
Buyurunuz.
KAMER GENÇ (Devamla) – Benim
memleketimde deprem oldu, hâlâ doğru dürüst bir yere çadır gitmiyor, yol
gitmiyor, su gitmiyor. Ondan sonra, AKP’nin yandaşları kendilerine… Yahu,
vicdan da yok... Yani 3 misli, 5 misli para kazanıyorsunuz.
Sayın milletvekilleri, bu
memleket yalnız benim değil, hepinizin yahu! Bu memlekette kim hırsızlık
yapıyorsa şerefsiz midir, alçak mıdır, namussuz mudur? Bunu telin edelim
çıkalım burada yahu! Bu memleketin parasını çalan şerefsizlere ne zamana kadar
kölelik yapacağız yahu, ne zamana kadar kölelik yapacağız?
ABDÜLHADİ KAHYA
(Hatay) – Sen yüz karasısın, yüz karası!
KAMER GENÇ (Devamla) – Bunu
söylediğim için benim düşüncemi paylaşmıyorsanız, o zaman, arkadaş, böyle bir
milletvekilliği olmaz yahu! Böyle bir milletvekilliği olur mu?
İSMAİL BİLEN (Manisa) – Hadi
oradan, hadi!
KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi,
getirdiniz Seçim Kanunu’nu. Bu şekilde bir Seçim Kanunu olur mu? İşte bu
Mecliste vicdanı yerinde, halkın menfaati için vicdanını kirletmeyen
milletvekili gelmesi için Seçim Kanunu’nda düzenlemeler yapmamız lazım.
Bağımsız milletvekili buraya gelsin. Gelin dar bölge sistemini getirelim, gelin
bu genel merkezin sultasını önleyelim.
ABDÜLHADİ KAHYA
(Hatay) – Milletin iradesini sindireceksin!
KAMER GENÇ (Devamla) –
Değerli milletvekilleri, işin özü bu iken, Anayasa değişikliğini getirerek
Abdullah Gül’e…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İSMAİL BİLEN (Manisa) – Paçan
tutuştu!
ABDÜLHADİ KAHYA
(Hatay) – Alışacaksın!
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Genç.
OKTAY VURAL (İzmir) –
Toplantı yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN – Bakacağım efendim.
Yalnız, bir Sayın Milletvekili Arkadaşıma Urfa’yla ilgili çok kısa bir açıklama
için yerinden söz veriyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) –
Oylamayı bitirelim ondan sonra söz verirsiniz.
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın İzol.
VII.- AÇIKLAMALAR
1.- Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol’un, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın,
konuşmasındaki, Şarlıurfa’da tefecilerin kol gezdiği,
sokaklarının tefecilerle dolu olduğu ifadeleriyle peygamberler diyarı
Şanlıurfa’ya hakarette bulunduğuna, bu ifadelerinden dolayı özür dilemesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ZÜLFÜKAR İZOL (Şanlıurfa) -
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; biraz önce MHP Grup Başkan Vekili Sayın
Mehmet Şandır, Şanlıurfa’mızla ilgili “Ben, geçen hafta Şanlıurfa’daydım,
Şanlıurfa’nın sokaklarını dolaştım, gezdim.” dedi ve Şanlıurfa’da tefecilerin
kol gezdiğini, sokaklarının tefeci dolduğunu, buna şahit olduğunu söyledi. Ben,
burada Sayın Şandır’a… Şanlıurfa’ya yapılan bir
hakarettir. Şanlıurfa mukaddestir, Şanlıurfa peygamberler diyarıdır. Şanlıurfa
sizi en iyi şekilde ağırlamıştır, bağrına basmıştır, “başım gözüm üzerine
geldiniz” demiştir. Bu, Şanlıurfa’ya yapılan büyük bir hakarettir.
OKTAY VURAL (İzmir) – Biz
misafir değiliz ki ev sahibiyiz.
ZÜLFÜKAR İZOL (Şanlıurfa) –
Ben, burada, Sayın Şandır’ın sözünü geri almasını
istiyorum. Bir de -Şanlıurfalı- o peygamberler diyarından da özür dilemesini
talep ediyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın İzol.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Başkan, bir yanlış anlamaya sebep olmamak için müsaade ederseniz yerimden
söz istiyorum.
BAŞKAN – Yerinizden…
Buyurunuz Sayın Şandır.
2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın,
Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol’un
sözlerini yanlış yorumladığına ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Milliyetçi Hareket Partisi
olarak ve Mehmet Şandır olarak, Şanlıurfa’ya, Şanlıurfa’da yaşayan güzel
insanlarımıza asla hakaret kastım olmaz, bunu akılsızlık görürüm. Ayrıca
Şanlıurfalılara hakaret etmek hiç kimsenin de haddi değildir.
SONER AKSOY (Kütahya) - Sen
ettin ama…
MUHARREM VARLI (Adana) - Ne
alakası var ya? Ne alakası var?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) -
Sayın Milletvekilimin meseleyi böyle algılaması yanlış olmuştur çünkü kimsenin
haddi ve hakkı değil Şanlıurfa’ya hakaret etmek.
Ama bir hadise var: Bakın,
ben perşembe günü gittim, cuma günü sabahtan akşama kadar Şanlıurfa’da gezdim.
Şanlıurfa ki o bereketli topraklarda 4 bin-5 bin dönüm arazisi olan insanlarla
konuştuk, sivil toplumun örgütlü gücüyle konuştuk, ziraat odasıyla ve
diğerleriyle konuştuk. Ama orada gerçekten had safhasına ulaşmış. Caddelerde
çok sayıda kuyumcu gördük, vitrininde hiç altın yok. Söylüyorlar işte: Kredi
kartı çekiliyor, yüzde 20 eksiğiyle ödeniyor. Yani bir hakaret anlamında
söylemedim. Bakın, inceleyiniz, Türkiye’de tefecilik suçları o kadar arttı ki
gazetelerde okuyun bunu.
Biz Şanlıurfa’da çok güzel
bir hüsnükabul gördük. Ben, bin kişiden fazla insanın, Şanlıurfalının elini
sıktım, bizi kucakladılar. İnanınız ki AKP İktidarını savunmak da bize düştü,
milleti perişan etmişsiniz, borcunu ödeyemez olmuş. Sayın İzol’a
buradan söylüyorum, insanlarımız diyor ki: “Tarlalarımızı satsak bu elektrik
borcunu ödeyemeyiz.” 9 tane milletvekiliniz var, bu çiftçinin elektrik
borçlarını çözmeniz gerekiyor. Gerçekten işsizlik had safhada, sokaklar çalışan
çocuklarla dolu.
Biz acımızı ifade ettik,
hakaret kastımız yok. Şanlıurfa’yı seviyoruz, Şanlıurfa’ya Milliyetçi Hareket
Partisi olarak saygılar, sevgiler sunuyoruz.
Teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Şandır.
Sayın milletvekilleri,
yoklama talebi vardır, okuyorum:
Sayın Vural? Burada.
Sayın Şandır? Burada.
Sayın Çakmakoğlu?
Burada.
Sayın Atılgan? Burada.
Sayın Varlı? Burada.
Sayın Homriş?
Burada.
Sayın Özdemir? Burada.
Sayın Torlak? Burada.
Sayın Akcan? Burada.
Sayın Akkuş? Burada.
Sayın Paksoy?
Burada.
Sayın Çelik? Burada.
Sayın Yunusoğlu?
Burada.
Sayın Özkan? Burada.
Sayın Tankut?
Burada.
Sayın Çalış? Burada.
Sayın Doğru? Burada.
Sayın Ergun?
Burada.
Sayın Bulut? Burada.
Sayın Enöz?
Burada.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN – Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN -Toplantı yeter sayısı
vardır.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesine; 490 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine
göre temel kanun olarak ve bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin AK PARTİ
Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkanım, bu 490 sayılı kanunun bölümleri üzerinde söz istiyorum.
BAŞKAN – Aldılar notu
efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Daha
kimse istemeden ben istedim. Şimdi, ben istedim. Sayın Başkan, söz, istem
sırasına göre verilir efendim. Önce ben istedim, ben istedim daha kimse yok.
BAŞKAN – Sayın Genç, sistemi
çok iyi, benden iyi biliyorsunuz. Ona göre şey yapınız lütfen.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, bakın, söz, istem sırasına göre verilir. Ben istediğim zaman daha
burada kimse yoktu. Önce ben istiyorum.
BAŞKAN – Aldılar efendim
notunuzu, Sayın Genç…
Şimdi, İç Tüzük’ün 37’nci
maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır…
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Efendim, Sayın Başkanım, bakın, ben gündeme, bölümler hâlinde görüşülmesi
gündeme alınır alınmaz ilk sözü ben istedim. Bakın, burada hiç kimse yokken ben
istedim ama şimdi, orada daha kimse yok. Nasıl gelmiş o yazılar oraya?
BAŞKAN – Bir dakika Sayın
Genç, buradaki sistem çalışıyor biliyorsunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Efendim, bakın, ilk sözü ben istiyorum. Gündeme alınır alınmaz ilk sözü ben
burada istedim. Yok böyle bir şey yani sonradan
gruplar getirmiş oraya. Böyle olmaz efendim yani. Bakın, söz istem sırasına
göre verilir, istem yazılı da olabilir, sözlü de olabilir. Daha gündeme alınır
alınmaz…
BAŞKAN – Sayın Genç, burada
sistemin nasıl işlediğini gayet iyi biliyorsunuz, buranın sisteminin nasıl
işlediğini ve…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sistem
böyle efendim.
BAŞKAN – Siz sözlü
söylediğiniz zaman arkadaşlar yazılı olarak da vermiş oluyorlar. Buna göre de
burada değerlendirme yapıyoruz, lütfen…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama
efendim, daha orası gelmeden ilk sözü ben istedim yani.
BAŞKAN – Lütfen, yerinize
geçiniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, yani gruplar, bütün her parti çıkıp da söz istiyorlar. Bize niye
vermiyorlar?
BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen
çalışmamıza devam edelim.
Evet, buyurunuz okumaya:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler
1.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin,
(2/504) esas numaralı Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/197)
17.11.2009
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
4736
Sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifim 45 gün
içerisinde Komisyonda görüşülmediğinden İç Tüzüğün 37’nci Maddesine göre Genel
Kurul Gündemine alınması hususunda gereğini bilgilerinize arz ederim.
Hasan
Erçelebi
Denizli
BAŞKAN – Önerge sahibi olarak
Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi. (DSP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Erçelebi.
HASAN ERÇELEBİ (Denizli) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce Demokratik Sol
Parti ve şahsım adına yüce heyetinize saygılar sunuyorum, saygıyla
selamlıyorum.
Bugün, Hakkâri’de 3
askerimiz, 3 Mehmetçiğimiz şehit olmuştur; milletimize başsağlığı diliyorum,
ailelerine başsağlığı diliyorum, sabırlar diliyorum ve yaralılarımıza da acil
şifalar diliyorum.
Sizlere masum bir yasa
teklifi için geldim. “Nedir bu masum yasa teklifi?” dediğiniz zaman, biraz
sonra açıklayacağım.
Ülkemiz, son yıllarda, ister global deyin ister yerel deyin bir krizin içerisinde ve
bütün insanların, bütün yurttaşlarımızın gelirlerinde bir azalma vardır, bu
arada ailelerin eğitim harcamaları da oldukça artmıştır. İşte, bu eğitim
harcamalarından bir miktar kurtulmaları ve Türkiye'de bir adaleti, bir eşitliği
sağlamak için bir kanun teklifi verdim.
Bu kanun teklifi,
ilköğretimde ve ortaöğretimde öğrenim gören 14.115.892 öğrenciye,
yükseköğretimde öğrenim gören 2.297.072 öğrenciye yönelik bir kanun teklifidir
ve bütün Türkiye'yi ilgilendiren kanun teklifidir. Şu anda nüfusumuzun yüzde
23’ü öğrencilerden oluşmaktadır.
“Senin kanun teklifinde ne
var?” dediğiniz zaman, bütün öğrencilere, Millî Eğitim Bakanlığı ve
Yükseköğretim Kuruluna ait olan eğitim kurumları birer öğrenci kimliği
vermektedir. Bu öğrenci kimlikleri Türkiye'nin her yerinde geçmektedir, ama bir
yerde geçmemektedir, o da toplu taşım araçlarında geçmemektedir. Her ilde
belediyeler ayrı birer paso vermektedir ve bu nedenle, Ankaralı olan bir
öğrenci Kırıkkale’ye gittiği zaman pasosu geçmemektedir. Türkiye'nin her
yerinde öğrenciler okudukları illerin dışına çıktıklarında sürekli mağdur
olmaktadırlar. Oysa, bizim kanun teklifimizde diyoruz
ki: Eğer öğrencinin kimlik kartı varsa bu Türkiye'nin her yerinde geçmelidir.
İşte son yıllarda girmek için
büyük çaba sarf ettiğimiz Avrupa Birliğine baktığımız zaman, onlar bunu
çözmüşler, Euro26 öğrenci indirim kartı Avrupa’nın her yerinde geçerli, ama biz
Türkiye’mizde geçerli bir kimlik kartını henüz yapmış değiliz. Bu, gerçekten
Türkiye'nin bir ayıbıdır. Bu, gerçekten öğrencilerimize vermemiz gereken bir
hizmettir. Biz öğrencilerimizi paso almaya zorladığımız zaman, şu küçücük pulu
yapıştırmaya zorladığımız zaman ne yapıyoruz? Öğrenci oldukları illerin dışına
çıktıkları zaman onlara “Sen öğrenci değilsin, sivil bileti atacaksın.”
dediğimiz zaman onları mağdur ediyoruz, hatta bazen bu öğrencilere, otobüs
biletini kontrol edenler “Çift basacaksın.” diyorlar.
Değerli milletvekilleri, bir
öğrencinin sivil bileti atması ya da 2 defa öğrenci biletine basması, günümüze
uyarlanmış Deli Dumrul zihniyetidir, hatta bundan da
öte, 2 defa öğrenci biletine basan bir öğrenci, sivil biletin de üstüne
çıkmaktadır. Böylece, öğrenciler resmen soyulmaktadır. Bu soygunun önüne geçmek
için bu kanun teklifini vermiş bulunuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
Buyurun.
HASAN ERÇELEBİ (Devamla) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri,
başta da söylediğim gibi, bu kanun teklifimiz çok masum bir kanun teklifidir;
bunun siyasi bir yönü yoktur, siyasi bir ranta yönelik
değildir, sadece 17 milyon öğrencimize hizmettir, ailelerimize hizmettir.
Gelin, birer milletvekili olarak, yasama organının birer üyesi olarak, hepimiz
buna gönülden bir oy verelim ve bunu yasalaştıralım. Öğrencilerimizi
güldürelim, eşitliği sağlayalım. Avrupa Birliğinin önünde de diyelim ki “Bakın,
biz de size benzer uygulamalar yapıyoruz.” Bunun kime zararı var Allah aşkına?
O hâlde, biraz sonra sizlerin
oylarıyla, inanıyorum ki, bu kanun teklifi yüce Meclisin Genel Kuruluna
indirilecek diyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. Sağ olun, var olun. (DSP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın Erçelebi.
İstanbul Milletvekili Ayşe
Jale Ağırbaş.
Buyurunuz Sayın Ağırbaş. (DSP sıralarından alkışlar)
AYŞE JALE AĞIRBAŞ (İstanbul)
– Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Demokratik Sol Parti Denizli Milletvekili Sayın Hasan Erçelebi’nin kanun teklifinin doğrudan Genel Kurul
gündemine alınmasına ilişkin söz almış bulunuyorum. Kanun teklifiyle ilgili
konuşmama başlamadan önce hepinizi şahsım ve Demokratik Sol Parti adına
saygıyla selamlıyorum.
Hakkâri’deki saldırıyı
şiddetle kınıyor, hayatını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine,
yakınlarına, Türk Silahlı Kuvvetlerine başsağlığı, yaralı askerlerimize acil şifalar
diliyorum.
Eğitim bir ülkenin geleceğine
yapılan yatırımdır. Kalkınmış olan ülkelerin başarısının altında yatan
nedenlere bakıldığı zaman eğitimin son derece önemli olduğu görülmektedir.
Dünyanın tüm coğrafyalarında ülkeler eğitim düzeyinin artırılması ve eğitimli
insanların sayısının çoğaltılması amacıyla çeşitli teşvik edici uygulamalar
ortaya koymaktadırlar. Herkesin üzerinde uzlaşı sağladığı bir gerçek vardır ki,
o da eğitimli kişilerin bir arada bulunduğu toplulukların, grupların, ülkelerin
daha çabuk geliştiğidir.
Gelişmekte olan ülkeler,
maalesef, ülkelerinin fakirliğin kısır döngüsü içerisinde olması ve kaynak
yetersizliği nedeniyle eğitime yeterli destek vermemektedirler. Bu durum
ülkelerin gelişmesinin önünü tıkamaktadır. Burada devlet yönetiminden sorumlu
olan hükûmetlerin ileriye yönelik doğru stratejiler
belirleyerek kaynak dağılımındaki adaletsizliği gidermesi gerekmektedir.
Bütçeden eğitime fazla kaynak ayrılmalı, maddi zorluk içerisindeki ailelerin
çocuklarını okutabilmelerine olanak verecek mekanizmalar oluşturulmalıdır. AB
hibe fonları uluslararası değişim programlarına katılımın artırılması,
öğrencilerin burs imkânlarını ve barınma ihtiyaçlarını karşılayacak fiziki
altyapıların oluşturulması gerekmektedir.
Ülkemizde bu yönlü olumlu
gelişmeler olmasına rağmen hâlâ eksiklerimizin olduğunu belirtmek istiyorum.
Birçok bölgemizde başta kız çocukları olmak üzere ilköğretim düzeyindeki
çocuklar hâlâ okula gönderilmemektedirler. Erken yaşta evlilik bu durumun temel
nedenlerinden biridir. Diğer yandan, ileride evlenerek babaevini
terk edecek olan kız çocuklarının eğitimine yapılacak yatırımın boşa gideceği
düşüncesi diğer etkili bir sebep olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sonuç olarak, eğitim
hakkından mahrum edilmiş olan bu çocuklarımız, özellikle kız çocukları, meslek
sahibi olma hakkından, ekonomik bağımsızlığını kazanma şansından yoksun
bırakılmaktadır. Bu alanda daha yapılması gereken çok iş bulunmaktadır.
Geleneksel zihniyet yapısının kırılması, ön yargıların değiştirilmesi bir anda
gerçekleşecek bir şey değildir ama en azından yapılan kanuni düzenlemelerin
uygulanmasını temin etmek üzere gerekli tedbirlerin ivedilikle alınması, Hükûmetin kararlı bir siyasi irade ortaya koyması
gerekmektedir. Ancak bu şekilde, temennilerin gerçekleştiğini, olumsuzlukların
son bulduğunu görebiliriz.
Öncelikle hepimiz, burada
bulunan bütün siyasi partiler, önce, ülkenin yararına olan işleri yapmak
istemekteyiz; bundan hiç kuşkum yok. Ancak, “Biz sayısal çoğunluğa sahibiz,
bizim dediğimiz doğru ve o yapılacak.” şeklinde ortaya konulacak bir tavır, ne
demokrasiyle bağdaşır ne de bu ülkenin yararına olacak işlerin ivedilikle
ortaya konmasını ve çözümlenmesini gerçekleştirir. Yapılması gereken, uzlaşma
aramadır. Uzlaşmacı olurken bunu şekilsel olarak değil, samimi bir şekilde
gerçekleştirmektir.
Sayın milletvekilleri, Sayın
Hasan Erçelebi, öğrencilerin yıllardır dile
getirdikleri, çeşitli kademelerdeki yetkililere düzeltilmesi hususunda
başvurdukları bir konuyu kanun teklifini hazırlayarak Meclise sunmuştur. Kanun
teklifinin içeriğine baktığımızda, son derece haklı gerçeklere dayanan bir
istek söz konusudur. Öğrencilerimiz, öğrenci kimliklerinin toplu taşıma
araçlarında sağladığı indirim hakkından ülke genelinde yararlanmak
istemektedirler. Ankara’da okuyan öğrenci, toplu taşıma araçlarında, paso
alarak indirimli seyahat edebilirken, İstanbul’a gittiğinde, Konya’da, İzmir’de
aynı kimlikle bu indirimden yararlanamamaktadır. Son derece adaletsiz olan bu
uygulamanın son bulması, düzeltilmesi gerekmektedir. Belediyelerin ayrı ayrı yaptıkları uygulamaların bu kanun teklifiyle tek ve
standart uygulamaya dönüştürülmesi, hem öğrencilerimizin mağduriyetini
giderecek hem de çifte standartlara son verecektir.
Getirilen düzenleme basit bir
esasa dayanmaktadır. Eğer bu esas hâkim kılınmaz ise bu durum, farklı alanlarda
öğrencilerin hakkı olan indirimlerden yararlanmalarına engel teşkil
edebilecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen sözünüzü
tamamlayınız.
AYŞE JALE AĞIRBAŞ (Devamla) –
Teşekkür ederim.
Örneğin, 2009 yılında,
İstanbul Avcılar’da çalışan minibüslerde üniformalı
öğrencilere indirimli tarife uygulanırken üniversitelilerin öğrenci kimlik
kartları kabul edilmiyor ve üniversite öğrencilerinden normal tarifeye göre
ücret isteniyordu. Siz eğer standart bir uygulama getirmezseniz, herkes çözümü
kendi kafasındaki gibi uygulamaya kalkar, kazanılmış haklar da yok olup gider.
Sayın Erçelebi bu hususu gündeme taşıdı. Kendisine
teşekkür ediyorum.
Şimdi sizlere sesleniyorum:
Böyle bir kanun teklifine siz değerli milletvekillerinin destek vermesi
gerekmez mi, yoksa öğrencilerin bir sorununa çözüm getiren bu teklifi
muhalefetten bir milletvekili, Demokratik Sol Parti gündeme getirdiği için
“Hayır” oyu mu vereceksiniz? Bunu açıkçası merak ediyorum. Kıstasınız sorunlara
çözüm bulmak mı, yoksa iktidar olarak “Biz ancak kendi çözüm yolumuzu kabul
eder, ancak ona oy veririz” mi diyeceksiniz?
Teklifin Genel Kurulda
gündeme alınmasına ve bir an önce yasalaşmasına sizlerin de destek vermesini
diliyor, saygılar sunuyorum. (DSP, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz
Sayın Ağırbaş.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi
gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer alan
Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, RTÜK’e alınan
personele ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’tan sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.
VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün,
RTÜK’e alınan personele ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’tan sözlü soru önergesi (6/914)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak bakan olmadığı için erteliyoruz.
Şimdi de daha önce sıra
sayılarını okuduğum Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
sorularını okutuyorum:
2.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Kayısı Festivalindeki yemek duasına ilişkin
Devlet Bakanı Faruk Çelik’ten sözlü soru önergesi (6/918) ve Çevre ve Orman
Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, DSİ’nin
verdiği HES yapım izinlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/991) ve Çevre ve
Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
4.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, DSİ’nin sulama
birliklerine devrettiği su kanallarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1018) ve
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
5.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın, havadan müdahale yapılmayan
bir orman yangınına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1088) ve Çevre ve Orman
Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
6.- Aksaray Milletvekili Osman Ertuğrul’un, Aksaray’ın su ihtiyacını
karşılayan baraja ilişkin sözlü soru önergesi (6/1155) ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlu’nun cevabı
7.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta orman köylülerine
kullandırılan kredilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1190) ve Çevre ve Orman
Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
8.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, orman yangınları için yapılan uçak kiralama
ihalesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1264) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
9.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, orman yangınları için yapılan helikopter
ihalesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1265) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
10.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Malatya katı atık tesisine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1309) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı
11.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, bir sulama projesine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1364) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı
12.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’ın Göksu Çayı’ndan
yararlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1376) ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlu’nun cevabı
13.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’daki hidroelektrik
santrallere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1377) ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlu’nun cevabı
14.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, barajlardan kontrolsüz su
bırakılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1380) ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlu’nun cevabı
15.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, uçak ve helikopter kiralama ihalesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1434) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
16.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, DSİ’nin
Malatya’daki baraj ve gölet yapımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1435) ve
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
17.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün,
Gaziantep Büyükşehir Belediyesince kesilen ağaçlara ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1445) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı
18.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün,
Antalya çevre düzeni planına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1507) ve Çevre ve
Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
19.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Ilısu Barajı Projesi’ne ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1510) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı
20.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Ilısu Barajı Projesi’ne ilişkin sözlü soru önergesi (6/1531)
ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
21.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, Mut ilçesi köylerinin sulama
sorununa ilişkin sözlü soru önergesi (6/1642) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
22.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, su kaynağı olmayan bir gölete
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1733) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
23.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, sulama projelerine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1734) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı
24.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, bir
baraj yapımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1764) ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlu’nun cevabı
25.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, bir
baraj yapımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1765) ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlu’nun cevabı
26.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, bir
baraj yapımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1766) ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlu’nun cevabı
27.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, bir
baraj yapımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1767) ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlu’nun cevabı
28.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, bir
baraj yapımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1768) ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlu’nun cevabı
29.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, bir
baraj yapımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1769) ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlu’nun cevabı
30.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Ağrı-Doğubeyazıt’taki yeşillendirme ve ağaçlandırma
çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1777)
Cevaplanmadı
31.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Doğubeyazıt’taki hava kirliliğine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1785) Cevaplanmadı
32.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, bir
barajın doğurduğu yol sorununa ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1790) Cevaplanmadı
33.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
orman muhafaza memurlarının özlük haklarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1804) Cevaplanmadı
34.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, yangın söndürme araçlarının
kira bedeline ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1846)
Cevaplanmadı
35.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Kars’ta sulama kanalları ve su havuzları yapımına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1866) Cevaplanmadı
36.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın,
Dalyan Gölü’nden kum alınmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1891) Cevaplanmadı
37.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Abant’taki turizm tesislerinin atık deşarjına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1901) Cevaplanmadı
38.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kura
Nehri sularının Çoruh Nehri’ne aktarılması projesine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1903) Cevaplanmadı
39.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, su
kotası uygulamasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1904) Cevaplanmadı
40.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın,
Mustafakemalpaşa ve Karacabey’deki derelerin ıslahına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1907) Cevaplanmadı
41.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın,
Mustafakemalpaşa’da yapılacak bazı barajlara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1908) Cevaplanmadı
42.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın,
Batman’daki hava kirliliğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1911) Cevaplanmadı
43.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın,
Şırnak’taki hava kirliliğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1913) Cevaplanmadı
44.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın,
Şırnak’taki orman yangınlarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1914) Cevaplanmadı
45.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın, bazı illerdeki hava
kirliliğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1917)
Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet
Bakanı Sayın M. Said Yazıcıoğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
16.07.2008
tarihinde, Malatya Kayısı Festivali açılışına katılan Tarım Bakanı Sn. Mehdi
Eker, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Kadir Topbaş ve iktidar Partisi
Malatya Milletvekilleri onuruna Malatya Belediye Başkanı Sn. Cemal Akın’ın
verdiği yemek sonrasında aynı yemekte bulunan bir davetli tarafından yapılan
yemek duası içerisinde “Allah, Deniz Baykal’a akıl fikir versin” şeklinde bir
ifade kullanılmıştır.
a) Bu duayı yapan kişi
Diyanet mensubu mudur?
b) Bu duayı yapan kişiye
böyle bir ifade kullanmak için kim davet etmiştir?
c) Malatya Belediyesi, resmî
olarak verdiği yemeklerde Diyanet yetkililerinden duahan talebinde bulunmuş
mudur?
d) Sayın Bakanların da
bulunduğu resmî yemekler sonunda yemek duası yapılması yönünde bakanlığınızın
da bir talimatı var mıdır?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Çevre ve
Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru:
2003- 2008 yılları arasında DSİ Genel Müdürlüğünün yetkisi kapsamında kaç
şirkete HES yapımı için izin verilmiştir?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
DSİ
tarafından yapılıp, sulama birliklerine devir edilen, sulama kanallarında,
önemli su kayıplarının olduğu, özellikle, elektrik enerjisi kullanan birlikler
borç batağına girmiş ödenemez borçlarla karşı karşıya kalmışlardır.
a) Sulama
birlikleri ile ilgili yeni bir düzenleme yaparak DSİ’nin
kontrolü altına vermeyi düşünüyor musunuz?
b)
İçişleri Bakanlığına bağlı bu birliklerin İçişleri Bakanlığı ile ne gibi bir iş
birliği vardır? İçişleri Bakanlığı bu birliklere ne gibi bir hizmet
vermektedir?
c)
Elektrik enerjisi kullanan birliklerle kullanmayan birlikler arasında sosyal
bir denge oluşturmayı düşünüyor musunuz?
d) 20-30
yıl önce yapılan kanallarda hiçbir tadilat ve tamir yapılmadığı için çok önemli
su kayıpları oluşmaktadır.Bu konuda nasıl bir önlem
almayı düşünüyor musunuz?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak yanıtlanması için gereğini arz ederim.
Osman
Kaptan
Antalya
Antalya/Finike
İlçemiz sınırları içinde 9.11.2008 tarihinde saat 21.00 sıralarında başlayan
orman yangını, 11.11.2008 tarihi saat 17.00 itibarı ile hâlâ söndürülememiştir.
Yangın, ulaşımı güç, derin bir vadide olduğundan, havadan söndürme
helikopterlerinin de kiralama süresi bittiği için, havadan söndürme çalışması
yapılamadığı yetkililerden öğrenilmiştir
Bu
yangınla ilgili olarak;
1-
Akdeniz Bölgesi gibi yangına hassas bölgelerde yangın söndürme
helikopterlerinin kiralama süresi neden daha uzun tutulmamaktadır?
2-
Sezonluk kiralama süresi bitse bile, yangın çıkan yerlerde helikopter
kullanılması için sözleşmeye bir madde konarak kış aylarında çıkacak yangınlara
havadan müdahale olanağı neden sağlanmamaktadır?
3-
Mevsimlik yangın söndürme işçilerinin Akdeniz bölgesinde daha uzun süre
çalıştırılması niye sağlanmamaktadır?
4-
Hükümet; Bakanlara çok pahalı makam araçları satın alma yerme kamuya niye yangın
söndürme helikopterleri almamaktadır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.
Osman
Ertuğrul
Aksaray
Soru:
1-
Aksaray'ın su ihtiyacını karşılayan Mamasın Barajı kaç yılında yapılmıştır?
Yapım tarihi nedir? Kaç yıllık ömrü kalmıştır?
2-
Mamasın Barajının su tutma kapasitesi kaç m3'dür? Rezerv alanı hangi
bölgelerdir? Ve hangi kaynaklardır?
3- Bu
kaynaklardan gelen suyun ortalama yıllık debileri ne kadardır?
4- Bu
barajın suyundan ne şekilde istifade ediliyor? Nerelerde kullanılıyor?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru:
Tokat ilinde yaşayan orman köylülerine 2002-2008 yıllarında orman köylülerine
kullandırılan fondan hangi sektörde ne kadar kredi kullandırılmıştır?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
Orman
yangınları için açılan uçak kiralama ihalesi şartnamesinde kiralanacak uçaklar
için,
1) Yaş
sınırlaması var mıdır? Kiraladığınız uçaklar 30 yaşında mıdır?
2) Bu
uçakların satın alınması halinde alış fiyatı nedir? Kiralayan firmanın iki
uçağı 5 milyon dolara satın aldığı doğru mudur?
3) Bu
uçaklar kaç yıl için kiralanmıştır?
4) Bu uçaklara
7 yıllığına ne kadar kira ödenecektir?
5)
Kiralama bedeli olarak 12 bin dolar ödeneceği doğru mudur?
6) Bu
uçaklara yılda kaç saat zorunlu, kaç saat opsiyonel
bedel ödenecektir?
7) Bu
ihale ile ilgili Sivil Havacılık Genel müdürlüğünün görüşü alınmış mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
Orman
yangınları için açılan helikopter ihalesi şartnamesinin birim fiyat teklifi
olmak koşulu ile hazırlandığı ve 18.506 saat zorunlu ve 12.337 saat opsiyonel teklif sonucunda uçuş saati 7500 dolar civarında
bir fiyatla yaklaşık 231 milyon dolarlık bir rakama ulaşmaktadır.
1) Söz konusu
16 helikopterin satın alma fiyatı ne kadardır? Bu helikopterlerin her birinin
yenisinin fiyatlarının 7-8 milyon dolar olduğu ifadesi doğru mudur?
2) Bu
helikopterlerin ihale süresi nedir?
3) Bu
helikopterlerin, yangın mevsimi dışında kamunun diğer hizmetleri için
kullanılması düşünülmedi mi?
4) Bu
helikopterler, orman yangınları dışında (sanayi yangınları, v.s) diğer amaçlar
için kullanılabilecek mi?
5)
İhaleye açılan helikopterlerin bir defada alacağı su kapasitesi ne kadardır?
6)
Hazırlanan şartname ile yapılacak ihalede fiyatlandırma ve seçilen
helikopterler açısından objektif bir yol izlenmiş midir?
7) Son 5
yılda orman yangınları için Bakanlığınız helikopterler için ne kadar kira
ödenmiştir?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
Malatya
Belediyesi için yapılacağı belirtilen katı atık tesisi, 2008 ve 2009 bütçe
görüşmeleri sırasında şahsınız tarafından defalarca söz verilmesine rağmen
bugüne kadar hiçbir sonuç alınamamıştır.
Bu
nedenle,
1)
Şahsınız tarafından bizzat verilen sözünüzü yerine getirecek misiniz?
2)
Malatya katı atık tesisi ne zaman başlayıp, ne zaman bitirilecektir?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
Darende, Gökpınar sulama projesi 1994 yılından beri devam
etmektedir. Asıl amacı yörenin sulama ihtiyacını gidermek olan bu proje her ne
hikmetse yıllardır bitirilemiyor.
1) Gökpınar projesinde belirlenen kanalların bitirilmesi için
gerekli ödenek verilecek mi?
2) Sulama
projesi yerine, enerji üretim projesi ikame mi edilmektedir?
3)
Özellikle, tüm mevsim enerji üretimine destek verildiği ve sulama projesinin
rafa kaldırıldığı görüşü hakim olan bu proje için
Darende halkına net ve açık cevabınız ne olacaktır?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dt. Şevket Köse
Adıyaman
1.
Gaziantep ve Kahramanmaraş'ta içme ve sulama suyu olarak kullanılan ve
Adıyaman'dan da geçen Göksu Çayı, Adıyaman ilimiz sınırları içinde hangi
amaçlarla ve nerede kullanılmaktadır?
2. Göksu
Çayı'nın Adıyaman içerisinde kullanılabilme olanakları varken kullanılmadığı
yerel gazetelerce vurgulanmaktadır. Özellikle tarımsal sulamada büyük sıkıntılar
çeken Adıyaman ilimizde Göksu Çayı'ndan neden yararlanılmamaktadır?
3. Göksu
Çayı'nın Adıyaman'da bulunan kısmı üzerine baraj vb. tesisler yapılması
konusunda herhangi bir çalışma yapılmış mıdır? Göksu Çayı, bunun için uygun
potansiyele sahip midir?
4.
Adıyaman'dan geçen Göksu Çayı'nın en büyük sıkıntılarından bir diğeri ise
yaşanan kirliliktir. Bu kirliliğin önüne geçilebilmesi için ne gibi çalışmalar
yapılmıştır ve yapılacaktır?
5. Göksu
Çayı'ndan Adıyaman'ın yararlanabilmesi amacıyla herhangi bir çalışma planlanmış
mıdır? Böyle bir çalışma yoksa yapılması düşünülüyor mu?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dt. Şevket Köse
Adıyaman
1.
Adıyaman'da toplam olarak kaç hidroelektrik (nehir tipi) santrali
bulunmaktadır?
2.
Adıyaman'da bulunan hidroelektrik santrallerinin Adıyaman'a katkısı ne
boyuttadır?
3.
Adıyaman'da bulunan hidroelektrik santrallerinin ihaleleri hangi tarihlerde
yapılmıştır?
4.
Adıyaman'da bulunan hidroelektrik santrallerinin ihalelerini hangi kuruluşlar
almıştır? Bunlardan kaçı yabancı sermayelidir?
5.
Hidroelektrik santraller konusunda Adıyaman kamuoyu yeterince aydınlatılıyor
mu?
6.
Yapılan ihalelerin şeffaf olduğunu düşünüyor musunuz?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda
yer alan soruma Çevre ve Orman Bakan’ı Prof. Dr. Veysel Eroğlu’nun
sözlü olarak cevap vermesini saygılarımla arz ederim. 11.05.2009
Prof.
Dr. Akif Akkuş
Mersin
06.05.2009
Günü Seyhan Nehri yatağına, akarsuyun kaynağını aldığı Torosların
yüksek kesimlerine yoğun yağış düşmesi, mevcut karların erimesi sonucu, Çatalan ve Seyhan barajlarına intikal eden su, dolu olan
barajları tehlikeli hâle getirmiştir. Bunun sonucu olarak, yatağa 771
metreküp/saniye su bırakılmıştır. Burada barajların kontrolünü yapan Devlet ve
Su İşleri ile Meteoroloji Müdürlüğünün arasında bir kopukluğun olduğu dikkat
çekmektedir.
Bu
mevsimde olabilecek yağışlar ve özellikle kar erimeleri dikkate alınarak
barajlarda daha az su tutulmalı ve yatağa kontrollü bir şekilde su verilmesi
gerekirdi. Bu yüzden ilgililerin sebep olduğu büyük bir zarar ve ziyan söz
konusudur. Bu konudaki mağduriyetin giderilmesi hususunda neler yapılabilir?
Acil olarak yörede alacağınız tedbirler nelerdir?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
Orman
yangınlarını söndürmek amacıyla açılan helikopter ve uçak kiralama ihalesi ile
01.05.2009 da 4 adet uçak ve 13 helikopterin teslimi yapılacaktı.
1)
Kiralanan uçaklar ve helikopterler 01.05.2009 da teslim alınmış mıdır?
2) Teslim
alınan uçakların uçuş emniyeti açısından Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünden
gerekli izinler alınmış mıdır?
3)
Kiralanan uçaklar kaç yaşındadır?
4)
Kiralanan uçak ve helikopter ihalesi hangi firmaya ihale edilmiştir?
5) Uçak
ve helikopter ihalesine kaç firma katılmıştır? Bu firmalar kimlerdir?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
DSİ Genel
Müdürlüğü tarafından Malatya’da yapımı süren, baraj ve göletlerin
a)
İnşaatlarına ne zaman başlanmıştır?
b) 7
yıllık iktidarınız sürecinde bitirilen bir tesis var mıdır?
c) DSİ’nin 7 yıllık toplam baraj ve gölet inşaatı için
ayırdığı bütçesi nedir? Malatya’ya 7 yıldır ne kadar ödenek verilmiştir?
d)
Malatya’da hiçbir baraj ve göleti hizmete açmayı
düşünüyor musunuz?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Sağlıklı
ve dengeli bir çevrede yaşamak Anayasal ve temel bir insan hakkı iken,
Yaşanabilir
ve sürdürülebilir çevre, var olanı koruyup yenilerini oluşturmanın
sağlanmasıyla olanaklı iken,
5 Haziran
Dünya Çevre Gününü kutladığımız günümüzde,
1) Seçim
bölgem Gaziantep'te Büyükşehir Belediye Başkanlığının, Ulaşım Güzergâh Projesi
olmadan, Hafif Raylı Sistemi geçireceği güzergâhlarda aylardır ağaç kesilmesine
Bakanlığınız neden sessiz kalmaktadır?
2) Hafif
Raylı Sistem güzergâhıdır diye İstasyon Caddesinde kesilmeyi bekleyen tarihî
çınar ağaçlarını kurtarmak için Bakanlığınız il teşkilatı neden girişimde
bulunmamaktadır?
3)
Bakanlığınız her çevre katliamında ve özellikle de hizmet getiriyorum anlayışı
içinde ağaç katliamı yapmayı alışkanlık hâline getiren belediyelerde olduğu
gibi Gaziantep'te de Anayasamızın 56. maddesini neden görmezlikten gelmektedir?
T.B.M.M.
Başkanlığı’na
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak yanıtlanması için gereğini arz ederim. 29.06.2009
Hüsnü
Çöllü
Antalya
Çevre ve
Orman Bakanlığı’nca, Antalya ve Burdur'un çevre düzenine ilişkin çalışmalar
kapsamında hazırlanan plana ilişkin çeşitli eksiklikler kamuoyuna yansımıştır.
Bu
kapsamda;
1) Çalışmalar
kapsamında, Antik Perge Kenti'nin makilik, çalılık alan ve tarım alanı olarak
plana işlendiği doğru mudur? Bu süreçte Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan görüş
istenmiş midir? Ne yanıt alınmıştır?
2) Plan
düzenlemesi ile amaçlanan nedir? Bu karar, Perge Antik Kenti'nin durumunu nasıl
etkileyecektir?
3) Çevre
Planı'nda Antalya Büyükşehir ve ilçe belediyelerin sınırlarının da yanlış
işlendiği doğru mudur? Kuzey Antalya Kültür ve Turizm Alanı Koruma ve Gelişim
Bölgesinin plana alınmamasının gerekçesi nedir? Plan ile ilgili Antalya
Büyükşehir Belediyesi'nin raporu doğrultusunda bir düzenleme yapılacak mıdır?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Kamuoyunda çok tartışılan ve yapılacağı
bölgenin tarihî kimliği nedeniyle tepkilere neden olan Ilısu
Barajı Projesine finans sağlayacak konsorsiyumun
çekilmesi üzerine,
Uygulamaya
devam edecekseniz,
1) Tarihî
Hasankeyf’i sular altında bırakacak projeyi revize etmeyi, çevre ve tarihî
dokuyu koruyarak, ömrü 40-50 yıllık baraj için Hasankeyf’i feda etmemeyi
düşünüyor musunuz?
2) Ilısu Barajının yapımına bu nedenlerle karşı çıkanları,
klasik üslupla "Türkiye'yi sevmeyen, bölge insanının kalkınmasını
istemeyenler" olarak suçlamanız devlet ciddiyetinizle bağdaşıyor mu?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Yıllardır
tartışılan ve tarihî miras Hasankeyf’i sular altında bırakacak Ilısu Barajı için yurt dışı finansmanı sağlanamaması
kamuoyuna açıklanmışken,
1. Yurt
dışı Kredi Garanti Kurumları ile imzalanan “Mutabakat Zaptı” hükümlerine hiç
uyulmadığı ve hiçbir işlem yapılmadığı doğru mudur?
2.
Yeniden yerleşim, Kültürel Mirasın tespiti ve korunmasıyla Çevre konuları ile
ilgili Mutabakat Zaptında yer alan çalışmaların ihalesiz olarak Baraj İnşaatı
Yapımcısı Konsorsiyumun içinde bulunduğu Şirketlere verildiği doğru mudur?
3. Kamu
adına yapılması gereken kontrol ve denetimin Baraj Yapım İhalesini alan Yapımcı
Konsorsiyum Şirketlerine ihalesiz verilmesi yasal mıdır?
Yoksa
kendi takdiriniz midir?
4. Bu
işin yapımı için ihalesiz verilen Şirkete ne kadar bedel ödenecektir?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda
yer alan soruma Çevre ve Orman Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu’nun
sözlü olarak cevap vermesini saygılarımla arz ederim. 17.11.2009
Prof.
Dr. Akif Akkuş
Mersin
Sayın
Bakan, Mersin İli Mut İlçesi, 95 adet köyü olan, Toros
dağlarının arasında şirin yerleşim birimlerinden birisidir. Göksü nehri bu
ilçemiz arazileri içinden geçer. Sebze ve meyve ziraatı, özellikle nehir
yatağına yakın köylerin ana uğraşıdır. Ancak, nehrin suyu, yapılan ve
yapılmakta olan barajlara tahsis edildiğinden, bu köylerin 3’ü hariç,
diğerlerine Göksu’dan su almak yasaklanmıştır. Bu yaz (2009 yazı), bu konuda
büyük sıkıntılar yaşanmıştır. Gelecek Sezonda da (2010 sezonu), bu sıkıntıların
yaşanmaması için ne gibi acil tedbirler alacaksınız?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
Çevre ve
Orman Bakanlığı Su Kaynağı olmadan gölet inşa ediyor ve hizmete açıyor mu?
Malatya Arapgir’de inşa edilen ve hizmete açıldığı belirtilen
gölet’in su ihtiyacı DSİ tarafından yağmurlama sistemi ile mi giderilecektir?
Bu
nedenle,
1) Su
kaynağı olmadan bu bölgede gölet inşaatı neden yapılmıştır?
2) Bu gölete başka bir kaynaktan su verilecek mi?
3) Bu göletin su ihtiyacı karşılanmayacaksa, göletin
yıkılmasını planlıyor musunuz?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
DSİ
tarafından 2002-2010 yılları arasında ülkemizde kaç adet baraj, gölet ve sulama
kanalı inşaatı tamamlanmıştır? Bu konuda vereceğiniz rakamların Malatya ile
ilgili hiçbir önem taşımadığını bilmeme rağmen,
1) 8
yıldır Malatya’da suyu akmayan Arapgir Göleti ve Kuluncak Sofular Göleti
dışında tek bir tesisi hizmete aldınız mı?
2) 16-17
yıldır inşaatı devam eden baraj inşaatlarına yeterince ödenek verilmediğinden,
bu inşaatların tamamlanması 15 yıl daha devam edecek mi?
3)
Arguvan, Yoncalı Barajı İnşaatı 2010 yılında kesinlikle iz bedelden
çıkartılacak mı? Bu bölge’de baraj inşaatına 2010 yılında devam edilecek mi?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Mustafa
Enöz
Manisa
Sorular
1- Manisa
İli Salihli İlçesi Değirmendere Çayı üzerine kurulması düşünülen Yeşilkavak Barajının yapım aşaması ne durumdadır?
2-
Bakanlığınızca 2010 yılı bütçesinden Yeşilkavak Baraj
yapımı için ne kadar ödenek ayrılmıştır?
3- Yeşilkavak Baraj yapımını bitirmek için Bakanlığınızca bir
tarih belirlenmiş midir?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Mustafa
Enöz
Manisa
Sorular
1- Manisa
İli Selendi İlçesi Alan Deresi üzerine kurulması düşünülen Ayanlar Barajının
yapım aşaması ne durumdadır?
2-
Bakanlığınızca 2010 yılı bütçesinden Ayanlar Baraj yapımı için ne kadar ödenek
ayrılmıştır?
3-
Bakanlığınızca söz konusu baraj inşaatına başlama tarihi belirlenmiş midir?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Mustafa
Enöz
Manisa
Sorular
1- Manisa
İli Alaşehir İlçesi Afşar Çayı üzerine kurulması düşünülen Afşar II Barajının
yapım aşaması ne durumdadır?
2-
Bakanlığınızca 2010 yılı bütçesinden Afşar II Baraj yapımı için ne kadar ödenek
ayrılmıştır?
3-
Bakanlığınızca söz konusu baraj İnşaatına başlama tarihi belirlenmiş midir?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Mustafa
Enöz
Manisa
Sorular
1- Manisa
İli Kırkağaç İlçesi Gelembe mevkiinde kurulması düşünülen Çaltıcak
Baraj yapımına başlamak için Bakanlığınızca bir tarih belirlenmiş midir?
2-
Bakanlığınızca 2010 yılı bütçesinden Çaltıcak Baraj
yapımı için ne kadar ödenek ayrılmıştır?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Mustafa
Enöz
Manisa
Sorular
1- Manisa
İli Ahmetli İlçesi Kelebek Deresi üzerine kurulması düşünülen Kelebek Barajının
yapım aşaması ne durumdadır?
2-
Bakanlığınızca 2010 yılı bütçesinden Kelebek Baraj yapımı için ne kadar ödenek
ayrılmıştır?
3-
Kelebek Baraj yapımına başlamak için Bakanlığınızca bir tarih belirlenmiş
midir?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Mustafa
Enöz
Manisa
Sorular
1- Manisa
İli Gördes İlçesi Güneşli Beldesinde İnderesi üzerine
kurulması düşünülen Güneşli Barajının yapım aşaması ne durumdadır?
2-
Bakanlığınızca 2010 yılı bütçesinden Güneşli Baraj yapımı için ne kadar ödenek
ayrılmıştır?
3-
Güneşli Baraj yapımına başlamak için Bakanlığınızca bir tarih belirlenmiş
midir?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 18.01.2010
Ensar Öğüt
Ardahan
Küresel
ısınma, kuraklık, hava kirliliği belirgin bir hal almıştır. Ağrı’da doğa
bilinçli kullanılmadığı için hep beraber sıkıntı yaşıyoruz. Ekolojik dengeler
her geçen gün daha da bozulduğundan hepimizin birlikte yaşadığı bu güzelim
dünya günbegün yaşanmaz hal almaktadır.
1-
Ağrı-Doğubayazıt her yetkilinin bu tehlike ile şimdiden mücadele etmesi
gerekmektedir. Yeşillendirme ve ağaçlandırma çalışmalarına ne zaman
başlayacaksınız?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 18.01.2010
Ensar Öğüt
Ardahan
Küresel
ısınma, kuraklık, hava kirliliği belirgin bir hal almıştır. Ağrı’da doğa
bilinçli kullanılmadığı için hep beraber sıkıntı yaşıyoruz. Ekolojik dengeler
her geçen gün daha da bozulduğundan hepimizin birlikte yaşadığı bu güzelim
dünya günbegün yaşanmaz hal almaktadır.
1- Ağrı
-Doğubayazıt hava kirliliği çok belirgin bir hal almıştır. Kışın insanlarımız
temiz oksijen alamamaktadırlar. Acilen her yetkilinin bu tehlike ile şimdiden
mücadele etmesi gerekmektedir. Temiz bir yaşam için Yeşillendirme ve
ağaçlandırma çalışmalarına ne zaman başlayacaksınız?
08.02.2010
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Çevre ve Orman Bakanı Sn. Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Kürşat
Atılgan
Adana
Soru:
Bakanlığınız daha önce tarafıma gönderdiği yazılı önergemin cevabında 2008
yılında 11 helikoptere ödenen kiralık saat ücretlerini KDV hariç 6879 ABD
Doları, 1 helikopter için KDV hariç 7679 ABD Doları, 1 helikopter için KDV
hariç 7995 ABD Doları olarak belirtmiştiniz. Aynı şekilde Bakanlığınızın yangın
söndürme amacıyla 15 ve 19 Ocak 2009 tarihlerinde 2009-13 yılları için 13
helikopter ve 2009-2015 yılları için 4 amfibik uçak
kiralanması için yaptığınız ihalede bu araçlara ödenecek saatlik kira bedelleri
ne olmuştur ve ihaleyi hangi firma kazanmıştır? Yine 2010 yılı için 1 yıllığına
yapmış olduğunuz ek ihalede bu yangın söndürme araçlarına ödenecek saatlik kıra
bedelleri nedir ve ihaleyi hangi firma kazanmıştır?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim.
27.01.2010
Ensar Öğüt
Ardahan
Memleketimizin mevcut Orman varlığının korunmasından, yeni alanların
orman vasfına dönüştürülmesi ve korunmasından, Ağaçlandırma ve Erozyon kontrolü
ayrıca Av Yaban hayatı eko sistem doğa koruma ve milli parklar gibi çok geniş
bir yelpazede görev yapan Orman Muhafaza Memurları ile Av Koruma Memurları ile
diğer kurumlarda kolluk görevi yapan memurlar arasında maaş ve diğer hakları
arasında ciddi hak kayıpları bulunmaktadır.
1- 2002
yılından itibaren de Emekli Orman Muhafaza Memurlarından edindikleri zati
silahlardan silah Ruhsatı Harcı alınması edinilmiş haklara uygun düşmemektedir.
Silah Ruhsatı harcı alınmaması konusunda çalışma yapacakmısınız?
2- Orman
Muhafaza memurları ve Av koruma memurları kolluk görevi olarak çalışan tüm kamu
çalışanlarının özlük hakları diğer kamu çalışanları ile karşılaştırıldığında bu
adı geçen memurların hakları verilecek mi?
3- Orman
Muhafaza Memurları ve Av koruma memurları diğer kolluk görevlilerinde olduğu
gibi emekliliklerinde fiili hizmet kanunu kapsamı içine alınacak mı?
4- Orman
Muhafaza Memurları ve Av koruma memurlarının maaşları diğer kolluk görevlisi
olarak çalışan personel maaşları ile aralarındaki farklılıklar giderilecek mi?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Su
tutmaya başlayan Ermenek HES Barajı’nın seviyesi her geçen gün yükselmektedir.
Yeşil Köy ve Nadire Köylerimizin Ermenek ve çevreyle bağlantısını sağlayan yol
ve köprü kısa bir zaman sonra baraj sularının altında kalacaktır. Ayrıca bu yol
ve köprüyü kullanan kömür ocağında çalışan işçiler de köylülerde mağduriyet
endişesine düşmüştür. Şu ana kadar yapılması planlanan köprü ve yola ilgili de
her hangi bir çalışma yoktur.
Bu
bilgiler ışığında;
1- Yeni
yol ve köprüyü ne zaman başlayıp, ne zaman bitirmeyi düşünüyorsunuz?
2- Su
tutma işleminde köylülerimizi mağdur etmeyecek planlarınız nelerdir?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim.11.02.2010
Ensar Öğüt
Ardahan
Kars’ın
ekonomisi Tarım ve Hayvancılığa dayalıdır. Tarımdan DSİ yatırımlarının az oluşu
başlı başına bir sıkıntıdır. Yağmur yağmadığında kuraklık olduğundan
köylülerimizin hayvanlarına bütün kış boyu yedireceği ot ve samanla diğer
girdileri başka illerden daha fahiş fiyatlarla almalarına neden olmaktadır.
1-
Kars’taki Tarım ve Hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızın en büyük sorunu olan
sulama kanalları için DSİ olarak sulama kanalı ve su havuzları yapmayı
düşünüyor musunuz?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
İsmet
Büyükataman
Bursa
Türkiye’nin
tek tatlı su dalyanından 16 bin tonluk kumun usulsüz olarak çıkarıldığı, Google Earth sayesinde
belgelenmiş, Dalyandaki
Karacabey’de
Marmara Denizi’yle Kocaçay Deltası’nın birleştiği
noktada bulunan Dalyan Gölü, bölgesinin koruma altına alınması gerekmektedir.
Meksika Körfezinden gelen yılan balıkları üreme alanı olarak burayı
kullanmaktadır. Bu canlıların neslinin devamı için burası çok önem arz
etmektedir.
Buna
göre;
1-
Dünyadaki ekolojik denge ve bir canlının hayatı için
bu derece önem arz eden bir yerden kum alınmasına nasıl izin verilmiştir?
2- Söz
konusu kum alma işlemlerinin durdurularak bölgenin koruma altına alınması
düşünülmekte midir?
3-
Buradaki kum işini Albayrak Holding’in yaptığı ve
İstanbul’daki TOKİ ve İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait İSKON firması
arasında yıllık 2 milyon ton kum satış anlaşması olduğu iddiaları doğru mudur?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 20.02.2010
Ensar Öğüt
Ardahan
Bolu
Abant yolu üzerinde ve Abantta bulunan turizm
tesisleri, Büyüksu deresine atık sularını deşarj
etmeye devam ediyor. Büyüksuya bırakılan kanalizasyon
atıkları vatandaşın içme suyunu tehdit ederken turizm işletmeleri inatla bu
yanlış işlemlerini sürdürmektedirler.
1- Bolu
Abant yolu üzerinde ve Abant’ta bulunan turizm tesisleri atıksularını
Büyüksu deresine bırakmaktadırlar. Bu durumda
kanalizasyon atıkları vatandaşımızın içtiği içme sularına katıldığından dolayı
çeşitli kalıcı hastalıklara maruz kalmaktadır. Turizm tesislerinin atıklarının Büyüksu deresine akıtmalarının önüne geçilecek mi?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla
arz ederim. 24.02.2010
Ensar Öğüt
Ardahan
DSİ
tarafından Ardahan Kura nehrinin sularının bir kısmının Çoruh nehrine
aktarılması ile Ardahan ovası tahrip edilecektir. Göle’de doğarak bütün ovayı
dolaşıp Ardahan’a oradan Çıldır’a uzanarak Aras nehri ile birleşip
Gürcistan-Azerbaycan’dan Hazar Denizi’ne dökülmektedir. Ardahan ilimizde
binlerce dönüm arazimiz sulamayı beklerken doğal güzergahından
alınarak Karadeniz’e aktarılması Ardahan’daki toprakların kuraklaşmasına neden
olacaktır. Zaten çok zor şartlarda tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlayan
halkımızın geleceği yok edilecektir.
1-
Ardahan ilimizde doğan Kura nehri doğal güzergahından
alınarak Artvin’deki Çoruh nehrine aktarılmak istenmektedir. Beşikkaya barajına tutulan sular bir tünel vasıtasıyla
Karadeniz Çoruh’a mı aktarılacak?
2- Kura
nehrinin Karadeniz’e aktarılması Tarım ve Hayvancılığımıza çok büyük zararlar
verecektir ve var olan Göç daha da artarak devam edeceğinden dolayı bu
çalışmadan bir an evvel vazgeçilerek işsizliğin ve Göçün durması sağlanacaktır?
3- Kura
nehrinin Çoruh’a aktarılmasından dolayı Ardahan’da yapılacak olan kotanlı ve kayabeyi barajlarının yapılmasına son mu verilecek?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
"Su
Kotası" ile ilgili açıklamalar, bölgemiz çiftçisinde rahatsızlığa neden
olmuştur. Çünkü DSİ'nin dekar başına vereceği kota
ile ürünlerini sulama imkanı olmadığını düşünüyorlar.
Geçimini hububat, fasulye ve pancar gibi ürünleri yetiştirerek sağlayan
çiftçilerimizin, en az yedi kez sulama yapması gerekmektedir
Bu
bilgiler ışığında;
1- Dekara
yıllık
2- Tarım
Bakanlığı ile işbirliği yaparak çiftçilerimizin ürettikleri tarım ürünlerine göre
su ihtiyacı planlaması ile ilgili bir çalışmanız var mıdır?
3- Tarım
Bakanlığı işbirliği ile çiftçilerimizin gelir kaybına uğramayacağı bölgesel
alternatif ürün konusunda çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
İsmet
Büyükataman
Bursa
Mustafakemalpaşa
ve Karacabey ilçelerinde aşırı yağışların sebep olduğu sel, tarım arazilerini
sular altında bırakmış, köylerde çiftçilerimizin ev ve ahırlarını tahrip etmek
suretiyle eşya ve hayvan kayıplarına sebep olmuştur.
Bölgede
dere yataklarının ıslah edilmemesi arazilerin su altında kalmasının en büyük
nedenidir.
Uluabat Karaoğlan köyünde 11 bin metrelik seddede yıllardır bakım ve onarım yapılamamakta, sedde arkasındaki kanallarda temizlik ve bakım yapılmadığı
için su tahliyeleri yapılamamaktadır.
Buna
göre;
1-
Bölgede derelerin ıslah çalışmasının yapılması düşünülmekte midir?
2- Uluabat Karaoğlan köyünde bulunan seddede
bakım ve onarım çalışması yapılması düşünülmekte midir?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
İsmet
Büyükataman
Bursa
Bursa ili
Mustafakemalpaşa ilçesi son günlerdeki aşırı yağışlardan olumsuz yönde
etkilenmiştir. Yağan yağmur nedeniyle araziler su altında kalmakta ve
çiftçilerimiz zor duruma düşmektedir. Bölgede yapımı düşünülen ancak hala
bitmeyen iki barajın bu su baskınlarının önüne geçeceği düşünülmektedir.
Buna
Göre;
1. Bursa
ili Mustafakemalpaşa ilçesi Kızkayası ve Devecikonak barajları hangi aşamadadır?
2. Bursa
ili Mustafakemalpaşa ilçesi Kızkayası ve Devecikonak barajlarının ne zaman bitirilmesi
düşünülmektedir?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na
Aşağıdaki
sorularımın, Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu
tarafından Anayasanın ve İç tüzüğün 98 nci maddeleri
gereğince sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 02.03.2010
Ayla
Akat Ata
Batman
TÜİK’in, 2009 yılı ölçüm sonuçlarına göre, hava
kirliliğinin en yüksek olduğu, KVS Değeri ve 'İlk Seviye Uyarı Eşiği'nin
aşıldığı gün sayısı 10 ve daha fazla olan iller arasında Batman ili de yer
almaktadır.
Soru:
1-
Bakanlık olarak hava kirliliğinin önlenebilmesi için Batman İlinde ne tür
denetimler yapılmakta ve tedbirler alınmaktadır?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na
Aşağıdaki
sorularımın, Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu
tarafından Anayasanın ve İç tüzüğün 98 nci maddeleri
gereğince sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 03.03.2010
Sevahir Bayındır
Şırnak
TÜİK'in, 2009 yılı ölçüm sonuçlarına göre, hava
kirliliğinin en yüksek olduğu, KVS Değeri ve 'İlk Seviye Uyarı Eşiği'nin
aşıldığı gün sayısı 10 ve daha fazla olan iller arasında Şırnak ili de yer
almaktadır.
Soru:
1-
Bakanlık olarak hava kirliliğinin önlenebilmesi için Şırnak ilinde ne tür
denetimler yapılmakta ve tedbirler alınmaktadır?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na
Aşağıdaki
sorularımın, Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu
tarafından Anayasanın ve İç tüzüğün 98 nci maddeleri
gereğince sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 03.03.2010
Sevahir Bayındır
Şırnak
Sorular:
1. 2002 yılından bu yana
Şırnak ilinde, hangi alanlarda orman yangını çıkmıştır? Kaç hektarlık alan
yanmıştır? Ormanlık alanlarda çıkan yangınların nedenlerine ilişkin bilgiler
nelerdir?
2. Yanan ormanlık alanlarda
yeniden ağaçlandırma çalışmaları yapılmış mıdır? Yapılmış ise hangi alanlarda
ve ne kadar ağaç dikilmiştir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı’na
Aşağıdaki sorularımın, Çevre
ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim. 03.03.2010
Mehmet
Nezir Karabaş
Bitlis
TÜİK,
Çevre ve Orman Bakanlığı'nı kaynak göstererek, 2009 yılında kükürt dioksit ve partiküller madde ortalamalarının en yüksek bulunduğu il ve
ilçe merkezlerini açıkladı.
1-
Sanayisi olmayan, Hakkâri, Van, Bitlis, Şırnak, Siirt ve Edirne gibi
illerimizin, hava kirliliği sıralamasında üst sıralarda yer almasını neye
bağlıyorsunuz?
2-
Valilikler kanalıyla dağıtılan düşük kaliteli kömürlerin, bu illerimizde hava
kirliliğine neden olduğunu düşünüyor musunuz? Düşünüyorsanız, 2872 Sayılı Çevre
Kanunu ve 'Isınmadan Kaynaklanan Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği'
hükümleri çerçevesinde, gerekli işlemleri yapacak mısınız?
3- Hava
kirliliğinin yoğun olduğu kentlerdeki çevre ve sivil toplum örgütlerinin,
'devlet, dağıttığı kalitesiz kömürle vatandaşını zehirliyor' kanaatine
katılıyor musunuz? Katılıyorsanız, bu duruma dur deyip önlem alacak mısınız?
BAŞKAN –
Evet, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu soruları
cevaplayacaktır.
Buyurunuz
Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben,
özellikle, değerli milletvekillerimizin sözlü soru önergelerini cevaplandırmak
üzere söz aldım efendim.
Tokat
Milletvekili Sayın Reşat Doğru’nun sorularını cevaplandırıyorum: 2008 yılı sonu
itibarıyla 23.226 megavat kurulu güce sahip 1.542 adet hidroelektrik santrali
projesinin 1.506’sına başvurulmuş, bunların toplam kurulu gücü 21.960
megavattır. Bugün itibarıyla 24.720 megavat güce sahip 1.608 adet hidroelektrik
santrali projesinin 1.576’sına başvurulmuştur. Başvurulan HES’lerin
toplam kurulu gücü 23.175 megavattır. HES’lere ait
güncel bilgeler DSİ Genel Müdürlüğümüzün web sayfasında kamuoyunun bilgisine
her an açık olarak sunulmaktadır.
Sayın Mevlüt Aslanoğlu’nun sualini,
sorusunu cevaplandırıyorum efendim. Sulama birlikleri 5355 sayılı Mahalli İdare
Birlikleri Kanunu hükümlerine göre faaliyetleri sürdürülmekte olup idari ve
mali denetimleri İçişleri Bakanlığının yetki alanında bulunmaktadır.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan, trafik memurluğu yaptırıyorlar.
BAŞKAN –
Sayın Aslanoğlu, lütfen, önce Bakanı dinleyiniz.
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Sayın Aslanoğlu,
şöyle ifade edeyim o zaman: Şu anda bu konuda sulama birlikleri kanunu bütün
grupların da mutabakatıyla hazırlanmıştır, Bakanlar Kurulunda imzaya açıldı,
önümüzdeki hafta Meclise intikal edeceğini ben müjdelemek istiyorum.
Pompajlı
sulama tesislerimizi devralan sulama birliklerinin enerji bedeli sebebiyle
ücretlerini, cazibeli sulama tesislerine göre daha yüksek belirlemeleri,
sürdürülebilir işletmeciliğin, gereklerinden birisidir. Enerji giderlerinin
toplam sulama ücreti içindeki oranı enerji birim fiyatıyla doğrudan ilgili olup
bu husus Genel Müdürlüğümüzün, DSİ Genel Müdürlüğünün görev ve sorumluluk
alanında bulunmamaktadır, Enerji Bakanlığıyla alakalı. Bu konuda da görüşmeler
devam ediyor efendim.
Özellikle
devir tarihinden itibaren sulama tesislerinin her türlü işletme, bakım ve
onarım hizmetlerinin devralanlar tarafından yerine getirilmesi gerekmektedir.
Bakım, onarım çalışmalarının idaremiz ve devralanlarca ortak yapılabilmesinin
önünü açmak maksadıyla bak-onar ve ıslah et-iyileştir projeleri
geliştirilmiştir. Bu projeler kapsamına alınacak işlerin maliyetinin yüzde
50’si DSİ Genel Müdürlüğümüzce, kalan yüzde 50’si ise devralanlarca, yani
sulama birliklerince karşılanacak olup, DSİ tarafından finanse edilen kısmı
6200 sayılı Kanun hükümleri doğrultusunda tahsil edilecektir.
Antalya
Milletvekili Sayın Osman Kaptan’ın sorularını cevaplandırıyorum: Orman
yangınlarıyla havadan mücadelede kullanılan helikopter ve uçakların
kiralamaları, orman yangınlarının yoğunluk kazandığı 1 Mayıs-31 Ekim tarihleri
arasında yapılmakta olup, yangın sezonu dışında çıkabilecek orman yangılarına
müdahale edilebilecek şekilde gerekli tedbirler alınmaktadır.
Ayrıca
2007 yılında çıkarılan kanunla birlikte mevcut yangın işçilerinin tamamına
kadro verilmiş olup, bu işçiler on iki ay esasına göre çalıştırılmaktadır.
Bunun yanında, yangınla mücadelede etkinliğimizi artırmak üzere 2007 yılı
sonunda alınan 1.200 mevsimlik işçi ise 5620 sayılı Kanun uyarınca altı aydan
az olmak üzere yangın sezonunda çalıştırılmaktadırlar.
Orman
yangınlarıyla havadan mücadele maksadıyla kullanılacak 20 adet helikopterin
alımı, Türk Silahlı Kuvvetlerince alınacak Genel Maksat Helikopter Alım
Projesi’ne dâhil edilmiş olup, Savunma Sanayi Müsteşarlığınca gerçekleştirilen
satın alınma süreci ile birlikte satın alınacaktır.
Aksaray
Milletvekili Sayın Osman Ertuğrul’un sorularını cevaplandırıyorum: Mamasın
Barajı’nın inşaatı 1957 yılında başlamış ve 1962 yılında tam olarak işletmeye
açılmıştır. Barajın ömrü yaklaşık iki yüz yıl tahmin edilmektedir. Mamasın
Barajı’nın su tutma kapasitesi 154,6 milyon metreküptür. Rezerv alanı Konya
kapalı havzası olup, yağış alanı 1.440 kilometrekaredir. Barajın su kaynakları
Karasu ve Melendiz Çayı’dır. Mamasın Barajı’na gelen
su kaynaklarının yıllık debileri Karasu’dan 1,71 metreküp/saniye, Melendiz Çayı’ndan da ortalama 2,19 metreküp/saniye
gelmektedir. Mamasın Barajı’nın suyundan sulama ve içme suyu olarak istifade
edilmektedir. Yıllık rezervin 11,4 milyon metreküpü içme suyu, geri kalanı ise
sulama maksatlı olarak kullanılmaktadır.
Tokat
Milletvekili Sayın Reşat Doğru’nun sualine cevap: Tokat ilinin 2002-2008 yılları
arasında ferdî kredi uygulamalarını toplam olarak vereceğim. Ayrıca detaylı
döküm de var, zaman olmadığı için toplamı vereyim. Güneş enerjili su ısıtma
sistemlerinde 326 üniteye 412.690 TL, süt sığırcılığı için 320 üniteye 3 milyon
218 bin 443 TL, süt koyunculuğu için 181 üniteye toplam 1 milyon 972 bin 666 TL
kredi verilmiştir. Diğer yıllara göre dağılımı da zatıalinize
sunulabilir.
Sayın
Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun
suallerine cevap vermek istiyorum efendim: Orman yangınları için hazırlanan
şartnamelerde herhangi bir uçak tipi, modeli belirtilmemiş ve yaş sınırı
getirilmemiş olup, verilecek görevlerin yapılabilmesi için uçaklarda bulunması
gereken asgari limitler belirtilmiştir. Uçaklar müteahhit
firma tarafından 1/5/2009 tarihinde göreve başlayacak şekilde Türkiye’ye
getirildiğinde, teknik şartnamede istenen özellikleri taşıyıp taşımadığına dair
kontroller yapılmıştır.
Bakanlığımız,
uçak satın alarak işletmeyi düşünmediğinden uçaklar hakkında fiyat araştırması
yapmamıştır. Yüklenici firmanın kaç uçağı, ne kadar fiyatla aldığı hususu da
tarafımızca bilinmemektedir.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Ben söyleyeyim Sayın Bakan.
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Sorunuzda da belirtildiği üzere, uçaklar
yedi yıl için kiralanmış olup dört adet amfibik
uçağa, her yıl için yapacağı 825 saatlik uçuşlar karşılığında yedi yılda toplam
53 milyon 418 bin 750 dolar ödenecektir.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Bir yıl için Sayın Bakan.
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Kiralama saat ücreti olarak 9.250 euro ödenecektir. Kiralanan dört amfibik
uçak yılda 825 saat zorunlu uçuş yapacak, bunun karşılığı bedel ödenecek, opsiyonel uçuş saat bedeli ödenmeyecektir. Bakanlığımız
benzeri ihaleleri 1995 yılından bu yana gerçekleştirmekte olup, ihalelere
ilişkin adı geçen kurumdan, yani Sivil Havacılık Kurumundan herhangi bir görüş
alınmamıştır.
Yine,
Sayın Ferit Aslanoğlu’nun 6/1265 numaralı soru
önergesini cevaplandırıyorum efendim: Kiralama ihalesine 16 helikopter için
çıkılmasına mukabil, 13 helikopter kiralanması gerçekleştirilmiş olup toplam
16.976 saat 40 dakika süreli hizmet alımı için beş yıllık süre sonunda toplam
125 milyon 168 bin 963.33 Amerikan doları ödeme
yapılacaktır. Kiralanan nitelikteki helikopterlerin standart bir fiyatı olmamakla
birlikte, beher adedinin 18 ile 20 milyon Amerikan doları olduğu tahmin
edilmektedir. Helikopterler her yıl orman yangını sezonu olarak belirlenen 1
Mayıs-31 Ekim tarihleri arasında hizmet verecek şekilde kiralanmış ve garanti
uçuş süreleri bu dönemi kapsayacak şekilde verilmiştir.
Kiralanan
helikopterler orman yangınları haricinde ülke genelinde oluşabilecek felaket
niteliğindeki olağanüstü durumlarda da kullanılmaktadır. Helikopterlerin bir
defada alacağı su kapasitesi 2.500 litredir. Hazırlanan şartnamelerde herhangi
bir helikopter tip ve modeli seçilmemiş, verilecek görevlerin yapılabilmesi
için helikopterde bulunması gereken asgari limitler belirtilmiştir. 2004-2008
yıllarını kapsayan beş yıl içerisinde kiralanan helikopterler için Bakanlığımız
71 milyon 403 bin 246 Amerikan doları ödemiştir.
Yine,
Sayın Mevlüt Aslanoğlu’nun
sorusuna cevap olmak üzere, katı atıkla alakalı bir soru: Bilindiği üzere,
bahse konu katı atık projesine ilişkin olarak 15/10/2008
tarihinde bilgilendirme kapsam ve özel format belirleme toplantısı
gerçekleştirilmiş ve ÇED süreci başlatılmıştır. Ancak, Danıştay 8. Dairesinin
kararı gereği özellikle düzenli depolama tesisleri için bu ibare iptal
edildiğinden, verilen bu kararla katı atık düzenli depolama tesislerinin
ormanlık arazilerde yer tahsisi konusunda sıkıntılar ortaya çıkmıştır. Yani yer
tahsis edemedik ancak düzenli depolama projelerinin Katı Atık Bertaraf Tesisi
Projesi hâline dönüştürülmesi biraz zaman aldı, bunu gerçekleştirdik.
Projelerin yeniden düzenlenmesinden sonra, 15 Şubat 2010 tarihinde, bizzat
kendimin de takibiyle, 52,8 hektarlık alanın yirmi dört ay süreli ön tahsisi
Malatya Katı Atık Birliğine yapıldı, ön tahsisi takiben ÇED süreci başlatıldı,
projeler hazırdır, ÇED onayını takiben uygulama projeleri onaylanacak ve inşaat
başlayacaktır; bu müjdeyi de veriyorum.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Çok erken oldu Sayın Bakan!
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Yine Sayın Mevlüt
Aslanoğlu’nun (6/1364) sayılı sözlü sorusuna,
önergesine cevabım: Gökpınar Projesi’yle alakalı
çalışmalar iş planına uygun olarak devam etmektedir, çok hızlı devam ediyor,
Proje’nin 2011 yılında tamamlanmasını hedefliyoruz.
Yıl
boyunca sadece enerji üretimine destek verilmesi ve sulama projelerinin rafa
kaldırılması söz konusu değildir burada. Protokolde de belirtildiği gibi,
sulama mevsiminin dışında ve sulamalardan artan sular enerji üretiminde
kullanılmaktadır.
Adıyaman Milletvekili Sayın Şevket Köse’nin (6/1376) sayılı soru
önergesi: Efendim, Göksu Çayı’ndan faydalanmak için geliştirilen sulama ve içme
suyu maksatlı Adıyaman-Göksu-Araban Projesi kapsamında inşa edilecek olan Çetintepe Barajı’nda depolanacak su ile Gaziantep iline
ilave 4 metreküp/saniye içme suyu verilmesi ve Haydarlı, Çat Boğazı, Harmancık
depolama tesislerinin yapılmasıyla
Göksu
Barajı’yla ilgili, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu kapsamında, Birecik
Baraj Gölü’ne dökülünceye kadar, Göksu Çayı üzerinde on iki adet hidroelektrik
santral tesisinin yapımıyla ilgili çalışmalar devam etmektedir. Göksu Çayı’nda
iki adet su kalitesi gözlem istasyonu bulunmakta olup periyodik olarak izleme
çalışmaları devam etmektedir.
Yine,
Sayın Şevket Köse’nin sualleri: Adıyaman ilinde otuz üç adet hidroelektrik
santrali projesi bulunmaktadır. İnşa edilecek bu santrallerden üretilecek
elektrikle enerji arzı güvenliği açısından yerli kaynaklara yönelmemiz
sağlanacaktır. Santrallerin inşa aşamasında her birinde yüzlerce kişi çalışacak
olup katma değer sağlayacağı diğer sektörleri de etkilemesi sebebiyle istihdama
yönelik çözümler getirecektir. Ayrıca, santrallerin işletme safhasında yaklaşık
700 civarında bir istihdam sağlayacağı tahmin edilmektedir.
Adıyaman
ilinde çoklu HES başvuru sayısı yedi adet olup bu projeleri yapacak firmaların
seçimi Elektrik Piyasası Üretim Faaliyetinde Bulunmak Üzere Su Kullanım Hakkı
Anlaşması İmzalanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’te
tanımlanan hükümler çerçevesinde gerçekleştirilmektedir, son derece şeffaf
yapılmaktadır.
Hidroelektrik
kaynak katkı payı toplantısı gerçekleştirilen projelerden Sırımtaş
HES için Tektuğ Elektrik, Koruköy
HES için Akar Elektrik, Kandil HES için Kandil Elektrik en yüksek teklifi
vererek işi yapmaya hak kazanmışlardır. Şirketlerin tamamı Türk Ticaret
Kanunu’na göre kurulmuş yerli sermayeli şirketlerdir.
HES’lerle ilgili ÇED sürecinde
Bakanlığımız ve ilgili diğer kurum, kuruluş temsilcileri ile vatandaşlarımızın
katılımıyla projeler hakkında toplantılar yapılmakta olup özellikle kamuyu
yeterince bilgilenmektedir. Ayrıca bilgi sahibi olmak isteyen gerçek ve tüzel
kişilerin bilgi talepleri 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair
Kanun ile 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun ilgili hükümleri
doğrultusunda Bakanlığımızca derhâl yerine getirilmektedir.
“Yapılan
ihalelerin şeffaf olduğunu düşünüyor musunuz?” Fevkalade şeffaftır, açıktır,
aksini düşünmek mümkün değildir.
Mersin
Milletvekili Sayın Akif Akkuş’un sorusunu cevaplandırmak istiyorum.
Efendim, DSİ tarafından inşa edilen Çatalan
Barajı, içme suyu, taşkın ve enerji maksatlı, Seyhan Barajı ise taşkın, sulama
ve enerji maksatlı olarak hizmet etmekte olup ayrıca 170 bin hektarlık alanın
sulama suyu ihtiyacını karşıladığından, barajlarda daha az su tutulması yıllık
ortalama 1,8 milyar metreküp olan sulama suyu ihtiyacının karşılanmasında sorun
oluşturacağından, işletme programına aynen uyulmuştur. Özellikle,
barajlar, DSİ Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan işletme programı
çerçevesinde, bölgeler tarafından çalıştırılmaktadır. Programların
hazırlanmasında uzun yıllara ait meteoroloji verileri önemli yer tutmaktadır.
Seyhan
Barajı’ndan enerjisini alarak tahliye edilen 260 ile 280 metreküp/saniye suya
ilave olarak, 13 Mart 2009 tarihinden itibaren 160 ila 230 metreküp/saniye su,
taşkın öncesinden taşkına kadar Seyhan Nehri yatağını aşmayacak ve seddeler arasında zarara yol açmayacak şekilde tahliye
edilmiştir. 7 Mayıs 2009 tarihi saat 24.00 itibarıyla, göle
gelen su miktarının takriben bin metreküp/saniyeye ulaşması sebebiyle, yağışın
devam etmesi ve daha fazla su tahliye edilmesi hâlinde Adana şehir merkezinin
tehlikeye atılmaması gayesiyle, Seyhan Barajı dolu savağından 439
metreküp/saniye, santralden de 267 metreküp/saniye olmak üzere toplam 706
metreküp/saniye su tahliye edilmek mecburiyetinde kalınmıştır. Seyhan
Nehri yatağına bırakılan 706 metreküp/saniye su yüzünden, nehir yatağından
çıkan su, 4373 sayılı Kanun kapsamına giren ve Bakanlar Kurulu kararında belirtilen
iki sedde arasında kalan sahaya yayılmıştır. İki sedde arasında, yaklaşık 5 bin hektar alanda zirai faaliyet
yapılmaktadır. Bu sahanın yaklaşık 1.500 hektarı narenciye, 1.500 hektarı
sera-buğday ve 2 bin hektarı ise ekim hazırlıkları tamamlanan ancak henüz o
tarihlerde ekimi yapılmayan alanlardır. Seyhan Nehri’nden bırakılan su, 10
Mayıs 2009 tarihi saat on bir itibarıyla 508 metreküp/saniyeye, 11 Mayıs 2009
tarihi saat onda ise 422 metreküp/saniyeye düşürülmüş olup, su, yatağına
çekilmeye başlamıştır. Seddeler arasında suyun kısa
bir süre kalması -yani üç dört gün kaldı- yüzünden çok yıllık bitkilerde
herhangi bir zararın oluşmadığı, buğdayda ise kısmi bir zarar meydana geldiği
belirlenmiştir. Taşkın hasarlarının seddeler arasında
sınırlı kalması ve seddeler arasının 4373 sayılı
Kanun kapsamında bulunması sebebiyle oluşan zarar ziyanda idaremizin, DSİ’nin sorumluluğu bulunmamaktadır. Zarar ziyan tespiti
ilgili il tarım müdürlüğü tarafından yapılmıştır.
Sayın Mevlüt Aslanoğlu’nun (6/1434)
numaralı soru önergesine cevap veriyorum: Kiralanan uçak ve helikopterler 1
Mayıs 2009 tarihinde göreve başlamışlardır. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünden
gerekli müsaadeler alınmıştır. Kiralanan uçakların 1 adedi 1969, 2 adedi 1970,
1 adedi 1987 yılında imal edilmiştir. Helikopterler Gate
AŞ; artı, Global; artı, Barış Limitet Şirketi; artı, Güneydoğu Havacılık
Limitet Şirketi Ortak Girişiminden kiralanmıştır. Uçaklar ise Türk Hava Kurumu
Gökçen Havacılık İktisadi İşletmesinden kiralanmıştır.
Uluslararası ve yerli bütün firmalara açık olan ve kırk gün süreyle
Kamu İhale Kurumu İhale İlan Bülteni’nde yayımlanan helikopter ihalesine dört
firma, uçak ihalesine dört firma katılmış olup isimleri aşağıda belirtilmiştir:
Helikopter ihalesine katılan firmalar, Kaan Havacılık AŞ, Er-Ah Havacılık
Limitet Şirketi, Betaz Havacılık Limitet Şirketi ve Gate Global, Güneydoğu Havacılık Limitet Şirketi Ortak
Girişimi. Uçak ihalesine katılan firmalar ise Pan Havacılık ve Ticaret Anonim Şirketi, Betaz Havacılık ve Ticaret Limitet Şirketi, Sorem Havacılık Şirketi (İtalya), Türk Hava Kurumu Gökçen
Havacılık İktisadi İşletmesi.
Yine,
Sayın Aslanoğlu’nun sözlü soru önergesine cevabım
efendim: Malatya’daki barajların inşaata başlangıç tarihleri: Yoncalı Barajı
1996, Boztepe 1997, Kapıkaya Barajı 1998, Hekimhan
Güzelyurt Göleti ve Sulaması 1996, Darende Sofular Göleti ve Sulaması 1999, Arapgir Göleti ve Sulaması 1999, Doğanşehir Söğüt Göleti 2008.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Maşallah, yirmi yıl geçti bir tanesi bitmedi Sayın
Bakan, bir tanesi! Dişimi kıracağım dişimi Sayın Bakan!
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Tamam, dişini kırmaman için biten
tesisleri yazacağım.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Bir tanesi bitse dişimi kıracağım.
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Biten tesisleri yazayım.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Dişimi, dişimi! Yirmi sene ya!
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Peki, müsaade et bir, müsaade et…
Bakın,
Hekimhan Güzelyurt Göleti ve Sulaması 2006 yılında,
Darende Sofular Göleti 2006 yılı.
Dişini
kırmanı istemem Sayın Vekilim.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Dişimi kıracağım, bir tane baraj!
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Darende Sofular Göleti
ve Sulaması 2008 yılı, Arapgir Göleti
2005 yılı…
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan, su yok, su yok… Su akmayan gölet…
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Arapgir Göleti ve Sulaması 2007 yılı…
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Su akmıyor.
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Malatya ili taşkın koruma tesisi, bakın,
16 adet taşkın koruma tesisi; Hekimhan Hasançelebi…
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) – Sayın Bakan, bu göletler kaç dönüm yer suluyor?
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan…
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Müsaade et, müsaade et, dişini
koruyacağız.
Hekimhan Hasançelebi kasabası, Darende Ayvalı
kasabası Killik ve Cevizlik Deresi, Darende ilçe merkezi, Kuluncak Sofular
kasabası taşkın koruma, Doğanyol ilçe merkezi Mülk Deresi taşkın koruma,
Hekimhan Yukarı Kirmanlı kasabası taşkın koruma, Kuluncak ilçe merkezi taşkın
koruma, Hekimhan Güzelyurt kasabası taşkın koruma, Yeşilyurt kasabası Öncü, Salkonak ve Ortaköy köyleri taşkın koruma tesisleri,
Darende Gedikağzı köyü taşkın koruma, Darende Ilıca
kasabası, Akçadağ Gani Deresi, Arapgir Suçeyin köyü, Doğanşehir ilçe merkezi, Pötürge
Pazarcık köyü Civan mezrası, Darende Nadir Mahallesi Gürpınar Deresi. Bunlar
yapıldı bakın.
Peki,
harcanan paraları söylüyorum: Bakın, 2008 yılı sonuna kadar Yoncalı Barajı iz
bedel ama Boztepe Barajı’na 21…
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Yoncalı Barajı’ndan bahset Sayın Bakan biraz,
Yoncalı Barajı’ndan…
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Bakın, müsaade buyurun…
21 milyon 638 bin 752, Kapıkaya Barajı 63
milyon 618 bin 559, Hekimhan Güzelyurt Göleti ve
sulaması 3 milyon 165 bin 724 TL, Darende Sofular Göleti
ve sulaması 4 milyon 754 bin 253 TL, Arapgir Göleti ve sulaması 3 milyon 448 bin 157 TL, Doğanşehir
Söğüt Göleti 350 bin TL olmak üzere, 2008 yılı sonuna
kadar 99 milyon 769 bin 988 TL bunlara para harcandı, bir.
2009
yılında da 26 milyon bin TL para ayırdık. Toplam, bu yılbaşına kadar, 126
milyon 121 bin 988 TL para harcanmıştır. Yani şunu ifade edeyim: Ayrıca Malatya
iline 2003-2008 yıllarında cari yıl fiyatlarına göre toplam -bakın, Sayın
Vekilim, bunu dikkatli yazın- 153 milyon 349 bin 363 TL harcanmış olup 2009
yılında ise toplam 77 milyon 670 bin 1 TL ödenek ayrıldı ve bunun da tamamı
kullanıldı.
Malatya’da
hizmet alınan tesislerin isimlerini az önce saydım. Hâlen inşaatı devam eden
tesislerin açılış programlarını da sizlere ilan edeceğiz.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sekiz seneden sonra mı?
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Gaziantep Milletvekili Sayın Yaşar Ağyüz’ün suallerine cevap veriyorum efendim: Hafif raylı
taşıma sistemine Gaziantep Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğünce 7 Nisan 2009
tarihinde “ÇED gerekli değildir.” kararı verilmiştir. Bahse konu proje tanıtım
dosyasında “Proje kapsamında birinci etapta inşa edilecek hastane durağıyla
öğretmenevleri durağı arasındaki hattın 1.600 metrelik kısmı yeşil alandan
geçecektir. Söz konusu hat boyunca 250 adet ağacın itina ile sökülerek
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından diğer park ve/veya peyzaj alanlarına
taşınması sağlanarak ağaç kaybı önlenecek.” ibaresi bulunmaktadır. Bunu kayda
aldık. Nitekim Gaziantep Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğü tarafından 16
Haziran 2009 tarihinde yerinde izleme kontrol çalışması yapılmış, toplam
Antalya Milletvekili Sayın Hüsnü Çöllü’nün
sorusuna cevap olarak: Efendim, Antalya’da birinci derece arkeolojik sit alanı
niteliğindeki Perge Antik Kenti, 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planına, maddi
hata neticesinde “makilik, fundalık, çalılık alan ve tarım alanı” olarak
işlenmiş olup askı süreci sonunda yapılacak düzenlemeyle söz konusu saha için
sadece sit alanı sınırları çevre düzeni planına işlenecek ve herhangi bir
kullanım kararı getirilmemesine yönelik düzenleme yapılacaktır. Yani,
zaten sit alanlarında bir işlem yapılamıyor.
Ayrıca, bilindiği üzere, 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planları plan
hükümlerinde, sit alanlarında 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kanunu ve ilgili yönetmelikler ile ilgili kurul kararlarına göre uygulama
yapılacağı, sit alanlarında kullanım kararlarının ilgili kurum ve kuruluşların
görüşleri alınmak ve bu planın ilke ve stratejilerine aykırı olmamak şartıyla
Bakanlığın uygun görüşü alınarak ilgili idaresince hazırlanacak olan koruma
maksatlı imar planı ile belirleneceği ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kurulunun uygun görüşü doğrultusunda kesinleşeceği hükmü yer almaktadır,
dolayısıyla herhangi bir problem söz konusu değildir.
Plan düzenlemesi ile plan onama sınırları içerisinde çevrenin
korunması, kirliliğin önlenmesi, baskın sektörlerin ortaya konması, konut,
sanayi, tarım, turizm, ulaşım vesaire yerleşme ve arazi kullanılması
kararlarının, yerleşmelerin plan dönemi nüfus kabullerinin ve kentsel gelişim
yönlerinin belirlenmesi, koruma, gelişme, planlama ilkeleri ve planlama
alanlarına ilişkin olarak ana hedef ve stratejiler belirlenmesi, alt ölçekli
-yani 1/25.000, 1/5.000, 1/1.000 ölçekli- planların yönlendirilmesi
hedeflenmekte olup Perge Antik Kenti sit alanı için herhangi bir karar
getirilmeyecektir.
Büyükşehir
ve ilçe belediyelerinin sınırları Bakanlığımıza gelen veriler doğrultusunda
1/100.000 ölçekli çevre düzeni planları işlenmiştir. Sınırların bire bir
işlenmesi ölçeği gereği çevre düzeni planında söz konusu değildir çünkü ölçeği
1/100.000’dir. Sınırlar hususunda da 1/1.000 ölçekli uygulama imar planında
olduğu gibi 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı üzerinden ölçü alınarak işlem
yapılamaz. Plan onayından sonra idari sınırlarda olabilecek değişikliklere
ilişkin hükümler getirilmiş olup herhangi bir plan değişikliğine ihtiyaç
olmaksızın yeni idari sınırların geçerli olacağı hükme bağlanmıştır. Ayrıca
kuzey Antalya kültür ve turizm alanı koruma ve gelişim bölgesi sınırı çevre
düzeni planına sehven işlenmemiş olup planın askı süreci sonucunda uygun
bulunan düzeltmelerle birlikte çevre düzeni planına işlenecektir. Diğer
taraftan Antalya Büyükşehir Belediyesinin plan hakkındaki düzenlediği rapor
1/100.000 ölçeğinin gerektirdiği kapsamda incelenecek ve uygun bulunanlar plana
işlenecektir. Bu konuda zaten Antalya’da da bir toplantı yapmıştık, onu da
özetle dikkatlerinize sunuyorum.
Gaziantep
Milletvekili Sayın Yaşar Ağyüz’ün sualine cevap
veriyorum: Efendim Güneydoğu Anadolu Projesi’nin kilit halkası olan gerek
enerji gerekse sosyal kalkınmanın ateşleyici bir gücü olarak görülen Ilısu Barajı ve HES Projesi’nin yapım zarureti
bulunmaktadır, bu bir zarurettir. Ilısu Barajı ve HES
Projesi ile bölge halkının hayat standartlarının yükselmesi sağlanarak o
bölgedeki binlerce insana iş imkânı ve geçim kaynağı temin edilecektir.
Ilısu Barajı ve HES Projesi’ne karşı görüşler
Hasankeyf hususunda odaklanmaktadır. Hasankeyf’deki
kültürel mirasın korunması için Ilısu Projesi bir
fırsattır. Projeye karşı çıkanların Hasankeyf’in tamamının sular altında
kalacağı yönündeki görüşleri gerçekle bağdaşmamaktadır. Bununla birlikte
Hasankeyf’teki en mühim tarihî ve kültür varlıklarına sahip olan Yukarı Şehir
sular altında kalmayacaktır, sular altında sadece birtakım tahrip olmuş yapıların
bulunduğu Aşağı Şehir kalacaktır. Ilısu Projesi ile
altyapısı dahi olmayan bu yapılar yerine yine o civardaki bir alana geçmişin
değerlerini günümüze çok daha iyi aktaran yepyeni bir Hasankeyf inşa edilecek
olup bütün tarihî eserler ve kültür varlıkları korunacaktır. Ilısu Barajı ve HES Projesi sayesinde Hasankeyf…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN –
Sayın Bakan, yarım saatlik süre doldu ama size bir on dakika daha vereceğim.
Fakat “en az bir saat” diyor. Bu sorulara on dakika içinde vereceğiniz cevap
kadarını bırakacağız, ondan sonra da biraz sorularla ilgili ek açıklama olacak
ancak o zaman süremiz olacak, yetebilecek.
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli
Başkanım, sayın vekillerim; tekrar saygılarımı arz ediyorum efendim.
Özellikle
şunu ifade edeyim: Zaten ben Hasankeyf’e ve Ilısu
Barajı’na giderek oradaki durumu veya gelişmeleri de bizzat kendim
denetleyeceğim. İnanın, Hasankeyf o bölgenin en önemli cazibe merkezlerinden
birisi olacak. Hep birlikte bunu yapalım.
MEHMET
NEZİR KARABAŞ (Bitlis) – On bin yıllık tarihin yerine cazibe merkezi
yapıyorsunuz. On bin yıllık tarihin yerine dünyanın neresinde cazibe merkezi
yapılmış?
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – O tarih bizim tarihimiz.
MEHMET
NEZİR KARABAŞ (Bitlis) - Sizin tarihinizse niye korumuyorsunuz?
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – O tarihi korumakla biz mükellefiz ve en
iyi şekilde koruyacağız. Bunun burada sözünü veriyoruz, en iyi şekilde…
MEHMET
NEZİR KARABAŞ (Bitlis) – Hayır, sizin için önemli olan cazibe merkezi.
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Ve o insanların da hayat seviyesini,
standardını yükselterek yapacağız.
Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün suali vardı efendim. İhracatçı
kredi kuruluşları –bu, yine Ilısu’yla alakalı- ve DSİ
tarafından 6/10/2006 tarihinde imzalanan nihai
değerlendirme mutabakat zaptında yer alan görev tanımlarıyla ilgili olarak
inşaat öncesi yapılması istenen görev tanımlarıyla ilgili bütün çalışmalar
başarıyla tamamlanmış ve bu görev tanımlarının gözlenmesi, denetlenmesi
görevini yerine getiren yerli veya yabancı uzmanlardan oluşan uzmanlar komitesi
tarafından da teyit edilmiştir. Nihai değerlendirme, yani Ilısu
nihai değerlendirme mutabakat zaptında yer alan görev tanımı faaliyetleri gerek
inşaat işleri ile gerekse kredi teminiyle doğrudan bağlantılı olduğundan görev
tanımı faaliyetlerinde yaşanabilecek herhangi bir gecikmenin kredinin
sağlanmasını etkileyerek inşaat iş programında aksamalara meydan vermemesi, söz
konusu görev tanımı faaliyetlerinin ve bunun paralelindeki inşaat işlerinin eş
zamanlı olarak efektif ve hızlı bir şekilde yürütülmesi maksadıyla uzmanlar
komitesinden uygun görüş alınarak görev tanımı faaliyetlerinin DSİ’nin denetiminde konsorsiyum
tarafından yapılması uygun görülmüştür.
Nihai
değerlendirme toplantısı mutabakat zaptında yer alan görev tanımı
faaliyetlerinin kontrolü ve denetimi, Uzmanlar Komitesi ve DSİ bünyesinde
kurulan proje uygulama birimi tarafından Ilısu’da
yürütülmektedir. Kontrolü ve denetim işleri inşaat konsorsiyumu
uhdesinde bulunma-maktadır.
Nihai
değerlendirme mutabakat zaptı protokolü, ihracatçı kredi kuruluşlarının 7/7/2009 tarihli projeden çekilme yazısını müteakip
kendiliğinden iptal olmuştur. Buna paralel olarak görev tanımı faaliyetleriyle
ilgili inşaat grubunun yapacağı çalışmalar da kendiliğinden sona ermiştir. Bu
sebeple bugüne kadar yapılan faaliyetlerle ilgili bir bedel ödenmemiş olup,
kesin hesap çalışmaları neticesinde belirlenecektir.
Mersin Milletvekili Sayın Akif Akkuş’un sualine cevap: Efendim, DSİ
Genel Müdürlüğümüzce yapılan İçel-Mut projesi pompa sulaması ile Mut ilçesi ve Palantepe, Mirahor, Barabanlı, Fakırca, Gençali,
Ortaköy ve Yapıntı köylerine ait
Bölgede
il özel idaresi tarafından geliştirilen sulama projeleri için Göksu Nehri’ne
yapılan su talepleri, belirli şartların sağlanması şartıyla karşılanmaktadır.
Çiftçiler tarafından münferit sulamalar için su almak ve TEDAŞ’a
tarımsal sulama abonesi olmak maksadıyla DSİ Adana VI. Bölge Müdürlüğümüze
yapılan sulama izin başvuruları, DSİ Genel Müdürlüğümüzün 15/7/2009
tarihinde yayımlanan 7028 sayılı genel yazısı kapsamında karşılanabilmektedir.
Sayın Mevlüt Aslanoğlu’nun (6/1730)
esas numaralı sözlü soru önergesine cevabım: Malatya Arapgir
Göleti ve Sulaması Projesi tasdikli planlama raporuna
göre Bolpınar Deresi üzerinde ve sulaması yağmurlama sistemine
uygun olarak basınçlı borulu şebeke olarak inşa edilmiştir.
Gölet ve
sulama projeleri, mevcut su kaynağı, toprak, topografya, bitki, iklim, ekonomik
durum, sosyal ve kültürel durum gibi etkenler dikkate alınarak şartlara en
uygun sulama yöntemi seçilip, daha sonra da bu sulama yönteminin gerektirdiği
sulama sistemi planlanmaktadır. Ayrıca, söz konusu gölette sulama suyu
ihtiyacını karşılayacak yeterli miktarda su mevcut olup yöre halkına hizmet
etmektedir.
Yine
Sayın Mevlüt Aslanoğlu’nun
bir diğer, (6/1734) esas numaralı soru önergesi: Efendim, Malatya’da yatırımlar
ihtiyaç ve bütçe imkânları göz önünde bulundurularak planlanmaktadır.
Malatya
Çat Projesi: Projenin su kaynağı olan Çat Barajı’nda 1997 tarihinde su tutulmuş
olup söz konusu baraj tamamlanmış ve geçici kabul o tarihte yapılmıştır.
Derme Çerkezyazısı sulamasında, 2009 yılı sonu itibarıyla, işin
başından bugüne kadar yapılan çalışmalar neticesinde yüzde 85 fiziki
gerçekleşme sağlanmıştır. İşin yıllık ödenek ihtiyaçları temin edildiği takdirde
2011 yılı sonunda bitirilmesi planlanmıştır. Bu projeye 2010 yılı için 40
milyon TL ödenek ayrılmıştır.
Darende Gökpınar sulaması için bugüne kadar yüzde 75 fiziki
gerçekleşme sağlanmıştır. Toplulaştırma işlemlerinin 2010 yılında tamamlanması
hâlinde işin tümümün 2011 yılında bitirilmesinin planlandığını az önce ifade
etmiştim. Bu proje için, 2010 yılı için 10 milyon TL ödenek ayrılmıştır.
Boztepe
Barajı, biliyorsunuz, 1997 tarihinde ihale edilmiş ve aynı yıl işe
başlanmıştır. Baraj inşaatının sözleşmesine göre 22/11/2010
tarihinde bitirilmesi gerekmektedir.
Kapıkaya Barajı 1998 yılında ihale
edilmiş ve 1998 yılında işe başlanmıştır. Biliyorsunuz, Yüksek Planlama Kurulu
kararı gereği 2003-2006 yılları arasında iz bedelle durdurulmuştu. Baraj
inşaatında bugüne kadar yüzde 73’lük bir gerçekleştirme sağlanmıştır. Barajın
yıllık ödenek ihtiyaçları temin edildiği takdirde bu barajı da 2011 yılında
bitirmeyi planladık.
Ayrıca,
Malatya Kapıkaya sulaması uygulama ve kamulaştırma
planlarının proje yapım işi de ihale edilmiş olup ve 2010 yılında bu proje de
tamamlanacaktır.
Doğanşehir
Söğüt Göleti: 2008 yılında yapımına başlanmış ve bu
işte yüzde 63 fiziki gerçekleşme sağlanmıştır. İnşallah, sulama projesinde
proje yapım çalışmaları da devam etmektedir ve 2010 yılında inşaat ihalesi
yapılacaktır. Gölet devam ediyor.
Yoncalı
Barajı’na gelince: Bildiğiniz gibi, bu barajla ilgili, 2003 yılından önce iz
bedelle durdurulmuştu, projede planlama ve revizyonu
tamamlıyoruz şu anda. İnşallah, bu yeni planlama ve revizyon
çalışmalarından sonra yeniden ele alacağız.
Efendim,
Manisa milletvekillerimizin soru önergeleri vardı.
Manisa
Salihli Projesi Yeşilkavak Barajı planlama
mühendislik hizmetleri işi ihale edildi, hâlen devam etmekte olup 2010 yılı
içerisinde planlama raporu tamamlanacaktır. Planlama raporunun tamamlanmasından
sonra diğer proje, kati proje yapımına geçilecektir.
Keza,
Manisa Selendi Projesi: Ayanlar Barajı ve sulaması planlama mühendislik
hizmetleri işi ihale edildi, 2010 yılında planlama raporu tamamlanacak ve hemen
proje yapımına geçeceğiz.
Ayrıca
Afşar-2 Barajı Manisa Alaşehir ilçesi arazilerinin sulama suyu ihtiyaçlarına
yönelik olarak düşünülmüş ve ön incelemesi tamamlanmıştır. Aynı akarsuyun
mansabında Afşar Barajı mevcuttur. Afşar Barajı’nın uzun süreden beri dolu
savağından büyük bir miktarda su akmadığından dolayı ek regülasyon
sağlayacak olan Afşar-2 Barajı’yla alakalı bazı ilave çalışmaların yapılması
söz konusudur, çünkü yeteri kadar su yok, ondan sonra karar vereceğiz.
Yine,
Sayın Mustafa Enöz’ün sorusu: Efendim, Çaltıcak Göleti’nin kati proje
yapım çalışmaları tamamlandı, söz konusu gölet DSİ Genel Müdürlüğümüzün 2010
yatırım programına alındı ve ihalesi için 750 bin TL ödenek ayrıldı; bunun
müjdesini de vereyim.
Efendim,
Kelebek Barajı’nın kati proje yapım çalışmaları devam ediyor, 2010 yılı
içerisinde tamamlanacak, projenin kati proje yapımı işine ait 2010 yılı ödeneği
de 237.250 TL, yeterli ödenek vardır.
Yine,
Sayın Mustafa Enöz’ün sorusu: Güneşli Projesi DSİ
Genel Müdürlüğümüzün 2010 yılı yatırım programında tarım sektöründe 100 bin TL
ödenekle yer almaktadır. Güneşli Barajı inşaatının 2010 yılında ihale
edilebilmesi için toplam keşif bedelinin yüzde 10’u kadar bir ödenek gerekir.
Ona bakacağız, Manisa’ya gittiğimde bizzat yerinde göreceğim.
BAŞKAN –
Sayın Bakan, Manisa’yla ilgili soruları cevaplamanız bittiyse eğer…
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Evet, Manisa’yla ilgili bitti efendim.
BAŞKAN –
Şimdi, o zaman bunu burada bırakıyoruz lütfen. Ancak 425’inci sıraya kadar
olmuştur, gerisini…
OKTAY
VURAL (İzmir) – Devam edelim, az kaldı efendim.
BAŞKAN –
Az kalmadı efendim, 44 tane soru var, 28’inci cevaptayız.
OKTAY
VURAL (İzmir) – 20.00’ye kadar var daha efendim.
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Efendim, Sayın Faruk Çelik’e sorulan bir
soru vardı, son olarak ben onu da cevaplandırayım, geri kalanları bilahare
cevaplandırayım.
Sayın
Malatya Milletvekili Ferit Aslanoğlu tarafından
verilen bir soru önergesi vardı kayısı festivali sırasında yapılan duayla
ilgili, onu hemen cevaplandırayım.
“Duayı
yapan kişi Diyanet mensubu mudur?” diyor…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN –
Evet, onu da cevaplayınız, sonra milletvekillerimizin soruları var, onları da
cevaplayacağız.
Buyurun.
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Malatya Belediye Başkanı Sayın Cemal
Akın’ın, Tarım Bakanı Sayın Mehdi Eker, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Sayın Kadir Topbaş ve iktidar partisi Malatya milletvekilleri onuruna verdiği
yemek sonrasında duayı yapan kişi Diyanet İşleri Başkanlığı personeli değildir.
Organizasyon müftülük tarafından yapılmamıştır. Malatya Belediyesi, resmî
olarak verdiği yemeklerde Diyanet İşleri Başkanlığı veya müftülük
yetkililerinden dua etmek üzere personel talebinde bulunmamıştır. Sayın bakanların
da bulunduğu resmî yemekler sonunda yemek duası yapılması yönünde Diyanet
İşleri Başkanlığınca müftülüklere gönderilmiş bir talimat da bulunmamaktadır.
Bunu da özellikle arz ediyorum.
Efendim,
tabii, hepsine cevap veremedim ama geri kalanları da cevaplandıracağım.
Ben,
sabrınız için teşekkür ediyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Sayın Bakan, lütfen, sizi biraz daha orada tutabileceğiz, diğer sorular
gündemde kalacak ve daha sonra cevaplanacak.
Şimdi,
soruları cevaplandırılan milletvekilleri ek açıklama için sisteme girmişler,
onlara yerlerinden kısa bir söz vereceğim, birer dakika.
Sayın
Bakan, siz oradan hemen cevap verirseniz…
Sayın Aslanoğlu, buyurunuz.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan, son cevabınızdan geleyim. Eğer orada
bir kötü niyet sezdiyseniz, kim olursa olsun, o insana “Kalk buradan, defol
git.” demeniz gerekirdi ama bunu yapmadınız, bilginiz olsun.
Şimdi,
hemen kısa kısa… Sulama birliklerinin İçişleri
Bakanlığından, trafik memurluğundan, alınmasını -sekiz senedir dilimde tüy
bitti- nihayet kabul ettiğiniz için çok gurur duyuyorum. Nihayet, sekiz sene
sonra İçişleri Bakanlığı trafik memurluğundan DSİ’ye
devrediliyor. Buna mutlu oldum. Ama enerji bedelleriyle ilgili “Bizim Bakanlığımızla
ilgili değildir.” diyemezsiniz. Sulama birlikleri hepimizindir, onlara sahip
çıkmak hepimizin görevidir. Yani başınızdan atamazsınız, topu Enerji
Bakanlığına atamazsınız, sorun sizin sorununuzdur.
Şimdi,
sadece kamuoyunun, milletvekillerinin dikkatine sunuyorum. 9.250 euroya uçak kiralama işini tüm kamuoyunun ve hepinizin
vicdanına sunuyorum. Saati 9.250 euro…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyoruz Sayın Aslanoğlu.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Efendim, bağışlayın Sayın Başkanım…
BAŞKAN –
Anlaşıldı.
Şimdi
cevap verecek misiniz? Cevap verilecek bir durum var mı?
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Evet, müsaade ederseniz, hemen…
BAŞKAN –
Tabii tabii, buyurun.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkanım, Malatya’yla ilgili iki kelime
edeceğim.
BAŞKAN –
Lütfen… Birer dakika dedim arkadaşlarımız için.
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Sayın Başkanım, değerli
milletvekillerim; şunu ifade edeyim: Tabii orada dua yapan kişi bir din
görevlisi değil. Yani vatandaşın birisi yapmış. Dolayısıyla onu özellikle
belirttim zaten.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Hayır efendim, Belediye Başkanınız. (AK PARTİ
sıralarından “Niye bağırıyorsun?” sesleri)
Efendim?
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Yani Diyanet mensubu değil.
İkincisi,
şunu ifade edeyim: Efendim, sulama birlikleriyle ilgili…
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Ne diyorsun ya, ne diyorsun! Elini gözünü
kaldırma! Ayıptır! Sen ne karışıyorsun, ne karışıyorsun?
BAŞKAN -
Sayın Aslanoğlu, lütfen sakin olunuz.
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Sayın Vekilim, benim cevabımı
dinlerseniz… Sayın Aslanoğlu, müsaade ederseniz…
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Elini kolunu kaldırıyor ya!
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Sayın Aslanoğlu,
müsaade ederseniz, bakın burada…
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Dövecek misin? Hayret bir şey ya!
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Sayın Aslanoğlu,
ben cevap veriyorum müsaade ederseniz.
Şimdi,
efendim, özellikle şunu belirteyim: Sulama birlikleriyle ilgili kanunun
hazırlanması için bütün gruplarla görüşmek durumunda kaldık. Hakikaten çok
kapsamlı bir kanun ve neticede Bakanlar Kurulunda da kabul edildi. Önümüzdeki
hafta muhtemelen yüce Meclise intikal edecektir. Benim özellikle yüce Meclisten
talebim, bu kanunun bir an önce… Hakikaten çok önemlidir. Bütün grupların
mutabakatı alındı, sulama birlikleriyle görüşüldü. O bakımdan bir an önce
çıkarılması benim talebimdir.
BAŞKAN –
Sayın Çöllü, buyurunuz.
HÜSNÜ
ÇÖLLÜ (Antalya) – Sayın Bakana teşekkür ediyorum.
Önergeme
verdiği yanıtta planlamayla ilgili bir sorun olmadığını vurguladı. Ben öyle
olmadığını düşünüyorum. Çünkü Kültür ve Turizm Bakanlığına da aynı soruyu
sordum. Kendileri maddi hatalar olduğunu, düzeltileceğini söylediler. Benim
ifade etmeye çalıştığım, planlamanın Ankara’da, masa başında yapılmaması
gerektiği; bir şehrin planı hazırlanırken o ilin yerel yönetimleriyle, o ilin
ilgili meslek ve sivil toplum örgütleriyle görüşülmesi gerektiğidir. Bunun
yapılmasında fayda görüyorum.
Sayın
Bakanım, önemli bir husus: Hatırlarsanız, Serik Nebiler köyündeki sulama
kanallarının temizlenmesi konusunda sorumluluğun Sulama Birliğine ait olduğunu
bildirmiştiniz bir önergemde ancak Sulama Birliğinin böyle bir imkânının
olmadığını biz öğrendik. Bölge halkı panik içerisinde; bir sonraki yağmurlarda,
kanallar temizlenmezse, bir sürü toprağın da yok olacağını söylüyorlar,
yardımlarınızı rica ediyorlar.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN –
Teşekkür ediyoruz Sayın Çöllü.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Hemen cevap vereyim.
Sayın
Milletvekilim, ben de aynı görüşteyim yani özellikle çevre düzeni planları
hazırlanırken mutlaka ilgili kurum, kuruluşların… Zaten bu konuda talimat
verdik, talep olması hâlinde…
HÜSNÜ
ÇÖLLÜ (Antalya) – Bundan sonra öyle olsun inşallah.
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Hayır, zaten oluyor şu anda. Hatta talep
olması hâlinde bizzat ekipler ilgili ile giderek, gerek vilayet, belediye
başkanları, muhtarlar, sivil toplum kuruluşları, hepsiyle görüşerek onların da
mutabakatı alınıyor. Bunu özellikle belirtmek isterim.
Bu
Serik’le ilgili, sulama kanallarıyla ilgili ben bakayım. DSİ ile birlikte,
Sulama Birliğiyle birlikte ortaklaşa bir temizlik yapsınlar.
HÜSNÜ
ÇÖLLÜ (Antalya) – Tamam, teşekkür ederim.
BAŞKAN –
Teşekkür ederiz.
Sayın
Doğru…
REŞAT
DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakana teşekkür ediyorum sorularıma vermiş olduğu cevaptan dolayı.
Akarsu
yatakları açısından çok zengin olan ülkemizde bütün nehirlerde ekolojik yapıyı ve tarım durumunu etkileyen “HES” adı
altında projeler uygulanmaya devam ediliyor. Bunlardan bir tanesi de Kelkit
Irmağı üzerine kurulan Erbaa HES ve Reşadiye HES projeleridir.
Erbaa,
Niksar’da ziraat odaları başta olmak üzere köylüsüyle, kentlisiyle herkes Erbaa
HES Projesi’ne karşıdır, projenin iptal edilmesi istenmektedir. Özellikle
oradaki ekolojik yapıyı bozuyor, su konusundan dolayı
da özellikle köylülerin hepsi bu projenin iptal edilmesini istiyorlar. Projenin
iptal edilmesini bekliyoruz.
Ayrıca,
Reşadiye HES Projesi’yle ilgili olarak da Kelkit Irmağı etrafındaki orman yok
olmaktadır. Ormanlar kesilmiş, topraklar Kelkit Irmağı’na dökülmüştür.
Toprakları da ırmak vasıtasıyla su alıp götürmektedir ve büyük oranda da orman
katliamı şu an itibarıyla burada vardır. Bununla ilgili de başta Reşadiye
Belediye Başkanı Rafet Erdem olmak üzere oradaki halkın hepsi bu konuda ciddi
manada rahatsız. Oradaki orman kesilmesin…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN –
Teşekkür ederiz.
Buyurunuz.
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Sayın Vekilim, Değerli Başkanım, sayın
vekillerim; özellikle Erbaa HES’le alakalı ben de
Tokat’a bizzat giderek yerinde gördüm ve neticede, bununla ilgili ÇED kararı da
verilmedi. Yani, orada, vatandaşların, çiftçilerin zararına olacak bir duruma
müsaade etmeyiz. Bunu da açıkça ifade ettim.
Ancak
şunu da ifade edeyim: Bu hidroelektrik santraller çevreyi tahrip etmeyen temiz
enerji kaynakları. Yani buna karşı çıkmak da fevkalade yanlıştır. Çünkü bizim
temiz enerji kaynaklarına ihtiyacımız var. Biz enerjide dışa bağımlıyız.
Dolayısıyla, bu temiz enerji kaynakları bütün dünyada yüzde 90’lar seviyesinde
kullanılmış ama bizde çok daha düşük seviyelerde. Bunu da kullanmak durumundayız,
çünkü hidroelektrik santral suyun gücünden istifade ederek elektrik üretiyor,
çevreyi tahrip etmiyor. Bunda bir yanlışlık var. Çevreyi tahrip etmesine de
müsaade etmiyoruz, kontrol ediyoruz. Denetimle ilgili de, biliyorsunuz, son
zamanlarda bir de Denetim Yönetmeliği çıktı. Sıkı şekilde denetleyeceğiz. Ama
bu zarar verenleri de kapatıyoruz.
BAŞKAN –
Sayın Enöz…
MUSTAFA
ENÖZ (Manisa) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanımıza da verdiği cevaplardan dolayı teşekkür ediyorum.
Tabii, Manisa
ve Gediz Ovası, bilindiği gibi, ülkemizin çok önemli tarım havzalarından bir
tanesi. Sormuş olduğum altı baraj da son derece önemli. Bir an önce başlanması
gerekiyor.
Tabii,
bunların içerisinde Kırkağaç Gelenbe Çaltıcak Barajı’nın kati projesinin bittiğini ifade etti
Sayın Bakanımız ve ayrıca, Gördes-Güneşli ve Güneşli Barajı’yla ilgili yerinde
incelemeler yapılması gerektiğini ifade etti. Ben bir an önce bu Güneşli
Barajı’nın yerinde incelenmesini talep ediyorum.
Tabii,
ülkemiz ve dünya küresel ısınma dolayısıyla iklim değişiklikleri sebebiyle
birtakım kuraklıklara gebe. Bu bakımdan bu barajların bir an önce gündeme daha
ivedilikle alınmasını talep ediyorum ve saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN –
Teşekkürler Sayın Enöz.
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Sayın Vekilim, zaten Manisa’ya çok büyük
önem veriyoruz. Hakikaten, ovadaki mümbit bir arazi,
sulanması lazım. Zaten görüldüğü gibi bunların hepsinin planlamasını
ihale ettik. Pek çoğu da bu yıl bitecek. Planlaması bitenin anında ihalesini
yapacağız. Zaten bütün vekillerimiz de konuyu yakinen takip ediyor, ben de
takip ediyorum. Malumunuz, zaten ben geçenlerde Manisa’ya gelerek bizzat
yerinde inceleme yaptım. Ayrıca Gördes Barajı bitti. Gördes’ten sulanacak
alanlarla ilgili isale hattı da yıldırım hızıyla ilerliyor. Onu da özellikle
burada vurgulamak isterim.
BAŞKAN –
Sayın Köse…
ŞEVKET
KÖSE (Adıyaman) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, Adıyaman ilinde 31 tane HES’in
projelendirildiğini söylediniz ama -ben bir Adıyamanlı olarak- sekiz yıldır
iktidardasınız ancak 3 tanesinin inşaatı devam etmektedir. Adıyaman bu Göksu
Çayı’ndan gerçekten faydalanamıyor. Adıyaman’ın -tütün bitti- sulu tarıma
geçmesi için yedi-sekiz senede hâlâ proje aşamasında olan Gömüken
ve Koçali Barajı yerinde saymaktadır. Göksu Çayı’nın
üzerinde Adıyamanlılar sizden bir baraj yapılmasını istiyor sulu tarıma
geçilmesi için.
Teşekkür
ederim Sayın Bakanım.
BAŞKAN –
Teşekkür ederiz Sayın Köse.
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Adıyaman’a aslında -ben de Adıyaman’ın fahri hemşehrisiyim-
hakikaten biz son yıllarda çok büyük destek verdik. Siz de biliyorsunuz, Çamgazi sulamasını tamamladık. Samsat sulaması ve pek çok göletin, dere ıslahlarının tamamı bitti. Hatta Adıyaman
ilinin 2050 yılına kadar su ihtiyacını karşılayacak olan projeyi de bu sene
bitireceğiz.
ŞEVKET
KÖSE (Adıyaman) – Sayın Bakanım, o ayrı.
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Diğer paketler ve çevre destekleri,
onları siz de biliyorsunuz. Marifet iltifata tabi, bazen de takdir etmenizi
bekliyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN –
Sayın Akkuş, en son soru olarak.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) – Sayın Bakan, Mut çevresindeki köylerle ilgili soru sormuştum.
Bu köylerden “son sahil” diye tabir ettiğimiz Mut’un kuzeyinde kalan köyler
gerçekten bir kanalla gelen sudan istifade ediyor ve ihtiyaçlarını gideriyor.
Ancak Mut’un güneyinde kalan ve Göksu Nehri’nin hemen yakınında bulunan
köylerimiz var. Bu köylerde “çakma kuyu” tabir edilen akarsuyun ya kendisinden
doğrudan doğruya yahut da hemen yakınına açılan kuyulardan çekilen sular var,
bunlara bu baraj inşaatlarından dolayı mâni olunuyor. Bu geçen yıl 2009 yazında
gerçekten yaşandı ve yine bu köylerden aldığımız haberlere göre bu sene de
yaşanacağa benziyor. Bu yüzden diyoruz ki bunlara izin verilmesi… Ne zamana
kadar? Su sistemlerinin kurulmasına kadar.
Teşekkür
ederim.
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Sayın vekilim, az önce ifade ettim, ben
tabii detayı söyleyemedim ama 38 tane köyün hepsinin taleplerini -ve hatta
mahallelerin, burada bir kısmı da mahalle- mümkün olduğu kadar karşılıyoruz.
Yani şu ana kadar -bu büyük bir rakam- 3.584,3 litre/saniye, yani yaklaşık 3,6
metreküp/saniye, 38 yerleşim birimine müsaade etmişiz, su tahsis etmişiz.
Gene
varsa bakalım, olabilecekse, yani teknik açıdan mümkünse elbette ki köylerimize
her türlü desteği vermemiz gerekir, çiftçilerimize her türlü desteği vermemiz
gerekir. Ona bakalım, yeni talepler varsa onları tekrar bize bildirsinler
lütfen, onu bizzat takip edelim.
BAŞKAN –
Çok teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
ÇEVRE VE
ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Efendim, ben de çok teşekkür ediyorum,
hepinizi saygıyla selamlıyorum, çok sağ olun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN –
Sayın Karabaş ve Sayın Sakık, sizler sisteme
girmişsiniz ama sizin soru taleplerinizi yerine getiremiyorum çünkü sizin sözlü
sorularınız bu sistemin içinde yok, onun için.
Teşekkürler.
Şimdi,
alınan karar gereğince diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci
sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci
sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü
sırada yer alan, Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma
Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek
Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Milletlerarası Para Fonu ile
Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki
Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4’üncü
sırada yer alan, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
4.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/769) (S. Sayısı: 486) (x)
BAŞKAN –
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler daha önceki oturumlarda tamamlanmıştı.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum…
KAMER
GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN –
Karar yeter sayısı arayacağım efendim.
Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
On dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.23
(x) 486 S. Sayılı Basmayazı
24.3.2010 tarihli 77’nci Birleşim tutanağına eklidir.
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.34
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Fatih
METİN (Bolu)
BAŞKAN –
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 79’uncu Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
486 sıra
sayılı Kanun Tasarısı’nın maddelerine geçilmesinin oylamasında karar yeter
sayısı istenmişti.
Şimdi
oylamayı tekrarlayacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
1’inci
maddeyi okutuyorum:
YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI TEŞKİLATI KANUNU İLE
BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN
TASARISI
MADDE 1- 28/3/1983 tarihli ve 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“Türk-Alman Üniversitesi
EK MADDE
118- 30/5/2008 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Almanya Federal Cumhuriyeti Hükümeti arasında imzalanan Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Türkiye’de Bir
Türk-Alman Üniversitesi Kurulmasına Dair Anlaşmaya göre İstanbul’da Türk-Alman
Üniversitesi adıyla bir üniversite kurulmuştur.
Bu
Üniversite, Rektörlüğe bağlı olarak;
a)
Mühendislik Fakültesinden,
b) Fen
Fakültesinden,
c) Hukuk
Fakültesinden,
ç)
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden,
d) Kültür
ve Sosyal Bilimler Fakültesinden,
e)
Yabancı Diller Yüksekokulundan,
f) Fen
Bilimleri Enstitüsünden,
g) Sosyal
Bilimler Enstitüsünden,
oluşur.”
BAŞKAN – 1’inci madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Mersin Milletvekili Akif Akkuş.
Buyurunuz
Sayın Akkuş. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU
ADINA AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 486 sıra
sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 1’inci
maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Bugün
şehit olan kardeşlerimize de Allah rahmet eylesin diyerek sözlerime başlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu yasa teklifinin Millî Eğitim, Gençlik ve Spor Komisyonunda
da görüşülmesi gerektiği kanaatindeyim ancak bu görüşülmedi. Bir eksiklik
olarak bunu belirtiyor, sizlere tevcih ediyorum.
Almanya
ile ülkemiz arasındaki karşılıklı ilişkilerin akademik alana da taşınması için 30/5/2008 tarihinde Berlin’de Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti Hükûmeti arasında Türkiye’de Bir Alman Üniversitesinin
Kurulmasına Dair Anlaşma adıyla bir anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşmaya göre,
Türkiye’de Almanca dilinde eğitim veren bir üniversitenin kuruluşu ve
işleyişiyle ilgili hükümler içermektedir.
Değerli
milletvekilleri, tabii, size şurada bir yazı göstermek istiyorum. “Almanya’da Türk lisesi olmazmış” diye belirtiyor. Bunu niye
gösteriyorum? Yani benim bir üniversite mensubu olarak üniversiteye karşı
çıkmamdan değil ama Almanya bize bir liseyi bile çok görürken Türkiye’de birkaç
tane Almanca dilinde eğitim yapan lise var. Bir de şimdi, biz, bunlara bir
üniversite açılması için izin veriyoruz ve bugün, dün, bu meselenin Sayın Merkel ile Sayın Başbakan arasında konuşulduğunu da gördük
ve orada şöyle bir ifade kullanıldı: “Almanya’da da bir Türk lisesi
kurulabilir.” Ama bu konuda ne bir girişim var ne de bir yazılı evrak var. Bunu
bilmenizi istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, ekonomik, siyasi ve sosyal olarak ileri seviyede olan ülkeler,
diğer ülkeler üzerinde çeşitli yollardan etkili olmaya çalışmaktadırlar. Bu
cümleden olmak üzere, dağılma sürecine giren Osmanlı İmparatorluğu’nda Batı
ülkeleri birçok okullar açarak Osmanlıyı etki alanlarına almaya çalışmışlardır.
Osmanlıda yabancı okulların daha çok İmparatorluk sınırları içinde, din ve
mezhepler esas alınarak, kendileri ve sağlanan imtiyazlar sayesinde elçilik
yanlarında açılmış ve kendi çocuklarının faydalanması arzu edilmiş daha çok.
Bilindiği gibi, Osmanlılar ilk imtiyazları “kapitülasyonlar” adı altında
Fransızlara tanımışlar ve buna bağlı olarak 1583 yılında San Benua Lisesi Türkiye’de kurulmuştur. Bugün hâlâ San Benua Lisesi mevcuttur ve faaliyetlerini sürdürmektedir.
Misyonerler tarafından açılan bu okul, misyonerlerin Osmanlı’daki ilk okuludur. 1800’lü yılların sonuna doğru bu okulları açan
ülkeler çoğalmış ve okulların sayısı da artmıştır. Osmanlı Devleti’nin güçlü
olduğu dönemlerde bu okullar devletin varlığı ve bütünlüğü açısından herhangi
bir tehdit oluşturmazken, gerileme döneminde verilen imtiyazlarla yetinmeyen
emperyalist ülkeler daha fazla imtiyaz talep etmişler ve bunda da muvaffak
olmuşlardır. Fakat bunların denetimi bir türlü sağlanamamıştır ve ülkenin
başına âdeta bela olmuşlardır bu açılan yabancı okullar. Tabii, Amerikan
okulları, Alman okulları, Fransız okulları, Avusturya okulları, Hollanda
okulları, İtalyan okulları, aklınıza gelebilen her ülke gelmiş, Osmanlı
toprakları içerisinde, zayıflayan Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları
içerisinde okullar açmışlardır. 1905 yılına gelindiğinde, Osmanlı sınırları
içerisinde, bakıyoruz, altı yüz tane yabancı okul bulunmaktadır. Bütün bu
okulların Osmanlı İmparatorluğu içinde kurulmasının sebepleri, Hristiyanlığı yaymaktan tutun Osmanlı’yı bölmek, yeraltı
zenginliklerini istifadelerine almak, ülkeyi sömürge hâline getirecek fikrî
zemini hazırlamak vesair gibi sebeplerdir.
Bugün
Türkiye, ekonomik, sosyal ve kültürel bakımından kendi kendine yeterli olacak
bir düzeyde bulunmaktadır. Elbette ki bazı eksiklikler vardır. Bu eksiklikler,
yüz otuz dokuz üniversite bulunan bir ülkede millî ve ciddi bir programla kısa
sürede giderilebilecek sorunlardır diyorum.
Değerli
milletvekilleri, herhangi bir ülkede diğer bir ülke üniversite kurabilir ve o
ülkede faaliyetini sürdürebilir. Bu kurulan üniversitenin kurulduğu ülkenin
kanun ve kurallarına uygun olarak hizmet vermesi esası söz konusudur.
Ülkemizde
bir Alman üniversitesinin kurulmasına karşı olmamız için bir sebep
bulunmamaktadır. Birçok vatandaşımızın yaşadığı bir ülke olmasından dolayı
böyle bir Türk-Alman üniversitesinin kurulması uygun olmakla beraber,
devletlerarası ilişkilerde “mütekabiliyet” yani “karşılıklılık” ilkesinin
gözetilmesi ve bu doğrultuda Almanya’da da benzer bir üniversitenin kurulması
gerekmektedir. Çünkü, bu üniversitenin isminin
Türk-Alman Üniversitesi olmasına karşılık, kuruluş aşamasında ve daha sonraki
çalışmalarında ücret ve giderlerinin Türkiye tarafından karşılanacak olması,
bunu bir zorunluluk hâline getirmiştir. Yani üniversitenin getireceği mali yük,
oldukça fazladır. Almanya’nın sadece akademik personel konusunda yardım
sağlamasının yeterli olmadığını, kaldı ki, bu personele ödenecek ücretin de
Türkiye tarafından ödenmesi söz konusu olacaktır. Üniversitelerimizde her branşta faaliyet gösterecek ve Türkiye’nin ihtiyaçlarını
karşılayacak öğretim üyelerinin bulunduğu bilinmelidir. Halbuki,
böyle bir sosyal ve kültürel müessesenin ortaya çıkmasında ekonomik yükün de
ortak paylaşılması gerekirdi.
Günümüzde
Almancanın önemini kaybettiği malumunuzdur. Almanlar Kanada’nın Quebec bölgesinde ve Güney Afrika Birliğine göçmen taşımaya
çalışmaktadırlar, bugün, göçmen taşımaya çalışıyorlar. Yani Türkiye’den bir
aile “Ben buralara gidip Almancayı ana dil olarak benimseyeceğim.” dediğinde
buraya bunlar göçmen olarak götürülebilmektedirler. Yani Almanca konuşanların
sayısını artırmak istemektedirler ve bu şartları kabul edenlere ayni ve nakdi
yardımlar yapmaktadırlar. Durum böyleyken, biz Almanca eğitim yapacak bir
üniversiteyi âdeta rica minnet getirmeye çalışıyoruz gibi bir pozisyondayız.
Almanya’nın
öğretim elemanı desteği yanında devlet ve özel sektör olarak mali ve teknik
yardım yapılacağı belirtilmekle beraber, bu desteklerin ne ölçüde olacağı belli
değil. Üniversitelere yabancı öğrenci alım sisteminde değişiklikler yapıldığı,
2010 yılından itibaren üniversitelerin uluslararası sınavlarda ve kendi
yapacakları sınavlarla yabancı öğrenci kabul edebilecekleri, eşitlik ilkesini
zedeleyecek ve birçok kargaşayı, olumsuzluğu beraberinde getirecektir.
Kurulacak olan bu üniversiteye Galatasaray Üniversitesinin örnek olacağı
belirtilmekle beraber, böyle bir imtihan sistemiyle öğrenci alması önemli bir
fark olarak ortaya çıkmaktadır. Bu, üniversite daha kurulmadan verilen bir
imtiyazdır; imtiyazların ülkeleri nereye götürdüğünü daha önce belirtmiştim.
Türkiye’nin
herhangi bir okul veya üniversite açılmasında kimseye taviz vermesi gerekmez.
Bu yasayla kurulacak olan Türk-Alman Üniversitesi mühendislik, fen, hukuk,
iktisadi ve idari bilimler, kültür ve sosyal bilimler fakülteleri ile yabancı
diller yüksekokulu ve fen bilimleriyle sosyal bilimler enstitülerinden
oluşacaktır. Bütün bu birimler bir üniversitenin meydana gelmesinde uygun
birimlerdir.
Bu
yasayla kurulmakta olan Türk-Alman Üniversitesi yabancı bir ülke adıyla
anılması bakımından da dikkat çekmektedir. Galatasaray Üniversitesinin daha
önce buna benzer şartlar altında kurulduğu Sayın Millî Eğitim Bakanı tarafından
belirtildi ancak onun isminde ilk bakışta Fransa’yı çağrıştıracak bir görüntü
bulunmamaktadır; dolayısıyla, Türk-Alman Üniversitesi yerine ismi -atıyorum-
Orta Avrupa veya Elmadağ Üniversitesi olabilirdi.
Türkiye'de
Bir Türk-Alman Üniversitesi Kurulmasına Dair Anlaşma metninin 8’inci maddesinin
birinci paragrafında “Türk Tarafı, üniversitenin kurulması için gerekli arazi,
bina ve altyapıyı sağlayacak; aynı zamanda üniversitenin sürekli giderlerini
karşılayacaktır.” denmektedir. İkinci paragrafında ise “Alman Tarafı,
danışmanlık ve finansal katkılarla üniversitenin yapılandırılmasına ve
işletilmesine destek verecektir.” denmektedir.
Değerli
milletvekilleri, bugün, ülkemizde bir Alman kadar Almanca bilen ve onu öğretebilecek
çok sayıda yetişmiş elemanımız bulunmaktadır ama Almanlar diyor ki: “Biz oradan
size Almanca okutmanları göndereceğiz.” Buna hiçbir şekilde ihtiyaç
bulunmamaktadır.
Değerli
milletvekilleri, yüksek eğitimin ana dilimiz olan Türkçeyle yapılıyor olmasının…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN –
Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
AKİF
AKKUŞ (Devamla) – Peki, tamamlıyorum; teşekkür ederim.
…gelişmekte
olan ülkeler için de önemli bir özellik olduğunu belirtti bir arkadaşımız
konuşurken, “Bu bize cumhuriyetin bir hediyesidir.” dedi ancak son zamanlarda
birçok üniversitemiz maalesef Türkçe yanında yabancı dille eğitim yapmaktadır
ve bunların sayısı da artmaktadır.
Ülkemizde
üç veya dört adet sosyal bilimler lisesi bulunuyor. Sosyal bilim fakültesinin
bununla bir alakası olabilir mi bilmiyorum, oradan gelecek öğrencilerin buraya
kolayca kaydırılması için.
Sonuç
olarak, bu yasa ile kurulmaya çalışılan Türk-Alman Üniversitesinin,
mütekabiliyet esasına göre, Almanya’da da benzer bir üniversitenin kurulma
çalışmalarının başlamasına ve kuruluş aşamasına gelmesine kadar ertelenmesi
gerektiğine inanıyorum.
Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyoruz Sayın Akkuş.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Necla Arat. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Arat.
CHP GRUBU
ADINA NECLA ARAT (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair 486
sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerine Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış
bulunmaktayım.
Ben de
konuya geçmeden önce Hakkâri’de şehit düşen 3 evladımıza rahmet, ailelerine ve
milletimize başsağlığı diliyorum. Yaralı askerlerimize de acil şifalar
diliyorum.
Sayın
milletvekilleri, bu kanun tasarısı, Türkiye Cumhuriyeti tarafından İstanbul’da
bir Türk-Alman Üniversitesi kurulmasına ilişkin bir tasarıdır. İçerisinde
mühendislik, hukuk, fen, iktisadi ve idari bilimler, kültür ve sosyal bilimler
fakülteleri ile yabancı diller yüksekokulu, fen bilimleri ve sosyal bilimler
enstitülerinin yer alacağı bu üniversite, Türkiye ile Almanya arasında
imzalanan uluslararası anlaşma uyarınca Türk mevzuatına tabi bir devlet
üniversitesi olarak kurulmaktadır. Yapılan anlaşma uyarınca bu üniversitenin
kurulması için gerekli olan arazi, bina ve altyapı ve sürekli giderler Türk
tarafınca karşılanacaktır, Almanya ise kısa ve uzun süreli akademik personel
sağlayacaktır. Burada katkı yönünden bir dengesizliğin söz konusu olduğuna
işaret etmek gerekiyor.
Türk-Alman
üniversitesinin kurulması aynı zamanda Alman sanayi şirketleri ile Alman
üniversitelerinin bilgi ve deneyimlerinin ülkemiz yükseköğrenimine taşınması
gibi olumlu bir yönü taşımakta, öğrenci değişimi yapmak gibi olanakları da
içermektedir. Eğitim dilinin Türkçe ve Almanca olacağı, yerine göre de
İngilizceden yararlanılacağı ifade edilmektedir anlaşmada. Bu üniversitede,
Türkiye’de Almanca eğitim veren ya da Almanca ders programları uygulayan
liselerden mezun olan öğrenciler için yüzde 50 oranında bir kontenjan
ayrılacaktır. Bu öğrencilerin yanı sıra, Almanya’daki liselerden mezun Türk
öğrenciler de bu üniversitelere başvurabileceklerdir.
Sayın
milletvekilleri, hiç kuşku yok ki hem Almanya’yla karşılıklı ilişkilerin
geliştirilmesini sağlamak hem de yeni bir üniversite kazanmak, olumlu
karşıladığımız ve iyimserlikle baktığımız bir durumdur. Ne var ki kurulacak
üniversitenin mali yükümlülüklerinin büyük ölçüde Türkiye Cumhuriyeti
tarafından üstlenilmiş olması, altyapı yatırım maliyetlerinin ne kadar yüksek
olduğunu bildiğimiz için, bizi kaygılandırmaktadır. Üstelik,
üniversite için İstanbul veya civarında henüz bir arazinin de belirlenmemiş
olduğunu biliyorduk ama Sayın Başbakan, son dakikada, Beykoz’da bu işe tahsis
edilmiş 120 dönümlük bir fidanlığın bulunduğunu söylemiştir. Bu tahsis olayının
da arka planını bilmiyoruz, bilmek istememiz herhâlde doğal hakkımızdır diye
düşünüyorum.
Sayın
milletvekilleri, bizim, daha önce, altyapı hazırlıkları ve mali olanakları
sağlanmadan kâğıt üzerinde onaylanan üniversiteler için dile getirdiğimiz bütün
eleştiriler bu üniversite için de geçerlidir. Bilindiği üzere, biz, Cumhuriyet
Halk Partisi olarak, ister devlet ister vakıf üniversitesi olsun,
üniversitelerde altyapının çok önemli olduğunu, fiziksel kapasitenin -özellikle
yurtlar dâhil olmak üzere- öncelik taşıdığını defalarca vurgulamıştık. Nitekim, dört beş yıl önce kurulmuş üniversitelerin bina, laboratuvar, kütüphane, spor tesisleri, sosyal, kültürel
yapıları, yurt olanakları bütçe ve ödenek yetersizliklerinden
gerçekleştirilemezken, devletimizin yeni ve ağır bir yük altına girmesi ne
ölçüde rasyoneldir sorusunu da kendimize sormadan edemiyoruz. Bir örnek vermek istiyorum, birkaç gün önceki bir gazete haberinde
“Tıp fakültesinin adı var kendi yok” başlığı altında hem de yerleşik bir
üniversitemiz olan Muğla Üniversitesinde Bakanlar Kurulu Kararı ile iki yıl
önce kurulan tıp fakültesinin dekanı ve 9 öğretim üyesi olduğu hâlde ortada ne
fakülte ne de öğrenci bulunmadığından, fakülte hastanesinin temelinin dahi
atılmamış olduğundan söz edilmektedir ve bu arada, fakültenin dekanı, iki
yıldır fakültenin açılamadığını, boşuna maaş aldıklarını söylemektedir.
Sayın
milletvekilleri, ülkemizde Türk-Alman Üniversitesi kurulmasının yanı sıra -daha
önceki arkadaşımın da dile getirdiği gibi- devletler arası
karşılıklılık ilkesi uyarınca Almanya’da da bir Türk-Alman üniversitesi
kurulacağına ilişkin bir girişimden söz edilmektedir ama bu, söylenti düzeyinde
kalmaktadır çünkü Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti Hükûmeti arasında imzalanmış olan anlaşmada böyle bir madde
bulunmamaktadır. Bunun yerine, Sayın Başbakan, şimdi, basından öğrendiğimize
göre, Almanya’daki Türk liselerini kabul ettirme çabası içerisine girmiştir
ancak Sayın Merkel, Almanya’da eğitim dili Türkçe
olan okulların açılması önerisine sıcak bakmamaktadır. Zaten sözlü düzlemde
kalan ve yazılı anlaşmayla bağlanmayan bu gibi konular ne yazık ki daha sonra
hep olumsuz sonuçlar almamıza neden olan konulardır.
İşte, bu
ve benzeri olumsuz örneklere rağmen, bir yeni üniversitenin kurulmasını genelde
olumlu bir adım olarak görüyoruz ama biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu
öneriye oy vermeme kararındayız. Üniversiteler kurulurken ve yeni kontenjanlar
açılırken geleceğe yönelik istihdam olanaklarının da mutlaka planlanması
gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz burada. Çünkü,
hepinizin bildiği gibi ülkemiz, içinde bulunulan ekonomik darboğazda, yüzde 25
oranında çok yoğun bir genç işsizliği sorununu da yaşamaktadır. Bu durumun
yakında sosyal patlamalara neden olabileceği gerçeği göz ardı edilmemelidir.
Sayın
milletvekilleri, sözlerime son vermeden önce, başka bir konuya da değinmek
istiyorum. 486 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın, ülkemizi ziyaret eden Federal
Almanya Başbakanı Sayın Merkel’e bir jest olarak
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine alındığı türünden bir sezgiyi çoğumuz
paylaştık sanırım. Her ne kadar Sayın Bakan bunun yalnızca bir rastlantı
olduğunu ifade ettilerse de bu oldukça tartışma götürür bir rastlantı gibi
görünmekte. Esasen, Sayın Merkel de Türkiye’de
Türk-Alman Üniversitesinin bir an önce hayata geçirilmesini istediğini, bu
konunun uzun süredir sürüncemede kaldığını ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin
yapacağı düzenlemeleri beklediğini dile getirmiştir. Bayan Merkel’in
istekleri bu kadarla kalmamıştır; istekleri arasında, Türk-Alman
Üniversitesinin yanı sıra, Kıbrıs’a çözüm, Ankara Protokolü’nün yerine
getirilmesi, havaalanları ve limanların Rumlara açılması, tam üyeliği unutup
imtiyazlı üyeliğe, ortaklığa razı olmamız gibi talepler de bulunmaktadır. Bütün
bunları izlerken Mustafa Kemal Atatürk’ün “Bağımsızlık benim karakterimdir.”
özdeyişini içim burkularak anımsadım sayın milletvekilleri.
Sayın
milletvekilleri, sağlıklı demokrasilerin ancak özgür ve bağımsız ülkelerde ve
tüm yurttaşlarına insanca yaşama koşullarını sağlayabilen sağlıklı siyasal
ortamlarda kurulabileceği unutulmamalıdır. Bu ortamlar, çeşitli bağımlılıklar,
işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk ve baskılar kol gezerken sözde yasal ya da
anayasal değişikliklerle oluşturulamaz. Örneğin, “Darbe Anayasası” diyerek
değiştirilmeye çalışılan 80 Anayasası’nın bir ürünü olan YÖK baş tacı edilerek
ve ona Anayasa Mahkemesine üye seçme yetkisi verilerek demokrat da olunamaz. Bu
nedenle kendi kendimize, “İç ve dış çevresel koşullardaki değişimle, iyi bir
eğitimin sağlayacağı kafalardaki değişim gerçekleşmeden yasaların
değiştirilmesi acaba işlevsel midir?” sorusunu da sormamız gerekiyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN –
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
NECLA
ARAT (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu
sorunun yanıtını ise ünlü bir 20’nci yüzyıl düşünüründen vereceğim. Şöyle diyor
bu düşünür: “Yazılı anayasalar ya da yasal buyrultular eğer vatandaşların
kafalarında yazılmış olan bir anayasanın ifadesi değillerse hiçbir bağlayıcı
güçleri ve yetkileri olamaz.”
Yüce
Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyoruz Sayın Arat.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel.
(BDP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Tuncel.
BDP GRUBU
ADINA SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 486 sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 1’inci maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, kanun tasarısı hakkında görüşlerimi belirtmeden önce, Türkiye
sosyalist ve devrimci hareketi açısından bir dönüm noktası olan Kızıldere katliamı hakkında birkaç şey söylemek istiyorum.
12 Mart
1971 Muhtırası sonrası yakalanan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’a
idam cezası verilmiştir. Denizlerin idamını engellemek isteyen ve bunun için
eylem yapan 10 devrimci öğrenci Mahir Çayan, Sinan Kazım Özüdoğru,
Hüdai Arıkan, Ertan
Saruhan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz, Ahmet Atasoy,
Cihan Alptekin ve Ömer Ayna 30 Mart 1972 tarihinde Tokat’ın Niksar ilçesinin Kızıldere köyünde güvenlik güçleri tarafından sağ
yakalanabilecekken öldürülmüştür. Ne yazık ki hâlen Kızıldere
katliamının sorumlularının açığa çıkarılıp yargılanması için hiçbir adım
atılmamıştır. Türkiye'nin demokrasi mücadelesi açısından hem Deniz Gezmiş ve
arkadaşlarının idamı hem de Denizlerin idamına karşı devrimci dayanışma
içerisinde iken Mahir Çayan ve arkadaşlarının katledilmesi Türkiye tarihi
açısından kara bir leke olarak durmaktadır. Bu vesileyle, demokratik, bağımsız,
halkların kardeşliğine dayalı bir Türkiye için mücadele eden Deniz Gezmiş,
Mahir Çayan ve arkadaşlarını saygıyla anıyor ve katliamın faillerinin açığa
çıkarılacağını ve yargılanacağını umuyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tarihsel, sosyal ve ekonomik ilişkilerimizin
olduğu Almanya ile ortak çalışmaların artırılmasını, bu vesileyle ekonomik,
kültürel ve eğitim alanında iş birliğinin geliştirilmesini önemli bulmaktayız.
Türkiye’de İngilizce ve Fransızca eğitim veren devlet üniversiteleri varken,
Almanca eğitim veren lise olmasına rağmen Almanca eğitim veren bir üniversite
bulunmamaktadır. Üniversitelerin açılması karşılıklı ilişkiler açısından önemli
olacaktır ancak burada üniversitenin kurulmasında sadece Türkiye üzerinde bir
sorumluluk olmamalı, bu sorumluluklar Almanya devleti ile ortaklaşa
paylaşılmalıdır. Yine, bu üniversiteye girecek Almanya’dan öğrencilerin hangi
şartlarda gireceği netleşmelidir.
AKP Hükûmeti Almanya’yla kültürel ilişkilerin geliştirilmesini
önemserken, Almanya’da bulunan Türk öğrencilerin kendi ana dillerini
öğrenmelerinin öğrencilerin başarısı açısından önemli olduğunu ifade ederken ve
Sayın Başbakan asimilasyonu bir insanlık suçu olarak ifade ederken ne yazık ki
AKP İktidarı Kürt yurttaşlara karşı uygulanan asimilasyon politikasının bizzat
yürütücüsü olmaktadır. Ülkemizde milyonlarca Kürt vatandaşımızın ana dilde
eğitim talebi, Kürtçe eğitim veren üniversite kurulması talepleri bölücü talep
olarak değerlendirilmektedir. AKP neden böyle bir girişimi kendi yurttaşları
için yapmıyor? AKP İktidarının bu ikiyüzlü politikası üniversitelerce talep
edilen “Kürdoloji” bölümü yerine “yaşayan diller” adı
altında bir bölüm kurulması da bu asimilasyoncu politikanın bir sonucudur ve
Kürt halkının anadilde eğitim talebini karşılamaktan çok uzaktır. Dünyada otuz
ülkede bulunan Kürdoloji bölümlerinin Türkiye’de
açılmamasının gerekçesini bilimsel nedenlerle açıklaması zor. Türkiye'nin
eğitim anlayışındaki ayrımcı, farklı kimlik ve kültürleri yok sayan anlayışı
değişmeden gerçek anlamda bilimsel ve demokratik bir eğitim sisteminin
görüşülmesi mümkün değildir.
BAŞKAN –
Sayın Tuncel, bir dakika.
Sayın
milletvekilleri, çalışma süremizin konuşmanın bitimine kadar uzatılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Buyurunuz.
SEBAHAT
TUNCEL (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
milletvekilleri, Türkiye’de eğitim sistemi ve eğitim hakkı kamusal bir hizmet
olarak görülmeli ve ister devlet üniversitelerinde olsun ister vakıf
üniversitelerinde olsun piyasalaşmış bir eğitim sisteminin önüne geçilmelidir.
Çeşitli bahanelerle yeterli bütçenin olmadığı söylense de bunun böyle olmadığı
ve istenirse eğitime daha çok bütçe aktarılabildiği herkes tarafından
bilinmektedir.
2009 yılı
için yükseköğretime ayrılan pay rakamsal olarak 8 milyar 772 milyon TL’dir ve
gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 0,79’una denk gelmektedir;
bu oran, ülkemizde yükseköğretime ne kadar önem verildiğinin görülmesi
açısından önemlidir. Ayrıca ayrılan yükseköğrenim bütçesinin yüzde 52’sini yani
4 milyar 572 milyon TL’sini personel harcamaları oluşturmaktadır. Bu anlamda
2009 yılı eğitim ve yükseköğrenim bütçesi, tıpkı geçtiğimiz yıllarda olduğu
gibi yoksulluk politikaları ve paralı eğitim uygulamalarını sürdüren bir yapıda
oluşturulmaktadır. Hükûmet “bütçe yok” diyerek,
ekonomik krizler bahane ederek kaynak sorununu harçlara yapılan zamlarla
öğrencilerin ve emekçi ailelerin omuzlarına yüklemektedir. Birçok genç, kendi
istediği, hayalini kurduğu, yetenek ve becerilerine uygun mesleği değil iş
bulma kaygısıyla üniversite ve bölüm tercihleri yapıyorlar. Bu durum hem bilim
insanı yetiştirilmesini engellemekte hem de gençlerin üretimini
engellemektedir. Bu şekilde işsiz ya da iş bulsa da yaptığı işte mutsuz bir
gençlik yetiştiriyoruz. Sonra da diyoruz ki gençler fikirler geliştirsin,
Türkiye’yi ileriye taşısın. Katı, ezber sistemine dayanan, bilimsellikten uzak
bir eğitim sisteminde bu beklentiler nasıl gerçekleştirilebilir?
Sayın
milletvekilleri, diğer bir konu, Hükûmet “Türkiye’de
her ilde en az bir üniversite açtık.” diye övünürken üniversitelerde bilimsel
makale ve çalışmaların üretilmediği görülmektedir. TÜBİTAK’a bağlı birimlerin
2008 yılı içinde yaptığı araştırmada nüfus büyüklüğü üzerinden bin kişi başına
bilim insanı, bilimsel araştırma kapasitesi, yapılan yayınların atıf alması
yönünde pek de istenilen düzeyde olmadığını görüyoruz. Türkiye adresli üretilen
bilimsel yayınların etki değeri düzeyi ise dünya, OECD ülkeleri ve Avrupa
Birliği ülkeleri ortalama değerinin yaklaşık üçte 1’i kadardır.
1981-2007
döneminde ülkemizde üretilen yayınların hem Avrupa Birliğinde ve hem de ABD’de
üretilen yayınların yüzde 1,8’i kadar olduğu görülüyor. Dünyada sosyoekonomik
duruma bağlı olarak 5 fen bilimleri alanında yapılan yayına karşılık 1 sosyal
bilimler yayını yapılmaktadır. Avrupa’da bu oran yedide 1 oranındayken,
Türkiye’de bu oran yirmi yedide 1 düzeyindedir. Görüldüğü üzere, sadece nicelik
olarak üniversitelerin sayılarını artırmak çözüm olmamakta, niteliğe dair uzun
vadeli ve sosyal devlet anlayışı temelinde bir bilim politikasına ihtiyaç
vardır.
Sayın
milletvekilleri, yıllarca bin bir emekle okuyan, üniversite eğitimi sonrasında
açıkta bırakılan, yok sayılan, görmezden gelinen üniversite mezunu gençler,
kendi eğitim alanları dışındaki işlerde çalışmak zorunda kalıyorlar. Avrupa
ülkelerinde üniversite bölümlerinin kontenjanları belirlenirken uzun vadeli
istihdam politikaları ile ileride mezun olduklarında iş bulma sorunlarıyla
karşılaşmaları engellenmektedir. Oysaki Türkiye’de bölüm kontenjanları ya da
açılan üniversiteler hiçbir araştırma ya da politika üretmeden artırılmakta,
bölümlerden mezun gençlerin iş bulmaları ve istihdam sorunları
giderilmemektedir. Türkiye'nin en büyük sorunu, artık kronikleşmiş hâlde olan,
acil etkin uygulamalarla çözüm bekleyen işsizlik sorunudur. Her 4 gençten
1’inin işsiz olduğu Türkiye’de ne yazık ki gençlerden bir işsiz ordusu
yaratılmıştır. Bölümlere göre işsizlik veri çalışmaları ilk defa TÜİK
tarafından geçen sene yapılmıştır. Araştırmada, en son mezun
olunan okul ve mezun olunan alana bakıldığında, geçen yıl en fazla işsizlik
oranının yüzde 31,3 ile sosyal hizmetler alanında olduğu tespiti yapılırken,
sanatta yüzde 24 ile ikinci sırada, ulaştırma hizmetleri ve çevre koruması
yüzde 21,1, bilgisayar mezunu olanların işsizlik oranıysa yüzde 20,6 olarak
belirlenmektedir. Gazetecilik ve enformasyon mezunlarının yüzde 19,1’i
işsiz kalırken, lise mezunlarının da yüzde 18’i işsiz. Sadece bu verilere
bakıldığında bile Türkiye’nin etkin bir eğitim ve istihdam politikalarına
ihtiyacı vardır.
Sayın
milletvekilleri, üniversitelerin temel bir sorunu da farklı görüş ve düşüncelere
tahammülsüzlüktür. Üniversiteler, fikirlerin özgürce tartışıldığı, demokratik
bireylerin kendilerini ifade etmede özgür alanların yaratıldığı, kişilerin
değil fikirlerin çatıştığı kurumlar olmalıdır. Bu yüzden üniversitelerde
öğrencilerin ve öğretim üyelerinin özgürce politik düşüncelerini
belirtebilmeleri gerekirken, bu düşünceleri tartışabilecekleri demokratik
ortamın oluşturulması bir zorunluluktur. Ne yazık ki Türkiye tarihinde,
özellikle 1980 darbesinden sonra, üniversitelerde politik düşüncelerinden
dolayı muhalif olan, sol görüşlü ve demokrat olan öğrenciler ırkçı saldırılara
ve baskılara maruz kalmaktadır. Her geçen gün Türkiye’nin farklı illerindeki
üniversitelerde çeşitli grupların saldırıları gerçekleşmekte ve öğrenciler, bu
baskılardan dolayı can güvenliği olmadığı için okuldan uzaklaşmak durumunda
kalmakta, eğitimine devam edememektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN –
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
SEBAHAT
TUNCEL (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu ırkçı
ve insanlık dışı saldırılar ve baskılar artık liselerde de sıkça görülür duruma
gelmiştir. Birkaç çarpıcı örnekle bu saldırıların boyutlarını ifade etmek
istiyorum. İstanbul, İzmir, Ankara, Malatya ve Antalya gibi birçok ildeki
üniversitelerde onlarca baskı ve saldırı olayları yaşanmıştır. Örneğin, Ege
Üniversitesinde Kürt ve sol görüşlü öğrencilere saldırılarak, 3 öğrencinin
evlerinde sopayla darp edildiği ortaya çıkmıştır. En son İstanbul Çekmeköy ilçesinde Mehmetçik Lisesinde Tekel işçilerine
destek verdiği için 24 öğrenci zorla okuldan uzaklaştırılmıştır. Çok kısa bir
süre önce, Malatya’da Doğanşehir Meslek Lisesinde Ülkü Ocaklarının desteklediği
bir grup tarafından saldırıya uğrayan 10 öğrenci, okul yönetimi ve müdürü
tarafından, güvenlikleri sağlanmadığı gerekçesiyle okuldan
uzaklaştırılmışlardır.
Ayrıca,
saldırılar bununla sınırlı kalmamakta, Kürt öğrenciler, hem öğretmenler hem
okul yönetimleri hem de sağ görüşlü öğrenciler tarafından psikolojik baskıyla
karşı karşıya kalmaktadırlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN –
Sayın Tuncel, lütfen bitiriniz.
SEBAHAT TUNCEL (Devamla) – Üniversitelerin gerçek işlevini yerine
getirebilmesi ve düşüncelerin özgürce açıklandığı kurumlar hâline
dönüştürülmesi için, üniversiteler başta olmak üzere, eğitim kurumlarında
meydana gelen ve iddia edilen bu ırkçı ve ayrımcı saldırıların, baskıların
ortaya çıkartılması, tüm öğrencilerin din, dil, ırk ve kültürü ne olursa olsun
eşit ve özgür eğitim alabilmelerinin önündeki engellerin kaldırılması gerekmektedir.
Bu
vesileyle, sadece üniversite açmak yetmiyor, üniversitelere kontenjanlar açmak
yetmiyor; önemli olan, orada gerçekten bilim insanı yetiştirmek, bilim insanı
yetiştirebilecek ortamların yaratılmasıdır. Bu olmadığı takdirde sadece yeni
üniversiteler açmış oluyoruz, başka bir değeri olmuyor ne yazık ki.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyoruz Sayın Tuncel.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 31 Mart 2010
Çarşamba günü saat 13.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.