Normal 25794 2 3 2010-05-04T08:02:00Z 2010-05-04T08:02:00Z 1 47659 271661 TBMM 2263 637 318683 11.9999 Clean Clean 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖNEM: 23                                                                YASAMA YILI: 4

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

CİLT : 65

79’uncu Birleşim

30 Mart 2010 Salı

(Bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile

konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak

yazılmıştır.)

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

   I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II. - GELEN KAĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, çiftçilerin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu’nun, Van’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 92’nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, tarım satış kooperatiflerinin önemine ve pamuk tarımının sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 24 milletvekilinin, göç veren illerde göçe neden olan sorunların araştırılarak, göçün önlenmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/643)

2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 24 milletvekilinin, KOBİ’ler ile esnaf ve sanatkârların sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/644)

3.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin, hayvancılık sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/645)

4.- Trabzon Milletvekili Süleyman Lâtif Yunusoğlu ve 19 milletvekilinin, çay üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/646)

B) Önergeler

1.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, (2/504) esas numaralı Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/197)

 

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- (10/331, 10/504) esas numaralı Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergelerin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 30/3/2010 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi

2.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 490 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi

 

VII.- AÇIKLAMALAR

1.- Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol’un, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, konuşmasındaki, Şarlıurfa’da tefecilerin kol gezdiği, sokaklarının tefecilerle dolu olduğu ifadeleriyle peygamberler diyarı Şanlıurfa’ya hakarette bulunduğuna, bu ifadelerinden dolayı özür dilemesi gerektiğine ilişkin açıklaması

2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol’un sözlerini yanlış yorumladığına ilişkin açıklaması

VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, RTÜK’e alınan personele ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’tan sözlü soru önergesi (6/914)

2.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Kayısı Festivalindeki yemek duasına ilişkin Devlet Bakanı Faruk Çelik’ten sözlü soru önergesi (6/918) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, DSİ’nin verdiği HES yapım izinlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/991) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

4.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, DSİ’nin sulama birliklerine devrettiği su kanallarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1018) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

5.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın, havadan müdahale yapılmayan bir orman yangınına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1088) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

6.- Aksaray Milletvekili Osman Ertuğrul’un, Aksaray’ın su ihtiyacını karşılayan baraja ilişkin sözlü soru önergesi (6/1155) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

7.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta orman köylülerine kullandırılan kredilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1190) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

8.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, orman yangınları için yapılan uçak kiralama ihalesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1264) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

9.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, orman yangınları için yapılan helikopter ihalesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1265) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

10.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Malatya katı atık tesisine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1309) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

11.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, bir sulama projesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1364) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

12.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’ın Göksu Çayı’ndan yararlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1376) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

13.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’daki hidroelektrik santrallere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1377) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

14.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, barajlardan kontrolsüz su bırakılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1380) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

15.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, uçak ve helikopter kiralama ihalesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1434) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

16.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, DSİ’nin Malatya’daki baraj ve gölet yapımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1435) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

17.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Gaziantep Büyükşehir Belediyesince kesilen ağaçlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1445) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

18.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Antalya çevre düzeni planına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1507) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

19.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Ilısu Barajı Projesi’ne ilişkin sözlü soru önergesi (6/1510) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

20.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Ilısu Barajı Projesi’ne ilişkin sözlü soru önergesi (6/1531) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

21.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, Mut ilçesi köylerinin sulama sorununa ilişkin sözlü soru önergesi (6/1642) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

22.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, su kaynağı olmayan bir gölete ilişkin sözlü soru önergesi (6/1733) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

23.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, sulama projelerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1734) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

24.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, bir baraj yapımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1764) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

25.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, bir baraj yapımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1765) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

26.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, bir baraj yapımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1766) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

27.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, bir baraj yapımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1767) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

28.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, bir baraj yapımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1768) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

29.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, bir baraj yapımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1769) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

30.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı-Doğubeyazıt’taki yeşillendirme ve ağaçlandırma çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1777) Cevaplanmadı

31.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Doğubeyazıt’taki hava kirliliğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1785) Cevaplanmadı

32.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, bir barajın doğurduğu yol sorununa ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1790) Cevaplanmadı

33.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, orman muhafaza memurlarının özlük haklarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1804) Cevaplanmadı

34.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, yangın söndürme araçlarının kira bedeline ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1846) Cevaplanmadı

35.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’ta sulama kanalları ve su havuzları yapımına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1866) Cevaplanmadı

36.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Dalyan Gölü’nden kum alınmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1891) Cevaplanmadı

37.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Abant’taki turizm tesislerinin atık deşarjına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1901) Cevaplanmadı

38.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kura Nehri sularının Çoruh Nehri’ne aktarılması projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1903) Cevaplanmadı

39.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, su kotası uygulamasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1904) Cevaplanmadı

40.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Mustafakemalpaşa ve Karacabey’deki derelerin ıslahına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1907) Cevaplanmadı

41.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Mustafakemalpaşa’da yapılacak bazı barajlara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1908) Cevaplanmadı

42.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Batman’daki hava kirliliğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1911) Cevaplanmadı

43.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, Şırnak’taki hava kirliliğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1913) Cevaplanmadı

44.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, Şırnak’taki orman yangınlarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1914) Cevaplanmadı

45.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın, bazı illerdeki hava kirliliğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1917) Cevaplanmadı

 

 

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)

3.- Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)

4.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/769) (S. Sayısı: 486)

 

X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Adıyaman-Kâhta’da yaşanan bir olaya ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/12661)

2.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Diyarbakır’daki ikili eğitime ve sınıflardaki ortalama öğrenci sayılarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/12667)

3.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa’daki ikili eğitime ve sınıflardaki ortalama öğrenci sayılarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/12668)

4.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Mardin’deki ikili eğitime ve sınıflardaki ortalama öğrenci sayılarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/12671)

5.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Siirt’teki ikili eğitime ve sınıflardaki ortalama öğrenci sayılarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/12672)

6.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, bir Hazine arazisinin gasp edildiği iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/12700)

7.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, bir elektrik dağıtım şirketinin uygulamalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/12707)

8.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, tasarruf sahiplerini mağdur eden holding ve şirketlere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı (7/12712)

9.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana’da baraj kapaklarının açılmasıyla oluşan su baskınlarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/12729)

10.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, özürlü istihdamına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/12737)

11.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Kütahya’daki ikili eğitime ve sınıflardaki ortalama öğrenci sayısına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/12773)

12.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bingöl’deki ikili eğitime ve sınıflardaki ortalama öğrenci sayısına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/12775)

13.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, TKİ’nin bir müessesesine eleman alımıyla ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/12801)

14.- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın, Eyüp Sultan Camiinde bir cuma namazında yapıldığı iddia edilen uygulamalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/12808)

15.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, özelleştirme uygulamalarının bazı personele etkisine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/12809)

16.- Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan’ın, bazı sulama projelerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/12830)

17.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, Tekel işçilerinin eylemleriyle ilgili açıklamasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/12862)

18.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, maden ocaklarının denetimine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/12888)

19.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, Malatya’da inşası devam eden barajlara ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/12921)

20.- Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin, TOKİ’nin bir iştirakiyle ilişkilerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/12928)

21.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, esnek çalışma modeline yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/12930)

22.- Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu’nun, borçlu spor kulüplerinin durumuna ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/12937)

23.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, bazı eski milletvekillerinin maaşlarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/12938)

24.- Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın, TRT Genel Müdürünün yürüttüğü diğer görevlere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/12946)

25.- Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın, TRT’nin bir binasının stüdyoya dönüştürülmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/12947)

26.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, satışı yasak olan bir petrol türevinin denetlenmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/12948)

27.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, elektrik iletim hatlarının satışına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/12949)

28.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, camilerdeki tarihî eserlerin korunmasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/12990)

29.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, yaş üzümdeki bir desteklemeye ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/13032)

30.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, Rusya’ya yaş sebze ve meyve ihracatına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/13033)

31.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bazı elektrik dağıtım bölgelerinin özelleştirilmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/13035)

32.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Diyanet İşleri Başkanlığındaki sözleşmeli personele ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/13079)

33.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Ankara’da yeni opera binası ihtiyacına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/13081)

34.- Hatay Milletvekili Abdulaziz Yazar’ın, ilaç takip sistemindeki sorunlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/13109)

35.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, bazı istisnai memuriyet kadrolarına yapılan atamalara ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/13113)

36.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, kadına yönelik şiddet olaylarına,

- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, bazı istisnai memuriyet kadrolarına yapılan atamalara,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın cevabı (7/13120), (7/13121)

37.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, bazı istisnai memuriyet kadrolarına yapılan atamalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz’ın cevabı (7/13152)

38.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, bazı istisnai memuriyet kadrolarına yapılan atamalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/13154)

39.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, kamu kuruluşlarının bir otelde yapılan toplantılarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/13179)

40.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ın ilçelerinde Sosyal Güvenlik Merkezi açılmasına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/13188)

41.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, bazı yakınlarının mal varlıklarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/13271)

42.- Mersin Milletvekili Kadir Ural’ın, bazı yolluk ödemelerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/13383)

 


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 13.00’te açılarak iki oturum yaptı.

 

Konya Milletvekili Mustafa Kabakcı, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölüm yıl dönümüne,

Bursa Milletvekili H. Hamit Homriş, işsizlik ve ekonomik verilere,

Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir, Âşık Veysel Şatıroğlu’nun ölümünün 37’nci yıl dönümüne,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

 

Samsun Milletvekili Suat Kılıç,

Sivas Milletvekili Hamza Yerlikaya,

Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölüm yıl dönümüne ilişkin birer açıklamada bulundular.

 

Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/12/2009 tarihli ve 2008/214 numaralı yazısıyla Mardin Milletvekili Emine Ayna’nın yargılanmasına devam edildiği Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

 

Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un (6/1858) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi okundu; sözlü sorunun geri verildiği bildirildi.

 

Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan’ın, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonundan istifa ettiğine ilişkin önergesi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

 

Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız ve 23 milletvekilinin, Antalya’daki sel felaketinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/639),

Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız ve 22 milletvekilinin, sel felaketlerinin neden ve sonuçlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/640),

Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız ve 22 milletvekilinin, basın özgürlüğü başta olmak üzere basın kuruluşlarının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/641),

Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin, çevresel etki değerlendirmesi süreci ve raporu konusunun araştırılması (10/642),

Amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),

2’nci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/499) (S. Sayısı: 321),

3’üncü sırasında bulunan, Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/761) (S. Sayısı: 458),

Görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

 

4’üncü sırasında bulunan ve görüşmelerine devam olunan, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (1/769) (S. Sayısı: 486) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı; maddelerine geçilmesi sırasında istem üzerine elektronik cihazla yapılan yoklamalarda toplantı yeter sayısı bulunamadı.

 

30 Mart 2010 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 14.30’da son verildi.

 

 

 

Sadık YAKUT

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

 

 

 

 

Yaşar TÜZÜN

 

Gülşen ORHAN

 

Bilecik

 

Van

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye


                                                                                                                                              No.:   109

II.- GELEN KÂĞITLAR

26 Mart 2010 Cuma

Tezkereler

1.- Hakkari Milletvekili Hamit Geylani’nin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1131) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2010)                                            

2.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1132) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2010)                                            

3.- Siirt Milletvekili Osman Özçelik, Mardin Milletvekili Emine Ayna ve Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1133) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2010)                                              

4.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1134) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2010)

5.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici ve Mardin Milletvekili Emine Ayna’nın Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1135) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2010)                                       

6.- Şırnak Milletvekilleri Sevahir Bayındır ve Hasip Kaplan ile Mardin Milletvekili Emine Ayna’nın Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1136) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2010)                                

7.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1137) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2010)                            

8.- Aksaray Milletvekili Osman Ertuğrul’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1138) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2010)

Raporlar

1.- Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/685) (S. Sayısı: 488) (Dağıtma tarihi: 26.3.2010) (GÜNDEME)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Pakistan’da Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) Tarafından Program Koordinasyon Ofisi Kurulmasına İlişkin Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/807) (S. Sayısı: 489) (Dağıtma tarihi: 26.3.2010) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın, bazı miting ve karşılamalarda asılan pankartlara ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1938) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)

2.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, Adana Müzesinin ulusal müze niteliğine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/1939) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)

3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki sağlık çalışanlarının döner sermaye paylarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1940) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

4.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, çiftçilerin destekleme paralarının bankada bloke edilmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/1941) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

5.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı köy yollarının durumuna ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1942) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

6.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Malatya-Nemrut yoluna ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/1943) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

7.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Malatya bağlantılı bir yolun turizm yolu kapsamına alınmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/1944) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

8.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Nemrut Dağı Milli Parkındaki bir projeye ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/1945) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

9.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, bazı barajların sulama kanalları ihalelerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1946) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

10.-  Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Arguvan Yoncalı Barajı inşaatına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1947) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

11.-  Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Hekimhan-Hasançelebi Beldesindeki okulların ihtiyaçlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1948) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, personel reformuna ve araştırmacıların sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13310) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)

2.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, hakim ve savcı adaylığı mülakatlarında elenen bir kişiye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13311) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)

3.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, 16 Mart 1978’de gerçekleşen bir olaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13312) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)

4.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, Malazgirt ilçesinde kentsel dönüşüm projesi uygulanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13313) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)

5.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, yabancı bir gazetede çıkan yoruma ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13314) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

6.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, Ardahan-Göle’de bir öğretmenin öldürülmesi olayına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13315) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

7.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, THY’nın futbol kulüpleriyle yaptığı sponsorluk anlaşmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13316) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

8.- Kocaeli Milletvekili Cevdet Selvi’nin, LPG dönüşümü yapılan araçların gaz dolum ağızlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13317) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

9.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, trafik müşaviri esnafına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13318) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

10.-  Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, Avrupa Futbol Şampiyonası için hazırlanan görsel çalışmaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13319) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

11.-  İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Roman vatandaşlarla yapılan toplantıya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13320) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

12.-  İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek’in, Ermeni tasarısına ve ABD ile ilişkilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13321) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

13.-  Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, TRT’ye personel alımına yönelik iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13322) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

14.-  Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, cezaevi sayılarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/13323) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)

15.-  Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, ağır hasta olan tutuklu ve hükümlülere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/13324) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)

16.-  Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Ardahan-Göle’de savcılığa yapılan bir suç duyurusuna ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/13325) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)

17.-  Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’ın, bazı cezaevlerinde mektup içerisinde yollanan balonların tutuklu ve hükümlülere teslim edilmemesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/13326) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)

18.-  Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, Uludere’de yaşanan bir olaya ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/13327) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)

19.-  Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, sivil toplum kuruluşlarına bütçeden yapılan yardımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/13328) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

20.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, tamamlanamayan kadastro çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/13329) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)

21.-  Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, sivil toplum kuruluşlarına bütçeden yapılan yardımlara ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/13330) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

22.-  Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Erzurum’un Yapı Denetim Kanununa dahil edilmesine ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/13331) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

23.-  Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, Samsun’daki işsizliğe ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13332) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)

24.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya SGK İl Müdürlüğünün bir uygulamasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13333) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)

25.-  Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, sivil toplum kuruluşlarına bütçeden yapılan yardımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13334) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

26.-  Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, sivil toplum kuruluşlarına bütçeden yapılan yardımlara ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/13335) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

27.-  İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in, kamudaki engelli istihdamına ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/13336) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

28.-  Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, TBMM heyetinin İsveç ziyaretine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13337) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)

29.-  Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili basında çıkan bir iddiaya ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13338) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

30.-  Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, Samsun-Ceyhan boru hattı projesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13339) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)

31.-  Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, Sinop’ta kurulacak nükleer santrale ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13340) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)

32.-  Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, sivil toplum kuruluşlarına bütçeden yapılan yardımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13341) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

33.-  Aydın Milletvekili Mehmet Fatih Atay’ın, verilen bir maden arama ruhsatına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13342) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

34.-  Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, şüpheli bir ölüm olayına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13343) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)

35.-  Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Ardahan-Göle’de işlenen bir cinayetin zanlısına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13344) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)

36.-  Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Diyarbakır-Hazro Kaymakamı hakkındaki bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13345) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)

37.-  Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, çipli pasaport sistemine geçilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13346) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)

38.-  İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Batman Beşiri Belediyesinde iş akitleri feshedilen işçilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13347) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)

39.-  Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, İstanbul’da kaybolan bir kişiye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13348) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)

40.-  Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, sivil toplum kuruluşlarına yapılan yardımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13349) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

41.-  Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Erzurum-Ilıca’da işgalden kurtuluş töreni yapılmamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13350) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

42.-  Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, Keçiören Belediyesinin toplatılan takvimlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13351) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

43.-  İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, bir arazinin imar durumunda yapılan değişikliğe ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13352) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

44.-  Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, İstanbul’daki bir lisenin önündeki trafik güvenliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13353) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

45.-  Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, Türkiye’de kaçak çalışan yabancılara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13354) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

46.-  Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, TRT’nin silah yüklü kamyon haberine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13355) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

47.-  Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Danıştay saldırısıyla ilgili açıklamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13356) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

48.-  Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Resim ve Heykel Müzesindeki kayıp eserlere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/13357) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)

49.-  Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, yayınlanacak bir kitap için yapılan bandrol talebine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/13358) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)

50.-  Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, Samsun’daki tarihi eserlerin restorasyonuna ve Gazi Müzesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/13359) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)

51.-  Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, kayıp, çalıntı ve sahtesiyle değiştirilen eserlere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/13360) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

52.-  Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, sivil toplum kuruluşlarına bütçeden yapılan yardımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/13361) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

53.-  Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, okul sayılarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13362) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)

54.-  Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’daki öğretmenlerin ek ders ücretlerinin ödenmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13363) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)

55.-  Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, farklı statülerde öğretmen istihdamına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13364) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)

56.-  Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Ardahan’daki öğretmen açığının polis memurlarıyla giderilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13365) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)

57.-  Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Ardahan’daki öğretmen açığının polis memurlarıyla giderilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13366) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)

58.-  Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, yüksek lisans ve doktora yapan öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13367) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)

59.-  Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, sivil toplum kuruluşlarına bütçeden yapılan yardımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13368) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

60.-  Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, yurt dışında lise eğitimini tamamlayanların üniversitelere sınavsız gireceği iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13369) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

61.-  İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, öğretmen açığının kapatılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13370) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

62.-  Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, hastane sayılarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13371) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2010)

63.-  Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’ta Kan Toplama Merkezi yapılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13372) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

64.-  Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’daki hastanelerde yapılan denetlemelere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13373) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

65.-  Muğla Milletvekili Gürol Ergin’in, sağlığa zararlı bir maddenin tarım ilaçlarında kullanımına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13374) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

66.-  Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, Pınarbaşı ilçesinde ödenmeyen yem bitkileri destekleme primlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13375) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

67.-  Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, ABGS’nin uzmanlık sınavına ilişkin Devlet Bakanından (Egemen Bağış) yazılı soru önergesi (7/13376) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)

68.-  Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, hayvanları koruma konusundaki zorunlu eğitici yayınlara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/13377) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)

69.-  Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, sivil toplum kuruluşlarına bütçeden yapılan yardımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13378) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

70.-  Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, sivil toplum kuruluşlarına bütçeden yapılan yardımlara ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Zafer Çağlayan) yazılı soru önergesi (7/13379) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

71.-  Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, Çanakkale’deki bir yazıttaki Atatürk’ün sözlerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13380) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2010)

72.-  Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Öğrenci Andına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13381) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/03/2010)

73.-  Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın, gazete sahiplerine yönelik sözlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13382) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/03/2010)

74.-  Mersin Milletvekili Kadir Ural’ın, bazı yolluk ödemelerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/13383) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/02/2010)

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay’ın, Sivas olayları hükümlülerine yönelik uygulamalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11978)

2.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Silivri Cezaevi yerleşkesine girişlerde yaşanan bazı sorunlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11979)

                                                                                                                                              No.:  110

29 Mart 2010 Pazartesi

Tasarılar

1.- Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/838) (Adalet ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.3.2010)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Orman Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı Arasında Meteoroloji ve Meteorolojik Araştırmalar Alanlarında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/839) (Çevre ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.3.2010)

Teklifler

1.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ve 8 Milletvekilinin; “Kamu İdarelerinde Şef Ünvanlı Kadrolarda Çalışanlar Arasındaki Ücret Dengesizliğinin Giderilmesine İlişkin” Kanun Teklifi (2/645) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.3.2010)

2.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve 3 Milletvekilinin; Milli Eğitim Bakanlığında Sözleşmeli Statüde Çalıştırılan Öğretmenlerin Memur Kadrolarına Atanması Hakkında Kanun Teklifi (2/646) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.3.2010)

3.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın; Pasaport Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/647) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.3.2010)

4.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in; 5302 Sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 16. Maddesinin 2. Fıkrasına “Bütçe Komisyonu” İbaresinden Sonra Gelmek Üzere “Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu” İbaresinin Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/648) (Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ile İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.3.2010)

5.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in; 2090 Sayılı Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanun Teklifi (2/649) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.3.2010)

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, Manisa-Selendi’den Salihli’ye gönderilenlerin mağduriyetine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12696)  

2.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, 2000 ve 2001 yıllarındaki kriz sonrası TMSF’ye devredilen banka ve finans kuruluşlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12698)  

3.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, 1999 yılındaki depremlerin etkilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12699)  

4.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Samsun Yaprak Tütün İşletmesinde tütünlerin gömüldüğü iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12703)  

5.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, TEKEL’in bir binasının satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12704)  

6.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, özelleştirme uygulamalarının doğurduğu personel hareketlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12705)  

7.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, İşsizlik Sigortası Fonuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12706)  

8.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, SPK eski Başkanının THY Yönetim Kurulu üyeliğine atanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12710)  

9.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, askeri kurumlarda görev yapan sivil memurların sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12714)  

10.-  Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Salihli’de işçi alımlarıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12715)  

11.-  Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, THY Yönetim Kurulu üyeliğine yapılan bir atamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12716)  

12.-  Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, Akçapınar Barajı Projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/12732)  

13.-  Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, küçük yatırımcı ve esnafın desteklenmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/12738)  

14.-  Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, Şanlıurfa’da 1994 yılında kaybolan bir gazete muhabirine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12740)  

15.-  İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, İzmir Büyükşehir Belediyesinin engellilere toplu ulaşımda sağlanan hakları kısıtlamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12742)  

16.-  Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın, bir sendika şube başkanının uğradığı saldırıya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12744)  

17.-  Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Çorum’daki kadın hak ve özgürlüklerini ihlal eden eylemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12745)

18.-  Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, Tunceli eski Valisine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12746)  

19.-  Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana’daki uyuşturucu bağımlılığı sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12747)  

20.-  Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim’in, bir avukatın darp edilmesi olayının tahkikatına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12748)  

21.-  Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, failleri bulunamayan bazı cinayet olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12749)  

22.-  Aydın Milletvekili Mehmet Fatih Atay’ın, Elazığ Valisinin bir açıklamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12750)  

23.-  Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanına yapılan bir tebligata ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12751)  

24.-  Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, çocuk kaçırma suçlarında cezaların artırılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12752)  

25.-  Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Balıkesir’deki asayiş durumuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12753)  

26.-  Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, bir gölet arazisi konusunda yapılan görüşmeye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12754)  

27.-  Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Silah Kanunu Tasarısındaki bir düzenlemeye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12755)  

28.-  Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, güvenlik güçlerinin biber gazı kullanımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12756)  

29.-  Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, İl Emniyet Müdürlüğüne plaka algılama sistemi verilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12757)  

30.-  Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, Muş Valisinin bir açıklamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12758)  

31.-  Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Akhisar Sigara Fabrikasının değerlendirilmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12765)  

32.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, tarım arazilerinin kiralanması konusunda basında çıkan iddialara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12766)  

33.-  Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, banka mevduatlarına haciz uygulanmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12767)  

34.-  Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak’ın, dahilde alınan KDV gelirlerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12768)  

35.-  İstanbul Milletvekili Bayram Ali Meral’in, özelleştirme uygulamalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12769)  

36.-  Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Gazi Osman Paşa Üniversitesindeki bina ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12771)  

37.-  Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Gazi Osman Paşa Üniversitesindeki bina ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12772)  

38.-  İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, İzmir’deki okulların elektrik ve su borçlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12774)  

39.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Yüzüncü Yıl Üniversitesinde yaşanan olaylara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12776)  

40.-  Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, şiddet içeren dizilerin öğrenciler üzerindeki etkilerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12777)  

41.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Teknik Eğitim Fakülteleri ile Teknoloji Fakülteleri mezunlarının sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12778)  

42.-  Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, öğretmen atamalarındaki bazı sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12779)  

43.-  Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, okul kütüphanelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12781)  

44.-  Hakkari Milletvekili Hamit Geylani’nin, Hakkari’deki karayollarının durumuna ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12793)  

45.-  Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, Tarsus’a yapılması planlanan havalimanına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12794)  

46.-  Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, Bozyazı Tekmen Beldesine üst geçit yapılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12795)  

47.-  İzmir Milletvekili Oğuz Oyan’ın, karayolu taşımacılığındaki yetki belgesi ücretlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12796)  

48.-  Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana’dan geçen bazı tren seferlerinin kaldırılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12797)  

49.-  Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, bölünmüş yol yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12798)  

50.-  Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, bazı karayollarındaki bozulmalara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12799)  

51.-  Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, bazı yol çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12800)  

52.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrenci yurtlarında yaşanan olaylara ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) yazılı soru önergesi (7/12802)  

53.-  Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu’nun, Almanya’nın uyguladığı dil şartı nedeniyle aile birleşmelerinin gerçekleşememesine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12805)  

54.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinliklerine ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/12807)

 

 

 

                                                                                                                                              No.: 111

30 Mart 2010 Salı

Rapor

1.- Ankara Milletvekili Haluk İpek’in; Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 18 Milletvekilinin; Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe ve Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün; Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi ve 10 Milletvekilinin; Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak ve 19 Milletvekilinin; Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın; Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi ve 5 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Anayasa Komisyonu Raporu (2/636, 2/123, 2/200, 2/288, 2/304, 2/342, 2/364, 2/474, 2/596) (S. Sayısı: 490) (Dağıtma tarihi: 30.3.2010) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Doğu Anadolu fay hattı üzerindeki yerlerde alınan önlemlere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek) sözlü soru önergesi (6/1949) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

2.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Malatya’daki bazı ilçelerde depreme karşı alınan önlemlere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek) sözlü soru önergesi (6/1950) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

3.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, GSM operatörlerinin kapsama alanlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1951) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

4.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, yapılan okullara ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1952) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

5.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, taşeron şirket çalışanlarının özlük haklarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1953) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

6.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, bir beldeye PTT şubesi açılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1954) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

7.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, domuz gribi aşısına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1955) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, 90. Yıl kutlamaları çerçevesinde yapılan bisiklet turunda kullanılan bisikletlere ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/13384) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/03/2010)

2.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, Roman açılımı kapsamında yapılan ödemelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13385) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

3.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, TİGEM’in Yalova’daki eğitim tesislerinin kiraya verilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13386) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

4.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Ermeni iddialarına ve izlenen politikaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13387) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

5.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Şeker Fabrikasının değer tespitine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13388) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

6.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Dumlupınar Üniversitesi Tıp Fakültesine akademik ve idari personel alımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13389) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

7.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yeni yatırım ve teşvik uygulamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13390) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

8.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bir Bakanlar Kurulu Kararındaki değişikliğe ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13391) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

9.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Şeker Fabrikasının pancar kotasının düşürülmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13392) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

10.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Polis Meslek Yüksek Okulları giriş sınavıyla ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13393) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

11.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, üniversite çalışanlarının özlük haklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13394) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

12.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Polis Meslek Yüksek Okullarından ilişiği kesilen öğrencilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13395) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

13.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Roman açılımı toplantısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13396) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

14.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, izinsiz halka arz faaliyetinde bulunan şirket ve holdinglerin oluşturduğu mağduriyete ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13397) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

15.-  Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, çipli pasaport uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13398) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

16.-  Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, medyaya yönelik bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13399) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

17.-  Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Roman açılımı toplantısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13400) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

18.-  Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, Roman açılımı toplantısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13401) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

19.-  Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Bayburt Cezaevinde yapıldığı iddia edilen uygulamalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/13402) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

20.-  Van Milletvekili Özdal Üçer’in, bir tutuklunun nakil talebine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/13403) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

21.-  Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/13404) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

22.-  Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, zorunlu deprem sigortasına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/13405) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

23.-  İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, İzmir’de binaların depreme karşı güçlendirilmesine ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/13406) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

24.-  Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, Ovacık ilçesinde yapılan bir hidroelektrik santrale ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13407) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

25.-  Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, bir müşavir atamasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13408) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

26.-  Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, bir köydeki orman kadastrosu çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13409) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

27.-  Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, Mersin’de orman zararlılarıyla mücadeleye ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13410) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

28.-  Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Düzce-Gölyaka’da kurulacak bir entegre tesise ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13411) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

29.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Ziraat Bankasındaki personel yönetimine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/13412) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

30.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, izinsiz halka arz faaliyetinde bulunan şirket ve holdinglere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/13413) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

31.-  Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, IMF ile görüşmelere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/13414) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/03/2010)

32.-  Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, İstanbul’da tutuklanan bir kişiye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13415) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

33.-  Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, trafik cezaları ve kazalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13416) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

34.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yeşil pasaport hakkına ve pasaportların yenilenmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13417) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

35.-  Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, Emniyet Teşkilatında yardımcı hizmetler sınıfında çalışanların özlük haklarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13418) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

36.-  Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, terör örgütü yandaşlarının Mersin’deki eylemlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13419) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

37.-  Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, ODTÜ’ye otobüs seferlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13420) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/03/2010)

38.-  İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Esenyurt’daki bir yeşil alanın imara açılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13421) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/03/2010)

39.-  Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, bir tarihi caminin tadilatına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/13422) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

40.-  Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, Çaldağı’ndaki madencilik çalışmalarının tarihi alanlara etkilerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/13423) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

41.-  Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, halk kütüphanelerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/13424) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/03/2010)

42.-  Van Milletvekili Özdal Üçer’in, bir eyleme destek veren lise öğrencilerinin cezalandırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13425) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

43.-  Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, okullarda çalıştırılan kişilerin sicillerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13426) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

44.-  Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, okul kantinlerinde çalışanlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13427) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

45.-  İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, İzmir’deki eğitim kurumlarının depreme dayanıklılıklarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13428) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

46.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yönetici atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13429) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

47.-  Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, YÖK’ün yurt dışından öğrenci kabulüyle ilgili kararına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13430) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

48.-  İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bir eyleme destek veren lise öğrencilerinin cezalandırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13431) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/03/2010)

49.-  İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, bir lisede eyleme katılan öğrencilerin okuldan uzaklaştırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13432) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/03/2010)

50.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, oyuncaklarla ilgili bir tebliğe ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13433) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

51.-  İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, İzmir’deki hastanelerin depreme karşı güçlendirilmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13434) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

52.-  Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, bir sağlık ocağının hizmete girmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13435) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

53.-  Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Van Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesinin kapatılacağı iddiasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13436) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

54.-  Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, bir köydeki sağlık ocağının faaliyete geçirilmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13437) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

55.-  Bursa Milletvekili H. Hamit Homriş’in, Kayseri’deki sağlık hizmetlerine ve İl Sağlık Müdürlüğünün bazı uygulamalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13438) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

56.-  Bursa Milletvekili H. Hamit Homriş’in, Kayseri’deki kamu hastanelerinin kapasitesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13439) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

57.-  Bursa Milletvekili H. Hamit Homriş’in, Kayseri’deki hastanelerin durumuna ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13440) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

58.-  Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, il kontrol laboratuar müdürlüklerindeki işlemlere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13441) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

59.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık teşkilatını düzenleyen kanun tasarısındaki denetimle ilgili hükümlere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13442) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

60.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Tarım ve Gıda Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13443) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

61.-  Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, beyaz ekmek üretimi ve tüketimine yönelik iddialara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13444) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

62.-  Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, üreticilerin girdi maliyetlerine ve ürünlerin değerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13445) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

63.-  Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Türk Telekom’un gayrimenkullerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13446) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

64.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bazı tren seferlerinin kaldırılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13447) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

65.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Ankara-İzmir otoyol projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13448) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

66.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Ankara-İzmir hızlı tren projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13449) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

67.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Antalya-İstanbul hızlı tren projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13450) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

68.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bursa-Simav karayolundaki çalışmalara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13451) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

69.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, karayolu istimlak bedellerinin ödenmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13452) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

70.-  Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, bilinmeyen numaralar servisine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13453) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

71.-  Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, Salihli’deki köprü çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13454) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

72.-  Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, cep telefonu ve internet kullanım ücretlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13455) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

73.-  Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir holdingin vergi borçlarına karşılık bina devrettiği iddialarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13456) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

74.-  Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, LPG’li araçların gaz dolum ağzına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/13457) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

75.-  İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, kamu sosyal harcamalarına ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/13458) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

76.-  Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, TRT’deki bomba yüklü kamyon haberine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/13459) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

77.-  Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, Myanmar’daki Türk şehitliklerinin durumuna ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13460) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2010)

78.-  Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Roman açılımı toplantısına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/13461) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/03/2010)

79.-  Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, bir taşeron şirkete yönelik iddialara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13462) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/03/2010)

80.-  Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Roman açılımı toplantısına ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/13463) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/03/2010)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 24 Milletvekilinin, göç veren illerde göçe neden olan sorunların araştırılarak, göçün önlenmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/643) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.02.2010)

2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 24 Milletvekilinin, KOBİ’ler ile esnaf ve sanatkarların sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/644) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.02.2010)

3.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 Milletvekilinin, hayvancılık sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/645) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.02.2010)

4.- Trabzon Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlu ve 19 Milletvekilinin, çay üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/646) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.02.2010)


30 Mart 2010 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Gülşen ORHAN (Van)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 79’uncu Birleşimini açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Toplantı yeter sayısı vardır.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, çiftçilerin sorunları hakkında söz isteyen Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’e aittir.

Sayın milletvekilleri, lütfen, biraz sessiz olursanız Sayın Milletvekilimizi daha iyi dinleyeceğiz.

Buyurunuz Sayın Öğüt.

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, çiftçilerin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; çiftçi sorunlarıyla ilgili gündem dışı söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlarım.

Değerli arkadaşlarım, biraz önce, buraya girmeden önce Ardahan merkez Nebioğlu köyü Muhtarı beni aradı ve şunu söyledi: “Biz muhtarlar perişan durumdayız, BAĞ-KUR’larımızı ödeyemiyoruz. Lütfen, buna bir çare bulsun Hükûmet ve Meclis.” Ben de elçi olarak bunu söylüyorum ve muhtarlarımızın sorunlarına, mutlak, Hükûmetin eğilmesi ve muhtarlarımızın BAĞ-KUR paralarının ödenmesini ve maaşlarının artırılmasını da istirham ediyorum.

Değerli arkadaşlar, 1 Ocak 2000 tarihinde takibe düşen çiftçi tarımsal kredi, ticaret kredisi ve bireysel kredilerin son uygulama ve ödeme tarihi yarın, 31 Mart 2010’dur, 2010 itibarıyla yarın bitiyor. Bu paraları ödeyemezlerse herkesin evine, çiftçilere, esnafa ve bireysel kredi borcu olan herkesin evine icra gidiyor. Bu nedenle, Ziraat Bankasından rica ediyorum: Mutlak surette, bu çiftçilere ve diğer esnafa bir kolaylık yapılarak bu ödemenin daha uzatılmasının yanı sıra yüksek temerrüt faizlerinin aşağıya çekilmesini istirham ediyorum. Yoksa, aksi takdirde çiftçinin ödemesi mümkün değil. Adam 1999’da 18 milyar almış, şimdi 180 milyar olmuş; 180 milyarı ödemesi mümkün değil. Onun için, faizlerin silinip ana paranın dört yıla bölünmesini istirham ediyoruz.

Değerli arkadaşlar, dün, yem bitkileriyle ilgili Ardahan’da ödeme yapıldı ama Göle’nin Çayırbaşı köyündeki Tarımsal Kalkınma Kooperatifine üye olan insanlara paralar ödenmedi, borçlarına karşılık kesildi. Yani çiftçiyi yaşatmak için bu borcun ödenmesi lazım. Bu borç ödenmediği takdirde, o zaman ne olabilir? O zaman -çiftçilerin bugünkü durumu ele alındığı zaman- icralık olacaklar, perişan bir durumda insanlar. Madem doğrudan gelir desteği veya yem bitkileri parası ödeniyor, başka bir borca kesilmemesi gerekiyor.

Değerli arkadaşlar, geçen hafta, Sayın Genel Başkanımız Deniz Baykal’la birlikte Batman ve Siirt’teydik. Batman ve Siirt’te, insanlar perişan bir durumda, göç olmuş, tütün üretimi yasak edilmiş. Şimdi, Adıyaman’da, Batman’da, Bitlis’te, Diyarbakır’da, Siirt’te tütün üretemeyen insanlar göç etmiş, yoksul kalmış ve işsiz kalmış. Bu insanların bir kısmı büyük şehirlere göç etmiş, bir kısmı da Kandil Dağı’na göç etmiş, PKK’nın yanına gitmiş yani insanlar aç, sefil kalınca, perişan bir durumda, ya örgüte gidip örgütle beraber oluyor ya da büyük şehirlere göç ediyor, büyük şehirlerde perişan oluyor. Bu nedenle, mutlak surette, Hükûmetin tütün ekimini serbest bırakması gerekiyor.

Değerli arkadaşlar, son bir teşvik yasamız var bizim; doğu ve güneydoğu illerinde 50 baş ve üstü düve alanlara yüzde 40 hibe yardımı var, ahırda yüzde 40, süt toplama tankında yüzde 30. Şimdi, burada bir yanlış uygulama var: Köylünün, daha doğrusu bizim Türk çiftçisinin aile yapısında aile işletmeciliği var. Aile işletmeciliğini geliştirmek için, 50 başın mutlak surette 10 başa inmesi lazım. Çünkü, bugün bir köylünün, 50 başı alıp ahırını yapması, süt toplama tankını yapması, nereden baksanız 250-300 milyar lirayı buluyor. 250-300 milyarı bir köylünün bulması mümkün değil. Kredi almaya kalksa, köydeki toprak evi, kerpiç evini banka teminat olarak kabul etmiyor; banka teminatı kabul etmediği zaman, bu defa da bankadan kredi alamıyor. Demek ki aile işletmeciliğini geliştirmemiz için, mutlak surette 50 baş ve üstü değil, 10 baş ve üstü olursa o zaman herkesin yapma şansı var, o zaman hayvancılık gelişir. Yoksa, şu anda bizim…

Arkadaşlar, biliyorsunuz et büyük şehirlerde 25 lira civarında. İnanın, samimi söylüyorum, hayvancılıkla ilgili tedbir alınmazsa, hayvancılığı geliştirip, hayvancılığı çoğaltacak şekilde teşvikler çıkmazsa, etin kilosunu biz seneye 50 liraya yeriz. Bakın, bunu unutmayın. 50 liraya et olabilir mi? Evet olur çünkü bu Hükûmet sekiz yıldan beri…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - …çiftçiye ve hayvancıya hiçbir şey vermedi. Şu anda da 50 baş ve üstü diyor. Doğuda, güneydoğuda çiftçinin, köylünün yüzde 3’ü bile yapamaz bunu. O bakımdan, mutlak surette, hiç olmazsa 50 baş 10 başa indirilirse o zaman hayvancılık gelişir ve bunu da Türkiye geneline yaymak gerekiyor arkadaşlar.

Değerli arkadaşlar, Ziraat Bankasından çiftçilerimizin istediği kredi için 2 kefil istiyorlar, ipotek istiyorlar ve memur istiyorlar. Çiftçinin bunu vermesi mümkün değil. Madem çiftçiyi geliştireceğiz, Ziraat Bankasından ve tarım kredi kooperatiflerinden mutlak surette kredi alan insanlara bir kolaylık tanınması lazım. Geçmiş hükûmetlerin tanıdığının yarısını bu Hükûmet tanımadı. Bu nedenle, ben şunu istirham ediyorum: Nüfusumuzun yüzde 30’unu teşkil eden köylümüze verilecek her katkı, inanın, en büyük ibadettir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözünüzü bağlayınız Sayın Öğüt.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlar, son, bir başka mektup okuyacağım. Bana bir mektup geldi Çıldır’ın Öncül köyünden. Bakın, bunu okuyacağım, Ardahan Çıldır Öncül köyünden, diyor ki: “Üç yıl maaşımdan ödeme yaptım. Minibüsüm gitti. Bunları hoş karşıladım. KEY ödemesi gitti, ancak iki yıldır devletin vermiş olduğu doğrudan gelir desteklerimiz de, yani mazot, gübre, yem bitkileri paralarımız da gitti ama benim peşimi bırakmadılar. Ben kefilim. Müdüre gittim, anlattım; müdür de ‘Git derdini Marko Paşa’ya anlat.’ dedi.”

Değerli arkadaşlar, burası Büyük Millet Meclisi. Evet, bu çiftçinin feryadını size anlatıyorum, lütfen çare bulalım. Lütfen köylümüzü, çiftçimizi kalkındıracak yasalar çıkartalım.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Öğüt.

Gündem dışı ikinci söz, Van ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 92’nci yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu’na aittir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Türkmenoğlu.

2.- Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu’nun, Van’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 92’nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van) – Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, yarın 31 Mart Gevaş ilçemizin, 1 Nisan Erciş, Gürpınar ilçemizin, 2 Nisan Van merkez, Muradiye ilçemizin, 3 Nisan Çaldıran ve Özalp ilçemizin, 22 Nisan ise Başkale ilçemizin kurtuluş günleridir. Tüm bunları, hep birlikte, 2 Nisan günü Van’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 92’nci yıl dönümünü kutlayacağız.

Van şehrimiz Urartular döneminde var olan tarihî yapısıyla medeniyetin beşiği olduğunu ispat ederken, Selçuklu döneminde yeni şeklini almaya başlamış, Osmanlı hâkimiyetine girdikten sonra, bugün olduğu gibi, dönemin çekim merkezi olmanın yanında bölgenin idari açıdan çok önemli yönetim merkezi olduğunu kanıtlamıştır.

Sonrasında Birinci Dünya Savaşı sırasında Ruslar tarafından işgal edilmiş, şehir yakılmış, yıkılmış, sonuçta, 2 Nisan 1918 tarihinde işgalden kurtulmuştur.

Değerli milletvekilleri, bugün Van’a gidenler Van Kalesi’nin hemen yanı başındaki eski şehri görür. Bugün eski şehrimizin toprağı dile gelse, doksan iki yıl evvel nasıl yakılıp yıkıldığını, kül edildiğini dünyaya haykırırdı elbette, şikâyet ederdi, şöyle söylenirdi: “Beni burada kaderime terk ettiniz. Neyim var neyim yok hepsini kaybettim. Şimdi yorgunum, sırtımda taşıdığım 2 garip kuş, 2 mahzun cami, 2 aziz yitirilmiş…” Hatırayla büyüyen, büyüdükçe geçmişinden uzaklaşan eski Van şehri, kenarı sararmış, eskimiş fotoğraf karelerinde hatırlanıyor artık değerli milletvekilleri.

Aslında Van Kalesi’nin altında bulunan eski Van şehri, ülkemizde hiçbir örneği olmayan açık hava müzesi gibi anlamlı ve önemli bir kültür şehrimizdir.

Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren hızla gelişen Van, bugün, 1 milyonu aşan nüfusu ile Doğu Anadolu Bölgemizin en büyük şehridir. Yüzölçümü bakımından ülkemizin altıncı büyük ilidir.

Van Gölü ise Türkiye'nin en büyük, Avrupa’nın beşinci büyük gölüdür.

Bölge şehri, doğunun incisidir Van; tarihî güzellikleri, zengin kaynakları, göz alıcı tarihî mirası ile dört iklimi bir arada yaşayan mekândır. Bunun için “Dünyada Van, ahirette iman” demişlerdir.

Aynı zamanda, Van, komşusu İran ile geniş pazara sahip, turizm ve ticaret merkezidir. Asya’ya uzanan kara, demir ve hava yolu Van ilinden geçmektedir. Van kedisi, inci kefali, Van balı, Van otlu peyniri, Van kahvaltısı birer markadır.

Bununla bitmedi, Vaspurakan Kralı I. Gagik tarafından Keşiş Manuel’e yaptırılan Akdamar Kilisemiz için devletimiz 3 milyon Türk lirası harcadı anıt müze inşa etti. Ermeni halkı tarafından büyük önem taşıyan kilise ibadete açılmıştır. Ermenistan ile aramızda bulunan sınır kapısının en çok açılmasını isteyen yine Vanlılardır.

Bugün, 2 Nisan, kurtuluşumuzun yıl dönümünü kutlarken hoşgörü, tevazu ve alçak gönüllülüğü esas alan bir milletin barış ve dostluğu tüm dünyaya ithaf olunur.

Bu duygularla:

“İnci Van'ım, hoş Van'ım,

Dünyalara eş Van'ım,

Ufkumda doğan şafak,

Ruhumda güneş Van'ım,

Bin hatıra saklar her köşe bucağın,

Gölgesi üzerinden düşmesin al sancağın."

Geçmişin hatırlandığı, geleceğin görüldüğü, tarihî gerçeklerin dünyaya haykırıldığı müstesna bir gündür 2 Nisan.

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Devamla) – Bu kurtuluş mücadelesinde şehit düşen atalarımızı minnet ve rahmetle anıyor, Vanlı hemşehrilerimin bugünden itibaren kurtuluş gününü yürekten kutluyor, yüce heyete saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Türkmenoğlu.

Gündem dışı üçüncü söz, tarım satış kooperatifleri ve pamuk tarımının sorunları hakkında söz isteyen Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’a aittir. (MHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Orhan.

3.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, tarım satış kooperatiflerinin önemine ve pamuk tarımının sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

AHMET ORHAN (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarım satış kooperatiflerinin önemi ve pamuk tarımının sorunlarıyla ilgili görüşlerimi ifade etmek üzere gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Türkiye’de kooperatifçilik hareketinin başladığı 1800’lü yıllar ile bugünkü yapı arasında büyük benzerlikler var. 1800’lü yılların sonunda çiftçilerin kredi alabileceği bir kuruluş yoktur, piyasaya yabancı bankalar hâkimdir, tefecideki faiz ise tahammül edilmez seviyededir. Üreticinin ürününü alan yabancılar istedikleri gibi fiyat veriyorlar, bu duruma Egeli çiftçiler kurdukları birlikle isyan ediyor ve Ege’den başlayarak ülke genelinde kooperatifleşme hareketi yaygınlaşıyor.

Bugünkü duruma baktığımızda ise, üreticinin kredi kullanma yolları neredeyse kapanmıştır; Ziraat Bankasından kredi kullanamadığı gibi, tarım kredi kooperatifleri de üreticiye kredi veremez, hatta malına mülküne el koyar hâle gelmiştir. Üretici, büyük ölçüde, AKP hükûmetleri tarafından birkaçı dışında tamamı yabancı sermayeye satılan ticari bankalara ve tefecilere mahkûm bırakılmıştır. Tarım ürünleri ticaretini ağırlıklı olarak yerli tüccarlarımız yapsa da fiyatları yabancı alıcılar belirlemektedir. Başta pamuk, yağlı tohumlar, bakliyat olmak üzere üretici ithalat baskısı altında üretim yapamaz durumdadır. Rakip ülkeler üreticilerine milyarlarca dolarlık destek sağlarken, Türkiye’de üreticilerin destekleri cep harçlığından öteye gitmemektedir.

Kooperatifçilik ekonomik olarak, sistem olarak Türkiye tarımına çok uygun bir örgütlenme biçimidir. Ancak, son yıllarda AKP Hükûmeti, Anayasa’nın 171’inci maddesinin açık hükmüne rağmen, kooperatiflere sırtını dönmüş, bir an önce onların tamamen ortadan kalkmasını bekler gibidir. Bunun en yakın ve somut örneği, Avrupa’nın ve Balkanların en büyük iplik fabrikası durumunda bulunan TARİŞ İplik’i önce çalışamaz hâle getirip çalışanları tasfiye etmek ve bu birlikteliğin yıllar içinde oluşturduğu en kıymetli varlıklarını, hizmet ettikleri çevrelere peşkeş çekme çabasıdır.

Yüzlerce TARİŞ İplik işçisi, tazminatlarının bile ödenemediği bir ortamda kapının önüne konulmak suretiyle açlığa mahkûm ediliyor. Dev tesisin makineleri satışa bile çıkarılmıştır. O işletmelerde pamukçunun, Türk çiftçisinin, minik evladının elindeki ev ekmeğinden ayrılmış haklar var. Bunun, kooperatiflere, TARİŞ’e sahip çıkmamanın hesabını size aziz Türk milleti ve Milliyetçi Hareket Partisi soracaktır.

Ege pamuğu, uzun elyafı, dayanıklılığı, parlaklığı ve renk tutma özellikleriyle özel bir yere sahiptir. Bugün ise yerinde neredeyse yeller esmektedir. Yakın geçmişte üreticilerin ürünlerini, işçi ve toplama maliyetlerini karşılayamadığı için, tarlada bıraktığı günleri hatırlatmak isterim. O karanlık günlerde pamuğun para etmemesi nedeniyle çiftçi, mısır, domates, buğday, arpa gibi ürüne yöneldi. Şimdi ise bu ürünler de para etmeyince çiftçi yeniden arayış içerisine girmiştir.

ABD’de pamukta yapılan desteklemelerin Afrika’da yaşam düzeylerini yok ettiğini hatırlatmak isterim. Bunların hepsi çok yakın tarihlerdir. Bunun Türkiye üzerindeki etkileri de yıkıcı olmuştur, buna bağlı sanayilerimiz darbe almıştır. 150 milyar dolarlık tekstil sektörümüz neredeyse tamamen atıl hâle gelmek üzeredir. Bundan dolayıdır ki kooperatiflerin desteklenerek, TARİŞ gibi kooperatiflerin sanayi tesislerini kaybetmelerine göz yumulmaması gerekmektedir.

Entegre mücadeleye önem verilmelidir. Çiftçilere ortak makine parkları oluşturulmalıdır. Pamukta sürdürülebilir tarım ve organik tarım seçeneklerine geçmek için çalışmalar yoğunlaştırılmalıdır. Bu seçenekler, üretici ve ülkeyi bağımlılıklardan kurtaracak, gelirleri artıracak ve çevreyi de koruyacaktır.

Bugünün Türk pamuğunu AKP Hükûmeti ve AKP tarım bakanları gülünç hâllere getirmiş ve pamukçunun sofrasındaki aşını almış ve muhtaç hâle sokmuştur. Ülkemizde pamuk üretimi yüzde 60 düşmüştür. Ege pamuk alanlarını mısır, buğday üretimine çevirmişler; meşhur Çukurova’yı “çöl ova”ya çevirmek için çaba harcanmaktadır.

Toplam tarımsal destek miktarının -dünya standartlarının çok altında komik bir artış yapılmasına- ortalama yüzde 14 arttırılmasına rağmen pamuk priminin aynı kalması artık kasıtlı davranışlarının resmî imzaları niteliğindedir. Sertifikalı tohumun kilosuna 42, sertifikasıza 35 kuruş destek veriliyor. Bu da, pamuk üretiminin bu sene de fiyaskoyla sonuçlanmasının nedeni olacaktır. 27 Martta, en az 3 milyon kişiye istihdam sağlayan, çitçisinden tekstilcisine tüm sektör temsilcilerinin katıldığı 1. Ulusal Pamuk Zirvesine Tarım Bakanının katılmaması bu Hükûmetin pamuğa verdiği önemi ortaya koymaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

AHMET ORHAN (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Türkiye pamuk üretiminin 2002 sezonunda 900 bin ton iken 2009 sezonuna gelindiğinde 380 bin tona gerilediğine rakamlarla dikkatinizi çekmek istiyorum.

Şimdi, yüce Türk milletinin huzurunda -bu tabloda sadece kooperatiflerden ve pamuktan örnekle- AKP Hükûmetlerinin bakanlarına soruyorum: 2002 sezonunda 900 bin tonluk pamuk üretimiyle devraldığınız pamuk şimdi bitti ve 380 bin tona düştü. Bu başarı mı? Yoksa, bu, Türk çitçisini üretemez hâle getirerek bitirme, mal varlıklarını yok etme operasyonu mudur?

Sayın milletvekilleri, bu vesileyle, geçtiğimiz günlerde Manisa bölgesinde yaşanan don felaketiyle ilgili Alaşehir Ziraat Odası Başkanlığında bölgedeki ziraat kuruluşlarının yapmış oldukları toplantıyla aldıkları kararları sizlere duyurmak isterim: “Çiftçilerin kamu bankalarına ve tarım kredi kooperatiflerine borçlarının faizsiz uzatılmasını; TEDAŞ borçlarının faizsiz ertelenmesini, sigorta prim oranlarının düşürülmesini…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözünüzü bağlayınız.

Buyurunuz.

AHMET ORHAN (Devamla) – Sayın Başkan, bitiriyorum.

Çok teşekkür ediyorum.

…mazot ve gübrede KDV ve ÖTV oranlarının indirilmesini; yağmurlama, damlama sistemleri ve diğer sabit yatırımlarda ve girdilerdeki KDV oranının kaldırılmasını; kâr edip etmediğimize bakılıp bakılmaksızın stopaj yoluyla peşin olarak ödediğimiz vergilerin üretime dönmesini talep etmekteyiz.” demektedirler.

Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Orhan.

Sayın milletvekilleri, şimdi gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 24 milletvekilinin, göç veren illerde göçe neden olan sorunların araştırılarak, göçün önlenmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/643)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

“Göç veren illerde göçe neden olan sorunların araştırılarak göçün engellenmesi için alınacak önlemlerin belirlenmesi” amacıyla Anayasamızın 98’inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması için gereğini saygılarımızla arz ederiz. 18.02.2010

1) Alim Işık                                      (Kütahya)

2) Cemaleddin Uslu                          (Edirne)

3) Mehmet Serdaroğlu                      (Kastamonu)

4) Oktay Vural                                  (İzmir)

5) Kamil Erdal Sipahi                       (İzmir)

6) Cumali Durmuş                            (Kocaeli)

7) Muharrem Varlı                            (Adana)

8) Sabahattin Çakmakoğlu                (Kayseri)

9) Necati Özensoy                            (Bursa)

10) Beytullah Asil                             (Eskişehir)

11) Hasan Çalış                                (Karaman)

12) Ahmet Orhan                              (Manisa)

13) Emin Haluk Ayhan                     (Denizli)

14) Durmuşali Torlak                       (İstanbul)

15) Mithat Melen                              (İstanbul)

16) Murat Özkan                              (Giresun)

17) Ertuğrul Kumcuoğlu                   (Aydın)

18) Mehmet Akif Paksoy                 (Kahramanmaraş)

19) Ahmet Duran Bulut                    (Balıkesir)

20) Recai Yıldırım                            (Adana)

21) Kemalettin Nalcı                         (Tekirdağ)

22) Ahmet Bukan                             (Çankırı)

23) Osman Durmuş                          (Kırıkkale)

24) Şenol Bal                                    (İzmir)

25) Erkan Akçay                               (Manisa)

Gerekçe:

Ülkemizde AKP hükümetleri döneminde uygulanan yanlış ekonomi, tarım ve hayvancılık politikaları ile son dönemde yaşanan ekonomik krizin de etkisiyle bazı illerimizde yüksek oranda göç ortaya çıkmış ve önemli miktarlarda genç erkek nüfusun büyük şehirlere göç ederek kendi memleketlerini terk etmesi engellenemez olmuştur. Metropoller başta olmak üzere büyük sanayi kentlerine olan yoğun göç sonucu bu şehirlerde ortaya çıkan nüfus artışı, bir yandan yeni birçok sorunun kaynağını oluştururken diğer yandan da Türkiye’nin kırsal nüfus oranının düşmesine ve işsizlik oranının giderek yükselmesine neden olmaktadır.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’nun 2008 yılı sonu verilerine göre, ülkemizdeki şehir nüfusunun toplam nüfus içindeki payı %75, yıllık nüfus artış hızı %1.31, işgücüne katılma oranı %46.9, işsizlik oranı %11 olarak açıklanmıştır. Resmi işsizlik oranı 2009 yılı sonunda %14’e, toplam işsiz sayısı ise 3.5 milyona yaklaşmıştır.

TÜİK’e göre, 2008 yılı sonu itibarıyla nüfus artış hızı negatif olan, başka bir ifadeyle göç vererek nüfusu azalan toplam 25 ilimiz ve nüfus azalma oranları sırasıyla; Bilecik (-%5.35), Kütahya (-%3.14), Isparta (-%2.99), Amasya (-%1.63), Yozgat (-%1.62), Burdur (-%1.50), Erzincan (-%1.36), Erzurum (-%1.28), Bayburt (-%1.23), Sivas (-%1.08), Karabük (-%1.02), Artvin (-%0.90), Çorum (-%0.80), Tokat (-%0.65), Afyonkarahisar (-%0.60), Bolu (-%0.57), Edirne (-%0.46), Ardahan (-%0.43), Kırıkkale (-%0.33), Bitlis (-%0.30), Muş (-%0.30), Çanakkale (-%0.28), Manisa (-%0.24), Kırşehir (-%0.20), Kars (-%0.03) olarak belirlenmiştir. Bu illerimizin hemen hemen tamamının orak özelliği ekonomilerinin ve istihdamlarının ağırlıklı olarak tarıma ve hayvancılığa dayalı olmalarıdır. TÜİK’in aynı yıla ait verilere dayalı olarak bu illerimiz için açıkladığı işsizlik oranı değerleri, göç nedeniyle başka illere giden vatandaşlarımızın dikkate alınmaması nedeniyle önemli farklılıklar göstermektedir. Örneğin, nüfus azalmasının (göçün) en fazla olduğu ilk 3 il yukarıda da görüldüğü gibi Bilecik, Kütahya ve Isparta illeri olarak sıralanmış iken işsizlik oranının en yüksek olduğu ilk 3 il, Şırnak (%22.1), Adana (%20.5) ve Hakkâri (%18.3) olarak sıralanmıştır.

İşgücü piyasasında illerin işsizlik risklerinin analitik hiyerarşi süreci yöntemiyle belirlendiği bir araştırmanın sonuçlarına göre; Türkiye’de işsizlik riskinin en yüksek olduğu ilk 5 il sırasıyla Bartın, Kastamonu, Muş, Kütahya ve Çankırı, işsizlik riskinin en düşük olduğu ilk 5 il ise İstanbul, Bilecik, Edirne, Antalya ve İzmir olarak belirlenmiştir. Bu araştırmanın sonuçları da TÜİK tarafından açıklanan sonuçlarla önemli çelişkiler içermektedir.

Bu önemli çelişkiler, ülkemizde göç veren illerde göçü tetikleyen önemli sorunların araştırılarak özellikle genç nüfusun doğduğu kentte doyurulmasını sağlayacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla geniş kapsamlı bir çalışmanın yapılmasını gerektirmektedir. Belirtilen nedenlerle bu konuda bir Meclis Araştırmasının açılmasında yarar görülmektedir.

2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 24 milletvekilinin, KOBİ’ler ile esnaf ve sanatkârların sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/644)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

“Ülkemizdeki KOBİ’lerin, küçük esnaf ve sanatkârların sorunlarının araştırılarak alınacak önlemlerin belirlenmesi” amacıyla Anayasamızın 98’inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz. 18.02.2010

1) Alim Işık                         (Kütahya)

2) Cemaleddin Uslu             (Edirne)

3) Mehmet Serdaroğlu         (Kastamonu)

4) Oktay Vural                     (İzmir)

5) Kamil Erdal Sipahi          (İzmir)

6) Cumali Durmuş               (Kocaeli)

7) Muharrem Varlı               (Adana)

8) Sabahattin Çakmakoğlu   (Kayseri)

9) Necati Özensoy               (Bursa)

10) Beytullah Asil                (Eskişehir)

11) Hasan Çalış                   (Karaman)

12) Ahmet Orhan                 (Manisa)

13) Emin Haluk Ayhan        (Denizli)

14) Mithat Melen                 (İstanbul)

15) Durmuşali Torlak          (İstanbul)

16) Murat Özkan                 (Giresun)

17) Ertuğrul Kumcuoğlu      (Aydın)

18) Mehmet Akif Paksoy    (Kahramanmaraş)

19) Ahmet Duran Bulut       (Balıkesir)

20) Recai Yıldırım               (Adana)

21) Kemalettin Nalcı            (Tekirdağ)

22) Ahmet Bukan                (Çankırı)

23) Osman Durmuş             (Kırıkkale)

24) Şenol Bal                       (İzmir)

25) Erkan Akçay                  (Manisa)

Gerekçe:

Ülkemizde yaşanan ekonomik krizin de etkisiyle toplumun her kesiminde önemli sorunlar yaşanırken, özellikle 250 çalışandan daha az çalışanı bulunan Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ'ler) ile küçük esnaf ve sanatkâr kesiminde ortaya çıkan çeşitli sorunlar nedeniyle birçok insanımız iş yerini kapatmak zorunda kalmış, çok sayıda insanımız da borcunu zamanında ödeyemediği veya alacağını zamanında tahsil edemediği için ağır ekonomik sıkıntılarla yüz yüze gelmiştir.

Ülkemizi 7 yılı aşkın bir süredir tek başına yöneten AKP iktidarının uyguladığı yanlış politikalar nedeniyle günümüzde, birçok ilde icralık dosya sayılarının aşırı derecede artması nedeniyle yeni icra müdürlükleri kurulmuş ancak aynı derecede yeni istihdam alanları oluşturulamamıştır.

Ülkemizde işsiz vatandaşlarımızın sayıları her geçen gün artarken, işyerlerinin kapanarak istidam alanlarının daralması yaşanan sorunların daha da büyümesine yol açmaktadır.

Günümüzde; cadde ve sokaklarda içi boş dükkân sayısının arttığı, esnafımızın sattığı malın yerine yenisini koyamadığı, KOBİ'lerin ve esnafların sorunlarını hükümete aktaracak meslek odaları veya sivil toplum kuruluşlarının yeterince etkili olamadığı, esnaflarımızın yeterli düzeyde satış yapamadığı veya dükkanını siftahsız kapatmak zorunda kaldığı, taksitlendirmek zorunda kaldığı vergisini zamanında ödeyemediği, 15-20 yıldır her ay düzenli olarak ödediği BAĞKUR primini yaşanan ağır ekonomik krizin de etkisiyle son 2 yıldır ödeyemez hale geldiği, aylık olarak yatması gereken bu primi yatıramadığı için sağlık hizmetlerinden yararlanamadığı, hastalandığında doktora gidemediği ve ilacını alamadığı, SSK'dan emekli olup da esnaflık yapanlardan kesilen önemli miktardaki Sosyal Güvenlik destek primi kesintisinin adil bir uygulama olmadığı ve bundan dolayı birçok esnafımızın mağdur olduğu, bu durumdan haberi olmayan veya sonradan haberi olanların ise birikmiş borçların altından kalkamadığı, işyerinin günlük zorunlu harcamalarını karşılayamadığı, birçok esnafımızın işyerini satsa bile borçlarını ödeyemeyecek durumda olduğu vb. yönündeki iddialar ülkemizin çok önemli gerçekleri haline gelmiştir.

Yaşanan ekonomik kriz nedeniyle piyasalarda para dolaşımının kısılması nedeniyle birçok esnafımız iş bırakmış veya kepenk kapatmak zorunda kalmıştır. Nitekim son iki yılda 85 bine yakın esnaf işyerini terk etmiş ve kapanan işyeri sayısı % 50'ye yakın artmıştır.

Ülkemiz genelinde üretim yapılan sanayi işletmelerinin çok büyük bir bölümünü oluşturan, ülkemiz ekonomisinde ve istihdamında önemli bir yere sahip KOBİ'ler birçok konuda içinden çıkamadıkları sorunlarla karşı karşıyadırlar. Birçok sanayi sitesinde yollar, trafik işaret ve sinyalizasyon altyapısı hizmetleri tamamlanamamıştır.

Küçük esnaf ve sanatkârın KOBİ tanımı içinde değerlendirilmesine ve perakendecilik sektöründeki haksız rekabetin önlenmesine yönelik yasal düzenlemeler henüz yapılamamış, KOSGEB desteklerinden yararlanan işletmelerin sayısı ve destek tutarları beklenen düzeyde artırılamamıştır.

Birçok KOBİ sahibi ve küçük esnafımız yaptığı işin özellikleri, hesap tutma, vergi, satış ve pazarlama, satış sonrası hizmetler, dış ticaret vb. konularda yeterli bilgi sahibi olmadıkları için birçok istismara maruz kalmaktadır.

Yukarıda belirtilen nedenlerle ülkemizdeki KOBİ'ler ile küçük esnaf ve sanatkârların içinde bulundukları sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırmasının açılmasında yarar görülmektedir.

3.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin, hayvancılık sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/645)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na

Ülkemiz hayvancılığının ve hayvan üreticilerinin içinde bulunduğu olumsuz durumun incelenmesi ve alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasamızın 98, TBMM İçtüzüğümüzün 104 ve 105. maddeleri gereğince Araştırma Komisyonu kurularak sorunun araştırılmasını arz ve talep ederiz. 19.02.2010

1) Selahattin Demirtaş          (Diyarbakır)

2) Gültan Kışanak                (Diyarbakır)

3) Ayla Akat Ata                  (Batman)

4) Bengi Yıldız                     (Batman)

5) Akın Birdal                      (Diyarbakır)

6) Emine Ayna                     (Mardin)

7) Fatma Kurtulan                (Van)

8) Hasip Kaplan                   (Şırnak)

9) Hamit Geylani                  (Hakkâri)

10) İbrahim Binici                (Şanlıurfa)

11) M. Nuri Yaman              (Muş)

12) Mehmet Nezir Karabaş  (Bitlis)

13) Mehmet Ufuk Uras        (İstanbul)

14) Osman Özçelik               (Siirt)

15) Özdal Üçer                     (Van)

16) Pervin Buldan                (Iğdır)

17) Sebahat Tuncel               (İstanbul)

18) Sevahir Bayındır            (Şırnak)

19) Sırrı Sakık                      (Muş)

20) Şerafettin Halis               (Tunceli)

Gerekçe:

İnsanoğlunun en temel ihtiyacı ve en temel hakkı beslenmedir. İnsan hayatının devamı için vazgeçilmez olan bu en temel hak, sağlıklı beslenme kriterleri doğrultusunda kullanıldığında kaliteli ve sağlıklı bir hayatı da beraberinde getirecektir. Sağlıklı beslenme kriterlerinin başında ise yeterli ve dengeli beslenme gelmektedir. Yeterli ve dengeli beslenme söz konusu olduğunda, hayvansal ürünler taşıdıkları biyolojik özellikler nedeniyle insan beslenmesinde vazgeçilmez ve ikame edilemez bir konumdadır.

Hayvancılık, insanın dengeli beslenmesi için gerekli olan et ve süt gibi temel ürünleri üretmesinin yanında, özellikle kırsal alandaki açık ve gizli işsizliği azaltmak ve önlemek bakımından da önemlidir. Bu yönüyle göç olaylarını ve bunun ortaya çıkardığı sosyal sıkıntıları azaltmak ve önlemek gibi önemli ekonomik ve sosyal fonksiyonlara da sahiptir. Hayvancılık sektör olarak, et, süt, tekstil, deri, kozmetik ve ilaç sanayi dallarına hammadde sağlayarak, dengeli kalkınmaya katkıda bulunduğu gibi ihracat yoluyla döviz gelirlerini de arttırmaktadır. Ayrıca insan gıdası olarak tüketilemeyen bitkileri ve bitkisel artıkları değerlendirmesi nedeniyle insan hayatında ve ülke ekonomisinde önemli bir yere ve değere sahiptir.

Ülkemiz hayvancılığının giderek gerilediği TÜİK verilerinden anlaşılacağı gibi son aylarda hızla artan et fiyatları da bunu kanıtlamaktadır. Kırmızı etin kilogramına, AB tüketicisi 4-5 $, ABD tüketicisi 2-3 $ öderken, ülkemiz tüketicisi 16-17 $ ödemektedir. 2009 Haziran ayında 18 TL olan dana kıymanın fiyatı, 2010 Şubat ayında 24 TL'ye, 17 TL olan kuzu but fiyatı da 23 TL'ye çıkmıştır. Günümüzde ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin belirlenmesinde kullanılan önemli kriterlerden birisi de kişi başına tüketilen hayvansal ürünler miktarıdır. Avrupa ülkelerinde kişi başı kırmızı et tüketimi 75 kilogram iken ülkemizde 8 kilogramın altına düşmüştür.

Mevcut ve önceki iktidarların öngörüsüz ve sığ tarım ve hayvancılık politikaları ülkemizde et tüketimini, fiyatların yüksekliği nedeniyle neredeyse lüks tüketime dönüştürmüştür. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren hayvancılığımızda sürekli denilebilecek bir gelişme sağlanmışken, 24 Ocak 1980 kararlarıyla hayvan üretimi ve hayvansal ürünler üretimine verilen teşviklerin kaldırılması ile hayvancılığımıza büyük bir darbe vurulmuştur. Hayvancılığımıza indirilen ikinci büyük darbe, EBK, SEK ve Yem Sanayi gibi tarımsal kuruluşların özelleştirilmesi olmuştur. 1952 yılında kurulan EBK, özelleştirilmeye çalışıldığı 1994 yılına gelindiğinde 29 olan kombina mevcudu günümüzde 8'e düşürülmüştür. Üreticinin yetiştirdiği hayvanların değerlendirilmesi ve hayvan hastalıklarının önlenmesinde önemli yeri olan Et Balık Kurumunun işlevsizleştirilmesi ile hayvan üreticisi tüccarın ve vurguncuların oyuncağı haline getirilmiştir.

Hayvancılığın gerilemesinde rol oynayan bir diğer önemli etken de meraların hızla yok edilmesidir. 1940 yılında 44 milyon hektar olan çayır mera alanları günümüzde 12 milyon hektara kadar düşmüştür. Mevcut mera alanlarının yarıya yakını Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde olmasına karşın güvenlik gerekçeleri ile uygulanan yasaklar bölge ve ülke hayvancılığına büyük ölçüde zarar vermektedir. Başlıca geçim kaynağının hayvancılık olduğu bu bölgelerde yoğun göç hareketleri yaşanmakta ve insanlar doğup büyüdüğü topraklardan koparak büyük kentlerin varoşlarına savrulmaktadır.

Hayvancılığımızın gerilemesindeki en önemli etkenlerden birisi de maliyeti, yüzde 70-80 oranında belirleyen yem fiyatlarıdır. Yem fiyatları 1 yıl içinde yüzde 50-60 civarında artış gösterdi. Yem fiyatlarındaki bu artış önlenemediği takdirde sektörden çıkışın önü alınamaz duruma gelecek ve ne olduğu belli olmayan kaçak etlerle halkın sağlığı ile oynanacaktır.

1983-1990 yılları arasında Türkiye'den Ortadoğu ülkelerine yıllık ortalama 2-2,7 milyon baş canlı küçükbaş hayvan ihracatı resmen yapılmakta idi. 15 yıl önce elimizde olan bu yakın pazar bugün, Avustralya, AB ülkeleri ve ABD'nin eline geçmiştir.

1980 yılında 44,5 milyon olan nüfusumuz, bugün 72,5 milyon düzeyindedir. Buna karşılık, TÜİK verilerine göre, aynı dönemde büyükbaş hayvan varlığı 16,9 milyondan 10,9 milyona; küçükbaş hayvan varlığı ise 67,6 milyondan 29,5 milyona gerilemiştir.

Uygulanmış ve uygulanmakta olan politikalar hayvancılığımızı bitirme noktasına getirmiştir. Nitekim son yıllarda görülen hayvan sayısındaki düşüş ve et fiyatlarındaki yükseliş, bu soruna bir an önce çözüm üretilmesini gerekli hale getirmiştir.

Ülkemizde hayvancılığın geliştirilmesi ve hayvan üreticilerimizin sorunlarının Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından araştırılarak alınması gereken tedbirlerin tespit edilmesi yerinde olacaktır.

4.- Trabzon Milletvekili Süleyman Lâtif Yunusoğlu ve 19 milletvekilinin, çay üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/646)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizdeki çay üretiminin ve çay üreticilerinin sorunlarının araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması amacıyla, Anayasa'nın 98, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması açılması için gereğinin yapılmasını arz ederiz.

1) Süleyman Lâtif Yunusoğlu      (Trabzon)

2) Beytullah Asil                          (Eskişehir)

3) Mehmet Şandır                         (Mersin)

4) Süleyman Nevzat Korkmaz      (Isparta)

5) Murat Özkan                            (Giresun)

6) Durmuşali Torlak                     (İstanbul)

7) Reşat Doğru                             (Tokat)

8) Hasan Çalış                              (Karaman)

9) Rıdvan Yalçın                          (Ordu)

10) Kamil Erdal Sipahi                 (İzmir)

11) Mustafa Kalaycı                     (Konya)

12) Alim Işık                                (Kütahya)

13) Mehmet Serdaroğlu                (Kastamonu)

14) Ahmet Duran Bulut                (Balıkesir)

15) Ertuğrul Kumcuoğlu              (Aydın)

16) Şenol Bal                                (İzmir)

17) Muharrem Varlı                     (Adana)

18) Metin Ergun                           (Muğla)

19) Kadir Ural                              (Mersin)

20) Akif Akkuş                            (Mersin)

Gerekçe:

Ülkemizde, 1937 yılında Çay Kanunu çıkarılmış, 1938 yılında ilk yaş çay ürünü elde edilmiştir. 1940 yılında Ziraat Bankasından çay üreticisine 5 yıl süre ile faizsiz kredi verilmiştir. 1947 yılında 60 ton/gün kapasiteli ilk çay fabrikası açılmıştır. 1984 tarihinde ise çay tarımı, üretimi, işletmesi ve satışı serbest bırakılmıştır. Günümüzde ÇAYKUR’a ait 46 adet yaş çay işleme fabrikası, 3 adet paketleme fabrikası, özel sektöre ait 200 dolayında yaş çay işleme fabrikası bulunmaktadır.

Dünyada 40'a yakın ülkede çay tarımı yapılmaktadır. Bu 40 ülkenin 15'inde çay üretimi çok azdır. Geriye kalan 25 ülkenin içinde Türkiye'nin çay üretimi önemli büyüklüktedir.

Türkiye'de yaklaşık 76 bin 600 hektarlık alanda 205 milyon ton çay üretilmektedir. Türkiye çay üretiminde dünyada Çin, Hindistan, Sri Lanka ve Kenya'dan sonra 5. durumdadır. Ülkemizde 205 bin aile, yaklaşık 1 milyon insanımızın tek geçim kaynağı çaydır.

Türkiye, üretici ülkeler arasında çay tarım alanlarının genişliği bakımından 6. sırada, kuru çay üretimi yönünden 5. sırada; yıllık kişi başına tüketim bakımından ise 4. sırada (yıllık kişi başına çay tüketimi 2,36 kg) yer almaktadır.

Hindistan ve Sri Lanka gibi ülkelerde ise iklimden ötürü bütün yıl boyunca çay üretimi yapılmakta, bu nedenle de o ülkelerde çay ülkemize göre daha düşük maliyetle elde edilmektedir. Türkiye'de 1 kg çayın maliyeti yaklaşık 2,5-3 dolar iken, anılan ülkelerde 1 dolar düzeyindedir. Türkiye'de 767 bin dönüm arazide çay üretimi yapılmakta, Rize'de 500 bin, Trabzon'da ise 158 bin dönüm arazide çay üretilmektedir. 2005 yılı için dönüme verim 1.544 kg, üretici başına ortalama üretim 5.844 kg'dır.

Çay tarımı bölgede çoğunlukla küçük aile işletmeciliği şeklinde yapılmaktadır. Çay üreticilerinin % 80'i 0,5-5 dekar, % 18'i 6-10 dekar, % 2'si 11-15 dekara kadar çaylık alana sahiptir.

Çay bahçeleri miras hukuku nedeniyle giderek bölünmekte ve ekonomik olmaktan uzaklaşmaktadır. Çay tarım alanlarında işletme büyüklüğünün optimum işletme büyüklüğünden daha düşük seviyede olması üretim maliyetlerinin artmasına, ailenin geçimini temin edecek gelir düzeyinin yetersiz olmasına ve üreticilere teknik tarımsal yöntemleri benimsetmeyi zorlaştırmaktadır.

Biz çay üretiminde dünyanın ilk 5 ülkesinden biri olmamıza rağmen, ihracatı teşvik etmeyi bırakın, ithalatın önüne geçemiyoruz.

Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü 2007 Yılı Faaliyet Raporunda ülkemizde çay üretimi maliyetlerinin diğer üretici ülkelerin maliyetlerinden 4-5 kat fazla olduğu ifade edilmektedir.

Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan 2002 yılında Rize'de yaptığı konuşmada, yaş çayın fiyatının 750 lira olmasını istemişti. Üretici 750 lirayı Başbakanın iktidarının ancak 7. yılında görebildi.

Çay fiyatında son 14 yılda bir önceki seneye göre artışın en çok 1996'da olduğunu görüyoruz. 2001 kriz döneminde bile çay fiyatındaki artış yüzde 53 iken, 2009 da bir önceki yıla göre artış yüzde 7.19'dur.

Bu tablo, çay üreticilerinin çok ciddi sorunları olduğunun bir başka göstergesidir.

Hem ihracatı artırmak, hem de ithalatı engellemek için çayda yapılması gereken minimum maliyetle, maksimum kaliteyi yakalayacak bir çay üretimi politikasının hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Türkiye çay üretiminde dünyanın ilk 5 ülkesinden biri olmasına rağmen, ihracatı teşvik etmeyi bırakın, ithalatın önüne geçemeyen bir ülkedir.

Bütün bu sorunların araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması gereklidir.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu gündemin “Sözlü Sorular” kısmında yer alan sorulardan 2, 3, 4, 17, 35, 50, 70, 71, 99, 123, 129, 130, 132, 164, 165, 172, 214, 217, 232, 319, 391, 392, 420, 421, 422, 423, 424, 425, 433, 440, 445, 458, 496, 515, 538, 547, 549, 550, 553, 554, 557, 559, 560 ve 563’üncü sıralardaki soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın Bakanın bu istemini sırası geldiğinde yerine getireceğim.

Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- (10/331, 10/504) esas numaralı Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergelerin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 30/3/2010 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 30.03.2010 Salı günü (bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                   Oktay Vural

                                                                                                                         İzmir

                                                                                                        MHP Grup Başkan Vekili

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Ön Görüşmeler kısmında yer alan 10/331, 504 esas numaralı ile 03.03.2010 tarihinde verilen Mehmet Şandır ve arkadaşlarınca aynı mahiyeti taşıyan “Denizcilik sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla” Anayasa’nın 98. ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması önergelerinin görüşmelerinin Genel Kurulun 30.03.2010 Salı günlü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin lehinde İstanbul Milletvekili Durmuş Ali Torlak. (MHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Torlak.

D. ALİ TORLAK (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk denizcilik sektörünün sorunlarının ve çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılması için verdiğimiz önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, bugün Hakkâri ilimizin Çukurca ilçesi kırsal alanında arazi arama ve taraması esnasında mayın patlaması sonucu şehit düşen 3 uzman çavuşumuza Allah’tan rahmet, yakınlarına ve büyük Türk milletine başsağlığı diliyorum. Aynı olayda yaralanan 2 uzman çavuşumuza da acil şifalar diliyorum.

Değerli milletvekilleri, yan sanayisi ve aileleriyle birlikte 650-700 bine yakın insanımızın geçim kapısı olan, başka sektörlerde eşi benzeri görülmeyen destek ve dayanışma örneğinin sergilendiği denizcilik sektörü, bir endüstri alanı olduğu kadar aynı zamanda bir ticaret ve hizmet kolu olarak ülkemizin lokomotif sektörlerinden biridir. Türk denizciliği ve gemi inşa sanayisi son on bir-on iki yılda ihraç ettikleri gemilerle büyük kazanımlar ve başarılar elde etmişlerdir, bugün içinde bulundukları sıkıntı yatırım sıkıntısıdır. Bu sanayi dalı, dünyada devletler tarafından desteklenerek büyümüştür. Bugün, Çin, Japonya, Güney Kore ve başta Almanya olmak üzere Avrupa Birliği ülkeleri, Hindistan, Filipinler, Malezya ve Vietnam gibi ülkeler, gemi inşa sanayilerini ve denizcilik sektörlerini korumaya almışlardır, sektör için tüm koruyucu tedbirleri uygulamaya koymuşlardır. Türkiye’de ise durum tam tersine dönmüş durumdadır. Hükûmet, teşvik ve destekleri kaldırarak, bankaların kredi musluklarını kapatmalarına sadece seyirci kalarak sektörü değil, âdeta bankaları desteklemiştir. Ayrıca, bugün, Uzak Doğu ülkelerinin hem iç piyasada hem de dış piyasada ucuz işçiliğe dayalı üretim yapmasıyla birlikte, bizim gibi maliyetlerin yüksek olduğu ülkelerin devlet desteği olmadan rekabet edebilirliği kalmamıştır.

Değerli milletvekilleri, dünya deniz ulaştırması yıllık yaklaşık 300-350 milyar dolar civarı bir katma değer yaratmakta ve bunun da yaklaşık yüzde 30’u Akdeniz havzası taşımacılığından sağlanmaktadır. Toplam ithalat ve ihracatının yaklaşık yüzde 88’ini deniz yoluyla gerçekleştiren Türkiye'nin bu pastadan aldığı pay ise yüzde 0,6’dır. Komşumuz Yunanistan ise yılda 60 milyar dolar kazanarak 300 milyar dolarlık pastanın yüzde 20’sini almaktadır.

Yine sektör raporlarında belirtildiği gibi, dünya sıralamasında 1 Ocak 2002’de 19’uncu olan Türk deniz ticaret filosunun 2009’da 26’ncı sıraya düşmesi denizcilik sektörünün nereden nereye geldiğinin göstergesidir. Ayrıca, 2002 yılına kadar, 450 civarındaki sayısıyla Akdeniz’de tartışmasız bir güç olan Türk koster filomuz, son sekiz yılda eriyerek yüzde 85 oranında küçülmüş ve yaşı ilerlemiş, elli - elli beş civarında bir sayıya gerilemiştir. Seyir emniyeti ve deniz güvenliği bakımından gençleştirilme ihtiyacı açık olan deniz ticaret filomuzun on yıl önce on yedi olan yaş ortalaması bugün itibarıyla yirmi dörttür.

Tonaj bakımından incelendiğinde ise on yıl önce 10,5 milyon dead weight ton iken 2009’da 7,5 milyon dead weight tona düştüğü görülmektedir. Bu durumu dünya ile karşılaştırdığımızda, on yıl önce dünya deniz ticaret filosu 550 milyon dead weight ton iken bugün 1,2 milyar dead weight tondur. Yani dünyada yüzde 120 artış olmuş, bizde ise yüzde 27 küçülme olmuştur.

Tüm bu göstergeler, önlem alınmaması durumunda ülkemizi dünya ile rekabet eder hâle getiren gemi inşa sanayisinin, dolayısıyla Türk denizciliğinin çok ağır bedeller ödeyeceğini göstermektedir. Bu nedenle, yaşanan krizin sektör üzerindeki etkilerinin incelenmesi, sektörün ayakta kalmasını sağlayacak politika ve finansal önlemlerin acil olarak hayata geçirilmesi zaruret hâline gelmiştir.

Tüm dünyada denizcilik sektörüne önem veren ülkeler, bu sektörün gelişmesi için gerekli olan en önemli faktörün finansman olduğunun bilinciyle hareket etmişlerdir. Bu nedenle, uygun finansman modelleri oluşturmadan bir ülkenin denizcilik sektörünü geliştirmesinin ve büyütmesinin mümkün olmadığı bilinmelidir.

Dünya ticaretinde 2010 yılı sonunda yüzde 3 veya 3,5 oranında büyüme olacağı söyleniyor. Dünya ticaretinde öngörülen bu büyümenin denizcilikte işlerin belli ölçüde açılmasına yol açacağı anlamına gelmektedir. Bu nedenle, dünya ticaretindeki olası bir büyümeden ülke olarak pay alabilmemiz için Türk denizcilik sektörünün kriz nedeniyle yaşamakta olduğu mali darboğazdan çıkması gerekmektedir, bunun için de çok ciddi yapısal ve finansal desteğe ihtiyaç duyulmaktadır. Bu bağlamda, denizcilik sektöründe bazı yapısal önlemlerin alınması ve finansal desteklerin sağlanması noktasında önemli gördüğüm bazı çözüm önerilerini de sizlerin huzurunda sizlere sunmak isterim: Gemi inşa sanayimiz, daha önce olduğu gibi özel önem taşıyan sektör statüsüne yeniden kavuşturulmalıdır.

Yatçılık, hizmet ihraç edilerek döviz getiren bir sektördür. Günümüzde yurda önemli ölçüde döviz girdisi sağlayan yat işletme firmalarının ihracatçı sayılmaları ve ihracatçı firmalara uygulanan teşviklerden faydalandırılmaları sağlanmalıdır.

Yaşlı deniz ticaret filomuzun gençleştirilmesi için, Hükûmet, armatörlere, gemilerini Türk tersanelerinde yaptırma şartıyla teşvik ve kredi desteği vermelidir. Tersanelerin modernizasyonu için projeye dayalı finansal destek sağlanmalı, verimliliğin artırılmasına yönelik mevcut tersanelerde teknolojik yapılanmalar teşvik edilmelidir.

Kredi Garanti Fonu’ndan veya gemi ipoteği karşılığında kamu bankalarından, tersanelerde inşası yarım kalmış gemiler için yeterli düzeyde finansman desteği sağlanmalıdır. Ayrıca, Eximbank’ın denizcilik sektörüne desteği artırılmalı, kamu ve özel bankaların denizcilik sektörüne ilgisizliğinin giderilmesi Hükûmet tarafından acil olarak gündeme alınmalıdır.

Türk bankacılık sektörü denizcilik yatırımlarına uygun olarak ihtisaslaşmalı ve uluslararası normlara uygun, ihracata yönelik köprü kredisi, orta ve uzun vadeli kredi ve teminat mekanizmalarını sağlamalıdır. Gemi almış ve kriz dolayısıyla elde ettikleri navlunlarla borçlarını tam ödeyemez durumda olan borçlu armatörlerin 2010 yılında bu sıkıntılarının çözülmesi için kredi ertelemesine ya da yapılandırılmasına gidilmelidir.

2002 yılına kadar Akdeniz’de taşımacılıkta hâkim durumda olan ve son sekiz yılda devamlı güç kaybederek yok olma noktasına gelen koster filomuz, verilecek teşvik ve kredilerle planlı bir şekilde eski gücüne kavuşturulmalıdır.

Tersane bölgelerinin endüstri bölgesi kapsamına alınarak gemi imal ve ihracına yönelik gümrük muafiyetiyle yıllara sâri gemi inşasında alınmakta olan yüzde 5 stopaj uygulaması kaldırılmalı ve Avrupa Birliği ülkeleri dışında yapılan gemi malzemeleri ithalatında fon muafiyeti sağlanmalıdır.

Yabancı bayraklı gemilerin bakım ve onarımlarında kullanılan sarf malzemelerinin ihracat kapsamında değerlendirilmesi amacıyla KDV ve ÖTV Kanunu’nda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

Değerli milletvekilleri, Türk denizcilik sektörü, desteklendiği, gerekli yapısal ve finansal destekler sağlandığı takdirde Türkiye'nin kaynak eksikliğini en az yatırımla ve en az destekle giderebilecek önemli bir sektördür. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana gemi yapım ve onarım sanayisi, Türk deniz ticaret filosu, limanlarımız, deniz yoluyla taşınan ticaret mallarımız baş döndürücü oranlarda büyüdüler. Bu büyümenin sağlanabilmesi için cumhuriyet hükûmetleri ve ilgili devlet kuruluşları çok değerli çabalar harcadılar, politikalar belirleyip uyguladılar; gemi ithalatı yasağı ya da sınırlaması, ucuz kredi, vergi muafiyeti, vergi iadesi, prim ve kamu yatırımlarıyla ilgili özendirmeler son yıllara kadar hükûmet politikalarının araçları olarak kullanıldılar. Sektörde yükselen bu başarı, AKP Hükûmetine rağmen, 2008 yılında dünya gemi inşa sektöründe 5’inci sıraya kadar yükselmemizi sağlamıştır çünkü bu sektör elli yıldır AB üyesi konumundadır, dolayısıyla devletimizden önce Avrupa Birliğine girmiş bir sektördür. Bu nedenle, sektörün büyüme sebebi, denizcilerin denizleri ufuk mesafesinde görmemelerinden ve müteşebbis ruhundan kaynaklanmaktadır.

Bu görüşe Hükûmet veya Denizcilik Müsteşarlığı “Doğru değildir.” diye itiraz edebilirler. O zaman ben de buradan şunu sormak isterim: Siz Hükûmet olarak veya Müsteşarlık olarak dünyadan 20-30 parça gemi siparişi aldığınızda “Gemi inşa sektörü, alın bunları, bizim sanayicilerimiz olarak sizler yapın, ülkemize döviz kazandırın.” mı dediniz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

D. ALİ TORLAK (Devamla) – Teşekkür ederim.

Eğer deseydiniz o zaman “Bu başarıda sizler de varsınız.” derdim. Ancak bugün yerli armatörlerin 7 milyon dead weight tonluk aynı şekilde yurt dışına vermiş oldukları siparişler var. Bunları da eğer burada, Türkiye’de, kendi tersanelerimizde yapabilseydik, belki bunun da bir başarı olduğunu söylemek mümkün olabilirdi.

Zaman zaman Sayın Ulaştırma Bakanımız, denizciliğin 23’üncü sıradan 5’inci sıraya kendileri tarafından getirildiğini ifade etmektedirler ki ben buna denizcilikten gelen bir insan olarak, bir milletvekili olarak katılmadığımı ifade etmek istiyorum. Bunu kendilerinin başarısı olduğunu ifade ediyorlar. Eğer bu kadar başarılı iseler, bugün yerlerde sürünen bu sektörü aynı başarılarını devam ettirmek suretiyle ayağa kaldırmak için nasıl düşüncelerinin olduğunu da bu kürsüden mutlaka bize anlatmalarında fayda olduğunu mütalaa ediyorum.

Bu vesileyle önergemize destek vermenizi diliyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Torlak.

Aleyhte Eskişehir Milletvekili Tayfun İçli.

Buyurunuz Sayın İçli.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, sizleri saygıyla selamlıyorum.

Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisinin aleyhinde söz aldım. Yine ifade ediyorum, içerik olarak Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisine karşı değilim. Aslında AKP grup önerisi aleyhinde söz almak istedim ama tabii ki sayısal olarak mümkün olmadığı için Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisi aleyhinde söz talep ettim.

Değerli arkadaşlarım, yeri gelmişken şunu ifade etmek istiyorum: Büyük bir ihtimalle, yüzde 99,9 olarak kabul edilecek bir oranda AKP’nin grup önerisi kabul edilecek. Yine bu hafta verilen AKP grup önerisinde 490 sıra sayılı 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Hakkında Yasa’yla ilgili bir kanun teklifi önümüze getiriliyor ve bu teklifin temel yasa olarak görüşülmesi Genel Kurulun bilgisine sunuluyor.

Değerli arkadaşlarım, hep söylüyorum, kötü örnek örnek değil. İç Tüzük’ümüzün 91’inci maddesine göre bu yasayı, bu yasa tasarısını bir temel kanun olarak görüşemezsiniz. İki bölüm hâlinde görüşüyorsunuz, maddeler üzerinde görüşmüyorsunuz ve milletvekilinin iradesini, buradaki görüşlerini bir anlamda kısıtlıyorsunuz. Bu, açık bir Anayasa ve İç Tüzük ihlalidir. Eğer bu yasa Anayasa Mahkemesine götürülürse inceleme usulü açısından bu yasa iptal edilir. Bu alışkanlıktan vazgeçelim diyorum.

Değerli arkadaşlarım, bunu da ifade ettikten sonra aslında Türkiye'nin gerçek gündemi konusundaki görüşlerimi sizlere arz etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, son günlerde Türkiye’de Anayasa konuşuluyor. İçişleri Bakanımız, Adalet Bakanımız, Başbakan Yardımcımız, aslında Anayasa’nın 175’inci maddesine göre milletvekilleri tarafından teklif edilmesi gereken Anayasa değişiklik tasarısını, teklifini kapı kapı dolaşmak suretiyle anlatmaya çalışıyorlar. Bugün de bağımsız milletvekillerinden kimi arkadaşlarımızdan randevu talep etmek suretiyle bunları arz ediyorlar. Değerli arkadaşlar, bu yanlış, bunun yöntemi yanlış. Bugün daha 3 yeni şehidimizle ilgili haber aldık. Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına başsağlığı diliyorum, Türk milletine başsağlığı diliyorum. Böylesine, terörle ilgili önemli acılarımız varken İçişleri Bakanımız bu Anayasa değişikliğiyle ilgili konularda kapı kapı dolaşıyor. Bu yanlış değerli arkadaşlarım. Bunu öncelikle belirtmek istedim.

Değerli arkadaşlarım, bu, AKP’nin Anayasa değişiklik taslağına içerik olarak baktığınızda, yapılmaması gereken birçok şeyin yapıldığını burada görüyorsunuz, hiç yapılmaması gereken şeylerin yapıldığını görüyorsunuz. Arkadaşlarımız bunu getirirken Türkiye’de demokrasinin gelişeceği, 12 Eylül askerî darbesinin anayasası olan bu Anayasa’nın sivilleşeceği iddiasında bulunuyorlar. Değerli arkadaşlarım, bu görüş doğru değil.

Bakın, size net olarak söylüyorum, uluslararası belgeler var. Anayasa’mızın 90’ıncı maddesinin son fıkrasına göre, usulüne göre yürürlüğe konulmuş uluslararası sözleşmeler kanun üzerindedir ve Anayasa’ya aykırılık iddiasında bulunulamaz.

Şimdi, bu yargı bağımsızlığı konusunda elimizde Anayasa 90’a göre çok önemli metinler var. Bakın, birincisi, Birleşmiş Milletler Bangalore Yargı Etiği İlkeleri. 2003 tarihinde kabul edildi, Anayasa 90’a göre bu bağlayıcı. İkincisi, Avrupa Konseyi Hâkimlerin Rolü ve Bağımsızlığı Tavsiye Kararları var. Bunda da tarafız, bu da Anayasa’mızın 90’ıncı maddesine göre kanun üzerindedir. Üçüncüsü de Birleşmiş Milletler Yargı Bağımsızlığı İlkeleri. Bu üç ilkeye de Anayasa’mızın 90’ıncı maddesi gereğince uymakla yükümlüyüz. Ama AKP’li arkadaşlar ne diyor? “İşte biz bunu demokrasi için yapıyoruz.”

Değerli arkadaşlarım, bakın, elimdeki bu metin Adalet Bakanlığı sitesinden alınan metindir. Türkiye Cumhuriyeti yargı sisteminin işleyişiyle ilgili İstişari Ziyaret Raporu’dur, bu 2004 tarihlidir. Bundan önce Avrupa Birliği Komisyonu tarafından, yargıçlar gelmek suretiyle burada birtakım ziyaretlerde bulunmuş ve raporlar tanzim etmişti. Bakın, burada, 2004 yılında saptadıkları bütün olaylarda, özellikle bu taslağın içindeki olayları çok acımasızca eleştirmişlerdir.

Ben size bu elimdeki metinlerden sadece birkaç tanesini akılda kalması için aktarmak istiyorum ve bakın, bu görüşleri ortaya koyarken, biraz evvel ileri sürdüğüm uluslararası belgelere atıf yapmak suretiyle Türkiye Cumhuriyeti devletini ve yargı sistemini eleştiriyor. Bakın, hâkimlerin atama yetkisiyle ilgili ve hâkimlerin mesleğe atanmasıyla ilgili maddelerde -Avrupa Konseyi tavsiye kararları, biraz evvel aktardığım olaya atıf yapmak suretiyle- “Türk Anayasası’nın 159’uncu maddesinin, Adalet Bakanı ve Bakanlık Müsteşarının Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulundan çıkarılmasını sağlayacak şekilde tadil edilmesini tavsiye etmiştik.” diyorlar 2004 yılında. Bırakın Adalet Bakanının ve Müsteşarının Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulundan çıkartılmasını, bu taslakta bu çok daha kuvvetlendirilmiştir.

Bakın, yine hızla geçiyorum, zamanımız dar, on dakikada bunları aktarmak çok zor. Bakın, Yüksek Kurulun bağımsızlığına ilişkin diğer ilkeler ve endişelerde “Cumhurbaşkanının Yüksek Kurula üye atama yetkisinin kaldırılmasını ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulundaki temsilcilerini bizatihi kendilerinin seçmeleri hususunda yetkilendirilmelerini tavsiye etmiştik.” diyor.

Bunu saatlerce konuşabiliriz. Demek ki değerli arkadaşlarım, bu taslak öyle, denildiği gibi “demokrasi taslağı” değil, dedikleri gibi Avrupa Birliğiyle uyumla ilgili değil. Lütfen bunu aklımıza yerleştirelim ve bunu halkımıza doğru anlatalım. Halkımızı bu işte aldatmayalım, kandırmayalım.

Değerli arkadaşlarım, iki buçuk dakikada da şunu anlatmak istiyorum: AKP sanki partisinin kapatılmasını istiyor. Buradan dost olarak uyarmak istiyorum, bu taslak AKP’nin hukuk devleti ilkesini zedelemesinin odağı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılır. Bakın, Anayasa 10 ve 40’ıncı maddelerle ilgili burada bir Anayasa değişikliği teklifi yaptınız, sizleri uyardım. Bu geçti, Anayasa Mahkemesi bunu iptal etti, iptal etmekle kalmadı AKP’nin laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğunun bir numaralı kanıtı olarak kabul etti. Şimdi buraya baktığınız zaman Anayasa’nın 2’nci maddesi, değişmez, değiştirilmez hükümlerini değiştirmeye yönelik ve yargı bağımsızlığını, hukuk devleti ilkesini ortadan kaldıracak düzenlemeleri burada içermektedir. Bu bir teşebbüstür. Neden?

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Buna inanıyor musunuz?

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – İnanıyorum. Neden? Bakın, özellikle sizin gibi muhafazakâr ve kendini milliyetçi addeden arkadaşlarımıza Anayasa’nın 69’uncu maddesiyle ilgili olayı söyleyeyim, siz onu değerlendirin.

Bakın, Anayasa’nın 69’uncu maddesinin beşinci fıkrasını yürürlükten kaldırıyorsunuz. Ne diyor biliyor musunuz Anayasa’nın 69’uncu maddesini beşinci fıkrası? “Bir siyasî partinin tüzüğü ve programının 68 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı bulunması halinde temelli kapatma kararı verilir.” Bunu kaldırdınız. Peki, 68/4 ne diyor? Okuyorum: “Siyasî partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve lâik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez.” Anayasa 69/5’i kaldırdığınız zaman her siyasi partinin programında ve tüzüğünde bunlar olacak. Burada diyecekler ki: “Türkiye Cumhuriyeti devleti böyledir, federal devlet olması lazım. Türkiye Cumhuriyeti şöyle şöyledir.” Bir partinin programına, tüzüğüne bunu yaptığınız zaman bu milleti parçalarsınız, bu milletin içine nifak tohumu sokarsanız.

Eylemleriyle ilgili de başka bir cümle sokmuşsunuz oraya “Meclisteki sözleri ve oylarından dolayı -bu eylemdir- hiçbir zaman bir siyasi partinin kapatılmasının nedeni olamaz.” diyorsunuz. Hukukçu musunuz? Değilsiniz ama en azından okuduğunuzu anlamanız lazım. Şurada kendinizi bir taraftan milliyetçi muhafazakâr olarak göreceksiniz bir taraftan millî görüşün temsilcisi olarak göreceksiniz ama millete nifak sokacak böyle bir olayı özgürlük için önümüze koyduğu zaman bunlara sessiz kalacaksınız.

Değerli arkadaşlarım, siz hiç bu…

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Hem solcu olacaksınız hem darbeyi savunacaksınız!

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) - Daha neler var, zaman yetmiyor. Zaman bulduk…

Bakın başka bir şey daha söyleyeceğim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Hem solcu olacaksınız hem de darbeci olacaksınız!

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Solculuk demek ne demektir biliyor musunuz? Eşitlik, darbecilik demek değil, tam bağımsızlıktan yana olmak demektir, emperyalistlerin uşağı olmamak demektir, özgürlükten yana olmak demektir, sosyal adaletten yana olmak demektir, hukuk devletinden yana olmak demektir, mazlumun yanında olmak demektir.

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Biraz evvel dediklerinle çelişiyorsun Sayın İçli.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Bu, değerli arkadaşlarım, biraz evvel uluslararası metni söyledim. Tabii -tahrik etmekle- bazı konulara burada değinemiyorum zaman darlığı nedeniyle.

Değerli arkadaşlarım, dost tavsiyesi, yarın bir gün ağlama zamanı gelecek, ağlamaya başlayacak birileri. Bunları yapmayın. Bu demokrasiye yazık ediyorsunuz. Türkiye’yi böyle tartışmalarla gerilimli ortamlara sokmak suretiyle Türkiye’de siyasi istikrarı bozuyorsunuz. Siyasi istikrar olmazsa ekmek de olmaz, ekonomik istikrar olmaz. Türkiye'nin sorunu açlık, Türkiye'nin sorunu işsizlik, Türkiye'nin sorunu hoşgörüsüzlük, bunları çözmemiz lazım. Ama böyle dayatma anayasa taslaklarıyla demokrasiye yazık edersiniz diyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen Genel Kurulu selamlayınız.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım, sağ olun.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın İçli.

Lehte Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü.

Buyurunuz Sayın Çöllü. (CHP sıralarından alkışlar)

HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; denizcilik sektörünün sorunlarının araştırılması istemiyle verilen araştırma önergesinin lehinde CHP Grubunun görüşlerini paylaşmak üzere söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, hep vurguladığım bir nokta var, Türkiye çok şanslı bir deniz ülkesi ve denizlerimiz de çok ciddi ekonomik potansiyeli barındırmaktadır ancak denizlerimizden yeterince faydalanabildiğimizi, denizlerimizin vatandaşlarımıza yeterince refah sağlayabildiğini maalesef söylemek mümkün değildir. Yedi yıllık AKP İktidarı döneminde de denizcilerimizin ve denizcilik sektörünün beklediği adımların atılabildiğini de görmemek bizleri üzmektedir.

Ekonomik kriz denizcilik sektörünü teğet geçmemiştir. Denizcilik sektörü krizi en ağır şekilde yaşayan sektörlerden biri olmuştur. Gemi inşa sektörümüz ciddi bir kriz yaşamıştır. 20 bine yakın kişi işini, aşını kaybetmiştir. Gemi siparişleri durmuş, onlarca sipariş iptal edilmiştir. Yaklaşık 5 milyar dolarlık iş kaybı söz konusudur. Deniz taşımacılığımız ise büyük bir kan kaybı yaşamaktadır. Günlük gemi kiraları 200 bin dolarlardan 50 bin dolarların çok altına düşmüştür. Türk bayraklı gemi sayımız gerilemiş, taşımacılıkta 2003 yılındaki Türk bayraklı gemilerin oranı yüzde 32 iken bugün yüzde 20’lere düşmüştür.

Denizcilerimiz sorunlarını birçok kez Hükûmete aktarmaya çalışmışlar ve birkaç toplantıya ben de katıldım ama hiçbirinde somut bir adım maalesef atılmamıştır. Denizcilerimiz kaderine terk edilmiş ve büyük kayıplar yaşanmıştır. Bugün ise sektör kendi dinamikleriyle harekete geçmeye çalışmakta ve krizi aşmaya çalışmaktadır. Daha önceden kriz başladığında bir can suyu sektöre verilebilseydi böylesine büyük bir tahribat kesinlikle yaşanmayabilirdi.

Değerli milletvekilleri, Türkiye krizi seyrederken bu alanda rakibimiz olan diğer ülkelerin neler yaptığına lütfen bir bakalım, bu da bize ibret olur umarım. Almanya denizcilik sektörüne yaklaşık 15 milyar dolarlık bu süreçte kredi desteği sağlamıştır. Çin, tersanelerinde 10 milyar dolar düzeyinde kredi açarken bu ay içinde aldığı bir kararla da 2012 yılına kadar gemi fiyatı üzerinden yüzde 17 doğrudan destek sağlayacaktır. Fransa’da devlet hem sektörü hem de iş gücünü koruyabilmek için Chantiers de l’Atlantique tersanelerine sermaye artırma yoluyla üçte 1 oranında ortak olmuştur. Güney Kore tersanelerinde inşa edilen 70’e yakın gemi, ihracat teşviki kapsamındadır. Kamu-özel iş birliğiyle son dönemlerde 4 milyar dolara yakın bir fon oluşturulmuş ve iptali muhtemel 100’e yakın siparişin gerçekleşmesi için bu fon devreye sokulmuştur.

Bu ülkeler kendi denizcilik sektörlerinin krizden en az hasarla çıkmasını başarmışlardır ve bu ülkeler milyar dolarlık fonlar oluştururken Türkiye'de sektör kaderine terk edilmiş, yatırımcılar bankaların insafına bırakılmış, özel bankaların da kredi konusundaki olumsuz tutumu nedeniyle sektör maalesef ağır darbe yemiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; denizcilik sektörünün yük ve yolcu taşımacılığı, limancılık faaliyetleri, gemi inşası ve tersanecilik hizmetleri ile deniz turizmi konularında ekonominin lokomotifi olması gerektiği tartışılmaz bir gerçektir. Bunların yanına ayrıca eğitimi de ekleyebiliriz. Bu saydığım alanlarda yapılması gereken daha çok iş vardır, ama bu iradenin, bu İktidarın bunu başarabildiğini ve başarabileceğini söylemek güçtür.

Geçen yıl Denizcilik Müsteşarlığının bütçesi konuşulurken, bu konuda görüşlerimi açıklarken “Denizciliğin bir vizyonu, bir stratejisi yok.” demiştim, oradaki bürokrat arkadaşlar buna haklı olarak üzülmüşlerdi. Sanıyorum bu bir tetikleme yarattı ki bu konuda bir strateji planı hazırlamışlar, bunu da memnuniyetle karşıladık.

Bu dokümanı inceledik ve bu dokümanda şunları gördük: Dünya deniz ticaret filosu büyürken Türk bayraklı gemilerle yapılan taşımacılığın düştüğünü gördük. Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemiz açısından bu sonuç, maalesef çok dramatik bir durumdur.

Bu planın verilerine göre -devam ediyorum- 2003 yılında ihracatın yüzde 28’i Türk bayraklı gemilerle gerçekleştirilirken, 2008 yılında bu rakam yüzde 15’e gerilemiştir. İthalatta ise 2003 yılında Türk bayraklı gemilerin payı yüzde 30 olurken, 2008 yılında ithalatın yüzde 14’ü Türk bayraklı gemilerle ancak yapılabilmiştir. Deniz taşımacılığının kara yoluna göre katbekat ucuz olmasına karşın, hâlen yurt içi insan taşımacılığında yüzde 95, yük taşımacılığında, maalesef, yüzde 92 kara yoluyla yapılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, bu tablo ülkemizin hak ettiği bir tablo değildir. Türkiye'nin yüzünü daha fazla denizlere dönmesi gerekmektedir. Ancak böyle bir bakışın olmadığı da açıkça ortadadır. Hükûmetin 2010 programına baktığımızda, neredeyse denizcilik sektörüne hiç yer verilmediğini gördük. Doğrudan denizcilikle ilgili iki konuyu ancak tespit edebildim. Türk limanları için yönetim modeli hazırlanacak, kıyı yapıları master planı tamamlanacak, iki konu da demir yoluyla bağlantılı olarak geçmektedir Hükûmetin programında. İki başlık ile denizcilik sektörünün önem ve değerinin anlaşılabildiğini söylemek, maalesef, mümkün değildir. Öncelikle denizciliğimizin önem ve değerinin yönetim kadrolarının zihinlerine yerleşmesi gerekmektedir. Yoksa, bu iki başlıkla denizciliğin nefes alması ve gelişmesi mümkün değildir değerli arkadaşlar.

Denizciliğimiz ağır bir krizi yaşarken, gemi inşa sanayisinde büyük kayıplar yaşanırken, deniz taşımacılığı acil destekler beklerken Hükûmetin 2010 yılı için bunlardan hiç bahsetmemesi, programına bunlarla ilgili hiçbir şey almaması denizciliğimiz adına kaygı verici bir gelişmedir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye, aslında denizci bir ülkedir, ancak uzun yıllar önce denizciliğimiz ihmal edilmiş, öncelik ve yatırımlar kara yoluna kaydırılmıştır. Bu nedenle de denizciliğimiz geri kalmıştır.

Geçen yıl burada, bu Mecliste bir kanun kabul ettik. Liman özelleştirmelerinden sağlanan gelirden kara yolları ve demir yolları yatırımlarına kaynak aktarılması öngörüldü bu yasada, yani limanları satacağız, gelirini kara yollarına aktaracağız. Bu anlayışla denizciliğimizin gelişmesi mümkün müdür değerli arkadaşlar?

Denizciliğimizin gelişmesi için beraberinde amatör denizciliğe de büyük önem verilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede, özellikle motorlu taşıtlar vergisi nedeniyle ciddi bir engel vardı. El birliğiyle bir çalışma yaptık ve bir yeni dönemi başlattık, yabancı bayraklı gemilerin de Türk Bayrağı’na geçmesi için bir düzenleme daha oldu. Peki, istenen düzeyde bir geçiş sağlandı mı bu düzenlemenin ardından? Neden olmadı? Çünkü sisteme bir güvensizlik var. Bu güveni vermediğimiz sürece mesafe almamız mümkün değildir.

Değerli milletvekilleri, küresel krizin etkisiyle Türkiye’de denizcilik sektörü de dâhil tüm reel sektöre yönelik finansman imkânları güçleşmiştir. Nakit işletme sermayesi yetersizliği şirketlerin topyekûn faaliyetlerine olumsuz etki yaratmıştır. Finansal açıdan denizcilik sektörüne yönelik belirli kotalar itibarıyla nakit borçlanma ve sermaye sağlamak üzere kredi yapılandırma ve teminat imkânları artırılmalıdır. Bu amaçla Eximbank’ın yanı sıra kamu bankaları, özellikle Ziraat Bankası da devreye sokulmalıdır. Bir medya grubunun el değiştirmesi için kamu bankaları hiç çekinmeden 1 kişiye 750 milyon dolar kredi açarken, binlerce kişiye istihdam sağlayan, Türkiye için son derece önemli katma değerler yaratabilecek denizcilik sektörü için hiçbir adım atılmaması kabul edilebilir bir gelişme değildir.

Gemi inşa ve yan sanayinin ayakta kalabilmesi için tersanelerin de ayakta kalabilmesi gereği açıktır. Bu nedenle, tersanelerimizdeki gemi yatırımları ve diğer ülke tersanelerindeki Türk armatör yatırımlarının da banka kredilerinin ötelenmesi ve teminatlandırılması amacıyla uygun bir kredi, garanti, fon ya da güvence sistemi sektöre yönelik uygulanmalıdır. Kamu kesimi tarafından gemi inşa ve taşıma talebi yaratılmalıdır.

Bakın, denizciliğin rotasını çizmesi gereken Denizcilik Müsteşarlığının hâlen bir kanunu yoktur. Yedi yıldır bu konuda da kimse elini kıpırdatmamaktadır. Denizcilik Müsteşarlığının ulaşım, taşıma, gemi inşa ve turizm boyutlarıyla sektöre yönelik tüm hizmetlere odaklanan yeni ve kapsamlı bir organizasyona ihtiyacı olduğu açıktır.

Türkiye’nin gemi inşa sanayisi taşımacılık, kruvaziyer turizm ile marina yatırımlarına öncelik vermesi büyük önem taşımaktadır. Akdeniz çanağında dolaşan 600 bin dolayındaki yatı ülkemiz marinalarına çekebilmeliyiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Devamla) – Balıkçı barınaklarımızın bu kapsamda, atıl durumdaki marina yatırımları için değerlendirilmesinde büyük fayda vardır. Türkiye, koster filosunu mutlaka yenilemelidir. Bunun için gerekli adımların bir an önce atılmasında fayda vardır. Deniz ticaret hacmindeki artış ile birlikte sektörün ihtiyaç duyduğu insan gücünün yetiştirilmesi de öncelikliler arasında olmalıdır. Gençlerimizi, işsizliğin sosyal patlama eşiğine ulaştığı ülkemizde deniz ticaret filosunun gemi adamı ihtiyacı doğrultusunda yetiştirerek istihdam olanağı sağlayabilmeliyiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kaynaklarımız sınırlı ise -ki öyle- o zaman stratejik bir planlama yapıp en fazla katma değeri yaratacak alanlar için kaynaklarımızı kullanmalıyız. Denizlerimiz ülkemize en fazla katma değeri sağlayabilecek, ekonominin can simidi olabilecek bir potansiyele sahiptir. Türkiye, elindeki can simidine sarılmayı denemeli, krizi fırsata dönüştürmelidir. Bu anlamda bir araştırma komisyonu kurularak denizciliğimizin yalnızca bugün yaşadığı sorunları değil, “Denizcilikte gelecekte nerede olacağız, bunun için ne yapmalıdır”ı somut olarak belirlemeli, Türkiye denizciliğinin yol haritasını oluşturmalıyız.

Bu nedenle araştırma komisyonu kurulması konusunda verilen önergenin kabul edilmesini diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Çöllü.

Sayın Bulut, sisteme girmişsiniz, ne için acaba?

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – 60’ıncı maddeye göre kısa bir söz…

BAŞKAN – Buyurunuz.

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Efendim, 7.333 kilometre sahil şeridi ile Türkiye dünyada çok ön sıralarda yer alan bir zenginliğe sahip, üç tarafı denizlerle çevrili ancak tanımadığımız, bilmediğimiz bu denizleri göz göre göre tahrip ediyoruz, yok ediyoruz.

Komşumuz Yunanistan’da 15 Ocak-15 Haziran tarihleri arasında balık tutmak yasaktır, kaçak avlananların gemileri batırılmaktadır. Türkiye'de denize ve deniz altına tamamıyla bir ticari gözlükle bakılmakta, sürekli Hükûmeti, Bakanlığı baskı altına alıp avlanmayı serbest bırakmaya çalışmaktadırlar. Bunun önlenmesi konusunda önce toplumda bilinçlenmenin oluşması ve eğitim kurumlarımıza, ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarımıza, deniz ve denizcilikle ilgili derslerin mutlaka konulması gerekmektedir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bulut.

Aleyhte Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan. (BDP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında bu konuda, Milliyetçi Hareket Partisinin, denizcilik sektörünün sorunlarının araştırılmasıyla ilgili önergesiyle bağlantılı, benzer, diğer parti gruplarının, bizim de balıkçılık sorunlarıyla ilgili vermiş olduğumuz araştırma önergeleri var. Bu kadar önemli bir konuda Danışma Kurulunda uzlaşma sağlanamayınca gündeme getirildiğinde, bugüne kadarki deneyimlerimizden gördüğümüz kadarıyla maalesef bu tür önergelerin arada kaynadığı ve kabul edilmediği, reddedildiği yolundadır.

Denizcilik sektörü denince akla, balıkçılık, deniz turizmi, ulaşım, gemi sanayisi, yat limanları, tersaneler, iş güvenliği, denizdeki doğal gaz, petrol aramaları; yine de gemi sicili, gemi bayrakları, yeniden düzenlemeler, sigorta sorunları, vergiler, uluslararası tahkim, ithalat ve ihracatta Türkiye'nin payı, taşımacılıkta Türkiye'nin payı… Bütün bu devasa konuları çok yakından ilgilendiren bir konuda gerçekten Meclisin bütün gruplarının ortak bir uzlaşıya varması zorunlu. Benzeri bir durum daha önce de yaşandı, kayıp çocuklarla ilgili, biliyorsunuz. Burada önerge kabul edilmedi ama daha sonra bütün grupların bu konuda önergeleri olduğu için bir araya gelindi ve bu konuda ortaklaşıldı. Bu konuda, Mecliste grubu bulunan bütün partileri denizcilik sektörünün, denizciliğin sorunları konusunda ortak bir mutabakata davet ediyoruz ve gerçekten bu konuda bir araştırma komisyonu kurulması ekonomik küresel kriz boyutuyla da olsa son derece önemli.

Neden diyeceksiniz? Üç tarafı denizlerle çevrili, gölleri, akarsuları, zengin coğrafi stratejik konumuyla tarihî, turistik, tarımsal ürünleri, çeşitli yer altı, yer üstü zenginlikleri olan ülkemizde denizciliğin en önemli alanlarından biri de balıkçılık. Küresel ekonomik kriz sonrası Karadeniz, Marmara, Ege, Akdeniz'e olan 178 bin kilometre kıyı şeridi, 1 milyon hektarın üzerindeki sulama alanları, 3.442 kilometrelik akarsuları da, buna denize açılan akarsuları da dâhil ettiğimiz zaman sadece Akdeniz'de 5 bin, Karadeniz'de 1.700 canlı türü, yine Karadeniz'de 247, Marmara'da 200, Ege'de 300, Akdeniz'de de 500 balık türünün yaşadığı dikkate alınacak olursa dünya balıkçılık sektörü hızla gelişirken ülkemizde Avrupa Birliği süreciyle birlikte yapılan mevzuat değişiklikleri dışında ulusal bir politika üretilmiyor, planlama yapılmıyor, farklı bakanlık, genel müdürlük ve müsteşarlıklarla yönetilen sorunlar yaşanıyor.

Evet, daha önce burada Denizcilik Müsteşarlığının kurulması yönünde bir yasa tartışması yaşandı ve ülkemizin bu devasa sorunları, maalesef müsteşarlık bürokrasisine hapsettik. Bu, Türkiye'nin hak ettiği bir durum değildir.

Yine Hükümet Programı'na bakıyoruz, maalesef denizcilikle ilgili bir programda dişe dokunur bir şey yok. Oysaki Sayın Başbakan da denizci bir aileden geliyor. Orta Vadeli Program’a bakıyoruz 2012’ye kadar, yine bu konuda bir görüş, bir öngörü, bir planlama yok.

Peki, şu sorunun cevabını aramak gerekiyor: Vatan sadece toprak mı? Yani karasularıyla beraber deniziyle, hava sahasıyla da bir bütün değil mi? O zaman, denizcilik alanında niye bir politika belirlenmiyor? Bu konuda ciddi bir boşluk olduğunu görüyoruz.

Bizim parti olarak öngörümüz, görüşümüz çok açık ve çok net: Bu konuda bir denizcilik bakanlığı kurulsun. Evet, çok açık söylüyoruz: Denizcilik Müsteşarlığının bürokrasisine devasa denizcilik sorunlarını hapsetmek Türkiye'ye yapılacak en büyük haksızlıktır. Bunu çok açık olarak ifade ediyoruz. Üç tarafı denizlerle çevrili olan, bunca potansiyeli olan bir ülkede denizcilik bakanlığının kurulması için de bir araştırma komisyonunun… Benzer ve ilgili bütün araştırma önergelerini bir araya getirerek bütün grup başkan vekillerinin de bu konuda bir uzlaşı araması gerekiyor.

Bakıyoruz, bilinçsiz avlanma var, denetimsizlik var, plansızlık var, kültür balıkçılığında sorunlar var, kaynaklar hızla tüketiliyor, balıkçılık sektöründe Türkiye zenginlikleri ve değerlerinin farkında değil. Hamsi avında bile, bereketli bir sene geçiyoruz, bir sezon yaşıyoruz, hamsi bol yakalandığı zaman görüyoruz ki 300 bin tonu aşkın miktarı, bir kısmı balık unu yapılıyor ama gerisi denize dökülüyor. Yine, yağ fabrikalarına yok denecek fiyatlarla satılıyor ve üretici kendi mazotunun parasını çıkaramıyor. Büyük bir ihracat potansiyeline rağmen, iç tüketimi dahi karşılayamayan balıkçılık sektörünün yaşadığı sorunlar, destek, teşvik ve bilinçli avlanma konularında yeni politikaların hayata geçirilmesini zorunlu kılıyor. Kıyı balıkçılığının yanı sıra açık denizlerde yapılan avlanmalarda komşu ülkelerle yaşadığımız sorunlar nedeniyle birçok balıkçımız maalesef yaşamını yitirdi. Ukrayna’da, yine Bulgaristan karasularında balıkçılarımıza açılan ateş sonucu balıkçılarımız öldürüldü.

Bunların hepsini gördüğümüz zaman, gemi sektörünün, yat limanlarının, tersanelerin, her gün bir iş kazası olarak gündeme gelen iş güvenliğinin yanında denizciliğimizin getirileri olan bazı konuların da dikkate alınmadığını görüyoruz. Örneğin, petrol haritasına göre Kafkaslardan, Azerbaycan’dan Karadeniz kıyısına, Bulgaristan ve Romanya’ya kadar olan bir şeritte petrol yataklarının bulunduğu belirtiliyor ama petrol konusunda bugüne kadar arama sondajlarının binde 1 bile bir düzeye ulaşmadığını görüyoruz. Bunu yapamayan bir Türkiye, maalesef, Sinop 1 sondaj kuyusuyla Brezilya’yla ortaklık yapıyor, altı aylığına dünya kadar para ödüyor. Şunu çok açıklıkla söyleyebiliriz: Sinop 1 kuyusunda, açıklarında yapılan petrol aramalarında Türkiye, kendi sanayisiyle, kendi imkânlarıyla, kendi endüstrisiyle böylesi bir platformu inşa edecek güç ve kudrettedir. Türkiye, sanayisinin bu güç ve kudretine ve imkânına rağmen, maalesef, kredi, teşvik, özendirme olmadığı için Brezilya’yla gidip anlaşma yapıp, petrol kuyusu için ortaklık yapıp Türkiye’ye getiriyoruz. Bu destek, bu kredi, bu teşviki kendi gemi endüstrimizde ve sanayisinde, bırakın, verdiğimiz takdirde çok rahatlıkla bu platformların yapılabileceğini söyleyebiliriz.

Gemi sicilleriyle ilgili, gemi bayraklarıyla ilgili, taşımayla ilgili, taşıma güvenliğiyle ilgili, Aden Körfezi’ndeki korsan olaylarıyla ilgili her gün… Daha yakın zamanda bir gemimiz alıkonuldu. Bütün bunlar bir bütündür. Bunları birbirinden ayıramazsınız. Bunları ayırmaya kalktığınız zaman Türkiye’ye haksızlık edersiniz, Türkiye'nin potansiyelini değerlendirmemiş olursunuz. Sırf bu önerge iktidar partisinin dışında geliyor diye bizler de muhalefet edip bunu reddettiğimiz zaman, maalesef, Türkiye'nin çok can alıcı sorunları konusunda ortaklaşamıyoruz. Buradan tekrar söylüyorum, AK PARTİ grup başkan vekillerine soruyorum ve gerçekten ana muhalefete: Sizler daha önce benzer bir ortam yaşadınız. Bizim de önergelerimiz var. Gelin, burada bir uzlaşı çıkaralım, denizcilikle ilgili, bütün yönleriyle ilgili bir araştırma komisyonunun kurulması konusunda uzlaşı sağlayalım. Doğru olanı budur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayın.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Farklı yönleriyle verilen araştırma önergeleri vardır. Bu araştırma önergeleri doğrultusunda bu Meclisin -bugüne kadar altı tane araştırma komisyonu kuruldu- en hayırlı işlerden birini yapmış olacağına inanıyorum. Bu duygularla, bizler de planlı, kurumsal bir yaklaşımla ancak bu sorununun çözüleceğine inanıyoruz. Yoksa politikacılar diyordu: “Deniz götüreceğiz size, bize oylarınızı verin.” Atatürk Barajı sayesinde Pertek’e de feribot gidiyor. Sayın Kamer Genç feribotla gitmiştir. Geçen gün Sayın Dengir Mir Fırat’ı da feribotla Adıyaman’a gönderdik. Yani içerlerde de deniz büyüyor. Van’a da “deniz…” “Bahrevan” diyoruz biz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kaplan, lütfen sözünüzü tamamlayınız.

HASİP KAPLAN (Devamla) - Böylesi önemli konuların, politikacıların seçim yatırımı olarak “Size deniz getireceğiz, oylarınızı verin.” noktasından çok daha ciddi bir platforma taşınması elimizdedir. Davetimizdir. Gelin, bu araştırma önergeleri konusunda bir uzlaşı sağlayalım.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Kaplan.

III.- Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, oylamaya geçmeden evvel yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama istiyorsunuz.

Sayın Anadol, Sayın Korkmaz, Sayın Özdemir, Sayın Arifağaoğlu, Sayın Keleş, Sayın Güvel, Sayın Köse, Sayın Çöllü, Sayın Paçarız, Sayın Dibek, Sayın Aslan, Sayın Aslanoğlu, Sayın Arat, Sayın Aydoğan, Sayın Yıldız, Sayın Tütüncü, Sayın Kaptan, Sayın Öztürk, Sayın Süner, Sayın Küçük.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

On dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 16.41


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.54

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Fatih METİN (Bolu)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 79’uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – İstem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi yoklama işlemini tekrarlıyorum.

Üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- (10/331, 10/504) esas numaralı Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergelerin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 30/3/2010 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi (Devam)

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.

Şimdi de Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:

2.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 490 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi

                                                                                                                   30/3/2010

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 30.03.2010 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda siyasi parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                                                                  Bekir Bozdağ

                                                                                                                       Yozgat

                                                                                                  AK PARTİ Grubu Başkan Vekili

Öneri:

Gelen Kâğıtlar listesinde yayınlanan ve bastırılarak dağıtılan 490 Sıra Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 48 saat geçmeden bu kısmın 5 inci sırasına alınması, diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi.

Genel Kurulun; 06, 13, 20, 27 Nisan 2010 Salı günkü birleşimlerinde 1 saat sözlü soruları müteakip diğer denetim konularının görüşülmeyerek gündemdeki kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işler kısmında yer alan işlerin görüşülmesi. 7, 14, 21, 28 Nisan 2010 Çarşamba günkü birleşimlerde Sözlü Soruların görüşülmemesi.

Genel Kurulun; 06, 13, 20, 27 Nisan 2010 Salı günkü birleşimlerinde 15:00-20:00 saatleri arasında, 01, 07, 08, 14, 15, 21, 22, 28, 29 Nisan 2010 Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerde 13:00-20:00 saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesi.

490 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzüğün 91. maddesine göre Temel Kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması,

Önerilmiştir.

490 Sıra Sayılı

Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi

Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/636)

 

BÖLÜMLER

BÖLÜM MADDELERİ

BÖLÜMDEKİ MADDE SAYISI

 

1. BÖLÜM

1 - 17

17

 

2. BÖLÜM

18-33 (Geçici madde dahil)

17

 

 

Toplam Madde Sayısı

34

 

 

BAŞKAN – Lehte Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın.

Buyurunuz Sayın Aydın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ grup önerisinin lehinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bugünkü Danışma Kurulunda siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından bizler de AK PARTİ olarak özellikle nisan ayındaki çalışma sistemini, takvimini belirlemek adına, çalışma saatlerini düzenlemek adına bir grup önerisiyle huzurunuza geldik.

Değerli arkadaşlar, bu grup önerimizde özellikle nisan ayında salı günkü birleşimlerde sözlü sorularla, bir saatlik denetimle birlikte akabinde gündemdeki kanun teklif ve tasarıları görüşülecek. Yine çarşamba ve perşembe günleri de, sıradaki, gündemde olan kanun tasarı ve teklifleri görüşülecektir. Yine salı günleri saat 15.00 ile 20.00 arası, çarşamba ve perşembe günleri de 13.00 ile 20.00 arasında Meclisimiz çalışacaktır.

Tabii, değerli arkadaşlar, özellikle halkımızın gündeminde olan ve acil beklemiş olduğu birtakım taleplerin, yasa tasarı ve tekliflerinin çıkması adına da bu grup önerimizle biz Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanunu’nda değişiklik yapılmasına dair Haluk İpek Bey’in teklifinin burada görüşülmesi, kanunlaşması adına bu grup önerisini getirmiş oluyoruz. Zira malumlarınız olduğu üzere seçimlere bir yıl kala yapılacak olan değişiklikler bir sonraki seçimde uygulanamayacağından bu takvime gelmeden, girmeden bu kanunun çıkması gerekiyor.

Değerli arkadaşlar, bu kanun takriben, zannediyorum, geçici maddesiyle birlikte otuz dört maddeden oluştuğu için, ayrıca yine grup önerimizde belirttiğimiz üzere temel kanun olarak görüşülecektir. Bu kanunda seçimlerin tarafsız ve dürüst bir şekilde yapılmasını sağlayacak eşit, özgür ve adil bir seçim için ciddi tedbirler yer alıyor. Yine, seçim ve sandık güvenliğiyle ilgili tedbirler ile oy sayım ve dökümüne ilişkin esaslar düzenleniyor. Oy kabini, oy sandığı, oy zarfları, oy pusulasıyla ilgili tereddüde yol açan hususlar, esaslar düzenleniyor. Yine, bu kanun kapsamında olmayıp da uygulamada Yüksek Seçim Kurulunun içtihatlarıyla yer alan birtakım hususlar kanuna dercedilmek suretiyle de kanundaki eksiklik de giderilmiş oluyor ve yine değerli arkadaşlar, söz konusu Seçim Kanunu’yla ilgili propaganda serbestisi ve yasakları yeniden düzenleniyor. Özellikle hepimizin, herkesin, kamuoyunun şikâyeti olan cadde ve sokakların süslemesinden tutun da yine, gün batımı noktasındaki -özellikle milletvekili arkadaşlarımızın da birçok dosyası var bu noktada zannediyorum; 60’ın üzerinde dosya, sırf bu konuyla ilgili, karma komisyonda, Anayasa Komisyonunda bekliyor- gün batımıyla ilgili de yeniden propaganda serbestisi adına iki saatlik bir ilave süreyle de bu sıkıntı da giderilmiş oluyor.

Gerçekten tamamen objektif, tamamen dürüst ve millî iradenin bir şekilde sandığa yansıtılması adına çok ciddi tedbirlerin, önlemlerin alındığı, seçim bürolarından tutun da oy kullanma bitimine kadar, şikâyet ve itirazlara yönelik çok esaslı değişiklikler, düzenlemeler getiriliyor ve hak talepleri noktasında da, seçmenin hak talepleri noktasında, haksızlığa uğrayan seçmenin hak talepleri noktasında da çok ileri bir adım olarak inşallah yarından itibaren hep birlikte görüşeceğiz diyoruz.

Bu nedenle, grup önerimizin lehinde olduğumuzu belirtiyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Aydın.

Aleyhte, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Şandır.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün Genel Kurulumuzun bir haftalık çalışmasının ilk günü, dolayısıyla gündem belirleme günü. Biz her defasında olduğu gibi, ülkemizin sorunlarının çözümü, milletimizin beklentilerinin çözümü için hukuk oluşturulmasının sorumluluğu siyasi iktidarın üzerindedir, gündemi belirleme hakkı da onların üzerindedir diye ifade ediyoruz. Ancak bu gündem belirlenmesinde bir teamül hâline gelen bir uygulamamız var, sürekli olarak, Genel Kurulda grubu bulunan siyasi partilerin uzlaşmasıyla, oy birliğiyle gündem belirleyip görüşülecek kanunlara sıra kazandırmak bir usuldür, bir müzakerede önemli bir unsurdur diye düşünüyoruz ve her defasında bu iş birliğini zorluyoruz. Ancak sizler de bilirsiniz ki Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemi milletin gündemiyle paralellik taşıması bir zorunluluktur. Halkımızın beklentileri veya sorunlarının çözümü için hukuk oluşturma önceliğinde halkımızın gündemi, milletimizin beklentisi doğrultusunda bekleyen kanunların bir an önce Genel Kurulda görüşülerek uygulamaya geçilmesi esastır. Şu anda Genel Kurula inmiş bulunan, komisyonlarda görüşülmesi tamamlanmış yüz seksen bir adet kanun teklifi ve tasarısı sıra beklemektedir ama ne yazık ki siyasi iktidar her hafta bir ihtiyacı beyan ederek bu gündemi, bu kazanılmış sırayı sürekli değiştirmektedir.

Geçen hafta oy birliğiyle belirlenmiş bir gündemi vardı Genel Kurulun. 486 ve 487’nci sıra sayılı kanun tasarılarında ülkemizde kurulması öngörülen üniversitelerin kanunlarını görüşecektik sonra da İmar Bankasıyla ilgili 477 sıra sayılı kanunu görüşecektik ama bu hafta başında siyasi iktidar bir kanun teklifinin sıraya alınması ve temel kanun olarak görüşülmesini oy çokluğuyla kabul ettirmenin, oy birliği aramadan oy çokluğuyla kabul ettirmenin yolunu tekrar denedi. Genel Kurulda müzakerenin selameti açısından çok gerekli ve önemli gördüğümüz uzlaşma yine siyasi iktidarın kendi kararıyla maalesef tekrar bozuldu.

Değerli milletvekilleri, burada ülkemiz ve milletimiz için hayırlı birtakım sonuçlar hasıl edebilmek için iş birliğini ve güvene dayalı bir birlikte çalışmayı önemsiyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz her defasında toplumun gündeminde olan, ülkemizin sorunları arasında önceliği olan konuların Genel Kurula getirilmesi, bunlara çözüm olacak hukukun geliştirilmesi, kurulmasını çok önemsiyoruz ve bunu her defasında iktidar partisinin grup yöneticilerine ifade ediyoruz.

Bakın, bugün, Milliyetçi Hareket Partisi olarak ülke gündemine alınmasını önemsediğimiz denizcilik sektörünün sorunlarının Genel Kurulda görüşülmesi için daha önce vermiş olduğumuz araştırma önergesinin gündeme alınmasını teklif ettik. Gerçekten, denizcilik sektörü ülkemizin geleceği açısından, ekonomisi açısından çok önemli, çok değerli ama denizcilik sektörünün sorunlarını konuşmak için burada talep etmemize rağmen Sayın Bakan gelip Genel Kurula bilgi verip buna dayalı olarak grupların da konuşma imkânı sağlanamadı.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, uğultu oluyor, dinleyemiyoruz.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, biraz sessiz olursanız...

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Bu sebeple, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz de daha önce verdiğimiz araştırma önergesinin gündeme alınmasını istedik ve bir komisyon kurulmasını talep ettik. Gerçekten kabul etmek gerekir ki çok sayıda insanımıza istihdam sağlayan denizcilik sektörü, ülke ekonomisinde çok önemli katkıları olan denizcilik sektörünün içinde bulunduğu sorunlara bigâne kalmamızı kimse beklememeli. Bu sorunlara bu Meclis, bu Genel Kurul çözüm üretmeli, sorunlar araştırılmalı, belirlenmeli; gerekiyorsa hukuk, kanun çıkartılmalı. Talebimiz maalesef çoğunluğun oyuyla reddedilmiş bulunuyor.

Değerli milletvekilleri, bakınız, çoğunluğun iradesiyle hukuk kurmak, iç tüzük belirlemek çok doğru bir yol değil. Bu ülke hepimizin, bu millete karşı hepimiz birlikte sorumluyuz ama İç Tüzük’ün amir hükmünü burada çoğunluğun iradesiyle ortadan kaldırıyoruz. İç Tüzük’ün 98’inci maddesinde “Haftada en az iki gün bir saatten az olmamak üzere denetim yapılır.” deniyor. Bu, İç Tüzük’ün 98’inci maddesinin amir hükmüdür ama ne hikmetse siyasi iktidar denetimden kaçmayı -bu yol değil, bu asla tavsiye edilmez yani bu hesabı geleceğe ertelemek hiç akıllıca değil- bir usul hâline getirdi, çarşamba günlerini denetim günü olmaktan çıkarttı. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak eğer burada sağlıklı bir müzakere yapılması ve gerçekten ülke sorunlarına çözüm üretilmesi, birlikte çözüm üretilmesi önemseniyorsa bu İç Tüzük’ün hepimizi bağlayan hükmüne uyulmasını çok gerekli ve değerli, önemli bulmaktayız.

Değerli milletvekilleri, kendi hukukumuza kendimiz uymazsak bu milletten hukuka uymasını veya ülkenin hukuk devleti olduğu iddiasını nasıl inandırıcı oluruz, nasıl ikna edebiliriz? “İç Tüzük’ün 98’inci maddesini niye uygulamıyorsunuz?” diye soruya nasıl cevap vereceksiniz? Ama oy çoğunluğu, çoğunluk demokrasisi, denetimden kaçan bir yönetim anlayışı… Bunların hiç de demokratik olmadığını hiç de Türkiye’ye yakışır, bu Meclise yakışır bir davranış biçimi olmadığını tekrar ifade ediyorum.

Bu sebeple, biz, AKP’nin getirmiş olduğu ve bir aylık, bakın, dikkatinize sunuyorum, bir aylık, nisan ayının tamamını programlayan bir grup önerisi getiriyorsunuz. Bu grup önerisini biliyorum ki, inanıyorum ki belki de yarın veya önümüzdeki haftanın başında tekrar değiştireceksiniz. Şunu haftalık yapsanız… Gerçekten, biz tekrar ediyoruz, ülke sorunlarının çözümünün sorumlusu olan siyasi iktidar gündemi belirlemek gibi bir hakka sahip ama, yani kendi belirlediğiniz gündemi bir gün sonra değiştirmek gibi bir duruma düşmüş olmak da ciddiyetten uzak bir davranış veya inandırıcılıktan uzak bir davranış.

Şimdi, nisan ayı sonuna kadar hem çalışma saatlerini hem de gündemin önceliklerini belirliyorsunuz. Buna uyamayacağınız gün gibi aşikâr. Önümüzdeki hafta getireceğiniz Anayasa değişikliğinin görüşülmesiyle ilgili özel bir gündem çalışma saati belirleyeceğiniz belli. Niye, bu biline biline, görüle görüle bir aylık grup kararı aldırıyorsunuz? Gerçekten mesele ciddiyetten uzaklaşıyor. Bizi millet izliyor, halkımız izliyor ama tekrar ediyoruz. Bakın, Ticaret Kanunu kaldı bir yerde, Borçlar Kanunu kaldı. Hâlbuki Türkiye'nin şu kriz ortamında en önemli ihtiyaç duyduğu hukuk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu.

HALUK İPEK (Ankara) – Çıkaralım.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Hemen getirelim.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Hemen getirin, önümüzdeki hafta başlayalım. Burada milletime sizi şikâyet ediyorum. Hemen getirin, önümüzdeki hafta başlayalım, hatta özel bir program yapalım, nisan ayının sonuna kadar Borçlar Kanunu’nu ve Ticaret Kanunu’nu geçirelim.

HALUK İPEK (Ankara) – Tamam.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Hadi buyurun. Ama sürekli…

HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) – Önce Anayasa’yı…

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Hadi buyurun, hiç itiraz yok.

HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) – Anayasa’yı bir halledelim, ondan sonra olur. Anayasa’yı da arada hallederiz.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Anayasa karnınızı doyurmaz.

HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) – Doyurur, doyurur.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Bu milletin ihtiyacı, işsizlik, açlık, yoksulluk.

ASIM AYKAN (Trabzon) – Anayasa, Anayasa…

HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) – Önce Anayasa’yı halledelim.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Sayın Milletvekilim, gezmiyor musunuz Anadolu’yu? Açlığın, yoksulluğun sebebi Anayasa değişikliği değil. Yedi senedir iktidardasınız. Bu yedi senedeki icraatınız bu Anayasa’yla şekillendi. Dolayısıyla, milleti kandırmayalım, milleti gözünün içine bakıp uyutmayalım.

Bakınız, biz bu hafta sonu Urfa’daydık, Şanlıurfa’da. Şanlıurfa sokaklarını geziniz -sayın Şanlıurfa milletvekilleri buradaysa kendilerine bakarak söylüyorum- çok sayıda tefeci büro açmış, çalışıyor. 100 lira çektiriyor, tefeciden 80 lira alıyor. Ülkenin içine düştüğü durum bu.

Değerli arkadaşlar, yani sonucu sorgulamak anlamında söylemiyorum ama yaptığımızı sorgulayalım. Eğer milletimize karşı sorumlulukta samimiysek bu ülkenin sorunlarının çözümü konusunda çalışma gündemi belirlememiz lazım.

Bakın, Türkiye Odalar Birliği, MÜSİAD, TÜSİAD, tüm ekonominin örgütlü gücü bugün bir araya geliyor “Türkiye'nin temel sorunu işsizliktir, istihdamdır.” diye karar veriyor ve açıklamada bulunuyor. Hâlbuki siz bunlara Anayasa’yı değiştirelim diye gittiniz, onlar size “Gelin bu işsizliğe ve istihdama çözüm bulalım.” diyorlar. Siz bunu yok sayıyorsunuz. Tekrar ediyorum, gelin bu Borçlar Kanunu’nu ve Ticaret Kanunu’nu çıkaralım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – İş hayatı, çalışma hayatı sizden bunu bekliyor.

Dolayısıyla, değerli milletvekilleri, özellikle AKP Grubu yöneticilerini tekrar tekrar buradan uyarıyorum: Ülkenin ve milletin gündemine uygun bir sıralama yapalım. Onları konuşalım, onları birlikte müzakere edelim. Yani bu seçim kanunlarıyla oynamak, her iktidarın her dönemde bir zaafı olmuştur. Niye ihtiyaç duyuyorsunuz Seçim Kanunu’yla, Siyasi Partiler Kanunu’yla oynamaya? Temel kanunları, Anayasa’sıyla, Seçim ve Siyasi Partiler Kanunu’yla, bunları bir bütünlük içerisinde ve uzlaşmayla, bir mutabakatla değiştirmeniz lazım. Şimdi, orasından burasından, gerçekten… Yani çok da önemsemiyorum, getirilen hususlar önemsiz demiyorum ama temel sorun bu değil. Temel sorun gerçekten demokrasiyi katılımcı bir seviyeye ulaştırmaksa Siyasi Partiler Kanunu’ndan başlamanız lazım, parti içi demokrasiyi kurmanız lazım, getireceğiniz teklif onu getirmeli, Anayasa değişikliği onu getirmeli.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözünüzü bağlayınız Sayın Şandır.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.

Ama her defasında bunu konuşuyoruz değerli dostlar. Burada müzakere yapıyoruz, burada milletin sorunlarının çözümü için hukuk kuruyoruz, bunu birlikte kurmak gibi bir mecburiyetimiz var. “Ben dedim oldu. Ben yaptım oldu. Ben istedim oldu. Benim parmak çoğunluğum var, oldu.” metodu hiç kimseye fayda getirmemiştir. Onun için, güvene dayalı iş birliğini öncelikle siyasi iktidar partisi grubunun ısrarla takip etmesi ve buna bağlı kalması lazım.

Biz, bu şekilde, iktidar partisinin grup önerisini doğru bulmuyoruz, hak bulmuyoruz ve bu usule öncelikle itiraz ederek bu grup önerisine hayır diyoruz.

Bu duygularla, bu düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Şandır.

Lehte, Van Milletvekili İkram Dinçer. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz.

ZÜLFÜKAR İZOL (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, Grup Başkan Vekili Sayın Şandır…

BAŞKAN – Anlayamadım.

ZÜLFÜKAR İZOL (Şanlıurfa) – Sayın Şandır Urfa’yla ilgili, Urfa’nın sokaklarında tefecilerin olduğunu, bütün sokaklarda tefeci olduğunu söyleyerek sataşmada bulundu. Yani Şanlıurfa…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Yok mu? Yok de bakayım!

OKTAY VURAL (İzmir) – Boyacı çocuklar vardı ilkokulda!

BAŞKAN – Yok, sataşma olacak bir söz ben duymadım efendim.

ZÜLFÜKAR İZOL (Şanlıurfa) – Şanlıurfa, peygamberler diyarıdır.

BAŞKAN – Şimdi, Sayın Milletvekili, Sayın Dinçer konuşsun. Siz lütfen biraz oturursanız daha sonra dikkate alacağım.

ZÜLFÜKAR İZOL (Şanlıurfa) – Her şehirde olduğu gibi Şanlıurfa’da da tefeciler vardır. Ben bunu Sayın Şandır’dan geri almasını istiyorum.

MUHARREM VARLI (Adana) – Ne alakası var?

BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Dinçer. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İKRAM DİNÇER (Van) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; AK PARTİ grup önerisi lehinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bugüne kadar vatan müdafaası uğruna hayatlarını feda eden bütün şehitlerimize ve ebediyete intikal eden gazilerimize Allah’tan rahmet dilerken, bugün de mayın patlaması sonucu şehit olan askerlerimize rahmet, yakınlarına sabırlar diliyorum. Bu arada yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum. Allah, bu aziz millete bir daha böyle acılar yaşatmasın diyorum.

Değerli arkadaşlarım, ayrıca, Van ilimizin düşman işgalinden kurtuluşunun 92’nci yıl dönümü münasebetiyle de Vanlı hemşehrilerimin kurtuluş gününü şimdiden tebrik ediyorum.

Sayın milletvekilleri, AK PARTİ grup önerisinde, bilindiği gibi, öncelikli olarak seçim kanunu ve önümüzdeki ayın haftalık çalışma saatleri belirtilmiştir. Bu öneriyi yüce Meclisimize ve ülkemize faydalı olacağı düşüncesiyle desteklediğimi ifade ediyor, Sayın Başkanımıza ve yüce Meclise tekrar saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Dinçer.

Aleyhte Tunceli Milletvekili Kamer Genç.

Buyurunuz Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de bugün şehit olan üç değerli yavrumuza Allah’tan rahmet diliyorum, ailelerine sabır diliyorum, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum. Bu acılar, gerçekten bizim içimizi kanatıyor ama ne yapalım ki bu memleketin birliği ve bütünlüğü üzerinden hainler hâlâ ellerini çekmediler. Diliyorum ki en kısa zamanda, bu memleketin insanlarına bu acıları bir daha yaşatmamak için herkes elinden gelen görevi yapar.

Değerli milletvekilleri, bugün, yine gündem düzenlemesiyle ilgili bir öneri geldi. Şimdi, gelen gündemde seçimlerin temel hükümleri ve milletvekili seçimiyle ilgili bir düzenleme getiriliyor. Şimdi, getiriliyor da ne yaptı komisyonlar? Seçimlerin temel hükümlerinde değişiklik yaparken, milletvekili seçimlerinde değişiklik yaparken Türkiye Büyük Millet Meclisinde sağlıklı bir milletvekili oluşumuna meydan veren bir düzenleme var mı? Türkiye’de milletvekilliğinin kişilik sahibi olmasını sağlayan bir düzenleme var mı? Genel merkezlerin diktasını önleyen bir düzenleme var mı? Yok. Aynı tas, aynı hamam! Tek kişi çıkacak, 550 milletvekili seçecek; ondan sonra, gelecek 340 milletvekili, tek kişi ne derse onu yapacak, ne hakka bakacak ne hukuka bakacak ne memleketin sevgisine bakacak. Tek kişi, kendisi zengin olacak, ötekiler “Daha, az zenginleşmişsin, buyur biraz daha yap.” diyecek. Şimdi, bu memleketin temel sorunu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin milletin iradesi doğrultusunda hareket etmemesinden kaynaklanan bir demokrasi sakatlığıdır.

Değerli milletvekilleri, bugün, AKP Grubu Anayasa teklifini verdi. Şimdi, bu Türkiye Büyük Millet Meclisinde, eğer hakikaten bağımsız, tarafsız bir kişi ise -Anayasa Mahkemesinin verilmiş kararları vardı geçmişte- bu teklif Anayasa’nın 2’nci maddesine aykırıdır ve bunu hemen iade etmesi lazımdır.

Bakın, hesabına geldiği zaman Abdullah Gül’le ilgili olarak verdiğimiz önergeleri bize iade ediyor –ki usulsüz iade ediyor- ama kendisini Anayasa’da yaptığı yemine saygıya davet ediyorum. Ey Şahin Bey, sen bu teklifi iade et, etmezsen altında ezilirsin. Meclis Başkanı seçilmek önemli değil, parti genel başkanının emirlerine karşı çıkmak önemli. O kişiliği göstermek lazım, o davranışı göstermek lazım. Burada, ne emirler geliyorsa, o emirler doğrultusunda hareket ediliyorsa o makamlar, mevkiler hiçbir şeyi ifade etmiyor değerli arkadaşlar.

Bugün, bir Adalet Bakanınız var, Hâkimler - Savcılar Kurulunu çalıştırmıyor, diyor ki: “Biz, Hâkimler - Savcılar Kurulunu çalıştırmayı askıya aldık.” Arkadaşlar, Anayasa’nın 159’uncu maddesine göre hâkimlerin, savcıların atamalarını, her türlü işlemlerini Hâkimler - Savcılar Kurulu yapıyor ve bu anayasal bir kurumdur. “Ben bunu askıya aldım.” diyor. Böyle bir şey olur mu sayın milletvekilleri? Bunları biz söylemeyelim, sizin bunların kulaklarını çekmeniz lazım, o görevlerden almanız lazım.

Şimdi, YARSAV, hakkında bir suç duyurusunda bulunmuş. Bakın, Erzincan savcısını ne yaptı Ceza İşleri Genel Müdürünün bir genelgesine istinaden? Birinci dereceye ayrılan hâkim ve savcıların yargılanma yeri Yargıtaydır, bakanların da yargılanma yeri Anayasa Mahkemesidir. Erzincan savcısı birinci derecede hâkimdir ama Adalet Bakanlığının verdiği özel bir direktifle Yargıtayda değil, Erzurum’da yargılanıyor. Şimdi, YARSAV da Adalet Bakanına ve Müsteşarına bugün diyor ki: “Sen Anayasa’yı ihlal etmişsin.” Çünkü Hâkimler-Savcıları çalıştırmıyor “Askıya aldın.” diyor, Anayasa’nın 159’uncu maddesini ihlal ediyor. Şimdi, hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarda bulunmuş “Bunu da al, sorgula.” diyor. Eğer onu şey ederse bakalım nereye gidecek.

Değerli milletvekilleri, hukuk varsa herkes için geçerlidir. Yani siz, tutuyorsunuz da kendinize göre bir yargıyı nasıl yönlendirebilirsiniz? Şimdi, Tayyip Bey diyor ki: “Biz, Anayasa’yı yapacağız, Mecliste tek tek oylayacağız, bir tablet hazırlayacağız.” Tayyip Bey, senin hazırladığın tableti ya insanlar yutamazsa ya yutarsa aşağıdan çıkaramazsa ne olacak? Yani böyle bir şey olur mu? Meşhur bir şey var, bir maymuna getirmişler bir tane şeftali vermişler. Maymun şeftaliyi yutmadan önce arkasına tutmuş. “Yahu niye tuttun?” demişler.

HALUK İPEK (Ankara) – Sayın Başkan, uyarman gerekir.

KAMER GENÇ (Devamla) – “Valla geçen gün bir şeftali yuttum, çekirdeğini çıkaramadım.” demiş. Dolayısıyla, çekirdeğini çıkaramayan, tableti kimseye yutturma.

BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen misallerinize dikkat ediniz.

KAMER GENÇ (Devamla) – Sen de yutsan çıkaramazsın.

M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) – Dinleyemeyiz ki bunu! Ayıptır böyle şeyler ya! Müdahale etmeniz lazım.

KAMER GENÇ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, o bakımdan, Türkiye’de ciddi bir rejim var, karanlıklara giden bir rejim var.

İSMAİL BİLEN (Manisa) – Karanlık senin kafanda.

KAMER GENÇ (Devamla) – Türkiye’yi yöneten –maalesef- Tayyip Erdoğan ve ekibi Türkiye’yi büyük soygunlarla karşı karşıya bırakmış.

Bakın, ben dün bir basın toplantısı yaptım arkadaşlar. Bu basın toplantısında İstanbul Belediyesiyle ilgili bazı konuları dile getirdim. Bunun bir konusu şu: Kamu İhale Kanunu, 4737 sayılı Kanun’a göre ihaleler 21’inci maddenin (b) fıkrasına göre yapılıyor. Bu nedir? Pazarlık usulüyle. İstanbul Belediyesi altmışın üzerinde kavşak ve yol ihalesini bu şekilde yapmış, hep de pazarlık usulüyle yapmış. Ne yapmış? Gitmiş İstanbul Valiliği… Kendisine göre bir vali de bulmuş. Maşallah, İstanbul Valisi aşağı yukarı İstanbul Belediye Başkanının sekreterinden farksız bir davranış içinde.

MEHMET CEYLAN (Karabük) – Yakışmıyor.

KAMER GENÇ (Devamla) – Ondan sonra ne yapmış? Hepsini pazarlığa göre şey etmiş ve bu ihalelerde usulsüzlük tespit edilmiş.

Sizin Hükûmetiniz 19/12/2007’de bir yönetmelik çıkarıyor. Bakın, yönetmelik diyor ki: “İhalelere karşı Kamu İhale Kurumuna yapılan itirazlar.” “Eğer yapılırsa itiraz, bir: Ya itirazı reddedeceksin… İki: Eğer usulsüzlükleri tespit edeceksen o usulsüzlükleri yine tespit et ama ihale makamına bildir, ihaleyi feshetme.” diyor. Ne kadar güzel anlayış, değil mi, değil mi Sayın milletvekilleri?

Bir de “Avrupa Birliğine gireceğiz.” diyoruz. Bir de diyorsunuz ki “Avrupa Birliği müktesebatı var.” Yahu Avrupa Birliğinin hangi müktesebatında “Sen getireceksin, yandaşlarına ihaleyi vereceksin, ondan sonra ona itiraz eden kişilerin de usulsüzlüklerini görmeyeceksin, sen o makamı bırakacaksın...”

Yine yönetmelikte bir değişiklik yapmışsınız. Demişsiniz ki… Yine bu Hükûmet! Buna yetkisi yok, Anayasa’yı ihlal ediyor, kanunları ortadan kaldırıyor. Yönetmelik kanunu değiştirir mi? Ondan sonra, “Efendim, eğer bu itirazlarla ilgili, yani itiraz konusu olan ihale, sözleşme yapılmışsa ihale incelenmez.” diyor. Maşallah! Şimdi bunlar çok önemli değil mi?

Bakın, orada, Ünverdi Kavşağı’nda, 5/10/2005 tarihinde Adnan Kahveci Bulvarı’nda bir kavşak yapılıyor. Sonradan, bu kavşağı, rahmetli Hasan Doğan, evinin manzarasını bozduğu için Tayyip Bey’e söylüyor ve bunun üzerine, Tayyip Bey’in talimatı üzerine bu kavşak 29/12/2005 tarihinde başka yere kaydırılıyor ve 4,5 trilyon para harcanıyor arkadaşlar. Yahu, bu devletin parası senin babanın malı mı be! Bu senin babanın malı mı yahu! Böyle bir şey olur mu arkadaşlar?

Ben yine geçen gün gazetede okudum -doğru mudur bilmiyorum-Darfur’a 70 milyon dolar veriyor? Yahu, sen kimin parasını veriyorsun kime?

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Doğru olup olmadığını bilmediğini kendin söylüyorsun.

KAMER GENÇ (Devamla) – Niye bu paraları veriyor? O paraları devletin parasıyla veriyor oraya, kendi yandaşlarını gönderiyor, orada ihale alıyor arkadaşlar. Biz bunları bilmiyor muyuz? Bunları bilmiyor muyuz, devletin ne kadar soyulduğunu, ne kadar bu devletin üzerine oyunlar oynandığını?

Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin üzerine çok oynadınız. Bakın, Türkiye’de şimdi getirdiğiniz Anayasa değişikliğiyle sizin amacınız, Tayyip Bey’in amacı, “Yargıyı da emrime alayım.” diyor ve ondan sonra “Nasıl olsa bu seçimden sonra ben Yüce Divana gideceğim, kendime göre bir Anayasa mahkemesi ve yargı oluşturalım…”

SONER AKSOY (Kütahya) – Uydurma, uydurma!

KAMER GENÇ (Devamla) – Buna sizin gücünüz yetmez sayın milletvekilleri.

MEHMET CEYLAN (Karabük) – Halkın gücü yeter.

KAMER GENÇ (Devamla) – Ya, bunları ben söylemiyorum. Bu söylediğim şeyleri, yani, vicdanınız kabul ediyor mu arkadaşlar? Devletin malını mülkünü getirip de pazarlık usulüyle kendinize, yandaşlarına ihale eden zihniyet alçak bir zihniyet değil midir, onursuz bir zihniyet değil midir?

M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) – Yalan söylüyorsun!

SONER AKSOY (Kütahya) – Palavra! Palavra!

KAMER GENÇ (Devamla) – Bu onursuz zihniyeti ve alçak zihniyeti niye telin etmiyoruz, niye karşı çıkmıyoruz bunlara arkadaşlarım?

SONER AKSOY (Kütahya) – Alçak sensin!

KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın, ben geçen gün burada TOKİ Kanunu müzakere edilirken dedim ki: “Siz Çemişgezek’in Uzunkale köyünde, bir köyde bir evi 162 milyar liraya vermişsiniz, Çemişgezek’in merkezinde 50 milyar liraya vermişsiniz.” Nasıl olmuşsa TOKİ benim bu itirazım üzerine gitmiş inceleme yapmış, hakikaten fahiş bir fiyat vermiş. İhaleyi alan kim? İhaleyi alan AKP’li bir meclis üyesi. Diyor ki: “Ey Kamer Genç, senin itirazın üzerine inceleme yaptık, 16 trilyon 260 milyar TL’lik ihaleyi, proje değişikliği de yaptık, bir şeyler de yaptık; 8,5 trilyonlara getirdik.”

 Yahu, bakın, bir anda devlete 8,5 trilyon lira kazandırdık. TOKİ’nin 35 katrilyon harcaması var arkadaşlar. Bunların hepsini… Yani sizin vicdanınız kabul ediyor mu arkadaşlar? Bu memlekette insanlar aç, çıplak geziyor. Bu memlekette okul yok, bu memlekette, benim köyümde yol yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen sözünüzü tamamlayınız.

Buyurunuz.

KAMER GENÇ (Devamla) – Benim memleketimde deprem oldu, hâlâ doğru dürüst bir yere çadır gitmiyor, yol gitmiyor, su gitmiyor. Ondan sonra, AKP’nin yandaşları kendilerine… Yahu, vicdan da yok... Yani 3 misli, 5 misli para kazanıyorsunuz.

Sayın milletvekilleri, bu memleket yalnız benim değil, hepinizin yahu! Bu memlekette kim hırsızlık yapıyorsa şerefsiz midir, alçak mıdır, namussuz mudur? Bunu telin edelim çıkalım burada yahu! Bu memleketin parasını çalan şerefsizlere ne zamana kadar kölelik yapacağız yahu, ne zamana kadar kölelik yapacağız?

ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) – Sen yüz karasısın, yüz karası!

KAMER GENÇ (Devamla) – Bunu söylediğim için benim düşüncemi paylaşmıyorsanız, o zaman, arkadaş, böyle bir milletvekilliği olmaz yahu! Böyle bir milletvekilliği olur mu?

İSMAİL BİLEN (Manisa) – Hadi oradan, hadi!

KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, getirdiniz Seçim Kanunu’nu. Bu şekilde bir Seçim Kanunu olur mu? İşte bu Mecliste vicdanı yerinde, halkın menfaati için vicdanını kirletmeyen milletvekili gelmesi için Seçim Kanunu’nda düzenlemeler yapmamız lazım. Bağımsız milletvekili buraya gelsin. Gelin dar bölge sistemini getirelim, gelin bu genel merkezin sultasını önleyelim.

ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) – Milletin iradesini sindireceksin!

KAMER GENÇ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, işin özü bu iken, Anayasa değişikliğini getirerek Abdullah Gül’e…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSMAİL BİLEN (Manisa) – Paçan tutuştu!

ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) – Alışacaksın!

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Genç.

OKTAY VURAL (İzmir) – Toplantı yeter sayısı istiyoruz.

BAŞKAN – Bakacağım efendim. Yalnız, bir Sayın Milletvekili Arkadaşıma Urfa’yla ilgili çok kısa bir açıklama için yerinden söz veriyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Oylamayı bitirelim ondan sonra söz verirsiniz.

BAŞKAN - Buyurunuz Sayın İzol.

VII.- AÇIKLAMALAR

1.- Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol’un, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, konuşmasındaki, Şarlıurfa’da tefecilerin kol gezdiği, sokaklarının tefecilerle dolu olduğu ifadeleriyle peygamberler diyarı Şanlıurfa’ya hakarette bulunduğuna, bu ifadelerinden dolayı özür dilemesi gerektiğine ilişkin açıklaması

ZÜLFÜKAR İZOL (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; biraz önce MHP Grup Başkan Vekili Sayın Mehmet Şandır, Şanlıurfa’mızla ilgili “Ben, geçen hafta Şanlıurfa’daydım, Şanlıurfa’nın sokaklarını dolaştım, gezdim.” dedi ve Şanlıurfa’da tefecilerin kol gezdiğini, sokaklarının tefeci dolduğunu, buna şahit olduğunu söyledi. Ben, burada Sayın Şandır’a… Şanlıurfa’ya yapılan bir hakarettir. Şanlıurfa mukaddestir, Şanlıurfa peygamberler diyarıdır. Şanlıurfa sizi en iyi şekilde ağırlamıştır, bağrına basmıştır, “başım gözüm üzerine geldiniz” demiştir. Bu, Şanlıurfa’ya yapılan büyük bir hakarettir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Biz misafir değiliz ki ev sahibiyiz.

ZÜLFÜKAR İZOL (Şanlıurfa) – Ben, burada, Sayın Şandır’ın sözünü geri almasını istiyorum. Bir de -Şanlıurfalı- o peygamberler diyarından da özür dilemesini talep ediyorum.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın İzol.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, bir yanlış anlamaya sebep olmamak için müsaade ederseniz yerimden söz istiyorum.

BAŞKAN – Yerinizden…

Buyurunuz Sayın Şandır.

2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol’un sözlerini yanlış yorumladığına ilişkin açıklaması

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak ve Mehmet Şandır olarak, Şanlıurfa’ya, Şanlıurfa’da yaşayan güzel insanlarımıza asla hakaret kastım olmaz, bunu akılsızlık görürüm. Ayrıca Şanlıurfalılara hakaret etmek hiç kimsenin de haddi değildir.

SONER AKSOY (Kütahya) - Sen ettin ama…

MUHARREM VARLI (Adana) - Ne alakası var ya? Ne alakası var?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Milletvekilimin meseleyi böyle algılaması yanlış olmuştur çünkü kimsenin haddi ve hakkı değil Şanlıurfa’ya hakaret etmek.

Ama bir hadise var: Bakın, ben perşembe günü gittim, cuma günü sabahtan akşama kadar Şanlıurfa’da gezdim. Şanlıurfa ki o bereketli topraklarda 4 bin-5 bin dönüm arazisi olan insanlarla konuştuk, sivil toplumun örgütlü gücüyle konuştuk, ziraat odasıyla ve diğerleriyle konuştuk. Ama orada gerçekten had safhasına ulaşmış. Caddelerde çok sayıda kuyumcu gördük, vitrininde hiç altın yok. Söylüyorlar işte: Kredi kartı çekiliyor, yüzde 20 eksiğiyle ödeniyor. Yani bir hakaret anlamında söylemedim. Bakın, inceleyiniz, Türkiye’de tefecilik suçları o kadar arttı ki gazetelerde okuyun bunu.

Biz Şanlıurfa’da çok güzel bir hüsnükabul gördük. Ben, bin kişiden fazla insanın, Şanlıurfalının elini sıktım, bizi kucakladılar. İnanınız ki AKP İktidarını savunmak da bize düştü, milleti perişan etmişsiniz, borcunu ödeyemez olmuş. Sayın İzol’a buradan söylüyorum, insanlarımız diyor ki: “Tarlalarımızı satsak bu elektrik borcunu ödeyemeyiz.” 9 tane milletvekiliniz var, bu çiftçinin elektrik borçlarını çözmeniz gerekiyor. Gerçekten işsizlik had safhada, sokaklar çalışan çocuklarla dolu.

Biz acımızı ifade ettik, hakaret kastımız yok. Şanlıurfa’yı seviyoruz, Şanlıurfa’ya Milliyetçi Hareket Partisi olarak saygılar, sevgiler sunuyoruz.

Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Şandır.

Sayın milletvekilleri, yoklama talebi vardır, okuyorum:

Sayın Vural? Burada.

Sayın Şandır? Burada.

Sayın Çakmakoğlu? Burada.

Sayın Atılgan? Burada.

Sayın Varlı? Burada.

Sayın Homriş? Burada.

Sayın Özdemir? Burada.

Sayın Torlak? Burada.

Sayın Akcan? Burada.

Sayın Akkuş? Burada.

Sayın Paksoy? Burada.

Sayın Çelik? Burada.

Sayın Yunusoğlu? Burada.

Sayın Özkan? Burada.

Sayın Tankut? Burada.

Sayın Çalış? Burada.

Sayın Doğru? Burada.

Sayın Ergun? Burada.

Sayın Bulut? Burada.

Sayın Enöz? Burada.

III.- Y O K L A M A

BAŞKAN – Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN -Toplantı yeter sayısı vardır.

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 490 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi (Devam)

BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkanım, bu 490 sayılı kanunun bölümleri üzerinde söz istiyorum.

BAŞKAN – Aldılar notu efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Daha kimse istemeden ben istedim. Şimdi, ben istedim. Sayın Başkan, söz, istem sırasına göre verilir efendim. Önce ben istedim, ben istedim daha kimse yok.

BAŞKAN – Sayın Genç, sistemi çok iyi, benden iyi biliyorsunuz. Ona göre şey yapınız lütfen.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bakın, söz, istem sırasına göre verilir. Ben istediğim zaman daha burada kimse yoktu. Önce ben istiyorum.

BAŞKAN – Aldılar efendim notunuzu, Sayın Genç…

Şimdi, İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, Sayın Başkanım, bakın, ben gündeme, bölümler hâlinde görüşülmesi gündeme alınır alınmaz ilk sözü ben istedim. Bakın, burada hiç kimse yokken ben istedim ama şimdi, orada daha kimse yok. Nasıl gelmiş o yazılar oraya?

BAŞKAN – Bir dakika Sayın Genç, buradaki sistem çalışıyor biliyorsunuz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, bakın, ilk sözü ben istiyorum. Gündeme alınır alınmaz ilk sözü ben burada istedim. Yok böyle bir şey yani sonradan gruplar getirmiş oraya. Böyle olmaz efendim yani. Bakın, söz istem sırasına göre verilir, istem yazılı da olabilir, sözlü de olabilir. Daha gündeme alınır alınmaz…

BAŞKAN – Sayın Genç, burada sistemin nasıl işlediğini gayet iyi biliyorsunuz, buranın sisteminin nasıl işlediğini ve…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sistem böyle efendim.

BAŞKAN – Siz sözlü söylediğiniz zaman arkadaşlar yazılı olarak da vermiş oluyorlar. Buna göre de burada değerlendirme yapıyoruz, lütfen…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama efendim, daha orası gelmeden ilk sözü ben istedim yani.

BAŞKAN – Lütfen, yerinize geçiniz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, yani gruplar, bütün her parti çıkıp da söz istiyorlar. Bize niye vermiyorlar?

BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen çalışmamıza devam edelim.

Evet, buyurunuz okumaya:

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Önergeler

1.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, (2/504) esas numaralı Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/197)

                                                                                                                    17.11.2009

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

4736 Sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifim 45 gün içerisinde Komisyonda görüşülmediğinden İç Tüzüğün 37’nci Maddesine göre Genel Kurul Gündemine alınması hususunda gereğini bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                                 Hasan Erçelebi

                                                                                                                       Denizli

BAŞKAN – Önerge sahibi olarak Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi. (DSP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Erçelebi.

HASAN ERÇELEBİ (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce Demokratik Sol Parti ve şahsım adına yüce heyetinize saygılar sunuyorum, saygıyla selamlıyorum.

Bugün, Hakkâri’de 3 askerimiz, 3 Mehmetçiğimiz şehit olmuştur; milletimize başsağlığı diliyorum, ailelerine başsağlığı diliyorum, sabırlar diliyorum ve yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.

Sizlere masum bir yasa teklifi için geldim. “Nedir bu masum yasa teklifi?” dediğiniz zaman, biraz sonra açıklayacağım.

Ülkemiz, son yıllarda, ister global deyin ister yerel deyin bir krizin içerisinde ve bütün insanların, bütün yurttaşlarımızın gelirlerinde bir azalma vardır, bu arada ailelerin eğitim harcamaları da oldukça artmıştır. İşte, bu eğitim harcamalarından bir miktar kurtulmaları ve Türkiye'de bir adaleti, bir eşitliği sağlamak için bir kanun teklifi verdim.

Bu kanun teklifi, ilköğretimde ve ortaöğretimde öğrenim gören 14.115.892 öğrenciye, yükseköğretimde öğrenim gören 2.297.072 öğrenciye yönelik bir kanun teklifidir ve bütün Türkiye'yi ilgilendiren kanun teklifidir. Şu anda nüfusumuzun yüzde 23’ü öğrencilerden oluşmaktadır.

“Senin kanun teklifinde ne var?” dediğiniz zaman, bütün öğrencilere, Millî Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim Kuruluna ait olan eğitim kurumları birer öğrenci kimliği vermektedir. Bu öğrenci kimlikleri Türkiye'nin her yerinde geçmektedir, ama bir yerde geçmemektedir, o da toplu taşım araçlarında geçmemektedir. Her ilde belediyeler ayrı birer paso vermektedir ve bu nedenle, Ankaralı olan bir öğrenci Kırıkkale’ye gittiği zaman pasosu geçmemektedir. Türkiye'nin her yerinde öğrenciler okudukları illerin dışına çıktıklarında sürekli mağdur olmaktadırlar. Oysa, bizim kanun teklifimizde diyoruz ki: Eğer öğrencinin kimlik kartı varsa bu Türkiye'nin her yerinde geçmelidir.

İşte son yıllarda girmek için büyük çaba sarf ettiğimiz Avrupa Birliğine baktığımız zaman, onlar bunu çözmüşler, Euro26 öğrenci indirim kartı Avrupa’nın her yerinde geçerli, ama biz Türkiye’mizde geçerli bir kimlik kartını henüz yapmış değiliz. Bu, gerçekten Türkiye'nin bir ayıbıdır. Bu, gerçekten öğrencilerimize vermemiz gereken bir hizmettir. Biz öğrencilerimizi paso almaya zorladığımız zaman, şu küçücük pulu yapıştırmaya zorladığımız zaman ne yapıyoruz? Öğrenci oldukları illerin dışına çıktıkları zaman onlara “Sen öğrenci değilsin, sivil bileti atacaksın.” dediğimiz zaman onları mağdur ediyoruz, hatta bazen bu öğrencilere, otobüs biletini kontrol edenler “Çift basacaksın.” diyorlar.

Değerli milletvekilleri, bir öğrencinin sivil bileti atması ya da 2 defa öğrenci biletine basması, günümüze uyarlanmış Deli Dumrul zihniyetidir, hatta bundan da öte, 2 defa öğrenci biletine basan bir öğrenci, sivil biletin de üstüne çıkmaktadır. Böylece, öğrenciler resmen soyulmaktadır. Bu soygunun önüne geçmek için bu kanun teklifini vermiş bulunuyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurun.

HASAN ERÇELEBİ (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, başta da söylediğim gibi, bu kanun teklifimiz çok masum bir kanun teklifidir; bunun siyasi bir yönü yoktur, siyasi bir ranta yönelik değildir, sadece 17 milyon öğrencimize hizmettir, ailelerimize hizmettir. Gelin, birer milletvekili olarak, yasama organının birer üyesi olarak, hepimiz buna gönülden bir oy verelim ve bunu yasalaştıralım. Öğrencilerimizi güldürelim, eşitliği sağlayalım. Avrupa Birliğinin önünde de diyelim ki “Bakın, biz de size benzer uygulamalar yapıyoruz.” Bunun kime zararı var Allah aşkına?

O hâlde, biraz sonra sizlerin oylarıyla, inanıyorum ki, bu kanun teklifi yüce Meclisin Genel Kuruluna indirilecek diyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. Sağ olun, var olun. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Erçelebi.

İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş.

Buyurunuz Sayın Ağırbaş. (DSP sıralarından alkışlar)

AYŞE JALE AĞIRBAŞ (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Demokratik Sol Parti Denizli Milletvekili Sayın Hasan Erçelebi’nin kanun teklifinin doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasına ilişkin söz almış bulunuyorum. Kanun teklifiyle ilgili konuşmama başlamadan önce hepinizi şahsım ve Demokratik Sol Parti adına saygıyla selamlıyorum.

Hakkâri’deki saldırıyı şiddetle kınıyor, hayatını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine, yakınlarına, Türk Silahlı Kuvvetlerine başsağlığı, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum.

Eğitim bir ülkenin geleceğine yapılan yatırımdır. Kalkınmış olan ülkelerin başarısının altında yatan nedenlere bakıldığı zaman eğitimin son derece önemli olduğu görülmektedir. Dünyanın tüm coğrafyalarında ülkeler eğitim düzeyinin artırılması ve eğitimli insanların sayısının çoğaltılması amacıyla çeşitli teşvik edici uygulamalar ortaya koymaktadırlar. Herkesin üzerinde uzlaşı sağladığı bir gerçek vardır ki, o da eğitimli kişilerin bir arada bulunduğu toplulukların, grupların, ülkelerin daha çabuk geliştiğidir.

Gelişmekte olan ülkeler, maalesef, ülkelerinin fakirliğin kısır döngüsü içerisinde olması ve kaynak yetersizliği nedeniyle eğitime yeterli destek vermemektedirler. Bu durum ülkelerin gelişmesinin önünü tıkamaktadır. Burada devlet yönetiminden sorumlu olan hükûmetlerin ileriye yönelik doğru stratejiler belirleyerek kaynak dağılımındaki adaletsizliği gidermesi gerekmektedir. Bütçeden eğitime fazla kaynak ayrılmalı, maddi zorluk içerisindeki ailelerin çocuklarını okutabilmelerine olanak verecek mekanizmalar oluşturulmalıdır. AB hibe fonları uluslararası değişim programlarına katılımın artırılması, öğrencilerin burs imkânlarını ve barınma ihtiyaçlarını karşılayacak fiziki altyapıların oluşturulması gerekmektedir.

Ülkemizde bu yönlü olumlu gelişmeler olmasına rağmen hâlâ eksiklerimizin olduğunu belirtmek istiyorum. Birçok bölgemizde başta kız çocukları olmak üzere ilköğretim düzeyindeki çocuklar hâlâ okula gönderilmemektedirler. Erken yaşta evlilik bu durumun temel nedenlerinden biridir. Diğer yandan, ileride evlenerek babaevini terk edecek olan kız çocuklarının eğitimine yapılacak yatırımın boşa gideceği düşüncesi diğer etkili bir sebep olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sonuç olarak, eğitim hakkından mahrum edilmiş olan bu çocuklarımız, özellikle kız çocukları, meslek sahibi olma hakkından, ekonomik bağımsızlığını kazanma şansından yoksun bırakılmaktadır. Bu alanda daha yapılması gereken çok iş bulunmaktadır. Geleneksel zihniyet yapısının kırılması, ön yargıların değiştirilmesi bir anda gerçekleşecek bir şey değildir ama en azından yapılan kanuni düzenlemelerin uygulanmasını temin etmek üzere gerekli tedbirlerin ivedilikle alınması, Hükûmetin kararlı bir siyasi irade ortaya koyması gerekmektedir. Ancak bu şekilde, temennilerin gerçekleştiğini, olumsuzlukların son bulduğunu görebiliriz.

Öncelikle hepimiz, burada bulunan bütün siyasi partiler, önce, ülkenin yararına olan işleri yapmak istemekteyiz; bundan hiç kuşkum yok. Ancak, “Biz sayısal çoğunluğa sahibiz, bizim dediğimiz doğru ve o yapılacak.” şeklinde ortaya konulacak bir tavır, ne demokrasiyle bağdaşır ne de bu ülkenin yararına olacak işlerin ivedilikle ortaya konmasını ve çözümlenmesini gerçekleştirir. Yapılması gereken, uzlaşma aramadır. Uzlaşmacı olurken bunu şekilsel olarak değil, samimi bir şekilde gerçekleştirmektir.

Sayın milletvekilleri, Sayın Hasan Erçelebi, öğrencilerin yıllardır dile getirdikleri, çeşitli kademelerdeki yetkililere düzeltilmesi hususunda başvurdukları bir konuyu kanun teklifini hazırlayarak Meclise sunmuştur. Kanun teklifinin içeriğine baktığımızda, son derece haklı gerçeklere dayanan bir istek söz konusudur. Öğrencilerimiz, öğrenci kimliklerinin toplu taşıma araçlarında sağladığı indirim hakkından ülke genelinde yararlanmak istemektedirler. Ankara’da okuyan öğrenci, toplu taşıma araçlarında, paso alarak indirimli seyahat edebilirken, İstanbul’a gittiğinde, Konya’da, İzmir’de aynı kimlikle bu indirimden yararlanamamaktadır. Son derece adaletsiz olan bu uygulamanın son bulması, düzeltilmesi gerekmektedir. Belediyelerin ayrı ayrı yaptıkları uygulamaların bu kanun teklifiyle tek ve standart uygulamaya dönüştürülmesi, hem öğrencilerimizin mağduriyetini giderecek hem de çifte standartlara son verecektir.

Getirilen düzenleme basit bir esasa dayanmaktadır. Eğer bu esas hâkim kılınmaz ise bu durum, farklı alanlarda öğrencilerin hakkı olan indirimlerden yararlanmalarına engel teşkil edebilecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözünüzü tamamlayınız.

AYŞE JALE AĞIRBAŞ (Devamla) – Teşekkür ederim.

Örneğin, 2009 yılında, İstanbul Avcılar’da çalışan minibüslerde üniformalı öğrencilere indirimli tarife uygulanırken üniversitelilerin öğrenci kimlik kartları kabul edilmiyor ve üniversite öğrencilerinden normal tarifeye göre ücret isteniyordu. Siz eğer standart bir uygulama getirmezseniz, herkes çözümü kendi kafasındaki gibi uygulamaya kalkar, kazanılmış haklar da yok olup gider. Sayın Erçelebi bu hususu gündeme taşıdı. Kendisine teşekkür ediyorum.

Şimdi sizlere sesleniyorum: Böyle bir kanun teklifine siz değerli milletvekillerinin destek vermesi gerekmez mi, yoksa öğrencilerin bir sorununa çözüm getiren bu teklifi muhalefetten bir milletvekili, Demokratik Sol Parti gündeme getirdiği için “Hayır” oyu mu vereceksiniz? Bunu açıkçası merak ediyorum. Kıstasınız sorunlara çözüm bulmak mı, yoksa iktidar olarak “Biz ancak kendi çözüm yolumuzu kabul eder, ancak ona oy veririz” mi diyeceksiniz?

Teklifin Genel Kurulda gündeme alınmasına ve bir an önce yasalaşmasına sizlerin de destek vermesini diliyor, saygılar sunuyorum. (DSP, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Ağırbaş.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, şimdi gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, RTÜK’e alınan personele ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’tan sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, RTÜK’e alınan personele ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’tan sözlü soru önergesi (6/914)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak bakan olmadığı için erteliyoruz.

Şimdi de daha önce sıra sayılarını okuduğum Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun sorularını okutuyorum:

2.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Kayısı Festivalindeki yemek duasına ilişkin Devlet Bakanı Faruk Çelik’ten sözlü soru önergesi (6/918) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, DSİ’nin verdiği HES yapım izinlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/991) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

4.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, DSİ’nin sulama birliklerine devrettiği su kanallarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1018) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

5.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın, havadan müdahale yapılmayan bir orman yangınına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1088) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

6.- Aksaray Milletvekili Osman Ertuğrul’un, Aksaray’ın su ihtiyacını karşılayan baraja ilişkin sözlü soru önergesi (6/1155) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

7.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta orman köylülerine kullandırılan kredilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1190) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

8.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, orman yangınları için yapılan uçak kiralama ihalesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1264) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

9.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, orman yangınları için yapılan helikopter ihalesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1265) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

10.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Malatya katı atık tesisine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1309) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

11.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, bir sulama projesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1364) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

12.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’ın Göksu Çayı’ndan yararlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1376) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

13.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’daki hidroelektrik santrallere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1377) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

14.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, barajlardan kontrolsüz su bırakılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1380) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

15.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, uçak ve helikopter kiralama ihalesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1434) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

16.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, DSİ’nin Malatya’daki baraj ve gölet yapımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1435) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

17.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Gaziantep Büyükşehir Belediyesince kesilen ağaçlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1445) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

18.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Antalya çevre düzeni planına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1507) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

19.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Ilısu Barajı Projesi’ne ilişkin sözlü soru önergesi (6/1510) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

20.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Ilısu Barajı Projesi’ne ilişkin sözlü soru önergesi (6/1531) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

21.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, Mut ilçesi köylerinin sulama sorununa ilişkin sözlü soru önergesi (6/1642) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

22.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, su kaynağı olmayan bir gölete ilişkin sözlü soru önergesi (6/1733) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

23.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, sulama projelerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1734) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

24.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, bir baraj yapımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1764) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

25.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, bir baraj yapımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1765) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

26.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, bir baraj yapımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1766) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

27.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, bir baraj yapımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1767) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

28.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, bir baraj yapımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1768) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

29.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, bir baraj yapımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1769) ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

30.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı-Doğubeyazıt’taki yeşillendirme ve ağaçlandırma çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1777) Cevaplanmadı

31.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Doğubeyazıt’taki hava kirliliğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1785) Cevaplanmadı

32.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, bir barajın doğurduğu yol sorununa ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1790) Cevaplanmadı

33.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, orman muhafaza memurlarının özlük haklarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1804) Cevaplanmadı

34.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, yangın söndürme araçlarının kira bedeline ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1846) Cevaplanmadı

35.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’ta sulama kanalları ve su havuzları yapımına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1866) Cevaplanmadı

36.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Dalyan Gölü’nden kum alınmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1891) Cevaplanmadı

37.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Abant’taki turizm tesislerinin atık deşarjına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1901) Cevaplanmadı

38.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kura Nehri sularının Çoruh Nehri’ne aktarılması projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1903) Cevaplanmadı

39.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, su kotası uygulamasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1904) Cevaplanmadı

40.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Mustafakemalpaşa ve Karacabey’deki derelerin ıslahına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1907) Cevaplanmadı

41.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Mustafakemalpaşa’da yapılacak bazı barajlara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1908) Cevaplanmadı

42.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Batman’daki hava kirliliğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1911) Cevaplanmadı

43.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, Şırnak’taki hava kirliliğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1913) Cevaplanmadı

44.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, Şırnak’taki orman yangınlarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1914) Cevaplanmadı

45.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın, bazı illerdeki hava kirliliğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1917) Cevaplanmadı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın M. Said Yazıcıoğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                          Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                                                                      Malatya

16.07.2008 tarihinde, Malatya Kayısı Festivali açılışına katılan Tarım Bakanı Sn. Mehdi Eker, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Kadir Topbaş ve iktidar Partisi Malatya Milletvekilleri onuruna Malatya Belediye Başkanı Sn. Cemal Akın’ın verdiği yemek sonrasında aynı yemekte bulunan bir davetli tarafından yapılan yemek duası içerisinde “Allah, Deniz Baykal’a akıl fikir versin” şeklinde bir ifade kullanılmıştır.

a) Bu duayı yapan kişi Diyanet mensubu mudur?

b) Bu duayı yapan kişiye böyle bir ifade kullanmak için kim davet etmiştir?

c) Malatya Belediyesi, resmî olarak verdiği yemeklerde Diyanet yetkililerinden duahan talebinde bulunmuş mudur?

d) Sayın Bakanların da bulunduğu resmî yemekler sonunda yemek duası yapılması yönünde bakanlığınızın da bir talimatı var mıdır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                Dr. Reşat Doğru

                                                                                                                        Tokat

Soru: 2003- 2008 yılları arasında DSİ Genel Müdürlüğünün yetkisi kapsamında kaç şirkete HES yapımı için izin verilmiştir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                          Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                                                                      Malatya

DSİ tarafından yapılıp, sulama birliklerine devir edilen, sulama kanallarında, önemli su kayıplarının olduğu, özellikle, elektrik enerjisi kullanan birlikler borç batağına girmiş ödenemez borçlarla karşı karşıya kalmışlardır.

a) Sulama birlikleri ile ilgili yeni bir düzenleme yaparak DSİ’nin kontrolü altına vermeyi düşünüyor musunuz?

b) İçişleri Bakanlığına bağlı bu birliklerin İçişleri Bakanlığı ile ne gibi bir iş birliği vardır? İçişleri Bakanlığı bu birliklere ne gibi bir hizmet vermektedir?

c) Elektrik enerjisi kullanan birliklerle kullanmayan birlikler arasında sosyal bir denge oluşturmayı düşünüyor musunuz?

d) 20-30 yıl önce yapılan kanallarda hiçbir tadilat ve tamir yapılmadığı için çok önemli su kayıpları oluşmaktadır.Bu konuda nasıl bir önlem almayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak yanıtlanması için gereğini arz ederim.

                                                                                                                 Osman Kaptan

                                                                                                                       Antalya

Antalya/Finike İlçemiz sınırları içinde 9.11.2008 tarihinde saat 21.00 sıralarında başlayan orman yangını, 11.11.2008 tarihi saat 17.00 itibarı ile hâlâ söndürülememiştir. Yangın, ulaşımı güç, derin bir vadide olduğundan, havadan söndürme helikopterlerinin de kiralama süresi bittiği için, havadan söndürme çalışması yapılamadığı yetkililerden öğrenilmiştir

Bu yangınla ilgili olarak;

1- Akdeniz Bölgesi gibi yangına hassas bölgelerde yangın söndürme helikopterlerinin kiralama süresi neden daha uzun tutulmamaktadır?

2- Sezonluk kiralama süresi bitse bile, yangın çıkan yerlerde helikopter kullanılması için sözleşmeye bir madde konarak kış aylarında çıkacak yangınlara havadan müdahale olanağı neden sağlanmamaktadır?

3- Mevsimlik yangın söndürme işçilerinin Akdeniz bölgesinde daha uzun süre çalıştırılması niye sağlanmamaktadır?

4- Hükümet; Bakanlara çok pahalı makam araçları satın alma yerme kamuya niye yangın söndürme helikopterleri almamaktadır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

                                                                                                                Osman Ertuğrul

                                                                                                                      Aksaray

Soru:

1- Aksaray'ın su ihtiyacını karşılayan Mamasın Barajı kaç yılında yapılmıştır? Yapım tarihi nedir? Kaç yıllık ömrü kalmıştır?

2- Mamasın Barajının su tutma kapasitesi kaç m3'dür? Rezerv alanı hangi bölgelerdir? Ve hangi kaynaklardır?

3- Bu kaynaklardan gelen suyun ortalama yıllık debileri ne kadardır?

4- Bu barajın suyundan ne şekilde istifade ediliyor? Nerelerde kullanılıyor?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                Dr. Reşat Doğru

                                                                                                                        Tokat

Soru: Tokat ilinde yaşayan orman köylülerine 2002-2008 yıllarında orman köylülerine kullandırılan fondan hangi sektörde ne kadar kredi kullandırılmıştır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                          Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                                                                      Malatya

Orman yangınları için açılan uçak kiralama ihalesi şartnamesinde kiralanacak uçaklar için,

1) Yaş sınırlaması var mıdır? Kiraladığınız uçaklar 30 yaşında mıdır?

2) Bu uçakların satın alınması halinde alış fiyatı nedir? Kiralayan firmanın iki uçağı 5 milyon dolara satın aldığı doğru mudur?

3) Bu uçaklar kaç yıl için kiralanmıştır?

4) Bu uçaklara 7 yıllığına ne kadar kira ödenecektir?

5) Kiralama bedeli olarak 12 bin dolar ödeneceği doğru mudur?

6) Bu uçaklara yılda kaç saat zorunlu, kaç saat opsiyonel bedel ödenecektir?

7) Bu ihale ile ilgili Sivil Havacılık Genel müdürlüğünün görüşü alınmış mıdır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                          Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                                                                      Malatya

Orman yangınları için açılan helikopter ihalesi şartnamesinin birim fiyat teklifi olmak koşulu ile hazırlandığı ve 18.506 saat zorunlu ve 12.337 saat opsiyonel teklif sonucunda uçuş saati 7500 dolar civarında bir fiyatla yaklaşık 231 milyon dolarlık bir rakama ulaşmaktadır.

1) Söz konusu 16 helikopterin satın alma fiyatı ne kadardır? Bu helikopterlerin her birinin yenisinin fiyatlarının 7-8 milyon dolar olduğu ifadesi doğru mudur?

2) Bu helikopterlerin ihale süresi nedir?

3) Bu helikopterlerin, yangın mevsimi dışında kamunun diğer hizmetleri için kullanılması düşünülmedi mi?

4) Bu helikopterler, orman yangınları dışında (sanayi yangınları, v.s) diğer amaçlar için kullanılabilecek mi?

5) İhaleye açılan helikopterlerin bir defada alacağı su kapasitesi ne kadardır?

6) Hazırlanan şartname ile yapılacak ihalede fiyatlandırma ve seçilen helikopterler açısından objektif bir yol izlenmiş midir?

7) Son 5 yılda orman yangınları için Bakanlığınız helikopterler için ne kadar kira ödenmiştir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                          Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                                                                      Malatya

Malatya Belediyesi için yapılacağı belirtilen katı atık tesisi, 2008 ve 2009 bütçe görüşmeleri sırasında şahsınız tarafından defalarca söz verilmesine rağmen bugüne kadar hiçbir sonuç alınamamıştır.

Bu nedenle,

1) Şahsınız tarafından bizzat verilen sözünüzü yerine getirecek misiniz?

2) Malatya katı atık tesisi ne zaman başlayıp, ne zaman bitirilecektir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                          Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                                                                      Malatya

Darende, Gökpınar sulama projesi 1994 yılından beri devam etmektedir. Asıl amacı yörenin sulama ihtiyacını gidermek olan bu proje her ne hikmetse yıllardır bitirilemiyor.

1) Gökpınar projesinde belirlenen kanalların bitirilmesi için gerekli ödenek verilecek mi?

2) Sulama projesi yerine, enerji üretim projesi ikame mi edilmektedir?

3) Özellikle, tüm mevsim enerji üretimine destek verildiği ve sulama projesinin rafa kaldırıldığı görüşü hakim olan bu proje için Darende halkına net ve açık cevabınız ne olacaktır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                Dt. Şevket Köse

                                                                                                                     Adıyaman

1. Gaziantep ve Kahramanmaraş'ta içme ve sulama suyu olarak kullanılan ve Adıyaman'dan da geçen Göksu Çayı, Adıyaman ilimiz sınırları içinde hangi amaçlarla ve nerede kullanılmaktadır?

2. Göksu Çayı'nın Adıyaman içerisinde kullanılabilme olanakları varken kullanılmadığı yerel gazetelerce vurgulanmaktadır. Özellikle tarımsal sulamada büyük sıkıntılar çeken Adıyaman ilimizde Göksu Çayı'ndan neden yararlanılmamaktadır?

3. Göksu Çayı'nın Adıyaman'da bulunan kısmı üzerine baraj vb. tesisler yapılması konusunda herhangi bir çalışma yapılmış mıdır? Göksu Çayı, bunun için uygun potansiyele sahip midir?

4. Adıyaman'dan geçen Göksu Çayı'nın en büyük sıkıntılarından bir diğeri ise yaşanan kirliliktir. Bu kirliliğin önüne geçilebilmesi için ne gibi çalışmalar yapılmıştır ve yapılacaktır?

5. Göksu Çayı'ndan Adıyaman'ın yararlanabilmesi amacıyla herhangi bir çalışma planlanmış mıdır? Böyle bir çalışma yoksa yapılması düşünülüyor mu?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                Dt. Şevket Köse

                                                                                                                     Adıyaman

1. Adıyaman'da toplam olarak kaç hidroelektrik (nehir tipi) santrali bulunmaktadır?

2. Adıyaman'da bulunan hidroelektrik santrallerinin Adıyaman'a katkısı ne boyuttadır?

3. Adıyaman'da bulunan hidroelektrik santrallerinin ihaleleri hangi tarihlerde yapılmıştır?

4. Adıyaman'da bulunan hidroelektrik santrallerinin ihalelerini hangi kuruluşlar almıştır? Bunlardan kaçı yabancı sermayelidir?

5. Hidroelektrik santraller konusunda Adıyaman kamuoyu yeterince aydınlatılıyor mu?

6. Yapılan ihalelerin şeffaf olduğunu düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yer alan soruma Çevre ve Orman Bakan’ı Prof. Dr. Veysel Eroğlu’nun sözlü olarak cevap vermesini saygılarımla arz ederim. 11.05.2009

                                                                                                            Prof. Dr. Akif Akkuş

                                                                                                                       Mersin

06.05.2009 Günü Seyhan Nehri yatağına, akarsuyun kaynağını aldığı Torosların yüksek kesimlerine yoğun yağış düşmesi, mevcut karların erimesi sonucu, Çatalan ve Seyhan barajlarına intikal eden su, dolu olan barajları tehlikeli hâle getirmiştir. Bunun sonucu olarak, yatağa 771 metreküp/saniye su bırakılmıştır. Burada barajların kontrolünü yapan Devlet ve Su İşleri ile Meteoroloji Müdürlüğünün arasında bir kopukluğun olduğu dikkat çekmektedir.

Bu mevsimde olabilecek yağışlar ve özellikle kar erimeleri dikkate alınarak barajlarda daha az su tutulmalı ve yatağa kontrollü bir şekilde su verilmesi gerekirdi. Bu yüzden ilgililerin sebep olduğu büyük bir zarar ve ziyan söz konusudur. Bu konudaki mağduriyetin giderilmesi hususunda neler yapılabilir? Acil olarak yörede alacağınız tedbirler nelerdir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                          Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                                                                      Malatya

Orman yangınlarını söndürmek amacıyla açılan helikopter ve uçak kiralama ihalesi ile 01.05.2009 da 4 adet uçak ve 13 helikopterin teslimi yapılacaktı.

1) Kiralanan uçaklar ve helikopterler 01.05.2009 da teslim alınmış mıdır?

2) Teslim alınan uçakların uçuş emniyeti açısından Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünden gerekli izinler alınmış mıdır?

3) Kiralanan uçaklar kaç yaşındadır?

4) Kiralanan uçak ve helikopter ihalesi hangi firmaya ihale edilmiştir?

5) Uçak ve helikopter ihalesine kaç firma katılmıştır? Bu firmalar kimlerdir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                          Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                                                                      Malatya

DSİ Genel Müdürlüğü tarafından Malatya’da yapımı süren, baraj ve göletlerin

a) İnşaatlarına ne zaman başlanmıştır?

b) 7 yıllık iktidarınız sürecinde bitirilen bir tesis var mıdır?

c) DSİ’nin 7 yıllık toplam baraj ve gölet inşaatı için ayırdığı bütçesi nedir? Malatya’ya 7 yıldır ne kadar ödenek verilmiştir?

d) Malatya’da hiçbir baraj ve göleti hizmete açmayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                  Yaşar Ağyüz

                                                                                                                     Gaziantep

Sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamak Anayasal ve temel bir insan hakkı iken,

Yaşanabilir ve sürdürülebilir çevre, var olanı koruyup yenilerini oluşturmanın sağlanmasıyla olanaklı iken,

5 Haziran Dünya Çevre Gününü kutladığımız günümüzde,

1) Seçim bölgem Gaziantep'te Büyükşehir Belediye Başkanlığının, Ulaşım Güzergâh Projesi olmadan, Hafif Raylı Sistemi geçireceği güzergâhlarda aylardır ağaç kesilmesine Bakanlığınız neden sessiz kalmaktadır?

2) Hafif Raylı Sistem güzergâhıdır diye İstasyon Caddesinde kesilmeyi bekleyen tarihî çınar ağaçlarını kurtarmak için Bakanlığınız il teşkilatı neden girişimde bulunmamaktadır?

3) Bakanlığınız her çevre katliamında ve özellikle de hizmet getiriyorum anlayışı içinde ağaç katliamı yapmayı alışkanlık hâline getiren belediyelerde olduğu gibi Gaziantep'te de Anayasamızın 56. maddesini neden görmezlikten gelmektedir?

T.B.M.M. Başkanlığı’na

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak yanıtlanması için gereğini arz ederim. 29.06.2009

                                                                                                                   Hüsnü Çöllü

                                                                                                                       Antalya

Çevre ve Orman Bakanlığı’nca, Antalya ve Burdur'un çevre düzenine ilişkin çalışmalar kapsamında hazırlanan plana ilişkin çeşitli eksiklikler kamuoyuna yansımıştır.

Bu kapsamda;

1) Çalışmalar kapsamında, Antik Perge Kenti'nin makilik, çalılık alan ve tarım alanı olarak plana işlendiği doğru mudur? Bu süreçte Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan görüş istenmiş midir? Ne yanıt alınmıştır?

2) Plan düzenlemesi ile amaçlanan nedir? Bu karar, Perge Antik Kenti'nin durumunu nasıl etkileyecektir?

3) Çevre Planı'nda Antalya Büyükşehir ve ilçe belediyelerin sınırlarının da yanlış işlendiği doğru mudur? Kuzey Antalya Kültür ve Turizm Alanı Koruma ve Gelişim Bölgesinin plana alınmamasının gerekçesi nedir? Plan ile ilgili Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin raporu doğrultusunda bir düzenleme yapılacak mıdır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                  Yaşar Ağyüz

                                                                                                                     Gaziantep

 Kamuoyunda çok tartışılan ve yapılacağı bölgenin tarihî kimliği nedeniyle tepkilere neden olan Ilısu Barajı Projesine finans sağlayacak konsorsiyumun çekilmesi üzerine,

Uygulamaya devam edecekseniz,

1) Tarihî Hasankeyf’i sular altında bırakacak projeyi revize etmeyi, çevre ve tarihî dokuyu koruyarak, ömrü 40-50 yıllık baraj için Hasankeyf’i feda etmemeyi düşünüyor musunuz?

2) Ilısu Barajının yapımına bu nedenlerle karşı çıkanları, klasik üslupla "Türkiye'yi sevmeyen, bölge insanının kalkınmasını istemeyenler" olarak suçlamanız devlet ciddiyetinizle bağdaşıyor mu?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                  Yaşar Ağyüz

                                                                                                                     Gaziantep

Yıllardır tartışılan ve tarihî miras Hasankeyf’i sular altında bırakacak Ilısu Barajı için yurt dışı finansmanı sağlanamaması kamuoyuna açıklanmışken,

1. Yurt dışı Kredi Garanti Kurumları ile imzalanan “Mutabakat Zaptı” hükümlerine hiç uyulmadığı ve hiçbir işlem yapılmadığı doğru mudur?

2. Yeniden yerleşim, Kültürel Mirasın tespiti ve korunmasıyla Çevre konuları ile ilgili Mutabakat Zaptında yer alan çalışmaların ihalesiz olarak Baraj İnşaatı Yapımcısı Konsorsiyumun içinde bulunduğu Şirketlere verildiği doğru mudur?

3. Kamu adına yapılması gereken kontrol ve denetimin Baraj Yapım İhalesini alan Yapımcı Konsorsiyum Şirketlerine ihalesiz verilmesi yasal mıdır?

Yoksa kendi takdiriniz midir?

4. Bu işin yapımı için ihalesiz verilen Şirkete ne kadar bedel ödenecektir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yer alan soruma Çevre ve Orman Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu’nun sözlü olarak cevap vermesini saygılarımla arz ederim. 17.11.2009

                                                                                                            Prof. Dr. Akif Akkuş

                                                                                                                       Mersin

Sayın Bakan, Mersin İli Mut İlçesi, 95 adet köyü olan, Toros dağlarının arasında şirin yerleşim birimlerinden birisidir. Göksü nehri bu ilçemiz arazileri içinden geçer. Sebze ve meyve ziraatı, özellikle nehir yatağına yakın köylerin ana uğraşıdır. Ancak, nehrin suyu, yapılan ve yapılmakta olan barajlara tahsis edildiğinden, bu köylerin 3’ü hariç, diğerlerine Göksu’dan su almak yasaklanmıştır. Bu yaz (2009 yazı), bu konuda büyük sıkıntılar yaşanmıştır. Gelecek Sezonda da (2010 sezonu), bu sıkıntıların yaşanmaması için ne gibi acil tedbirler alacaksınız?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                          Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                                                                      Malatya

Çevre ve Orman Bakanlığı Su Kaynağı olmadan gölet inşa ediyor ve hizmete açıyor mu?

Malatya Arapgir’de inşa edilen ve hizmete açıldığı belirtilen gölet’in su ihtiyacı DSİ tarafından yağmurlama sistemi ile mi giderilecektir?

Bu nedenle,

1) Su kaynağı olmadan bu bölgede gölet inşaatı neden yapılmıştır?

2) Bu gölete başka bir kaynaktan su verilecek mi?

3) Bu göletin su ihtiyacı karşılanmayacaksa, göletin yıkılmasını planlıyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                          Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                                                                      Malatya

DSİ tarafından 2002-2010 yılları arasında ülkemizde kaç adet baraj, gölet ve sulama kanalı inşaatı tamamlanmıştır? Bu konuda vereceğiniz rakamların Malatya ile ilgili hiçbir önem taşımadığını bilmeme rağmen,

1) 8 yıldır Malatya’da suyu akmayan Arapgir Göleti ve Kuluncak Sofular Göleti dışında tek bir tesisi hizmete aldınız mı?

2) 16-17 yıldır inşaatı devam eden baraj inşaatlarına yeterince ödenek verilmediğinden, bu inşaatların tamamlanması 15 yıl daha devam edecek mi?

3) Arguvan, Yoncalı Barajı İnşaatı 2010 yılında kesinlikle iz bedelden çıkartılacak mı? Bu bölge’de baraj inşaatına 2010 yılında devam edilecek mi?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                                  Mustafa Enöz

                                                                                                                       Manisa

Sorular

1- Manisa İli Salihli İlçesi Değirmendere Çayı üzerine kurulması düşünülen Yeşilkavak Barajının yapım aşaması ne durumdadır?

2- Bakanlığınızca 2010 yılı bütçesinden Yeşilkavak Baraj yapımı için ne kadar ödenek ayrılmıştır?

3- Yeşilkavak Baraj yapımını bitirmek için Bakanlığınızca bir tarih belirlenmiş midir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                                  Mustafa Enöz

                                                                                                                       Manisa

Sorular

1- Manisa İli Selendi İlçesi Alan Deresi üzerine kurulması düşünülen Ayanlar Barajının yapım aşaması ne durumdadır?

2- Bakanlığınızca 2010 yılı bütçesinden Ayanlar Baraj yapımı için ne kadar ödenek ayrılmıştır?

3- Bakanlığınızca söz konusu baraj inşaatına başlama tarihi belirlenmiş midir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                                  Mustafa Enöz

                                                                                                                       Manisa

Sorular

1- Manisa İli Alaşehir İlçesi Afşar Çayı üzerine kurulması düşünülen Afşar II Barajının yapım aşaması ne durumdadır?

2- Bakanlığınızca 2010 yılı bütçesinden Afşar II Baraj yapımı için ne kadar ödenek ayrılmıştır?

3- Bakanlığınızca söz konusu baraj İnşaatına başlama tarihi belirlenmiş midir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                                  Mustafa Enöz

                                                                                                                       Manisa

Sorular

1- Manisa İli Kırkağaç İlçesi Gelembe mevkiinde kurulması düşünülen Çaltıcak Baraj yapımına başlamak için Bakanlığınızca bir tarih belirlenmiş midir?

2- Bakanlığınızca 2010 yılı bütçesinden Çaltıcak Baraj yapımı için ne kadar ödenek ayrılmıştır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                                  Mustafa Enöz

                                                                                                                       Manisa

Sorular

1- Manisa İli Ahmetli İlçesi Kelebek Deresi üzerine kurulması düşünülen Kelebek Barajının yapım aşaması ne durumdadır?

2- Bakanlığınızca 2010 yılı bütçesinden Kelebek Baraj yapımı için ne kadar ödenek ayrılmıştır?

3- Kelebek Baraj yapımına başlamak için Bakanlığınızca bir tarih belirlenmiş midir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                                  Mustafa Enöz

                                                                                                                       Manisa

Sorular

1- Manisa İli Gördes İlçesi Güneşli Beldesinde İnderesi üzerine kurulması düşünülen Güneşli Barajının yapım aşaması ne durumdadır?

2- Bakanlığınızca 2010 yılı bütçesinden Güneşli Baraj yapımı için ne kadar ödenek ayrılmıştır?

3- Güneşli Baraj yapımına başlamak için Bakanlığınızca bir tarih belirlenmiş midir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 18.01.2010

                                                                                                                    Ensar Öğüt

                                                                                                                      Ardahan

Küresel ısınma, kuraklık, hava kirliliği belirgin bir hal almıştır. Ağrı’da doğa bilinçli kullanılmadığı için hep beraber sıkıntı yaşıyoruz. Ekolojik dengeler her geçen gün daha da bozulduğundan hepimizin birlikte yaşadığı bu güzelim dünya günbegün yaşanmaz hal almaktadır.

1- Ağrı-Doğubayazıt her yetkilinin bu tehlike ile şimdiden mücadele etmesi gerekmektedir. Yeşillendirme ve ağaçlandırma çalışmalarına ne zaman başlayacaksınız?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 18.01.2010

                                                                                                                    Ensar Öğüt

                                                                                                                      Ardahan

Küresel ısınma, kuraklık, hava kirliliği belirgin bir hal almıştır. Ağrı’da doğa bilinçli kullanılmadığı için hep beraber sıkıntı yaşıyoruz. Ekolojik dengeler her geçen gün daha da bozulduğundan hepimizin birlikte yaşadığı bu güzelim dünya günbegün yaşanmaz hal almaktadır.

1- Ağrı -Doğubayazıt hava kirliliği çok belirgin bir hal almıştır. Kışın insanlarımız temiz oksijen alamamaktadırlar. Acilen her yetkilinin bu tehlike ile şimdiden mücadele etmesi gerekmektedir. Temiz bir yaşam için Yeşillendirme ve ağaçlandırma çalışmalarına ne zaman başlayacaksınız?

                                                                                                                    08.02.2010

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Çevre ve Orman Bakanı Sn. Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                                 Kürşat Atılgan

                                                                                                                        Adana

Soru: Bakanlığınız daha önce tarafıma gönderdiği yazılı önergemin cevabında 2008 yılında 11 helikoptere ödenen kiralık saat ücretlerini KDV hariç 6879 ABD Doları, 1 helikopter için KDV hariç 7679 ABD Doları, 1 helikopter için KDV hariç 7995 ABD Doları olarak belirtmiştiniz. Aynı şekilde Bakanlığınızın yangın söndürme amacıyla 15 ve 19 Ocak 2009 tarihlerinde 2009-13 yılları için 13 helikopter ve 2009-2015 yılları için 4 amfibik uçak kiralanması için yaptığınız ihalede bu araçlara ödenecek saatlik kira bedelleri ne olmuştur ve ihaleyi hangi firma kazanmıştır? Yine 2010 yılı için 1 yıllığına yapmış olduğunuz ek ihalede bu yangın söndürme araçlarına ödenecek saatlik kıra bedelleri nedir ve ihaleyi hangi firma kazanmıştır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.

27.01.2010

                                                                                                                    Ensar Öğüt

                                                                                                                      Ardahan

Memleketimizin mevcut Orman varlığının korunmasından, yeni alanların orman vasfına dönüştürülmesi ve korunmasından, Ağaçlandırma ve Erozyon kontrolü ayrıca Av Yaban hayatı eko sistem doğa koruma ve milli parklar gibi çok geniş bir yelpazede görev yapan Orman Muhafaza Memurları ile Av Koruma Memurları ile diğer kurumlarda kolluk görevi yapan memurlar arasında maaş ve diğer hakları arasında ciddi hak kayıpları bulunmaktadır.

1- 2002 yılından itibaren de Emekli Orman Muhafaza Memurlarından edindikleri zati silahlardan silah Ruhsatı Harcı alınması edinilmiş haklara uygun düşmemektedir. Silah Ruhsatı harcı alınmaması konusunda çalışma yapacakmısınız?

2- Orman Muhafaza memurları ve Av koruma memurları kolluk görevi olarak çalışan tüm kamu çalışanlarının özlük hakları diğer kamu çalışanları ile karşılaştırıldığında bu adı geçen memurların hakları verilecek mi?

3- Orman Muhafaza Memurları ve Av koruma memurları diğer kolluk görevlilerinde olduğu gibi emekliliklerinde fiili hizmet kanunu kapsamı içine alınacak mı?

4- Orman Muhafaza Memurları ve Av koruma memurlarının maaşları diğer kolluk görevlisi olarak çalışan personel maaşları ile aralarındaki farklılıklar giderilecek mi?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                   Hasan Çalış

                                                                                                                      Karaman

Su tutmaya başlayan Ermenek HES Barajı’nın seviyesi her geçen gün yükselmektedir. Yeşil Köy ve Nadire Köylerimizin Ermenek ve çevreyle bağlantısını sağlayan yol ve köprü kısa bir zaman sonra baraj sularının altında kalacaktır. Ayrıca bu yol ve köprüyü kullanan kömür ocağında çalışan işçiler de köylülerde mağduriyet endişesine düşmüştür. Şu ana kadar yapılması planlanan köprü ve yola ilgili de her hangi bir çalışma yoktur.

Bu bilgiler ışığında;

1- Yeni yol ve köprüyü ne zaman başlayıp, ne zaman bitirmeyi düşünüyorsunuz?

2- Su tutma işleminde köylülerimizi mağdur etmeyecek planlarınız nelerdir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.11.02.2010

                                                                                                                    Ensar Öğüt

                                                                                                                      Ardahan

Kars’ın ekonomisi Tarım ve Hayvancılığa dayalıdır. Tarımdan DSİ yatırımlarının az oluşu başlı başına bir sıkıntıdır. Yağmur yağmadığında kuraklık olduğundan köylülerimizin hayvanlarına bütün kış boyu yedireceği ot ve samanla diğer girdileri başka illerden daha fahiş fiyatlarla almalarına neden olmaktadır.

1- Kars’taki Tarım ve Hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızın en büyük sorunu olan sulama kanalları için DSİ olarak sulama kanalı ve su havuzları yapmayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                             İsmet Büyükataman

                                                                                                                        Bursa

Türkiye’nin tek tatlı su dalyanından 16 bin tonluk kumun usulsüz olarak çıkarıldığı, Google Earth sayesinde belgelenmiş, Dalyandaki 37 metre olan kum kalınlığının 2 metreye düşmesi, uydudan alınan fotoğraflarda tespit edilmiştir.

Karacabey’de Marmara Denizi’yle Kocaçay Deltası’nın birleştiği noktada bulunan Dalyan Gölü, bölgesinin koruma altına alınması gerekmektedir. Meksika Körfezinden gelen yılan balıkları üreme alanı olarak burayı kullanmaktadır. Bu canlıların neslinin devamı için burası çok önem arz etmektedir.

Buna göre;

1- Dünyadaki ekolojik denge ve bir canlının hayatı için bu derece önem arz eden bir yerden kum alınmasına nasıl izin verilmiştir?

2- Söz konusu kum alma işlemlerinin durdurularak bölgenin koruma altına alınması düşünülmekte midir?

3- Buradaki kum işini Albayrak Holding’in yaptığı ve İstanbul’daki TOKİ ve İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait İSKON firması arasında yıllık 2 milyon ton kum satış anlaşması olduğu iddiaları doğru mudur?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 20.02.2010

                                                                                                                    Ensar Öğüt

                                                                                                                      Ardahan

Bolu Abant yolu üzerinde ve Abantta bulunan turizm tesisleri, Büyüksu deresine atık sularını deşarj etmeye devam ediyor. Büyüksuya bırakılan kanalizasyon atıkları vatandaşın içme suyunu tehdit ederken turizm işletmeleri inatla bu yanlış işlemlerini sürdürmektedirler.

1- Bolu Abant yolu üzerinde ve Abant’ta bulunan turizm tesisleri atıksularını Büyüksu deresine bırakmaktadırlar. Bu durumda kanalizasyon atıkları vatandaşımızın içtiği içme sularına katıldığından dolayı çeşitli kalıcı hastalıklara maruz kalmaktadır. Turizm tesislerinin atıklarının Büyüksu deresine akıtmalarının önüne geçilecek mi?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 24.02.2010

                                                                                                                    Ensar Öğüt

                                                                                                                      Ardahan

DSİ tarafından Ardahan Kura nehrinin sularının bir kısmının Çoruh nehrine aktarılması ile Ardahan ovası tahrip edilecektir. Göle’de doğarak bütün ovayı dolaşıp Ardahan’a oradan Çıldır’a uzanarak Aras nehri ile birleşip Gürcistan-Azerbaycan’dan Hazar Denizi’ne dökülmektedir. Ardahan ilimizde binlerce dönüm arazimiz sulamayı beklerken doğal güzergahından alınarak Karadeniz’e aktarılması Ardahan’daki toprakların kuraklaşmasına neden olacaktır. Zaten çok zor şartlarda tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlayan halkımızın geleceği yok edilecektir.

1- Ardahan ilimizde doğan Kura nehri doğal güzergahından alınarak Artvin’deki Çoruh nehrine aktarılmak istenmektedir. Beşikkaya barajına tutulan sular bir tünel vasıtasıyla Karadeniz Çoruh’a mı aktarılacak?

2- Kura nehrinin Karadeniz’e aktarılması Tarım ve Hayvancılığımıza çok büyük zararlar verecektir ve var olan Göç daha da artarak devam edeceğinden dolayı bu çalışmadan bir an evvel vazgeçilerek işsizliğin ve Göçün durması sağlanacaktır?

3- Kura nehrinin Çoruh’a aktarılmasından dolayı Ardahan’da yapılacak olan kotanlı ve kayabeyi barajlarının yapılmasına son mu verilecek?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim

Saygılarımla.

                                                                                                                   Hasan Çalış

                                                                                                                      Karaman

"Su Kotası" ile ilgili açıklamalar, bölgemiz çiftçisinde rahatsızlığa neden olmuştur. Çünkü DSİ'nin dekar başına vereceği kota ile ürünlerini sulama imkanı olmadığını düşünüyorlar. Geçimini hububat, fasulye ve pancar gibi ürünleri yetiştirerek sağlayan çiftçilerimizin, en az yedi kez sulama yapması gerekmektedir

Bu bilgiler ışığında;

1- Dekara yıllık 200 metreküp "Su Kotası" uygulaması ile mevcut tarım ürünlerini sulayabilecek misiniz? Kurak bölgelerdeki bu uygulama ile bir çok üründeki verim düşüklüğü nedeniyle çiftçinin uğrayacağı zarar konusunda her hangi bir çalışma yapılmış mıdır?

2- Tarım Bakanlığı ile işbirliği yaparak çiftçilerimizin ürettikleri tarım ürünlerine göre su ihtiyacı planlaması ile ilgili bir çalışmanız var mıdır?

3- Tarım Bakanlığı işbirliği ile çiftçilerimizin gelir kaybına uğramayacağı bölgesel alternatif ürün konusunda çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                             İsmet Büyükataman

                                                                                                                        Bursa

Mustafakemalpaşa ve Karacabey ilçelerinde aşırı yağışların sebep olduğu sel, tarım arazilerini sular altında bırakmış, köylerde çiftçilerimizin ev ve ahırlarını tahrip etmek suretiyle eşya ve hayvan kayıplarına sebep olmuştur.

Bölgede dere yataklarının ıslah edilmemesi arazilerin su altında kalmasının en büyük nedenidir.

Uluabat Karaoğlan köyünde 11 bin metrelik seddede yıllardır bakım ve onarım yapılamamakta, sedde arkasındaki kanallarda temizlik ve bakım yapılmadığı için su tahliyeleri yapılamamaktadır.

Buna göre;

1- Bölgede derelerin ıslah çalışmasının yapılması düşünülmekte midir?

2- Uluabat Karaoğlan köyünde bulunan seddede bakım ve onarım çalışması yapılması düşünülmekte midir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                             İsmet Büyükataman

                                                                                                                        Bursa

Bursa ili Mustafakemalpaşa ilçesi son günlerdeki aşırı yağışlardan olumsuz yönde etkilenmiştir. Yağan yağmur nedeniyle araziler su altında kalmakta ve çiftçilerimiz zor duruma düşmektedir. Bölgede yapımı düşünülen ancak hala bitmeyen iki barajın bu su baskınlarının önüne geçeceği düşünülmektedir.

Buna Göre;

1. Bursa ili Mustafakemalpaşa ilçesi Kızkayası ve Devecikonak barajları hangi aşamadadır?

2. Bursa ili Mustafakemalpaşa ilçesi Kızkayası ve Devecikonak barajlarının ne zaman bitirilmesi düşünülmektedir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na

Aşağıdaki sorularımın, Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu tarafından Anayasanın ve İç tüzüğün 98 nci maddeleri gereğince sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 02.03.2010

                                                                                                                 Ayla Akat Ata

                                                                                                                       Batman

TÜİK’in, 2009 yılı ölçüm sonuçlarına göre, hava kirliliğinin en yüksek olduğu, KVS Değeri ve 'İlk Seviye Uyarı Eşiği'nin aşıldığı gün sayısı 10 ve daha fazla olan iller arasında Batman ili de yer almaktadır.

Soru:

1- Bakanlık olarak hava kirliliğinin önlenebilmesi için Batman İlinde ne tür denetimler yapılmakta ve tedbirler alınmaktadır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Aşağıdaki sorularımın, Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu tarafından Anayasanın ve İç tüzüğün 98 nci maddeleri gereğince sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 03.03.2010

                                                                                                               Sevahir Bayındır

                                                                                                                        Şırnak

TÜİK'in, 2009 yılı ölçüm sonuçlarına göre, hava kirliliğinin en yüksek olduğu, KVS Değeri ve 'İlk Seviye Uyarı Eşiği'nin aşıldığı gün sayısı 10 ve daha fazla olan iller arasında Şırnak ili de yer almaktadır.

Soru:

1- Bakanlık olarak hava kirliliğinin önlenebilmesi için Şırnak ilinde ne tür denetimler yapılmakta ve tedbirler alınmaktadır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Aşağıdaki sorularımın, Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu tarafından Anayasanın ve İç tüzüğün 98 nci maddeleri gereğince sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 03.03.2010

                                                                                                               Sevahir Bayındır

                                                                                                                        Şırnak

Sorular:

1. 2002 yılından bu yana Şırnak ilinde, hangi alanlarda orman yangını çıkmıştır? Kaç hektarlık alan yanmıştır? Ormanlık alanlarda çıkan yangınların nedenlerine ilişkin bilgiler nelerdir?

2. Yanan ormanlık alanlarda yeniden ağaçlandırma çalışmaları yapılmış mıdır? Yapılmış ise hangi alanlarda ve ne kadar ağaç dikilmiştir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Aşağıdaki sorularımın, Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim. 03.03.2010

                                                                                                          Mehmet Nezir Karabaş

                                                                                                                         Bitlis

TÜİK, Çevre ve Orman Bakanlığı'nı kaynak göstererek, 2009 yılında kükürt dioksit ve partiküller madde ortalamalarının en yüksek bulunduğu il ve ilçe merkezlerini açıkladı.

1- Sanayisi olmayan, Hakkâri, Van, Bitlis, Şırnak, Siirt ve Edirne gibi illerimizin, hava kirliliği sıralamasında üst sıralarda yer almasını neye bağlıyorsunuz?

2- Valilikler kanalıyla dağıtılan düşük kaliteli kömürlerin, bu illerimizde hava kirliliğine neden olduğunu düşünüyor musunuz? Düşünüyorsanız, 2872 Sayılı Çevre Kanunu ve 'Isınmadan Kaynaklanan Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği' hükümleri çerçevesinde, gerekli işlemleri yapacak mısınız?

3- Hava kirliliğinin yoğun olduğu kentlerdeki çevre ve sivil toplum örgütlerinin, 'devlet, dağıttığı kalitesiz kömürle vatandaşını zehirliyor' kanaatine katılıyor musunuz? Katılıyorsanız, bu duruma dur deyip önlem alacak mısınız?

BAŞKAN – Evet, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu soruları cevaplayacaktır.

Buyurunuz Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben, özellikle, değerli milletvekillerimizin sözlü soru önergelerini cevaplandırmak üzere söz aldım efendim.

Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru’nun sorularını cevaplandırıyorum: 2008 yılı sonu itibarıyla 23.226 megavat kurulu güce sahip 1.542 adet hidroelektrik santrali projesinin 1.506’sına başvurulmuş, bunların toplam kurulu gücü 21.960 megavattır. Bugün itibarıyla 24.720 megavat güce sahip 1.608 adet hidroelektrik santrali projesinin 1.576’sına başvurulmuştur. Başvurulan HES’lerin toplam kurulu gücü 23.175 megavattır. HES’lere ait güncel bilgeler DSİ Genel Müdürlüğümüzün web sayfasında kamuoyunun bilgisine her an açık olarak sunulmaktadır.

Sayın Mevlüt Aslanoğlu’nun sualini, sorusunu cevaplandırıyorum efendim. Sulama birlikleri 5355 sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanunu hükümlerine göre faaliyetleri sürdürülmekte olup idari ve mali denetimleri İçişleri Bakanlığının yetki alanında bulunmaktadır.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan, trafik memurluğu yaptırıyorlar.

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, lütfen, önce Bakanı dinleyiniz.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Sayın Aslanoğlu, şöyle ifade edeyim o zaman: Şu anda bu konuda sulama birlikleri kanunu bütün grupların da mutabakatıyla hazırlanmıştır, Bakanlar Kurulunda imzaya açıldı, önümüzdeki hafta Meclise intikal edeceğini ben müjdelemek istiyorum.

Pompajlı sulama tesislerimizi devralan sulama birliklerinin enerji bedeli sebebiyle ücretlerini, cazibeli sulama tesislerine göre daha yüksek belirlemeleri, sürdürülebilir işletmeciliğin, gereklerinden birisidir. Enerji giderlerinin toplam sulama ücreti içindeki oranı enerji birim fiyatıyla doğrudan ilgili olup bu husus Genel Müdürlüğümüzün, DSİ Genel Müdürlüğünün görev ve sorumluluk alanında bulunmamaktadır, Enerji Bakanlığıyla alakalı. Bu konuda da görüşmeler devam ediyor efendim.

Özellikle devir tarihinden itibaren sulama tesislerinin her türlü işletme, bakım ve onarım hizmetlerinin devralanlar tarafından yerine getirilmesi gerekmektedir. Bakım, onarım çalışmalarının idaremiz ve devralanlarca ortak yapılabilmesinin önünü açmak maksadıyla bak-onar ve ıslah et-iyileştir projeleri geliştirilmiştir. Bu projeler kapsamına alınacak işlerin maliyetinin yüzde 50’si DSİ Genel Müdürlüğümüzce, kalan yüzde 50’si ise devralanlarca, yani sulama birliklerince karşılanacak olup, DSİ tarafından finanse edilen kısmı 6200 sayılı Kanun hükümleri doğrultusunda tahsil edilecektir.

Antalya Milletvekili Sayın Osman Kaptan’ın sorularını cevaplandırıyorum: Orman yangınlarıyla havadan mücadelede kullanılan helikopter ve uçakların kiralamaları, orman yangınlarının yoğunluk kazandığı 1 Mayıs-31 Ekim tarihleri arasında yapılmakta olup, yangın sezonu dışında çıkabilecek orman yangılarına müdahale edilebilecek şekilde gerekli tedbirler alınmaktadır.

Ayrıca 2007 yılında çıkarılan kanunla birlikte mevcut yangın işçilerinin tamamına kadro verilmiş olup, bu işçiler on iki ay esasına göre çalıştırılmaktadır. Bunun yanında, yangınla mücadelede etkinliğimizi artırmak üzere 2007 yılı sonunda alınan 1.200 mevsimlik işçi ise 5620 sayılı Kanun uyarınca altı aydan az olmak üzere yangın sezonunda çalıştırılmaktadırlar.

Orman yangınlarıyla havadan mücadele maksadıyla kullanılacak 20 adet helikopterin alımı, Türk Silahlı Kuvvetlerince alınacak Genel Maksat Helikopter Alım Projesi’ne dâhil edilmiş olup, Savunma Sanayi Müsteşarlığınca gerçekleştirilen satın alınma süreci ile birlikte satın alınacaktır.

Aksaray Milletvekili Sayın Osman Ertuğrul’un sorularını cevaplandırıyorum: Mamasın Barajı’nın inşaatı 1957 yılında başlamış ve 1962 yılında tam olarak işletmeye açılmıştır. Barajın ömrü yaklaşık iki yüz yıl tahmin edilmektedir. Mamasın Barajı’nın su tutma kapasitesi 154,6 milyon metreküptür. Rezerv alanı Konya kapalı havzası olup, yağış alanı 1.440 kilometrekaredir. Barajın su kaynakları Karasu ve Melendiz Çayı’dır. Mamasın Barajı’na gelen su kaynaklarının yıllık debileri Karasu’dan 1,71 metreküp/saniye, Melendiz Çayı’ndan da ortalama 2,19 metreküp/saniye gelmektedir. Mamasın Barajı’nın suyundan sulama ve içme suyu olarak istifade edilmektedir. Yıllık rezervin 11,4 milyon metreküpü içme suyu, geri kalanı ise sulama maksatlı olarak kullanılmaktadır.

Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru’nun sualine cevap: Tokat ilinin 2002-2008 yılları arasında ferdî kredi uygulamalarını toplam olarak vereceğim. Ayrıca detaylı döküm de var, zaman olmadığı için toplamı vereyim. Güneş enerjili su ısıtma sistemlerinde 326 üniteye 412.690 TL, süt sığırcılığı için 320 üniteye 3 milyon 218 bin 443 TL, süt koyunculuğu için 181 üniteye toplam 1 milyon 972 bin 666 TL kredi verilmiştir. Diğer yıllara göre dağılımı da zatıalinize sunulabilir.

Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun suallerine cevap vermek istiyorum efendim: Orman yangınları için hazırlanan şartnamelerde herhangi bir uçak tipi, modeli belirtilmemiş ve yaş sınırı getirilmemiş olup, verilecek görevlerin yapılabilmesi için uçaklarda bulunması gereken asgari limitler belirtilmiştir. Uçaklar müteahhit firma tarafından 1/5/2009 tarihinde göreve başlayacak şekilde Türkiye’ye getirildiğinde, teknik şartnamede istenen özellikleri taşıyıp taşımadığına dair kontroller yapılmıştır.

Bakanlığımız, uçak satın alarak işletmeyi düşünmediğinden uçaklar hakkında fiyat araştırması yapmamıştır. Yüklenici firmanın kaç uçağı, ne kadar fiyatla aldığı hususu da tarafımızca bilinmemektedir.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Ben söyleyeyim Sayın Bakan.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Sorunuzda da belirtildiği üzere, uçaklar yedi yıl için kiralanmış olup dört adet amfibik uçağa, her yıl için yapacağı 825 saatlik uçuşlar karşılığında yedi yılda toplam 53 milyon 418 bin 750 dolar ödenecektir.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Bir yıl için Sayın Bakan.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Kiralama saat ücreti olarak 9.250 euro ödenecektir. Kiralanan dört amfibik uçak yılda 825 saat zorunlu uçuş yapacak, bunun karşılığı bedel ödenecek, opsiyonel uçuş saat bedeli ödenmeyecektir. Bakanlığımız benzeri ihaleleri 1995 yılından bu yana gerçekleştirmekte olup, ihalelere ilişkin adı geçen kurumdan, yani Sivil Havacılık Kurumundan herhangi bir görüş alınmamıştır.

Yine, Sayın Ferit Aslanoğlu’nun 6/1265 numaralı soru önergesini cevaplandırıyorum efendim: Kiralama ihalesine 16 helikopter için çıkılmasına mukabil, 13 helikopter kiralanması gerçekleştirilmiş olup toplam 16.976 saat 40 dakika süreli hizmet alımı için beş yıllık süre sonunda toplam 125 milyon 168 bin 963.33 Amerikan doları ödeme yapılacaktır. Kiralanan nitelikteki helikopterlerin standart bir fiyatı olmamakla birlikte, beher adedinin 18 ile 20 milyon Amerikan doları olduğu tahmin edilmektedir. Helikopterler her yıl orman yangını sezonu olarak belirlenen 1 Mayıs-31 Ekim tarihleri arasında hizmet verecek şekilde kiralanmış ve garanti uçuş süreleri bu dönemi kapsayacak şekilde verilmiştir.

Kiralanan helikopterler orman yangınları haricinde ülke genelinde oluşabilecek felaket niteliğindeki olağanüstü durumlarda da kullanılmaktadır. Helikopterlerin bir defada alacağı su kapasitesi 2.500 litredir. Hazırlanan şartnamelerde herhangi bir helikopter tip ve modeli seçilmemiş, verilecek görevlerin yapılabilmesi için helikopterde bulunması gereken asgari limitler belirtilmiştir. 2004-2008 yıllarını kapsayan beş yıl içerisinde kiralanan helikopterler için Bakanlığımız 71 milyon 403 bin 246 Amerikan doları ödemiştir.

Yine, Sayın Mevlüt Aslanoğlu’nun sorusuna cevap olmak üzere, katı atıkla alakalı bir soru: Bilindiği üzere, bahse konu katı atık projesine ilişkin olarak 15/10/2008 tarihinde bilgilendirme kapsam ve özel format belirleme toplantısı gerçekleştirilmiş ve ÇED süreci başlatılmıştır. Ancak, Danıştay 8. Dairesinin kararı gereği özellikle düzenli depolama tesisleri için bu ibare iptal edildiğinden, verilen bu kararla katı atık düzenli depolama tesislerinin ormanlık arazilerde yer tahsisi konusunda sıkıntılar ortaya çıkmıştır. Yani yer tahsis edemedik ancak düzenli depolama projelerinin Katı Atık Bertaraf Tesisi Projesi hâline dönüştürülmesi biraz zaman aldı, bunu gerçekleştirdik. Projelerin yeniden düzenlenmesinden sonra, 15 Şubat 2010 tarihinde, bizzat kendimin de takibiyle, 52,8 hektarlık alanın yirmi dört ay süreli ön tahsisi Malatya Katı Atık Birliğine yapıldı, ön tahsisi takiben ÇED süreci başlatıldı, projeler hazırdır, ÇED onayını takiben uygulama projeleri onaylanacak ve inşaat başlayacaktır; bu müjdeyi de veriyorum.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Çok erken oldu Sayın Bakan!

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Yine Sayın Mevlüt Aslanoğlu’nun (6/1364) sayılı sözlü sorusuna, önergesine cevabım: Gökpınar Projesi’yle alakalı çalışmalar iş planına uygun olarak devam etmektedir, çok hızlı devam ediyor, Proje’nin 2011 yılında tamamlanmasını hedefliyoruz.

Yıl boyunca sadece enerji üretimine destek verilmesi ve sulama projelerinin rafa kaldırılması söz konusu değildir burada. Protokolde de belirtildiği gibi, sulama mevsiminin dışında ve sulamalardan artan sular enerji üretiminde kullanılmaktadır.

Adıyaman Milletvekili Sayın Şevket Köse’nin (6/1376) sayılı soru önergesi: Efendim, Göksu Çayı’ndan faydalanmak için geliştirilen sulama ve içme suyu maksatlı Adıyaman-Göksu-Araban Projesi kapsamında inşa edilecek olan Çetintepe Barajı’nda depolanacak su ile Gaziantep iline ilave 4 metreküp/saniye içme suyu verilmesi ve Haydarlı, Çat Boğazı, Harmancık depolama tesislerinin yapılmasıyla 70.968 hektar alanın sulanması hedeflenmiştir. Çetintepe Barajı proje yapımı 2009 yılında ihale edilmiş, çalışmalara başlanmıştır.

Göksu Barajı’yla ilgili, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu kapsamında, Birecik Baraj Gölü’ne dökülünceye kadar, Göksu Çayı üzerinde on iki adet hidroelektrik santral tesisinin yapımıyla ilgili çalışmalar devam etmektedir. Göksu Çayı’nda iki adet su kalitesi gözlem istasyonu bulunmakta olup periyodik olarak izleme çalışmaları devam etmektedir.

Yine, Sayın Şevket Köse’nin sualleri: Adıyaman ilinde otuz üç adet hidroelektrik santrali projesi bulunmaktadır. İnşa edilecek bu santrallerden üretilecek elektrikle enerji arzı güvenliği açısından yerli kaynaklara yönelmemiz sağlanacaktır. Santrallerin inşa aşamasında her birinde yüzlerce kişi çalışacak olup katma değer sağlayacağı diğer sektörleri de etkilemesi sebebiyle istihdama yönelik çözümler getirecektir. Ayrıca, santrallerin işletme safhasında yaklaşık 700 civarında bir istihdam sağlayacağı tahmin edilmektedir.

Adıyaman ilinde çoklu HES başvuru sayısı yedi adet olup bu projeleri yapacak firmaların seçimi Elektrik Piyasası Üretim Faaliyetinde Bulunmak Üzere Su Kullanım Hakkı Anlaşması İmzalanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’te tanımlanan hükümler çerçevesinde gerçekleştirilmektedir, son derece şeffaf yapılmaktadır.

Hidroelektrik kaynak katkı payı toplantısı gerçekleştirilen projelerden Sırımtaş HES için Tektuğ Elektrik, Koruköy HES için Akar Elektrik, Kandil HES için Kandil Elektrik en yüksek teklifi vererek işi yapmaya hak kazanmışlardır. Şirketlerin tamamı Türk Ticaret Kanunu’na göre kurulmuş yerli sermayeli şirketlerdir.

HES’lerle ilgili ÇED sürecinde Bakanlığımız ve ilgili diğer kurum, kuruluş temsilcileri ile vatandaşlarımızın katılımıyla projeler hakkında toplantılar yapılmakta olup özellikle kamuyu yeterince bilgilenmektedir. Ayrıca bilgi sahibi olmak isteyen gerçek ve tüzel kişilerin bilgi talepleri 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun ile 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun ilgili hükümleri doğrultusunda Bakanlığımızca derhâl yerine getirilmektedir.

“Yapılan ihalelerin şeffaf olduğunu düşünüyor musunuz?” Fevkalade şeffaftır, açıktır, aksini düşünmek mümkün değildir.

Mersin Milletvekili Sayın Akif Akkuş’un sorusunu cevaplandırmak istiyorum.

Efendim, DSİ tarafından inşa edilen Çatalan Barajı, içme suyu, taşkın ve enerji maksatlı, Seyhan Barajı ise taşkın, sulama ve enerji maksatlı olarak hizmet etmekte olup ayrıca 170 bin hektarlık alanın sulama suyu ihtiyacını karşıladığından, barajlarda daha az su tutulması yıllık ortalama 1,8 milyar metreküp olan sulama suyu ihtiyacının karşılanmasında sorun oluşturacağından, işletme programına aynen uyulmuştur. Özellikle, barajlar, DSİ Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan işletme programı çerçevesinde, bölgeler tarafından çalıştırılmaktadır. Programların hazırlanmasında uzun yıllara ait meteoroloji verileri önemli yer tutmaktadır.

Seyhan Barajı’ndan enerjisini alarak tahliye edilen 260 ile 280 metreküp/saniye suya ilave olarak, 13 Mart 2009 tarihinden itibaren 160 ila 230 metreküp/saniye su, taşkın öncesinden taşkına kadar Seyhan Nehri yatağını aşmayacak ve seddeler arasında zarara yol açmayacak şekilde tahliye edilmiştir. 7 Mayıs 2009 tarihi saat 24.00 itibarıyla, göle gelen su miktarının takriben bin metreküp/saniyeye ulaşması sebebiyle, yağışın devam etmesi ve daha fazla su tahliye edilmesi hâlinde Adana şehir merkezinin tehlikeye atılmaması gayesiyle, Seyhan Barajı dolu savağından 439 metreküp/saniye, santralden de 267 metreküp/saniye olmak üzere toplam 706 metreküp/saniye su tahliye edilmek mecburiyetinde kalınmıştır. Seyhan Nehri yatağına bırakılan 706 metreküp/saniye su yüzünden, nehir yatağından çıkan su, 4373 sayılı Kanun kapsamına giren ve Bakanlar Kurulu kararında belirtilen iki sedde arasında kalan sahaya yayılmıştır. İki sedde arasında, yaklaşık 5 bin hektar alanda zirai faaliyet yapılmaktadır. Bu sahanın yaklaşık 1.500 hektarı narenciye, 1.500 hektarı sera-buğday ve 2 bin hektarı ise ekim hazırlıkları tamamlanan ancak henüz o tarihlerde ekimi yapılmayan alanlardır. Seyhan Nehri’nden bırakılan su, 10 Mayıs 2009 tarihi saat on bir itibarıyla 508 metreküp/saniyeye, 11 Mayıs 2009 tarihi saat onda ise 422 metreküp/saniyeye düşürülmüş olup, su, yatağına çekilmeye başlamıştır. Seddeler arasında suyun kısa bir süre kalması -yani üç dört gün kaldı- yüzünden çok yıllık bitkilerde herhangi bir zararın oluşmadığı, buğdayda ise kısmi bir zarar meydana geldiği belirlenmiştir. Taşkın hasarlarının seddeler arasında sınırlı kalması ve seddeler arasının 4373 sayılı Kanun kapsamında bulunması sebebiyle oluşan zarar ziyanda idaremizin, DSİ’nin sorumluluğu bulunmamaktadır. Zarar ziyan tespiti ilgili il tarım müdürlüğü tarafından yapılmıştır.

Sayın Mevlüt Aslanoğlu’nun (6/1434) numaralı soru önergesine cevap veriyorum: Kiralanan uçak ve helikopterler 1 Mayıs 2009 tarihinde göreve başlamışlardır. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünden gerekli müsaadeler alınmıştır. Kiralanan uçakların 1 adedi 1969, 2 adedi 1970, 1 adedi 1987 yılında imal edilmiştir. Helikopterler Gate AŞ; artı, Global; artı, Barış Limitet Şirketi; artı, Güneydoğu Havacılık Limitet Şirketi Ortak Girişiminden kiralanmıştır. Uçaklar ise Türk Hava Kurumu Gökçen Havacılık İktisadi İşletmesinden kiralanmıştır.

Uluslararası ve yerli bütün firmalara açık olan ve kırk gün süreyle Kamu İhale Kurumu İhale İlan Bülteni’nde yayımlanan helikopter ihalesine dört firma, uçak ihalesine dört firma katılmış olup isimleri aşağıda belirtilmiştir: Helikopter ihalesine katılan firmalar, Kaan Havacılık AŞ, Er-Ah Havacılık Limitet Şirketi, Betaz Havacılık Limitet Şirketi ve Gate Global, Güneydoğu Havacılık Limitet Şirketi Ortak Girişimi. Uçak ihalesine katılan firmalar ise Pan Havacılık ve Ticaret Anonim Şirketi, Betaz Havacılık ve Ticaret Limitet Şirketi, Sorem Havacılık Şirketi (İtalya), Türk Hava Kurumu Gökçen Havacılık İktisadi İşletmesi.

Yine, Sayın Aslanoğlu’nun sözlü soru önergesine cevabım efendim: Malatya’daki barajların inşaata başlangıç tarihleri: Yoncalı Barajı 1996, Boztepe 1997, Kapıkaya Barajı 1998, Hekimhan Güzelyurt Göleti ve Sulaması 1996, Darende Sofular Göleti ve Sulaması 1999, Arapgir Göleti ve Sulaması 1999, Doğanşehir Söğüt Göleti 2008.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Maşallah, yirmi yıl geçti bir tanesi bitmedi Sayın Bakan, bir tanesi! Dişimi kıracağım dişimi Sayın Bakan!

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Tamam, dişini kırmaman için biten tesisleri yazacağım.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Bir tanesi bitse dişimi kıracağım.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Biten tesisleri yazayım.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Dişimi, dişimi! Yirmi sene ya!

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Peki, müsaade et bir, müsaade et…

Bakın, Hekimhan Güzelyurt Göleti ve Sulaması 2006 yılında, Darende Sofular Göleti 2006 yılı.

Dişini kırmanı istemem Sayın Vekilim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Dişimi kıracağım, bir tane baraj!

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Darende Sofular Göleti ve Sulaması 2008 yılı, Arapgir Göleti 2005 yılı…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan, su yok, su yok… Su akmayan gölet…

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Arapgir Göleti ve Sulaması 2007 yılı…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Su akmıyor.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Malatya ili taşkın koruma tesisi, bakın, 16 adet taşkın koruma tesisi; Hekimhan Hasançelebi

BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Sayın Bakan, bu göletler kaç dönüm yer suluyor?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan…

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Müsaade et, müsaade et, dişini koruyacağız.

Hekimhan Hasançelebi kasabası, Darende Ayvalı kasabası Killik ve Cevizlik Deresi, Darende ilçe merkezi, Kuluncak Sofular kasabası taşkın koruma, Doğanyol ilçe merkezi Mülk Deresi taşkın koruma, Hekimhan Yukarı Kirmanlı kasabası taşkın koruma, Kuluncak ilçe merkezi taşkın koruma, Hekimhan Güzelyurt kasabası taşkın koruma, Yeşilyurt kasabası Öncü, Salkonak ve Ortaköy köyleri taşkın koruma tesisleri, Darende Gedikağzı köyü taşkın koruma, Darende Ilıca kasabası, Akçadağ Gani Deresi, Arapgir Suçeyin köyü, Doğanşehir ilçe merkezi, Pötürge Pazarcık köyü Civan mezrası, Darende Nadir Mahallesi Gürpınar Deresi. Bunlar yapıldı bakın.

Peki, harcanan paraları söylüyorum: Bakın, 2008 yılı sonuna kadar Yoncalı Barajı iz bedel ama Boztepe Barajı’na 21…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Yoncalı Barajı’ndan bahset Sayın Bakan biraz, Yoncalı Barajı’ndan…

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Bakın, müsaade buyurun…

21 milyon 638 bin 752, Kapıkaya Barajı 63 milyon 618 bin 559, Hekimhan Güzelyurt Göleti ve sulaması 3 milyon 165 bin 724 TL, Darende Sofular Göleti ve sulaması 4 milyon 754 bin 253 TL, Arapgir Göleti ve sulaması 3 milyon 448 bin 157 TL, Doğanşehir Söğüt Göleti 350 bin TL olmak üzere, 2008 yılı sonuna kadar 99 milyon 769 bin 988 TL bunlara para harcandı, bir.

2009 yılında da 26 milyon bin TL para ayırdık. Toplam, bu yılbaşına kadar, 126 milyon 121 bin 988 TL para harcanmıştır. Yani şunu ifade edeyim: Ayrıca Malatya iline 2003-2008 yıllarında cari yıl fiyatlarına göre toplam -bakın, Sayın Vekilim, bunu dikkatli yazın- 153 milyon 349 bin 363 TL harcanmış olup 2009 yılında ise toplam 77 milyon 670 bin 1 TL ödenek ayrıldı ve bunun da tamamı kullanıldı.

Malatya’da hizmet alınan tesislerin isimlerini az önce saydım. Hâlen inşaatı devam eden tesislerin açılış programlarını da sizlere ilan edeceğiz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sekiz seneden sonra mı?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Gaziantep Milletvekili Sayın Yaşar Ağyüz’ün suallerine cevap veriyorum efendim: Hafif raylı taşıma sistemine Gaziantep Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğünce 7 Nisan 2009 tarihinde “ÇED gerekli değildir.” kararı verilmiştir. Bahse konu proje tanıtım dosyasında “Proje kapsamında birinci etapta inşa edilecek hastane durağıyla öğretmenevleri durağı arasındaki hattın 1.600 metrelik kısmı yeşil alandan geçecektir. Söz konusu hat boyunca 250 adet ağacın itina ile sökülerek Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından diğer park ve/veya peyzaj alanlarına taşınması sağlanarak ağaç kaybı önlenecek.” ibaresi bulunmaktadır. Bunu kayda aldık. Nitekim Gaziantep Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğü tarafından 16 Haziran 2009 tarihinde yerinde izleme kontrol çalışması yapılmış, toplam 20 metre civarındaki yol genişliğinin yaklaşık 10 metrelik kısmında ve yolun ortasına gelen noktasında hafif raylı sistem inşaatının devam ettiği, mevcut yol güzergâhı üzerinde daha önce refüj olan kısımdaki bütün ağaçların kökleriyle birlikte makinelerle söküldüğü, sökülen ağaçların farklı bölgelere dikilmek üzere gönderildiği tespit edilmiştir.

Antalya Milletvekili Sayın Hüsnü Çöllü’nün sorusuna cevap olarak: Efendim, Antalya’da birinci derece arkeolojik sit alanı niteliğindeki Perge Antik Kenti, 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planına, maddi hata neticesinde “makilik, fundalık, çalılık alan ve tarım alanı” olarak işlenmiş olup askı süreci sonunda yapılacak düzenlemeyle söz konusu saha için sadece sit alanı sınırları çevre düzeni planına işlenecek ve herhangi bir kullanım kararı getirilmemesine yönelik düzenleme yapılacaktır. Yani, zaten sit alanlarında bir işlem yapılamıyor.

Ayrıca, bilindiği üzere, 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planları plan hükümlerinde, sit alanlarında 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve ilgili yönetmelikler ile ilgili kurul kararlarına göre uygulama yapılacağı, sit alanlarında kullanım kararlarının ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınmak ve bu planın ilke ve stratejilerine aykırı olmamak şartıyla Bakanlığın uygun görüşü alınarak ilgili idaresince hazırlanacak olan koruma maksatlı imar planı ile belirleneceği ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun uygun görüşü doğrultusunda kesinleşeceği hükmü yer almaktadır, dolayısıyla herhangi bir problem söz konusu değildir.

Plan düzenlemesi ile plan onama sınırları içerisinde çevrenin korunması, kirliliğin önlenmesi, baskın sektörlerin ortaya konması, konut, sanayi, tarım, turizm, ulaşım vesaire yerleşme ve arazi kullanılması kararlarının, yerleşmelerin plan dönemi nüfus kabullerinin ve kentsel gelişim yönlerinin belirlenmesi, koruma, gelişme, planlama ilkeleri ve planlama alanlarına ilişkin olarak ana hedef ve stratejiler belirlenmesi, alt ölçekli -yani 1/25.000, 1/5.000, 1/1.000 ölçekli- planların yönlendirilmesi hedeflenmekte olup Perge Antik Kenti sit alanı için herhangi bir karar getirilmeyecektir.

Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin sınırları Bakanlığımıza gelen veriler doğrultusunda 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planları işlenmiştir. Sınırların bire bir işlenmesi ölçeği gereği çevre düzeni planında söz konusu değildir çünkü ölçeği 1/100.000’dir. Sınırlar hususunda da 1/1.000 ölçekli uygulama imar planında olduğu gibi 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı üzerinden ölçü alınarak işlem yapılamaz. Plan onayından sonra idari sınırlarda olabilecek değişikliklere ilişkin hükümler getirilmiş olup herhangi bir plan değişikliğine ihtiyaç olmaksızın yeni idari sınırların geçerli olacağı hükme bağlanmıştır. Ayrıca kuzey Antalya kültür ve turizm alanı koruma ve gelişim bölgesi sınırı çevre düzeni planına sehven işlenmemiş olup planın askı süreci sonucunda uygun bulunan düzeltmelerle birlikte çevre düzeni planına işlenecektir. Diğer taraftan Antalya Büyükşehir Belediyesinin plan hakkındaki düzenlediği rapor 1/100.000 ölçeğinin gerektirdiği kapsamda incelenecek ve uygun bulunanlar plana işlenecektir. Bu konuda zaten Antalya’da da bir toplantı yapmıştık, onu da özetle dikkatlerinize sunuyorum.

Gaziantep Milletvekili Sayın Yaşar Ağyüz’ün sualine cevap veriyorum: Efendim Güneydoğu Anadolu Projesi’nin kilit halkası olan gerek enerji gerekse sosyal kalkınmanın ateşleyici bir gücü olarak görülen Ilısu Barajı ve HES Projesi’nin yapım zarureti bulunmaktadır, bu bir zarurettir. Ilısu Barajı ve HES Projesi ile bölge halkının hayat standartlarının yükselmesi sağlanarak o bölgedeki binlerce insana iş imkânı ve geçim kaynağı temin edilecektir.

Ilısu Barajı ve HES Projesi’ne karşı görüşler Hasankeyf hususunda odaklanmaktadır. Hasankeyf’deki kültürel mirasın korunması için Ilısu Projesi bir fırsattır. Projeye karşı çıkanların Hasankeyf’in tamamının sular altında kalacağı yönündeki görüşleri gerçekle bağdaşmamaktadır. Bununla birlikte Hasankeyf’teki en mühim tarihî ve kültür varlıklarına sahip olan Yukarı Şehir sular altında kalmayacaktır, sular altında sadece birtakım tahrip olmuş yapıların bulunduğu Aşağı Şehir kalacaktır. Ilısu Projesi ile altyapısı dahi olmayan bu yapılar yerine yine o civardaki bir alana geçmişin değerlerini günümüze çok daha iyi aktaran yepyeni bir Hasankeyf inşa edilecek olup bütün tarihî eserler ve kültür varlıkları korunacaktır. Ilısu Barajı ve HES Projesi sayesinde Hasankeyf…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakan, yarım saatlik süre doldu ama size bir on dakika daha vereceğim. Fakat “en az bir saat” diyor. Bu sorulara on dakika içinde vereceğiniz cevap kadarını bırakacağız, ondan sonra da biraz sorularla ilgili ek açıklama olacak ancak o zaman süremiz olacak, yetebilecek.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli Başkanım, sayın vekillerim; tekrar saygılarımı arz ediyorum efendim.

Özellikle şunu ifade edeyim: Zaten ben Hasankeyf’e ve Ilısu Barajı’na giderek oradaki durumu veya gelişmeleri de bizzat kendim denetleyeceğim. İnanın, Hasankeyf o bölgenin en önemli cazibe merkezlerinden birisi olacak. Hep birlikte bunu yapalım.

MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) – On bin yıllık tarihin yerine cazibe merkezi yapıyorsunuz. On bin yıllık tarihin yerine dünyanın neresinde cazibe merkezi yapılmış?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – O tarih bizim tarihimiz.

MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) - Sizin tarihinizse niye korumuyorsunuz?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – O tarihi korumakla biz mükellefiz ve en iyi şekilde koruyacağız. Bunun burada sözünü veriyoruz, en iyi şekilde…

MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) – Hayır, sizin için önemli olan cazibe merkezi.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Ve o insanların da hayat seviyesini, standardını yükselterek yapacağız.

Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün suali vardı efendim. İhracatçı kredi kuruluşları –bu, yine Ilısu’yla alakalı- ve DSİ tarafından 6/10/2006 tarihinde imzalanan nihai değerlendirme mutabakat zaptında yer alan görev tanımlarıyla ilgili olarak inşaat öncesi yapılması istenen görev tanımlarıyla ilgili bütün çalışmalar başarıyla tamamlanmış ve bu görev tanımlarının gözlenmesi, denetlenmesi görevini yerine getiren yerli veya yabancı uzmanlardan oluşan uzmanlar komitesi tarafından da teyit edilmiştir. Nihai değerlendirme, yani Ilısu nihai değerlendirme mutabakat zaptında yer alan görev tanımı faaliyetleri gerek inşaat işleri ile gerekse kredi teminiyle doğrudan bağlantılı olduğundan görev tanımı faaliyetlerinde yaşanabilecek herhangi bir gecikmenin kredinin sağlanmasını etkileyerek inşaat iş programında aksamalara meydan vermemesi, söz konusu görev tanımı faaliyetlerinin ve bunun paralelindeki inşaat işlerinin eş zamanlı olarak efektif ve hızlı bir şekilde yürütülmesi maksadıyla uzmanlar komitesinden uygun görüş alınarak görev tanımı faaliyetlerinin DSİ’nin denetiminde konsorsiyum tarafından yapılması uygun görülmüştür.

Nihai değerlendirme toplantısı mutabakat zaptında yer alan görev tanımı faaliyetlerinin kontrolü ve denetimi, Uzmanlar Komitesi ve DSİ bünyesinde kurulan proje uygulama birimi tarafından Ilısu’da yürütülmektedir. Kontrolü ve denetim işleri inşaat konsorsiyumu uhdesinde bulunma-maktadır.

Nihai değerlendirme mutabakat zaptı protokolü, ihracatçı kredi kuruluşlarının 7/7/2009 tarihli projeden çekilme yazısını müteakip kendiliğinden iptal olmuştur. Buna paralel olarak görev tanımı faaliyetleriyle ilgili inşaat grubunun yapacağı çalışmalar da kendiliğinden sona ermiştir. Bu sebeple bugüne kadar yapılan faaliyetlerle ilgili bir bedel ödenmemiş olup, kesin hesap çalışmaları neticesinde belirlenecektir.

Mersin Milletvekili Sayın Akif Akkuş’un sualine cevap: Efendim, DSİ Genel Müdürlüğümüzce yapılan İçel-Mut projesi pompa sulaması ile Mut ilçesi ve Palantepe, Mirahor, Barabanlı, Fakırca, Gençali, Ortaköy ve Yapıntı köylerine ait 4.163 hektar alan sulanmakta olup, Mut ilçesi ve köyleri için Göksu Nehri’ne yapılan su tahsisleri, 38 köye 3.584,3 litre/saniye su tahsis edilmiştir.

Bölgede il özel idaresi tarafından geliştirilen sulama projeleri için Göksu Nehri’ne yapılan su talepleri, belirli şartların sağlanması şartıyla karşılanmaktadır. Çiftçiler tarafından münferit sulamalar için su almak ve TEDAŞ’a tarımsal sulama abonesi olmak maksadıyla DSİ Adana VI. Bölge Müdürlüğümüze yapılan sulama izin başvuruları, DSİ Genel Müdürlüğümüzün 15/7/2009 tarihinde yayımlanan 7028 sayılı genel yazısı kapsamında karşılanabilmektedir.

Sayın Mevlüt Aslanoğlu’nun (6/1730) esas numaralı sözlü soru önergesine cevabım: Malatya Arapgir Göleti ve Sulaması Projesi tasdikli planlama raporuna göre Bolpınar Deresi üzerinde ve sulaması yağmurlama sistemine uygun olarak basınçlı borulu şebeke olarak inşa edilmiştir.

Gölet ve sulama projeleri, mevcut su kaynağı, toprak, topografya, bitki, iklim, ekonomik durum, sosyal ve kültürel durum gibi etkenler dikkate alınarak şartlara en uygun sulama yöntemi seçilip, daha sonra da bu sulama yönteminin gerektirdiği sulama sistemi planlanmaktadır. Ayrıca, söz konusu gölette sulama suyu ihtiyacını karşılayacak yeterli miktarda su mevcut olup yöre halkına hizmet etmektedir.

Yine Sayın Mevlüt Aslanoğlu’nun bir diğer, (6/1734) esas numaralı soru önergesi: Efendim, Malatya’da yatırımlar ihtiyaç ve bütçe imkânları göz önünde bulundurularak planlanmaktadır.

Malatya Çat Projesi: Projenin su kaynağı olan Çat Barajı’nda 1997 tarihinde su tutulmuş olup söz konusu baraj tamamlanmış ve geçici kabul o tarihte yapılmıştır.

Derme Çerkezyazısı sulamasında, 2009 yılı sonu itibarıyla, işin başından bugüne kadar yapılan çalışmalar neticesinde yüzde 85 fiziki gerçekleşme sağlanmıştır. İşin yıllık ödenek ihtiyaçları temin edildiği takdirde 2011 yılı sonunda bitirilmesi planlanmıştır. Bu projeye 2010 yılı için 40 milyon TL ödenek ayrılmıştır.

Darende Gökpınar sulaması için bugüne kadar yüzde 75 fiziki gerçekleşme sağlanmıştır. Toplulaştırma işlemlerinin 2010 yılında tamamlanması hâlinde işin tümümün 2011 yılında bitirilmesinin planlandığını az önce ifade etmiştim. Bu proje için, 2010 yılı için 10 milyon TL ödenek ayrılmıştır.

Boztepe Barajı, biliyorsunuz, 1997 tarihinde ihale edilmiş ve aynı yıl işe başlanmıştır. Baraj inşaatının sözleşmesine göre 22/11/2010 tarihinde bitirilmesi gerekmektedir.

Kapıkaya Barajı 1998 yılında ihale edilmiş ve 1998 yılında işe başlanmıştır. Biliyorsunuz, Yüksek Planlama Kurulu kararı gereği 2003-2006 yılları arasında iz bedelle durdurulmuştu. Baraj inşaatında bugüne kadar yüzde 73’lük bir gerçekleştirme sağlanmıştır. Barajın yıllık ödenek ihtiyaçları temin edildiği takdirde bu barajı da 2011 yılında bitirmeyi planladık.

Ayrıca, Malatya Kapıkaya sulaması uygulama ve kamulaştırma planlarının proje yapım işi de ihale edilmiş olup ve 2010 yılında bu proje de tamamlanacaktır.

Doğanşehir Söğüt Göleti: 2008 yılında yapımına başlanmış ve bu işte yüzde 63 fiziki gerçekleşme sağlanmıştır. İnşallah, sulama projesinde proje yapım çalışmaları da devam etmektedir ve 2010 yılında inşaat ihalesi yapılacaktır. Gölet devam ediyor.

Yoncalı Barajı’na gelince: Bildiğiniz gibi, bu barajla ilgili, 2003 yılından önce iz bedelle durdurulmuştu, projede planlama ve revizyonu tamamlıyoruz şu anda. İnşallah, bu yeni planlama ve revizyon çalışmalarından sonra yeniden ele alacağız.

Efendim, Manisa milletvekillerimizin soru önergeleri vardı.

Manisa Salihli Projesi Yeşilkavak Barajı planlama mühendislik hizmetleri işi ihale edildi, hâlen devam etmekte olup 2010 yılı içerisinde planlama raporu tamamlanacaktır. Planlama raporunun tamamlanmasından sonra diğer proje, kati proje yapımına geçilecektir.

Keza, Manisa Selendi Projesi: Ayanlar Barajı ve sulaması planlama mühendislik hizmetleri işi ihale edildi, 2010 yılında planlama raporu tamamlanacak ve hemen proje yapımına geçeceğiz.

Ayrıca Afşar-2 Barajı Manisa Alaşehir ilçesi arazilerinin sulama suyu ihtiyaçlarına yönelik olarak düşünülmüş ve ön incelemesi tamamlanmıştır. Aynı akarsuyun mansabında Afşar Barajı mevcuttur. Afşar Barajı’nın uzun süreden beri dolu savağından büyük bir miktarda su akmadığından dolayı ek regülasyon sağlayacak olan Afşar-2 Barajı’yla alakalı bazı ilave çalışmaların yapılması söz konusudur, çünkü yeteri kadar su yok, ondan sonra karar vereceğiz.

Yine, Sayın Mustafa Enöz’ün sorusu: Efendim, Çaltıcak Göleti’nin kati proje yapım çalışmaları tamamlandı, söz konusu gölet DSİ Genel Müdürlüğümüzün 2010 yatırım programına alındı ve ihalesi için 750 bin TL ödenek ayrıldı; bunun müjdesini de vereyim.

Efendim, Kelebek Barajı’nın kati proje yapım çalışmaları devam ediyor, 2010 yılı içerisinde tamamlanacak, projenin kati proje yapımı işine ait 2010 yılı ödeneği de 237.250 TL, yeterli ödenek vardır.

Yine, Sayın Mustafa Enöz’ün sorusu: Güneşli Projesi DSİ Genel Müdürlüğümüzün 2010 yılı yatırım programında tarım sektöründe 100 bin TL ödenekle yer almaktadır. Güneşli Barajı inşaatının 2010 yılında ihale edilebilmesi için toplam keşif bedelinin yüzde 10’u kadar bir ödenek gerekir. Ona bakacağız, Manisa’ya gittiğimde bizzat yerinde göreceğim.

BAŞKAN – Sayın Bakan, Manisa’yla ilgili soruları cevaplamanız bittiyse eğer…

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Evet, Manisa’yla ilgili bitti efendim.

BAŞKAN – Şimdi, o zaman bunu burada bırakıyoruz lütfen. Ancak 425’inci sıraya kadar olmuştur, gerisini…

OKTAY VURAL (İzmir) – Devam edelim, az kaldı efendim.

BAŞKAN – Az kalmadı efendim, 44 tane soru var, 28’inci cevaptayız.

OKTAY VURAL (İzmir) – 20.00’ye kadar var daha efendim.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Efendim, Sayın Faruk Çelik’e sorulan bir soru vardı, son olarak ben onu da cevaplandırayım, geri kalanları bilahare cevaplandırayım.

Sayın Malatya Milletvekili Ferit Aslanoğlu tarafından verilen bir soru önergesi vardı kayısı festivali sırasında yapılan duayla ilgili, onu hemen cevaplandırayım.

“Duayı yapan kişi Diyanet mensubu mudur?” diyor…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Evet, onu da cevaplayınız, sonra milletvekillerimizin soruları var, onları da cevaplayacağız.

Buyurun.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Malatya Belediye Başkanı Sayın Cemal Akın’ın, Tarım Bakanı Sayın Mehdi Eker, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş ve iktidar partisi Malatya milletvekilleri onuruna verdiği yemek sonrasında duayı yapan kişi Diyanet İşleri Başkanlığı personeli değildir. Organizasyon müftülük tarafından yapılmamıştır. Malatya Belediyesi, resmî olarak verdiği yemeklerde Diyanet İşleri Başkanlığı veya müftülük yetkililerinden dua etmek üzere personel talebinde bulunmamıştır. Sayın bakanların da bulunduğu resmî yemekler sonunda yemek duası yapılması yönünde Diyanet İşleri Başkanlığınca müftülüklere gönderilmiş bir talimat da bulunmamaktadır. Bunu da özellikle arz ediyorum.

Efendim, tabii, hepsine cevap veremedim ama geri kalanları da cevaplandıracağım.

Ben, sabrınız için teşekkür ediyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen, sizi biraz daha orada tutabileceğiz, diğer sorular gündemde kalacak ve daha sonra cevaplanacak.

Şimdi, soruları cevaplandırılan milletvekilleri ek açıklama için sisteme girmişler, onlara yerlerinden kısa bir söz vereceğim, birer dakika.

Sayın Bakan, siz oradan hemen cevap verirseniz…

Sayın Aslanoğlu, buyurunuz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan, son cevabınızdan geleyim. Eğer orada bir kötü niyet sezdiyseniz, kim olursa olsun, o insana “Kalk buradan, defol git.” demeniz gerekirdi ama bunu yapmadınız, bilginiz olsun.

Şimdi, hemen kısa kısa… Sulama birliklerinin İçişleri Bakanlığından, trafik memurluğundan, alınmasını -sekiz senedir dilimde tüy bitti- nihayet kabul ettiğiniz için çok gurur duyuyorum. Nihayet, sekiz sene sonra İçişleri Bakanlığı trafik memurluğundan DSİ’ye devrediliyor. Buna mutlu oldum. Ama enerji bedelleriyle ilgili “Bizim Bakanlığımızla ilgili değildir.” diyemezsiniz. Sulama birlikleri hepimizindir, onlara sahip çıkmak hepimizin görevidir. Yani başınızdan atamazsınız, topu Enerji Bakanlığına atamazsınız, sorun sizin sorununuzdur.

Şimdi, sadece kamuoyunun, milletvekillerinin dikkatine sunuyorum. 9.250 euroya uçak kiralama işini tüm kamuoyunun ve hepinizin vicdanına sunuyorum. Saati 9.250 euro

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Aslanoğlu.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Efendim, bağışlayın Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Anlaşıldı.

Şimdi cevap verecek misiniz? Cevap verilecek bir durum var mı?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Evet, müsaade ederseniz, hemen…

BAŞKAN – Tabii tabii, buyurun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkanım, Malatya’yla ilgili iki kelime edeceğim.

BAŞKAN – Lütfen… Birer dakika dedim arkadaşlarımız için.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Sayın Başkanım, değerli milletvekillerim; şunu ifade edeyim: Tabii orada dua yapan kişi bir din görevlisi değil. Yani vatandaşın birisi yapmış. Dolayısıyla onu özellikle belirttim zaten.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Hayır efendim, Belediye Başkanınız. (AK PARTİ sıralarından “Niye bağırıyorsun?” sesleri)

Efendim?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Yani Diyanet mensubu değil.

İkincisi, şunu ifade edeyim: Efendim, sulama birlikleriyle ilgili…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Ne diyorsun ya, ne diyorsun! Elini gözünü kaldırma! Ayıptır! Sen ne karışıyorsun, ne karışıyorsun?

BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu, lütfen sakin olunuz.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Sayın Vekilim, benim cevabımı dinlerseniz… Sayın Aslanoğlu, müsaade ederseniz…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Elini kolunu kaldırıyor ya!

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Sayın Aslanoğlu, müsaade ederseniz, bakın burada…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Dövecek misin? Hayret bir şey ya!

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Sayın Aslanoğlu, ben cevap veriyorum müsaade ederseniz.

Şimdi, efendim, özellikle şunu belirteyim: Sulama birlikleriyle ilgili kanunun hazırlanması için bütün gruplarla görüşmek durumunda kaldık. Hakikaten çok kapsamlı bir kanun ve neticede Bakanlar Kurulunda da kabul edildi. Önümüzdeki hafta muhtemelen yüce Meclise intikal edecektir. Benim özellikle yüce Meclisten talebim, bu kanunun bir an önce… Hakikaten çok önemlidir. Bütün grupların mutabakatı alındı, sulama birlikleriyle görüşüldü. O bakımdan bir an önce çıkarılması benim talebimdir.

BAŞKAN – Sayın Çöllü, buyurunuz.

HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Antalya) – Sayın Bakana teşekkür ediyorum.

Önergeme verdiği yanıtta planlamayla ilgili bir sorun olmadığını vurguladı. Ben öyle olmadığını düşünüyorum. Çünkü Kültür ve Turizm Bakanlığına da aynı soruyu sordum. Kendileri maddi hatalar olduğunu, düzeltileceğini söylediler. Benim ifade etmeye çalıştığım, planlamanın Ankara’da, masa başında yapılmaması gerektiği; bir şehrin planı hazırlanırken o ilin yerel yönetimleriyle, o ilin ilgili meslek ve sivil toplum örgütleriyle görüşülmesi gerektiğidir. Bunun yapılmasında fayda görüyorum.

Sayın Bakanım, önemli bir husus: Hatırlarsanız, Serik Nebiler köyündeki sulama kanallarının temizlenmesi konusunda sorumluluğun Sulama Birliğine ait olduğunu bildirmiştiniz bir önergemde ancak Sulama Birliğinin böyle bir imkânının olmadığını biz öğrendik. Bölge halkı panik içerisinde; bir sonraki yağmurlarda, kanallar temizlenmezse, bir sürü toprağın da yok olacağını söylüyorlar, yardımlarınızı rica ediyorlar.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Çöllü.

Buyurunuz Sayın Bakan.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Hemen cevap vereyim.

Sayın Milletvekilim, ben de aynı görüşteyim yani özellikle çevre düzeni planları hazırlanırken mutlaka ilgili kurum, kuruluşların… Zaten bu konuda talimat verdik, talep olması hâlinde…

HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Antalya) – Bundan sonra öyle olsun inşallah.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Hayır, zaten oluyor şu anda. Hatta talep olması hâlinde bizzat ekipler ilgili ile giderek, gerek vilayet, belediye başkanları, muhtarlar, sivil toplum kuruluşları, hepsiyle görüşerek onların da mutabakatı alınıyor. Bunu özellikle belirtmek isterim.

Bu Serik’le ilgili, sulama kanallarıyla ilgili ben bakayım. DSİ ile birlikte, Sulama Birliğiyle birlikte ortaklaşa bir temizlik yapsınlar.

HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Antalya) – Tamam, teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

Sayın Doğru…

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakana teşekkür ediyorum sorularıma vermiş olduğu cevaptan dolayı.

Akarsu yatakları açısından çok zengin olan ülkemizde bütün nehirlerde ekolojik yapıyı ve tarım durumunu etkileyen “HES” adı altında projeler uygulanmaya devam ediliyor. Bunlardan bir tanesi de Kelkit Irmağı üzerine kurulan Erbaa HES ve Reşadiye HES projeleridir.

Erbaa, Niksar’da ziraat odaları başta olmak üzere köylüsüyle, kentlisiyle herkes Erbaa HES Projesi’ne karşıdır, projenin iptal edilmesi istenmektedir. Özellikle oradaki ekolojik yapıyı bozuyor, su konusundan dolayı da özellikle köylülerin hepsi bu projenin iptal edilmesini istiyorlar. Projenin iptal edilmesini bekliyoruz.

Ayrıca, Reşadiye HES Projesi’yle ilgili olarak da Kelkit Irmağı etrafındaki orman yok olmaktadır. Ormanlar kesilmiş, topraklar Kelkit Irmağı’na dökülmüştür. Toprakları da ırmak vasıtasıyla su alıp götürmektedir ve büyük oranda da orman katliamı şu an itibarıyla burada vardır. Bununla ilgili de başta Reşadiye Belediye Başkanı Rafet Erdem olmak üzere oradaki halkın hepsi bu konuda ciddi manada rahatsız. Oradaki orman kesilmesin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

Buyurunuz.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Sayın Vekilim, Değerli Başkanım, sayın vekillerim; özellikle Erbaa HES’le alakalı ben de Tokat’a bizzat giderek yerinde gördüm ve neticede, bununla ilgili ÇED kararı da verilmedi. Yani, orada, vatandaşların, çiftçilerin zararına olacak bir duruma müsaade etmeyiz. Bunu da açıkça ifade ettim.

Ancak şunu da ifade edeyim: Bu hidroelektrik santraller çevreyi tahrip etmeyen temiz enerji kaynakları. Yani buna karşı çıkmak da fevkalade yanlıştır. Çünkü bizim temiz enerji kaynaklarına ihtiyacımız var. Biz enerjide dışa bağımlıyız. Dolayısıyla, bu temiz enerji kaynakları bütün dünyada yüzde 90’lar seviyesinde kullanılmış ama bizde çok daha düşük seviyelerde. Bunu da kullanmak durumundayız, çünkü hidroelektrik santral suyun gücünden istifade ederek elektrik üretiyor, çevreyi tahrip etmiyor. Bunda bir yanlışlık var. Çevreyi tahrip etmesine de müsaade etmiyoruz, kontrol ediyoruz. Denetimle ilgili de, biliyorsunuz, son zamanlarda bir de Denetim Yönetmeliği çıktı. Sıkı şekilde denetleyeceğiz. Ama bu zarar verenleri de kapatıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Enöz

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanımıza da verdiği cevaplardan dolayı teşekkür ediyorum.

Tabii, Manisa ve Gediz Ovası, bilindiği gibi, ülkemizin çok önemli tarım havzalarından bir tanesi. Sormuş olduğum altı baraj da son derece önemli. Bir an önce başlanması gerekiyor.

Tabii, bunların içerisinde Kırkağaç Gelenbe Çaltıcak Barajı’nın kati projesinin bittiğini ifade etti Sayın Bakanımız ve ayrıca, Gördes-Güneşli ve Güneşli Barajı’yla ilgili yerinde incelemeler yapılması gerektiğini ifade etti. Ben bir an önce bu Güneşli Barajı’nın yerinde incelenmesini talep ediyorum.

Tabii, ülkemiz ve dünya küresel ısınma dolayısıyla iklim değişiklikleri sebebiyle birtakım kuraklıklara gebe. Bu bakımdan bu barajların bir an önce gündeme daha ivedilikle alınmasını talep ediyorum ve saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Enöz.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Sayın Vekilim, zaten Manisa’ya çok büyük önem veriyoruz. Hakikaten, ovadaki mümbit bir arazi, sulanması lazım. Zaten görüldüğü gibi bunların hepsinin planlamasını ihale ettik. Pek çoğu da bu yıl bitecek. Planlaması bitenin anında ihalesini yapacağız. Zaten bütün vekillerimiz de konuyu yakinen takip ediyor, ben de takip ediyorum. Malumunuz, zaten ben geçenlerde Manisa’ya gelerek bizzat yerinde inceleme yaptım. Ayrıca Gördes Barajı bitti. Gördes’ten sulanacak alanlarla ilgili isale hattı da yıldırım hızıyla ilerliyor. Onu da özellikle burada vurgulamak isterim.

BAŞKAN – Sayın Köse…

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, Adıyaman ilinde 31 tane HES’in projelendirildiğini söylediniz ama -ben bir Adıyamanlı olarak- sekiz yıldır iktidardasınız ancak 3 tanesinin inşaatı devam etmektedir. Adıyaman bu Göksu Çayı’ndan gerçekten faydalanamıyor. Adıyaman’ın -tütün bitti- sulu tarıma geçmesi için yedi-sekiz senede hâlâ proje aşamasında olan Gömüken ve Koçali Barajı yerinde saymaktadır. Göksu Çayı’nın üzerinde Adıyamanlılar sizden bir baraj yapılmasını istiyor sulu tarıma geçilmesi için.

Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Köse.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adıyaman’a aslında -ben de Adıyaman’ın fahri hemşehrisiyim- hakikaten biz son yıllarda çok büyük destek verdik. Siz de biliyorsunuz, Çamgazi sulamasını tamamladık. Samsat sulaması ve pek çok göletin, dere ıslahlarının tamamı bitti. Hatta Adıyaman ilinin 2050 yılına kadar su ihtiyacını karşılayacak olan projeyi de bu sene bitireceğiz.

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Sayın Bakanım, o ayrı.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Diğer paketler ve çevre destekleri, onları siz de biliyorsunuz. Marifet iltifata tabi, bazen de takdir etmenizi bekliyoruz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Akkuş, en son soru olarak.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Bakan, Mut çevresindeki köylerle ilgili soru sormuştum. Bu köylerden “son sahil” diye tabir ettiğimiz Mut’un kuzeyinde kalan köyler gerçekten bir kanalla gelen sudan istifade ediyor ve ihtiyaçlarını gideriyor. Ancak Mut’un güneyinde kalan ve Göksu Nehri’nin hemen yakınında bulunan köylerimiz var. Bu köylerde “çakma kuyu” tabir edilen akarsuyun ya kendisinden doğrudan doğruya yahut da hemen yakınına açılan kuyulardan çekilen sular var, bunlara bu baraj inşaatlarından dolayı mâni olunuyor. Bu geçen yıl 2009 yazında gerçekten yaşandı ve yine bu köylerden aldığımız haberlere göre bu sene de yaşanacağa benziyor. Bu yüzden diyoruz ki bunlara izin verilmesi… Ne zamana kadar? Su sistemlerinin kurulmasına kadar.

Teşekkür ederim.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Sayın vekilim, az önce ifade ettim, ben tabii detayı söyleyemedim ama 38 tane köyün hepsinin taleplerini -ve hatta mahallelerin, burada bir kısmı da mahalle- mümkün olduğu kadar karşılıyoruz. Yani şu ana kadar -bu büyük bir rakam- 3.584,3 litre/saniye, yani yaklaşık 3,6 metreküp/saniye, 38 yerleşim birimine müsaade etmişiz, su tahsis etmişiz.

Gene varsa bakalım, olabilecekse, yani teknik açıdan mümkünse elbette ki köylerimize her türlü desteği vermemiz gerekir, çiftçilerimize her türlü desteği vermemiz gerekir. Ona bakalım, yeni talepler varsa onları tekrar bize bildirsinler lütfen, onu bizzat takip edelim.

BAŞKAN – Çok teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Efendim, ben de çok teşekkür ediyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum, çok sağ olun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Karabaş ve Sayın Sakık, sizler sisteme girmişsiniz ama sizin soru taleplerinizi yerine getiremiyorum çünkü sizin sözlü sorularınız bu sistemin içinde yok, onun için.

Teşekkürler.

Şimdi, alınan karar gereğince diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

4’üncü sırada yer alan, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/769) (S. Sayısı: 486) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler daha önceki oturumlarda tamamlanmıştı.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım efendim.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

On dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.23

                                 

(x) 486 S. Sayılı Basmayazı 24.3.2010 tarihli 77’nci Birleşim tutanağına eklidir.

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 19.34

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Fatih METİN (Bolu)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 79’uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

486 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın maddelerine geçilmesinin oylamasında karar yeter sayısı istenmişti.

Şimdi oylamayı tekrarlayacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

1’inci maddeyi okutuyorum:

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI TEŞKİLATI KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- 28/3/1983 tarihli ve 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

 “Türk-Alman Üniversitesi

EK MADDE 118- 30/5/2008 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti Hükümeti arasında imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Türkiye’de Bir Türk-Alman Üniversitesi Kurulmasına Dair Anlaşmaya göre İstanbul’da Türk-Alman Üniversitesi adıyla bir üniversite kurulmuştur.

Bu Üniversite, Rektörlüğe bağlı olarak;

a) Mühendislik Fakültesinden,

b) Fen Fakültesinden,

c) Hukuk Fakültesinden,

ç) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden,

d) Kültür ve Sosyal Bilimler Fakültesinden,

e) Yabancı Diller Yüksekokulundan,

f) Fen Bilimleri Enstitüsünden,

g) Sosyal Bilimler Enstitüsünden,

oluşur.”

BAŞKAN – 1’inci madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Akif Akkuş.

Buyurunuz Sayın Akkuş. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 486 sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 1’inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Bugün şehit olan kardeşlerimize de Allah rahmet eylesin diyerek sözlerime başlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu yasa teklifinin Millî Eğitim, Gençlik ve Spor Komisyonunda da görüşülmesi gerektiği kanaatindeyim ancak bu görüşülmedi. Bir eksiklik olarak bunu belirtiyor, sizlere tevcih ediyorum.

Almanya ile ülkemiz arasındaki karşılıklı ilişkilerin akademik alana da taşınması için 30/5/2008 tarihinde Berlin’de Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti Hükûmeti arasında Türkiye’de Bir Alman Üniversitesinin Kurulmasına Dair Anlaşma adıyla bir anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşmaya göre, Türkiye’de Almanca dilinde eğitim veren bir üniversitenin kuruluşu ve işleyişiyle ilgili hükümler içermektedir.

Değerli milletvekilleri, tabii, size şurada bir yazı göstermek istiyorum. “Almanya’da Türk lisesi olmazmış” diye belirtiyor. Bunu niye gösteriyorum? Yani benim bir üniversite mensubu olarak üniversiteye karşı çıkmamdan değil ama Almanya bize bir liseyi bile çok görürken Türkiye’de birkaç tane Almanca dilinde eğitim yapan lise var. Bir de şimdi, biz, bunlara bir üniversite açılması için izin veriyoruz ve bugün, dün, bu meselenin Sayın Merkel ile Sayın Başbakan arasında konuşulduğunu da gördük ve orada şöyle bir ifade kullanıldı: “Almanya’da da bir Türk lisesi kurulabilir.” Ama bu konuda ne bir girişim var ne de bir yazılı evrak var. Bunu bilmenizi istiyorum.

Değerli milletvekilleri, ekonomik, siyasi ve sosyal olarak ileri seviyede olan ülkeler, diğer ülkeler üzerinde çeşitli yollardan etkili olmaya çalışmaktadırlar. Bu cümleden olmak üzere, dağılma sürecine giren Osmanlı İmparatorluğu’nda Batı ülkeleri birçok okullar açarak Osmanlıyı etki alanlarına almaya çalışmışlardır. Osmanlıda yabancı okulların daha çok İmparatorluk sınırları içinde, din ve mezhepler esas alınarak, kendileri ve sağlanan imtiyazlar sayesinde elçilik yanlarında açılmış ve kendi çocuklarının faydalanması arzu edilmiş daha çok. Bilindiği gibi, Osmanlılar ilk imtiyazları “kapitülasyonlar” adı altında Fransızlara tanımışlar ve buna bağlı olarak 1583 yılında San Benua Lisesi Türkiye’de kurulmuştur. Bugün hâlâ San Benua Lisesi mevcuttur ve faaliyetlerini sürdürmektedir. Misyonerler tarafından açılan bu okul, misyonerlerin Osmanlı’daki ilk okuludur. 1800’lü yılların sonuna doğru bu okulları açan ülkeler çoğalmış ve okulların sayısı da artmıştır. Osmanlı Devleti’nin güçlü olduğu dönemlerde bu okullar devletin varlığı ve bütünlüğü açısından herhangi bir tehdit oluşturmazken, gerileme döneminde verilen imtiyazlarla yetinmeyen emperyalist ülkeler daha fazla imtiyaz talep etmişler ve bunda da muvaffak olmuşlardır. Fakat bunların denetimi bir türlü sağlanamamıştır ve ülkenin başına âdeta bela olmuşlardır bu açılan yabancı okullar. Tabii, Amerikan okulları, Alman okulları, Fransız okulları, Avusturya okulları, Hollanda okulları, İtalyan okulları, aklınıza gelebilen her ülke gelmiş, Osmanlı toprakları içerisinde, zayıflayan Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları içerisinde okullar açmışlardır. 1905 yılına gelindiğinde, Osmanlı sınırları içerisinde, bakıyoruz, altı yüz tane yabancı okul bulunmaktadır. Bütün bu okulların Osmanlı İmparatorluğu içinde kurulmasının sebepleri, Hristiyanlığı yaymaktan tutun Osmanlı’yı bölmek, yeraltı zenginliklerini istifadelerine almak, ülkeyi sömürge hâline getirecek fikrî zemini hazırlamak vesair gibi sebeplerdir.

Bugün Türkiye, ekonomik, sosyal ve kültürel bakımından kendi kendine yeterli olacak bir düzeyde bulunmaktadır. Elbette ki bazı eksiklikler vardır. Bu eksiklikler, yüz otuz dokuz üniversite bulunan bir ülkede millî ve ciddi bir programla kısa sürede giderilebilecek sorunlardır diyorum.

Değerli milletvekilleri, herhangi bir ülkede diğer bir ülke üniversite kurabilir ve o ülkede faaliyetini sürdürebilir. Bu kurulan üniversitenin kurulduğu ülkenin kanun ve kurallarına uygun olarak hizmet vermesi esası söz konusudur.

Ülkemizde bir Alman üniversitesinin kurulmasına karşı olmamız için bir sebep bulunmamaktadır. Birçok vatandaşımızın yaşadığı bir ülke olmasından dolayı böyle bir Türk-Alman üniversitesinin kurulması uygun olmakla beraber, devletlerarası ilişkilerde “mütekabiliyet” yani “karşılıklılık” ilkesinin gözetilmesi ve bu doğrultuda Almanya’da da benzer bir üniversitenin kurulması gerekmektedir. Çünkü, bu üniversitenin isminin Türk-Alman Üniversitesi olmasına karşılık, kuruluş aşamasında ve daha sonraki çalışmalarında ücret ve giderlerinin Türkiye tarafından karşılanacak olması, bunu bir zorunluluk hâline getirmiştir. Yani üniversitenin getireceği mali yük, oldukça fazladır. Almanya’nın sadece akademik personel konusunda yardım sağlamasının yeterli olmadığını, kaldı ki, bu personele ödenecek ücretin de Türkiye tarafından ödenmesi söz konusu olacaktır. Üniversitelerimizde her branşta faaliyet gösterecek ve Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşılayacak öğretim üyelerinin bulunduğu bilinmelidir. Halbuki, böyle bir sosyal ve kültürel müessesenin ortaya çıkmasında ekonomik yükün de ortak paylaşılması gerekirdi.

Günümüzde Almancanın önemini kaybettiği malumunuzdur. Almanlar Kanada’nın Quebec bölgesinde ve Güney Afrika Birliğine göçmen taşımaya çalışmaktadırlar, bugün, göçmen taşımaya çalışıyorlar. Yani Türkiye’den bir aile “Ben buralara gidip Almancayı ana dil olarak benimseyeceğim.” dediğinde buraya bunlar göçmen olarak götürülebilmektedirler. Yani Almanca konuşanların sayısını artırmak istemektedirler ve bu şartları kabul edenlere ayni ve nakdi yardımlar yapmaktadırlar. Durum böyleyken, biz Almanca eğitim yapacak bir üniversiteyi âdeta rica minnet getirmeye çalışıyoruz gibi bir pozisyondayız.

Almanya’nın öğretim elemanı desteği yanında devlet ve özel sektör olarak mali ve teknik yardım yapılacağı belirtilmekle beraber, bu desteklerin ne ölçüde olacağı belli değil. Üniversitelere yabancı öğrenci alım sisteminde değişiklikler yapıldığı, 2010 yılından itibaren üniversitelerin uluslararası sınavlarda ve kendi yapacakları sınavlarla yabancı öğrenci kabul edebilecekleri, eşitlik ilkesini zedeleyecek ve birçok kargaşayı, olumsuzluğu beraberinde getirecektir. Kurulacak olan bu üniversiteye Galatasaray Üniversitesinin örnek olacağı belirtilmekle beraber, böyle bir imtihan sistemiyle öğrenci alması önemli bir fark olarak ortaya çıkmaktadır. Bu, üniversite daha kurulmadan verilen bir imtiyazdır; imtiyazların ülkeleri nereye götürdüğünü daha önce belirtmiştim.

Türkiye’nin herhangi bir okul veya üniversite açılmasında kimseye taviz vermesi gerekmez. Bu yasayla kurulacak olan Türk-Alman Üniversitesi mühendislik, fen, hukuk, iktisadi ve idari bilimler, kültür ve sosyal bilimler fakülteleri ile yabancı diller yüksekokulu ve fen bilimleriyle sosyal bilimler enstitülerinden oluşacaktır. Bütün bu birimler bir üniversitenin meydana gelmesinde uygun birimlerdir.

Bu yasayla kurulmakta olan Türk-Alman Üniversitesi yabancı bir ülke adıyla anılması bakımından da dikkat çekmektedir. Galatasaray Üniversitesinin daha önce buna benzer şartlar altında kurulduğu Sayın Millî Eğitim Bakanı tarafından belirtildi ancak onun isminde ilk bakışta Fransa’yı çağrıştıracak bir görüntü bulunmamaktadır; dolayısıyla, Türk-Alman Üniversitesi yerine ismi -atıyorum- Orta Avrupa veya Elmadağ Üniversitesi olabilirdi.

Türkiye'de Bir Türk-Alman Üniversitesi Kurulmasına Dair Anlaşma metninin 8’inci maddesinin birinci paragrafında “Türk Tarafı, üniversitenin kurulması için gerekli arazi, bina ve altyapıyı sağlayacak; aynı zamanda üniversitenin sürekli giderlerini karşılayacaktır.” denmektedir. İkinci paragrafında ise “Alman Tarafı, danışmanlık ve finansal katkılarla üniversitenin yapılandırılmasına ve işletilmesine destek verecektir.” denmektedir.

Değerli milletvekilleri, bugün, ülkemizde bir Alman kadar Almanca bilen ve onu öğretebilecek çok sayıda yetişmiş elemanımız bulunmaktadır ama Almanlar diyor ki: “Biz oradan size Almanca okutmanları göndereceğiz.” Buna hiçbir şekilde ihtiyaç bulunmamaktadır.

Değerli milletvekilleri, yüksek eğitimin ana dilimiz olan Türkçeyle yapılıyor olmasının…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.

AKİF AKKUŞ (Devamla) – Peki, tamamlıyorum; teşekkür ederim.

…gelişmekte olan ülkeler için de önemli bir özellik olduğunu belirtti bir arkadaşımız konuşurken, “Bu bize cumhuriyetin bir hediyesidir.” dedi ancak son zamanlarda birçok üniversitemiz maalesef Türkçe yanında yabancı dille eğitim yapmaktadır ve bunların sayısı da artmaktadır.

Ülkemizde üç veya dört adet sosyal bilimler lisesi bulunuyor. Sosyal bilim fakültesinin bununla bir alakası olabilir mi bilmiyorum, oradan gelecek öğrencilerin buraya kolayca kaydırılması için.

Sonuç olarak, bu yasa ile kurulmaya çalışılan Türk-Alman Üniversitesinin, mütekabiliyet esasına göre, Almanya’da da benzer bir üniversitenin kurulma çalışmalarının başlamasına ve kuruluş aşamasına gelmesine kadar ertelenmesi gerektiğine inanıyorum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Akkuş.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Necla Arat. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Arat.

CHP GRUBU ADINA NECLA ARAT (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair 486 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerine Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunmaktayım.

Ben de konuya geçmeden önce Hakkâri’de şehit düşen 3 evladımıza rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum. Yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyorum.

Sayın milletvekilleri, bu kanun tasarısı, Türkiye Cumhuriyeti tarafından İstanbul’da bir Türk-Alman Üniversitesi kurulmasına ilişkin bir tasarıdır. İçerisinde mühendislik, hukuk, fen, iktisadi ve idari bilimler, kültür ve sosyal bilimler fakülteleri ile yabancı diller yüksekokulu, fen bilimleri ve sosyal bilimler enstitülerinin yer alacağı bu üniversite, Türkiye ile Almanya arasında imzalanan uluslararası anlaşma uyarınca Türk mevzuatına tabi bir devlet üniversitesi olarak kurulmaktadır. Yapılan anlaşma uyarınca bu üniversitenin kurulması için gerekli olan arazi, bina ve altyapı ve sürekli giderler Türk tarafınca karşılanacaktır, Almanya ise kısa ve uzun süreli akademik personel sağlayacaktır. Burada katkı yönünden bir dengesizliğin söz konusu olduğuna işaret etmek gerekiyor.

Türk-Alman üniversitesinin kurulması aynı zamanda Alman sanayi şirketleri ile Alman üniversitelerinin bilgi ve deneyimlerinin ülkemiz yükseköğrenimine taşınması gibi olumlu bir yönü taşımakta, öğrenci değişimi yapmak gibi olanakları da içermektedir. Eğitim dilinin Türkçe ve Almanca olacağı, yerine göre de İngilizceden yararlanılacağı ifade edilmektedir anlaşmada. Bu üniversitede, Türkiye’de Almanca eğitim veren ya da Almanca ders programları uygulayan liselerden mezun olan öğrenciler için yüzde 50 oranında bir kontenjan ayrılacaktır. Bu öğrencilerin yanı sıra, Almanya’daki liselerden mezun Türk öğrenciler de bu üniversitelere başvurabileceklerdir.

Sayın milletvekilleri, hiç kuşku yok ki hem Almanya’yla karşılıklı ilişkilerin geliştirilmesini sağlamak hem de yeni bir üniversite kazanmak, olumlu karşıladığımız ve iyimserlikle baktığımız bir durumdur. Ne var ki kurulacak üniversitenin mali yükümlülüklerinin büyük ölçüde Türkiye Cumhuriyeti tarafından üstlenilmiş olması, altyapı yatırım maliyetlerinin ne kadar yüksek olduğunu bildiğimiz için, bizi kaygılandırmaktadır. Üstelik, üniversite için İstanbul veya civarında henüz bir arazinin de belirlenmemiş olduğunu biliyorduk ama Sayın Başbakan, son dakikada, Beykoz’da bu işe tahsis edilmiş 120 dönümlük bir fidanlığın bulunduğunu söylemiştir. Bu tahsis olayının da arka planını bilmiyoruz, bilmek istememiz herhâlde doğal hakkımızdır diye düşünüyorum.

Sayın milletvekilleri, bizim, daha önce, altyapı hazırlıkları ve mali olanakları sağlanmadan kâğıt üzerinde onaylanan üniversiteler için dile getirdiğimiz bütün eleştiriler bu üniversite için de geçerlidir. Bilindiği üzere, biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, ister devlet ister vakıf üniversitesi olsun, üniversitelerde altyapının çok önemli olduğunu, fiziksel kapasitenin -özellikle yurtlar dâhil olmak üzere- öncelik taşıdığını defalarca vurgulamıştık. Nitekim, dört beş yıl önce kurulmuş üniversitelerin bina, laboratuvar, kütüphane, spor tesisleri, sosyal, kültürel yapıları, yurt olanakları bütçe ve ödenek yetersizliklerinden gerçekleştirilemezken, devletimizin yeni ve ağır bir yük altına girmesi ne ölçüde rasyoneldir sorusunu da kendimize sormadan edemiyoruz. Bir örnek vermek istiyorum, birkaç gün önceki bir gazete haberinde “Tıp fakültesinin adı var kendi yok” başlığı altında hem de yerleşik bir üniversitemiz olan Muğla Üniversitesinde Bakanlar Kurulu Kararı ile iki yıl önce kurulan tıp fakültesinin dekanı ve 9 öğretim üyesi olduğu hâlde ortada ne fakülte ne de öğrenci bulunmadığından, fakülte hastanesinin temelinin dahi atılmamış olduğundan söz edilmektedir ve bu arada, fakültenin dekanı, iki yıldır fakültenin açılamadığını, boşuna maaş aldıklarını söylemektedir.

Sayın milletvekilleri, ülkemizde Türk-Alman Üniversitesi kurulmasının yanı sıra -daha önceki arkadaşımın da dile getirdiği gibi- devletler arası karşılıklılık ilkesi uyarınca Almanya’da da bir Türk-Alman üniversitesi kurulacağına ilişkin bir girişimden söz edilmektedir ama bu, söylenti düzeyinde kalmaktadır çünkü Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti Hükûmeti arasında imzalanmış olan anlaşmada böyle bir madde bulunmamaktadır. Bunun yerine, Sayın Başbakan, şimdi, basından öğrendiğimize göre, Almanya’daki Türk liselerini kabul ettirme çabası içerisine girmiştir ancak Sayın Merkel, Almanya’da eğitim dili Türkçe olan okulların açılması önerisine sıcak bakmamaktadır. Zaten sözlü düzlemde kalan ve yazılı anlaşmayla bağlanmayan bu gibi konular ne yazık ki daha sonra hep olumsuz sonuçlar almamıza neden olan konulardır.

İşte, bu ve benzeri olumsuz örneklere rağmen, bir yeni üniversitenin kurulmasını genelde olumlu bir adım olarak görüyoruz ama biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu öneriye oy vermeme kararındayız. Üniversiteler kurulurken ve yeni kontenjanlar açılırken geleceğe yönelik istihdam olanaklarının da mutlaka planlanması gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz burada. Çünkü, hepinizin bildiği gibi ülkemiz, içinde bulunulan ekonomik darboğazda, yüzde 25 oranında çok yoğun bir genç işsizliği sorununu da yaşamaktadır. Bu durumun yakında sosyal patlamalara neden olabileceği gerçeği göz ardı edilmemelidir.

Sayın milletvekilleri, sözlerime son vermeden önce, başka bir konuya da değinmek istiyorum. 486 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın, ülkemizi ziyaret eden Federal Almanya Başbakanı Sayın Merkel’e bir jest olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine alındığı türünden bir sezgiyi çoğumuz paylaştık sanırım. Her ne kadar Sayın Bakan bunun yalnızca bir rastlantı olduğunu ifade ettilerse de bu oldukça tartışma götürür bir rastlantı gibi görünmekte. Esasen, Sayın Merkel de Türkiye’de Türk-Alman Üniversitesinin bir an önce hayata geçirilmesini istediğini, bu konunun uzun süredir sürüncemede kaldığını ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin yapacağı düzenlemeleri beklediğini dile getirmiştir. Bayan Merkel’in istekleri bu kadarla kalmamıştır; istekleri arasında, Türk-Alman Üniversitesinin yanı sıra, Kıbrıs’a çözüm, Ankara Protokolü’nün yerine getirilmesi, havaalanları ve limanların Rumlara açılması, tam üyeliği unutup imtiyazlı üyeliğe, ortaklığa razı olmamız gibi talepler de bulunmaktadır. Bütün bunları izlerken Mustafa Kemal Atatürk’ün “Bağımsızlık benim karakterimdir.” özdeyişini içim burkularak anımsadım sayın milletvekilleri.

Sayın milletvekilleri, sağlıklı demokrasilerin ancak özgür ve bağımsız ülkelerde ve tüm yurttaşlarına insanca yaşama koşullarını sağlayabilen sağlıklı siyasal ortamlarda kurulabileceği unutulmamalıdır. Bu ortamlar, çeşitli bağımlılıklar, işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk ve baskılar kol gezerken sözde yasal ya da anayasal değişikliklerle oluşturulamaz. Örneğin, “Darbe Anayasası” diyerek değiştirilmeye çalışılan 80 Anayasası’nın bir ürünü olan YÖK baş tacı edilerek ve ona Anayasa Mahkemesine üye seçme yetkisi verilerek demokrat da olunamaz. Bu nedenle kendi kendimize, “İç ve dış çevresel koşullardaki değişimle, iyi bir eğitimin sağlayacağı kafalardaki değişim gerçekleşmeden yasaların değiştirilmesi acaba işlevsel midir?” sorusunu da sormamız gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

NECLA ARAT (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu sorunun yanıtını ise ünlü bir 20’nci yüzyıl düşünüründen vereceğim. Şöyle diyor bu düşünür: “Yazılı anayasalar ya da yasal buyrultular eğer vatandaşların kafalarında yazılmış olan bir anayasanın ifadesi değillerse hiçbir bağlayıcı güçleri ve yetkileri olamaz.”

Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Arat.

Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel. (BDP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Tuncel.

BDP GRUBU ADINA SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 486 sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 1’inci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, kanun tasarısı hakkında görüşlerimi belirtmeden önce, Türkiye sosyalist ve devrimci hareketi açısından bir dönüm noktası olan Kızıldere katliamı hakkında birkaç şey söylemek istiyorum.

12 Mart 1971 Muhtırası sonrası yakalanan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’a idam cezası verilmiştir. Denizlerin idamını engellemek isteyen ve bunun için eylem yapan 10 devrimci öğrenci Mahir Çayan, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Ertan Saruhan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz, Ahmet Atasoy, Cihan Alptekin ve Ömer Ayna 30 Mart 1972 tarihinde Tokat’ın Niksar ilçesinin Kızıldere köyünde güvenlik güçleri tarafından sağ yakalanabilecekken öldürülmüştür. Ne yazık ki hâlen Kızıldere katliamının sorumlularının açığa çıkarılıp yargılanması için hiçbir adım atılmamıştır. Türkiye'nin demokrasi mücadelesi açısından hem Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamı hem de Denizlerin idamına karşı devrimci dayanışma içerisinde iken Mahir Çayan ve arkadaşlarının katledilmesi Türkiye tarihi açısından kara bir leke olarak durmaktadır. Bu vesileyle, demokratik, bağımsız, halkların kardeşliğine dayalı bir Türkiye için mücadele eden Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve arkadaşlarını saygıyla anıyor ve katliamın faillerinin açığa çıkarılacağını ve yargılanacağını umuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarihsel, sosyal ve ekonomik ilişkilerimizin olduğu Almanya ile ortak çalışmaların artırılmasını, bu vesileyle ekonomik, kültürel ve eğitim alanında iş birliğinin geliştirilmesini önemli bulmaktayız. Türkiye’de İngilizce ve Fransızca eğitim veren devlet üniversiteleri varken, Almanca eğitim veren lise olmasına rağmen Almanca eğitim veren bir üniversite bulunmamaktadır. Üniversitelerin açılması karşılıklı ilişkiler açısından önemli olacaktır ancak burada üniversitenin kurulmasında sadece Türkiye üzerinde bir sorumluluk olmamalı, bu sorumluluklar Almanya devleti ile ortaklaşa paylaşılmalıdır. Yine, bu üniversiteye girecek Almanya’dan öğrencilerin hangi şartlarda gireceği netleşmelidir.

AKP Hükûmeti Almanya’yla kültürel ilişkilerin geliştirilmesini önemserken, Almanya’da bulunan Türk öğrencilerin kendi ana dillerini öğrenmelerinin öğrencilerin başarısı açısından önemli olduğunu ifade ederken ve Sayın Başbakan asimilasyonu bir insanlık suçu olarak ifade ederken ne yazık ki AKP İktidarı Kürt yurttaşlara karşı uygulanan asimilasyon politikasının bizzat yürütücüsü olmaktadır. Ülkemizde milyonlarca Kürt vatandaşımızın ana dilde eğitim talebi, Kürtçe eğitim veren üniversite kurulması talepleri bölücü talep olarak değerlendirilmektedir. AKP neden böyle bir girişimi kendi yurttaşları için yapmıyor? AKP İktidarının bu ikiyüzlü politikası üniversitelerce talep edilen “Kürdoloji” bölümü yerine “yaşayan diller” adı altında bir bölüm kurulması da bu asimilasyoncu politikanın bir sonucudur ve Kürt halkının anadilde eğitim talebini karşılamaktan çok uzaktır. Dünyada otuz ülkede bulunan Kürdoloji bölümlerinin Türkiye’de açılmamasının gerekçesini bilimsel nedenlerle açıklaması zor. Türkiye'nin eğitim anlayışındaki ayrımcı, farklı kimlik ve kültürleri yok sayan anlayışı değişmeden gerçek anlamda bilimsel ve demokratik bir eğitim sisteminin görüşülmesi mümkün değildir.

BAŞKAN – Sayın Tuncel, bir dakika.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremizin konuşmanın bitimine kadar uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Buyurunuz.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın milletvekilleri, Türkiye’de eğitim sistemi ve eğitim hakkı kamusal bir hizmet olarak görülmeli ve ister devlet üniversitelerinde olsun ister vakıf üniversitelerinde olsun piyasalaşmış bir eğitim sisteminin önüne geçilmelidir. Çeşitli bahanelerle yeterli bütçenin olmadığı söylense de bunun böyle olmadığı ve istenirse eğitime daha çok bütçe aktarılabildiği herkes tarafından bilinmektedir.

2009 yılı için yükseköğretime ayrılan pay rakamsal olarak 8 milyar 772 milyon TL’dir ve gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 0,79’una denk gelmektedir; bu oran, ülkemizde yükseköğretime ne kadar önem verildiğinin görülmesi açısından önemlidir. Ayrıca ayrılan yükseköğrenim bütçesinin yüzde 52’sini yani 4 milyar 572 milyon TL’sini personel harcamaları oluşturmaktadır. Bu anlamda 2009 yılı eğitim ve yükseköğrenim bütçesi, tıpkı geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi yoksulluk politikaları ve paralı eğitim uygulamalarını sürdüren bir yapıda oluşturulmaktadır. Hükûmet “bütçe yok” diyerek, ekonomik krizler bahane ederek kaynak sorununu harçlara yapılan zamlarla öğrencilerin ve emekçi ailelerin omuzlarına yüklemektedir. Birçok genç, kendi istediği, hayalini kurduğu, yetenek ve becerilerine uygun mesleği değil iş bulma kaygısıyla üniversite ve bölüm tercihleri yapıyorlar. Bu durum hem bilim insanı yetiştirilmesini engellemekte hem de gençlerin üretimini engellemektedir. Bu şekilde işsiz ya da iş bulsa da yaptığı işte mutsuz bir gençlik yetiştiriyoruz. Sonra da diyoruz ki gençler fikirler geliştirsin, Türkiye’yi ileriye taşısın. Katı, ezber sistemine dayanan, bilimsellikten uzak bir eğitim sisteminde bu beklentiler nasıl gerçekleştirilebilir?

Sayın milletvekilleri, diğer bir konu, Hükûmet “Türkiye’de her ilde en az bir üniversite açtık.” diye övünürken üniversitelerde bilimsel makale ve çalışmaların üretilmediği görülmektedir. TÜBİTAK’a bağlı birimlerin 2008 yılı içinde yaptığı araştırmada nüfus büyüklüğü üzerinden bin kişi başına bilim insanı, bilimsel araştırma kapasitesi, yapılan yayınların atıf alması yönünde pek de istenilen düzeyde olmadığını görüyoruz. Türkiye adresli üretilen bilimsel yayınların etki değeri düzeyi ise dünya, OECD ülkeleri ve Avrupa Birliği ülkeleri ortalama değerinin yaklaşık üçte 1’i kadardır.

1981-2007 döneminde ülkemizde üretilen yayınların hem Avrupa Birliğinde ve hem de ABD’de üretilen yayınların yüzde 1,8’i kadar olduğu görülüyor. Dünyada sosyoekonomik duruma bağlı olarak 5 fen bilimleri alanında yapılan yayına karşılık 1 sosyal bilimler yayını yapılmaktadır. Avrupa’da bu oran yedide 1 oranındayken, Türkiye’de bu oran yirmi yedide 1 düzeyindedir. Görüldüğü üzere, sadece nicelik olarak üniversitelerin sayılarını artırmak çözüm olmamakta, niteliğe dair uzun vadeli ve sosyal devlet anlayışı temelinde bir bilim politikasına ihtiyaç vardır.

Sayın milletvekilleri, yıllarca bin bir emekle okuyan, üniversite eğitimi sonrasında açıkta bırakılan, yok sayılan, görmezden gelinen üniversite mezunu gençler, kendi eğitim alanları dışındaki işlerde çalışmak zorunda kalıyorlar. Avrupa ülkelerinde üniversite bölümlerinin kontenjanları belirlenirken uzun vadeli istihdam politikaları ile ileride mezun olduklarında iş bulma sorunlarıyla karşılaşmaları engellenmektedir. Oysaki Türkiye’de bölüm kontenjanları ya da açılan üniversiteler hiçbir araştırma ya da politika üretmeden artırılmakta, bölümlerden mezun gençlerin iş bulmaları ve istihdam sorunları giderilmemektedir. Türkiye'nin en büyük sorunu, artık kronikleşmiş hâlde olan, acil etkin uygulamalarla çözüm bekleyen işsizlik sorunudur. Her 4 gençten 1’inin işsiz olduğu Türkiye’de ne yazık ki gençlerden bir işsiz ordusu yaratılmıştır. Bölümlere göre işsizlik veri çalışmaları ilk defa TÜİK tarafından geçen sene yapılmıştır. Araştırmada, en son mezun olunan okul ve mezun olunan alana bakıldığında, geçen yıl en fazla işsizlik oranının yüzde 31,3 ile sosyal hizmetler alanında olduğu tespiti yapılırken, sanatta yüzde 24 ile ikinci sırada, ulaştırma hizmetleri ve çevre koruması yüzde 21,1, bilgisayar mezunu olanların işsizlik oranıysa yüzde 20,6 olarak belirlenmektedir. Gazetecilik ve enformasyon mezunlarının yüzde 19,1’i işsiz kalırken, lise mezunlarının da yüzde 18’i işsiz. Sadece bu verilere bakıldığında bile Türkiye’nin etkin bir eğitim ve istihdam politikalarına ihtiyacı vardır.

Sayın milletvekilleri, üniversitelerin temel bir sorunu da farklı görüş ve düşüncelere tahammülsüzlüktür. Üniversiteler, fikirlerin özgürce tartışıldığı, demokratik bireylerin kendilerini ifade etmede özgür alanların yaratıldığı, kişilerin değil fikirlerin çatıştığı kurumlar olmalıdır. Bu yüzden üniversitelerde öğrencilerin ve öğretim üyelerinin özgürce politik düşüncelerini belirtebilmeleri gerekirken, bu düşünceleri tartışabilecekleri demokratik ortamın oluşturulması bir zorunluluktur. Ne yazık ki Türkiye tarihinde, özellikle 1980 darbesinden sonra, üniversitelerde politik düşüncelerinden dolayı muhalif olan, sol görüşlü ve demokrat olan öğrenciler ırkçı saldırılara ve baskılara maruz kalmaktadır. Her geçen gün Türkiye’nin farklı illerindeki üniversitelerde çeşitli grupların saldırıları gerçekleşmekte ve öğrenciler, bu baskılardan dolayı can güvenliği olmadığı için okuldan uzaklaşmak durumunda kalmakta, eğitimine devam edememektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu ırkçı ve insanlık dışı saldırılar ve baskılar artık liselerde de sıkça görülür duruma gelmiştir. Birkaç çarpıcı örnekle bu saldırıların boyutlarını ifade etmek istiyorum. İstanbul, İzmir, Ankara, Malatya ve Antalya gibi birçok ildeki üniversitelerde onlarca baskı ve saldırı olayları yaşanmıştır. Örneğin, Ege Üniversitesinde Kürt ve sol görüşlü öğrencilere saldırılarak, 3 öğrencinin evlerinde sopayla darp edildiği ortaya çıkmıştır. En son İstanbul Çekmeköy ilçesinde Mehmetçik Lisesinde Tekel işçilerine destek verdiği için 24 öğrenci zorla okuldan uzaklaştırılmıştır. Çok kısa bir süre önce, Malatya’da Doğanşehir Meslek Lisesinde Ülkü Ocaklarının desteklediği bir grup tarafından saldırıya uğrayan 10 öğrenci, okul yönetimi ve müdürü tarafından, güvenlikleri sağlanmadığı gerekçesiyle okuldan uzaklaştırılmışlardır.

Ayrıca, saldırılar bununla sınırlı kalmamakta, Kürt öğrenciler, hem öğretmenler hem okul yönetimleri hem de sağ görüşlü öğrenciler tarafından psikolojik baskıyla karşı karşıya kalmaktadırlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Tuncel, lütfen bitiriniz.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) – Üniversitelerin gerçek işlevini yerine getirebilmesi ve düşüncelerin özgürce açıklandığı kurumlar hâline dönüştürülmesi için, üniversiteler başta olmak üzere, eğitim kurumlarında meydana gelen ve iddia edilen bu ırkçı ve ayrımcı saldırıların, baskıların ortaya çıkartılması, tüm öğrencilerin din, dil, ırk ve kültürü ne olursa olsun eşit ve özgür eğitim alabilmelerinin önündeki engellerin kaldırılması gerekmektedir.

Bu vesileyle, sadece üniversite açmak yetmiyor, üniversitelere kontenjanlar açmak yetmiyor; önemli olan, orada gerçekten bilim insanı yetiştirmek, bilim insanı yetiştirebilecek ortamların yaratılmasıdır. Bu olmadığı takdirde sadece yeni üniversiteler açmış oluyoruz, başka bir değeri olmuyor ne yazık ki.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Tuncel.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 31 Mart 2010 Çarşamba günü saat 13.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 20.12