DÖNEM: 23 CİLT: 64 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
76’ncı
Birleşim
23 Mart 2010 Salı
(Bu Tutanak
Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge
ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. -
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMA
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Malatya
Milletvekili Öznur Çalık’ın, 17-18 Mart 2010
tarihlerinde Malatya’da meydana gelen don afetine ilişkin gündem dışı konuşması
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
2.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, 21 Mart Nevruz Bayramı ve önemine ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana ve Türkiye’nin
pek çok bölgesinde bulunan bazı ilçe ve belde belediyelerinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
17-18 Mart 2010 tarihlerinde Malatya’da meydana gelen don afetine ilişkin
açıklaması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
2.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan’ın, 17-18 Mart 2010 tarihlerinde Malatya’da meydana
gelen don afetine ilişkin açıklaması ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
3.- Elâzığ
Milletvekili Mehmet Necati Çetinkaya’nın 17-18 Mart
2010 tarihlerinde Malatya’da meydana gelen don afetine ilişkin açıklaması ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
4.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, 17-18 Mart 2010
tarihlerinde Malatya’da meydana gelen don afetine ilişkin açıklaması ve Tarım
ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in
cevabı
5.- Muş Milletvekili
M. Nuri Yaman’ın, 21 Mart Nevruz Bayramı’na ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun (6/1612) esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi (4/193)
2.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, (2/499) esas
numaralı Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/194)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19
milletvekilinin, işsizlik sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/631)
2.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 25 milletvekilinin, Mersin’deki tarım ürünleri
yetiştiricilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/632)
3.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 25 milletvekilinin, Mersin ilinde işsizlik ve
yoksulluktaki artışın araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/633)
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, işsizlik sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/634)
C) Tezkereler
1.- Bazı
milletvekillerine, belirtilen sebep ve sürelerle izin verilmesine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1127)
2.- Şanlıurfa
Milletvekili Mustafa Kuş’a ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/1128)
VII.-
ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Gündemdeki
sıralama ile 485 ve 477 sıra sayılı kanun tasarılarının İç Tüzük’ün 91’inci
maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin
Danışma Kurulu önerisi
VIII.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- 477 sıra
sayılı Kanun Tasarısı’nın temel kanun olarak görüşülmesinin İç Tüzük’ün 90 ve
91’inci maddelerine aykırı olması nedeniyle Danışma Kurulu önerisinden
çıkarılması gerektiğine ilişkin Oturum Başkanının tutumu hakkında
IX.-
SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan’ın, elektrik zammı ile ilgili açıklamasına ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısıdan sözlü soru
önergesi (6/885) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
2.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
THY Malatya merkez ofisinin kapatılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1005)
ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
3.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
THY çağrı merkezindeki işten çıkarmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1006)
ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
4.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
sulamada kullanılan elektrik borçlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1017) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
5.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, THY dış hat seferlerinde
bazı gazetelerin alınmadığı iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1039) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
6.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, THY’daki
çağrı merkezlerinde çalışanlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1047) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
7.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, İstanbul’daki hizmet binasının taşınmasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1195) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
8.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, hazırlandığı iddia edilen bir kanun tasarısı
taslağına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1202) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek’in cevabı
9.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, personel arasındaki ücret farklılıklarına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1204) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
10.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, denetim tazminatı alamayan bazı personele ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1205) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
11.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuş’un, otuz yaş üstü araç sahiplerinin sorunlarına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1223) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
12.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, bir medya grubuna
verilen vergi cezasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1279) ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşek’in cevabı
13.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, “varlık barışı”
uygulamasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1284) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek’in cevabı
14.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, bütçe revizyonuna
ve temel ihtiyaç maddelerinde KDV indirimine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1326) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
15.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, yapılandırılan vergi
borçlarını ödeyemeyenlerin durumuna ilişkin sözlü soru önergesi (6/1348) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
16.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep TEDAŞ Müdürlüğünün oluşturduğu kaynağa
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1369) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
17.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, gelir uzmanlığına yapılan atamalara ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1452) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
18.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, gelir uzmanlığına yapılan atamalara ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1453) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
19.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, gelir uzmanlığına yapılan atamalara ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1454) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
20.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’taki çiftçi birliklerinin elektrik
borçlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1516) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek’in cevabı
21.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, bazı çiftçilerin TEDAŞ’a
olan borçlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1591) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek’in cevabı
22.- Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış’ın, elektrik sayaçlarının değiştirilmesine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1600) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
23.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, otomobillerden alınacak bir vergiye ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1623) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
24.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuş’un, Tarsus sahil bandındaki tesislerin tahsislerine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1667) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
25.-Mersin
Milletvekili Akif Akkuş’un, çiftçilerin elektrik borçlarına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1670) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
26.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, tarımsal sulamada kullanılan elektrik borçlarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1685) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
27.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, Adana’daki işsizlik oranını azaltacak
çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1720) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek’in cevabı
28.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, Adana’daki işsizlikle ilgili proje ve
yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1721) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
29.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, Adana’daki işsizliğe yönelik projelere ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/1722) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
30.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan’ın, emeklilere yapılan zammın kaynağına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1752) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
31.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Midyat’taki elektrik kesintilerine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1784) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
32- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, yatırım
araçlarının vergilendirilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1791) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
33.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Erbaa ilçesindeki bir binanın Gazi Osman Paşa
Üniversitesine devredilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1841) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
34.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Erbaa ilçesindeki bazı binaların Adalet
Bakanlığına devredilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1842) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
35.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, tüpgazdaki
ÖTV’ye ilişkin sözlü soru önergesi (6/1867) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
36.-Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, esnaf ve sanatkârların
vergi borçlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1885) Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek’in cevabı
37.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, RTÜK’e alınan personele
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/914)
38.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
Kayısı Festivalindeki yemek duasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/918)
39.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, DSİ’nin verdiği HES
yapım izinlerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/991)
40.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
DSİ’nin sulama birliklerine devrettiği su kanallarına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1018)
41.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, yükseköğrenim öğrenci-lerinin yurt ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1038)
42.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, Topkapı Sarayındaki
personel durumuna ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1040)
43.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, ulaşımda akaryakıt
desteği sağlanmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1041)
X.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYON-LARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
3.-
Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak
İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana
Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S.
Sayısı: 458)
4.- Yurtdışı
Türkler Başkanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun; Türk Dünyası İşbirliği ve Koordinasyon Başkanlığı
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/805, 2/549) (S. Sayısı: 485)
XI.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Pandemi Kuruluna ve
bir aşının prospektüsüne ilişkin sorusu ve Sağlık
Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/11932)
2.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, yeni kamu personel rejimi çalışmalarına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/12061)
3.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, vekâleten
yürütülen üst yönetim görevlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/12240)
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Atatürk'e hediye edilen Kur'an-ı
Kerim’in sergilenmesine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/12481)
5.- Hakkâri
Milletvekili Hamit Geylani’nin, Hakkâri’de dağıtılan
kömürlere ve hava kirliliğine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/12602)
6.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Osmaniye’deki atık su bertarafına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/12653)
7.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, atık suların bertarafına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
(7/12655)
8.- Muğla
Milletvekili Metin Ergun’un, Fethiye-Kumluova’daki kanalların ıslahına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman
Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/12724)
9.- Mersin
Milletvekili İsa Gök’ün, bir ormanlık alanın işgal edildiği iddialarına ilişkin
sorusu ve Çevre
ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/12728)
10.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, üniversite mezunlarının
istihdamına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/12733)
11.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, bir köydeki tahribat
iddiasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/12759)
12.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelik’in, Mersin’deki turizm yatırımlarına ilişkin sorusu ve
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
(7/12760)
13.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Lara-Kundu bölgesindeki plan çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür
ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/12761)
14.- Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış’ın, Yıldız Sarayı Müzesinde tarihî eşyaların hurdaya
çıkarılarak satıldığı haberlerine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/12762)
15.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, Seferihisar’ın,
“sakin şehir” üyeliğinin desteklenmesine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/12763)
16.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir parti faaliyeti için resmî yazıyla bilgi
istenmesine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/12764)
17.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, AB Genel Sekreterliği müşavirliklerine yapılan
atamalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Egemen Bağış’ın cevabı (7/12804)
18.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekici’nin, Yozgat İŞKUR İl
Müdürlüğüne yapılan başvurulara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/12828)
19.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara’da bazı tarihî eserlerin bulunduğu
alanlardaki çalışmalara ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/12917)
20.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, katkı ve öğrenim
kredisi geri ödemelerine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/12963)
21.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’daki özürlülere yönelik meslekî
rehabilitasyon hizmetlerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın
cevabı (7/12986)
22.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enöz’ün, Rusya’ya yapılan
ihracata yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayan’ın cevabı (7/12989)
23.- İstanbul
Milletvekili Necla Arat’ın, Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneğinin burs projesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın
cevabı (7/13082)
24.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, banka promosyonunun
kullanımına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat
Pakdil’in cevabı (7/13160)
I- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.00’te açılarak beş oturum yaptı.
Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
küçük esnaf ve sanayicinin vergi ve sigorta borçlarının yeniden
yapılandırılmasına ilişkin gündem dışı konuşmasına Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım;
Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, Elâzığ’daki depreme
ve depremin meydana getirdiği sorunlara,
Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, demokrasinin
geliştirilmesinin işsizlik ve açlığın giderilmesinin üzerindeki etkilerine,
İlişkin gündem
dışı konuşmaları ile Yozgat Milletvekili Osman Coşkun’un, 18 Mart Şehitleri
Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 95’inci yıl dönümüne ilişkin
açıklamasına Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç;
Cevap verdi.
Yozgat
Milletvekili Osman Coşkun,
Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan,
Ankara
Milletvekili Zekeriya Akıncı,
Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut,
Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdal,
18 Mart Şehitleri
Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 95’inci yıl dönümüne ilişkin birer
açıklamada bulundular.
Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19
milletvekilinin:
Ana dilinde
eğitim konusunun araştırılması (10/627),
Toplumsal olaylar
sonucu cezaevinde bulunan çocukların sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi (10/628),
Terörle Mücadele
Kanunu’na muhalefetten dolayı tutuklu bulunan çocukların sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/629),
Doğu ve Güneydoğu
Anadolu’daki kadın intiharlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi (10/630),
Amacıyla birer
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2’nci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/499) (S. Sayısı: 321),
3’üncü sırasında
bulunan, Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına
Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para
Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/761)
(S. Sayısı: 458),
5’inci sırasında
bulunan, Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasının Ana Sözleşmesinde
Değişikliğin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu’nun (1/786) (S. Sayısı: 460),
6’ncı sırasında
bulunan, Uşak Milletvekili Nuri Uslu’nun, 6831 Sayılı
Orman Kanununa Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Çevre ile Tarım,
Orman ve Köyişleri Komisyonları Raporlarının (2/325)
(S. Sayısı: 417),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
4’üncü sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen
ve görüşmelerine devam olunan Biyogüvenlik Kanunu
Tasarısı ile Çevre, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler, Avrupa Birliği Uyum
ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları Raporları
(1/789) (S.Sayısı: 473) kabul edildi ve kanunlaştı.
23 Mart 2010 Salı
günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 18.28’de son verildi.
|
|
Şükran Güldal MUMCU |
|
|
|
Başkan Vekili |
|
|
|
|
|
|
Murat ÖZKAN |
|
Yusuf COŞKUN |
|
Giresun |
|
Bingöl |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 104
II.- GELEN KÂĞITLAR
19 Mart 2010 Cuma
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, Türkiye’de kaçak olarak bulunan
yabancılara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12523)
2.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, küçük esnaf ve sanatkarın
korunmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12524)
3.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, özelleştirme sonrası Türk Telekomun
durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12525)
4.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçay’ın, alışveriş merkezlerine yönelik düzenleme yapılmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12528)
5.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalı’nın, dinleme ve takiple ilgili bazı
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12530)
6.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalı’nın, Kamu İhale Kurumu tarafından iptal
edilen İzmir metrosu ihalesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12531)
7.- Eskişehir Milletvekili
Fehmi Murat Sönmez’in, Hacettepe Tıp Fakültesindeki
bir tedavi ünitesinin durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12532)
8.- Mersin Milletvekili Kadir
Ural’ın, Dışişleri Bakanlığı konutuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12534)
9.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan’ın, TMSF’nin satışlarına ve
özelleştirmelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12536)
10.- İstanbul Milletvekili Durmuşali
Torlak’ın, Pendik ilçesinin bazı köylerindeki imar sorununa ilişkin Bayındırlık
ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12537)
11.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Antalya’daki belediyelerin
İller Bankasına olan borçlarına ilişkin Bayındırlık ve İskan
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12538)
12.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, özürlü istihdamındaki
teşvik uygulamasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12539)
13.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici’nin,
Musabeyli Barajı Projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12544)
14.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, Yuvarlakçay’a kurulacak hidroelektrik santralinin çevreye
etkilerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12545)
15.- Edirne Milletvekili Bilgin Paçarız’ın, Ergene Havzasındaki çevre
sorunlarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12546)
16.- Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim’in,
Giresun’daki HES projelerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12547)
17.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün,
muhtarların ekonomik sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12550)
18.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Antalya’daki belediyelerin
denetimlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12551)
19.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Antalya’daki belediyelerin
atık altyapısına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12552)
20.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, terör
zararlarının tazminine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12553)
21.- Siirt Milletvekili Osman Özçelik’in, bir
teröristin cesedinin teslimine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12554)
22.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un,
Adıyaman-Kahta’da öldürülen kız çocuğuna ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12555)
23.- Mersin Milletvekili Kadir Ural’ın, ABD’li bir generalin Türkiye
ziyaretine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12556)
24.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın,
TEKEL işçilerinin eylemine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12557)
25.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un,
yerel eşitlik birimi kadrosuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12558)
26.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un,
illerde toplumsal cinsiyet eşitliği komisyonu kurulmasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12559)
27.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, TEKEL işçilerinin eylemine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12560)
28.- Bursa Milletvekili H. Hamit Homriş’in,
Batman-Beşiri Belediyesinde işten çıkarılan işçilerin mağduriyetine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12561)
29.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici’nin,
Yozgat Defterdarlık Hizmet binasının yıkım işine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12564)
30.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, TEKEL işçilerine yönelik
çözüm önerilerine ve işçilerin banka hesaplarına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12565)
31.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, sözleşmeli personelin
özür grubu atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12566)
32.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın,
bir öğretmene verilen ceza ve ödüllere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12567)
33.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, dershanelere ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12568)
34.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici’nin,
Yozgat’ta tarımın desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12574)
35.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici’nin,
Yozgat’ta bazı tarımsal uygulama çalışmalarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12575)
36.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, Yuvarlakçay’a kurulacak hidroelektrik santralinin tarıma
etkilerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12576)
37.- Muğla Milletvekili Gürol Ergin’in, çiftçilerin Tarım Kredi
Kooperatiflerine olan borçlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12577)
38.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un,
hayvancılıktaki hibe desteklerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12578)
39.- Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu’nun, hayvancılık sektöründeki teşviklere ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12579)
40.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Eğribel
Geçidine tünel yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12580)
41.- Samsun Milletvekili Suat Binici’nin,
Vezirköprü-Durağan karayolundaki trafik güvenliğine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12581)
42.- Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in,
yüksek hızlı trenin sefer güvenliğine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12582)
43.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün,
bazı ulaşım projelerinin güzergahlarına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12583)
44.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Türk Telekomun
gayrimenkullerine ve STK’lara verilen arazilere
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12584)
45.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, Sri Lanka’da gözlem altında
bulunan iki kaptana ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12585)
46.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın,
Afganistan’daki Türk birliklerinin görevlerine ilişkin Milli Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12590)
No.: 105
22 Mart 2010 Pazartesi
Tezkere
1.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1126) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.03.2010)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Tunceli Milletvekili
Kamer Genç’in, Kumköy Regülatörü ve HES’in devrine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1918) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/03/2010)
2.- Mersin Milletvekili Behiç
Çelik’in, karayollarındaki trafik güvenliğine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1919) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/03/2010)
3.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, bir beldenin yolunun yapımına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1920) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/03/2010)
4.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık’ın, formasyon eğitiminde aranan şartlara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1921) (Başkanlığa geliş tarihi:
08/03/2010)
5.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, eczanelerden ilaç alımının SGK sistemine
bağlanmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1922) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/03/2010)
6.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köyün yol sorununa ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1923) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
7.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerde sel taşkınları nedeniyle
yapılacak çalışmalara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1924) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
8.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı faaliyetlere ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1925) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
9.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki bazı çalışmalara ilişkin Çevre
ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1926) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
10.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, çiftçi destekleme ödemelerine haciz
konulmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1927) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
11.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köyün içme suyu şebekesine ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1928) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
12.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köyün yol sorununa ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1929) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
13.- Adana Milletvekili
Kürşat Atılgan’ın, TSK’nın bir uçak alım sözleşmesine
ilişkin Milli Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1930) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/03/2010)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, banka
promosyonunun kullanımına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
yazılı soru önergesi (7/13160) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
2.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, bazı eski milletvekillerine
yapılan ödemelere ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru
önergesi (7/13161) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
3.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Edremit’te Körfez
Üniversitesi kurulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13162)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/03/2010)
4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’taki kamu binalarının
jeolojik etütlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13163)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/03/2010)
5.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un,
sabit hatlardaki ücretlendirmeye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13164) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/03/2010)
6.- İzmir Milletvekili Harun Öztürk’ün,
kullanma izni bulunmayan yapılara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13165) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/03/2010)
7.- İzmir Milletvekili Harun Öztürk’ün,
sivil toplum kuruluşlarına bütçeden yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/13166) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/03/2010)
8.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun,
Çatalzeytin TOKİ afet konutlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13167) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/03/2010)
9.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, KOBİ’lerin
desteklenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13168) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10/03/2010)
10.- İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un,
TRT’nin yaptırdığı programlara ve personel alımına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/13169) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
11.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in,
Bursa’da depreme yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13170) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
12.- Afyon Milletvekili Halil Ünlütepe’nin,
Marmara Depreminden sonra getirilen vergilere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/13171) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
13.- Kocaeli Milletvekili Hikmet Erenkaya’nın,
özürlü TEKEL işçilerinin istihdamına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13172) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
14.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, bazı illerde depreme yönelik
çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13173) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10/03/2010)
15.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, deprem vergisi olarak bilinen
vergilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13174) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/03/2010)
16.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, ABD Başkanı ile görüşmesine ve
Ermeni tasarısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13175)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
17.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, Sabahattin Ali’nin ölüm
olayına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13176) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/03/2010)
18.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un,
meslek yüksekokulu mezunlarının sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/13177) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
19.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, işsizliğe ve meslek
edindirme kurslarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13178)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
20.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, kamu kuruluşlarının bir
otelde yapılan toplantılarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13179) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
21.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Kamu Personeli Seçme
Sınavına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13180) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/03/2010)
22.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, muhtarların
sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13181) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10/03/2010)
23.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, kredi kartı
borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13182) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
24.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, çiftçilerin kredi
kullanımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13183) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10/03/2010)
25.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, ÖSYM sınavlarında
alınan ücrete ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13184) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10/03/2010)
26.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, cezaevlerinde tecrit
uygulandığı iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13185) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/03/2010)
27.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in,
cezaevlerinde yapıldığı iddia edilen bazı uygulamalara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13186) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/03/2010)
28.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, bazı
tutukluların nakil talebine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13187) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/03/2010)
29.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ın ilçelerinde Sosyal
Güvenlik Merkezi açılmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13188) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/03/2010)
30.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün,
işçi emeklilerinin maaşından yapılan bir kesintiye ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13189) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
31.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, kayıt dışı istihdama ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13190)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
32.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Antalya’daki işsizliğe ve
meslek edindirme kurslarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13191) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
33.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Medula
Reçete Provizyon Sistemine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13192) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
34.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı
illerde sel taşkınları nedeniyle yapılacak çalışmalara ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13193) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
35.- Edirne Milletvekili Bilgin Paçarız’ın, Hamzadere
ve Çakmak Barajlarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13194) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
36.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, bir taşocağı için
verilen ÇED raporuna ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13195) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
37.- İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek’in,
bir yatırım teşvikine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali
Babacan) yazılı soru önergesi (7/13196) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
38.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün,
Gaziantep’teki çiftçilerin Ziraat Bankasına kredi başvurularına ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/13197)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
39.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’teki
sanayicilere verilecek enerji destek primlerine ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/13198)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
40.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Batman Gümrük Müdürlüğünün kapatılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Hayati
Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/13199) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
41.- Edirne Milletvekili Bilgin Paçarız’ın, Edirne Gümrüğündeki bir
uygulamaya ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi
(7/13200) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
42.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Irak seçimlerine gözlemci heyet
gönderilmesine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13201)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/03/2010)
43.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, bazı
ülkelerdeki terör örgütü kamplarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13202) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
44.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın,
otoprodüktörlerin elektrik enerjisi satışına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13203) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/03/2010)
45.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici’nin,
Maden İşleri Genel Müdürlüğünün bir AB Projesine ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13204) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/03/2010)
46.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici’nin, Maden
İşleri Genel Müdürlüğündeki personel yönetimine ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13205) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/03/2010)
47.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Kemalpaşa ilçesinde
verilen bir taşocağı ruhsatına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13206) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
48.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, belediyelere gönderilen
ödeneklere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13207)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/03/2010)
49.- İstanbul Milletvekili Durmuşali
Torlak’ın, Kadıköy Salı Pazarının taşınmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13208) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/03/2010)
50.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya
Jandarma Er Eğitim Tabur Komutanlığının taşınacağı iddiasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13209) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/03/2010)
51.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici’nin,
görev şehidi yakınlarının kamuda istihdamına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13210) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/03/2010)
52.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün,
Kırıkkale Belediyesi işçilerinin ücretlerinin zamanında ödenmediği iddialarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13211) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/03/2010)
53.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, bazı
belediyelerin hafta tatili gününü değiştirmeye çalıştığı iddiasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13212) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
54.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in,
Adana’daki trafik suçları ve kazalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13213) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
55.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in,
Elazığ’daki depreme ve depremlere yönelik önlemlere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13214) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
56.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, uyuşturucuyla mücadeleye
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13215) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/03/2010)
57.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, Tekirdağ Kültür Merkezinin yapımına ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/13216) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08/03/2010)
58.- Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu’nun, Çimpe Kalesinin
restorasyonuna ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13217) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/03/2010)
59.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’te tarih ve
kültür varlıklarına yönelik çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13218) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
60.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın,
Bingöl’deki belediyelere aktarılan kaynağa ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13219) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/03/2010)
61.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın,
Meram Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin özelleştirilmesine
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13220) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/03/2010)
62.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici’nin,
özelleştirilen kuruluşların geçici personel olarak istihdam edilen
çalışanlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13221)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/03/2010)
63.- Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın, TEDAŞ’ın aydınlatma direkleri için yaptığı ödemelere
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13222) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/03/2010)
64.- Hakkari Milletvekili Hamit Geylani’nin,
ücretli öğretmen istihdamına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13223) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/03/2010)
65.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, okulların güvenliğine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13224) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/03/2010)
66.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Simav
ilçesine Fen Lisesi açılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13225) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/03/2010)
67.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı
illerdeki okullarda ilkyardım seti bulundurulmasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13226) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
68.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı
illerdeki okullarda ilkyardım seti bulundurulmasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13227) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
69.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in,
öğretim üyeleri hakkındaki intihal iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13228) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
70.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in,
bir lisede yaşandığı iddia edilen olaylara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13229) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
71.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Antalya’nın üniversite
giriş sınavındaki başarı durumuna ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13230) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
72.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, okul bahçelerinin otopark
olarak kullanılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13231) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
73.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Antalya’daki öğrenci
yurtlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13232)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
74.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, bazı dönemlerde ek
ders ücretlerinin kesilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13233) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
75.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, yargı tarafından
ataması iptal edilen personele ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13234) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
76.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın,
döner sermayelerden alınan paylara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13235) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
77.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, trafik kazası geçirenlere verilen sağlık
hizmetlerinin bedelinin ödenmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13236) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/03/2010)
78.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, bir sağlık ocağındaki sağlık
personeli açığına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13237) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08/03/2010)
79.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, bir hastane yönetimiyle
ilgili iddialara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13238)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
80.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, OSB’ler bedelsiz arsa tahsisine
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/13239) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08/03/2010)
81.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Kemalpaşa OSB’nin
genişleme alanındaki kamulaştırmalara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13240) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
82.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, hayvancılık sektöründeki bir
desteklemeye ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13241) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/03/2010)
83.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün,
tarımsal sulamadaki elektrik borçlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13242) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/03/2010)
84.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, hayvan alımlarında hibe
desteği uygulamasının yaygınlaştırılmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13243) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/03/2010)
85.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
hayvancılıktaki bir teşvik uygulamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13244) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
86.- Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu’nun, gıda denetimlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13245) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10/03/2010)
87.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, bir sel felaketinden
etkilenen çiftçilere yapılacak desteklemelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13246)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
88.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, çiftçilerin sulamada
kullandıkları elektrik borçlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13247) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
89.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, gübre, mazot ve et
fiyatlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13248) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
90.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, et ve süt ürünleri
ihracatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13249) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
91.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un,
e-telgraf sistemine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13250)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/03/2010)
92.- Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu’nun, İpsala Hudut Kapısı yol çalışmalarına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13251) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/03/2010)
93.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın,
Bursa’nın hava ulaşımına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13252) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/03/2010)
94.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın,
Konya dış çevre yolu projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13253) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/03/2010)
95.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, bir tren yolu inşaatında
oluşan soruna ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13254)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
96.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, yerel basına ilan desteğine
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/13255) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/03/2010)
97.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, AB fonlarının kullanımına
ilişkin Devlet Bakanından (Egemen Bağış) yazılı soru önergesi (7/13256)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2010)
98.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, 1973’te ölen bir kişiye
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13257) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/03/2010)
99.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın,
“Andımız”la ilgili açıklamasına ve Danıştaya sunulan savunmaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13258) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/03/2010)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, istisnai memuriyet kadrolarına yapılan atamalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11808)
2.- Balıkesir Milletvekili
Ergün Aydoğan’ın, domuz gribi aşılarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11847)
3.- Eskişehir Milletvekili
Fehmi Murat Sönmez’in, hasta hakları ihlallerine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11849)
4.- Antalya Milletvekili
Hüsnü Çöllü’nün, yenilenen bir hastanedeki kapasite
kullanımına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11850)
5.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, özürlü istihdamına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11851)
6.- Antalya Milletvekili
Hüsnü Çöllü’nün, Antalya balıkçı barınağı projesine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12516)
7.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürk’ün, Poyrazköy’de ABD
Konsolosluğunun bir aracının görüldüğü iddiasına ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12518)
8.- Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Amasra’ya kurulması
planlanan termik santrale ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12519)
9.- İstanbul Milletvekili
Hasan Macit’in, TEKEL bünyesindeki bir şirketin yönetimine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12592)
10.- Hakkari
Milletvekili Hamit Geylani’nin, bir olayla ilgili
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12593)
11.- Sinop Milletvekili Engin
Altay’ın, okullarla ilgili bazı verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12594)
12.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, bir
belediyenin yaptığı itfaiye eri alımı sınavına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12595)
13.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, bazı özelleştirmelere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12597)
14.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, konut ve taşıt kredisi
kullanıcılarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12598)
15.- İstanbul Milletvekili Ümit Şafak’ın, Sinop’taki belediyelere
yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12599)
16.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Tire-Yenişehir Göleti projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12600)
17.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Menemen ilçesindeki bazı
köylerin su sorununa ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12601)
18.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in,
kadın istihdamına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12603)
19.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, Marmaray Projesinde arkeolojik kazılarda çalışanların
durumuna ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12604)
20.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın,
parti binalarına yönelik saldırılara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12605)
21.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, özel
güvenlik bürolarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12606)
22.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın,
Van’da boşaltılan köylere geri dönüşe ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12607)
23.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın,
Uludere’de bir minibüsün taranması olayına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12608)
24.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Tut ilçesinde ham toprak
vasıflı arazilerin kiraya verilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12609)
25.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Menemen ilçesindeki bazı
köylerin sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12610)
26.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, İzmir İl Özel İdaresine
ait araç ve makine parklarının kullanımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12611)
27.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Tire ilçesinin bazı
köylerindeki sorunlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12612)
28.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Tire ilçesindeki bir
köyün bazı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12613)
29.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Tire ilçesindeki bir
köyün sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12614)
30.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Menemen ilçesindeki bir
köyün yol ve okul sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12615)
31.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Menemen’deki bir köyün
bazı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12616)
32.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın,
Uludere’de bir minibüsün taranması olayına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12618)
33.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, bazı
mali verilere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12619)
34.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Antalya’da belediyelerinin
aldığı Hazine yardımlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12620)
35.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, elektrik borçlarının
faturalandırılmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12621)
36.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, bazı belediyelerin
aldıkları Hazine yardımına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12622)
37.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun,
Sinop’taki belediyelere yapılan Hazine yardımlarına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12623)
38.- Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın,
Balya ilçesindeki lise binası ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12624)
39.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, bir soruşturma raporuna ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12625)
40.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Ankara’da otopark olarak kiraya
verilen okul bahçelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12626)
41.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın,
İstanbul’daki bazı projelere ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12631)
42.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, THY
seferlerindeki gecikmelere ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12632)
43.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, doğalgaz
ve petrol ithalatına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12633)
44.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın,
Kürtçe Kuran meali çalışmasına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı
soru önergesi (7/12635)
No.: 106
23 Mart 2010 Salı
Tasarılar
1.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Irak Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği
Antlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/834)
(İçişleri ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.3.2010)
2.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Örgütü
(UNIDO) Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı (1/835) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.3.2010)
Teklifler
1.- Gaziantep Milletvekili
Hasan Özdemir ve 20 Milletvekilinin; Devlet Memurları Kanunu, Emniyet Teşkilatı
Kanunu ile Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/637) (İçişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.3.2010)
2.- Tunceli Milletvekili
Şerafettin Halis’in; Tarihi Sinop Cezaevinin “Sabahattin Ali Müzesi”
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/638) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.3.2010)
3.- Trabzon Milletvekili
Süleyman Latif Yunusoğlu ve 14 Milletvekilinin; 8/6/1984 Tarihli ve 233 Sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/639) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.3.2010)
4.- Denizli Milletvekili
Hasan Erçelebi ve 2 Milletvekilinin; 2972 Sayılı
Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/640) (Anayasa ile İçişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.3.2010)
5.- Mersin Milletvekili Akif
Akkuş ve 21 Milletvekilinin; Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/641) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.3.2010)
6.- Diyarbakır Milletvekili
Akın Birdal’ın; 17.03.1981 Tarih ve 2429 Sayılı
Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunun 2. Maddesinin (C) Bendinin
Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi (2/642) (İçişleri Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.3.2010)
7.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün; 2429 Sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller
Hakkında Kanunun 2’nci Maddesinin A Bendinin Değiştirilerek 21 Mart Gününün
Resmi Tatil ve Nevruz Bayramı İlan Edilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/643)
(İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.3.2010)
8.- Bursa Milletvekili Ali
Koyuncu ve 4 Milletvekilinin; 5683 Sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve
Seyahatleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/644)
(İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.3.2010)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Tunceli Milletvekili
Kamer Genç’in, Elazığ’daki depremin Tunceli’de oluşturduğu hasara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1931) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
2.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, Reşadiye’deki bir alanın turizm bölgesine dönüştürülmesine ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/1932) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/03/2010)
3.- Karaman Milletvekili
Hasan Çalış’ın, gıda fiyatlarındaki artışların dar ve
sabit gelirlilere etkisine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/1933) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
4.- Karaman Milletvekili
Hasan Çalış’ın, işsizliğe ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/1934) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12/03/2010)
5.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, bir kısmı
kurutulan bir gölün kuş cenneti olarak turizme açılmasına ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1935) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
6.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Çıldır ilçesinin bazı köylerindeki baz istasyonu ihtiyacına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1936) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
7.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir okulun ek derslik ihtiyacına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1937) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bir
bürokrat hakkında basında çıkan iddialara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/13259) (Başkanlığa geliş tarihi:
08/03/2010)
2.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, 1995’teki Gazi
olaylarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13260) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/03/2010)
3.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, TOKİ’nin konut üretimine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/13261) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/03/2010)
4.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin,
A Milli Futbol Takımının teknik direktörüne ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/13262) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
5.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Fen Edebiyat
Fakültesi mezunlarına formasyon için getirilen not
şartına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13263) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/03/2010)
6.- İstanbul Milletvekili Durmuşali
Torlak’ın, mülkiyet sorunu olan Hazine arazilerine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/13264) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
7.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
kurban kesimi organizasyonlarındaki yolsuzluk iddialarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/13265) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
8.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, dahilde işleme rejimi kapsamındaki ürünlerin iç piyasaya
sürülmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13266) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12/03/2010)
9.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un,
Adana’da bir hastanede yaşandığı iddia edilen olaya ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/13267) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
10.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, müzelerdeki hırsızlık
olaylarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13268) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/03/2010)
11.- Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner’in, TEKEL’e ait bazı arsalara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/13269) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
12.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, Elazığ depremindeki afet
yönetimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13270) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/03/2010)
13.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, bazı yakınlarının mal
varlıklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13271) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12/03/2010)
14.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, Ege Bölgesinde depreme yönelik
çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13272) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12/03/2010)
15.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adli
Tıp Kurumuna ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/13273)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/03/2010)
16.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün,
Müsteşarın İstanbul’daki görüşmelerine yönelik iddialara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13274) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
17.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Müsteşarın İstanbul’da
yaptığı bir görüşmeye ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/13275)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
18.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Kelkit ırmağı üzerindeki HES projelerine
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13276) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12/03/2010)
19.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Reşadiye’deki HES projeleri
uygulamalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/13277)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
20.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, Samsun’da özel sektöre
devredilen hidroelektrik santrale ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13278) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
21.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, TRT
2’de yayınlanan bir habere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/13279)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
22.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, tarihi bir caminin tamir
ve tadilatına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/13280) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/03/2010)
23.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, TRT’nin yayın
politikasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/13281) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/03/2010)
24.- Hakkari Milletvekili Hamit Geylani’nin,
kolluk personeli hakkındaki soruşturmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13282) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/03/2010)
25.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat İtfaiye Müdürlüğünün
taşınmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13283)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
26.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta itfaiye aracı
bulunmayan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13284) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
27.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, vali ve kaymakam odalarına
Başbakanın fotoğrafının asılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13285) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
28.- İstanbul Milletvekili Ümit Şafak’ın, muhtarların özlük haklarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13286) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/03/2010)
29.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in,
kaçak bir tesisin yıkımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13287) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
30.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in,
Elazığ’da meydana gelen depremdeki afet yönetimine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13288) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
31.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana
Büyükşehir Belediyesindeki rüşvet iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13289) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
32.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, Ankara Büyükşehir
Belediyesinin toplu taşımacılıktaki politikasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13290) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
33.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın,
Ankara Resim ve Heykel Müzesindeki kayıp eserlere ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13291) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
34.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın,
Karun Hazinesinin yurt dışına kaçırılan parçalarına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13292) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
35.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, Samsun’da kapatılan sağlık
kuruluşlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13293)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
36.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un,
Adana’da uyuşturucu bağımlılarının tedavisine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13294) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
37.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in,
Adana’da gripten dolayı ölümlere ve aşı çalışmalarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13295) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
38.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in,
Osmaniye’de gripten dolayı ölümlere ve aşı çalışmalarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13296) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
39.- Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu’nun, Keşan’a ilçe tarım binası yapılmasına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13297) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
40.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici’nin, Gübretaş’ın dahil olduğu
konsorsiyuma ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13298) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
41.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un,
TİGEM’in kiraya verilen bir arazisine ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13299) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
42.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un,
bir firmanın iyi tarım ürünleri konulu girişimine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13300)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
43.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, pamuk üretimine ve
desteklemesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13301) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
44.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, hayvancılıktaki hibe
desteğinin yaygınlaştırılmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13302) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
45.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, OR-Gİ Havaalanı Projesine ve Eğribel Geçidindeki ulaşım sorununa ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13303) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
46.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, kent
içi ulaşım kurumu kurulmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13304) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
47.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın,
Eti Alüminyum A.Ş.’nin özelleştirilmesine ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13305) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
48.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici’nin,
Yozgat Şehir Merkezi Yağmur Suyu Toplama Projesine ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/13306)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
49.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, tank modernizasyonu projesine
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13307) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12/03/2010)
50.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın,
Yenimahalle’deki ilköğretim okullarında yapılan bir deneme sınavına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13308) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/03/2010)
51.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın,
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün kiralanan bir arazisine ilişkin Devlet
Bakanından (Faruk Nafız Özak)
yazılı soru önergesi (7/13309) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/03/2010)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Diyarbakır Milletvekili
Selahattin Demirtaş ve 19 Milletvekilinin, işsizlik
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/631) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.02.2010)
2.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ve 25 Milletvekilinin, Mersin’deki tarım ürünleri
yetiştiricilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/632)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.02.2010)
3.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ve 25 Milletvekilinin, Mersin ilinde işsizlik ve yoksulluktaki
artışın araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/633) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.02.2010)
4.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru ve 20 Milletvekilinin, işsizlik sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/634)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.02.2010)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürk’ün, Devlet sırrı içeren belgelerin incelenmesine ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11748)
2.- Kırklareli Milletvekili
Tansel Barış’ın, domuz gribi ve aşısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11785)
3.- Antalya Milletvekili
Hüseyin Yıldız’ın, H1N1 vakalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11843)
4.- İstanbul Milletvekili Atila Kaya’nın, H1N1 virüsü aşısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11845)
5.- Balıkesir Milletvekili
Ergün Aydoğan’ın, domuz gribi aşılarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11847)
6.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, domuz gribi aşısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11938)
7.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir lisedeki öğretmen ihtiyacına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11939)
8.- Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, domuz gribi aşılarının
kullanımına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11943)
9.- Mersin Milletvekili İsa
Gök’ün, domuz gribi aşısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11944)
23 Mart 2010 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.05
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Gülşen ORHAN (Van), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 76’ncı Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Elektronik cihazla
yoklama yapağız.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz,
Malatya’da yaşanan tabii afet ve don olayı hakkında söz isteyen Malatya
Milletvekili Öznur Çalık’a aittir.
Buyurun Sayın Çalık. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Malatya Milletvekili Öznur Çalık’ın,
17-18 Mart 2010 tarihlerinde Malatya’da meydana gelen don afetine ilişkin
gündem dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı
Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; 17-18 Mart 2010 tarihlerinde Malatya’da
meydana gelen don afeti nedeniyle zarar gören kayısı ağaçları ve
çiftçilerimizin uğradığı zararlarla ilgili şahsım adına gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Dünyanın kayısı başkenti
olarak anılan Malatya’mızda her dört aileden birinin, yaklaşık 60 bin ailenin
geçim kaynağı kayısı üreticiliğidir. Dünya kuru kayısı üretiminde yüzde 90’lara
yaklaşan pay, ilimize aittir. Kayısı, Türkiye'nin ihracatı içerisinde çok
önemli bir yere sahiptir.
Kayısı ile ilgili bugüne
kadar yapmış olduğumuz çalışmalarla üreticilerimizin daha önceki yıllarda
çeşitli düzeylerde yaşanan don olayları nedeniyle uğradığı maddi zararların
önüne geçebilmek adına girişimlerde bulunmuştuk ve yapmış olduğumuz bu girişimler
neticesinde, yaşanan afetler dolayısıyla çiftçilerimizin zararlarını karşılamak
adına Hükûmetimiz, Sayın Başbakanımız, Bakanımız
TARSİM uygulamasını başlatmıştır. TARSİM uygulamalarını Türkiye genelinde
Malatyalı çiftçilerimiz gerekli sorumluluk bilinciyle takip etmiş ve ürünlerini
sigortalatmışlardır ve bu vesileyle de Malatya’ya TARSİM’le
birlikte ödenen para vardı.
Ancak, kayısının çiçek
dönemindeki don afeti hasarı tarım sigortası teminatı kapsamında olmadığından
çiçekte oluşabilecek hasar TARSİM tarafından tazmin edilememektedir. Bu sebeple
daha önce 2006 yılında yaşanan don afetinin hasarları Sayın Başbakanımızın
talimat ve himmetleriyle 2090 sayılı Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilerin
Zararlarının Karşılanması Hakkında Kanun çerçevesinde tazmin edilmiş ve 6.874
çiftçimize 16 trilyon 751 milyar ödenmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri,
Malatya’mızda 17-18 Mart 2010 tarihlerinde gece yaşanan don olayı nedeniyle bu
yıl geçmiş yıllara oranla çok daha ciddi oranda zararlar oluşmuştur ve kayıplar
oluşmuştur ve bu yaşanan afet tüm Malatya kamuoyunu ciddi ve derinden
yaralamıştır. Merkez dâhil tüm ilçelerimizde -on üç ilçemizde- kayısı
ağaçlarında büyük maddi hasarlar meydana gelmiştir. Malatya’nın can suyu
kayısımızın ciddi hasarlarını maalesef şu an hep birlikte takip etmekteyiz ve
yapmış olduğumuz girişimler neticesinde gerek Tarım İl Müdürlüğü yetkililerimiz
gerekse TARSİM yetkililerimiz şu an hasar tespit çalışmalarına devam
etmektedir.
17-18 Mart 2010 tarihinde
ilimizin Akçadağ ve Yazıhan ilçelerinde sıcaklık derecesi eksi 3 dereceyi
bulmuştur. Bu ilçelerimizde yapılan tespitler ve bize gelen bilgiler, ağaçların
ciddi anlamda dondan etkilendiği yönündedir.
18’ini 19’una bağlayan gece
Kale, Battalgazi, Doğanyol, Pütürge’de eksi 3 derece; diğer ilçelerimizde ve
merkez de dâhil olmak üzere eksi 6 dereceye kadar soğukluk söz konusudur.
Genel olarak ilimizin bütün
ilçelerinde kayısı ağaçlarımız çiçeklenme döneminde olduğundan çiçek eksi 2
dereceden sonra dondan etkilenmektedir. Bazı ilçelerimizde sıcaklığın sıfır
olduğu belirtilmesine rağmen bu oran, zarar oranı yüzde 70’lere varmaktadır.
Yaşanan afetin yaralarını
sarmak, çiftçilerimizin yegâne geçim kaynağı olan kayısımızda meydana gelen
hasarın tazmin edilebilmesi adına Malatya milletvekilleri ve İl Başkanımız
olarak sürecin başından itibaren, Sayın Başbakanımız başta olmak üzere Sayın Tarım
Bakanımız, ilgili kurum ve kuruluşlar nezdinde çiftçilerimizin zararlarını
tazmin etmek için girişimlerde bulunmuş vaziyetteyiz.
Bu çerçevede, çiftçilerimizin
yaşadığı sorunlar ve karşılaşılacak maddi hasarlarla ilgili olarak bilgileri ve
dosyayı Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’a ilettik, Sayın Bakanımızla
konuları paylaştık. Özellikle çiçek dönemindeki don hasarı tarım sigortası
teminatı kapsamında olmadığından çiçekte oluşabilecek hasarın TARSİM tarafından
tazmin edilmediği, dolayısıyla oluşan bu hasarın 2090 sayılı Tabii Afetlerden
Zarar Gören Çiftçilerin Zararlarının Karşılanması Hakkında Kanun kapsamına
alınmasını ve bu kapsamda zararın tazmin edilmesi hususundaki beklentilerimizi
arz ettik. Sayın Başbakanımız da konunun önemine binaen Tarım Bakanımıza
hasarın tespitiyle ilgili talimatlarını vermiş bulunmakta.
Meydana gelen afetin
neticeleri hepimizi derinden üzmüştür. Yapılan çalışmalar en kısa zamanda sonuç
verecektir. 2006 yılında yaşanılan afette nasıl Malatyalı çiftçilerimizin
zararları Hükûmetimiz -Sayın Başbakanımız ve
Bakanımız- tarafından karşılanmışsa…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Çalık, lütfen
tamamlayınız.
Buyurun.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) – Ben
inanıyorum ki Sayın Başbakanımızın talimatlarıyla, 2010’da kayısıda yaşanan bu
zararlar yine Sayın Bakanımız ve Başbakanımız tarafından ciddi manada takip
edilip zararlar karşılanacaktır.
Ben, Malatya’da konuyu çok
yakından takip eden ziraat odalarına, muhtarlarımıza, Malatya kamuoyuna,
Malatya milletvekillerimize, tüm siyasi partilerimize teşekkür ediyorum ve
şimdiden, Sayın Başbakanımızdan ve Bakanımızdan bizleri bu konuda bir kez daha
zararlardan kurtarmak için, zararlarımızı karşılamak için desteklerini
beklediğimizi ifade ediyor ve Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Çalık.
Aynı konuyla ilgili Sayın Çetinkaya, Sayın Aslanoğlu ve
Sayın İnan söz istemişlerdir. Her 3 sayın milletvekiline ikişer dakika söz
veriyorum.
Sayın Aslanoğlu,
buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, 17-18 Mart 2010 tarihlerinde Malatya’da
meydana gelen don afetine ilişkin açıklaması ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Bir kez de aynı konuyla ilgili
gündem dışı yarın bana söz vereceğiniz için teşekkür ediyorum.
Sayın Çalık’a teşekkür
ediyorum.
Sorun hepimizin sorunu, sorun
çiftçimizin ve tüm Malatyalının sorunu. Sorun ekmeğimizdir. Bu konuda hepimiz
çiftçimize her türlü önlemi almak zorundayız. Hakikaten tüm Malatya’nın tüm
ekonomisi kayısıya bağlıdır. Çiçek dönemini kapsamayan sigorta nedeniyle tüm
çiftçilerimiz mağdur olmuştur. Olay çok büyüktür, zararımız çok büyüktür. Bu
nedenle hepimizin bu konuda hassas bir şekilde çözüm bulacağımızı ümit
ediyorum. Sorun, siyasetin ötesinde bir ekmeğin sorunudur, çocuklarımızın
sorunudur, orada yaşayan herkesin sorunudur. Bu konuda kim destek verirse
şimdiden ona bir Malatya Milletvekili olarak teşekkür ediyorum. Özellikle 2090
sayılı Afet Yasası’nın mutlaka çalıştırılması lazım çünkü çiçek dönemi sigorta
kapsamı içinde değil. Bir kez daha, kim destek olacaksa, ekmek adına, çocuklar
adına teşekkürlerimi iletmek istiyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Aslanoğlu.
Sayın Şandır, siz de söz
istediniz ama Grubunuzdan Sayın İnan istedi, her gruptan bir sayın
milletvekiline vereceğim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Aynı
konuda MHP Grubu adına ben de konuşmak istiyorum.
BAŞKAN – O zaman Sayın İnan’a
vermekten vazgeçeceğiz Sayın Şandır.
Sayın İnan, buyurun.
2.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’nın, 17-18
Mart 2010 tarihlerinde Malatya’da meydana gelen don afetine ilişkin açıklaması
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
MÜMİN İNAN (Niğde) – Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Geçtiğimiz hafta içerisinde
Türkiye’de olduğu gibi Niğde’de de özellikle hava sıcaklıklarının aşırı düşmesi
neticesinde Türkiye'nin genelinde çok ciddi bir biçimde don afeti yaşanmıştır
ve çiftçilerimiz mağdur olmuşlardır. Sayın Çalık’ın dile getirdiği gibi,
Türkiye'nin ve dünyanın merkezi olan kayısıyla ilgili Malatya’da meydana gelen
afetle birlikte Niğde’de de kayısı, şeftali, nektarin
ve bademle ilgili çiftçilerimiz çiçek aşamasında sigorta kapsamında olmadıkları
için çok ciddi bir biçimde mağdur olmuşlardır. Dolayısıyla,
bu mağduriyetin giderilmesi noktasında Sayın Başbakandan ve Sayın Tarım
Bakanından gerekli ilginin gösterilmesini, dolayısıyla çiftçilerimizin
mağduriyetinin önlenmesi noktasında acil olarak -Niğde’de henüz tespitler de
yapılmamıştır- tespitlerin de yapılarak bir an önce çiftçilerimizin
mağduriyetinin giderilmesi ve umudunu ona bağlayan insanlarımıza en azından
moral açısından ilk etapta bir tespitin yapılarak gerekli tedbirlerin alınması
noktasında Hükûmete de yapacağı çalışmalar için
şimdiden ilgilerine de teşekkür ediyoruz.
Ben, çiftçiler adına da
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına da göstereceğiniz ilgiden dolayı Sayın
Bakanım, Sayın Başbakana şimdiden teşekkür ediyoruz efendim.
Sağ olun.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın İnan.
Sayın Ünlütepe,
zaten grup adına Sayın Aslanoğlu’na vermiştim,
teşekkür ediyorum.
Sayın Çetinkaya,
buyurun.
3.- Elâzığ Milletvekili Mehmet Necati Çetinkaya’nın
17-18 Mart 2010 tarihlerinde Malatya’da meydana gelen don afetine ilişkin
açıklaması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
MEHMET NECATİ ÇETİNKAYA
(Elâzığ) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Hakikaten, Sayın Çalık’ın da
belirttiği gibi, Malatya bölgesi ve benim ilim olan Elâzığ’da da özellikle
Baskil ilçesinin yüzde 100’e yakını tamamen kayısı üretimiyle uğraşmakta ve
bütün gelirleri kayısıdan karşılanmaktadır. Fakat 16, 17, 18 ve 19 Mart
tarihlerinde vuku bulan don olayı neticesinde kayısıların yüzde 100’e yakını
tamamen dondan etkilenmiş ve maalesef kayısıların yüzde 100’e yakını dondan
zarar görmüş durumda. Sayın Tarım Bakanımla da bu konuyu görüştük ve bölgeye
müsteşar yardımcısının başkanlığında bir komisyon, bir heyet gönderildi. Hasar
tespit komisyonu yapıldıktan sonra konu, Sayın Başbakanımız tarafından da Hükûmet olarak değerlendirilecek ve zarar gören çiftçilerle
ilgili gerekli bütün yardım ve destekler o zaman kararlaştırılacak. Tabii çiçek safhasında olduğu için tarım sigortası maalesef
yapılamamaktadır mevcut kanuna göre ama 2090 sayılı Kanun’la bu konu
değerlendirilecek ve inşallah, hiç olmazsa çiftçilerimizin kısmen de olsa bu
husustaki karşılaşmış olduğu zarara Hükûmetimiz
tarafından en kısa zamanda gereken önem verilerek bir çare bulunması hususunda
yapılacak desteklerden dolayı şimdiden, başta Sayın Başbakanımız olmak üzere, Hükûmetimize teşekkür ediyorum ve gerek Malatya’da gerek
Elâzığ’da ve Baskil yöresinde gerek Niğde bölgesinde meydana gelen bu don
olayından dolayı zarar gören bütün vatandaşlarımıza, hemşehrilerimize
geçmiş olsun diyorum.
Bana bu sözü verdiğiniz için
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Çetinkaya.
Sayın Kaplan, buyurun.
4.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın,
17-18 Mart 2010 tarihlerinde Malatya’da meydana gelen don afetine ilişkin
açıklaması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
HASİP KAPLAN (Şırnak) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Barış ve Demokrasi Partisi
olarak biz de Malatya’da kayısı hadisesinde don olması nedeniyle üründe büyük
bir zararın meydana geldiğini üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Önemli olan
vicdanların donmamasıdır. Türkiye, bu tür tabiat olaylarıyla sık sık karşı karşıya kalmaktadır. Devletin, Hükûmetin bu konuda önlem almasıyla, sigorta açısından da
birtakım düzenlemeler yapmasıyla rahatlıkla aşacağına inanıyoruz. Söz, vaat
değil, gecikmeden somut adımların atılması gerektiğine inanıyoruz ve tarım
sektöründeki yaşanan krizle birlikte bu tür doğal afetler karşısında da önlem
alınmasının gerektiğini düşünüyoruz.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Kaplan.
Gündem dışı konuşmaya Hükûmet adına Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehdi Eker cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Bakanım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları (Devam)
1.- Malatya Milletvekili Öznur Çalık’ın,
17-18 Mart 2010 tarihlerinde Malatya’da meydana gelen don afetine ilişkin
gündem dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı
Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (Devam)
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
1.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, 17-18 Mart 2010 tarihlerinde Malatya’da
meydana gelen don afetine ilişkin açıklaması ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (Devam)
2.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, 17-18 Mart 2010 tarihlerinde
Malatya’da meydana gelen don afetine ilişkin açıklaması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in
cevabı (Devam)
3.- Elâzığ Milletvekili Mehmet Necati Çetinkaya’nın
17-18 Mart 2010 tarihlerinde Malatya’da meydana gelen don afetine ilişkin
açıklaması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (Devam)
4.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın,
17-18 Mart 2010 tarihlerinde Malatya’da meydana gelen don afetine ilişkin
açıklaması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (Devam)
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri;
gündem dışı konuşma yapan Malatya Milletvekilimiz Sayın Öznur
Çalık’ın konuşmasına cevap vermek üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; havaların birden soğuması sebebiyle geçtiğimiz hafta
Türkiye'nin bazı bölgelerinde don hadisesi yaşandı. Özellikle Malatya merkez ve
ilçelerinde 17-19 Mart 2010 tarihlerinde sıfırın altında değişik değerlerde ve
sürelerde don afeti meydana geldi.
Tabii,
1.100 rakımın üzerinde olan bölgelerdeki ağaçlarda henüz tomurcuk kabarması,
tomurcuk patlaması ve pembe tomurcuk devresinde olunduğundan nispeten dondan
hasar az meydana geldi ancak 1.100 rakıma kadarki, 1.100 rakımın altındaki
bölgelerde ise çiçeklenme, tam çiçeklenme ve taç yaprak dökümü devam ettiğinden
bu bölgelerimizde, bu yükseltilerde zarar görme oranı daha yüksek.
Biz tabii gerek İl Tarım
Müdürlüğümüz vasıtasıyla mahallinde gerekse bugün Müsteşar Yardımcımız ve
Üretim Genel Müdürümüzün, ikisinin de katıldığı bir heyet Malatya’ya gidiyor.
Ayrıntılı, orada -ki bu kişiler aynı zamanda Tarım Sigortaları Yönetim Kurulu Başkanı
ve üyesi; Müsteşar Muavinimiz bu Kurulun Başkanı- meseleyi iki boyutta ele
alıyoruz. Birincisi, sigorta ile ilgili olabilecek ihtilaflar konusunda
inceleme yapmak ve bunu bir vuzuha kavuşturmak teknik olarak.
İkincisi ise sigorta
yaptırmamış olan vatandaşlarla ilgili olarak da hasarın derecesini ve bunlarla
ilgili olarak mevcut mevzuat çerçevesinde hangi imkânların, hangi prosedürün uygulanabileceğini tespit etmek üzere
arkadaşlarımız teknik olarak çalışıyorlar. Tabii gelen ilk değerlendirmelerde
hasar oranının yüksek olduğu ifade ediliyor ancak bizim bunu herhangi bir
karara, bir ödemeye, bir yardıma, bir desteğe dönüştürmemiz muhakkak surette
kesin hasar tespitinin ortaya çıkmasıyla mümkündür. Bunu özellikle şunun için
de vurguluyorum: Çünkü bu bir defada olan biten bir şey değil. Genellikle “geç
don” dediğimiz hadise Nisan 15’e kadar olabiliyor o bölgelerde. Dolayısıyla
yani diyelim 17-19 Mart tarihlerinde vuku bulan bir don var, bir hasar var ama
kesin olarak bunun arkasından gelebilecek bir başka don veya bir başka problem
ilave hasarlar da meydana getirebilecektir. O nedenle de biz şu anda bunu bütün
detayıyla zaten inceliyoruz, tespitlerimizi yapıyoruz. Bu sadece Malatya, tabii
şu anda Sayın Çalık konuşma yaptığından dolayı -kendisine de teşekkür ediyoruz
bu konuyu gündeme getirdiğinden dolayı, diğer milletvekillerimize de- bu konuyu
konuşuyoruz ama tabii Türkiye’nin muhtelif bölgelerinde bu günlerde olabiliyor,
Niğde’de de başka yerlerde de; oralarda da zaten gerekli inceleme, araştırma
yapılıyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biz tabii tarım sektörünün, daha doğrusu tarımsal üretimin
tabiat şartlarına bağlı bir üretim olması hasebiyle yüksek düzeyde risk altında
olduğunu biliyoruz. Özellikle açıkta yetiştirilen ürünlerde, gerek bitkisel
ürünlerde gerek meyve sebzede, tarla ürünlerinde hepsinde bu risk son derece
yüksek, zaman zaman oluyor. Bu riski minimize etmek
için bir yandan bilgi ve teknoloji kullanılması, bilişim teknolojilerinin
kullanılması, bir yandan alınabilecek tedbirlerin alınması ama öte yandan da bu
riskle kaçınılmaz olarak karşı karşıya kalındığında da üreticiye destek
olunması açısından birtakım argümanları biz
geliştirdik ve ortaya koyduk. Türkiye, 1930 yılından itibaren konuştuğu Tarım
Sigortaları Kanunu’nu bizim dönemimizde, bizimle birlikte, 2005 yılında
uygulamaya koydu ve 1 Haziran 2006 tarihinden itibaren de bir risk
değerlendirmesi kapsamında tarımsal sigorta uygulaması yapılıyor, hatta çiftçi
ödediği poliçe bedelinin yarısını da devletten, Bakanlıktan, Hükûmetten destek olarak almaktadır. Yüzde 50 hibe destek
veriyoruz yani çiftçimiz tarlasını diyelim 500 Türk Lirasına sigortalattıysa,
250 lirasını biz hibe olarak kendisine karşılıksız ödüyoruz. Nitekim bu ay
mesela sigorta ödememiz yaklaşık 9 milyon lira ki, cuma günü sigorta ödemeleri
gerçekleştirilecek, 9 milyon lira bu ayın ödemesi olarak yapıyoruz.
2009 yılında Malatya ilimizde
7 milyon 277 bin lira çiftçi prim ödedi, 7 milyon 277 bin lira… Burada
sigortanın ben ne kadar önemli olduğunu ve aslında çiftçinin ne kadar yararına
olduğunu ifade etmek istiyorum. Karşılığında ne aldı Malatya çiftçisi? 24
milyon 120 bin lira hasar ödemesi aldı. Yani 7’ye karşı 24 aldı; 7 ödedi, 24
aldı. Bu uygulama bu şekilde sürüyor.
Şimdi tabii, burada özellikle
çiçeklenmeyle ilgili birtakım tartışmalar var. Dünyanın hiçbir yerinde de,
dünyanın tarım sigortası uygulanan hiçbir ülkesinde bütünüyle, baştan aşağı
çiçeklenme sigorta kapsamında değil çünkü çiçek dökülmesi sadece don ile
meydana gelmiyor, dondan kaynaklanmıyor. Don olmasa da fizyolojik sebeplerle de
yani normal bir gelişmenin bir parçası olarak da çiçek dökebiliyor. O nedenle,
teknik olarak çiçeğin tamamının risk kapsamında değerlendirilip, sigorta
kapsamında değerlendirilip bunun bütünüyle sigortalanması dünyanın hiçbir yerinde
yok ve böyle bir uygulama da böyle bir risk de mümkün görünmüyor ancak bunun
mutlaka bir orta yolunun bulunması… Bu konuda bizim, tabii, gönlümüz, çiftçinin
lehine bir uygulamanın gerçekleşmesi çünkü bu reasüre
ediliyor yani üç yıllık dönemlerle reasürans yapılıyor
yani bu alınan, toplanan primler bir başka yere sigortalanıyor ve onun bir
sözleşmesi, bir anlaşması var, bu şekilde yapıldı. Hatırlarsanız değerli
milletvekilleri, biz uygulamayı başlangıçta yaptığımızda zaten don risk
kapsamında değildi, daha sonra biz donu çiftçinin faydasına olur düşüncesiyle
-ki yerinde de bir karar- onu kapsama dâhil ettik. Nitekim bu sene sel
baskınlarını da tarım sigortası kapsamına aldık ilk defa olarak. Sel
felaketlerini de bu sene, tarımda eğer bir zarar, bir hasar söz konusu oluyorsa
bundan dolayı, yapılıyor.
Bu konudaki ikinci risk
yönetim aracımız, daha doğrusu çiftçi riskle karşı karşıya kaldığında
yaptığımız, uyguladığımız yöntem, 2090 sayılı bir Kanun var tabii afetlerden
zarar görenlere yapılacak yardımlarla ilgili. Bu Kanun, tabii, 1977 yılında
yürürlüğe giriyor fakat 1996 yılına kadar hiç uygulanmıyor, 96-2002 arasında
sadece 2 milyon lira, bir, çiftçiye ödeme yapılıyor, sadece 2 milyon lira
1996-2002 arasında. 2003-2009 arasında çiftçilere karşı karşıya kaldıkları
zararlar nedeniyle bu Kanun kapsamında 253 milyon 953 bin lira, biz, Türk
çiftçisine bu kapsamda yardımda bulunduk yani 253 -eski parayla- trilyon lira.
Bu Kanunu da biz işlettik ve yürütüyoruz. Bu Kanunla ilgili şu anda, biraz daha
bunun, tabii, şartları ağır. Bunun şartları içerisinde, çiftçilerimizin toplam
mal varlığının yüzde 40’ının hasar görmesi şartı var. Bunun şartlarının
iyileştirilmesi, ürün bazında, belki yüzdeleri itibarıyla, toplam mal varlığını
değil de biraz daha ürünle bire bir ilişkilendirilmek suretiyle bir düzenlemeye
gidilebilir. Bu, tabii, yüce Meclisin, sizlerin takdiriyle
olacak bir husus ama biz, bugün karşı karşıya kaldığımız Malatya’daki kayısı
üreticilerinin sorunlarının çözülmesi, karşı karşıya kaldıkları felaketten bir
nebze kendilerine yardımcı olmak maksadıyla, gerek sigorta ile ilgili gerekse
2090 sayılı Kanunla ve gerekse, eğer gerekiyorsa tabii, kesin hasar
raporlarının sonuçlarına göre başka birtakım kararları arkasından alacağız. Bununla
ilgili gerekli çalışmaları da zaten yapıyoruz.
Bu vesileyle, Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; mart ayında, bu ay içerisinde, daha doğrusu bugün
Ziraat Bankasına biz 1 milyar 200 milyon lira Türk çiftçisine destek ödemesi
gerçekleştiriyoruz. Cuma günü, 26 Mart günü çiftçilerin hesabında olacak ama
bugün biz Bakanlık olarak bankaya, çiftçilere ödenmek üzere aktardık. Nedir
bunlar? Özellikle fındık üreticileri ile ilgili bizim bu sene
başlattığımız destek uygulamasında yaklaşık 640 milyon lira yani 640 trilyon
lira ödemesi fındıktan, çay primi keza 126 milyon lira, 259 milyon lira
hayvancılık, 8 milyon 900 bin lira tarımsal sigorta, 5 milyon 600 bin lira
kırsal kalkınma destekleri, 147 milyon lira hububat, bakliyat primleri ve 9
milyon lira sertifikalı tohum kullanımı olmak üzere yaklaşık 1 milyar 200
milyon lira yani 1 katrilyon 200 trilyon eski parayla Türk çiftçisine -biz
bugün bankaya- ödenmek üzere hesaplarına geçirdik.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben, bu vesileyle bir
kez daha, gerek Malatya’daki tüm zarar gören üreticilerimize gerek komşu il
Elâzığ-Baskil gerekse Türkiye’nin diğer bölgelerinde, Niğde’de, başka
bölgelerde afetle karşı karşıya kalan, dondan zarar gören bütün çiftçilerimize
geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Bakan.
Gündem dışı ikinci söz,
Nevruz Bayramı ve önemi konusunda söz isteyen Adıyaman Milletvekili Şevket
Köse’ye aittir.
Buyurun Sayın Köse. (CHP
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları (Devam)
2.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, 21 Mart Nevruz Bayramı ve
önemine ilişkin gündem dışı konuşması
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 21 Mart Nevruz Bayramı ve önemi üzerine
gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlarken, yüce heyetinizi sevgi
ve saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, ben
de başta Malatya olmak üzere Elâzığ ve çevre illerde don nedeniyle zarar gören
kayısı üreticilerimize geçmiş olsun diyor, Hükûmetin
acilen bu çiftçilerimize destek olmasını, Malatya ve Elâzığlılar adına önemle
rica ediyorum.
Değerli arkadaşlar, “yeni
gün” anlamına gelen “nevruz” dünya tarihinde çok önemli bir yere sahiptir.
Nevruz sadece bir etnik kökene, dine, mezhebe ve millete mal edilmeyecek kadar
geniş kapsamlı bir bayramdır. Asya’dan Balkanlara kadar çok geniş bir
coğrafyada nevruz bayram havasında kutlanmaktadır. Ülkemizde nevruz, Müslüman-Hristiyan, Alevi-Sünni, Kürt-Türk ayrımını ve kültürler
arasında ön yargıları ortadan kaldırıp dostlukları kuran, kardeşlik duygularını
geliştiren bayram olarak kutlanmaktadır. Nevruz, sosyal barışa katkı
sağlamaktadır. Bundan dolayıdır ki, nevruz ateşi, bütün kötülükleri ve
düşmanlıkları yok etmek anlamındadır. Bu ateş, barış, dostluk ve kardeşlik için
yakılmaktadır.
Değerli arkadaşlar, nevruz,
tarihsel kökleri geçmişe dayanan bir gelenektir. Eski tarihlerde nevruzda
hükümdarlar tarafından ihtiyaç sahiplerine yardım edilirdi ve nevruzu bayram
havasında kutlamak için şenlikler düzenlerlerdi. Hükümdarlar gibi halk da
nevruzu büyük coşkuyla kutlardı. Bu coşkuya doğa da eşlik ederdi. Bahar ile
birlikte doğa yeni ve renkli elbiselerini giyerdi. İnsanların mutlu, doğanın
güzel olduğu yerde sıkıntı olmazdı, insanların ümitleri yeşerir ve geleceğe
güzel bakarlardı. İşte bundan dolayı birçok ülkede nevruz hâlâ yılbaşı olarak
kutlanmaktadır.
Sayın milletvekilleri,
nevruzun bir de kutsal anlamı vardır. İlk insan olan Hazreti Adem’in
bu gün doğduğuna inanılır. Ayrıca Hazreti Nuh’un gemisinin bu gün karaya
ulaştığına inanılmaktadır. Böylesine kutsal anlamları olan nevruzun, Alevilerin
dünyasında da ayrı bir değeri ve kutsallığı vardır. Aleviler, nevruzu, diğer
ismi Ebu Turab olan Hazreti Ali’nin doğum günü olarak
kabul etmektedirler. Ebu Turab’ın Türkçesi ise
“Toprağın oğlu” demektir. Yani Aleviler, nevruzda toprağın dirilişini,
canlanmasını ve hayat bulmasını Hazreti Ali ile özdeşleştirirler. İşte nevruzun
bu kutsal yanı insanların ortak değerlerini oluşturmaktadır.
Değerli arkadaşlar, toplumsal
barışın sağlanabilmesi için elbette ki nevruz tek başına yeterli değildir. Her
şeyden önce bir toplumun ekonomisi bozuksa o ülkede barışın sağlanması mümkün
mü? Devlet, denetleyici olacağım diye ekonomiden elini çekerse, fabrika açıp
işsizliği azaltmazsa, üreticiyi desteklemezse, memuruna, işçisine, emeklisine,
esnafına, öğrencisine, işsizine sahip çıkmazsa, değerli arkadaşlar, o ülkede
barış sağlamak hayaldir. Böyle bir durumda nevruz buruk kutlanır ve barış
sağlanamaz. Bu yüzden, nevruzun anlamlı olabilmesi ve barışa hizmet edebilmesi
için öncelikle ekonomik sorunların çözülmesi gerekir. Çünkü ekonomisi düzgün,
sağlıklı ve eğitimli bir gelecek kuşak, nevruzun bahar bayramı olarak
kutlanmasını sağlar. Devlet her yurttaşına dil, din, etnik köken ayrımı
yapmadan sahip çıkarsa ve onları bilinçlendirirse ancak o zaman nevruz amacına
ulaşır.
Değerli arkadaşlar, nevruz
aynı zamanda UNESCO tarafından evrensel bir kültür mirası olarak kabul
edilmiştir. UNESCO’nun bu kararı, nevruzun evrensel bir bayram olmasına katkı
sağlamıştır. Ben de nevruzun bu öneminin farkında olarak Meclis Başkanlığına bir
yasa teklifi sundum. Şüphesiz her bayram gibi nevruz bayramı da iyiliğin,
güzelliğin ve umudun tekrar dirildiği ve çoğaldığı gündür.
Değerli arkadaşlar, ne yazık
ki yeniden umutlanmaya, iyiliği ve güzelliği çoğaltmaya ihtiyacımız olan
günlerden geçmekteyiz. Bu nedenle, nevruzun öneminin anlaşılması, sürekli
olarak hatırlanması ve bilincinin yaygınlaştırılması amacıyla nevruzun kurulduğu
21 Mart günü tatil edilmelidir diyorum.
Değerli arkadaşlar, bu yılki
nevruz kutlamalarında kötü görüntülerin görünmemesi şüphesiz hepimizi
sevindirmiştir. Bu durum nevruzun anlamına fazlasıyla da yakışmıştır. İki gün
önce nevruz kutlamalarında Trabzon’da kolbastı oynandı, horon tepildi;
Adıyaman’da halaylar çekildi, zılgıtlar atıldı; efeler, seğmenler oyunlar
oynadı, ülkemizin her yanında örste demirler dövüldü, yakılan ateşin üzerinden
atlanırken dilekler tutuldu ve herkes halaylar, şiirler, türküler ve şarkılar
eşliğinde nevruzu kutladı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZDAL ÜÇER (Van) –
Diyarbakır…
BAŞKAN – Sayın Köse, lütfen
tamamlayınız.
Buyurun.
ŞEVKET KÖSE (Devamla) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bakınız -ne güzel söylemiş- büyük ozanımız Ahmet Arif’in
“Dağlarına bahar gelmiş memleketimin.” sözleri de bize nevruzu
hatırlatmaktadır.
Bu düşüncelerle, sevgi, barış,
kardeşlik duyguları içinde, sizin, bizim ve tüm yurttaşlarımızın Nevruz
Bayramı’nı kutlar, yüce heyetinize tekrar saygılarımı sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Köse.
Sayın Yaman, söz talebiniz
var, buyurun.
Bir dakika süre veriyorum.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, 21 Mart Nevruz Bayramı’na
ilişkin açıklaması
M. NURİ YAMAN (Muş) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de, Barış ve Demokrasi
Partisi adına, 2010 “nevroz”una büyük bir coşkuyla katılan Edirne’den Kars’a,
Muş’tan İzmir’e ve Samsun’dan Adana’ya kadar tüm Anadolu halkına bu
ilgilerinden dolayı teşekkür ediyorum.
Yine, 2010 yılı “nevroz”uyla
gelecek “nevroz”ların barışa, kardeşliğe ve birliği, birlikte yaşamaya ve
birlikte çözüme katkısının yanında, 17 Martta Gever’de
yakılan “nevroz” ateşinin sıcaklığının da taşlaşan kalpleri bahar sıcaklığıyla
ısıtması ve barışa ve kardeşliğe katkı sunması dileğiyle, bu duygularla yüce
Meclisinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Yaman.
Gündem dışı üçüncü söz, Adana
ilindeki bazı ilçe ve belde belediyelerinin sorunları hakkında söz isteyen
Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’a aittir.
Buyurun Sayın Tankut. (MHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
3.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un,
Adana ve Türkiye’nin pek çok bölgesinde bulunan bazı ilçe ve belde
belediyelerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
YILMAZ TANKUT (Adana) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Adana ve ülkemizin pek çok bölgesinde bulunan
bazı ilçe ve belde belediyelerimizin karşı karşıya kaldığı çok önemli bir
sorunu dile getirmek üzere gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, sadece
seçim bölgem olan Adana’da değil, bugün ülkemizin pek çok bölgesinde her yıl
yaşanan ve yaşanmaya devam eden çok önemli bir sorunu ve çözüm teklifini
sizlerle paylaşmak istiyorum. Bildiğiniz gibi, nüfus sayımlarında
vatandaşlarımızın büyük bir bölümü, yaz aylarını geçirdiği veya tatil yaptığı
sahil bölgelerimizdeki yazlıklarını veya mevsimlik olarak kiraladıkları
evlerini ikamet adresleri olarak vermemektedirler, doğal ve haklı olarak
işlerinin olduğu ve zaman bakımından daha fazla barındığı, çalıştığı, yaşadığı
birinci adresini vermektedirler. Keza, bu durum yayla iklimine sahip belde ve
ilçelerimiz için de geçerli olmaktadır yani vatandaşlarımız, kalıcı adres
olarak, sürekli yaşadığı yer olarak, gittiği yayla ya da deniz sahilindeki
adresi vermemektedir. Böylece de, söz konusu vatandaşlarımızın nüfus varlığı
haklı olarak ilk adreslerinde gösterilmektedir. İşte bu durum, İller Bankası
üzerinden nüfusa göre belediyelere yapılan ödeneklerde ciddi bir haksızlığa ve
adaletsizliğe neden olmaktadır. Şöyle ki: Kış aylarında belli bir nüfusa sahip
olan belde, ilçe veya il konumundaki belediyelerimiz yaz aylarında yoğun bir
nüfus artışına sahne olmaktadır. Yayla özelliği olan veya denize sahili bulunan
belediyelerimizin nüfusu yaz aylarında en az 5-6 kat fazlalaşmakta ve bu
fazlalık bazen 15-20 katına, hatta bazı özel yerlerde 30-40 katına kadar
çıkmaktadır. Örneğin seçim bölgem olan Adana’nın Aladağ ilçesindeki kalıcı
nüfus 4.500 civarındayken yayla döneminde 5 katına kadar çıkabilmektedir. Yine Pozantı ilçemizin nüfusu 10 binden 30 bine, bu ilçemize bağlı
-değerli arkadaşlar altını özellikle çizerek belirtmek istiyorum- ve şu an
resmî olarak 3.081 olan Akçatekir beldemizin nüfusu
ise yaz sezonunda 150-200 bine kadar çıkarak neredeyse 50-60 kat
fazlalaşmaktadır ve ne yazık ki, Akçatekir Belediyemiz,
diğer benzer durumdaki belediyelerimizde olduğu gibi, yaz aylarında çok yüksek
nüfusa ulaşan beldenin temizlik hizmetlerinden içme suyuna, yol ve kanalizasyon
çalışmalarından itfaiye ve cenaze hizmetlerine kadar vatandaşlarımızın en temel
ihtiyaçlarına cevap verememekte ve büyük bir sıkıntı ve çaresizlik içerisinde
çırpınmaktadır. Bu örneklere yine Adana’nın Yumurtalık, Karataş,
Saimbeyli, Feke, Tufanbeyli, Tuzla belediyelerini de ekleyebiliriz. Bunlara
Mersin, Antalya, Osmaniye, Hatay ve ülkemizin pek çok yerindeki ilçe ve
beldelerimizi de ilave etmek mümkündür.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; işte bu hususlar çerçevesinde şu
değerlendirmeleri yapmak sağlıklı bir yaklaşım olacaktır: Ülkemizde yayla
iklimine sahip olan ve denize sahili bulunan belediyelerimiz, yaz aylarında çok
ciddi mağduriyetleri yaşamaktadırlar; sahip oldukları yerel kaynaklar haricinde
en önemli destek sayılan İller Bankası ödeneklerinin kış aylarındaki resmî
nüfusa göre verilmesinden dolayı, yaz aylarında onlarca kat artan nüfusa bağlı
olarak belde ve ilçe sakinlerinin en temel ihtiyaçlarını dahi maalesef
karşılayamamaktadırlar. Dolayısıyla itfaiye,
kanalizasyon, cenaze, temizlik, yol ve sair zorunlu hizmetler ciddi şekilde
aksamakta ve bu mevsimde çoğu tatil yapıp dinlenmek isteyen vatandaşlarımız,
büyük sıkıntılar çekerek perişan olmaktadırlar. Anılan hedef belediyelerdeki
mevcut araç, ekipman, personel ve bütçe imkânları
sabit nüfusun hizmetlerine dahi cevap veremez hâldeyken, Akçatekir
Beldemizdeki gibi bir anda 50-60 kat fazlalaşan nüfusun ihtiyaçlarını
karşılamak asla mümkün olmamaktadır ve olmayacaktır da.
Bu nedenlerden ötürü, anılan
mağdur belediyelerin çok yoğun şekilde yaşadığı ve buradan dile getirdiğimiz
sorunlarının acilen çözüme kavuşturulması bir mecburiyet olarak bugün hepimizin
önünde durmaktadır. Bunun mutlaka halledilmesi gereken bir mecburiyet olduğunu
ifade ediyorum, çünkü asıl mağdur olan, belediyelerin kurumsal ve siyasi
kimlikleri değil, bu belediyelerin ve hepimizin varlık sebebi olan
vatandaşlarımızdır, halkımızdır. Çözüm olarak önerimiz ise İller Bankası ödeneklerinin
yaz ayları süresince, iktidar partisine mensup olsun veya olmasın, parti
ayırımı yapılmadan, objektif ölçülerle…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Tankut, buyurun.
Lütfen tamamlayın.
YILMAZ TANKUT (Devamla) –
…tespit edilerek belirlenecek olan hedef belediyelerdeki artan nüfusun dikkate
alınarak sağlanması, diğer aylarda ise normal, rutin ödeneklerin devam etmesi
şeklindedir.
Değerli arkadaşlar, şayet
bunun için kanuni bir düzenleme gerekiyorsa bunu bir an önce hep birlikte
gerçekleştirmemiz lazım geldiğini de buradan hatırlatmak istiyorum. Bu
şekildeki bir düzenleme hem ilgili belediyelerimizi rahatlatacak hem de bu
belediyelerimizden yaz aylarında hizmet alan vatandaşlarımızın mağduriyetini
büyük ölçüde ortadan kaldıracaktır.
Sözlerime son verirken, dile
getirdiğim ve genelde ülkemizin yayla ve sıcak bölgelerinde yaşanan bu genel ve
önemli sorunun yaklaşmakta olan bu yaz döneminde hiç yaşanmaması dileğiyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Tankut.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır, ancak, sayın milletvekilleri, Maliye Bakanı
Sayın Mehmet Şimşek gündemin “Sözlü Sorular” kısmında yer alan sorulardan 1, 5,
6, 7, 10, 13, 57, 59, 61, 62, 68, 89, 93, 120, 131, 144, 195, 196, 197, 239,
300, 307, 327, 363, 366, 378, 408, 409, 410, 439, 471, 478, 526, 527, 552 ve
570’inci sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın
Bakanın bu istemini sırası geldiğinde yerine getireceğim.
Sözlü soru önergesinin geri
alınmasına dair bir tezkere vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun (6/1612) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/193)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Gündemin Sözlü Sorular
Kısmının 318. sırasında yer alan (6/1612) esas numaralı sözlü soru önergemi
geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz
ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
BAŞKAN – Sözlü soru önergesi
geri verilmiştir.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş
ve 19 milletvekilinin, işsizlik sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/631)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizde
yaşanan işsizliğin varmış olduğu boyutların tüm yönleriyle araştırılması, TÜİK
verilerinde yer almayan kesimlerin durumlarının daha da net bir biçimde ortaya
çıkarılması, bölgesel farkların, bölgelerin kendi özgünlükleri bağlamında
değerlendirilerek ortadan kaldırılması için ve bugüne kadar işsizlikten
kaynaklı ortaya çıkmış sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik olumsuzlukların
tespit edilip, gerekli önlem ve tedbirlerin alınması için, Anayasanın 98. ve İç
Tüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ederiz
1)
Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
2) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
3) Ayla Akat Ata (Batman)
4) Bengi
Yıldız (Batman)
5) Akın Birdal (Diyarbakır)
6) Emine
Ayna (Mardin)
7) Fatma
Kurtulan (Van)
8) Hasip Kaplan (Şırnak)
9) Hamit Geylani (Hakkâri)
10)
İbrahim Binici (Şanlıurfa)
11) M.
Nuri Yaman (Muş)
12)
Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13)
Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman
Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16)
Pervin Buldan (Iğdır)
17)
Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı
Sakık (Muş)
20)
Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Türkiye'de işsizlik temel
sorunların başında yer almaya devam etmektedir. Sosyal, siyasal ve kültürel
birçok sorunun tetikleyicisi durumunda olan yoksulluğu ortaya çıkaran temel
ekonomik politikalar, ülkemiz tarihi boyunca yakıcı derecede önemli bir sorun olmaya
devam etmekle beraber özellikle AKP iktidarının son yıllarıyla daha da artarak,
sonuçları öngörülemez sosyal ve siyasal sorunların temel faktörü haline
gelmiştir.
İşsizlik, TÜİK verilerine
göre 2007 yılından 2009 yılına kadar yaklaşık yüzde 50’den fazla artış
gösterebilmiş ve küresel finans kriziyle beraber işsizlik ülkemizi, her
zamankinden daha da fazla yapısal bir sorun olmakla tehdit etmektedir. 2007 ve
2009 yılları arasında işsizlik rakamları yüzde 8,8’den tarihsel rekor olan
yüzde 16,1’e çıkabilmiştir. Ancak resmî TÜİK verilerinin ülkemizdeki gerçek
işsizliği ne kadar yansıttığı da temel tartışmalardan birini oluşturmaktadır.
Ülkemizdeki istihdam
biçimleri ve kayıtlı iş alanları göz önüne alındığında, işsizlik
araştırmalarında kullanılan yöntemlerin ne kadar gerçeği yansıttığı da
tartışılan bir konudur. Ücretsiz aile içi işçilik, ev kadınlarının durumu,
öğrencilere yaklaşım ve iş bulmaktan umudunu kesen vatandaşlarımızın durumunu
göz önüne alarak hazırlanacak bir işsizlik araştırması verisi, ülkemizde
işsizliğin varmış olduğu boyutları, gerçeğe en yakın boyutlarıyla verecektir.
Ancak bu durumda ülkemizin işsizlik denilen olumsuz koşullarla doğru bir
yüzleşmesi ve çözüm koşulları gerçekleştirilebilir.
Ülkemizde işsizlik verileri
emek sendikalarının araştırmalarına göre yüzde 25’leri aşmış ve toplumumuzun
büyük bir bölümü de artık iş aramaktan umudunu kesmiştir. İş aramaktan umudunu
kesen vatandaşlarımız, aynı zamanda yaşama ve geleceğe dair de umutlarını
yitirmekte, bu durum ise bireyin depresyon ve cinnet geçirmesine neden
olabilmektedir. Bu bireysel cinnet ve umutsuzluk hali sayıları milyonları bulan
işsizlerimiz ve iş bulmaktan ümidini kesmişlerle beraber bu durum toplumsal bir
cinnet ve umutsuzluk haline dönüşebilmektedir. Defalarca yaşanmış aile
facialarının, bireysel cinnetlerin nedenlerini, kuşkusuz yoksulluk, işsizlik ve
umutsuzluk durumundan bağımsız değerlendiremeyiz.
Bununla beraber işsizlik aynı
zamanda bölgeler arası gelişmişlik farkını da arttırıcı bir rol oynamaya devam
etmektedir. Sonuç alıcı ve sürdürülebilir ekonomik politikaların özellikle Doğu
ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde devreye konulmamasından kaynaklı, bu
bölgelerden batı illerine yoğun göçler yaşanmakta ve durumla birlikte kent
sorunları daha da ağırlaşmakta, bununla beraber kültürel sorunlar da baş
göstermektedir.
Çiftçiliğin ve hayvancılığın,
temel geçim kaynaklarını oluşturduğu Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde,
özellikle 30 yıllık savaş koşullarından kaynaklı tahrip olması, aynı zamanda
ülkesel boyutta da bu sektörleri ve tüketicileri zor duruma sokmuştur ve
sokamaya devam etmektedir. Hükümetler tarafından, bölgeler arası kalkınmışlık
farklarını gidermeye yönelik özel sektöre çıkarılmış olan teşvik kanunlarından
da bir sonuç alınamamış ve işsizliği gidermeye dönük ciddi ek istihdam ortaya
çıkarılamamıştır. Hacettepe üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hüseyin Tatlıdil ile uzman Barış Özgürlük'ün
yapmış olduğu İşsizlik Risk Araştırmalarında, özellikle Güneydoğu illerinden
alınan sonuçlar ve bu bölgedeki işsizlik oranları birlikte
değerlendirildiğinde, bölge halkı ciddi oranda gelecekten umudunu kesmiş
görünmektedir.
Türkiye' de işsizliğin varmış
olduğu boyutların yarattığı tahribatlar ve bölgeler arası gelişmişlik
farklarının ortaya çıkarmış olduğu sosyal siyasal kültürel ve ekonomik tablo
Meclisin araştırmasını gerekli kılan bir duruma gelmiştir.
2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 25 milletvekilinin,
Mersin’deki tarım ürünleri yetiştiricilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/632)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
“Mersin ilinde yaşanan ve
tarımla uğraşan vatandaşlarımızın, tarımsal ürün üretiminde ve pazarlamasında
yaşadıkları sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi”
amacıyla, aşağıda belirtilen gerekçelerle Anayasa'mızın 98'inci, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince bir Meclis
Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.
1) Mehmet
Şandır (Mersin)
2) Osman
Durmuş (Kırıkkale)
3) Behiç
Çelik (Mersin)
4) Ahmet
Kenan Tanrıkulu (İzmir)
5) Kadir
Ural (Mersin)
6) Osman
Çakır (Samsun)
7) Hasan
Özdemir (Gaziantep)
8) Emin
Haluk Ayhan (Denizli)
9) Ali Uzunırmak (Aydın)
10) Akif
Akkuş (Mersin)
11) Recep
Taner (Aydın)
12) Mümin
İnan (Niğde)
13)
Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
14)
Mustafa Kalaycı (Konya)
15) Ahmet
Orhan (Manisa)
16) Beytullah Asil (Eskişehir)
17) Cemaleddin Uslu (Edirne)
18) Reşat
Doğru (Tokat)
19) Hasan
Çalış (Karaman)
20)
Yılmaz Tankut (Adana)
21) Ahmet
Duran Bulut (Balıkesir)
22) Osman
Ertuğrul (Aksaray)
23) Atila Kaya (İstanbul)
24)
Mustafa Enöz (Manisa)
25)
Mustafa Kemal Cengiz (Çanakkale)
26) D.
Ali Torlak (İstanbul)
Gerekçe:
Tarım, ülkemiz nüfusunun
önemli bir kesiminin gelirini sağlamaktadır. Tarımla uğraşanların gelir
seviyesi tüm Türkiye'de olduğu gibi Mersin ilinde de düşüktür.
Mersin ili ülke içi göç
hareketinden kaynaklanan nüfus artışının getirdiği plansız ve sağlıksız bir
yapılaşma sorunuyla karşı karşıyadır. Artan konut talebi nedeniyle plansız
yapılaşma, tarım alanlarına doğru yayılmakta ve verimli toprakların kaybına
sebep olmaktadır.
Türkiye yakın zamana kadar
tarım ürünleri açısından kendi kendine yetebilen ülkeler arasında
gösterilmekteydi. Ancak bu durum son dönemde değişmiş ve tarım ürünlerini
dışarıdan temin eden bir ülke haline gelmiştir. Bu durum son derece düşündürücü
ve mutlaka tedbir alınması gereken önemli bir konudur.
Tarımsal potansiyeli yüksek
ülkemizde, tarım kesimi önemli sorunlar ile karşı karşıyadır. Ancak ülkemiz
bunları aşabilecek yapıya sahiptir. Sorunların gerçekçi biçimde ortaya konması
ile çözüm önerilerine ulaşılması kolaylaşacaktır.
Tarımsal sorunların bir kısmı
iklim, yer şekilleri, eğim gibi doğa şartlarının belirlediği fiziki yapı ile
ilgili olmasına karşılık bir kısmı ise yanlış uygulamalardan kaynaklanmaktadır.
Yanlış uygulamaların temelinde yatan gerçeklerin başında ekonomik yetersizlikler
gelmektedir.
Ülkemizdeki delta ve kıyı
ovalarında tarım için gerekli suyun yeterli olduğu bilinmekle beraber, gerekli
yatırımların yapılmamış olması nedeniyle, ürünler için yeterli ve usulüne uygun
sulama yapılamamaktadır.
Ülkemizin birçok yöresinde
olduğu gibi, Göksu nehri civarında ve havzalarında da, üretimde kullanılan
elektrik ve su gibi girdilerin maliyetinin yüksekliği nedeniyle tarımdan
geçinenlerin sıkıntıları bir kat daha artmaktadır. AB ve ABD gibi ülkelerde
tarımsal sulamada kullanılan elektriğin Kw/Saat ücreti
ortalama 7 Cent iken elektrik ücreti bizde 17-18 Cent'tir. Diğer ülkelerde KDV alınmaz iken bizde yüzde 18
KDV uygulanmaktadır.
Göksu
civarında ve havzalarında Silifke ilçesi nüfusunun % 22,3'ünün yaşadığı 3 belde
ve 22 köyde 26 bin 430 kişi; Mut ilçesi nüfusunun % 22,9'unun yaşadığı 1 belde
ve 33 köyde 14 bin 571 kişi ve Gülnar ilçesi nüfusunun % 26,9'unun yaşadığı 2
belde ve 8 köyde 8 bin 188 kişi bulunmaktadır.
Bu civarda bulunan köylerin
büyük bir kısmı nehir üzerinde baraj ve bent gibi yapıların bulunmaması ve su
nakil altyapısının olmaması nedeniyle kuru tarım yapmaya zorlanmaktadır. Sulu
tarımdan elde edilebilecek yıllık iki-üç ürün yerine yılda bir veya iki ürün
alınabilmektedir.
Kuru tarımdan elde edilen
verim, yağış alma veya almama durumuna göre değişkenlik arz ederek, bu bölgede
yaşayan vatandaşlarımızı kurak dönemlerde ayrıca sıkıntıya sokmaktadır.
Suyun canlılar için önemi
büyüktür. Örnek olarak
Suya bu denli bağımlı olan
tarım kesiminin problemlerinin giderilmesi ve mevcut şartların düzeltilmesiyle
tarımda verimliliğin artması gerçekleşecek, dünya ülkeleriyle kalite ve miktar
açısından rekabet edecek düzeye gelinecektir.
Göksu Deltasını besleyen
Göksu üzerinde baraj yapımı ve yine bu bölgede yapılacak sulama göletleri ile
bölgede tarım ile uğraşan kesimin ürünlerini rekabet edilebilir bir maliyetle
üretmeleri de sağlanacaktır.
Yine Mersin'in dağlık fakat
bozuk orman bölgelerinde yaşayan köylülerimizin 2B olarak adlandırılan orman
alanlarından yararlanamamaları ve bu alanların satışından haberdar olamadıkları
şikâyetleri göz önüne alınmalıdır. Gerekirse bu alanlar devlet eliyle veya teşvikle
zeytinlik alanlar hâline getirilerek köylülerin istifadesine sunulmalıdır.
Diğer yandan, tarım
ürünlerinin kısa sürede tüketime arz edilmesi önemlidir. Bunu sağlamak için
ulaşımı rahatlatıcı tedbirlerin alınması da zaruri ihtiyaç içindedir. Mersin ve
ilçelerinde yetiştirilen kısa ömürlü ürünlerin bir an önce büyük tüketim
merkezlerine ulaştırılmasını teminen ulaşım
altyapısının da tamamlanması gerekmektedir.
Tüm bu sorunların sebepleri
ve sonuçlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri
gereğince Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.
3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 25 milletvekilinin, Mersin
ilinde işsizlik ve yoksulluktaki artışın araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/633)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Mersin ilimizde yoksulluk
oranının artması ve işsizliğin yükselmesinin sebep ve sonuçlarının tespiti ve
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi için, Anayasamızın 98’inci, Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis
Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.
1) Mehmet
Şandır (Mersin)
2) Osman
Durmuş (Kırıkkale)
3) Ahmet
Kenan Tanrıkulu (İzmir)
4) Kadir
Ural (Mersin)
5) Behiç
Çelik (Mersin)
6) Ali Uzunırmak (Aydın)
7) Osman
Çakır (Samsun)
8) Emin
Haluk Ayhan (Denizli)
9) Hasan
Özdemir (Gaziantep)
10)
Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
11) Mümin
İnan (Niğde)
12) Recep
Taner (Aydın)
13) Akif
Akkuş (Mersin)
14) Beytullah Asil (Eskişehir)
15) Ahmet
Orhan (Manisa)
16)
Mustafa Kalaycı (Konya)
17)
Mustafa Kemal Cengiz (Çanakkale)
18) Hasan
Çalış (Karaman)
19) Reşat
Doğru (Tokat)
20) Cemaleddin Uslu (Edirne)
21)
Yılmaz Tankut (Adana)
22) Ahmet
Duran Bulut (Balıkesir)
23) Osman
Ertuğrul (Aksaray)
24)
Mustafa Enöz (Manisa)
25) Atila Kaya (İstanbul)
26)
Durmuş Ali Torlak (İstanbul)
Gerekçe:
Mersin İlinin yüzölçümü
15.853 km2 olup topraklarının % 49.5'i ormanlıktır.
2009 yılı nüfus sayımına göre toplam 1.640.888 kişilik nüfusa sahiptir. İlin
Akdeniz kıyısında
Mersin ilinin öz kaynakları
kendine yetebilmekte ve ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayabilmekte iken,
son yıllarda Mersin halkı fakirleşerek sosyal yardımlara muhtaç hale gelmiştir.
Bu durumun sebebi araştırıldığında, hükümetin yanlış politikalarının ve sosyal
devlet ilkesine aykırı uygulamalarının olduğu karşımıza çıkmaktadır.
Sosyal devlet, toplumdaki
güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği, yani sosyal adaleti
ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlettir. Sosyal devlet yoksul, muhtaç
ve düşkün kişilerin korunması, çalışanların insanca yaşaması için sosyal,
ekonomik ve mali önlemler almakla yükümlüdür. Anayasa, özel girişim özgürlüğünü
tanımış, çalışanların hayat seviyesini yükseltmeyi, çalışanları korumayı,
işsizliği önlemeyi, çalışma barışının sağlanmasını devletin görevleri arasında
saymıştır.
Ülkemiz ekonomisi her geçen
gün kan kaybetmektedir. Toplumun en önemli sorunları olan gelir adaletsizliği
ve büyüyen işsizlik giderek artmaktadır. Bu durum, insanlarımızın yapılan
sosyal yardımlara muhtaç hâle getirmiştir. 2010 yılı bütçesinde 4,603 milyon
TL'si yeşil kart hizmetleri, 1,516 milyon TL'si burs ve harçlar, sosyal
yardımlar (eğitim, sağlık, yiyecek, ve barınma, burs
ve harçlar), 1,584 milyon TL'si SHÇEK'e yapılan
transferler olmak üzere toplam 7,703 milyon TL'si sosyal yardım içeriklidir.
Sosyal içerikli yardımlar yıllar itibarıyla da hep artış göstermektedir.
Başbakanlık Yardımlaşma ve
Dayanışma Genel Müdürlüğünün Mersin ili için yayınlamış olduğu verilere göre
yapılan sosyal yardımlar, 2003 yılında 6.456.037 TL. iken,
bu miktar 2009 yılına gelindiğinde 16.696.570 TL'ye yükselmiştir. Yardımların
yapısına bakıldığında, periyodik olarak yapılan yardımlar 2003 yılında
1.672.700 iken bu oran 2009 yılına gelindiğinde 7.791.400 TL, gıda yardımları
ise 2003 yılında 2.283.760 TL. iken, 2009 yılında
5.596.000 TL'ye yükselmiştir. Bu yardımlar yıllar itibarıyla hep artış göstermiştir.
Buna paralel olarak ildeki işsizlik oranları da her geçen gün artarak
çoğalmaktadır. 2008 yılı sonu itibarıyla ilin işsizlik rakamları 13,1 oranında
gerçekleşmiştir. Ekonomik krizin yoğun olarak yaşandığı 2009 yılında bu oranın
hangi miktarlarda olduğu düşündürücüdür.
Mersin ilinde bulunan yeşil
kartlı sayısı Başbakanlık Sosyal Güvenlik Kurumunun 2008 yılı verilerine göre,
240.489 kişiye yükselmiştir. Bu rakam azımsanmayacak kadar yüksektir. Yine
Sosyal Güvenlik Kurumunun verileri incelendiğinde Mersin ilinde sosyal güvenlik
kapsamında olanlar 1.232.221 kişidir. Görüldüğü üzere yeşil kartlı sayısı
Sosyal Güvenlik Kurumuna kayıtlı (Emekli Sandığı, BAĞ-KUR, SSK) olanlarla
oranlandığında azımsanmayacak miktardadır. Sosyal yardımlardaki artışlar halkın
yardımlarla yaşadığının, üretime katılmadığının bir göstergesidir.
Mersin ilimizdeki
insanlarımızın yoksulluk düzeyinin artması ve sosyal yardımlarla yaşaması
ülkemiz ekonomisi açısından çok önemli bir sorundur. İnsanlarımızı sosyal
yardımlara muhtaç yaşamaktan kurtarıp, işsizlik sorunlarına çözüm yollarının
belirlenmesi amacıyla, Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri
gereğince bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.
4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, işsizlik
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/634)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İşsizliğin azaltılması ve
işsizliğin toplumda oluşturduğu sorunların giderilmesi için Anayasanın 98.
İçtüzüğün 104 ve 105 maddeleri gereğince Meclis Araştırması yapılmasını arz
ederiz.
1) Reşat
Doğru (Tokat)
2) Alim Işık (Kütahya)
3) Kamil
Erdal Sipahi (İzmir)
4) Recep
Taner (Aydın)
5) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
6) Rıdvan
Yalçın (Ordu)
7) Kadir
Ural (Mersin)
8)
Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın)
9) Emin
Haluk Ayhan (Denizli)
10)
Mustafa Kalaycı (Konya)
11) Hasan
Özdemir (Gaziantep)
12) Şenol
Bal (İzmir)
13)
Mehmet Şandır (Mersin)
14)
Süleyman Turan Çirkin (Hatay)
15)
Hüseyin Yıldız (Antalya)
16) Erkan
Akçay (Manisa)
17) Hamza
Hamit Homriş (Bursa)
18) Ahmet
Duran Bulut (Balıkesir)
19) Hasan
Çalış (Karaman)
20)
Süleyman Latif Yunusoğlu (Trabzon)
21) Mümin
İnan (Niğde)
Gerekçe:
Ülkemizde mevcut hükümetin
iktidara geldiği günden bu yana uygulamış olduğu yanlış politikalar ile
birlikte son yıllarda ülkemizi kasıp kavuran ekonomik kriz, toplumumuzun her
kesimini derinden etkilemiştir. Ülkemizde işsizlik oranı Cumhuriyet tarihinin rekoruna
ulaşmış, dünya sıralamasında ise ikinci duruma getirmiştir.
Üretici konumundaki
insanımız, bilhassa gençlerimiz tüketici konumuna gelmiş artık kendini de evini
de geçindiremez duruma düşmüştür. Evine ekmek götüremeyen, faturalarını
ödeyemeyen insanımız psikolojik bunalımlara girmeye başlamış, hatta kendisinin
ve yakınlarının canına kıymakla sonuçlanan olaylar hızla artar olmuştur.
Toplumun kutsal aile yapısı
çökmeye başlamıştır. Açıklanan istatistiklere göre 2008 yılına göre 2009
yılında evlenenlerden çok boşanmalar olmuştur. Bu boşanmaların %70'ini ekonomik
sıkıntılara bağlanmıştır. İşsiz kalan erkek ya da kadın psikolojik olarak
sıkıntıya girmekte bu da aile içinde şiddete dönüşmektedir. Artık bu türden
haberleri, gazete ve televizyonlardan sıkça okur ve izler hale geldik.
Ülkemiz bir tarım ülkesi
olması nedeniyle, tarım sektörü, milyonlarca insanımızın geçim kaynağıdır.
Ancak uygulanan yanlış tarım politikaları nedeniyle sanayi ve diğer sektörlerde
yaşanan işsizlik son iki yıldır ülkemizde tarımda da kendini çok ağır bir
şekilde göstermiştir.
Mahsulü para etmeyen
çiftçilerimiz üretimden vazgeçmeye başlamış, tarım sektöründe iş bulamayan
insanlarımız, sanayi kentlerine ve Büyükşehirlere göç etmek zorunda
kalmışlardır. Bunun neticesinde iç göçler artmıştır. Tarım sektörünün
ülkemizdeki tüm sanayi dallarıyla ilişkili olduğu düşünülürse, burada yaşanan
küçük bir sendeleme, tedbirler alınmadığında ekonomik ve ticari hayatı sekteye
uğratacaktır. Bugün işsizliğin artmasındaki en önemli faktör bu olmuştur.
Kapanan fabrikalar ve bu
fabrikalarla direkt ya da endirekt olarak ilişkili olan işletmelerde çalışan
insanlar işlerini kaybetmiş, işyerlerini kapatmak zorunda kalmışlardır.
Kapanan Tekel Fabrikaları ve
Özelleştirme kapsamına alınan Şeker Fabrikalarında görev yapan işçiler şu anda
işlerini kaybetme durumuyla karşı karşıyadır. Sadece fabrikada çalışanlar
değil, fabrika çevresindeki nakliyecisi, esnafı, bakkalı ve terzisi de aynı
sıkıntıları yaşayacak ve işsiz kalacaktır. Kapanan fabrika ve işyerlerinin
bugünkü durumu budur.
Ülkemizde işsizlik sorununa
ivedi olarak çözüm getirilmezse sosyal patlamalar kaçınılmazdır.
Konunun bir kez de Türkiye
Büyük Millet Meclisi tarafından araştırılması, vatandaşlarımızın işsizlikten
kurtulup, üretime yönelmesi yönündeki politikalara katkı sağlayacağı aşikârdır.
Araştırma önergemiz bu amaçla
hazırlanmıştır.
BAŞKAN – Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki
yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, bazı sayın milletvekillerinin izinli sayılmalarına dair bir
tezkeresi vardır, okutup ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
Okutuyorum:
C) Tezkereler
1.- Bazı milletvekillerine, belirtilen sebep ve sürelerle izin
verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1127)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Aşağıda adları yazılı sayın
milletvekillerinin hizalarında gösterilen süre ve nedenlerle izinli sayılmaları
Başkanlık Divanının 10.03.2010 tarihli toplantısında uygun görülmüştür.
Genel Kurulun onayına
sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
“Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Kuş, hastalığı
nedeniyle 11/10/2009 tarihinden itibaren 48 gün,
03/12/2009 tarihinden itibaren 46 gün ve 08/02/2010 tarihinden itibaren 90 gün
olmak üzere toplam 184 gün,”
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Karar yeter sayısı
arayacağım aynı zamanda.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.10
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Gülşen ORHAN (Van), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 76’ncı Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, bazı sayın milletvekillerinin izinli sayılmalarına dair
tezkeresinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, tezkerenin ilk
bölümünü tekrar okutup oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
“Şanlıurfa Milletvekili
Mustafa Kuş, hastalığı nedeniyle 11/10/2009 tarihinde
itibaren 48 gün, 03/12/2009 tarihinden itibaren 46 gün ve 08/02/2010 tarihinden
itibaren 90 gün olmak üzere toplam 184 gün,”
BAŞKAN – Kabul edenler…
Sayın milletvekilleri, kâtip
üyeler arasında uyuşmazlık olduğu için elektronik sistemle oylama yapacağım.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır ve kabul edilmiştir.
Diğer bölümü okutuyorum:
“Gaziantep Milletvekili
Mahmut Durdu, hastalığı nedeniyle 14/10/2009
tarihinden itibaren 22 gün, 18/11/2009 tarihinden itibaren 21 gün ve 18/12/2009
tarihinden itibaren 20 gün olmak üzere toplam 63 gün,”
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
“Kayseri Milletvekili Mehmet
Şevki Kulkuloğlu, hastalığı nedeniyle 20/10/2009 tarihinden itibaren 16 gün,”
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
“Uşak Milletvekili Nuri Uslu,
hastalığı nedeniyle 21/10/2009 tarihinden itibaren 21
gün,”
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
“İstanbul Milletvekili Necat
Birinci, hastalığı nedeniyle 22/10/2009 tarihinden
itibaren 31 gün,”
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
“Kütahya Milletvekili Hüseyin
Tuğcu, hastalığı nedeniyle 13/11/2009 tarihinden
itibaren 33 gün,”
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
“Rize Milletvekili Ahmet
Mesut Yılmaz, hastalığı nedeniyle 14/11/2009
tarihinden itibaren 13 gün,”
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
“Konya Milletvekili Ahmet Büyükakkaşlar, hastalığı nedeniyle 16/12/2009
tarihinden itibaren 21 gün,”
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
“Şanlıurfa Milletvekili Abdülkadir Emin Önen, hastalığı nedeniyle 14/12/2009 tarihinden itibaren 16 gün,”
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
“Balıkesir Milletvekili Ayşe
Akbaş, hastalığı nedeniyle 13/01/2010 tarihinden
itibaren 15 gün,”
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
“Bitlis Milletvekili Zeki Ergezen, hastalığı nedeniyle 12/02/2010
tarihinden itibaren 15 gün,”
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
“Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, mazereti
nedeniyle 14/10/2009 tarihinden itibaren 12 gün.”
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir milletvekiline ödenek ve yolluğunun verilebilmesi için
tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
2.- Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Kuş’a ödenek ve yolluğunun
verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1128)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Hastalığı nedeniyle bu yasama
yılında aralıksız 2 aydan fazla izin alan Şanlıurfa
Milletvekili Mustafa Kuş’a, İçtüzüğün 154 üncü maddesi gereğince ödenek ve
yolluğunun verilebilmesi, Başkanlık Divanının 10.03.2010 tarihli toplantısında
uygun görülmüştür.
Genel Kurulun onayına
sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Danışma Kurulunun bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
VII.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Gündemdeki sıralama ile 485 ve 477 sıra sayılı kanun tasarılarının
İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler hâlinde
görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
Danışma Kurulunun yaptığı
toplantıda, aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun
görülmüştür.
|
|
Mehmet Ali Şahin |
|
|
Türkiye Büyük Millet
Meclisi |
|
|
Başkanı |
|
Mustafa Elitaş |
Kemal Kılıçdaroğlu |
|
Adalet ve Kalkınma Partisi |
Cumhuriyet Halk Partisi |
|
Grubu Başkanvekili |
Grubu Başkanvekili |
|
Mehmet Şandır |
Bengi Yıldız |
|
Milliyetçi Hareket Partisi |
Barış ve Demokrasi Partisi |
|
Grubu Başkanvekili |
Grubu Başkanvekili |
Öneriler:
Gündemin kanun tasarı ve
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işler kısmında yer alan, 485, 486,
487, 479, 477, 114, 306 ve 469 sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu kısmın 4, 5,
6, 7, 8, 9, 10 ve 11 inci sıralarına alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi,
485 ve 477 Sıra Sayılı Kanun
Tasarılarının İçtüzüğün 91. maddesine göre Temel Kanun olarak görüşülmesi ve
bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması,
Önerilmiştir.
485 Sıra Sayılı Yurtdışı
Türkler Başkanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunu Tasarısı
(1/805, 2/549)
BÖLÜMLER BÖLÜM MADDELERİ BÖLÜMDEKİ MADDE SAYISI
1. BÖLÜM 1-20 20
2. BÖLÜM 21-32
30’uncu maddenin 1.,2.,3., 17
4. ve 5. fıkraları ile Geçici 1.
maddesi
Toplam Madde sayısı 37
477 Sıra Sayılı İller Bankası
Anonim Şirketi Hakkında Kanun Tasarısı ile 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Hükmünde Kararname (1/371, 1/101)
BÖLÜMLER BÖLÜM MADDELERİ BÖLÜMDEKİ MADDE SAYISI
1. BÖLÜM 1-12 12
2. BÖLÜM 13-16
Geçici 1., 2., 3., 4., 5. ve 6. maddeler 10
Toplam
Madde Sayısı 22
BAŞKAN – Sayın İçli “477 sıra
sayılı İller Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun Tasarısı ile 190 sayılı
Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname’nin temel kanun olarak görüşülmesi
İç Tüzük’ün 90 ve 91’inci maddelerine aykırıdır. İç Tüzük’ün 63’üncü maddesine
göre söz talep ediyorum.” diye talebiniz var.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) –
Evet, Sayın Başkanım.
BAŞKAN –
Şimdi, İç Tüzük’ün 90’ıncı maddesi “Yetki kanunu tasarıları ve Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunulan kanun hükmünde kararnameler, Anayasanın ve İçtüzüğün
kanunların görüşülmesi için koyduğu kurallara göre, ancak, komisyonlarda ve
Genel Kurulda diğer kanun tasarı ve tekliflerinden önce ve ivedilikle
görüşülür.” diyor ve bu konuda zaten 4447 sayılı, 4448 sayılı, 4456 sayılı,
4502 sayılı, 4568 sayılı –geçmişte, örneklerini çoğaltacağımız- 4574, 4587,
4618, 4622, 4633 gibi uygulamalar da var. Şimdi, İç
Tüzük’ün 90’ıncı maddesinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan kanun
hükmünde kararnamelerin Anayasa’nın ve İç Tüzük’ün kanunların görüşülmesi için
koyduğu kurallara göre görüşülebileceği açıkça ifade edilmiş. Dolayısıyla 477
sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın temel kanun olarak görüşülmesinde herhangi bir
sakınca yoktur.
Diğer taraftan, İç Tüzük’ün
90’ıncı maddesinde kanun hükmünde kararnamenin bir ya da birden fazla
maddesinde değişiklik yapılmasını engelleyen bir hüküm bulunmamaktadır. Nitekim
bugüne kadar çok sayıda kanun hükmünde kararnamenin çeşitli maddelerinde, kanunlarda
değişiklik yapılmıştır. İç Tüzük’ün 90’ıncı maddesinde yasaklanan, kanun
hükmünde kararnamenin bölünerek görüşülmemesidir.
Görüşülmekte olan 477 sıra
sayılı Kanun Tasarısı’yla söz konusu edilen 298 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname, tasarısının bir maddesiyle yürürlükten kaldırılmaktadır. Kanun
hükmünde kararnamenin kanunla yürürlükten kaldırılması Anayasa’ya ve İç Tüzük
hükümlerine de uygundur ama buna rağmen beş dakikalık süre veriyorum 63’üncü
madde gereğince.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, ben de tutumunuz aleyhinde söz istiyorum 63’üncü maddeye göre.
BAŞKAN – Buyurun Sayın İçli.
VIII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- 477 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın temel kanun olarak
görüşülmesinin İç Tüzük’ün 90 ve 91’inci maddelerine aykırı olması nedeniyle
Danışma Kurulu önerisinden çıkarılması gerektiğine ilişkin Oturum Başkanının
tutumu hakkında
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) –
Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Şimdi, kanun hükmündeki
kararnamelerin ne şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşüleceği
Anayasa’mızın 91’inci maddesinde belirtilmiştir.
Yine, İç Tüzük’ümüzün 90’ıncı
maddesinde, kanun hükmündeki kararnamelerin ne şekilde görüşüleceği çok açık
bir biçimde ifade edilmiştir.
Sizin biraz evvel sayın çok
değerli milletvekillerine sunduğunuz görüş, İç Tüzük’ün 90’ıncı maddesinin
birinci fıkrasıdır. Bakın, İç Tüzük’ün 90’ıncı maddesinin dördüncü fıkrası
“Kanun hükmünde kararnameler, varsa değişiklikleriyle birleştirilerek bütünüyle
görüşülür; bölünerek, ayrı metinler haline getirilerek kanunla değişiklik
yapılamaz.” dedikten sonra, beşinci fıkrasında, son fıkrasında da, kanun
hükmündeki kararnamelerin ne şekilde görüşüleceği çok açık bir şekilde,
emredici bir şekilde belirtilmiştir.
Şimdi, elimde, bir kanun ve
onunla birleştirilen kanun hükmündeki kararnameye ilişkin komisyon raporları da
var. Bakın, bunu incelediğiniz zaman, 1987’de Başbakan merhum Turgut Özal iken,
22/12/1987 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisine
sunulan kanun hükmündeki kararname -Cumhurbaşkanı da o zaman Kenan Evren-
komisyonda görüşülmemiş. Sadece, kanunun ek maddesinde, bu kanun hükmündeki
kararnamenin yürürlükten kaldırılacağına dair bir hüküm var. Komisyonda, bana
burada, Plan ve Bütçe Komisyonunda kanun hükmündeki kararnamenin Anayasa 91 ve
İç Tüzük 90’a göre görüşüldüğüne dair bir tane komisyon raporu gösterin, özür
dileyeyim sizden. İnceledim yok, sadece kanunda var. Plan ve Bütçe Komisyonunda
da, kanun tasarısında gelen olayı 14’üncü madde olarak yürürlükten kaldırma
var. Peki Anayasa 91’i kaldırdık rafa attık; İç Tüzük
90, okudum, tekrar okuyorum bakın: “Kanun hükmündeki kararnameler…” Çünkü yetki
kanunuyla çıkar Anayasa’mıza göre, 91’e göre. Yetki kanunuyla çıkmış bir kanun
hükmündeki kararnamenin bir bölümünü başka bir kanunla değiştirmeniz
Anayasa’nın 91’inci maddesine ve İç Tüzük’ün 90’ıncı maddesine açıkça aykırılık
teşkil eder. Kötü örnek -hep onu söylüyorum- örnek olmaz. Belki Genel Kurulda
buna benzer birtakım değişiklikler yapılmış olabilir ama bu kötü örnek kabul
edilemez.
Öte yandan İç Tüzük’ümüzün
91’inci maddesi nelerin temel kanun olarak görüşüleceğini emredici biçimde
düzenler. İç Tüzük 91, kanunların temel kanun olarak görüşüleceğini söyler,
kanun hükmünde kararnameler temel kanun olarak görüşülemez. Böyle bir yaklaşım
açıkça Anayasa’ya ve İç Tüzük’e aykırı.
Birazdan, okuduğunuz Danışma
Kurulu önerisinde, hep onu söylüyorum, gelenek hâline geldi… Kanun
maddeleri Genel Kurulda teker teker görüşülür, o
maddelere teker teker önergeler verilir ama siz bunu
İç Tüzük’e göre bir temel kanun gibi, Ticaret Kanunu gibi, Borçlar Kanunu gibi
binlerce, beş yüz, altı yüz maddelik kanun gibi yirmi maddelik bir kanunu temel
kanun olarak getirip bunu sadece iki bölüm adında görüşürseniz, bunun adı kanun
yapmak değildir, bunun adı olayı geçiştirmektir; bunun olayı Türkiye Büyük
Millet Meclisi milletvekillerinin kanun hakkında görüşme hakkını gasbetmektir. Bu, kanun yapma tekniğine aykırıdır. O
nedenle bu Danışma Kurulu önerisinde özellikle bunun düzeltilmesi lazım. Yani
bu 477 sayılı Kanun -sanıyorum 477 sayılı Kanun, evet- ekinde yapılan kanun
hükmünde kararname burada temel kanun olarak görüşülemez, bu Danışma Kurulu
önerisinin işleme konulmaması lazım, yani Genel Kurulda oylanmaması lazım.
Oylandığı takdirde, gelecekte bu Parlamentoda görev yapacak milletvekillerine
de bu Türkiye Büyük Millet Meclisinin Anayasa’ya aykırı yaptığı olay emsal
yapacaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin işi kötü örnekleri emsal olarak
gelecek kuşaklara taşımamaktır diyorum, bunun derhâl geri çekilmesi gerektiği
görüşümü tekrar ediyorum.
Çok değerli, saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarıma da buradan saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
(DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın İçli, teşekkür
ediyorum.
Bu konudaki açıklamalarımı da
zaten yaptım, fikrim değişmedi.
Dolayısıyla, Danışma Kurulu
önerisi aleyhinde de söz…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Sayın Genç, bir
saniye… Bir saniye…
Aleyhinde de söz
istemiştiniz.
Buyurun Sayın İçli.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, usul tartışmasını açtınız 63’üncü maddeye göre, ben Sayın İçli’den sonra…
BAŞKAN – Sayın Genç, sizin
burada bakın Danışma Kurulu önerisi aleyhinde söz talebiniz var, başka
talebiniz yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, bu konuyla ilgili. Danışma Kurulu kararı ayrı. Bu konuyla ilgili
63’üncü maddeye göre ben de usul hakkında…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Genç.
Buradaki talebiniz sadece
Danışma Kurulu önerisiyle ilgili olduğu için…
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Efendim, o, Danışma Kurulu kararı üzerine; bu, sizin tutumunuz hakkında,
aleyhte söz istedim.
BAŞKAN – Benim tutumum
hakkında değil Sayın Genç.
Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; efendim, Başkanlık Divanı bu yolda hatalı bir
uygulama yapıyor. Bakın, 91’inci madde ve 90’ıncı maddede… Bakın, 91’inci
maddede, zaten çok istisnai olarak temel kanun kabul edilmesi gereken konular
çok muğlak sayılmış. Anayasa Mahkemesinin de bu yönde
kararı var. Orada, temel kanun niteliği taşıyan kanunlar ile İç Tüzük bütünüyle
veya bölümler hâlinde görüşülebilir. Fakat 90’ıncı maddede, kanun hükmünde
kararnameler, varsa değişiklikleriyle birleştirilerek bütünüyle görüşülür;
bölünerek, ayrı ayrı metinler hâlinde getirilemez ve
değiştirilemez. Dolayısıyla “kanun hükmünde kararnameler” ayrı bir kavramdır,
bunun kanun tasarısı olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Birinci
konu bu.
İkincisi:
Maalesef Meclisimizin komisyonları çok zayıf. Komisyonlar
doğru dürüst çalışmıyorlar. Getirdikleri raporları inceleyin. Raporda bu kanun
hükmünde kararname ile bu kanun tasarısının birleştirildiğine dair bir ibare
var mı? Yok. Yani bu kadar kendi konularında yetersiz, gerekli incelemeyi
yapmayan, yaptıkları incelemeleri komisyon raporuna aksettirmeyen komisyonların
Genel Kurula sundukları bilgiler maalesef çok yetersiz. Tabii, bunun en büyük
yetersizliği Meclis Başkanından kaynaklanıyor. Meclis Başkanı, özellikle Mehmet
Ali Şahin, Meclis Başkanlığına geldikten sonra milletvekillerinin sorularını
devamlı geri çeviriyor.
Bir soru önergesi vermişim:
“Çankaya’da oturan Abdullah Gül, Hindistan ve Bangladeş’e giderken…”
BAŞKAN – Sayın Genç…
KAMER GENÇ (Devamla) – Bir dakika
efendim…
BAŞKAN – Sayın Genç…
KAMER GENÇ (Devamla) – Bir
dakika efendim, bir dakika…
BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen
olayı şahsileştirmeyin.
KAMER GENÇ (Devamla) – Hayır
efendim, bir şey yok.
Sorumda diyorum ki: “…kaç
lira masraf yapmış?” Bakın, “…kaç lira masraf yapmış?” diyorum. Bana sorumu
iade ediyor, “Soru önergenizde kaba ve yaralayıcı sözler var.” diyor.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) –
Aynen doğru söylüyor.
KAMER GENÇ (Devamla) – Peki,
ondan sonra, ben bunu iade ediyorum kendisine, diyorum ki: “Sayın Başkan,
burada kaba ve yaralayıcı söz hangisidir?
SONER
AKSOY (Kütahya) – Hepsi, hepsi.
KAMER GENÇ (Devamla) - İkinci
bir cevap veriyor bana, diyor ki: “Soru önergeniz 93’üncü maddeye uygun
görülmediğinden, reddedilmiştir.”
ABDÜLHADİ KAHYA
(Hatay) – Güzel yapmış!
KAMER GENÇ (Devamla) - Bunun
üzerine tekrar bir soru önergesi veriyorum.
Tabii, sizin çok hoşunuza
gidiyor da…
ABDÜLHADİ KAHYA
(Hatay) – Hak etmişsin sen. Devletin lisanını öğreneceksin!
KAMER GENÇ (Devamla) - …sizin daha çok ders
almanız lazım, çok ders almanız lazım.
Ben sorumu tekrar veriyorum,
diyorum ki: “Yahu sen şimdi ‘93’üncü maddeye uygun soru önergesi değil’
diyorsun. Bu soru önergemi ya kabul edeceksin… Çünkü sen benim denetim görevimi
yerine getirmeyi engelliyorsun ey Meclis Başkanı!” Bu defa bana yazdığı bir son
yazıda, üçüncü yazıda diyor ki: “Çankaya’da oturan Abdullah Gül” kaba ve
yaralayıcı sözdür.” Allah, Allah! Ya “Çankaya” mı kabadır, “Abdullah Gül” mü
kaba ve yaralayıcı sözdür?
Şimdi, değerli
milletvekilleri, o makamda oturanların yaptıkları işlemlerde attıkları
imzaların anlamını bilmesi lazım. Yani Çankaya’da birisi oturuyor, Abdullah
Gül. Ben şimdi mecbur muyum yani onların düşüncesine göre birilerine birtakım
makam ve sıfatlar izafe etmek.. Ben kendime göre
olayları yorumlarım.
ABDÜLHADİ KAHYA
(Hatay) – Senin vermen önemli değil, millet veriyor, millet!
KAMER GENÇ (Devamla) –
“Millet” denen kim ya! Millet, senin şurada grup başkan… Bir grubun seçtiği
adamı milletin iradesi mi kabul ediyorsunuz? Onun için…
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) –
Seni millet seçti.
KAMER GENÇ (Devamla) – Beni
millet seçti ama beni bir grup seçmedi. O makama giden Abdullah Gül’ün, bugüne
kadar yaptığı hiçbir işlemde o makama yakışacak davranışlar içinde olmadı. En
başta, Suudi Arabistan Cumhurbaşkanını getirip de Çankaya’da bir otele, o Suudi
Arabistan oturduğu masanın arkasına kendisinin fotoğrafını astı. Oturduğu
masaya Tayyip Bey geldi, bir ayağının önünde oturdu, Abdullah Bey geldi, bir
ayağına oturdu.
SONER AKSOY (Kütahya) –
Ağzına alma onu, ağzına alma!
KAMER GENÇ (Devamla) - Bu,
Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı yapılan en büyük haksızlık, en büyük
küçümseme olayıdır. Ben, Türkiye Cumhuriyeti devletini ziyaret eden her
yabancı, kral olsun, Amerika’nın Başkanı olsun… Bunun yapacağı şey, orada, eğer
bir yerde resim asılacaksa bu devletin kurucusu olan yüce Atatürk’ün resmi asılacak
ve orada o şekilde işlem görmesi lazım. Yani Suudi Arabistan Kralı geldi, bol
da hediye getirdi, yedi tane tır da getirdi. Yedi tırla
ne getirdiğini de sordum. Ayrıca da Çankaya Köşkü’nde yapılan eylem ve
işlemler… Türkiye Cumhuriyeti’nin temel kuruluş felsefesine hiç uygun olmayan
işlemlerde bulundu. Ben onun için “Çankaya’da oturan Abdullah Gül” diyorum.
Bunda ne kaba ve yaralayıcı söz var. Yani görüyorsunuz ki, Meclis Başkanı,
maalesef, kendisine göre, ille onun kafasından sözcükleri kullanmamız gerektiğini
söylüyor. Evvela onu yapacağına, Meclisi ciddi, komisyonları ciddi denetle,
Mecliste doğru dürüst kanun çıkmasını sağla.
Maalesef artık Türkiye’de
Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkisi kalmamış değerli milletvekilleri. Her
kanun temel kanun…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Genç.
ABDÜLHADİ KAHYA
(Hatay) – Danışma Meclisi nasıldı? Sen 12 Eylül döneminde Danışma
Meclisindeydin!
KAMER GENÇ (Devamla) –
Danışma Meclisi…
Efendim, bir dakika var.
BAŞKAN – Zaten söz talebiniz
var Sayın Genç, teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın,
bana bir soru sordu.
BAŞKAN – Lütfen Sayın Genç,
karşılıklı konuşacak değilsiniz.
KAMER GENÇ (Devamla) – Zaten
bir dakika veriyorsunuz. Niye böyle taraflı davranıyorsunuz?
BAŞKAN – Taraflı falan
hareket etmiyorum. Danışma Kurulu önerisinde on dakika söz talebiniz var Sayın
Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) – Ama
şimdi bakın, beş dakika… Bir dakikayı vereceksiniz. Burada bugüne kadar
uygulama böyle.
Yani bakın, Mehmet Ali Şahin
bana uyarma cezasını verdi, ondan sonra üç dakika savunma hakkını verdi! Yani
sizin ilkeleriniz bu mudur? Üç dakikada savunma hakkı kullandım!
BAŞKAN – Sayın Genç, teşekkür
ediyorum.
ABDÜLHADİ KAHYA
(Hatay) - İşgal etme milletin kürsüsünü!
KAMER GENÇ (Devamla) – Neyse,
siz Başkanlığı iyi yönlendiriyorsunuz ama ben gerekli haddinizi bildiririm
yine!
BAŞKAN – Bu konudaki
görüşlerim değişmediği için Sayın İçli, Danışma Kurulu önerisi üzerinde
buyurun. On dakika söz talebiniz var.
Danışma Kurulu önerisinin
aleyhinde söz istediniz.
Buyurun.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Danışma Kurulu Önerileri (Devam)
1.- Gündemdeki sıralama ile 485 ve 477 sıra sayılı kanun tasarılarının
İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler hâlinde
görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi (Devam)
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) –
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, sizleri saygıyla selamlıyorum.
Ben bir milletvekili olarak,
bir hukukçu olarak uyarı görevimi yaptım. Tarih bu tutanaklara tanıklık edecek.
Benim görevim bu kadar.
Şimdi gelelim Danışma Kurulu
önerisinin neden aleyhinde söz aldığıma dair görüşlerime. Değerli
arkadaşlarım, şimdi Danışma Kurulunun önerisine baktığım zaman, işte temel
kanun olarak görüşülmesi gereken Yurt Dışındaki Türkler Başkanlığı Kanun
Tasarısı ve Kanun Hükmündeki Kararname var, Yükseköğrenim Teşkilatıyla ilgili
bir kanun teklifi veya tasarısı -tam bilemiyorum- Türkiye Cumhuriyeti ile
İrlanda arasında yapılan bir sözleşmenin onaylanması var, bir de İslam
ülkeleriyle yapılan, işte bir tüzüğün buradan, Türkiye Büyük Millet Meclisinden
geçmesine dair kanun tasarı ve tekliflerinin öncelikle gündeme alınması ve
görüşülmesi istemleri var.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye’nin gerçek gündemiyle Parlamentonun, Meclisin gerçek gündeminin
çakışmadığını fırsat bulduğum zamanlarda özellikle altını çizerek belirttim.
Şimdi Danışma Kurulunun işte gündemi bu, ama Türkiye’nin gündemi değerli
arkadaşlarım, açlık, fukaralık, işsizlik, yatırım olmaması, bir tarafta
hastanelerde vatandaşlarımızın, devletin hüküm ve tasarrufunda olması gereken,
o meseleleri çözmesi gereken sağlık sorunları, diğer taraftan öğrencilerimizin
eğitim sorunları artık dağ gibi büyüyor. Vatandaşımız soluk alamaz duruma
geldi. Fakat bunlar olurken, ama bir bakıyorsunuz Türkiye’de Türkiye’nin
gündemine başka şeyler geliyor. Ne geliyor? İşte birkaç gündür tartıştığımız
Anayasa değişiklikleri ve AKP’li kurmayların özellikle Başbakan Yardımcısı eski
Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek’in hazırladığı, mevcut Adalet Bakanımız Sadullah Ergin’in hazırladığı ve AKP Grup Başkan Vekili
Sayın Bekir Bozdağ’ın hazırladığı Anayasa taslağı
tartışılıyor.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye’de yeterince gerilim var, Türkiye’de yeterince hoşgörüsüzlük var,
Türkiye’de yeterince çatışma var. Hükûmetin görevi o
ülkede hoşnutsuzluğu, gerilim varsa gerilimi ortadan kaldırmaktır. Hükûmetin görevi gerilim yaratmak değildir. Şimdi birazdan
-tabii zaman çok kısıtlı olduğu için çok detaylı girmeyeceğim ama- ana
başlıklar hâlinde sıkıntıları sizlerle paylaşmak istiyorum ve bizi izleyen çok
değerli, çok saygı değer halkımızla paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, hani
halk arasında bir söz vardır “Minareyi çalan kılıfını hazırlar.” İnanın bu söz,
bu Anayasa taslağının yanında çok hafif kalıyor. Şimdi bakıyorsunuz -tabii çok
önemli hükümler de var, değişmesi gereken hükümler de var- yani bilim
insanlarının, yargının içinde olan insanların yıllarca şikâyet ettikleri, hem
akademik düzeydeki tartışmalarda ifade edilen bazı değişiklikler var. Örneğin,
YAŞ kararlarına yargı yolunun açılması, disiplinle ilgili idari yargı yolunun
açılması, ondan sonra kamu çalışanlarına, memurlara –öyle ifade edeyim- toplu
sözleşme ve grev hakkının verilmesi… Bunlar hep önemli konular. Her ne kadar bu
taslakta toplu sözleşme hakkı varsa da grev hakkı yok. Grev hakkı olmayan bir
toplu sözleşme nasıl olacaksa tabii ayrı bir tartışma konusu! Tabii, olumlu
birtakım maddeler de var ama bunlar, benim ifademle “elma şekeri”. Yani
çocukları kandırmaya yönelik olan elma şekerleri olarak bu taslağın içine
serpiştirilmiş.
Ama değerli arkadaşlarım,
burada bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bu taslağa baktığınız zaman, bu
taslak Anayasa’mızın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez olan,
cumhuriyetin niteliklerinden olan Anayasa’nın 2’nci maddesine aykırıdır, açıkça
aykırıdır. Neden aykırıdır?
Değerli arkadaşlarım,
Anayasa’mızın 2’nci maddesi -artık hepimiz ezbere biliyoruz; artık
vatandaşlarımız da biliyor- sayıyor niteliklerini: “…insan haklarına saygılı,
Atatürk milliyetçiliğine bağlı –bakın, burası önemli, altını çiziyorum-
başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik, lâik ve sosyal bir
hukuk Devletidir.” der.
Anayasa’mızın “Başlangıç”
kısmına atıf yaptığına göre, Anayasa’mızın Başlangıç’ında belirtilen
niteliklere sahip bir cumhuriyetten söz ettiğine göre, Anayasa’mızın üçüncü
fıkrasına, “Başlangıç” bölümünün üçüncü fıkrasına da bakmak gerekiyor. Burada “…hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen
hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş olan –altını çiziyorum-
hukuk düzeni dışına çıkamayacağı;” dediği gibi, dördüncü fıkrasında da kuvvetler
ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli
devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni
bir iş bölümü ve iş birliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa’da ve kanunlarda
olduğunu belirtir “Başlangıç” hükmü.
Değerli arkadaşlarım,
Anayasa’mızın 6’ncı maddesinde, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk milletine ait
olduğu, egemenliğin Anayasa’nın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle
kullanılabileceği de açıkça ifade edilmiştir ve Anayasamızın 9’uncu maddesinde
de bu yetkili organlardan yargı yetkisini de Türk milleti adına… Yine çizdim
altını… Hep diyoruz ya biz milletvekilleri, yasama organları
Türk milleti adına bir yetki kullanıyoruz, yargı organları da Türk milleti
adına bağımsız mahkemelerce bu yetkiyi kullanır ve Anayasa’nın 11’inci maddesi
-Anayasa’nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü- “Anayasa hükümleri, yasama -yani
burayı- yürütme -yani Hükûmeti- ve yargı organlarını,
idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.”
der.
Şimdi, bu taslakta tabii çok
enteresan hükümler var ama en dikkat çekici olanları artık hepimiz biliyoruz,
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluyla ilgili düzenleme. Bu, hep konuşulacak.
Daha teknik incelemelerden sonra üniversitelerden, ilgili kuruluşlardan buna
tepki gelecek. Başka? Anayasa Mahkemesiyle ilgili düzenleme var. Anayasa
Mahkemesinin yapısını bu Anayasa değişikliği yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren hemen değiştirebilecek düzenlemeler var. Başka? Siyasi partilerin
kapatılmasıyla ilgili, 69’uncu maddeyle ilgili değişiklikler var. Başka?
İdarenin, yürütmenin denetlenmesiyle ilgili, Anayasa’nın 125’inci maddesiyle
ilgili de çok vahim bir düzenleme var.
Değerli arkadaşlarım ama, çarpıcı olması açısından söylüyorum, Anayasa’nın
69’uncu maddesindeki düzenlemede -bakın aldım bölümü- diyor ki: “İdarenin eylem
ve işlemleri odaklaşmanın tespitinde gözetilemez.” Bakın, “idarenin eylem ve
işlemleri odaklaşmanın tespitinde gözetilemez.” Bu, hangi ruh hâliyle konuldu?
Anayasa Mahkemesinin, biliyorsunuz, AKP kapatma davasındaki gerekçelerini
engellemek için konuldu bu. Çünkü, Anayasa
Mahkemesinin, Anayasa’nın 10’uncu ve 42’nci maddelerinde yapılan değişikliği
AKP’nin laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğunun bir numaralı kanıtı olarak
kabul etti 11 üyeden 10’u. Şimdi, Anayasa Mahkemesinin bu kararını baypas etmek
için birçok düzenleme yapılmış 69’da ama bu ifade konulmuş. Başka? Bakın,
Anayasa 125’te bir değişiklik yapılıyor. Yargı yetkisi, idari eylem ve
işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi için sınırlı olup hiçbir surette
yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz. Şimdi, değerli arkadaşlarım,
vatandaşların idarenin haksız işlem ve eylemlerine karşı korunduğu yer
neresidir? Yargıdır, idare mahkemeleridir, üst mahkeme de Danıştaydır.
Danıştay kimi davalara ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar ve buradaki
incelemeleri, hukuki incelemeler, hukuka uygunluk denetimi olduğu gibi
yerindelik denetimi suretiyle vatandaşlarımızı devlet karşısında, devletin o
gücü karşısında koruyan bir düzenlemedir. Şimdi siz bunu ortadan kaldırırsanız
yürütmenin Anayasa gereği denetlenmesini ortadan kaldırıyorsunuz. Bunları neden
söylüyorum? İlk başta söylediğim kuvvetler ayrılığı konusundaki o Anayasa’nın
“Başlangıç” hükmünün ne kadar önemli olduğunu ifade etmek için söyledim. Eğer
siz bu değişikliklerle yürütme organını yargı denetiminden çıkartır ve yasama
organı marifetiyle çıkartılan Anayasa değişikliğiyle yargı üzerinde yürütme
organının baskısını oluşturursanız bu ülkede demokrasi olamaz, demokrasiden söz
edilemez. Bu çok vahim ve bakın böyle bir girişim… Benim görüşüme katılırsınız,
katılmazsınız ama ben Anayasa 10 ve 42’de yapılan değişiklikte de burada
uyardığım gibi Anayasa Komisyonunda da uyarmıştım. “Yapmayın.” dedim, “Bu işlem
hukuka aykırı, başımıza ciddi sıkıntılar açar Türkiye Büyük Millet Meclisinin.”
dedim, dinlenmedi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın İçli, lütfen
tamamlayınız, buyurun.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) –
Bakın, bu girişim de, Türkiye’nin gündemine getirilecek bu değişiklik de hukuk
devleti ilkesini ve 2’nci maddede belirtilen cumhuriyetin nitelikleri ilkesini
zedeleyeceği için AKP’nin başına çok ciddi sorunlar açar. Bak, o zaman laiklik
karşıtı eylemlerin odağıydı, şimdi hukuk devletini ortadan kaldıracak
eylemlerin odağı olarak kabul edilebilir. Bunu ben söylüyorum, kabul etmeyebilirsiniz
ama bugün The Wall Street Journal’da -bir gazete;
bugün gazetelerimizde vardır, size çok kısa bir alıntı yapayım otuz altı
saniyede- diyor ki: “Çok güçlü olan Başbakan giderek daha da otoriter,
eleştirileri hor gören bir lidere dönüştü.” diyor. Devam ediyor, hızla
okuyorum: “Erdoğan partisini demir yumrukla yönetiyor. ‘AK PARTİ’nin
kendisini eleştirenleri dinleyecek vakti yok.’ diyor. AK PARTİ eğer bu
çağrıları duymaz ve mesaj almazsa Türkiye’nin Batılı dostlarının korkularının
başına gelme olasılığı belirir.” diyor ve diyor ki: “Anlamlı ekonomik ve siyasi
reformlar yapmak yerine kavga çıkartmak eğiliminde olursa, bu, AKP’nin sonu
olur.” diyor.
Kavga çıkartmaktan vazgeçin.
Ekonomiyle ilgili, vatandaşın gerçek gündemine dönün.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) –
Bir milletvekili olarak benim görüşüm bu.
Sabrınız için hepinize
teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. Sağ olun.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın İçli.
Danışma Kurulu önerisinin
aleyhinde söz isteyen Kamer Genç, Tunceli Milletvekili…
KAMER GENÇ (Tunceli) – İlimi
de söyle Sayın Başkan, ilim kutsal bir ildir.
BAŞKAN – Sayın Genç, Genel
Kuruldaki tüm sayın milletvekilleri duydu zannediyorum sizden başka, Tunceli
ilini söylediğimizi.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Tunceli
Türkiye’de istisnai bir ildir de, onu çok gür sesle söyleyeceksin.
BAŞKAN – Sayın Genç, kimin ne
yapacağına siz karar veremezsiniz burada.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani
benim kafama göre karar verseniz daha isabetli olur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Danışma Kurulu kararı üzerine söz almış bulunuyorum, hepinize
saygılar sunuyorum.
Dün Libya’dan bir vatandaş
bana telefon ediyor, diyor ki: “Burada bizi çalıştıran firma paramızı ödemiyor
ve 350 tane Türk vatandaşı burada, Libya polisi başımıza tabanca dayamış, zor
durumdayız.” Ben telefonunu veriyorum: 218 924148102.
Yani görüyorsunuz, vatandaş
ta Libya’dan benim cep telefonumu buluyor ve derdini bana anlatıyor ama
Türkiye’de hükûmet yok ki arkadaşlar, vatandaşın
işleriyle ilgilenen hükûmet yok ki!
Şimdi, Danışma Kurulu kararı
Meclisin çalışmasını düzenleyen bir karardır.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, Anayasa değişikliğini yaptık, kamuoyuna gitti,
Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi lazım. Niye bununla ilgili kanunu
çıkarmıyorsunuz? Geçen gün Anayasa Komisyonuna gittik. Benim ta 2007’de
verdiğim bir teklif var, ele almadılar, birisi orada diyor ki: “Acelesi yok.”
Abdullah Gül yarın öldü ne yapacaksınız? Ne oldu? Diyecek misiniz ki yahu
Türkiye Büyük Millet Meclisi iki buçuk senedir Mecliste bir Cumhurbaşkanının
seçilmesine ilişkin kanun çıkarmıyor? Yani bu kadar konulardan uzak, konularla
hiç ilgisi olmayan, Türkiye’nin gerçeklerinden uzak bir parlamento olmaz.
Şimdi, bir Anayasa
değişikliğini attınız ortaya. Şimdi, değerli milletvekilleri, bakın, ekonomi
çökmüş, iç ve dış borç almış yürümüş, işsizlik almış yürümüş. İnsanlar,
gördünüz işte, evinin damına çıkıyor, adam çıkıyor, karısı çıkıyor, oğlu
çıkıyor, kızı çıkıyor “Açım, ben kendimi atacağım.” diyor. Her gün Meclise
birçok insanlar geliyor “Biz açız.” diyor. İşsizlik almış gitmiş. Şimdi, bu
kadar, büyüme bakımından, dünyada büyüme bakımından, son sırada, en eksi
büyümeyle malul bir Türkiye. Efendim, Türkiye, borçları, iç ve dış borçları en
yüksek olan ülkelerden birisi. Belki kısa zamanda da memur maaşları bile
ödenmeyecek bir ekonomik çöküntü içinde olan bir devletin, bir hükûmetin… Sırf bu gündemi değiştirmek için Anayasa
değişikliğini getiriyorlar. Ya, şimdi, bugün evvela, temel, yani esas ihtiyaç
duyulan kısım Anayasa değişikliği mi?
Şimdi, öyle bir şeyler
söyleniyor ki, Tayyip Bey diyor ki: “Efendim, hâkimler hakkında hâkimler karar
veriyorsa milletvekilleri hakkında da milletvekilleri cezalandırma kararı
versin.” Yahu şimdi, bakın, sayın milletvekilleri, yani ben ilkokuldaki bir öğrencinin
böyle bir mantık yürüteceğini
kesinlikle kabul etmiyorum. Ya şimdi Anayasa’mız var, o
Anayasa’da, okuma
yazması olan kişi okur, bakar ki yargılama yetkisi Türk milleti
adına yargıya aittir yani sen nasıl oluyor da diyorsun ki: “Beni yargı yargılayamaz Meclis yargılasın.”
Şimdi, getirmişsiniz bir
kanun maddesi, şimdi, sayın milletvekilleri, bir Anayasa değişikliği, hem de
Anayasa değişikliği; diyorsunuz ki: “Efendim, Türkiye Büyük Millet Meclisi
partilerin kapatılmasına karar verir.” Bundan daha mantıksız, akılsız, tutarsız
bir teklif olur mu ya? Yani şimdi nasıl olur, hangi parti hangi parti hakkında
kapatma kararını verecek? Ya insanlar bir teklif getirdikleri zaman bunda bir
akıl olacak, bir mantık olacak, bir izan olacak, bir fâm
olacak yani hukukun bir dayanağı olacak. Dünyanın neresinde bir siyasi parti
diğer bir siyasi parti tarafından kapatma kararı verir? Yani bunu, eğer bu
kamuoyuna teklif diye sunan bir irade, bir düşünce varsa, benim onunla hiçbir
konuda müşterek bir tarafım olamaz yani hiçbir tarafta müşterek bir tarafım
olamaz çünkü bu kadar yetersiz, hafif, hukuka uymayan bir olayla, abesle
iştigal demektir. Yani olur mu yahu? Şimdi, Meclis bu kadar... Yani siz
“Koskoca iktidar partisiyiz.” diyorsunuz ve 340 milletvekiliniz var. Yahu, hiç
mi biriniz “Yahu arkadaş, böyle bir teklif yapamayız, bu olmaz...”
Şimdi, diyorsunuz ki:
“Anayasa Mahkemesini kaldıracağız, Cumhurbaşkanı 19 üyesi hakkında karar
versin.” Değerli milletvekilleri, Türkiye’nin yapısı belli. Türkiye’de,
işte Meclisin seçtiği kurullar var. İşte, RTÜK... RTÜK’teki dönen keyfîlikler,
hukuksuzluklar yani nerede dönüyor? Ben bir televizyona çıkmışım. Televizyonda,
neymiş, efendim, AKP’yle ilgili, aleyhine bir iki laf etmişim. Benim açıklama
yaptığım televizyona bir uyarı cezası geliyor. Kim tarafından veriliyor? Bülent
Arınç tarafından veriliyor çünkü Bülent Arınç’ta yiğitlik varsa, çıksın karşıma, televizyonlarda
konuşalım. Öyle devletin borazanı, Bülent Arınç’ın
borazanı olan o TRT’de… Onu da getirsin, çıkalım, orada konuşalım.
Arkadaşlar, insanlar evvela
dürüst davranmalıdır, dürüst icraat yapmalıdır, dürüst olmalıdır yani bir
yandan çıkacaksınız her türlü soygunu yapacaksınız, her türlü suistimali yapacaksınız, her türlü keyfîlikleri
yapacaksınız, bunları dile getiren adamları da susturmaya çalışacaksınız.
Şimdi, bana, vatandaşın
birisi mesela bana bir yazı göndermiş, diyor ki İstanbul Belediyesi hakkında:
Kamu İhale Kanunu’na aykırı tam yirmi tane ihale yapmış. Yirmisinin de iptali
için Danıştaya dava açmış ve kazanmış ama İçişleri Bakanı
bunlar hakkında soruşturma kararı vermiyor. Bakın, bir tanesi şu: Şimdi,
İstanbul’da bir üst geçit yapmış. Bu üst geçit eski Futbol Federasyonu Başkanı
Hasan Doğan’ın evini kapatmış meğer Rahmetli Hasan Bey de Tayyip Bey’e demiş
ki: “Yaptığınız üst geçit benim evimi kapattı.” Hemen gitmişler; 4,5 trilyon
lira harcadıkları o üst geçidi yıkmışlar getirmişler başka bir yere yapmışlar.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, bakın bu millette insanlar aç, işsiz, para bulamazken, yani
sen bir tane kişinin… Kaldı ki, sonra, o projeyi yaparken aklın nerdeydi? Bir
üst geçit yapıyorsun, Tayyip Bey’in dostu, rahmetli Hasan Doğan’ın evini
kapatıyor diye gidip o üst geçidi -Ünverdi aynı
zamanda- yıkıyorsun. Tabii, biz biliyoruz Hasan Bey’le bu ilişkisini çünkü Hasan
Bey’i Futbol Federasyonu Başkanı seçtirmek için Tayyip Bey, kulüplerin 45
trilyon liralık vergi borcunu affetti. Sonra, o bir tane, Tayyip Bey’in oğlunun
aldığı gemicik var biliyorsunuz, herhâlde onlardan, o gruptan satın alındı.
Yani işte siciliniz bu, kimliğiniz bu, geçmişiniz bu.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
yani Türkiye gerçekten çok büyük karanlıklara döneminizde gidiyor. Böyle bir
şey olur mu? Bir defa, bir gizli tanık çıkarmışsınız ortaya. Gizli tanık
olarak, en namuslu, en masum insanları onların verdiği gerçek dışı beyanlara
göre tutuyorsunuz hapislere tıkıyorsunuz.
Yine, özel görevli
mahkemeler… Devlet Güvenlik Mahkemesini kaldırdınız ama Türk Ceza Kanunu’nun
250 ve 251’inci maddesine göre özel yetkili mahkemeler getirmişsiniz. Bunların
içinde, bu özel yetkili mahkemelerin içinde bir kısım size çok yakın olan hâkim
ve savcılar var ve bunlar Türkiye’de insan haklarını ayaklarının altına
almışlar. Bir bakıyorsunuz, işte, Erzincan’daki Cumhuriyet Başsavcısı, yani
ortada hiçbir neden yokken tutuluyor, içeriye atılıyor. Geçen gün avukatını
dinledim, “Yahu, Allah rızası için, 12 tane hakkında gizli tanık var, on iki
tane klasör var, torbalar dolusu evraklar var. Üç gün içinde altmış sayfalık
hakkında iddianame hazırlandı.” diyor.
Şimdi, değerli milletvekilleri,
bir memlekette eğer hukuk bu kadar ayak altına
alınırsa bu memlekette herkesin yaşama şansı rizikoya girer. Siz bugün
iktidardasınız. O mesele değil. Zaten şurada bir sene sonra da seçim var en
geç, uzatsanız bile. Ama yarına, bu sizin zamanınızda çıkan kanunların, insan
haklarına, insan haysiyetine, demokratik hukuk sistemine ne kadar büyük bir
katliam olduğunu göreceksiniz. Böyle bir şey olur mu? Gelin, hemen o özel
tanıkla ilgili kanunu kaldıralım, özel mahkemeleri kaldıralım. Her mahkeme kendi
alanları içinde karar versin arkadaşlar. Yoksa,
İstanbul’daki kişi gidip de Tunceli’deki adamı tutuklayıp getiriyor. Ne gerek
var? Oradaki de hâkim değil mi?
Değerli milletvekilleri,
şimdi Tayyip Bey diyor ki: “Yasama ve yürütme yargının kuşatması altında.”
Böyle bir şey olur mu sayın milletvekilleri? Anayasal rejim var. Anayasa’mızda
ne diyor? Kuvvetler ayrılığı var. Kuvvetler ayrılığında yargı yetkisi kime
aittir? Yargıya aittir. Peki, senin Anayasa’nda diyor ki: “İdarenin her türlü
eylem ve işlemleri yargı denetimine tabidir.” Yine Anayasa’mıza göre, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin çıkardığı kanunlar Anayasa Mahkemesi denetimine
tabidir. Peki, sen Anayasa’yı okudun mu, okumadın mı? Okudunsa... Ben bir de
diplomasını da şey ediyorum Tayyip Bey’in, nereden mezun o diplomasını da
özellikle istiyorum yani...
AHMET YENİ (Samsun) – Hadi
be! Hadi be!
SUAT KILIÇ (Samsun) – Onun
diplomasını konuşmak sana düşmez. Haddini bil!
KAMER GENÇ (Devamla) – Yok,
yok… Onu öğrenmek istiyorum, hangi üniversiteyi ne zaman bitirmişse o diplomayı
da isteyeceğim ben. Yazılı soru önergesi...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AHMET YENİ (Samsun) – Terbiye
diye bir şey yok ki!
SUAT KILIÇ (Samsun) – Danışma
Meclisine kim getirdi seni? Anlat bakalım.
BAŞKAN – Lütfen tamamlayınız.
KAMER GENÇ (Devamla) – Zaman
versin, sana güzel ders veririm. Senin çok güzel ders almaya ihtiyacın var.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Danışma
Meclisine kim getirdi seni?
KAMER GENÇ (Devamla) – Ben
Danışma Meclisinde, bu Mecliste en onurlu mücadeleyi yaptım ve beni veto
ettiler, benden sonra sizleri tekrar iktidara getirdiler...
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) –
Terbiyesiz herif!
KAMER GENÇ (Devamla) – …ve
benim bu Danışma Meclisinde yaptığım mücadeleyi siz kendi başkanınıza karşı
veremiyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) – Kapat
çeneni be! Terbiyesiz herif!
KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın,
sizin getirdiğiniz şu rejimde 12 Eylülden daha karanlık bir rejim getirdiniz.
12 Eylülde insanlar getirilip de iki sene hapishanelerde tutuklanmıyordu.
BAŞKAN – Sayın Genç,
lütfen... Sayın Genç...
KAMER GENÇ (Devamla) –
İnsanlar bu kadar sorgusuz, sualsiz içeriye atılmıyordu...
AHMET YENİ (Samsun) –
Karanlık adam!
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) –
Utanmaz herif!
BAŞKAN –
Sayın Milletvekili, lütfen oturur musunuz.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Utanmaz!
BAŞKAN – Sayın
Milletvekili...
KAMER GENÇ (Devamla) –
Dolayısıyla sizin rejiminiz, 12 Eylül rejimine lanet okutacak kadar karanlık,
insan hak ve özgürlüklerini yok eden bir davranış biçimidir. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
SUAT KILIÇ (Samsun) –
Karanlık sensin!
KAMER GENÇ (Devamla) – Onun
için sizlere ben bir tavsiyede bulunuyorum.
BAŞKAN – Sayın Çerçi, lütfen
oturun.
AHMET YENİ (Samsun) –
Karanlık, karanlık adam!
KAMER GENÇ (Devamla) – Bu
memleketi bu kadar karanlıklara götürmeyin, bu karanlıkların içinde siz de
kalırsınız.
AHMET YENİ (Samsun) –
Aydınlığa çık!
BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen…
KAMER GENÇ (Devamla) – Çünkü
bu karanlıklara imza atanlar yarın çok büyük hesap ödeyeceklerdir. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Genç, teşekkür
ediyorum.
ABDÜLHADİ KAHYA
(Hatay) – Danışma Meclisiyle Türkiye’yi karanlığa götüren sen değil misin?
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) –
Bu Anayasa’yla Türkiye’yi karanlığa sürükleyen sen değil misin? Utanmadan hâlâ
konuşuyorsun. Otuz senedir bu Anayasa’yla yöneten siz değil misiniz ya? Hâlâ
konuşuyorsunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN – Arayacağım Sayın
Genç.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) – Sen bir
yüzüne bak!
BAŞKAN – Sayın Çerçi, lütfen
oturun.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) –
Yüzüne bir bak sen, aynaya bir bak!
KAMER GENÇ (Tunceli) – Benim
yüzümde ne var ya?
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) –
Aynaya bir bak! Şu hâline bir bak!
BAŞKAN – Sayın Çerçi, lütfen…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sen
bana bak, Manisa’da… Ben seni Manisalılara şikâyet ediyorum.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) –
Utanmaz herif! Utanmıyorsun! Aynaya git de bir bak!
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sen
aynaya bak! Benim nur yüzlü yüzüm var. Sen yüzüne bak!
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) – Sen
bak benim yüzüme, bir de kendi yüzüne bak.
BAŞKAN –
Sayın Çerçi, lütfen oturur musunuz.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) –
Meclisin seviyesini düşürüyorsun. Utanmaz herif!
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sen
hastanelerine bak, hastanelerine! Hastanelerinden biraz daha vurgun vur!
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sayın
Başkan, karar yeter sayısı aranacak diye burada tahammül ederek oturmaya
çalışıyoruz. Bu kadar saçmalık olmaz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Müdahalemizi yaptık
Sayın Kacır.
ÜNAL KACIR (İstanbul) –
Öneriyle, konuyla alakalı hiçbir şey konuşmadı. Lütfen müdahale ediniz.
BAŞKAN – Müdahalemizi yaptık
Sayın Milletvekilim, teşekkür ediyorum.
Danışma Kurulu önerisini
oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler…Kabul
etmeyenler…
Kâtip Üyeler arasında
anlaşmazlık olduğu için elektronik sistemle oylama yapacağım.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır ve Danışma Kurulu önerisi kabul
edilmiştir.
Şimdi, İç Tüzük’ün 37’nci
maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır. Okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
A) Önergeler (Devam)
2.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin,
(2/499) esas numaralı Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/194)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2/499 Grev, Toplu Sözleşme
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifim 45 gün içerisinde
Komisyonda görüşülmediğinden İç Tüzüğün 37. Maddesine göre Genel Kurul
Gündemine alınması hususunda gereğini bilgilerinize arz ederim.
Hasan
Erçelebi
Denizli
BAŞKAN - Teklif sahibi Hasan Erçelebi,
Denizli Milletvekili.
Buyurun Sayın Erçelebi.
HASAN ERÇELEBİ (Denizli) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve bizi televizyonları başında izleyen
Kamu Görevlileri Konfederasyonu başkanları, yöneticileri, sendikacılar ve
değerli memurlar; hepinizi Demokratik Sol Parti ve şahsım adına saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum.
4688 sayılı Kamu Görevlileri
Sendika Kanununda Değişiklik Teklifim üzerinde söz aldım. AKP Hükûmeti sekiz yıldır kamu görevlilerine “Size sendikal hak
vereceğim, toplu sözleşme hakkı vereceğim, grev hakkı vereceğim.” diye vaatte
bulundu. Şimdi, gördük ki, artık sözler bitti, şimdi eylem zamanı. Biz de kanun
teklifimizde Türkiye’nin bir eksikliği olan kamu görevlilerinin sendikal
haklarındaki toplu sözleşme ve grev hakkı eksikliğinin giderilmesini istedik.
Sendikalar artık, toplu görüşmeden bıktılar “Önümüzdeki yıl masaya
oturmayacağız.” diyorlar. Ne istiyorlar? Toplu sözleşme ve grev hakkı
istiyorlar ve “Sorun masada değil, sorun yasadadır.” diyorlar.
Grev, emek ve ekmek
mücadelesinin en demokratik silahıdır; grev, sendika özgürlüğünün vazgeçilmez
bir ögesidir. İşte onun için “Grev olmadan sendika
hakkı, sendika özgürlüğü olmaz.” diyoruz.
Anayasa’mızın 51’inci maddesi
“çalışanlar” diyor, memurlar ve işçiler diye ayırmıyor, ondan sonra gelen bazı
maddelerinde ayrım var.
AKP Hükûmeti
Anayasa’nın 90’ıncı maddesini değiştirmekle aslında iyi bir görev yaptı, sizi
kutluyorum ama 90’ıncı maddenin gereği olan adımları atmadınız, atmıyorsunuz.
Anayasa’nın 90’ıncı maddesinde, uluslararası sözleşmeler ve bu arada çalışma
hayatıyla ilgili ILO sözleşmeleri yasaların üzerindedir ve Anayasa’ya aykırılık
iddiasında bulunulamaz diyor. O hâlde, Anayasa’nın 90’ıncı maddesi gereği
çalışanlara, kamu görevlilerine pekâlâ sözleşmeli ve grevli sendika hakkı
verilebilir.
AKP her sözünde
demokratikleşmeden bahsediyor ama son hazırladığı Anayasa paketine bakıyoruz,
burada memurlarla ilgili “toplu görüşme” yerine “toplu sözleşme” sözcüğü
eklenmiş ama grev yok. Şimdi ben soruyorum: Siz ne biçim demokratsınız? Siz
kendinize mi demokratsınız? Hani sekiz yıldır söylediğiniz demokratikleşme
şarkıları nereye gitti? Siz, kimi kandırmaya çalışıyorsunuz? O kamu görevlileri
ki göreve başladıkları ilk günden emekli oluncaya kadar hep yasal
düzenlemelerle uğraşırlar. O yüzden, sizin ne yapmak istediğinizi, ne
yapacağınızı çok iyi bilirler, hangi oyunlar içerisinde olduğunuzu çok iyi
bilirler diye düşünüyorum.
AKP Hükûmetinin
hazırladığı Anayasa paketinde esas olan parti kapatmadır, gerisi teferruattır.
İşte, o yüzden, AKP’nin hazırladığı paket aslında bir havuç Anayasa paketidir.
Herkese havuç göstererek, ola ki referanduma giderse, “Halkın oylarını alırız.”
düşüncesidir.
Gelin, teklifimize destek
verin diyorum. Gelin, hep beraber kamu görevlilerine özgür bir sendika hakkı,
özgür bir toplu sözleşme hakkı, özgür bir grev hakkı verelim. Bu sizin için
aslında bir samimiyet…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Erçelebi, lütfen tamamlayınız.
Buyurun.
HASAN ERÇELEBİ (Devamla) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sevgili AKP milletvekilleri,
yarın meydanlara çıkacaksınız. Peki, bu yasanın yüzü suyu hürmetine “AK PARTİ
milletvekilleri” diyorum. Başbakan daha iki ay önce Memur-Sen’in toplantısında
söz verdi, ben de orada dinledim. Şimdi, ülkemizi yöneten Sayın Başbakana ve
onun arkasında Hükûmeti destekleyen siz değerli
milletvekillerine sesleniyorum: Gelin, bizim teklifimize destek verin. Hiç
olmazsa bu samimiyet testinden hem AK PARTİ olarak -bu yasanın yüzü suyu
hürmetine- hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bu sınavdan alnımızın
akıyla çıkalım, aksi hâlde sözler hiç de geçerli olmayacaktır.
Benim bu kanun teklifini
hazırlamamda ve bugünkü konuşmamda katkı koyan bütün memur konfederasyonlarına
huzurunuzda teşekkür ediyorum ve “ak” oylarınızı memurlar için talep ediyorum.
Sağ olun, var olun. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Erçelebi.
Bir
milletvekili adına söz isteyen Hasan Macit, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Macit.
HASAN MACİT (İstanbul) –
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasıyla
ilgili söz almış bulunuyorum. Sözlerime geçmeden önce, şahsım ve Demokratik Sol
Parti adına yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, kamu görevlileriyle ilgili sendikal örgütlenmenin önünü açan,
2001 yılında çıkarılan yasada bir eksiklik var ve bu eksiklik, geçen süreç
içerisinde daha net biçimde ortaya konmuştur çünkü kamu görevlileri, örgütlenme
konusunda başarıyla görevlerini, üzerlerine düşen çalışmaları yapmışlar ve
sendikal örgütlenmelerini tamamlamışlardır ama bu sendikal örgütlenmelerinin
tamamlanması yeterli değildir, bu kanunun grev ve toplu sözleşme ile
taçlandırılması gerekmektedir. Çünkü geçmiş uygulamalarda,
yürütme ile sendikaların yaptığı toplu görüşme sonucunda, ne yazık ki o dönemde
alınan kararlara dahi yürütmenin uymadığını, bazı imzalanan, verilen sözlerin
yerine getirilmediği görülüyor. O zaman verilen sözler daha sonra uygulamaya
geçmediği için, hiçbir anlamı da kalmıyor. Bu nedenle, toplu görüşmeye, toplu
sözleşmeye oturan sendikaların da bir yaptırımı olması gerekir. Avrupa
standartlarındaki sendikaların elinde olan hakları ILO sözleşmeleriyle Türkiye
de tanımıştır ve bu ILO sözleşmelerini Türkiye tanıdığına göre, 2004 yılında
Anayasa’da yapılan değişiklikle bunlar da 90’ıncı madde kapsamında iç hukukun
üzerinde sayıldığına göre, sendikalara grev hakkı ve toplu sözleşme hakkı verilmesi
yönünde anayasal bir engel bulunmamaktadır. Bu, bu kanun ile verildiği zaman
kamu görevlileri önemli bir kazanım elde etmiş olacaklar ve haklarını koruma
noktasında gerekli mücadeleyi yapacakladır. Bu bağlamda, Sayın Başbakanın 2004
yılında kamu sendikalarına “Size, grev ve toplu sözleşme hakkını vereceğiz.”
diye bir sözü vardır. Sayın Başbakanın bu sözü üzerine, bugün
bu yasa da geldiğine göre, Başbakanın vermiş olduğu sözü gerçekleştirme yönünde
bir adım atılacağını, iktidar milletvekillerinin, Başbakanın bu verdiği sözün
doğrultusunda oy kullanacaklarını ve bu kanunun gündeme alınması yönünde oy
kullanacaklarını düşünüyorum eğer farklı bir oy kullanırlarsa Sayın Başbakanın
ve Genel Başkanlarının söyledikleri, verdikleri sözün aleyhine hareket etmiş olacaklardır,
bu da bir testtir, sınavdır diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri,
Sayın Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin’in, Hükûmet
adına sendikalarla yaptığı bir görüşmede… O görüşme sonucunda da grev ve toplu
sözleşmenin verilmesine yönelik mutabık kaldıklarını, bunun anayasal bir
değişiklikle gerçekleştirilebileceğini söylemiştir ama biraz önce söylediğim
anlamda bu Anayasa değişikliğine gerek yoktur. Anayasa değişikliği de
bugünlerde gündeme geldiğine göre ve Mehmet Ali Şahin’in, Sayın Meclis
Başkanının bu bağlamda söylediklerinin de gerçekleşmesi gerekir. Kaldı ki
bugün, AKP Grubunun Anayasa değişikliğiyle ilgili ortaya koyduğu tutumu da o
gün Mehmet Ali Şahin şöyle yanlış buluyor, bakın, o gün diyor ki: “Bunun için
Türkiye Büyük Millet Meclisinde mutabakat sağlanması gerekir. 184
milletvekilinin imzasıyla konu Meclis gündemine getirilebilir.” Yani Sayın
Mehmet Ali Şahin Meclis Başkanı olmadığı dönemde yürütmenin bir bakanıyken
Anayasa değişikliğinin Mecliste bir mutabakatla sağlanabileceğini, mutabakatla
gerçekleştirilebileceğini söylüyor. Bugün de AKP anayasal değişiklikleri
gündeme getirdiğine göre, bugün de Meclis Başkanı olan Mehmet Ali Şahin’in 2007
yılında bu söylediği sözün arkasında durması gerekir ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinin, Anayasa değişikliği konusunda mutabakat sağlanması için girişimlerde
bulunması gerekir. Yani, bir partinin veya bir yürütmenin Anayasa değişikliği
görüntüsünün ortadan kaldırılması gerekir.
Anayasa değişikliğiyle
ilgili, partilerimizi ziyaret eden ekibin içerisinde Başbakan Yardımcısı ve
Adalet Bakanının olması, Hükûmet tarafından Anayasa
değişikliğinin Türkiye Büyük Millet Meclisine bir dayatma görüntüsü
vermektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Macit, lütfen
tamamlayınız.
Buyurun.
HASAN MACİT (Devamla) –
Türkiye Büyük Millet Meclisine, Anayasa değişikliğinin bir dayatma görüntüsü
vermektedir. Kaldı ki geçmişte Anayasa değişikliğiyle ilgili yapılan
çalışmalarda, o günkü Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan bütün siyasi
partilerin katıldığı bir uzlaşı komisyonundan geçerek, tartışılarak
gerçekleştirmiştir ve bu değişikliklerin içerisinde, o dönemlerde görev yapan
AKP milletvekilleri de bulunmuştur. Bunun yolu, temayülü ortadadır. Bu ortada
olan temayüle aykırı hareket etmek, yarın bu Anayasa değişikliğini de devamlı
gündemde tutacak bir tartışmaya yol açacaktır. 1980 yılında nasıl beş üyeli
Konsey bir Anayasa yapmışsa bugün de bir partinin dayatmasıyla Anayasa
değişikliği gerçekleştirilir tartışması yapılacaktır.
Bu yanlıştan vazgeçin ve bu
kanuna da destek verin çünkü bu kanunun uygulanmasıyla ilgili, Sayın Başbakanın
sözleri vardır. Sayın Başbakanın sözlerinin arkasında duracağınızı ümit
ediyorum AKP milletvekilleri olarak.
Hepinize saygılar sunarım.
(DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Macit.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati : 17.30
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.39
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Gülşen ORHAN (Van), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 76’ncı Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
Gündemin “Sözlü Sorular”
kısmına geçiyoruz.
IX.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLAR1
1.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, elektrik zammı ile ilgili
açıklamasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısıdan
sözlü soru önergesi (6/885) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
2.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, THY Malatya merkez ofisinin kapatılmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1005) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
3.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, THY çağrı merkezindeki işten çıkarmalara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1006) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
4.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, sulamada kullanılan elektrik borçlarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1017) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
5.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün,
THY dış hat seferlerinde bazı gazetelerin alınmadığı iddiasına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1039) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
6.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, THY’daki çağrı merkezlerinde çalışanlara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1047) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
7.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, İstanbul’daki hizmet binasının
taşınmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1195) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek’in cevabı
8.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, hazırlandığı iddia edilen bir
kanun tasarısı taslağına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1202) ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşek’in cevabı
9.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, personel arasındaki ücret
farklılıklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1204) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek’in cevabı
10.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, denetim tazminatı alamayan
bazı personele ilişkin sözlü soru önergesi (6/1205) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek’in cevabı
11.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, otuz yaş üstü araç sahiplerinin
sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1223) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek’in cevabı
12.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün,
bir medya grubuna verilen vergi cezasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1279)
ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
13.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün,
“varlık barışı” uygulamasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1284) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
14.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün,
bütçe revizyonuna ve temel ihtiyaç maddelerinde KDV
indirimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1326) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek’in cevabı
15.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün,
yapılandırılan vergi borçlarını ödeyemeyenlerin durumuna ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1348) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
16.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep TEDAŞ
Müdürlüğünün oluşturduğu kaynağa ilişkin sözlü soru önergesi (6/1369) ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
17.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, gelir uzmanlığına yapılan
atamalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1452) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek’in cevabı
18.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, gelir uzmanlığına yapılan
atamalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1453) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek’in cevabı
19.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, gelir uzmanlığına yapılan
atamalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1454) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek’in cevabı
20.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’taki çiftçi
birliklerinin elektrik borçlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1516) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
21.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, bazı çiftçilerin TEDAŞ’a olan borçlarına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1591) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
22.- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın, elektrik sayaçlarının
değiştirilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1600) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek’in cevabı
23.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, otomobillerden alınacak bir
vergiye ilişkin sözlü soru önergesi (6/1623) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in
cevabı
24.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, Tarsus sahil bandındaki
tesislerin tahsislerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1667) ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşek’in cevabı
25.-Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, çiftçilerin elektrik borçlarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1670) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
26.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, tarımsal sulamada kullanılan
elektrik borçlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1685) ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşek’in cevabı
27.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, Adana’daki işsizlik oranını
azaltacak çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1720) ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşek’in cevabı
28.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, Adana’daki işsizlikle ilgili
proje ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1721) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
29.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, Adana’daki işsizliğe yönelik
projelere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi
(6/1722) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
30.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, emeklilere yapılan zammın
kaynağına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1752) ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek’in cevabı
31.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Midyat’taki elektrik kesintilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1784) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
32- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un,
yatırım araçlarının vergilendirilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1791) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
33.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Erbaa ilçesindeki bir binanın
Gazi Osman Paşa Üniversitesine devredilmesine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1841) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
34.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Erbaa ilçesindeki bazı
binaların Adalet Bakanlığına devredilmesine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1842) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
35.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, tüpgazdaki ÖTV’ye ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1867) ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
36.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, esnaf
ve sanatkârların vergi borçlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1885) ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
BAŞKAN –
Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek, gündemin “Sözlü Sorular” kısmında yer alan
sorulardan 1, 5, 6, 7, 10, 13, 57, 59, 61, 62, 68, 89, 93, 120, 131, 144, 195,
196, 197, 239, 300, 307, 327, 363, 366, 378, 408, 409, 410, 439, 471, 478, 526,
527, 552 ve 570’inci sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak
istemişlerdir.
Şimdi bu soruları sırasıyla
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki yazılı sorularımın
Devlet Bakanı Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda
gereğinin yapılmasını arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru 1-
Basına yansıyan haberlere göre "Biz elektrik zammını vatandaş tasarruf
etsin diye yaptık." dediğiniz ifade ediliyor. Bu haber doğru ise acaba
vatandaş tasarruf etsin diye diğer enerji kaynaklarına da yüklü bir zam yapmayı
planlıyor musunuz?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
THY,
Malatya satış ofisi kapatılarak,
Bu
uygulama ile;
a. THY'dan bilet satın alma
olanağı ortadan kaldırılmaktadır. (Bizim yolcularımızın Call
Center ve İnternetten bilet alma alışkanlığı henüz
oluşmamıştır).
b. THY ile kargo, posta hizmetleri yapılamaz hâle
getirilmek mi istenmektedir?
Yukarıda
belirttiğim nedenlerle THY'nın Malatya Merkezdeki
ofisinin yeniden açılmasını düşünür müsünüz? Yoksa THY'nın
müşteri memnuniyeti anlayışının bu uygulamada olduğu gibi mi devam edeceğini,
farklı bir uygulama yapılmayacağını bilmek zorunda mı kalalım?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
THY Çağrı Merkezindeki
çalışan 550 kişinin, işten çıkartılarak bu işin Assistt
ve Vodatech isimli iki firmaya verildiği
belirtilmektedir.
1. THY'nın
550 çalışanının iş akitlerini bozarak aynı işi başka firmalara yaptırmanın
etik, ahlaki ve yasal olarak izahı var mıdır?
2. Her iki firma kimdir?
Nedir? Bu işi daha önce yapmışlar mıdır?
3. Bu işle ilgili herhangi
bir ihale açılmış mıdır?
4. Bu firmalar, satılan Türk
Telekom'un ortakları mıdır? Ayrıca bu işin verildiği firmaların birinde genel
müdür olan AKP İl Başkan Yardımcısının etkisi olmuş mudur?
5. Müşteri memnuniyetini,
kuruma ait personel olmadan sağlama konusu dikkate alınmış mıdır?
6. 550 çalışanı anında kapı
dışarı eden THY yönetimi vicdanında bu olay büyük yara açmayacak mıdır? Bayram
öncesi 550 çalışanın ve ailesinin yaşadığı şokun hesabını kimler verecektir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Maliye
Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
Elektrik
enerjisi kullanarak Tarımsal Sulama yapan çiftçilerimiz ve sulama birlikleri
ödenemez bir borç yükü ile karşı karşıya kalmışlardır. Cazibeli su kullanan
çiftçilerimize önemli ölçüde haksızlık yapılmaktadır. Bu nedenle,
a) Sulama
birlikleri ve çiftçilerimizin elektrik borçlan ile ilgili nasıl bir
yapılandırma düşünmektesiniz?
b)
Cazibeli su kullanan çiftçilerimizle, Elektrikle Tarımsal sulama yapan
çiftçilerimiz arasında oluşan haksız rekabeti ortadan kaldırmayı düşünüyor
musunuz?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Maliye Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Özelleştirme kapsamındaki
Türk Hava Yolları Genel Müdürlüğü'nce son bir ay içerisinde Çağrı Merkezinin
kapatılması ile başlayan keyfi uygulamalar, Dış Hat seferlerinde gazete
sansürlemesi ile devam etmektedir.
1. Türk Hava Yollarının Dış
Hat seferlerinde gazete okumak isteyen yolculara belirli grup ve iktidar
yandaşı gazetelerin dayatılması okuma ve basın özgürlüğüne ne kadar uygundur?
2. Türk Hava Yolları
Yönetimi, Sayın Başbakan'ın bazı gazeteler için "Okumayın, evinize
sokmayın" talimatını mı uygulamaktadır?
3. Bu uygulamadan sizin, Türk
Hava Yolları Genel Müdürü'nün bilgisi var mıdır?
4. Ülkemizin itibarlı
gazetelerinin (Hürriyet, Cumhuriyet, Milliyet, Vatan, Sözcü, Radikal, Posta)
Türk Hava Yollarına alınmayarak, sansürlenmesi siyasi bir karar değil midir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Maliye
Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Özelleştirme
kapsamı içerisinde yıllardır yer alan, Türk Hava Yollarında;
1. 2006
yılında en iyi Çağrı Merkezi Ödülünü alan Türk Hava Yolları Çağrı Merkezi'nin
kapatılarak, 550 çalışanının hiçbir gerekçe gösterilmeden Ramazan ayının
bitiminde işten çıkarılması, Sendikal Hak ve Özgürlüklere aykırı değil midir?
2. Türk
Hava Yolları'nın Çağrı Merkezi işinden çekilip, bu hizmeti iki özel firmadan
satın almak istemesini ve şirketlerden birinin Genel Müdürünün İktidar
partisinin İstanbul Eski İl Başkan Yardımcısı olmasını Etik buluyor musunuz?
Taşeronlaştırma
ve hizmet özelleştirmesiyle Rant yaratmak ve Türk Hava Yolları çalışanlarını
Sendikasızlaştırmak mıdır?
3. Bugüne
dek gerçekleşen özelleştirmelerde olduğu gibi 550 çalışanı işten çıkararak,
Türk Hava
Yollarının satışın yerli ve yabancı kişiler ile ortaklıklara, cazip ve sorunsuz
hale getirmek değil midir?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın aracılığınızla Maliye Bakanı tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 20.01.2009
Kamer
Genç
Tunceli
İstanbul
Vatan Caddesi’nde olan Maliye Binası boşaltılarak Cevizlibağ
mevkiinde bulunan Yeşil Kundura Binasına taşınmıştır.
1-
Bakanlığınız mülkiyetinde olan bu bina neden boşaltılarak maliye kiralık bir
binaya taşınmıştır?
2- Yeni
taşınılan binaya kaç lira kira ödenmektedir? Yeni taşınılan binanın mülkiyeti
kime aittir?
3- Vatan
Caddesi’nde bulunan maliyeye ait bu yeri satmayı düşünüyor musunuz? Satma
konusunda Albayraklar'a verilmiş bir sözünüz var
mıdır?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Maliye Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim. 20.01.2009
Erkan
Akçay
Manisa
Maliye Bakanlığınca
hazırlanmakta olan bir kanun tasarısı taslağında, Bakanlıkta Daire Başkanı ve
üstü görevlerde bulunanlar ile Defterdar unvanında en az üç yıl görev yapmış
olanların Personel Genel Müdürlüğünde Kontrolör olarak çalıştırılabileceği hükmünün
yer alacağı ifade edilmektedir.
1. Gerek taşra gerekse
merkezde görev yapmakta olan bazı unvanlardaki personelin, Bakanlığınız
Personel Genel Müdürlüğünde görevlendirilmek üzere kadro oluşturma yönünde
kanun değişikliği hazırlığı içinde olduğunuz doğru mudur?
2. Oluşturulacak kadro
unvanının Kontrolör olacağı doğru mudur?
3. Bu kadroya, atanacak
kişilerin yetişmesinde kariyer şartı aranmayacağına göre, kariyer meslek
mensubu Bakanlığınız Kontrolörleri üzerinde yapacağı tahribat ve Kamu Denetim
Sistemine yansımaları dikkate alınmış mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Maliye
Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 20.01.2009
Erkan
Akçay
Manisa
Gelir
İdaresi Başkanlığının, Merkez ve Taşra Teşkilatında, Türkiye'nin tüm il ve
ilçelerinde çalışan, yaklaşık 40 bin personeli yöneten, denetimi koordine
ederek, vergi kayıp ve kaçağının önlenmesinden, verginin tahakkukundan,
tahsiline kadar önemli görevleri üstlenen, Müdür, Vergi Dairesi Müdürü ve Müdür
Yardımcıları memurlarından daha düşük ücret almaktadırlar.
Bu
kapsamda;
1. Maliye Bakanlığı
personeli arasında yaşanan ücret
farklılıklarının giderilmesi hususunda bir çalışma yapılmakta mıdır?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Maliye Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim. 20.01.2009
Erkan
Akçay
Manisa
657
sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 36/A-11'nci maddesine göre, Maliye Bakanlığı
bünyesinde uzman kadrosunda çalışan personel Denetim Tazminatı alırken, Vergi
Usul Kanunu'nun 135'nci maddesine göre, fiilen denetim görevi yapan ve yaptıran
Defterdar, Vergi Dairesi Başkanı, Vergi Dairesi Müdürü ve Vergi Dairesi Müdür
Yardımcıları denetim tazminatı alamamaktadırlar.
Bu
kapsamda;
1. Vergi
Usul Kanunu'na göre inceleme yetkisi verilen Defterdar, Vergi Dairesi Başkanı,
Vergi Dairesi Müdür ve Müdür Yardımcılarına Denetim tazminatı ödenmemesini
doğru buluyor musunuz?
2.
Defterdar, Vergi Dairesi Başkanı, Vergi Dairesi Müdür ve Müdür Yardımcılarına
Denetim tazminatı ödenmesi ile ilgili bir çalışmanız var mıdır?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda
yer alan soruma Maliye Bakanının sözlü olarak cevap vermesini saygılarımla arz
ederim.
28/01/2009
Prof.
Dr. Akif Akkuş
Mersin
Basın yayın organlarından
öğrendiğimiz kadarıyla 30 yaş ve üzeri karayolu araçlarının, vergi ve trafik
borçlarını silme karşılığı trafikten çekileceği belirtiliyor. Ancak bugün bu
araç sahiplerinden bir kısmı, bahse konu araçları kullanıyor ve geçimini sağlamaya
çalışıyor. Bu araç sahipleri zor şartlar altında bandrol,
defter ücreti, muhasebe ücreti ve vergi ödediklerini belirterek, bunların yılda
6 bin TL’yi bulduğunu ve ödeme zorluğu içinde olduklarını kendilerinden götürü
usulde vergi alınmasının daha uygun olacağını talep ediyorlar.
Bu konuda bir çalışmanız var
mı? Bu insanların mağduriyeti nasıl önlenecek?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Maliye
Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Ocak
ayında açıklanan Bütçe açığı oranı % 466 ile son yılların en büyük Bütçe açığı
olduğu bir gerçek iken;
29 Mart
yerel seçimleri yaklaşırken, Sayın Başbakanın Ekonomik krizi ve Yolsuzlukları
görmezlikten gelerek Basın kuruluşlarını hedef alan konuşmaları üzerine,
1.
Bakanlığınızca, Etkin bir Medya Grubuna kestiğiniz Astronomik Ceza Bütçe
açığınızı kapatmak için midir, yoksa yolsuzlukları açıkladığı için cezalandırma
ve susturma aracı mıdır?
2. Gazete
almayın kampanyaları üzerine, Astronomik Vergi Cezasını İktidar Partisi Grup
Başkanvekili’nin savunması Astronomik Cezanın siyasi vergi baskısı ve vergi
salması olduğunu göstermiyor mu?
3. Aynı
denetimleri, Deniz Feneri ile Ekonomik ilişkili olduğu mahkeme kararı ile
belirlenen ve bugüne kadar hiçbir denetim geçirmeyen Kanal 7 yayıncılığına,
Devletin
bankalarından hangi koşullarda verildiği belli olmayan 750 Milyon Dolarlık
kredi ile alınan ve % 25’i Katar’da kurulu bir şirkete satılan ATV-Sabah grubu
için de yaptınız mı, yapmayı düşünüyor musunuz?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Maliye Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Ekonomiyi
canlandırmak amacıyla Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında
Kanun ile 22.11.2008'de uygulamaya konulan Varlık Barışı Kanunundan;
1. Yasal
kayıtlarda yer almayan yurt dışı ve yurt içi kıymetlerin kayıtlara intikal
ettirilmesi süresi 02 Mart 2009 akşamı dolmuş bulunmaktadır. Bankalara, Aracı
kurumlara, Vergi dairelerine başvuruda bulunan Şirket, Mükellef veya sade
Vatandaş sayısı ne kadardır?
2. Bu
başvuru sürecinde ne kadar yabancı veya yerli mevduat beyan edilmiştir?
Döviz ve TL. cinsinden miktarı ne kadardır?
3. Bu
yasal uygulamanın sonucunda Bakanlığınızın beklediği mevduat beyanı dolmuş
mudur?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Maliye Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Ülkemizde yaşanan Ekonomik
krizin sonucu 27 çeyrektir. Kesintisiz büyüyen Ekonomimizde 7 yıl sonra daralma
yaşandı, ihracatımız %34 geriledi.
1. Ekonomik daralma arttıkça
bütçe açığı da artacağına göre büyüme oranı %4 olarak belirlenerek düzenlenen
2009 bütçesinin revizyonunun gerekliliğini düşünüyor
musunuz?
2. Otomotivde, Beyaz eşyada
yapılan ÖTV ve KDV oranlarının düşürülmesinin sınırlı bir toplum kesimine
katkısı olurken, Ay sonunu getiremeyen, geçim sıkıntısı içerisindeki
vatandaşlarımızın kullanmak zorunda oldukları Elektrik, Su ve Doğalgazın, Gıda
harcamalarının yükünü azaltmak, mutfak harcamalarına katkıda bulunmak için
temel ihtiyaç maddelerinin, KDV oranlarının indirilmesini düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Maliye
Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Küresel
krize karşı reel sektörü rahatlatmayı hedefleyen tedbirler kapsamında, 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki yasanın 48. Maddesinde
düzenlenen tecil ve taksitlendirme konusunda, Bakanlığınıza verilen yetkiye
dayanarak hazırlanan Tahsilat Genel Tebliği zor
durumda olan tüm borçlular için olumlu karşılanmıştır.
1. Esnaf
ve Mükelleflerimizin bu tebliğ kapsamında yapılandırdıkları Vergi Ödemeleri
taksitlerini, Ekonomik kriz nedeniyle tecili ihlal eden, ödeyemeyen Esnaf ve
Mükelleflerimize tecilin geçerli sayılması için bir olanak tanımayı düşünüyor
musunuz?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Maliye Bakanı Sayın M. Şimşek tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
Gaziantep'in
kurumsal vergisi şampiyonu TEDAŞ yarattığı kaynakla Gaziantep ekonomisi için
önemli bir alternatiftir. Ancak Gaziantep TEDAŞ Müdürlüğünün yarattığı bu
kaynak Gaziantep ekonomisine Adana üzerinden Gaziantep'e getirilmektedir. Bu
süreç içerisinde ise ciddi bir kaynak kaybı yaşanmaktadır.
Buna
göre;
1)
Gaziantep ekonomisi için büyük bir kaynak kaybını ifade eden bu durumu ortadan
kaldırmayı düşünüyor musunuz? Bu doğrultuda yapılan çalışmalarınız ya da
projeleriniz nelerdir?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Erkan
Akçay
Manisa
Gelir
İdaresi Başkanlığı tarafından 02.12.2006 tarihinde yapılan Gelir Uzmanlığı Özel
Sınavı için 2500 ve 15.12.2007 tarihinde yapılan Gelir Uzmanlığı Özel Sınavı
için 2500 kişi olmak üzere toplam 5000 kişi olarak ilan edilen boş kadro sayısı
kadar yapılan atamaların dışında;
1- 02.12.2006 tarihinde
yapılan sınav sonucunda açılan kişisel davalar sonucunda kaç kişinin ataması
yapılmıştır, en düşük kaç puan ile atama yapılmıştır?
2- 02.12.2006 tarihinde
yapılan sınav sonucunda 70 üzerinden 83 puan alarak sicil notu nedeniyle 2500
kişilik listenin dışında kalan 2008/1083 Y.D. İtiraz No’lu
DİDDK Kararına göre kaç kişinin ataması yapılmıştır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Maliye
Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Erkan
Akçay
Manisa
Gelir
İdaresi Başkanlığı tarafından 02.12.2006 tarihinde yapılan Gelir Uzmanlığı Özel
Sınavı için 2500 ve 15.12.2007 tarihinde yapılan Gelir Uzmanlığı Özel Sınavı
için 2500 kişi olmak üzere toplam 5000 kişi olarak ilan edilen boş kadro sayısı
kadar yapılan atamaların dışında;
1- 2006
ve 2007 yıllarında sınava girerek 70 ve üzeri puan alarak başarılı olan ve
ataması yapılmayan kaç kişi vardır?
2- 12.2006 tarihinde yapılan gelir uzmanlığı sınavında 70 ve
üzeri puan alanların 15.12.2007 tarihindeki sınava girmeden sıralamaya dâhil
edilerek oluşturulan karma liste üzerinden yapılan atamaların iptaline ilişkin
2008/1083 No’lu DİDDK Kararına göre 15.12.2007
tarihindeki sınav sonucuna göre kaç personelin ataması yapılmıştır?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Erkan
Akçay
Manisa
Gelir
İdaresi Başkanlığı tarafından 02.12.2006 tarihinde yapılan Gelir Uzmanlığı Özel
Sınavı için 2500 ve 15.12.2007 tarihinde yapılan Gelir Uzmanlığı Özel Sınavı
için 2500 kişi olmak üzere toplam 5000 kişi olarak ilan edilen boş kadro sayısı
kadar yapılan atamaların dışında;
1-
15.12.2007 tarihinde yapılan sınav sonucunda açılan kişisel davalar sonucu kaç
kişinin ataması yapılmıştır, en düşük kaç puanla atama yapılmıştır?
2- Tüm bu
yapılan atamalar sonucunda 2006 ve 2007 yıllarında ilan edilen toplam 5000 kişi
dışında kişisel dava sonucu ataması yapılanlar ile DİDDK Kararına göre 2006 ve
2007 yılı sınav sonuçlarına göre ataması yapılan toplam kişi vardır?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak cevaplan-dırılmasını arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Tokat Erbaa ilçesinin
sağ ve sol sahil sulama birliklerinin elektrik borçlarından dolayı, su
pompalarını çalıştıramamışlar. Bunun sonucu ürünler susuzluktan dolayı
yanmıştır. Çiftçi birliklerinin Tokat ili olarak ne kadar elektrikten dolayı
borcu bulunmaktadır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Maliye
Bakanı Sayın Mehmet Şimşek
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru:
Tokat ilinde Kazova ve Kelkit vadilerindeki
çiftçilerimizin sulama bedeli olarak TEDAŞ'a ana para ve faiz olarak ne kadar borcu vardır?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Tansel
Barış
Kırklareli
1)
Elektrik sayaçlarının tüketicilere haber verilmeden sökülerek yenisinin
takıldığı, bu değiştirme işlemi karşılığı 80 TL'lik ücretin de elektrik
faturalarına yansıtıldığı iddia edilmektedir. Bu iddialar doğru mudur?
2) Doğru
ise; Ölçü Aletleri Muayene Yönetmenliği'nin 9. maddesi bu tür değişikliklerin
10 yılda bir yapılarak uygun olanların tüketiciye iade edilmesini hükmederken,
burada yönetmenliğin 9. maddesine uyulmuş mudur?
3)
Sayaçların tüketiciye haber verilmeden, zorla değiştirilmesini, masraflarının
da faturaya yansıtılmasını doğru buluyor musunuz?
4) Zorla
değiştirilen sayaçların garantisinin ve servisinin olmadığı iddiaları doğru
mudur?
5)
Tüketicilere haber vermeden sayaç değiştirme işlemini durdurarak daha önce
değiştirilmek sureti ile zorda kalan vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin
giderilmesini düşünüyor musunuz?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Kürşat
Atılgan
Adana
Açıklama: 17 Ekim 2009
tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan ve "geriye dönük olarak" 3 Temmuz
2009'da yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu kararı uyarınca otomobillerin fabrika
çıkış bedeli üzerinden binde sekiz oranında radyo teyp vergisi alınacaktır.
Soru: Geriye dönük olarak
Bakanlar Kurulu kararı almak ve bu karar uyarınca vatandaşın satın aldığı
otomobilden vergi almak ne kadar doğrudur? Bu kararınızla TRT’ye ne kadar
kaynak aktarmayı planlıyorsunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda yer alan soruma
Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek'in sözlü olarak cevap vermesini saygılarımla
arz ederim. 08.12.2009
Prof.
Dr. Akif Akkuş
Mersin
Mersin
ili Tarsus sahil bandı turizm projesine bağlı olarak ihale edilmiş olan
turistik tesislerin kesin tahsisleri neden yapılmamaktadır?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda
yer alan soruma Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek'in sözlü olarak cevap
vermesini saygılarımla arz ederim. 08.12.2009
Prof.
Dr. Akif Akkuş
Mersin
Tarımsal
alanlarda yaşamakta olan çiftçilerimizin, Tedaş'a
önemli miktarlarda elektrik borcu bulunmaktadır. Çiftçilerin elektriklerinin
kesilmesi için borcun bin TL olması bekleniyor, bu miktar da ödeme imkânımızı
aşıyor ve faizleriyle birlikte 8-9 bin TL'yi buluyor diye belirtmektedirler.
Elektrik
borcu olan çiftçilerin, borç miktarları daha küçük meblağlarda iken elektrik
kesilmesi ödeme için daha kolay olacaktır denilmektedir. Bu konuda neler
yapılabilir?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak cevaplan-dırılmasının teminini arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru:
Tokat ilinde tarımsal sulamada kullanılan elektrik borçları ödenemediğinden
2009 yılında kanallara su gelmemiştir. Bu üreticilerin önümüzdeki yılda mağdur
olmaması için borçlarını yeniden yapılandırmak veya erteleme konusunda bir
çalışma yapacak mısınız?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak cevaplan-dırılmasını saygılarımla arz ederim.
Kürşat
Atılgan
Adana
Türkiye İstatistik Kurumu'nun
(TÜİK) açıkladığı verilerde il bazındaki sonuçları içeren 2008 İl Düzeyinde
Temel İşgücü Göstergelerine göre, 2008 yılında Türkiye genelinde işsizlik oranı
% 11 olarak belirlenmiştir. Yine bu verilere göre, işsizlik oranının en yüksek
olduğu il yüzde 22,1 ile Şırnak iken, yüzde 20,5 ile Adana ve yüzde 18,3 ile
Hakkâri işsizliğin en fazla olduğu iller olarak Şırnak'tan sonra sıralanmıştır.
Soru: Bakanlığınızın bu
göstergeleri dikkate alarak Türkiye'nin beşinci büyük kenti olan Adana'nın
işsizlik oranını Türkiye ortalamasına çekecek herhangi bir yatırımı, projesi ve
önlemi şimdiye kadar olmuş mudur? Bundan sonra da bu oranı aşağılara
çekebilecek ne gibi yatırımlarınız ve projeleriniz olacaktır? Seçim bölgem
Adana ile ilgili ileriye dönük planlarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Kürşat
Atılgan
Adana
Türkiye
İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilerde il bazındaki sonuçları içeren
2008 İl Düzeyinde Temel İşgücü Göstergelerine göre, 2008 yılında Türkiye
genelinde işsizlik oranı yüzde 11 olarak belirlenmiştir. Yine bu verilere göre,
işsizlik oranının en yüksek olduğu il yüzde 22,1 ile Şırnak iken, yüzde 20,5
ile Adana ve yüzde 18,3 ile Hakkâri işsizliğin en fazla olduğu iller olarak
Şırnak’tan sonra sıralanmıştır.
Soru:
Bakanlığınızın bu göstergeleri dikkate alarak Türkiye'nin beşinci büyük kenti olan
Adana’nın işsizlik oranını Türkiye ortalamasına çekecek herhangi bir yatırımı,
projesi ve önlemi şimdiye kadar olmuş mudur? Bundan sonra da bu oranı aşağılara
çekebilecek ne gibi yatırımlarınız ve projeleriniz olacaktır? Seçim bölgem
Adana ile ilgili önümüzdeki üç yıllık dönem için planlarınız hakkında bilgi
verebilir misiniz?
7/1/2010
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Kürşat
Atılgan
Adana
Türkiye
İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilerde il bazındaki sonuçları içeren
2008 İl Düzeyinde Temel İşgücü Göstergelerine göre, 2008 yılında Türkiye
genelinde işsizlik oranı yüzde 11 olarak belirlenmiştir. Yine bu verilere göre,
işsizlik oranının en yüksek olduğu il yüzde 22,1 ile Şırnak iken, yüzde 20,5
ile Adana ve yüzde 18,3 ile Hakkâri işsizliğin en fazla olduğu iller olarak
Şırnak’tan sonra sıralanmıştır.
Soru:
Bakanlığınızın bu göstergeleri dikkate alarak Türkiye'nin beşinci büyük kenti olan
Adana’nın işsizlik oranını Türkiye ortalamasına çekecek herhangi bir yatırımı,
projesi ve önlemi şimdiye kadar olmuş mudur? Bundan sonra da bu oranı aşağılara
çekebilecek ne gibi yatırımlarınız ve projeleriniz olacaktır? Seçim bölgem
Adana ile ilgili ileriye dönük planlarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
yazılı sorularımın Maliye Bakanı Sn. Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru 1- 2010 yılı Ocak ayında
emeklilerimize yapılan zamların bütçede karşılığı öngörülmüş müdür?
Soru 2- Yapılan zamlar 2010
yılı bütçesine ne kadar yük getirecektir? Bu açıklar dolaylı vergiler ve enerji
zamlarıyla mı karşılanacaktır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Maliye
Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda
gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 21.01.2010
Ensar Öğüt
Ardahan
Mardin
Midyat’ta sık sık yaşanan elektrik kesintilerinden
dolayı birçok işyerinde elektrikli cihazların bozulmasına yine bu kesintilerden
dolayı iş yeri sahipleri zamanında teslim etmeleri gereken işleri teslim
edemediklerinden dolayı maddi kayıpları olduğu gibi evlerdeki elektronik
cihazlar da bozulmuş durumdadır. Aynı zamanda bu soğuk kış günlerinde
kaloriferler de yanmadığından dolayı kışı soğukta geçirmektedirler
1-
Mardin-Midyat'ta sık sık yaşanan elektrik
kesintilerinin bir an evvel durdurulması için bir çalışma yapılacak mı,
bölgedeki vatandaşlarımızın bozulan elektrikli cihazlarının paralarının
ödenmesi için bir çalışmanız var mıdır?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Vergi
düzenlemeleri ile ilgili sorumun Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Mehmet
Akif Paksoy
Kahramanmaraş
1 -
Hükümetinizce temel tüketim maddeleri başta olmak üzere birçok mal ve hizmetten
alının vergiler artırılırken; repo, yatırım fonu, tahvil ve bono gibi yatırım
araçlarında artırıma gidilmemesinin sebebi nedir?
2-
Sayılan yatırım araçlarından alınan vergilerden bir indirime gitmeyi düşünüyor
musunuz? Düşünüyorsanız gerekçesi nedir?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak cevaplan-dırılmasının teminini arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Tokat ili
Erbaa ilçemizde atıl vaziyette bulunan Tekel binasının, Sağlık Bilimleri
Fakültesi eğitim binası olarak Gazi Osman Paşa Üniversitesine devretmeyi
düşünüyor musunuz?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak cevaplan-dırılmasının teminini arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Erbaa İlçesi Karayaka Bulvarı
üzerinde bulunan Tekel Yaprak Tütün Depolarının bulunduğu parseldeki binaların,
Yarı Açık Cezaevi yapılması için Adalet Bakanlığına devretmeyi düşünüyor
musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Maliye
Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda
gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 11.02.2010
Ensar Öğüt
Ardahan
Tüpteki
yüksek vergiler tüketicileri sıkıntıya soktuğu gibi tüp satanlar da zor günler
geçirmektedir. Bu yöntem devam ederse binlerce tüp satan işyeri kapanacağı on
binlerce kişi işsiz kalacağı gibi devletimiz de KDV ve ÖTV alamayacaktır.
2009’da bazı sektörlerde ÖTV ve KDV indirimlerine gidilmiştir.
1- Geçen
yıl vergi indirimlerinin kapsamında pek çok üründe KDV yüzde 8'e çekildi. Ancak
her evin zorunlu ihtiyacı olan tüp üzerinden hâlâ yüzde 27 oranında ÖTV, ayrıca
yüzde 18 oranında KDV vergisi alınıyor. Lüks tüketimlerden alınması gereken ÖTV
fakirin tüpünden alınıyor. Pırlantadan alınmayan ÖTV'nin
Tüpgazdan da alınmaması için çalışma yapmayı
düşünüyor musunuz?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek tarafından sözlü
olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Ülkemizde
2007 yılından bu yana giderek derinleşen ekonomik krizin de etkisiyle her
kesimden vatandaşımızın önemli sıkıntılarla karşı karşıya kaldığı
bilinmektedir. Özellikle küçük esnaf ve sanatkârlarımızın son iki yıldır
ödeyemez hâle geldikleri vergi borçlarıyla ilgili olarak;
1. Maliyeye olan vergi
borçlarını zamanında ödeyemeyen esnaf ve sanatkârlarımızın karşılaştıkları
sorunların çözümüne yönelik olarak Bakanlığınızca yürütülen bir çalışmanız var
mıdır? Varsa çalışmanın içeriği ve uygulama takvimi nasıldır?
2. Esnaf ve sanatkârlarımızın
vergi borçlarının faizlerinin silinerek asıl borçlarının taksitlendirilip
yeniden yapılandırılmaları sağlanabilecek midir?
3. Bu konuda Bakanlığınızın
2010 yılı programı nasıldır?
BAŞKAN – Sayın Bakan,
soruları cevaplandırmak üzere buyurun.
Süreniz yirmi beş dakikadır.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gündemde yer alan ve
Başkanlık Divanınca az önce okunan otuz altı adet sözlü soru önergesini
cevaplamak üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
İlk olarak Sayın Mümin
İnan’ın (6/885) sayılı sorusunu cevaplandırıyorum: Haziran 2008’de elektrik
zammıyla ilgili basına çıkan haberlerde tabii ki sadece manşeti değil
açıklamaların bütününü değerlendirmek lazım. Tabii ki enerjide dışa bağımlıyız,
bu bağımlılığı azaltmamız lazım ama tabii ki enerjide de mutlaka tasarrufa
azami önem vermek lazım. Aslında tasarruf her zaman her şeyde bence önemli bir
konudur.
Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun (6/1005),
(6/1006) ve Sayın Yaşar Ağyüz’ün (6/1039) ve (6/1047)
sayılı sorularını birlikte cevaplandıracağım: Mayıs 2006’daki halka arzla Türk
Hava Yollarının sermayesindeki kamu payı yüzde 50’nin altına düşmüş ve kamu
tüzel kişiliği sona ermiştir. Faaliyetlerini özel hukuk hükümlerine göre
yürütmektedir, hisseleri İMKB’de işlem görmektedir. Halka açık diğer
şirketlerin tabi olduğu tüm kurallara ve denetim mevzuatına tabidir. Yurt
içinde ve yurt dışında rekabet ortamında faaliyet göstermektedir. Başarılı bir
işletme olabilmenin gereği ne ise yapmak durumundadır. Türk Hava Yolları, satış
fonksiyonlarını daha az maliyetli kanallara yönlendirerek satıştan ziyade
pazarlama odaklı bir çalışma sistemini benimsemiştir. Personeli tek çatı
altında toplamak suretiyle hem bütünlük ve verimlilik hem de dağıtım
kanallarına etkinliğinin artırılmasıyla daha etkin bir bünye hedeflemiştir.
Satış ofislerinde yolculara verilen hizmetin bire bir dağıtım kanallarında da
-yani call center, turizm
seyahat acenteleri, web sitesi gibi- veriliyor olması göz önüne alınarak
havaalanlarındaki satış ofislerinden hizmet verilmesi tercih edilmektedir.
Fizibilite çalışmaları doğrultusunda şehir ofislerinin yeniden açılması söz
konusu değildir.
Diğer taraftan, uçaklarda
sunulan gazeteler yolcu tercihlerine göre istatistiki
olarak değerlendirilerek belirlenmektedir. Gazetelerin cinsinde kısıtlamaya
gidilmemiştir. Soruda belirtilen şekilde bir uygulama mevcut değildir.
Çağrı merkezi, teknolojik
imkânlardan daha fazla yararlanmak ve gerektiğinde ölçeğini de büyütebilmek
amacıyla alt iş kolu olan ve bu faaliyetten çıkıp bunu profesyonelleşmiş
işletmelerden alma kararı çerçevesinde kapatılmıştır. Hiçbir personelin iş akdi
feshedilmemiş, başka ünitelerde görevlendirilmemiştir. 4 şirketten alınan
tekliflerden birim fiyatı en düşük 2’siyle çalışılmasına karar verilmiştir.
Türk Hava Yolları hizmetlerinin her aşamasında müşteri memnuniyetini dikkate
almak durumundadır.
Şimdi de elektrikle ilgili
olarak Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun
(6/1017), Sayın Reşat Doğru’nun (6/1516), (6/1591), (6/1685) ve Sayın Akif
Akkuş’un (6/1670) sayılı sorularını birlikte cevaplandırıyorum:
Tokat’ta elektrik kesintisi
nedeniyle ürünlerin susuzluktan yandığına ilişkin idareye ulaşan bir tespit ve
bilgi olmamıştır. İldeki sulama birliklerinin faiz dâhil borcu 3,8 milyon
lirası anapara olmak üzere toplam 8,2 milyon liradır. AK PARTİ iktidarları
döneminde sulama birlikleri ve çiftçilerimizin birikmiş borçları için 2003 ve
2005 yıllarında gecikme bedelleri TEFE üzerinden tekrar hesaplanarak yeniden
yapılandırılmıştır ve yüzde 50’lere varan indirimler sağlanmıştır. 2005’te
kilovat saat başına 1,7 kuruş, tarifede indirim yapılmıştır, otuz altı aya
varan faizsiz taksit imkânı getirilmiştir. Yine, Temmuz 2009’daki 5917 sayılı
Kanun’un geçici 2’nci maddesiyle de yeni bir imkân daha getirilmiştir.
TEDAŞ, abonelerine Elektrik
Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve ilgili tebliğler doğrultusunda
hizmet vermekte olup mevzuat dışı bir uygulama yapması söz konusu değildir.
Değişik sulama çeşitleri
nedeniyle oluşan maliyet farklılıklarının haksız rekabete yol açmaması yönünde
çalışmalar devam etmektedir.
Sayın Kamer Genç’in (6/1195)
sayılı sorusunu cevaplandırıyorum: İstanbul Vatan Caddesi’ndeki bina Sosyal
Güvenlik Kurumuna aittir. Deprem hasarlı olması nedeniyle kullanılması
sakıncalı bulunduğundan boşaltılmıştır. Bina Sosyal Güvenlik Kurumundan satın
alınmıştır, yıktırılıp İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı hizmet binası olarak
TOKİ vasıtasıyla yeniden inşa edilecektir, projesi son aşamadadır. Taşınılan
bina Yeşil Gayrimenkul Yatırım Hizmetleri Ticaret Anonim Şirketine aittir,
aylık kirası 629 bin liradır.
Sayın Erkan Akçay’ın altı
sorusunu cevaplandırıyorum:
(6/1202) sayılı sorusu: Bazı
üst görevlerde bulunanların kontrolör olarak çalıştırılması yönünde
gündemimizde bir çalışma yoktur.
(6/1204) sayılı soru: Gelir
İdaresini güçlendirme çalışmalarımız kapsamında bütün hususlar
değerlendirilecektir, Maliye personeli ücret farklılıkları da dâhil olmak
üzere.
(6/1205) sayılı soru: Kamuda
yönetim kademelerindeki hiçbir idareciye denetim tazminatı ödenmemektedir.
Sorudaki unvanlar da bu kapsam altındadır.
(6/1452, 1453 ve 1454) sayılı
soruların cevabı da şu şekildedir:
2006 ve 2007 yıllarında
yapılan gelir uzmanlığı özel sınavları sonucunda yargı ve Danıştay İdari Dava
Daireleri Kurulu kararlarına göre toplam 730 kişinin ataması yapılmıştır. 2010
Şubat ayında da bir sınav yapılmış ve 5.179 kişi başarılı olmuştur. Bu sınav
dâhil 70 ve üzeri puan alıp atanamayan personel sayısı 2006 yılında 186; 2007
yılında 376; 2010 yılında 1.837, yani toplam 2.399’dur. 2010 Şubat itibarıyla
açılan dava sayısı 1.703’tür. Kadromuz yettiği kadar bu atamaları yapıyoruz.
Sayın Akif Akkuş’un (6/1223)
sayılı sorusunun cevabı:
Karayolu taşımacılığı
faaliyetinde bulunan mükellefleri götürü usulde vergilendirme konusunda şu
aşamada bir çalışma yapılmamaktadır.
Şimdi de Sayın Yaşar Ağyüz’ün üç sorusunu cevaplandırıyorum, önce (6/1279)
sayılı sorusu:
Vergi incelemeleri, denetim
programları çerçevesinde inceleme yetkisini haiz denetim elemanlarıyla
gerçekleştirilmektedir. Denetim programları, vergi incelemesi yapan birimlerin
katılımıyla gelen inceleme taleplerinden hareketle vergi kayıp ve kaçağının
yoğun olduğu sektörler ve ekonomik faaliyetlerin yoğunlaştığı risk alanlarının
belirlenmesi ve yapılan risk analizi çalışmaları çerçevesinde
şekillendirilmektedir. Bakanlığımız, Gelir İdaresi Başkanlığı, defterdarlıklar,
vergi dairesi başkanlık ve müdürlükleri, şikâyet, ihbar ve çeşitli verilerle
yapılan risk analizlerinden hareketle de resen inceleme yapabilmektedirler.
Öte yandan, Vergi Usul
Kanunu’nun vergi mahremiyetine ilişkin hükümleri nedeniyle sorularda adı geçen
mükellefler hakkında tabii ki yorum yapamam, o sorulara cevap veremem.
(6/1284) sayılı soru: 2009
yılında sona eren varlık barışı kapsamında en son rakamlara göre 2.652 kişi,
27,9 milyar lirası yurt dışından, 69.453 kişiyle 20,4 milyar lirası yurt
içinden olmak üzere toplam 48,3 milyar liralık varlık bildirilmiştir. Bunun
yüzde 51,5’u döviz, yüzde 29,2’si Türk lirası, yüzde 6,7’si altın, yüzde 6,4’ü
menkul değerler ve yüzde 6,2’si taşınmazlara ilişkindir. Bu uygulamada 1,6
milyar liralık vergi tahakkuk etmiştir.
(6/1326) sayılı soru:
Makroekonomik büyüklükler bu çerçevede bütçe büyüklükleri ve ekonomideki
gelişmeler dikkate alınarak dönem dönem revize
edilebilir. Nitekim Nisan 2009’da 2008 yılı Katılım Öncesi Ekonomik Program’da
ve Eylül 2009’da yayımlanan 2010 – 2012 Orta Vadeli Program’da bu türden
makroekonomik veriler revize edilmiştir.
Şimdi söyleyeceklerim aynı
zamanda Sayın Mehmet Akif Paksoy’un (6/1791) ve Sayın
Ensar Öğüt’ün (6/1867) sayılı sorularına da
cevabımdır:
Son dönemlerde temel tüketim
maddelerinde uygulanan katma değer vergisi oranlarında bir artış yapılmamıştır.
Dünyadaki ekonomik krize karşı bazı mallarda belli dönemler için indirimler
yapılmıştır. Katma değer vergisi oranlarında ülkemiz ekonomisinin gidişatı,
verginin kendine özgü yapısı, işleyişi ve yansıma özelliği ile mal ve hizmetin
toplam talep ve arz yapısı, gelir gruplarının harcamaları içerisindeki payı
yanında bütçe hedefleri dikkate alınarak yapılan değerlemelere göre değişiklik
yapılmaktadır. Aynı hususlar özel tüketim vergisi için de geçerlidir.
Bugünlerde KDV veya özel tüketim vergilerinde herhangi bir indirim konusunda
çalışma söz konusu değildir.
Sayın Ağyüz’ün
(6/1348), Sayın Işık’ın (6/1885) sayılı sorularının cevabı: Vergi borçlarını
süresinde ödeyememiş mükelleflere kolaylık sağlamak üzere Ekim 2008’de yeni bir
imkân getirilmiştir. Uygulanacak faiz oranı da yıllık yüzde 3’e indirilmiştir.
Tecil ve taksitlendirmenin geçerli sayılması için en az iki farklı taksitin
süresinde ödenmemesi, talepleri üzerine tecilin geçerli sayıldığına ilişkin
yazının tebliğ edildiği tarihten itibaren beş iş günü içinde ödenmeyen
taksitlerin ödenmesi gerekmektedir. Bu aşamada yeni bir kolaylık getirilmesi
düşünülmemektedir. Ayrıca, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanun’da, ödemede zor duruma düşen mükelleflere taksitlendirme gibi çeşitli
kolaylıklar sağlayan hükümler mevcuttur.
Sayın Hasan Özdemir’in
(6/1369) sayılı sorusuna cevabım: Elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirme
süreci devam etmektedir. Soruda belirtilen konuda şu aşamada bir çalışma
yapılmamaktadır.
Sayın Tansel Barış’ın
(6/1600) sayılı sorusunun cevabı: On yılını doldurmuş elektrik sayaçlarının
bakım, onarım ve yenilenmesi 3516 sayılı Ölçüler ve Ayar Kanunu’na istinaden
yapılmaktadır.
Periyodik sayaç değişimi,
Tebligat Kanunu’na göre, sayaç değiştirme tutanağının ayrılmaz parçası olan
duyuru evrakı ile tesisatın bulunduğu adrese tebligat yapılarak
gerçekleştirilmektedir. Tutanaklarda, sayacı değiştiren teknik personel
yanında, abone sahibinin de imzası bulunmak zorundadır.
Gerekli evrakı yasaya uygun
düzenlemeyen görevlilerle ilgili olarak yüklenici firmayla düzenlenen
sözleşmeler kapsamında cezai işlemler tesis edilmektedir.
Sayaç yenileme fiyatı monofaze sayaçlarda 21,81, trifaze
sayaçlarda ise 34,78 liradır. Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca her yıl belirlenen
bakım-onarım bedeli de sayaç fiyatları civarındadır. Abonelerden fazla tahsilat yapılması söz konusu değildir.
İlgili mevzuata göre,
sayaçlar, abonenin mülkiyetindedir, iç tesisatın bir parçasıdır. Bu nedenle,
aboneliğin sona ermesi veya başka hâllerde abonelere sayaç bedeli ödenmesi söz
konusu değildir.
Sayaçlar, Garanti Belgesi
Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik hükümleri gereğince en az iki yıl garanti
kapsamında olup, Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ tarafından onay verilen
sayaçlarda, üretici firmalar, garanti süresini beş yıla kadar
uzatabilmektedirler. Sayaçlarda servis hizmeti üretici firmalar tarafından
sağlanmaktadır.
Sayın Kürşat Atılgan’ın
(6/1623) sayılı sorusunu cevaplıyorum: Kararnamedeki oranların kanunun yayım
tarihinden geçerli olması mükellefin lehinedir. On üç kalem üründe bandrol ücreti oranı yüzde 16’dan 8’e inmiş olup,
mükelleflere iade hakkı doğmuş ve hâlen iade talepleri yerine getirilmektedir.
TRT’nin bandrol
geliri 2008 yılında 244 milyon lira iken 2009 sonunda 274 milyon lira olmuştur.
Sayın Akif Akkuş’un (6/1667)
sayılı sorusunun cevabı: Tarsus’ta turizm yatırımı için hazineye ait on iki
taşınmaz üzerinde üst hakkı kurulmasına ilişkin tapu tescillerinin geçen ay
tamamlandığı bilgisi bize ulaşmıştır.
Sayın Kürşat Atılgan’ın
(6/1720), (6/1721), (6/1722) sayılı sorularını cevaplandırıyorum: Hükûmetimiz sadece Adana’da değil, bütün yurtta işsizliğin
azaltılması, istihdamın artırılması gayreti içerisindedir. İstihdamı korumak ve
yeni istihdama imkân sağlamak amacıyla kısa çalışma ödeneği ve işsizlik
sigortası ödeme koşulları iyileştirilmiş, iş gücü eğitimi için ayrılan
kaynaklar artırılmış ve geçici süreli yeni iş alanları oluşturulmuştur. Özel sektörün
desteklenmesi amacıyla Eximbank ve KOSGEB’e yapılan
transferler ile merkezî yönetimden mahallî idarelere aktarılan kaynaklar artırılmıştır.
GAP, DAP, KOP gibi ve diğer
altyapı ve sulama yatırım projelerine bizim bu dönemde ek kaynak sağlanmıştır,
bu sene bu alanlara 6 milyar liralık ödenek ayrılmıştır.
2010-2012 Orta Vadeli Program
uygulamalarıyla dönem sonunda işsizlik oranlarının gerileyeceğini tahmin
etmekteyiz.
İşsizliğin azaltılması
kapsamında Adana’da yapılan çalışmalara ilişkin notu isterlerse Sayın
Milletvekilimize takdim ederim.
Sayın Mümin İnan’ın (6/1752)
sayılı sorusunun cevabı: Ocak ayında emekli maaşlarına yaptığımız
iyileştirmenin maliyeti 2,6 milyar lira olup bütçede kaynağı mevcuttur.
Sayın Ensar
Öğüt’ün (6/1784) sayılı sorusunun cevabı: Midyat’ta elektrik kesintilerini
önlemek üzere arıza onarım ve bakım ekibi 8 kişiden 22 kişiye çıkartılarak
yirmi dört saat müdahale kapasitesi oluşturulmuştur. İki grup şebeke tesis
ihaleleri tamamlanmış, üçüncüsünün ihale hazırlıkları başlamıştır.
Şebeke yenileme çalışmaları
nedeniyle önceden duyurulan programlı kesinti yapılmaktadır. Kesintiler
nedeniyle cihazların arızalandığı hususunda şikâyet ulaşmamıştır.
Sayın Doğru’nun (6/1841),
(6/1842) sayılı sorularını cevaplandırıyorum: 4046 sayılı Özelleştirme
Uygulamaları Hakkında Kanun gereğince satış için ihaleye çıkılması nedeniyle
söz konusu taşınmazların bu aşamada idarelere devri mümkün görülmemektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlü sorulara cevabımı tamamlamış bulunuyorum.
Teşekkür ediyor, yüce
Meclisimizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Bakan.
Sayın Aslanoğlu,
sorunuzla ilgili kısa bir açıklama talebiniz var.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Sayın Bakan, Türk Hava Yolları işinize geldiği zaman halka açık
şirket, işinize gelmediği zaman atama yaparak tüm denetim ve yönetimini
Özelleştirmeden atıyorsunuz. Atanan yönetim halka açık şirket değildir, artık
bunu böyle kabullenin. Sizin Hükûmetinizin atadığı,
Özelleştirme İdaresinden atadığı yönetimdir. Böyle bir şirket halka açık
olamaz. Lütfen bir daha bunu halka açık şirket olarak burada bilgi vermeyin.
Siz yönetiyorsunuz, siz denetliyorsunuz, tüm icraatından siz sorumlusunuz.
İnsanları -şehirden 40 kilometre- havaalanına göndermek zulümdür Sayın Bakan.
Sosyal devlet anlayışı bu değildir. Siz yönetiyorsunuz çünkü. İnsanları
-şehirden 40 kilometre- havaalanındaki ofise yönlendiriyorsunuz. Bunun adı
zulümdür.
İki: Yine yanlış bilgi
verdiniz. İhale edilmedi. Yazın da belirttiğim gibi, bir şirket çağrıldı -bu
işi bilmeyen bir şirket- bu şirkete bu ihale verildi: Çağrı merkezi.
Yine bir başka konu: Sulama
birliklerinin borcuyla ilgili hiçbir şekilde bilgi vermediniz ve bir şekilde bu
sulama birliklerinin… Yani yine orada sorduğum soruda “Cazibeli suyla akanlar,
cazibesiz su kullananlar arasında fark vardır.” dedim, cevap vermediniz.
Yine bir başka konu: Halkın
beklediği -geçen de söylediniz, lütfen bu konuya cevap verin- krizden etkilenen
esnaf ve sanatkârlarla ilgili vergi ve sigorta borçlarına yeniden yapılandırma
konusunda siz ortaya attınız. Artık kimse vergisini, sigortasını ödemiyor siz
söylediniz diye. Bu konuda açıklık bekliyor halk sizden.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Akçay, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana sormak istediğim
soru şu: Biraz önce açıklamasını dinledik. Gelir uzmanlığı sınavlarında 70 ila
79 puan alan personel için ilave bir kadro almayı düşünüyorlar mı? Çünkü sınav
yönergesine göre 70 ve üzeri puan alan personel başarılı sayılmaktadır ve 70
üzeri puan alan personelin durumu şu anda boşlukta kalmaktadır.
Bir ikinci önemli husus: Bu
sınavlara giren 770 personel de üçüncü sınav hakkını da kullanmışlardır ve
bundan sonraki açılacak sınavlara katılma hakkını da kaybetmiş durumdadırlar ve
bu 770 personelin içerisinde 70 ve üzeri puan alan personel de bulunmaktadır.
Bu personelin durumu ne olacaktır ve yeni bir gelir uzmanlığı sınavını ne zaman açmayı
düşünüyorsunuz, yeni sınav için ne kadar kadro tahsis etmeyi düşünüyorsunuz? Bu
soruların cevabını alabilirsek…
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Akçay.
Sayın Bakan, buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Gaziantep) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, aslında
ben sorulara cevap verdim. Sayın Aslanoğlu’nun ifade
ettiği gibi “Türk Hava Yolları halka açık bir şirket değildir.” ifadesine
katılmam mümkün değil. Halka açık…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Şeklen.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Devamla) – Kamu payı yüzde 50’nin altına düşmüş durumda ama şu var: Yüzde
50’nin altına düştüğü hâlde de eğer kontrol hâlâ önemli ölçüde kamuda ise kamu
atama yapabilir. Bu, halka açık olmadığını ifade etmez.
Bahsettiğiniz hususların
hepsine gerekli bilgileri verdim. Aslında, benden önceki dönemlerde genelde “Bu
bir halka açık şirkettir, dolayısıyla bu sorulara cevap vermiyoruz.”
şeklindeydi. Ben ise getirdim buraya, bütün hususları teker teker,
şirketten aldığım bilgiler çerçevesinde size gereken bilgileri verdim, çünkü
ben size saygı duyuyorum, Meclisimize saygı duyuyorum. Halka açık şirket de
olsa ben şirketten gerekli bilgileri alırım, bildiklerim doğrultusunda size
aktarırım.
Sulama birlikleri konusuna
gelince, bu önemli bir husustur. Hakikaten de, biz, bundan bir iki ay önce bu
konuyu da epey çalıştık. Çünkü şu anda haksız, adaletsiz bir durum söz
konusudur. Cazibe ile su alan kesimler var ama kendi suyunu yer altından
çıkartıp da büyük maliyete katılanlar var. Bu doğru bir husustur, bunun
düzeltilmesi lazım. Bunun düzeltilmesine ilişkin çalışmalar yapıldı. Başbakan
Yardımcımız Sayın Babacan’ın başkanlığında ilgili bütün birimlerle biz bir
araya geldik. Belki henüz çalışmalar sonuçlanmadığı için ben detayları hakkında
bilgi veremem ama şunu yapmak lazım: Belki cazibeyle su alanlardan biraz daha
fazla ücret alıp, suyu yer altından elektrik masrafına katlanarak çekeni bir
miktar sübvanse etmek lazım. Doğru yöntem budur. Buna ilişkin birtakım
çalışmalar vardır. Tabii ki, Çevre ve Orman Bakanlığımız esas itibarıyla sulama
birliklerine ilişkin bir çalışmanın koordinatörlüğünü yürütmektedir, ama biz bu
konuda da, bu çerçevede yapılacak bir düzenlemeye gereken desteği vereceğiz,
çünkü hakikaten bu bir sorundur, bu sorunu gidermemiz lazım.
Şimdi, krizden etkilenen
esnaf ve sanatkârlar, KOBİ’lere ilişkin bir yapılandırma... Ben, aslında, basın
toplantısında da çok açık bir şekilde söyledim. İlke olarak genele yaygın
aflara karşıyım, çünkü aflar vergide uyumu bozuyor. İkincisi, aflar adaletsizlik,
yani vergisini zamanında ödeyene karşı da bir adaletsiz durum ortaya
çıkartıyor. Benim, bu, genel prensiplerim. Ama şunu da söyledim: İleride -şu
anda taşra veya merkezin birtakım yetkileri var, taksitlendirme gibi vesaire-
buna ilişkin daha kapsamlı, bunu daha fonksiyonel hâle getirecek bir çalışmaya
açık olabilirim dedim. Yalnız şunu demedim hiçbir şekilde: “Krizden etkilenen
değişik kesimlere yönelik herhangi bir borçların yapılandırılmasına ilişkin bir
çalışma yapıyoruz.” demedim. Tam aksine, prensipte genel bir çalışmayı doğru
bulmadığımı söyledim ama olur da bu yönde Meclisimiz ileride bir irade
gösterir, Hükûmetimiz bu konuda farklı bir yaklaşım
içerisine girerse de biz yine gereken katkıyı yaparız.
Sayın Akçay’ın gelir
uzmanlarına ilişkin sorusu… Orada da elimden geldiğince detaylı bilgi verdim.
Yani şubat ayında 5.179 kişi atandı ama takdir edersiniz ki bizim kadroların
bir sınırı vardır. Bir de şöyle bir durum var: 70 puan aldığınız zaman otomatik
olarak gelir uzmanı olacaksınız diye bir durum söz konusu değil. Diğer bütün
sınavlarda olduğu gibi en yüksekten en alta doğru -tabii ki 70 en alt sınırdır-
gelirsiniz, kadronuz çerçevesinde o atamaları yaparsınız. Yeni bir kadro imkânı
çalışılıyor mu? O konuda gelir idaresinin yeniden yapılandırılması,
güçlendirilmesi hususunda birtakım çalışmalarımız var, o konuda
değerlendireceğiz bütün bunları ve diğer hususlar da benzer bir çerçeve
içerisinde.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tekrar çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Bakan.
37.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün,
RTÜK’e alınan personele ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü
soru önergesi (6/914)
BAŞKAN – Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
38.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Kayısı Festivalindeki yemek duasına ilişkin
Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/918)
BAŞKAN – Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.
39.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, DSİ’nin
verdiği HES yapım izinlerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru
önergesi (6/991)
BAŞKAN – Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
40.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, DSİ’nin sulama
birliklerine devrettiği su kanallarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1018)
BAŞKAN – Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Ertelenmiştir.
41.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün,
yükseköğrenim öğrencilerinin yurt ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1038)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
42.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın,
Topkapı Sarayındaki personel durumuna ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1040)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
43.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın,
ulaşımda akaryakıt desteği sağlanmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1041)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, Genel Kurul Salonunda hiçbir Bakan yok efendim, onun için yorulmayın. Hükûmet yok ortada, kaybolmuş.
BAŞKAN –
Bu şekilde, Sayın Bakanın olmadığı anlaşıldığından, sayın milletvekilleri,
gündemin “Sözlü Sorular” kısmında yer alan sorulardan 1, 5, 6, 7, 10, 13, 57,
59, 61, 62, 68, 89, 93, 120, 131, 144, 195, 196, 197, 239, 300, 307, 327, 363,
366, 378, 408, 409, 410, 439, 471, 478, 526, 527, 552 ve 570’inci sıralarındaki
sorular cevaplandırılmıştır.
Sayın milletvekilleri,
birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.35
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.48
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Gülşen ORHAN (Van), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 76’ncı Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince diğer
denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer alan, Türk
Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer alan, Türk
Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer alan,
Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak
İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana
Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma
Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek
Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4’üncü sırada yer alan,
Yurtdışı Türkler Başkanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır
ile Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun; Türk Dünyası İşbirliği ve Koordinasyon
Başkanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu
Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
4.- Yurtdışı Türkler Başkanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ile Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun; Türk Dünyası İşbirliği ve
Koordinasyon Başkanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifi ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/805, 2/549) (S. Sayısı: 485) (x)
BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu 485 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan
karar gereğince bu tasarı İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında temel kanun
olarak görüşülecektir. Bu nedenle, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde
görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı
oylanacaktır.
Tasarının tümü üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mehmet Şandır; şahısları adına Fazilet
Dağcı Çığlık, Erzurum Milletvekili ve Metin Yılmaz, Bolu Milletvekili.
Tümü üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Şandır. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Hükûmet
tarafından Meclisimize sunulan Yurtdışı Türkler Başkanlığı Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde söz almış bulunmaktayım. Ayrıca,
aynı konuda bizim de vermiş olduğumuz bir kanun teklifi bulunmaktadır.
Dışişleri Komisyonunda birleştirilerek huzurunuza getirilmiş bulunmaktadır. Bu
birleştirilmiş metin üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini
arz etmek üzere söz aldım.
Sözlerime başlarken öncelikle
dün hayatını kaybeden spor adamı, Galatasaray’ın değerli eski başkanlarından Özhan Canaydın’a şahsım ve grubum
adına yüce Allah’tan rahmetler diliyorum. Tüm Türkiye spor camiasına ve
Galatasaraylılara da başsağlığı diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu kanun tasarısının ve katkımız olarak bizim de verdiğimiz
kanun teklifinin bir başlangıç olduğunu ve geleceğe bir hazırlık olduğunu
düşünüyorum, faydalı olduğuna inanıyorum; eksiklikleri varsa da ileri zaman
içerisinde bunların tamamlanacağını ve Türkiye’nin geleceğinde önemli bir
yapıyı kurduğumuza, önemli bir konuda bugüne kadar yapılması gerekip ertelenen,
ihmal edilen, eksiklikleriyle de yapılmış olsa bu sonuca ulaşması gereken bir
konuda birlikte, hayırlı, değerli bir iş yaptığımıza inanıyorum. Sözlerimin
başında, bu kanun tasarısıyla kurulacak yapının ülkemize, milletimize ve amaca
hizmet etmesini diliyorum.
Bu kanun, kanun tasarısında
gerekçe olarak ifade edilen veya maddede amaç olarak ifade edilen üç hususu
kapsamaktadır. Biri, yurt dışında yaşayan Türkiye Cumhuriyeti devleti
vatandaşlarının, diğeri Türk dünyası ve akraba topluluklarının… Kanunun gerekçesinde Türk dünyası ve akraba toplulukları geçiyor,
kanunun başında yurt dışı Türkler, yurt dışında yaşayan Türkler ve akraba
toplulukları olarak geçiyor ama kanunun amacını ve gerekçesini de birlikte
okuduğumuz takdirde konu yurt dışı Türkler, Türk dünyası ve akraba topluluklar
başkanlığı şeklinde anlaşılması gerekiyor çünkü kanunların gerekçeleriyle
birlikte anılmaları gerekir. Bizim teklifimiz de yine Türk dünyası
başkanlığının kurulması yönünde bir kanun teklifi. Birbirini
tamamlayan tasarı ve teklif ama amaçları itibarıyla faydalı, değerli, doğru bir
kanun.
Üçüncü husus da, Türkiye’de
okuyan yabancı öğrenciler olarak kanun tasarısında geçiyor ama Türk dünyasından
Türkiye’de okumak üzere getirilen öğrencileri kasteden bir amaç var.
Tüm bu üç
alanda yani yurt dışındaki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, Türk dünyası ve
akraba topluluklarının ve Türkiye’de okumak üzere devletimizin başlattığı
-zannediyorum 1994’ten, 1995’ten bu yana devam eden- Türk Cumhuriyetleri, Türk
ve Akraba Topluluklarından Öğrenci Getirilmesi Programı kapsamında bugüne kadar
zannediyorum 15-20 bini bulan -sayısını tam bilmiyorum, Sayın Bakanımız, Müsteşarımız
bilebilir- Türk dünyasından getirilen öğrencilerin sorunlarıyla ilgilenmek, bu
sorunların çözümüne daha etkili bir yaklaşımda bulunabilmek ve bu faaliyetleri
koordine etmek üzere bir başkanlık kuruyoruz, yeni bir yapılanma kuruyoruz. Bu
yapılanma, bugüne kadar bir devlet bakanlığının uhdesinde, altyapısı olmayan,
uzmanlarla yürütülen bir faaliyetti. Şimdi, bunu başkanlık
olarak kurunca altında ilgili daire başkanlıkları, onlara bağlı uzmanlıklar,
onlara bağlı müdürlüklerle gerçekten bir devlet yapısı, devletimiz içinde bir
hizmet yapısı kuruyoruz ki bunu çok değerli, çok gerekli, çok önemli buluyorum
ve sözün başında, bu yönde gayret gösteren, buna karar veren değerli
yöneticileri, gerek Bakanıydı, gerekse diğer birimleri ve buna katkı veren komisyon
başkanı ve üyelerini de kutluyorum, tebrik ediyor, teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, her
ne kadar kanun tasarısında bu üç amaç için böyle bir yapı kuruluyor denilmiş
olsa da bu işin aslı, Türk dünyasıyla ilişkileri tanzim etmek üzere bir koordinasyon
kurulu, bir başkanlık oluşturulduğu gayet açıktır. Milliyetçi Hareket Partisi
olarak bizim de sunduğumuz kanun teklifi, Türk Dünyası Başkanlığı kurulsun… Bu
Türk Dünyası Başkanlığı bünyesinde oluşturulacak birimlerle Türk dünyasına
yönelik hizmetlerin daha etkili, daha verimli, takip edilebilir,
sürdürülebilir, denetlenebilir ve ülkemiz açısından, gelecek açısından faydalı
sonuçlar hasıl edebilir bir etkinliğe
kavuşturulabilmesi için, bir koordinasyona kavuşturulabilmesi için böyle bir
yapının kurulmasını amaçlayan bir kanun bu. Bu kanunun özü… Türk dünyasıyla
ilgili amaçları olan, bu amaçları gerçekleştirmek üzere birimler kuran bir
kanun. Bu sebeple, değerli milletvekilleri, bu Türk dünyası gerçeğini birlikte
konuşmamız gerekiyor.
Aslında,
komisyondaki görüşme sırasında da “Yurt dışındaki Türklerin sorunlarını
görüşmek üzere böyle bir yapı kuruluyor.” denilmiş olsa da zannediyorum bazı
endişelere tedbir geliştirmek açısından veya kurulurken bazı tanımları
geliştirmek açsından böyle bir isim tercih edildi ama ihtiyaç olan, gerekli
olan, faydalı ve doğru olan hadise, Türk dünyasıyla ilgili bir başkanlık
kurmak. Aslında, bir bakanlık kurmak, Türk dünyası bakanlığı kurmak. Çünkü, bugün
dünyanın çok temel gerçeklerinden biri, bu küreselleşme olgusu içerisinde
bloklaşmaların dünya politikasında veya dünya dengelerinde çok önemli yeri
olduğu hususudur. Bu, hiçbir şekilde, Dışişleri Bakanlığının görev alanlarına,
yetki alanlarına bir müdahale değil; bu, bir koordinasyon, bu konuda yapılan
çalışmaları daha etkili, daha verimli hâle getirebilmek için bir yapı
kurmaktır. Daha önce devlet bakanlığına bağlı danışmanlar vasıtasıyla
yönetilen, yürütülen bu çalışmaların böyle bir başkanlık altında, böyle bir
başkanlığın altında kurulacak birimlerle yönetilmesi ve gerçekleştirilmesi
meselesidir.
Değerli milletvekilleri,
sizler de biliyorsunuz, Türk dünyası denen gerçeklik, bugün günümüz dünyasının
çok önemli bir değeri hâline gelmiştir. Özellikle küresel güç adayı ülkelerin
çevrelediği bir coğrafyadır Türk dünyası. Türk dünyası, coğrafyasıyla,
kültürüyle, bağımsız devletleriyle, akraba topluluklarıyla, bu coğrafyaya, bu
devletlere komşu dost ülkeleriyle, gerçekten günümüz dünyasının ve geleceğin
çok önemli bir siyasi, ekonomik gerçekliğidir. Bunu Türkiye’nin yok sayması, bu
gerçekliği görmezlikten gelmesi, hatta bu gerçekliği ifade etmekten korkması
doğru bir hadise değildir. Kafamızı kuma sokmamıza gerek yok, önümüzde devasa
bir Türk dünyası vardır. Yedi tane bağımsız devletiyle, sayılarını
bilemeyeceğimiz çok sayıda topluluğuyla, Balkanlarıyla, Kafkasya’sıyla, Orta
Asya’sıyla, Orta Doğu’suyla, tarih ve kültür yakınlıklarıyla, ekonomik iş
birlikleriyle, sosyal yapısıyla iç içe geçmiş, bir bütünlük arz eden önemli bir
gerçeklikle, önemli bir güçle karşı karşıyayız, bunun adı Türk dünyasıdır. Bu
dünyanın geleceğiyle ilgili Türkiye’nin sorumlulukları olması gerekir. Bunu yok
sayma gibi bir imkânımız yok.
Tekrar ediyorum: Yeni bir
yüzyılın ilk çeyreğinde bu kadar önemli bir coğrafyanın, bu kadar önemli bir
jeopolitiğin önünde bulunan, kaptan köşkünde bulunan Türkiye’nin bu gerçekliği
yok sayarak gerek günümüzü gerekse geleceği tanzim edebilmesi mümkün değildir.
Tek kutuplu dünya sonrasına Türkiye’nin hazırlık yapması gerekir.
“Post-Amerika” dedikleri hadisenin gerçekleşeceği yönünde dünyada birçok
kuruluş, birçok düşünce adamının ifade ettiği hususları bizim görmezlikten
gelmek gibi bir hakkımız yok. Rusya’sıyla, Çin’iyle, Hindistan’ıyla, bu
coğrafyanın etrafındaki yeni küresel güç adaylarının ve Amerika’nın… Ki bu
“Post-Amerika” dediğimiz dünyada Avrupa Birliği diye bir küresel güç artık
anılmamaktadır, bu gerçekliği de bu vesileyle kabul etmemiz lazım. Yani “BRIC
ülkeleri.” dediğimiz, “Briket ülkeleri.” dediğimiz bu yeni
dünyada “Barikat ülkeleri.” olarak anılan Türk dünyasını Türkiye olarak
bizim dış politikada, ekonomide, devletler arası ilişkilerde dikkate almamız ve
gereğince davranmak gibi bir mecburiyetimiz var. Bu hem küresel dünyanın
gerçeğidir hem Türkiye’nin gerçeğidir. İşte, bu gerçek doğrultusunda bu küresel
bir blok olan, bana göre güç olan bu Türk dünyasıyla, Türk gerçeğiyle, Türk
milleti gerçeğiyle, Türk coğrafyasıyla Türkiye’nin ilgilenmesi, ilişkilerini
geliştirmesi ve bu konuda birtakım yapılar kurması bir zorunluluktur, bir
mecburiyettir. Bu sebeple, biz amaçları belirlenmiş, tanımlanmış, belli
kısıtlamalar, sınırlamalar getirilmiş, yurt dışı Türkler diyerek Türkiye
Cumhuriyetinin yurt dışında yaşayan vatandaşlarının sorunlarıyla ilgilenmek
üzere bir yapı kurulmak kamuflajı altında -buna ben
gerek görmüyorum- bu devasa gerçeklikle, bu Türk dünyası gerçekliğiyle
Türkiye’nin sorumluluklarını, Türkiye’nin geleceğini tanzim edecek, bu yönde
çalışmaları koordine edecek bir yapının kurulması gerçekten geç kalınmış,
mutlaka da yapılması gereken bir zorunluluktur.
Bugüne kadar bu hizmetler tüm
hükûmetler döneminde bir devlet bakanıyla
yönetilmişti. Ben o dönemde, her dönemde yapılan hizmetlere çok teşekkür
ediyorum. Her hükûmet, her bakan, her dönemde elinden
geldiğince birtakım şeyler yaptı ama 1991’den, 1993’ten bu yana geçen şu on
sekiz yıllık sürenin gerçekten yeterince ve gereğince değerlendirilebildiğini
söylemek mümkün değil. Bugün Türk dünyasıyla, altı bağımsız
devletiyle ve demin de söylediğim gibi, onlarca akraba toplulukla özerk, yarı
özerk yönetimlerle oluşan bu devasa büyüklükle Türkiye’nin yeterince
ilgilendiğini, yeterince ilişkiler kurduğunu ve bu ilişkilerin hem bu ülkelerin
çıkarları için hem Türkiye’nin geleceği açısından hem de dünya barışı açısından
yeterince değerlendirilebildiğini söyleyebilmek çok mümkün değil. Bu
sebeple, biz kanun teklifimizde, bu amacı gerçekleştirecek birimlerin
kurulmasını arzu ettik, ilave tekliflerimiz oldu. Sayın Bakanın kendince
hassasiyetleri veya Sayın Hükûmetin bu noktadaki
hassasiyetleri doğrultusunda, bu amaçlara da hizmet edebilecek ama kısıtlı bir
yapı oluşturuluyor. Ben, buna rağmen bunun da önemli bir başlangıç olduğunu,
önemli bir kazanç olduğunu, eksikliklerinin tamamlanacağını, gelecekte bunun
bir bakanlığa dönüşeceğini, bunun asla böyle bir emperyal
veya dostlarımıza, müttefiklerimize karşı bir iş birliği, bir hazırlık kurmak
anlamı, amacı taşımadığını biliyorum veya buradan da ifade ediyoruz. Bizim
birliğimiz, Türk dünyasının birliği, bu birliğin güçlenmesi, her şeyden önce
dünya barışına, insanlığın huzuruna katkı verecektir. Türk dünyası diye ifade
ettiğimiz bu geniş coğrafya başka sorunların da merkezidir; çevresi, terör
üreten ülkelerin, olayların, örgütlerin yuvalandığı yerdir. Dolayısıyla,
Türk dünyasında, Türkiye’nin önderliğinde gelişecek bu birliğin ve bu birliğin
gücünün insanlığın huzuru için, dünyanın barışı için de çok gerekli, çok önemli
katkılar vereceğine yürekten inanıyorum, Küreselleşme olgusuna yerel katkı
vermek anlamında, böyle bir organizasyonun hiç kimseye karşı hasmane bir tavır, hasmane bir
amaç taşımadığını burada hep birlikte yüksek sesle ifade ediyoruz ama kendi
gerçeğimizden korkarak, kendi gerçeğimizi tanımlamaktan korkarak geleceği
tanzim edebilmenin mümkün olmadığını da Türkiye’yi yönetenlerin, özellikle de
siyasi iktidarın bilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, bu
amaçla oluşturulan bu yapı içerisinde Türk dünyasından getirilen öğrenciler
gerçeğini birkaç cümleyle ifade etmek istiyorum. Bu konu, biliyorsunuz, 1996
yılında bir kanunla, devletimizin kararıyla başlatılmış, bugüne kadar sayısını
tam bilemediğim ama çok sayıda Türk topluluğundan resmî-gayriresmî
öğrenci getirilerek Türkiye’de okutulmuş, yetiştirilmiş ve kendi ülkelerine,
kendi toplumlarına hizmet etmek için geri gönderilmiştir. Zannediyorum,
cumhuriyetimizin şu seksen doksan yıllık ömründe geleceğe dönük en hayırlı
hizmet bu hizmet olmuştur. Türk olduğunu ifade edemeyen,
bulundukları ülkelerin yoğun baskısı altında kendi kimliklerini yaşatamayan,
bunu ifade etmekten korkan insanların okuma imkânı bulamayan çocuklarının
Türkiye’ye getirilip okutulmaları -her kapsamda okutulmaları; lisans, yüksek
lisans, hatta doktora kapsamında, seviyesinde okutulmaları- mezun edilmeleri ve
bunların kendi ülkelerine geri gönderilip orada kendi ülkelerine hizmet
etmeleri, kendi toplumlarına hizmet etmeleri gerçekten Türkiye Cumhuriyeti
devletinin bana göre insanlığa da bir hizmeti olmuştur, Türk dünyasına da bir
hizmeti olmuştur. Bu sebeple oluşturulan bu Başkanlığın bunu geliştirerek,
ikili ilişkileri gündem maddesi hâline getirerek -hiç böyle gizlemeden,
saklamadan- ülkelerin hizmetine sunmak üzere geliştirerek bu kontenjanları
arttırmalarını ve mezun olan çocuklarımızın, öğrencilerimizin geleceklerini de
takip ederek okutup, gönderip kayıtlarını silmeden veya bilgilerini silmeden
onlarla dostlukları, onların üzerinden ülkelerle dostlukları geliştirici bir
altyapı kurulmasını çok önemsiyorum, çok değerli buluyorum. Bu anlamda,
Dostluk Grubu Başkanı bulunmakla övünç duyduğum, Suriye Türkmenlerine dayalı bu
kapsamda getirdiğimiz öğrencilerin Suriye ile Türkiye arasındaki dostluğa ne
kadar çok katkı verdiklerini bizatihi kendim bilmekteyim. O sebeple, bu öğrenci
programının yani Türkiye Cumhuriyeti devletinin Türk devletleri, Türk ve akraba
topluluklarından öğrenci getirilmesi programının genişletilerek devam
ettirilmesini çok önemsiyorum. Bu kurulan Başkanlık vasıtasıyla, bunun
büyütülmesini…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Şandır, lütfen
tamamlayınız.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
Sayın Başkanım, bitiriyorum.
…ve bu programın devam
ettirilmesini ve bu programın büyütülerek bu hizmetin hem Türkiye açısından hem
Türk dünyası açısından geliştirilmesini çok önemsiyorum ve bunu Sayın Bakandan
ve kurulacak Başkanlıktan talep ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
sözümün sonunda şunu tekrar hatırlatıyorum: Yeni bir yüzyılın ilk
çeyreğindeyiz, yeni dünya dengeleri kuruluyor. Bu
dünya dengeleri içerisinde, kendi varlığımızın, kendi değerimizin idrakinde,
kendi geleceğimizi kendi kararımızla belirlemek gibi bir sorumlulukla karşı
karşıyayız. İnanıyorum ki bugün oluşturulan Başkanlık, bu sorumluluğun gereği,
bu sorumluluğun bilinciyle oluşturulan bir başkanlıktır. Ümit ediyorum ki bu
amaca uygun gayretler ve çalışmalar içerisinde, inşallah ülkemizin geleceği bu
anlamda çok daha iyi olacaktır, bu kanun buna hizmet edecektir umudundayım.
Bu sebeple, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak bu kanuna ”Evet” oyu vereceğimizi de ifade ediyor,
yüce heyetinize saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın
Şandır.
Tümü üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz isteyen Onur Öymen, Bursa
Milletvekili.
Buyurun Sayın Öymen. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ONUR ÖYMEN
(Bursa) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Yurtdışı Türkler Başkanlığı
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı hakkında Cumhuriyet Halk Partisi
Meclis Grubunun görüşlerini arz etmek üzere söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygılarla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, böyle
bir tasarının Meclise gelmesini büyük bir hevesle, büyük bir umutla, büyük bir
coşkuyla karşıladık. Aslında, zannediyorum ki yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımız, soydaşlarımız, akraba topluluklarımız da bunu büyük bir
hevesle karşılamışlardır.
Elimizde altmış sayfalık bir
tasarı var. Bu tasarının incelenmesinden görüyoruz ki içinde işlem paragrafları
üç satırdan ibarettir: Bir, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızla ilgili
çalışmalar yapmak. İki, soydaş ve akraba topluluklarıyla
ilgili faaliyetleri yürütmek. Üçüncüsünde, yurt dışından gelecek
öğrencilerle ilgili koordinasyon yapmak.
Sayın Şandır’ı
dinledik. Değerli arkadaşlarımızın bu tasarıyı sunarken çok iyi niyetle hareket
ettiklerine eminiz. Hükûmetin de bu konuda bir gayret
içinde olduğu ümidini taşıyoruz fakat değerli arkadaşlarım, bu tasarının
içinde, Hükûmetin, yurt dışındaki vatandaşlarımızla
ilgili, yurt dışında yaşayan soydaşlarımızla ilgili ne gibi düşünceler
beslediğine, ne gibi projeler hazırladığına, ne gibi atılımlar yapacağına
ilişkin tek bir satır yoktur. Bütün ifade edilen husus: “Başbakanlığa bağlı bir
başkanlık kurulsun ve bu Başkanlık koordinasyon sağlasın.” Söylenen bundan
ibaret oysa yurt dışındaki vatandaşlarımız, soydaşlarımız, akraba
topluluklarımız bizden çok şey bekliyor, Büyük Millet Meclisinden çok şey
bekliyor. Biz, yıllardan beri bu konuları bu Meclisin gündemine getiriyoruz.
Değerli arkadaşlarım, daha
2003 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi bizim girişimimizle, iktidar
partisinden bazı milletvekillerinin katılımıyla bir Meclis araştırma önergesi
vermişti bu konuda. Bakınız, bu araştırma önergesinin raporu elimizdedir, yüz altmış
beş sayfa. Bu raporda, son derece önemli tespitler var, son derece önemli
öneriler var. Ne yazık ki Meclis Başkanına yaptığımız çeşitli müracaatlara
rağmen biz bu raporun basılmasını, ilgili kuruluşlara gönderilmesini, yurt
dışındaki teşkilatlarımıza dağıtılmasını bile sağlayamadık. Oysa bu raporun
hazırlanması sırasında Türkiye’de bu konuyla ilgili olan bütün kuruluşlarla
görüşüldü, yurt dışına heyetler gönderdik, yurt dışında milletvekilleriyle,
bakanlarla görüşmeler yapıldı, Türk kuruluşlarıyla görüşmeler yapıldı. Belki
şimdiye kadar hazırlanan en kapsamlı çalışmalardan biridir.
Size soruyorum değerli
arkadaşlarım: Aranızda bu raporu gören var mı? Aranızda bu rapor hakkında bir
fikir sahibi olan var mı? Yoktur. Peki, önümüzdeki tasarıda bu rapordan bahseden
bir cümle var mı? O da yok. Şimdi bunu ciddi bir eksiklik olarak görüyoruz yani
Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarının yedi buçuk yıllık Hükûmetinden
sonra Meclise getirebileceği metin, sadece koordinasyon ihtiyacını karşılamak
üzere Başbakanlıkta bir birim kurulmasından mı ibaret olmalıydı yoksa çok daha
ciddi, içerikli, atılımlar içeren bir metni mi huzurunuza getirmesi
gerekiyordu?
Değerli arkadaşlarım, aslında
koordinasyon ihtiyacından bahsedilmesi, açıkça, bugüne kadar yeterli
koordinasyonun sağlanamadığı anlamına geliyor, biz öyle değerlendiriyoruz. Bu
acaba bir başarısızlığın itirafı mıdır? Ne demek koordinasyon sağlanamadı? Bu
koordinasyonu sağlamakla kim görevliydi? Devlet Bakanımız. Güzel ama Devlet
Bakanımızın arkasında, yasayla bu görev kendisine verilmiş olan Dışişleri
Bakanlığı var. Bu koordinasyon, aslında Dışişleri Bakanlığı Teşkilat Yasası’nın
2/c maddesine göre Dışişleri Bakanlığının görevidir.
Şimdi, değerli arkadaşım
Sayın Şandır dedi ki: “Dışişleri bakanlarının gayet tabii ki yetkilerinin,
görevlerinin elinden alınması söz konusu değildir.” Güzel de bunu biz bu
tasarıyı okuduğumuz zaman anlayabiliyor muyuz yani Dışişleri Bakanlığının bütün
bu konularda öncü rol oynayacağına, nâzım rol oynayacağına dair bir cümle var
mı? Yok. Tam tersine ne var? Bu Başkanlığın -kurulacak Başkanlığın- amaç ve
politikalarını, stratejilerini tespit edeceği var. Demek ki bunlar tespit
edecek politikaları ve stratejileri. Dışişleri Bakanlığı ne yapacak?
Şimdi, bunlar o kadar önemli
konular ki, yurt dışındaki vatandaşlarımızla ilgili konular ülkemizin
çıkarlarını da o kadar yakından ilgilendiriyor ki mutlaka bu politikaların
Dışişleri Bakanlığı tarafından düzenlenmesi lazım, Hükûmet
tarafından benimsenmesi lazım. Yani bu, Başbakanlıkta kurulacak bir idari
birime bırakılmayacak kadar ciddi bir konudur.
Peki bu idari
birim nasıl çalışacak? Açıkça yazıyor tasarı, özerk olacakmış. Özerk ne demek?
Yani kimseden talimat filan almayacak, kendi kendine çalışacak. Bu mudur
amacınız yani böyle bir teşkilat mı kurmak için bu yasayı hazırladınız yoksa
devletimizin yasalarının öngördüğü şekilde, Dışişleri Bakanlığının öncülüğünde
yapılacak çalışmalara bir bürokratik destek sağlamak için mi? Dışişleri
Bakanının adı geçmiyor.
Değerli arkadaşlarım, bu
konuları önemle ve ciddiyetle ele almak zorundayız. Yurt dışındaki
vatandaşlarımızın çok ciddi sorunları var; böyle, Başbakanlıkta kurulacak bir
birimin altından kalkamayacağı kadar ciddi sorunlarımız var.
Nedir yurt dışındaki
vatandaşlarımızın sorunları? Madde bir: Güvenlik sorunu, can
güvenliği sorunu. Yurt dışında çok ciddi bir yabancı düşmanlığı olgusu
yaşanmaktadır. Bonn ve Solingen’de yaşananları
unutmadık. Bazı Avrupa ülkelerinde yılda en az bin adet yabancı düşmanı eylem
oluyor; bir kısmı ölümle sonuçlanıyor, bir kısmı yaralanmayla, bir kısmı mala
hasar vermeyle.
Şimdi, bu çok ciddi, siyasi
düzeyde girişim gerektiren bir durumdur. Bu birim mi yapacak bu girişimleri? Bu
birim mi yapacak? Bu birimin bu konulardaki etkisi, yetkisi, sorumluluğu ne
olacak? İçeriğe ilişkin hiçbir şey yok bu metinde. Ama size söylüyorum ki bugün
yabancı düşmanlığı bir sosyal hastalık hâline gelmiştir bazı Avrupa
ülkelerinde. Bununla Hükûmetinizin siyasi düzeyde
ilgilenmesi lazım, gerekli mücadeleyi yapması lazım.
İki: Yurt dışındaki vatandaşlarımızın
çok ciddi bir eğitim sorunu var.
Değerli arkadaşlarım, yurt
dışında 3,5 milyon vatandaşımız yaşıyor. Bu 3,5 milyon vatandaşımızın 800 bini
öğrencidir, bunların 34 bini üniversite öğrencisidir. Bunların çok ciddi eğitim
sorunları var. Devlet olarak, Hükûmet olarak bu
konularla daha yakından ilgilenmemiz gerekmektedir. Hükûmetimizin
bu konularla ne kadar ilgilendiğini bilmiyorum ama gerçekten, çok yakından
ilgilenmek gerekir.
Size sadece bir bilgi
vereyim. Anneleri babaları yeterince Almanca bilmediği için öğrenme özürlü
sayılan 30 bin çocuğumuz “Sonderschule” denilen
öğrenme özürlüler okuluna gidiyor, yalnız Almanya’da 30 bin çocuğumuz öğrenme
özürlüler okuluna gidiyor. Bu çocukların ileride toplum hayatında üst düzeylere
gelmeleri hemen hemen imkânsızdır. Bunlara yönelik
bir projeniz var mı? Devlet bu çocuklar için anaokulları projeleri
geliştirmişti. Bu projeler yürüyor mu? Kaç tane anaokulumuz var Türklerin ve
yabancıların birlikte katıldığı? Devletimizin buna ne katkısı oluyor şu anda?
Biz bunları burada tartışmak istiyoruz. Yoksa, iyi
niyetle bir koordinasyon örgütü kurmak belki güzel bir düşünce ama yeterli bir
adım değil. Çok ciddi sorunlarımız var, pek çok alanda sorunlarımız var.
Ekonomik alanda çok büyük bir gücümüz var bizim yurt dışında değerli
arkadaşlarım, bu gücü harekete geçirmek lazım. Bu birim mi yapacak bu işi yoksa
bu konuda çok daha iyi teşkilatlanmış Dışişleri Bakanlığı mı yürütecek bu
işleri?
Değerli arkadaşlarım, bugüne
kadar yurt dışındaki vatandaşlarımız ülkemize 127 milyar dolar göndermiştir,
ekonomimize çok büyük bir katkı sağlamışlardır. Bugün 80 bin vatandaşımız
işveren durumundadır Avrupa ülkelerinde ve bu 80 bin vatandaşımız 420 bin
kişiye iş sahası yaratıyor. Bunların Türkiye’deki yatırımlarını yönlendirmek,
koordine etmek kimin görevidir acaba? Hükûmet bu
alanda şimdiye kadar ne yapmıştır, çok merak ediyoruz. Daha önce çok çalışma
yapıldı. Bu Hükûmetten önceki dönemde Dünya Türk
İşadamları Kurultayı oluşturuldu, iki yılda bir toplanıyorlardı. Hâlâ
toplanıyorlar belki ama artık bunların o hızı biraz azalmış gibi gözüküyor.
Çok değerli arkadaşlarım,
yurt dışındaki vatandaşlarımızla ilgili sorunlarımızı burada kısa bir süre
içinde özetlemek kolay değil ama şurası muhakkak ki bütün bu çalışmaların
devletin siyasi gücüyle yürütülmesi lazımdır. Bir bürokratik organizasyonun,
boyunu, çapını aşan konulardır bunlar. Aynı şey yurt dışındaki soydaşlarımızla
ve akraba topluluklarımızla ilgidir. Şimdi bu alan başlı başına siyasetin
çalışma alanıdır.
Değerli arkadaşlarım, yurt
dışında 200 milyondan fazla soydaşımız var. Bu soydaşlarımızın bulundukları
ülkelerle ilişkilerimizin çok özel önemi var. Bunu yıllardan beri büyük bir
dikkatle, titizlikle yürütmeye çalışıyoruz ama aynı zamanda bu soydaşlarımızın
yaşadığı ülkelerle ilgili çok ciddi siyasi sorunlarımız var. Neresi burası?
Mesela, Kıbrıs. Soydaş deyince, belki bu kanunu hazırlayan arkadaşlarımız
Kıbrıs’ı düşünmediler ama yurt dışındaki sayıca en büyük olmasa da bizim için
en önemli, siyasi açıdan en önemli soydaş topluluklarımızın bulunduğu
ülkelerden biri Kıbrıs. Şimdi Kıbrıs’la ilgili olarak bu soydaşlarımıza yönelik
çalışmalarımızı yürütmek, yönlendirmek, politikalarımızı oluşturmak
Başbakanlıktaki bu birim tarafından mı yapılacak yoksa Dışişleri Bakanlığı
tarafından mı yapılacak? Dışişleri Bakanlığı yapacaksa -ki makulü odur- bu
metinde niçin buna atıfta bulunulmuyor? Niçin Türkiye'nin bu soydaşlarımızla
ilgili çalışmalarını Dışişlerinin yürüteceği, yönlendireceği yazılı değil?
Niçin Batı Trakya’daki soydaşlarımızla ilgili çalışmaların Dışişleri Bakanlığı
tarafından yapılacağı yazılı değil?
Değerli arkadaşlarım, bunlar
birinci derecede önemli siyasi meselelerimizdir bizim. Bakınız, başka bir
soydaş topluluğu Irak’taki Türkmen soydaşlarımız. Türkmen soydaşlarımızla
ilgili çalışmalarımız da birinci derecede siyasi önem taşıyan konularımız.
Burada bahis var mı? Bahis yok. Peki, bunlara ilişkin çalışmalar -gene bu
tasarının 2’nci maddesinin 2’nci fıkrasına göre- bunlara yönelik
politikalarımız bu birim tarafından mı oluşturulacak? Öyle anlaşılıyor ki bu
tasarı biraz aceleye gelmiştir değerli arkadaşlar. Bu sorunlara bizim başka bir
gözlükle bakmamız lazım.
Kırım Tatarları var,
Moldova’daki Gagavuzlar var, Romanya’daki Gagavuzlar var, Bulgaristan’daki
soydaşlarımız var. Bunlarla ilgili çalışmalarımızı siyasi bir gözlükle bakmadan
yürütmek, yönlendirmek mümkün değildir. Akraba toplulukları
çok önemli. Mesela, örnek olarak söyleyeyim: Kuzey Kafkasya’da yaşayan
akraba topluluklarımız var. Orada, Abhazya’da yaşayan
akrabaların Türkiye’deki vatandaşlarımızla çok yakın bağları var, çok yakın
ilişkileri var ama maalesef Hükûmetimiz yedi buçuk
yıldan beri orada yaşayan insanlarla Türkiye’de yaşayan vatandaşlarımız
arasında bir bağ kuramamıştır, bir uçak seferi başlatamamıştır, bir gemi seferi
başlatamamıştır. Bir gemi Türkiye’den oraya mal götüreceği zaman açık denizde
durduruluyor, bir ülkenin deniz kuvvetleri tarafından götürülüyor, tevkif
ediliyor, kaptanı, mürettebatı tevkif ediliyor ve biz ondan sonra bu insanların
kurtarılması için çalışıyoruz. Bir devlet bunu mu yapmalıdır acaba yoksa bu
ulaşımı mı sağlamalıdır? İyi niyetle yurt dışında yaşayan soydaşlardan,
akrabalardan bahsetmek çok güzel şey ama somut olarak ne yapıyoruz, ne yaptık,
ne yapacağız?
Bazıları bize bağlı değil
sadece, başka ülkelerin de iradesine bağlı, doğru ama bazıları bize bağlı.
Mesela yurt dışındaki bazı soydaş toplulukların, demin örneğini verdiğim gibi,
mesela Abhazya’da yaşayan soydaşlarımızla
Türkiye’deki vatandaşlarımız arasındaki bağların özelliği dolayısıyla bizden
çifte vatandaşlık talebi var. Türk yasaları çifte vatandaşlığa imkân veriyor.
Tanıyor musunuz çifte vatandaşlığı? Tanımıyorsunuz. Peki, diplomalarının
denkliğini tanıyor musunuz? Onu da tanımıyorsunuz. Şimdi, bunlar ciddi
sıkıntılarımızdır. Kırım Tatarlarıyla ilgili diplomaların denkliğini tanıyor
musunuz? Onu da tanımıyorsunuz.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
siz bütün bu konulardaki eksikliklerimizi yeterince koordinasyon sağlanamamış
olmasına bağlarsanız bence eksik bir değerlendirme yapmış olursunuz. Bu
konularda çok ciddi adımlar atılmalıydı. Biz bunu defalarca yüce Meclisin
gündemine getirdik ama maalesef Hükûmetin bu konulara
yeterince eğildiğini, somut tedbirler aldığını, somut sonuçlar elde ettiğini
pek göremedik. Bu konularda anlatılacakların sınırı yok. İran’da 30 bin
soydaşımız yaşıyor mesela.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – 30
milyon…
ONUR ÖYMEN (Devamla) – 30
milyon soydaşımız yaşıyor. Bunun gündeme getirildiğini hiç duydunuz mu siz yüce
Mecliste? O soydaşlarımıza yönelik bir kültür faaliyetimiz var mı, bir
çalışmamız var mı? Yok.
Şimdi başka boyutu, siyasi
boyutu: Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın siyasi hakları, seçme-seçilme
hakları. Meclise bir yasa getirildi, bizim sağladığımız avantajların gerisine
düşen bir yasa. Biz Almanya’da yaptığımız girişimlerde, bakanlarla yaptığımız
temaslar sonucunda bu vatandaşlarımızın sandıklarda oy kullanması konusunda
ilgili hükûmetlerden söz aldık. Gelip bizzat, Sayın
Genel Başkanımızın talimatıyla ben bunu Sayın Başbakana anlattım. O da çok
ilgilendi, aman bunu yapalım, edelim filan, çok iyi. Sonuçta ne oldu? Sadece
mektupla oy verme imkânını tanıyan bir yasayı meclise getirdiler. Niçin? Bunu
daha evvel de yapabilirdik. Biz niçin mektupla oy vermeyi kabul etmedik bugüne
kadar? Çeşitli mahzurlarını biliyorsunuz, burada tekrarlamayacağım. Sandıkta oy
verme hakkını sağladığımız hâlde bunu hayata geçiremedik. İşte bunlar ciddi
sorunlar. Öyle ülkeler var ki yerel seçimlerde, mesela oradaki Türklerin oy
verme hakkı var ama komşu ülkede yok. Bu ülkeler arasında bazı yollar var,
yolun üst kısmında oturan vatandaşlarımız yerel seçimde oy kullanabiliyor, alt
kesiminde oturan kullanamıyor. Bunlar siyasi meseleler değil mi? Bunlar Hükûmetin sorumluluğunda olan konular değil mi? Üst düzeyde
görüşürken -bu ülkelerin devlet adamlarından, bakanlarından, politikacılardan-
biz bunları konuşmazsak ne konuşuyoruz?
Vizesiz
seyahat hakkı mesela, gene bununla bağlantılı olarak. Uzun
yıllar yurt dışındaki vatandaşlarımızın vizesiz seyahat hakkına kısıtlamalar
getirildi. Bugün bile bu mesele tam olarak çözümlenmiş değildir. Ben yurt
dışında görev yaptığım yıllarda, bu vatandaşlarımızla, onların dernekleriyle,
kuruluşlarıyla çok yakın temaslarım, ilişkilerim oldu. Yani taleplerini yerine
getirmek aslında devletimiz için hiç de zor değil ama ne yazık ki bu konularda
başarılı sonuç aldığımızı söyleyemiyoruz.
Bir de şu var: Oradaki
vatandaşlarımızın ülkemize yönelik çok iyi duyguları, düşünceleri,
fedakârlıkları zaman zaman istismar ediliyor ve
oradan toplanan bağışlar, iyi niyetle verilen, zor koşullarda para kazanan
insanların bütçelerinden tasarruf ederek verdikleri bağışlar maalesef bazen
kötü niyetle kullanılabiliyor, bunun mutlaka durdurulması lazım.
Şimdi, Alman Hükûmeti, Alman yargı makamları gerekli tedbirleri
alıyorlar, davayı açıyorlar, sonuçlandırıyorlar ve orada bazı insanları, bu
paraları kötü niyetle kullanan insanları cezalandırıyorlar. E, Türkiye’de ne
yapıyoruz? Dosya gitti, dosya geldi, dava açıldı, açılmadı… Gizlilik kararı
konuldu, ne yapıldığını kimse bilmiyor. İddianame hazırlandı mı, hazırlanmadı
mı? Kaç insan yargılandı? Mahkûm edilen oldu mu, olmadı mı? Kaç paradır bu?
Türkiye’de nereye gitmiş? Bu konularda bilgi yok. Başka davalara baktığınız
zaman en küçük ayrıntılar basında fakat yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın
tasarruflarının Türkiye’de kimler tarafından hangi kötü niyetli amaçlarla
kullanıldığı, hangi kuruluşlara gittiği, kime ödendiği konusunda kamuoyunda hiç
bilgi yok. Hükûmetten bu konuda hiç açıklama yok.
Değerli arkadaşlarım, yurt
dışındaki vatandaşlarımız bütün bu konuların cevaplarını bekliyor. Başka
konularımız var, açıkça aramızda konuşmak gerekirse yurt dışındaki
vatandaşlarımızı baskı altına almak isteyen kuruluşlar var, yurt dışındaki
vatandaşlarımızın bir bölümünü Türkiye’den -Türkiye’yle ilişkilerini- soğutmaya
yönlendirenler var.
Değerli arkadaşlarım, mesela,
Türkiye’den Diyanet İşleri Başkanlığının gönderdiği din görevlilerini kabul
etmeyen camiler var. Bunlar çok ciddi sorunlar ve bunların üzerine gitmek
zorundayız.
Yurt dışında pek çok
soydaşımızın, vatandaşımızın yaşadığı ülkelerde açılan okullar var. Ne yazık ki
bunların pek küçük bir kısmı devletimiz tarafından açılmıştır, bunların bir
kısmı bazı özel kuruluşlar tarafından açılmıştır. Peki, devletimiz o özel kuruluşlar
kadar güçlü değil midir? Yurt içindeki vatandaşlarımızın eğitimi gibi, yurt
dışındaki vatandaşlarımızın, soydaşlarımızın eğitimi devletin bir sorumluluğu
değil midir? Nasıl oluyor da bazı ülkelerde açılan bu özel okullar o ülkelerin hükûmetleri tarafından kapatılıyor. Acaba hangi nedenle?
Bunları araştırıyor muyuz, bunları araştırıyor muyuz Sayın Bakan? Tavsiye
ediyorum, bu konulara biraz daha yakından ilgi gösterelim. Öyle okullar var ki
bunların arasında, Türk çocuğunu gönderirseniz o okula…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Öymen, lütfen tamamlayınız.
Buyurun.
ONUR ÖYMEN (Devamla) – Biz bu
okulların bir kısmını ziyaret ettik, gayet somut izlenimlerimiz var. Öyle
okullar var ki Türk kuruluşları tarafından açılmış, Türk çocuğunu gönderirseniz
bu okula yatılı -yeme içme, yatma, ders dâhil, hepsi- 3 bin dolar veriyorsunuz
ayda ama o ülkenin vatandaşı giderse ayda 100 dolar veriyor. Bu nasıl iş? Bu
nasıl bir iş, nasıl bir tertip, nasıl bir düzen, sebebi ne? Bize o ülkenin
sorumluları, yetkilileri soruyorlar: “Siz ne yapmak istiyorsunuz burada?” diye.
Şimdi, bütün bunlar, değerli
arkadaşlarım, bu yasa kapsamında yeterince değerlendirilmemiş izlenimini
alıyoruz biz. Biz istiyoruz ki Hükûmet, bu konuda çok
daha ciddi, çok daha kapsamlı, Dışişleri Bakanlığının yasalarla sahip olduğu
hakları göz ardı etmeyen, devletin politikalarını açıkça kanuna ve gerekçesine
yazan bir yaklaşım benimsesin.
Yurt dışından gelen
öğrencilerin koordinasyonu için de Başbakanlıkta birim açmaya gerek yok. Bu,
Millî Eğitim Bakanlığının asli görevidir. Yani Millî Eğitim Bakanlığı içinde
iki birim arasında koordinasyon sağlanamadı diye, Millî Eğitim Bakanlığının bir
yetkisini alıp Başbakanlığa mı devretmek gerekiyor?
Değerli arkadaşlarım, o
yüzden, iyi niyetli de hazırlansa bu tasarının çok eksik bir metin olduğunu
düşünüyoruz ve bunun üzerinde daha iyi çalışılarak hem yurt dışındaki
vatandaşlarımıza hem de soydaşlarımıza, akrabalarımıza daha layık bir metin
hâline getirilmesini Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak temenni ediyoruz. Yüce Meclisi bu
vesileyle tekrar saygılarla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Öymen.
Tasarının tümü üzerinde Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz isteyen Sebahat Tuncel,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Tuncel. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA SEBAHAT
TUNCEL (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 485 sıra sayılı
Yurtdışı Türkler Başkanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı
üzerine Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Kanun tasarısına geçmeden
önce 22 Mart 2010 Dünya Su Günü olması vesilesiyle birkaç şey ifade etmek
istiyorum: Bildiğiniz üzere, son yıllarda dünyanın gündeminde su büyük bir yer
tutmaktadır. Ekolojik krizin neden olduğu iklim değişiklikleri ve bu değişikler
sonucunda yaşanan, yaşanacak olan kuraklık insanlığın geleceği açısından suyun
önemini giderek artırmaktadır. Bu nedenle, her yıl dünya su forumları
düzenlenmektedir. Suyun insan hayatında ve ekolojik
tarım için önemi tartışma götürmezdir. Biz insanlar tarafından hızla tahrip
edilen doğa ve su kaynakları artık her zamankinden daha değerli olmaya
başlamıştır. Bu durum aynı zamanda suyun ticarileşmesi üzerinde hesapların da
giderek artmasına neden olmuştur.
Türkiye gibi akarsu yatakları
açısından zengin olan ülkemizde neredeyse tüm nehirlerin üzerinde ekoloji, tarım
ve insan hayatını dikkate almadan barajlar inşa edilmeye çalışılmaktadır. Bu
bir Hükûmet politikası hâline gelmiştir ne yazık ki.
Munzur, Hasankeyf ve Karadeniz derelerine vicdan sahibi bütün kamuoyunun tepkilerine
rağmen baraj yapmakta ısrar edilmektedir. Yüz gündür Muğla ilinin Beyobası köyünde köylüler ve çevreciler eylem
yapmaktadırlar, HES’lerin doğayı yok etmesine göz
yummayacaklarını ifade etmektedirler. Yine, Sinop’ta yapımı devam eden Boyabat
Barajı için eylemler yapılmaktadır. “Ekolojiye, canlılara ve insan hayatına
rağmen HES” diyenlerin bu sesleri duyması ve bir an önce bu yaptırımlardan
vazgeçmesi oldukça önemlidir. Türkiye'nin geleceği açısından bu önemlidir.
Sadece Türkiye açısından değil, bu su politikaları dünya açısından da oldukça
önemli bir konudur. Bunun bir kez daha dikkate alınması gerektiğini
düşünüyoruz, 22 Mart 2010 Dünya Su Günü vesilesiyle.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi olarak, Türkiye’de Türklük üzerine
kurulu zihniyetin Türkiye gibi çok kimlikli, çok kültürlü bir ülkeye
yakışmadığını bir kez daha ifade etmek istiyoruz.
Türkiye'de, Türk’üyle,
Kürt’üyle, Çerkez’iyle, Asuri Süryani’si, Arap’ıyla,
Alevi Sünni’siyle çok kültürlü ve kimlikli bir toplum olduğumuzu bugün herkes
kabul etmektedir.
Türklük tanımı Türkiye'ye dar
gelmekte, Türkiye'nin çok kimlikli, çok kültürlü yapısını kapsamamaktadır.
Türkiye'de demokratik bir anayasa ve demokratik bir toplumun oluşması
tartışmaları yürütülürken, tüm kimliklerin, kültürlerin, dillerin bu anayasayla
korunması ve kolektif hakların sağlanması gerektiği yolunda toplumun önemli bir
kesiminin konsensüs sağladığı, tartışmalar yapıldığı
bir gerçektir.
Bundan dolayı, tek tipleşmeyi
dayatan, farklılıkları yok sayan, bu ülkede yaşayan herkesi Türk gören,
Türkiye'nin yüzde 99’unu Sünni Müslüman sayan ve diğer halkları, dinleri,
kültürleri yok sayan bir anlayışta ısrar edenler elbette ki aşılacaktır.
Bu yasa tasarısının
hazırlanışı da ne yazık ki bu zihniyetin ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Oysa bu
Parlamento eğer Türkiye Cumhuriyeti’nin parlamentosuysa, bu Parlamento
Türkiye'de yaşayan herkesin hassasiyetini dikkate alan yasalar çıkarmakla
sorumludur.
ÖZDAL
ÜÇER (Van) – Sayın Başkan, salonun düzenini sağlar mısınız.
SEBAHAT TUNCEL (Devamla) –
Değerli milletvekilleri, bugün hem ekonomik hem de siyasi nedenlerden dolayı
Avrupa’dan Rusya’ya, ABD’den Kafkaslara, Balkanlara, Afrika ülkelerine kadar,
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ya da vatandaşlıktan çıkartılmış milyonlarca
yurttaşımız bulunmaktadır. Tabii ki bu yurttaşlarımızın sorunlarıyla
ilgilenmek, sorunlara çözüm gücü aramak gereklidir, ancak yasalaştırılmak
istenen Yurtdışı Türkler Başkanlığı bu ihtiyacı gidermekten ziyade, biraz önce
de ifade ettiğimiz gibi etnik kimlik üzerinden bir kurumsallaşmaya gidilmesi
amaçlanmaktadır.
Türkler Başkanlığı derken,
yurt dışında yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Kürtler, Araplar,
Süryaniler, Ezidiler, Ermeniler, Çerkezler ve
Lazların ve benzeri halklara mensup yurttaşlarımızın olduğu göz ardı edilerek
bir kurum önerisinde bulunulmuştur.
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU
(Kayseri) – Onlar da Türk!
SEBAHAT TUNCEL (Devamla) –
Yurt dışındaki vatandaşlarımızın, Türkiye ve bulundukları ülkelerle olan
ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkilerinde yaşadıkları sorunların olduğu doğru.
Mevcut sistemde konsoloslukların ve ilgili bakanlıkların bürokratik
işlemlerinin fazla olmasından dolayı da sorunların yaşandığını biliyoruz.
Arkadaşımız ifade ediyor,
evet problem burada zaten, bütün bunları Türk olarak gördüğümüz için bu sorun.
Dolayısıyla, biz bu anlayışın değişmesi gerektiğini düşünüyoruz.
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU
(Kayseri) – Amerikalı diyorsunuz içindeki bütün yaşayan etnik kökenler onun
içine giriyor. Türk deyince niye bu kadar…
BAŞKAN – Sayın Milletvekilim,
lütfen…
SIRRI SAKIK (Muş) – Sen niye
etnik kökenlerden rahatsız oluyorsun sosyal demokrat!
SEBAHAT TUNCEL (Devamla) – Bu
sizin tanımınız. Bu tanım, ne yazık ki, Türkiye açısından artık geçerliliğini
yitirmiş bir tanımdır. Biz bir Kürt olarak, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
olarak kendimizi görüyoruz, bir Türk olarak görmüyoruz. Bu, aynı zamanda Türk
halkına da büyük bir haksızlıktır. Yani, Türkiye’de yaşayan farklı kimlik ve
kültürlerin artık kabul edilmesi bir zorunluluktur, hele sizin gibi sosyal
demokrat bir partiden bunu ifade etmek doğrusu manidardır, yani Türkiye’de
sosyal demokrasiyi savunan bir partinin bunu söylemesi manidardır.
ÖZDAL ÜÇER (Van) – Kürsü
hürriyetini kullanıyorsunuz, devam edin.
SEBAHAT TUNCEL (Devamla) –
Dolayısıyla, bu sorunların giderilmesi için bir birim kurulmasını iyi niyetli
bir yaklaşım olarak görüyoruz. Ancak, bu birime Türk Başkanlığı adını vererek
alanı kısıtlanmış, demokratik olmayan bir yaklaşım benimsenmiş olması
nedeniyle, Barış ve Demokrasi Partisi olarak bu yaklaşımı, Türkiye içerisinde
ya da Türkiye'nin dış ilişkilerinde izlenen politikaları da doğru bulmuyoruz ve
onaylamıyoruz. Bu, hem eşitliğe aykırı hem de devletin resmî ideolojisi olan
Türk-İslam sentezinin bir sonucu olan Turanizm
idealini yeniden canlandırma çabasıdır. (BDP sıralarından alkışlar) Böylesi bir
yaklaşım, etnik kimliği Türk olmayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları açısından
ayırımcı anlayıştır ve güven kırıcıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye ile Türki cumhuriyetler
arasında ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi için Türk İşbirliği ve Kalkınma
İdaresi Başkanlığı (TİKA) Bakanlar Kurulunun kararıyla 1992 yılında kurulmuş
bir kurumdur. TİKA’nın kuruluş amacı, başta Türk
dilinin konuşulduğu ülkeler, Türkiye’ye komşu ülkeler olmak üzere Kafkas
ülkeleriyle olan ekonomik, kültürel, sosyal ilişkilerin geliştirilmesi olarak
belirlenmiştir. Ancak ilk zamanlarda bazı çabalar gösterilse de daha sonrasında
bu faaliyet canlılığını yitirmiştir. “Türk dillerini konuşan, soydaş” vesaire
tanımlamaları yapılarak kurulmuş kurumların işlerinin pek randımanlı yürümediği
görülmüştür. Hâlihazırda Türki cumhuriyetlerle, resmî
olmayan kurum ve kişilerle ekonomik ve sosyal ilişkiler devam etmektedir. Bu
ilişkilerin düzenlenmesi ve geliştirilmesi için Türk Başkanlığının kurulmasının
gerekli olmadığı görülmektedir. Kaldı ki, ilişki geliştirilmek istenen
ülkelerden Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan, Kırgızistan ve Azerbaycan,
hiçbiri kendilerini anayasalarında Türk olarak tanımlamamaktadırlar, resmî
dillerine Türk dili dememektedirler. Yani bu ülkeler kendilerini Türk olarak
tanımlamazken, bizim tutup “Yurtdışı Türkler Başkanlığı” adı altında bir
başkanlık kurmamız siyaseten doğru değildir. Bu ülkeler anayasalarında
kendilerini Özbek, Kazak, Kırgız, Türkmen ve Azeri olarak tanımlıyorlar ve bu
yönden bir siyasi tercihte bulunuyorlar. “Türkler Başkanlığı” diyerek ikili
ilişkilerin geliştirilmeye çalışılması ise bu ülkelerin tercihlerine
saygısızlık anlamı taşıyacaktır. Hatta dil konusunda, kendi dili yüzde 90-95
oranında Türkçe olan Azerbaycan’da resmî dillerini “Azerbaycan dili” olarak
tanımlıyorlar.
Dolayısıyla böyle bir tercih
yaparken bu ülkelere sormadan, onların böyle bir düzeyde ilişki geliştirmek
isteyip istemediğini öğrenmeden adım atmak Türkiye’nin dış ilişkilerine zarar
verecektir. Dış Türkler siyasetinin Türki
cumhuriyetlerle ilişkilerimize nasıl zarar verdiğini 1992-94 döneminde
gözledik. Özbekistan, gönderdiği öğrencileri geri çekti. Azerbaycan, yaşadığı
iç siyasi çalkantılarda Türkiye’yi müdahalecilikle suçladı.
Sayın milletvekilleri, son
zamanlarda demokratikleşme üzerine sıkça konuşur, tartışır olduk. Sivil ve
demokratik bir anayasa, tüm kimlikleri ve dilleri kabul etmiş bir anayasa
mücadelesi içerisindeyiz. Artık, toplumun demokratik özgürlükten ve barıştan
yana tüm kesimleri yeni bir anayasa ihtiyacı olduğunu belirtmekte, kısmi
değişmelerle değil bir bütün olarak 12 Eylül darbe Anayasası’nın değiştirilmesi
için talep yükseltmektedir. Anayasa’nın tek etnik grup üzerine kurulu
yaklaşımını değiştirmeye çalışırken Yurtdışı Türkler Başkanlığının kurulmasının
büyük bir çelişki olduğu aşikârdır. Demokratik, kapsayıcı bir anayasamız
olduğunda ne yapacağız Türkler Başkanlığını; neyi ifade edecektir? Bu şekilde,
çağdaş olmayan, kısır bir bakış açısıyla günü kurtarma anlayışının sadece
çözümsüzlüğü ve etnik olmayışı kanıtlayacağı apaçık ortadadır.
Kanun tasarının gerekçesinde
ve birçok maddesinde kullanılan “soydaşlık” ve “akraba toplulukları” ırkçı, milliyetçi; ve modern, demokratik bir Türkiye'nin dış
ilişkilerinde kullanmaması gereken bir ifadedir. (BDP sıralarından alkışlar)
“Akraba toplulukları” derken, sadece Azerileri, Türkmenleri ifade etmeye
çalışırken, Kürtler, Gagavuzlar, Süryaniler, Araplar akrabamız olmuyor mu?
Böyle bir başkanlık kurulduktan sonra, hangi halklarla akraba olduğumuzu
Yunanistan’dan tutun Ermenistan’a kadar araştıracak mıyız? Böyle bir yaklaşımın
toparlayıcı değil, aksine, bölen, ayrıştırıcı bir yaklaşım olduğu ortadadır.
Türkiye'nin diğer ülkelerle olan ilişkilerini geliştirirken “komşu ülkeler”
diye tanımlaması ve bu çerçevede yaklaşması bize göre daha sağlıklıdır. Bir
diğer yandan, komşu ülkelerle olan ilişkilerin geliştirilmesi yasamanın değil
yürütmenin işidir ve bu şekilde ele alınması gerekir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kanun teklifinde ele alınan diğer bir konu da öğrencilerin
durumudur. Biraz önce Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına konuşan Sayın
Şandır da ifade etti, aslında bu yasa tasarısında daha çok Türki
cumhuriyetlerde ya da biraz önce eleştirisini sunduğumuz akraba toplulukları
üzerinden öğrencilerin Türkiye'ye getirilmesi ve aslında bu Türklük politikası
üzerinden onların da Türkleştirilmesi yaklaşımı ne yazık ki var. Diğer bir
konu, tabii ki yurt dışında -biraz önce Sayın Öymen
de ifade etti- on binlerce öğrencimiz var ve bunlar aslında beyin göçünü de bir
nevi ifade ediyor. Bu yurttaşlarımızın, bu öğrencilerin tabii ki sorunları var.
Bir şeyi ifade etmek
istiyoruz: Bu öğrencileri sadece ekonomik bir gelir kaynağı olarak ele almak
yani “Onların Türkiye’ye gelip eğitim görmesi aynı zamanda ekonomimizi
güçlendirecek.” diye bakmak bir yandan sıkıntılı bir nokta.
Diğer bir konu: Sanırım Onur
Bey şu an burada değil, bu kürsüde Türkiye gerçeğini belki de iyi ifade ediyor
Dersim meselesinde olduğu gibi. Asimilasyon politikasına Almanya örneği
üzerinden çok iyi örnek verdi. Gerçekten anne-babaları Almanca bilmediği için
30 bin öğrencinin öğrenim zorluğu gördüğü konusunda bir vurgu yaptı. Sayın Öymen yok ama Cumhuriyet Halk Partisi mensubu
arkadaşlarımız burada, bir şey ifade etmek istiyorum. Sayın vekiller,
Türkiye’de de 20 milyon Kürt var ve bu 20 milyon Kürt’ün çocukları var, okula
gidiyorlar, öğrenciler var ve bu öğrencilerin çoğu Türkiye’de rehabilitasyon merkezlerinde, okuma zorluğu, öğrenme zorluğu
çektiği için ne yazık ki rapor alıyor ve birçoğuna engelli muamelesi yapılıyor.
Bu bir problemdir, bunu görmeden Almanya’yı görürsek bu işi çözemeyiz.
Diğer bir konu: Çok çarpıcı
bir örnek vereceğim. Mahmur’dan bir heyet geldi. Biliyorsunuz bu kürsüde çok
tartışıldı Mahmur’dan gelen heyet. 2 yurttaşımız var Mahmur’dan gelen, 1’isi
hukuk mezunu, 1 tanesi de sosyoloji mezunu. Bu 2 yurttaşımız da Türkçe
bilmiyor, Mahmur’da doğmuş büyümüşler, aileleri buralı ama 90’lı yıllardaki
savaş nedeniyle buradan gitmek durumunda kalmışlar, Mahmur’da büyümüşler.
Türkçe bilmedikleri için resmî olarak savcılık bu arkadaşlarımızın şeyine
“Cahildir.” yazmış. Yani İngilizce bilince cahil olmuyor, Almanca bilince cahil
olmuyor, çok kültürlü oluyor ama kendi ana dilini bilip işte Türkçe
bilmediğinde cahil oluyor. Şimdi, bunun, bu şeyin değişmesi gerekiyor. Eğer bir
bütün ele alacaksak bu sorunu böyle de ele almak gerekir. Artık bu
Parlamentonun da bu ayıptan bir an önce kurtulması… Bu vesileyle bir kez daha
hatırlatayım. Ana dilde eğitimin bir insan hakkı olduğunu, asimilasyon
politikalarının aslında artık bir insanlık suçu olduğunu –Sayın Başbakanın da
ifade ettiği gibi- dolayısıyla bundan bu Hükûmetin
vazgeçmesi gerektiğini bir kez daha ifade etmek istiyoruz.
Diğer konu da:
Öğrencilerimize de ticari bir noktada yaklaşmaktan ziyade bu öğrencilerin,
tabii ki komşu ülkelerden gelen öğrencilerin, buradan yurt dışında olan
öğrencilerin hem sosyoekonomik hem kültürel sorunlarının giderilmesi önemli bir
nokta.
Diğer bir konu: Gerçekten,
yurt dışında Türkiye'nin çok büyük bir beyin gücü var. Bu beyin gücünün
Türkiye'ye aktarılması ve Türkiye'nin geleceği için değerlendirilmesi konusunda
da bazı tedbirlerin alınması gerekiyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dolayısıyla, biz, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın
sorunlarının olduğunu ve bu sorunların çözülmesinde ve uygulamada kolaylıklar
sağlamada adım atılmasından yanayız. Bu konuda zaten hâlihazırda bir
bakanlığımız var, Dışişleri Bakanlığı bu konuda söz sahibi olan ve çalışan bir
bakanlık. Bu Bakanlık bünyesinde alt birimler kurularak ya da mevcut birimler
güçlendirilerek yurt dışında yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, Türk
kökenli halkların sorunları için çözümler üretilmesini doğru ve sağlıklı bir
yaklaşım olarak görmekteyiz. Eğer gerekli görülürse Kültür Bakanlığı, Sağlık
Bakanlığı ya da Millî Eğitim Bakanlıklarının altında kültür, eğitim, ekonomi
vesaire konularında alt birimler kurulabilir ve daha etkin çalışmalar
yürütülerek istenen ülkelerle ilişkiler geliştirilebilir. Böylece, uzun vadeli
bir proje hâline getirilerek acil aksaklıkların düzenleme işinden başlanarak
daha kapsamlı projeler, çözümler üretilmeye başlanabilir.
Dolayısıyla, Barış ve
Demokrasi Partisi olarak biz, bunun Dışişleri Bakanlığı bünyesinde
gerçekleştirilebileceğini, oradaki bürokratik engellerin, bazı sorunların
giderilebileceğini, yeni bir kuruma ihtiyaç olmadığını, hele ismi “Türk
Başkanlığı” olan bir kuruma kesinlikle ihtiyaç olmadığını düşünüyoruz çünkü
etnik temel üzerinde yapılaşan bu yaklaşım sorunları çözmek yerine yeni
sorunlar ekleyecektir.
Dolayısıyla, bizim bu kanun
teklifinin aleyhinde oy kullanacağımızı bildiriyorum, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Tuncel.
Tasarının tümü üzerinde AK
PARTİ Grubu adına söz isteyen Abdullah Çalışkan, Kırşehir Milletvekili.
Buyurun Sayın Çalışkan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH
ÇALIŞKAN (Kırşehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 485 sıra sayılı
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı’nın tümü üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Hükûmetimiz,
iktidara geldiği günden bu yana devletin millet için var olduğu ve millete
hizmet etmekle yükümlü olduğu felsefesiyle hareket etmektedir. Politika
geliştirirken insan odaklı düşünmekte ve uygulamalar gerçekleştirmektedir. Bu
politikalarda yurt içinde veya yurt dışında ikamet eden vatandaşlarımız
hassasiyetle dikkate alınmaktadır. Bugün sayıları 5 milyonu bulan, bundan elli
yıl önce ekonomik gerekçelerle köylerini, kasabalarını, sevdiklerini
arkalarında bırakıp yola çıkan ana-babalarımız, amca-dayılarımız,
arkadaşlarımız, komşularımız, dünyanın farklı coğrafyalarında yaşamaktadırlar.
Amerika, Kanada, Norveç, Finlandiya, Almanya, Fransa, Avusturya, Avustralya,
hatta Yeni Zelanda’ya kadar geniş coğrafyaya dağılmış, oraları ikinci vatan
edinmiş, oralara yerleşmiş insanlarımız büyük bir hinterland
oluşturmaktadır. Geçici olma, misafir olma dönemi geride kalmış, üstlendikleri
toplumsal roller gereği bulundukları ülkelerin artık birer gerçeği hâline
gelmişlerdir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; başlangıçta beden güçlerinin sınırlarını zorlayan insanımız,
kömür ocaklarında, madenlerde, inşaatlarda, çelik fabrikalarında çalışarak
yaşadıkları ülkenin kalkınmasına lokomotif oldukları gibi helal ve kıymetli
kazançlarından biriktirdikleri küçük fakat bereketli tasarruflarını ana yurdu memleketlerinde
değerlendirerek ana vatanımıza katkıda bulunmuşlardır. Bu ülkenin 70 sente
muhtaç olduğu dönemleri düşünürsek, bugünleri görebilmemizde işçi dövizlerinin
ne kadar hayati bir önem taşıdığını hepimiz herhâlde daha iyi anlarız. Elbette
ki yurt dışındaki vatandaşlarımızın ülkemize katkısı sadece ekonomik alanla
sınırlı kalmamış, sosyal ve kültürel hayatta da varlıklarını
hissettirmişlerdir. Bu insanlarımız sayesinde farklı kültürlerin birbirlerini
tanıması, kültürel ilişkilerin gelişimi ve yeni sosyal dokular oluşmuştur. Yurt
dışında yaşayan vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu başlangıçta sadece niteliksiz
iş gücü iken, bugün bu ülkelerde etkin, ilim sahibi, bilimsel ve teknolojik
bilgi ve beceri birikimi olan iş, sanat, spor ve politik çehreler hâline
gelmişlerdir. İşte Fatih Akın, Mesut Özil, Prof. Dr.
Mehmet Öz, Prof. Dr. Gazi Yaşargil, Ayşem Sunal, Neva Çiftçioğlu, Hidayet Türkoğlu, Mehmet Okur, Hamit Altıntop
ve diğer benzerleri. Bunlar sadece birkaçı. Burada isimlerini sayamayacağımız
daha niceleri.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün gelinen noktada artık bizler, yurt içi vatandaşlarımıza
sağlamaya çalıştığımız tüm imkânlar gibi, yurt dışında ikamet eden
vatandaşlarımızı korumak, kollamak ve hepsinden önemlisi, onların sosyal,
kültürel, ekonomik sorunları ve eğitim ihtiyaçları ile ilgilenmek zorundayız.
Büyük millet ve güçlü devlet olmanın zorunluluğu bunu gerektirir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; geçici işçi-misafir işçi dönemi bitmiştir. Yaşadıkları
ülkelerde birer asli unsur hâline gelen doktorundan mühendisine, avukatından
öğretmenine, esnafından iş adamına, hayatın her alanında varlık gösteren
insanlarımızın ihtiyaçları ve beklentileri farklılaşmıştır. Modern dünya
toplumların sosyolojik kimliklerini yok ederken, varlıklarını kimlikleriyle
birlikte sürdürmeye çalışan bu vatandaşlarımızın geleceğini teminat altına
almak Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli sorumluluklarından birisidir. Başta
Sayın Başbakanımız olmak üzere tüm Hükûmetimiz de bu
bilinçle hareket etmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 1991 yılı sonu itibarıyla Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler
Birliği dağılmış, tarihî ve kültürel bağlarımız olan kardeş Türk cumhuriyetleri
bağımsızlıklarını kazanmışlardır. Bunu takiben Balkanlarda bünyesinde büyük bir
oranda soydaşlarımızı barındıran Yugoslavya Federasyonu dağılmış, Romanya,
Bulgaristan, Arnavutluk’ta rejim değişmiş, böylece ortaya çıkan yeni tablo,
Türkiye’nin bu bölgelerdeki soydaşlarına yönelik sorumluluklarını daha da
artırmıştır.
Tarihî ve kültürel yakınlık,
ekonomik tamamlayıcılık, millî ve uluslararası çıkarlar, dünyada meydana gelen
tüm siyasi dengeler Türkiye Cumhuriyeti’ne, 1993 yılından itibaren, yurt
dışında yaşayan vatandaşlarının sorunlarına daha aktif çözümler üretebilmesi
bakımından yeni bir koordinasyonu gerekli kılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti hükûmetleri, Eylül 1993’ten itibaren, yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımız ve soydaşlarımızla ilgili konuların takibini bir Devlet
Bakanlığı aracılığıyla yürütmektedir. Bu görev hâlen bir Devlet Bakanlığı
uhdesinde bulunmaktadır ancak yurt dışında yaşayan vatandaş ve soydaşlarımızın
koordinasyonuyla ilgili görevlendirilen Devlet Bakanlığının koordinasyon
görevinden ne kastedildiği, ne anlaşılması gerektiği net olarak belirtilmemektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugüne kadar, yurt dışında yaşayan insanlarımızın ihtiyaçları
farklı kurumlarımız tarafından karşılanmaya çalışılmıştır. Çalışma
Bakanlığından Millî Eğitim Bakanlığına, Diyanet İşleri Başkanlığından Kültür
Bakanlığına kadar birçok kurum bu alanda muhatap olarak yer almıştır. Tabii,
daha da önemlisi, birinci derecede, konsoloslukları, büyükelçilikleriyle
Dışişleri Bakanlığımız vatandaşlarımızın meseleleriyle her zaman yüz yüze
gelmektedir. Bu alanda Türkiye’de otuza yakın kurum politika belirlemekte veya
hizmet üretmektedir. Zaman zaman uygulamalarda da
mükerrerlik oluşarak kaynak, emek, zaman israfları oluştuğu gibi, basit fakat
hayati bazı uygulamalar ise ortada kalmaktadır. Konuya ilişkin görev alanıyla
ilgili olarak kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan farklı yorum ve
uygulamalar kurumlar arasında yetki kargaşasına neden olmakta, yurt dışında
yaşayan vatandaşlarımıza yönelik koordinasyon görevinin ifasında zorluklarla
karşılaşılmaktadır. Anılan koordinasyon görevi, münhasıran bu konuyla ilgili
kurumsal bir yapı bulunmadığından Başbakanlıkta bulunan müşavirler kanalıyla
yürütülmeye çalışılmaktadır. Ancak, bu durum, kurumsal hafızanın oluşmasını ve
hizmetlerin sürdürülebilirliğini engellemektedir. Bütün bu geniş coğrafya,
meselelerin çeşitliliği ve farklı kurumsal muhataplar, bizim bu insanlarımızın
meseleleriyle, sorunlarıyla ilgilenecek bir kuruma ihtiyaç olduğunu
göstermektedir.
Birçok kurum tarafından
verilen hizmetlerin tek elden koordine edilmesi, insanlarımızın ihtiyaçlarına
daha etkin karşılık verilmesine imkân tanıyacaktır. Bu konu, 22’nci Dönem
Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde kurulan, yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımızın sorunlarını araştırmakla görevli Meclis araştırma komisyonu
tarafından da ele alınmış ve sonuç olarak, Başbakanlığa bağlı bir birim
kurulması ve yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın meselelerinin bu kurum
tarafından koordine edilmesi tavsiye edilmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün burada görüştüğümüz kanun tasarısıyla kurulması
planlanan Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Hükûmetimiz döneminde izlediğimiz aktif dış politika, proaktif diplomasi ve sorumluluk üstlenme bilinci
dolayısıyla yükü hayli artmış olan Dışişleri Bakanlığımıza omuz verecek, yükünü
paylaşacak bir kurum olacaktır. Birbirinin alternatifi değil, tamamlayıcısı
olacaktır. Sayın Bakanımız Faruk Çelik tarafından Dışişleri Komisyonunda da
ifade edildiği gibi, göç veren ülkelerin birçoğu ya bakanlık düzeyinde ya da
müstakil bir kurumla, sınırları dışında yaşayan vatandaşlarıyla her zaman
ilgilenmektedirler. Buna Avrupa ülkeleri de dâhildir. Yunanistan’da kurulan
Yurt Dışında Yaşayan Yunanlılar Genel Sekreterliği, Hindistan’da kurulan Yurt
Dışı Hintliler Bakanlığı, burada ismini ilk etapta sayabileceğimiz örneklerden
bazılarıdır. Yani, bugün burada görüştüğümüz, kurulacak kurum ilk defa bizde
kurulmuş bir kurum değildir. Almanya, yurt dışında yaşayan Almanlarla resmî ya
da sivil farklı kurumları vasıtasıyla ilgilenmektedir; İkinci Dünya Savaşı
sonrası Kazakistan ve Namibya’da sömürge sonrası yaşamaya devam eden Alman
kökenlilerle alakadar olmaktadır.
BAŞKAN – Sayın Çalışkan, bir
saniye.
Sayın milletvekilleri,
çalışma süremizin Sayın Hatibin konuşması bitene kadar uzatılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın Çalışkan.
ABDULLAH ÇALIŞKAN (Devamla) –
Ülkelerin kendi vatandaşları veya soydaşlarıyla ilgilenmeleri en temel insan
hakkıdır; onların dilini, kültürünü muhafaza etmelerine destek olması,
meseleleriyle alakadar olmasından daha doğal ne olabilir. Aynı şekilde, bizim
de Almanya’da yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ya da orijini
insanlarımızla ilgilenmemiz de çok doğal ve gereklidir. Onların dilini, dinini,
kültürünü öğrenmelerine destek olmamız, geliştirmelerine katkı sağlamamız
Türkiye Cumhuriyeti olarak görevimiz ve sorumluluğumuzdur. Hatta insan hakları
hukuku açısından olayı ele aldığımızda, bu insanlarımızın yaşadığı ülkelerin
kendileri de bu noktada sorumludurlar. Bizim getirdiğimiz bu tasarıyla
kurulacak olan bu başkanlık, Almanya’nın, Hollanda’nın iç işlerine müdahale
etmeyecektir; onların iç güvenliği için bir tehdit değil, bilakis onlarla iş
birliği yapabilecekleri bir partner olacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; medeniyet, farklılıklara tahammül etmek değil, farklılıkları
asli unsur olarak görebilmektir, farklı kültürleri de toplumun kendisi olarak
görebilmektir. Subjektif yaklaşımlar ile öncü kültür agresifliğiyle değerler dayatmak uyum değil, bilakis asimilasyon
çabasıdır. Uyum, kendi olarak toplumda var olabilmek için eşit katılım hakkına
sahip olabilmekle olur. Sosyal, ekonomik ve siyasi hayatın tüm alanlarında
ayrımcılığa maruz kalmadan eşit katılım hakkına sahip olabilmek uyumun
öncelikli şartıdır. Uyum tek taraflı değil, karşılıklıdır. Kabullenme ve
tanıma, uyumun tamamlayıcı unsurlarıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biz toplum olarak tarih boyunca farklı kültürlerle, değişik
etnik topluluklarla bir arada yaşamış, beraber yaşama kültürünü içselleştirmiş
bir milletiz. Anadolu toprakları, asırlarca barış ve huzur içinde yaşamış
farklı dinlerin, etnik grupların evi olmuştur. Biz bu kültürün temsilcileriyiz.
Bulunduğumuz coğrafya, tarihî
geçmişimiz, kültürümüz bize önemli sorumluluklar yüklemektedir, biz bundan
kaçamayız. Türkiye, bulunduğu coğrafya itibarıyla, tarihî geçmişiyle, etnik ve
kültürel toplulukların bir arada aynı hayalleri paylaştığı, idealleri taşıdığı
bir ülkedir. Bu coğrafyada tarih bizi birbirimize akraba yapmıştır, bizi bir aile
hâline getirmiştir. Türkiye, Çerkez, Çeçen, Tatar, Azeri, Kazak, Özbek, Kırgız,
Türkistanlı, Boşnak, Arnavut, Balkanlardan, Kafkasya’dan, Asya’dan değişik
vesilelerle evlerini terk etmiş kardeşlerimize yurt olmuş, bir bütün
oluşturmuştur.
Ailelerimizin
bir kısmı burada, diğerleri oralarda. Priştina’da, Prizren’de, Üsküp’de, Gostivar’da, Kalkandelen’de, Usturumca’da, Kırcaali’de, Gümülcine’de, Sarajevo’da,
Kırım’da, Kabardey’de, Karaçay’da, Grozniy’de, Mohaçkale’de, Batum’da, Buhara’da, Bakü’de,
Semerkant’ta, Taşkent’te, Urumçi’de, Çimkent’te, aramızdan buralarda akrabası olan kim bilir kaç
kişi vardır. Bursa’da, Düzce’de, Sivas’ta, Kahramanmaraş’ta, Karaman’da,
Sakarya’da, Trakya’da, İstanbul’da akrabası, ailesi olan, aynı şekilde o
coğrafyalardan kardeşlerimiz var.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Balkanlar, Orta Asya, Kafkasya bizim kültürel ve sosyal
ilişkilerimizin yoğun olduğu coğrafyalardır. Buralarda yaşayan kardeşlerimize,
soydaşlarımıza, akrabalarımıza uzak duramayız. Küreselleşen dünyada iletişimin
sınırları yakınlaştırdığı bir dönemde soydaşlarımıza, akrabalarımıza ilgi,
alaka göstermemiz, yakın durmamız kaçınılmazdır. Kardeşliğimiz, akrabalığımız,
birbirimizin evinde huzuru öncelememiz demektir. Türkiye “Yurtta sulh, cihanda
sulh.” politikasının en güzel temsilcisidir. Bölgemizde, coğrafyamızda barış ve
huzur bizim için birinci esastır. Makedonyalı, Kosovalı, Bosnalı
kardeşlerimizle bağlarımızı güçlü tutmamız, bu coğrafyadaki barış ve huzurun
teminatıdır. Aynı şekilde, Kafkas ve Orta Asya ilişkilerimiz de böyledir.
Oralardaki soydaş ve akrabalarımız, en geniş anlamda, bu coğrafyayla
ilişkilerimizde bir köprüdür.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biz, komşuluk ilişkilerine hassasiyet gösteren bir milletiz.
Komşu ülkelerin sınırları, iç huzuru, refahı ve gelişmişliği kendimizinki kadar
önceliklidir. Son aylarda şahit olduğunuz, Dışişleri Bakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu’nun Bosna-Hersek, Hırvatistan ve Sırbistan
arasında dokuduğu mekik, bizim bu bölgeye bakışımızı net olarak ortaya koymaktadır.
Komşular arasında huzursuzluk hepimize zarar verir. Gürcistan krizindeki
tavrımızı tüm dünya gördü. Komşumuzda, sınırımızda yaşanan krizi dindirmede ilk
koşan bizdik. Tamamen insani gayelerle elimizden gelen gayreti gösterdik,
krizin daha da derinleşmesinin önlenmesinde yardımcı olduk. Bugün, Dağlık
Karabağ meselesindeki tavrımız ortadadır. Dondurulmuş sorunların çözümü için
elimizi taşın altına koyduk. Biz, Hükûmet olarak,
sorunları dondurmanın değil, çözümün barışı temin edeceğine inanıyoruz. Bölgemizdeki
farklı kültürler bir arada, huzur içinde, kendi kültürlerini koruyarak
yaşamışlardır ve böyle de yaşamaya devam edeceklerdir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, bu geniş
coğrafyada yaşayan soydaş ve akrabalarımızla kültürel, sosyal ve ekonomik
ilişkilerimizin daha ileri seviyelere taşınmasında önemli bir koordinasyon
görevi görecektir. Bağların güçlenmesi, ilişkilerin derinleşmesi, birbirimizi
daha iyi tanımamızla, anlamamızla mümkün olur. Bu vesileyle başta Orta Asya,
Kafkasya, Balkanlar ve Orta Doğu olmak üzere dünyanın farklı ülkelerinden
farklı kurum ve kuruluşlar tarafından ülkemize eğitim görmek için gelen
öğrenciler hepimizce malumdur. Bugüne kadar 45 binin üzerinde yabancı uyruklu
öğrenci ülkemizde eğitim görmek için devlet kurumlarımız tarafından
getirilmiştir. Elde edilen tecrübeler ve ülkemizin bölgesel ve küresel düzlemde
sahip olduğu sorumluluk ile bu çalışmanın daha etkili koordine edilmesi
gerekmektir. Bu tasarı yasalaştıktan sonra ilgili kurumların katılımıyla
oluşturulacak kurul, öğrenci çalışmalarını daha verimli kılacaktır.
Kontenjanların tespitinden alan seçimine kadar ülkemizde bulundukları süre
zarfında uygulanacak rehberlik hizmetleri planlanacak, koordine edilecek ve
verim had safhaya çıkarılmaya çalışılacaktır. Bütün bu düzenlemelerdeki temel
hedef, ülkemizde eğitimlerini tamamlayan öğrencilerin mezuniyet sonrasında
kendi memleketlerine döndüklerinde ülkemizle ilgili olumlu imaj taşımalarını
sağlamak olmalıdır, onları gönüllü birer kültür elçisi hâline getirebilmektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yeni kurulacak Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı, görev alanında kurumların kurumsal reflekslerinden sıyrılmasını
sağlayacak, ortak hareket etme kültürünün önünü açacak ve stratejik yönetim
anlayışı içerisinde ulaşılabilir hedefler tespit ederek sonuç odaklı,
ölçülebilir çalışmaların yapılmasını hedeflemektedir. Bu Başkanlığın
kurulmasıyla birlikte hem yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızla ilgili önemli
bir boşluğu doldurmuş olacağız hem de Orta Asya ve Balkanlara karşı tarihî ve
kardeşlik bağlarımızın bize yüklediği sorumluluğun gereğini yerine getirmiş
olacağız.
Ülkemize yeni bir bakış açısı
kazandıracağını düşündüğümüz ve dış politikada tamamlayıcı bir unsur olarak
önemli katkılar sağlayacağına inandığımız bu teşkilatın yapılanmasına
vereceğiniz katkılara şimdiden teşekkür eder, hepinize saygılarımı sunarım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Çalışkan.
Sayın milletvekilleri,
çalışma süremizin tamamlanmış olması ve alınan karar gereğince kanun tasarı ve
teklifleriyle komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 24
Mart 2010 Çarşamba günü saat 13.00’te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.