Normal 45115 2 21 2010-04-20T13:33:00Z 2010-04-20T13:33:00Z 1 42021 239523 TBMM 1996 561 280983 11.5606 Clean Clean 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

          

DÖNEM: 23                            CİLT: 63                    YASAMA YILI: 4

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

71’inci Birleşim

10 Mart 2010 Çarşamba

 

(Bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

         I.  - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

       II.  - GELEN KÂĞITLAR

     III.  - YOKLAMALAR

      IV.  - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, Alevilerin sorunlarına ve Erzurum Özel Yetkili Savcısı tarafından hazırlanan iddianameye ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, işsizlik konusuna ilişkin gündem dışı konuşması

V. - AÇIKLAMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Birgen Keleş’in, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne ilişkin açıklaması

2.- İstanbul Milletvekili Necla Arat’ın, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne ilişkin açıklaması

3.- Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu’nun, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne ilişkin açıklaması

4.- İstanbul Milletvekili Halide İncekara’nın, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne ilişkin açıklaması

5.- Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, yaptığı konuşmayla yürütülmekte olan bir soruşturmanın içerisine girdiğine ve konuşmasının Anayasa’nın ayrımcılığı reddeden kriterlerine uygun düşmediğine ilişkin açıklaması

VI. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, yurt dışında yaşayan Türklerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/611)

2.- Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan ve 21 milletvekilinin, Çankırı’da çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşanların sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/612)

3.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve 22 milletvekilinin, Gaziantep’teki deprem riskinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/613)

4.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 20 milletvekilinin, kaçak et ve gıda üretimi sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/614)

VII.- SEÇİMLER

A) Komisyonlara Üye Seçimi

1.- (10/90, 190, 210, 235, 312, 433, 438, 466, 474, 496, 531, 539, 558, 563, 564, 565, 566, 567, 568, 569, 570, 571, 572, 573, 574) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi

VIII. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

 

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)

3.- Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)

4.- Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum, Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/743) (S. Sayısı: 471)

 

IX.- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu Önerisi

X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, bazı kurumların üst yöneticilerinin yurt dışına çıkışlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/12132)

2.- İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek’in, nükleer santral tesisi konusunda Rusya’yla imzalanan iş birliği beyannamesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/12238)

3.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, bir kuruluştaki yolsuzluk iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/12242)

4.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, doğal gaz tüketimindeki ücretlendirmeye ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/12283)

5.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, bazı kişilere verilen ihalelere,

İki şirkete verilen ihalelere,

İlişkin soruları ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/12300), (7/12301)

6.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, bazı ilçelerdeki turizm yatırımlarına ve bir kayak merkezi projesine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/12303)

7.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumundaki bazı atamalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı (7/12336)

8.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, enerjideki dış bağımlılığa ve doğal gaz zammına ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/12418)

9.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Azerbaycan’ın doğal gaz vermeyeceği iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/12420)

10.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, Ermenek HES’e ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/12453)

11.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan’ın, Çukurova Üniversitesi yurtlarındaki yönetime ve öğrenci gösterilerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı (7/12478)

12.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, Anadolu Ajansına atanan bir kişi hakkındaki iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/12485)

13.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, Alparslan II Barajı Projesi’ne ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/12501)

14.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Perge antik kentine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/12515)

15.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bir basın toplantısında TRT muhabirinin yönelttiği bir soruyla ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/12529)

16.- Mersin Milletvekili Kadir Ural’ın, üniversite öğrencilerinin barınma durumuna ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı (7/12533)

17.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, kaçak akaryakıt denetimine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/12548)

18.- Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim’in, bazı enerji politikalarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/12549)

19.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, Yuvarlakçay’a yapılacak hidroelektrik santralinin tabiat varlıklarına etkilerine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/12562)

20.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, bir tiyatroya yardım yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/12563)

21.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Ankara 19 Mayıs Stadyumunun kapı girişlerine otopark yapılmasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı (7/12638)

22.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Anadolu Ajansı ile Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü arasındaki personel hareketlerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/12691)

23.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Adıyaman Kâhta’da yaşanan bir olaya ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın cevabı (7/12693)

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 15.05’te açılarak üç oturum yaptı.

 

Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Meral Akşener, Divan olarak Dünya Kadınlar Günü’nü kutladıklarına ilişkin bir konuşma yaptı.

 

Genel Kurulu ziyaret eden Pakistan Ulusal Meclisi Başkanı Doktor Fehmida Mirza’ya Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denildi.

 

İzmir Milletvekili Oğuz Oyan’ın, TARİŞ ve tarım satış kooperatifleri birliklerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşmasına Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün cevap verdi.

 

Ardahan Milletvekili Saffet Kaya, Erzurum ili Şenkaya ilçesi Değirmenlidere köyünün referandumla Ardahan ili Göle ilçesine bağlanmasına,

Niğde Milletvekili Mümin İnan, işsizlik ve ekonomik sorunlara,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

 

Tokat Milletvekili Reşat Doğru, Elâzığ’da meydana gelen depreme,

İzmir Milletvekili Oktay Vural, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinde alınan sözde Ermeni soykırımı kararına ve Elâzığ’da meydana gelen depreme,

İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi, Hakkâri’de bir askerin şehit olmasına, Elâzığ’da meydana gelen depreme ve Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesinin genişletilmesi konusundaki sıkıntılarına,

Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin sorunlarına,

Muş Milletvekili M. Nuri Yaman, Elâzığ’da meydana gelen depreme,

İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol, Elâzığ’da meydana gelen depreme ve ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinde kabul edilen sözde Ermeni soykırımıyla ilgili karara,

Muğla Milletvekili Mehmet Nil Hıdır, Hakkâri’de bir askerin şehit olmasına ve Elâzığ’da meydana gelen depreme,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

 

Afganistan Parlamentosu Temsilciler Meclisi Din, Kültür, Eğitim ve Yüksek Öğrenim Komisyonu Başkanı ve beraberindeki Parlamento heyetinin ülkemizi ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

 

Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun (6/1820) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi okundu; sözlü sorunun geri verildiği bildirildi.

Kocaeli Milletvekili Hikmet Erenkaya ve 27 milletvekilinin, olası bir afet durumunda Kocaeli’deki sanayi kuruluşlarının çevreye verebileceği zararların (10/607),

Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 28 milletvekilinin, domuz gribi aşısı konusundaki iddiaların (10/608),

Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 26 milletvekilinin, Alevilerin sorunlarının (10/609),

Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, Tokat’taki çiftçilerin sorunlarının (10/610),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

 

Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, 3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/204) İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmedi.

 

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmının:

1’inci sırasında bulunan   (6/824),

2’nci                                     (6/849),

4’üncü                                  (6/884),

6’ncı                                     (6/894),

7’nci                                     (6/895)

8’inci                                    (6/896),

9’uncu                                  (6/897),

13’üncü                                (6/995),

19’uncu                                (6/1011),

23’üncü                                (6/1021),

44’üncü                                (6/1090),

134’üncü                              (6/1299),

184’üncü                              (6/1391),

244’üncü                              (6/1477)

311’inci                                (6/1560),

Esas numaralı sözlü sorulara Devlet Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan cevap verdi; soru sahiplerinden Tokat Milletvekili Reşat Doğru, Niğde Milletvekili Mümin İnan, Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü de cevaplara karşı görüşlerini açıkladı.

 

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),

2’nci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/499) (S. Sayısı: 321),

3’üncü sırasında bulunan, Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/761) (S. Sayısı: 458),

4’üncü sırasında bulunan, Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasının Ana Sözleşmesinde Değişikliğin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/786) (S. Sayısı: 460),

Görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

 

5’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum; Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporlarının (1/743) (S. Sayısı: 471) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak bölümlerine geçilmesi kabul edildi.

 

10 Mart 2010 Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 13.00’te toplanmak üzere birleşime 20.02’de son verildi.

 

                                                                       

Meral AKŞENER

Başkan Vekili

 

                Bayram ÖZÇELİK                                                                   Harun TÜFEKCİ

                          Burdur                                                                                     Konya

                       Kâtip Üye                                                                                Kâtip Üye

 

                                                                       
No.: 97

II.- GELEN KÂĞITLAR

10 Mart 2010 Çarşamba

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 20 Milletvekilinin, yurtdışında yaşayan Türklerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi  (10/611) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.2.2010)

2.- Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan ve 21 Milletvekilinin, Çankırı’da çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşanların sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/612) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.2.2010)

3.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve 22 Milletvekilinin, Gaziantep’teki deprem riskinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/613) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.2.2010)

4.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 20 Milletvekilinin, kaçak et ve gıda üretimi sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/614) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.2.2010)


10 Mart 2010 Çarşamba

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 13.04

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 71’inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü münasebetiyle söz isteyen Şırnak Milletvekili Sayın Sevahir Bayındır’a aittir. (BDP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, eğer uğultuyu kesebilirsek Sayın Hatibi dinleme imkânı buluruz.

Buyurun Sayın Bayındır.

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bildiğiniz gibi, 8 Mart 1857 yılında Amerika’nın New York kentinde dokuma fabrikasında çalışan kadınların “eşit işe eşit ücret” talebiyle yükselttikleri mücadeleleri sonucunda fabrika ateşe verilerek 100’den fazla kadın hayatını kaybetti ve kadınların New York’ta bedenleriyle ödedikleri bedel ve onların bedenlerinden yükselen ateş, bugüne kadar kadınların eşitlik, özgürlük mücadelesi için bir meşale rolünü oynamıştır.

Bizler de geçmişten bugüne direnen ve kadın özgürlüğü için bedenini veren bütün kadınlar şahsında saygıyla eğiliyoruz ve anılarına bağlı kalacağımıza söz veriyoruz ve eşitlik sağlayana kadar dünyada ve dünyada barış tesis edilene kadar bu mücadelemize bıkmadan usanmadan devam edeceğiz.

Kadın-erkek eşitliği, kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olma yolunda verdiği mücadelenin bir göstergesidir. Dolayısıyla, dünyada kadın hak mücadelesi… Birleşmiş Milletlerde 1975-1985 arasında “Kadın On Yılı” ilan edilmiştir ve yine, Türkiye'nin de imzaladığı pek çok konferans yapılmış ve bildirgeler yayınlanmıştır. Kadın insan hakları bildirgeleri İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi esas alınarak gerçekleştirilmiştir.

Yine CEDAW Sözleşmesi, kadına yönelik her türlü ayrımcılığı ortadan kaldırma sözleşmesidir ve Türkiye de bu sözleşmeye imza atmıştır.

Yine en önemli sözleşmelerden biri de Birleşmiş Milletler Pekin Deklarasyonu’dur. Ben Pekin Deklarasyonu’nun sadece giriş bölümünü okumak istiyorum. Çünkü bütün hükûmetler bu Pekin Deklarasyonu’nu da taahhüt etmişlerdir ve diyorlar ki bütün hükûmetler, Türkiye de dâhil: “Biz, Dördüncü Dünya Kadın Konferansı’na katılan hükûmetler, Birleşmiş Milletlerin kuruluşunun 50’nci yıl dönümü olan Eylül 1995 tarihinde Pekin’de toplanarak; bütün insanlığın yararı için her yerdeki bütün kadınlar adına eşitlik, kalkınma ve barış hedeflerini ileri götürmeye kararlı olarak; her yerdeki bütün kadınların sesine kulak veren ve kadınların rollerinin ve koşullarının farklılığını dikkate alan, dünya gençliğinde var olan umuttan güç alan ve bu yolu açan kadınları saygıyla anarak; son on yılda kadınların statüsünde bazı önemli konularda ilerleme kaydedildiğini ama gelişmenin eşit olmadığını, kadınla erkek arasındaki eşitsizliğin devam ettiğini ve bütün insanların iyiliği için ciddi sonuçlar doğurabilecek başlıca engellerin varlığını sürdürdüğünü kabul ederek; dünyadaki insanların çoğunluğunun özellikle de kadın ve çocukların hayatını etkileyen, kökeni hem ulusal hem de uluslararası alanlarda bulunan artan yoksulluğun bu durumu şiddetlendirdiğini de kabul ederek; kendimizi koşulsuz olarak bu sınırlama ve engelleri kaldırmaya ve böylece bütün dünyadaki kadınların ilerlemesini ve güçlendirilmesini artırmaya adadık ve bunun, şimdi ve bizi gelecek yüzyıla taşıması için, kararlılık, ümit, iş birliği ve dayanışma ruhuyla acil eylem gerektirdiğini kabul ederek çalışmalar yapacağız.” Türkiye Hükûmeti de bu deklarasyonları imzalamış ve taahhütlerde bulunmuştur. Dolayısıyla biz 8 Martın 100’üncü yılı sebebiyle Meclisimizi acil olarak, Hükûmetin imzaladığı bu programları hızla hayata geçirmeye davet ediyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

SEVAHİR BAYINDIR (Devamla) – Özellikle, iki buçuk yıllık 23’üncü Dönem Parlamento döneminde Meclis Başkanlığına sunduğumuz kadınlara dair kanun tekliflerinin bir an önce Meclise getirilip, artık bu taahhütlerin kâğıt üzerinde kalmasını değil, bu taahhütlerin pratikleşmesini arzuluyoruz, istiyoruz.

Bu nedenle, kota için verdiğimiz yasa değişikliği teklifi hızla bu Meclise gelmeli çünkü bütün bu ayrımcılıkları ortadan kaldırmanın en önemli aracı, kadınları siyasi mekanizmalarda, karar mekanizmalarında ve en önemlisi yasama gücünde etkili bir güç hâline getirmektir. Bu da ancak pozitif ayrımcılık desteğini sunarak…

Yine, kadına dönük yaşanan katliamlar, kadın cinayetleri, kadın istihdamı ve kadına dönük şiddete ilişkin verdiğimiz araştırma önergelerinin de bir an önce Meclise taşınarak, en azından 100’üncü yılında kadınlara olan saygının gereği, toplumu, eşitlikçi düşünceyi savunan bir zihniyetin gereği olarak ve bunu taahhüt eden devletin sorumluluğunun gereği olarak Hükûmeti, Meclisi bir kez daha kadın hakları ve eşitliği konusunda göreve çağırıyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyor, 8 Martı, tüm dünya kadınlarını kutluyorum. Saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bayındır.

Sayın Keleş, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Birgen Keleş’in, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne ilişkin açıklaması

BİRGEN KELEŞ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben, Kurtuluş Savaşı’nda ve ondan sonra Atatürk ilke ve devrimlerinin gerçekleştirilmesinde büyük rol oynayan kadınları saygı ve sevgi ile selamlayarak konuşmama başlamak istiyorum.

Bugün, kadın-erkek eşitliği, ailede, eğitimde, çalışma yaşamında, siyasette ve Türkiye'nin dış politikada temsil edilmesinde kadınların erkeklerle eşit bir konuma gelmesidir. Aslında kadın-erkek eşitliği, bir insan hakları ve demokrasi sorunudur. İnsan haklarıdır çünkü çalışma ve çalıştığından elde ettiği gelirle en temel ihtiyaçlarını karşılama önde gelen bir insan hakkıdır. Bu aynı zamanda bir demokrasi sorunudur çünkü kadınların siyasi oluşum ve kararlara ağırlık vermediği, yetkilerini kullanmadıkları bir ortamda çoğulcu ve katılımcı bir demokrasiden bahsedilemez.

Tabii ki Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması Sözleşmesi’nin gereği yerine getirilmelidir ancak bununla birlikte Türkiye’de yapılması gereken başka işler de vardır. Bunlardan bir tanesi, evlilik birliği sırasında elde edilen mallara katılımın yasal bir rejim hâline gelmesinde 2002’den sonra evlenenler için bunun geçerli olması doğru bir yaklaşım olmamıştır, kadınlar arasında ayrımcılık yaratılmıştır ve de kadınlara büyük haksızlıktır, daha önce evlenmiş olan kadınlara. Bunun düzeltilmesi lazımdır.

İkincisi: Kadın-erkek eşitlik komisyonu değil de Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu olarak kurulması da yeterli değildir çünkü Avrupa ülkeleri gibi kadınla erkekler arasındaki statüde çok az fark olan yerlerde fırsat eşitliği gerekli işlevi yapabilir ama Türkiye gibi büyük uçurumlar olan ülkelerde bu gerçekleştirilemez, sağlanamaz. Bunun yanında, kotalar, bütün Avrupa ülkelerinde, kadınların başarılı olduğu, siyasette yer aldığı Avrupa ülkelerinde etkin bir şekilde kullanılmaktadır, hem de sadece siyasette değil çalışma yaşamında kullanılmaktadır. Öyle ki bazı Avrupa ülkeleri kotayı özel sektör için zorunlu hâle getirmiştir.

Ayrıca, pek çok kişinin ihmal ettiği bir diğer husus da şudur: Uygulanan politikalar kadınları çok yakından etkilemektedir. Tabii ki eğitim ve sağlık politikaları baştadır ama bunun dışında, bütün uygulan politikalar, örneğin özelleştirme politikası, ithalatın hızla ve sorumsuz bir şekilde artırılması politikası, örneğin kamu sektörünün daraltılması politikası, enerji politikası ve diğer birçok politika kadınları doğrudan etkilemektedir.

Bakın, Avrupa ülkelerinde, mesela Kuzey Avrupa ülkelerinde petrol bulunduğu zaman bunun bir kısmını ayırıyorlar ve bunu da “Gelecek kuşakların da hakkı vardır.” diyerek işleterek gelecek kuşaklara…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Üç dakikaydı yani normalde iki dakikaydı, üçer dakika verdim Sayın Keleş.

BİRGEN KELEŞ (İstanbul) – Ama siz söylemediniz üç dakika olduğunu.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Arat.

2.- İstanbul Milletvekili Necla Arat’ın, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne ilişkin açıklaması

NECLA ARAT (İstanbul) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, bildiğiniz gibi, 8 Mart, emekçi kadınların emeğin değerlendirilmesinde güdülen kadın-erkek eşitsizliğine ilk baş kaldırışının, canları karşılığında verdikleri bir savaşımın simgesidir. 8 martlar, kadınların ikinci sınıf insan olarak sayılmasına son verilmesini ve çağdaş demokrasinin ön koşulu olduğunu dünyaya bir kez daha duyurmaktır. 8 martlar, kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın kaldırılmasının, örneğin inanç alanından kaynaklanan kadın-erkek eşitsizliğinin üstesinden gelme yolunun laik yaşam biçimi olduğunun dile getirilip vurgulanmasıdır. Dolayısıyla Türkiye'nin İslam dünyasında bu eşitliği yasal düzeyde sağlamış tek laik ülke olarak 8 Martı kutlaması yüz milyonlarca Müslüman kadın için bir umut olabilmelidir. Ne var ki 8 Martın 100’üncü yıl dönümünde, bugün verilere baktığımız zaman, ilgili sayısal veriler, yaşamın bütün alanlarına kadınların aktif olarak katılmalarını ve eşit paya sahip olmalarını önleyen çeşitli engellerin henüz ortadan kalkmadığını gösteriyor.

Sayın milletvekilleri, bu durumu düzeltmek, kadın haklarını belgelerden çıkarıp yaşama yansıtmak üzere bu Meclisin de Mustafa Kemal’in Meclisine yaraşır biçimde büyük bir irade, kararlılık ve çaba göstermesi gerektiğini anımsatıyor, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun diyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Türkmenoğlu…

3.- Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu’nun, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne ilişkin açıklaması

AYŞE TÜRKMENOĞLU (Konya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Öncelikle, sözlerime başlamadan önce, iki gün önce Elâzığ’da yaşanan deprem felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum, yaralılara da acil şifalar diliyorum. İnşallah, onların yaralarına tabii ki bizler hep birlikte derman olmaya çalışacağız ama giden canlar maalesef geri gelmeyecek. Depremle ilgili duyarlılığımızın tekrar gündeme geldiği bugünlerde, inşallah, gerekli önlemler de alınacaktır.

Öncelikle, ben, kadınlarımıza ait sorunların ekonomik kalkınmışlıklarla beraber çözüleceğine inanıyorum. Şu anda Türkiye dünyanın 17’nci büyük ekonomisi durumunda. Ekonomik kalkınmışlıklarla beraber eminim ki kadınlarımızın eğitim problemleri, sağlık problemleri de daha hızlı bir şekilde çözülecek. Dolayısıyla, bilinçli, sağlıklı bireylerin düşünce yetisi, hayata duruşları da kendi sorunlarının çözümünde çok önemli rol oynayacaktır diye düşünüyorum.

Şu ana kadar yasalarımızda kadın-erkek eşitliği anlamında gerekli düzenlemeler yapılmaya çalışıldı ve yapılıyor da. Uygulamada bazı problemlerimiz var, bunun farkındayız. Bu konuda kadınlarımızın kendi temel hakları konusunda bilinçlendirilmeleri noktasında hepimize görev düştüğüne inanıyorum. Bununla ilgili çalışmalarda, Meclis ve STK’larla birlikte, inşallah, el birliğiyle bu problemleri de çözmeye çalışıyoruz.

Şunu da belirtmek istiyorum: Özellikle kadının siyasi anlamda temsili noktasında tabii ki problemlerimiz var. Kadınlarımız siyasette yerelde istenilen ölçüde temsil edilemiyor fakat 2009 yerel seçimlerinde bizler il genel meclisi, belediye meclisi üyelikleri noktasında kadınlarımıza erkeklerle eşit şanslar vermeye çalıştık. Bu konuda da Türkiye'de olmayan bir oranı da yakalamış durumdayız. Bunu da belirtmek istiyorum.

Tekrar, inşallah, gelecek dönemlerde 8 martlarda kadınlarımızın problemlerinin çözüldüğü, demokrasi ve barışa katkıları noktasında kadınlarımızın emeğinin de gözden kaçırılmadığı 8 martlar diliyorum. Tekrar kadınlarımızın 8 Martını kutluyorum.

BAŞKAN – Sayın İncekara

4.- İstanbul Milletvekili Halide İncekara’nın, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne ilişkin açıklaması

HALİDE İNCEKARA (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Ben de bütün arkadaşlarımın Kadınlar Günü’nü kutluyorum. Lakin, arzu ediyorum ki kadınların dışında bey arkadaşlar da buralardan söz alsınlar istiyorum. Bir hanımefendinin yürüttüğü Mecliste bu konuyu konuşmak benim için ayrıca bir gurur kaynağı.

Şöyle başlamak isterim ki bireylerin problemleri ülkenin genel demokratik problemlerinden ayrı değildir ve ülkeyi demokratikleştiremediğimiz süre içinde bir birey olan kadınımızın da sorunlarını çözmek kolay olmayacaktır. Onun için, kadınlarımızın problemlerini çözmek de, demokratikleşmenin ve bütün kurumların demokratikleşmesinin yolundan geçtiğine inanıyorum.

Biz, tarih boyunca görüyoruz ki, kadın ve erkeği omuz omuza yürüyen toplumlar aydınlığa yürümüşlerdir. Siyasi hareketlere de baktığımızda, hangi siyasi hareket içinde kadın gücünü ağırlıklı olarak değerlendirmiş ve birlikte yürümüşse bu aydınlık yolda başarıya ulaşmışlardır.

Yalnız, dikkatinizi çekerim ki kadın özgürlüğü dediğimiz zaman bazı kadınların değil tüm kadınların özgürlüğü hedefimiz olmalıdır diyorum, ama kadınlarımız erkeklerin şiddetinden şikâyet ederken, üzülerek söylemek isterim ki, hemcinsleri olan diğer kadınların şiddetlerine ve saldırılarına muhatap olmaktadır. Onun için, kadınıyla erkeğiyle aydınlık yarınlara yürüyen bir toplumun bireyi olmak hepimizin hedefi olmalıdır.

Saygılarımı sunuyorum, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İncekara.

Öncelikle şunu söyleyeyim: Erkek arkadaşlarımızdan söz isteyen oldu, ama ben, sadece bu kadın konusuyla ilgili kadın milletvekillerimize söz vereceğimi söylediğim için onlar geri çektiler; haksızlık etmemek için kendilerine, onu bildirmek isterim.

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Sayın Başkan, ben de kadın şiddetinden şikâyet ediyorum.

BAŞKAN – Takdir yetkisi bende olduğu için, dolayısıyla öyle takdir ettim.

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Bazı yaşlı erkekleri hanımefendiler tartaklıyorlar.

BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz Alevilerin sorunları hakkında söz isteyen Sivas Milletvekili Sayın Malik Ecder Özdemir’e aittir.

Buyurun Sayın Özdemir. (CHP sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)

2.- Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, Alevilerin sorunlarına ve Erzurum Özel Yetkili Savcısı tarafından hazırlanan iddianameye ilişkin gündem dışı konuşması

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce yüce heyetinizi en içten sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Tam bu konuşmayı yaptığım sırada şehitlerimizi toprağa veriyoruz, şehit cenazeleri düzenleniyor. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, ulusumuza başsağlığı diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, ne yazık ki karanlık bir süreçten geçiyoruz. Bugün kimin suçlu, kimin suçsuz olduğu belli olmadığı, en temel hukuk kurallarının ayaklar altına alındığı bir süreçten geçiyoruz.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; elimde, sözüm ona, bir iddianame var, bir hukuk garabeti -bu, iddianameden çok bir hukuk garabeti- var. Bu iddianame, Erzurum Özel Yetkili Savcısı tarafından hazırlanmış bir iddianame. Toplam altmış bir sayfadan oluşuyor ve bu iddianamenin ilk sayfalarında sanıklar sıralanmış: “1 no.lu sanık Orgeneral Saldıray Berk, Üçüncü Ordu Komutanı. 2 no.lu sanık, şüpheli İlhan Cihaner, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı. 3 no.lu şüpheli, sanık Ali Tapan, Erzincan İl Jandarma Alay Komutanı. 4 no.lu şüpheli Recep Gençoğlu, Eskişehir İl Jandarma Alay Komutanı.” diye liste devam ediyor.

İddianamenin daha sonraki sayfalarında ise 12 tane gizli tanıktan ve bu tanıkların kod adlarından bahsediliyor; “Munzur”, “Efe”, “Göyne”, “Kalem”, “Sokak lambası” vesaire.

Yine, bu iddianamenin on yedinci sayfasında, soruşturmanın gelişimi ve elde edilen deliller bölümünde aynen şöyle deniliyor: “Erzincan ili merkeze bağlı Çatalarmut Baraj Gölü’nde 13 adet el bombası, çeşitli çap ve nitelikte 350 civarında merminin bulunması üzerine Başsavcılığımızca gerekli soruşturmalara başlanmıştır.” Yani değerli arkadaşlarım, bu iddianamenin içeriğinde topu topu 14 tane sanık, 12 tane gizli tanık ve 13 tane el bombası var.

Değerli arkadaşlarım, bu nasıl hukuk anlayışı? Bu nasıl adalet anlayışı? Emrinde 100 bin kişilik ordu bulunan bir Ordu Komutanı, tankı, topu, uçağı olan bir Ordu Komutanı ve 2 tane il jandarma alay komutanı, başka bir şey bulamamış da, 14 kişi, 13 tane el bombasıyla darbe yapıyorsa vay gele bu memleketin hâline, yazıklar olsun bu iddianameyi düzenleyenlere ve bu ve buna benzer iddianameyi ciddiye alanlara yazıklar olsun diyorum.

Bu iddianamenin ikinci bir bölümünde bir başka vahim tablo daha var değerli arkadaşlarım. Bir milletvekili olarak bunu bu kürsüden dile getirmek boynumun borcu olduğu için bunları ifade ediyorum. Bu iddianamenin elli birinci sayfasında, iddianameyi düzenleyen Sayın Başsavcı, Orgeneral Saldıray Berk’le ilgili olarak, suçları tarif ederken aynen şöyle diyor: “Çevredeki Alevi köylerine okul yaptırıyor, hizmet götürüyor, onlarla çok içli dışlı. Alevi dedeleri tarafından çok seviliyor.”

Sayın Milletvekili, gülme ve dinle!

M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) – Oraya konuş, oraya!

GÜROL ERGİN (Muğla) – Hükûmet de öyle diyor!

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) – Yani bu Başsavcıya göre Alevi köylerine hizmet götürmek, bu Başsavcıya göre Alevi köylerine okul yaptırmak suç.

Değerli arkadaşlarım, bu memlekette Alevi olmak ne zamandan beri suç olmaya başladı? Devletten hizmet alma, bürokraside bir yerlere gelebilme, devri iktidarınızda vali, kaymakam ve emniyet müdürü olabilme konusunda Alevi mezhebinden olmanın zaman zaman kusur, zaman zaman kabahat olduğunu biliyoruz ama Alevi olmanın suç olduğunu, hem de sözüm ona, isminin önünde “cumhuriyet savcısı” diye adlandırılan bir adam tarafından bir iddianameyle Alevi olmanın suç olduğunu ilk defa devri iktidarınızda görüyoruz.

Değerli arkadaşlarım, buradan, bu kürsüden Alevi açılımı yapan Sayın Başbakana, arka arkaya Alevi çalıştayları düzenleyen Sayın Bakana bir davette bulunuyorum. Anayasa’mızın 2’nci maddesi, Anayasa’mızın 10’uncu maddesi, Anayasa’mızın 24’üncü maddesi, hangi inançtan ve mezhepten olursak olalım hiç kimsenin ayrımcılığa tabi tutulamayacağını, bunu yapanların suç işlediğini söylüyor.

Geçen hafta Sayın Cumhurbaşkanına mektup yazdım, Adalet Bakanına suç duyurusunda bulundum, bir milletvekili olarak en son gelebileceğim, yapabileceğim; bu kürsüden, milletin kürsüsünden açıkça bu Savcı hakkında suç duyurusunda bulunuyorum. Açıkça Anayasa’daki ayrımcılık suçunu işlemiş olan bu Savcı hakkında devletin harekete geçmesini bekliyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlarım, televizyonlarda izledik, Erzincan Başsavcısının makamının nasıl bir başka savcı tarafından basılıp -benim söylemim değil, Başsavcının söylemiyle, tırnak içinde söylüyorum- nasıl eşkıyalıkla karşı karşıya kaldığını hep birlikte gördük. Buradan Sayın Başbakana ve sayın milletvekillerine söylüyorum: Sakın ola ki o yazılı güvencenize, dokunulmazlığına sığınmayın. Gözü kara bir başka savcı da yarın gelip sizin makamınızı basıp, ensenizden tutup “Hadi kardeşim, topla pijamalarını, gidiyoruz.” diyebilir bu uygulama devam ettiği sürece.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Bu nasıl bir konuşma!

FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) – Bu ne demek ya!

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) - Ve buradan yine bu iddianameyi düzenleyen Sayın Başsavcıya bir çağrıda bulunuyorum.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, böyle bir konuşmaya müsaade edilir mi?

FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) – Konuyla ne ilgisi var Sayın Başkan?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Dinle, dinle!

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) - İlhan Cihaner’le ilgili hazırladığı dosyada bu Başsavcı evrakta sahtekârlık, ihaleye fesat karıştırmak suçundan bahsediyor. Bu Savcı, eğer cumhuriyetin savcısıysa bu Savcı, bu suçtan arananları, yani evrakta sahtekârlık yapanları…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim, sağ olun.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) - …ihaleye fesat karıştıranları arıyorsa, bu Savcı bu suçtan insanları arıyorsa, en çok bu Meclis altında ihaleye fesat karıştıran var, evrakta sahtekârlık yapan var, bu Savcıyı Türkiye Büyük Millet Meclisine davet ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) – Böyle bir şey olmaz Başkanım ya!

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Nasıl oluyor? Çık da o zaman cevap ver.

M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) – Ayıp be ayıp! Bir kere Meclise saygılı olun.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Çık burada konuş, burada! Burada konuş! Buradan konuşun, buradan konuşun!

M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) – Meclisin tamamını itham edemezsin.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Bu ayıp, bu rezalet sizin döneminizde yaşandı. Yüz karası bu, yüz karası! Cumhuriyet tarihinde yüz karası!

M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) – Ayıptır! İnsan utanır!

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Bir savcı tarafından açıkça… (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler, AK PARTİ sıralarından “Size göre öyle!” sesleri)

BAŞKAN – Sayın Özdemir…

BAYRAM ALİ MERAL (İstanbul) – Ne demek bize göre!

GÜROL ERGİN (Muğla) – Hırsız Mecliste de hırsızdır! İster başbakan olsun ister bakan olsun,  hırsız hırsızdır!

M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) – Çok konuşma, kes sesini! (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

Sayın Kılıç…

BAYRAM ALİ MERAL (İstanbul) – Ayıp ya! Milletvekilisin bir de! Konuştuğuna bak ya!

SUAT KILIÇ (Samsun) – Bayram Bey, bir saniye… O şekilde bir konuşma var mı karşınızda?

BAYRAM ALİ MERAL (İstanbul) – Ne demek var mı? Konuştuğuna bak! Ayıp ya, ayıp!

BAŞKAN – Sayın Kılıç, sisteme girdiniz.

CUMHUR ÜNAL (Karabük) – Siz itham edince oluyor da, biz böyle deyince zor mu oluyor!

BAYRAM ALİ MERAL (İstanbul) – Utan, milletvekilisin!

CUMHUR ÜNAL (Karabük) – Evet, siz de öylesiniz!

BAŞKAN – Sayın Meral, lütfen…

BAYRAM ALİ MERAL (İstanbul) – Olur mu efendim? Sayın Başkanım, konuştuğunun farkında mısın?

BAŞKAN – Gürültüden farkında olamadım.

BAYRAM ALİ MERAL (İstanbul) – Özür dilerim, kusura bakma. Bu kadar saygısızlık olmaz. Ayıp ya!

BAŞKAN – İnanın farkında olamadım. Eğer biraz daha konuşmaya devam edilecekse ben de seyrederim!

Sayın Kılıç, sisteme girdiniz.

GÜROL ERGİN (Muğla) – O zaten cin olmadan adam çarpmaya kalkıyor!

BAŞKAN – Önce, ben, dinleyeceğim, ondan sonra ne olduğunu öğreneceğim,  sonra açacağım veya oraya çağıracağım. Bakacağız duruma.

BAYRAM ALİ MERAL (İstanbul) –“Yaptığı yanlış.” diyor. Size göre yanlış, bize göre doğrudur. Öyle şey olur mu?

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, yapılan konuşma üzerine kısa bir şekilde görüşlerimi, izninizle, açıklamak istiyorum.

BAŞKAN – Yerinizden mi?

SUAT KILIÇ (Samsun) – Kürsüden müsaade ederseniz.

BAŞKAN – Hayır, yani siz şimdi neye itiraz ediyorsunuz? (CHP sıralarından gürültüler)

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Sataşma mı var Sayın Başkan?

GÜROL ERGİN (Muğla) – Sayın Başkan…

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Başsavcının iddianamesi…

SUAT KILIÇ (Samsun) – Yerimden Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hayır, şimdi bakın, siz…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sataşma mı var Sayın Başkan?

BAŞKAN - Onu öğrenmeye çalışıyorum.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Eğer bu iddianameyi siz hazırlattıysanız o zaman üstünüze alın ve cevaplayın.

BAŞKAN - Şimdi, pek kısa söz talebi isteyebilir, o başka bir şey; der ki “Partimize sataşma var, şahsımıza sataşma var.” o başka bir şey. Ben de kendisine meramının ne olduğunu sormaya çalışıyorum fakat herkes bir ağızdan konuştuğu için tek bir kelime dahi duyamadım.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, Hatibin yaptığı konuşmayla aynı konuda kısa bir açıklama yerimden yapmak istiyorum.

BAŞKAN – Pek kısa söz talebi istiyorsunuz.

Buyurun, iki dakika süre veriyorum.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

5.- Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, yaptığı konuşmayla yürütülmekte olan bir soruşturmanın içerisine girdiğine ve konuşmasının Anayasa’nın ayrımcılığı reddeden kriterlerine uygun düşmediğine ilişkin açıklaması

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Çok saygıdeğer milletvekilleri, kürsüden gündem dışı konuşan milletvekili arkadaşımızın konuşma başlığı “Alevi vatandaşlarımızın sorunları hakkında bir söz talebi.”

Gönül arzu ederdi ki gerçekten bu konuşma Alevi vatandaşlarımızın sorunları üzerindeki cümlelerden ibaret kalabilsin ama Alevi vatandaşlarımızın sorunları noktasından konuya girilmekle birlikte konunun getirildiği yer -tamamıyla ve kasıtlı olarak- yürütülmekte olan bir soruşturmanın devamına ilişkin usul ve esaslar hakkında bir nokta olmuştur. Bu durum kaygı vericidir. Bu durum tedirginlik yaratan bir durumdur.

Milletvekili olmamız, devam eden soruşturmaların içerisine dilediğimizce girme hakkını hiçbirimize vermiyor. Milletvekili olmamız, soruşturmanın görüldüğü illerde, yürütüldüğü illerde soruşturma konusu olan kişilerle baş başa görüşmeler yapma hakkını da hiç kimseye, hiçbir siyasetçiye ve hatta hiçbir hukuk adamına vermiyor.

Yapılan konuşmaların çerçevesini belirlerken milletimizi kaygıya düşürmeyecek, ayrımcılık yapmayacak cümlelerle hareket edilmesini herkese tavsiye ederim.

AK PARTİ Hükûmetinin konuya bakışına gelince: AK PARTİ İktidarı bölgesel ayrımcılığı reddetmiştir, etnik ayrımcılığı reddetmiş, dinsel ayrımcılığı reddetmiştir. Türkler, Kürtler, Araplar, Arnavutlar cumhuriyet Türkiyesi’nin eşit yurttaşlarıdır. Alevi vatandaşlarımız, Sünni vatandaşlarımız ve bu iki inancın dışında inancı ne olursa olsun tüm vatandaşlarımız cumhuriyet Türkiyesi’nin eşit yurttaşlarıdır. Yapılan konuşma bu yönüyle ve maalesef Anayasa’nın ayrımcılığı reddeden kriterlerine uygun düşmemiştir. Sadece düzeltiyorum ve bu düzeltmenin herkese emsal olmasını yürekten arzu ediyorum.

Saygılar.

Teşekkür ediyorum.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Bir milletvekili olarak bu iddianame hakkında ne düşünüyorsun? Ne diyorsun?

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, ülkemizdeki işsizlik sorunu hakkında söz isteyen Giresun Milletvekili Sayın Murat Özkan’a aittir.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Ne diyorsun bu iddianame hakkında?

SUAT KILIÇ (Samsun) – Benim onun hakkında bir şey söyleme yetkim ve görevim yok.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Özkan. (MHP sıralarından alkışlar)

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Bunlar bu yetkiyi sizden alıyor Suat. Alevi köyüne okul yapmak suç mu?

SUAT KILIÇ (Samsun) – Yetkim ve görevim değil.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Sizi rencide etmiyor mu? (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Özdemir, Sayın Kılıç… Sayın Özkan bir hazırlık yaptı, gündem dışı konuşma yapacak.

Sayın milletvekilleri…

Sayın milletvekilleri, herkes sözünü söyledi, ben de son derece toleranslı davrandım ama Sayın Hatip hazırlık yaptı, gelip konuşmasını yapacak. Lütfen…

Buyurun Sayın Özkan.

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)

3.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, işsizlik konusuna ilişkin gündem dışı konuşması

MURAT ÖZKAN  (Giresun) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın milletvekilleri, Türkiye'nin gerçek gündemi konusunda maalesef gündem dışı konuşabiliyorum. İşsizlik konusunda gündem dışı söz aldım, sözlerime başlamadan önce yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Sayın milletvekilleri, Elâzığ’da 51 vatandaşımızın ölümüne sebep olan deprem nedeniyle Hakk’ın rahmetine ulaşan vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum, milletimize başsağlığı temennilerimi iletiyorum.

Ayrıca Hakkâri’de şehit olan Mehmetçik’imize Yüce Yaradan’dan, Allah’tan rahmet diliyorum, yüce milletimize de başsağlığı diliyorum.

Sayın milletvekilleri, işsizlik konusunda maalesef gündem dışı söz aldım. Sizin çok sevdiğiniz bir karşılaştırmayla başlamak istiyorum konuya: İşsizlik neydi, ne oldu? 2001 yılında, hani o dillerinizden düşürmediğiniz “kriz” dediğiniz dönemde işsizlik yüzde 8,4. 2010’a girerken, 2009 yılındaki işsizlik rakamlarımız ne? Yüzde 14. Artış yüzde 67. Değerli arkadaşlar, kentsel işsizlik oranı yüzde 30 artışla yüzde 16,6’ya çıkmış vaziyette. Genç nüfusun işsizlik oranı yüzde 25,5; kayıt dışı çalışan nüfus 9,5 milyon, tarım dışı işsizlik yüzde 22. Peki İşsizlik Fonu’nun kullanımı ne durumda değerli arkadaşlarım? İşsizlik Fonu şu anda ancak ve ancak üçte 1 oranında işsizlere yardım amacıyla kullanılmaktadır, diğer kısmı farklı amaçlarla kullanılmaktadır.

Sayın milletvekilleri, tabii ki bu dönemde, işsizliğin bu kadar yoğun arttığı bu dönemde Hükûmetin önlem almaması çok manidar. Gündemi başka konulara kaydırması ise, farklı gündem maddeleri getirmesi ise ayrıca sıkıntılı bir durum ama bunun bilinçsiz olduğunu zannetmiyorum.

Değerli arkadaşlar, 2001 yılında İşsizlik Fonu’nun kuruluş amacı emekçinin, işçinin işverenle olan pazarlığında elinin güçlendirilmesi, her işe evet dememesi amaçlanmıştı ama bugün geldiğimiz noktada Çalışma Bakanı bile Tekel işçilerine karşı “Sizin istediğiniz ücretin yarısına çalışacak milyonlar var.” deyip o insanların yapmış olduğu haklı eylemi bile insanların gözünde haksız hâle getirmeye çalışıyor. İşsizlik bilinçli bir şekilde önlenmiyor değerli arkadaşlar çünkü kayıt dışı işsizlik, kayıt dışı çalışma ve patrona karşı zayıf bir emek piyasası kurulmaya çalışılıyor. Maalesef AKP’nin neoliberal politikalarının bir ürünü olarak bunu görüyoruz.

Sayın milletvekilleri, tabii şu anda her 3 gençten maalesef 1’i işsiz, her 4 kişiden 1’i işsiz. Gerçek rakam 3,5 milyon değil, 6 milyon civarında. 6 milyon işsiz insanımızın… Çünkü çalışmak için iş bulma noktasında umudunu kesen insanlarımızı da düşündüğümüzde rakam 6 milyonu bile geçmektedir. Bunu varsaydığımız takdirde yaklaşık 25-30 milyon kişiyi etkileyen bir işsizlik mevzubahistir ve bu durumda biz kalkıp Türkiye’nin gündemini farklı konularla işgal ediyorsak bu çok yanlıştır. Milletimizin gerçek gündemi ise işsizliktir sayın milletvekilleri.

Hükûmet -şunu ifade etmek istiyorum- şu anda yargıyla ya da açılımla uğraşacağına, uğraşacağı tek konu işsizlik konusudur. Milletin umudu kalmamıştır, millet aşa, işe muhtaç hâle gelmiştir.

Peki, başka neler yapıyorsunuz iş bulma işiyle uğraşmayarak, insanlara istihdam yaratmayarak? İnsanları fişlemeye çalışıyorsunuz. Bu işleri bırakın. İnsanların emeğinin, insanların alın terinin, hakkının verilmesi noktasında, çalışma hayatının iyileştirilmesi için lütfen çalışın. Lütfen insanlarımızın iş bulması için uğraş gösterin. İşsize iş bulamayan bir ülkede sosyal barışın sağlanması mümkün değildir. Nasıl anayasa yaparsanız yapın, bunların hiçbir önemi yok, eğer insanlarımız çalışmıyorsa sayın milletvekilleri.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

MURAT ÖZKAN (Devamla) – Sayın milletvekilleri, biraz önce belirttiğim rakamlardan ve konuşmamın özeti şudur: Eğer siz işsizlik oranını artırırsanız, işçinin pazarlık gücünü azaltırsınız. Bu bir ters orantıdır. Bunu bilmek için tabii ki iktisat bilmek, biraz olayları iyi idrak etmek gerekiyor. Beni iyi dinlemişseniz bunu anlamış olmanız gerekiyor.

Sayın milletvekilleri, diğer bir husus da, bu işsizlik ortamında yerel politikacıların baskısıyla insanlar işten çıkartılmakta. Bunun bir örneğini de Giresun ili Harşıt ilçesinde, Doğankent ilçesinde yaşıyoruz. Orada bulunan bir belediye başkanımız insanları özel sektördeki işlerinden bile çıkarttırmak için baskı uyguluyor, tehditler savuruyor, iktidarım diye bu insanlara zulmediyor.

Bunları takdirlerinize, bilginize sunuyorum. Hepinize en derin sevgi ve saygılarımı iletiyorum. Sağ olun. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özkan.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, yurt dışında yaşayan Türklerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/611)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yurt dışında yaşayan Türklerin karşılaştıkları ve yaşadığı sorunların araştırılması ve alınması gereken tedbirler konusunda Anayasanın 98. İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis araştırması yapılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Reşat Doğru                                                (Tokat)

2) Mehmet Şandır                   (Mersin)

3) Mehmet Serdaroğlu                            (Kastamonu)

4) Sabahattin Çakmakoğlu      (Kayseri)

5) Mümin İnan                                        (Niğde)

6) Recep Taner                                        (Aydın)

7) Ertuğrul Kumcuoğlu                           (Aydın)

8) Cemaleddin Uslu                                (Edirne)

9) Yıldırım Tuğrul Türkeş       (Ankara)

10) Kürşat Atılgan                  (Adana)

11) Alim Işık                                           (Kütahya)

12) Yılmaz Tankut                  (Adana)

13) Beytullah Asil                   (Eskişehir)

14) Gürcan Dağdaş                 (Kars)

15) Recai Yıldırım                   (Adana)

16) Muharrem Varlı                                (Adana)

17) Zeki Ertugay                     (Erzurum)

18) Mustafa Kalaycı                                (Konya)

19) Abdülkadir Akcan                            (Afyonkarahisar)

20) Hasan Çalış                       (Karaman)

21) Hüseyin Yıldız                  (Antalya)

Gerekçe:

Şu anda milyonlarca soydaşımız Türkiye dışındaki ülkelerde yaşamaktadır. Resmi rakamlara göre 4 milyonun üzerinde insan yurt dışındaki ülkelerde çeşitli nedenlerle yaşamaktalar. Bunların %60'ı Avrupa'da, yaşamaktadır. Türkiye dışında yaşayan bu 4 milyon insanımız yurt dışında yaşamalarının en büyük nedeni öncelikle ekonomik durumlarıdır.

II. Dünya savaşının bitmesiyle birlikte, savaş döneminde binlerce, hatta milyonlarca insanını kaybetmiş Batı Avrupa ülkeleri çok acil biçimde yabancı işçiye ihtiyaç duydular. Başta Türkiye, Yunanistan, Fas, Tunus, Cezayir, Yugoslavya olmak üzere yüz binlerce insanı kendi ülkelerinde çalışmaya davet ettiler. İlk başta, geçici olarak çalışmaya gelen ve belirli bir gelir elde ettikten sonra ülkelerine dönmeyi düşünen bu insanlar, zamanla bu ülkelerin sosyal ve ekonomik imkânlarını terk etmemek için ve de ülkelerinde bu imkânların olmamasından dolayı geri dönmek yerine, buralarda kalıcı olmayı tercih ettiler. Batı Avrupa ülkelerinin de bu yabancı işçilere ihtiyaç duyması, vatandaşlık hakkı vermesi gibi nedenler bu durumu daha da pekiştirmiş oldu.

O zamanlardan bu güne kadar dünya üzerinde gelişen teknolojiyle birlikte iletişim, eğitim, ulaşım, inşaat ve sağlık gibi sektörlerin gelişmesi ve bu sektörlere kalifiye eleman ihtiyacı, artık dünyanın her yerinde neredeyse bir Türk insanının yaşamasını zaruri kılmıştır.

Yurt dışında, yaşayan vatandaşlarımızın sayısız sorunu bulunmaktadır. Bunların bir kısmını ekonomik, bir kısmını toplumsal, bir kısmını da eğitim sorunları oluşturmaktadır. Örneğin çalışma saatleri ve aldıkları ücretler, çifte vatandaşlık konusu, ailelerin birleştirilmesi sorunu, vize ve yabancı düşmanlığı ve eğitimde karşılaşılan sorunlar Türk ailelerini rahatsız etmektedir.

Konunun bir kez de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından araştırılarak gerekli düzenlemelerin yapılması Yurt dışında yaşayan insanlarımızın daha rahat yaşamalarına imkân sağlayacaktır.

Araştırma önergemiz bu amaçla hazırlanmıştır.

2.- Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan ve 21 milletvekilinin, Çankırı’da çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşanların sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/612)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Çankırı İlindeki çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan üreticilerimizin sorunlarının giderek artması ve üretimin durma noktasına gelmesi nedeniyle, sorunların araştırılarak, alınması gereken tedbirler konusunda Anayasanın 98. İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis araştırması yapılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Ahmet Bukan                              (Çankırı)

2) Mehmet Şandır                   (Mersin)

3) Necati Özensoy                   (Bursa)

4) Hamza Hamit Homriş         (Bursa)

5) Kamil Erdal Sipahi                              (İzmir)

6) Akif Akkuş                                         (Mersin)

7) Alim Işık                                             (Kütahya)

8) Yılmaz Tankut                    (Adana)

9) Beytullah Asil                     (Eskişehir)

10) Hasan Çalış                       (Karaman)

11) Recep Taner                      (Aydın)

12) Mustafa Enöz                    (Manisa)

13) Hasan Özdemir                                 (Gaziantep)

14) Metin Ergun                      (Muğla)

15) Durmuş Ali Torlak                           (İstanbul)

16) Cemaleddin Uslu                              (Edirne)

17) Bekir Aksoy                     (Ankara)

18) Yıldırım Tuğrul Türkeş     (Ankara)

19) Zeki Ertugay                     (Erzurum)

20) Ali Uzunırmak                  (Aydın)

21) Şenol Bal                                          (İzmir)

22) Sabahattin Çakmakoğlu    (Kayseri)

Gerekçe:

Ülkemiz küçük ve büyükbaş hayvan yetiştirilmesine müsait bir konumdadır. Her bölgenin kendine has büyük ve küçükbaş hayvan çeşidi vardır. Ve ülkemizin her bölgesinde her ilinde çeşitli küçük ve büyük baş hayvan yetişmektedir.

Son yıllardaki yanlış politikalar, ülkemizde ve Çankırı İlinde hayvancılığı bitirme noktasına getirmiştir. Gerekli Devlet desteği alamayan üreticiler mağdur edilmiş, yem ve benzeri hayvan üretiminde önemli rol oynayan girdi maliyetlerinin yükselmesi, üreticilerimizi üretimden vazgeçirmiştir.

Çankırı ilinde bulunan mandıralar birer birer kapanmaktadır. Hayvancılıkla uğraşan halkımız yavaş yavaş köylerinden illerinden göç etmektedir. Tarımın bu kolunda çalışan vatandaşlarımız maddi ve manevi olarak mağdur olmaktadır.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığının 2009 yılı hububat destek primlerinin birçok ilde ödemesi yapılmışken, Çankırılı çiftçi adeta alacağı üç kuruş primin yolunu gözler hale gelmiştir..

Türkiye genelinde % 90 ödeme yapılmışken  Çankırı'da yaklaşık 2.200 dosyadan ancak 800 dosyanın ödemesi yapılmış durumda. Ödemelerin nasıl ve ne şekilde yapıldığına anlam veremeyen çiftçiler "Aynı anda kayıt yaptırmamıza rağmen benim param ödenmedi. Bu nasıl bir sistem? Nasıl bir anlayış anlamış değilim." demektedir.

Bunların yanı sıra diğer sorunları maddeler halinde açıklayacak olursak

1- Destekleme ödemelerinin zamanında yapılmaması.

2- Yapılan ödemelerinin tek kalemde Tüm Çiftçilere aynı zamanda aktarılmaması.

3- Çiftçilerimiz için önemli bir sulama kaynağı olan Hamzalı ve Koyunbaba Sulama Projelerinin hayata geçirilememesi.

4- Okap Bölgesi olarak (Çankırı-Sinop-Kastamonu) Süt Sığırcılığı Desteğinden bölgemiz 2010 programına dahil edilmemiştir.

İlimiz en çok göç veren iller arasında bulunmaktadır. Bu projenin bölgemizde uygulanmasıyla göç önlenmiş olup köylere dönüş gerçekleşecektir.

Üreticilerimizin problemleri ivedilikle çözüme kavuşturulmalı ve bu geniş sektörün desteklenmesi sağlanmalıdır. Bu hususta meclis araştırması yapılması uygun olacaktır.

3.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve 22 milletvekilinin, Gaziantep’teki deprem riski-nin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/613)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemiz büyük çaplı can ve mal kayıplarına yol açan doğal afetlerle sık sık karşılaşırken özellikle deprem hususunda halkımızda ciddi bir tedirginlik vardır. Gaziantep ili de 1 inci ve 4 üncü dereceden deprem bölgeleri arasında yer aldığından Gaziantep ilinde bir deprem tehlikesine karşın binaların durumu araştırılarak deprem öncesinde ve sonrasında alınacak önlemlerin tespit edilmesi amacıyla Anayasanın 98'inci ve TBMM İçtüzüğünün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

1) Hasan Özdemir   (Gaziantep)

2) Akif Akkuş                         (Mersin)

3) Mustafa Kalaycı  (Konya)

4) Cumali Durmuş  (Kocaeli)

5) Reşat Doğru                        (Tokat)

6) S. Nevzat Korkmaz             (Isparta)

7) Durmuş Ali Torlak             (İstanbul)

8) Kürşat Atılgan    (Adana)

9) Abdülkadir Akcan              (Afyonkarahisar)

10) Zeki Ertugay                     (Erzurum)

11) Hüseyin Yıldız                  (Antalya)

12) Muharrem Varlı                                (Adana)

13) Alim Işık                                           (Kütahya)

14) Süleyman Turan Çirkin     (Hatay)

15) İzzettin Yılmaz                  (Hatay)

16) Mustafa Enöz                    (Manisa)

17) Mithat Melen                    (İstanbul)

18) Metin Ergun                      (Muğla)

19) Süleyman Lâtif Yunusoğlu               (Trabzon)

20) Necati Özensoy                 (Bursa)

21) Yılmaz Tankut                  (Adana)

22) Şenol Bal                                          (İzmir)

23) Mehmet Şandır                 (Mersin)

Gerekçe:

Ülkemiz, sahip olduğu jeolojik, topoğrafik ve meteorolojik koşulları nedeniyle büyük çaplı can ve mal kayıplarına yol açan afet olayları ile sıkça karşılaşmaktadır. Son 58 yıl içerisinde depremlerden, 58 bin 202 yurttaşımız yaşamını yitirmiş, 122 bin 96 kişi yaralanmış ve yaklaşık olarak 411 bin 465 bina yıkılmış veya ağır hasar görmüştür. Bu yıkımlar sonucu, ülkemiz her yıl Gayri Safi Milli Hasılamızın % 1-3'ü arasında ve maddi karşılığı 3- 5 milyar dolar olan bir ekonomik kayba uğramaktadır. Deprem Bölgeleri Haritası'na göre, yurdumuzun %92'sinin deprem bölgeleri içerisinde olduğu, nüfusumuzun %95'inin deprem tehlikesi altında yaşadığı ve ayrıca büyük sanayi merkezlerinin %98'inin ve barajlarımızın %93'ünün deprem bölgesinde bulunduğu bilinmektedir. Sonuç olarak, aktif bir tektonik kuşak üzerinde yer alan ülkemizin çeşitli bölgelerinde değişik büyüklüklerde depremler meydana gelmekte ve ülke coğrafyamızın büyük bir kesiminin her an yıkıcı bir deprem tehlikesiyle karşı karşıya olduğu açık bir gerçeklik olarak ortaya çıkmaktadır.

Gaziantep de Türkiye'nin en önemli tektonik hatlarından biri olan Doğu Anadolu Fay Hattı'nın etki alanı içinde bulunmaktadır. Gaziantep merkezi söz konusu fay hattına yaklaşık 40-45 km mesafede yer almaktadır. Bu fay hattı 6 ana kısımdan oluşmaktadır.

Bu fay hattının Gaziantep'e de yakın olan 90 km uzunluğundaki Gölbaşı-Türkoğlu kesiminde tarihsel ve aletsel bulgulardan elde edilen verilere göre büyük deprem olarak nitelendirilen büyüklüğü 7 ve üzerinde bir deprem 1513 yılından bu yana meydana gelmemiştir. Aynı şekilde Gaziantep'in ilçelerinden İslâhiye ve Nurdağı'nın içinden geçen yaklaşık 145 km uzunluğundaki Türkoğlu-Antakya kesiminde de 150 yıldan fazla zamandır büyük deprem olmamıştır. Bu durum söz konusu alanların deprem üretme potansiyeli açısından ne kadar tehlikeli olduğuna işaret etmektedir. Gaziantep deprem bölgeleri açısından 1’inci ve 4’üncü derecede tehlikeli alanlarda yer almaktadır. İslâhiye ve Nurdağı ilçeleri ile Fevzipaşa, Yeşilyurt, Altınüzüm, Boğaziçi, Sakçagözü ve Şatırhöyük beldeleri 1’inci derecede tehlikeli deprem bölgeleri içerisinde yer alırken, büyükşehir ilçeleri olan Şahinbey ve Şehitkâmil ilçeleri 3’üncü derecede, Nizip, Karkamış ilçeleri ise 4’üncü derecede deprem bölgesinde yer almaktadır.

Çağdaş kentleşmenin bir gereği olan akılcı bir kent planlaması, bu uygulama içerisinde yer alacak olan bina, yol, köprü, sanayi tesisleri, su depoları, park yerleri, yeşil alanlar, atık depolama alanları vb. değişik nitelikli yapılar için yapılacak uygun yer seçimini etkileyen, topoğrafya, jeolojik yapı, hidrojeolojik koşullar, iklim koşulları, yapı malzemeleri gibi jeolojik ve jeoteknik etmenlerin ayrı ayrı ve birlikte değerlendirilerek, öngörülen kent planlaması için gereksinim duyulacak, bilimsel verilere dayalı tekniklerin kullanılarak hazırlanmasını zorunlu kılmaktadır. Çağdaş bir kent planlaması, aynı zamanda kent plancıları ile inşaat mühendislerinin, jeoloji mühendislerinin ve diğer tüm ilgili kişi ve kuruluşların da bu konuda sürekli bir diyalog ve işbirliği içinde bulunmalarını gerektirmektedir.

Politik bazı çıkar hesaplarından sıyrılarak, kentsel gelişmeyi ve kent planlamasını, her şeyden önce bölgenin tüm jeolojik ve jeoteknik koşullarının iyi değerlendirilmesi ve eldeki alanların planlı bir şekilde kullanılması yönünden ele almak gerekir. Yapılacak her türlü uygulamada, bölgenin doğal çevre dengesinin korunması, kent halkının sağlığı, can ve mal güvenliği ve ülke ekonomisi açısından büyük önem taşımaktadır. Çağdaş bir kent planlamasının ancak bölgenin jeolojik ve jeoteknik koşulları ile çevre koşullarının değerlendirilmesi bağdaştırılmasıyla olanaklıdır. Gaziantep'in deprem tehlikesine karşı bina güvenliğinin ve deprem öncesinde ve sonrasında alınabilecek tedbirlerin belirlenmesi gerekmektedir.

4.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 20 milletvekilinin, kaçak et ve gıda üretimi sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/614)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Son günlerde gündemden düşmeyen ve ülkemiz gıda üretimini olumsuz yönde etkileyerek endişelere sevk eden kaçak at ve eşek etinin gıda üretiminde kullanılması vatandaşlarımızı had safhada rahatsız etmektedir. Bu durum ilişkili diğer sektörleri de olumsuz yönde etkilemektedir. İnsanlarımızın sağlığını ve dürüst ticaret erbabını doğrudan etkileyen bu ve benzer kaçak et ve gıda üretim sorunlarının araştırılarak tespit edilmesi ve çözümü amacıyla Anayasanın 98. Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.

1)             Yılmaz Tankut                         (Adana)

2)             İzzettin Yılmaz                        (Hatay)

3)             Recai Yıldırım                         (Adana)

4)             Süleyman Turan Çirkin           (Hatay)

5)             Mustafa Kemal Cengiz            (Çanakkale)

6)             Mehmet Şandır                        (Mersin)

7)             Sabahattin Çakmakoğlu           (Kayseri)

8)             Ali Uzunırmak                        (Aydın)

9)             Reşat Doğru                            (Tokat)

10)           Recep Taner                            (Aydın)

11)           Akif Akkuş                             (Mersin)

12)           Durmuş Ali Torlak                  (İstanbul)

13)           Gürcan Dağdaş                       (Kars)

14)           Necati Özensoy                       (Bursa)

15)           Kürşat Atılgan                         (Adana)

16)           Hamza Hamit Homriş             (Bursa)                 

17)           Muharrem Varlı                      (Adana)

18)           Osman Durmuş                       (Kırıkkale)

19)           Mehmet Günal                        (Antalya)

20)           Bekir Aksoy                            (Ankara)

21)   Zeki Ertugay                            (Erzurum)

Gerekçe:

Geçtiğimiz günlerde Adana Çukurova Üniversitesi Hastanesi ile bir devlet yurdunda hasta ve öğrencilere servis edilen yemeklere at ve eşek eti karıştırıldığı ortaya çıkmış, ayrıca Adana'nın dünya çapında tanınmasına vesile olan kebap satışlarında da büyük oranda düşüş yaşanmıştır. Kendini bilmez, kural tanımaz, gözünü para hırsı bürümüş bazı insanların yaşattığı bu olumsuz gelişmeler, sağlıklı ve hakkı ile iş yapmaya çalışan tüm sektör işletmelerini de zor duruma düşürmektedir.

Adana Tarım İl Müdürlüğü'nün Adana Fevzi Çakmak Öğrenci Yurdu lokanta kantin işletmesinden almış olduğu numunelerde, lokanta kısmında satılan yemeklerin normal çıktığı, ancak kebap yapılan çiğ kıymada tek tırnaklı hayvan eti karışımının olduğu, 22 Aralık 2009 günü yapılan kontroller sonucu hazırlanan rapordan anlaşılmıştır. Yemek Sanayisi uzmanları bu olayın sadece Adana'da yaşanmadığını, olayın ülke genelinde vahim boyutlara ulaştığını öne sürmektedirler.

Son yıllarda kötü niyetli insanların artması, Bakanlığın ve Belediyelerin yeterli ve etkin denetim yapmaması ile birlikte et fiyatlarındaki artış nedeniyle, orta ölçekli, merdiven altı ve kötü niyetli firmaların yemeklere at ve eşek eti koydukları iddiaları ülkemizin gıda güvenliğini her yönüyle tehdit etmektedir.

Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı izni ile yapılan bazı gıda üretimleri ile merdiven altı işletmelerde miktarı ve büyüklüğü tespit edilemeyen kaçak ve onaysız yapılan bazı gıda üretimleri de vatandaşları korkutmakta ve endişelere sevk etmektedir.

"Soya Kıyması" adıyla satılan, yağı alınmış soya küspesinin, et ürünleri ile kullanılması, toz halinde unlu mamullerde kullanılması, hayvanlardaki sinirlerin -40 derecede dondurulup, öğütülerek sosis imalatında kullanılması, tavukların boyun, taşlık, kanat ucu vs gibi ticari değeri olmayan her yeri kemikleriyle öğütülerek tavuk sucuk ve salamlarında kullanılması gibi gayri sıhhi gıda üretim sahtekârlıklarının sayısını arttırmak mümkündür.

Bu tür üretimlerin bazılarının Bakanlık izni ile yapılması da, insanları endişeye sevk ederken, niçin bu izinlerin verildiği konusunda kamuoyunu tatmin edici ve bilimsel açıklamalar yapılmamaktadır.

Hamileler, çocuklar, yaşlılar ve bazı hastalıklara sahip olan bireylerin bağışıklık sistemi daha zayıf olduğundan risk grubu oluşturmaktadırlar. İçinde mikrobiyolojik ya da kimyasal etkiler taşıyan sakıncalı etler, her türlü hastalığı beraberinde getirebilmekte, özellikle bebek ve anne beslenmesi aynı paralelde geliştiği için annenin aldığı tehlikeli gıdalar, bebek için de geçerli olmakta ve ileride mutlak suretle zararlı bir durumun ortaya çıkacağı belirtilmektedir.

Netice olarak;

Yukarıda anlatılmaya çalışılan gerçekler çerçevesinde; son günlerde tespit edilen kaçak at ve eşek etinin gıda üretiminde kullanılması sonucu tüm sağlıksız ve insan sağlığına zararlı gıda üretimi ve sorunlarının araştırılarak tespit edilmesi ve çözümü amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ederiz.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

VII.- SEÇİMLER

A) Komisyonlara Üye Seçimi

1.- (10/90, 190, 210, 235, 312, 433, 438, 466, 474, 496, 531, 539, 558, 563, 564, 565, 566, 567, 568, 569, 570, 571, 572, 573, 574) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi

BAŞKAN – Kayıp çocuklar başta olmak üzere çocukların mağdur olduğu sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Genel Kurulun 16/2/2010 tarihli 61’inci Birleşiminde kurulan (10/90,190, 210, 235, 312, 433, 438, 466, 474, 496, 531, 539, 558, 563, 564, 565, 566, 567, 568, 569, 570, 571, 572, 573, 574) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu üyeliklerine siyasi parti gruplarınca gösterilen adayların listesi bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Şimdi listeyi okutup oylarınıza sunacağım.

Kayıp Çocuklar Başta Olmak Üzere Çocukların Mağdur Olduğu Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Üyelikleri Aday Listesi (10/90,190, 210, 235, 312, 433, 438, 466, 474, 496, 531, 539, 558, 563, 564, 565, 566, 567, 568, 569, 570, 571, 572, 573, 574)

       

Adı Soyadı                                                                                              Seçim Çevresi

AK PARTİ (10)

                Necdet Ünüvar                                                                                        Adana

                İlknur İnceöz                                                                                           Aksaray  

                Aşkın Asan                                                                                             Ankara

                Mehmet Emin Ekmen                                                                              Batman   

                Ali Koyuncu                                                                                           Bursa

                Halide İncekara                                                                                       İstanbul

                Ahmet Öksüzkaya                                                                                   Kayseri

                Gönül Bekin Şahkulubey                                                                        Mardin

                Çağla Aktemur Özyavuz                                                                         Şanlıurfa

                Kerem Altun                                                                                           Van

CHP (3)

                Akif Ekici                                                                                                Gaziantep

                Mehmet Sevigen                                                                                     İstanbul

                Canan Arıtman                                                                                        İzmir

MHP (2)

                Ahmet Bukan                                                                                          Çankırı

                Süleyman Turan Çirkin                                                                           Hatay

BDP (1)

                Sevahir Bayındır                                                                                     Şırnak

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

               

Kapanma Saati: 13.56
İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.13

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 71’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Kayıp çocuklar başta olmak üzere çocukların mağdur olduğu sorunların araştırılmasına ilişkin kurulan Meclis Araştırması Komisyonu üyelikleri aday listesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi listeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım:

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, kabul edilmiştir.

Meclis Araştırması Komisyonuna seçilmiş bulunan sayın üyelerin 10/3/2010 Çarşamba günü (bugün) saat 17.30’da B Blok, 2’nci Kat, 4’üncü Banko, 10 numaralı Meclis Araştırması Komisyonları Toplantı Salonu’nda toplanarak başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum.

Komisyonun toplantı yer ve saati ayrıca plazma ekranda ilan edilmiştir.

Alınan karar gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

3.- Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

4’üncü sırada yer alan, Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum, Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4.- Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum, Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/743) (S. Sayısı: 471)(x)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Geçen birleşimde, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmış ve tasarının maddelerine geçilmesi kabul edilmişti.

Şimdi birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz. Birinci bölüm 1 ila 10’uncu maddeleri kapsamaktadır.

Birinci bölüm üzerinde söz isteyen: Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili Sayın Gürol Ergin, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Siirt Milletvekili Sayın Osman Özçelik; şahıslar adına, Nevşehir Milletvekili Sayın Mahmut Dede, Mersin Milletvekili Sayın Vahap Seçer.

Gruplar adına ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili Sayın Gürol Ergin. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Ergin.

CHP GRUBU ADINA GÜROL ERGİN (Muğla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın birinci bölümü üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken Sayın Başkan sizi, değerli milletvekillerini ve yüce Türk ulusunu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu yasa tasarısı ile biz ülkemizde üretilen 27 milyon tonun üzerindeki sebzenin, 15 milyon tonun üzerindeki meyvenin ticaretini ve üreticilerin, komisyoncuların, perakendecilerin, ithalat ve ihracatçıların, sanayicilerin, tüketicilerin faaliyet ve yaşamını nasıl daha düzenli, yararlı ve uygun hâle getirebileceğimizi konuşuyoruz. Bu tasarıyla biz, aynı zamanda kamunun, özellikle belediyelerin nasıl daha işlevsel, etkin ve hem üretici hem tüketici yararına, kısaca halk yararına görev yapmalarının sağlanabileceğini konuşuyoruz.

Sözlerimin başında, bu yasanın bir ihtiyacı giderici olduğunu, getirilen düzenlemenin, düzeltilmesi gereken hususları içermekle birlikte, özellikle Komisyon görüşmelerindeki katkı ve değişikliklerle oldukça yararlı bir düzenlemeye dönüştüğünü söylemek istiyorum.

Öncelikle söylemeliyim ki Hal Yasası gelirken 100 binlerce esnafımızı yakından ilgilendiren büyük mağazalar yasasının nerede kaldığını, niçin getirilemediğini, bu tasarının görüşülmesini hangi güç ya da güçlerin engellediğini Sayın Bakandan öğrenmek istiyorum. Büyük mağazalar yasasının daha da geciktirilmeden getirilerek esnafa biraz rahat nefes aldırılmasını diliyorum.

Değerli milletvekilleri, Komisyon çalışmaları sırasında “gıda güvenliği” deyiminin “gıda güvenirliliği” olarak değiştirilmesi doğru olmamıştır. Uluslararası gıda literatüründe gıdaya ilişkin iki temel kavram vardır. Bunlardan biri “gıda güvencesi”dir. Gıda güvencesi, toplumun ihtiyacına yeter miktarda gıda üretimini ifade eder. İkinci kavram “gıda güvenliği”dir. Bu kavram da gıdanın hijyenik olması, sağlığa zararlı olmaması durumunu ifade eder. Bu nedenle “gıda güvenirliliği” kavramının yeniden “gıda güvenliği” kavramına, deyimine dönüştürülmesi gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, tasarının geneli üzerindeki düşüncelerimizi Sayın Susam net olarak açıkladı. Ben birinci bölümdeki madde bazında görüşlerimi aktarmak istiyorum.

Tasarının 2’nci maddesine “denetim elemanı” tanımı eklenmelidir.

Tasarının 7’nci maddesinin 1’inci fıkrasına “belediyelerce kurulur” ifadesinden önce “pazarcı esnafı odasının yoksa esnaf ve sanatkârlar odasının görüşü alınarak” ifadesi eklenmelidir. Aynı maddenin 4’üncü fıkrasının sonuna “Üretici olmayanlar üretici pazarında kesinlikle satış yapamaz.” ifade eklenmelidir.

Tasarının 8’inci maddesinin 1’inci fıkrası “Bakanlar Kurulu, Bakanlığın teklifi üzerine hal rüsumu oranlarını yüzde 50’ye kadar azaltmaya veya artırmaya yetkilidir.” biçiminde değiştirilmelidir çünkü tamamen kaldırmaktan çok da farklı bir anlamı olmayan yüzde 90’a kadar azaltmak, rüsumla sağlanan hizmetleri de ortadan kaldırmak anlamına gelir.

Tasarının 9’uncu maddesinin 3’üncü fıkrasında “Devir işlemlerinin tabi olacağı hükümler, devredilecek işletmelerde aranılacak şartlar ile devir işlemlerine ilişkin diğer usul ve esaslar Bakanlık ve İçişleri Bakanlığınca birlikte belirlenir.” ifadesine “Belediyeler Birliğinin görüşü alınarak” ifadesi eklenmelidir.

Tasarının 10’uncu maddesinin 2’nci fıkrasında hal hakem heyetinin kimlerden oluşacağı belirtilmektedir. Yoruma yer bırakmamak açısından “ilgili mühendis odaları” ifadesi yerine “Ziraat Mühendisleri Odası ve Gıda Mühendisleri Odası” ifadelerinin konması daha doğru olur.

Aynı maddenin 7’nci fıkrasında toptancı hali yönetimi ve personelinin uygulamaları ile toptancı halleri ve pazar yerlerinin yönetim ve işleyişlerinden kaynaklanan uyuşmazlıklar da hakem heyetinin görev ve yetkisi içine alınmaktadır. Bu fıkra, belediyeler üzerinde denetim mekanizması oluşturması anlamına geldiğinden madde metninden çıkarılmalıdır. Eğer bu yapılmayacaksa “pazar yerlerinin” ifadesi mutlaka metinden çıkarılmalıdır.

Aynı maddeyle “Toptancı Hal Konseyi” adıyla bir konsey kurulması ise kesinlikle gereksiz ve anlamsız bir tasarruf olduğundan konseye ilişkin hükümler de tasarıdan çıkarılmalıdır.

Değerli milletvekilleri, meyve-sebze ticaretinden söz ederken yurt dışına ihraç ettiğimiz ancak zirai mücadele ilacı kalıntısı taşıdığı, bu nedenle sağlığa zararlı olduğu gerekçesiyle geri gönderilen meyve ve sebzelerden de söz etmemiz ve bu kürsüden millet adına şunları sormamız gerekir: Örneğin, 2 Şubat 2010 tarihli gazetelerde Avrupa Birliğinin Türkiye’den ithal edilen domates, kabak, armut ve biberde saptanan sağlığa zararlı yüksek miktarda ilaç kalıntısı nedeniyle Türk ürünlerine daha sıkı denetim getirdiği haberi yer aldı. Aslında bu haber yeni bir haber ya da ilk haber değil. Maalesef, yıllardır, ihraç ettiğimiz sebze ve meyve, özellikle narenciye ve domates sağlığa zararlı ilaç kalıntısı taşıdığı nedeniyle geri gönderiliyor. Bu olay yıllardır var ama AKP döneminde geçmişle kıyaslanmayacak kadar arttı. Domates ve narenciyeye elma, armut, kabak, biber eklendi. Bu durum neyi gösteriyor?

Birincisi: Bizim Tarım Bakanımız istediği kadar övünsün, Tarım Bakanlığı, onun döneminde ve AKP anlayışında üretimde olduğu kadar denetimde de üst üste sınıfta kalıyor, yakında belge alacak.

İkincisi: Rus’un, Alman’ın, Fransız’ın, Hollandalının, İngiliz’in, özetle cümle Avrupalının zehirli olduğu için geri gönderdiği ürünler Türk halkına fütursuzca yediriliyor. Dışarıya gönderilen meyve- sebze zehirli olur da iç piyasaya sürülen temiz, sağlığa uygun olabilir mi? Avrupalının zehirli diye yemediği ürünler Türk halkına yedirilir mi? Bu bakımdan “Hal nasıl olmalıdır?”dan önce, hale gelen meyve-sebze nedir, nasıldır? Bu araştırılmalı, bu milletin sağlığı da Avrupalının sağlığı kadar dikkate alınmalıdır.

Değineceğim bir başka husus, Sayın Başbakanın bir hafta önce, 2 Martta Tohum Bankasını açarken söyledikleriyle ilgili. Sayın Başbakan “Bizim petrolümüz yok, uçsuz bucaksız altın madenimiz yok ama belki bunlardan çok daha değerli, bereketli topraklarımız var.” diyor ve çok bilinen bir Kızılderili atasözünü kendisini dinleyenlere aktarıyor. Sayın Başbakan diyor ki: “Son ağaç kesildiğinde, son nehir kirlendiğinde ve son balık öldüğünde, o zaman paranın yenmediğini anlayacaksın.”

İnsan kulaklarına inanamıyor, bunu söyleyen Başbakan. Sayın Başbakanın Kızılderililerden mülhem çevre sevgisi, dünyanın nimetlerine, paraya pula boş vermişliği ifade eden sözleri bizleri acayip şaşırtıyor. Altınımız, petrolümüz yokmuş ama bereketli topraklarımız varmış.

Sanki, Cargill’e o canım topraklarını katlettiren, İznik Gölü’nü kirlettiren benim. Sanki, 86 bin hektar arazisi olan Marmaris’te, o cennet Marmaris’te, 28 bin hektar ormanlık turizm alanına maden arama ruhsatını veren benim. Sanki, Kaz Dağları’nı, o güzelim İda’yı, maden aratacağım diye köstebek yuvasına çeviren benim. Sanki, zeytinlikleri tarım dışı amaçlar için kullanmaya yönelik kanun teklifini veren, onun 3 Meclis Komisyon Başkanı değil de benim. Ve sanki, 216 bin dönüm mayından arındırılarak tarıma kazandırılacak memleket toprağını bu vatanın evladına değil de İsraillilere vermek için amansız mücadele veren benim. “Son ağaç kesildiğinde, son nehir kirlendiğinde, son balık öldüğünde…” diyor Sayın Başbakan. Sanki, binlerce HES kuracağım diye doğaya, ormana, nehirlere saldıran benim. Sanki, Doğu Karadeniz’de doğa katliamı yapan benim. Sanki, Muğla Köyceğiz Yuvarlakçay’da binlerce köylünün suyuna, toprağına sahip çıkmak için gece gündüz demeden, kar kış, yağmur çamur demeden nöbet tutmasına karşın, Yuvarlakçay’da HES kurma izni veren ve halka rağmen inadını sürdüren benim.

Sayın Başbakan “Paranın yenmediğini görecesin.” diyor. Sanki, çoluk çocuğu gemiler alan, mücevherat ticaretine ortak olan, villa üzerine villa alan, adı sayılı zenginlerle anılan ve ormanlık alana villa kurduğu için mahkûm olan benim.

Dilerim, Sayın Başbakan paranın yenmeyeceğini halkının anlamasını istediği…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

GÜROL ERGİN (Devamla) – Teşekkür ederim.

…kadar, bir gün kendisi de anlar ve ona göre konuşur. Tarım arazilerini, ormanları, zeytinlikleri ve güzelim nehirlerimizi katletmenin üzüntüsünü, dilerim, biraz da olsa içinde hissetmeye başlamıştır.

Sayın Başbakana ve siz değerli milletvekillerine bir de önerim var: Eğer gitmediyseniz Avatar filmine gidin ve mazlum ve yoksul bir toplumun toprağına ve suyuna sahip çıkmak için ok ve yaylarıyla verdikleri savaşta, tankıyla, topuyla gelen varsıl ve kudretli, iktidarın gücünü arkasına almış zalimleri nasıl yenilgiye uğrattığını görün. Bu mücadele bugün benim ülkemde de yaşanıyor ve asla kuşku duymuyorum ki bu mücadeleden galip çıkacaklar, suyu, toprağı ve cennet doğası için mücadele veren ülkemin her yöresindeki ve Yuvarlakçay’daki mazlum Türk halkı olacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÜROL ERGİN (Devamla) – Teşekkürümü tamamlayayım izninizle.

BAŞKAN – Buyurun.

GÜROL ERGİN (Devamla) – Sözlerime son verirken Sayın Başkan sizi, değerli milletvekillerini ve yüce Türk milletini bir kez daha içten gelen saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Hocam.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlemesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın birinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunmaktayım. Sözlerimin başında yüce Meclisi ve bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizde sebze ve meyve ticareti ve toptancı hallerini düzenleyen 27 Haziran 1995 tarih ve 552 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve daha sonra yapılan kanuni düzenlemelerde, sektördeki ilk ve son halka olan üretici ve tüketicilerin göz ardı edilmesi nedeniyle mevcut mevzuatın günümüz ihtiyaçlarına cevap veremediği ve yaş meyve-sebze sektörünün sorunlarının artarak devam ettiği bilinen bir gerçektir.

Sebze ve meyve ticareti bir sistem olarak incelendiğinde, yapılacak bir yasal düzenlemenin üreticiler, komisyoncu, halci, market, belediye ve benzeri gibi gruplardan oluşan aracılar ve tüketiciler ana bileşenlerinin aşağıda özetlenen temel sorunlarına çözüm bulması beklenecektir.

Üretici sorunlarının başında ürünün değeriyle satılamaması ve düşük kâr gelirken tüketici sorunlarının başında yüksek fiyatlı ve kalitesiz ürüne sahip olma, aracı sorunlarının başında ise kayıt dışılık, haksız rekabet, eksik denetim, düşük ihracat, yüksek ürün kaybı ve benzeri gibi sorunlar gelmektedir.

Sistemin bu ve buna benzer sorunlarının çözümü amacıyla, ülke ekonomisi ve istihdamı açısından önemli bir yere sahip olan sebze ve meyve ticaretinde yeni düzenlemeler zorunlu hâle gelmiştir.

Tasarının özünün üretici ile tüketici fiyatları arasındaki uçurumun kapatılmasını amaçlaması gerekirken maalesef bu düzenlemeyle bu uçurumun kapatılamayacağı da açıktır.

Dört mevsimin yaşandığı ve verimli arazilere sahip ülkemizin Avrupa ülkeleriyle karşılaştırıldığında sebze-meyve üretimindeki üstünlüğü tartışmasızdır. Ancak dünya sebze-meyve üretiminin yaklaşık yüzde 3’ünü üretmesine rağmen bu üretimin sadece yüzde 5’inin ihraç edildiği, aynı oranın İsrail’de yüzde 30’lar, İspanya’da yüzde 45’ler dolayında olduğu dikkate alındığında, sektörde önemli bir ihracat sorununun bulunduğu açıktır. Başka bir deyişle, yüzde 95’i ülke içinde kalan yaş meyve ve sebzenin yaklaşık dörtte 1’inin tüketim merkezlerine ulaşmadan çürüdüğü dikkate alındığında, sektörde fonksiyonel ve yapısal anlamda birçok değişiklikler içeren ve günlük ihtiyaçlara cevap verebilecek düzenlemelerin yer aldığı bir yasa, sektörün beklentilerini karşılayabilecektir.

Tasarının Bakanlık tarafından, daha çok sebze ve meyvenin toptancı hallerinde işlem görmesi, hallerin birer borsa gibi çalışmaları ve bu suretle spekülatif amaçlı fiyat oluşumlarının engellenmesi, meyve ve sebze ticaretinde toptancı hallerinin kuruluşunda ve işleyişinde kamusal denetim etkinliğinin artırılması amaçlarıyla hazırlandığı belirtilmektedir. Ancak tasarıda, 40 milyon tondan fazla üretim miktarı ve 40 milyar TL civarındaki cari işlem hacmindeki bu sektörde yüzde 70’ler oranındaki kayıt dışı üretimin ve yüzde 25’ler dolayındaki ürün kaybının önüne geçilmesiyle ilgili olarak yapılması gereken düzenlemelerin maalesef yeterli olmadığı dikkat çekmektedir. Tasarıda, meyve ve sebze ticaretinde sağlıklı bir rekabet sisteminin oluşturulması, sistemin ana bileşenleri konumundaki üreticilerin, aracı durumundaki esnaf ve sanatkârların ve tüketicilerin menfaatlerinin korunması temel ilke olarak dikkate alınmamıştır. Bu konuda bazı düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır. Grubumuz milletvekillerince verilecek değişiklik önergelerinin kabulüyle bu eksikliklerin giderilmesi sağlanabilecektir. Umarım Bakanlık ve iktidar partisi yetkilileri her zaman sergiledikleri “Biz biliriz.” anlayışını bu tasarıda da sürdürmeyeceklerdir.

Değerli milletvekillerim, tasarının 1’inci maddesinde yer alan “sebze meyve ticareti yanında arz ve talep derinliğine göre belirlenecek diğer mallar” ifadesi, meyve-sebze sektörünün zamanla bu ihtisas alanının dışına çıkarak diğer sektörlerin gölgesinde kalma riskini doğurmaktadır. Sebze-meyve ticaretini esas alarak düzenlenen bu yasanın, diğer sektörel alanları da kapsaması, yasanın tekniği ve mantığıyla da çelişmektedir. Tasarının alt komisyon ve komisyon görüşmeleri sırasında, bu değişiklikle amaçlananın aslında et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, yumurta, kesme çiçek ve süs ürünlerinin yasa kapsamına alınması olduğunun belirtilmesi de meselenin vahametini ortaya koymaktadır. Bu nedenle, yasanın esas amacına ulaşılabilmesi için sektörel bazda kapsanan ürünlerin net bir şekilde belirlenmesi ve uygulamada yasayı amacından uzaklaştıracak bu tür muğlak ifadelerin tasarı metninden çıkartılması kaçınılmaz görünmektedir.

Tasarının 2’nci maddesinde ürün künyesi ve menşesi ile gerekli belgelerden bahsedilmişken çiftçi kayıt sistemi ve iyi tarım uygulamalarından bahsedilmemesi önemli bir eksikliktir. Üreticinin emeğinin karşılığını almasına ve tüketicinin kaliteli, güvenilir, sağlıklı mal talebinin karşılanmasına dair amaçları açısından yasada bu konuya da yer verilmeli ve yönetmeliğe atıf yapılarak daha geniş düzenlemelerin sağlanması düşünülmelidir.

3’üncü maddede hallerin kurulması, arazi tahsisi ve taşınmasıyla ilgili kriterler incelendiğinde, belli bir bölgede hal kurulmasının arza göre sınırlandırılabilmesine dair kriterlerin somut olmadığı görülmektedir. Gerekli değişiklikler yapılmaz ise gelecekte piyasada rekabet gücünü elde tutmak isteyen gerçek ve tüzel kişiler, belli bir bölgede arz kapasitesinin üstünde birçok hal kurmaya teşebbüs edebilecek ve bunlar arasında doğabilecek kıyasıya rekabet mevcut ve yeni kurulacak halleri olumsuz etkileyebilecektir. 5084 sayılı Kanun kapsamındaki illerde de bedelsiz sağlanan hazine arazilerinin tahsisinin üretici örgütleri için de sağlanması uygun olacaktır.

4’üncü maddede büyükşehir belediyesi, belediyeler, il özel idareleri, üretici birlikleri yanında sermaye şirketlerine de hal kurabilme ve yap-işlet-devret modeliyle devredebilme yetkisinin verilmesi, birincil amacı kâr olan bu şirketlerin diğer tüzel kişilikleri ikinci planda bırakarak tekelleşmelerine ve zımni olarak hallerin özelleştirilmesine kapı açacaktır. Aslında bu düzenlemelerin diğer bir tarafı olan ve 5200 sayılı Yasa kapsamında birçok vaatlerle kurulan üretici birliklerinin mevcut hukuki statülerinin bile belli olmadığı, ticaret yapıp yapamayacaklarının mevzuatlarında açık olmadığı ve her yıl yaptırmak zorunda oldukları bağımsız denetimin ücretini bile karşılayamadıkları bir konumda olduklarını hatırlatmak isterim. Bu durumdaki üretici birliklerinin sermaye şirketleriyle rekabet edebileceğini söylemek sadece iyi niyetlilik olacaktır. Tasarı metninden “sermaye şirketleri” ibaresinin çıkartılması mutlaka sağlanmalıdır.

Diğer yandan, Sanayi ve Ticaret Bakanlığından alacağı belgeyle üretici örgütü kabul edilen kooperatif ve üretici birliklerinin denetime tabi olmaları bu örgütleri kayıtlı ekonomiye zorunlu kılmaktadır. Ancak söz konusu örgütlerin rakibi olan şirketlerin eksik denetimden dolayı kayıt dışı ekonomiye kaymalarının engellenememesi bu iki kesim arasındaki rekabet gücünü tarımsal örgütler aleyhine etkileyecektir.

Bu bağlamda, meyve sebze ticaretinin yapılacağı hallerde faaliyet gösteren tarımsal örgütlere sağlanacak vergi ve harç muafiyetleri, istisna ve indirimler hem tarımsal örgütlerin rekabet gücünü artıracak hem de sürekli değişen piyasalara ayak uydurabilmelerini sağlayacaktır. Ancak mevcut tasarıda bu hususun göz önüne alınmadığı açıktır. Sebze-meyve ticareti ve hallerle ilgili, kurma, kapatma ve tüm kontrol ve denetim yetkilerinin kendileri de hal kurabilecek tüzel kişilikler arasında sayılan belediyelere verilmesi, belediyelerin, rekabetçi piyasadaki rakiplerini de aynı zamanda denetlemesi yetkisini alması anlamına geleceğinden, bu görevlerin Bakanlığa verilmesi objektiflik ve verimlilik açısından büyük önem taşımaktadır.

Tasarının geneline ve gerekçelerine bakıldığında, arz ve talebin dengelenmesi, arz ve talep derinliğinden sıkça bahsedilmesine rağmen, gerçek arzın planlanması yani ürün planlamasından sorumlu Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile gerekli koordinasyonun ne yazık ki sağlanamadığı görülmektedir.

Spekülatif hareketlerin önüne geçilmesi amacıyla piyasa aktörlerinin birbiriyle yapacağı ticareti engelleyen tasarının ilgili maddesinden üretici örgütlerinin çıkartılması tüketiciler açısından da sağlıklı bir karar olacaktır.

Öte yandan, toptancı haline bildirmek kaydıyla, toptancı hali dışında alım satım yapılabilmesi ve elektronik satışların dahi bu kapsamda sayılması, zamanla, halleri meyve-sebze piyasasındaki düzenleyici ve denetleyici rolünden çıkararak, daha ziyade kayıt sisteminin tutulduğu istatistiki birer kuruluş vasfına dönüştürecektir.

Kısaca özetlemek gerekirse, ülkemizdeki sebze ve meyve ticaretinin Avrupa Birliği mevzuatına uyumunun sağlanması amacıyla toptancı halleri ve pazar yerlerinin

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİM IŞIK (Devamla) – Sayın Başkanım, bitireceğim.

BAŞKAN – Buyurun, bir dakika ek süre veriyorum.

ALİM IŞIK (Devamla) - …yeniden yapılandırılması gereğinden yola çıkılarak hazırlanan bu tasarı, gerekli değişiklikler yapılmazsa, sektörde büyük sermaye şirketlerinin tekelleşmesine yol açacak bir tasarı olmaktan öteye geçemeyecektir.

Diğer yandan, Avrupa Birliği Genel Sekreterliğinin tasarıyla ilgili olarak AB Uyum Komisyonuna verdiği, tasarının AB müktesebatı esas alınarak hazırlanmadığı yönündeki olumsuz görüşüne karşın, Hükûmetin AB müktesebatına uyum gerekçesinin inandırıcı olmadığı da açıktır. Grubumuz milletvekilleri tarafından verilecek değişiklik önergelerinin kabul edilmesiyle, belirtilen bu olumsuzlukların önüne geçilebileceğini söylüyor, bu düşüncelerle tasarının hayırlı olması dileklerimi sunarak tekrar saygılarımı sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Işık.

Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Siirt Milletvekili Sayın Osman Özçelik. (BDP sıralarından alkışlar)

BDP GRUBU ADINA OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın birinci bölümü üzerine partimizin görüşlerini sunmak üzere söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İnsanlık, avcılık ve toplayıcılıktan yerleşik yaşama ilk olarak Yukarı Mezopotamya’da geçti. Tarihte bilinen ilk buğday taneleri Yukarı Mezopotamya’da bulundu. Yerleşik yaşam, toprak damlı, kerpiç evlerde başladı. Yukarı Mezopotamya halkı, tarihin ilk çağlarında, kerpiç evlerde yaşamaya başladılar. Yazar Ahmet Altan’ın dediği gibi: Osmanlı İmparatorluğu kurulduğunda Yukarı Mezopotamya halkı hâlâ kerpiç evlerde yaşıyorlardı. Birinci Meşrutiyette, İkinci Meşrutiyette yine Yukarı Mezopotamya halkı kerpiç evlerde yaşıyordu. Saltanat kaldırıldığında, hilafet kaldırıldığında, cumhuriyet ilan edildiğinde Yukarı Mezopotamya halkı hâlâ kerpiç evlerde yaşıyorlardı. 1960, 1971, 1980 askerî darbeleri yaşandığında ülkede Yukarı Mezopotamya halkı hâlâ kerpiç evlerde yaşıyorlardı. 28 Şubat darbesinde, AK PARTİ iktidara geldiğinde, Elâzığ halkı AK PARTİ’ye 5 milletvekili verdiğinde Elâzığ halkı ve Yukarı Mezopotamya halkı hâlâ kerpiç evlerde yaşıyorlardı ve bugün hâlâ kerpiç evlerde yaşamaya devam ediyorlar. İşte bu nedenle 6 şiddetindeki deprem 51 vatandaşımızın yaşamına mal oldu.

Deprem, bu şiddetteki bir deprem birçok Avrupa ülkesinde, hatta Latin Amerika ülkesinde neredeyse hiç ölümlere neden olmazken ülkemizde hâlâ  -küçük depremlerde bile- insan yaşamına neden oluyor.

Başbakan kerpiç evleri sorumlu tutuyor. Evet, kerpiç evler sorumlu ama bu kerpiç evlerde yaşamaya zorlanan insanlarımızın sorumluları kim? Tabii ki sadece AK PARTİ Hükûmeti değil ama sekiz yıldır iktidarda olan AK PARTİ Hükûmetinin de bu konuda sorumluluğu herhâlde yadsınamaz.

Bu nedenle, Elâzığ halkına ve toprak damlı, kerpiç evlerde yaşayan bütün yukarı Mezopotamya halkına başsağlığı diliyorum; ölenlere Allah’tan rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyorum.

Ayrıca, bu vesileyle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.

Değerli milletvekilleri, üyesi olmaya çalıştığımız Avrupa ülkelerinde üreticiler ve tüketiciler arasında yoğun bir denge mevcuttur. Bizim Avrupa Birliği ülkeleriyle rekabet edebileceğimiz tek alan tarım alanı, sebze ve meyve ticareti olmasına rağmen, hâlâ biz bu sorunları çözebilmiş değiliz. Bu sorunların çözümünün başlıca ilk adımı, bizce, üreticilerin, tüketicilerin ve bu alanda çalışanların örgütlü hâle getirilmesidir, örgütlü çalışma yapmalarına olanak sağlanmalıdır.

Bakın, gelişmiş ülkelerde, örneğin Avrupa ülkelerinden Hollanda’da her 10 çiftçiden 9’u kooperatif üyesidir, yani örgütlü bir sistemin güvencesinde üretim yapmaktadır. Çiftçiler kooperatiflerle eş güdümlü bir çalışma yapıyor, kooperatif çiftçiye neyi, ne zaman, ne kadar üreteceği konusunda bilgi veriyor, üretim garantisi ve pazarlama garantisi neredeyse bütün çiftçilere sağlanabiliyor. Türkiye’de ise çiftçinin ürününü pazarlayabilmesi ciddi bir sorun olmakta, ürünlerin büyük bir bölümü çürümeye terk edilebilmektedir. Yine bu alanda ciddi bir tekelleşme söz konusu. Bu alandaki tekelleşmeler, yani asıl üreticinin dışındakiler ciddi bir örgütlenmeye sahip olmaları nedeniyle bu alanın kontrolünü ellerinde tutabiliyorlar.

Ülkemizde çiftçimizin ürettiği bir ürün tarladan sofraya gelene kadar yüzde 100 oranında fiyat artışına maruz kalıyor. Burada büyük market zincirlerinin tekelleşmesi, piyasayı kontrollerine alması söz konusudur. Yani örgütsüz üretici ve emekçi ile örgütlü sermaye karşı karşıya bulunmaktadır.

1980 askerî darbesinin vurduğu, darbelediği alanlardan bir tanesi de Köy-Koop’lardı. Köy-Koop’lar, köylülerin kooperatifleşmesini sağlayarak üretim gücünü garanti altına alma ve yaşamlarını daha yaşanılır hâle getirme çabası içindeydiler. 12 Eylül askerî darbesinin kapattığı ilk sivil toplum örgütlerinden biri de Köy-Koop’lar olmuştur.

AK PARTİ Hükûmetinin karşısına aldığı kesimlerden bir tanesi de, bir kesim de hal esnafıdır. Ülkedeki bütün hal komisyon sözcüleri mevcut yasaya karşı tepkilerini ifade ediyorlar ve bu konudaki görüşlerini kamuoyuyla paylaşıyorlar. Ancak, ne yazık ki, hal esnafının sorunları bu yasa tasarısında dikkate alınmamıştır. Komisyoncuların ürün fiyatını etkilemesindeki payının yüzde 2 olduğu tespit edilmesine rağmen, hal komisyoncularının sorunları, bu alanın ciddi bir sorunu olarak görülmeye devam ediyor bu yasa tasarısında.

Türkiye genelinde 35 bin hal komisyoncusu var. Bunların beşer kişi çalıştırdığı varsayılırsa 175 bin kişinin bu alanda istihdamı söz konusudur. Bunların da her birinin 3-4 kişiye bakmakla yükümlü olması hesaba katılırsa yarım milyondan fazla insanın bu alandan ekmek yediği, bu insanların ekmek kapısı olduğunu hesaba kattığımızda -ciddi bir işsizlik, milyonların işsizliğine- yeni yüz binlerin işsiz kalması söz konusu olacak.

Bugüne kadar belediyeler, halleri iyi kötü idare ederlerdi. Şimdi “serbest rekabet” adı altında tekelleşme gerçekleştirilmektedir. AK PARTİ bütün alanlarda emekçiyi, üreticiyi bir kenara bırakıp, her alanda bir tekelleşmeye ve sermayeye bu ülkenin bütün kaynaklarını vermekte ve tekelleşmenin gerçekleşmesi için her türlü yasal düzenlemeyi Meclisin gündemine getirmektedir.

Bu yasa geçerse bir süre sonra hal komisyoncuları hipermarketlerin birer elemanı durumuna düşeceklerdir. Bu yasa, üreticilere ve halka yarar sağlıyormuş gibi görünen ama özünde bir özelleştirme yasası olduğu çok açık görülmektedir. Tasarının kazananı, AK PARTİ Hükûmeti ile el ele vermiş olan sermaye olacaktır, kaybedeni ise üreticiler ve hal emekçileri olacaktır. Belediye sınırları içerisinde malların toptan alımı ve satımı toptancı hallerinde yapılmalıdır. Yoksa, haller zamanla ortadan kalkacaktır.

Tasarı sadece üreticiyi değil, küçük esnafı da vurmakta, küçük esnafı piyasa dışına sürmektedir. Bu konuda, tasarının maddelerine geçildiğinde, tasarının eksiklerinin giderilmesi amacıyla önergeler vereceğiz. Umarım Genel Kurulumuzda üretici, tüketici ve hal esnafı aleyhine düzenlenmiş tasarı maddelerinin sözünü ettiğimiz kesimlerin lehine dönüştürülmesi, en azından bu konudaki haksızlıkların giderilmesi yönünde yapacağımız önergelerin destekleneceğini umuyoruz.

Her şeye rağmen, yasa tasarısının yasalaşması hâlinde hayırlı uğurlu olmasını diliyor, Genel Kurula saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özçelik.

Şahıslar adına, Nevşehir Milletvekili Sayın Mahmut Dede. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MAHMUT DEDE (Nevşehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce, 8 Mart 2010 tarihinde Elazığ’da meydana gelen depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza ve Hakkâri Şemdinli’de şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralanan vatandaşlarımıza ve askerlerimize de acil şifalar diliyorum.

471 sıra sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı üzerine şahsım adına söz almış bulunuyor ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemiz bulunduğu coğrafya ve sahip olduğu iklim özellikleriyle sebze ve meyve üretiminde ciddi rakamlara sahip bir ülke konumundadır. 2008 yılına ait rakamlara bakıldığında ülkemizde yaklaşık 27,2 milyon ton sebze ve 15,6 milyon ton da meyve üretimi gerçekleştirilmiştir. Üretilen bu sebze ve meyvenin işlem değeri de yaklaşık 40 milyar Türk lirası civarındadır. Bu rakamlar gösteriyor ki ülkemiz ciddi bir potansiyele sahiptir. Sebze ve meyve üretimimizin yüzde 5’ini ihraç ederken yüzde 95’ini de yurt içinde tüketmekteyiz. İşte, burada asıl sorun ise bu yüzde 95’lik kısmın sadece ve sadece yüzde 30’luk dilimi toptancı hallerinde kayıt altında piyasaya sürülmektedir. Kalan yüzde 70’lik kısım ise hiçbir kayda girmeksizin pazarlanmaktadır. Yani kayıt dışılık çok ciddi boyutlardadır. Hallerde işlem görmesi gereken malın toplam üretimdeki payı dikkate alındığında kayıt dışılık oranı 16 milyar Türk lirası civarındadır. Burada amaç, bu kayıt dışılığın önüne geçmek ve bununla beraber ürünlerin daha kaliteli ve modern bir şekilde tüketiciye sunulmasıdır.

Yine burada şunu özellikle belirtmek isterim ki kayıt dışılığın yanında ana sıkıntılarımız şunlardır: Malların haller üzerinden pazarlanma zorunluluğunun serbest rekabeti olumsuz yönde etkilemesidir, iç piyasada standart uygulamalarının bulunmaması ve üreticinin rekabet gücünün zayıf olmasıdır, üreticilerin mallarını pazarlama imkânlarının yetersiz olmasıdır, müzayede, depolama, tasnifleme ve ambalajlama tesisleri ile laboratuvarları bulunmayan çok sayıda toptancı halinin bulunmasıdır, sebze ve meyvelerin fiyat ile miktarlarına ilişkin bilgilere ulaşılamamasıdır, malların gıda güvenliği ve izlenilebilirliğinin sağlanmasına imkân veren mekanizmaların bulunmamasıdır. Anlaşmazlıkların kolay, hızlı ve düşük maliyetli çözümüne olanak veren etkin bir mekanizmanın oluşturulamaması gibi sorunlar yaşanmaktadır. İşte, bu sorunlara çözüm bulmak amacıyla bu tasarı hazırlanmıştır. Daha önce, 1995 yılında çıkarılan 552 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle sebze ve meyve ticaretinin düzenlenmesi için çeşitli önlemler alınmak istenmesine karşın maalesef istenen sonuç alınamamıştır.

Değerli milletvekilleri, bugün hâlihazırda 195 toptancı hali ve bu hallerde faaliyet gösteren 9.774 iş yeri ve komisyoncu bulunmaktadır. İlk basamaktaki üreticiden başlayıp son basamağa kadar olan süreç içerisinde aradaki diğer tüm geçişleri de kapsayan ve mevcut sorunların çözümünü kolaylaştıracak olan bu tasarıyla sektöre büyük katkı sağlanacaktır.

Yine, hedefimiz olan Avrupa Birliği ve müktesebatı çerçevesinde gerekli olan mevzuat değişiklilerinin yapılması da hasıl olmuştu. Bakınız, bugün Avrupa Birliği ülkelerindeki mallar, toptancı halleri, büyük mağazalar ve üretici birlikleri olmak üzere üç ana kanaldan tüketiciye ulaştırılmakta ve üreticilerin firma düzeyinde faaliyet göstermesi nedeniyle de kayıt dışılık yok denecek kadar azdır. Aynı ülkelerdeki haller, tecrübe sahibi kişiler arasından oluşturulan yönetim birimlerince idare edilmenin yanında, laboratuvarlara, atık ürünleri değerlendirme ünitelerine ve diğer sosyal tesislere de sahiptir. Gıda güvenliği ve hijyen konusunda da ciddi mekanizmalar işlerliğini muhafaza etmektedir. Bu konu da çok hassasiyetle durduğumuz bir konudur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

MAHMUT DEDE (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Biraz önce de bahsettiğim gibi, mevcut 552 sayılı Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’yle mevcut sistem istenilen seviyeye ulaşamamış ve altyapısal sistem tam manasıyla oturtulamamıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 471 sıra sayılı Sebze Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın şimdiden ülkemize, vatandaşlarımıza, ekonomimize ve sektörümüze hayırlara vesile olmasını diler, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Dede.

Şahıslar adına ikinci söz, Mersin Milletvekili Sayın Vahap Seçer’e aittir.

Buyurun Sayın Seçer. (CHP sıralarından alkışlar)

VAHAP SEÇER (Mersin) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın birinci bölümü hakkında şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi sevgiyle selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, benden önceki konuşan hatip arkadaşlarımın da belirttiği gibi, sosyoekonomik anlamda önemli bir yasa tasarısı. Türkiye’de çok değişik meslek gruplarını ilgilendiren, tarlada üretimden tüketime, toptancı hallerine, marketlere, pazarlara kadar bu süreç içerisinde birçok meslek grubunun bu sektörden ekmek yediğini düşünürsek, önemli bir yasa tasarısı üzerinde çalışıyoruz. Tabii, bu yasa tasarısı daha önce de, belki de yıllar önce bu çalışmanın yapılması gerekiyordu. On beş yıldır kanun hükmünde kararnameler ya da bunlar üzerinde yapılan değişiklikler ya da ikincil birtakım mevzuatlar ile bu konu bugüne kadar getirildi. Geç de olsa, olumlu bulduğumuz bir yasa tasarısı.

Yasa tasarısı iki bölümden oluşuyor. Maddeler üzerinde yaptığımız incelemede genel anlamda birçok olumlu yönlerinin olduğunu burada şahsım adına belirtmek istiyorum. Ancak, tabii ki, yine de birtakım eksiklikleri müşahede ettiğimi belirtmek istiyorum. Özellikle bu yasa tasarısı ilk hâliyle komisyonlara geldiğinde, tasarının adı “Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı”ydı ama daha sonra “sebze ve meyveyle yeterli arz ve talep derinliği bulunan diğer mallar” ibaresi eklendi bu yasa tasarısının ismine. Dolayısıyla burada “yeterli arz ve talep derinliği bulunan diğer mallar” neyi ifade ediyor, bunun net bir çerçeve içerisinde çizilmesinin daha doğru olduğunu buradan belirtmek istiyorum, muğlak bir ifade olduğunu düşünüyorum.

Ayrıca, 8’inci maddenin 4’üncü fıkrasında yine bu yasa tasarısının ilk, orijinal hâlinde, hal rüsumunun yüzde 50’sinin üretici hallerinin bağlı olduğu belediyeler, kalan yüzde 50’sinin de tüketici hallerinin bağlı olduğu belediyeler arasında eşit şekilde bölüneceği ibaresi vardı ama daha sonra komisyon çalışmalarında, bunun yüzde 25 kısmının üretici hallerinin bağlı bulunduğu belediyelere, diğer kalan yüzde 75 kısmının da tüketici hallerinin bağlı olduğu belediyelere verilmesi yönünde bir değişikliğe gidildi. Burada bir adaletsiz durum olduğunu buradan ifade etmek istiyorum. Türkiye’de en önemli, üç tane, üretici toptancı hallerinin bağlı bulunduğu belediyeler var. Bunlardan bir tanesi Mersin Belediyesi, bir tanesi Antalya Belediyesi, diğeri de İzmir Belediyesi. Burada aklıma şu geliyor: Tabii bu üç belediye Cumhuriyet Halk Partili belediye. Orijinal şeklinde yarı yarıya bu hal rüsumlarının paylaşımı öngörülürken, niçin daha sonra bu üretici toptancı hallerinin bağlı bulunduğu belediyeler oranları üçte 1 oranına çekilmiştir? Burada tabii ki düşündürücü bir durum vardır diye buradan sizlerle bu konuyu paylaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, tabii, az önce de konuşmama başlarken söylediğim gibi, önemli bir sektörün yasal düzenlemesini yapıyoruz. Yasa içerisinde birinci bölümü incelediğimizde özellikle olumlu yönler olarak baktığım bazı konular var. Tabii, bu meselelerin gerçekten fiiliyatta uygulanabilmesi durumunda bunu olumlu olarak addetmenin daha doğru olacağını da buradan ifade etmek istiyorum.

Neticede, biliyorsunuz Türkiye, belki de, dünyanın parlamentolarıyla karşılaştırdığınız zaman çok sayıda yasa yapan, çok sayıda yasal değişiklik yapan bir parlamento ama uygulamaya geldiğimiz zaman burada sıkıntılar doğacağını düşünüyorum.

İşte buradaki endişelerimi de belirtmeden geçemeyeceğim. Elbette ki, tabii ki burada özellikle bu sektörün yüzde 70’inin kayıt dışı olduğunu düşünürsek, hal kayıt sisteminin geliştirilmesiyle, buradan satılan ürünlerin kayıt altına alınması, gıda güvenilirliği, gıda güvencesi konusu, hallerin fiziki koşullarının düzeltilmesi, hepsi bu yasa içerisinde var ama tabii ki önümüzdeki süreç içerisinde, bu yasa içerisinde yer alan bu maddeler gerçekten hayata uygulanabilecek mi uygulanmayacak mı, bunu tabii ki önümüzdeki günler bize gösterecek.

Bu yasa tasarısında en önemli değişiklik, sanıyorum, daha önceki kanun hükmünde kararnamede yer alan sebze ve meyvelerin sadece toptancı hallerde pazarlanması şartı, toptancı haller dışında da pazarlamasının önünü açıyor bu yasa tasarısı. Elbette ki üreticilerimizin kendilerine daha geniş pazar yaratması açısından, daha rekabetçi bir ortamda mallarını…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

VAHAP SEÇER (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

…daha rekabetçi bir ortamda ürünlerini pazarlaması açısından önemli bir değişiklik olarak görüyorum ama siz de biliyorsunuz ki bu sektörün en önemli sıkıntılarından biri kayıt dışılık. Eğer ki gerekli merciler gerekli denetimi yapmazsa bu sıkıntılar had safhaya ulaşacak ve önümüzdeki süreçte de belki de bu değişikliği yaptığımıza pişman olacağımız bazı olumsuz neticeler doğurabileceği düşüncesi içerisindeyim.

Değerli arkadaşlarım, yasanın elbette ki eksikleriyle beraber birçok olumlu yönünün olduğunu sizlere söylemiştim. Diliyorum, umut ediyorum, toplumun önemli bir kesimini ilgilendiren bu yasa tasarısının bu sektörün sorunlarını çözme açısından katkılar sunacağı ümidiyle hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Seçer.

Soru-cevap işlemine geçiyorum.

Sayın Doğru… Yok.

Sayın Yıldız…

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakan, 8’inci maddenin 1 ve 4’üncü bendiyle ilgili -size de az önce ifade ettiğim gibi- uygulamada pek çok karışıklığa sebep olacağından uygulamanın mümkün olmadığı kanaatindeyim. Yasa çıkmadan bunun burada düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum. Örneğin, aynı bölgede bulunan dört ayrı halden biner kilo domates alan bir tüccar, dört ayrı fiyattan aldığı bu ürünü paçal yapıp dört ayrı, farklı tüketici haline gönderdiği zaman, bu yüzde 1’lik rüsumun yüzde 75’inin adaletli ve gerçekçi bir şekilde hesaplanması şu anda mümkün gözükmüyor. Bunu yasada açıklığa kavuşturabilecek misiniz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Tankut

YILMAZ TANKUT (Adana) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, yaş meyve ve sebze fiyatlarının belirli dönemlerde fahiş bir şekilde yükselmesinin en önemli nedeni nedir? Hal içerisine giren ürünlere uygulanan rüsum ve komisyonlar, sebze ve meyve fiyatlarının yükselmesine ne ölçüde etki etmektedir?

Sebze ve meyve fiyatlarının belirli dönemlerde spekülatif bir şekilde yükselmesi, söz konusu komisyon ve rüsumlardan dolayı mı, yoksa bir türlü denetlenemeyen bazı kesimlerin piyasayı ellerinde tutmak istemelerinden dolayı mı gerçekleşmektedir?

Bu tasarı kanunlaştığı takdirde, sebze ve meyve fiyatlarının belirli dönem ve zamanlarda fahiş ve spekülatif bir şekilde yükselmesinin önüne geçilebilecek midir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Uslu…

CEMALEDDİN USLU (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, 2’nci madde ile ilgili, zannediyorum, biraz sonra iktidar grubu bir önerge verecek. Burada, arz ve talep derinliğine göre belirlenecek diğer malların neler olduğunu açıyorsunuz.

Şimdi ben sormak isterim: Gerek alt komisyonda gerek asıl komisyonda bununla ilgili çok tartıştık, ısrarla size bunların açılımının ne olduğunu sorduk. Bundan vazgeçmediniz. Ne oldu da şimdi, bugün bu önerge veriliyor ve bu açılımı yapıyorsunuz?

Bir de, dün sormuştum, yüz doksan beş adet halin, standartlarına, sınıflarına göre, hâlihazırda, bu kanundan sonra, kaç tanesi kalabilecektir size göre? Veya şu an kaç tane hal, standardına uygun hal sınıfına girmektedir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Öztürk

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, 3’üncü maddenin 6’ncı fıkrasında imar planlarında toptancı hal yeri olarak belirlenen hazineye ait taşınmazların belediyelere bedelsiz, üretici örgütlerine Harçlar Kanunu’nun öngördüğü bedel üzerinden, özel kişilere de rayiç bedel üzerinden devredileceği, devredilen taşınmazların amacı dışında kullanılması hâlinde ise geri alınacağı hükme bağlanmaktadır.

Amacı dışında kullanılan taşınmazlar geri alınırken bir bedel ödenip ödenmeyeceğinin, ödenecekse miktarının ne olacağının söz konusu fıkrada belirtilmemesi bir eksikliktir. Bu boşluğu doldurmayı düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, Avrupa  Birliği Genel Sekreterliğinin Komisyona sunduğu raporda, tasarının, AB’nin sebze ve meyve sektörüne ilişkin ayrıntılı kurallar içeren tüzük hükümlerine uyumuna yönelik herhangi bir düzenleme içermediği ifade edilmektedir. Dolayısıyla -sizin genel gerekçede de ifade ettiğiniz gibi- bir taraftan AB müktesebatına uyum amaçlanan bu tasarıda niçin bu eleştiriler dikkate alınmadı? Bu eleştirileri nasıl kapatmayı düşünüyorsunuz? Buna yönelik bir ek düzenleme söz konusu mudur?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan -dün de iletmiştim- Türkiye’deki bazı hallerimizdeki standartlar bir facia. Orada hal esnafına veya alışveriş yapan insanlara, insan onuruna yakışmayacak hallerimiz var. Tabii “Yasa dört yıl içerisinde tamamlanacak.” diyorsunuz ama dört yıl bekleyecek misiniz, yoksa yasa çıktığı anda, en azından insan onuruna yakışan, orada hal esnafının asgari bir şekilde fiziki koşullara sahip olması için, bu uygulamaya dört yıl beklemeksizin bir an evvel, en azından birtakım değerlerin ortaya çıkması için bir an önce talimat verecek misiniz? Bir an önce uygulamaya geçecek misiniz? Yoksa dört yıl… Sayın Bakan, çok geç dört yıl.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Yaman…

M. NURİ YAMAN (Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakana şu hususu sormak istiyorum: Sayın  Bakanım, ülkemizde  sebze ve meyve üreticilerinin yıllık üretiminin yaklaşık yüzde 25’inin her yıl tarlada toplanmadan çürümeye bırakıldığı bir gerçektir. Yine toplanabilen bu sebze ve meyvenin de ancak yüzde 4’ü ihraç edilme olanağına kavuşabiliyor.

Sormak istiyorum, Sayın Bakanım, acaba Avrupa Birliğinin gıda güvenliğinin sağlanmasında Birliğin belirlediği ihracat kriterlerindeki ana ilkeler, bir bakıma ihracatın anayasası niteliğinde olan ve HACCP diye değerlendirilen o kriterlere uyulması konusunda ülkemizde Bakanlık olarak herhangi bir çalışmanız var mı? Bununla ilgili, HACCP kriterlerinin sağlanması konusunda bir projeniz yürürlüğe girecek mi?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Sakık… Yok.

Sayın Doğru…

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Geçmiş olan zamanlarda üretici birlikleriyle ilgili kanun çıkarılmıştı ancak üretici birliklerinin hepsi bu kanundan çok fazla faydalanılmadığını ve içerisinin de doldurulmadığını ifade ediyorlar. Şu anda ülkemizde 43 milyon ton civarında sebze üretiliyor ve yaklaşık olarak da 5 milyar dolar civarında para da kayıt dışı konumda gibi görünüyor. Üretici birliklerinin mensuplarının özellikle kanunun içerisinin doldurularak daha aktif olmaları, daha faal olmaları noktasında beklentileri var. Bu kanundan sonra bu üretici birlikleriyle ilgili bir kanunda değişiklik yapmayı düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Bakan…

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, Sayın Yıldız sorusunda malların paçal yapılması hâlinde nasıl bunun haller arasında dağıtılacağını -yüzde 75’lik kısmın- ifade ediyor. Aslında bu çok zor bir mesele değil ancak uygulamada bazı sorunlar ortaya çıkarsa, biliyorsunuz, birtakım düzenlemeler için, biz, yönetmelikte, altı ay içerisinde çıkartacağımız yönetmelikte bu tür ayrıntıların da hesaplanmasını dikkate alarak bir yönetmelik hükmü ortaya koymuştuk. Dolayısıyla öncelikle hangi halden aldıysa zaten rüsumu orada ilk defa o hal sistemi içerisindeki belediyeye yatırmış olacaktır. Geri kalan yüzde 75’in paçal yapılması hâlinde bu fiyat açısından kendisinde farklı bir tablo ortaya koyacak ama yüzde 75’lik kısmın rüsumun dağıtılması açısından çok fazla bir sorun teşkil etmeyeceğini biz düşünüyoruz. Ama yine ayrıntıda bir sorun olursa yönetmelikte bunu açıklayacak imkânımız vardır; orada onu göreceğiz.

Sayın Tankut, sebze ve meyve piyasasında fiyatların yüksekliğinin en önemli sebeplerinden birisi, bu sektörün mevsimsellikten çok etkileniyor olmasıdır. Mevsim şartlarından en çok etkilenen sektörlerden bir tanesi sebze meyve piyasasıdır. Yani, yarınki pazar yerlerinde, eğer bugün don olsa, yarın toplanacak ürünlerin son derece kıt olacağı, pazara ulaşamayacağı ve fiyatların aşırı derecede yükseleceği bir tabloyu görmüş olacağız. Bu nedenle, mevsimselliği bir kenarda tutarsak, elbette spekülasyonlar varsa bunlar denetlenmeli ama bizim bu kanunda özellikle hem işlem maliyetlerinin düşürülmesi açısından -işlem maliyetleri düşürülüyor- hem de kayıt altına alınması ve tüketici birlikleri vasıtasıyla malların pazarlara ulaşabilmesine imkân vermesi açısından bir ucuzlama meydana geleceğini, sebze meyve fiyatlarında işlem maliyetlerinin azalması ve arzın piyasaya fazlalaşması nedeniyle bir ucuzlama meydana geleceğini düşünüyoruz. Tabii ki, fiyat spekülasyonunu yapanlar olursa bunlarla ilgili de yaptırımlarımız elbette vardır.

Şimdi, Sayın Uslu “195 halin ne kadarı kalır?” diyor. Bizim amacımız halin sayısının az ya da çok olması değil, topluma sağlıklı bir şekilde bu ürünlerin ulaşması, sağlıklı hallerin ulaşması. Halini sağlıklı hâle getiremeyen kişiler, elbette bu süre içerisinde tasfiye olacaklardır. Bakın, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin tamamında -yirmi iki ülke mi var, yirmi üç mü- 76 tane hal var. Siz sadece burada 195 halden söz ediyorsunuz. Yani hal sayısının fazlalığı bu işlerin düzgün gittiği anlamına da gelmiyor açıkçası.

CEMALEDDİN USLU (Edirne) – Ben de onu söylüyorum.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Önemli olan burada -hallerin ne kadarı sağlıklı hâle gelebilirse- topluma sağlıklı bir şekilde bu ürünlerin ulaştırılabilmesidir. Umarız herkes gayret eder, bütün haller sağlıklı olmak için imkânlarını seferber ederler. Ama 195 halden sağlıksız bir şekilde varlıklarını sürdürme şansı olmayanlar da olacaktır. Hal sayısında muhtemelen azalma da meydana gelebilecektir, ama o sayıyı şimdiden kestirme imkânımız yok. Arzumuz bütün hallerin bu sağlık şartlarına, yeni teknolojik şartlara ulaşmasıdır.

Sayın Harun Öztürk’ün sorusunda… Bu, ihaleyle ilgili bir konu, yani ihalede nasıl fiyatlar oluşacağını biz tahmin edemeyiz. Burada o arazi bedelleriyle alakalı bir rakamı ifade etme imkânımız yoktu açıkçası.

Sayın Işık, Avrupa Birliği mevzuatına uyum konusu içermiyor diye… Bu bir eleştiri değil. AB Komisyonundaki bu konu, yani bu tasarı Avrupa Birliği mevzuatına uygun değil, yanlış bir tasarıdır eleştirisi yok orada. Yani bu tasarıdaki bazı mevzularla Avrupa Birliği mevzuatının ilgisi olmadığı tespitini yapıyor ama Avrupa Birliği mevzuatıyla ilgisi olan yönleri de var, bizim kendi koşullarımızı ilgilendiren tarafları da var. Dolayısıyla -tasarının- Avrupa Birliği mevzuatına aykırılığı şeklinde bir eleştiri olduğunu şahsen düşünmüyoruz.

Aynı şeyi Sayın Aslanoğlu’nun sorusu için de söyleyebilirim. Halleri dört yıl bekleyecek misiniz sağlıklı hâle gelmesi için? Elbette beklemeyeceğiz. Yani özellikle toplumun sağlıklı ürünlere, güvenli ürünlere ulaşması amacıyla, mevcut hallerin yeni yasadaki şartlara daha hızlı bir şekilde uyumunu sağlamak için ya da var olan sistemdeki aksaklıkları, sağlıkla ilgili, güvenlikle ilgili aksaklıkları ortadan kaldırmak amacıyla bu çalışmaları da hızlandırmış olacağız. Bu tasarı bize yeni bir ivme de kazandırmış olacaktır, bunları gerçekleştirmek adına.

Sayın Yaman’ın sorusunda… Elbette ihracat kriterlerine uyumu daha çok Sağlık Bakanlığı ve Dış Ticaret Müsteşarlığındaki arkadaşlarımız takip ediyorlar. Bize düşen roller olduğunda Bakanlığımız da ihracat kriterlerine, sebze-meyve ve diğer gıda ürünlerinin ihracatındaki uyumu takip etmek bizim açımızdan da bir görev olacaktır ama esas takipçisinin Dış Ticaret Müsteşarlığı olduğunu görmemiz lazım.

Üretici birlikleri… Dün de konuşmuştum sorulara cevap verirken. Bu tasarının içerisinde aslında üreticiler birlikler vasıtasıyla ticaret yapmaya yönlendiriliyorlar burada. Dolayısıyla birlikleri güçlendiren bir yönü var bu tasarının. Eğer üretici birliklerinde bu tasarıdan sonra yeni bazı düzenlemelere ihtiyaç olursa, birliklerin güçlenmesini engelleyici bazı unsurlar görülürse elbette üretici birliklerinin kanununda da bir değişiklik söz konusu olabilir. Dolayısıyla üretici birliklerinin bu tasarıyla birlikte daha da güçleneceğini biz bekliyoruz, ümit ediyoruz.

Çok teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

1’inci madde üzerinde iki önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1/743 Esas Numaralı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 1 inci maddesinin 1 inci fıkrasında bulunan, “…ile arz ve talep derinliğine göre belirlenecek diğer malların” kısmının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                     Orhan Ziya Diren                  Mehmet Ali Susam             Ahmet Küçük

                               Tokat                                       İzmir                           Çanakkale

                 Ferit Mevlüt Aslanoğlu                   Rasim Çakır                R. Kerim Özkan

                             Malatya                                    Edirne                            Burdur

BAŞKAN – Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın adının “Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkında Kanun Tasarısı” olarak değiştirilmesi ve Tasarının 1. maddesinin 1 ve 2. bentlerinde yer alan “ile arz ve talep derinliğine göre belirlenecek diğer malların” ibaresinin madde metninde çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                           

                        Oktay Vural                      Mehmet Şandır                     Cemaleddin Uslu

                               İzmir                                Mersin                                    Edirne

                         Ahmet Orhan                        Alim Işık                           K. Erdal Sipahi

                              Manisa                             Kütahya                                    İzmir

                                           M. Akif Paksoy                           Rıdvan Yalçın

                                           Kahramanmaraş                                  Ordu

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Gerekçeyi mi?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Ben konuşacağım.

BAŞKAN – Mersin Milletvekili Sayın Şandır, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Gerçekten toplumun çok büyük bir kısmını ilgilendiren çok önemli bir kanun tasarısını görüşüyoruz. Yeterince komisyonlarda tartışıldı mı? Bundan çok emin değilim çünkü burada yapılan konuşmalarda bu konuda bir mutabakatın temin edilmediği ortaya çıkmaktadır.

Bakınız, öncelikle bir hususu ifade etmek istiyorum, AKP Grubuna veya Sayın Bakana ifade etmek istiyorum. Bu kanun, bir temel kanun olarak 2 bölüm hâlinde ve 20 madde hâlinde görüşülüyor. Hâlbuki bu kanun, değerli grup başkan vekilleri, Sayın Bakan, bakın, bu kanun, 125 fıkra, 77 bentten oluşan 202 fıkralık bir kanun. Bu 202 birbirinden farklı hususu 20 maddede nasıl topluyorsunuz? Bunu da 2 bölüm hâlinde nasıl müzakere ediyorsunuz? Bunun adına müzakere mi denir? Bir ortak payda nasıl oluşturacaksınız Sayın Komisyon Başkanı?

Bu kanun, 202 fıkradan oluşuyor; 125’i fıkra ve bu fıkralara ait 77 tane bent. Eğer böyle bir farklılık olmasa bu kadar ayrıştırmazdınız. Bu kadar ayrışan bir konuyu 20 maddede, 2 bölümde nasıl görüşüyorsunuz? Bunun adına nasıl “müzakere” diyorsunuz? Bununla nasıl birleşim yapıyorsunuz ve nasıl toplumun faydasına bir sonuç hasıl edeceğinizi ümit ediyorsunuz? Öncelikle yasama kalitesi açısından bunu şiddetle tenkit ediyorum. Bunu her defasında da yapıyorsunuz. Bu, doğru  değil. Bir torba kanun usulünüz, bir de böyle, yani yönetmelik çıkartır gibi kanun çıkartmanız hiçbir şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisinin kalitesine yakışmamaktadır. Hükûmetin dikkatine, Sayın Bakanın, sayın grup başkan vekillerinin dikkatine sunuyorum ve milletime sizi şikâyet ediyorum.

Değerli milletvekilleri, bakınız, bu kanun, üreticileri ilgilendiriyor, tüccarları ilgilendiriyor, komisyoncuları, perakendecileri, dış satımcı, dış alımcıları, belediyeleri, maliyeyi, nakliyecileri, ambarları, soğuk hava depolarını ve her şeyden önemlisi tüketicileri ilgilendiriyor. Bu kadar çok… Yani bir anlamda toplumun tamamını ilgilendiren bu konuda, bu usulle nasıl bir optimum nokta buluyorsunuz, ortak faydayı temin etmeyi umuyorsunuz, gerçekten bunu, burada ifade etmeniz lazım, yoksa bunun adı milleti aldatmak olur, milletin aklıyla alay etmek olur.

Bir diğer husus: Dün Sayın Bakanı dikkatlice dinledik, sorulara verdikleri cevapta. Ben Sayın Bakanın iyi niyetini sorgulamıyorum ama Sayın Bakan diyor ki: “Yeni bir sistem kuruyoruz.” Ben hemen soruyorum: Yeni kurduğunuz bu sistemde hangi hususu merkeze alıyorsunuz? Üreticiyi mi? Demin saydığım diğer faktörlerin hangisini merkeze alıyorsunuz? Üreticilere göre, üretime göre mi yeni bir sistem kuruyorsunuz, yoksa neye göre bir sistem kuruyorsunuz, bunu gerçekten anlatmanız lazım Sayın Bakan.

Bir sistem kuruluyorsa, bu sistemde önceliklerinizi belirlemeniz lazım. Burada önceliğiniz ne? Üretici mi, tüketici mi, yoksa aradaki diğer unsurlar mı? Bu nokta çok az…

Ayrıca, şu husustan da vazgeçmek lazım: Bu konuda bir müzakere yapıyoruz. Bu müzakereyi yaparken Sayın Komisyonun ve Sayın Bakanın meşgul edilmesini de hiç doğru bulmuyoruz arkadaşlar. Yani böyle yapacağınıza, o zaman kanunları bir yerde getiriniz, bir yerde onaylatınız ve ilgili yerlere tebliğ ediniz. Eğer müzakere yapacaksak, bu müzakereye katılımı seviyeli yapmak veya gerçekten samimiyetle yapmak gerekir. Burada bir şey konuşuyoruz, Bakan meşgul, Komisyon Başkanı meşgul, zaten sıralarda milleti 3 kişi dinliyor, perişan bir durum.

Şimdi, Sayın Bakan, tekrar soruyorum: Yani bu konuda kurduğunuz bu yeni sistemde, siz üreticiyi mi, üretimi mi destekliyorsunuz, merkeze alıyorsunuz? Kimi merkeze alıyorsunuz? Eğer üretimi ve üreticiyi merkeze alıyorsanız bu yaptığınız kanun yanlış, çünkü bu kanunla, bu kanunu uygulamak için kuracağınız kurumlar, şimdi, belediyelere, hal yönetimlerine büyük bir külfet yüklüyorsunuz.

Dün söylediğiniz söz: “Efendim, kendi kaynaklarıyla gerçekleştirecekler, gerekirse finansman desteği vereceğiz.” Nasıl yapacaksınız? Bugün hallerin içerisinde bulunduğu durum ortada. Ürün künyesi sistemi getiriyorsunuz. Bu ürün künyesini belirleyecek altyapıyı hallerin kurmasını beklerseniz mümkün değil.

Dolayısıyla, değerli milletvekilleri, bu kanun bence yeni bir kaosa sebep olacak, yeni bir kargaşaya sebep olacak. 552 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin uygulamalarını arar duruma geleceğiz. Üreticisiyle, tüketicisiyle ve tüm aradaki unsurlarla yeni bir sistem kuralım derken…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – …bir kaosa, toplumun bu kadar büyük kısmını ilgilendiren bir konuda yeni bir kaosa sebep olacaksınız. Bu doğru değil. Bu konuyu yeniden tezekkür edebilmek, yeniden gerçekten sorgulayabilmek için ben bu kanunun komisyona tekrar çekilerek yeniden görüşmeye alınmasını da teklif ediyorum bu anlamda. Çünkü, burada, bizim kendi milletvekillerimiz arasında bile, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu milletvekilleri arasında bile üretici bölgelerin, yani Akdeniz Bölgesi halleri veya illerin milletvekilleriyle diğer milletvekilleri arasında da bir anlaşmazlık oluşuyor. Çünkü, bu kanunla üretici haller bitiyor, üretici çok zor duruma, yani savunmasız, korumasız bir noktaya düşüyor. Ama, amaçlanan tüketici fiyatlarının azalması, üretici fiyatlarıyla tüketici fiyatları arasındaki makasın azalması amacını da gerçekleştirmeyeceği ortaya çıkıyor. Onun için, doğru bir şey yapabilmek için bunun üzerinde yeterince ve usulünce müzakere yapılmasını gerekli görüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum, ilkenizi bozmayın benim için. Ama, Sayın Bakanın ve Sayın AKP Grubu yöneticilerinin dikkatine bu hususları sunuyorum. Çünkü, gerçekten önemli bir kanun. Bu kanun, böyle, iktidar-muhalefet çekişmesi…

Mesela Sayın Bakanım, benim verdiğim önergedeki bu “arz ve talep derinliğine göre belirlenecek diğer mallar” konusunu düzenleyeceğinizi söylüyorsunuz. Önerge veriyoruz, bunu reddediyorsunuz. Nasıl müzakere bu? Ne zaman belirleyeceksiniz? Kanun çıkıyor. Ne zaman belirleyeceksiniz? Buradaki istifhamı nasıl kaldıracaksınız? “Arz ve talep derinliğine göre belirlenecek diğer mallar…” Ne demek bu? Hangi mallar? Bunun içerisinde uyuşturucu da var mı? Dolayısıyla, bunlar doğru değil. Kanun yapıyoruz, hukuk yapıyoruz ve yaptığımız bu hukuka dayalı bir uygulama olacak. Bu uygulamanın sonucunda toplumun büyük kısmı etkilenecek. Yanlış yapıyoruz.

Yanlış yapmaya hakkımızın olmadığını ifade ediyor, bu kanunun komisyona geri alınarak tekrar görüşülmesini takdirlerinize sunuyor, teşekkür ediyorum efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şandır.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Karar yeter sayısı istiyorum Başkanım.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

                               


Kapanma Saati: 15.25
ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 15.35

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 71’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

471 sıra sayılı Tasarı’nın 1’inci maddesi üzerinde verilen Mersin Milletvekili Sayın Mehmet Şandır ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir; karar yeter sayısı vardır.

Tasarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1/743 Esas Numaralı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 1 inci maddesinin 1 inci fıkrasında bulunan, “… ile arz ve talep derinliğine göre belirlenecek diğer malların” kısmının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

        Mehmet Ali Susam (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Anadol, kim konuşacak?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Diren…

BAŞKAN - Sayın Diren, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ORHAN ZİYA DİREN (Tokat) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, kısaca “Hal yasası” olarak görüştüğümüz tasarının 1’inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, Türkiye’miz, dört mevsimi yaşayabilen, bu nedenle de sebze ve meyve yetiştiriciliği açısından büyük potansiyele sahip bir ülkedir.

Tasarı, yıllardır gündemde olan ancak bir türlü yapılamayan malların üretim yerlerini, cinsini, miktarını, hangi üretici ve işletmeye ait olduğunun bilgilerini kapsayacak ürün künyesi uygulamasını, üretici, tüketici ve meslek mensuplarının menfaatlerinin korunmasını, hal ve semt pazarlarının fizikî altyapı ve çevre düzenlemelerinin iyileştirilmesini, programlı arz ve talep dengeleri gözlenerek üretici açısından kazançlı ve verimli, tüketici açısından ucuz, kaliteli ve güvenilir ürün sağlanmasını amaçlamıştır. Ancak tasarının mevcut hâliyle, bahsini yapmış olduğumuz iyileştirmeleri karşılamaktan çok uzak olduğu görülmektedir.

Sayın milletvekilleri, Türk tarımının en önemli sorunlarından biri örgütlenme sorunudur. Örgütlülük üretici açısından “güç kazanmak” demektir. Üretici örgütleri etkin olduğunda ve mevcut örgütlerin önündeki engeller kaldırıldığında birçok sorun kendiliğinden çözülecektir. Üreten köylünün örgütlü olmadığı, tarım işletme ve kooperatiflerinin devlet tarafından desteklenmediği bir yapı içerisinde başarılı olmaları mümkün değildir.

Tasarının içeriğinde maalesef üreticilere dönük hiçbir düzenleme yoktur. Haller “Üreticinin malı değerlensin, alıcı ile satıcı buluşturulsun, daha doğru fiyatlar oluşturulsun.” diye kurulmuş yerlerdir. Bugün piyasada hallerin devre dışı bırakıldığı, sadece bildirim yapılarak sebze ve meyvenin büyük marketlere satıldığı, pazar sayılarının azaltılarak nihai tüketicinin ucuz mala ulaşımının engellendiği tehlikeli bir sisteme doğru gidişat tasarının içerisinde açık bir şekilde görülmektedir.

Önergemizde de bahsettiğimiz gibi tasarı başlığının “Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı” olarak alt komisyon görüşmelerinde değiştirilmiş olması ile tasarının kapsamı açık şekilde sınırsız hâle getirilmiştir. Burada asıl amacın, et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, yumurta, kesme çiçek ve süs ürünlerinin yasa kapsamına alındığı alt komisyon görüşmelerinde defalarca belirtilmiştir. Ancak, sebze ve meyve ticaretine uygun düzenlenmiş olan yasa, kapsama dâhil edilen diğer gıda maddelerinin ticaret şekillerine ve kanallarına uygun olmadığı için bu sektörlerin yıkıma uğrayacağı kaçınılmazdır. Bu durum ayrıca zaten çok yüksek olan et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri ve yumurta fiyatlarını da daha da artıracak, tüketicinin zararına bir uygulama olacaktır. Bu nedenle “arz ve talep derinliği” ifadesi bu metinden mutlaka çıkartılmalıdır.

Yine tasarı metninde toptancı hal yeri olarak belirlenmiş hazineye ait taşınmazlar belediyelere ücretsiz olarak tahsis edilirken üretici örgütlerine de 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 63’üncü maddesinde yer alan harca esas değerinden verilebileceği belirtilmiştir. Bu yasanın özünde üretici örgütlerinin desteklenmesi gerekliliği varken böyle bir çelişkinin yasa metninden çıkarılması, belediyeye ücretsiz tahsis edilen hazineye ait yerlerin üretici örgütlerine de bedelsiz verilmesi şeklinde düzeltilmesi gereklidir.

Sayın milletvekilleri, rüsum ve komisyon ücretlerindeki düşüşün meyve ve sebze fiyatlarında düşüşe neden olacağı iddiaları da gerçeği yansıtmamaktadır. Fiyat düşüşü ancak arz-talep dengesi ve altyapı iyileştirmeleri ile mümkün olabilir.

Tasarıda “Hallerin temizlik, güvenlik, aydınlatma, bakım ve onarım ihtiyaçlarının karşılanması, kapasite artırımı, teknik donanım, laboratuvar, depolama, ambalajlama ve diğer ortak tesislerin kurulması için belediye hesabında biriken ve belediyeye gelir kaydedilen miktarın yüzde 10’unu kullanabilir.” denmiştir. Belli bir standarda getirmeye çalıştığımız hallerin yüzde 10’luk bir payla bu iyileştirmeleri yapabilmesi pek olası gözükmemektedir. Bu sebeple, miktar yüzde 10 yerine en az yüzde 20 olarak belirlenmelidir.

Tasarının ilgili maddesinde ortaya çıkabilecek uyuşmazlıklara çözüm bulmak amacıyla hal hakem heyeti oluşturulmuştur. Yasanın kapsamına kesme çiçek, et ve et ürünleri, süt ve süt ürünlerinin de dâhil edildiği dikkate alındığında, maddenin belirtilen heyete dâhil olan kurum ve oda temsilcilerinin teknik konularda ihtilaflarını çözemeyeceği görülmektedir. Bu nedenle, hal hakem heyetine girecek kişilerin teknik yeterlilikleri de açıkça belirtilmelidir. Hal yöneticisinin devlet memuru niteliklerinde olma esası belirlenmiş ve tahsil durumunun illerde üniversite, ilçelerde en az lise düzeyinde olması gerektiği tasarıda belirlenmiştir, ancak böyle önemli bir görevi ifa eden yöneticinin nitelikleri belirlenmemiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum. Tamamlayın lütfen.

ORHAN ZİYA DİREN (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Yöneticinin, mühendislik fakültelerinden ziraat veya gıda mühendisliği bölümü mezunu olması ve hukuk, iktisat veya işletme alanında yüksek lisans veya ikinci bir lisans mezunu olup Avrupa Birliği resmî dillerinden en az birini iyi derece biliyor olması şartlarını da taşıması gerekmektedir.

Sayın milletvekilleri, tasarıda toptancı hallerinin kuruluşuyla ilgili maddede “Koşullar yerine getirildiği taktirde gerçek ve tüzel kişiler ile belediye sınırları içindeki belediyeler büyükşehir belediyeleri sınırları içerisinde büyükşehir belediyeleri tarafından kurulur.” deniyor. Bu düzenlemede nüfusu 2 bini geçen ilçelerde belediyeye toptancı hali kurma yetkisi verilirken nüfusu milyonları aşan ve geniş bir coğrafyaya sahip büyükşehir belediyesi sınırları içindeki ilçelere toptancı hali kurabilme olanağı verilmemektedir. Bu tezatlığın ortadan kaldırılması büyükşehir belediyesinin onayı ile büyük ilçelere de toptancı hali kurabilme imkânı verilebilmelidir.

Tasarı, gıda güvenliği piyasasının kayıt altında olması ve kontrollü ticaret gibi çok iyi niyetle düzenlemeler getirmekle…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Diren.

ORHAN ZİYA DİREN (Devamla) – Hemen bitiriyorum. Teşekküre izin verirseniz…

BAŞKAN – Yani bakın, hep teşekkür için başka bir ikinci dakika dolduruluyor. Son kez size de bu bir dakikayı verip… Bir daha sakın kimse istemesin!

ORHAN ZİYA DİREN (Devamla) – Sağ olunuz efendim.

Özellikle üreticilerin örgütlenmesine yönelik herhangi bir çalışmanın tasarıda olmaması büyük bir eksikliktir. Örgütlü üretici yapımız güçlendirilmeli, kayıt dışılık en azından kabul edilebilir bir seviyeye çekilmeli, standartlaşma ve markalaşma yönünden üreticimiz desteklenmelidir.

Yaş sebze ve meyve üretiminde Çin, Amerika ve Hindistan’dan sonra 4’üncü sırada yer alan ülkemizde böyle bir sektörle ilgili düzenlemenin nokta sorunlara çözüm getirmesi gerekliliğine olan inancımızla, bahsini yaptığımız iyileştirmelerin yasada olması için gerekli değişikliklerin görüşmeler sırasında yapılacağını umuyor, önergemize destek vermeniz dileğiyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Diren.

Ama tekrar söylüyorum, bundan sonraki konuşmacılar selamlama için ek bir  dakika lütfen istemesin.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci madde üzerinde üç önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi  Başkanlığına

Görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısının 2 inci maddesinin (1) inci fıkrasının (ğ) bendinde yer alan “diğer malları” ibaresinin “et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, su ve su ürünleri, bal ve yumurta gibi diğer gıda maddeleri ile kesme çiçek ve süs bitkilerini,” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                           

                  Ayşe Nur Bahçekapılı                Nurettin Canikli                           Veysi Kaynak

                             İstanbul                                  Giresun                                Kahramanmaraş

                         İbrahim Yiğit                           İhsan Koca                        Durdu Mehmet Kastal

                             İstanbul                                  Malatya                                     Osmaniye

Türkiye Büyük Millet Meclisi  Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 2 maddesinin k) Pazarcı tanımında yer alan “Mallar” ifadesi yerine geçmek üzere “Yaş sebze ve meyveler” ifadesinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.

                          

                     K. Erdal Sipahi                           Oktay Vural                     Cemaleddin Uslu

                               İzmir                                       İzmir                                    Edirne

                           Alim Işık                             Ahmet Orhan                     Nevzat Korkmaz

                            Kütahya                                   Manisa                                  Isparta

                                            M. Akif Paksoy                          Rıdvan Yalçın        

                                            Kahramanmaraş                                  Ordu

BAŞKAN – Şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup, işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın 2. Maddesi (k) bendinde “perakende olarak satan” ibaresinden sonra gelmek üzere “esnaf ve sanatkar siciline kayıtlı” ibaresinin getirilmesini;

2. Maddesi (ş) bendinden sonra

‘t) Denetim elemanları: Gıda bilimi konusunda lisans seviyesinde eğitim almış Veteriner Hekim, ziraat, gıda mühendisi unvanını sahip denetim elemanı ile gıda bilimi konusunda ön lisans seviyesinde eğitim almış gıda ve meyve sebze teknikleri unvanına sahip yardımcı denetim elemanını’ bendinin ilave edilmesini arz ve teklif ederim.

                           

                      Orhan Ziya Diren                    Ahmet Küçük          Mehmet Ali Susam

                               Tokat                                 Çanakkale                                  İzmir

                                            Ensar Öğüt                                 R. Kerim Özkan

                                              Ardahan                                          Burdur

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Kim konuşacak Sayın Anadol? Gerekçeyi mi okutayım, konuşacak mısınız?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Ramazan Kerim Özkan konuşacak.

BAŞKAN – Buyurun.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

(k) bendinde yapılmasını istediğimiz değişiklik gerekçesi, pazara çıkan esnafın kayıt altına alınması amacını taşımaktadır. Yasanın amacı kayıt dışılığın önlenmesi olduğuna göre, esnaf sicil kaydı aranması, aynı zamanda vergi mükellefiyeti sağlaması açısından gereklidir. Bu anlamda oda kaydı aranması kayıtlı ekonomik yapıyı güçlendirecektir.

Yine (t) bendinin eklenmesiyle de, pazar yeri gibi halkın yoğun alışveriş yaptığı yerlerde veteriner hekim, ziraat mühendisi ve gıda mühendislerinden oluşan bir denetim ekibi kurulması Avrupa Birliği müktesebatına uygun olacaktır. Bundan dolayı önergemizin desteklenmesini bekliyorum.

Değerli milletvekilleri, bakın, üreticimiz yurt genelinde hâlâ tam örgütlü değildir. Yine aynı şekilde, tüketicilerimiz de yurt genelinde hâlâ tam örgüte kavuşamamıştır. Bundan dolayı ne gerçek üretici ne de gerçek tüketici, ürünleri olması gereken fiyatlarda değerlendirememektedir. Üretici hâlâ “Eli hamur, karnı aç” bir şekilde üretimini sürdürmektedir.

Komisyon oranlarındaki yüzde 2’lik düşüşler hiçbir etki yaratmayacaktır çünkü bu malların, yani domatesin, biberin, fasulyenin, patlıcanın, elmanın, portakalın, muzun, değişik otların üretiminden tüketiciye varıncaya kadar fiyatlarında yüzde 100, yüzde 400 düzeyinde bir artış şekillenmektedir.

Bu yasayla haller özelleştirilmektedir. Bunlara kim hâkim olacaktır? Şüphesiz, çoğu yabancı olan hipermarketler zincirlerine hitap etmiş oluyoruz bu yasayla, yani sermayeyi tekrar ödüllendirmiş oluyoruz. Bugüne kadar halleri belediyelerimiz iyi kötü idare ediyordu. Şimdi ise “Serbest rekabeti yaratıyoruz.” etiketi altında özelleştirme gerçekleştiriyoruz.

Yasa gerçekleştirildiğinde, hallerde komisyonculuk yapanlar da bir süre sonra hipermarketlerin elemanı düzeyine gelecektir, köylülerimiz bu durumda mağdur olacaklardır.

Kooperatiflerimizi güçlendiremediğimiz için -ancak mevcut Hükûmetimiz de kooperatiflere, tarım satış kooperatiflerine destek olmayı yasa ile engellemiştir- bu durumda vatandaş nasıl hallerde yüzde 20’lik paydan yararlanacaktır?

Yasa, üreticilere destek oluyormuş gibi bir görüntü göstermektedir ancak burada da en önemli şey, özelleştirmenin yapılmış olmasıdır.

Kaybeden köylüdür, çiftçimizdir, tüketicidir ve hatta komisyoncudur. Kazanan ise yabancı ve hipermarket zincirleri olacaktır. “Eller iyisi, evler ağısı” konumunda bir durum sergiliyoruz. Kendi üreticimize kötüyüz ama hipermarketler zincirine… Çünkü yabancı sermaye -hipermarketler anlamında- Türkiye’ye hâkim olmuştur, onlara gayet iyiyiz. Bu vatandaş, bu domatesi, biberi, elmayı nasıl üretiyor, kaç kere buduyor, kaç kere su veriyor, naylon seralarda ömrünü nasıl tüketiyor; kış günlerinde o kömürü, yakıtı, ısınmayı nasıl sağlıyor bunları hiç düşündüğümüz yok. Bunların Ziraat Bankasına borçları var mıdır yok mudur, onları düşünmüyoruz. Onlar bugünlerde bizlerden bir iyileştirme bekliyor, yaş meyve-sebze üreticileri.

KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van) – Destek bekliyor.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Evet o desteğin verilmesi gerekiyor.

Ziraat Bankasını bir türlü çiftçinin, üreticinin bankası hâline getiremediniz değerli arkadaşlarım. Ziraat Bankası şu anda kâr eden bir kurum konumunda olması gerekir ama üreticinin de kâr etmesi gerekiyor. 4,5 katrilyon kâr etmiş, çok güzel. Bu kimden alındı? Türk köylüsünden, Türk çiftçisinden. Bunun, bu kârın az olması çiftçinin lehine bir gelişmedir. Ama bunu bir türlü başaramadınız. Halk Bankasını esnafın bankası hâline getiremediniz, Ziraat Bankasını da üreticinin ve çiftçinin bankası hâline getiremediniz. Bunu sizlerden rica ediyoruz. Şu anda Türk köylüsü, Türk çiftçisi, yaş meyve-sebze üreticisi Ziraat Bankası borçlarından dolayı icra kapılarındadır, araçları yediemin depolarındadır. Bunlar bizlerden, Hükûmet yetkililerinden iki yıl faizsiz bir erteleme beklemektedir. “Hükûmetimiz güçlü.” diyorsunuz, “Ekonomi iyiye gidiyor.” diyorsunuz, “Kriz bizi etkilemedi.” diyorsunuz, “Krizi fırsata dönüştürelim.” diyorsunuz, o zaman bu krizi fırsata dönüştürmek için bu çiftçilerin bu isteklerini yerine getirmek zorundasınız. Çünkü üretim, üretim, üretim, üretim… Biz pazarlama yapacağız değerli arkadaşlarım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yüzde 5’lik bir ihracatımız var. Yüzde 25-30’u tarlalarda çürüyor. Ne yazık! Yüzde 5 ihracat yakışıyor mu böyle büyük bir ülkeye? Aldıklarımız… Yurt dışından hâlâ yaş meyve-sebze almaya devam ediyorsunuz; İran’dan karpuz alıyorsunuz, elma alıyorsunuz, yurt dışından muz geliyor. Bunlar yaş meyve-sebze üreticisine bir kurşundur. Bunların olmaması gerekiyor. Ceviz geliyor yurt dışından, değerli arkadaşlarım, badem geliyor; bademin anavatanı Türkiye. Bunları bir türlü engelleyemediniz. Bu ticareti yapmak zorundasınız. Yani Isparta’nın, Antalya’nın, Burdur’un, Çivril’in elması varken, İtalya elması manavlarda olması beni üzdüğü kadar sizleri de üzmelidir diyor, yüce Meclisi tekrar saygıyla selamlıyorum. Önergemizin kabulünü rica ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Çok teşekkür ederim Sayın Özkan.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

                                                               

Kapanma Saati: 15.53
DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.05

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 71’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

471 sıra sayılı Tasarı’nın 2’nci maddesi üzerinde verilen, Burdur Milletvekili Sayın Ramazan Kerim Özkan ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

                                                       

Kapanma Saati: 16.06
BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.17

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 71’inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

471 sıra sayılı Tasarı’nın 2’nci maddesi üzerinde verilen Burdur Milletvekili Sayın Ramazan Kerim Özkan ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

Tasarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon burada.

Hükûmet burada.

Diğer önergeyi okutuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 2 maddesinin  k) Pazarcı tanımında yer alan “Mallar” ifadesi yerine geçmek üzere “Yaş sebze ve meyveler” ifadesinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.

                                             Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Korkmaz. (MHP sıralarından alkışlar)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Önergemizle ilgili konuşmak üzere söz almış bulunuyorum.

Bugün burada milyonlarca üreticimizi, esnafımızı ve yine 73 milyon tüketiciyi ilgilendiren gerçekten çok önemli bir hususu tartışıyoruz. Küreselleşmiş, büyükçe bir köy hâline gelmiş, iletişimin sınır tanımadığı günümüz dünyasında ticaret ve pazarlamanın önemi artmış, âdeta üretim faaliyetlerinin önüne geçmiştir. Artık, Hollandalı Karadeniz fındığını, Fransız Ege’nin çekirdeksiz üzümünü, Romanyalı Isparta’nın elma ve kirazını sorar hâle gelmiştir.

Ürünün tarladan başlayıp tüketicinin sofrasına uzanan yolculuğunda sebze ve meyve halleri özel bir önem arz etmektedir. Türkiye’de halciliğin sorunları vardır, konuşmacılar da belirtti, bu sorunlar çözülemeyen sorunlar değil ancak üreticinin, esnafın sorunlarının sizin önceliğiniz olması lazım. Kısaca, onların dertleriyle dertlenmeniz gerekmektedir. Her bir açılan hipermarketin, alışveriş merkezinin yüzlerce esnafın ocağına incir ağacı dikmesine seyirci kalır, tanzim edici kanun tasarısını fincancı katırlarını ürkütmeme adına bir türlü Meclise getirmez iseniz, üstelik açılışlarında yaptığınız konuşmalarda “Bakkalların, esnafın devri kapandı.” der iseniz elbette bu sorunlar çözülmez. Sonra ne olur? Sonra çiftçiler, esnaflar aç kalır, üretemez. Onlar üretemezse ülke aç kalır. AKP için bu tedbirlerin o kadar da önemi yok çünkü kafalarında millî ekonomiyi çoktan bitirmişler, “Sermayenin milliyeti olmaz.” diye de ahkâm kesiyorlar. Dünya üzerindeki tüm siyasi kavgaların temelinde ülkelerin ekonomik menfaatlerinin yattığını unutuyorlar. Belki, unutmuyorlar da dışarıda yabancılara verilen sözler akıllarına gelmiyor, basiretlerini bağlıyor. Millî olan ne varsa, hangi firma ayakta kalmışsa onlar birer birer tarih olurken piyasadaki boşlukları yabancılar ve onlarla iş ortaklığına soyunmuş doğuştan şanslı AKP yöneticilerinin mahdumları, yeğenleri dolduruyor. Türkiye’de olan biten budur. 2 milyon çiftçi borçlanmış, üretememiş, geçinememiş ve âdeta kahredercesine çiftini çubuğunu terk etmiştir. Onlar yoksullaşıp açlığa mahkûm edilirken akraba, hısım, cümle takım tarikatlardan zenginler yaratılmıştır.

2009 yılı Aralık ayı itibarıyla Isparta’da banka borç takibine düşmüş borç miktarı 50 trilyon liradır. Bunlar uydurulan rakamlar değil, BDDK verileridir. Ne kadar pembe tablolar çizerseniz çizin çiftçimiz, esnafımız açtır Sayın Başbakan.

Sayın Hükûmet, Sayın Tarım Bakanı; insanlarımız geçinemiyor, borçlarını ödeyemiyor. Türkçe söylüyoruz: Etrafınızdaki yağcı, yağdanlık çemberinden kurtulup köylere gidin, insanlarımızla konuşun; tehdit etmeden, müşfik, munisçe; size methiyeler düzüp “Her şey ne kadar da iyi!” diyen yandaş gazetelerdeki kalemşorları elinizin tersiyle itin, artık her şeyi göze almış protestoculara bir kulak verin; bunların önemli bir kısmı size oy vermişti, şimdi burunlarından soluyorlar, öfkeyle sandıktaki hesap gününü bekliyorlar.

Bunları dile getirdiğimizde 2002’ye dönüyorsunuz, Hükûmetin üçte 1’ini oluşturan Milliyetçi Hareket Partisine iftira atıyorsunuz. Size verilen çuval çuval oylar, 57’nci Hükûmete iftira atmak için miydi? Milletin 1’inci döneminizde 370, 2’nci döneminizde 340 milletvekilliği verdiği bir parti olarak kendinizi bir koalisyonun üçte 1’ini teşkil etmiş ve koalisyon protokolüne bağlı kalarak hizmet etmek zorunda kalmış bir parti ile kıyaslamaktan yüzünüz kızarmıyor mu?

MUSTAFA CUMUR (Trabzon) – Yahu, Anayasa’nın 47’nci maddesine bak bakalım.

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Ailenizin, bütün ülkenizi çözümden çözülmeye doğru götürürken oyunun son perdesini oynadığınızın farkında mısınız?

Değerli milletvekilleri, Hal Kanunu’nu toptan değiştirmek yerine, 552 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin aksayan yönlerinin düzeltilmesini talep etmektedir hal esnafı ve onların kurduğu birlikler. Nedir bu talepler? Toptancı hallerinin kurulması yetkisinin Bakanlıkta, hal içinde tahsis, kiralama ve satış yetkilerinin belediyede kalmasını istiyorlar. Ayrıca, hal dışındaki satışların kayıt dışılığı artıracağından endişe ediyorlar. Hayat pahalılığının günah keçisi olarak ilan ettiğiniz hal komisyoncularının aldığı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Sağ ol Başkanım.

…yüzde 8 komisyon yerine, yabancıların ellerinde olan hipermarketlerin yüzde 100, hatta yüzde 200’e varan aşırı kârlarının engellenmesini istiyorlar. Yine, eğer kiralama getirilecek ise ihale süresi sonunda tarafların günün şartlarına göre sözleşmelerini yenileyebilmelerini istiyorlar. Bu talepler, makul taleplerdir. Eğer bu tasarı bu hâliyle yasalaşırsa bunlar ne olacak? Gecekondu hallerinin sayısı artacaktır; hale giren ürün miktarının azalmasına, bu da hallerin zamanla kapanmasına sebep olacaktır; kayıt dışılık artacaktır, yeri belirsiz, ticari geçmişi belirsiz aracıların artmasına sebep olunacaktır. Bu gerekçelerle tasarı kamu yararına değildir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, tasarıya, ancak bu eksiklikler giderildikten sonra Meclise getirildiğinde destek vereceğimizi söylüyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısının 2 inci maddesinin (1) inci fıkrasının (ğ) bendinde yer alan “diğer malları” ibaresinin “et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, su ve su ürünleri, bal ve yumurta gibi diğer gıda maddeleri ile kesme çiçek ve süs bitkilerini,” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                       Ayşe Nur Bahçekapılı (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılıyoruz.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Madde metni ile Kanun Tasarısının diğer maddelerinde geçen diğer mallar ibaresine açıklık getirilmesine yönelik düzenleme yapılmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü madde üzerinde üç önerge vardır; önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 3. maddesinin 1. fıkrasının son cümlesi içerisinde yer alan "Belediye'nin" kelimesinin çıkarılarak yerine "Bakanlığın" yazılmasını ve 2. fıkranın madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                           

                         Oktay Vural                       Cemaleddin Uslu                           K. Erdal Sipahi

                               İzmir                                    Edirne                                           İzmir

                         Ahmet Orhan                           Alim Işık                                M. Akif Paksoy

                              Manisa                                 Kütahya                                 Kahramanmaraş

Rıdvan Yalçın

Ordu

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 471 Sıra Sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin 1. fıkrasında yer alan "... belediye sınırları içinde belediyeler, Büyükşehir Belediye sınırları içinde Büyükşehir Belediyeleri tarafından kurulur" ifadesinden sonra gelmek üzere "Ancak Büyükşehir belediye sınırları içinde nüfusu 100.000'i geçen belediyeler, Büyükşehir Belediyesinin onayı ile toptancı hali kurabilir" ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

Tasarının 3 üncü maddesinin 3 üncü fıkrasında yer alan "... ile arz ve talep derinliğine göre belirlenecek diğer malların" ifadesinin yasa metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

                              

                      Ayla Akat Ata                       Nuri Yaman                               Hamit Geylani

                         Batman                                     Muş                                            Hakkâri

                                        Sevahir Bayındır                            Pervin Buldan

                                                Şırnak                                            Iğdır

BAŞKAN – Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1/743 Esas Numaralı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin 1 inci fıkrasında bulunan, "(...) belediye sınırları içinde belediyeler, Büyükşehir belediye sınırları içinde Büyükşehir belediyeleri tarafından kurulur", ibaresinden sonra gelmek üzere, "Ancak Büyükşehir belediye sınırları içinde nüfusu 100.000'i geçen belediyeler, Büyükşehir Belediyesinin onayı ile toptancı hali kurabilir" ibaresinin eklenmesini;

Tasarısının 3 üncü maddesinin (3) fıkrasında bulunan "(...) arz ve talep derinliğinin bulunması” kısmının madde metninden çıkarılmasını;

Tasarısı'nın 3. Maddesi 6. Fıkrasının "İmar Planında toptancı hal yeri olarak belirlenmiş alanda bulunan mülkiyet Hazineye ait taşınmazlar toptancı hali kurulmak üzere belediyelere ve üretici örgütlerine bedelsiz olarak, diğer gerçek ve tüzel kişilere ise rayiç bedeli üzerinden doğrudan satış yoluyla devredilir. Bu şekilde devredilen yerlerin, amacı dışında kullanılması, hukuken geçerli bir mazeret olmaksızın belirlenen sürede tesisin inşaatına başlanmamış olması, inşaatı tamamlanmamış olması veya inşaatı tamamlanmasına rağmen faaliyete geçmemiş olması hâllerinde geri alınacağına yönelik tapu kütüğüne şerh konur ve bu şartların gerçekleşmemesi durumunda taşınmazlar geri alınır." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                           

                         Yaşar Ağyüz                    R. Kerim Özkan           Mehmet Ali Susam

                            Gaziantep                              Burdur                                  İzmir

                        Ahmet Küçük                       Ensar Öğüt                          Necla Arat

                           Çanakkale                             Ardahan                              İstanbul

Onur Öymen

Bursa

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yaşar Ağyüz konuşacak.

BAŞKAN – Sayın Ağyüz, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 471 sıra sayılı yasanın 3’üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, yine Meclisimiz bir temel yasayla karşı karşıya ve yönetmelik çıkarır gibi bir yasa çıkarma uygulamasıyla yine karşı karşıyayız. Gerekçe: 552 sayılı Yasa’nın günümüz ihtiyaçlarına cevap vermemesi. Bunun için yeni düzenlemeler gerekiyor. Bu düzenlemeler içerisinde, belediyelere verilen yetkiler var, özel ve tüzel kişilere hal kurma konusunda verilen yetkiler var. Tabii, belediyelerde, sadece büyükşehirlerde, büyükşehirle sınırlandırmak bu yasanın içerisinde en büyük adaletsiz maddelerden bir tanesi. Siz, 2 bin nüfuslu belediyelere bu yetkiyi vereceksiniz; özel, tüzel kişilere hal kurma yetkisi vereceksiniz ama metropol ilçe belediyelerine bu yetkiyi vermeyeceksiniz. Bunun değişmesi gereken bir madde olduğunu kabul ettiğimiz için bu önergemizi verdik.

Ayrıca da bu madde içerisinde en büyük özellik, kent arsalarını ranta dönüştürmek için haller de kapsam içerisine alınıyor. Herkesin dikkatle bu yasayı incelediği zaman da görmesi gereken olay, belediyelere, kent içinde kalmış, rant etmiş olan arsaları kent dışına halleri çıkararak değerlendirme yetkisini yasal olarak veriyorsunuz. Yap-işlet-devret yetkisini veriyorsunuz, halleri bir başka yere taşıma yetkisini veriyorsunuz ve o arsaların -ki bugüne kadar yapılan uygulamalar böyledir- kent rantına dönüşmesi için bir yetkilendirme yapıyorsunuz. İşin özü, üretici, haldeki komisyoncu, kabzımal arkadaşlarımız, tüketici, vesaire olduğu kadar, belediyelere rant elde etme kokusu veren bir yasadır. O nedenle, bu maddenin değişmesi gerekmektedir.

Tabii, bugüne kadar, hangi yasal müeyyideyle hallerden alınan gelirleri belediyeler haller için kullandı? Aynen Hükûmetiniz gibi; Hükûmetiniz de 99’da çıkan deprem vergisini -bugüne kadar özellikle iletişim vergisi devam ediyor ve halkımızı canından bezdirmiş, yüzde 25 oranında, dünyada sayılı en yüksek vergisi olan ülkeyiz- özel iletişim vergisini bugüne kadar ettiriyorsunuz ve bunun, depremi önleyici, koruyucu veya afet sonrası tedbirler için kullanıldığı meçhul. 27 katrilyon, 28 katrilyon para nerede? Bütçe açığını kapatmak için kullanılmış, faiz ödemeleri için kullanılmış ama bu paralar amacına uygun kullanılmadığı için, siz şimdi diyorsunuz ki “Belediyeler hallerden gelen gelirleri amacına uygun kullanmıyor, kullanılır hâle getireceğiz.” Önce siz kullanılır hâle getirin. İktidar önce bu kurallara uyacak ki belediyeler de bu kurallara uysun. Dolayısıyla, siz iktidar olarak sekiz yıldır, doğal afetler konusunda bir şey yapmadığınız gibi, doğal afetleri önlemek, tedbirini almak, koruyucu tedbirleri almak amacıyla, planlama yapmak amacıyla vatandaşımızdan topladığınız vergileri de amacı dışında kullandığınız için suçlusunuz. Bu parayı ya vatandaşa iade edeceksiniz ya amacı doğrultusunda kullanacaksınız.

Bu vesileyle, Elâzığ depreminde hayatını kaybedenlere rahmet diliyorum, Elâzığ halkına geçmiş olsun diyorum. Bir daha bu felaketlerle karşılaşmamak dilekle olmuyor. Sekiz yıldır, bakın, Kadir Topbaş, Büyükşehir Belediye Başkanı, “Ah vah!” ediyor. “Bir deprem ucumuzda, 50 bin konut yıkılır.” diyor. Şikâyet etmekle olur mu? Büyükşehir Belediye Başkanı iktidar partisinden değil mi?

Siz, ama, uygarlığı rezidansları dikmekte görüyorsunuz; siz uygarlığı yeşil alanları katletmekte görüyorsunuz; siz uygarlığı ulaşımı sorun hâline getirmekte görüyorsunuz, altyapıyı sorun hâline getirmekte görüyorsunuz ve ondan sonra felaket geldiği zaman da diyorsunuz ki: “Kerpicin faturası ağır oldu.” Bir Başbakan söylüyor bunu!

Ayamama Deresi taşıyor, “Ayamama Deresi intikam aldı.” diyorsunuz. Deprem oluyor, “Kerpicin intikamı ağır oldu.” diyorsunuz. Kerpiçte yaşamayı reva gören iktidar neden bugüne kadar kerpiçli yaşamdan kurtarmak için bir çaba göstermedi? Neden sadece İstanbul dükalarını görüyorsunuz; Şişli’yi, Mecidiyeköy’ü, Etiler’i görüyorsunuz; Ankara’nın Çankaya’sını görüyorsunuz? Kentimiz, ülkemiz bu değil. Ülkemizin gerçekleriyle yüzleşin. Zaten yüzleşemediğiniz için, seçimden seçime oylarını almak amacıyla yüzleştiğiniz için bu gerçekleri görmüyorsunuz ve ülkemizin sorunları da gittikçe artıyor, gittikçe kabarıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Bu yasayla hal sorununu çözeceksiniz ama üreticinin Hükûmet tarafından desteklenmesi gereken formasyonlarını niye sağlamıyorsunuz? Övünüyoruz, Ziraat Bankası kârını katlamış, Halkbank katlamış, Vakıfbank katlamış. Esnaf niye kan ağlıyor?

Sayın Bakan, AVM’lerden bakkalları kurtaracaktınız. Bakkallarla beraber altmış tane esnaf AVM’lerin baskısı altında. Yazık, günah değil mi? Bakkallar kapanıyor. 2-2,5 milyon esnaf bu. Bunların yarasına merhem olmamız gerekirken biz ana sorunları ihmal ediyoruz ve ana sorunları görmezlikten gelerek, kurumlar arası kavgayı kışkırtarak, kurumlarla kavgayı -iktidar- başlatarak maalesef ana sorunları görmezlikten geliyoruz.

Umarım bu tür felaketler bir daha yaşanmaz, bu felaketler iktidara ders olur. Ama doğal felaketler kadar, Türkiye'nin başına gelen en büyük felaket, sekiz yıldır iş başında bulunan AKP İktidarıdır. AKP İktidarından kurtuluş, Türkiye'nin kurtuluşu olacaktır.

Hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ağyüz.

III.- Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – İşari oylamaya geçmeden önce yoklama talebi vardır.

Sayın Anadol, Sayın Aslanoğlu, Sayın Özbolat, Sayın Seçer, Sayın Keleş, Sayın Karaibrahim, Sayın Köse, Sayın Emek, Sayın Çöllü, Sayın Güner, Sayın Tüzün, Sayın Ağyüz, Sayın Arat, Sayın Küçük, Sayın Paçarız, Sayın Ünlütepe, Sayın Ersin, Sayın Barış, Sayın Akıncı, Sayın Kesici.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum, Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/743) (S. Sayısı: 471) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir. 

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 471 Sıra Sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin 1. fıkrasında yer alan "... belediye sınırları içinde belediyeler, Büyükşehir Belediye sınırları içinde Büyükşehir Belediyeleri tarafından kurulur" ifadesinden sonra gelmek üzere "Ancak Büyükşehir belediye sınırları içinde nüfusu 100.000'i geçen belediyeler, Büyükşehir Belediyesinin onayı ile toptancı hali kurabilir" ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

Tasarının 3 üncü maddesinin 3 üncü fıkrasında yer alan "... ile arz ve talep derinliğine göre belirlenecek diğer malların" ifadesinin yasa metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

                        Ayla Akat Ata (Batman) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Buldan.

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce, Elâzığ Karakoçan ve Kovancılar bölgesinde gerçekleşen depremde yaşamını kaybeden yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyor, olaydan zarar gören bütün yurttaşlarımıza da geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Ayrıca, dünya kadınlarının bu yıl 100’üncü yılı kutlanan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyor, kadın cinsinin özgürleşmesini demokratikleşme sürecinin temel bir hedefi olarak algıladığımızı, başta siyasi alan olmak üzere, yaşamın tüm alanlarında mücadelemizi bu temelde yürüteceğimizi bildirmek isterim. Bu düşüncemle tüm kadın yurttaşlarımızı sevgiyle ve saygıyla selamlarım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önemli bir tasarıyı görüşmekteyiz. Zira, sebze ve meyve ticareti 40 milyon tondan daha fazla olan üretim miktarı ile 40 milyar Türk lirası tutarındaki işlem hacmiyle temel yaşamsal boyutta ve ekonomik alanda oldukça önemli bir potansiyeli ihtiva etmektedir.

Tasarı, üreticileri, aracı, komisyoncuları, üretici birliklerini, ürünü pazarlayan tüccarları, tüketici konumunda bulunan halkın tamamını ilgilendirmektedir. Bu pazarda pay sahibi olan tüm kesimlerin zarar görmemesi bizim için önemli bir noktadır. Fakat en önemlisi ise bu konuya yaşamsal bağlılığı bulunan tüketicinin lehine olacak düzenlemelerin yapılmasıdır.

Meyve ve sebze ticareti, bir türlü çözüme kavuşturulmayan birçok mühim sorunları içerisinde barındıran bir sektördür. Üretici zarar etmekten yakınırken, tüketici yüksek fiyatlardan dolayı ihtiyaçlarını yeterli düzeyde karşılayamamaktadır. Diğer taraftan, kayıt dışılık muazzam bir düzeydedir ve bu kanun tasarısının esas amacının da bu kanun dışılığı önlemek olduğu bildirilmektedir. Ancak ne var ki yasal düzenlemeler yeterince detaylandırılmamış, sebze ve meyve hallerine düzenlemeler getirilirken, bu sektörün kamu denetiminin dışına çıkarılması gibi bir durumun söz konusu olması işleri daha da içinden çıkılmaz bir hâle getirmektedir.

Tasarı ile sebze-meyve pazarı sermaye şirketlerinin denetimine terk edilmektedir. Sektörün serbest piyasanın acımasız koşullarına terk edilmesi durumunda bunun yükünü üreticilerin ve tüketicilerin taşıyacağı aşikârdır, bu durum da bizim açımızdan kabul edilemezdir. Nitekim geniş bir meyve-sebze üretim potansiyeline sahip olan Türkiye’de, hâlihazırda üretilen ürünlerin büyük ve önemli bir kısmı heba olurken tüketici yüksek fiyatlarla bu ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmaktadır. Semt pazarları akşam saatlerinde toplanırken pazarın çürükleri içinden rızkını çıkarmaya çalışan yurttaşlarımızın durumuna hepimiz sürekli tanık oluyoruz. Yine, çöplerden ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan çok büyük bir nüfusumuz var. Halkımızın büyük bir kısmı sağlıklı beslenme olanaklarından yoksundur. Bu nedenle, yasal düzenlemeler yapılırken kamu yararı güdülmeli ve öncelikli olarak büyük sermaye gruplarının değil halkın menfaatleri gözetilmelidir. Dolayısıyla meyve ve sebze fiyatlandırılması satıcının kararına bırakılmayacak kadar önemli bir konudur.

Sonuç olarak şunu ifade etmek isterim: Bizce de sebze ve meyve ticaretinde yasal düzenlemeler yapılması gerekmektedir. Bu açıdan yasayı önemsiyoruz ve yasa içerisinde olumlu bulduğumuz noktalar da bulunmaktadır fakat mevcut eksiklikler ve özelleştirmeye olanak sağlayan maddeler dolayısıyla bu yasayı onaylamadığımızı ifade etmek istiyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Buldan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 3. maddesinin 1. fıkrasının son cümlesi içerisinde yer alan "Belediye'nin" kelimesinin çıkarılarak yerine "Bakanlığın" yazılmasını ve 2. fıkranın madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

        Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Şandır…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Ahmet Orhan konuşacak.

BAŞKAN – Sayın Orhan, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

AHMET ORHAN (Manisa) – Sayın  Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin başında öncelikle bugün kara toprağın bağrına bıraktığımız, vatan savunmasında şehadet şerbeti içmiş olan 2 evladımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına ve aziz Türk milletine sabırlar diliyorum.

Ayrıca, geçtiğimiz gün yaşadığımız Elâzığ’daki elim olayda hayatını kaybeden vatandaşlarımıza yine rahmet ve geride kalanlara ve aziz Türk milletine sabırlar temenni ediyor, Allah’ın bizi böyle afetlerle bir daha karşı karşıya getirmemesini diliyorum.

Değerli milletvekilleri, vermiş olduğumuz değişiklik önergesiyle hiçbir sınırlama olmadan, büyükşehir belediyelerine bağlı belediyeler hariç tutularak tüm belediyelere verilmiş olan hal kurma yetkisinin ilgili bakanlıkça kullanılması temin edilmek suretiyle doğacak haksızlık ve karışıklığın önüne geçilmesi amaçlanmıştır.

Hal Kanunu üzerindeki genel değerlendirmelere geçmeden önce, konunun en önemli tarafı olan Türk çiftçisi ve bu sektörde çalışan kişi ve kuruluşların AKP iktidara geldiğinden beri kan kaybetmekte olduğunu ve bitirilmek istendiğini ifade etmek isterim. AKP Hükûmeti, düşük ürün fiyatı politikasıyla Türk çiftçisini mağdur etmiştir. Görünen odur ki bu tutumla Türk çiftçisini de sonunda bitirecektir ancak buna rağmen milletimizin mensuplarının düşük fiyatla tüketmesi temin edilememektedir.

Geçtiğimiz 2009 yılındaki market fiyatları göz önüne alındığında, tüketiciler çiftçilerin eline geçen bedelin yaklaşık 5 katına domates, 4,5 katına elma ve patlıcan, 4 katına biber satın almak durumunda kalmışlardır. Netice olarak, çiftçiler ürettiklerinden elde ettikleri gelirle geçinemezken tüketiciler, yani işçi, memur, emekli başta olmak üzere, halkımız pahalıya tüketmek, hatta çoğu kez tüketememek durumunda kalmıştır. Bu sorunun aşılabilmesi için üretici ve tüketicilerin geniş bir zeminde örgütlenmesinden sebze ve meyvelerin tüketiciye ulaştırılmasına kadar tüm zincirde yer alanların gereken itinayı göstermesine ihtiyaç vardır.

İktidarın her vesileyle “demokrasi, haklar ve modernleşme” adı altında referans verdikleri AB raporlarına göre, Türkiye'nin köylüsünü, çiftçisini en az destekleyen ülkeler arasında olduğu görülmektedir. Bu konudaki bir rapora göre, çiftçiye sağlanan her türlü desteğin, yetiştirilen tarım ürününün fiyatına oranının yurdumuzda çoğu kez yüzde 5’lerin bile altında olduğu bilinmektedir. Bu oran, Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Örgütüne dâhil ülkelerde yüzde 32, AB ülkelerinde yüzde 35, Japonya, Norveç, İsviçre gibi ülkelerde ise yüzde 60 seviyelerindedir.

Girdi desteklerinin, gelişmiş ülkeler dâhil hemen her ülkede verildiği akıldan çıkarılmamalıdır. Başka sektörlere sağlanan avantajlar Türk çiftçisinden kıskanılmaktadır. Bu tutumunuza çiftçilerin karşılık vermeyeceğini zannediyorsanız, sandıkta cevabını alacağınızı biliniz.

Girdi desteklerine küçük bir örnek verirsek her şeyin daha iyi anlaşılacağını ümit ediyorum. Fransa’da tarımda kullanılan mazota yüzde 40 destek verilmektedir.

Ülkemizde gıda güvenliğinin en önemli ayağı olan tarım alanında sorunlar büyüktür ve hâlâ çözümlenememiştir. Üretici birlikleri yeterli etkinlik ve güçte değildir. Tarım satış kooperatifleri ise tamamen tasfiye sürecine girmiştir. Sektörde çok fazla sayıda olan küçük işletmelerin üretim ve pazarlama kooperatifleri şeklinde örgütlenmelerine ihtiyaç vardır. Ürün işleme sektöründe de ARGE çalışmalarına önem verilmeli ve daha fazla kaynak aktarılmalıdır. Alternatif uç ürünler oluşturulmalıdır.

Ülkemizde açıklanan mazot ve gübre destekleri diğer tüm destekler gibi yetersizdir. Meyvede dekar başına verilen 7,5 lira, kullanılması gereken gübrenin KDV’si bile değildir.

Ülkemizde aşırı oranda yükselen maliyetlerle rakiplerin düşük girdi fiyatları ve büyük desteklerle düşen dünya fiyatları karşısında Türk çiftçisinin ve Türk ürünlerinin rekabeti mümkün değildir.

Bugün Türk çiftçisi, tüm ekonomik kuralları hiçe sayarcasına, ar belasına, inadına üretmeye devam etmektedir ancak neredeyse tüm bankalara olan borçları nedeniyle de pes etmek üzeredir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir başka husus da sebze ve meyve üreticilerinin tarımsal desteklerin verilmesinde daima ikinci planda kalmalarıdır. Hâlbuki, ülkemizin tarımsal üretim yapısı sebze ve meyve üretiminin öncelikli olarak desteklenmesini gerektirmektedir…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

AHMET ORHAN (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

…çünkü bu ürünler yüksek katma değerli ürünlerdir.

Sonuç olarak, bu tür kanunlar ele alınmadan, üreticilerin sorunlarında geliştirilecek çözümler ve yapılacak düzenlemelerin, hem Türk ekonomisine hem Türk çiftçisine hem de bu sektörde kazanç sağlamak durumunda olan kesimlere ve enflasyonun düşmesine daha fazla katkısı olacağı aşikârdır.

Zaman geçirilmeden ülkemiz için hayati önem taşıyan tarım sektörü yeterli oranda desteklenmeli, primler ve doğrudan gelir desteği artırılarak zamanında ödenmelidir.

Çiftçimizin, köylümüzün özellikle tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarının yapılandırılması temin edilmeli, enerji borçları silinmelidir. Bundan böyle mazot, gübre, enerji ve zirai ilaç girdi fiyatlarının düşürülmesi acilen sağlanmalıdır.

Çiftçilerimizin sorunlarının çözümlenmesi hâlinde bu tür düzenlemelerden beklenenden daha fazlasının temin edileceği görülecektir.

Kanunun çiftçilerimize, ürünlerin tüketiciye kadar ulaşmasında yer alan tüm sektör mensuplarına, satın alıcı olarak bedel ödemek durumunda olan halkımıza hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Orhan.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Karar yeter sayısı...

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 16.52
ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 16.59

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 71’inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

471 sıra sayılı Tasarı’nın 3’üncü maddesi üzerinde verilen Manisa Milletvekili Ahmet Orhan ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Tasarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

4’üncü madde üzerinde 4 adet önerge vardır; önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısının 4 üncü maddesinin (5) inci fıkrasında geçen “perakende” ibaresinden sonra gelmek üzere “ya da toptancı halinde toptan” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                           

                Ayşe Nur Bahçekapılı                    Nurettin Canikli                       Veysi Kaynak

                             İstanbul                                    Giresun                            Kahramanmaraş

                  Durdu Mehmet Kastal                    İbrahim Yiğit                            İhsan Koca

                           Osmaniye                                  İstanbul                                   Malatya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 4. maddesinin 7. fıkrasında yer alan “… malların satışı engellenemez.” ibaresinin “… malların perakende satışı engellenemez.” şeklinde düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.

                           

                          Oktay Vural                               Alim Işık                             Ahmet Orhan

                               İzmir                                     Kütahya                                   Manisa

                      Cemaleddin Uslu                       K. Erdal Sipahi                        Rıdvan Yalçın

                              Edirne                                       İzmir                                       Ordu

                                              M. Akif Paksoy                              Erkan Akçay

                                              Kahramanmaraş                                   Manisa

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım, önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1/743 Esas Numaralı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 4 üncü maddesinin (9) uncu fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                           

                       Durdu Özbolat                          Ahmet Küçük                       R. Kerim Özkan

                       Kahramanmaraş                           Çanakkale                                 Burdur

                                             Mehmet Ali Susam                    Mustafa Özyürek

                                                        İzmir                                       İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 471 Sıra Sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 4 üncü maddesinin 9 uncu fıkrasının madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

                           

                        Ayla Akat Ata                           Nuri Yaman                          Hamit Geylani

                             Batman                                       Muş                                     Hakkâri

                          Akın Birdal                           Osman Özçelik                        Pervin Buldan

                           Diyarbakır                                    Siirt                                        Iğdır

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge sahipleri adına Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Durdu Özbolat.

Buyurun efendim.

DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın 4’üncü maddesi için vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün burada sebze ve meyve halleriyle ilgili düzenlemeleri ele alıyoruz. Bu yasayla sebze ve meyve ticaretiyle arz talep derinliği bulunan diğer malların ticareti yeniden düzenleniyor.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de sebze ve meyve ticaretindeki kayıt dışılık oranı yüzde 70 civarındadır. Burada devletin uğradığı vergi kaybı da 5 milyar doları buluyor. Sebze ve meyvenin üreticiden tüketiciye ulaşması sürecindeki fiyat hareketliliği ise yüzde 100 ile yüzde 300 arasında değişiyor. Bütün bu veriler dikkate alındığında ülkemizde yaş meyve ve sebze ticaretinin düzenlenmesi tabii ki bir zorunluluktur. Ama bir ülke düşünün, o ülkenin son sekiz yılında 4 kez Hal Yasası değişsin.

Değerli arkadaşlarım, doğru yasa nasıl hazırlanır biliyor musunuz? Yasayla getirilmek istenen düzenlemelerle ilgili olarak önce işin tarafları belirlenir, sonra tarafların beklentileri belirlenir, tarafların görüşleri alınır, düzenlemeler böylece vicdanları rahatlatır ve ortak paydalarda buluşulur.

Şimdiye kadar yaptığınız düzenlemelerle bu işin üstesinden gelemediğiniz açık çünkü bu işin tarafları yapacağınız düzenlemelerden memnun değil. Üreticimiz de tüccarımız da yapmak istediğiniz düzenlemelere karşı; üreticiler bu yasayla hallerin özelleştirilerek sebze ve meyve fiyatlarının hipermarketlerin insafına bırakılacağını savunuyorlar; tüccar da yeni durumun kayıt dışını azaltacağını değil, daha da artıracağını düşünüyor. Tüketici de fiyatların hipermarketlerin insafına terk edileceğini, bu nedenle yakın vadede fiyatların artacağını düşünüyor. Yani değerli arkadaşlarım, bir kanun hazırlıyorsunuz, taraflardan hiçbiri ikna edilmiş değil hipermarket zincirleri hariç. Onlar durumlarından memnun çünkü bu yasayla çoğu yabancı olan hipermarket zincirleri sebze ve meyve hallerine hâkim oluyor.

Bu yasanın kabul edilmesinden sonra en çok mağdur olacak kesimlerden biri de sebze meyve komisyoncuları olacaktır. Zira, bir müddet sonra bu kişiler hipermarketlerin elemanı durumuna düşeceklerdir. Bu yasa, görünüşte üreticiyi koruma gibi bir düşünce ile çıksa da bir özelleştirme yasasıdır. Kaybedenlerden biri de Türk köylüsüdür. Şimdi, bu toplumun politikacıları, aydınları, çiftçi kuruluşları, meslek odaları ve birlikleri yeni bir sınavla karşı karşıyadır.

Yasanın 4’üncü maddesi, birçok ürün için toptancı haline bildirim yapmak şartı ile hal dışında da satış yapılabilmesi hakkını getiriyor. Peki, bu uygulama zaten yüzde 70’ler düzeyinde olan kayıt dışını artırmaz mı?

Değerli milletvekilleri, bu düzenlemeleri getirirken etkin bir denetim mekanizması kurmak da gerekmiyor mu? Bu işin tarafları bu kanunla kayıt dışı ticaretin yüzde 90’lara varacağını iddia ediyorlar, isterseniz bir de onlara sorun. Getirdiğiniz düzenlemenin sıkıntılı noktaları saymakla bitmiyor. Her zaman olduğu gibi yine dersinize iyi çalışmamışsınız. İşte size eksi puan getirecek sıkıntılardan biri de bu kanunla hipermarketlerin büyükşehir belediyelerine yüzde 2 vergi ödeyerek üreticiden ürün alabilmeleri. Komisyoncular buna tepkili, kendi vergi giderlerinin yüzde 15 olduğunu belirtiyorlar, bu durumun haksız bir rekabete yol açacağını savunuyorlar. Böylesi bir tabloda küçük üretici ve komisyoncunun bu kişilere karşı fiyat belirleme şansları sıfır olacak.

Değerli milletvekilleri, Türkiye genelinde 35 bin adet sebze ve meyve komisyoncusunun olduğu söyleniyor. Bunların her birinin yanında en az 5 işçi çalışıyorsa bu alanda 175 bin kişinin istihdamı söz konusu. Bunların ailelerini de sayının içerisine katarsanız mağdur ettiğiniz insan sayısı 1 milyonu bulacak. Yabancı ortaklı büyük hipermarketler zincirlerini memnun edelim derken birsürü insanı mağdur edeceksiniz. Bana öyle geliyor ki Kızılay yakın gelecekte sebze ve meyve komisyoncuları ile onların yanında çalışan insanları misafir edecek bu kez.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizim bu kürsüde dile getirdiğimiz düşünceler, bu düzenlemelerden mağdur olacak kesimlerin düşünceleridir. Bunlardan birisi de TESK’in düşünceleri. TESK, bu düzenlemeyle esnafın piyasa dışına çıkarılmak istendiğini, fiyatların da büyük mağazalar tarafından belirleneceğini savunuyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özbolat, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun efendim.

DURDU ÖZBOLAT (Devamla) – Esnaf piyasa dışına atılınca rekabet de ortadan kalkacaktır.

İktidara geldiğinizden bu yana yaptığınız düzenlemelerle tarımı çökerttiniz. Tarımı çökertmenin faturası 2,5 milyon insanın tarımdan koparak işsizler ordusuna katılması oldu. Şimdi bu sayı, öyle anlaşılıyor ki, 3,5 milyona çıkacak. İşsizlerden birilerinin de sizlerin yakınları olabileceğini unutmayın. Tarım bu ekonominin yükü değil ülkemizin gücüdür. Verimli, rekabet gücü yüksek, doğaya saygılı ve insan odaklı yeni bir tarım düzeni oluşturmamız gerekiyor. Çevre dostu tarım temel alınmalıdır. Tarımda üretim planlaması yapılmalıdır. Bilgi ve teknolojiyle donatılmış bir  tarım yapısı kurulmalıdır. Tarım ve sanayinin eş güdüm ve iş birliği içinde çalışması sağlanmalıdır. Bunlar CHP Programı’nda tarımla ilgili düşüncelerden bazılarıdır. Benim sizlere önerim, bu konularda hazırlık yaparken açın biraz da bizim programa bakın.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Özbolat, teşekkür ediyorum.

Sayın Ata, siz mi konuşacaksınız, kim konuşacak?

AYLA AKAT ATA (Batman) – Akın Bey konuşacak.

BAŞKAN – Akın Birdal, buyurun efendim. (BDP sıralarından alkışlar)

AKIN BİRDAL (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Tasarı’nın 5’inci maddesindeki değişikliğe ilişkin söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Yaklaşık iki gündür bu tasarı üzerinde görüşülüyor ama işin, gerçekten, demokrasi boyutu ve haklar ve özgürlükler boyutu pek dillendirilmiyor.

Şimdi, bu yasa tasarısı hazırlanırken -doğrusu ben merak ediyorum- bu konuda, örneğin sivil toplum örgütlerinin görüşü alınmış mıdır? Çünkü demokrasi, insan haklarına dayalı, hukukun üstünlüğünü temel alan, örgütlü, sivil bir toplum rejimidir ve herkesi ilgilendirir. O nedenle, bu tür tasarılar getirilirken, ki ben anımsarım, 1974-77 yıllarında, hatta 80 yılına değin Türkiye Mühendis Mimar Odaları Birliğine her gün Meclisten muhalif milletvekilleri gelirdi, bazen iktidar partisinden milletvekilleri gelirdi ve Mühendis Mimar Odaları Birliğinin raporlarına, önerilerine, görüşlerine başvururlardı ama şimdi ne iktidar ne de muhalefet bu örgütlü sivil yapıları görmezlikten geliyorlar ve “ben yaptım olur” anlayışı ne yazık ki hâkim oldu.

Zaten, hangi örgütler açısından sorulursa -örgüt de bırakılmadı ya- örneğin, 1980 askerî darbesine değin, gerçekten, üreticilerin ekonomik, demokratik bir örgütü vardı, Köy-Koop. 1163 sayılı… Tarımsal amaçlı kooperatiflerin merkez birliğiydi ve üreticiler bu sürece doğrudan dâhil olmuşlardır, ürettikleri üzerinde söz ve karar sahibi ve yönetim hakkı edinmişlerdir. Şimdi gerçekten bu sürece dâhil edilen üretici örgütleri var mı? Söz sahibi mi, karar sahibi mi ya da bu işin planlamasını yaparken yönetim hakkını edinebilmekte mi? Hayır. Örneğin, 1980 askerî darbesi öncesi sıkça söylenen bir söz vardı “Tarım ürünleri ve gıda ürünlerinde kendi kendine yeten yedi ülkeden biriyiz” diye. Şimdi ne oldu da son otuz yılda tarım ürünlerinin büyük bir yüzdesini ve gıda ürünlerini dışarıdan almak durumunda kaldık, bunun sorgulanması gerekmez mi? Çünkü, demokrasilerde, üreticinin, işçinin kıymeti vardır. Demokrasilerde, bakkalın, manavın ve kısacası demokrasilerde insanın kıymeti vardır.

Örneğin, Sayın Başbakan geçtiğimiz günlerde “Bakkal dükkânı olayı bitti. Ne yapacaklar? Belki marketler, belki süpermarketler hâlinde bunu aşmanın gayreti içinde olacaklar.” dedi. Nerede dedi? Büyük bir hipermarketin açılışında dedi. İşte, mesele, tercihimizin neden yana olup olmadığının belirlenmesidir. Gerçekten, üreticiden yana mıyız, emekçilerden yana mıyız, çalışanlardan yana mıyız yoksa hipermarketlerden, süpermarketlerden ve onun arkasındaki uluslararası tekellerden yana mıyız? Bu bile siyasi iktidarın ekonomik, politik tercihlerini açığa koyması bakımından önemlidir.

Şimdi, kuşkusuz bugün hukuk dışı yapıların sorgulanıyor olması, yüzleşilecek olması umut verici gelecek açısından, demokrasi açısından ama peki, 1980 askerî darbesiyle var olan halkın örgütlerini kesintiye uğratan, dağıtan ve yöneticilerini zindanlara atan 12 Eylül darbecileri neden sorgulanmıyor, yargılanmıyor? Gerçekten, eğer bugün 12 Eylül askerî darbesi, halkın örgütlerine, emek örgütlerine, sendikalarına, kooperatiflerine el koyan, gasbeden ve onları cezaevine tıkan darbecilerle yargılanmış, yüzleşilmiş olsaydı, bugün de söz konusu olan birçok darbe planları konusunda herhâlde cesaret edemeyeceklerdi.

Şimdi, değerli milletvekilleri, işin bir de, tabii, haklar boyutu var. İnsan hakları ne kadar evrenselse o kadar da bütünseldir, yani birinin yerine diğerinin tercih edilmezliği ilkesi esastır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Birdal, buyurun efendim.

AKIN BİRDAL (Devamla) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Örneğin, bugün, gerçekten, önemli bir haftaya giriyoruz. Coğrafyamızdaki birçok halk “nevroz”unu kutlayacak. Şimdi, örneğin, “nevroz”u kutlamak özellikle bizim bölge halkı açısından, Kürt halkı açısından, demokratik, barışçıl bu toplantıyı kendi gelenekleriyle, görenekleriyle, kültürüyle kutlamak bir haktır ve bunun dikkate alınmasını ister. Ve şu anda gözaltına alınan birinin gerçekten işkence görmemesi, insanlığa karşı olan o suçun orada işlenmemesi onun için çok önemli ya da bugün bana ailesi gelen Taylan Çintay, Gaziantep Cezaevinde, kendisinin, bir hafta sonra -3 kez ameliyat oldu, kanser- ameliyat olacak, örneğin gerçekten Hipokrat yemini yapmış olan sağlık emekçilerine güvenip güvenmeme konusunda bir sorunu var çünkü kendisini terörist ilan ederek bugüne değin ilgilenmedikleri, bakmadıkları söz konusu. Şimdi, bu nedenle…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Birdal, tamamlayınız lütfen efendim. 

AKIN BİRDAL (Devamla) – Peki, tamamlıyorum Sayın Başkan.

5’inci maddede de üreticilerin ve örgütlerinin bu yasa tasarısının dışında bırakılmasına ilişkin bir madde değişikliği var, orada görüşlerimi tamamlayacağım.

Teşekkür ediyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Birdal.

Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum.

Buyurun:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 4. maddesinin 7. fıkrasında yer alan “… malların satışı engellenemez.” ibaresinin “… malların perakende satışı engellenemez.” şeklinde düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.

Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Akçay, siz mi konuşacaksınız?

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Evet.

BAŞKAN – Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 471 sıra sayılı Tasarı’nın 4’üncü maddesinde verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde yıllık yaklaşık 43 milyon ton sebze ve meyve üretilmektedir. Üretilen ürünün yüzde 5’i ihraç edilmekte, yüzde 25’i ise maalesef zayi olmaktadır. İç pazara sürülen yaş sebze ve meyvenin yaklaşık yüzde 30’u toptancı hallerinde işlem görmektedir. Avrupa Birliği ülkelerinde toptancı hallerinde “kayıt dışı” diye bir tabir yer almamasına rağmen ülkemizdeki yaş sebze ve meyvenin yüzde 70’i kayıt dışı satılmaktadır. Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında 552 sayılı Kanun Hükmünde Kararname bu sektörün sorunları karşısında yetersiz kalmaktadır. Üretici bölgelerinin köy ve beldelerde bulunması ve üretici hallerinin yetki sınırlarının belediye ve mücavir alanlarıyla kısıtlı olması, üretici bölge hallerinin fonksiyonlarını yerine getirememesi sonucunu doğurmuştur.

Üretici, mahsul ticaretini hal dışında gerçekleştirdiği için ticari güvenlikten mahrum kalmakta, mahsulünün parasını almakta zorlanmaktadır ve üretici sık sık dolandırılmaktadır. Ayrıca, tarladan alınan malın gittiği yerde, toptancı haline girdi çıktı oranının düşük olması da kayıt dışı ekonomiyi ayrıca beslemektedir.

Mevcut mevzuatta olduğu gibi, bu tasarıyla hal kurma izni belediyelerin yetkisine bırakılmaktadır. Bazı hallerde toptancı hal sayısı ve tüketici piyasasının büyüklüğü, ulaşım ve coğrafi konumlar dikkate alınmadan ve çoğunlukla çok yakın mesafelere hal kurulduğu görülmektedir. Sanayi ve Ticaret Bakanlığının kayıtlarına göre Türkiye’de 195 adet toptancı hali bulunmaktadır, tüm Avrupa Birliği ülkelerinde ise 76 adet toptancı hali bulunmaktadır. Bu ülkelerdeki hallerin her türlü alt yapıları tamamlanmıştır. Ülkemizdeki haller için bunları söyleyebilmek mümkün değildir.

Ülkemiz iklim itibarıyla sebze ve meyve üretimine son derece elverişlidir. Küçük ölçekli arazilerde yapılan ve çok çeşitli olan ürünlerin pazarlanabilmesi için hallere büyük ihtiyaç duyulmaktadır. Ülkemizde üreticiler sayıca çok olup küçük arazilerde üretim yapmaktadır. Kapalı alanda üretim yapan işletmeler yaklaşık 2-3 dekar, açık alanlarda ise ortalama işletme büyüklüğü 50-60 dekar civarındadır. Avrupa Birliği ülkelerinde üreticiler çok büyük arazilerde üretim yapmakta ve ürettiklerini toptan olarak satabilmektedirler. Üretici birlikleri büyük ölçüde organize olmuştur.

Sebze ve meyve üreticilerinin rekabet gücü ürünlerin özelliğinden ve üretim planlamasının yapılmamasından dolayı zayıftır. Daha vahim olanı ise sebze ve meyve üreticileri hal komisyoncularının kredi ve desteğiyle üretim yapabilmektedir. Hallere mal getirenler de hal esnafı tarafından her türlü destek verilen üreticilerdir.

Bu tasarının amaçlarından birisi de -güya- işlenmemiş gıda fiyatlarındaki yüksek fiyat artışlarını engellemektir. 552 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de hal komisyoncularının yüzde 8 komisyon ile hizmet vermesi öngörülmektedir. Bu tasarıyla “Komisyoncuların satış bedeli üzerinden alacakları komisyon oranı, yüzde sekizi aşmamak üzere taraflarca serbestçe tespit edilir. Bakanlık bu oranı yarıya kadar indirmeye yetkilidir.” denilmektedir. Hal komisyoncularının kârlarından yapılacak birkaç puanlık indirimde hassasiyet gösteren AKP Hükûmeti, yaş sebze ve meyvede kâr oranları yüzde 500’lere varan perakende zincir mağazalardaki fiyat belirlenmesine yönelik marketler kanunu konusunda ise hiç acele etmemektedir. Marketler yasasının Meclisten çıkarılmasını isteyen vatandaşlarımıza “Alışveriş merkezlerinin altında tekerlek mi var ki şehir dışına çıkaralım.” diyen Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanına buradan sormak istiyorum: Demek ki bu düzenlemeleri yapınca büyük marketlerin altında tekerlek var ki bunları hal dışına çıkarıyorsunuz.

Bu tasarıyla, tahsis şeklinde işletilen toptancı hallerindeki dükkânların kiralama yoluyla işletilmesinin de önü açılmaktadır. Süresi dolan dükkânlar, Devlet İhale Kanunu hükümlerine göre, en yüksek bedeli verene kiralanacaktır. Toptancı hal komisyoncularının en az 200-300 müstahsil ile birlikteliği bulunmaktadır. Her müstahsile komisyoncular tarafından faizsiz finans ve girdi desteği sağlanmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Akçay, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurunuz efendim.

ERKAN AKÇAY (Devamla) – Bu destek yıl içerisinde mal teslimatı ile bir diğer yıla aktarılarak sürdürülmektedir. Komisyoncular tarafından, üreticide olduğu gibi satış yapan müşterilerle de veresiye satışlarla süreklilik sağlanmaktadır. Komisyoncuların kiralamış olduğu iş yeri süreli olarak verildiğinde, bu sürenin bitmesine en az üç dört yıl kala komisyoncu vermekte olduğu finans desteğini keserek, vadeli satışlardan doğan alacaklarını tahsille uğraşacak ve bundan sonra da destek vermeyecektir. Çünkü kira sözleşmesinin sona ermesinden sonra iş yeri sahibinin dükkânı tekrar alıp alamayacağı ihale sonucuna göre belirlenecektir. Gerek üreticiler gerekse müşteriler bir süre sonra kapanacağını bile bile bir komisyoncu ile ticari işlem yapmayacaklardır.

Değerli milletvekilleri, süremiz burada sona erdiği için diğer hususlara temas edemiyoruz. Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Akçay.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Karar yeter sayısı, Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunup karar yeter sayısını arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

                                                               

Kapanma Saati: 17.24

YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.33

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 71’inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

471 sıra sayılı Tasarı’nın 4’üncü maddesi üzerinde verilen Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Arkadaşlar, oturalım lütfen, saymamıza müsaade edin.

Saygıdeğer milletvekilleri, kâtip üyeler arasında ihtilaf vardır, elektronik cihazla oylama yapacağım.

Oylama için üç dakika süre veriyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısının 4 üncü maddesinin (5) inci fıkrasında geçen “perakende” ibaresinden sonra gelmek üzere “ya da toptancı halinde toptan” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                        Ayşe Nur Bahçekapılı (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN –Hükûmet?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Piyasaya konu malların pazarlanmasında önemli kanallardan biri olan toptancılık sektörünün gelişmesi ve üreticilere mallarını toptancılar üzerinden pazarlayabilme olanağının sunulması ve depolama, ambalajlama ve taşıma gibi konularda üreticilere nazaran daha iyi organize olan toptancıların piyasadaki faaliyetlerinin etkinleştirilmesini teminen toptancılar tarafından üreticilerden toptan olarak alınan malların toptancı hallerde yine toptan olarak satılabilmelerine yönelik düzenleme yapılmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde 4’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

5’inci madde üzerinde dört önerge vardır. Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısının 5 inci maddesinin (7) nci fıkrasındaki "satış" ibaresinden sonra gelmek üzere "bedeli ile satın alınan malların alış" ibaresinin, 11 inci fıkrasındaki "içeren" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve Bakanlık ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca belirlenecek teknik özelliklere sahip" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                           

                  Ayşe Nur Bahçekapılı                  Nurettin Canikli                 Durdu Mehmet Kastal

                             İstanbul                                    Giresun                                 Osmaniye

                        Veysi Kaynak                          İbrahim Yiğit                            İhsan Koca

                       Kahramanmaraş                             İstanbul                                   Malatya

 


Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 5. maddesinin 14. fıkrasının son cümlesinde "…görüşleri alınarak" ibaresinden sonra gelmek üzere "6 ay içinde" ibaresinin yazılmasını aynı fıkrada geçen “ilgili bakanlıkların” ibaresinin “Tarım ve Köyişleri Bakanlığının” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                           

                          Oktay Vural                               Alim Işık                             Ahmet Orhan

                               İzmir                                     Kütahya                                   Manisa

                      Cemaleddin Uslu                         Erdal Sipahi                         M. Akif Paksoy

                              Edirne                                       İzmir                              Kahramanmaraş

                                          Mustafa Kalaycı                            Rıdvan Yalçın

                                                  Konya                                           Ordu

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı'nın 5. Maddesi 6. Fıkrasının; "satış tarihinden itibaren on beş iş günü içinde üreticiye veya üretici örgütüne" ifadesinin yerine, "satış tarihinden itibaren 10 işgünü içinde mal sahibine" ifadesinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

                           

                        Nesrin Baytok                     Mehmet Ali Susam                  Mustafa Özyürek

                              Ankara                                      İzmir                                     İstanbul

                        Ahmet Küçük                   Ferit Mevlüt Aslanoğlu                R. Kerim Özkan

                           Çanakkale                                  Malatya                                   Burdur

                                                                       Zekeriya Akıncı

                                                                              Ankara

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 471 Sıra Sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 5 inci maddesinin 10 uncu fıkrasında yer alan “Üreticiler ve üretici örgütleri hariç” ifadesinin yasa metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

                           

                        Ayla Akat Ata                           Nuri Yaman                          Hamit Geylani

                             Batman                                       Muş                                     Hakkâri

                          Akın Birdal              Osman Özçelik     Hasip Kaplan             Pervin Buldan

                           Diyarbakır                     Siirt                    Şırnak                           Iğdır

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Birdal, buyurun efendim. (BDP sıralarından alkışlar)

AKIN BİRDAL (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 5’inci maddesindeki “Üreticiler ve üretici örgütleri hariç” deyimine karşı itirazımızı belirtmek için söz almış bulunuyorum. Saygıyla selamlarım.

Şimdi, neden üreticiler ve üretici örgütleri? Şimdi, üreticiler adına bir karar alacağız ve üreticiler ve üretici örgütleri yok. Zaten şimdi üretici örgütleri açısından, Türkiye Ziraat Odaları Birliği var ve tarım meslek okulları kapatıldıktan sonra Türkiye Ziraatçılar Derneği -ki onun tabanını oluşturan okullar kapatıldı- Türkiye Ziraatçılar Derneğinin sağ olan üyeleri -onlar da tarım konusunda zaman zaman görüşlerini söylüyorlar- Köy-Koop’un ne hâle geldiğini 12 Eylül darbesiyle, az önce sizlere sunmaya çalıştım ve Ziraat Mühendisleri Odası var. O da herhâlde muhalif olmuş olmaktan ötürü onun da görüşlerine başvurma gereği duyulmamaktadır.

Şimdi, böyle bir demokrasi anlayışı olur mu? Halka rağmen halk için yönetim. Şimdi, üreticiler adına burada yasa çıkaracağız, onların örgütleri adına bir şeyler söyleyeceğiz ve onların bu konuda ne düşündüğünü sormuyoruz.

Değerli arkadaşlar, örneğin, 1980 darbesine değin, 1163 sayılı bir Yasa’yla, tarımsal amaçlı, tek tip ve çok amaçlı bir kooperatif modeli vardı: Üretim kooperatifleri ya da diğer adıyla, demokratik halk kooperatifçiliği. Bakın, bu kooperatiflerin işlevi nasıldı: Örneğin, bu kooperatiflerin kurulduğu yerde bütün üretim girdileri kooperatifler aracılığıyla sağlanıyordu ortaklara: Tohumu, yemi, gübresi, ilacı, traktörü ve hatta yedek parçaları.

Ortak makine parkları öngörülüyordu. Yani herkesin evinin önünde bir traktör değil, her köyde bir makine parkı, o köyün gereksinmelerini karşılayacak bir makine parkı ve sonra, kredilerin sağlanması için de bir kooperatifler bankası. Ne oluyordu? Aracısız, tefecisiz, üretim girdilerini ortaklar, kooperatifçiler, üreticiler sağlıyorlardı. Sonra ne oluyordu? Gerçekten en bilimsel, verimliliğe dair bilgi birikimiyle de -eğitimiyle çünkü yapılıyordu onlar- üretim yapılıyor. Bire üç alınırken bire beş alınmaya başlandı ve sonunda ürünlerin doğrudan tüketim kooperatifleriyle birlikte üretim-tüketim zinciri oluşturmasıyla halk kooperatifleri kurulmuştu. Ama elbette ki küçük üreticilerin, yoksulların çıkarlarını gözettiği için o da egemen güçlerin kadrine uğradı ve onlar da komünist olarak yargılandı.

Köy-Koop’ta gerçekten, ulusal, demokratik cephe… Sayın Anadol anımsar ya da gerçekten ortaklaşa çalışma yapan insanlar bunu bilirler. Biz de tarihimizin bu belleğini unutturmamak durumundayız. Eğer bir şey yapacaksak üretici adına, halk adına, emek adına, ezilenler adına, tarihi ve belleği unutturmamak gerekiyor.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Nedim Tarhan’ı söyle.

AKIN BİRDAL (Devamla) – Nedim Tarhan’ı, elbette, şimdi, bakın, anacağım. Adana Milletvekili Nedim Tarhan Köy-Koop Genel Başkanımızdı. Köy-Koop yöneticisi ve Barış Derneği yöneticisi olmaktan ötürü arkadaşımız yargılandı, mahkûm oldu ve zindanlara terk edildi ve sonra da tabii genç yaşta yüreği yetmedi ve aramızdan ayrıldı ve onu da şimdi saygıyla anıyorum.

Yani, bir, tarihe de vefa olması gerekir. Kemal Türkler’i anmadan işçi sınıfı mücadelesini anamayız. Nedim Tarhan’ı anmadan bir üretici davasını ve gerçekten üreticinin hak ve özgürlüklerini, çıkarlarını gözetmekten söz edemeyiz çünkü onları anmak demek, demokrasi bilincini unutmamak demektir, unutturmamak demektir, üreticileri unutmamak ve unutturmamak demektir. Bu da zaten unutmaya karşı bizi buraya gönderdi halkımız. O nedenle unutmamak dileğiyle gerçekten… Örneğin şimdi üretici hallerinde bu işin hamallığını yapanlar da yine yoksullar ve büyük bir yüzdesi de Kürtlerdir. İsterseniz Zaro Ağa’yı da anayım. Yüz yirmi bir yaşında ölen Zaro Ağa, gerçekten o halde bir hamaldı ve Zaro Ağa bizim tarihimize geçmiştir. Şimdi halleri konuşurken Zaro Ağa’yı da unutmamak gerektiğini düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Birdal, konuşmanızı tamamlayınız.

AKIN BİRDAL (Devamla) – Ve doğrusu, işte demokrasi örgütlü bir toplumdur, sivil bir toplumdur. Üreticilerin ve onların örgütlerinin söz, karar ve önerilerini de dikkate alırsak, burada murat edilen ne ise, demokrasi, insan hakları, özgürlük, barış yolunda daha doğru kararlar almış oluruz.

Bu umutla hepinizi saygıyla…

İBRAHİM YİĞİT (İstanbul) – Akın Özdemir’i de unutma.

AKIN BİRDAL (Devamla) – Elbette. Akın Özdemir’i nasıl unuturuz. Akın Özdemir de ziraat fakültesi talebe cemiyetinin ve tarımcıların ve Köy-Koop’un önderlerinden. Akın’ı da faşistler katletti 1978 yılında ve -Sayın Başkanım izin verirse- Akın’ın bir tarihî anekdotuyla bitireyim: Her 10 Ocakta tarımsal öğrenimin yıl dönümü kutlanır ve İsmet Paşa da gelirdi çünkü fakültemizin kuruluşunda büyük emeği geçmişti ve yine İsmet Paşa’nın katıldığı bir toplantıda Akın Özdemir talebe cemiyet başkanı olarak şunu söylemişti: “Toprağı aç, insanı aç, hayvanı aç bir ülkede tarımsal öğrenim yıl dönümü kutlanamaz, olsa olsa sorgulanır ve özür dilenir.” demişti.

Hepsini saygıyla anıyorum.

Saygılar sunarım. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Birdal.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı'nın 5. Maddesi 6. Fıkrasının; "satış tarihinden itibaren on beş iş günü içinde üreticiye veya üretici örgütüne" ifadesinin yerine, "satış tarihinden itibaren 10 işgünü içinde mal sahibine" ifadesinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

Nesrin Baytok (Ankara) ve arkadaşları


BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılamıyoruz efendim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Zekeriya Akıncı…

BAŞKAN – Sayın Akıncı, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Partimizin ve grubumuzun da desteklediği ve önemli düzenlemeler getireceği inancında olduğu yasayla ilgili olarak da ben düzenleme sonrası da ortaya çıkacak konularla ilgili kimi sıkıntıları dile getirmek istiyorum. Bir kez daha hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hepiniz biliyorsunuz değerli arkadaşlarım, bu toptancı haller, her gün binlerce üretici ve satıcılar ile alıcıların buluştuğu borsalar olup oldukça hareketli ve anında kararların alınması gereken yerler. Oysa belediye hal yönetimleri de doğal olarak belediye yönetimi içerisinde daire başkanı, genel sekreter yardımcısı, genel sekreter ve belediye başkanı olmak üzere alınacak her kararı bu yolla bir silsile içerisinde götürmektedir. Oysa toptancı haller, yapısı itibarıyla daha pratik yetkili sistem içerisinde olmalıdır diye düşünüyoruz ve bu hiyerarşik tıkanıklığın aşılabilmesi için de bir çare aranması gerektiği inancındayız.

Aynı zamanda bu haller yirmi dört saat esasına göre çalışmak durumundadır. Denetim noktalarında da yirmi dört saat görev yapılması zorunludur. Hâlbuki hallerdeki personel kadroları günlük sekiz saatlik mesai de uygulamalarına rağmen bu yetersiz kalmaktadır. Özellikle denetim konusuyla ilgili olarak haller arası iletişim belirli bir saatten sonra yapılamamaktadır. Kadroların -yasada var bir düzenleme- hem sayı olarak hem de nitelik olarak bu çalışmaların, bu iletişimin kurulabilmesine ve bu denetimin yapılabilmesine olanak sağlayacak şekilde düzenlenmesi gerekiyor.

Ayrıca, biliyorsunuz, yürürlükteki 552 sayılı Kararname’ye göre de “Hal müdürleri ziraat, ekonomi, tarım ekonomisi, işletme ve pazarlama konularında dört yıllık yükseköğrenim görmüş kişiler arasından atanır.” denilmesine karşılık bu 200’e yakın toptancı halinde bu koşullara uyan müdürlerin bulunduğunu söyleyebilmek çok zordur. Sayın Bakan da bunu biliyordur. Peki, niye böyle oluyor? Bu evsafta eleman mı yok? Hayır, var ama genellikle belediye başkanları kendilerine yakın kesimlerden kadrolar atamakta ve sistemi kilitlemektedir ve bunu da vekâlet sistemiyle götürmektedirler. Dolayısıyla benzer biçimde toptancı hâl müdürlüğü değil de “zabıta şube müdürlüğü” diye bir unvan değişikliğiyle de kanuna arkadan dolaşıp yine istenilen öğrenimi yapmış bir yakının hâl müdürü olarak çalıştırılması da mümkün olabiliyor. Bu yasa düzenlemesinde bunlara da özen gösterilmesini diliyoruz.

Yine toptancı haller, değerli arkadaşlarım, üreticiyi, ticaret yapanı ilgilendirdiği kadar halkı da sağlık açısından yakından ilgilendiriyor, bütün tüketicileri yakından ilgilendiriyor. Buralara yapılacak olan altyapı yatırımları, bu analiz laboratuvarları, temizlik, bakım, onarım, otopark ve benzeri işler de yönetimler tarafından düzgün bir biçimde planlanmalı ve zorunlu hâllerde çok hızlı bir biçimde yaşama geçirilebilmeli. Aslında mevcut, yine aynı kararnamede, satış hasılatları üzerinden alınan belediye rüsumunun yüzde 10’unun toptancı hallerinin ihtiyaçları için harcanması hükmü bulunmasına karşılık bu yaptırıma da uyulmadığı bir gerçektir. Bu payların ayrılması ve yatırım yapılması bir tarafa, mevcut hallerimizdeki soğuk hava depoları dahi belediyelerin kimi ihtiyaçları için kullanılabiliyor. Ankara Toptancı Halindeki soğuk hava depolarının, belediyenin seçmenlere soğan ve patates paketlediği bir alana dönüştürüldüğünü de dikkatinize sunmak isterim.

Yine aynı şekilde toptancı hallerinde çok çeşitli olaylara rastlanabilmekte, toplumsal ve adli olaylar anlamında. Bazı hallerde polis karakolları var, bazılarında ise yok. Hal zabıtası ise hem toptancı hallerinin düzeninde hem de denetim noktalarında ciddi görevler üstlenmektedir. Bundan dolayı yeterli sayıda hal zabıtasının bulunması ve kanun gereği bunların başka yerlerde çalıştırılmaması gerekmektedir. Kadroların yetersiz kaldığı durumlarda özel güvenlik elemanlarıyla bu hizmetin mutlaka yerine getirilmesi gerekiyor. Yasa buna cevaz veriyor, yeni bir düzenleme de var. Dolayısıyla büyük miktarlarda mal satılan ve büyük paraların döndüğü bu yerlerde her türlü tedbirin alınması da gerekmektedir.

Yine aynı şekilde, değerli arkadaşlarım, bir konuyu daha dikkatinize sunmak istiyorum. Haberlerde, televizyon programlarında ne zaman meyve ve sebzeyle ilgili bir haber izleyecek olsak mutlaka hallerin o çirkin manzaralarıyla karşılaşıyoruz. Genellikle de günah keçisi olarak hal komisyoncuları ekranlarda yer alıyor. Oysa bu yerler belediyelerindir ve her türlü yetki ve sorumluluk da belediyelere aittir. Aslında temel görevleri olan temizlik, güvenlik ve düzeni sağlamak da belediyelere aittir. Yani çöplerden araç ve insan kargaşasına kadar yeterli önlem almayan ve hallerdeki gerekli düzenlemeleri yapmayan belediye yönetimlerinin de dikkatle izlenmesi gerekmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Akıncı, konuşmanızı tamamlayınız.

ZEKERİYA AKINCI (Devamla) – Toptancı hallerinin her türlü imkânları olan, hijyenik ve temizlik kurallarına uygun, bakım ve onarımları yapılmış ticaret komplekslerine dönüştürülmesi gerekiyor.

Bizim dileğimiz, değerli arkadaşlarım, eskiden Hal Yasası olarak bilinen bu düzenlemenin yeni adı ile sektörün tüm paydaşlarına hayırlı olmasıdır. Diğer taraftan, her maddeyle ilgili olarak üzerine bir sürü yönetmelik düzenleme görevi üstlenen Sanayi ve Ticaret Bakanlığının da yasanın yürürlüğe girmesine paralel olarak bu görevlerini hızla yerine getirmesi gerekiyor ancak bu yönetmelik ve genelgelerin hazırlanmasında paydaşların görüş ve uygulamalarından istifade ederek çalışmalar yapılması da bir başka dileğimizdir.

Kanunu çıkarmak önemli değildir, bunun uygulunabilirliği çok daha önemlidir. Yazılanların kâğıt üzerinde kalmaması çok önemlidir. O nedenle de kanun maddelerine takılan onlarca bent ve fıkradan sonra yönetmelik ve genelgelerin daha sade, okuyanların da anlayabileceği bir dilde ve problemleri çözmede faydalanabileceği şekilde yayınlanması da ilgililerin bir başka temel dileğidir.

En büyük kaygılardan bir tanesi de -sözlerimi tamamlamak isterken söylemek isterim- hallerin işletilmesi sırasında meslek mensuplarının oluşturacağı şirketlerin ve birliklerin öncelik alabilmesidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ZEKERİYA AKINCI (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkanım.

Aksi hâlde esnaflarımız perakende sektöründeki tekelleşmenin benzer biçimde hallerin işletilmesi alanında da gerçekleşebileceğinden ciddi olarak kaygı duymaktadırlar, bu kaygılarını bize iletmektedirler. Ben de bu süre içerisinde sıkıntıları ve kaygıları Sayın Bakana ve yetkililere aktarmakla onların da ufkunu açacağımız umudundayım.

Yasanın tekrar hayırlı olmasını diliyorum. Saygıyla sevgiyle hepinizi selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Akıncı.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 5. maddesinin 14. fıkrasının son cümlesinde "…görüşleri alınarak" ibaresinden sonra gelmek üzere "6 ay içinde" ibaresinin yazılmasını aynı fıkrada geçen “ilgili bakanlıkların” ibaresinin “Tarım ve Köyişleri Bakanlığının” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Kalaycı, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Görüşülmekte olan bu tasarı ile üretici birliklerine dair yapılan düzenlemeler, üretici birlikleriyle ilgili kanunlara aykırı hususlar içermektedir. Nitekim, tasarının 18’inci maddesinde birlikler ile ilgili kanunların bu kanuna aykırı hükümlerinin uygulanamayacağı belirtilmek zorunda kalınmıştır ancak hangi hükümlerin aykırı olduğu konusunda uygulamada ihtilaflar ortaya çıkacağını, birçok sorunla karşılaşılacağını şimdiden ifade etmek mümkündür.

Tasarıda “Sebze ve meyvelerin toptan alım ve satımı toptancı hallerinde yapılır.” denmesine karşın sonraki hükümlerde “Toptancı haline bildirmek kaydıyla toptancı hali dışında alım ve satım yapılabilir.” deniliyor. Bu düzenleme ile toptancı hallerin devre dışı kalmasının amaçlandığı görülmektedir. Kanunun adından bile “toptancı halleri” ibaresi çıkarılmıştır.

Sebze ve meyvede kayıt dışı ticaret yüzde 70’ler seviyesinde iken kayıt dışı ticarete bir çare bulunmadan ve gerekli altyapı oluşturulmadan toptancı haller dışında sebze ve meyve satışlarının serbest bırakılması doğru olmayacaktır. Üreticinin ürünlerinin pazarlanması için vazgeçilmez alternatif olan hallerin büyük ölçüde devre dışı kalmasını kapsayan bu tasarı, hiper ve süpermarketlerin ekmeklerine yağ sürmektedir.

Tasarı, hal teşekkülleri dışında her türlü ticari birliktelik ve dayanışma diğer ticaret erbaplarına serbest bırakılırken hal esnafının kendi aralarındaki birlikteliğinin konuşulmasını dahi yasaklar konumdadır. Teknik ve hijyen açısından haller oluşturulmaya çalışılırken tasarı sonucu oluşacak hal dışında apartman altı, denetimsiz toptan alım satımın yapılacağı gayriresmi hal benzeri yapılanmanın tezatlığı dikkate alınmamıştır. Hal Yasası’nın şu anki uygulamasında bile kayıt dışı ticaret bu kadar yüksek düzeydeyken hallerin devre dışı kalmasıyla bunun önünü nasıl alacaksınız?

Tasarıyla, tahsis şeklinde işletilen toptancı hallerindeki dükkânların kiralama veya satış yoluyla işletilmesinin önü de açılmaktadır. Haldeki komisyonculara tahsis edilmiş olan iş yerlerinin kiralama ve satışı konusu, hal esnafını endişeye sevk etmiştir. Boş olarak tahsis alınan ve yıllarca emek verilerek çalıştırılan iş yerleri kiraya çıkacak ve en yüksek kirayı verene kiralanacaktır. Ömürlerini verdikleri dükkânın bir anda başka birine kiralanarak kendilerinin bir kenara itilmesi, çaresiz bırakılması büyük bir haksızlık olacaktır. Düşünebiliyor musunuz, yıllarca çalışmışsınız, işçisiyle, ardiyesiyle, sandığıyla, malzemesiyle büyük masraflar yaparak bir düzen kurmuşsunuz, üreticiye güven vermişsiniz, ticari bir itibar elde etmişsiniz, kurumsallaşmışsınız, marka oluşturmuşsunuz ama bir anda her şeyinizi kaybediyorsunuz, ortada kalıyorsunuz. Bir maddeyle otuz kırk senelik geçmişini ve birikimlerini tek satırda ellerinden alıyorsunuz. Peki, sonra ne iş yapacak bu insanlar? Bunu hiç düşünüyor musunuz? Böyle bir düzenleme, hakka, hukuka, vicdana sığmamaktadır, kabul edilmesi mümkün değildir. Bu uygulamanın on iki yıl sonraya atılması da soruna çözüm getirmemektedir. Hal esnafı, kendilerine reva görülen bu haksızlığın giderilmesini, bu yanlışlığın düzeltilmesini umutla beklemektedir. Tarımsal üretimde toptan satışın iş bölümü çerçevesinde tüm toptancı hallerinin tahsis haklarının olması gerekmektedir. Branşlaşmanın, markalaşmanın ve kurumsallaşmanın daha kolay olabilmesi ve güvenilirlik arz etmesi açısından bu gereklidir.

Bu tasarı, hipermarketlere haksız kazanç elde edebilecek kapılar açarken hal esnafının, çiftçinin, komisyoncunun ve ekmeğini halden kazanan insanların ekonomik bir darboğaza sürüklenmesine neden olacaktır.

Sebze ve meyve ticareti konusunda sektör mensuplarının beklentisi, kayıt dışı ticaretin önlenmesi, kayıtlı çalışan hal esnafının durumunun düzeltilmesi ve toptancı hallerin fiziki yapılarının çağdaş standartlara yükseltilmesidir. Bu beklentilere karşılık, bu tasarıyla toptancı halleri âdeta ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kalaycı, buyurun efendim.

MUSTAFA KALAYCI (Devamla) – Buradan AKP Hükûmetine soruyorum: Allah aşkına, sizin esnaf ile alıp veremediğiniz nedir? Sayın Başbakanın geçtiğimiz günlerde bakkallıkla uğraşan esnafımızla ilgili sözleri de hepimizi rahatsız etmiş, AKP zihniyetinin esnaf kardeşlerimize nasıl baktığını açıklıkla gözler önüne sermiştir. AKP, iyice niyeti bozmuş ve kontrolünü kaybetmiş bir hâlde bakkallarla uğraşmakta, manavlara göz dikmekte, hal esnafını, komisyoncuları alaşağı etmenin planlarını yapmaktadır. Büyük iş merkezlerinin, zincir marketlerin tezgâhladığı lobilerin etkisiyle savunmasız bir duruma mahkûm edilen esnaflarımızın ekmeklerine el uzatılmakta, çocuklarının rızıklarına engel olunmak istenmektedir. Ancak unutmayın ki hesap günü yaklaşmıştır. İşini bitirmek istediğiniz, rızkına, ekmeğine göz diktiğiniz esnafımız o günü sabırla beklemektedir. Sandık önüne geldiğinde, o da sizi başından alaşağı edecek ve tarihin derinliklerine sizi gömecektir, bundan hiç şüpheniz olmasın.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Kalaycı, teşekkür ederim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, oylamaya geçmeden önce bir yoklama talebi vardır.

Yoklama talebinde bulunan milletvekili arkadaşlarımın, imza sahiplerinin burada olup olmadıklarını arayacağım:

Sayın Anadol?                               Burada

Sayın Susam?                                Burada.

Sayın Aslanoğlu?                          Burada.

Sayın Seçer?                                  Burada.

Sayın Keleş?                                 Burada.

Sayın Güvel?                                 Burada.

Sayın Çöllü?                                  Burada.

Sayın Süner?                                 Burada.

Sayın Güner?                                Burada.

Sayın Emek?                                 Burada.

Sayın Oksal?                                 Burada.

Sayın Köse?                                  Burada.

Sayın Kesici?                                Burada.

Sayın Öztrak?                                Burada.

Sayın Eşref Karaibrahim?             Burada.

Sayın Sönmez?                              Burada.

Sayın Kulkuloğlu?                        Burada.

Sayın Topuz?                                Burada.

Sayın Koçal?                                 Burada.

Sayın Günday?                              Burada.

 

III.- YOKLAMA

BAŞKAN - Evet, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, elektronik cihazla yoklama talebini yerine getireceğim.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum, Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/743) (S. Sayısı: 471) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısının 5 inci maddesinin (7) nci fıkrasındaki "satış" ibaresinden sonra gelmek üzere "bedeli ile satın alınan malların alış" ibaresinin, 11 inci fıkrasındaki "içeren" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve Bakanlık ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca belirlenecek teknik özelliklere sahip" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

        Ayşe Nur Bahçekapılı (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılıyoruz.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarı ile doğrudan üreticiden mal alımına yönelik pazarlama kanalına işlerlik kazandırıldığından üreticiden toptan mal alarak perakende satışa sunan meslek mensuplarınca toptan alım bedelleri üzerinden kanuni kesintiler dışında kesinti yapılmaması hususunda ve ayrıca malların kap veya ambalajlarında bulundurulması zorunlu olan künyelerin sahip olması gereken teknik özelliklerinin Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca birlikte belirlenmesi yönünde düzenleme yapılmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

6’ncı madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:


Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 6. maddesinin 1. fıkrasında “Fiyatların” ibaresinden sonra gelmek üzere “ticarete konu” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                           

                          Oktay Vural                               Alim Işık                             Ahmet Orhan

                               İzmir                                     Kütahya                                   Manisa

                      Cemaleddin Uslu                       K. Erdal Sipahi                      M. Akif Paksoy

                              Edirne                                       İzmir                              Kahramanmaraş

                                             Rıdvan Yalçın                              Hakan Coşkun

                                                    Ordu                                        Osmaniye

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın 6. Maddesi’ne aşağıdaki fıkranın ilave edilmesi arz ve teklif olunur.

“(6) Günlük satın alma hacmi 25 bin liranın üzerinde olan şirketlerin, satın almalarının en az yüzde 20’sini üretici birliklerinden yapılması gerekir.”

                           

                    Eşref Karaibrahim                   Mehmet Ali Susam                    Ahmet Küçük

                             Giresun                                      İzmir                                   Çanakkale

                      Mustafa Özyürek                        Birgen Keleş                             Ali Koçal

                             İstanbul                                    İstanbul                                 Zonguldak

                                            R. Kerim Özkan                             Tayfur Süner

                                                    Burdur                                         Antalya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 471 Sıra Sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 6 ncı maddesinin 5 inci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

“(6) Günlük satın alma hacmi 40 bin liranın üzerinde olan şirketlerin, satın almalarının en az yüzde 20’sinin üretici birliklerinden yapılması gerekir.”

                           

                        Ayla Akat Ata                           Nuri Yaman                          Hamit Geylani

                             Batman                                       Muş                                     Hakkâri

                          Akın Birdal                            Pervin Buldan                        Osman Özçelik

                           Diyarbakır                                    Iğdır                                        Siirt

                                                                         Hasip Kaplan

                                                                               Şırnak

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Kaplan… (BDP sıralarından alkışlar)

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum ve şunu ifade etmek istiyorum: Bizim önergemizin özü, bu alanda da tekelleşmeyi önlemeye yönelik bir önerge. Ancak şunu ifade etmek istiyoruz: Gerçekten üreticiyi burada güçlendirmek mi hedefleniyor, gerçekten tüketiciyi korumak mı hedefleniyor, aracıyı arada yüzde 8’den 6’ya komisyonu düşürüp vatandaşa ucuz sebze ve meyve yedirilmesi mi düşünülüyor, yoksa başka bir şey mi düşünülüyor? Bence burada başka bir şey düşünülüyor. Burada, dikkat ederseniz, yasanın gerekçesinde, Avrupa Birliği müktesebatı çerçevesinde bir düzenleme yapılması, kayıt dışılığın önlenmesi amaçlanan konulardan birisi.

Evet, sebze ve meyve üretimi, nakliyesi, dağıtımı, ithalatı, ihracatı çok geniş olan bir alan ve 40 milyarın üzerinde bir iç piyasası olan bir alan. Şimdi, burada meslek kuruluşlarına bakıyoruz, ziraat odalarına bakıyoruz, komisyoncu esnaf derneklerine, odalarına bakıyoruz; bunların düşüncesi alınmamış. Yani demokrasilerde çoğulcu, katılımcı bir anlayışla bunlar ele alınır, konuşulur. Kolay iş değildir yani sebze ve meyve hallerini yeniden düzenlemek, o kadar basit bir olay değildir. Mersin Sebze ve Meyve Hali bugün Avrupa’nın bir numarası, bırakın Avrupa’nın bir numarası, bütün Orta Doğu’ya bakan bir kapı. Ben orada gördüm nasıl örgütlendiklerini, sorunlarıyla nasıl ilgilendiklerini, oradaki hal esnafının, hepsinin, komisyoncuların, kamyoncuların. Hal Yasası deyip o kadar ucuz, üzerinden geçeceğiniz bir konu değil, sadece bir rüsum olayı değil, sadece bir komisyon olayı değil. Bir hal başlı başına komplikedir. Onun soğutma depoları vardır, taşımacılığı vardır, nakliyeciliği vardır, alanından yerine alınması vardır. Ama bir gelenek vardır, bunu da Hükûmetin çok iyi bilmesi lazım, hallerde hal komisyoncularının Türkiye'deki bir geleneği vardır: Üreticinin tarladan veya kamyonla gelen mallarının değerlendirilmesini ve fiyatını borsa gibi sağlayan bir mekanizma, bir sistem kurulmuş. Bu sistemin içinde -şunu çok açık ifade ediyorum- sebze ve meyve hallerinin büyük çoğunluğunda Siirtli hemşehrilerimiz çalışıyor. Sayın Başbakan da Siirt’in milletvekili, Siirt onu Başbakan yaptı. Şimdi, enişte Başbakan olarak Siirtlilere sordu mu? Yani ben bunu merak ediyorum, baktığım zaman bunu görmüyorum, orada başka bir şey görüyorum: Özelleştirme kokuyor, hipermarketlere, büyük marketlere yanaşılıyor, kayıt dışılığı daha da özendirme var, direkt üreticiden mal alınması var, yine Hal Yasası’yla haldeki esnafın yerinden yurdundan edilme tehlikesi var, özel güvenlik sistemini getirmekle başka şirketlere, güvenlik şirketlerine yol açma var. Bütün bunları düşündüğümüz zaman neden böyle bir politika izleniyor? İşte, buradaki politik yaklaşıma, buradaki stratejik yaklaşıma bakmak lazım.

Bu küresel kriz ortamında tarım endüstrisi neden çöktü? Tarımda işsizlik neden arttı? Tarımda üreticinin ürünü neden tarlada kalıyor, niye mazotunu karşılayamıyor, niye gübresini karşılayamıyor? Niye o kadar tarlada ucuz olan bir ürün, yola çıktıktan sonra tüketiciye varana kadar 5 katına fiyat alıyor? Bunun çok iyi değerlendirilmesi ve tartışılması gerekir ki burada milyonlarca ailenin buradan geçindiğini söylemek lazım. Tabii bunu bilmek için şunu bilmek lazım yani sebze ve meyve halini… Bakıyoruz karpuz halinin durumu ne olacak? Yani bunlar bir bütün. Şimdi, bir karpuz tarladan çıktığı zaman halde beş boya bölünerek…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Bir karpuz, bostandan, tarladan çıktıktan sonra İstanbul’a vardığı zaman, karpuz halinde, oradaki hal esnafı, komisyoncular onu beş boya ayırırlar. Birinci boyun fiyatı ayrıdır, ikinci boyun ayrıdır, üçüncü boyun ayrıdır, dördüncü boya “Çıkma” derler, onu başkalarının fiyatı ayrıdır. Birinci sınıf lokantalara farklı sebze meyve satılır, diğerlerine farklı satılır. Bunun değerlendirilmesi senelerin tecrübesiyle oluşmuş bir alışkanlıktır. Şimdi siz, bütün bunları değerlendirdiğiniz zaman, kaş yapayım derken göz çıkardığınızın farkında değilsiniz. Siz, üreticiyi güçlendirmiyorsunuz, zayıflatıyorsunuz; tüketiciye de daha fazla pahalı meyve ve sebze yedirmek üzere bir ortam sağlıyorsunuz. Keşke kayıtdışılığı önleyebilseydiniz, keşke ucuzlasaydı, keşke Sayın Bakanın dediği gibi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASİP KAPLAN (Devamla) – …yüzde 25-30 sebze ve meyve ucuzlayabilseydi.

Bir dahaki maddede bunun nasıl olacağını anlatacağım.

Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaplan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın 6. Maddesi’ne aşağıdaki fıkranın ilave edilmesi arz ve teklif olunur.

 “(6) Günlük satın alma hacmi 25 bin liranın üzerinde olan şirketlerin, satın almalarının en az yüzde 20’sinin üretici birliklerinden yapılması gerekir.”

                               Eşref Karaibrahim (Giresun) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılamıyoruz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Eşref Karaibrahim konuşacak.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Karaibrahim. (CHP sıralarından alkışlar)

EŞREF KARAİBRAHİM (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın 6’ncı maddesinde verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Yüce Meclisi selamlıyorum.

İlk önce, tabii ki şehitlerimize ve depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine ve ulusumuza başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Sayın milletvekilleri, 6’ncı maddenin (2)’nci fıkrasında “Meslek mensupları, serbest rekabeti engellemek amacıyla kendi aralarında veya üreticilerle ticarî anlaşmalar yapamaz.” denilmektedir ve bunun engellenmesi gerekmektedir, bu doğrudur. Bizim için şu anda en önemli unsurlardan bir tanesi budur.

Üreticiden alınan ürünlerin fiyatları nedense hale geldiğinde ikiye üçe katlanmakta ve haldeki bütün satıcılar tarafından hemen hemen aynı fiyat uygulanmaktadır. Bu gizli de olsa, açık da olsa aralarında bir anlaşmanın olduğu varsayımını açıkça göstermektedir. Tabii ki bunun önlenmesi için Bakanlığımızın ve belediyelerimizin bu konuda duyarlı olması gerekmektedir. Tabii ki üreticiden alınan malların pazara ya da hale geldiğinde sistem altına alınması çok önemlidir.

Bu önemli unsuru bilgilerinize sunduktan sonra, tabii ki ben fındık bölgesinde olduğum için, fındıkla ve FİSKOBİRLİK’le ilgili bazı şeyler söyleyeceğim. Peki fındık ne oldu, size onu anlatmaya çalışacağım, fındığın şu andaki durumunu anlatmaya çalışacağım.

Bildiğiniz gibi FİSKOBİRLİK şu anda fındık alamamakta, fındıkla ilgili durumunu değerlendirmekte ve elindeki malları satarak borcundan kurtulmaktadır. Peki bu duruma neden geldi? FİSKOBİRLİK içinde yaşanan yönetimi ele geçirme, AKP’nin yönetimi ele geçirme çabaları sonuç vermeyince bölgeye hızlı bir şekilde TMO getirildi, fındık aldırıldı, FİSKOBİRLİK baypas yapıldı. Ama ondan sonra nedense FİSKOBİRLİK’in yönetim kuruluna AKP’li bir ilçe başkanı getirilerek kendisi yönetimi devraldı ama değişen bir şey olmadı. Demek ki FİSKOBİRLİK devreden çıkarılacak, fındık serbest piyasaya bırakılacaktı. Bunun aşamalarını yavaş yavaş görmekteydik.

TMO bölgedeydi ama son sene yani 2009’da TMO bölgeden çekildi. Neden çekildi? Fındık piyasasında fındık az olduğu için, rekolte az olduğu için TMO bölgeden çekildi. FİSKOBİRLİK de alım yapamamaktaydı. Bundan sonra ne oldu? Serbest piyasaya bırakıldı ama serbest piyasaya fındık bırakılırken fındığın ne borsası ne de lisanslı deposu yoktu. Olmayan durumda, fındık da olmadığına göre, olmayan fındığın fiyatları Giresun’da ve Karadeniz Bölgesi’nde en fazla -çünkü Giresun’da en kaliteli fındık yetişiyor diyeceğim, bazı fındık bölgesindeki arkadaşlarım buna belki alınganlık gösterecekler ama bu doğrudur, Giresun fındığın başkentidir- 5 milyon liraya kadar çıktı, olmayan fındığın fiyatıydı bu. Peki arkadaşlar, peki bu sene fındık rekoltesinin biraz yüksek olduğu -bugün Ziraat Odası başkanlarından aldığım bilgilerle- varsayımından yola çıkarsak ya yüksekse bu sene fındık rekoltesi -şu anda belli olmaz ama- peki ne olacaktır, fındık fiyatları, nereye gidecektir ya da fındığı kim alacaktır? Fındık Avrupa’da bir üretici, Türkiye’de birkaç üreticinin insafına bırakılacaktır.

Bir önemli konu daha var: Dönüm başına 250 bin lira fiyat verilmişti. Bunların bu ay içinde ödeneceği bilgisi bakanlar tarafından açıklandı ama bir şey hatırlatmak istiyorum, şu anda üreticilere bu ayın 23’ünde veriliyor ama Ziraat Bankası ve tarım krediler şu anda icra takiplerine başladı. Yani bu paraları bankada icra için ellerinden gelen her ortamı değerlendiriyorlar.

Peki, ne olacak, üreticinin eline bu para geçecek mi? Geçmeyecek. Peki, arkadaşlar, buradan sizlere şu öneriyi yapıyorum: FİSKOBİRLİK’i batırdınız, fındığı batırdınız ama gelin, 2010’da şu dönüm başına vereceğimiz fiyatları fındık üretimi başlamadan verelim. Bu ne anlama gelecek? Bu şu olacak: Fındıkçı üretimine başladığında elindeki para olacak ve bu sayede de fındığını borçsuz toplayacak, ondan sonra da elindeki fındığı bir miktar tutabilirse fındık piyasasında fındık fiyatları bir miktar yukarı çıkacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Karaibrahim, tamamlayınız.

EŞREF KARAİBRAHİM (Devamla) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

Tabii, bununla ilgili çok söyleyeceğim şeyler vardı ama not aldım. Herhâlde bu beş dakika yetmiyor ama bir şey söyleyeceğim. Bizim bir Eğribel’imiz vardır, Şebinkarahisar’la Giresun’un arasını bağlar. Daha doğrusu, Giresun’dan İç Anadolu’ya bağlanan bir şerittir. Kışın ben çok zahmetini çekerim bu yolun. Sayın Ulaştırma Bakanımız seçimlerde geldi, Şebinkarahisar meydanında dedi ki: “Gözünüz aydın, tünelinizi yaptıracağız.” Ama o tünel bir türlü olmamaktadır, şu anda da hiçbir açıklama bu konuda yapılmamaktadır. Şebinkarahisarlı arkadaşlarım da bilirler yani burada oldukları için söylüyorum.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Baharda… Baharda abi

EŞREF KARAİBRAHİM (Devamla) – Baharda yapılacaktır ama bu ORGİ havaalanımızı da bekliyoruz, ondan da hiçbir haber çıkmamaktadır.

Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Karaibrahim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 6. maddesinin 1. fıkrasında “Fiyatların” ibaresinden sonra gelmek üzere “ticarete konu” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

        Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Hakan Coşkun konuşacak.

BAŞKAN – Sayın Coşkun, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

HAKAN COŞKUN (Osmaniye) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerine verdiğimiz önergeye ilişkin söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tasarının 6’ncı maddesinin 1’inci fıkrasında yer alan “Fiyatların” ibaresinden sonra gelmek üzere “ticarete konu” ibaresinin eklenmesi daha doğru bir anlam ifade edecektir.

Değerli milletvekilleri, yıllardır üreticilerimizin, çiftçilerimizin ve ilgili diğer sektörün âdeta dört gözle beklediği meyve-sebze ile hallerimizi ilgilendiren bu düzenleme, mevcut hâliyle, üreticilerimiz başta olmak üzere diğer ilgililerin beklentilerine cevaz vermeyecek nitelikleri taşımaktadır. Tasarının mevcut hâli, üretici ve ilgili diğer kuruluşların imkânlarının düzenlenmesine değil, çoğunluğu yabancı sermayenin kontrolündeki şirketlere yeni imkânlar sunmaktadır. Bu durumda üreticiden tüketiciye kadar olan süreçteki, çalışarak evine ekmek götüren birçok vatandaşımız kazançları, rızıkları global şirketlere devrolacaktır.

Değerli milletvekilleri, bu tasarıyla anlaşılıyor ki ticaretten sorumlu Bakanlık ile üreticiden sorumlu Bakanlık arasında koordinasyon eksikliği bariz olarak görülmektedir. Bu da son yedi yıldır kendi hâline terk edilen, sıkıntı içerisinde bulunan çiftçilerimizin Tarım ve Köyişleri Bakanımız tarafından yine yalnız ve sahipsiz bırakıldığı gözlenmektedir.

Ülkemizde tarımın en önemli sıkıntılarından biri de üreticilerin bir araya gelerek oluşturdukları üretici birliklerinin ve kooperatiflerinin yasal düzenlemeler ile diğer sorunları etkin hâle getirilememesidir. 2004 yılında çıkarılan 5200 sayılı Üretici Birliği Yasası, şu anda değiştirilmek istenen 552 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile diğer teknik eksiklikleri nedeniyle zaten kör topal olarak çıkarılmıştı. Bu eksikliğin en azından bu tasarı ile düzenlenmesi beklenirken ne yazık ki tam tersine daha kötü bir durumları ortaya koyacak gibi görünüyor.

Değerli milletvekilleri, bu tasarı üretici birlikleri kooperatifler çatısı altında toplanmaya sevk etmesi beklenirken tam tersi düzenlemeler yapılarak üreticinin rekabet gücü ortadan kaldırılmak isteniyor.

Birlik ve kooperatiflerin rekabet gücü ile ilgili bir örnekle konuşmama devam etmek istiyorum.

Son zamanlarda süt üretici birlikleri bölgesel olarak gelişme göstermektedir. Çanakkale bölgemizdeki süt üretici birlikleri gelişmiş olması ve akıllı bir yönetim anlayışı ile idare edilmektedir. Bu vesile ile üreticilerinin ürettiği sütleri piyasaya 85 kuruşa satabilecek bir rekabet gücüne sahiptir. Ancak, birçok bölgemizde aynı sütü üreticilerimizin rekabet gücü olmadığından dolayı 65 kuruşa satabilmektedir ve bu iki sütü de biz marketlerden aynı fiyata almaktayız yani buradaki kazanç çiftçimizin ucuz almasına rağmen aynı fiyata aracının veya marketin cebine giren bir kazanç şekline dönüşmektedir.

Değerli milletvekilleri, aynı süt örneğinde olduğu gibi meyve ve sebze üreticilerimizin de AB’ye uyum çatısı altında düşündüğünüz, toprak toplulaştırılması, gıda güvenliğinin daha iyi sağlanabilmesi, gelişmiş teknolojilere ulaşımdaki kolaylık, bilgi paylaşımındaki kolaylık, maliyetteki düşüklük, rekabet gücünün yüksekliği ve benzeri avantajlardan dolayı üretici birliği ve kooperatif çatısı altında bir araya gelmeleri gerekmektedir.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bu tasarı ile, başarılamayan üretici birliklerinin ve kooperatiflerinin özel bir teşvik sistemi geliştirerek acil olarak uygulamaya koyması kaçınılmaz görülmektedir.

Değerli milletvekilleri, son zamanda verilen GAP ve DAP Eylem Planı çerçevesinde bölge illerine yapılan hayvancılık desteğinden, Anadolu’nun yıllarca hayvancılıkla uğraşan diğer illerini de kapsayacak şekilde geliştirilerek bu haksız rekabetin bir an önce ortadan kaldırılması gerekmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim.

HAKAN COŞKUN (Devamla) - Bunu yapacağınız düşüncelerimizle, önergemizi kabul edeceğinizi temenni ediyor ve tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Coşkun.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 18.31
SEKİZİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 18.52

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 71’inci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutuyorum.

IX.- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu Önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

                                                                Tarihi: 10.03.2010

Danışma Kurulunun yaptığı toplantıda, aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

                                                                                                                             

                                                                                                                   Mehmet Ali Şahin

Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                        Başkanı

                           Ayşe Nur Bahçekapılı                                                K. Kemal Anadol

                       Adalet ve Kalkınma Partisi                                        Cumhuriyet Halk Partisi

                            Grubu Başkanvekili                                                  Grubu Başkanvekili

                                Mehmet Şandır                                                        Ayla Akat Ata

                        Milliyetçi Hareket Partisi                                       Barış ve Demokrasi Partisi

                            Grubu Başkanvekili                                                Grubu Başkanvekili

Öneriler:

Gündemin kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işler kısmında yer alan 370, 371, 372, 376, 377, 378, 379, 388, 389, 390, 391 sıra sayılı kanun tasarılarının bu kısmın 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15 ve 16’ncı sıralarına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi

Önerilmiştir.

BAŞKAN – Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

471 sıra sayılı Tasarı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum, Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/743) (S. Sayısı: 471) (Devam)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

7’nci madde üzerinde üç önerge vardır.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 7. maddesinin 1. fıkrasının sonunda yer alan "göz önünde bulundurularak" ibaresinden sonra gelmek üzere, "esnaf ve sanatkarlar odasının görüşü alınarak" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                           

                          Oktay Vural                        Cemaleddin Uslu                          Alim Işık

                               İzmir                                       Edirne                                   Kütahya

                         Ahmet Orhan                         K. Erdal Sipahi                      M. Akif Paksoy

                              Manisa                                      İzmir                              Kahramanmaraş

                                              Mümin İnan                                Rıdvan Yalçın

                                                   Niğde                                            Ordu

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 471 Sıra Sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 7 nci maddesinin 1 inci fıkrasında yer alan " belediyelerce kurulur" ifadesinden önce gelmek üzere, "pazarcılar esnafı odasının, yoksa esnaf ve sanatkarlar odasının görüşü alınarak" ifadesinin getirilmesini arz v e teklif ederiz.

                           

                         Ayla Akat Ata                          Nuri Yaman                          Hamit Geylani

                             Batman                                       Muş                                     Hakkâri

                         Hasip Kaplan                          Pervin Buldan                        Osman Özçelik

                              Şırnak                                       Iğdır                                        Siirt

                                                                          Akın Birdal

                                                                           Diyarbakır

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1/743 Esas Numaralı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 7 inci maddesinin 1 inci fıkrasında bulunan "belediyelerce kurulur" ifadesinden önce gelmek üzere, "pazarcılar esnafı odasının, yoksa esnaf ve sanatkârlar odasının görüşü alınarak" ifadesinin getirilmesini;

Tasarısı'nın 7. Maddesi 6. Fıkrasının "Pazaryerlerinin kurulması ve kapatılmasına, işleyiş, yönetim ve denetimine, üretici ve pazarcılarda aranacak niteliklere, bunların çalışmalarına, yapacaklarına satışlara, haklarına uymakla yükümlü bulundukları kurallara ve faaliyetlerinin yürütülmesine dair diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı ile Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Ziraat Odaları Birliği, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, TMMOB Gıda Mühendisleri Odası'nın uygun görüşleri alınarak Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir." şeklinde değiştirilmesini arz ve talep ederiz.

                           

                           Fevzi Topuz                      Mehmet Ali Susam                 Mustafa Özyürek

                              Muğla                                       İzmir                                     İstanbul

                        Ahmet Küçük                           Tayfur Süner                          Birgen Keleş

                           Çanakkale                                  Antalya                                   İstanbul

                                                                       R. Kerim Özkan

                                                                               Burdur

 


BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Topuz, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

FEVZİ TOPUZ (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın 7’nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge için söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Semt pazarları, toplumun yüzde 90’ının alışverişini yaptığı, günlük zorunlu ihtiyaçlarının karşılandığı, halkımızın taze sebze ve meyveye ulaştığı yerlerdir. Pazar yerleri halkımız için son derece önemlidir. Özellikle dar gelirli ailelerin haftalık gıda ihtiyaçlarının karşılanmasında önemli rol oynarlar. Aynı zamanda yerel ve küçük üreticiler de semt pazarlarında kendi ürettikleri ürünlerini tüketiciye sunarak tüketiciyle aracısız temasa geçme imkânı bulur.

Pazarcı esnafımızın diğer esnaflar gibi pek çok sorunu bulunmaktadır. Yaz kış demeden sabahın erken saatlerinde gelip tezgâh açan, gece yarılarına kadar çalışan, kışın ayazında, yazın sıcağında alışveriş ve satış yapmaya çalışan pazarcı esnafı bugün muhatap alınmamaktan şikâyetçidir. Bu konuda yine pazarcı esnafımız unutulmuştur. Pazarcı esnafı, sokak arası olmayan, altyapısı tamamlanmış, üstü kapalı, standart yükseklikte tezgâhları olan, tuvalet ve lavaboları olan, birden fazla mahalleye aynı gün hizmet verebilecek bir bölgede yer alan sabit semt pazarları oluşmasını istemektedir. Bu işin merkezinde olan pazarcı esnafının, üreticilerin, üretici kooperatiflerinin ve meslek kuruluşlarının görüşü neden alınmamaktadır?

Değerli milletvekilleri, bu tasarı, üretici, köylü, komisyoncu, pazarcı ve belediyelerle o işin organizasyonunu yapan kamu kurumlarıyla birlikte aslında tüketicileri de etkilemektedir. Köylünün örgütlü olmadığı, tarım işletme ve kooperatiflerinin devlet tarafından desteklenmediği ve üreticilerin bizzat işin içinde olmadığı sürece bu işte başarılı olmak mümkün değildir.

Tasarının “Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı” olarak adlandırılması, tasarının kapsamını açık şekilde sınırsız bir hâle getirmektedir. Sebze ve meyvenin ticaret kanallarına dönük düzenlemelerin bulunduğu bu tasarı kapsamına alınmak istenen diğer gıda maddelerinin ticaret şekilleri, düzenlemeleri ve işleyişinin farklılığı dikkate alındığında bu yapı ile diğer sektörler düzenlenemez, hatta buraya almayı düşündüğümüz sektörlere zarar veririz. Ucu açık, ne olduğu belirsiz gıdalar üzerinde düzenleme yapılmamalı ve kısaca “arz ve talep derinliği” kavramı tasarıdan çıkarılmalıdır.

Değeri 50 bin Türk lirası ile üstündeki uyuşmazlıklarda hal hakem heyetinin vereceği kararların asliye ticaret mahkemesinde delil olarak ileri sürülebileceği düzenlenmiştir. 50 binin altındaki uyuşmazlıklarda yargı yolu kapanmaktadır. Bu noktada haksızlığa uğrayacak yurttaşlarımız için yargı yolu kapanmamalıdır.

Tasarıda, hal yöneticisinin tahsil düzeyi; illerde en az lisans, ilçelerde ise en az lise mezunu olarak belirlenmiştir ancak hal yöneticisi gibi önemli bir görevi ifa edecek kişinin nitelikleri konusunda bu düzenleme yetersiz düzeydedir. Hal yöneticisinin, mühendislik fakültesinin ziraat ve gıda mühendisliği lisans mezunu olması zorunluluk olmalıdır.

Değerli milletvekilleri, tasarı, belediyelere, kurdukları toptancı hallerini belediye meclisince belirlenecek süre, bedel ve koşullarda devredebilme yetkisi vermektedir. Bu durum, hallerin özelleştirilmesinin önünü açmaktadır. Taslağın temelde bir özelleştirme yasası olduğu dikkati çekmektedir. Alanda giderek güçlenen ve çoğu yabancı hipermarketlerin zincirlerini oluşturan bu yapıyla, çiftçiler, tüketiciler, hatta komisyoncular üzerinde güçlü bir hâkimiyet kuracaklardır. Amerika Birleşik Devletleri’nde çok güçlü olan bu zincirler, sebze ve meyve üreticisi üzerinde tam bir hâkimiyet oluşturmuşlardır. Bizim gibi bir ülkede bu “etki altına alma” daha da hızlı olacaktır.

Bu yasa tasarısı, tüketicilere fiyat düşüşü getirmeyecektir. Diğer taraftan, çiftçiler de ürünlerini uzun devrede daha düşük fiyattan satmak zorunda kalacaklardır. Hallerde ve semt pazarlarında üreticilere yüzde 20 pay ayrılacak olması süreci engellemeyecektir, bunların aslında pek etkileri olmayacaktır.

Geçici maddede “Hallerde boşalacak yerler, bu orana ulaşıncaya kadar üretici kuruluşlarına ve semt pazarlarında ise özellikle üreticilere verilir.” denmektedir. Yüzde 20 oranlarına ulaşmak için yıllarca beklemek gerekebilecektir. Belki de hiçbir zaman bu oranlara ulaşılmayacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Topuz, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun efendim.

FEVZİ TOPUZ (Devamla) – Teşekkürler.

Yer açılması, hemen kullanılabileceği anlamına gelmez. Kooperatif kuruluşları güçlenmez ise nasıl buraları tutacaklar? Tarım satış kooperatiflerine karşı olunduğu yerlerde tüketim kooperatifleri nasıl güçlü olabilir?

Şu anda sebze ve meyveler çiftçinin elinden çıkıp tüketiciye ulaşıncaya kadar yüzde 150 ile yüzde 400 arasında fiyatlar artmaktadır. Ancak, çözüm özelleştirme değildir. Bugüne kadar hiçbir özelleştirme halk için iyi sonuçlar vermemiştir. Bu da farklı olmayacaktır. Gerek çiftçinin eline daha iyi bir fiyat geçmesi gerekse tüketicinin daha ucuza sebze ve meyve alabilmesi için kooperatiflere destek verilmelidir. Neden bu taslakta destek için bir tek cümle dahi yok? Belediyeler, üretici pazarlarını destekleyebilmeli veya doğrudan satış yerleri açabilmeli ki halkımızın üretici ile direkt bağlantısını sağlayabilsin.

Üreticinin yanında olmak gerektiğini belirtir, yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Topuz, teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 471 Sıra Sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 7 nci maddesinin 1 inci fıkrasında yer alan " belediyelerce kurulur" ifadesinden önce gelmek üzere, "pazarcılar esnafı odasının, yoksa esnaf ve sanatkarlar odasının görüşü alınarak" ifadesinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

        Ayla Akat Ata (Batman) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Kaplan, buyurun efendim. (BDP sıralarından alkışlar)

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu önergede biz şunu diyoruz: Belediye başkanları, belediyeler yapar ama yaparken, pazarcılar esnafı odası yoksa, esnaf ve sanatkârlar odasıyla görüşsün, danışsın, öyle yapsın. Yani bizim demokrasi anlayışımız bu, çoğulculuktan bunu anlıyoruz ve hayatın içinde en önemli rolü de onlar oynuyor, o zaman onlar da bu konuda görev alsınlar. Bu nedenle bir önerge verdik.

Tabii, kolay değil sebze ve meyve ticaretini düzenlemek. Yani cumhuriyet boyunca, ondan öncesi bir gelenek oluşmuş ülkemizde, yeni bir düzenleme yapacağız. Avrupa Birliği bize bir standart getiriyor. Şimdi, Avrupa Birliğinin standartlarıyla Türkiye'nin standartlarını birbirine uydururken, uymuyor; ne numara uyuyor ne ölçü uyuyor. Farklı. Göreceksiniz, bu tasarı yasalaştıktan çok kısa bir süre sonra tekrar gündeme gelecek ve görüşeceğiz.

Şimdi, bizim bir tarım politikamız yok, stratejimiz yok, planlamamız yok ülke olarak. Olmadığı için Toprak Mahsulleri Ofisinin kaderine bakacaksınız, Süt Endüstrisi Kurumunun kaderine bakacaksınız, Et ve Balık Kurumunun kaderine bakacaksınız, fındık üreticilerinin kaderine bakacaksınız, zeytin üreticilerinin kaderine bakacaksınız. Bunların hepsinde tekeller, özelleştirme, uluslararası sermaye geldi; üretici yine zararda.

Peki, soruyorum: “Bu yasayla sebze ve meyve fiyatı ucuzlayacak.” deniyor. Yani burada, gerekçede yüzde 25-30

Şimdi biz bize konuşalım. Şimdi, domatesin tarladaki fiyatı -en çok tükettiğimiz sebze domates, ondan başlayalım- ne kadar? 30 kuruş ile 50 kuruş arasında. Bazı zamanlarda üreticinin elinde kalıyor, tarlada kalıyor bazen ürün. Şimdi, bu ürün yola çıktı. Bir kamyonla çıkacak yola. Hemen buna bir nakliye biniyor mu? Biniyor. Hale geldi, şimdi halde karşılama töreni yapıyoruz domatese, yüzde 1 indirdik belediye rüsumu, hoş geldin; yüzde 2 de hal rüsumu, vergimizi koyduk; yüzde 3 etti bu tabii. Hemen arkasından yüzde 1,8 de KDV uyguladık. Sonra komisyoncuya geldiği için yüzde 6 komisyon parası da ekledik. Şimdi de etiketliyoruz, etiket parasını da etiketledik üstüne ve halden tekrar yola çıkardık domatesi. Geliyor, nereye gidecek? Manava, manavdan tüketiciye, vatandaşa. Manavda ne olacak? Manav, elektrikti, kiraydı, bilmem neydi, yüzde 20-30 arası bir kârını koyması lazım. Alın size, 30 kuruş ila 50 kuruş arasında olan domatesin üreticiden hale geliş fiyatını söylüyorum. Domates üç dört fiyat, farklı farklı boylarda olduğu için. Demin telefonla aradım sebze ve meyve halini İstanbul’un, şu gün itibarıyla dedim domates ne kadar halde? “1,2; 1,5; 2 TL, kaliteye göre değişiyor, domatesin fiyatı bu.” dediler. “Yalnız Antalya’dan gelen etiketli olanların, sigara gibi, fiyatı düşmüyor.” dediler. Burada etiketin herhâlde bir önemi var, bakın hakkını teslim ediyorum.

Şimdi buradan -manav kârı da eklendiği zaman, yüzde 20, yüzde 25- vatandaşa bu domates 2 ila 2,5 lira arasında sofrasına geliyor. Şimdi 30 kuruştan, 50 kuruştan bu yasa tasarısıyla, bu yasayla, sofraya gelen domatesin öyküsü bu. Şimdi bu domatesin öyküsünde bu yasanın akıbeti de ortada.

Şimdi, bu hâlde sebze ve meyve hale gelmez. Nereye gider? Hâlden anlayana gider. Nereye gider? Tüketici marketler, süper, gros… Bunlar daha tarladayken mazot parasını üreticiye borç verecekler ki malı da, üretimi de önceden alacaklar, bağlayacaklar önceden, tarlalar önceden kiralanacak. O zaman hâlden anlayana gidecek.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kaplan, buyurun.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Bağlıyorum.

Ne olacak? Kayıt dışına kaçacak. Tarlada ucuz, sofrada pahalı bir sistem doğuyor. Yani bu sistem karşısında gerçekten bunun çok ciddi tartışılması gerektiğini söylüyorum ve sonra şunu sordum sebze ve meyve halinde uzun yıllardır çalışan birine: Bir yasa görüşülüyor, haberiniz var mı? “Ne yasası?” dediler. Sebze ve meyve ticaretinin… “Vallahi, haberimiz yoktur.” dediler. Ee, sorulmamış ki haberi olsun. Koskoca İstanbul Halinde kimsenin haberi yok. Bugün Mecliste görüşüyoruz. Koskoca Mecliste görüşülen yasadan sebze halinin haberi yok.

Burada bir enteresanlık var arkadaşlar gerçekten. Sonra şunu sordum: Ne olacak dedim? “Ağabey, bu yasa zor uygulanır. Öyle bir yasa ki, buranın örfü var, töresi var, geleneği var, sebze hallerinin, meyve hallerinin. Bu daha uzun yıllar uygulanır.” dediler.

Elbette değişim kolay değil. İnşallah ileride değiştirme şansımız olur, daha düzgün bir çarka oturturuz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar) 

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaplan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 7. maddesinin 1. fıkrasının sonunda yer alan "göz önünde bulundurularak" ibaresinden sonra gelmek üzere, "esnaf ve sanatkarlar odasının görüşü alınarak" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Buyurun Sayın İnan. (MHP sıralarından alkışlar)

MÜMİN İNAN (Niğde) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 7’nci maddesinde verdiğimiz önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygı ve sevgiyle selamlarım.

Tasarının 7’nci maddesinin birinci fıkrasında, belediyelerce semt pazarları kurulmasına yönelik düzenleme bulunmaktadır. Burada, tüketici piyasasının büyüklüğü, pazar sayısı, altyapı ve trafiğe etkisi gibi kriterler göz önünde bulundurularak belediyelere pazar kurma yetki ve görevi verilmektedir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, buna ilave, pazarlarda ticaret yapacak esnafın fikirlerinin de alınmasının önemli olduğunu düşünmekteyiz. Ayrıca, vatandaşın, kendisiyle ilgili konularda alınacak kararlarda temsilcileri aracılığıyla yönetime katılması, demokrasi kültürünün yerleşmesi ve gelişmesi açısından son derece önemlidir.

Bu düzenleme, sabahın köründen gecenin yarısına kadar çoluk çocuğuyla beraber ekmek kavgasında olan esnafımızı ve onların temsilcisi esnaf ve sanatkâr odalarını da memnun edecektir diye düşünüyoruz.

Bu önergeyle, semt pazarları kurulması konusunda, esnaf ve sanatkârlar odasının da temsil ettikleri kişiler adına konu hakkında söz sahibi olmalarını sağlamak istemekteyiz.

Kanunun 4’üncü maddesinin 7’nci fıkrasındaki, “Herhangi bir toptancı halinden satın alındığı veya herhangi bir toptancı haline bildirildiği belgelenen malların satışı engellenemez, bu mallar üzerinden mükerreren hal rüsumu alınamaz ve bunlar toptancı haline girmeye zorlanamaz.” hükmü için de, kanunu hazırlayanlara, şahsım, partim Milliyetçi Hareket Partisi ve Niğdeli hemşehrilerim adına teşekkür ederim.

Geçmişte, 552 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 5 ve 17’nci maddeleri, Ankara Büyükşehir Belediyesi görevlileri tarafından üreticiler için âdeta zulüm maddelerine dönüştürülmekteydi. Özellikle, Niğde’den satmak için İstanbul’a elma, patates ve lahana götüren üreticilerimiz, Ankara girişinde belediye ekipleri tarafından durdurulup, hiçbir belirti ve emare olmadığı hâlde, mallarını Ankara’da perakende sattıkları için değil, satacakları gerekçesiyle hale çekilip, orada 1-2 milyarı bulan cezalar kesilmekteydi. Üreticilerimiz, alın teriyle, emekleriyle yetiştirdikleri ürünlerini acaba daha iyi bir fiyata satabilir miyim umuduyla İstanbul’a götürürken, ürününün yarı parasını ceza olarak Ankara’da ödemekteydi. Bu, kabul edilebilir bir durum değildir. Konu hakkında Sayın İçişleri Bakanının cevaplaması talebiyle verdiğim (7/11105) esas numaralı soru önergemin cevabını beklediğimi de buradan Sayın Bakana ifade etmek istiyorum.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; ülkemizin meyve ve sebze üretiminde çok önemli rakamlara ulaştığı artık bilinen bir gerçektir, ancak yanlış tarım politikaları neticesinde üretimin çok önemli bir kısmı tüketiciye ulaşmadan yolda yok olmaktadır. Aslında bu yok oluş, Türk tarımı ve Türk çiftçisinin yok oluşudur. Bu durum, tüm ülkemizde olduğu gibi, benim seçim bölgem olan Niğde’de de üretim yapan çiftçi sayısını her geçen gün azaltmaktadır. Bu nedenle topraktan kopan vatandaşlarımızın, farklı alanlarda iş bulamadıkları için, işsizliğe ve açlığa mahkûm edildiğini görmekteyiz. Bu durumun vahameti, Sayın Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek’in, Hazineden sorumlu Devlet Bakanı iken Niğde'yi ziyaretinde, her yıl ülkemizde 1,5-2 milyona yakın vatandaşımızın köyünü, toprağını bırakarak çiftçiliği terk ettiğini itiraf etmesiyle kabul edilmiş durumdadır.  Üretimini devam ettiremeyip tarlasını, toprağını yok pahasına satıp veya icra yoluyla kaptırıp ortada kalan insanların durumları, işsizliğin bugün cumhuriyet tarihinin rekorlarını kırmasına neden olmaktadır. Çiftçilerimiz, yüksek maliyetli gübre, ilaç, mazot ve elektrik fiyatlarıyla üretim yapmanın artık mümkün olmadığını ifade etmektedirler.

Bu feryat sadece Niğde'de değil, Türkiye'nin her tarafından yükselmektedir. Yıllardır hasat zamanı üreticilerimiz ürünlerini maliyetlerinin çok altında satmak zorunda kalırken, yurt dışından dengesiz bir biçimde tarımsal ve hayvansal ürünlerin ülkemize girmesine müsaade edenler rekabet ortamını altüst edip Türk çiftçisini perişan etmektedirler. 

2009 yılı sonu itibarıyla, TEDAŞ sulama ve zirai kredi borçlarından dolayı Niğde’de ve ülkemizin birçok bölgesinde icralık olan ve takibe uğramayan çiftçi kalmamıştır. Tarımsal üreticilerimizin ekimden pazarlamaya kadar birçok sorunu yıllardan beri, büyük beklentilere rağmen çözüme hâlâ kavuşturulamamıştır. Vatandaşlarımız, sulama elektrik ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarının ödenebilir yapıya dönüştürülmesini hâlâ ümitle beklemektedirler. Bu borçlardan dolayı icra takiplerinin en kısa sürede durdurulması ve haczedilen üretim araçlarının çiftçimize iade edilmesi, ekonomiye yeniden kazandırılması gerekmektedir.

Üreticilerin devletten aldığı tarımsal destekleme paralarına bile haciz yoluyla el konulması çiftçinin ne hâle düşürüldüğünün çok açık bir göstergesidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın İnan.

MÜMİN İNAN (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ülkemizin birçok yerinde olduğu gibi, Niğde özelinde patates üreticisi ve ihracatçılarımız mevzuattan ve bürokratik işlemlerden dolayı sıkıntı yaşamaktadırlar. Bir ihracatçı patatesini kamyonun üzerine yüklemeden ilgili laboratuvara tahlil için mal gönderememektedir. Laboratuvar azlığı nedeniyle numunenin Ankara’ya gönderilip inceletilerek sonucunun alınması için, ihraç edilecek patates kamyonun üzerinde üç gün beklemektedir. Niğde’deki Patates Araştırma Enstitüsünde acilen bir laboratuvarın açılması, Türkiye patatesinin dörtte 1’ini üreten Niğde çiftçisine büyük kolaylık olacaktır. Yurt içinde tüketilen patates için ise her kamyonun mutlaka Tarım İl Müdürlüğüne uğraması ve yol belgesi alması gerekmektedir. Bu belgenin depolarda verilmesi ve belge için kamyon başına kuruma döner sermaye katkı payı ödenmemesi gerekmektedir.

Ayrıca, özellikle İç Anadolu Bölgesi’ndeki birçok vatandaşımızın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine tanınan süt hayvanı besiciliği teşvik imkânlarına benzer teşviklerin kendi bölgelerine de verilmesi konusunda talepleri vardır. Bunu da buradan ilgililere iletmek istiyorum.

Bu önergenin pazar esnafının yararına olduğu düşüncesiyle önergemizin kabulünü bekler, kanunun hayırlı ve uğurlu olması temennisiyle yüce heyetinizi saygı ve sevgiyle selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İnan.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısını arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

               

Kapanma Saati: 19.17
DOKUZUNCU OTURUM

Açılma Saati: 19.27

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 71’inci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.

471 sıra sayılı Tasarı’nın 7’nci maddesi üzerinde verilen Niğde Milletvekili Mümin İnan ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi kabul edenler…Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Tasarının görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

7’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

8’inci madde üzerinde dört önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısının 8 inci maddesinin (4) üncü fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

"Bakanlar Kurulu, Bakanlığın teklifi üzerine, bu oranı değiştirmeye yetkilidir."

                           

                   Ayşe Nur Bahçekapılı              Abdurrahman Arıcı                   Nurettin Canikli

                             İstanbul                                    Antalya                                   Giresun

                        Veysi Kaynak                          İbrahim Yiğit                            İhsan Koca

                       Kahramanmaraş                             İstanbul                                   Malatya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

        Görüşülmekte olan 471 sıra sayılı tasarının 8. maddesinin 4. bendinde geçen "yüzde yetmiş beşi" ifadesinin, "yüzde ellisi" olarak değiştirilmesini, arz ve teklif ederiz.

                           

                         Hüsnü Çöllü                       Mehmet Ali Susam   Ramazan Kerim Özkan

                             Antalya                                      İzmir                                     Burdur

                                            Derviş Günday                            Tayfur Süner

                                                  Çorum                                       Antalya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 471 Sıra Sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 8 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında yer alan " yarısı oranında" ifadesinin " onda biri oranında" şeklinde değiştirilmesini;

Tasarının 8 inci maddesi 9 uncu fıkrasının "Cezalı hal rüsumundan, malları taşıyan nakliyeciler yada depolayanlar mal sahibi ile birlikte müteselsilen sorumlu oldukları gibi münferiden de cezalı hal rüsumunun yüzde 50'si oranında suç vasıta olma cezası öderler" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                        Ayla Akat Ata                           Nuri Yaman                       Hamit Geylani

                             Batman                                       Muş                                     Hakkâri

                                             Sevahir Bayındır                         Pervin Buldan

                                                     Şırnak                                         Iğdır

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına;

Görüşülmekte olan 471 sıra sayılı kanun tasarısının 8. maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesinin yerine, “Toptancı halinde satılan mallardan yüzde iki, toptancı hali dışında satılan mallardan yüzde dört oranında hal rüsumu tahsil edilir.” cümlesinin getirilmesini ve 8. maddesinin 4. fıkrasının kanun metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                           

                          Ahmet Bukan                          Recep Taner                             Kadir Ural

                              Çankırı                                     Aydın                                     Mersin

                          Akif Akkuş                              Behiç Çelik                           Rıdvan Yalçın

                              Mersin                                     Mersin                                      Ordu

                                                                        Hüseyin Yıldız

                                                                              Antalya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Çöllü, siz mi konuşacaksınız efendim?

HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Antalya) – Evet.

BAŞKAN - Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Hüsnü Bey, affedersiniz, en son okuduğumuz önerge Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna mensup milletvekili arkadaşlarımızın.

Sayın Ural, siz mi konuşacaksınız, kim konuşacak?

KADİR URAL (Mersin) – Ben konuşacağım.

BAŞKAN – Buyurun.

Sayın Çöllü, kusura bakmayın, özür dilerim.

KADİR URAL (Mersin) – Konuşabilir Sayın Başkan.

BAŞKAN - Yok, sizin önergenizdeydi sıra.

Hata bende oldu, kusura bakmayın.

Sayın Ural, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

KADİR URAL (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım ve komisyon üyelerime, “Allah rızası için bir tanesini de kabul etseniz ne olur.” diyeceğim ama yani bir tane de muhalefetten gelen bir şeyi kabul etmenizi arz ediyoruz efendim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun Tasarısı’nın 8’inci maddesindeki bazı eksiklik ve yanlışlıkların düzeltilmesi için vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde konuşmak için söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.

Öncelikle, Elâzığ ilimizde meydana gelen ve 57 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine, çok sayıda vatandaşımızın yaralanmasına sebep olan depremin üzüntüsünü bütün Türk milleti olarak yaşamaktayız. Afette hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Cenabıallah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Değerli milletvekilleri, üzerinde görüştüğümüz kanun tasarısı toplumun hemen hemen her kesimini ilgilendiren bir kanun tasarısıdır. Üretici olarak tarımla, hayvancılıkla uğraşan insanlarımızı, çiftçilerimizi, bunların satılması işiyle uğraşan komisyoncuları, tüccarları, pazarcıları, marketçileri, manavları, tüketici olarak da bütün milletimizi ilgilendiren bir kanun tasarısı üzerinde konuşuyoruz. Bu kadar toplum kesiminin tümünü ilgilendiren bir konuda yeteri kadar çalışma yapılıp yapılmadığıysa ayrı bir konu. Böyle bir kanun çalışması yapılmalıydı, evet, yapılmalıydı. Bu konuda çalışma yapan Sayın Bakan ve milletvekillerimize, Bakanlık bürokratlarına çalışmalarından dolayı teşekkür ediyoruz fakat bu yasa taslağı üzerinde çalışmanın eksik yapıldığı kanaatindeyiz.

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Genel Kurulda bulunmak tabii ki güzel, bizleri de çok memnun ediyor ama lütfen biraz daha sükûnet sağlayalım.

Buyurun.

KADİR URAL (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Elitaş, Sayın Başkanım.

MUZAFFER GÜLYURT (Erzurum) – Biraz bağır.

KADİR URAL (Devamla) – Yani şimdi bağıracağım, diyeceksiniz ki: ”Bağırıyorsun.” Bağırmayacağım, “Duyamıyoruz.” diyorsunuz. Yoksa, benim mikrofona da sesime gerek yok ama bağırdığımız zaman da “Bağırdı.” diyorsunuz.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Sayın Vekilim, sizi dinliyoruz.

KADİR URAL (Devamla) – Bu çalışmadan dolayı herkese teşekkür ediyoruz fakat bu yasa taslağı üzerinde çalışmanın eksik yapıldığı kanaatindeyim. “Komisyon üyelerimizi, herkesi dinledik; sivil toplum kuruluşlarıyla görüştük.” diyorlar fakat kimi dinlediklerini bilmiyoruz. Mesela üretici birlikleri dinlenildi mi? Üreticilerin, çiftçilerimizin bu konularda yaşadıkları sıkıntılar yeterince anlatılıp dinlenildi mi? Komisyoncu, tüccar, pazarcı ve bu işin satışıyla ilgilenenler dinlenildi mi? Bunların en önemlisi olan ve bu işin kanuni haklara sahip uygulamalarını yapan belediyeler, özellikle üretici belediyeleri, toptancı hallerine sahip olanlar dinlenildi mi? Eğer üretici belediyeleri; üretici, toptancı halleri olan belediyeleri dinlediyseniz duyduklarınız veya dinledikleriniz bir kulağınızdan girmiş, diğer kulağınızdan çıkmış. Neden? Çünkü hal rüsumlarını düşürdüğünüz zaman belediyelerin hizmetlerini engellemiş oluyorsunuz, belediyelerin yapması gereken hizmetleri engellemiş oluyorsunuz. “Biz kaçakları önlediğimiz zaman daha fazla rüsum alınacağı için gelirlerinde azalma olmayacak.” diyorsanız bu kaçakları nasıl önleyeceğiniz noktasında Türkiye gerçeklerinde neler yapacağınızı da duymak isteriz. Çünkü şu anda hal dışında alımlara kanunla izin veriyorsunuz, sadece bildirim yükümlülüğü getiriyorsunuz, doğru bildirilip bildirilmediğini, mesela, nasıl kontrol edeceksiniz?

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu yasa taslağı ve 8’inci madde böyle çıkarsa belediyelerin gelirlerini yarı yarıya azaltmış olacaksınız. Güya bu yasayı çıkarırken gerekçesinde tüketiciye ucuz ürün yedirilmesi amaçlanmaktadır fakat üretici ve tüketici fiyatları arasındaki farklara baktığınız zaman yüzde 1, yüzde 2 gibi farklar, komik rakamlar olduğunu görürüz. Üreticiden tüketiciye uzanan zincir içerisinde baktığınız zaman hal rüsumlarının çok küçük miktarlarda kaldığını görürsünüz fakat bu küçük rakamlar özellikle küçük belediyeler için çok büyük rakamlar oluşturmaktadır. Belediyeler hizmetlerini bu paralarla yapmaya çalışmaktadır. Siz bu yasayla hem belediyelerin rüsumlarını yüzde 2’den yüzde 1’e düşürüyorsunuz hem de üretici belediye toptancı halinden alınacak rüsum miktarını binde 25’e, yüzde 0,25’e düşürüyorsunuz. Bu maddenin en önemli sorusu burada. Niçin üretici toptancı hallerinin belediyesinin alacağı rüsumun yüzde 75’i tüketici toptancı hallerinin belediyelerine veriliyor? Şimdi burada bir şey söyleyeceğim Sayın Bakan buna da kızacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim, konuşmanızı tamamlayınız.

KADİR URAL (Devamla) – Acaba üretici bölgelerindeki belediyelerin çoğunluğunun muhalefet partilerindeki belediyelerden olmasından mı kaynaklanıyor? Yani MHP’li veya CHP’li belediyelerin olduğu yerler genelde üretici yerlerinde de Ankara Büyükşehir, işte, ne bileyim, İstanbul Büyükşehir gibi belediyelere giden tüketici hallerindeki yüzde 75’leri buraya mı vermek istiyorsunuz? Amaç bu mu? Eğer bu değilse, eğer her belediyeye ortak bir şey yapılacaksa bu ortaklaşa işlem en azından yüzde 50-yüzde 50 olması gerekiyor ama siz bunu üretici belediyelere yüzde 25, tüketici belediyelere yüzde 75 şeklinde düzenliyorsunuz şu andaki çıkan kanun tasarısında. Ama bu belediyeler, üretici belediyeleri bu tarlaların yollarını yapıyorlar, üretici belediyeleri bu arazilerin yollarını yapıyorlar, oralara hizmet veriyorlar; laboratuvar yapıyorlar, soğuk hava depoları yapıyorlar, yükleme, indirme, bindirme yerleri yapıyorlar ama bu yüzde 25’lerle de...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ural, sizin konuşmanıza biraz müdahale etmiştim. Buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.

KADİR URAL (Devamla) – Efendim, bitirebilir miyim?

Yani bu konuda niye Kadir Ural çok bağırıyor çünkü Sayın Bakanım, sayın milletvekilleri; ben, hem üreticiyim hem tüketiciyim hem komisyoncuyum hem geçmişte belediye başkanlığı yaptım ve bu konuları da çok iyi biliyorum ama bu kanun bu şekilde çıkarsa siz kaçakları önlemeyeceksiniz, kaçakları fazlalaştıracaksınız. Belediyeler, üretici belediyeleri özellikle de bir şekilde bu rüsumu da alırlar. Bu rüsumları bir şekilde aldıkları zaman da konu daha sonra tüketiciye yansıyacağından dolayı bu üretim bölgelerindeki bir şekilde alınan fazla rüsumlar tüketiciye yansıyacağından dolayı hem kaçaklar fazlalaşacak hem de tüketici vatandaşlarımız bu ürünleri daha fazla paraya, daha yüksek paralara yiyecekler.

Bu kanundaki bu teklifimizi eğer kabul ederseniz memnun olacağız. Teşekkür ediyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ural.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 471 Sıra Sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 8 inci maddesinin 3 üncü fıkrasından yer alan "yarısı oranında" ifadesinin "onda biri oranında" şeklinde değiştirilmesini;

Tasarının 8 inci maddesi 9 uncu fıkrasının "Cezalı hal rüsumundan, malları taşıyan nakliyeciler yada depolayanlar mal sahibi ile birlikte müteselsilen sorumlu oldukları gibi münferiden de cezalı hal rüsumunun yüzde 50'si oranında suç vasıta olma cezası öderler" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Ayla Akat Ata (Batman) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Özçelik, siz mi konuşacaksınız?

OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) – Evet.

BAŞKAN – Buyurun efendim. (BDP sıralarından alkışlar)

OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

AK PARTİ bu yasada da olduğu gibi üreticilerin, çalışanların ve tüketicilerin çıkarlarını değil sermayenin, özellikle tekelci sermayenin çıkarlarını savunan ve onların çıkarlarını gözeten yasa hazırlıkları, yasa teklifleri getirmeye devam ediyor.

Bakın, dünyanın en kaliteli fıstığı Siirt’te üretilmekte. Siirt fıstığı gıda sanayisinde ve yemişlik olarak, çerezlik olarak en çok aranan bir çeşit olma yolunda. Tabii, bunun nedenleri var. Çünkü Siirt fıstığı yağ oranı düşük, doğal çatlama oranı yüksek ve tadı da harikadır. Siirt fıstığının tadı harika ama Siirt fıstık üreticisinin tadı hiç yok çünkü fıstık üretimi gerçekten çok zor bir üretim. Bugün fıstık üretmeye kalksanız en az beş yıl, hatta on yıl beklemek zorundasınız. Yani beş yıl, on yıl hiçbir gelir sağlamadan sürekli emek vererek, sürekli sermaye yatırımı yaparak fıstık üretimi yapmak zorundasınız. İlk ürünü aldığınızda aradan belki on yıl geçmiş oluyor.

Siirt fıstığının üreticileri kendi aralarında birleşerek Siirt İli Fıstık Üreticileri Birliğini oluşturdular ve bu birlik sayesinde üretimi daha düzgün, pazarlamayı daha sağlıklı ve dünya pazarlarına açılma girişimleri de giderek sonuç vermeye başladı.

Fıstık üreticilerinin devlet yardımı, devlet desteği alma imkânı olmadı bugüne kadar. Bununla da kalmadı, bildiğiniz gibi geçtiğimiz kasım ayında çok ciddi bir sel felaketiyle karşılaştı fıstık üreticileri ve fıstık üreticileri kendi çalışmaları sonucu bir rapor hazırladılar, bu raporu bize gönderdiler, biz de Bakanlığa, Tarım Bakanlığına durumu bildirdik. Arkadaşlarımızın, birlik yöneticilerinin tespitlerine göre, Siirt merkezde 2 bin üretici, Aydınlar ilçesinde 600, Eruh ilçesinde bin, Pervari ilçesinde 200, Kurtalan ilçesinde ve Baykan ilçesinde 40 üreticinin bu sel felaketinden çok ağır bir şekilde zarar gördüklerini, 10 bin dekardan fazla arazinin ve fıstık ağaçlarının zarar gördüğünü, devletten yardım beklediklerini ifade ettiler. Biz de bunu Tarım Bakanlığına bildirdik, üretici zararlarının karşılanıp karşılanmayacağını -hiç değilse bir bölümünün- faizsiz kredi sağlanıp sağlanamayacağını ve bölgenin bir afet bölgesi ilan edilip edilemeyeceğini sorduk. Sayın Bakanın soru önergemize verdiği cevap geldi. İl Hasar Tespit Komisyonu karar vermiş bu konuda. Siirt ili Aydınlar ilçesinde sadece 2 çiftçinin zararının yüzde 40 oranında olduğunu ve sadece 2 çiftçiye yardım yapılabileceğini belirtiyor.

Şimdi, binlerce insanın bizzat üretim yaptığı, yine binlerce insanın bu üretimde çalışan olarak yer aldığı ve dünya piyasalarında çok ciddi bir ürün olma yolunda olan fıstığımızın, Siirt fıstığının ve üreticilerinin sorunlarına bu şekilde yaklaşırsak ülke ekonomisine nasıl bir katkı sağlayacağını gerçekten merak ediyorum.

Sayın Başbakanımızın fıstık üreticilerine değil sadece, fındık üreticilerine de yaklaşımı aynı şekilde. Yani burada sadece bu işten büyük kârlar sağlayanların çıkarlarını gözeten bir yaklaşım var.

Bu yasa tasarısında da, sebze ve meyve ticaretinde de yine gördüğümüz şudur ki, sadece bu işten zarar görenler yine üreticiler, yine bu alanda çalışan insanlar ve tüketiciler olacaktır.

Önergemizin kabulünü talep ediyoruz.

Genel Kurula saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Özçelik, teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Karar yeter sayısı istiyorum Başkanım.

BAŞKAN – Tamam.

Arkadaşlar, önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısını arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Kâtip üyeler arasında ihtilaf vardır, elektronik cihazla oylama yapacağım.

Oylama için iki dakika süre veriyorum ve oylamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 471 sıra sayılı tasarının 8. maddesinin 4. bendinde geçen "yüzde yetmiş beşi" ifadesinin, "yüzde ellisi" olarak değiştirilmesini, arz ve teklif ederiz.

                                                  Mehmet Ali Susam (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Çöllü, buyurun, kusura bakmayın. (CHP sıralarından alkışlar)

Evet, önerge sahipleri adına Antalya Milletvekili Sayın Hüsnü Çöllü.

HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemin gerekçelerini açıklamak üzere söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yaş sebze ve meyve ticaretinde en önemli nokta üretim merkezlerindeki hallerdir. Fiyatların belirlendiği, ihracatın büyük bölümünün yapıldığı, malumunuz, üretim bölgesindeki hallerden yapılmaktadır. Bu düzenleme ile üretici belediyelerin gelirlerinde büyük düşüş yaşanacaktır. Bir yandan, bu belediyelerden modern, altyapısı olan hal yapmasını isteyeceğiz, arkasından da asıl işlerin yapıldığı bu hallere ait belediyelerin gelirlerini azaltacağız. Arkadaşlar, bu büyük bir çelişkidir. Üretici, yani emek veren iller bu yasadan mağdur olacaklardır. Kimdir bu emek veren iller ve belediyeler? Başta Akdeniz Bölgesi’dir, Ege Bölgesi’dir, Antalya’dır, Adana’dır, Mersin’dir, Isparta’dır, İzmir’dir. Antalya, malumunuz, Türkiye'nin en büyük sebze ve meyve üretim merkezidir Kumluca’sıyla, Demre’siyle, Mavikent’iyle, Sahilkent’iyle ve Turunçova’sıyla. Yani bir anlamda, Antalya ve benzeri bölgeler üretecek, Antalyalı ve diğer arkadaşlar çalışacak ama Antalya ve Antalya Büyükşehir Belediyesi değil Ankara ve İstanbul belediyeleri kazanacak çünkü en büyük tüketim noktası bu illerdir.

Tasarı taslağı görüşülürken yüzde 50 oranı getirilmişti. Gerekçede de “Hal rüsumunun paylaşımında üretim bölgesi belediyeleri ile tüketim bölgesi belediyeleri arasındaki dengesizliğin giderilmesi, hal rüsumunun iki belediye arasında eşit paylaşılmasıyla giderilmesi sağlanmış.” deniyordu. Yani “Bir dengesizlik var, bunu eşit paylaşımla gideriyoruz.” deniyordu. Sonra, neden üretici belediyelere yüzde 25, tüketici belediyelere yüzde 75 yapıldı bunu merak ediyorum. Bu değişiklik hangi hesaba göre yapıldı? Kim, nasıl belirledi bu oranları değerli arkadaşlar? Asıl yükü üretim bölgesi halleri çekmektedir, ihracat -genelde ifade ettiğim gibi- bu noktalardan yapılmaktadır.

Şimdi, ben, Antalya’dan bir ürün aldım, hale bildirdim. İstanbul’da ya da Ankara’da hiç hale sokmadan perakende satabilir ya da kendim kullanabilir miyim? Evet, bu yasaya göre aynen kullanabilirim. Peki, bundan Ankara Belediyesi ya da İstanbul Belediyesi niye para kazansın, hem de kaynağın büyük bölümünü yani yüzde 75’ini neden alsın? Bunda bir adalet, bir mantık var mı soruyorum sizlere değerli milletvekilleri? Bu hâliyle bu hüküm, Melih Gökçek’i, Kadir Topbaş’ı kurtarma düzenlemesidir. Bu tasarıyla Ankara ve İstanbul Belediyesine Antalyalı üretici üzerinden, diğer üretici iller üzerinden ciddi bir kaynak transferi yapılacak demektir. Antalya Büyükşehir Belediyesi, geçmiş yönetimin har vurup harman savurmasıyla oluşturduğu borç yükünün altında ezilirken, kaynak yaratmak için bir taraftan çabalarken, Antalyalı üreticinin çabasıyla oluşan kaynak, Ankara’ya, İstanbul’a akacak demek oluyor. Ankara ve İstanbul Belediyesinin yandaşlara kıyak ihalelerini hepimiz biliyoruz. Şimdi bu yandaşlara Antalya üzerinden de bir anlamda aktarım yapılacak demek oluyor bu düzenlemeyle.

Bakın, Antalyalı üreticilerimiz, 50 kuruştan, 1 liradan malını satıyor, bazen de satamıyor, yollara ve denize döküyor değerli arkadaşlar. Ankara ve İstanbul’da, aynı ürün ise 2 lira ve 3 liradan satılıyor yani arada 4-5 kat fark var. Bu fark kimlerin cebine gidiyor? Birileri, Antalyalı üretici üzerinden cebini dolduruyor anlayacağınız. Şimdi aynı yöntemle belediyelerin cebi doldurulmaya çalışılıyor. Fiyatların oluşumunda, üreticilerle ilişkide ve ihracatta en önemli nokta, üretim bölgesindeki haller diye bir kez daha altını çiziyorum. Bu hallere daha özenli yaklaşılması gerekirken, tam tersi bir uygulamayla bu halleri kapanma noktasına getirecek bir adım atılıyor bu yasayla. Bu nedenle, bu hüküm yeniden düzenlenmelidir diyorum yani hiç hale girmeyen, hiçbir işlem yapmayan belediyeye yüzde 75’i vermenin anlamı, mantığı yoktur ama amaç, kendi belediyenizi kurtarmak ve onun kazanmasıysa bu madde aynen böyle kalmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Çöllü, konuşmanızı tamamlayınız.

HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Devamla) – Adil olanın, doğru olanın yapılması gerekiyorsa -ki milletvekilleri olarak bizim görevimiz de budur- o zaman, üretim noktasındaki hallerin payını mutlaka artırmalıyız diyor, önergemde teklif ettiğim gibi, yüzde 50-50 paylaşımı bir kez daha dile getiriyor, tüm milletvekillerine saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Çöllü, teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Kanun Tasarısının 8 inci maddesinin (4) üncü fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

"Bakanlar Kurulu, Bakanlığın teklifi üzerine, bu oranı değiştirmeye yetkilidir."

Ayşe Nur Bahçekapılı (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya)  – Uygun görüşle takdire arz ediyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Hal rüsumun üretim bölgesi ile tüketim bölgesi belediyeleri ile hal işletmecileri arasındaki dağılımına ilişkin oranda, önümüzdeki dönemde yaşanması muhtemel değişiklikler çerçevesinde herhangi bir mevzuat değişikliğine gerek olmadan kısa sürede değişiklik yapılabilmesi yönünde düzenleme yapılmıştır. Bu şekilde üretim bölgeleri ile tüketim bölgeleri arasındaki hal rüsumu dağılımında dengenin kurulmasını teminen Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca gerekli düzenleme yapılabilecektir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, çalışma süremizin tamamlanmasına çok az bir süre kaldığını da dikkate alarak, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 11 Mart 2010 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Sizlere ve bizleri izleyen vatandaşlarımıza hayırlı akşamlar diliyorum.

                               

Kapanma Saati:  19.56