DÖNEM: 23 YASAMA
YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT : 62
65’inci Birleşim
24 Şubat 2010 Çarşamba
(Bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile
konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş
alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - GELEN KAĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- TBMM Başkan
Vekili Sadık Yakut’un, Balıkesir’in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki bir kömür ocağında 23
Şubatta meydana gelen grizu patlaması sonucunda göçük altında kalarak hayatını
kaybeden 13 işçiye Allah’tan rahmet, kederli ailelerine metanet, yaralılara
acil şifa, Türk milletine başsağlığı dileyen konuşması
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Trabzon
Milletvekili Safiye Seymenoğlu’nun, Trabzon’un düşman
işgalinden kurtuluşunun 92’nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Muğla
Milletvekili Gürol Ergin’in, hayvancılıkta yaşanan sorunlara ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan’ın, emekli aylıkları arasındaki farklılıkların
giderilmesi için intibak yasasının çıkarılmasıyla ilgili yapılan çalışmalara
ilişkin gündem dışı konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol’un, Balıkesir’in
Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki bir kömür ocağında 23 Şubatta meydana gelen grizu patlamasına ilişkin
açıklaması
2.- Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, Balıkesir’in Dursunbey
ilçesine bağlı Odaköy’deki bir kömür ocağında 23 Şubatta meydana gelen grizu patlamasına ilişkin
açıklaması
3.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, Balıkesir’in, Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki bir kömür ocağında 23
Şubatta meydana gelen grizu patlamasına ilişkin açıklaması
4.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Ufuk Uras ın, Balıkesir’in
Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki bir kömür ocağında 23 Şubatta meydana gelen grizu patlamasına ilişkin
açıklaması
5.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Balıkesir’in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki bir kömür ocağında 23
Şubatta meydana gelen grizu patlamasına ilişkin açıklaması
6.- Balıkesir
Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın, Balıkesir’in
Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki bir kömür ocağında 23 Şubatta meydana gelen grizu patlamasına ilişkin
açıklaması
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve 23 milletvekilinin, Havran ilçesinde yapılan
barajın yarasalar ve zeytincilik üzerindeki etkilerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/587)
2.- İstanbul
Milletvekili Atila Kaya ve 19 milletvekilinin,
üniversite öğrencilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/588)
3.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da
“Hançer Timi” adlı grupların var olduğu iddialarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/589)
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 21 milletvekilinin, sulama birliklerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/590)
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
3.- Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili
Recai Berber ve 5 Milletvekilinin; 2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/762,
2/475) (S. Sayısı: 455)
IX.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- İç Tüzük’ün
87’nci maddesinde belirtilen sayıdakinden daha az önergeyi işleme alması
nedeniyle oturum başkanının tutumu hakkında
X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, İstanbul Milletvekili Mustafa Ataş’ın, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, devlet personel rejimi reformuna ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın
cevabı (7/12047)
2.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, TMSF yönetimindeki bir televizyon kuruluşuna
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacan’ın cevabı (7/12052)
3.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, bir gruba kullandırılan
banka kredileriyle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı (7/12057)
4.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Midilli Adası’ndaki Osmanlı camilerinin
durumuna ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı (7/12124)
5.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, belediyelerin özürlü rehabilitasyon
hizmetlerine ayırdıkları ödeneklere,
- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Doğu ve Güneydoğu
Anadolu’da kadın sığınma evleri açılmasına,
İlişkin soruları
ve Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın cevabı (7/12169), (7/12170)
6.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Karabük
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu üyeleri hakkındaki şikayete ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/12182)
7.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, İŞKUR yoluyla istihdam edilenlere ve işsizlik
sigortasından yararlananlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/12263)
8.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, özürlülerin mesleki rehabilitasyonuna
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın cevabı (7/12337)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.00’te açılarak üç oturum yaptı.
Hakkâri
Milletvekili Rüstem Zeydan, Hakkâri ilinin ulaşım
sorunlarına,
Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt, Ardahan’ın 89’uncu kurtuluş yıl dönümüne,
İlişkin gündem
dışı birer konuşma yaptılar.
Erzurum
Milletvekili Zeki Ertugay’ın, hayvancılık sektörünün
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşmasına Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Eker cevap verdi.
Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu, hayvan yokluğundan et
fiyatlarının süratle artmasına,
Erzurum
Milletvekili Zeki Ertugay, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in,
gündem dışı konuşmasına verdiği cevapta ifade ettiği gibi, üç ay içerisinde
hayvan sayısındaki yüzde 22 artış doğruysa et ve süt fiyatlarındaki bugünkü
artışların sebebini belirtmesi gerektiğine,
İlişkin birer
açıklamada bulundular.
Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü’nün,
Sivas Milletvekili ve Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopter
kazası ve kurtarma çalışmalarının tüm yönleriyle araştırılarak benzer
durumların yaşanmaması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
yeniden kurulan (10/333, 334, 335-3/1090) esas numaralı Meclis Araştırması
Komisyonundan istifa ettiğine ilişkin önergesi;
Sivas Milletvekili ve Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopter
kazası ve kurtarma çalışmalarının tüm yönleriyle araştırılarak benzer
durumların yaşanmaması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
yeniden kurulan (10/333, 334, 335-3/1090) esas numaralı Meclis Araştırması
Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip
seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi;
Genel Kurulun
bilgisine sunuldu.
Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındır ve 19 milletvekilinin,
eğitimde toplumsal cinsiyet duyarlılığı konusunun (10/583),
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 24 milletvekilinin, turizm sektöründeki sorunların
(10/584),
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 20 milletvekilinin, başta konut kredisi olmak üzere
kredi geri ödemelerinde yaşanan sorunların (10/585),
Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz ve 20 milletvekilinin, Köyceğiz ilçesinde kurulacak
hidroelektrik santralin çevreye etkilerinin (10/586),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin
gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı
açıklandı.
Birleşmiş
Milletler İnsan Yerleşimleri Programı (UN-HABITAT) ile HABITAT Küresel
Parlamenterleri Başkanlığınca, Brezilya’nın Rio de Janeiro
Kentinde 17-24 Mart 2010 tarihleri arasında düzenlenecek olan 5’inci Dünya Kent
Forumu ile 6’ncı Habitat Global Parlamenterleri Toplantısına davet edilen
Ankara Milletvekili ve Çevre Komisyonu Başkanı Haluk Özdalga’nın
davete icabet etmesine;
Türkiye Büyük
Millet Meclisinde, Türkiye-Uganda dostluk grubu kurulmasına;
İlişkin Başkanlık
tezkereleri;
“Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmında yer alan 426 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın bu kısmın
8’inci sırasına alınmasına; 18 Şubat 2010 tarihinde dağıtılan ve Genel Kurulun
aynı günkü birleşiminde okunan (11/10) esas numaralı gensoru önergesinin
gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında yer almasına, Anayasa’nın
99’uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin
Genel Kurulun 25 Şubat 2010 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına; Genel
Kurulun, 25 Şubat 2010 Perşembe günkü birleşiminde 426 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmasına ilişkin Danışma
Kurulu önerisi yapılan görüşmelerden sonra;
Kabul edildi.
Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, 5/1/1961
Tarihli ve 222 Sayılı İlköğretim Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin (2/44) İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi, yapılan görüşmelerden sonra,
kabul edilmedi.
Gündemin “Sözlü
Sorular” kısmının:
1’inci sırasında bulunan (6/705),
2’nci “ “ (6/741),
4’üncü “ “ (6/769),
5’inci “ “ (6/783),
6’ncı “ “ (6/810),
11’inci “ “ (6/880),
14’üncü “ “ (6/886),
15’inci “ “ (6/887),
28’inci “ “ (6/976),
33’üncü “ “ (6/996),
35’inci “ “ (6/1000),
48’inci “ “ (6/1036),
54’üncü “ “ (6/1045),
65’inci “ “ (6/1073),
93’üncü “ “ (6/1128),
95’inci “ “ (6/1131),
Esas numaralı
sözlü sorulara Maliye Bakanı Mehmet Şimşek cevap verdi; soru sahiplerinden
Tokat Milletvekili Reşat Doğru, Karaman Milletvekili Hasan Çalış, Niğde
Milletvekili Mümin İnan, Tunceli Milletvekili Kamer Genç, Antalya Milletvekili
Tayfur Süner de cevaplara karşı görüşlerini
açıkladılar.
Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2’nci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/499) (S. Sayısı: 321),
Görüşmeleri komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
3’üncü sırasında bulunan, Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ile Manisa Milletvekili Recai Berber ve 5 Milletvekilinin, 2985 Sayılı Toplu
Konut Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının (1/762, 2/475) (S. Sayısı: 455) görüşmelerine devam olunarak çerçeve
3’üncü maddeye bağlı ek madde 15’e kadar kabul edildi.
24 Şubat 2010
Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 13.00’te toplanmak üzere birleşime
20.00’de son verildi.
|
|
Sadık
YAKUT |
|
|
|
Başkan Vekili |
|
|
|
|
|
|
Bayram
ÖZÇELİK |
|
Murat
ÖZKAN |
|
Burdur |
|
Giresun |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
|
|
|
|
Fatih
METİN |
|
|
|
Bolu |
|
|
|
Kâtip Üye |
|
No.: 87
II.- GELEN KÂĞITLAR
24 Şubat 2010 Çarşamba
Tasarılar
1.- Kültür ve
Turizm Bakanlığının Bazı Taşra Kuruluşlarının İl Özel İdareleri ve Belediyelere
Devredilmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/810) (Plan ve Bütçe; İçişleri ile Milli
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.2.2010)
2.- Kooperatifler
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı (1/811) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji; Tarım, Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.2.2010)
Teklif
1.- Siirt
Milletvekili Osman Özçelik’in; 2820 Sayılı Siyasi
Partiler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/613) (Anayasa
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.2.2010)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve 23 Milletvekilinin, Havran ilçesinde yapılan
barajın yarasalar ve zeytincilik üzerindeki etkilerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/587) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.1.2010)
2.- İstanbul
Milletvekili Atila Kaya ve 19 Milletvekilinin,
üniversite öğrencilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/588)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.1.2010)
3.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 Milletvekilinin, Doğu ve
Güneydoğu Anadolu’da “Hançer Timi” adlı grupların var olduğu iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/589) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.1.2010)
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 21 Milletvekilinin, sulama birliklerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/590) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.1.2010)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, eczanelerin karşı karşıya olduğu sorunlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11254)
2.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, alım yoluyla gördürülen
hizmetlerin denetimine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11417)
3.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, diyabet hemşiresi açığına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11319)
4.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, trafik kazalarında yaralanan sürücülerin
giderlerinin karşılanmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11420)
5.- Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış’ın, HIV virüsüne karşı alınan tedbirlerin
yeterliliğine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11422)
24 Şubat 2010 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Murat ÖZKAN
(Giresun)
BAŞKAN – Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 65’inci Birleşimini açıyorum.
III.-YOKLAMA
BAŞKAN –
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un, Balıkesir’in
Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki bir kömür ocağında 23 Şubatta meydana gelen grizu patlaması sonucunda
göçük altında kalarak hayatını kaybeden 13 işçiye Allah’tan rahmet, kederli
ailelerine metanet, yaralılara acil şifa, Türk milletine başsağlığı dileyen
konuşması
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, 23 Şubat günü Balıkesir’in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki bir kömür ocağında meydana gelen grizu
patlaması sonucunda göçük altında kalarak hayatını kaybeden 13 işçimize
Allah’tan rahmet diliyoruz. Başkanlık Divanı olarak, Hakk’ın rahmetine kavuşan
işçilerimizin kederli ailelerine metanet tavsiye ediyor, acılarını yürekten
paylaşıyor, yaralılara acil şifa, Türk milletine başsağlığı diliyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk
söz, Trabzon ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 92’nci yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Trabzon Milletvekili Safiye Seymenoğlu’na
aittir.
Buyurun Sayın Seymenoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Trabzon Milletvekili Safiye Seymenoğlu’nun,
Trabzon’un düşman işgalinden kurtuluşunun 92’nci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
SAFİYE SEYMENOĞLU
(Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Trabzon’un düşman işgalinden
kurtuluşunun 92’nci yıl dönümü dolayısıyla şahsım adına gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Güzel şehrimiz
Trabzon’umuzun 24 Şubat 1918 yılında düşman işgalinden kurtuluşu vesilesiyle
tüm hemşehrilerimizin ve vatandaşlarımızın buradan bu
özel gününü tebrik ediyor, selam ve saygılarımı sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, Birinci Dünya Savaşı’nın en ağır darbesini gören illerden biri
de Trabzon’dur. 1916 yılında Trabzon’un Ruslar tarafından işgal edilmesi,
zorunlu göçleri, hasret ve acıyı beraberinde getirmiştir. 24 Şubat 1918
tarihinde kahraman ordumuz bölgedeki düşmanı ve çeteleri temizleyerek Trabzon’a
girmiş, Trabzon’un ve Trabzonlunun iki yıla yaklaşan esaret ve muhacirlik
çilesi böylelikle sona ermiştir.
Değerli
milletvekilleri, bugün 2010 yılında Trabzon bir sağlık kenti, turizm kenti ve
spor kenti olma yolunda hızla ilerlemekte, markalaşmaktadır. Yedi yıllık AK
PARTİ İktidarıyla birlikte -diğer şehirlerimizde de olduğu gibi- Trabzon’un da
çehresi değişmiştir. Tüm iktidarların yaptığı hizmetlerin toplamından daha
fazlasını AK PARTİ yedi yılda Trabzon’da gerçekleştirmiş, gerçekleştirmeye de
devam etmektedir. Bu anlamda yapılan çalışmaları, yatırımlarımızın ve
projelerimizin bir kısmını bu kısıtlı zaman sürecinde sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Karadeniz Bölgemizin çoğu şehirlerinde olduğu gibi
Trabzon ilimizden de sahil yolu geçmiş, sahil yolunun geçmesiyle şehrimiz
çağdaş bir kent görünümüne büründüğü gibi, trafik problemi de önemli ölçüde
çözülmüştür.
Yine kara
yollarında, Trabzon ilinde daha önceki yıllardan başlayıp 2002 yılına kadar
Trabzon, Trabzonsporla şampiyonluklar yaşamış, futbolla bütünleşmiş,
spor kültürü olan bir kent. Bu anlamda, Trabzon’umuz ve ülkemiz için önemli
olan bir büyük organizasyondan da sizlere bahsetmek istiyorum: 11’inci Avrupa
Gençlik Oyunları 23-30 Temmuz 2011 tarihleri arasında Trabzon ilimizde
gerçekleştirilecektir. 9 spor branşında yapılacak
oyunlara, 49 Avrupa ülkesinden 17 yaş ve altı sporcular, idareci, hakem, medya
mensupları ve ebeveynler olmak üzere toplam 8 bin dolayında bir katılımcı
olacaktır.
Bu organizasyon,
Uluslararası Olimpiyat Komitesinin Türkiye’de resmî olarak gerçekleştireceği
ilk ve en kalabalık spor organizasyonu olacaktır. Ülkemize kazandırılması ve
Trabzon’da gerçekleştirilmesi için yaklaşık üç yıllık bir çalışma yapılarak
alınan Avrupa Gençlik Oyunları için çalışmalar çok yönlü olarak sürmektedir. Bu
anlamda, mevcut tesisler yeniden revize edilmekte, bunlara yeni tesisler de
eklenmektedir. Bu tesisler, Pelitli’de inşa edilen
7.500 kişilik çok amaçlı spor salonu, atlama kuleli açılır kapanır çatılı
olimpik yüzme havuzu, Söğütlü Atletizm Sahası tribün inşaatı ve medya merkezi
olmak üzere, 2011 yılı başlarında tamamlanması için yoğun bir şekilde
çalışılmaktadır. Trabzon ilimizin bu oyunlar dolayısıyla yeni yatırım ve spor
tesisleri kazanmasının yanı sıra ekonomide de önemli bir canlanma söz konusu
olacaktır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yine bu kapsamda Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel
Müdürlüğümüzün çalışmalarıyla ülkemizde ilk defa bazalı
yatak sistemi mevcut olan 510 kişilik öğrenci yurdumuz on üç ayda inşa edilerek
Yomra ilçemizde hizmete girmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Seymenoğlu, lütfen tamamlayınız.
SAFİYE SEYMENOĞLU
(Devamla) – Tamam Başkanım.
2011 Avrupa
Gençlik Oyunları sporcularının barındırılması için hazırlanan 3 bin kişilik
yurt projelerimiz son hızıyla devam etmektedir. Mevcut yurtlar da revize
edilerek, daha modern bir hâle getirilerek yaklaşık 4 bin kişilik bir olimpiyat
köyü ortaya çıkacaktır. Yine Beşikdüzü’nde 300, Of’da
300 ve Sürmene’de de 300 kişilik olmak üzere yurt projelerimize 2010 yılında
başlanacaktır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sözlerime son verirken Trabzon’umuzun kurtuluş yıl
dönümünü en kalbî duygularımla kutluyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak
üzere düşman işgalinden kurtarılması uğruna mücadele eden bütün şehitlerimizi,
ebediyete intikal etmiş bütün gazilerimizi rahmetle anıyor, manevi hatıraları
önünde saygıyla eğiliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Seymenoğlu.
Gündem dışı
ikinci söz, hayvancılık sektöründeki son durum hakkında söz isteyen Muğla
Milletvekili Gürol Ergin’e aittir.
Buyurun Sayın Ergin.
(CHP sıralarından alkışlar)
2.- Muğla Milletvekili Gürol Ergin’in, hayvancılıkta
yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması
GÜROL ERGİN
(Muğla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hayvancılıkta yaşanan sorunlar konusunda gündem dışı
söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken Sayın Başkan sizi, değerli
milletvekillerini ve yüce Türk ulusunu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, son aylarda çiğ süt ve et fiyatları önemli ölçüde yükselmiş,
ayda yarım kilodan fazla et alamayan vatandaşlarımız hiç et alamaz, orta hâlli
vatandaşlar da ete uzaktan bakar hâle gelmiştir. Et tüketemeyen vatandaş süt de
tüketemez hâle düşürülmüştür.
Sayın Bakanın dün
bu kürsüde verdiği rakamlarla gerçek rakamların uzaktan yakından ilgisi yoktur.
Sayın Bakan ruhlar âleminde yaşamaktadır. Sayın Bakan bir yandan 2009
rakamlarının kesinleşmediğini söylerken diğer yandan 2009’a ait hayvan
sayılarını vermektedir. Oysa gerçekten de 2009 rakamları henüz kesinleşmiş ve
yayımlanmış değildir.
Yaşananlar,
Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetlerinin hayvancılık
politikasının tümden iflas ettiğini açık seçik göstermektedir. “Hükûmet hangi yanlışları yaptı?” derseniz, yanıtı şudur:
2007-2008 yıllarında iki yıl üst üste yaşanan kuraklığın etkisiyle kaba yem
fiyatları yüzde 100 civarında artarken çiğ sütün litresi 30-40 kuruşa kadar
düşmüştür. Üretici, para kazanmak bir yana, süt parasıyla yem alamaz duruma
gelmiş, bu da yetmezmiş gibi, dışarıdan yasal ya da kaçak yollarla giren süt
tozu piyasayı tamamen çökertmiştir. Yaşananların sonucunda üretici ineğini
kesime göndermek zorunda kalmış, hayvan varlığında ciddi bir azalma olmuştur.
Pancar üretiminin
20 milyon tondan 13-14 milyon tonlara düşürülmesi de hayvancılığa büyük darbe
vurmuştur. Çünkü şeker pancarının tüm artıkları -başı, yaprağı, küspesi-
özellikle süt hayvancılığı için en değerli kaba yemdir. Zaten kaba yem
eksikliği çekilen ülkemizde şeker pancarı üretimi de azalınca, çiftçi bu en
değerli kaba yem desteğinden de mahrum kalmıştır.
Sektörün büyük
sıkıntı içerisine girdiği 2008 yılında Hükûmet
hayvancılığa büyük bir darbe indirmiş, hayvancılığa verilen destekleri üçte 1
oranında azaltmıştır. Önceki yıllarda üreticiye verilen damızlık düve, buzağı,
suni tohumlama, soğutma tankı gibi desteklerin hepsini kaldırmıştır. Süt teşvik
primi önce tamamen kaldırılmış, sonra, büyük tepkiler olunca önce 4 kuruş
olarak açıklanmış, sonra 3,6 kuruşa düşürülmüştür. Yonca, korunga, fiğ,
silajlık mısır gibi yan bitkiler için yapılan destekler de yaklaşık yüzde 20
azaltılmıştır. 2009 bütçesinde tarım desteklerine ayrılan para yüzde 10
kesintiye uğratılmış, ekonomik krizin yaşandığı bir dönemde desteklerin
azaltılması süt üreticilerini daha da zora sokup hayvan kesimini daha bir
hızlandırmıştır.
Irak ve Orta Doğu
pazarına yanlış biçimde yapılan canlı hayvan ve et ihracatının başlaması da
kırmızı et fiyatının iyice artmasına neden olmuştur. Et fiyatı artınca, sütten
para kazanamadığını gören çiftçi, ineklerini kesime göndermeyi sürdürmüştür.
2007’nin ikinci
yarısından bu yana kesilen süt ineğinin sayısının 300 bin ila 800 bin arasında
olduğu belirtilmektedir. Sayın Bakanın hayvan sayılarının arttığı biçimindeki
beyanı tamamen gerçeğe aykırıdır.
Bu kadar çok
hayvan kesilince doğal olarak süt üretimi iyice düşmüş, sütün fiyatı
yükselmiştir. Çiğ süt fiyatı geçen yıl ocakta 60-65
kuruş iken bu yıl 85 kuruşa, bazı yerlerde 90 kuruşun üzerine çıkmıştır. Eğer
süt artsaydı çiğ süt fiyatı yükselir miydi?
Hayvancılığı
geliştirmek için yapılması gereken, süt teşvik primini, yem desteklerini ve
diğer hayvancılık desteklerini artırmak, hem üreticiyi hem de sanayiciyi
koruyan bu sistemi en az beş yıl süreyle uygulayacağını ilan etmek, piyasaya
güvence vermektir. Çözüm, üretim artışında ve üretimin sürdürülebilir
olmasındadır.
İthalatın çözüm
olmadığı çoğu kez denenmiş ve görülmüştür. Bu yüzden, canlı hayvan ve hele et
ithalatına kesinlikle gidilmemelidir. İthalatla bir süre için fiyatlar terbiye
edilebilir ancak içeride üretim daha da olumsuz etkilenip azalacağından, bir
süre sonra hem fiyatlar yükselir hem de sürekli ithalata bağımlı bir yapı
ortaya çıkar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Ergin, lütfen tamamlayınız.
GÜROL ERGİN
(Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu aşamada süt
fiyatına müdahale edilirse ve fiyat aşağı çekilirse, geçen iki yıllık dönemde
tüm zorluklara göğüs gererek, zararına süt satarak ayakta kalmayı başaran pek
çok işletme sahibi de ineğini kesime göndermek zorunda kalır. Bu dönemde
yapılacak en büyük hata, süt tozu ithalatına veya hayvan ithalatına kapıları
açmak olur. Böyle bir girişim işletmelerin kapanmasını hızlandırır, Türkiye,
süt ve süt ürünlerinde tamamen dışarıya bağımlı hâle gelir.
Sayın Bakan dün
bu kürsüden yaptığı konuşmada, Et Balığın 14,5 liraya kesim yaptığını ifade
etmiştir. Bu söylem tamamen yanlıştır. Et Balık Kurumu Erzurum Kombinası
Müdürünün bu ayın 11'inde verdiği beyanata göre yağsız kesimde fiyat 12 lira 25
kuruş, tosun etinde 12 lira 50 kuruştur. Bu da son zamanda artırılan fiyattır.
Yani aslında kasaptaki yüksek fiyat; köylünün cebine fazla para girdiği
anlamına gelmemekte, köylü yine sıkıntı çekmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜROL ERGİN
(Devamla) - Sayın Başkan, teşekkür edeceğim lütfederseniz.
BAŞKAN - Buyurun.
GÜROL ERGİN
(Devamla) - Sayın Başkan, söz verdiğiniz için size tekrar teşekkür ediyorum.
Sizi, yüce Meclisi ve sevgili çiftçi kardeşlerimi, yüce Türk ulusumu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Ergin.
Gündem dışı
üçüncü söz, emekli aylıkları arasındaki farklılıkların giderilmesi konusundaki
intibak yasasının çıkartılmasına ilişkin yapılan çalışmalar hakkında söz
isteyen Niğde Milletvekili Mümin İnan'a aittir.
Buyurun Sayın
İnan. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, emekli aylıkları
arasındaki farklılıkların giderilmesi için intibak yasasının çıkarılmasıyla
ilgili yapılan çalışmalara ilişkin gündem dışı konuşması
MÜMİN İNAN
(Niğde) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; grizu patlamasında
hayatlarını kaybeden işçilerimize Cenabı allah'tan
rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyorum.
Ülkemizdeki
emekli aylıkları arasındaki farklılıkların giderilmesi için intibak yasasının
çıkarılmasıyla ilgili çalışma konusunda gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygı ve sevgiyle selamlarım.
4447 sayılı
Kanun’la 506 sayılı Kanun'da yapılan değişikliklerle, aylık bağlama sistemiyle
aylıkların artırılması yeniden düzenlenmiştir. Düzenleme ile kanun tarihinden
geçerli olmak üzere emekli olanlara ülkenin gelişmesinden pay verilmeye
başlanmış ve bu tarihten sonra emekli olanlar ile önce emekli olanlar arasında
bir maaş farkı oluşmaya başlamıştır.
Uzmanların
yaptığı tespitlere göre SSK'daki eşitler arasındaki farklılığın esas nedeni,
ilk defa aylık bağlanırken emekli olduğu yıla kadarki gelişme hızı uygulanması,
emekli aylığı bağlandıktan sonra gelişme hızının emekli aylığına
yansıtılmamasıdır. BAĞ-KUR emeklilerinin arasındaki farklılık da BAĞ-KUR gelir tablolarının
TÜFE ve büyüme oranı kadar artırılmamasından kaynaklanmış ve olan hep
emeklilere olmuştur. Emekli aylıkları her dönemde reel olarak düşmüş ve
aldıkları ücret bakımından ülkemizde “eski ve yeni emekliler” kavramı
oluşmuştur. Tarlada, fabrikada, tersanede, sınıfta, hastanede, dükkânda uzun,
yorucu ve özenli bir çalışmadan sonra emekli olan insanlarımız kendilerine
haksızlık yapıldığına inanmaktadırlar. Milleti ve ülkesi için çalışıp alın
teriyle çocuklarına, evine helal ekmek götüren insanlarımız bu haksızlığın
ortadan kaldırılmasını istemektedirler. Hükûmet ne
derse desin, Türkiye’deki ekonomik durum bütün sosyal kesimleri perişan ettiği
gibi emekliyi de canından bezdirmiştir. Emekli maaşları, ev kirası, elektrik ve
doğal gaz faturalarını bile karşılamaya yetmemektedir ve emekliler açlık
sınırının altında yaşamaktadır. Yıllarca üretmek için emek vermiş ve ülkesine
katma değer sağlamış emeklilerimiz bunun karşılığı olarak sadece insan gibi
yaşama hakkı istemektedirler.
Geçtiğimiz aralık
ayı içerisinde Sayın Çalışma Bakanı, intibak yasası çalışmalarında sona
gelindiğini ve emeklilerin durumunun iyileştirileceğini, konuya ilişkin
açıklamanın Sayın Başbakan tarafından yapılacağını basına söylemiştir. Bu,
emeklilerimizde büyük beklenti yaratmış, ancak Sayın Başbakan, intibak yasasına
hiç değinmemiş, emekliye verilen ortalama 60 liralık zammı da abartarak
açıklamıştır. Sayın Başbakanın yaptığı açıklamadan sonra emeklilerimiz
sukutuhayale uğramış ve beklentilerinin boşa çıktığını görmüşlerdir. Hükûmet de aralık ayı sonunda birçok ürüne yaptığı zamlarla
daha emekliye 60 lira vermeden çok daha fazlasını elinden geri almıştır.
Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; artık bıçak kemiği delmiştir, ülkemizdeki
işçi, memur, çiftçi ve esnaflarımız gibi emeklilerimizin de dayanacak güçleri
kalmamıştır. 3 milyona yakın emeklimiz biraz olsun nefes alabilmek için bu
intibak yasasının çıkarılmasını umutla beklemektedirler. Sayın Başbakan her
fırsatta, iktidarları döneminde ülkemizin 2,5 kat büyüdüğünü, kişi başına düşen
millî gelirin 2 bin dolardan 10 bin dolara çıktığını açıklamaktadır. Şimdi
Sayın Başbakana soruyoruz: Söylediğiniz bu büyümeden esnaf, çalışanlar,
çiftçiler, emekliler acaba pay alabilmiş midir? Bu soruya Sayın Başbakan “Evet”
diyorsa, kişi başına hanesine 10 bin dolar para giren emeklilerimiz ve
çalışanlarımız neden ağlamaktadır? İşsizliğin yüzde 15’lere dayandığı,
çalışanların ve emeklilerin açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edildiği
ülkemizde emeklinin ve çalışanın cebine girmesi gereken bu pay kimlerin
kasasındadır ve kimlerin kasasına girmeye devam etmektedir? Gelir dağılımı
adaletsizliğinin had safhada olduğu dönemimizde esnafın, çalışanların ve
emeklilerin gelirinin büyüdüğünü hâlâ siz nasıl iddia edebilirsiniz? Siz neyi
iddia ederseniz edin, devletin resmî rakamları sizleri yalanlamaktadır.
Döneminizdeki
borçlanmalar devraldığınız borçların 2,5 katına çıkmış, ülkenin ödediği yıllık
toplam faiz ödemeleri yükselmiş, yabancıların kısa vadeli yatırım fonları
aracılığıyla ülkemizden götürdüğü kâr transferleri artmıştır. Seksen yılda
oluşturulan millî ekonomik değerler devri İktidarınızda bunları karşılamak için
satılmış ve hâlâ satılmaya devam etmektedir. Özelleştirmeden elde edilen
gelirlerin bir tek kuruşu bile emekliye ve çalışana nasip olmamıştır. Bu işten
Türkiye'nin bütün ekonomik değerlerine saldıran küresel hortumcular
faydalanmıştır.
Devlet ve millet
artık borçla yaşamaktadır. Geçen gün yapılan açıklamalar ekonomik krizin
vatandaşın ciğerini deldiğini ortaya koymuştur. Yapılan açıklamalara göre
2009’da takipteki kredi miktarı yüzde 55,5 oranında artarak 14 milyar liradan
22 milyar liraya yaklaşmıştır. Bireysel kredi borcunu ödeyemeyenlerin listesine
1 milyon 74 bin yeni vatandaş eklenmiş ve toplam 3 milyon 243 bin kişi borçlu
hanesine yazılmıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
İnan, lütfen tamamlayınız.
MÜMİN İNAN
(Devamla) – Teşekkür ediyorum.
Neredeyse kredi
kullanıcısı 2 kişiden 1’i borcunu ödeyemez olmuştur. Kriz nedeniyle geliri
düşen, işini kaybeden, şirketini kapatan vatandaş hem kredi hem de kredi
borcunu ödemekte zorluk çekmektedir.
Kısaca, vatandaş
borç batağının içinde yüzmekte ve kendine bir çıkış yolu aramaktadır. Sayın
Başbakan, borç batağında yaşayan ve hak arayanlara “Milletin hakkını size
yedirmem.” diye gürlemektedir. Haklarını arayan emekliler, işçiler, memurlar,
esnaflar ve üreticiler bu milletin mensupları değil midir? Acaba Sayın
Başbakana göre millet kimdir? “Biz ne yaparsak yapalım halk bunu yutar.”
diyerek onu küçümseyenlerin ve kale almayanların, emeğe, emekliye, çalışana ve
üretene saygı göstermeyenlerin akıbetlerinin ne olduğunun geçmişte birçok
örnekleri vardır.
Bu duygu ve
düşüncelerle yüce heyetinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın İnan.
Sayın Anadol, grizu patlaması nedeniyle söz talebiniz vardı,
yerinizden iki dakika söz veriyorum, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol’un,
Balıkesir’in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki bir
kömür ocağında 23 Şubatta meydana gelen grizu
patlamasına ilişkin açıklaması
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Sayın Başkan, çok teşekkür ederim söz verdiğiniz için.
Toplantıyı
açarken belirttiğiniz gibi Balıkesir’in Dursunbey ilçesinde meydana gelen iş
kazasında, maden kazasında 13 işçimiz Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur; 17’ye
yükseldi, 18 de yaralı işçimiz var, 6’sı ağır; çeşitli hastanelere, yanık
servislerine ve diğer servislere dağıtılmış durumda. Gece iki buçuk, yerine,
görevlendirdiğimiz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu milletvekilleri ulaştılar,
gerekli incelemeleri yapıyorlar.
Şunu söylemek
istiyorum: Son günlerde çoğalan maden kazaları karşısında biraz daha titiz,
dikkatli biçimde yetkili makamların, kuruluşların davranması gerekir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak tüm ulusumuza başsağlığı diliyoruz,
ölenlerin yakınlarına başsağlığı diliyoruz ve sabırlar diliyoruz.
Teşekkür ederim
efendim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Anadol.
Buyurun Sayın Bozdağ.
2.- Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın,
Balıkesir’in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki bir
kömür ocağında 23 Şubatta meydana gelen grizu
patlamasına ilişkin açıklaması
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Sayın Başkanım, Balıkesir Dursunbey Odaköy
mevkisinde Şentaş Madencilik İşletmesinde meydana
gelen kazada ölenlere Allah’tan rahmet diliyorum, kalanlara acil şifalar
diliyorum, umarım şifa bulurlar. Kaza sonucu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
ve bölge milletvekillerimiz şu anda oradadırlar, burada yapılan bütün
çalışmaları yakından takip ediyorlar. Tabii, dileğimiz, böyle kazaların
olmaması, bu konuda alınması gereken her türlü tedbirin en üst seviyede
alınması. Meclisimiz zaten bu konuda bir araştırma komisyonu da kurdu. Umarım
bu komisyonda, bu kazaların hiç olmazsa aza indirilmesi konusunda Meclisimize
ve Hükûmetimize önemli tavsiyeler olur, o tavsiyeler
çerçevesinde ciddi tedbirler bundan sonra da alınır.
Ben tekrar,
ölenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı, yaralı kardeşlerime de acil
şifalar diliyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Bozdağ.
Sayın Vural…
3.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Balıkesir’in,
Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki bir kömür ocağında 23 Şubatta meydana gelen grizu patlamasına ilişkin
açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biz de Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak, Balıkesir Dursunbey ilçesinde meydana gelen grizu
patlamasında hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyoruz, yaralılara da
acil şifa diliyoruz. Bundan sonra da böyle kazaların meydana gelmemesi için
gerekli tedbirlerin ivedilikle alınması gerektiğini ifade ediyoruz. Daha
Bursa’daki kazanın müsebbipleri hakkında gerekli araştırma yapılmamıştır.
Dolayısıyla ivedilikle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bu maden
ocaklarında, açıkçası, iş yeri güvenliğini sağlayacak tedbirlerin alınması
konusunda harekete geçmesini Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak istiyoruz.
Biz de bu acıyı paylaşıyoruz. Allah rahmet eylesin efendim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Uras,
buyurun.
4.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras ın, Balıkesir’in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki bir kömür ocağında 23
Şubatta meydana gelen grizu patlamasına ilişkin açıklaması
MEHMET UFUK URAS
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de Barış ve
Demokrasi Partisi adına bütün yurttaşlarımıza başsağlığı diliyorum fakat tabii,
ölenlerin arkasından başsağlığının dışında Meclis olarak çok önemli siyasi
görevlerimiz söz konusu. Hani iki türlü uyku var, bir fiziki uyku, bir gaflet
uykusu. Bu bir gaflet uykusuna dönüşmeye başladı. Hastaları tedavi etmek için, bir
yatıştırmak için ilaç kullanılır, bir de iyileştirmek için. Bizim artık kalıcı
çözümlere, kalıcı iyileştirici adımlara ihtiyacımız var. Ateş düştüğü yeri
yakıyor fakat bu hepimizin ateşi. Umarım bundan ders alırız ve takdiriilahi dediğimiz birçok şeyin artık takdirifani olduğunu görmemiz gerektiğinin zamanı geldi.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Uras.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı
okutuyorum:
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve 23
milletvekilinin, Havran ilçesinde yapılan barajın yarasalar ve zeytincilik
üzerindeki etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/587)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Balıkesir'in
Havran İlçesinde yapılan barajın su tutulma bölgesinde yarasaların kaldığı
mağaralar bulunmaktadır. Barajda su tutulmasıyla bu mağaralar su altında
kalacağından zeytinlik alanda zeytinler için zararlı zeytin sineğini yiyerek
yaşayan yarasalar yok olacaktı.
Yarasaları
kurtarmak için 3 milyon TL maliyetle yapay mağaralar yaptırılmıştır. Ancak bu
mağaralar yarasaların kalmasına elverişli olmadığından yarasalar bu mağaralara
girmeyerek kaybolmuşlardır.
Zeytin
zararlıları ile doğal mücadelede etkin olan, sayıları yaklaşık 20 bin olan
yarasalar yapılan masraf gibi kaybolmuşlardır.
Gerekli inceleme
ve araştırma yapılmadan böyle bir uygulamanın verdiği maddi ve manevi zararı
belirlemek amacıyla Anayasanın 98. ve iç tüzüğün 104 ve 105. maddeleri
gereğince ekte yer alan gerekçe doğrultusunda meclis araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
2) Oktay Vural
(İzmir)
3) Mehmet Şandır
(Mersin)
4) Osman Durmuş
(Kırıkkale)
5) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
6) Mümin İnan
(Niğde)
7) Hasan Özdemir (Gaziantep)
8) Şenol Bal (İzmir)
9) Reşat Doğru
(Tokat)
10) Recep Taner (Aydın)
11) Hüseyin Yıldız (Antalya)
12) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
13) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
14) Hasan Çalış (Karaman)
15) Rıdvan Yalçın (Ordu)
16) H. Hamit Homriş (Bursa)
17) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
18) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
19) Mithat Melen (İstanbul)
20) Ahmet Bukan (Çankırı)
21) Mehmet Ekici (Yozgat)
22) Atila Kaya (İstanbul)
23) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ)
24) Ali Uzunırmak (Aydın)
Gerekçe:
Balıkesir'in
Havran İlçesi yakınlarında 1995 yılında DSİ tarafından baraj inşasına başlandı.
Ancak söz konusu barajın yakın çevresinde de zengin bir biyolojik çeşitlilik ve
yarasa mağarası varlığı Çevre ve Orman Bakanlığına 2004 yılında bildirildi.
Baraj geçtiğimiz
yıl ekim ayında su tutmaya başladı. Barajın açılması ile birlikte orada bulunan
yarasa mağarasını su basacağı için DSİ yarasaların yaşamasına elverişli olmayan
ve yaklaşık olarak 3 trilyon TL'ye yapay bir mağara yaptırdı.
Söz konusu baraj
gövdesi 40-
Oysa ki yarasalar gece,
günün kararmaya başlamasıyla birlikte dışarıya çıkıyor ve sabah gün ışıyıncaya
kadar avlanıyor. Avladıkları da çoğu tarım ve insanlar açısından zararlı diye
nitelendirilen sinek ve böcekler. Eğer yarasalar yok olursa insanlar birkaç yıl
sonra sinek popülasyonlarının afet şeklinde arttığını
görecekler ama çoğu nedenini bilemeyecek.
Ayrıca bir
yarasanın gece boyunca 10 gr. sinek yediği düşünülürse, mağaradaki koloninin
önemi kolaylıkla anlaşılabilir.
Kaya yapısı çok
kırıklı olduğu için; diğer kaya çatlakları da suyla dolacağından kendilerine
güvenli bir sığınak bulmaları zor görünüyor. Nemli ve serin bir ortam
istedikleri için yüzey çatlaklarında uzun süre yaşayabilmeleri imkânsız. Zaten
böyle bir durumda Doğan, Şahin gibi yırtıcılara yem olmaları da kaçınılmaz.
İnsan dışındaki
canlılar ne yazık ki doğal ortamları dışında yaşama özelliği taşımıyor.
2005 yılı Mayıs
ayında Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünde uygulanan Twinning projesinde görevli uzmanlar Ersin Özek, Alois Liegl ve Bernd-Ulrich Rudolph
yöreye gelerek 1 haftalık araştırma yapmışlar ve Bernd-Ulrich Rudolph Temmuz ayında
ikinci kez bölgeyi ziyaret etmiştir. Bu çalışma sonrası 2003 ve 2004 yıllarında
civardaki diğer mağaralarda yapılan araştırma verilerinin de yer aldığı bir
rapor hazırlanarak Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel
Müdürlüğüne teslim edilmiştir.
Su toplamaya 2009
Ekim ayında başlayan baraj gölü suyu altında kalacak olan mağarada 8-9 farklı
yarasa türü tespit edilmiştir.
Mayıs ayında
yaklaşık 11000, Temmuz ayında 17000 yarasanın bu mağarada yaşadığı
belirlenmiştir. Bu sayının büyük çoğunluğunu erişkin bireyler oluşturuyor. Tür
olarak en çok Myotis (başlıca Myotis
myotis, M. blythii) ve Miniopterus schreibersii
görülüyor.
2.- İstanbul Milletvekili Atila
Kaya ve 19 milletvekilinin, üniversite öğrencilerinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/588)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Üniversitelerimizde
yaşanan problemler, üniversite öğrencilerinin yaşadığı sorunlar, çektiği
sıkıntılar ve gelecek kaygılarının giderilmesi için gerekli önerilerin ortaya
konulması amacıyla, Anayasa'nın 98, iç tüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri
gereğince bir Meclis Araştırma komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.
1) Atila Kaya (İstanbul)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Necati Özensoy (Bursa)
4) Hüseyin Yıldız (Antalya)
5) Metin Ergun (Muğla)
6) H. Hamit Homriş (Bursa)
7) D.Ali Torlak (İstanbul)
8) Osman Ertuğrul (Aksaray)
9) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ)
10) Cemaleddin Uslu (Edirne)
11) Osman Durmuş (Kırıkkale)
12) Rıdvan Yalçın (Ordu)
13) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
14) Hasan Özdemir (Gaziantep)
15) Mehmet Günal (Antalya)
16) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
17) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
18) Murat Özkan (Giresun)
19) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
20) Süleyman Lâtif Yunusoğlu (Trabzon)
Gerekçe:
Dünyanın
rekabetçi ortamında ülkelerin statülerini belirlemede eğitim belirleyici bir
faktördür. Bundan dolayıdır ki, eğitimin hedeflerinin iyi belirlenmesi, yeterli
kaynağın ayrılması, bu hedeflere ulaşmada temel ilkelerin oluşturulması,
niteliği ve niceliği artırıcı tedbirlerin alınması önem taşımaktadır.
Bilim ve
teknolojideki gelişmelerin sosyal, ekonomik ve kültürel yapıya yansıması, ancak
eğitimdeki değişikliğin aynı hızla olmaması gençleri olumsuz etkilemektedir.
Üniversiteye
girişin neredeyse "mucize" olduğu ülkemizde öğrencilerin, üniversite
sınavını kazandıktan sonra pek çok ekonomik ve sosyal sorunlarla karşılaştıkları
ve zor koşullarda eğitimlerini sürdürdükleri bilinen bir gerçektir.
İşsizlik ve
yoksulluğun her geçen gün büyüyen bir sorun olduğu ülkemizde üniversite
öğrencilerinin ekonomik ve sosyal yönden durumlarını tespit etmek amacıyla bir
araştırma yapılması gerekmektedir. Bu çalışma, üniversite öğrencilerinin
gelecekle ilgili kaygılarının giderilmesi için elzemdir.
Üniversite
öğrencilerimizin gerek eğitimleri esnasında karşılaştıkları sıkıntılar ve
gerekse eğitimlerini tamamladıktan sonraki kaygıları nedeniyle ülkemizin
geleceğine ilişkin karamsar olduklarını söylemek mümkündür. Sayın Başbakan'ın 9
Eylül Üniversitesinin Akademik Açılış Yıldönümü konuşmasında "Her
üniversite okuyana iş vermek zorunda değiliz" diye açıklama yapması, yani
icranın başında bulunan Sayın Başbakan'ın ağzından direkt bu sözlerin
işitilmesi gençlerimizin gelecekle ilgili umudunu kırmıştır. Bu bakımdan
ivedilikle sorunların araştırılması ve çözüm metotlarının bulunması
gerekmektedir.
Sonuç olarak bir
değerlendirme yapmak gerekirse, üniversitelerimizde okuyan öğrencilerin gelecek
noktasında durumlarının pek iç açıcı olduğu söylenemez. Üniversitelerimizde
yaşanan problemler ve üniversite öğrencilerinin yaşadığı sorunlar ve çektiği
sıkıntılar sürekli göz ardı edilmektedir. Dolayısıyla içinde bulunulan karamsar
tablonun sebebi aslında yükseköğretim sistemimizdeki önemli aksaklıkların bir
göstergesidir.
Üniversite
gençliğimizin problemlerini genel olarak maddeleyecek
olursak:
1.Ekonomik
problemler
2.Eğitim ve
öğretim problemleri
3.Sosyo-kültürel problemler
4.Gelecek kaygısı
Öğrenciler
ailelerinden aldıkları maddi desteklerle öğrenimlerini devam ettirmektedirler.
Bu ailelerin büyük bir kısmı emekli, işçi, memur ve çiftçidir. Orta gelir
düzeyinin altında bulunan bu aileler çocuklarının ihtiyaçlarını yeteri kadar
karşılayamamaktadırlar.
Maddî gücün
yetersiz oluşu, öğrencileri beslenme problemi ile karşı karşıya getirmektedir.
Evlerde, bilhassa yurtlarda kalan öğrenciler için beslenme, önemli bir
problemdir. Gençler, okullarında verilen öğle yemekleri dışında diğer
öğünlerini sadece midelerini doldurmak amacı ile geçiştirmeye çalışmaktadırlar.
Bu durum da sağlıklı ve dengeli beslenmenin söz konusu olmadığını açıkça
göstermektedir.
Güncelliğini
koruyan önemli bir diğer problem de barınma problemidir. Son yıllarda yurtların
sayısının artmasına rağmen, yurtlar nitelik ve nicelik açısından yetersizdir.
Dünyanın değişen
çehresi yüksek öğrenime büyük önem verilmesi gerektiğini ortaya çıkarmıştır.
Üniversiteler elit kadrolar yetiştiren, bilimsel ve teknolojik araştırmalar
yapan kuruluşlardır.
Günümüzde
toplumların üstünlükleri bilim ve teknolojide ulaştıkları düzeyle
ölçülmektedir. Daha açık ifade ile bilimde kaydettikleri mesafe ile doğru
orantılıdır. Bir başka deyişle artık dünyada gücü belirleyen unsur bilgidir. Bu
noktada bilgiye ulaşma ve bilgiyi kullanma da çağımızın en önemli silahı hâline
gelmiştir.
Sonuç olarak,
üniversiteli öğrencilerimizin her türlü sorunlarının giderilmesi, altyapı,
fizikî mekân, araç ve gereç probleminin çözümü için eğitime ayrılan kaynakların
artırılması ve gelecek kaygılarının giderilmesi için Meclis araştırması
açılması gerekmektedir.
3.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin,
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da “Hançer Timi” adlı grupların var olduğu iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/589)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Doğu ve Güneydoğu
Anadolu Bölgesi’nde “Hançer Timi” olarak adlandırılan grupların var olup
olmadığı, varsa kime bağlı oldukları, hangi yasal mevzuat çerçevesinde
faaliyetlerde bulundukları, görev alanlarına ilişkin bilgilerin ne olduğu ve bu
tim grubunun bölgede karıştığı iddia edilen olaylardaki misyonlarının
araştırılarak, bundan sonraki süreçlerde bu tür insan hakları ihlallerinin ve
hukuk dışı uygulamaların yaşanmaması için Anayasa’nın 98’inci, İç Tüzük’ün 104
ve 105’inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması için gereğini arz ve
talep ederiz.
1) M. Nuri Yaman (Muş)
2) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
3) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
4) Emine Ayna (Mardin)
5) Akın Birdal (Diyarbakır)
6) Ayla Akat Ata (Batman)
7) Bengi Yıldız (Batman)
8) Fatma Kurtulan (Van)
9) Hasip Kaplan (Şırnak)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Son yıllarda Doğu
ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde "Hançer Timi" olarak adlandırılan tim
gruplarının varlığı iddia edilmekte, bu tim gruplarının köy yakma, vatandaşı
tehdit etme, adam öldürme, ateşli silahlarla vatandaşları tarama, adam kaçırma gibi
bir çok suça neden oldukları ileri sürülmektedir.
Şırnak ili
Beytüşşebap ilçesinin Beşağaç köyünde aralarında
gönüllü köy korucusu olmak üzere, toplam 14 kişinin bulunduğu bir minibüsün, 29
Eylül 2007 günü Sıhala Deresi mevkiinde kimliği
belirsiz kişiler tarafından taranması sonucunda 12 vatandaş hayatını kaybetmiş
ve 2 vatandaş da yaralanmıştı. Bölgedeki ilgili İnsan Hakları Derneklerinin
raporlarında, köylülerle iç içe yaşayan Geçici Köy Korucularının, temel hak ve
özgürlüklerin kullanımında ciddi engeller oluşturdukları ve söz konusu olayda
da gerçek bilgiye ulaşım konusunda doğrudan müdahaleci oldukları ve olayı
kapatmak istedikleri öne sürülmüştür.
25 Temmuz 2009
tarihinde ise, Şırnak'ın Beytüşşebap İlçesi'nde DTP'li
Necman Ölmez ve Ferhat Ediş başları taşla ezilmiş ve
göğüslerine birer kurşun sıkılmış olarak bulunmuştu. Necman
Ölmez ve Ferhat Ediş'in öldürülmesinde "Hançer
Timi" adlı grubun sorumlu olduğu iddiaları gündeme gelmiştir.
15 Aralık'ta Muş'un Bulanık ilçesinde 2 kişinin ölümü ve 8 kişinin
yaralanması ile sonuçlanan sokak gösterileri sırasında, gösteri yapan gruba
ateş açan esnafın silahına eskiden "OHAL ruhsatı" adı altında verilen
ruhsattan aldığı, bu vesileyle gönüllü köy korucusu niteliği tanınmış binlerce
insandan biri olduğu şeklinde resmi makamların yaptığı açıklamalar basına ve
kamuoyuna yansımıştır.
Yine 17 Ocak'ta
meydana gelen, Diyarbakır'ın Kulp ve Silvan ile Batman'ın Sason ilçeleri
üçgeninde kalan kırsal bölgedeki Hamzalı köyü yakınlarındaki askeri bir
operasyonda bir uzman çavuşun ölmesi ve bir uzman çavuşun da yaralanmasıyla
sonuçlanan olayda da “Hançer Timi” iddiaları gündeme gelmiştir. Askerin
öldürülmesine, bölgede uzun zamandır faaliyet yürüten korucu, asker ve
itirafçılardan oluşan 10 kişililik bir grubun sebep olduğu iddialar arasında
yer almaktadır. Nitekim olayın ardından, olayla ilgisi bulunan ve ismi
açıklanmayan 3 korucunun silahlarına el konulmuştur.
Bölgede başta
Şırnak, Batman, Diyarbakır, kırsalının yanı sıra Hakkâri, Siirt, Bingöl ve
Bitlis gibi illerde de son iki yılda "Hançer Timi" olarak
isimlendiren gruplara ilişkin çok sayıda iddia ortaya atılmıştır. Çeşitli
korucu köylerden seçilen genç korucular ve itirafçıların da aralarında
bulunduğu 8-10 kişiden oluşan bu timin bölgede, 3'erli, 4'erli gruplar hâlinde
dolaştıkları, örgüt mensuplarına ait kıyafetler giydikleri ve özellikle akşam
saatlerinde faaliyetlerde bulundukları iddia edilmektedir. "Hançer
Timi" olarak adlandırılan bu grubun, günün belirli saatlerinde sivil
araçlarla köyleri dolaştıkları ve plaka değiştirdikleri, bazı evlere girerek,
köylüler hakkında bilgi topladıkları ve daha sonra askeri taburlara giderek,
orada kaldıkları da iddialar arasındadır. Yine iddiaya göre, her timin
sorumluğunun ise Jandarma Uzman Çavuşlara verildiği yönündedir.
Ayrıca, bölgede
yaşayan vatandaşlar tarafından, silahlı, sivil giyimli kişilerin dolaştığı
iddia edilmekte ve bu grupların geceleri bölgedeki köyleri dolaştıkları,
bölgede yaşayan vatandaşları tehdit ettikleri öne sürülmektedir. Bölgede çok
fazla askeri karakol ve noktaların olmasına rağmen, çok serbest dolaştıkları
iddia edilmektedir.
Doğu ve Güneydoğu
Anadolu Bölgesinde "Hançer Timi" olarak adlandırılan grupların var
olup olmadığı, varsa kime bağlı oldukları, hangi yasal mevzuat çerçevesinde
faaliyetlerde bulundukları, görev alanlarına ilişkin bilgilerin ne olduğu ve bu
tim grubunun bölgede karıştığı iddia edilen olaylardaki misyonlarının
araştırılarak, bundan sonraki süreçlerde bu tür insan hakları ihlallerinin ve
hukuk dışı uygulamaların yaşanmaması için bir meclis araştırma komisyonunun
kurulması gerekmektedir.
4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 21 milletvekilinin,
sulama birliklerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/590)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Sulama
Birliklerinin sorunları ve alınması gereken tedbirler amacıyla Anayasanın 98.
İçtüzüğün 104. ve 105. Maddeleri gereğince Meclis araştırması yapılmasını arz
ve teklif ederiz.
1) Reşat Doğru (Tokat)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
4) Mustafa Enöz (Manisa)
5) Necati Özensoy (Bursa)
6) H. Hamit Homriş (Bursa)
7) Recep Taner (Aydın)
8) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
9) Erkan Akçay (Manisa)
10) Hakan Coşkun (Osmaniye)
11) Mümin İnan (Niğde)
12) Yılmaz Tankut (Adana)
13) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
14) Hasan Özdemir (Gaziantep)
15) Akif Akkuş (Mersin)
16) Süleyman Lâtif Yunusoğlu (Trabzon)
17) Mustafa Kalaycı (Konya)
18) Hüseyin Yıldız (Antalya)
19) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
20) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
21) Hasan Çalış (Karaman)
22) Mehmet Günal (Antalya)
Gerekçe
Sulama
Birlikleri; sulama tesislerinin çiftçilerimiz tarafından sahiplenmesi,
korunması, bakım ve onarımlarının kendileri tarafından yürütülmesi ve bu sayede
suyun etkin kullanımı ve verimliliğin artırılması amacıyla kurulmuş olan tüzel
kişiliklerdir.
Daha önce DSİ'nin kontrolünde olan
Sulama Birlikleri
yapmış olduğu bu çalışmalarda, teknik donanımın ve ekibin yetersiz olması
nedeniyle büyük sıkıntı içerisindedirler. Teknisyen konumunda çalışan insanlar
ilkokul, ortaokul veya herhangi bir lise mezunu olmaları nedeniyle sulama
eğitiminin teknik olarak sağlanması hususunda zorluklar yaşanmaktadır.
Bütün bunlara
paralel olarak gerek elektrik, vergi vb. gibi borçlarından dolayı hem sulama
birliklerinin, hem de çiftçimizin yaşadığı sıkıntılar var olagelmiştir.
Bilindiği üzere
ülkemizde baş gösteren ekonomik kriz toplumun tamamını etkilemiş bu durumda
çiftçimizde büyük oranda zarar görmüştür.
Tarım
girdilerinin aşırı yükselmesi nedeniyle çiftçi üretemez mahsulünü satamaz
duruma gelmiştir. Bütün bu sıkıntılar çiftçiyi sulama birliklerine olan
borçlarını ödeyemez duruma getirmiştir. Vatandaştan ücret alamayan birlikler
haliyle devlete olan elektrik borcunu ödeyememiştir. Biriken borçlar nedeniyle
devlet elektrikleri kesmiş, motorları durdurmuştur.
Tam olarak ürünün
suya ihtiyacı olan dönemde elektrik kesintisinden dolayı kanalına su gelmeyen
vatandaşlar mahsulünü sulayamamış vatandaşın bir yıl boyunca yaptığı tüm emeği
heba olmuştur. Bu durum vatandaşla sulama birliklerini, Birliklerle Devleti
karşı karşıya getirmiştir.
Sulama
birliklerinin bu durumu göz önüne alınıp, bir an önce teknik ve mali yönden
desteklenmesi gerekmektedir.
Araştırma
önergemiz bu amaçla hazırlanmıştır.
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki
yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın Genç,
sisteme girmişsiniz, söz istiyorsunuz. Ne için acaba?
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Efendim, bugünkü grizu patlamasıyla ilgili söz almak istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
5.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Balıkesir’in
Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki bir kömür ocağında 23 Şubatta meydana gelen grizu patlamasına ilişkin
açıklaması
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben başlangıçta
geç geldim.
Efendim,
Balıkesir’in Dursunbey ilçesinde meydana gelen bu grizu patlaması sonucunda 17
tane emekçi canımız hayatını kaybetmiştir. Kendilerine Allah’tan rahmet
diliyorum, yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Ancak, Sayın
Başkan, bu 17 tane insan canını kaybediyor, bir o kadar insan da yaralanıyor,
maalesef Hükûmette bir ses yok.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Hükûmet orada.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Biraz insana karşı saygı duyan, biraz bu halkın acılarını paylaşmayı
bilen bir iktidar olsa çıkar burada bunun sebebini açıklar. Ayrıca daha önce de
burada bu grizu patlaması olmuş. Bu Hükûmet ne işle
uğraşıyor? Hep yurt dışında gezip de eğleneceğine bunun sorumluluğuna
katlanması lazım. Meclis olarak karşımızda bir sorumlu istiyoruz. Bunun
sorumlusu da Hükûmettir. Bu ocaklarda gerekli tedbiri
almayan bu Hükûmetin bu Meclise hesap vermesi lazım.
Canını kaybeden bu işçilerimizin ölümüne sebep olan bu Hükûmettir.
Bu Hükûmet ne zaman hesap verecektir, ne zaman
Türkiye Cumhuriyeti devletinin vatandaşlarının dertleriyle ilgilenecektir?
Yetmiyor mu artık her gün uçaklara binip de gidip dış devletlerde turistik
seyahat etmek?
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Efendim, yani çok önemli bunlar Sayın Başkan.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Pazarcı, buyurun.
6.- Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın,
Balıkesir’in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki bir
kömür ocağında 23 Şubatta meydana gelen grizu
patlamasına ilişkin açıklaması
HÜSEYİN PAZARCI
(Balıkesir) – Sayın Başkan, ben de Balıkesir’in Dursunbey ilçesindeki grizu
kazasında ölen vatandaşlarımıza rahmet diliyorum ve yakınlarına ve Dursunbey ve
Odaköylü vatandaşlarımıza başsağlığı dileklerimi
iletmek istiyorum.
Bu vesileyle bu tür olayların tekrarlanmaması için Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığının gerekli iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini
almasına tekrar dikkati çekmek istiyorum ve bu vesileyle ayrıca devlet
hastanesinin Dursunbey’de yeterli doktora ve tıbbi elemanlara sahip olmadığını
tekrar Meclisimize hatırlatarak bu açıdan da gerekli önlemlerin alınmasının
uygun olacağını ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Pazarcı.
Alınan karar
gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer
alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer
alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada yer alan, Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa
Milletvekili Recai Berber ve 5 Milletvekilinin; 2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu
ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Arsa Üretimi ve
Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili Recai Berber ve 5 Milletvekilinin;
2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporları (1/762, 2/475) (S. Sayısı: 455) (x)
BAŞKAN – Komisyon
ve Hükûmet? Yerinde.
Geçen birleşimde,
tasarının 3’üncü maddesine bağlı ek 14’üncü madde kabul edilmişti.
Şimdi, tasarının
3’üncü maddesine bağlı ek 15’inci maddeyi okutuyorum:
EK MADDE 15- Ekli
listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 13/12/1983
tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
eki (III) sayılı cetvelin Toplu Konut İdaresi Başkanlığına ilişkin bölümüne
eklenmiştir.
(x)
455 S. Sayılı Basmayazı 18/2/2010
tarihli 63’üncü Birleşim Tutanağı’na eklidir.
BAŞKAN – Madde üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz isteyen Murat Özkan, Giresun Milletvekili.
Buyurun Sayın
Özkan.
MHP GRUBU ADINA
MURAT ÖZKAN (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan kanun tasarısının 3’üncü maddesinin ek 15’inci maddesi hakkında söz almış
bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce hepinizi en kalbî duygularımla
selamlarım.
Konuya girmeden
önce, ben de Balıkesir’de yaşanan hazin ve üzüntü verici olayda hayatlarını
kaybeden kardeşlerime Tanrı’dan rahmet diliyorum, geride kalanlara başsağlığı
dileklerimi iletiyorum, yaralıların da bir an önce şifaya kavuşması
temennilerimi buradan iletmeyi bir borç biliyorum.
Değerli
milletvekilleri, TOKİ’yle ilgili görüşmeler geçen
haftadan beri Meclisimizin gündeminde yer alıyor. Tabii, TOKİ nedir, TOKİ neler
yapıyor, şuna bir bakmak lazım, ne amaçla kurulmuş? Bir genel giriş yapmak
gerektiğini düşünüyorum.
Sayın
milletvekilleri, Toplu Konut İdaresi, adı üzerinde, toplumun sosyal konut
ihtiyacını karşılamak amacıyla kurulmuş bir müessesedir. Peki, Toplu Konut
İdaresi bugün bu amacını yerine getiren bir birim midir, yoksa daha farklı bir
hâle mi gelmiştir, ona bir bakmak lazım. Bugün, Toplu Konut İdaresi, maalesef,
sosyal konut yapmaktan uzaklaşmış, sosyal konut görevini âdeta göstermelik bir
şekilde yerine getiren bir birim hâline gelmiş ama bunun dışında, son derece
lüks, üst orta ve üst sınıfın konut ihtiyacını karşılayan bir kurum hâline
gelmiştir.
Değerli
arkadaşlar, devletin, görevi gereği, eğer konut yapacak ise, mutlaka alt gelir
gruplarına yönelik konut ihtiyacını karşılaması gerekir. Anayasa’mızda yer alan
sosyal devlet ilkesinin de, bana göre, amacı budur.
Şimdi, Toplu
Konut İdaresi Türkiye'nin her tarafında konutlar yapmaya girişmiş ve bu
konutlarını, biraz önce belirttiğim gibi, üst ve orta sınıfa hizmet eder
şekilde inşa ediyor. Bu konutların büyük bir kısmında müteahhitler
“TOKİ müteahhidi” diye anılıyor. İstedikleri müteahhide âdeta ihaleler
veriliyor ve istemedikleri müteahhitler ihaleyi alınca
da bunların ödemeleri yapılmayarak bu müteahhitler devre dışı bırakılmaya
çalışılıyor.
Değerli
arkadaşlar, Türkiye, inşaat sektörü açısından bakıldığında, dünyaya hizmet
veren, dünyaya müteahhitlik hizmeti satan bir ülke
konumunda. Özellikle, bugün, Batı Avrupa’dan Orta Asya’ya, Orta Doğu’dan
Mağrip’e kadar yer alan birçok ülkede Türk müteahhitleri
müteahhitlik hizmeti, Türk mühendisleri de mühendislik hizmetleri verir
durumdadır. Ancak, bugün baktığımızda, değerli arkadaşlar, Toplu Konut İdaresi,
konut dışında, yeni bir müteahhitlik sektörü olarak,
hastane yapıyor, okul yapıyor, vesaire tüm hizmetleri yerine getirir vaziyette.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, bu hadise ne meydana getiriyor? Biz tekel niteliğindeki iktisadi
teşebbüsleri özelleştirirken -örneğin Telekom, örneğin TÜPRAŞ gibi tekel
niteliğinde olan müesseseleri özelleştirirken- Türkiye’de rekabetin en yüksek
olduğu müteahhitlik-inşaat sektörünü de
devletleştirmekteyiz.
Değerli
arkadaşlarım, bu ne yaman bir çelişkidir, bu nasıl libere
edilmiş bir ekonomik yapıdır? Türkiye’de en kolay hizmet verilen ve en çok
rekabetin olduğu bir alanda devletin piyasada en önemli oyuncu olarak yer
alması bir yanda, diğer yanda da tekel niteliğindeki hizmetlerin
özelleştirilmesi; bunu milletimin takdirine sunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, maddeye dönmek istiyorum. Bu maddede getirilen husus yeni bir kadro
kurulmasıyla, TOKİ’ye yeni kadroların verilmesiyle
ilgili. Yaklaşık 54 yeni kadro veriliyor fakat Komisyonda yapılan konuşmalarda,
bu kadroların şu anda doldurulduğu, kadrolara atamaların yapıldığı, fiilen
çalıştırıldığı ancak kadroların bulunmadığıyla ilgili olarak kadro istenmiş.
Yani bu 54 kişiyle ilgili olarak bir sınav yapılmayacağı, yeni bir personel
alımına gidilmeyeceği söylendi.
Değerli
arkadaşlar, Anayasa’mızın 10’uncu maddesine aykırı olan bu uygulamadan TOKİ’nin ve Hükûmetin bir an önce
vazgeçmesini, eşitlik ilkesi gereğince de kamu personel sınavıyla personel
almasını arzu ediyorum, diliyorum ve öneriyorum çünkü bu hizmetlerin büyük bir
kısmı KPSS ile personel alınabilecek nitelikte hizmetlerdir.
Ayrıca, TOKİ’de çalışan kadrolara baktığımızda değerli
milletvekilleri, şu anda turizm işletmeciliği ve otelcilik meslek yüksekokulu
mezunlarının, ticaret ve turizm fakültesi mezunlarının, Dil ve Tarih-Coğrafya
Fakültesi Hungaroloji Bölümü mezunlarının görev
aldığını görüyoruz!
Değerli
milletvekilleri, TOKİ’nin bu alanda çalışan ya da bu
alanda eğitim görmüş insanlarla ne diye bir ilişkisi olabilir, niye alabilir,
bunun izahı gerekiyor. Herhâlde, bunun izahı, politik davranmak ya da bunun bir
başka izahı da yakın akraba, eş ve dostlara kadro açmak olabilir.
Toplu Konut
İdaresi şu anda personel uygulamaları açısından eşitlik, adalet ve hakkaniyet
ilkeleri çerçevesinde hareket etmemekte, genel bir hukuk prensibi olan bu
ilkeleri çiğnemektedir, kamu idareleri için 1999 yılında çıkartılan merkezî
sınavla personel alınma ilkesini de çiğnemiş durumdadır.
Değerli
milletvekilleri, AKP döneminde Başbakan ve bakanlarca bir yandan kamu yönetimindeki
çarpıklık, verimsizlik ve kalitesizlikten, bürokratik oligarşiden şikâyet
edildiği ama bunların çözümlenmeyip kullanıldığı, bu yolla yandaş kayırmanın
tercih edildiği bir dönem olmuştur. Toplu Konut İdaresi de bunların uygulama
merkezlerinden birisi hâline gelmiştir.
AKP hükûmetleri personel rejimine ilişkin düzenlemeyi maalesef
yapmamış, istihdam ve ücret rejimi tahrip edilmiştir. Kamuya personel alımında
kayırmacılık önlenmemiş ve nitelikli personel istihdamı amacıyla biraz önce
söylediğim gibi 1999 yılında çıkartılan merkezî sınav uygulaması sulandırılarak
bu amacın dışına çıkartılmıştır.
Hükûmet, kamu
çalışanlarının çoğunun yoksulluk sınırının altında kaldığı bir dönemde ücret
iyileştirmesi yapmamış, çalışanların insanca yaşayabileceği bir ücret düzeyine
kavuşacak adımlar yerine çalışanlar arasında ücret adaletsizliğini artıracak
düzenlemeler yapmıştır. Ücret rejimindeki esas problem, ücret düzeyinin
düşüklüğü kadar ücretler arasındaki adaletsizliktir. Toplu Konut İdaresi, ücret
rejimindeki adaletsizliklere de bir örnektir. Onun için AKP Hükûmeti
ve AKP’lilerin kendi eş, çocuk ve yandaşlarının çalıştırıldığı, sınavsız,
sadece bir pusulayla, sadece bir kartla, kartvizitle işe başlatıldığı bir yer
hâline getirilmiştir. Ne yazık ki bunu 21’inci yüzyıl Türkiyesi’nde
söylemek durumunda kalıyorum.
Sayın
milletvekilleri, bu arada, tabii KEY ödemelerinin tamamlanmaması da ayrı bir
sıkıntı yaratmış vatandaşlarımız arasında. Bu açıdan bakıldığında, Hükûmet kendi alacaklarına karşı âdeta bir atmaca, ancak,
ödemelere gelince -örneğin KEY ödemeleri, don zararlarından meydana gelen
çiftçi alacaklarının ödenmesi konusunda da- âdeta tilki kurnazlığı içerisine
girmiştir. Tabii biz bu durumda devletin ne atmaca ne tilki olmasını istiyoruz.
Devletin, Hükûmetin devlet gibi davranarak, hükûmet gibi davranarak, eşitlik ilkesini, hak ve
menfaatleri gözeterek uygulama yapmasını temenni ediyoruz. Aksi takdirde bu
yanlış yapılan hukuksuz uygulamaların, hukuk dışı uygulamaların hesabını bu
millet sizlerden maalesef soracaktır hatırlatmasını yaparak sözlerime son
veriyor, hepinize en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Özkan.
Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Yaşar Ağyüz,
Gaziantep Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan 455 sıra sayılı Tasarı’nın 15’inci ek maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, TOKİ’ye verdiğimiz imtiyazlı yetkiler
bugünkü görüşeceğimiz yasayla beraber siz deyin on yedi, ben diyeyim on dokuzu
buldu. İhale Kanunu’nda yaptığımız değişiklikler yirmiyi geçti. İktidar olan
AKP, iktidar olduğu günden beri köklü yasaları getirme alışkanlığını bir türlü
edinememiştir, aynen iktidar olma alışkanlığını kazanamadığı gibi, bir türlü
iktidar olamadığı gibi köklü yasaları da gündeme getirememiştir; bu âcizlik içerisinde sürekli yasal ek değişiklikler yaparak
bazı kurumları güçlendirmeye çalışmaktadır.
Özellikle
kentleşme hem ülkemizde hem dünyada tartışılan büyük bir sorundur. Kentleşmenin
çağdaş bilimsel, çevreye duyarlı olarak gelişmesi ve planlı olarak gelişmesi,
işin esasıdır. Bu yetki İmar Kanunu’nda belirlenmiştir ve belediyelere
verilmiştir. Köklü İmar Yasası, imar ve şehircilik yasasının çıkması gerekirken
bu tür değişikliklerle günü kurtarmaya, TOKİ’nin
elini güçlendirmeye çalışıyorsunuz. Bunun nedeni nedir? TOKİ’yi
organizatör kuruluş olarak, arsa rantlarını ekonomiye
katmaya ve yandaşların zengin olmasına çalışıyorsunuz. Bakın, TOKİ öyle bir
kuruluş ki… Kamu kuruluşu mudur? Hayır değil, kamu kuruluşu değil; kamu
kaynaklarını kullanan, sırtını Hükûmete dayamış, Hükûmetin bir şirketidir. Şirketin başı Sayın Tayyip
Erdoğan, Yönetim Kurulunun yetkilisi TOKİ Başkanı. Böyle bir işleyiş, böyle bir
yetkilendirme sanıyorum dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir.
TOKİ, diyorlar ki
“Sosyal konut yapıyor.” Sosyal konut yapmak asli görevi ama verilen yasalarla
siz TOKİ’ye neler yaptırıyorsunuz, bakın: TOKİ
konaklama tesisi yapıyor, TOKİ kavşak yapıyor, TOKİ afet konutu yapıyor, TOKİ
akıllı konutlar yapıyor ve akıllı konutlara da İngilizce isimler veriyor. Hani
siz muhafazakâr, değerlere saygılı bir iktidardınız, partiydiniz? TOKİ niye
İstanbul’da “My World” diye
konutlarla gelir paylaşımı ortaklığı yapıyor? TOKİ, Arsa Ofisi ile Emlak
Konutun devamıdır. Emlak Konutun lüks konut yapma alışkanlığını TOKİ devam
ettiriyor. Bazı iktidar partisi temsilcileri çıktılar dediler ki “TOKİ 2003’ten
sonra şunları yaptı.” TOKİ 1984’te kuruldu, 1969 yılında sanıyorum Arsa Ofisi
kuruldu. TOKİ, 2003 yılına kadar 1 milyon konuta kooperatifleşme yoluyla kredi
temin etti. Onun en büyük hatası ikinci konutlara kredi vermesiydi. “Geçmişte bir
şey yapılmadı.” derseniz çok yanlış söylersiniz. Sizin, elbette ki her
siyasinin ve her iktidarın seçildikten sonra görev yapması asli görevidir onun.
Siz de bir şeyler yapacaksınız tabii ama iktidarın asli görevi tüm kurumlarda
iktidar olmak, iktidarı yatırıma, üretime, istihdama yönlendirme olduğu kadar
sizin özelleştirme politikasına uygun olarak arsacılık yapmak değildir.
Özelleştirme yoluyla, TOKİ kanalıyla Hükûmet bizzat
arsacılık yapmaktadır, arsa satışı yapmaktadır.
Bakın, kamu
kaynaklarını TOKİ’ye veriyorsunuz, TOKİ gidiyor orada
imtiyazsız imar planı yapıyor, hazine arazilerini belirliyor ve kentlerin
geleceğini tıkıyor TOKİ, inşaat sektörünün inisiyatif
alanını daraltıyor. İnşaat sektöründeki istihdam bugün yüzde 20’lerin altına
düşmüştür, yüzde 20 küçülmüştür. Bu, büyük daralmadır, büyük küçülmedir.
Peki, TOKİ’nin ihalelerine baktığınız zaman da açık mı, şeffaf
mı, katılımcı mı? Hayır. Özellikle inşaat ihaleleri katılımcı olmadığı gibi
planlama, etüt ve tanıtım ihalelerinin elle tutulur hâli yok. Akraba, hısım,
eş, dost kayırılmış ve yandaşlara maalesef bu ihaleler peşkeş çekilmiş değerli
arkadaşlarım.
Bakın, zemin etüt
işlerinde 2005-2007 arasında toplam 240 civarında ihale yapılmış. İhalelerden
150 tanesi sekiz şirkete verilmiş ve şirketler içerisinde aynı paydaşların ismi
geçiyor arkadaşlar ya! Bu kadar kayırmacılık olur mu? Ben bunlara cevap
istiyorum.
TOKİ konut
yapmasın demiyoruz, TOKİ’ye karşıtlığımız yok ama
TOKİ şeffaf değil, TOKİ katılımcı değil, TOKİ Kamu İhale Kanunu hükümlerini aşıyor
ve ayrıca da Yüksek Denetleme Kurulunun her sefer çıkan raporlarının hiçbirini
uygulamıyor. Niye? Sırtını Başbakana dayamış. Başbakan imtiyazı altında bu tür
şeyleri yaparak TOKİ devlet içinde devlet oldu.
Peki, bu on sekiz
-on dokuz değişikliği yapacağımıza, Parlamentoyu meşgul edeceğimize,
komisyonları meşgul edeceğimize tek bir karar alalım ve “TOKİ’nin
yapacağı uygulamaları ve uyacağı kriterleri Recep
Tayyip Erdoğan hazretleri belirler, bu kuralları ve bu uygulamaları da TOKİ
sadrazamı uygular.” diyelim, tek maddelik bir kanun, çıkalım işin içinden. Bu
kadar niye meşgul ediyorsunuz toplumu, büyük sorunlar varken?
MEHMET ÇERÇİ
(Manisa) – Baykal ne olsun? Baykal da Cumhurbaşkanı olsun.
YAŞAR AĞYÜZ
(Devamla) - Laf atma, gel burada konuş, yüzüme konuş. Belgeli konuşuyorum ben.
Haraç mezat her şeyi emlakçı gibi satacaksınız!
MEHMET ÇERÇİ
(Manisa) – En fazla laf atan sensin, senden öğrendim ben laf atmayı.
BAŞKAN – Sayın
Milletvekilim lütfen…
YAŞAR AĞYÜZ
(Devamla) – Dünyanın hiçbir yerinde haraç mezat…
MEHMET ÇERÇİ
(Manisa) – TOKİ’nin yaptıklarını da say. Hastaneleri
say, okulları say.
BAŞKAN – Sayın
Çerçi, lütfen.
YAŞAR AĞYÜZ
(Devamla) - …cumhuriyet değerlerini satarak borçlanan bir ülke görülmemiştir,
borcu artan bir ülke görülmemiştir. Bu kadar beceriksiz, bu kadar kaynak
israfıyla karşı karşıya bulunduğumuz bir yerde siz kaos
yaratarak kamuoyunun gözünden bazı şeyleri kaçırmaya çalışıyorsunuz. Buna
hakkınız yok sizin, buna hakkınız yok. İktidarsınız, iktidar gibi davranmak
zorundasınız. Türkiye yangın yerine dönmüş, esnaf kan ağlıyor, inşaat sektörü
kan ağlıyor, çiftçi kan ağlıyor.
Bakın, bir grizu
patlaması oldu. Allah rahmet etsin ölenlere, başsağlığı diliyorum ama Çalışma
Bakanı nerede? Bu işte tedbir alması gereken… (AK PARTİ sıralarından “orada”
sesleri)
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Orada…
YAŞAR AĞYÜZ
(Devamla) – Orada, olay olduktan sonra bulunması yetmiyor. Bursa’dan sonra…
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Olay yerinde.
YAŞAR AĞYÜZ
(Devamla) - Siz ders almıyorsunuz. Niye? Tekdirle uslanmıyorsunuz, sizin
hakkınız kötek. Bu kötek de sandıkta olacak.
BAŞKAN - Sayın Ağyüz,
lütfen düzeltir misiniz cümlenizi?
FATİH ARIKAN
(Kahramanmaraş) – Gel de döv o zaman, gel de döv!
OSMAN DEMİR
(Tokat) – Sözünü geri alsın.
YAŞAR AĞYÜZ
(Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bakın…
BAŞKAN – Sayın Ağyüz…
YAŞAR AĞYÜZ
(Devamla) - …bu kaosun yaratıldığı yetmiyormuş gibi 2 milletvekiliniz daha kaos yaratmaya devam ediyor.
BAŞKAN – Sayın Ağyüz…
YAŞAR AĞYÜZ
(Devamla) – “Kırk yıl onlar fişledi, biz fişliyoruz.” bu düşünce İktidarınızın
düşüncesinin afişe olmasıdır, afişe.
Bakın, “Bize
karşı çıkan kanı bozuklar tahlil edilmeli.” Buna ne hakkı var Milletvekilinin?
Ama buna cesaret veren Arınç’tır, buna cesaret veren
Sayın Tayyip Erdoğan’dır. “Kanı bozuk” diyemez hiç kimse. Bu Parlamentoda
bulunanlara, iktidara karşı olanlara, toplumsal muhalefete, sivil toplum
örgütlerine karşı olanlara hiç kimse “kanı bozuk” diyemez. Bu ikisinin de
tahlile ihtiyacı var, ruhsal tahlile ihtiyacı var.
Meclis Başkanını
uyarıyorum: Bunları tahlile gönder, akli dengesizliği var ve Mecliste
tehlikelidir bunlar. Bunların önüne “Meclise girmesi tehlikelidir.” diye yafta
asmak lazım, yafta!
Değerli
arkadaşlarım, bu karmaşa ortamı devam ederken ekonomiyi göz ardı etmek için bu
kervana milletvekilleriniz de katılıyor. Yazık oluyor, yazık! Yazık oluyor! O
nedenle, gününüzü ana sorunları çözmekle geçiriniz.
Bakın, TOKİ’nin konutları,
Beylerbeyi’nde -ben geçen gün de söyledim- gidelim Gaziantep’te Beylerbeyi
konutlarına, elle tutulur hâli var mı! Okul yoktu, sosyal tesis yoktu. Bağıra bağıra
yaptırdık. Niye? Proje yapılırken unutulmuş, ihale kapsamına alınmamış. İşte,
TOKİ bu! Trilyonlarca, katrilyonlarca kaynağı var ama kullanış biçimine
baktığınız zaman da kayırmalı ve yandaş koruyucu şekilde kullanılıyor değerli
arkadaşlarım.
Ayrıca bu yasada
ek madde 14’ü geçirdik. Bu 14, Anayasa’ya aykırı bir maddedir. TOKİ’ye bu imtiyazları verirken Anayasa’yı çiğneyerek,
Anayasa’yı ayaklar altına alarak lütfen bu yetkileri vermeyiniz değerli
arkadaşlarım.
Ayrıca TOKİ’nin imar planı olmayan yerleri ihale etmeye ne hakkı
var? Elimde belgeler var. 1/5.000’liği hâlen yapılmamış, devam eden yeri ihale
etmiş, vermiş TOKİ. Niye? Yasal imtiyazı var. Ruhsat alınmayan yerleri ihale
ediyor, veriyor. Böyle bir yetki, böyle savurganca kullanılan bir yetki mümkün
değil hiçbir yerde görülmemiştir değerli arkadaşlarım.
Bakın, Yüksek
Denetleme Kurulundan okuyorum: “TOKİ tarafından yeni planlar yapılarak
çalışmalara başlanılacaktır.” İhale edilmiş iş, yeni planlar yapılarak devam
edecek! Neresi? Avcılar ilçesi, Bahçeşehir konutları
değerli arkadaşlarım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen
tamamlayınız.
YAŞAR AĞYÜZ
(Devamla) – Bakın, “Yapılan incelemelerde arsa karşılığı gelir paylaşım
projelerinde inşaat yapılacak bazı arsaların imar planlarının olmadığı…” diyor.
Ben demiyorum, Yüksek Denetleme Kurulu diyor. Bunun hesabını vermeyecek
misiniz?
Ama değerli
arkadaşlarım, bu vurdumduymazlıkla çıkardığınız yasalar maalesef uygulamada
sıkıntı yaratıyor, sorun yaratıyor. İktidarınız artık Türkiye’ye sıkıntı
veriyor, İktidarınız kara bulut yaratıyor. Sorunları çözmesi gereken Parlamento
sorunları çözeceğine sorun yaratıyor. Bir iktidar sorun çözmekle yükümlüdür.
Esnafın, çiftçinin, işçinin… Tekel işçileri Ankara’da bar bar
bağırıyorlar. Bir tane insaflı, vicdanlınız gidip de ziyaret
ediyor mu? Gidip de nedir diyor mu? Arabulucu olmaya çalışıyor mu? Çoluk
çocuğuyla perişan olan bu işçilere sahip çıkmak… Bu özelleştirme mağdurlarını
ortaya çıkaran sizin İktidarınız değil mi? 4/C’yi
yaratan sizin İktidarınız değil mi? Onların ne günahı var?
Onun için,
değerli arkadaşlarım, Abbas yolcu, gidicisiniz, ama hesap vermeden sizi
bırakmak yok.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Sayın Başkan…
MEHMET ÇERÇİ
(Manisa) – İki senedir bunları söylüyorsunuz, hâlâ yüzde 15’lerdesiniz!
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) – Çıkar konuşursun!
MEHMET ÇERÇİ
(Manisa) – Boş konuşma boş!
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) – Çıkar konuşursun!
BAŞKAN – Sayın Çerçi, lütfen oturur musunuz. Sayın Çerçi… Lütfen Sayın Çerçi.
MEHMET ÇERÇİ
(Manisa) – Sayın Başkan, kötekten bahsediyor, köteği kim atacakmış, cevap
versin bir bilelim!
BAŞKAN – Sayın
Çerçi, oturun lütfen. Oturun lütfen Sayın Çerçi.
MEHMET ÇERÇİ
(Manisa) – Lütfen haddini bilsin! Bu Mecliste kimse kötek atmaya cesaret
edemez.
BAŞKAN – Sayın Çerçi oturur musunuz. Bak, Grup Başkan Vekili söz istedi.
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) – Haddinizi sandıkta bildireceğiz biz size! Hem de seçim bölgenizde
bildireceğiz!
MEHMET ÇERÇİ
(Manisa) – Ağabeylerine sor, ağabeylerine!
BAŞKAN – Sayın Bozdağ, ne için?
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – AK PARTİ Grubu adına madde üzerinde söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Yeni bir
sataşmaya mahal vermeden Sayın Bozdağ. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İç Tüzük’ün
69’uncu maddesi gereğince…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Efendim, sataşmadan dolayı mı söz verdiniz, grup adına mı söz
verdiniz?
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Grup adına söz istedim.
BAŞKAN – Grup
adına mı? Ben anlamadım. Grup adına o zaman.
Buyurun.
AK PARTİ GRUBU
ADINA BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3’üncü
maddeye ek 15’inci madde üzerinde grubumuz adına söz aldım. Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, Toplu
Konut İdaresinin alanıyla ilgili bir kanun tasarısını görüşüyoruz. Herkesin burada söyleyecek sözü vardır mutlaka, çünkü çok büyük
hizmetler üreten, Türkiye'nin 81 ilinin 81’inde damgası, mührü bulunan ve hemen
hemen her yerde ve ilçelerimizin de büyük bir
kısmında insanlarımızın yüzünü güldüren, ev, yuva bekleyen ve ev sahibi olma
imkânı belki bulamayan, belki bu noktada hayal dahi kuramayan insanlara ödeme
kolaylığı içerisinde ve ucuz konut temin eden çok önemli bir kurum ve bu,
özellikle AK PARTİ İktidarından sonra da çok önemli faaliyetler ortaya koydu,
önemli çalışmalar yaptı. Şimdi, rakamlar şöyle veya böyle ifade
ediliyor, tasarının içinde de bu rakamlar genel gerekçede yer alıyor. Ben
beklerdim ki, burada konuşulurken TOKİ’yi
yaptıklarından dolayı evvela bir takdir etmek lazım hem Başkanını hem
çalışanlarını.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya)
– Siz ne zaman takdir ettiniz ki! Önce takdir etmesini öğren, sonra takdir
bekle.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Çünkü Türkiye'de on dokuz senede 40 bin küsur konut yapan bir
kurumun, bir yapının yedi sene, sekiz sene içerisinde 300 bin civarında konutu
yapıp sahiplerine teslim etmesi, ancak alkışlanacak bir durumdur, kınanacak bir
durum değildir…
HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) – Dökülüyor, dökülüyor. Binalar dökülüyor.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - …alkışlanır ve denir ki: TOKİ bunları yapıyor, tebrik ediyoruz, ama
şunları, şunları da yapsa daha iyi olur, şu konularda biz muhalefet olarak veya
milletvekilleri olarak eksikliklerini görüyoruz, bu eksiklikleri de giderseler,
şu konulara da dikkat etseler eminim daha faydalı olur, çünkü,
TOKİ imar kültürünü de değiştiriyor, konut kültürünü de değiştiriyor,
şehircilik anlayışını da değiştiriyor, âdeta her yerde bir noktada böylesi bir
uzman rehberlik ve değişimciliğe de öncülük yapıyor.
Onun için ben
burada, huzurlarınızda Toplu Konut İdaresi Başkanını ve ekibini tebrik ediyorum
ve inanıyorum ki Türkiye’mizin dört bir yanında, şu anda sayısı 300 bin
civarında insan bizzat oturarak hayır duasını yapıyor, bir kısmı da oradan ev
almış, evine taşınmayı bekliyor ve onlar da duasını yapacaktır. Milletimiz bunu
görüyor, bunun takdirini yapıyor.
Ama bir şeyi de
ifade edip huzurunuzdan ayrılmak isterim. Bu kürsüde konuşurken hepimiz
eleştireceğiz varsa eleştirilecek yönler, laflarımızı söyleyeceğiz. Ama, bunu da bir usul, bir üslup içerisinde söylersek, yani
hakaret etmeden, insanları rencide etmeden, insanları incitmeden düşüncemizi
söyleme marifetini gösterebilsek daha güzel olur. Ama bu noktada konuşma
yaparken, meram anlatırken tabii fikrî bir acziyet
içerisinde olunca, o zaman ne yapılıyor ve belli bir üslubun tutturulma imkânı
maalesef olmuyor.
Bakın, 2 tane
değerli milletvekilimiz -herkes konuşuyor- konuşmalarında AK PARTİ’nin asla kabul etmediği ve bugüne kadar mücadelesiyle
karşısında durduğu şeyleri ifade ettiler ve biz fişlemedir veyahut da
insanların kanıyla, başka şeyleriyle ilgilenme konularını AK PARTİ kırmızı çizgileri olarak, daha biz partiyi kurarken bunu
ilan ettik 14 Ağustos 2001’de ve biz dedik ki: “Din milliyetçiliği
yapmayacağız, yaptırmayacağız. Irk milliyetçiliği yapmayacağız,
yaptırmayacağız. Bölgesel milliyetçilik yapmayacağız, yaptırmayacağız.”
HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) – Duymadınız herhâlde, okuma özürlü müsünüz Sayın Vekil?
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Şimdi 2 tane milletvekili arkadaşımız…
HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) – Bırakın bu numaraları, bırakın bunları. Gerçekçi konuşun.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Evet, cevap vereceğim.
2 tane
milletvekili arkadaşımız bir beyanda bulundular ve biz bu beyanlar karşısında
parti olarak tavrımızı koyduk ortaya ve partimizin Meclis Grup Yönetim Kurulu
olağanüstü toplanarak, dün saat 15.30’da 2 arkadaşın beyanlarıyla ilgili bir
inceleme başlattık. Yarın da Yönetim Kurulumuzun olağan toplantısı var. Bunu da
değerlendirip, disiplin yolu eğer gerekiyorsa o çerçevede disipline sevkini de
yapacağız. Biz parti olarak bunlara karşıyız ve parti içi mekanizmaları biz
işletiriz.
Hatırlarsanız,
polislerimizle bir başka arkadaşımız bir tartışmaya girmişti ve orada bu
toplumun değerleriyle bağdaşmayan birtakım şeyler olduğu zaman biz tavır koyduk
ve parti ihraç istemiyle müşterek Disiplin Kuruluna sevk ettik.
Ama bakın, buna
benzer lafların birini, yani bizim Çorum Milletvekilimizin söylediği laflara
benzer birini “Bunların akıl sağlığı, ruh sağlığı... Oraya
götürmek lazım. Buradan, kapıdan koymamak lazım.” lafları söyledi. Biz
işlem yaptık. Kemal Ağabey, bilmiyorum siz ne işlem yapacaksınız? O da CHP’nin
takdiridir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Biz bu toplumun
kabul etmeyeceği şeyleri, AK PARTİ’nin değerleriyle
uyuşmayan şeyleri ve bizim karşı olduğumuz şeyleri kim söylerse söylesin, bizden
biri söylesin, başkasından biri söylesin, biz tavır koyduk, tavır koymaya da
devam edeceğiz. Ha burada takdir edilmesi lazım, AK PARTİ tavrını koydu. Tavır
koyduğumuz bir konuda hâlâ itham yapılırsa, o zaman orada sormak lazım “Neden?”
diye.
HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) – Nedenini söyle, nedenini!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Bir başka konu: Tabii buradan kötekli konuşmalar da yapılıyor.
HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) – Biz kanımızdan eminiz, sizin kana baksın! Bir kana bakması
gerekiyorsa bizimkinde problem yok.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Tabii bu Meclis kötekli konuşmalara alışkın değil ama bakın, bu
yakışmıyor bu kürsüye de. İnsanlar burada fikrini söyleyecek. Ha, vatandaş
kantara sizi de koyacak, bizi de koyacak. Seçim oldu; 3 Kasımda oldu, 28 Martta
oldu, 22 Temmuzda oldu, 29 Martta oldu. 2011’in 17 Temmuzunda da seçim olacak,
o zaman bu millet kimi değerlendirecek, kime “güle güle”
diyecek, kimi destekleyecek göreceğiz.
HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) – O zaman Abbas yolcu!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Biz diyoruz ki: Bu millet kötek vurmaz. Bu millet, sandıkta mührünü
alır, oy pusulasına yapıştırır. O mühürden bugüne kadar hep AK PARTİ çıkmıştır
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) ama “kötek” diyenler maalesef milletten hiçbir
zaman icazet almamıştır.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Biz de o mühürle geldik.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Bozdağ.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, bizler de Parlamentoya milletimizin iradesiyle,
mühürleriyle geldik.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Ona itirazımız yok.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Başkalarının icazetiyle gelmedik!
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Vural.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Ona itirazımız yok bizim.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Bu Parlamentoda bulunan milletin iradesine hakaret etmekten
vazgeçsinler! Biz kimin mührüyle geldik?
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Benim söylediğimle ne alakası var?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Bu milleti hakir görmekten vazgeçin!
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Vural.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Ne alakası var?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Aynı düşünceniz… Aynı düşünceniz…
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Size oy vermeyenleri kategorize edip sanki millet iradesiyle gelmemiş
gibi gösteriyorsunuz.
İSMAİL BİLEN
(Manisa) – Siz yapıyorsunuz!
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Hiç alakası yok.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Aynı zihniyettesiniz! O milletvekiliyle aynı zihniyeti
paylaşıyorsunuz.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Kimse onu yapmıyor.
BAŞKAN – Sayın Bozdağ… Lütfen oturun… Sayın Vural…
İSMAİL BİLEN
(Manisa) – Onu siz yapıyorsunuz.
BAŞKAN – Madde
üzerinde…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Teessüf ederim size, teessüf ederim.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – O zihniyet size ait.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Bu millet… Bizler kimin oyuyla geldik?
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Kardeşim, söylediğimden bu dediğim…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Aynı zihniyettesiniz! Size oy veren millet de bize oy veren kim?
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Bize de millet oy veriyor!
BAŞKAN – Madde
üzerinde şahsı adına söz isteyen Mevlüt Akgün,
Karaman Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Akgün,
buyurun.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) - Biz de onu söylüyoruz.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Neyi söylediniz? Hadi canım sen de!
BAŞKAN - Sayın
Vural, lütfen…
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Havada bulut meselesi!
MEVLÜT AKGÜN
(Karaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Tasarının bu
maddesiyle Toplu Konut Kanunu’na ek bir madde olan 15’inci madde eklenmek
suretiyle elli dört adet kadro ihdası yapılmaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, bu kadro ihdasına niçin gerek duyulmaktadır? Kısaca bu hususa
değinmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Toplu Konut İdaresinin, kısaca TOKİ’nin
başarısı, hepimize gurur verecek şekilde, aslında Türkiye'nin başarısıdır.
Şöyle ki: Amerika Birleşik Devletleri’nde başlayan konut kredi sistemi Mortgage’ın çöküşü bütün dünyada büyük bir ekonomik krize
neden olurken, TOKİ, böyle bir ortamda 400 binleri aşan konut rakamı ile hem
insanlarımızı ev sahibi yapıyor hem de düzenli kentleşme örnekleri sunuyor.
Gerçekten, TOKİ, Hükûmetimiz döneminde sadece
İstanbul, Ankara, İzmir gibi bazı büyük şehirlerde az sayıda konut üreten bir
kurum olmaktan çıkarak Türkiye'nin bütün illerinde, hatta küçük ilçelerine
kadar birçok yerleşim biriminde örnek çalışmalar üreten bir kurum hâline
gelmiştir. Bazı köylerimizde ise “Tarımköy
Uygulaması” ile modern yaşam alanları oluşturulmaktadır. TOKİ’nin
halkımızın refah ve mutluluğu için proje geliştirdiği öyle ücra yerler var ki
özel sektörün buralara yatırım yapması çoğu zaman mümkün görülmemektedir.
Ülkemizin hangi yöresine gidilirse gidilsin Türkiye’yi bir ağ gibi saran duble yol çalışmaları gibi TOKİ’nin
inşa ettiği yükselen konutları, örnek okulları, güzel hastaneleri görmek
mümkündür.
Değerli
arkadaşlarım, ülkemizde daha önceki dönemlerde kira öder gibi ev sahibi olmak
sadece hayaldi. Bugün TOKİ sayesinde orta ve alt gelir sahibi vatandaşlarımız
ile yoksul insanlarımız ev sahibi olmakta ve hayır dualarını göndermektedir.
100-150 TL aylık ödeme ile ev sahibi olabilen yoksul insanlarımızın yüzündeki
sevinci tarif etmek mümkün değildir.
Geçen günlerde
Karaman ilimizde TOKİ’ye ait yüzlerce konut birkaç
saat içinde satıldı.
Ev sahibi olan
vatandaşlarımızla telefonla yaptığım görüşmelerde 8-10 milyar peşinat ödendiği
takdirde geri kalan taksitlerin kira bedeli kadar olduğu ifade edildi. Yani
kira ödemek yerine, insanlar -oturduktan sonra- kendi evinin taksitini
ödemektedirler. Eğer TOKİ olmasaydı, TOKİ bu çalışmaları yapmamış olsaydı bu
insanlarımızın ev sahibi olması mümkün müydü? Bu konutlar sayesinde, aynı
zamanda, piyasada ev ve kira bedellerinde olası, mümkün aşırı artışların da
önüne geçilmiş ve TOKİ bir denge fonksiyonu görmüştür.
Değerli
arkadaşlarım, bazı konuşmacılar TOKİ’nin zenginlere
ev yaptığı şeklinde eleştiriler yapmıştır. TOKİ, tabii ki bazı yerlerde lüks
konut yaparak gelir elde edecek ve yoksul vatandaşlarımıza yönelik konut
üretimine kaynak sağlayacaktır. Bundan daha tabii ne olabilir? Kaldı ki ister
iktidara mensup isterse muhalefete mensup olsun, belediye başkanlarımız, bugün
TOKİ uygulamalarını beldelerine kazandırmak için sıraya girmiş vaziyettedir. Bu
durum halkımızın, kurumlarımızın TOKİ’ye olan
güvenini göstermektedir.
Değerli
arkadaşlarım, TOKİ’nin bir örnek çalışmasından da
bahsetmekte fayda vardır. Hazineye ait olup da yıllarca işgal altında kalmış
veya amaç dışı kullanılan bazı araziler vardı. Bu arazilerden işgalciler haksız
olarak faydalanmaktaydı. İşte, TOKİ buralara el atmak suretiyle buraları
işgalden kurtarmış ve hazineye yaklaşık olarak 500 milyona yakın gelir
kazandırmıştır.
TOKİ’nin yaptığı hayırlı
çalışmaları görmek için fazla uzağa gitmeye gerek yok. İçinde yaşadığımız
Ankara’da uygulanan kentsel dönüşüm çalışmalarına baktığımız zaman yapılan işin
büyüklüğü ve başarısını açıkça görmek mümkündür.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; TOKİ, sayıları binlerle ifade edilen ihaleler
gerçekleştirmiştir. Bu ihaleler şeffaf ve kamuya açık biçimde yapılmaktadır.
Bugün eğer 1.550 şantiyeden bahsediyorsak, 35 milyara yakın yatırım tutarı
gerçekleşmişse, 800 bin insanımıza istihdam sağlanmışsa, TOKİ’nin
millî ekonomiye yapmış olduğu katkı daha iyi anlaşılır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Akgün, lütfen tamamlayınız.
MEVLÜT AKGÜN
(Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Cumhuriyet
tarihinin en büyük konut hamlesinde bazı iddialardan yola çıkarak yolsuzluk
suçlaması yapmak bana göre insafsızlık olur. Kaldı ki bu ihalelerde Kamu İhale
Kurumuna şikâyette bulunmak veya mahkemelerde hak aramak her zaman mümkündür.
Hem TOKİ’den iş alan müteahhitlerin
zorda olduğu ifade edilmekte hem de yolsuzluk imasında bulunulmaktadır. Bu
durum, karşımızda bir çelişki olarak durmaktadır. Eğer yolsuzluk olsaydı, 35
milyarlık Türkiye'nin seksen bir ilinde yayılan bu hamleyi gerçekleştirmek
mümkün müydü?
Değerli
arkadaşlarım, TOKİ’nin başarısı ortadadır, bunu en
iyi bilen de Türk halkıdır. Bu başarıları TOKİ az sayıda personeliyle
gerçekleştirmiştir. Çalışmaların sağlıklı yürümesi için ek kadrolara ihtiyaç
vardır.
Bu vesileyle, TOKİ’nin çalışmaları sebebiyle başta Hükûmetimiz
ve TOKİ Başkanımız olmak üzere tüm TOKİ çalışanlarına teşekkür ediyor,
tasarının hayırlı olmasını diliyorum.
Genel Kurulu
saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Osman Demir, Tokat Milletvekili.
Buyurun Sayın
Demir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN DEMİR
(Tokat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Arsa Üretimi ve
Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’da değişiklik öngören tasarının 3’üncü maddesi
içinde yer alan ek 15’inci madde üzerinde şahsım adına söz aldım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlarken Balıkesir’in Dursunbey ilçesindeki maden ocağında rahmetli olan 13
işçimize Allah’tan rahmet diliyor, yakınlarına ve aziz milletimize başsağlığı
diliyorum.
Değerli milletvekilleri,
gözde bir kurumumuz hakkında bir yasal değişiklik yapıyoruz. TOKİ, gerçekten,
gözde bir kurum. Burada çok güzel konuşmalar oluyor ama maalesef çok düzeysiz
konuşmalar da oluyor. Ben, o konuşma şöyledir böyledir demek istemiyorum. Her
söz, sahibine yakışır. Kişiler o sözleri kendilerine uygun gördükleri için
kullanıyorlar, biz de ancak “Hayırlı olsun.” deriz. Nasıl olsa millete karşı da
bu sözler söylendiği için onlar üzerinde çok da durmaya değer görmüyorum.
Değerli
arkadaşlar, bir güzel söz var; hani hepimizin altın gibi sakladığımız,
hafızamızda tuttuğumuz sözler vardır, bu da benim altın gibi sakladığım,
hafızamda tuttuğum bir sözdür. Denir ki: “Başarılı bir yönetimin iki şartı
vardır: İyi insan, iyi kanun.” Yani insanlarınız iyi olacak, kanunlarınız iyi
olacak. Eğer insanlarınız iyi, kanunlarınız iyi değilse iyi olmayan kanunlar
iyi insanların elini kolunu bağlar, oradan verim alamazsınız; eğer kanunlarınız
iyi ama onları uygulayacak olan insanlarınız iyi değilse yine kanunu
çarpıtırlar, ne yapar ederler oradan yine verim alamazsınız. TOKİ, bu sözü tam
da doğrulayan iyi bir örnektir; öyle olduğunu görüyorum, yaptığı hizmetlerle
öyle olduğunu görüyorum, TOKİ’nin çalışmasını
düzenleyen kanunlardaki yaptığımız düzenlemelerden böyle olduğunu görüyorum.
Bakın, TOKİ, 1984 yılında çıkarılan 2985 sayılı Yasa’yla kurulmuş,
daha sonra 1990 yılında çıkarılan 412 ve 414 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamelerle Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ve Kamu Ortaklığı İdaresi
Başkanlığı iki ayrı kurum olarak örgütlenmiş; daha sonra 1993 yılında Toplu
Konut Fonu genel bütçe kapsamına alınmış, 2001 yılında da fon genel bütçe
kapsamından geri çıkarılmış. 2003 yılında
Konut Müsteşarlığı kaldırılarak görevleri TOKİ’ye
devredilmiş, 2004 yılında Ankara’nın kuzey girişini Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanlığıyla birlikte projelendirme ve altyapısını gerçekleştirme görevi TOKİ’ye verilmiş. 2004 yılında düşük standarttaki konutları
tasfiye etme, kentsel dönüşüm projelerini uygulama yetkisi, o da TOKİ’ye verilmiş. Yine 2004 yılında Arsa Ofisi Genel
Müdürlüğü kapatılmış, yetkileri TOKİ’ye verilmiş.
2006 yılında Göçmen Konutları Koordinatörlüğü ve Ahıska
Türkleri İskân Koordinatörlüğü, o da TOKİ’ye
devredilmiş. 2007 yılında Bayındırlık ve İskân Bakanlığına bağlı Mesken Dairesi
TOKİ’ye bağlanmış. Neyi görüyoruz arkadaşlar? Başta
söylediğim o güzel sözün yerine getirilmesi gayretlerini görüyoruz yani
insanlarınız iyi olacak, kanunlarınız iyi olacak. Kanunlarımızı iyileştirmeye
çalışıyoruz, bugün de bunu yapıyoruz, iyi insanların elini kolunu bağlamasın
istiyoruz. Ne yapıyoruz bu ek 15’inci maddede? TOKİ’nin
hizmet alanı, sorumluluk alanı genişlediği için bu işleri yerine getirecek
kadroyu güçlendiriyoruz. Ne yapmışız değerli arkadaşlarım? Ek 15’inci maddeyle TOKİ’ye yeni kadrolar veriyoruz. 1 adet başkan
yardımcılığı, 3 adet daire başkanlığı, 46 adet uzmanlık ve 4 adet müşavir
avukatlık kadrosu TOKİ’ye veriyoruz. Niçin? Demişiz
ki: “Ey TOKİ, sen güzel işler yapıyorsun, yapmaya da devam ediyorsun. Senin
sorumluluğunu biz daha da artırdık; al, bu sorumluluğun gereği olarak gücünü de
artırıyoruz, bu sorumluluğun altından kalkabilmen için seni daha güçlü hâle
getiriyoruz.” demiş oluyoruz. Yaptığımız, gördüğünüz gibi doğrudur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Demir, lütfen tamamlayınız.
OSMAN DEMİR
(Devamla) – Şimdi burada TOKİ’yi karalamaya çalışan
arkadaşlar şunu nasıl gizleyeceksiniz: Sayın Grup Başkan Vekilim söyledi, TOKİ
1984 yılında kurulmuş, 2002’nin sonuna kadar yani 2003’ün başına kadar on dokuz
yılda 43.145 konut üretebilmiş.
KEMALETTİN NALCI
(Tekirdağ) – 1 milyon konut!
OSMAN DEMİR
(Devamla) - Ama o günden bugüne gelinceye kadar 412 bini aşkın ihale yapmış,
300 bini aşkın konutu tamamlamış. Arkadaşlar, burada kıyas kabul etmez bir
gerçek var. Bu gerçeği nasıl inkâr edeceksiniz? Ne kadar karalamaya
çalışırsanız çalışınız bunu nasıl örteceksiniz? Millet TOKİ’nin
ürettiği konutlarda oturuyor, yaşıyor, yaşayarak TOKİ’nin
sağladığı imkânları görüyor.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Yolsuzluklara gel, yolsuzluklara!
OSMAN DEMİR
(Devamla) – Güneş balçıkla sıvanmaz. Bu gerçeği nasıl karartacaksınız değerli
arkadaşlarım?
HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) – Sıvadığımız yok, her şey ortada.
OSMAN DEMİR
(Devamla) – Kaldı ki, TOKİ’nin ürettiği 300 bini
aşkın konutun yüzde 86’sı sosyal konuttur yani dar gelirli, orta gelirli ve
yoksul ailelere sağlanan konutlardır.
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Demir.
Madde üzerinde on
dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Genç, Sayın
Çalış, Sayın Işık, Sayın Birinci, Sayın Sipahi, Sayın Nalcı, Sayın Yıldız,
Sayın Uzunırmak, Sayın Özdemir sisteme girmişlerdir.
Birer dakikalık süre verilecektir. Soru sorma süresi beş dakikadır.
Sayın Genç,
buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan,
daha önce de sormuştum; bu, Tunceli’nin Çemişgezek ilçesine bağlı Ulukale köyünde 16 trilyon 251 milyar liraya, Makro İnşaat
denilen, AKP Küçükçekmece Belediye Meclisi imar üyesi olan bir kişiye 99 konut
davetiye suretiyle verilmiştir.
Sorularım şu:
1) Neden davetiye
usulüyle verdiniz?
2) Bu mesken
konutu mudur, afet konutu mudur?
3) Aynı şekilde,
Çemişgezek’te başka köyler de konut yapmak için başvurdukları hâlde oraya niye
bunları yapmadınız da ve getirdiniz, bir tanesinin maliyeti 162 milyar lira.
Yani bu çok
açıkça seçikçe -hani burada biraz evvel söyleniyor, korunmuyor ya işte- AKP’li müteahhitlere fahiş şekilde bir para aktarılması… Bunda en
azından 10 trilyon lira fazla bir kâr var. Buraya da tavassut eden AKP İstanbul
Milletvekili Mustafa Bey’dir, kendisi Çemişgezeklidir ve bunun açıklanmasını
istiyorum. Yani afet konutu mudur…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Çalış,
buyurun.
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) – Sayın Başkan, teşekkürler.
Sayın Bakanım,
benim de iki sorum olacak.
Birinci sorum,
dün sorduğum soruya aldığım cevapla ilgili. Tasfiye halindeki Türkiye Emlak
Bankası Anonim Şirketinin varlıklarının TOKİ’ye
devriyle ilgili yükümlülüklerden doğan itiraflar nedeniyle dün, devam eden otuz
adet dava olduğu söylenmişti. Şimdi ben bu sorunun devamını soruyorum: Bu otuz
adet dava nedeniyle söz konusu olan itilaflı meblağın toplam karşılığı kaç
TL’dir?
İkinci sorum…
(Mikrofon otomtik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Işık,
buyurun.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
2003-2010 döneminde TOKİ’de yaşanan yolsuzluk
iddialarıyla ilgili olarak yargıya intikal etmiş kaç adet ihale dosyası
bulunmaktadır, bunlardan ne kadarı sonuçlanmıştır? Görüşülmekte olan maddeyle
ihdas edilen 54 kadroya atanacak uzmanlarla ilgili atama kriterleri
belirlenmiş midir? Hâlen TOKİ’de görev yapan ve atıl
olduğu iddia edilen kaç adet uzman kadrosu bulunmaktadır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Işık.
Sayın Birinci…
NECAT BİRİNCİ
(İstanbul) – Sayın Başkan, benim talebim daha önceydi, Sayın CHP Hatibinin
söylediği üzerine bir açıklama yapacaktım. Bir talebim yok benim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Birinci.
Sayın Sipahi,
buyurun.
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün bir
değişiklik önergesi konusuyla ilgili olarak gündeme getirmiştim. Malumunuz bu
sınır karakollarının ve sınır birlikleriyle ilgili inşaatların protokolle TOKİ
tarafından yapılması konusunda, bir, Başbakanın talimatı üzerine çalışma
yapılmıştı. Sayın Millî Savunma Bakanının kendi ifadesiyle, bu en kritik ve
güvenliğin birinci öncelikle karşılanması gereken Irak sınırında 54 sınır
karakolu ve 2 sınır taburundan sadece 11 tanesinin inşaatına yeni
başlanabilmiş. İşte, TOKİ’nin başarısızlığının örneği
bu, beceriksizliğinin örneği bu. Şu anda bundan daha öncelikli başka bir proje
var mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Sipahi.
Sayın Nalcı…
KEMALETTİN NALCI
(Tekirdağ) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu
konuşmacılar da çıkıp 1984-2002 arasında TOKİ’nin
gerçekleştirmiş olduğu konut sayısını 43.145 konut olarak vermektedir. Acaba,
bu dönem içinde TOKİ 940 bin konuta kredi desteği verip yapımını sağlamış
mıdır? Yani 1984-2002 arasında 1 milyon konut yapılmasını mı sağlamıştır yoksa
sadece 43 bin konut mu? Bunun cevabını istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Nalcı.
Sayın Yıldız...
HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan,
Antalya Döşemealtı’nda bölgenin tüm imarı iki kat
olmasına rağmen TOKİ yaptığı projeyle çok katlı binalar yaparak görüntü
kirliliğine yol açmıştır. TOKİ kendisine devredilen özel imar yetkileriyle kent
ve çevreyle uyumsuz, genel planlama ve şehircilik ilkelerini hiçe sayan yapılaşmalardan
vazgeçmeyi düşünüyor mu yoksa bu görüntü kirlilikleri yapmaya devam edecek mi?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Yıldız.
Sayın Bakan,
buyurun.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum
sayın milletvekillerimize.
Sayın Başkanım,
bir kısım sorulara, teknik detay, bilgi mahiyetinde olduğu için yazılı olarak
cevap verilecektir ama özellikle bu Çemişkezek’teki afet konutuyla ilgili Sayın
Genç’in sorusunda... Bu, tamamen Afet Kanunu kapsamında yapılan konutlar
niteliğindedir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Orada afet yok Sayın Başkan. Hangi afet?
BAŞKAN – Sayın
Genç, lütfen...
Sayın Bakan, siz cevap verir misiniz.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Sayın Genç...
KAMER GENÇ (Tunceli)
– Davetiye usulüyle ihaleyi yapmak için afete sokmuştur.
BAŞKAN – Lütfen
Sayın Genç...
Siz cevap verin
Sayın Bakan.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Sayın Genç, soruyu sordunuz, ben ifade
ediyorum. Eğer dinleme zahmetinde bulunursanız, bunlar, konuştuklarımız
tutanaklara geçiyor.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Geçiyor tabii...
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Bizdeki Çemişkezek’te Afet İşleri Genel
Müdürlüğü tarafından Toplu Konut İdaresine yer tespiti yapılıp talep edilmiş...
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Öyle bir şey yok.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – ...bir yapımdır. Dolayısıyla orada
altyapı masraflarının yüksekliği söz konusudur.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Afet yok.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Burada özel bir yapı değildir Sayın
Genç’in ifade ettiği.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Afet yok.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Sayın Başkan, bazen çok acil afet
konutlarında davetiye usulü sürenin kısa tutulması açısından uygulanabilir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Bakan, afet yok burada, afet yok.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Eğer davetiye usulü yapılmış bir ihale
varsa…
KAMER GENÇ
(Tunceli) –Orada afet yok.
BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen dinler misiniz. Soruyu sordunuz, cevabını bir dinleyin Sayın Genç. Sayın Bakan
cevap verdikten sonra açıklama isteme hakkınız var.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Yanlış cevaplıyor.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) –…İhale Kanunlarında usul ve esasları belirtilir
ve şeffaf bir şekilde yapılır.
Sayın Başkan,
sınır karakollarıyla ilgili soruya gelince. Bildiğiniz gibi, bunların özellikle
Ağrı, Batman, Bingöl, Diyarbakır, Hatay, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa,
Şırnak, Tunceli, Van, 111 karakol inşaatı şu anda başlanılmış durumdadır.
Sınırlarda özellikle başlanılamayan karakollar arsa temini ve ulaşım temini
yapılamamış olan karakollardır.
Diğer bir soru
ise…
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) – Sayın Bakan, ben sadece Irak sınırını sordum, 54 karakolun
hesabını sordum ve ben size Millî Savunma Bakanının kendi ifadesiyle rakamları
verdim.
BAŞKAN – Sayın
Bakan, siz cevap veriniz lütfen.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Sayın Sipahi, şöyle: Irak sınırındaki
karakollarda başlanmış olanlar arsa temini ve ulaşımı temin edilmiş olanların
yapılmış, 11 tanesine başlanılmıştır, diğerlerindeki arsası temin edildiğinde
de Toplu Konut İdaresi onları yapmaya hemen hazırdır.
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) – Sayın Bakan, size yanlış bilgi veriyor yanınızdaki TOKİ Genel
Müdürü. Bir arsa sorunu, bir ulaşım sorunu nerede varsa hepsi tek tek…
BAŞKAN – Sayın
Milletvekili, lütfen…
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) – Onlar yanlış bilgi veriyorlar, siz de yanlış bilgi
veriyorsunuz.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Sayın Sipahi sordunuz, cevabını
veriyoruz. Eğer bir eksiklik varsa düzeltilir ama tekrar arkadaşlar teyit
etsinler, elimizdeki bilgi şu anda bu.
Sayın Nalcı’nın ifadesi 1984-2002 yılı arasında Toplu Konut
İdaresi, bizzat kendisi ifade ettiği gibi, 43.145 konut inşa etmiş, 940 bin
civarında konuta çeşitli miktarlarda kredi temininde bulunmuştur ki bu konut
maliyetinin yüzde 5’i ile yaklaşık yüzde 70’i civarına kadar çıkabilen
noktalarda olmuştur. Bizzat kendisi yapmamıştır, yapılan konut kooperatiflerine
kredi desteğinde bulunmuştur.
Çok katlı
binalar…
KEMALETTİN NALCI
(Tekirdağ) – Sayın Bakan, 1 milyon konutun yapılmasını TOKİ sağlamamış mıdır?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Finansman vermedi mi yani?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Ayrıca bu konutlarda hâlen, şu anda devam
eden problemli olan, henüz hâlâ bitmemiş konutlar da bulunmaktadır.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Olabilir. Biraz önce TOKİ’nin de alacaklı
olduğu, hesap vermesi gereken bir kanun çıkarttınız.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Antalya
Milletvekilimizin Antalya’da çok katlı otoparkla ilgili sorusu. Bu çok katlı yapılarla ilgili, Toplu Konut İdaresi imar yapma
yetkisini özellikle büyükşehir belediye sınırları içerisinde kullanmıyor şu
anda. Belediyelerden o imarı, büyükşehir belediyelerinin yaptığı imar
çerçevesinde, o sitelerin, konutların yapımını gerçekleştiriyor. Eğer çevreyle
uyumu, kent dokusuna eğer bir olumsuz katkısı varsa şayet ifade edildiği gibi,
ancak belediyenin dikkat etmesi sorumluluğunda olan bir noktadır. Bu tür plan
tasdiklerinin, bu tür ifade edilen noktalarda bir mahzur teşkil etmeyeceği
kanaatindeyim.
HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) – Sayın Bakan, gidip görmenizi tavsiye ederim oradaki kirliliği.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Şimdi, diğer bir sayın vekilimizin
sorusu: TOKİ ihaleleri kapsamında Kamu İhale Kurumuna yetmiş bir adet başvuru
yapılmıştır, bunların tamamına yakını TOKİ lehine sonuçlanmıştır. Bir yolsuzluk başvurusuyla alakalı, düzenlemeyle ilgili başvuru. Sadece
altısında düzenleyici tedbirler yapılması kararı verilmiştir. Toplamda şu ana
kadar Toplu Konut İdaresi 2.450 yapım ihalesi gerçekleştirmiştir.
Yine, gruplar
adına konuşmalarda konusu geçtiği için ifade etmek istiyorum. Toplu Konut
İdaresinden bu 2.450 yapım ihalesinden müracaat eden firmalardan 600’ün
üzerinde ayrı ayrı firmalar iş almıştır. Yani ifade
edilmeye çalışıldığı gibi dar alanda, belli sayılı kişiler, yapımcı firmalar
arasında yapım gerçekleştirilmemektedir; 2.450 yapım ihalesinde 600 ayrı firma yapım
ihalesini üstlenmiştir ve başarıyla devam etmektedir. Yalnız bu kadar yoğun bir
çalışmanın, başarının arkasında, mutlaka insanın olduğu yerde, yapımın olduğu
yerde çok cüzi de olsa ufak tefek aksaklıklar söz konusudur. Bunlarda
aksaklıklar olduğunda, hem Toplu Konut İdaresi hem diğer yasal çerçevede
aksaklıkların giderilmesine çalışılmaktadır.
Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) – Sayın Bakan, benim soruma niye cevap vermediniz? “Otuz adet davanın
karşılığı nedir?” dedim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Soru-cevap işlemi
tamamlanmıştır.
Madde üzerinde
dokuz adet önerge vardır. Ancak her madde üzerinde milletvekillerince sadece
yedi önerge verilebildiğinden, önce geliş sırasına göre ilk yedi önergeyi
okutacağım, sonra bu önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
1/762 esas
numaralı kanun tasarısının çerçeve 3 üncü maddesiyle 2985 sayılı kanuna eklenen
Ek Madde 15’de ihdas edilen kadrolarla ilgili listede geçen ve adedi 1 olan 1
inci derece müşavir avukat kadrosunun 2 olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 3 üncü maddesiyle
2985 sayılı kanuna eklenen Ek Madde 15’de ihdas edilen kadrolarla ilgili
listede geçen ve adedi 1 olan 1 inci derece müşavir avukat kadrosunun 2 olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ayhan
Sefer Üstün
Sakarya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 3 üncü maddesiyle
2985 sayılı kanuna eklenen Ek Madde 15’de ihdas edilen kadrolarla ilgili
listede geçen ve adedi 1 olan 1 inci derece müşavir avukat kadrosunun 2 olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Azize
Sibel Gönül
Kocaeli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 3 üncü maddesiyle
2985 sayılı kanuna eklenen Ek Madde 15’de ihdas edilen kadrolarla ilgili
listede geçen ve adedi 1 olan 1 inci derece müşavir avukat kadrosunun 2 olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
İkram
Dinçer
Van
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 3 üncü maddesiyle
2985 sayılı kanuna eklenen Ek Madde 15’de ihdas edilen kadrolarla ilgili
listede geçen ve adedi 1 olan 1 inci derece müşavir avukat kadrosunun 2 olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Veysi Kaynak
Kahramanmaraş
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri
okutup birlikte işleme alacağım. Önerge sahiplerinin istemi hâlinde de
kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
455 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 3’üncü maddesine bağlı ek 15. maddenin kanun
tasarısı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Oktay Vural |
Mustafa Enöz |
Reşat Doğru |
|
İzmir |
Manisa |
Tokat |
|
Hasan Çalış |
Emin Haluk Ayhan |
|
|
Karaman |
Denizli |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 455 Sıra Sayılı Arsa Üretimi ve
Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 3’üncü maddesinde yer alan “maddeler” ibaresinin “madde”
olarak değiştirilmesini ve “Ek Madde 15”in de madde metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
|
M. Akif Hamzaçebi |
F. Murat Sönmez |
Yaşar Tüzün |
|
Trabzon |
Eskişehir |
Bilecik |
|
Engin Altay |
Akif Ekici |
Şevket Köse |
|
Sinop |
Gaziantep |
Adıyaman |
|
Hüseyin Ünsal |
Ergün Aydoğan |
Mehmet Sevigen |
|
Amasya |
Balıkesir |
İstanbul |
|
Nesrin Baytok |
Hulusi Güvel |
|
|
Ankara |
Adana |
|
BAŞKAN – Komisyon
bu iki önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Vural…
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) – Ben konuşacağım Sayın Başkan.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Nesrin Baytok konuşacak.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Emin Haluk Ayhan, Denizli Milletvekili.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 3’üncü maddesiyle eklenmek
istenen ek 15’inci maddede değişiklik yapan önergeye ilişkin söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Esas itibarıyla,
genel olarak Hükûmetin istihdam politikasının makro
anlamda düzenlenmesinin yapılmasını sağlamak amacıyla burada konuşmayı uygun
bulduk ve bu önergeyi verdik. Esas itibarıyla toplamı 54 kişi. Zaten alacakları
arkadaşlar orada çalışıyorlar şu anda. Bunda bir problem yok, bizim buna bir
şey de söylememiz mümkün değil. Ama AKP Hükûmetinin
makro anlamda bir kamu istihdam politikası yok. Konut Müsteşarlığı
kapatılırken, benim İdari Mali İşler Daire Başkanım o gün bürokratken gerçekten
fevkalade iyiydi, sürünür hâle geldi. Çocuk gitti, Isparta’da, ailesi hasta,
orada duruyor. Kanun çıkarken Müsteşarı APK’ya uzman
koyuyorsunuz. O günkü Sayın Başbakanlık Müsteşarı Sayın Bakana açıp şunu
söyledi: “Böyle bir şeyin olması mümkün değil, usule de uygun değil.”
Şimdi,
kapatıyorsunuz kurumları, sağa sola dağıtıyorsunuz. İnsanlar perişan, yarısı 4/C’den perişan, yarısı başka bir şeyden perişan ama
istediğiniz gibi bir şeyi de burada, kendi aldığınız insanlara kadro ihdas
ediyorsunuz. Bunda bir sıkıntı yok, 54 kişi 3 milyon kişide. Çözülsün ama
problem bu değil; problem, makro anlamda bir istihdam politikanızın olmaması.
AKP’nin
geldiğinden beri uyguladığı istihdam politikaları gerçekten ülkeyi mahvetti,
içine soktuğu durum gerçekten kötü. Ülke perişan, sıkıntılı. Her
gün insanlar, ana babalar çocukları için, gençler kendileri için ne yapıyorlar?
Geliyorlar bu Parlamentonun mensuplarına, iktidar partisi milletvekillerine,
bizlere, iş istiyorlar. Hiç kimsenin vicdanı sızlamıyor mu? O insanlar nasıl,
ne yapıyorlar? Askerliğini bitirmiş, gelmiş, iş arıyor, evlenecek. Kızımız
okulu bitirmiş, iş arıyor, iş yok. Bunlar, evde birer problem olarak duruyor.
Pimi çekilmiş bomba gibi insanlar sıkıntılı, gerçekten çok kötü durumda. Her
evde psikolojisi bozulmuş gençler var.
İş nasıl bulunur
saygıdeğer milletvekilleri? Yatırım yaparak. Siz, hiç, kamu yatırımlarının
yüzde 20 azaldığı bir ülkede, yüzde 20 gerilediği bir ülkede istihdamın
arttığını gördünüz mü? Maalesef AKP’nin politikası bu.
Şimdi, diyorsunuz
ki “Kriz var.” Krizin göbeği Amerika, ekonomi yüzde 3 küçülüyor. Geliyorsunuz
“Bizi teğet geçiyor, yüzde 4 büyüyeceğiz.” diyorsunuz, yüzde 6 küçülüyorsunuz.
Nerede bir doğru… Vatandaşa, işverene, uluslararası kuruluşlara bile, dışarıdan
gelip yatırım yapacaklara bile bir vizyon vermemiz
lazım, böyle bir şeyi vermekten uzak AKP Hükûmeti,
veremiyor, biçare, çaresiz.
Şimdi,
yatırımların azaldığı bir ülkede siz, yeni iş yaratılıp işsizlik oranının
azaldığını gördünüz mü? Azalmıyor nitekim. Şimdi, işletmeler ne yapıyor
maliyetlerini azaltmak için? İstihdamı zaten azaltıyorlar. Peki
ne olacak? Mevcut istihdam da azalıyor, teknoloji kullanmaya çalışıyorlar,
istihdam orada da azalıyor.
Şimdi, dış pazar
daralıyor, orada problem var. Üretim problemli, satış problemli, bu da
istihdamı vuruyor, işsizliği vuruyor.
Şimdi, AKP’nin
uyguladığı istihdam politikası 1930 model, teoride 1930 model dediğimiz
istihdam politikalarını uyguluyor AKP. Adam işsiz, sen “Okulun önünü temizle.”
diyorsun, “Okulu boya.” diyorsun; adamı getiriyorsun, ben de sana para
veriyorum. İşsizlik parası ver, adamı aldatma! Bununla bir şey olmaz,
yaptığınız yanlış, düzgün değil, böyle istihdam politikası olmaz! İnsanları
niye aldatıyorsunuz, niye kandırıyorsunuz oy için? İnsanların vicdanını niye satın
alıyorsunuz? Bu bir çeşit işsizlik ödeneği.
Bakın, devleti
çalıştırmıyorsunuz, Bayındırlık Bakanlığını çalıştıramıyorsunuz, orada binlerce
personel var; öbür tarafta bakıyorsunuz, bütün işi TOKİ’ye
yığıyorsunuz -onun yapacağı işi ona- ondan sonra 54 kadro için buraya
geliyorsunuz.
Bir makro
istihdam politikanız yok. Komisyona gelen her tasarıda mutlaka bir istihdam
mevzusu oluyor, oradan da sıkıntı duymaya başladınız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Ayhan, lütfen tamamlayınız.
EMİN HALUK AYHAN
(Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Artık, teşkilat
yasalarını ihtisas komisyonuna, Plan ve Bütçe Komisyonuna bile getirmiyorsunuz.
Böyle bir sıkıntı olur mu? Biz bunları söylüyoruz. Muhalefet iktidarı
alkışlamak için değil, muhalefet aynı zamanda yanlışları söylemek için de var.
Şimdi, “Daha önce
verilen kredileri bir dolar bazında hesaplayın.” diyoruz, yaptığınız
harcamaları da dolar bazında hesaplayın. Bakalım, o zaman mı fazla destek
olmuş, bu zaman mı fazla destek? Yapmadık hesabını, bir yapın görelim.
Şimdi, buraya
gelip alkışlamanın hiçbir anlamı yok. Bakın, bütçe açığı büyüyor, dış açık
büyüyor, iç ve dış borçlar artıyor, bütçe ve dış dengede yapısal bozukluklar
devam ediyor. Açıklar yeniden artmaya başladı, krizden çıkış sinyalleri dış
açığı körüklemeye başladı. Bütçe dengesi zaten perişan. Türkiye
ekonomisinin istikameti toparlanma değil yuvarlanmaya doğrudur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EMİN HALUK AYHAN
(Devamla) – Şimdi, bakıyorsunuz, ekonomi yönetimi stratejik adımlar atamıyor.
Ekonomi toparlanmaya değil sallanmaya başladı.
Önergemize destek
vereceğiniz umuduyla hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN – Sayın
Genç, henüz önerge üzerinde söz talebi var.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Nesrin Baytok konuşacak.
BAŞKAN - Diğer
önerge üzerinde söz isteyen Ankara Milletvekili Nesrin Baytok.
Buyurun Sayın Baytok. (CHP sıralarından alkışlar)
NESRİN BAYTOK
(Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; TOKİ’ye
ilave kadro verilmesiyle ilgili maddede ek madde 15’in madde metninden
çıkarılması önerisi yapıyoruz, bu nedenle söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım.
Sayın
milletvekilleri, sözlerime başlamadan önce Balıkesir Dursunbey’de meydana gelen
grizu patlamasında hayatını kaybeden 13 işçimize Allah’tan rahmet diliyorum,
ailelerine başsağlığı ve sabır diliyorum, yaralanan işçilere acil şifalar
diliyorum.
Sayın
milletvekilleri, aynı madende 2006 yılında da bir kaza yaşanmış ve 17 işçimiz
hayatını kaybetmişti. Geçenlerde Bursa Karacabey’de 19 vatandaşımız hayatını
kaybetti. Şimdi soruyorum: Madenlerimizde neler oluyor sayın milletvekilleri?
Bunların nedenleri üzerine de eğilmeliyiz. Çalışma Bakanlığının bu konuda
yetersiz kaldığı görülüyor, yeterli denetimler yapılamıyor. Madenleri kimler
denetliyor diye baktığımızda, maden mühendisi dışında hemen hemen
herkes bu denetimi yapıyor. Bu duruma son verilmelidir. Burada TOKİ’ye ilave kadroyla yandaşlar memnun edilmeye
çalışılacağına Çalışma Bakanlığına müfettiş olarak görevlendirmek üzere maden
mühendisi kadrosu tahsis edilmelidir.
Burada belirtmek
istediğim bir önemli nokta da sayın milletvekilleri, madenlerde fennî nezaret
yapan nezaretçilerin ücretlerinin iş yeri sahibi tarafından ödeniyor olmasıdır.
Bu durumun da değiştirilmesi gerekiyor. Fennî nezaretçilerin ücretleri
Bakanlıkta oluşturulacak bir fondan karşılanmalıdır. Bu konuda Cumhuriyet Halk
Partisi Mersin Milletvekili Sayın Ali Rıza Öztürk’ün
bir kanun teklifi vardır, bu önerinin de dikkate alınması gereklidir.
Sayın
milletvekilleri, iktidara geldikten yedi sekiz yıl sonra bile bu konularda hâlâ
bir ilerleme göremiyoruz. Hiç zaman yitirmeden bu konulara eğilmek gerekir.
Maden Mühendisleri Odasının hazırladığı risk haritası vardır, bu dikkate
alınmalıdır. Balıkesir’deki bu maden için de o haritada yüksek riskli madenler
arasında olduğuna dair bilgiler vardı. Şimdilik sadece bu kadarını belirtiyorum
ama çok ayrıntılı değerlendirilmesi gereken konulardır.
Sayın
milletvekilleri, ülkemizin gündeminde yer alan çok önemli bu son gelişmelere de
değinmeliyim. Çok merak ediyorum, acaba, iktidara gelirken Türkiye’yi yönetmek
üzere mi geldiniz yoksa Türkiye’yi karıştırmak üzere mi? Bu, içtenlikli bir
sorudur. Aslında, sorarken sizleri düşündürmek istiyorum. Hepinizin “Kırk yıl
önce fişledi, şimdi biz onları fişliyoruz.” diyen Kahramanmaraş Milletvekili
Avni Doğan ile “İktidar karşıtlarının kanı bozuk.” diyen Çorum Milletvekili
Ahmet Aydoğmuş’un sözlerine katılmadığına eminim.
Mutlaka bu gelişmeleri kaygıyla izleyen pek çok değerli AKP’li milletvekili de
vardır.
Değerli
arkadaşlar, eğer öyleyse, zulme doğrudan karşı çıkamıyorsanız bile bari bunu
hissettirin bir miktar. Türkiye, yapılanları onaylayıp onaylamadığınızı da
görsün.
AHMET YENİ
(Samsun) – Seçimde, seçimde…
NESRİN BAYTOK
(Devamla) – Türkiye iyi gitmiyor, kötü yönetiliyor, korku imparatorluğu
yaratıldı, insanlar sabaha karşı kapıları çalınınca artık huzur içinde kapıyı
açamaz hâldeler. Nerede demokrasi?
Bu dönemi eski
dönemden ayıran yeni unsurlar var. Ülke yönetimi zayıf ve beceriksiz ellerde
2001 ekonomik krizine gelmişti, yolsuzluklar diz boyu idi. Peki, şimdi ne var?
Bu ikisi şimdi de var ama ayrıca bir de beterin beteri var. Gelen gideni
arattı, doğruyla eğri yer değiştirdi. PKK teröristleri sınırda kurulmuş çadır
mahkemelerinde salıverilirken Cumhuriyet Başsavcısı uyduruk bir gizli tanıkla
suçlanmaya kalkılıyor, hukuksuz uygulamaların muhatabı oluyor. Beterin beteri
kısmı budur işte. Ülkenin kötü ve beceriksiz yönetildiği, yolsuzlukların diz
boyunu da aştığı bu dönem, ayrıca bir de komplo dönemidir, haksız, hukuksuz
uygulamalar dönemidir.
Hürriyet
gazetesinin değerli yazarı Yılmaz Özdil’in dediği
gibi: “Ayaklarına giderler...
- Kimsiniz?
- PKK’lıyım.
- Örgütten
ayrılıp geldiniz demek ki...
- Hayır,
ayrılmadım.
- Pişmansınız
yani...
- Yo-oo, değilim.
- Yaz kızım,
tahliyesine...
Ayaklarına
getirirler...
- Kimsiniz?
- Kuvvet
komutanıyım.
- Örgüt
kurmuşsunuz...
- Saçmalamayın.
- Yaz kızım,
tutuklanmasına...”
İşte bu
değerlendirmelere muhatap kalan uygulamalar içinde yönetiliyor Türkiye. Kimden
yanasınız?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen
tamamlayınız Sayın Baytok.
NESRİN BAYTOK
(Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi soruyorum
sayın milletvekilleri: İktidar partisinin değerli milletvekilleri, hukuktan,
haktan, insaftan, insanlıktan mı yanasınız yoksa başka şeylerden mi,
fişlemekten, öç almaktan mı yanasınız?
TOKİ ile ilgili
olarak ise, TOKİ’nin, aldığı kararlarla kentlerin
dokusunu geri dönüşü olmayacak şekilde bozmakta olduğunu yaşadığımız çevreden
de görüyor ve biliyoruz. Yapılan konutların, içerisinde oturulamayacak şekilde
teslim edildiğini, yükselen şikâyetleri yine görüyoruz. Milletin artık hayır
duası mı ettiğini, başka şeyler mi söylediğini kendilerinden dinleyeceksiniz
seçim zamanında.
Bu, ayrıca rant ekonomisi anlayışının da çok somut bir örneğidir.
Ben, önerimizin
kabul edilmesini ve TOKİ’ye keyfî atama imkânı
verecek bu uygulamadan uzak durulmasını diler, yüce Meclisi saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Baytok.
III.-Y O K L A M A
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Sayın Başkan, oylamadan evvel yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Tamam
Sayın Anadol.
Evet, önergeleri
oylarınıza sunacağım ancak bir yoklama talebi var. Önce bu işlemi yerine
getiriyorum.
Yoklama talebinde
bulunan sayın milletvekillerinin isimlerini tespit edeceğim: Sayın Anadol, Sayın Aslanoğlu, Sayın Baytok, Sayın Çakır, Sayın Köse, Sayın Güvel,
Sayın Ekici, Sayın Güner, Sayın Köktürk, Sayın Karaibrahim, Sayın Ağyüz, Sayın
Ünsal, Sayın Bingöl, Sayın Altay, Sayın Kart, Sayın Günday,
Sayın Aydoğan, Sayın Emek, Sayın İnce, Sayın Mengü.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Arsa Üretimi ve
Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili Recai Berber ve 5 Milletvekilinin;
2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporları (1/762, 2/475) (S. Sayısı: 455) (Devam)
BAŞKAN-
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler
kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım
beş önerge aynı mahiyette olup maddeye ekli listede değişiklik öngörmektedir.
Bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım. Önerge sahiplerinin istemi
hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi
okutacağım, diğer önergelerin de imza sahiplerini okutacağım.
Buyurun:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
1/762 esas
numaralı kanun tasarısının çerçeve 3 üncü maddesiyle 2985 sayılı Kanuna eklenen
Ek Madde 15’te ihdas edilen kadrolarla ilgili listede geçen ve adedi 1 olan 1
inci derece müşavir avukat kadrosunun 2 olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
Veysi Kaynak
Kahramanmaraş
Diğer önergelerin
imza sahipleri:
İkram Dinçer
Van
Azize Sibel Gönül
Kocaeli
Ayhan Sefer Üstün
Sakarya
Ahmet Aydın
Adıyaman
BAŞKAN – Komisyon
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Uygulama
açısından kadro adedinin artırılması uygun görülmüştür.
BAŞKAN –
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler
kabul edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, ek 15’inci maddeyi ekli listeyle birlikte oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Şimdi ek 14 ve
15’inci maddenin bağlı olduğu çerçeve 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.16
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.30
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Murat ÖZKAN
(Giresun)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 65’inci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
455 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
4’üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 4- 2985
sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir
“GEÇİCİ MADDE 4- Tasfiye Hâlinde Türkiye Emlak Bankası Anonim
Şirketi tarafından Toplu Konut İdaresi Başkanlığına devredilen varlıklardan ve
bu varlıklarla ilgili devirden önce yapılmış akitlerden doğan yükümlülükler
nedeniyle Toplu Konut İdaresi Başkanlığına ve ortaklıklarına karşı yargı mercilerinde
açılmış veya husumet yöneltilmiş devam eden davalar ile icra takipleri ek 14
üncü madde hükmü uygulanarak sonuçlandırılır.”
BAŞKAN – Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Rıdvan Yalçın, Ordu Milletvekili.
Buyurun Sayın
Yalçın. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
RIDVAN YALÇIN (Ordu) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan 455 sıra sayılı Tasarı üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Meclis Grubunun
görüşlerini arz etmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle öncelikle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, dün milletimizin yüreğini yakan bir müessif kaza haberini hep
beraber aldık. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum,
yakınlarına ve aziz milletimize başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
Sayın
milletvekilleri, üzerinde konuştuğum 4’üncü madde, Toplu Konut İdaresinin özel
hukuktan kaynaklanan sorumluluğunun yasayla bertaraf edilmesine ilişkin bir
maddedir. Düzenleme hukukun genel ilkelerine aykırı olduğu gibi hak kayıplarına
sebebiyet verecek, Anayasa’ya da aykırı unsurlar taşımaktadır.
Değerli
milletvekilleri, ekonomik kalkınmaya paralel olarak tüm dünyada olduğu gibi
ülkemizde de, gecikmeli de olsa, kent nüfusu artmaya devam etmektedir. AKP
İktidarı döneminde artık yaptığı tarımla geçimini sağlayamayan 2 milyonu aşkın
insanımızın da iş umuduyla, aş umuduyla kentlere göç ettiği, terör ve asayiş
nedenleriyle yapılan göçleri de hesaba kattığımızda, kentleşmenin kaliteli
konut ihtiyacını bir sorunlar yumağına dönüştürdüğünü kabul etmek gerekir. Bu
sebeple, altyapısı, çevre düzeni, sosyal donatılarıyla çağın gereklerine uygun,
ucuz ve kaliteli konut ihtiyacı, kısa adıyla TOKİ’yi
doğurmuştur.
Kuruluşundan bu yana TOKİ doğduğu ihtiyaca uygun olarak sosyal
konutlar imal ederek düşük ve alt gelir grubunda olan insanlarımıza başını
sokacakları bir yuva yapma iddiasındayken AKP İktidarıyla fonksiyon
değiştirmiş, lüks ve pahalı konut imali yanında okullar, spor salonları,
ticaret merkezleri, hastaneler, sağlık ocakları, yurt, pansiyon, cami,
kütüphane, karakol yapan devasa bir organizasyona dönüşmüştür. Bunun yanında köprü ve kavşaklar, asfalt, yol, kaldırım, dere
ıslahı, elektrik altyapısı, Telekom altyapısı, yağmur suyu altyapısı,
kanalizasyon imali gibi alanlarda da oldukça büyük rakamlara karşılık gelecek
imalatlar yapılmaktadır.
Bu tablodan çıkan
sonuç, değerli milletvekilleri, iletişimden Tekele, ulaşımdan enerjiye,
bankacılıktan limanlara kadar “Babalar gibi satarım” mantığıyla otel odalarında
yapılan görüşmelerle, zaman zaman kendi bakanlarının
bile imza atamayacağı şaibeli süreçlerle ve üstelik ulusal güvenliğimizi hiçe
sayıp birçok sektörde yabancıların hâkimiyetini sağlayacak özelleştirme
şampiyonu AKP’nin inşaat sektörünü devletleştirmesi olarak tanımlanabilir.
Sürekli devleti
küçültmekten, kamunun ekonomideki etkinliğini azaltmaktan bahseden AKP,
sektörden gelen bütün itirazlara rağmen neden bu yolu tercih etmektedir? Bu
sorunun cevabı, değerli milletvekilleri, son altı yılda gerçekleştirilen iki
bin beş yüz ayrı ihaleyle parasal değeri 35 milyar TL’yi bulan bu büyük pastayı
tek elden kontrol ve taksim etme iddiasıdır.
Bugünkü yapısıyla
TOKİ de tıpkı AKP’nin büyükşehir belediyelerinin kendi ihalesine girebilen
şirketler üzerinden yaptığı gibi, dar gelirli insanlara konut yapıyoruz
masumiyetinin arkasına gizlenmiş, rant dağıtım
mekanizmasına dönüşmüştür.
Ülkemizde hiç
kimsenin yoksul insanlara ucuz konut yapılmasına itirazı olamaz. Estetikten
yoksun da olsa kentsel dönüşüm projeleriyle gecekonduların yerine modern
binaların yapılmasından kimse rahatsız olamaz ancak bu masum örnekler arka
plandaki gerçeği kapatmaya yetmemektedir. AKP İktidarı, ihale kanunlarında
yaptığı değişiklikler sonucunda kendinden beslenen ve kendini besleyen bir
sınıf oluşturmuş, kurduğu sistemle de yeni firmaların büyümesinin önünü
kesmiştir. Bu sistem içerisinde ihale alan firmalar, iktidarca gösterilen
taşeron ve malzeme tedarikçileriyle çalışmaya zorlanarak görünüşte, halk
tabiriyle, her şey kitabına uygun yapılmaktadır. Bu çarkın içine girmek
istemeyenlerin akıbeti hiç de hayırlı olamamaktadır. Uygulama projesi olmadan
yapılan ihale sistemi, dilediğini koruma, dilediğini batırma imkânını nasılsa
vermektedir.
İnşaatla ilgili
neredeyse bütün kamu işleri de TOKİ’ye yaptırıldığı
için, başta Bayındırlık Bakanlığı olmak üzere birçok kurum atıl hâle
dönüşmüştür. Bir yanda içi boşaltılmış Bayındırlık Bakanlığının binlerce teknik
personeli atıl hâlde tutulurken, diğer yanda trilyonlarca lira, denetim adına
müşavir yandaş firmaların cebine akıtılmaktadır. Bu işleyiş ne hukukidir ne
ahlakidir.
TOKİ, vergi
avantajları ile imar ayrıcalıklarıyla bedelsiz arsa teminiyle sayısız
ayrıcalıklı imkâna sahiptir. Savunduğu gibi, sosyal konut yapıyorsa gazete
ilanlarıyla hangi konutları satmaya çalışmaktadır? Emlak firmalarına ne adına
para ödenmektedir? Bu kadar avantajlı bir kamu kurumu ile özel sektör nasıl
rekabet edecektir? TOKİ, sosyal donatı, altyapı ve peyzaj uygulamalarını
yaptığını belirtip özel sektörü yapsatçı mantıkla hareket etmekle
suçlamaktadır. Bu eleştiri kısmen doğru da kabul edilse bu durumun sorumlusu
özel sektör olmayıp sağlıklı kentleşmenin hukuki ve fiilî imkânlarını
sağlamayan Hükûmettir diye düşünmekteyim.
Sayın
milletvekilleri, başarılı örneklerine rağmen, birçok yerde TOKİ uygulamalarından
ciddi şikâyetlerin geldiği de bir vakıadır. Birçok ilde TOKİ “Kira öder gibi ev
sahibi olacaksınız.” diye umutlandırdığı insanlara taahhüt ettiği sürenin 2
katı zaman geçmesine rağmen teslim edilemeyen yerler vardır; yanlış yer seçimi
sebebiyle kampanyalara rağmen satılamayan yerler vardır. İlim olan Ordu’da
olduğu gibi, bazı sendikaların TOKİ’nin ismiyle
oluşturduğu girişimlerde hukuka aykırı istismarlar yaşanmaktadır. Birçok yerde
şehir esnafı TOKİ’ye mal verdiğini zannederek
taşeronlar tarafından batırılmış durumdadır. Bütün bu yaşananlar TOKİ’ye kadro tahsis etmek, yeni yetki ve imtiyazlar
sağlamak yerine TOKİ’nin konumu, inşaat piyasasındaki
yeri, yatırım kriterleri, şeffaflık ve denetim
çerçevesinde tekrar gözden geçirilip asli gayesine geri döndürülmesini zorunlu
kılmaktadır.
Birçok ilimizde,
değerli milletvekilleri, temel atma ya da anahtar teslim törenleri
yapılmaktadır. Devlet töreni olarak hazırlanan ve başta Sayın Başbakan olmak
üzere, gelenlerin harcırah aldığı bu törenler AKP bayrakları altında devlet
kesesinden masrafları karşılanan birer parti mitingine dönüştürülmektedir. Bu
durumu devlet geleneklerine ve siyasi etiğe uygun bulmadığımızı bir kez daha
ifade etmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, kalan süremi Ordu’da yaşanan, TOKİ’yle
ilgili bazı sıkıntıları sizlere arz etmek için harcamayı arzu etmekteyim.
Ordu’da bir memur sendikası, diğer sendikalardan kendisine üye kaydırabilmek
adına bir kooperatif kurarak bir TOKİ girişiminde bulunmuştu. Ben o zamanlar, henüz TOKİ o projeyi üstlenmediği bir zamanda Sayın
TOKİ Başkanımızı telefonla arayarak bu insanların bu araziye “TOKİ arsasıdır”
diye tabela astıklarını ve TOKİ’nin ismiyle
insanlardan para topladıklarını söyleyerek ikaz etmiştim, fakat daha sonraki
süreçte, TOKİ, bu yanlış işleyen süreci durdurmak yerine bu işe sahip çıkmayı,
siyasi sebeplerle tercih etti.
Ve değerli
arkadaşlarım, Ordu’da, 1.400 civarı memur arkadaşımıza,
Değerli Başkanım,
en son -sizin de mutlaka bilginiz vardır- bir kapalı spor salonunda, AKP’nin il
milletvekillerimizin katılımıyla, Ordu’da bu kooperatifin, daha doğrusu TOKİ’nin müdahil olduğu bu olay sonucunda bir çekiliş
töreni düzenlenmiştir.
Değerli
arkadaşlarım, bu çekiliş töreninde, bodrum katlarının da kuraya dâhil edildiği
sebeple kavga çıkmış, Çevik Kuvvet tarafları ayırabilmiştir ve en son yönetici
kadroların da farklı bir kura dilimine sokulduğu ortaya çıkmıştır.
Değerli Başkanım,
bütün bunlar, bütün eksikliklerine rağmen bir devlet kurumu olması sebebiyle
güvenilirliği olan kurumunuzun ismi altında yapılmaktadır.
Ben, kurumunuzun
daha fazla yıpranmaması adına, -TOKİ burada inşaat yapıyorsa oradaki kooperatif
yöneticileri ne iş yapmaktadır, nasıl maaş almaktadır- bu insanların
mağduriyetlerinin önlenebilmesi adına Meclis kürsüsünden de bu konuya
dikkatinizi çekmek istiyorum. Orada -siyasi görüşleri beni çok da
ilgilendirmiyor- mağdur olan memur arkadaşlarımızın haklarını da savunabilmek
adına bu fikirlerimi ifade etmek durumunda oldum.
Ben tasarının hayırlara
vesile olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –Teşekkür
ediyorum Sayın Yalçın.
Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Tayfur Süner,
Antalya Milletvekili.
Buyurun Sayın Süner. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
TAYFUR SÜNER (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz tasarının 4’üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Toplu Konut
İdaresi Başkanlığı 2/3/1984 tarihli ve 2985 sayılı
Toplu Konut Kanunu’yla kurulmuştur. Kuruluş kanunu gerekçesinde, artan nüfus ve
düzensiz kentleşme nedeniyle alt ve orta gelir gruplarının gerek mülkiyet
sahibi gerekse kiracı olarak barınma olanakları zorlaştığından böyle bir
yapılanmaya gidildiği ifade edilmektedir.
TOKİ’nin her ölçekteki
imar planlarını yapma yetkisi bulunmaktadır. 24/7/2008
tarihli ve 5793 sayılı Kanun’la da imar planı yapma yetkisinin kapsamı
genişletilerek TOKİ’ye toplu konut alanları ile
gecekondu dönüşüm alanları dışında, mülkiyeti kendisine ait taşınmazlarda da
imar planı yapma yetkisi verilmiştir.
Ayrıca, yine bu
Kanun’la getirilen “Bakanlıkların talebi ve bağlı bulunduğu Bakanın onayı
hâlinde talep konusu proje ve uygulamaları yapmak veya yaptırmak,” hükmü ile
TOKİ, ana göreviyle ilgili olmayan bir alanda görevlendirilmiştir. Bu düzeleme,
TOKİ’yi bakanlıkların inşaat işlerini yapan bir
birime dönüştürmüştür.
Değerli
milletvekilleri, 2004 yılı sonunda çıkarılan bir kanunla, 5273 sayılı Kanun ile
Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü kaldırılmış, görev ve yetkileri tüm mal
varlıklarıyla birlikte TOKİ’ye devredilmiştir. Bu
çerçevede, Arsa Ofisinin önemli miktardaki gayrimenkul stoku TOKİ’ye aktarılmıştır.
Görüştüğümüz
madde… Türkiye Emlak ve Kredi Bankası tarafından TOKİ’ye
devredilen varlıklardan ve bu varlıklarla ilgili devirden önce yapılmış
akitlerden doğan yükümlülükler nedeniyle TOKİ ve ortaklıklarına karşı açılan ve
devam eden davalar ile icra takipleri sonucunda TOKİ ve ortaklıklarından hiçbir
hak ve alacak talebinde bulunamayacaklardır. Mevcut uygulama, 14/12/2001 tarihinden önce bu sorumluluğu Emlak ve Kredi
Bankasına, bu tarihten sonraki davalar için de TOKİ’ye
vermekteydi. Bu uygulamanın değiştirilmesi birçok yanlışı da birlikte
getirecektir. Özel hukuk ilişkileri çerçevesindeki işlemleri nedeniyle TOKİ’nin taraf olduğu ve hâlen yargı mercilerinde
görülmekte olan bazı davalara müdahale edilmektedir. Düzenlemelerle TOKİ, yargı
mercilerindeki davalarda davalı konumundan çıkarılmaktadır.
Görüştüğümüz
madde Anayasa’nın hukuk devleti ilkesine tamamen aykırıdır. Niçin aykırıdır? 4’üncü maddeye bir göz atalım: “Tasfiye Hâlinde Türkiye Emlak
Bankası Anonim Şirketi tarafından Toplu Konut İdaresi Başkanlığına devredilen
varlıklardan ve bu varlıklarla ilgili devirden önce yapılmış akitlerden doğan
yükümlülükler nedeniyle Toplu Konut İdaresi Başkanlığına ve ortaklıklarına
karşı yargı mercilerinde açılmış veya husumet yöneltilmiş devam eden davalar
ile icra takipleri ek 14 üncü madde hükmü uygulanarak sonuçlandırılır.”
Allah aşkına,
fakir fukara, garip gureba diyerek iktidara gelenler,
vatandaşın dava hakkını gasbediyorsunuz. İlk önce,
neler yaptığınıza bir bakalım:
TOKİ, Ataköy
1’inci, 2’nci, 3’üncü, 4’üncü, 5’inci, 6’ncı Kısım’da neler yapmış, onları göz
önünde bulundurmadan TOKİ’nin kanunlu veya kanunsuz
iş yapıp yapmadığını öğrenemezsiniz.
TOKİ’nin Emlak ve Kredi
Bankasından devraldığı gayrimenkuller var. Bu da tamamı Ataköy’e giriyor. Nasıl
devralmış? Emlak ve Kredi Bankası zamanında inşaatları yaparken, Bakırköy
Belediyesi maalesef inşaat ruhsatlarını verirken terk alanlarını almamış. Onun
için Emlak ve Kredi Bankasının üzerinde mevcut değer üzerinden TOKİ devraldı.
TOKİ devraldı, ne diyor: “Ben arsa devraldım. Çünkü varlıklarını, Emlak ve
Kredi Bankasının, devraldım.” O devraldığınız yerler maalesef yeşil alan. Burada parsel numarasıyla belli. Diyor ki Sayın Erdoğan
Bayraktar: “Biz onları Emlak Kredi Bankasından aldık, yeşil alan değil.” Bu
kadar çarpıtılmaz olaylar. O zamanın belediye başkanlarının beceriksizliği,
takipsizliği ve terk alanlarını üzerine almamasından dolayı, siz vatandaşa
sattığınız yerleri, yeşil alanları, “Denizi var, kumu var, yeşil alanları var.”
diye 4 misli fiyatla satılan yerleri maalesef şu anda teker teker
satıyorsunuz. Vatandaşın hakkını gasbediyorsunuz,
dava hakkını gasbediyorsunuz. Böyle bir uygulamayı
yapmanız doğru bir davranış biçimi değil. Sadece Ataköy’de, bu şekilde
yaptığınız işlerle 1 katrilyon lira elde ettiniz, kâr olarak gösterdiğiniz 800
milyar lira. Allah aşkına nedir, çadır devleti mi burası?
“Sosyal konut
yapacağız.” diyorsunuz, yapıyorsunuz arada sırada ama 6’ncı kısma geliyorsunuz
konak yapıyorsunuz. Neresi sosyal konut? 1 milyon dolara sosyal konut mu olur?
1 milyon 200 bin dolara sosyal konut mu olur? On bir tane kuruluşla konsorsiyum yapıyorsunuz, birilerine çıkar sağlamak adına
konak yapıyorsunuz, sosyal konut değil. Kimler bunlar? Neyin nesidir? Ne yapmak
istiyorlar? Bu konakları kurarken, yaparken, ihale ederken vatandaşın hakkını
mı düşündünüz? Hayır, düşündüğünüz falan yok. 2’nci kısımda iki tane alışveriş
merkezinin yanına, yanındaki yeşil alanı, 2 bin metrekare alanı sattınız, 2 bin
metrekarenin tamamına otel kuruldu; yazıktır, günahtır. Trafiği felç ettiniz
Bakırköy’de. İnsan döner, arkasına bir bakar “Ben ne yapıyorum.” diye.
Şimdi, Sayın TOKİ
Başkanı diyor ki, bakın, bana, konuşmamda verdiği cevaba: “Efendim, ben kendim
bizzat Ataköy’e 2 sefer gittim. Ataköy Derneğiyle toplantılar yaptım ve oradaki
arkadaşlara dedim ki: ‘Bunları size satalım yani bunları siz alın.’” Kimin
malını kime satıyorsun? Bu malları, bu daireleri alırken vatandaş “Yeşil alan
var.” diye satın aldı. “Madem siz buraları ağaçlandırdınız, hakikaten satmak,
bunları, doğru değil, alın ve imar durumu çerçevesinde bunları siz kullanın.
Yarıdan çoğunu ikna ettik ama başarılı olamadık. Defalarca diğer arkadaşlarım
da gittiler, ben kendim bizzat gittim 2 kez ve daha sonradan da imarı olmayan
parseller de var ama yeşil alan değil, imarsız parsel.” Onun yeşil alan olup olmadığını
biraz önce izah etmiştim.
Sayın ey Erdoğan
Bayraktar, yani kimin malını kime satıyorsun? Bu vatandaşlar, Şirinevler’de 50 milyara daire satılırken 250 bin dolara
daire almadı mı bunlar? Niye aldılar 250 bin dolara? Denizi var, kumu var,
yeşil alanları var diye aldılar. Bu, vatandaşın hakkını gasbetmek
değil mi? Şimdi de dava hakkını ortadan kaldırıyorsunuz. Ayıptır, günahtır. Bu,
arazi üretmek değil, rant üretmek bu, rant.
Şimdi, 1’inci
kısımdaki 2 bin metrekarelik yerden bahsettim. 7’nci, 8’inci kısımda
tamamen çam ağaçları kaplı. “Ormanlık alan” diyeceğimiz bir bölümü ihale
ettiniz, sattınız. Maalesef çevresi tahta barakalarla kapandı. Birer birer her gece o çam ağaçları yok edilerek inşaat alanı
hâline geldi. Bir tek ağaca ihtiyacımız var, bu memleketin ihtiyacı var. Nasıl
vicdanınız el veriyor ya, Allah aşkına? Oradaki çam ağaçlarını görmediniz mi “2
defa gidip geldim.” diyorsun? Hiçbir şeyi gördüğünüz yok, gözünüzün de gördüğü
yok.
Bakın, ben Sayın
Bakanıma sormak istiyorum- sizden önce kurulduğu için dikkatinizi çekmek
istiyorum- Emlak Pazarlama İnşaat Proje Yönetimi ve Ticaret AŞ hisse oranları
ve sermaye dağılımı, -lütfen inceleyin Sayın Bakanım- Türkiye Cumhuriyeti
Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, hisse oranı yüzde 49.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Süner, lütfen tamamlayınız.
TAYFUR SÜNER
(Devamla) – Şimdi, yüzde 49 hisse Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Toplu Konut
İdaresinin. Diğer hisselere
bir göz atalım: İbrahim Mazman, yüzde
38,25; Eksen Holding, İbrahim Mazman, Öztaş İnşaat, Ahmet Ferdi Çardaklı, Hikmet Altunkılıç.
Sermaye oluşumu
nasıl sağlandı? Sermaye hangi tarihte, kimler tarafından yatırıldı? İlk önce
devlet yatırdı, bu sermaye oluşumu sağlandı da bu insanlara rant
mı sağlandı? Neden kurdunuz? Her şeyi özelleştirirken burada, TOKİ’de bir devletleştirmeyi, ikinci bir şirket kurarak
halkın malını mülkünü birilerine rant sağlamak için mi
yaptınız? Lütfen Sayın Bakanım, inceleyin. Niçin kurdunuz? Başka, bizim
bilmediğimiz, gizli şirketler mi var? Benim tespit edebildiğim sadece bu
şirket.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Süner, teşekkür ediyorum.
TAYFUR SÜNER
(Devamla) – Ben de teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanımın
bilgilerine sunuyorum.
Genel Kurula
saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Madde
üzerinde şahsı adına söz isteyen Eyüp Ayar, Kocaeli Milletvekili.
Buyurun Sayın
Ayar.
EYÜP AYAR
(Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Arsa Üretimi ve
Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı’nın 4’üncü maddesi üzerinde şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
2001 tarih 2202
sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince “Tasfiye halindeki Emlakbank tarafından
TOKİ’ye devredilen varlıklarla ilgili hak ve
yükümlülükler 14/12/2001 tarihinden önceki dönemler
için Bankaya, sonrası için de Başkanlığa aittir.” hükmü getirilmişti. Bu 4’üncü
maddede “Emlakbank tarafından TOKİ’ye devredilen
varlıklar ve bu varlıklarla ilgili devirden önce yapılmış akitlerden doğan
yükümlülüklerden TOKİ’ye ve ortaklıklarına açılmış
dava ve icra takipleri için ek 14’üncü madde hükmü uygulanır.” deniliyor. Ek
14’üncü maddede ise “Devirden önceki varlıklar ve yapılan akitlerden TOKİ Başkanlık
ortaklıklarından hiçbir hak talep edilemez.” deniliyor.
Değerli
arkadaşlar, kısacası, Toplu Konut İdaresi burada kendini garantiye almak
istiyor çünkü Emlak Bankasına baktığımız zaman, geçmişi gerçekten çok karışık.
1988’de Anadolu Bankasıyla birleşmiş, 1992’de Denizcilik Bankasıyla birleşmiş,
2000 yılında Ziraat Bankası, Halk Bankası ve Emlak Bankasının, yeniden
yapılandırılarak, üç yıl içerisinde özelleştirilmesi kararı alınmış. Tabii, o
dönemlerde hele bankaların özelleştirilmesi de mümkün değil çünkü bankaların
yanından bile kimse geçmiyor.
2000 yılının
ikinci ayında Emlak Bankası olağan bir kongre yapmış, hemen dördüncü ayda
tekrar bir olağan kongreyle beraber bütün yöneticilerini değiştirmiş ve 125
trilyon olan sermayesini de 750 trilyona yükseltmiştir ve bundan sonra da
bankacılık faaliyetleri dışındaki tüm varlıkları ve iştiraklerini de TOKİ’ye devretmiştir. Bankanın özelleştirilmesinden de
vazgeçilerek tasfiye sürecine geçilmiştir. Tasfiye Kurulu hâlen görevine devam
etmektedir.
Değerli arkadaşlar,
2002 öncesi birçok bankanın içi, hepimizin bildiği gibi, göz göre göre boşaltıldı. Batık bankalar da devletin üzerine bir yük
olarak bırakıldı. Kamu bankalarının da içi boşaltıldı ancak bunun ismine “görev
zararı” dendi ve onlar da hazineden karşılandı. 2001 yılında kamu bankalarının
23 katrilyon görev zararı ve 8,5 katrilyon da diğer bankalara olan borçları bir
kalemde siliniverdi. İşin daha da ilginci, 2002 öncesi üç partili koalisyon
vardı bildiğimiz gibi: MHP, DSP ve ANAP. Bankalar da paylaşılmıştı, tek bir
bakanlığa bağlı değillerdi, her partiye bir banka düşmüştü, Emlakbank ise
MHP’nin idaresindeydi. Kısacası, banka battı, akıl almaz birçok yöntemlerle
bankaların içi boşaltılmıştı. Sadece Emlakbank’ın bir işiyle ilgili örnek
verelim: Bahçeşehir konutları. Burada, Bahçeşehir konutlarında hem banka hem de özel sektör ortak,
diğer özel sektör ortakları bu işten kâr ediyor ama nasıl oluyorsa banka da bu
işten, 400 trilyon sadece bir işten zarar ediyor. Türkiye'nin üç buçuk yılı
kayıp yıllarıdır, sadece bankalar değil, Türkiye her gün bir skandalla
sarsılıyordu, insanlar hayatlarından bezmişlerdi, o günler unutulmadı, kimse o
günleri de bir daha asla yaşatamayacaktır.
HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) – AKP İktidarında oluyor şimdi, AKP! Görev zararı yok mu şimdi?
EYÜP AYAR
(Devamla) - Değerli arkadaşlar, bugün bankalar kâr ediyor, dünyadaki finansal
krize rağmen bugün bankalar kâr ediyor. Ne değişti?
RECEP TANER
(Aydın) – Bankacılık Kanunu değişti.
EYÜP AYAR
(Devamla) - İktidar değişti, devir değişti, bugün Türkiye ehil ellerde, Türkiye
emin ellerdedir.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Onun için işçiler sokakta!
EYÜP AYAR
(Devamla) – Türkiye'nin… Kim ne derse desin “3 Ç” formülüyle beraber
çalışıyoruz: Çalmadan, çaldırmadan, çok çalışarak…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OKTAY VURAL (İzmir) – Çok çalarak.
BAŞKAN – Sayın
Ayar, lütfen tamamlayınız.
EYÜP AYAR
(Devamla) - …ülkenin bütün sorunlarını tek tek
çözüyoruz. Vatanseverlik de budur, milliyetçilik de budur.
RECEP TANER
(Aydın) – Ali Dibo’lar Adalet Bakanı oldu!
EYÜP AYAR
(Devamla) - Bu duygularla yüce Meclisi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Ayar.
Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Azize Sibel Gönül, Kocaeli
Milletvekili.
Buyurun Sayın
Gönül. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) – Çalmaya devam!
RECEP TANER
(Aydın) – Kendisi eski bankacı, iyi götürdü zamanında!
HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) – Görev zararıymış! Sanki şimdi görev zararı yok.
EYÜP AYAR
(Kocaeli) – Yok.
HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) – Anlamadığın belli oluyor bir şeyden.
AZİZE SİBEL GÖNÜL
(Kocaeli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 455 sıra
sayılı Kanun Tasarısı’nın 4’üncü maddesi hakkında söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin
başında Balıkesir’in Dursunbey ilçesinde kömür ocağında dün akşam meydana gelen
grizu patlamasında hayatını kaybeden işçilerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına
başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyorum.
Değerli
arkadaşlar, sayın milletvekilleri; kanun tasarısı, Arsa Üretimi ve
Değerlendirilmesi Hakkında Kanun. Tasarının genel gerekçesine şöyle bir
bakarsak ülkemizde çok önemli boyutlara ulaşmış bulunan konut ve kentleşme
sorunlarının çözülmesiyle üretimin artırılarak işsizliğin azaltılması amacıyla
planlı kentleşme ve konut üretimi programı kapsamında TOKİ tarafından
sürdürülen çalışmalar olduğunu görmekteyiz. Sürdürülen bu çalışmalarda
karşılaşılan sorunların aşılması ya da hukuki sıkıntıların giderilmesi amacıyla
bu kanun tasarısının hazırlandığını görmekteyiz.
TOKİ, bugün
itibarıyla seksen bir ilde, yedi yüz altmış dokuz ilçede konut üretiminin 300
binini tamamlamış, sosyal donatılar kapsamında, bunu çoğu milletvekili
arkadaşımızın da bahsettiği gibi, sevgievlerinden,
engelsiz evlerinden, kentsel dönüşümden, afet konutlarından, tarım köylerden,
göçmen konutlarından, restorasyondan, peyzajdan
birçok, sadece konut alanında değil, aynı zamanda çağdaş yaşam alanlarını
oluşturma noktasında önemli faaliyetlerde bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Emlak
Bankasının, Konut Müsteşarlığının, Göçmen Konutları, Arsa Ofisi, Bayındırlık
Bakanlığı, Mesken İşleri Daire Başkanlığı ve Başbakanlık Proje Uygulama
Biriminin görevlerinin devamı için de TOKİ’nin yine
yetkilendirildiğini görüyoruz. TOKİ’nin bu faaliyetlerine
baktığımızda son altı yılda 35 milyar TL’lik yatırım harcamasının yapıldığını,
800 bin kişilik istihdam sağlamış olduğunu ve inşaat sektörünün büyümesine,
dolayısıyla ekonomik büyümeye katkı yaptığını görüyoruz.
Bunun haricinde
çoğu arkadaşımızın bahsetmediği bir konu daha var. Gerek emlak piyasasında yani
konut alım satımında ve kira bedellerinin piyasadaki dengesini sağlamada bir regülatör görevi gördüğünün de altını çizmek istiyorum.
Özellikle deprem kuşağında olan ülkemizde de gene tünel kalıp sistemleriyle
güvenli yapılar yapmasıyla da, özellikle depreme dayanıklı konutlar noktasında
da bir öncülük görevi görmüştür. Dolayısıyla tüm arkadaşlarımızın, yapılanların
ortada olduğunu hep birlikte görüyoruz.
Ben bu noktada TOKİ’yi tebrik ediyor ve teşekkür ediyorum ama bir şeyin de
altını çizmeden geçemiyorum: Yaptığı iyi çalışmalarla birlikte bazı
aksaklıklar, çok fazla olmasa da bile, zamanında bitmeyen veya müteahhidin işi
bıraktığı birtakım durumlardan da kulağımıza gelen veya gördüğümüz çalışmalar oluyor.
Bu noktada da biraz daha gayret gösterilmesi… Belki keşifler, belki birim
bedelleriyle ilgili, fiyatlarla ilgili gözden geçirilecek bir husus olabilir.
Bu noktanın da altını çizerek 4’üncü maddede nelerin öngörüldüğünü kısaca
sizlere bahsetmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, Emlak Bankasının tasfiye sürecinde Bakanlar Kurulu kararıyla
Emlak Bankasının bankacılık faaliyetleri dışında kalan mal varlıkları ve bu
konuda faaliyet gören iştiraklerindeki hisse payları ve ticari gayrimenkulleri
ile ihtiyaç fazlası gayrimenkulleri bilanço değeri üzerinden bedeli mukabilinde
TOKİ’ye devretmiştir. TOKİ’ye
devredilen bankacılık dışı faaliyetlere ve gayrimenkullere ilişkin devir öncesi
akit ve yükümlülüklerin banka tarafından yapılmış işlemlerden doğduğu dikkate
alınarak banka tasfiyesi çerçevesinde yapılması gerekmektedir.
4’üncü madde de
aynı zamanda TOKİ’ye yapılan devirlerle ilgili, yani
iki kamu kurumu arasındaki devirle ilgili. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kamu
kurumları arasındaki devirlerde kanuni bir düzenlemeye… Devralan kurumun
borçlarından sorumlu tutulmamasının mümkün ve hukuka uygun olduğu kararı
verilmiştir.
Alacaklıların
alacaklarını kimden alacakları hususu ise… Devirleri yapan Emlak Bankası şu
anda tasfiye hâlindedir, sınırlı işlemlerinden biri de borçlarını ödemektir ve
yeterli kaynağı vardır. Dolayısıyla alacaklılar Emlak Bankasına karşı
davalarını kazanırlarsa alacaklarını buradan tahsil etme yoluna
gidebileceklerdir.
Yine bu maddeyle
ilgili Başbakanlık Teftiş Kurulunun raporlarıyla da Emlak Bankası döneminde
yapılan bazı sözleşmelerden doğan borçların TOKİ tarafından üstlenilmemesi
hususunda raporlar da mevcuttur.
Değerli
arkadaşlar, bu açıklamalarla…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Gönül, lütfen tamamlayınız.
Buyurun.
AZİZE SİBEL GÖNÜL
(Devamla) – …kanun tasarımızın milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Çalışmalarında başarılar diliyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Gönül.
Madde üzerinde on
dakika süre ile soru-cevap işlemi yapılacaktır. Sayın Aslanoğlu,
Sayın Süner, Sayın Sipahi, Sayın Çalış, Sayın Taner,
Sayın Yıldız, Sayın Nalcı, Sayın Tankut, Sayın Yunusoğlu, Sayın Özdemir sisteme girmişlerdir, birer
dakikalık süre verilecektir.
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan, Malatya’da Beydağı
ve Yamaç mahallelerinde “kentsel dönüşüm projesi” adı altında TOKİ’nin de Malatya Belediyesiyle birlikte yapmaya
çalıştığı kentsel dönüşüm projesinde hak sahipleri mağdur edilmektedir. TOKİ’nin hiçbir hak sahibini mağdur etmeye hakkı yoktur. Bu
nedenle, ben oradaki tüm hak sahipleri adına bir kez daha bu konuyu
dikkatlerinize sunuyorum. Orada yaşayan herkes infial hâlindedir. Konuyu… TOKİ’nin hiçbir zaman başkasının, hak sahiplerinin mağdur
edilmesi yönünde yetki kullanmaması yönünde tavsiyede bulunuyorum. TOKİ hak
sahiplerini mağdur etmesin ve bu insanların hakları elinden alınmasın.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Süner…
TAYFUR SÜNER
(Antalya) – Sayın Başkanım, biliyorsunuz Sulukule’de
insanların evleri yıkıldı, şu anda arazi hâline geldi. Sulukule’deki
vatandaşlarımıza da TOKİ’den
Saygılar.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Süner.
Sayın Sipahi.
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, ben
bu sınır karakolları sorusunu tekrarlayacağım. Zira 54 sınır karakolu ve 2
sınır taburu inşaatından 11 tanesine başlanabildiği konusu Sayın Millî Savunma
Bakanının ifadeleridir, 10 Kasım tarihinde, Plan ve Bütçe Komisyonunda.
Bunların birinci öncelikle yapılması gerekir. Size verilen cevapta, önünüze
konulan cevapta yani “Irak sınırına, Şırnak ve Hakkâri hariç ilimiz yoktur...”
Bunun için ilkokul coğrafya bilgisi yeter. Yani bir tek Edirne ili sayılmadı.
Yalnız Meclisteki soruya değil, aynı zamanda size karşı yapılmış bir
saygısızlıktır böyle bir cevap, on beş- yirmi tane vilayetin sayılması.
Diğer bir konu:
Bu konuda öne sürülemeyecek tek bahane arsadır çünkü bu karakol inşaatlarının
ya bulunduğu yerlerde Millî Savunmaya tahsisli arazilerde yapılacaktır...
Bunlar 1’inci ve 2’nci yasak bölgeler içinde olup Yasak Bölgeler Yasası gereğince,
şahıs arazisi olsa bile yasa gereği istimlaki
gerekmektedir. Şu anda hazır bilgi yoksa lütfen… Ben yazılı olarak cevap
bekliyorum ama bu konuda maalesef sadece Meclis değil, siz de hafife
alınıyorsunuz il genel meclisi tarafından.
Teşekkür ediyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Çalış,
buyurun.
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Bir önceki turda
cevap alamadığım sorumu yineliyorum çünkü bu görüşmekte olduğumuz tasarının
3’üncü ve 4’üncü maddesiyle devam eden otuz adet davayı ve icraları geçersiz
hâle getiriyorsunuz. Bunların meblağ olarak karşılığı nedir? Bunu tekrar
ediyorum, bir.
Bir diğer sorum:
TOKİ proje yapacağı yerleşim birimlerinde konut miktarını hangi objektif kriterlere göre belirliyor?
İkinci sorum: TOKİ’ye arsa temini, vergiler, mimari, ruhsatlandırma, yapı
denetimi gibi pek çok konuda istisnalar sağlanmıştır ucuz konut imal etsin
diye. Ancak proje ürettiği yerlerdeki konutların pazarlandığı fiyat piyasanın
en az yüzde 30 üzerindedir. Bu durumu nasıl izah ediyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Çalış.
Sayın Taner...
RECEP TANER
(Aydın) – Sayın Bakan, dar gelirlilere yönelik projelerde bile aidatların
yüksekliği ve aidat artışları neticesinde ev sahibi olamayan dar gelirliler
için kiralık konut üretme gibi bir projeniz var mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Yıldız...
HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, TOKİ’nin Maliye Bakanlığından, Sağlık Bakanlığından ve
diğer bakanlıklardan toplam 2 milyar 562 milyon Türk lirası alacağı bulunduğu TOKİ’nin bize vermiş olduğu belgelerde vardır. TOKİ
finansmanını karşılamak için bankalardan kredi kullanmakta mıdır, kullandığı
kredilerle ilgili ne kadar faiz ödemektedir?
Az önce, Eyüp
Ayar Değerli Milletvekilimiz, artık görev zararlarının kaldırıldığından
bahsetmişti. KİT’lerin finansmanıyla ilgili 2002 yılındaki hükûmetler
döneminde Ziraat Bankası, Halk Bankası ve Emlakbank’a finansmanlarından dolayı
görev zararı kaydediliyordu. 57’nci Hükûmet döneminde
bütün görev zararları kapatılmıştır ancak şimdi kamuya ait KİT’ler bankalardan
finansman ihtiyaçlarını karşılamak için faizle para kullanmaktadır. Kamu zararı
burada da vardır. Yani ismi değişmiştir, uygulama aynıdır. Sayın
Milletvekilimizin bilgisine arz ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Bakan,
buyurun.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Öncelikle Sayın Aslanoğlu’nun sorusuna cevaben: Proje çalışmaları devam
ediyor. Maliyetinin yüzde 40 altında satış gerçekleştirilecek ve dolayısıyla
hak sahiplerinin asla mağduriyetine sebebiyet verilmeyecektir.
Sayın Süner’in sorusunun, tabii, çok tespite dayalı bir soru
niteliği taşımadığını düşünüyorum. “Daha önce de evlerinde ticaret yapıyor.”
ifadesi hangi kriterlere bağlı, onu bilmiyorum ama
yaptığı ticaretlerini daha iyi fiziki mekânda oturarak daha sağlıklı ticaret
yapmaya devam eder oradaki vatandaşlarımız.
Sayın Sipahi
sınır karakollarıyla ilgili kasım ayında Savunma Bakanımızın bir beyanına
dayalı olarak sorusunu soruyor fakat kasım ayından bu tarafa çok zaman geçti.
Sayın Başkanım, dolayısıyla bu arada faaliyetler de hızla devam etti. Toplam TOKİ’den karakol yapımı talebi, sınır karakolları dâhil, 170
adet karakol. Millî Savunma Bakanlığına ait olan 58 talep söz konusu, 11 adedi
Irak sınırında olmak üzere 58 karakol talebinde bulunulmuş. Hatay’da 18, Van’da
18 olmak üzere 36 karakol başlatıldı şu anda. İçişleri Bakanlığı yani Jandarma
Genel Komutanlığına bağlı 112 karakol talep edildi, toplam 75 adet karakol
başlatıldı. Bunların 14 adedi ise Irak sınırında bulunmaktadır. Başlayanların
14 adedi Irak sınırında bulunuyor, jandarmaya ait, Şırnak’ta. Genel toplam ise
111 adet karakol inşasına başlandı. Toplam ihale bedeli 464 milyon TL’dir.
Talep eden kurumlardan gerekli arsa ve proje bilgileri teyit edildiğinde kalan
59 tane karakol ihalesi yapılacaktır. Ayrıca Millî Savunma Bakanlığına ait
arazilerde mülkiyet sorunu problemi yaşanmıyor ama yerin belirlenip TOKİ’ye belirlenmiş yeriyle devredilmesi, iletilmesi
gerekiyor oradaki inşaat ihalesinin gerçekleşmesi için. Kaldı ki TOKİ’ye 100 tane, 300 tane de olsa teslim edilse bunların
ihale edilmesinde, yapılmasında hiçbir problem yaşanmayacağı da açıktır.
Sayın Çalış’ın “Neye göre konut miktarları belirleniyor?” sorusu:
Bunda üzerine yerel yönetimlerle birlikte yapılanlar var, TOKİ’nin
yaptığı oradaki konut ihtiyacına göre bir analiz çalışmaları neticesinde
yapılanlar var. Her proje netice itibarıyla oradaki ihtiyaç durumuna göre
belirlendiği için hepsine farklı yöntemler uygulanabiliyor.
Bir de TOKİ’yle ilgili sorulan şu: “Yapı denetiminden muaf değil.”
Bildiğiniz gibi müşavirlik sistemiyle tüm ihaleler… Ayrıca ihale şartnamesi
içerisinde müşavirlik firmalarına denetim ihale ediliyor. Ayrıca TOKİ, hem
maddi konularda, gelirleri ve harcamaları noktasında hem yaptığı işlemler
noktasında hem Başbakanlık Teftiş Kurulunun denetimine tabi hem Yüksek
Denetleme Kurulunun denetimine tabi, ilgi duyulursa Bakanlığımızın ilgili
konularında da denetime tabi bir kuruluştur.
Sayın Taner’in
sorusu: “Aidat yıllık neye göre belirleniyor?” diye bir ifadesi…
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) – Sayın Bakan, benim sorum o değildi. Sorumu yanlış anladınız
herhâlde. Bu kadar istisna sağlanmasına rağmen konutlar ucuz satılması
gerekirken piyasanın yüzde 30 üzerinde satılıyor.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Hayır, Sayın Çalış, öyle değil. Yani çok düşük sosyal konutların satış şekilleri belli. Toplu
Konut İdaresinin yaptığı konutlar, yaptırdığı büyüklük ve standarda göre emsal
konutların rayicinden çok çok aşağıda olan konutlar.
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) – Efendim, Karaman’da tespit yapalım, beraber gidelim. Yok mu böyle bir şey Allah aşkına?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Sayın Çalış, siz soruyu sordunuz, ben
size cevap veriyorum. Ama ilave finans temin edici, Toplu Konut İdaresinin
sosyal ve dar gelirlilere yaptığı konutlara kaynak sağlama noktasında yüksek
gelir gruplarına yaptığı konutlar var. Bu ise yüzde 10’undan daha düşük bir
meblağ oluşturuyor. Yüzde 85’i sosyal amaçlı konutlardır bunların. Bunları
müteaddit kereler ifade ettim, bir kere daha ifade etmekte fayda buluyoruz.
Bu arada,
özellikle Emlak Pazarlama İnşaat AŞ’nin tamamen Toplu Konut İdaresine devri
Emlak Bankasının devriyle gerçekleşmiş olan bir husustur, yüzde 49’luk hisse de
oradan gelmektedir. Diğer özel kişilerin hisselerinin birbirlerine devri de
normal ticaret kuralları içerisinde yürümektedir. Yani burada Toplu Konutun
birileriyle herhangi bir, ticari anlamda, ifade edildiği anlamda olumsuzluğu
asla söz konusu değildir.
Toplu Konut
İdaresinin bugüne kadar kullandığı toplam kredi 900 milyon TL. Toplam bugüne
kadar ihale ettiği yapım işleri de 35 milyar lira tutuyor. Bugüne kadar da 20
milyar liralık bir para kullanmış oluyor. İfade edildiği gibi, kullanılan kredi
çok cüzi bir miktar tutmaktadır.
İfade edilen,
yine, soruda, Toplu Konut İdaresinin kamu kurum ve kuruluşlarından yani
bakanlıklardan alacağı toplam miktarı: Yaptığı işler karşılığında 2 milyar 562
milyon TL’lik bir alacağı söz konusudur.
Yine Sayın Ağyüz’ün bir ifadesi olmuştu Gaziantep’le ilgili. Orada
sosyal eğitim yapıları ve sosyal donatıların olmadığı… Tamamı otuz iki derslik
başta olmak üzere, çevre düzeni, ibadet yeri, okulları tamamen orada yapılmış,
yapım süreci içerisinde devam etmektedir, yapılmaktadır.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Soru-cevap işlemi
tamamlanmıştır. Madde üzerinde on bir adet önerge vardır. Ancak, her madde
üzerinde milletvekillerince sadece yedi önerge verilebildiğinden, önce geliş
sırasına göre ilk yedi önergeyi okutacağım, sonra bu önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…
BAŞKAN –
Önergeleri okutuyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, bir dakika…
BAŞKAN – Önerge
işlemine başlıyoruz Sayın Genç.
“Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
1/762 esas numaralı
kanun tasarısının çerçeve 4 üncü maddesiyle değiştirilen…”
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan… Sayın Başkan, bir dakika efendim.
BAŞKAN – Önerge
işlemi bitsin, ondan sonra Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ben konuyla ilgili bir şey söyleyeceğim.
Şimdi, İç
Tüzük’ün 87’nci maddesine göre milletvekilleri yedi önerge verebilir. Ayrıca da
her grubun birer önerge hakkı vardır. Bakın, bunun uygulamasını yaptık
geçmişte. Benim de burada önergem vardır. Mesela, burada gördüğüm kadarıyla,
sabahtan beri işte ne AKP Grubu önerge veriyor ne de Barış ve Demokrasi Partisi
önerge veriyor. Benim önergemin Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun önergesi
yerine işleme alınmasını istiyorum çünkü 87’nci madde diyor ki: “Herhangi bir
grup eğer önerge vermemişse milletvekili o önergeyi onların yerine verebilir.”
MEHMET DOMAÇ
(İstanbul) – Oraya geç! Oraya geç!
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Bakın, 87’nci madde çok açık.
SIRRI SAKIK (Muş)
– Sen bizim yerimize veremezsin Kamer Bey!
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Çok açık efendim. Yani “Her milletvekilinin yedi önerge hakkı
vardır, grupların da ayrı önerge hakkı vardır. Herhangi bir grup önerge
vermemişse milletvekili onun yerine önerge verebilir.” diyor 87’nci madde.
Uygulamayı da yaptık efendim.
Ben Demokratik
Toplum Partisi adına önerge vermek istiyorum.
BAŞKAN – Sayın
Genç, söyledikleriniz kayda geçti.
Teşekkür
ediyorum.
SIRRI SAKIK (Muş)
– Allah için bizim adımıza konuşma!
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Önerge hakkınız var. İç Tüzük de onun iradesine bağlı değil.
BAŞKAN –
Anlaşıldı Sayın Genç.
Teşekkür
ediyorum.
MEHMET NİL HIDIR
(Muğla) – Efendim, talep ettiği gibi bir parti yok bu Mecliste!
BAŞKAN –
Uygulamada ise ilk yedi önerge geliş sırasına göre işleme alınmaktadır. Önerge
hakkını kullanmamış grupların daha sonra önerge vermesi hâlinde en son verilen
önerge çekilerek parti gruplarının birer önerge verme hakkı korunmaktadır.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet.
BAŞKAN - Bu
yöndeki uygulama İç Tüzük’ün 87’nci maddesi hükmüne uygundur ve bu şekilde
uygulanmaktadır, teamül de budur.
Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ama biz geçmişte yaptık Sayın Başkan. Yani geçmişte önerge vermeyen
grupların…
BAŞKAN- Cevap
verdim Sayın Genç, oturun lütfen.
“Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
1/762 esas
numaralı kanun tasarısının…”
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, yani bakın, burada öyle bir önerge sistemi
uyguluyorsunuz ki…
“…çerçeve 4 üncü
maddesiyle değiştirilen…”
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Efendim, Divan Kâtibi okumasın. Divan Kâtibi de çok aceleci
herhâlde! Yani işi mi var? Bu işi halledelim efendim. Sayın Başkan, bu işi
halledelim.
“…2985 sayılı
Kanunun geçici 4 üncü maddesinde geçen ‘yapılmış akitlerden’ ibaresinin
‘yapılmış akitlerin hükümlerinden’ olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Veysi Kaynak
Kahramanmaraş”
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, İç Tüzük’ün 87’nci maddesi
çok açık. Ama bu kadar keyfîlik olmaz! Biraz önce AKP Grubunun 5 milletvekili
bir tek önerge veriyor. Böyle bir şey olmaz!
BAŞKAN – Sayın Genç, talebinizi yaptınız, ben şimdiye kadarki
uygulamaları söyledim, teamülü söyledim.
Teşekkür ederim. Oturun yerinize lütfen.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yok ama şimdi Sayın Başkan, bakın, işi
kapatmaya gerek yok.
BAŞKAN - Ama böyle bir usul
yok ki Sayın Genç yani!
KAMER GENÇ (Tunceli) – Biraz önce, bir önceki maddede AKP’nin 5
milletvekili bir tek kelimenin değiştirilmesine ilişkin 5 tane aynı önerge
verdi.
BAŞKAN - Doğrudur, onun
için tek işlem yaptık Sayın Genç, doğru.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu bir hakkın suistimalidir
ama bizim hakkımızı da koruyun yani. Ama siz Meclis Başkanı olarak
korumuyorsanız, o sizin bileceğiniz iş.
BAŞKAN - Hayır, Başkan
olarak değil, Başkan olarak İç Tüzük hükümlerini uyguluyorum efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yanlış uygulama yapıyorsunuz, daha önce bu
uygulamayı yaptık burada.
BAŞKAN - Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 4 üncü maddesiyle
değiştirilen 2985 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinde geçen “yapılmış
akitlerden” ibaresinin “yapılmış akitlerin hükümlerinden” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İkram
Dinçer
Van
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 4 üncü maddesiyle
değiştirilen 2985 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinde geçen “yapılmış
akitlerden” ibaresinin “yapılmış akitlerin hükümlerinden” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Azize
Sibel Gönül
Kocaeli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 4 üncü maddesiyle
değiştirilen 2985 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinde geçen “yapılmış
akitlerden” ibaresinin “yapılmış akitlerin hükümlerinden” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Sefer Üstün
Sakarya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 4 üncü maddesiyle
değiştirilen 2985 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinde geçen “yapılmış
akitlerden” ibaresinin “yapılmış akitlerin hükümlerinden” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki
önerge aynı mahiyettedir. Bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, bu konuda isterseniz usul tartışması açalım.
BAŞKAN – Önerge
sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz
vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
455 sıra sayılı Arsa
Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 4’üncü maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif Hamzaçebi |
F. Murat Sönmez |
Yaşar Tüzün |
|
Trabzon |
Eskişehir |
Bilecik |
|
Engin Altay |
Akif Ekici |
Şevket Köse |
|
Sinop |
Gaziantep |
Adıyaman |
|
Hüseyin Ünsal |
Ergün Aydoğan |
Hulusi Güvel |
|
Amasya |
Balıkesir |
Adana |
|
|
Mehmet Sevigen |
|
|
|
İstanbul |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 455 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 4’üncü
maddesinin kanun tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Kalaycı |
Beytullah Asil |
Emin Haluk
Ayhan |
|
Konya |
Eskişehir |
Denizli |
|
Kürşat Atılgan |
Alim Işık |
Ahmet Duran
Bulut |
|
Adana |
Kütahya |
Balıkesir |
|
|
Osman Durmuş |
|
|
|
Kırıkkale |
|
BAŞKAN – Komisyon
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Önergeler üzerinde…
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Hulusi Güvel…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, bakın, hem CHP hem de MHP grup adına önerge vermiş. O
zaman bizim önergemizi işleme koymanız lazım efendim.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Hulusi Güvel, Adana…
BAŞKAN – Hulusi Güvel, Adana Milletvekili.
Buyurun Sayın Güvel.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Efendim, bakın, grup adına önerge vermişler. Önergeleri grup adına
alıp o zaman bizim önergemizi işleme koyun efendim.
BAŞKAN – Sayın
Genç, lütfen, o tartışma bitti, uygulamayı biz…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Efendim, tartışma değil, İç Tüzük çok açık. Diyor ki: Her grubun
ayrıca…”
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sizin önergeniz var mı orada?
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Var efendim, işleme koymuyor.
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Güvel.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Yani bu keyfî uygulama Sayın Başkan. O zaman usul tartışması açalım
bu konuşma bitince.
HULUSİ GÜVEL
(Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 455 sıra sayılı Kanun Tasarısı
üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan önce, Balıkesir’de yaşanan grizu faciasında hayatını kaybeden
işçilere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Değerli arkadaşlar,
TOKİ hâlihazırda konut sektöründeki en büyük aktördür. Zaten hazine
arazilerinin kullanımı, kamulaştırma avantajı, imar planı yapma ve tadil etme
yetkisi, kredi kullanma koşullarındaki kolaylıklar, vergi ve harç muafiyeti,
ilgili belediyelere ruhsat ve iskân harcı ödemelerinin olmaması, proje ve yapı
denetimi konularındaki avantajları nedeniyle sektörde haksız rekabete neden
olmaktadır. Bütün bunlara ek olarak bu tasarı ile getirilen emlak vergisi
muafiyeti, inşaat piyasasında TOKİ lehine gelişmiş bulunan haksız rekabeti daha
da artıracaktır.
Değerli
Arkadaşlar, TOKİ yaptırdığı kimi projeleri sosyal donatılar ve çevre
düzenlemeleri dâhil metrekaresi 420 TL’ye ihale etmekte, bunlar peşin bedelle
metrekaresi 750 ile 3 bin TL’den satışa sunulmaktadır. Yani ortada ciddi
anlamda kâr vardır. Bu bir taraftan TOKİ’ye tahsis
edilen kaynakların yanlış kullanıldığını gösterirken, diğer yandan konutların
niteliği hakkında da fikir vermektedir. Bu tasarıyla TOKİ’ye
dilediği gibi borçlanma yetkisi verilmektedir. Bunun denetimi yapılamayacaktır
çünkü TOKİ’nin bütçe ve kesin hesapları 5436 sayılı
Kanun’la 2005 yılında Meclis denetiminden çıkarılmıştır.
Değerli
arkadaşlar, TOKİ, özellikle seçim dönemlerinde siyasi etiğe uymayacak bir
biçimde siyasi iktidarın propaganda aracına dönüştürülmekte, açılış, temel atma
töreni veya konut teslim törenleri adı altında harcamaları TOKİ tarafından
karşılanan mitinglere aracılık etmektedir. Bunlar artık alışıldık hâle gelmiş
görüntülerdir. Hiçbir kuruluş bu denli siyasi istismar aracı olarak
kullanılmamaktadır. Bir taraftan iktidara destek veren firmalar kollanmakta,
ihaleler onlara verilmektedir ancak bu durumu denetleyebilecek mekanizmaları
yeterince işletmek mümkün olamamaktadır.
TOKİ, birçok,
harç ve vergiden muaftır, dilediği gibi imar değişikliği ve tadili
yapabilmektedir, ruhsat ve iskân harcı ödememektedir, bedelsiz veya düşük
bedelle arazi tahsisi yapılmaktadır, dilediği gibi kamulaştırma yetkisi vardır.
Yurt dışı çıkış harcından elde edilen gelirler TOKİ'ye
aktarılabilmektedir. TOKİ'nin gelirleri, giderleri,
ihale yöntemleri, ihale verdiği firmalar, konutların nitelikleri, konutların
eksik teslim edilmesi, teslim tarihindeki gecikmeler, bitirilemeyen işler
dolayısıyla yapılan tamamlama ihaleleri, bunların hiçbiri konusunda denetim
mekanizmaları tam işletilememektedir. Diğer kurumlarda olduğu gibi bütçe kesin
hesapları ve harcamaları Meclis denetiminde değildir. Yapılan bir yanlışlık
varsa bunu denetlemeye olanak yoktur.
Değerli
arkadaşlar, TOKİ, konut ve altyapı inşaatı konusunda ülkemizdeki en büyük
tekeldir, en büyük lüks konut üreticisidir. Bu, bir taraftan konut
kooperatiflerinin gelişmesine engel olmakta, diğer yandan inşaat sektörünü
olumsuz etkilemektedir. Devlet gücü ve yetkileri kullanılarak sekiz yılda
dünyanın sayılı konut inşaatı tekellerinden birisi yaratılmıştır. Oysa Toplu
Konut Kanunu'nun çıkış amacı, dar gelirli yurttaşlara toplu konut
üretilmesidir.
Değerli
arkadaşlar, TOKİ konusunda yaşanan sıkıntıların başında hazineye ait arsa ve
arazilerin bedelsiz olarak ya da çok düşük bedelle idareye bırakılması
gelmektedir. Bu tasarı ile hazineye ait olup üzerinde bina, kamu kurumu vesaire
bulunan araziler de artık TOKİ'nin kullanımına
verilebilecektir. Tasarının bu maddesi tam anlamıyla TOKİ'ye
yeni rant alanları açılmasıyla ilişkilidir. 2004
yılında çıkarılan yönetmelikle TOKİ elindeki altyapılı arazileri satma
yetkisini haiz olmuştur. Bu, yüksek ranta sahip
alanların birtakım yandaş firmalara peşkeş çekileceği anlamına gelmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Güvel, buyurun.
HULUSİ GÜVEL
(Devamla) - Değerli arkadaşlar, TOKİ, kentsel dönüşüm projelerini, yoksul ve
dar gelirlilere konut yapma projelerini elbette gerçekleştirmelidir ancak
“kaynak yaratılacak” diye denetimsiz yapılanmalara gidilmemelidir, devlet
eliyle haksız rekabet yaratılıp tekel oluşturulmamalıdır, bir taraftan tüyü
bitmemiş yetim edebiyatı yapılırken öte taraftan yandaş firmalara devletin
kaynakları aktarılmamalıdır.
Bu çeşit
uygulamaların devlet olma vasfıyla bağdaşmadığını belirtiyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Güvel.
Sayın
milletvekilleri, Genel Kurulda bir uğultu var, lütfen sessiz olalım.
Önerge üzerinde
söz isteyen Beytullah Asil, Eskişehir Milletvekili.
Buyurun Sayın
Asil. (MHP sıralarından alkışlar)
BEYTULLAH ASİL
(Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 455 sıra
sayılı Yasa Tasarısı’nın 4’üncü maddesinin kanun tasarısı metninden
çıkartılmasını sağlamak gayesiyle verdiğimiz değişiklik önergesi üzerine söz
aldım. Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Hakkın
kullanımını engelleyen bu maddenin, hukuka, Anayasa’ya aykırılık nedenleriyle
madde metninden çıkartılmasını öneriyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; dün, yine insanlık için kara bir gündü. Bursa’da
yaşananlar yüreğimizi dağlamaya devam ederken Balıkesir’de de onlarca insanımız
Hakk’ın rahmetine kavuşmuş, bir o kadar insanımız da yaralıdır. Hakk’ın
rahmetine kavuşan işçi kardeşlerimize Cenabıallah’tan
rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Tez zamanda ailelerine, çoluk
çocuklarına, aramıza sağlıkla kavuşmalarını temenni ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu konuda söz söylemek dışında bir şeyler yapmak vakti geldi.
Vatandaşımız bizden başsağlığı dileklerinden daha fazlasını bekliyor.
Değerli
milletvekilleri, madencilik sektörü, doğası gereği özellik arz eden, bilgi,
deneyim, uzmanlık ve sürekli denetimi gerektiren, dünyanın en zor, en riskli iş
koludur. Madencilik faaliyetleri sırasında yaşanan iş kazalarında pek çok
çalışan hayatını kaybetmekte ya da sakat kalmaktadır. Yine, son yıllardaki kaza
istatistikleri incelendiğinde, özellikle madencilik sektöründe iş kazalarının
belirgin bir şekilde artarak devam ettiği görülmektedir. Maden kazaları
incelendiğinde, teknik, sosyal, ekonomik, eğitim, planlama, denetim gibi pek
çok nedeni olduğu görülmektedir. Yapılan özelleştirme, taşeronlaştırma,
redevans gibi yanlış uygulamalar kamu madenciliğini küçültmüş, kamu kurum ve
kuruluşlarında uzun yıllar sonucu elde edilmiş olan madencilik bilgi ve deneyim
birikimini dağıtmıştır. Yoğun birikim ve deneyime sahip olan kurum ve
kuruluşlar yerine, üretimin teknik ve altyapı olarak yetersiz, deneyim ve
uzmanlaşmanın olmadığı kişi ve şirketlere bırakılması, buna ek olarak denetimin
de yeterli ve etkin bir biçimde yapılamaması, iş kazalarının artmasına neden
olmaktadır.
Sosyal Güvenlik
Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının gerekli denetimleri
yapabilmeleri için kadrolarının maden mühendisleriyle güçlendirilmesi
gerekmektedir. Sektörde ulusal düzeyde acil durum planı ve risk haritaları
çıkarılmalı ve saha denetimleri bu doğrultuda yapılmalıdır.
Günümüzde mostra
madenciliği giderek azalmakta ve gelecekte derin yer altı madenciliğine doğru
bir gidiş yaşanmaktadır. Bu anlamda, yer altı üretim kültürünün yaşatılması
büyük önem taşımaktadır. Yer altı üretim kültürünün yaşatılması için, bu konuda
deneyimli Türkiye Taş Kömürü ve Türkiye Kömür İşletmeleri gibi kamu
kuruluşlarımızın ayakta kalması ve geliştirilmesi gerekmektedir. Bu
kurumlarımız üretim yaparken aynı zamanda iş güvenliği ve eğitim anlamında okul
görevi de görmektedirler. Bu nedenle, güçlendirilmeleri için gerekli çalışmalar
zaman geçirilmeden yapılmalıdır. İş sağlığı ve güvenliği yasası, Maden Mühendisleri
Odasının da görüşleri dikkate alınarak acilen çıkarılmalıdır.
Madencilik, ilk
yatırımı çok fazla olan, risk sermayesi yüksek bir sektördür. Yatırılan
sermayenin geri dönüşü uzun yıllar almaktadır. Ayrıca iş sağlığı ve güvenliği
yatırımları çok pahalı ve zorunlu yatırımlardır.
Bu gerekçelerle
özellikle iş güvenliği yatırımlarında kamu ve özel sektör mutlaka teşvik
verilerek desteklenmelidir. Madencilik sektörünün ayakta kalabilmesi için sektörel anlamda teşvik uygulaması acilen başlatılmalı, bu
konuda yasal düzenlemeler zaman geçirilmeden yapılmalıdır. Çalışanların
eğitimi, çalışma alanındaki risklere karşı bilgilendirilmeleri, risklere karşı
kişisel donanımlarının uygun ve eksiksiz olması işveren tarafından sağlanmalı
ve sürekli olarak denetlenmelidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Asil, lütfen tamamlayınız.
BEYTULLAH ASİL
(Devamla) – Madencilik sektörü de dâhil olmak üzere, riskin yüksek olduğu bütün
iş yerlerinde, işçi sayısına bakılmaksızın, iş sağlığı ve güvenliği
kurumlarının oluşturulması ve iş güvenliği mühendisi çalıştırılması zorunluluğu
mutlaka sağlanmalıdır.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye Maden Mühendisleri Odasının bu haklı isteklerinin süre
nedeniyle ancak çok kısa bir bölümünü ifade edebildim. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak madencilik sektöründe yaşanan iş kazalarının ortadan
kaldırılması gayesiyle yapılacak her türlü yasal düzenlemeye destek olacağımızı
ifade ediyor, yüce heyetinizden bu yasal düzenlemelerin bir an önce gündeme
alınması hususunda gayretlerinizi bekliyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Asil.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Sayın Başkan, oylamadan evvel yoklama istiyoruz.
BAŞKAN –
Önergeleri oylarınıza sunacağım ancak yoklama talebi var, işleme alacağım.
Yoklama talebinde
bulunan sayın milletvekillerinin isimlerini tespit edeceğim: Sayın Anadol, Sayın Hamzaçebi, Sayın
Ersin, Sayın Korkmaz, Sayın Mengü, Sayın Köse, Sayın
Tütüncü, Sayın Yıldız, Sayın Baytok, Sayın Emek,
Sayın Kaptan, Sayın Sevigen, Sayın Aslanoğlu, Sayın Tüzün, Sayın
Sönmez, Sayın Çakır, Sayın Güner, Sayın Diren, Sayın Arifağaoğlu, Sayın Arat.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Arsa Üretimi ve
Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili Recai Berber ve 5 Milletvekilinin;
2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporları (1/762, 2/475) (S. Sayısı: 455) (Devam)
BAŞKAN –
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler
kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım
beş önerge aynı mahiyettedir. Bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı
söz vereceğim.
İlk önergeyi
okutuyorum, diğer önergelerin imza sahiplerini okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
1/762 esas
numaralı kanun tasarısının çerçeve 4 üncü maddesiyle değiştirilen 2985 sayılı
Kanunun geçici 4 üncü maddesinde geçen “yapılmış akitlerden” ibaresinin
“yapılmış akitlerin hükümlerinden” olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
Diğer önergelerin
imza sahipleri:
İkram Dinçer
Van
Azize Sibel Gönül
Kocaeli
Ayhan Sefer Üstün
Sakarya
Veysi Kaynak
Kahramanmaraş
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Gerekçeleri okutuyorum:
Gerekçe:
Verilen teklif
ile ibarenin netleşmesi amaçlanmıştır. Teklif edilen ibarenin dil kullanımı
açısından daha uygun olduğu düşünülmüştür.
Gerekçe:
Kanun dili
açısından önerilen ibarenin daha uygun olacağı düşünülmüştür.
Gerekçe:
Kanun tekniği
açısından ibarenin değiştirilmesi uygun görülmüştür.
Gerekçe:
Dilin kullanımı
açısından teklif edilen ibarenin uygun olacağı düşünülmüştür.
Gerekçe:
Yapılan teklif
ile ifadenin daha uygun kullanılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN –
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler
kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
KAMER GENÇ (Tunceli)
– Sayın Başkan, eksik önerge işleme koydunuz. Bakın, şimdi MHP ile CHP…
BAŞKAN - Kabul
etmeyenler… Bir saniye…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Efendim, bir dakika…
BAŞKAN – Kabul
etmeyenler…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Bakın, Sayın Başkan…
BAŞKAN – Madde
kabul edilmiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Bakın, MHP ile CHP dedi ki “Biz grup adına önerge verdik.” Şimdi,
87’nci maddede 7 tane milletvekilinin önerge verme hakkı var. Çok keyfî Meclisi
yönetmek de size şan şöhret kazandırmaz Sayın Başkan.
Bakın, tutumunuz
hakkında…
BAŞKAN – Sayın
Genç, lütfen cümlelerinize dikkat ediniz konuşurken.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - …63’üncü maddeye göre…
BAŞKAN – Burada
hukuki bir konu tartışıyoruz. Fikirlerinizi söyleyebilirsiniz ama Başkanlık
Divanına ve Başkana konuşurken dikkatli olun lütfen ve Tüzük’ü de bildiğinizi
zannetmeyiniz yani.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Efendim, ama Başkanlık makamı eğer İç Tüzük’ü uygularsa benim
saygım sonsuzdur. Ama bakın, MHP ile CHP dedi ki “Biz grup adına önerge
verdik.” 87’nci maddede diyor ki…
BAŞKAN – Sayın Genç,
87’nci maddeyi tekrar okuyorum…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Okuyalım, bir okuyalım.
BAŞKAN – Şimdiye
kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulundaki uygulamayı da söyledim
size.
“Anayasa’ya
aykırılık önergeleri dahil her madde için…”
KAMER GENÇ (Tunceli)
– Yedi…
BAŞKAN - Bir
sabredin lütfen, lütfen sabredin.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Yedi önerge verilir. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Efendim, bakın…
BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen dinler misiniz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Peki dinleyeyim, peki, hadi.
BAŞKAN –
“Anayasaya aykırılık önergeleri dahil her madde için
yedi önerge verilebilir. Her siyasî parti grubuna mensup milletvekillerinin
birer önerge verme hakkı saklıdır. Ancak, bu hak; ilgili siyasî parti grubuna
mensup milletvekillerince kullanılmaması halinde, diğer siyasî parti grubuna
mensup olanlarla bağımsız sayılan milletvekillerince kullanılabilir.” Tamam.
Şimdi, en çok
yedi önerge verilebiliyor. AK PARTİ Grubuna mensup sayın milletvekilleri
önergeleri vermişler. Daha sonra 2 sayın milletvekili önergesini çekiyor,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
önerge veriliyor, bunlar işleme konuyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Tamam.
BAŞKAN - Teamül
bu, uygulama da bu, fikrim de değişmiş değil Sayın Genç.
Teşekkür
ediyorum, söylediğiniz de anlaşıldı.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Efendim, ben o zaman 63’üncü maddeye göre söz istiyorum tutumunuz
hakkında.
Sayın Başkan,
bakın, 63’üncü maddede...
BAŞKAN – 5’inci
maddeyi okutuyorum:
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, bakın…
BAŞKAN – Lütfen
Sayın Genç…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ama bakın, rica ediyorum sizeden
BAŞKAN – Bunlarla
vakit geçirecek değiliz ki, tartışma bitmiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Şimdi, Sayın Başkan, tartışmayı siz bitiremezsiniz.
“MADDE 5- 22/5/2007
tarihli ve 5664 sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak…”
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ben 63’üncü maddeye göre tutumunuz hakkında söz istiyorum ve siz
vermek zorundasınız.
“…Sahiplerine
Ödeme Yapılmasına Dair Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir…”
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, bakın, ben milletvekiliyim. Bakın, bunu susturmak
zorundasın.
“‘EK MADDE 1- (1)
Bu Kanun uyarınca hak sahiplerine…”
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Kâtip onu okuyamaz.
“…hisse senedi olarak ödeme yapılması işlemi…”
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, bakın, ben milletvekilliyim, benim burada…
“…bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren…”
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Bakın, ben ikna olmadan oraya şey edemezsiniz.
“…bir ay içerisinde hisse senedi talep eden
hak sahiplerine…”
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Bakın, tutumunuz hakkında 63’üncü maddeye göre söz istiyorum
efendim.
“…verilecek hisse
senetleri hariç durdurulur ve bu tarihten sonra hak sahiplerine…”
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, kulağınız duyuyor mu? Kulağınız duyuyor mu?
BAŞKAN – Bir
saniye Sayın Genç, madde okunsun, cevap vereceğim.
“…nakit olarak ödeme yapılır.’”
KAMER GENÇ
(Tunceli) – “Kulağınız duyuyor mu?” diyorum.
BAŞKAN – Kulağım…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – “Kulağınız duyuyor mu?” diyorum.
BAŞKAN – Sayın
Genç, düzeltir misiniz kelimenizi?
KAMER GENÇ (Tunceli)
– Kulağınız duyuyor mu? Ben konuşuyorum, duyuyor musunuz?
BAŞKAN – Düzeltir
misiniz Sayın Genç?
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Peki, ne diyeyim size? Ne diyeyim?
BAŞKAN – Sayın
Genç, talebinizi dinledim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkanım, ben diyorum ki: 63’üncü maddeye göre…
BAŞKAN – İç Tüzük
87’nci maddeyi okudum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Bakın, İç Tüzük’ün 63’üncü maddesine göre tutumunuz hakkında söz
istiyorum.
BAŞKAN – Sizin
yaptığınız gibi bir usul yok burada.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Efendim, 63’üncü madde… Usul tartışması açmak zorundasınız çünkü İç
Tüzük’ü okursanız “İstek halinde söz verilir.” diyor.
Lütfen yani, hep
ben sizinle burada böyle kavga mı edeceğim yani, tartışacak mıyım yani? (AK PARTİ sıralarından “Bağırma! Bağırmadan konuş!” sesleri.)
BAŞKAN – Hayır,
kavga etmeyeceğiz, kavga için…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Lütfen… Rica ediyorum yani…
BAŞKAN – Sizin
düşüncenizde kavga etmek varsa o ayrı bir konu. Benim düşüncem burada Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunu çalıştırmak Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, 63’üncü maddeye göre…
Bakın, iki grup,
grup adına önerge verdi, siz 5 önergeyi işleme koydunuz. 7 önerge işleme koymak
zorundasınız, hata ettiniz.
İşte, CHP ile MHP
“Ben grup adına verdim.” diyor.
BAŞKAN – Sayın
Genç, AK PARTİ milletvekillerinin verdiği 7 önergenin 2’sini çekmişler, yerine
Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi grupları adına verilen
önergelerle 7 önerge oldu ve işlem yapıldı.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Hayır efendim. Yerine olmaz Sayın Başkan, yerine olmaz.
Milletvekilleri 7
önerge verir, her grubun da ayrıca milletvekillerinin önerge verme hakkı
vardır.
Bakın şuna,
lütfen…
BAŞKAN – Sayın
Genç, şimdiye kadar yapılan uygulamayı değiştirecek değiliz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, bana beş dakika söz verin.
BAŞKAN – Buradaki
uygulama Anayasa, İç Tüzük ve teamülle birlikte yapılır. Şimdiye kadar…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – 63’üncü maddeye göre tutumunuz hakkında söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Genç.
Üç dakika süre
veriyorum, buyurun.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Usul hakkında mı tartışma açtınız Sayın Başkan?
BAŞKAN – Usul
hakkında Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) – On dakika herhâlde değil mi?
BAŞKAN – Hayır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Yani, İç Tüzük “On dakikaya kadar” diyor da Sayın Başkan tabii
taraflı hareket ettiği için…
BAŞKAN – En fazla
on dakika Sayın Vural.
IX.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- İç Tüzük’ün 87’nci maddesinde belirtilen sayıdakinden
daha az önergeyi işleme alması nedeniyle oturum başkanının tutumu hakkında
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Şimdi, sayın milletvekilleri, bakın, benim amacım, burada İç
Tüzük’ü uygulamak.
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) – Şov yapmak senin amacın.
KAMER GENÇ
(Devamla) – 87’nci maddede diyor ki: “Kanun, tasarı ve tekliflerine 7 tane
milletvekili önerge verir. Ayrıca da her grubun da önerge verme hakkı saklıdır.
Herhangi bir grup eğer önerge verme hakkını kullanmazsa diğer partinin
milletvekilleri veyahut da bağımsız milletvekilleri o grup adına önerge verir.”
Bu, o grubun isteğine bağlı bir şey değil. İç Tüzük’ün 87’nci maddesi çok açık
ve nettir.
Şimdi, biraz
önce, Sayın MHP Grup Başkan Vekili, Sayın CHP Grup Başkan Vekili arkadaşlarımız
dediler ki: “Bizim önergelerimiz grup adına.” Şimdi, bakın, burada, Sayın
Başkanın yanlış uygulaması şu: Bir defa milletvekilleri 7 önerge veriyor, o
kesin. Bunun dışında her grup da birer önerge veriyor, 11 tane önerge ediyor.
Yani bu çok açık arkadaşlar, hesabı olan, matematiği olan herkes bunu anlar
artık. Yani bunu, bu şekilde anlamamak için… Yani bir ilkokul tahsilini yapanlar
bile bunu bilir.
Şimdi, böyle
olunca, burada, bakın, AKP milletvekilleri 5 tane önerge vermiş. Onların hepsi
de aynı kelimenin değiştirilmesini istiyor. Tamam, olabilir, milletvekilinin
hakkıdır, isterse önergeyi istediği keyfîlikte verebilir, o, onun takdiridir.
Bunlar Meclis tutanaklarına geçiyor, buralara geçildiği zaman yarın derler ki:
Geçmişte de siz böyle vermişsiniz.
Şimdi, AKP
milletvekilleri 5 tane önerge vermiş, 1 CHP Grubu vermiş, 1 de MHP Grubu
vermiş. Şimdi, bunun dışında 2 önergenin daha işleme girmesi lazım. Değerli
arkadaşlarım, bu çok açık bir şey. Yani benim hakkım makkım
meselesi değil. İç Tüzük’ün o hükmü çok açık.
Şimdi, Sayın
Başkan, bizim bu isteğimizi hiç nazara almadan tuttu, benim de önergem var,
işleme koymadı.
Şimdi, bakın, ben
biraz önce Hükûmete soru sordum, bana yanlış cevap
verdi. İskân konusuna “deprem konusu” dedi. Niye bunu dediğini benim izah etmem lazım. Bu
milletin dinlemesi lazım bizi. Şimdi burada Hükûmet
adına eğer yanlış bilgi veriliyorsa…
Ya, İç Tüzük’ü uygulayın
da… Tamam, konuşma hakkımızı kısıyorsunuz. Teşekkür ederim size, çok
demokratsınız! Burada çıkıp da gerçekleri söylediğimiz zaman çok üzülüyorsunuz
ama Sayın Başkanım, bakın, İç Tüzük’ü okuyun, çok açık ve net bu. Yani bunu
burada, geçen… Kaldı ki Meral Akşener Hanımefendi de
uygulamasında 7 tane önerge dışında ayrıca her grubun önergesini işleme koydu
arkadaşlar. Yani bunu niye böyle yapıyorsunuz? Burada, zaten Anayasa Mahkemesi
bunu iptal etti, bu 87’nci maddeyi. 87’nci maddede getirilen bu önerge
sınırlaması 4 önergeydi. Anayasa Mahkemesine gitti, Anayasa Mahkemesi dedi ki…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
(AK PARTİ
sıralarından “Hadi, hadi!” sesleri)
BAŞKAN – Lütfen,
sayın milletvekilleri, lütfen…
KAMER GENÇ
(Devamla) – Bir dakika daha vermiyor musunuz?
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Efendim, Anayasa Mahkemesinin o kararını da izah edeyim.
BAŞKAN – Buyurun,
söyleyin.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Şimdi, sizin İktidarınız zamanında… Eskiden her fıkra için, bakın,
sizin İktidarınızdan önce İç Tüzük’te her fıkra hakkında 4 önerge veriyordu
milletvekilleri. Sonradan sizin İktidarınız iktidara gelince bu 4 önergeyi
kaldırdı madde için, bütün fıkraları kaldırdı, dört önerge getirdi. Anayasa
Mahkemesine gitti. Anayasa Mahkemesi dedi ki: “4 önerge azdır.” Açın Anayasa
Mahkemesi kararını. Bunun üzerine işte, siz yeniden bir tüzük yaptınız ve 7
önergeye çıkardınız, her gruba da ayrı 1 önerge verme hakkını tanıdınız. Önemli olan doğrusunu yapmak. Bu Parlamento payidardır,
bizden sonra birtakım insanlar da gelir buraya. Önemli olan doğru olan şeyleri
yapmaktır. Zaten her kanunu temel kanun olarak getiriyorsunuz, konuşma hakkımız
yok.
Sayın Başkan,
bakın, takdirinize arz ediyorum. 2 tane önergeyi eksik işleme koydunuz. Bu kanun
zaten Anayasa Mahkemesine gitmeye mahkûm bir kanundur. Bu yönde de bir
usulsüzlük olur.
Saygılar
sunuyorum efendim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Başka söz talebi…
Sayın Öztürk, lehte mi, aleyhte mi söz istediniz?
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) – Aleyhinde.
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Öztürk.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, bu vesileyle yüce heyetinizi, huzurlarınızı işgal etmek
istemezdim ancak bazı şeyleri ifade etmek durumundayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi yasama faaliyetini gerçekten arzu
edilen bir biçimde götüremiyor. İç Tüzük’ten doğan bazı haklarımızı, bazen
muhalefet olarak, bazen iktidar olarak doğru kullanmıyoruz, kötüye
kullanıyoruz. Yani hukukta bir hakkın kötüye kullanılması kabul edilemez.
Bu tasarıyla
ilgili olarak, eski bir Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi olarak, önünüzde bulunan
Komisyon raporunda muhalefet şerhim var, ancak bir milletvekili olarak bu
muhalefet şerhinde dikkatlerinize sunduğum hususları kürsüde de açıklamak
isterdim, ne yazık ki buna fırsat bulamıyoruz değerli milletvekilleri. Bütün
görüşmeleri madde madde takip ediyoruz, ancak
gerçekten bunun Başkanlık Divanı olarak bir çözümünü bulmak zorundayız, hem
muhalefet olarak hem iktidar olarak.
Yasama
faaliyetini hızlı bir şekilde yerine getirmek durumunda kalabiliriz, daha etkin
çalışma ihtiyacı doğabilir, ancak milletvekillerinin burada gündeme alınan bir
kanun tasarısı ve teklifinin üzerinde görüşmelerini engellemek üzere önergelerle
görüşme haklarının tıkanmasını takdirlerinize sunuyorum.
Gerçekten kaçıncı
maddeye geldik. Benim de birkaç maddeyle ilgili olarak önergem vardı ve
maddeler üzerinde de görüşme talebim vardı, ne yazık ki bunları sizlerle
paylaşma imkânı bulamadım, şu ana kadar bulamadım, şu anda da zaten onun için
söz almış değilim. Bunlara mutlaka bir çözüm bulmak durumundayız. Kaç madde
geçti. Ve sizler de izlediniz, iktidar partisi milletvekillerinin vermiş
oldukları önergeler, beş önerge çıkıyor ve “şu ibarenin şu şekilde
değiştirilmesi…” Olabilir, haklı olabilir milletvekilleri, ancak, ben, bu
maddeden sonra, bu milletvekillerimizin kürsüye gelerek, gerekçelerini
okumadan, hakikaten o ibareleri niçin o şekilde değiştirmek istediklerini bu
kürsüden bizlere ve millete tatmin edici bir şekilde ifade etmelerini bekliyor,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Öztürk.
Benim tutumum
değişmedi.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Arsa Üretimi ve
Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili Recai Berber ve 5 Milletvekilinin;
2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporları (1/762, 2/475) (S. Sayısı: 455) (Devam)
BAŞKAN – Madde
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Hüseyin Yıldız…
Yok.
Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Yaşar Tüzün,
Bilecik Milletvekili.
Sayın Tüzün…
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Sayın Hamzaçebi konuşacak.
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Akif Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tasarının 5’inci
maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere
söz aldım. Sözlerimin başlangıcında sizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, TOKİ Yasasını görüşmeye devam ediyoruz. Görüşmeye başladığımız
günden bu yana Hükûmet sıralarında oturan bakanlar
sürekli olarak değişmektedir. Bugün de Bayındırlık ve İskân Bakanımız
buradadır. Belki herkes TOKİ’yi Bayındırlık ve İskân
Bakanıyla ilgili zannettiği için veya ilişkili zannettiği için Sayın Bakanın
burada oturduğunu düşünecektir. Ancak, gerçek öyle değildir, TOKİ’nin bir bakan olarak sahibi yoktur, Hükûmette bir bakana bağlı değildir, ilgili bakanı yoktur,
doğrudan Sayın Başbakana bağlıdır. Dolayısıyla, burada tasarıyı savunmakta
güçlük çekmektedir sayın bakanlar. Sayın bakanların yaptıkları açıklamalar
Sayın TOKİ Başkanının verdiği bilgilere dayanmaktadır. Sayın TOKİ Başkanı da
bakanları ve Parlamentoyu yanıltıcı bilgiler vermektedir. Bunun örneklerini
geçen hafta burada ifade ettik.
Şimdi, Sayın
Bakan da burada kendisine verilen notları okuyor, ancak o notlarda Genel Kurula
verilen bilgilerin sıhhatli olmadığını söylemek isterim. Örneğin, Plan ve Bütçe
Komisyonunda biz bu tasarıyı görüşürken orada ilgili Hükûmet
adına oturan bir sayın bakan TOKİ Başkanından aldığı bilgiye göre TOKİ’nin bankalardan kullandığı kredi miktarının 1,1 milyar
TL olduğunu söylemişti. Şimdi, Sayın Bakan biraz önce burada bir bilgi verdi,
bu rakamın 900 milyon TL olduğunu söyledi. Yani acaba bir haftada bu 200 milyon
TL’lik kredi borcunu TOKİ ödedi de o nedenle mi azalmıştır, yoksa komisyonda
verilen bilgi mi yanlıştır? Bunları bilemiyoruz.
Şimdi, TOKİ,
kendisine verilmiş olan imar planı yetkisini belde halkının, kent halkının
zararına olacak şekilde kullanmaktadır. TOKİ için önemli olan, bir alanda,
planladığı bir alanda yoğunluğun olabildiğine artırılmasıdır; artırılmak
suretiyle burada çok sayıda konutun veya ticari projenin yapılmasıdır. Çok
sayıda konut ve ticari projenin yapımı o belde halkının zararına olacak şekilde
yeşil alanların azalması anlamına gelmektedir, sosyal alanların azalması
anlamına gelmektedir. Çok sayıda konutun veya projenin yapılacak şekilde
projenin büyütülmesi, yine o inşaatı yapan müteahhidin kazanması demektir. TOKİ
buradan neyi kazanmaktadır bilemiyorum. Belde halkının istemediği bir yapılaşma
yoğunluğunu eğer oraya siz planlıyorsanız bir yerde yanlış yapıyorsunuz
demektir.
90’lı yıllarda
uluslararası HABİTAT ödülü alan Ataşehir yerleşimi,
bugün TOKİ tarafından çok yüksek yoğunluklu bir yerleşime dönüştürülmüştür,
yeşil alan kavramı TOKİ tarafından ihmal edilmiştir. Ataşehir’in
kuzeyinde ve güneyinde yapmış olduğu imar planı uygulamalarıyla, âdeta
müteahhide göre bir projelendirme yapmıştır. Otoyolların kenarında kalan yeşil
alanları, yani otoyol çekme mesafeleri, yüksek gerilim hatlarının altları, İSKİ
kanalizasyon hatlarının üstü yeşil alan olarak kullanılmıştır. Böyle
planlanmıştır. Bunlar fiilen “yeşil alan” olarak kullanılmaya müsait yerler
değildir.
TOKİ’nin Ataköy’de
uygulamaya koyduğu politika dehşet vericidir. TOKİ’nin
“adrese teslim ihale” olarak bu kürsüden sizlere ifade ettiğim ihalesi,
Ataköy’de ne kadar saydam olmayan bir ihale yöntemi uyguladığının, bu ihaleyle
belli kişileri veya çevreleri kayırdığının bir göstergesidir. Adrese teslim
ihale teşebbüsünde TOKİ suçüstü yakalanmıştır.
Şimdi, TOKİ
bununla kalmıyor. Bakın, TOKİ 2006 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığınca
onaylanmış olan plana göre bir uygulama planı yapmıştır, 1/1.000 ölçekli, 5.000
ölçekli uygulama planları yapmıştır. Bu planlarda Ataköy 1’inci Kısım’ın bir
bölümünü “turizm alanı” ilan etmiştir. Ataköy 1’inci Kısım, 2’nci Kısım, bunlar
Türkiye'nin övünç kaynağı olan projelerdir, yeşil alanı bol, sosyal alanları
bol, geniş, rahat yerleşimin olduğu alanlardır. Ben, çocukluğumu veya
“çocukluğumu” demeyeyim lise çağlarımı Bakırköy’de geçirdim. Ataköy’e
giderdik, Ataköy Plajı’na giderdik; oralar Türkiye'nin sayılı projelerindendi o
zaman, ferah bir yerleşim vardı. Bugün binaların eskimişliği gerekçe
gösterilmek suretiyle buralar “turizm alanı” ilan edilerek âdeta oradaki bölge
sanki bir “gecekondu bölgesi” gibi tanımlanmak suretiyle bir kentsel dönüşüme
konu edilmek istenmektedir.
“Turizm alanı”
demek “o konut binalarının yıkılıp yerlerine dev otel binalarının yapılması”
demektir. Memleketin turizme ihtiyacı var ama bunu planlayacağınız yer Ataköy
1’inci Kısım değildir, Ataköy 2’nci Kısım değildir. Yani oradaki yaşlı nüfusun,
emekli nüfusun, emekliliğini huzur içinde geçirmekte olan nüfusun başına imar
planı problemleri açmak suretiyle “Bu yerler ne zaman elimizden çıkacak, ne
zaman müteahhitler gelecek, burayı satın alacak,
kamulaştıracak, yıkacak?” endişesiyle bu insanları yaşatmaya TOKİ’nin hakkı yoktur.
Ataköy 1’inci
Kısım, Türkiye'nin övünç projelerinden birisidir. Bakın, orada 564 ada, 14
parseli TOKİ satışa çıkarmıştır. Burası otel olarak planlanmıştır. Burası
fiilen yeşil alandır, sosyal alanlardandır burası. Burasını belde halkı
sahiplenmiştir, belde halkı mücadele ediyor şimdi. O Ataköylüler, burasının,
1’inci ve 2’nci Kısım’ın tescili için Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kuruluna başvurmuştur, imar planlarının iptali için dava açmıştır. Binlerce, on
binlerce insan ayağa kalkmış, beldesine, oradaki yeşil alana, sosyal alana
sahip çıkmak isterken, TOKİ’nin, kanun tanımaz bir
anlayışla, belde halkının isteklerini tanımayan bir anlayışla, “Ben satarım,
paramı alırım.” yaklaşımı doğru değildir değerli milletvekilleri. Bu anlayışa TOKİ’nin son vermesi gerekir.
TOKİ, esasen,
inşaat işine soyunmaması gereken bir kurumdur. TOKİ, bir kredi kurumu olmak
zorundadır. TOKİ, bir kentsel dönüşüm planlaması yapan bir kurum olmak
zorundadır, kentsel dönüşüm projelerine onay veren, onlara vize veren bir kurum
olmak zorundadır. Müteahhit bulamadığımız, yapımcı bulamadığımız Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde TOKİ inşaat işlerine devam etsin ama İstanbul’da,
Ankara’da, Batı Anadolu’da, güneyde, turizm bölgelerinde, yoğunluğun yüksek
olduğu yerlerde TOKİ’nin, ismi “gelir paylaşımı” bile
olsa, “Buradan kaynak yaratıyorum.” amacıyla bile olsa, inşaat projelerine
girmesi sakıncalıdır. “Kaynak yaratıyorum…”
Satış daha doğru değil mi? Elinizde varlık varsa, satın bunu. Son birkaç parselinizi satışa çıkardınız,
bazı konut alanlarını, bazı yerlerde satışa çıkardınız, demek ki satılabiliyor.
Niye satışa çıkardı TOKİ? Çünkü bankalara 1 milyar TL civarında kredi borcu
var, kamudan 2,5 milyar TL alacağı var, nakit sıkıntısı var, şimdi, nakit
lazım. E, hani gelir paylaşımı yöntemiyle siz olağanüstü kaynaklar
sağlayacaktınız TOKİ’ye? Gelmiyor, niye? E, sektör
krize girebiliyor, ödemeler aksıyor, satışlar düşüyor, sıcak para lazım, kaynak
lazım. O hâlde satış gerekiyor. Şimdi, TOKİ’nin bütün
bunlardan elini eteğini çekip dediğim gibi bir kredi ofisi, kredi birimi, bir Mortgage kredilerinin piyasaya girmesini sağlayacak bir üst
kredi kuruluşu gibi, Amerika’daki Fannie Mae, Ginnie Mae
gibi bir kredi kurumu olması gerekir, bir kentsel dönüşüm planlama ofisi olması
gerekir. Yoksa Türkiye'nin her yerinde aynı blok mimariyi uygulayan, işte
Ankara’nın kuzey Ankara girişindeki projesinde uyguladığı mimari proje, işte
İstanbul’da TEM yolundan giderken sağlı sollu gördüğümüz konut projeleri
bunların bir örneğidir. Böyle projeleri uygulamaması gerekir. İsmi TOKİ’nin önünde giden birkaç yapımcının projelerini bunun
dışında tutuyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Hamzaçebi, lütfen tamamlayınız.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) – Ama TOKİ, o projelerden güç alarak ve devletten güç
alarak “Ben istediğim şekilde yaparım. Kalitesiz bina da yaparım, bunu
satarım.” anlayışına girmemesi gerekir. Maalesef bugün anlayış budur. Birçok
konut projesinde konutu alanlar, aldığı andan itibaren tamirat ihtiyacıyla
karşı karşıya kalmaktadırlar. Karşılarında TOKİ olduğu için, devlet olduğu için
“Devletle nasıl davalaşırım?” endişesiyle dava yoluna gidememektedir. TOKİ “Bu
onarımları yapacağım.” sözünü vermektedir. Bir umutla tasarruflarını bir araya
getirerek TOKİ’den ev almış olan vatandaşlarımız,
belki sonunda o evleri alıyorlar ama TOKİ onların hayalleriyle oynamaktadır,
kalitesiz konutlar yapmaktadır. TOKİ gibi bir devlet kurumunun buna hakkı
yoktur.
TOKİ’nin Bayındırlık ve
İskân Bakanlığına bağlanması gerektiği düşüncesiyle sözlerimi burada
bitiriyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı.
Buyurun Sayın
Nalcı. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 455 sıra
sayılı Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 5’inci maddesi üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu kanun teklifinin geneline bakacak olursak bu konuda
yapılmak istenen nedir?
Bu kanunda:
Bir: Emlak Konut
Gayrimenkul Ortaklığını KEY yani konut edindirme yardımından kurtarmak, belli
bir tarihe kadar hisseleri vermek -bu da bu kanun yürürlüğe girdikten bir ay
sonrasına kadar- belli tarihten sonra da bu hisse vermeyi kesip sadece nakit
para vererek TOKİ’yi halka açmaktır.
İkinci konu: TOKİ
bünyesinde bulunan veya alacağı gayrimenkullerin, arsaların emlak vergisinden
muafiyetini sağlamak.
Üçüncü konu: TOKİ’ye yeni personel almak.
Dördüncü konu:
Emlak Bankasından doğan sorumluluktan TOKİ’nin
kurtulması.
Beş: Arsaların
birleşimini sağlayarak yeni yatırım ve proje olanaklarını gerçekleştirmesini
sağlamak.
Şimdi, KEY yani
konut edindirme fonundaki TOKİ’nin sorumluluğuna
bakmamız lazım.
11/11/1986 tarih ve 3320
sayılı Kanun’la konut edindirme yardımı uygulaması başlamış ve 1986 sonu ile
1996 başı arasında dokuz yıl süre ile devam etmiştir. 29/12/1990
tarih ve 588 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile KEY hesaplarının tasfiyesine
karar verilmiş ve 3320 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmıştır. KEY tutarları
maaşlardan kesilmemiş, maaşa ilaveten işverence yatırılmış tutarlardır. Dokuz
yıl boyunca yapılan KEY kesintileri TOKİ adına Emlak Bankasında
nemalandırılmış, Emlak Bankası bu süreçte KEY hesaplarındaki bakiyeyi
nemalandırmış ve KEY hak sahiplerinin zararına yol açmıştır. Bu durumun
düzeltilmesi için 2000, 2001, 2002 yıllarında, yani 57’nci Hükûmet
zamanında, TOKİ, muhtelif yazılarla Emlak Bankasını uyarmış olmasına rağmen,
Banka bu uygulamaya devam etmiş, TOKİ tarafından Banka aleyhine davalar açılmış
ve bu davaların tümü kazanılmıştır.
KEY hak
sahiplerinin kesintilerini nemalandırması nedeniyle 395 trilyon TL para miktarı
ortaya çıkmıştır fakat Emlak Bankası bu parayı nakit olarak veremediği için, TOKİ’ye, bu tutar karşılığında, 2001 yılında, elinde
bulunan gayrimenkuller Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Anonim
Şirketine devredilerek KEY hesaplarını tasfiye etmiş ve sorumluluğu TOKİ’ye devretmiştir. TOKİ, daha sonraki projelerde bu
arsaları bina yapımında kullanmış veya bu arsalardan değerli olanları satış
veya gelir paylaşımı yöntemiyle değerlendirmiş ve kendisine gelir elde etmiştir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şimdi TOKİ’nin yaptıklarına
bakalım. Daha önceki AKP milletvekillerinin olaya hep bardağın boş tarafından
bakmaları hakkaniyet ilkelerine hiç sığmamaktadır. Konuşmacılar ya yanlış
bilgilendirilmiş veya işlerine öyle gelmiştir. Konuşmacılar sadece 2003 ve
sonrası verilerden bahsetmiş olup, sanki TOKİ 2003 yılından önce hiçbir iş
yapmamış konuma sokulmaya çalışılmaktadır.
Şimdi, sırasıyla,
arkadaşların söylemlerine bakıp bir analiz yapmamız gerekiyor. 1 Ocak 2003-22 Şubat
2010 tarihleri arasında, yani sekiz yıl içinde TOKİ 417 bin konut yapmıştır.
Aynı veriler içinde şu da vardır: 1984-2002 yılı, yani on sekiz yıllık süreç
içinde TOKİ kendi adına 43.145 konut yapmış, fakat 940 bin konutun –bunun
altını çizmek istiyorum- yapılmasına vesile olmuştur. Bunların kredilerini
vermiştir, bunların takibini yapmıştır. Şöyle bir bakacak olursak, demek ki TOKİ’nin, kurulduğu tarihten 2002 yılına geldiği zaman 1
milyona yakın konutun yapılmasına bu ülkede faydası dokunmuştur.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, ayrıca, TOKİ’nin sadece konut
yapmadığı ve diğer kurum ve kuruluşların da işlerini yaptığını burada değerli
milletvekilleri bahsetti, fakat bu konuda gerçekten İnternet’ten almış
olduğumuz bilgilerin dışında en ufak bir bilgimiz yok. 2985 sayılı Kanun’un ek
1’inci maddesine 24/07/2008 tarih ve 5793 sayılı
Kanun’la eklenen (m) bendindeki “Bakanlıkların talebi ve bağlı bulunduğu
bakanın onayı hâlinde talep konusu proje ve uygulamaları yapmak veya yaptırmak”
hükmü ile bu işler de TOKİ’nin görevleri arasına
sokulmuştur.
Şimdi, bu kanun
gereğince TOKİ -burada konuşmacılar bunu çok övünerek anlattılar- 176 okul, 189
spor salonu, 40 pansiyon, 3 sağlık ocağı, 20 sevgievi, 14 engelsiz yaşam merkezi, 62 hastane, 5 çok
amaçlı salon, 15 de atölye yapmıştır. Görüldüğü gibi konut yapımının yanı sıra TOKİ’ye başka görevler de verilmiştir. Hem konut hem de
kamu yatırımlarının yapılması ve yaptırılması görevinin TOKİ’ye
verilmesi, vatandaşların satın aldıkları daireler için ödedikleri paraların kamunun
yapması gereken birtakım yatırımlara yönlendirilmiş olması ihtimalini gündeme
getirmektedir. Çünkü TOKİ bu yatırımları on iki ay ile on sekiz ay gibi bir
sürede yapıyor, bunun parasını bu süre içinde yüklenici firmalara veriyor,
fakat bunun akabinde alacağı parayı beş yıllık ve faizsiz olarak bu kurumlardan
tahsil etmeye çalışıyor. Bu şekilde finanse edilmesiyle de TOKİ’nin
şu andaki taahhütlerinde meydana gelebilecek gecikmeleri de kaçınılmaz bir hâle
getiriyor ve bu durumda TOKİ sosyal bir kurumdan çıkartılıp tamamen ticari bir
kurum hâline getirilmeye çalışılıyor.
Değerli
milletvekilleri, TOKİ’nin gerçekleştirdiği projelere
baktığımız zaman para ödeyen vatandaşa konut yapmanın yanı sıra belediyelerin
yapması gereken bazı altyapı yatırımlarının, anaokullarından başlayarak liseye
kadar okulların, hastane ve sağlık ocaklarının, vergi dairelerinin, afet
evlerinin ve ucuz sosyal konutların, ibadethanelerin, ticaret merkezlerinin,
kütüphanelerin de uygulama projeleri kapsamına girdiğini görmekteyiz. Bu sayılan
yapıların hepsinin oturulacak bir sitede zaten mutlaka olması gerekir. Ancak,
bunlardan bir kısmı için vatandaşlardan vergi toplanmaktadır. Dolayısıyla, bu
toplanan vergilerin vatandaşın sırtına yıkılmaması için TOKİ’ye
bütçeden para transfer edilmesi gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, TOKİ bu yatırımları yapmak için arsa üretip rant
yaratmak zorunda kalıyor. Hem siz burada devlet yatırımlarını üstleneceksiniz,
bakanlıkların yapması gereken yatırımları TOKİ’ye
dolaylı olarak yaptıracaksınız hem ucuz konutları TOKİ üzerinden yaptırıp
hiçbir şekilde bütçeden para aktarmadığınız zaman, TOKİ’yi
bunları, karşılayabilmek için kendi elinde bulunmuş olan gayrimenkulleri ve
gelir paylaşımından konutları yapıp bir ticarethane gibi para kazanıp bunları
karşılamak zorunda bırakıyorsunuz.
Ben size bir
örnek daha vermek istiyorum. Bugün buraya çıkan arkadaşlar çok güzel söyledi
ama içeriğini bilmiyor: “Ayda 100 TL taksitle daire.” O dairelerin maliyetinin
ne olduğunu biliyor musunuz sayın milletvekilleri? Bugün TOKİ’nin
en ucuz olarak maliyeti 35-40 milyar lira. Bunun aylık faizini alacak
olursanız… Yüzde 0,5’ten alın. 0,5’ten alsanız bile 150 bin lira-200 bin lira
arasında faiz tutarı tutuyor. Yani bu daireler otomatikman bedelsiz oluyor ve TOKİ’nin üzerine finansman yükü yıkılıyor. Bunun
karşılığında bütçeden ayrılan bir şey var mı?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Nalcı, lütfen tamamlayınız.
KEMALETTİN NALCI
(Devamla) – Bütçeden aktarılan sadece ve sadece, yurt dışlarına çıktığımız
zaman “pul parası” adında, “konut edindirme pul parası” dışında TOKİ'ye aktarılan… Bu da yıllık 30 milyonu geçmiyor
saygıdeğer milletvekilleri.
Peki, şimdi bu
devletten yatırımlara… Şu anda TOKİ 62 hastane yapmış, 176 tane okul… Bunlar
protokolle yapılmış şeyin dışında. Peki, bu 2,5 milyar TL para o kurumlardan bu
kuruma geçmediği zaman bu kurum faizle para alıyor, özel bütçesi var. Peki, bu
faizle almış olduğu paraların yükümlülüğü ve işletim giderleri kime gidiyor?
Oradan daire alan vatandaşa yıkılıyor.
Onun içindir ki
sayın milletvekilleri, burada yapılması gereken… Borçları bir inceleyecek
olursak, bu kamu ve kuruluşların borçlarına bakalım: Şimdi, burada 82 adet
okula 633…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Nalcı, teşekkür ediyorum.
KEMALETTİN NALCI
(Devamla) – Ben teşekkür ediyorum.
Herkese saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Madde
üzerinde söz isteyen Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Bengi Yıldız,
Batman Milletvekili.
Buyurun Sayın
Yıldız.
BDP GRUBU ADINA
BENGİ YILDIZ (Batman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Balıkesir’in
Dursunbey ilçesinde bir kömür ocağında meydana gelen grizu patlamasında
yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyoruz.
Tabii, bu ölümler
kader değildir aslında, bizim sorumluluğumuz altında olması gereken
emekçilerimize, insanlarımıza reva gördüğümüz bir durumdur. AKP Hükûmeti, iş güvenliğinin, işçi sağlığının ve üretimin
temel gücünün insan olduğu gerçeğini tümüyle bir kenara bırakarak, her geçen
gün, çalışanların yaşam hakkını daha fazla tehdit etmektedir. Gerek kamu gerek
özel sektör kuruluşlarının iş güvenliği ve işçi sağlığı konusunda alınması
gerekenleri ve yapılması gereken harcamaları yapmadığı ve kâr odaklı yaklaşımı
nedeniyle birbiri ardına facialar yaşanmaya devam etmektedir.
Kamuya ait maden
ocaklarının kapatılması ve özel maden ocaklarının teşvikiyle birlikte, maden
işçilerini ölüm ocaklarına mahkûm eden koşullar ne yazık ki daha da
şiddetlenmiştir. Bu işletmelerin denetiminden sorumlu olan devlet yetkilileri,
insan hayatını tehlikeye atacak her türlü olumsuzlukları gidermekle sorumlu
olduğu hâlde, yaşanan facialara rağmen sorumluluğunu yerine
getirememektedirler. Maden sektöründe, çalışanlar, örgütsüzlüğün, kayıt
dışılığın, taşeronlaşmanın, devletin denetim mekanizmalarının çalışmamasının
açık kurbanı olmuşlardır, tıpkı Bursa ve Balıkesir’de olduğu gibi. Balıkesir’de
yaşanan son olay da göstermektedir ki insan yaşamı aşırı kâr hırsına kurban
edilmiştir. Bilindiği üzere, madenlerde yaşanan patlamalar, yangınlar ve
göçükler gibi büyük kazalar felaketlerle sonuçlanmakta ve onlarca insanın
ölümüne neden olmaktadır. Emek yoğunluklu çalışan yer altı madenciliğinin
geçmişi, bu tür iş kazalarının yaşandığı acı olaylarla doludur.
10 Aralık 2009
tarihinde Bursa ili Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı Devecikonağı
beldesinde özel sektöre ait bir yer altı kömür işletmesinde grizu patlaması
sonucu meydana gelen iş kazasında 19 maden işçisi yaşamını yitirmiştir. Daha bu
olayın yaraları sarılmadan bu kez Balıkesir’in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’de bulunan maden ocağında yaşanan grizu patlaması
sonucu yine çok sayıda insan yaşamını yitirmiştir. Son olaylarda artarak devam
eden ve son olarak da dün Balıkesir’de gerçekleşen patlama göstermektedir ki
işçilerin güvencesiz ve yaşam hakkıyla bağdaşmayan koşullarda çalıştırılmaları
facialara yol açmaktadır. Maden Mühendisleri Odasının kayıtlarına göre 2008
yılında 43 maden çalışanı iş kazası sonucu yaşamını yitirmiştir, 2009 yılında
ise bu sayı 76 olmuştur. İlgili meslek odaları tarafından hazırlanan
raporlarda, madendeki ocaklarda kuralsızlık ve denetimsizliğin hüküm sürdüğü,
işçi sağlığı ve güvenliği konusunda yeterli önlemlerin alınmadığı, bu nedenle
yeni kazaların yaşanma riskinin yüksek olduğunu pek çok defa ifade etmelerine
karşın, yapılan uyarılar göz ardı edilmektedir. Özel sektörde sürekli meydana
gelen bu facia ve patlamalar, bu iş yerlerinde sendikal örgütlülüğün
bulunmaması ve bu nedenle iç ve dış denetim eksikliğinden kaynaklanmaktadır.
Maden ocakları ocak söndürmeye devam etmektedir.
Hükûmete soruyoruz: Bu
faciaları önlemeye yönelik ne tür tedbirler aldınız? Geçmiş zamanda yetkili
makamlar tarafından yapılan “Bu metan gazının ne zaman, nerede, nasıl
birikeceği belli olmuyor.” açıklamasından bu zamana yetkililerin zihniyetinin
değişmediğinin ve yerin metrelerce altında çalışan emekçilere verilen değerin
de somut bir göstergesidir. Sorumluların bu kadar sorumsuzca davrandığı ve
yerin metrelerce altında hayatını kaybeden maden emekçilerinin yaşadıklarını bu
kadar basitçe gerekçelendiren başka bir devlet, sosyal devlet var mıdır?
AKP Hükûmeti son yıllarda madenlerde yaşanan tüm göçük
olaylarından sonra sadece ailelere başsağlığı dilemekle yetinmektedir. Tüm bu
yaşananlar, Hükûmetin madenlerde işçi sağlığı ve iş
güvenliği denetimi yapmadığını açıkça ortaya koymaktadır. Oysaki bu ülkede
madencilikle ilgisi olmayanlar bile bilmektedir ki maden ocaklarının çoğunda
insan hayatını hiçe sayan çalışma koşulları mevcuttur. Türkiye’nin onayladığı
Avrupa Sosyal Şartı’nda belirtilen “Tüm çalışanların güvenli ve sağlıklı
çalışma koşullarına sahip olma hakkı vardır.” hükmü sürekli ihlal edilmektedir.
Gelişmiş ülkelerde çalışanların sağlığının korunması öncelikli olarak
gözetilirken, Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri özel rant alanına dönüştürülmüştür. Unutulmamalıdır ki
Balıkesir’de meydana gelen grizu faciası ve cinayetinde yine suç ortağı,
madenlerde insan hayatını hiçe sayan çalışma koşullarının sürüp gitmesi
karşısında parmağını dahi kıpırdatmayan AKP Hükûmetidir.
Hükûmet madenlerde güvenlikli çalışma koşulları
yaratmaktan sorumlu makamların olduğunun bilincinde dahi değildir. Benzer
acıların tekrar yaşanmaması için kamu ve özel sektöre ait tüm iş yerlerinde iş
güvenliği ve işçi sağlığı bakımından hızlı ve gerekli etkin önlemler
alınmalıdır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Toplu Konut İdaresine ve uygulamalarına bazı somut
örnekler vermek gerekmektedir. Ben Batman Milletvekiliyim ve 2005 yılında TOKİ’nin yaptığı bir konutta ben de ev edindim, ev sahibiyim.
İnanın ki evi teslim aldığım günden bir yıla kadar sürekli olarak, o toplu
konuttaki eksikliklerin nerede tamamlanacağı, kime şikâyet edeceğim noktasında
hiçbir makam bulamadım. Şu anda aradan beş yıl geçmesine rağmen Batman’da Tilmerç toplu konutlarında evimin içerisinde bulunan 5 tane
kapının hiç birisi kapanmıyor. O tarihten bu yana da öyle bıraktım ve o toplu konutta,
banyosunda bir alt kata su akıtmayan tek bir konuta rastlayamazsınız. Sayın
Bakana ve ilgililere söylüyorum: Aradan beş yıl geçmiş. Gidin, bu toplu konutta
oturan insanlara sorun: “Bu toplu konuttan, yapımından, işçiliğinden memnun
musunuz?” Evet, Batman, Diyarbakır, Şırnak gibi geri kalmış yörelerde gerçekten
de planlı şehirleşme noktasında toplu konutların çok büyük önemi vardır. Şeklen
baktığında da bir düzen, bir planlamanın olduğunu görüyorsunuz ama işçilikte,
özellikle de ince işçilikte muazzam bir kaçırma olayının olduğunu görüyoruz.
Yine, Batman’da
geçen yıl, bir önceki yıl bitirilen, sel felaketinden etkilenenlere verilen toplu
konut vardır. Geçenlerde de söyledik. Bu toplu konut da şehrin dışında
yapıldığı için insanlar aylarca çöp içerisinde kaldı. Suları akmadı ve insanlar
bize müracaat etti “Evet, belediyeye bağlı yer değil ama ne olursunuz bize
yardımcı olun, belediyeler gelsin, bizim çöpümüzü temizlesin, bizim suyumuz
aksın.” şeklinde. Dolayısıyla bu bağlantıları yapmadan, belediyelerle iş
birliği yapmadan “ben yaptım, oldu bitti”ye getirmek
sonucunda vatandaşlar ciddi şekilde mağdur olmaktadır. Bu konuların gerçekten gözden
geçirilmesi ve belediyelerle iş birliği yapılması gerektiğine inanıyoruz.
Bu duygu ve
düşüncelerle sayın heyetinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Yıldız.
Madde üzerinde AK
PARTİ Grubu adına söz isteyen Nusret Bayraktar,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın
Bayraktar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU
ADINA NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
455 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşülmesi hususunda AK PARTİ Grubu adına
söz almış bulunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan önce Balıkesir’de bir kaza sonucu hayatını kaybeden, grizu
faciasında ölen kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, ülkemize,
milletimize ve yakınlarına başsağlığı temennisinde bulunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, Toplu Konut İdaresi, herkes tarafından bilindiği üzere, Türkiye
genelinde yedi yılı aşkın sürede ciddi bir şekilde atılımla halkın ve ülkemizin
ihtiyacı olan konut üretiminde ve buna paralel olarak çevrede ihtiyaç duyulan
yol, bağlantı yolları, köprü, okul, sağlık ocakları gibi önemli projelere imza
attığı biliniyor. Zaman zaman bu kadar büyük
yatırımları yaparken…
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Aydın) – Sizin hafızanız yedi yılla mı kısıtlı?
NUSRET BAYRAKTAR
(Devamla) – Müsaade eder misiniz efendim.
Daha önceki
yıllarda da var ama sözümün diğer bölümlerini dinlemeden, lütfen…
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Aydın) – Ne kadar zayıf hafızanız var.
BAŞKAN – Sayın
Bayraktar, siz devam edin lütfen.
NUSRET BAYRAKTAR
(Devamla) – Diğer bölümlerini dinlemeden tepki göstermenin doğru olmadığını
düşünüyorum.
Elbette 1984 yılından bu yana, özellikle ben 1994 yılında belediye
başkanı olduğum dönemlerde HABİTAT II toplantısında o günün Toplu Konut İdaresi
Başkanı Yiğit Gülöksüz’ün organizasyonu ile HABİTAT
üretimi noktasında neler, nasıl yapılacağı, ne katkılar verilebileceği
hususunda ufuklar açılmıştır ama halkın temel ihtiyaçlarına cevap verecek
nitelikte konut üretiminde, yedi yıl içerisinde 410 bine yakın konut üretimiyle
on sekiz yıl içerisindeki 45 bin konut üretimi ve elbette arkadaşların
söylediği gibi, krediyle destek verdiği dönemlerle mukayese edildiği zaman
aradaki farkın büyük olduğunu söylemek istiyorum. Yoksa, geçmiş dönemlerde Toplu Konut İdaresi ve diğer kurumlar hiçbir
hizmet yapmadı, bunlar çok büyük eksiklikler yaptı diye söylemeye başlamadım
söze.
Siz şu bardağın boş tarafından konuşacak olursanız, şu 1 santimlik
boş tarafı ile ilgili de ciddi mazeretler ve ciddi sözler söyleyebilirsiniz ve
haklı olabilirsiniz ama ben bardağın dolu olan tarafına baktığım zaman boş olan
tarafından çok daha fazla olduğunu gördüğüm için, halk da bunu gördüğü için,
sizler de şunu arzu ediyorsunuz ki, güzel yapılan hizmetlerdeki eksikliklerin
giderilmesine yönelik yapıcı tenkitleri konuşmanın doğru olduğunu düşünüyorum
ama bu tenkitleri yaparken gerçeklerden saptırılan şekliyle gündeme gelmesine
de üzülmemek mümkün değildir. Nitekim her
defasında, İstanbul öncelikli, İstanbul’da yapılan yatırımların ranta dönüştürüldüğü, belli kesimlerin korunduğu, belli
kesimlerin mağdur edildiği iddia ediliyor. Elbette İstanbul söz konusu olursa,
İstanbul’daki yatırımlar herkesin gözünün önünde. Büyükşehir olduğu için, büyük
bir atılım, büyük bir kalkınma, büyük bir değişim ve dönüşüm geçirdiği için İstanbul’da
hakikaten göze çarpacak faaliyetler söz konusu oluyor.
Bir Ataşehir’de, Toplu Konutun bölgeye yapmış olduğu
yatırımlarla Ataşehir, İstanbul’un artık en önemli
cazibe merkezlerinden biri hâline geldi ve Ataşehir
hepimizin şehri. İstanbul’un Anadolu yakasında, Kadıköy’ün
kalkınmayan, varoş sayılan, E-5’in üstünde hizmetten mağdur bırakılan bir bölge
diye adlandırılırken bugün Ataşehir, TOKİ’nin yapmış olduğu yatırımlar dolayısıyla İstanbul’un
en öncelikli, en önemli cazibe merkezlerinden biri hâline geldi ve Kayışdağı üzerindeki arsaların, geçmiş dönemlerde yok
pahasına satılırken şimdi parayla alınmasının imkânsız hâle geldiğini
görüyoruz. O hâlde Toplu Konut İdaresi yatırım yapmasın mı? Bölgeye
cazibe katmasın mı? Yani, güzellikler yapıldı, bunun arkasından birileri rant elde ediyor. Bu rant yeter ki
ülke menfaatine kullanılırsa, birilerinin cebine haksız bir şekilde
verilmiyorsa elbette ülkede de rantlar olsun. Yeni yatırımların kapısı, yeni
hizmetlerin yapılmasına imkân sağlayacaktır. Yani rantsız,
maliyetsiz, parasız bir yatırım olmadığına göre, bütçe ve insan yönetimi çok
önemli olduğuna göre, eğer Toplu Konut İdaresi bu kadar, yüzde 86 sosyal konut
ürettiği hâlde, yüzde 15 -yaptığı konutlarla- elde ettiği gelirlerini ülke ve
millet menfaatine kullanarak belli bir rantın dönüşmesine fırsat ve imkân
veriyorsa, sadece alkışlanır, sadece tebrik edilir diye düşünüyorum. Ama bunun
içerisinde bu kadar büyük yatırım yapan -ki nitekim kanun metninin içinde
olduğu gibi, 410 bin bina şu ana kadar- 3 bin şantiyede yatırım yapan bir
kuruluşun personel sayısının azlığı ve kanunlardaki yetersizlik dolayısıyla
gelecekte de eksiklikler yapılabileceği kanaatiyle yeni talepleri oluyor. Bu da
eksikliklerin giderilmesine yönelik atılan bir adımdır diye düşünüyorum.
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) – Onlar çalışıyorlar zaten Sayın Vekilim.
NUSRET BAYRAKTAR
(Devamla) - Ben, söz buraya gelmişken…
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) – Onlar çalışıyorlar, kadro isteyenler.
NUSRET BAYRAKTAR
(Devamla) – Tabii çalışıyorlar, çalıştıkları ortada.
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) – Ee?
NUSRET BAYRAKTAR
(Devamla) – Ben Emlak Bankası Ataköy’le ilgili konuyu, yine İstanbul’la ilgili
olduğu için söylüyorum. Ataköy’de, hiçbir yerde olmadığı gibi burada da aynı
şekilde, plansız bir yerin satışı, alımı, kiralanması, kullanılması söz konusu
değildir. Yeşilköy Havaalanı ile Bakırköy arasında, 3 ve
Ayrıca, Baruthane
binaları, çevre duvarları, gözetleme kulesi ve çeşme gibi tüm tarihî eserlerin rölevesi de yaptırılmıştır. Parseller üzerine yapılacak her
türlü projenin bu Kurul tarafından onaylanması zorunluluğu getirilmiştir. Plan
amaçları doğrultusunda uygulanacak olan projeye göre, parseller üzerinde yüzde
25 yapılaşma, yüzde 75 rekreasyon ve yeşil alan söz
konusudur. Yüzde 25 yapılaşma.
1981 yılından
beri etrafı duvarlar ile kapatılan Ataköy sahili, burada yapılacak olan proje
değişiklikleriyle halkın kullanımına açılacaktır. Oralar şu anda koruma
duvarlarıyla çevrili. “Sahil kısmına ulaşım sağlanması için TOKİ tarafından üç
ayrı bölgeden yol yapımı programlanmış. Parseller, sahillere cepheli olmasından
dolayı, Kıyı Kanunu’nda belirtilen hükümlere tabi olup kıyılar halkın
istifadesinde kullanılacaktır.” diyor. Daha önce halk tarafından kullanılmayan
alanlar da halkın kullanımına açılacaktır Kıyı Kanunu gereği.
Ayrıca, TOKİ, bu
işlerle ilgili 4’üncü Kısım’da -Ataköy’de çok parsel var- yerleşim alanlarında
bloklar arasında kalan parselleri, “yeşil alan olarak kullanılmak” şartıyla, 31/12/2007 tarihinde, çok cüzi bedellerle Bakırköy Belediye
Başkanlığına devretmiştir. Bunun dışındaki büyük alanların yeşil alan olarak
kaldığı ve belediyelere devredilmesi gerektiği hâlde henüz belediyeler
devralmadığı için Toplu Konut İdaresi belediyelere emlak vergisi ödüyor, yeşil
alanlar adına. Belediyelere de diyor ki: “Alın bu yeşil alanlar da sizindir.”
Ama henüz belediyeler bununla ilgili talepte bulunmadıkları için burada da
Toplu Konut İdaresi emlak vergisini ödemek zorunda kalıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET SEVİGEN
(İstanbul) – Kadir Topbaş niye mahkemeye verdi Başkanım? Dava açtı. Davayı niye
geri çekti?
NUSRET BAYRAKTAR
(Devamla) – Mahkemelere bakıyorsunuz…
MEHMET SEVİGEN
(İstanbul) - Hayır hayır, Kadir Bey, kendi belediye
başkanınız sizin.
NUSRET BAYRAKTAR
(Devamla) – Olabilir.
TAYFUR SÜNER
(Antalya) – Başkanım “parayla al” deniyor, bedava mı veriliyor?
BAŞKAN – Sayın
Bayraktar, lütfen tamamlayınız.
Buyurun Sayın
Bayraktar.
NUSRET BAYRAKTAR
(Devamla) – Bitiriyorum.
Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; hukuka uymayan, yasal olmayan kendi kurumları arasında dahi
mahkemelik olunabilecek işler olur; mühim olan nihai karardır.
10/7/1986 yılında
imzalanarak sözleşme kapsamında inşa edilen Galeria
ve çevresi büyük bir alandır. 2038 yılına kadar yap-işlet-devret modeliyle
verilmiş ve bundan dolayı 2,5 milyar dolar da yıllık kira talebi vardır. TOKİ,
bunu alacak. TOKİ bunu da satışa çıkarmak kaydıyla, 2038
yılına kadar kiracılar orada kalmak ve kiraları da alıcının üzerine almak
kaydıyla şartı koymak suretiyle, bu kadar cüzi bedellerle otuz sekiz yıl
beklemektense -ki şimdi yirmi sekiz yıl kalmıştır- bir an önce bunun satışını gündeme
koyarak 450-500 milyon dolarlık gelir elde edildiği takdirde, bu gelirlerle de
yeni projelerin yapılabilmesi düşüncesiyle ne kiracılar mağdur ediliyor ne de
satın alan kişi mağdur ediliyor ne de TOKİ ve devletimiz mağdur ediliyor. Bu
tip yatırımlara imza atan TOKİ’yi ancak alkışlamak ve
yaptıkları hizmetten dolayı kendilerine teşekkür etmek gerekir.
Kanunun hayırlı
olması dileğiyle hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkür ediyorum Sayın Bayraktar.
Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Osman Aslan, Diyarbakır
milletvekili.
Buyurun Sayın
Aslan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN ASLAN
(Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 455
sıra sayılı Arsa
Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 5’inci maddesi üzerinde şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Esasen teknik bir
düzenleme olan tasarının 5’inci maddesi, 5664 sayılı Konut Edindirme Yardımı
Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanun’a bir ek madde eklenerek, hak
sahiplerine yapılması öngörülen ödemelerle ilgili hisse senedi talep
başvurularının bir ay süreyle sınırlandırılmasını ve kalan ödemelerin nakit olarak
yapılmasını öngörmektedir.
Bilindiği gibi,
5664 sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair
Kanun gereği, konut edindirme yardımı hak sahiplerine hisse senedi veya nakit
ödeme yapılmaktadır. Bunun ayni sermaye olarak vazolunan 395 milyon 730 bin 255
TL karşılığı 39 milyar 500 milyon 25 bin 500 adet paya tekabül eden ödeme,
hisse senedi veya nakit olarak yapılmış olup, bakiye ödeme hazinece
karşılanmaktadır. Bu bağlamda, şirket sermayesinden nakit olarak ödenen 395
milyon 730 bin 255 TL tutar için sermaye azaltımı
yoluna gidilecektir. Şu anda, hisse senedi taleplerinin beş
yıla yayılması hâlinde, şirketin sermaye yapısı ve ortaklar arası pay
dağılımında sürekli işlem ve değişim yapılması gerekeceğinden ve ayrıca hisse
senedi taleplerinin son derece az olması nedeniyle, halka arz süreci içinde
hisse senedi talep başvurularının bir ay süre ile kısıtlanması ve bilahare
sadece nakit ödeme yapılması uygun olacaktır.
Diğer taraftan,
söz konusu işlemlerin yapılması sonucunda şirket sermayesinin yeniden
yapılanması tamamlanmış olacağından, şirket faaliyetlerinin sermaye piyasası
mevzuatı çerçevesinde devamının sağlanması da mümkün olabilecektir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; burada yeri gelmişken konut edindirme yardım
ödemeleriyle ilgili birkaç cümle sarf edeceğim. Hatırlanacağı gibi, 22/5/2007 tarihinde kabul edilen 5664 sayılı Kanun ile
1/1/1987’den 31/12/1995 tarihine dek vatandaşlarımızdan toplanan ancak AK PARTİ
öncesi hükûmetlerce unutturulan konut edindirme
yardımlarının hak sahiplerine geri ödemesi süreci başlamıştır. Bu çerçevede, 28
Temmuz 2008’de Resmî Gazete’de ilan edilen 8 milyon 630 bin 604 hak sahibinden,
Aralık 2009 tarihi itibarıyla 5 milyon 403 bin 879’una 2 milyar 545 milyon 825
bin 751 lira ödendi. Geri kalan 3 milyon 226 bin 725 kişiye yapılacak ödemeyle,
tutar 3 milyar 30 bin 235 liraya ulaşmış olacaktır.
Ayrıca, hak sahiplerinin Resmî Gazete’de ilanından sonra kurumlara
tanınan itiraz süresi 28 Haziran 2009’da dolmuştur ancak ilk listede ismi
bulunamadığı hâlde konut edindirme yardımı alma hakkına sahip olduğu
söylenenlerin işlemlerinin ilgili kuruluşlarca süresi içinde tamamlanmaması
nedeniyle, 8 Aralık 2009 tarihinde 5664 sayılı Kanun’a eklenen madde ile
kurumlara ek süre verilmiştir. Bu da takdir
edersiniz ki tamamen vatandaşlarımızın mağdur olmaması içindir. Netice
itibarıyla, bu ek süre de tamamlanmıştır. Önümüzdeki birkaç gün içinde yeni
liste de yayınlanacak ve yaklaşık olarak 2 milyonu bulacak hak sahibi daha
konut edindirme yardımı ödemelerini alacaklardır.
Değerli
arkadaşlar, burada bir noktaya değinmeden geçmek istemiyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Aslan, lütfen tamamlayınız.
OSMAN ASLAN
(Devamla) – Çoğu zaman muhalefetteki milletvekili arkadaşlarımız kürsüye çıkıp
-benim dilim varmıyor ama- Hükûmetimizi, yolsuzluk
yapmak, yetim hakkı yemek, hazineyi soymak, milletin parasını çarçur etmek gibi
mesnetsiz iftiralarla suçluyorlar.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Doğru değil mi?
OSMAN ASLAN
(Devamla) – İşte arkadaşlar, her şey ortada. Bırakın milletin parasını çarçur
etmeyi, biz, bizden önceki dönemdekilerin çarçur ettiklerinin de, yediklerinin
de, alıp iç ettiklerinin de bedellerini ödüyoruz.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Yolsuzluk davaları boşuna mı açılıyor?
OSMAN ASLAN
(Devamla) – İşte, tasarruf teşviki adı altında toplanan paraların nemalarının
ödenmesi; işte, konut edindirme yardımı olarak toplanan paraların geri
ödenmesi. Milletimiz de bunları görüyor ve biliyor.
Bu duygu ve
düşüncelerle yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyor, kanunun hayırlı
olmasını Cenabıallah’tan niyaz ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Aslan.
Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Mustafa Ataş, İstanbul
Milletvekili.
Buyurun Sayın
Ataş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ATAŞ
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 455 sıra sayılı Arsa
Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’la ilgili 5’inci madde üzerine
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmama
başlamadan önce Balıkesir Dursunbey ilçesinde maden kazasında hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza rahmet diliyorum, yaralı vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyorum
ve ailelerine başsağlığı diliyorum.
Sayın
milletvekilleri, AK PARTİ İktidarı döneminde ekonomide, sağlıkta, eğitimde,
ulaşımda, adalette ve emniyette yapılan hizmetlerin yanı sıra konut üretiminde
de Toplu Konut İdaresi çok ciddi hizmetler yapmıştır. Bu hizmetlerin yanı sıra
-değerli hemşehrim Tunceli bağımsız Milletvekili
Sayın Kamer Genç’in geçen hafta ve bugün- doğum yerim olan Çemişgezek’teki
konut yapımlarıyla ilgili bazı hususlarda açıklama yapmak ihtiyacı hasıl olmuştur, bunları sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bunlardan bir tanesi, Çemişgezek Ulukale köyünde 1994
yılında terör baskını sonucu birçok vatandaşımız hayatını kaybetmiş ve köy
tamamen yakılıp yıkılmıştır. Ayrıca, 95 ve 99 yıllarında da tekrar yine terör
baskınlarında birçok vatandaşımız hayatını maalesef kaybetmiştir. Dolayısıyla,
buradaki terör baskınları sonucunda ve köyün tamamen yakılıp yıkılması sonucu
afet kapsamında, Toplu Konut İdaresi bu sene orada doksan dokuz tane konutun
yapılmasına karar vermiştir. Kaldı ki bu konutlar, Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığına devredilmek suretiyle hak sahiplerine borçlandırma usulüyle
yapılacaktır.
Bugün, soru
sorarken Sayın Kamer Genç’in “16 trilyon 251 milyar liraya mal olan bu
konutlar, İstanbul AK PARTİ Milletvekili Mustafa Ataş’ın tavassutuyla
yapılmaktadır ve 10 trilyon civarında da fazla bir kâr elde edilmektedir.” diye
bir beyanı var.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Doğru!
MUSTAFA ATAŞ
(Devamla) – Tabii, bizlerin siyasiler olarak toplumu doğru bilgilendirme gibi
bir sorumluluğumuzun olduğunu burada bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Yanlış
ve doğru olmayan bilgilerle toplumu bilgilendirmenin ne kadar ahlaki olduğunu
sizlerin ve milletimizin takdirine sunuyorum.
16 trilyonluk bir
ihalede, Sayın Genç, bilmiyorum inşaat yapılan alanı gördü mü, eğimli bir
arazidir ve tamamen taş zemin üzerinde kırıcı makinelerin aylardan beri
çalıştığı ve her konutun maliyetiyle ilgili… Sadece altyapı maliyeti 6 milyon
190 bin Türk lirasıdır. Ayrıca, nakliye bedeli 920 bin Türk lirasıdır. Yani,
hane sahiplerinden, mağdur vatandaşlarımızdan alınacak para, toplam 9 milyon
220 bin Türk lirasıdır. Bu da iki yıl ödemesiz on sekiz yıl, eşit taksitler
hâlinde alınacaktır. Bunu milletimizin bilmesinde fayda var diye düşünüyorum.
Ayrıca, bu köyde yapılan bu konut hizmetlerinin yanı sıra, 500 tonluk foseptik çukur, köy konağı ve sağlık merkezi de ayrıca bu
maliyetlerin içerisindedir. Bunun milletimiz tarafından bilinmesini istirham
ediyorum.
Şimdi,
Tunceli’nin geneline baktığımız zaman- Sayın Kamer Genç, yetmiş yaşında; Allah
uzun ömürler versin- AK PARTİ İktidarının yedi buçuk yıllık iktidarı döneminde
görülen hizmetleri yetmiş yıllık ömründe acaba görmüş müdür diye sormak
istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Tunceli’de
yapılan hizmetleri de burada paylaşmak istiyorum, TOKİ’nin yapmış
olduğu hizmetleri: Merkez Atatürk Mahallesi’nde 80 konut, alt gelirliye; Merkez
İnönü Mahallesi’nde 100 afet konutu ve huzurevi, tamamı alt gelire. Nazimiye
ilçesinde 56 adet konut yapılmış. Ovacık ilçesinde 48 konut, tamamı alt gelir…
Pülümür ilçesinde -teslim edilmiş bu- 48 afet konutu, Hozat ilçesinde 102
konut, Çemişgezek ilçesinde 80 konut ve ayrıca Çemişgezek Ulukale
köyünde 99 tane şu anda inşaatı devam eden…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Ataş lütfen tamamlayınız.
MUSTAFA ATAŞ
(Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Ayrıca, bunların
dışında 1 adet spor salonu, 1 adet kreş, 3 adet ticaret merkezi, 1 hastane, 1
sağlık ocağı yapılmıştır. Ayrıca Çemişgezek Akçapınar
köyü, Pertek Akdemir köyü, Ovacık Aşağıtorunoba köyü,
Yeşilyazı köyü, Hozat Çağlarca köyü, Mazgirt Darıkent köyünde de birer adet jandarma sınır takım
komutanlığı binaları yapılmıştır TOKİ tarafından. Ayrıca, TOKİ tarafından
Tunceli Üniversitesinin binaları yapılma aşamasındadır, şu anda çalışmaları
devam ediyor.
Değerli
kardeşlerim, değerli dostlar; bu hizmetler yapılırken bunları görmemek, bunları
bilmemezlikten gelmek herhâlde doğru bir tavır
değildir diye düşünüyorum.
Ben bütün bu
bilgileri sizlerle ve aziz milletimizle paylaşıp, bu hizmetleri yapan değerli
TOKİ yöneticilerine huzurlarınızda teşekkür ediyorum, kanunun hayırlı olmasını
diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Ataş.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, Sayın Milletvekili konuşmasında bana sataştı. Benim
Tunceli’ ye bir hizmet götürme diğimi…
KEMALETTİN NALCI
(Tekirdağ) – Evet, biz de şahidiz.
BAŞKAN – Sayın
Genç, anlaşılmadı, bir saniye…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ayrıca, “afet konutu” dedi, afet konutu değil iskân konutudur.
Uygun görürseniz, bana sataşmadan söz verirseniz… Çünkü beni çok itham etti.
Müsaade ederseniz…
BAŞKAN – Sayın
Genç, bunların neresi sataşma? Ne söyledi de sataştı size?
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Yani, Kamer Genç… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Bir
saniye sayın milletvekilleri, lütfen Sayın Genç’i dinleyelim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Efendim, şimdi, benim görüşlerimin dışında, benim söylediklerim
dışında görüşler şey etti. Mustafa Bey’le aynı ilin insanlarıyız.
BAŞKAN – Hangi
cümlelerle sizin görüşleriniz dışındakileri söyledi Sayın Genç? Onu soruyorum
ben.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Tunceli’ye hiçbir şey yapmamışım. Sonra, sanki bu hizmeti
istemiyorum gibi… Yani “Çemişgezek’te yapılan 16 trilyon 350 milyar liralık bir
afet konutu var.” dedi. O afet konutu değil, iskân konutudur. O konuda yanlış
bilgiler verdi. Müsaade ederseniz… Yani, itham etti beni Sayın Başkan.
CEMAL KAYA (Ağrı)
– Kamer Ağabey, uzun ömürler diledi ya!
BAŞKAN – İki
dakika söz veriyorum Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Üç dakika verin canım!
BAŞKAN – Buyurun.
X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, İstanbul
Milletvekili Mustafa Ataş’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, Sayın Mustafa Bey’le
aynı ilin insanlarıyız. Tunceli’ye gelen hizmetlerden onur duyarız, kim oraya
bir hizmet getiriyorsa bizim inançlarımızda ona büyük bir saygı duyarız ancak
burada verdiği bilgiler yanlış.
Bakın o “Ulukale afet konutları” deniliyor fakat bunun planlaması
iskân konutudur. Bunu herkese iddia edebilirim. Şimdi, 16 trilyon 250 milyar
liraya 99 ev, 1 köy konağı ihalesi yapılıyor. Tanesi aşağı yukarı 160 milyar
liraya geliyor.
Şimdi, diyor ki
yani TOKİ getirecek, 16 trilyon oraya yatıracak, 9 trilyonunu vatandaştan
alacak. Peki, 10 trilyon kime gidecek? Ayrıca da bu inşaatı alan kişi AKP’nin
Küçükçekmece Belediye Meclisi üyesi imar temsilcisi ve özel davetiyeyle bu işi
alıyor, yani özel davetiyeyle.
Şimdi, bizim
isteğimiz, devletin parasının heba edilmemesi. Normal olarak 5 trilyon liraya
yapılması gereken bir yapıyı 16 trilyona… Hadi 7 trilyona olsa, en azından 8-9
trilyonu açık, çok açık. Çünkü TOKİ’nin yaptığı
ihaleleri şey ederseniz -bende listeleri var- yüzde 60’a yakını AKP’li
yöneticilerin, onlar almışlar bunları. Bizim istediğimiz, devletin parası
kıymetli bir varlıktır, hepimizin malıdır, canıdır; bunu usulüne göre
harcayalım, dürüst harcayalım.
Mustafa Bey daha
Çemişgezek’le ilgilenmezken ben Çemişgezek’le ilgilendim. Çemişgezek’in bütün
ova köylerini ben yaptırdım, oraya telefonu ben getirdim, elektriği ben
götürdüm, yolları ben asfaltladım. O insanlar biliyorlar yani biliyorlar, zaten
onun için bana oy veriyorlar.
Şimdi, bu
Çemişgezek’te yapılan evler de… Arkadaşlar, yüz ev yapacaklar, Elâzığ’dan,
Malatya’dan getirecekler, oraya 2 bin tane seçmeni yerleştirecekler.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Genç, teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Sayın Başkan, bir dakika…
BAŞKAN – Lütfen
Sayın Genç… Tamam, bitti Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Sayın Başkan, bir dakika daha, bitiriyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Sayın Başkan, bir dakika daha verirseniz…
BAŞKAN – Sayın
Genç, lütfen..
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Bir dakika daha verirseniz… Rica ediyorum.
BAŞKAN – Sayın
Genç…
KAMER GENÇ
(Devamla) – Evet, değerli arkadaşlarım, burada bütün hesap, şimdi AKP diyor ki
“Biz Kamer Genç’i Tunceli’de bitireceğiz.” Ben istiyorum beni bitirmenizi.
Nasıl bitireceksiniz? Diyorum, bakın, Pertek’te bir köprü var, onu yapın.
Bakın, Çemişgezek kara yolu çok berbat vaziyette, o yolu yapın. Ondan sonra,
Tunceli’nin birçok ilçesinin yolları berbat, yapalım, hizmet getirelim. Ondan
sonra, ben de gelirim, size teşekkür ederim. Mustafa Bey ama yani şimdi, bize
çıkıp da burada… Ben oraya gelen her hizmetten memnun oluyorum. Ayrıca da
Tunceli’de terörden mağdur olan bir tek Ulukale köyü
yok ki, her köy… Mesela, oranın büyük köylerinden birisi de Sarıbalta
köyü, orada da terörden çok zarar gören insanlarımız var. Başka köylerimiz de
var, isimlerini şimdi saymayayım.
Dolayısıyla,
adalet duyguları içinde ve harcadığınız paralar da birtakım insanların cebine
haram para girmemesi şeklinde harcanırsa, biz onu istiyoruz. Başka, yoksa ki
oraya hizmet getiren herkese saygı sunuyoruz. Bizim üniversitenin binalarını
yapsın, görelim TOKİ, ama parayı, bizim vatandaşın verdiği vergiyi de çok doğru
kullansın.
BAŞKAN – Madde
üzerinde…
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, Malatya’ya sataşma var! Malatya’ya
sataşmıştı Sayın Genç!
SIRRI SAKIK (Muş)
– Sayın Başkan, Hatip biraz önce –Mustafa Bey- Parlamentoyu bilgilendirirken
köy yakmalarla ilgili bir cümle kullandı. Şimdi, o tarihte -o da biliyor, Tanrı
da biliyor- Afganistan’dan, Pakistan’dan gelen helikopterler vardı, Dersim’in dört tarafını ateşe verdiklerinde. Ama aldıkları
devlet terbiyesi gereği, o helikopterlerin kimler tarafından gönderildiğini…
Dönemin Başbakanı Çiller “O Afganistan’dan, Pakistan’dan gelen helikopterler.”
diyordu. Onun için insanlar biraz yürekli olmalıdır, eğer kim yapmışsa onu da
açıkça söyleyebilmelidir. Bir ülkenin helikopterleri gidip veya bir ülkenin bir
coğrafyasında yakıp yıkıyorsa burada ters yüz etmenin kimseye bir yararı
yoktur.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Sakık, sözleriniz anlaşıldı.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Arsa Üretimi ve
Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili Recai Berber ve 5 Milletvekilinin;
2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporları (1/762, 2/475) (S. Sayısı: 455) (Devam)
BAŞKAN – Madde
üzerinde on dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Tankut, Sayın Aslanoğlu, Sayın
Işık, Sayın Yıldız, Sayın Genç, Sayın Yalçın, Sayın Yeni, Sayın Sakık, Sayın Uzunırmak söz
istemişlerdir. Birer dakikalık süre verilecektir.
Sayın Tankut, buyurun.
YILMAZ TANKUT
(Adana) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
yanılmıyorsam 2008 yılında TOKİ borcunu erken ödeyenlere yüzde 25’lere varan
oranlarda indirimler uygulamıştı. Bugün ekonomik krizin kasıp kavurduğu,
vatandaşlarımızın büyük bir sıkıntı içerisinde kıvrandığı bu dönemde TOKİ
taksitlerinde bir indirim düşünüyor musunuz? Vadelerinde bir esneklik yapmayı
planlıyor musunuz? 2008’de olduğu gibi kalan borcunu peşin ödemek isteyen
vatandaşlarımıza yine yüzde 25 veya daha fazla bir indirim yapmayı planlıyor
musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Aslanoğlu…
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan, Emlak Konut Pazarlama ve Proje Yönetimi
AŞ’de bulunan yüzde 49 TOKİ hissesini demin Sayın Bakan belirtti. Hisselerin TOKİ’ye geçtiği tarihten itibaren bu şirketteki yüzde 51
oranındaki diğer ortaklarla yeni projeler yaptınız mı? TOKİ olarak ortak
projeler geliştirdiniz mi?
Bu şirket yaptığı
projelerde, yaptığı işlerde TOKİ güvencesinde olduğunu belirtiyor mu?
Yönetiminin yüzde
51’i başka ortaklara ait olan bu şirketteki hisselerinizi satmayı düşünüyor
musunuz?
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Işık.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, TOKİ’ye olan borçlarını zamanında ödeyemedikleri
gerekçesiyle ellerinden evleri alınan vatandaşlarımız var mıdır? Varsa,
bunların sayısı ne kadardır?
İkinci sorum da,
iki gündür soruyorum cevabını alamadığım bir soru: TOKİ tarafından yaptırılan
konutların hak sahiplerine tesliminden sonra ilgili site yönetimlerinin
“Boğaziçi Konut AŞ adında” bir şirkete devredilmesinin gerekçeleri nelerdir?
Adı geçen şirketin ortakları kimlerdir ve yüzde kaçar hisseyle bu şirkete
ortaktırlar? İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu şirketin ortaklarından mıdır?
Türkiye’de başka şirket yok mudur TOKİ sitelerini yönetebilecek? Bu zulümden
insanlarımızı nasıl kurtarmayı düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Yıldız…
HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, TOKİ
Başkanının köyünün Gürpınar beldesine bağlanarak Of ilçesine 15-
İkinci sorum, TOKİ’nin projelerinde ve yapılan tasarımlarında yerel ve bölgesel
mimarilerden faydalanılmakta mıdır? Türk mimarisinden esintiler olan projeler
hakkında bilgi verebilir misiniz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben merak
ediyorum bu Ulukale’de yapılan doksan dokuz konuttaki
vatandaşlar kaç lira ödeyecekler, yani net kaç lira ödeyecekler? Bir ev aşağı
yukarı 162 milyara rast geliyor.
İkincisi,
Tunceli’de yapılan, TOKİ’nin yaptığı birçok şeyi,
Tunceli’nin merkezinde, Nazimiye’de, Pülümür’de ben bunları gördüm, çoğu da çok
eksik bırakılmış. Hatta işçiler geldiler, bize dediler ki: “Efendim, müteahhit işçilere para ödemeden kaçtı, ortadan kayıp.” Bana
kaç defa şikâyete
geldiler.
Şimdi ben rica
ediyorum bu yapılan konutlar özellikle Doğu ve Güneydoğu’da maalesef birtakım
taşeronlara veriliyor ve bu taşeronlar doğru dürüst inşaatları yapmadan,
oradaki insanlara teslime zorluyorlar. Oradaki birçok insan da hakkını
aramaktan âciz duruma düşüyor. O bakımdan bu konuda
teslim etmeden önce bu konutların sağlıklı olarak kontrol edilmesi gerekir.
Ben ayrıca da bu
“Emlak Pazarlama İnşaat Proje Yönetimi ve Ticaret Anonim Şirketi” diye TOKİ’nin bir iştiraki var, bu iştirakte kimler, ayrıca,
hisse sahipleri? Neden TOKİ ikinci…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Yalçın,
buyurun.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım,
iki sorum var: Bir tanesi, TOKİ’nin inşaat
sistemindeki payının yüzde 7 olduğu söyleniyor. Bu yüzde 7, Sayın Bakanım,
hangi rakama göredir? Toplam ruhsatlandırılmış inşaat içerisindeki pay mıdır,
yoksa ticari yapılan imalatlar içerisindeki payı mıdır?
Diğer husus da:
Efendim -geçen de söylemiştim cevap alamadım- Bayındırlık Bakanlığından TOKİ
alındı, Başbakanlığa bağlandı. Bayındırlıkta sayısız eleman beklerken müşavir
firmalara denetim yaptırılıyor. Müşavir firmalara toplam ne kadar para
ödenmiştir? TOKİ’nin reklam ve emlak pazarlama
şirketlerine ödediği paraların toplamı ne kadardır?
Çok teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Yalçın.
Sayın Bakan,
buyurun.
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; soruları
cevaplandırıyorum.
Sayın Tankut’un sorusu: Peşin ödemede indirim düşünülüyor mu?
Tekrar böyle bir kampanyayı TOKİ yapacak, indirim miktarı da yüzde 20 civarında
olacak.
Diğer bir soru,
Sayın Aslanoğlu’nun sorusu: Emlak Pazarlamanın yüzde
49’u TOKİ’nin, diğeri de farklı kişi ve kurumlara
ait. Bu Emlak Pazarlamanın kuruluşu bu dönemde TOKİ tarafından yapılmamış olup
başından beri Emlak Bankasıyla beraber devralınan bir şirkettir. Dolayısıyla,
burada TOKİ’nin yeni bir tasarrufu söz konusu değildir.
TOKİ’ye borcunu
zamanında ödeyemeyen müteahhitlerle ilgili Sayın Işık’ın bir sorusu var: TOKİ
taksitlerini üst üste 2 sefer geciktiren konut alıcılarına önce ihbar
gönderilmekte, bu ihbara rağmen ödeme yapılmamışsa tahliye davası açılmaktadır.
TOKİ’ye borçlarını ödeyemedikleri gerekçesiyle açılan
dava sayısı 277’dir; bunlardan 48 adedi TOKİ lehine sonuçlanmış ve diğer
davalar da devam etmektedir.
Evet, Boğaziçi Şirketi. Bu Boğaziçi,
İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki olan bir şirkettir. TOKİ bununla bir iş
birliği hâlinde bu site yöneticiliğini gerçekleştiriyor, ancak şu sıralarda
TOKİ alternatif oluşturmak ve hizmet verimliliğini artırmak için yeni bir
şirket daha kurmuş olup, bundan böyle bu hizmetleri bu şirket marifetiyle
yürütecektir.
Of’a yapılan
hastane konusu, bilindiği gibi geçen yıl alınan bir kararla, artık okul ve
hastanelerde ilgili bakanlıklarca belirlenmek kaydıyla öncelikleri -hastaneyse
Sağlık Bakanlığı, okulsa Millî Eğitim Bakanlığı- TOKİ marifetiyle
yapılmaktadır. Sağlık Bakanlığının isteği doğrultusunda bu hastane yapılmıştır.
50 yataklı bir hastane olmayıp, sağlık ocağı niteliğinde bir hastanedir veya
sağlık kuruluşudur.
Bilgilerinize arz
ederim.
Sayın Genç’in
sorusu. Evet, bu Ulukale’deki konutlar için, ödemesiz
iki yıldan sonra on sekiz yılda ödenmek kaydıyla, tamamı 90 bin lira olmak
üzere bir taksitlendirme yapılacaktır. Ödeme şartları bundan ibarettir.
Tabii bu
taşeronlarla ilgili sorunların ana nedeni yükümlülüklerin zamanında yerine
getirilmemesi. Burada da kamu kaybını önlemek bakımından TOKİ, gerekli hukuki
takibatı yapmaktadır.
Sayın Yalçın’ın
sorusu: Soru tabii birçok detay içerdiği için kapsamlı cevap yazılı olarak
verilecek. Ancak şu kadarı söylemek gerekir ki: 2007 verilerine baktığımız
zaman, TOKİ, acil konut ihtiyacının yüzde 10’a kadar olan kısmını üretmektedir.
TÜİK verilerine göre de örneğin, 2007’de ruhsat alan inşaat sayısı 577.789;
bunun içinde kamunun payı yüzde 6,5; özel sektörün payı yüzde 86,6;
kooperatiflerin payı ise yüzde 6,9’dur. Buradan da anlaşılacağı gibi, kamunun
konut üretimindeki payının yüzde 6,5-7 civarında olduğu görülmektedir.
Müşavirlik
konusuyla ilgili Sayın Yalçın’ın bir sorusu var. Bugüne kadar
64 adet müşavirlik sözleşmesi kapsamında, 240 bin konut sosyal donanımlarıyla
birlikte, Batman-Hasankeyf 3 belde ve 105 köyde kentsel yerleşim alanı,
Artvin-Yusufeli ve 20 köyde kentsel dönüşüm alanı danışmanlık hizmetleri, 166
adet jandarma karakolu ve altyapı, genel altyapı, çevre düzenlemesi, inşaat
işlerinin inşaat öncesi, inşaat aşaması ve sonrasındaki denetimleri amacıyla
sözleşmeye bağlanmış olup 64 adet firmayla, bunların toplam bedeli yaklaşık 260
milyon TL’dir. Bugüne kadar ödenen miktarlar da KDV dâhil 154,5 milyon
TL civarındadır.
BAŞKAN – Sayın
Bakan, süre tamamlanmıştır.
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Sayın
milletvekilleri, birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.13
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.31
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Murat ÖZKAN
(Giresun)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 65’inci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
455 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
5’inci madde
üzerinde dokuz adet önerge vardır ancak her madde üzerinde milletvekillerince
sadece yedi önerge verilebildiğinden, önce geliş sırasına göre ilk yedi
önergeyi okutacağım, sonra bu önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
1/762 esas
numaralı kanun tasarısının çerçeve 5 inci maddesiyle 5664 sayılı Kanuna eklenen
Ek Madde 1’de geçen “Kanun uyarınca” ibaresinin “Kanun hükümleri uyarınca”
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Sefer Üstün
Sakarya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 5 inci maddesiyle
5664 sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 1’de geçen “Kanun uyarınca” ibaresinin
“Kanun hükümleri uyarınca” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İkram
Dinçer
Van
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 5 inci maddesiyle
5664 sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 1’de geçen “Kanun uyarınca” ibaresinin
“Kanun hükümleri uyarınca” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Veysi Kaynak
Kahramanmaraş
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 5 inci maddesiyle
5664 sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 1’de geçen “Kanun uyarınca” ibaresinin
“Kanun hükümleri uyarınca” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yılmaz
Tunç
Bartın
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 5 inci maddesiyle
5664 sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 1’de geçen “Kanun uyarınca” ibaresinin
“Kanun hükümleri uyarınca” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Ataş
İstanbul
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Bu önergeleri
birlikte okutup işleme alacağım. Önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine
ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
455 Sıra Sayılı Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 5’inci maddesinin
Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif Hamzaçebi |
Engin Altay |
F. Murat Sönmez
|
|
Trabzon |
Sinop |
Eskişehir |
|
Yaşar Tüzün |
Hüseyin Ünsal |
Ergün Aydoğan |
|
Bilecik |
Amasya |
Balıkesir |
|
Şevket Köse |
Mehmet Sevigen |
Hulusi Güvel |
|
Adıyaman |
İstanbul |
Adana |
|
Akif Ekici |
Esfender Korkmaz |
|
|
Gaziantep |
İstanbul |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 455 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 5’inci
maddesinin kanun tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Osman Durmuş |
Mustafa Kalaycı
|
Emin Haluk
Ayhan |
|
Kırıkkale |
Konya |
Denizli |
|
Alim Işık |
Kürşat Atılgan |
Hasan Çalış |
|
Kütahya |
Adana |
Karaman |
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Esfender Korkmaz…
BAŞKAN –
Önergeleri üzerinde Esfender Kormaz,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın
Korkmaz. (CHP sıralarından alkışlar)
ESFENDER KORKMAZ
(İstanbul) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; saygılar sunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, 5’inci madde KEY ödemeleriyle ilgilidir. Hak sahibi bir ay içinde
talep etmez ise hisse senedi yerine nakit ödeme yapılacaktır.
Değerli
arkadaşlar, KEY ödemeleri bugüne kadar gerek idari yolla gerekse yasa yoluyla
sürekli engellendi. Bir defa, Mayıs 2007’de çıkan Yasa üç yıldır KEY ödemesi
hak edenlere bu haklarını teslim edemedi. Hâlen çoğu hak eden KEY ödemesi
sahibi parasını alamadı. 2009 Bütçe Kanunu ile bir süre getirildi. Yetmedi,
2009 Aralık ayında bir başka yasa çıkarıldı. Yetmedi, tasfiye hâlindeki Emlak
Bankası ile Sosyal Güvenlik Kurumu arasında ihtilaf çıktı, kavga çıktı.
Değerli
arkadaşlar, benim bir teklifim vardı. Bu teklif, kayıtlardan hak edenlere hemen
ödeme yapılması ve amme alacakları için öngörülen yasalardaki gecikme faizi
kadar faiz ödenmesini öngörüyordu. Maalesef, Hükûmetin
tasarısıyla bu yasa teklifi birleşti ama bizim yasa teklifimizden hiçbir
şekilde bir kelime dahi alınmadı.
Değerli arkadaşlar,
biz muhalefet olarak her zaman görevimizi yapıyoruz. Ama size bir olay
anlatacağım: Sayın Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, gazetecilerin mali kural
konusundaki sorularına cevap veriyor ve bu mali kural çalışmalarının, yasa
çalışmalarının yabancı bankalara dahi gönderildiğini açıklıyor. Ama gazeteci ne
soruyor? Bakın, gazeteci diyor ki: “Yabancı bankaların gördüğü çalışmaları
muhalefet neden görmüyor?” Aslında, Sayın Başbakan Yardımcısı muhalefete
göndermediğini de söylüyor, bunun üzerine gazeteci bu soruyu soruyor. Bakın,
Başbakan Yardımcısının cevabına bakın: “Son dönemlerde muhalefetten sıcak
yaklaşım görmüyoruz.“ Arkadaşlar, insaf edelim. Yani bir Başbakan Yardımcısının
demokrasi anlayışı bu mudur, muhalefete bakış açısı bu mudur arkadaşlar?
Arkadaşlar,
demokrasiyi hazmedemeyenler ne memurun hakkını verebilir ne işçinin hakkını
verebilir ne de vatandaşın, köylünün hakkını verebilir. Onun için, önce siyasi
iktidarın ve Başbakan Yardımcısının demokrasiyi hazmetmesi lazım. Ben AKP
milletvekillerinin yerinde olsam bunun hesabını ben sorarım, iktidar
milletvekili olarak “Sen muhalefete karşı, bu ülkenin, bu toplumun ve
demokrasinin bir parçası olan muhalefete karşı nasıl böyle bir yaklaşımda
bulunabilirsin?” diye. Herhâlde, benim hatırlatmamdan sonra, tahmin ediyorum
soracaklardır.
Değerli
arkadaşlar, bu görüşülen yasa, aslında sipariş üzerine verilen bir yasadır.
Çünkü TOKİ’yle ilgili bu kaçıncı yasadır, sayısını
bile unuttuk. TOKİ’nin bütçe denetimi ve Meclis
denetimi dışında tutulması, aslında onun kamusal fonksiyonlarını, arsa üretme
fonksiyonunu, sosyal konut üretme fonksiyonunu sorgulamamızı gerektiriyor ve bu
anlamda, işini ne kadar doğru yapıyor, Türkiye'de kaynak dağılımına, kamu
düzenine ne kadar uygun iş yapıyor?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Korkmaz, lütfen tamamlayınız.
ESFENDER KORKMAZ
(Devamla) – Aynı zamanda, bunun soru işaretini bize veriyor.
Bakın, TOKİ’nin kamu düzeni dışarısında
iş yapması, özel sektör ile devlet arasında devlet içinde devlet gibi iş yapması,
aslında Türkiye'nin düzenini bozduğu gibi, piyasanın da düzenini bozuyor çünkü
bir defa, vergi muafiyeti olan, elinde arsası olan özel sektöre karşı haksız
rekabet yaratabilecek bir konumda ve yaptığı lüks inşaatlarla bunu yapıyor.
Arkadaşlar, kamu
yatırımını devlet yapar. Kamu yatırımı bütçeden yapılır. Devlet içinde devlet
olmaz, düzen içinde düzen olmaz ve bu, düzensizlik demektir
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Korkmaz.
OKTAY VURAL (İzmir)
– Sayın Hasan Çalış konuşacaklar.
BAŞKAN - Diğer
önerge üzerinde Hasan Çalış, Karaman Milletvekili.
Buyurun Sayın
Çalış.(MHP sıralarından alkışlar)
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
tasarının 5’inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili olarak
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Kıymetli
arkadaşlar, sözlerime başlamadan önce, Balıkesir Dursunbey’de yaşadığımız grizu
faciası hepimizin yüreğini yaraladı. Buradan, hayatını kaybeden hemşehrilerimize, vatandaşlarımıza Cenabı Allah’tan
rahmetler diliyorum, yaralılara acil şifalar diliyorum, geçmiş olsun diyorum.
Kıymetli
arkadaşlar, önergemizle, KEY alacağı olan hak sahiplerine isteyene nakit
olarak, isteyene de hisse senedi olarak ödenmesini hedefliyoruz. Tabii ki bu
vesileyle TOKİ’nin uygulamalarıyla ilgili bazı
görüşlerimi de sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kıymetli
arkadaşlar, TOKİ’nin kamuoyuna yansıtılan şekli
nedir? Dar gelirliye, alt sosyal kesime, kira öder gibi konut edindirmedir.
İnanın, bunu, şu yüce Mecliste bulunan bütün arkadaşlarımız arzu ederler ve
sonuna kadar da alkışlarlar. Bizim, Milliyetçi Hareket Partisi olarak
eleştirilerimizin nedeni, TOKİ gibi böyle çok önemli bir amaç için kurulmuş bir
kuruluşun kamu vicdanında yaralanmaması, kamu vicdanında mahkûm edilmemesi ve
kamu tarafından güvenilmesi anlamında katkı vermektir, bunun altını çizmek
isterim.
Kıymetli
arkadaşlar, TOKİ’nin yaptığı işlere bakıyoruz, ortaya
konulan hedef nedir? Dar gelirliye ucuz konut ama uygulamalara bakıyoruz,
maalesef, TOKİ, bu alanın dışında, sosyal kesimlerin hepsine hitap etmeye
çalışıyor, kamu binaları yapmaya çalışıyor, karakollar yapmaya çalışıyor,
hastaneler yapmaya çalışıyor; âdeta, yetişemediği yere şapkasını atıyor değerli
dostlar, değerli arkadaşlar.
Şimdi, bu
tasarıyla da, TOKİ için, âdeta, dikensiz bir gül bahçesi oluşturuyoruz. Niye?
Ta başta hedeflenen amaca yönelsin diye. Ama 4 defadır soru soruyorum:
Duruşmaları devam eden, mahkemeye devam etmiş davalarla ilgili, icra takibi
aşamasına gelmiş davalarla ilgili uygulama, yasamanın yargının yetkisine
müdahale etmesi anlamına gelir, âdeta, yargıyı etkisiz hâle getirmektir. Ama, maalesef, bu sorularımıza şu ana kadar tatminkâr bir
cevap alamadık. İnanın bu tasarı kanunlaşırsa ve Anayasa Mahkemesine giderse
sadece bu nedenle bozulur değerli arkadaşlar. Hakka uygun değil, hukuka uygun
değil.
Bir diğer husus
-söylenebilecek çok şey var değerli arkadaşlar- TOKİ inşaatlarının yapıldığı
yerlerde vatandaşlar ne diyor, vatandaş memnuniyeti nedir? TOKİ vatandaş
memnuniyetini ölçüyor mu? Konut alanlar memnun mu? O bölgede yaşayan esnaf
memnun mu? Vatandaş ne diyor? Bu anlamda bir çalışma yapılmış mı? Bugüne kadar,
benim gördüğüm kadarıyla, böyle bir çalışma yapılmamış.
Kıymetli
arkadaşlar, ben, meslek odalarını, esnafları ziyaretlerimde yokluyorum: “Nedir
arkadaşlar, bu durumdan memnun musunuz?” Hepsinin ortak olarak görüşü şu:
“Müteahhit dışarıdan gelirse, işçi dışarıdan gelirse, usta dışarıdan gelirse,
inşaatta kullanılan her türlü malzeme dışarıdan gelirse hatta şantiyelerde
çalışan işçilerin yemeklerinde kullanacakları gıda maddeleri bile dışarıdan
alınırsa bize ne katkısı olabilir? “sorusunu onlar bize yöneltiyorlar.
Sayın Bakandan benim
istirhamım şudur: Öncelikle, TOKİ uygulamalarının yapıldığı yerde ihtiyaçların,
ne kadar konut yapılacağının, objektif kriterlere göre
konut ihtiyacının tespit edilmesi lazım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Çalış, lütfen tamamlayınız.
HASAN ÇALIŞ
(Devamla) – Yerel siyasetçilerin talepleri doğrultusunda devletin, milletin
imkânlarını çarçur etmenin bir anlamı yok.
Kıymetli
arkadaşlar, hesap ortadadır: Nüfus belli, nüfus artışı belli, mevcut konut
yapısı belli, kiradaki konut belli; ihtiyacı hesap edelim, ihtiyacı olan insan
sayısı kadar yapalım, onun fazlasını da ihtiyacı olmayanlara satarak amacı
dışında TOKİ’yi kullanmayalım, diyoruz.
Memnuniyet
anketini, Sayın Bakan, mutlaka yaptıralım. Yani konut alanlar, konutu yapanlar,
orada yaşayan insanlar bu çalışmalarınızdan memnun mu? Bunları görün, memnunsa
devam edin ama memnun değilse çok ulvi bir amaç için ortaya çıkılan TOKİ
uygulamasının yaptığınız yanlışlardan dolayı vebali altında kalırsınız.
Kıymetli
arkadaşlar, yasanın hayırlı olmasını diliyorum.
Saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Çalış.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Sayın Başkan, oylamadan evvel yoklama talebimiz var.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunacağım. Ancak, bir yoklama talebi var, önce bu işlemi yerine
getireceğim.
Sayın Anadol, Sayın Aslanoğlu, Sayın Sevigen, Sayın Korkmaz, Sayın Köktürk, Sayın Süner, Sayın Yıldız, Sayın Tütüncü, Sayın Emek, Sayın Tüzün, Sayın Ekici, Sayın Kaptan, Sayın Sönmez, Sayın Selvi, Sayın Topuz, Sayın Karaibrahim,
Sayın Kesici, Sayın Özkan, Sayın Koçal, Sayın Bingöl.
Üç dakika süre
veriyorum ve başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Arsa Üretimi ve
Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili Recai Berber ve 5 Milletvekilinin;
2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporları (1/762, 2/475) (S. Sayısı: 455) (Devam)
BAŞKAN –
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler
kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım
beş önerge aynı mahiyettedir. Bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı
söz vereceğim.
İlk önergeyi
okutuyorum, diğer önergelerin imza sahiplerini okutacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
1/762 esas
numaralı kanun tasarısının çerçeve 5 inci maddesiyle 5664 sayılı Kanuna eklenen
Ek Madde 1’de geçen “Kanun uyarınca” ibaresinin “Kanun hükümleri uyarınca”
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Ataş
İstanbul
Diğer önergelerin
imza sahipleri:
Yılmaz Tunç
Bartın
Veysi Kaynak
Kahramanmaraş
Ayhan Sefer Üstün
Sakarya
İkram Dinçer
Van
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Gerekçeleri okutuyorum:
Gerekçe: Yapılan
teklif ile Kanun tekniği için ifadenin daha uygun kullanılması amaçlanmıştır.
Gerekçe: Önerilen
ibarenin daha uygun düşeceği düşünülmüştür.
Gerekçe: Yapılan
teklif ile ifadenin daha uygun kullanılması amaçlanmıştır.
Gerekçe: Kanun
tekniği açısından ibarenin değiştirilmesi uygun görülmüştür.
Gerekçe: Kanun
dili açısından önerilen ibarenin daha uygun olacağı düşünülmüştür.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) – Niye beraber imzalamamışlar?
BAŞKAN –
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler
kabul edilmemiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Suistimal ediliyor.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
6’ncı maddeyi
okutuyorum:
MADDE 6- 5664
sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrası
yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN – Madde
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Kemalettin
Nalcı, Tekirdağ Milletvekili.
Buyurun Sayın
Nalcı. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 455 sıra
sayılı Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 6’ncı maddesi üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, burada bu kanunu konuşurken TOKİ’nin
yapması gerekenler, TOKİ’nin sorumluluk alanları ve TOKİ’ye yaptırılan işler üzerinde konuştuk. Tabii, burada,
iktidar milletvekilleri, TOKİ’nin bir kamu kuruluşu,
yarı kamu kuruluşu ama özel bütçeli bir kuruluş olduğunun ve kendi üretmiş
olduğu materyallerle yatırım yaptığının altını çizemiyorlar.
Şimdi, baktığımız
zaman, hep verilen verilere göre, 2002-2008 verileri arasında 417 bin konut
yapılmıştır. Ben bir önceki, 5’inci maddede de bu konuya değindim. Ama TOKİ
kurulduğu günden beri, TOKİ olarak -2002’ye kadarki- bugüne kadar yaklaşık
olarak 1 milyon 400 bin konutun bu ülkede yapılmasını sağlamıştır değerli
milletvekilleri.
Tabii, burada, TOKİ’nin kuruluş amacı toplu konut, dar gelirlilere konut
elde ettirmektir.
Burada, bir
önceki konuşmamda da bu konulara değindim, bir özel kanunla bazbakanlıkların
yapması gereken faaliyetlerin de TOKİ aracılığıyla ihalesi yapılmakta ve
bunların kaynakları da TOKİ’ye ödetilmektedir.
Şöyle bir bakacak
olursak saygıdeğer milletvekilleri: Bugüne kadar TOKİ 593 adet okul yapmış,
bunun 417 tanesini kendi projeleri çevresinde yapmış, 176 tanesini ise protokol
olarak gerçekleştirmiş. 600 adet spor salonu gerçekleştirmiş, konutların
dışında; bunun 411 tanesini kendi projeleri kapsamında, 189 tanesini ise özel
protokolle, ilgili Bakanlıkla yapılan protokolle gerçekleştirmiş. 49 adet yurt,
81 sağlık ocağı, 20 sevgievi,
14 engelsiz yaşam merkezi, 62 tane hastane, 5 çok amaçlı salon, 15 atölye ve
365 adet ticaret merkezi… Tabii, bu ticaret merkezi aynı zamanda TOKİ’nin sattıkları arasına girdiği için bu bir ticari
materyaldir.
Değerli
milletvekilleri, burada sorgulamamız gereken konu şu: Şimdi, ilgili bakanlıklar
kendi bütçelerinde yatırım yapmayarak bunu TOKİ’ye
devrettiği zaman acaba bu yatırımlar yıllık yatırım programında nasıl
gözüküyor, bunu nasıl gösteriyorlar? Şimdi, bu yatırımlara şöyle bir girdiğimiz
zaman: Maliye Bakanlığı 2 adet vergi dairesinin yapımını ve 1 adet vergi
dairesinin onarım işini TOKİ’ye vermiş bulunmaktadır,
bunların ihale bedeli 22 milyardır. Millî Eğitim Bakanlığı 173 adet okulun
ihale yetkisini TOKİ’ye devrediyor, bunun ihale
bedeli 633 milyon TL ve bugün itibarıyla -ki bu rapor zannedersem 23/10/2010 tarihli- 283 milyar, şu anda Millî Eğitim
Bakanlığının TOKİ’ye borcu var. Bunun yanında, Millî
Savunma Bakanlığının HAİT inşaatlarından -ve konut olarak da 664 konuta tekabül
ediyor- buradan da 70 milyon TL bu kurumun var. Aynı zamanda Millî Savunma Bakanlığının
karakol ve jandarma karakollarından doğan ve aynı zamanda da TOKİ’nin kendi stoklarından 3.379 adet ve bunun da bedeli
395 milyon olmak üzere konut tahsisi yapılmış ve bunlardan dolayı da 491 milyon
TL bu kurumların TOKİ’ye borcu var.
Burayı çok iyi
dinlemenizi istiyorum çünkü bu ülkede yapılan hastanelerin zannedersem hepsini
TOKİ yaptı. O zaman, Sağlık Bakanlığının yapmış olduğu hiçbir icraat yok. Onun
için Sağlık Bakanının çıkıp da burada, biz şu yatırımı yaptık, biz bu yatırımı
yaptık deme hakkı yok. 64 tane hastane inşaatının ihalesini TOKİ üstleniyor.
Bunların bedeli –ki, bunlara fiyat farkları ve KDV’ler dâhil değildir, bunlar
ekstra gelecek- 1 milyar 687 milyon ve bunlardan dolayı -ki, TOKİ 900 milyar
kredi çektiğini beyan ediyor- 1 milyar 268 milyon Sağlık Bakanlığı TOKİ’ye borçlu. Böyle böyle
geldiğimiz zaman, bunun içinde PTT, Tarım ve Köy Hizmetleri, Emniyet Müdürlüğü,
MİT Müsteşarlığı, DSİ de –demin Sayın Bakan buradaydı- kendi ihalelerini TOKİ’ye yaptırıyor ve bunları topladığınız zaman şu anda TOKİ’nin ilgili bakanlıklardan alacak olduğu miktar 2
milyar 562 milyon.
Şimdi, ben burada
soruyorum saygıdeğer milletvekilleri: TOKİ acaba bir finans kaynağı olarak mı
kullanılıyor? Kurumlar kendi yatırımlarını kendi bünyelerinde yapmayıp TOKİ’ye devrederek bunların paraları, faizleri TOKİ
tarafından mı sağlanıyor? Çünkü bu yatırımların yapıldığı zamanki en geç
paralarının tahakkuk ettiği zaman iki yıldır ama bunu ilgili kurumlar beş yılda
ödeyeceklerini taahhüt ediyor ve bunları da ödediklerini ve zamanında
ödediklerini zannetmiyorum. Onun için bugün Toplu Konut İdaresi bir nakit
sıkıntısı içinde. Bu, zincirleme bir periyot olarak
gidiyor. Nakit sıkıntısı içine bu kurumları soktuğunuz zaman… Ve bunu ne yazık
ki Hükûmetin ilgili bakanlıkları bu noktaya
getiriyor. Kendi yapacakları yatırımların TOKİ tarafından yapılmasını
sağlıyorlar.
Tabii, saygıdeğer
milletvekilleri, kanunun tümüne bakacak olursak, bu KEY ödemelerinden 2001
yılında aktarılan arsalar; bunlar, İstanbul’un veya Türkiye’nin en güzel
yerlerinde bulunan arsalardı; bunlar, Bahçeşehir’in
içinde bulunan arsalar; bunlar, efendime söyleyeyim, Ataköy’ün içinde bulunan
arsalardır. O arsalar, hem satış hem de gelir paylaşımı düzeninden verilerek TOKİ’ye kaynak aktarımı sağlanmıştır. Doğrudur ama bu
kaynak aktarımının gideceği yer yoksullara, fakirlere ev yapmaktır. Bunlarla,
bu paralarla devlet kurumlarının yapacakları yatırımı karşılamak değildir.
Tabii, bugüne
kadar bu şekilde gelindi, yeni arsalar isteniyor ama saygıdeğer
milletvekilleri, şunun altını çizmek istiyorum: Bugünden sonra, 2010 yılı, 2011
yılı, 2012 yılında tüm belediyeler dönüşüm projeleri isteyecek. O dönüşüm
projelerinin içinde devletin katkısı sıfır. TOKİ bu işin içinden çıkamaz çünkü
siz 35-40 milyara mal ettiğiniz bir 1+1
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Nalcı, lütfen tamamlayınız.
KEMALETTİN NALCI
(Devamla) - ...fakir konutlarında kullanılamayacak. Bugüne kadar -ben size
söyleyeyim- 450 trilyonun üzerinde bir para bu projelere aktarıldı. Artı, tabii
ki 19 katrilyonluk bir, TOKİ’nin piyasadan girdi
sağlaması bekleniyor ama bunun geliş tarihi on sene, on beş sene. Böyle gittiği
zaman eğer kurumlar kendi taahhütlerini yerine getiremezse TOKİ müteahhitlere zamanında parasını veremez, her bugünkü
yapılan yatırımlar sekteye uğrayacak, bunun da ceremesini halk çekmiş olacak.
Bu duygu ve
düşüncelerle hepinize saygılarımı sunuyorum, sağ olun. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz isteyen Osman Kaptan, Antalya
Milletvekili.
Buyurun Sayın
Kaptan. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
OSMAN KAPTAN (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan kanun tasarısının 6’ncı maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Sayın
arkadaşlarım, tasarının 6’ncı maddesi 5664 sayılı Kanun’un 6’ncı maddesinin
ikinci fıkrasını yürürlükten kaldırmaktadır yani TOKİ iştiraki olan Emlak Konut
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Anonim Şirketi mevcut durumda sermaye piyasası
mevzuatına tabi değilken şimdi tabi hâle getirilmiş olacaktır. Emlak GYO, KEY
ödemelerini doğru dürüst ödeyemeyen kurumdur.
Sayın Bakana
sormak istiyorum: Bu kurum yeni düzenleme ile KEY ödemelerini acilen yapacak
mıdır yoksa borsa aracılığıyla halktan para toplamaya mı çalışacaktır?
Sayın
arkadaşlarım, bu tasarının tümü üzerine AKP Grubu adına konuşan sayın
milletvekili arkadaşımız, tutanağa göre, diyor ki: “Zenginden alıp yoksula
veren bir siyaset anlayışını benimsemiş bir siyasi partiyiz.”
Değerli
arkadaşlarım, gerçekler bu söylemin tam tersidir. İki kamu bankasından
KOBİ’lere, küçük esnafa verilmesi gereken 750 milyon doları damadın genel müdür
olduğu holdinge verdirerek halkın parasıyla devletin gazete ve televizyonunu
satın aldırmak mıdır zenginden alıp fakire verdirmek? 9 milyon emeklinin yüzde
75’i açlık sınırının altında ezilirken emekliye refah payı verilmez diye kanun
çıkarmak fakirin hakkını yemek değil midir? Zenginden alıp fakire verdiğiniz
için mi devri iktidarınızda ülkemizdeki dolar milyarderleri sayısı
Japonya’dakileri geçti?
Sayın milletvekilleri, Osmanlıdan beri, yüz kırk altı yıldan beri
hayırseverlerin bağışlarıyla ayakta duran, yetim ve öksüzlerin kurumu olan Darüşşafakanın Koşuyolu’ndaki 18
dönüm arazisi hastane yaptırmak için istediği plan değişikliği izni verilmeyip
7 milyon dolara satıldıktan sonra plan tadilatı izni verip 70 milyon dolarlık
hâle getirmek, yetimden alıp zengine vermek, yetimhanedeki yetimlerin hakkını
bile yedirmek değil midir? Hani iktidar
“Yetim hakkı yedirmeyiz.” diyordu? Ne oldu, sözde mi kaldı? İktidar kendi
yandaşlarını, kendi çocuklarını zengin ediyor, fakirle de, emekliyle de alay
ediyor.
Sayın
milletvekilleri, yine AKP adına konuşan arkadaşımız “Gidin, TOKİ konutlarını
görün.” diyor. O arkadaşımız, TOKİ’nin sabun
kalıpları gibi sıralanmış, allanmış, pullanmış, TOKİ Başkanının cilalayıp
“satıyoruz” dediği gibi konutların rengarenk dış
boyasını görüyor herhâlde. Bir de konutların içine girin de görün.
Sayın
milletvekilleri, TOKİ konutlarının dışı sizi yakıyor, içi TOKİ’den
ev alan vatandaşlarımızı yakıyor. TOKİ’den ev alan
vatandaşlarımızın Tüketiciler Birliğine, Zonguldak, Ankara, Mersin, Adana,
Karabük, Bursa, Kahramanmaraş, Tekirdağ, İstanbul, Tuzla, Pendik, Başakşehir, Malatya, İzmit Gölcük, İzmir, Balıkesir,
Edirne, Muğla, Antalya’da yaptıkları şikâyetleri bir görün. Bunlar
konutların sözleşmede vadedilen tarihlerde teslim edilmediğini,
örneğin TOKİ Ankara Turkuaz Vadisi evlerinin projenin
birisinin on altı ay, bir başka projenin de on dokuz ay gecikmeli teslim
edildiğini; konutlarda mevcut doğal gaz, su ve elektrik tesisatlarının
standartlara uygun olmadığı, su ve gaz kaçırdığı, evleri su bastığı; kapı ve
pencerelerin kırık, asansörlerin bozuk olduğu;
Sayın arkadaşlarım,
bu şikâyetlerin yanında, TOKİ’nin konutlarıyla ilgili
basında yer alan bazı başlıkları da sizlerin bilgilerine sunmak istiyorum.
Basında yer alan başlıklar şöyle: “TOKİ’den ev
aldığıma pişmanım.”, “Evler kısa sürede hurdaya çıktı.”, “TOKİ evleri ilk
fırtınaya mağlup oldu, çatısı uçtu.” , “TOKİ’nin
yaptığı evlerde her gün sorun çıkıyor. Ucuz malzeme ve ucuz işçilik
kullanılmış. Ev alan herkes bir an önce satarak kurtulmak istiyor.” diyor
Muğla’dan İl Genel Meclisi Üyesi Sayın Erol Kutlay.
“TOKİ mağdurları
perişan.”, “TOKİ mağdurları eylemde.”, “Dava açtılar”, “TOKİ mağdurları AKP
seçim merkezini bastı.”, “TOKİ mağdurları çözüm bekliyor.”
Sayın
arkadaşlarım, TOKİ’zedelerin sayısı giderek
artmaktadır. TOKİ’nin kendi yaptırdığı araştırmada
bile TOKİ evleri sınıfta kalmıştır. Ailelerin yüzde 56,3’ü konutların mutfak,
banyo, kapı, pencere ve benzeri yerlerinde kullanılan malzemenin kalitesiz
olduğunu belirtmişlerdir. Aynı araştırmada yine, TOKİ konutlarının şehirden
uzak, ulaşımın zor olduğunu belirtmişlerdir. “Konut maliyeti yüksek.”
demişlerdir. “Taksitleri ödemekte zorlanıyoruz.” diyorlar.
Sayın
milletvekilleri, başlarını sokacak bir evleri olsun diye, konut ihtiyacı olan
dar gelirli vatandaşlarımız bu konutlardan satın alabilmek için ilk başlarda âdeta
birbirleriyle yarışırken, şimdilerde TOKİ’den ev alan
insanlar pişman duruma gelmişlerdir. TOKİ’den ev
almak demenin sanki dert almak demek olduğunu söylüyorlar. Örneğin, Meclis
personeli için Gölbaşı Örencik’te yapılan konutların
bir kısmının tavanlarında çökme, duvarlarında eğrilik olduğu, doğal gaz baca
borusu havalandırma boşluğundan geçtiği için bazı personelce mahkemeye
verilmiştir. Bu evlerden teslim alan Meclis personeli “Doğal gaz yoktu, su
yoktu, asansör çalışmıyordu, elektrik şantiyeden alınıyordu. Herkes kapıyı,
pencereyi, parkeyi değiştirmek zorunda kaldı. Herkes 15 ile 25 bin lira
arasında masraf yapmak zorunda kaldı. Aldığımıza alacağımıza çok pişman olduk.”
diyor. Bu konuya inanmayanlar Meclis personelinden araştırma yapabilirler.
Sayın milletvekilleri,
her şeyi yapan TOKİ kaliteli sosyal konut yapamıyor. Hastane yapıyor, sağlık
ocağı yapıyor, okul yapıyor, cami, sevgi-evi, köprülü kavşak yapıyor her şeyi
yapıyor ama fakire ev yapamıyor. Elimdeki şu davetiye TOKİ’nin
davetiyesi. Geçen cumartesi günü Sayın Başbakan İstanbul’da bir köprülü kavşak
açıyor, bu köprülü kavşağı açıyor. Ne yapıyor? Sanıyorum, Sayın Bakan, 8 tane
köprülü kavşak şimdiye kadar yapılmıştır, 9’uncusunu yapmıştır. Gördüğünüz bu
davetiye TOKİ’nin fakire ev yapmak, sosyal konut
yapmak dışında daha neler yaptığını gösteriyor.
Sayın
arkadaşlarım, TOKİ köprülü kavşak yapacağına, AKP’ye seçim yatırımı törenleri
düzenleyeceğine, dünya 2’ncisi inşaat sektörümüzle haksız rekabet yapacağına,
lüks konut üreteceğine sosyal konut yapsın, onu da sağlam yapsın.
TOKİ devlet
içinde devlet; denetim yok, hesap veren yok, hesap soran yok; imar planı da
yapıyor. Yurt dışına çıkış harçlarının TOKİ’ye
aktarılması da TOKİ’yi devlet içinde ve piyasada
ayrıcalıklı bir kurum hâline getirmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu bile denetlenirken TOKİ
denetlenmiyor, 2005’te 5018 sayılı Kanun’un dışına çıkarılmıştır, Sayıştay
denetlemiyor. AKP Hükûmetinin en fazla değiştirdiği
kanunlardan biri Kamu İhale Kanunu, 20 kere değiştirilmiş; diğeri de TOKİ
Kanunu, 12 kere değiştirilmiş.
TOKİ istediği işi
istediğine veriyor. Başbakan Yardımcısının damadına 1,8 milyona verdiği işi,
damat altıda 1 fiyata piyasaya yaptırabiliyor ve 5 kat kâr edebiliyor. Sayın
Başbakan Yardımcısı da “Savcıya verin.” diyor. TOKİ, işi zaten hukuki kılıfına
uyduruyor. Bizim sorduğumuz, bakan damadı olmasa bu iş verilir miydi?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Kaptan, lütfen tamamlayınız.
OSMAN KAPTAN
(Devamla) – Sayın arkadaşlarım, bu işte nüfuz suistimali
yok mu? Bu işin verilişi etik midir? Onu soruyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; TOKİ işi ciddidir, acilen TOKİ için bir Meclis
araştırması açılması gerektiğini, bu konuda benim ve diğer milletvekili arkadaşlarım
tarafından verilen araştırma önergelerinin gündeme alınmasını yüce Meclisten
talep ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kaptan.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına Hasip Kaplan, Şırnak
Milletvekili.
Buyurun Sayın
Kaplan. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve
Demokrasi Partisi adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
TOKİ’yle ilgili, grubum
adına birkaç önemli noktaya da dikkat çekmek istiyorum. Aslında, merak ettiğim
bir konu, üzerinde durulması gereken bir konu, AK PARTİ Hükûmeti
–hükûmetleri artık diyeceğim- sekiz yıldır hep
özelleştirmeyi savundu, “Devlet ticaret yapmaz, devlet girişimci değil, devlet
iş yaparsa batırır.” Onun için de özelleştirdi. En son, işte biliyorsunuz Tekel
işçileri ve Tekel işçilerinin uğradığı haksızlık nedeniyle gelinen nokta. Şeker
fabrikaları var sırada.
Peki,
özelleştirmeyi bu kadar savunan bir Hükûmet, konut
sektöründe TOKİ’yi niye kendi uhdesinde, üstelik de
Bayındırlık ve İskân Bakanlığına bağlı iken direkt Başbakanlığa bağladı? Şimdi,
bunun gerçekten çok iyi değerlendirilmesi gerekir. Neden? Neden devlet konuta
el attı? Neden devlet bu sektörde müteahhidiyle, taşeronuyla, çimentosuyla,
briketiyle, demiriyle her alanda muhatap oldu ve bu sektörde ısrarla devam
ediyor? Şimdi, bunun cevabını alabilmek için şunu sormak gerekiyor: Evet,
devletin sosyal politikaları gereği bu konutların ihtiyacı olan yurttaşlarımıza
yapılması gerekir. O zaman şunu sormak gerekiyor: Niye o zaman lüks konut
yapıyor TOKİ? Peki, karakol yapmak, devletin sosyal politikaları gereği mi,
güvenlik politikaları gereği mi? Yani bunu, altını çizerek söylüyorum.
Orta Vadeli
Programda TOKİ’yle ilgili öngörülmüş bir planlama var
mıdır? Orta Vadeli Program’da yok. 2009 ortalarında, yazın, Orta Vadeli Program
yapıldı küresel kriz sonucu, arkasından 2010, 2011, 2012 yani burada da bir şey
yok. Peki, ulusal stratejisi ve projesi var mı Hükûmetin?
Yani “Benim hedefim, şu kadar dar gelirli vatandaşıma, yoksulluk sınırının
altında olan yurttaşlarıma şu kadar, şu kadar konut yapacağım. Benim önümüzdeki
yıl şu kadar, sonraki yıl şu kadar, diğer yıl şu kadar hedefim var.” Böyle bir
proje de yok.
Şimdi, böyle
olunca, tabii ki denetlenme konusu da önem arz etmeye başlıyor. Niye? Bu bizim
tespitimiz değil, “Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu TOKİ’nin
yürüttüğü kâr amaçlı konut projelerini mercek altına aldı.” deniliyor; kâr
amaçlı, sosyal devlet değil. Peki, devlet neyin kârını yapmak istiyor? İç
piyasada, arsasını devletten alıyor… Zaten bu yasanın da temel amacı, hazine
arsalarını alıp istediği gibi projelendirmek, hiçbir denetime tabi olmadan dar
alanlarda yüksek yüksek konutlar, kalitesiz konutlar
yapmak. O zaman şunu sormak gerekiyor: Kâr amaçlı konutla sosyal konut, sosyal
devlet anlayışı nasıl bağdaşıyor? Burada bir politika çelişkisi var.
Şimdi, burada,
Başbakanlığa bağlı Yüksek Denetleme Kurulu bir araştırma yapıyor ve yedi ayrı
projede 774 trilyon lira yolsuzluk tespit ediyor. Evet, tabii ki paranın olduğu
yerde, müteahhidin, ihalenin, taşeronun olduğu yerde yolsuzluk, suistimal, işleri yarım bırakma olacak, eksik malzeme
kullanılacak. Peki, bu konuda bir önlem var mı? İsimler önemli değil ama düşük
fiyatlar uygulanması, bazı firmaların kayırıldığı iddiası bu raporlarda var.
Peki, gerçekten Hükûmet yolsuzlukla mücadele
konusunda samimi mi, istikrarlı mı, bunu yapabiliyor mu? Evet, ilerleme
raporuna tekrar bakacağım ve oradan bir cümle okumak istiyorum: İyi yönetişim
ve şeffaflığı artırmak amacıyla kurulan bakanlık komisyonu -ki bu komisyonun
amacı yolsuzlukla mücadele çalışması- yolsuzlukla mücadele konularında hemen hemen hiçbir siyasi girişimde bulunmamıştır. Şimdi, Avrupa
Birliği raporları doğruyu söylemiyorsa Hükûmetin
çıkıp da “Hayır, ben şunu yaptım, yolsuzlukla mücadele ettim.” demesi lazım.
Deniz Fenerine
her zaman bir atıf var, önceki raporda da vardı, ama ilginç bir rakam daha
veriyor; 2009 yılında kamu görevlilerinin etik kurallara uymadıkları konusunda
-seçilmiş bir belediye başkanı- kamuya ait dört tane karar yayınlanmış. Şimdi,
bunca yolsuzluğun yapıldığı ve bunların mahkemeye intikal ettiği açıkken bu
politikada bir yanlışlık yok mu?
KEY ödemelerini
de getirdik, bu yasaya koyduk. Aslında KEY ödemeleri -konut edindirme yardımı
KEY- devletin vatandaşa attığı en büyük kazıktır. Türkiye Cumhuriyet tarihinde
milyonlarca memurun en iyi dolandırıldığı projenin adı KEY’dir.
AHMET YENİ
(Samsun) – Ne zaman olmuş o iş peki?
HASİP KAPLAN
(Devamla) – İstediği zamanda, eski tarihlerde de başlasa, gelse, sekiz senedir
AK PARTİ Hükûmetinin bu yanlışı düzeltememesi, sadece
KEY ödemelerini faizsiz, dövizsiz, kursuz ve kesilen o paraları vatandaşa üç
kuruş olarak vermesi -onun da banka kredi borçları nedeniyle bankalara kaptırılması-
bir sosyal proje olarak kamuoyuna kabul ettirilemez.
Şimdi, burada çok
açık söylüyorum: Eğer gerçekten devlet yurttaşından bu parayı aldıysa -ki maaş
bordrosunda, kaynakta stopajla almıştı- devlet 1 milyon 400 bin konut yaptıysa
AK PARTİ Hükûmeti öncelikle öğretmenini, sağlık
çalışanını, güvenlik güçlerini, dar gelirli memurunu bu KEY yardımlarıyla
alınan paralar nedeniyle neden konut sahibi yapmadı? Neden konut yaptırmadı?
Eğer bir sosyal projeyse bunun alınması gerekiyordu.
Sadece bu değil tabii, bedelsiz arsa alınabilmesi, hazine
arazilerinin satılabilmesi, avantajlı konuma geçen TOKİ’nin
haksız rekabete girişmesi, özel sektörün bu durumlarda rekabet etme şansının
tamamen ortadan kaldırılması, 73 milyon metrekare hazine arazisinin de değerlendirilmesi
karşısında, üç temel noktada, Hükûmetin konut
konusundaki sosyal devlet politikasının, Anayasa’da yazılanla hiç alakası
olmadığını ortaya sermek istiyorum.
Bakın, Roman
vatandaşlarımızla ilgili çokça konuşuldu. Bunlarla, bu yurttaşlarımızla ilgili,
devletin bir stratejisi olmadığı için, işte gördük, en son Manisa Selendi’de
olaylar yaşandı. Peki, sormak istiyorum, yani 2005-2015 Roman On Yılı
Uluslararası Girişimi’ne Türkiye neden katılmadı? Yani Roman yurttaşlarımızın
konut sorunu var, dışlanmışlık sorunu var. İşte, en son Sulukule
Projesi kentsel dönüşümle ilgili çok tartışmalara neden oldu. Şimdi, bu
ülkemizdeki yurttaşlarımıza devletin sosyal devlet olarak bir yaklaşımı olması
gerekmiyor muydu?
Son otuz yıllık çatışma sürecinde 4 bini aşkın köyün yakılması
olayı başlı başına göç, yerinden zorla edilmeler ve geri dönüş konusunda başlı
başına bir proje konusu olması gerekirken şunu da sormak istiyoruz: Neden
açılım projesinin içinde göç, köye dönüş, yaraların sarılması, bölgesel
dengesizliklerin giderilmesi ve yakılan, yıkılan köylerdeki yurttaşlarımızın
evlerinin, konutlarının yapılması bu projenin kapsamında yoktu? Peki, şunu da sormak istiyorum: Hükûmet
Van’da bir proje başlattı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Kaplan, lütfen tamamlayınız.
HASİP KAPLAN
(Devamla) – Bağlıyorum.
Zorla yerlerinden
olmuş kişilerin durumuyla ilgili bu proje neden iflas etti acaba? Neden o toplu
köy-kent modeli tutmadı? Neden devlet bu konuda, bu projelendirme olayında çok
ciddi bir sorun olarak önümüzde duran, örneğin Mahmur Kampı’ndan dönüşlerle
ilgili, 12 bin yurttaşımızın hangi altyapıda, nerede, nasıl yerleştirileceği
konusunda bir proje sahibi değil? Bunların hepsi Başbakana bağlı, Başbakanın
dudakları arasında, iki kelimeye bakar. Samimiyetse samimiyet. Evet,
denetlenmek zorundadır bu kurum, TOKİ denetlenmek zorundadır. Sayıştay
Kanunu’nu görüşüyoruz, Sayıştay Kanunu’na Devlet Denetleme Kurulunun
bağlanması, denetlemenin tek elde Sayıştayca Meclis
adına yapılması gerekiyor. Sayıştay Kanunu’nu tartışıyoruz. Devlet Denetleme
Kurulunun TOKİ açısından önemi çok büyüktür. Bu konuda hassasiyetle üzerinde
duracağımızı belirtmek istiyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Kaplan.
Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen İkram Dinçer, Van
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İKRAM DİNÇER
(Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 6’ncı maddesi üzerinde
söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, partimizin kurulduğu ilk günden beri şunu söyledik: “Millet
efendimizdir, biz ise hizmetkârıyızdır.” dedik, bu duygu ve akıl ile yola
çıktık. Bu söylemimizi, Allah’a şükürler olsun ki hayata geçirdik. Daha önceki hükûmetler döneminde olduğu gibi, seçimlerden önce millete
ev, araba, yat vaatleri verip seçim sonrası da “Dün dündür, bugün bugündür.”
deyip milleti kandırmadık. Allah böyle bir ahlakı çok şükür bize nasip etmedi,
kimseye de inşallah nasip etmez.
Değerli
arkadaşlarım, tabii, burada Hükûmetimizin bütün
hizmetlerini anlatacak değilim, zamanımız da buna müsait değil. Bakınız, hizmet
kalemlerimizden sadece birisi olan TOKİ yatırımlarına değineceğim ama rakamlara
girmeden önce, huzurlarınızda, bu kürsüden, Sayın Başbakanımız başta olmak
üzere, TOKİ yöneticilerine yürekten teşekkür ediyorum. TOKİ Başkanımız Sayın
Erdoğan Bayraktar’ı başarılı çalışmalarından dolayı yürekten kutluyorum.
Değerli
arkadaşlarım, ülkemizde ciddi manada bir konut sorununun yanında, İstanbul,
Ankara, İzmir başta olmak üzere, hemen her kentimizde çarpık kentleşmenin
olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Çok fazla uzaklara gitmeye gerek yok,
Kızılay’dan Esenboğa Havalimanı’na veya Mamak’a gittiğimizde, Hükûmetimizin neler yaptığını göreceksiniz. Yurt dışından
bir devlet adamı Esenboğa Havalimanı’ndan Ankara’ya giriş yaptığı zaman
gecekonduların içinden geçerken hepimiz sıkılıyor ve “Misafirler Türkiye’yi bu
manzarayla tanımamalı.” diye kendi kendimize söyleniyorduk. İlk defa Ankara’ya
gelen bir insana “Türkiye nasıl bir yerdir?” diye sorsaydınız belki de
“Gecekondu ülkesi.” şeklinde cevap alırdınız. İşte, Türkiye'nin başkentinin
manzarası buydu ne yazık ki.
Değerli
arkadaşlarım, işte, bu manzarayı değiştirmek için Hükûmetimiz
gereken adımları atmış ve gecekondulaşma konusunda TOKİ tarafından ve yerel
yönetimlerle müştereken başlattığımız büyük kapsamlı kentsel yenileme programı
doğrultusunda 148 belediyeyle toplam 163 bin konutluk gecekondu dönüşüm
çalışmaları yapılarak 90 bölgede 48 bin konutluk uygulama başlatılmıştır. Bu
girişimlerimizin neticesinde büyük şehirlerimizin o ilkel görünümü değişti.
HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) – Yani, şehir görünümüne siz getirdiniz. Yirmi senedir Ankara’yı
yönetiyorsunuz.
İKRAM DİNÇER
(Devamla) – Şunu bütün samimiyetimle söylemek istiyorum: İktidarımızın yaptığı
bütün güzel hizmetleri, sağlık, eğitim, kültür, dış politika alanındaki
başarılı politikalarımızı yok sayanlara tek başına TOKİ yatırımları en iyi
cevaptır.
HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) – Yirmi senedir Ankara’yı yönetiyorsunuz, gecekondu varsa siz
yaptınız.
İKRAM DİNÇER
(Devamla) – Bakınız, 22 Şubat 2010
itibarıyla 81 il merkezimizde, 769 ilçede 1.600’e yakın şantiyede 417 bin konut
rakamına ulaşılmıştır. Bu konutlardan 300 bini tamamlanmıştır. Konutlarla
beraber, sosyal donatılar kapsamında, 593 okul,
600 spor salonu, 62 hastane, 81 sağlık ocağı,
365 ticaret merkezi ve 293 cami yapılmıştır. TOKİ, bu faaliyetleriyle, son altı
yılda 35 milyar TL yatırım harcaması yapmış, 800 bin kişilik istihdam sağlamış
ve inşaat sektörünün büyümesi dolayısıyla ekonomik büyümeye katkı yapmıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Dinçer, lütfen tamamlayınız.
İKRAM DİNÇER
(Devamla) – Bu rakamlara ulaşmak kolay değil değerli arkadaşlarım. Kimse kusura
bakmasın ama her hükûmetin yapabileceği bir şey de
değil bu. Bu başarılara ulaşmak için millete sevda gerekiyor. Bu başarılara
ulaşmak için millete hizmet aşkı gerekiyor. Allah’ın izniyle bu başarılı
çalışmalarımız daha da artarak devam edecektir.
Van ilimizde
yapılan TOKİ yatırımlarına da değinmeden geçmek istemiyorum: İlimizde 15 adet
uygulama ile toplam 4.924 adet konut tamamlanmış veya tamamlanmak üzeredir. Son
olarak Muradiye ilçemizde de arsa işlemleri tamamlanan ve teklifi ilçe
kaymakamı ve il valimiz tarafından yapılan 100 konutluk bir TOKİ inşaatı
projesini de inşallah başlatmak üzereyiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İKRAM DİNÇER
(Devamla) – Sayın Başkanım, teşekkür edip bitireceğim.
Bu konuda da TOKİ
Başkanımızdan gereken ilgiyi beklediğimizi burada söylemek istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, benden önceki Değerli Hatip arkadaşımız KEY ödemeleri konusuna
vurgu yaptı.
BAŞKAN – Sayın Dinçer lütfen… Teşekkür için açtım.
İKRAM DİNÇER
(Devamla) – Evet, bizim dönemimizde KEY ödemeleri nemalarıyla birlikte
ödenmiştir.
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) – Nerede ödendi? Neyi ödedi?
İKRAM DİNÇER
(Devamla) – Bu duygularla yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Dinçer.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Teşvik, teşvik…
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) – Neyi ödediğinizi bilmiyorsunuz daha.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – KEY değil o, zorunlu tasarruf, teşvik.
BAŞKAN – Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen Osman Demir, Tokat Milletvekili.
Buyurun Sayın
Demir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN DEMİR
(Tokat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Arsa Üretimi ve
Değerlendirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın 6’ncı maddesi üzerinde şahsım adına
söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
TOKİ gözde bir kurum,
yaptıkları hizmetler ortada. Yasa, onu daha iyileştirmeye, daha çok hizmet
üretir hâle getirmeye çalışıyor. Komisyonda gerekenler yapılmış, burada da
olumlu katkılar verildi.
Ben sözü daha
fazla uzatmak istemiyorum, hayırlı uğurlu olsun diyorum. İnşallah daha
fazlasını kurumumuzdan bekliyoruz.
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) – Tam bir doktora tezi gibiydi!
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Demir.
Madde üzerinde on
dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Yıldız,
Sayın Tankut, Sayın Uzunırmak,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Işık, Sayın Taner ve Sayın
Özdemir söz istemişlerdir.
Sayın Yıldız,
buyurun.
Bir dakika süre
verilecektir.
HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
TOKİ, bu ülkeye ihtiyaç bir kurumdur ancak AKP partizanca davrandığı için TOKİ
iyi yönetilmemektedir. TOKİ gelecekle ilgili bir planlama yapmış mıdır,
yaptınız ise gelecekte dar ve orta gelirli vatandaşlarımız için kaç konut,
yüksek gelir gruplarına kaç konut yapmayı planlamaktasınız? TOKİ, yaptığı projeksiyonlarında –eğer tabii yaptıysa- kaç yılda dar ve
orta gelirlilerin konut sorununun çözülmesini hedeflemektedir? TOKİ kâr amaçlı
konut da ürettiğine göre deniz kıyılarında da yazlık inşa etmeyi düşünmekte
midir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Tankut…
YILMAZ TANKUT
(Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, TOKİ
tarafından protokoller kapsamında, pek çok konuşmacı arkadaşımızın da
belirttiği gibi, 176 okul, 162 hastanenin yaptırıldığı belirtilmektedir veya
bunların inşaat hâlinde devam ettiği ve büyük bir kısmının da tamamlandığı
ifade edilmektedir.
Şimdi sormak
istiyorum: Bu yapılan okul ve resmî binaların bedelleri ilgili bakanlıklar
tarafından TOKİ’ye ödenmiş midir, şayet ödenmediyse
bu inşaatların maliyetleri nereden ve ne şekilde karşılanmıştır? İlgili
bakanlıklardan bu ödenmeyen miktarlar ne zaman ve ne şekilde tahsil
edilecektir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Uzunırmak…
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, ilk
yüklenicisi tasfiye edilmiş, iki veya üçüncü yükleniciye ihale edilmiş kaç
projeniz olmuştur? Hangi projeler yüzde kaçla tasfiye edilmiş, sonra kaça ihale
edilmiştir ve bu tasfiye edilen inşaatlardan hukuka intikal ederek tasfiye
edilenin kazandığı kaç hukuki dava vardır?
İkinci sorum:
Meclis lojmanları devredildikten sonra acaba imarda bir değişiklik yapılmış
mıdır? Bu değişiklik TOKİ’yi ne gibi etkilemiştir?
Üçüncü sorum:
Aydın’da da TOKİ’nin yaptığı inşaatlarla ilgili
vatandaşımız bayağı mağdurdur ve birçok şikâyet bize intikal etmektedir.
Sizlere, kuruma intikal eden şikâyetler var mıdır ve bu şikâyetler için ne gibi
tedbirler düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Uzunırmak.
Sayın Aslanoğlu…
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan, bir kez daha Malatya’daki Beydağı ve Yamaç mahalleleriyle ilgili, toplu konutla
ilgili oradaki sorunu dile getirmek istiyorum.
Devlet, otuz
yıldır, kırk yıldır orada yerleşmiş, kimi tapulu, kimi imarlı, kimi iskânlı,
kimi tapu tahsisli arazilerini… Kırk yıldır, elli yıldır orada oturan
insanların eğer ellerinden o arsayı, o evi alıp yerine yeni konutlar inşa
edeceksek -tabii, yenileşmede fayda var ama- haklarını vermek lazım. İnsanlar
devletine güvenmeli. Bir şekilde, orada, kamuoyunda bir güvensizlik doğdu, bir
şekilde “Haklarımız verilmiyor.” güvensizliği, her ne hikmetse, doğdu. Bu
nedenle, bu projenin uygulanmasından önce, özellikle TOKİ mutlaka insanları
ikna etmeli ve haklarının verileceği yönünde mutlaka güvence verilmeli ve
hakları verilmeli. Sayın Bakan, demin “yüzde
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Işık…
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, hükûmetleriniz döneminde TOKİ’nin
kamu kurumlarından zamanında tahsil edemediği alacakları nedeniyle bankalardan
kredi kullanımı olmuş mudur? Kullanıldıysa ne kadar kredi kullanılmıştır? Bu
amaçla şimdiye kadar ne kadar faiz ödemesi yapılmıştır? Bu faizin finansmanı
nereden karşılanmıştır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Taner…
RECEP TANER
(Aydın) – Sayın Bakan, kıyılardaki hazine arazilerinin TOKİ’ye
tahsis edilmesinin neticesinde, TOKİ Başkanının, arsa hâline getirilip
satılacağı yönünde bir beyanı basına yansıdı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Taner.
Sayın Bakan,
buyurun.
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın
Yıldız’ın sorusu: “TOKİ planlama yapıyor mu dar gelirli ve yüksek gelirli
ihtiyaç sahipleri için?” Şüphesiz TOKİ planlama yapıyor. Dar gelirli
vatandaşlara 500 bin konut yapacağını daha önce kamuoyuyla paylaşmış idi.
Yüksek gelirli gruplara yapılacak konutları zaten TOKİ doğrudan yapmıyor.
Bildiğiniz gibi, TOKİ, kaynak üretmek bakımından arsaları yap-işlet-devret
modeli gibi veya paylaşım modeli gibi modellerle, kat karşılığı gibi modellerle
yüklenicilerle -bu konuda- diğer firmalarla pazarlık sonucu değerlendiriyor,
buradan elde ettiği gelirlerle de dar gelirli vatandaşlarımızın konut
ihtiyacını karşılama cihetine gidiyor.
Sayın Tankut’un sorusu: Okul ve resmî binaların paraları o
kurumların ait olduğu yıl için ayrılan bütçelerinden işler yapıldıkça
istihkaklara göre karşılanıyor. Tabii, bunlar, parayı ver, sonra işi yapayım
tarzında değil; ikisi de kamu olduğu için, TOKİ kendi programı, planları
çerçevesinde bu işleri yapmaya devam ediyor, belirli bir zaman aralığı
içerisinde de ödemeler geri yapılıyor, bunlarda beş yıla kadar vade tanındığı
da oluyor. Esasen bu resmî binalar, okullara yeterli bütçe ayrılamadığı için
böyle bir modele gidildi. TOKİ bunları yapıyor, bir anlamda peşin yap, taksitle
öde modeliyle bir an önce okul ihtiyacını karşılamış oluyoruz. Gayet güzel bir
model olduğunu düşünüyorum.
Sayın Uzunırmak’ın sorusu yazılı olarak cevaplandırılacaktır ama
tasfiyeyle ilgili kısmını arkadaşlar getirdiler, tasfiye edilen iş sayısı otuz
bir, diğer hususları da yazılı cevaplandıracağız.
Sayın Aslanoğlu’nun… Beydağı Kentsel
Dönüşüm Projesi’nde hak sahipleri, kiracılar da dâhil olmak üzere, hiç kimse
mağdur edilmeyecek ve mal oluş bedelinin yüzde 40 altında kendilerine yeni
konutlar verilecektir. Buradan ilgililere duyuruyoruz.
Evet, diğer soru
da kullanılan kredi miktarı ile ilgili. Şu ana kadar TOKİ, kamu kurumlarından
veya yaptığı diğer yatırımların bedelini karşılamak amacıyla 900 milyon TL
kredi kullanmıştır.
HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) – Kaç para faiz ödemiştir?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Tabii, piyasa şartları faizleri belirliyor. Her
kredi aynı şartlarda olamayacağı için bu konuda toplu bir rakam takdir
edersiniz ki söylemek şu anda mümkün değil, bunu da yazılı cevaplandıracağız.
Diğer bir kısım
kıyılardaki, Sayın Taner’in sorusu, kıyı arsaları… Esasında kıyı arsalarının
değerlendirilmesinin fevkalade özel şartları var. Malum Kıyı Kanunu gereğince
kıyıya belirli bir mesafedeki arsaların mutlak yapılaşma yasağı var. Belirli
bir mesafeden sonraki arsaların çok düşük yoğunlukta yapılaşma izni var. Bu
bakımdan her bir kıyı arsasını ayrı ayrı
değerlendirip ona göre işlem yapmak gerekiyor. Bu konuyla ilgili bugüne kadar
yapılan işlemler ve bundan sonraki planlar için sorunuzu yazılı olarak
cevaplandıracağız.
Arz ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) – Sayın Bakanım, soruma cevap alamadım. “Yaptığınız projeksiyonlara göre kaç yılda dar ve orta gelirlileri ev
sahibi yapacaksınız?” diye sormuştum.
BAŞKAN –
Soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.
Madde üzerinde
dokuz önerge vardı. Ancak, yedi önerge geri çekildiğinden iki önergeyi işleme
alıyorum.
Bu iki önerge
aynı mahiyettedir ve önergeleri okutup birlikte işleme alacağım. Önerge
sahiplerinin istemi hâlinde de kendilerine ayrı ayrı
söz vereceğim.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
455 Sıra Sayılı Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 6’ncı maddesinin
Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif Hamzaçebi |
F. Murat Sönmez |
Yaşar Tüzün |
|
Trabzon |
Eskişehir |
Bilecik |
|
Engin Altay |
Akif Ekici |
Hüseyin Ünsal |
|
Sinop |
Gaziantep |
Amasya |
|
Ergün Aydoğan |
Şevket Köse |
Mehmet Sevigen |
|
Balıkesir |
Adıyaman |
İstanbul |
|
|
Hulusi Güvel |
|
|
|
Adana |
|
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 455 sıra sayılı tasarı metninde yer alan 6.
maddenin metinden çıkarılmasını arz ederiz.
|
M. Kemal Cengiz |
Nevzat Korkmaz |
Mehmet Serdaroğlu |
|
Çanakkale |
Isparta |
Kastamonu |
|
Hasan Çalış |
Cemaleddin Uslu |
|
|
Karaman |
Edirne |
|
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Mehmet Sevigen, İstanbul Milletvekili, önerge üzerinde söz
istemişlerdir.
Buyurun Sayın Sevigen. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET SEVİGEN
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Balıkesir’de
kaybettiğimiz işçi arkadaşlarıma buradan Allah’tan rahmet diliyorum, ailelerine
de başsağlığı diliyorum.
Sevgili
arkadaşlarım, iktidar gelip geçicidir; birileri başka dönemlerde iktidar olur,
birileri başka dönemlerde iktidar olur, birileri başka dönemlerde iktidar olur.
Bu, millete kalmış bir şeydir. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” diye
yazıyor. Bu dönemde Adalet ve Kalkınma Partisine iktidar verilmiştir ama bir
arkadaşımızın “Bu iktidara karşı çıkanların kanı bozuktur.” lafını buradan
yürekten kınıyorum. Yani bizim içimizden birisi bile söyleseydi aynı tepkiyi
gösterirdim. Adalet ve Kalkınma Partisinden burada o kadar konuşmacı çıktı,
kalkıp da buradan birisi tek bir kelime söyleyerek kınama yapmadı.
Biz “Kanı bozuk”
kime deriz biliyor musunuz sevgili arkadaşlarım? “Çorum’da fırınlarda, ekin tarlalarında
insanları yakanların kanı bozuktur, Sivas’ta otelde insanları yakanların kanı
bozuktur, Kahramanmaraş’ta sinemada insanları yakanın kanı bozuktur, Başbağlar’da çoluk çocuğu katledenlerin kanı bozuktur,
millete tükürenlerin kanı bozuktur.” diye görürüz biz, millete böyle bakarız.
Yoksa bir dönem bir başka parti iktidar olur, bir dönem başka biri. Her gelen,
bir başka, muhalefetteki eleştirdiği zaman “Onların kanı bozuktur.” diye
hakaret ederse ve buna iktidar partisi göz yumarsa, susarsa, eleştirmezse,
topluma karşı…
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Gereğini yaptık, söyledik.
MEHMET SEVİGEN
(Devamla) – Vermiş olabilirsiniz, disipline vermiş olabilirsiniz, millet…
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Onu da yaptık.
MEHMET SEVİGEN
(Devamla) - Burada -bak, disipline vermiş olabilirsiniz- mühim olan milletin
gözünde kınamanız, milletin gözünde.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Onu da yaptık.
MEHMET SEVİGEN
(Devamla) - Milletin gözünde kınıyor musunuz, bizim için mesele yok. Yarın bu
size de gelir. Yani düşmez kalkmaz bir Allah.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Ama bakın…
MEHMET SEVİGEN
(Devamla) - Sevgili Başkanım, düşmez kalkmaz bir Allah, size de gelir.
BAŞKAN – Sayın Bozdağ, lütfen…
MEHMET SEVİGEN
(Devamla) - Sevgili arkadaşlarım, konuya geleyim izin verirseniz. Vaktimiz çok
az, izin verirseniz konuya geleyim.
Bunu kınamak lazım. Bugün size yarın
bize. Bunu biz kınıyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim içimizden biri
söylese onu da kınıyoruz. Bilin diye söylüyorum.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) - İşte, biz de disipline sevk ettik.
MEHMET SEVİGEN
(Devamla) - Sevgili arkadaşlarım, TOKİ’nin gerçekten
yaptığı güzel şeyler var. Yaptığı güzel şeyler için çok teşekkür ediyoruz. Ama bunun yanında -gerçekten söylüyorum- İçişleri Bakanı Beşir
Atalay’ın Türkiye Belediyeler Birliğinde bir konuşması var, diyor ki sevgili
arkadaşlarım: “Sakın ola arazileri yağmalamayın, yeşil alanları yağmalamayın,
planları kolaylaştırmayın, gelecek nesillere sağlıklı bir belde bırakmak
istiyorsanız şehirlerimizin kültürel yapısına dokunmayın, kimliğine dokunmayın,
silüetlerine dokunmayın.” diye, İçişleri Bakanımızın
yaptığı, Belediyeler Birliğinde, bir konuşması var. Ama TOKİ ne yapıyor?
Şehir merkezindeki yeşil alanları, yol artıklarını, tarım arazilerini,
mezarlıklarımızı bile -mezarlıklarımızı bile, samimi olarak söylüyorum, sevgili
başkanım burada, İstanbul’da, çoğu yerde- metropol
hizmet alanları içinde kalan bölgeleri bile imara açıyorlar ve bunları ne
yaparsanız… Yaptığınız güzel şeyler var, bir şey demiyorum ama insanların
mezarlarına bile sahip çıkamaz noktaya geliyoruz TOKİ'yle.
Dallas gibi,
İstanbul’daki, Türkiye’deki şeyler; kimin eli kimin cebinde belli değil.
Bayındırlık Bakanlığı ayrı proje yapıyor, TOKİ ayrı proje yapıyor, büyükşehir
belediye başkanı ayrı proje yapıyor sevgili arkadaşlarım. Yani TOKİ planlarına
göre İstanbul büyükşehir belediye başkanı tamamen baypas edilmiştir. Kadir
Topbaş, Adalet ve Kalkınma Partisinin Belediye Başkanıdır ama benim ilimin
belediye başkanıdır. TOKİ, gelen bir bürokratlar kurulu, TOKİ Başbakana
bağlılığı… TOKİ, Büyükşehir Belediye Başkanını, milletin oyuyla seçilmiş
Belediye Başkanını, bürokratları tamamen baypas ederek onların yerine
diledikleri gibi planlar uyguluyorlar sevgili arkadaşlarım. Ve yine, burada,
trafik yoğunluğuna bakmadan, yapı yoğunluğuna bakmadan, plandaki yoğunluklara
bakmadan ayrıcalık izni alarak kamu menfaatlerine aykırı, planlara aykırı,
çevreye aykırı, yeşil alana aykırı bütün bu projeleri uygulayarak kendilerine
göre diledikleri projeyi, diledikleri gibi yapıyorlar. “Ali kıran baş kesen”
gibi hiç kimsenin müdahale etme şansı yok, hiç kimsenin müdahale etme şansı
yok.
Adalet ve
Kalkınma Partisinin… TOKİ’nin -bilin diye söylüyorum-
bürokratlarının, çoğunda oluru yok sevgili arkadaşlarım, yaptığı imzaların
çoğunda olur yok. Hiçbir meslek odalarının oluşumu yok; mimarlar odasının
oluşumu yok, şehir planlamacılarının oluşumu yok, müteahhitler
odasının oluşumu yok. Tamamen, dediğim gibi, kendine göre bir uygulama
yapıyorlar. Halkın bölünmüşlüğünü sağlıyorlar.
Burada, bizim,
Sarıgöl’de bir Roman mahallemiz var -sevgili başkanım biliyorsunuz, diyoruz ki:
Bu Roman mahallesi veyahut da işte Sarıyer’deki mahalleler…TOKİ
alıyor ya yerinden “Değişim yapacağız.” diye, bunları götürüyorlar Haraççı’ya, en az
Dolar
milyonerleri yarattı TOKİ, dolar milyonerleri. Biraz önce bir arkadaşım söyledi,
Japonya’da bile böyle dolar milyonerleri yok.
Yani, şunu
anlatmaya çalışıyorum: Gariban müteahhitlerin parası
verilmiyor, zengin müteahhitlerin parası veriliyor. Rezidans yapıyorsanız,
konaklar yapıyorsanız paranızı alıyorsunuz. Ama doğuda herhangi bir yerde siz
halka bir konut yapacaksanız, bunlar parasını alamıyor, perişan oluyorlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN –Sayın Sevigen, lütfen tamamlayınız.
MEHMET SEVİGEN
(Devamla) – Hemen bitiriyorum.
Yani o kadar çok
konuşulacak şey var ama, şunu bilin diye söylüyorum:
Sevgili arkadaşlarım, eskiden İstanbul’a geldiğiniz zaman İstanbul’daki
Ayasofya’yı, Sultan Ahmet Camii’ni görürdünüz, tarihî Dolmabahçe Saraylarını
görürdünüz. Şimdi geldiğimiz zaman İstanbul’da gökdelenleri görüyoruz, bunları
görmemiz mümkün değil.
Ataköy’deki
olayla da ilgili söylüyorum, sevgili arkadaşlarım. İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı, Adalet ve Kalkınma Partisinin Belediye Başkanı TOKİ’ye
dava açıyor, dava burada. TOKİ’ye dava açıyor
buraları yapamazsınız diye ama nedense belli bir süre sonra Belediye Başkanı
bunu çekmek zorunda kalıyor yani Turizm Bakanlığının baskısıyla buradaki
iddiasını, mahkemede kazanma noktasında olan davasını çekme noktasında kalıyor.
Niye çekiyor arkadaşlarım? Biraz önce Nusret Başkanım
söyledi. Niye Belediye Başkanı mahkemeye veriyor, niye çekiyor ve Belediye
Başkanı, gerçekten TOKİ’deki, yönetim kurulundaki
arkadaşlarım Turizm Bakanlığının emrinde mi, onun emrinde mi çalışıyor, yoksa
millete hizmet için mi kuruldu bu TOKİ? Sevgili arkadaşlarım, Büyükşehir
Belediye Başkanı, dediğim gibi, çekiyor davayı, şimdi TOKİ orada istediği gibi
at koşturmak için çaba sarf ediyor.
Bir önerim var
Sevgili Başkanım, eğer böyle dilediğimiz yerlere yapacaksak Çankaya’nın göbeği
çok meşhur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Sevigen.
MEHMET SEVİGEN
(Devamla) – Orada yükseklik de var, rahat da satabilirsiniz. Gerekirse
Çankaya’nın göbeğine ya da Meclisin önündeki arsalar boş, buraya da büyük rezidanslar yapalım, burada rahat satarız. Dinimiz, imanımız
para olmuş diye düşünüyorum.
Hepinizi sevgi ve
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Diğer
önerge üzerinde söz isteyen Nevzat Korkmaz, Isparta Milletvekili.
Buyurun Sayın
Korkmaz. (MHP sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 455 sıra
sayılı Kanun Tasarısı’nın 6’ncı maddesi hakkında verdiğimiz önergeyle ilgili
olarak söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu maddeye
ihtiyaç olmadığını, dolayısıyla tasarı metninde yer almasına da gerek
olmadığını ifade etmek istiyorum.
Yine sözlerimin başında Balıkesir’de yaşanan grizu faciasıyla
ilgili olarak üzüntülerimizi ifade ediyor, hayatını kaybeden kardeşlerimize
Allah’tan rahmet, üzüntülü ailelerine ve aziz milletimize de başsağlığı
diliyorum ve artık bu tür facialarla ilgili Hükûmetin
üzüntülerini ifade etmenin dışında da yapması gerekenler olduğunu hatırlatıyor
ve AKP Hükûmetini de bu tür faciaların yeniden
yaşanmaması için göreve davet ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, dağı taşı özelleştiren hem de bazı tesisleri yok fiyatına
satan AKP, söz konusu TOKİ olunca birden çark ediyor, her şeyiyle özel sektörün
faaliyet alanı olan inşaat sektörünü devletleştiriyor, yapsatçı müteahhitlere özeniyor, kendi sermaye sınıfını yaratmak
üzere TOKİ’yi, affedersiniz, vıcık vıcık kullanıyor.
Değerli
milletvekilleri, AKP’nin en sevdiği kurum TOKİ. Sanmayın ki sosyal konut
ürettiği için; siyasi gücüne güç kattığı, şovunu TOKİ üzerinden yaptığı için.
Bu tespit bir muhalefet milletvekilinin değil, Yüksek Seçim Kurulu yapmış bu
tespiti, Seçim Kanunu’na aykırı bulmuş yapılanları. AKP’nin seçim şovuna
dönüştürdüğü Erzurum törenlerinden bahsediyorum. Siyasi nezaketten, adaletten,
eşitlikten, demokrasiden bahsedenlerin devlet imkânlarıyla nasıl siyaset
yapılacağını Türkiye’ye göstermiş olmaları tam bir Cingöz Recai’lik
durum.
Yargı kararını
aşmak için takiyeye, aldatmaya ve çalıyı arkadan
dolaşmaya tevessül etmeniz gözlerden kaçmamaktadır. Yeni bir yöntem icat
edivermişsiniz hemencecik. Sayın Başbakan önce Başbakanlık otobüsüyle TOKİ’nin anahtar teslim törenine katılmış, sonra otobüs
değiştirip, seçim otobüsüne geçip miting meydanına intikal etmiş, seçim
sloganları arasında konuşmasını yapıvermiştir. Bu takiye
ve arkadan dolaşma, hakkını vermek lazımdır ki, Sayın Başbakana çok yakışmıştır
ancak demokratik kültüre, devlet adamlığına yakışmış mıdır, maalesef aynı şeyi
söyleyemeyeceğim.
Değerli
milletvekilleri, özel sektöre verilecek destekler, onlara iş verilmesi, onların
işin içerisine çekileceği organizasyonlar yapılması dururken, sektörün
devletleştirilmesi ve binlerce kişinin ekmeksiz kalmasıdır itirazımızın nedeni.
Örneğin, Isparta’ya sosyal konutlar yapılacaksa, arsa temininden proje
desteğine, uygun kredi şartlarından vergi kolaylıklarına kadar birtakım
destekler verirsiniz, Ispartalı inşaat mühendislerini, müteahhitleri
bir araya getirirsiniz ve onlara yaptırırsınız. Dışarıya açılabilecek özel
sektör temsilcileri, iş adamları yaratmak varken şu anda borcu milyonlarca
doları bulmuş, yarın ülke ekonomisini girdaba sürükleyecek TOKİ gibi kurumlar
yaratmaya da tevessül etmezsiniz.
Değerli
milletvekilleri, bir yıldan fazla oldu, Grup Başkan Vekilimiz Sayın Oktay Vural
Bey ile birlikte bir basın toplantısında açıklamıştık. Devlet memurlarından
toplanan zorunlu tasarruf teşvik hesaplarının yüzde 48’inin hak sahiplerine
geri ödenmediğini, bunun da yaklaşık o günkü parayla -ki bugün daha fazladır bu
miktar- 6 katrilyon 860 trilyon lira olduğunu iddia etmiştik. Buraya biraz önce
çıkan arkadaşımız KEY hesaplarından bahsetti. Değerli arkadaşım, zorunlu
tasarruf teşvik hesapları ve KEY hesapları farklıdır. Zorunlu tasarruf hesabını
tasfiye ediyorum diye AKP Hükûmeti memurların
alacağının yarısına el koymuş, eksik ödeme yapmıştır. Tüm memur sendikalarına
da haklarını arama çağrısında bulunmuştuk. (AK PARTİ sıralarından “Hadi be”
sesi, gürültüler)
“Hadi be.” diyeceğine, bir ara ben sana
gerçekleri izah edeyim, ondan sonra sen “Hadi be.” de.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen müdahale etmeyin.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Devamla) – Memurlarımızı da bu şekilde kırmamış oluruz.
RECEP KORAL
(İstanbul) – Kulağın duymuyor senin.
RECEP TANER
(Aydın) – Dinlemesini öğren, dinlemesini.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen…
S. NEVZAT KORKMAZ
(Devamla) – Tüm memur sendikalarına da haklarını arama çağrısında bulunmuştuk.
Bu rakama bütçede de yer verilmediğini gördük. Çünkü o zaman bu paranın
ödenmediği ortaya çıkacaktı. Bu paraların hangi harcamalarda kullanıldığını
sormuş ve açıklama beklemiş idik. Üzerinden on beş ay geçmiş olmasına rağmen Hükûmet sessizliğini koruyor. Bu kriz ortamında…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Korkmaz, lütfen tamamlayınız.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Devamla) – …5 kuruşa muhtaç hâle getirilmiş memurun hakkının üzerine yatılmaya
devam ediliyor ancak vatandaşın bu hakkını sormaya devam edeceğiz.
Sayın Başbakan,
ülkemizin dünyanın 17’nci büyük ekonomisi olduğunu söylüyordunuz, 17’nci büyük
ekonomi vatandaşın parasına, vatandaşın hakkına göz diker mi? Bu parayı nereye
harcadınız, onların rızasını aldınız mı? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Kıymetli
arkadaşlarım, bu tür tepkiler verme yerine bu söylenenler hakikaten doğru
mudur, eksik midir, yanlış mıdır; bir, lütfen bunları tespit etme, bunları
öğrenme yolunu seçiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen…
S. NEVZAT KORKMAZ
(Devamla) – Sözlerimin sonunda bu sorulara acil cevaplar beklediğimizi
belirtiyor, önergenin kabulü dileğimle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Korkmaz.
Önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul
edilmemiştir.
6’ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, çalışma süremiz sona ermiştir.
Alınan karar
gereğince, İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkındaki gensoru önergesinin gündeme
alınıp alınmayacağına ilişkin görüşmeleri yapmak ve kanun tasarı ve
tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 25 Şubat 2010 Perşembe günü saat 13.00’te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.00