Normal 26011 2 3 2010-04-20T13:11:00Z 2010-04-20T13:11:00Z 1 48113 274247 TBMM 2285 643 321717 11.9999 Clean Clean 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖNEM: 23                                                                YASAMA YILI: 4

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

CİLT : 62

65’inci Birleşim

24 Şubat 2010 Çarşamba

(Bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile

konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak

yazılmıştır.)

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

   I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II. - GELEN KAĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un, Balıkesir’in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki bir kömür ocağında 23 Şubatta meydana gelen grizu patlaması sonucunda göçük altında kalarak hayatını kaybeden 13 işçiye Allah’tan rahmet, kederli ailelerine metanet, yaralılara acil şifa, Türk milletine başsağlığı dileyen konuşması

 

V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Trabzon Milletvekili Safiye Seymenoğlu’nun, Trabzon’un düşman işgalinden kurtuluşunun 92’nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Muğla Milletvekili Gürol Ergin’in, hayvancılıkta yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, emekli aylıkları arasındaki farklılıkların giderilmesi için intibak yasasının çıkarılmasıyla ilgili yapılan çalışmalara ilişkin gündem dışı konuşması

 

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol’un, Balıkesir’in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki bir kömür ocağında 23 Şubatta meydana gelen grizu patlamasına ilişkin açıklaması

2.- Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, Balıkesir’in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki bir kömür ocağında 23 Şubatta meydana gelen grizu patlamasına ilişkin açıklaması

3.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Balıkesir’in, Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki bir kömür ocağında 23 Şubatta meydana gelen grizu patlamasına ilişkin açıklaması

4.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras ın, Balıkesir’in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki bir kömür ocağında 23 Şubatta meydana gelen grizu patlamasına ilişkin açıklaması

5.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Balıkesir’in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki bir kömür ocağında 23 Şubatta meydana gelen grizu patlamasına ilişkin açıklaması

6.- Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın, Balıkesir’in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki bir kömür ocağında 23 Şubatta meydana gelen grizu patlamasına ilişkin açıklaması

 

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve 23 milletvekilinin, Havran ilçesinde yapılan barajın yarasalar ve zeytincilik üzerindeki etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/587)

2.- İstanbul Milletvekili Atila Kaya ve 19 milletvekilinin, üniversite öğrencilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/588)

3.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da “Hançer Timi” adlı grupların var olduğu iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/589)

4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 21 milletvekilinin, sulama birliklerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/590)

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

 

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)

3.- Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili Recai Berber ve 5 Milletvekilinin; 2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/762, 2/475) (S. Sayısı: 455)

 

 

IX.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- İç Tüzük’ün 87’nci maddesinde belirtilen sayıdakinden daha az önergeyi işleme alması nedeniyle oturum başkanının tutumu hakkında

X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, İstanbul Milletvekili Mustafa Ataş’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, devlet personel rejimi reformuna ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/12047)

2.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, TMSF yönetimindeki bir televizyon kuruluşuna ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı (7/12052)

3.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bir gruba kullandırılan banka kredileriyle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı (7/12057)

4.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Midilli Adası’ndaki Osmanlı camilerinin durumuna ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/12124)

5.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, belediyelerin özürlü rehabilitasyon hizmetlerine ayırdıkları ödeneklere,

- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da kadın sığınma evleri açılmasına,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın cevabı (7/12169), (7/12170)

6.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Karabük Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu üyeleri hakkındaki şikayete ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/12182)

7.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, İŞKUR yoluyla istihdam edilenlere ve işsizlik sigortasından yararlananlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/12263)

8.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, özürlülerin mesleki rehabilitasyonuna ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın cevabı (7/12337)

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açılarak üç oturum yaptı.

 

Hakkâri Milletvekili Rüstem Zeydan, Hakkâri ilinin ulaşım sorunlarına,

Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt, Ardahan’ın 89’uncu kurtuluş yıl dönümüne,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

 

Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay’ın, hayvancılık sektörünün sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşmasına Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker cevap verdi.

 

Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu, hayvan yokluğundan et fiyatlarının süratle artmasına,

Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in, gündem dışı konuşmasına verdiği cevapta ifade ettiği gibi, üç ay içerisinde hayvan sayısındaki yüzde 22 artış doğruysa et ve süt fiyatlarındaki bugünkü artışların sebebini belirtmesi gerektiğine,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

 

Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü’nün, Sivas Milletvekili ve Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopter kazası ve kurtarma çalışmalarının tüm yönleriyle araştırılarak benzer durumların yaşanmaması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla yeniden kurulan (10/333, 334, 335-3/1090) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonundan istifa ettiğine ilişkin önergesi;

 

Sivas Milletvekili ve Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopter kazası ve kurtarma çalışmalarının tüm yönleriyle araştırılarak benzer durumların yaşanmaması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla yeniden kurulan (10/333, 334, 335-3/1090) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi;

Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

 

Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır ve 19 milletvekilinin, eğitimde toplumsal cinsiyet duyarlılığı konusunun (10/583),

Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 24 milletvekilinin, turizm sektöründeki sorunların (10/584),

Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 20 milletvekilinin, başta konut kredisi olmak üzere kredi geri ödemelerinde yaşanan sorunların (10/585),

Muğla Milletvekili Fevzi Topuz ve 20 milletvekilinin, Köyceğiz ilçesinde kurulacak hidroelektrik santralin çevreye etkilerinin (10/586),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Programı (UN-HABITAT) ile HABITAT Küresel Parlamenterleri Başkanlığınca, Brezilya’nın Rio de Janeiro Kentinde 17-24 Mart 2010 tarihleri arasında düzenlenecek olan 5’inci Dünya Kent Forumu ile 6’ncı Habitat Global Parlamenterleri Toplantısına davet edilen Ankara Milletvekili ve Çevre Komisyonu Başkanı Haluk Özdalga’nın davete icabet etmesine;

 

Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Türkiye-Uganda dostluk grubu kurulmasına;

İlişkin Başkanlık tezkereleri;

 

“Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan 426 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın bu kısmın 8’inci sırasına alınmasına; 18 Şubat 2010 tarihinde dağıtılan ve Genel Kurulun aynı günkü birleşiminde okunan (11/10) esas numaralı gensoru önergesinin gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında yer almasına, Anayasa’nın 99’uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 25 Şubat 2010 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına; Genel Kurulun, 25 Şubat 2010 Perşembe günkü birleşiminde 426 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi yapılan görüşmelerden sonra;

Kabul edildi.

 

Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, 5/1/1961 Tarihli ve 222 Sayılı İlköğretim Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin (2/44) İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmedi.

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmının:

1’inci sırasında bulunan   (6/705),

2’nci                             (6/741),

4’üncü                          (6/769),

5’inci                            (6/783),

6’ncı                             (6/810),

11’inci                          (6/880),

14’üncü                        (6/886),

15’inci                          (6/887),

28’inci                          (6/976),

33’üncü                        (6/996),

35’inci                          (6/1000),

48’inci                          (6/1036),

54’üncü                        (6/1045),

65’inci                          (6/1073),

93’üncü                        (6/1128),

95’inci                          (6/1131),

Esas numaralı sözlü sorulara Maliye Bakanı Mehmet Şimşek cevap verdi; soru sahiplerinden Tokat Milletvekili Reşat Doğru, Karaman Milletvekili Hasan Çalış, Niğde Milletvekili Mümin İnan, Tunceli Milletvekili Kamer Genç, Antalya Milletvekili Tayfur Süner de cevaplara karşı görüşlerini açıkladılar.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),

2’nci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/499) (S. Sayısı: 321),

Görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

 

3’üncü sırasında bulunan, Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili Recai Berber ve 5 Milletvekilinin, 2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının (1/762, 2/475) (S. Sayısı: 455) görüşmelerine devam olunarak çerçeve 3’üncü maddeye bağlı ek madde 15’e kadar kabul edildi.

 

24 Şubat 2010 Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 13.00’te toplanmak üzere birleşime 20.00’de son verildi.

 

 

 

Sadık YAKUT

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

 

 

 

 

Bayram ÖZÇELİK

 

Murat ÖZKAN

 

Burdur

 

Giresun

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

 

 

 

 

Fatih METİN

 

 

 

Bolu

 

 

 

Kâtip Üye

 

 

                                                                                                                                                 No.:  87

 

II.- GELEN KÂĞITLAR

24 Şubat 2010 Çarşamba

Tasarılar

1.- Kültür ve Turizm Bakanlığının Bazı Taşra Kuruluşlarının İl Özel İdareleri ve Belediyelere Devredilmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/810) (Plan ve Bütçe; İçişleri ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.2.2010)        

2.- Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/811) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Tarım, Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.2.2010)

Teklif

1.- Siirt Milletvekili Osman Özçelik’in; 2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/613) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.2.2010)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve 23 Milletvekilinin, Havran ilçesinde yapılan barajın yarasalar ve zeytincilik üzerindeki etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/587) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.1.2010)

2.- İstanbul Milletvekili Atila Kaya ve 19 Milletvekilinin, üniversite öğrencilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/588) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.1.2010)

3.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 Milletvekilinin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da “Hançer Timi” adlı grupların var olduğu iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/589) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.1.2010)

4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 21 Milletvekilinin, sulama birliklerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/590) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.1.2010)

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, eczanelerin karşı karşıya olduğu sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11254)

2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, alım yoluyla gördürülen hizmetlerin denetimine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11417)

3.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, diyabet hemşiresi açığına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11319)

4.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, trafik kazalarında yaralanan sürücülerin giderlerinin karşılanmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11420)

5.- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın, HIV virüsüne karşı alınan tedbirlerin yeterliliğine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11422)

 

24 Şubat 2010 Çarşamba

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 13.03

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Murat ÖZKAN (Giresun)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 65’inci Birleşimini açıyorum.

III.-YOKLAMA

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un, Balıkesir’in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki bir kömür ocağında 23 Şubatta meydana gelen grizu patlaması sonucunda göçük altında kalarak hayatını kaybeden 13 işçiye Allah’tan rahmet, kederli ailelerine metanet, yaralılara acil şifa, Türk milletine başsağlığı dileyen konuşması

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 23 Şubat günü Balıkesir’in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki bir kömür ocağında meydana gelen grizu patlaması sonucunda göçük altında kalarak hayatını kaybeden 13 işçimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Başkanlık Divanı olarak, Hakk’ın rahmetine kavuşan işçilerimizin kederli ailelerine metanet tavsiye ediyor, acılarını yürekten paylaşıyor, yaralılara acil şifa, Türk milletine başsağlığı diliyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Trabzon ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 92’nci yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Trabzon Milletvekili Safiye Seymenoğlu’na aittir.

Buyurun Sayın Seymenoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Trabzon Milletvekili Safiye Seymenoğlu’nun, Trabzon’un düşman işgalinden kurtuluşunun 92’nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

SAFİYE SEYMENOĞLU (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Trabzon’un düşman işgalinden kurtuluşunun 92’nci yıl dönümü dolayısıyla şahsım adına gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Güzel şehrimiz Trabzon’umuzun 24 Şubat 1918 yılında düşman işgalinden kurtuluşu vesilesiyle tüm hemşehrilerimizin ve vatandaşlarımızın buradan bu özel gününü tebrik ediyor, selam ve saygılarımı sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, Birinci Dünya Savaşı’nın en ağır darbesini gören illerden biri de Trabzon’dur. 1916 yılında Trabzon’un Ruslar tarafından işgal edilmesi, zorunlu göçleri, hasret ve acıyı beraberinde getirmiştir. 24 Şubat 1918 tarihinde kahraman ordumuz bölgedeki düşmanı ve çeteleri temizleyerek Trabzon’a girmiş, Trabzon’un ve Trabzonlunun iki yıla yaklaşan esaret ve muhacirlik çilesi böylelikle sona ermiştir.

Değerli milletvekilleri, bugün 2010 yılında Trabzon bir sağlık kenti, turizm kenti ve spor kenti olma yolunda hızla ilerlemekte, markalaşmaktadır. Yedi yıllık AK PARTİ İktidarıyla birlikte -diğer şehirlerimizde de olduğu gibi- Trabzon’un da çehresi değişmiştir. Tüm iktidarların yaptığı hizmetlerin toplamından daha fazlasını AK PARTİ yedi yılda Trabzon’da gerçekleştirmiş, gerçekleştirmeye de devam etmektedir. Bu anlamda yapılan çalışmaları, yatırımlarımızın ve projelerimizin bir kısmını bu kısıtlı zaman sürecinde sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Karadeniz Bölgemizin çoğu şehirlerinde olduğu gibi Trabzon ilimizden de sahil yolu geçmiş, sahil yolunun geçmesiyle şehrimiz çağdaş bir kent görünümüne büründüğü gibi, trafik problemi de önemli ölçüde çözülmüştür.

Yine kara yollarında, Trabzon ilinde daha önceki yıllardan başlayıp 2002 yılına kadar 73 kilometre bölünmüş yol yapılmışken, 2003-2009 yılları arasında ise 77 kilometre ile genel toplamda 150 kilometre bölünmüş yol yapılmıştır. Yine ayrıca, 2003-2009 yılları arasında toplam 26 kilometre yol iyileştirmesi, yine toplam 24 adet kaza kara nokta iyileştirmesi, toplam 155 kilometre bitümlü sıcak karışım kaplama yapımı, toplam 598 kilometre asfalt onarımı, toplam 62 adet köprü yapımı da tamamlanarak Trabzon’da trafiğe açılmıştır. 2010 yılı içerisinde ise, yine 18 kilometre yol iyileştirmesi, 163 kilometre asfalt çalışması, 22 kilometre bölünmüş yol yapılması da hedeflenmiştir.

Trabzon, Trabzonsporla şampiyonluklar yaşamış, futbolla bütünleşmiş, spor kültürü olan bir kent. Bu anlamda, Trabzon’umuz ve ülkemiz için önemli olan bir büyük organizasyondan da sizlere bahsetmek istiyorum: 11’inci Avrupa Gençlik Oyunları 23-30 Temmuz 2011 tarihleri arasında Trabzon ilimizde gerçekleştirilecektir. 9 spor branşında yapılacak oyunlara, 49 Avrupa ülkesinden 17 yaş ve altı sporcular, idareci, hakem, medya mensupları ve ebeveynler olmak üzere toplam 8 bin dolayında bir katılımcı olacaktır.

Bu organizasyon, Uluslararası Olimpiyat Komitesinin Türkiye’de resmî olarak gerçekleştireceği ilk ve en kalabalık spor organizasyonu olacaktır. Ülkemize kazandırılması ve Trabzon’da gerçekleştirilmesi için yaklaşık üç yıllık bir çalışma yapılarak alınan Avrupa Gençlik Oyunları için çalışmalar çok yönlü olarak sürmektedir. Bu anlamda, mevcut tesisler yeniden revize edilmekte, bunlara yeni tesisler de eklenmektedir. Bu tesisler, Pelitli’de inşa edilen 7.500 kişilik çok amaçlı spor salonu, atlama kuleli açılır kapanır çatılı olimpik yüzme havuzu, Söğütlü Atletizm Sahası tribün inşaatı ve medya merkezi olmak üzere, 2011 yılı başlarında tamamlanması için yoğun bir şekilde çalışılmaktadır. Trabzon ilimizin bu oyunlar dolayısıyla yeni yatırım ve spor tesisleri kazanmasının yanı sıra ekonomide de önemli bir canlanma söz konusu olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine bu kapsamda Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğümüzün çalışmalarıyla ülkemizde ilk defa bazalı yatak sistemi mevcut olan 510 kişilik öğrenci yurdumuz on üç ayda inşa edilerek Yomra ilçemizde hizmete girmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Seymenoğlu, lütfen tamamlayınız.

SAFİYE SEYMENOĞLU (Devamla) – Tamam Başkanım.

2011 Avrupa Gençlik Oyunları sporcularının barındırılması için hazırlanan 3 bin kişilik yurt projelerimiz son hızıyla devam etmektedir. Mevcut yurtlar da revize edilerek, daha modern bir hâle getirilerek yaklaşık 4 bin kişilik bir olimpiyat köyü ortaya çıkacaktır. Yine Beşikdüzü’nde 300, Of’da 300 ve Sürmene’de de 300 kişilik olmak üzere yurt projelerimize 2010 yılında başlanacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime son verirken Trabzon’umuzun kurtuluş yıl dönümünü en kalbî duygularımla kutluyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere düşman işgalinden kurtarılması uğruna mücadele eden bütün şehitlerimizi, ebediyete intikal etmiş bütün gazilerimizi rahmetle anıyor, manevi hatıraları önünde saygıyla eğiliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Seymenoğlu.

Gündem dışı ikinci söz, hayvancılık sektöründeki son durum hakkında söz isteyen Muğla Milletvekili Gürol Ergin’e aittir.

Buyurun Sayın Ergin. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Muğla Milletvekili Gürol Ergin’in, hayvancılıkta yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması

GÜROL ERGİN (Muğla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hayvancılıkta yaşanan sorunlar konusunda gündem dışı söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken Sayın Başkan sizi, değerli milletvekillerini ve yüce Türk ulusunu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, son aylarda çiğ süt ve et fiyatları önemli ölçüde yükselmiş, ayda yarım kilodan fazla et alamayan vatandaşlarımız hiç et alamaz, orta hâlli vatandaşlar da ete uzaktan bakar hâle gelmiştir. Et tüketemeyen vatandaş süt de tüketemez hâle düşürülmüştür.

Sayın Bakanın dün bu kürsüde verdiği rakamlarla gerçek rakamların uzaktan yakından ilgisi yoktur. Sayın Bakan ruhlar âleminde yaşamaktadır. Sayın Bakan bir yandan 2009 rakamlarının kesinleşmediğini söylerken diğer yandan 2009’a ait hayvan sayılarını vermektedir. Oysa gerçekten de 2009 rakamları henüz kesinleşmiş ve yayımlanmış değildir.

Yaşananlar, Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetlerinin hayvancılık politikasının tümden iflas ettiğini açık seçik göstermektedir. “Hükûmet hangi yanlışları yaptı?” derseniz, yanıtı şudur: 2007-2008 yıllarında iki yıl üst üste yaşanan kuraklığın etkisiyle kaba yem fiyatları yüzde 100 civarında artarken çiğ sütün litresi 30-40 kuruşa kadar düşmüştür. Üretici, para kazanmak bir yana, süt parasıyla yem alamaz duruma gelmiş, bu da yetmezmiş gibi, dışarıdan yasal ya da kaçak yollarla giren süt tozu piyasayı tamamen çökertmiştir. Yaşananların sonucunda üretici ineğini kesime göndermek zorunda kalmış, hayvan varlığında ciddi bir azalma olmuştur.

Pancar üretiminin 20 milyon tondan 13-14 milyon tonlara düşürülmesi de hayvancılığa büyük darbe vurmuştur. Çünkü şeker pancarının tüm artıkları -başı, yaprağı, küspesi- özellikle süt hayvancılığı için en değerli kaba yemdir. Zaten kaba yem eksikliği çekilen ülkemizde şeker pancarı üretimi de azalınca, çiftçi bu en değerli kaba yem desteğinden de mahrum kalmıştır.

Sektörün büyük sıkıntı içerisine girdiği 2008 yılında Hükûmet hayvancılığa büyük bir darbe indirmiş, hayvancılığa verilen destekleri üçte 1 oranında azaltmıştır. Önceki yıllarda üreticiye verilen damızlık düve, buzağı, suni tohumlama, soğutma tankı gibi desteklerin hepsini kaldırmıştır. Süt teşvik primi önce tamamen kaldırılmış, sonra, büyük tepkiler olunca önce 4 kuruş olarak açıklanmış, sonra 3,6 kuruşa düşürülmüştür. Yonca, korunga, fiğ, silajlık mısır gibi yan bitkiler için yapılan destekler de yaklaşık yüzde 20 azaltılmıştır. 2009 bütçesinde tarım desteklerine ayrılan para yüzde 10 kesintiye uğratılmış, ekonomik krizin yaşandığı bir dönemde desteklerin azaltılması süt üreticilerini daha da zora sokup hayvan kesimini daha bir hızlandırmıştır.

Irak ve Orta Doğu pazarına yanlış biçimde yapılan canlı hayvan ve et ihracatının başlaması da kırmızı et fiyatının iyice artmasına neden olmuştur. Et fiyatı artınca, sütten para kazanamadığını gören çiftçi, ineklerini kesime göndermeyi sürdürmüştür.

2007’nin ikinci yarısından bu yana kesilen süt ineğinin sayısının 300 bin ila 800 bin arasında olduğu belirtilmektedir. Sayın Bakanın hayvan sayılarının arttığı biçimindeki beyanı tamamen gerçeğe aykırıdır.

Bu kadar çok hayvan kesilince doğal olarak süt üretimi iyice düşmüş, sütün fiyatı yükselmiştir. Çiğ süt fiyatı geçen yıl ocakta 60-65 kuruş iken bu yıl 85 kuruşa, bazı yerlerde 90 kuruşun üzerine çıkmıştır. Eğer süt artsaydı çiğ süt fiyatı yükselir miydi?

Hayvancılığı geliştirmek için yapılması gereken, süt teşvik primini, yem desteklerini ve diğer hayvancılık desteklerini artırmak, hem üreticiyi hem de sanayiciyi koruyan bu sistemi en az beş yıl süreyle uygulayacağını ilan etmek, piyasaya güvence vermektir. Çözüm, üretim artışında ve üretimin sürdürülebilir olmasındadır.

İthalatın çözüm olmadığı çoğu kez denenmiş ve görülmüştür. Bu yüzden, canlı hayvan ve hele et ithalatına kesinlikle gidilmemelidir. İthalatla bir süre için fiyatlar terbiye edilebilir ancak içeride üretim daha da olumsuz etkilenip azalacağından, bir süre sonra hem fiyatlar yükselir hem de sürekli ithalata bağımlı bir yapı ortaya çıkar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ergin, lütfen tamamlayınız.

GÜROL ERGİN (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu aşamada süt fiyatına müdahale edilirse ve fiyat aşağı çekilirse, geçen iki yıllık dönemde tüm zorluklara göğüs gererek, zararına süt satarak ayakta kalmayı başaran pek çok işletme sahibi de ineğini kesime göndermek zorunda kalır. Bu dönemde yapılacak en büyük hata, süt tozu ithalatına veya hayvan ithalatına kapıları açmak olur. Böyle bir girişim işletmelerin kapanmasını hızlandırır, Türkiye, süt ve süt ürünlerinde tamamen dışarıya bağımlı hâle gelir.

Sayın Bakan dün bu kürsüden yaptığı konuşmada, Et Balığın 14,5 liraya kesim yaptığını ifade etmiştir. Bu söylem tamamen yanlıştır. Et Balık Kurumu Erzurum Kombinası Müdürünün bu ayın 11'inde verdiği beyanata göre yağsız kesimde fiyat 12 lira 25 kuruş, tosun etinde 12 lira 50 kuruştur. Bu da son zamanda artırılan fiyattır. Yani aslında kasaptaki yüksek fiyat; köylünün cebine fazla para girdiği anlamına gelmemekte, köylü yine sıkıntı çekmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÜROL ERGİN (Devamla) - Sayın Başkan, teşekkür edeceğim lütfederseniz.

BAŞKAN - Buyurun.

GÜROL ERGİN (Devamla) - Sayın Başkan, söz verdiğiniz için size tekrar teşekkür ediyorum. Sizi, yüce Meclisi ve sevgili çiftçi kardeşlerimi, yüce Türk ulusumu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ergin.

Gündem dışı üçüncü söz, emekli aylıkları arasındaki farklılıkların giderilmesi konusundaki intibak yasasının çıkartılmasına ilişkin yapılan çalışmalar hakkında söz isteyen Niğde Milletvekili Mümin İnan'a aittir.

Buyurun Sayın İnan. (MHP sıralarından alkışlar)

3.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, emekli aylıkları arasındaki farklılıkların giderilmesi için intibak yasasının çıkarılmasıyla ilgili yapılan çalışmalara ilişkin gündem dışı konuşması

MÜMİN İNAN (Niğde) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; grizu patlamasında hayatlarını kaybeden işçilerimize Cenabı allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyorum.

Ülkemizdeki emekli aylıkları arasındaki farklılıkların giderilmesi için intibak yasasının çıkarılmasıyla ilgili çalışma konusunda gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygı ve sevgiyle selamlarım.

4447 sayılı Kanun’la 506 sayılı Kanun'da yapılan değişikliklerle, aylık bağlama sistemiyle aylıkların artırılması yeniden düzenlenmiştir. Düzenleme ile kanun tarihinden geçerli olmak üzere emekli olanlara ülkenin gelişmesinden pay verilmeye başlanmış ve bu tarihten sonra emekli olanlar ile önce emekli olanlar arasında bir maaş farkı oluşmaya başlamıştır.

Uzmanların yaptığı tespitlere göre SSK'daki eşitler arasındaki farklılığın esas nedeni, ilk defa aylık bağlanırken emekli olduğu yıla kadarki gelişme hızı uygulanması, emekli aylığı bağlandıktan sonra gelişme hızının emekli aylığına yansıtılmamasıdır. BAĞ-KUR emeklilerinin arasındaki farklılık da BAĞ-KUR gelir tablolarının TÜFE ve büyüme oranı kadar artırılmamasından kaynaklanmış ve olan hep emeklilere olmuştur. Emekli aylıkları her dönemde reel olarak düşmüş ve aldıkları ücret bakımından ülkemizde “eski ve yeni emekliler” kavramı oluşmuştur. Tarlada, fabrikada, tersanede, sınıfta, hastanede, dükkânda uzun, yorucu ve özenli bir çalışmadan sonra emekli olan insanlarımız kendilerine haksızlık yapıldığına inanmaktadırlar. Milleti ve ülkesi için çalışıp alın teriyle çocuklarına, evine helal ekmek götüren insanlarımız bu haksızlığın ortadan kaldırılmasını istemektedirler. Hükûmet ne derse desin, Türkiye’deki ekonomik durum bütün sosyal kesimleri perişan ettiği gibi emekliyi de canından bezdirmiştir. Emekli maaşları, ev kirası, elektrik ve doğal gaz faturalarını bile karşılamaya yetmemektedir ve emekliler açlık sınırının altında yaşamaktadır. Yıllarca üretmek için emek vermiş ve ülkesine katma değer sağlamış emeklilerimiz bunun karşılığı olarak sadece insan gibi yaşama hakkı istemektedirler.

Geçtiğimiz aralık ayı içerisinde Sayın Çalışma Bakanı, intibak yasası çalışmalarında sona gelindiğini ve emeklilerin durumunun iyileştirileceğini, konuya ilişkin açıklamanın Sayın Başbakan tarafından yapılacağını basına söylemiştir. Bu, emeklilerimizde büyük beklenti yaratmış, ancak Sayın Başbakan, intibak yasasına hiç değinmemiş, emekliye verilen ortalama 60 liralık zammı da abartarak açıklamıştır. Sayın Başbakanın yaptığı açıklamadan sonra emeklilerimiz sukutuhayale uğramış ve beklentilerinin boşa çıktığını görmüşlerdir. Hükûmet de aralık ayı sonunda birçok ürüne yaptığı zamlarla daha emekliye 60 lira vermeden çok daha fazlasını elinden geri almıştır.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; artık bıçak kemiği delmiştir, ülkemizdeki işçi, memur, çiftçi ve esnaflarımız gibi emeklilerimizin de dayanacak güçleri kalmamıştır. 3 milyona yakın emeklimiz biraz olsun nefes alabilmek için bu intibak yasasının çıkarılmasını umutla beklemektedirler. Sayın Başbakan her fırsatta, iktidarları döneminde ülkemizin 2,5 kat büyüdüğünü, kişi başına düşen millî gelirin 2 bin dolardan 10 bin dolara çıktığını açıklamaktadır. Şimdi Sayın Başbakana soruyoruz: Söylediğiniz bu büyümeden esnaf, çalışanlar, çiftçiler, emekliler acaba pay alabilmiş midir? Bu soruya Sayın Başbakan “Evet” diyorsa, kişi başına hanesine 10 bin dolar para giren emeklilerimiz ve çalışanlarımız neden ağlamaktadır? İşsizliğin yüzde 15’lere dayandığı, çalışanların ve emeklilerin açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edildiği ülkemizde emeklinin ve çalışanın cebine girmesi gereken bu pay kimlerin kasasındadır ve kimlerin kasasına girmeye devam etmektedir? Gelir dağılımı adaletsizliğinin had safhada olduğu dönemimizde esnafın, çalışanların ve emeklilerin gelirinin büyüdüğünü hâlâ siz nasıl iddia edebilirsiniz? Siz neyi iddia ederseniz edin, devletin resmî rakamları sizleri yalanlamaktadır.

Döneminizdeki borçlanmalar devraldığınız borçların 2,5 katına çıkmış, ülkenin ödediği yıllık toplam faiz ödemeleri yükselmiş, yabancıların kısa vadeli yatırım fonları aracılığıyla ülkemizden götürdüğü kâr transferleri artmıştır. Seksen yılda oluşturulan millî ekonomik değerler devri İktidarınızda bunları karşılamak için satılmış ve hâlâ satılmaya devam etmektedir. Özelleştirmeden elde edilen gelirlerin bir tek kuruşu bile emekliye ve çalışana nasip olmamıştır. Bu işten Türkiye'nin bütün ekonomik değerlerine saldıran küresel hortumcular faydalanmıştır.

Devlet ve millet artık borçla yaşamaktadır. Geçen gün yapılan açıklamalar ekonomik krizin vatandaşın ciğerini deldiğini ortaya koymuştur. Yapılan açıklamalara göre 2009’da takipteki kredi miktarı yüzde 55,5 oranında artarak 14 milyar liradan 22 milyar liraya yaklaşmıştır. Bireysel kredi borcunu ödeyemeyenlerin listesine 1 milyon 74 bin yeni vatandaş eklenmiş ve toplam 3 milyon 243 bin kişi borçlu hanesine yazılmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın İnan, lütfen tamamlayınız.

MÜMİN İNAN (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Neredeyse kredi kullanıcısı 2 kişiden 1’i borcunu ödeyemez olmuştur. Kriz nedeniyle geliri düşen, işini kaybeden, şirketini kapatan vatandaş hem kredi hem de kredi borcunu ödemekte zorluk çekmektedir.

Kısaca, vatandaş borç batağının içinde yüzmekte ve kendine bir çıkış yolu aramaktadır. Sayın Başbakan, borç batağında yaşayan ve hak arayanlara “Milletin hakkını size yedirmem.” diye gürlemektedir. Haklarını arayan emekliler, işçiler, memurlar, esnaflar ve üreticiler bu milletin mensupları değil midir? Acaba Sayın Başbakana göre millet kimdir? “Biz ne yaparsak yapalım halk bunu yutar.” diyerek onu küçümseyenlerin ve kale almayanların, emeğe, emekliye, çalışana ve üretene saygı göstermeyenlerin akıbetlerinin ne olduğunun geçmişte birçok örnekleri vardır. 

Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın İnan.

Sayın Anadol, grizu patlaması nedeniyle söz talebiniz vardı, yerinizden iki dakika söz veriyorum, buyurun.

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol’un, Balıkesir’in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki bir kömür ocağında 23 Şubatta meydana gelen grizu patlamasına ilişkin açıklaması

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, çok teşekkür ederim söz verdiğiniz için.

Toplantıyı açarken belirttiğiniz gibi Balıkesir’in Dursunbey ilçesinde meydana gelen iş kazasında, maden kazasında 13 işçimiz Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur; 17’ye yükseldi, 18 de yaralı işçimiz var, 6’sı ağır; çeşitli hastanelere, yanık servislerine ve diğer servislere dağıtılmış durumda. Gece iki buçuk, yerine, görevlendirdiğimiz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu milletvekilleri ulaştılar, gerekli incelemeleri yapıyorlar.

Şunu söylemek istiyorum: Son günlerde çoğalan maden kazaları karşısında biraz daha titiz, dikkatli biçimde yetkili makamların, kuruluşların davranması gerekir. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak tüm ulusumuza başsağlığı diliyoruz, ölenlerin yakınlarına başsağlığı diliyoruz ve sabırlar diliyoruz.

Teşekkür ederim efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Anadol.

Buyurun Sayın Bozdağ.

2.- Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, Balıkesir’in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki bir kömür ocağında 23 Şubatta meydana gelen grizu patlamasına ilişkin açıklaması

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkanım, Balıkesir Dursunbey Odaköy mevkisinde Şentaş Madencilik İşletmesinde meydana gelen kazada ölenlere Allah’tan rahmet diliyorum, kalanlara acil şifalar diliyorum, umarım şifa bulurlar. Kaza sonucu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ve bölge milletvekillerimiz şu anda oradadırlar, burada yapılan bütün çalışmaları yakından takip ediyorlar. Tabii, dileğimiz, böyle kazaların olmaması, bu konuda alınması gereken her türlü tedbirin en üst seviyede alınması. Meclisimiz zaten bu konuda bir araştırma komisyonu da kurdu. Umarım bu komisyonda, bu kazaların hiç olmazsa aza indirilmesi konusunda Meclisimize ve Hükûmetimize önemli tavsiyeler olur, o tavsiyeler çerçevesinde ciddi tedbirler bundan sonra da alınır.

Ben tekrar, ölenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı, yaralı kardeşlerime de acil şifalar diliyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bozdağ.

Sayın Vural…

3.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Balıkesir’in, Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki bir kömür ocağında 23 Şubatta meydana gelen grizu patlamasına ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Biz de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, Balıkesir Dursunbey ilçesinde meydana gelen grizu patlamasında hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyoruz, yaralılara da acil şifa diliyoruz. Bundan sonra da böyle kazaların meydana gelmemesi için gerekli tedbirlerin ivedilikle alınması gerektiğini ifade ediyoruz. Daha Bursa’daki kazanın müsebbipleri hakkında gerekli araştırma yapılmamıştır. Dolayısıyla ivedilikle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bu maden ocaklarında, açıkçası, iş yeri güvenliğini sağlayacak tedbirlerin alınması konusunda harekete geçmesini Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak istiyoruz. Biz de bu acıyı paylaşıyoruz. Allah rahmet eylesin efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Uras, buyurun.

4.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras ın, Balıkesir’in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki bir kömür ocağında 23 Şubatta meydana gelen grizu patlamasına ilişkin açıklaması

MEHMET UFUK URAS (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de Barış ve Demokrasi Partisi adına bütün yurttaşlarımıza başsağlığı diliyorum fakat tabii, ölenlerin arkasından başsağlığının dışında Meclis olarak çok önemli siyasi görevlerimiz söz konusu. Hani iki türlü uyku var, bir fiziki uyku, bir gaflet uykusu. Bu bir gaflet uykusuna dönüşmeye başladı. Hastaları tedavi etmek için, bir yatıştırmak için ilaç kullanılır, bir de iyileştirmek için. Bizim artık kalıcı çözümlere, kalıcı iyileştirici adımlara ihtiyacımız var. Ateş düştüğü yeri yakıyor fakat bu hepimizin ateşi. Umarım bundan ders alırız ve takdiriilahi dediğimiz birçok şeyin artık takdirifani olduğunu görmemiz gerektiğinin zamanı geldi.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Uras.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve 23 milletvekilinin, Havran ilçesinde yapılan barajın yarasalar ve zeytincilik üzerindeki etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/587)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Balıkesir'in Havran İlçesinde yapılan barajın su tutulma bölgesinde yarasaların kaldığı mağaralar bulunmaktadır. Barajda su tutulmasıyla bu mağaralar su altında kalacağından zeytinlik alanda zeytinler için zararlı zeytin sineğini yiyerek yaşayan yarasalar yok olacaktı.

Yarasaları kurtarmak için 3 milyon TL maliyetle yapay mağaralar yaptırılmıştır. Ancak bu mağaralar yarasaların kalmasına elverişli olmadığından yarasalar bu mağaralara girmeyerek kaybolmuşlardır.

Zeytin zararlıları ile doğal mücadelede etkin olan, sayıları yaklaşık 20 bin olan yarasalar yapılan masraf gibi kaybolmuşlardır.

Gerekli inceleme ve araştırma yapılmadan böyle bir uygulamanın verdiği maddi ve manevi zararı belirlemek amacıyla Anayasanın 98. ve iç tüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince ekte yer alan gerekçe doğrultusunda meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1) Ahmet Duran Bulut                      (Balıkesir)

2) Oktay Vural                                 (İzmir)

3) Mehmet Şandır                             (Mersin)

4) Osman Durmuş                            (Kırıkkale)

5) Kamil Erdal Sipahi                        (İzmir)

6) Mümin İnan                                 (Niğde)

7) Hasan Özdemir                            (Gaziantep)

8) Şenol Bal                                      (İzmir)

9) Reşat Doğru                                 (Tokat)

10) Recep Taner                               (Aydın)

11) Hüseyin Yıldız                           (Antalya)

12) Mehmet Serdaroğlu                    (Kastamonu)

13) Sabahattin Çakmakoğlu              (Kayseri)

14) Hasan Çalış                                (Karaman)

15) Rıdvan Yalçın                            (Ordu)

16) H. Hamit Homriş                       (Bursa)

17) Emin Haluk Ayhan                    (Denizli)

18) Ahmet Kenan Tanrıkulu             (İzmir)

19) Mithat Melen                              (İstanbul)

20) Ahmet Bukan                             (Çankırı)

21) Mehmet Ekici                             (Yozgat)

22) Atila Kaya                                  (İstanbul)

23) Kemalettin Nalcı                         (Tekirdağ)

24) Ali Uzunırmak                           (Aydın)

Gerekçe:

Balıkesir'in Havran İlçesi yakınlarında 1995 yılında DSİ tarafından baraj inşasına başlandı. Ancak söz konusu barajın yakın çevresinde de zengin bir biyolojik çeşitlilik ve yarasa mağarası varlığı Çevre ve Orman Bakanlığına 2004 yılında bildirildi.

Baraj geçtiğimiz yıl ekim ayında su tutmaya başladı. Barajın açılması ile birlikte orada bulunan yarasa mağarasını su basacağı için DSİ yarasaların yaşamasına elverişli olmayan ve yaklaşık olarak 3 trilyon TL'ye yapay bir mağara yaptırdı.

Söz konusu baraj gövdesi 40-50 m. vadi içine yapılsaydı yarasaların en yoğun bulunduğu mağara göl suyunun altında kalmayacaktı.

Oysa ki yarasalar gece, günün kararmaya başlamasıyla birlikte dışarıya çıkıyor ve sabah gün ışıyıncaya kadar avlanıyor. Avladıkları da çoğu tarım ve insanlar açısından zararlı diye nitelendirilen sinek ve böcekler. Eğer yarasalar yok olursa insanlar birkaç yıl sonra sinek popülasyonlarının afet şeklinde arttığını görecekler ama çoğu nedenini bilemeyecek.

Ayrıca bir yarasanın gece boyunca 10 gr. sinek yediği düşünülürse, mağaradaki koloninin önemi kolaylıkla anlaşılabilir.

Kaya yapısı çok kırıklı olduğu için; diğer kaya çatlakları da suyla dolacağından kendilerine güvenli bir sığınak bulmaları zor görünüyor. Nemli ve serin bir ortam istedikleri için yüzey çatlaklarında uzun süre yaşayabilmeleri imkânsız. Zaten böyle bir durumda Doğan, Şahin gibi yırtıcılara yem olmaları da kaçınılmaz.

İnsan dışındaki canlılar ne yazık ki doğal ortamları dışında yaşama özelliği taşımıyor.

2005 yılı Mayıs ayında Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünde uygulanan Twinning projesinde görevli uzmanlar Ersin Özek, Alois Liegl ve Bernd-Ulrich Rudolph yöreye gelerek 1 haftalık araştırma yapmışlar ve Bernd-Ulrich Rudolph Temmuz ayında ikinci kez bölgeyi ziyaret etmiştir. Bu çalışma sonrası 2003 ve 2004 yıllarında civardaki diğer mağaralarda yapılan araştırma verilerinin de yer aldığı bir rapor hazırlanarak Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğüne teslim edilmiştir.

Su toplamaya 2009 Ekim ayında başlayan baraj gölü suyu altında kalacak olan mağarada 8-9 farklı yarasa türü tespit edilmiştir.

Mayıs ayında yaklaşık 11000, Temmuz ayında 17000 yarasanın bu mağarada yaşadığı belirlenmiştir. Bu sayının büyük çoğunluğunu erişkin bireyler oluşturuyor. Tür olarak en çok Myotis (başlıca Myotis myotis, M. blythii) ve Miniopterus schreibersii görülüyor.

 

2.- İstanbul Milletvekili Atila Kaya ve 19 milletvekilinin, üniversite öğrencilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/588)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üniversitelerimizde yaşanan problemler, üniversite öğrencilerinin yaşadığı sorunlar, çektiği sıkıntılar ve gelecek kaygılarının giderilmesi için gerekli önerilerin ortaya konulması amacıyla, Anayasa'nın 98, iç tüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince bir Meclis Araştırma komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.

1) Atila Kaya                                  (İstanbul)

2) Oktay Vural                                (İzmir)

3) Necati Özensoy                          (Bursa)

4) Hüseyin Yıldız                           (Antalya)

5) Metin Ergun                               (Muğla)

6) H. Hamit Homriş                        (Bursa)

7) D.Ali Torlak                               (İstanbul)

8) Osman Ertuğrul                          (Aksaray)

9) Kemalettin Nalcı                         (Tekirdağ)

10) Cemaleddin Uslu                      (Edirne)

11) Osman Durmuş                        (Kırıkkale)

12) Rıdvan Yalçın                           (Ordu)

13) Mehmet Akif Paksoy               (Kahramanmaraş)

14) Hasan Özdemir                         (Gaziantep)

15) Mehmet Günal                          (Antalya)

16) Kamil Erdal Sipahi                   (İzmir)

17) Emin Haluk Ayhan                   (Denizli)

18) Murat Özkan                            (Giresun)

19) Abdülkadir Akcan                    (Afyonkarahisar)

20) Süleyman Lâtif Yunusoğlu       (Trabzon)

Gerekçe:

Dünyanın rekabetçi ortamında ülkelerin statülerini belirlemede eğitim belirleyici bir faktördür. Bundan dolayıdır ki, eğitimin hedeflerinin iyi belirlenmesi, yeterli kaynağın ayrılması, bu hedeflere ulaşmada temel ilkelerin oluşturulması, niteliği ve niceliği artırıcı tedbirlerin alınması önem taşımaktadır.

Bilim ve teknolojideki gelişmelerin sosyal, ekonomik ve kültürel yapıya yansıması, ancak eğitimdeki değişikliğin aynı hızla olmaması gençleri olumsuz etkilemektedir.

Üniversiteye girişin neredeyse "mucize" olduğu ülkemizde öğrencilerin, üniversite sınavını kazandıktan sonra pek çok ekonomik ve sosyal sorunlarla karşılaştıkları ve zor koşullarda eğitimlerini sürdürdükleri bilinen bir gerçektir.

İşsizlik ve yoksulluğun her geçen gün büyüyen bir sorun olduğu ülkemizde üniversite öğrencilerinin ekonomik ve sosyal yönden durumlarını tespit etmek amacıyla bir araştırma yapılması gerekmektedir. Bu çalışma, üniversite öğrencilerinin gelecekle ilgili kaygılarının giderilmesi için elzemdir.

Üniversite öğrencilerimizin gerek eğitimleri esnasında karşılaştıkları sıkıntılar ve gerekse eğitimlerini tamamladıktan sonraki kaygıları nedeniyle ülkemizin geleceğine ilişkin karamsar olduklarını söylemek mümkündür. Sayın Başbakan'ın 9 Eylül Üniversitesinin Akademik Açılış Yıldönümü konuşmasında "Her üniversite okuyana iş vermek zorunda değiliz" diye açıklama yapması, yani icranın başında bulunan Sayın Başbakan'ın ağzından direkt bu sözlerin işitilmesi gençlerimizin gelecekle ilgili umudunu kırmıştır. Bu bakımdan ivedilikle sorunların araştırılması ve çözüm metotlarının bulunması gerekmektedir.

Sonuç olarak bir değerlendirme yapmak gerekirse, üniversitelerimizde okuyan öğrencilerin gelecek noktasında durumlarının pek iç açıcı olduğu söylenemez. Üniversitelerimizde yaşanan problemler ve üniversite öğrencilerinin yaşadığı sorunlar ve çektiği sıkıntılar sürekli göz ardı edilmektedir. Dolayısıyla içinde bulunulan karamsar tablonun sebebi aslında yükseköğretim sistemimizdeki önemli aksaklıkların bir göstergesidir.

Üniversite gençliğimizin problemlerini genel olarak maddeleyecek olursak:

1.Ekonomik problemler

2.Eğitim ve öğretim problemleri

3.Sosyo-kültürel problemler

4.Gelecek kaygısı

Öğrenciler ailelerinden aldıkları maddi desteklerle öğrenimlerini devam ettirmektedirler. Bu ailelerin büyük bir kısmı emekli, işçi, memur ve çiftçidir. Orta gelir düzeyinin altında bulunan bu aileler çocuklarının ihtiyaçlarını yeteri kadar karşılayamamaktadırlar.

Maddî gücün yetersiz oluşu, öğrencileri beslenme problemi ile karşı karşıya getirmektedir. Evlerde, bilhassa yurtlarda kalan öğrenciler için beslenme, önemli bir problemdir. Gençler, okullarında verilen öğle yemekleri dışında diğer öğünlerini sadece midelerini doldurmak amacı ile geçiştirmeye çalışmaktadırlar. Bu durum da sağlıklı ve dengeli beslenmenin söz konusu olmadığını açıkça göstermektedir.

Güncelliğini koruyan önemli bir diğer problem de barınma problemidir. Son yıllarda yurtların sayısının artmasına rağmen, yurtlar nitelik ve nicelik açısından yetersizdir.

Dünyanın değişen çehresi yüksek öğrenime büyük önem verilmesi gerektiğini ortaya çıkarmıştır. Üniversiteler elit kadrolar yetiştiren, bilimsel ve teknolojik araştırmalar yapan kuruluşlardır.

Günümüzde toplumların üstünlükleri bilim ve teknolojide ulaştıkları düzeyle ölçülmektedir. Daha açık ifade ile bilimde kaydettikleri mesafe ile doğru orantılıdır. Bir başka deyişle artık dünyada gücü belirleyen unsur bilgidir. Bu noktada bilgiye ulaşma ve bilgiyi kullanma da çağımızın en önemli silahı hâline gelmiştir.

Sonuç olarak, üniversiteli öğrencilerimizin her türlü sorunlarının giderilmesi, altyapı, fizikî mekân, araç ve gereç probleminin çözümü için eğitime ayrılan kaynakların artırılması ve gelecek kaygılarının giderilmesi için Meclis araştırması açılması gerekmektedir.

3.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da “Hançer Timi” adlı grupların var olduğu iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/589)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde “Hançer Timi” olarak adlandırılan grupların var olup olmadığı, varsa kime bağlı oldukları, hangi yasal mevzuat çerçevesinde faaliyetlerde bulundukları, görev alanlarına ilişkin bilgilerin ne olduğu ve bu tim grubunun bölgede karıştığı iddia edilen olaylardaki misyonlarının araştırılarak, bundan sonraki süreçlerde bu tür insan hakları ihlallerinin ve hukuk dışı uygulamaların yaşanmaması için Anayasa’nın 98’inci, İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması için gereğini arz ve talep ederiz.

1) M. Nuri Yaman                (Muş)

2) Gültan Kışanak                 (Diyarbakır)

3) Selahattin Demirtaş           (Diyarbakır)

4) Emine Ayna                      (Mardin)

5) Akın Birdal                       (Diyarbakır)

6) Ayla Akat Ata                  (Batman)

7) Bengi Yıldız                     (Batman)

8) Fatma Kurtulan                 (Van)

9) Hasip Kaplan                    (Şırnak)

10) Hamit Geylani                (Hakkâri)

11) İbrahim Binici                 (Şanlıurfa)

12) Mehmet Nezir Karabaş   (Bitlis)

13) Mehmet Ufuk Uras        (İstanbul)

14) Osman Özçelik               (Siirt)

15) Özdal Üçer                     (Van)

16) Pervin Buldan                 (Iğdır)

17) Sebahat Tuncel               (İstanbul)

18) Sevahir Bayındır             (Şırnak)

19) Sırrı Sakık                      (Muş)

20) Şerafettin Halis               (Tunceli)

Gerekçe:

Son yıllarda Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde "Hançer Timi" olarak adlandırılan tim gruplarının varlığı iddia edilmekte, bu tim gruplarının köy yakma, vatandaşı tehdit etme, adam öldürme, ateşli silahlarla vatandaşları tarama, adam kaçırma gibi bir çok suça neden oldukları ileri sürülmektedir.

Şırnak ili Beytüşşebap ilçesinin Beşağaç köyünde aralarında gönüllü köy korucusu olmak üzere, toplam 14 kişinin bulunduğu bir minibüsün, 29 Eylül 2007 günü Sıhala Deresi mevkiinde kimliği belirsiz kişiler tarafından taranması sonucunda 12 vatandaş hayatını kaybetmiş ve 2 vatandaş da yaralanmıştı. Bölgedeki ilgili İnsan Hakları Derneklerinin raporlarında, köylülerle iç içe yaşayan Geçici Köy Korucularının, temel hak ve özgürlüklerin kullanımında ciddi engeller oluşturdukları ve söz konusu olayda da gerçek bilgiye ulaşım konusunda doğrudan müdahaleci oldukları ve olayı kapatmak istedikleri öne sürülmüştür.

25 Temmuz 2009 tarihinde ise, Şırnak'ın Beytüşşebap İlçesi'nde DTP'li Necman Ölmez ve Ferhat Ediş başları taşla ezilmiş ve göğüslerine birer kurşun sıkılmış olarak bulunmuştu. Necman Ölmez ve Ferhat Ediş'in öldürülmesinde "Hançer Timi" adlı grubun sorumlu olduğu iddiaları gündeme gelmiştir.

15 Aralık'ta Muş'un Bulanık ilçesinde 2 kişinin ölümü ve 8 kişinin yaralanması ile sonuçlanan sokak gösterileri sırasında, gösteri yapan gruba ateş açan esnafın silahına eskiden "OHAL ruhsatı" adı altında verilen ruhsattan aldığı, bu vesileyle gönüllü köy korucusu niteliği tanınmış binlerce insandan biri olduğu şeklinde resmi makamların yaptığı açıklamalar basına ve kamuoyuna yansımıştır.

Yine 17 Ocak'ta meydana gelen, Diyarbakır'ın Kulp ve Silvan ile Batman'ın Sason ilçeleri üçgeninde kalan kırsal bölgedeki Hamzalı köyü yakınlarındaki askeri bir operasyonda bir uzman çavuşun ölmesi ve bir uzman çavuşun da yaralanmasıyla sonuçlanan olayda da “Hançer Timi” iddiaları gündeme gelmiştir. Askerin öldürülmesine, bölgede uzun zamandır faaliyet yürüten korucu, asker ve itirafçılardan oluşan 10 kişililik bir grubun sebep olduğu iddialar arasında yer almaktadır. Nitekim olayın ardından, olayla ilgisi bulunan ve ismi açıklanmayan 3 korucunun silahlarına el konulmuştur.

Bölgede başta Şırnak, Batman, Diyarbakır, kırsalının yanı sıra Hakkâri, Siirt, Bingöl ve Bitlis gibi illerde de son iki yılda "Hançer Timi" olarak isimlendiren gruplara ilişkin çok sayıda iddia ortaya atılmıştır. Çeşitli korucu köylerden seçilen genç korucular ve itirafçıların da aralarında bulunduğu 8-10 kişiden oluşan bu timin bölgede, 3'erli, 4'erli gruplar hâlinde dolaştıkları, örgüt mensuplarına ait kıyafetler giydikleri ve özellikle akşam saatlerinde faaliyetlerde bulundukları iddia edilmektedir. "Hançer Timi" olarak adlandırılan bu grubun, günün belirli saatlerinde sivil araçlarla köyleri dolaştıkları ve plaka değiştirdikleri, bazı evlere girerek, köylüler hakkında bilgi topladıkları ve daha sonra askeri taburlara giderek, orada kaldıkları da iddialar arasındadır. Yine iddiaya göre, her timin sorumluğunun ise Jandarma Uzman Çavuşlara verildiği yönündedir.

Ayrıca, bölgede yaşayan vatandaşlar tarafından, silahlı, sivil giyimli kişilerin dolaştığı iddia edilmekte ve bu grupların geceleri bölgedeki köyleri dolaştıkları, bölgede yaşayan vatandaşları tehdit ettikleri öne sürülmektedir. Bölgede çok fazla askeri karakol ve noktaların olmasına rağmen, çok serbest dolaştıkları iddia edilmektedir.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde "Hançer Timi" olarak adlandırılan grupların var olup olmadığı, varsa kime bağlı oldukları, hangi yasal mevzuat çerçevesinde faaliyetlerde bulundukları, görev alanlarına ilişkin bilgilerin ne olduğu ve bu tim grubunun bölgede karıştığı iddia edilen olaylardaki misyonlarının araştırılarak, bundan sonraki süreçlerde bu tür insan hakları ihlallerinin ve hukuk dışı uygulamaların yaşanmaması için bir meclis araştırma komisyonunun kurulması gerekmektedir.

4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 21 milletvekilinin, sulama birliklerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/590)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sulama Birliklerinin sorunları ve alınması gereken tedbirler amacıyla Anayasanın 98. İçtüzüğün 104. ve 105. Maddeleri gereğince Meclis araştırması yapılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Reşat Doğru                                       (Tokat)

2) Mehmet Şandır                                  (Mersin)

3) Abdülkadir Akcan                             (Afyonkarahisar)

4) Mustafa Enöz                                     (Manisa)

5) Necati Özensoy                                  (Bursa)

6) H. Hamit Homriş                               (Bursa)

7) Recep Taner                                       (Aydın)

8) S. Nevzat Korkmaz                            (Isparta)

9) Erkan Akçay                                      (Manisa)

10) Hakan Coşkun                                 (Osmaniye)

11) Mümin İnan                                     (Niğde)

12) Yılmaz Tankut                                 (Adana)

13) Mehmet Akif Paksoy                       (Kahramanmaraş)

14) Hasan Özdemir                                (Gaziantep)

15) Akif Akkuş                                      (Mersin)

16) Süleyman Lâtif Yunusoğlu              (Trabzon)

17) Mustafa Kalaycı                               (Konya)

18) Hüseyin Yıldız                                 (Antalya)

19) Sabahattin Çakmakoğlu                   (Kayseri)

20) Emin Haluk Ayhan                          (Denizli)

21) Hasan Çalış                                      (Karaman)

22) Mehmet Günal                                 (Antalya)

Gerekçe

Sulama Birlikleri; sulama tesislerinin çiftçilerimiz tarafından sahiplenmesi, korunması, bakım ve onarımlarının kendileri tarafından yürütülmesi ve bu sayede suyun etkin kullanımı ve verimliliğin artırılması amacıyla kurulmuş olan tüzel kişiliklerdir.

Daha önce DSİ'nin kontrolünde olan 1.162.634 hektar alanda sulama yapan Sulama Tesislerinin %73'ü yerel yönetimler sulama alanında %90'ını sulama birliklerine devretmiştir. Bu da ülkemizde sulanan tarım alanlarının % 23'üne denk gelmektedir.

Sulama Birlikleri yapmış olduğu bu çalışmalarda, teknik donanımın ve ekibin yetersiz olması nedeniyle büyük sıkıntı içerisindedirler. Teknisyen konumunda çalışan insanlar ilkokul, ortaokul veya herhangi bir lise mezunu olmaları nedeniyle sulama eğitiminin teknik olarak sağlanması hususunda zorluklar yaşanmaktadır.

Bütün bunlara paralel olarak gerek elektrik, vergi vb. gibi borçlarından dolayı hem sulama birliklerinin, hem de çiftçimizin yaşadığı sıkıntılar var olagelmiştir.

Bilindiği üzere ülkemizde baş gösteren ekonomik kriz toplumun tamamını etkilemiş bu durumda çiftçimizde büyük oranda zarar görmüştür.

Tarım girdilerinin aşırı yükselmesi nedeniyle çiftçi üretemez mahsulünü satamaz duruma gelmiştir. Bütün bu sıkıntılar çiftçiyi sulama birliklerine olan borçlarını ödeyemez duruma getirmiştir. Vatandaştan ücret alamayan birlikler haliyle devlete olan elektrik borcunu ödeyememiştir. Biriken borçlar nedeniyle devlet elektrikleri kesmiş, motorları durdurmuştur.

Tam olarak ürünün suya ihtiyacı olan dönemde elektrik kesintisinden dolayı kanalına su gelmeyen vatandaşlar mahsulünü sulayamamış vatandaşın bir yıl boyunca yaptığı tüm emeği heba olmuştur. Bu durum vatandaşla sulama birliklerini, Birliklerle Devleti karşı karşıya getirmiştir.

Sulama birliklerinin bu durumu göz önüne alınıp, bir an önce teknik ve mali yönden desteklenmesi gerekmektedir.

Araştırma önergemiz bu amaçla hazırlanmıştır.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın Genç, sisteme girmişsiniz, söz istiyorsunuz. Ne için acaba?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, bugünkü grizu patlamasıyla ilgili söz almak istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

VI.- AÇIKLAMALAR

5.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Balıkesir’in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki bir kömür ocağında 23 Şubatta meydana gelen grizu patlamasına ilişkin açıklaması

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben başlangıçta geç geldim.

Efendim, Balıkesir’in Dursunbey ilçesinde meydana gelen bu grizu patlaması sonucunda 17 tane emekçi canımız hayatını kaybetmiştir. Kendilerine Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Ancak, Sayın Başkan, bu 17 tane insan canını kaybediyor, bir o kadar insan da yaralanıyor, maalesef Hükûmette bir ses yok.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Hükûmet orada.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Biraz insana karşı saygı duyan, biraz bu halkın acılarını paylaşmayı bilen bir iktidar olsa çıkar burada bunun sebebini açıklar. Ayrıca daha önce de burada bu grizu patlaması olmuş. Bu Hükûmet ne işle uğraşıyor? Hep yurt dışında gezip de eğleneceğine bunun sorumluluğuna katlanması lazım. Meclis olarak karşımızda bir sorumlu istiyoruz. Bunun sorumlusu da Hükûmettir. Bu ocaklarda gerekli tedbiri almayan bu Hükûmetin bu Meclise hesap vermesi lazım. Canını kaybeden bu işçilerimizin ölümüne sebep olan bu Hükûmettir. Bu Hükûmet ne zaman hesap verecektir, ne zaman Türkiye Cumhuriyeti devletinin vatandaşlarının dertleriyle ilgilenecektir? Yetmiyor mu artık her gün uçaklara binip de gidip dış devletlerde turistik seyahat etmek?

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, yani çok önemli bunlar Sayın Başkan.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Pazarcı, buyurun.

6.- Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın, Balıkesir’in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki bir kömür ocağında 23 Şubatta meydana gelen grizu patlamasına ilişkin açıklaması

HÜSEYİN PAZARCI (Balıkesir) – Sayın Başkan, ben de Balıkesir’in Dursunbey ilçesindeki grizu kazasında ölen vatandaşlarımıza rahmet diliyorum ve yakınlarına ve Dursunbey ve Odaköylü vatandaşlarımıza başsağlığı dileklerimi iletmek istiyorum.

Bu vesileyle bu tür olayların tekrarlanmaması için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının gerekli iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almasına tekrar dikkati çekmek istiyorum ve bu vesileyle ayrıca devlet hastanesinin Dursunbey’de yeterli doktora ve tıbbi elemanlara sahip olmadığını tekrar Meclisimize hatırlatarak bu açıdan da gerekli önlemlerin alınmasının uygun olacağını ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Pazarcı.

Alınan karar gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3'üncü sırada yer alan, Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili Recai Berber ve 5 Milletvekilinin; 2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili Recai Berber ve 5 Milletvekilinin; 2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/762, 2/475) (S. Sayısı: 455) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.

Geçen birleşimde, tasarının 3’üncü maddesine bağlı ek 14’üncü madde kabul edilmişti.

Şimdi, tasarının 3’üncü maddesine bağlı ek 15’inci maddeyi okutuyorum:

EK MADDE 15- Ekli listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (III) sayılı cetvelin Toplu Konut İdaresi Başkanlığına ilişkin bölümüne eklenmiştir.

                                       

(x) 455 S. Sayılı Basmayazı 18/2/2010 tarihli 63’üncü Birleşim Tutanağı’na eklidir.

BAŞKAN – Madde üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Murat Özkan, Giresun Milletvekili.

Buyurun Sayın Özkan.

MHP GRUBU ADINA MURAT ÖZKAN (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının 3’üncü maddesinin ek 15’inci maddesi hakkında söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce hepinizi en kalbî duygularımla selamlarım.

Konuya girmeden önce, ben de Balıkesir’de yaşanan hazin ve üzüntü verici olayda hayatlarını kaybeden kardeşlerime Tanrı’dan rahmet diliyorum, geride kalanlara başsağlığı dileklerimi iletiyorum, yaralıların da bir an önce şifaya kavuşması temennilerimi buradan iletmeyi bir borç biliyorum.

Değerli milletvekilleri, TOKİ’yle ilgili görüşmeler geçen haftadan beri Meclisimizin gündeminde yer alıyor. Tabii, TOKİ nedir, TOKİ neler yapıyor, şuna bir bakmak lazım, ne amaçla kurulmuş? Bir genel giriş yapmak gerektiğini düşünüyorum.

Sayın milletvekilleri, Toplu Konut İdaresi, adı üzerinde, toplumun sosyal konut ihtiyacını karşılamak amacıyla kurulmuş bir müessesedir. Peki, Toplu Konut İdaresi bugün bu amacını yerine getiren bir birim midir, yoksa daha farklı bir hâle mi gelmiştir, ona bir bakmak lazım. Bugün, Toplu Konut İdaresi, maalesef, sosyal konut yapmaktan uzaklaşmış, sosyal konut görevini âdeta göstermelik bir şekilde yerine getiren bir birim hâline gelmiş ama bunun dışında, son derece lüks, üst orta ve üst sınıfın konut ihtiyacını karşılayan bir kurum hâline gelmiştir.

Değerli arkadaşlar, devletin, görevi gereği, eğer konut yapacak ise, mutlaka alt gelir gruplarına yönelik konut ihtiyacını karşılaması gerekir. Anayasa’mızda yer alan sosyal devlet ilkesinin de, bana göre, amacı budur.

Şimdi, Toplu Konut İdaresi Türkiye'nin her tarafında konutlar yapmaya girişmiş ve bu konutlarını, biraz önce belirttiğim gibi, üst ve orta sınıfa hizmet eder şekilde inşa ediyor. Bu konutların büyük bir kısmında müteahhitler “TOKİ müteahhidi” diye anılıyor. İstedikleri müteahhide âdeta ihaleler veriliyor ve istemedikleri müteahhitler ihaleyi alınca da bunların ödemeleri yapılmayarak bu müteahhitler devre dışı bırakılmaya çalışılıyor.

Değerli arkadaşlar, Türkiye, inşaat sektörü açısından bakıldığında, dünyaya hizmet veren, dünyaya müteahhitlik hizmeti satan bir ülke konumunda. Özellikle, bugün, Batı Avrupa’dan Orta Asya’ya, Orta Doğu’dan Mağrip’e kadar yer alan birçok ülkede Türk müteahhitleri müteahhitlik hizmeti, Türk mühendisleri de mühendislik hizmetleri verir durumdadır. Ancak, bugün baktığımızda, değerli arkadaşlar, Toplu Konut İdaresi, konut dışında, yeni bir müteahhitlik sektörü olarak, hastane yapıyor, okul yapıyor, vesaire tüm hizmetleri yerine getirir vaziyette.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bu hadise ne meydana getiriyor? Biz tekel niteliğindeki iktisadi teşebbüsleri özelleştirirken -örneğin Telekom, örneğin TÜPRAŞ gibi tekel niteliğinde olan müesseseleri özelleştirirken- Türkiye’de rekabetin en yüksek olduğu müteahhitlik-inşaat sektörünü de devletleştirmekteyiz.

Değerli arkadaşlarım, bu ne yaman bir çelişkidir, bu nasıl libere edilmiş bir ekonomik yapıdır? Türkiye’de en kolay hizmet verilen ve en çok rekabetin olduğu bir alanda devletin piyasada en önemli oyuncu olarak yer alması bir yanda, diğer yanda da tekel niteliğindeki hizmetlerin özelleştirilmesi; bunu milletimin takdirine sunuyorum.

Değerli arkadaşlar, maddeye dönmek istiyorum. Bu maddede getirilen husus yeni bir kadro kurulmasıyla, TOKİ’ye yeni kadroların verilmesiyle ilgili. Yaklaşık 54 yeni kadro veriliyor fakat Komisyonda yapılan konuşmalarda, bu kadroların şu anda doldurulduğu, kadrolara atamaların yapıldığı, fiilen çalıştırıldığı ancak kadroların bulunmadığıyla ilgili olarak kadro istenmiş. Yani bu 54 kişiyle ilgili olarak bir sınav yapılmayacağı, yeni bir personel alımına gidilmeyeceği söylendi.

Değerli arkadaşlar, Anayasa’mızın 10’uncu maddesine aykırı olan bu uygulamadan TOKİ’nin ve Hükûmetin bir an önce vazgeçmesini, eşitlik ilkesi gereğince de kamu personel sınavıyla personel almasını arzu ediyorum, diliyorum ve öneriyorum çünkü bu hizmetlerin büyük bir kısmı KPSS ile personel alınabilecek nitelikte hizmetlerdir.

Ayrıca, TOKİ’de çalışan kadrolara baktığımızda değerli milletvekilleri, şu anda turizm işletmeciliği ve otelcilik meslek yüksekokulu mezunlarının, ticaret ve turizm fakültesi mezunlarının, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Hungaroloji Bölümü mezunlarının görev aldığını görüyoruz!

Değerli milletvekilleri, TOKİ’nin bu alanda çalışan ya da bu alanda eğitim görmüş insanlarla ne diye bir ilişkisi olabilir, niye alabilir, bunun izahı gerekiyor. Herhâlde, bunun izahı, politik davranmak ya da bunun bir başka izahı da yakın akraba, eş ve dostlara kadro açmak olabilir.

Toplu Konut İdaresi şu anda personel uygulamaları açısından eşitlik, adalet ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde hareket etmemekte, genel bir hukuk prensibi olan bu ilkeleri çiğnemektedir, kamu idareleri için 1999 yılında çıkartılan merkezî sınavla personel alınma ilkesini de çiğnemiş durumdadır.

Değerli milletvekilleri, AKP döneminde Başbakan ve bakanlarca bir yandan kamu yönetimindeki çarpıklık, verimsizlik ve kalitesizlikten, bürokratik oligarşiden şikâyet edildiği ama bunların çözümlenmeyip kullanıldığı, bu yolla yandaş kayırmanın tercih edildiği bir dönem olmuştur. Toplu Konut İdaresi de bunların uygulama merkezlerinden birisi hâline gelmiştir.

AKP hükûmetleri personel rejimine ilişkin düzenlemeyi maalesef yapmamış, istihdam ve ücret rejimi tahrip edilmiştir. Kamuya personel alımında kayırmacılık önlenmemiş ve nitelikli personel istihdamı amacıyla biraz önce söylediğim gibi 1999 yılında çıkartılan merkezî sınav uygulaması sulandırılarak bu amacın dışına çıkartılmıştır.

Hükûmet, kamu çalışanlarının çoğunun yoksulluk sınırının altında kaldığı bir dönemde ücret iyileştirmesi yapmamış, çalışanların insanca yaşayabileceği bir ücret düzeyine kavuşacak adımlar yerine çalışanlar arasında ücret adaletsizliğini artıracak düzenlemeler yapmıştır. Ücret rejimindeki esas problem, ücret düzeyinin düşüklüğü kadar ücretler arasındaki adaletsizliktir. Toplu Konut İdaresi, ücret rejimindeki adaletsizliklere de bir örnektir. Onun için AKP Hükûmeti ve AKP’lilerin kendi eş, çocuk ve yandaşlarının çalıştırıldığı, sınavsız, sadece bir pusulayla, sadece bir kartla, kartvizitle işe başlatıldığı bir yer hâline getirilmiştir. Ne yazık ki bunu 21’inci yüzyıl Türkiyesi’nde söylemek durumunda kalıyorum.

Sayın milletvekilleri, bu arada, tabii KEY ödemelerinin tamamlanmaması da ayrı bir sıkıntı yaratmış vatandaşlarımız arasında. Bu açıdan bakıldığında, Hükûmet kendi alacaklarına karşı âdeta bir atmaca, ancak, ödemelere gelince -örneğin KEY ödemeleri, don zararlarından meydana gelen çiftçi alacaklarının ödenmesi konusunda da- âdeta tilki kurnazlığı içerisine girmiştir. Tabii biz bu durumda devletin ne atmaca ne tilki olmasını istiyoruz. Devletin, Hükûmetin devlet gibi davranarak, hükûmet gibi davranarak, eşitlik ilkesini, hak ve menfaatleri gözeterek uygulama yapmasını temenni ediyoruz. Aksi takdirde bu yanlış yapılan hukuksuz uygulamaların, hukuk dışı uygulamaların hesabını bu millet sizlerden maalesef soracaktır hatırlatmasını yaparak sözlerime son veriyor, hepinize en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özkan.

Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Yaşar Ağyüz, Gaziantep Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 455 sıra sayılı Tasarı’nın 15’inci ek maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, TOKİ’ye verdiğimiz imtiyazlı yetkiler bugünkü görüşeceğimiz yasayla beraber siz deyin on yedi, ben diyeyim on dokuzu buldu. İhale Kanunu’nda yaptığımız değişiklikler yirmiyi geçti. İktidar olan AKP, iktidar olduğu günden beri köklü yasaları getirme alışkanlığını bir türlü edinememiştir, aynen iktidar olma alışkanlığını kazanamadığı gibi, bir türlü iktidar olamadığı gibi köklü yasaları da gündeme getirememiştir; bu âcizlik içerisinde sürekli yasal ek değişiklikler yaparak bazı kurumları güçlendirmeye çalışmaktadır.

Özellikle kentleşme hem ülkemizde hem dünyada tartışılan büyük bir sorundur. Kentleşmenin çağdaş bilimsel, çevreye duyarlı olarak gelişmesi ve planlı olarak gelişmesi, işin esasıdır. Bu yetki İmar Kanunu’nda belirlenmiştir ve belediyelere verilmiştir. Köklü İmar Yasası, imar ve şehircilik yasasının çıkması gerekirken bu tür değişikliklerle günü kurtarmaya, TOKİ’nin elini güçlendirmeye çalışıyorsunuz. Bunun nedeni nedir? TOKİ’yi organizatör kuruluş olarak, arsa rantlarını ekonomiye katmaya ve yandaşların zengin olmasına çalışıyorsunuz. Bakın, TOKİ öyle bir kuruluş ki… Kamu kuruluşu mudur? Hayır değil, kamu kuruluşu değil; kamu kaynaklarını kullanan, sırtını Hükûmete dayamış, Hükûmetin bir şirketidir. Şirketin başı Sayın Tayyip Erdoğan, Yönetim Kurulunun yetkilisi TOKİ Başkanı. Böyle bir işleyiş, böyle bir yetkilendirme sanıyorum dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir.

TOKİ, diyorlar ki “Sosyal konut yapıyor.” Sosyal konut yapmak asli görevi ama verilen yasalarla siz TOKİ’ye neler yaptırıyorsunuz, bakın: TOKİ konaklama tesisi yapıyor, TOKİ kavşak yapıyor, TOKİ afet konutu yapıyor, TOKİ akıllı konutlar yapıyor ve akıllı konutlara da İngilizce isimler veriyor. Hani siz muhafazakâr, değerlere saygılı bir iktidardınız, partiydiniz? TOKİ niye İstanbul’da “My World” diye konutlarla gelir paylaşımı ortaklığı yapıyor? TOKİ, Arsa Ofisi ile Emlak Konutun devamıdır. Emlak Konutun lüks konut yapma alışkanlığını TOKİ devam ettiriyor. Bazı iktidar partisi temsilcileri çıktılar dediler ki “TOKİ 2003’ten sonra şunları yaptı.” TOKİ 1984’te kuruldu, 1969 yılında sanıyorum Arsa Ofisi kuruldu. TOKİ, 2003 yılına kadar 1 milyon konuta kooperatifleşme yoluyla kredi temin etti. Onun en büyük hatası ikinci konutlara kredi vermesiydi. “Geçmişte bir şey yapılmadı.” derseniz çok yanlış söylersiniz. Sizin, elbette ki her siyasinin ve her iktidarın seçildikten sonra görev yapması asli görevidir onun. Siz de bir şeyler yapacaksınız tabii ama iktidarın asli görevi tüm kurumlarda iktidar olmak, iktidarı yatırıma, üretime, istihdama yönlendirme olduğu kadar sizin özelleştirme politikasına uygun olarak arsacılık yapmak değildir. Özelleştirme yoluyla, TOKİ kanalıyla Hükûmet bizzat arsacılık yapmaktadır, arsa satışı yapmaktadır.

Bakın, kamu kaynaklarını TOKİ’ye veriyorsunuz, TOKİ gidiyor orada imtiyazsız imar planı yapıyor, hazine arazilerini belirliyor ve kentlerin geleceğini tıkıyor TOKİ, inşaat sektörünün inisiyatif alanını daraltıyor. İnşaat sektöründeki istihdam bugün yüzde 20’lerin altına düşmüştür, yüzde 20 küçülmüştür. Bu, büyük daralmadır, büyük küçülmedir.

Peki, TOKİ’nin ihalelerine baktığınız zaman da açık mı, şeffaf mı, katılımcı mı? Hayır. Özellikle inşaat ihaleleri katılımcı olmadığı gibi planlama, etüt ve tanıtım ihalelerinin elle tutulur hâli yok. Akraba, hısım, eş, dost kayırılmış ve yandaşlara maalesef bu ihaleler peşkeş çekilmiş değerli arkadaşlarım.

Bakın, zemin etüt işlerinde 2005-2007 arasında toplam 240 civarında ihale yapılmış. İhalelerden 150 tanesi sekiz şirkete verilmiş ve şirketler içerisinde aynı paydaşların ismi geçiyor arkadaşlar ya! Bu kadar kayırmacılık olur mu? Ben bunlara cevap istiyorum.

TOKİ konut yapmasın demiyoruz, TOKİ’ye karşıtlığımız yok ama TOKİ şeffaf değil, TOKİ katılımcı değil, TOKİ Kamu İhale Kanunu hükümlerini aşıyor ve ayrıca da Yüksek Denetleme Kurulunun her sefer çıkan raporlarının hiçbirini uygulamıyor. Niye? Sırtını Başbakana dayamış. Başbakan imtiyazı altında bu tür şeyleri yaparak TOKİ devlet içinde devlet oldu.

Peki, bu on sekiz -on dokuz değişikliği yapacağımıza, Parlamentoyu meşgul edeceğimize, komisyonları meşgul edeceğimize tek bir karar alalım ve “TOKİ’nin yapacağı uygulamaları ve uyacağı kriterleri Recep Tayyip Erdoğan hazretleri belirler, bu kuralları ve bu uygulamaları da TOKİ sadrazamı uygular.” diyelim, tek maddelik bir kanun, çıkalım işin içinden. Bu kadar niye meşgul ediyorsunuz toplumu, büyük sorunlar varken?

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) – Baykal ne olsun? Baykal da Cumhurbaşkanı olsun.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) - Laf atma, gel burada konuş, yüzüme konuş. Belgeli konuşuyorum ben. Haraç mezat her şeyi emlakçı gibi satacaksınız!

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) – En fazla laf atan sensin, senden öğrendim ben laf atmayı.

BAŞKAN – Sayın Milletvekilim lütfen…

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Dünyanın hiçbir yerinde haraç  mezat

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) – TOKİ’nin yaptıklarını da say. Hastaneleri say, okulları say.

BAŞKAN – Sayın Çerçi, lütfen.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) - …cumhuriyet değerlerini satarak borçlanan bir ülke görülmemiştir, borcu artan bir ülke görülmemiştir. Bu kadar beceriksiz, bu kadar kaynak israfıyla karşı karşıya bulunduğumuz bir yerde siz kaos yaratarak kamuoyunun gözünden bazı şeyleri kaçırmaya çalışıyorsunuz. Buna hakkınız yok sizin, buna hakkınız yok. İktidarsınız, iktidar gibi davranmak zorundasınız. Türkiye yangın yerine dönmüş, esnaf kan ağlıyor, inşaat sektörü kan ağlıyor, çiftçi kan ağlıyor.

Bakın, bir grizu patlaması oldu. Allah rahmet etsin ölenlere, başsağlığı diliyorum ama Çalışma Bakanı nerede? Bu işte tedbir alması gereken… (AK PARTİ sıralarından “orada” sesleri)

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Orada…

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Orada, olay olduktan sonra bulunması yetmiyor. Bursa’dan sonra…

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Olay yerinde.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) - Siz ders almıyorsunuz. Niye? Tekdirle uslanmıyorsunuz, sizin hakkınız kötek. Bu kötek de sandıkta olacak.

BAŞKAN  - Sayın Ağyüz, lütfen düzeltir misiniz cümlenizi?

FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) – Gel de döv o zaman, gel de döv!

OSMAN DEMİR (Tokat) – Sözünü geri alsın.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bakın…

BAŞKAN – Sayın Ağyüz

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) - …bu kaosun yaratıldığı yetmiyormuş gibi 2 milletvekiliniz daha kaos yaratmaya devam ediyor.

BAŞKAN – Sayın Ağyüz

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – “Kırk yıl onlar fişledi, biz fişliyoruz.” bu düşünce İktidarınızın düşüncesinin afişe olmasıdır, afişe.

Bakın, “Bize karşı çıkan kanı bozuklar tahlil edilmeli.” Buna ne hakkı var Milletvekilinin? Ama buna cesaret veren Arınç’tır, buna cesaret veren Sayın Tayyip Erdoğan’dır. “Kanı bozuk” diyemez hiç kimse. Bu Parlamentoda bulunanlara, iktidara karşı olanlara, toplumsal muhalefete, sivil toplum örgütlerine karşı olanlara hiç kimse “kanı bozuk” diyemez. Bu ikisinin de tahlile ihtiyacı var, ruhsal tahlile ihtiyacı var.

Meclis Başkanını uyarıyorum: Bunları tahlile gönder, akli dengesizliği var ve Mecliste tehlikelidir bunlar. Bunların önüne “Meclise girmesi tehlikelidir.” diye yafta asmak lazım, yafta!

Değerli arkadaşlarım, bu karmaşa ortamı devam ederken ekonomiyi göz ardı etmek için bu kervana milletvekilleriniz de katılıyor. Yazık oluyor, yazık! Yazık oluyor! O nedenle, gününüzü ana sorunları çözmekle geçiriniz.

Bakın, TOKİ’nin konutları, Beylerbeyi’nde -ben geçen gün de söyledim- gidelim Gaziantep’te Beylerbeyi konutlarına, elle tutulur hâli var mı! Okul yoktu, sosyal tesis yoktu. Bağıra bağıra yaptırdık. Niye? Proje yapılırken unutulmuş, ihale kapsamına alınmamış. İşte, TOKİ bu! Trilyonlarca, katrilyonlarca kaynağı var ama kullanış biçimine baktığınız zaman da kayırmalı ve yandaş koruyucu şekilde kullanılıyor değerli arkadaşlarım.

Ayrıca bu yasada ek madde 14’ü geçirdik. Bu 14, Anayasa’ya aykırı bir maddedir. TOKİ’ye bu imtiyazları verirken Anayasa’yı çiğneyerek, Anayasa’yı ayaklar altına alarak lütfen bu yetkileri vermeyiniz değerli arkadaşlarım.

Ayrıca TOKİ’nin imar planı olmayan yerleri ihale etmeye ne hakkı var? Elimde belgeler var. 1/5.000’liği hâlen yapılmamış, devam eden yeri ihale etmiş, vermiş TOKİ. Niye? Yasal imtiyazı var. Ruhsat alınmayan yerleri ihale ediyor, veriyor. Böyle bir yetki, böyle savurganca kullanılan bir yetki mümkün değil hiçbir yerde görülmemiştir değerli arkadaşlarım.

Bakın, Yüksek Denetleme Kurulundan okuyorum: “TOKİ tarafından yeni planlar yapılarak çalışmalara başlanılacaktır.” İhale edilmiş iş, yeni planlar yapılarak devam edecek! Neresi? Avcılar ilçesi, Bahçeşehir konutları değerli arkadaşlarım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen tamamlayınız.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Bakın, “Yapılan incelemelerde arsa karşılığı gelir paylaşım projelerinde inşaat yapılacak bazı arsaların imar planlarının olmadığı…” diyor. Ben demiyorum, Yüksek Denetleme Kurulu diyor. Bunun hesabını vermeyecek misiniz?

Ama değerli arkadaşlarım, bu vurdumduymazlıkla çıkardığınız yasalar maalesef uygulamada sıkıntı yaratıyor, sorun yaratıyor. İktidarınız artık Türkiye’ye sıkıntı veriyor, İktidarınız kara bulut yaratıyor. Sorunları çözmesi gereken Parlamento sorunları çözeceğine sorun yaratıyor. Bir iktidar sorun çözmekle yükümlüdür. Esnafın, çiftçinin, işçinin… Tekel işçileri Ankara’da bar bar  bağırıyorlar. Bir tane insaflı, vicdanlınız gidip de ziyaret ediyor mu? Gidip de nedir diyor mu? Arabulucu olmaya çalışıyor mu? Çoluk çocuğuyla perişan olan bu işçilere sahip çıkmak… Bu özelleştirme mağdurlarını ortaya çıkaran sizin İktidarınız değil mi? 4/C’yi yaratan sizin İktidarınız değil mi? Onların ne günahı var?

Onun için, değerli arkadaşlarım, Abbas yolcu, gidicisiniz, ama hesap vermeden sizi bırakmak yok.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan…

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) – İki senedir bunları söylüyorsunuz, hâlâ yüzde 15’lerdesiniz!

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Çıkar konuşursun!

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) – Boş konuşma boş!

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Çıkar konuşursun!

BAŞKAN – Sayın Çerçi, lütfen oturur musunuz. Sayın Çerçi… Lütfen Sayın Çerçi.

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) – Sayın Başkan, kötekten bahsediyor, köteği kim atacakmış, cevap versin bir bilelim!

BAŞKAN – Sayın Çerçi, oturun lütfen. Oturun lütfen Sayın Çerçi.

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) – Lütfen haddini bilsin! Bu Mecliste kimse kötek atmaya cesaret edemez.

BAŞKAN – Sayın Çerçi oturur musunuz. Bak, Grup Başkan Vekili söz istedi.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Haddinizi sandıkta bildireceğiz biz size! Hem de seçim bölgenizde bildireceğiz!

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) – Ağabeylerine sor, ağabeylerine!

BAŞKAN – Sayın Bozdağ, ne için?

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – AK PARTİ Grubu adına madde üzerinde söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yeni bir sataşmaya mahal vermeden Sayın Bozdağ. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İç Tüzük’ün 69’uncu maddesi gereğince…

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, sataşmadan dolayı mı söz verdiniz, grup adına mı söz verdiniz?

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Grup adına söz istedim.

BAŞKAN – Grup adına mı? Ben anlamadım. Grup adına o zaman.

Buyurun.

AK PARTİ GRUBU ADINA BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3’üncü maddeye ek 15’inci madde üzerinde grubumuz adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, Toplu Konut İdaresinin alanıyla ilgili bir kanun tasarısını görüşüyoruz. Herkesin burada söyleyecek sözü vardır mutlaka, çünkü çok büyük hizmetler üreten, Türkiye'nin 81 ilinin 81’inde damgası, mührü bulunan ve hemen hemen her yerde ve ilçelerimizin de büyük bir kısmında insanlarımızın yüzünü güldüren, ev, yuva bekleyen ve ev sahibi olma imkânı belki bulamayan, belki bu noktada hayal dahi kuramayan insanlara ödeme kolaylığı içerisinde ve ucuz konut temin eden çok önemli bir kurum ve bu, özellikle AK PARTİ İktidarından sonra da çok önemli faaliyetler ortaya koydu, önemli çalışmalar yaptı. Şimdi, rakamlar şöyle veya böyle ifade ediliyor, tasarının içinde de bu rakamlar genel gerekçede yer alıyor. Ben beklerdim ki, burada konuşulurken TOKİ’yi yaptıklarından dolayı evvela bir takdir etmek lazım hem Başkanını hem çalışanlarını.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Siz ne zaman takdir ettiniz ki! Önce takdir etmesini öğren, sonra takdir bekle.

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Çünkü Türkiye'de on dokuz senede 40 bin küsur konut yapan bir kurumun, bir yapının yedi sene, sekiz sene içerisinde 300 bin civarında konutu yapıp sahiplerine teslim etmesi, ancak alkışlanacak bir durumdur, kınanacak bir durum değildir…

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Dökülüyor, dökülüyor. Binalar dökülüyor.

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - …alkışlanır ve denir ki: TOKİ bunları yapıyor, tebrik ediyoruz, ama şunları, şunları da yapsa daha iyi olur, şu konularda biz muhalefet olarak veya milletvekilleri olarak eksikliklerini görüyoruz, bu eksiklikleri de giderseler, şu konulara da dikkat etseler eminim daha faydalı olur, çünkü, TOKİ imar kültürünü de değiştiriyor, konut kültürünü de değiştiriyor, şehircilik anlayışını da değiştiriyor, âdeta her yerde bir noktada böylesi bir uzman rehberlik ve değişimciliğe de öncülük yapıyor.

Onun için ben burada, huzurlarınızda Toplu Konut İdaresi Başkanını ve ekibini tebrik ediyorum ve inanıyorum ki Türkiye’mizin dört bir yanında, şu anda sayısı 300 bin civarında insan bizzat oturarak hayır duasını yapıyor, bir kısmı da oradan ev almış, evine taşınmayı bekliyor ve onlar da duasını yapacaktır. Milletimiz bunu görüyor, bunun takdirini yapıyor.

Ama bir şeyi de ifade edip huzurunuzdan ayrılmak isterim. Bu kürsüde konuşurken hepimiz eleştireceğiz varsa eleştirilecek yönler, laflarımızı söyleyeceğiz. Ama, bunu da bir usul, bir üslup içerisinde söylersek, yani hakaret etmeden, insanları rencide etmeden, insanları incitmeden düşüncemizi söyleme marifetini gösterebilsek daha güzel olur. Ama bu noktada konuşma yaparken, meram anlatırken tabii fikrî bir acziyet içerisinde olunca, o zaman ne yapılıyor ve belli bir üslubun tutturulma imkânı maalesef olmuyor.

Bakın, 2 tane değerli milletvekilimiz -herkes konuşuyor- konuşmalarında AK PARTİ’nin asla kabul etmediği ve bugüne kadar mücadelesiyle karşısında durduğu şeyleri ifade ettiler ve biz fişlemedir veyahut da insanların kanıyla, başka şeyleriyle ilgilenme konularını AK PARTİ kırmızı çizgileri olarak, daha biz partiyi kurarken bunu ilan ettik 14 Ağustos 2001’de ve biz dedik ki: “Din milliyetçiliği yapmayacağız, yaptırmayacağız. Irk milliyetçiliği yapmayacağız, yaptırmayacağız. Bölgesel milliyetçilik yapmayacağız, yaptırmayacağız.”

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Duymadınız herhâlde, okuma özürlü müsünüz Sayın Vekil?

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Şimdi 2 tane milletvekili arkadaşımız…

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Bırakın bu numaraları, bırakın bunları. Gerçekçi konuşun.

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -  Evet, cevap vereceğim.

2 tane milletvekili arkadaşımız bir beyanda bulundular ve biz bu beyanlar karşısında parti olarak tavrımızı koyduk ortaya ve partimizin Meclis Grup Yönetim Kurulu olağanüstü toplanarak, dün saat 15.30’da 2 arkadaşın beyanlarıyla ilgili bir inceleme başlattık. Yarın da Yönetim Kurulumuzun olağan toplantısı var. Bunu da değerlendirip, disiplin yolu eğer gerekiyorsa o çerçevede disipline sevkini de yapacağız. Biz parti olarak bunlara karşıyız ve parti içi mekanizmaları biz işletiriz.

Hatırlarsanız, polislerimizle bir başka arkadaşımız bir tartışmaya girmişti ve orada bu toplumun değerleriyle bağdaşmayan birtakım şeyler olduğu zaman biz tavır koyduk ve parti ihraç istemiyle müşterek Disiplin Kuruluna sevk ettik.

Ama bakın, buna benzer lafların birini, yani bizim Çorum Milletvekilimizin söylediği laflara benzer birini “Bunların akıl sağlığı, ruh sağlığı... Oraya götürmek lazım. Buradan, kapıdan koymamak lazım.” lafları söyledi. Biz işlem yaptık. Kemal Ağabey, bilmiyorum siz ne işlem yapacaksınız? O da CHP’nin takdiridir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Biz bu toplumun kabul etmeyeceği şeyleri, AK PARTİ’nin değerleriyle uyuşmayan şeyleri ve bizim karşı olduğumuz şeyleri kim söylerse söylesin, bizden biri söylesin, başkasından biri söylesin, biz tavır koyduk, tavır koymaya da devam edeceğiz. Ha burada takdir edilmesi lazım, AK PARTİ tavrını koydu. Tavır koyduğumuz bir konuda hâlâ itham yapılırsa, o zaman orada sormak lazım “Neden?” diye.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Nedenini söyle, nedenini!

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Bir başka konu: Tabii buradan kötekli konuşmalar da yapılıyor.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Biz kanımızdan eminiz, sizin kana baksın! Bir kana bakması gerekiyorsa bizimkinde problem yok.

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Tabii bu Meclis kötekli konuşmalara alışkın değil ama bakın, bu yakışmıyor bu kürsüye de. İnsanlar burada fikrini söyleyecek. Ha, vatandaş kantara sizi de koyacak, bizi de koyacak. Seçim oldu; 3 Kasımda oldu, 28 Martta oldu, 22 Temmuzda oldu, 29 Martta oldu. 2011’in 17 Temmuzunda da seçim olacak, o zaman bu millet kimi değerlendirecek, kime “güle güle” diyecek, kimi destekleyecek göreceğiz.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – O zaman Abbas yolcu!

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Biz diyoruz ki: Bu millet kötek vurmaz. Bu millet, sandıkta mührünü alır, oy pusulasına yapıştırır. O mühürden bugüne kadar hep AK PARTİ çıkmıştır (AK PARTİ sıralarından alkışlar) ama “kötek” diyenler maalesef milletten hiçbir zaman icazet almamıştır.

OKTAY VURAL (İzmir) – Biz de o mühürle geldik.

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bozdağ.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bizler de Parlamentoya milletimizin iradesiyle, mühürleriyle geldik.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Ona itirazımız yok.

OKTAY VURAL (İzmir) – Başkalarının icazetiyle gelmedik!

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Vural.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Ona itirazımız yok bizim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bu Parlamentoda bulunan milletin iradesine hakaret etmekten vazgeçsinler! Biz kimin mührüyle geldik?

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Benim söylediğimle ne alakası var?

OKTAY VURAL (İzmir) – Bu milleti hakir görmekten vazgeçin!

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Vural.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Ne alakası var?

OKTAY VURAL (İzmir) – Aynı düşünceniz… Aynı düşünceniz…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

OKTAY VURAL (İzmir) – Size oy vermeyenleri kategorize edip sanki millet iradesiyle gelmemiş gibi gösteriyorsunuz.

İSMAİL BİLEN (Manisa) – Siz yapıyorsunuz!

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Hiç alakası yok.

OKTAY VURAL (İzmir) – Aynı zihniyettesiniz! O milletvekiliyle aynı zihniyeti paylaşıyorsunuz.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Kimse onu yapmıyor.

BAŞKAN – Sayın Bozdağ… Lütfen oturun… Sayın Vural…

İSMAİL BİLEN (Manisa) – Onu siz yapıyorsunuz.

BAŞKAN – Madde üzerinde…

OKTAY VURAL (İzmir) – Teessüf ederim size, teessüf ederim.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – O zihniyet size ait.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bu millet… Bizler kimin oyuyla geldik?

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Kardeşim, söylediğimden bu dediğim…

OKTAY VURAL (İzmir) – Aynı zihniyettesiniz! Size oy veren millet de bize oy veren kim?

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Bize de millet oy veriyor!

BAŞKAN – Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Mevlüt Akgün, Karaman Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Akgün, buyurun.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Biz de onu söylüyoruz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Neyi söylediniz? Hadi canım sen de!

BAŞKAN - Sayın Vural, lütfen…

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Havada bulut meselesi!

MEVLÜT AKGÜN (Karaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Tasarının bu maddesiyle Toplu Konut Kanunu’na ek bir madde olan 15’inci madde eklenmek suretiyle elli dört adet kadro ihdası yapılmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, bu kadro ihdasına niçin gerek duyulmaktadır? Kısaca bu hususa değinmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, Toplu Konut İdaresinin, kısaca TOKİ’nin başarısı, hepimize gurur verecek şekilde, aslında Türkiye'nin başarısıdır. Şöyle ki: Amerika Birleşik Devletleri’nde başlayan konut kredi sistemi Mortgage’ın çöküşü bütün dünyada büyük bir ekonomik krize neden olurken, TOKİ, böyle bir ortamda 400 binleri aşan konut rakamı ile hem insanlarımızı ev sahibi yapıyor hem de düzenli kentleşme örnekleri sunuyor. Gerçekten, TOKİ, Hükûmetimiz döneminde sadece İstanbul, Ankara, İzmir gibi bazı büyük şehirlerde az sayıda konut üreten bir kurum olmaktan çıkarak Türkiye'nin bütün illerinde, hatta küçük ilçelerine kadar birçok yerleşim biriminde örnek çalışmalar üreten bir kurum hâline gelmiştir. Bazı köylerimizde ise “Tarımköy Uygulaması” ile modern yaşam alanları oluşturulmaktadır. TOKİ’nin halkımızın refah ve mutluluğu için proje geliştirdiği öyle ücra yerler var ki özel sektörün buralara yatırım yapması çoğu zaman mümkün görülmemektedir. Ülkemizin hangi yöresine gidilirse gidilsin Türkiye’yi bir ağ gibi saran duble yol çalışmaları gibi TOKİ’nin inşa ettiği yükselen konutları, örnek okulları, güzel hastaneleri görmek mümkündür.

Değerli arkadaşlarım, ülkemizde daha önceki dönemlerde kira öder gibi ev sahibi olmak sadece hayaldi. Bugün TOKİ sayesinde orta ve alt gelir sahibi vatandaşlarımız ile yoksul insanlarımız ev sahibi olmakta ve hayır dualarını göndermektedir. 100-150 TL aylık ödeme ile ev sahibi olabilen yoksul insanlarımızın yüzündeki sevinci tarif etmek mümkün değildir.

Geçen günlerde Karaman ilimizde TOKİ’ye ait yüzlerce konut birkaç saat içinde satıldı.

Ev sahibi olan vatandaşlarımızla telefonla yaptığım görüşmelerde 8-10 milyar peşinat ödendiği takdirde geri kalan taksitlerin kira bedeli kadar olduğu ifade edildi. Yani kira ödemek yerine, insanlar -oturduktan sonra- kendi evinin taksitini ödemektedirler. Eğer TOKİ olmasaydı, TOKİ bu çalışmaları yapmamış olsaydı bu insanlarımızın ev sahibi olması mümkün müydü? Bu konutlar sayesinde, aynı zamanda, piyasada ev ve kira bedellerinde olası, mümkün aşırı artışların da önüne geçilmiş ve TOKİ bir denge fonksiyonu görmüştür.

Değerli arkadaşlarım, bazı konuşmacılar TOKİ’nin zenginlere ev yaptığı şeklinde eleştiriler yapmıştır. TOKİ, tabii ki bazı yerlerde lüks konut yaparak gelir elde edecek ve yoksul vatandaşlarımıza yönelik konut üretimine kaynak sağlayacaktır. Bundan daha tabii ne olabilir? Kaldı ki ister iktidara mensup isterse muhalefete mensup olsun, belediye başkanlarımız, bugün TOKİ uygulamalarını beldelerine kazandırmak için sıraya girmiş vaziyettedir. Bu durum halkımızın, kurumlarımızın TOKİ’ye olan güvenini göstermektedir.

Değerli arkadaşlarım, TOKİ’nin bir örnek çalışmasından da bahsetmekte fayda vardır. Hazineye ait olup da yıllarca işgal altında kalmış veya amaç dışı kullanılan bazı araziler vardı. Bu arazilerden işgalciler haksız olarak faydalanmaktaydı. İşte, TOKİ buralara el atmak suretiyle buraları işgalden kurtarmış ve hazineye yaklaşık olarak 500 milyona yakın gelir kazandırmıştır.

TOKİ’nin yaptığı hayırlı çalışmaları görmek için fazla uzağa gitmeye gerek yok. İçinde yaşadığımız Ankara’da uygulanan kentsel dönüşüm çalışmalarına baktığımız zaman yapılan işin büyüklüğü ve başarısını açıkça görmek mümkündür.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; TOKİ, sayıları binlerle ifade edilen ihaleler gerçekleştirmiştir. Bu ihaleler şeffaf ve kamuya açık biçimde yapılmaktadır. Bugün eğer 1.550 şantiyeden bahsediyorsak, 35 milyara yakın yatırım tutarı gerçekleşmişse, 800 bin insanımıza istihdam sağlanmışsa, TOKİ’nin millî ekonomiye yapmış olduğu katkı daha iyi anlaşılır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Akgün, lütfen tamamlayınız.

MEVLÜT AKGÜN (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Cumhuriyet tarihinin en büyük konut hamlesinde bazı iddialardan yola çıkarak yolsuzluk suçlaması yapmak bana göre insafsızlık olur. Kaldı ki bu ihalelerde Kamu İhale Kurumuna şikâyette bulunmak veya mahkemelerde hak aramak her zaman mümkündür. Hem TOKİ’den iş alan müteahhitlerin zorda olduğu ifade edilmekte hem de yolsuzluk imasında bulunulmaktadır. Bu durum, karşımızda bir çelişki olarak durmaktadır. Eğer yolsuzluk olsaydı, 35 milyarlık Türkiye'nin seksen bir ilinde yayılan bu hamleyi gerçekleştirmek mümkün müydü?

Değerli arkadaşlarım, TOKİ’nin başarısı ortadadır, bunu en iyi bilen de Türk halkıdır. Bu başarıları TOKİ az sayıda personeliyle gerçekleştirmiştir. Çalışmaların sağlıklı yürümesi için ek kadrolara ihtiyaç vardır.

Bu vesileyle, TOKİ’nin çalışmaları sebebiyle başta Hükûmetimiz ve TOKİ Başkanımız olmak üzere tüm TOKİ çalışanlarına teşekkür ediyor, tasarının hayırlı olmasını diliyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Osman Demir, Tokat Milletvekili.

Buyurun Sayın Demir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

OSMAN DEMİR (Tokat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’da değişiklik öngören tasarının 3’üncü maddesi içinde yer alan ek 15’inci madde üzerinde şahsım adına söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlarken Balıkesir’in Dursunbey ilçesindeki maden ocağında rahmetli olan 13 işçimize Allah’tan rahmet diliyor, yakınlarına ve aziz milletimize başsağlığı diliyorum.

Değerli milletvekilleri, gözde bir kurumumuz hakkında bir yasal değişiklik yapıyoruz. TOKİ, gerçekten, gözde bir kurum. Burada çok güzel konuşmalar oluyor ama maalesef çok düzeysiz konuşmalar da oluyor. Ben, o konuşma şöyledir böyledir demek istemiyorum. Her söz, sahibine yakışır. Kişiler o sözleri kendilerine uygun gördükleri için kullanıyorlar, biz de ancak “Hayırlı olsun.” deriz. Nasıl olsa millete karşı da bu sözler söylendiği için onlar üzerinde çok da durmaya değer görmüyorum.

Değerli arkadaşlar, bir güzel söz var; hani hepimizin altın gibi sakladığımız, hafızamızda tuttuğumuz sözler vardır, bu da benim altın gibi sakladığım, hafızamda tuttuğum bir sözdür. Denir ki: “Başarılı bir yönetimin iki şartı vardır: İyi insan, iyi kanun.” Yani insanlarınız iyi olacak, kanunlarınız iyi olacak. Eğer insanlarınız iyi, kanunlarınız iyi değilse iyi olmayan kanunlar iyi insanların elini kolunu bağlar, oradan verim alamazsınız; eğer kanunlarınız iyi ama onları uygulayacak olan insanlarınız iyi değilse yine kanunu çarpıtırlar, ne yapar ederler oradan yine verim alamazsınız. TOKİ, bu sözü tam da doğrulayan iyi bir örnektir; öyle olduğunu görüyorum, yaptığı hizmetlerle öyle olduğunu görüyorum, TOKİ’nin çalışmasını düzenleyen kanunlardaki yaptığımız düzenlemelerden böyle olduğunu görüyorum.

Bakın, TOKİ, 1984 yılında çıkarılan 2985 sayılı Yasa’yla kurulmuş, daha sonra 1990 yılında çıkarılan 412 ve 414 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerle Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ve Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığı iki ayrı kurum olarak örgütlenmiş; daha sonra 1993 yılında Toplu Konut Fonu genel bütçe kapsamına alınmış, 2001 yılında da fon genel bütçe kapsamından geri çıkarılmış. 2003 yılında Konut Müsteşarlığı kaldırılarak görevleri TOKİ’ye devredilmiş, 2004 yılında Ankara’nın kuzey girişini Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığıyla birlikte projelendirme ve altyapısını gerçekleştirme görevi TOKİ’ye verilmiş. 2004 yılında düşük standarttaki konutları tasfiye etme, kentsel dönüşüm projelerini uygulama yetkisi, o da TOKİ’ye verilmiş. Yine 2004 yılında Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü kapatılmış, yetkileri TOKİ’ye verilmiş. 2006 yılında Göçmen Konutları Koordinatörlüğü ve Ahıska Türkleri İskân Koordinatörlüğü, o da TOKİ’ye devredilmiş. 2007 yılında Bayındırlık ve İskân Bakanlığına bağlı Mesken Dairesi TOKİ’ye bağlanmış. Neyi görüyoruz arkadaşlar? Başta söylediğim o güzel sözün yerine getirilmesi gayretlerini görüyoruz yani insanlarınız iyi olacak, kanunlarınız iyi olacak. Kanunlarımızı iyileştirmeye çalışıyoruz, bugün de bunu yapıyoruz, iyi insanların elini kolunu bağlamasın istiyoruz. Ne yapıyoruz bu ek 15’inci maddede? TOKİ’nin hizmet alanı, sorumluluk alanı genişlediği için bu işleri yerine getirecek kadroyu güçlendiriyoruz. Ne yapmışız değerli arkadaşlarım? Ek 15’inci maddeyle TOKİ’ye yeni kadrolar veriyoruz. 1 adet başkan yardımcılığı, 3 adet daire başkanlığı, 46 adet uzmanlık ve 4 adet müşavir avukatlık kadrosu TOKİ’ye veriyoruz. Niçin? Demişiz ki: “Ey TOKİ, sen güzel işler yapıyorsun, yapmaya da devam ediyorsun. Senin sorumluluğunu biz daha da artırdık; al, bu sorumluluğun gereği olarak gücünü de artırıyoruz, bu sorumluluğun altından kalkabilmen için seni daha güçlü hâle getiriyoruz.” demiş oluyoruz. Yaptığımız, gördüğünüz gibi doğrudur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Demir, lütfen tamamlayınız.

OSMAN DEMİR (Devamla) – Şimdi burada TOKİ’yi karalamaya çalışan arkadaşlar şunu nasıl gizleyeceksiniz: Sayın Grup Başkan Vekilim söyledi, TOKİ 1984 yılında kurulmuş, 2002’nin sonuna kadar yani 2003’ün başına kadar on dokuz yılda 43.145 konut üretebilmiş.

KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) – 1 milyon konut!

OSMAN DEMİR (Devamla) - Ama o günden bugüne gelinceye kadar 412 bini aşkın ihale yapmış, 300 bini aşkın konutu tamamlamış. Arkadaşlar, burada kıyas kabul etmez bir gerçek var. Bu gerçeği nasıl inkâr edeceksiniz? Ne kadar karalamaya çalışırsanız çalışınız bunu nasıl örteceksiniz? Millet TOKİ’nin ürettiği konutlarda oturuyor, yaşıyor, yaşayarak TOKİ’nin sağladığı imkânları görüyor.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Yolsuzluklara gel, yolsuzluklara!

OSMAN DEMİR (Devamla) – Güneş balçıkla sıvanmaz. Bu gerçeği nasıl karartacaksınız değerli arkadaşlarım?

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Sıvadığımız yok, her şey ortada.

OSMAN DEMİR (Devamla) – Kaldı ki, TOKİ’nin ürettiği 300 bini aşkın konutun yüzde 86’sı sosyal konuttur yani dar gelirli, orta gelirli ve yoksul ailelere sağlanan konutlardır.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Demir.

Madde üzerinde on dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.

Sayın Genç, Sayın Çalış, Sayın Işık, Sayın Birinci, Sayın Sipahi, Sayın Nalcı, Sayın Yıldız, Sayın Uzunırmak, Sayın Özdemir sisteme girmişlerdir. Birer dakikalık süre verilecektir. Soru sorma süresi beş dakikadır.

Sayın Genç, buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) -  Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, daha önce de sormuştum; bu, Tunceli’nin Çemişgezek ilçesine bağlı Ulukale köyünde 16 trilyon 251 milyar liraya, Makro İnşaat denilen, AKP Küçükçekmece Belediye Meclisi imar üyesi olan bir kişiye 99 konut davetiye suretiyle verilmiştir.

Sorularım şu:

1) Neden davetiye usulüyle verdiniz?

2) Bu mesken konutu mudur, afet konutu mudur?

3) Aynı şekilde, Çemişgezek’te başka köyler de konut yapmak için başvurdukları hâlde oraya niye bunları yapmadınız da ve getirdiniz, bir tanesinin maliyeti 162 milyar lira.

Yani bu çok açıkça seçikçe -hani burada biraz evvel söyleniyor, korunmuyor ya işte- AKP’li müteahhitlere fahiş şekilde bir para aktarılması… Bunda en azından 10 trilyon lira fazla bir kâr var. Buraya da tavassut eden AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Bey’dir, kendisi Çemişgezeklidir ve bunun açıklanmasını istiyorum. Yani afet konutu mudur…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Çalış, buyurun.

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Başkan, teşekkürler.

Sayın Bakanım, benim de iki sorum olacak.

Birinci sorum, dün sorduğum soruya aldığım cevapla ilgili. Tasfiye halindeki Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketinin varlıklarının TOKİ’ye devriyle ilgili yükümlülüklerden doğan itiraflar nedeniyle dün, devam eden otuz adet dava olduğu söylenmişti. Şimdi ben bu sorunun devamını soruyorum: Bu otuz adet dava nedeniyle söz konusu olan itilaflı meblağın toplam karşılığı kaç TL’dir?

İkinci sorum…

(Mikrofon otomtik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Işık, buyurun.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, 2003-2010 döneminde TOKİ’de yaşanan yolsuzluk iddialarıyla ilgili olarak yargıya intikal etmiş kaç adet ihale dosyası bulunmaktadır, bunlardan ne kadarı sonuçlanmıştır? Görüşülmekte olan maddeyle ihdas edilen 54 kadroya atanacak uzmanlarla ilgili atama kriterleri belirlenmiş midir? Hâlen TOKİ’de görev yapan ve atıl olduğu iddia edilen kaç adet uzman kadrosu bulunmaktadır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Işık.

Sayın Birinci…

NECAT BİRİNCİ (İstanbul) – Sayın Başkan, benim talebim daha önceydi, Sayın CHP Hatibinin söylediği üzerine bir açıklama yapacaktım. Bir talebim yok benim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Birinci.

Sayın Sipahi, buyurun.

KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Dün bir değişiklik önergesi konusuyla ilgili olarak gündeme getirmiştim. Malumunuz bu sınır karakollarının ve sınır birlikleriyle ilgili inşaatların protokolle TOKİ tarafından yapılması konusunda, bir, Başbakanın talimatı üzerine çalışma yapılmıştı. Sayın Millî Savunma Bakanının kendi ifadesiyle, bu en kritik ve güvenliğin birinci öncelikle karşılanması gereken Irak sınırında 54 sınır karakolu ve 2 sınır taburundan sadece 11 tanesinin inşaatına yeni başlanabilmiş. İşte, TOKİ’nin başarısızlığının örneği bu, beceriksizliğinin örneği bu. Şu anda bundan daha öncelikli başka bir proje var mı?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Sipahi.

Sayın Nalcı…

KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, bu konuşmacılar da çıkıp 1984-2002 arasında TOKİ’nin gerçekleştirmiş olduğu konut sayısını 43.145 konut olarak vermektedir. Acaba, bu dönem içinde TOKİ 940 bin konuta kredi desteği verip yapımını sağlamış mıdır? Yani 1984-2002 arasında 1 milyon konut yapılmasını mı sağlamıştır yoksa sadece 43 bin konut mu? Bunun cevabını istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Nalcı.

Sayın Yıldız...

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakan, Antalya Döşemealtı’nda bölgenin tüm imarı iki kat olmasına rağmen TOKİ yaptığı projeyle çok katlı binalar yaparak görüntü kirliliğine yol açmıştır. TOKİ kendisine devredilen özel imar yetkileriyle kent ve çevreyle uyumsuz, genel planlama ve şehircilik ilkelerini hiçe sayan yapılaşmalardan vazgeçmeyi düşünüyor mu yoksa bu görüntü kirlilikleri yapmaya devam edecek mi?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yıldız.

Sayın Bakan, buyurun.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum sayın milletvekillerimize.

Sayın Başkanım, bir kısım sorulara, teknik detay, bilgi mahiyetinde olduğu için yazılı olarak cevap verilecektir ama özellikle bu Çemişkezek’teki afet konutuyla ilgili Sayın Genç’in sorusunda... Bu, tamamen Afet Kanunu kapsamında yapılan konutlar niteliğindedir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Orada afet yok Sayın Başkan. Hangi afet?

BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen...

Sayın Bakan, siz cevap verir misiniz.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Sayın Genç...

KAMER GENÇ (Tunceli) – Davetiye usulüyle ihaleyi yapmak için afete sokmuştur.

BAŞKAN – Lütfen Sayın Genç...

Siz cevap verin Sayın Bakan.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Sayın Genç, soruyu sordunuz, ben ifade ediyorum. Eğer dinleme zahmetinde bulunursanız, bunlar, konuştuklarımız tutanaklara geçiyor.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Geçiyor tabii...

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Bizdeki Çemişkezek’te Afet İşleri Genel Müdürlüğü tarafından Toplu Konut İdaresine yer tespiti yapılıp talep edilmiş...

KAMER GENÇ (Tunceli) – Öyle bir şey yok.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – ...bir yapımdır. Dolayısıyla orada altyapı masraflarının yüksekliği söz konusudur.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Afet yok.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Burada özel bir yapı değildir Sayın Genç’in ifade ettiği.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Afet yok.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Sayın Başkan, bazen çok acil afet konutlarında davetiye usulü sürenin kısa tutulması açısından uygulanabilir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Bakan, afet yok burada, afet yok.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Eğer davetiye usulü yapılmış bir ihale varsa…

KAMER GENÇ (Tunceli) –Orada afet yok.

BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen dinler misiniz. Soruyu sordunuz, cevabını bir dinleyin Sayın Genç. Sayın Bakan cevap verdikten sonra açıklama isteme hakkınız var.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yanlış cevaplıyor.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) –…İhale Kanunlarında usul ve esasları belirtilir ve şeffaf bir şekilde yapılır.

Sayın Başkan, sınır karakollarıyla ilgili soruya gelince. Bildiğiniz gibi, bunların özellikle Ağrı, Batman, Bingöl, Diyarbakır, Hatay, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Tunceli, Van, 111 karakol inşaatı şu anda başlanılmış durumdadır. Sınırlarda özellikle başlanılamayan karakollar arsa temini ve ulaşım temini yapılamamış olan karakollardır.

Diğer bir soru ise…

KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Sayın Bakan, ben sadece Irak sınırını sordum, 54 karakolun hesabını sordum ve ben size Millî Savunma Bakanının kendi ifadesiyle rakamları verdim.

BAŞKAN – Sayın Bakan, siz cevap veriniz lütfen.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Sayın Sipahi, şöyle: Irak sınırındaki karakollarda başlanmış olanlar arsa temini ve ulaşımı temin edilmiş olanların yapılmış, 11 tanesine başlanılmıştır, diğerlerindeki arsası temin edildiğinde de Toplu Konut İdaresi onları yapmaya hemen hazırdır.

KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Sayın Bakan, size yanlış bilgi veriyor yanınızdaki TOKİ Genel Müdürü. Bir arsa sorunu, bir ulaşım sorunu nerede varsa hepsi tek tek

BAŞKAN – Sayın Milletvekili, lütfen…

KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Onlar yanlış bilgi veriyorlar, siz de yanlış bilgi veriyorsunuz.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Sayın Sipahi sordunuz, cevabını veriyoruz. Eğer bir eksiklik varsa düzeltilir ama tekrar arkadaşlar teyit etsinler, elimizdeki bilgi şu anda bu.

Sayın Nalcı’nın ifadesi 1984-2002 yılı arasında Toplu Konut İdaresi, bizzat kendisi ifade ettiği gibi, 43.145 konut inşa etmiş, 940 bin civarında konuta çeşitli miktarlarda kredi temininde bulunmuştur ki bu konut maliyetinin yüzde 5’i ile yaklaşık yüzde 70’i civarına kadar çıkabilen noktalarda olmuştur. Bizzat kendisi yapmamıştır, yapılan konut kooperatiflerine kredi desteğinde bulunmuştur.

Çok katlı binalar…

KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) – Sayın Bakan, 1 milyon konutun yapılmasını TOKİ sağlamamış mıdır?

OKTAY VURAL (İzmir) – Finansman vermedi mi yani?

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Ayrıca bu konutlarda hâlen, şu anda devam eden problemli olan, henüz hâlâ bitmemiş konutlar da bulunmaktadır.

OKTAY VURAL (İzmir) – Olabilir. Biraz önce TOKİ’nin de alacaklı olduğu, hesap vermesi gereken bir kanun çıkarttınız.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Antalya Milletvekilimizin Antalya’da çok katlı otoparkla ilgili sorusu. Bu çok katlı yapılarla ilgili, Toplu Konut İdaresi imar yapma yetkisini özellikle büyükşehir belediye sınırları içerisinde kullanmıyor şu anda. Belediyelerden o imarı, büyükşehir belediyelerinin yaptığı imar çerçevesinde, o sitelerin, konutların yapımını gerçekleştiriyor. Eğer çevreyle uyumu, kent dokusuna eğer bir olumsuz katkısı varsa şayet ifade edildiği gibi, ancak belediyenin dikkat etmesi sorumluluğunda olan bir noktadır. Bu tür plan tasdiklerinin, bu tür ifade edilen noktalarda bir mahzur teşkil etmeyeceği kanaatindeyim.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Sayın Bakan, gidip görmenizi tavsiye ederim oradaki kirliliği.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Şimdi, diğer bir sayın vekilimizin sorusu: TOKİ ihaleleri kapsamında Kamu İhale Kurumuna yetmiş bir adet başvuru yapılmıştır, bunların tamamına yakını TOKİ lehine sonuçlanmıştır. Bir yolsuzluk başvurusuyla alakalı, düzenlemeyle ilgili başvuru. Sadece altısında düzenleyici tedbirler yapılması kararı verilmiştir. Toplamda şu ana kadar Toplu Konut İdaresi 2.450 yapım ihalesi gerçekleştirmiştir.

Yine, gruplar adına konuşmalarda konusu geçtiği için ifade etmek istiyorum. Toplu Konut İdaresinden bu 2.450 yapım ihalesinden müracaat eden firmalardan 600’ün üzerinde ayrı ayrı firmalar iş almıştır. Yani ifade edilmeye çalışıldığı gibi dar alanda, belli sayılı kişiler, yapımcı firmalar arasında yapım gerçekleştirilmemektedir; 2.450 yapım ihalesinde 600 ayrı firma yapım ihalesini üstlenmiştir ve başarıyla devam etmektedir. Yalnız bu kadar yoğun bir çalışmanın, başarının arkasında, mutlaka insanın olduğu yerde, yapımın olduğu yerde çok cüzi de olsa ufak tefek aksaklıklar söz konusudur. Bunlarda aksaklıklar olduğunda, hem Toplu Konut İdaresi hem diğer yasal çerçevede aksaklıkların giderilmesine çalışılmaktadır.

Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Bakan, benim soruma niye cevap vermediniz? “Otuz adet davanın karşılığı nedir?” dedim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.

Madde üzerinde dokuz adet önerge vardır. Ancak her madde üzerinde milletvekillerince sadece yedi önerge verilebildiğinden, önce geliş sırasına göre ilk yedi önergeyi okutacağım, sonra bu önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 3 üncü maddesiyle 2985 sayılı kanuna eklenen Ek Madde 15’de ihdas edilen kadrolarla ilgili listede geçen ve adedi 1 olan 1 inci derece müşavir avukat kadrosunun 2 olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                        Ahmet Aydın

                                                                                                           Adıyaman

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 3 üncü maddesiyle 2985 sayılı kanuna eklenen Ek Madde 15’de ihdas edilen kadrolarla ilgili listede geçen ve adedi 1 olan 1 inci derece müşavir avukat kadrosunun 2 olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                   Ayhan Sefer Üstün

                                                                                                            Sakarya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 3 üncü maddesiyle 2985 sayılı kanuna eklenen Ek Madde 15’de ihdas edilen kadrolarla ilgili listede geçen ve adedi 1 olan 1 inci derece müşavir avukat kadrosunun 2 olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                    Azize Sibel Gönül

                                                                                                             Kocaeli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 3 üncü maddesiyle 2985 sayılı kanuna eklenen Ek Madde 15’de ihdas edilen kadrolarla ilgili listede geçen ve adedi 1 olan 1 inci derece müşavir avukat kadrosunun 2 olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                        İkram Dinçer

                                                                                                               Van

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 3 üncü maddesiyle 2985 sayılı kanuna eklenen Ek Madde 15’de ihdas edilen kadrolarla ilgili listede geçen ve adedi 1 olan 1 inci derece müşavir avukat kadrosunun 2 olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                       Veysi Kaynak

                                                                                                      Kahramanmaraş

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım. Önerge sahiplerinin istemi hâlinde de kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 455 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 3’üncü maddesine bağlı ek 15. maddenin kanun tasarısı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Oktay Vural

Mustafa Enöz

Reşat Doğru

 

İzmir

Manisa

Tokat

 

Hasan Çalış

Emin Haluk Ayhan

 

 

Karaman

Denizli

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 455 Sıra Sayılı Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 3’üncü maddesinde yer alan “maddeler” ibaresinin “madde” olarak değiştirilmesini ve “Ek Madde 15”in de madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

F. Murat Sönmez

Yaşar Tüzün

 

Trabzon

Eskişehir

Bilecik

 

Engin Altay

Akif Ekici

Şevket Köse

 

Sinop

Gaziantep

Adıyaman

 

Hüseyin Ünsal

Ergün Aydoğan

Mehmet Sevigen

 

Amasya

Balıkesir

İstanbul

 

Nesrin Baytok

Hulusi Güvel

 

 

Ankara

Adana

 

BAŞKAN – Komisyon bu iki önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Vural…

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Ben konuşacağım Sayın Başkan.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Nesrin Baytok konuşacak.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Emin Haluk Ayhan, Denizli Milletvekili.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 3’üncü maddesiyle eklenmek istenen ek 15’inci maddede değişiklik yapan önergeye ilişkin söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Esas itibarıyla, genel olarak Hükûmetin istihdam politikasının makro anlamda düzenlenmesinin yapılmasını sağlamak amacıyla burada konuşmayı uygun bulduk ve bu önergeyi verdik. Esas itibarıyla toplamı 54 kişi. Zaten alacakları arkadaşlar orada çalışıyorlar şu anda. Bunda bir problem yok, bizim buna bir şey de söylememiz mümkün değil. Ama AKP Hükûmetinin makro anlamda bir kamu istihdam politikası yok. Konut Müsteşarlığı kapatılırken, benim İdari Mali İşler Daire Başkanım o gün bürokratken gerçekten fevkalade iyiydi, sürünür hâle geldi. Çocuk gitti, Isparta’da, ailesi hasta, orada duruyor. Kanun çıkarken Müsteşarı APK’ya uzman koyuyorsunuz. O günkü Sayın Başbakanlık Müsteşarı Sayın Bakana açıp şunu söyledi: “Böyle bir şeyin olması mümkün değil, usule de uygun değil.”

Şimdi, kapatıyorsunuz kurumları, sağa sola dağıtıyorsunuz. İnsanlar perişan, yarısı 4/C’den perişan, yarısı başka bir şeyden perişan ama istediğiniz gibi bir şeyi de burada, kendi aldığınız insanlara kadro ihdas ediyorsunuz. Bunda bir sıkıntı yok, 54 kişi 3 milyon kişide. Çözülsün ama problem bu değil; problem, makro anlamda bir istihdam politikanızın olmaması.

AKP’nin geldiğinden beri uyguladığı istihdam politikaları gerçekten ülkeyi mahvetti, içine soktuğu durum gerçekten kötü. Ülke perişan, sıkıntılı. Her gün insanlar, ana babalar çocukları için, gençler kendileri için ne yapıyorlar? Geliyorlar bu Parlamentonun mensuplarına, iktidar partisi milletvekillerine, bizlere, iş istiyorlar. Hiç kimsenin vicdanı sızlamıyor mu? O insanlar nasıl, ne yapıyorlar? Askerliğini bitirmiş, gelmiş, iş arıyor, evlenecek. Kızımız okulu bitirmiş, iş arıyor, iş yok. Bunlar, evde birer problem olarak duruyor. Pimi çekilmiş bomba gibi insanlar sıkıntılı, gerçekten çok kötü durumda. Her evde psikolojisi bozulmuş gençler var.

İş nasıl bulunur saygıdeğer milletvekilleri? Yatırım yaparak. Siz, hiç, kamu yatırımlarının yüzde 20 azaldığı bir ülkede, yüzde 20 gerilediği bir ülkede istihdamın arttığını gördünüz mü? Maalesef AKP’nin politikası bu.

Şimdi, diyorsunuz ki “Kriz var.” Krizin göbeği Amerika, ekonomi yüzde 3 küçülüyor. Geliyorsunuz “Bizi teğet geçiyor, yüzde 4 büyüyeceğiz.” diyorsunuz, yüzde 6 küçülüyorsunuz. Nerede bir doğru… Vatandaşa, işverene, uluslararası kuruluşlara bile, dışarıdan gelip yatırım yapacaklara bile bir vizyon vermemiz lazım, böyle bir şeyi vermekten uzak AKP Hükûmeti, veremiyor, biçare, çaresiz.

Şimdi, yatırımların azaldığı bir ülkede siz, yeni iş yaratılıp işsizlik oranının azaldığını gördünüz mü? Azalmıyor nitekim. Şimdi, işletmeler ne yapıyor maliyetlerini azaltmak için? İstihdamı zaten azaltıyorlar. Peki ne olacak? Mevcut istihdam da azalıyor, teknoloji kullanmaya çalışıyorlar, istihdam orada da azalıyor.

Şimdi, dış pazar daralıyor, orada problem var. Üretim problemli, satış problemli, bu da istihdamı vuruyor, işsizliği vuruyor.

Şimdi, AKP’nin uyguladığı istihdam politikası 1930 model, teoride 1930 model dediğimiz istihdam politikalarını uyguluyor AKP. Adam işsiz, sen “Okulun önünü temizle.” diyorsun, “Okulu boya.” diyorsun; adamı getiriyorsun, ben de sana para veriyorum. İşsizlik parası ver, adamı aldatma! Bununla bir şey olmaz, yaptığınız yanlış, düzgün değil, böyle istihdam politikası olmaz! İnsanları niye aldatıyorsunuz, niye kandırıyorsunuz oy için? İnsanların vicdanını niye satın alıyorsunuz? Bu bir çeşit işsizlik ödeneği.

Bakın, devleti çalıştırmıyorsunuz, Bayındırlık Bakanlığını çalıştıramıyorsunuz, orada binlerce personel var; öbür tarafta bakıyorsunuz, bütün işi TOKİ’ye yığıyorsunuz -onun yapacağı işi ona- ondan sonra 54 kadro için buraya geliyorsunuz.

Bir makro istihdam politikanız yok. Komisyona gelen her tasarıda mutlaka bir istihdam mevzusu oluyor, oradan da sıkıntı duymaya başladınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ayhan, lütfen tamamlayınız.

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Artık, teşkilat yasalarını ihtisas komisyonuna, Plan ve Bütçe Komisyonuna bile getirmiyorsunuz. Böyle bir sıkıntı olur mu? Biz bunları söylüyoruz. Muhalefet iktidarı alkışlamak için değil, muhalefet aynı zamanda yanlışları söylemek için de var.

Şimdi, “Daha önce verilen kredileri bir dolar bazında hesaplayın.” diyoruz, yaptığınız harcamaları da dolar bazında hesaplayın. Bakalım, o zaman mı fazla destek olmuş, bu zaman mı fazla destek? Yapmadık hesabını, bir yapın görelim.

Şimdi, buraya gelip alkışlamanın hiçbir anlamı yok. Bakın, bütçe açığı büyüyor, dış açık büyüyor, iç ve dış borçlar artıyor, bütçe ve dış dengede yapısal bozukluklar devam ediyor. Açıklar yeniden artmaya başladı, krizden çıkış sinyalleri dış açığı körüklemeye başladı. Bütçe dengesi zaten perişan. Türkiye ekonomisinin istikameti toparlanma değil yuvarlanmaya doğrudur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Şimdi, bakıyorsunuz, ekonomi yönetimi stratejik adımlar atamıyor. Ekonomi toparlanmaya değil sallanmaya başladı.

Önergemize destek vereceğiniz umuduyla hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Genç, henüz önerge üzerinde söz talebi var.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Nesrin Baytok konuşacak.

BAŞKAN - Diğer önerge üzerinde söz isteyen Ankara Milletvekili Nesrin Baytok.

Buyurun Sayın Baytok. (CHP sıralarından alkışlar)

NESRİN BAYTOK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; TOKİ’ye ilave kadro verilmesiyle ilgili maddede ek madde 15’in madde metninden çıkarılması önerisi yapıyoruz, bu nedenle söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Sayın milletvekilleri, sözlerime başlamadan önce Balıkesir Dursunbey’de meydana gelen grizu patlamasında hayatını kaybeden 13 işçimize Allah’tan rahmet diliyorum, ailelerine başsağlığı ve sabır diliyorum, yaralanan işçilere acil şifalar diliyorum.

Sayın milletvekilleri, aynı madende 2006 yılında da bir kaza yaşanmış ve 17 işçimiz hayatını kaybetmişti. Geçenlerde Bursa Karacabey’de 19 vatandaşımız hayatını kaybetti. Şimdi soruyorum: Madenlerimizde neler oluyor sayın milletvekilleri? Bunların nedenleri üzerine de eğilmeliyiz. Çalışma Bakanlığının bu konuda yetersiz kaldığı görülüyor, yeterli denetimler yapılamıyor. Madenleri kimler denetliyor diye baktığımızda, maden mühendisi dışında hemen hemen herkes bu denetimi yapıyor. Bu duruma son verilmelidir. Burada TOKİ’ye ilave kadroyla yandaşlar memnun edilmeye çalışılacağına Çalışma Bakanlığına müfettiş olarak görevlendirmek üzere maden mühendisi kadrosu tahsis edilmelidir.

Burada belirtmek istediğim bir önemli nokta da sayın milletvekilleri, madenlerde fennî nezaret yapan nezaretçilerin ücretlerinin iş yeri sahibi tarafından ödeniyor olmasıdır. Bu durumun da değiştirilmesi gerekiyor. Fennî nezaretçilerin ücretleri Bakanlıkta oluşturulacak bir fondan karşılanmalıdır. Bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi Mersin Milletvekili Sayın Ali Rıza Öztürk’ün bir kanun teklifi vardır, bu önerinin de dikkate alınması gereklidir.

Sayın milletvekilleri, iktidara geldikten yedi sekiz yıl sonra bile bu konularda hâlâ bir ilerleme göremiyoruz. Hiç zaman yitirmeden bu konulara eğilmek gerekir. Maden Mühendisleri Odasının hazırladığı risk haritası vardır, bu dikkate alınmalıdır. Balıkesir’deki bu maden için de o haritada yüksek riskli madenler arasında olduğuna dair bilgiler vardı. Şimdilik sadece bu kadarını belirtiyorum ama çok ayrıntılı değerlendirilmesi gereken konulardır.

Sayın milletvekilleri, ülkemizin gündeminde yer alan çok önemli bu son gelişmelere de değinmeliyim. Çok merak ediyorum, acaba, iktidara gelirken Türkiye’yi yönetmek üzere mi geldiniz yoksa Türkiye’yi karıştırmak üzere mi? Bu, içtenlikli bir sorudur. Aslında, sorarken sizleri düşündürmek istiyorum. Hepinizin “Kırk yıl önce fişledi, şimdi biz onları fişliyoruz.” diyen Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan ile “İktidar karşıtlarının kanı bozuk.” diyen Çorum Milletvekili Ahmet Aydoğmuş’un sözlerine katılmadığına eminim. Mutlaka bu gelişmeleri kaygıyla izleyen pek çok değerli AKP’li milletvekili de vardır.

Değerli arkadaşlar, eğer öyleyse, zulme doğrudan karşı çıkamıyorsanız bile bari bunu hissettirin bir miktar. Türkiye, yapılanları onaylayıp onaylamadığınızı da görsün.

AHMET YENİ (Samsun) – Seçimde, seçimde…

NESRİN BAYTOK (Devamla) – Türkiye iyi gitmiyor, kötü yönetiliyor, korku imparatorluğu yaratıldı, insanlar sabaha karşı kapıları çalınınca artık huzur içinde kapıyı açamaz hâldeler. Nerede demokrasi?

Bu dönemi eski dönemden ayıran yeni unsurlar var. Ülke yönetimi zayıf ve beceriksiz ellerde 2001 ekonomik krizine gelmişti, yolsuzluklar diz boyu idi. Peki, şimdi ne var? Bu ikisi şimdi de var ama ayrıca bir de beterin beteri var. Gelen gideni arattı, doğruyla eğri yer değiştirdi. PKK teröristleri sınırda kurulmuş çadır mahkemelerinde salıverilirken Cumhuriyet Başsavcısı uyduruk bir gizli tanıkla suçlanmaya kalkılıyor, hukuksuz uygulamaların muhatabı oluyor. Beterin beteri kısmı budur işte. Ülkenin kötü ve beceriksiz yönetildiği, yolsuzlukların diz boyunu da aştığı bu dönem, ayrıca bir de komplo dönemidir, haksız, hukuksuz uygulamalar dönemidir.

Hürriyet gazetesinin değerli yazarı Yılmaz Özdil’in dediği gibi: “Ayaklarına giderler...

- Kimsiniz?

- PKK’lıyım.

- Örgütten ayrılıp geldiniz demek ki...

- Hayır, ayrılmadım.

- Pişmansınız yani...

- Yo-oo, değilim.

- Yaz kızım, tahliyesine...

Ayaklarına getirirler...

- Kimsiniz?

- Kuvvet komutanıyım.

- Örgüt kurmuşsunuz...

- Saçmalamayın.

- Yaz kızım, tutuklanmasına...”

İşte bu değerlendirmelere muhatap kalan uygulamalar içinde yönetiliyor Türkiye. Kimden yanasınız?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen tamamlayınız Sayın Baytok.

NESRİN BAYTOK (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Şimdi soruyorum sayın milletvekilleri: İktidar partisinin değerli milletvekilleri, hukuktan, haktan, insaftan, insanlıktan mı yanasınız yoksa başka şeylerden mi, fişlemekten, öç almaktan mı yanasınız?

TOKİ ile ilgili olarak ise, TOKİ’nin, aldığı kararlarla kentlerin dokusunu geri dönüşü olmayacak şekilde bozmakta olduğunu yaşadığımız çevreden de görüyor ve biliyoruz. Yapılan konutların, içerisinde oturulamayacak şekilde teslim edildiğini, yükselen şikâyetleri yine görüyoruz. Milletin artık hayır duası mı ettiğini, başka şeyler mi söylediğini kendilerinden dinleyeceksiniz seçim zamanında.

Bu, ayrıca rant ekonomisi anlayışının da çok somut bir örneğidir.

Ben, önerimizin kabul edilmesini ve TOKİ’ye keyfî atama imkânı verecek bu uygulamadan uzak durulmasını diler, yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Baytok.

III.-Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, oylamadan evvel yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Tamam Sayın Anadol.

Evet, önergeleri oylarınıza sunacağım ancak bir yoklama talebi var. Önce bu işlemi yerine getiriyorum.

Yoklama talebinde bulunan sayın milletvekillerinin isimlerini tespit edeceğim: Sayın Anadol, Sayın Aslanoğlu, Sayın Baytok, Sayın Çakır, Sayın Köse, Sayın Güvel, Sayın Ekici, Sayın Güner, Sayın Köktürk, Sayın Karaibrahim, Sayın Ağyüz, Sayın Ünsal, Sayın Bingöl, Sayın Altay, Sayın Kart, Sayın Günday, Sayın Aydoğan, Sayın Emek, Sayın İnce, Sayın Mengü.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili Recai Berber ve 5 Milletvekilinin; 2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/762, 2/475) (S. Sayısı: 455) (Devam)

BAŞKAN- Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

Şimdi okutacağım beş önerge aynı mahiyette olup maddeye ekli listede değişiklik öngörmektedir. Bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım. Önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.

İlk önergeyi okutacağım, diğer önergelerin de imza sahiplerini okutacağım.

Buyurun: 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 3 üncü maddesiyle 2985 sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 15’te ihdas edilen kadrolarla ilgili listede geçen ve adedi 1 olan 1 inci derece müşavir avukat kadrosunun 2 olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                        Veysi Kaynak

                                                                                                       Kahramanmaraş

Diğer önergelerin imza sahipleri:

İkram Dinçer

Van

Azize Sibel Gönül

Kocaeli

Ayhan Sefer Üstün

Sakarya

Ahmet Aydın

Adıyaman

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Uygulama açısından kadro adedinin artırılması uygun görülmüştür.

BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, ek 15’inci maddeyi ekli listeyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Şimdi ek 14 ve 15’inci maddenin bağlı olduğu çerçeve 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 15.16

 

 

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.30

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Murat ÖZKAN (Giresun)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 65’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

455 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

4’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4- 2985 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir

“GEÇİCİ MADDE 4- Tasfiye Hâlinde Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi tarafından Toplu Konut İdaresi Başkanlığına devredilen varlıklardan ve bu varlıklarla ilgili devirden önce yapılmış akitlerden doğan yükümlülükler nedeniyle Toplu Konut İdaresi Başkanlığına ve ortaklıklarına karşı yargı mercilerinde açılmış veya husumet yöneltilmiş devam eden davalar ile icra takipleri ek 14 üncü madde hükmü uygulanarak sonuçlandırılır.”

BAŞKAN – Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Rıdvan Yalçın, Ordu Milletvekili.

Buyurun Sayın Yalçın. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA RIDVAN YALÇIN (Ordu) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 455 sıra sayılı Tasarı üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Meclis Grubunun görüşlerini arz etmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, dün milletimizin yüreğini yakan bir müessif kaza haberini hep beraber aldık. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına ve aziz milletimize başsağlığı dileklerimi iletiyorum.

Sayın milletvekilleri, üzerinde konuştuğum 4’üncü madde, Toplu Konut İdaresinin özel hukuktan kaynaklanan sorumluluğunun yasayla bertaraf edilmesine ilişkin bir maddedir. Düzenleme hukukun genel ilkelerine aykırı olduğu gibi hak kayıplarına sebebiyet verecek, Anayasa’ya da aykırı unsurlar taşımaktadır.

Değerli milletvekilleri, ekonomik kalkınmaya paralel olarak tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de, gecikmeli de olsa, kent nüfusu artmaya devam etmektedir. AKP İktidarı döneminde artık yaptığı tarımla geçimini sağlayamayan 2 milyonu aşkın insanımızın da iş umuduyla, aş umuduyla kentlere göç ettiği, terör ve asayiş nedenleriyle yapılan göçleri de hesaba kattığımızda, kentleşmenin kaliteli konut ihtiyacını bir sorunlar yumağına dönüştürdüğünü kabul etmek gerekir. Bu sebeple, altyapısı, çevre düzeni, sosyal donatılarıyla çağın gereklerine uygun, ucuz ve kaliteli konut ihtiyacı, kısa adıyla TOKİ’yi doğurmuştur.

Kuruluşundan bu yana TOKİ doğduğu ihtiyaca uygun olarak sosyal konutlar imal ederek düşük ve alt gelir grubunda olan insanlarımıza başını sokacakları bir yuva yapma iddiasındayken AKP İktidarıyla fonksiyon değiştirmiş, lüks ve pahalı konut imali yanında okullar, spor salonları, ticaret merkezleri, hastaneler, sağlık ocakları, yurt, pansiyon, cami, kütüphane, karakol yapan devasa bir organizasyona dönüşmüştür. Bunun yanında köprü ve kavşaklar, asfalt, yol, kaldırım, dere ıslahı, elektrik altyapısı, Telekom altyapısı, yağmur suyu altyapısı, kanalizasyon imali gibi alanlarda da oldukça büyük rakamlara karşılık gelecek imalatlar yapılmaktadır.

Bu tablodan çıkan sonuç, değerli milletvekilleri, iletişimden Tekele, ulaşımdan enerjiye, bankacılıktan limanlara kadar “Babalar gibi satarım” mantığıyla otel odalarında yapılan görüşmelerle, zaman zaman kendi bakanlarının bile imza atamayacağı şaibeli süreçlerle ve üstelik ulusal güvenliğimizi hiçe sayıp birçok sektörde yabancıların hâkimiyetini sağlayacak özelleştirme şampiyonu AKP’nin inşaat sektörünü devletleştirmesi olarak tanımlanabilir.

Sürekli devleti küçültmekten, kamunun ekonomideki etkinliğini azaltmaktan bahseden AKP, sektörden gelen bütün itirazlara rağmen neden bu yolu tercih etmektedir? Bu sorunun cevabı, değerli milletvekilleri, son altı yılda gerçekleştirilen iki bin beş yüz ayrı ihaleyle parasal değeri 35 milyar TL’yi bulan bu büyük pastayı tek elden kontrol ve taksim etme iddiasıdır.

Bugünkü yapısıyla TOKİ de tıpkı AKP’nin büyükşehir belediyelerinin kendi ihalesine girebilen şirketler üzerinden yaptığı gibi, dar gelirli insanlara konut yapıyoruz masumiyetinin arkasına gizlenmiş, rant dağıtım mekanizmasına dönüşmüştür.

Ülkemizde hiç kimsenin yoksul insanlara ucuz konut yapılmasına itirazı olamaz. Estetikten yoksun da olsa kentsel dönüşüm projeleriyle gecekonduların yerine modern binaların yapılmasından kimse rahatsız olamaz ancak bu masum örnekler arka plandaki gerçeği kapatmaya yetmemektedir. AKP İktidarı, ihale kanunlarında yaptığı değişiklikler sonucunda kendinden beslenen ve kendini besleyen bir sınıf oluşturmuş, kurduğu sistemle de yeni firmaların büyümesinin önünü kesmiştir. Bu sistem içerisinde ihale alan firmalar, iktidarca gösterilen taşeron ve malzeme tedarikçileriyle çalışmaya zorlanarak görünüşte, halk tabiriyle, her şey kitabına uygun yapılmaktadır. Bu çarkın içine girmek istemeyenlerin akıbeti hiç de hayırlı olamamaktadır. Uygulama projesi olmadan yapılan ihale sistemi, dilediğini koruma, dilediğini batırma imkânını nasılsa vermektedir.

İnşaatla ilgili neredeyse bütün kamu işleri de TOKİ’ye yaptırıldığı için, başta Bayındırlık Bakanlığı olmak üzere birçok kurum atıl hâle dönüşmüştür. Bir yanda içi boşaltılmış Bayındırlık Bakanlığının binlerce teknik personeli atıl hâlde tutulurken, diğer yanda trilyonlarca lira, denetim adına müşavir yandaş firmaların cebine akıtılmaktadır. Bu işleyiş ne hukukidir ne ahlakidir.

TOKİ, vergi avantajları ile imar ayrıcalıklarıyla bedelsiz arsa teminiyle sayısız ayrıcalıklı imkâna sahiptir. Savunduğu gibi, sosyal konut yapıyorsa gazete ilanlarıyla hangi konutları satmaya çalışmaktadır? Emlak firmalarına ne adına para ödenmektedir? Bu kadar avantajlı bir kamu kurumu ile özel sektör nasıl rekabet edecektir? TOKİ, sosyal donatı, altyapı ve peyzaj uygulamalarını yaptığını belirtip özel sektörü yapsatçı mantıkla hareket etmekle suçlamaktadır. Bu eleştiri kısmen doğru da kabul edilse bu durumun sorumlusu özel sektör olmayıp sağlıklı kentleşmenin hukuki ve fiilî imkânlarını sağlamayan Hükûmettir diye düşünmekteyim.

Sayın milletvekilleri, başarılı örneklerine rağmen, birçok yerde TOKİ uygulamalarından ciddi şikâyetlerin geldiği de bir vakıadır. Birçok ilde TOKİ “Kira öder gibi ev sahibi olacaksınız.” diye umutlandırdığı insanlara taahhüt ettiği sürenin 2 katı zaman geçmesine rağmen teslim edilemeyen yerler vardır; yanlış yer seçimi sebebiyle kampanyalara rağmen satılamayan yerler vardır. İlim olan Ordu’da olduğu gibi, bazı sendikaların TOKİ’nin ismiyle oluşturduğu girişimlerde hukuka aykırı istismarlar yaşanmaktadır. Birçok yerde şehir esnafı TOKİ’ye mal verdiğini zannederek taşeronlar tarafından batırılmış durumdadır. Bütün bu yaşananlar TOKİ’ye kadro tahsis etmek, yeni yetki ve imtiyazlar sağlamak yerine TOKİ’nin konumu, inşaat piyasasındaki yeri, yatırım kriterleri, şeffaflık ve denetim çerçevesinde tekrar gözden geçirilip asli gayesine geri döndürülmesini zorunlu kılmaktadır.

Birçok ilimizde, değerli milletvekilleri, temel atma ya da anahtar teslim törenleri yapılmaktadır. Devlet töreni olarak hazırlanan ve başta Sayın Başbakan olmak üzere, gelenlerin harcırah aldığı bu törenler AKP bayrakları altında devlet kesesinden masrafları karşılanan birer parti mitingine dönüştürülmektedir. Bu durumu devlet geleneklerine ve siyasi etiğe uygun bulmadığımızı bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, kalan süremi Ordu’da yaşanan, TOKİ’yle ilgili bazı sıkıntıları sizlere arz etmek için harcamayı arzu etmekteyim. Ordu’da bir memur sendikası, diğer sendikalardan kendisine üye kaydırabilmek adına bir kooperatif kurarak bir TOKİ girişiminde bulunmuştu. Ben o zamanlar, henüz TOKİ o projeyi üstlenmediği bir zamanda Sayın TOKİ Başkanımızı telefonla arayarak bu insanların bu araziye “TOKİ arsasıdır” diye tabela astıklarını ve TOKİ’nin ismiyle insanlardan para topladıklarını söyleyerek ikaz etmiştim, fakat daha sonraki süreçte, TOKİ, bu yanlış işleyen süreci durdurmak yerine bu işe sahip çıkmayı, siyasi sebeplerle tercih etti.

Ve değerli arkadaşlarım, Ordu’da, 1.400 civarı memur arkadaşımıza, 130 metrekare ev yapılacağı, on beş yılda ödeme yapılacağı, cüzi taksitlerle ev sahibi olacaklarına ilişkin taahhütlerle başlayan süreç sonunda, bugün itibarıyla insanların önemli bir kısmına, para vermiş olmalarına rağmen konut yapılmamakta, metrajlar düşmekte, fiyatlar da artmış olarak karşımıza çıkmaktadır.

Değerli Başkanım, en son -sizin de mutlaka bilginiz vardır- bir kapalı spor salonunda, AKP’nin il milletvekillerimizin katılımıyla, Ordu’da bu kooperatifin, daha doğrusu TOKİ’nin müdahil olduğu bu olay sonucunda bir çekiliş töreni düzenlenmiştir.

Değerli arkadaşlarım, bu çekiliş töreninde, bodrum katlarının da kuraya dâhil edildiği sebeple kavga çıkmış, Çevik Kuvvet tarafları ayırabilmiştir ve en son yönetici kadroların da farklı bir kura dilimine sokulduğu ortaya çıkmıştır.

Değerli Başkanım, bütün bunlar, bütün eksikliklerine rağmen bir devlet kurumu olması sebebiyle güvenilirliği olan kurumunuzun ismi altında yapılmaktadır.

Ben, kurumunuzun daha fazla yıpranmaması adına, -TOKİ burada inşaat yapıyorsa oradaki kooperatif yöneticileri ne iş yapmaktadır, nasıl maaş almaktadır- bu insanların mağduriyetlerinin önlenebilmesi adına Meclis kürsüsünden de bu konuya dikkatinizi çekmek istiyorum. Orada -siyasi görüşleri beni çok da ilgilendirmiyor- mağdur olan memur arkadaşlarımızın haklarını da savunabilmek adına bu fikirlerimi ifade etmek durumunda oldum.

Ben tasarının hayırlara vesile olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN –Teşekkür ediyorum Sayın Yalçın.

Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Tayfur Süner, Antalya Milletvekili.

Buyurun Sayın Süner. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA TAYFUR SÜNER (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının 4’üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Toplu Konut İdaresi Başkanlığı 2/3/1984 tarihli ve 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu’yla kurulmuştur. Kuruluş kanunu gerekçesinde, artan nüfus ve düzensiz kentleşme nedeniyle alt ve orta gelir gruplarının gerek mülkiyet sahibi gerekse kiracı olarak barınma olanakları zorlaştığından böyle bir yapılanmaya gidildiği ifade edilmektedir.

TOKİ’nin her ölçekteki imar planlarını yapma yetkisi bulunmaktadır. 24/7/2008 tarihli ve 5793 sayılı Kanun’la da imar planı yapma yetkisinin kapsamı genişletilerek TOKİ’ye toplu konut alanları ile gecekondu dönüşüm alanları dışında, mülkiyeti kendisine ait taşınmazlarda da imar planı yapma yetkisi verilmiştir.

Ayrıca, yine bu Kanun’la getirilen “Bakanlıkların talebi ve bağlı bulunduğu Bakanın onayı hâlinde talep konusu proje ve uygulamaları yapmak veya yaptırmak,” hükmü ile TOKİ, ana göreviyle ilgili olmayan bir alanda görevlendirilmiştir. Bu düzeleme, TOKİ’yi bakanlıkların inşaat işlerini yapan bir birime dönüştürmüştür.

Değerli milletvekilleri, 2004 yılı sonunda çıkarılan bir kanunla, 5273 sayılı Kanun ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü kaldırılmış, görev ve yetkileri tüm mal varlıklarıyla birlikte TOKİ’ye devredilmiştir. Bu çerçevede, Arsa Ofisinin önemli miktardaki gayrimenkul stoku TOKİ’ye aktarılmıştır.

Görüştüğümüz madde… Türkiye Emlak ve Kredi Bankası tarafından TOKİ’ye devredilen varlıklardan ve bu varlıklarla ilgili devirden önce yapılmış akitlerden doğan yükümlülükler nedeniyle TOKİ ve ortaklıklarına karşı açılan ve devam eden davalar ile icra takipleri sonucunda TOKİ ve ortaklıklarından hiçbir hak ve alacak talebinde bulunamayacaklardır. Mevcut uygulama, 14/12/2001 tarihinden önce bu sorumluluğu Emlak ve Kredi Bankasına, bu tarihten sonraki davalar için de TOKİ’ye vermekteydi. Bu uygulamanın değiştirilmesi birçok yanlışı da birlikte getirecektir. Özel hukuk ilişkileri çerçevesindeki işlemleri nedeniyle TOKİ’nin taraf olduğu ve hâlen yargı mercilerinde görülmekte olan bazı davalara müdahale edilmektedir. Düzenlemelerle TOKİ, yargı mercilerindeki davalarda davalı konumundan çıkarılmaktadır.

Görüştüğümüz madde Anayasa’nın hukuk devleti ilkesine tamamen aykırıdır. Niçin aykırıdır? 4’üncü maddeye bir göz atalım: “Tasfiye Hâlinde Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi tarafından Toplu Konut İdaresi Başkanlığına devredilen varlıklardan ve bu varlıklarla ilgili devirden önce yapılmış akitlerden doğan yükümlülükler nedeniyle Toplu Konut İdaresi Başkanlığına ve ortaklıklarına karşı yargı mercilerinde açılmış veya husumet yöneltilmiş devam eden davalar ile icra takipleri ek 14 üncü madde hükmü uygulanarak sonuçlandırılır.”

Allah aşkına, fakir fukara, garip gureba diyerek iktidara gelenler, vatandaşın dava hakkını gasbediyorsunuz. İlk önce, neler yaptığınıza bir bakalım:

TOKİ, Ataköy 1’inci, 2’nci, 3’üncü, 4’üncü, 5’inci, 6’ncı Kısım’da neler yapmış, onları göz önünde bulundurmadan TOKİ’nin kanunlu veya kanunsuz iş yapıp yapmadığını öğrenemezsiniz.

TOKİ’nin Emlak ve Kredi Bankasından devraldığı gayrimenkuller var. Bu da tamamı Ataköy’e giriyor. Nasıl devralmış? Emlak ve Kredi Bankası zamanında inşaatları yaparken, Bakırköy Belediyesi maalesef inşaat ruhsatlarını verirken terk alanlarını almamış. Onun için Emlak ve Kredi Bankasının üzerinde mevcut değer üzerinden TOKİ devraldı. TOKİ devraldı, ne diyor: “Ben arsa devraldım. Çünkü varlıklarını, Emlak ve Kredi Bankasının, devraldım.” O devraldığınız yerler maalesef yeşil alan. Burada parsel numarasıyla belli. Diyor ki Sayın Erdoğan Bayraktar: “Biz onları Emlak Kredi Bankasından aldık, yeşil alan değil.” Bu kadar çarpıtılmaz olaylar. O zamanın belediye başkanlarının beceriksizliği, takipsizliği ve terk alanlarını üzerine almamasından dolayı, siz vatandaşa sattığınız yerleri, yeşil alanları, “Denizi var, kumu var, yeşil alanları var.” diye 4 misli fiyatla satılan yerleri maalesef şu anda teker teker satıyorsunuz. Vatandaşın hakkını gasbediyorsunuz, dava hakkını gasbediyorsunuz. Böyle bir uygulamayı yapmanız doğru bir davranış biçimi değil. Sadece Ataköy’de, bu şekilde yaptığınız işlerle 1 katrilyon lira elde ettiniz, kâr olarak gösterdiğiniz 800 milyar lira. Allah aşkına nedir, çadır devleti mi burası?

“Sosyal konut yapacağız.” diyorsunuz, yapıyorsunuz arada sırada ama 6’ncı kısma geliyorsunuz konak yapıyorsunuz. Neresi sosyal konut? 1 milyon dolara sosyal konut mu olur? 1 milyon 200 bin dolara sosyal konut mu olur? On bir tane kuruluşla konsorsiyum yapıyorsunuz, birilerine çıkar sağlamak adına konak yapıyorsunuz, sosyal konut değil. Kimler bunlar? Neyin nesidir? Ne yapmak istiyorlar? Bu konakları kurarken, yaparken, ihale ederken vatandaşın hakkını mı düşündünüz? Hayır, düşündüğünüz falan yok. 2’nci kısımda iki tane alışveriş merkezinin yanına, yanındaki yeşil alanı, 2 bin metrekare alanı sattınız, 2 bin metrekarenin tamamına otel kuruldu; yazıktır, günahtır. Trafiği felç ettiniz Bakırköy’de. İnsan döner, arkasına bir bakar “Ben ne yapıyorum.” diye.

Şimdi, Sayın TOKİ Başkanı diyor ki, bakın, bana, konuşmamda verdiği cevaba: “Efendim, ben kendim bizzat Ataköy’e 2 sefer gittim. Ataköy Derneğiyle toplantılar yaptım ve oradaki arkadaşlara dedim ki: ‘Bunları size satalım yani bunları siz alın.’” Kimin malını kime satıyorsun? Bu malları, bu daireleri alırken vatandaş “Yeşil alan var.” diye satın aldı. “Madem siz buraları ağaçlandırdınız, hakikaten satmak, bunları, doğru değil, alın ve imar durumu çerçevesinde bunları siz kullanın. Yarıdan çoğunu ikna ettik ama başarılı olamadık. Defalarca diğer arkadaşlarım da gittiler, ben kendim bizzat gittim 2 kez ve daha sonradan da imarı olmayan parseller de var ama yeşil alan değil, imarsız parsel.” Onun yeşil alan olup olmadığını biraz önce izah etmiştim.

Sayın ey Erdoğan Bayraktar, yani kimin malını kime satıyorsun? Bu vatandaşlar, Şirinevler’de 50 milyara daire satılırken 250 bin dolara daire almadı mı bunlar? Niye aldılar 250 bin dolara? Denizi var, kumu var, yeşil alanları var diye aldılar. Bu, vatandaşın hakkını gasbetmek değil mi? Şimdi de dava hakkını ortadan kaldırıyorsunuz. Ayıptır, günahtır. Bu, arazi üretmek değil, rant üretmek bu, rant.

Şimdi, 1’inci kısımdaki 2 bin metrekarelik yerden bahsettim. 7’nci, 8’inci kısımda tamamen çam ağaçları kaplı. “Ormanlık alan” diyeceğimiz bir bölümü ihale ettiniz, sattınız. Maalesef çevresi tahta barakalarla kapandı. Birer birer her gece o çam ağaçları yok edilerek inşaat alanı hâline geldi. Bir tek ağaca ihtiyacımız var, bu memleketin ihtiyacı var. Nasıl vicdanınız el veriyor ya, Allah aşkına? Oradaki çam ağaçlarını görmediniz mi “2 defa gidip geldim.” diyorsun? Hiçbir şeyi gördüğünüz yok, gözünüzün de gördüğü yok.

Bakın, ben Sayın Bakanıma sormak istiyorum- sizden önce kurulduğu için dikkatinizi çekmek istiyorum- Emlak Pazarlama İnşaat Proje Yönetimi ve Ticaret AŞ hisse oranları ve sermaye dağılımı, -lütfen inceleyin Sayın Bakanım- Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, hisse oranı yüzde 49.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Süner, lütfen tamamlayınız.

TAYFUR SÜNER (Devamla) – Şimdi, yüzde 49 hisse Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Toplu Konut İdaresinin. Diğer hisselere  bir göz atalım: İbrahim Mazman, yüzde 38,25; Eksen Holding, İbrahim Mazman, Öztaş İnşaat, Ahmet Ferdi Çardaklı, Hikmet Altunkılıç.

Sermaye oluşumu nasıl sağlandı? Sermaye hangi tarihte, kimler tarafından yatırıldı? İlk önce devlet yatırdı, bu sermaye oluşumu sağlandı da bu insanlara rant mı sağlandı? Neden kurdunuz? Her şeyi özelleştirirken burada, TOKİ’de bir devletleştirmeyi, ikinci bir şirket kurarak halkın malını mülkünü birilerine rant sağlamak için mi yaptınız? Lütfen Sayın Bakanım, inceleyin. Niçin kurdunuz? Başka, bizim bilmediğimiz, gizli şirketler mi var? Benim tespit edebildiğim sadece bu şirket.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Süner, teşekkür ediyorum.

TAYFUR SÜNER (Devamla) – Ben de teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanımın bilgilerine sunuyorum.

Genel Kurula saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Eyüp Ayar, Kocaeli Milletvekili.

Buyurun Sayın Ayar.

EYÜP AYAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 4’üncü maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

2001 tarih 2202 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince “Tasfiye halindeki Emlakbank tarafından TOKİ’ye devredilen varlıklarla ilgili hak ve yükümlülükler 14/12/2001 tarihinden önceki dönemler için Bankaya, sonrası için de Başkanlığa aittir.” hükmü getirilmişti. Bu 4’üncü maddede “Emlakbank tarafından TOKİ’ye devredilen varlıklar ve bu varlıklarla ilgili devirden önce yapılmış akitlerden doğan yükümlülüklerden TOKİ’ye ve ortaklıklarına açılmış dava ve icra takipleri için ek 14’üncü madde hükmü uygulanır.” deniliyor. Ek 14’üncü maddede ise “Devirden önceki varlıklar ve yapılan akitlerden TOKİ Başkanlık ortaklıklarından hiçbir hak talep edilemez.” deniliyor.

Değerli arkadaşlar, kısacası, Toplu Konut İdaresi burada kendini garantiye almak istiyor çünkü Emlak Bankasına baktığımız zaman, geçmişi gerçekten çok karışık. 1988’de Anadolu Bankasıyla birleşmiş, 1992’de Denizcilik Bankasıyla birleşmiş, 2000 yılında Ziraat Bankası, Halk Bankası ve Emlak Bankasının, yeniden yapılandırılarak, üç yıl içerisinde özelleştirilmesi kararı alınmış. Tabii, o dönemlerde hele bankaların özelleştirilmesi de mümkün değil çünkü bankaların yanından bile kimse geçmiyor.

2000 yılının ikinci ayında Emlak Bankası olağan bir kongre yapmış, hemen dördüncü ayda tekrar bir olağan kongreyle beraber bütün yöneticilerini değiştirmiş ve 125 trilyon olan sermayesini de 750 trilyona yükseltmiştir ve bundan sonra da bankacılık faaliyetleri dışındaki tüm varlıkları ve iştiraklerini de TOKİ’ye devretmiştir. Bankanın özelleştirilmesinden de vazgeçilerek tasfiye sürecine geçilmiştir. Tasfiye Kurulu hâlen görevine devam etmektedir.

Değerli arkadaşlar, 2002 öncesi birçok bankanın içi, hepimizin bildiği gibi, göz göre göre boşaltıldı. Batık bankalar da devletin üzerine bir yük olarak bırakıldı. Kamu bankalarının da içi boşaltıldı ancak bunun ismine “görev zararı” dendi ve onlar da hazineden karşılandı. 2001 yılında kamu bankalarının 23 katrilyon görev zararı ve 8,5 katrilyon da diğer bankalara olan borçları bir kalemde siliniverdi. İşin daha da ilginci, 2002 öncesi üç partili koalisyon vardı bildiğimiz gibi: MHP, DSP ve ANAP. Bankalar da paylaşılmıştı, tek bir bakanlığa bağlı değillerdi, her partiye bir banka düşmüştü, Emlakbank ise MHP’nin idaresindeydi. Kısacası, banka battı, akıl almaz birçok yöntemlerle bankaların içi boşaltılmıştı. Sadece Emlakbank’ın bir işiyle ilgili örnek verelim: Bahçeşehir konutları. Burada, Bahçeşehir konutlarında hem banka hem de özel sektör ortak, diğer özel sektör ortakları bu işten kâr ediyor ama nasıl oluyorsa banka da bu işten, 400 trilyon sadece bir işten zarar ediyor. Türkiye'nin üç buçuk yılı kayıp yıllarıdır, sadece bankalar değil, Türkiye her gün bir skandalla sarsılıyordu, insanlar hayatlarından bezmişlerdi, o günler unutulmadı, kimse o günleri de bir daha asla yaşatamayacaktır.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – AKP İktidarında oluyor şimdi, AKP! Görev zararı yok mu şimdi?

EYÜP AYAR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bugün bankalar kâr ediyor, dünyadaki finansal krize rağmen bugün bankalar kâr ediyor. Ne değişti?

RECEP TANER (Aydın) – Bankacılık Kanunu değişti.

EYÜP AYAR (Devamla) - İktidar değişti, devir değişti, bugün Türkiye ehil ellerde, Türkiye emin ellerdedir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Onun için işçiler sokakta!

EYÜP AYAR (Devamla) – Türkiye'nin… Kim ne derse desin “3 Ç” formülüyle beraber çalışıyoruz: Çalmadan, çaldırmadan, çok çalışarak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OKTAY VURAL (İzmir) – Çok çalarak.

BAŞKAN – Sayın Ayar, lütfen tamamlayınız.

EYÜP AYAR (Devamla) - …ülkenin bütün sorunlarını tek tek çözüyoruz. Vatanseverlik de budur, milliyetçilik de budur.

RECEP TANER (Aydın) – Ali Dibo’lar Adalet Bakanı oldu!

EYÜP AYAR (Devamla) - Bu duygularla yüce Meclisi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ayar.

Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Azize Sibel Gönül, Kocaeli Milletvekili.

Buyurun Sayın Gönül. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Çalmaya devam!

RECEP TANER (Aydın) – Kendisi eski bankacı, iyi götürdü zamanında!

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Görev zararıymış! Sanki şimdi görev zararı yok.

EYÜP AYAR (Kocaeli) – Yok.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Anlamadığın belli oluyor bir şeyden.

AZİZE SİBEL GÖNÜL (Kocaeli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 455 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 4’üncü maddesi hakkında söz aldım.  Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimin başında Balıkesir’in Dursunbey ilçesinde kömür ocağında dün akşam meydana gelen grizu patlamasında hayatını kaybeden işçilerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyorum.

Değerli arkadaşlar, sayın milletvekilleri; kanun tasarısı, Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun. Tasarının genel gerekçesine şöyle bir bakarsak ülkemizde çok önemli boyutlara ulaşmış bulunan konut ve kentleşme sorunlarının çözülmesiyle üretimin artırılarak işsizliğin azaltılması amacıyla planlı kentleşme ve konut üretimi programı kapsamında TOKİ tarafından sürdürülen çalışmalar olduğunu görmekteyiz. Sürdürülen bu çalışmalarda karşılaşılan sorunların aşılması ya da hukuki sıkıntıların giderilmesi amacıyla bu kanun tasarısının hazırlandığını görmekteyiz.

TOKİ, bugün itibarıyla seksen bir ilde, yedi yüz altmış dokuz ilçede konut üretiminin 300 binini tamamlamış, sosyal donatılar kapsamında, bunu çoğu milletvekili arkadaşımızın da bahsettiği gibi, sevgievlerinden, engelsiz evlerinden, kentsel dönüşümden, afet konutlarından, tarım köylerden, göçmen konutlarından, restorasyondan, peyzajdan birçok, sadece konut alanında değil, aynı zamanda çağdaş yaşam alanlarını oluşturma noktasında önemli faaliyetlerde bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Emlak Bankasının, Konut Müsteşarlığının, Göçmen Konutları, Arsa Ofisi, Bayındırlık Bakanlığı, Mesken İşleri Daire Başkanlığı ve Başbakanlık Proje Uygulama Biriminin görevlerinin devamı için de TOKİ’nin yine yetkilendirildiğini görüyoruz. TOKİ’nin bu faaliyetlerine baktığımızda son altı yılda 35 milyar TL’lik yatırım harcamasının yapıldığını, 800 bin kişilik istihdam sağlamış olduğunu ve inşaat sektörünün büyümesine, dolayısıyla ekonomik büyümeye katkı yaptığını görüyoruz.

Bunun haricinde çoğu arkadaşımızın bahsetmediği bir konu daha var. Gerek emlak piyasasında yani konut alım satımında ve kira bedellerinin piyasadaki dengesini sağlamada bir regülatör görevi gördüğünün de altını çizmek istiyorum. Özellikle deprem kuşağında olan ülkemizde de gene tünel kalıp sistemleriyle güvenli yapılar yapmasıyla da, özellikle depreme dayanıklı konutlar noktasında da bir öncülük görevi görmüştür. Dolayısıyla tüm arkadaşlarımızın, yapılanların ortada olduğunu hep birlikte görüyoruz.

Ben bu noktada TOKİ’yi tebrik ediyor ve teşekkür ediyorum ama bir şeyin de altını çizmeden geçemiyorum: Yaptığı iyi çalışmalarla birlikte bazı aksaklıklar, çok fazla olmasa da bile, zamanında bitmeyen veya müteahhidin işi bıraktığı birtakım durumlardan da kulağımıza gelen veya gördüğümüz çalışmalar oluyor. Bu noktada da biraz daha gayret gösterilmesi… Belki keşifler, belki birim bedelleriyle ilgili, fiyatlarla ilgili gözden geçirilecek bir husus olabilir. Bu noktanın da altını çizerek 4’üncü maddede nelerin öngörüldüğünü kısaca sizlere bahsetmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, Emlak Bankasının tasfiye sürecinde Bakanlar Kurulu kararıyla Emlak Bankasının bankacılık faaliyetleri dışında kalan mal varlıkları ve bu konuda faaliyet gören iştiraklerindeki hisse payları ve ticari gayrimenkulleri ile ihtiyaç fazlası gayrimenkulleri bilanço değeri üzerinden bedeli mukabilinde TOKİ’ye devretmiştir. TOKİ’ye devredilen bankacılık dışı faaliyetlere ve gayrimenkullere ilişkin devir öncesi akit ve yükümlülüklerin banka tarafından yapılmış işlemlerden doğduğu dikkate alınarak banka tasfiyesi çerçevesinde yapılması gerekmektedir.

4’üncü madde de aynı zamanda TOKİ’ye yapılan devirlerle ilgili, yani iki kamu kurumu arasındaki devirle ilgili. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kamu kurumları arasındaki devirlerde kanuni bir düzenlemeye… Devralan kurumun borçlarından sorumlu tutulmamasının mümkün ve hukuka uygun olduğu kararı verilmiştir.

Alacaklıların alacaklarını kimden alacakları hususu ise… Devirleri yapan Emlak Bankası şu anda tasfiye hâlindedir, sınırlı işlemlerinden biri de borçlarını ödemektir ve yeterli kaynağı vardır. Dolayısıyla alacaklılar Emlak Bankasına karşı davalarını kazanırlarsa alacaklarını buradan tahsil etme yoluna gidebileceklerdir.

Yine bu maddeyle ilgili Başbakanlık Teftiş Kurulunun raporlarıyla da Emlak Bankası döneminde yapılan bazı sözleşmelerden doğan borçların TOKİ tarafından üstlenilmemesi hususunda raporlar da mevcuttur.

Değerli arkadaşlar, bu açıklamalarla…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Gönül, lütfen tamamlayınız.

Buyurun.

AZİZE SİBEL GÖNÜL (Devamla) – …kanun tasarımızın milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Çalışmalarında başarılar diliyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Gönül.

Madde üzerinde on dakika süre ile soru-cevap işlemi yapılacaktır. Sayın Aslanoğlu, Sayın Süner, Sayın Sipahi, Sayın Çalış, Sayın Taner, Sayın Yıldız, Sayın Nalcı, Sayın Tankut, Sayın Yunusoğlu, Sayın Özdemir sisteme girmişlerdir, birer dakikalık süre verilecektir. 

 Buyurun Sayın Aslanoğlu. 

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan, Malatya’da Beydağı ve Yamaç mahallelerinde “kentsel dönüşüm projesi” adı altında TOKİ’nin de Malatya Belediyesiyle birlikte yapmaya çalıştığı kentsel dönüşüm projesinde hak sahipleri mağdur edilmektedir. TOKİ’nin hiçbir hak sahibini mağdur etmeye hakkı yoktur. Bu nedenle, ben oradaki tüm hak sahipleri adına bir kez daha bu konuyu dikkatlerinize sunuyorum. Orada yaşayan herkes infial hâlindedir. Konuyu… TOKİ’nin hiçbir zaman başkasının, hak sahiplerinin mağdur edilmesi yönünde yetki kullanmaması yönünde tavsiyede bulunuyorum. TOKİ hak sahiplerini mağdur etmesin ve bu insanların hakları elinden alınmasın.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Süner

TAYFUR SÜNER (Antalya) – Sayın Başkanım, biliyorsunuz Sulukule’de insanların evleri yıkıldı, şu anda arazi hâline geldi. Sulukule’deki vatandaşlarımıza da TOKİ’den 60 metrekare “F tipi cezaevinde yatın.” der gibi bir daire verildi, ayda da 100 lira ödeyecekler. Daha önceki konutlarında hem ikamet ediyorlardı hem de ticaret yapıyorlardı. Şimdi, o F tipi cezaevinde adam ticaret yapabilecek mi? O 100 lirayı nasıl ödeyecek? Nerede ticaret yapacak, ne ile iştigal edecek? Adamların asırlardır yaptıkları işi bir anda sıfırladık. Ben merak ediyorum, Sayın Bakandan da cevap bekliyorum.

Saygılar.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Süner.

Sayın Sipahi.

KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, ben bu sınır karakolları sorusunu tekrarlayacağım. Zira 54 sınır karakolu ve 2 sınır taburu inşaatından 11 tanesine başlanabildiği konusu Sayın Millî Savunma Bakanının ifadeleridir, 10 Kasım tarihinde, Plan ve Bütçe Komisyonunda. Bunların birinci öncelikle yapılması gerekir. Size verilen cevapta, önünüze konulan cevapta yani “Irak sınırına, Şırnak ve Hakkâri hariç ilimiz yoktur...” Bunun için ilkokul coğrafya bilgisi yeter. Yani bir tek Edirne ili sayılmadı. Yalnız Meclisteki soruya değil, aynı zamanda size karşı yapılmış bir saygısızlıktır böyle bir cevap, on beş- yirmi tane vilayetin sayılması.

Diğer bir konu: Bu konuda öne sürülemeyecek tek bahane arsadır çünkü bu karakol inşaatlarının ya bulunduğu yerlerde Millî Savunmaya tahsisli arazilerde yapılacaktır... Bunlar 1’inci ve 2’nci yasak bölgeler içinde olup Yasak Bölgeler Yasası gereğince, şahıs arazisi olsa bile yasa gereği istimlaki gerekmektedir. Şu anda hazır bilgi yoksa lütfen… Ben yazılı olarak cevap bekliyorum ama bu konuda maalesef sadece Meclis değil, siz de hafife alınıyorsunuz il genel meclisi tarafından.

Teşekkür ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Çalış, buyurun.

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Bir önceki turda cevap alamadığım sorumu yineliyorum çünkü bu görüşmekte olduğumuz tasarının 3’üncü ve 4’üncü maddesiyle devam eden otuz adet davayı ve icraları geçersiz hâle getiriyorsunuz. Bunların meblağ olarak karşılığı nedir? Bunu tekrar ediyorum, bir.

Bir diğer sorum: TOKİ proje yapacağı yerleşim birimlerinde konut miktarını hangi objektif kriterlere göre belirliyor?

İkinci sorum: TOKİ’ye arsa temini, vergiler, mimari, ruhsatlandırma, yapı denetimi gibi pek çok konuda istisnalar sağlanmıştır ucuz konut imal etsin diye. Ancak proje ürettiği yerlerdeki konutların pazarlandığı fiyat piyasanın en az yüzde 30 üzerindedir. Bu durumu nasıl izah ediyorsunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çalış.

Sayın Taner...

RECEP TANER (Aydın) – Sayın Bakan, dar gelirlilere yönelik projelerde bile aidatların yüksekliği ve aidat artışları neticesinde ev sahibi olamayan dar gelirliler için kiralık konut üretme gibi bir projeniz var mıdır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Yıldız...

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, TOKİ’nin Maliye Bakanlığından, Sağlık Bakanlığından ve diğer bakanlıklardan toplam 2 milyar 562 milyon Türk lirası alacağı bulunduğu TOKİ’nin bize vermiş olduğu belgelerde vardır. TOKİ finansmanını karşılamak için bankalardan kredi kullanmakta mıdır, kullandığı kredilerle ilgili ne kadar faiz ödemektedir?

Az önce, Eyüp Ayar Değerli Milletvekilimiz, artık görev zararlarının kaldırıldığından bahsetmişti. KİT’lerin finansmanıyla ilgili 2002 yılındaki hükûmetler döneminde Ziraat Bankası, Halk Bankası ve Emlakbank’a finansmanlarından dolayı görev zararı kaydediliyordu. 57’nci Hükûmet döneminde bütün görev zararları kapatılmıştır ancak şimdi kamuya ait KİT’ler bankalardan finansman ihtiyaçlarını karşılamak için faizle para kullanmaktadır. Kamu zararı burada da vardır. Yani ismi değişmiştir, uygulama aynıdır. Sayın Milletvekilimizin bilgisine arz ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, buyurun.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Öncelikle Sayın Aslanoğlu’nun sorusuna cevaben: Proje çalışmaları devam ediyor. Maliyetinin yüzde 40 altında satış gerçekleştirilecek ve dolayısıyla hak sahiplerinin asla mağduriyetine sebebiyet verilmeyecektir.

Sayın Süner’in sorusunun, tabii, çok tespite dayalı bir soru niteliği taşımadığını düşünüyorum. “Daha önce de evlerinde ticaret yapıyor.” ifadesi hangi kriterlere bağlı, onu bilmiyorum ama yaptığı ticaretlerini daha iyi fiziki mekânda oturarak daha sağlıklı ticaret yapmaya devam eder oradaki vatandaşlarımız.

Sayın Sipahi sınır karakollarıyla ilgili kasım ayında Savunma Bakanımızın bir beyanına dayalı olarak sorusunu soruyor fakat kasım ayından bu tarafa çok zaman geçti. Sayın Başkanım, dolayısıyla bu arada faaliyetler de hızla devam etti. Toplam TOKİ’den karakol yapımı talebi, sınır karakolları dâhil, 170 adet karakol. Millî Savunma Bakanlığına ait olan 58 talep söz konusu, 11 adedi Irak sınırında olmak üzere 58 karakol talebinde bulunulmuş. Hatay’da 18, Van’da 18 olmak üzere 36 karakol başlatıldı şu anda. İçişleri Bakanlığı yani Jandarma Genel Komutanlığına bağlı 112 karakol talep edildi, toplam 75 adet karakol başlatıldı. Bunların 14 adedi ise Irak sınırında bulunmaktadır. Başlayanların 14 adedi Irak sınırında bulunuyor, jandarmaya ait, Şırnak’ta. Genel toplam ise 111 adet karakol inşasına başlandı. Toplam ihale bedeli 464 milyon TL’dir. Talep eden kurumlardan gerekli arsa ve proje bilgileri teyit edildiğinde kalan 59 tane karakol ihalesi yapılacaktır. Ayrıca Millî Savunma Bakanlığına ait arazilerde mülkiyet sorunu problemi yaşanmıyor ama yerin belirlenip TOKİ’ye belirlenmiş yeriyle devredilmesi, iletilmesi gerekiyor oradaki inşaat ihalesinin gerçekleşmesi için. Kaldı ki TOKİ’ye 100 tane, 300 tane de olsa teslim edilse bunların ihale edilmesinde, yapılmasında hiçbir problem yaşanmayacağı da açıktır.

Sayın Çalış’ın “Neye göre konut miktarları belirleniyor?” sorusu: Bunda üzerine yerel yönetimlerle birlikte yapılanlar var, TOKİ’nin yaptığı oradaki konut ihtiyacına göre bir analiz çalışmaları neticesinde yapılanlar var. Her proje netice itibarıyla oradaki ihtiyaç durumuna göre belirlendiği için hepsine farklı yöntemler uygulanabiliyor.

Bir de TOKİ’yle ilgili sorulan şu: “Yapı denetiminden muaf değil.” Bildiğiniz gibi müşavirlik sistemiyle tüm ihaleler… Ayrıca ihale şartnamesi içerisinde müşavirlik firmalarına denetim ihale ediliyor. Ayrıca TOKİ, hem maddi konularda, gelirleri ve harcamaları noktasında hem yaptığı işlemler noktasında hem Başbakanlık Teftiş Kurulunun denetimine tabi hem Yüksek Denetleme Kurulunun denetimine tabi, ilgi duyulursa Bakanlığımızın ilgili konularında da denetime tabi bir kuruluştur.

Sayın Taner’in sorusu: “Aidat yıllık neye göre belirleniyor?” diye bir ifadesi…

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Bakan, benim sorum o değildi. Sorumu yanlış anladınız herhâlde. Bu kadar istisna sağlanmasına rağmen konutlar ucuz satılması gerekirken piyasanın yüzde 30 üzerinde satılıyor.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Hayır, Sayın Çalış, öyle değil. Yani çok düşük sosyal konutların satış şekilleri belli. Toplu Konut İdaresinin yaptığı konutlar, yaptırdığı büyüklük ve standarda göre emsal konutların rayicinden çok çok aşağıda olan konutlar.

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Efendim, Karaman’da tespit yapalım, beraber gidelim. Yok mu böyle bir şey Allah aşkına?

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Sayın Çalış, siz soruyu sordunuz, ben size cevap veriyorum. Ama ilave finans temin edici, Toplu Konut İdaresinin sosyal ve dar gelirlilere yaptığı konutlara kaynak sağlama noktasında yüksek gelir gruplarına yaptığı konutlar var. Bu ise yüzde 10’undan daha düşük bir meblağ oluşturuyor. Yüzde 85’i sosyal amaçlı konutlardır bunların. Bunları müteaddit kereler ifade ettim, bir kere daha ifade etmekte fayda buluyoruz.

Bu arada, özellikle Emlak Pazarlama İnşaat AŞ’nin tamamen Toplu Konut İdaresine devri Emlak Bankasının devriyle gerçekleşmiş olan bir husustur, yüzde 49’luk hisse de oradan gelmektedir. Diğer özel kişilerin hisselerinin birbirlerine devri de normal ticaret kuralları içerisinde yürümektedir. Yani burada Toplu Konutun birileriyle herhangi bir, ticari anlamda, ifade edildiği anlamda olumsuzluğu asla söz konusu değildir.

Toplu Konut İdaresinin bugüne kadar kullandığı toplam kredi 900 milyon TL. Toplam bugüne kadar ihale ettiği yapım işleri de 35 milyar lira tutuyor. Bugüne kadar da 20 milyar liralık bir para kullanmış oluyor. İfade edildiği gibi, kullanılan kredi çok cüzi bir miktar tutmaktadır.

İfade edilen, yine, soruda, Toplu Konut İdaresinin kamu kurum ve kuruluşlarından yani bakanlıklardan alacağı toplam miktarı: Yaptığı işler karşılığında 2 milyar 562 milyon TL’lik bir alacağı söz konusudur.

Yine Sayın Ağyüz’ün bir ifadesi olmuştu Gaziantep’le ilgili. Orada sosyal eğitim yapıları ve sosyal donatıların olmadığı… Tamamı otuz iki derslik başta olmak üzere, çevre düzeni, ibadet yeri, okulları tamamen orada yapılmış, yapım süreci içerisinde devam etmektedir, yapılmaktadır.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Soru-cevap işlemi tamamlanmıştır. Madde üzerinde on bir adet önerge vardır. Ancak, her madde üzerinde milletvekillerince sadece yedi önerge verilebildiğinden, önce geliş sırasına göre ilk yedi önergeyi okutacağım, sonra bu önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN – Önergeleri okutuyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bir dakika…

BAŞKAN – Önerge işlemine başlıyoruz Sayın Genç.

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 4 üncü maddesiyle değiştirilen…”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan… Sayın Başkan, bir dakika efendim.

BAŞKAN – Önerge işlemi bitsin, ondan sonra Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben konuyla ilgili bir şey söyleyeceğim.

Şimdi, İç Tüzük’ün 87’nci maddesine göre milletvekilleri yedi önerge verebilir. Ayrıca da her grubun birer önerge hakkı vardır. Bakın, bunun uygulamasını yaptık geçmişte. Benim de burada önergem vardır. Mesela, burada gördüğüm kadarıyla, sabahtan beri işte ne AKP Grubu önerge veriyor ne de Barış ve Demokrasi Partisi önerge veriyor. Benim önergemin Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun önergesi yerine işleme alınmasını istiyorum çünkü 87’nci madde diyor ki: “Herhangi bir grup eğer önerge vermemişse milletvekili o önergeyi onların yerine verebilir.”

MEHMET DOMAÇ (İstanbul) – Oraya geç! Oraya geç!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bakın, 87’nci madde çok açık.

SIRRI SAKIK (Muş) – Sen bizim yerimize veremezsin Kamer Bey!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Çok açık efendim. Yani “Her milletvekilinin yedi önerge hakkı vardır, grupların da ayrı önerge hakkı vardır. Herhangi bir grup önerge vermemişse milletvekili onun yerine önerge verebilir.” diyor 87’nci madde. Uygulamayı da yaptık efendim.

Ben Demokratik Toplum Partisi adına önerge vermek istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Genç, söyledikleriniz kayda geçti.

Teşekkür ediyorum.

SIRRI SAKIK (Muş) – Allah için bizim adımıza konuşma!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Önerge hakkınız var. İç Tüzük de onun iradesine bağlı değil.

BAŞKAN – Anlaşıldı Sayın Genç.

Teşekkür ediyorum.

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Efendim, talep ettiği gibi bir parti yok bu Mecliste!

BAŞKAN – Uygulamada ise ilk yedi önerge geliş sırasına göre işleme alınmaktadır. Önerge hakkını kullanmamış grupların daha sonra önerge vermesi hâlinde en son verilen önerge çekilerek parti gruplarının birer önerge verme hakkı korunmaktadır.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet.

BAŞKAN - Bu yöndeki uygulama İç Tüzük’ün 87’nci maddesi hükmüne uygundur ve bu şekilde uygulanmaktadır, teamül de budur.

Teşekkür ederim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama biz geçmişte yaptık Sayın Başkan. Yani geçmişte önerge vermeyen grupların…

BAŞKAN- Cevap verdim Sayın Genç, oturun lütfen.

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1/762 esas numaralı kanun tasarısının…”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, yani bakın, burada öyle bir önerge sistemi uyguluyorsunuz ki…

“…çerçeve 4 üncü maddesiyle değiştirilen…”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, Divan Kâtibi okumasın. Divan Kâtibi de çok aceleci herhâlde! Yani işi mi var? Bu işi halledelim efendim. Sayın Başkan, bu işi halledelim.

“…2985 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinde geçen ‘yapılmış akitlerden’ ibaresinin ‘yapılmış akitlerin hükümlerinden’ olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                                Veysi Kaynak

                                                                                                             Kahramanmaraş”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, İç Tüzük’ün 87’nci maddesi çok açık. Ama bu kadar keyfîlik olmaz! Biraz önce AKP Grubunun 5 milletvekili bir tek önerge veriyor. Böyle bir şey olmaz!

BAŞKAN – Sayın Genç, talebinizi yaptınız, ben şimdiye kadarki uygulamaları söyledim, teamülü söyledim.

Teşekkür ederim. Oturun yerinize lütfen.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yok ama şimdi Sayın Başkan, bakın, işi kapatmaya gerek yok.

BAŞKAN -  Ama böyle bir usul yok ki Sayın Genç yani!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Biraz önce, bir önceki maddede AKP’nin 5 milletvekili bir tek kelimenin değiştirilmesine ilişkin 5 tane aynı önerge verdi.

BAŞKAN -  Doğrudur, onun için tek işlem yaptık Sayın Genç, doğru.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu bir hakkın suistimalidir ama bizim hakkımızı da koruyun yani. Ama siz Meclis Başkanı olarak korumuyorsanız, o sizin bileceğiniz iş.

BAŞKAN -  Hayır, Başkan olarak değil, Başkan olarak İç Tüzük hükümlerini uyguluyorum efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yanlış uygulama yapıyorsunuz, daha önce bu uygulamayı yaptık burada.

BAŞKAN -  Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 4 üncü maddesiyle değiştirilen 2985 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinde geçen “yapılmış akitlerden” ibaresinin “yapılmış akitlerin hükümlerinden” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                                 İkram Dinçer

                                                                                                                        Van

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 4 üncü maddesiyle değiştirilen 2985 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinde geçen “yapılmış akitlerden” ibaresinin “yapılmış akitlerin hükümlerinden” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                             Azize Sibel Gönül

                                                                                                                     Kocaeli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 4 üncü maddesiyle değiştirilen 2985 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinde geçen “yapılmış akitlerden” ibaresinin “yapılmış akitlerin hükümlerinden” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                            Ayhan Sefer Üstün

                                                                                                                     Sakarya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 4 üncü maddesiyle değiştirilen 2985 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinde geçen “yapılmış akitlerden” ibaresinin “yapılmış akitlerin hükümlerinden” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                                Ahmet Aydın

                                                                                                                   Adıyaman

BAŞKAN -  Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bu konuda isterseniz usul tartışması açalım.

BAŞKAN – Önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 455 sıra sayılı  Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 4’üncü maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

F. Murat Sönmez

Yaşar Tüzün

 

Trabzon

Eskişehir

Bilecik

 

Engin Altay

Akif Ekici

Şevket Köse

 

Sinop

Gaziantep

Adıyaman

 

Hüseyin Ünsal

Ergün Aydoğan

Hulusi Güvel

 

Amasya

Balıkesir

Adana

 

 

Mehmet Sevigen

 

 

 

İstanbul

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 455 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 4’üncü maddesinin kanun tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Kalaycı

Beytullah Asil

Emin Haluk Ayhan

 

Konya

Eskişehir

Denizli

 

Kürşat Atılgan

Alim Işık

Ahmet Duran Bulut

 

Adana

Kütahya

Balıkesir

 

 

Osman Durmuş

 

 

 

Kırıkkale

 

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeler üzerinde…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Hulusi Güvel

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bakın, hem CHP hem de MHP grup adına önerge vermiş. O zaman bizim önergemizi işleme koymanız lazım efendim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Hulusi Güvel, Adana…

BAŞKAN – Hulusi Güvel, Adana Milletvekili.

Buyurun Sayın Güvel.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, bakın, grup adına önerge vermişler. Önergeleri grup adına alıp o zaman bizim önergemizi işleme koyun efendim.

BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen, o tartışma bitti, uygulamayı biz…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, tartışma değil, İç Tüzük çok açık. Diyor ki: Her grubun ayrıca…”

OKTAY VURAL (İzmir) – Sizin önergeniz var mı orada?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Var efendim, işleme koymuyor.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Güvel.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani bu keyfî uygulama Sayın Başkan. O zaman usul tartışması açalım bu konuşma bitince.

HULUSİ GÜVEL (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 455 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, Balıkesir’de yaşanan grizu faciasında hayatını kaybeden işçilere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Değerli arkadaşlar, TOKİ hâlihazırda konut sektöründeki en büyük aktördür. Zaten hazine arazilerinin kullanımı, kamulaştırma avantajı, imar planı yapma ve tadil etme yetkisi, kredi kullanma koşullarındaki kolaylıklar, vergi ve harç muafiyeti, ilgili belediyelere ruhsat ve iskân harcı ödemelerinin olmaması, proje ve yapı denetimi konularındaki avantajları nedeniyle sektörde haksız rekabete neden olmaktadır. Bütün bunlara ek olarak bu tasarı ile getirilen emlak vergisi muafiyeti, inşaat piyasasında TOKİ lehine gelişmiş bulunan haksız rekabeti daha da artıracaktır.

Değerli Arkadaşlar, TOKİ yaptırdığı kimi projeleri sosyal donatılar ve çevre düzenlemeleri dâhil metrekaresi 420 TL’ye ihale etmekte, bunlar peşin bedelle metrekaresi 750 ile 3 bin TL’den satışa sunulmaktadır. Yani ortada ciddi anlamda kâr vardır. Bu bir taraftan TOKİ’ye tahsis edilen kaynakların yanlış kullanıldığını gösterirken, diğer yandan konutların niteliği hakkında da fikir vermektedir. Bu tasarıyla TOKİ’ye dilediği gibi borçlanma yetkisi verilmektedir. Bunun denetimi yapılamayacaktır çünkü TOKİ’nin bütçe ve kesin hesapları 5436 sayılı Kanun’la 2005 yılında Meclis denetiminden çıkarılmıştır.

Değerli arkadaşlar, TOKİ, özellikle seçim dönemlerinde siyasi etiğe uymayacak bir biçimde siyasi iktidarın propaganda aracına dönüştürülmekte, açılış, temel atma töreni veya konut teslim törenleri adı altında harcamaları TOKİ tarafından karşılanan mitinglere aracılık etmektedir. Bunlar artık alışıldık hâle gelmiş görüntülerdir. Hiçbir kuruluş bu denli siyasi istismar aracı olarak kullanılmamaktadır. Bir taraftan iktidara destek veren firmalar kollanmakta, ihaleler onlara verilmektedir ancak bu durumu denetleyebilecek mekanizmaları yeterince işletmek mümkün olamamaktadır.

TOKİ, birçok, harç ve vergiden muaftır, dilediği gibi imar değişikliği ve tadili yapabilmektedir, ruhsat ve iskân harcı ödememektedir, bedelsiz veya düşük bedelle arazi tahsisi yapılmaktadır, dilediği gibi kamulaştırma yetkisi vardır. Yurt dışı çıkış harcından elde edilen gelirler TOKİ'ye aktarılabilmektedir. TOKİ'nin gelirleri, giderleri, ihale yöntemleri, ihale verdiği firmalar, konutların nitelikleri, konutların eksik teslim edilmesi, teslim tarihindeki gecikmeler, bitirilemeyen işler dolayısıyla yapılan tamamlama ihaleleri, bunların hiçbiri konusunda denetim mekanizmaları tam işletilememektedir. Diğer kurumlarda olduğu gibi bütçe kesin hesapları ve harcamaları Meclis denetiminde değildir. Yapılan bir yanlışlık varsa bunu denetlemeye olanak yoktur.

Değerli arkadaşlar, TOKİ, konut ve altyapı inşaatı konusunda ülkemizdeki en büyük tekeldir, en büyük lüks konut üreticisidir. Bu, bir taraftan konut kooperatiflerinin gelişmesine engel olmakta, diğer yandan inşaat sektörünü olumsuz etkilemektedir. Devlet gücü ve yetkileri kullanılarak sekiz yılda dünyanın sayılı konut inşaatı tekellerinden birisi yaratılmıştır. Oysa Toplu Konut Kanunu'nun çıkış amacı, dar gelirli yurttaşlara toplu konut üretilmesidir.

Değerli arkadaşlar, TOKİ konusunda yaşanan sıkıntıların başında hazineye ait arsa ve arazilerin bedelsiz olarak ya da çok düşük bedelle idareye bırakılması gelmektedir. Bu tasarı ile hazineye ait olup üzerinde bina, kamu kurumu vesaire bulunan araziler de artık TOKİ'nin kullanımına verilebilecektir. Tasarının bu maddesi tam anlamıyla TOKİ'ye yeni rant alanları açılmasıyla ilişkilidir. 2004 yılında çıkarılan yönetmelikle TOKİ elindeki altyapılı arazileri satma yetkisini haiz olmuştur. Bu, yüksek ranta sahip alanların birtakım yandaş firmalara peşkeş çekileceği anlamına gelmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Güvel, buyurun.

HULUSİ GÜVEL (Devamla) - Değerli arkadaşlar, TOKİ, kentsel dönüşüm projelerini, yoksul ve dar gelirlilere konut yapma projelerini elbette gerçekleştirmelidir ancak “kaynak yaratılacak” diye denetimsiz yapılanmalara gidilmemelidir, devlet eliyle haksız rekabet yaratılıp tekel oluşturulmamalıdır, bir taraftan tüyü bitmemiş yetim edebiyatı yapılırken öte taraftan yandaş firmalara devletin kaynakları aktarılmamalıdır.

Bu çeşit uygulamaların devlet olma vasfıyla bağdaşmadığını belirtiyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Güvel.

Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda bir uğultu var, lütfen sessiz olalım.

Önerge üzerinde söz isteyen Beytullah Asil, Eskişehir Milletvekili.

Buyurun Sayın Asil. (MHP sıralarından alkışlar)

BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 455 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 4’üncü maddesinin kanun tasarısı metninden çıkartılmasını sağlamak gayesiyle verdiğimiz değişiklik önergesi üzerine söz aldım. Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Hakkın kullanımını engelleyen bu maddenin, hukuka, Anayasa’ya aykırılık nedenleriyle madde metninden çıkartılmasını öneriyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün, yine insanlık için kara bir gündü. Bursa’da yaşananlar yüreğimizi dağlamaya devam ederken Balıkesir’de de onlarca insanımız Hakk’ın rahmetine kavuşmuş, bir o kadar insanımız da yaralıdır. Hakk’ın rahmetine kavuşan işçi kardeşlerimize Cenabıallah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Tez zamanda ailelerine, çoluk çocuklarına, aramıza sağlıkla kavuşmalarını temenni ediyorum.

Değerli milletvekilleri, bu konuda söz söylemek dışında bir şeyler yapmak vakti geldi. Vatandaşımız bizden başsağlığı dileklerinden daha fazlasını bekliyor.

Değerli milletvekilleri, madencilik sektörü, doğası gereği özellik arz eden, bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetimi gerektiren, dünyanın en zor, en riskli iş koludur. Madencilik faaliyetleri sırasında yaşanan iş kazalarında pek çok çalışan hayatını kaybetmekte ya da sakat kalmaktadır. Yine, son yıllardaki kaza istatistikleri incelendiğinde, özellikle madencilik sektöründe iş kazalarının belirgin bir şekilde artarak devam ettiği görülmektedir. Maden kazaları incelendiğinde, teknik, sosyal, ekonomik, eğitim, planlama, denetim gibi pek çok nedeni olduğu görülmektedir. Yapılan özelleştirme, taşeronlaştırma, redevans gibi yanlış uygulamalar kamu madenciliğini küçültmüş, kamu kurum ve kuruluşlarında uzun yıllar sonucu elde edilmiş olan madencilik bilgi ve deneyim birikimini dağıtmıştır. Yoğun birikim ve deneyime sahip olan kurum ve kuruluşlar yerine, üretimin teknik ve altyapı olarak yetersiz, deneyim ve uzmanlaşmanın olmadığı kişi ve şirketlere bırakılması, buna ek olarak denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde yapılamaması, iş kazalarının artmasına neden olmaktadır.

Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının gerekli denetimleri yapabilmeleri için kadrolarının maden mühendisleriyle güçlendirilmesi gerekmektedir. Sektörde ulusal düzeyde acil durum planı ve risk haritaları çıkarılmalı ve saha denetimleri bu doğrultuda yapılmalıdır.

Günümüzde mostra madenciliği giderek azalmakta ve gelecekte derin yer altı madenciliğine doğru bir gidiş yaşanmaktadır. Bu anlamda, yer altı üretim kültürünün yaşatılması büyük önem taşımaktadır. Yer altı üretim kültürünün yaşatılması için, bu konuda deneyimli Türkiye Taş Kömürü ve Türkiye Kömür İşletmeleri gibi kamu kuruluşlarımızın ayakta kalması ve geliştirilmesi gerekmektedir. Bu kurumlarımız üretim yaparken aynı zamanda iş güvenliği ve eğitim anlamında okul görevi de görmektedirler. Bu nedenle, güçlendirilmeleri için gerekli çalışmalar zaman geçirilmeden yapılmalıdır. İş sağlığı ve güvenliği yasası, Maden Mühendisleri Odasının da görüşleri dikkate alınarak acilen çıkarılmalıdır.

Madencilik, ilk yatırımı çok fazla olan, risk sermayesi yüksek bir sektördür. Yatırılan sermayenin geri dönüşü uzun yıllar almaktadır. Ayrıca iş sağlığı ve güvenliği yatırımları çok pahalı ve zorunlu yatırımlardır.

Bu gerekçelerle özellikle iş güvenliği yatırımlarında kamu ve özel sektör mutlaka teşvik verilerek desteklenmelidir. Madencilik sektörünün ayakta kalabilmesi için sektörel anlamda teşvik uygulaması acilen başlatılmalı, bu konuda yasal düzenlemeler zaman geçirilmeden yapılmalıdır. Çalışanların eğitimi, çalışma alanındaki risklere karşı bilgilendirilmeleri, risklere karşı kişisel donanımlarının uygun ve eksiksiz olması işveren tarafından sağlanmalı ve sürekli olarak denetlenmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Asil, lütfen tamamlayınız.

BEYTULLAH ASİL (Devamla) – Madencilik sektörü de dâhil olmak üzere, riskin yüksek olduğu bütün iş yerlerinde, işçi sayısına bakılmaksızın, iş sağlığı ve güvenliği kurumlarının oluşturulması ve iş güvenliği mühendisi çalıştırılması zorunluluğu mutlaka sağlanmalıdır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Maden Mühendisleri Odasının bu haklı isteklerinin süre nedeniyle ancak çok kısa bir bölümünü ifade edebildim. Milliyetçi Hareket Partisi olarak madencilik sektöründe yaşanan iş kazalarının ortadan kaldırılması gayesiyle yapılacak her türlü yasal düzenlemeye destek olacağımızı ifade ediyor, yüce heyetinizden bu yasal düzenlemelerin bir an önce gündeme alınması hususunda gayretlerinizi bekliyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Asil.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, oylamadan evvel yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunacağım ancak yoklama talebi var, işleme alacağım.

Yoklama talebinde bulunan sayın milletvekillerinin isimlerini tespit edeceğim: Sayın Anadol, Sayın Hamzaçebi, Sayın Ersin, Sayın Korkmaz, Sayın Mengü, Sayın Köse, Sayın Tütüncü, Sayın Yıldız, Sayın Baytok, Sayın Emek, Sayın Kaptan, Sayın Sevigen, Sayın Aslanoğlu, Sayın Tüzün, Sayın Sönmez, Sayın Çakır, Sayın Güner, Sayın Diren, Sayın Arifağaoğlu, Sayın Arat.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili Recai Berber ve 5 Milletvekilinin; 2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/762, 2/475) (S. Sayısı: 455) (Devam)

BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

Şimdi okutacağım beş önerge aynı mahiyettedir. Bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım. Önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.

İlk önergeyi okutuyorum, diğer önergelerin imza sahiplerini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 4 üncü maddesiyle değiştirilen 2985 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinde geçen “yapılmış akitlerden” ibaresinin “yapılmış akitlerin hükümlerinden” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                              Ahmet Aydın

                                                                                                                 Adıyaman

Diğer önergelerin imza sahipleri:

İkram Dinçer

Van

Azize Sibel Gönül

Kocaeli

Ayhan Sefer Üstün

Sakarya

Veysi Kaynak

Kahramanmaraş

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeleri okutuyorum:

Gerekçe:

Verilen teklif ile ibarenin netleşmesi amaçlanmıştır. Teklif edilen ibarenin dil kullanımı açısından daha uygun olduğu düşünülmüştür.

Gerekçe:

Kanun dili açısından önerilen ibarenin daha uygun olacağı düşünülmüştür.

Gerekçe:

Kanun tekniği açısından ibarenin değiştirilmesi uygun görülmüştür.

Gerekçe:

Dilin kullanımı açısından teklif edilen ibarenin uygun olacağı düşünülmüştür.

Gerekçe:

Yapılan teklif ile ifadenin daha uygun kullanılması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, eksik önerge işleme koydunuz. Bakın, şimdi MHP ile CHP…

BAŞKAN - Kabul etmeyenler… Bir saniye…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, bir dakika…

BAŞKAN – Kabul etmeyenler…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bakın, Sayın Başkan…

BAŞKAN – Madde kabul edilmiştir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bakın, MHP ile CHP dedi ki “Biz grup adına önerge verdik.” Şimdi, 87’nci maddede 7 tane milletvekilinin önerge verme hakkı var. Çok keyfî Meclisi yönetmek de size şan şöhret kazandırmaz Sayın Başkan.

Bakın, tutumunuz hakkında…

BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen cümlelerinize dikkat ediniz konuşurken.

KAMER GENÇ (Tunceli) - …63’üncü maddeye göre…

BAŞKAN – Burada hukuki bir konu tartışıyoruz. Fikirlerinizi söyleyebilirsiniz ama Başkanlık Divanına ve Başkana konuşurken dikkatli olun lütfen ve Tüzük’ü de bildiğinizi zannetmeyiniz yani.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, ama Başkanlık makamı eğer İç Tüzük’ü uygularsa benim saygım sonsuzdur. Ama bakın, MHP ile CHP dedi ki “Biz grup adına önerge verdik.” 87’nci maddede diyor ki…

BAŞKAN – Sayın Genç, 87’nci maddeyi tekrar okuyorum…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Okuyalım, bir okuyalım.

BAŞKAN – Şimdiye kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulundaki uygulamayı da söyledim size.

“Anayasa’ya aykırılık önergeleri dahil her madde için…”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yedi…

BAŞKAN - Bir sabredin lütfen, lütfen sabredin.

KAMER GENÇ (Tunceli) –  Yedi önerge verilir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Efendim, bakın…

BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen dinler misiniz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Peki dinleyeyim, peki, hadi.

BAŞKAN – “Anayasaya aykırılık önergeleri dahil her madde için yedi önerge verilebilir. Her siyasî parti grubuna mensup milletvekillerinin birer önerge verme hakkı saklıdır. Ancak, bu hak; ilgili siyasî parti grubuna mensup milletvekillerince kullanılmaması halinde, diğer siyasî parti grubuna mensup olanlarla bağımsız sayılan milletvekillerince kullanılabilir.” Tamam.

Şimdi, en çok yedi önerge verilebiliyor. AK PARTİ Grubuna mensup sayın milletvekilleri önergeleri vermişler. Daha sonra 2 sayın milletvekili önergesini çekiyor, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına önerge veriliyor, bunlar işleme konuyor.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Tamam.

BAŞKAN - Teamül bu, uygulama da bu, fikrim de değişmiş değil Sayın Genç.

Teşekkür ediyorum, söylediğiniz de anlaşıldı.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, ben o zaman 63’üncü maddeye göre söz istiyorum tutumunuz hakkında.

Sayın Başkan, bakın, 63’üncü maddede...

BAŞKAN – 5’inci maddeyi okutuyorum:

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bakın…

BAŞKAN – Lütfen Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama bakın, rica ediyorum sizeden

BAŞKAN – Bunlarla vakit geçirecek değiliz ki, tartışma bitmiştir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Şimdi, Sayın Başkan, tartışmayı siz bitiremezsiniz.

 “MADDE 5- 22/5/2007 tarihli ve 5664 sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak…”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben 63’üncü maddeye göre tutumunuz hakkında söz istiyorum ve siz vermek zorundasınız.

“…Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir…”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bakın, ben milletvekiliyim. Bakın, bunu susturmak zorundasın.

“‘EK MADDE 1- (1) Bu Kanun uyarınca hak sahiplerine…”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Kâtip onu okuyamaz.

 “…hisse senedi olarak ödeme yapılması işlemi…”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bakın, ben milletvekilliyim, benim burada…

 “…bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren…”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bakın, ben ikna olmadan oraya şey edemezsiniz.

 “…bir ay içerisinde hisse senedi talep eden hak sahiplerine…”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bakın, tutumunuz hakkında 63’üncü maddeye göre söz istiyorum efendim.

“…verilecek hisse senetleri hariç durdurulur ve bu tarihten sonra hak sahiplerine…”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, kulağınız duyuyor mu? Kulağınız duyuyor mu?

BAŞKAN – Bir saniye Sayın Genç, madde okunsun, cevap vereceğim.

 “…nakit olarak ödeme yapılır.’”

KAMER GENÇ (Tunceli) – “Kulağınız duyuyor mu?” diyorum.

BAŞKAN – Kulağım…

KAMER GENÇ (Tunceli) – “Kulağınız duyuyor mu?” diyorum.

BAŞKAN – Sayın Genç, düzeltir misiniz kelimenizi?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Kulağınız duyuyor mu? Ben konuşuyorum, duyuyor musunuz?

BAŞKAN – Düzeltir misiniz Sayın Genç?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Peki, ne diyeyim size? Ne diyeyim?

BAŞKAN – Sayın Genç, talebinizi dinledim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkanım, ben diyorum ki: 63’üncü maddeye göre…

BAŞKAN – İç Tüzük 87’nci maddeyi okudum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bakın, İç Tüzük’ün 63’üncü maddesine göre tutumunuz hakkında söz istiyorum.

BAŞKAN – Sizin yaptığınız gibi bir usul yok burada.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, 63’üncü madde… Usul tartışması açmak zorundasınız çünkü İç Tüzük’ü okursanız “İstek halinde söz verilir.” diyor.

Lütfen yani, hep ben sizinle burada böyle kavga mı edeceğim yani, tartışacak mıyım yani? (AK PARTİ sıralarından “Bağırma! Bağırmadan konuş!” sesleri.)

BAŞKAN – Hayır, kavga etmeyeceğiz, kavga için…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Lütfen… Rica ediyorum yani…

BAŞKAN – Sizin düşüncenizde kavga etmek varsa o ayrı bir konu. Benim düşüncem burada Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunu çalıştırmak Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, 63’üncü maddeye göre…

Bakın, iki grup, grup adına önerge verdi, siz 5 önergeyi işleme koydunuz. 7 önerge işleme koymak zorundasınız, hata ettiniz.

İşte, CHP ile MHP “Ben grup adına verdim.” diyor.

BAŞKAN – Sayın Genç, AK PARTİ milletvekillerinin verdiği 7 önergenin 2’sini çekmişler, yerine Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi grupları adına verilen önergelerle 7 önerge oldu ve işlem yapıldı.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır efendim. Yerine olmaz Sayın Başkan, yerine olmaz.

Milletvekilleri 7 önerge verir, her grubun da ayrıca milletvekillerinin önerge verme hakkı vardır.

Bakın şuna, lütfen…

BAŞKAN – Sayın Genç, şimdiye kadar yapılan uygulamayı değiştirecek değiliz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bana beş dakika söz verin.

BAŞKAN – Buradaki uygulama Anayasa, İç Tüzük ve teamülle birlikte yapılır. Şimdiye kadar…

KAMER GENÇ (Tunceli) – 63’üncü maddeye göre tutumunuz hakkında söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Genç.

Üç dakika süre veriyorum, buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Usul hakkında mı tartışma açtınız Sayın Başkan?

BAŞKAN – Usul hakkında Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) – On dakika herhâlde değil mi?

BAŞKAN – Hayır.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani, İç Tüzük “On dakikaya kadar” diyor da Sayın Başkan tabii taraflı hareket ettiği için…

BAŞKAN – En fazla on dakika Sayın Vural.

IX.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- İç Tüzük’ün 87’nci maddesinde belirtilen sayıdakinden daha az önergeyi işleme alması nedeniyle oturum başkanının tutumu hakkında

KAMER GENÇ (Tunceli) - Şimdi, sayın milletvekilleri, bakın, benim amacım, burada İç Tüzük’ü uygulamak.

ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) – Şov yapmak senin amacın.

KAMER GENÇ (Devamla) – 87’nci maddede diyor ki: “Kanun, tasarı ve tekliflerine 7 tane milletvekili önerge verir. Ayrıca da her grubun da önerge verme hakkı saklıdır. Herhangi bir grup eğer önerge verme hakkını kullanmazsa diğer partinin milletvekilleri veyahut da bağımsız milletvekilleri o grup adına önerge verir.” Bu, o grubun isteğine bağlı bir şey değil. İç Tüzük’ün 87’nci maddesi çok açık ve nettir.

Şimdi, biraz önce, Sayın MHP Grup Başkan Vekili, Sayın CHP Grup Başkan Vekili arkadaşlarımız dediler ki: “Bizim önergelerimiz grup adına.” Şimdi, bakın, burada, Sayın Başkanın yanlış uygulaması şu: Bir defa milletvekilleri 7 önerge veriyor, o kesin. Bunun dışında her grup da birer önerge veriyor, 11 tane önerge ediyor. Yani bu çok açık arkadaşlar, hesabı olan, matematiği olan herkes bunu anlar artık. Yani bunu, bu şekilde anlamamak için… Yani bir ilkokul tahsilini yapanlar bile bunu bilir.

Şimdi, böyle olunca, burada, bakın, AKP milletvekilleri 5 tane önerge vermiş. Onların hepsi de aynı kelimenin değiştirilmesini istiyor. Tamam, olabilir, milletvekilinin hakkıdır, isterse önergeyi istediği keyfîlikte verebilir, o, onun takdiridir. Bunlar Meclis tutanaklarına geçiyor, buralara geçildiği zaman yarın derler ki: Geçmişte de siz böyle vermişsiniz.

Şimdi, AKP milletvekilleri 5 tane önerge vermiş, 1 CHP Grubu vermiş, 1 de MHP Grubu vermiş. Şimdi, bunun dışında 2 önergenin daha işleme girmesi lazım. Değerli arkadaşlarım, bu çok açık bir şey. Yani benim hakkım makkım meselesi değil. İç Tüzük’ün o hükmü çok açık.

Şimdi, Sayın Başkan, bizim bu isteğimizi hiç nazara almadan tuttu, benim de önergem var, işleme koymadı.

Şimdi, bakın, ben biraz önce Hükûmete soru sordum, bana yanlış cevap verdi. İskân konusuna “deprem konusu” dedi. Niye bunu dediğini benim izah  etmem lazım. Bu milletin dinlemesi lazım bizi. Şimdi burada Hükûmet adına eğer yanlış bilgi veriliyorsa…

Ya, İç Tüzük’ü uygulayın da… Tamam, konuşma hakkımızı kısıyorsunuz. Teşekkür ederim size, çok demokratsınız! Burada çıkıp da gerçekleri söylediğimiz zaman çok üzülüyorsunuz ama Sayın Başkanım, bakın, İç Tüzük’ü okuyun, çok açık ve net bu. Yani bunu burada, geçen… Kaldı ki Meral Akşener Hanımefendi de uygulamasında 7 tane önerge dışında ayrıca her grubun önergesini işleme koydu arkadaşlar. Yani bunu niye böyle yapıyorsunuz? Burada, zaten Anayasa Mahkemesi bunu iptal etti, bu 87’nci maddeyi. 87’nci maddede getirilen bu önerge sınırlaması 4 önergeydi. Anayasa Mahkemesine gitti, Anayasa Mahkemesi dedi ki…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

(AK PARTİ sıralarından “Hadi, hadi!” sesleri)

BAŞKAN – Lütfen, sayın milletvekilleri, lütfen…

KAMER GENÇ (Devamla) – Bir dakika daha vermiyor musunuz?

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, Anayasa Mahkemesinin o kararını da izah edeyim.

BAŞKAN – Buyurun, söyleyin.

KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, sizin İktidarınız zamanında… Eskiden her fıkra için, bakın, sizin İktidarınızdan önce İç Tüzük’te her fıkra hakkında 4 önerge veriyordu milletvekilleri. Sonradan sizin İktidarınız iktidara gelince bu 4 önergeyi kaldırdı madde için, bütün fıkraları kaldırdı, dört önerge getirdi. Anayasa Mahkemesine gitti. Anayasa Mahkemesi dedi ki: “4 önerge azdır.” Açın Anayasa Mahkemesi kararını. Bunun üzerine işte, siz yeniden bir tüzük yaptınız ve 7 önergeye çıkardınız, her gruba da ayrı 1 önerge verme hakkını tanıdınız. Önemli olan doğrusunu yapmak. Bu Parlamento payidardır, bizden sonra birtakım insanlar da gelir buraya. Önemli olan doğru olan şeyleri yapmaktır. Zaten her kanunu temel kanun olarak getiriyorsunuz, konuşma hakkımız yok.

Sayın Başkan, bakın, takdirinize arz ediyorum. 2 tane önergeyi eksik işleme koydunuz. Bu kanun zaten Anayasa Mahkemesine gitmeye mahkûm bir kanundur. Bu yönde de bir usulsüzlük olur.

Saygılar sunuyorum efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Başka söz talebi…

Sayın Öztürk, lehte mi, aleyhte mi söz istediniz?

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Aleyhinde.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Öztürk.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, bu vesileyle yüce heyetinizi, huzurlarınızı işgal etmek istemezdim ancak bazı şeyleri ifade etmek durumundayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi yasama faaliyetini gerçekten arzu edilen bir biçimde götüremiyor. İç Tüzük’ten doğan bazı haklarımızı, bazen muhalefet olarak, bazen iktidar olarak doğru kullanmıyoruz, kötüye kullanıyoruz. Yani hukukta bir hakkın kötüye kullanılması kabul edilemez.

Bu tasarıyla ilgili olarak, eski bir Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi olarak, önünüzde bulunan Komisyon raporunda muhalefet şerhim var, ancak bir milletvekili olarak bu muhalefet şerhinde dikkatlerinize sunduğum hususları kürsüde de açıklamak isterdim, ne yazık ki buna fırsat bulamıyoruz değerli milletvekilleri. Bütün görüşmeleri madde madde takip ediyoruz, ancak gerçekten bunun Başkanlık Divanı olarak bir çözümünü bulmak zorundayız, hem muhalefet olarak hem iktidar olarak.

Yasama faaliyetini hızlı bir şekilde yerine getirmek durumunda kalabiliriz, daha etkin çalışma ihtiyacı doğabilir, ancak milletvekillerinin burada gündeme alınan bir kanun tasarısı ve teklifinin üzerinde görüşmelerini engellemek üzere önergelerle görüşme haklarının tıkanmasını takdirlerinize sunuyorum.

Gerçekten kaçıncı maddeye geldik. Benim de birkaç maddeyle ilgili olarak önergem vardı ve maddeler üzerinde de görüşme talebim vardı, ne yazık ki bunları sizlerle paylaşma imkânı bulamadım, şu ana kadar bulamadım, şu anda da zaten onun için söz almış değilim. Bunlara mutlaka bir çözüm bulmak durumundayız. Kaç madde geçti. Ve sizler de izlediniz, iktidar partisi milletvekillerinin vermiş oldukları önergeler, beş önerge çıkıyor ve “şu ibarenin şu şekilde değiştirilmesi…” Olabilir, haklı olabilir milletvekilleri, ancak, ben, bu maddeden sonra, bu milletvekillerimizin kürsüye gelerek, gerekçelerini okumadan, hakikaten o ibareleri niçin o şekilde değiştirmek istediklerini bu kürsüden bizlere ve millete tatmin edici bir şekilde ifade etmelerini bekliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.

Benim tutumum değişmedi.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili Recai Berber ve 5 Milletvekilinin; 2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/762, 2/475) (S. Sayısı: 455) (Devam)

BAŞKAN – Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Hüseyin Yıldız… Yok.

Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Yaşar Tüzün, Bilecik Milletvekili.

Sayın Tüzün

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Hamzaçebi konuşacak.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Akif Hamzaçebi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tasarının 5’inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz aldım. Sözlerimin başlangıcında sizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, TOKİ Yasasını görüşmeye devam ediyoruz. Görüşmeye başladığımız günden bu yana Hükûmet sıralarında oturan bakanlar sürekli olarak değişmektedir. Bugün de Bayındırlık ve İskân Bakanımız buradadır. Belki herkes TOKİ’yi Bayındırlık ve İskân Bakanıyla ilgili zannettiği için veya ilişkili zannettiği için Sayın Bakanın burada oturduğunu düşünecektir. Ancak, gerçek öyle değildir, TOKİ’nin bir bakan olarak sahibi yoktur, Hükûmette bir bakana bağlı değildir, ilgili bakanı yoktur, doğrudan Sayın Başbakana bağlıdır. Dolayısıyla, burada tasarıyı savunmakta güçlük çekmektedir sayın bakanlar. Sayın bakanların yaptıkları açıklamalar Sayın TOKİ Başkanının verdiği bilgilere dayanmaktadır. Sayın TOKİ Başkanı da bakanları ve Parlamentoyu yanıltıcı bilgiler vermektedir. Bunun örneklerini geçen hafta burada ifade ettik.

Şimdi, Sayın Bakan da burada kendisine verilen notları okuyor, ancak o notlarda Genel Kurula verilen bilgilerin sıhhatli olmadığını söylemek isterim. Örneğin, Plan ve Bütçe Komisyonunda biz bu tasarıyı görüşürken orada ilgili Hükûmet adına oturan bir sayın bakan TOKİ Başkanından aldığı bilgiye göre TOKİ’nin bankalardan kullandığı kredi miktarının 1,1 milyar TL olduğunu söylemişti. Şimdi, Sayın Bakan biraz önce burada bir bilgi verdi, bu rakamın 900 milyon TL olduğunu söyledi. Yani acaba bir haftada bu 200 milyon TL’lik kredi borcunu TOKİ ödedi de o nedenle mi azalmıştır, yoksa komisyonda verilen bilgi mi yanlıştır? Bunları bilemiyoruz.

Şimdi, TOKİ, kendisine verilmiş olan imar planı yetkisini belde halkının, kent halkının zararına olacak şekilde kullanmaktadır. TOKİ için önemli olan, bir alanda, planladığı bir alanda yoğunluğun olabildiğine artırılmasıdır; artırılmak suretiyle burada çok sayıda konutun veya ticari projenin yapılmasıdır. Çok sayıda konut ve ticari projenin yapımı o belde halkının zararına olacak şekilde yeşil alanların azalması anlamına gelmektedir, sosyal alanların azalması anlamına gelmektedir. Çok sayıda konutun veya projenin yapılacak şekilde projenin büyütülmesi, yine o inşaatı yapan müteahhidin kazanması demektir. TOKİ buradan neyi kazanmaktadır bilemiyorum. Belde halkının istemediği bir yapılaşma yoğunluğunu eğer oraya siz planlıyorsanız bir yerde yanlış yapıyorsunuz demektir.

90’lı yıllarda uluslararası HABİTAT ödülü alan Ataşehir yerleşimi, bugün TOKİ tarafından çok yüksek yoğunluklu bir yerleşime dönüştürülmüştür, yeşil alan kavramı TOKİ tarafından ihmal edilmiştir. Ataşehir’in kuzeyinde ve güneyinde yapmış olduğu imar planı uygulamalarıyla, âdeta müteahhide göre bir projelendirme yapmıştır. Otoyolların kenarında kalan yeşil alanları, yani otoyol çekme mesafeleri, yüksek gerilim hatlarının altları, İSKİ kanalizasyon hatlarının üstü yeşil alan olarak kullanılmıştır. Böyle planlanmıştır. Bunlar fiilen “yeşil alan” olarak kullanılmaya müsait yerler değildir.

TOKİ’nin Ataköy’de uygulamaya koyduğu politika dehşet vericidir. TOKİ’nin “adrese teslim ihale” olarak bu kürsüden sizlere ifade ettiğim ihalesi, Ataköy’de ne kadar saydam olmayan bir ihale yöntemi uyguladığının, bu ihaleyle belli kişileri veya çevreleri kayırdığının bir göstergesidir. Adrese teslim ihale teşebbüsünde TOKİ suçüstü yakalanmıştır.

Şimdi, TOKİ bununla kalmıyor. Bakın, TOKİ 2006 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığınca onaylanmış olan plana göre bir uygulama planı yapmıştır, 1/1.000 ölçekli, 5.000 ölçekli uygulama planları yapmıştır. Bu planlarda Ataköy 1’inci Kısım’ın bir bölümünü “turizm alanı” ilan etmiştir. Ataköy 1’inci Kısım, 2’nci Kısım, bunlar Türkiye'nin övünç kaynağı olan projelerdir, yeşil alanı bol, sosyal alanları bol, geniş, rahat yerleşimin olduğu alanlardır. Ben, çocukluğumu veya “çocukluğumu” demeyeyim lise çağlarımı  Bakırköy’de geçirdim. Ataköy’e giderdik, Ataköy Plajı’na giderdik; oralar Türkiye'nin sayılı projelerindendi o zaman, ferah bir yerleşim vardı. Bugün binaların eskimişliği gerekçe gösterilmek suretiyle buralar “turizm alanı” ilan edilerek âdeta oradaki bölge sanki bir “gecekondu bölgesi” gibi tanımlanmak suretiyle bir kentsel dönüşüme konu edilmek istenmektedir.

“Turizm alanı” demek “o konut binalarının yıkılıp yerlerine dev otel binalarının yapılması” demektir. Memleketin turizme ihtiyacı var ama bunu planlayacağınız yer Ataköy 1’inci Kısım değildir, Ataköy 2’nci Kısım değildir. Yani oradaki yaşlı nüfusun, emekli nüfusun, emekliliğini huzur içinde geçirmekte olan nüfusun başına imar planı problemleri açmak suretiyle “Bu yerler ne zaman elimizden çıkacak, ne zaman müteahhitler gelecek, burayı satın alacak, kamulaştıracak, yıkacak?” endişesiyle bu insanları yaşatmaya TOKİ’nin hakkı yoktur.

Ataköy 1’inci Kısım, Türkiye'nin övünç projelerinden birisidir. Bakın, orada 564 ada, 14 parseli TOKİ satışa çıkarmıştır. Burası otel olarak planlanmıştır. Burası fiilen yeşil alandır, sosyal alanlardandır burası. Burasını belde halkı sahiplenmiştir, belde halkı mücadele ediyor şimdi. O Ataköylüler, burasının, 1’inci ve 2’nci Kısım’ın tescili için Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kuruluna başvurmuştur, imar planlarının iptali için dava açmıştır. Binlerce, on binlerce insan ayağa kalkmış, beldesine, oradaki yeşil alana, sosyal alana sahip çıkmak isterken, TOKİ’nin, kanun tanımaz bir anlayışla, belde halkının isteklerini tanımayan bir anlayışla, “Ben satarım, paramı alırım.” yaklaşımı doğru değildir değerli milletvekilleri. Bu anlayışa TOKİ’nin son vermesi gerekir.

TOKİ, esasen, inşaat işine soyunmaması gereken bir kurumdur. TOKİ, bir kredi kurumu olmak zorundadır. TOKİ, bir kentsel dönüşüm planlaması yapan bir kurum olmak zorundadır, kentsel dönüşüm projelerine onay veren, onlara vize veren bir kurum olmak zorundadır. Müteahhit bulamadığımız, yapımcı bulamadığımız Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde TOKİ inşaat işlerine devam etsin ama İstanbul’da, Ankara’da, Batı Anadolu’da, güneyde, turizm bölgelerinde, yoğunluğun yüksek olduğu yerlerde TOKİ’nin, ismi “gelir paylaşımı” bile olsa, “Buradan kaynak yaratıyorum.” amacıyla bile olsa, inşaat projelerine girmesi sakıncalıdır. “Kaynak yaratıyorum…”  Satış daha doğru değil mi? Elinizde varlık varsa, satın bunu.  Son birkaç parselinizi satışa çıkardınız, bazı konut alanlarını, bazı yerlerde satışa çıkardınız, demek ki satılabiliyor. Niye satışa çıkardı TOKİ? Çünkü bankalara 1 milyar TL civarında kredi borcu var, kamudan 2,5 milyar TL alacağı var, nakit sıkıntısı var, şimdi, nakit lazım. E, hani gelir paylaşımı yöntemiyle siz olağanüstü kaynaklar sağlayacaktınız TOKİ’ye? Gelmiyor, niye? E, sektör krize girebiliyor, ödemeler aksıyor, satışlar düşüyor, sıcak para lazım, kaynak lazım. O hâlde satış gerekiyor. Şimdi, TOKİ’nin bütün bunlardan elini eteğini çekip dediğim gibi bir kredi ofisi, kredi birimi, bir Mortgage kredilerinin piyasaya girmesini sağlayacak bir üst kredi kuruluşu gibi, Amerika’daki Fannie Mae, Ginnie Mae gibi bir kredi kurumu olması gerekir, bir kentsel dönüşüm planlama ofisi olması gerekir. Yoksa Türkiye'nin her yerinde aynı blok mimariyi uygulayan, işte Ankara’nın kuzey Ankara girişindeki projesinde uyguladığı mimari proje, işte İstanbul’da TEM yolundan giderken sağlı sollu gördüğümüz konut projeleri bunların bir örneğidir. Böyle projeleri uygulamaması gerekir. İsmi TOKİ’nin önünde giden birkaç yapımcının projelerini bunun dışında tutuyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Hamzaçebi, lütfen tamamlayınız.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Ama TOKİ, o projelerden güç alarak ve devletten güç alarak “Ben istediğim şekilde yaparım. Kalitesiz bina da yaparım, bunu satarım.” anlayışına girmemesi gerekir. Maalesef bugün anlayış budur. Birçok konut projesinde konutu alanlar, aldığı andan itibaren tamirat ihtiyacıyla karşı karşıya kalmaktadırlar. Karşılarında TOKİ olduğu için, devlet olduğu için “Devletle nasıl davalaşırım?” endişesiyle dava yoluna gidememektedir. TOKİ “Bu onarımları yapacağım.” sözünü vermektedir. Bir umutla tasarruflarını bir araya getirerek TOKİ’den ev almış olan vatandaşlarımız, belki sonunda o evleri alıyorlar ama TOKİ onların hayalleriyle oynamaktadır, kalitesiz konutlar yapmaktadır. TOKİ gibi bir devlet kurumunun buna hakkı yoktur.

TOKİ’nin Bayındırlık ve İskân Bakanlığına bağlanması gerektiği düşüncesiyle sözlerimi burada bitiriyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı.

Buyurun Sayın Nalcı. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 455 sıra sayılı Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 5’inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifinin geneline bakacak olursak bu konuda yapılmak istenen nedir?

Bu kanunda:

Bir: Emlak Konut Gayrimenkul Ortaklığını KEY yani konut edindirme yardımından kurtarmak, belli bir tarihe kadar hisseleri vermek -bu da bu kanun yürürlüğe girdikten bir ay sonrasına kadar- belli tarihten sonra da bu hisse vermeyi kesip sadece nakit para vererek TOKİ’yi halka açmaktır.

İkinci konu: TOKİ bünyesinde bulunan veya alacağı gayrimenkullerin, arsaların emlak vergisinden muafiyetini sağlamak.

Üçüncü konu: TOKİ’ye yeni personel almak.

Dördüncü konu: Emlak Bankasından doğan sorumluluktan TOKİ’nin kurtulması.

Beş: Arsaların birleşimini sağlayarak yeni yatırım ve proje olanaklarını gerçekleştirmesini sağlamak.

Şimdi, KEY yani konut edindirme fonundaki TOKİ’nin sorumluluğuna bakmamız lazım.

11/11/1986 tarih ve 3320 sayılı Kanun’la konut edindirme yardımı uygulaması başlamış ve 1986 sonu ile 1996 başı arasında dokuz yıl süre ile devam etmiştir. 29/12/1990 tarih ve 588 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile KEY hesaplarının tasfiyesine karar verilmiş ve 3320 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmıştır. KEY tutarları maaşlardan kesilmemiş, maaşa ilaveten işverence yatırılmış tutarlardır. Dokuz yıl boyunca yapılan KEY kesintileri TOKİ adına Emlak Bankasında nemalandırılmış, Emlak Bankası bu süreçte KEY hesaplarındaki bakiyeyi nemalandırmış ve KEY hak sahiplerinin zararına yol açmıştır. Bu durumun düzeltilmesi için 2000, 2001, 2002 yıllarında, yani 57’nci Hükûmet zamanında, TOKİ, muhtelif yazılarla Emlak Bankasını uyarmış olmasına rağmen, Banka bu uygulamaya devam etmiş, TOKİ tarafından Banka aleyhine davalar açılmış ve bu davaların tümü kazanılmıştır.

KEY hak sahiplerinin kesintilerini nemalandırması nedeniyle 395 trilyon TL para miktarı ortaya çıkmıştır fakat Emlak Bankası bu parayı nakit olarak veremediği için, TOKİ’ye, bu tutar karşılığında, 2001 yılında, elinde bulunan gayrimenkuller Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Anonim Şirketine devredilerek KEY hesaplarını tasfiye etmiş ve sorumluluğu TOKİ’ye devretmiştir. TOKİ, daha sonraki projelerde bu arsaları bina yapımında kullanmış veya bu arsalardan değerli olanları satış veya gelir paylaşımı yöntemiyle değerlendirmiş ve kendisine gelir elde etmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi TOKİ’nin yaptıklarına bakalım. Daha önceki AKP milletvekillerinin olaya hep bardağın boş tarafından bakmaları hakkaniyet ilkelerine hiç sığmamaktadır. Konuşmacılar ya yanlış bilgilendirilmiş veya işlerine öyle gelmiştir. Konuşmacılar sadece 2003 ve sonrası verilerden bahsetmiş olup, sanki TOKİ 2003 yılından önce hiçbir iş yapmamış konuma sokulmaya çalışılmaktadır.

Şimdi, sırasıyla, arkadaşların söylemlerine bakıp bir analiz yapmamız gerekiyor. 1 Ocak 2003-22 Şubat 2010 tarihleri arasında, yani sekiz yıl içinde TOKİ 417 bin konut yapmıştır. Aynı veriler içinde şu da vardır: 1984-2002 yılı, yani on sekiz yıllık süreç içinde TOKİ kendi adına 43.145 konut yapmış, fakat 940 bin konutun –bunun altını çizmek istiyorum- yapılmasına vesile olmuştur. Bunların kredilerini vermiştir, bunların takibini yapmıştır. Şöyle bir bakacak olursak, demek ki TOKİ’nin, kurulduğu tarihten 2002 yılına geldiği zaman 1 milyona yakın konutun yapılmasına bu ülkede faydası dokunmuştur.

Şimdi, değerli milletvekilleri, ayrıca, TOKİ’nin sadece konut yapmadığı ve diğer kurum ve kuruluşların da işlerini yaptığını burada değerli milletvekilleri bahsetti, fakat bu konuda gerçekten İnternet’ten almış olduğumuz bilgilerin dışında en ufak bir bilgimiz yok. 2985 sayılı Kanun’un ek 1’inci maddesine 24/07/2008 tarih ve 5793 sayılı Kanun’la eklenen (m) bendindeki “Bakanlıkların talebi ve bağlı bulunduğu bakanın onayı hâlinde talep konusu proje ve uygulamaları yapmak veya yaptırmak” hükmü ile bu işler de TOKİ’nin görevleri arasına sokulmuştur.

Şimdi, bu kanun gereğince TOKİ -burada konuşmacılar bunu çok övünerek anlattılar- 176 okul, 189 spor salonu, 40 pansiyon, 3 sağlık ocağı, 20 sevgievi, 14 engelsiz yaşam merkezi, 62 hastane, 5 çok amaçlı salon, 15 de atölye yapmıştır. Görüldüğü gibi konut yapımının yanı sıra TOKİ’ye başka görevler de verilmiştir. Hem konut hem de kamu yatırımlarının yapılması ve yaptırılması görevinin TOKİ’ye verilmesi, vatandaşların satın aldıkları daireler için ödedikleri paraların kamunun yapması gereken birtakım yatırımlara yönlendirilmiş olması ihtimalini gündeme getirmektedir. Çünkü TOKİ bu yatırımları on iki ay ile on sekiz ay gibi bir sürede yapıyor, bunun parasını bu süre içinde yüklenici firmalara veriyor, fakat bunun akabinde alacağı parayı beş yıllık ve faizsiz olarak bu kurumlardan tahsil etmeye çalışıyor. Bu şekilde finanse edilmesiyle de TOKİ’nin şu andaki taahhütlerinde meydana gelebilecek gecikmeleri de kaçınılmaz bir hâle getiriyor ve bu durumda TOKİ sosyal bir kurumdan çıkartılıp tamamen ticari bir kurum hâline getirilmeye çalışılıyor. 

Değerli milletvekilleri, TOKİ’nin gerçekleştirdiği projelere baktığımız zaman para ödeyen vatandaşa konut yapmanın yanı sıra belediyelerin yapması gereken bazı altyapı yatırımlarının, anaokullarından başlayarak liseye kadar okulların, hastane ve sağlık ocaklarının, vergi dairelerinin, afet evlerinin ve ucuz sosyal konutların, ibadethanelerin, ticaret merkezlerinin, kütüphanelerin de uygulama projeleri kapsamına girdiğini görmekteyiz. Bu sayılan yapıların hepsinin oturulacak bir sitede zaten mutlaka olması gerekir. Ancak, bunlardan bir kısmı için vatandaşlardan vergi toplanmaktadır. Dolayısıyla, bu toplanan vergilerin vatandaşın sırtına yıkılmaması için TOKİ’ye bütçeden para transfer edilmesi gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, TOKİ bu yatırımları yapmak için arsa üretip rant yaratmak zorunda kalıyor. Hem siz burada devlet yatırımlarını üstleneceksiniz, bakanlıkların yapması gereken yatırımları TOKİ’ye dolaylı olarak yaptıracaksınız hem ucuz konutları TOKİ üzerinden yaptırıp hiçbir şekilde bütçeden para aktarmadığınız zaman, TOKİ’yi bunları, karşılayabilmek için kendi elinde bulunmuş olan gayrimenkulleri ve gelir paylaşımından konutları yapıp bir ticarethane gibi para kazanıp bunları karşılamak zorunda bırakıyorsunuz.

Ben size bir örnek daha vermek istiyorum. Bugün buraya çıkan arkadaşlar çok güzel söyledi ama içeriğini bilmiyor: “Ayda 100 TL taksitle daire.” O dairelerin maliyetinin ne olduğunu biliyor musunuz sayın milletvekilleri? Bugün TOKİ’nin en ucuz olarak maliyeti 35-40 milyar lira. Bunun aylık faizini alacak olursanız… Yüzde 0,5’ten alın. 0,5’ten alsanız bile 150 bin lira-200 bin lira arasında faiz tutarı tutuyor. Yani bu daireler otomatikman bedelsiz oluyor ve TOKİ’nin üzerine finansman yükü yıkılıyor. Bunun karşılığında bütçeden ayrılan bir şey var mı?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Nalcı, lütfen tamamlayınız.

KEMALETTİN NALCI (Devamla) – Bütçeden aktarılan sadece ve sadece, yurt dışlarına çıktığımız zaman “pul parası” adında, “konut edindirme pul parası” dışında TOKİ'ye aktarılan… Bu da yıllık 30 milyonu geçmiyor saygıdeğer milletvekilleri.

Peki, şimdi bu devletten yatırımlara… Şu anda TOKİ 62 hastane yapmış, 176 tane okul… Bunlar protokolle yapılmış şeyin dışında. Peki, bu 2,5 milyar TL para o kurumlardan bu kuruma geçmediği zaman bu kurum faizle para alıyor, özel bütçesi var. Peki, bu faizle almış olduğu paraların yükümlülüğü ve işletim giderleri kime gidiyor? Oradan daire alan vatandaşa yıkılıyor.

Onun içindir ki sayın milletvekilleri, burada yapılması gereken… Borçları bir inceleyecek olursak, bu kamu ve kuruluşların borçlarına bakalım: Şimdi, burada 82 adet okula 633…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Nalcı, teşekkür ediyorum.

KEMALETTİN NALCI (Devamla) – Ben teşekkür ediyorum.

Herkese saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Bengi Yıldız, Batman Milletvekili.

Buyurun Sayın Yıldız.

BDP GRUBU ADINA BENGİ YILDIZ (Batman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Balıkesir’in Dursunbey ilçesinde bir kömür ocağında meydana gelen grizu patlamasında yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyoruz.

Tabii, bu ölümler kader değildir aslında, bizim sorumluluğumuz altında olması gereken emekçilerimize, insanlarımıza reva gördüğümüz bir durumdur. AKP Hükûmeti, iş güvenliğinin, işçi sağlığının ve üretimin temel gücünün insan olduğu gerçeğini tümüyle bir kenara bırakarak, her geçen gün, çalışanların yaşam hakkını daha fazla tehdit etmektedir. Gerek kamu gerek özel sektör kuruluşlarının iş güvenliği ve işçi sağlığı konusunda alınması gerekenleri ve yapılması gereken harcamaları yapmadığı ve kâr odaklı yaklaşımı nedeniyle birbiri ardına facialar yaşanmaya devam etmektedir.

Kamuya ait maden ocaklarının kapatılması ve özel maden ocaklarının teşvikiyle birlikte, maden işçilerini ölüm ocaklarına mahkûm eden koşullar ne yazık ki daha da şiddetlenmiştir. Bu işletmelerin denetiminden sorumlu olan devlet yetkilileri, insan hayatını tehlikeye atacak her türlü olumsuzlukları gidermekle sorumlu olduğu hâlde, yaşanan facialara rağmen sorumluluğunu yerine getirememektedirler. Maden sektöründe, çalışanlar, örgütsüzlüğün, kayıt dışılığın, taşeronlaşmanın, devletin denetim mekanizmalarının çalışmamasının açık kurbanı olmuşlardır, tıpkı Bursa ve Balıkesir’de olduğu gibi. Balıkesir’de yaşanan son olay da göstermektedir ki insan yaşamı aşırı kâr hırsına kurban edilmiştir. Bilindiği üzere, madenlerde yaşanan patlamalar, yangınlar ve göçükler gibi büyük kazalar felaketlerle sonuçlanmakta ve onlarca insanın ölümüne neden olmaktadır. Emek yoğunluklu çalışan yer altı madenciliğinin geçmişi, bu tür iş kazalarının yaşandığı acı olaylarla doludur.

10 Aralık 2009 tarihinde Bursa ili Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı Devecikonağı beldesinde özel sektöre ait bir yer altı kömür işletmesinde grizu patlaması sonucu meydana gelen iş kazasında 19 maden işçisi yaşamını yitirmiştir. Daha bu olayın yaraları sarılmadan bu kez Balıkesir’in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’de bulunan maden ocağında yaşanan grizu patlaması sonucu yine çok sayıda insan yaşamını yitirmiştir. Son olaylarda artarak devam eden ve son olarak da dün Balıkesir’de gerçekleşen patlama göstermektedir ki işçilerin güvencesiz ve yaşam hakkıyla bağdaşmayan koşullarda çalıştırılmaları facialara yol açmaktadır. Maden Mühendisleri Odasının kayıtlarına göre 2008 yılında 43 maden çalışanı iş kazası sonucu yaşamını yitirmiştir, 2009 yılında ise bu sayı 76 olmuştur. İlgili meslek odaları tarafından hazırlanan raporlarda, madendeki ocaklarda kuralsızlık ve denetimsizliğin hüküm sürdüğü, işçi sağlığı ve güvenliği konusunda yeterli önlemlerin alınmadığı, bu nedenle yeni kazaların yaşanma riskinin yüksek olduğunu pek çok defa ifade etmelerine karşın, yapılan uyarılar göz ardı edilmektedir. Özel sektörde sürekli meydana gelen bu facia ve patlamalar, bu iş yerlerinde sendikal örgütlülüğün bulunmaması ve bu nedenle iç ve dış denetim eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Maden ocakları ocak söndürmeye devam etmektedir.

Hükûmete soruyoruz: Bu faciaları önlemeye yönelik ne tür tedbirler aldınız? Geçmiş zamanda yetkili makamlar tarafından yapılan “Bu metan gazının ne zaman, nerede, nasıl birikeceği belli olmuyor.” açıklamasından bu zamana yetkililerin zihniyetinin değişmediğinin ve yerin metrelerce altında çalışan emekçilere verilen değerin de somut bir göstergesidir. Sorumluların bu kadar sorumsuzca davrandığı ve yerin metrelerce altında hayatını kaybeden maden emekçilerinin yaşadıklarını bu kadar basitçe gerekçelendiren başka bir devlet, sosyal devlet var mıdır?

AKP Hükûmeti son yıllarda madenlerde yaşanan tüm göçük olaylarından sonra sadece ailelere başsağlığı dilemekle yetinmektedir. Tüm bu yaşananlar, Hükûmetin madenlerde işçi sağlığı ve iş güvenliği denetimi yapmadığını açıkça ortaya koymaktadır. Oysaki bu ülkede madencilikle ilgisi olmayanlar bile bilmektedir ki maden ocaklarının çoğunda insan hayatını hiçe sayan çalışma koşulları mevcuttur. Türkiye’nin onayladığı Avrupa Sosyal Şartı’nda belirtilen “Tüm çalışanların güvenli ve sağlıklı çalışma koşullarına sahip olma hakkı vardır.” hükmü sürekli ihlal edilmektedir. Gelişmiş ülkelerde çalışanların sağlığının korunması öncelikli olarak gözetilirken, Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri özel rant alanına dönüştürülmüştür. Unutulmamalıdır ki Balıkesir’de meydana gelen grizu faciası ve cinayetinde yine suç ortağı, madenlerde insan hayatını hiçe sayan çalışma koşullarının sürüp gitmesi karşısında parmağını dahi kıpırdatmayan AKP Hükûmetidir. Hükûmet madenlerde güvenlikli çalışma koşulları yaratmaktan sorumlu makamların olduğunun bilincinde dahi değildir. Benzer acıların tekrar yaşanmaması için kamu ve özel sektöre ait tüm iş yerlerinde iş güvenliği ve işçi sağlığı bakımından hızlı ve gerekli etkin önlemler alınmalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Toplu Konut İdaresine ve uygulamalarına bazı somut örnekler vermek gerekmektedir. Ben Batman Milletvekiliyim ve 2005 yılında TOKİ’nin yaptığı bir konutta ben de ev edindim, ev sahibiyim. İnanın ki evi teslim aldığım günden bir yıla kadar sürekli olarak, o toplu konuttaki eksikliklerin nerede tamamlanacağı, kime şikâyet edeceğim noktasında hiçbir makam bulamadım. Şu anda aradan beş yıl geçmesine rağmen Batman’da Tilmerç toplu konutlarında evimin içerisinde bulunan 5 tane kapının hiç birisi kapanmıyor. O tarihten bu yana da öyle bıraktım ve  o toplu konutta, banyosunda bir alt kata su akıtmayan tek bir konuta rastlayamazsınız. Sayın Bakana ve ilgililere söylüyorum: Aradan beş yıl geçmiş. Gidin, bu toplu konutta oturan insanlara sorun: “Bu toplu konuttan, yapımından, işçiliğinden memnun musunuz?” Evet, Batman, Diyarbakır, Şırnak gibi geri kalmış yörelerde gerçekten de planlı şehirleşme noktasında toplu konutların çok büyük önemi vardır. Şeklen baktığında da bir düzen, bir planlamanın olduğunu görüyorsunuz ama işçilikte, özellikle de ince işçilikte muazzam bir kaçırma olayının olduğunu görüyoruz.

Yine, Batman’da geçen yıl, bir önceki yıl bitirilen, sel felaketinden etkilenenlere verilen toplu konut vardır. Geçenlerde de söyledik. Bu toplu konut da şehrin dışında yapıldığı için insanlar aylarca çöp içerisinde kaldı. Suları akmadı ve insanlar bize müracaat etti “Evet, belediyeye bağlı yer değil ama ne olursunuz bize yardımcı olun, belediyeler gelsin, bizim çöpümüzü temizlesin, bizim suyumuz aksın.” şeklinde. Dolayısıyla bu bağlantıları yapmadan, belediyelerle iş birliği yapmadan “ben yaptım, oldu bitti”ye getirmek sonucunda vatandaşlar ciddi şekilde mağdur olmaktadır. Bu konuların gerçekten gözden geçirilmesi ve belediyelerle iş birliği yapılması gerektiğine inanıyoruz.

Bu duygu ve düşüncelerle sayın heyetinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yıldız.

Madde üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz isteyen Nusret Bayraktar, İstanbul Milletvekili.

Buyurun Sayın Bayraktar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 455 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşülmesi hususunda AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce Balıkesir’de bir kaza sonucu hayatını kaybeden, grizu faciasında ölen kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, ülkemize, milletimize ve yakınlarına başsağlığı temennisinde bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, Toplu Konut İdaresi, herkes tarafından bilindiği üzere, Türkiye genelinde yedi yılı aşkın sürede ciddi bir şekilde atılımla halkın ve ülkemizin ihtiyacı olan konut üretiminde ve buna paralel olarak çevrede ihtiyaç duyulan yol, bağlantı yolları, köprü, okul, sağlık ocakları gibi önemli projelere imza attığı biliniyor. Zaman zaman bu kadar büyük yatırımları yaparken…

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) – Sizin hafızanız yedi yılla mı kısıtlı?

NUSRET BAYRAKTAR (Devamla) – Müsaade eder misiniz efendim.

Daha önceki yıllarda da var ama sözümün diğer bölümlerini dinlemeden, lütfen…

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) – Ne kadar zayıf hafızanız var.

BAŞKAN – Sayın Bayraktar, siz devam edin lütfen.

NUSRET BAYRAKTAR (Devamla) – Diğer bölümlerini dinlemeden tepki göstermenin doğru olmadığını düşünüyorum.

Elbette 1984 yılından bu yana, özellikle ben 1994 yılında belediye başkanı olduğum dönemlerde HABİTAT II toplantısında o günün Toplu Konut İdaresi Başkanı Yiğit Gülöksüz’ün organizasyonu ile HABİTAT üretimi noktasında neler, nasıl yapılacağı, ne katkılar verilebileceği hususunda ufuklar açılmıştır ama halkın temel ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte konut üretiminde, yedi yıl içerisinde 410 bine yakın konut üretimiyle on sekiz yıl içerisindeki 45 bin konut üretimi ve elbette arkadaşların söylediği gibi, krediyle destek verdiği dönemlerle mukayese edildiği zaman aradaki farkın büyük olduğunu söylemek istiyorum. Yoksa, geçmiş dönemlerde Toplu Konut İdaresi ve diğer kurumlar hiçbir hizmet yapmadı, bunlar çok büyük eksiklikler yaptı diye söylemeye başlamadım söze.

Siz şu bardağın boş tarafından konuşacak olursanız, şu 1 santimlik boş tarafı ile ilgili de ciddi mazeretler ve ciddi sözler söyleyebilirsiniz ve haklı olabilirsiniz ama ben bardağın dolu olan tarafına baktığım zaman boş olan tarafından çok daha fazla olduğunu gördüğüm için, halk da bunu gördüğü için, sizler de şunu arzu ediyorsunuz ki, güzel yapılan hizmetlerdeki eksikliklerin giderilmesine yönelik yapıcı tenkitleri konuşmanın doğru olduğunu düşünüyorum ama bu tenkitleri yaparken gerçeklerden saptırılan şekliyle gündeme gelmesine de üzülmemek mümkün değildir. Nitekim her defasında, İstanbul öncelikli, İstanbul’da yapılan yatırımların ranta dönüştürüldüğü, belli kesimlerin korunduğu, belli kesimlerin mağdur edildiği iddia ediliyor. Elbette İstanbul söz konusu olursa, İstanbul’daki yatırımlar herkesin gözünün önünde. Büyükşehir olduğu için, büyük bir atılım, büyük bir kalkınma, büyük bir değişim ve dönüşüm geçirdiği için İstanbul’da hakikaten göze çarpacak faaliyetler söz konusu oluyor.

Bir Ataşehir’de, Toplu Konutun bölgeye yapmış olduğu yatırımlarla Ataşehir, İstanbul’un artık en önemli cazibe merkezlerinden biri hâline geldi ve Ataşehir hepimizin şehri. İstanbul’un Anadolu yakasında, Kadıköy’ün kalkınmayan, varoş sayılan, E-5’in üstünde hizmetten mağdur bırakılan bir bölge diye adlandırılırken bugün Ataşehir, TOKİ’nin yapmış olduğu yatırımlar dolayısıyla İstanbul’un en öncelikli, en önemli cazibe merkezlerinden biri hâline geldi ve Kayışdağı üzerindeki arsaların, geçmiş dönemlerde yok pahasına satılırken şimdi parayla alınmasının imkânsız hâle geldiğini görüyoruz. O hâlde Toplu Konut İdaresi yatırım yapmasın mı? Bölgeye cazibe katmasın mı? Yani, güzellikler yapıldı, bunun arkasından birileri rant elde ediyor. Bu rant yeter ki ülke menfaatine kullanılırsa, birilerinin cebine haksız bir şekilde verilmiyorsa elbette ülkede de rantlar olsun. Yeni yatırımların kapısı, yeni hizmetlerin yapılmasına imkân sağlayacaktır. Yani rantsız, maliyetsiz, parasız bir yatırım olmadığına göre, bütçe ve insan yönetimi çok önemli olduğuna göre, eğer Toplu Konut İdaresi bu kadar, yüzde 86 sosyal konut ürettiği hâlde, yüzde 15 -yaptığı konutlarla- elde ettiği gelirlerini ülke ve millet menfaatine kullanarak belli bir rantın dönüşmesine fırsat ve imkân veriyorsa, sadece alkışlanır, sadece tebrik edilir diye düşünüyorum. Ama bunun içerisinde bu kadar büyük yatırım yapan -ki nitekim kanun metninin içinde olduğu gibi, 410 bin bina şu ana kadar- 3 bin şantiyede yatırım yapan bir kuruluşun personel sayısının azlığı ve kanunlardaki yetersizlik dolayısıyla gelecekte de eksiklikler yapılabileceği kanaatiyle yeni talepleri oluyor. Bu da eksikliklerin giderilmesine yönelik atılan bir adımdır diye düşünüyorum.

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Onlar çalışıyorlar zaten Sayın Vekilim.

NUSRET BAYRAKTAR (Devamla) - Ben, söz buraya gelmişken…

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Onlar çalışıyorlar, kadro isteyenler.

NUSRET BAYRAKTAR (Devamla) – Tabii çalışıyorlar, çalıştıkları ortada.

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Ee?

NUSRET BAYRAKTAR (Devamla) – Ben Emlak Bankası Ataköy’le ilgili konuyu, yine İstanbul’la ilgili olduğu için söylüyorum. Ataköy’de, hiçbir yerde olmadığı gibi burada da aynı şekilde, plansız bir yerin satışı, alımı, kiralanması, kullanılması söz konusu değildir. Yeşilköy Havaalanı ile Bakırköy arasında, 3 ve 5 kilometre arasında bulunan bu arazilerle ilgili TOKİ mülkiyetine geçene kadar uzun bir süre geçmiştir. Bu bölgede yirmi iki yıl boyunca özel şahıslar tarafından kullanılan bir mülk vardı ve mahkemeler sonu… On beş yıl hukuk mücadelesi devam etti ve sonra da buradaki metruk binalar ile mezbelelik hâline gelen parseller üzerindeki turizm ve rekreasyon projesiyle, ülkemize kazandırılması düşünülen bu vizyon ve projenin ancak mevcut planlar çerçevesinde TOKİ tarafından kullanıma açılacağı söyleniyor. Nitekim bu planlar, 1991-1997 yılları arasında Bayındırlık ve İskân Bakanlığının 1/5.000 ölçekli ve 1/1.000 ölçekli planlarla kesin şeklini bulmuştur. TOKİ bu planlarla ilgili herhangi bir tadilat yapmadan aynı plan gereği uygulama yapacağı hususunda projelerini geliştirmiş oluyor. Bu projede, emsal 2 olmak kaydıyla, iki yoğunluklu turizm rekreasyon alanı ve otel, apart otel, gazino, marina, yat kulübü, alışveriş tesisleri, lokantalar, kongre tesisleri, akaryakıt satış ürünleri, gösteri, spor, eğlence tesisleri, sağlık kulübü gibi tesisler yer alabilir. Yüksekliğin ise havaalanından dolayı maksimum, deniz seviyesinden 72 metreyi geçemeyeceği ibaresi vardır. Kiralamaya konu taşınmazlar ise: Kiralanan tanışmaz üzerinde birinci derece kültür ve tabiat varlıklarıyla ilgili gerekli koruma önlemleri alınacaktır. Böylece bu bölgelerdeki söz konusu tarihî yapıların, korunması ve halkın istifadesine açılması şekliyle kullanılacağı söyleniyor. Yani birinci derece kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurullarının kontrolü ile  -kesinlikle belediye veya TOKİ kendi başına projelerini tasdik edemez- kültür ve tabiat varlıkları koruma kurullarının tasdik edeceği şekliyle uygulama yapılır. Çok detay var, ben kısa kısa atlayarak geçiyorum. Bu parseller 1991-1997 yıllarında onaylanan imar planlarında turizm ve rekreasyon alanları olarak belirlenmiş olup hâlen bu kanun yürürlüktedir ve TOKİ herhangi bir plan değişikliği talebinde de bulunmamıştır. Satış ve kiralamaya konu edilen parseller üzerinde bulunan tarihî yapılar ile ağaçlar için, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulunca tescil ettirilerek bütün parsellerin tapu kayıtlarına “Birinci derece kültür ve tabiat varlığı.” şerhi istenmiştir TOKİ tarafından.

Ayrıca, Baruthane binaları, çevre duvarları, gözetleme kulesi ve çeşme gibi tüm tarihî eserlerin rölevesi de yaptırılmıştır. Parseller üzerine yapılacak her türlü projenin bu Kurul tarafından onaylanması zorunluluğu getirilmiştir. Plan amaçları doğrultusunda uygulanacak olan projeye göre, parseller üzerinde yüzde 25 yapılaşma, yüzde 75 rekreasyon ve yeşil alan söz konusudur. Yüzde 25 yapılaşma.

1981 yılından beri etrafı duvarlar ile kapatılan Ataköy sahili, burada yapılacak olan proje değişiklikleriyle halkın kullanımına açılacaktır. Oralar şu anda koruma duvarlarıyla çevrili. “Sahil kısmına ulaşım sağlanması için TOKİ tarafından üç ayrı bölgeden yol yapımı programlanmış. Parseller, sahillere cepheli olmasından dolayı, Kıyı Kanunu’nda belirtilen hükümlere tabi olup kıyılar halkın istifadesinde kullanılacaktır.” diyor. Daha önce halk tarafından kullanılmayan alanlar da halkın kullanımına açılacaktır Kıyı Kanunu gereği.

Ayrıca, TOKİ, bu işlerle ilgili 4’üncü Kısım’da -Ataköy’de çok parsel var- yerleşim alanlarında bloklar arasında kalan parselleri, “yeşil alan olarak kullanılmak” şartıyla, 31/12/2007 tarihinde, çok cüzi bedellerle Bakırköy Belediye Başkanlığına devretmiştir. Bunun dışındaki büyük alanların yeşil alan olarak kaldığı ve belediyelere devredilmesi gerektiği hâlde henüz belediyeler devralmadığı için Toplu Konut İdaresi belediyelere emlak vergisi ödüyor, yeşil alanlar adına. Belediyelere de diyor ki: “Alın bu yeşil alanlar da sizindir.” Ama henüz belediyeler bununla ilgili talepte bulunmadıkları için burada da Toplu Konut İdaresi emlak vergisini ödemek zorunda kalıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET SEVİGEN (İstanbul) – Kadir Topbaş niye mahkemeye verdi Başkanım? Dava açtı. Davayı niye geri çekti?

NUSRET BAYRAKTAR (Devamla) – Mahkemelere bakıyorsunuz…

MEHMET SEVİGEN (İstanbul) - Hayır hayır, Kadir Bey, kendi belediye başkanınız sizin.

NUSRET BAYRAKTAR (Devamla) – Olabilir.

TAYFUR SÜNER (Antalya) – Başkanım “parayla al” deniyor, bedava mı veriliyor?

BAŞKAN – Sayın Bayraktar, lütfen tamamlayınız.

Buyurun Sayın Bayraktar.

NUSRET BAYRAKTAR (Devamla) – Bitiriyorum.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hukuka uymayan, yasal olmayan kendi kurumları arasında dahi mahkemelik olunabilecek işler olur; mühim olan nihai karardır.

10/7/1986 yılında imzalanarak sözleşme kapsamında inşa edilen Galeria ve çevresi büyük bir alandır. 2038 yılına kadar yap-işlet-devret modeliyle verilmiş ve bundan dolayı 2,5 milyar dolar da yıllık kira talebi vardır. TOKİ, bunu alacak. TOKİ bunu da satışa çıkarmak kaydıyla, 2038 yılına kadar kiracılar orada kalmak ve kiraları da alıcının üzerine almak kaydıyla şartı koymak suretiyle, bu kadar cüzi bedellerle otuz sekiz yıl beklemektense -ki şimdi yirmi sekiz yıl kalmıştır- bir an önce bunun satışını gündeme koyarak 450-500 milyon dolarlık gelir elde edildiği takdirde, bu gelirlerle de yeni projelerin yapılabilmesi düşüncesiyle ne kiracılar mağdur ediliyor ne de satın alan kişi mağdur ediliyor ne de TOKİ ve devletimiz mağdur ediliyor. Bu tip yatırımlara imza atan TOKİ’yi ancak alkışlamak ve yaptıkları hizmetten dolayı kendilerine teşekkür etmek gerekir.

Kanunun hayırlı olması dileğiyle hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

 BAŞKAN -  Teşekkür ediyorum Sayın Bayraktar.

Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Osman Aslan, Diyarbakır milletvekili.

Buyurun Sayın Aslan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

OSMAN ASLAN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 455 sıra sayılı  Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 5’inci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Esasen teknik bir düzenleme olan tasarının 5’inci maddesi, 5664 sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanun’a bir ek madde eklenerek, hak sahiplerine yapılması öngörülen ödemelerle ilgili hisse senedi talep başvurularının bir ay süreyle sınırlandırılmasını ve kalan ödemelerin nakit olarak yapılmasını öngörmektedir.

Bilindiği gibi, 5664 sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanun gereği, konut edindirme yardımı hak sahiplerine hisse senedi veya nakit ödeme yapılmaktadır. Bunun ayni sermaye olarak vazolunan 395 milyon 730 bin 255 TL karşılığı 39 milyar 500 milyon 25 bin 500 adet paya tekabül eden ödeme, hisse senedi veya nakit olarak yapılmış olup, bakiye ödeme hazinece karşılanmaktadır. Bu bağlamda, şirket sermayesinden nakit olarak ödenen 395 milyon 730 bin 255 TL tutar için sermaye azaltımı yoluna gidilecektir. Şu anda, hisse senedi taleplerinin beş yıla yayılması hâlinde, şirketin sermaye yapısı ve ortaklar arası pay dağılımında sürekli işlem ve değişim yapılması gerekeceğinden ve ayrıca hisse senedi taleplerinin son derece az olması nedeniyle, halka arz süreci içinde hisse senedi talep başvurularının bir ay süre ile kısıtlanması ve bilahare sadece nakit ödeme yapılması uygun olacaktır.

Diğer taraftan, söz konusu işlemlerin yapılması sonucunda şirket sermayesinin yeniden yapılanması tamamlanmış olacağından, şirket faaliyetlerinin sermaye piyasası mevzuatı çerçevesinde devamının sağlanması da mümkün olabilecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada yeri gelmişken konut edindirme yardım ödemeleriyle ilgili birkaç cümle sarf edeceğim. Hatırlanacağı gibi, 22/5/2007 tarihinde kabul edilen 5664 sayılı Kanun ile 1/1/1987’den 31/12/1995 tarihine dek vatandaşlarımızdan toplanan ancak AK PARTİ öncesi hükûmetlerce unutturulan konut edindirme yardımlarının hak sahiplerine geri ödemesi süreci başlamıştır. Bu çerçevede, 28 Temmuz 2008’de Resmî Gazete’de ilan edilen 8 milyon 630 bin 604 hak sahibinden, Aralık 2009 tarihi itibarıyla 5 milyon 403 bin 879’una 2 milyar 545 milyon 825 bin 751 lira ödendi. Geri kalan 3 milyon 226 bin 725 kişiye yapılacak ödemeyle, tutar 3 milyar 30 bin 235 liraya ulaşmış olacaktır.

Ayrıca, hak sahiplerinin Resmî Gazete’de ilanından sonra kurumlara tanınan itiraz süresi 28 Haziran 2009’da dolmuştur ancak ilk listede ismi bulunamadığı hâlde konut edindirme yardımı alma hakkına sahip olduğu söylenenlerin işlemlerinin ilgili kuruluşlarca süresi içinde tamamlanmaması nedeniyle, 8 Aralık 2009 tarihinde 5664 sayılı Kanun’a eklenen madde ile kurumlara ek süre verilmiştir. Bu da takdir edersiniz ki tamamen vatandaşlarımızın mağdur olmaması içindir. Netice itibarıyla, bu ek süre de tamamlanmıştır. Önümüzdeki birkaç gün içinde yeni liste de yayınlanacak ve yaklaşık olarak 2 milyonu bulacak hak sahibi daha konut edindirme yardımı ödemelerini alacaklardır.

Değerli arkadaşlar, burada bir noktaya değinmeden geçmek istemiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Aslan, lütfen tamamlayınız.

OSMAN ASLAN (Devamla) – Çoğu zaman muhalefetteki milletvekili arkadaşlarımız kürsüye çıkıp -benim dilim varmıyor ama- Hükûmetimizi, yolsuzluk yapmak, yetim hakkı yemek, hazineyi soymak, milletin parasını çarçur etmek gibi mesnetsiz iftiralarla suçluyorlar.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Doğru değil mi?

OSMAN ASLAN (Devamla) – İşte arkadaşlar, her şey ortada. Bırakın milletin parasını çarçur etmeyi, biz, bizden önceki dönemdekilerin çarçur ettiklerinin de, yediklerinin de, alıp iç ettiklerinin de bedellerini ödüyoruz.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Yolsuzluk davaları boşuna mı açılıyor?

OSMAN ASLAN (Devamla) – İşte, tasarruf teşviki adı altında toplanan paraların nemalarının ödenmesi; işte, konut edindirme yardımı olarak toplanan paraların geri ödenmesi. Milletimiz de bunları görüyor ve biliyor.

Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyor, kanunun hayırlı olmasını Cenabıallah’tan niyaz ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Aslan.

Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Mustafa Ataş, İstanbul Milletvekili.

Buyurun Sayın Ataş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ATAŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 455 sıra sayılı Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’la ilgili 5’inci madde üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce Balıkesir Dursunbey ilçesinde maden kazasında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet diliyorum, yaralı vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyorum ve ailelerine başsağlığı diliyorum.

Sayın milletvekilleri, AK PARTİ İktidarı döneminde ekonomide, sağlıkta, eğitimde, ulaşımda, adalette ve emniyette yapılan hizmetlerin yanı sıra konut üretiminde de Toplu Konut İdaresi çok ciddi hizmetler yapmıştır. Bu hizmetlerin yanı sıra -değerli hemşehrim Tunceli bağımsız Milletvekili Sayın Kamer Genç’in geçen hafta ve bugün- doğum yerim olan Çemişgezek’teki konut yapımlarıyla ilgili bazı hususlarda açıklama yapmak ihtiyacı hasıl olmuştur, bunları sizlerle paylaşmak istiyorum. Bunlardan bir tanesi, Çemişgezek Ulukale köyünde 1994 yılında terör baskını sonucu birçok vatandaşımız hayatını kaybetmiş ve köy tamamen yakılıp yıkılmıştır. Ayrıca, 95 ve 99 yıllarında da tekrar yine terör baskınlarında birçok vatandaşımız hayatını maalesef kaybetmiştir. Dolayısıyla, buradaki terör baskınları sonucunda ve köyün tamamen yakılıp yıkılması sonucu afet kapsamında, Toplu Konut İdaresi bu sene orada doksan dokuz tane konutun yapılmasına karar vermiştir. Kaldı ki bu konutlar, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığına devredilmek suretiyle hak sahiplerine borçlandırma usulüyle yapılacaktır.

Bugün, soru sorarken Sayın Kamer Genç’in “16 trilyon 251 milyar liraya mal olan bu konutlar, İstanbul AK PARTİ Milletvekili Mustafa Ataş’ın tavassutuyla yapılmaktadır ve 10 trilyon civarında da fazla bir kâr elde edilmektedir.” diye bir beyanı var.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Doğru!

MUSTAFA ATAŞ (Devamla) – Tabii, bizlerin siyasiler olarak toplumu doğru bilgilendirme gibi bir sorumluluğumuzun olduğunu burada bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Yanlış ve doğru olmayan bilgilerle toplumu bilgilendirmenin ne kadar ahlaki olduğunu sizlerin ve milletimizin takdirine sunuyorum.

16 trilyonluk bir ihalede, Sayın Genç, bilmiyorum inşaat yapılan alanı gördü mü, eğimli bir arazidir ve tamamen taş zemin üzerinde kırıcı makinelerin aylardan beri çalıştığı ve her konutun maliyetiyle ilgili… Sadece altyapı maliyeti 6 milyon 190 bin Türk lirasıdır. Ayrıca, nakliye bedeli 920 bin Türk lirasıdır. Yani, hane sahiplerinden, mağdur vatandaşlarımızdan alınacak para, toplam 9 milyon 220 bin Türk lirasıdır. Bu da iki yıl ödemesiz on sekiz yıl, eşit taksitler hâlinde alınacaktır. Bunu milletimizin bilmesinde fayda var diye düşünüyorum. Ayrıca, bu köyde yapılan bu konut hizmetlerinin yanı sıra, 500 tonluk foseptik çukur, köy konağı ve sağlık merkezi de ayrıca bu maliyetlerin içerisindedir. Bunun milletimiz tarafından bilinmesini istirham ediyorum.

Şimdi, Tunceli’nin geneline baktığımız zaman- Sayın Kamer Genç, yetmiş yaşında; Allah uzun ömürler versin- AK PARTİ İktidarının yedi buçuk yıllık iktidarı döneminde görülen hizmetleri yetmiş yıllık ömründe acaba görmüş müdür diye sormak istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Tunceli’de yapılan hizmetleri de burada paylaşmak istiyorum,  TOKİ’nin yapmış olduğu hizmetleri: Merkez Atatürk Mahallesi’nde 80 konut, alt gelirliye; Merkez İnönü Mahallesi’nde 100 afet konutu ve huzurevi, tamamı alt gelire. Nazimiye ilçesinde 56 adet konut yapılmış. Ovacık ilçesinde 48 konut, tamamı alt gelir… Pülümür ilçesinde -teslim edilmiş bu- 48 afet konutu, Hozat ilçesinde 102 konut, Çemişgezek ilçesinde 80 konut ve ayrıca Çemişgezek Ulukale köyünde 99 tane şu anda inşaatı devam eden…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ataş lütfen tamamlayınız.

MUSTAFA ATAŞ (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Ayrıca, bunların dışında 1 adet spor salonu, 1 adet kreş, 3 adet ticaret merkezi, 1 hastane, 1 sağlık ocağı yapılmıştır. Ayrıca Çemişgezek Akçapınar köyü, Pertek Akdemir köyü, Ovacık Aşağıtorunoba köyü, Yeşilyazı köyü, Hozat Çağlarca köyü, Mazgirt Darıkent köyünde de birer adet jandarma sınır takım komutanlığı binaları yapılmıştır TOKİ tarafından. Ayrıca, TOKİ tarafından Tunceli Üniversitesinin binaları yapılma aşamasındadır, şu anda çalışmaları devam ediyor.

Değerli kardeşlerim, değerli dostlar; bu hizmetler yapılırken bunları görmemek, bunları bilmemezlikten gelmek herhâlde doğru bir tavır değildir diye düşünüyorum.

Ben bütün bu bilgileri sizlerle ve aziz milletimizle paylaşıp, bu hizmetleri yapan değerli TOKİ yöneticilerine huzurlarınızda teşekkür ediyorum, kanunun hayırlı olmasını diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ataş.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, Sayın Milletvekili konuşmasında bana sataştı. Benim Tunceli’ ye bir hizmet götürme diğimi

KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) – Evet, biz de şahidiz.

BAŞKAN – Sayın Genç, anlaşılmadı, bir saniye…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ayrıca, “afet konutu” dedi, afet konutu değil iskân konutudur. Uygun görürseniz, bana sataşmadan söz verirseniz… Çünkü beni çok itham etti. Müsaade ederseniz…

BAŞKAN – Sayın Genç, bunların neresi sataşma? Ne söyledi de sataştı size?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani, Kamer Genç… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Bir saniye sayın milletvekilleri, lütfen Sayın Genç’i dinleyelim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, şimdi, benim görüşlerimin dışında, benim söylediklerim dışında görüşler şey etti. Mustafa Bey’le aynı ilin insanlarıyız.

BAŞKAN – Hangi cümlelerle sizin görüşleriniz dışındakileri söyledi Sayın Genç? Onu soruyorum ben.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Tunceli’ye hiçbir şey yapmamışım. Sonra, sanki bu hizmeti istemiyorum gibi… Yani “Çemişgezek’te yapılan 16 trilyon 350 milyar liralık bir afet konutu var.” dedi. O afet konutu değil, iskân konutudur. O konuda yanlış bilgiler verdi. Müsaade ederseniz… Yani, itham etti beni Sayın Başkan.

CEMAL KAYA (Ağrı) – Kamer Ağabey, uzun ömürler diledi ya!

BAŞKAN – İki dakika söz veriyorum Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Üç dakika verin canım!

BAŞKAN – Buyurun.

X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, İstanbul Milletvekili Mustafa Ataş’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, Sayın Mustafa Bey’le aynı ilin insanlarıyız. Tunceli’ye gelen hizmetlerden onur duyarız, kim oraya bir hizmet getiriyorsa bizim inançlarımızda ona büyük bir saygı duyarız ancak burada verdiği bilgiler yanlış.

Bakın o “Ulukale afet konutları” deniliyor fakat bunun planlaması iskân konutudur. Bunu herkese iddia edebilirim. Şimdi, 16 trilyon 250 milyar liraya 99 ev, 1 köy konağı ihalesi yapılıyor. Tanesi aşağı yukarı 160 milyar liraya geliyor.

Şimdi, diyor ki yani TOKİ getirecek, 16 trilyon oraya yatıracak, 9 trilyonunu vatandaştan alacak. Peki, 10 trilyon kime gidecek? Ayrıca da bu inşaatı alan kişi AKP’nin Küçükçekmece Belediye Meclisi üyesi imar temsilcisi ve özel davetiyeyle bu işi alıyor, yani özel davetiyeyle.

Şimdi, bizim isteğimiz, devletin parasının heba edilmemesi. Normal olarak 5 trilyon liraya yapılması gereken bir yapıyı 16 trilyona… Hadi 7 trilyona olsa, en azından 8-9 trilyonu açık, çok açık. Çünkü TOKİ’nin yaptığı ihaleleri şey ederseniz -bende listeleri var- yüzde 60’a yakını AKP’li yöneticilerin, onlar almışlar bunları. Bizim istediğimiz, devletin parası kıymetli bir varlıktır, hepimizin malıdır, canıdır; bunu usulüne göre harcayalım, dürüst harcayalım.

Mustafa Bey daha Çemişgezek’le ilgilenmezken ben Çemişgezek’le ilgilendim. Çemişgezek’in bütün ova köylerini ben yaptırdım, oraya telefonu ben getirdim, elektriği ben götürdüm, yolları ben asfaltladım. O insanlar biliyorlar yani biliyorlar, zaten onun için bana oy veriyorlar.

Şimdi, bu Çemişgezek’te yapılan evler de… Arkadaşlar, yüz ev yapacaklar, Elâzığ’dan, Malatya’dan getirecekler, oraya 2 bin tane seçmeni yerleştirecekler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Genç, teşekkür ediyorum.

KAMER GENÇ (Devamla) – Sayın Başkan, bir dakika…

BAŞKAN – Lütfen Sayın Genç… Tamam, bitti Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Devamla) – Sayın Başkan, bir dakika daha, bitiriyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Devamla) - Sayın Başkan, bir dakika daha verirseniz…

BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen..

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bir dakika daha verirseniz… Rica ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Devamla) – Evet, değerli arkadaşlarım, burada bütün hesap, şimdi AKP diyor ki “Biz Kamer Genç’i Tunceli’de bitireceğiz.” Ben istiyorum beni bitirmenizi. Nasıl bitireceksiniz? Diyorum, bakın, Pertek’te bir köprü var, onu yapın. Bakın, Çemişgezek kara yolu çok berbat vaziyette, o yolu yapın. Ondan sonra, Tunceli’nin birçok ilçesinin yolları berbat, yapalım, hizmet getirelim. Ondan sonra, ben de gelirim, size teşekkür ederim. Mustafa Bey ama yani şimdi, bize çıkıp da burada… Ben oraya gelen her hizmetten memnun oluyorum. Ayrıca da Tunceli’de terörden mağdur olan bir tek Ulukale köyü yok ki, her köy… Mesela, oranın büyük köylerinden birisi de Sarıbalta köyü, orada da terörden çok zarar gören insanlarımız var. Başka köylerimiz de var, isimlerini şimdi saymayayım.

Dolayısıyla, adalet duyguları içinde ve harcadığınız paralar da birtakım insanların cebine haram para girmemesi şeklinde harcanırsa, biz onu istiyoruz. Başka, yoksa ki oraya hizmet getiren herkese saygı sunuyoruz. Bizim üniversitenin binalarını yapsın, görelim TOKİ, ama parayı, bizim vatandaşın verdiği vergiyi de çok doğru kullansın.

BAŞKAN – Madde üzerinde…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, Malatya’ya sataşma var! Malatya’ya sataşmıştı Sayın Genç!

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, Hatip biraz önce –Mustafa Bey- Parlamentoyu bilgilendirirken köy yakmalarla ilgili bir cümle kullandı. Şimdi, o tarihte -o da biliyor, Tanrı da biliyor- Afganistan’dan, Pakistan’dan gelen helikopterler vardı, Dersim’in dört tarafını ateşe verdiklerinde. Ama aldıkları devlet terbiyesi gereği, o helikopterlerin kimler tarafından gönderildiğini… Dönemin Başbakanı Çiller “O Afganistan’dan, Pakistan’dan gelen helikopterler.” diyordu. Onun için insanlar biraz yürekli olmalıdır, eğer kim yapmışsa onu da açıkça söyleyebilmelidir. Bir ülkenin helikopterleri gidip veya bir ülkenin bir coğrafyasında yakıp yıkıyorsa burada ters yüz etmenin kimseye bir yararı yoktur.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Sakık, sözleriniz anlaşıldı.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili Recai Berber ve 5 Milletvekilinin; 2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/762, 2/475) (S. Sayısı: 455) (Devam)

BAŞKAN – Madde üzerinde on dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.

Sayın Tankut, Sayın Aslanoğlu, Sayın Işık, Sayın Yıldız, Sayın Genç, Sayın Yalçın, Sayın Yeni, Sayın Sakık, Sayın Uzunırmak söz istemişlerdir. Birer dakikalık süre verilecektir.

Sayın Tankut, buyurun.

YILMAZ TANKUT (Adana) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, yanılmıyorsam 2008 yılında TOKİ borcunu erken ödeyenlere yüzde 25’lere varan oranlarda indirimler uygulamıştı. Bugün ekonomik krizin kasıp kavurduğu, vatandaşlarımızın büyük bir sıkıntı içerisinde kıvrandığı bu dönemde TOKİ taksitlerinde bir indirim düşünüyor musunuz? Vadelerinde bir esneklik yapmayı planlıyor musunuz? 2008’de olduğu gibi kalan borcunu peşin ödemek isteyen vatandaşlarımıza yine yüzde 25 veya daha fazla bir indirim yapmayı planlıyor musunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Aslanoğlu

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan, Emlak Konut Pazarlama ve Proje Yönetimi AŞ’de bulunan yüzde 49 TOKİ hissesini demin Sayın Bakan belirtti. Hisselerin TOKİ’ye geçtiği tarihten itibaren bu şirketteki yüzde 51 oranındaki diğer ortaklarla yeni projeler yaptınız mı? TOKİ olarak ortak projeler geliştirdiniz mi?

Bu şirket yaptığı projelerde, yaptığı işlerde TOKİ güvencesinde olduğunu belirtiyor mu?

Yönetiminin yüzde 51’i başka ortaklara ait olan bu şirketteki hisselerinizi satmayı düşünüyor musunuz?

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Işık.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, TOKİ’ye olan borçlarını zamanında ödeyemedikleri gerekçesiyle ellerinden evleri alınan vatandaşlarımız var mıdır? Varsa, bunların sayısı ne kadardır?

İkinci sorum da, iki gündür soruyorum cevabını alamadığım bir soru: TOKİ tarafından yaptırılan konutların hak sahiplerine tesliminden sonra ilgili site yönetimlerinin “Boğaziçi Konut AŞ adında” bir şirkete devredilmesinin gerekçeleri nelerdir? Adı geçen şirketin ortakları kimlerdir ve yüzde kaçar hisseyle bu şirkete ortaktırlar? İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu şirketin ortaklarından mıdır? Türkiye’de başka şirket yok mudur TOKİ sitelerini yönetebilecek? Bu zulümden insanlarımızı nasıl kurtarmayı düşünüyorsunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Yıldız…

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, TOKİ Başkanının köyünün Gürpınar beldesine bağlanarak Of ilçesine 15-20 kilometre mesafede olmasına rağmen yapılan elli yataklı hastanenin yapımının başlama tarihi nedir? Bu hastanenin yapım sözleşmesi var mıdır? Yok ise TOKİ’nin keyfî yatırımlar da yaptığı anlamına gelmemekte midir?

İkinci sorum, TOKİ’nin projelerinde ve yapılan tasarımlarında yerel ve bölgesel mimarilerden faydalanılmakta mıdır? Türk mimarisinden esintiler olan projeler hakkında bilgi verebilir misiniz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben merak ediyorum bu Ulukale’de yapılan doksan dokuz konuttaki vatandaşlar kaç lira ödeyecekler, yani net kaç lira ödeyecekler? Bir ev aşağı yukarı 162 milyara rast geliyor.

İkincisi, Tunceli’de yapılan, TOKİ’nin yaptığı birçok şeyi, Tunceli’nin merkezinde, Nazimiye’de, Pülümür’de ben bunları gördüm, çoğu da çok eksik bırakılmış. Hatta işçiler geldiler, bize dediler ki: “Efendim, müteahhit işçilere para ödemeden kaçtı, ortadan kayıp.” Bana kaç defa şikâyete  geldiler.

Şimdi ben rica ediyorum bu yapılan konutlar özellikle Doğu ve Güneydoğu’da maalesef birtakım taşeronlara veriliyor ve bu taşeronlar doğru dürüst inşaatları yapmadan, oradaki insanlara teslime zorluyorlar. Oradaki birçok insan da hakkını aramaktan âciz duruma düşüyor. O bakımdan bu konuda teslim etmeden önce bu konutların sağlıklı olarak kontrol edilmesi gerekir.

Ben ayrıca da bu “Emlak Pazarlama İnşaat Proje Yönetimi ve Ticaret Anonim Şirketi” diye TOKİ’nin bir iştiraki var, bu iştirakte kimler, ayrıca, hisse sahipleri? Neden TOKİ ikinci…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Yalçın, buyurun.

RIDVAN YALÇIN (Ordu) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, iki sorum var: Bir tanesi, TOKİ’nin inşaat sistemindeki payının yüzde 7 olduğu söyleniyor. Bu yüzde 7, Sayın Bakanım, hangi rakama göredir? Toplam ruhsatlandırılmış inşaat içerisindeki pay mıdır, yoksa ticari yapılan imalatlar içerisindeki payı mıdır?

Diğer husus da: Efendim -geçen de söylemiştim cevap alamadım- Bayındırlık Bakanlığından TOKİ alındı, Başbakanlığa bağlandı. Bayındırlıkta sayısız eleman beklerken müşavir firmalara denetim yaptırılıyor. Müşavir firmalara toplam ne kadar para ödenmiştir? TOKİ’nin reklam ve emlak pazarlama şirketlerine ödediği paraların toplamı ne kadardır?

Çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yalçın.

Sayın Bakan, buyurun.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; soruları cevaplandırıyorum.

Sayın Tankut’un sorusu: Peşin ödemede indirim düşünülüyor mu? Tekrar böyle bir kampanyayı TOKİ yapacak, indirim miktarı da yüzde 20 civarında olacak.

Diğer bir soru, Sayın Aslanoğlu’nun sorusu: Emlak Pazarlamanın yüzde 49’u TOKİ’nin, diğeri de farklı kişi ve kurumlara ait. Bu Emlak Pazarlamanın kuruluşu bu dönemde TOKİ tarafından yapılmamış olup başından beri Emlak Bankasıyla beraber devralınan bir şirkettir. Dolayısıyla, burada TOKİ’nin yeni bir  tasarrufu söz konusu değildir.

TOKİ’ye borcunu zamanında ödeyemeyen müteahhitlerle ilgili  Sayın Işık’ın bir sorusu var: TOKİ taksitlerini üst üste 2 sefer geciktiren konut alıcılarına önce ihbar gönderilmekte, bu ihbara rağmen ödeme yapılmamışsa tahliye davası açılmaktadır. TOKİ’ye borçlarını ödeyemedikleri gerekçesiyle açılan dava sayısı 277’dir; bunlardan 48 adedi TOKİ lehine sonuçlanmış ve diğer davalar da devam etmektedir.

Evet, Boğaziçi Şirketi. Bu Boğaziçi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki olan bir şirkettir. TOKİ bununla bir iş birliği hâlinde bu site yöneticiliğini gerçekleştiriyor, ancak şu sıralarda TOKİ alternatif oluşturmak ve hizmet verimliliğini artırmak için yeni bir şirket daha kurmuş olup, bundan böyle bu hizmetleri bu şirket marifetiyle yürütecektir.

Of’a yapılan hastane konusu, bilindiği gibi geçen yıl alınan bir kararla, artık okul ve hastanelerde ilgili bakanlıklarca belirlenmek kaydıyla öncelikleri -hastaneyse Sağlık Bakanlığı, okulsa Millî Eğitim Bakanlığı- TOKİ marifetiyle yapılmaktadır. Sağlık Bakanlığının isteği doğrultusunda bu hastane yapılmıştır. 50 yataklı bir hastane olmayıp, sağlık ocağı niteliğinde bir hastanedir veya sağlık kuruluşudur.

Bilgilerinize arz ederim.

Sayın Genç’in sorusu. Evet, bu Ulukale’deki konutlar için, ödemesiz iki yıldan sonra on sekiz yılda ödenmek kaydıyla, tamamı 90 bin lira olmak üzere bir taksitlendirme yapılacaktır. Ödeme şartları bundan ibarettir.

Tabii bu taşeronlarla ilgili sorunların ana nedeni yükümlülüklerin zamanında yerine getirilmemesi. Burada da kamu kaybını önlemek bakımından TOKİ, gerekli hukuki takibatı yapmaktadır.

Sayın Yalçın’ın sorusu: Soru tabii birçok detay içerdiği için kapsamlı cevap yazılı olarak verilecek. Ancak şu kadarı söylemek gerekir ki: 2007 verilerine baktığımız zaman, TOKİ, acil konut ihtiyacının yüzde 10’a kadar olan kısmını üretmektedir. TÜİK verilerine göre de örneğin, 2007’de ruhsat alan inşaat sayısı 577.789; bunun içinde kamunun payı yüzde 6,5; özel sektörün payı yüzde 86,6; kooperatiflerin payı ise yüzde 6,9’dur. Buradan da anlaşılacağı gibi, kamunun konut üretimindeki payının yüzde 6,5-7 civarında olduğu görülmektedir.

Müşavirlik konusuyla ilgili Sayın Yalçın’ın bir sorusu var. Bugüne kadar 64 adet müşavirlik sözleşmesi kapsamında, 240 bin konut sosyal donanımlarıyla birlikte, Batman-Hasankeyf 3 belde ve 105 köyde kentsel yerleşim alanı, Artvin-Yusufeli ve 20 köyde kentsel dönüşüm alanı danışmanlık hizmetleri, 166 adet jandarma karakolu ve altyapı, genel altyapı, çevre düzenlemesi, inşaat işlerinin inşaat öncesi, inşaat aşaması ve sonrasındaki denetimleri amacıyla sözleşmeye bağlanmış olup 64 adet firmayla, bunların toplam bedeli yaklaşık 260 milyon TL’dir. Bugüne kadar ödenen miktarlar da KDV dâhil 154,5 milyon TL civarındadır.

BAŞKAN – Sayın Bakan, süre tamamlanmıştır.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, birleşime on beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 18.13

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.31

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Murat ÖZKAN (Giresun)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 65’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

455 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

5’inci madde üzerinde dokuz adet önerge vardır ancak her madde üzerinde milletvekillerince sadece yedi önerge verilebildiğinden, önce geliş sırasına göre ilk yedi önergeyi okutacağım, sonra bu önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 5 inci maddesiyle 5664 sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 1’de geçen “Kanun uyarınca” ibaresinin “Kanun hükümleri uyarınca” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                             Ayhan Sefer Üstün

                                                                                                                      Sakarya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 5 inci maddesiyle 5664 sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 1’de geçen “Kanun uyarınca” ibaresinin “Kanun hükümleri uyarınca” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                                  İkram Dinçer

                                                                                                                         Van

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 5 inci maddesiyle 5664 sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 1’de geçen “Kanun uyarınca” ibaresinin “Kanun hükümleri uyarınca” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                                 Veysi Kaynak

                                                                                                                Kahramanmaraş

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 5 inci maddesiyle 5664 sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 1’de geçen “Kanun uyarınca” ibaresinin “Kanun hükümleri uyarınca” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                                   Yılmaz Tunç

                                                                                                                        Bartın

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 5 inci maddesiyle 5664 sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 1’de geçen “Kanun uyarınca” ibaresinin “Kanun hükümleri uyarınca” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                                  Mustafa Ataş

                                                                                                                      İstanbul

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Bu önergeleri birlikte okutup işleme alacağım. Önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 455 Sıra Sayılı Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 5’inci maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi 

Engin Altay

F. Murat Sönmez

 

Trabzon

Sinop

Eskişehir

 

Yaşar Tüzün

Hüseyin Ünsal

Ergün Aydoğan

 

Bilecik

Amasya

Balıkesir

 

Şevket Köse

Mehmet Sevigen

Hulusi Güvel

 

Adıyaman

İstanbul

Adana

 

Akif Ekici

Esfender Korkmaz

 

 

Gaziantep

İstanbul

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 455 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 5’inci maddesinin kanun tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Osman Durmuş

Mustafa Kalaycı

Emin Haluk Ayhan

 

Kırıkkale

Konya

Denizli

 

Alim Işık

Kürşat Atılgan

Hasan Çalış

 

Kütahya

Adana

Karaman

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Esfender Korkmaz…

BAŞKAN – Önergeleri üzerinde Esfender Kormaz, İstanbul Milletvekili.

Buyurun Sayın Korkmaz. (CHP sıralarından alkışlar)

ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlar, 5’inci madde KEY ödemeleriyle ilgilidir. Hak sahibi bir ay içinde talep etmez ise hisse senedi yerine nakit ödeme yapılacaktır.

Değerli arkadaşlar, KEY ödemeleri bugüne kadar gerek idari yolla gerekse yasa yoluyla sürekli engellendi. Bir defa, Mayıs 2007’de çıkan Yasa üç yıldır KEY ödemesi hak edenlere bu haklarını teslim edemedi. Hâlen çoğu hak eden KEY ödemesi sahibi parasını alamadı. 2009 Bütçe Kanunu ile bir süre getirildi. Yetmedi, 2009 Aralık ayında bir başka yasa çıkarıldı. Yetmedi, tasfiye hâlindeki Emlak Bankası ile Sosyal Güvenlik Kurumu arasında ihtilaf çıktı, kavga çıktı.

Değerli arkadaşlar, benim bir teklifim vardı. Bu teklif, kayıtlardan hak edenlere hemen ödeme yapılması ve amme alacakları için öngörülen yasalardaki gecikme faizi kadar faiz ödenmesini öngörüyordu. Maalesef, Hükûmetin tasarısıyla bu yasa teklifi birleşti ama bizim yasa teklifimizden hiçbir şekilde bir kelime dahi alınmadı.

Değerli arkadaşlar, biz muhalefet olarak her zaman görevimizi yapıyoruz. Ama size bir olay anlatacağım: Sayın Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, gazetecilerin mali kural konusundaki sorularına cevap veriyor ve bu mali kural çalışmalarının, yasa çalışmalarının yabancı bankalara dahi gönderildiğini açıklıyor. Ama gazeteci ne soruyor? Bakın, gazeteci diyor ki: “Yabancı bankaların gördüğü çalışmaları muhalefet neden görmüyor?” Aslında, Sayın Başbakan Yardımcısı muhalefete göndermediğini de söylüyor, bunun üzerine gazeteci bu soruyu soruyor. Bakın, Başbakan Yardımcısının cevabına bakın: “Son dönemlerde muhalefetten sıcak yaklaşım görmüyoruz.“ Arkadaşlar, insaf edelim. Yani bir Başbakan Yardımcısının demokrasi anlayışı bu mudur, muhalefete bakış açısı bu mudur arkadaşlar?

Arkadaşlar, demokrasiyi hazmedemeyenler ne memurun hakkını verebilir ne işçinin hakkını verebilir ne de vatandaşın, köylünün hakkını verebilir. Onun için, önce siyasi iktidarın ve Başbakan Yardımcısının demokrasiyi hazmetmesi lazım. Ben AKP milletvekillerinin yerinde olsam bunun hesabını ben sorarım, iktidar milletvekili olarak “Sen muhalefete karşı, bu ülkenin, bu toplumun ve demokrasinin bir parçası olan muhalefete karşı nasıl böyle bir yaklaşımda bulunabilirsin?” diye. Herhâlde, benim hatırlatmamdan sonra, tahmin ediyorum soracaklardır.

Değerli arkadaşlar, bu görüşülen yasa, aslında sipariş üzerine verilen bir yasadır. Çünkü TOKİ’yle ilgili bu kaçıncı yasadır, sayısını bile unuttuk. TOKİ’nin bütçe denetimi ve Meclis denetimi dışında tutulması, aslında onun kamusal fonksiyonlarını, arsa üretme fonksiyonunu, sosyal konut üretme fonksiyonunu sorgulamamızı gerektiriyor ve bu anlamda, işini ne kadar doğru yapıyor, Türkiye'de kaynak dağılımına, kamu düzenine ne kadar uygun iş yapıyor?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Korkmaz, lütfen tamamlayınız.

ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Aynı zamanda, bunun soru işaretini bize veriyor.

Bakın, TOKİ’nin kamu düzeni dışarısında iş yapması, özel sektör ile devlet arasında devlet içinde devlet gibi iş yapması, aslında Türkiye'nin düzenini bozduğu gibi, piyasanın da düzenini bozuyor çünkü bir defa, vergi muafiyeti olan, elinde arsası olan özel sektöre karşı haksız rekabet yaratabilecek bir konumda ve yaptığı lüks inşaatlarla bunu yapıyor.

Arkadaşlar, kamu yatırımını devlet yapar. Kamu yatırımı bütçeden yapılır. Devlet içinde devlet olmaz, düzen içinde düzen olmaz ve bu, düzensizlik demektir

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Korkmaz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Hasan Çalış konuşacaklar.

BAŞKAN - Diğer önerge üzerinde Hasan Çalış, Karaman Milletvekili.

Buyurun Sayın Çalış.(MHP sıralarından alkışlar)

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının 5’inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Kıymetli arkadaşlar, sözlerime başlamadan önce, Balıkesir Dursunbey’de yaşadığımız grizu faciası hepimizin yüreğini yaraladı. Buradan, hayatını kaybeden hemşehrilerimize, vatandaşlarımıza Cenabı Allah’tan rahmetler diliyorum, yaralılara acil şifalar diliyorum, geçmiş olsun diyorum.

Kıymetli arkadaşlar, önergemizle, KEY alacağı olan hak sahiplerine isteyene nakit olarak, isteyene de hisse senedi olarak ödenmesini hedefliyoruz. Tabii ki bu vesileyle TOKİ’nin uygulamalarıyla ilgili bazı görüşlerimi de sizlerle paylaşmak istiyorum.

Kıymetli arkadaşlar, TOKİ’nin kamuoyuna yansıtılan şekli nedir? Dar gelirliye, alt sosyal kesime, kira öder gibi konut edindirmedir. İnanın, bunu, şu yüce Mecliste bulunan bütün arkadaşlarımız arzu ederler ve sonuna kadar da alkışlarlar. Bizim, Milliyetçi Hareket Partisi olarak eleştirilerimizin nedeni, TOKİ gibi böyle çok önemli bir amaç için kurulmuş bir kuruluşun kamu vicdanında yaralanmaması, kamu vicdanında mahkûm edilmemesi ve kamu tarafından güvenilmesi anlamında katkı vermektir, bunun altını çizmek isterim.

Kıymetli arkadaşlar, TOKİ’nin yaptığı işlere bakıyoruz, ortaya konulan hedef nedir? Dar gelirliye ucuz konut ama uygulamalara bakıyoruz, maalesef, TOKİ, bu alanın dışında, sosyal kesimlerin hepsine hitap etmeye çalışıyor, kamu binaları yapmaya çalışıyor, karakollar yapmaya çalışıyor, hastaneler yapmaya çalışıyor; âdeta, yetişemediği yere şapkasını atıyor değerli dostlar, değerli arkadaşlar.

Şimdi, bu tasarıyla da, TOKİ için, âdeta, dikensiz bir gül bahçesi oluşturuyoruz. Niye? Ta başta hedeflenen amaca yönelsin diye. Ama 4 defadır soru soruyorum: Duruşmaları devam eden, mahkemeye devam etmiş davalarla ilgili, icra takibi aşamasına gelmiş davalarla ilgili uygulama, yasamanın yargının yetkisine müdahale etmesi anlamına gelir, âdeta, yargıyı etkisiz hâle getirmektir. Ama, maalesef, bu sorularımıza şu ana kadar tatminkâr bir cevap alamadık. İnanın bu tasarı kanunlaşırsa ve Anayasa Mahkemesine giderse sadece bu nedenle bozulur değerli arkadaşlar. Hakka uygun değil, hukuka uygun değil.

Bir diğer husus -söylenebilecek çok şey var değerli arkadaşlar- TOKİ inşaatlarının yapıldığı yerlerde vatandaşlar ne diyor, vatandaş memnuniyeti nedir? TOKİ vatandaş memnuniyetini ölçüyor mu? Konut alanlar memnun mu? O bölgede yaşayan esnaf memnun mu? Vatandaş ne diyor? Bu anlamda bir çalışma yapılmış mı? Bugüne kadar, benim gördüğüm kadarıyla, böyle bir çalışma yapılmamış.

Kıymetli arkadaşlar, ben, meslek odalarını, esnafları ziyaretlerimde yokluyorum: “Nedir arkadaşlar, bu durumdan memnun musunuz?” Hepsinin ortak olarak görüşü şu: “Müteahhit dışarıdan gelirse, işçi dışarıdan gelirse, usta dışarıdan gelirse, inşaatta kullanılan her türlü malzeme dışarıdan gelirse hatta şantiyelerde çalışan işçilerin yemeklerinde kullanacakları gıda maddeleri bile dışarıdan alınırsa bize ne katkısı olabilir? “sorusunu onlar bize yöneltiyorlar.

Sayın Bakandan benim istirhamım şudur: Öncelikle, TOKİ uygulamalarının yapıldığı yerde ihtiyaçların, ne kadar konut yapılacağının, objektif kriterlere göre konut ihtiyacının tespit edilmesi lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Çalış, lütfen tamamlayınız.

HASAN ÇALIŞ (Devamla) – Yerel siyasetçilerin talepleri doğrultusunda devletin, milletin imkânlarını çarçur etmenin bir anlamı yok.

Kıymetli arkadaşlar, hesap ortadadır: Nüfus belli, nüfus artışı belli, mevcut konut yapısı belli, kiradaki konut belli; ihtiyacı hesap edelim, ihtiyacı olan insan sayısı kadar yapalım, onun fazlasını da ihtiyacı olmayanlara satarak amacı dışında TOKİ’yi kullanmayalım, diyoruz.

Memnuniyet anketini, Sayın Bakan, mutlaka yaptıralım. Yani konut alanlar, konutu yapanlar, orada yaşayan insanlar bu çalışmalarınızdan memnun mu? Bunları görün, memnunsa devam edin ama memnun değilse çok ulvi bir amaç için ortaya çıkılan TOKİ uygulamasının yaptığınız yanlışlardan dolayı vebali altında kalırsınız.

Kıymetli arkadaşlar, yasanın hayırlı olmasını diliyorum.

Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çalış.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, oylamadan evvel yoklama talebimiz var.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım. Ancak, bir yoklama talebi var, önce bu işlemi yerine getireceğim.

Sayın Anadol, Sayın Aslanoğlu, Sayın Sevigen, Sayın Korkmaz, Sayın Köktürk, Sayın Süner, Sayın Yıldız, Sayın Tütüncü, Sayın Emek, Sayın Tüzün, Sayın Ekici, Sayın Kaptan, Sayın Sönmez, Sayın Selvi, Sayın Topuz, Sayın Karaibrahim, Sayın Kesici, Sayın Özkan, Sayın Koçal, Sayın Bingöl.

Üç dakika süre veriyorum ve başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili Recai Berber ve 5 Milletvekilinin; 2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/762, 2/475) (S. Sayısı: 455) (Devam)

BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

Şimdi okutacağım beş önerge aynı mahiyettedir. Bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım. Önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.

İlk önergeyi okutuyorum, diğer önergelerin imza sahiplerini okutacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 5 inci maddesiyle 5664 sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 1’de geçen “Kanun uyarınca” ibaresinin “Kanun hükümleri uyarınca” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                                  Mustafa Ataş

                                                                                                                      İstanbul

Diğer önergelerin imza sahipleri:

Yılmaz Tunç

Bartın

Veysi Kaynak

Kahramanmaraş

Ayhan Sefer Üstün

Sakarya

İkram Dinçer

Van

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeleri okutuyorum:

Gerekçe: Yapılan teklif ile Kanun tekniği için ifadenin daha uygun kullanılması amaçlanmıştır.

Gerekçe: Önerilen ibarenin daha uygun düşeceği düşünülmüştür.

Gerekçe: Yapılan teklif ile ifadenin daha uygun kullanılması amaçlanmıştır.

Gerekçe: Kanun tekniği açısından ibarenin değiştirilmesi uygun görülmüştür.

Gerekçe: Kanun dili açısından önerilen ibarenin daha uygun olacağı düşünülmüştür.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Niye beraber imzalamamışlar?

BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Suistimal ediliyor.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

6’ncı maddeyi okutuyorum:

MADDE 6- 5664 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN – Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Kemalettin Nalcı, Tekirdağ Milletvekili.

Buyurun Sayın Nalcı. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 455 sıra sayılı Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 6’ncı maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, burada bu kanunu konuşurken TOKİ’nin yapması gerekenler, TOKİ’nin sorumluluk alanları ve TOKİ’ye yaptırılan işler üzerinde konuştuk. Tabii, burada, iktidar milletvekilleri, TOKİ’nin bir kamu kuruluşu, yarı kamu kuruluşu ama özel bütçeli bir kuruluş olduğunun ve kendi üretmiş olduğu materyallerle yatırım yaptığının altını çizemiyorlar.

Şimdi, baktığımız zaman, hep verilen verilere göre, 2002-2008 verileri arasında 417 bin konut yapılmıştır. Ben bir önceki, 5’inci maddede de bu konuya değindim. Ama TOKİ kurulduğu günden beri, TOKİ olarak -2002’ye kadarki- bugüne kadar yaklaşık olarak 1 milyon 400 bin konutun bu ülkede yapılmasını sağlamıştır değerli milletvekilleri.

Tabii, burada, TOKİ’nin kuruluş amacı toplu konut, dar gelirlilere konut elde ettirmektir.

Burada, bir önceki konuşmamda da bu konulara değindim, bir özel kanunla bazbakanlıkların yapması gereken faaliyetlerin de TOKİ aracılığıyla ihalesi yapılmakta ve bunların kaynakları da TOKİ’ye ödetilmektedir.

Şöyle bir bakacak olursak saygıdeğer milletvekilleri: Bugüne kadar TOKİ 593 adet okul yapmış, bunun 417 tanesini kendi projeleri çevresinde yapmış, 176 tanesini ise protokol olarak gerçekleştirmiş. 600 adet spor salonu gerçekleştirmiş, konutların dışında; bunun 411 tanesini kendi projeleri kapsamında, 189 tanesini ise özel protokolle, ilgili Bakanlıkla yapılan protokolle gerçekleştirmiş. 49 adet yurt, 81 sağlık ocağı, 20 sevgievi, 14 engelsiz yaşam merkezi, 62 tane hastane, 5 çok amaçlı salon, 15 atölye ve 365 adet ticaret merkezi… Tabii, bu ticaret merkezi aynı zamanda TOKİ’nin sattıkları arasına girdiği için bu bir ticari materyaldir.

Değerli milletvekilleri, burada sorgulamamız gereken konu şu: Şimdi, ilgili bakanlıklar kendi bütçelerinde yatırım yapmayarak bunu TOKİ’ye devrettiği zaman acaba bu yatırımlar yıllık yatırım programında nasıl gözüküyor, bunu nasıl gösteriyorlar? Şimdi, bu yatırımlara şöyle bir girdiğimiz zaman: Maliye Bakanlığı 2 adet vergi dairesinin yapımını ve 1 adet vergi dairesinin onarım işini TOKİ’ye vermiş bulunmaktadır, bunların ihale bedeli 22 milyardır. Millî Eğitim Bakanlığı 173 adet okulun ihale yetkisini TOKİ’ye devrediyor, bunun ihale bedeli 633 milyon TL ve bugün itibarıyla -ki bu rapor zannedersem 23/10/2010 tarihli- 283 milyar, şu anda Millî Eğitim Bakanlığının TOKİ’ye borcu var. Bunun yanında, Millî Savunma Bakanlığının HAİT inşaatlarından -ve konut olarak da 664 konuta tekabül ediyor- buradan da 70 milyon TL bu kurumun var. Aynı zamanda Millî Savunma Bakanlığının karakol ve jandarma karakollarından doğan ve aynı zamanda da TOKİ’nin kendi stoklarından 3.379 adet ve bunun da bedeli 395 milyon olmak üzere konut tahsisi yapılmış ve bunlardan dolayı da 491 milyon TL bu kurumların TOKİ’ye borcu var.

Burayı çok iyi dinlemenizi istiyorum çünkü bu ülkede yapılan hastanelerin zannedersem hepsini TOKİ yaptı. O zaman, Sağlık Bakanlığının yapmış olduğu hiçbir icraat yok. Onun için Sağlık Bakanının çıkıp da burada, biz şu yatırımı yaptık, biz bu yatırımı yaptık deme hakkı yok. 64 tane hastane inşaatının ihalesini TOKİ üstleniyor. Bunların bedeli –ki, bunlara fiyat farkları ve KDV’ler dâhil değildir, bunlar ekstra gelecek- 1 milyar 687 milyon ve bunlardan dolayı -ki, TOKİ 900 milyar kredi çektiğini beyan ediyor- 1 milyar 268 milyon Sağlık Bakanlığı TOKİ’ye borçlu. Böyle böyle geldiğimiz zaman, bunun içinde PTT, Tarım ve Köy Hizmetleri, Emniyet Müdürlüğü, MİT Müsteşarlığı, DSİ de –demin Sayın Bakan buradaydı- kendi ihalelerini TOKİ’ye yaptırıyor ve bunları topladığınız zaman şu anda TOKİ’nin ilgili bakanlıklardan alacak olduğu miktar 2 milyar 562 milyon.

Şimdi, ben burada soruyorum saygıdeğer milletvekilleri: TOKİ acaba bir finans kaynağı olarak mı kullanılıyor? Kurumlar kendi yatırımlarını kendi bünyelerinde yapmayıp TOKİ’ye devrederek bunların paraları, faizleri TOKİ tarafından mı sağlanıyor? Çünkü bu yatırımların yapıldığı zamanki en geç paralarının tahakkuk ettiği zaman iki yıldır ama bunu ilgili kurumlar beş yılda ödeyeceklerini taahhüt ediyor ve bunları da ödediklerini ve zamanında ödediklerini zannetmiyorum. Onun için bugün Toplu Konut İdaresi bir nakit sıkıntısı içinde. Bu, zincirleme bir periyot olarak gidiyor. Nakit sıkıntısı içine bu kurumları soktuğunuz zaman… Ve bunu ne yazık ki Hükûmetin ilgili bakanlıkları bu noktaya getiriyor. Kendi yapacakları yatırımların TOKİ tarafından yapılmasını sağlıyorlar.

Tabii, saygıdeğer milletvekilleri, kanunun tümüne bakacak olursak, bu KEY ödemelerinden 2001 yılında aktarılan arsalar; bunlar, İstanbul’un veya Türkiye’nin en güzel yerlerinde bulunan arsalardı; bunlar, Bahçeşehir’in içinde bulunan arsalar; bunlar, efendime söyleyeyim, Ataköy’ün içinde bulunan arsalardır. O arsalar, hem satış hem de gelir paylaşımı düzeninden verilerek TOKİ’ye kaynak aktarımı sağlanmıştır. Doğrudur ama bu kaynak aktarımının gideceği yer yoksullara, fakirlere ev yapmaktır. Bunlarla, bu paralarla devlet kurumlarının yapacakları yatırımı karşılamak değildir.

Tabii, bugüne kadar bu şekilde gelindi, yeni arsalar isteniyor ama saygıdeğer milletvekilleri, şunun altını çizmek istiyorum: Bugünden sonra, 2010 yılı, 2011 yılı, 2012 yılında tüm belediyeler dönüşüm projeleri isteyecek. O dönüşüm projelerinin içinde devletin katkısı sıfır. TOKİ bu işin içinden çıkamaz çünkü siz 35-40 milyara mal ettiğiniz bir 1+1 46 metrekare brüt daireyi yirmi beş yıllığına ayda 100 bin lira, 100 bin lira taksitle vereceksiniz. Her belediyenin bu şekilde talebi olduğunu biliyorum. 2012 yılında bu kaynaklar eğer bugün diğer devlet kurumlarının yatırımlarına harcanıp ve finansmanı, faizi bu işlerin içinden çıktığı zaman 2011’de asıl kullanılması gereken...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Nalcı, lütfen tamamlayınız.

KEMALETTİN NALCI (Devamla) - ...fakir konutlarında kullanılamayacak. Bugüne kadar -ben size söyleyeyim- 450 trilyonun üzerinde bir para bu projelere aktarıldı. Artı, tabii ki 19 katrilyonluk bir, TOKİ’nin piyasadan girdi sağlaması bekleniyor ama bunun geliş tarihi on sene, on beş sene. Böyle gittiği zaman eğer kurumlar kendi taahhütlerini yerine getiremezse TOKİ müteahhitlere zamanında parasını veremez, her bugünkü yapılan yatırımlar sekteye uğrayacak, bunun da ceremesini halk çekmiş olacak.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinize saygılarımı sunuyorum, sağ olun. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Madde üzerinde Cumhuriyet Halk  Partisi Grubu adına söz isteyen Osman Kaptan, Antalya Milletvekili.

Buyurun Sayın Kaptan. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA OSMAN KAPTAN (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının 6’ncı maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk  Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Sayın arkadaşlarım, tasarının 6’ncı maddesi 5664 sayılı Kanun’un 6’ncı maddesinin ikinci fıkrasını yürürlükten kaldırmaktadır yani TOKİ iştiraki olan Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Anonim Şirketi mevcut durumda sermaye piyasası mevzuatına tabi değilken şimdi tabi hâle getirilmiş olacaktır. Emlak GYO, KEY ödemelerini doğru dürüst ödeyemeyen kurumdur.

Sayın Bakana sormak istiyorum: Bu kurum yeni düzenleme ile KEY ödemelerini acilen yapacak mıdır yoksa borsa aracılığıyla halktan para toplamaya mı çalışacaktır?

Sayın arkadaşlarım, bu tasarının tümü üzerine AKP Grubu adına konuşan sayın milletvekili arkadaşımız, tutanağa göre, diyor ki: “Zenginden alıp yoksula veren bir siyaset anlayışını benimsemiş bir siyasi partiyiz.”

Değerli arkadaşlarım, gerçekler bu söylemin tam tersidir. İki kamu bankasından KOBİ’lere, küçük esnafa verilmesi gereken 750 milyon doları damadın genel müdür olduğu holdinge verdirerek halkın parasıyla devletin gazete ve televizyonunu satın aldırmak mıdır zenginden alıp fakire verdirmek? 9 milyon emeklinin yüzde 75’i açlık sınırının altında ezilirken emekliye refah payı verilmez diye kanun çıkarmak fakirin hakkını yemek değil midir? Zenginden alıp fakire verdiğiniz için mi devri iktidarınızda ülkemizdeki dolar milyarderleri sayısı Japonya’dakileri geçti?

Sayın milletvekilleri, Osmanlıdan beri, yüz kırk altı yıldan beri hayırseverlerin bağışlarıyla ayakta duran, yetim ve öksüzlerin kurumu olan Darüşşafakanın Koşuyolu’ndaki 18 dönüm arazisi hastane yaptırmak için istediği plan değişikliği izni verilmeyip 7 milyon dolara satıldıktan sonra plan tadilatı izni verip 70 milyon dolarlık hâle getirmek, yetimden alıp zengine vermek, yetimhanedeki yetimlerin hakkını bile yedirmek değil midir? Hani iktidar “Yetim hakkı yedirmeyiz.” diyordu? Ne oldu, sözde mi kaldı? İktidar kendi yandaşlarını, kendi çocuklarını zengin ediyor, fakirle de, emekliyle de alay ediyor.

Sayın milletvekilleri, yine AKP adına konuşan arkadaşımız “Gidin, TOKİ konutlarını görün.” diyor. O arkadaşımız, TOKİ’nin sabun kalıpları gibi sıralanmış, allanmış, pullanmış, TOKİ Başkanının cilalayıp “satıyoruz” dediği gibi konutların rengarenk dış boyasını görüyor herhâlde. Bir de konutların içine girin de görün.

Sayın milletvekilleri, TOKİ konutlarının dışı sizi yakıyor, içi TOKİ’den ev alan vatandaşlarımızı yakıyor. TOKİ’den ev alan vatandaşlarımızın Tüketiciler Birliğine, Zonguldak, Ankara, Mersin, Adana, Karabük, Bursa, Kahramanmaraş, Tekirdağ, İstanbul, Tuzla, Pendik, Başakşehir, Malatya, İzmit Gölcük, İzmir, Balıkesir, Edirne, Muğla, Antalya’da yaptıkları şikâyetleri bir görün. Bunlar konutların sözleşmede vadedilen tarihlerde teslim edilmediğini, örneğin TOKİ Ankara Turkuaz Vadisi evlerinin projenin birisinin on altı ay, bir başka projenin de on dokuz ay gecikmeli teslim edildiğini; konutlarda mevcut doğal gaz, su ve elektrik tesisatlarının standartlara uygun olmadığı, su ve gaz kaçırdığı, evleri su bastığı; kapı ve pencerelerin kırık, asansörlerin bozuk olduğu; 61 metrekare olacağı belirtilen konutun 40 metrekare olarak teslim edildiği; konutu satın almaktan vazgeçen vatandaşların paralarının geri ödenmesi konularında ciddi şikâyetler olmakta, mahkemeye başvurulmaktadır. Biraz önce, aynı durumda olan Antalya Kepez’deki TOKİ mağduru vatandaşımız Mustafa Şanlı arayarak diyor ki: “Benim durumumu da söyleyin. 8’inci kata kadar yağmur suyu geliyor, perişan olduk, mahkemeye verdik.”

Sayın arkadaşlarım, bu şikâyetlerin yanında, TOKİ’nin konutlarıyla ilgili basında yer alan bazı başlıkları da sizlerin bilgilerine sunmak istiyorum. Basında yer alan başlıklar şöyle: “TOKİ’den ev aldığıma pişmanım.”, “Evler kısa sürede hurdaya çıktı.”, “TOKİ evleri ilk fırtınaya mağlup oldu, çatısı uçtu.” , “TOKİ’nin yaptığı evlerde her gün sorun çıkıyor. Ucuz malzeme ve ucuz işçilik kullanılmış. Ev alan herkes bir an önce satarak kurtulmak istiyor.” diyor Muğla’dan İl Genel Meclisi Üyesi Sayın Erol Kutlay.

“TOKİ mağdurları perişan.”, “TOKİ mağdurları eylemde.”, “Dava açtılar”, “TOKİ mağdurları AKP seçim merkezini bastı.”, “TOKİ mağdurları çözüm bekliyor.”

Sayın arkadaşlarım, TOKİ’zedelerin sayısı giderek artmaktadır. TOKİ’nin kendi yaptırdığı araştırmada bile TOKİ evleri sınıfta kalmıştır. Ailelerin yüzde 56,3’ü konutların mutfak, banyo, kapı, pencere ve benzeri yerlerinde kullanılan malzemenin kalitesiz olduğunu belirtmişlerdir. Aynı araştırmada yine, TOKİ konutlarının şehirden uzak, ulaşımın zor olduğunu belirtmişlerdir. “Konut maliyeti yüksek.” demişlerdir. “Taksitleri ödemekte zorlanıyoruz.” diyorlar.

Sayın milletvekilleri, başlarını sokacak bir evleri olsun diye, konut ihtiyacı olan dar gelirli vatandaşlarımız bu konutlardan satın alabilmek için ilk başlarda âdeta birbirleriyle yarışırken, şimdilerde TOKİ’den ev alan insanlar pişman duruma gelmişlerdir. TOKİ’den ev almak demenin sanki dert almak demek olduğunu söylüyorlar. Örneğin, Meclis personeli için Gölbaşı Örencik’te yapılan konutların bir kısmının tavanlarında çökme, duvarlarında eğrilik olduğu, doğal gaz baca borusu havalandırma boşluğundan geçtiği için bazı personelce mahkemeye verilmiştir. Bu evlerden teslim alan Meclis personeli “Doğal gaz yoktu, su yoktu, asansör çalışmıyordu, elektrik şantiyeden alınıyordu. Herkes kapıyı, pencereyi, parkeyi değiştirmek zorunda kaldı. Herkes 15 ile 25 bin lira arasında masraf yapmak zorunda kaldı. Aldığımıza alacağımıza çok pişman olduk.” diyor. Bu konuya inanmayanlar Meclis personelinden araştırma yapabilirler.

Sayın milletvekilleri, her şeyi yapan TOKİ kaliteli sosyal konut yapamıyor. Hastane yapıyor, sağlık ocağı yapıyor, okul yapıyor, cami, sevgi-evi, köprülü kavşak yapıyor her şeyi yapıyor ama fakire ev yapamıyor. Elimdeki şu davetiye TOKİ’nin davetiyesi. Geçen cumartesi günü Sayın Başbakan İstanbul’da bir köprülü kavşak açıyor, bu köprülü kavşağı açıyor. Ne yapıyor? Sanıyorum, Sayın Bakan, 8 tane köprülü kavşak şimdiye kadar yapılmıştır, 9’uncusunu yapmıştır. Gördüğünüz bu davetiye TOKİ’nin fakire ev yapmak, sosyal konut yapmak dışında daha neler yaptığını gösteriyor.

Sayın arkadaşlarım, TOKİ köprülü kavşak yapacağına, AKP’ye seçim yatırımı törenleri düzenleyeceğine, dünya 2’ncisi inşaat sektörümüzle haksız rekabet yapacağına, lüks konut üreteceğine sosyal konut yapsın, onu da sağlam yapsın.

TOKİ devlet içinde devlet; denetim yok, hesap veren yok, hesap soran yok; imar planı da yapıyor. Yurt dışına çıkış harçlarının TOKİ’ye aktarılması da TOKİ’yi devlet içinde ve piyasada ayrıcalıklı bir kurum hâline getirmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu bile denetlenirken TOKİ denetlenmiyor, 2005’te 5018 sayılı Kanun’un dışına çıkarılmıştır, Sayıştay denetlemiyor. AKP Hükûmetinin en fazla değiştirdiği kanunlardan biri Kamu İhale Kanunu, 20 kere değiştirilmiş; diğeri de TOKİ Kanunu, 12 kere değiştirilmiş.

TOKİ istediği işi istediğine veriyor. Başbakan Yardımcısının damadına 1,8 milyona verdiği işi, damat altıda 1 fiyata piyasaya yaptırabiliyor ve 5 kat kâr edebiliyor. Sayın Başbakan Yardımcısı da “Savcıya verin.” diyor. TOKİ, işi zaten hukuki kılıfına uyduruyor. Bizim sorduğumuz, bakan damadı olmasa bu iş verilir miydi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kaptan, lütfen tamamlayınız.

OSMAN KAPTAN (Devamla) – Sayın arkadaşlarım, bu işte nüfuz suistimali yok mu? Bu işin verilişi etik midir? Onu soruyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; TOKİ işi ciddidir, acilen TOKİ için bir Meclis araştırması açılması gerektiğini, bu konuda benim ve diğer milletvekili arkadaşlarım tarafından verilen araştırma önergelerinin gündeme alınmasını yüce Meclisten talep ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN -  Teşekkür ediyorum Sayın Kaptan.

Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.

Buyurun Sayın Kaplan. (BDP sıralarından alkışlar)

BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

TOKİ’yle ilgili, grubum adına birkaç önemli noktaya da dikkat çekmek istiyorum. Aslında, merak ettiğim bir konu, üzerinde durulması gereken bir konu, AK PARTİ Hükûmetihükûmetleri artık diyeceğim- sekiz yıldır hep özelleştirmeyi savundu, “Devlet ticaret yapmaz, devlet girişimci değil, devlet iş yaparsa batırır.” Onun için de özelleştirdi. En son, işte biliyorsunuz Tekel işçileri ve Tekel işçilerinin uğradığı haksızlık nedeniyle gelinen nokta. Şeker fabrikaları var sırada.

Peki, özelleştirmeyi bu kadar savunan bir Hükûmet, konut sektöründe TOKİ’yi niye kendi uhdesinde, üstelik de Bayındırlık ve İskân Bakanlığına bağlı iken direkt Başbakanlığa bağladı? Şimdi, bunun gerçekten çok iyi değerlendirilmesi gerekir. Neden? Neden devlet konuta el attı? Neden devlet bu sektörde müteahhidiyle, taşeronuyla, çimentosuyla, briketiyle, demiriyle her alanda muhatap oldu ve bu sektörde ısrarla devam ediyor? Şimdi, bunun cevabını alabilmek için şunu sormak gerekiyor: Evet, devletin sosyal politikaları gereği bu konutların ihtiyacı olan yurttaşlarımıza yapılması gerekir. O zaman şunu sormak gerekiyor: Niye o zaman lüks konut yapıyor TOKİ? Peki, karakol yapmak, devletin sosyal politikaları gereği mi, güvenlik politikaları gereği mi? Yani bunu, altını çizerek söylüyorum.

Orta Vadeli Programda TOKİ’yle ilgili öngörülmüş bir planlama var mıdır? Orta Vadeli Program’da yok. 2009 ortalarında, yazın, Orta Vadeli Program yapıldı küresel kriz sonucu, arkasından 2010, 2011, 2012 yani burada da bir şey yok. Peki, ulusal stratejisi ve projesi var mı Hükûmetin? Yani “Benim hedefim, şu kadar dar gelirli vatandaşıma, yoksulluk sınırının altında olan yurttaşlarıma şu kadar, şu kadar konut yapacağım. Benim önümüzdeki yıl şu kadar, sonraki yıl şu kadar, diğer yıl şu kadar hedefim var.” Böyle bir proje de yok.

Şimdi, böyle olunca, tabii ki denetlenme konusu da önem arz etmeye başlıyor. Niye? Bu bizim tespitimiz değil, “Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu TOKİ’nin yürüttüğü kâr amaçlı konut projelerini mercek altına aldı.” deniliyor; kâr amaçlı, sosyal devlet değil. Peki, devlet neyin kârını yapmak istiyor? İç piyasada, arsasını devletten alıyor… Zaten bu yasanın da temel amacı, hazine arsalarını alıp istediği gibi projelendirmek, hiçbir denetime tabi olmadan dar alanlarda yüksek yüksek konutlar, kalitesiz konutlar yapmak. O zaman şunu sormak gerekiyor: Kâr amaçlı konutla sosyal konut, sosyal devlet anlayışı nasıl bağdaşıyor? Burada bir politika çelişkisi var.

Şimdi, burada, Başbakanlığa bağlı Yüksek Denetleme Kurulu bir araştırma yapıyor ve yedi ayrı projede 774 trilyon lira yolsuzluk tespit ediyor. Evet, tabii ki paranın olduğu yerde, müteahhidin, ihalenin, taşeronun olduğu yerde yolsuzluk, suistimal, işleri yarım bırakma olacak, eksik malzeme kullanılacak. Peki, bu konuda bir önlem var mı? İsimler önemli değil ama düşük fiyatlar uygulanması, bazı firmaların kayırıldığı iddiası bu raporlarda var. Peki, gerçekten Hükûmet yolsuzlukla mücadele konusunda samimi mi, istikrarlı mı, bunu yapabiliyor mu? Evet, ilerleme raporuna tekrar bakacağım ve oradan bir cümle okumak istiyorum: İyi yönetişim ve şeffaflığı artırmak amacıyla kurulan bakanlık komisyonu -ki bu komisyonun amacı yolsuzlukla mücadele çalışması- yolsuzlukla mücadele konularında hemen hemen hiçbir siyasi girişimde bulunmamıştır. Şimdi, Avrupa Birliği raporları doğruyu söylemiyorsa Hükûmetin çıkıp da “Hayır, ben şunu yaptım, yolsuzlukla mücadele ettim.” demesi lazım.

Deniz Fenerine her zaman bir atıf var, önceki raporda da vardı, ama ilginç bir rakam daha veriyor; 2009 yılında kamu görevlilerinin etik kurallara uymadıkları konusunda -seçilmiş bir belediye başkanı- kamuya ait dört tane karar yayınlanmış. Şimdi, bunca yolsuzluğun yapıldığı ve bunların mahkemeye intikal ettiği açıkken bu politikada bir yanlışlık yok mu?

KEY ödemelerini de getirdik, bu yasaya koyduk. Aslında KEY ödemeleri -konut edindirme yardımı KEY- devletin vatandaşa attığı en büyük kazıktır. Türkiye Cumhuriyet tarihinde milyonlarca memurun en iyi dolandırıldığı projenin adı KEY’dir.

AHMET YENİ (Samsun) – Ne zaman olmuş o iş peki?

HASİP KAPLAN (Devamla) – İstediği zamanda, eski tarihlerde de başlasa, gelse, sekiz senedir AK PARTİ Hükûmetinin bu yanlışı düzeltememesi, sadece KEY ödemelerini faizsiz, dövizsiz, kursuz ve kesilen o paraları vatandaşa üç kuruş olarak vermesi -onun da banka kredi borçları nedeniyle bankalara kaptırılması- bir sosyal proje olarak kamuoyuna kabul ettirilemez.

Şimdi, burada çok açık söylüyorum: Eğer gerçekten devlet yurttaşından bu parayı aldıysa -ki maaş bordrosunda, kaynakta stopajla almıştı- devlet 1 milyon 400 bin konut yaptıysa AK PARTİ Hükûmeti öncelikle öğretmenini, sağlık çalışanını, güvenlik güçlerini, dar gelirli memurunu bu KEY yardımlarıyla alınan paralar nedeniyle neden konut sahibi yapmadı? Neden konut yaptırmadı? Eğer bir sosyal projeyse bunun alınması gerekiyordu.    

Sadece bu değil tabii, bedelsiz arsa alınabilmesi, hazine arazilerinin satılabilmesi, avantajlı konuma geçen TOKİ’nin haksız rekabete girişmesi, özel sektörün bu durumlarda rekabet etme şansının tamamen ortadan kaldırılması, 73 milyon metrekare hazine arazisinin de değerlendirilmesi karşısında, üç temel noktada, Hükûmetin konut konusundaki sosyal devlet politikasının, Anayasa’da yazılanla hiç alakası olmadığını ortaya sermek istiyorum.

Bakın, Roman vatandaşlarımızla ilgili çokça konuşuldu. Bunlarla, bu yurttaşlarımızla ilgili, devletin bir stratejisi olmadığı için, işte gördük, en son Manisa Selendi’de olaylar yaşandı. Peki, sormak istiyorum, yani 2005-2015 Roman On Yılı Uluslararası Girişimi’ne Türkiye neden katılmadı? Yani Roman yurttaşlarımızın konut sorunu var, dışlanmışlık sorunu var. İşte, en son Sulukule Projesi kentsel dönüşümle ilgili çok tartışmalara neden oldu. Şimdi, bu ülkemizdeki yurttaşlarımıza devletin sosyal devlet olarak bir yaklaşımı olması gerekmiyor muydu?

Son otuz yıllık çatışma sürecinde 4 bini aşkın köyün yakılması olayı başlı başına göç, yerinden zorla edilmeler ve geri dönüş konusunda başlı başına bir proje konusu olması gerekirken şunu da sormak istiyoruz: Neden açılım projesinin içinde göç, köye dönüş, yaraların sarılması, bölgesel dengesizliklerin giderilmesi ve yakılan, yıkılan köylerdeki yurttaşlarımızın evlerinin, konutlarının yapılması bu projenin kapsamında yoktu? Peki, şunu da sormak istiyorum: Hükûmet Van’da bir proje başlattı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kaplan, lütfen tamamlayınız.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Bağlıyorum.

Zorla yerlerinden olmuş kişilerin durumuyla ilgili bu proje neden iflas etti acaba? Neden o toplu köy-kent modeli tutmadı? Neden devlet bu konuda, bu projelendirme olayında çok ciddi bir sorun olarak önümüzde duran, örneğin Mahmur Kampı’ndan dönüşlerle ilgili, 12 bin yurttaşımızın hangi altyapıda, nerede, nasıl yerleştirileceği konusunda bir proje sahibi değil? Bunların hepsi Başbakana bağlı, Başbakanın dudakları arasında, iki kelimeye bakar. Samimiyetse samimiyet. Evet, denetlenmek zorundadır bu kurum, TOKİ denetlenmek zorundadır. Sayıştay Kanunu’nu görüşüyoruz, Sayıştay Kanunu’na Devlet Denetleme Kurulunun bağlanması, denetlemenin tek elde Sayıştayca Meclis adına yapılması gerekiyor. Sayıştay Kanunu’nu tartışıyoruz. Devlet Denetleme Kurulunun TOKİ açısından önemi çok büyüktür. Bu konuda hassasiyetle üzerinde duracağımızı belirtmek istiyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.

Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen İkram Dinçer, Van Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İKRAM DİNÇER (Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 6’ncı maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, partimizin kurulduğu ilk günden beri şunu söyledik: “Millet efendimizdir, biz ise hizmetkârıyızdır.” dedik, bu duygu ve akıl ile yola çıktık. Bu söylemimizi, Allah’a şükürler olsun ki hayata geçirdik. Daha önceki hükûmetler döneminde olduğu gibi, seçimlerden önce millete ev, araba, yat vaatleri verip seçim sonrası da “Dün dündür, bugün bugündür.” deyip milleti kandırmadık. Allah böyle bir ahlakı çok şükür bize nasip etmedi, kimseye de inşallah nasip etmez.

Değerli arkadaşlarım, tabii, burada Hükûmetimizin bütün hizmetlerini anlatacak değilim, zamanımız da buna müsait değil. Bakınız, hizmet kalemlerimizden sadece birisi olan TOKİ yatırımlarına değineceğim ama rakamlara girmeden önce, huzurlarınızda, bu kürsüden, Sayın Başbakanımız başta olmak üzere, TOKİ yöneticilerine yürekten teşekkür ediyorum. TOKİ Başkanımız Sayın Erdoğan Bayraktar’ı başarılı çalışmalarından dolayı yürekten kutluyorum.

Değerli arkadaşlarım, ülkemizde ciddi manada bir konut sorununun yanında, İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere, hemen her kentimizde çarpık kentleşmenin olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Çok fazla uzaklara gitmeye gerek yok, Kızılay’dan Esenboğa Havalimanı’na veya Mamak’a gittiğimizde, Hükûmetimizin neler yaptığını göreceksiniz. Yurt dışından bir devlet adamı Esenboğa Havalimanı’ndan Ankara’ya giriş yaptığı zaman gecekonduların içinden geçerken hepimiz sıkılıyor ve “Misafirler Türkiye’yi bu manzarayla tanımamalı.” diye kendi kendimize söyleniyorduk. İlk defa Ankara’ya gelen bir insana “Türkiye nasıl bir yerdir?” diye sorsaydınız belki de “Gecekondu ülkesi.” şeklinde cevap alırdınız. İşte, Türkiye'nin başkentinin manzarası buydu ne yazık ki.

Değerli arkadaşlarım, işte, bu manzarayı değiştirmek için Hükûmetimiz gereken adımları atmış ve gecekondulaşma konusunda TOKİ tarafından ve yerel yönetimlerle müştereken başlattığımız büyük kapsamlı kentsel yenileme programı doğrultusunda 148 belediyeyle toplam 163 bin konutluk gecekondu dönüşüm çalışmaları yapılarak 90 bölgede 48 bin konutluk uygulama başlatılmıştır. Bu girişimlerimizin neticesinde büyük şehirlerimizin o ilkel görünümü değişti.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Yani, şehir görünümüne siz getirdiniz. Yirmi senedir Ankara’yı yönetiyorsunuz.

İKRAM DİNÇER (Devamla) – Şunu bütün samimiyetimle söylemek istiyorum: İktidarımızın yaptığı bütün güzel hizmetleri, sağlık, eğitim, kültür, dış politika alanındaki başarılı politikalarımızı yok sayanlara tek başına TOKİ yatırımları en iyi cevaptır.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Yirmi senedir Ankara’yı yönetiyorsunuz, gecekondu varsa siz yaptınız.

İKRAM DİNÇER (Devamla) –  Bakınız, 22 Şubat 2010 itibarıyla 81 il merkezimizde, 769 ilçede 1.600’e yakın şantiyede 417 bin konut rakamına ulaşılmıştır. Bu konutlardan 300 bini tamamlanmıştır. Konutlarla beraber, sosyal donatılar kapsamında, 593 okul,  600 spor salonu, 62 hastane, 81 sağlık ocağı, 365 ticaret merkezi ve 293 cami yapılmıştır. TOKİ, bu faaliyetleriyle, son altı yılda 35 milyar TL yatırım harcaması yapmış, 800 bin kişilik istihdam sağlamış ve inşaat sektörünün büyümesi dolayısıyla ekonomik büyümeye katkı yapmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Dinçer, lütfen tamamlayınız.

İKRAM DİNÇER (Devamla) – Bu rakamlara ulaşmak kolay değil değerli arkadaşlarım. Kimse kusura bakmasın ama her hükûmetin yapabileceği bir şey de değil bu. Bu başarılara ulaşmak için millete sevda gerekiyor. Bu başarılara ulaşmak için millete hizmet aşkı gerekiyor. Allah’ın izniyle bu başarılı çalışmalarımız daha da artarak devam edecektir.

Van ilimizde yapılan TOKİ yatırımlarına da değinmeden geçmek istemiyorum: İlimizde 15 adet uygulama ile toplam 4.924 adet konut tamamlanmış veya tamamlanmak üzeredir. Son olarak Muradiye ilçemizde de arsa işlemleri tamamlanan ve teklifi ilçe kaymakamı ve il valimiz tarafından yapılan 100 konutluk bir TOKİ inşaatı projesini de inşallah başlatmak üzereyiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İKRAM DİNÇER (Devamla) – Sayın Başkanım, teşekkür edip bitireceğim.

Bu konuda da TOKİ Başkanımızdan gereken ilgiyi beklediğimizi burada söylemek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, benden önceki Değerli Hatip arkadaşımız KEY ödemeleri konusuna vurgu yaptı.

BAŞKAN – Sayın Dinçer lütfen… Teşekkür için açtım.

İKRAM DİNÇER (Devamla) – Evet, bizim dönemimizde KEY ödemeleri nemalarıyla birlikte ödenmiştir.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Nerede ödendi? Neyi ödedi?

İKRAM DİNÇER (Devamla) – Bu duygularla yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Dinçer.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Teşvik,  teşvik…

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Neyi ödediğinizi bilmiyorsunuz daha.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – KEY değil o, zorunlu tasarruf, teşvik.

BAŞKAN –  Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Osman Demir, Tokat Milletvekili.

Buyurun Sayın Demir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

OSMAN DEMİR (Tokat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın  6’ncı maddesi üzerinde şahsım adına söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

TOKİ gözde bir kurum, yaptıkları hizmetler ortada. Yasa, onu daha iyileştirmeye, daha çok hizmet üretir hâle getirmeye çalışıyor. Komisyonda gerekenler yapılmış, burada da olumlu katkılar verildi.

Ben sözü daha fazla uzatmak istemiyorum, hayırlı uğurlu olsun diyorum. İnşallah daha fazlasını kurumumuzdan bekliyoruz.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Tam bir doktora tezi gibiydi!

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Demir.

Madde üzerinde on dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.

Sayın Yıldız, Sayın Tankut, Sayın Uzunırmak, Sayın Aslanoğlu, Sayın Işık, Sayın Taner ve Sayın Özdemir söz istemişlerdir.

Sayın Yıldız, buyurun.

Bir dakika süre verilecektir.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, TOKİ, bu ülkeye ihtiyaç bir kurumdur ancak AKP partizanca davrandığı için TOKİ iyi yönetilmemektedir. TOKİ gelecekle ilgili bir planlama yapmış mıdır, yaptınız ise gelecekte dar ve orta gelirli vatandaşlarımız için kaç konut, yüksek gelir gruplarına kaç konut yapmayı planlamaktasınız? TOKİ, yaptığı projeksiyonlarında –eğer tabii yaptıysa- kaç yılda dar ve orta gelirlilerin konut sorununun çözülmesini hedeflemektedir? TOKİ kâr amaçlı konut da ürettiğine göre deniz kıyılarında da yazlık inşa etmeyi düşünmekte midir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Tankut

YILMAZ TANKUT (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, TOKİ tarafından protokoller kapsamında, pek çok konuşmacı arkadaşımızın da belirttiği gibi, 176 okul, 162 hastanenin yaptırıldığı belirtilmektedir veya bunların inşaat hâlinde devam ettiği ve büyük bir kısmının da tamamlandığı ifade edilmektedir.

Şimdi sormak istiyorum: Bu yapılan okul ve resmî binaların bedelleri ilgili bakanlıklar tarafından TOKİ’ye ödenmiş midir, şayet ödenmediyse bu inşaatların maliyetleri nereden ve ne şekilde karşılanmıştır? İlgili bakanlıklardan bu ödenmeyen miktarlar ne zaman ve ne şekilde tahsil edilecektir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Uzunırmak

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, ilk yüklenicisi tasfiye edilmiş, iki veya üçüncü yükleniciye ihale edilmiş kaç projeniz olmuştur? Hangi projeler yüzde kaçla tasfiye edilmiş, sonra kaça ihale edilmiştir ve bu tasfiye edilen inşaatlardan hukuka intikal ederek tasfiye edilenin kazandığı kaç hukuki dava vardır?

İkinci sorum: Meclis lojmanları devredildikten sonra acaba imarda bir değişiklik yapılmış mıdır? Bu değişiklik TOKİ’yi ne gibi etkilemiştir?

Üçüncü sorum: Aydın’da da TOKİ’nin yaptığı inşaatlarla ilgili vatandaşımız bayağı mağdurdur ve birçok şikâyet bize intikal etmektedir. Sizlere, kuruma intikal eden şikâyetler var mıdır ve bu şikâyetler için ne gibi tedbirler düşünüyorsunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Uzunırmak.

Sayın Aslanoğlu

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan, bir kez daha Malatya’daki Beydağı ve Yamaç mahalleleriyle ilgili, toplu konutla ilgili oradaki sorunu dile getirmek istiyorum.

Devlet, otuz yıldır, kırk yıldır orada yerleşmiş, kimi tapulu, kimi imarlı, kimi iskânlı, kimi tapu tahsisli arazilerini… Kırk yıldır, elli yıldır orada oturan insanların eğer ellerinden o arsayı, o evi alıp yerine yeni konutlar inşa edeceksek -tabii, yenileşmede fayda var ama- haklarını vermek lazım. İnsanlar devletine güvenmeli. Bir şekilde, orada, kamuoyunda bir güvensizlik doğdu, bir şekilde “Haklarımız verilmiyor.” güvensizliği, her ne hikmetse, doğdu. Bu nedenle, bu projenin uygulanmasından önce, özellikle TOKİ mutlaka insanları ikna etmeli ve haklarının verileceği yönünde mutlaka güvence verilmeli ve hakları verilmeli. Sayın Bakan, demin “yüzde 46” dediniz. Oradaki yüzde 46 değildir…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, hükûmetleriniz döneminde TOKİ’nin kamu kurumlarından zamanında tahsil edemediği alacakları nedeniyle bankalardan kredi kullanımı olmuş mudur? Kullanıldıysa ne kadar kredi kullanılmıştır? Bu amaçla şimdiye kadar ne kadar faiz ödemesi yapılmıştır? Bu faizin finansmanı nereden karşılanmıştır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Taner…

RECEP TANER (Aydın) – Sayın Bakan, kıyılardaki hazine arazilerinin TOKİ’ye tahsis edilmesinin neticesinde, TOKİ Başkanının, arsa hâline getirilip satılacağı yönünde bir beyanı basına yansıdı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Taner.

Sayın Bakan, buyurun.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Yıldız’ın sorusu: “TOKİ planlama yapıyor mu dar gelirli ve yüksek gelirli ihtiyaç sahipleri için?” Şüphesiz TOKİ planlama yapıyor. Dar gelirli vatandaşlara 500 bin konut yapacağını daha önce kamuoyuyla paylaşmış idi. Yüksek gelirli gruplara yapılacak konutları zaten TOKİ doğrudan yapmıyor. Bildiğiniz gibi, TOKİ, kaynak üretmek bakımından arsaları yap-işlet-devret modeli gibi veya paylaşım modeli gibi modellerle, kat karşılığı gibi modellerle yüklenicilerle -bu konuda- diğer firmalarla pazarlık sonucu değerlendiriyor, buradan elde ettiği gelirlerle de dar gelirli vatandaşlarımızın konut ihtiyacını karşılama cihetine gidiyor.

Sayın Tankut’un sorusu: Okul ve resmî binaların paraları o kurumların ait olduğu yıl için ayrılan bütçelerinden işler yapıldıkça istihkaklara göre karşılanıyor. Tabii, bunlar, parayı ver, sonra işi yapayım tarzında değil; ikisi de kamu olduğu için, TOKİ kendi programı, planları çerçevesinde bu işleri yapmaya devam ediyor, belirli bir zaman aralığı içerisinde de ödemeler geri yapılıyor, bunlarda beş yıla kadar vade tanındığı da oluyor. Esasen bu resmî binalar, okullara yeterli bütçe ayrılamadığı için böyle bir modele gidildi. TOKİ bunları yapıyor, bir anlamda peşin yap, taksitle öde modeliyle bir an önce okul ihtiyacını karşılamış oluyoruz. Gayet güzel bir model olduğunu düşünüyorum.

Sayın Uzunırmak’ın sorusu yazılı olarak cevaplandırılacaktır ama tasfiyeyle ilgili kısmını arkadaşlar getirdiler, tasfiye edilen iş sayısı otuz bir, diğer hususları da yazılı cevaplandıracağız.

Sayın Aslanoğlu’nunBeydağı Kentsel Dönüşüm Projesi’nde hak sahipleri, kiracılar da dâhil olmak üzere, hiç kimse mağdur edilmeyecek ve mal oluş bedelinin yüzde 40 altında kendilerine yeni konutlar verilecektir. Buradan ilgililere duyuruyoruz.

Evet, diğer soru da kullanılan kredi miktarı ile ilgili. Şu ana kadar TOKİ, kamu kurumlarından veya yaptığı diğer yatırımların bedelini karşılamak amacıyla 900 milyon TL kredi kullanmıştır.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Kaç para faiz ödemiştir?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Tabii, piyasa şartları faizleri belirliyor. Her kredi aynı şartlarda olamayacağı için bu konuda toplu bir rakam takdir edersiniz ki söylemek şu anda mümkün değil, bunu da yazılı cevaplandıracağız.

Diğer bir kısım kıyılardaki, Sayın Taner’in sorusu, kıyı arsaları… Esasında kıyı arsalarının değerlendirilmesinin fevkalade özel şartları var. Malum Kıyı Kanunu gereğince kıyıya belirli bir mesafedeki arsaların mutlak yapılaşma yasağı var. Belirli bir mesafeden sonraki arsaların çok düşük yoğunlukta yapılaşma izni var. Bu bakımdan her bir kıyı arsasını ayrı ayrı değerlendirip ona göre işlem yapmak gerekiyor. Bu konuyla ilgili bugüne kadar yapılan işlemler ve bundan sonraki planlar için sorunuzu yazılı olarak cevaplandıracağız.

Arz ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Sayın Bakanım, soruma cevap alamadım. “Yaptığınız projeksiyonlara göre kaç yılda dar ve orta gelirlileri ev sahibi yapacaksınız?” diye sormuştum.

BAŞKAN – Soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.

Madde üzerinde dokuz önerge vardı. Ancak, yedi önerge geri çekildiğinden iki önergeyi işleme alıyorum.

Bu iki önerge aynı mahiyettedir ve önergeleri okutup birlikte işleme alacağım. Önerge sahiplerinin istemi hâlinde de kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 455 Sıra Sayılı Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 6’ncı maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

F. Murat Sönmez

Yaşar Tüzün

 

Trabzon

Eskişehir

Bilecik

 

Engin Altay

Akif Ekici

Hüseyin Ünsal

 

Sinop

Gaziantep

Amasya

 

Ergün Aydoğan

Şevket Köse

Mehmet Sevigen

 

Balıkesir

Adıyaman

İstanbul

 

 

Hulusi Güvel

 

 

 

Adana

 

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 455 sıra sayılı tasarı metninde yer alan 6. maddenin metinden çıkarılmasını arz ederiz.

 

M. Kemal Cengiz

Nevzat Korkmaz

Mehmet Serdaroğlu

 

Çanakkale

Isparta

Kastamonu

 

Hasan Çalış

Cemaleddin Uslu

 

 

Karaman

Edirne

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Mehmet Sevigen, İstanbul Milletvekili, önerge üzerinde söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Sevigen. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET SEVİGEN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Balıkesir’de kaybettiğimiz işçi arkadaşlarıma buradan Allah’tan rahmet diliyorum, ailelerine de başsağlığı diliyorum.

Sevgili arkadaşlarım, iktidar gelip geçicidir; birileri başka dönemlerde iktidar olur, birileri başka dönemlerde iktidar olur, birileri başka dönemlerde iktidar olur. Bu, millete kalmış bir şeydir. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” diye yazıyor. Bu dönemde Adalet ve Kalkınma Partisine iktidar verilmiştir ama bir arkadaşımızın “Bu iktidara karşı çıkanların kanı bozuktur.” lafını buradan yürekten kınıyorum. Yani bizim içimizden birisi bile söyleseydi aynı tepkiyi gösterirdim. Adalet ve Kalkınma Partisinden burada o kadar konuşmacı çıktı, kalkıp da buradan birisi tek bir kelime söyleyerek kınama yapmadı.

Biz “Kanı bozuk” kime deriz biliyor musunuz sevgili arkadaşlarım? “Çorum’da fırınlarda, ekin tarlalarında insanları yakanların kanı bozuktur, Sivas’ta otelde insanları yakanların kanı bozuktur, Kahramanmaraş’ta sinemada insanları yakanın kanı bozuktur, Başbağlar’da çoluk çocuğu katledenlerin kanı bozuktur, millete tükürenlerin kanı bozuktur.” diye görürüz biz, millete böyle bakarız. Yoksa bir dönem bir başka parti iktidar olur, bir dönem başka biri. Her gelen, bir başka, muhalefetteki eleştirdiği zaman “Onların kanı bozuktur.” diye hakaret ederse ve buna iktidar partisi göz yumarsa, susarsa, eleştirmezse, topluma karşı…

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Gereğini yaptık, söyledik.

MEHMET SEVİGEN (Devamla) – Vermiş olabilirsiniz, disipline vermiş olabilirsiniz, millet…

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Onu da yaptık.

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Burada -bak, disipline vermiş olabilirsiniz- mühim olan milletin gözünde kınamanız, milletin gözünde.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Onu da yaptık.

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Milletin gözünde kınıyor musunuz, bizim için mesele yok. Yarın bu size de gelir. Yani düşmez kalkmaz bir Allah.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Ama bakın…

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Sevgili Başkanım, düşmez kalkmaz bir Allah, size de gelir.

BAŞKAN – Sayın Bozdağ, lütfen…

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Sevgili arkadaşlarım, konuya geleyim izin verirseniz. Vaktimiz çok az, izin verirseniz konuya geleyim.

Bunu kınamak lazım. Bugün size yarın bize. Bunu biz kınıyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim içimizden biri söylese onu da kınıyoruz. Bilin diye söylüyorum.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - İşte, biz de disipline sevk ettik.

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Sevgili arkadaşlarım, TOKİ’nin gerçekten yaptığı güzel şeyler var. Yaptığı güzel şeyler için çok teşekkür ediyoruz. Ama bunun yanında -gerçekten söylüyorum- İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın Türkiye Belediyeler Birliğinde bir konuşması var, diyor ki sevgili arkadaşlarım: “Sakın ola arazileri yağmalamayın, yeşil alanları yağmalamayın, planları kolaylaştırmayın, gelecek nesillere sağlıklı bir belde bırakmak istiyorsanız şehirlerimizin kültürel yapısına dokunmayın, kimliğine dokunmayın, silüetlerine dokunmayın.” diye, İçişleri Bakanımızın yaptığı, Belediyeler Birliğinde, bir konuşması var. Ama TOKİ ne yapıyor? Şehir merkezindeki yeşil alanları, yol artıklarını, tarım arazilerini, mezarlıklarımızı bile -mezarlıklarımızı bile, samimi olarak söylüyorum, sevgili başkanım burada, İstanbul’da, çoğu yerde- metropol hizmet alanları içinde kalan bölgeleri bile imara açıyorlar ve bunları ne yaparsanız… Yaptığınız güzel şeyler var, bir şey demiyorum ama insanların mezarlarına bile sahip çıkamaz noktaya geliyoruz TOKİ'yle.

Dallas gibi, İstanbul’daki, Türkiye’deki şeyler; kimin eli kimin cebinde belli değil. Bayındırlık Bakanlığı ayrı proje yapıyor, TOKİ ayrı proje yapıyor, büyükşehir belediye başkanı ayrı proje yapıyor sevgili arkadaşlarım. Yani TOKİ planlarına göre İstanbul büyükşehir belediye başkanı tamamen baypas edilmiştir. Kadir Topbaş, Adalet ve Kalkınma Partisinin Belediye Başkanıdır ama benim ilimin belediye başkanıdır. TOKİ, gelen bir bürokratlar kurulu, TOKİ Başbakana bağlılığı… TOKİ, Büyükşehir Belediye Başkanını, milletin oyuyla seçilmiş Belediye Başkanını, bürokratları tamamen baypas ederek onların yerine diledikleri gibi planlar uyguluyorlar sevgili arkadaşlarım. Ve yine, burada, trafik yoğunluğuna bakmadan, yapı yoğunluğuna bakmadan, plandaki yoğunluklara bakmadan ayrıcalık izni alarak kamu menfaatlerine aykırı, planlara aykırı, çevreye aykırı, yeşil alana aykırı bütün bu projeleri uygulayarak kendilerine göre diledikleri projeyi, diledikleri gibi yapıyorlar. “Ali kıran baş kesen” gibi hiç kimsenin müdahale etme şansı yok, hiç kimsenin müdahale etme şansı yok.

Adalet ve Kalkınma Partisinin… TOKİ’nin -bilin diye söylüyorum- bürokratlarının, çoğunda oluru yok sevgili arkadaşlarım, yaptığı imzaların çoğunda olur yok. Hiçbir meslek odalarının oluşumu yok; mimarlar odasının oluşumu yok, şehir planlamacılarının oluşumu yok, müteahhitler odasının oluşumu yok. Tamamen, dediğim gibi, kendine göre bir uygulama yapıyorlar. Halkın bölünmüşlüğünü sağlıyorlar.

Burada, bizim, Sarıgöl’de bir Roman mahallemiz var -sevgili başkanım biliyorsunuz, diyoruz ki: Bu Roman mahallesi veyahut da işte Sarıyer’deki mahalleler…TOKİ alıyor ya yerinden “Değişim yapacağız.” diye, bunları götürüyorlar Haraççı’ya, en az 120 kilometre geriye atıyorlar, güzel yerleri zengin insanlara… Niye? “Buralarda Romanlar oturamaz, buralarda Çingene oturamaz.” diye insanlarımızı bölüyorlar, parçalıyorlar. Paraları yok. Garibanlar gitsin. Nereye gitsin? Nereye giderse gitsin. Böyle bakıyorlar insanlara, samimi olarak söylüyorum. Yani o insanlara verdikleri zaman, “Diğer zengin ağalar, beyler gelip oralarda yer almaz.” diye bakıyorlar, bilin diye söylüyorum. Burada da hüllecilik yapıyorlar sevgili arkadaşlarım.

Dolar milyonerleri yarattı TOKİ, dolar milyonerleri. Biraz önce bir arkadaşım söyledi, Japonya’da bile böyle dolar milyonerleri yok.

Yani, şunu anlatmaya çalışıyorum: Gariban müteahhitlerin parası verilmiyor, zengin müteahhitlerin parası veriliyor. Rezidans yapıyorsanız, konaklar yapıyorsanız paranızı alıyorsunuz. Ama doğuda herhangi bir yerde siz halka bir konut yapacaksanız, bunlar parasını alamıyor, perişan oluyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN –Sayın Sevigen, lütfen tamamlayınız.

MEHMET SEVİGEN (Devamla) – Hemen bitiriyorum.

Yani o kadar çok konuşulacak şey var ama, şunu bilin diye söylüyorum: Sevgili arkadaşlarım, eskiden İstanbul’a geldiğiniz zaman İstanbul’daki Ayasofya’yı, Sultan Ahmet Camii’ni görürdünüz, tarihî Dolmabahçe Saraylarını görürdünüz. Şimdi geldiğimiz zaman İstanbul’da gökdelenleri görüyoruz, bunları görmemiz mümkün değil.

Ataköy’deki olayla da ilgili söylüyorum, sevgili arkadaşlarım. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, Adalet ve Kalkınma Partisinin Belediye Başkanı TOKİ’ye dava açıyor, dava burada. TOKİ’ye dava açıyor buraları yapamazsınız diye ama nedense belli bir süre sonra Belediye Başkanı bunu çekmek zorunda kalıyor yani Turizm Bakanlığının baskısıyla buradaki iddiasını, mahkemede kazanma noktasında olan davasını çekme noktasında kalıyor. Niye çekiyor arkadaşlarım? Biraz önce Nusret Başkanım söyledi. Niye Belediye Başkanı mahkemeye veriyor, niye çekiyor ve Belediye Başkanı, gerçekten TOKİ’deki, yönetim kurulundaki arkadaşlarım Turizm Bakanlığının emrinde mi, onun emrinde mi çalışıyor, yoksa millete hizmet için mi kuruldu bu TOKİ? Sevgili arkadaşlarım, Büyükşehir Belediye Başkanı, dediğim gibi, çekiyor davayı, şimdi TOKİ orada istediği gibi at koşturmak için çaba sarf ediyor.

Bir önerim var Sevgili Başkanım, eğer böyle dilediğimiz yerlere yapacaksak Çankaya’nın göbeği çok meşhur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Sevigen.

MEHMET SEVİGEN (Devamla) – Orada yükseklik de var, rahat da satabilirsiniz. Gerekirse Çankaya’nın göbeğine ya da Meclisin önündeki arsalar boş, buraya da büyük rezidanslar yapalım, burada rahat satarız. Dinimiz, imanımız para olmuş diye düşünüyorum.

Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Diğer önerge üzerinde söz isteyen Nevzat Korkmaz, Isparta Milletvekili.

Buyurun Sayın Korkmaz. (MHP sıralarından alkışlar)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 455 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 6’ncı maddesi hakkında verdiğimiz önergeyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu maddeye ihtiyaç olmadığını, dolayısıyla tasarı metninde yer almasına da gerek olmadığını ifade etmek istiyorum.

Yine sözlerimin başında Balıkesir’de yaşanan grizu faciasıyla ilgili olarak üzüntülerimizi ifade ediyor, hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet, üzüntülü ailelerine ve aziz milletimize de başsağlığı diliyorum ve artık bu tür facialarla ilgili Hükûmetin üzüntülerini ifade etmenin dışında da yapması gerekenler olduğunu hatırlatıyor ve AKP Hükûmetini de bu tür faciaların yeniden yaşanmaması için göreve davet ediyorum.

Değerli milletvekilleri, dağı taşı özelleştiren hem de bazı tesisleri yok fiyatına satan AKP, söz konusu TOKİ olunca birden çark ediyor, her şeyiyle özel sektörün faaliyet alanı olan inşaat sektörünü devletleştiriyor, yapsatçı müteahhitlere özeniyor, kendi sermaye sınıfını yaratmak üzere TOKİ’yi, affedersiniz, vıcık vıcık kullanıyor.

Değerli milletvekilleri, AKP’nin en sevdiği kurum TOKİ. Sanmayın ki sosyal konut ürettiği için; siyasi gücüne güç kattığı, şovunu TOKİ üzerinden yaptığı için. Bu tespit bir muhalefet milletvekilinin değil, Yüksek Seçim Kurulu yapmış bu tespiti, Seçim Kanunu’na aykırı bulmuş yapılanları. AKP’nin seçim şovuna dönüştürdüğü Erzurum törenlerinden bahsediyorum. Siyasi nezaketten, adaletten, eşitlikten, demokrasiden bahsedenlerin devlet imkânlarıyla nasıl siyaset yapılacağını Türkiye’ye göstermiş olmaları tam bir Cingöz Recai’lik durum.

Yargı kararını aşmak için takiyeye, aldatmaya ve çalıyı arkadan dolaşmaya tevessül etmeniz gözlerden kaçmamaktadır. Yeni bir yöntem icat edivermişsiniz hemencecik. Sayın Başbakan önce Başbakanlık otobüsüyle TOKİ’nin anahtar teslim törenine katılmış, sonra otobüs değiştirip, seçim otobüsüne geçip miting meydanına intikal etmiş, seçim sloganları arasında konuşmasını yapıvermiştir. Bu takiye ve arkadan dolaşma, hakkını vermek lazımdır ki, Sayın Başbakana çok yakışmıştır ancak demokratik kültüre, devlet adamlığına yakışmış mıdır, maalesef aynı şeyi söyleyemeyeceğim.

Değerli milletvekilleri, özel sektöre verilecek destekler, onlara iş verilmesi, onların işin içerisine çekileceği organizasyonlar yapılması dururken, sektörün devletleştirilmesi ve binlerce kişinin ekmeksiz kalmasıdır itirazımızın nedeni. Örneğin, Isparta’ya sosyal konutlar yapılacaksa, arsa temininden proje desteğine, uygun kredi şartlarından vergi kolaylıklarına kadar birtakım destekler verirsiniz, Ispartalı inşaat mühendislerini, müteahhitleri bir araya getirirsiniz ve onlara yaptırırsınız. Dışarıya açılabilecek özel sektör temsilcileri, iş adamları yaratmak varken şu anda borcu milyonlarca doları bulmuş, yarın ülke ekonomisini girdaba sürükleyecek TOKİ gibi kurumlar yaratmaya da tevessül etmezsiniz.

Değerli milletvekilleri, bir yıldan fazla oldu, Grup Başkan Vekilimiz Sayın Oktay Vural Bey ile birlikte bir basın toplantısında açıklamıştık. Devlet memurlarından toplanan zorunlu tasarruf teşvik hesaplarının yüzde 48’inin hak sahiplerine geri ödenmediğini, bunun da yaklaşık o günkü parayla -ki bugün daha fazladır bu miktar- 6 katrilyon 860 trilyon lira olduğunu iddia etmiştik. Buraya biraz önce çıkan arkadaşımız KEY hesaplarından bahsetti. Değerli arkadaşım, zorunlu tasarruf teşvik hesapları ve KEY hesapları farklıdır. Zorunlu tasarruf hesabını tasfiye ediyorum diye AKP Hükûmeti memurların alacağının yarısına el koymuş, eksik ödeme yapmıştır. Tüm memur sendikalarına da haklarını arama çağrısında bulunmuştuk. (AK PARTİ sıralarından “Hadi be” sesi, gürültüler)

 “Hadi be.” diyeceğine, bir ara ben sana gerçekleri izah edeyim, ondan sonra sen “Hadi be.” de.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen müdahale etmeyin.

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Memurlarımızı da bu şekilde kırmamış oluruz.

RECEP KORAL (İstanbul) – Kulağın duymuyor senin.

RECEP TANER (Aydın) – Dinlemesini öğren, dinlemesini.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Tüm memur sendikalarına da haklarını arama çağrısında bulunmuştuk. Bu rakama bütçede de yer verilmediğini gördük. Çünkü o zaman bu paranın ödenmediği ortaya çıkacaktı. Bu paraların hangi harcamalarda kullanıldığını sormuş ve açıklama beklemiş idik. Üzerinden on beş ay geçmiş olmasına rağmen Hükûmet sessizliğini koruyor. Bu kriz ortamında…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Korkmaz, lütfen tamamlayınız.

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – …5 kuruşa muhtaç hâle getirilmiş memurun hakkının üzerine yatılmaya devam ediliyor ancak vatandaşın bu hakkını sormaya devam edeceğiz.

Sayın Başbakan, ülkemizin dünyanın 17’nci büyük ekonomisi olduğunu söylüyordunuz, 17’nci büyük ekonomi vatandaşın parasına, vatandaşın hakkına göz diker mi? Bu parayı nereye harcadınız, onların rızasını aldınız mı? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Kıymetli arkadaşlarım, bu tür tepkiler verme yerine bu söylenenler hakikaten doğru mudur, eksik midir, yanlış mıdır; bir, lütfen bunları tespit etme, bunları öğrenme yolunu seçiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Sözlerimin sonunda bu sorulara acil cevaplar beklediğimizi belirtiyor, önergenin kabulü dileğimle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Korkmaz.

Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

6’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz sona ermiştir.

Alınan karar gereğince, İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkındaki gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağına ilişkin görüşmeleri yapmak ve kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 25 Şubat 2010 Perşembe günü saat 13.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati: 20.00