DÖNEM: 23 CİLT: 59 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
53’üncü
Birleşim
27 Ocak 2010 Çarşamba
(Bu Tutanak
Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge
ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Antalya
Milletvekili Abdurrahman Arıcı’nın, Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu’nun
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanlığına seçilmesine ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Muğla
Milletvekili Gürol Ergin’in, Muğla’nın Köyceğiz ilçesine bağlı Beyobası beldesindeki
Yuvarlakçay’da yapılmak istenen hidroelektrik santrali nedeniyle çevre
köylülerinin yaşadıkları drama ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan’ın, Türkiye’deki işsizlik, yoksulluk ve gelir
dağılımındaki adaletsizliğe ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Mardin
Milletvekili Emine Ayna ve 19 milletvekilinin, bazı basın ve yayın
kuruluşlarına ve mensuplarına yönelik saldırı olaylarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/533)
2.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış ve 19 milletvekilinin, Vakıflar Genel Müdürlüğünün
imarethanelerdeki sıcak yemek dağıtımına son vermesinin yol açacağı sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/534)
3.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, şeker pancarı üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/535)
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, Tokat ilindeki hayvan
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/536)
B) Tezkereler
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Bahreyn Krallığı Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı Arasında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı’nın geri verilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1074)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Devlet İstatistik Enstitüsü ile Kazakistan Cumhuriyeti İstatistik
Ajansı Arasında İstatistik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın geri verilmesine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/1075)
3.- Erişme
Kontrollü Karayolları Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı’nın geri verilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1076)
VI.-
ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Genel Kurul
gündeminin ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesi ile (11/9) esas numaralı
gensoru önergesinin görüşme gününe ilişkin Danışma Kurulu önerisi
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
3.- Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi'nin,
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, Trabzon Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebi ve 15 milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoy ve 17 milletvekilinin, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın,
Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 2 milletvekilinin, Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürk ve 8 milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak
ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/797, 2/497, 2/520, 2/527, 2/555, 2/557,
2/561, 2/565, 2/570) (S. Sayısı: 463)
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Maliye Bakanı
Mehmet Şimşek’in, bazı milletvekillerinin, şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Samsun
Milletvekili Suat Kılıç’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
3.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
4.- Ankara
Milletvekili Hakkı Suha Okay’ın, Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
5.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
IX.-
OYLAMALAR
1.- Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Mersin Milletvekili
Behiç Çelik’in, narenciye ihracatında iadelerden oluşan mağduriyete ilişkin
sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/11667)
2.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Gaziantep’teki et kombinası ihtiyacına ilişkin sorusu
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/11668)
3.- Ordu
Milletvekili Rahmi Güner’in, Ordu İl Tarım Müdürlüğünün çalışma raporuna ve
internet sitesine ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Eker’in cevabı (7/11669)
4.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Sağlık Uygulama Tebliğindeki değişikliklere
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı
(7/11756)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.03’te açılarak üç oturum yaptı.
Ağrı Milletvekili
Mehmet Hanifi Alır, Ağrı ilinin turizm potansiyeline,
Muğla
Milletvekili Mehmet Nil Hıdır, Muğla’nın Köyceğiz ilçesindeki Yuvarlakçay
Irmağı üzerinde kurulmak istenen hidroelektrik santraline karşı yapılan eyleme,
Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu, hayvancılık sektörünün sorunlarına,
İlişkin gündem
dışı birer konuşma yaptılar.
İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu,
İzmir
Milletvekili Oktay Vural,
Muğla
Milletvekili Mehmet Nil Hıdır’ın, şahsına sataşması nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Romanya Senatosu
Dış Politika Komisyonu Başkanı ve beraberindeki Parlamento heyetinin ülkemizi
ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun
bilgisine sunuldu.
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 21 milletvekilinin,
çalışma hayatındaki sorunlara ve ilgili kesimlere duyarsız kaldığı, görev ve
sorumluluklarını yerine getirmediği iddiasıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Ömer Dinçer hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/9) Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündeme alınıp alınmayacağı konusundaki ön
görüşme gününün Danışma Kurulu tarafından tespit edilip Genel Kurulun onayına
sunulacağı;
Bursa
Milletvekili Onur Öymen ve 28 milletvekilinin, Avrupa ülkelerinde Türklere
karşı görülen dışlayıcı ve ayrımcı uygulama ve davranışların (10/529),
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 35 milletvekilinin, tarımsal ilaç kullanımı
konusundaki sorunların (10/530),
Kütahya
Milletvekili Alim Işık ve 23 milletvekilinin, kimsesiz
çocuklar ile sokakta yaşayan ve çalışan çocukların sorunlarının (10/531),
İstanbul
Milletvekili Mithat Melen ve 22 milletvekilinin, İstanbul’un sorunlarının
(10/532),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin
gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı;
Açıklandı.
OECD tarafından
İsviçre Parlamentosunun ev sahipliğinde 10-12 Şubat 2010 tarihleri arasında
İsviçre’nin başkenti Bern’de düzenlenecek olan 2’nci Parlamento Bütçe
Yetkilileri Toplantısına davet edilen TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerinden
oluşan bir Parlamento heyetinin davete icabet etmesine,
TBMM Başkanı
Mehmet Ali Şahin’in, İtalya Temsilciler Meclisi Başkanı Gianfranco Fini’nin
İtalya’ya vaki davetine bir Parlamento heyetiyle birlikte icabet etmesine,
İsveç
Parlamentosu Dışişleri Komisyonunun vaki davetine icabetle, 8 -11 Şubat 2010
tarihleri arasında TBMM’den bir Parlamento heyetinin İsveç’e resmî ziyarette
bulunmasına,
İlişkin Başkanlık
tezkereleri kabul edildi.
Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, 2090 Sayılı Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere
Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi’nin (2/3) İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi, yapılan görüşmelerden sonra, kabul
edilmedi.
Gündemin “Sözlü
Sorular” kısmının:
1’inci sırasında bulunan (6/667),
5’inci ” ” (6/683),
8’inci ” ” (6/715),
10’uncu ” ” (6/732),
11’inci ” ” (6/733),
17’nci ” ” (6/779),
44’üncü ” ” (6/900),
54’üncü ” ” (6/948),
59’uncu ” ” (6/973),
69’uncu ” ” (6/988),
86’ncı ” ” (6/1026),
91’inci ” ” (6/1035),
287’nci ” ” (6/1374),
309’uncu ” ” (6/1408),
311’inci ” ” (6/1412),
315’inci ” ” (6/1417),
318’inci ” ” (6/1421),
360’ıncı ” ” (6/1471),
361’inci ” ” (6/1472),
381’inci ” ” (6/1499),
384’üncü ” ” (6/1502),
439’uncu ” ” (6/1565),
422’nci ” ” (6/1568),
443’üncü ” ” (6/1569),
453’üncü ” ” (6/1583),
467’nci ” ” (6/1597),
468’inci ” ” (6/1598),
483’üncü ” ” (6/1614),
505’inci ” ” (6/1639),
518’inci ” ” (6/1653),
530’uncu ” ” (6/1666),
Esas numaralı
sözlü sorulara Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu cevap verdi; soru sahiplerinden
Tokat Milletvekili Reşat Doğru, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Karaman
Milletvekili Hasan Çalış, Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir de cevaplara
karşı görüşlerini açıkladılar.
Muş Milletvekili
Sırrı Sakık, Muş ilindeki öğrenci yurtlarına ilişkin bir açıklamada bulundu.
Avrupa Birliği
Uyum Komisyonunda boş bulunan ve grubu bulunmayan siyasi partiler veya bağımsız
milletvekillerine düşen 1 üyeliğe, tek aday, Adana Milletvekili Mustafa Vural,
Plan ve Bütçe
Komisyonunda boş bulunan ve grubu bulunmayan siyasi partiler veya bağımsız
milletvekillerine düşen 1 üyeliğe Ankara Milletvekili Mücahit Pehlivan, yapılan
gizli oylama sonucunda,
Seçildiler.
Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2’nci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/499) (S. Sayısı: 321),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
3’üncü sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen,
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi'nin,
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, Trabzon Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebi ve 15 milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoy ve 17 milletvekilinin, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın,
Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 2 milletvekilinin, Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürk ve 8 milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak
ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (1/797, 2/497, 2/520, 2/527, 2/555, 2/557,
2/561, 2/565, 2/570) (S. Sayısı: 463) tümü üzerinde bir süre görüşüldü.
27 Ocak 2010
Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 14.00’te toplanmak üzere birleşime
19.58’de son verildi.
|
|
Sadık
YAKUT |
|
|
|
Başkan Vekili |
|
|
Yusuf
COŞKUN |
|
Murat
ÖZKAN |
|
Bingöl |
|
Giresun |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
Gülşen
ORHAN |
|
|
|
Van |
|
|
|
Kâtip Üye |
|
No.: 68
II.- GELEN KÂĞITLAR
27 Ocak 2010 Çarşamba
Teklifler
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigen’in; 3194 Sayılı İmar Kanununun 36. Maddesi ile 634
Sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun Ek 2. Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkındaki
Kanun Teklifi (2/583) (Adalet; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi:14.1.2010)
2.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in; 4857 Sayılı “İş Kanunu”nda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/584) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan
ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.2010)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Mardin
Milletvekili Emine Ayna ve 19 Milletvekilinin, bazı basın ve yayın
kuruluşlarına ve mensuplarına yönelik saldırı olaylarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/533) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.12.2009)
2.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış ve 19 Milletvekilinin,
Vakıflar Genel Müdürlüğünün imarethanelerdeki sıcak yemek dağıtımına son
vermesinin yol açacağı sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/534)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2009)
3.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 20 Milletvekilinin, şeker pancarı üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/535) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.12.2009)
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 20 Milletvekilinin, Tokat İlindeki hayvan
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/536)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.12.2009)
27 Ocak 2010 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN
(Giresun), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 53’üncü Birleşimini
açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanının
seçimleri hakkında söz isteyen Antalya Milletvekili Abdurrahman Arıcı’ya aittir.
Buyurun Sayın Arıcı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Antalya Milletvekili
Abdurrahman Arıcı’nın, Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu’nun Avrupa Konseyi
Parlamenter Meclisi Başkanlığına seçilmesine ilişkin gündem dışı konuşması
ABDURRAHMAN ARICI (Antalya) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 25 Ocak 2010 tarihinde Strasbourg’da yapılan Avrupa Konseyi
Parlamenter Meclisi Başkanlığı seçimi hakkında gündem dışı söz almış
bulunuyorum.
47 üyesi olan ve 800 milyon kişiyi temsil eden Avrupa Konseyi
Parlamenter Meclisi Başkanlığında artık bir arkadaşımız oturuyor. Sizlerin de
bildiği gibi, Antalya Milletvekilimiz Sayın Mevlüt Çavuşoğlu, geçtiğimiz
pazartesi günü yapılan seçimlerde Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanı
seçildi. Kendisini kutluyor, ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın Mevlüt Çavuşoğlu, 2007 yılından bu yana Avrupa Konseyi
Parlamenter Meclisinde sırasıyla Türk Delegasyonu, Göç, Sığınma ve Nüfus Komitesi,
Turizm, Ekonomik İşler ve Gelişme Komitesi başkanlıkları yaptıktan sonra şimdi
de bu göreve seçilmiş bulunmaktadır. Emeği geçen ve destek veren Türk
Delegasyonuna ayrıca teşekkür ediyorum.
47 Avrupa ülkesinin temsil edildiği, 318 asil, 318 de yedek üyesi
bulunan Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinin Dönem Başkanlığını Türkiye'nin
üstlenmiş olması, ülkemiz açısından bu seçimin önemini bir kat daha arttırıyor.
Demokrasi ve insan hakları alanlarında Avrupa’nın referans kurumu olan Avrupa
Konseyi Parlamenter Meclisi, birçok alanda sık sık gündeme gelen siyasi ve
hukuki kriterlerin de hazırlayıcısı konumundadır.
Değerli milletvekilleri, eskiden böyle üst düzey görevler hayal
bile edilemezdi. Şimdi ise Türkiye böyle şeylere alışıyor. Güvenlik Konseyi
üyeliği, İslam Konferansı Örgütünde Genel Sekterlik ve Avrupa Konseyi
Parlamenter Meclisi Başkanlığı, bunlar çok önemli gelişmeler. Avrupa Konseyi
Parlamenter Meclisi Başkanlığına seçilmemiz ise, Sayın Cumhurbaşkanımızın
tabiriyle, bütün bunların taçlandırılması oldu. Bu görev bir
Türk’ün Avrupa’da geldiği en üst düzey görev olmakta. Altmış yıldır
kurucusu olduğumuz bir parlamentoya Türk başkanı seçtirmek gurur vericidir.
Kurulduğu günden günümüze kadar geçen altmış yılda, sekiz Batı ülkesinin
tekelinin dışında ilk kez bir başka ülkeden başkan seçildi. Bu nedenle
Başkanlık ülkemiz için çok önemli. Türkiye'nin ekonomik ve siyasi güçlenmesi,
en önemlisi demokrasi, insan hakları konularındaki gelişmeler ve arkadaşımızın
komisyonlardaki başarılı başkanlık çalışmaları bu Başkanlığı getirmiştir.
Sayın Çavuşoğlu’nun Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi
Başkanlığına seçilmesinin ardından, Kasım 2010’da Türkiye Avrupa Konseyinin
karar organı Bakanlar Konseyinin dönem başkanlığını da altı ay süreyle
devralacaktır. Türkiye'nin Avrupalı olup olmadığı tartışmalarına burada noktayı
koyuyoruz. Türkiye’deki pozitif gelişmeler, Avrupa Birliğine giden yoldaki
olumlu adımlardır. Bunlar Türkiye'nin ne kadar güçlü bir ülke olduğunu
göstermektedir.
Avrupa Konseyi hakkında kısa bir bilgilendirme yapacak olursak,
1949 yılından beri toplanan, Avrupa çapında başta hukuk ve insan haklarının
korunması, eğitim, kültür alanlarında anlaşmalar kabul eden, hükûmetler arası
bir kuruluştur. Avrupa Birliğinden farklı bir örgütlenmedir. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi Avrupa Konseyine bağlıdır. Avrupa Konseyine Belarus, Kazakistan,
Kosova ve Vatikan hariç tüm Avrupa ülkeleri üyedir. Oysa Avrupa Birliği sadece
27 üyeli bir ekonomik birlikteliktir. Avrupa Konseyinin Avrupa Birliğiyle
karıştırılmasının en önemli sebebi olan Avrupa bayrağı esasında Avrupa
Konseyine aittir. Avrupa Birliği, Avrupa Konseyinin izniyle aynı Avrupa
bayrağını kullanmaktadır. 5 Mayıs 1949’da on ülke, Belçika, Danimarka, İtalya,
Lüksemburg, Hollanda, Norveç, İsveç ve İngiltere, merkezi Strasbourg olmak
üzere Avrupa Konseyini kuran anlaşmayı imzalamışlardır. Şu an Avrupa Konseyine
kırk yedi üye ülke bulunmaktadır. Türkiye anlaşmayı 1949 yılında imzalamıştır.
Konseyin çalışma alanları, insan hakları, medya, hukuki iş
birliği, sosyal dayanışma, sağlık, eğitim, kültür, spor, gençlik, yerel
demokrasiler, sınır ötesi iş birliği, çevre ve bölgesel planlamadır. Kurum,
AB’yle ilişkisi olmayan uluslararası bir teşkilattır ancak AB’yle yakın iş
birliği içindedir.
Değerli milletvekilleri, bir Türk’ün Avrupa Birliğinin göbeğinde
kırk yedi ülke parlamenterine başkanlık edecek olması ülkemiz adına önemli bir
referanstır, bununla gurur duyuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Arıcı, lütfen tamamlayınız.
ABDURRAHMAN ARICI (Devamla) – Sayın Başbakanımızın da ifade ettiği
üzere, ülke ve millet adına son derece sevindirici ve iftihar vesilesi olacak
bu gelişmeyi sizlerle paylaşmak istedim.
Tekrar hayırlı olması dileklerimi iletiyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Arıcı.
Gündem dışı ikinci söz, Muğla’nın Köyceğiz ilçesindeki
Yuvarlakçay’da yaşanan olaylarla ilgili söz isteyen Muğla Milletvekili Gürol
Ergin’e aittir.
Buyurun.
2.- Muğla Milletvekili Gürol Ergin’in,
Muğla’nın Köyceğiz ilçesine bağlı Beyobası beldesindeki Yuvarlakçay’da yapılmak
istenen hidroelektrik santrali nedeniyle çevre köylülerinin yaşadıkları drama
ilişkin gündem dışı konuşması
GÜROL ERGİN (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Muğla
ili Köyceğiz ilçesine bağlı Beyobası beldesindeki Yuvarlakçay’da yapılmak
istenen hidroelektrik santrali nedeniyle çevre köylülerinin yaşadıkları dramı
açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken, Sayın Başkan, sizi,
değerli milletvekillerini ve yüce Türk ulusunu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Yuvarlakçay’da gerçek bir dram
yaşanmaktadır. Burada kurulmak istenen hidroelektrik santrali yalnızca 6 bin
kişilik bir topluluğun ihtiyacını giderebilecek bir elektrik üretecektir. Buna
karşılık korkunç bir çevre tahribatına, yöredeki bir belde ve altı köyün
yüzlerce yıldır o suyla beslenen 14 bin insanının aç ve susuz kalmasına,
alternatif ve ekolojik turizmin yok edilmesine neden
olacaktır.
Bu dramın bölge insanına yaşatılmasında, Özel Çevre Koruma Kurumu
Başkanlığının, Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun, DSİ Bölge
Müdürlüğünün, İl Çevre ve Orman Müdürlüğünün ve son derece yanlı raporlar
düzenleyen bilirkişilerin, ama hepsinden önemlisi, halkına insafsız davranan
iktidarın çok büyük vebali vardır.
Koruma Kurulu 15 Mayıs 2009 tarihindeki toplantısında, önce bu
bölgedeki 30 ağacın anıt ağaç olduğuna karar vermiş, sonra aynı toplantıda, bu
ağaçlardan 8’inin kesilmesini onaylamıştır. Özel Çevre Koruma
Kurumu 2009 yılı başında içme suyu şişeleme tesisi yapmak isteyen bir şirkete,
Yuvarlakçay’ın her iki tarafındaki 500 metrelik mesafenin su yatağını koruma
sınırı olarak belirlendiğini, bu sınırlar içerisinde herhangi bir faaliyet
olamayacağını belirtmiş ama her ne hikmetse, daha sonra çok daha vahim çevre
katliamına yol açacak hidroelektrik santrali kurulması isteminde bu alanın
koruma alanı olduğunu unutmuştur. Bilirkişi raporunda Yuvarlakçay’da
balık yetişmediğini belirtmiştir. Oysa çevre köylüleri bu çaydan tuttukları
balıkları tüketmektedir. Köyceğiz Orman İşletme Müdürlüğü anıt ağaçları
acımasızca kesmiştir.
Değerli milletvekilleri, bu çayın suyu içilebilir nitelikte bir
sudur. Altı köy ve bir belde bu suyla topraklarını sulamaktadır. Yuvarlakçay’ın
debisi 5 metreküp/saniye değil, 3,5 metreküp/saniyedir. Projede, kadim hakkı
olduğu hâlde Zeytinalanı köyünün su hakkı tamamen unutulmuş, Pınarköy’deki iki
değirmen, Araplar ve Uzuncabük mahalleleri hesaba katılmamıştır.
Yapılacak santral yaz aylarında çalışmayacağından, yazın görülen
elektrik sıkıntısına hiçbir katkı sağlamayacaktır. Eğer proje 1.900
litre/saniye tarımsal amaçlı, kadimden gelen su kullanım haklarını korursa,
kalan 1.400 litre/saniye sudan üretilecek elektriğin hiç kimseye yararı
olmayacaktır.
Santralin yapılmasıyla Köyceğiz Dalyan havzasının tuzlu su
yoğunluğu artacak, tarım toprakları çoraklaşacaktır.
Hidroelektrik santralinin yapılması ile köylüler bu sudan ne içme
suyu ne de kullanma suyu olarak yararlanabilecektir. İnanılmaz güzellikteki
doğa katledileceğinden yörenin turizm özelliği kalmayacaktır.
İşte, yörenin binlerce köylüsü bu gerçeği gördüğü için, kendi
yaşamına, çocuklarının yaşamına kastedildiğini bildiği için, kendisine
zulmedildiğini anladığı için eksi 10 derece soğukta suyunun başında çadırlarda
gecelemektedir.
Bir sayın yöre milletvekili dün bu kürsüden köylünün
kışkırtıldığını söylemiştir. Sayın milletvekili haklıdır, bölgenin köylüsü
kışkırtılmaktadır. Onu kışkırtanlar suyuna el koymak isteyenlerdir, ekmeğini
elinden almak isteyenlerdir, sermayeye ve Başbakanına yaranmak güdüsüyle yalan
yanlış bilgileri bu Meclis çatısı altında dillendirenlerdir. Bu köylüleri
kışkırtanlar, tıpkı ekmeği için ölümü göze alan Tekel işçilerini günlerce
görmezden gelip “Biz haksızlık yaptık ama yaptığımız haksızlık Tekel işçisine
merhametli davranmamızdır.” diyebilenlerdir ve “Tekel işçileri provoke
ediliyor.” diyen Sayın Başbakanın taa kendisidir. Ama günlerdir Tekel işçisini
yok sayan Sayın Başbakan pabucun pahalı olduğunu görmüş ve kararlı duruşuyla
kendisini dize getiren Tekel işçisine “Buyurun, gelin, görüşelim.” demek
zorunda kalmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Ergin, lütfen tamamlayınız.
GÜROL ERGİN (Devamla) – Teşekkür ederim.
Yuvarlakçay’daki suyuna sahip çıkan, Beyobası, Pınarköy,
Zeytinalanı, Kavakarası, Tepearası köylerinde yaşayan köylü kardeşlerimiz de,
seksen yaşındaki nineleriyle verdikleri yaşam mücadelesindeki şanlı
direnişleriyle zalimleri mutlaka dize getirecektir. Biz de belediye
başkanlarımızla, il genel meclisi üyelerimizle, milletvekillerimizle onların
daima yanında olacağız. İktidarı, muhalefet gibi halkının
yanında olmaya, dün bu kürsüde konuşan sayın milletvekilini de, eğer yüreği
yetiyorsa Yuvarlakçay’a gitmeye, burada söylediklerini “Suyumu vermemek için
ölmeyi göze aldım.” diyen seksenlik ninelerimize söylemeye, iş aş mücadelesi
veren insanlarımızın yanında olmaya çağırıyor; Sayın Başkan, sizi, değerli
milletvekillerini ve yüce Türk ulusunu saygıyla selamlıyor, suyuna ve yaşamına
sahip çıkan halkıma sevgiyle sarılıyorum. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ergin.
Gündem dışı üçüncü söz, ülkemizdeki yoksulluk ve işsizlik
sorunları hakkında söz isteyen Niğde Milletvekili Mümin İnan’a aittir.
Buyurun Sayın İnan. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Niğde Milletvekili Mümin
İnan’ın, Türkiye’deki işsizlik, yoksulluk ve gelir dağılımındaki adaletsizliğe
ilişkin gündem dışı konuşması
MÜMİN İNAN (Niğde) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım;
ülkemizdeki işsizlik ve yoksulluk hakkında gündem dışı söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle yüce heyetinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Toplumumuzun bugün karşı karşıya olduğu büyük ve sayısız sorunlar
oldukça kaygı verici bir hâl almıştır. Bunların başında işsizlik, yoksulluk ve
gelir dağılımı adaletsizliği gelmektedir. Bu durum insani ilişkileri çökertip
en başta aile yapılarında çözülmelere yol açarak dayanışma, yardımlaşma,
fedakârlık, birlik ve beraberlik gibi tüm toplumlara örnek gösterilecek en
önemli hasletlerimizi bile tahrip etmektedir. Bu değerlerin tahrip olması,
ailesi ve çevresine karşı sorunlu, sosyal olaylara karşı duyarsız, topluma
yabancılaşmış bireylerin yetişmesine neden olarak toplumumuzun sosyal
çürümesine yol açmaktadır. Bugün boyutları giderek derinleşmiş, ekonomik
olmanın ötesine geçmiş bu sorunlar toplumumuzu hızla sosyal bir kaosa doğru sürüklemektedir.
Devri iktidarınızda Türkiye’nin bütün dengeleri bozulmuş, bunun
sonucu olarak da işsizlik, yoksulluk ve gelir dağılımı adaletsizliği had
safhaya ulaşmıştır. 2002 yılında yüzde 10,3 ile devraldığınız işsizlik oranları
bugün cumhuriyet tarihinin rekorlarını kırarak yüzde 15’lere yaklaşmış,
eğitimli genç işsizler oranımız ise yüzde 25’leri bulmuştur. Son zamanlarda
basına yansıyan bir ankette, gençlerin Türkiye’de gelecekleriyle ilgili umutlu
olmadıkları ve gençlerimizin dörtte 3’ünün yurt dışında yaşamak istediklerini
ifade ettikleri ortaya çıkmıştır. Bir taraftan bütün illere üniversite açmakla
övünen Sayın Başbakan, bir taraftan “Her üniversite mezununa iş bulmak zorunda
mıyız?” diyerek kendisinden iş talebinde bulunan gençleri azarlamaktadır. Evet,
bir başbakan gerekli tedbirleri alarak piyasaları uygun hâle getirmek ve
gençlere iş bulmak zorundadır. Vatandaş kendisine bu sorunları çözmesi için
yetki vermiştir. Bugün geçici bir taşeron işi için bile alınacak işçi sayısının
100 katı, belki bin katı insanın müracaat ettiği iş başvuruları, izdihamların
yaşandığı sınav ortamları ülkeyi nereden nereye getirdiğinizin en açık fotoğraflarıdır.
Böyle bir ülkede gençlerimiz, hayata nasıl tutunacaklarının cevabını Sayın
Başbakandan beklemektedirler.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; dünyadaki
bütün toplumlarda zengin, hâli vakti yerinde olanlar ve yoksullar her zaman
olmuştur ve olmaya devam edecektir. Esas olan, toplumdaki zengin ve hâli vakti
yerinde olanların artırılması, yoksulların sayısının ise en aza indirilmesidir.
Küreselleşen dünyada varlıkların ve sermayenin çok az insanın elinde toplanması
dünyadaki hâli vakti yerinde olanları da hızlıca eritmekte ve toplumlarda
yoksul sayısını giderek artırmaktadır. Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi
ülkemiz de, toplam kazançları insani varlığın devamı için gerekli olan yiyecek,
içecek, giyecek ve barınma gibi asgari düzeydeki fiziki ihtiyaçlarını
karşılamaya yetmeyen insanlarla doludur ve insanlar bu temel ihtiyaçları elde
edememe durumunda kaldıkları için az veya çok açlık çekmektedirler.
Maalesef ülkemizde de başta işsizler, asgari ücretle çalışanlar ve
emekliler olmak üzere 15 milyona yakın insanımız açlık sınırının altında, 45
milyona yakın insanımız da sivil toplum kuruluşlarının açıkladığı rakamlara
göre, yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Bunun nedeni, yedi buçuk yıllık
AKP İktidarı döneminde gelir dağılımının sürekli bozulmasıdır. OECD’nin üye 30
ülkeden 24’ünü kapsayan “Gelir Dağılımı” konulu raporunda ülkemiz, maalesef,
Meksika’dan sonra gelir dağılımı en bozuk ikinci ülke olarak yer almıştır. Yine
ABD’de yoğun tartışma yaratan ve refah düzeyini tespite yönelik hazırlanan
Legatum Refah Endeksi’ne göre 2007 yılında refah açısından 104 ülke içerisinde
45’inci sırada yer alan ülkemiz 2008 yılında 61’inci, 2009 yılında ise 69’uncu
sıraya gerilemiştir. Yani uygulanan yanlış politikalar yüzünden son iki senede Türkiye
refah açısından 24 basamak birden geriye gitmiş, açlık ve yoksulluk sınırı
altında yaşayan insan sayısı toplam 60 milyona ulaşmıştır. Bu tablo,
matematikle arası çok iyi olmayan Sayın Başbakanın geometrik başarısıdır.
Forbes dergisinin her yıl düzenlemiş olduğu dolar milyarderleri
listesinde Türkiye’de 2002 yılında dolar milyarderi sayısı 8 iken, 2006 yılında
bu sayının 26’ya, 2008 yılında ise, Türkiye'de işsizlik artarken dolar
milyarderi sayısının 35’e çıkması ve servetlerinin gayrisafi millî hasılanın yüzde 9’unu oluşturması gelir dağılımındaki
çarpıklığın bir göstergesi olarak ortadadır ve bu Hükûmetin büyük bir
başarısıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın İnan, lütfen, tamamlayınız.
MÜMİN İNAN (Devamla) – Teşekkür ediyorum Başkanım.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; 57’nci Hükûmet
tarafından alınan tedbirlerle Türkiye ekonomisi 2002’den itibaren büyüme trendine girmiş; 2004’ten sonra, ekonomik performansınızdaki
kötü gidişe bağlı olarak işsizlik ve yoksulluğun hızla arttığı ve büyümenin
yavaşladığı devletin resmî rakamlarında açıkça görülmektedir. Kötü
yönetiminizden kaynaklanan bu durumu dünyadaki krize bağlamaya çalışsanız da
vatandaş artık bunlara inanmıyor. Sayın Başbakan aslında direkt ifade etmese de
dönemlerinde Sosyal Yardım Fonundan ne kadar çok kömür ve gıda dağıttığıyla
övünürken, bir bakıma, Türkiye’deki yardıma muhtaç ve yoksul sayısının her
geçen gün hızla arttığını itiraf etmektedir. Türkiye’nin bugünkü görünen çarpık
tablosundan hükûmetleriniz ve Sayın Başbakan sorumludur.
Yedi buçuk yıldır her gün gözyaşı edebiyatıyla mağdur rolleri
oynayan Hükûmet yetkililerinin, bu sorunları çözmek için ellerini tutan varsa
bunları burada açık açık dile getirmeleri gerekir çünkü medya üzerinden polemik yaratıp vatandaşa mesaj vermek onun karnını
doyurmuyor. Vatandaş “Onurlu bir yaşam hakkı benim insani hakkımdır…”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın İnan.
MÜMİN İNAN (Devamla) – Ben teşekkür ediyorum.
Yalnız son cümle olarak şunu söylemek istiyorum: Bütün bu
sorunları çözmek üretimle doğrudan ilgilidir ama maalesef Hükûmetin sözlüğünde
üretim yoktur, sadece satmak vardır.
Bu vesileyle hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Gündeme geçiyoruz.
“Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları” vardır.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin dört önerge vardır, ayrı
ayrı okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Mardin Milletvekili Emine Ayna
ve 19 milletvekilinin, bazı basın ve yayın kuruluşlarına ve mensuplarına
yönelik saldırı olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/533)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
4 Aralık 1994’te bombalanan Özgür Ülke Gazetesi başta olmak üzere
muhalif basın yayın kuruluşları ve çalışanlarına karşı yapılan ve faili meçhul
kalan saldırıların tüm yönleriyle araştırılması ve aydınlatılması amacıyla
Anayasa’nın 98’inci İç Tüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılması için gereğini arz ederiz.
1) Emine Ayna (Mardin)
2) Fatma Kurtulan (Van)
3) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
4) Sırrı Sakık (Muş)
5) Ayla Akat Ata (Batman)
6) Bengi Yıldız (Batman)
7) M. Nezir Karabaş (Bitlis)
8) Akın Birdal (Diyarbakır)
9) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) Pervin Buldan (Iğdır)
12) Sebahat Tuncel (İstanbul)
13) Nuri Yaman (Muş)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
16) Sevahir Bayındır (Şırnak)
17) Hasip Kaplan (Şırnak)
18) Şerafettin Halis (Tunceli)
19) Özdal Üçer (Van)
20) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
Gerekçe:
4 Aralık 1994’te Özgür Ülke Gazetesi'nin İstanbul merkezi ile
İstanbul ve Ankara büroları bombalı saldırıya uğramış; olayda gazete çalışanı
Ersin Yıldız hayatını kaybetmiş, 23 kişi de yaralanmıştır.
Gazetenin İstanbul Kumkapı'daki merkezinde yaşanan patlamada
binanın kolonları yıkılmış, kullanılamaz hâle gelmiştir; binada bulunan bütün
işyerleri zarar görmüştür. Aynı gün üç yerde yapılan bombalı saldırılar sonucu,
Gazetenin bütün arşivi ve gazetenin basımı için kullanılan bütün teknik yapı
yok edilmiştir. Aradan 15 yıl geçmesine rağmen, bu saldırıların sorumluları
bulunmamış, olayda ihmali olanlara ilişkin de hiçbir işlem yapılmamıştır.
1990’lı yıllar boyunca, muhalif gazete büroları baskı ve
saldırılara maruz kalmış, gazetenin farklı birimlerinde çalışan 21 kişi
öldürülmüş, muhabir, gazete yöneticisi, yazar, gazete dağıtımcısı, yüzlerce
çalışan saldırılarda yaralanmış, bu olayların tümü "faili meçhul"
olarak kalmıştır.
Gazeteci Yahya Orhan 31 Temmuz 1992'de, gazete personeli
Hüseyin Deniz 8 Ağustos 1992'de, köşe yazarı Musa Anter 20 Eylül 1992'de,
gazete personeli Hafız Akdemir 8 Haziran 1992'de, Özgür Gündem Şanlıurfa
temsilcisi Kemal Kılıç 18 Şubat 1992'de, Yeni Ülke muhabiri Cengiz Altun 24
Şubat 1992'de "kimliği belirlenemeyen saldırgan ya da saldırganlar
tarafından" öldürülmüştür. Özgür Gündem'in
Bitlis muhabiri Ferhat Tepe 28 Temmuz 1993'te kaçırıldıktan sonra, 4 Ağustos
1993 tarihinde cesedi bulunmuştur. Bu "faili halen meçhul" gazeteci
cinayetlerinde Namık Tarancı, Mehmet Şenol, Adnan Işık, Orhan Karaağan,
Seyfettin Tepe, Çetin Abayay, Hasan Aydın, Yalçın Yasa, Mehmet Sancar, Nazım Babaoğlu,
Serhat Tepe, Zülküf Akkaya, Haşim Yasa, Mehmet Zeki Aksoy ve Macit Akgün
yaşamını yitirmiştir.
Gazete bürolarına, satış büfelerine yönelik saldırılardan
bazıları ise şunlardır: Ağustos 1992'de gazeteci Burhan Karadeniz uğradığı
saldırı sonucu ağır yaralanmış ve sakat kalmış, 16 Kasım 1992'de Kadir Saka'nın
gazete büfesi kundaklanmış; 15 Ocak 1993'te Diyarbakır'da gazete çalışanı Eşref
Yasa'ya silahlı saldırı yapılmış; 26 Eylül 1993'te bir gazeteci çocuk Mehmet
Balamir Diyarbakır'da gazete satarken bıçakla yaralanmıştır. 17 Kasım 1992'de Bingöl'de gazete bayiine ait bir araç silahla
tahrip edilmiştir. Bütün bu olaylar da "faili meçhul"
karanlığındadır.
4 Aralık 1994'te Özgür Ülke Gazetesi bürolarına yönelik
saldırılarla ilgili, İstanbul 4'üncü İdare Mahkemesi'nin 31/01/2000
ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 16/03/2000 tarihli kararlarında devletin
sorumluluğu vurgulanırken, gerek bu olaya gerekse 1990 ile 2000 yılları
arasında meydana gelen olaylara ilişkin yargısal süreçte hiçbir ilerleme
sağlanmamıştır.
Gerek Özgür Ülke Gazetesi gerekse bu muhalif yayın geleneğini
takip eden gazete ve çalışanlarına yönelik saldırılar çeşitli defalar yargı ve
araştırma ve raporların konusu olmuş "sistematik, önceden görülen"
saldırılar olarak nitenmiş olsa da hiçbir zaman bu olayların failleri,
arkasındaki sorumlular, çeşitli devlet içi çetelerle bağlantılar ortaya
çıkartılmamıştır.
TBMM'nin 12/11/1996 tarihli kararıyla
kurulan; Yasadışı örgütlerin Devletle Olan Bağlantıları ile Susurluk'ta Meydana
Gelen Kaza Olayının ve Arkasındaki İlişkilerin Aydınlatılması Komisyonu’nun
raporunda defaten Özgür Ülke Gazetesi ile benzer yayın politikası izleyen
muhalif basına ve gazetecilere yönelik saldırılara değinilmiş, fakat çoğu ölüm
ve sakatlanmalarla sonuçlanan yüzü aşkın olay "faili meçhul"
kalmıştır.
Özgür Ülke gazetesi başta olmak üzere, benzer yayın
politikası izleyen muhalif gazetelere yönelik hukuk dışı uygulamaları,
saldırıları, yaralamaları, cinayetleri ve uğratılan maddi manevi zararı tespit
etmek, olayların aydınlatılması için ön açıcı olmak ve demokrasimiz için bir
utanç olan bu dönemi aydınlatmak için Anayasa'nın 98’inci, İç Tüzüğü'nün 104 ve
105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması için gereğini arz
ederiz.
2.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalış ve 19 milletvekilinin, Vakıflar Genel Müdürlüğünün imarethanelerdeki
sıcak yemek dağıtımına son vermesinin yol açacağı sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/534)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün İmarethanelerdeki sıcak
yemek dağıtımı uygulamasından vazgeçmesinin muhtaç, güçsüz ve kimsesiz
vatandaşlarımız üzerinde oluşturacağı etkilerin araştırılarak, alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasa'nın 98. ve TBMM içtüzüğünün 104 ve
105. maddesi uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz ve talep
ederiz.
1) Hasan Çalış (Karaman)
2) Reşat Doğru (Tokat)
3) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
4) Cemaleddin Uslu (Edirne)
5) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
6) Mehmet Günal (Antalya)
7) Behiç Çelik (Mersin)
8) Süleyman Lâtif Yunusoğlu (Trabzon
9) Alim Işık (Kütahya)
10) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
11) Ali Uzunırmak (Aydın)
12) Hamza Hamit Homriş (Bursa)
13) Mustafa Enöz (Manisa)
14) Mustafa Kalaycı (Konya)
15) Gürcan Dağdaş (Kars)
16) Cumali Durmuş (Kocaeli)
17) Necati Özensoy (Bursa)
18) Akif Akkuş (Mersin)
19) Recep Taner (Aydın)
20) Mustafa Kemal Cengiz (Çanakkale)
Gerekçe:
İmarethaneler ilk olarak Peygamber Efendimiz zamanında, ilim
öğrenmek ve öğretmekle görevli Medineli Ensarlar ve Muhacirlerin fakirleri için
oluşturulmuştur. İmarethane müessesesi daha sonraları dört halife, Emeviler,
Abbasiler, Selçuklular ve Osmanlılar döneminde de sürdürülmüştür.
Osmanlı döneminde ilk önceleri yiyecek, içecek, giyecek ve sağlık
gibi birçok hayır işlerinin yapıldığı kurumlar olarak kurulmuş olan
imarethaneler, günümüzde sadece sıcak yemek dağıtan mekanlara
dönüşmüştür. O dönemlerde medrese talebeleri, yolcular, muhtaç ve kimsesizleri
doyurmak amacıyla kurulan imarethaneler, bugün sosyal güvencesi bulunmayan veya
net geliri asgari ücret miktarından fazla olmayanlar ile 2022 sayılı Kanuna
tabi 65 yaşını doldurmuş muhtaç, güçsüz ve kimsesiz vatandaşlarımıza sıcak
yemek hizmeti vermektedir.
İmarethane hizmetleri, her dönemde sunulması gereken sosyal bir
hizmettir. Tarihi çok eskiye dayanan ve Peygamberler döneminden günümüze kadar
yaşatılarak getirilen imarethane geleneği, ne yazık ki, yeni yılla birlikte
hükümetin aldığı bir kararla tarih olmaya hazırlanıyor. İmarethanelere bir
genelge gönderen genel müdürlük, 2010 yılı içinde muhtaç, düşkün ve kimsesiz
evlere sıcak yemek dağıtılmayacağını ve kuru gıda dağıtılacağını bildirmiştir.
Sıcak yemek dağıtımı uygulamasından vazgeçerek, vatandaşlarımızı
yüzüstü bırakmaya hazırlanan Vakıflar Genel Müdürlüğü, bundan böyle muhtaç,
güçsüz ve kimsesiz vatandaşlarımıza bulgur, pirinç, mercimek, nohut ve fasulye
gibi kuru gıdalar dağıtmayı planlamaktadır. Böylece, Başbakanlık Vakıflar Genel
Müdürlüğü, hayatta kimi kimsesi kalmamış ve çoğunluğu da yatalak olan binlerce
65 yaşını doldurmuş muhtaç, düşkün ve kimsesiz vatandaşlarımıza kuru gıdalar
dağıtarak, "al kendi yemeğini kendin yap" diyecek. Yeni uygulama,
ülkemizin hemen hemen her ilinde birçok evde mağduriyete neden olacaktır.
Çünkü, sıcak yemek
uygulaması kapsamında ülke genelinde hizmet veren 108 imarethane eliyle Adana,
Mersin, Bitlis, Siirt, Muş, Van, Hakkâri, Şırnak, Bingöl, Mardin, Erzurum,
Gaziantep, Şanlıurfa ve Adıyaman'da 1000'er kişiye, Bolu, Çankırı, Antalya,
Isparta, Burdur, Aydın, Denizli, Balıkesir, Yalova, Sakarya, Edirne,
Kırklareli, Hatay, Kilis, Kahramanmaraş, Tekirdağ, Kocaeli, İzmir, Manisa,
Kastamonu, Bartın, Karabük, Zonguldak, Kayseri, Kırşehir, Nevşehir, Niğde,
Konya, Aksaray, Karaman, Kütahya, Afyon, Uşak, Eskişehir, Samsun, Ordu, Sinop,
Sivas, Yozgat, Tokat, Amasya, Çorum, Trabzon, Rize, Gümüşhane, Artvin ve
Giresun'da 700'er kişiye, Osmaniye, Düzce, Iğdır, Ağrı, Kars, Erzincan,
Ardahan, Malatya, Elâzığ ve Tunceli'de 750'şer kişiye, Ankara'da bin 300,
İstanbul’da 15 bin 100, Çanakkale’de 600, Bayburt’ta 650, Batman'da bin 500,
Diyarbakır'da 2 bin kişiye, Bursa ve Kırıkkale'de 900'er kişi, Bilecik ve
Muğla'da 550'şer kişi olmak üzere toplam 78 bin 450 kişiye sıcak yemek dağıtımı
yapılmaktadır.
Muhtaç vatandaşlarımızı bir tas çorbaya hasret bırakacak bu karar
mutlaka yeniden gözden geçirilerek, değerlendirilmesi gerekmektedir. Yemek
hizmetlerinden yararlanan bu vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu kendi yemeğini
kendisi yapamayacak şekilde kimsesiz ve düşkün durumdadır. Düşkün
vatandaşlarımıza devlet kış ortasında bir kap yemek vermezse, kim bu
vatandaşlarımıza bir tas çorba verecektir?
Ülkemizde son yıllarda yaşanan gelişmeler, imarethanelere her
zamankinden daha çok ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir. Ekonomik kriz ve bu
krize bağlı olarak ortaya çıkan işsizlik muhtaç, güçsüz ve kimsesiz
vatandaşlarımızın sayılarını her geçen gün artırmaktadır. Bu konudaki yoksulluk
ve açlık sınırı rakamları da bunu işaret etmektedir.
Bu nedenle; muhtaç, güçsüz ve kimsesiz vatandaşlarımıza
imarethaneler yoluyla sıcak yemek dağıtılması uygulamasından vazgeçilerek,
bunun yerine kuru gıda dağıtılması uygulamasının getireceği muhtemel sorunların
araştırılarak, gerekli önlemlerin alınması için Anayasa'nın 98. ve TBMM
içtüzüğünün 104 ve 105. maddesi uyarınca bir Meclis Araştırma Komisyonu
kurulması fayda sağlaması bakımından yerinde olacaktır.
3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru
ve 20 milletvekilinin, şeker pancarı üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/535)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizdeki Pancar Üreticilerinin sorunlarının giderek artması ve
üretimin durma noktasına gelmesi nedeniyle, sorunların araştırılarak, alınması
gereken tedbirler konusunda Anayasanın 98. İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri
gereğince Meclis araştırması yapılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Reşat Doğru (Tokat)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) İzzettin Yılmaz (Hatay)
4) Akif Akkuş (Mersin)
5) Behiç Çelik (Mersin)
6) Hasan Çalış (Karaman)
7) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
8) Hamza Hamit Homriş (Bursa)
9) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
10) Mithat Melen (İstanbul)
11) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
12) Recep Taner (Aydın)
13) Durmuş Ali Torlak (İstanbul)
14) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
15) Mustafa Enöz (Manisa)
16) Rıdvan Yalçın (Ordu)
17) Alim Işık (Kütahya)
18) Cumali Durmuş (Kocaeli)
19) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
20) Beytullah Asil (Eskişehir)
21) Mustafa Kalaycı (Konya)
Gerekçe:
Şeker pancarı Türk tarımı açısından çiftçiyi tarlaya ve köye
bağlayan, ailenin tüm fertlerine çalışma imkânı sağlayan, nüfusu kırsal kesimde
tutan, haliyle iç göçü yavaşlatan ürünlerin başında gelmektedir. Bugün ilimizin
nüfusu gittikçe azalmaktadır.
Şeker pancarı katma değeri en yüksek üründür. Yetiştiği alanlarda,
diğer ürünlere göre 4 kat daha fazla katma değer sağlamaktadır. Gerek İlimizde
gerekse bölgemizde bu endüstri ürününü rahatlıkla yetiştirebileceğimiz uygun
durumdaki tarım alanlarımız mevcuttur.
Aynı zamanda hayvancılık, taşımacılık gibi sektörlerle de direkt
ilişkili bulunan şeker pancarı, dolaylı ve dolaysız yollardan birçok sektöre de
gelir sağlamaktadır.
Şeker pancarı istihdam sorununa çözüm olacak en önemli ürünlerden
biridir. Çapa ve hasat dönemlerinde 250 bin tarım işçisi ile işsizlere 120 gün
süreyle iş imkânı sağlamaktadır. Aynı zamanda bir dekar şeker pancarı tarımı,
tarımda ve sanayide toplam 93 saat istihdam yaratmaktadır.
Türkiye dünyada pancar sektörünü desteklemeyen tek ülke durumundadır
ve bütçeden tek kuruş pay almamaktadır. AB ve ABD'de çiftçilere ve sektöre
yönelik desteklerle maliyetler düşük tutulmuştur. Buralarda çiftçi başına
ortalama 1.650 euro destek sağlandığı, ülkemizde ise bu rakam 142 euro
civarında seyretmektedir.
Yine AB ülkeleri mevcut stoklarına rağmen Şeker pancarı üretimini
kısmamakta, her yıl dahili tüketimlerinin üzerinde
üretim yapmaya devam etmektedirler.
Ülkemizde 2003 yılından itibaren Pancar çiftçisine sürekli kota
koymak suretiyle pancar üreticisin eli kolu bağlanmıştır. Bunlara girdi
maliyetlerinin artışı da eklenince çiftçi, bu katma değeri yüksek üründen
vazgeçmeye zorlanmıştır. Gerek yetiştirme, gerekse kalite açısından en iyi
ürünün yetiştiği ülkemizin, kaynaklarının israf edilmemesi ve ithalata bağımlı
olmaktan kurtarılması gerekmektedir. Araştırma önergemiz bu amaçla
hazırlanmıştır.
4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru
ve 20 milletvekilinin, Tokat ilindeki hayvan üreticilerinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/536)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Tokat İlindeki Hayvan Üreticilerinin sorunlarının giderek artması
ve üretimin durma noktasına gelmesi nedeniyle, sorunların araştırılarak,
alınması gereken tedbirler konusunda Anayasanın 98. İçtüzüğün 104 ve 105.
maddeleri gereğince Meclis araştırması yapılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Reşat Doğru (Tokat)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) İzzettin Yılmaz (Hatay)
4) Akif Akkuş (Mersin)
5) Behiç Çelik (Mersin)
6) Hasan Çalış (Karaman)
7) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
8) Hamza Hamit Homriş (Bursa)
9) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
10) Mithat Melen (İstanbul)
11) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
12) Recep Taner (Aydın)
13) Durmuş Ali Torlak (İstanbul)
14) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
15) Mustafa Enöz (Manisa)
16) Rıdvan Yalçın (Ordu)
17) Alim Işık (Kütahya)
18) Cumali Durmuş (Kocaeli)
19) Mustafa Kalaycı (Konya)
20) Beytullah Asil (Eskişehir)
21) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
Gerekçe
Ülkemiz mevsimsel ve coğrafi yapı olarak her türlü küçük ve
büyükbaş hayvan yetiştirilmesine müsait bir konumdadır. Her bölgenin kendine
has büyük ve küçükbaş hayvan çeşidi vardır.
Ancak son yıllardaki yanlış politikalar, ülkemizde ve Tokat İlinde
hayvancılığı bitirme noktasına getirmiştir. Gerekli Devlet desteği alamayan
üreticiler mağdur edilmiş, yem ve benzeri hayvan üretiminde önemli rol oynayan
girdi maliyetlerinin yükselmesi, üreticilerimizi üretimden vazgeçirmiştir.
Bu durum hayvandan elde edilen, süt, yoğurt, peynir, yağ gibi
temel ihtiyaç maddeleri ile deri sanayi üretim fiyatlarını da doğrudan
etkilemektedir.
Tokat ilinde bulunan mandıralar birer birer kapanmaktadır. Tarımın
bu kolunda çalışan vatandaşlarımız maddi ve manevi olarak mağdur olmaktadır.
Tabii tohumlama çalışmalarında yeterli sayıda damızlık boğa
bulunamaması, köy şartlarında hayvanların iyi beslenememesi, hastalık
bulaşabilmesi, bir damızlık boğanın bir aşım sezonunda 40-60 baş ineği
tohumlayabilmesinden ötürü hayvan ıslahında yeterli başarı elde edilememektedir.
Ayrıca hayvan yetiştiricilerin bakım besleme hijyen
gibi konularda bilgi düzeyinin yetersiz olması da hayvansal üretiminin
artırılmasında olumsuz rol oynamaktadır. Yöremizin yüksek kesimlerinin dağınık
yerleşime sahip olması ve çiftçi eğitim merkezinin bulunmayışı nedeniyle etkin
bir yayım çalışmasının yapılması mümkün olamamaktadır. Meraların besleyicilik
değerini yitirmesi, yeterli kalitede kuru ot üretiminin olmayışının hayvansal
üretimin ekonomik bir şekilde yapılmasını olumsuz yönde etkilemektedir. Kara,
hayvancılık işletmelerinde üretim için yapılan masrafların yüzde 60-70'ini yem
giderleri oluşturmaktadır.
Kurban Bayramı öncesinde et fiyatlarının tavan yapması ve Kurban
Bayramında kurbanlık hayvan arzının düşük olmasından kaynaklanan kurban
fiyatları, ülkemizde ve Tokat İlinde hayvancılığın çok büyük bir sekteye
uğradığının göstergesidir.
Hayvan üreticilerimizin problemleri ivedilikle çözüme
kavuşturulmalı ve bu geniş sektörün desteklenmesi sağlanmalıdır. Araştırma
önergemiz bu amaçla hazırlanmıştır.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Başbakanlığın kanun tasarılarının geri alınmasına dair iki
tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
B) Tezkereler
1.- Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı ile Bahreyn Krallığı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Arasında
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın
geri verilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1074)
25/01/2010
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi: 7/11/2005 tarihli ve
B.02.0.KKG.0.10/101-1183/4864 sayılı yazı.
İlgide kayıtlı yazı ekinde Başkanlığınıza sunulan “Türkiye
Cumhuriyeti Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Bahreyn Krallığı Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı Arasında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı”nın, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 75’inci maddesine
göre geri gönderilmesini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
2.- Türkiye Cumhuriyeti Devlet
İstatistik Enstitüsü ile Kazakistan Cumhuriyeti İstatistik Ajansı Arasında
İstatistik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı’nın geri verilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1075)
25/01/2010
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi: 1/8/2005 tarihli ve
B.02.0.KKG.0.10/101-1154/3590 sayılı yazı.
İlgide kayıtlı yazımız ekinde Başkanlığınıza sunulan “Türkiye
Cumhuriyeti Devlet İstatistik Enstitüsü ile Kazakistan Cumhuriyeti İstatistik
Ajansı Arasında İstatistik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı”nın, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
75 inci maddesine göre geri gönderilmesini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN – Dışişleri Komisyonunda bulunan tasarılar Hükûmete geri
verilmiştir.
Başbakanlığın, kanun tasarısının geri alınmasına dair bir
tezkeresi daha vardır, okutup oylarınıza sunacağım:
3.- Erişme Kontrollü Karayolları
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın geri
verilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1076)
25/01/2010
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi: 9/4/2005 tarihli ve
B.02.0.KKG.0.10/101-1523/1528 sayılı yazı.
İlgide kayıtlı yazımız ekinde Başkanlığınıza sunulan “Erişme
Kontrollü Karayolları Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanunu Tasarısı”nın, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 75’inci maddesine
göre geri gönderilmesini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN – Arayacağım Sayın Genç.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.43
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.54
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Gülşen ORHAN (Van),
Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
53’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Başbakanlık tezkeresinin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi tezkereyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler…
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık olduğu için elektronik oylama
yapacağız.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır ve kabul
edilmiştir.
Gündemde bulunan kanun tasarısı Hükûmete geri verilmiştir.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım:
VI.- ÖNERİLER
A)
Danışma Kurulu Önerileri
1.- Genel Kurul gündeminin ve çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesi ile (11/9) esas numaralı gensoru önergesinin
görüşme gününe ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
Tarihi:
26.01.2010
Danışma Kurulunun yaptığı toplantıda, aşağıdaki önerilerin Genel
Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
|
Suat Kılıç |
|
Kemal
Kılıçdaroğlu |
|
Adalet ve
Kalkınma Partisi |
|
Cumhuriyet Halk
Partisi |
|
Grubu
Başkanvekili |
|
Grubu
Başkanvekili |
|
Oktay Vural |
|
Osman Özçelik |
|
Milliyetçi
Hareket Partisi |
|
Barış ve
Demokrasi Partisi |
|
Grubu
Başkanvekili |
|
Grubu
Temsilcisi |
Öneriler:
25 Ocak 2010 tarihinde dağıtılan ve Genel Kurulun 26 Ocak 2010
Salı günkü birleşiminde okunan 11/9 esas numaralı Gensoru Önergesinin gündemin
“Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında yer alması, Anayasanın 99 uncu
maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel
Kurulun 02 Şubat 2010 Salı günkü birleşiminde yapılması,
Genel Kurulun; 02 Şubat 2010 Salı günkü birleşiminde Sözlü Sorular
ve diğer denetim konularının, 03 Şubat 2010 Çarşamba günkü birleşimde ise Sözlü
Soruların görüşülmemesi,
Genel Kurulun 02 Şubat 2010 Salı günkü birleşimde 11/9 esas
numaralı Gensoru önergesinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 03-04 Şubat
2010 Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde 14.00-20.00 saatleri arasında
çalışması,
Önerilmiştir.
BAŞKAN – Söz talebi? Yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…Kabul
etmeyenler…Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve
gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler”
kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer alan, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ile Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi'nin; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın; Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 15
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 17
Milletvekilinin; Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Antalya
Milletvekili Osman Kaptan ve 2 Milletvekilinin; Zonguldak Milletvekili Ali
İhsan Köktürk ve 8 Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
3.- Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi'nin, Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi
ve 15 milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 17
milletvekilinin, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın, Antalya
Milletvekili Osman Kaptan ve 2 milletvekilinin, Zonguldak Milletvekili Ali
İhsan Köktürk ve 8 milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/797, 2/497, 2/520, 2/527, 2/555, 2/557,
2/561, 2/565, 2/570) (S. Sayısı: 463) (x)
(x) 463 S. Sayılı Basmayazı 26/01/2010 tarihli 52’nci Birleşim Tutanağına eklidir.
BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Geçen birleşimde tasarının tümü üzerindeki görüşmelerde şahsı
adına 1 milletvekili konuşmuştu.
Şimdi söz sırası şahsı adına söz isteyen İstanbul Milletvekili
Mithat Melen’e aittir.
Sayın Melen, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MİTHAT MELEN (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sıra sayısı 463 olan Kanun
Tasarısı hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Her şeyden önce bir noktayı belirtmek istiyorum: Türkiye Büyük
Millet Meclisinden bir milletvekili ilk defa Avrupa Konseyi Parlamenter
Meclisine seçilmiştir; bu çok önemli bir olay, kutlamak istiyorum kendisini.
Buradan da bunu belirtmekte yarar görüyorum.
Sayın milletvekilleri, bu yasayla ilgili önemli bir nokta var, o
da şu: Dün burada ısrarla, defalarca şu tekrarlandı ve gayet üzülerek ben
şahsen baktım: Bir torba yasası meselemiz var bizim. Torba
yasası aslında, Hükûmetin “Bazı işleri yapamıyorum.” demesi, sık sık torba
yasası çıkarmaya kalkmak “Sistemi bozuyorum, sistemi anlayamıyorum.” demesi
demek; artı bunun yanında, “Bürokrasili işleri takip edemiyorum, korkuyorum.”
demesi ve onun için on bir tane yasayı, otuz üç tane önergeyi, yönergeyi,
genelgeyi birleştirip kendini kurtarmak için bunu ileri sürmesi demek.
Şimdi, bakın, nasıl kabul edilebilir bir şey bu? Harçlar Kanunu, Grev
ve Lokavt Kanunu, yabancılara çalışma izni verilmesiyle ilgili kanun, Teşvik
Yasası, yatırım istihdam teşviki, Türkiye İş Kurumuyla ilgili kanunları,
belediyelerle, emekli aylıklarıyla ve mali, sosyal güvenlik konularıyla ilgili
kanunları, bunun gibi bir sürü kanunu bir araya getirip bir tane yasayla
buradan çözüyoruz. Hatta bir sayın milletvekili -ki hakikaten ekonomi bilgisine
de güvendiğim- bunun da çok doğru olduğunu söyledi ve şaşkınlıkla baktım. Çünkü, burada, her gün, her geçen gün gayet becerikli bir
biçimde, ekonomik gündemin dışına taşmaya çalışıyoruz ve daha doğrusu Hükûmet
-Parlamento da buna uyuyor- ekonominin dışında her şeyi konuşuyor, her şeyi
küçümsüyor, basite indirgiyor, ekonomi konuşmuyoruz. Hâlbuki ekonominin aslı,
ruhu burada ama bunları torba kanunlarla, belirli maddeleri değiştirerek…
Belirli maddelerin değiştiğini burada birçoğumuz anlamıyoruz on kere okusak
bile, vatandaş zaten anlamıyor doğru dürüst ve ne olduğunu bilmeden yasalar
çıkarıp sonra da uygulamada “Ekonomik çok önemli önlemler aldık.” gibi
iddialarda bulunuyoruz.
Bir de bakın, geçmişe hep atıfta bulunuyoruz: “Geçmişte şöyle
iyiydi, şimdi böyle çok kötü veya tersi oldu, geçmişte iyi değildi, şimdi daha
iyi götürüyoruz işleri…” O zaman, şunu düşünmek lazım: Dünya, tarihinin en
önemli küresel krizinden geçiyor. Öyle bir kriz ki Amerika Birleşik Devletleri
Başkanı bile yeni bir kanun sevk etmek zorunda kaldı, kurtarmaya çalıştığı
bankaları vergilendirmeye çalışıyor. Biz sanki bütün bunlar olmamış gibi
“Ekonomimiz çok iyi, ülkenin durumu çok iyi ve hakikaten belirli işler yaptık…”
Tabii, belirli işler yapılacak, yapılmaması mümkün değil ama ekonominin sürmesi
lazım. Ama ayrıca ekonomi Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine bir türlü
gelmiyor -bugün çok büyük tesadüf, Sayın Maliye Bakanı burada var- sanki
ekonomi konuşulmuyor gibi, anlatılmıyor gibi.
Piyasalar yanıyor. Piyasada şikâyetçi olmayan ben kimseyi
görmedim. Ya o zaman benim bildiğim ekonomi başka, sizin başka bildiğiniz bir
ekonomi var ve burada ısrarla bunun çok iyi gittiğini söylüyorsunuz yahut da
hakikaten bazı şeyleri saklıyorsunuz, bazı şeyleri saklayıp göz göre göre
bunları öyle göstermek istemiyorsunuz. Bu, iyi bir taktik olabilir ama bu
ekonomi hepimizin ekonomisi. Yarın bizim de elimize bu işler geçtiği zaman biz
de böyle davranmamak zorundayız. Çünkü gerçekten Türk piyasasında bir yangın
var. Türk piyasasındaki yangın her geçen gün artıyor. Böyle geçici kanunlarla,
böyle birkaç tane şeyi değiştirerek sistemin tamamını değiştirmeden, sistemde
çok önemli önlemler almadan bu yasalarla veya bu yollarla bazen yönetmelik
değişikliğiyle yapacağımız şeyleri Türkiye Büyük Millet Meclisi üzerinden
yaparak bu işi çözemeyiz, çözmememiz lazım. Niye lazım biliyor musunuz?
Hakikaten bu ekonomide ciddi sıkıntılar olursa ki 2010 yılı çok ciddi bir yıl,
çok sıkıntılı geçmeye mahkûm bir yıl… Çünkü dünyada sıkıntılar bitmedi.
Efendim, bir de burada oturup bir şey iddia etmemekte çok büyük bir yarar var.
O da şu: “Yani bizde zaten bir şey yoktu, biz dünyadaki krizden etkilendik.” Hayır.
Bizim önce altyapı sorunlarımız var ekonomide. Altyapı sorunlarımızı
düzenlemediğimiz sürece, yapmadığımız sürece, çok basit… Altyapı
sorunlarımızdan, bir doğru dürüst Sosyal Sigortalar Kanunu’nu bile
halledemedik, vergi meselelerini halledemedik, kamusal hukuki düzenlemeleri
yapamadık, ekonomi hukuku konusunda, finans hukuku konusunda ciddi işler
yapamadık. Parlamentonun görevleriydi bunlar; yapamadık. Ama hâlâ diyoruz ki:
“İşte, dünyadaki kriz, biz az etkilendik.” Hiç az etkilenmedik. Bakın, bu sene
bankalar da sıkıntıda, bugün piyasalarda da çok ciddi sıkıntılar var. Türkiye
daha fazla borçlanmak zorunda bu yıl. Daha fazla borçlandığımız sürece -çünkü
kamu açıklarımız büyüyor- serbest piyasaya giren kamu yüzünden faiz yükselecek,
faizi tutmak mümkün olmayacak. Faizi tutamadığımız sürece kur sıkıntı
çıkaracak.
Bu işle uğraşanlar bilir, bu parametrelerden, parasal politikada
iki parametreden ancak birini tutabilirsiniz, ya faizi ya kuru, ikisini birden
tutmanız mümkün değil. Bunlardan birini tuttuğunuz zaman öbürü çatlarsa Türkiye
yine sorunlarını çözemez. Niye çözemez? Yatırım yapamaz Türkiye. Şu anda da
olan odur. Sabit sermaye yatırımlarının -hem özel sektörün hem devletin- çok
ciddi biçimde düştüğü bir ortamdayız. Sabit sermaye yatırımları düştüğü zaman
istihdam meselesini çözemezsiniz. İstihdam meselesini çözemezseniz de sosyal
sorunları indiremezsiniz sıfıra.
Bugün Türkiye'nin her yerinde kaynayan, başta suç unsuru, dikkat
edin, bir türlü çözülemeyen istihdam meselesiyle ilgili. İstihdam için de önce
güvence vermeniz lazım. Hiçbir iş adamının yatırım yapması için… Yani kimse
kimsenin gözlerindeki rengini severek yatırım yapması mümkün değil, ileriye
dönük güven duyması lazım. Türkiye'de iş adamı ileriye dönük güven duyamıyor,
onun için yatırım yapamıyor, sabit sermaye yatırımları bunun için çok aşağıya
düşmüş durumda.
Ama bunları hiç buralarda konuşmak istemiyoruz. Bunlar, sanki, arada sırada, böyle, sanki ekonomi varmış gibi, kendi
kendimize oyalanıp, kendi kendimiz içerisinde bunları konuşmadan götürmeye
çalışıyoruz.
Belki bu bir taktiktir, belki bir şeydir, gayet akıllı bir
stratejidir ki ekonomiyi basite indirmek ve gündemi başka şeylerle doldurmak.
Belki biz de muhalefet olarak bunlara kanıyoruz arada, o gündemi, o diğer
gündemi, yalan gündemi sizin arkanızdan yanlış bir biçimde takip ediyoruz, ama
dikkat edin, bakın; ekonomide bir çöküntü olarak iktidara geldiniz, yine bir
çöküntü olarak ekonomide gitmeyin. Niye gitmeyin diyorum? Çünkü,
ondan sonra onu temizlemesi çok zor iş gerçekten. Onun için, ekonomi çökmesin
ve piyasadaki sıkıntı hakikaten dinsin. Eğer, İstanbul’daki her konuştuğum
insan bana yalan söylüyorsa o zaman bu halkımız doğruyu söylemiyor demektir ama
herkes sıkıntıda. Düşünün ki bir muhasebeci bile 100 milyar liralık alacağını tahsil
edemiyor çünkü görüyor verecek kimsesi yok. Efendim, bir avukat alacaklarını
tahsil edemez duruma gelmiş Türkiye’de, avukat ve bunlar şaka gibi geliyor.
Burada bir Çek Kanunu çıkarıyoruz borçluları affediyoruz,
alacaklılar hakkında bir şey düşünmüyoruz. Oturup, onun için de torba
kanunlarla bu işi çözdük zannedip, üç beş tane madde ekleyip birkaç kişiyi
tatmin ettiğimizi zannedip sistemi kaçırıyoruz. O sistem bir kaçtı mı bir daha
düzelemez. Ayrıca da bunun düzelmemesinden hepimiz etkileniriz çünkü ileriye
güvenle bakamayız ve bugün Türkiye’de, hepimiz, içimizde birçoğunuz iş adamı
olanlar da var, piyasada olanlar da var, güvenle bakamıyor. Bir parça daha
fazla ekonomiyle ilgilenmek lazım, Hükûmetin daha fazla burada izahat vermesi
lazım. İki konuda izahat vermiyor Hükûmet: Bir dış politika, bir ekonomi çünkü
bunlar konuşulmuyor. Diğer her konuda konuşuyoruz ve bu Meclis kürsüsünü de
bana sorarsanız, bazen boş yere işgal ediyoruz. Onun için, oturalım da başta bu
vergi reformu olmak üzere bazı konuları burada biraz tartışmayı düşünelim.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Melen.
Şimdi yirmi dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri -yalnız, soru sorma hakkı- dün sisteme
girenleri sırasıyla okuyorum: Sayın Doğru, Sayın Öztürk, Sayın Taner, Sayın
Paksoy, Sayın Çalış, Sayın Yunusoğlu, Sayın Yıldız, Sayın Akcan, Sayın Akçay,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Ağyüz, Sayın Dibek ve Sayın Tankut. Söz sırasını buna
göre vereceğiz.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bugün sisteme girenleri de okuyun sayın Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Genç, bu okuduğum 13 sayın milletvekilinden sonra
sıra gelirse on dakikalık süre içerisinde, bugün sisteme giren arkadaşlarımıza
da söz vereceğiz.
Sayın Doğru… Yok.
Sayın Öztürk…
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, ülkemizde işsizlik AKP döneminde dayanılmaz boyutlara
ulaşmışken çerçeve 8’inci maddede yabancı işçi çalıştırma konusunda alınması
gereken izin koşullarının hafifletildiğini görüyoruz. Genel Kurulun bilgi
sahibi olması açısından sormak istiyorum: Yabancılara çalışma izni verilirken
izin isteyen yabancının mesleğinde İŞKUR’a kayıtlı iş bekleyen kendi
işsizimizin olup olmadığını soruyor musunuz? AB üyesi ülkelerden birinde bir
Türk vatandaşının iş talebi olması durumunda aynı iş için talepte bulunan AB
üyesi ülke vatandaşlarına öncelik hakkı tanınıyor mu, tanınmıyor mu?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Sayın Taner…
RECEP TANER (Aydın) – Sayın Bakan, kanunun 9’uncu maddesinde,
illerdeki iş gücü denetim kurullarındaki işçi ve işveren temsilcilerini
çıkartarak, yerine, tek takdir yetkisini ilin valisine vermektesiniz. Bunda
hangi faydayı amaçlamaktasınız?
İki: Kanunun 12’nci maddesiyle il özel idareleri ile belediyelere
genel bütçeden artırılan paylardan yapılacak olan kesintilerin oran ve
kapsamını genişletmektesiniz. Bunda amacınız, kapattığınız ama mahkeme
kararıyla faaliyetlerine devam eden küçük belde belediyelerini cezalandırma
mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Taner.
Sayın Paksoy…
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, İşsizlik Sigortası Fonu’nda biriken para miktarı ne
kadardır? Bu fondan işsizlere aktarılan para miktarını öğrenmek istiyorum.
Başka yatırımlara -örneğin, GAP gibi- aktarılan miktarlar ne kadardır?
İkinci sorum: Türkiye’de işsizlik oranları gittikçe artmaktadır.
Bu durum insanlar arasında bunalımlara yol açmakta, insanlar cinnet
geçirmektedir. Her 4 gençten 1’inin işsiz olduğu bir ülkede nasıl bir huzur
bekliyorsunuz? Buradan hareketle işsizlik sorununu nasıl çözmeyi
düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Çalış…
HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, Sayın Hükûmetiniz iktidara geldiğinden beri
demokratik haklardan bahsetmektedir ve demokratik söylemlere devam etmektedir,
maalesef eylemlerini göremesek de. İktidara geleli 8’inci senesi olan AKP’nin
kamu çalışanlarına grevli, toplu sözleşmeli memur sendikasıyla ilgili vaadini
bu dönem yerine getirmeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda herhangi bir çalışmanız
var mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Yunusoğlu…
SÜLEYMAN LÂTİF YUNUSOĞLU (Trabzon) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, son yıllarda kamu kesimindeki iş güvencesini
zayıflatmaya yönelik çabalar yoğunluk kazanmış, memurların iş güvencesinin
ortadan kaldırılarak sendikal ve demokratik haklarının verilmediği değişik
statülerde sözleşmeli personel alınmaya başlanmıştır. Bu şekildeki alımlar ILO
sözleşmesine uygun mudur?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Yıldız…
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, AKP Hükûmetinin 2003 yılı Ocak ayında açıkladığı Acil
Eylem Planı’nda altı ay ile on iki aylık bir süre içinde devlet personel rejimi
reformu yapılacağı ifade edilmiştir. Bu vaade rağmen yedi buçuk yıldır devlet
personel rejimi reformu neden yapılamamıştır?
Soru iki: Serbest bölgelerde hangi yabancı bankaların şubesi
bulunmaktadır? Banka kuruluş ve faaliyet izin belgelerinden ne kadar harç
geliri beklenmektedir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Akcan…
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakana sormak istiyorum: Sayın Bakan, 25 Ocak Pazar
günü Sayın Başbakan tarafından açılışı yapılan ve bu sırada “Yarın muhalefet
buna da sahip çıkar.” dediği Bozüyük-Bilecik-Mekece yolunun planlaması 1999
yılında yapılmış ve Japon kredisiyle yapıldığı bilinen bu yolun kredi ikraz
anlaşmasının tarihi, proje ve yapım ihalelerinin tarihleri nelerdir?
2002 yılında yapım sözleşmesi imzalanan bu yolun temeli bir yıl
geciktirilerek atıldı. Bu gecikmenin iş bitim süresine etkisi tam iki buçuk
yıldır. Bu zaman zarfında oluşan zarar, Bakanlar Kurulunca verilen fiyat farkı
göz önüne alındığında oluşan kamu zararı ne kadardır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Akcan.
Sayın Akçay…
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim.
Memur sendikaları ile Hükûmet arasındaki görüşmelerde sendikacıların
üzerinde en çok ısrar ettikleri konu toplu sözleşme ve grev hakkıdır. Türkiye,
Uluslararası Çalışma Örgütü toplantılarında en çok bu konuda eleştiri
almaktadır. Sayın Başbakan, memurların 25 Kasım 2009 tarihinde grev hakkı
istemiyle iş bırakma eylemi üzerine “Yapılacak olan eylem yasal değildir. O
zaman neticesine katlanırlar.” diyerek memurları âdeta tehdit etmişti. Sayın
Bakan, memurların toplu sözleşme ve grev hakkıyla ilgili olarak siz ne
düşünüyorsunuz? Bu yönde bir çalışmanız var mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Aslanoğlu…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan, sözleşmeleri
yenilenmediği için ocak ayında maaş alamayan 4/C kapsamındaki çalışanların
sözleşmeleri ne zaman yenilenecek ve 4/C’li personel maaşlarını acaba ocak ayı
içinde alabilecek mi?
Yine, belediye gelirlerinden yapılacak kesintilerle
belediyelerimizde önemli bir kaynak daraltmasına gidiyorsunuz. İşçi ve
memurlarına maaş veremeyen belediyeler var ve zor durumda kalacaklardır.
Kesintilerin işçi ve memur maaşları ödendikten sonra yapılması daha doğru değil
midir?
Türkiye’de işçi ve memurlarına maaş veremeyen ve kaç aydır maaş
veremeyen belediyeler vardır? Benim bildiğim, işçi ve memurlarına yaklaşık dört
aydır, beş aydır, altı aydır maaş veremeyen belediyeler var. Acaba kesintiler
maaştan sonra olamaz mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Ağyüz…
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, aslında benim sorularım dün Sayın Çalışma
Bakanınaydı.
Cumhurbaşkanımızca daha önce veto edilen, sendikaların büyük
tepkisini çeken ve kamuoyunda “kölelik yasası” olarak bilinen düzenlemede
Hükûmet olarak neden her zaman ısrarlı davranılıyor?
Ayrıca, 3144 sayılı Yasa’nın 2’nci maddesi, Çalışma Bakanlığının
görevleri arasında çalışma hayatını düzenleyici, işçi-işveren ilişkilerinde
çalışma barışının sağlanmasını da önermiş, görev olarak vermiş ama görüyoruz ki
Çalışma Bakanlığı toplumsal barışı sağlamak için bu tür olaylarda ara bulucu
olacağına maalesef hiç dayanışmayı sağlamak için araya girmiyor. Ankara’da
Tekel işçileri, Gaziantep’te Büyükşehirde imzalanan uyuşmazlık, organize
sanayide devam eden, grevi kırma çabalarıyla birlikte devam eden bir tekstil
fabrikasındaki grev. Bunlara Çalışma Bakanlığının müdahaleci olması gerekirken,
ara bulucu olması gerekirken seyirci kalması benim kanıma göre yanlış.
Doktorlar ayakta, eczacılar ayakta, emekliler ayakta, öğretmenler
ayakta. Böyle bir ortamda toplumsal barışı sağlamak için Çalışma Bakanlığının
yapması gereken görevler neden yapılmıyor?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Dibek…
TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Ben de Sayın Bakana emeklilerle ilgili bir soru sormak istiyorum.
Sayın Başbakanın bir süre evvel açıkladığı SSK ve BAĞ-KUR emeklilerine
yapılacak ilave zamlarla ilgili olan uygulama Emekli Sandığı emeklilerini
kapsamıyor.
Ben şunu merak ediyorum Sayın Bakanım: Emekli Sandığından en düşük
emekli maaşı alan emeklinin aldığı aylık miktarı ne kadardır aylık olarak? Üç
aylık alıyorlar ama ben aylık olarak soruyorum. O miktarda aylık alan SSK
emeklisini baz aldığımızda, en düşük Emekli Sandığı
emeklisi kadar maaş alan bir SSK emeklisinin bu son zamlardan sonra alacağı zam
miktarı ne kadardır, onu merak ediyorum.
Buna göre, Emekli Sandığından en düşük maaş alan Emekli Sandığı
emeklisi 2010 yılında ne kadar zam alacaktır Sayın Bakan? Bunu da açıklarsanız…
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Tankut… Yok.
Sayın Genç…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu kanunun 2’nci maddesiyle getirilen 6183 sayılı Kanun’un geçici
8’inci maddesinin birinci fıkrasından yer alan “31/12/2009”
ibaresi 2014’e kadar uzatılıyor. Bunun anlamı: Herhangi bir borcu olan
mükellefler ellerindeki gayrimenkullerini bu borcuna karşılık olarak maliyeye
verebilirler. Şimdi, bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten bugüne kadar gerçek
kişilerden maliyeye gayrimenkulünü veren var mıdır? Tüzel kişilerden veren var
mıdır? Özellikle çok belediyeler borçlu, mesela, Ankara ve İstanbul
belediyelerinin maliyeye çok borçları var. Bunların elinde kıymetli mülkler
var. Bunları niye almıyorsunuz? Aldığınız zaman bedelini nasıl takdir
ediyorsunuz? Burada da bedel şişirmeleri olabilir. Ben bu konuda şimdiye kadar…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Genç.
Sayın Bakan, buyurun.
Süreniz on dakika.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Genç’in sorusuyla başlayayım.
Değerli arkadaşlar, vergi borcuna mahsuben satın alınan taşınmazlar;
Gerçek, tüzel kişi veya şirketler itibarıyla, 13 tane şirket 37 milyon 636 bin
650 liralık bir taşınmaz alınmış. Belediyelerden, ki
bu 101 belediyeden 97 milyon 570 bin 158 liralık bir işlem yapılmış. Kamu kurum
ve kuruluşları içinde -ki bunun için de 453 tane işlem var- 600 milyon 85 bin
611 lira. Yani ağırlıklı olarak kamu kurum ve kuruluşları arasında vergi
borcuna mahsuben taşınmazlar satın alınmış, 600 milyon civarında bir rakam;
belediyeler ondan sonra geliyor, 97,5 milyon lira, şirketler de yaklaşık 37,6
milyon lira.
Tekrar sorulara dönmem gerekirse: yabancıların çalışma izniyle
ilgili bir soru vardı. Tabii, iş piyasasında durum ve İŞKUR’da iş arayan olduğu
takdirde, o sektörde ve alanda yabancı çalışma izni verilmiyor. Yeni düzenleme
2003’ten bu yana 760 kişinin izin süresinin kısaltılmasıyla ilgilidir,
yabancıların izin alanlarını genişletmemektedir. Buradaki amaç bu sürece bir
etkinlik kazandırmaktır. Hiçbir şekilde dışarıdaki uygulamadan farklı bir
uygulama söz konusu değildir. Aslında Türkiye’de bu alan da daraltılıyor.
Sayın Taner bir soru
sormuşlardı. Kanunun 12’nci maddesinde yapılan düzenlemenin, kapatılan veya
kapatılması öngörüldüğü hâlde Anayasa Mahkemesi kararıyla faaliyetine devam
eden belediyelere yönelik bir cezalandırma söz konusu değildir. Bu düzenleme,
tüm belediyelerin kamuya olan borçlarının kendilerine verilen genel bütçe vergi
gelirlerinden kesilmesine ilişkin kuralları düzenlemektedir. Bugün için üç ayrı
kanunda yer alan mevzuat bir tek kanunda toplanmaktadır.
Değerli arkadaşlar, yine memurların sendikal hakları, toplu
pazarlık konusunda birkaç tane soru geldi. 2010 yılı toplu görüşmelerinde
memurların toplu pazarlık hakkı konusunda 2010 yılı içerisinde bir çalıştay
yapılması konusunda bir mutabakat sağlanmıştır. Bu çalıştayda ortaya çıkacak
sonuç ve önerilere göre konu Hükûmetimiz tarafından değerlendirilecektir.
İşsizlik Sigortası Fonu kaynaklarıyla ilgili bir soru vardı, özellikle İşsizlik
Sigortası Fonu’ndan GAP yatırımlarına yapılan aktarımlarla ilgili bir soru
vardı. 2008 yılı toplamında GAP’a 1,3 milyar lira aktarıldı; 2009 yılı
toplamındaysa yaklaşık 4,2 milyar lira aktarıldı 2008-2009 yılı toplamı
yaklaşık 5,4 milyar liradır.
Fonun varlığına gelince: Fonun varlığı 25 Ocak 2010 tarihi
itibarıyla İşsizlik Fonu portföyünün yatırım
araçlarına göre dağılımı da var, isterseniz onu da verebiliriz ama toplam fon
varlığı 42 milyar 585 milyon 957 bin 166 lira. Burada Merkez Bankasının yine
aynı tarihli yani 25 Ocak 2010 tarihli alış kuru esas alınmıştır çünkü bazı
yatırımlar döviz cinsinden olabiliyor.
Sayın Aslanoğlu’nun sorduğu bir soru var. Belediye paylarından
borçlarına yönelik yapılacak kesintilere ilişkin düzenlemede Bakanlar Kuruluna
verilen yetki çerçevesinde belediyelerin ödeme kapasiteleri dikkate
alınacaktır. Tabii ki bu yetki belediyeler gruplandırılarak kullanılacaktır.
Dolayısıyla işçi ve memurlara yönelik borcu olan belediyelerin bu durumları
borç ödeme kapasitelerini etkilerse kesinti gruplarına, etkileme durumuna göre
tabii ki değerlendirmeye tabi tutulacaklardır. Burada aslolan, mevcut stok
üzerinden tabii ki… Mevcut borç stoku yeniden yapılandırılmış, ona ilişkin
ödemeler var ama aslolan, aslında bir noktadan itibaren cari yükümlülüklerin
biriktirilmemesi hususudur.
Diğer bir soru, sendikalarla ilgili. Sendikalar il istihdam ve
mesleki eğitim kurullarında tamamen yetki valiliğe verilmiş denilmişti ama
aslında sendikalar da il istihdam ve mesleki eğitim kurullarında temsil
ediliyor. Bu nedenle gerek kurulda gerek yürütme kurulunda gerekse denetim
kurulunda sendikalar aktif olarak yer alabileceklerdir.
Sayın Öztürk’ün bir sorusu vardı, onu cevaplandırdık, Sayın
Paksoy’unkini cevaplandırdık. Not almışım, bakıyorum. Yine, Sayın Çalış’ın
sorusuna da cevap verdim.
“Son yıllarda iş güvencesi zayıflatılıyor. Sözleşmeli personel ILO
sözleşmesine uygun mu, değil mi?” Ben tabii ILO sözleşmesine çok vâkıf bir
insan değilim ama benim bildiğim kadarıyla, dünyanın birçok ülkesinde kamu
çalışanları sözleşmeli olarak çalıştırılıyor. Herhalde o çerçevede bakılırsa
ILO sözleşmesine uygun diye düşünmek lazım.
Devlet personel rejimine ilişkin bir reform aslında Türkiye için
gerçekten yararlı olur çünkü performansa dayalı bir kültüre geçmek için doğru
bir adım olur.
Serbest bölgelerde hangi yabancı bankaların şubeleri var, şu anda
bilmiyorum ama arkadaşlar baksınlar, yazılı olarak cevaplandırmaya çalışayım.
Bu son açılan Bozüyük Mekece yoluna ilişkin birkaç soru vardı. Özellikle kredi
ikraz tarihi, onun gecikmesinin doğurduğu yani işe başlamanın doğurduğu zarar,
vesaire gibi hususlar vardı. Onları ancak çalışarak, yazılı bir şekilde ilgili
bakanlıktan aldıktan sonra size cevap verebileceğim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakanım, bu 4/C’lilerin,
sözleşmesi yenilenmeyen 4/C’lilerin…
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Onu ocak ayı içerisinde…
Yani onlar benim bildiğim kadarıyla herhangi bir sıkıntıya uğramayacaklar,
herhangi bir sıkıntı olmayacak. Ocaktan itibaren gerekli hakları karşılanacak
yani o konuda benim bildiğim kadarıyla bir sıkıntı olmayacak.
Emekli Sandığında en düşük emekli maaşı ne kadar, yani,
memurların? Benim bildiğim kadarıyla 865 lira. Bu konuyla ilgili bir iki husus
daha vardı, ona ilişkin elimde veriler yok. Olmazsa arkadaşlar hazırlasınlar,
size yine o konuyla ilgili olarak yazılı cevap verelim.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Bankalardan alınacak harç ne kadar?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Bankalardan alınacak
harç, bizim ilk tahminlerimiz, yaklaşık 400 milyon lira civarında bir gelir
elde edeceğimiz yönünde.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – 400 milyon.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Evet, yani eski parayla
400 trilyon. 400 milyon lira civarında bir öngörümüz var, bir gelir öngörümüz
var. Tabii, yeni açılacak şubelere ilişkin de birtakım varsayımlar var ama 400
milyon lira civarında bir kalem söz konusu, aşağı yukarı.
Atladığım bir soru varsa kusura bakmayın ama not aldığım soruların
hepsine cevap vermeye çalıştım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın İnan… Yok.
Sayın Özdemir… Yok.
Başka soru yok, soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı...
BAŞKAN – Arayacağım Sayın Genç.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum, aynı zamanda karar
yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.33
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.43
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN
(Giresun), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
53’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
463 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın maddelerine geçilmesinin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi maddelere geçilmesini yeniden oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı
vardır ve kabul edilmiştir.
Şimdi tasarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Birinci bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen
Akif Hamzaçebi, Trabzon Milletvekili.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tasarının birinci bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına görüşlerimi ifade etmek üzere söz aldım. Sözlerime
başlarken sizi saygıyla selamlıyorum.
15 maddelik tasarının öne çıkan üç tane düzenlemesi var.
Birincisi, 5084 sayılı Kanun kapsamında olup uygulaması 2009 yılı sonunda sona
eren teşviklerden işveren sigorta priminin hazinece karşılanması yönündeki
desteğin 2012 yılı sonuna kadar uzatılması. İkinci ve çok geniş kitleleri
ilgilendiren bir diğer düzenleme ise, Sosyal Sigortalar Kurumu emeklileri ile
BAĞ-KUR emeklileri ve tarım emeklilerinin emekli maaşlarında 60 lira baz alınarak yapılan bir düzenleme, iyileştirme ve üçüncü
önemli düzenleme de bu emekli maaşlarına yönelik olarak yapılan düzenlemenin
finansmanını oluşturmak üzere, Türkiye'de faaliyette bulunan bankaların harç
yükümlülüğünün artırılması; üç düzenleme kamuoyunda öne çıktı. Bunun yanında,
İşsizlik Sigortası Fonu’na ve İş Kurumu Kanunu’na yönelik olarak yapılan
çeşitli düzenlemeler de tasarıda yer almaktadır. Ben bu üç düzenleme üzerinde
esas itibarıyla durmak istiyorum.
Emekli maaşlarında yapılan iyileştirmenin boyutunun 3 milyar 42
milyon lira olduğunu ilgili bakan Komisyonda ifade etti. 3 milyar TL’lik bir
kaynak gerekiyor bu maaşların artırılmasında kullanılmak üzere. Yine, bu
bağlamda bankalara getirilen harç yükümlülüğünün boyutunun ise 400 milyon TL
olduğu biraz önce Sayın Maliye Bakanı tarafından ifade edildi. Burada aslında
asıl değerlendirilmesi gereken Hükûmetin gelir ve vergi politikasıdır. Kısa
dönemde gelir yaratma kaygıları -bugünkü örneğimizde emekli maaşları için gelir
yaratılması kaygısı- hemen elde ne varsa, hangi mükellefler varsa bunların
vergi yükünü artırmak gibi bir sonuca götürüyor Hükûmeti. Hükûmetin gelir
politikasına, vergi politikasına bakarsak, yıllardan bu yana söylenen ama
gerçekleşmeyen birtakım iddialar olduğunu görürüz. Örneğin, kayıt dışının
önlenmesi, verginin tabana yayılması, istihdam üzerindeki vergi yükünün
düşürülmesi gibi söylemlerin programlarda, acil eylem planlarında çokça yer
almasına rağmen fiilen gerçekleşmediğini görüyoruz. 2010 yılında Hükûmetin
gelir hedefi, gayrisafi yurt içi hasılaya oran olarak
yüzde 21,7’dir, İşsizlik Fonu ve özelleştirme gelirlerinden bütçeye yapılan
ilaveleri düşersek 21,7’dir; 2002 yılında bu rakam yüzde 22,7’dir. Bakın, 2010
yılında bütçenin gelir seviyesi 2002’ye göre 1 puan düşmüştür, 1 puan, 2010
yılının gayrisafi yurt içi hasılasıyla 10 milyar TL
demektir; yani 2002’deki gelir seviyesini Hükûmet tutturabilmiş olsaydı 2010
yılında elinde 10 milyar TL fazla kaynak olacaktı. O nedenle, SSK ve BAĞ-KUR
emeklilerine verdiği ve 3 milyar TL tutan kaynağın çok daha fazlası Hükûmetin
elinde olabilecekti. Bununla memur emeklilerine de kaynak verilebilirdi,
yatırım harcamalarına da kaynak ayrılabilirdi. Maalesef, politika başarılı
değildir.
“Gelinen noktada elde ne var? Bankalar. Bankaların harç yükünü
artıralım.” denmiştir. Evet, bankaların harç yükü artırılabilir, bu konuya
herhangi bir eleştiri getirmiyorum. Bankalara harç yükünü artıran yükümlülüğü
getirelim ama bunu getirirken de dört başı mamur bir düzenleme yapalım, hesabı
iyi yapalım. Bu harç yükümlülüğü, Türkiye’deki bankacılığın önünü kesmesin,
şubeleşme hızının önünü kesmesin, ayrıca bankalar üzerinde farklı bir yük
yaratmasın, herkesi eşit miktarda etkilesin. Ancak tablo öyle değil, yapılan
düzenleme böyle bir sonuç yaratmıyor. 400 milyon TL olarak beklenen harcın
toplam gelir tutarı, bazı bankaların kârının yüzde 40’ını götürürken bazı
bankalarda kârın yüzde 2’sinin bile altına düşebilmektedir.
Şimdi, Anayasa’mız bir kural koymuş: “Herkes, mali gücüne göre
vergi ödemekle yükümlüdür.” Yani vergi mali güce göre alınır. Burada
denilecektir ki “Bu harçtır, harçta mali güç aranmaz.” Evet, doğru, kural
olarak, harç, mali yüke göre alınan bir yükümlülük değildir, mali güce göre
alınmaz. Doğrudur, harçları tespit ederken kişinin mali gücüyle ilgilenilmez.
Harçta devletin yaptığı bir işten veya sunduğu bir hizmetten yararlanma vardır.
Bu yararlanmanın karşılığı olarak harç ödenir ancak bu yararlanmanın karşılığı
olarak tespit edilen tutarla yararlanılan hizmet arasında makul bir ilişki, makul
bir oran olmak zorundadır. Eğer, bu oranı bozarsanız, bu o harcı ödeyen
kişinin, kurumun mali gücünü zorlayan bir noktaya gelirse o zaman bu harçta bir
dengesizlik vardır. Şimdi, bazı bankalarda kârının yüzde 2’sinin bile altına
düşen bu harç miktarı, şubesi az olan bazı bankalarda kârın yüzde 40’ına kadar
ulaşabilmektedir. Elimde Bankalar Birliğinin düzenlemiş olduğu tablolar var, bu
tablolar İnternet sayfalarında mevcut. Türkiye’de 46 banka var. Türkiye’deki 46
bankadan 33’ü mevduat bankasıdır, 13’ü kalkınma ve yatırım bankasıdır. Bütün
bankalar için siz aynı tutarda harç getirirseniz ve bu harç bütün bankalar
üzerinde çok farklı yükler yaratırsa “vergide adalet” dediğimiz ilkenin dışına
çıkmış olursunuz. Vergide adalet, herkesin mali gücüne göre vergi ödemesini
gerektirir yani Türkiye’deki toplam vergi yüküne herkesin mali gücü oranında
katkıda bulunmasını ifade eder. Yapılan düzenleme bunun boyutunu aşmıştır,
vergide adalet ilkesini, vergide mali güce göre eşitlik ilkesini, Anayasa’nın
10’uncu maddede ifadesini bulan “Herkes kanun önünde eşittir.” ilkesini
zedelemiştir ancak bir çözüm öneriyorum ben, çözüm şudur: Şimdi, öyle
anlaşılıyor ki Hükûmet bu düzenlemeyi yapacaktır, buradan belki de hiçbir
değişiklik olmadan geçecektir. En azından, bu düzenlemeyi geçici bir süre için
yapalım, üç yıllığına örneğin. Bizim, bu yönde bir önergemiz vardır. Evet,
mademki emekli maaşlarının finansmanı için Hükûmet yola çıktı, en azından üç
yıllığına bu düzenleme yapılır, geçici bir düzenleme olur. Üç yıl içerisinde, yine,
Hükûmet veya 2011 seçiminden sonra görev alacak hükûmetler bu düzenlemeyi bir
daha değerlendirir, bakarlar, başka gelir kaynakları bulabilirler veya bankalar
içerisinde bunu daha adil bir yapıya kavuşturabilirler. Aksi takdirde,
Türkiye’de bankacılığın önünü de kesebilecek bir düzenleme olacaktır. Bankalar
2010 yılında yeni şube açma programı yapıyor, çok sayıda yeni açılacak şube
var. Bu şubelerin açılması frenlenebilecektir, bu da istihdama olumsuz etki
yaratacaktır. Türkiye’de 7.500 kişiye bir banka düşerken Avrupa Birliğinde
2.300 kişiye bir banka düşmektedir. Yani bir düzenleme yapalım, bunu
bankalardan alalım ama makul bir şekilde alalım, bir dengeyi de kuralım. Onun
için, biz bunun geçici bir dönem için yapılmasını öneriyoruz, o yönde bir önergemiz
sizlerin bilgisine sunulacaktır.
Bu çerçevede yine bu düzenlemenin “dördüncü bölge” olarak
isimlendirdiğimiz bölgelerde de alınmaması şeklinde bir değişikliğe tabi
tutulmasının mümkün olacağını düşünüyoruz. Dördüncü bölge teşvik edilen
bölgedir. Bu yapılabilir, başka çok çeşitli unsurlar, alternatifler bu
çerçevede dile getirilebilir.
Gündeme getirmek istediğim ikinci konu, uzatılan teşviklerle
ilgilidir. 5084 sayılı Kanun’un, sigorta priminin işveren hissesinin organize
sanayi bölgeleri ile endüstri bölgelerinde tamamı, diğer bölgelerde ise…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, lütfen tamamlayınız, buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
…yüzde 80’inin hazinece karşılanması yolundaki düzenleme 2012 yılı
sonuna kadar uzatılıyor. Bunu olumlu bulduğumuzu ifade etmeliyim. 5084 sayılı
Kanun’da başka bazı teşvikler de vardı. Bunlardan birincisi, gelir vergisi
stopajı teşvikidir ancak asgari geçim indirimi karşısında bu teşvik önemli
ölçüde anlamını yitirdiği için onun uzatılması yönlü bir öneride bulunmayacağım
ancak enerji desteğinin uzatılmasının son derece önemli olduğunu düşünüyorum.
Enerji fiyatlarının 2008 ve 2009 yıllarında yaklaşık yüzde 70 oranında
zamlandığını görürsek, fiyatının arttığını görürsek, fiyatının arttığını
görürsek ve ekonomide krizin etkilerinin devam ettiğini düşünürsek enerji
desteğinin de 2012 yılı sonuna kadar uzatılmasının gerekli olduğunu ve ekonomi
açısından yararlı olduğunu düşünüyorum.
Sözlerimi burada bitirirken hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Şimdi bölüm üzerinde ikinci söz sırası, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz isteyen Manisa Milletvekili Erkan Akçay’a aittir. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 463 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın birinci bölümü üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Muhterem
heyetinizi grubum ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakan ve Hükûmet sözcüleri,
Türkiye ekonomisinin sürekli büyüdüğünü, dünyanın 17’nci büyük ekonomisi hâline
geldiğini söylemektedirler. 2008 yılında 10.400 dolar olduğu ilan edilen ve
2009 yılında 8.400 dolara düşen kişi başı millî gelirden kim pay almaktadır?
Çiftçimiz, haklarından mahrum bırakılan işçilerimiz, kamu çalışanlarımız,
dükkânını siftahsız kapatan esnafımız, emeklilerimiz, sözü edilen büyümeden bir
pay almakta mıdırlar?
Ankara Ticaret Odasının yaptırdığı bir araştırmaya göre,
Türkiye’de yaşayan 52 milyon kişi yoksulluk sınırının altında, 11 milyon kişi
de açlık sınırının altında yaşam mücadelesi vermektedir. Türkiye, OECD’ye üye
ülkeler arasında gelir dağılımı en bozuk 2’nci ülkedir. En fakir ve en zengin
yüzde 10’luk gruplar arasındaki gelir farkı 8 kata ulaşmıştır. 2002 yılında
Türkiye 149 ülke içerisinde en hızlı büyüyen 29’uncu ülkeydi, 2009 yılında ise
136’ncı sıraya düşmüştür. Türkiye 2002 yılında G20 ülkeleri arasında en hızlı
büyüyen 3’üncü ülkeydi, 2009 yılında ise büyüme hızı bakımından 17’nci sıraya
düşmüştür.
Dünya ekonomisinin 2009 yılında yüzde 1,7 ila yüzde 2,8 oranında
küçülmesi beklenmektedir. Oysa Türkiye ekonomisi 2009 yılının ilk dokuz ayında
yüzde 8,5 oranında küçülmüştür. Dolayısıyla, ülkemizde yaşanan ekonomik
sıkıntıların nedenini sadece ekonomik krize bağlamak mümkün değildir, AKP
Hükûmetinin ekonomi politikaları ve onun ekonomi yönetimi asıl sorumludur.
Hükûmet, Türk ekonomisini maalesef üretimsiz hâle getirmiştir.
Hükûmetin Orta Vadeli Program’da vadettiği büyüme rakamları
gerçekleşirse AKP hükûmetleri dönemindeki büyüme hızı ortalama yüzde 4,2
olacaktır. Oysa AKP öncesi, siyasi çalkantılarla dolu kırk yılda ortalama
büyüme hızı yüzde 4,4’tür.
Orta Vadeli Program’da işsizlik oranları 2010’da yüzde 14,6;
2011’de yüzde 14,2 ve 2012’de ise yüzde 13,3 olarak öngörülmektedir. AKP
İktidarı eğer Orta Vadeli Program’da vadettiği işsizlik oranlarını yakalarsa
kendi dönemlerindeki işsizlik ortalaması yüzde 12,1 olarak gerçekleşecektir.
Oysa AKP öncesi, 1993-2002 yılları arasındaki on yıllık süreçte ortalama
işsizlik oranı yüzde 7,8’dir yani AKP döneminden yaklaşık yüzde 50 oranında
daha azdır.
2010 yılında yüzde 3,5 büyüme, yüzde 5,3 enflasyon artışı
öngörülürken vergi gelirlerinde yüzde 18,2 oranında artış öngörülmektedir. 2010
yılında daha başka vergi artışlarıyla karşılaşacağımız anlaşılmaktadır. Oysa
Orta Vadeli Program’da “2010 yılında sadece maktu vergi ve harçların
güncellenmesi dışında bir şey yapılmayacak.” denilmekteydi.
Hükûmet 2010 yılı bütçe hedefleri doğrultusunda 2009 yılının son
gününde iğneden ipliğe her şeye zam yağdırmıştır. Enflasyonun yüzde 5 olduğu
söylenen ülkemizde, son bir yıl içinde benzin ve mazota yüzde 30’un üzerinde
zam yapılmıştır. Petrol ürünlerine yapılan bu zamlar tüm ürünlere yansımıştır.
Yapılan son zamları savunan Sayın Maliye Bakanı “Türkiye çok az doğrudan vergi
toplayabiliyor. Bunun da temelinde kayıt dışılık ve yapısal sorunlar yatıyor.
Bu sorunun da hemen çözümlenmesi mümkün değil. Bu nedenle dolaylı vergilere
yükleniyoruz.” ifadeleriyle bir itirafta bulunmuştur. Bu sorunları ne zaman
çözeceksiniz, üç vakte kadar mı? Dar gelirli vatandaşlarımız yapılan zamlar
altında ezilmektedir. Hükûmetin yaptığı bu zamlar artık zulme dönüşmüştür. Ancak
Hükûmet yaptığı bu zamlarla da yetinmemekte, özel tüketim vergisi, katma değer
vergisi ve harçlarda yeni zamlar yapmanın yollarını aramaktadır.
Ülkemizde yaşanan ekonomik sıkıntıları ve vatandaşın ödeme gücünü
gösteren en önemli göstergelerden birisi de tahakkuk eden vergi gelirlerinin tahsilatlarıdır. 2009 yılı vergi gelirlerinde tahsilat oranının ve tahsilatın bütçe hedefine oranının 2008
yılına göre her kalemde düştüğü görülmektedir. Bu durum bize ekonomideki kötü
gidişi ve vatandaşın içinde bulunduğu sıkıntılı durumu anlatmaktadır. 2008
yılında vergi gelirlerinde tahsilatın tahakkuka oranı
yüzde 88,5 iken 2009 yılında yüzde 85,9’a düşmüştür. 2008 yılında vergi
gelirinde tahsilatın bütçe hedefine oranı yüzde 98
iken 2009 yılında yüzde 85,3’e düşmüştür.
2009 yılında, Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu
verilerine göre 101 bin esnaf iş yerini kapatırken 25 bin esnaf işini
değiştirmek zorunda kalmıştır. 2009 yılında protesto edilen senet miktarı 2002
yılına göre yüzde 321 artmıştır. 2009 yılının on bir aylık döneminde
karşılıksız çek 2002 yılına göre yüzde 240 artmıştır.
Yine, Sayın Maliye Bakanı -17 Ekim tarihinde- vatandaşların
borçluluk oranının diğer ülkelere göre düşük olduğunu, vatandaşın daha çok
borçlanarak tüketimini artıracağını tahmin ettiklerini ifade etmiştir.
Vatandaşın gelirini artırmaktan vazgeçen, borçlanarak tüketim harcaması
yapmasından medet uman bir anlayış Hükûmete hâkim olmuştur.
Vatandaşların borçları artmakta fakat vatandaşlar borçlarını
ödeyememektedirler. 2009 yılının ilk on ayında ferdî kredi ve kredi kartları
borçlarını ödeyemeyen kişilerin sayısı 2004 yılına göre 124 kat artmıştır. 8
Ocak 2010 tarihi itibarıyla vatandaşın bankalara olan borcu 2002 yılına göre 18
kat artmıştır.
Ekonomik kriz içindeki esnaf ve tüccar vergi ve sigorta prim
borçlarını ödeyemez durumdadır. Bu borçların yeniden yapılandırılmasını
beklemektedir.
AKP Hükûmeti iktidara gelir gelmez yabancı bir bankanın 3 milyar
dolar civarındaki borcunu kaşla göz arasında silmiştir. Şubat 2009’da çıkarılan
5838 sayılı Kanun’la bankaların menkul kıymet yatırım fonları işlemlerinden
alınması gereken vergiler konusunda da geriye doğru af getirilmiştir. Oysa
esnafa, tüccara, çiftçiye ve sanayiciye böyle bir kolaylık sağlanmamıştır.
Değerli milletvekilleri, 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve
Lokavt Kanunu’nun 12’nci maddesi sendikaların toplu iş sözleşmesi yapma
yetkisini düzenlemektedir. Bu tasarının 4’üncü maddesiyle Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığının, toplu sözleşme yapmaya yetkili sendikanın belirlenmesinde
ve istatistiklerin düzenlenmesinde kendisine gönderilen üyelik ve istifa
bildirimleriyle Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan işçi bildirimlerinin esas
alınacağı şeklindeki, anılan Yasa hükmünün yürürlük tarihi 1 Ağustos 2010
tarihine ertelenmektedir. Yapılan bu ötelemeyle bazı sendikaların sağlıksız ve
gerçek olmayan üye yapısı ve istatistiklerle toplu iş sözleşmesi yapmaya devam
etmesi sağlanmaktadır. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Bu düzenlemeyle
bazı sendikalar kayırılmakta ve bağımsız sendikacılığın önüne geçilmek
istenmektedir.
Yine, tasarının 10’uncu maddesiyle 5084 sayılı Kanun’la uygulanan
ve süresi 31 Aralık 2009 tarihinde bitmiş olan yeni, yatırımları ve istihdamı
teşvik uygulamasının 2012 yılı sonuna kadar -üç yıl daha- sürdürülmesi öngörülmektedir.
Bir taraftan Sayın Başbakan tarafından yeni teşvik sistemine
geçileceği açıklanıp buna göre gerekli düzenlemeler yapılmışken diğer taraftan
da beş yıldır uygulanan ve süresi bitmiş olan teşvik sisteminin üç yıl daha
uygulanmasını öngörmek AKP Hükûmetinin bir başka çelişkisini ortaya koymakta,
uygulamaya koydukları yeni teşvik sistemine itibar etmediklerini
göstermektedir.
Değerli milletvekilleri, AKP hükûmetleri döneminde milletimiz, hak
ettiklerini ve beklediklerini bir türlü alamamış, ümit ettiği refah, kalkınma
ve huzura ulaşamamıştır.
Bu düşüncelerle muhterem heyetinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Akçay.
Şimdi söz sırası Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz
isteyen Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’a aittir.
Buyurun Sayın Buldan. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA PERVİN BULDAN (Iğdır) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
463 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin birinci bölümü üzerine söz
aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Yalnız, konuyla ilgili
konuşmayacağım. Bugün benim gündemimde Iğdır var, haberiniz olsun Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Buldan, lütfen…
PERVİN BULDAN (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Ankara’nın gündemi sıcak, ortaya çıkan darbe planları, belgeleri konuşuluyor,
demokratik bir hukuk devletinde bu planların yapılmayacağı haklı olarak
tartışılıyor.
Diğer yandan, ülkenin doğusunda tam anlamıyla bir sıkıyönetim hâli
yaşanıyor. Burada darbe tartışmaları yapılırken doğuda,
güneydoğuda da darbe fiilî bir şekilde uygulamaya konulmuş durumda maalesef ve
maalesef Kürtlerin yaşadığı bölgelerde darbe de olsa devlet eliyle yasal
olmayan uygulamalar da devreye sokulsa hiçbir hukuki gerekçesi olmadan halkın
temsilcileri bir bir tutuklansa da yaşananlarda sorumluluğu bulunan kesimler
bunları bir demokrasi karşıtlığından, antidemokratik uygulamadan saymıyor. Darbe
planları için “Yüzde 1’i bile doğru olsa çok vahim bir durum.” diyen Hükûmet
sözcüleri bölgede vahim bir şekilde devam eden darbe üzerine tek söz söylemiyor
çünkü darbeler sadece seçkin bir kesime dokunulduğunda kötüdür. Halka
dokunulduğunda, belli bir bölgenin büyük çoğunluğunu temsil eden belediye
başkanlarına dokunulduğunda, demokratik siyaset yapan binlerce siyasetçi
tutuklandığında Türk devleti açısından faydalı bile sayılabilir. İşte, maalesef
Hükûmetin sahip olduğu demokrasi anlayışı bu kadar sınırlı.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uzunca bir süreden beridir
devreye sokulan operasyonlarla partimizin binlerce çalışanı tutuklandı. 29 Mart
yerel seçimlerinin ardından partimizin bölgede birçok belediyeyi kazanmasından
sonra bu operasyonlar belediye başkanlarımıza yöneldi. Aday olma sürecinde
hiçbir yasal sıkıntısı bulunmayan belediye başkanlarımızın başkan olmaya hak
kazandıktan sonra yasal olmayan durumlarının mevcut olduğuna karar verildi ve
sonunda 9 belediye başkanımız tutuklu bulunmaktadır. Yine, binin üzerinde parti
yöneticimiz ve üyemiz de tutuklanmıştır.
Bu operasyonların en son halkası seçim bölgem olan Iğdır’da
gerçekleştirildi. 21 Ocak günü sabaha karşı saat beşte Iğdır Belediye
Başkanımızın evine jandarma güçlerince baskın düzenlenmiş, kapısı kırılarak
evine girilmiştir. Hukuksuz uygulamalarla Belediye Başkanımız Sayın Mehmet Nuri
Güneş, eski Hoşhaber Belediye Başkanımız Nusret Aras ve…
BAŞKAN – Sayın Buldan…
PERVİN BULDAN (Devamla) – …İl Başkanımız Şebap Çelik’in de
bulunduğu 12 kişi gözaltına alınmış, bu kişilerden 8’i tutuklanmıştır.
BAŞKAN – Sayın Buldan, bir saniye.
İç Tüzük’ün 66’ncı maddesinin ikinci fıkrasını okuyorum ve uyarıyorum:
“İki defa yapılan davete rağmen, konuya gelmeyen milletvekilinin aynı
birleşimde o konu hakkında konuşmaktan menedilmesi, Başkan tarafından Genel
Kurula teklif olunabilir.”
PERVİN BULDAN (Devamla) – Siz sözümü kesseniz de Başkan, ben
konuşacağım. Konuşmamı bitirdikten sonra yerime oturacağım. Lütfen Başkan…
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Başkan, hükmünüz bize mi geçiyor?
Kabul etmeyeceğiz.
BAŞKAN – Sayın Buldan, Başkanın, konuşan hatibin sözünü İç Tüzük’e
göre…
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Özgürlük alacağımız var sizden!
PERVİN BULDAN (Devamla) – Buraya çıkan hiç kimse gündemle ilgili
konuşmuyor Sayın Başkan. Buraya çıkan hiçbir vekil gündemle ilgili konuşmuyor,
bugün ben de konuşmayacağım.
BAŞKAN – Sayın Buldan, bir başka Sayın Başkan Vekilinin uygulama
tarzı beni ilgilendirmez ancak ben uyarıyorum.
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Sizi evrensel hukuka davet ediyoruz,
evrensel hukuka!
GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) – Sayın Başkan, lütfen bizim
hukukumuzu da koruyun!
BAŞKAN – Lütfen müdahale etmeyin.
Buyurun Sayın Buldan.
PERVİN BULDAN (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
21 Ocak günü Iğdır’da EMASYA Protokolü uygulanmıştır. Ev baskınlarını ve
gözaltına alma işlemlerini jandarma güçleri gerçekleştirmiştir. Olaydan hemen
sonra görüştüğüm Iğdır İl Valisi ve Iğdır İl Emniyet Müdürü operasyonların
jandarma tarafından gerçekleştirildiğini ve gözaltıların mahiyeti hakkında
bilgi sahibi olmadıklarını beyan etmişlerdir. Mülki amirin devre dışı kaldığı
bu duruma sıkıyönetim hâli demeyeceğiz de peki ne diyeceğiz? Asker, sıkıyönetim
yetkileriyle belediye başkanlarımızı ve parti üyelerimizi evlerinden almıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekleştirilen
operasyonlar tamamen hukuki dayanaklardan yoksundur. Ortada silahlı örgüt
kurmak gibi ağır bir iddia var fakat delil yoktur. Ocak, şubat ve mart aylarını
kapsayan üç aylık telefon görüşmeleri dava dosyasına kanıt olarak konmuştur
ancak telefon görüşmesi yapılan bu kişilerin kim oldukları, pozisyonlarının ne
olduğu, hangi örgüt içerisinde faaliyet gösterdikleri belli değildir. Üyesi
olduğu iddia edilen bu örgütün kimler tarafından kurulduğu, hiyerarşik
yapısının ne olduğu, hangi faaliyetleri gerçekleştirdiği, bu faaliyetlerden
dolayı kimlerin mağdur edildiği belli değildir.
Diğer taraftan dosyaya mahkeme tarafından gizlilik kararı
konulmuş, avukatların müvekkillerinin ifadelerini dahi okumalarına müsaade
edilmeyerek savunma hakkı gasbedilmiştir.
Değerli milletvekilleri, aday olma sürecinde adaylığında yasal
olarak hiçbir sakınca görülmeyen belediye başkanlarımız, belediye başkanı
olmaya hak kazandıktan sonra bu iddialar ortaya atılmış ve kapsamlı bir
operasyon başlatılmıştır.
Iğdır Belediye Başkanının dosyasında, 30 Mart tarihinden sonra
dosyaya konulmuş hiçbir delil yoktur. Neden bu kadar süre beklendiğinin siyasi
hesaplaşmadan başka hiçbir izahı bulunmamaktadır.
Iğdır Belediyesini kazandığımız zaman Cemil Çiçek’in “Ermenistan
sınırına dayandılar, dikkatle incelemek lazım.” açıklaması bu olacakların
işaretiydi. Demokratik yollarla kazanılmış belediyelerimiz şimdi demokratik
olmayan yollarla tasfiye ediliyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, batıda darbe planlarının
deşifre edildiği, Ergenekon davasının görüldüğü bu sürece doğuda Kürt
siyasetini bastırmaya yönelik olarak başlatılan operasyonların iştirak etmesi
ülke devlet erkânının yeni elitlerinin iştah kabartan neması olmuş durumda.
Kürtler, her zamanki gibi bir pazarlık olarak söz konusu yapılıyor. Ünlü
düşünür Andro’nun bir sözü vardır: “Yanlış hayat doğru yaşanmaz.” der.
Ülkemizdeki bu yanlış Anayasa ile yürütmenin yanlış uygulamaları ile Kürt
sorununda izlenen yanlış, militarist politikalar ile ve daha birçok yanlış
uygulamalar ile doğru bir demokratik sistem sağlamak mümkün olmuyor.
“Şiddetle çözüm olmaz.” dediniz. Bu sivil söyleminiz hepimizde bir
heyecan yarattı. Ülkenin şiddetten arındırılması ve barışçıl çözümlerin
söylemsel düzeyde bile olsa mevzu olmasını umut veren bir başlangıç olarak
gördük. Demokratik açılım ile başlayan tartışmaları ilgiyle takip ettik. Fakat, ne hazindir ki demokratik açılım paketinizden
demokratik olan hiçbir şey ama hiçbir şey çıkmadı. Sadece baskı politikalarına
verilen ağırlığı izliyoruz hep birlikte. Şimdi, operasyonlar düz ovaya indi.
Bırakın silahların susturulmasını, dağlardaki operasyonlara bir de sistemli ve
sürekli bir tarzda ilerleyen ova operasyonları eklendi. Şimdi, kalkmış bir de
“Sivilleşmeyi sağlıyoruz.” diye ahkâm kesmeyin bari. Bir yandan darbecilerle
mücadele ediyorum görüntüsü vererek, bir yandan kılıcını Kürtlerin üzerine
sallayan bir yöntem sizi sadece bundan önceki siyasilerin gittiği yere kadar
götürür.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, son olarak şunu söylemek
istiyorum: Militarizmin nimetlerine muhtaç bütün kesimlere ve Hükûmete rağmen
bir gün bu ülkeye barış ve demokrasinin mutlaka geleceğine inanıyorum. Bir gün
insanlar bu ülkede, hak ettikleri gibi temel hak ve özgürlüklerine sahip
olarak, ölmeden, öldürmeden yaşayacaklar. Ancak AKP Hükûmeti bu sorumluluğu
yerine getirememenin ve bu mazlum halktan çaldıklarının vebali altında
kalacaktır.
Çağrım sizedir. Gelin, tarihe insanlığın güzel değerleri adına
kazanılmış başarıları bahşedin, ihya olursunuz diyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde son konuşmacı AK PARTİ Grubu adına Cahit Bağcı,
Çorum Milletvekili.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA CAHİT BAĞCI (Çorum) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, 463 sıra sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ile iktidar ve muhalefete mensup milletvekilleri tarafından verilen ve
birleştirilerek görüşülen tekliflerin birinci bölümü üzerinde AK PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, bu kanunun kuşkusuz birkaç temel özelliği ön
plana çıkmaktadır. Bunlardan birincisi, Anayasa’nın 2’nci
maddesinde de ifade edilen ve devletin sosyal olma niteliğine uygun bir
şekilde, kendi işini yaparken prim ödeyen veyahut da ömrünün önemli bir kısmını
çalışma hayatı içerisinde geçiren ve daha sonra emekli olan vatandaşlarımızın
insan onuruna yaraşır bir yaşam düzeyinin sağlanmasına yönelik olarak yapılan
emekli maaşlarındaki artışa ilişkindir.
Devletimizin temel niteliklerinden birisi, kuşkusuz sosyal
oluşudur. Sosyal devlet, hem halkın hem de devletin birlikte sorumluluk altına
girerek devletin halkını koruması, sosyal sorunlarını azaltarak gidermesi,
yaşam seviyesinin yükseltilmesi ve sosyal güvenliğinin sağlanması anlamına
gelmektedir. Bu çerçevede devlet gerek politika geliştirirken gerekse politika
uygulamalarında toplumun bütün kesimlerinin özelliklerini, ihtiyaçlarını,
beklentilerini dikkate almak durumundadır.
Bakınız, ülkemiz Avrupa Sosyal Şartı’na imza koymuş bir ülkedir.
Bu çerçevede Avrupa Sosyal Şartı’nda ifade edilen insan hakları ve temel
özgürlüklerin gerçekleştirilmesi, yaşam standartlarının ve sosyal refah
düzeyinin yükseltilmesi ve herkese iş fırsatı, adil çalışma koşulları ve sosyal
güvenlik hakkı gibi hususlara ilişkin düzenlemelerdir. Bu çerçevede
bakıldığında emeklilerimizin yaşam standartlarının ve sosyal refah düzeylerinin
yükseltilmesi amacıyla ücretlerinde öngörülen kademeli artış bu ihtiyacı kısmen
de olsa karşılamaya yöneliktir.
AK PARTİ hükûmetleri döneminde bir SSK emeklisinin maaşı, 2002’den
2010 yılına kadar yüzde 162 oranında artmıştır. Bu rakam TÜFE’ye göre yapılmış
olsaydı eğer, yüzde 94,2’ye denk gelecekti. Bu çerçevede Sayın Başbakanımızın
da kamuoyuyla paylaştığı üzere 2010 yılının ilk altı ayında en düşük emekli
aylığında yüzde 20,4 artış öngörülmüştür. 2010 yılı içinde Temmuz ayında yüzde
3’lük TÜFE artışı ile birlikte en düşük aylık alan emeklimizin maaşında yüzde
24,2’lik bir artış yapılmış olacaktır. Bu çerçevede en düşük SSK emeklisi
aylığı 682 TL’ye, en düşük esnaf emeklisi aylığı 555 TL’ye ve en düşük BAĞ-KUR
tarım emeklisi aylığı da 380 TL’ye ulaşmış olacaktır. Bunun kamuya maliyeti 3
milyar 42 milyon TL’dir.
Değerli arkadaşlar, ikinci önemli husus, 5084 sayılı Yatırımların
ve İstihdamın Teşviki Kanunu çerçevesinde kalkınmada öncelikli yörelerde yani
kırk dokuz ilimizde uygulanan teşvikin hem kapsamının hem de süresinin
uzatılmasına yönelik düzenlemedir. Bu çerçevede bakıldığında son yıllarda
teşvikten yararlanan firma sayısında ciddi artışlar olduğu görülmektedir.
Sadece bir örnek vermek istiyorum, kendi ilimden, Çorum ilinden: 2005 Aralık
ayında teşvikten yararlanan iş yeri sayısı sadece 87’dir. Bu iş yerlerindeki
toplam çalışan sayısı 6.265, toplam sigortalı çalışanlar içerisindeki oranı ise
yüzde 18’dir. 2006 yılında 122 işletme, 2007 yılında 682 işletme, 2008 yılında
881 işletme ve 2009 Kasım ayında 763 işletme teşvikten yararlanmıştır.
Buralardaki çalışan sigortalı sayısı 19.267’dir, gene, çalışan SSK’lılar
içerisindeki oranı yüzde 43,7’ye denk gelmektedir.
Bu çerçevede, ekonomik sistemin içerisinde yer alan işletmelerin
teşvik sistemiyle ayakta tutulması ve küresel mali krize karşı da korunmalarına
yönelik olarak bu uygulamanın üç yıl süreyle devam ettirilmesi, hem muhalefet
hem de iktidar milletvekillerince ortakça kabul edilen ve bu konuda yapılan
çalışmanın neticesinde bugün karşımıza gelmiştir. Gene, sadece Çorum ilinden
örnek vermek gerekirse, 2005 yılında teşvikin bir ildeki maliyeti 3,1 milyon,
2006 yılında 7,4 milyon, 2007 yılında 11 milyon, 2008 yılında 22 milyon, 2009
yılı sonu itibarıyla da 30,5 milyon TL kamuya bir yük getirmektedir.
5084 ve 5615 sayılı kanunlarla teşvikten faydalanan toplam iş yeri
sayısı Kasım 2009 itibarıyla 811.638 iş yeridir. Teşvikin bir yıllık maliyeti yine
Kasım 2009 itibarıyla 3 milyar 939 milyon 550 bin TL’dir. Kırk dokuz ilimiz
dışında kalan ve teşvikten yararlanamayan illerimizde ise 2009 yılı Ekim
ayından itibaren ilave her bir istihdam için sosyal güvenlik işveren paylarının
devlet tarafından ödenmesi uygulaması getirilmiştir.
Değerli arkadaşlar, bu yasadaki önemli üçüncü husus, 6183 sayılı
Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun’da yapılan değişiklikle kamu kurum ve
kuruluşlarının devlete ait borçlarına karşılık olmak üzere gayrimenkullerinin
Maliye Bakanlığınca satın alınması suretiyle amme borçlularının terkin
edilmesine ilişkin hükmün uygulama süresinin 2014 yılı sonuna kadar
uzatılmasıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; en az bunlar kadar önemli
bir diğer husus, kısa çalışma ödeneğine ilişkin hep beraber yine bu
Parlamentoda yapılan düzenlemeye, geçen yıl yapılan düzenlemeye ilişkindir.
Hiçbir kimsenin işsiz kalması arzu edilmez. Görevimiz, kriz süresince krizin
etkilerini azaltmak, en aza indirecek tedbirleri almak ve sosyal sorumluluk
gereği işsizlik durumlarında tedbirler geliştirmektir. Genel ekonomik kriz veya
zorlayıcı sebeplerle iş yerinde geçici olarak en az dört hafta işin durması
veya kısa çalışma hâllerinde işçilere çalıştırılamadıkları süre için İşsizlik
Sigortası Fonu’ndan kısa çalışma ödeneği ödenmektedir. İş yerinde kısa çalışma
uygulamasına geçmek isteyen işverenler, SGK il şube müdürlükleri, Çalışma
Bakanlığı ve sosyal güvenlik iş müfettişlerince yapılan denetimler neticesinde
karara bağlanmaktadır. 31/12/2009 itibarıyla kısa
çalışma ödemesine başvuran firma sayısı 5.391 ve uygun görülen işletme sayısı
3.308’dir. Bunlardan 243.806 kişinin kısa çalışma ödeneğinden yararlandığı
bilinmektedir.
Değerli arkadaşlar, kısa çalışma ödemesi başvurularının genel
durumunu da şu şekilde ifade edebiliriz: Krizin yoğun hissedildiği Aralık
2008’de toplam 271 firma kısa çalışma ödeneği için başvurmuş, bunlardan
durumları incelenen 162 firma uygun bulunmuştur. Buralarda çalışan 19.939
kişinin kısa çalışma ödeneğinden yararlandığı görülmektedir. Aynı şekilde,
krizin belki en zirve noktaya ulaştığı Mart 2009 ayında 1.345 firmanın kısa
çalışma ödeneği başvurusu yaptığını görüyoruz. Bunlardan durumları incelenen
744 firmada toplam 44 bine yakın kişinin kısa çalışma ödeneğinden yararlandığı
görülmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bağcı, lütfen tamamlayınız.
CAHİT BAĞCI (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.
İller itibarıyla da bakıldığında Ankara’da 363, Antalya’da 103,
Çorum’da 42, İzmir’de 416, Kayseri’de 127, Malatya’da 28, Konya’da 98,
Kocaeli’de 348 firmanın, toplamda 5.391 firmanın kısa çalışma ödeneği başvurusu
yaptığını ve bunların da 3.300’ünün uygun görüldüğünü ifade etmiştim.
Sözlerimi tamamlarken, değerli arkadaşlar, tasarıda son ifade
etmek istediğim şey, işletmelerin ekonomik kriz ve zorlayıcı sebeplerine
karşılık bir diğer getirdiğimiz uygulama can suyu kredisidir. Yaklaşık 2,5
milyar öngörülen can suyu kredisinin şu ana kadar -son rakamlar- 1,3 milyar
TL’sinin kullandırıldığı bilinmektedir.
Sözlerimi tamamlarken, tasarının ülkemiz için, milletimiz için
hayırlı olmasını diler, yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bağcı.
Bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen Ali İhsan Köktürk,
Zonguldak Milletvekili.
Buyurun Sayın Köktürk.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 463 sıra sayılı kanun tasarı ve
tekliflerinin birinci bölümü üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Öncelikle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, hepimizin bildiği gibi, ülkemizde, 9
milyonu aşkın emekli, dul ve yetimimiz bulunmaktadır. Geçmişte muktedirken tüm
emek ve çabalarını bu ülkenin gelişmesi için harcayan ve yıllarca kendisinin ve
ailesinin geçimini alın teriyle sağlayan emeklilerimiz, maalesef, içinden
geçtiğimiz süreçte açlık ve yoksulluğun pençesinde yaşama tutunmaya
çalışmaktadır.
Siyasal iktidara yakınlığıyla bilinen ve bu iktidar döneminde üye
sayısı yüzde 770 artan Memur-Sen Konfederasyonunun 2009 yılı Aralık ayı baz alınarak yapılan açıklamasına göre bugün ülkemizde açlık
sınırı 879 TL, yoksulluk sınırı ise 2.343 TL civarında bulunmaktadır.
Diğer taraftan, yeni gelir artışlarını emekliye karşı bir
ahde vefanın göstergesi olarak ifade eden Sayın Başbakan tarafından açıklanan
en son zamlardan sonra bile en düşük SSK emeklisi maaşı 683 TL’ye, tarım işçisi
emeklisi maaşı 480 TL’ye, BAĞ-KUR tarım emeklisi maaşı 380 TL’ye ve yine en
düşük esnaf emeklisi aylığı 555 TL’ye yükselmektedir ve ülkemizdeki
emeklilerimizin çok büyük bir bölümü, çok büyük bir oranı bu gelir düzeyinden
maaş almaktadır. Dolayısıyla,
Sayın Başbakan tarafından övünerek açıklanan bu yeni düzenlemelerden sonra
dahi, 9 milyonu aşkın emeklimizin yaklaşık 7 milyonu, bırakın yoksulluk
sınırını, 879 TL’lik açlık sınırının altında maaş almaktadır. Bu nedenle,
yapılan zamlar, emeklilerimizin içinde bulunduğu sorunları çözmekten uzak, son
derece düşük, son derece yüzeysel ve son derece sembolik rakamlardır.
Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakan topu topu 60 TL gibi
sembolik bir maaş artışını sanki emeklilerimize büyük bir lütufmuş gibi sunmuş,
ortaya çıkan tabloda âdeta dağ fare doğurmuştur. Kaldı ki yapılan artışlar
emeklinin daha cebine girmeden tüpe, elektriğe, oto gaza, sigaraya ve bilcümle
mamule yapılan zamlarla katbekat emeklinin cebinden geri alınmıştır.
Dolayısıyla Sayın Başbakanın ve sayın bakanların mahdumları kendi servetlerini
her geçen yıl milyon dolarlarla artırırken kan ağlayan emekliye 60 TL’lik zammı
lütuf sayan, vefa sayan Sayın Başbakana bu kürsüden “Sayın Başbakanım, vefa
bunun neresinde? Bu nasıl ahde vefa?” diye sormak gerekir. Yine bu kürsüden,
yani halkın kürsüsünden Sayın Başbakana “Sayın Başbakan, şayet ahde vefanız
buysa vefasızlığınızdan Tanrı emeklilerimizi korusun.” diye seslenmek gerekir.
Değerli milletvekilleri, diğer önemli bir sorun, işçi
emeklilerinin intibak sorunudur. Hepimizin bildiği gibi, emeklilerimizin gelir
ve aylıklarının hesaplanmasında uygulanan yöntemler oldukça sık değişikliğe uğramış,
her yeni düzenleme daha önce bağlanmış olan gelir ve aylıklara
yansıtılmamıştır. Dolayısıyla aynı yükümlülükleri yerine getiren, aynı primi
ödeyen, aynı süre çalışan, aynı yaştan ancak farklı tarihlerde emekli olan
sigortalılar arasında, gelirleri arasında, aylıkları arasında korkunç uçurumlar
oluşmuştur. Ayrıca, yeni aylıkların hesaplanmasında ve güncellenmesinde TÜFE ve
gelişme hızı oranları uygulanırken eski emeklilere sadece TÜFE farklarının
yansıtılması, var olan uçurumu daha da derinleştirmiştir.
Değerli milletvekilleri, bu adaletsizliğin giderilmesi, hukuk
devletinin ve sosyal devletin temel görevidir. Damat holdinglerine devlet
bankalarından milyonlarca dolar para aktaran AKP İktidarının bu
ayrıcalıklılığın, bu eşitsizliğin giderilmesinin bütçe üzerine yük oluşturduğu
gerekçesiyle bundan kaçınması Anayasa’mızın 2’nci maddesinde yer alan sosyal
devlet ilkesiyle ve hukuk devleti ilkesiyle bağdaşamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Köktürk, lütfen tamamlayınız.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Devamla) – Bu nedenle, gerek geçmiş
yasama döneminde gerekse içinde bulunduğumuz yasama döneminde sunmuş
bulunduğumuz intibak yasa tasarılarının Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından
reddedilmiş olması, Adalet ve Kalkınma Partisinin emekliyi değil, işsizi değil,
yoksulu değil, ancak varlıklıyı var sayan, varlıklıyı sadece bu ülkenin
vatandaşı sayan bir anlayışı izlediğini görüyoruz ve bundan üzüntü duyuyoruz.
Son olarak şunu söylemek istiyorum: Değerli milletvekilleri, işçi
emeklilerimizin intibak sorunu çözülmeden, var olan büyük bu adaletsizlik
giderilmeden bu ülkede eşit, sağlıklı, adaletli bir gelir dağılımından
bahsedilemez.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Köktürk.
Şahsı adına söz isteyen Mehmet Serdaroğlu, Kastamonu Milletvekili.
(MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 463 sıra sayılı tasarı üzerinde şahsım adına söz aldım.
Sizleri en iyi dileklerimle selamlıyorum.
Elinizde bulunan sıra sayısında tarafımca hazırlanan ve intibak
meselesine bir çözüm getirmeyi amaçlayan kanun teklifim de yer almaktadır.
Göreceğiniz gibi intibak olarak bilinen meseleyi çözmek için hazırladığımız
teklif, sıra sayısına sadece yazılmış, Plan ve Bütçe Komisyonunun kabul ettiği
metinde tek kelimeyle yer almamıştır. Plan ve Bütçe Komisyonu, bu vesileyle
intibak sorununa çözüm getiren teklifimi gündemden düşürmekte, deyim yerinde
ise hiç etmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sosyal Sigortalar
Kurumundan 2000 yılından önce emekli olanlarla sonra emekli olanlar arasında
hesaplama yönteminden kaynaklanan maaş farkları oluşmaktadır. 2005 yılından
bugüne kadar çalışma bakanlarınca birçok AKP yetkilisi ve AKP milletvekilince
intibak meselesinin hâlledileceği konusunda müjde üzerine müjde verilmiştir.
Gelinen nokta, işçi emeklilerimize oransal olarak büyük görünen, ancak
rakamlara dökülünce devede kulak kalan cüzi bir iyileştirme yapılmıştır. Yani
dağ fare bile doğuramamıştır!
Bu torba yasada düzenlenen de Başbakanın grup toplantısında bin
bir şatafatla açıkladığı hepi topu 60 liralık bir zamdır. Sihirbaz torbadan
çıkara çıkara 60 lira çıkarmıştır! AKP sözcülerinin cakasına
bakarsanız, yaptıkları zam 60 lira değil, sanki 660 liradır. Burada AKP’lilerin
ballandıra ballandıra anlattıkları artış ile 632 lira olan en düşük SSK emekli
aylığı 695 liraya çıkabilmiştir. 695 lirayla emeklinin nasıl geçineceğini,
nasıl kira ödeyeceğini izah etmek de tabiatıyla AKP’nin lafazan sözcülerine
düşmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İnternet’te kısa bir
araştırma yaparak aşağıdaki bilgilere ulaştım: Tarih 23 Mayıs 2005. AKP
Milletvekili Sayın Çakır diyor ki: “Çıkarılacak intibak yasasıyla bu haksız
durum ortadan kaldırılacaktır.” Tarih 23 Nisan 2008, “Çalışma Bakanı Sayın
Çelik emeklilerin maaş farkını gidermek için intibak yasası çıkaracaklarını
açıkladı.” ve tarih 15 Ekim 2009, “Çalışma Bakanı Sayın Dinçer emeklilerin
sabırsızlıkla beklediği intibak yasasının çıkarılacağını söyledi.” Evet, şu
gösterdiğim şey manşetlere de düştü. Anlaşılıyor ki intibak yasası 15 Ekim
2009’a kadar Hükûmetin gündemindedir. Ne olduysa ondan sonra olmuş, Hükûmet
maaşlara 60 lira zam yaparak intibak meselesini maalesef rafa kaldırmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ortalama işçi emeklisi
maaşı ile en düşük işçi emeklisi maaşı birbirine son derece yakındır. Türkçesi,
işçi emeklilerimizin yüzde 90’ının maaşı açlık sınırının altındadır. Yapılan 60
liralık zam da işçi emeklilerimizi açlık sınırının altından yoksulluk sınırının
altına taşıyamamıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, emeklilerin arasındaki
adaletsizliği gidermek için derneklerle de iş birliği yaparak bu teklifi
hazırladık, devam eden bir soruna bir çözüm önerisi getirdik. Gazetelerden
takip ettiğimiz kadarıyla iktidar da yaptığı açıklamalarla sorunun çözülmesini
istiyor. Bu durum emeklilerimizin adına bizleri memnun ediyordu ancak AKP, bir
kez daha verdiği sözün arkasında maalesef duramamıştır. İşçi emeklilerimizin ağızlarına
bir parmak bal sürülerek bir kez daha kandırılmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sorunun çözümü için hâlen
fırsat vardır. Önergemiz hazırdır. Siz yeter ki bu konuda bir irade ortaya
koyun, değişiklik önergesini ortak verelim, hatta biz çekelim siz verin. 3
milyon işçi emeklimiz adına bunu sizden rica etmekteyiz. Ne olur, gelin bu
adaletsizliği birlikte ortadan kaldıralım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen tamamlayın.
Buyurun Sayın Serdaroğlu.
MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) – Bu böyle olmadığı takdirde,
verdiğiniz sözleri tutmadığınızı her yerde yüzünüze vuracağız.
İntibak meselesiyle ilgili verip de tutmadığınız sözler ak
sayfanızdaki kara lekelere yeni bir kara leke olarak eklenecektir diyor,
hepinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Serdaroğlu.
Bölüm üzerinde on beş dakika süreyle soru-cevap işlemi
yapılacaktır.
Sayın Aslanoğlu, Sayın Genç, Sayın Öztürk, Sayın Kaptan, Sayın
Akçay, Sayın İnan, Sayın Tankut, Sayın Yıldız, Sayın Paksoy, Sayın Özdemir ve
Sayın Doğru sisteme girmişlerdir. Birer dakika süreyle soru sorabilirler.
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan, biraz önce bir
mektup aldı, fakslamışlar. Bir emekli, hâlâ intibak yasasının hayaliyle
yaşıyor. “Ben inşaat mühendisiyim, 92 yılında emekli oldum. 800 lira alıyorum”
diyor. “Acaba bu haksızlık, adaletsizlik…” Aynı ifadelerle… Size takdim
edebilirim. Tanımam, bilmem. Erdek’ten gelmiş. Acaba bu intibak yasası, işçi
emeklileri arasındaki farklı maaşlardan dolayı intibak yasası hayata geçecek mi
geçmeyecek mi? Net cevabını istiyor bu insanlar.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Sayın Genç…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, ben, şimdi, dün Tunceli’den
geldim. Bizim TEDAŞ, orada, özelleştirme kapsamına alınıyor. herhâlde
12 Şubatta da ihale yapılıyor. Şimdi, buralar kalkınmada öncelikli bölge, aynı
zamanda terör bölgesi. Şimdi, burası özelleştirildiği zaman oradaki vatandaşın
elektrik bulması mümkün değil. Yani Hükûmet, Doğu, Güneydoğuda yalnız bir
Tunceli ve Bingöl’ü özelleştirme kapsamına almış. Yani bu Tunceli’yi, Bingöl’ü
özelleştirme kapsamından çıkarmayı düşünüyor musunuz? Gerçekten, oraya
müteahhidin hizmet getirmesi mümkün değil. O insanlar yarın öbür gün karanlıkta
kalacak. Onun için, rica ediyorum Hükûmetten, Tunceli ve Bingöl gibi böyle
kalkınmada öncelikli yörelerin bu özelleştirme kapsamı dışına çıkarılmasını
öneriyorum.
Saygılar sunarım.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Öztürk…
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Plan ve Bütçe Komisyonunda bir daha torba yasayla
milletvekillerinin karşısına gelmeyeceğiniz anlamına gelen ifadelerde
bulundunuz. Bu ifadelerinizin aksine, yeni bir torba yasayla Türkiye Büyük
Millet Meclisinin huzuruna gelmeniz nasıl bir duygu? Bu duruma düşmeyi içinize
sindirebiliyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Kaptan…
OSMAN KAPTAN (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Sayın Başbakan 5 Ocak 2010 tarihindeki Meclis grup
konuşmasında “Çalışan kesimlere ve emeklilerimize haklarını teslim ediyoruz,
ahde vefamızı gösteriyoruz.” derken Tekel işçileri neyse kazanılmış haklarını
bile neden ellerinden alınarak sokağa bırakılıyor?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Akçay…
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
657 sayılı Kanun’un 4/C statüsünde çalıştırılan personelin yaptığı
hizmetler bir yıldan az süreli veya mevsimsel hizmetler olmayıp asli ve süreklilik
arz eden kamu görevleridir. Bu nedenle mevcut uygulama kanunun lafzına ve
ruhuna aykırıdır. Özelleştirilen kuruluşlardan bu statüye alınan personel,
kamuda çalışan emsallerinin sahip oldukları mali ve sosyal haklara sahip
olmadan istihdama zorlanarak mağdur edilmektedir. 4/C kapsamında çalışanların
durumlarına uygun memur ya da işçi kadrolarına atamak için bir düşünce veya
çalışmanız var mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın İnan…
MÜMİN İNAN (Niğde) – Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, emekli aylığında yüzde 20,4 oranında artış sağlayan
emekli sayısı kaçtır?
İki: İki buçuk yıldır defalarca şahsım ve bütün milletvekili
arkadaşlarımız elektrik, sulama borçları ve tarım kredi borçlarının yeniden
yapılandırılması konusunda dile getirmemize rağmen bugüne kadar herhangi bir
iyileştirme hâlâ yapılmamıştır. Şu anda Niğde’de çiftçilerin neredeyse tamamı
yakalama emriyle sokağa çıkamaz hâle gelmiştir. Geçen gün yaptığımız bir açık
hava toplantısında jandarma sadece güvenlik için gelmesine rağmen oradaki bütün
kalabalığın yakalama emri olduğu için dağıldığını gözlerimizle gördük ve size
bu konuyu iletmemizi istirham ettiler. Lütfen bu vatandaşların derdine bir çare
bulacak mısınız? Bunu buradan açıklamanızı istirham ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Tankut…
YILMAZ TANKUT (Adana) – Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, bu tasarıyla 5084 sayılı Teşvik Kanunu kısmen de olsa
2012 yılının sonuna kadar uzatılmaktadır. Kırk dokuz ilimizi kapsayan bu süre
uzatımını bizler elbette ki olumlu karşılamaktayız. Ancak bu durumda başta
seçim bölgem olan Adana olmak üzere Denizli, Bursa, Gaziantep gibi önemli
sanayi merkezlerimizin yıllardan beri devam eden mağduriyetlerinin giderilmeyip
aksine, bu süreçte bu illerimizin haksız rekabetten dolayı çok daha fazla bir
şekilde mağdur olacakları apaçık bir şekilde ortadadır. Hükûmet olarak, teşvik
kapsamına alınamayan bu illerimizin mağduriyetini önleyecek farklı önlem ve
tedbirleriniz olacak mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Yıldız…
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Çek Yasası’nda yaptığınız gibi son dakika önergesiyle
alınacak harçlarda indirim yapmayı düşünüyor musunuz?
Yine, yerli bankalar aleyhine, bu getirmiş olduğunuz yasada
serbest bölgelerle ilgili dezavantaj oluşturmaktasınız, haksız rekabet
yaratmaktasınız. Bunu ortadan kaldırmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Paksoy…
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, 5084 sayılı Yasa 2001 yılında fert başına gayrisafi
yurt içi hasıla tutarı 1.500 dolar ve daha az olan
illerde yatırım ve istihdam imkânlarını artırmak için yürürlüğe konulmuştur.
Kırk dokuz ilde uygulanan bu Yasa 2009 yılı sonuna kadar uygulanmıştır. Söz
konusu Yasa’nın uygulama sonuçlarını açıklar mısınız? Yani “Fert başına düşen
millî gelir 10 bin dolar.” dediniz. Kırk dokuz ilimizde fert başına düşen millî
gelir 10 bin dolar olmuş mudur, hatta 5 bin dolara çıkmış mıdır? Bu konuda bilgi verir misiniz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Özdemir…
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Bakana soruyorum: Başta emniyet teşkilatımız mensupları
olmak üzere, bunlar emekli olduklarında, pek çok çalışanımızın ortak bir
sıkıntısı emekli maaşlarındaki düşüştür. Bu vatandaşlarımızın maaşlarının büyük
bir bölümü fazla mesai ve tazminatlardan oluşmaktadır. Yapılması gereken, fazla
mesai ücretleri ve tazminatların da emekliliğe yansıtılmasıdır. Bu konuda bir
çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
İkinci sorum: 2009 yılı içerisinde çalışanlardan kesilen primlerin
emekli maaşlarını karşılama oranı nedir? Kalan farkı kapatmak için ne gibi
tedbirler alıyorsunuz? Alınan tedbirler arasında Emekli Sandığının
gayrimenkullerini satma da var mıdır? Yedi yıllık AKP hükûmetleri döneminde
satılan Emekli Sandığı gayrimenkullerinin toplamı nedir? Bu gayrimenkullerin
sektörel dağılımı nelerdir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Doğru…
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakana soruyorum: Ülkemizde, işletmelerde sosyal güvenlik
primi yükü 1999 yılında yüzde 22,8 iken 2010 yılında bu oran yüzde 128’lere
çıkmıştır, bu da işletmelerin işçiye ödediği ücretin yarısından fazladır. Bu
durum işletmelerdeki maliyeti çok artırmaktadır. Ekonomik krizin ağır bir
şekilde devam ettiği bugünlerde işletmelerin rahatlaması için sosyal güvenlik
primlerini düşürmeyi düşünüyor musunuz?
İkinci sorum olarak… Belediyelerin borçları çok artmıştır. Bu
kanunda yapılandırılmaya gidiyor ama başka ek imkânlar vermeyi düşünüyor
musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, buyurun.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Son sorudan başlamak istiyorum. Tabii ki belediyelerimizin
birtakım sıkıntıları var. Ona ilişkin, ben daha önce de söyledim, daha detaylı,
daha köklü bir çalışma yapmak gerekiyor çünkü bu sıkıntıları sık sık ben de
dinliyorum. Dolayısıyla o konuda bir çalışma yapılacak. İçişleri Bakanlığımız,
Hazine, Maliyenin de katkıda bulunacağı bir çalışma öngörülüyor ama henüz o
detayda bir çalışma yok, yapmamız gerektiğine inanıyorum.
Benim bildiğim kadarıyla bu dönemde, biz, sosyal güvenlik
primlerini 5 puan indirdik. Yani istihdam üzerindeki vergi yüküne baktığınız
zaman hakikaten de eskiden OECD ülkeleri arasında en üstlerde bir yerdeydik,
2’nci sıradaydık, bu son yapılan düzenlemelerle birlikte şimdi 9’uncu sıraya
düştük. Bu da yüksek tabii. Bütçe imkânları olsa, yani
borçlanmadan, ek borçlanma gereği yaratmadan imkânlarımız olsa bence oraya öncelik
vermek lazım çünkü o istihdamı artırır, rekabeti artırır. O konuda hemfikiriz
ama bütçe imkânı yokken biz tekrar prim indirimine gidersek bu defa hazinenin
borçlanma ihtiyacı artacağı için Türkiye’nin tabii ki uzun dönem borçlarında
bir artış… 5 puanın etkisini arkadaşlar veriyorlar bana. 2009 yılında 3,5
milyarlık bir maliyet. 2010 yılında bunun 3,9 milyar liraya çıkması öngörülüyor
ama yani sonuç itibarıyla bütçe imkânları olsa ona öncelik vermek gerektiğine
ben inanıyorum.
Tabii, Sayın Özdemir’in bir sorusu var. Emniyet teşkilatı
mensuplarının özellikle emekli olduktan sonra maaşlarında çok ciddi bir düşüş
yaşanıyor. Eğer çalışma dönemlerindeki fazla mesaileri ve tazminatları
üzerinden de prim alınacaksa, yani sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği
dikkate alınacaksa böyle bir çalışma düşünülebilir ama aktif çalışma
sürelerinde bunun üzerinden prim ödenmeyecekse veya bir şekilde sosyal güvenlik
sisteminin sürdürülebilirliği sağlanmayacaksa… Tabii ki bu türden bir
çalışmanın kaynağı gerekiyor. Onun için…
Birkaç husus daha var sizin sorduğunuz. O konulara ilişkin elimde
rakam yok. Yani yedi yıllık süre içerisinde Emekli Sandığının ne kadar
gayrimenkulü satıldı vesaire gibi konular, elimde veriler olmadığı için
arkadaşlar yazılı olarak size iletirler.
Tabii ki “Kırk dokuz ilde uygulama sonuçlarını açıklar mısınız?”
diye bir soru var. TÜİK 2001’den bu yana iller bazında kişi başına millî gelir
çalışmasını yenilemedi. Biz kendilerine, aslında, geçen sene bu yeni teşvik
sistemine geçerken bu verilere ihtiyacımızın olduğunu söyledik, onlar da ancak
2010 yılı içerisinde bu çalışmanın tamamlanabileceğini bize bildirdiler çünkü
ben o zaman Hazineden sorumlu Devlet Bakanıydım. Bunu çok iyi hatırlıyorum.
Henüz o veriler yok. Dolayısıyla o anlamda yani kişi başına iller bazında millî
gelir itibarıyla o günden bugüne bu kırk dokuz ilde ne tür bir değişiklik oldu
bilmiyorum çünkü o verileri henüz TÜİK yayınlamadı ama 2010 yılında…
YILMAZ TANKUT (Adana) – TÜİK en fazla işsizliği Adana olarak
açıkladı zaten.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Ama işsizlik ayrı, kişi
başına, fert başına iller bazında millî gelir ayrı bir rakam.
Dolayısıyla o rakamlar ortaya çıkınca, inşallah, o değerlendirmeyi
beraber yapabileceğiz.
Sayın Yıldız’ın bir sorusu vardı. Serbest bölgelerde bankalardan
harç almamak suretiyle yerli bankalar aleyhine bir uygulamayı, haksız rekabet
hususunu gündeme getirdiler. Serbest bölgelerdeki banka şubeleri esas
itibarıyla harca tabidir ancak Serbest Bölgeler Kanunu geçici 3’üncü maddesi
uyarınca, AB’ye giriş tarihine kadar özel bir hükümle istisna edilmişlerdir. Bu
istisna sadece yabancı bankalara ilişkin değildir. Buralardaki bütün bankalar
bu istisnalardan yararlanmaktadırlar. Hiçbir şekilde, bizim, yabancı bankalara
bir istisna getirme gibi bir niyetimiz yok ama serbest bölgelerin kendi
mevzuatı olduğu için, ama serbest bölgeler AB’ye girene kadar bu mevzuat
kapsamında harçlardan muaf olduğu için bizim bu kanunla -o nedenle parantez
içerisine alınmış- bu şekilde bir düzenleme yapılmıştır.
Yine 5084’ten yararlanmayan Gaziantep gibi, Adana gibi, Denizli
gibi, bunların mağduriyeti gündeme getirildi. Tabii ki hiçbir teşvik sistemi
mükemmel değil. Yani şu veya bu şekilde eğer seçici davranırsanız, belli bir
eşiğin altında kalan -kişi başına millî gelir olabilir, başka sosyoekonomik
göstergeler olabilir- bazı illerimiz bundan olumsuz şekilde etkilenebiliyor.
Bunlara ilişkin bir şey yapacak mıyız? Tabii, biz, yeni bir teşvik sistemini
uygulamaya koyduk. O teşvik sisteminden o bahsettiğiniz illerimiz de eskiden
yararlanmıyorken şimdi yararlanacak. İnşallah, o çerçevede bu illerimize de
yatırım akışı sağlanır.
Yine bu elektrik, özellikle sulama ve tarımsal kredi borçlarına
ilişkin bir soru vardı. Tabii ki burada bir stok problemi var. O stok
problemini, bir daha bu sorunu oluşturmayacak şekilde çözme konusunda bir
çalışmaya ben olumlu bakarım ama sürekli bir şekilde bu türden düzenlemeler
geçmişte yapılmış, siz de takdir edersiniz ki geçmişte sık sık bu türden
yeniden yapılandırmalar yapılmış ama maalesef bunlar sonuç getirmemiştir.
Neden? Çünkü sistemde bir daha borç biriktirmeye ilişkin düzenlemeler köklü bir
şekilde yapılamamıştır. Yine o koşulla, yani bir daha borç biriktirmeyi
imkânsız hâle getirecek bir düzenlemeye, bir çalışmaya ben yine olumsuz bakmam.
O çerçevede bakılabilir.
4/C’yle ilgili bir soru vardı. Değerli arkadaşlar, tabii 4/C’ye
ilişkin olarak şunu söyleyebilirim: 4/C düzenlemesi 2004 yılında, hakikaten de
bir mağduriyetin önlenmesi için yapılmış bir düzenlemedir ve bir anlamda doğru
bir düzenlemedir fakat bu düzenlemeye ilişkin tabii şu anda itirazlar var. O
gün teşekkürler vardı, bugün itiraz ediliyor. Nitekim biz son bir ay içerisinde
4/C’lilerin durumunda da çok ciddi iyileştirmeler yaptık. Mesela, aylık çalışma
süresini bir yıl içerisinde on aydan on bir aya çıkardık ve o anlamda, onu da
dikkate alırsanız, ücretleri aşağı yukarı yüzde 26 ile yüzde 29 arasında bir
artışa tabii tuttuk, hakikaten çok ciddi bir iyileşme sağladık. Fakat tabii
bugünkü şartlarda buna şu anda birtakım itirazlar var.
Yine emeklilerin özellikle durumuyla ilişkili epey soru vardı,
intibak yasasına ilişkin sorular vardı. Şunu söylemekte yarar görüyorum, çünkü
arkadaşlar bu yapılan iyileştirmeyi de yetersiz buluyorlar: Tabii, memleketin
imkânları olsa, keşke daha fazla iyileştirme yapsak ama 2002-2009 yılları
arasında asgari, emekli aylıkları açısından da ciddi anlamda reel artışların
olduğunu da hiç kimse inkâr edemez. Mesela SSK emeklisi için reel artış yüzde
27,6, BAĞ-KUR emeklisi için yüzde 71,7, BAĞ-KUR sigortalıları için yüzde 161,3,
kamu emeklileri için yüzde 15,8. Bakın, bu son yaptığımız artışı dikkate
almıyor, sadece 2002-2009 dönemindeki reel artış oranlarından bahsediyorum.
Keşke sosyal güvenlik sistemi bu kadar açık vermese, keşke bizim bütçe imkânları
çok daha fazla olsa ve biz daha fazla artırabilsek ama her artışın sonucunda,
eğer biz tedbir almazsak kamu sektörünün borçlanma ihtiyacı artıyor, devletin
piyasalara, tabii ki iç ve dış kreditörlere borcu
artıyor.
BAŞKAN – Sayın Bakan, süreniz tamamlandı.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Onun için imkânları da
dikkate almakta ben yarar görüyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır soru-cevap
işleminin tamamlanmasıyla.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde
üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
1’inci madde üzerinde üç adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 Esas Numaralı kanun tasarısının 1’inci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
Madde 1- “21/7/1953 tarihli 6183 sayılı
“Amme alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 58’inci Maddesinin 2’nci
fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.”
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı
mahiyettedir. Şimdi bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım. Önerge
sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum ve işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 1 inci
maddesinin tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Erkan Akçay |
Mustafa Kalaycı |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
|
Manisa |
Konya |
Trabzon |
|
M. Akif Paksoy |
Faruk Bal |
Mehmet Şandır |
|
Kahramanmaraş |
Konya |
Mersin |
|
|
Recep Taner |
|
|
|
Aydın |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sayılı yasa tasarısının 1 inci maddesinin
tasarıdan çıkarılmasını arz ve talep ederiz.
|
Ayla Akat |
Hasip Kaplan |
M. Nezir
Karabaş |
|
Batman |
Şırnak |
Bitlis |
|
Sevahir
Bayındır |
Hamit Geylani |
Bengi Yıldız |
|
Şırnak |
Hakkâri |
Batman |
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa) –
Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Recep Taner, Aydın Milletvekili.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Recep Taner, Aydın
Milletvekili.
Süreniz beş dakika.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
RECEP TANER (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 463 sıra sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 1’inci
maddesi üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesiyle ilgili söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, vermiş olduğumuz değişiklik önergesi,
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 58’inci maddesi
olan ve ödeme emrine itirazda bulunan borçluyla ilgili düzenlemenin olduğu
1’inci maddeyle ilgilidir.
Görüştüğümüz kanun tasarısının maddelerine baktığımızda, amme
alacaklarından Teşvik Yasası’na, sosyal güvenlik yasalarından Harçlar Kanunu’na
kadar birçok kanuni değişikliği bir arada görüştüğümüz bir kanun şekli. Burada,
Meclis görüşmelerinde “Torba kanun” adı verilmekte ve iktidardaki AKP zihniyetine
uygun bir uygulama. Zira, AKP’nin milletvekili
yapılarına baktığımızda da onlar da zihniyet olarak hemen hemen her zihniyetten
bir araya gelmiş torba kanunlar gibi farklı düşüncelerin bir araya getirdiği
bir fikrî altyapıda olan bir parti konumundalar. Böylesine karmaşık bir
partinin ülkemize yaşattığı ekonomi de tabiri yerindeyse torba kanun yerine
çorba hâlinde.
HÜSEYİN GÜLSÜN (Tokat) – Kıskanma, kıskanma.
RECEP TANER (Devamla) – TOBB’un verilerine göre, Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliğinin verilerine göre -ki TOBB’un verilerinin sıhhatli olduğunu
kendiniz söylemektesiniz- 2009 yılında kurulan şirket sayısı 2008 yılına göre
yüzde 9,9 azalmakta. Ekonomik sıkıntılardan dolayı tasfiyeye giren şirket
sayısında ise yüzde 15,5 artış olduğu belirtilmekte. Tabii bunlar Türkiye
Ticaret Sicili Gazetesi’nin verileri. Tabii verilerin sıhhatli olup olmadığını
da ayrıca değerlendirmek lazım çünkü birçok iş yeri, kapandığı hâlde, o Ticaret
Sicili Gazetesi ve ticaret sicil borçlarını ödeyemedikleri için, şu anda kapanma
işlemlerini de yaptırmadığından daha sıkıntılı bir tablodalar.
Değerli milletvekilleri, AKP yetkilileri genelde 2002-2009
kıyaslamasını yapmayı çok severler. Tabii ki onların açıklayamadıkları
kıyaslamalar olduğu da malum. İşte, onlardan birisini şimdi sizlerle beraber
değerlendirmekteyiz. AKP zihniyetinin iktidara geldiği 2002 yılında, toplam
vergi geliri içindeki direkt vergilerin dolaylı vergilere oranına baktığımızda
yüzde 45’e yüzde 55 seviyelerindeydi; 2009 yılı gelirlerine baktığımızda ise bu
oranların yüzde 28’e yüzde 72 seviyelerine yükseldiğini görmekteyiz.
Değerli milletvekilleri, bunun manası, Hükûmet, normalde az
kazanandan az, çok kazanandan çok olarak gelir elde edenlerin kazançları
üzerinden alması gereken vergileri toplamada başarısız veya isteksiz olduğundan
dolayı, dolaylı vergilere yüklenmiş ve gelirine, kazancına bakılmaksızın 72
milyonun tamamının aynı oranda ödediği, dünyanın en adaletsiz vergileri olan
KDV, ÖTV gibi, akaryakıt tüketim vergisi, özel iletişim vergisi gibi vergilerle,
dolaylı vergilerle vergi açıkları kapatılmaya çalışılmaktadır. Eğer ki bugün
ülkemizde dünyanın en pahalı akaryakıtı kullanılmakta ise bunun sebebi eski
Maliye Bakanı Unakıtan’ın tabiriyle kümeste yolunacak kaz kalmadığındandır
çünkü kümesteki kazların bir kısmı yandaş kazlar, bir kısmı yoluna yoluna tüyü
kalmamış kazlar, bir kısmı da Deniz Feneri gibi derneklere yaptıkları
yardımları kanun gereğince vergilerinden düştükleri için ödenecek vergileri
kalmayanlar olunca kümes dışına çıkılmış ve -72 milyondan kolayca tahsil
edilebilen- ÖTV, KDV oranları ile oynanarak vergi gelirleri tutturulmaya
çalışılmıştır. Bugün, aldığımız akaryakıtın litre
fiyatının yüzde 67’si, bir paket sigaranın yüzde 78’i, sıfır otomobil fiyatının
yüzde 45’i, 100 liralık telefon görüşmesinin yüzde 30’u “ÖTV” veya “KDV” adı
altında dolaylı vergiler olarak alınmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Taner, lütfen tamamlayınız.
RECEP TANER (Devamla) – Hükûmet bunlarla da yetinmemiş olacak ki
önümüzdeki günlerde ikinci el otomobillere, şoför esnafının, özellikle kamyoncu
ve otobüsçülerin mazottaki ağır vergiler dolayısıyla mecbur kalıp kullandıkları
10 numara yağlara yeni dolaylı vergiler getirecekleri konuşulmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bir diğer konu da tahsil edilemeyen vergi
ve SSK primi, sosyal güvenlik destek primleri ve bu gibi alacaklardır.
Açıklanan verilere göre –her ne kadar teğet geçtiği söylense de- ekonomik kriz
vatandaşımızı tahakkuk eden vergileri ödeyemez duruma getirmiştir. AKP Hükûmeti
IMF’den kredi alarak ülke geleceğine ipotek koydurmak yerine kendi vatandaşının
birikmiş vergi ve prim borçlarının asıllarını taksitlendirerek tahsil etme
yoluna gitmelidir. IMF’ye el açacağına kendi vatandaşına gerçek manada bir
ödeme kolaylığı getirilmeli, esnaf, sanatkâr ve iş dünyası rahatlatılmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu duygu ve düşüncelerle,
vermiş olduğumuz değişiklik önergesinin kabulünü arz ediyor, saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Taner.
Diğer önerge üzerinde söz talebi, Ayla Akat Ata, Batman
Milletvekili… (BDP sıralarından alkışlar)
AYLA AKAT ATA (Batman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yaşadığımız dünyanın ve toplumun en önemli sorunlarının başında hiç şüphesiz ki
emek-sermaye eşitsizliği, bölgeler arası eşitsizlik, gelir dağılımındaki
eşitsizlik, işsizlik ve yoksulluk gelmektedir. Ülkemizde de son otuz yılda
iktidara gelen hükûmetler tarafından uygulanan siyasi politikalar sonucunda
bölgeler arası eşitsizlik giderek artmış, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde
yaşayan halk, ekonomik alanda total yoksullaştırma politikasıyla karşı karşıya
kalmıştır. Nitekim, Güneydoğu Anadolu Belediyeler
Birliği tarafından hazırlanan “Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Sosyoekonomik Sorunlar
ve Çözüm Önerileri” başlıklı araştırma raporu da bu eşitsizliği açıkça ortaya
koymaktadır.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki yirmi bir ilin Türkiye
millî geliri içindeki payının 1970’lerden başlayarak 2000’lere kadar hızla
gerilediği gözlemlenmiştir. Bölge illerinin, 1965’te, Türkiye toplamında millî
geliri yüzde 10,5’e yakın pay sahibiyken, 1987’de yüzde 7,7’ye, 2001’de de
yüzde 7,2’ye kadar gerilemiştir.
Bölgedeki illerdeki kişi başına düşen gayrisafi millî hasılanın, Avrupa Birliğine aday ülkeler arasında en düşük
değeri oluşturduğuna vurgu yapılmaktadır. Ancak, eşitsizliği ölçmeye yarayan
millî gelirin dağılımıyla ilgili en son verilerin 2001 yılına ait olması,
sonraki dönemlere ait millî gelirin bölgelere dağılımına ilişkin verilerin yeterli
olmaması, hatta bulunmaması nedeniyle bölgesel eşitsizliği ölçmede yetersiz
kalınmaktadır.
Yine, kişi başına düşen millî gelirin yanı sıra, kişi başına düşen
kamusal eğitim ve sağlık göstergelerinde de Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgesi’nin yirmi bir ilinin yoksulluğu ortaya çıkmaktadır. Devlet Planlama
Teşkilatının geliştirdiği ve 2003 yılında yayımladığı, illerin sosyoekonomik
gelişmişlik sıralamasında bölgenin 21 ilinden 17’si, Türkiye'nin 81 ilinin en
alt 20’lik diliminde yer almaktadır.
Toplumun refah ve yoksulluk derecesini göstermek açısından
başvurulan önemli göstergelerden biri, yeşil kartlı nüfus oranıdır. Nüfusu 500
bine yaklaşan Batman ilimizde -22/5/2009 tarihli soru
önergesine verilen cevapla- 2009 Mayıs ayı itibarıyla 242.653 kişi yeşil kartlıdır.
Batman ilimizdeki bu durumun benzeri, bölgenin diğer illerinde de yüzde
50’lerin üzerine çıkabilmektedir. Yeşil kartlı nüfus istatistikleri, AKP
İktidarı döneminde nüfustaki yoksullaşmanın artmasının önemli bir göstergesi
olarak görülmektedir.
Bölgenin yoksulluğunu ortaya koyan önemli bir gerçeklik de
işsizlik sorunudur. Doğu ve Güneydoğu’da Türkiye ortalamalarının çok üstündeki
işsizlik göstergeleri yaşanan ekonomik krizin etkileriyle daha da artmaktadır.
Krizle birlikte Türkiye genelinde olduğu gibi bölgede de birçok iş yeri
kapanmış, kapanan her iş yeri ise bir ailenin yoksullaşmasını beraberinde
getirmiştir. Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Şemsa Özar tarafından
bölgede yapılan araştırmanın ortaya çıkardığı sonuç, ailelerin kendi ürettikleriyle
geçinemediği, ancak batı illerinde çalışan aile bireylerinin yardımlarıyla
yaşamlarını idame ettirdikleri yönündedir.
Batman’da iş bulma umuduyla İŞKUR’a yapılan başvurular yaşanan
krizin etkilerini ortaya koymaktadır. 2008 yılında Kuruma yapılan başvuru
sayısı 5.444 iken 2009 yılında bu sayı 10.285 olmuştur ki İŞKUR’un varlığından
haberdar olmayan nüfusun da hesaba katılması gerekmektedir.
Bölge kaynaklarının çatışmalar gerekçe gösterilerek kullanılmaması
ve yapıldığı iddia edilen yatırımlardan da bölge halkının faydalanamaması
sonucunda binlerce insan iş bulma umuduyla batı metropollerine
göç ederek ucuz iş gücü hâline dönüştürülmüş, onlarcası da “sosyal yardımlaşma”
adı altında sadaka kültürüne mahkûm edilerek günbegün yoksullaştırılmıştır.
Hazine Müsteşarlığı tarafından verilen yatırım teşviklerinden,
yapılan hesaplamaya göre, 2002-2006 döneminin teşvikli yatırımlarından Marmara
Bölgesi tek başına yüzde 39 pay almıştır. Yüzde 14’le İç Anadolu Bölgesi, yüzde
12’yle Ege Bölgesi Marmara’yı takip etmektedir. Nüfusun yüzde 16’sının yaşadığı
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin toplamda aldığı payın ise sadece yüzde
9’da kaldığı belirtilmektedir.
Raporda, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki 21 ile aktarılan
kaynakların ise çatışmalar gerekçe gösterilerek bölgedeki savunma, güvenlik
harcamalarında ve bölge insanının kullanmadığı enerji yatırımlarında
kullanıldığı belirtilmektedir. Buna göre, harcamaların yüzde 18’i kamu düzeni
ve güvenlik, yüzde 11’i savunma olmak üzere yüzde 29’u asker, polis harcaması
olarak dikkat çekmektedir. Raporda, 2006’da Türkiye genelinde savunmanın yüzde
7, güvenlik hizmetlerinin ise yüzde 6 pay aldığı, dolayısıyla Doğu ve
Güneydoğu’da yüzde 29’u bulan bu harcamaların Türkiye genelinde 16 puan daha
fazla olduğu görülmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Ata, lütfen tamamlayınız.
AYLA AKAT ATA (Devamla) – Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki
işsizlik ve yoksulluk, bölgeler arası eşitsizlik son otuz yıldır uygulanan
politikalardan bağımsız değildir. Geçmiş dönemlerde hükûmetler tarafından
bölgeler arası gelişmişlik farkını gidermeye yönelik yirmi beş yılda otuz tane
ekonomik paket açılmasına rağmen atılan adımlar çoğu kez sonuç alınmadan
bitirilmiştir.
Sistemin seksen yedi yıldır uyguladığı siyasal, sosyal, kültürel
ve ekonomik soykırım politikalarının çözüm getirmediği görülmelidir. Bölgeler
arasındaki farkları ve eşitsizlikleri gidermenin en temel koşulu olan toplumsal
barışı yaratacak adımları atmaya geçilmelidir. Toplumsal barışı sağlayacak
adımlarla birlikte yerinden yönetim, katılımcı ekonomi, katılımcı bütçe gibi
dünya deneyimlerinden yararlanarak siyasal alandan, ekonomik alana kadar pek
çok alanda bilinçli ve bütünlüklü politikalar üretilmelidir.
Bu duygu ve düşüncelerle saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
HASAN MACİT (İstanbul) – Karar yeter sayısı Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Vekilim acele etmeyin, önce yoklama talebi geldi.
III. Yoklama
BAŞKAN – Önergenin oylanmasından önce bir yoklama talebi vardır.
Şimdi bu talebi yerine getireceğim ve yoklama isteminde
bulunabilecek yeter sayıda sayın üyenin ismen tespitini yaptıktan sonra
elektronik cihazla yoklama yapacağım.
Türkiye Büyük Millet Başkanlığına
Yoklama talebinde bulunuyoruz, gereğinin yapılmasını arz ederiz.
Sayın Şandır? Burada.
Sayın Orhan? Burada.
Sayın Akkuş? Burada.
Sayın Yunusoğlu? Burada.
Sayın Yıldız? Burada.
Sayın Tankut? Burada.
Sayın Özdemir? Burada.
Sayın Kalaycı? Burada.
Sayın Akçay? Burada.
Sayın İnan? Burada.
Sayın Taner? Burada.
Sayın Paksoy? Burada.
Sayın Coşkun?
HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Tekabbül ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Çalış tekabbül ediyor.
Sayın Serdaroğlu? Burada.
Sayın Ayhan? Burada.
Sayın Nalcı? Burada.
Sayın Çakmakoğlu? Burada.
Sayın Özensoy? Burada.
Sayın Ertugay? Burada.
Sayın Homriş? Burada.
Evet, şimdi yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.18
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:17.41
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN
(Bilecik), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
53’üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN – 463 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 1’inci maddesi
üzerinde verilen önergelerin işaretle oylamasına geçilirken yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, yeniden elektronik cihazla yoklama yapacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi'nin,
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, Trabzon Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebi ve 15 milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoy ve 17 milletvekilinin, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın,
Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 2 milletvekilinin, Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürk ve 8 milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak
ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/797, 2/497, 2/520, 2/527, 2/555, 2/557,
2/561, 2/565, 2/570) (S. Sayısı: 463) (Devam)
BAŞKAN – Şimdi tasarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Aynı mahiyetteki Recep Taner ve Ayla Akat Ata’nın önergelerini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 Esas Numaralı kanun tasarısının 1’inci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
Madde 1- “21/7/1953 tarihli 6183 sayılı
“Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 58’inci Maddesinin 2’nci
fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.”
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –
Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) – Katılmıyoruz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu önergeyle borçluların yükümlülüğünün azaltılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... 1’inci madde kabul edilmiştir.
2’nci madde üzerinde üç önerge vardır. Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutup aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 2 nci
maddesinde yer alan “31.12.2014” ibaresinin “31.12.2016” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Süleyman L.
Yunusoğlu |
Mehmet Şandır |
Faruk Bal |
|
Trabzon |
Mersin |
Konya |
|
Mustafa Kalaycı |
Erkan Akçay |
Mehmet Günal |
|
Konya |
Manisa |
Antalya |
|
|
M. Akif Paksoy |
|
|
|
Kahramanmaraş |
|
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı kanun tasarısının, çerçeve 2’nci
maddesinde yazılı olan “31.12.2014” ibaresinin “31.12.2019” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hasip Kaplan |
Bengi Yıldız |
Hamit Geylani |
|
Şırnak |
Batman |
Hakkâri |
|
Sevahir
Bayındır |
|
M. Nezir
Karabaş |
|
Şırnak |
|
Bitlis |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 2’nci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Harun
Öztürk
İzmir
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –
Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Harun Öztürk, İzmir
Milletvekili.
Buyurun.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 463
sıra sayılı Tasarı’nın 2’nci maddesi üzerinde vermiş olduğum değişiklik
önergesi dolayısıyla söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yeni bir torba yasayı daha İç Tüzük’ün
temel yasayla ilgili hükümlerini ihlal ederek temel yasa olarak görüşüyoruz.
Önergeyle ilgili düşüncelerimi ifadeye geçmeden önce tasarıyla ilgili bazı
değerlendirmelerde bulunmak istiyorum:
Çerçeve 4’üncü maddeyle bir taraftan 2822 sayılı Kanun’un yetkili
sendikaların belirlenmesine ilişkin hükmü değiştirilirken diğer taraftan aynı
maddede değişikliğin 1/8/2010 tarihinden sonra
yürürlüğe gireceği öngörülmektedir. Maddenin bu hâliyle kanun yapma tekniğine
uygun düşmediğini düşünüyorum. 2822 sayılı Kanun’un 12’nci maddesinin üçüncü
fıkrasının son cümlesi “Bakanlık yetkili sendikanın belirlenmesinde ve
istatistiklerin düzenlenmesinde kendisine gönderilen üyelik ve istifa
bildirimleriyle Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan işçi bildirimlerini esas alır”
şeklinde olmalı, 1/8/2010 tarihine kadar Bakanlıkça
yayınlanmış bulunan en son işçi ve üye istatistiklerinin geçerli olacağı ise
2822 sayılı Kanun’a eklenecek ayrı bir geçici maddede düzenlenmeliydi.
Çerçeve 6’ncı maddeyle, Hükûmet, daha önce krize karşı bir önlem
olarak sunduğu kısa çalışma ödeneğinin üç aydan altı aya çıkarılmasına ilişkin
düzenlemenin uygulama süresini bir yıl daha uzatarak 2010 yılının sonuna
çekmektedir. Hükûmet, kamuoyuna 2010 yılından başlayarak krizden çıkılacağını
söylerken doğruyu söylemediğini bu düzenlemeyle itiraf etmektedir.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet tasarısında yer alan geçici iş,
geçici mesleki iş ilişkisini düzenleyen madde tasarı metninden çıkartılmıştır.
Hatırlayacaksınız, bu düzenleme, 26/6/2009 tarihli ve
5920 sayılı Kanun’da da yer almış ve Sayın Cumhurbaşkanı tarafından veto
edilmişti. İşçi sendikalarının karşı çıktığı ve Cumhurbaşkanı tarafından veto
edilen bir düzenlemeye, veto üzerine kabul edilen 11/8/2009
tarihli ve 5921 sayılı Kanun metninde İşsizlik Sigortası Fonu’na yapılan yeni
saldırılara karşı çıkılmaması için yer verilmemişti. Güya Hükûmet veto
gerekçesine sözde uymuştu. Şimdi de kiralık işçi düzenlemesinin önce tasarıya
konulduğunu, ancak İşsizlik Sigortası Fonu’na saldırının sürmesi dâhil,
tasarının diğer olumsuzluklarına karşı muhalefetin direncini kırmak üzere
tasarıdan yeniden çıkarıldığını görüyoruz. Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı, tasarıdan çıkarılan ve daha önce Sayın Cumhurbaşkanı tarafından veto edilen
söz konusu kiralık işçi uygulamasını Hükûmet olarak yasalaştırmaya kararlı
olduklarını daha önce kamuoyuna açıklamıştır. Bu nedenle, hem muhalefet hem de
işçi örgütleri olarak Hükûmetin bu tür etik olmayan oyunlarına artık gelmememiz
gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, iş gücü yetiştirme faaliyetleri ve
sonuçlarını desteklemekle görevli olan kurulda, eskiden işçi ve işveren
konfederasyonları tarafından belirlenecek birer üye yer alırken, çerçeve 9’uncu
maddede yapılan düzenlemeyle, kurulda işçi ve işveren temsilcisi üye olup
olmayacağının takdiri kurul başkanının yani valinin onayına bırakılmaktadır.
Eskiden olduğu gibi, söz konusu kurulda sosyal taraflardan işçi ve işveren
temsilcilerinin mutlaka yer almasının uygun olacağını düşünmekteyim.
Değerli milletvekilleri, 6183 sayılı Kanun’un geçici 8’inci
maddesi, kanuna göre cebren tahsil için haczedilemeyen KİT’lerin
gayrimenkulleri ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait gayrimenkullerin borçlarına
karşılık 31/12/2009 tarihine kadar Maliye Bakanlığınca
satın alınabileceğini düzenlemektedir. Çerçeve 2’nci maddeyle, bu maddedeki
hazineye verilen satın alma yetkisi 31/12/2014
tarihine kadar uzatılmaktadır. Süre uzatımıyla Maliye Bakanlığı, her ne kadar
ihtiyaç duyulması hâlinde bu maddenin işletileceği öngörülse de çeşitli
saiklerle KİT’lerin gayrimenkullerini borçlarına karşılık satın almak durumunda
kalabilecektir. Bu da bir taraftan KİT’ler özelleştirilirken diğer taraftan
gayrimenkullerinin hazine tarafından satın alınması gibi bir sonuç
doğuracaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Öztürk, lütfen tamamlayınız.
HARUN ÖZTÜRK (Devamla) – Doğru olan, borçlarına karşılık KİT’lerin
gayrimenkullerinin de haczedilebilmesine ve cebren satışına imkân veren
düzenlemeyi yapmak ve 6183 sayılı Kanun’un ilgili hükümlerini işletmektir.
Anılan kanuna göre haczedilen gayrimenkullerin hazineye intikali haczedildiği
hâlde satışın yapılamaması durumunda teferru, hükümlerine göre mümkün
olmaktadır.
6183 sayılı Yasa’nın benimsediği prosedürün
izlenmesinin daha doğru olacağı düşüncesiyle işbu değişiklik önergesi
verilmiştir.
Değerli milletvekilleri, kamuya ait bir fon olmamasına rağmen,
İşsizlik Sigortası Fonuna amacı dışında yapılan tecavüzlerin sürelerinin
uzatılmasına karşı olduğum için tasarıya ret oyu kullanacağımı ifade etmek
istiyorum.
Bu vesileyle yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı kanun tasarısının, çerçeve 2 nci
maddesinde yazılı olan “31.12.2014” ibaresinin “31.12.2019” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –
Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kriz nedeniyle, belediyeler ile il özel idarelerinin 6183 s.y.
kapsamına giren borçlarının fazla olması nedeniyle, ödenmesi ve tasfiyesi süre
alacağından hizmetlerin aksamaması için sürenin uzatılması yararlı olacaktır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutup, işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 2 nci
maddesinde yer alan “31.12.2014” ibaresinin “31.12.2016” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –
Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Gerekçe.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: 6183 Sayılı Kanunun geçici 8 inci maddesi kapsamında
kalan kuruluşların, özellikle belediyeler ile il özel idarelerinin 6183 sayılı
kanun kapsamına giden borçlarının yüklü miktarda olması nedeniyle bu borçların
tasfiyesinin daha uzun bir zaman alacağı düşünüldüğünden, kanunun yürürlük
süresinin 31.12.2016 tarihine kadar uzatılması uygun olacaktır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…Kabul
etmeyenler…Kabul edilmiştir.
3’üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır; geliş sıralarına göre
okutup, aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve
3üncü maddesinde yer alan “Nüfusu 5000’e kadar olan belediyelerde” ibaresinin
“Nüfusu 5000’e kadar olan belediye sınırları içinde” şeklinde “Nüfusu 5.000 ila
25000 arasında olan belediyelerde” ibaresinin “Nüfusu 5000 ila 25000 arasında
olan belediye sınırları içinde” şeklinde değiştirilmesini ve C bendindeki
(Yabancı bankalarca serbest bölgelerde açılan şubeler hariç) ibaresinin
metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Hüseyin Yıldız |
Mustafa Kalaycı
|
Akif Akkuş |
|
Antalya |
Konya |
Mersin |
|
Mümin İnan |
|
Yılmaz Tankut |
|
Niğde |
|
Adana |
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı tasarının 3üncü maddesine “nüfusu
25.000’den fazla olan belediyeler ile serbest bölge sınırları içinde”
ibaresinden sonra gelmek üzere “Her yıl ocak ayında harçların artma oranlarında
yeniden bir değerlendirme yapılır” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hasip Kaplan |
M. Nezir
Karabaş |
Bengi Yıldız |
|
Şırnak |
Bitlis |
Batman |
|
Sevahir
Bayındır |
|
Hamit Geylani |
|
Şırnak |
|
Hakkâri |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı Tasarının 3’üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Tayfur Süner |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
Trabzon |
Antalya |
Malatya |
|
Engin Altay |
Osman Kaptan |
Şevket Köse |
|
Sinop |
Antalya |
Adıyaman |
|
|
Hulusi Güvel |
|
|
|
Adana |
|
“Madde 3 - 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı
Harçlar Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“Geçici Madde 16 - Bu Kanuna ekli (8) sayılı tarifenin
“XI- Finansal faaliyet harçları” bölümünün (1) numaralı bendi
2010-2012 dönemi için aşağıdaki şekilde uygulanır.
“1. Banka kuruluş ve faaliyet izin belgeleri:
a) Türkiye'de kurulan bankalar ile yabancı bankalarca Türkiye'de
açılan Merkez Şubelere ilişkin izin belgeleri (her yıl için) 200.000 TL.
b) Serbest bölgelerde faaliyet göstermek üzere kurulan bankalar ve
açılan yabancı banka şubelerine ilişkin belgeler (her banka, her şube ve her
yıl için) 200.000
TL.
c) Bankaların (kalkınma ve yatırım bankaları hariç), serbest
bölgelerdekiler de dahil olmak üzere açılan şubeleri
(yabancı bankalarca serbest bölgelerde açılan şubeler hariç) için düzenlenen
belgeler (her şube ve her yıl için) bir önceki takvim yılı başındaki nüfusa
göre;
Nüfusu 5.000’e kadar olan belediyelerde 12.000
TL.
Nüfusu 5.000 ila 25.000 arasında olan belediyelerde 36.000
TL.
Nüfusu 25.000’den fazla olan belediyeler ile serbest bölge
sınırları içinde 48.000 TL.
Yukarıda yazılı tutarlar 2011 yılında yeniden değerleme oranı
kadar artırılır. 2012 yılı harç tutarları ise 2011 yılında uygulanan tutarların
yeniden değerleme oranı kadar artırılması suretiyle hesaplanır.”
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –
Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Uygulamanın geçici dönem için getirilmesi önerilmektedir. Ayrıca
şube bankacılığına göre çalışmayan kalkınma ve yatırım bankaları harçtan muaf
tutulmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı tasarının 3 üncü maddesine
“nüfusu 25.000’den fazla olan belediyeler ile serbest bölge sınırları içinde”
ibaresinden sonra gelmek üzere “Her yıl ocak ayında harçların artma oranlarında
yeniden bir değerlendirme yapılır” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Her yıl harçlar yeniden değerlendirildiğinden, artışın bu oranda
yapılmasında yarar vardır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve
3 üncü maddesinde yer alan “Nüfusu 5000’e kadar olan belediyelerde” ibaresinin
“Nüfusu 5000’e kadar olan belediye sınırları içinde” şeklinde “Nüfusu 5.000 ila
25000 arasında olan belediyelerde” ibaresinin “Nüfusu 5000 ila 25000 arasında
olan belediye sınırları içinde” şeklinde değiştirilmesini ve C bendindeki
(Yabancı bankalarca serbest bölgelerde açılan şubeler hariç) ibaresinin
metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Yıldız (Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Yıldız…
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Hüseyin Yıldız, Antalya
Milletvekili.
Buyurun Sayın Yıldız.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 463 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 3’üncü maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi
Başkanlığına seçilen Antalya Milletvekili Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nu, Alanyalı
bir Antalya Milletvekili olarak şahsım ve grubum adına kutluyor, başarılar
diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinde daha
önceki kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesinde izlediğimiz AKP klasiğini
bu kanun tasarısında da izlemekteyiz. Komisyonlara getirilmesinde,
görüşülmesinde, teklif sahibi milletvekillerinin komisyonlarda bulunmaları,
kanun tekliflerinin tasarıyla birleştirilmesi, kırk sekiz saatlik süre geçmeden
görüşmelere başlanılması, itirazların dikkate alınmaması, ciddiyetten uzak, İç
Tüzük hükümlerini göz ardı eden bir yaklaşımla komisyonlarda görüşülerek
AKP’nin sayısal çoğunluğuyla kabul edilmektedir. Bu yasayla, bütçede
öngörülmeyen gelir ve harcamalar Türkiye Büyük Millet Meclisine
getirilmektedir.
Değerli milletvekilleri, önce zamlarla aldığını, gördüğü tepkiler
karşısında emeklilere vermiş gibi görünen AKP Hükûmeti, Türkiye Büyük Millet
Meclisinden geçmemiş emekli aylıklarıyla ilgili düzenlemeyi yasalaşmış gibi
açıklayarak Türkiye Büyük Millet Meclisi iradesini ipotek altına koymuştur.
Emrivaki yapmakta, üzerinden de siyasi rant
hedeflemektedir.
Sayın Başbakan, Türkiye Büyük Millet Meclisi AKP Grubu değildir,
biz de sizin emir erleriniz değiliz. Sayın Maliye Bakanı,
bütçe sunumunda -dün Maliye Bakanının sunumunu 2 kez okudum, buraya da
getirdim- ekonomide nasıl başarılı olduğunuzu, eksi 6 büyümeyi nasıl
başardığınızı, işsizlik rekorlarını nasıl kırdığınızı, ihracat-ithalat
arasındaki uçurumu nasıl başardığınızı, krizden nasıl etkilenmediğinizi,
yaptığınız borcun Türk yiğitlerinin kamçısı olduğunu, bu bütçenin 63 milyar
açık vererek nasıl denk bir bütçe olacağını, çalışanlara yüzde 5 zam yapıp
-zamları ocakta vererek- hemen geri nasıl alınacağını, Türk ekonomisini nereden
nereye getirdiğinizi işinize geldiğinde yüzdelerle işinize geldiğinde
rakamlarla ifade etmektesiniz. KİT’leri nasıl yok pahasına satarak
devlete yük olmaktan kurtardığınızı, 236 milyar bütçe gelirine karşılık 287
milyar bütçe giderindeki 63 milyar bütçe açığına rağmen ekonomiyi nasıl idare
ettiğinizi, daha sayamadığım pek çok beceriksizliği nasıl becerdiğinizi
anlattı, siz de hararetle alkışladınız! Ama Maliye Bakanı, bütçede, emeklilere
verilecek zammı unutmuştu, Başbakan hatırladı, Maliye Bakanına hatırlattı, o da
zammı vermeden zamlarla geri aldı.
AKP hükûmetlerinin Türkiye Büyük Millet Meclisine getirdiği hemen
hemen her kanun teklifi ya da taslağında Türk halkına yük, yabancı sermayeye ve
yabancı şirketlere mutlaka bir avantaj bulunmaktadır. Maalesef, bu kanunda da
bu yapılmıştır. Serbest bölgelerde açılan tüm şubeler için her yıl 200 bin Türk
lirası finansal faaliyet harcı alınırken yabancı bankaların şubelerinden bu
harç alınmayacaktır. Serbest bölgelerde hangi bankaların şubeleri vardır? Ben
merak ediyorum. İnanıyorum ki Türk milleti de merak ediyordur. Bunları Sayın
Bakanın Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna açıklamasını istiyorum,
ayrıca da soruyorum: Bu yabancı merakınız nereden gelmektedir? Yabancı
hayranlığınızın sebebi nedir? Hangi duygular ya da hangi mecburiyetler sizi bu
ayrıcalık yapmaya itmektedir. Değerli AKP milletvekilleri, siz hiç merak
etmiyor musunuz? Gerçi, kime soruyorum, bugüne kadar neyi merak ettiniz, neye
itiraz ettiniz! Türk milleti sizden öncekilere sorduğu hesabın aynısını size de
soracaktır.
Ayrıca, merak ediyorum, Çek Yasası’nda yapmış olduğunuz gibi, son
dakika önergesiyle, alınacak harçlarda da indirim yapacak mısınız?
MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) – Bize değil, size sordu.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) – Bize sorduğunu biz biliyoruz ama size
sorduğunda siz de öğreneceksiniz Sayın Milletvekilim.
İşinize geldiğinde Avrupa Birliği normlarından bahsediyorsunuz.
Hangi Avrupa Birliği ülkesinde bütçe hazırlanıyor, sonra da sizin bu yasada
yaptığınız gibi zam açıklanıyor, arkadan kanun çıkarılıyor? Amerika Birleşik
Devletleri bütçesinde böyle bir uygulama biliyor musunuz? Üstelik Maliye
Bakanınız da buralarda eğitim almış birisi, ona güvenmiyorsanız, Dünya…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen tamamlayınız Sayın Yıldız.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Eğer Sayın Maliye Bakanına güvenmiyorsanız, Sayın Başbakanın oğlu,
biliyorsunuz, Dünya Bankasında çalışıyor, ondan da bunu çok rahatlıkla
öğrenebilirsiniz.
Değerli milletvekilleri, serbest bölgelerdeki yabancı bankalardan
alınmayan harçlar Türk banka şubelerinden alınmaktadır; dolayısıyla, bu, haksız
rekabeti yaratmaktadır.
Eğer incelemişse Sayın Komisyon Başkanı ve Sayın Bakan, kanun
teklifindeki eksikliği görür, “nüfusu 5.000 ila 25.000 arasında olan
belediyelerdeki” ibaresinin “nüfusu 5.000 ila 25.000 arasında olan belediye
sınırları içinde” şeklinde değiştirilmesini teklif etmiştik ama,
tabii, Komisyon Başkanımız da, Sayın Bakanımız da, teklifimizi, önergemizi
okumadığı için, MHP’den geldiğinden reddediyorlar, sizlerden de zaten kabul
etmenizi beklemiyorum, sakın önergemi kabul etmeyin.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
4’üncü madde üzerinde altı önerge vardır; ancak İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre her madde üzerinde milletvekillerince sadece iki önerge
verilebilmektedir. Her siyasi parti grubuna mensup milletvekillerinin de birer
önerge verme hakkı saklıdır.
Bu hükümler çerçevesinde, geliş sırasına göre beş önergeyi okutup,
aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 Esas Numaralı kanun tasarısının 4’üncü maddesiyle
değiştirilen 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun 12’nci
maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesine eklenen ibarede geçen
“belirlenmesinde” ibaresinin “tespitinde” olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 Esas Numaralı kanun tasarısının 4’üncü maddesiyle
değiştirilen 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun 12’inci
maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesine eklenen ibarede geçen
“belirlenmesinde” ibaresinin “tespitinde” olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Azize
Sibel Gönül
Kocaeli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının 4’üncü maddesinde yer alan
“belirlenmesinde” ibaresinin “tespit edilmesinde” olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Bülent Baratalı |
Metin
Arifağaoğlu |
|
Malatya |
İzmir |
Artvin |
|
Yaşar Ağyüz |
Ali Rıza Öztürk |
Hüsnü Çöllü |
|
Gaziantep |
Mersin |
Antalya |
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı
mahiyettedir. Şimdi bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım. Önerge
sahiplerinin istemi hâlinde de kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 4 üncü
maddesinin Tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Erkan Akçay |
Mustafa Kalaycı |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
|
Manisa |
Konya |
Trabzon |
|
Mehmet Şandır |
Faruk Bal |
M. Akif Paksoy |
|
Mersin |
Konya |
Kahramanmaraş |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı tasarının 4 ncü maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Hasip Kaplan |
M. Nezir
Karabaş |
Bengi Yıldız |
|
Şırnak |
Bitlis |
Batman |
|
Sevahir
Bayındır |
Hamit Geylani |
Osman Özçelik |
|
Şırnak |
Hakkâri |
Siirt |
BAŞKAN – Sayın Komisyon birlikte okuttuğum son iki önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Erkan Akçay konuşacak.
BAŞKAN – Sayın Hasip Kaplan’ın önergesinin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe: Sendikal hak ve özgürlüklerde kısıtlama getiren ve
bakanlık vesayeti yolu açan maddenin çıkarılması, örgütlenme özgürlüğünün
gereğidir.
BAŞKAN – Diğer önerge üzerinde Erkan Akçay, Manisa Milletvekili;
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 463
sıra sayılı Tasarı’nın 4’üncü maddesi üzerine verdiğimiz değişiklik önergesi
hakkında söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, mevcut kamu personel rejimi, ücret ve
ödeme sistemi, hizmet çeşitliliği, mesleki alanda meydana gelen değişmeler
sonucunda yetersiz kalmıştır.
Ülkemizde, ILO standartlarında demokratik, sosyal ve sendikal
haklarla donatılmış, çalışanların toplu sözleşme ve grev hakkına
kavuşturulmasına yönelik kamu personel rejimi reformu yapılması gerekmektedir.
AKP Hükûmetinin 2003 yılı Ocak ayında kamuoyuna açıkladığı Acil
Eylem Planı’nda, altı ay ile on iki aylık bir süre içinde devlet personel
rejimi reformunun yapılacağı söylenmişti. Aradan geçen yedi yılı aşkın sürede
devlet personel rejimi reformu gerçekleştirilememiştir.
Memur sendikaları ile Hükûmet arasındaki görüşmelerde
sendikacıların üzerinde en çok ısrar ettikleri konu toplu sözleşme ve grev
hakkıdır. Türkiye, Uluslararası Çalışma Örgütü toplantılarında en çok bu konuda
eleştirilmektedir. Ülkemizin imzaladığı uluslararası sözleşmeler, Anayasa’mızın
90’ıncı maddesi, kamu görevlilerine toplu sözleşme ve grev hakkı tanımaktadır.
Ülkemizdeki mahkemeler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği kararlarda,
memurun toplu sözleşme ve grev hakkı olduğu ifade edilmiştir ancak Hükûmet ILO
normlarını kabul etmesine rağmen kamu çalışanlarıyla toplu görüşme yapmakta
fakat toplu sözleşmeye yanaşmamakta, bu anlamda taahhütlerini yerine
getirmemektedir.
Son yıllarda kamu kesimindeki iş güvencesini zayıflatmaya yönelik
çabalar da yoğunluk kazanmıştır. Memurların iş güvencesinin ortadan
kaldırıldığı, sendikal ve demokratik hakların verilmediği değişik statülerde
sözleşmeli personel alınmaya başlanmış ve devam edilmektedir. Bir yıldan az
süreli veya mevsimsel hizmetler için geçici personel istihdamını öngören 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/C maddesi amacı dışında kullanılmakta ve
mağduriyetlere neden olmaktadır. Ayrıca, özelleştirilen kurumlardan bu statüye
alınan personel, kamuda çalışan emsallerinin sahip oldukları mali ve sosyal
haklara sahip olmaksızın çalışmaya zorlanarak mağdur edilmektedir.
Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’in 25 Ocak 2010 tarihinde Tekel
işçileriyle ilgili talihsiz ifadeleri medyaya yansımıştır. Sayın Maliye Bakanı
Tekel işçileriyle ilgili konuşurken “Bizden önce özelleştirilen şirketlerdeki
işçiler kapının önüne bırakılıyordu, eğer bizim Hükûmetimizin bir hatası varsa
o da merhametli olmaktır.” demiştir. Sayın Maliye Bakanının bu üslubundan ve
sözlerinden Sayın Başbakanı örnek aldığı anlaşılmaktadır. Sayın Maliye Bakanına
tavsiyemiz Sayın Başbakanı örnek almamasıdır. Bilindiği üzere suimisal emsal
olmaz.
Buradan Hükûmete sormak istiyorum: Sizin merhamet anlayışınız
nedir? Sizin merhamet anlayışınız “Biz çalışmak istiyoruz, fabrikalarımızda
emeğimizle insanca var olmak istiyoruz.” diyen Tekel işçilerini dövdürmek
midir? Sizin merhamet anlayışınız bu insanlara su, biber gazı sıktırmak mıdır?
Sizin merhamet anlayışınız hak arayanlara hakkını vermek yerine şiddet
uygulamak mıdır? Eğer merhamet anlayışınız bu ise merhametsiz hâlinizi düşünmek
bile istemiyorum.
Tekel işçilerine yapılan muamele hem Hükûmetin merhametinin
olmadığını hem de bundan sonra özelleştirilecek kuruluşlarda çalışanların
akıbetinin de Tekel işçileri gibi olacağını göstermektedir. Özelleştirme
kapsamındaki işçilerimize şimdiden duyurulur.
Yine, Sayın Maliye Bakanı AKP’den önceki dönemlerde özelleştirilen
kuruluşlardaki işçilerin kapının önüne konulduğunu söylemişti. AKP iktidara
geldiğinde, 2002 yılında özelleştirmeden dolayı işsiz kalan hiç kimse yoktur.
Sayın Bakan, uzun yıllardır yabancı para fonlarında çalışması ve Türkiye’de
bulunmadığı için ülkemizin bazı sosyal ve siyasal gerçeklerinden habersiz
olabilir. Bunu yadırgamıyoruz ancak Sayın Bakanın bir Hükûmet üyesi olarak
geçmiş dönemlerde gerçekleşen ve bilmediği siyasal ve sosyal konularla ilgili
yanlış beyanlarda bulunarak kamuoyunu yanıltmaması gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Akçay, lütfen tamamlayınız.
ERKAN AKÇAY (Devamla) – Değerli milletvekilleri, 2822 sayılı Toplu
İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu’nun 12’nci maddesi sendikaların toplu iş
sözleşmesi yapma yetkisini düzenlemektedir. Bu tasarının 4’üncü maddesiyle, 18
Şubat 2009 tarihinde 5838 sayılı Kanun’la 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev
ve Lokavt Kanunu’nun 12’nci maddesinde yetkili sendikanın belirlenmesine
yönelik değişikliğin yürürlük tarihi uzatılmaktadır. Yapılan değişiklikle,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yetkili sendikanın belirlenmesinde ve
istatistiklerin düzenlenmesinde kendisine gönderilen üyelik ve istifa
bildirimleri ile Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan işçi bildirimlerini esas
alacağı şeklindeki anılan yasa hükmünün yürürlük tarihi 1 Ağustos 2010’a
ertelenmekte ve böylelikle on sekiz aylık bir öteleme yapılmaktadır. Bu
düzenlemeyle bazı sendikalar kayırılmakta, bağımsız sendikacılığın önüne
geçilmek istenmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Akçay, teşekkür ediyorum.
ERKAN AKÇAY (Devamla) – Teşekkür ederek sözlerime son veriyorum,
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN – Arayacağım Sayın Yıldız.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum ve karar yeter sayısı arayacağım:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.19
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.31
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN
(Giresun), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
53’üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
463 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 4’üncü maddesi üzerinde verilen
önergenin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeleri yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı
vardır, kabul edilmemiştir.
Tasarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının 4’üncü maddesinde yer alan
“belirlenmesinde” ibaresinin “tespit edilmesinde” olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Ali
Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Ali Rıza Öztürk, Mersin
Milletvekili.
Buyurun Sayın Öztürk.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanun teklifiyle ilgili 4’üncü madde üzerinde verdiğimiz
önerge üzerinde görüşlerimi sunuyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Parlamento en yüce
organdır, millî iradenin tecelli ettiği odaklardan birisidir; bu kürsüde
defalarca söyledik.
Şimdi sözlerim Sayın Maliye Bakanına: Sayın Bakan, Doğan Yayın
grubuna ait şirketlerin incelenmesi sonucu kesilen ceza ile ilgili bir açıklama
yaptınız. Bu açıklamanın bir bölümünde “Gelirler kontrolörleri tarafından
yapılan incelemelerde sadece Doğan Yayın grubuna ait şirketler incelenmemiş,
medya sektörünün büyük çoğunluğu incelemeye tabi tutulmuş veya tutulmaktadır.
İncelenen mükellefler içinde Türkiye'nin önde gelen birçok holding ve
şirketinin grubu da bulunmaktadır.” demiştiniz. Ben de size bu çerçevede, bir
soru önergesi sormuştum, (7/9856). Sorularım sıradan bir kişinin anlayabileceği
nitelikte, açık, kesin ve kısaydı: “İnceleme yapılan medya kuruluşları
hangileridir? Bu incelemenin sonuçları ne olmuştur? İnceleme yapılan medya
kuruluşları içerisinde kamuoyu tarafından yandaş medya olarak adlandırılan
basın yayın kuruluşları var mıdır? Yoksa sadece muhalif basın yayın kuruluşları
mı incelemeye tabi tutulmuştur? Yapılan açıklamada ‘İncelenen mükellefler
içinde Türkiye'nin önde gelen birçok holding ve şirketler grubu da
bulunmaktadır.’ denildiğine göre bu holdingler hangileridir? Yapılan
incelemenin sonuçları ne olmuştur?” Sorularım bu şekilde gidiyor. Açık, kısa
sorular, altı tane soru sormuştum. Verdiğiniz yanıtta, bana, Maliye Bakanlığı
Gelirler ve Kontrolörler Genel Müdürlüğünün görevlerini anlatmışsınız, Maliye
Bakanlığının görevlerini anlatmışsınız -sağ olun, çok teşekkür ediyorum-
kontrolörlerin işe nasıl alındığını anlatmışsınız, vergi denetmenlerinin ne iş
yaptığını anlatmışsınız, ama benim sorularımla ilgili hiçbir cevap
vermemişsiniz. Bunun üzerine ben size tekrar bir soru önergesi vermişim ve soru
önergesinde diyorum ki: “Önergemde sorular açık ve net olduğu hâlde soruların
hiçbirisine yanıt verilmemiş, sorularla hiçbir ilgisi olmayan kitabi bilgiler
cevap diye gönderilmiştir. Sayın Bakanın soru önergeme sırf cevaplamış olmak
için gönderdiği yazıda uzun uzun anlatılan konuların hiçbirisi cevaplanmamış ve
siz, Meclis İç Tüzükü’nde, Anayasa’da milletvekillerine tanınan soru sorma
hakkını fiilen engelliyorsunuz Sayın Bakan.” Bu soru önergeme de gene yanıt
veriyorsunuz, diyorsunuz ki: “Bu soru önergesine yanıt falan tarihli cevabımda
verilmiştir.” Bakın, diyorsunuz ki: “Milletvekili tarafından (7/9856) sayılı soru
önergesinde sorulan soru Bakanlığımızca cevaplandırılmış bulunmaktadır.” Şimdi,
o soru önergesi elimde. Allah aşkına, sizin burada verdiğiniz yazıların,
gönderdiğiniz bilgilerin bu sorularla hiçbir alakası var mı Sayın Bakan? Siz,
milletvekillerini ne yerine koyuyorsunuz Sayın Bakan? Siz, Anayasa’da ve Meclis
İç Tüzüğünde milletvekillerinin soru sorma hakkına saygısızlık yapmıyor musunuz
Sayın Bakan? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Öztürk, lütfen…
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Sayın Bakan, siz diyorsunuz ki, benim
soru önergeme verdiğiniz yanıtta aynen şunu söylüyorsunuz Sayın Bakan…
HALUK İPEK (Ankara) – Genel Kurula hitap edin.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
Sayın Öztürk, lütfen Genel Kurula hitap eder misiniz?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Diyorsunuz ki, bakın, Sayın Bakan:
“Yapılan söz konusu vergi incelemelerinde sadece Doğan Yayın grubuna ait
şirketler incelenmemiş, medya sektörünün büyük çoğunluğu incelemeye tabi
tutulmuştur. Bu itibarla, sadece bir grubun incelendiği, bu incelemenin siyasi
taleple yapıldığı, denetimin siyasallaşma yönündeki iddialar doğru olmayıp…”
Yani başta yaptığınız açıklamayı ve benim soru önergemi oturttuğum açıklamayı
siz aynen benim soru önergeme yanıt diye göndermiştiniz Sayın Bakan. Bunu,
doğrudan doğruya, sizin hiç dilinizden düşürmediğiniz millî iradeye saygısızlık
olarak düşünüyorum.
Değerli Bakan, Tekel işçilerine yönelik bir açıklamanız oldu,
dediniz ki: “Bizim hatamız işçilere merhamet etmek oldu.” Demokratik hukuk
devletinde yönetenler, merhamet duygularıyla yönetmezler, yasa ve hukuk
kurallarıyla yönetirler. Sosyal hukuk devletinde vatandaşın hakları vardır.
Devleti yönetenlerin de bu vatandaşlara hizmet etmek gibi görevleri vardır. Siz
Sayın Bakan, kimsiniz de merhamet gösteriyorsunuz? Siz sultan mısınız, siz
padişah mısınız? Sizden kim merhamet dilendi Sayın Bakan? Bu insanlar sizden
merhamet dilenmedi. Bu insanlar sizden hakkına hukukuna saygı gösterilmesini ve
bu devletin, Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir Bakanı olarak kendi hak ve hukuklarına
saygı gösterilmekle kalmayıp bunların yerine getirilmesini istediler. Oysa siz,
bırakın vatandaşların hakkına hukukuna saygı göstermeyi, onları yerine
getirmeyi, denetim görevi yapan Türkiye Büyük Millet Meclisinin en yüce organ
olduğunu kabul eden bir sistemde milletvekillerinin hakkına hukukuna dahi saygı
göstermiyorsunuz Sayın Bakan. Bundan dolayı da şiddetle üzgün olduğumu size
bildirmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Sayın Başkan, bir
açıklama yapabilir miyim?
BAŞKAN – Ne için Sayın Bakan?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Arkadaşın sorduğu
sorulara ilişkin bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.
İç Tüzük’ün 69’uncu maddesine göre üç dakikalık söz veriyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek’in, bazı milletvekillerinin, şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii ki, millî iradeye saygısızlık yapmak
gibi bir niyetim hiçbir zaman olamaz. Bütün milletvekillerimize, milletimizi
temsil ettikleri için çok büyük saygım var, her zaman da bu saygıyı gösterdim.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Belli oluyor, belli oluyor!
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – Müsaade edin. Lütfen…
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Buradan belli oluyor!
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – Müsaade edin…
EYÜP AYAR (Kocaeli) – Saygısızlığı sen yapıyorsun. Hareketlerine
bak! Ne sanıyorsun sen kendini!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen… Lütfen sayın
milletvekilleri…
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sensin saygısız! Milletvekiline saygı
göstermeyen bir iradeye saygısızlık yapma…
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen… Lütfen sayın
milletvekilleri… Sayın Öztürk…
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Ben senin hakkını da savunuyorum, senin
hukukunu da savunuyorum.
BAŞKAN – Sayın Öztürk…
EYÜP AYAR (Kocaeli) – Kendini savun.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Burada, burada… Millî iradeye saygın
burada!
BAŞKAN – Sayın Öztürk, lütfen sabreder misiniz.
Buyurun Sayın Bakanım.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; siz de takdir edersiniz ki, vergi kanunlarımıza göre, şu anda
incelemeye tabi tuttuğumuz hiçbir şirketin ismini veremiyoruz. Bu, vergi
mahremiyetinin bir gereğidir. Yani ben istesem de o açıklamama uygun olarak,
bakın, istesem dahi, vergi kanunlarına göre, şu anda incelemeye tabi tutulan
hiçbir şirketin ismini veremem. Vergi mahremiyetiyle ilgili madde bunu
engelliyor. Dolayısıyla, muhtemelen -“muhtemelen” diyorum çünkü her gün bana
onlarca soru yöneltiliyor ve o sorulara tabii ki biz cevap veriyoruz- o
çerçevede sizin sorunuza cevap verilememiştir ama hiçbir şekilde, cevap
verilememesi hususu size ne bir saygısızlıktır, tamamen bu yasanın gereğidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, benim Tekel
işçileriyle ilgili pazartesi günü yaptığım açıklamam da maalesef basında,
içinde bulunduğu bağlamın dışında sunuldu. Müsaade ederseniz, onu da açıklamak
istiyorum.
Biliyorsunuz, 1994 yılında 4046 sayılı Özelleştirme Yasası
yapıldı. Bu Yasa çerçevesinde, özelleştirme sonucu işini kaybedenlere, ihtiyaç
fazlası olanlara hiçbir şekilde bir imkân sağlanmamıştı.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – O devirlerde istihdam koşulu yok muydu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – Lütfen, müsaade edin bir
bitireyim.
2004 yılında bizim Hükûmetimiz bir düzenleme yapıp 1992’den
itibaren bu kapsamda açıkta kalan herkese 4/C imkânı getirmiştir ve bu 4/C
imkânı… Bakın, yaklaşık olarak söylüyorum size rakamları: Toplamda 23.357 kişi
başvuruda bulunmuş, 19.639 kişinin atama teklifi idaremiz tarafından kabul
edilmiştir. Dolayısıyla 92’den itibaren 7 bin küsur kişisi bizim dönemde olmak
üzere ama bizim dönemden önce de 11 bini aşkın bir çalışana…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen tamamlayınız, buyurun.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – …biz 4/C statüsünde bir
imkân sağlamışız ama bununla da yetinmedik, bu 4/C’ye ilişkin bu sene
içerisinde çok önemli bir düzenleme yaptık. Yaklaşık olarak yüzde 26’yla -yani
on birinci ayı da dikkate alarak, çünkü çalışma süresini on aydan on bir aya
çıkarttık- yüzde 29 oranında 4/C’lilerin ücretlerinde de bir artış yaptık ve
dolayısıyla hakikaten de önemli düzenleme yaptık. Bugün Türkiye’de milyonlarca
kişi işsiz, milyonlarca kişi asgari ücretle çalışıyor ve şu anda birçok
sektörde aslında imkân olsa… Mesela dün denizcilik sektörüyle ilgili
İstanbul’daydım, dünya ticaretinde büyük daralma var ve denizcilik sektöründe
şu anda yarım kalan çok büyük ölçüde gemiler var ve o sektörde önemli bir
işsizlik söz konusu. Eğer devletin imkânları çok olsa, biz buraya aktarsak,
bırakın 8 bin kişiye istihdam imkânı belki 30 bin kişiye istihdam imkânı
bulacağız. 4/C dolayısıyla aslında önemli bir iyileştirmeye de takip…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen…
Teşekkür ediyorum, ikinci bölümde açıklamalarınızı yapabilirsiniz.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Bakan Parlamentoda
milletvekilimizin soru önergesine verdiği yanıtta aslında Parlamentoyu
yanıltmıştır çünkü verdiği yanıtta “Bu bir vergi mahremiyetine girer
dolayısıyla biz bilgi veremiyoruz.” diyemiyor. Öyle bir yanıt verseydi zaten
saygı duyacaktık ama verdiği yanıt tamamen aksi “Denetim elemanları şöyle
denetim yapar, böyle denetim yaparlar.” şeklinde...
BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu...
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Lütfen efendim...
Keşke Sayın Bakan o açıklamasını üç sayfa yerine iki satırlık
“Vergi mahremiyeti nedeniyle cevap verilememektedir.” diye yazsaydı böyle bir
tartışma olmayacaktı. Sayın Bakanın da dikkatini çekiyoruz. Bundan sonra bu tür
soru önergelerini yazılı olarak...
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kılıçdaroğlu.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
3.- Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi'nin,
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, Trabzon Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebi ve 15 milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoy ve 17 milletvekilinin, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın,
Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 2 milletvekilinin, Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürk ve 8 milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak
ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/797, 2/497, 2/520, 2/527, 2/555, 2/557,
2/561, 2/565, 2/570) (S. Sayısı: 463) (Devam)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı
mahiyettedir. Şimdi, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım. Önerge
sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 Esas Numaralı kanun tasarısının 4’üncü maddesiyle
değiştirilen 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun 12’inci
maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesine eklenen ibarede geçen
“belirlenmesinde” ibaresinin “tespitinde” olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
BAŞKAN – İkinci önergenin imza sahibini de okutuyorum:
“Azize Sibel Gönül (Kocaeli)”
BAŞKAN – Şimdi, Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeleri okutuyorum:
Gerekçe:
Anlam karmaşasının önüne geçmek amacıyla önerge verilmiştir.
BAŞKAN – Şimdi, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.
4’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
5’inci madde üzerinde üç adet önerge vardır. Geliş sıralarına göre
okutup aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının 5’inci maddesinde yer alan “tespiti”
ibaresinin “anlaşılabilmesi” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Şevket Köse |
Malik Ecder
Özdemir |
Tayfur Süner |
|
Adıyaman |
Sivas |
Antalya |
|
Tansel Barış |
|
Metin
Arifağaoğlu |
|
Kırklareli |
|
Artvin |
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı
mahiyettedir. Şimdi bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım. Önerge
sahiplerinin istemi hâlinde de kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 5 inci
maddesinin Tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Erkan Akçay |
Mustafa Kalaycı
|
Süleyman L.
Yunusoğlu |
|
Manisa |
Konya |
Trabzon |
|
M. Akif Paksoy |
Faruk Bal |
Mehmet Şandır |
|
Kahramanmaraş |
Konya |
Mersin |
|
|
Akif Akkuş |
|
|
|
Mersin |
|
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı tasarının 5 inci maddesinin
tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Hasip Kaplan |
M. Nezir
Karabaş |
Sevahir
Bayındır |
|
Şırnak |
Bitlis |
Şırnak |
|
Bengi Yıldız |
Osman Özçelik |
Hamit Geylani |
|
Batman |
Siirt |
Hakkâri |
BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Akif Akkuş, Mersin…
BAŞKAN – Akif Akkuş, Mersin Milletvekili önerge üzerinde
söz isteyen.
Buyurun Sayın Akkuş. (MHP sıralarından alkışlar)
AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 463
sıra sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun Tasarısı’nın 5’inci
maddesinde verdiğimiz önergeyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kanun tasarısının bu maddesiyle İşsizlik
Sigortası Kanunu’nun 53’üncü maddesi (b) bendine bir alt bent olarak eklenen
cümle ile İşsizlik Sigortası Fonu’nun giderlerine yeni bir gider birimi daha
eklenmiş bulunmaktadır yahut eklenmesi istenmektedir.
25/8/1999 tarih ve 4447
sayı ile İşsizlik sigortası Kanunu ihdas edilmiştir. Bu Kanun’a göre, bir iş
yerinde çalışırken çalışma istek, yetenek, sağlık ve yeterliliğine sahip
olmasına rağmen herhangi bir kasıt ve kusur olmaksızın işini kaybeden
sigortalılara işsiz kalmaları nedeniyle uğradıkları gelir kaybının, belli bir
sürede, belli bir kısmını karşılayan zorunlu sigortaya “İşsizlik Sigortası” adı
verilmektedir. Yukarıda da belirtildiği gibi, çalışanın kendi istek ve iradesi
ile işten çıkmamış olması, kendisine bağlı olmayan nedenlerle -mesela genel
krize bağlı olabilir- işini kaybetmiş olması esastır. Bu durumda olan
işsizlere, İşsizlik Sigortası Fonu’nda birikmiş olan paradan belli bir süre ve
miktarda parasal ödeme yapılmaktadır. Böylece, işini kaybeden kişinin
mağduriyetinin bir kısmının karşılanması söz konusu olacak ve işini kaybeden
kişi, muhtemel sıkıntılarının bir kısmını böylece aşabilecektir. Ancak
geçtiğimiz yıl, GAP projesine bu Fon’da biriken 32 milyar TL’den 8 milyar
TL’nin aktarılmasıyla ilgili yasanın görüşülmesi sırasında, bu Fon’un işsizler
için kullanılmadığı ve Fon’da biriktiği tespit edilmişti. Bu fon kaynakları
böylece maksat dışı kullanılmış ve gerçek sahiplerinin ihtiyacına gereği gibi
dikkate alınarak harcanmamıştır diyoruz.
Değerli milletvekilleri, hatırlanacağı üzere kısa çalışma ve kısa
çalışma ödeneği, 15/5/2008 tarih ve 5763 sayılı
Kanun’la 4447 sayılı Kanun’a eklenmişti. Anlaşılıyor ki o zaman da şimdi olduğu
gibi alelacele ele alınan tasarı ile hak sahiplerine Fon’dan hangi şartlarda ve
nasıl ödeme yapılacağı gündeme gelmemiş, herhâlde bugüne kadar da ödeme de
yapılamamıştır diyoruz.
Değerli milletvekilleri, haberleşme ve ulaşım teknolojilerinin
gelişmesi sonucu üretim, tüketim, finans, enerji gibi ekonomik etkinlikler
küresel ekonomik güçlerin eline geçmiş ve küresel güçler bu sayede dünyaya
hâkim olmuşlardır. Yukarıda saydığımız ekonomik etkinliklerin birisinde meydana
gelecek bir aksama, dalga dalga bütün dünyaya yayılabilmekte ve bizim gibi
perakende sektörünün, bankacılığın, borsanın ve borçlarımızın dış kaynaklı
olduğu ülkelerde büyük ekonomik krizlere sebep olabilmektedir.
Krizin gelişini göremeyen ve etkilerini sezemeyen yöneticiler
teğet edebiyatıyla krizi yönetmeye kalksa da altında ezilerek çıkış yolu
aramaya çalışmaktadırlar. “Kriz bizi etkilemeyecek. Krizden en az
etkileneceğiz.” diyen Sayın Başbakan, bugünlerde her konuşmasında ekonomik
aksaklıkları krize bağlamaktadır.
Değerli milletvekilleri, son zamanlarda gerek Sayın Başbakan ve
gerekse AKP sözcüleri konuşmalarında, özelleştirme ile işini kaybeden işçiler
için “Onları sokağa atmadık, 4/C yasasıyla onlara yeni iş imkânları verdik.”
demektedirler. 4/C kapsamında olan işçiler fabrikalarının özelleştirilmesiyle
başka iş alanlarına kaydırılmak istendi. Ancak diğer alanlarda da üretimin
durma noktasına gelmesi ve iş alanlarının kapısına kilit vurulmasıyla her
kesimde işsizler ordusu ortaya çıkmıştır.
Sayın sözcüler bugün işsizlerin sayısının 4 milyonu geçtiğini
acaba biliyorlar mı? Tekel işçileri sıfırın altında, eksi 10 derecede Ankara
sokaklarında çadırlarda donma pahasına neyin protestosunu yapıyor? Siz iş ve aş
veriyorsunuz da onlar istemiyorlar mı, yoksa 4/C’yle her an sokağa atılma
korkusundan mı çadırları tercih ediyorlar? Maliye Bakanı acıma duygularıyla
işçilere 4/C hakkını tanıdıklarını beyan ediyor. IMF’den aldığı maaş ve
icazetle bugünkü yerinde bulunan Sayın Bakan, anlaşılıyor ki yeşil kartlı kız
kardeşinin nasıl yaşadığını bilmiyor; işini kaybetmenin ne olduğunu, işsizin
psikolojik travma içinde yaşadığını bilmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Akkuş, lütfen tamamlayınız.
AKİF AKKUŞ (Devamla) – Sayın Bakan, devlet acımaz, işsize iş, aça
ekmek verecek kurum ve kuruluşlar ortaya çıkartır.
Yine AKP’lilerin vatandaşı aldatmak için kullandığı bir başka konu
da, emeklilere yapılan zam ve pinpon topu kriteriyle
ortaya koyduğu enflasyon aldatmacasıdır. Sayın Başbakan “Emekliye yüzde 20 zam
yaptık.” diye açıkladı. Ancak yüzde 20 zammı 310 TL maaş alan emekliye yaptı.
Toplamında bu 62 lira eder. Elektriğe, doğal gaza ve akaryakıta yapılan zamla
bunun çok üstüne çıktı. Emekli maaşlarının büyük bir kısmı
asgari ücretin çok altında. Sayın Başbakan vatandaş aç ve sefalet
içindeyken ihtilal senaryoları açıklamakla, vatandaşın açlık, yokluk, işsizlik
ve sefaletini kamufle etmeye çalışıyor. Uçurumun
başına kadar gelindi, aşağıya bakabiliyorsanız bakın ve nedamet getirerek
vatandaşların sıkıntılarını giderin.
Kısa çalışma başvurularında talebin uygunluğunun tespiti için
Bakanlık tarafından 6245 sayılı Harcırah Kanunu kapsamında yapılacak…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AKİF AKKUŞ (Devamla) – …giderlerin açığının İşsizlik Sigortası
Fon’undan karşılanmasının uygun olmamasından dolayı 5’inci maddenin tasarı
metninden çıkarılmasını istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Akkuş.
Sayın Kaplan, konuşacak mısınız, gerekçeyi mi okutayım?
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Konuşacağım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak
Milletvekili.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 19
Ocakta bir kanun teklifi veriliyor, 20 Ocakta bu tasarıyla birleştiriliyor. arkasından da sendikal hak ve özgürlüklere bir kısıtlama,
Çalışma Bakanlığının vesayetine bağlama, sendikaların mevcut yapısını bir süre
daha öteleme ve sendikal hak ve örgütlenmede işçi haklarını kısıtlama. Ben bunu
aslında Tekel işçilerinin sendromuna bağlıyorum. Yani
son zamanlarda Başbakan diyor ki: “İktidarları işçiler, sendikalar düşüremez.”
Gümbür gümbür düşürüyor demokratik ülkelerde sendikalar, emeğin örgütleri,
mesleğin örgütleri, öğretmen örgütleri, işçi örgütleri, köylü örgütleri Paris’e
traktörleriyle yürüyorlar. İşçiler, maden işçileriyle yürümüşlerdir ve öylesine
çok değiştirmişler ki iktidarları, o iktidarlar gittikleri zaman arkalarına
baktıklarında nasıl gittiklerinin farkına dahi varamamışlardır.
Şimdi getiriyorsunuz böyle bir uygulama. ILO’ya bağlı… Sayın
Çavuşoğlu yeni Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanlığına seçildi. Hani
Avrupa Konseyinin değerlerini savunacağız? Hani işçilerin sendikal hakkını
savunacağız? Hani grev ve lokavt haklarını anayasal olarak ILO sözleşmesi
çerçevesinde düzenleyeceğiz? Buna geldiğimiz zaman, işte eksi 10 derecede
Kızılay’ın göbeğinde, Ankara’da bu karda kışta, buzda direnen Tekel işçilerinin
getirdiği korku ve sendrom, iktidarları böyle yasalar
çıkarmaya zorluyor.
“On sekiz ay ötele…” Niye? “Efendim, Sosyal Güvenliğe bildirilen
işçiler, arkasından da Çalışma Bakanlığına bildirilen işçiler, bunlar
sendikaların statüsünü belirleyecek.” Bu ülkede sendikaların statüsünü yalnız
ve yalnız işçiler belirler, işçilerin özgür örgütlenmesi belirler, onların
sendikal hak ve mücadelesi belirler. Bunun dışında bir yol yoktur. Bunu
demokrasilerde herkesin bilmesi gerekiyor.
Şimdi soruyorum: “Bu kadar düzenleme getiriyoruz, yok muafiyet
getiriyoruz…” Kardeşim, bu yabancı bankaların harçlarını artırıyorsunuz; güzel.
İşçilerin primlerini de, sigorta primlerini devlet ödesin diye öteliyorsunuz; o
da güzel, 5 milyar bütçeye bir senede yükü. Peki, 12 bin tane Tekel işçisini bu
kışta, bu ayazda, bu soğukta, bu cehennemde sokağa atarken vicdanınız hiç
sızlamıyor mu? Yani, şunu düşünmüyor musunuz: Özelleştiriyoruz, parayı
alıyoruz. Özelleştiriyoruz, bütçeye alıyoruz, dış borçlara yamıyoruz, dış
borçları ödüyoruz. Peki, bu yasayla siz nereden para topluyorsunuz? Halktan
topluyorsunuz, emeklilerden alıyorsunuz, memurlardan alıyorsunuz, esnaftan
alıyorsunuz, vatandaştan alıyorsunuz. Özel tüketim vergileri, dolaylı
vergileri, KDV’leri dayıyorsunuz, bunlardan aldığınız primleri topluyorsunuz,
sonra kriz diye işverenlere, patronlara veriyorsunuz. Eğer
halktan yana, haktan yana bir iktidar varsa zenginden alır vergisini, zenginden
yüzde 1… Türkiye’de 100 aile Türkiye’yi yiyor; 100 ailenin kurumlar vergisi
yüzde 10, işçilerin verdiği vergi yüzde 27! Bu vicdansız, bu adaletsiz, bu eşit
olmayan vergi toplamada, biraz vicdan olsa, bunlardan adil bir şekilde
toplarsınız, yüzde 1 vergisini artırırsınız; 12 bin tane Tekel işçisini değil
sokağa atmak, 120 bin tane işçimizin özelleştirme sonucu sokağa atılmasını
önlersiniz. Bugün vicdan günüdür, adalet günüdür, hak günüdür, namus
günüdür, direnme günüdür ve bu direnmenin etrafında dolanan bütün yasaları açık
etmek, demokratik muhalefet olarak da Barış ve Demokrasi Partisinin görevidir,
bizim görevimizdir. Her yanlışı açık etmek demokratik muhalefetin görevi
olacaktır. Öyle, Avrupa Konseyi Parlamentosuna Başkan seçilmekle olmuyor.
Demokrasi bu kadar basit değil, şeklî değil, kozmetik değil.
Bakın, Atatürk’ün kurduğu kurumlara: Etibank’a bakın,
özelleştirildi. Şeker fabrikalarını kurdu, AKP kendi kurmuş gibi hepsini
özelleştiriyor. Tekel fabrikaları özelleştiriliyor. İşçiler sokağa atılıyor.
“4/C’li yapılıyor.” diyor. Ne kadar münasip, ne kadar uygun!
Biliyor musunuz arkadaşlar, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde
“angarya” diye bir madde var, “zorla kölelik” diye bir madde var, “zorla
çalıştıramazsın” diye bir madde var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Bizim Anayasa’mızda da “angarya”
var.
BAŞKAN – Lütfen, tamamlayınız.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Ne tesadüf ki AK PARTİ İktidarının Tekel
işçilerine reva gördüğü 4/C ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki angaryayı
yasaklayan 4’üncü madde aynıdır; 4’üncü madde angaryayı yasaklıyor, 4/C
angaryayı öngörüyor. 1.600, 1.700, 1.800, 2 bin lira ücret alan işçiyi sokağa
atıp mevsimlik işçi yapıyorsunuz. Bunun neresinde adalet var? Satıyorsunuz,
sattınız da. 100 milyara yakın özelleştirme parasını aldınız. Bu paraları
alırken, borçları öderken, burada vatandaşın, fakirin, yetimin, masumun, kulun
hakkının olduğunu hiç mi düşünmüyorsunuz? Gelin de bu kriz ortamında biraz da
işçilere kıyak yapın. İşçilere kıyak
yapmayın, hakkını teslim edin; sendikal hakkını, ücret hakkını, insanca yaşama
hakkını, insanlık onurunu, sokakta eksi 10 derecede, Ankara’nın göbeğinde
üşüten ve sağlığıyla oynadığınız işçilerinizin hakkını teslim edin. Eğer siz
hakkını teslim etmezseniz, önümüzdeki seçimde bu halk da size hakkınızı teslim
edecektir, bundan da hiç kimsenin kaçışı yoktur, bunu da arz ederim.
Saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Toplantı yeter sayısı istiyoruz
efendim.
BAŞKAN – Yoklama talebinde bulunan arkadaşların isimlerini tespit
edeceğim: Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Köse,
Sayın Erbatur, Sayın Kaptan, Sayın Süner, Sayın Gök, Sayın Barış, Sayın Dibek,
Sayın Emek, Sayın Aydoğan, Sayın Okay, Sayın Ünlütepe, Sayın Kart, Sayın
Öztürk, Sayın Ağyüz, Sayın Baratalı, Sayın Seçer, Sayın Ersin.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama isteminde bulunan sayın milletvekillerinin yoklama için
elektronik cihaza girmemelerini rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
3.- Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi'nin,
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, Trabzon Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebi ve 15 milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoy ve 17 milletvekilinin, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın,
Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 2 milletvekilinin, Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürk ve 8 milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak
ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/797, 2/497, 2/520, 2/527, 2/555, 2/557,
2/561, 2/565, 2/570) (S. Sayısı: 463) (Devam)
BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının 5’inci maddesinde yer alan “tespiti”
ibaresinin “anlaşılabilmesi” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Şevket
Köse (Adıyaman) ve arkadaşları
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Şevket Köse, Adıyaman
Milletvekili.
Buyurun Sayın Köse.
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
463 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 5’inci maddesi üzerine verdiğimiz önerge
hakkında söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlarken yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım.
Değerli arkadaşlar, ilgili madde Komisyon görüşmeleri sırasında
eklenmiştir; Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu’nda değişiklik
yapmaktadır. Bu maddenin tasarıya girebilmesi için yeni bir yasa teklifi
verilmiş, hemen ertesi gün Komisyonda mevcut tasarıyla birleştirilmiştir. Oysa
Meclis İç Tüzüğü komisyona havale edilen işlerin görüşülmesine kırk sekiz saat
sonra başlanabileceğini belirtmiştir.
Değerli arkadaşlar, İç Tüzük hükümlerinin arkasından dolanarak
yasa yapılmaz. Hükûmetin bu tutumu yanlıştır. Yasama yönteminin bu biçimde
kullanılmasına karşıyız. Hükûmetin yasama süresince yaptığı bu müdahalenin
benzeri yaşamın her alanında karşımıza çıkmaktadır. Tekel işçileri konusu bunun
en bariz örneğidir. Tekel işçilerinin kazanılmış hakları kaybetmemek için kırk
günü aşkın bir süredir mücadelelerine devam etmektedirler ve bu mücadelede
Tekel işçileri yalnız kalmamıştır, artık bu mücadele bütün toplumun mücadelesi
hâline gelmiştir. Ankara’da ve Türkiye'nin her yerinde Tekel işçilerine destek
çığ gibi büyümektedir. Sayın milletvekilleri, eğer Türk-İş’in önüne giderseniz
bunu görebilirsiniz. Toplumun her kesimi gücü yettiği oranda giyecek, yiyecek,
içecek ve yakacakla Tekel işçilerinin yanına koşmaktadır. Tekel işçilerinin bu
eylemi yalnız 12 bin işçinin değil, Türkiye'nin mücadelesi hâline gelmiştir.
Sayın Başbakan her fırsatta işçilere hakaret etti ve emeklerini
görmezden geldi. Başbakan Tekel işçilerinin yalnız olmadığını görünce,
işçilerin verdiği iyi niyet süresinin dolmasına birkaç saat kala, Tekel işçileri
adına sendika temsilcilerinin istediği randevu için olumlu bir yanıt vereceğini
açıkladı.
Tekel işçileri konusunda Sayın Başbakan ile görüşmeden nasıl bir
sonuç çıkar bilemiyoruz ama işçilerin sabrı taşmıştır. İşçi ve memur
sendikalarının temsilcilerinin yaptığı toplantılardan çıkan sonuç da bunu
göstermektedir. Sendikalar, işçilerin sorunlarının masada çözülmesinden yanadır
ve 21 Ocakta da bu yönde karar aldılar ve sendikalar 28 Ocakta yapılacak
görüşmeden sonuç alınmaması durumunda üretimden gelen dayanışma gücünü
kullanacaklarını açıkladılar. Başka bir deyişle, eğer çözüm alınmazsa ufukta
genel grev görünmektedir.
Değerli arkadaşlar, gördüğünüz gibi işçiler iyi niyetle hareket
etmektedirler, “Demokratik yollarla bu sorun çözülebilir, hem de vakit
kaybedilmeden hemen çözülmelidir.” diyorlar.
Sayın milletvekilleri, Tekel işçileri emeklerinin karşılığını
almak için dağa çıkmadılar ve de silaha sarılmadılar. Bu işçi kardeşlerimiz
sadaka da istemiyorlar, hak etmediği bir makamı da değil, bileğinin hakkını
istiyorlar ve yirmi yıldır çalışıp emek verdiği, alın teri döktüğü işini
Hükûmetin keyfî bir kararıyla kaybetmek istemiyorlar.
Hükûmet işçileri perişan ediyor ve bunu da ekonomik gerekçelerle
yaptığını söylüyor. Şimdi soruyorum: Tekelin bir bölümünü 292 milyon dolara
satar iken neden ekonomiyi düşünmediniz? Tekelin bu bölümünü alanlar kısa süre
sonra burayı 900 milyon dolara satarken işçiler ne olacak diye neden
düşünmediniz?
Sayın Başbakan “Milletin bize emanet ettiği kasayı soydurmayız.”
diyor. Tekel işçisi kazanılmış anayasal hakkını istiyor, emeğinin karşılığını
istiyor. Tekel işçisi, Başbakana alınan trilyonlarca liralık uçaktan,
Başbakanın oğluna alınan gemicikten, bakanlara alınan 100 milyarlık araçlardan,
ne kadar tuttuğu belli olmayan yurt dışı gezilerinden de istemiyor ve işçiler,
devlet bankalarının kimseye vermediği, Başbakanın yakınına verdiği 750 milyon
dolar kredi gibi bir kredi de istemiyor. Başbakan bütün bunları
gerçekleştiriyor ama “Yetim hakkı yedirmem.” diyor. Peki, bu saydıklarım nedir
acaba? Bunları nasıl açıklayacaksınız?
Sayın Başbakan, altın yumurtlayan tavuk misali, Tekeli satarken
“Kasayı soydurmam.” niye demediniz?
Sayın milletvekilleri, Hükûmet yeni yeni açılımlarla meydana
çıkmaktadır. Bakınız, Türk, Arap, Kürt, Sünni, Alevi diye isimler sayılıyor;
oysa Tekel işçileri bu saydığımız kimlikleri düşünmüyor çünkü onların ortak
kimliği emekçi olmalarıdır ve onları birleştiren tek şey alın teridir. Hükûmet
açılım yapmak istiyorsa işçilerin hakkını vermelidir ve açılımı Kızılay’da
yapmalıdır. Hükûmet, bölmek değil birleştirmek istiyorsa Tekel emekçilerini
düşünmek zorundadır.
Sayın milletvekilleri, hepiniz çok iyi biliyorsunuz ki 2007
yılının Mart ayında Hükûmet bir girişimde bulundu ve 218 bin geçici işçiye
kadro verdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen tamamlayınız, buyurun.
ŞEVKET KÖSE (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kadroya alınmalarına bir sözümüz yok ama Hükûmet, bu işçileri,
emekçileri düşündüğü için değil, siyasi rantı
düşündüğü için bunları yaptı çünkü seçimlere birkaç ay kalmıştı, 218 bin kişi
oy uğruna kadroya alındı. Bugün ne oldu da 12 bin işçi için düzenleme
yapılmıyor? 218 bin kişiye verilen kadro Tekel işçilerine neden verilmiyor?
Dikkatlerinize sunmak istiyorum. Bu haksızlıktır, bu adalete de, kalkınmaya da
sığmaz.
Sosyal devlette merhamet yoktur, yurttaş hakkı vardır; işçiler de
bu haklarını aldılar, şimdi ise bu hak ettiklerini kaybetmemek için mücadele
ediyorlar. Sayın Bakan ne dediğinin farkında değil; merhamete gerek yok, hepsi
bugüne kadar emeklerinin karşılığını aldılar, şimdi de emeklerinin karşılığını
istiyorlar.
Hükûmetin merhameti kimlere gösterdiğini hepimiz biliyoruz.
Yumurta ithalatı yapanlara, Tekel Yönetim Kuruluna getirilenlere, usulsüz kredi
verdiklerinize merhamet gösterdiniz ama işçiye emeğinin karşılığını vermeyi çok
gördünüz. Hükûmet işçiye değil, işçi AKP’ye merhamet göstermiştir, merhamet
edip oy vermiştir. Mağdur rolünü iyi oynayıp merhamet oyu aldınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ŞEVKET KÖSE (Devamla) – Sözlerime son verirken, önergemin kabulünü
diler, en içten saygılarımı sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
5’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Birleşime 19.45’e kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.13
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati:19.54
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN
(Giresun), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
53’üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
463 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
6’ncı madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 6’ncı
maddesinde yer alan “2008, 2009 ve
|
Erkan Akçay |
Mustafa Kalaycı
|
Süleyman Lâtif
Yunusoğlu |
|
Manisa |
Konya |
Trabzon |
|
Akif Paksoy |
Faruk Bal |
Mehmet Şandır |
|
Kahramanmaraş |
Konya |
Mersin |
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı tasarının 6’ncı maddesinde yer
alan “2008, 2009,
|
Hasip Kaplan |
Hamit Geylani |
Bengi Yıldız |
|
Şırnak |
Hakkâri |
Batman |
|
Sırrı Sakık |
Ayla Akat |
Sevahir
Bayındır |
|
Muş |
Batman |
Şırnak |
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Ekonomik krizin etkileri uzun bir süre devam edeceğinden sürenin
uzatılmasında yarar vardır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 6 ncı
maddesinde yer alan “2008, 2009 ve
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Süleyman Lâtif Yunusoğlu, Trabzon Milletvekili.
Buyurun Sayın Yunusoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN LÂTİF YUNUSOĞLU (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 6’ncı maddesi
üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlarım.
Tasarının bu maddesiyle, 4447 sayılı Kanun’a, 5838 sayılı Kanun’la
2009 yılı Şubat ayında eklenen kısa çalışma ödeneğinin 2010 yılında da ödenmeye
devam edilmesi düzenlenmiştir.
Maddenin gerekçesine baktığımızda “…kısa çalışma uygulaması ile, bir ekonomik krizde veya zorlayıcı bir sebebin varlığı
halinde, işyerinde işçiler arasında tenkisat yapma yerine, işçilerin tamamının
veya bir kısmının geçici olarak ücretsiz izine çıkartılması ekonomik ve sosyal
politika olarak tercih edilmekte; işçilerin geçici olarak ücretsiz izine
çıkarılması ‘geçici bir işsizlik’ olarak nitelenerek işsizlik sigortasından
‘kısa çalışma ödeneği’ almaları öngörülmektedir. Bu şekilde, bu işçilerin işsiz
kalması hâlinde, işçilerin yeniden işe yerleştirilmesi ile ilgili ortaya
çıkacak maliyetlerden ve işsizlik ödemelerinden tasarruf edilecektir. Dünyada
yaşanmakta olan küresel krizinin ülke ekonomisini de etkilediği ve bazı sektör
ve işletmelerde ise etkisini çok yoğun hissettirdiği görülmektedir.” ifadeleri
bulunmaktadır.
Kısa çalışma ödeneği süresinin üç aydan altı aya çıkartılması ve
yüzde oranında artırılması, Hükûmetin krize karşı aldığı tedbirlerden biriydi.
Bu tasarı, Hükûmetin krizi kabullendiğinin ve etkilerinin 2010 yılında da ağır
bir şekilde hissedileceğinin bir başka göstergesidir.
AKP hükûmetlerinin uyguladığı makroekonomik politikalar ülkemizi
son derece yanlış, tehlikeli bir sürece sokmuştur. AKP, yıllarca büyüme
masalları anlatmış; kendi dönemlerinde yaşanan büyümenin hormonlu bir büyüme,
istihdam yaratmayan bir büyüme olduğu eleştirilerine kulak tıkamıştır. İstihdam
ve işsizlik AKP’nin siciline işlenmiş derin bir sosyal yara olmaya devam
etmektedir.
İşsizlik ve yılbaşında yapılan zamlar halkımızı inim inim
inletmektedir. Hükûmet, yaptığı bu tasarıyla ve zamlarla emeklilerin maaşına
yapılan zammı peşin olarak geri almıştır. Emeklinin bir cebinden aldınız, diğer
cebine şimdi aldıklarınızı koyacaksınız. Emekliye maaş zammını ocak ayında
verilecekmiş gibi açıkladınız, şimdi şubata kaldı. Kısa çalışma ödeneği için
getirilen süre uzatımı da böyledir. Zamlarla inlettiniz ama zamları
konuşmuyorsunuz, konuşamıyorsunuz, “Kısa çalışma ödeneğinin süresini 2010 yılında
artırdık.” diyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, tasarının genel gerekçesinde de global ekonomik kriz sebebiyle istihdamda ortaya çıkan
sorunların aşılması amacıyla 2008 ve 2009 yıllarında kısa çalışma ödeneğinden
yararlanma şartlarının iyileştirilmesi ve kısa çalışma ödeneğinin artırılması
uygulamasının 2010 yılında da devam ettirilmesinin amaçlandığı ifade
edilmektedir. Başbakan hâlâ teğet geçmenin geometrik açıklamalarını yapıyor.
Bunları bıraksın ve gerçek ekonomiyi konuşsun. AKP iktidarlarının ekonomik
politikalarından ve tercihlerinden dolayı dar gelirlilerin, işsizlerin,
emeklilerin gerçek sorunlarına gelinsin.
Değerli milletvekilleri, AKP, vurdumduymaz tavırlarıyla ülkemizi
bir sosyal patlamanın eşiğine getirmiştir. Kriz sürecindeki aymazlığıyla
ekonominin kontrolünü kaybeden ve geldiği konusunda herkesin hemfikir olduğu
kriz fırtınasına tedbir alacağı yerde, bunu fırsat olarak değerlendirebilecek
kadar yönetim aczine düşen Hükûmet, ülkemizi sonu meçhul bir karanlık tünelin
içine sokmuştur.
Hükûmetin açıkladığı orta vadeli mali plana göre işsizlik oranının
2010 yılı sonunda 14,6; 2011 yılı sonunda 14,2 ve 2012 yılı sonunda 13,6
olacağı öngörülmektedir. Biz, kısa çalışma ödeneğinin ödeme süresini bu
tasarıyla sadece 2010 yılı için uzatıyoruz. 2011 ve 2012 yılları ne olacak?
2011 yılı için öngördüğünüz işsizlik oranı 2010 yılından sadece 0,4 puan az.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Yunusoğlu, lütfen toparlayınız.
Buyurun.
SÜLEYMAN LÂTİF YUNUSOĞLU (Devamla) – 2012 yılı için öngörülen
işsizlik oranı ise 2010 yılından sadece 1 puan azdır. 2011 yılı başında -eğer
ömrünüz yeterse- yeni bir düzenlemeyle karşımıza çıkacağınızı söylemek kehanet
değildir.
Önergemizin kabulü ümidiyle hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yunusoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
6’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
7’nci madde üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri geliş
sıralarına göre okutup aykırılık sırasına göre işleme alıyorum.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 7’nci
maddesindeki cümlenin sonunda yer alan “31.12.2010 tarihini 30.6.2011 tarihine
kadar” ibaresinin “31.12.2010 tarihini 31.12.2012 tarihine kadar” şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Erkan Akçay |
Mustafa Kalaycı |
Süleyman Lâtif
Yunusoğlu |
|
Manisa |
Konya |
Trabzon |
|
M. Akif Paksoy |
Faruk Bal |
Reşat Doğru |
|
Kahramanmaraş |
Konya |
Tokat |
|
|
Mehmet Şandır |
|
|
|
Mersin |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın çerçeve 7’nci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Harun
Öztürk
İzmir
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Harun Öztürk, İzmir
Milletvekili.
Buyurun Sayın Öztürk.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan tasarının 7’nci maddesi üzerine vermiş olduğum değişiklik
önergesi dolayısıyla söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu madde, kriz sırasında işe alınanların sigorta primi işveren
paylarının İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ödenmesine ilişkin süreyi bir yıl daha
uzatarak 30/6/2011 tarihine çekmektedir. Öncelikle bu
teşvikin doğru bir teşvik olduğunu belirtmeliyim ancak kamuya ait bir fon
olmadığı için, teşvik, İşsizlik Sigortası Fonu’ndan değil, hazine tarafından
finanse edilmelidir.
Değişiklik önergesi, Hükûmetin, İşsizlik Sigortası Fonu’na amacı
dışında el atmasının önüne geçmek için verilmiştir. Bu düzenleme de, Hükûmet
yetkililerinin beyanlarının aksine, krizden 2011 yılının Temmuz ayına kadar da
çıkılamayacağının bir başka acı itirafıdır.
Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakanın Parlamentonun yetkisinde
olan bir konuda henüz Parlamento tarafından yasal bir düzenleme yapılmadan
“Emekli maaşlarında şu kadar artış yaptık.” şeklinde açıklama yapması Hükûmetin
Parlamentoya olan tahakkümünü ortaya koyması açısından önemlidir. Şimdi sizler
Başbakanın yaptığı açıklama dışında bir irade ortaya koyabilin ki,
Parlamentonun yürütme karşısında saygınlığını korumanıza bizler de alkış
tutalım.
12’nci maddeyle 5779 sayılı Kanun’un 7’nci maddesinin beşinci
fıkrası değiştirilmekte, vergi gelirleri paylarından borçlara karşı yapılacak
kesinti konusunda Hazine Müsteşarlığına verilen yetki Bakanlar Kuruluna
bırakılmaktadır. Anlaşılan Sayın Başbakan bu yetkiyi de siyasi bir baskı aracı
olarak bizzat elinde tutmak istemektedir.
Değerli milletvekilleri, geçici 1’inci maddeyle mevzuat gereği 1/10/2008 ile 1/9/2009 tarihleri arasında vergi kesintisine
tabi tutulan işsizlik ödeneği ödemeleri için geriye yönelik vergi muafiyeti
getirilmektedir. Geçici 2’nci maddede ise, tasarının 3’üncü maddesiyle
artırılan harçların bu düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten önce eski
mevzuata göre tahakkuk ettirilmiş olan harçlara da artış yönünde uygulanmasını
öngörmektedir. Bu iki düzenlemeyle ilgili olarak kanunların geriye yürürlüğünün
hangi hâllerde olacağının hatırlanmasında yarar olduğunu düşünüyorum.
Kanunların geriye yürürlüğünü tartışırken öncelikle “hukuki güvenlik ilkesi”
üzerinde durmamız gerekir. Hukuk devletinde “hukuki güvenlik ilkesi” vergi
mükelleflerinin hak ve özgürlük alanlarına devletin vergilendirme aracılığıyla
yaptığı müdahaleleri önceden görmelerini ve durumlarını buna göre
ayarlamalarını gerektirmektedir. Bu nedenle, vergi yasalarında yapılan
değişikliklerin, prensip olarak, geçmişte meydana gelen olaylara uygulanmaması
gerekir. Sonradan çıkartılan yasaların geçmiş dönemler için vergi yükünü artırması,
mükelleflerin devlete ve hukuk düzenine olan güvenlerini sarsar, ticarette
olması gereken belirlilik ve istikrarı bozar.
Değerli milletvekilleri, Anayasa’mızda vergi yasalarının
geriye yürümezliğine ilişkin bir hüküm yer almamasına rağmen “hukuki güvenlik
ilkesi” çerçevesinde vergi yasalarının lehte olan hükümlerinin -bir eşitsizliğe
yol açmaması koşuluyla- geriye yönelik uygulanması, aleyhte olan hükümlerin ise
eski mevzuat çerçevesinde tamamlanmış ve hukuki sonuçlarını doğurmuş olaylara
kesinlikle uygulanmaması, eski mevzuata göre başlamış ancak sonuçlanmamış
olaylara ise mükelleflerin hukuki güvenliklerini ne ölçüde etkilediğine bakarak
karar verilmesi doğru olur. Bu çerçevede,
geçici 1’inci maddeyle yapılan geriye yürürlük kabul edilebilir ancak geçici
2’nci maddedeki geriye yürürlük düzenlemesi hukuk devletinde olması gereken
“hukuki güvenlik ilkesi”yle kesinlikle bağdaşmamaktadır. Geçmişte vergi, harç
ve benzeri yükümlülüklerin geriye yürütülmesine emsal teşkil edecek olayların
gerçekleşmiş olması bugün yaptığımız işin doğru olduğu anlamına gelmez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Öztürk, lütfen tamamlayınız.
HARUN ÖZTÜRK (Devamla) – Değerli milletvekilleri, Hükûmetin
ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının endüstriyel ilişkilerde sosyal taraflar
arasında tam bir tarafsızlık ortaya koyması gerekirken, hatta iş hukukunun
evrensel ilkelerinden olan iş ilişkisinde zayıf konumda olan işçiyi koruması
gerekirken sürekli olarak sermayenin yanında yer almasını içime sindiremediğim
için bu tasarıya ret oyu kullanacağım.
Geçmişte özelleştirme şartnamelerinde, çalışan işçilerin
devralan işveren tarafından devirden sonra da çalıştırılacaklarına ilişkin
hükümler yer alırken, bu koşul kaldırılarak işçileri 4/C uygulamasıyla açlığa
terk eden ve bunu yaparken de merhamette bulunduğunu söyleyen, hakkını arayan
emekçileri işsizlere hedef olarak gösteren hükûmet etme anlayışını uygun
bulmadığım için bu tasarıya ret oyu kullanacağımı ifade ediyor, yüce heyetinizi
tekrar saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 7’nci
maddesindeki cümlenin sonunda yer alan “31.12.2010 tarihini 30.6.2011 tarihine
kadar” ibaresinin “31.12.2010 tarihini 31.12.2012 tarihine kadar” şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN – Sayın Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Manisa Milletvekili Erkan Akçay
konuşacak.
BAŞKAN – Erkan Akçay, Manisa Milletvekili, önerge üzerinde söz
isteyen.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 463
sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 7’nci maddesi üzerinde verdiğimiz değişiklik
önergesi hakkında söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
2009 yılı Ekim ayı itibarıyla işsizlik oranı yüzde 13’tür, işsiz
sayısı da 3 milyon 299 bin olarak ilan edilmiştir. Kentlerdeki işsizlik oranı
ise yüzde 15,5’tir, kent merkezlerindeki genç nüfusta bu oran yüzde 26,6’dır.
Yani, kentlerimizde her 100 gencin 27’si işsizdir. İşsizlik Türkiye'nin en
önemli sorunudur, ekonomik, sosyal ve kültürel bir karabasana dönüşmüştür
maalesef.
TÜİK işsizlik oranını hesaplarken, iş aramayıp çalışmaya hazır
olanlar ile mevsimlik çalıştığı için işsiz durumda bulunanları dâhil
etmemektedir. Bu iki grup dâhil edildiği zaman hesaplanan gerçek işçi sayısı 5
milyon 240 bin kişi olmaktadır. Bu durumda gerçek işsizlik oranı da yüzde 19’u
aşmaktadır. Türkiye’de 1993-2002 yılları arasındaki on yıllık süreçte ortalama
işsizlik oranı yüzde 7,8 olarak gerçekleşmiştir. AKP Hükûmeti tarafından
açıklanan orta vadeli programdaki işsizlik oranları gerçekleştiği takdirde
2003-2012 yılları arasında on yıllık süreçte gerçekleşecek işsizlik oranı
ortalama yüzde 12,1’dir.
İşsizlik Sigortası Fonu, çalışanlara işsiz kaldıkları dönemde
gelir sağlamak amacıyla kurulmuştur. Fondan bugüne kadar 3 milyar Türk lirası
işsizlik ödeneği ödenmiştir. 2009 yılında 508 bin işçinin 162 milyon Türk
lirası tutarındaki kısa çalışma ödeneği de ayrıca bu fondan ödenmiştir.
Ülkemizde açlık sınırı 795 Türk lirası iken İşsizlik Sigorta Fonu’ndan
işsizlere ödenen tutar aylık ortalama 332 liradır. Mevcut uygulamalarla Hükûmet
işsizleri açlığa terk etmektedir. Gerçek işsiz sayısı, biraz evvel ifade
ettiğimiz gibi, 5 milyonu çoktan geçmiştir. Oysa 2009 itibarıyla İşsizlik
Sigorta Fonu’ndan yararlananların sayısı 292 bin kişidir. Üstelik işsizlik
ödeneğinden bir işsiz azami altı ay yararlanabilmektedir.
İşsizlik Sigortası Kanunu’na göre fonun öncelikle işsizlik ödeneği
ödemelerinde, daha sonra işsizlere eğitim imkânı sağlamak, işsizlikle
mücadelede aktif politika önlemlerine mali destek sağlamak amacıyla
kullanılması gerekmektedir ancak Hükûmet, işsizliği önleyecek politikalar
üretmek ve işsizlik ödeneğinden yararlanılmasını kolaylaştırmak yerine İşsizlik
Fonu’ndaki paraları amacı dışında, bütçe açıklarını kapatmak için
kullanmaktadır. İşsizlik Fonu’nda biriken para, işçi, işveren ve devletin
katkısıyla oluşmaktadır ancak Hükûmet, bu fonda biriken parayı işçi ve işveren
temsilcilerine danışmadan istediği gibi kullanmaktadır. Cumhuriyet tarihimizin
en ağır işsizlik döneminin yaşandığı bugünlerde İşsizlik Fonu’nun amaç dışı kullanılması
işsizlik oranının katlanarak artmasına yol açmaktadır. Hükûmet fon kanalıyla
bütçeyi finanse etmekten vazgeçmeli, fondan elini çekmelidir. İşsizlik
sigortası için son üç yılda ödenmesi zorunlu altı yüz günlük prim üç yüz güne
indirilmelidir. İşsiz kalan işçilere İşsizlik Sigortası Fonu’ndan yapılan ödeme
miktarı ve süresi de artırılmalıdır.
2009 yıl sonu itibarıyla İşsizlik
Sigortası Fonu’nda net 42 milyar lira bulunmaktadır, bu paranın sadece 5,5
milyar Türk lirası devlet katkısıdır. 2008 yılında fondan bütçeye 1,3 milyar
lira, 2009 yılında 4,4 milyar Türk lirası kaynak aktarılmıştır. Bunun sonucunda
2009 yıl sonu itibarıyla İşsizlik Fonu’ndan bütçeye
aktarılan kaynak 5,7 milyar Türk lirasını aşmıştır. Böylece devlet İşsizlik
Sigortası Fonu’na bu zamana kadar yaptığı katkıyı 2009 yılı sonunda fazlasıyla
geri almıştır.
11 Ağustos 2009 tarihinde kabul edilen 5921 sayılı Kanun 2009 ve
2010 yıllarında İşsizlik Sigortası Fonu’ndan tahsil edilecek nema gelirlerinin
dörtte 3’ünün, 2011 ve 2012 yıllarında da dörtte 1’inin bütçeye aktarılmasını
sağlamıştır. Böylece 2008 ve 2012 döneminde İşsizlik Sigortası Fonu’ndan
bütçeye aktarılan ve aktarılacak olan tutar…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Akçay, lütfen tamamlayınız.
ERKAN AKÇAY (Devamla) – …12 milyar lirayı aşacaktır.
Çalışanlara işsiz kaldıkları dönemde gelir sağlamak amacıyla
kurulan İşsizlik Sigortası Fonu’nun, önce faiz gelirlerinden vergi kesintisi
yapılmaya başlanmıştır, ardından işverenlerce ödenen işsizlik sigortası
primlerinin yüzde 1’iyle fon bünyesinde Ücret Garanti Fonu oluşturulmuştur.
Kısa çalışma ödeneğinin fondan karşılanması, genç erkek ve kadın
işçi istihdamına ilişkin sigorta primlerinin işveren payının İşsizlik Sigortası
Fonu’ndan karşılanması gibi düzenlemelerle bu fon azar azar tırtıklanmaya
devam etmektedir ve bu süreç fonun nema gelirlerinin bütçeye aktarılmasıyla
devam etmektedir. AKP Hükûmeti bu gidişle İşsizlik Sigortası Fonu’nda para
bırakmayacaktır.
İşçilerin maaşlarından kesilerek İşsizlik Sigortası Fonu’nda
biriken ve çalışanın gelecek güvencesi olan paraların bütçeye aktarılması
politikasızlıktan öte başka bir anlam ifade etmemektedir. İşçinin dar gününde
işsizliğe karşı istihdamı ve üretimi artırmak için kullanılması gereken 42
milyar liranın başka amaçlar için heder edilmesi, en hafif tabiriyle kul hakkı
yemenin başka bir çeşididir.
Bu düşüncelerle muhterem heyetinize saygılarımı sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Akçay.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
7’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
8’inci madde üzerinde üç adet önerge vardır. Önergeleri geliş
sırasına göre okutup aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı Tasarının Çerçeve 8’inci maddesi
ile değiştirilmesi öngörülen 27/2/2003 tarihli ve 4817
sayılı Kanunun 12 inci Maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarının Tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Tayfur Süner |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
Trabzon |
Antalya |
Malatya |
|
Engin Altay |
Osman Kaptan |
Şevket Köse |
|
Sinop |
Antalya |
Adıyaman |
|
Hulusi Güvel |
|
Yaşar Ağyüz |
|
Adana |
|
Gaziantep |
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı tasarının 8 nci maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen, 4817 s.y.nın 3 ve 4 ncü fıkralarının tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Hasip Kaplan |
Hamit Geylani |
Bengi Yıldız |
|
Şırnak |
Hakkâri |
Batman |
|
Sırrı Sakık |
M. Nezir
Karabaş |
Sevahir
Bayındır |
|
Muş |
Bitlis |
Şırnak |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
463 Sıra sayılı kanun tasarısının 8 maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Mehmet
Serdaroğlu |
Mustafa Kalaycı |
Erkan Akçay |
|
Kastamonu |
Konya |
Manisa |
|
Mehmet Şandır |
|
Necati Özensoy |
|
Mersin |
|
Bursa |
BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Madde ile, 27/2/2003 tarihli ve
4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanunun 12 nci maddesi
değiştirilerek, yabancıların çalışma izni alması kolaylaştırılmaktadır.
Ülkemizde, işsizliğin Cumhuriyet tarihinin rekorlarını kırdığı bir kriz
döneminde, yabancı işçi çalıştırılmasının kolaylaştırılması değil,
zorlaştırılması gerekmektedir. Önerge ile maddenin tasarı metninden
çıkarılarak, en azından mevcut düzenlemenin korunması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı
mahiyettedir. Şimdi bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım. Önerge
sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı tasarının 8 nci maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen, 4817 s.y.nın 3 ve 4 ncü fıkralarının tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı Tasarının Çerçeve 8’inci maddesi
ile değiştirilmesi öngörülen 27/2/2003 tarihli ve 4817
sayılı Kanunun 12 nci Maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarının Tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları
BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Ağyüz konuşacaklar.
BAŞKAN – Yaşar Ağyüz, Gaziantep Milletvekili, önerge üzerinde söz
isteyen.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
463 sıra sayılı torba yasanın 8’inci maddesindeki değişiklik hakkında
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Yine bir 15 maddelik torba yasayla karşı
karşıyayız. Torba yasa her bağdan bir kesek almış, önümüze getirmiş. Sendikadan
bahsediyor, yabancı işçi çalıştırmadan bahsediyor, belediyenin kaynaklarını
kısıyor ve bereket “kölelik yasası” dediğimiz işçi simsarlığını Komisyon
ortadan kaldırmış.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye, beyin göçü en fazla olan 34 ülke
arasında 24’üncü sırada yer alıyor ve ne yazık ki iyi eğitim gören 100 kişiden
59’u Türkiye dışında okuma ve çalışmaya başlıyor. Bu istatistikler hepinizin
elinde var. 14-15 Kasım 2009’da ücretli ve işsiz mühendisler bir kurultay
düzenledi. Bu mühendis arkadaşların örgütlerinin sesine niye kulak
vermiyorsunuz? Türkiye’de bu alanda yeterli, kendini geliştirmiş mühendis,
mimar, plancı, teknik eleman var iken bunların meslek alanlarını yabancı
işçilere izin vererek, “meslek yeterliliği” adı altında izin vererek daraltmaya
bizim ne hakkımız var? Hepiniz günü geldiğinde -Sayın Başbakan da dâhil-
işsizlikten bahsediyorsunuz. İşsizlik sıralamasında dünyada 2’nciyiz ama
yabancı işçi aşkı nereden geldi size, ben bilmiyorum.
Bakın, aynı yasayı siz 2003’te çıkarmışsınız, AKP iktidarda.
2006’da bu değişikliği getirmeye çalışmışsınız, AKP iktidarda. Şimdi tek başına
bu yasal değişikliği getirmiyorsunuz, torba yasanın içerisine koyuyorsunuz ve
ne diyorsunuz biliyor musunuz? “Mesleki hizmetler kapsamında çalışacak
yabancılara akademik ve mesleki yeterlilik ile ilgili işlemleri tamamlanıncaya
kadar, ilgili mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla bir yılı geçmemek üzere ön
izin verilir.”
Değerli arkadaşlarım, bu düzenleme kabul edilirse yabancılar birer
yıllık periyotlarla akademik ve mesleki yeterlilikten
muaf hâle gelecektir. Gelip çalışma olanağı veriyorsunuz. Türk Mimarlar,
Mühendisler Odaları Birliği Yasası’nda bu süre bir aylık süreyle tanınmıştır.
Hem eşitliğe hem yasaya hem de Anayasa’ya aykırı olan bu hükmü, bu yasal
değişikliği nasıl gündeme alırsınız, nasıl Komisyonda bunları tartışırsınız,
bizim grubumuzun ve diğer grupların muhalefetine rağmen? O nedenle, bu verdiğimiz
önerge doğrultusunda bu çekilmelidir değerli arkadaşlarım.
Özelleştirmelerle yeni işsizleri yaratıyorsunuz, tabela
üniversiteleri açarak yeni işsizler ordusuna teknik elemanları, mühendisleri,
doktorları vesaireleri katıyorsunuz ama bunların çözümü için bir çabanız yok.
Tutturmuşsunuz “darbe, darbe, darbe...” Sabah darbe akşam
darbe öğlen darbe, akşam darbe. Senaryolar yazılıyor, oynayan 2 oyuncu
var, başrolde Sayın Başbakan oynuyor, yardımcı oyuncu Bülent Arınç. Kardeşim,
darbe var ise darbeyi ortaya çıkarmak hükûmetlerin görevidir. Hükûmetlerin
görevi iktidarı, iktidar erkini iyi kullanmaktır. Şikâyet etme hakkı yoktur
iktidarın ama siz sabah şikâyet ediyorsunuz, akşam şikâyet ediyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, bakın, “Darbeden yana mısın? Çık, adam gibi
açıkla.” Sayın Başbakanın sözü. 12 Martı, 12 Eylülü yaşamış insanlar, aydınlar,
yazarlar çizerler, demokratlar, çağdaşlar, devrimciler, işkence görenler,
işinden olanlar darbe yanlısı olabilir mi? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen sayın milletvekilleri...
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Türkiye’de darbe yanlısı olan kimse yok
ama darbe çığırtkanlığı yapan siyasetçiler ve siyasi parti var. Niye?
Türkiye'nin gündeminin altından kalkamıyorsunuz. Tekel işçileri Ankara’da,
Devlet Demiryolları işçileri İstanbul’da, itfaiyeciler İstanbul’da,
Gaziantep’te Büyükşehir işçileri grev yapmak üzere.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – İzmir’de de var, İzmir’i de söyle!
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Gaziantep’te organize sanayide grev var
ama sizin Çalışma Bakanınız bu sorunlarla uğraşmıyor, bu sorunlara bakmıyor,
görevi olan işe bakmıyor. Kırk üçüncü günde, ne hikmetse, bir görüşme talebine
“evet” dediniz. Umarım yarın olumlu sonuçlanır, hepimiz rahat bir nefes alırız
değerli arkadaşlarım.
Bakınız, Ankara’da bu. Memurlar yürüyor, esnaflar şikâyetçi,
eczacılar dertli ve biz burada, daha çok mesleki iş alanını daraltacak bir yasa
önerisiyle meşgul oluyoruz. Lütfen düşününüz, lütfen düşününüz ve bu metni
tasarıdan çıkarınız değerli arkadaşlarım.
Bakın, “Direksiyon başka birinin elinde.” diyor Sayın Başbakan,
“Biz direksiyondayız…” Doğru, iktidardasın, direksiyondasın. “Gaza basıyoruz
ama birileri geliyor frene basıyor, birileri geliyor debriyaja basıyor…”
Kardeşim, sen şoförlüğü yapamıyorsan, iktidarın başı olarak idare edemiyorsan
senin şikâyet etmeye hakkın yok. Hangi arabada şoför direksiyona, debriyaja ve
frene sahip değildir? Ama sizin iktidarınız sahip değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Ağyüz, lütfen tamamlayınız.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Darbeden şikâyet etmeyiniz. Yakında halkın
darbesi geliyor ve üzülerek söylüyorum size değerli arkadaşlarım, bu sıralarda
sizi görememenin üzüntüsünü yaşayacağız. (AK PARTİ sıralarından “Oo!” sesleri)
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Allah Allah!
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Çünkü emeklinin beklentisi bu, işçinin
beklentisi bu, memurun beklentisi bu. Esnafın, çiftçinin dediği olacak ve öyle
bir sandık darbesi yiyeceksiniz ki bu şamarın nereden geldiğini
görmeyeceksiniz.
M. YILMAZ HELVACIOĞLU (Siirt) – Sarıgül gelecek!
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – O zaman da şikâyet etme hakkınız
kalmayacak.
Onun için, iktidar olarak genel sorunlara bakın, ülke sorunlarına
bakın, palyatif sorunlarla uğraşmayın ve sorun
yaratmayın, sorun çözücü olun. İktidar sorun yaratmaz, sorun çözer ama maalesef
yedi yılınız doldu hâlen iktidar olamadınız, hâlen iktidar olamadınız.
Hepinize saygılar sunuyorum. Başarılar diliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA HAMARAT (Ordu) – Muhalefet nerede?
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Muhalefet burada, işte bak, aslan gibi!
Aslan gibi burada! Yüreğin varsa sen de çık konuş.
BAŞKAN – Diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe: Kriz nedeniyle artan işsizlik dikkate alınarak önlem
alınmalı.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
8’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
9’uncu madde üzerinde altı adet önerge vardır ancak İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre her madde üzerinde milletvekillerince sadece iki önerge
verilebilmektedir. Her siyasi parti grubuna mensup milletvekillerinin de birer
önerge verme hakkı saklıdır.
Bu hükümler çerçevesinde geliş sırasına göre beş önergeyi okutup
aykırılık derecelerine göre işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 9 uncu maddesiyle
değiştirilen 4904 sayılı kanunun 13 üncü maddesinin sekizinci fıkrasında geçen
“Kurulunca” ibarelerinin “Kurulu tarafından” olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Azize
Sibel Gönül
Kocaeli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 9 uncu maddesiyle
değiştirilen 4904 sayılı kanunun 13 üncü maddesinin sekizinci fıkrasında geçen
“Kurulunca” ibarelerinin “Kurulu tarafından” olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
İkram
Dinçer
Van
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 9 uncu
maddesi ile değiştirilmesi öngörülen 25/6/2003 tarihli
ve 4904 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin 6 ncı fıkrasının ikinci cümlesi
aşağıdaki şekilde ve sekizinci fıkrasındaki “kurul üyelerine yılda” ibaresinden
sonra gelen “dörtten” ibaresinin “ikiden” olarak ve aynı fıkrada geçen “
|
Erkan Akçay |
Mustafa Kalaycı |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
|
Manisa |
Konya |
Trabzon |
|
M. Akif Paksoy |
Faruk Bal |
Reşat Doğru |
|
Kahramanmaraş |
Konya |
Tokat |
|
|
Mehmet Şandır |
|
|
|
Mersin |
|
“Denetim Kurulu; kurul başkanının onayıyla, biri kurum temsilcisi,
diğer ikisi kurul üyesi diğer kurum ve kuruluş temsilcileri arasından seçilecek
birer üye olmak üzere üç üyeden oluşur.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı Tasarının 9’uncu maddesi ile
değiştirilmesi öngörülen 25/6/2003 tarihli ve 4904
sayılı Türkiye İş Kurumu Kanunun 13’üncü maddesinin altıncı fıkrasına ilişkin
değişikliğin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Tayfur Süner |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
Trabzon |
Antalya |
Malatya |
|
Engin Altay |
Osman Kaptan |
Şevket Köse |
|
Sinop |
Antalya |
Adıyaman |
|
|
Hulusi Güvel |
|
|
|
Adana |
|
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sayılı tasarının 9 uncu maddesi ile
değiştirilmesi öngörülen 4904 Türkiye İş Kurumu Kanununun 13 üncü maddesinin
altıncı fıkrası değişikliğinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Hasip Kaplan |
Hamit Geylani |
Bengi Yıldız |
|
Şırnak |
Hakkâri |
Batman |
|
Sırrı Sakık |
Sevahir
Bayındır |
Ayla Akat |
|
Muş |
Şırnak |
Batman |
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bu son okunan iki önerge, aynı
mahiyette olduğu için birlikte işleme alacağım.
Sayın Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Mehmet Akif Hamzaçebi,
Trabzon Milletvekili.
Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; tasarının iş hayatını ilgilendiren çok sayıda hükmü var,
görüşmekte olduğumuz maddede yapılan düzenleme de bunlardan birisi.
Biraz önce görüştüğümüz 7’nci maddede bir değişik yapıldı, kısa
çalışma ödeneğinin uygulama süresi artırıldı. Bunu, Hükûmet, krize karşı bir
önlem olarak, bir çare olarak sunuyor. Şüphesiz önemli, bu uygulamanın süresinin
uzatılması önemli ancak bu uygulamanın kaynağının İşsizlik Fonu olduğunu
düşünelim ve İşsizlik Fonu’nun varlığının miktarına, yıllık gelirinin miktarına
baktığımızda, yapılan uygulamanın ne kadar küçük kaldığı görülecektir. İşsizlik
Fonu’nun varlığına ve gelirinin boyutuna kıyasla, Hükûmetin, fonun işsizliği
azaltma amacıyla kullanım politikasının ne kadar zayıf kaldığı görülecektir
vereceğim rakamlarla.
İşsizlik Fonu’nun 2009 yılı sonunda ulaştığı varlık tutarı 42
milyar TL’dir. 2010 yılı sonunda fonun ulaşacağı varlık Hükûmet tarafından 45,5
milyar TL olarak hesaplanmaktadır. Fonun varlığı sürekli artıyor. Fonun 2009
yılı nema geliri, sadece nema geliri -prim gelirini saymıyorum- 5,5 milyar
TL’dir. 5,5 milyar TL’lik nema gelirinin, Hükûmet, tam 4,1 milyar TL’sini
bütçeye almıştır, “Bunu GAP yatırımlarında kullanacağım.” demiştir. GAP’a tabii
ki bu yatırımları yapalım ama kalan 1,3 milyar TL’lik, nema gelirinin o kalan
kısmını bari diğer taraflarda kullanalım diyeceğim ama Hükûmet onu da yapmamaktadır.
İşsizlik Fonu’nun amacında kullanımına ilişkin giderleri, neredeyse fonun aşağı
yukarı iki aylık faiz gelirine eşittir. Bu son derece çarpıcı ve üzücü bir
durumdur. Ben, Hükûmeti, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük krizini
yaşadığı bu ekonomik süreçte fonu amacında kullanmaya davet ediyorum,
muslukları biraz daha açmaya davet ediyorum. Fonun varlığı bir yılda 3 milyar
TL artıyorsa GAP’a verilecek olan ödeneklere rağmen fon amacında kullanılmıyor
demektir. İşsizin parası, işsizlik için oraya ödenen primler, Hükûmet
tarafından kamu borcunu azaltmakta kullanılıyor demektir. Hükûmeti insafa ve bu
fonu amacında kullanmaya davet ediyorum.
Bu madde neyi getiriyor? Bu görüştüğümüz maddede, illerde iş gücü
uygulamalarının sonuçlarının denetlenmesi konusunda var olan komisyonun denetim
kurulunun yapısı değiştirilmektedir. Bu komisyonda kimler vardır şu an?
Komisyonun başkanı valinin onayıyla tespit edilmektedir ve bu komisyona işçi ve
işveren temsilcileri katılmaktadır. Hükûmet bize getirmiş olduğu tasarının
gerekçesinde “Efendim, sendikalar gerekli temsilcileri illerde veremiyor,
eleman bulmakta sıkıntı çekiyoruz. O nedenle bu hükmü değiştirelim.” demiştir.
İşçi ve işveren sendika temsilcileri yerine kurulun başkanını belirleyen
valinin takdirine dayalı olarak teşekkül edecek bir komisyon illerdeki iş gücü
uygulamalarını denetleyecektir. Bu komisyonda artık işçi ve işveren
temsilcilerinin olması zorunluluğu yoktur.
Ben, Hükûmetin verdiği bilgiye karşılık yetinmedim, sendikaları
aradım, konfederasyonları aradım, “Böyle bir problem var mıdır?” dedim -işçi
sendikalarına sordum bunu- “Kesinlikle hayır.” dediler, “Bizim eleman
vermediğimiz hiçbir il yoktur. Hangi ilde bizden ne kadar eleman istenmişse o
kadar eleman vermişizdir.” İşveren Sendikaları Konfederasyonuna sormadım,
zamanım yetmedi, olsaydı sorardım. Belki sıkıntı onlardan kaynaklanmış olabilir
ama getirilen yapı demokratik bir yapı değildir, var olan demokratik yapı
ortadan kaldırılmaktadır. İş hayatı, bu düzenlemeyle iş hayatında yapılacak
olan denetimler Hükûmetin kontrolüne alınmaktadır. Hükûmetin medya grubuna
yaptığı incelemelerden başka alanlara kadar yaptığı incelemelere, denetimlere
göz attığımızda, Hükûmetin burada yapmış olduğu, istediği bu düzenlemenin o
kadar masum bir düzenleme olmadığını söyleyebilirim. Bunun doğru olmadığını
düşünüyoruz. O nedenle, bu hükmün tasarıdan çıkarılması ve mevcut hükmün
muhafaza edilmesi gerektiğini öneriyoruz, önergemiz bu doğrultudadır.
Takdirlerinize sunuyorum.
Konuşmamı da burada bitirirken hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Valinin takdirine bırakılan düzenleme gereksizdir.
BAŞKAN – Önergeleri oylamaya sunacağım ancak oylamadan önce bir
yoklama talebi vardır. Şimdi bu talebi yerine getireceğim.
Mehmet Şandır? Burada.
Ahmet Orhan? Burada.
Süleyman Lâtif Yunusoğlu? Burada.
Hüseyin Yıldız? Burada.
Akif Akkuş? Burada.
Recep Taner? Burada.
Reşat Doğru? Burada.
Cemaleddin Uslu? Burada.
Mustafa Enöz? Burada.
Erkan Akçay? Burada.
Emin Haluk Ayhan? Burada.
Mustafa Kalaycı? Burada.
Hasan Çalış? Burada.
Nevzat Korkmaz? Burada.
Hasan Özdemir? Burada.
Ahmet Duran Bulut?
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) – Takabbül ediyorum.
BAŞKAN – Necati Özensoy? Burada.
Mümin İnan? Burada.
Akif Paksoy? Burada.
Abdülkadir Akcan? Burada.
Yılmaz Tankut? Burada.
Ali Uzunırmak? Burada.
Osman Ertuğrul? Burada.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN – Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Eyüp Ayar, Kocaeli Milletvekili? Burada.
Polat Türkmen? Burada.
Yahya Doğan, Gümüşhane? Burada.
Sabahattin Cevheri? Burada.
Ayşe Türkmenoğlu? Burada.
Şükrü Ayalan? Burada.
Yılmaz Helvacıoğlu? Burada.
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.46
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.59
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN
(Giresun), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
53’üncü Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - 463 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerinde verilen
önergelerin oylamasına geçilirken yoklama istenmiş ve toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi, elektronik cihazla yeniden yoklama yapacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
3.- Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi'nin,
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, Trabzon Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebi ve 15 milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoy ve 17 milletvekilinin, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın,
Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 2 milletvekilinin, Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürk ve 8 milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak
ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/797, 2/497, 2/520, 2/527, 2/555, 2/557,
2/561, 2/565, 2/570) (S. Sayısı: 463) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 9 uncu
maddesi ile değiştirilmesi öngörülen 25/6/2003 tarihli
ve 4904 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin 6 ncı fıkrasının ikinci cümlesi
aşağıdaki şekilde ve sekizinci fıkrasındaki “kurul üyelerine yılda” ibaresinden
sonra gelen “dörtten” ibaresinin “ikiden” olarak ve aynı fıkrada geçen “
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) –
Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Reşat Doğru, Tokat Milletvekili, önerge üzerinde
söz isteyen.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 463
sıra sayılı Kanun’un 9’uncu maddesi üzerine vermiş olduğum önergeyle ilgili
olarak söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Yeni bir torba kanunu görüşüyoruz. Tabii, torba kanunun içerisine
birçok maddeler de yerleştirilmiş durumda veya değiştiriyoruz. Korkarım ki
yakın bir zamanda hekimlerle ilgili Tam Gün Yasası’nın da herhâlde çok yakın
bir zamanda değiştirilecek bazı maddeleri olacaktır, yeni bir torba kanunda
herhâlde onu da göreceğiz.
Görüşmekte olduğumuz torba kanunun 9’uncu maddesinde, Türkiye İş
Kurumu Kanunu’nun 13’üncü maddesinin altıncı ve sekizinci fıkraları
değiştirilmektedir. Hükûmetin sunduğu tasarıda denetim kurulu üyeleri 2 kişi
olarak gösterilirken, bizim önerimizde bu sayı 3’e çıkarılmaktadır. Bunun
amacı, denetim kurulunun daha etkin ve verimli hâle gelmesidir.
Sayın milletvekilleri, Türkiye İş Kurumu, insanlara iş bulmak için
kurulmuş olan bir kuruluştur ancak ülkemizde her geçen gün işsizlik artarak
devam etmektedir. Hükûmetin de bu konuda bir çalışması olmayıp başarısızlığına
bunu da eklemiştir. Ülkemiz işsizlikte dünya şampiyonluğuna süratle
gitmektedir. Ülkemizde her gün iş yerleri kapanmakta, insanlar işsiz kalmaktadır.
AKP İktidarı ekonomik krize ülkemizi getirmiştir. kriz
günden güne artmaktadır. Ülkemizde üretim kanalları tıkanarak yatırım imkânı
kalmamıştır. İnsanlar umutsuz bir şekilde beklemekte, geleceğini de çok
karanlık görmektedir. Esnaf, çiftçi, sanayici ve her kesimdeki insanlarımız
perişan bir hâlde yaşamaya mahkûm edilmiştir. İnsanlar işlerimizi ne zaman
kaybederiz korkusu yaşarken emekli insanlarımız da neredeyse devlete küsmüştür.
Emekliye, işçiye, memura zam yapıyorum derken mutfaktaki her şeye katbekat zam
yapılmış, insanlar soğuktan donacak duruma gelmişlerdir. Elektriğe, doğal gaza,
taşımacılığa yapılan zamlar artık çekilmez bir hâle gelmiştir.
Bu kadar ağır tablo içerisinde, Hükûmet, milletin gözüne baka baka
“Her şey iyi gidiyor, krizden çıktık.” diye konuşuyor, ekonominin büyümesinden
bahsediyor. O zaman sormamız gerekmez mi ekonomiyi rahatlatan büyüme
oranlarını: 2002 yılında 149 ülke içinde 29’uncu sıradayken 2009 yılında neden
107 basamak inerek 136’ncı sıraya düştük? Ekonomik sorun çok ciddidir, acil
müdahale beklemektedir. Yani suni gündemlerle ülke meşgul edileceğine,
ekonomiyi düzeltecek gerçek, reel tedbirlerin alınmasının zamanı geçmektedir.
Bugün işletmeler ağır vergi, prim, tazminat ve istihdamla ilgili
yüklerle karşı karşıyadır. Bununla ilgili, Hükûmetin de ciddi çalışmalar
yapmasının zamanı geçmektedir. İşletmelerin sosyal güvenlik prim yükü 1999
yılında yüzde 22,8 iken bugün yaklaşık 4-5 kat artarak yüzde 128 olmuştur. Bu,
işverenin işçiye ödediği ücretin yarısından fazlasını SSK’ya prim olarak vermek
durumunda olduğunu göstermektedir. 2008 yılında, işçi çalıştırmak için
işverenin ödeyeceği her 100 liradan sadece 53,3 lirası işçinin cebine
girmiştir.
İstihdam yaratmak istiyorsak, yeni yatırımları hedefliyorsak
işverenin üzerindeki yükleri azaltmalıyız. İşverenler yeni iş yeri açmaya,
neredeyse, korkmaktadırlar. İşte, ülkemizin reel gündemleri bunlardır. İşçi,
memur, emekli, esnaf, artık söylem değil, hizmet beklemektedir.
Tabii, son zamanlarda özellikle işsizler ordusuna yeni insanlar
katmak için de büyük bir çaba gösterilmektedir. Bugün Tekel işçisi, yarın da
TEDAŞ işçisi, şeker fabrikaları işçileri de işsizlik kervanına katılacaktır.
Bakınız, şu anda insanlar işini kaybetmemek için büyük mücadele
veriyorlar. Tekel işçisinin aileleriyle beraber psikolojileri bozulmuştur. Şu
an itibarıyla Tekel işçileri kendi özlük haklarını, öz haklarını isterken
başlarına gelmedik bir şey de kalmamıştır. Soğuk havada, kışın ağır şartlar
içerisinde Kızılay’da, Sakarya meydanında, o buz gibi betonun üzerinde
titreyerek mücadele veriyorlar.
Sayın milletvekilleri, bu insanların mutlaka sesini duymak
mecburiyetindeyiz. 12 bin Tekel işçisi sadece bu sayıdan ibaret değildir,
ailelerini de şöyle bir saymış olduğumuz zaman 50-60 bin kişiye bu tekabül
eder. Bu insanların hepsinin gözü ve kulağı şu anda Ankara’dadır; Ankara’dan,
Meclisten, Hükûmetten bir ses nasıl gelecek diye, onun mücadelesini, onun
beklentisini veriyorlar.
Tabii sivil toplum kuruluşlarına çok büyük görevler düşüyor. Şu
anda Tekel işçileri içerisinde yüzlerce bayan, anne, o soğuk hava içerisinde
inim inim inleyerek eylem yapıyor, hakkını aramaya çalışıyor ama gördüğümüz
kadarıyla da onlar o buz gibi betona sarılmış, tırnaklarını geçirmiş
vaziyetteyken onların sesi maalesef duyulmuyor. Ben buradan sivil toplum
kuruluşlarının hepsine sesleniyorum…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Doğru, lütfen tamamlayınız.
REŞAT DOĞRU (Devamla) – Teşekkür ediyorum.
…bütün annelere sesleniyorum, kadın derneklerine sesleniyorum: Oradaki
annelerimizin haklarını savunalım, oradaki insanların mutlaka ama mutlaka
isteklerini dinleyelim ve verilmesi noktasında da çaba sarf edelim.
Gerçi Sayın Bakan, merhametle “biz bazı şeyleri verdik” diye
tabirler kullanıyor ama Sayın Bakan, merhametiniz devam etsin ve o insanları şu
soğuk havadan, şu buz gibi ortamdan kurtaralım.
Tokat’tan anneler bizi arıyorlar, Tokat’tan çocuklar bizi
arıyorlar, “Annemiz, babamız evimize dönsün.” diye yalvarıyorlar. Açlık
grevlerini tamamladılar, ölüm orucuna başlayacaklar. İnanıyorum ki, inşallah,
yarın Hükûmet bu insanların gerçek manada isteklerini değerlendirir ve de bir
sonuca varır diye umut ediyorum.
Ben vermiş olduğum önergenin kabulünü bekliyor, yüce Meclisi en
derin saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Doğru.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı
mahiyettedir. Şimdi bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım. Önerge
sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve 9 uncu maddesiyle
değiştirilen 4904 sayılı kanunun 13 üncü maddesinin sekizinci fıkrasında geçen
“Kurulunca” ibaresinin “Kurulu tarafından” olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Azize
Sibel Gönül
Kocaeli
BAŞKAN – İkinci önergenin imza sahibini okutuyorum:
“İkram Dinçer (Van)”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) –
Katılıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Dilin kullanımı açısından teklif edilen ibarelerin uygun olacağı
düşünülmüştür.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
9’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
10’uncu madde üzerinde üç adet önerge vardır. Önergeleri geliş
sırasına göre okutup aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı Tasarının 10’uncu maddesinde yer
alan “3/12/2009” ibaresi “31/12/2012” şeklinde”
ibaresinden sonra gelmek üzere “6’ncı maddesinde yer alan 31.12.2009 ibaresi
31.12.2012 şeklinde” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Tayfur Süner |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
Trabzon |
Antalya |
Malatya |
|
Osman Kaptan |
Engin Altay |
Şevket Köse |
|
Antalya |
Sinop |
Adıyaman |
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı tasarının 10’uncu maddesinde yer
alan 31.12.2009 ibaresinin “31.12.2009” ibaresinden sonra gelmek üzere “6’ncı”
maddesinde yer alan 31.12.2009 ibaresinin de 31.12.2012 şeklinde ilave edilmesi
arz ve teklif olunur.
|
Hasip Kaplan |
M. Nezir
Karabaş |
Sırrı Sakık |
|
Şırnak |
Bitlis |
Muş |
|
Sevahir
Bayındır |
|
Ayla Akat Ata |
|
|
|
|
|
Şırnak |
|
Batman |
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve
10’uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif Paksoy |
Hüseyin Yıldız |
Erkan Akçay |
|
Kahramanmaraş |
Antalya |
Manisa |
|
Süleyman Lâtif
Yunusoğlu |
Mehmet
Serdaroğlu |
K. Erdal Sipahi |
|
Trabzon |
Kastamonu |
İzmir |
Madde 10 – 29/1/2004 tarihli 5084 sayılı
Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkındaki Kanunun 6. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “31.12.2009” ibaresi
“31.12.2010” şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) –
Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Mehmet Akif Paksoy, Kahramanmaraş Milletvekili, önerge
üzerinde söz istemişlerdir. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 463 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 10’uncu maddesiyle ilgili
verdiğimiz değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
5084 sayılı Yasa’dan yararlanan il sayısı kırk dokuzdur. Batı
illerimizden veya kısmen daha gelişmiş illerimizden gerek sanayiciler gerekse
de o illerin milletvekilleri bu Yasa’nın uzatılmasına haksız rekabet
oluşturduğu gerekçesiyle karşı çıkıyorlar. Ben onları anlıyorum. Bu Yasa’nın
uzatılmasının diğer illerimize karşı kısmi de olsa haksız bir rekabet
oluşturduğunu kabul ediyorum. Ancak, Türkiye'nin seksen bir ilinden kırk
dokuzunda fert başına düşen gayrisafi millî hasıla
1.500 doların altında. Bu 2001 yılında böyleydi. Ben 2010 yılında da aynı
durumun geçerli olduğuna inanıyorum. 2001 yılında Malatya’nın, Bingöl’ün,
Adıyaman’ın, Gümüşhane’nin, Şanlıurfa’nın, Erzurum’un, Kars’ın, Osmaniye’nin
gelirinin geçen on yılda artmak bir yana azaldığını iddia ediyorum. Bu
tespitimin doğru olup olmadığı çok kolaylıkla öğrenilebilir. Bu illerdeki yeşil
kartlı sayısına, sosyal yardımlardan faydalanan insan sayısına, işsizlik
rakamlarına, hepsinden önemlisi göç sayısına bakın, haklı olup olmadığımıza siz
karar verin.
Hâlihazır bu maddeyi biz olumlu buluyoruz, ancak yetersiz olduğu
için önergemizin kabul edilmesini istiyoruz. Bakın, bugün Kahramanmaraş
basınında bir haber çıktı. Bu haberde bir sanayicimizin teşviklerle ilgili
görüşü durumu açıklığıyla ortaya koyuyor. Ne diyor sanayicimiz: “Sigorta primi
işveren hissesi teşvikinin uzatılmasına sevindik ancak enerji indiriminin devam
etmemesine üzüldük. Dört işletmemin aylık elektrik faturası 1 milyon TL, eski
parayla 1 trilyon. Teşviklerden yararlanarak bu rakamı 600 bin lira olarak
ödüyorduk. Eğer enerji indirimi devam etmezse ayda 400 bin TL daha elektrik
parası ödemek zorunda kalacağız ancak bu kriz ortamında zorlanmamak için
işletmelerimi küçülteceğim, mecburen işçi çıkartacağım. Böylece, 2000 modelin
altındaki tekstil makineleri olan işletmeler çok elektrik harcadığı için
rekabet şansları kalmayacağından mecburen şalter indirmek zorunda kalacağız.
Bunun sonucu ise ekonomik kayıp ve işsizlik demektir.”
Kıymetli arkadaşlar, Sayın Başbakan krizin bize teğet geçtiğini
iddia ediyordu. Krizin teğet geçmediği kamuoyunca iyi biliniyordu, bugün burada
görüştüğümüz tekliflerden daha iyi anlaşılıyor. Hepimiz biliyoruz ki global ekonomik kriz olmazdan önce de Türkiye ekonomisi
alarm veriyordu. Uygulanan düşük kur-yüksek faiz sarmalıyla bu sarmalın
cezbettiği sıcak para ekonomimizin iflahını kesmişti ancak Hükûmet, şişirilmiş
veriler ve ithalata dayalı ihracat rakamlarıyla bu eleştirileri savuşturmaya
çalışmıştı. Global ekonomik kriz Hükûmete iyi bir bahane oldu. Kendiliğinden
patlayacak lastiğe yolda çivi batırılmış oldu.
Bakın, bu Hükûmetin ifadesine göre fert başına düşen millî gelir
10 bin dolar. Ben bu kürsüden iddia ediyorum, 5084 sayılı Yasa’dan faydalanan
49 ilde fert başına düşen millî gelir, bırakın 10 bin doları, 5 bin dolarsa
bile teklifimi geri alacağım.
Değerli milletvekilleri, teşvik sistemi uzatılmadığı takdirde en
azından bu illerde sanayinin yüzde 50’ler civarında küçüleceği, istihdamın
yüzde 10 daralacağı, ihracatın düşeceği tahmin edilmekteydi. Şimdi getirilen
düzenleme kısmen olumlu olsa da yetersizdir. Öngörülen küçülmelerin -yüzde
50’ler civarında gerçekleşmese de- yüzde 30’ları, 40’ları bulacağı
düşünülmektedir. Bu durum ülkemizin büyüme rakamlarına olumsuz yansıyacak, bu
illerden batı illerine yaşanan göç hızlanacaktır. Batı bölgelerimizde bu 49 ile
nazaran daha iyi durumda bulunan, sanayisi ve ticareti gelişmiş illerimizin
teşvik sistemine karşı çıkmaları da bizce hakkaniyete uygun değildir. Çünkü, sürekli olarak, Türkiye'nin doğusundan ve gelişmemiş
bölgelerinden iş ve ekmek umuduyla batıya göç yaşanmaktadır; Mersin, Bursa,
Gaziantep, İstanbul, Manisa, Adana, Tekirdağ, bu illerin başında gelmektedir.
Hatta teşvik sisteminden faydalanan Kahramanmaraş bile Türkiye'nin doğusundan
mevcut hâliyle büyük oranda göç almıştır. Eğer teşviklerde enerji desteği
kaldırılırsa batı illerimize yönelen göç dalgası tekrar hızlanacaktır.
Seçim bölgem Kahramanmaraş, teşviklerden aldığı destek ile ülke
ekonomisine fazlasıyla katkı sağlamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen tamamlayınız Sayın Paksoy.
MEHMET AKİF PAKSOY (Devamla) – Teşvik sistemi ile birlikte
2004-2009 döneminde Kahramanmaraş’ın ihracatı yüzde 96,7 artışla 223 milyon 490
bin dolardan 439 milyon 397 bin dolara yükselmiştir, istihdam aynı dönemde
yüzde 79,2 oranında artarak 48.533’ten 86.852’ye çıkmıştır. Bize göre, teşvik
sistemine enerji destekleri de dâhil edildiği takdirde ihracat ve istihdamdaki
artış oranları artarak sürecektir. Teşvikler uzatılmadığı takdirde, 49 ilde bir
kriz yaşanma ihtimali yüksek görülmektedir.
Bu düşüncelerle, enerji teşvik sisteminin bir yıl daha uzatılması
konusunda desteklerinizi bekliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı
mahiyettedir. Şimdi bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım. Önerge
sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı tasarının 10’uncu maddesinde yer
alan 31.12.2009 ibaresinin “31.12.2009” ibaresinden sonra gelmek üzere “6’ncı”
maddesinde yer alan 31.12.2009 ibaresinin de 31.12.2012 şeklinde ilave edilmesi
arz ve teklif olunur.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı Tasarının 10’uncu maddesinde yer
alan “3/12/2009” ibaresi “31/12/2012” şeklinde”
ibaresinden sonra gelmek üzere “6’ncı maddesinde yer alan 31.12.2009 ibaresi
31.12.2012 şeklinde” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları
BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) –
Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Mevlüt Aslanoğlu, Malatya Milletvekili, önerge üzerinde
söz istemişlerdir.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; önce bir özür dileyelim. Sayın Akif Hamzaçebi’ye bir sürü
telefon geliyor. TRT 3 “20.30’dan itibaren Trabzonspor-Orduspor Ziraat Kupası
maçını yayınlayacağım.” diye ilan etmiş Ordu ve Giresun’da. Tabii, Meclis
çalışmaları da… Bizim kabahatimiz yok. Biz dedik ki: “Sekiz’de bitirelim.” Biz
“sekiz’de bitirelim.” dedik. Onun için ben buradan bir öneri yapıyorum. Devam
edilecek. Hiç değilse, TRT söz verdiyse TRT 2’den yayınlasın, sözünü yerine
getirsin, ikinci yarıyı yayınlasın, Trabzon ve Ordu seyircisine de mahcup
olmayalım. Ben her iki takıma da başarılar diliyorum.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – TRT-1 yayınlıyor şu anda.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – TRT 1 Galatasaray-Ankaragücü
maçını yayınlıyor beyefendi. Trabzonlulara verilen sözü yerine getirin diyorum,
bir şey söylemiyorum ki.
BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, sporseverliğinizden dolayı teşekkür
ediyorum.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Peki efendim.
Değerli arkadaşlarım, sanayiyi de severim, Sayın Başkan, sanayiyi
de seviyorum, üretimi de seviyorum, istihdamı da seviyorum. Bir de onun için
önergemi kabul etseniz çok mutlu olacağım.
Değerli arkadaşlarım, önergede şunu diyoruz: Bir 4’üncü madde var
eski Teşvik Yasası’nda, bir de 6’ncı madde var. 4’üncü maddeyi, Komisyonda
destek veren grupların, üç grubun önerisiyle... Orada 2005’te ve 2006’da
bitenler 2012’ye uzamıyordu. Gruptaki arkadaşlarımız destek verdi, 2005 yılında
biten yatırımlarla 2006’da biten yatırımlar da 2010 yılına uzatıldı üç grubun
önerisiyle. Bizim de hepimizin imzası var. Teşekkür ediyorum destek veren
arkadaşlarıma. Ancak, burada 6’ncı madde var arkadaşlar: Enerji desteği. Eğer
bir şey yapıyorsak gelin 6’ncı maddede enerji desteğini de… Ben, hepinizin…
Madem uzatıyoruz teşviki, enerji desteksiz teşvik olmaz, bir şekilde bunu da
uzatmak zorundayız.
Değerli arkadaşlarım, yedi yıldır söylüyorum bu yasa çıktıktan
itibaren “Bu yasa işlemiyor.” diye. Elimde bugünkü Dünya gazetesinin… “Kırk
dokuz yıl” diyor. Hayır arkadaş, kırk dokuz yıl değil.
Bugünkü Dünya gazetesinde ne diyor arkadaşlar biliyor musunuz Ağrı Ticaret
Odası Başkanı, burada: “Arkadaşım, bana 5084’ü söylemeyin, böyle bir yasa mı
var?” diyor, “Bana hiçbir faydası olmadı, buraya da gelmedi, buraya uğramadı.”
diyor arkadaşlar. İki: “Sivas’tan bu tarafa geçmedi.” diyor Iğdır Ticaret Odası
Başkanı. Bugünkü Dünya gazetesi değerli arkadaşlarım. Üç: Tunceli… Ben hep
günlerce “Tunceli’de bir baca tütmedi.” derken… Yine aynı şekilde diyor ki: “Bu
Teşvik Yasası bir türlü hızını Tunceli’de alamadı.” Yani Tunceli’de bir tek
bacanın tütmediğini söylüyor. Yani hiç buralara teşvik, 5084’ten dolayı,
yatırım gitmediğini… Bak, yedi yıl geçmiş değerli arkadaşlarım.
Yine, burada, isim vermeyeceğim, bazı milletvekili arkadaşlarımın
görüşleri var; iktidar partisinden de bizim partimizden de. Ve bir arkadaşımız
diyor ki: “Organize sanayi bölgemiz olmadığı için bu teşvikten yararlanamadık.”
Yani takdiri sizlere bırakıyorum. Yani 5084 sayılı Yasa’nın ve hele yeni
teşvik…
5084’ü ben Türkiye’nin sanayisi açısından öpüp başıma koyuyorum
arkadaşlar yeni teşvik yasasına göre. Bakın, altını bir daha çiziyorum ve size
bir kez daha söylüyorum: Bu kadar eleştirmeme rağmen, bu kadar Türkiye’de
işlevi olmamasına rağmen, diğer illere, Denizli’sine, Bursa’sına, Gaziantep’ine
haksız rekabet olmasına rağmen 5084’ü öpüp başıma koyuyorum yeni teşvik
yasasına göre. Yeni teşvik yasasında ise arkadaşlar, hiçbir şekilde bu
illerimize yatırım gitmeyecek. Bunun altını bir daha çiziyorum. Gelin, bu
ülkenin ihtiyacı olan, gelin, bu ülkedeki ulusal sanayicinin; gelin, bu
ülkedeki birtakım değerlerin, ürettiğimiz değerlerin ilave katma değer
yaratması için, ilave katma değer... Eğer siz ithal ekonomisinden teşvik verip
ithal ekonomisine eğer biz destek oluyorsak bunun yerine kendi üretimimize,
kendi yüksek oranda katma değer yaratan ürünlerimize destek olup, hangi bölgede
olursa olsun, İzmir’de olsun, Denizli’de olsun, Gaziantep’te olsun yani kendi
üretimine...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, lütfen tamamlayınız.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Bitiriyorum Başkanım.
...ülkenin kendi değerlerine daha yüksek katma değer yaratan
ürünlere biz yeni bir teşvik sistemi getirmezsek arkadaşlar, aynı... 5084’ü
öpüp başıma koyuyorum diyorum yeni teşvik yasasına göre. Hiçbir işlevi
olmayacak.
Ben bir kez daha dikkatlerinize sunuyorum: Kırk dokuz il değildi
bu, birbirimizi kandırmayalım. Bunun sekiz on ile yararı oldu. O ilde dürüstçe
üretim yapan sanayicilere şükran duyuyorum, kim istihdam yaratıyorsa şükran
duyuyorum. Çok zor koşullarda üretim yapıyorlar ama Antep’e de verelim,
Denizli’ye de verelim, Adana’ya da verelim. Artık, rekabetin önünü açalım. Bu
teşvik yasası ve yeni getirilen, çok büyük iddialarla getirilen teşvik yasası bu
ülkede üretimi hiç desteklemiyor, istihdam yaratmayacaktır.
Ben bir kez daha dikkatlerinize sunuyorum ve gelin, önergemizde
hiç değilse bu enerji desteğini de birlikte yürütelim. Bu kriz sürecinin
çıkışına kadar bu destek yürüsün.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Enerji desteğinin artırılmasında yarar vardır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
10’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Böylece, birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm geçici 1 ve 2’nci maddeler dâhil olmak üzere 11 ila
15’inci maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz isteyen Bülent Baratalı, İzmir Milletvekili.
Sayın Baratalı, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
CHP GRUBU ADINA BÜLENT BARATALI (İzmir) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanun’un temel yasa kabul edildiği için ikinci bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisinin görüşlerini ifade etmek için huzurunuzdayım. Bu nedenle, değerli
arkadaşlarımı ve Sayın Başkanı tekrar saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu ikinci bölüme öne çıkan
iki madde hâkimdir. Bunlardan bir tanesi, hepimizin bildiği gibi, emeklilerin
maaşlarıyla ilgili 11’inci maddedir. 11’inci maddede -memur emeklileri hariç
-BAĞ-KUR, SSK ve diğer güvenlik kurumlarından maaş alan emeklilerimizin
maaşlarında iyileştirme yapıldığı iddia edilmektedir. Ancak, yapılan bu
düzenleme, yani 11’inci madde, SSK emeklilerine, SSK tarım emeklilerine, esnaf
emeklilerine ve BAĞ-KUR emeklilerine bir iyileştirme adı altında tam onların
beklediği gibi bir iyileştirme getirmemiştir.
Sayın Bakanın Plan-Bütçedeki konuşmasından en düşük SSK emeklisi
aylığının 683 liraya, en düşük tarım emeklisi aylığının 480 liraya, en düşük
esnaf emeklisi aylığının 555 liraya, en düşük BAĞ-KUR tarım emeklisi aylığının
da 380 liraya yükseltildiği ifade edilmektedir. Ancak dün yayınlanan Türk-İş
raporlarında açlık sınırının Türkiye’de 812 liraya yükseldiğini düşünürsek,
hakikaten emeklilerimiz hâlâ daha mağdurdur, hâlâ daha Türkiye’de açlık
sınırının altında, değerli arkadaşlar, emeklilerimiz artık maaşlarını
alacaklardır. O nedenle, hem memurlar için bir düzenleme olmamıştır hem emekliler
arasındaki fark giderilmemiştir hem de 2000 yılından önce emekli olanların
arasındaki fark da giderilmemiştir. Yani bu, sıradan, düşük bir ücretle, düşük
bir ilaveyle bir iyileştirme yapıldığı iddia edilmektedir.
Diğer madde ise 12’nci maddedir. Burada, il özel idarelerinin
çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarına borçlarının nasıl itfa edileceğine dair bir
hüküm getirilmektedir. Ancak, bu da IMF’yle bir anlaşmanın ön koşuludur. Çünkü
IMF, Türkiye’yle anlaşmak için, “siz yerel yönetimlerde çok büyük iyileştirmeler
yaptınız, büyük kaynaklar ayırdınız, o nedenle bu kaynakları yavaş yavaş geri
alın” ön koşulunu getirmiştir. İşte Hükûmet de iktidar da bu ön koşulu şimdi
yerine getirmektedir.
Sayın Bakan bir soruya verdiği yanıtta, bu düzenlemenin bugüne
kadar üç ayrı kanunda yapıldığını, yeni bir düzenleme yapılmadığını ifade etti
burada. Yalnız Sayın Bakan herhâlde, sanırım cevap verirken şunu kaçırdı, Ben
kendisine bir hatırlatma yapmak istiyorum: Hakikaten hem Büyükşehir Belediyesi
Kanunu’nda hem Belediye Kanunu’nda hem de Genel Bütçe Gelirlerinden
Belediyelere ve Diğer Yerel Yönetimlere Pay Verilmesi Hakkında Kanun’da, yani
5779 sayılı Kanun’da böyle düzenlemeler var. Fakat bu kanuna baktığımız zaman,
şimdiki kanunda mart ayına kadar olan eski borçlar için yüzde 40 kesilecek idi,
şimdi de bunu getiriyor. Cari borçlar için de yüzde 40 kesilecekti. Yani şu
andaki düzenleme bu Sayın Bakan. Ancak, siz, getirdiğiniz bu yeni düzenlemeyle,
şimdi, belediyelerin bu kuruluşlara olan borçlarının yüzde 80’ini değil yüzde
100’ünü kesme olanağını da, ilgili bakanın Bakanlar Kuruluna yaptığı bir
teklifle, yüzde 100’e kadar bunu kesme yetkisini de bu kanuna alıyorsunuz.
Görüşlerimiz arasında böyle bir nüans var. Ancak yüzde
80’e kadar yetkisi olan iktidar bunu kullanmadı, yüzde 40’ını kullandı. Bizim
Plan-Bütçede verdiğimiz ve biraz sonra okunacak olan önergelerde artık bunların
kullanılmaması gerektiğini ifade ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; yerel yönetimden gelen bir
milletvekili olarak, Adalet ve Kalkınma Partisinin de yerel yönetimlerden yakın
arkadaşlarından oluştuğunu düşünürsek Sayın Başbakanın, çok iyi şeyler
getireceğini düşündük ama sekiz yılda geldiğimiz sonuç tam bir fiyaskodur.
Gelme iddialarında, yerelleşme iddialarında, yerelin kaynaklarını artırma iddialarında
olan Adalet ve Kalkınma Partisi bu konuda iflas etmiştir. Çünkü sekizinci yıla
giren bu süreç içerisinde yerel yönetimlere hiçbir iyileştirme yapmamıştır
Adalet ve Kalkınma Partisi. Eğer bir iyileştirme varsa burada ben de dinlemeye
hazırım.
Fazla hakkını yemek istemiyorum. Sadece belediye harçları
konusunda güncelleme yapmıştır. Bir de 5779 sayılı il özel idarelerine ve
belediyelere genel bütçe gelirlerinden pay verilmesine ilişkin olan Kanun’u
kodlamıştır, yeni bir düzen de getirmiştir. Bu Kanun da Plan-Bütçeden geçerken
ve 22’nci Dönemde buralarda çok tartışıldı. Buralarda, büyükşehir belediyeleri
arasında büyük sıkıntılar olduğunu, Kocaeli’nin kollandığını, İzmir’in
ötelendiğini, Gaziantep’in hakkının yendiğini, Şanlıurfa’nın hakkının yendiğini
ifade ettik.
Bakınız, bu Kanun’a göre temel geliri bu yerel yönetimlerin, genel
bütçe vergi gelirlerinden aldıkları paylardır. Şimdi ne alıyor belediyelerimiz?
Değerli arkadaşlar, bir defa 2,85’ini büyükşehir belediyesi dışındaki
belediyelere, yüzde 2,5’ini büyükşehir belediyelerine, yüzde 1,15’ini de il
özel idarelerine genel bütçe vergi gelirlerinden veriyoruz.
İki gün önce Türkiye’nin nüfusu açıklandı, 76,5 milyon civarında
bir nüfusumuz var ve Türkiye’nin kırsalında da 25 milyon insan yaşıyor. Türkiye’de
35 bin köy var.
OSMAN KAPTAN (Antalya) – 72,5 milyon…
BÜLENT BARATALI (Devamla) – 72,5 milyon, düzeltiyorum.
Türkiye’de 35 bin köy, 40 bin mezra, 81 il özel idaresi, 2 de ilçe
özel idaresi var. Alınan bu 1,15 payla, bu payla siz kırsal kesimin sorunlarının
giderilebileceğine, buralara, bu köylere, köyde yaşayan insanlara, kırsalda
yaşayan insanlara hizmet gidebileceğine inanıyor musunuz? Ben bir defa bunu
sormak istiyorum.
İzmir’den bir örnek vermeye çalışacağım: Şimdi, İzmir’de 597 tane
köyü var il özel idaresinin. Bütçesi 102 milyon TL. Bunun zaten yüzde 70’i cari
giderlere ve personele gidiyor. Yatırım için 19 milyon TL para ayrılmış ve 597
köye siz bu parayla hizmet edeceksiniz. Üstelik genel bütçe vergi gelirleri
azalmış. Sayın Bakan, yerel yönetimlerin aldıkları paylar, vergi gelirleri
olmadığı için yüzde 40 oranında da düşmüş. Bu nedenle bunlara, bu yerel
idarelere Anayasa’nın 127’nci maddesinde sağlanan kaynak bir türlü verilmiyor.
Üstelik orta vadeli programda -hepimizin kabul ettiği bir program var- şöyle
deniliyor: “Belediye ve il özel idaresinin mali yapılarının güçlendirilmesi ve
hemşehrilerine karşı yönetim sorumluluklarının artırılması amacıyla öz
gelirlerinin artırılmasına yönelik düzenleme 2010 yılında hayata
geçirilecektir.”
Sayın Bakan, 2010 yılına başladık, birinci ayı bitmek üzere. Bu
olacak mı, olmayacak mı? Bu idareler hakikaten Anayasa’nın saydığı görevleri
yerine getirecekler mi, getirmeyecekler mi? Bu görevlere geçen dönem, 2005
yılında önemli katkılarda bulunduk hep beraber. Özel idarelere eğitimi
bağladık. Özel idarelere her türlü işlemi, sağlığı bağladık. Şimdi, görev ve
yetki tanımı yaptınız ama bunun karşılığında hiçbir ücreti bunlara
vermiyorsunuz. Hiçbir iyileştirme yapılmamıştır. Bu idareler
yalnızlaştırılmıştır, kendi başlarına bırakılmıştır. O nedenle, şimdi yüzde
100’e yakın da bir kesiminin hangi insaf, hangi nısfet, hangi adalet, hangi
hukuk içinde siz zaten yalnızlaştırılmış ve düçar olmuş yerel yönetimlerin
paylarını yüzde 100 keseceksiniz, hiçbir kaynak gitmeyecek! Ben olanı size
söyleyeyim bir yerel yönetici olarak: Onlar da hemşehrilerinin üzerine
yükleneceklerdir. Onlar da kaldırımlardan para alacaklardır, onlar da onlara…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Baratalı, lütfen tamamlayınız.
BÜLENT BARATALI (Devamla) – Teşekkür ediyorum.
Sonuna kadar, hemşehri ile yönetim arasında büyük sıkıntılar
yaşanacaktır. Sayın Başkan, bunu da buradan bir belediyeci olarak söylemeye
çalışıyorum.
Bakın, zaten belediyelerin 14,5 milyar TL borçları var. Yani Maliyeye Hazineye, Sosyal Güvenliğe. Zaten bunları
ödeyemiyorlar. Bize gönderdiğiniz belgelerde belediyelerin iflas ettiğini siz
de kabul ediyorsunuz. Bunun böyle gitmeyeceğini ifade ediyorum. Bir defa,
belediyeleri gruplara ayıracaksınız ama bu gruplara ayırırken acaba insaf
kuralları içinde, tarafsızlık kuralları içinde olacak mısınız? Olamayacaksınız
gibi düşünüyorum, çünkü siz Ankara Büyükşehir Belediyesinin üzerine
gitmiyorsunuz Sayın Bakan. Neden onun Hazineye olan 4.631 milyar TL borcunu neden
tahsil etmiyorsunuz, vadesi geçmiş borçlarını? Yani, Ankara Büyükşehir
Belediyesi en fazla korunmaya muhtaç belediye mi? Sizden burada bir cevap
istiyorum.
Bu düşüncelerle, değerli arkadaşlarım, sizleri tekrar selamlıyor
ve saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Baratalı.
Bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen
Emin Haluk Ayhan, Denizli milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Ayhan.
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 463 sıra
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın ikinci bölümüne ilişkin Milliyetçi
Hareket Partisinin görüşlerini arz etmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan bu tasarı, Hükûmetin ısrarla, bir daha,
birbirleriyle ilişkileri olmayan hususları bir arada, tek bir tasarıda getirmeyeceğini
ifade etmesine rağmen, alışkanlıklarını değiştirmeyeceğini gösteren davranış
biçiminin en son ve yeni bir ürünü ve örneğidir. Bu uygulamalar, yasalar için
aranan, öngörülebilir, anlaşılabilir ve ulaşılabilir olma özelliklerini ortadan
kaldırmaktadır. Tasarının Komisyonda görüşülme şekli de zaman açısından âdeta
zip’lenmiş bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Tasarı alelacele, İç Tüzük
hükümleri göz ardı edilerek Komisyonda görüşülmüştür.
Tasarının Genel Kurulda görüşülmekte olan şekliyle kapsadığı
hususlar: Kamu bankalarının faaliyet ve izin belgelerine ilişkin düzenlemeler,
kısa çalışma başvurularına ait düzenlemeler, İşsizlik Sigortası Kanunu’na
ilişkin düzenlemeler, 5084 sayılı Teşvik Kanunu’nun bazı uygulamalarının süre
uzatımına ilişkin hususları kapsayan düzenlemeler, emekli maaşlarına ilişkin
hususlar ile İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi
Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun ile Büyükşehir Belediyeleri ile
Belediyeler Kanunlarına ilişkin bazı düzenlemeler yer almaktadır.
Hükûmet, halkı aldatmak ve kandırmak için ortaya koyduğu 2009 yılı
bütçesi ve makroekonomik hedeflerine ilişkin değişiklikleri, gerçekçi olmasa da
biraz daha inandırıcı hâle getirmek için, mart ayında yapılan mahallî idare
seçimlerinden sonra ilk revizeyi yapmıştı, şimdi yaptığı da, yapılış şeklini
hariç tutarsak, bütçe uygulamasının ilk ayında 2010 yılı için gerçekçi olmayan
hedefleri herhangi bir revizyon deklarasyonu ilanına
ihtiyaç duymadan, parça parça, çaktırmadan çözme yoluna gitmesidir. Bütçeye ve
programa koymadığı gelirleri toplamayı ve dağıtmayı siyasi rant
sağlayacak ve istismara uygun olacak biçimde yeniden düzenlemektedir. Bu
düzenlemeler ülke ekonomisinin iktisadi ve sosyal hayatına bir merhem
olmayacağı gibi, Hükûmetin siyasi olarak arzu ettiği sonucu alacağı uygulamalar
da değildir, olmayacağı da görülecektir.
Bütçede olmayan gelirleri toplamaya çalışıyorsunuz. Ne kadar
alacağınızı bilmiyorsunuz. Üstelik komisyonda, bazı hususlardaki gelirleri
yüzde 50’ye varan farklılıklar ortaya çıkaracak önergeler veriyorsunuz, hem de
indirerek. Bunlar tutarsızlık değil midir? Emekliler arasında farklılıkları
gidereceğinizi, intibak problemlerini çözeceğinizi deklare ediyorsunuz.
Kamuoyunda emeklilere ümit veriyorsunuz, çok farklı bir uygulama ortaya
koyuyorsunuz. Şimdi, emeklilere verdiğiniz bu zammı hanginiz çocuklarınıza
harçlık olarak veriyorsunuz? Daha sonra da artış oranları ortaya koyarak
emekliyle alay edercesine açıklamalarda bulunup kendinizi çiçeklerle, özel
görevler verilen emeklilere karşılattırıyorsunuz.
Bütçe ve programda olmayan, Türkiye Büyük Millet Meclisine tasarı
olarak gelmemiş bir hususu yasalaşmış, ödemeyi yapmış gibi Sayın Başbakana
anlattırıyorsunuz. Emeklileri banka kapılarında bekletip, sukutuhayale uğratıp,
bahse konu zamları almadan banka kapılarından geri çeviriyorsunuz. Türkiye
Büyük Millet Meclisinden geçip yasalaşmayan, hatta Türkiye Büyük Millet
Meclisine gelmeyen bir tasarıyı; geçmiş gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
iradesine ipotek koymaya çalışıyorsunuz. Böyle bir şey olabilir mi Sayın Bakan?
AKP Hükûmetinin çıkardığı 5084 sayılı Teşvik Kanunu’nun bazı
hükümlerinin süresini uzatıyorsunuz, hem de defalarca sayın bakanlar tarafından
uzatılmayacağının deklare edilmesine rağmen.
Bu yasa, iller arasında problemler ortaya çıkarmıştır. Bazı
illerin ve sektörlerin diğer problemlerine ilave olarak bu Yasa ile rekabet
avantajlarını kaybetmelerine neden olmuştur.
Bu Yasa, kendi ayakları üzerinde durmayı başarmış illerimize darbe
vurmuştur, bunlar Denizli’dir, Antep’tir, Bursa’dır, diğerleridir. Bu illerdeki
işsiz sayıları tahmin edilemeyecek boyutlara ulaşmıştır, iş adamları âdeta
tehdit edilmekte, konuşamamaktadırlar.
Elimde, Denizlili tüccar ve iş adamlarının oluşturduğu platformun
talepleri var, bunun Hükûmette olmaması mümkün değil. Burada, sivil toplum
örgütü başkanlarının da imzası var, diyorlar ki: “Biz bu işe karşıyız. 5084
sayılı Kanun, sanayileşmede atılım yapmış illerimizin benzersiz girişimci ruh
ile yılların ürünü olan deneyim ve birikimini zayıflatmıştır; Denizli,
Gaziantep, Adana, Eskişehir gibi kendi olanak ve becerileriyle sanayileşmiş
illerimiz âdeta cezalandırılmıştır; komşu illeri birbirine düşürmüştür.” ve
sayıyor, devam ediyor. Uyguladığınız Teşvik Yasası maalesef illeri bu hâle
sokmuştur. Bunun devamı da var, iş adamları taleplerinin ikincisini gönderiyor,
“Bari bütün illerde aynısı uygulansın.” diyorlar. Bunu neden söylüyorlar?
Yaptığı işlerden dolayı, gönderdiği açıklamalardan dolayı sizin onların üzerine
zorlama yapacağınızı düşünerek söylüyor ve bütün illerde uygulanmasını istiyor.
Burada verilen önergeleri de reddediyorsunuz.
Şimdi, AKP Hükûmeti bir yeri yaparken bir yeri bozuyor, bozmaya
çalışıyor. Zaten, bozduğunuz yerler, Çin rekabetine, kur dezavantajına,
uyguladığınız ekonomi politikalarının uygulama sonuçlarına ezdirdiniz, şimdi
perçinliyorsunuz. 30 bin işçisini kaybeden, ihracatı yüzde 20’lerden fazla
düşen, 85 bin olan yardım alan sayısı 100 binleri aşan, tahsilat-tahakkuk oranı
Türkiye'nin en geri illerinden biri hâline gelen, 150 bin hanenin ortalama her
birine bir icra düşecek hâle gelmiş, takibata uğrayan, kredilerde başa güreşen
illeri “vizyon kent” diye Türkiye’ye yutturmaya
çalışıyorsunuz. Hangi il bu? Benim ilim, Denizli.
AKP, gerçekten ekonomiye, sanayi şehirlerine, toplumsal hayata
şaşı bakmaktadır, iaşe ödemelerini insan haysiyetine yaraşmayacak şekilde
dağıtarak ülkeye şaşı bakmakta olduğunu açıkça göstermektedir. Biraz önce bir
vatandaştan telefon aldım, diyor ki: “Meramımı anlat.” Söz verdim, anlatacağım.
Öncelikle anlatmak istedim, vatandaş diyor ki: “Tarım için kredi aldım,
ödeyemedim. Krediyi babamın üstüne aldım. İhbarname geldi, gittim konuştum,
dedim ki: Bu krediyi babam için aldım, babamın üzerine aldım. Babamın yaşı seksen. Gittiğim yerde ‘O zaman çaresi var.’
dediler, şaka da olsa “Baban ortadan kalkarsa borcun da ortadan kalkar.’”
diyor. Ülkeyi getirdiğiniz durum maalesef budur Sayın Bakan.
Şimdi, mahallî idarelerle ilgili düzenlemeler getiriyorsunuz. Bu,
2010 Yılı Programı, sizin imzanız olan -kararın altındaki- program. Bakın,
burada çok açık ve net söylüyorsunuz “2008 yılında mahallî idareler borçlanma
gereğinin artmasında yerel seçimler öncesi artan harcamalar var.” diyorsunuz.
Bunu açık ve net şekilde yazmışsınız. Bu bir itiraftır ama diyorsunuz ki
yaptığınız düzenlemelerde: “Biz bunu daha iyileştirmek için yaptık.” Devam
ediyor, 2010 Yılı Programı’nda: “Mahallî idare gelirlerinin artışında belediye
ve il özel idarelerinin öz gelirlerinin artırılmasına yönelik düzenlemeler
-bunlar- belediyelerin, il özel idarelerin gelirlerini artıracak.” diyorsunuz.
Evet, artıracak. Neden genel bütçeden daha fazla veremiyorsunuz? Ama ne
yapıyorsunuz: Arkadan dolanıp vatandaşı direkt belediyelerle muhatap
ediyorsunuz. Burada da sıkıntı var, buraya koyduğunuz hedeflerde de yanlışlık
var. Bakın, 2009’da “39 milyar TL” demişsiniz, 31,5 milyar TL olmuş gelirleri,
harcamalara “38,4 TL” demişsiniz 34 TL olmuş. Şimdi, 2010 için koyduğunuz
hedeflere bakıyoruz, orada ne var? Artışa baktığınızda gelirlerde yüzde 18
artış öngörüyorsunuz. Mahallî idarelerin vergi gelirlerinde öngördüğünüz artış
yüzde 29, harcamalarda öngördüğünüz yüzde 17. Şimdi bu, vatandaşın ümüğünü
sıkmak değil de nedir? Burada daha önce mahallî idarelerle ilgili yasa
tasarılarını getirdiniz, sonra geri çektiniz, program uygulanmaya başladığı
anda geri çektiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Ayhan, lütfen tamamlayınız.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Ya büyükşehirler ne olacak?
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Ve Sayın Vekilin ifade ettiği gibi,
“Adalet” sizin adınızda. Ne yaptınız? Denizli’ye, Malatya’ya kişi başı 160 lira
verdiniz ama İzmit’e kişi başı 560 lira verdiniz. Adalet bunun neresinde? Niye
işkence ediyorsunuz diğer illere?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Milletvekili, 60, 160
değil.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Diğer iller size ne yaptı? Niye
sıkıntıya sokuyorsunuz? Şimdi, bu kadar yardım alan çoğalmış, yardım sayısı
çoğalmış, işsizliği artmış iller var. Gelin, bu adaletsizlikleri giderelim, bu
tür tasarıları getirmeyelim, temelden problemi çözecek yasalar getirelim.
Gerçekten, ülkenin meselelerini, ülkenin problemlerini -ne yapalım- hep
birlikte tartışalım. Bakın, kriz geldi geçti, beş dakika gündem dışı konuşmanın
dışında burada hiçbir ekonomik mesele görüşülmedi. Reva mıdır bu Türkiye
Cumhuriyeti’ne!
Sayın Bakanım, bunları dikkate almanız gerekirdi.
Ben bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Haluk Bey, 160 değil, 60.
Tutanaklara geçsin, “
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Şimdi, bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen Osman Kaptan,
Antalya Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Kaptan.
OSMAN KAPTAN (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; görüşülmekte olan tasarı ve tekliflerin ikinci bölümü üzerine
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunarım.
Sayın milletvekilleri, emeklimiz perişandır, açtır, sefildir,
yoksuldur, çaresizdir. Emeklimiz anasından doğduğuna bin pişmandır. Emekli
icralık, emekli evini satıyor, emekli böbreğini satıyor, emekli çocuğunu
okutamıyor, emekli kendisini ve ailesini tedavi ettiremiyor; devlet, emeklisine
sahip çıkamıyor.
Değerli arkadaşlarım, ülkemizde yaklaşık 9,2 milyon emeklimiz var.
BAĞ-KUR emeklilerinin yaklaşık yüzde 99’u, işçi emeklilerimizin yüzde 82’si,
memur emeklilerimizin de yüzde 29’u açlık sınırının altında maaş almaktadırlar.
Emeklilerimizin ortalama yüzde 75’i açlık sınırının altında yaşamakta, yüzde
74’ü borç yükü altında ezilmektedir.
Sayın arkadaşlarım, Sayın Başbakan “Bu yılbaşında emeklilerimize
haklarını teslim ediyor, ahde vefamızı gösteriyoruz.” diyor. “Emekli
vatandaşlarımızın durumlarını iyileştirmek için devrim niteliğinde düzenlemeler
yaptık.” diyor.
Sayın Başbakan, Sayın Bakan; 2008’de Mersin Ziraat Bankası
önündeki 1 kilometrelik emekli kuyruğu sizin devri iktidarınızda olmadı mı? Yine, 2009 sonunda Batman’da yaşlılık maaşı almak için PTT şubesi
önünde kuyrukta beklerken ölen vatandaşımız ve yine, Sivas’ta bu ay içerisinde
donarak ölen yetmiş yedi yaşındaki emekli işçi vatandaşımız ve yine, daha iki
ay önce Muğla Milas’ta açlıktan ölen gazimiz sizin devri iktidarınızda
ölmediler mi? Emekliye alay eder gibi 60 lira artış yapmak mı ahde vefanız? SSK
ve BAĞ-KUR emeklileri arasındaki haksızlık, hukuksuzluk giderilmemiş, intibak
sorunları çözülmemişken devrim niteliğinde hangi sorunu çözdünüz? En düşük SSK
emekli aylığı 403 lira, en düşük esnaf emekli aylığı 476 lira, en düşük BAĞ-KUR
tarım emeklisi aylığı 306 lira iken 60 lira vererek devrim mi yapmış
oluyorsunuz? Müftü ve ilahiyatçıların belirttikleri gibi, emeklilerin fitre ve
zekâta muhtaç hâle getirilmesi midir sizin ahde vefanız? Zaten, yılbaşından
beri temel ihtiyaç maddelerine koyduğunuz zamlar yaptığınız maaş artışının 2
katını almış götürmüştür.
Sayın arkadaşlar, Hükûmet önce ilgili bakanıyla açıklama yaptı
“Emekli maaşlarına yapılacak zam Başbakanca AKP grup toplantısında
açıklanacaktır.” diye. Bütün emekliler AKP’nin 5 Ocak 2010’daki grup
toplantısına kilitlendi. Bu arada yandaş medyada, sanki,
en az emekli maaşının açlık sınırının üstüne çıkarılacağı, 800-900 lira emekli
maaşı olacağı beklentisi yaratıldı. Daha sonra ne oldu? Daha sonra yaklaşık 9
milyon emeklinin 7 milyonuna 60 lira artış yapıldı. Yani sayın arkadaşlarım, dağ
fare doğurdu. Hükûmet, kanunu çıkarmadan “zam” lafını çıkardı. Ocak ayı içinde
emeklilerimiz bankaya koştular ancak hayal kırıklığıyla geri döndüler. Memur
emeklilerinin maaşlarında ise herhangi bir iyileştirici düzenleme yapılmaması
da ayrı bir eksikliktir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; emeklilerimize yapılan zam
yetersizdir, ciddi bir maaş artışı yapılmalıdır, intibak sorunları
çözülmelidir. Ben ve arkadaşlarım bu konuda tüm emeklilerimiz ile dul, yetim,
gazi ve şehit maaşlarının 300 lira artırılması yönünde kanun teklifi verdik ama
AKP 60 lirada ısrar ediyor.
Sayın milletvekilleri, ömrünü devlet hizmetine vermiş
emeklilerimize; iki gözü, iki ayağı olmayan bir gazimize; eşini, babasını,
evladını vatana feda etmiş olan ailelerimize 300 lira maaş artırımını fazla mı
görüyoruz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kaptan, lütfen tamamlayınız.
OSMAN KAPTAN (Devamla) – Değerli milletvekilleri, bu Hükûmet için
en iyi emekli, az maaş alan veya erken ölen emeklidir. AKP için en iyi emekli,
kendisine çiçek veren emeklidir. Artık emeklilerimiz bu Hükûmeti çok iyi
öğrendi. “Emekli için devrim yaptık.” demenin emekliyle dalga geçtik demek
olduğunu “Emekliye ahde vefasını yerine getirdik.” demenin boş vaat demek
olduğunu, emekliyle alay etmek olduğunu artık emeklilerimiz çok iyi öğrendi.
Sayın arkadaşlarım, emeklilerin başkanı bu Hükûmete çiçek verse de
emekliler AKP’ye oy vermeyecektir. Emekliler ya yaşayacaklar ya
sürüneceklerdir. AKP iktidarda kalırsa emekli bitecektir. Emekliler, bitmemek
için, AKP’yi sandıkta bitirecektir.
Bu Hükûmeti emeklilerimize havale ediyor, tüm emeklilerimize ve
yüce Meclisimize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kaptan.
Bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen Mehmet Serdaroğlu,
Kastamonu Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ikinci bölüm üzerinde şahsım adına söz aldım. Sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, emeklilerimizin yüzde 87’si açlık
sınırının altındadır, tamamına yakını yoksulluk sınırının da altında bir
ücretle yaşamaya devam etmektedirler. Şimdi, kalkıp “Maaşlarını şu kadardan bu
kadara çıkardık.” diye burada övünmektesiniz. Hangi rakama takla attırırsanız
attırın ortada duran bir tek gerçek var. Yaptığınız 60 liralık zamla
emeklilerimizin durumunda bir değişiklik olmamıştır. Yine yüzde 87’si açlık
sınırının, yine yüzde 96’sı yoksulluk sınırının altında yaşamaya devam
edeceklerdir.
Çok değerli milletvekilleri, 2000 yılı öncesi-sonrasındaki emekli
olanların maaşları arasındaki adaletsizliği gidermek hepimizin görevidir.
Emekli aylıklarının hesaplanması yöntemi değiştikçe SSK içinde farklı
tarihlerde emekli olanlar arasında bile bağlanan aylık miktarlar açısından
önemli adaletsizlikler vardır. Çalışma hayatı boyunca aynı sürede, aynı
miktarda prim ödeyen, aynı yaşta emekli olan fakat emekli oldukları tarih
birbirinden farklı olduğu için aylık hesaplama yöntemlerindeki değişiklikler
sebebiyle farklı olan emekli aylıkların eşitlenmesi gerekmektedir. Bu, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin çok önemli görevleri içinde olması gerekir.
Sosyal güvenlik kuruluşları arasındaki en temel eşitsizlik, farklı
kanunların ve uygulamaların bulunmasından kaynaklanmaktadır. SSK’da alt sınır
ve ortalama işçi emekli aylıkları birbirine çok yakın olduğundan, genel olarak
işçi emekli aylıkları çok yetersiz kalmış, uzun yıllardır yapılmayan intibaklar
sonucu emekli aylıklarındaki eşitsizlikler giderek büyümüştür.
İntibakla ilgili olarak defalarca iktidarın dikkatini çektik, soru
önergeleri, kanun teklifleri verdik, ama sizlere maalesef bir türlü
dinletemedik ve anlatamadık. En sonunda, kanun teklifimizi bu tasarıyla
birleştirerek gündemden düşürmeye çalışıyorsunuz.
Gündüz de ifade ettim, göreve gelen her bakan “İntibak sorununu
çözeceğiz.” diye söz verdi, ama bugüne kadar herhangi bir çalışma maalesef
yapmadınız, yapamadınız. Hükûmetinizce ortaya somut bir öneri konamadı. Bugün
getirdiğiniz tasarının içinde de yine intibakın “i”si dahi yok. “Yapacağız,
edeceğiz” diye emeklileri kandırmaya, oyalamaya halen devam etmektesiniz.
Sonuçta, intibak meselesini tamamen rafa kaldırıp, 60 liralık bir
zamla bu olayı geçiştirmeye çalışıyorsunuz. Âcizane kanun teklifimiz kabul
edilseydi, intibakla ilgili sorun bu Mecliste kendiliğinden ortadan kalkmış
olacaktı. Hani hep “Muhalefet ancak konuşuyor, çözüm üretmiyor.” diyorsunuz ya,
işte kanun tekliflerimizin hepsi bu konularla ilgili birer çözümdür, milletin
dertleriyle ilgili olan birer çözümdür. Samimiyseniz, bu kanun teklifinin
içinde bulunan kanun teklifimize sahip çıkın.
Değerli milletvekilleri, kısaca, her seçim döneminde emeklilere
verdiğiniz sözlerin, verdiğiniz taahhütlerin altında kalmanız, sizin
iktidarınızın bize göre bir aynası, sizin iktidarınızın millete göre bir
ölçüsüdür.
Kanun teklifimize destek vermediğiniz açıkça belli. Biliyoruz ki,
zaten teklif de etseydik, iktidarınızın öyle bir anlayışı var ki, muhalefetten
geldi diye ve hele, özellikle Milliyetçi Hareket Partisinden geldi diye her hayırlı
teklifimiz reddedilmektedir bu Türkiye Büyük Millet Meclisinde.
Şimdi de yüzünüz kızarmadan, biliyoruz ki, yüzünüz kızarmadan
“Emekli maaşlarına 60 lira zam yaptık.” diye ülkenin her tarafında, her seçim
bölgesinde her değerli milletvekili kostak kostak gezecek diyor, hepinize
saygılar sunuyorum.(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Bölüm üzerinde şimdi on beş dakika süreyle soru-cevap
işlemi yapılacaktır.
Sayın Köse, Sayın Tankut, Sayın Yıldız, Sayın Akçay, Sayın Paksoy,
Sayın Özdemir, Sayın Aslanoğlu, Sayın İnan, Sayın Taner, Sayın Çalış, Sayın
Doğru, Sayın Yunusoğlu ve Sayın Akcan sisteme girmişlerdir.
Soru sorma süresi sekiz dakikadır.
Sayın Köse, buyurun.
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, kırk beş gündür sadece kazanılmış haklarını savunmak
için mücadele eden Tekel işçileri hakkında Hükûmetin tutumunda bir değişiklik
var mıdır? Başbakanın yarın Türk-İş Başkanıyla yapacağı toplantı sonunda
işçilerin haklı talepleri kabul görecek mi?
İkinci sorum: Küçük ve orta ölçekli sanayicilere kredi verildi. Bu
krediler için hangi kriterler arandı? Bu kredi için
kaç kişi başvurdu? Bu krediye başvuranlar arasında kaçı kabul gördü?
Üçüncü sorum: Tekelin özelleştirilmesi demokrasinin bulunduğu,
halka, insana değer verilen bir ülkede olsaydı devlet şöyle yapardı: Alıcılarla
oturup konuşur, işçileri kim istihdam edecekse, kim fabrikaları kapatmayıp
çalıştıracaksa Tekeli ona satardı ama ülkemde böyle yapılmadı. Bu konuda nasıl
düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Tankut…
YILMAZ TANKUT (Adana) – Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, Adana ve bazı illerimizden bizlere iletilen
şikâyetlerde, istirahatli ve hasta olarak raporlu olan çalışanlara ödenmesi
gereken tutarların Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından bir süredir ödenmediği
bildirilmektedir. Ödemelerin 1 Ocak 2010 tarihinden beri durdurulduğu ve bunun
da en az kırk gün devam edeceği ifade edilmektedir. Gecikmelerin nedeni olarak
da Sosyal Güvenlik Kurumunun muhasebe altyapısından kaynaklanan teknik bir
sorun olduğu öne sürülmektedir. Zaten çok zor durumda olan bu vatandaşlarımızın
raporlu olma haklarından doğan alacaklarının teknik bir hata yüzünden
geciktirilmesi işi doğru mudur? Şayet doğru ise söz konusu vatandaşlarımızın
alacaklarının en geç ne zaman ödeneceği konusunda bilgi verebilir misiniz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Yıldız, buyurun.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Sayın Bakanım, bankalardan kuruluş ve
faaliyet izin belgelerinden beklenen kaynağın 400 milyon olduğunu siz ifade
ettiniz. Siz de çok iyi biliyorsunuz ki, bankalar bunu kârlarından değil,
vatandaşların cebinden değişik isimler adı altında alacaklar. Bununla ilgili,
bankaların harçları vatandaşlara yansıtmasını önleyecek tedbirleri alacak
mısınız?
Hükûmet üyeleri her fırsatta Avrupa Birliği standartlarından
bahsediyorsunuz. Hangi Avrupa Birliği ülkesinde bütçe kanunlaşıyor, emeklilere
zam veriliyor, arkadan kanun çıkarılıyor? Siz Avrupa’da eğitim almış bir
yetkili olarak böyle bir uygulamayı herhangi bir Avrupa ülkesinde gördünüz mü?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Akçay…
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
2009 yılının Kasım ayı başında Başbakan Yardımcısı Sayın Cemil
Çiçek kamuda çalışan tüm uzmanların maaşlarının eşitleneceğini ifade etmişti ve
bu açıklama uzmanlar arasında bir beklenti oluşturmuştur. Söz konusu çalışma
hangi aşamadadır? Yapılan çalışmada kapsam dışında bırakılan uzman grubu var
mıdır?
Diğer bir sorum da: Memur emeklilerinin durumunu iyileştirmek için
bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Paksoy…
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, Hükûmetiniz Acil Eylem Planı’nda personel reformunu
bir yıl içerisinde yapacağınızı söylemiştiniz. Bırakınız personelin durumunu
düzelteceğinize hâlihazır sistem de bozuldu. Sözleşmeli memur sistemi getirerek
memurlar arasında ayrıcalık getirdiniz; 4/B’li, 4/C’li işe giren memur 657’ye
göre daha az haklara sahip. Bu haksız durumu nasıl düzelteceksiniz? Bir zaman
verir misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Özdemir…
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana soruyorum: Ekonomik krizin sosyal yansımalarının en
önemli göstergesi, sizlerin de bildiğiniz gibi, işsizlik rakamlarıdır. Türkiye
İş Kurumu Gaziantep İl Müdürlüğü verilerine göre seçim bölgem Gaziantep’te 2009
yılının Ocak-Mayıs döneminde İŞKUR’a kayıtlı işsiz sayısı 29.368 kişiye
ulaşmıştır. Bu rakam 2008 yılının aynı döneminde ise yüzde 50’lik bir artış
göstermektedir.
Yine, Gaziantep’te, AKP döneminde yoğun göçün de etkisiyle
işsizlik rakamlarında hızlı bir artış gözükmektedir. Ekonomik kriz nedeniyle iş
yerleri toplu olarak işten çıkarmalar yapıyor. 2008 Mayıs ayı sonu itibarıyla
yine İŞKUR’a iş başvurusu yapan kişi sayısı 10.068 iken, 2009’da bu rakam
29.368’e ulaşmıştır. İşsizliği önlemeyle ilgili yeni projeleriniz nedir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Aslanoğlu…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakan, özellikle belediye
çalışanlarının ücretlerini alamadığını size arz etmiştim. Bu konuda en kolay
iş, işçilerin ücretlerinin ödenmemesi! Herhâlde belediye başkanlarının en
kolayına geliyor! Bu konuda bir yasal önlem almak zorundayız. Bunu bir kez daha
dikkatlerinize sunuyorum. Belediye çalışanlarının ekmeğiyle kimse oynamasın,
maaşlarını alsınlar bu insanlar.
İkincisi ise, yine 4/C çalışanları acaba ocak sonu maaşlarını
alabilecekler mi?
Bir başka konu ise, kriz nedeniyle özellikle bankaların geçtiğimiz
yıl kredileri kesmesinden dolayı özellikle küçük esnafın önemli boyutta bir
vergi borcu olmuştur. Küçük esnafın özellikle. Küçük
esnafın talebi şu: “Biz vergi borcumuzu ödeyelim.” Ama olabilecek yeni bir
yapılandırma istiyor bu insanlar. Yani bu nedenle özellikle KOBİ’lere yönelik,
küçük esnafa yönelik, krizden etkilenen bu kesime yönelik, bir şekilde yeniden
vergi ödeme konusunda bir yapılandırma yapmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Sayın Bakan, buyurun.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Değerli arkadaşlar, gerek soruda gerekse genele ilişkin, yani
ikinci kısma ilişkin konuşmalarda özellikle mahallî idare payları konusunda çok
şey gündeme getirildi. Müsaade ederseniz çok kısa bir şekilde size bir oran
vermek istiyorum: 2002 yılında toplam olarak -İller Bankası ve büyükşehir
belediyeleri toplamından bahsediyorum- yaklaşık 4,7 milyarın biraz üzerinde
belediyelere imkân sağlanıyordu. Bu da toplam vergi gelirlerinin yüzde
7,9’uydu. Bu oran yıllar itibarıyla artarak 2009 yılında -ki, kriz yılıdır-16,8
milyar liraya ulaşmıştır ve yüzde 9,8’e tekabül etmektedir. Yani bütün vergiler
içerisinde mahallî idarelere ayrılan pay yüzde 7,9’dan yüzde 9,8’e çıkmıştır.
2010 yılı için de öngörülen rakam yaklaşık 19 milyar liradır, yani 16,8 milyar
liradan 19 milyar liraya çıkacaktır. Bu da yine toplam vergi gelirlerinin
yaklaşık yüzde 9,8’ine tekabül etmektedir.
Onun için, değerli arkadaşlar, bu dönemde mahallî idarelere
hakikaten daha fazla kaynak aktarılmıştır. Haa, bu önümüzdeki dönemde tabii ki
mali yapılarını güçlendirecek, yerel bazda imkânlarını
artıracak düzenlemeleri de yapma taahhüdünde bulunduk. İnşallah, İçişleri
Bakanlığı, Maliye, Hazine bu çalışmayı da bitirir, yüce Meclisimize sunma
imkânı bulur.
Değerli arkadaşlar, tabii ki Tekel özelleştirmesiyle ilgili, Tekel
işçileriyle de ilgili sık sık sorular gündeme geldi. Tekrarlamam gerekirse, şu
anda özelleştirme Türkiye’de yeni yapılan bir husus değil, yirmi yılı aşkın bir
süredir Türkiye’de özelleştirmeler yapılıyor. Bunu birçok hükûmet yaptı, yani
bizim Hükûmetimiz de yaptı, bizden önceki hükûmetler de özelleştirmeleri yaptı.
Az önce üç dakikalık sunumumda da şunu ifade etmeye çalıştım: Daha
önce Özelleştirme Kanunu’nda, hakikaten, özelleştirme sonucu açıkta kalacak
çalışanlarımıza ilişkin bir düzenleme yoktu. Bu düzenlemeyi derli toplu bir
şekilde 2004 yılında yaptık ve şu anda 4/C’lilerin durumunda da ciddi bir
iyileştirme sağladık, çalışma sürelerini de artırdık ve bu aslında yine yapıcı
bir yaklaşımımızın bir sonucudur. Tabii ki biz bunu sosyal devlet anlayışı, bir
hukuk devleti anlayışı sonucu yapıyoruz. Onun için, başka türlü bir
değerlendirmeye de ben gerek görmüyorum.
Sosyal Güvenlik Kurumunun ödemelerindeki gecikmeler hususunda
arkadaşlar yeni bir muhasebe sisteminin işletime sokulduğunu, bundan dolayı da
birtakım gecikmeler yaşandığını ifade ediyorlar, “İstirahat paraları, geçici iş
görmezlik ödenekleri ödemeleri, programda yaşanan geçici bir aksaklık nedeniyle
bir süredir ödenmedi.” diyorlar. Bu aksaklık giderilecek, yani yakın bir
dönemde giderilecek ve ödenecek, muhtemelen bir hafta içerisinde bu aksaklık
giderilmiş olacak.
Sayın Yıldız, bankalara yüklenen harçların vatandaşa
yansıtılacağını tahmin ediyorlar. Tabii, bu bir olasılık. Benim
tahminim… Türkiye’de, tabii ki, bir sürü banka var ve rekabet hâlindedirler,
bunun tamamını yansıtabileceklerine ben şahsen inanmıyorum, çünkü rekabet
olacak. Ama, buna ilişkin herhangi bir düzenleme var
mı, yani yansıtılmasını engellemek için? Rekabet ortamı dışında tabii ki yoktur.
“Avrupa Birliği ülkelerinde bütçeler yapıldıktan sonra birtakım
gider artırıcı düzenlemeler oluyor mu olmuyor mu?” hususu ülkeden ülkeye
değişiyor. Benim, en azından aşina olduğum, yani eski işimde analiz ettiğim
Orta Avrupa ülkelerinde bunun yaşandığını çok iyi biliyorum. Mesela
Macaristan’da, Polonya’da, Çek Cumhuriyeti’nde -eskiden bu ülkelerin
makroekonomik analizinden sorumluydum- o ülkelerde olduğunu biliyorum, 2002
yılında, 2003 yılında, ama diğer ülke deneyimleri konusunda bilgim yok.
Sayın Akçay, tabii ki, uzmanlara ilişkin çalışmanın hangi aşamada
olduğunu sordular. O çalışma şu anda devam ediyor, ama tam olarak ne zaman
biteceği konusunda bir fikrim yok.
Memur emeklisine ilişkin de şu an itibarıyla herhangi bir çalışma
yok. İmkânlarımız çerçevesinde tabii ki bütün emeklilerimizi desteklemek,
ücretlerini daha da artırmak isteriz.
Değerli arkadaşlar, yine, bu 4/C’li sözleşmelilere ilişkin
ödemeler mutlaka yapılacaktır. Yani yapılmaması diye bir şey söz konusu
değildir, mutlaka yapılacak. Yani o konuda en ufak bir tereddüt olmasın.
İşsizliğe ilişkin bir sürü çözüm önerimiz var. Özellikle Gaziantep
ölçeğinde, ben tabii ki bu Suriye’yle ilgili açılımın Gaziantep’e büyük katkıda
bulunduğuna inanan bir insanım, Irak’ın da. Ama bunun ötesinde, özellikle GAP
projesi vasıtasıyla bence orada istihdam imkânları ciddi bir şekilde artacak. O
nedenledir ki, İşsizlik Fonu’nun kaynakları kısmen “GAP, DAP” gibi bölgesel
kalkınma projelerinde kullanılıyor. Bence bu doğru bir kullanımdır, çünkü bu
projeler yoluyla çok ciddi istihdam imkânı olacak.
Değerli arkadaşlar, müsaade ederseniz son bir şey söylemek
istiyorum. Emekli maaşlarının yetersizliği konuşuldu. Yani hakikaten artış
oranları gerek reel olarak gerek nominal olarak bu
dönemde çok ciddi düzeylerde. Bakın, SSK emekli aylığı 257 liraydı, 257 liradan
şimdi 695 liraya çıkacak. Bu, çok ciddi bir artıştır. Yine tarım BAĞ-KUR emekli
maaşı sadece ve sadece 66 liraydı, 2009 yılı sonu itibarıyla bu rakam 333
liraya, şimdi neredeyse 400 lira civarında bir şeye çıkacak. Yine esnaf BAĞ-KUR
emekli aylığı sadece 149 liraydı, şimdi 2009 yılı sonu itibarıyla 494 lira,
yine 560 lira civarında bir rakama çıkıyor. Memur emekli aylığı ise 377
liraydı, 843 lira 2009 yılı sonu. Bu son yapılacak artışlarla birlikte 865 liraya
çıkacak. Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, bakın, şurada çok basit bir rakam
söyleyeyim: Nominal olarak emekli maaşları yüzde 124 ile yüzde 146 arasında,
sadece 2002-2009 döneminde artmıştır. Bu yapacağımız son artışlarla birlikte
reel artışlar yine yüzde 20’ler ile yüzde 170’leri aşacaktır. Dolayısıyla,
emeklilerimiz tabii ki daha fazlasını hak ediyor. Keşke imkânlarımız olsa daha
fazlasını verebilsek ama ben daha önce de söyledim, yaptığımız her artış, eğer
biz ek tedbir alıp bütçe dengelerini gözetmezsek, bu, yine piyasalardan daha
fazla borçlanmamızı gerektiriyor. Bu, Türkiye’nin geleceğini ipotek altına
almaktan başka bir şey değildir.
BAŞKAN – Süre tamamlanmıştır Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Dolayısıyla biz bu
dengeleri hepimiz gözetmek zorundayız. Biz de isteriz ki 300 lira verelim ama
300 liranın maliyetini ve bunun getireceği sonuçları, faiz üzerindeki baskısını
da tabii ki dikkate almak zorundayız. Emeklilerimizin durumlarını gerçekten
ciddi bir şekilde düzelttik. Önümüzdeki yıllarda da imkânlarımız çerçevesinde
düzelteceğiz.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Şimdi ikinci
bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
11’inci maddeye bağlı geçici 26’ncı madde üzerinde iki adet önerge
vardır; geliş sırasına göre okutup, aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve
11’inci maddesinin (a) bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan “
|
Erkan Akçay |
Mustafa Kalaycı |
Süleyman Lâtif
Yunusoğlu |
|
Manisa |
Konya |
Trabzon |
|
Mehmet Akif
Paksoy |
Faruk Bal |
Mehmet Şandır |
|
Kahramanmaraş |
Konya |
Mersin |
|
|
Ali Uzunırmak |
|
|
|
Aydın |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı “Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısının
11’inci maddesi ile 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa eklenen Geçici 26 maddenin
ilk fıkrasında yer alan “4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri
kapsamındaki sigortalı ve hak sahiplerine;” ibaresinin “4 üncü madde
kapsamındaki sigortalı ve hak sahiplerine;” şeklinde; birinci fıkranın (a) (1)
alt bendinde yer alan “…60 TL…” ibaresinin ise “…300 TL…” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Tayfur Süner |
Engin Altay |
|
Malatya |
Antalya |
Sinop |
|
Osman Kaptan |
Şevket Köse |
Mustafa Özyürek |
|
Antalya |
Adıyaman |
İstanbul |
|
Hulusi Güvel |
Enis Tütüncü |
Turgut Dibek |
|
Adana |
Tekirdağ |
Kırklareli |
BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN –Turgut Dibek, Kırklareli Milletvekili, buyurun.
TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, görüşülmekte olan 463 sıra sayılı kanunun ve
verilen tekliflerin ikinci bölümünün 11’inci maddesiyle ilgili olarak
Cumhuriyet Halk Partisi adına verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Öncelikle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önergemizle ilgili açıklamalara geçmeden önce, bir süre evvel
Sayın Mevlüt Aslanoğlu burada, kürsüde de dile getirdi. Onun dile getirmesinden
sonra, Trabzonspor – Ordu maçının TRT 4’ten ikinci yarısı naklen yayınlanmaya
başladı. Tabii çok sayıda vatandaşımız da özellikle Sayın Aslanoğlu ve Akif
Hamzaçebi’nin bu duyarlı davranışlarından sonra teşekkür mesajları ilettiler.
Ben, Trabzonspor-Ordu maçının televizyondan, TRT 4’ten yayınlanmasına vesile
olan 2 milletvekilimize ve TRT’nin de göstermiş olduğu duyarlılık nedeniyle
TRT’ye teşekkür ediyorum. Öncelikle bunu belirtmeyi bir görev olarak saydım.
Değerli arkadaşlar, şimdi, yasaya baktığımızda, yasa devlet
memurlarını kapsamıyor, yani 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’ndaki
emeklileri kapsamıyor. Ben, tümü üzerinde görüşmeler yapılırken Sayın Bakana
bununla ilgili bir soru da sordum aslında. Yani önergemiz hem onu bertaraf
etmeyi hem onu sağlamayı amaçlıyor hem de miktar olarak baz
alınan bir 60 lira var, en düşük meblağ, artış olarak, bu artışın da çok düşük
olduğunu görüyoruz. Onu da, olacaksa, yani dişe dokunsun, attığımız taş
ürküttüğümüz kurbağaya değsin düşüncesiyle o meblağı da yukarı çekmeyi
düşünüyoruz önergemizle.
Şimdi, Türkiye gerçekleri kürsüden milletvekili arkadaşlarımız
tarafından, bizim tarafımızdan aslında sık sık dile getiriliyor. İktidar
milletvekili arkadaşlarımız, maalesef, bu gerçekleri ne kadar dikkate
alıyorlar, işte, bu yasada da ortaya çıkıyor. Ben kısaca bu gerçekleri, yine bu
önergeyle, önergeyi vesile sayarak belirtmek istiyorum değerli arkadaşlar.
Asgari ücretimiz 576 lira. Türkiye’de 3 milyonu aşkın insan asgari
ücretle çalışıyor arkadaşlar. İşsiz sayısının ne olduğunu sizler de takdir
ediyorsunuz ama 6 milyon, 7 milyon, 10 milyon rakamları da var. Çok değil,
birkaç gün evvel Urfa’da, sanıyorum 100 küsur personelin işe alınmasıyla ilgili
bir başvuru vardı, başvuran sayısı 10 bini geçmişti. İnsanların görüntülerini
televizyonlarda izledik. Benzer görüntüler diğer illerde de var. Edirne’de de
yine belli sayıda personel alınacaktı, binlerce insan o işlere başvurdular.
Urfa’da en sonunda biliyorsunuz kurayla insanlar o işlere girdiler. Ne için
biliyor musunuz arkadaşlar? 576 lira asgari ücretten bahsediliyor, 576 lira.
Şimdi, Türkiye’deki açlık sınırı miktarını Türk-İş, Kamu-Sen, Memur-Sen, değişik
sendikalar belirtiyorlar ama bakın, iktidara yakın yani iktidarın aslında bir
anlamda sözcülüğünü de yapan, onlara yakın olan sendikalar Memur-Sen’in...
FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) – Diğer sendikalar da size...
TURGUT DİBEK (Devamla) – Değerli arkadaşlar, biliyoruz, bunların
hepsi gözüküyor zaten.
Şimdi, Türk-İş’le ilgili olarak burada da bir şey söylemek
istiyorum: Yani şurada Tekel işçileri kırk beş gündür orada mücadele ediyorlar,
haklı taleplerini korumak adına mücadele ediyorlar. Türk-İş bugüne kadar o taleplere
sahip çıksaydı çoktan o iş bitmişti aslında değerli arkadaşlar. Ben, bunu da
burada belirtmeyi gerekli görüyorum.
Değerli arkadaşlar, açlık sınırı 879 lira ülkede. BAĞ-KUR’dan
emekli olmuş olan vatandaşlarımız, esnaf, tarım BAĞ-KUR’luları, fark etmez,
hemen hemen yüzde 99’u bu açlık sınırının altında emekli maaşı alıyorlar, yani
bu 879 liranın altında emekli maaşı alıyorlar. Böyle bir ülkede yaşıyoruz.
SSK’dan emekli olan işçilerimiz, SSK’dan emekli olan vatandaşlarımızın da yüzde
82’si bu açlık sınırının altında maaş alıyor değerli arkadaşlar. Emekli Sandığı
emeklilerimiz de bu açlık sınırının altında maaş alıyorlar, yaklaşık yüzde
30’u.
Değerli arkadaşlar, böyle bir Türkiye’deyiz. Böyle bir Türkiye’de
Sayın Başbakan birkaç gün önce, bir süre evvel bu değişiklikleri grup
toplantısında çok büyük bir... İşte, verilen… Sayın Bakanın sözlerine tekrar
atıf yapmak istemiyorum, birkaç gün evvel Türk-İş işçileriyle ilgili bir şey
söyledi. Zannediyorum, kendisi de o sözleriyle ilgili olarak pişmanlık duyuyordur.
Yakışmayan bir sözdü onlar ama Sayın Başbakan da belki aynı düşünceyle, aynı
mantıkla...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Dibek, lütfen tamamlayınız.
TURGUT DİBEK (Devamla) – ...bu artışları kamuoyuna açıkladı.
Değerli arkadaşlar, gerçek bu.
Şimdi, biz önergemizde şunu önerdik, şunu istiyoruz: Hem bu artış
miktarı, mademki yapılıyor... Bu, gerek BAĞ-KUR gerek SSK emeklisi
vatandaşlarımızın hemen hemen büyük bir kısmı, resmî rakamlara göre de açlık
sınırının altında maaş alıyorlar. Onu artıralım, yani onu 300 TL yapalım en az.
Bunun yanında Emekli Sandığı mensubu emeklilerimiz bu kanunun tamamen
dışındalar.
Ben, Bakana şunu sormuştum: “En düşük SSK emeklisinin aldığı maaş
kadar maaş alan Emekli Sandığı emeklileri var, yani ikisi de aynı maaşı alıyor.
En düşük Emekli Sandığı mensubu emeklisi bu kanun kapsamına göre
faydalanamayacak ama en düşük SSK emeklisinin aldığı zamdan çok daha az bir zam
alacak, yani enflasyon oranında zam alacak, bu kanundan faydalanamayacak. Onun
ne günahı var?” dedim. “Hiç olmazsa onlar da aynı zammı alsınlar.” diye
sormuştum.
Önergemiz bunu amaçlıyor. Değerli arkadaşlarımız katkı verirlerse
vatandaşlarımıza yararlı olacağını düşünüyorum.
Saygılar sunuyorum.(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Dibek, teşekkür ediyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım ancak bir yoklama talebi
vardır, yerine getiriyorum.
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Yoklama yapılmasını istiyoruz.
Gereğini müsaadelerinize arz ederiz.”
Sayın İnan? Burada.
Sayın Kalaycı? Burada.
Sayın Uzunırmak? Burada.
Sayın Asil? Burada.
Sayın Osman Ertuğrul? Burada.
Sayın Hüseyin Yıldız? Burada.
Sayın Akif Paksoy? Burada.
Sayın Yılmaz Tankut? Burada.
Sayın Taner? Burada.
Sayın Doğru? Burada.
Sayın Enöz? Burada.
Sayın Akçay? Burada.
Sayın Korkmaz? Burada.
Sayın Özdemir? Burada.
Sayın Orhan? Burada.
Sayın Ayhan? Burada.
Sayın Akkuş? Burada.
Sayın Özensoy? Burada.
Sayın Çalış? Burada.
Sayın Serdaroğlu? Burada.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi'nin,
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, Trabzon Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebi ve 15 milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoy ve 17 milletvekilinin, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın,
Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 2 milletvekilinin, Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürk ve 8 milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak
ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/797, 2/497, 2/520, 2/527, 2/555, 2/557,
2/561, 2/565, 2/570) (S. Sayısı: 463) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve
11’inci maddesinin (a) bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan “
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Uzunırmak konuşacak.
BAŞKAN – Önerge üzerinde Ali Uzunırmak, Aydın Milletvekili söz
istemişlerdir, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
463 sıra sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’la ilgili
tasarının 11’inci maddesinde verdiğimiz önerge üzerinde konuşuyorum. Hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri “Ameller niyetlere göredir.” diye bir
atasözümüz vardır, hemen ben buradan girerek konuya başlayacağım.
BAŞKAN – Sayın Uzunırmak, bir saniye.
Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda büyük bir uğultu var, Sayın
Hatip’in konuşması anlaşılmamaktadır.
Buyurun Sayın Uzunırmak.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) – Amme alacaklarının tahsil usulü hakkında
bir tasarı geliyor, yani ammenin alacaklarını konuşuyoruz şimdi. Kargacık
burgacık bir torba kanunun içerisine, buraya, amme alacakları tehdidi
içerisinde, emekliye verecek olduğunu, Hükûmet, tasarı şeklinde zamları
sıkıştırmış. “Ben önce alacaklarıma bakarım.” diyor Hükûmet, “Memura vereceğim,
emekliye vereceğim ne olacak ki?” diyor ve bir tehdittir bu aslında.
Değerli milletvekilleri, demokrasilerde cumhuriyet hükûmetlerinin
meşruiyet ve güç kaynağı parlamento çoğunluğudur dedik. Ben emekli
vatandaşlarımızdan özür dileyerek bu önergeyi verdim. “61 lira.” dedik, Hükûmet
60 lira teklif ediyor. Parlamento çoğunluğu acaba bu 1 lirayı Hükûmetin
gönderdiği şekilde mi kabul edecek, kabul etmeyecek mi? AKP İktidarının
Parlamento çoğunluğunun Hükûmetin dışında 1 lirayı bile değiştiremediğini
emeklilerimiz görsün diye verdim bu önergeyi. İşte sizin…
AHMET YENİ (Samsun) – 70 lira yap.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) – Verin 70 lira yapalım, biz “evet”
diyoruz.
AHMET YENİ (Samsun) – Önergeyi değiştir.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) – Sözle olmaz. O zaman Başbakan döner, der
ki: “Sen mi planlayacaksın, ben mi planlayacağım?” İşte öyle yapar ondan sonra.
Değerli milletvekilleri, laf atmakla bu işler olmuyor tabii, lafla
peynir gemisi yürümüyor. Ülkeyi de böyle idare ediyorsunuz zaten.
AHMET YENİ (Samsun) – 61 lirayla dalga geçmeyin.
BAŞKAN – Sayın Milletvekili, lütfen…
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) – Ülke de böyle idare edildiği için…
Ben şimdi bu konuşan Saygıdeğer Milletvekili Arkadaşıma bir şey
soracağım, sayın milletvekillerine de soruyorum: Acaba şu anda oyladığımız,
görüştüğümüz tasarının içerdiği emeklilerimizden hangi statüde kaç çeşit
emekliyi kapsıyor bu ve kaç çeşit emeklimiz var?
İkinci sorum şu: TÜFE oranlarıyla zam yapılıyor enflasyon gelecek
hesabı içerisinde. Acaba TÜFE’nin belirlendiği üç yüz doksan bir kalemde
enflasyon ne, zorunlu tüketim maddelerindeki enflasyon oranı ne? Bu oranların
ne olduğunu bilerek mi bunlar yapılıyor, zam?
Değerli milletvekilleri, laf atmakla bu iş olmuyor, tabii ki doğru
teşhis koymak lazım, takip etmek lazım. Öyle, oylamadan önce gelip muhalefetin
verdiği oyun tersinde oy vererek de halka hizmet edilmiyor değerli arkadaşlar,
takip etmekle oluyor bu işler. Acaba milletvekili
arkadaşlarımız yüzde 20,4 oranında en yüksek zam yapılan emekli maaşının
sonradan yapılan zamlarla geri alındığını, daha üç kalemde 75 lirayla, zammın
vatandaşın cebinden geri sökülüp alındığını takip ettiler mi? Bir emekli 2 depo
benzin kullansa, benzine gelen zam 13 liradan depoya 26 lira; 1 paket sigara
içse, ayda 45 lira ve 2 tüp…
CEVDET ERDÖL (Trabzon) – Sigara içmesin!
FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) – Marlboro içmesin!
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) – Tabii, Marlboro içmesin, sadece sen
içeceksin Marlboro’yu. Vatandaş tütün sarsın, zaten makineler öyle oldu şimdi.
Vatandaş niye Marlboro içsin ki, vatandaş niye pasaport çıkarsın ki, vatandaş
niye kıymetli evrak kullansın ki, onları kullanmasın!
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) – Sigaraya karşıyız!
CEVDET ERDÖL (Trabzon) – Sigara reklamı yapma!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) – O sadece ve sadece bu Hükûmetin verdiği
sadakayla geçinsin!
Bakın kıymetli milletvekilleri, ben size geçen sene yapılan bir
araştırmayı okuyorum, ona göre vicdanınıza danışın: Emeklilerin yüzde 96’sının
aylığı geçimini sağlamaya yetmiyor, emeklilerin yüzde 34’ü çalıştığı onca yıla
rağmen bir ev sahibi olamıyor, emeklilerin yüzde 75’i kredi kartı veya banka
kredisiyle borçlanarak yaşıyor, emeklilerin yüzde 80’i dengeli beslenemiyor. Bu
bir araştırma. Tabii ki, siz bunları dikkate almayacaksınız, bunlardan hiç
bahsetmeyeceksiniz ama siz vatandaşı kandırmaya devam edeceksiniz, Sayın
Başbakan da kandırıyor.
Sayın Maliye Bakanımız buradayken de ben bir şey söylemek
istiyorum: Bütün Hükûmet yedi yıl, sekiz yıl boyunca hep her konuda ekonomide
de dış politikada da geleceği satın alarak bu milleti kandırdı ve böyle
kandırmaya da devam ediyor…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen, tamamlayınız.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) – Bakın, diyorlar ki, “Türkiye’nin kredi
derecelendirme kurumlarındaki notu arttı.” Ben, şimdi size birkaç örnek
veriyorum: Moody’s, BA2+ yapmış, bizimle aynı grupta olan ülkeleri okuyorum
size: Filipinler, Uruguay, Vietnam. Standard & Poor’s BB yapmış, bizimle
aynı grupta olanlar: Endonezya, Filipinler, Gabon, Moğolistan, Sırbistan,
Venezuela. Fitch BB+ yapmış, bizimle aynı grupta olan ülkeler: Azerbaycan,
Guatemala, Kolombiya, Letonya, Makedonya, Mısır, Panama, Romanya. Yunanistan’ı
bize göre Moody’s 7 puan önde göstermiş, Standart & Poor’s 5 puan önde
göstermiş, Fitch 3 puan önde göstermiş notunu ve Yunanistan bugün ne durumda.
İzlanda bize göre, Moody’s’te ve Standart & Poors’ta 3 puan önde, Fitch’te
1 puan yukarıda.
İşte, siz, sadece söyleneni dinlerseniz, ona göre bu grup böyle
karar verirse, vatandaş da bilsin ki AKP Hükûmetinin bu Parlamento
çoğunluğundan aldığı güçle 1 lira bile artıramıyor.
Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika veriyorum.
Kapanma Saati: 22.41
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.51
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN
(Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
53’üncü Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
463 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
11’nci maddeye bağlı geçici 26’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Reddedildi Sayın Başkan, reddedildi.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Kabul edildi.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Reddedildi Sayın Başkan.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Kabul edildi.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Reddettiler Sayın Başkan.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Reddettiler.
BAŞKAN – Lütfen Sayın Yıldız…
11’inci maddeye yeni geçici madde eklenmesine ilişkin…. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Sayın Başkan, böyle bir şey olabilir mi
ya! Reddedildi.
BAŞKAN – Ne olabilir mi Sayın Yıldız? “Kabul edenler… Kabul
etmeyenler…” diye sordum.
OKTAY VURAL (İzmir) – “Kabul edenler… Kabul etmeyenler…” diye
kaldırdılar onlar zaten, kabul eden kaldırmadı ki.
İSA GÖK (Mersin) – Reddettiler maddeyi.
OKTAY VURAL (İzmir) – Kabul eden kaldırmadı, kabul etmeyenler
kaldırdı.
BAŞKAN – Sayın Oktay, buradan “Kabul edenler…” diye sorduğumda el
kaldıranları ve “Kabul etmeyenler…” diye sorduğumda el kaldıranları gördüm.
(CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) – Saydınız mı kaç tane el kalkmıştı?
BAŞKAN – Sayın Oktay, hiçbir zaman için genel anlamda çok olduğu zaman
sayılmıyor burada, lütfen…
OKTAY VURAL (İzmir) – Görmeden “Kabul edildi.” diyorsunuz.
BAŞKAN – Lütfen Sayın Oktay…
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Kabul etmeyenler daha fazla.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Sayın Başkan, yakışmıyor…
BAŞKAN – Sayın Yıldız, yakışıp yakışmayan nedir? Nasıl
konuşuyorsunuz lütfen ama…
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Yakışmıyor, yanlış şeyler yapıyorsunuz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, Sayın Başkan “Kabul etmeyenler…”
dediğiniz zaman, orada el kaldırıldı, saydınız mı? Saymadınız, hemen “Kabul
edilmiştir. “ dediniz. Belki reddedecek milletvekilleri.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sayı belli ya…
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Neye el kaldırıp kaldırmadığınızı
bilmiyorsunuz, ondan sonra taklaya geliyorsunuz, reddediyorsunuz, itiraz
ediyorsunuz.
BAŞKAN – Eğer, ortada bir yanlışlık varsa düzeltilebilir, yeniden
oylamaya sunabiliriz ama söylediğimiz, benim burada okuduğum “11’inci maddeye
bağlı geçici 26’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum…” dediğimde iktidar partisinin
milletvekilleri veya muhalefet partisinin milletvekillerinin anlamayacağı hangi
söz var burada acaba?
OKTAY VURAL (İzmir) – Anlamayan var mı? Sayı saymanız lazım yani
belki iktidar reddedecek!
BAŞKAN – Yeniden oylamaya sunuyorum.
11’inci maddeye bağlı geçici 26’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. (Gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) – İkinci oylama...
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Sayın Başkan, bunun hesabını aşağıda
verirsiniz. Hakkımı helal etmiyorum size.
BAŞKAN – Lütfen sayın milletvekilleri… Niye?
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Ayıptır, ayıp!
BAŞKAN – 11’inci maddeye yeni geçici madde eklenmesine ilişkin iki
önerge vardır. Önergeleri ayrı ayrı okutup işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı tasarının 11. maddesinin sonuna,
aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Serdaroğlu
Kastamonu
“Geçici Madde 27.- Mevcut gösterge tablosundan gelir ve aylık
alanlar, ekte düzenlenen yeni gösterge tablosu esas alınarak eski tablodan 12
derece/1-2. kademeden 2'li gruplar halinde yeni gösterge tablosunun 10. derece
ve 1. kademeden başlanarak yukarıya doğru intibaklandırılır.
Üst gösterge tablosundan aylık veya gelir alanların intibakları,
bulundukları derece ve kademelere göre yükseltilir.
Yeni tablodan aylık veya gelir alanların oranı yüzde 60 olarak
esas alınır.
Yaşlılık, maluliyet ve ölüm sigortasından aylık veya gelir
alanlara uygulanan bu oran, mülga 506 sayılı Kanun 61. maddedeki esaslara göre
artırılır veya azaltılır.
Yeni göstergeye göre oluşan farklar, 1.1.2000-31.12.2009 tarihleri
arasında işçi emeklisi, dul ve yetimlerine yapılan artışlarla yükseltilerek,
Aralık 2009 tarihine ödenmekte olan aylık ve gelirlere ilave edilir.”
Yeni gösterge tablosu
KADEMELER
DERECELER |
1 |
2 |
3 |
4 |
5 |
6 |
7 |
8 |
9 |
10 |
1 |
17.500 |
17.550 |
17.600 |
17.650 |
17.700 |
17.750 |
17.800 |
17.850 |
17.900 |
17.950 |
2 |
17.000 |
17.050 |
17.100 |
17.150 |
17.200 |
17.250 |
17.300 |
17.350 |
17.400 |
17.450 |
3 |
16.500 |
16.550 |
16.600 |
16.650 |
16.700 |
16.750 |
16.800 |
16.850 |
16.900 |
16.950 |
4 |
16.000 |
16.050 |
16.100 |
16.150 |
16.200 |
16.250 |
16.300 |
16.350 |
16.400 |
16.450 |
5 |
15.500 |
15.550 |
15.600 |
15.650 |
15.700 |
15.750 |
15.800 |
15.850 |
15.900 |
15.950 |
6 |
15.000 |
15.050 |
15.100 |
15.150 |
15.200 |
15.250 |
15.300 |
15.350 |
15.400 |
15.450 |
7 |
14.500 |
14.550 |
14.600 |
14.650 |
14.700 |
14.750 |
14.800 |
14.850 |
14.900 |
14.950 |
8 |
14.000 |
14.050 |
14.100 |
14.150 |
14.200 |
14.250 |
14.300 |
14.350 |
14.400 |
14.450 |
9 |
13.500 |
13.550 |
13.600 |
13.650 |
13.700 |
13.750 |
13.800 |
13.850 |
13.900 |
13.950 |
10 |
12.000 |
13.050 |
13.100 |
13.150 |
13.200 |
13.250 |
13.300 |
13.350 |
13.400 |
13.450 |
BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
DEVLET BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Serdaroğlu, konuşacak mısınız?
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) – Gerekçe...
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İşçi emeklisi, dul ve yetimleri arasında değişik zamanlarda çıkan
değişik kanunlar nedeniyle, aylık veya gelirde büyük farklılıklar oluşmuştur.
Nimet-külfet dengesine de aykırı olan bu tür eşitsizliklerin giderilmesi
amaçlanmış ve tek bir gösterge tablosu ile intibaklar yapılarak günümüze
uyarlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
11’inci maddeye yeni geçici madde eklenmesine ilişkin ikinci
önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşmekte olduğumuz 463 sıra sayılı kanunun 11. maddesinde
31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası
kanununa aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Geçici Madde 27: Çıraklık eğitimi okulu öğrencileri öğrenim
süresince genel sağlık sigortasından 10 yıl boyunca faydalanır.
|
M. Akif Paksoy |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
Reşat Doğru |
|
Kahramanmaraş |
Trabzon |
Tokat |
|
Erkan Akçay |
|
Hasan Çalış |
|
Manisa |
|
Karaman |
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
DEVLET BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde Reşat Doğru, Tokat Milletvekili, söz
istemişlerdir.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 463
sıra sayılı kanunun 11’inci maddesinde, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu’na geçici bir madde eklenmesiyle ilgili vermiş olduğum
önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bir torba kanunu görüşüyoruz. Torba kanunun içerisine bence bu
vermiş olduğumuz önergenin muhtevasının da girmesi gerekmektedir. Tabii, “Torba
kanunlar” diyoruz, işte, yakın bir zamanda çıkarmış olduğumuz Tam Gün Kanunu
olsun, işte, 5510 sayılı -daha önceki, sosyal güvenlikle ilgili olan- Kanun
olsun, çok süratli bir şekilde çıkarılan kanunlar. Bunların, tabii,
eksikliklerini zaman içerisinde herhâlde tamamlayacağız. Hâlbuki kanunlar iyi
bir şekilde tartışılsa, anlaşılır bir duruma getirilmiş olsa herhâlde daha iyi
olur diye düşünüyorum. “Kervan yolda düzülür” mantığı doğru değildir. Bu mealde
de her şey iyi düşünülüp, kanunlardaki eksiklikler ortaya konulup, tarafların
hepsinin dinlenmesiyle beraber, iyice incelendikten sonra çıkarılmasının daha
doğru bir karar olduğunu düşünüyorum.
Tabii, sayın milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi tek
başına iktidardır. Tek başına iktidar ve çıkarılması gereken kanunların hepsini
bir bir ortaya koyması gerekir. Şu anda ülkemizde birçok kanun, Borçlar Kanunu
da olmak üzere birçok kanun çıkarılmayı bekliyor ancak biz, reel gündemlerle
değil de suni gündemlerle uğraşıyoruz ve dolayısıyla da birçok kanunu
çıkarmıyoruz. Tabii, çıkardığımız kanunlarda, iyi tartışılmadığı için, zaman
zaman çeşitli noktalarda böyle iyileştirmeler yapmak veyahut da bazı maddelere
çeşitli ilaveler yapmak durumuyla karşı karşıya kalıyoruz.
Bizim vermiş olduğumuz bu önerge “çıraklık okulları” denen mesleki
eğitim merkezi öğrencileriyle ilgili bir önergedir. Daha önceki Sosyal Güvenlik
Kanunu’nda bu öğrencilerin hepsi genel sağlık sigortasından faydalanıyorlardı
ama yeni çıkarılmış olan, son Sosyal Güvenlik Kanunu’nda, maalesef, bunların bu
haklarını ellerinden almış bulunuyoruz. Genel sağlık sigortasından sadece meslek
kazalarının olması durumunda faydalanıyorlar. Hâlbuki,
bu büyük bir eksikliktir. Unutulmuş olduğu düşünülebilir veyahut da başka bir
şekilde… Neden konulmadığı konusunda, Sayın Bakan biliyorsa, bilgi verecektir.
Ancak, şurası bir gerçektir ki: Çırak olarak çalışan insanlar sadece on beş
yaşın altında olan insanlar değildir. On beş yaşın altında olan insanların
genel sağlık sigortasına tabi olmaları dolayısıyla belki böyle bir sıkıntıları
olmayabilir diye düşünülebilir ama on beş yaşın üstünde olan, kalfalık yapan
veyahut çıraklık yapan öğrencilerimiz veya çocuklarımız da bu mesleki eğitim
merkezlerine gelerek eğitim ve öğretim yapmaktadırlar. Bunlara sigorta
yaptırtıyoruz ama sigortanın yanında, bu genel sağlık sigortasından da
faydalanmaları gerekiyor. Eğer siz bunu yapmazsanız bu okullara öğrenci gelmez
sayın milletvekilleri. Dolayısıyla, öğrenciler gelmediği zaman da okulların
kapanması durumuyla karşı karşıya kalabilirsiniz. Hatta,
şunu söylemek gerekir ki: Belki de çırak bulmakta zorluk çeken işletmelerimizin
birçoğu bu okulların kapanmasıyla beraber büyük bir sıkıntı içerisinde kalırlar
diye düşünüyorum.
Esnaflar hem iş yapamıyor hem de yanlarında çalıştıracak çırak,
kalfa bulamıyorlar.
Ekonomik kriz de hepimizin bildiği gibi en çok esnafları vurmuştur.
Bugün kepenk kapatmamak için çok mücadele veriliyor. Esnaf bugün kredi
kullanmaya kalkarken almış olduğu krediyi de ödeyemiyor. Kredi borcundan dolayı
dükkânına haciz gelmeyen, borcunu ödemekte zorlanmayan esnaf yok gibidir.
Tabii, şu anda Tokat’taki esnaflarla ilgili söylemek istiyorum: Tokat’taki
organize sanayi bölgesine gidin veya küçük sanayi sitesine gidin birçok esnaf
dükkânını ya kapatmıştır veyahut da kapatmamak için çok büyük bir mücadele
veriliyor.
Ayrıca bu kanunun 11’inci maddesinde emeklilerle ilgili de
maaşların artırımı anlatılıyor. Yapılan emekli aylıkları artışları yeterli
değildir. Emekliler çok zor şartlar altında yaşamaya çalışıyorlar, durumları
günden güne daha da fazla bozuluyor. Emekli insanlar insanca yaşamak ve
ödedikleri primlerin devlet tarafından geri ödenmesini istiyorlar. Ayrıca
emeklilerimiz, işçi emeklileri, intibak kanunu çıkacak diye de aylardan beri
bekliyorlar. Emeklilerle, özellikle işçi emeklileriyle ilgili söylemek isterim
ki intibak kanunuyla ilgili çok ciddi manada Hükûmet yetkilileri tarafından,
bakanlarımız tarafından olsun, milletvekilleri tarafından söz verilmiştir ama
hâlâ bu kanunu maalesef biz çıkartamamış durumdayız. Şu anda emekli
kardeşlerimizin hepsi, işçi emeklileri intibak kanunu ne zaman çıkacak, diye
büyük bir beklenti içerisindeler.
Tabii, aynı zamanda memur emeklilerine de bir zam yapmıyoruz.
2,5+2,5 zam çok gerçekçi bir zam değildir. Bu zam, yeterli zamlar değildir; bu
insanlarımız çok büyük sıkıntı içerisindedirler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Doğru, lütfen tamamlayınız.
REŞAT DOĞRU (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bakınız, şu anda tüp gaz fiyatları 2002 yılında 17 liraydı,
2006’da 34 lira olmuştur; şu anda şehir merkezlerinde 46 lira, köylerde de 50
liranın üzerindedir. Otobüs biletleri 2006 yılında 1,02 liradır, 2009 yılında
1,25 liraya gelmiştir. Dana eti 2006’da 13,72 lira, şu anda, 2009 sonunda 20,40
liradır. En düşük SSK emekli maaşı 2006’da 476 lira, 2010 senesinde ise 683
liradır. 2006 yılında aldığı maaşla
Önergemin destekleneceğini umuyor, yüce Meclisi en derin
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Çerçeve 11’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
12’nci madde üzerinde dört adet önerge vardır, önce geliş
sıralarına göre okutup aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 12 nci
maddesinin ikinci paragrafında yer alan “yüzde 40'ı" ibaresinin “yüzde
25'i" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Erkan Akçay |
Mustafa Kalaycı
|
Süleyman L.
Yunusoğlu |
|
Manisa |
Konya |
Trabzon |
|
Mehmet Şandır |
Faruk Bal |
M. Akif Paksoy |
|
Mersin |
Konya |
Kahramanmaraş |
|
|
Osman Ertuğrul |
|
|
|
Aksaray |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının Çerçeve 12 nci maddesiyle
değiştirilen 5779 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasında yer
alan "1/3/2010 tarihinden önce doğmuş
olanlar" ibaresinden sonra gelmek üzere "ile bu tarihten önce
Hazinece verilen garantilerden veya ikrazen kullandırılan kredilerden
kaynaklanan 4749 sayılı Kanun kapsamındaki Hazine alacakları” ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Nurettin
Canikli |
Mustafa
Ataş |
Ahmet Yeni |
|
Giresun |
İstanbul |
Samsun |
|
Murat Yıldırım |
|
A.Müfit Yetkin |
|
Çorum |
|
Şanlıurfa |
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı yasa tasarısının 12. maddesinin
5. bendinden sonra gelmek üzere 6 bent olarak aşağıdaki ifadenin eklenmesini
arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
M. Akif
Hamzaçebi |
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
Trabzon |
|
Malatya |
6) Nüfusu 10 binin altında kalan Belediyelerin 31.12.2009 tarihi
itibariyle oluşmuş, vergi, sigorta ve elektrik borçları faizsiz olarak 20 yıla
yayılarak, her ay tahsil edilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 12 nci
maddesi ile değiştirilen 5779 sayılı kanunun 7 nci maddesinin beşinci
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Harun
Öztürk
İzmir
BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Öztürk? Yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
5779 sayılı kanunun 7 nci maddesinin beşinci fıkrasında yapılan
değişiklikle, vergi gelirleri paylarından borçlara karşı yapılacak kesinti
konusunda Hazine Müsteşarlığına verilen yetki Bakanlar Kuruluna alınmaktadır. Bakanlar
Kuruluna ilave yük getirilmemesi açısından yetkinin Hazine Müsteşarlığında
kalması daha uygun olacaktır. Bu nedenle değişiklik önergesi verilmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
T.B.M.M. Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı yasa tasarısının 12. maddesinin
5. bendinden sonra gelmek üzere 6 bend olarak aşağıdaki ifadenin eklenmesini
arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
6) Nüfusu 10 binin altında kalan Belediyelerin 31.12.2009 tarihi
itibariyle oluşmuş, vergi, sigorta ve elektrik borçları faizsiz olarak 20 yıla
yayılarak, her ay tahsil edilir.
BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
DEVLET BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) – Katılmıyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Hamzaçebi konuşacak.
BAŞKAN – Mehmet Akif Hamzaçebi, Trabzon Milletvekili, önerge
üzerinde söz istemişlerdir.
Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu önergeyle, nüfusu fazla olmayan ama buna karşılık bütçe
imkânları da son derece kısıtlı olan belediyelerimizin borçlarının belli bir
vadeye yayılmak suretiyle tahsil edilmesini öngörüyoruz, biraz daha bu
belediyelerin mali yönden desteklenmesini öneriyoruz.
Madde üzerinde asıl durmak istediğim konu ise şudur: Birazdan bir
önerge, iktidar partisi grup başkan vekilinin imzasını taşıyan bir önerge
okunacak, kabul edileceğini sanıyorum. Bu önerge, iktidar partisinin imzalarını
taşıyan önerge, Ankara Büyükşehir Belediyesine olağanüstü bir kolaylık sağlayan
bir önergedir. Hükûmet tasarısında yok, Plan ve Bütçe Komisyonu metninde yok
ama buraya son dakika, gecenin bu vaktinde getirilen bu önergeyle Ankara
Büyükşehir Belediyesine olağanüstü bir kolaylık sağlanmaktadır. Önerge “Ankara
Büyükşehir Belediyesi” demiyor tabii ki ama diyor ki: “1 Mart 2010 tarihinden
önce Hazinece verilen garantilerden veya ikrazen kullandırılan kredilerden
kaynaklanan borçlar nedeniyle de en fazla yüzde 40 oranında kesinti yapılabilir
belediyelere verilen vergi geliri paylarından.”
Şimdi, Ankara Büyükşehir Belediyesi, vergi borcunu ödememe
konusunda tescilli bir belediyedir; bugüne kadar vergi borcunu ödememiştir,
hükûmetler hiçbir şey yapmamıştır, yapamamıştır. Başka belediyelerin gırtlağına
sarılan Hükûmet, Ankara Büyükşehir Belediyesine sıra gelince “Al, EGO dağıtım
özelleştirmesini sen yap, bununla vergi borcunun bir kısmını ödersin. Yapamadın
mı, önemli değil, biz yine tahsil etmeyiz senden, gaz borcunu da tahsil
etmeyiz, vergi borcunu da tahsil etmeyiz.” Anlayış budur.
Bakın, Ankara Büyükşehir Belediyesinin bugün 4,6 milyar TL’lik bir
borcu vardır Hazine Müsteşarlığının rakamlarına göre. Bu borcun 2,6 milyar
TL’sinin vadesi geçmiştir ama Hükûmet hiçbir şey yapmamaktadır. Tam tersine,
getirilen bu önergeyle Ankara Belediyesine, Hükûmet “Yürü ya kulum!”
demektedir. Hiçbir şekilde borçlarını ödemeyecektir. Onun ödemediği gaz borcu
nedeniyle elektrik şirketleri elektrik fiyatlarına zam yapacaktır. Bu zammın
faturası halka çıkacaktır, dar gelirli vatandaşa çıkacaktır, biraz önce maaşına
60 lira zam yaptığımız emekliye çıkacaktır ama Ankara Büyükşehir Belediyesi
borçlarını ödememekte direnecektir, Hükûmet de bu direnişe destek verecektir.
Bu, adalet değildir değerli arkadaşlar.
Bakın, diğer belediyelerin 1 Mart 2010 tarihinden sonraki borçları
için yüzde 40’la sınırlanan bir kesinti oranı da yok. 1/3/2010
tarihinden sonraki borçlar için bütün belediyelerden kalan yüzde 60 oranında
kesinti yapabilecektir Hükûmet, Maliye Bakanlığı. 1/3/2010
öncesi borçları için belediyenin vergi geliri payından yüzde 40’ı kesen
Hükûmet, kalan yüzde 60’ı da 1 Mart 2010 sonrası borçları için kesebilecektir.
Bu kesintilerden muaf tutulan bir belediye ise Ankara Büyükşehir Belediyesidir
eğer bu önerge, Sayın Nurettin Canikli’nin önergesi biraz sonra Genel Kurul
tarafından kabul edilirse.
Ben bu uyarıyı yapmayı bir görev sayıyorum. Bu önergenin, iktidar
partisi önergesinin kabul edilmemesini diliyorum. Bunun yanında, bizim mütevazi, nüfusu on binin altında olan belediyelerin
borçlarının da bir makul ödeme süresine, ödeme takvimine bağlanması önergesini
de takdirinize sunuyorum. Bir yanda 4,6 milyar TL’lik borcu kesmeyelim, Ankara
Büyükşehir Belediyesi bunu ödemesin, bunu daha düşük oranlarda keselim
önergesi, bir yanda da nüfusu on binin altında kalan belediyelerin borçlarının
yirmi yıl vadeye yayılması. Bunun herhâlde getirisi, bütçeye yükü Ankara
Büyükşehir Belediyesinin borcunun onda 1’i kadar bile değildir. Takdirlerinize
sunuyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının Çerçeve 12 nci maddesiyle
değiştirilen 5779 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasında yer
alan “1/3/2010 tarihinden önce doğmuş olanlar”
ibaresinden sonra gelmek üzere “ile bu tarihten önce Hazinece verilen
garantilerden veya ikrazen kullandırılan kredilerden kaynaklanan 4749 sayılı
Kanun kapsamında Hazine alacakları” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –
Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
DEVLET BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) – Katılıyoruz.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılması önerilen değişiklik ile 1/3/2010
tarihinden önce Hazine verilen garantilerden veya ikrazen kullandırılan
kredilerden kaynaklanan 4749 sayılı Kanun kapsamındaki Hazine alacakları için
yapılacak kesintide dönem ayrımı yapılmadan % 40 oranında kesinti ile
yetinilmesi amaçlanmaktadır.
III.- YOKLAMA
(CHP ve MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
OKTAY VURAL (İzmir) – Yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım ancak bir yoklama talebi
var.
Yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımızın isimlerini tespit
edeceğim: Sayın Korkmaz, Sayın Serdaroğlu, Sayın Vural, Sayın Yıldız, Sayın
Uslu, Sayın Özensoy, Sayın Yunusoğlu, Sayın Paksoy, Sayın Akcan, Sayın Ertuğrul,
Sayın Taner, Sayın Orhan, Sayın Enöz, Sayın Kalaycı, Sayın Doğru, Sayın Çalış,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Özdemir, Sayın Genç, Sayın Baratalı.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
3.- Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi'nin,
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, Trabzon Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebi ve 15 milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoy ve 17 milletvekilinin, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın,
Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 2 milletvekilinin, Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürk ve 8 milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak
ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/797, 2/497, 2/520, 2/527, 2/555, 2/557,
2/561, 2/565, 2/570) (S. Sayısı: 463) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 12 nci
maddesinin ikinci paragrafında yer alan " yüzde 40'ı" ibaresinin
" yüzde 25'i" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Osman Ertuğrul, Aksaray Milletvekili.
Buyurun.
OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) – Sayın Divan, saygıdeğer
milletvekilleri; görüşülmekte olan Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 12’nci
maddesinin değiştirilmesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce
Meclisinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, biraz önce bir önerge verildi. Bu önerge
gene gece yarısı operasyonuyla, AKP’nin oylarıyla geçti. Tabii, önergenin
içeriğini bilmiyoruz. Orada arkadaşlar Sayın Bakana da herhâlde önergenin
içeriğini anlatıyorlar. Hükûmet kabul etti ama Hükûmetin de neyi kabul
ettiğini, artı, milletvekillerinin de neyi kabul ettiğini bildiklerini
zannetmiyorum. (AK PARTİ sıralarından “Biliyoruz, biliyoruz.” sesleri)
Gene gece yarısı bir operasyonla bu iş bitti. Ankara Büyükşehir
Belediyesi bu operasyonla hazineyi bu kadar yükün altına girdirecekse on beş
yıldan fazladır Ankara’yı yöneten bir zihniyet, yöneten bir başkan… Ankara’nın hâli belli. Şu anda imarıyla, altyapısıyla,
üstyapısıyla, alt geçitleriyle Ankara’nın geleceği karanlıktır sayın AKP’li vekiller. Ankara’ya on beş yıldır hizmeti
yaptın, aldın ama bu nüfus artışıyla ne bu yollar bu trafiği çekecek, iki gün
sonra ne bu geçitler bu Ankara’ya cevap verecek. Onun için, yani Ankara
Büyükşehir Belediyesinin rantının biraz daha
yükselmesi için elinizden geleni yapıyorsunuz. İnşallah, bir gün bunların
hesabı sorulacaktır.
Değişiklik teklifimizde “yüzde
Şu tabloya dikkatinizi çekerim: Türkiye’de, 2.157
belediyenin cari dönem borcunun, payının yüzde 40’ı ile karşılanabildiği ancak
eski borçlarına ayıracağı hiçbir kaynağı olmadığı bellidir; 717 belediyenin ise
yüzde 40’ının eski borçlarının bundan sonra hizmet vermesinde çok büyük
sıkıntılara sebep olacağı bellidir; 81 belediye ise tüm gelirlerinin yüzde
100’ünü bile ödemeyi düşündüğünde, bu gelen pay buna yetmeyecektir ve onun
için, bunun… Büyükşehir veya rantı
yüksek olan belediyeler ayrı bir şey, ama Türkiye’de 3 bin küsur belediye var;
bin küsurunu kapattınız fakat hizmet veren diğer belediyeler de gerçekten,
bugün, bir taraftan borç batağında bir taraftan maaşını ödeyemez, bir sıkıntı
içindedir ve bunlara mutlaka çare bulunması lazımdır. Onun için, bu yüzde 40
kesintilerin daha da düşürülüp, buna göre belediyelere ödenek ve yerelde de
vatandaşa sosyal devlet olarak belediyelerin elini kolunu bağlamadan en iyi
şekilde hizmet vermelerini sağlamak da bu Meclisin görevidir.
Belediyelerde norm kadro uygulanmaya başlandı. Bu kadronun, artık,
maaşları belli, sınırları bellidir. Hükûmet, genel bütçeden, yani genel
bütçeden bu belediyelerde çalışan personelin maaşını ve bazı özlük haklarını,
primlerini ödeyerek belediyelerde çalışan hem işçileri hem memurları hem de
belediye başkanlarını ciddi manada rahatlatacaktır. Onun için bunu özellikle
dikkatinize sunuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Ertuğrul, lütfen tamamlayınız.
OSMAN ERTUĞRUL (Devamla) – Değerli milletvekilleri, şu anda Maliye
Bakanlığı bir uygulama yapıyor. AKP “Biz hep adaletli davranıyoruz, herkese
eşit davranıyoruz.” diyorlar ama yaptıkları uygulama: Şu anda kasaba
belediyelerine Maliye Bakanlığından hibe olarak para gönderiliyor ama
gönderdikleri belediyelerin hepsi AKP’li belediyelerdir, diğer muhalefet
partilerinden olan belediyelere maalesef hiçbir şey gönderilmiyor. Bu,
Aksaray’ın belediyelerinde de böyle, Türkiye’nin genel belediyelerinde de
böyledir. Oradaki insanımız da bu ülkenin insanları, onlar da bundan
yararlanmak istiyor. En basit: Ufak belediyelere AKP’den 17 milyar
gönderiliyor; bazı muhalefet belediyelerine 6 milyar, bazılarına ise hiçbir şey
gönderilemiyor.
Yani adaletinizi kömür dağıtmada, gıda dağıtmada yapıyorsunuz,
Partinize oy verdikleri veya vermediklerine göre değerlendiriyorsunuz. Onun
için artık şu insanımıza, hizmet vermeye gayret ettiğiniz bu Türk milletine
yapacağınız hizmetleri daha adaletli yapmanızı öneriyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ertuğrul.
OSMAN ERTUĞRUL (Devamla) – Sayın Başbakanın bugün valiler
toplantısında ifade ettiği “Birlik beraberlik olalım.” diyor. Valilerle oturup
bakıyorsunuz, dağıtılan kömürde de, dağıtılan gıdada da…
BAŞKAN – Sürenizi de fazla verdim Sayın Ertuğrul.
OSMAN ERTUĞRUL (Devamla) – Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Kabul edilen önergeyle birlikte 12’nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
13’üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır ancak okutacağım üç
önerge aynı mahiyettedir.
Şimdi bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım; önerge
sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 esas numaralı kanun tasarısının 13’üncü maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 esas numaralı kanun tasarısının 13’üncü maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Yeni
Samsun
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının 13. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Bülent Baratalı |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
Trabzon |
İzmir |
Malatya |
|
Şevket Köse |
|
Turgut Dibek |
|
Adıyaman |
|
Kırklareli |
BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet…
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Malatya Milletvekili, önerge
üzerinde söz talep etmişlerdir.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; bir önceki maddede, daha yasa başlamadan, bu yasa
Komisyondayken, Komisyonda şahsım adına bir önerge vermiştim ve yasa
başlamadan, iktidar partisi önergeleri kapatıyor diye, yine şahsım adına,
kapanmadan acaba kapatmayabilir miyim diye önerge verdim ama yakalayamadım,
kapatılmıştı önergeler. Grup adına verdik o önergemizi, Sayın Hamzaçebi’nin
konuştuğu önerge. Orada şunu demiştik: Nüfusu 10 binin altındaki belediyelerin
borçlarını belli bir süreye yayarak, bu belediyeleri, hangi partinin belediyesi
olursa olsun…
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Başkanım şefaat istemeyin, bunlar
şefaat etmezler.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Burada, yani o kadar adilane, o
kadar, çok dürüstçe bir öneri getirmiştik. Şimdi, tabii, önergede önerge sahibi
bendim fakat Sayın Grup Başkan Vekilinin önergesini gördükten sonra ben dedim
ki “Konuşamam.” Çünkü elim ayağım çekildi. “Ne konuşayım?” dedim. Bir tarafta 4
milyar, bir tarafta minicik belediyelerin küçük borçları için getirdiğimiz bir
öneri. Onu reddediyorsunuz, öbürünü kabul ediyorsunuz. Eğer bu adaletse… (MHP
sıralarından “Orada ihale var.” sesleri) Yani ne söyleyeyim arkadaşlar?
Şimdi, bir kere, elinizde bir yüzde 40 kesinti olanağı var, bir
yüzde 40 daha var, şimdi yüzde 60 getiriyorsunuz. Yani diyorsunuz: “Biz
belediyelerin tüm gelirlerini kesebiliriz.” Ama Ankara Büyükşehir
Belediyesinin, bu önergeyi vermekle, o vadesi geçmiş ve vadesi gelecek
borçlarını eski borç olarak yorumluyorsunuz, 1/3/2010’dan
önceye alıyorsunuz ve bu getirdiğiniz yasayla yüzde 60’lık aldığınız yetkinin
dışına çıkarıyorsunuz. İşte, hak mı, adalet mi?
Yine, tabii, belediyelerin konusu gelmişken, belediyelere
Türkiye’de eşit hizmet etmelisiniz, eşit para vermelisiniz. Orada yaşayan
insanlara eşit… Gene söylüyorum: Şanlıurfa halkının vebalini kim ödeyecek? Gene
söylüyorum: 600 bin nüfuslu Şanlıurfa halkının vebalini kim ödeyecek? Siz 1’e
4,5 para veriyorsunuz büyükşehirlere, 1’e 4,5. Gene söyleyeceğim, siyasi
yaşamımın sonuna kadar bu düzelmezse bundan bahsedeceğim. 350 bin nüfuslu
-şehir ismi vermek istemiyorum çünkü artık utanıyorum- büyükşehir diye, bir ile
siz yılda 160 milyon para vereceksiniz, yılda. Siz 600 bin nüfuslu bir
Şanlıurfa’ya yılda 80 bin lira vereceksiniz. Bu hak mıdır, adalet midir?
Yine aynı şekilde özel idareler... Akyazı ilçesini siz Sakarya
Büyükşehir Belediyesine bağlayacaksınız, 35 kilometreye “büyükşehir”
diyeceksiniz. Akyazı-Sakarya
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Olsun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Gurur duyarım. Bir dakika,
Ben, bir kez daha hepinizi büyükşehirler konusunda 1’e 4,5
verdiğiniz... Kocaeli’nde bir tane köy mü kaldı Fikri Bey, orada
konuşuyorsunuz.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Ne güzel işte.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Bir tane köy mü kaldı? Tamam efendim, niye veriyorsunuz demiyorum. Beyefendi,
bakın, niye veriyorsunuz demiyorum, benim de hakkımı verin diyorum. “Ne güzel.”
Diyorsunuz, tabii, böyle konuşursunuz, ben de aynı koşulda olsam, ben de “Ne
güzel” derim.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Ne güzel işte. Daha ne istiyorsun?
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen...
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Yapmayın yahu! Yapmayın Allah
aşkına yahu! Özel idareden ne kadar pay alıyorsunuz? Özel idare, köylülere
hizmet... Hangi köye hizmet götürüyorsunuz?
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Hepsine gidiyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Köyünüz mü var sizin? Köyünüz
mü kaldı sizin?
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – KÖYDES’ten haberin yok mu Mevlüt Bey?
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen...
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Benim her şeyden haberim var.
Ben, bir kez daha belediyeler konusunda şu yapmış, bu yapmış...
Mesele bir adaletsizliği gidermekse bir kez daha...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen tamamlayınız.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.
...Ankara Belediyesine gösterdiğiniz şu çok hüsnükabulü tüm
belediyelere göstermenizi arz ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Sefa Sirmen’in pisliğini temizlemeye
çalışıyoruz.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Metnin bütünlüğü bakımından uygun görülmüştür.
BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
13’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Geçici madde 1 üzerinde dört adet önerge vardır.
Önergeleri geliş sırasına göre okutup aykırılıklarına göre işleme
alıyorum.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 esas numaralı kanun tasarısının Geçici 1’inci maddesinde
geçen “Kanunu uyarınca” ibaresinin “Kanunu hükümlerince” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 esas numaralı kanun tasarısının Geçici 1’inci maddesinde
geçen “Kanunu uyarınca” ibaresinin “Kanunu hükümlerince” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Yeni
Samsun
TBMM Başkanlığına
Görüşmekte olduğumuz 463 sıra sayılı tasarının Geçici Madde 1-
birinci fıkrasındaki “tahsil edilmiş tutarlar iade edilmez” ibaresi “tahsil
edilmiş tutarlar iade edilir” olarak değiştirilmiştir. Arz ve teklif ederiz.
|
Hasan Çalış |
Prof. Dr. Akif
Akkuş |
Erkan Akçay |
|
Karaman |
Mersin |
Manisa |
|
Nevzat Korkmaz |
Reşat Doğru |
Ahmet Duran
Bulut |
|
Isparta |
Tokat |
Balıkesir |
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarı’nın Çerçeve 13 üncü maddesinde yer alan
Geçici 1. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
M.Akif
Hamzaçebi |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Bülent Baratalı |
|
Trabzon |
Malatya |
İzmir |
|
Turgut Dibek |
Ali İhsan
Köktürk |
İsa Gök |
|
Kırklareli |
Zonguldak |
Mersin |
BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Sayın Başkan, 12’nci
maddeyle ilgili Meclise bilgi vermek istiyorum eğer müsaade ederseniz.
BAŞKAN – Önce, önergeye katılıyor musunuz Sayın Bakan?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyorum Sayın
Başkan.
Açıklama yapabilir miyim Sayın Başkan?
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Bülent Baratalı konuşacak.
BAŞKAN – Bülent Baratalı, İzmir Milletvekili, buyurun.
BÜLENT BARATALI (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
önerge üzerinde konuşmak için söz aldım. Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçen dönemde olduğu gibi
bu dönemde de bir AKP klasiğiyle karşı karşıyayız. Şimdi, biz hep beraber bu
kanun üzerinde günlerce, saatlerce, gece yarılarına kadar çalıştık, önergeler
verildi ve tasarı bu hâliyle temel kanun olarak önümüze geldi. Şimdi son dakika
golleriyle, emeklilerin arkasına saklanarak, siz, bu önergeyle, az önce
konuşulan önergeyle, çok sorumsuzca, kamu kaynaklarını her bulunduğu görevde
kötü harcamış, kötü yönetmiş bir belediye başkanının asgari 1 milyar dolarlık
bir borcunu tekrar ortaya getiriyorsunuz. Bunu, son derece, Parlamentonun
çalışma biçimine ve yöntemine yakıştıramadığımı buradan ifade ediyorum. Bu, daha önce de oldu; işte şu saatlerde, bakın şu anda saat on
ikiye geliyor ve son dakika önergesi ve son dakika golüyle, hakikaten başkente
karşı görevlerini yapamayan, her konuda, teknoloji konusunda, yönetim konusunda
sınıfta kalmış, belediyelerin 14,5 milyar TL’lik borcunun en azından 4,631
milyar TL borcunu yapmış olan bir belediyeyi burada, şimdi temize çıkarmaya
çalışıyorsunuz. Bunu son derece yanlış buluyorum. Zaten İzmit Belediyesi
ile Ankara Büyükşehir Belediyesinin borçları, değerli arkadaşlar, belediye
borçlarının yarısını burada karşılıyor.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – İzmit mi?
BÜLENT BARATALI (Devamla) – Bu da yetmezmiş gibi… Sekiz senedir
İzmit Belediyesi sizin elinizde, Kocaeli Belediyesi.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Nereden gelmiş İzmit’in borcu?
BÜLENT BARATALI (Devamla) – Sizin elinizde belediye sekiz senedir.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Nereden geldi Kocaeli’nin borcu?
BÜLENT BARATALI (Devamla) – Sekiz senedir sizin elinizde. Herkes
nereden geldiğini biliyor.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sefa Sirmen’den gelen borç.
BÜLENT BARATALI (Devamla) – Herkes biliyor.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sefa Sirmen’in hediyesi.
BÜLENT BARATALI (Devamla) – Herkes biliyor değerli arkadaşlar.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen hatibe söz atmayalım.
BÜLENT BARATALI (Devamla) – Bu da yetmezmiş gibi, şimdi Sayın
Bayraktar’ın bir kanun teklifi var, bu kanun teklifine göre, kent içindeki boş
arsalar, araziler, sahipli bile olsa -eğer bu şekilde biterse-belediyeler
tarafından el konacaktır. Peki, daha sonra ne olacak?
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Yanlışlarınızı hâlâ temizleyemedik.
BÜLENT BARATALI (Devamla) – Sizin yanlışlarınız duble
yanlışlar Sayın Kacır. Siz yanlış olduğunu söyleyin!
Daha sonra bu yasanın 2’nci maddesi var. Bakın, belediyeleri
kaynaksız bırakan, Anayasa’nın 127’nci maddesine göre belediyelere verilen
görev ve sorumlulukları yerine getirmek için yeterli kaynağı vermeyen iktidar
2’nci maddede şöyle bir yetki aldı değerli arkadaşlar, birinci bölümde:
Belediyeler borçlarını, hazineye veya diğer kurumlara arsa veya arazi vermek
suretiyle ödeyecektir. Yani şimdi, belediyeleri hem zor durumda bırakıyorsunuz
hem hizmet getirmez hâlde bırakıyorsunuz, arkasından diyorsunuz ki: “Siz
borçlandınız, biz size para vermedik ama gelin şu arazinizi bize verin, bu
borçlarınızı ortadan kaldıralım.” Değerli arkadaşlar, bu, çağdaş bir anlayışa
kesinlikle sığmayan bir anlayıştır. 2’nci maddeye bakarsanız bunu da görürsünüz.
Ben buradan Sayın Bakana, konuşmamın başında “Sayın Bakan,
hazineye, maliyeye bu kadar borcu olan bir belediyenin neden üzerine
gitmiyorsunuz?” diye sordum, ondan sonra böyle bir önerge geldi önümüze. Ben de
bunu değerli milletvekili arkadaşlarımın takdirine bırakıyorum ve tekrar
söylüyorum: Ankara Büyükşehir Belediyesinin borçlarını böyle öteleyeceğinize,
böyle affedeceğinize gelin özel bir kanun çıkaralım, Ankara Türkiye'nin
başkentidir. Genel bütçe vergi gelirlerinden Ankara Büyükşehir Belediyesine
biraz daha fazla para verelim. Bu yapılan iş daha namuslu bir iştir, bunu
buradan ifade ediyorum. Yani kanuna dolanarak, borcu affederek, bunu görmezden
gelerek, tahsil etmeyerek bunu yapacağımıza, inanın, getirin bir yasa teklifi
ben de imzalayacağım. Başkent olması nedeniyle Ankara Büyükşehir Belediyesine
daha fazla imkân tanıyalım. Bunu da buradan taahhüt ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Baratalı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşmekte olduğumuz 463 sıra sayılı tasarının Geçici Madde 1-
birinci fıkrasındaki “tahsil edilmiş tutarlar iade edilmez” ibaresi “tahsil
edilmiş tutarlar iade edilir” olarak değiştirilmiştir. Arz ve teklif ederiz.
Hasan
Çalış (Karaman) ve arkadaşları
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Sayın Başkan, şimdi
Ankara Büyükşehir Belediyesinin hazine garantili dış borcu vadesi, daha doğrusu
2009 üçüncü çeyrek itibarıyla Ankara Büyükşehir Belediyesi hazine garantili dış
borcu tam sıfır. ASKİ’nin 36 milyon dolar, Adana Büyükşehir Belediyesinin 205
milyon dolar, Antalya Büyükşehir Belediyesinin 87 milyon dolar…
OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) – Rakamlar doğru mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Devam ediyor: Bursa 68
milyon dolar, BUSKİ 102 milyon dolar, Eskişehir 169 milyon dolar, İstanbul 124
milyon dolar, İzmir 55 milyon dolar, Kayseri 102 milyon dolar, Mersin 68 milyon
dolar.
Sadece bu değil, eğer vadesi henüz gelmemiş hazine alacak stokuna
bakarsanız, yine Adana’nın 518 milyon lira, Adapazarı’nın 273 milyon lira,
Ankara’nın 137 milyon lira, Antalya’nın 101 milyon lira.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – En çok Adana.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Dikkat ederseniz, çok
değişik partilerden çok değişik miktarlarda rakamlar var, henüz vadesi gelmemiş
hazine alacağı veya hazine garantili dış borç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ankara’ya özgü bir düzenleme söz konusu değildir değerli arkadaşlar. Hakikaten,
Ankara’ya özgü bir düzenleme söz konusu değildir; bundan Eskişehir de, bundan
Antalya da, bundan İzmir de, bundan bütün büyükşehir belediyelerimiz
yararlanacaktır. Burada Ankara’ya özgü herhangi bir düzenleme yoktur. Yani
bilinmesinde yarar görüyorum, gerçekten de Ankara Büyükşehir Belediyesinin
hazine garantili sıfır. Ha, ASKİ’ye, ona da bakarım isterseniz ama çok da
zamanınızı almak istemiyorum.
BAŞKAN – Sayın Bakan, önergeye katılıyor musunuz?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Önergeye katılmıyorum
Sayın Başkanım.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Bakan, Komisyonda niye görüşülmez
de böyle gelir bunlar?
OKTAY VURAL (İzmir) – Bu açıklamanın önergeyle ne alakası var?
Önergeyle ilişkisini kuramadım da.
BAŞKAN – Karaman Milletvekili Hasan Çalış.
Buyurun Sayın Çalış.
HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz tasarının geçici 1’inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
önergeyle ilgili görüşlerimizi belirtmek üzere söz aldım. Bu vesileyle, yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Kıymetli arkadaşlar, geçici madde 1’de işsizlik sigortasından 1/10/2008 ile 1/9/2009 tarihleri arasında işsizlik ödeneği
alan işsizlere damga vergisi, vergi cezası, gecikme zammı, gecikme faizi
yönlerinden âdeta bir af getirilmektedir. Hayat şartlarının her geçen gün
zorlaştığı, işsizlik sigortalılarına verilen ödeneğin de yetersiz olduğu
ortadayken yapılan bu uygulama doğru ama yetersizdir. Bunun yanında, tahsil
edilen tutarların iade edilemeyeceğinin hüküm altına alınması ise yanlış bir
uygulamadır. İşsizlik sigortası yönünden, keseneği kesilmiş olan işsizler
yönünden haksız bir uygulamadır. Biz önergemizle bu haksızlığı gidermeyi
amaçladık. Tahsil edilen tutarların geri verilmesi ya da gelecek aylarda
yapılacak ödemelere ilave edilmesi uygun olur ve haksızlığı giderir.
Kıymetli arkadaşlar, İşsizlik Sigortası Fonu, Türkiye’nin dünyada
işsizlikte ilk sıralarda olduğu günümüzde artık çok daha önemli hâle gelmiştir.
Sayın Hükûmetinizin âdeta eli kolu hâline gelmiştir, bir ümit kaynağı hâline
gelmiştir ama bugüne kadar ben bu kürsülerden, bu fonu oluşturan 57’nci
Cumhuriyet Hükûmetine teşekkür edildiğini duymadım. Âdeta, oluşturulan bu
İşsizlik Sigortası Fonu’nu, Hükûmetin, açıklarını kapatmak, bulamadığı
ödeneklere ödenek kaydırmak ve amacı dışında kullanmak gibi bir fon hâline
getirdiğini hep beraber görüyoruz, hep beraber yaşıyoruz. Mesela, yedi yıldır
kaynak bulunamamış olan GAP için, geri ödenmemek üzere kaynak transferi gibi,
kriz nedeniyle işverenlere sağlanması gereken kaynakları işsizler için ayrılmış
olan bu fondan karşılamak gibi, gerçekten, bu Sigorta Fonu’nun oluşturuluş
amacına çok aykırı bir şekilde uyguladığınızı, uygulandığını görmekteyiz.
Değerli arkadaşlar, ekonomik krizin teğet geçtiğini iddia
ediyorsunuz ama Türkiye, reel sektörün dünyada en çok sarsıldığı, işsizliğin
dünyada en ciddi hissedildiği bir ülke hâline gelmiştir. TÜİK işsizlik
rakamlarına, iş bulma ümidini kaybetmiş olan işsizleri ve gizli işsizleri de
eklersek, gerçekten, Türkiye’nin işsizlik tablosu -elimizi vicdanımıza
koyarsak- çok vahimdir değerli arkadaşlarım. Şehirlerdeki işsizlik, genç
işsizliği çok üzücü boyutlara ulaşmıştır. Artık, sokakta gördüğümüz her 4
kişiden 1’isi işsizdir, her 3 üniversite mezunundan 1’isi işsizdir.
Kıymetli arkadaşlar, gerçekten, günlerce siftah edemeyen
sanatkârlar bugün gizli işsiz hâline gelmiştir. Günlerce siftah edemeden iş
yerini açan esnaf gizli işsiz hâline gelmiştir. TÜİK kayıtlarında çiftçi
görünen köylüler, maalesef, uygulanan yanlış politikalardan dolayı bugün gizli
işsiz hâline gelmiştir. İşsizlikle başımızın bu kadar dertte olduğu bir dönemde
böyle bir fonu amacı dışına çıkarmak… Gerçekten, Sayın Hükûmeti bu konuda ben
düşünmeye davet ediyorum, AKP’yi düşünmeye davet ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Çalış, lütfen tamamlayınız.
HASAN ÇALIŞ (Devamla) – Teşekkür ediyorum Başkan.
Kıymetli arkadaşlarım, maalesef teğet geçtiğini iddia ettiğiniz
kriz vatandaşa teğet geçmemiştir, bomba etkisi yapmıştır, vatandaşı perişan
etmiştir. Bugün işsizlerin, işçilerin Sayın Hükûmetinizden, Sayın
İktidarınızdan beklediği şudur: Bu fonu öncelikle amacı doğrultusunda kullanın.
Örnek aldığınız, örnek gösterdiğiniz ülkelerde olduğu gibi, işsiz kalan
işsizlere İŞKUR’un yeni bir iş gösterdiği zamana kadar yeterli miktarda maaş
ödeyen, işsizlik ödeneği ödeyen bir kurum hâline getirelim hep beraber.
Kıymetli arkadaşlar, her konuda iddialıyız ama ben sizlerin
gerçekten bu fonu boşaltma konusunda iddialı olmanıza hayret ediyorum.
Kıymetli arkadaşlar, tasarının hayırlı olmasını diliyorum.
Önergemize de desteklerinizi diliyorum. Saygılarımı sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çalış.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı
mahiyettedir. Şimdi, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım. Önerge
sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 esas numaralı kanun tasarısının Geçici 1’inci maddesinde
geçen “Kanunu uyarınca” ibaresinin “Kanunu hükümlerince” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Yeni
Samsun
BAŞKAN – İkinci önerge imza sahibini de okutuyorum:
“Ahmet Aydın (Adıyaman)”
BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun tekniği bakımından uygun görülmüştür.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici madde 1’i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Geçici madde 2 üzerinde dört adet önerge vardır. Önergeleri geliş
sırasına göre okutup aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
463 sıra sayılı tasarı ve tekliflerin Geçici 2. maddesinin 1.
paragrafının son bölümünde yer alan “… Kanunun yayımı tarihi itibarıyla
tahakkuk ettirilmiş sayılarak 1 ay içinde ödenir…” cümlesinde yer alan “1 ay”
düzenlemesinin yerine “45 gün” düzenlemesinin yapılmasını arz ederiz.
|
Erkan Akçay |
Nevzat Korkmaz |
Mithat Melen |
|
Manisa |
Isparta |
İstanbul |
|
Ahmet Kenan
Tanrıkulu |
Emin Haluk
Ayhan |
|
|
İzmir |
Denizli |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 esas numaralı kanun tasarısının Geçici 2’nci maddesinde
geçen “bir ay içinde ödenir” ibarelerinin “iki ay içinde ödenir” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 esas numaralı kanun tasarısının Geçici 2’nci maddesinde
geçen “bir ay içinde ödenir” ibarelerinin “iki ay içinde ödenir” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet Yeni
Samsun
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarı’nın çerçeve 13 üncü maddesinde yer alan
Geçici 2. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Bülent Baratalı |
|
Trabzon |
Malatya |
İzmir |
|
Ali İhsan
Köktürk |
Turgut Dibek |
İsa Gök |
|
Zonguldak |
Kırklareli |
Mersin |
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, ben konuşacağım.
BAŞKAN – Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi önerge
üzerinde söz istemişlerdir.
Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; biraz önce, Sayın Maliye Bakanının açıklamalarını dinledim.
Ben, Ankara Büyükşehir Belediyesinin borçlarına ilişkin olarak hazine
raporundan rakamları sizlerin dikkatine sunmak istiyorum.
Hazinenin, 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun çerçevesinde yerel yönetimlerden vadesi geçmiş 7,2
milyar TL alacağı bulunmaktadır. Bu 7,2 milyar TL’lik alacağın tek başına 4,2
milyar TL’si, yani yüzde 58’i Ankara Büyükşehir Belediyesine, EGO’ya ve ASKİ’ye
aittir. Birinci olarak bunu tespit edelim. Ankara Büyükşehir Belediyesi bugüne
kadar bu borçlarını ödememiştir, ödememektedir ve ödeme niyeti yoktur. Bugüne
kadar açık bir şekilde Hükûmet tarafından kollanmıştır. Birinci olarak benim ifade
etmek istediğim husus budur. Bu önerge gündeme geldiğinde, yine son dakika
önergesi olarak, bu çerçevede bunu belirtme ihtiyacı duydum.
Hazine garantili dış borç stokuna ilişkin olarak Sayın Bakan bilgi
verdiler. Yani vadesi gelmemiş hazine alacaklarına ilişkin olarak bu
düzenlemenin yapıldığını ifade etti. Bu çerçevede hazinenin 1,1 milyar dolarlık
bir alacağı var, bir alacak stoku var. Bunun henüz vadesi gelmiş değil ama
vadesi geldiği hâlde ödemeyen olursa ondan yapılacak kesintiye ilişkin olarak yüzde
40’lık bir sınır getirdiklerini ifade ettiler ama benim biraz önce söylediğim,
Ankara Büyükşehir Belediyesinin toplam yerel yönetim borçları içerisindeki 4,2
milyar TL’lik borcu durmaktadır. Bugüne kadar bunun tahsilatı
gerçekleşmemiştir.
Ankara Büyükşehir Belediyesine gaz dağıtım ihalesi verilmiştir,
bunun parası kendisine hediye edilmiştir. Onu da yüzüne gözüne bulaştırmış,
becerememiştir, garip ihaleler yapılmıştır, süre verilmiştir alan kişiye,
yargıya gitmiştir. Tuhaf bir şekilde kamuoyundan gizli bir iş yapılmıştır. Hâlâ
o ihalenin ne olduğunu da kimse bilmemektedir, Sayın Maliye Bakanı bilgi
verirse mutlu olurum.
Şimdi, bütün belediyelerden bu kadar ciddi bir kesinti yapılması
bu hükümle sağlanırken… Ankara Büyükşehir Belediyesini örnek veriyorum, çünkü
kamuya, hazineye olan yerel yönetim borçları içerisinde yüzde 58’lik bir paya
sahip Ankara Büyükşehir Belediyesi. Yoksa, Ankara
Büyükşehir Belediyesi iktidar partisinden diye bu örneği veriyor değilim. 7,2
milyar TL’lik hazine alacağının tek başına yüzde 58’inin tarafı Ankara
Büyükşehir Belediyesiyse, bizim getirilen bu hükmü bu belediye çerçevesinde
tartışmamız kadar doğal bir şey olamaz. Onun bu borçlarını yüzde 40’lık sınır
içine oturtup yüzde 40’ın dışında ondan hiçbir kesinti yapmazken, ufak tefek
borçları için -Ankara Büyükşehir Belediyesiyle kıyas kabul edilmeyecek
düzeydeki belediye borçları için- onun zaten kısıtlı olan bütçesinin yüzde
40’ını alıp götürmek hakkaniyete uygun değildir.
Benim ifade etmek istediğim anlayış budur. Bunu dikkatinize sunmak
için söz aldım.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı
mahiyettedir. Şimdi bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım. Önerge
sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim. İkinci
önergenin imza sahibini okutacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 esas numaralı kanun tasarısının Geçici 2’nci maddesinde
geçen “bir ay içinde ödenir” ibarelerinin “iki ay içinde ödenir” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
BAŞKAN – İkinci önerge imza sahibini de okutuyorum:
“Ahmet Yeni (Samsun)”
BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) –
Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Sayın Başkan, Ankara
Büyükşehir Belediyesinin borçlarını Maliye olarak biz 6183’e göre takip
ediyoruz. Burada üç işlem yaptık şu ana kadar. 2003-2009 yılı döneminde
yaklaşık 877 milyon lira tahsil ettik. Tabii, Başkent Doğalgaz Dağıtım
Şirketini de Büyükşehir Belediyesinden alıp Özelleştirme İdaresine devrettik.
Satışından elde edilecek geliri de borçlarına mahsup edeceğiz.
ASKİ, tabii, mahkemeden ihtiyati tedbir kararı aldığından dolayı
biz kesinti yapamıyoruz. Yani Maliye Bakanlığı olarak, diğer belediyelere ne
uyguluyorsak Ankara Büyükşehir Belediyesine de mevcut mevzuat ve kanunlar
çerçevesinde… Çünkü Başkent Doğalgazla ilgili daha önce bir kanun çıkarılmış, o
kanun çerçevesinde o süreyi beklemek zorunda kaldık ama süre biter bitmez ilk
yaptığımız şey, onu alıp Özelleştirme İdaresine verdik, Özelleştirme İdaresi de
şu anda tabii ki şirketi satışa hazırlıyor.
Katılamıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun uygulanmasında kolaylık sağlaması bakımından uygun
görülmüştür.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
463 sıra sayılı tasarı ve tekliflerin Geçici 2. maddesinin 1.
paragrafının son bölümünde yer alan “… Kanunun yayımı tarihi itibarıyla tahakkuk
ettirilmiş sayılarak 1 ay içinde ödenir…” cümlesinde yer alan “1 ay”
düzenlemesinin yerine “45 gün” düzenlemesinin yapılmasını arz ederiz.
Nevzat
Korkmaz (Isparta) ve arkadaşları
BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) –
Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde Nevzat Korkmaz, Isparta Milletvekili, söz
istemiştir.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Başbakanın “Bizi teğet geçti.” dediği
ekonomik kriz gittikçe ezici ağırlığını hissettirirken ocaklara incir ağacı dikmeye
devam ediyor. Nasıl oluyor? Milletimizin güçlü sosyokültürel yapısı,
yardımlaşma ve dayanışma duyguları ve hepsinden önemlisi, Müslüman Türk aile
yapısı çözülmekte, dükkânlar, fabrikalar kapanmakta, insanlar işsiz kalmakta,
suç ve suçluluk oranları artmakta, maalesef hapishaneler dolmaktadır. Bunu, ben
değil, rakamlar söylemektedir. İşsizlik cumhuriyetimizin kuruluşundan bugüne
kadar en yüksek seviyelere çıkmıştır, her 4 gençten 1’i işsiz duruma düşmüştür,
son bir yılda işten çıkarılanların sayısı 1 milyonu aşmıştır ve AKP bu felaketi
sadece seyretmektedir.
Hiç pembe tablolar çizmeyin. Bakın, her yerde esnaf odaları
seçimleri yapılıyor. Gidin oralara, sorun yaptığınız tahribatı. 64 bin iş yeri
kapanmış, karşılıksız çek tutarı milyarlarca doları bulmuştur. Hapishaneler
bozulan iş hayatı yüzünden ağzına kadar doludur, kadınlar kocalarından,
evlatlar babalarından ayrı düşmektedir. Evet Sayın
Başbakan, analar ağlamaktadır ve bunun müsebbibi siz ve sizin uyguladığınız
ekonomik politikalardır. Seksen yılda ülkemiz, 150 milyar dolar, AKP
İktidarında ise yedi yılda 300 milyar dolar borçlanmıştır. “Borç yiğidin
kamçısıdır.” diyen Sayın Başbakan, son yedi yılda Türkiye'nin 225 milyar dolar
faiz ödediğini söylemek durumundadır. Bu parayla, değerli arkadaşlar, altmış
tane Atatürk Barajı yapılabilirdi. Oysa Sayın Erdoğan bir tek büyük baraj,
santral ya da tesis kurmamıştır.
Kendilerini “Ülkeye çağ atlattık.” diye kamuoyuna takdim edenlere
şu vereceğim rakamlar “Hadi oradan yalancı pehlivan.” demektedir. Şu rakamlara
lütfen dikkat buyurunuz: Ülkemiz 1923-2003 arasında yani seksen yılda her yıl
ortalama yüzde 4,7 büyümüştür. Peki, neredeyse asrı saadet
dönemi diyerek milletimizi uyuttuğunuz döneminizde, son yedi yıldır kalkınma
hızı ne kadardır? Yüzde 3,9. Aynı dönemde bizim ayarımızdaki ülkeler yüzde kaç
büyümüştür? 7,2. Türkiye rahmetli Menderes döneminde yüzde 7,2, kendinizi
benzetmekle övündüğünüz Sayın Özal döneminde yüzde 5,1, hakkında koca koca
konuştuğunuz Sayın Demirel zamanında yüzde 6,3 büyümüştür.
Şu rakamlara bakınca kendisini file benzetmek isteyip sürekli
şişen kurbağanın patlaması gibi hazin bir son olacak korkarım sizinkisi.
Başka bir rakam vereyim size: AKP’nin yedi yıllık Hükûmeti
döneminde yaklaşık 50 milyar dolar özelleştirme, 300 milyar dolar dış borç ve
550 milyar dolar da vergi gelirleri kullanılmıştır, yaklaşık 1 trilyon dolar,
yanlış duymadınız, 1 trilyon dolar. 81 vilayetimiz var, bölersek 1 trilyonu
81’e -hepimiz aynı zamanda bir ili temsil ediyoruz burada- her ile 12-13 milyar
dolar pay düşmektedir değerli milletvekilleri. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Önce, önce kendinize sorun çünkü ilinize gittiğinizde bu soruyu
sizlere soracaklar. Bırakın 13 milyar, 10 milyar, 5 milyar, hatta 2 milyar
dolar ilinize girmiş midir? Bu paralar ilinizin ekonomisine girse eğitim,
sağlık, altyapı, işsizlik gibi sorununuz kalır mıydı? Nereye gitti bu paralar?
“Bankaları yabancılara satmayın.” dedik. Ne yaptınız? Hepsini
neredeyse öldüm fiyatlarına blok satış şeklinde yabancılara sattınız. Bugün
borsada dolaşan kâğıtlarla birlikte bankaların yüzde 50’si yabancıların
kontrolüne geçmiştir. Sonra ne olmuştur? Ülkedeki ticaret yabancıların eline
geçmiştir, yerli ve yabancı pazarları kaybetme riskleriyle karşı karşıya
kalmışızdır.
Bu konuda, değerli milletvekilleri, sıkıntı çok ancak vakit yok.
Son derece büyük önem arz eden bankacılık ve finans sektörünü ciddiye almanızı,
aksi takdirde lokomotif olan sektörün ekonomiyi çökertmenin de müsebbibi
olabileceğini sizlere hatırlatıyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Korkmaz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici madde 2’yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.06
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 00.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN
(Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
53’üncü Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
463 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarı’ya geçici madde eklenmesine ilişkin bir önerge vardır;
önergeyi okutup işleme alacağım.
T.B.M. Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı yasa tasarısına aşağıdaki geçici
maddenin eklenmesini arz ederiz.
Geçici Madde 3- Bu kanunla yürürlükten kaldırılan 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü hakkındaki kanunun 58. maddesinin üçüncü fıkrasının
hükmü, şu anda yargıda olup da hakkında tahsilatın
durdurulmasına karar verilmiş kamu alacakları hakkında esas hakkında karar
verilinceye kadar devam eder.
|
Kamer Genç |
Harun Öztürk |
Ergün Aydoğan |
|
Tunceli |
İzmir |
Balıkesir |
|
Muharrem İnce |
|
Şahin Mengü |
|
Yalova |
|
Manisa |
BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) –
Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Kamer Genç, Tunceli
Milletvekili.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 463
sıra sayılı Yasa Tasarısı’na bir geçici madde eklenmesine ilişkin olarak
verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Bu kanun tasarısı perşembe günü daha basılıp dağıtılmamıştı,
gündeme alındı. Ben, perşembe günü kanun tasarısını aradım bulamadım, cuma günü
de Tunceli’ye gittim, dolayısıyla kanun elimize geçmedi. Ben Tunceli’deyken önergeler
kapatıldığı için, bir geçici madde nedeniyle söz almış bulunuyorum.
Bu verdiğimiz önergenin mahiyeti şu: Şimdi, 6183 sayılı Amme
Alacakları Kanunu’nun 58’inci maddesine göre, yürürlükteki bugünkü maddesine
göre, bir kamu alacağı hakkında itiraz edilirse, bu itirazla ilgili teminat
gösterilirse, bu teminat tahsilatı durduruyor. Bu 2577
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda buna paralel bir hüküm olmadığı için…
Bu konuda değişik hükümler verilmiş ama bu 6183 sayılı Kanun’un 58’inci
maddesinin bu hükmü, bence, insanlar için, mükellefler için bir garanti. Çünkü
zalim iktidarların, daima, kendisine yâr olmayan kişileri ezdikleri bilinen bir
durumdur. Yani diyorlar ya: “İşte, Allah, şeytanın şerrinden ziyade, zalim
iktidarın şerrinden kurtarsın insanları.”
Şimdi, mesela, ben düşünüyorum: Bunu niye alelacele kaldırdınız?
Mesela, şimdi, Doğan Grubunun şu anda ihtilaflı vergi alacakları var. Acaba, bu
hükmü kaldırmakla hemen onun üzerine mi gitmek istiyorsunuz veyahut da işte,
iktidarınız zamanında size karşı çıkan birtakım iş sahiplerinin -şimdiye kadar pek de karşı çıkan yok ya-
üzerinde bunları bir baskı aracı olarak mı kullanmak istiyorsunuz?
Onun için, dedik ki: Yani bunu, kanunu hemen yürürlükten
kaldırırsanız… Kaldırmayalım. Daha doğrusu, şu anda idari yargıda veya herhangi
bir yargıda olup da hakkında tahsilatın ertelenmesi
kararı verilmiş kamu alacakları için bu konuda yargı karar verinceye kadar
bunun devam etmesi. Bizim geçici maddemizin anlamı bu.
Zaten, bence, bu hüküm, aslında, doğru bir hüküm. Çünkü idarenin tek taraflı olarak verdiği büyük, yüklü miktardaki
cezaların bir yargı denetiminden geçerek, süzgecinden geçerek, hakikaten bunlar
doğru mudur yanlış mıdır konusunda vatandaşın da bir güvence olması lazım.
Çünkü idare bunları bir tahsil edip de, ondan sonra, sonradan, karar sonucunda
bunda vatandaşın haklı olduğu ortaya çıkarsa burada vatandaş büyük bir
mağduriyete düşer. O itibarla, dedik ki, işte, bu hüküm bence kaldırılması
yerinde değildir.
Şimdi görüyoruz işte, Ankara Belediyesinin 4,2 katrilyon borcu
var, vadesi geçmiş borcu var, bugünkü siyasi iktidar bunu tahsil etmiyor, bir
yandan da çıkıyor, haktan adaletten bahsediyor. Senin artık haksız, adaletsiz,
keyfî, Allah tanımaz, kul tanımaz bir yönetim sergilediğin işte bu durumda ortaya
koyuyor.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, bu ifadelere itiraz ediyoruz.
BAŞKAN – Sayın Genç…
KAMER GENÇ (Devamla) – Dolayısıyla, yani, ben niye diyorum, “Allah
insanları şeytanın şerrinden ziyade, işte AKP’nin şerrinden kurtarsın.” Diye?
Onun için diyorum. Çünkü bu kadar keyfîlik olmaz.
AHMET YENİ (Samsun) – Allah senin şerrinden korusun.
KAMER GENÇ (Devamla) – Bir yanda 4,2 katrilyon, sen, devletin
alacağını tahsil etmiyorsun, ondan sonra, ben görevimi yapmaktan bahsediyorum…
Zaten siz iktidardan düştükten sonra bunların hepsi sizin için çok büyük cezai
sorumluluklar doğuracak sonuçlardır. O bakımdan, maalesef, bugünkü iktidar bu
durumda…
Mesela şimdi o kadar keyfîlikler var ki. Bir, bütçeye baktım,
gizli hizmet giderleri diye bir gider var, Tayyip Bey’in harcadığı. 2008
yılında 5,2 trilyon lira, 2009 yılında 634 trilyon lira. Gizli
hizmet ödenekleri. Nereye gitmiş bu gizli hizmetler?
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Gizli, gizli…
KAMER GENÇ (Devamla) – Gizli hizmet işte. Nereye gittikleri
belli, kimlere gittikleri belli.
Onun için, değerli milletvekilleri, maalesef, devri iktidarınızda,
bu devirde Türkiye'nin hayrına sayılabilecek hiçbir iş yapılamadı. Ayrıca da,
işte, bu kadar, bir yerden, 4,2 katrilyon devlet alacağını tahsil etmezken, bir
memura verdiğiniz 60 lira için şimdi çıkacaksınız, vay efendim, biz emekliye şu
kadar para verdik… Ya, şimdi sen bir adama 50 lira maaş veriyorsan, o 50’yi
100’e çıkardığın zaman yüzde 100 ben zam ettim dersin ama sonuç ne? Yani, 50
milyon zam etmekle insanlar övünmemesi lazım. Ama maalesef, devri
iktidarınızda, böyle hep, vatandaşın gözünü boyayarak, vatandaşı kandırarak
insanlara bir…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen tamamlayınız.
KAMER GENÇ (Devamla) – …hizmet ettiğinizi, kandırdığınızı
zannediyorsunuz ama tabii böyle büyük bir basın baskısı var. İşte büyük basın
patronlarına büyük ihaleler vermişsiniz bir kısmını, bir kısmını işte tehdit
ediyorsunuz. Mesela, ben, her gün, anında Tayyip Bey’in adım atışını dahi,
kesip, yayın yapan bir televizyon kanalını buluyorum. Bu Yusufeli Barajı’nın
maliyeti 600 milyon doları geçmediği hâlde 1 milyar 300 milyon dolara ona
verilmiş. Ee, tabii, 1 milyar 300 milyon dolara… Böyle bu kadar, aşağı yukarı
700 milyon dolar devletin kesesinden para kazanınca ne olacak? Tabii ki
herhâlde Tayyip Bey’i methedecek. Dolayısıyla, daha bunun gibi neler var ama
göreceksiniz ki iktidardan düştüğünüz zaman başınızı çıkaracak yer
bulamayacaksınız, sokağa çıkmayacaksınız.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) – Sen kendine bak!
KAMER GENÇ (Devamla) – Bu memleket bu kadar gaddarca yönetildi, bu
memlekette bu kadar insanlar ekmeğe muhtaç edildi, onuru çiğnendi ama vatandaş
bunun sırası geldiği zaman hesabını soracaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) – Önergemin oylamasında karar yeter sayısının
aranılmasını istiyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, oylamaya geçmeden önce Hatibin
yaptığı konuşmayla grubumuza yönelik ağır ithamlar söz konusu olmuştur, cevap
hakkını kullanmak istiyorum.
BAŞKAN – Ne diye itham etti?
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, “Kul hakkı tanımayan -haşa- Allah tanımayan…” ifadesini kullanmıştır Sayın Hatip.
Bu ifade kabul edilebilir bir ifade değildir.
BAŞKAN – Buyurun, üç dakikalık süre içerisinde açıklayın ama yeni
bir sataşmaya sebep vermeyin Tüzük’ün 69’uncu maddesi gereğince.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- Samsun Milletvekili Suat
Kılıç’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
sizleri saygıyla selamlıyorum.
Doğrusu gecenin bu vaktinde düzgün bir iş yapmaya
çalışırken bir cevap hakkını kullanmak üzere kürsüye gelmeyi hiç arzu etmezdim
ama İç Tüzük’ü en iyi bilmesi gereken isimler kürsüye çıktıkları vakit, İç
Tüzük’te yazılı olan “temiz bir dil kullanma” ibaresini yok sayan ifadelerle bu
kürsüye gelip zamanı ve kürsüyü meşgul ettikleri takdirde cevap vermek
kaçınılmaz hâle geliyor.
Türk milletini temsil etmek, milletvekili sıfatını taşımak,
milletimizin inancına, milletimizin haysiyetine, milletimizin ahlakına,
milletimizin örf, âdet ve kutsiyetine saygı duymayı gerektirir. Bu kürsüye
çıkan bir milletvekili milletimizin inancını hiçe sayan yaklaşımlar içerisinde
olursa, milletimizin ahlakını, haysiyetini, edebini, adabını tanımayan bir
üslupla bu kürsüden milletvekillerine konuşacak olursa kendisine cevap vermek
kaçınılmaz hâle gelir.
AK PARTİ İktidarı kul hakkını bilen bir iktidardır, AK PARTİ
İktidarı Allah’ın hukukunu da bilen bir iktidardır. Bu konuda hatırlatmada
bulunan kendi vicdanını ve kendi nefsini yoklasın.
Değerli milletvekilleri, herhangi bir milletvekili kürsüye
gelirken bu işin izzetini de beraberinde kürsüye getirmek durumundadır. Bu
kürsü hiç kimsenin ölçüsüz hakaretlerde bulunabileceği yer değildir.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Bunu sen söyleme bari!
SUAT KILIÇ (Devamla) – Bu kürsü millet kürsüsüdür ve buradan
konuşan herkes milletin beklentisine, milletin ihtiyacına cevap verecek
söylemler içerisinde olmak mecburiyetindedir.
Yapılan iş doğru bir iştir, yapılan düzenlemeler doğru
düzenlemelerdir. Türkiye’de emeklilere, iktidarın, enflasyon oranının üzerinde,
normal artış rakamlarının dışında maaş artışları getiriyor olması elbette ki
muhalefeti rahatsız edecektir, elbette ki bağımsız milletvekilleri de bundan
rahatsızlık duyacaktır. Ama bu rahatsızlığı hakaretamiz ifadelerle kürsüye
taşımaya hiç kimsenin hakkı yoktur.
Bir baraj hatırlatmasında bulundu. Barajlarla bu kadar alakalıysa,
gitsin geçmişteki İzmit Büyükşehir Belediyesinin ihale ettiği Yuvacık
Barajı’nın kaç paraya mal edildiğine baksın!
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sen iktidarsın, sen bak!
SUAT KILIÇ (Devamla) – Bir Yuvacık Barajı’nın maliyetiyle
Türkiye’de o büyüklükte on ayrı baraj inşa etmenin mümkün olabildiğinin
muhasebesini yapsın! Bu kadar borçlarla alakalıysanız ve bu kadar belediyelerin
borçlarını merak ediyorsanız, sadece Ankara Büyükşehirin değil, Adana
Belediyesinin de borcuna bakın, Mersin Belediyesinin de borcuna bakın! Yapılan
düzenleme bir belediyeyi diğerinden ayırt eden bir düzenleme değildir,
eşitsizlik yaratan bir düzenleme de değildir.
Tekraren ifade ediyorum: Nezakete ve Genel Kurulun mehabetine
uygun söylemler geliştirildiği takdirde milletimiz için hepimiz daha faydalı
işler yapmış olacağız.
Kanunun hayırlı olmasını temenni ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kılıç.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Oktay.
OKTAY VURAL (İzmir) – Hatip, emeklilere yapılan zamdan dolayı
muhalefet partilerinin ve milletvekillerinin rahatsız olduğunu ifade etti.
Dolayısıyla, bize, bizim konuşmalarımızı anlamayarak bizimle ilişkili olmayan
bir sataşma yapmıştır. O konuda muhalefetin tutumunu belirtmek istiyorum. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Beni de itham etti efendim, “Ahlaka aykırı,
dine aykırı, inanca aykırı konuşma yaptı.” diye. Ben de söz istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Genç, bir saniye…
Sayın Oktay, Sayın Genç’in haricinde, muhalefet partilerine veya
milletvekillerine…
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan… (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Oktay, sizi dinledik, bir saniye…
Sayın milletvekilleri, bir saniye…
Herhangi bir sataşma söz konusu değil ama illa söz istiyorsanız…
OKTAY VURAL (İzmir) – Evet.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, akabinde ben de söz
istiyorum.
BAŞKAN – Size de veriyorum.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- İzmir Milletvekili Oktay
Vural’ın, Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz önce AKP Grup Başkan Vekili, işte, emeklilere gerçekten çok
bonkörce yaptıkları günde bir simit bir çaya mahkûm eden bu zamlardan dolayı
muhalefetin rahatsız olduğunu ifade etti.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Allah bereket versin.
OKTAY VURAL (Devamla) – Aslında, gerçekten biz muhalefet olarak
sizin bu emeklilere reva gördüğünüz muameleden rahatsızız, onları açlığa mahkûm
etmenizden rahatsızız. (MHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
SUAT KILIÇ (Samsun) – Yapılan düzenlemeyi oku!
OKTAY VURAL (Devamla) – O insanları bir çay, bir simide mahkûm
edip ondan sonra da bu insanlara, açıkçası, sanki açlık sınırının üzerinde bir
maaş vermişçesine burada pohpohlanmanızdan rahatsızız. Biz bundan rahatsızız.
Hazine… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Rahatsızlığımız bundandır,
siz rahatsız olmuyor musunuz? Yani gerçekten, emeklilere verilen zam sizi çok
mu memnun etti?
SUAT KILIÇ (Samsun) – Kaç para verdiniz iktidardayken?
OKTAY VURAL (Devamla) – Çok mu memnun etti sizi ha? Çok mu memnun
oldunuz Sayın Kılıç, çok mu memnun oldunuz ha?
SUAT KILIÇ (Samsun) – Siz iktidardayken kaç para verdiniz?
OKTAY VURAL (Devamla) – Bir simit, bir çay vererek emekliye
verdiğin zamdan çok memnun olduysan sana iade etsinler istersen.
BAŞKAN – Lütfen Genel Kurula hitap edin Sayın Vural.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Siz iktidardayken kaç para verdiniz?
OKTAY VURAL (Devamla) – Muhalefet partileri olarak…
BAŞKAN – Sayın Vural…
OKTAY VURAL (Devamla) – …emeklilerimize gördüğünüz bu
revayı, bu muameleyi aynen size iade ediyoruz, tamam mı.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Kaç para zam verdiniz?
OKTAY VURAL (Devamla) – Dolayısıyla, muhalefet partileri adına
konuşmayın…
BAŞKAN – Lütfen Sayın Vural, Genel Kurula hitap eder
misiniz.
OKTAY VURAL (Devamla) – …siz kendi nam ve hesabınıza konuşun.
Muhalefet partileri, bizler ne söylediğimizi biliyoruz, vatandaşımız da ne söylediğimizi
anlıyor. O bakımdan, kendi düşüncelerinizi, önce, zikretmeyi öğrenin.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Biz kendi düşüncelerimizi zikrediyoruz.
OKTAY VURAL (Devamla) – Bize bizimle ilgili olmayan ifadeleri
yakıştırmanız doğru değildir. Bu kürsünün mehabetine de uygun değildir.
Milletin kürsüsünde konuşacaksan sen kendi adına konuş, benim adıma ne
konuşuyorsun?
SUAT KILIÇ (Samsun) – Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
OKTAY VURAL (Devamla) – Benim milletvekillerim çıkıyor, takır
takır emeklinin hakkını savunuyor. Sen ne yapıyorsun?
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Tavırlarınızdan belli rahatsız
olduğunuz.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sen ne yaptın?
OKTAY VURAL (Devamla) – Ne yapıyorsun?
BAŞKAN – Sayın Vural, lütfen…
OKTAY VURAL (Devamla) – Yan gelip yatıyorsunuz, yan gelip
yatıyorsunuz. Ondan sonra da kalkıp…
SUAT KILIÇ (Samsun) – 2002’de asgari ücret kaç paraydı, emekli
maaşı ne kadardı?
OKTAY VURAL (Devamla) – ...borçlandırdığınız belediyelerin yükünü
milletin sırtına, emeklinin sırtına veriyorsunuz, sonra gelip burada,
yaptığınız zam… Onu da beceremediniz ya, söz verdiniz yerine getiremediniz ya,
onu bile beceremediniz.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Becerdik, becerdik.
OKTAY VURAL (Devamla) – Beceremediğiniz bu zamları bile,
emeklilerimiz size aynen iade etmek için de sabırsızlanıyor.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
SUAT KILIÇ (Samsun) – Size iade etti aynen.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) – 110 dolar asgari ücret ne zaman verildi?
110 dolar asgari ücret…
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Okay, yeni bir sataşmaya sebep vermeden…
4.- Ankara Milletvekili Hakkı Suha
Okay’ın, Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
biraz evvel yine bir AKP klasiği izledik. AKP Grup Başkan Vekili Sayın Kılıç,
bu kürsüye gelerek -Sayın Kamer Genç’e sataşma nedeniyle söz aldığı hâlde-
durup dururken, gerçek dışı ve ileri sürülen iddialarla hiç bağlantısı olmayan
bir şekilde muhalefet partilerinin emeklilere verilen zamdan rahatsızlıklarını
ifade etti.
Şimdi, saatlerdir tartışılan, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
önerisi “asgari 60 lira azdır 300 lira olsun” diyen önerimizi reddeden
sizlersiniz. Şimdi buraya gelip, gecenin bu saatinde halka mesaj vereceğim diye
gerçek dışı ifadelerde bulunup ve de muhalefet partilerini töhmet altında
bırakmaya kalkmak, en azından siyasetin etiğine uymaz. Yaptığınız işi
sahiplenin. Biz sizin yaptığınızı eksik buluyoruz, yetersiz
buluyoruz ama bir taraftan “Aman 1 Şubattan önce emeklilerin maaşına yapılacak
zam için bu yasanın geçmesi lazım.” deyip de bu yasanın arkasına toplam
büyükşehir belediye borçlarının yüzde 58’inin sorumluluğunu taşıyan Ankara
Büyükşehir Belediyesini de takıyorsanız, bunu da emeklilerin arkasına
saklıyorsanız bu bir haksızlıktır, bu bir yanlıştır. Açıkçası, burada
ana muhalefet partisinin de, diğer muhalefet partilerinin de, söyledikleri çok
nettir, çok nettir. Biz, emeklinin -biraz evvel arkadaşlarım rakamlarını verdi-
aldığı maaşın açlık sınırının altında olduğu Türkiye gerçeği karşısında bu
kadar yetersiz bir artışa tepkimizi ifade ettik. Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun milletvekillerinin söylemediklerini söylemiş gibi ifade etmeyi
açıkçası yakıştıramadım. Herkes kendi grubunun söylemlerinden sorumludur ama
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söylenmeyenleri söylenmiş gibi ifade etmek
kamuoyunu da yanıltmaktır.
Bu vesileyle, Sayın Başkan, sataşma nedeniyle söz verdiğiniz için
teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Okay.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bana da dedi ki: “Dinimize
hakaret ediyor, ahlakımıza hakaret ediyor.” Müsaade ederseniz, ben söz
istiyorum.
BAŞKAN – Ne diye hakaret ediyor Sayın Genç?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, kendisini dinlemediniz mi?
BAŞKAN – Siz bir konuşma yaptınız. Buna dayanarak, İç Tüzük’ün
67’nci maddesini hatırlatarak cevap verdi. Size ne söyledi de hakaret etti
Sayın Genç, ne söyledi de hakaret etti?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, dedi ki: “İnançlarımıza hakaret ediyor,
dinimize hakaret ediyor.”
BAŞKAN – Ne söyledi de hakaret etti Sayın Genç, onu soruyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben ne bileyim! Ona sorun. Ben cevap
vereyim. “Hakaret ediyor.” diyorsa oradan söylemem lazım.
BAŞKAN – Sayın Genç, bilirsiniz ki sataşmanın olabilmesi için…
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Gecenin bu saatinde ortalığı karıştırıp
gerdiriyor Meclisi.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben, bakın, burada düzelteceğim. Yani böyle
bir şey söylemediğimi orada izah etmem lazım.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Provokatörsün.
BAŞKAN – Söylediği cümleleri tekrar edin, vereceğim söz. Ne
söyledi de size hakaret etti, onu soruyorum Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim “Dinimize hakaret ediyor.” dedi.
Bakın “İnançlarımıza hakaret ediyor… Kur’an’ın…” dedi, işte “Geleneklerimize
hakaret ediyor.” dedi.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Provokasyona devam edecek Başkanım, söz
vermeyin.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Genç.
5.- Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in, Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
KAMER GENÇ (Tunceli) – Şimdi, değerli milletvekilleri, Sayın
Başkan; bu millet herkesi tanıyor; kimin dine saygılı olduğu, kimin dine
saygısız olduğu, kimin geleneklerine saygılı olduğu, kimin geleneklerine
saygısız olduğunu herkes biliyor.
İslam dinini beşinci olarak kabul eden Ebu Zer Gıfarî diye bir zat
var. Çok muhterem bir zattır, o diyor ki… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Yahu, bir dinleyin kardeşim yahu!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen… Lütfen…
KAMER GENÇ (Devamla) – Bir dinleyin, insan olun, dinleyin yahu!
Diyor ki: “Her kim ki altın, ziynet ve eşya toplayıp da zimmetine
geçiriyorsa, öteki dünyada onun için azap vardır.” diyor.
AHMET YENİ (Samsun) – Allah Allah…
KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van) – Helal olsun!
KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın, siz ne yapıyorsunuz? Sizin
zamanınızda…
Yahu, Sayın Başkan, ben gülünecek şey mi söylüyorum? Bunlar
gülüyorlar.
BAŞKAN – Genel Kurula hitap edin.
Lütfen, sayın milletvekilleri…
KAMER GENÇ (Devamla) – Bunlar herhâlde daha neyin ne anlama
geldiğini kavrayacak olgunlukta ve kişilikte değiller. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, bu memlekette vatandaşın
kurbanlarını toplayarak getirip de cebine indirenler dine saygılı mıdır? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
KAMER GENÇ (Devamla) – Getirip de zimmetine geçirenler, Deniz
Fenerinde paraları toplayıp da zimmetine geçirenler ve onların zimmetine
geçirmesine yardım edenler ve onları yargılamayanlar, onları kanatları altına
alanlar, Alman elçisine, Almanya’da Deniz Fenerinde…
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Zimmetine geçirdiğin saman fabrikasında
kimlerin parasını yedin sen?
KAMER GENÇ (Devamla) – …inanan insanların parasını toplayıp da
Alman mahkemeleri tarafından yargılanan, hapishaneye atılan kişileri kim Alman
Büyükelçisine dedi ki, “Ya, o arkadaşları serbest bırakın.” Kim dedi? Niye bu
kadar uzatıyorsunuz?
SUAT KILIÇ (Samsun) – İspat et. Yalan konuşuyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) – İşte sizin lideriniz söyledi…(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
SUAT KILIÇ (Samsun) – Yalan söylüyorsun.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen.
KAMER GENÇ (Devamla) – …Tayyip Bey söyledi.
BAŞKAN – Sayın Genç…
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Kim dedi?
SUAT KILIÇ (Samsun) – İspat et, yalan söylüyorsun, yalan
konuşuyorsun.
KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, ben… Meclis Başkanı Mehmet Ali
Şahin dedi Adalet Bakanı iken “acaba” dedi, o bizim arkadaşlarımız için. “Niye
bunları bırakmıyorsunuz?” dedi. Yani kimin inançlı, kimin
inançsız olduğu ortada. Bakın, yani Tevbe Suresi’ni okumanızı size
tavsiye ediyorum.
AHMET YENİ (Samsun) – Fatih Camisi’nde mi vaaz veriyorsun?
KAMER GENÇ (Devamla) – Oradaki tam sizin durumunuza uyuyor. Ben
insanların inançlarına da saygılıyım…
AHMET YENİ (Samsun) – Hangi camidesin?
KAMER GENÇ (Devamla) – …ben geleneklere de saygılıyım ama bir şeye
saygısızım, hırsızlara karşı saygısızım, dolandırıcılara karşı saygısızım…
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – O dediğin sensin, kendinsin!
KAMER GENÇ (Devamla) – …talancılara karşı acımasızım ve onlara karşı
mücadele ediyorum.
AHMET YENİ (Samsun) – Saman duvarı yıkıldı mı?
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Aynaya bak aynaya!
KAMER GENÇ (Devamla) – Tabii ki benim bu konuşmalarımda herhâlde
yani şeyi olan tepki gösteriyor. Onun için Sayın Başkan, bu millet herkesi
biliyor, yarası olan gocunur, benim konuşmalarımdan yarası olan gocunur. Bunu
söyleyeyim.
Saygılar sunuyorum, efendim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
AHMET YENİ (Samsun) – Saman duvarları ne oldu, samanlar ne oldu?
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
3.- Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi'nin,
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, Trabzon Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebi ve 15 milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoy ve 17 milletvekilinin, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın,
Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 2 milletvekilinin, Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürk ve 8 milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak
ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/797, 2/497, 2/520, 2/527, 2/555, 2/557,
2/561, 2/565, 2/570) (S. Sayısı: 463) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Tasarıya geçici madde eklenmesine ilişkin bir önerge daha vardır,
okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı Kanun Tasarısına aşağıdaki
Geçici Maddenin eklenmesini arz ve talep ederiz.
|
Mustafa Kalaycı
|
Erkan Akçay |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
|
Konya |
Manisa |
Trabzon |
|
Mehmet Şandır |
Faruk Bal |
M. Akif Paksoy |
|
Mersin |
Konya |
Kahramanmaraş |
"Geçici Madde 3 - 14/7/1965 tarihli
ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun dördüncü maddesinin (C) fıkrası
kapsamında sözleşme ile çalıştırılan geçici personel, bir yıl içerisinde
durumlarına uygun memur ya da işçi kadrolarına atanırlar. Bu statüde mevcut
çalışanlara ödenecek ücretler; durumlarına uygun memur ya da işçi kadrolarına
atanıncaya kadar, kamu kurumlarında çalışan emsallerine ödenen aylık, ek
gösterge ve tazminatlar dahil ele geçen ücretlerden az
olamaz. Emsali personeli belirlemeye kamu kurumlarında ödenen genel ücretler de
dikkate alınarak Maliye Bakanlığı yetkilidir."
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Kalaycı konuşacak.
BAŞKAN –Mustafa Kalaycı, Konya Milletvekili, söz istemişlerdir.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 463 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na geçici madde eklenmesine
ilişkin teklifimiz hakkında görüşlerimizi açıklamak üzere huzurlarınızda
bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
657 sayılı Kanun’da geçici personel istihdamı bir yıldan az süreli
veya mevsimsel hizmetler için öngörüldüğü hâlde asli ve süreklilik arz eden
kamu hizmetlerinde her yıl yenilenen sözleşmelerle çalıştırılan geçici personel
geçici olmaktan uzaklaşmış, sürekli istihdam edilir hâle gelmiştir. Mevcut
uygulama kanunun lafzına da ruhuna da aykırıdır.
AKP milletvekillerine soruyorum: Size gelenler bize de geliyor,
bizim gördüklerimizi siz de görüyorsunuz. Bu arkadaşların hangi hizmetlerde
çalıştıklarını siz de biliyorsunuz. İçinizde 4/C’lilerin geçici hizmetlerde,
bir yıldan az süreli hizmetlerde, mevsimsel hizmetlerde çalıştırıldığını iddia
edebilecek bir milletvekili var mı? Bu arkadaşları iki ay çalıştırmamakla
çalıştıkları hizmetlerin geçici olduğunu iddia edemezsiniz. Bu, ancak kanuna
karşı hiledir. Bu nasıl geçicidir? Üç yıldır ilgili bakanlara ve kurumlarımıza
da soruyorum ama cevap alamadım. Allah aşkına, bu insanlar bu statüde çalışarak
emekli olacak. Buna nasıl geçici diyorsunuz?
Hükûmetin yaptığı uygulama açık bir biçimde kanuna aykırıdır.
Hukuka aykırı uygulamanın yanında bu insanlar kamuda çalışan emsallerinin sahip
oldukları mali ve sosyal haklara sahip olmaksızın düşük ücretli istihdama
zorlanarak yıllardır mağdur edilmektedir. Bu arkadaşlar 4/C mağdurları olarak
anılmaktadır. Dolayısıyla yaptığınız uygulama hukuka da vicdana da insafa da
sığmamaktadır.
Tekel işçilerinin haksız olduğundan söz ediyorsunuz. Haksız olan
bir insan bu kadar tepki verir mi? Size soruyorum: Şu dondurucu soğukta
dışarıda kaç dakika kalabilirsiniz? Hakkını aramayan biri bu kadar zulme,
eziyete katlanabilir mi? Haklarını arıyorlar, haklarını alabilmek için de her
şeye katlanıyorlar. İşçilere eziyet etmekten, acı çektirmekten zevk mi
alıyorsunuz?
Sayın Başbakan ve Sayın Maliye Bakanı “Kıdem ve ihbar
tazminatlarını veriyoruz.” diyerek bunu bir lütuf gibi sunmaktadır. Vermeme
gibi bir yetkiniz yok ki. Bu Hükûmet, kıdem ve ihbar tazminatlarının işçilerin
yasal hakları olduğunu da bilmiyor. Siz vermiyorsunuz, onlar çalıştıkları
yılların karşılığı olarak yasal haklarını alıyorlar. Bunu öğrenin.
Sayın Başbakan “İki yıldır çalışma malışma yok, boş, depoda
bekliyorlar, yan gelip yatıyorlar. Milletimin bize emanet ettiği paradan biz
maaşlarını ödedik.” gibi sözler sarf ediyor. Sizlere soruyorum: Bir çalışanın
boş kalması çalışanın suçu mudur, çalıştıranın suçu mudur? Siz iş verdiniz de
bu işçiler yapmadı mı? O hâlde hangi hakla siz işçileri suçluyorsunuz? Bir
suçlu varsa o da Sayın Başbakan ve Hükûmetidir.
Personel ihtiyacı olan birçok kamu kurumu var. Bu işçilerimizi
haklarını gasp etmeksizin o kurumlara naklederek iki yıl boş kalmalarını
önleyip iş verebilirdiniz. Eğer “Kurumların personel ihtiyacı yok, ondan
nakletmedik.” diyorsanız, şimdi 4/C statüsüne alıp kurumlara nasıl
gönderiyorsunuz? Siz işçileri suçlayacağınıza Tekelin içki bölümünün
deposundaki mallarından düşük bir fiyatla konsorsiyuma
nasıl devredildiğini, o konsorsiyumun söz konusu bölümü 518 milyon dolar
havadan kazançla bir Amerikan şirketine nasıl sattığını, Tekelin bütün
birimleriyle yabancılara devredilmiş olmasını ve ardından sigara fabrikalarının
kapanışına seyirci kalmanızın bir hesabını verin. Daha bu yılın başında ithal
tütün ve sigaradan alınan fonu kaldırıp yabancı şirketlere nasıl kaynak
aktardığınızın, yerli üreticiyi nasıl perişan ettiğinizin bir hesabını verin.
Değerli milletvekilleri, önergemiz ile 657 sayılı Kanun’un 4’üncü
maddesinin (c) fıkrası kapsamında sözleşmeyle çalıştırılan…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kalaycı, lütfen tamamlayınız.
MUSTAFA KALAYCI (Devamla) – …mevcut geçici personelin bir yıl
içerisinde durumlarına uygun memur ya da işçi kadrolarına atanmaları
öngörülmektedir. Ayrıca, bu statüde çalışan mevcut personele, durumlarına uygun
kadroya atama yapılıncaya kadar kamu kurumlarında çalışan emsallerine ödenen
aylık, ek gösterge ve tazminatlar dâhil ele geçen ücretleri almaları hususu
teklif edilmektedir. 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu görüşmeleri
esnasında da aynı teklifi sunduk ama AKP Grubunun oylarıyla reddedildi. Yine
aynı konuda verilmiş kanun teklifleri var. Milliyetçi Hareket Partisi olarak
verdiğimiz kanun teklifleri var. Komisyon gündemlerinde görüşmeyi beklemektedir.
Dilerim bugün birazcık insafa gelirsiniz, bu 4/C mağdurlarını
sevindiririz, Tekel işçilerini sevindiririz, önergemize destek verirsiniz
diyorum; hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
III.- Y O K L A M A
(CHP ve MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, toplantı yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım ancak yoklama istenmiştir.
Yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımızın isimlerini tespit
edeceğim: Sayın Akçay, Sayın Vural, Sayın Serdaroğlu, Sayın Özensoy, Sayın
Yunusoğlu, Sayın Ertuğrul, Sayın Uslu, Sayın Yılmaz, Sayın Yıldız, Sayın Taner,
Sayın Orhan, Sayın Tankut, Sayın Asil, Sayın Paksoy, Sayın Kalaycı, Sayın
Özdemir, Sayın Akcan, Sayın Gök, Sayın Bulut, Sayın Köktürk, Sayın Dibek.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
3.- Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi'nin,
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, Trabzon Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebi ve 15 milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoy ve 17 milletvekilinin, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın,
Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 2 milletvekilinin, Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürk ve 8 milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak
ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/797, 2/497, 2/520, 2/527, 2/555, 2/557,
2/561, 2/565, 2/570) (S. Sayısı: 463) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
14’üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, geliş sıralarına
göre okutup aykırılıklarına göre işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 14 üncü
maddesinin (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Nurettin
Canikli |
Ünal Kacır |
Mustafa Ataş |
|
Giresun |
İstanbul |
İstanbul |
|
Murat Yıldırım |
|
Ahmet Yeni |
|
Çorum |
|
Samsun |
“b) 7 nci, 10 uncu ve 11 inci maddeleri 1/1/2010
tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,”
T.B.M.M. Başkanlığına
463 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 14. maddesinin (b) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
b) 8. madde Kanunun yayım tarihinden itibaren 5 yıl sonra.
|
Mehmet
Serdaroğlu |
Mümin İnan |
Erkan Akçay |
|
Kastamonu |
Niğde |
Manisa |
|
Recep Taner |
Reşat Doğru |
Mehmet Şandır |
|
Aydın |
Tokat |
Mersin |
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Mehmet Serdaroğlu, Kastamonu Milletvekili.
Buyurun Sayın Serdaroğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarıdaki 8’inci maddenin beş yıl sonra yürürlüğe girmesi
için verdiğim önerge üzerinde söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Tasarının 8’inci maddesi, yabancı işçiler için 2003 yılında
çıkarılan yasaya ilave olarak daha fazla yabancı işçi girmesini ve yabancıların
çalışma izninin kolaylaştırılmasını içeriyor. 8’inci maddeye neden karşı
olduğumuzu ve sizlerin de neden karşı olmanız gerektiğini Sayın Başbakanın
ağzından aktarmak istiyorum. Tarih 2002 seçimleri öncesi, yer Kastamonu
Nasrullah Camisi önü. Sayın Başbakan yaptığı seçim
konuşmasında işsizlik problemini nasıl çözeceğini anlatıyor. Görüntüleri de
burada, şu cd’nin içerisinde, her şey de kayıtlı. Bire bir, kelimesi kelimesine
sizlere aktarıyorum: “Türkiye’de TOBB’a, yani Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine
sordum, ‘Sizde ne kadar kayıt dışı yabancı işçi var?’ dedim. Aldığım cevap ‘1
milyon 300 bin; Romen, Bulgar, Litvanyalı, Ukraynalı, Moldovalı vesaire…’ Dedik
ki, ‘5 milyon 301 bin resmî işsizimiz var. Biz sizin vergilerinizi düşürürsek,
vergi adedinizi azaltırsak, SSK primlerinizi düşürürsek, enerji giderlerinizi
düşürürsek, siz bu yabancı işçileri çıkarıp bunların yerine bizim
vatandaşlarımızı işe alır mısınız?’ Dediler ki: ‘Bu şartlarda, kendi
vatandaşımız dururken niçin başkalarını alalım, tabii alırız.’” Değerli
milletvekilleri, şu cd’de görüntüleri kayıtlı olan konuşma, bu ve buna benzer
tatlı ve pembe vaatlerle devam ediyor. Hepsi burada kayıtlı. Şimdi
siz karar verin, 2002’de yabancı işçi yerine Türk işçi çalıştırılarak işsizlik
sorununu çözeceğini vaat eden Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın söylediği mi
doğrudur, yoksa 2003 yılında başlayıp bugün eksiğini tamamlamaya çalıştığınız,
yabancıların çalışma izinlerini kolaylaştırmak için bu tasarıyı Meclise
gönderen Sayın Başbakan Erdoğan’ın yaptığı mı doğrudur?
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Değişmiş Başbakan.
MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) – Değerli milletvekilleri, sizlere
okudum, Sayın Başbakan Kastamonu konuşmasında vergilerin düşürüleceğini, vergi
sayısının azaltılacağını, SSK primlerinin ve enerji giderlerinin düşürüleceğini
söylüyor. Şimdi siz söyleyin: Sekiz senelik iktidarınız döneminde bunların
hangisini düşürdünüz? Nasrullah Camisi, o mübarek caminin önünde verdiğiniz bu
sözlerden hangisini yerine getirdiniz? Sayın Başbakanın bu tutumu bizlere “Karakolda
doğru söyler, mahkemede şaşar.” sözünü hatırlatmaktadır. Sayın Başbakan
Kastamonu Nasrullah Camisi önünde doğru söylerken Ankara’da maalesef
şaşırmıştır.
Değerli milletvekilleri “İntibak Yasası’nı getirip emekli
maaşlarındaki adaletsizliğe son vereceğiz.” Dediniz, emekliye vere vere 60 lira
zam verdiniz.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Allah bin bereket versin.
OKTAY VURAL (İzmir) – Alırlar yakında onu da.
MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) – Verdiğiniz 60 lirayı yağlandıra
ballandıra burada anlatıyorsunuz.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Siz onu da veremediniz.
MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) – Size göre emekliler, AKP İktidarının
altın dönemini yaşıyormuş. Hadi canım sen de!
2002 yılında “İşsizlik bu ülkenin kaderi olmayacak, açlık
emeklilerin kaderi olmayacak, yoksulluk bu ülkenin kaderi olmayacak, bu
milletin kaderi olmayacak.” dediniz. Ayrıca, üç yıl sonra -altını çizerek ifade
ediyorum, üç yıl sonra- bu ülkede insanlar daha mutlu, daha zengin olacak deyip
sorunsuz bir Türkiye ve sorunsuz bir Türk milleti vaat ettiniz. Bugün ise
devasa sorunlarla dolu, geçmişi arayan bir ülke ve bir millet hâline geldik.
Soruyorum: Bunları dediniz mi, demediniz mi?
MEHMET DANİŞ (Çanakkale) – “Asacağız” diyenler ne yapıyor?
MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) – Evet, dediniz.
YILMAZ TANKUT (Adana) – Siz asın.
OKTAY VURAL (İzmir) – Cami avlusuna bıraktılar sözlerini.
RECEP TANER (Aydın) – Dinlemesini öğren.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen… Lütfen sayın
milletvekilleri…
MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) – Emekliye daha fazla imkân
verecekmişsiniz de devletin imkânı bu… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Serdaroğlu, lütfen tamamlayınız.
MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) – Sekiz yıldır iktidarsınız, satıp
savdınız. Devletin imkânlarını neden artıramadınız? Kısaca,
ne kadar allayıp pullasanız da milletimizin sizin boş sözlerinize karnı tok. Millet
elini cebine attığında her şeyi hepimizden daha iyi biliyor değerli
milletvekilleri ve görüyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Zaten son yapılan anketler de bu durumu teyit ediyor. (Gürültüler)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) – Anketlerdeki oy oranlarınız da
bellidir.
Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakanın ağzından dinlediğiniz
gerekçelerle bu maddeye karşıyız. Sizlerin de Sayın Başbakanın gerekçeleri
doğrultusunda önergemizi destekleyeceğinize inanmak istiyoruz ancak
reddedeceğinizi de biliyoruz çünkü elinizdeki tasarı iktidarda bulunduğunuz
sekiz yıl içinde sadece yabancı işçi çalıştırılması konusunda bile ne kadar
değiştiğinizin, nereden nereye geldiğinizin çok açık bir belgesi diyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 14 üncü
maddesinin (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
“b) 7 nci, 10 uncu ve 11 inci maddeleri 1/1/2010
tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,”
BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Sayın Başkan, Komisyon
görüşmeleri sırasında madde sayısı değişti. 5084’ün 1 Ocak 2010’dan itibaren
yürürlüğe geçmesi için bu değişikliği öneriyoruz. Dolayısıyla bu düzenleme,
kırk dokuz il için önemli, yararlı bir düzenlemedir. 1 Ocak 2010’dan itibaren
başlayacaktır, öbür türlü Şubata sarkabilir. Katılıyoruz.
Teşekkür ediyoruz.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, Ünal Kacır konuşacak.
BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Ünal Kacır.
Buyurun Sayın Kacır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Önergemiz, 10’uncu maddede belirtilen Teşvik Yasası’nın yayımı
tarihinde ama 1/1/2010 tarihinden geçerli olmak üzere
yürürlüğe girmesini sağlamak üzere verilmiş önergedir, desteğinizi bekliyorum.
Bu vesileyle kürsüye çıkmışken de muhalefet partilerimizin
beğenmemiş olduğu, emeklilerimize yapmış olduğumuz maaş artışıyla, emekli
maaşlarının artışıyla ilgili…
YILMAZ TANKUT (Adana) – Biz değil, emekliler beğenmiyor.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – 60 milyarlık zam!
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Az bulundu.
ÜNAL KACIR (Devamla) – …60 liralık zammın beğenilmediği şeklindeki
hususu…
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Az bulundu, az.
ÜNAL KACIR (Devamla) – Az buluyor arkadaşlarımız.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Az, çok az.
ÜNAL KACIR (Devamla) – Bu hususu burada biraz değerlendirmek için
huzurlarınıza geldim.
Değerli arkadaşlar, az önce burada yine konuşan çok sevdiğim bir
arkadaşımız, Milliyetçi Hareket Partisinden bir arkadaşımız bu artışı çok
azımsadı, küçümsedi falan ama bir bakalım ya, bize ne bıraktılar bu
arkadaşlarımız.
YILMAZ TANKUT (Adana) – Hâlen oradasın ya! O olmasa ne
yapacaktınız?
ÜNAL KACIR (Devamla) – Şimdi, BAĞ-KUR emeklileri, SSK, bir de
tarım BAĞ-KUR’lusu… Bir bakalım, ne bırakmışlar bize, biz de ne yapmışız.
Değerli arkadaşlar, biz geldiğimizde, arkadaşlarımızın bize
bıraktığı, en düşük işçi emeklisi maaşı 252 lira.
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) – 100’er milyon lira seyyanen zam
verdik.
ÜNAL KACIR (Devamla) – Şimdi ne yapmışız? 668 lira yapmışız. (MHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) – Çay simit hesabı yap!
ÜNAL KACIR (Devamla) – Yüzde 92 enflasyon hesapladığımız zaman,
enflasyona göre artış yapmış olsaydık 485 lira olurdu, biz 668 lira yapmışız.
Azımsıyorlar. (MHP sıralarından gürültüler)
Değerli arkadaşlar, BAĞ-KUR emeklilerine verdikleri neydi biliyor
musunuz? 142 lira 80 kuruş. BAĞ-KUR emeklilerine verdiğiniz 142 liraydı,
enflasyon kadar artmış olsaydı 274 lira olurdu. Biz ne yapmışız? 531 lira
yapmışız.
OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) – Tüp 14 liraydı, bugün 50 lira.
YILMAZ TANKUT (Adana) – Tüp ne kadar?
ÜNAL KACIR (Devamla) – Azımsadığınız bu işte. “60 lira; bir çay,
bir simit.” diyorlar, öyle mi?
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Pirinç pirinç, çay, tüp…
ÜNAL KACIR (Devamla) – Bak “bir çay, bir simit” diyene söylüyorum:…
OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) – Söyle!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
ÜNAL KACIR (Devamla) – …tarım BAĞ-KUR’lusuna 66 lira veriyordunuz,
66 lira! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) – Atma, atma!
ÜNAL KACIR (Devamla) – 66 lira veriyordunuz. Bir çay bir simide
bir aylık maaşını veriyordunuz, 66 lira!
OKTAY VURAL (İzmir) – Amma atıyorsun yahu!
OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) – Atma, atma, din kardeşiyiz.
ÜNAL KACIR (Devamla) – Biz ne yapmışız? Arkadaşlar, ne yapmışız
biliyor musunuz: 390 lira yapmışız, 5 kat artırmışız, 6 kat artırmışız, 6 kat
artırmışız.
OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) – Sekiz senedir iktidarsınız.
ÜNAL KACIR (Devamla) – Enflasyon yüzde 92 beyefendi. Sekiz seneyi
bırak sen, enflasyon yüzde 92.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Doğru değil, doğru değil.
BAŞKAN – Sayın Kacır, lütfen Genel Kurula hitap eder
misiniz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Geç bunları geç, emeklileri anlat sen.
ÜNAL KACIR (Devamla) – Şimdi sen “bir çay, bir simit” diyerek
dalga geçeceksin 60 lirayla. 66 lirayı sen veriyordun, toplam verdiğin 66
liraydı.
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) – Çay, simit bile veresiyeye düştü.
Çay, simit hesabı yaptınız.
ÜNAL KACIR (Devamla) – Şimdi biz onu 390 lira yapmışız. Ha, yeter
mi? Yetmez, daha fazla vermemiz lazım, daha fazla vereceğiz, ekonomimizi
geliştirdikçe halkımıza bu imkânları aktaracağız.
Bu duygularla yasanın hayırlı olmasını diliyorum, hepinize
saygılar, sevgiler sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 14’üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
15’inci madde üzerinde bir önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 esas numaralı kanun tasarısının 15’inci maddesinde geçen
“Bakanlar Kurulu” ibaresinin “Maliye Bakanlığı” olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Hayrettin
Çakmak
Bursa
BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Kanunun uygulanmasında kolaylık sağlanması bakımından uygun
görülmüştür.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
15’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
İç Tüzük’ün 86’ncı maddesi gereğince tasarının aleyhinde söz
isteyen Akif Hamzaçebi, Trabzon Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarının görüşmelerini bitirdik. Öncelikle tasarının hayırlı
olmasını diliyorum.
Daha önceki konuşmalarımın birinde ifade ettiğim gibi, tasarının
öne çıkan üç düzenlemesi var. Birincisi: SSK ve BAĞ-KUR emeklilerinin
maaşlarına yapılan zam, 60 lira baz alınmak suretiyle
105 liraya kadar, belki bir miktar daha üstüne kadar çıkan bir artış söz
konusu. İkinci olarak: 5084 sayılı Teşvik Kanunu bağlamında uygulaması 31
Aralık 2009 tarihinde sona eren teşviklerden sigorta primi işveren hissesinin
hazinece karşılanması teşvikinin 2012 yılı sonuna kadar uzatılması. Üçüncü
önemli düzenleme de: Emekli maaşlarına yapılan zammın finansmanını sağlamak
amacıyla -kısmen sağlamak amacıyla- bankaların harçlarına yapılan zam ve yeni
birtakım harçların getirilmesi.
Şimdi, maaş artışları, emekli maaşı artışları her zaman tartışma
konusu olur; muhalefet bu artışları yetersiz bulur, iktidar da “Efendim,
elimizdeki imkânlar ancak budur. Şu an ancak bunu verebiliyoruz, imkân olsaydı
daha fazla verebilirdik.” der. Bugün de farklı bir tabloya tanık olmadık, gerek
iktidar partisi sözcüleri gerekse Sayın Maliye Bakanı bu açıklamalarda
bulundular.
Şimdi, problem şurada: Adalet ve Kalkınma Partisi 2002 sonunda
iktidar olduğundan bu yana bütçenin gelir tarafını iyileştirmek için herhangi
bir önlem almış mıdır? Bir kere, buna bakalım. Bakın, bütçenin gelir tarafında
2002’den bu yana iyiye gidiş yoktur, kötüye gidiş vardır. Rakamı verdim. Bütçe
gelirlerinin 2002 yılı gayrisafi yurt içi hasılasına
oranı yüzde 22,7’dir, aynı bazla, aynı gelir kalemleriyle 2010 yılı rakamı
yüzde 21,7’dir. Yani bütçenin gelir performansı kötüye gitmiş, 1 puan azalmış.
1 puanın tutarı 10 milyar TL’dir 2010 yılı rakamıyla. Eğer Hükûmet 2002 gelir
performansını 2010 yılında tutturmuş olsaydı, bugün kasasında 10 milyar TL fazla
parası olacaktı. Bir kere, bu tarafını ihmal etmiş, bütçenin gelir tarafını
kötüleştirmiş -2004, 2005, 2006’da bir çaba görüyoruz, ondan sonra iyice bir
kötüleşme var- kötüye gitmiş, harcamalarını, özellikle personel harcamasını,
emekli maaşlarını kısmaya başlamış. Enflasyona kıyasla yapılan artışları ortaya
koymak gerçekçi değil. Öyle olsaydı, memurlara enflasyon kadar zam vermezdiniz.
Şimdi, biz emekli maaşlarına yapılan zammı beğenmiyoruz değil,
yetersiz buluyoruz. 60 lira da tabii ki bir emekli vatandaşımız için bir
imkândır, onu da küçümsemiyoruz ama bunun yeterli olmadığını söylüyoruz. 2009
yılında elektrik fiyatlarına yapılan zamları hatırlayın, ulaşım araçlarına
belediyelerin yaptığı zamları hatırlayın. İstanbul’da metrobüsün fiyatı 1,5
liradan 2 liraya çıktı, yüzde 33 zam. Bakın, bir yılda elektrik zammı aşağı
yukarı yüzde 70’lerdedir. Bunların dar gelirli grubuna giren emekli bütçesi
içindeki büyüklüğünü düşündüğünüzde bunun ne kadar önemli olduğunu
göreceksiniz. Dolayısıyla, bu zammın yeterli olmadığını ifade ediyoruz. Tasarı
bu açıdan son derece yetersiz kalmıştır.
Yine, 1 milyon 800 bin Emekli Sandığı emeklisi bu kapsama dâhil
edilmemiştir, bunu da yine eksik buluyoruz.
Teşvik konusunda söyleyeceğim şudur: Tabii ki işveren sigorta
priminin işveren hissesinin yüzde 80’inin hazinece karşılanması desteğinin
uzatılması olumludur, olumlu bir adımdır. Ancak, elektrik fiyatlarındaki artışı
dikkate aldığımızda enerji desteğinin de benzer şekilde 2012 yılı sonuna kadar
uzatılması uygun olurdu. Şimdi sorun, bu kriz sürecinde mevcut işletmelerin
ayakta kalma sorunudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, lütfen tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Dolayısıyla enerji desteği en az
sigorta primi desteği kadar önemlidir. Bunu da son derece önemsiyoruz. Bunun
olmayışını yine tasarının önemli bir eksikliği olarak görüyoruz.
İş gücü uygulamalarında, iş gücü programı uygulamalarının
denetimlerindeki denetim kurulunda işçi ve işveren temsilcilerinin var olduğu
düzenlemenin bugün yürürlükten kaldırılıyor olmasını yine bu tasarının önemli
bir eksiği olarak görüyoruz.
Vergilendirmede, bankalara getirilen harçlar konusundaki
vergilendirmede vergide adalet ilkelerine uyulmamış olmasını yine bu tasarıda
bir eksiklik olarak görüyoruz ama Türkiye'nin önündeki ana problem bütçenin
harcama tarafı artarken gelir tarafındaki artışın olmamasıdır. Hükûmetin elinde
çok güçlü bir Gelir İdaresi olmasına rağmen maalesef politika alanındaki
zayıflık bu performansı olumsuz etkilemektedir.
Bu vesileyle sözlerimi burada bitiriyorum. Tasarının yine bu
eksikliklere karşın hayırlı olmasını diliyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Tasarının görüşmeleri tamamlanmıştır.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın, elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Üç dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi'nin; Kastamonu Milletvekili
Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural'ın; Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 15
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 17 Milletvekilinin;
Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Antalya Milletvekili Osman
Kaptan ve 2 Milletvekilinin; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 8
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu’nun açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 207
Kabul : 206
Çekimser : 1 (x)
Bu şekliyle tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Şimdi Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bir teşekkür konuşması
yapacaktır.
Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çok önemli düzenlemeler içeren bir yasa tasarısını kabul etmiş
durumdayız. Ülkemiz için hayırlı olsun. Hepinize, çalışanlar adına, emekliler
adına, iş, aş üretenler adına, Hükûmetim adına teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 28 Ocak 2010 Perşembe günü, alınan karar gereğince,
saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 01.16
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa
eklidir.