Normal 26011 2 11 2010-01-22T12:06:00Z 2010-01-22T12:06:00Z 1 69818 397967 TBMM 3316 933 466852 11.9999 Clean Clean 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

‑DÖNEM: 23                           CİLT: 57                    YASAMA YILI: 4

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

38’inci Birleşim

21 Aralık 2009 Pazartesi

 

(Bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile

konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak

yazılmıştır.)

İ Ç İ N D E K İ L E R

   I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ

1.- 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/759) (S. Sayısı: 442)

2.- 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı ile Merkezi Yönetim Bütçesi Kapsamındaki İdare ve Kurumların 2008 Bütçe Yılı Kesin Hesap Tasarısına Ait Genel Uygunluk Bildirimi ve Eki Raporların Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/728, 3/934) (S. Sayısı: 443)

A) SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI

1.- Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

B) REKABET KURUMU

1.- Rekabet Kurumu 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Rekabet Kurumu 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

C) MİLLÎ PRODÜKTİVİTE MERKEZİ

1.- Millî Prodüktivite Merkezi  2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Millî Prodüktivite Merkezi  2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

D) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ  BAŞKANLIĞI

1.- Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2010 Yılı  Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Küçük ve Orta Ölçekli Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2008 Yılı  Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

E) TÜRK AKREDİTASYON KURUMU

1.- Türk Akreditasyon Kurumu 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Türk Akreditasyon Kurumu 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

F) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ

1.- Türk Patent Enstitüsü  2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Türk Patent Enstitüsü  2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

G) TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ

1.- Türk Standartları Enstitüsü 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Türk Standartları Enstitüsü 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

H) BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANLIĞI

1.- Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

I) TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

İ) ULAŞTIRMA BAKANLIĞI

1.- Ulaştırma Bakanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Ulaştırma Bakanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

J) KARAYOLLARI  GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Karayolları Genel Müdürlüğü 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Karayolları Genel Müdürlüğü 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

K) BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE İLETİŞİM KURUMU

1.- Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

L) DENİZCİLİK MÜSTEŞARLIĞI

1.- Denizcilik Müsteşarlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Denizcilik Müsteşarlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

M) SİVİL HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

N) MALİYE BAKANLIĞI

1.- Maliye Bakanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Maliye Bakanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

O) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

1.- Gelir İdaresi Başkanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Gelir İdaresi Başkanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

Ö) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI

1.- Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

P) KAMU İHALE KURUMU

1.- Kamu İhale Kurumu 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Kamu İhale Kurumu 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

R) GELİR BÜTÇESİ

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Çeşitli İşler

- Gösteri ve Protestolar

1.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, konuşması sırasında elindeki limonu konuşma kürsüsünün önüne bırakması

V.- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Genel Kurul çalışma saatleri ile bütçe programının yeniden düzenlenerek 25/12/2009 Cuma günkü birleşimde tümü üzerindeki son görüşmelerin ve açık oylamaların tamamlanmasına kadar çalışmalara devam edilmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 11.00’de açılarak beş oturum yaptı.

 

2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/759) (S. Sayısı: 442) ve 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı ile Merkezi Yönetim Bütçesi Kapsamındaki İdare ve Kurumların 2008 Bütçe Yılı Kesin Hesap Tasarısına Ait Genel Uygunluk Bildirimi ve Eki Raporlarının Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi’nin (1/728, 3/934) (S. Sayısı: 443) görüşmelerine devam edilerek;

Millî Eğitim Bakanlığı,

Yükseköğretim Kurulu,

Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi,

Üniversiteler:

Ankara Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Trakya Üniversitesi, Uludağ Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi, Erciyes Üniversitesi, Cumhuriyet Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi,             19 Mayıs Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi, İnönü Üniversitesi, Fırat Üniversitesi, Dicle Üniversitesi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Gaziantep Üniversitesi, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Harran Üniversitesi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Adnan Menderes Üniversitesi, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Mersin Üniversitesi, Pamukkale Üniversitesi, Balıkesir Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi, Celâl Bayar Üniversitesi, Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Mustafa Kemal Üniversitesi, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Kafkas Üniversitesi, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi, Niğde Üniversitesi, Dumlupınar Üniversitesi, Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Muğla Üniversitesi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Kırıkkale Üniversitesi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Galatasaray Üniversitesi, Ahi Evran Üniversitesi, Kastamonu Üniversitesi, Düzce Üniversitesi, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Uşak Üniversitesi, Rize Üniversitesi, Namık Kemal Üniversitesi, Erzincan Üniversitesi, Aksaray Üniversitesi, Giresun Üniversitesi, Hitit Üniversitesi, Bozok Üniversitesi, Adıyaman Üniversitesi, Ordu Üniversitesi, Amasya Üniversitesi, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Sinop Üniversitesi, Siirt Üniversitesi, Nevşehir Üniversitesi, Karabük Üniversitesi, Kilis Yedi Aralık Üniversitesi, Çankırı Karatekin Üniversitesi, Artvin Çoruh Üniversitesi, Bilecik Üniversitesi, Bitlis Eren Üniversitesi, Kırklareli Üniversitesi, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi, Bingöl Üniversitesi, Muş Alparslan Üniversitesi, Mardin Artuklu Üniversitesi, Batman Üniversitesi,

2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçeleri ve 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesapları;

Ardahan Üniversitesi, Bartın Üniversitesi, Bayburt Üniversitesi, Gümüşhane Üniversitesi, Hakkâri Üniversitesi, Iğdır Üniversitesi, Şırnak Üniversitesi, Tunceli Üniversitesi, Yalova Üniversitesi,

2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçeleri;

Kabul edildi.

 

İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın, AK PARTİ Grubu Başkanına,

Zonguldak Milletvekili Ali Koçal, Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun, şahsına,

Sataşması nedeniyle birer konuşma yaptılar.

 

Alınan karar gereğince, 21 Aralık 2009 Pazartesi günü saat 11.00’de toplanmak üzere birleşime 18.04’te son verildi.

 

 

 

 

Sadık YAKUT

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

 

 

 

 

 

 

Yusuf  COŞKUN

Fatih METİN

 

 

 

Bingöl

Bolu

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

 

Gülşen ORHAN

 

 

 

Van

 

 

 

Kâtip Üye

 

 

 

                                                                                                                                                 No.:  47

II.- GELEN KÂĞITLAR

21 Aralık 2009 Pazartesi

Teklif

1.- Kars Milletvekili Zeki Karabayır ve 2 Milletvekilinin; Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/550) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2009)

Raporlar

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/365) (S. Sayısı: 449) (Dağıtma tarihi: 21.12.2009) (GÜNDEME)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Arnavutluk Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı Arasında İşbirliği Konusunda Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/405) (S. Sayısı: 450) (Dağıtma tarihi: 21.12.2009) (GÜNDEME)

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Gümrük Konularında Karşılıklı Yardım ve İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/660) (S. Sayısı: 451) (Dağıtma tarihi: 21.12.2009) (GÜNDEME)

4.- Türkiye Cumhuriyeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Adli Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/734) (S. Sayısı: 452) (Dağıtma tarihi: 21.12.2009) (GÜNDEME)

5.- Türkiye Cumhuriyeti ile Umman Sultanlığı Arasında Hukuki, Ticari ve Cezai Konularda Adli Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/753) (S. Sayısı: 453) (Dağıtma tarihi: 21.12.2009) (GÜNDEME)

6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Teknik ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/765) (S. Sayısı: 454) (Dağıtma tarihi: 21.12.2009) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, esnafın kredi ihtiyacına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/1665) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, resim ve müzik öğretmeni istihdamına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1666) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

3.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, Tarsus sahil bandındaki tesislerin tahsislerine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/1667) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

4.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, gelirlerinin azalması sonucu personeline ödeme yapmakta güçlük çeken belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1668) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

5.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, akaryakıt ödeneği bulunmayan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1669) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

6.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, çiftçilerin elektrik borçlarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/1670) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

7.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, muhtarların özlük haklarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1671) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

8.- Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan’ın, Çankırı’daki yeni devlet hastanesinin hizmete girmesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1672) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

9.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı hakkındaki soruşturmaya ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1673) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Dersim olaylarından sonra ilden götürülen çocukların durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11336) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

2.- İstanbul Milletvekili Ahmet Tan’ın, gazetecilerle ilgili bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11337) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

3.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, İsrail Büyükelçisinin Karadeniz’deki temaslarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11338) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

4.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, oyuncak piyasasının denetimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11339) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

5.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, TKİ’nin ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak üzere kömür alımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11340) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

6.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, özelleştirmelere ve bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11341) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

7.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, bir Amerikan güvenlik şirketinin Türkiye’yi ilgilendiren ilişkilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11342) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

8.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, SGK’nın ilaç fiyat indirimlerini erken uygulamaya koymasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11343) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

9.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, telefon ve ortam dinlemelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11344) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

10.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, kişisel bilgilerinin elektronik ortamda SGK’ya aktarılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11345) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

11.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, YÖK’le ilgili bazı hususlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11346) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

12.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, hukuk fakültelerinde bazı anabilim dallarının kaldırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11347) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

13.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, tütün sektöründeki duruma ve TEKEL işçilerinin akıbetine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11348) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

14.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, konut kredi geri ödemesini yapamayanların durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11349) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

15.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, TEKEL’in özelleştirilmesinin ekonomik ve sosyal etkilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11350) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

16.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, boru hatlarıyla transit taşımacılık yapan firmalara ve bir grubun durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11351) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

17.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, RTÜK üyelerine soruşturma izni verilmemesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11352) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

18.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da Kentsel Dönüşüm Projesi uygulanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11353) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

19.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara Büyükşehir Belediyesinin borçlarına ve hizmet ücretlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11354) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

20.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, TOKİ’nin İstanbul’daki faaliyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11355) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

21.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, Erzurum kapalı cezaevinde adli ve siyasi tutukluların aynı koğuşa konulmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11356) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

22.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, adliyelerde nöbet tutan personele nöbet ücreti ödenmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11357) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

23.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, ekonomik nedenlerden dolayı haklarında ceza davası bulunan esnafa ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11358) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

24.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, adli para cezalarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11359) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

25.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, kamu görevlileri hakkındaki ihbar ve şikayetlere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11360) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

26.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Posof’taki kadastro çalışmalarında hak mağduriyeti oluştuğu iddialarına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/11361) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

27.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, kamu görevlileri hakkındaki ihbar ve şikayetlere ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/11362) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

28.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, Türkiye İş Kurumunun Burdur’daki projelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/11363) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

29.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, trafik kazalarında yaralanan kişilerin giderlerinin karşılanmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/11364) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

30.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, SGK’nın elektronik ortamda kişisel verileri toplamasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/11365) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

31.- Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner’in, Türkiye İş Kurumunun Isparta’daki projelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/11366) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

32.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, Iğdır ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki hava kirliliğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11367) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/12/2009)

33.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Ulubat Gölündeki kirliliğe ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11368) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

34.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, mısır ithalatına ve nişasta bazlı şeker piyasasına ilişkin Devlet Bakanından (Zafer Çağlayan) yazılı soru önergesi (7/11369) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

35.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, kullanılmış makine ithalatına ilişkin Devlet Bakanından (Zafer Çağlayan) yazılı soru önergesi (7/11370) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

36.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, komşu ülkelerle yapılan ikili ticaret anlaşmalarına ilişkin Devlet Bakanından (Zafer Çağlayan) yazılı soru önergesi (7/11371) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

37.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, Tekirdağ Gençlik Merkezi Tesislerine ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafiz Özak) yazılı soru önergesi (7/11372) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

38.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Futbol Federasyonuna bağışlanan bir araziye ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafiz Özak) yazılı soru önergesi (7/11373) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

39.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Nilüfer Spor Kompleksinin tamamlanmasına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafiz Özak) yazılı soru önergesi (7/11374) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

40.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, TEİAŞ’ın özelleştirileceği iddialarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11375) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

41.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bazı linyit işletmelerinden ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak üzere kömür alımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11376) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

42.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, elektrik dağıtım bölgelerinin özelleştirilmesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11377) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

43.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, TKİ’nin kömür alım ve satışlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11378) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

44.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, enerji sektöründe faaliyet gösteren firmalara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11379) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

45.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bazı linyit işletmelerine personel alımıyla ilgili iddialara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11380) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

46.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Rusya ve İran’a doğalgaz ödemelerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11381) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

47.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, polisin durdurulan ve tutulan kişilere vermesi gereken belgeye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11382) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

48.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Elazığ’da kaybolan ve kaçırılan çocuklara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11383) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

49.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Erzurum’da kaybolan ve kaçırılan çocuklara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11384) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

50.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, bazı boş yapıların durumuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11385) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

51.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, bir köy yolunun onarımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11386) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

52.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, Çamlıyayla ilçesindeki yol genişletme çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11387) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

53.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Kayseri’de kaybolan ve kaçırılan çocuklara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11388) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

54.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, Tekirdağ çevre yolunda bazı kamyonlara ceza yazıldığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11389) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

55.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, Tekirdağ’da tamamlanmayan kapalı pazar yerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11390) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

56.- İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, bir sanığın telefon görüşmesi kaydının deşifresine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11391) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

57.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Ankara’daki kaldırım ve bordür çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11392) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

58.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, AK Parti Doğanhisar İlçe Başkanı hakkındaki iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11393) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

59.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Şanlıurfa’da kaybolan ve kaçırılan çocuklara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11394) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

60.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki gösterilere yapılan müdahalelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11395) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

61.- Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk’un, Diyarbakır’daki bir toplumsal olaya yapılan polis müdahalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11396) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

62.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, Taksim Polis Merkeziyle ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11397) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

63.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, İstanbul kara surlarının aydınlatılması projesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11398) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

64.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, Çorlu’daki evlerin restorasyonuna ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11399) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

65.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, defineciliğin cezalandırılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11400) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

66.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, Çal Dağı ve çevresindeki arkeolojik alanların korunmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11401) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

67.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Ulubat ve Gölyazı’da turizmin geliştirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11402) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

68.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, fazla çalışmalar konusundaki bir düzenlemeye ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11403) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

69.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, gelir uzmanlığına yapılacak atamalara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11404) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

70.- Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu’nun, çiftçilerin sulamada kullandıkları elektrik borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11405) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

71.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, özelleştirme kapsam ve programındaki kuruluşlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11406) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

72.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, özürlülerin eğitimlerindeki bir düzenleme değişikliğine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11407) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

73.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, elektrik faturasını ödeyemeyenlerin durumuna ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11408) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

74.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, selden etkilenen bazı belediyelere aktarılacak ödeneğe ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11409) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

75.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Keles’teki elektrik dağıtım hatlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11410) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

76.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, ÖSYM sınavlarının güvenilirliğine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11411) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

77.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, lisans ve lisansüstü eğitim için yurt dışına gönderilen öğrencilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11412) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

78.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Dış İlişkiler Genel Müdürü ve beraberindeki heyetin yurt dışı seyahatlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11413) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

79.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, dersliklere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11414) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

80.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, boş yönetici kadrolarının duyurulmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11415) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

81.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli’de yapılan müdür ve müdür yardımcılığı sınavına katılan adayların ödeneklerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11416) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

82.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, alım yoluyla gördürülen hizmetlerin denetimine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11417) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

83.- Aydın Milletvekili Fatih Atay’ın, domuz gribi aşısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11418) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

84.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, ilaçların raf ömrünün uzatılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11419) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

85.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, trafik kazalarında yaralanan sürücülerin giderlerinin karşılanmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11420) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

86.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, bir sağlık ocağının personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11421) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

87.- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın, HIV virüsüne karşı alınan tedbirlerin yeterliliğine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11422) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

88.- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın, Şanlıurfa’da hastanede verilen kanla AIDS’e yakalanan bir çocuğun ve ailesinin durumuna ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11423) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

89.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, domuz gribi aşısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11424) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

90.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’taki çocuk doktoru ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11425) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

91.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki diyabet uzmanı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11426) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

92.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Türk Patent Enstitüsüyle ilgili çeşitli iddialara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/11427) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

93.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, TOBB gelir ve giderlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/11428) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

94.- Edirne Milletvekili Cemalettin Uslu’nun, Edirne’de bazı alıcıların çiftçileri mağdur etmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11429) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

95.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, ziraat mühendisi ve veteriner istihdamına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11430) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

96.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Balıkesir’de süt sığırcılığının desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11431) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

97.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, tütün sektöründeki duruma ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11432) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

98.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, arazi toplulaştırmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11433) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

99.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, rekolte düşüklüğü nedeniyle gelirleri düşen çiftçilere yardım yapılmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11434) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

100.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, çiftçilere yönelik destek ve teşvik uygulamalarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11435) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

101.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, icralık olan esnafın durumuna ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/11436) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

102.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Posof’ta arıcılığın geliştirilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11437) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

103.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, Hayrabolu ve Malkara bağlantı yollarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11438) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

104.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan-Posof yoluna ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11439) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

105.- Ardahan’ın, Ensar Öğüt’ün, Bingöl-Yedisu yolunun iyileştirilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11440) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

106.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Gümrük Müsteşarlığında sendika yöneticilerinin tayinlerine ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/11441) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

107.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Fırat ve Dicle nehirlerinin idaresine yönelik iddialara ilişkin Devlet Bakanından (Egemen Bağış) yazılı soru önergesi (7/11442) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)

108.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, terör eylemlerine katılan çocuklar hakkında koruma tedbirleri uygulanmasına ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/11443) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)

109.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, Tekirdağ Çanakkale Şehitliğinin düzenlenmesine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11444) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)

110.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, 90. yıl kutlamaları çerçevesinde yapılan bisiklet turunda kullanılan bisikletlere ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/11445) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2009)

21 Aralık 2009 Pazartesi

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 11.04

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 38’inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.

Bugünkü gündemimize göre, 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki görüşmelere devam edeceğiz.

Program uyarınca bugün iki tur görüşme yapacağız.

On ikinci turda, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Rekabet Kurumu, Millî Prodüktivite Merkezi, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı, Türk Akreditasyon Kurumu, Türk Patent Enstitüsü, Türk Standartları Enstitüsü, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü bütçeleri yer almaktadır.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/759) (S. Sayısı: 442) (x)

2.- 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı ile Merkezi Yönetim Bütçesi Kapsamındaki İdare ve Kurumların 2008 Bütçe Yılı Kesin Hesap Tasarısına Ait Genel Uygunluk Bildirimi ve Eki Raporların Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/728, 3/934) (S. Sayısı: 443) (x)

A) SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI

1.- Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

B) REKABET KURUMU

1.- Rekabet Kurumu 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Rekabet Kurumu 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

C) MİLLÎ PRODÜKTİVİTE MERKEZİ

1.- Millî Prodüktivite Merkezi  2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Millî Prodüktivite Merkezi  2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

                                 

(x) 442 ve 443 S. Sayılı Basmayazılar ve Ödenek Cetvelleri 14/12/2009 tarihli 31’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.

D) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI

1.- Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Küçük ve Orta Ölçekli Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

E) TÜRK AKREDİTASYON KURUMU

1.- Türk Akreditasyon Kurumu 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Türk Akreditasyon Kurumu 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

F) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ

1.- Türk Patent Enstitüsü  2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Türk Patent Enstitüsü  2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

G) TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ

1.- Türk Standartları Enstitüsü 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Türk Standartları Enstitüsü 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

H) BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANLIĞI

1.- Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

I) TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

On ikinci turda grupları ve şahısları adına söz alan sayın üyelerin isimlerini sırasıyla okuyorum:

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına: İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişci, Kırıkkale Milletvekili Mustafa Özbayrak, Elâzığ Milletvekili Tahir Öztürk, Kahramanmaraş Milletvekili Fatih Arıkan, Balıkesir Milletvekili Ayşe Akbaş, Kütahya Milletvekili İsmail Hakkı Biçer, Trabzon Milletvekili Safiye Seymenoğlu, Gaziantep Milletvekili Mehmet Sarı.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına: İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam, Hatay Milletvekili Gökhan Durgun, Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür, Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan, Muğla Milletvekili Fevzi Topuz.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına: Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu, Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak, Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu, Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan.

Şahıslar adına: Lehinde, Gaziantep Milletvekili Mehmet Erdoğan; aleyhinde, Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz.

Şimdi, ilk söz Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişci’ye ait. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika efendim.

Buyurunuz.

AK PARTİ GRUBU ADINA TUĞRUL YEMİŞCİ (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2010 yılı merkezî yönetim bütçemizin Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bütçesinde AK PARTİ Grubum adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, ülkemizin önemli ürünlerinden, fındık, pamuk, buğday, mısır, çekirdeksiz kuru üzüm, zeytinyağı gibi ürünlerin üreticilerinin, yıllar içinde zaman zaman fiyatların düşük olduğundan ve üretim maliyetlerini karşılamadıklarından şikâyet ettiklerini hep birlikte duyuyoruz. Tabii bu fiyatların düşüklüğünün çok sebepleri var ancak ben, bunlardan en önemlisi saydığım pazarlama sorunlarından dolayı, arz ve talebin dengelenmemesinden dolayı meydana gelen fiyat düşüklüklerini önleyecek bir çalışmadan söz etmek istiyorum.

Fiyatların düşük olması, üreticinin ürünü pazara arz ettiği zaman talebin azlığı, zaten o anda fiyatların azlığı ve üreticinin de fazla dayanacak hâli kalmadığı için, yetiştirdiği ürünün parasını yıl içinde harcadığı için fiyatların düşük olduğuna inanıyorum. İşte bunu önlemek için, sizlerin de gayet iyi bildiği gibi, yıllardan beri çıkarılan yasalarımız var. Bir tanesi 5174 sayılı Yasa, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin Yasası; bununla ürün borsası kurulmasına imkân sağlayan madde bunun içinde vardı. Ayrıca bir diğer yasa 5300 sayılı Lisanslı Depoculuk Yasası, bunu da yüce Meclisimiz daha önce çıkarmıştı. Bildiğiniz gibi, bunun ticaretini yani lisanslı depolara konulan ürünlerin ürün borsalarında alınıp satılmasıyla ticaretini yapanlara kurumlar ve gelir vergisi istisnası sağlayan yasayı da geçtiğimiz yaz tatile girmeden önce yüce Parlamentomuz çıkarmıştı. Bu konuda Sanayi ve Ticaret Bakanlığının yetkili bürokratlarının çok önemli çalışmaları olduğunu biliyorum ve takip ediyorum. Bu çalışmaların bir an önce bitmesini tabii ki temenni ediyoruz.

Bu sistem gelmekle neyi sağlayacak onu kısaca sizlere izah etmek istiyorum. Bakın, bizim Doğu Anadolu’muzda, Güneydoğu Anadolu’muzda yetişen pamuk ürünü, Çukurova’mızda, Ege’mizde; fındık, Karadeniz’de, Ordu’da, Trabzon’da, Giresun’da; çekirdeksiz kuru üzüm,İzmir’de, Manisa’da; bu ürünlerin çıktığı yerde kurulacak depolara konulacak ürünlerin -çiftçiler tarafından veyahut da tüccar tarafından- karşılığında alınacak ürün senetlerinin işte bu yeni ürün borsasında el değiştirmesiyle üreticinin arzının fazla olduğu zaman karşılığında talebin de dengelenmesi sağlanmış olacak. Ayrıca bir faydası, daha kayıtlı ekonomiye geçilmiş olacak; bir diğer faydası, depolama sorunu, modern depolarda usulüne uygun şekilde depolanacak; bir de sanayicinin, ihracatçının ve tüccarın bu ürünleri uzun süreli sağlıklı tedariki sağlanmış olacak. Bunun yanında, bu piyasalara yatırım yapmak isteyen insanlarımızın, yatırımcıların bu piyasalara katılımı sağlanmış olacak. Ayrıca, en önemlisi, hazinenin yükünün kalkması ve daha sonra Türkiye’mizin çeşitli yerlerinde, ürünlerin üretildiği yerlerde kurulacak depolarla ve bu borsanın faaliyete geçmesiyle buna bağlı olarak binlerce kişiye istihdam yaratılmış olacak.

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; bu çalışmaları neticesinde ülkemizin faydalanacağı bu sistemde Sanayi ve Ticaret Bakanlığımızın çok önemli çalışmaları olduğunu biraz evvel bahsetmiştim. Dileğimiz o ki, bu çalışmalar bir an önce biter, tamamlanır. En büyük faydası, Urfa’daki üreticinin Trakya’daki veyahut buğdayı Konya’da çıkaran bir üreticimizin Konya’daki depoya konulan ürününü Kayseri’deki, yine Trakya’daki, İzmir’deki, İstanbul’daki sanayiciye sunabilme imkânı gelecek. Bu faydalı girişimin bir an önce tamamlanmasını tekrar, iyi dileklerimi ileterek…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

TUĞRUL YEMİŞCİ (Devamla) – …Sanayi ve Ticaret Bakanımız başta olmak üzere bürokratlarına, emeği geçenlere, bu çalışmaları yapanlara çok teşekkür ediyorum.

Ayrıca, 2010 yılı bütçemizin bakanlıklarımıza, ekonomimize ve ülkemiz insanlarına hayırlar ve bereket getirmesi temennilerimle yüce heyetinizi tekrar saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Yemişci.

Kırıkkale Milletvekili Mustafa Özbayrak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Özbayrak.

AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ÖZBAYRAK (Kırıkkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2010 yılı Merkezi Bütçe Kanunu Tasarısı hakkında AK PARTİ adına, Millî Prodüktivite Merkezi ve Rekabet Kurumu bütçesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle bir hatırlatma ile başlamak istiyorum. Millî Prodüktivite Merkezi adında yer alan “prodüktivite” kelimesi bildiğiniz gibi Latince kökenli bir kelimedir ve ne dilimizin seslerine ne de ağız yapısına uygun bir kelimedir. Dolayısıyla bu kelimenin bize ait bir karşılığı olan “verimlilik” kelimesiyle değiştirilmesini ve mesela bu kurumun “Türkiye Verimlilik Araştırmaları Merkezi” ya da “Kurumu” olarak adlandırılmasının daha doğru olacağını belirtmek istiyorum.

Bugün dünyada tartışma konusu, ülkelerin ve de bütün olarak dünyanın geleceği, artan nüfus ve artan tüketim ihtiyaçları karşısında dünya kaynaklarının hoyratça tüketilmesidir. Bu çerçevede gerek doğal kaynakların gerekse insan kaynağının doğru yönetilmesi ve verimli kullanılması ile tüketim taleplerinin makul düzeylerde tutulması modern iktisat felsefesinin temel problemi olarak karşımızdadır. Özellikle de enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kavramının öne çıkması doğal kaynakların korunması hususunda ümit verici bir gelişmedir. Her alanda sağlanacak verimlilik artışlarının ülkelerin gelişme ve kalkınmasında temel faktör olduğu hem bilimsel hem de tarihsel olarak doğrulanmıştır.

Günümüzde küresel rekabette öne çıkmış ülke ekonomileri incelendiği zaman bunun sağlanan verimlilik artışları ve kaynakların etkin kullanımıyla doğrudan ilişkili olduğu görülmektedir. Verimli ve sürdürülebilir  bir iktisadi yapıyı oluşturabilmek için her şeyden önce bulunduğumuz toplumla, çevreyle ve tabiatla barışık olmak zorundayız. Temel felsefesi ve çıkış noktası barış olmayan bir sistemin verimli ve sürdürülebilir olması mümkün değildir. Temel felsefesi “Savaş ve kazan.” ve “Daha çok tüketmek için daha çok üret.” olan kapitalist bir düzende verimliliğin çok anlamlı olmayacağı açıktır. Buna karşılık bu toprakların temel felsefesi olan “İsraf haramdır.” ve “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir.” felsefesi paylaşmayı ve tüketimde ölçü ve disiplini öğütleyerek bir bakıma verimliliğin anahtarını ve şifresini göstermektedir.  

Geçmişte ülkemizde yaşanan ve toplumsal ve ekonomik hayatımızda tahrip edici etkiler bırakmış olan ekonomik krizler, bunalımlar ve bunların neden olduğu çalkantılardan sonra verimliliğin hem ekonominin tümünü kapsayan toplam verimlilik bazında hem de firma ve kuruluş düzeyinde ölçülmesi, izlenmesi ve artırılması için gerekli önlemlerin alınması, kısaca yönetilmesi gereken bir husus olduğu artık iyice anlaşılmış bulunmaktadır. Yaşamış olduğumuz deneyimler ekonomik krizlerden en az etkilenmenin yolunun kaynakların etkin ve verimli kullanımından geçtiğini ortaya koymuştur.

Ülkemizde verimlilik sorunlarını ve çözüm yollarını araştıran verimliliğin nasıl artırılabileceğine ilişkin olarak kamu ve özel kesim kuruluşlarımıza yol gösteren Millî Prodüktivite Merkezine bu ortamda önemli görevler düşmektedir. Bu kuruluş özellikle son yıllarda önemli bir hizmet atağı geliştirmiş olup bunlar arasında ülke düzeyinde bir verimlilik hareketi şeklinde hızla yaygınlaştırılan ve günümüze kadar yaklaşık elli ilimizde uygulanmış olan verimliliği artırma projeleri gelmektedir. Millî Prodüktivite Merkezi 2009 yılı Haziran ayından itibaren resmî istatistik programı kapsamında ve uluslararası karşılaştırmalara da imkân veren üç aylık ve yıllık verimlilik göstergelerini yayınlamaya başlamış olup bu göstergeler de ülkemizde sektörler bazında verimlilik gelişmelerinin sağlıklı bir biçimde izlenmesine imkân vermektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği gibi, 80’lerden sonra ülkemizde rekabet anlayışına dayalı piyasa ekonomisi modeli benimsenmiştir. Bu modelde devlet mal ya da hizmet üreten konumdan sıyrılıp piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesi rolünü üstlenmektedir. Zira piyasalarda faaliyet gösterenler için serbestlik başıboşluk olarak algılanmamalıdır. Aksi hâlde piyasalarda kartelleşme veya tekelleşmeler görülebilir ki bu, Anayasa’mızın 167’nci maddesiyle de devletin önlemesi gereken bir durum olarak belirtilmektedir.

Anayasa’nın söz konusu maddesine dayanan 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ile kurulan Rekabet Kurumu mevcut durumda on iki yıldan beri tüm piyasalarda sağlıklı bir rekabet ortamının yerleşmesi ve korunması amacıyla faaliyet göstermektedir. Bugün gelinen noktada Rekabet Kurumu ülkemizde mal ve hizmet piyasalarında hukuka aykırı olan tekelleşme ve kartelleşme ile diğer, rekabeti sınırlayıcı eylem ve işlemlerle mücadele etmektedir.

Son dönemde Rekabet Kurumu tarafından yürütülen faaliyetler kamuoyunun da dikkatini çekmiştir. Hatırlanacağı üzere, akaryakıt sektörüne ilişkin hazırlanan sektör raporu…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

MUSTAFA ÖZBAYRAK (Devamla) - …büyük ilgi görmüş ve sektörün önemli sorunlarının altını çizen ve çözümler öneren bir kaynak olmuştur. Benzer şekilde çoğu vatandaşımızın sıklıkla dile getirdiği “yalın ADSL” konusunda da önemli bir karar vererek telefon hattı alma zorunluluğu bulunmadan ADSL hizmeti verilmesi için gerekli çalışmaların başlatılması istenmiştir. Nitekim 2010 yılı Ulusal Programı’nda da yalın ADSL uygulamasının yıl içinde başlaması planlanmıştır.

Rekabet Kurumu, aynı zamanda, ülkemizde Avrupa Birliğine tam üyelik sürecinde rekabet politikası faslı bakımından kilit bir konuma sahiptir. Önümüzdeki süreçte, AB’ye uyum anlamında, hem ülkemiz hem de rekabet mevzuatında değişiklikler yapılması hem de devlet yardımları konusunda gerekenlerin yapılması gündemdedir.

Sözlerimi burada bitirirken, hem Millî Prodüktivite Merkezi hem de Rekabet Kurumu bütçesinin şimdiden hayırlı olmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Özbayrak.

Elâzığ Milletvekili Tahir Öztürk.

Buyurunuz Sayın Öztürk. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2010 mali bütçe tasarısının Sanayi Bakanlığına bağlı KOSGEB bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

KOSGEB 12 Nisan 1990 tarih ve 3624 sayılı Kanun ile kurulmuş olup, yirmi yıldır, öncelikle üretim yapan küçük, orta boy esnafa maddi destek sağlayan bu kuruluş, bugün KOBİ’lerimizi desteklemek üzere çalışmalarda bulunan KOSGEB faaliyetlerine ilişkin düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

2009 yılı bütçesi görüşmeleri sırasında KOSGEB’in imalat sanayisi dışındaki işletmelere destek olması konusunda Meclisimizde görüşmeler dile getirilmiş, 2009 yılında KOSGEB Kanunu’nda değişiklik yapılmış ve işletmelere de destek olunmasının önü açılmıştır. İşletme temsilcilerimizle yaptığımız görüşmelerimizde bu değişiklikten ziyadesiyle memnun oldukları anlatılmaktadır. Aziz Meclisimize bu kanun değişikliğinden dolayı teşekkür ediyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; global ekonomik krizin ağırlıklı bir şekilde hissedildiği 2009 yılında KOSGEB, işletmelerimizin faizsiz bir şekilde kredi kullanmasını sağlamıştır. Bilindiği üzere her kriz bir fırsattır. Bu fırsatı KOBİ’lerimizin yakalayabilmesi açısından KOSGEB’in yaptığı çalışma çok faydalı olmuştur. Global kriz sonrası ülkemizde rekabet gücünün artacağı çeşitli uluslararası finans kuruluşları ve iş adamları tarafından ifade edilmektedir. KOBİ’lerimizin geleceğin Türkiye’sinde önemli bir yer tutacağı aşikârdır. KOSGEB’in bu dönemde önemini gören Hükûmetimiz, bu yıl içerisinde KOSGEB’e ek finansman sağlayarak küçük, orta ölçekli işletmelere daha fazla kredi desteği sağlayarak o firmaların gelişmesine büyük katkılarda bulunmuştur. Finansal destekler, banka kredileri destekleri, bileşim ve bölgesel kalkınma destekleri, danışmanlık ve eğitim destekleri, girişimciliği geliştirme, kalite, pazar ve araştırma, ihracatı geliştirme, teknoloji geliştirme ve uluslararası iş birliğini geliştirme konusunda büyük destek verilmektedir.

Değerli milletvekilleri, kasım ayında sanayi üretimimiz artmış, uluslararası derecelendirme kuruluşları Türkiye’nin kredi derecelendirme notunu artırmıştır. Ülkemizin krizden çıkışını gösteren bu işaretler ile birlikte 2010 yılının ülkemiz için büyüme, gelişme yılı olacağı beklenmektedir. Bu gelişme, büyüme döneminde işletmelerimizin yönetimi geliştirmeye, ihracata, pazarlamaya, ARGE’ye yönelik çalışmaları artacaktır. Bu çalışmaların KOSGEB’ce de desteklenmesi, KOSGEB’in desteğiyle sağlıklı bir şekilde işlemesi ülkemiz ekonomisi bakımından çok önemlidir. İşletmelerimizin çoğunun mikro ölçekli işletmelerden oluştukları düşünüldüğünde ve serbest rekabet ortamında küçük işletmelerin büyükler karşısında rekabet edemez duruma geldikleri göz önünde bulundurulduğunda iş birliğine yönelik projelere de önem verilmesi ve buna yönelik destekleme planlaması faydalı olacaktır.

KOSGEB’in hedef kitlesinin yaklaşık 10 kat büyümesiyle söz konusu kuruluşun yapısal bir dönüşüm göstermesi gerekmektedir. Bu konuda yapılacak çalışmaların hızlı ve bir plan dâhilinde yapılması önemlidir. Hedef kitlenin gelişmesi, KOSGEB’in diğer aktörlerle meslek kuruluşları, sektörel ve bölgesel kuruluşlar ile ortak hareket etmesini ve bu aktörlerden gelecek, işletmelerimizin gelişmesine yönelik projeleri ve desteklemesi kaçınılmaz olacaktır. Kurumlar arası iş birliği, ekonomimizde sinerji oluşturacak ve daha hızlı, sağlıklı bir gelişmeye katkıda bulunacaktır. Kurumun finans ihtiyaçları dâhilinde önümüzdeki yıllarda daha fazla bütçe ayrılması faydalı olacaktır.

Değerli milletvekilleri, KOSGEB, 35 işletme geliştirme merkez müdürlüğü, 20 teknoloji geliştirme merkez müdürlüğü ve 63 sinerji odağıyla ülke sathına yayılmış bir yapıda KOBİ’lerimize hizmet vermektedir. Ekim ayı içerisinde duyurusu yapılan 100 bin KOBİ’ye Kredi Faiz Desteği Programı kapsamında, iki aylık kısa sürede, KOSGEB’in etkin çalışmasıyla 115 bin KOBİ’nin başvurusu alınmıştır. Bu başvurular ciddi manâda değerlendirilmektedir. Ülkenin ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanmasında küçük ve orta ölçekli işletmelerimizin küresel rekabet ortamında daha güçlü olmalarını sağlayan, yüksek nitelikli, öncü bir kurum olmayı kendine vizyon edinmiş KOSGEB’in önümüzdeki dönemde bu desteğinin artarak devam etmesi temennisiyle, 2010 yılı Sanayi Bakanlığımızın ve KOSGEB’in bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.

Kahramanmaraş Milletvekili Fatih Arıkan.

Buyurunuz Sayın Arıkan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk sanayisi için önemli işlevleri yerine getirme görevini üstlenmiş olan Türk Akreditasyon Kurumunun Hükûmetimiz döneminde gerçekleştirdiği başarılı çalışmaları ve geldiği noktayı dikkatlerinize sunmak istiyorum.

Hepinizin bildiği gibi, Türk Akreditasyon Kurumu, Avrupa Birliği müktesebatına uyum çerçevesinde, 1999 yılında, 4457 sayılı Kanun’la kurulmuş ve 15 Haziran 2001 tarihi itibarıyla akreditasyon başvuruları kabul edilmeye başlanmıştır.

Türk Akreditasyon Kurumu, yapmış olduğu faaliyetlerin uluslararası alanda yer bulması amacıyla yapılanmasını, akreditasyon  kuruluşlarının  uyması gerekli kuralları ihtiva eden ISO/IEC 17011 standardına göre gerçekleştirmiştir. Kurum yerine getirdiği akreditasyon hizmetlerinde ise uluslararası alanda geçerli standartları kullanmakta ve Avrupa Birliğine üye ülkelerde gerçekleştirilen akreditasyon prosedürlerine tamamen uyarak hizmet vermektedir. Bu çalışmalar sonucunda TÜRKAK dört yüzün üzerinde kuruluşu akredite etmiştir.

Akreditasyon kuruluşlarının uluslararası tanınabilirliği, ticarette malların serbest dolaşımını sağlamak için çok önemlidir. TÜRKAK gerçekleştirdiği başarılı çalışmalar ile Avrupa Akreditasyon Birliği, Uluslararası Laboratuvar Akreditasyon Birliği ve Uluslararası Akreditasyon Forumu ile de tüm alanlarda uluslararası karşılıklı tanıma anlaşmasını imzalama başarısını göstermiş ve kısa sürede dünya standartlarında kabul görmüş bir akreditasyon sistemine sahip olmuştur.

Değerli milletvekilleri, TÜRKAK hizmette başarılı performans göstermesinin yanı sıra, 2003 yılından bu yana kendi öz gelirleriyle giderlerini karşılamakta ve hazine yardımı almamaktadır.

Türkiye’de akreditasyon sisteminin kurulması, ülkemizde verilen belgelerin uluslararası itibarını ve geçerliliğini artırmıştır. Bu sayede ihraç ürünlerimiz dünya piyasalarında teknik engellere takılmamaktadır. Ülkemiz açısından döviz ve zaman kaybına yol açan belgelendirme hizmetlerinin yurt dışından temin edilmesi ulusal akreditasyon sisteminin varlığıyla önlenmiş ve iç piyasada belli bir kalite düzeyinin oluşmasına katkıda bulunulmuştur. Bunun yanında, ülkemizin uluslararası alanda rekabet gücünü artırmak ve özellikle imkânları kısıtlı olan KOBİ’lerin gerekli uygunluk değerlendirme faaliyetleri için yetkili laboratuvarları, belgelendirme kuruluşlarını ve muayene kuruluşlarını kullanmaları daha kolay, ucuz, çabuk ve güvenilir hâle gelmiştir.

Avrupa Akreditasyon Birliği, Uluslararası Laboratuvar Akreditasyon Birliği ve Uluslararası Akreditasyon Forumu gibi uluslararası platformlardaki faaliyetleri yürütmekte olan TÜRKAK, ayrıca ECO ve BASB gibi çeşitli bölgesel organizasyonlarda da aktif olarak çalışmalarını sürdürmeye devam etmektedir.

Bu kapsamda Özbekistan ve Azerbaycan’da gerçekleştirilen başarılı çalışmaların yanı sıra, Kazakistan, Kırgızistan, Moldova ve benzeri ülkelerde standardizasyon ve akreditasyon kuruluşlarına destek verilmektedir.

TÜRKAK, Türk cumhuriyetlerinden, bazı İslam ülkelerinden ve Balkan ülkelerinden gelen eğitim talepleri almış, söz konusu kuruluşların personelini de eğitmiştir.

Değerli milletvekilleri, Türk Akreditasyon Kurumunun bundan böyle yapacağı faaliyetlerde belgelendirme hizmetleri ve laboratuvar deneylerinin, üretici sektörlerimizin ihtiyacını karşılaması için Avrupa Birliğinin ilgili standartlarını esas alarak yapılan akreditasyonların sayısının artırılmasını ve niteliğinin korunmasını hedefleyen çalışmalarının sürmesini bekliyor ve TÜRKAK’ın ilgili olduğu Sanayi ve Ticaret Bakanlığımıza teşekkür ediyorum.

Ayrıca, şu hususu da ifade etmeden geçemeyeceğim: Geçen dönemden beri üzerinde şahsım ve grup olarak çok çalışma yaptığımız ve yasa teklifi verdiğim, sayıları çok, imkânları kıt küçük esnafımızın birazcık da olsa taleplerini karşılamaya yardımcı olacak olan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.

FATİH ARIKAN (Devamla) – …Büyük Mağazalar Yasa Tasarısı’nın Bakanlar Kurulumuza ve oradan da Meclisimize sunulacağını Sayın Bakanımızdan öğrenmiş bulunuyorum.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yedi senedir gelecek!

FATİH ARIKAN (Devamla) – Bununla ilgili olarak Hükûmetimize ve Sayın Bakanımıza ve bürokratlarına da teşekkürlerimi arz eder…

GÜROL ERGİN (Muğla) – Teşekkür etme, yedi yıldır bekliyor!

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Yedi senedir teşekkür ediyorsunuz!

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Bekle bir yedi sene daha!

FATİH ARIKAN (Devamla) - …hepinize saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Arıkan.

Balıkesir Milletvekili Ayşe Akbaş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Akbaş.

AK PARTİ GRUBU ADINA AYŞE AKBAŞ (Balıkesir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile bağlı ve ilgili kuruluşlarının bütçesi üzerinde görüşlerimi açıklamak için söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Ülkemiz dünyada sınai mülkiyet hakları adına ilk yasal düzenlemeleri yapan ülkeler arasındadır. Markaların korunmasıyla ilgili Avrupa’nın ikinci kanunu olan 1871 tarihli “Alameti Farika Nizamnamesi” ve buluşların korunmasıyla ilgili 1879 tarihli “İhtira Beratı Kanunu” ülkemizdeki sınai mülkiyet sisteminin temelini teşkil etmektedir.

1994 yılında Sanayi ve Ticaret Bakanlığına bağlı Türk Patent Enstitüsünün kurulmasıyla birlikte sınai mülkiyet hakları konusunda yeni bir aşamaya geçilmiştir. Ortaya konulan yeniliklerin etkin bir şekilde korunması ve yenilik üreten kişilerin ve işletmelerin teşvik edilmesi, ülkemiz sanayisinin gelişimi açısından büyük önem taşımaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sınai mülkiyet bilgisine erişimi kolaylaştırmak ve bu alandaki bilinci artırmak amacıyla ülke genelinde bilgi ve doküman birimlerinin kurulması çalışması hızlandırılmıştır. 2004 yılında sayısı 5 olan bilgi ve doküman birimi sayısı son beş yıl içerisinde 41’e yükseltilerek Avrupa’daki en üst seviyelere taşınmıştır.

Sınai mülkiyetin üretimi konusunda kilit rolü bulunan üniversitelerin ve KOBİ’lerin potansiyelinin harekete geçirilmesi için Türkiye’nin birçok ilinde bu iki kitleyi hedef alan çalışmalar devam etmektedir. “Patent Günleri” adlı etkinlikler ildeki üniversite, sanayi odası ve ticaret odaları iş birliğiyle gerçekleştirilmektedir, Türk patent uzmanları tarafından KOBİ’lere ve üniversite mensuplarına patent bilgisinin önemi anlatılmaktadır.

KOBİ’lerimizin inovasyonunun kapasitelerini artırmak amacıyla “Hezarfen” adıyla önemli bir proje geliştirilmiştir. Bu projeyle, KOBİ’lerin patent dokümanlarında yer alan bilgilerden yararlanması ve yenilik faaliyetlerini de geliştirmesi amaçlanmıştır.

Üniversitelere yönelik olarak patent uzmanları ile akademisyenlerin bire bir çalıştıkları “patent randevu” sistemi geliştirilmiştir.

Üniversitelerimizde üretilen bilginin ve yeniliğin sanayiye kazandırılması açısından çok büyük önem taşıyan teknoloji transfer ofislerinin kurulması konusunda önemli çalışmalar yürütülmektedir. Üniversitelerin, sanayi ve ticaret odalarının bünyelerinde oluşturulan bu birimlerde halkımıza sınai mülkiyet konusunda bilgi aktarılmakta ve başvurular konusunda destek sağlanmaktadır.

Yine, üniversitelerimizde, akademik yükselme kriterlerinin patentin etkisinin artırılmasına yönelik bir model oluşturulmaktadır. Ayrıca, sınai mülkiyetle ilgili ana bilim dalı ve lisansüstü programlarının açılmasına yönelik bazı çalışmalar gerçekleştirilmektedir.

E-devlet uygulamaları kapsamında, patent, marka, tasarım araştırma ve dosya takibi hizmetleri, sınai mülkiyet başvuruları on-line olarak İnternet üzerinden yapılabilmektedir. Türk Patent Enstitüsünün sunmuş olduğu on-line hizmetler kullanıcılar tarafından büyük ilgi görmüş, 2009 yılının on ayında 16 milyon patent, marka, tasarım araştırması ve tüm sınai mülkiyet başvurularının yarıdan fazlası on-line olarak gerçekleştirilmiştir.

Ülkemizde faydalı model başvurularıyla birlikte Türk Patent Enstitüsüne yapılan başvuru sayısı cumhuriyet tarihinde ilk kez on binin üzerine çıkmıştır. 2008 yılı verilerine göre Türkiye, 75 bin marka, 6 bin tasarım başvurusu ve 30 bin tasarım ile Avrupa’da üçüncü ülke durumuna gelmiştir. Şu ana kadarki 2009 yılı verilerine baktığımızda ise yerli patent başvurularında geçen yıla göre yüzde 8’lik bir artışın yaşandığını görmekteyiz. Pek çok ülkede küresel krizin etkisiyle patent başvuru sayılarında düşüşlerin yaşandığı bir dönemde ülkemizde böyle bir artışın yaşanması son derece sevindiricidir.

Sınai mülkiyet başvurularında ülkemizin potansiyelinin artık harekete geçtiğini görmekteyiz. Bu nedenle, Türk Patent Enstitüsünün önümüzdeki dönemde iş yükünün çok daha fazla artması kaçınılmazdır. Enstitünün mevcut durumunu verimli sürdürebilmesi için idari ve teknik kapasitesinin güçlendirilmesi, personel sayısının artırılması büyük önem arz etmektedir. Son dönemde gerçekleştirilen sınai mülkiyet hakları konusunda şu anda tasarı ve taslak aşamasında olan kanunların hayata geçirilmesi, teknoloji transfer ofislerinin ve patent değerlendirme ajansının kurulması, patent ve marka vekillik sisteminin güçlendirilmesi gerekmektedir

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekonomimizin, ülkemiz ekonomisinin ve sanayisinin küresel rekabet ortamında özgün markalarla, tasarımlarla ve ekonomik değeri yüksek patentlerle öne çıkacağı düşüncesindeyim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

AYŞE AKBAŞ (Devamla) – Teşekkür ederim.

Bu nedenle, sınai mülkiyet hakları konusunda güçlü bir Türkiye için Türk Patent Enstitüsü tarafından geliştirilen projelerin en büyük destekçisi ve takipçisi olacağımızı belirtmek isterim.

Bu duygu ve düşüncelerle 2010 yılı bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, başta Sayın Bakanımız olmak üzere emeği geçen herkese ve kamu çalışanlarına teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Akbaş.

Kütahya Milletvekili İsmail Hakkı Biçer. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Biçer.

AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL HAKKI BİÇER (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile ilişkili olarak Türk Standartları Enstitüsü bütçesi üzerinde grubumuz adına görüşlerimi belirtmek üzere söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, cumhuriyet döneminde standardizasyonla ilgili ilk yasal düzenleme, 10 Haziran 1930 tarih ve 1705 sayılı Ticarette Tağşişin Men’i ve İhracatın Murakabesi ve Korunması Hakkında Kanun olup özellikle ihracatı denetim altına almak amacıyla düzenlemeler getirmiştir. Sonraki yıllarda hükûmetler bazı mallarla ilgili murakabe nizamnameleri çıkartmışlardır. 1940’ta çıkartılan yerli ve sınai mamullerin işlenmesi konulu nizamname ile de işaretleme ve ambalajlama işlerine yeni düzenlemeler getirilmiştir.

Türk Standartları Enstitüsü, Türkiye ticaret odaları, sanayi odaları ve ticaret borsaları birliği bünyesinde 16 Ekim 1954 tarihinde kurulmuştur.

Türk Standartları Enstitüsü, 26 Mayıs 1955’te Uluslararası Standardizasyon Teşkilatına, 1 Ocak 1958’de ise Uluslararası Elektroteknik Komisyonuna tam üye olmuştur. 18 Kasım 1960 günlü 132 sayılı Türk Standartları Enstitüsü Kuruluş Yasası ile kurum bugünkü kimliğini kazanmıştır.

Türk Standartları Enstitüsü Kuruluş Kanunu’nda “İlgili bakanlık Başbakanlıktır.” şeklindeki düzenleme, daha sonra, 2002 yılında Cumhurbaşkanlığının onayıyla değiştirilmiş ve Türk Standartları Enstitüsü Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile ilgilendirilmiştir.

Türk Standartları Enstitüsü Kuruluş Kanunu’nda tüzel kişiliği haiz, özel hukuk hükümlerine göre yönetilen bir kamu kurumu olarak düzenlenmiş ve kurumun kısa adı ve markası TSE olarak belirlenmiştir.

Enstitünün temel görev ve hizmetleri, özetle, standart hazırlama, belgelendirme, deney laboratuvarları aracılığıyla raporlama yapmak, kalibrasyon hizmetleri, gözetim, muayene, eğitim hizmetleri şeklinde gruplandırılabilir. Enstitünün kuruluş kanununda tanımlanan yetki ve görevlerinin  dışında muhtelif yollarla Enstitüye tevdi edilmiş ithalat uygunluk değerlendirme gibi bazı görevleri de bulunmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Standartları Enstitüsü kadrolu ve sözleşmeli olmak üzere iki ayrı statüde istihdam ettiği çalışanları ile hizmetlerini sunmaktadır. 2009 yılı itibarıyla Enstitü bünyesinde 1387 kadrolu çalışan bulunmaktadır. Genel olarak bakıldığında Türk Standartları Enstitüsü personelinin yüzde 66’sı yükseköğretim, yüzde 32’si ortaöğretim ve yaklaşık yüzde 2’si ilkokul düzeyinde öğretim görmüştür. Kadrolu personelin büyük çoğunluğunu orta yaş ve üstü grubun oluşturması kurum için avantaj ve dezavantajları beraberinde getirmektedir. Bu durum, kurum hafızasının güçlü olmasını sağlaması ve tecrübe ve bilgi birikimine ulaşılması açısından olumlu olduğu kadar mevcut sisteme ve çağın getirdiği yeniliklere ayak uydurulması açısından yaşanan sıkıntılar ile verimlilik kaybı göz önünde bulundurulduğunda değişime uyumun sağlanması için kurumsal esnekliğin artması önünde engel teşkil eden bir unsur olarak da değerlendirilebilir.

Piyasadaki tekelci konumunun sona erip yerli ve yabancı rakiplerinin artması ile son yıllardaki veriler incelendiğinde kurumun gelir-gider dengesinin bozulduğu, her yıl giderlerinin artış gösterdiği buna karşılık gelirlerin azaldığı görülmektedir. Küreselleşme ve sanayi toplumu şartlarından bilgi toplumuna geçiş şeklinde özetlenebilecek olan dünyadaki gelişmeler ile kamuda artan ve çeşitlenen talep yapısı, etkinliğin artırılması ve katılımcılık ekseninde genelde kamu yönetiminde, özelde Türk Standartları Enstitüsü bünyesinde değişimi zorunlu hâle getirmiştir.

Temel vizyonu, istikrar içinde büyüyen, gelirini daha adil paylaşan, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip bilgi toplumuna dönüşen ve AB’ye üyelik için uyum sürecini tamamlamış bir Türkiye olan, Dokuzuncu Kalkınma Planı doğrultusunda Türk Standartları Enstitüsü temel politikalarını hizmet sunduğu kesimin taleplerine karşı daha duyarlı, katılımcılığa önem veren, hedef ve öncelikleri netleştirilmiş, hesap veren, şeffaf, etkin bir yönetim oluşturma noktasında şekillendirmelidir. Bu kapsamda, Türk Standartları Enstitüsünün, Türkiye'nin ve sanayinin geleceğine yön verecek olan kurumsal dönüşümün beşerî ve teknik altyapısına ilişkin çalışmaların hızlandırılmasını, kurumun görev ve yetkilerine uygun teşkilat yapısına kavuşturulmasını, işlevi kalmamış birimlerin kaldırılmasını, hizmet gereklerine uygun sayı ve nitelikte personel istihdamını, birimler ve teşkilatlar arasında dengeli bir görev ve yetki dağılımının yapılmasını, hizmetlerin sunumunda bilgi ve iletişim teknolojilerini etkin bir araç olarak kullanarak kaliteli, hızlı, entegre hizmet sunabilen iyi yönetişim ilkelerinin benimsendiği bir yönetim yapısının oluşturulmasını, e-devlet hizmetlerinin kullanımının yaygınlaşması için gerekli altyapının oluşturulmasını…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

İSMAİL HAKKI BİÇER (Devamla) – Teşekkür ederim Başkan.

…mükerrer yatırımlardan kaçınmak ve kaynak kullanımında etkinliği artırmak üzere elektronik hizmet sunumunda ortak çözümler geliştirilmesini, iş süreçlerinin müşteri ihtiyaçları doğrultusunda yeniden tasarlanarak hizmetlerde etkin, şeffaf, sürekli, güvenilir bir yapının oluşturulmasını sağlayacak bir dizi reform gerçekleştirmek yoluna gitmesi zorunluluğunu beraberinde getirmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu görüş ve düşüncelerle, 2010 yılı bütçesinin hayırlara vesile olmasını diler, bir kez daha yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Biçer.

Trabzon Milletvekili Safiye Seymenoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Seymenoğlu.

AK PARTİ GRUBU ADINA SAFİYE SEYMENOĞLU (Trabzon) – Sağ olun.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2010 yılı mali bütçe görüşmelerinde Bayındırlık ve İskân Bakanlığı bütçesi üzerinde grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, şehirleşme ve yapılaşma alanlarında bir buçuk asırdan beri gerçekleştirdiği alt ve üstyapı çalışmaları ile ülkemizin kalkınmasında önemli hizmetlerde bulunmuştur. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı için 2010 yılı bütçesinde, merkez teşkilatı için 774 milyon 446 bin TL, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü için 475 milyon 709 bin TL olmak üzere genel bütçeden toplam 1 milyar 250 milyon 155 bin TL ödenek ayrılmıştır. Ayrıca, İller Bankası Genel Müdürlüğünün 330 milyon TL yatırım bütçesi bulunmaktadır.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, günümüzde ulusal ve bölgesel düzeyde yerleşme, şehirleşme ve yapılaşmaya ilişkin görev, hizmet ve faaliyetler ile ulusal afet yönetim sistemi konusunda da çok önemli sorumluluklar taşımaktadır. Bu kısıtlı bütçe ile üstlenmiş olduğu görev ve hizmetleri en iyi şekilde yerine getireceğine olan inancımı belirtmek istiyorum. Bakanlığımızın 2003-2009 yılları arasında göstermiş olduğu çalışmalar, bu inancımın kanıtı olacak niteliktedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz, topoğrafik özelliklerinden dolayı, dünya üzerinde doğal afetlerin etkilerini en fazla yaşayan ülkeler arasında yer almaktadır. Bilindiği üzere, ülkemizde topraklarımızın yüzde 96’sı, nüfusumuzun yüzde 98’i, sanayi tesislerimizin yüzde 75’i, büyük barajlarımızın önemli bir bölümü deprem riski altındadır. Ülkemizde son yüzyılda meydana gelen depremler yaklaşık 613 bin konutun yıkılmasına, 100 bin insanın ölümüne neden olmuştur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlığımız, deprem afetinin tüm yönleri ve taraflarıyla ele alınarak değerlendirilmesi amacıyla 2004 yılında geniş katılımlı bir Deprem Şûrası gerçekleştirmiştir. Deprem Şûrasında alınan kararların, benimsenen temel görüşlerin ve politikaların hayata geçirilmesi amacıyla çok sayıda çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmaların birkaçını başlık olarak söyleyecek olursak, Afetler Kanunu Tasarısı, İmar Kanunu Tasarısı, Yapı Kanunu, Dönüşüm Alanları Hakkında Kanun Tasarısı, Yapı Denetimi Kanunu Tasarısı, Kat Mülkiyeti Kanun Tasarısı’nı söyleyebiliriz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Deprem Şûrası sonrasında gerçekleştirilen çalışmaların bir devamı niteliğinde olan Kentleşme Şûrasını da çok önemli bir çalışma olarak görüyoruz. Özellikle afetlere duyarlı yerleşme ve şehirleşme, doğal ve kültürel varlıkların korunması, kaçak yapılaşma, kentsel yenileme-dönüşüm, teknik ve sosyal altyapı, yerel kalkınma, kentlilik bilinci, yönetişim ve yerel yönetimler ile sürdürülebilir kentsel gelişme konularında ilke ve stratejiler geliştirmek amacıyla ülkemizdeki bütün tarafların düşünce ve önerilerini açıkça ortaya koyabilecekleri bir platform olması en büyük dileğimizdir.

Gerek Deprem Şûrası gerekse Kentleşme Şûrası sonrasında ortaya konulacak görüş, düşünce ve önerilerin bir an önce uygulamaya aktarılması  çok yararlı olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmetimizin yedi yıllık iktidarı döneminde, ülkemizin diğer alanlarında olduğu gibi İller Bankasının çalışmalarındaki yeni anlayış ve başarılarına da birkaç cümleyle değinmek istiyorum.

İller Bankası, kâr amacı güden bir kurum olmaktan çıkarılıp hizmet amaçlı bir kurum hâline getirilmiştir. Kredilerin faiz oranları düşürülmüş ve vadeleri uzatılmıştır. Uzun vadeli yatırım kredilerinin vadesi beş yıldan on beş yıla çıkarılmış, faiz oranı da yüzde 35’ten yüzde 9’a indirilmiştir ayrıca üç yıla kadar geri ödemesiz dönem uygulaması başlatılmıştır. 2009 yılında, belediyelerimizin araç, gereç ve malzeme ihtiyaçlarının karşılanması için verilen krediler de dâhil, her türlü yatırım projesi kredilerinde faiz oranı yüzde 9 olarak uygulanmaktadır. Böylelikle, İller Bankası, yaklaşık yirmi-yirmi beş yıldır Türkiye’de ilk defa bankaların uyguladığı faiz oranını yüzde 10’un altına indirmiş bulunmaktadır.

BELDES projesi kapsamında, nüfusu 10 binin altında bulunan, şebekeli içme suyu olmayan veya çok yetersiz olan belediyelerin içme suyu tesisleri İller Bankasınca projelendirilmekte ve hibe olarak yapılmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözünüzü tamamlayınız.

Buyurunuz.

SAFİYE SEYMENOĞLU (Devamla) – Yerel yönetimlere ait projelerin kredilendirilmesinde banka kaynaklarının yanı sıra uluslararası finans kaynaklarından da faydalanılmaktadır. Yüksek maliyetli çevre projelerine mali ve teknik destek verilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime burada son verirken 2010 yılı bütçemizin ülkemize ve vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyor, emeği geçen Sayın Bakanımızı ve  değerli bürokratlarını kutluyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Seymenoğlu.

Gaziantep Milletvekili Mehmet Sarı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Sarı.

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET SARI (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2010 yılı bütçe görüşmelerinde Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü bütçesi üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Tapu ve kadastro hizmetlerinin temelini gayrimenkul ve mülkiyet hakkı oluşturur. Gayrimenkul aynı zamanda bir yatırım aracıdır. Türk toplumunun sosyal yapısı özel mülkiyet esası üzerine kurulmuştur. Halkımızın taşınmaz mala ilgisi ve sahiplenme duygusu çok güçlüdür. Gayrimenkullerin sınırlarını, üzerlerindeki hakları belirleyip sicillerini oluşturmak ve bu siciller üzerinden satış, miras, intikal, ifraz gibi oluşan değişiklikleri izlemek ve işlemek, bu hizmetleri yerine getirmek Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün ve taşra birimlerinin en önemli görevlerindendir.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, merkez ve taşrada yaklaşık 17 bin personelle 22 tapu ve kadastro bölge  müdürlüğü, 1.018  tapu sicil müdürlüğü, 325 kadastro  müdürlüğü olarak ülkemizin  en küçük  ilçelerinde dahi yılda ortalama 6 milyon işlem yaparak 20 milyon vatandaşımıza hizmet vermektedir.

Ülke kadastrosunun genel durumuna bakıldığında son üç dört yılda kadastronun yüzde 94,4 oranında tamamlanmış olduğunu ve hedeflere ulaşıldığını görüyoruz. 2010 yılında tamamlanma oranının yüzde 99’a ulaşacağı, ayrıca geçen yıla kadar 2 bin civarındaki sorunlu birim sayısının da 495’e indirildiği gözlemlenmektedir. Ancak bu, hizmetlerin bittiği anlamına gelmemektedir. Nüfus arttıkça, insanlar  toprağa müdahale ettikçe, kentleşme ve kırsal kalkınma oldukça, toprağa yönelik yatırımlar devam ettikçe hizmetin niteliği de gelişmekte ve değişmektedir. Tapu ve kadastro bilgileri artık Tarım Bilgi Sistemi, Kent Bilgi Sistemi, Türkiye Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi gibi bilgi sistemlerinin temelini teşkil eden bilgiler olmakta ve dinamik, güncel ve yasal olarak değişmekte ve gelişmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Bayındırlık ve İskân Bakanlığına bağlı, genel bütçe içerisinde ayrı bütçeli bir kuruluştur. 2009 yılında 463 milyon 621 bin TL bütçeye karşılık  ilk altı aylık dönemde genel bütçeye 788 milyon 821 bin TL gelir sağlanmıştır. Bu gelirin 2009 yılı sonu itibarıyla 2 milyon 500 bin TL olması tahmin edilmektedir.

Buna göre Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, kendine tahsis edilen bütçenin 5-6 katı kadar genel bütçeye gelir sağlamaktadır. Bir başka ifadeyle, yapılan yatırımlar hem hizmet olarak hem de kaynak ve katma değer olarak tekrar geri dönmektedir.

Tapu ve kadastro hizmetlerinde başlatılan iyileştirmeler vatandaşımızın bürokratik zorluklarla mümkün olduğu ölçüde daha az muhatap olması ve tapu kadastro işlemlerini en kısa zamanda tamamlayabilmesi yönündedir. Kurum, gerekli bilgi birikimine ve teknik düzeye sahiptir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu güzide kuruma gerekli mali destek ve güven sağlandığında başarılamayacak proje veya çözülemeyecek problemler olmadığına yapılan çalışmaları izleyerek inanıyorum. Kurumun önünü açmak ve daha modern bir yapıya kavuşturmak amacıyla Sürekli Kurumsal Gelişim Projesi başlatılmıştır. Eğitim ve bilgilendirme bu sektörümüzde en önemli husustur. Yalnız hizmet verenlerin değil, hizmete aracılık edenlerin eğitimi ve kamuoyunun bilgilendirilmesi de önem arz etmektedir.

Tapu ve Kadastro Modernizasyon Projesi ile eski yıllarda üretilmiş tapu kadastro bilgilerini günümüzdeki ihtiyaç ve şartlara uygun olarak bilgisayar ortamına aktararak kullanıma sunulması çok önemlidir. Bunların yanında, gayrimenkul değerlerinin belirlenmesi ve kayıt altına alınması alanında hukuki, teknik ve idari yapının oluşturulması çerçevesini ve politikasını belirlemek amacıyla başlatılan çalışma önemli bir boşluğu dolduracaktır.

E-devlet projesinin temel bileşenlerinden birisi olan TAKBİS Projesi’nin hayata geçirilerek yerel yönetimlerin ve ilgili kuruluşların teknik anlamda tapu ve kadastro ile ilişkileri bağlamında doğru, güvenilir ve güncel bilgilerin zamanında sunulması amacıyla yaygınlaştırma çalışmaları devam etmektedir. Farklı standartlarda üretilen mükerrer haritaların ve kaynak israfının önüne geçilmesi için ülke genelindeki tüm haritaların belli bir standartta yapılması amacıyla harita bilgi bankası oluşturulmuştur.

15’inci ve 19’uncu yüzyıllara ait Osmanlı Devleti sınırları içerisinde kalan birçok ülkenin tarihine ışık tutacak olan eşsiz bilgi kaynağının derlenmesi ve korunmasını sağlayacak Tapu Arşiv Bilgi Sistemi Projesi’nin başarıyla tamamlandığını görmekteyiz. Sürekli ölçüm yapan sabit GPS istasyonlarının kurulması projelerinin de tamamlanmış olduğu ve işletilmeye başlanmış olduğu bilgisi bizleri ziyadesiyle memnun etmiştir. Ayrıca, Tarım ve Köyişleri Bakanlığıyla müştereken yürütülen Tarım Reformu Uygulama Projesi kapsamında doğrudan gelir desteği ve çiftçi kayıt sistemi oluşturma çalışmalarına gerekli katkı ve destek verilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tapu ve kadastro çalışmalarının sağlıklı yürüyebilmesi için dört önemli unsur daima göz önünde bulundurulmalıdır. Bunlar, eğitilmiş personel, teknik donanım, mekân ve mali destektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

MEHMET SARI (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünde artık görülüyor ki yerleşim sorunu ortaya çıkmaktadır. Çünkü yıllık işlem hacmi 2 milyondan 6 milyona ulaşmıştır. Tapu sicil ve kadastro müdürlüklerinin mümkünse aynı binada çalışması gerektiği inancındayım. Bu nedenle müdürlüklerin rahat çalışabilecekleri, tapu kütüğü, harita ve diğer bilgileri arşivleyebilecekleri kendine ait binalara ihtiyaçları vardır. Bu konuda gerekli kaynak sağlanmalı ve desteklenmelidir. Zira, Anayasa’mıza ve Medeni Kanun’umuza göre, tapu sicilinin düzenli tutulmasından devlet kusursuz sorumludur. Bu sorumluluk nitelikli personellerle yerine getirilebilmektedir. Bu personelin de yaptığı iş ve işlemlerinden dolayı zaman aşımı olmaksızın mirasçılarına kadar uzanan sorumlulukları vardır.

Bu duygu ve düşüncelerle sözlerimi tamamlarken 2010 yılı bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Sarı.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Susam.

Süreniz dokuz dakikadır.

CHP GRUBU ADINA MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bütçesiyle ilgili elli dakikaya yakın süredir AKP Grubunun sözcüleri arkadaşlarımızın konuşmalarını dinliyoruz.

Bugün bu bütçe görüşülürken aslında bizi izleyen piyasalar, sanayiciler, ticaret âlemi, esnaf-sanatkârlar neler bekliyorlar? Bir krizin içinden geçtik.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Hâlâ devam ediyor.

MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) – Bu krizde Türkiye hangi dersleri çıkardı? Hangi, bu krizin etkilerinden, sonuçlar elde ettik? Kamu ve özel sektör bu dönemde hangi işleri yapmalıydı yapamadı? İç pazarda talebin artırılması ne durumda? Esnaf-sanatkârın içinde bulunduğu koşullar nasıl iyileştirilebilir? Kamu kaynakları bu bütçede ne kadar artırıldı? Organize sanayi bölgelerinin altyapısına hangi kaynakları aktarıyoruz? Tarımda tarım kooperatifler birliklerinin içine düştüğü finansman sıkıntılarını nasıl aşacağız? Destekleme farklarından oluşan faizleri ne yapacağız? Üreticinin üretimdeki sıkıntısını nasıl çözeceğiz? Bunlarla ilgili sanayideki politikaları nasıl değerlendireceğiz ve üretimle tüketimi paralel olarak nasıl büyüteceğiz? Aynı zamanda, dünyadaki global rekabet ortamında, ulusal sanayiyi rekabetçi noktaya nasıl getirebileceğiz? Bu soruların cevapları için bir tek kelime konuşuldu mu? Veyahut da bu bütçede, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının vizyonunda herhangi bir değerlendirme var mı? Veya Sayın Bakanımız bu konularda hangi değerlendirme, bu kriz döneminin, içinde bulunduğumuz durumun doğru tahlilini yapıp hangi vizyonla yeni bir sanayi stratejisinin ortaya konulacağını ve bu sanayi stratejisiyle bundan sonraki sürecin doğru değerlendirilebileceği konusunda bize umut veya ışık vermiştir?

Sayın Bakan, geçen gün, kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’nin notunu artırmasıyla ilgili olarak “Bakın, kredi derecelendirme kuruluşları bizim notumuzu arttırıyor. İşte, Başbakanın dediği ‘Kriz teğet geçti.’ İşte, biz bunu söylemiştik, biz en az etkilendik.” diyor. Bir Sanayi Bakanı olaya Başbakanın sözünü doğrulatma açısından bakmamalı. Bir Sanayi Bakanı olaya, sanayinin içinde bulunduğu durum nedir ve gerçek nedir, o açıdan bakmalı.

Peki, bu not artışına piyasa ne diyor bir de ona bakalım: Piyasa diyor ki bu konuda Sayın Bakanım, piyasa “Kredi derecelendirme şirketlerinin rating notumuzu artırmasına, sadece bankaların ve kamunun kredi borçlarını geri ödemedeki olay olarak bakıyor. Ekonominin geri kalanında iyileşmeye dair bir not yükselmesi yoktur.” diyor. Bunu kim diyor? Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu söylüyor.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Piyasa mı o?

MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) – Evet, piyasadır. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Türkiye piyasasının göstergesidir.

Peki, Rifat Hisarcıklıoğlu’nun değerlendirmesi doğru değilse dün sizin katıldığınız Birinci Girişimci Kurultayında genç girişimcilere sorulan sorularda, anket sorularında hangi cevaplar çıktı? Soralım, bakalım. Girişimciye soruyorlar: “En büyük engel olarak neyi görüyorsunuz?” Finansmana erişim ve finansmana erişimdeki zorluk, yüzde 23. “TOBB Genç Girişimci Kurulunun en çok hangi alanda faaliyet göstermesini istiyorsunuz?” Genç girişimcilere yönelik kamu desteklerinin artırılması. Kamunun genç girişimciye desteğinin olmadığı, yüzde 40,5. İşte en önemli nokta. Soruyorlar: “2009’da yaşanan ekonomik sıkıntılar küresel ekonomideki krizden mi kaynaklandı?” “Evet, küresel kriz tek nedendir.” diyen yüzde 27, “Hayır, Türkiye’deki ekonomik problemler krizi derinleştirmiştir.” yüzde 73.

Sayın Bakanım, işte piyasa bu. Dün bin tane genç girişimci geldi. Bu genç girişimcilerin anketlerinde bir siyasi mülahaza yoktur, piyasanın içinden çıkan insanların değerlendirmesidir. Bu kriz, dünya krizinden daha çok Türkiye'nin kendi krizidir ve bu krizin en ürkütücü boyutunu işsizliğin, bütçe açığının, finansmana erişme zorluğunun ve bürokratik engellerin ötesinde siyasal kutuplaşma olduğunu söylüyor. Bir ülkede siyasal kutuplaşmayı önleyecek kimdir? İktidardır, ülkedeki siyasal iklimi ılımanlaştıracak olan iktidardır.

Aynı şekilde, “Bugün, ekonomik krizle mücadelede politikalardan hangisi en etkili olacaktır?” sorusuna verilen cevap: İç tüketimin desteklenmesi, yüzde 34 vergi yükünün azaltılması. Bunlar Hükûmetin sorumluluğu değil midir? İç talebi artırmak yerine, iç talebi daraltan; memura, işçiye, emekliye para vermeyen; Amerika piyasalara harcama çeki verirken 1 kuruş bu insanlara artırım yapmayan; emekliyi 11 liraya, memuru 8 liraya mahkûm eden anlayışlar iç talebi canlandırabilir mi?

Peki, “İç pazarda toparlanma gözüküyor mu?” diye soruyorlar. Yüzde 38’i “Kısmen gözüküyor.” diyor, yüzde 51’i “Hayır, gözükmüyor.” diyor, yani yüzde 90’ı piyasada iyileşme olmayacağını söylüyor –bu rakamlar burada- ve ihracatla da ilgili aynı rakamlar… Yüzde 41 “kısmen”, yüzde 48,5 “Hiç gözlenmiyor.” diyor.

“2010 yılında şirketlerinizde istihdam artacak mı?” sorusuna da yüzde 84 oranında artmayacağını söylüyorlar.

İşte, piyasa bu Sayın Bakanım. Siz, Başbakanın sözünü doğrulamak yerine piyasanın sözüne kulak verip çözüm bulmalısınız.

Sayın Bakanım, zamanım kısıtlı olduğu için bir şey daha söyleyeceğim. Bürokratlar bu bütçeyi hazırlarken hiçbir özen göstermemişler. Bu bütçe, kes, yapıştır, kopyala bütçesi.

Bakın, bu bütçede, hazırladığınız 2010 bütçe tasarısında, bütçenin hizmet gerekçesi ve hedeflerlinde “Teftiş Kurulu Başkanlığının 507 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Üst Kuruluşları Kanunu” diyor. Bakanlığınız, 2005 yılında 507 sayılı Yasa değiştirildi, 5362 oldu, dört yıl geçmiş, daha bu Yasa’nın değiştirildiğini bilmiyor. Böyle bir anlayışla hazırlanan bütçede ne hayat olur? (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

İkincisi: Trakya’da toplantı yaptınız. Yaptığınız toplantıda -zamanım kısa olduğu için söylemek istiyorum- hipermarket yasasını hazırlayıp hızla şubat, martta getireceğinizi söylemişsiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) – Bu kürsüde onlarca kez sordum. 2007’de, 2008 bütçesi görüşülürken Sanayi Bakanı: “Hazırlıyoruz, getireceğiz.” dedi.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bir ay içinde.

MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) – Şimdiki Bakan, şimdiki Meclis Başkanı, ondan sonra “Sanayi Bakanıyla konuştum. 2008 Şubatında gelecek.” Dedi, “2009’da gelecek.” dedi Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan ve Zafer Çağlayan kitap bastırdı: “Neler yaptık?” Bakın 56’ncı sayfasına: “Alışveriş Merkezleri, Büyük Mağazacılık, Zincir Mağazalar Kanun Tasarısı Taslağı’nı dünyadaki uygulamaları incelenerek, görüşler alınarak serbest piyasa doğrultusunda Başbakanlığa sevk ettik, yaptık.” diyor.

Siz diyorsunuz ki: “Hazırlık yapıyoruz. Martta veya şubatta göndereceğiz.” Bu, piyasayı oyalamaktır, bu kanunu çıkarmama niyetinizin açık bir göstergesidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen, sözünüzü bağlayınız Sayın Susam.

OKTAY VURAL (İzmir) – Dilin kemiği yok ki işte.

MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) – Onun için bu piyasada bu küçük işletmeler yok olurken, bu konuda piyasada bu pazar günü İzmir’de Alman elektronik devi ile Amerikan elektronik devi rekabet için kıyasıya yarışırken ulusal sanayinin yok olduğu, pazarın büyük global sermaye şirketlerine teslim edildiği bir ortamda bu bütçe görüşülüyor. Onun için hızla size görev düşüyor. Ya bunu yapacaksınız ya ilk seçimde iktidardan gideceksiniz.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Bunlar gitmeden bu yasa gelmez zaten. Bunlar gidecek, o yasa gelecek.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Susam.

Hatay Milletvekili Gökhan Durgun.

Buyurunuz Sayın Durgun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz yedi dakikadır.

CHP GRUBU ADINA GÖKHAN DURGUN (Hatay) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sanayi ve Ticaret Bakanlığına bağlı Millî Prodüktivite Merkezi ve Rekabet Kurumunun bütçeleriyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Ekonomik krizin Türkiye'yi derinden etkilediği bu süreçte, 2010 yılı bütçesinin ülkemiz ekonomisinin sorunlarını çözecek, çiftçiye, işçiye, memura, çalışana, esnafa, iş arayan işsize umut verecek bir bütçe olmasını isterdim. Ne yazık ki yatırım ve üretim yerine faizi temel alan, çalışanların haklarını gerileten, ücret ve maaş artışlarını sınırlayan, istihdamı daraltan, yeni vergiler ve vergi artışları öngören bir bütçeyle karşı karşıyayız.

Değerli arkadaşlarım, bir bütçe yapılırken ülkenin içinde bulunduğu durum göz önüne alınarak yapıldığı takdirde o bütçe halkın bütçesi olur ve toplumun içinde bulunduğu sorunlara çözüm getirilir.

Şimdi, ülkemize bir bakalım. Ülkemiz ne durumda? Ülkemizin sorunlarının çözümüne dair bu bütçede ne var?

Değerli arkadaşlarım, taşlı sopalı, kimi zaman da silahlı sokak çatışmalarının yaşandığı, şiddetin şehirlerin sokaklarına ve caddelerine indiği, belediye otobüslerinin, polis araçlarının yakıldığı, molotofkokteylleriyle ve havai fişeklerle evlere, iş yerlerine saldırılar düzenlendiği, karakolların, polis ve askerî lojmanların saldırıya uğradığı, evlerin ve iş yerlerinin kundaklandığı, çok acı ama, hatta Türk Bayrağı'nın yırtıldığı, özelleştireceğiz diye inat ettiğiniz Tekelin işçilerinin bu soğukta sokaklara döküldüğü, dayak yediği, AKP Genel Başkan Yardımcısının dahi sokakta yürürken işçilerin tacizine maruz kaldığı, Başbakanın gittiği her yerde “açım” diyen vatandaşların tepkisiyle karşılaştığı, itfaiye çalışanlarının sokaklara döküldüğü, Devlet Demiryolları personelinin eylemle iş bıraktığı, milletvekillerinin gazlı biberli saldırıya uğradığı, 1 milyon insanın son bir yılda işini kaybettiği, 64.292 iş yerinin kapandığı, halkın yüzde 74’ünün borç içinde olduğu, Silopi’den dağdan inenlere, 34 kişiye, İçişleri Bakanlığı Müsteşarının, MİT Müsteşarının, Emniyet yetkililerinin, valilerin, savcıların, hâkimlerin Hükûmet tarafından gönderildiği, İmralı’dakinin talimatıyla “İstifa etmeceğiz.” diyen milletvekillerinin bu çatı altında bulunduğu, savcıların, hâkimlerin ve birçok insanın dinlendiği, ülkemizin kendi içinde hızla bir etnik ayrışmaya sürüklendiği, Türkiye'nin iç ve dış güvenliğinden sorumlu Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı gerçekle ilgisi olmayan imalı beyanların Hükûmetin yetkililerince ifade edildiği, “Her türlü planımız var.” deyip hukuku arkadan dolanma anlayışında olan bir YÖK Başkanının görevde bulunduğu, her türlü yolsuzluğun, hukuksuzluğun ve usulsüzlüğün yaşandığı, en az oy alanların sizin gibi düşündükleri için rektör olarak atandığı, “Türklük kavramı Anayasa’dan çıkarılsın.” diyenlerin Mecliste olduğu bir Türkiye’yle karşı karşıyayız. İşte, ülkenin geldiği nokta bu değerli arkadaşlarım. Türkiye’yi yedi yılda getirdiğiniz nokta bu. Bu tablonun iyi olduğunu söylemek, düşünmek mümkün mü? Peki, bu sorunların çözümüne yönelik bir bütçe midir bu görüştüğümüz 2010 yılı bütçesi?

Değerli arkadaşlarım, bu doğru değildir. İşsizlik oranının yüzde 20’lere ulaştığı ülkemizde yatırımı, üretimi, istihdamı teşvik etmeyen, ücretleri artırmayan 2010 yılı bütçesi, geçmiş yıllarda olduğu gibi vatandaşlarımızın üzerinden yine siyasi istismar konusu olarak ortaya çıkacaktır.

2010 yılı bütçesi, yatırımlara kaynak ayırmamıştır, ekonomik krizden çıkış ve işsizliğin azaltılması için bir politika ortaya konmamıştır. Bu durumda, Hükûmetin ve hazırlanan bütçenin işsizliğe ve ülke sorunlarına çözüm getirmeyeceği ve yoksulluk sınırının her gün daha da artacağı ortaya çıkmaktadır. Türkiye’de bugün kayıtlı yoksul sayısı her 4 kişiden 1’idir. İşte AKP Hükûmetinin gerçeği bu. İşte getirdiğiniz nokta bu, Türkiye’yi.

Bu bütçede yatırımlara ayrılan pay ne kadardır biliyor musunuz? Yüzde 1,9. İşçiye, çiftçiye, emekliye, dula, yetime ayrılan pay yüzde 5,9 yani toplam millete ayrılan pay yüzde 7,8; bütçenin geriye kalan yüzde 92,2’si ise başka kesimlere aktarılmış durumda.

Hazırlanan 2010 yılı bütçesinin her kuruşunda bu milletin memurlarının, çiftçilerinin, esnafının hakkı vardır. Ancak ne yazık ki bu bütçede esnaf, memur, çiftçi, halk bulunmamaktadır.

Değerli arkadaşlarım, bu gidiş iyi bir gidiş değildir. Bir an önce, ülkenin gerçeklerinin farkına varın ve girdiğiniz bu yanlış yoldan dönün. Bu kürsüde ettiğiniz yemini hatırlayın.

Bakın, Büyük Atatürk, Türk Gençliğine Hitabesi’nde ne diyor: “Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere –Burası çok önemli, altını çizerek okuyorum- memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde olabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit etmiş olabilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”

Ben de Atatürk’e bu kürsüden cevap veriyorum: İstikbal ve cumhuriyeti korumak mecburiyeti hasıl olursa, bulunacağımız ahval ve şerait ne olursa olsun kudret ve cesaretimizi damarlarımızdaki asil kandan alarak bütün engelleri aşıp her güçlüğü yenmek azmindeyiz.

Türk gençliği olarak özgürlüğün, bağımsızlığın, egemenliğin, cumhuriyetin ve devrimlerin yılmaz bekçileriyiz.

Her zaman ve her yerde ve her durumda Atatürk ilkelerinden ayrılmayacağımıza, çağdaş uygarlığa geçmek için bütün zorlukları yeneceğimize namus ve şeref sözü verip kendimizi Türk milletimize adarız.

Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken bu bütçenin hayırlı olacağını düşünmüyorum.

Genel Kurulu saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Durgun.

Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür.

Buyurunuz Sayın Ertemür. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ALİ RIZA ERTEMÜR (Denizli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Küçük ve Orta Ölçekli Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı bütçesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri ve ekranları başında bizleri izlemekte olan vatandaşları şahsım ve grubum adına saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemiz, tarihinde daha önce hiç olmadığı kadar zor bir dönemden geçmektedir. Yanlış ekonomik ve sosyal politikalar, atılan yanlış ve tehlikeli adımlar, eğitimden sağlığa, güvenlikten işsizliğe kadar pek çok alanı ve vatandaşlarımızı derinden etkilemektedir. Vatandaşlarımızın çoğu geleceğe ilişkin ciddi endişeler taşımaktadır. Bu duruma gelinmesinde AKP İktidarının da payı büyüktür.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütçesini görüştüğümüz Küçük ve Orta Ölçekli Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı, ekonomimizin bel kemiği olan esnaf ve sanatkârlarımızı doğrudan ilgilendiren bir kurumdur. KOBİ’ler, sanayileşmenin, sağlıklı bir sosyal yapının, gelir dağılımındaki dengenin ve ticaretteki dinamizmin sürükleyici faktörü ve ekonominin de vazgeçilmez unsurudur. Ürettiği mal ve hizmetle ekonomiye can veren, katma değer yaratan, istihdamın yükünü çeken esnaf ve sanatkârlarımız, bütün gayretlerine ve iyi niyetli çalışmalarına rağmen artık ayaklarının üzerinde duramaz hâle gelmişlerdir. Bu kesimin çökmesi, “ekonominin çökmesi, üretimin durması, milyonlarca işsize yenilerinin eklenmesi” demektir. Son bir yılda kapanan iş yeri sayısı 64.292’ye ulaşmıştır. Bunlara kayıt dışı işletmeler dâhil değildir sayın milletvekilleri. Esnafımız çekini ve senedini ödeyemez duruma gelmiştir; bırakınız çeki, senedi ödemeyi, pek çok işletme elektrik ve su paralarını dahi ödeyemez durumdadır.

Tüm bu olumsuzluklar karşısında esnaf ve sanatkârların büyük umutla beklediği can suyu kredisi ne yazık ki tam bir fiyaskoyla sonuçlanmıştır. KOSGEB tarafından kullandırılan bu krediye kredi şartları nedeniyle işletmelerin büyük bölümü başvuru dahi yapmamıştır. Bu krediye başvurmak için “son bir sene içinde sicili temiz olmak” şartı aranırken krediyi sağlayan bankalar kredi başvurusu yapan iş yerlerinden ekstra şartlar istemektedirler. Zor durumda olan esnaf ve işletmelere yönelik olarak çıkartılan kredi paketi ne yazık ki başvuru koşulları ve bankaların tutumu nedeniyle amacını ve işlerliğini yitirmiş durumdadır. Ne yazık ki KOSGEB, asli görevi olan KOBİ’lere destek verme görevinden yavaş yavaş uzaklaştırılmaktadır; giderek bankalar ile iş birliği ve kredi faiz desteği veren bir kurum hâline dönüşmektedir. KOSGEB’in asıl destek mekanizmalarına acilen ivme kazandırılması gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, küçük işletmelerin en önemli sorunlarından biri de ağır vergi yükü ve sosyal güvenlik primleridir. Bugün, ülkede her 3 BAĞ-KUR’ludan 2’sinin Sosyal Güvenlik Kurumuna prim borcu bulunmaktadır. Krizin etkisiyle borçlu sayısı son bir yılda hızla artmıştır. Esnaf ve sanatkârlarımız yüksek girdi fiyatları nedeniyle uluslararası piyasada rekabet şansını kaybederken âdeta diğer ülkelerin açık pazarı hâline gelmiştir. Türk sanayicisi, ara mallarda Batı ülkelerinin, nihai mallarda ise Uzak Doğu’nun dayanılmaz, yıkıcı rekabeti karşısında ezilmekte, ya kapasite düşürmekte ya da üretimini tamamen bırakmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakana göre teğet geçen kriz, TÜİK verilerine göre Türk sanayicisini felç etmiştir. Büyüme rakamları -bu durumun- ve işsizlik bunun en önemli göstergelerinden biridir. Büyüme rakamları ve işsizlik verileri umut verici değildir. Türk sanayicisi bu denli ağır bir üretim düşüşünü bundan önceki hiçbir kriz döneminde görmemiştir. Nitekim 2009 yılının ilk çeyreğinde Türkiye ekonomisi yüzde 14,7 oranında daralmıştır. Böylece, 2009 yılının ilk dokuz aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre ekonomi yüzde 8,4 oranında küçülmüştür. 2009 yılının ilk on aylık döneminde sanayi üretimi yüzde 13,1 oranında azalırken imalat sanayisindeki azalış yüzde 14,6’yı bulmuştur. İşsizlik oranları ise 2009 yılının Ocak ayından itibaren hızlı bir yükselişe geçmiş olup 2009 yılının Şubat ayında yüzde 16,1 oranıyla tüm zamanların en yüksek düzeyine çıkmıştır.

Ülke içinde yatırıma ve üretime önem vermeyen, istihdam yaratamayan bir ekonominin içine düşeceği en önemli girdap gelir dağılımındaki bozulma ve toplumun hızlı yoksullaştırılmasıdır. Ancak daha da acısı, AKP Hükûmetinin yoksulluktan kurtulmayı ve insanca yaşamayı temel bir insan hakkı olarak değil, bir ihsan, bir lütuf olarak algılamakta oluşudur. AKP Hükûmeti, bir taraftan ülke kaynaklarını sorumsuzca, savurganca harcarken diğer taraftan yoksulluk yardımını siyasi ve partizanca bir tutumla oy aldığı seçmenine dağıtmakta bir sakınca görmemektedir.

Özetle, değerli milletvekillerimiz, ülkemiz bu yıl da büyümeyecek, fakirleşecek, işsizlik artacak. Bu rakamlar vatandaşımızın yaşamakta olduğu gerçekleri ifade etmektedir.

Peki, madalyonun diğer yüzü yani iktidar ve yakın çevresinin durumu nedir, bir de ona bakalım: Halk Bankası, esnaf ve sanatkârlara veremediği krediyi Sayın Başbakanın damadına ATV ve Sabah gazetesi satışı nedeniyle bir günde vermiştir. Başbakanın çocukları gemi ve kuyumcu firması sahibi olurken bakan çocukları TOKİ’lerden ballı ihaleler almıştır. Hak arayan Tekel işçilerine, milletvekillerine tazyikli su ve biber gazıyla müdahale eden iktidar, başbakan yardımcısının oğlunu Tekel Yönetim Kuruluna atamıştır. Bir bakanın oğlunun Yönetim Kurulunda olması siyasi etik olarak doğru değildir, derhâl istifa etmelidir. Sayın Başbakanın her fırsatta ifade ettiği halkın çocukları ise 547 milyon asgari ücretle ölüm pahasına maden ocaklarında çalıştırılmaktadır. İşte sizin yani AKP’nin adalet anlayışı budur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

ALİ RIZA ERTEMÜR (Devamla) – Teşekkür ederim Başkanım.

Değerli milletvekilleri, küçük işletmelerin sorunlarıyla mücadele konusunda muhalefet olarak her zaman katkıya açığız. KOBİ’leri organize edebilecek, doğru biçimde yönetebilecek bir bakanlık, KOBİ ve esnaf bakanlığı kurulmalıdır. Burada asıl yapılması gereken, KOBİ’lere hizmet vermesi için kurulmuş bulunan Halk Bankasının asli vazifesine dönmesidir.

2010 yılının zor geçeceği ortadadır değerli milletvekilleri. Varılan bu olumsuz tabloya rağmen 2010 yılı bütçesinin ve 2010 yılının tüm ulusumuza hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla ve de sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Ertemür.

Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Aydoğan.

CHP GRUBU ADINA ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın Türk Patent Enstitüsü ve Türk Standartları Enstitüsü konularında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi ve bizi izleyenleri saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Türk Patent Enstitüsü Türkiye'de sınai mülkiyet sisteminin altyapısını oluşturan bir kurumdur. Ülkemiz, patent almak ve marka oluşturmak konusunda Avrupa'nın ne yazık ki gerisindedir. En somut örnek üniversitelerdir. Patent başvurularında öncü olmaları gerekirken, yabancı üniversitelerin Türkiye'deki patent sayısı 400 civarındayken Türk üniversitelerinin aldığı patent sayısı yalnızca 30’dur.

Türk Standartları Enstitüsünün görev ve işlevlerine ilişkin yeni yasa yıllardır gündemde, hâlen çıkmış değil. Bu önemli bir sorun. Belki de bu yasal  düzenleme  yapılmadığı için ülkenin standardı maalesef bozulmuş durumda. Öyle bir bozukluk yaşıyoruz ki AKP kadrolaşması, bütün alanlarda olduğu gibi, Patent Enstitüsünde de maalesef devam ediyor. AKP’de bugüne kadar 7 bayan milletvekilinin eşi bürokraside. AKP Milletvekili Aşkın Asan’ın eşi Prof. Habip Asan Patent Enstitüsünün başına getirilmiş ve bununla ilgili de savcılıkta davalar açılmış, dava da devam etmekte. Dava -iddia- konusu öyle bir konu ki resmî kamu görevinin gereklerine aykırı hareket etmek, görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak, görevinin gereklerini yapmakta ihmal ve gecikme göstererek, hileli davranışlarda bulunarak kişilerin ve kamunun zararına neden olmak, kişilere haksız bir kazanç sağlamak ve resmî kamu sıfatıyla yalan beyanda bulunmak, personel arasında ayrımcılık yapmak. Patent Enstitüsünün başına getirilen AKP milletvekilinin eşinin savcılıkta davası maalesef devam ediyor. Tabii, ülkede, “Hukukun arkasını dolanabiliriz.” ifadesi eğer YÖK Başkanınca söyleniyorsa, YÖK’ün başındaki yetkili bunu söylüyorsa, hiç kuşku yok, AKP bayan milletvekillerinin eşlerinin bulunduğu Patent Enstitüsü Kurumu Başkanı ve görevlileri de bu hukuksuzlukları yaparlar.

Değerli arkadaşlarım, bütçe görüşmelerinde bütçe dışında konuşmalar yapıldığı söyleniyor. Evet doğrudur, çünkü 2009 bütçesi tam bir faciaydı. Geçen yıl Hükûmetin açıkladığı bütçe hedefleri tutmamış, yüzde 100’ün üzerinde yanılma olmuş, bırakın yüzde 4 büyüme hedefini, yüzde 6 küçülme yaşanmış. Bütçe açığının 10 milyar olacağı söylenmiş, 6 kat yanılmayla 62 milyar olmuştur. Bu yıl da yüzde 3,5 büyüme ve 50 milyar bütçe açığı hedefleniyor. Nasıl inanalım; böylesi hesap hatası yapan bir yönetim anlayışına, 2009 yılında yüzde 100 yanılan Hükûmet bütçesine nasıl inanıp güvenecek, nasıl yatırım yapacak? Hükûmetin hatalarının bedelini vatandaş, açlık, yoksulluk, sefalet, işsizlik; çek mağdurları, kapanan iş yerleri olarak ödüyor.

Değerli arkadaşlarım, hesapsızlığı ve beceriksizliği sakın ola küresel krize bağlamayın. Siz “Kriz bizi etkilemez, kriz bizi teğet geçecek, bizde TOKİ var, biz krizi fırsata çevireceğiz.” dediniz. Şimdi deyin ki: Biz krizi göremedik, krizi yönetemedik. Ama burada AKP yöneticilerinin, yedi yıllık süre içerisinde yaşanan olumsuzlukları ve son iki yıldaki bütün olumsuzlukları, hiç etkileri yokmuş gibi, küresel krize bağladıklarını görüyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başbakan ve Hükûmetin bakanına, biraz önce bütçede olduğu gibi, nasıl inanacağız? Devlet Bakanı Sayın Arınç Danıştayla ilgili bir ifadesinde diyor ki: ”Ben espri yaptım, bu gerçek düşüncem değil.” Peki, bir bakanın, sorumluluk taşıyan bir bakanın fikirlerinin gerçek olup olmadığını, espri olup olmadığını nasıl anlayacağız?

Sayın Başbakan zaman zaman muhalefetin katkı yapmadığını… “Böyle muhalefet olur mu? Öneriniz varsa anlatın, düşüncenizi, çözüm yolunuzu söyleyin, katkıda bulunun.” diyor. Aynı Başbakan Cumhuriyet Halk Partisinin Sayın Genel Başkanı Deniz Baykal’ın işsizlikle ilgili önerileri karşısında “Sen kim oluyorsun, fikrini kendine sakla!” diyor, “Sana mı soracağım, sen ne anlarsın!” diyor. Kendileri çok anladığı için, bildiği için ekonomi bu hâle geldi. İşsizlik tarihî rekorlar kırıyor, çalışanlar işini kaybediyor. Her taraf satılıyor ve çalışanları, hakkını arayanları da sokaktaki işsizlerle tehdit ediyor.

Değerli milletvekilleri, ülke yönetenlerin görevi işsizleri, çalışanları işsizlikle tehdit etmek değildir; işsizlere iş bulmakla birlikte, çalışanların yaşam koşullarını iyileştirmek olduğu gibi, gelirlerini de artırmaktır.

Başbakanın sabah başka akşam başka konuştuğu, dün söylediğini ertesi gün inkâr ettiği biliniyor. Aynı Başbakan başkalarıyla ilgili, özellikle Genel Başkanımızla ilgili sabah başka akşam başka söylediğini ifade ediyor ama Sayın Başbakanın bu konuda ne kadar yetenekli, ne kadar maharetli olduğunu hepimiz biliyoruz. Biz şimdi, biraz önce bütçenin inanılırlığı olmadığı gibi Başbakanın hangi sözüne inanacağız? Sabah “Tanımıyorum.” dediği Ofer’i öğlen tanıdığını, akşam da “Birkaç kez birlikte oldum.” diyen Başbakana mı, gömlek değiştiren Başbakana mı, demokrat Başbakana mı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) – …demokrasiyi araç gören Başbakana mı, “İnadına demokrasi.” deyip hakkını arayan çalışanları havuza döktüren, pis su sıkan, biber gazı sıktıran Başbakana mı, hangisine inanacağız değerli milletvekilleri?

AKP sözcüleri, bütçe görüşmelerinde, yaşanan olumsuzlukların global krizden kaynaklandığını, vatandaşın mağdur edilmediğini, faturanın vatandaşa ödettirilmediğini söylüyorlar. Lütfen sokağa çıkıp baksınlar, görsünler bu uygulamalardan, Hükûmetin ekonomi politikalarından vatandaşın ne kadar etkilendiğini?

Bakın, değerli arkadaşlar, Sayın Başbakan diyor ki: “Türkiye'nin borcu leblebi çekirdek. Demokrasi araçtır.” Diyor ki Sayın Başbakan: “Her üniversite bitiren iş sahibi olur diye bir kaide yok.” Ve diyor ki: “Büyük Orta Doğu Projesi’nin Eş Başkanıyım.” Bir başka konuşmasında bunun aksini söylüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Aydoğan, lütfen sözünüzü bağlayınız.

ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) – Diyor ki Sayın Başbakan: “Değiştim, gelişerek değiştim.” 2002’de. Aynı Başbakan diyor ki: “Asla Değişmem.” 2006, bir röportajında. Yine Başbakan diyor ki: “Hem laik hem Müslüman olunmaz, ya Müslüman olacaksın ya laik. İkisi bir arada olunca ters mıknatıslama yapar. Mümkün değil, ikisi bir arada olmaz.” Bunları çoğaltmak mümkün değerli milletvekilleri, değerli arkadaşlarım.

Bugün görüşmekte olduğumuz 2010 yılı bütçesinin de, 2009 yılında olduğu gibi, ülkemizde yaşanan sorunları çözmeyeceği, vatandaşın refah seviyesini yükseltmeyeceğini biliyoruz ama bütün bunlara rağmen bu 2010 yılı bütçesinin ülkemize, milletimize, ulusumuza hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Aydoğan.

Muğla Milletvekili Fevzi Topuz.

Buyurunuz Sayın Topuz. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

CHP GRUBU ADINA FEVZİ TOPUZ (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2010 Mali Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ve Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü bütçesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşlerimizi belirtmek üzere söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, kamu hizmetlerinde memleketin imarıyla ilgili işlerini yürütmekle görevli kuruluşların en başında gelir. Cumhuriyetle birlikte, bazı istisnalar dışında, yapımla ilgili bütün kuruluşları bünyesinde toplamış ve onları yönlendirmiştir.

Ülkenin modernleşmesi ve kalkınması Bayındırlık ve İskân Bakanlığı faaliyetleriyle doğrudan ilişkilidir. Bakanlık, bugüne kadar, ülkemizin gelişme ve kalkınma süreci içinde merkezî yönetimin yatırımlarını gerçekleştiren bir yapısıyla önemli sorumluluklar üstlenmiştir.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığının misyonu, ülke genelinde teknolojiyi ve bilimsel gelişmeleri kullanarak sürdürülebilir sağlıklı kentleşme ve yerleşme için etüt, plan, proje, yapım, denetim ve afet hizmetlerini düzenleyici ve denetleyici bir yaklaşımla yapmak ve yaptırmak olarak tanımlanmıştır.

AKP hükûmetlerinin iktidara gelmesinden sonra Bakanlığın görev alanı hızla daraltılmış olup neredeyse tasfiye sürecine girmiştir. AKP’nin bu politikaları sonucunda, Bakanlığın verdiği kamusal mal ve hizmetler önce parçalara bölünmüş, sonra da bazıları diğer bakanlıklara bağlanmış, önemli bir bölümü de kamu hizmetlerinden çıkarılmıştır. Karayolları Genel Müdürlüğünün Ulaştırma Bakanlığına bağlanması, imar planı yapma ve onarma yetkisinin Özelleştirme İdaresiyle, TOKİ’yle ve diğer birimlerle paylaşılmak zorunda kalınması, Afet İşlerinin kapatılacak olması, kamu yatırımlarıyla ilgili görevlerin de TOKİ’ye, il özel idarelerine, köylere hizmet götürme birliklerine terk edilmesi karşısında Bayındırlık ve İskân Bakanlığının varlığı tartışılır hâle gelmiştir. Bilindiği gibi, İller Bankasının tasfiyesine yol açacak çalışma yapılmaktadır. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünü de başka bir bakanlığa bağladığınız takdirde Bayındırlık ve İskân Bakanlığına gerek kalmayacaktır.

Değerli milletvekilleri, planlama ve yapılaşma alanında birçok kurumun görev ve yetkilerinin bulunması, her kurumun kendi sektörü açısından planlama ve yapılaşmaya açılması, planlama bütünlüğünü kavrayan stratejik bir belgenin bulunmaması, kurumlar arasında koordinasyonun yeterince sağlanamaması ile yaşanan sorunlar Bayındırlık ve İskân Bakanlığının görevini tam yapamamasından kaynaklanmaktadır. Söz konusu sorunların çözümüne yönelik ülke çapında fiziki planlamaya ve imara dayalı genel ilke, strateji, standart, usul ve esasların tek elden belirlenmesine ihtiyaç duyulmaktadır.

“Değişen planlama anlayışı, planların yerelde katılımcı süreçlerle hazırlanmasını gerekli kılmakla beraber kentlerin ve nüfusun ülke mekânında dengeli dağılımının sağlanabilmesi, kaynakların rasyonel kullanılabilmesi, bölgeler arası gelişmişlik farklarının azaltılabilmesi, ülke mekân strateji belgesinin hazırlanmasını artık zorunlu kılmaktadır.” Bu söz Sayın Bakana ait. Eğer bir şeyleri doğru tespit ediyorsanız, tespitleriniz doğrultusunda derhâl harekete geçmeniz gerekmektedir. İktidarda olduğunuzu unutuyorsunuz, şikâyet edeceğinize çözüm yolları bulunuz. Eğer yapamıyorsanız o zaman da çekilirsiniz, yapacak olan gelir, istenen kanunları çıkarır ve uygular, kısaca gereğini yapar.

Değerli milletvekilleri, ülkemizdeki konutların yüzde 40’ı kaçak veya ruhsatsızdır, Yapı Kullanma İzin Belgesi esas alındığında bu oran yüzde 67’ye çıkmaktadır. Kaçak ve ruhsatsız yapılar, kent planlamasına ilişkin sorunlar yarattığı gibi, insanların can ve mal güvenliğini tehdit etmektedir. 17 Ağustos depreminin sonrasında yapılan taramalar göstermiştir ki ülkemizdeki bina stokunun yüzde 10’unun yenilenmesi, yüzde 30’unun onarılması gerekmektedir. Bunun anlamı ülkemizdeki konutların yüzde 40’ının oturulabilir durumda olmadığıdır. Yapı Denetimi Kanunu’nun bugüne kadar geçen süredeki uygulamasında çok ciddi sorunlar yaşanmıştır. Bu sorunlar Kanun’un çıkarılma amacına gölge düşürmüş, gerek yapı sahipleri ya da yüklenicileri gerek yapı denetim kuruluşları ya da yapı denetimi yapan mühendisler var olan bu yapıdan rahatsızdırlar. Denetimsizliğin sonucu ortaya çıkan ve hepimizi çok üzen sonuçları daha belleklerden silinmemiştir. Yeni can ve mal kayıplarını önlemenin birinci görevimiz olması gerekiyor.

Gelinen bu noktada işin en kötüsü, halkımızın kamuya olan inancını kaybetmiş olmasıdır. Adı geçen Kanun’un uygulamalarından doğan sorunları çözecek, Kanun’un on dokuz ilde değil tüm Türkiye’de uygulanmasını öngören, yüklenici firma ya da yapı sahibiyle para ilişkisini ortadan kaldıracak yeni düzenlemelerin yapılmasına ihtiyaç vardır.

Değerli milletvekilleri, halkın barınma ihtiyacının karşılanmasından yapıların güvenliğine, altyapı hizmetlerinden çevre sorunlarına, kent planlamasından afet yönetimine kadar pek çok boyutu olan konut sorunu basit anlamda bina yapımına indirgenemez.

Bu noktada, AKP konut sorununu çözme işini TOKİ’ye havale etmiş, bu yaklaşım sorunu çözmek yerine daha da karmaşık hâle getirmiş olup, sınırsız yetkilerle donatılan devasa bir şirket hâline getirilmiştir.

Yapılan yasal düzenlemeler sonucu TOKİ, okul, hastane, stat, karakol yapar hâle gelmiş, hatta daha da ileriye giderek birçok bakanlığın projelerini yapan, uygulayan bir kurum hâline dönüştürülmüştür. Oysa TOKİ yoksulları ev sahibi yapacaktı; kısa sürede bu amaçtan uzaklaşarak orta ve üst sınıflara konut üreten bir işletmeye dönüşmüştür.

Güvenli yapıların olmazsa olmaz koşulu zemin, proje, malzeme, yapı denetimlerinden muaf olan TOKİ tarafından yaptırılan binaların güvenilirliği tartışılır hâle gelmiştir.

TOKİ işlerinin büyük bir kısmı 2000’li yıllarda kurulan ve büyüyen şirketler tarafından yapılmaktadır. Şirketlere bakıldığında, AKP İktidarına siyaseten yakınlığıyla tanınan, AKP ile yakın ilişkisi bulunan sermaye gruplarının çoğunluğunu oluşturduğunu görmekteyiz. TOKİ örneği, AKP İktidarının sorunlara nasıl yaklaştığının en açık göstergelerinden birisidir.

Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmeti diğer konularda olduğu gibi afet yönetimini de sosyal devlet anlayışından çıkarıp afet öncesi ve sonrasında devletin mal ve hizmet üreten, dağıtan, yöneten tüm yapıyı tasfiye etmektedir. Bu noktada afet hizmetlerinde devletin rolü “sosyal devlet” ilkesinden “düzenleyici devlet” yapısına götürülürken, cumhuriyetin kurduğu kamu kurum ve kuruluşları birer birer yıkılıp yok olmaktadır. AKP İktidarının tek amacı vardır, o da kendi siyasal kadrosunu kurmaktır.

Ülkemizde beklenen olası bir deprem öncesindeki tedbirler alınmadığı gibi sonrasında gerekli müdahaleleri yapacak olan deneyimli Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü, Afet İşleri Genel Müdürlüğü ve Sivil Savunma Genel Müdürlüğünü kaldırıp Başbakanlığa bağlı Afet ve Acil Durum Başkanlığını kurdunuz. Kurulmak istenen yeni kamu yapısı sosyal devlet örgütlenmesini tasfiye etmektedir.

Değerli milletvekilleri, AKP hükûmetleri ihaleyle yapılacak işleri başından itibaren İhale Kanunu kapsamı dışında tutmak istemektedir. 2002 yılından bu yana İktidarın kendisine yakın, bir anlamda yandaş sermayesine ve destekçilerine denetimsiz, kontrolsüz bir ortamda pay verebilmek için Kamu İhale Kanunu defalarca değişikliğe tabi tutulmuştur. Tekrar bu yasama yılında Kamu İhale Kanunu’nu değiştirme çabaları yapılmaktadır. Bu Yasa kapsamı dışında iş yapma yaygınlaştırılmak istenmektedir. 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu AKP iktidar olduğu dönemde tam on altı kez değiştirilmiş, yüze yakın değişiklik yapılmıştır. Aynı dönemde İhale Kanunu uygulama yönetmelikleri kırk bir kez değiştirilmiş, tüm bunlara ek olarak otuz yedi  yasal düzenlemeyle çeşitli kurumlar veya konular Kamu İhale Kanunu kapsamı dışına çıkarılmıştır. Yolsuzluklar almış başını gitmişken bir de Kamu İhale Kanunu’yla açık bir denetimin de önü kapatılmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözünüzü tamamlayınız.

FEVZİ TOPUZ (Devamla) – Sağ olun, teşekkürler Sayın Başkan.

Bunun sonucunda ne olacak? Tek bir açıklaması vardır: Bu konunun yolsuzluklara yeni yolsuzluklar katmasıdır.

Değerli milletvekilleri, 1925 tarihinde başlayan kadastro süreci hem politika hem hukuk hem uygulama hem kurum düzleminde çok ilginç gelişmelere sahne olmuştur. 2009’a geldiğimizde ülkemiz kadastro sistemi sorunlarla karşı karşıyadır: Kuruluş kadastrosu çalışmalarının ülke genelinde tamamlanmamış olması, özellikle büyük kentler başta olmak üzere kadastronun yüzde 60’ının eskimesi, gereksinimleri karşılayamaması ve yenilenmesi gereği, Türkiye kadastrosunun yalnızca “tapu sicillerini kurma” hedefi koymuş olması, Türkiye kadastrosunun mekânsal bilgi sistemlerinin mekânsal temel verilerini üretecek kalitede olmaması, yasal altlıklarının yetersizliği ve kurumun siyasallaşmasıdır. Bu sorunları ne zaman çözeceğini Sayın Bakana sormak isteriz.

Kentlerin planlaması…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Topuz, lütfen bağlayınız.

FEVZİ TOPUZ (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkan.

…yaşanan deprem, sel ve benzeri doğal afetler de ülkemizdeki yapıların bu durumunu göz önüne sergilemektedir. Orta şiddette yaşanan bir doğal afette bile can ve mal kaybının yüksek olmasının suçlusu, altyapıya önem vermeyen, planlama yapmayan, denetim mekanizmalarını çalıştırmayan, rant esasına göre şekillendirilmiş politikalardır. Bu politikaların baş sorumlusu olan AKP bugüne kadar sorunları çözmek yerine göz ardı etmeyi tercih etmiştir. Özellikle ifade etmek gerekirse bir dönem “proje” denildiğinde, “yatırım” denildiğinde akla gelen Bayındırlık ve İskân Bakanlığından eser kalmamıştır.

2010 mali yılı bütçesi üzerinde yapmış olduğumuz uyarıları Hükûmetin dikkate alacağını umuyor, bütçenin ülkemize hayırlı olması dileğiyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Topuz.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu. (MHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Uslu.

Süreniz on dakika.

MHP GRUBU ADINA CEMALEDDİN USLU (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, 2010 yılı bütçe görüşmeleri kapsamında Sanayi  ve Ticaret Bakanlığı bütçesi ve faaliyetleri hakkında görüşlerimi arz etmek üzere söz aldım. Bu vesileyle, sizleri, şahsım ve Milliyetçi Hareket Partisi Meclis Grubu adına saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Bakanlığın 2010 yılı bütçesi 671 milyon 109 bin lira olarak belirlenmiştir. Bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşların ödenekleriyle beraber bu rakam 1 milyar 293 milyon 737 bin TL’ye ulaşmaktadır. Bu bütçeyle, Bakanlık, yıl içerisinde düşündüğü bütün faaliyetleri yürütebilecek midir? Bu biraz zor görülüyor.

Değerli milletvekilleri, konuşmamın başında, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik ortamda bazı verileri sizlerle paylaşmak istiyorum.

2002 yılında AKP iktidara geldiğinde bizimle benzer şartlara sahip 149 ülke içerisinde Türkiye en hızla büyüyen 29’uncu ülkeyken, 2009 yılında büyüme hızı sıralamasında 136’ncı sıraya düşmüştür. Aynı şekilde, büyüme hızı açısından G20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen 3’üncü ülkeyken, 2009 yılında 17’nci sırada yer almaktadır. Türkiye ekonomisinde 2006 yılında başlayan yavaşlama 2007’de artarak devam etmiş, 2009 yılının ilk dokuz ayında ekonomi yüzde 8,4 küçülmüştür. IMF’nin son tahminine göre 2009 yılında küresel daralma yüzde eksi 1,1; Türkiye’de ise yüzde eksi 6 olacaktır. 2003-2007 döneminde hesaplama yöntemi değiştirilerek düşük kur ve azalan nüfus baz alınarak gayrisafi yurt içi hasıla rakamsal olarak artırılmıştır. Gerçek anlamda yatırım, üretim ve büyüme artışından kaynaklanmayan fert başına gelir yükselişi vatandaşın refahına olumlu yansımamıştır. Sanayi sektöründe 2007 yılında yüzde 5,8 olan büyüme 2008 yılında yüzde 1,1’e gerilemiştir. 2009 yılının dokuz aylık döneminde ise sanayi sektörü yüzde 11,8 oranında daralmıştır.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin kayıtlarına göre son bir yılda kapanan iş yeri sayısı 64.292’ye ulaşmıştır. 2007 Kasım ayında yüzde 82,6 olan imalat sanayisi kapasite kullanım oranı 2008 yılı Kasım ayında yüzde 72,9; 2009 yılı Kasım ayında ise yüzde 70,7 seviyesinde gerçekleşmiştir. İç pazardaki talep yetersizliği, iş yerlerinin düşük kapasiteyle çalışmasının nedeni olmaya devam etmektedir. Düşük kapasiteyle çalışmada iç pazardaki talep yetersizliğinin etkisi yüzde 55,4 ve dış pazardaki talep yetersizliğinin etkisi ise yüzde 28,7 olmuştur.

Kamuoyunda ekonomiye ilişkin iyimser bir hava yaratılmak isteniyorsa da özellikle ekonominin lokomotifi olan sanayi sektöründeki üretim durumu ve iş gücü piyasası göstergeleri henüz bir umut vermemektedir. Tüketici ve reel kesim güven endeksleri ile sanayi üretim rakamlarına bakıldığında AKP Hükûmetinin bakanlarının söylediği “Krizden çıkış başlıyor.” sözünün gerçekçi temellere dayanmadığı açıkça görülmektedir. Ayrıca bu açıklamaların dayandığı tahminler de gerçekçi görülmemektedir.

Bakınız, işsizlik oranları yüzde 13-yüzde 14 seviyelerinde. Bu, cumhuriyet tarihinin en kötü işsizlik rakamı. Derecelendirme kuruluşlarının kendi kredi notumuzu artırdığı söylemleriyle bu işsizlik gerçeği örtbas edilebilir mi? Tarımda çalışan gizli işsizleri de hesaba katsak işsizlikte dünya lideri oluruz. Kayıt dışı işsizliğin yüzde 45 olduğu ülkemizde kalkınmadan ve istihdam olmadan büyümeden söz edilebilir mi? Sizce istihdam durumu psikolojik midir? İnsanların psikolojisi düzelirse istihdam sorunu çözülmüş mü olacaktır?

Türkiye ekonomisinin krizden çıkabilmesi için öncelikle iç talebin canlanması, üretim artışının başlaması gerekmektedir. Hükûmetin iç talebi canlandırmaya yönelik ciddi bir çabası görülmemektedir. Başbakan ve Hükûmet yetkililerince açıklanan ARGE desteği, teşvik sisteminde değişiklik, işveren sigorta prim oranında 5 puanlık indirim gibi tedbirlerin birçoğu da krize yönelik olmayıp, önceden gerçekleştirileceği açıklanan uygulamalardır. Geçici süreyle uygulanan vergi indirimleri de bazı büyük sanayicileri geçici bir süre rahatlatmıştır. Küçük ve orta ölçekli işletmeler, küçük sanayici, esnaf, çiftçi perişan durumda olup bu kesimlere yönelik kayda değer bir tedbir alınamamıştır.

Değerli milletvekilleri, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ekonominin çok büyük bir bölümünü ilgilendiren bir bakanlık, faaliyet alanı çok geniş, sorumluluk alanı çok büyük. Bu bakımdan, Bakanlığın bütün faaliyetlerine burada değinmek mümkün değildir. Birkaç hususa değinmek istiyorum. Bunlardan bir tanesi, esnaf ve sanatkârlarla ilgili faaliyetlerdir.

Esnaf ve sanatkârlarımız her yönüyle, ekonomik ve sosyal hayatımızın en önemli unsurlarından birisidir. Bakanlığın tespitlerine göre 2009 itibarıyla ülkemizde 1 milyon 926 bin 611 esnaf ve sanatkâr bulunmaktadır. Bu kesimin yanlarında çalışanlar ile aile fertleri de göz önüne alındığında, sayıları toplam nüfusumuzun önemli bir kısmına tekabül etmektedir; son yıllarda meydana gelen küresel değişimler ve yaşanan ekonomik dalgalanmalardan olumsuz etkilenmişlerdir. Esnaf ve KOBİ’ler ne yazık ki, karşılaştıkları anlık sorunlarına geçici ve basit çözümler sunularak âdeta oyalanmaktadır. Bu İktidar döneminde üç kez bakan değişmesine rağmen, Bakanlık köklü çözümler üzerinde çalışmamıştır. KOBİ ve esnafın kalıcı çözüm içeren beklentileri hep oyalamaya kurban edilmiş, büyük işletme ve sermayenin gelişimi karşısında kaderine terk edilmiştir. Yılan hikâyesine dönüşmüş büyük mağazalar hakkındaki yasa taslağı buna tipik bir örnektir. Şehrin, kasabanın ortasındaki zincir mağazalar küçük esnafımızı bitirmiştir. Esnafımızın vergi ve sigorta prim borçlarının yeniden yapılandırılması çok önem teşkil etmektedir. Sigara yasağı insan sağlığı için çok önemlidir ancak kahveci ve lokantacı esnafı bazı AB ülkelerindeki örneklerde olduğu gibi çare üretilmesini talep etmektedir. Nakliyeci esnaf ÖTV indirimli yakıt, şoför esnafı araç yenileme kolaylığı, yeni iş açan esnaf vergi desteği talep etmektedir. Keza esnaf ve sanatkârlarımızın yaşanan ekonomik krizde ayakta kalmaları için destek paketlerine ihtiyaç vardır. Bunun yanında kamu kurumlarının ve belediyelerin sosyal tesislerinin esnafımızın faaliyet alanında haksız rekabet ettikleri de bilinen bir gerçektir. Sayın Bakanın Bakanlık bütçesinin sunuş konuşmalarında “esnaf ve KOBİ’ler için yapılanlar” diye anlattıklarına dikkatlice baktığımızda bu kesimin karşılaştıkları anlık sorunlarına bulunan geçici çözümlerle nasıl oyalandığı açıkça görülmektedir.

KOBİ’ler ve esnaf can derdinde, Bakanlık ve Hükûmet ise hâlâ bunlar üzerinden hamaset siyaseti yapmanın duygusallığı içerisindedir. Sermayeleri büyük olmayan, kanaatkârlığından ve terbiyesinden dolayı sesleri yüksek çıkmayan esnaf ve KOBİ’lerin ağırlık ve önemi Hükûmetçe daha fazla göz ardı edilmemelidir. Sosyal, siyasal ve ekonomik dengelerde etkileri nedeniyle esnaf ve sanatkârlar ile “KOBİ” olarak isimlendirilen küçük ve orta boy işletmeler için Anayasa’mızda ve bu Bakanlığın kuruluş yasasında verilmiş görevler yapılmalı, bu önemli kesimin haklarının karşılığı olan bütçeler ayrılmalı, samimi ve kalıcı çareler hayata geçirilmeli, bu konuda hiçbir fedakârlıktan kaçınılmamalıdır. Esnaf ve sanatkârlarımızın ve KOBİ’lerimizin dünya ve ülkemizdeki değişim ve dönüşüme uyumlarının temini, ekonomik gelişmelerden olumsuz etkilenmelerinin önüne geçilmesi hedef alınarak Hükûmet ve Bakanlığın buna göre bütçe yapması ve faaliyet yürütmesi, köklü çözümlerle destek vermesi daha fazla geciktirilmemelidir.

Değerli milletvekilleri, Bakanlığın bir başka faaliyet alanı tarım satış kooperatifleri ve birlikleridir. Her ne kadar 2000 yılından itibaren birlikler özerk bir yapıya kavuşmuş olsalar da bugüne kadar olan bu yeniden yapılandırma süresince Bakanlık üzerine düşeni yapmadığı gibi âdeta birliklerin bir an önce tasfiyesinin sağlanmasına da gayret etmiştir. Nitekim, bu süre içerisinde TASKOBİRLİK, KAYISIBİRLİK yok olmuştur; FİSKOBİRLİK, ÇUKOBİRLİK, TARİŞ birliklerinin bir bölümü bugün görevlerini sürdüremez hâle gelmişlerdir. Sayın Bakan, burada, birliklerle ilgili yeni yasal düzenlemeyi bir an önce gerçekleştirmek lazım. Birlikler üzerinde bulunan DFİF kredilerinin birliklerin özel durumuna göre değerlendirilip birliklerin bilançolarının düzeltilmesi gerekir. Aksi hâlde bu kredilere faiz yürütülerek birliklerin hızla borç batağına sürüklenmesi kaçınılmaz olacaktır.

Değerli milletvekilleri, ifade etmek istediğim bir diğer husus da lisanslı depoculuktur. Tarım ürünlerinin sağlıklı şartlarda depolanması, muhafazası ve pazarlanması açısından fevkalade önemli gördüğümüz bu konuda çalışmalar hâlâ bitirilememiştir. Bir an önce uygulamaya geçilmesi, Türk tarımına yapılabilecek önemli hizmetlerden birisidir.

Sözlerime son verirken, Sanayi ve Ticaret Bakanlığımızın bütçesinin hayırlı hizmetlerde kullanılmasını temenni ediyor, sizleri bir kez daha saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Uslu.

Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak.

Buyurunuz Sayın Uzunırmak. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sanayi ve Ticaret Bakanlığımızın, Rekabet Kurumu, Millî Prodüktivite Merkezi ve KOSGEB bütçeleri üzerinde grubum adına söz aldım. Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, limon tekel işçilerinin direniş sembolü hâline geldi. Burada ve her konuşmasında Sayın Başbakan “Sivas’ın ötesine gidemeyenler.” diye bazı siyasetçileri suçluyor.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Ayıp ediyor.

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) – Ben Sivas’ın ötesine demiyorum, AKP milletvekili arkadaşlarımızdan veya Hükûmetten acaba Sıhhiye’de, Ankara’nın ortasında Tekel işçilerinin yanına giden oldu mu? Gidebilen var mı arkadaşlar? (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

GÜROL ERGİN (Muğla) – Bravo Ali Bey.

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) – Dolayısıyla, gitmek gerektiği kanaatini taşıyorum. Onlar bizim vatandaşlarımız. Elbette ki birtakım haklı taleplerini görmezlikten gelmemeliyiz ve biber gazı sıktırmamalıyız. Bunu, iktidar milletvekilleri de devletin kurumlarına söylemeli.

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Çeşitli İşler

- Gösteri ve Protestolar

1.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, konuşması sırasında elindeki limonu konuşma kürsüsünün önüne bırakması

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) – Mecliste onların arkasında bir iradenin olduğunu ifade etmek için, ben, onların direniş sembolü olan bu limonu konuşma kürsüsünün önüne bırakıyorum.

III.-  KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/759) (S. Sayısı: 442) (Devam)

2.- 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı ile Merkezi Yönetim Bütçesi Kapsamındaki İdare ve Kurumların 2008 Bütçe Yılı Kesin Hesap Tasarısına Ait Genel Uygunluk Bildirimi ve Eki Raporların Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/728, 3/934) (S. Sayısı: 443) (Devam)

A) SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)

1.- Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

B) REKABET KURUMU (Devam)

1.- Rekabet Kurumu 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Rekabet Kurumu 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

C) MİLLÎ PRODÜKTİVİTE MERKEZİ (Devam)

1.- Millî Prodüktivite Merkezi  2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Millî Prodüktivite Merkezi  2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

D) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1.- Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Küçük ve Orta Ölçekli Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

E) TÜRK AKREDİTASYON KURUMU (Devam)

1.- Türk Akreditasyon Kurumu 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Türk Akreditasyon Kurumu 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

F) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)

1.- Türk Patent Enstitüsü  2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Türk Patent Enstitüsü  2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

G) TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ (Devam)

1.- Türk Standartları Enstitüsü 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Türk Standartları Enstitüsü 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

H) BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANLIĞI (Devam)

1.- Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

I) TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)

1.- Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) – Değerli milletvekilleri, ülkemizde yapılan mutlaka iyi şeyler vardır. Bu iyi şeyler için ben bütün iyi niyetli, emeği geçen herkese teşekkür ederek sözlerime başlamak istiyorum ama şunu ifade etmeden geçemeyeceğim: Yöneticiler iyi niyetli hatalar yapabilirler, yöneticiler teferruatta iyi şeyler yapabilirler, yöneticiler esasta iyi şeyler yapabilirler, yöneticiler esasta hatalı işler yapabilirler. Eğer bir yönetici teferruatta iyi şeyler yapıp esasta hatalı şeyler yaptıysa o esasta yaptığı hatalı şeyler teferruatta yaptığı iyi şeyleri alır götürür. Aynı bugün Türkiye’de böyle AKP İktidarında olan bazı yapılan işler gibi.

Değerli milletvekilleri, eğer bir hasta tedavi olması için önce hastalığını kabul ediyor, kendinden bir şey koyuyorsa ortaya, doktor doğru teşhis koymuşsa o hasta tedavi olmaya yönelir. Onun için biz ülkemizdeki krizin acaba ülkemiz krizi midir, dünya krizi midir, yoksa ülkemizdeki krizle birlikte dünyada bir kriz meydana gelmiştir, o dünyadaki krizin ülkemiz krizinin, esas krizinin içerisindeki tesir ve fonksiyonu nedir buna doğru teşhis koyamazsak, aynı bugünkü iktidarın olduğu gibi, bu krizi çözemeyiz. Bunu nereden ifade etmek istiyorum?

Değerli milletvekilleri, işte elimde Maliye Bakanlığının 2009 Ekonomik Raporu var. Elbette ki Türkiye’de birtakım kurumlar var. Bunlar mızrağı çuvala sığdırmıyorlar. Gelenekleri var. Maliye, Dışişleri bürokrasisi gibi. Onlar çok yalan söylemiyorlar. Bazen doğruları mutlaka devlet açısından gündeme getiriyorlar. İşte burada kendi raporlarında, eğer Sayın Başbakan ve sayın iktidar milletvekili arkadaşlarımız, Hükûmet bunları okusa bazı şeylere daha doğru teşhis koyar kanaatini taşıyorum.

Bakın, bu rakamlar ne diyor: Krizin üssü olan Amerika Birleşik Devletleri’nde 2008 yılında büyüme artı binde 4, Türkiye’de artı binde 9. 2009 yılında krizin üssü olan Amerika’da büyüme eksi 2,7; Türkiye’de eksi 6. Krizin üssünde eksi 2,7; işte dünyada kriz Türkiye’ye tesir etti denilen ülkede eksi 6. Peki, Hükûmetin 2009 yılında öngördüğü büyüme rakamı ne? Yüzde 4’tü. Gerçekleşen ne? Eksi yüzde 6. Peki, Hükûmet, 2010 yılı bütçesinde neyi öngörüyor? Artı yüzde 3,5’u öngörüyor.

Değerli arkadaşlar, bu demektir ki eksi 6’dan artı yüzde 3,5’a, yüzde 9,5 gibi bir büyüme. Bunu gerçekleştirebilecek babayiğit ister Türkiye, bunu gerçekleştirebilecek! Bu ekonomik raporlardaki, DPT’nin 2010 yılı programında olduğu gibi birçok alanda, Türkiye’de ve dünyada talepte ve üretimde ve birtakım alanlarda daralma olduğu gerçeğini işaret ede ede yüzde 3,5 artı büyümeyi öngören bir Hükûmet hayal alemindedir değerli milletvekilleri.

Her şeyden önce, değerli milletvekilleri, Türkiye her açıdan ama her açıdan sıkışmıştır. Bakın, eğer ekonomik rapordaki sektörel gelişmeleri takip ettiğimizde bizim, Hükûmetin söylediklerine inanmamız gerekirse bu yazılanların Hükûmet hesabını sormalıdır. Tarım sektöründeki gelişmeyi, tamamen mevsime ve kuraklığa dayandırıyor ekonomik rapor; Hükûmetin gelişmeyle ilgili programlarına dayandırmıyor, sanayi sektöründeki gelişmeyi, tamamen talep daralmalarına veya talebin genişlemesine dayandırıyor. Hizmet sektöründeki büyüme, değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri, öyle zannedildiği gibi bir büyüme değildir. Siz, kamu sektöründeki hizmet alanındaki işçileri emekli eder çıkartır, onun yerine özel sektördeki bir şirketle özel sektöre bu işleri yaptırırsanız bu sektör büyüyor anlamına gelmez. Dün devlet yapıyordu, bugün özel sektör yapıyor anlamındadır bu büyüme. Dolayısıyla buradaki değerlendirmelerin de doğru olması gerektiği kanaatini taşıyorum.

Değerli milletvekilleri, temel göstergelere geldiğimizde, her zaman Sayın Başbakan ve iktidar milletvekili arkadaşlarımız çıktıklarında rakamlar söylüyorlar, “IMF’ye ihtiyacımız yok”, “dış borç şöyle oldu”, “gayrisafi millî hasıla böyle oldu” ve birtakım rakamlar veriyorlar. Şimdi, Maliye Bakanlığının 2009 ekonomik raporundan yüce Meclise ve millete duyuruyorum. Bakın değerli arkadaşlar, kamu kesimi toplam dış borç stoku 2002’de 129,5 milyar dolar, 2008’de 278 milyar dolar; merkezî yönetim iç borç  stoku 2002’de 149 milyar TL, 2008’de 274 milyar TL’ye yakın.

MUHARREM VARLI (Adana) – Bunları kendileri söylüyor değil mi Ali Ağabey?

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) – Şimdi, biz neyi esas alacağız? Burada daha özel sektör borcu yok değerli milletvekilleri.

Burada daha başka verileri sizlerle paylaşmak istiyorum ve Meclis kürsüsünden iddia ediyorum: Türkiye’deki büyüme, millî sermayenin, millî varlıkların aleyhine, genetiği değiştirilmiş bir büyümedir. Bakın, Türkiye’deki büyüme banka sektöründe, finans sektöründedir. Finans sektörüne dayalı bazı sektörlerdeki gelişmeler bizleri kandırmamalıdır. Türkiye’deki büyüme, yabancı sermaye girişindeki gayrisafi yurt içi hasılanın büyümesidir. Türkiye’deki büyüme…

İhracat ve ithalat rakamlarına baktığınızda, ihracatın ithalatı karşılama oranlarına baktığınızda, Türk milletinin günden güne, üretmeyen, ürettiğini satamayan, ihracatı ithalata dayalı duruma gelmiş ve sadece ve sadece millî olarak sermayesi kaybolmuş, üretim araçları yabancılaşmış, sermayesi yabancılaşmış, millî olan bir tek emeği kalmış bir Türkiye’ye, işçiliği kalmış bir Türkiye’ye doğru gidiyoruz ki, üretim araçlarındaki teknolojik gelişmeler o açıdan da emeğimizin aleyhine gelişmektedir. Dolayısıyla, iktidar bizzat, hemen, acilen, küçük ve orta ölçekli sanayi projelerini, verimlilik esası olan Millî Prodüktivite Merkezini desteklemeli ve ilk başta hemen adını değiştirerek bu işe başlamalı. Türkiye'nin verimliliğe ihtiyacı vardır, Türkiye'nin rekabete, ekonominin temel kuralı olan rekabete ihtiyacı vardır ama bugün, iktidarın birtakım kurumlar üzerindeki baskısı zannediyorum ki Rekabet Kurulu üzerinde de devam etmektedir, çünkü enerji alanında yapılan bir ihaleye beraber giren iki şirketin daha sonra, ihale kazandıktan sonra ortaklık kurmalarına müsaade edilmiştir. Bu nasıl bir rekabettir? Bu nasıl bir ihale metodudur değerli milletvekilleri? Acaba Rekabet Kurulu bunlara dikkat etmiyor mu, yoksa üzerlerinde iktidar yanlısı bir baskı mı vardır?

Değerli milletvekilleri, bütün bunlardan öteye, sizlerle bir şeyi paylaşmak istiyorum: Türkiye maalesef, ekonomik, sosyal, siyasi bunalım noktasına hep birlikte, kurumlar arası çatışmalarla birlikte sürüklenmektedir, Türkiye o noktaya doğru gitmektedir. Bunların, ekonomik, sosyal, siyasi bunalımların ve kurumlar arası çatışmanın aynı anda tezahür ettiği bir Türkiye’nin ne hâlde olacağını yüce Parlamentonun vicdanına bırakıyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisindeki milletvekilleri bunları dikkatle takip etmeli ve gereğini yapmalıdır, iktidarı uyarmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Uzunırmak, son bir dakikanız, lütfen… Çalışma süremizin de sonuna geldik.

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Değerli milletvekilleri, maalesef iletişimin zenginliğinde bir metot gelişmiştir, İnternet’ten bilgiye ulaşmak kolaylaşmıştır. İnternet’ten indir, yapıştır, prompter’larda konuş. Lafla peynir gemisi yürümüyor değerli arkadaşlar! Şeyh Edebali’den, Mevlânâ’dan, Yunus Emre’den, Atatürk’ten sözleri prompter’larda okuyup ama onlar gibi davranmamak devlet adamına yakışmaz. O, insanı, söylediğiyle yaptığı, söylemiyle eylemi birbirine uymayan münafık nitelenmesine doğru götürür. Onun için, bizlerin, hepimizin bu alanlarda çok dikkatli davranması gerektiği kanaatini taşıyorum ve Sayın Genel Kurula ve Türk milletine şunu ifade etmek istiyorum: İlkesiz siyaset, emeksiz zenginlik, vicdansız haz, niteliksiz bilgi, ahlaksız ticaret, çilesiz fikir, insanı olgunlaştırmaz ve bir yere götürmez.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan…

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz efendim.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, biraz önce sayın konuşmacı bir “münafık” kelimesinden bahsetti.

BAŞKAN - Çalışma süremizin sonuna geldik Sayın Canikli.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, lütfen…

BAŞKAN - Saat 14.00’e kadar ara veriyorum.

Kapanma Saati: 13.05

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.03

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 38’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun konuşmasını dinleyeceğiz. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika efendim.

MHP GRUBU ADINA MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Türk Patent Enstitüsü, Türk Standartları Enstitüsü ve Türk Akreditasyon Kurumu bütçeleri üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini sizlerle paylaşmak üzere söz aldım. Sizleri en iyi dileklerimle selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, geçmişte iş gücü, ham madde ve doğal kaynaklar dünya ekonomisinin baş faktörleri iken, günümüzde, özellikle iletişim teknolojileri başta olmak üzere meydana gelen önemli gelişmeler sonucu, bilgi, yenilikçi düşünce ve teknoloji transferi gibi yeni kavramların önemi artmıştır. Sanayimizin küresel rekabeti için katma değeri yüksek olan bu buluşlara, yeni tasarımlara ve güçlü markalara ihtiyaç vardır.

Bu anlamda sınai mülkiyet sisteminin altyapısını oluşturan Türk Patent Enstitümüzün, Türk sanayisi için önemi çok büyüktür. Ayrıca, tasarımcılığın önem kazandığı günümüzde Türk tasarımı imajının tüm dünyada yerleştirilmesi artık bir zarurettir. Türk Standartları Enstitümüz ile Türk Akreditasyon Kurumumuz da ithalatçımız, ihracatçımız ve sanayicimiz için, tabiri caiz ise can damarıdır. Özellikle sanayimiz açısından büyük öneme sahip olan bu üç kurumumuzun imkânlarının daha da geliştirilmesi, eksik ve ihtiyaçlarının giderilmesi önceliğimiz olmalıdır.

Değerli milletvekilleri, AKP hükûmetlerinin toplamda sekizinci bütçesini görüşmekteyiz ancak ne yazık ki bu son bütçede de, AKP’nin sekiz yıllık tek başına iktidarına rağmen hâlâ geçmişi karalama politikası devam ediyor. AKP İktidarı, artık, kendisinden önceki hükûmetleri sorgulamaktan, bahane bulmaktan ve haksız yere suçlamaktan mutlaka vazgeçmelidir. Aslında, geçmişi suçluyor olmanız, sekiz yıllık AKP İktidarının başarısız olduğunun en büyük, en önemli göstergesidir ve kanıtıdır. Hükûmet geçmişe bahane bulacaksa, bunun adı, ne 2001 yılı koalisyon Hükûmeti ne de ondan önceki hükûmetler olmamalıdır. Bulacağınız bahane, sekiz yıllık AKP İktidarının ta ve ta kendisi olmalıdır. Üstelik, bu tavrınızın siyasi ahlakla bağdaşır yanı kalmadığı gibi, komik olmaya da başlamıştır. Millet, sekizinci yıldaki başarısızlığın müsebbibini hepimizden daha iyi biliyor.

Çok değerli milletvekilleri, Sayın Başbakan bütçe konuşmasında, enflasyonu yüzde 30’lardan devralıp bu noktalara getirdiğini söylemiştir. Bu, doğrudur ancak devraldığı hükûmet de enflasyonu 0’dan alıp yüzde 30’lara getirip size devretmedi; o da yüzde 90’lardan alıp, asrın depremine ve o büyük krize rağmen, üç buçuk yılda düşüş trendine girmiş olan enflasyonu yüzde 29,7’yle size teslim etti. Tabii ki enflasyonun kaymağını siz yediniz. AKP İktidarına sesleniyorum: Artık, geçmişle uğraşmayı bir kenara bırakın, sekiz yıllık tek başına İktidarınızın hesabını vermeye çalışın, hesabını!

Değerli milletvekilleri, bakın, 2002 seçimleri öncesinde, Kastamonu Nasrullah Camisi önündeki o meydanda, bugün geçmişi suçlayan Sayın Başbakan -işte bu CD’de var, hayalî konuşmuyorum- ne diyor: “Bu ülkede yağ var, şeker var, un var yani her şey var ama helvayı yapacak usta yok.” Ve ilave ederek diyor ki: “Bu helvayı yapacak usta benim.” Ve millet de kendisine “Hadi bakalım ustam, şu helvayı yap da görelim.” diyor ve onu iktidara getiriyor. Peki, usta ne yaptı? Usta, helvayı da kazanı da yaktı ve bunu yakmakla da kalmadı, bir daha yapacak ne un ne şeker ne de yağ bıraktı yani ülkenin var olan imkânlarını da çarçur etti.

Değerli milletvekilleri, altın yumurtlayan Telekom, TÜPRAŞ, PETKİM, demir-çelik fabrikaları, limanlar, SEKA’lar, şeker fabrikaları ve niceleri, neleri neleri… Hele hele, çok eleştirdiğiniz geçmişteki hükûmetin, hortumcuların elinden hazineye aldığı bankaların paralarını özelleştirme adı altında buharlaştırdınız. Öksüzlere, yetimlere babalık yapacağınıza, bu millî varlıklarımızı eşe dosta maalesef babalar gibi sattınız, babalar! El insaf! Geçmişte bakkal dükkânı gibi banka açtıranları değil de hortumcuların elinden alıp hazineye devredenleri suçluyorsunuz ve hâlâ da konuşuyorsunuz. Hadi canım sen de! Muhafazakârlık bunun neresinde değerli milletvekilleri?

Bugün bir yandan da “Bankalarımız kriz yaşamadı.” diyorsunuz. Diyoruz ki: Döneminizde bankalarla ilgili hangi yasaları çıkarttınız? Bankalar sizden önceki hükûmetin yasaları ile sağlam zemine oturtulmuştur. Niye doğruyu söyleyemiyorsunuz, niye bundan çekiniyorsunuz, anlamak mümkün değil. Daha bir hafta önce, 20 bin dönüm arazisi olan 6 şeker fabrikasını 600 milyon dolara, sadece ve sadece arsa değerine sattınız, yani dönümü 30 bin dolara geldi. Arsanın üzerindeki fabrika ve tesisleri de bu arsaların eşantiyonu oldu. Peki, bunca borçlanmadan ve özelleştirmeden elde ettiğiniz paraları hangi yatırımlarda kullandınız? Bu paralarla istihdamı artırıp İktidarınızda rekorlar kıran işsizliğe mi çare oldunuz,;kovduğunuz çiftçiye mi, “Gözünüzü toprak doyursun.” dediğiniz üreticiye mi, her gün siftahsız kepenk kapatan esnafa mı, açlık ve yoksulluk sınırındaki emekli ve memura mı, yoksa üzerine su sıktığınız şu gariban işçilere mi verdiniz? Hiçbiri değil. Ama sekiz yılda yıldızı parlayanları bu ülkede herkes çok iyi biliyor, çok iyi.

Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakanın 2002’den bu tarafa hassasiyetle üzerinde durduğu çay-simit hesabına dayanan ekonomi politikaları sonucunda ve yaptığınız bu yanlış bütçelerle 52 milyon yoksul, 17 milyon yeşil kartlı, 10,5 milyon açlık sınırının altında yaşayan ve 5 milyon aileyi de odun, kömür ve erzak torbalarına muhtaç hâle getirdiniz.

İşsizlik, cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesindedir. Gençler bunalımda, üniversite mezunları sokaklarda, esnafın, çiftçinin, emeklinin, memurun, işçinin ve işsizlerin durumu ise gerçekten içler acısı.

Üstüne üstlük, ülkenin bölünmez bütünlüğünün tartışıldığı, asayişin, ahlakın ve kardeşliğin bozulduğu, insanların birbirine olan güveninin kaybolduğu, kısaca devasa sorunlarla dolu bir Türkiye tablosuyla ve gerçeğiyle karşı karşıya geldik.

İşte, 2002 seçimlerinden önce, meydanlarda “Un var, yağ var, şeker var, helva yapacak usta yok.” deyip helvayı yapacak olan usta, yani helvacızade Sayın Başbakanımızın ülkeyi nereden nereye getirdiği gözler önünde değerli milletvekilleri. Siz, pembe ve sanal tablolarla ekonominin iyi olduğunu söyleseniz de millet elini cebine attığında ekonominin ne olduğunu hepimizden daha iyi bilmekte ve görmekte. Bilmeleri bir kenara, toplumun neredeyse her kesimi düne kadar sabırla beklerken bugün sokaklara dökülmüş feryat ediyor. İşçiler, memurlar, eczacılar, demir yolu çalışanı, itfaiyeciler, emekliler ve en son Tekel işçileri sokaklarda maalesef hak arıyor, hak.

Sayın milletvekilleri, bu, bu buz dağının görünen tarafı. Yarın veya öbür gün şeker işçileri, esnaf, çiftçi ve diğerleriyle birlikte milyonlarca işsiz sokaklarda, meydanlarda hak arama eylemleri içinde, seslerini duymayan kulaklara, kendilerini görmeyen gözlere ulaşmaya çalışacaklardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) – Kısaca özetlersek: İstihdamı ve refahı artırmayan yaptığınız bu yanlış bütçelerle ve özellikle de bitirim tavırlarla ve tüccar siyaset anlayışı ile ülkeyi İstanbul Belediyesi gibi yönetmenin bir doğal sonucu olan bu tablolara ne bu ülke ne bu nezih ve güzel millet layık değildir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Serdaroğlu.

Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan. (MHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Akcan.

MHP GRUBU ADINA ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğüyle ilgili bölümleri üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi en kalbî duygularla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, pazartesi günü, bütçenin yüce Meclise sunumunu Sayın Maliye Bakanından, Hükûmetin görüşlerini Sayın Başbakandan dinledik. Tozpembe tabloları Meclis Genel Kurulunda seyrettikten sonra Meclis dışına çıkınca, gerçek hayattaki tablonun pembesinin gittiğini yalnızca tozunun kaldığını, tabloyu iliklerine kadar yaşayan vatandaşlardan dinliyoruz. Biz dinliyoruz, eğer vatandaşın arasına karışırsanız kesinlikle sizler de dinleyeceksiniz. Soğukta karşılaştığımız vatandaş diyor ki: “Sayın Vekilim, 57’nci Hükûmet görevi AKP’ye bıraktığı günlerde bir adet büyük boy mutfak tüpünü 17 liradan satın alabiliyorduk, şimdi 60 liraya dayandı. Benim gelirim 4 kat artmadı.” Hayvan yetiştiricisi diyor ki: “Sayın Vekilim, sizin zamanınızda bir çuval yem 9 lira idi, şimdi 30 lira; süt o zaman 38 kuruş idi, bundan bir ay önce 40 kuruştan süt sattım. Benim ürünümün fiyatı 3 kat artmadı ama girdilerim 4 kat arttı, bu nasıl refah artışı?”

Değerli milletvekilleri, dört gün önce yani perşembe akşamı, iki önemli parametreyi, istisnasız bütün televizyonlardan ve gazetelerden dinleyip okuyoruz. Birinci parametre, ocak-kasım ayları arası bütçe açığı yüzde 460 seviyesinde artmış. Hani Maastricht Kriterleri’nden olan, bütçe açığının yüzde 5’in altına düşürülmesine ulaşmıştık? Sayın Babacan, bunu övünerek her fırsatta ve her yerde söylüyordu, şimdi ne diyecek? İkinci parametre ise Avrupa ülkelerinin insanlarının alım güçlerine göre sıralamasında 37 ülke arasında Türkiye 31’inci. Ne hakla burada bütçeyi allandıra pullandıra takdim ediyorsunuz?

Hele bir durum var ki, pazartesi günü, Sayın Başbakanın, 57’nci Hükûmet döneminde bir gecede hazinenin özel bankalara 4 milyar TL’nin üzerinde soydurulduğu hikâyesi. Oysa, aynı Sayın Başbakan, yolsuzlukların üzerine gitme vaadiyle iktidara gelmiş iken neden yedi yılını geride bırakmış AKP iktidarları döneminde bunun hesabını sormamıştır? Sayın Başbakandan, sorulması gereken hesapları sormayarak görev ve yetkisini kötüye kullandığı gerekçesiyle mutlaka bir gün hesap sorulacaktır, bunu iyi bilmesi lazım.

18 Kasım 2002 tarihinde tamamen Hükûmeti devralmış olan birinci AKP İktidarının kuruluşunun üzerinden otuz iki gün geçtikten sonra, 20 Aralık 2002’de, Gelirler Genel Müdürünün teklifi, Sayın Maliye Bakanının onayı ile, Sayın Başbakanın, hortumlatıldığı iddiasında bulunduğu yabancı bankaların 3 milyar doların üzerinde vergi borcunun silinmesinin hesabı, hiç kimse zannetmesin ki sorulmayacak, kesinlikle sorulacaktır.

Bunu da böylece ifade ettikten sonra, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; içi neredeyse boşaltılma seviyesine gelmiş Bayındırlık ve İskân Bakanlığı bütçesi üzerinde birkaç fikir ifade etmek istiyorum.

Ülke genelinde fiziki yapılanma, fiziki planlama ve imara dair genel kuralların, standart usul ve esasların tek bir otorite tarafından belirlenmesi gerekir. Bu otorite, hiç kuşkusuz, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı olmalıdır. Ancak ve yalnızca, plan bütünlüğünün sağlanması ve korunması yoluyla, yaşam alanlarının sağlıksızlaştırılmasının, kimliksizleştirilmesinin, doğal ve kültürel varlıkların zarar görmesinin önüne geçilebilir.

Türkiye’de gerçekleşen ve geometrik olarak kendini gösteren hızlı nüfus artışı, dün kentlerde ve kentleşmede yaşanan olumsuzlukların günümüzde daha da artmasına neden olmaktadır. Özellikle kentsel nüfus artışı, kente olan göçler; kentlerde imar ölçeklerinin büyütülmesini, çağdaş kapasiteli altyapı, ulaşım ve haberleşme imkânlarının yaratılmasını ve gerçekleştirilmesini zorunlu kılmaktadır. Modern dünyanın tersine, Türkiye’de planlama ve yapılaşma alanında kurumlar arasında çok ciddi anlamda bir yetki karmaşası söz konusudur.

Türkiye’de yaşanan manzara oldukça yürekler acısı ve yürek yakıcı sorunlar yaşanmakta. Sadece adında “çevre” olduğu için çevre düzeni planının Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından yapıldığını, turizmle ilgili olduğu gerekçesiyle turizm alanlarında imar planı yetkisinin Turizm Bakanlığına devredildiğini, inşaatlar yapılıp iskâna açıldıktan sonra o alanı terk edecek olan TOKİ’nin konut yapmakla görevini kullanacağı alanda konutu yaptıktan sonra, ayrılıp gittikten sonra, sorumlu olan belediyelere rağmen imar yetkisinin TOKİ’de olduğunu göz önüne alırsak, bu noktada ne kadar çok başlılığın söz konusu olduğunu ve yaklaşık bir buçuk asırdır özellikle kamuda bu tip sorunların sorumluluğunu üstlenmiş olan Nafıa Vekâletinin, bugünkü adıyla Bayındırlık Bakanlığının ne kadar fonksiyondan yoksun bırakıldığını göreceğiz.

Bir yapının sağlıklı olarak gerçekleştirilmesi, sadece ihale etmekle değil, ihtiyaç programından başlayarak, arsa seçimi, projelendirme, uygulama süreçlerinin bütünüyle sağlıklı olarak gerçekleşmesiyle ancak mümkün olabilir. Bu da ancak merkez ve taşra teşkilatıyla, bu konuda gerekli bilgi birikimine ve deneyimine sahip, yeterli teknik teşkilat kadrosuyla mümkün olabilir ki bu bakanlık, bütün boyutuyla, sadece Bayındırlık ve İskân Bakanlığı olarak anlaşılmalıdır.

Oysa, pek çok bakanlığın, sadece merkezinde yapı işleri dairesi veya şubesi bulundurarak kamuya ait bütün yapı stoklarını kendisinin ihale ettiğini ve özellikle taşraya gelindiği zaman da, taşra teşkilatında yapılmakta olan inşaatın kontrolünün Bayındırlık ve İskân Bakanlığının teşkilatları tarafından yapılmasını istediğini görüyoruz. Bu durumun, gerçekten, davulun Bayındırlık Bakanlığında, tokmağın başkalarında olduğunu ve sorumluluğun başkalarının üzerinde olabileceğini bize işaret etmesi gerekir. Gerçekten, olacak bir depremde bir hastane yıkılırsa, Bayındırlık Bakanlığı her ne kadar kontrol etmiş olursa olsun, hastanenin ihalesini ve yapım sorumluluğunu Sağlık Bakanlığı üstlenmişse, hiç kimse Bayındırlık Bakanlığını bu noktada sorumlu tutamaz. Oysa, bu işin sorumlusu Bayındırlık ve İskân Bakanlığı olmalıdır, zira teşkilat yapısı ve kuruluş amacı budur.

Değerli milletvekilleri, Bayındırlık Bakanlığına bağlı bulunan Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünde çok ciddi çalışmaların yapılması gerekir. Türkiye’de kadastrolama işinin bir an önce bitirilmesi için, teknik altyapının buna uygun olarak geliştirilip, daha sonra Tapu Kadastro Genel Müdürlüğüne bağlı birimlerin fonksiyonlarını icra edebilmesi için en son teknolojiyle donatmak, bilgili elemanları oraya yerleştirmek ve bunu iyi koordine etmek gerekir. Gerçekten, Millî Emlak Genel Müdürlüğünün fonksiyonu ile Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün fonksiyonları birbirine çakışır vaziyettedir. Bu çok başlılığı bu noktada ortadan kaldırmak gerekir. Bunu ortadan kaldırmak için Millî Emlak Genel Müdürlüğünün bir biçimde, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü gibi Bayındırlık ve İskân Bakanlığıyla ilişkilendirilmesi şarttır.

Değerli milletvekilleri, günümüzde bütün dünyada bu yerel yönetimlerin fonksiyonu artırılmakta. Yerel yönetimlerin fonksiyonu arttıkça sorumluluklarının yerine getirilmesi için de imkân ve kabiliyetlerinin de bu doğrultuda artması gerekir. Türkiye’deki yapılan düzenlemelerle özel idarelere ve mahallî idare olarak belediyelere gerçekten büyük sorumluluklar verilmiş olmasına rağmen, bu alanda yapılacak bir çalışmada, mesela bir imar çalışmasında il özel idaresi, kendisine kanunla verilmiş olan görevi, Bayındırlık İskân Bakanlığının taşra teşkilatı bayındırlık iskân müdürlüğüyle çözmeye çalışmaktadır. Eğer bu sorunu bayındırlık iskân müdürlüğü çözecekse, yetkiyle de mahallî idare yetkilendirilmişse o zaman İçişleri Bakanlığındaki Mahallî İdareler Genel Müdürlüğünün denetim fonksiyonu dışında ne önemi kalmakta? Bir biçimde bu kurumun Bayındırlık İskân Bakanlığıyla ilişkilendirilmesi gerekir.

Değerli milletvekilleri, İller Bankası -gerçekten- kuruluş yıllarında belediye bankası olarak kurulmuştur, belediyelerin altyapı hizmetlerinin gerçekleştirilmesinde çok ciddi fonksiyonu ve önemi var ve belediyelerin asli gelirleri olan katkı payları, toplanan vergilerin belli oranında belediyelere yansıtılması İller Bankası üzerinden gerçekleştirilmekte.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözünüzü tamamlayınız.

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – Bu faaliyet gerçekleştirilirken herhangi bir kişiye, tavassuta gerek kalmamakta ama özellikle projeye dayalı desteklemeler ve hibeler konusunda Çevre Bakanlığının Çevre Genel Müdürlüğüyle ilgili hibelerinin, projeye dayalı hibelerinde olduğu gibi, İller Bankasından adil davranmasını, özellikle Çevre Bakanlığının bu noktada yaptıklarını uygulamamasını hassaten bekliyoruz.

Çevre Bakanlığı ne yapıyor? Bir belediye bir altyapı projesini hazırladığında il bayındırlık iskân müdürlüğünden projeyi onaylattırıyor. İl bayındırlık iskân müdürlüğü projeyi onayladığı hâlde, onaylanmış olarak Çevre Bakanlığına vermiş olmasına rağmen, eğer veren belediye bir muhalefet partisi belediyesi ise, eften püften bahanelerle ve gerekçelerle proje iade edilip desteklenmemektedir. Bu noktada Çevre Bakanlığındaki partizanlığı yüce Mecliste milletimle paylaşmak istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi bağlayınız.

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – Bu noktaya dikkatinizi çekerek Çevre Bakanlığının adil ve herkese hizmet eden anlayışla hareket etmesini bekliyorum ve bu hususu muhalefet partisi belediye başkanlarının bir sözcüsü olarak burada ifade etmeyi bir görev sayıyorum.

Değerli milletvekilleri, söz konusu bütçenin, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün 2010 yılı bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Akcan.

Lehinde Gaziantep Milletvekili Mehmet Erdoğan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Erdoğan.

MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bütçesi hakkında şahsım adına lehte söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, dünya coğrafyası yeniden şekillenirken duruşumuzu, değerlerimizi ve yapısal gücümüzü çağın gereklerine, değişim ve gelişimine hızla uyarlamalıyız. Üretim hızla Asyalaşırken, dünya ekonomisinin lokomotifi olma yolundaki rolümüzle ilgili tedbirleri hızla almalıyız. Bunun için daha fazla yatırım, istihdam ve üretim sağlayarak Sanayi Bakanlığımız, yatırımcının önündeki engelleri kaldırmak, verimliliği artırmak için ARGE, teknopark, KOSGEB, SAN-TEZ ve benzeri tedbirleri artırıcı yeniliklere ve tebliğlere ağırlık verdi.

Türkiye ekonomisinin omurgası niteliğindeki KOBİ’lerimiz 3 milyona yaklaşan sayısıyla ülkemizdeki tüm işletmelerin yüzde 98’ini, toplam istihdamın yüzde 81’ini, toplam yatırımların ise yüzde 62’sini oluşturmaktadır.

Hükûmetimiz olarak bu gerçekten hareketle, Bakanlığın ilgili kuruluşu KOSGEB aracılığıyla KOBİ’lerimize yönelik bugüne kadar çok önemli destek programları hayata geçirilmiştir. İş gücü maliyeti düşük üretim ve sanayi yerine yenilikçi, rekabetçi bazı sektörlerde dünya lideri olma noktasında bazı sektörlerimizi geliştirip düzenleme ve reformlara gitmeye devam eden çalışmaları desteklemekte ve sürdürmektedir. Piyasalara canlılık getirilmesi için KDV, ÖTV indirimine gidilerek hedef sektöre canlılık getirildi, ayrıca vergi gelirlerindeki artışa yol açtı.

KOBİ teşvikleriyle proje desteği, kredi desteği, ARGE ve KOSGEB Kanunu’nda yapılan düzenlemeye uygun olarak, Bakanlar Kurulu kararıyla imalatçı KOBİ’lerle birlikte hizmet sektörlerinin de KOSGEB desteklerinden faydalanmasının önü açıldı. Böylece turizm, inşaat, toptan ve perakende ticaret, ulaştırma, madencilik, bilgi ve iletişim dâhil on üç başlıkta toplanan KOBİ’lere artık KOSGEB desteği sağlanmaya başlanmıştır. Bu kapsamda finansman ve işletme sermayesi sıkıntısı çeken KOBİ’lerimize de KOSGEB Kredi Faiz Desteği Yönetmeliği Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

KOSGEB tarafından hem yayın hem de proje bazlı olarak destek sağlanan KOBİ’lerimiz, ülkemiz için katma değer sağlayan alanlara yönlendirilerek, böylece Türkiye’nin sanayi politikası ve stratejisi geliştirilecektir.

Değerli milletvekilleri, Sanayi Bakanlığımız, tekstil, hazır giyim, deri ve deri ürünleri sektörü stratejisi çalışmalarına ilaveten, otomotiv, cam, seramik, demir-çelik başta olmak üzere önde gelen faktörlerimize ilişkin strateji belgeleri de hazırlamaktadır.

21’inci yüzyıl dünyasında yoğun bir rekabet gücü üstünlüğü elde etmenin yolu, emeğe dayalı ucuz mal ve iş gücü ile hizmet üretimi yerine teknoloji, bilim, bilgi yoğun üretimden geçmektedir. Bunun için de ARGE ve yenilikçilik şarttır. Bu amaçla Sanayi Bakanlığı, teknoparklarla, üniversite-sanayi kurumu iş birliği çerçevesinde teknoparkların sayısını bugün 36’ya çıkarmıştır. Ayrıca yerli ve yabancı özel sektörün ARGE faaliyetlerini ülkemizde yapmalarını sağlayan 5746 sayılı Kanun kapsamında ARGE Merkezleri ve Rekabet Öncesi İşbirliği Projesi, ARGE yenilik projeleri ve teknogirişim sermaye desteği programlarını da yürütmektedir.

Değerli milletvekilleri, yatırımcı, ihracatçı, iç ve dış pazarlarımızı genişleterek çalışmalara ve büyüme hızımızı artırmaya devam etmeliyiz.

Konjonktürel küresel krizle ihracatımızdaki azalış iç pazardaki tüketimin önemini artırdığı gibi, dış pazarlarda da çeşitlendirmeye gitmemizi gerektirmektedir. Özellikle Uzak Doğu, Afrika, Orta Doğu, Balkanlar, Rusya ve Türk cumhuriyetleri gelecek dönemde bizim için yeni fırsatlar doğuracaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Krizle, Avrupa’daki talep daralması nedeniyle yönümüzü daha az keşfedilen ülkelere çevirdik. İş adamlarımız Afrika, Orta Doğu, Körfez ve Orta Asya’yı ticaret platformuna dönüştürdü. İlişkilerin geliştirilmesinde Hükûmetimiz ve Bakanlığımız bu bölgelerde yoğun çalışmalara ve faaliyetlere girdi. Bu bağlamda, sadece Afrika ülkelerinde üç yıl içerisinde on yedi büyükelçilik açıldı. Geliştirilen ilişkiler sonucunda Afrika’yla 5 milyar dolar olan ticaretimizi 17 milyar dolara çıkardık. Hedef, birkaç yıl içerisinde 50 milyar doları yakalamaktır. ARGE harcamaları da 2009’da 6,9 milyar dolara çıkarıldı.

Değerli milletvekilleri, bu hafta Gaziantep’imizin kurtuluş yıl dönümü. Gaziantep’imiz Fransız işgalinden 6.317 şehit vererek kurtulmuştur. Bugün yüce Meclisimizdeki vekil arkadaşlarımızın -tabii bu bazıları için geçerli- o günü hatırlamalarını istiyorum. Birilerinin piyonu olarak “Mecliste vekâletle göreve devam edeceğiz.” açıklamalarını bir şanssızlık olarak kabul ediyorum ve bu yüce Mecliste yer alan tüm vekillerin milletten aldığı oylarla, onların temsilcisi olarak devam etmelerinde hem ülkemiz adına hem milletimiz adına hem kendileri adına yarar vardır.

Bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Erdoğan.

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün.

Buyurunuz Sayın Ergün. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz yirmi dakika.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; yüce heyetinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Konuşmamın başında Sanayi ve Ticaret Bakanlığımız ile bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlarımızın faaliyetleri ve gelecek hedefleri hakkında benden önce söz alan, yapıcı eleştirilerini sunan bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Bugün bana ayrılan sürede sanayi, ticaret, teknoloji, tüketiciler, esnaf, sanatkâr ve KOBİ’lere kadar geniş bir yelpazede 72 milyon insanımızı ilgilendiren sorumluluk alanına sahip olan Bakanlığımızın 2010 yılı hedefleri ve çalışmaları hakkında bilgi sunacağım ancak Türkiye'nin ekonomik potansiyeli ve kriz sonrası döneme ilişkin kısa bir değerlendirmeyle başlamak istiyorum. Krizle ilgili süreci uzun uzun anlatacak değilim. Buradaki herkes bu süreci zaten yakından biliyor. Evet, üretim, istihdam ve ihracatımızda bir miktar gerileme olmuştur ancak dünyadaki gelişmeleri ve Türkiye'nin potansiyelini dikkate aldığımızda bu gerilemenin hızla telafi edilebileceği de ortadadır. Sahip olduğumuz bu potansiyeli hep birlikte harekete geçirmemiz büyük önem taşımaktadır. Ekonomik kriz, Türkiye’yi konjonktürel olarak etkilemiş, ülkemiz ekonomisinde yapısal sıkıntılara yol açmamıştır.

Bugün, bulunduğumuz noktada, kriz sonrası dönemde Türkiye'nin toparlanma sürecine ilk önce girerek uzun bir büyüme dönemi yaşayacağını görüyoruz. Bunu bir grafik olarak düşünelim. 27 çeyrek üst üste büyüyen ekonomimiz, 4 çeyrektir küçülmektedir ancak şimdi, yeniden büyüme istikametindeyiz ve büyüme trendine başlıyoruz. Bu yılın son çeyreğinden itibaren büyümeye geçecek olan ekonomimiz yeniden üst üste büyüme rakamlarını yakalayacaktır.

İtiraz edenler olabilir ama bunu sadece biz söylemiyoruz, birçok uluslararası kurum ve kuruluş yayınladıkları raporlarda bu gerçeğe işaret ediyorlar. Bunlardan sadece birini sizlerle paylaşmak istiyorum. OECD tahminlerine göre: Türkiye, 2010 yılında yüzde 3,7’lik oranla 30 ülke arasında Güney Kore’den sonra 2’nci; 2011 de ise yüzde 4,6’lık oranla yine en fazla büyüyen ülkeler arasında sayılıyor. Türkiye'nin 2011-2017 yılları arasında da yıllık ortalama yüzde 6,7’lik büyümeyi yakalayarak üye ülkeler arasında ilk sırada yer alacak birkaç ülkeden biri olabileceği yine tahminler arasında.

Bugün, dünyanın 17’nci, Avrupa’nın ise en büyük 6’ncı ekonomisine sahip bir ülke olarak önümüzdeki dönemde de başarılı bir performans sergileyecek, 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden birisi olacağız.

Dünya ülkeleriyle olumlu ilişkiler geliştiren, komşu ülkelerle maksimum iş birliği yaklaşımıyla hareket eden, sanayide, üretimde teknolojiyi daha çok kullanan bir Türkiye bu hedefe ulaşacaktır. Katma değeri yüksek ürünlere geçerek dünya çapında markalar oluşturmak, ileri teknoloji ürünlerin üretim ve ihracat içindeki payını artırarak, sürdürülebilir büyüme zemininde ilerleyerek amacımızı gerçekleştireceğiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 60’ıncı Hükûmet Programı’mız sanayi ve ticaret alanlarında özellikle istihdam oluşturma ve rekabet gücünü artırmada Bakanlığımıza önemli görev ve sorumluluklar vermektedir. Bakanlığımız, ülkemiz için, üretici ve tüketicilerimiz için birçok önemli faaliyeti yürütüyor. Bu çerçevede önemli çalışmaların başında gelen Girişimci Bilgi Sistemi’yle ilgili gelişmeleri sizlerle paylaşmak istiyorum:

Farklı kamu kurumlarınca toplanmakta olan verilerin ortak standartlar çerçevesinde entegrasyonunu amaçladığımız Girişimci Bilgi Sistemi sadece sanayi sektörünü değil Türkiye’de sanayi ve hizmet sektöründe faaliyet gösteren tüm gerçek ve tüzel kişileri kapsayan bir sistemdir. Günümüzde en önemli kaynak bilgidir. Doğru politika ve stratejik planlar oluşturmamız için öncelikle doğru ve yeterli bilgiye ihtiyacımız var. Proje, bu politikaları oluşturmak için kullanacağımız verileri bir araya getirmesi itibarıyla son derece önemlidir. Ülkemizde faaliyet gösteren işletmelerin ekonomik faaliyetlerine ilişkin önemli verileri topluyor, sınıflandırıyor ve değerlendiriyoruz. Bu bilgileri güncelliyor, dinamik ve esnek bir veri tabanı oluşturuyoruz. Bu program gerek kamuya politika oluşturma noktasında gerekse yatırımcılarımıza rehber olma noktasında büyük önem taşımaktadır.

Nitekim, bu sistemden elde edilen verilerden Türkiye Sanayi Strateji Belgesi oluşturulurken azami derecede istifade edilmiştir. Sanayi Strateji Belgesi’ni dünya ekonomisinde yaşanan gelişmeler ve Avrupa Birliğine tam üyelik sürecinin bir gereği olarak revize ettik.

Sanayi stratejimiz, temel olarak, ülkemizin rekabet gücünü ve verimliliğini artırmayı hedefliyor. Bu amaca ulaşmak için orta ve ileri teknoloji kullanan sektörlerin üretim ve ihracat içindeki payını artırmamız, düşük teknoloji kullanan sektörlerde katma değeri yüksek ürünlere geçişi sağlamamız, becerilerini sürekli geliştirebilen şirketlerin ekonomideki ağırlığını artırmamız gerekiyor. Hazırladığımız yeni sanayi stratejisiyle Türkiye'yi, Avrupa ve Avrasya’nın bilgi yoğun, teknoloji tabanlı, katma değeri yüksek üretim merkezi hâline getirmeyi amaçlıyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 21’inci yüzyılda güçlü ve saygın bir ülke olmak istiyorsak, bilim ve teknolojiye büyük önem vermemiz gerekiyor. Türkiye gibi büyük bir ülke teknolojiyi takip etmekle yetinemez, ülkemiz dünyanın bilim ve teknoloji üretim merkezlerinden biri olmalıdır.

Bilgi, sermaye ve nitelikli iş gücünü bir araya getirerek teknoloji yoğun ürün ve üretim yöntemleri geliştirmek için, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sanayi-üniversite iş birliğini hayata geçirmeliyiz. Gelişmiş ülkelerde üniversitelerin bilimsel araştırmaları sanayinin ihtiyaçlarına göre şekillenir hâle gelmiştir, biz de bu bilinçle çalışarak 2012 yılında gayrisafi yurt içi hasıladan ARGE’ye ayrılan payın yüzde 2’ye çıkarılmasını hedefliyoruz. Tabii, sadece kaynak ayırmak yeterli olmaz, bu kaynağın etkin kullanımını da sağlamalıyız.

Ülkemizin üzerinde yoğunlaşması gereken öncelikli sektörleri belirlemek, bu sektörlere yönelik politikaları geliştirmek durumundayız.

5593 sayılı Kanun’la Bakanlığımızın ARGE ve inovasyonla ilgili çalışmalarının kapsamı genişletilmiştir. Bu kanun kapsamında başladığımız Sanayi Tezleri Programı’yla, üniversite-sanayi iş birliğinin kurumsallaşması yönünde önemli bir adım attık.

KOBİ’lerin ARGE faaliyetine yönelik harcamalarının yüzde 75’ini biz karşılıyoruz. Yeni teknoloji veya teknolojik ürün geliştirip rekabet gücünün artmasını sağlıyoruz. Şu anda bu alanda 100’ü aşkın KOBİ projesi desteklenmekte ve ARGE çalışmaları sürmektedir ve bunları üç yıl boyunca destekliyoruz. Sanayicimizin bilgi ve teknoloji yoğun üretime geçmesi amacıyla Patent Destek Programı, ARGE Yatırım Destek Programı, Tanıtım, Pazarlama Destek Programı gibi yeni destek programları üzerindeki çalışmalarımız da sürüyor.

Yine, 5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun ile ülkemizde yürütülen ARGE ve yenilikçilik çalışmalarına yeni bir boyut kazandırdık. Bu kanunla, ARGE çalışması yürüten işletmelerin ARGE harcamalarında önemli oranda teşvik ve muafiyetler getiriyoruz. ARGE merkezlerinde çalışan araştırmacı personele gelir vergisi, kurumlar vergisi, damga vergisi istisnası ile yüzde 50 sigorta primi indirimi sağlıyoruz. Yine doktoralı personel için yüzde 90, doktora altı personel için yüzde 80 oranında gelir vergisi stopaj teşviki veriyoruz. Ayrıca, elektrik, doğal gaz, su, İnternet gibi girdi maliyetleri de yüzde 100 oranında desteklenmektedir.

31 Temmuz 2008 tarihinden bu yana Bakanlığımıza 75 işletme ARGE merkezi başvurusu yapmış ve 60 işletmeye de ARGE merkezi kurma izni ve belgeleri verilmiştir. Aynı Kanun kapsamında nitelikli girişimciliği özendiren, yüksek eğitimli ve nitelikli gençlerimizi iş hayatına kazandıran Teknogirişim Sermaye Desteği’ni de uygulamaya başladık. Bu destekle, genç girişimcilerimize 100 bin Türk lirası kefilsiz, karşılıksız, geri ödemesiz hibe desteği sağlıyoruz. “Parlak bir fikrim var.” diyen genç girişimcilerin projelerini ticari ürüne dönüştürme imkânı veriyoruz. Bu destekten üniversite son sınıf öğrencileri, master ve doktora öğrencileri ile doktorasını son beş yıl içinde tamamlamış genç akademisyenlerimiz faydalanıyorlar.

Nisan ayında ilk başvurularını kabul ettiğimiz Teknogirişim Sermaye Desteği için 159 başvuru yapılırken bunlardan 78 tanesine onay verilmiş ve 100 bin Türk liralık hibe destekleri kendilerine takdim edilmiştir. 2010 yılı programı için de başvuruları 4 Aralıkta almaya başladık. 4 Ocak 2010 tarihine kadar gençlerimizden yeni başvurular beklediğimizi bir kere daha ifade etmek istiyorum.

Yine, 2002 yılında Türkiye’de sadece 2 olan teknoloji geliştirme bölgesi yani teknopark sayısı bugün 37’ye ulaşmıştır. 2009 yılı sonu itibarıyla 26 tanesi faaliyette olacak ve bu teknoparklarımızda faaliyet gösteren firma sayısı bugün itibarıyla 1.191’e, istihdam edilen personel sayısı 11.082’ye, biten proje sayısı 5.661’e, üzerinde çalışılan proje sayısı 3.476’ya, ihracat 540 milyon dolara, yabancı firma sayısı 56’ya, bu firmalarca yapılan yatırım tutarı 450 milyon dolara, alınan patent sayısı ise 281’e ulaşmıştır.

Şimdi de teknoparkların işletilmesinde yaşanan sorunların ortadan kaldırılması amacıyla, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu’nda değişiklik yapılması için çalışma başlattık. Bu çalışmada, Kanun’un uygulamasında ortaya çıkan sorunlar giderilecek, aynı zamanda, bu bölgelerin etkinliği daha da artırılacaktır. Yapacağımız yeni düzenlemeyle, teknoloji geliştirme bölgelerine sağlanan destek, teşvik ve istisnaları 5746 sayılı ARGE Kanunu’na paralel olarak 2023 yılına kadar uzatacağız.

Ayrıca, bölgelerde çalışan ARGE personelinin bu projelerle ilgili olarak teknoloji geliştirme bölgeleri dışında geçirdikleri sürelerin belirli bir kısmı da destek, teşvik ve istisnalar kapsamına alınacak. ARGE çalışması tamamlanan projeler konusunda ortaya çıkan ileri teknolojik ürünlerin seri üretimleri de desteklenecek.

Bunun yanında, bu bölgelerde üretilen teknolojilerin yaygınlaştırılması ve ticarileştirilmesi amacıyla, teknolojik transfer ofisleri de kurulacaktır. Bilgi ve teknolojiye verdiğimiz bu önemle, ülkemizin çok daha güçlü ve müreffeh bir ülke hâline gelmesine önemli bir katkı sağlayacağız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, sanayi çalışmalarımızı çevresel değerleri koruma hedefiyle uyumlu bir şekilde sürdürüyoruz. Organize sanayi bölgeleri ve küçük sanayi siteleri çevre tahribatını minimize etmek, maliyetleri düşürmek gibi önemli roller oynamaktadır. Özellikle, sanayileşme ve istihdama katkı sağlayan ve girişimcilere uluslararası standartlarda çalışma ortamı hazırlayan organize sanayi bölgelerinde günün şartlarının gerektirdiği mevzuat değişikliklerini titizlikle ve en kısa sürede hayata geçiriyoruz. Bakanlığımızca ülkemizde planlı kalkınma döneminin başladığı 1960’lı yıllardan itibaren OSB ve küçük sanayi sitesi uygulamalarında bugün önemli bir seviyeye geldiğimizi rahatlıkla söyleyebiliriz. 120 adet organize sanayi bölgemizin altyapı inşaatı tamamlanmıştır. Bu projelerin tamamlanmasıyla yaklaşık 800 bin kişiye istihdam imkânı sağlanmıştır. Yine 429 adet küçük sanayi sitesinin üstyapı ve altyapı inşaatı tamamlanmış, bu projelerin tamamlanmasıyla yaklaşık 460 bin kişiye, daha sağlıklı şartlarda çalışma imkânı getirilmiştir.

2009 yılında 13 organize sanayi bölgesiyle 7 küçük sanayi sitesi projesinin tamamlanmasını planlamıştık ancak bu hedef aşılarak yıl sonunda 16 organize sanayi bölgesi ve 8 küçük sanayi sitesi tamamlanmış olacaktır. Bu projeler tamamlandığında ise 80 bin kişiye daha iş imkânı sağlanmış olacak.

2010 yılı yatırım programı teklifimizde ise organize sanayi bölgeleri için 133 milyon 299 bin Türk lirası, küçük sanayi siteleri için 51 milyon 561 bin Türk lirası ödenek tahsisi öngörüyoruz. Bu ödeneğin kullanımında kriterlerimiz kaynakların israf edilmeden etkin kullanımını sağlamak ve sonuç odaklı olmak yani bitirilmesi ve hızla üretime geçilebilmesi mümkün olan yatırımlara öncelik vermektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; esnaf ve sanatkârımız işletme sayılarının çokluğu, ülke çapında istihdam oluşturma imkânları, bölgesel kalkınma ve gelişmeye katkıları yönüyle ekonomik ve sosyal hayatımızın en önemli unsurlarından biridir. Bakanlık olarak esnaf ve sanatkârımızın sorunlarını tespit etmek ve izlenecek politikaları da belirlemek amacıyla “esnaf ve sanatkâr değişim, dönüşüm ve destek strateji belgesi ve eylem planı” ile ilgili hazırlıkları tamamladık. Esnaf strateji belgesini önümüzdeki günlerde bir eylem planıyla birlikte önce Bakanlar Kuruluna, ardından Yüksek Planlama Kuruluna sunarak hayata geçirmiş olacağız. Hazırlanan yeni strateji belgesiyle esnaf ve sanatkârların kredi ve finansman şartlarını iyileştirmeyi, vergi ve istihdam gibi yüklerini azaltmayı, eğitim ve danışmanlık hizmetlerini geliştirmeyi, yenilikçilik ve girişimciliği artırmayı, altyapı, kümelenme ve ortaklık faaliyetlerini desteklemeyi, gerekli yasal düzenlemeleri tamamlamayı, Avrupa Birliği programlarından ve kaynaklarından daha fazla yararlanmalarını sağlamayı temel önceliklerimiz olarak belirledik.

Şu bir gerçek ki Türkiye’de çok dağınık bir esnaf örgütlenmesi var ve işletmelerimiz genel olarak küçük işletmelerden oluşuyor. Bu durum, büyük işletmelerin imkânlarından yararlanmayı asgariye indiren bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle, ortaklık kültürünü ve birleşmeleri yaygınlaştırmamız bu alandaki temel yapısal dönüşümlerden birisi olacaktır.

Esnaf ve sanatkârımızın sorunlarını çözme konusunda bugüne kadar hiçbir fedakârlıktan kaçınmadık. Öncelikle esnaf ve sanatkârımızın Halk Bankası üzerinden kullandıkları krediye ulaşma imkânlarında önemli ilerlemeler kaydettik. 2002 yılında yüzde 59 seviyelerinde olan kredi faiz oranı 1 Eylül 2009 itibarıyla yüzde 8’e düşürülmüştür. 2002 yılında toplam 153 milyon Türk lirası kredi kullanabilmiş olan esnaf, 2009 yılı itibarıyla 3,6 milyar Türk lirası kredi kullanır hâle gelmiştir. Kredileri geri ödeme güçlüğüne düşenler için yeniden yapılandırma çalışmaları da yaptık. Ayrıca, yaptığımız kanun değişikliğiyle KOSGEB desteklerinden hizmet sektöründe faaliyette bulunan esnaf ve sanatkârımızın da yararlanabilmesi imkânını sağladık. Bu çerçevede, KOSGEB aracılığıyla yaklaşık 100 bin esnaf ve sanatkârımıza 25 bin lira; eğer işletmeci bayan ise, bayan girişimcilere de 30 bin liraya kadar kredi desteği sağladık ve bu çalışma devam ediyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; güçlü bir ekonomi, güçlü bir reel sektör sayesinde kurulabilir. Biz de bu gerçekten hareketle ekonomimizin bel kemiğini oluşturan KOBİ’lerimize yönelik çok önemli destekleri KOSGEB aracılığıyla sürdürüyoruz. KOSGEB, 2003 yılından Ekim 2009 tarihine kadar, yönetmelik destekleri kapsamında toplam 244 milyon Türk lirası tutarında destek ödemesi gerçekleştirmiş, kredi faiz desteğiyle bankalar aracılığıyla verilen 5,2 milyar TL tutarında kredi hacmi oluşturmuştur. Sadece 2009 yılında KOSGEB tarafından -Ekim ayı sonuna kadar- 10.594 işletmeye 54 milyon TL destek sağlanmıştır. Bunun 15 milyonu geri ödemesiz destekler, 3 milyonu geri ödemeli destekler, ayrıca yürütülen projeler için de 3 milyon TL tutarında harcama yapılmıştır. Kredi faiz destekleri kapsamında 33 milyonluk faiz desteğine karşılık 1,3 milyarlık kredi hacmi oluşturulmuştur; bu, 2009 yılının Ekim ayına kadar. 2009 yılının Kasım ve Aralık aylarında işletmelerimize yönelik üç ayaklı yeni bir kredi destek programı uygulamaya koyduk ve 2,5 milyar lirayı aşan bir kredi desteği sağladık. 1990’la 2002 yılları arasında, KOSGEB’in kuruluşundan bu yana, on iki yılda 14 milyon lira civarında bir destek sağlanmışken, 2002 ile 2009 yılları arasında, yedi yılda 900 milyona yakın destek sağlanmıştır; yaklaşık 60 kat civarında, KOSGEB destekleri artırılmıştır.

KOSGEB’in destekleri bunlarla sınırlı değil. Bir işletmemiz yurt dışında fuara mı katılıyor, stant ücretinden tutun da konaklama ve ulaşım ücretlerine kadar birçok masrafın karşılanmasında KOBİ’lerimize destek veriyoruz. İşletmelerimize İnternet sitesi kurmaları için bile destek veriyoruz. Artık, hizmet sektörüne de destek vermeye başlayan KOSGEB, işletmelerimizin yapılarını daha da güçlendirmeleri için önümüzdeki dönemde desteklerini artıracaktır. Bu çerçevede, KOBİ’lerimizin yönetim biçimlerini modernize etmeleri, nitelikli eleman yetiştirmeleri için danışmanlık ve eğitim desteği vermeye devam edeceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) – KOSGEB desteklerini önümüzdeki dönemde KOBİ’lerin ARGE’ye, inovasyona, yönetim kabiliyetlerini geliştirmeye, dış pazarlara açılmaya, ürünlerini tanıtmaya ve birleşmelerine ayıracağımızı da buradan açıklamak istiyorum. Ayrıca finansmana erişim noktasında teminat sıkıntısı yaşayan işletmelerimize rahat nefes aldıracak bir uygulamayı da bu süreçte hayata geçirdik. KOSGEB’in de ana ortağı olduğu Kredi Garanti Fonu’nun sermayesi bu dönemde güçlendirilerek 60 milyon liradan 240 milyon liraya çıkarıldı. Kredi garanti kuruluşlarına 1 milyar lira hazine desteği sağlandı ve KOBİ’lerimize yaklaşık 12 milyar liralık yeni bir kredi hacmi oluşturuldu. Bununla ilgili başvurular da geçtiğimiz günlerde alınmaya başlandı.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimi  bitiriyorum. Türkiye, patent başvurularında da büyük artışların gerçekleştiği bir dönemi yaşıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) – Başkanım bitiriyorum.

Dünyada son yıllarda patent başvurularındaki yıllık artış oranı ortalama yüzde 5’in altında gerçekleşirken, ülkemizde yerli patent başvurularındaki artış 2007 yılında yüzde 70, geçtiğimiz yıl ise yüzde 23 olarak gerçekleşmiştir. 2008 yılında “faydalı model” başvurularıyla birlikte değerlendirildiğinde cumhuriyet tarihimizde ilk defa Patent Enstitüsüne bir yılda 10 binin üzerinde buluş için başvuru yapılmıştır. Şu ana kadarki patent başvuru verileri, patent başvurularında, 2009 yılında, 2008’in üzerine çıkacağımızı gösteriyor.

Bakanlık olarak yeni pazarlara açılma konusunda anahtar rol oynayacak tasarım politikası oluşturmak için de çalışmalarımızı hızlandırdık. Bu amaçla, Bakanlığımızın girişimleriyle, Türkiye'de ilk kez bir Türk Tasarım Danışma Konseyi kuruldu. “Türk tasarımı” imajını yerleştirmek ve ilk kez bir tasarım stratejisi oluşturmak üzere çalışmalarımıza başladık. Bu çerçevede, ocak ayında geniş katılımlı bir çalıştay düzenleyerek tasarım politikası ve bir eylem planı oluşturuyoruz.

Tüm bu çalışmalar Türkiye'nin ileri teknoloji ürünlerinin üretim ve ihracat içerisindeki ağırlığını artırmaya yönelik hedeflerdir ve çalışmalardır.

Hizmet alanlarına baktığımızda Sanayi ve Ticaret Bakanlığının ve faaliyetlerinin ülkemiz açısından ne kadar önemli olduğu görülüyor. Ülke olarak ekonomik ve sosyal anlamda kalkınma istiyorsak, özellikle iş hayatına ve reel sektöre sağlam, sağlıklı bir zemin hazırlamamız gerekiyor.

Bakanlığımız, Türkiye'nin, 2023 hedeflerine ulaşması, Avrupa’nın, Asya’nın ve Afrika’nın kesiştiği bu bölgede bir üretim ve teknoloji üssü olması için çalışmalarına ara vermeden devam edecektir.

Konuşmamın sonunda, yaptığınız bütün katkılar için teşekkür ediyor, yapıcı eleştirilere her zaman açık olduğumuzu bir kere daha ifade etmek istiyorum.

2010 yılı bütçesinin Sanayi ve Ticaret Bakanlığımız ile bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlarımız ve ülkemiz için hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Ergün.

Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa Demir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Demir.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Bayındırlık ve İskân Bakanlığımızın 2009 yılı faaliyetleri ile 2010 yılı bütçe tasarısı hakkında bilgi sunmak üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlarken, parti grupları adına söz alan, Bakanlığımıza katkı sağlayıcı eleştirilerinden dolayı tüm milletvekillerimize şükran ve teşekkürlerimi sunuyorum.

Kamuya ait yapım işleri, afet işleri ve imar hizmetleri olmak üzere başlıca üç temel alanda faaliyetlerini sürdüren Bakanlığımız, şehirleşme ve yapılaşma alanlarında yüz yılı aşkın bir süredir gerçekleştirdiği planlama, altyapı ve üstyapı hizmetleriyle ülkemizin kalkınmasında önemli işlevler yerine getirmiştir.

İnsanlık tarihi kadar eski olan inşaat faaliyetlerinin yapım teknolojileri açısından ulaştığı seviye, çağı yakalamak ve dışa açılma çabası içinde olan ülkemizi de yakından ilgilendirmektedir.

Şehirlerde ve kırsal alanlardaki planlama ve yapılaşma faaliyetleri Bakanlığımızın en önemli misyonunu oluşturmuş ve ülkemiz yapı kalitesinin iyileştirilmesi, inşaat sektörümüzün dış pazarda rekabet gücünün artmasını da sağlamıştır.

Hükûmetimizin görevde olduğu süre zarfında gerek Bakanlığımızın çalışmaları ve gerek Hükûmetimizin diğer icraatları sonucunda Türk inşaat ve yapı sektörü ile yapı malzemeleri sektöründe çok önemli gelişmeler yaşanmıştır. Yıllar boyu durgunluk yaşayan, hatta bazı yıllarda gerileme içine düşen inşaat sektörü Hükûmetimizin görevde olduğu dönemde âdeta bir dönüm noktası yaşamıştır. Hükûmetimiz döneminde hız kazanan kentsel dönüşüm çalışmalarının, büyük altyapı projeleri, toplu konut uygulamaları, duble yollar, diğer ulaşım projeleri, eğitim yapıları, sağlık yapıları gibi geniş alanda inşaat sektörünün canlanması üzerinde çok önemli katkıları olmuştur.

Geçmiş dönem verileri de dikkate alındığında, inşaat sektörü bizim dönemimizde, tabiri caizse, altın dönemini yaşamıştır. Ekonomik büyüme inşaat sektörünü 2005 yılından itibaren bütün sektörler içinde 1’inci sıraya yükseltmiştir.

Sektör 2008 yılının 2’nci altı aylık döneminde ve 2009 yılında küresel etkiler nedeniyle bu hızını kaybetmiş gibi gözükse de krize karşı alınan önlemlerin önümüzdeki dönemde etkili olması neticesinde inşaat sektörünün hızlı bir şekilde toparlanması beklenmektedir.

İnşaat sektörünün toparlanması sonucunda ise ilgili diğer birçok sektör de, tabiatı gereği, üretimde canlanma ve ekonomik büyümeye ciddi anlamda katkı sağlayabilecek çok geniş sektörleri de sürükleyici rolünü tekrar yerine getirecektir.

Hükûmetimiz döneminde yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinde de büyük gelişmeler kaydedilmiştir. 1970’li yılların başında uluslararası piyasaya açılan Türk müteahhitlik firmaları yetmişe yakın ülkede bugün faaliyet göstermektedir. Bu süreçte Türk müteahhitlerinin üstlendikleri proje sayısı 5 bine yaklaşmış, bu projelerin toplam tutarı ise 130 milyar ABD dolarına ulaşmıştır.

Müteahhitlerimizin Türkiye dışında üstlendikleri projelerin tutarı 2002 yılında 1,7 milyar dolar iken bu rakam 2008 yılında 23,6 milyar dolara çıkmış. Bu rakamlar müteahhitlerimizin yurt dışındaki güven ve saygınlığının en büyük göstergesini oluşturmaktadır.

Yurt dışında müteahhitlik hizmeti veren firmalar arasında yapılan araştırma sonucunda, ülkemiz, 2009 yılında 31 firmayla Çin’den sonra 2’nci sırayı alarak yurt dışı müteahhitlik hizmetlerindeki başarı ve istikrarını korumuş, dünya piyasalarındaki etkin konumunu da güçlendirmiştir.

İnşaat sektöründe yaşanan gelişmeler ülkemizi yapı malzemeleri alanındaki pek çok ürünün üretiminde de, ihracatında da ayrıca dünyanın ve Avrupa’nın ilk sıralarına çıkarmıştır.

Bu veriler, yapı sektörüne ve Bayındırlık ve İskân Bakanlığı olarak bizim yerine getirdiğimiz sektöre yol gösterme ve öncülük gibi görevlerin önemini bir kez daha gözler önüne sermektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; planlamayla ilgili yetkilerin farklı kurumlarda bulunması, planlarda yetki karmaşasına, zaman ve kaynak israfına, plan bütünlüğünün bozulmasına neden olmaktadır. Planlama sistemindeki bu dağınıklık aynı zamanda kentsel ve kırsal yerleşme problemlerine de yol açmaktadır.

Özellikle üst ölçekteki imar planlarına ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşları arasında doğan anlaşmazlıkların giderilmesi, her düzeydeki plan içeriğinin bölgesel ve yerel koşullar da dikkate alınarak yeniden tanımlanması ve planlama konusunda dil birliğinin sağlanması gerekmektedir.

Bu sebeple, yerleşme, şehirleşme ve yapılaşma konularında deneyimi ve birikimi bulunan Bakanlığımızın, yeni yapısıyla, bu alanlardaki üst kamu otoritesi olma vasfına kavuşturulup ülkemizdeki imar, yapı ve planlama hizmetlerindeki görev ve yetki karmaşasıyla, görev boşluklarını önleyerek daha etkili, verimli ve ekonomik hizmet üretebilme imkânına sahip olması hedeflenmektedir.

Ülkemizin devam eden kentleşme sürecinde çarpık yapılaşmış yerleşmelerden planlı, sağlıklı ve güvenli yerleşmelere geçişin bir aracı olan ve doğal, kültürel, tarihî alanların korunmasına fırsat yaratacak kentsel dönüşüm ihtiyacı önem ve aciliyet arz etmektedir.

Kentsel dönüşümün müstakil bir kanunla düzenlenmesi ihtiyacı artık tüm taraflarca kabul edilen bir husustur. Kentsel dönüşüme ilişkin yasa tasarısı hazırlık çalışmalarında son aşamaya gelmiş bulunuyoruz ve ilk Bakanlar Kurulu toplantısında Bakanlar Kuruluna arz edilecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizdeki mevcut yapı stokunun yarısına yakınının depreme dayanımın istenen düzeyde olmadığı, kaçak, ruhsatsız ve gerekli mühendislik ve mimarlık hizmetlerinden yeterli hizmeti almadığı tarafımızca tespit edilmiştir. Depreme maruz kalındığında bugün en fazla yapı ve insan kaybına uğrayan ülkeler arasında bulunmaktayız. Elimizdeki kaydı bulunan yapıların dışındaki tüm yapıları inceleyerek ve tespitini yaparak yapı envanterini en kısa sürede oluşturup elde edeceğimiz veriler neticesinde yıkılması gerekli binalarla ilgili yıkım kararlarının alınıp yıkımları gerçekleştirmeyi temin etmek durumundayız. Bütün bunlar, bir sistem dâhilinde, çeşitli yöntemler de geliştirilerek, vatandaşlarımız mağdur edilmeden yapılacaktır. Aynı zamanda, güçlendirilmesi ve iyileştirilmesi gerekli yapıların bir program dâhilinde güvenli hâle getirilmesi de sağlanacaktır. Yapı envanteri ve müteakiben yapılması gereken çalışmaları en kısa sürede tamamlamayı planlıyoruz. Bu çalışmalara öncelikle 1’inci ve 2’nci derece deprem bölgelerinde yoğun yapılaşmaların bulunduğu bölgelerden başlıyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizin, iktidarı ve muhalefetiyle, geçtiğimiz daha önceki hafta içerisinde ittifakla kabul etmesi sonucunda kanunlaşan, 17/12/2009 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5940 sayılı İmar Kanunu ile Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile bahse konu hususlara ilişkin düzenlemeler için önemli bir adım atılmıştır. Bu konuda fennî mesullük, şantiye şefliği, yapı müteahhitliği ve yapı sahipliği yeniden tarif edilmekte ve sorumlulukları ayrı ayrı belirlenmektedir. Proje, ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapan müteahhitlerin bu eksikliklerini gidermedikçe yeni bir yapı için inşaat ruhsatı alması ve müteahhitliğe devam etmesi mümkün olmayacaktır. Müteahhidin vergi veya sigorta borçlarından dolayı projesine uygun olarak yapılmış ve hâlen içerisinde oturulmakta olan yapıların yapı sahiplerince yapı kullanma izin belgelerinin alınabilmesinin önü açılmış olup bu konuda çok sayıdaki vatandaşımızın da mağduriyeti giderilmiştir.

Yine, özel inşaatlarda belgeli usta çalıştırılması öngörülmekte, Kanun’un inşaat ve tesisat işlerinde yetki belgesi olmayan usta çalıştırılamayacağına dair hükmü 1 Ocak 2012 tarihinde yürürlüğe girecektir. Bu süre içinde ustalara geçici yetki belgesi verilecek ve hiçbir çalışanı mağdur etmeden, piyasada bir usta sıkıntısına sebebiyet vermeden, tatlı bir şekilde geçiş temin edilecektir.

Ayrıca, bu Kanun ile Türkiye Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi’ni oluşturma görevi Bayındırlık ve İskân Bakanlığına verilmiş, bu sistemle ulusal, mekânsal veri altyapısının temel bileşenleri bütüncül bir yapıya kavuşturulacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yukarıda özetle vurgulamaya çalıştığım önemli hususlardaki faaliyetleri bir bir gerçekleştirmek üzere çalışmalar sürdürülmekte olup, bu amaçla, üzerinde çalışılan sekiz adet kanun taslağı hazırlıklarının son aşamasına gelinmiş ve kısa zamanda Bakanlar Kurulunun gündemine sunulup hükûmet tasarısı hâline dönüşmesi durumunda yüce heyetimizin oyuna, kabulüne inşallah… Kabul oyuyla yasalaşması hâlinde, burada birçok sözcülerimizin de ifade ettiği Bayındırlık Bakanlığının artık içinin boşaltıldığı şeklinde değil, mimarlık-mühendislik uygulamalarıyla ilgili hem genel hem yerel yetkileri de kısıtlamadan tüm desteğini, politikaları üreten ve onları denetleyen, bugüne kadar mühendislik ve mimarlık uygulamalarını da şikâyet ettiğimiz hemen hemen tüm konuları çözüme kavuşturacak bir hüviyete kavuşmuş, yeni ismi de muhtemelen değişecek olan Bayındırlık ve İskân Bakanlığının yeni yüzüyle inşallah 2010 yılında görevine devam etmesini hedeflemekteyiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yapı İşleri Genel Müdürlüğümüz 2009 yılında kendi yatırım programımızda olan işlerin yanında diğer kamu kurum ve kuruluşlarına ait geçmiş yıllardan devam eden ve yeni işler olmak üzere 6 milyar 601 milyon TL proje bedelli ve yılı ödeneği 2 milyar 201 milyon TL olan 1.957 adet yatırım projesi üzerinde çalışmalarını sürdürüyor.

Bakanlığımız, yapımını üstlendiği kamu yapılarının hem yüksek kalite standartlarında yapılmasına çalışmakta hem de işi taahhüt edilen süreden önce bitirip teslim etmeyi büyük ölçüde artık temin etmektedir.

Yapı denetim sisteminin uygulanmasına hâlen on dokuz pilot ilde devam edilmekte olup, denetim işleri biten ve sertifika alarak sistemden çıkarılan inşaatlar hariç bugün itibarıyla 115 milyar TL bedelli 235 milyon metrekarelik inşaat denetimi sürdürülmektedir.

Mevcut sistemin sorunlarının ve eksikliklerinin giderilerek daha etkin ve daha iyi işler hâle getirilmesi amacıyla hazırlanan ve sistemi altyapısı müsait elli dört ile yaygınlaştıracak olan yeni bir yapı denetim kanunu taslağı hazırlanmış, 2010 yılının ilk ayları içerisinde yüce Meclisimizin gündemine getirilecektir.

Bakanlığımız, yapıda kullanılacak olan malzemenin üretim aşamasından başlayarak yapıda nihai kullanımına kadar geçen süreçte denetimin yapılmasının sağlanması görevlerine devam etmektedir. Tüm süreçlerin takibi açısından denetim yapan personelin sayısıyla laboratuvar sayılarını da artırmayı sürdürüyoruz.

Avrupa Birliği’nin yapı malzemeleri direktifinin uyumlaştırılması çalışmalarıyla ilgili olarak Bakanlığımız tarafından hazırlanan Yapı Malzemeleri Yönetmeliği 1/1/2007 tarihinde uygulamaya girmiş, uyumlaştırılması ve uygulanması için gerekli olan on adet tebliğ yayımlanmıştır. Yapı Malzemeleri Yönetmeliği CE işareti kapsamı dışındaki ürünlerin piyasaya arz koşullarını ve CE işareti taşısın taşımasın tüm ürünlerin yapıda kullanım koşullarını belirleyen Yapı Malzemelerinin Tabi Olacağı Kriterler Hakkında Yönetmelik ise 1/7/2010 tarihinden itibaren uygulamaya girecektir.

Piyasa gözetimi ve denetimi faaliyetlerinde rol alacak hâlen seksen bir il müdürlüğümüzde görev yapan 329 kişiden oluşturulan yapı malzemeleri denetim grubunun on ildeki eğitim çalışmaları tamamlanmış olup periyodik olarak diğer illerdeki eğitimlere devam edilmektedir.

5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu uyarınca hazırlanan Merkezi Isıtma ve Sıcak Su Giderlerinin Paylaştırılmasına İlişkin Yönetmelik 14/4/2008 tarihinde, Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği ise 5/2/009 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlığımız 2003-2009 yılları arasında, afet sonrası müdahalede hasar tespiti, yer seçimi, hak sahipliliği ve borçlandırma işlemlerini eş zamanlı olarak planlayarak çok kısa sürede tamamlamış ve geçici iskân konutuna ihtiyaç duyulmaksızın afetzedelerin daimi iskânını sağlamıştır. Hükûmet ettiğimiz 2003-2009 yılları arasında toplam 43.577 konut ve 2.492 ahır binası afetzedelere yapılarak teslim edilmiştir. Hükûmetlerimiz döneminde gösterilen çalışmalar sonucu kırk yılı aşkın bir süredir konut yapımını bekleyen afetzedelerden Muş Varto, Diyarbakır Lice ve Hani depremlerinde hak sahibi olanlara konutları tamamlanarak teslim edilmiştir. Bakanlığımız yaşanan afet olaylarını hasar tespit, acil yardım, afet etüdü, geçici iskân ve bunlar gibi çalışmaları ile anında müdahale etmiştir. Afete uğrayan yerleşim yerlerindeki üst ve alt yapılara meydana gelen hasarlardan dolayı toplam 235 milyon TL’lik acil yardım ödeneği bu yerleşim yerlerine gönderilmiştir. 2009 yılında ise afete uğrayan yerleşim yerlerine 54 milyon TL acil yardım ödeneği gönderilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmetimizin kurumsal yapılanma faaliyetleri kapsamında afet, acil durumlar ve sivil savunmaya ilişkin hizmetleri yürütmek üzere Başbakanlığa bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının kurulması, teşkilatı ile görev ve yetkilerini düzenleyen 5902 sayılı Kanun 17 Haziran 2009 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanun hükmü gereği altı ay sonrasına tekabül eden 17/12/2009 tarihi itibarıyla Bakanlığımızın afetle ilgili görevleri bu Başkanlığa devredilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlığımız bünyesinde hizmet veren bir diğer ana hizmet birimi Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğü, imar mevzuatına ilişkin düzenlemeleri yapan, bunların yurt çapında uygulanmasına  yön veren, yerel yönetimlere rehberlik eden, mali ve teknik yardımlarda bulunan kıyı ve kamu yapılarına ilişkin planları onaylayan, yurt içi ve yurt dışı yapı müteahhitlerine, plan ve harita müelliflerine belge veren teknik bir hizmet birimimizdir.

2014 yılı sonuna kadar tüm ülkemiz kıyılarının kamu yararına kullanımı ve korunmasına yönelik planlama çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Bakanlığımızca onaylanan her türlü ve ölçekteki imar planları gerek stratejik gerek ekonomik ve gerekse nitelik bakımından oldukça önemli planlardır. Bu planlara konu tesisler, yapılar veya yerleşmeler ekonomik ve sosyal açıdan ülkemize büyük katkılarda bulunmakta, kamu hizmetlerinin yerine getirilmesine yaptığı katkıyla da stratejik öneme sahip bulunmaktadır.

Yine, Kırsal Yerleşmelerde Güvenli ve Yöre Özelliklerine Uygun Yapılaşmanın Yaygınlaştırılması Projesi, ünlü Türk mimarımız Mimar Sinan’ın doğum yeri olduğu için Kayseri pilot il seçilerek başlatılmıştır.

Köy yerleşik alan sınır tespitlerinin yaygınlaştırılması ve köylerde yaşayan vatandaşların mağduriyetlerinin en aza indirilmesi amacıyla köy yerleşik alan sınırlarının tespit edilerek yerleşik alan sınırlarının tespitlerinin bir program dâhilinde tamamlatılmasına yönelik çalışmalarımız da sürdürülmektedir.

Yürütülmekte olan Kentsel Gelişme Stratejisi Hazırlama Projesi’nin (KENTGES) İlk aşamasında Kentleşme Şûrası düzenlenmiştir. Şûra sonucunda alınan kararların özeti Şûra sonuç bildirgesiyle kamuoyuna duyurulmuş, Şûrada yapılan tespit ve öneriler de değerlendirilerek 2010 yılı başında kapsamlı bir KENTGES (Kentsel Gelişme Strateji Belgesi) eylem planı elde edilmesine yönelik çalışmalar tamamlanacak ve Mart 2010 tarihinde Devlet Planlama Teşkilatına sunulacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlığımızın ilgili kuruluşu olan İller Bankası Genel Müdürlüğümüz, toplam 3.047 mahallî idare birimine hizmet üretmektedir. İller Bankası, 2002 yılına gelene kadar varlığı tartışılan, kaldırılması düşünülen bir kamu kuruluşuydu. Ama yedi yıl içerisinde yaptığı çalışmalarla, artık -2009 yılı itibarıyla ifade ediyorum- il özel idarelerine ve belediyelere 1 milyar liraya yakın, 1 milyar liraya ulaşan bir finans desteği sağlamış ve tüm belediyelerin, il özel idarelerinin, talep etmeleri hâlinde, proje, müşavirlik ve diğer hizmetlerini verimli bir şekilde sürdürmektedir. Bugün, artık, İller Bankasının kapatılmasını değil, şu anda Plan ve Bütçe Komisyonumuzun Alt Komisyonunda görüşülmekte olan teşkilat yasasıyla birlikte, tam tersi, güçlendirilen yurt dışı kamu fonlarından da ülkemize getirip yerel yönetimlerimizin hizmetine sunulmaya genişleyecek yetkisiyle birlikte bu hüviyete kavuşan bir İller Bankasını hedeflemekteyiz. Eğer Komisyondan geçmesi durumunda, yüce Meclisin de kabul etmesi hâlinde, İller Bankasının bugün, 2010 yılı için öngördüğümüz 1,3 milyar liralık yerel yönetimlere destek sağlama kapasitesini 2-2,5 milyar liralara çıkarmayı hedefliyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ayrıca, İller Bankamızın 2010 yılında safi kârından yüzde 60’ını, yaptığımız bir düzenlemeyle, nüfusu 10 binin altındaki belediyelere ve kırsal kesimdeki köylere hibe olarak alt yapılarda kullanılmak üzere ayırıp kullandırmayı da, 2010 yılında inşallah, gerçekleştireceğiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin tapu ve kadastro hizmetlerini gerçekleştirmekle görevli olan Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, tarihinin her döneminde devletin en önemli kurumları arasında yer almaktadır. Bu Genel Müdürlük, halkın devletle en önemli temas noktalarından biridir; özellikle son dönemde klasik yapısından sıyrılarak ciddi atılımlar yapmış, önemli projeler gerçekleştirmiştir.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğümüzün önemli projelerinden bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bir: Kadastronun Tamamlanma Projesi. Şu anda kadastro çalışmalarımızı 2009 yılı itibarıyla 493 birimin dışında tamamını tamamlamış bulunuyoruz. Bu 493 birim, belli problemleri olan, kadastro çalışmasının şu anda yapılmasının mümkün olmadığı birimler. Bu problemlerle ilgili çalışmalar devam ediyor. Bunlar da tamamlanınca o birimlerde de kadastro çalışmalarını tamamlayacağız.

Ayrıca, yetmiyor, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğümüz, burada da ifade edildiği gibi, geçmişte yapılan, yenilenme ihtiyacı duyulan tüm kadastro çalışmalarına bir taraftan başladı. 2012 yılı sonuna kadar bunları tamamlamayı hedefliyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Devamla) – Bu çalışmaları, biz, tüm yeni yapılacak çalışmaları sayılaştırarak elektronik ortama aktarıyor, tüm kamu kurum ve kuruluşlarının ve kendi kullanımına da elektronik ortamda kullanması mümkün hâle getirilmektedir.

Diğer bir projesi Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğümüzün, bildiğiniz gibi, TARBİS Projesi’yle birlikte tüm arşivdeki Osmanlıca bilgilerimiz -ki yirmi dört ülkeye ait bunlar mülkiyet kayıt bilgileri- elektronik ortama aktarıldı. O belgeler, tamamı eskimiş, yıpranmış ve kaybolmak üzere olan o belgeler restore edildi; şu anda elverişli ortamda bir daha eskimeye, yıpranmaya, yok olmaya maruz kalmayacak şekilde, gelecek kuşaklara intikal ettirecek şekilde gerekli çalışmalar yapıldı, ayrıca elektronik ortama atılan, yüklenen bilgiler ilgililerin kullanımına Osmanlıca ve Türkçe olarak sunulmuş bulunmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir diğer projemiz, Tapu Kadastro Bilgi Sistemi (TAKBİS). İlk iki programı aşamalı olarak tamamlandı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Devamla) – …üçüncü aşamasını da 2012 yılının sonuna kadar tamamlamayı planlıyoruz. Tüm kadastro bilgilerini yazılım ortamında tapu sicil müdürlükleri ve diğer ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının kullanımına açacak şekilde, 2012 yılı sonunda tamamlamayı planlıyoruz. Ayrıca, bu sistem coğrafi bilgi sistemine de ciddi anlamda altlık oluşturacak bir sistemdir.

Diğer bir proje, harita bilgi bankasının kurulması projesi. Diğer bir yürüttüğümüz proje, sürekli ölçüm yapan sabit GPS istasyonlarının kurulması projesi. Bu proje tamamlandığında artık araziye gitmeden, alet edevat kullanmadan, bilgisayar başında, teknik kadrolarımız oturduğu yerden tüm kadastro ölçüm ve çalışmalarını bizzat yapabilecek konuma gelecektir.

Diğer bir projemiz, tapu ve kadastro modernizasyon projesi de hızla yürümektedir. Şurada şunu ifade etmek istiyorum: Artık Türkiye’de vatandaşlarımız nerede bulunursa bulunsun, bulunduğu yerdeki il tapu sicil müdürlüğüne giderek, iki yıl içerisinde, mülkiyeti hangi bölgede olursa olsun, oradan işlemlerini artık yapabilir hâle gelecek.

Bir de şunu hedefliyoruz: İnsanlarımız paralarını saklarken banka şubelerindeki fiziki mekânları görüyoruz. O parayı vesile olarak kullanıp mülkiyet satın aldığı, asıl mülkiyetin saklandığı ve mülkiyet değişimlerinin yapıldığı tapu sicil müdürlüklerimizi en az o mekânlardan çok daha sağlıklı, vatandaşlarımıza o nezih ortamlarda hizmet vermeye başladık. Bu mekânları tüm Türkiye’ye iki - iki buçuk yıl içerisinde yaygınlaştırmayı planlıyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri de kısaca bilgilendirmeye çalıştığım faaliyetler, 60’ıncı Hükûmet Programı’nda yer alan öncelikleri hayata geçirecek kapsamlı ve etkili bir uygulama aracı olacaktır.

Gerek Bakanlığımızın gerekse diğer kurum ve kuruluşlarımızın başarılı çalışmaları devam ederek, öngördüğümüz bu hedeflerin de gerçekleşeceğine ve aşılacağına yönelik inancımı ifade ederek, 2010 yılı bütçemizin ülkemize, vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Demir.

Aleyhte, Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Ağyüz.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bayındırlık Bakanlığı ve Sanayi Ticaret Bakanlığı bütçesi konusunda aleyhte söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bütçe görüşmeleri ülkemizin çok sıkıntılı bir süreçten  geçtiği ortamda yapılıyor. Özellikle ekonomik krizin derinleştiği, herkesin büyük ölçüde feveran ettiği bir ortamda bütçe görüşmeleri daha çok toplumumuz için önem kazanmaktadır. Ama bütçe görüşmelerinin bakanlık düzeyinde sonuna ulaştığımız bir günde görüyorum ki maalesef bütçe görüşmelerimiz halkta bir sinerji yaratmadı, toplumda bir sinerji yaratmadı. Demin Sanayi Bakanımız konuşuyor, ben beklerdim ki KOBİ’ler için daha müjdeci haberler versin ama kaynak yok, kaynak kıt, bütçe kısıtlı, kamu yatırımlara para ayıramıyor; bütçe borç ödeme bütçesi, bütçe faiz ödeme bütçesi. Bütçenin içerisinde halk yok, çiftçi yok, esnaf yok, emekli yok, memur yok ve bu bütçeyle siz ekonomik krizi 2010’da rahat geçireceğiz iddiasında bulunuyorsunuz.

Bakın, dün Genç Girişimcilerde yapılan anket, Hükûmet ağzına alamıyor: “Bu krizin evveliyatı 2007’dir. Küresel kriz, bu krizi, ülkemizde var olan krizi artırmıştır.” Bunu niye telaffuz etmiyoruz, niye telaffuz etmeye cesaret edemiyoruz? Bakın, seçim bölgem Gaziantep’te 500 esnaf son altı ayda kepenk kapattı. Esnaf kefalet kooperatiflerine ödenmeyen kredi oranı geçmişte yüzde 2 düzeyindeydi, şimdi yüzde 35, yüzde 37’lere yükseldi değerli arkadaşlarım. Sanayi Bakanımız geçen gün. -Televizyonda alt yazı geçti- “Alışveriş merkezleri için yasal düzenleme yapacağız…” Sayın Bakan, iki buçuk yıldır bu hikâyeyi dinliyoruz, esnaf battı, bakkal battı. Bu esnafı  batıran alışveriş merkezleri hâlen açılmaya devam ediyor ve AKP’li belediyeler uluslararası sermaye örgütleriyle beraber mülkiyet pazarlayarak alışveriş merkezlerini çoğaltıyorlar. Madem bu kadar iyi niyetlisiniz, esnafı koruyacaksınız neden AVM’lerin yeniden açılışını engelleyen bir genelge yayınlamıyorsunuz? Neden imar planlarında bunu engellemiyorsunuz? Çünkü niyetiniz, yapılabilecekler yapılsın ondan sonra bu yasayı çıkaralım.

Değerli arkadaşlarım, şoför esnafı bugün perişan. Yat alımında KDV’yi yüzde 1’e, ÖTV’yi sıfıra çektiniz. El insaf yani! Ama şoför esnafı arabasını değiştirirken ÖTV, KDV verecek, bunlar insafsızlık. Bakın, siz, bu bütçeyle vergiyi artırdığınız gibi belediyelerin aracılığıyla zam yaparak halka zulmediyorsunuz. Bugün, şoför esnafı, taksici esnafı Hükûmetten insaflı, belediyelerden insaflı, BOTAŞ’tan insaflı çünkü bu kadar benzin zammına rağmen hâlen direniyor, zam yapmıyor. Ankara’da bunu görüyoruz, Gaziantep’te bunu görüyoruz.

Değerli arkadaşlarım, hepiniz seçim bölgelerinize gittiğiniz zaman bölgelerinizin de yangın yerine dönmüş olduğunu, ekonomik olarak, görmüyor musunuz? Ama bu seslendirmeyi yapan, hak arayan insanlara “inadına demokrasi” diye bu kürsüden haykıranlar copla, panzerle, biber gazıyla üzerlerine saldırıyorlar. “İnadına demokrasi” diyenlerin önce kendisi  demokrasiye inanması lazım. Demokrasiyi amaç değil araç görenler inadına demokrasiyi gerçekleştiremezler değerli arkadaşlarım. Onun için, bu bütçe, halka umut vermeyen, topluma umut vermeyen bir bütçedir.

Gelelim Bayındırlık Bakanlığına: Sayın Bakan söyledi: “İçi boşaltılmış bir Bakanlık, ben içini dolduracağım.” Sayın Bakanım, hangi dönemde içi boşaltıldı? 2002-2009 değil mi? Bu dönemde içi boşaltan zihniyet size içini doldurma olanağını nasıl verecek? Aylardır, senelerdir kentsel dönüşüm yasasını çıkaramadınız, imar yasasını çıkaramadınız. Niye çıkaramadınız kentsel dönüşüm yasasını? “Kentlerde var olan rant alanları ilgili Yasa’nın 77’nci maddesine göre yapılsın da, TOKİ peşkeş çeksin, özel müteahhitlere rant sağlansın, yandaşlara paylaştırılsın, ben ondan sonra kentsel dönüşüm yasasını çıkarayım.” anlayışındasınız. Bu anlayışla Türkiye’de sağlıklı kentleşmeyi gerçekleştirmeniz mümkün değildir. Bakanlığınızın yaptırımcı bakanlık olduğu belli değil, yatırımcı bakanlık olduğu belli değil, ihtisas bakanlığı olduğu belli değil ama siz, belirli kanunları dahi çıkarmakta geç kalıyorsunuz değerli arkadaşlarım.

Bugün eğer Bayındırlık Bakanlığı, imar planlama yetkileri paylaşılırken çeşitli kurumlara -TOKİ’ye, Özelleştirme İdaresine,  Devlet Demiryollarına- sesini çıkarsaydı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) - …kentlerde imar anarşisi olmazdı değerli arkadaşlarım.

Kaçak yapıdan şikâyet ediyor Sayın Bakan. Ayamama Deresi geçenlerde taştı. Büyük bir felaket oldu. Sayın Başbakan ne dedi? “Dere intikamını alıyor.” dedi. Neden intikamını alıyor? O derenin havzasını dolduranlardan intikamını alıyor ama cezasını kim çekiyor? Cezasını halk çekiyor.

Su havzaları işgal edilirken, dere yatakları işgal edilirken siz sesinizi çıkarmayacaksınız, ranta dayalı imar planları yapılırken sesinizi çıkarmayacaksınız, bugün burada diyeceksiniz ki: “Ben şu planlamaları, şu yasaları çıkaracağım.” Vallahi Sayın Bakanım, buna artık çocuklar bile kanmaz çünkü Hükûmetinizin ve Bakanlığınızın inandırıcılığı kaybolmuştur. İnandırıcılığı olmayan hükûmetler hiçbir yaptırımda bulunamazlar değerli arkadaşlarım. O bakımdan, kentleri kurtarmak istiyorsak, sizin çoğunluğunuz var Hükûmet olarak, biz de size destek olalım, imar yasasını getirin, kentsel dönüşüm yasasını getirin, bunları hep birlikte çıkaralım ve kentlerimizi rantiyecilerin baskısından kurtaralım değerli arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ağyüz, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) - Bunu yapamadığımız müddetçe kent işgallerini ortadan kaldıramayız, kentlerdeki rant paylaşımını ortadan kaldıramayız. Bugün bu yasaları çıkaramayan iktidar 19 sefer Kamu İhale Kanunu’nu değiştirmek için gündeme getirmiş, komisyonlara sokmuştur. El insaf! Kamu İhale Kanunu’nu niye değiştiriyorsunuz? Kendi yandaşlarınızın, siyasi yandaşlarınızın ihale almasını kolaylaştırmak için. TOKİ’yi niye Kamu İhale Kanunu kapsamından çıkarıyorsunuz? TOKİ niye denetlenemiyor, niye hesap veremiyor? TOKİ’nin niye imtiyazı var? TOKİ niye Başbakana bağlı, niye Başbakana bağlı?

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Rant dağıtıyor, rant.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Bunların hepsi bir hesap ürünü. Bu hesabın sonucunda da bunun vebalini, günahını halk çekiyor, halk yoksullaşıyor, halk eziliyor ve siz buna seyirci kalıyorsunuz.

Hani partinizin programında 3Y vardı; yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar. Hangisini kaldırdınız?

MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) – Hepsi kalktı, hepsi.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Yolsuzluk diz boyu, yoksulluk diz boyu, yasaklar döneminizde daha çok arttı. “Özgürlükten yanayız” diyorsunuz…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – …özgürlükleri kısmak için çaba gösteriyorsunuz. Bakın, Kızılay’da insanlar inim inim inliyor.

BAŞKAN – Sayın Ağyüz, lütfen…

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Bunların sesine kulak verin.

Bu bütçe yatırımcı bütçe değildir. Bu bütçenin içerisinde halk yoktur ama buna rağmen bütçenin hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Ağyüz.

Soru-cevap işlemine geldik sayın milletvekilleri.

İlk 12, sisteme girmiş olan milletvekili arkadaşların adlarını okuyacağım, eğer süre yeterse daha sonrasına da, ondan sonraki sıradakilere de devam edeceğim: Sayın Doğru, Sayın Işık, Sayın Tankut, Sayın Paksoy, Sayın Uslu, Sayın Özdemir, Sayın Yıldız, Sayın Akçay, Sayın Akkuş, Sayın Asil, Sayın Kaptan, Sayın Güvel.

Şimdi, süremiz yirmi dakika; on dakikası soru, on dakikası cevaba.

Süreyi başlatıyorum.

Sayın Doğru, buyurunuz.

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tokat İli Esnaf Odaları Birlik Başkanı Mehmet Bekçi ve diğer oda başkanlarının en büyük şikâyeti olan, Esnaf Odaları Birliğine kayıtlı olan esnaflardan belediyeler ruhsat aşamasında ve sicil kayıtta ustalık belgesi istiyor. Ticaret odasına kayıttan istenmiyor. Bu ikili durumu ne zaman düzelteceksiniz?

Bankalar sicil affını uygulamıyor, esnaf da kredi kullanamıyor; bu durum ne zaman düzeltilecek?

Tokat Erbaa ilçesi ve Niksar Ormancık köylerindeki toplulaştırmalar yarım kalmıştır, köylü mağdur olmaktadır. Toplulaştırmalar ne zaman tamamlanacaktır?

Ülkemizin birçok yerinde olduğu gibi Tokat ilinde de işletmeler, fabrikalar her gün kapanmaktadır. Buraların ekonomiye tekrar kazandırılması noktasında, geçmişteki İstanbul Yaklaşımı gibi bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Doğru.

Sayın Tankut

YILMAZ TANKUT (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sanayi Bakanımıza sormak istiyorum: Türkiye’de fabrikalardan ve hastanelerden çıkan kimyevi tehlikeli atıkların yakıldığı tek fabrikanın İzmit’teki İZAYDAŞ olduğu bilinmektedir. Türkiye’de İZAYDAŞ’tan başka tehlikeli atıkların imha edildiği başka bir tesis var mıdır? Bu çerçevede bütün Türkiye’deki kimyevi atıkların yok edilebilmesi için sadece tek bir atık imha merkezinin olması sizce yeterli midir? Adana’da günlük 250-300 ton dolayında kimyasal tehlikeli atık çıktığı ifade edilmektedir. Bu atıkların da üçte 1’i organize sanayiden ve diğerleri diğer fabrikalardan çıkmaktadır.

Şimdi sormak istiyorum: Adana ve diğer sanayi kentlerimizden çıkan bu tehlikeli kimyevi atıklar İzmit’e gönderilmediğine göre ne olmaktadır?

Yine geçtiğimiz günlerde kamuoyuna yansıyan, Adana, Mersin, Kilis, Gaziantep, Osmaniye ve Hatay illerini de kapsayan Türkiye'nin ikinci kimyasal atık bertaraf tesisinin Tarsus’ta yapılmak istendiği söylenmiş ve belli ölçülerde de kamuoyu oluşturulmuştur. Söz konusu tesis ile ilgili olarak herhangi bir çalışma ve projeniz var mıdır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Tankut.

Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanımıza soruyorum: 2010 yılında uygulamaya girecek sektörel teşvik sistemiyle birlikte 5084 sayılı Yasa kapsamında teşvik edilen çok sayıdaki sanayicimiz, birçok ilimizde olduğu gibi Kütahya ilinde de teşvik kapsamı dışında kalmış olup iş yerlerini kapatma noktasına gelmiştir. Bu konuda teşvikin yeniden uzatılmasıyla ilgili Bakanlığınızın bir çalışması var mıdır? Bu yatırımcılarımız durumlarını nasıl düzeltebileceklerdir?

İki: Bakanlığınızca Kütahya ili Simav ilçesi Organize Sanayi Bölgesi için kamu yararı kararı alınmış mıdır? Alınmadıysa bunu ne zaman alabilirsiniz? 2010 yılı bütçesinde Simav OSB için ne kadar ödenek sağlanabilecektir?

Sayın Bayındırlık Bakanına: 2008’de yapılan son…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.

Sayın Paksoy

MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Bayındırlık Bakanımıza sormak istiyorum: Nüfusu 10 binin altında olan belde belediyelerinde kanalizasyon ve içme suyu gibi altyapı projelerinin gerçekleşmesinde kullanılan hibe kaynaklarının destekleme kriterleri nelerdir? Bu projelerden kaç belediyeye destek verdiniz?

Sanayi Bakanımıza sormak istiyorum: Tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin üzerinde görülen 844,1 milyon TL DFİF kredilerinin geriye ödenmesi pek mümkün görülmemektedir. Zaten hazine, bu kredilere her yıl faiz yürüterek birlikleri borç batağına sürüklemektedir. Bu konuda bir çözüm düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Paksoy.

Sayın Uslu…

CEMALEDDİN USLU (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sorum Sayın Nihat Ergün’e.

Sayın Bakan, Bakanlık bürokratları ve TOBB heyetiyle beraber cumartesi günü Edirne’ye gittiniz. Bu ziyaretinizden Edirneliler olarak mutlu olduk. Bildiğiniz gibi, Edirne bir sınır ili ve bundan istifade etmesi gerekiyor. Adına ne derseniz deyin ama Edirne’ye lokal teşvikler verilmeli, organize sanayi bölgesi canlandırılmalı, Edirne’nin tarih ve kültür turizmi, Saros turizmi geliştirilmeli. Kısacası Edirne için ne yapacaksınız?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Uslu.

Sayın Özdemir…

HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Sayın Başkan, Sayın Sanayi Bakanına soruyorum: Uygulamaya koyduğunuz yeni teşvik tedbirlerinin 2010 yılı içerisinde Gaziantep’e ne kadar yeni yatırım getireceğini tahmin ediyorsunuz? Hükûmetiniz döneminde mevcut fabrika ve iş yerlerinin kapanmaya devam ettiği, işsizliğin çığ gibi arttığı ilimizdeki bu kötü gidişi nasıl durduracaksınız?

Sanayi üretiminizde ithalatın payı ne kadardır? Yerli üretimi artırmayı düşünüyor musunuz? Eğer artırmayı düşünüyorsanız bu amacı hangi tedbirlerle gerçekleştireceksiniz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Özdemir.

Sayın Yıldız…

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bayındırlık Bakanıma soruyorum: Sayın Bakan, hep karşılaştırma yaptığınız 57’nci Hükûmet döneminde çıkarılan ve on dokuz pilot ilde uygulanmakta olan yapı denetiminin seksen bir ilde uygulanabilir hâle gelmesi için çalışmanız var mı diye soracaktım. Az önce 2010 yılında bu yasayı çıkaracağınızı söylediniz, bugüne kadar niye beklediniz? Kalan altmış iki ilde yaşayan insanlarımız sağlıklı bir yapı kullanma hakkına sahip değiller mi? Sekiz yıl geçti, bir sekiz sene daha iktidarda kalacağınızı mı düşünüyorsunuz?

Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanına soruyorum: Sayın Bakan, alışveriş merkezleri, büyük mağazalar, zincir mağazalar kanun tasarısı, sebze ve meyve ticaretinin düzenlenmesi hakkında kanun tasarısı, tarımsal birliklerin yeniden yapılandırılmasıyla ilgili kanun tasarıları, kooperatifler kanun tasarısı ve diğerlerini sayabiliriz, bunlar üzerindeki nihai değerlendirmelerinizin devam ettiğini söylüyorsunuz. Sekiz yıldır iktidarsınız, bu değerlendirmeler…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Yıldız.

Sayın Akçay…

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sorum Sayın Bayındırlık Bakanına: 5782 sayılı yabancıların gayrimenkul alımıyla ilgili Yasa daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesine rağmen, iptal gerekçeleri hiçe sayılarak bir ilin imar planı alanının yüzde 10’u satışa sunulmuştur. Daha önce binde 20’yi aşmış olması gerekçesiyle satışların durdurulduğu Hatay ilinde satışların devam ettiği yönünde iddialar bulunmaktadır.

Yine, Mardin, Kilis, Antalya, Muğla ve Aydın illerinde binde 5 sınırının geçilmiş olmasına karşılık, yeni yasayla imar alanlarının yüzde 10’una kadar satış sürdürülmektedir. Bütün bunların kontrolünü hangi kurum yapmaktadır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Akçay.

Sayın Akkuş…

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Sanayi Bakanına soruyorum: Serbest bölgelerin gerek ithalat ve gerekse ihracat unsurları açısından gittikçe zayıfladığı ve önemini kaybettiği belirtilmektedir. Son bir yıl içerisinde Mersin Serbest Bölgesinde ticaret hacminde ne gibi bir değişim meydana gelmiştir? Kaç iş yeri kapanmış, kaç iş yeri el değiştirmiş ve kaç iş yeri icralık hâle gelmiştir?

Sayın Bayındırlık Bakanına: Ülkemizde hazine tarafından köylü ve çiftçi aleyhine açılan 2/B’ye ilişkin davalar köylünün aleyhine sonuçlanmakta, bu araziler rayiç fiyatlarla köylüye satılmak istenmektedir. Köylü, bu miktarı ödeyemeyince bu alanlar köylünün elinden çıkmaktadır. Hükûmetleriniz döneminde bu şekilde kaç köylü kullandığı hazine arazisini kaybetmiştir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Akkuş.

Sayın Asil…

BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) – Sayın Bakan, size iletmem ricasıyla esnaftan gelen bir mektubu özetleyerek sorumu yöneltiyorum: “Tarım makineleri tamirciliği yapan esnafım. İşimin gereği sezonluk çalışıyorum. Üç-beş yıldır sezon dışı aylarda BAĞ-KUR primlerimi bile ödeyemiyorum. KOBİ’lere destek programı kapsamında kredi talep ettim, atölyemi geliştirip bir torna tezgâhı almak istedim. Ancak, aldığım kredinin neredeyse tamamını BAĞ-KUR borcuma kestiler. Ben ne yapayım? Bu nasıl anlayış? Hâlbuki işimi büyütebilsem BAĞ-KUR borcumu da, BAĞ-KUR’umu da öderim, insanca da geçinirim.” Bu esnafın feryadına ne diyorsunuz?

İkinci sorum: Büyümenin yüzde 3,5; enflasyonun yüzde 5,3 olarak öngörüldüğü 2010 yılında vergi gelirlerinin yüzde 18,2 artacak olması, yeni vergilerle bu milletin canının yakılacağını gösteriyor. Bu vergi artışıyla anlattıklarınızın kâğıt üzerinde kalacağını mı anlamalıyız?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN -  Teşekkür ediyoruz Sayın Asil.

Sayın Kaptan…

OSMAN KAPTAN (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanına sormak istiyorum: Sayın Bakan, 2008’de yaş sebze ve meyve ihracatımızın yüzde 24’ü domatesten oluşmuştur. Ülkemizde domates ihracatının maliyeti hemen hemen Avrupa ülkelerindeki satış fiyatıyla aynıdır. Bu durumda, fiyat rekabetinin yaşandığı dış pazarlara ihracat yapmamız domates açısından olanaksızdır. 30 Haziran 2010’a kadar domatese ton başına 75 dolar mahsup teşvik verilmesini Hükûmet niye sağlamıyor?

İkinci soru: AB ülkelerinin çoğunda olan büyük mağazacılık kanunu sekiz yıldır niye çıkarılmıyor? Yoksa bu kanunun çıkmaması yönünde baskı yapan lobiler mi var?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Kaptan.

Buyurunuz efendim.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Değerli arkadaşlar, Sayın Reşat Doğru ustalık belgesiyle ilgili bir soru sordu. Ustalık belgesi, esnaf odalarında istenen bir belge, ticaret odalarının iş yeri açılışında istemediği bir belge ama ustalık gerektiren işlerde, doğrudan doğruya, ticaret odasına kayıtlı bir kişinin ustalık belgesi alması değil, yanında çalıştırdığı kişinin ustalık belgesi olması gerekiyor. Bu konuda uygulamada bir eksiklik söz konusu olursa bunu takip etme imkânımız var. Yoksa, yani bir insanın daha geniş bir ticarethane açması için mutlaka ustalık belgesi olması gerekmiyor ama ustalık gerektiren bir eleman çalıştırması gerekiyorsa onun ustalık belgesi gerekir. Bunu ifade etmek istedim.

Sicil affına rağmen bazı bankalar kredi vermekte çekingen davranıyor. Evet, bundan biz de zaman zaman şikâyetçi olduk gerçekten, bankaların bunu uygulaması gerektiğini… Ancak teminat sorunu yaşayan bankalar, işletmelerle alakalı… Bir yandan Kredi Garanti Fonu devreye girdi ve uygulamaya başladı ve bundan daha fazla… Kredi riski kadar ancak bir teminat isteyebilecek bankalar çünkü riskin yüzde 65’ini hazine üstlenmiş bulunuyor. Dolayısıyla krediye ulaşma konusunda yeni uygulamalar, hem esnaf hem de tüccarlar için önemli imkânlar getirmiş bulunuyor.

Sayın Işık’ın sorusu: “5084 uzayacak mı?” Bu konuyla ilgili bazı değerlendirmeler var, henüz sonuçlanmadı. Umarım yılbaşına kadar bu değerlendirmeler tamamlanmış olur.

Simav Organize Sanayi Bölgesiyle ilgili… Mera vasfındaki arazinin vasıf değişikliği henüz gerçekleşmedi. Bu gerçekleştikten sonra kamu yararı kararı verilebilecek ve 2010 yılı içerisinde de imkânlar ölçüsünde yeterli ödenek Simav için tahsis edilebilecektir.

Sayın Tankut’un sorusu: “İZAYDAŞ tek başına yeterli mi?” Elbette tek başına yeterli olmayabilir ama bu, Çevre Bakanlığıyla birlikte ele alınabilecek bir konudur. Çevre Bakanlığıyla da gereken temasları sağlayarak bu konudaki ihtiyacın hangi boyutlarda olduğunu ve nerelerde bunun desteklenmesi ve teşvik edilmesi gerektiğini ayrıca değerlendirip size cevaplayabiliriz.

Sayın Paksoy, tarım satış kooperatiflerindeki 844 milyonluk DFİF kredisinin ne olacağını, bunların ödenmesinin zor olduğunu söylüyor. Tarım satış birliklerinin yeniden yapılandırılmasıyla ilgili kanun tasarısı çalışmaları Başbakanlığa sevk edildi ve orada bu borcun da yeniden yapılandırılmasıyla ilgili kurumlar arasında mutabakat sağlanmış durumda. Bu borcun da yapılandırılmasıyla ilgili bir çalışma sürdürülecek.

Sayın Uslu “Edirne için ne yapılacak?” diyor. Edirne’de bu cumartesi günü “Trakya Sanayi ve Ticaret Zirvesi” adı altında bir çalışma yürüttük. Üç tane ilimizin valileri, rektörleri, sanayi ticaret odası başkanları, esnaf odaları, bütün milletvekili arkadaşlarımız -milletvekili arkadaşlarımızdan da orada olanlar vardı- birlikler ve ilgili kesimler, iş adamı dernekleri çok geniş katılımlı, üç ilimizi de değerlendiren, buradaki potansiyeli harekete geçirmeyi, potansiyelin önündeki engellerin neler olduğunu ve hangi tedbirlerin alınması gerektiğini birlikte ele aldığımız bir çalışma yaptık. Bunu Edirne’de gerçekleştirdik. Edirne’nin de çok önemli bir potansiyeli olduğunu şahsen orada görmüş olduk. Edirne’de, özellikle organize sanayi bölgesinin gereken aktiviteyi sağlayamamış olduğunu da gördük. İstanbul Sanayi Odası Başkanımızı ve İstanbul Ticaret Odası Başkanımızı da özellikle oraya davet etmiştik çünkü Trakya’yı İstanbul ve Balkanlarla birlikte ele almak mecburiyeti var, komşu ülkelerle birlikte ele almak mecburiyeti var. İlk etapta, biz, bunu komşu vilayet olan, en büyük vilayet olan İstanbul’la birlikte ele aldık ve Trakya’nın özelliklerine uygun bir sanayi transferini İstanbul Sanayi Odamızla da birlikte orada gerçekleştirmeyi, Edirne Sanayi Odasıyla, Ticaret Odasıyla birlikte bir çalışma yapmayı ve Edirne’nin sanayi potansiyelini bu şekilde artırmayı orada planlamış olduk. Bu çalışmaları daha sonra, ayrıntılı bir şekilde size ifade edebilirim. Ama bu çalışmada, gerçekten, Trakya’nın büyük bir potansiyeli olduğunu, bu potansiyeli harekete geçirmek için bazı önemli, belki de stratejik küçük adımlarla ama stratejik adımlarla çok daha ileri bir noktaya gelebileceğini görmüş olduk. Onları kamuoyuyla da zaman içerisinde paylaşacağız.

Sayın Özdemir “Teşvikten Antep’e ne kadar yatırım geleceğini tahmin ediyorsunuz?” diyor. Değerli arkadaşlar, güney illerimizde, Mersin’den başlayarak Şanlıurfa’ya kadar, hatta Diyarbakır ve Van’a kadar, Türkiye’de izlenmiş olan komşularla sıfır problem ve maksimum iş birliği politikası gerçekten çok önemli katkılar sağladı. Birçok yerde üretim, istihdam ve ihracat azalırken, güney illerimizde bunun tam tersine üretimde, ihracatta ve istihdamda artışlar meydana geldi. Bunu Gaziantep’e gittiğiniz zaman, Gaziantep Sanayi ve Ticaret Odasıyla da görüştüğünüz zaman, Kahramanmaraş’la, Osmaniye’yle, Mersin’le görüştüğünüz zaman da yakından görebileceksiniz. Dolayısıyla, hem teşviklerden elbette bazı yatırımlar gelecektir ama en önemli teşvik, Türkiye'nin son yıllarda uygulamış olduğu dış politikanın o bölgelerin ekonomisine sağlamış olduğu katkı olmuştur. Bu katkıyla, bu bölgelerimizde üretim, istihdam ve ihracatın artmış olduğunu görüyoruz.

BAŞKAN – Sayın Ergün, sürenizi iki dakika aştınız. Lütfen…

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Sayın Yıldız, AVM’lerle ilgili kanun çalışmamızı bitirdik. AVM’leri izne bağlayan ve üreticiyi güvence altına alan ve esnafın da korunmasını sağlayan bir düzenleme getirdik ama burada bu kanun çıkmadan bile yerel yönetimlerin tedbir alması gerekir. Yerel yönetimleri hiç kimse AVM’ler için plan tadilatı yapmaya zorlamıyor ne milletvekilleri ne Hükûmet. Orada yerel unsurlar, esnaf birlikleri, belki milletvekilleri şehrin planlanmasında AVM ihtiyacı olup olmadığı konusundaki kararları yerel düzeyde -Parlamento bir düzenleme yapana kadar- vermelidirler, verebilmelidirler ama biz gene de bütün bu düzenlemeleri içeren bir yapıyı getireceğiz.

Serbest bölgeler, devlet bakanlığımızı ilgilendiriyor. Oradan bilgileri alıp size transfer edebiliriz ve bu da yine ihracatla ilgili bir konu. Dış Ticaret Müsteşarlığımızdan gereken bilgileri alarak sizlere aktarma imkânımız olacaktır.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Ergün.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Bakan, Şaban Dişli olayında direkt müdahale var AVM’lerle ilgili.

BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Demir.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Öncelikle, Sayın Paksoy’un sorusu: Nüfusu 10 binin altında olan belediyelere İller Bankasının 2010 yılında başlayacak olduğu hibe kaynak kullandırılmasındaki kriterlerde özellikle içme suyu, kanalizasyon ve arıtma tesislerine öncelik verilecek. Projeleri hazır olanlar ve mevcut tesislerinin zayıflığı veya yetersizliği esas alınıp bir teknik puan sistemi düzenlenecek, aslında burada bir de sıralamaya tabi tutulacaklar. Önümüzdeki beş yıl içinde nüfusu 10 binin altındaki bütün belediyelerin bu üç ana -içme suyu, kanalizasyon ve arıtma tesisleri- probleminin tamamının tamamlanması, yapılması hedeflenmektedir. Ayrıca, bugün bu teşvik çıkmadan da harita çalışmaları, imar planları ve tüm proje faaliyetlerinde İller Bankası yüzde 75’ini hibe yapıyor, yüzde 25’ini de belediyelerin hesaplarına para olarak geçecek şekilde hareket ediyor.

Sayın Yıldız’ın sorusundaki Yapı Denetimi Kanunu’yla ilgili denetleme… Evet, sekiz yıldır gözlemlendi, hâlâ eksiklikleri olan bir sistem. Yeni yaptığımız düzenlemede hem eksikliklerin giderilmesi hem de yaygınlaştırılmasında çok sağlıklı bir şekilde çalışmamızı tamamladık. Ocak ayı içerisinde inşallah Meclise Hükûmet tasarısı olarak sevk etmeyi planlıyoruz.

“Diğer uygulanmayan yerlerde boşluk mu vardı?” Hayır, dörtlü TUS sistemi oralarda uygulanmaya devam ediyor. Ülkemizin hiçbir yerinde yapı denetiminde yasal ve denetim olarak boşluk yoktur. “Yapı denetimi” ve “Dörtlü TUS” diye iki ayrı sistem ülkemizde uygulanmaktadır. Biz yapılan çalışmalarla ülkenin tamamına yapı denetimini yeni yüzüyle, yeni düzenlemeyle birlikte yaygınlaştırmayı planlıyoruz.

Sayın Akcan’ın sorusu: Yabancılara taşınmaz mal satışında il bazında imarlı alanın yüzde 10’unu geçen miktar hiç yok; yüzde 10’unu bulan illerden Hatay ve Kilis’te satışlar kapanmıştır, devam etmiyor, diğer yerlerde, il bazında yüzde 10’u yakaladığında otomatik olarak duruyor. Bunun üzerine herhangi bir satış yapılması asla söz konusu değildir.

Sayın Akkuş’un sorusu: Evet, 2/B’yle ilgili satışları Millî Emlak Genel Müdürlüğü yürütmektedir. Bu konuyla alakalı bilgiler bizde bulunmamakta.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Demir.

Sayın milletvekilleri, şimdi sırasıyla on ikinci turda yer alan bütçelerin bölümlerine geçilmesi hususunu ve bölümlerini ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

19 – SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI

1.– Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

 

A – C E T V E L İ

KODU                       Açıklama                             (TL)

                                                                                          

01                   Genel Kamu Hizmetleri                  250.389.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

02                   Savunma Hizmetleri                              491.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                   Ekonomik İşler ve Hizmetler          420.162.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

07                   Sağlık Hizmetleri                                     67.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                               

                       TOPLAM                                       671.109.000

 

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.– Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

 

A    C E T V E L İ

 

 

                         (YTL)

                                                                                         

 

 

- Genel Ödenek Toplamı

:

428.558.928,00

- Toplam Harcama

:

393.990.584,77

- İptal Edilen Ödenek

:

34.568.343,23

- Ertesi Yıla Devredilen Ödenek

:

5.109.229,99

 

BAŞKAN– (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Rekabet Kurumu 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

42.07- REKABET KURUMU

1.– Rekabet Kurumu 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

 

A – C E T V E L İ

KODU                       Açıklama                                                        (TL)

                                                                                                                       

01                     Genel Kamu Hizmetleri                                     24.641.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

03                     Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                   135.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                     Ekonomik işler ve Hizmetler                             17.514.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                            

                         TOPLAM                                                         42.290.000

 

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

 

B – C E T V E L İ

KOD                Açıklama                                                                      (TL)

                                                                                                                       

03                     Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri                              509.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

05                     Diğer Gelirler                                                    41.781.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                            

                         TOPLAM                                                         42.290.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

Rekabet Kurumu 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Rekabet Kurumu 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.– Rekabet Kurumu 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

 

A    C E T V E L İ

 

 

                         (YTL)

                                                                                         

 

 

- Genel Ödenek Toplamı

:

43.883.407,00

- Toplam Harcama

:

36.589.981,33

- İptal Edilen Ödenek

:

7.293.425,67

 

BAŞKAN– (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

 

B - CETVELİ

 

 

                         (YTL)

                                                                                         

 

 

- Bütçe Tahmini

:

33.274.517,00

- Yılı Tahsilatı

:

36.787.808,09

 

BAŞKAN – (B) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Rekabet Kurumu 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Millî Prodüktivite Merkezi 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

40.23 – MİLLÎ PRODÜKTİVİTE MERKEZİ

1.– Millî Prodüktivite Merkezi 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

A – C E T V E L İ

KODU                       Açıklama                                                        (TL)

                                                                                                                         

02                   Savunma Hizmetleri                                                       1.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

03                   Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                       183.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                   Ekonomik İşler ve Hizmetler                                12.929.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                              

                       TOPLAM                                                             13.113.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

B – C E T V E L İ

KOD                          Açıklama                                                                   (TL)

                                                                                                                              

03                   Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri                                  514.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                   Alınan Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler           7.217.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

05                   Diğer Gelirler                                                          3.382.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                  

                       TOPLAM                                                             11.113.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Millî Prodüktivite Merkezi 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Millî Prodüktivite Merkezi 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.– Millî Prodüktivite Merkezi 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

 

A    C E T V E L İ

 

 

                         (YTL)

 

                                                                                         

 

 

- Genel Ödenek Toplamı

:

12.395.000,00

- Toplam Harcama

:

11.473.528,19

- İptal Edilen Ödenek

:

921.471,81

 

BAŞKAN– (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

 

B - CETVELİ

 

 

                         (YTL)

                                                                                         

 

 

 - Bütçe Tahmini

:

6.273.000,00

- Yılı Tahsilatı

:

5.530.899,88

 

BAŞKAN – (B) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Millî Prodüktivite Merkezi 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2010 yılı merkezi yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

40.30 - KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI

1.– Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

 

A – C E T V E L İ

KODU                       Açıklama                                                                   (TL)

                                                                                                                              

01                   Genel Kamu Hizmetleri                                        16.251.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

03                   Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                    2.360.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                   Ekonomik İşler ve Hizmetler                              341.713.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                       

                       TOPLAM                                                           360.324.000

 

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

 

B – C E T V E L İ

KOD                          Açıklama                                                                   (TL)

                                                                                                                              

03                   Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri                               1.855.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                   Alınan Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler       234.161.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

05                   Diğer Gelirler                                                        60.042.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

06                   Sermaye Gelirleri                                                         16.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

08                   Alacaklardan Tahsilatı                                             8.000.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                       

                       TOPLAM                                                           304.074.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Küçük ve Orta Ölçekli Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2008 yılı merkezî yönetim  kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.– Küçük ve Orta Ölçekli Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

 

A    C E T V E L İ

 

 

                         (YTL)

                                                                                         

 

 

- Genel Ödenek Toplamı

:

293.996.288,00

- Toplam Harcama

:

283.089.667,43

- İptal Edilen Ödenek

:

10.906.620,57

 

BAŞKAN– (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

B    C E T V E L İ

 

 

                         (YTL)

                                                                                         

 

 

- Bütçe Tahmini

:

141.626.000,00

- Yılı Tahsilatı

:

259.648.792,26

 

BAŞKAN – (B) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Küçük ve Orta Ölçekli Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Türk Akreditasyon Kurumu 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

40.21- TÜRK AKREDİTASYON KURUMU

1.– Türk Akreditasyon Kurumu 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

 

A – C E T V E L İ

KODU                       Açıklama                                                                   (TL)

                                                                                                                              

04                   Ekonomik İşler ve Hizmetler                                  5.970.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                       

                       TOPLAM                                                               5.970.000

 

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

B – C E T V E L İ

KOD                          Açıklama                                                                   (TL)

                                                                                                                              

03                   Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri                               6.552.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

05                   Diğer Gelirler                                                          1.500.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                       

                       TOPLAM                                                               8.052.000

 

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türk Akreditasyon Kurumu 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Türk Akreditasyon Kurumu 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.– Türk Akreditasyon Kurumu 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

 

A    C E T V E L İ

 

 

                         (YTL)

                                                                                         

 

 

- Genel Ödenek Toplamı

:

4.710.000,00

- Toplam Harcama

:

4.393.310,80

- İptal Edilen Ödenek

:

316.689,20

 

BAŞKAN– (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

 

B    C E T V E L İ

 

 

                         (YTL)

                                                                                         

 

 

- Bütçe Tahmini

 

4.710.000,00

- Yılı Tahsilatı

:

8.409.359,96

 

BAŞKAN – (B) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Türk Akreditasyon Kurumu 2008 yılı merkezî yönetim  kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Türk Patent Enstitüsü 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

40.24 – TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ

1.– Türk Patent Enstitüsü 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

 

A – C E T V E L İ

KODU                       Açıklama                                                                   (TL)

                                                                                                                              

01                   Genel Kamu Hizmetleri                                        12.177.500

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir

02                   Savunma Hizmetleri                                                     11.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

03                   Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                       750.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                   Ekonomik İşler ve Hizmetler                                19.572.500

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                       

                       TOPLAM                                                             32.511.000

 

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

 

B – C E T V E L İ

KODU                       Açıklama                                                                   (TL)

                                                                                                                              

03                   Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri                             71.995.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

05                   Diğer Gelirler                                                        33.005.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                       

                       TOPLAM                                                           105.000.000

 

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türk Patent Enstitüsü 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Türk Patent Enstitüsü 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.– Türk Patent Enstitüsü 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

 

A    C E T V E L İ

 

 

                         (YTL)

                                                                                         

 

 

- Genel Ödenek Toplamı

:

35.741.085,00

- Toplam Harcama

:

20.828.607,74

- İptal Edilen Ödenek

:

14.912.477,26

 

BAŞKAN– (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

B    C E T V E L İ

 

 

                         (YTL)

                                                                                         

 

 

 - Bütçe Tahmini

:

77.362.000,00

- Yılı Tahsilatı

:

86.384.750,40

 

BAŞKAN – (B) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Türk Patent Enstitüsü  2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Türk Standartları Enstitüsü 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

40.22 – TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ

1.– Türk Standartları Enstitüsü 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

 

A – C E T V E L İ

KODU                       Açıklama                                                                   (TL)

                                                                                                                              

01                   Genel Kamu Hizmetleri                                        25.675.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

03                   Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetler                     1.800.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                   Ekonomik İşler ve Hizmetler                              140.945.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                       

                       TOPLAM                                                           168.420.000

 

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

B – C E T V E L İ

KOD                          Açıklama                                                                   (TL)

                                                                                                                              

03                   Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri                           161.100.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

05                   Diğer Gelirler                                                        89.600.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

09                   Red ve İadeler (-)                                                      -700.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                       

                       TOPLAM                                                           250.000.000

 

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türk Standartları Enstitüsü 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Türkiye Standartları Enstitüsü 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.– Türk Standartları Enstitüsü 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

 

A    C E T V E L İ

 

 

                         (YTL)

                                                                                         

 

 

- Genel Ödenek Toplamı

:

179.707.000,00

- Toplam Harcama

:

130.964.762,26

- İptal Edilen Ödenek

:

48.742.237,74

- Ertesi Yıla Devreden Ödenek

:

19.069,60

 

 

 

BAŞKAN– (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

 

B    C E T V E L İ

 

 

                         (YTL)

                                                                                         

 

 

- Bütçe Tahmini

:

200.000.000,00

- Yılı Tahsilatı

:

234.040.159,84

 

BAŞKAN – (B) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Türkiye Standartları Enstitüsü 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

14 -  BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANLIĞI

1.– Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

 

A – C E T V E L İ

KODU                       Açıklama                                                                   (TL)

                                                                                                                              

01                   Genel Kamu Hizmetleri                                           16.526.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

02                   Savunma Hizmetleri                                                     366.100

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                   Ekonomik İşler ve Hizmetler                                 391.666.900

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

06                   İskân ve Toplum Refahı Hizmetleri                         88.948.400

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

07                   Sağlık Hizmetleri                                                          597.600

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

10                   Sosyal Güvenlik ve Sosyal Yardım Hizmetleri     276.341.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                       

                       TOPLAM                                                              774.446.000

 

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2–  Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

 

A    C E T V E L İ

 

 

                                                (YTL)

- Genel Ödenek Toplamı

:

1.385.594.608,19

- Toplam Harcama

:

1.187.666.727,36

- İptal Edilen Ödenek

:

114.263.538,30

- Ertesi Yıla Devreden Ödenek

:

83.664.342,53

 

BAŞKAN– (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

14.81 -  TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.– Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

 

A – C E T V E L İ

KODU                       Açıklama                                                                   (TL)

                                                                                                                              

01                   Genel Kamu Hizmetleri                                          475.496.700

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

02                   Savunma Hizmetleri                                                      212.300

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                       

                       TOPLAM                                                               475.709.000

 

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2010 yılı merkezî yönetim  bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.– Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

 

A    C E T V E L İ

                                                                                        (YTL)

- Genel Ödenek Toplamı

:

430.208.875,00

- Toplam Harcama

:

407.315.584,53

- Ödenek Dışı Harcama

:

87.324,60

- İptal Edilen Ödenek

:

20.409.055,94

- Ertesi Yıla Devreden Ödenek

:

2.571.559,13

 

BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Böylece, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Rekabet Kurumu, Millî Prodüktivite Merkezi, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı, Türk Akreditasyon Kurumu, Türk Patent Enstitüsü, Türk Standartları Enstitüsü, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğününün 2010 yılı merkezî yönetim bütçeleriyle 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesapları  kabul edilmiştir.

Böylece, on ikinci tur görüşmelerimizi tamamlamış bulunuyoruz.

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 16.11

 

21 Aralık 2009 Pazartesi

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.30

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 38’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Şimdi, on üçüncü tur görüşmelerine başlayacağız.

On üçüncü turda, Ulaştırma Bakanlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Denizcilik Müsteşarlığı, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Kamu İhale Kurumu bütçeleri ile gelir bütçesi yer almaktadır.

III. KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/759) (S. Sayısı: 442) (Devam)

2.- 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı ile Merkezi Yönetim Bütçesi Kapsamındaki İdare ve Kurumların 2008 Bütçe Yılı Kesin Hesap Tasarısına Ait Genel Uygunluk Bildirimi ve Eki Raporların Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/728, 3/934) (S. Sayısı: 443) (Devam)

İ) ULAŞTIRMA BAKANLIĞI

1.- Ulaştırma Bakanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Ulaştırma Bakanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

J) KARAYOLLARI  GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Karayolları Genel Müdürlüğü 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Karayolları Genel Müdürlüğü 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

K) BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE İLETİŞİM KURUMU

1.- Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

L) DENİZCİLİK MÜSTEŞARLIĞI

1.- Denizcilik Müsteşarlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Denizcilik Müsteşarlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

M) SİVİL HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.- Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

N) MALİYE BAKANLIĞI

1.- Maliye Bakanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Maliye Bakanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

O) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

1.- Gelir İdaresi Başkanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Gelir İdaresi Başkanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

Ö) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI

1.- Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

P) KAMU İHALE KURUMU

1.- Kamu İhale Kurumu 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Kamu İhale Kurumu 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

R) GELİR BÜTÇESİ

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince tur üzerindeki konuşmalar bittikten sonra yirmi dakika süreyle soru-cevap işlemi yapacağız. Bu konuyu biliyorsunuz.

Şimdi, “Gelir ve finansman” başlıklı 2’nci maddeyi okutuyorum:

Gelir ve finansman

MADDE 2 – (1) Gelirler:

Bu Kanuna bağlı (B) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli;

a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçenin gelirleri 231.235.584.000 Türk Lirası,

b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin gelirleri 4.898.274.700 Türk Lirası öz gelir, 13.386.485.400 Türk Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 18.284.760.100 Türk Lirası,

c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların gelirleri 1.949.287.082 Türk Lirası,

olarak tahmin edilmiştir.

(2) Finansman:

Bu Kanuna bağlı (F) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin net finansmanı 134.598.000 Türk Lirası olarak tahmin edilmiştir.

BAŞKAN – On üçüncü turda grupları ve şahısları adına söz alan sayın üyelerin isimlerini okuyorum:

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına: Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz, İzmir Milletvekili Oğuz Oyan, İstanbul Milletvekili Esfender Korkmaz, İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına: İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu, Adana Milletvekili Kürşat Atılgan, Aydın Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu, İstanbul Milletvekili Ümit Şafak.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına: Erzincan Milletvekili Sebahattin Karakelle, Diyarbakır Milletvekili Osman Aslan, İstanbul Milletvekili Mehmet Beyazıt Denizolgun, Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün, Kütahya Milletvekili Hasan Fehmi Kinay, Hatay Milletvekili Orhan Karasayar, Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı.

Lehinde Bingöl Milletvekili Yusuf Coşkun, aleyhinde İstanbul Milletvekili Mithat Melen.

Şimdi, ilk söz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’e ait. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

Buyurunuz Sayın Ağyüz.

CHP GRUBU ADINA YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ulaştırma Bakanlığı bütçesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, ulaşım, ülkelerin kalkınmışlık düzeyinin belirlenmesinde önemli bir göstergedir. Ülkelerin ve kentlerin çağdaşlığı, gelişmişliği, ulaşım ağının hem teknolojik hem standartlara uygun hem geniş bir ağ şebekesinin oluşturulmasıyla ölçülür. Şimdi, Ulaştırma Bakanlığının bütçe görüşmelerine baktığımız zaman bu böyle mi gerçekleşmiş, bir de bütçe gerçekleşmesine baktığımız zaman doğru mu?

Ulaştırma sektörünün 2008 yılında yüzde 37,7 olan payı 2009’da yüzde 33,9’a gerilemiş. 2010 yılında bu payın yüzde 31,9’a düşeceği öngörülmektedir bütçede.

Ulaştırma sektörü yatırımlarında 2009’da başlayan yavaşlama 2010’da da süreceğinin somut göstergesidir. O nedenle, Ulaştırma Bakanlığının bazı zamanlarda övünerek bahsettiği bölünmüş yollarla şunu sağladık, bunu sağladık sözleri bu 2010 yılında da bu bütçeyle daha ileri noktaya varamayacaktır değerli arkadaşlarım.

Yalnız bu bütçede Ulaştırma Bakanlığının sevindirici bir yönü vardır. Yıllardır, özellikle AKP tarafından “Yurdun her tarafını demir ağlarla ördük.” sözünün istismar edildiği günleri yaşadık. Ama bu bütçede gördük ki 1950’li yıllara kadar 9.024 kilometre demir yolu yapılmış, şimdi ise 11.004 kilometreye ulaşmış. Yani, 2 bin kilometre dahi demir yolu yapılmamış. Ama bu bütçede görüyoruz, bütçe payının yüzde 48’inin, sanıyorum, demir yolu yatırımlarına ayrılması önemli bir gelişmedir. Sayın Bakanlığı ve AKP zihniyetini demir yolu ağı örme anlayışına geldikleri için, Atatürk zihniyetinin sağladığı ulaşım ağına geldikleri için de tekrar kutlamak gereğini hissediyorum değerli arkadaşlarım.

Değerli arkadaşlar, ülkemizde özellikle kara yolu taşımacılığı ağırlıktadır. Avrupa Birliği ülkelerinde kara yolu taşımacılığı yüzde 60-65 seviyesindeyken ülkemizde yüzde 90 seviyesindedir. Bu standartları geliştirmek elbette ki Ulaştırma Bakanlığının, belediye sınırları içerisinde de, kent içi ulaşım için de kentlerin belediyelerinin görevidir. Özellikle bu iş için ulaşım master planının olması lazım ama görüyoruz ki Hükûmetin de, Bakanlığın da Ulusal bir ulaşım politikası maalesef yok. Büyük şehirlerimizde ulaşım politikası, ulaşım master planına rastlamak mümkün değil. Bir gün bakıyorsunuz, hafif raylıdan, metrodan vazgeçiliyor, metrobüse geçiliyor, yokuşları çıkmakta zorlanan metrobüse trilyonlar harcanıyor, biz buna seyirci kalıyoruz.

Bir bakıyorsunuz, fizibilite çalışmaları iyi yapılmadığı için Gaziantep Büyükşehirde hafif raylı diye bir sisteme geçiliyor, trilyonlarca para sokağa atılıyor. Güzergâhlar yanlış, toplayıcı özelliği yok ve o hafif raylı sistem adı altında esnaf perişan ediliyor, halk perişan ediliyor. Bunların hepsi ulaşım master planının olmamasından kaynaklanan sorunlardır değerli arkadaşlarım.

Tabii, bu kararları alırken İstanbul’a, büyük kentlere baktığımızda plan dışı olarak gerçekleştirilen ulaşım yatırımlarını da görüyoruz. Örneğin, geçenlerde Sayın Bakan, gezerken üçüncü köprü iddiasını ortaya attı, İstanbul’a üçüncü köprü yapılacakmış; üçüncü köprü tartışmasını ortaya atınca gündem değişti ve günlerce o tartışıldı. Kimi dedi ki “Üçüncü köprünün güzergâhı belli değil.” Ama spekülatif amaçlı kullananlar bundan gerekli payı aldılar, gerekli dersi aldılar.

Nasıl belirlendi bu? Bilimsel kriterleri var mı? 1/100.000’lik çevre planında var mı? Hayır, yok. Sivil toplum örgütlerinin görüşü alındı mı? Hayır, yok. Üç değerli arkadaş, Başbakan, Ulaştırma Bakanı ve Büyükşehir Belediye Başkanı helikoptere biniyorlar. Helikopterde diyorlar ki “Üçüncü köprü şu güzergâhtan geçsin.” Yani bu, en gelişmemiş ülkelerde bile denenmemiş bir yoldur. Eskiden park yapılırken, yol konulurken derdik ki “Yolu yapmayın önce, insanların akışına bırakalım.” Şimdi, biz de Başbakanın akışına bıraktık Boğaz köprüsünün güzergâhını. Bilimsellikten uzak, teknik donelerden uzak, çevre istismarı, çevre talanı konusunda büyük bir talan yaratacak olan bir proje ama biz bu projeyi günlerce tartışıyoruz. Buna sivil toplum örgütleri, mühendis odaları, vesaireler, hepsi karşı, aydınlar karşı, köşe yazarları karşı ama Ulaştırma Bakanımız bundan vazgeçmiyor değerli arkadaşlarım.

Bu çok yanlış bir karardır. Bunu savunurken de diyorlar ki: “Üçüncü köprüye önce karşı çıkıyorlar, sonra da üzerinden geçiyorlar.” diye ilkel bir yaklaşımla cevap veriyorlar.

Bugün artık, çağdaş dünyada hafif raylı var iken,  metro var iken, yer altından ulaşım var iken, Boğaz köprüsü ile, üçüncü Boğaz köprüsü ile ki amacına hizmet etmeyecek bir Boğaz köprüsüyle uğraşmak, bence kaynak israfından başka bir şey değildir değerli arkadaşlarım.

Yine ülkemiz, günlerdir telekulak dinlemesiyle uğraşıyor. TİB diye bir kurum. TİB’i denetlemeye gidiyor yargı mensupları. Önce alınmıyor, sonra alınıyor. TİB açıklama yapıyor “Yargıtayı dinlemedik.” diye. Bugün gazetelerde var, bakın, Yargıtay dinlenmiş. Biz TİB’e inanmayacak isek, dinlenme yargı kararları var ise, bu kararları uygulayan TİB’e inanmayacaksak kime inanacağız? TİB’in Başkanını kim atıyor?

Değerli arkadaşlarım, telefon dinleyerek haberleşme özgürlüğünü zedelemeye, Anayasa’yı ihlal etmeye hiçbir siyasetçinin ve hükûmetin hakkı yoktur. Telefon dinleyerek korku imparatorluğu yaratmak ancak faşist idarelerde olur, demokrasilerde olmaz. O nedenle bu uygulamanız demokrasiyle bağdaşır bir uygulama değildir.

Abdülhamid döneminin jurnalciliğini yaşıyoruz sanki. Yargı mensupları baskı altında, gazeteciler baskı altında. Geçen, Amerika’ya bir konu için davet edilen gazetecilerin bir kısmı demiş ki: “Biz gelemeyiz, Hükûmetin haberi olursa bize baskı yapar.” Yani bu korku imparatorluğuyla nereye varacağız?

Korku imparatorluğu sadece bu tür davranışlarla da bitmiyor ki kürsüde de yapılıyor. Sayın Başbakanın özellikle bütçe açış konuşmasında ben beklerdim ki hem bize moral versin hem topluma moral versin hem de önümüzdeki 2010 yılının karamsar olmadığını söylesin ama dinlerken ben ürktüm, televizyonu başında dinleyen insanlarımızın ürkmemesi mümkün değil. Ekonomi yok içinde. “Sen otur, sen kalk! Konuşmayı önlemezsen ben önlerim.” Bu tür tavırlarla biz bütçe açış konuşmasını geçirdik değerli arkadaşlarım.

Bütçe görüşmeleri çok önemlidir. Bunu eski, büyüklerimiz çok daha iyi bilir. Bütçe görüşmeleri yapılırken bütün katmanlar, toplum katmanları -televizyon yoktu o dönemlerde- radyonun başına gider, kulağını verirlerdi, “Benim için ne var bu bütçede?”diye -memursam memur için, işçiysem işçi için, emekliysem emekli için- merakla beklerlerdi, Bakanı dinlerlerdi ama şimdi ben Başbakanı dinliyorum, Başbakan hakaretten başka bir şey yağdırmıyor, bakanları dinliyorum, moralleri bozuk, motive yok, kendilerinde motive yok çünkü bütçe kısır bir bütçe.

Onun için değerli arkadaşlarım, bu bütçenin -başlangıçta da söyledim- ben geniş halk kitlelerine bir şey vereceği inancında değilim ama ulaşım sektörünün gelişmesi, büyümesi için elden gelen çabanın gösterilmesinin tek sebebi var, tek yolu vardır, özelleştirmelere sağlıklı, açık, şeffaf bir şekilde önayak olmak, özelleştirmeleri sağlıklı bir şekilde yapmaktır, başka türlü kaynak bulma şansınız da yoktur değerli arkadaşlarım.

Ayrıca, Gaziantep’te yarın Çobanbeyli Sınır Kapısı açılıyor. Çok teşekkür ederim, çok güzel bir çalışmadır. Bunun devamında da Gaziantep-Halep yüksek hızlı tren yapımının gerçekleşmesi de benim dileğim değerli arkadaşlarım.

Tabii tüm bunlar olurken Ulaştırma Bakanlığında kaynakların israfını da görüyoruz. Mesela, Telekom satıldı. Yıllık 2 milyar dolar kâr eden Telekom’u, üç yıllık kârı karşılığında sattık. İşçilerin perişan olması bir yana, yabancıları yüzde 50’den fazla hissesiyle biz zengin ettik değerli arkadaşlarım. Araç muayene istasyonlarını özelleştirdik. 2003 yılı geliri 125-130 milyon dolar olan bir kurumu “kamu yararıdır” diye özelleştirdik. Meslek odaları karşı çıktı, yargı kararı çıktı; bunu dinlemediler, özelleştirdiler değerli arkadaşlarım. Bunlar hep yanlış kararlardı ve bu özelleştirmeler de maalesef amacına uygun kullanılmadı. Onun için de bu sektör bugün bu durumda ve cılız ilerliyor.

Tabii ülkemize baktığımız zaman da kişi başına düşen gelir bakımından Avrupa’da sonuncuyuz, dolar milyarderliği sayısı bakımından da 1’inciyiz, işsizlik sıralamasında 5’inci sıradayız değerli arkadaşlarım. Bunlar bir şey ifade etmiyor mu sizlere? Ayrıca da bu ekonomik sıkıntıyla beraber toplumsal barış kaybolmak üzere. Toplumsal barışı sağlamak için her siyasetçi çaba göstermek zorundadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Bugün alanlar hak arayanlarca doluyor ise, bunların sesine kulak vermiyor isek bu yanlıştır. Tekel işçileri yürüyor meydanlarda, Devlet Demiryolları işçileri haklı direniş yaptılar. Sayın Bakan bilginiz var mı, 46 kişi işinden oldu. Bunlar acilen işe iade edilmelidir çünkü uluslararası şartnamelere, şartlara, anlaşmalara aykırıdır değerli arkadaşlarım. Devlet Demiryolları işçileri bugün yükü çeken insanlardır. Bugün Devlet Demiryollarının yüzü ağarıyorsa, makinist için, orada çalışan işçiler için ağarıyor ama siz bir müdürün, bir genel müdürün “Siz memur musunuz, serserisiniz!” tabirini bu işçilere yakıştırıyorsunuz Sayın Bakanım. Bunun için, genel müdür özür dilemelidir işçilerden ve bu işçiler geriye dönmelidir sevgili arkadaşlarım.

Son günlerde ben televizyon seyrederken bir eksiklik, bir heyecansızlık duyuyordum. Arkadaşıma sordum, dedi ki: “Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan rahatsızlanmış.” Sayın Tayyip Erdoğan’a geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Tabii, sesimizi kesmeye çalışırken ilahî adalet onun sesini kesti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen, sözünüzü bağlayınız Sayın Ağyüz.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) - Bir slogan var, işçiler çok güzel kullanıyor onu. “Susma, sustukça sıra sana gelecek!” diye bir slogan var. Siz Cumhuriyet Halk Partisini suçlamaya devam ederseniz, Milliyetçi Hareket Partisini suçlamaya devam ederseniz, siyaset üretmezseniz, sorunlara çözüm üretmezseniz, demagojiyle uğraşırsanız ülkenin geleceği nokta budur.

Ben, Sayın Başbakana acil şifalar dilerken açılım rüyasından da bu sebeple uyanmasını, ülkemizin ana sorunlarına bakmasını ve ekonomiyle uğraşmasını diliyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Ağyüz.

İzmir Milletvekili Oğuz Oyan.

Buyurunuz Sayın Oyan. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA OĞUZ OYAN (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Efendim, Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi bütçesi üzerine grubumun görüşlerini belirtmek üzere söz aldım.

Geçen yıl bu zamanlar 2009 yılı bütçesini görüşürken henüz birkaç gün sonra bütçenin başına gelecek olaydan haberimiz yoktu. İktidar, kendi sunduğu bütçede yasama organının, hatta bakanların haberi olmaksızın kısıntılara gitmişti, hatırlayınız. Bütçenin faiz dışı harcamalarında yaklaşık yüzde 6,8’lik bir azalma, yatırımlarında yüzde 15’lik bir azalma, tarım desteklerinde yüzde 10’luk bir azalma. Tabii diğer cari giderlerde de var. Peki, bunu… Yani biz burada şimdi olduğu gibi bütçeyi görüşüyoruz, hiç habersiziz, bir bütçe büyüklüğü görüşüyoruz, son üç gün karşımıza böyle bir irade geliyor. Bu kimin iradesi? Yasama organının iradesi olmadığı açık. Ben, aslında yürütme organının iradesi olmadığını da düşünüyorum. Ulaştırma Bakanının geçen yıl, tam da bu zamanlar “Yatırımlar bu kadar da kısılır mı?” diye nasıl şikâyetçi olduğunu “Olur mu canım?” dediğini hatırlıyoruz, basına yansıdı bunlar. Yani aslında, demek ki burada bizlerin, yasamanın -en üst organ- ve yürütmenin üzerinde birtakım güçler var, IMF’nin görünmez eli var. Başbakan övünüyor, diyor ki: “Biz IMF’siz götürüyoruz.” Hadi canım sen de! Hangi IMF’siz! Yani bu bütçeye, 2009’un bütçesine IMF’nin eli değmedi mi? Orta Vadeli Program, bugün IMF’nin niyet mektubu olarak pekâlâ kabul edebileceği bir program değil mi? Tam da daraltıcı… “Sizin dış açığınız var, dış açık veren ekonomi, siz genişletici program uygulayamazsınız, daraltıcı uygulamak zorundasınız.” Dolayısıyla, IMF’nin seve seve ayakta alkışladığı, zaten onun onayından geçmiş bir program değil mi? Dolayısıyla, burada iktidar partisinin liderinin gelip de “IMF’siz devam ediyoruz.” diye  böbürlenmeye ne hakkı var? Yedi yıllık iktidarının beş buçuk yılını IMF altında geçireceksin, 2009 bütçesine IMF’yi müdahale ettireceksin, Orta Vadeli Program gene IMF’nin talepleri doğrultusunda gelişecek, daraltıcı ekonomik politikalar… E daha ne olsun! Beş buçuk yıl, yedi yıl üzerinden…

Şimdi, dolayısıyla, değerli arkadaşım, burada samimiyet meselesi çok önemli, hem bütçede samimiyet hem siyasetçilerin samimiyeti çok önemli. Bir başbakan yalan yanlış bilgiyle toplumun önüne çıkabilir mi bu kürsüden? Ama çıkıyor ne yazık ki. Onlardan örnekler vereceğim vaktim yeterse. Gerçi yarın gene söz alacağım.

Değerli arkadaşlarım, bakın, bu 2009 bütçesinde en çok aksayan şey ne oldu: Gelir bütçesi oldu. 248 milyar lira öngörülmüş bütçe, 203 milyar yani yaklaşık yüzde 20 eksiğiyle bağlandı. Bütçe açığı 10 milyardan 63 milyara çıktı. Esas nedeni 45 milyarlık bir gelir bütçesi azalışından kaynaklandı. Ha, giderde de bir miktar artış oldu öngörülenlerin dışında falan ama esas itibarıyla, öngörülen giderin -genel olarak bakıldığında- hedefine yakın bir yerlerde olduk ama gelirlerde inanılmaz uzak. Şimdi, 2010 bütçesinde bu defa pompalanmış gelirler üzerinden gene de 50 milyarlık bir açıkla başlıyoruz, pompalanmış gelirler. Yani acaba o gelirler gerçekleşecek mi, o vergi gelirleri? Arkasında hangi imalar var, hangi bize söylenmeyen, şeffaf olmayan birtakım niyetler var, biz bunları bilemiyoruz. Biz niyet okuyamayız. İnşallah Maliye Bakanı bizi bugünden aydınlatır.

Değerli arkadaşlarım, bakın, bu bütçe, 2009 bütçesi, IMF kısıtlamalarına rağmen çok büyük ölçüde açık verdi. Şeffaflık ve samimiyet açısından çok önemli bir şeyi söyleyeyim: Bütçe çağrısı her yıl mayıs, haziranda yapılırken bu yıl 18 Eylülde yapıldı. Orta Vadeli Programla ilgili mayıs ayında yapılması gereken düzenleme… 16 Eylülde Orta Vadeli Program açıklandı. Dolayısıyla, burada, yasama organının bütçe hakkına çok ciddi bir tecavüz olduğunun altını çizelim ve yasama organını, başta iktidar partisi milletvekilleri olmak üzere, bu bütçe hakkına sahip çıkmaya çağıralım çünkü muhalefet bunu burada zaten yapıyor. Yapmayan kim? Yapmayan, çoğunluk.

Değerli arkadaşlarım, Orta Vadeli Programın bir tek meziyeti var, krizi resmen kabul etmesidir. Yani, Başbakanın o geometrik tahlillerle, “teğet” tahliliyle ifade ettiği o “Teğet geçti.” yani bize değmedi şeyini, bu Orta Vadeli Program, açıkça, altını çizerek Türkiye’de bir kriz olduğunu, hatta bu krizin 2012’ye kadar yürüyeceğini söylüyor, çünkü 2012’de bile 2008’in ekonomik büyüklüklerine, istihdam büyüklüklerine erişemeyeceğimizi söylüyor, yani kriz hâlinin devamından bahsediyor.

Aslında “teğet” denilen şey öylesine büyük bir vuruş yaptı ki Türkiye’ye, son dört çeyrektir, yani 2008 Ekim-2009 Ekim arasında ekonomi yüzde 8,2 küçülmüştür. Bu yılın ilk dokuz ayında 8,4 küçüldü, on iki aylık alırsak 8,2 küçüldü. 2001 krizinde -o kadar burada gelip vuruyorsunuz 2001 krizine- yeni millî gelir hesaplarıyla küçülme 2001 yılında -ki başlangıçla son, yani dört çeyrek, 2001’in başıyla sonu arasında krizin önemli anlarıdır- 5,7’dir. 5,7 2001’deki kriz. Burada Genel Başkan geliyor, Başbakan, bağırıp çağırıyor 2001’e. E güzel, 2001 krizi kötü bir krizdi ama bu kriz, sizin kriziniz daha kötü bir kriz.

Şöyle bir kaçamak yok, Başbakan burada ona sığınıyor, diyor ki: “2001 krizi Türkiye’deki kötü yönetimin sonucuydu, oysa 2009 krizi dış dünyadaki kötü yönetimin sonucudur.” Yani biz bunu ithal ettik, bizim hiçbir kusurumuz yok, dışarıdan geldi ve şunu da ekliyor: “Biz bir mali kriz de, aslında bir finans krizi de yaşamadık.”

Aslında buna iki açıdan gireyim. Bir, finans krizi yaşamadığı hâlde bir reel sektör krizi yaşayan ender ülkelerden birisiyiz ve bu övünülecek bir şey değildir. Yani bir finans krizi yaşamıyorsunuz çünkü daha önce finans reformları bir şekilde yapılmış. Onu yaşamıyorsunuz yani o sayede, yani kötülediğiniz 2001 krizinin bir nimeti olarak.

2001 krizi ne yapmış? Siyasi bedel ödetmiş üç tane partiye. Ne yapmış başka? İktidar partisine iki kere genel seçim kazandırmış. Daha ne! Ama yetinmiyor Başbakan, Başbakan yetinmiyor; daha ona vuracak, hâlâ 2001’den, 1 koyundan 8 post çıkaracak. O bedel ödetti, size de sürekli iktidar sağladı, iki dönem iktidar sağladı. Dolayısıyla o finans krizinin etkileri bugün duyulmuyorsa -bugünkü dünya krizinin şeyi- o 2001 krizine karşı alınan önlemlerin de etkisiyle...

Ama bir finans krizi olmadığı hâlde büyük bir şok yaşamak, millî gelirde yüzde 8,2’lik bir şok yaşamak da herhâlde bir tek Türkiye’ye nasip oldu. Bu da övünülecek bir şey değil değerli arkadaşlarım. Tam tersine, ya ne oldu da biz bir finans krizi yaşamadığımız hâlde bu kadar kötü bir ekonomik kriz yaşıyoruz? Başbakanın burada vermesi gereken hesap budur. Maliye Bakanının, Hazineden sorumlu bakanların da aynı hesabı vermesi gerekiyor.

Maliye Bakanı konuşmasında diyor ki: “Biz Yunanistan’a göre daha iyiyiz, onun bütçe açığı bizden fazla.” Efendim, onların bütçe açığı bizden fazla… Biz Yunanistan’la mı kıyaslayarak gideceğiz? Kaldı ki Yunanistan’da ekonomik küçülme bizden daha fazla değil. Ekonomik küçülme temeldir. OECD ülkeleri ya da G20 içinde en kötülerinden biriyiz.

Tabii bu arada bilinmeyen bir şey ya da dikkate alınmayan bir şey var. “Kriz geçti bitti.” deniyor, kriz geçti bitmedi. Bakın, şimdi tek tek ülkeler kendi krizleriyle baş başa kaldılar. Yunanistan kendi krizini yaşıyor, Güney Akdeniz ülkeleri, İspanya, Portekiz, İtalya, bunlar peş peşe krize girecekler. Bütün bunlar aynı zamanda bizim ticari partnerlerimiz, ortaklarımız. Dolayısıyla bu Türkiye'nin dış satımlarına yeni darbe demektir. Zaten -bir şey söyleyeyim- bu 2009’da -2008 Ekim, 2009 Ekim- ithalatta Türkiye’de büyük bir çökme olmasaydı, Türkiye’deki bu daralma, yüzde 8,2 dediğim daralma yüzde 12’yi aşacaktı. Oradaki tek kurtarıcı çok hızlı bir içe çöküş olmuştur dış ticarette ve özellikle ithalatta. Ama değerli arkadaşlarım, bunu sadece, cari açığın bu kadar gerilemesini sadece enerji fiyatında düşmeye bağlamayın. Enerji talebi düşüyor bir kere. Türkiye’deki ekonomi daraldığı için enerji talebi düşüyor ve esas üçte 2’si, cari açığın azalmasının üçte 2 nedeni Türkiye’deki ekonomik daralmadır. Yani umarım, tabii, bugün mali sektöre değmemiş gibi gözüken kriz önümüzdeki dönem değmesin.

Bakın değerli arkadaşlarım, aslında mali sistem de çok iyi durumda değil çünkü geçen yıla kıyasla banka kredileri sadece yüzde 1 artabildi. Ödenmeyen çek, senet ve kapanan iş yerlerinde büyük bir artış var geçen yıla, döneme kıyasla. Takipteki kredi oranı 2008 Ekimde yüzde 3,2 iken 2009’da 5,4 oldu, KOBİ’ler söz konusu olduğunda yüzde 7,8’e çıktı. Bakın, 2008’de 3,2; KOBİ’ler yüzde 7,8.

Firmaların temerrüde düşme oranlarında çok yüksek artışlar var. 2008’de yüzde 8 iken şimdi yüzde 11’i aştı. Dolayısıyla burada önemli bir bozulmadan bahsediyoruz. Sanayide bir çöküntüden ve bir çözülmeden bahsediyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

OĞUZ OYAN (Devamla) – Teşekkür ederim.

Yani, Türkiye’de sanayi stokunda çok ciddi bir aşınma var. Türkiye’de en ciddi sorun sabit sermaye yatırımlarında gerilemedir. Türkiye’deki küçülmenin ana nedeni sabit sermaye, özel sabit sermaye yatırımlarında gerilemedir çünkü kamu sabit sermaye yatırımlarında bir miktar artış vardır. Dolayısıyla özel sektör çökmektedir gözlerimizin önünde. Türkiye’deki sanayi varlığı çökmektedir, erimektedir, aşınmaktadır. Hâlâ, burada “teğettir”, “yoktur” vesaire; bunlarla Türkiye’yi avutmak inanılmaz bir gaflettir.

Değerli arkadaşlarım, bakın, size son bir şey söyleyerek tamamlayayım: Sayın Başbakan burada, geldiğinde diyor ki: “Bizim IMF’ye olan borçlarımız azaldı.” Şunu söyleyemiyor tabii: Yani bizim borçlarımız genel olarak azaldı diyemiyor çünkü artık oran hesabıyla da dolanamıyor etrafında, oranlar olarak da artış var çünkü toplam dış borçta. IMF’ye olan borç Türkiye'nin borçlarının çok küçük bölümüdür. “23,9 milyar dolarla devraldık.” diyor, doğru söylemiyor. Ben başka ifade kullanmayayım. 2002 sonunda IMF’ye borç 13,9 milyar dolardı, bu 2004’te 18 milyar dolar oldu, yani AKP döneminde arttı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Oyan, lütfen tamamlayınız.

OĞUZ OYAN (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

Neyse, bunu uzatmayayım. Daha sonra bir azalma eğilimi, 2009’da gerçekten 8 milyar dolar oldu. Yani, son söylediği doğru, 8 milyar ama devraldığı yer 23,9 değil, 13,9. Yani, burada, inanılmaz bir tahrifat var, kamuoyunu çarpıtma, aldatma var. Değerli arkadaşlarım, burada bu övünülecek bir şey de değil. Türkiye'nin dış borçları ikiye katlanmış durumda. Özel sektör borcu benim borcum değildir diyemezsiniz. Türkiye gibi ülkelere bunu dedirtmezler. Bunun örneklerini Kore’de gördük, Demirbank krizinden sonra Türkiye’de gördük. Dolayısıyla, Türkiye iyi bir durumda değildir ama daha kötüsü, Türkiye’de bunu kavrayacak ekonomi yönetiminin olmamasıdır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Oyan.

İstanbul Milletvekili Esfender Korkmaz. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Korkmaz.

CHP GRUBU ADINA ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; saygılar sunuyorum.

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ve Kamu İhale Kurumu bütçeleriyle ilgili görüşlerimi Cumhuriyet Halk Partisi adına arz etmeye çalışacağım.

Bugüne kadar yapılan özelleştirme uygulamalarını örnekler vererek tartışmak istiyorum. Bunları şu başlıklar altında toplamak gerekiyor:

Bir: Özelleştirme gelirleri bugüne kadar çarçur edildi. 2008 sonuna kadar Telekom dışında 26,9 milyar dolar özelleştirme yapıldı. Bunun 18 milyar doları hazineye aktarıldı, 10,3 milyar doları da kapsamdaki KİT’lere ödendi. Demek ki bu kadar varlık satışından hazineye kalan 18 milyar dolardır yirmi senede ve arkadaşlar o yirmi senede hazineye özelleştirmeden 18 milyar dolar kalmış, buna mukabil Türk Telekom’un yüzde 55’lik hissesinin satışından dolayı, yirmi yıllık satışından dolayı, Türkiye’den giden 25 milyar dolar olacaktır. Bunun 5 milyarı gitti, 20 milyarı da kalan on beş-on altı yıl içinde gidecektir. Düşünebiliyor musunuz, özelleştirmeden hazineye 18 milyar dolar gelmiş ama yalnız Telekom’un götürdüğü 25 milyar dolar.

Özelleştirme gelirlerinin aslında okul, yeni yatırım, altyapı yatırımı için harcanması gerekirdi, özelleştirmenin temel felsefesi buydu ama bunlar, daha sonra özelleştirme gelirleri bütçeye aktarıldı, bütçe açıklarını ve nakit açıkları kapamak için kullanıldı.

İki: Özelleştirmede kayırmalar oldu, özelleştirme işlemleri şeffaf yapılmadı.

Değerli arkadaşlar, bunu ben söylemiyorum, bunu özelleştirme işlemlerinin şeffaf olmadığını ve kayırmalar olduğunu ben söylemiyorum, Özelleştirme İdaresinin bağlı olduğu eski Başbakan Yardımcısı Sayın Abdüllatif Şener söylüyor.

İki örnek de ben vermek istiyorum. Bir: TÜPRAŞ’ın sermayesinin yüzde 14,76’sı İMKB’de toptan satışlar pazarında işlem fiyatının altında satıldı. Yargı “Bu işte aleniyet yoktur, halka duyurulmadı.” diye bu satışı iptal etti, bozdu.

İki: Manisa Sümerbank Mensucat Fabrikası 3 milyon 750 bin dolara satıldı. Dört buçuk ay sonra arsasının bir kısmını satın alan firma Kipa Tesco’ya 13 milyon 750 bin dolardan sattı.

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Güzel para bu!

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – AKP rantı bu!

ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Arkadaşlar, tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan kamu altyapı yatırımları ucuza satıldı. Türk Telekom bunun en canlı örneğidir. Türk Telekomun yüzde 55’i 2005 yılı Kasım ayında 6 milyar 550 milyon dolara blok satış yoluyla yabancı sermayeye satıldı. Türk Telekom satıldığında kurumlar vergisi oranı yüzde 30 idi. Türk Telekom kurumlar vergisi oranı yüzde 20’ye indikten sonra yani altı ay sonra satılsaydı vergi sonrası kârlılık oranı daha yüksek olacağı için daha pahalı satılırdı çünkü yüzde 30 vergiye göre yüzde 20 vergi oranı firmaya daha çok kâr bırakıyor. Diyelim ki o zaman, net bugünkü değerini hesaplarken firma, 6,55 milyar dolar değil, örneğin -kaba bir hesap yaptım- 8,5 milyar dolar verecekti altı ay sonra satılsaydı. Neden acaba altı ay sonra satılmadı Telekom? Bunu doğrusu çok merak ediyorum.

Değerli arkadaşlar, çok fazla işi rakama boğmak istemiyorum ama Türk Telekom’un dört yılda sağladığı net kâr -2006-2007 yılları zaten yayınlandı, 2009 yılının üç çeyreği yayınlandı, ona göre düzeltirsek ve dört yıl itibarıyla sağladığı net kâra bakarsak- 7,8 milyar dolar. Gayet güzel, verimli, etkin çünkü tekel niteliğinde altyapı. Yalnız, bu kârın -bu, vergi sonrası net kâr- yüzde 55’i yani 4 milyar 309 milyon dolar yurt dışına transfer edildi. Neden? Çünkü firmanın yüzde 55 kısmının kârı.

Şimdi, değerli arkadaşlar, eğer 6,56 milyar doları Türk Telekom adına Hükûmet tahvil çıkararak borç alsaydı yani bu parayı borç alsaydı bir yılda bir yıllık geliriyle beş yıllık borç faizini ödeyecekti. Diyelim beş yıllık borç alsaydı bir yıllık Telekom geliriyle bunun faizini ödeyecekti, dört yılda ana borcunu ödeyecekti, toplam beş yılda ve dolayısıyla Türk Telekom, beş yıl sonra, daha doğrusu beş yıl içerisinde Türk Telekom o alınan borcu ödeyecekti, on beş yıl bize çalışacaktı. Şimdi yirmi yıl yabancıya çalışıyor ve bu yirmi yılda götüreceği ortalama, demin ifade ettim, yılda 1 milyar 250 milyon dolar olursa götüreceği para 25 milyar dolardır.

Yetti mi? Yetmedi arkadaşlar, yetmedi. Bakın bu bir anlayış meselesidir. Bu, IMF’nin 2001 yılında getirdiği politikaların devamı meselesidir. IMF bugün yok ama politikaları var, IMF’cilik devam ediyor. Hani “IMF olsun olmasın, IMF’yi biz kapıya koymuyoruz.” diye övünmek yanlış. IMF’yi koymuyorsun ama IMF yolundan da bir saniye ayrılmıyorsun ve bu nedenle yetmedi diyorum. Yetmedi çünkü 2003 yılıyla 2009 yılının Temmuz ayına kadar Türkiye’den doğrudan yatırımlar nedeniyle –bunlar resmî rakamlardır- 10 milyar 465 milyon kâr transfer edildi, dışarıya para gitti, kaynak gitti ve portföy yatırımları nedeniyle 21 milyar 668 milyon dolar para gitti. Toplam AKP İktidarı döneminde altı yıl yedi ayda 32 milyar 133 milyon dolar para gitti. Eğer isteyen olursa bunu Merkez Bankası ödemeler bilançosundan çıkarabilir. Daha kolay ulaşmak isteyen arkadaş olursa, ANKA Ajansı hesaplamış, 20-21 Eylül 2009’da bunu görebilirler.

Bakın arkadaşlar, burada “4 milyar” demiyorum, “4,5 milyar” demiyorum, “32 milyar 133 milyon dolar” diyorum. Bu, yurt dışına gitti. Bu, Türkiye'nin kan kaybıdır, kaynak kaybıdır. Bu çıkmıştır, bu para bizden çıkmıştır. Bizim burada çalışıp kazandığımız, emek verdiğimiz kaynaklar yurt dışına, yalnızca uygulanan kur politikası ve yanlış dışa açılma nedeniyle, yanlış politikalar nedeniyle gitmiştir, göz göre göre, aleni, bağırta bağırta götürmüştür ve yine söylüyorum: Bu 4 milyar dolar, 4,5 milyar dolar değil, bu, bugünkü parayla -eğer doları Türk lirasına çevirirseniz- 49 milyar liradır. Eski parayla “trilyon” falan değil, 49 katrilyondur; 49 katrilyondur arkadaşlar!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

ESFENDER KORKMAZ (Devamla) – Peki, teşekkür ederim.

Bu, Türk milletinin, Türk halkının gelecekte fakirleşmesine neden olacaktır. Devamlı kaynak çıkışı ülkenin kan kaybı demektir ve nihayet arkadaşlar, bugün satılacak köprü ve otoyollarda Türkiye’ye iltizam usulünü yeniden getirmektir. Yüz yıl önce terk edilen, yüz yıl önceki ilkel bir metot olan iltizam usulü yani “devlet gelirlerinin ihale yoluyla satılması” yeniden gündeme gelecektir, eğer köprü ve otoyollar gelirleri satılırsa. AKP Hükûmeti bundan vazgeçmelidir. Bunun yerine borçlanırsa daha ucuza çıkaracaktır yapacakları yatırımları. Bunu şiddetle öneriyorum.

Bütçenin hayırlı olmasını diliyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Korkmaz.

İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Özyürek.

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri, gelir bütçesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, 2010 yılı bütçesinin “Gelirler” bölümüne baktığımızda şunları görüyoruz: Öncelikle 2009 yılı bütçesinde toplam vergi gelirleri öngörülenden yüzde 19 daha az toplanmıştır. Bunun böyle olacağını biz 2009 yılı bütçesi görüşülürken açıkça ifade etmiştik ama o zamanki Maliye Bakanı demişti ki: “Siz hep kötümser bakıyorsunuz. Merak etmeyin, biz bunu gerçekleştiririz.” Ama ne yazık ki bizim dediğimiz çıktı. Sayın Maliye Bakanı da “Biz yanılmışız, yüzde 19 daha az gelir topladık.” demedi; gene çeşitli bahaneler bulundu ve toplum bir anlamda uyutuldu.

Değerli arkadaşlarım, 2010 yılı bütçesine baktığımızda yüzde 18’lik bir artış öngörülüyor; enflasyon hedefi yüzde 5,3; deflatör yüzde 5, büyüme yüzde 3,5; buna karşılık vergilerdeki artış yüzde 18. Bu nasıl olacak? Bunun iki yolu var: Ya vergi oranlarını -KDV ve ÖTV’yi- Hükûmet artıracak veya yeni vergi getireceksiniz. Eğer Sayın Bakan aksini söylüyorsa gelir, burada, açıkça “Biz vergi oranlarını da artırmayacağız, yeni vergi de getirmeyeceğiz.” der. Özellikle ÖTV ve KDV’de çok büyük artışlar öngörülüyor; petrol ve doğal gazda yüzde 26, tütün mamullerinde de yüzde 36 bir artış. Bu nasıl olacak? Akaryakıttan alınan vergilerde artış olacak, tütün mamullerinden alınan vergilerde artış olacak. Bu, gün gibi aşikâr. Tabii, akaryakıt üzerinde daha fazla yeni ek vergiler almak, gerçekten, ulaştırma sektörünü ve tarım sektörünü çökertir çünkü dünyada en pahalı benzin Türkiye’de satılıyor, dünyada en pahalı motorin Türkiye’de satılıyor ve Avrupa Birliği ülkelerinde en yüksek ÖTV bizde tahsil ediliyor. Ayrıca da ÖTV üzerinden de yüzde 18 katma değer vergisi alan bir ülkeyiz yani vergiden de vergi alan bir ülkeyiz.

Değerli arkadaşlarım, bu ÖTV’lerin yüksekliği tarım sektörünü, ulaştırma sektörünü gerçekten çok güç durumda bırakıyor. Biz, balıkçılardan ÖTV alınmamasından büyük mutluluk duyuyoruz ama çiftçilerden de ÖTV alınmaması gerektiğini ifade ediyoruz ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak da iktidarımızda çiftçilerden kullandıkları mazot üzerinden ÖTV almayacağımızı seçim bildirgemizde ifade etmiştik.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye’nin en temel sorunlarından biri kayıt dışılıktır. AKP Hükûmeti 2003 yılında yayınladığı, bugün unuttuğu Acil Eylem Planı’nda demişti ki: “Altı ay içinde biz kayıt dışılığı önleyeceğiz.” Ama bugün aradan yedi sekiz yıl geçti, kayıt dışılıkla ilgili hiçbir önemli adım atılmamıştır. AKP, kapsamlı bir vergi reformu yapmaktan yana olmadığı için, günübirlik önlemlerle bütçe açıklarını azaltmaya çalıştığı için yasa dışı vergi toplama yollarına başvuruyor. Bunların başında özellikle kurumlar vergisi ve gelir vergisinin beyannamesinin vergilendiği dönemde vergi dairesine çağrılan mükelleflerden “Ya beyanını artırırsın veya senin hesaplarını incelemeye alırız.” tehdidiyle vergi toplanmaya çalışılıyor. Bu doğru bir yol değildir, bu hukuki yol değildir.

Bir diğer önemli nokta da “kod uygulaması” diye bir uygulama var biliyorsunuz. Sahte belge kullanan, adresinde bulunamayan, KDV beyannamesini veremeyen, defter ibraz etmeyen kimselerden mal alan mükellefler ödedikleri vergileri, KDV’leri tekrar ödemek durumuyla karşı karşıya kalıyorlar. Kod uygulaması denilen bu uygulamayı ucundan, kıyısından biraz Hükûmet düzeltmeye çalışıyor ama Sayın Bakandan, artık bu uygulamaya bütünüyle son vermeleri gerektiğini ifade ediyorum ve bu vesileyle, özellikle muhasebecileri ve malî müşavirleri yakından ilgilendiren Ba ve Bs bildirimlerinde uygulanmakta olan 1 milyar liralık -eski parayla- özel usulsüzlük cezasının çok ağır olduğunu, bunun normal usulsüzlük cezasına çevrilmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum.

Bir diğer önemli hukuk dışı uygulama da şu anda süresi geçen ilaçlar, kullanılamayacak hâle gelen süt, meyve suyu ve konserve, paketlenmiş et ve tavuk için ödenmiş olan KDV’lerin indirim hakkı varken şimdi Maliye Bakanlığı çıkardığı bir vergiyle bu indirim hakkını mükelleflerin elinden alıyor. Özellikle eczacılar, zaten baskı altında bulunan eczacılar süresi geçmiş ilaçların KDV’sini iki defa ödemek durumuyla karşı karşıya kalacaklar. Hukuki hiçbir  dayanağı olmayan bu uygulamadan Maliye Bakanının vazgeçmesini diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu İktidar vergi denetimini siyasallaştırmıştır. Oysa vergi denetiminin bağımsızlığı, tarafsızlığı yargı bağımsızlığı kadar önemlidir çünkü bu da insanların ekonomik hayatına doğrudan müdahale anlamı taşıyor. AKP işine gelmeyen, kendisine rakip gören iş adamlarına vergi incelemesini bir silah gibi, bir Demokles’in kılıcı gibi kullanıyor. Bunlardan biri -çok yaygın olduğu için ifade etmek istiyorum- Doğan Grubuna uygulanmakta olan vergi ve onlara salınan vergi ve cezalar, özellikle katma değer vergisi. Hisse senedi… Doğan Grubuna esas itibarıyla inceleme sonucu uygulanan vergi ve cezanın temelinde şirketler arasında alınıp satılan hisse senedi meselesidir. Hisse senedi alım satımında katma değer vergisi uygulanmayacağına dair ilgili kanunda çok açık, net hüküm olmasına rağmen doğrudan katma değer vergisi istenmektedir ve bunun için de çok büyük bir vergi ve ceza salınmıştır.

Şimdi, bu grup, özellikle basın özgürlüğü ile çok yakından ilgili olan bu gruba dönük uygulamanın haksızlığı şurada da kendini gösteriyor: Bunlar dava yoluna gidiyorlar… Hiç kuşku yok, Türkiye’de hukuk varsa, belli bir düzeyde, özellikle Danıştayda bu davaları kazanabilirler ama büyük bir teminat baskısı altında, haciz baskısı altında bırakılıyorlar. Oysa, eğer inceleme raporu hazırlandıktan sonra vergi hesaplıyorsanız, vergi salıyorsanız oradan artık ihtiyati haciz uygulayamazsınız. Bununla ilgili Maliye Bakanlığının böyle bir yayını var, o yayında çok açık bir şekilde ifade ediliyor ve deniliyor ki: “İnceleme sonuçlanıp tarhiyat yapıldıktan sonra bu düzenleme uyarınca ihtiyati haciz kararı alınması mümkün değildir. Diğer bir deyimle, bu madde uyarınca ilgililer hakkında ihtiyati haciz kararı alınabilmesi için incelemenin henüz tamamlanmamış olması gerekmektedir.” Bu sadece Maliye Bakanlığının daha önce ifade ettiği görüşü değil, aynı zamanda Danıştayın çeşitli dairelerinin de ifade ettiği bir görüşüdür. Maliye Bakanlığı başka mükellefler için, bu şekilde, demiş ki: “Rapor yazdıktan sonra salınan vergi ve cezada ihtiyati haciz uygulanmaz.” Danıştay bu yolda çeşitli kararlar vermiş ama Doğan Grubuna geldiği zaman bu taahhütler, verilen bu sözler, yargı kararları bir kenara itiliyor; bu grubu sıkıştırabilmek için, bu grubun basın özgürlüğünü kullanmasını önlemek için çok yoğun bir baskı yapılıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, IMF’yle yapılan müzakerelerde zaman zaman, özellikle Sayın Başbakan dedi ki: “Gelir İdaresinin özerkleştirilmesini istiyorlar bizden. Biz, bunu kesinlikle yapamayız.” Niçin yapamazsınız? Yani vergi incelemeleri objektif kriterlere göre yapılması gereken incelemeler değil mi? Tabii, siz, bu daireyi, vergi idaresini, vergi yönetimini özerkleştirirseniz keyfî vergi incelemesi yaptıramayacaksınız. O nedenle, özerkleştirmeye ciddi şekilde karşı koyuyorsunuz.

Biz, Cumhuriyet Halk  Partisi olarak vergi idaresinin, vergi yönetiminin mutlaka özerkleştirilmesi, vergi denetiminin de objektif kıstaslara bağlanması gerektiğini düşünüyoruz. İş adamları eğer Demokles’in kılıcı gibi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi bağlayınız.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkan.

…keyfî bir şekilde kullanılan vergi denetimi baskısında olursa yatırım yapamazlar, iş yapamazlar. Nitekim, özellikle Doğan Grubuna uygulanmakta olan bu keyfî vergi incelemesi sonuçları dışarıdan gelecek yatırımcıları da caydırmakta, içerideki yatırımcıların da iştahını önlemektedir.

Bu bakımdan, artık vergi idaresinin özerkleştirilmesini, vergi denetiminin objektif kıstaslara bağlanmasını ve hukuk dışı uygulamalara son verilmesi gerektiğini ifade ediyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Özyürek.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu.

Buyurunuz Sayın Tanrıkulu. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

MHP GRUBU ADINA AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ulaştırma Bakanlığının 2010 yılı bütçesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hem grubumuz hem de şahsım adına Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, dünyayı etkisi altına alan küresel finans krizinin ülkemizi de çok derinden etkilediği bir dönemde 2010 yılı bütçe görüşmelerine devam ediyoruz. Bu dönemde ekonomideki küçülmenin son yapılan resmî revizyonlara göre yüzde 6’yı bulduğu açıklanmakta, öte yandan bazı uluslararası kuruluşlar da -örneğin Dünya Bankasında olduğu gibi- bu küçülmenin yüzde 6,5’u da geçeceğini belirtmektedir. Böyle bir küçülmenin yaşandığı ortamda doğal olarak işsizler ordusu da çığ gibi büyüyecek ve bu da ülkemizdeki yoksulluğu artıracaktır. Bu bir yıllık geçtiğimiz dönem içerisinde işsizler ordusuna yaklaşık 1 milyona yakın yeni nüfus katılmıştır.

Değerli milletvekilleri, her 7 kişiden 1’inin yoksulluk sınırının altında yaşadığını ölçtüğümüze göre böyle bir ülkede ne sosyal bir refahtan ne bilgi çağından ne de erişen ve ulaşan Türkiye gibi parıltılı laflardan bahsedebiliriz. Devlet Planlama Teşkilatı her yıl bir rapor hazırlıyor. Bu rapor, hem Yüksek Planlama Kurulunda hem de Hükûmetin gözetiminde hazırlanan bir rapor. İşte bu raporda geçtiğimiz yedi yıl içerisinde AKP hükûmetlerinin ulaştırma alanında gösterdiği performans düşüklüğü kendi dilleriyle anlatılmakta değerli milletvekilleri. Bu yılın ilk dokuz ayındaki verilere baktığımız zaman da ekonomide yüzde eksi 8,4’lük bir küçülmeyle karşı karşıyayız. Ekonomi genel olarak böyle küçülürken bizim incelediğimiz sektör olan ulaştırma, depolama ve habercilik sektöründe küçülme, gene yaklaşık olarak yüzde 12,2’ye ulaşmış gözüküyor. İşte bu ölçüdeki bir küçülmenin yaşandığı ekonomide ulaştırma sektöründeki krizin, hem ekonominin genelinde hem de bu sektörde hissedilenden daha ağır boyutta seyrettiğini bize göstermekte. Ulaştırma ve haberleşme sektörü, yine burada veya ülkemizde bazılarının ifade ettiği gibi, ne uçaktaki yolcu sayısının ne de kontör sayısının artmasından ibaret. Bu kadar basit de görülmemesi gerekir bu sektör. Ulaştırma demek, gerçek anlamda reel sektörün kendisi demek değerli arkadaşlar.

Üretemeyen bir ekonomide doğal olarak yük taşımacılığı da artamayacağından bu sektörün etkisi bütün ekonomiye yansıyacaktır. Krizi tam ve doğru olarak değerlendirebilmemiz için de hem deniz taşımacılığında hem liman elleçlemesinde hem de kara yolu taşımacılığında ve havacılıktaki kargo taşımacılığında bir rakamlara da bakmak gerekir. İşte ancak o zaman bu rakamları doğru okuduğumuzda bu sektördeki yüzde 12,2’lik küçülmeyi doğru algılayabiliriz ve doğru yorumlayabiliriz. Eğer bu yaşananların hepsine gerçekçi bir şekilde bakabiliyorsak ve bunları doğru yorumlayabiliyorsak o zaman yarınlara ilişkin plan ve projemizi de doğru yapıp doğru uygulama şansımız olacak.

Değerli milletvekilleri, muhtelif zamanlarda, özellikle geçtiğimiz on yıllar içerisinde değişik sektörlerde ana planlar hazırlanır. Ulaştırma, enerji bunların başında gelir. Bu sektörlerde daha önceki hükûmetler döneminde ana planlar hazırlanmıştır ve bu planlar, Türkiye’nin ufkunu açmaya ve kalkınmaya da önemli katkılar sağlar. Ulaştırma ana planının hazırlanması, aynı zamanda kalkınma planlarımızın da talimatıdır. Bu planlar hazırlanırken beş yıllık, ülkedeki diğer kamu otoritelerine de gerekli direktifleri vermektedir. Fakat bu direktiflere rağmen AKP hükûmetleri maalesef ulaştırma ana planı hazırlamak yerine Ulaştırma Ana Planı Stratejisi hazırlatmıştır. Şimdi bu ne demek, ikisinin arasındaki farkı müsaadenizle sizlerin huzuruna getireyim.

2005 yılında tamamlanan bu çalışmadan sonra stratejisi hazırlanan ve sektör tarafından dört gözle beklenen ulaştırma ana planı bir türlü hazırlanamadığı için ortada planı olmayan bir strateji metni gelmiştir. Tabii bu strateji metni, herhangi bir yaptırımsal değeri olmadığı için Bakanlığa ve sektöre de nasıl bir yol haritası olacaktır, sizlere soruyorum?

Değerli milletvekilleri, gene AKP iktidarları, ulaştırma modları arasındaki dengeyi sağlamada, hız ve güveni, ileri teknoloji uygulamasını ve sektörel dönüşümü öngören büyük, mega projeleri maalesef üretip uygulamaya geçirememiştir. Bugüne kadar söylendiği gibi ortaya konulan ve “Biz yaptık, biz başlattık, biz bitirdik.” diyebilecekleri bir mega proje de yoktur. Baktığımız zaman bölünmüş yol çalışmaları, İstanbul-Ankara arasındaki demir yolunun rehabilitasyonu -ki buna daha sonra “Yüksek Hızlı Tren” gibi bir kavram değişikliği getirilmiştir- Marmara Tüp Geçit Projesi, Bakü-Tiflis Demir Yolu Projesi, işte bu kürsülerden zaman zaman dile getirilen ve hep kıyas yapılan 57’nci Cumhuriyet Hükûmetinin ortaya koyduğu projelerdir.

Değerli arkadaşlarım, bu projelerin bugün sahiplenilmesi bizleri ancak memnun eder. Tabii bir hakkın teslim edilmesi suretiyle yani bu projeleri demek ki o tarihlerde, ulaştırma alanında halkımızın ve ülkemizin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde, doğru bir tespit yaparak doğru zamanlamayla yapmışız ve uygulamaya koymuşuz.

Sayın milletvekilleri, çift yolların kazaları azalttığı noktasında bir iddia vardır. Bu, iddia olarak kalmaktadır çünkü iddia derken şunu kastediyorum: Geçtiğimiz altı yıl içerisinde trafik kazaları rakamlarına baktığımız zaman, maalesef 450 binden 900 bin civarına trafik kazası sayısı artmış, yine bu kazalarda ölümlü sonuçlanmalar da 4 binden 5 bin civarına çıkmıştır; müthiş bir fark var arada.

Her seferinde AB standartları dile getirilmektedir ki doğrudur. Tabii ki ülkemizin başta sosyal, kültürel şartları olmak üzere fiziki şartlarının da AB standartlarına yükseltilmesi gerekir, buna biz de inanıyoruz ama o hâlde yollarda da ve yollarda kullanılan malzemelerde de bu standardın sağlanması gerekir.

Bugün buradan çıkın, İzmir’e veya Türkiye’nin herhangi bir yerine yolculuk yapın, maalesef bu yolların hiçbirinde bir standardın sağlanmadığını göreceksiniz, ne oto korkuluklar vardır ne yol çizgileri vardır… Özellikle birbirine benzemeyen asfalt türleri, kavşaklar ve işaretlerle karşılaşırsınız. Ben kara yoluyla oldukça sık seyahat eden bir arkadaşınızım, bundaki değişikliği inanın başka hiçbir yerde yaşamıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Avrupa’da 15-20 yılda yollar eskimekte, bize baktığımız zaman, bize geldiğimiz zaman bu rakam 2-2,5 yılı bulmaktadır.

Şimdi, bir başka alana müsaadenizle geçmek istiyorum. Yüz elli üç yıllık bir altyapı üzerinde Demiryollarımız işletme faaliyeti gösteriyor. Buna baktığımız zaman hakikaten ciddi bir darboğazla karşı karşıya olunduğunu da görüyoruz.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, ulaştırmada konsept, Ankara merkezli yüksek hızlı tren çekirdek ağı oluşturmak. Bu ne demek? Böyle konuşulduğu zaman çok şatafatlı bir laf olarak karşımıza çıkıyor. Biraz önce söyledim, öncelikle Ankara-İstanbul tren yolunun rehabilite edilmesiyle ortaya bir Yüksek Hızlı Tren Projesi diye bir şey çıktı.

Şimdi, aslında bu projenin uygulamaya konulması, 2006 yılında, o zamanın Hükûmeti tarafından taahhüt edilmişti ama maalesef bu projenin içerisinden çıkılamadığı gibi, bırakın İstanbul’a kadar taahhüt edilen fiziki şartların gerçekleşmesini, şartların çok daha elverişli olduğu Ankara-Eskişehir arası bile bitirilemedi.

Değerli arkadaşlarım, bu böyleyken yani Ankara-İstanbul arasında bu tamamlanamamasına rağmen, bir de Ankara-İzmir, Ankara-Konya diye birtakım projelere daha başlanmaya kalkılıyor.

Şimdi, buna baktığımız zaman çok ilginç bir şeyle karşı karşıya kalacağız. Ulaşım talebinin nasıl karşılandığı, kara, deniz ve hava taşımacılığına bu Ankara-İstanbul ve Ankara-İzmir, Konya arasındaki yeni uygulamanın nasıl bir etki yapacağı maalesef hesaplanmış değil. Mesela Ankara-Konya arasındaki hızlı tren projesinin liman bağlantılarının ne olacağı veyahut bunların…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.

AHMET KENAN TANRIKULU (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

…Karadeniz ve Akdeniz limanları arasında yük trafiğini nasıl etkileyeceğine dair bir inceleme, bir çalışma da yapılmamış.

Bu arada şunu da belirteyim: Tren yollarında çalışan makinistlerimizin de durumları çok kötü değerli milletvekilleri. Bunlar belirli bir demokratik hak arama mücadelesi yaparlarken, maalesef bir zorlamayla karşılaşarak ekmeklerinden olmuş ve işlerinden çıkarılarak çok zor duruma düşürülmüşlerdir. Bu durumun da Hükûmet tarafından, özellikle Bakanlığın bu insanlara sahip çıkarak tekrar iş ve aş sahibi yapmalarını bekliyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bu ve buna benzer olumsuz durumlarla Aliağa, Dikili, Çeşme Ulusoy limanlarımızda da karşı karşıyayız. Aynı zamanda Çandarlı Limanı’nda, Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi’nin demir yolu bağlantılarında da Hükûmet taahhüt etmesine rağmen -ki bu dokümanlar hep burada var- buralarda yazılmasına rağmen bunlar yazımdan öteye gidememiş ve neticelendirilmemiş. O zaman, şöyle bir şeyle karşılaşıyoruz değerli arkadaşlarım…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen tamamlayınız.

AHMET KENAN TANRIKULU (Devamla) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum müsamahanız için.

Bu doküman Bakanlar Kurulu kararıyla ve ilgili kurulların katılımıyla çıkarılıyor. O zaman, böyle bir şey yapmaya hiç gerek duymayalım, kalkınma planı ve program uygulamaya da gerek duymayalım, zaten ülkenin yedi yıldan beri yönetildiği şekilde serbest piyasa ekonomisinin en kötüsü, en savruğu, en vahşisi şeklinde bırakalım, o şekilde yönetilsin gitsin. Çünkü bu, bu ülkenin kalkınmasına ve büyümesine katkı yapacak olan insanların fikir jimnastiğiyle bir araya getirdiği emeğiyle ve bunların sonucunda da hukuki bir tasarımla ortaya çıkmış bir şey.

Değerli arkadaşlarım, denizcilikle ilgili bir cümle söyleyeceğim ve daha sonra şahsım adına alacağım sözde bunun devamını getirmek istiyorum.

Elli iki yıldır denizcilik sektörümüz eski yasalarla yönetiliyor. Bugün için beklediğimiz şu: Bu sektörün ihtiyaçlarını karşılayacak olan, örneğin deniz emniyet kanun tasarısı gibi çok önemli tasarıların Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilmesini bekliyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Tanrıkulu, ek süreniz de bitti, lütfen, Genel Kurulu…

AHMET KENAN TANRIKULU (Devamla) – Kapanış cümlesini söyleyeceğim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Evet, söyleyiniz.

AHMET KENAN TANRIKULU (Devamla) – Bu vesileyle, değerli milletvekilleri, Ulaştırma Bakanlığının bu kısa süre içerisinde anlatmaya çalıştığım olumsuzluklarının Bakanlık tarafından dikkate alınacağını umarak hepinize tekrar saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Tanrıkulu.

Adana Milletvekili Kürşat Atılgan. (MHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Atılgan.

MHP GRUBU ADINA KÜRŞAT ATILGAN (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ulaştırma Bakanlığının iki kurumuyla ilgili, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun 2010 yılı bütçesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Grubum ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, yaşamımızın her anını derinden etkileyen iki önemli kurumumuzun bütçesi hakkında konuşurken sizleri rakamlarla meşgul etmeyeceğim çünkü bu iki kurumun da bütçelerinin rakamları göz ardı edebilecek kadar küçük rakamlar ancak bu iki kurumun fonksiyonları üzerinde, dünyadaki yeri üzerinde, bizim kurumlarımızın dünyadaki yerleriyle kıyaslanması ve kendilerine kanunla verilen görevleri ne kadar yerine getirip ne kadar getirmediği, getiremiyorsa neden getiremediği konularını sizlere arz etmeye çalışacağım.

Değerli arkadaşlarım, öncelikle, havacılık konusu, son yüzyılımızın yani son yüz altı yılımızın en önemli buluşlarından biridir; 1903’ten bugüne geldiğimiz zaman yani ilk uçağın uçtuğu 1903’ten bugüne geldiğimiz zaman, çok hızlı gelişen bir sektördür. Bu, aslında, gelişmişliğin, teknolojinin en önemli kriterlerinden biri olduğu kadar, çağdaşlığın da en önemli ölçütlerinden, kriterlerinden biridir çünkü havacılık bilimle, teknikle, akılla yapılan, pozitif ilmin ulaştığı en son noktaların uygulama alanlarının başında gelmektedir.

Havacılık, hayatın ta kendisidir, hayatımızın içinde olan en önemli unsurdur. Aslında havacılık, bir hayat modelidir.

“Havacılık” dediğimiz zaman, iki ana sektörde faaliyet gösterir: Biri askerî havacılık, diğeri ise sivil havacılık.

Askerî havacılığımız 1911 yılında kurulmuştur. Dünyanın en eski askerî havacılıklarından biridir. Bu alandaki profesyonel havacılar öngörüleriyle, bilgileriyle, bu işe verdikleri hayatlarıyla askerî havacılığımızın çok doğru bir zeminde, planlı, programlı bir şekilde gelişmesini sağlamışlar. Bugün geldikleri nokta, dünyanın en önemli hava kuvvetlerinden, sayılı üç beş hava kuvvetlerinden biri hâline gelmişlerdir.

Diğeri ise sivil havacılığımızdır. Değerli arkadaşlarım, sivil havacılığımızın sorumlusu, Türkiye’de Ulaştırma Bakanlığına bağlı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğüdür. Peki, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün kanunla kendisine verilmiş olan görevi nedir? İşte burada kanunla verilen görevi, düzenli, verimli ve güvenli bir şekilde bu sektörün işleyebilmesi için ülke içindeki tüm sivil havacılık faaliyetlerinin planlanması, koordinasyonu ve denetiminden sorumludur. Şimdi, bu kurumumuz kanunla kendisine verilen bu görevi yerine getirebiliyor mu getiremiyor mu, onun üzerinde konuşmaya çalışacağım.

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki gerçekten bu soruya “Sivil havacılığımız kendisine verilen bu görevleri dört dörtlük yerine getirebiliyor.” demeyi yürekten isterdim ancak yerine getiremiyor. Neden getiremediğini şimdi anlatacağım. Neden “Yürekten isterdim.” dediğimi de söyleyeyim çünkü “Bir muhalefet milletvekili çıktı, ne söylese şimdi tenkit için söylüyor.” dememeniz için söylüyorum: Havacılığımızın gerçekten saygın bir yerde olmasını bu Mecliste sanıyorum ki en fazla isteyecek kişilerin başında ben geliyorum diye düşünüyorum çünkü bu mesleğin içinden geliyorum.

Değerli arkadaşlarım, neden Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü bu görevini yerine getiremez? Çünkü kendisine verilen görevi yerine getirebilecek bir teşkilattan ve kadrodan yoksundur. Yani Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün sahip olduğu 134 veya 136 kişilik kadroyla uluslararası havacılık kurumlarının Türkiye’ye yüklediği görevleri yerine getirmek ve havacılığımızın gerektirdiği birtakım işleri yapabilmek de mümkün değildir. Sanırım ki Bakanımız bu konuda bana hak verecektir çünkü 134 kişiyle gerçekten, dünyadaki bizim ölçütlerimizde olan bir sivil havacılığı idare etmek mümkün değildir veya denetleme görevlerini tam olarak yerine getirmek mümkün değildir veya planlama ve koordinasyon işlerini yerine getirmek mümkün değildir. Ne yapmak lazımdır? Öncelikle müsteşarlık seviyesine çıkarmak lazım, en az 300-350 kişilik nitelikli personelle bu kadroları yeniden oluşturmak lazım. Tabii kadroları oluştururken, nepotist bir yaklaşımla yani eş dost kayırmacılığıyla işi anlamayan kişilerle doldurursanız yine yapamazsınız. Önemli olan, bu sektörün içinden gelen, bu işi iyi bilen insanlarla bu kadroyu doldurmak gerekir, aksi takdirde bin kişi de yerleştirseniz, müsteşarlık değil bakanlık hâline de getirseniz yönetmeniz mümkün olmaz çünkü bu iş o kadar teknik bir iştir ki bu teknik işleri yapacak, bu teknik işin içinden gelmiş kişiler gerektirir.

Değerli arkadaşlarım, diğer bir konu: Havacılık konusu bir zihniyet meselesidir. Ne demek istiyorum zihniyet meselesi dediğim zaman? Başlangıçta söyledim yani havacılık akılla, ilimle, bilimle, pozitif ilimle yapılan bir iştir, teknolojinin en son harikasıdır. Dolayısıyla, bu iş de zihniyet meselesidir. Ben, burada geçen sene dedim ki: “Havacılığı İETT zihniyetiyle yönetmek mümkün değildir.” Böyle dediğim zaman, bazıları alınganlık gösterdi. Hâlbuki, ben burada bunu, İETT’yi küçümsemek için söylemedim. İETT’nin bütün kurallarını siz koyarsınız. Şoförleri gerekirse fazla mesai verirseniz on dört saat çalıştırırsınız ama havacılıktaki kuralları siz koyamazsınız. Havacılıktaki kuralların tamamı bu sektörün üzerindeki uluslararası kurumlar tarafından konur ve onlara da yüzde yüz uymanız istenir, uymazsanız başınıza birçok işler gelir. Dolayısıyla, bu sözlerimi sadece açıklık kazanması için, yani “İETT zihniyetiyle idare edemezsiniz.” derken birinin millî, diğerinin uluslararası boyutunu izah etmek için söylüyorum yoksa İETT’yi küçümsemek haddimize mi. İETT Başbakan çıkarmış bir kuruluştur. Bu noktada, sivil havacılık teşkilatı kendisine verilen, özellikle Uluslararası Sivil Havacılık Örgütünün (ICAO), Avrupa Havacılık Emniyet Ajansının ve müşterek havacılık otoritelerinin Türkiye’den istediği standartları yerine getirmesi mümkün değildir değerli arkadaşlarım.

Diğer bir konu: Özellikle bağımsız bir kaza-kırım inceleme kurumunun oluşturulması gerekir. Direkt Bakana bağlı, mali ve özerkliği olan bir kurumun oluşması gerekir. Bütün ciddi ülkelerde böyle bir kurum vardır. Sanırım bu konuda da Sayın Bakan –önümüzde- neler yapabileceğini açıklayacaktır bize. Bu kurum ne iş yapar? Yani sivil havacılıkta bir kaza olduğu zaman bu kurum mutlaka o kazanın doğru bir şekilde kamuoyuna anlatılması, bilgi sunulması, kazadan sonra kazanın sebeplerinin bir daha olmaması için dersler çıkarılmasını sağlar. Yoksa bizde olduğu gibi, Isparta uçağında kaza oluyor, Ulaştırma Bakanlığı bir şey söylüyor, medya başka şeyler söylüyor, onlarca senaryo yazılıyor ve bu senaryolar yıllarca devam ediyor. Kaldı ki Türkiye’deki gibi herhangi bir kaza olduğu zaman kazanın neticelerini veya bilgilendirmesini işte bu kurumlar sağlar. Yani bakanlar ve başbakanlar kazayla ilgili bilgi vermez. Bu tür kurumlar çıkar, kamuoyunu doğru yönlendirir, doğru bilgilendirir ve birtakım senaryoların oluşmasını da engellerler, dolayısıyla bilgi kirliliğini engellerler. Bu konu da ivedilikle sivil havacılığımızın üzerinde durması gereken önemli bir husustur. Yoksa Isparta uçağındaki gibi “pilotaj” der çıkarsınız ama pilotaj olmasının asli sebebi, arızalı olan yer ikaz cihazıdır. Yani herkes kendi penceresinden haklıdır çünkü “pilotaj” diyordur. Doğrudur, pilotajdır ama pilotun pilotaj hatasına sebep olan, arızalı aletle uçulmasıdır. Dolayısıyla, bu olaya böyle bakmak gerekir.

Diğer bir konu ise sivil havacılığımızdaki kazaların dünya ortalamalarının çok üzerinde olmasıdır. Değerli arkadaşlarım, dünyadaki kaza ortalaması, 1,75 milyon uçuşta 1’dir. Türk sivil havacılığında kaza oranı bunların çok çok üzerindedir. Çok önemli bir ölçüttür kazaların dünya ortalamasında olması çünkü kazaların olmasının önemli sebeplerinin bulunup bu sebeplerin giderilmesi gerekir. Bunda benim gördüğüm en önemli sebeplerden biri, sektörün çok hızlı büyümesidir. Hızlı büyürseniz birtakım riskler alırsınız. O riskleri yönetmek için ilave tedbirler almanız gerekir. İşte, Türk sivil havacılığının son yıllardaki çok hızlı büyümesi… Bunu böyle söylediğim zaman “Yani halkımızın uçağa binmesini istemiyor musunuz?” deniyor ama evet, halkımızın uçağa binmesini çok istiyoruz, herkes uçaklarla seyahat etsin ancak halkımızın can güvenliğini daha fazla yerine getirebilmek için de ilave tedbirler almak gerekir. Hızlı büyümek iyidir, ancak emniyet içinde hızlı büyümek gerekir. Bu da hızlı büyümenin getirdiği diğer bir konudur.

Yine, kazaların önemli sebeplerinden biri “Hava İş Kanunu”dur. Hava iş kanunu, ne hikmetse tasarı hâlinde uzun yıllardır bu Meclisin gündemine gelememektedir. Kimler engellemektedir? Hangi şirketler lobi yapmaktadır? Onun da üzerinde düşünmemiz gerekir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

KÜRŞAT ATILGAN (Devamla) – Çünkü, pilotların belirli konularda risk almasının asli sebeplerinden biri, bir iş kanununun olmamasıdır. Bunun da kaza oranının azaltılması için çok önemli bir yeri olduğunu burada sizlere belirtmek isterim.

Değerli arkadaşlarım, burada daha havacılığımızın çok önemli sorunları var ama zamanımız yetmediği için bu konuyu geçip bir iki dakika da İletişim Kurumuyla ilgili konuşmak istiyorum.

Ama, ona geçmeden önce, Sayın Bakanımıza bir konuda teşekkür etmek istiyorum. Bizim “yıkım projesi” dediğimiz, Türk insanını ayrıştırmaya doğru götüren bu “açılım projesi”nde Türk Hava Yollarının uçaklarını alet etmediği için kendisine teşekkür ediyorum. “Üniter yapımıza aykırıdır.” diyerek Hükûmetin genel politikasına aykırı bir şey söyleyebilme cesaretini gösterdiği için gerçekten ben buradan Sayın Bakana teşekkür ediyorum. Doğrudur, Türk milleti, bir etnik yapı değildir; Türk milleti, bu ormandaki bütün etnik yapıları kucaklayan bir milletin adıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Atılgan, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

KÜRŞAT ATILGAN (Devamla) – Sağ olun Sayın Başkan.

Bunu da buradan sizlere söylemek istiyorum.

Diğer bir konu, iletişim konusudur değerli arkadaşlarım. Bunun en önemli görevi Türk insanına konuşma ücretlerini ucuza mal etmektir. Yani öyle bir ortam sağlayacaksınız ki, öyle bir rekabet ortamı sağlayacaksınız ki Türk insanı konuşma fiyatlarını ucuza alacak.

Şimdi, geçen sene burada, bu sözüme karşı, Sayın Bakan bizim konuşmalarımızın çok ucuz olduğunu söyledi. Bunun üzerine İletişim Kurumuna yazıyla konuşma fiyatlarını sordum değerli arkadaşlarım; acaba millî geliri Avrupa Birliğinin üçte 1’i olan bizler, millî geliri 22 bin euro olan Avrupa Birliği ortalamasının neresindeyiz diye -bize benzer ülke Romanya ve Bulgaristan’dır millî gelir açısından, 8 bin euro civarındadır- yani millî geliri daha yüksek olan ülkelerin neresindeyiz?

Burada size gösteriyorum: Şu gördüğünüz hat, uluslararası aramalarda Türk fiyatlarıdır. Türkiye'nin ortalaması, şurada bulunan bütün ülkelerden fazladır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Atılgan, süreniz… İki dakikadan daha da fazla verdik. Lütfen Genel Kurulu selamlayınız ve bitiriniz.

KÜRŞAT ATILGAN (Devamla) – Teşekkür ediyorum efendim, peki.

Bu hat ise yerel aramalardır, bu da hemen ortalamalara yakındır. Ama bu fiyatlar, millî geliri 8 bin euro olan ile diğer taraftan millî geliri 22 bin euro ortalamasında olan Avrupa Birliğinin kıyaslamalarıdır. Bunları da sizin takdirinize bırakıyorum.

Dolayısıyla bu konuyla ilgili -telekulakla ilgili- çok önemli fonksiyonları olan TİB başkanlığıyla ilgili düşüncelerimi dile getiremedim ancak Türkiye’deki dinleme paranoyasının sorumlusu TİB başkanlığıdır, yani İletişim Kurumunun içindeki İletişim Başkanlığıdır. Bu Kurumun da çalışması, bilgileri depolaması ve bilgilerin sızdırılmasıyla ilgili sanıyorum ki Bakanlığımızın üzerine birtakım görevler düşmektedir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Atılgan.

Aydın Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Kumcuğlu.

MHP GRUBU ADINA ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Maliye Bakanlığı ve Maliye Bakanlığına bağlı Gelir İdaresi bütçeleri hakkında konuşmak üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Efendim, sözlerime Sayın Başbakanın pazartesi günkü konuşmasındaki en ilginç cümleyle başlamak istiyorum. Sayın Başbakan pazartesi günü dedi ki: “İçinden geçtiğimiz kriz küresel boyutludur ve Türkiye'nin hiçbir dahlinin olmadığı bir krizdir.” Fesüphanallah! Kim dedi ki “Bu krizin sebebi sizsiniz.” diye de “Biz değiliz.” demek lüzumunu hissediyorsunuz?

Bana bu durum bir fıkrayı hatırlatıyor. Hani öğretmen, tarih hocası sınıfta sormuş “İstanbul’da Sultanahmet’teki Dikilitaş’ın üzerindeki yazıyı kim yazdı?” diye, öğrenci “Vallahi billahi öğretmenim, ben yazmadım.” demiş. Bunun ondan farkı yok. Bizim dediğimiz başka. Biz diyoruz ki: Bu küresel kriz, başlangıçta sizin Türkiye’ye uğramayacağını söylediğiniz, inandığınız kriz Türkiye'nin 2009 senesinde yaşadığı ekonomik çöküşün ve çaresizliğin tek sebebi değildir. Bu kriz Türkiye’ye ve Türk ekonomisine bulaşmadan önce Türk ekonomisi ciddi surette rahatsızdı ve önemli ölçüde kan kaybediyordu.

Nereden çıkarıyoruz? Rakamlardan, hem de Hükûmetin bize verdiği rakamlardan çıkarıyoruz. Ne diyor rakamlar? 2004 senesinde 9,4 olan büyüme hızı 2005’te 8,4’e düşmüş, gerileme 1,5 puan; 2006’da 6,9’a düşmüş, gerileme 2,2 puan; 2007’de 4,5’e düşmüş, gerileme 3,8 puan; 2008’de 0,9’a düşmüş, gerileme 5,7 puan. Bu durumda bir iktisat fakültesi ikinci sömestir öğrencisinin eline bir kalem, bir defter verseniz ve “2009 senesinde Türkiye'nin büyüme hızı ne olacak?” diye sorsanız, bu çocuk size, 2009 senesinde Türkiye'de büyüme hızının eksi yani negatif olacağını ve bunun yüzde 3’ten, yüzde 4’ten de  düşük olmayacağını söyler. Bu durum bu kadar bedihidir. Onun için biz, dertlerimize, sıkıntılarımıza sağlıklı teşhisler koyamazsak sağlıklı çözümler üretemeyiz.

Peki, niye biz sağlıklı teşhisler koyup, sağlıklı tedavi metotları getiremiyoruz? Olay son derece sade ve basit. Çünkü Adalet ve Kalkınma Partisinin hiçbir zaman uzun vadeli, kapsamlı ve tutarlı bir ekonomi ve maliye politikası olmadı. Şimdi ona itiraz ediyorsunuz değil mi? Peki, size itiraz etmeyeceğiniz bir şey söyleyeyim: Bir ülkede ekonomi ve maliye politikalarının en önemli unsuru vergi politikası mıdır? İtiraz yok, katılıyorsunuz, muhalefet kanadı katılıyor, bürokrasi katılıyor. Gelin şimdi sizin bir vergi politikasına bakalım. Lütfen şu cetvele bakın, şu cetvele bir dikkatlice bakın. Bu cetvel ne? Bu cetvelde herhangi bir abartı, herhangi bir zorlama yok. Bilgisayarda normal satır aralıklarıyla ve 12 puntoluk rakam ve harflerle düzenlenmiş bir cetveldir bu. Nedir biliyor musunuz bu cetvel? Sizin iktidara geldiğinizden bugüne kadar Türk vergi sisteminde ne kadar oynadığınızın listesidir bu. Bakın, son yedi senede tam 47 defa Türk vergi sistematiğiyle oynamışsınız. Gelir Vergisi Kanunu’nda 80 esas, 10 geçici maddede değişiklik yapmışsınız. KDV’de 29 esas, 7 değişik maddede değişiklik yapmışsınız. Vergi Usul Kanunu’nda 63 esas, 36 geçici maddede değişiklik yapmışsınız. Bu durumda Allah için “Adalet ve Kalkınma Partisinin bir vergi politikası vardır.” demek mümkün mü? Değil. Sizin bir vergi politikanız, bir ekonomi, maliye politikanız olmadı. Ne yaptınız? Ne yaptınız? Bir: Bir stratejiniz vardı, üç ayaklı bir stratejiniz vardı. Neydi? Durumdan vazife çıkardınız, yelkeni rüzgâra göre açtınız, yandaş kişi ve kurumlara torpil geçecek kanuni düzenlemeler yaptınız. Bunu cümle âlem biliyor.

Şimdi diyeceksiniz ki “Ertuğrul Bey, bir zayıf noktamızı yakaladın, oradan yükleniyorsunuz.” Hayır. Bakın, ben size bir şey söyleyeyim: İktidara gelişinizin birinci yılında bir kanun yaptınız, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu. Biliyor musunuz, bu kanunda son altı senede ne kadar oynadınız? Tam on dokuz kere oynadınız ve 83 maddesinden 73’ünü değiştirdiniz, oynadınız. Bu durumda, Allah için, bir Allah’ın kulu çıkıp da “Adalet ve Kalkınma Partisinin bir kamu yönetimi politikası vardır.” diyebilir mi?

AKİF AKKUŞ (Mersin) – “Yok” diyoruz zaten.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Yazboz tahtası…

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) – Şimdi, arkadaşlar, bir başka konuya devam edeceğim. Vergi idaresi… Vergi idaresiyle ilgili bir düzenleme yaptınız, vergi idaresiyle ilgili bir düzenleme yaptınız. Ne yaptınız bu vergi idaresi neticesinde? Yeni bir Gelirler İdaresi kurdunuz.

Bakın, ben size bir şey söyleyeyim: Bu vergi idaresiyle yaptığınız düzenlemede bir temel olguyu, bir temel vakıayı ihmal ettiniz, yok farz ettiniz, göz ardı ettiniz. Ne? Bugün Türkiye’de toplam vergi gelirlerinin üçte 1’inden fazlası Maliye Bakanlığına bağlı Muhasebat Genel Müdürlüğü ve Gümrükler Müsteşarlığına bağlı mal saymanlıkları tarafından tahsis ediliyor. Siz yaptığınız düzenlemede bu vergi idaresinin veyahut da Gelir İdaresinin üç ayağından ikisini yok farz ederseniz ve esas Gelir İdaresiyle bunlar arasındaki bağlantıları sağlıklı bir biçimde kurup düzenleyemezseniz sonuç başarısızlıktır ve nitekim de öyledir. Bugün bu Kanun’un Türk Gelir İdaresine getirdiği, memurlar arasında huzursuzluktur ve performans yetersizliğidir. Hayır, biz bu Kanun’u getirdik, Türk vergi idaresinin performansı şöyle arttı, böyle arttı diyecek durumda mısınız? Değilsiniz.

Burada ikinci hususa temas etmek istiyorum: Bakın, vergi bir zor alım müessesesidir. Öyle adının vergi olduğuna bakmayın, kimse gönlünden koptuğu için vergi vermez. Devlet gelir, vergisini alır. Eğer mükellef vergisini doğru hesaplamadıysa ve doğru ödemediyse de denetmenini gönderir, resen hesaplar ve vergisini zorla alır. Bunu nasıl yapar? Bunu, arkasına devlet gücünü alarak yapar. Dolayısıyla dünyanın her yerinde vergi idaresi, devletin zorlama gücünü temsil eden emniyet güçleriyle aynı şekilde düzenlenir. Yani siz Türkiye’de bir vergi reformu yapacaksanız, yaptığınız idari düzenlemenin Emniyet Genel Müdürlüğüyle paralel bir durumda olması lazım. Aksi hâlde, zorla vergi almaya kalktığınız vakit ve hatta mükellefi zorlamaya kalktığınız vakit etkili olamazsınız.

Şimdi, bakın arkadaşlar, ne yapmışsınız, geçen sene ne yaptınız: Cumhuriyet tarihinin en bütçeye benzemeyen bütçesini yaptınız mı? Yaptınız. Acaba bu sene daha iyi olabilir mi? Bakalım, ne yapmışsınız: Orta Vadeli Program’ı kanuni süresinden tam yüz altı gün sonra, Orta Vadeli Mali Plan’ı kanuni süresinden tam doksan üç gün sonra, Bütçe Hazırlama Rehberi’ni kanuni süresinden tam yetmiş iki gün sonra, Yatırım Genelgesi ve Yatırım Programı Hazırlama Rehberi’ni de kanuni süresinden tam yetmiş dokuz gün sonra getirip uygulamaya koymuşsunuz. Sayın Maliye Bakanı, öyle arkana bakıp da memurlarına “Niye böyle hata yaptınız?” demeyin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) – Bu, memurların hatası değil. Siz dünyadaki ve Türkiye’deki ekonomik gelişmeleri zamanında, doğru ve sağlıklı bir biçimde algılayıp teşhis edemediğiniz için makro dengeleri zamanında belirleyemediğiniz ve bürokratlara gerekli endikasyonları zamanında veremediğiniz için böyle oldu.

Sözlerimi tamamlamadan önce bir küçük konuya da temas etmek istiyorum. Sayın Başbakan diyor ki: “Türkiye’de ilk defa enflasyonda tarihî düşüşler yaşadık.” Siz iktidarı kimden devraldınız? 57’nci Hükûmetten. 57’nci Hükûmet kaç sene iktidarda kaldı? Üç buçuk sene, 1999-2002. Bakın, ben size rakam vereyim: 57’nci Hükûmetin iktidarı teslim aldığı 1999 yılından bir önceki yılda, 1998 sonunda enflasyon nispeti 54,3; 2002 sonunda bu ekonomiyi size teslim ettiğinde bu oran yüzde 30,8; düşüş oranı 23,5. Bunu bölün üç buçuk seneye, her yıl 57’nci Hükûmet bu memlekette enflasyonu 6 ila 7 puan arasında düşürmüş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi bağlayınız Sayın Kumcuoğlu.

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) – Siz ne yapmışsınız? Yedi senede yüzde 30,8’den yüzde 10,8’e indirmişsiniz, 20 puan düşürmüşsünüz. Her yılınız için 3 puan. Hangisi tarihî düşüş bunun?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Müsteşar, yapmayın!

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) – 1999 yılındaki cumhuriyet tarihinin en büyük doğal afetine rağmen 57’nci Hükûmet her yıl enflasyonu 6 ila 7 puan aşağıya çekmiş, siz yapa yapa 3 puan aşağıya çekmişsiniz, ondan sonra “Tarihî düşüş sağladık.” diyorsunuz. Bu milleti hakikaten saf mı zannediyorsunuz?

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Millet saf değil, kararını veriyor.

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) – Bakın arkadaşlar, biraz önce, bazı kanunları buraya getirip ondan sonra ne kadar çok oynadığınızı söyledim. Biraz önce bazı milletvekillerimiz de yeni yeniden yapılanma kanunları geleceğini söylediler. Benim sizden bir istirhamım var: Getirilecek düzenlemeleri, yine böyle gelişigüzel oynayacaksınız, efendim, kanun üstüne kanun, 19’uncu  defa, 29’uncu defa, 80’inci defa değiştirecekseniz, hiç buna temas etmeyin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kumcuoğlu, ek süreleriniz de bitti. Lütfen Genel Kurulu selamlayınız.

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkanım.

Bakın, genel seçimlere şurada en çok bir yıl yedi ay bir gün kaldı. Bu büyük Türk milletinin hayrına olan, bu devleti ebet müddetin, efendim, yararına olan her türlü doğru, düzgün düzenlemeyi biz yaparız, seçimlerden sonra. Onun için, lütfen bu fırsatı, öyle bizi daha zora çekecek şekilde kullanmaya kalkmayın.

Hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bugün güzel bir rüya görmüşsünüz anlaşılan.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Kumcuoğlu.

Sayın milletvekilleri, on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 18.03

 

 

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.14

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 38’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

On üçüncü tur üzerinde şimdi söz sırası, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Ümit Şafak’a ait.

Buyurunuz Sayın Şafak. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA ÜMİT ŞAFAK (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ve Kamu İhale Kurumu bütçeleri üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclise saygılar sunarım.

2010 bütçesini görüşüyoruz. 2008 yılının ortalarında küresel bir krizin işaretleri alınmışken, abartılı olarak yapılan 2009 yılı bütçesinde makroekonomik hedefler tutturulamamış, 2009 bütçesi üzerinde, katılım ortaklığı programında ve Orta Vadeli Plan’da birçok kez değişiklik yapılmıştır. 2009 yılı makroekonomik hedeflerinin tutmamasında suçlu Merkez Bankası ilan edilmiştir. Sayın Başbakan en önemli reform dediği Merkez Bankasının bağımsızlığıyla övündüğünü unutmuş görünüyor “Davul benim omzumda tokmak Merkez Bankasında.” diyerek şikâyet etmektedir.

Sayın milletvekilleri, bütçe görüşmeleri sırasında, başta Sayın Başbakan olmak üzere, AKP Grubu adına konuşan bazı milletvekilleri verdikleri bilgilerle milleti yanıltmaktadır. Geçmişle ilgili mukayeseler doğru yapılırsa nereden nereye geldiğinizi daha iyi görürsünüz.

Şimdi, sizlere 1994, 2001 ve 2008 krizleriyle ilgili birkaç örnek vermek istiyorum. Önce büyümeye bakalım: 1994 krizinde 6,1 küçülen ekonomi 2001 krizinde 5,7 küçülmüştür. AKP iktidarları ne yapmış? AKP 2009’un birinci çeyreğinde ekonomiyi yüzde 14 küçülterek kepenkleri kapattırmıştır.

1994 krizinde yüzde 8,5 olan işsizlik, 2001 krizinde yüzde 8,4’tür. Şimdi bakalım, işsizlik konusunda AKP ne yapmış: AKP, yüzde 9’larda teslim aldığı işsizliği yüzde 14’lere çıkararak, milletin elinden işini, aşını almıştır.

Sizin hazırladığınız raporda Afrika’da işsizlik oranı yüzde 11’lerde görülmektedir. Yani, AKP iktidarları döneminde Türkiye daha fazla işsizlik oranını yakalamış, Afrika’yı bile bu konuda geçmiştir.

2002 yılında yüzde 31’lerde olan kayıt dışı istihdam, 2009’un sekizinci ayında yüzde 46’lara yükselmiş, 2002’de 15 milyar dolar olan dış ticaret açığı, 2008 sonunda 70 milyar dolar olmuştur. Hangisini anlatalım? Bütçe açıklarını mı anlatalım? Cumhuriyetin en büyük borçlanmasını yapan AKP iktidarlarının Türkiye’yi nasıl borç batağına soktuğunu mu anlatalım? Yoksa yedi yılda bu ülkeye 225 milyar dolar faiz ödettiğinizi mi anlatalım?

İktidarın sayın milletvekillerine sesleniyorum: Lütfen, İmralı canisinin DSP azınlık Hükûmeti döneminde yakalandığını biriniz Sayın Başbakana anlatsın. İdamın kalkması için oy veren 45 kişi AKP’de milletvekili, bakan ve Meclis Başkanı olarak siyaset yapıyor. İdamın kalkmasına oy verenlerin bu listesini AKP’nin sayın milletvekilleri isterlerse konuşmamdan sonra kendilerine verebilirim.

Sayın milletvekilleri, bu ülkede şirket kurmak için vatandaş çile çekerken mantar gibi özel banka kurulduğu günleri hepimiz hatırlarız. Bankalar Kanunu yokken özel banka kuranların, kurulmasına müsaade edenlerin de bugün AKP sıralarında milletvekili, bakan olarak oturduğunu görüyoruz.

57’nci Hükûmet, bankalarla ilgili kanunu çıkarmış, BDDK’yı kurmuş, gerekli düzenlemeleri yapmış, hortumcuları okyanus ötesinden yakalayıp adalete teslim etmiştir. Siz ne yaptınız? Siz de bu hortumcuları salıvermişsiniz, vergi borçlarını affedivermişsiniz. 2008 krizinde banka batmadıysa, AKP’liler, yatsın otursun 57’nci Hükûmete dua etsinler.

Sayın milletvekilleri, 2010 yılı bütçesinde büyüme hedefi yüzde 3,5 alınırken, KDV tahsilatında yüzde 21’lik artış, dayanıklı tüketim mallarının satışından da yüzde 33’lük bir vergi artışı öngörülmüştür. Hükûmet bütçe gelirlerini dolaylı vergilerden artırmayı planlamaktadır. O sebeple 2010 yılı da tüketici için, fakir fukara için zor geçecektir.

Her çiftçinin bankaya borcu var, her ailede en az bir kişi kredi kartı kurbanı olmuştur, esnaf çekini, senedini ödeyememektedir, piyasalarda yaprak kımıldamamaktadır. Bu bütçe piyasaları hareketlendirip esnafı canlandıracak, üretimi artıracak bir bütçe değildir; memuru, işçiyi, çiftçiyi, emekliyi rahatlatacak ve işsizliğe çare bulacak bir bütçe de değildir. 2010 yılında da iş yerleri kapanmaya devam edecektir. 2002 yılından bugüne kadar gelir vergisi ve basit usulde vergi mükellefi sayısındaki azalma 100 bini aşmıştır. Yedi yılda on binlerce iş yeri kapandı, işsiz sayısı 4 milyona dayandı. AKP ekonomiyi de krizi de iyi yönetemiyor.

Sayın milletvekilleri, vergi beyana dayalıdır; zorbalıkla, tehditle, şantajla vergi toplanmaz. AKP iktidarları vergi mükelleflerinden “rızaen tarhiyat” ya da “gönüllü uyumluluk” adı altında tehditle vergi toplamaya devam etmektedir. Bir mükellefe gelen bir yazıyı aynen okuyorum: “2008 takvim yılı beyanınızı yeniden gözden geçirmeniz ve gerçeğe uygun olarak düzeltmeniz hâlinde, beyan dönemi sonrası denetim çalışmaları kapsamında durumunuz özel olarak ele alınmayacaktır.” Sayın Bakan, dikkatinizi çekerim, “…özel olarak ele alınmayacaktır.” diyorsunuz. Mükellefe bir şey yapmayın diye üstünü kapattım. Bu yazıda hem tehdit hem de şantaj vardır Sayın Bakan.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, yaptığınız her yanlışın takipçisi olmaya bundan sonra da devam edeceğimizin bilinmesini istiyoruz. Hükûmet “özelleştirme” yerine “yabancılaştırmayı” tercih etmiştir, ülkemiz yabancı markaların ve ülkelerin açık pazarı hâline gelmiştir. İletişim sektöründe, Türk Telekom Araplara, Telsim İngilizlere, Aycell ve Aria İtalyan ve Araplara satılmıştır; bankacılık sektöründe dört banka dışındaki bankaların tamamı yabancı sermayenin eline geçmiştir; Demirdöküm Almanların, İzocam Fransızların, İzmir Limanı Hong Kongluların olurken Başak Sigorta Fransızlara satılmıştır. AKP iktidara geldiği zaman bunların hepsi yerliydi.

Telekom’u kime sattınız, niye sattınız, kaça sattınız? Telekom satışından bu ülke ne zarar etti? Bakınız, 14 Kasım 2005 tarihinde Oger, Türk Telekom’un yüzde 55 hissesini 6 milyar 550 milyon dolara satın aldı. Oger, 2 Nisan 2008 tarihinde, aldığı yüzde 55 hissenin yüzde 35’ini Suudi Telekom firmasına 3 milyar 560 milyon dolara sattı. Oger, Araplara yaptığı satıştan ve dört yılda elde ettiği kâr payıyla Türk Telekom için verdiği 6 milyar 550 milyon doların tamamını geriye aldı. Dört yıl gibi kısa bir sürede de yüzde 35,75’lik Türk Telekom hissesi Oger’e kâr olarak kaldı yani Oger, çayın taşıyla çayın kuşunu vurdu sayın milletvekilleri. Özelleştirme tarihi olan 2005 yılında 1 milyon 323 bin 838 lira vergi ödeyen Oger, Türk Telekom 2008 yılında Oger’e geçtikten sonra sadece 643.728 lira vergi ödemektedir. Telekom satıldıktan sonra on binlerce işçi işini kaybetmiştir. Vatandaşın işini, aşını kaybetmesi AKP’nin umurunda değil. Binlerce Tekel işçisi sokakta, işinin, aşının peşinde ama AKP iktidarları polislere Tekel işçilerini coplatıyor fakat Habur’dan giren teröristlere bir, halı sermediğiniz kaldı. Türk Telekom’u ve daha birçok kuruluşu yabancılara yok pahasına satanlara çok sözümüz olacak. Bir gün mutlaka ülkeye verdiğiniz bu zararın hesabı yine bu Mecliste, bu çatı altında sizlere sorulacaktır.

Sayın milletvekilleri, AKP iktidarları yedi yılda Kamu İhale Kanunu’nu 18 kez değiştirmiştir. Özellikle 3’üncü madde değişikliğiyle birçok kurum kanun dışına çıkarılmış, 21’inci ve 22’nci madde değişiklikleri ile de ihalesiz doğrudan teminin önü açılmış, ihaleler adil ve şeffaf olmaktan çıkarılmıştır. Zaten ihaleler uçakta yapılmaktadır. O sebeple, bana göre Kamu İhale Kurumunu kapatın da siz de rahat ihale yapın.

2010 yılı bütçesinin ülkemize hayır getirmesini diliyor, yüce Meclise saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Şafak.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Erzincan Milletvekili Sebahattin Karakelle.

Buyurunuz Sayın Karakelle. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ulaştırma Bakanlığımızın 2010 yılı bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Ulaştırma Bakanlığının kara, hava, demir yolları, deniz yolları ve iletişimde Türkiye'nin en büyük hamlelerine imza attığını gururla izliyoruz. Yarım asırda gerçekleştirilemeyenler yedi yılda vücut buluyor. Milletimizden aldığımız yetki ve güçle ülkemizin problemlerini çözmek, insanımızın umutlarını gerçeğe dönüştürmek için çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Her konuda olduğu üzere ulaştırmada da görev anlayışımız, Edirne’den Hakkâri’ye, Hatay’dan Rize’ye, yönetimi bize emanet edilen aziz vatana hizmet etmektir. Çünkü biz sınırları şehit kanlarıyla çizilmiş bu coğrafyada 72 milyonu kardeş sayan bir anlayışı temsil ediyor, bu anlayışla ülke kalkınmasına hizmet ediyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin geleceği milletimizin yüce iradesiyle yeniden şekilleniyor. Ulaştırma Bakanlığımız, yıllardır vatandaşlarımızın beklediği asgari ulaşım ve erişim ihtiyacını karşılamak için canla başla çalışıyor, ilklere imza atıyor, ezberleri bozuyor, Türkiye'yi hızlı ulaşım ve iletişimde dünyada gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarıyor. Bakınız, bu ülkede yüksek hızlı tren fikri otuz yıl konuşuldu ancak yapılan projelere otuz yılda çivi çakılmadı, projeler Ayaş Tüneli’nde tıkandı kaldı. Biz Hükûmet olarak Ankara-Eskişehir Yüksek Hızlı Tren Projesi’ni bitirdik, hizmete açtık. Türkiye'yi, dünyada 8’inci, Avrupa'da 6’ncı yüksek hızlı tren işletmecisi ülke yaptık, Eskişehir-İstanbul etabı ise hızla devam ediyor. Ankara-Konya Hızlı Tren Projesi’nin altyapısı bitti. 2010 yılında, Allah nasip ederse o da hizmete açılacak. Ankara-Sivas Hızlı Tren Projesi’nin yapımı ise devam ediyor. Türkiye'yi Pekin’den Londra’ya kadar uzanan Demir İpek Yolu’nun merkezi konumuna getirecek -belgesellere konu olan- Marmaray Projesi’ne ve Bakü-Tiflis-Kars projelerine Hükûmetimiz karar verdi. Bunların da yapımı devam ediyor. Peki, bunları kim yaptı? Bunları AK PARTİ iktidarları yaptı arkadaşlar, bunları “Yol medeniyettir.” felsefesinden hareket eden Ulaştırma Bakanlığımız yaptı.

Yalnızca demir yolu mu? İşte kara yolları: Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana bu ülkede yapılan bölünmüş yol 6.100 kilometredir. Bugün, son yedi yılda, yeniden 11.225 kilometre bölünmüş yol yaparak hizmete açtık. Bütün iller bölünmüş yollarla, doğudan batıya, kuzeyden güneye birbirine bağlandı; yetmedi, otoyol projeleri hayata geçiriliyor. Yasal düzenlemelerle kara yolu taşımacılığı kayıt altına alındı. Mesleki ve mali yeterlilik hâkim kılındı. Kısacası, taşımacılığa kural getirildi.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlığımız bir başka büyük gelişmeyi de hava taşımacılığında yaptı. Alınan ciddi tedbir ve yatırımlarla, 2002 yılında yurt içi ve yurt dışı toplam 33 milyon olan yolcu sayısı 80 milyona ulaştı, 8,5 milyon olan yurt içi yolcu sayısı 35 milyona ulaştı. İnsanımız uçakla tanıştı, hava yolu halkın yolu oldu. 8 milyon vatandaşımız hayatında ilk defa AK PARTİ iktidarları sayesinde uçağa bindi. Ölü yatırım olan, üzerinde yün kurutulan, sebze kurutulan havaalanlarına büyük kaynaklar ayrılarak aktif hâle getirildi. Sabiha Gökçen Havaalanı bunlardan biridir.

Denizcilikte; kıyı yapılarıyla, yat limanlarıyla, balıkçı barınaklarıyla, yeni yapılan tersanelerle, Türkiye, nihayet bir deniz ülkesi olduğunu AK PARTİ iktidarıyla hatırladı. Gemi inşasında dünyada ilk 20’ye bile giremezken, şimdi bugün dünyada 5’inci sıradayız.

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Balıkesir’den uçağı kaldırdınız ama.

SEBAHATTİN KARAKELLE (Devamla) – Oradan da kalkar, canını sıkma Sayın Milletvekilim.

Türkiye, deniz taşımacılığında kara listeden çıktı, beyaz bayrak ülkesi oldu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

SEBAHATTİN KARAKELLE (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilişim hizmetleri, geniş bant hizmetleri, teknoloji sınıfları, PTT Bank gibi Bakanlığımızın yüz akı projeleri milletimize hizmet vermektedir. Bu hizmetler, milletimizin efendiliğine değil hizmetkârlığına talip olduğumuzun en güzel ifadesidir. Görmesini bilenler için, bakmasını bilenler için yapılanlar ortada. Gerçekleştirilen eserler, Sayın Başbakanımızın ifadesiyle “nereden nereye” geldiğimizin en iyi şahididir ve bunun en iyi şahidi de yüce Türk milletidir.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Yolun sonu da göründü artık.

SEBAHATTİN KARAKELLE (Devamla) – Ne diyor Aşık Veysel, Sayın Milletvekilim: “Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece.” Bizim yolumuz hizmet yoludur. Bizim yolumuz gönül yoludur. Bizim yolumuz kardeşlik yoludur. Bizim yolumuz millî birlik ve beraberlik yoludur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekleştirdiği…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEBAHATTİN KARAKELLE (Devamla) – …eserleriyle, ulaştırmada ırakları yakın eden, ezberleri bozarak tarihe not düşen, çok sınırlı imkânlarla hizmetlerini yılmadan, yorulmadan ülkemize kazandıran Ulaştırma Bakanımız Sayın Binali Yıldırım’a ülkem adına şükran borcumuzu belirtmeden geçemeyeceğim.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Ama ne yazık ki burada yok kendi!

SEBAHATTİN KARAKELLE (Devamla) – Sayın Milletvekilim, şu anda burada olmayabilir ama bakınız AK PARTİ milletvekilleri buradalar, diğer Maliye Bakanımız burada.

MUHARREM VARLI (Adana) – Hani, kaç kişi?

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Geldi, geldi…

BAŞKAN – Sözünüzü tamamlayınız Sayın Karakelle, süremizi aştık.

SEBAHATTİN KARAKELLE (Devamla) – Bu duygularla Ulaştırma Bakanlığımızın 2010 yılı bütçesinin hayırlı, uğurlu olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz efendim.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Tam zamanında geldi Sayın Bakan. Tabii böyle bir övgüyü kaçırır mı!

SEBAHATTİN KARAKELLE (Devamla) – Bir şair diyor ki: Sesinizi değil, sözünüzü yükseltin. Unutmayınız ki zambakların boyunu uzatanlar gök gürültüleri değil yağmurlardır.” (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Diyarbakır Milletvekili Osman Aslan.

Buyurunuz efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA OSMAN ASLAN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 2010 yılı Karayolları Genel Müdürlüğü ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Hiç kuşku yok ki kalkınmanın temelini ulaşım ve bilişim altyapısı oluşturur. İktidara geldiği 2002 yılından itibaren bu bilinçle hareket eden AK PARTİ hükûmetleri ulaşım ve iletişim alanında yaptığı önemli yatırımlarla ve bu yatırımların yarattığı katma değerle ülkemizin sosyal ve ekonomik kalkınmasına büyük bir ivme kazandırmıştır.

“Cumhuriyetin 100’üncü yılında lider Türkiye” hedefine odaklı olarak çalışan Hükûmetimiz, ulaşım ve bilişim alanında yaptığı yasal düzenlemeler ve yatırımlar ile ülkemizi dünyada daha rekabetçi ve dinamik bir yapıya kavuşturmuştur ve bu hedef doğrultusunda da çalışmalarını sürdürmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kara yolu ulaşımı, ülkemizin hem yolcu hem de yük taşımacılığında en çok kullanılan ulaşım türüdür. Ancak bu durum, özellikle yol taşımacılığının payının yüksek olması nedeniyle kara yollarında trafik güvenliği sorununu da beraberinde getirmektedir. Bu noktadan hareket eden AK PARTİ hükûmetleri, bir yandan diğer ulaşım türlerine yapılan sistemli yatırımlarla kara yollarının yükünü hafifletmiş, diğer yandan da, iktidara geldiği gün, ülkemizin güvenli ve rahat kara yolu ulaşımı için 15 bin kilometrelik bölünmüş yol yapımı çalışmalarını Acil Eylem Planı kapsamında başlatmıştır.

Yapılan bu çalışmalar neticesinde bugün 64.250 kilometreye ulaşmış kara yolunun 17.189 kilometresi bölünmüş yol standardındadır. Hatırlarsınız ki bu rakam bizim iktidara geldiğimizde 6.101 kilometre mertebesindeydi.

Burada, zamanım kısıtlı olduğundan, İktidarımız döneminde yapılan otoyollar, il ve devlet yolları, köprüler, güvenlik, iyileştirme, onarım ve bakım çalışmalarına dair rakamlara girmeyeceğim. Ancak sadece bölünmüş yol uzunluğunda yedi yılda sağlanan yüzde 185 mertebesindeki artış bile bu alandaki başarımızı göstermesi yönünden kanımca yeterlidir.

Bölünmüş yol önemlidir çünkü üretime, istihdama, verimliliğe katkısı vardır, turizme katkısı vardır ve en önemlisi, ulaşımda can güvenliğinin sağlanmasına katkısı vardır. Nitekim, 100 milyon taşıt çarpı kilometre başına düşen ölü sayısı 2002 yılında 6 iken bu yıl itibarıyla 4,6’ya düşmüş, yani yüzde 23,5 azalma göstermiştir.

Bu vesileyle, yoğun mesai vererek güzel başarılara imza atan başta Sayın Bakanımız ve Genel Müdürümüz olmak üzere tüm Karayolları camiasını kutluyor, teşekkürlerimi sunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; telekomünikasyon sektörü, bireysel haberleşmeyi sağlamasının yanı sıra bilgi toplumunun temel altyapısını oluşturan ve kendi başına ekonomik değeri olan stratejik bir sektördür. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu da, Türkiye’de telekomünikasyon sektöründe, sektöre özgü bağımsız düzenleyici kurum olarak görevlendirilmiştir. Kurumun temel amacı sektörde tam rekabetin sağlanmasıdır. Kurumun varlığı, sektörde devamlılığın, düzenin, güvenirliğin ve şeffaflığın sağlanması açısından önem arz etmektedir.

Değerli milletvekilleri, son yirmi yılda dünyada bilgi ve bilgiye erişimde yaşanan baş döndürücü gelişmeye ülkemiz de kayıtsız kalmamış, özellikle İktidarımız döneminde yapılan yasal düzenlemeler ve altyapı yatırımlarıyla bu alanda da dünya ile entegrasyon sağlanmıştır.

2002-2009 yılları arası yapılan çalışmalarla Elektronik İmza Kanunu ve Elektronik Haberleşme Kanunu yürürlüğe girmiş, Telekom’un özelleştirilmesi yapılmış, altyapı, kablo, platform işletmeciliği, rehberlik hizmetleri işletmeciliği ve 3G lisansları verilmiştir.

Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı, İnternet Dairesi Başkanlığı ve piyasa gözetim laboratuvarları kurularak faaliyete geçmiştir. Bu çalışmalar bir yandan sistemin düzenli bir şekilde yapılanması ve gelişmesi için dayanak teşkil ederken…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayın.

OSMAN ASLAN (Devamla) – …bir yandan da rekabetin artmasıyla birlikte, Hükûmetimiz döneminde, ücret tarifelerinde yüzde 50’nin üzerinde düşüş kaydedilmiştir.

Gizli numaralar ile aramanın engellenmesi, SMS’lerdeki Türkçe karakter kullanımı sorununun giderilmesi ve mobil numara taşınabilirliğin faaliyete geçmesi gibi gelişmelerle vatandaşımızın iletişim hizmetlerinden daha özgür ve daha ucuz yararlanması sağlanmıştır.

Burada bir noktayı özellikle vurgulamak istiyorum: Sektörde faaliyet gösteren firmaların çağrı merkezleri Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine kaydırılmış ve bu bölgede 5 bine yakın istihdam sağlanmıştır. Bölge ve özellikle bölge gençleri için son derece faydalı olduğunu düşündüğüm bu gelişme için, yönlendirmeyi yapan Bakanlığımıza ve bu talebe cevap veren firmalara teşekkürlerimi sunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kısıtlı olan sürede ulaştırma ve iletişim alanında yaşanan gelişmelere değinmeye çalıştım. Tabii, Hükûmetimiz döneminde yapılanları bu kadar kısa sürede anlatmak mümkün değil. Ancak, eminim ki vatandaşlarımız AK PARTİ İktidarıyla elde ettiği kazanımları biliyor ve her gün hayatında bizzat yaşıyor.

Aynı azim ve kararlılıkla devam edecek ak icraatlara olan inancımla 2010 bütçesinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını yüce Allah’tan niyaz ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Aslan.

İstanbul Milletvekili Mehmet Beyazıt Denizolgun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Denizolgun.

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET BEYAZIT DENİZOLGUN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Denizcilik Müsteşarlığı bütçesi hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

Denizcilik Müsteşarlığı Ulaştırma Bakanlığına bağlı olarak 7 bölge, 71 liman başkanlığında 1.259 personelle hizmetini yürütmektedir. Sizlere, İktidarımız döneminde denizcilik alanında yapılan atılımlar ve faaliyetlerin bir kısmını anlatmak istiyorum.

Ülkemiz, coğrafi konumu, kıyı şeridinin büyüklüğü, denizcilik sektörünün çeşitliliği ve deniz ticaret filosuyla denizcilik konusunda büyük gelişmeler kaydetmek zorunda olduğunu hep ön planda tutmuştur. Dünya denizciliğine daha büyük katkılar sağlamak, güvenlik ve emniyete yönelik gereken tedbirleri almak her zaman ana hedeflerimiz arasında olmuştur. Bu amaçla özellikle son yıllarda Denizcilik Müsteşarlığı tarafından büyük atılımlar gerçekleşmiştir.

Küreselleşen dünyamızda rolü daha da önem kazanan deniz taşımacılığıyla dünya ticaretinin yüzde 90’ı gerçekleştirilmektedir. Uluslararası deniz taşımacılığının doğası gereği, taşıyanlar, taşıtanlar çok uluslu bir sistemin parçası olmaktadırlar. Taşımacılık sisteminde ülkeler arası uyumun sağlanabilmesi için oluşturulan uluslararası normlar ve kurallar ülkelerin bireysel uygulamalarının önüne geçerek uygulama birliklerini sağlamlaştırmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; daha emniyetli ve çevreye karşı duyarlı deniz taşımacılığının sağlanabilmesi için emniyet ve gemi kaynaklı kirliliğin önlenmesine ilişkin ulusal ve uluslararası sorumlulukların yerine getirilmesinde büyük gelişmeler kaydedilmiştir.

Denizcilik Müsteşarlığı, Türk Bayraklı gemilerimizin denetim ve sertifikalandırma işlemleriyle, liman devleti ve kıyı devleti sorumluluğu çerçevesinde ülkemiz limanlarına giriş çıkış yapan yabancı bayraklı gemilerin denetim işlemleri görevlerini de yerine getirmektedir. Türk Bayraklı gemilerin kondüsyonu, iyileştirilmesi, gemilerin denetim  kalitelerinin artırılması ve ülkemiz gemilerinin yurt dışında tutulma sayısının azaltılması amacıyla bayrak devleti uygulamalarında, yani Türk Bayraklı gemilerin denetimine öncelik verilmektedir.

Denizcilik Müsteşarlığı, Türk Bayraklı gemilerin eğitimli personel tarafından denetlenmesini sağlamak amacıyla uzman personel tahsis ederek denetim ve eğitim seferberliği başlatmıştır. Bunun sonucunda Türk Bayrağımız Paris Memorandumu’nda beyaz listeye geçmiştir. Yıllardan beri kara listede olan, daha sonra gri listede olan ülkemiz artık beyaz listededir.

Bilindiği üzere, Türkiye denizde emniyeti ve güvenliği artırmak, denizcilere daha emniyetli bir ortam sunmak amacıyla büyük çaba ve gayret sarf etmektedir. Bu amaçla Denizcilik Müsteşarlığı tarafından özellikle son yıllarda deniz taşımacılığında emniyet ve güvenliğin artırılmasına yönelik önemli atılımlar gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda Türk boğazları bölgesinde seyir, can, mal ve çevre güvenliğini artırmak ve deniz trafiğini daha etkin düzenlemek amacıyla gelişen teknolojilere yönelik imkânlarından faydalanmak Türk Boğazları Gemi Trafik Hizmetleri kurulmuş ve faaliyete geçirilmiştir. Sistem ile Türk boğazlarından geçen yaklaşık 55 bin adet geminin anlık olarak izlenebilmesi ve emniyetle geçişleri sağlanmakta ve başarılı bir şekilde geçiş planlaması yapılmaktadır.

Türk Boğazları Gemi Trafik Hizmetleri’nin yanı sıra gemi trafiğinin yoğun ve riskli olduğu tehlikelere yüklerin büyük bir kısmının yolcu taşımacılığı yapıldığı İzmit, İzmir, İskenderun, Mersin körfezlerinde verimli ve emniyetli deniz trafiği akışını sağlamak ve buna göre gemi hareketlerini düzenlemek, trafik organizasyonu sağlamak, kaza risklerini azaltmak gibi çok önemli faydaları olacak şekilde bunların kurulum ihalesi yapılmıştır.

Bir de “Denizci millet ve denizci ülke” ideali çerçevesinde amatör denizcilere hizmet ve teşvik amacıyla ülkemizde 2009 tarihinde yürürlüğe giren 5897 sayılı Kanun ile MTV’de yapılan değişiklikle amatör kullanıma tahsisli özel teknelerden alınan motorlu taşıtlar vergisi kaldırılmış, ayrıca ÖTV tamamen kaldırılmış, KDV de yüzde 1’e düşürülmüştür. Bu sadece, uluslararası sularda Türk Bayrağı’mızın dalgalandırılması, denizimizi sevdirmek ve küçük tekne imalatçılığını artırmak için yapılmıştır.

2009’da iç sularda yakıt indirimi başladı. İç sularda taşımalarda ÖTV’siz yakıt uygulamasına geçilmiştir. Uluslararası deniz ticaret hacmi yıldan yıla büyüyerek 2008 yılında 8 milyar tona ulaşmış, son otuz yılda dünya ticaret hacminin yıllık ortalama değerinin yüzde 3,1 oranında arttığı tahmin edilmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

MEHMET BEYAZIT DENİZOLGUN (Devamla) – Bu denizciliği anlatmak bayağı bir uzun sürüyor. Bildiğiniz gibi, denizcilik son yedi senede Türkiyemizde gerçekten çok altın devrini geçirmiştir. Şimdi global kriz var. Bu krizin etkisiyle ilk önce etkilenen sektör denizciliktir fakat inşallah, umuyoruz ki denizcilik de bu krizden ilk önce çıkacak sektör olacaktır.

Ben sizlere teşekkür ediyorum, saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz.

Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Bilgiç.

AK PARTİ GRUBU ADINA SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Maliye Bakanlığı bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan ve saygıdeğer milletvekilleri; Maliye Bakanlığı asli fonksiyonları itibarıyla devletin âdeta omurgasını oluşturan köklü kurumlarımızın başında gelmektedir. Osmanlıdan cumhuriyete ve günümüze uzanan yaklaşık yüz elli yıllık güçlü geleneği içinde ülkemizin kalkınma sürecine eşsiz katkılarda bulunmuştur.

Kasım 2002’den bugüne uzanan dönemde ise Maliye Bakanlığının ortaya koyduğu güçlü performansın diğer politik alanlarda elde edilen başarıları doğrudan ve dolaylı olarak olumlu etkilediği görülmüştür.

2002-2008 yılları arasında elde ettiğimiz tecrübenin ışığında tüm çevrelerce üzerinde anlaşılan husus, siyasi ve ekonomik istikrar ile mali disiplin arasında güçlü etkileşim olduğudur. Bu etkileşimin her iki tarafında görülebilecek olumlu veya olumsuz bir değişiklik kısa sürede diğer tarafı etkileyebilmektedir. Geçmiş dönemlerde mali disiplin, kamu hizmetlerinin daraltılması, harcamaların kısılması, mali yüklerin artırılması aracılığıyla sağlanmaya çalışılmıştır. Bu tarz politikalar, devlet bütçesinden hizmet bekleyen geniş toplumsal kesimlerin ihtiyaçlarının karşılanamaması ve harcanabilir gelirlerinin daha da azalmasına yol açmıştır. Buna karşın 2002-2008 yılları içinde görülmüştür ki mali disiplin, hizmet kapasitesinin güçlendirilmesi ve mali yüklerin düşürülmesi suretiyle de hayata geçirilebilmektedir. AK PARTİ’nin mali disiplin perspektifi, bir yandan bütçenin hizmet üretme yeteneği bulunmayan faiz ödemelerinde düşüşler sağlayabilme, diğer yandan hemen her politikalarında birim maliyet düzeyinde daha fazla hizmet üretimine odaklanmaktır. Bu perspektif ışığında, sağlam gelir kaynaklarına dayalı olarak politika öncelikleri oluşturulurken nicelik kadar hizmet niteliğinin kalitesinin de güçlendirilmesine önem verilmiştir.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 2003 yılından itibaren faiz dışı fazla performansında hedeflere ulaşılmış, hatta bazı yıllarda hedeflerin üzerinde faiz dışı fazla gerçekleşmiştir. Kaydedilen bu faiz dışı fazla performansı, kamu net borç stokuyla kamu kesimi borçlanma gereğinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranının hızlı bir şekilde düşmesini de sağlamıştır. 2002 yılında vergi gelirlerinin yüzde 86’sı faiz giderleri için ayrılırken, 2008 yılında bu oran yüzde 30 seviyesine gerilemiştir. Bu başarı, mali disiplin, vergi performansındaki artış ve sağlanan ekonomik istikrarın da etkisiyle faiz oranlarındaki düşüşün bir sonucudur. Böylelikle, devlet bütçesi borç sarmalından kurtulmuş ve hizmet üretme, harcama yapabilme kapasitesi güçlenmiştir. 2002 yılında 40 milyar lira olan bütçe açığı, 2008 yılı sonunda 17 milyar liraya düşürülmüş, bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya olan oranı altı yıl içerisinde yüzde 11,5’tan yüzde 1,8’e gerilemiştir. Türkiye, krize kadar bütçe açığı bakımından Maastricht Kriteri’ni karşılamış ve bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı bakımından birçok Avrupa Birliği üyesi ülkeden çok daha iyi bir konumda olduğunu ortaya koymuştur.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; gerek Komisyonda gerek Genel Kurul görüşmelerinde kriz konjonktüründe bütçe politikası hakkında çeşitli değerlendirmeler yapılmıştır. Olumsuz eleştiriler ağırlıklı olarak bütçe açığında öngörülenin çok üzerinde bir artış yaşanmasına yönelik olmuştur. Kriz konjonktüründe bütçe politikası iki temel amaca yönelmiştir: İlki, kamu hizmetleri harcamalarında kısıntıya gidilmemesi olmuştur. Ekonomide üretimin, gelirlerin azaldığı bir konjonktürde vatandaşların temel gereksinimlerinin karşılanmasında yaşanacak sorunların krizin toplumsal tahribatını artıracağı düşünülmüştür.

Diğeri ise krizin ekonomi üzerindeki daraltıcı etkisini sınırlandırmak amacıyla alınan dengeleyici mali tedbirlerdir. Maalesef bu tedbirlerin birçoğu bütçe gelirlerini azaltma pahasına krizin yükünün hafifletilmesine yönelik olmuştur. Maalesef Hükûmetin kriz döneminde uyguladığı politikalarına uyum sağlamakta zorlanan ve gecikmeli tepki veren mali piyasalar ve bankalar, reel sektörün ve hane halkının bu krizi bu süreçte daha yoğun hissetmelerine neden olmuştur. Bu sebeple mali piyasalara yönelik alınan tedbirler kapsamında sorunlu kredi kart borçlarının yapılandırılması, Kredi Garanti Fonu, KKDF indirimi ve benzeri tedbirlerin olumlu yansımaları 2010 yılında belirgin olarak hissedilecektir. Kaldı ki küresel finans piyasalarında krizin tepe noktasına kıyasla dikkate değer bir toparlanma görülmektedir. Finans piyasalarında yaşanan bu olumlu hava reel kesime ilişkin göstergelere de yansımıştır. 2008 yılının ikinci yarısından önceki göstergelerdeki olumsuz görünüm son dönemlerde yerini toparlamaya bırakmıştır. Bu iyileşmenin 2010 yılı bütçe dengesine de olumlu yansıyacağı açıktır.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe hakkı açısından da son derece büyük önem taşıyan yapısal reformların başında bütçe reformu gelmektedir. Maliye Bakanlığı tarafından yürütülen bu reformun temel amacı, ülkemizde hesap verme sorumluluğu ve mali saydamlık ilkeleri doğrultusunda kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanımının ve elde edilmesinin sağlanmasıdır. Bu süreçte kalkınma planı ve devlet bütçesi ilişkisi yeniden belirlenmiş, çok yıllı bütçelemeye geçilmiştir. Devlet bütçesi ve kesin hesap kanun tasarısının kapsamı genişlemiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin izin, onay ve denetim fonksiyonu güçlendirilmiştir. Performans esaslı bütçeleme sistemine geçilmiştir. Sayıştayın denetim kapsamı genişletilmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Devamla) – Özet olarak saydığım bu hususlar çerçevesinde, bütçe reformunun Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe hakkını güçlendirmesi açısından ne kadar büyük önem taşıdığını takdirlerinize arz ediyorum. Bu değişim sürecinin tüm kamu kurum ve kuruluşlarımızda sorunsuz bir biçimde gerçekleştirilmesinde büyük sahibi olan devlet bütçe uzmanlarının moral, motivasyonlarının güçlendirilmesi ve özlük haklarının hak ettikleri düzeye çekilmesi gerekmektedir.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Orta Vadeli Program’da açıklanan ve 2011 yılından itibaren yürürlüğe girecek olan mali kural uygulaması, bütçe alanında ortaya konulan reform niteliğindeki bir diğer uygulama olacaktır. Mali kural çerçevesinde, orta ve uzun vadede kamu açığının millî gelire oranının sürdürülebilir bir borç yapısıyla uyumlu bir düzeyde gerçekleşmesi hedeflenecektir. Ayrıca, mali kurallar belirlenirken fiyat istikrarı ve dış denge gibi temel parametreler de dikkate alınacaktır. Böylece makroekonomik istikrarın devamı ve sürdürülebilir bir finansman yapısının korunması yönünde önemli bir kurumsal adım daha gerçekleşmiş olacaktır.

Bu düşüncelerle, Maliye Bakanlığının 2010 yılı bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum.

Saygılarımla. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bilgiç.

Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Özgün.

AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Maliye Bakanlığımızın en önemli kuruluşlarından birisi olan Gelir İdaresi Başkanlığının 2010 yılı bütçesi hakkında AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle muhterem heyetinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, sözlerimin başında, bu bütçenin hazırlanıp buraya getirilmesinde büyük emeği geçen, başta Maliye Bakanımız olmak üzere Maliye çalışanlarını, Gelir İdaresi Başkanlığının çalışanlarını öncelikle kutluyorum, teşekkürlerimi sunarak sözlerime başlamak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, Gelir İdaresi Başkanlığı aslında 1946 yılından beri Gelirler Genel Müdürlüğü olarak Türkiye’mize büyük hizmetler vermiştir. 2005 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapmış olduğumuz bir değişiklikle, Gelirler Genel Müdürlüğü, “Gelir İdaresi Başkanlığı” adını alarak burada yeniden bir yapılanmaya gidilmiştir. Tabii, bu yapılanmaya neden ihtiyaç duyulmuştur diye bakıldığı zaman, Gelir İdaresinin etkinliğinin arttırılması, daha etkin bir kurum hâline gelmesi, verimliliğinin artırılması, mükellefe yapılacak olan hizmetlerin kalitesinin yükseltilmesi düşünceleriyle böyle bir düzenleme yapılmış ve Gelir İdaresi Başkanlığı 2005 yılında yeni adıyla bugüne kadar hizmet ederek gelmiştir.

Tabii ki geçen dört yıl içerisinde kurumda olumlu gelişmeler yaşanmıştır, mükelleflere verilen hizmetin kalitesi artmıştır, mükellef odaklı çözümler üretilmeye başlanmıştır. Tabii bir taraftan da vergiye gönüllü uyumun sağlanmasına çalışılırken öbür taraftan verginin zamanında ve tam olarak tahsil edilebilmesi için özverili çalışmaları, kurumumuz, geçtiğimiz zaman içerisinde yürüterek gelmiştir. Bu çerçevede, 2007 yılında faaliyete geçirilen Vergi İletişim Merkezinde ve 2008 yılında kurulmuş olan mükellef hizmetleri merkezlerinde sunulmakta olan danışmanlık hizmetleri nicelik ve nitelik olarak çeşitlendirilerek bugün de sürdürülmektedir.

Yine kayıt dışı ekonomiyle mücadele hem Hükûmet Programı’nın hem de Gelir İdaresi Başkanlığının öncelikli konularından birisidir. Kayıt dışı ekonomi ile kararlı bir şekilde mücadele etmek amacıyla Gelir İdaresi Başkanlığının koordinatörlüğünde oluşturulmuş olan 2008-2010 Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Planı uygulanmaya başlanmıştır. Tabii ki bu kayıt dışıyla mücadele konusunda çok önemli bir başlangıç olmuştur ve bu devam edecektir.

Gelir İdaresi Başkanlığı mükellef memnuniyetinin esas alındığı mükellef odaklı bir yapıya geçilmesine paralel olarak verginin bir vatandaşlık görevi olduğunun benimsetilmesi, mükelleflerin vergi ile ilgili yükümlülükleri ve hakları konularında bilgilendirilmeleri ve vergi yükümlülerinin yerine getirmesi gereken vazifeleri konusunda sürecin kolaylaştırılması, vergi konusunda mükelleflerin bilinçlendirilmesi ve onlara kolaylık getirilmesi yönüyle vergi mevzuatı ve uygulamalarına ilişkin doğru bilgilerin en hızlı bir şekilde vatandaşa, mükellefe ulaştırılması için ve vergiye gönüllü uyumun sağlanması yönündeki çalışmalar da devam etmektedir. Bu çerçevede, Vergi İletişim Merkezinde yani “VİMER” dediğimiz -kısa adıyla- bu merkezde danışmanlık hizmetleri bugün de sunulmaktadır. Kısa mesaj bilgilendirme servisiyle kullanıcılara otomatik bilgilerin iletilmesi ve kullanıcıların sorgulama yaparak cevap alması şeklinde hizmet verilmeye başlanmış olması da önemlidir. Artık beyannameler otomasyon sistemiyle, bilgisayar sistemiyle İnternet üzerinden gönderilmektedir.

Ben, meslekten gelen birisi olarak yıllarca vergi dairelerine gitmiş gelmiş, tahakkuk yaptırmış, vergi ödemiş birisiyim. Şimdi, bugün geldiğimiz noktada gerçekten mükelleflerimize kolaylıklar sağlanmış, artık beyannameler İnternet aracılığıyla verilebilmekte.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

Bu kolaylıklar mükelleflerimiz için  Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından getirilmektedir.

Ayrıca, artık ödemeler banka ve PTT aracılığıyla yapılabilmekte. Ayrıca, İnternet Vergi Dairesinde mükelleflere sunulan hizmetlerin kapsamı ve yeni “İnternet Vergi Dairesi” adı altında daha genişletilerek devam etmektedir.

Tabii ki bu çalışmaların daha da güçlendirilmesi lazım. Bugün itibarıyla 448 vergi dairesi, 581 mal müdürlüğü otomasyon kapsamına alınmış bulunmaktadır. Denetim de önemli bir konudur bu idaremiz açısından ve bu otomasyon sistemi denetimde de büyük kolaylık getirmektedir.

Ben, tabii sözlerimin sonunda şunu söylemek isterim: Bu Gelir İdaresi Başkanlığımızın imkânları artırılmalıdır. Bu amaçla Gelir İdaresi Başkanlığına bütçe esnekliği sağlamak dâhil olmak üzere birçok yeni imkânlar getirilmelidir. Çalışanların performansını artıracak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

…yeni yeni tedbirler alınmalıdır. Gelir İdaresi Başkanlığı Türkiye’mizin, kamu maliyemizin en önemli kuruluşlarından biridir.

Kendilerinin bütçelerinin hayırlı olmasını temenni ediyorum ve hepinizi saygıyla, hürmetle tekrar selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Özgün.

Kütahya Milletvekili Hasan Fehmi Kinay.

Buyurunuz Sayın Kinay. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı bütçesi üzerine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, süre çok kısıtlı. Öncelikle, ben, Plan ve Bütçe Komisyonu Sözcüsü olarak, bütçenin Meclisimize intikalinden bu yana iktidar ve muhalefet partisi milletvekillerinin gerek Komisyonda gerekse Genel Kurul safhasında yapılan müzakerelerde sağladıkları katkı sebebiyle teşekkürlerimi arz etmek istiyorum. Diğer taraftan, özellikle Maliye Bakanlığımız, Devlet Planlama Teşkilatımız ve Sayıştay, bütçe sürecinde bizzat yer alarak büyük katkılar sağladılar. Bu görev alan arkadaşlarımıza da ayrıca teşekkür ediyorum.

Özelleştirme uygulamalarıyla ilgili burada tabii ki muhtelif değerlendirmeler yapıldı. Bunlara zamanın yettiği ölçüde, belki de birer satır başlıklarıyla değerlendirme yaparak cevap vermeye çalışacağım. Ancak şunu bilmeliyiz ki tüm dünyada, özellikle 1980’li yıllardan itibaren Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere gibi ülkelerden başlayan özelleştirme süreci, daha çok ülkelerin kalkınma ve rekabet ilişkileriyle değerlendiriliyor. Toplumlar, ülkeler, kalkınma ve rekabetle ilgili arayışlarını ekonomik birimlerin bünyesine yerleştirdikçe, burada, verimlilik esasıyla işletmeleri, faaliyetleri yürüten özel girişimcilik öncülüğünde bir çaba sergiliyor. Türkiye’de de gelişen manzara aynı, tüm dünyada yaşananlar ne ise Türkiye’de de aynı.

Bildiğiniz gibi, özellikle 1980 sonrası özel sektör sanayide, turizmde inisiyatifi almış. Biz, tabii özelleştirme süreciyle ilgili birtakım değerlendirmeler yaparken şu haksızlığı da yapmak istemiyoruz: Türkiye, 1920’li yıllarda, daha çok KİT’lerin oluştuğu dönemde bir toplu iğneyi bile üretemeyen noktadayken, şeker fabrikaları, alkol ve buna benzer, işte Sümerbank’ın giyim kuşamdan tutunuz gıda sektörüne kadar, Et ve Balık Kurumuna kadar, Atatürk’ün bizzat başlattığı kamu sanayiciliği muvacehesinde, büyük bir istihdam ve kalkınma imkânı bulmuştur. Tabii, şartlar değişmiştir, tüm dünyada rekabet koşulları değişmiştir; sistem değiştikçe özelleştirmeyle ilgili ihtiyaç da ortaya çıkmıştır.

Şunu bilmemiz lazım: Tüm siyasi partilerimiz, daha evvel koalisyon dönemlerinde hükûmet eden partilerimiz, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı kurulduğundan 2002’ye kadar, bir anlamda özelleştirme uygulamalarına gerek hukuksal açıdan gerekse sosyal sorumlulukları yeteri kadar kurgulanmadığı için, işçilerin ortaya koymuş olduğu tepkiler nedeniyle, ekonomik birimlerin ortaya koymuş olduğu birtakım tepkiler nedeniyle bu uygulamaları istenen ölçüde başaramamıştır. 2002’den bu yana, Özelleştirme İdaresi Başkanlığımız kararlı bir irade sonucu, siyasi irade sonucu 32 milyar dolar civarında bir özelleştirme uygulaması gerçekleştirmiştir ve yaklaşık 24 milyar dolar kısmı da hazineye kaynak olarak aktarmıştır.

Öncelikle şunu ifade etmek lazım: Bu işin sosyal boyutunda neler yapıldı? 2004 yılında çıkartılan Bakanlar Kurulu kararıyla, işçilerimiz 4/C kapsamında, iş kaybı açısından bir güvence altına alınmıştır. Burada daha çok getirilen imkân… Özelleştirmede tabii ki tazminatlar ödeniyor. Örneğin, işte -çok revaçta olduğu için bugünlerde- tütün sektöründe, yaklaşık 8.500 çalışanı ilgilendiren düzenlemede 4/C’yle ilgili yapılan tartışmalar. 4/C kapsamında, en azından işsiz kalmasınlar ve sigorta primleri yatırılabilsin amacıyla kamuda bir istihdam imkânı getirilmiştir. Tabii ki bu tartışmalar yapılırken, özellikle tütün işçilerimize, 8.500 civarında çalışanı olan tütün işçilerimize 4/C kapsamında bu imkân verilirken, aynı zamanda Hükûmetimizin 4/C ile ilgili çalışma koşullarını, ücret koşullarını iyileştirme yönünde bir gayret içerisinde olduğunu da buradan ifade etmek isterim. Tabii…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi toparlayınız.

HASAN FEHMİ KİNAY (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Şimdi, bazı eleştiriler yapıldı, özellikle özelleştirme yapılırken yabancılara bu tür tesislerin peşkeş çekildiği yönünde bazı ithamlar yapıldı. Bunlar kamuoyunda farklı hezeyanlara sebebiyet veriyor değerli arkadaşlarım.

Şimdi, her şeyden önce şunu bilelim: 1999-2002 yılları arasında, Hükûmette görev almış Milliyetçi Hareket Partisi dâhil olmak üzere, yine blok satış yöntemiyle yine yabancılara satış işlemleri yapıldı. Yani bu bir siyasi tercihten öte, Türkiye’nin özelleştirme uygulamalarında başarısıyla alakalıdır. Biz bu özelleştirme sürecinde ülkemize getirebileceğimiz en fazla girişimciyi çekmek ve ülkemizde yapılan satışlarda en fazla elde edeceğimiz geliri artırmak gibi bir yan hedefi de elbette ki düşünmek durumundayız. Bakın, en son şeker fabrikalarıyla ilgili 900 milyon TL tutarında bir özelleştirme imkânı bulunmuştur.

Bunları dikkatlerinize arz ediyorum ve bütçemizin hayırlı olmasını diliyorum.

Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Kinay.

Hatay Milletvekili Orhan Karasayar.

Buyurunuz Sayın Karasayar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN KARASAYAR (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu İhale Kurumu 2010 yılı mali bütçesi üzerinde grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Bizi izleyen aziz milletimizi ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

4734 sayılı Kamu İhale Kanunu 4 Ocak 2002 tarihinde Meclis Genel Kurulunda kabul edilmiş, Kamu İhale Kurulunun oluşturulmasına ilişkin 53’üncü maddesi yayın tarihinde, diğer hükümleri ise 1 Ocak 2003 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

4734 sayılı Kanun’la verilen görevleri yapmak üzere kamu tüzel kişiliğini haiz idari ve mali özerkliğe sahip Kamu İhale Kurumu kurulmuştur. Kamu alımlarına ilişkin olarak Kuruma verilen başlıca görevler: İhale sürecindeki hukuka aykırılık iddialarını incelemek ve sonuçlandırmak, 4734 sayılı Kanun ile 4735 sayılı Kanun’un uygulanmasına ilişkin ikincil mevzuatı hazırlamak, ihale mevzuatıyla ilgili eğitim vermek, ulusal ve uluslararası koordinasyonu sağlamak, yapılan ihalelere ilişkin istatistik toplamak, haklarında ihalelere katılmaktan yasaklama kararı verilenlerin sicillerini tutmak, araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunmak, ihale ilanlarıyla ilgili esas ve usulleri düzenlemek, basılı veya elektronik ortamda kamu ihale bültenini yayımlamak şeklinde sayılabilir.

Kamu İhale Kurumu, kanunla kendisine verilen görevleri, Kurumun karar organı olan Kurul aracılığıyla yerine getirmektedir. Kurul üyeleri ise Maliye Bakanlığınca önerilecek 2 kişi, Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca önerilecek 3 kişi, Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanlık ile Danıştay ve Sayıştay Başkanlıklarınca önerilecek 1’er kişi, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğiyle, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu tarafından, kamu alımlarıyla ilgili meslek gruplarından önerilecek 1’er kişi olmak üzere Bakanlar Kurulunca atanmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1 Ocak 2003 tarihinden itibaren her yıl ihalelere yönelik şikâyet ve ihbarlar olmuştur, sadece 2008 yılında 5.180 adet şikâyet hakkında karar verilmiştir. Kamu İhale Kurulunun asli fonksiyonu olan ihale sürecine ilişkin şikâyetleri inceleme göreviyle, düzenleme fonksiyonunu daha rahat yerine getirebilmesi için, Hükûmetimiz döneminde, 20 Kasım 2008 tarihinde, Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nda Meclis tarafından 5812 sayılı Yasa’yla birtakım değişiklikler yapılmıştır. Bu değişiklikleri, AB kamu alımları mevzuatına uyum sağlamak amacıyla yapılan değişiklikler, ihalelerde evrak yükünü azaltmak amacıyla yapılan elektronik ihale yapılmasına yönelik değişiklikler, dinamik alım sisteminin kurulması, çerçeve anlaşmalar yoluyla daha kısa sürede idarelerin ihtiyacını karşılamaya yönelik değişiklikler şeklinde sıralayabiliriz. Yapılan söz konusu değişiklikler ile Kamu İhale Kanunu, 2004/18 sayılı Avrupa Topluluğu Kamu Alımlarına İlişkin AB Direktifi’ndeki düzenlemelerle uyumlu hâle getirilmiştir.

Kamu İhale Kurumu tarafından tutulan istatistiklere göre 2008 yılında 188.704 adet ihale yapılarak 84 milyar TL kamu alımı yapılmıştır. 81 bin yüklenici ihale almış, alımların yüzde 7’sinde yerli üretimimizi korumak için yerli istekliler lehine fiyat avantajı uygulanmıştır.

En çok ihale yapan bakanlık olarak Millî Eğitim Bakanlığı karşımıza çıkmaktadır. Bu da Hükûmetimizin eğitime verdiği önemin bir göstergesidir.

Kamu İhale Kurumu görevlerini yerine getirirken bağımsızdır; hiçbir organ, makam, merci ve kişinin kurumun kararlarını etkilemek amacıyla emir ve talimat veremeyeceği yasal bir teminat olarak 4734 sayılı Kanun’da yer almaktadır. Diğer yandan, Kurul tarafından verilen kararlar idari nitelikli kararlar olduğundan, daha doğrusu nihai karar niteliğini haiz olmadığından gerek idareler gerek başvuru sahipleri tarafından Kurul kararları aleyhine yargı mercilerine başvurma imkânı bulunmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

ORHAN KARASAYAR (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Kurul kararlarının eleştirilmesinin yargısal denetimden geçtikten sonra yapılması kurumlarımızın yıpratılmaması adına en uygun hukuki yaklaşım olacaktır. Bu sebeplerle Kurul tarafından verilen kararların siyasi mülahazalarla verildiği iddiası kamu vicdanı, medya etiği ve siyasi ahlakla bağdaşmamaktadır.

Kamu İhale Kurumu 2010 yılı bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Karasayar.

Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı.

Buyurunuz Sayın Kızılcıklı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gelir bütçesi üzerinde grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Öncelikle sizleri saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 2010 yılı gelir bütçesi bütçe gelirleri 236 milyar 794 milyon -vergi gelirleri 193 milyar 324 milyon, vergi dışı gelirler 43 milyar 470 milyon- olarak hedeflenmektedir. Fakat şu ana kadar yaptığımız bütün görüşmeler, aslında hep gider bütçesine yönelik; daha fazla yatırım istemek, daha fazla kesimlere katkı sağlamayı istemek hep gider bütçesi kalemlerini büyütmeye yönelik talepler. Hâlbuki gelir bütçesini büyütmeden, geliri artırmadan tabii ki gider bütçesinin artması daha fazla açık demek ve ileride daha büyük sıkıntılar demek. O yüzden, bizim öncelikle amacımız pastayı büyütmek olmalıdır. O yüzden, bizim öncelikle amacımız gelir bütçesini çoğaltmak olmalıdır.

Tabii ki gelir bütçesinin içindeki en önemli kalemin de vergi gelirleri olduğunu biliyoruz. O yüzden, vergileri artırabilmek için, özellikle bu Hükûmet döneminde, kayıt dışıyla etkin mücadele yapılmış ve vergiye olan direnç düşürülmüştür. Niye vergiye olan direnç vardı diye baktığımızda, özellikle yüksek vergi oranlarını, toplanan vergilerin hizmete dönüşmemesini ve gelir idaresinin ya da vergi dairelerinin tahsilattan çok tahakkuka zaman ayırmak durumunda kalmasını söyleyebiliriz. Ama bu Hükûmet döneminde, kurumlar vergisine baktığımızda yüzde 33’lerden yüzde 20’lere düşen kurumlar vergisi oranları, gelir vergisindeki indirimler, bazı ürünlerde KDV indirimlerinin yapılmış olması tabii ki bu yüksek vergi oranlarından Türkiye'nin kurtulması anlamına geliyor. Aynı zamanda, gelir idaresinin yeniden yapılanması, daha çok tahsilata yönelik, denetime yönelik yapılanması vergi gelirlerini de önemli derecede yükseltti ve yine artık vergi gelirlerinin hizmete dönüştüğü bir dönemi de hep beraber görüyoruz. Vatandaşımız herhangi bir ile gittiğinde yapılan duble yolları görüyor, yine Toplu Konutun yaptığı iki yüz elli binden fazla konutu görüyor, hastaneleri görüyor, okulları görüyor, barajları görüyor, sağlık ocaklarını görüyor, köprüleri görüyor, diyor ki: “Ben vergi vermişim ama bu vergiler de bana hizmet olarak geri dönmüş.” Vergi oranlarını düşürmemiz, gelir idaresini yeniden yapılandırmamız ve bu hizmetleri milletten topladığımız vergilerle yapıp tekrar vatandaşımıza hizmet olarak döndürmemiz tabii ki vergiye olan direnci azaltmıştır, vergi gelirlerini de yükseltmiştir.

Bakın, önceden vergi gelirlerinin yüzde 86’sıyla bu ülke faiz ödemek zorunda kalıyordu. Düşünebiliyor musunuz, 2002 yılı, vergi gelirlerimizin yüzde 86’sının faize gittiği; 2001 yılı, vergi gelirlerimizin faiz giderlerini karışlayamadığı yıllar. Topladığınız bütün vergileri faize veriyorsunuz, vatandaşa bir şey kalmıyor ya da yüzde 86’sını verdiğiniz zaman o vergilerden ancak yüzde 14’ü 70 milyonluk Türkiye’ye kalıyor. Hâlbuki şimdi vergi gelirlerinin faize gitme oranı yüzde 30’lara kadar düşmüştür. Önceden 86 olan oran şimdi 30’lara kadar düşmüş. Dolayısıyla, vatandaşımıza çok daha fazla kaynak kalmıştır, Türkiye’ye çok daha fazla kaynak kalmıştır. Faiz giderlerinin gayrisafi yurt içi hasıla içerisindeki durumuna baktığımızda: 2002 yılında yüzde 14,8 ve 2008 yılında bu oranın yüzde 5,3’lere kadar düştüğünü görüyoruz. Tabii, alınan bu önlemler, yapılan bu çalışmalar neticesinde gerçekten vergi gelirleri AK PARTİ hükûmetleri döneminde önemli derecede artmıştır. 2002 yılının vergi gelirine bakıyorum, 60 milyar 205 milyon; bir de 2008 yılının vergi gelirine bakıyorum, 168 milyar 109 milyon. Yani, 60 milyarlardan 160 milyarlara, 168 milyarlara çıkan vergi gelirleri var.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Gayrisafi millî hasıla nasıl?

SEDAT KIZILCIKLI (Devamla) – Artış 2,8 kattır, vergi gelirlerindeki, bu Hükûmet dönemindeki artış, 2,8 kattır.

Diğer taraftan, gider bütçesindeki artışa bakıyorum. Bakın, 2002 yılında, 115 milyar 682 milyonluk bir gider bütçemiz var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

SEDAT KIZILCIKLI (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

2009 yılının Kasım ayına bakıyorum, gider bütçemiz, en kötü dönemde bile 239 milyar 542 milyon olmuş ve artış 2 kat. Fakat, gelir bütçesine bakıyorum, 2002 yılının gelirleri 75 milyar 592 milyon; 2009 Kasım itibarıyla, vergi gelirlerinin en düşük olduğu yıl itibarıyla bakıyorum, 193 milyar 186 milyonluk bir artış var ve artış 2,6. Şimdi, gider bütçesi 2 artmış, gelir bütçesi 2,6 artmış.

RECEP TANER (Aydın) – Ezbere konuşuyorsun!

SEDAT KIZILCIKLI (Devamla) – Ee tabii ki bu, AK PARTİ Hükûmetinin bir başarısı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yani, siz gideri 2 misli artırır, geliri 3 misli artırırsanız vatandaşa çok daha fazla hizmet verirsiniz…

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Yatırım ne yapıyorsunuz?

SEDAT KIZILCIKLI (Devamla) – …vatandaşa çok daha fazla katkı koyarsınız, bütçe açıklarını da 11,5’lardan 5,5’lara, 5’lere, 6’lara düşürürsünüz, 1,8’lere de düşürmüştük. Çünkü, değerlendirmeleri yaparken de dikkat ederseniz hep bu oranlara bakarak yapmamız lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözünüzü tamamlayınız Sayın Kızılcıklı.

SEDAT KIZILCIKLI (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkanım.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Bursa verdiğinin ne kadarını geri alıyor Sedat Bey?

SEDAT KIZILCIKLI (Devamla) – Bakın, 2002 yılının, yani geçmiş dönemlerin en iyi yılında, gelirlerin giderleri karşılama oranı, değerli arkadaşlar, bütçe içerisinde yüzde 65,3. 2008 yılında, AK PARTİ hükûmetleri gelirleri öyle artırmış ki 2008 yılında gelirlerin giderleri karşılama oranı yüzde 92’ye çıkmış değerli arkadaşlar. Bunlar iyi gelişmeler, güzel gelişmeler ve bunları burada söyleyerek Hükûmete teşekkür etmemiz lazım. Ben bu Hükûmete gerçekten teşekkür ediyorum, yüzde 65’ten yüzde 92’lere çıkarmış. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Bu iyi gelişmelerin devam etmesini temenni ediyorum.

Bütçemizin hayırlı olması temennisiyle herkese saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Kızılcıklı.

Lehte, Bingöl Milletvekili Yusuf Coşkun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Coşkun.

YUSUF COŞKUN (Bingöl) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ulaştırma Bakanlığı bütçesi üzerinde lehte söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizin genelindeki, Ulaştırma Bakanlığı alanında yapılmış olan hizmetleri arkadaşlarımız burada anlattılar. Ama ben bugün, bana burada ayrılan bu kısa süre içerisinde, bu bütçeden Bingöl’e yapılması planlanan ve yapılan hizmetlerden kısaca söz etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, Bingöl ilimiz hem arazi ve iklim şartlarının ağır olması hem de ulaştırma yatırımlarının büyük harcamalar gerektirmesi nedeniyle uzunca yıllar bu hizmetlerden mahrum kalmıştır. Bu nedenle de halkımız yıllarca bazı belde ve ilçelere asfaltsız, çevre illere de dar, virajlı ve tehlikeli yollardan gitmek suretiyle büyük çileler çekmiştir; bu yollarda çok kazalar yaşanmış, çok hayatlar kaybedilmiştir.

İşte bu sıkıntılara son vermek adına, cumhuriyet tarihinde ilk defa AK PARTİ döneminde Yedisu ilçemizin yolu ile Sancak, Hasbağlar, Kiğı ilçe yolumuz ve yine Karlıova-Varto ilçeleri arasındaki yolumuz asfalta kavuşmuştur. Yine, Yayladere, Adaklı, Kiğı ilçelerimizin yolları ile Çaytepe, Sancak, Servi ve Yenibaşak beldelerimizin yollarının onarım ve asfaltlama çalışmaları tamamlanmış, Yenisu beldemizin yolunun ihalesi yapılmış, çalışmalar ise devam etmektedir.

Değerli arkadaşlar, yol yapımı, devletin bir ilin kalkınmasına, sosyal ve ekonomik gelişimine temel oluşturmak üzere yaptığı en önemli hizmetlerden biridir. Bu amaçla ülkemizin ana ulaşım akışında önemle üzerinde durduğu bölünmüş yol çalışmalarına Bingöl’de de başlanmıştır.

2002 yılı sonuna kadar Bingöl’de toplamda sadece 5 kilometre bölünmüş yol yapılmış iken Hükûmetimizin Acil Eylem Planı kapsamında ilk önce 140 kilometrelik Bingöl-Elâzığ bölünmüş yolu ile Kuruca ve Boğlan geçitleri bitirilerek hizmete sunulmuştur. 2008 yılında başlanılan Bingöl-Solhan-Arakonak bölünmüş yol çalışmalarının önemli bölümü 2009’da bitirilmiş ve bu yol trafiğe açılmıştır. Eksiklikler 2010’da tamamlanacak ve böylece daha kısa ve modern bir yola kavuşulmuş olunacaktır.

Değerli arkadaşlar, şüphesiz Bingöl halkı bu hizmetleri takdir etmekte ve şükranlarını sunmaktadır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Geçen yıl yine bu kürsüde yaptığım konuşmada, Bingöl halkının, Bingöl için çok önem arz eden Bingöl-Diyarbakır ve Bingöl-Erzurum arasındaki bölünmüş yol çalışmalarının da bu yıl içerisinde yapılmasını  ve başlanılmasını istediğini belirtmiştim. Yoğun ve özverili çalışmalar sonucunda Bingöl-Genç-Diyarbakır ile Bingöl-Karlıova-Erzurum bölünmüş yol projelerinin 2009 yılı yatırım programına alınmasına ilişkin Yüksek Planlama Kurulu kararının 14 Aralık 2009’da imzalanması  Bingöl’de büyük bir sevince yol açmıştır.

Değerli arkadaşlar, Bingöl-Diyarbakır ve Bingöl-Erzurum duble yol projeleriyle birlikte Karadeniz’i güneye ve GAP bölgesine bağlayacak bu güzergâhın tam ortasında, merkezinde yer alan Bingöl’de ekonomik ve ticari canlanma ile gelişme yaşanacaktır. 2010 yılında ihalesi yapılacak olan ve yaklaşık 315 trilyona mal olacağı hesaplanan bu projenin hayata geçirilmesini sağlayan başta Sayın Başbakanımız olmak üzere Ulaştırma Bakanımız Sayın Binali Yıldırım ile Devlet Bakanımız Sayın Cevdet Yılmaz ve Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek’e huzurunuzda teşekkürlerimi sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, Bingöl için önem arz eden projelerden biri de şüphesiz Bingöl havaalanı projesidir. Gerçekten, Bingöl halkı yıllardır havaalanına kavuşacağı günü beklemektedir. Buna ilişkin girişimlerimiz sonucunda havaalanımızın yatırım programına alınması kabul edilmiş ve ihalesi 27 Ağustos 2009’da yapılmış, neticelenmiştir. Önümüzdeki günlerde yer teslimi yapılacak ve çalışmalara başlanacaktır. Havaalanımızın uluslararası inişlere de imkân sağlaması için projesinde değişiklik ve ilaveler yapılmış olup, üstyapı ihalesi 2010 yılının ilk aylarında yapılacaktır. Yaklaşık 50 trilyona mal olacak havaalanımızın en geç 2011’de tamamlanarak hizmete açılmasını arzu ediyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

YUSUF COŞKUN (Devamla) – Bu hizmetlerin artan bir hızla devam etmesi temennisiyle Ulaştırma Bakanlığı 2010 bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum, emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Coşkun.

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım.

Buyurunuz Sayın Yıldırım.

(AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz otuz dakika.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Yüce Meclisimizin değerli üyeleri, değerli milletvekilleri; Bakanlığımın 2010 yılı bütçesi ve bağlı kuruluşları Denizcilik Müsteşarlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü ve Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ile ilişkili kuruluşu Bilgi Teknolojileri ve İletişim  Kurumu Başkanlığının bütçeleri münasebetiyle söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Yoğun bir çalışma neticesinde önce Plan Bütçe Komisyonundan geçerek Genel Kurula sunulan tasarıya katkılarından dolayı Komisyonumuzun değerli üyelerine ve ayrıca Ulaştırma Bakanlığı çalışma arkadaşlarıma huzurlarınızda çok teşekkür ediyorum.

Sayın  Başkan, sayın milletvekilleri; bilindiği gibi kara, hava, deniz, demir yolu ve haberleşme hizmetleriyle sorumlu olan Bakanlığımız son derece geniş bir hizmet yelpazesi nedeniyle yaptığımız faaliyetleri zamanı etkin kullanmak bakımından ve süreyi aşmamak üzere kısa kısa özetlemeye çalışacağım.

Sözlerimin başında, kendi süresinden bana on dakika veren Maliye Bakanımıza teşekkür ediyorum. Zira Maliye Bakanımız yarın, öbürkü gün de sizinle beraber. O, vakit bulacak konuşmaya. Bunun için bu yönden kendisine teşekkür ediyorum.

Sektör sektör gidersek:

Kara yoluyla isterseniz başlayalım. Kara yolu sektöründe ulaşım ve iletişim, insan ve toplum hayatının olmazsa olmaz bir ihtiyacıdır. Büyük Atatürk 1930 yılında ulaşıma verdiği önemi şu sözlerle ifade ediyor: “Ekonominin gelişmesi için başlıca gerekli olan yollar, demir yolları, limanlar, kara ve deniz ulaşım araçları millî varlığın maddi ve siyasi kan damarlarıdır; refah ve kuvvet vasıtasıdır.”

Medeniyet ve küreselleşmenin göstergesi de kalıcı bir ulaştırma politikasıyla mümkündür. Bu bağlamda, 2003 yılında başladığımız ve 2005 yılında tamamladığımız Ulaşım Ana Strateji Planı, Türkiye’de ulaştırmanın gelecek on yılını planlayan ve proje önceliklerini ortaya koyan devletin ilk ve tek resmî dokümanıdır. O güne kadar hiçbir ulaşım ana planı yapılmamış merkezî ulaşımla ilgili, 1983 yılında bir deneme yapılmış ancak bu da başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

Ayrıca, eylül ayı sonunda başladığımız 10’uncu Uluslararası Ulaştırma Şûrasında da Türkiye'nin 2023 vizyonunu ele alan ve cumhuriyetimizin 100’üncü kuruluş yıl dönümüne giderken dünyanın en hızlı büyüyen on ekonomisi içerisindeki Türkiye’nin ulaşım ve iletişim altyapısının planlandığı çok geniş kapsamlı bir şûra düzenlenmiş ve burada projeler bir bir ele alınmıştır.

Ülkemizde gerek yolcu gerek yük taşımacılığında kara yollarının önemli bir ağırlığı olduğunu hepimiz biliyoruz. Kara yolu ulaştırması türler arasında yolcuda yüzde 90, yükte yüzde 83 mertebesindedir. Bakanlığımız, bir taraftan kara yolları üzerindeki yoğun yükü demir yollarına, deniz yollarına aktarırken, diğer taraftan da kara yollarımızın kalitesini, standardını geliştirmek için çalışma başlatmıştır. Bu amaçla, Hükûmet programımızda da yer aldığı üzere bölünmüş yollara öncelik verdik. 2002 yılına kadar toplam 6.101 kilometre bölünmüş yol var iken, son yedi yılda bunun üzerine 11.337 kilometre bölünmüş yol koyduk ve böylece bugün itibarıyla bölünmüş yol uzunluğumuz 17.438 kilometreye ulaşmıştır. Yıl sonu hedefimiz 17.500 kilometre idi ve bu hedefi de tutturacağız. 2012 hedefimiz ise 22.500 kilometre bölünmüş yol olup, cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, 2023 yılında ise toplam 64 bin kilometre olan yol ağımızın yarısı bölünmüş hâle gelecektir.

Değerli milletvekilleri, burada bir hususu sizlerle paylaşmak istiyorum. Bölünmüş yollarda şüphesiz yapılan çalışmaların daha iyi anlaşılması bakımından bir örnek vermek istiyorum: 2003 yılı başında doğrudan birbiriyle bölünmüş yol ile bağlanan illerimizin sayısı 6’ydı, bugün bu sayı 63’e çıkmıştır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) İşte, bölünmüş yollarda yaptığımız çalışmanın en çarpıcı sonucu budur. Hedefimiz seksen bir ilimizi birbiriyle doğrudan bölünmüş yollarla birleştirmektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yolları bölüyoruz, hayatları birleştiriyoruz, ülkeyi birbirine kaynaştırıyoruz.

Burada Üstat Aşık Veysel’e gönderme yapıldı “Uzun ince bir yoldayım/Gidiyorum gündüz gece.” diye. Herhâlde Aşık Veysel sağ olsaydı bu dizeyi “Uzun duble bir yoldayım/Gidiyorum gündüz gece.” diye söylerdi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Aşık Veysel Türkçe kullanırdı Sayın Bakan.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Uymadı ama olsun.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Evet, değerli milletvekilleri, şimdi bu bölünmüş yollar ne işe yarıyor? Kimisi diyor ki: “Bunların bölünmüş yol dediği ne? Biraz kum, biraz toprak.” Bir başkası da diyor ki: “Bunların bölünmüş yol yapıyoruz dediklerine bakmayın, bunlar ceketin düğmelerinin yerini değiştiriyor.” Şimdi bunlara sormak lazım: Böyle bile olsa keşke yapsaydınız da böyle yapsaydınız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Şimdi, bölünmüş yol… Su böreği yapmasını bilenler varsa bölünmüş yolları su böreği gibi yapıyoruz, kat kat kat, kırk kat, böyle tabaka tabaka, işleye işleye yapıyoruz ve üzerine de…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Hiç kat yok, bozuk. Eski yola geçelim diye dua ediyoruz Sayın Bakan.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Böyle değil, böyle değil Sayın Vekilim.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Eski yola geçelim diye dua ediyoruz.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Şimdi, bak, eğer zamanımı almazsanız ben hepsini söyleyeyim.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Beraber gidelim Konya üzerinden.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Bölünmüş yolları biz trafik altında yapıyoruz. Bir yandan yolda trafiğiniz devam ediyor, bir yandan bölünmüş yol yapıyorsunuz. Önce yanına iki şeritli bir yol yapıyoruz, ondan sonra trafiği buraya alıyoruz, mevcut yolu kaldırıyoruz, onu da yapıyoruz. Yaptığımız iş budur. Öyle kum atma, toprak atma, göz boyama işi bizim işimiz değil.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Nerede, nerede, kaldırılan yerler nerede Sayın Bakan?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Değerli arkadaşlar, siz küçümseyebilirsiniz ama sizin Genel Başkanınız bölünmüş yollar için bize açıktan teşekkür etti. Genel Başkanınızı dinleseniz bu lafı söylemezsiniz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Sağ olun, teşekkür ediyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Bakanım, daha iyi olsun diye söylüyor.

Her hafta sonu gidip geliyoruz. 3 defa cam değiştirdim Sayın Bakanım.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Değerli milletvekilleri, şimdi, bu bölünmüş yollar esasında hayat kurtarmıyor. Bu bölünmüş yollar ekonomiye de hayat veriyor, can veriyor, soluk veriyor. “Nasıl?” diyeceksiniz: Şimdi, şu bölünmüş yollara bakın, 14.400 kilometre –yaklaşık, küsuratını almıyorum- yapmışız. Ha, buna önceki dönemlerde yapılanı da koyduğumuz zaman 17.500 kilometre yol yapmışız.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Önceki yapanlara da bir  teşekkür ediyor musunuz Sayın Bakan?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Müsaade et, ya, ne sabırsız adamsın. Müsaade et, hepsini söyleyeceğiz.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Sizden öncekilere de bir teşekkür etmesini öğrenin.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Ya, bir dakika müsaade et. Nereden biliyorsun söylemeyeceğimi? Daha konuşmamın başındayım. Niye bu kadar sinirleniyorsun?

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – İki buçuk senedir konuşuyorsunuz, sekiz senedir de konuşuyorsunuz. Önce onu da bir öğrenin, teşekkür bekliyorsanız teşekkür edeceksiniz.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Efendim, biz teşekkür etmesini de biliriz, yol yapmasını da biliriz, iş yapmasını da biliriz, laf yapmasını hiç bilmeyiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Hiç duymadık ağzınızdan. Ağzınız mı kirlenecek? Teşekkür ederken ağzınız mı kirleniyor?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Efendim, 1 kilometre bölünmüş yolun zaman  tasarrufundan artı yakıt tasarrufundan ekonomiye katkısı 400 bin Türk lirası, 17.500 kilometre için bu hesabı yaptığınızda 7 milyar TL bir dönüşü olmuştur.

Peki, biz bölünmüş yollara ne harcadık? 33 katrilyon para harcadık. Daha şimdiden 7 katrilyonu geri gelmiş. Hesap bu. Beş yıl bilemedin…

MUHARREM VARLI (Adana) - Nereden geldi?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Efendim? Dinlemiyorsunuz herhâlde.

MUHARREM VARLI (Adana) – Para mı basıyor?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Evet, neyse, siz şimdi laf atarken tabii ne söylediğimin farkında değilsiniz, bunlar hesap kitap işi, kusura bakmayın.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Ne kadarı sıfırdan yapıldı Sayın Bakan, bir de onu söylesene!

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar, bakınız, tabii, bölünmüş yolların sadece ekonomiye faydası yok, bölünmüş yolların aynı zamanda kazaların azalmasına da faydası var. Kazaların azalması belki de sağladığı faydaların en büyüğüdür, zira bir tek vatandaşımızın bile hayatının kurtarılması cihana bedeldir.

Şimdi, afaki konuşmayacağız, burada rakamlar var, rakamlara göre konuşmamızda fayda var.

Bölünmüş yollarla ilgili yapılan çalışmada, araç sayısında, Türkiye'de motorlu araç sayısında artış son beş yılda yüzde 77, seyahat sayısında da o kadar artış var. Bütün bunlara rağmen, yollarda kaza sayısının artmış olmasına rağmen, ölümlerde azalma yüzde 89’dur, bölünmüş yollarda. Bunlar istatistiki değerlerdir.

Ha, hâlâ yüksektir. Avrupa’yla kıyasladığımız zaman, yani “milyon kişi çarpı kilometre” bazından hesap yaptığımızda, Avrupa’da katsayı 3 iken, bizde bölünmüş yollardan önce 6 idi, şu anda 4,6. Demek ki daha hâlâ kazaları iyileştirmede yapmamız gereken çok şey var.

Şimdi, acaba kazaların şekli ne olmuş, buna da bakalım: Kazaların şekline baktığımızda, değerli milletvekilleri, yollardan kaynaklanan, yolun altyapısından, geometrisinden, standardından kaynaklanan kusurlarda 4 kat iyileşme var. Sürücü kusurundan kaynaklanan kazalarda da yüzde 8 artış var. Demek ki, eğitim. Toplumda, sürücülerimizi kazalara karşı eğitime aralıksız devam etmemiz lazım. Zira, yolların kralı olmaz, yolların kuralı olur. Biz bunu söylüyoruz, buna göre yollar yapıyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii burada, konuşmacılar yollarla ilgili maalesef biraz, doğrusu eleştiri yaptılar. Eleştiri yapılacak, eleştiriler bizi daha fazla heyecanlandırır, daha fazla hırsımızı artırır, daha fazla hizmet yaparız. Eleştirilerinizi her zaman bekliyoruz ama eleştirilerinizi yaparken lütfen, ölçülü olalım, insaflı olalım. Cümle âlemin gördüğü ve kullandığı yolları, yapılan işleri de görmezlikten gelmeyelim. Bu yolu saklayamazsınız, yol varsa var, yoksa yok. Yol yoksa gidemezsiniz zaten.

Havaalanlarını gizleyemezsiniz. Ankara’nın meydanı köy meydanı gibiydi, şimdi Avrupa’nın en iyi havaalanını biz başladık biz bitirdik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) “Hani, ne başladınız da ne bitirdiniz?” diyordunuz.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Sekiz senedir yatacak değildiniz ya, tabii yapacaksınız.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Daha istiyor musunuz?

Değerli arkadaşlar, tabii, şimdi Antalya Terminali’ni alın, İzmir Terminali’ni alın.

Yollardan mı istiyorsunuz?

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Bursa’daki havaalanı niye çalışmıyor?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Yollardan mı istiyorsunuz?

Bakınız, Bursa Yenişehir Havaalanı’na hiç uçak gelmiyordu. Bugün üç yere uçuş var, daha da artacak.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Nereden var? Nereden var Sayın Bakan?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Daha da artacak.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Türk Hava Yollarının “T”si yok orada.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Efendim, Türk Hava Yolları yoksa diğerleri var. Uçuş…

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Kim var?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – İşte, havacılığı da serbestleştirdik. Türk Hava Yollarının yanı sıra, diğerlerinin de vatandaşı uçurmasını sağladık.

Şimdi, burada “Ne yaptınız? Hangi projeye başladınız? Hangisini bitirdiniz?” denildi.

Bozüyük-Mekece-Adapazarı, Bilecik rampaları, biz başladık, biz bitirdik. Elli yıldır şoförlerin korkulu rüyası hâline gelen o dağları yerle bir ettik, 2.200 kilometrelik 2 tane de tünel açtık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Tekirdağ Çevre Yolu’nu başladık, bitirdik. Tekirdağ-Malkara-Keşan’ı başladık, bitirdik. Şanlıurfa’dan Habur’a kadar yolu başladık, bitirdik. Ankara-Aksaray-Ereğli’ye kadar olan yolu başladık, bitirdik. Kayseri Kuzey Çevre Yolu’nu başladık, bitirdik. Kayseri-Sivas yolunu bitirdik. Sivas-Erzincan yolunu bitirdik. Liste uzayıp gidiyor, bunlarla vaktinizi almayayım. Daha hangisinden başlayayım?

MUSTAFA ATAŞ (İstanbul) – Bolu Tüneli’ni bile açamadınız.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Bolu Tüneli, 93 yılında başlandı ve 2007 yılında tamamlandı.

MUSTAFA ATAŞ (İstanbul) – Yirmi sene Bolu Tüneli’ni açamadınız!

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Peki, on yedi yıl… (MHP sıralarından gürültüler)

Bir dakika sayın milletvekilleri. Lütfen dinleyin, burası çok önemli: On yedi yılda ne yapılmış? Yüzde 50’si yapılmış. Yani on yedi yıl demeyeyim, yanlış söyledim. On bir yılda, affedersiniz, yüzde 50’si yapılmış. Yedi yılda da diğer yüzde 50’sini biz yaptık. Bolu Dağı’nı açtık.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Abartacak bir şey yapmamışsınız!

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Karadeniz Sahil Yolu’nu, 87’de başlandı, 2003’e kadar yüzde 35’i yapıldı. 2003’ten sonra yüzde 65’ini biz yaptık, bitirdik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

RAHMİ GÜNER (Ordu) – Sayın Bakan, Karadeniz Çevre Yolu’ndan bahset!

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Ankara-Samsun’a 95’te başlandı, yüzde 42’si 2003’e kadar yapılmıştı. 2003-2008 arasında yüzde 58’ini biz bitirdik ve hizmete açtık.

Ankara-İzmir yolunu tamamladık, 92’de başlayan yolu. İzmir Çevre Yolu’nu, 70 kilometrelik İzmir Çevre Yolu’nu yaptık, tamamladık, hizmete açtık.

Şimdi, daha…

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Bakanım, Silifke-Antalya, orayı da söyle, ne zaman bitecek?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Antalya mı? Antalya’yı söyleyeyim: Antalya-Alanya yolunu biz bitirdik, Antalya-Kemer yolunu bitirdik. (Gürültüler)

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Nerede, nerede? Doğruyu söyle!

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – İşte bitti, git…

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Bitmedi Bakanım, bitmedi.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Siz hele bir gidin, tüneller de açıldı, on beş gün sonra açıyoruz.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Ne zaman bitecek Sayın Bakanım?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – On beş gün sonra açıyoruz, on beş gün sonra. Siz de buyurun, beraber açalım.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Olur tabii, hayhay.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Şimdi, Alanya’dan Mersin’e doğru, Mersin-Silifke-Mut’tan Alanya’ya doğru o kayaları yara yara on beş tane tünel açarak o yolu yapıyoruz. Mersin, Mut… (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Bu yol ne zaman bitecek Sayın Bakanım?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Yapıyoruz, yapıyoruz, harıl harıl çalışılıyor. Bakın, burada, değerli arkadaşlarım…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Yanlış yer olmasın? Kâğıtlara bir daha bakın, orada tünel yok Sayın Bakanım.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Var, var, hem de dokuz tane tünel var Sayın Günal, hem de dokuz tane tünel var o projede.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Planlanan mı? Daha yapılacak…

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – O projede, devam eden projede dokuz tane tünel var. Kusura bakmayın, burada konuşulan…

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Projede…

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Yapılıyor, ihalesi yapılıyor, yapımı devam ediyor.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Ha, ihalesi yapılıyor.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Oranın ne kadar zor olduğunu siz bilirsiniz Ali Rıza Bey, bunlar yapılıyor, ihaleleri yapıldı, hepsi yapılıyor.

Burada söylenen hiçbir söz yanlış değildir, söylenenlerin eksiği vardır, daha fazlasını da biz yapmışızdır, onlara da vakit yok anlatamıyorum. Bakın, daha kara yollarındayım, dokuz dakikam kaldı, müsaade edin de biraz demir yollarından bahsedeyim.

Şimdi, bakın, demir yollarında Osmanlı Döneminde 14.500 kilometre yolumuz var, Osmanlı Misakımillî sınırlarımıza geldiğinde elimize kalan yol miktarı 4.500 kilometre. Atatürk’ün talimatlarıyla, Büyük Atatürk diyor ki: “Yurdu demir ağlarla öreceğiz dört baştan.” Ve bir seferberlik başlıyor. 1946 yılına kadar hızla demir yolu devam ediyor ve 8.700 kilometreye geliniyor ve bu dönemde yıl başına düşen demir yolu miktarı 124 kilometredir. 1950’den itibaren demir yollarında bir duraklama hatta geriye gidiş başlıyor. Bunu hepimiz biliyoruz. Bunda tabii çeşitli nedenler var.

2003’te göreve geldiğimizde Sayın Başbakanımız “Demir yollarını devlet politikası hâline getireceğiz ve projelere başlayacağız.” dedi. Biz de Ankara-İstanbul Hızlı Tren Projesi, Ankara-Konya Hızlı Tren Projesi, Bakü-Kars-Tiflis Projesi… Kemalpaşa-Turgutlu 2010’da açılıyor ve Tekirdağ-Muratlı ile Edirne hattına bağlamak suretiyle demir yollarımızın yapımına başladık. Ankara-Eskişehir bir rehabilitasyon projesiyle başlamıştı, daha onun rehabilitasyon projesinde hız 140 kilometreydi. Bu ne demekti? Bir hattın, mevcut hattın yanına aynı bir hattı yapmaktı. Bunun hiçbir şey getirmeyeceğini gördük ve bu projeyi yüksek hızlı tren projesine dönüştürdük ve böylece…

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Bursa’yı iptal mi ettiniz Sayın Bakan?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Bursa-Bilecik’e de 2010’da başlıyoruz, tamam mı. Bak, burada söylüyorum: 2010’da Bursa-Bilecik’in inşaatına başlıyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – İnşallah…

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Her şeye cevap veririm, neyi sorarsanız sorun buradayım.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Karış karış biliyoruz Türkiye’yi.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – 2009’da da başlıyordu ama göremedik!

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Şimdi, bakın, Edirne’den çıkın, Doğubeyazıt’a kadar yollara düşün; her 5 kilometrede bir kara yolu şantiyesi göreceksiniz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) İşte, iş bu; işte, çalışma bu! Krize inat yol yapmaya devam ediyoruz ve yolları yapmaya devam ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Seçime daha çok var Sayın Bakan! Meydanlarda gibisiniz Sayın Bakan, daha var seçime!

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Şimdi, burada dendi ki: “Kara yollarına ödenekler kesiliyor, yatırımlar düşüyor.” Bakın, 2008’de 1,7 katrilyon ödenek almışız. 2008 sonunda kaça gelmiş? 7 katrilyonluk iş yapmışız, hepsinin de parasını ödemişiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) 2009’da 2,5 katrilyon ödenek almışız ve 2009’un sonunda 8 katrilyona ulaşmışız. İşte iş böyle yapılır! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Adamakla mal bitmez, adamakla!

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Onun için hiçbir şekilde krizde durmadık, “Yola devam.” dedik ve yolları yapmaya devam ettik, bundan sonra da devam edecek. 2010’da da durum bundan farklı olmayacak. “2010’da ne yapacaksınız?” derseniz, burada uzun bir liste var. Bunu, bunları…

ALİ KOYUNCU (Bursa) - Ankara-İzmir…

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Ankara-İzmir’i açtık zaten, bitti.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Sayın Bakan, Gazipaşa Havaalanı’nı ne yapacaksınız?

RAHMİ GÜNER (Ordu) - Sayın Bakan, Ordu havaalanını ne yapacaksınız?

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) - Gazipaşa Havaalanı’nın pistini büyütecek misiniz?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Evet, görüyor musunuz, arkadaşlar seksen altı yılın ihtiyaçlarının hepsini benden istiyorlar. Sağ olun, var olun hepsini yapacağım. Hepsini yapacağız inşallah. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Siz de yeter ki bunları takdir edin, ara sıra da “İyi olmuş.” deyin vatandaş gibi, bu bize yeter. Sağ olun, var olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Demir yollarında neredeydik? Şimdi, demir yollarında…

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) –Sayın Bakan, Gazipaşa Havaalanı’nı büyütecek misiniz?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Bakın, yarın Gaziantep-Çobanbey sınırını açıyoruz. Gaziantep-Halep seferlerini tekrar başlatıyoruz. Demir yolarında 2003’te başlattığımız çalışmalarla bugün 438 kilometre demir yolunun inşaatı tamamlanmıştır. Devam eden 1.554 kilometre demir yolu projesi vardır, yeni inşaatı devam ediyor. Bunlar nedir? Eskişehir-İstanbul, Ankara-Konya. 2010’da açıyoruz, artık Konya git gel altı saat değil, Konya git gel iki buçuk saat oluyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Sayın Bakan, Gazipaşa Havaalanı’na  bir gelseniz.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Ankara-Sivas’ın altyapı inşaatını yapmaya başladık… Sesime inat, hizmetlere devam edeceğiz, çalışmalara devam edeceğiz. (AK PARTİ  sıralarından alkışlar) Hiç kimse bizim sesimizi kısamaz! Bizim sesimizi açan da, gürleştiren de millettir, sesimizi kısacak olan varsa yine millettir! (AK PARTİ  sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Sayın Bakan, şu Gazipaşa Havaalanı’na bir gelseniz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Bakanlar Kurulunda seçim kararı mı aldınız Sayın Bakan?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Biraz Meclise hareketlilik getirelim dedik. Herkes böyle sessiz sedasız duruyor. Biraz, böyle, moralleri artıran, hizmetleri anlatan… Karamsarlıkları, karabulutları ortadan kaldıran hizmetleri paylaşalım dedik. Bunun için sesimizi gürleştiriyoruz. Sağ olun, var olun. (AK PARTİ  sıralarından alkışlar)

Havacılık… Havacılıkta…

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Mersin Havaalanı?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Havacılıkta Türkiye uçtu, Türk insanı uçtu.

RAHMİ GÜNER (Ordu) – Bizim havaalanımız yok.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bakın, 2003 yılında, bu ülkede 8,5 milyon vatandaşımız uçakla seyahat ederken bugün 36 milyon insanımız uçakla seyahat ediyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Dünyada havacılık her yıl yüzde 5 büyürken Türkiye'de her yıl yüzde 53,5 büyüdü. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) 2009’da dünya havacılığı yüzde 12 küçülürken Türkiye sivil havacılığı iç hatlarda yüzde 12, toplamda yüzde 6 büyümeye devam etti. İşte Türkiye'nin farkı bu.

Türk Hava Yolları, millî bayrak taşıyıcımız...

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Bursa’dan Ankara’ya gidemiyoruz uçakla.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bakın, Türk Hava Yolları, bizim millî bayrak taşıyıcımız, bugün dünyayla başa güreşir hâle geldi; rakamları sizinle paylaşıyorum:

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Bursa’dan Ankara’ya uçamıyoruz.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Skytrax dünya ödüllerinde Güney Avrupa’nın en iyi şirketi Türk Hava Yolları seçildi. Türk Hava Yolları Avrupa’daki pazar payını yüzde 4’ten yüzde 8’e artırdı, yüzde 100 artırdı. Türk Hava Yolları dünyadaki uçakla seyahat pastasından on binde 5 pay alırken bugün yüzde 1,5 pay alıyor, yüzde 300 artırdık. Türkiye'nin bayrak taşıyıcısı bugün artık bir dünya markası oldu. Atatürk Havaalanı 22’nci sıradaydı Avrupa’nın 14’üncü büyük havaalanı hâline geldi. Daha rakamlar uzayıp gidiyor. 150 uçaktan 300 uçağa çıktık. Denetimlerde Avrupa’nın 4’üncüsü olduk.

Bakınız, denetlemelerle ilgili şurada görüyorsunuz, diyagram her şeyi açıkça ortaya koyuyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen tamamlayınız Sayın Yıldırım.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Teşekkür ederim.

MUHARREM VARLI (Adana) – Cenabı Allah kıstı sesinizi, Cenabı Allah kıstı! İnşallah seçimde de kısacak!

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Denizciliğe giremedik, iletişime giremedik. Bunları da inşallah soru-cevaplarda anlatmaya çalışacağım.

Beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Geçmiş iktidarlardan da taş üstüne taş koyanın başımız üstünde yeri var, teşekkür ediyoruz. (Alkışlar) Her yapılan iş bu ülke içindir, 72 milyon içindir, ülkemizin refahı içindir, geleceği içindir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Yıldırım.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek.

Buyurunuz Sayın Şimşek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakikadır.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum. Maliye bütçesine ilişkin yapılan bazı tespit ve değerlendirmelere cevap vermek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, küresel krizden tabii ki Türkiye bir miktar etkilendi. Zaten etkilenmemiş olması da düşünülemez, çünkü Türkiye, son yıllarda dünya ekonomisinden giderek daha yüksek pay alan, dünya ticaretinden daha fazla pay alan bir ülke. Ama şunu da ifade etmekte büyük yarar görüyorum: Geçmişte kendi iç dinamiklerinden kaynaklanan krizlere oranla, Türkiye, bu dönemde çok büyük bir dayanıklılık göstermiştir, büyük bir başarı ortaya koymuştur. Bu dönemde, bakın -son altmış yılın en büyük küresel krizi yaşanıyor- kredi notu 2 kez artan, 2 kademe artan bir tek ülke var dünyada, o da Türkiye.

Türkiye’nin risk primi, nasıl tanımlarsanız tanımlayın, yani Türkiye’deki tahvillerin, eurobondların faiziyle aynı vadeli ABD tahvili faiz farkına bakın veya yine tahvillerin iflasa karşı sigorta primlerine bakın, Türkiye bu dönemde risk primi azalmış, birçok Avrupa ülkesinden çok daha iyi bir performans göstermiştir.

Yine Türkiye’de geçmiş krizlere oranla -kriz dönemlerinde enflasyon yükselirdi, faizler yükselirdi- bu dönemde enflasyon düşmüştür, son kırk yılın en düşük düzeyindedir ve faizler de düşmüştür. İlk defa Türkiye’de faizler, borçlanma faizleri tek haneye düşmüştür.

Bu arada, enflasyonla ilgili bir tespit yapıldı, eleştiriler veya değerlendirmeler kısmında. Türkiye, 1990 yılı ile 2002 yılı döneminde en yüksek enflasyon ülkeleri liginde her zaman ilk onda yer almıştır. Türkiye 1990-2002 döneminde, 2002 de dâhil olmak üzere, dünya enflasyon liginde her zaman ilk 10’da yer almıştır, bugün Türkiye ilk 50’de bile değildir. Bu bile aslında enflasyonda katedilen mesafeyi göstermesi açısından son derece önemlidir.

Değerli arkadaşlar, bütçeye yapılan en önemli eleştirilerden bir tanesi, 2010 yılı vergi gelirlerinin gerçekçi olmadığı yönündeki eleştiridir. Tabii, Plan ve Bütçe Komisyonunda ben bunu, bizim gelirlerimizdeki yüzde 18,2’lik artışın arka planını mümkün olduğunca detaylandırmaya çalıştım, müsaade ederseniz bir daha hatırlatmak istiyorum.

Evet, 2010 yılında, 2009 yılı gerçekleşme beklentisine, tahminine göre vergi gelirlerinde yaklaşık yüzde 18,2’lik bir artış öngörüyoruz, bu iddialı bir artıştır. Bu iddialı artışın arkasında birkaç faktör vardır.

Her şeyden önce artışın puan olarak yani oran olarak 6,4 puanı… Orta Vadeli Program’da öngördüğümüz gibi -bazı maktu vergi ve harçlarda yapılacak güncellemelerden- geçmiş dönemlerde vergilerini ödemeyen bazı KİT’lerin, bazı kamu şirketlerinin, mesela BOTAŞ gibi şirketlerin mali durumlarını iyileştireceği ve mali durumlarının güçleneceği ve 2010 yılı vergi yükümlülüklerini yerine getirebilecekleri, aynı zamanda, belki geçmişe ilişkin de, bazı geçmiş dönem borçlarını da ödeyebilecekleri varsayımı var.

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Ne kadar Sayın Bakan?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – Bu varsayım tabii ki şu an itibarıyla gerçekçi bir varsayım ama tabii şartlar değişirse ona da bakarız. 

Yine bu yüzde 18,2 puanlık artışın 1,9 puanı… 2009 yılında yapılan vergi indirimlerinin tabii ki 2010 yılında devam etmeyeceği ortada. Bunu da baza katmamız lazım, buradan da 1,9 puan eklemek gerekiyor, baza dâhil etmek gerekiyor.

Yine bu 18,2’lik artışın 2 puanı… 2009 yılının ikinci yarısında petrol ve tütün ÖTV’sine ilişkin olarak artırılan maktu tutarların 2010 yılında tam yıl olarak uygulanacak olmasından, çünkü biz bu sene bu artışları yılın ikinci yarısında yaptık, 2010 yılında bu tam yıl etkisini gösterecek. Dolayısıyla bütün bu değerlendirmeler çerçevesinde bakarsanız, aslında yüzde 18’lik artışın bu bahsettiğimiz sebeplerden ötürü gerçek artışı aslında yüzde 7,9’dur yani öngördüğümüz gerçek artış yüzde 7,9. Bu bahsettiğim hususlar dikkate alınırsa, aslında nominal büyüme yani reel büyüme artı deflatörün yüzde 8,67 olduğu dikkate alınırsa vergilerde öngördüğümüz yüzde 7,9’luk artışın makul olduğunu, gerçekçi olduğunu göreceksiniz. Bu varsayımlardan bazıları gerçekleşmezse tabii ki bizim yeni tedbirler almamız gerekebilecek ama biz şu an itibarıyla bu varsayımların gerçekçi olduğu kanısındayız.

Değerli arkadaşlar, getirilen en önemli eleştirilerden bir tanesi de Hükûmetimizin bir vergi politikası olmadığı yönündeki eleştiriydi, vergi kanunlarında sürekli değişiklik yapıldığı ve vergi sisteminin bozulduğu iddiası.

Değerli arkadaşlar, Hükûmetimizin bir vergi politikası vardır. Bu vergi politikasının temel amacı yatırımları, istihdamı desteklemek, büyümeyi sürdürülebilir kılmak, vergi sistemini etkin, basit ve uygulanabilir bir hâle getirmektir.

Şimdi size birkaç tane değişiklik örneği vermek istiyorum ve takdiri size bırakıyorum: Tabii, Hükûmetimiz iktidara gelir gelmez, partimiz iktidara gelir gelmez vergi barışını getirerek ekonominin önünü açmıştır.

Önceki hükûmetlerin cesaret edemediği enflasyon muhasebesi uygulamasını getirdik. Bence bunu da kötü yapmadık.

Yine, kurumlar vergisi oranını yüzde 30’dan yüzde 20’ye indirdik. Bunun amacı Türkiye’deki şirketlerin dünyadaki rekabet gücünü artırmaktı. Nitekim OECD ülkeleri arasında daha önce kurumlar vergisinde Türkiye en yüksek beşinci orana sahipti, bugün yirmi beşinci sıra yani 30 ülke arasında en düşük 25’inci ülke konumundayız. Bence bunda da kötü olmadı, bu değişiklik kötü olmadı.

Yine, asgari geçim indirimi uygulamasıyla ücretliler üzerindeki vergi yükünü azalttık. Asgari ücretin büyük bir kısmını, hatta bazı durumlarda tamamını vergi dışı bıraktık. Bence bu da olumlu bir adım. OECD ülkeleri arasında, ücretler üzerindeki vergi yükü açısından Türkiye en yüksek ülke konumundaydı, bugün, 8 basamak iyileşerek 9’uncu sıraya düşmüştür. Daha burada da tabii ki katetmemiz gereken mesafe vardır ama bu düzenleme de olumlu bir düzenlemedir. İstihdamın artırılması için, kayıt dışılığın azaltılması için, rekabet gücünün artırılması açısından bu adımlar olumlu olmuştur.

Yine, genç ve kadın istihdamını teşvik ettik. Sigorta primlerinde 5 puanlık indirim yaptık. Bunlar da bence Türkiye'de yine şirketler açısından, istihdam açısından olumlu adımlardır.

Başta gıda, sağlık olmak üzere, eğitim, tekstil, tarım gibi birçok sektörde KDV oranı yüzde 18’den yüzde 8’e indirildi.

Yine, ülke ekonomisinin uluslararası rekabet edilebilir yapısını iyileştirmek için ARGE çalışmalarını teşvik ettik. Bölgesel ve sektörel yatırımları teşvik ettik. Bunda kötü mü yaptık? Hayır, kesinlikle.

KOBİ’lerin kriz ortamında birleşerek güçlenmelerini teşvik ettik. Bunda da kötü mü yaptık? Kesinlikle hayır.

Yine, e-devlet projesini hayata geçirdik. İnternet erişiminde vergiyi yüzde 15’ten 5’e indirdik. Bunda da kötü mü yaptık? Kesinlikle hayır.

Vergi cezalarını artırarak, vergi kaçakçılarına hapis cezalarını uygulanabilir hâle getirdik. Bence buna da kimse karşı çıkmaz.

Geçtiğimiz dönemlerde kayıt dışı kalmış bazı varlıkların kayıt altına alınması için varlık barışı uygulamasını getirdik, Türkiye’ye döviz kazandırdık. Bence bu da yine olumlu bir adım.

Dolayısıyla, yine, geçen sene, proaktif bir vergi politikası uyguladık; kriz ortamında KDV, ÖTV ve harçlarda indirim yaptık. Ekonomimizin, en kötü dönemde, bir miktar da olsa canlanmasını sağladık.

Bütün bunlar aslında bir vergi politikasının olduğunu gösteriyor. Böylece, vergi düzenlemelerinde amacın istihdamı artırmak, üretimi artırmak olduğu da ortaya çıkacaktır.

Değerli arkadaşlar, özelleştirme konusunda da yine birtakım eleştiriler vardı. Bakın, bugün, Türkiye'de özelleştirmeler televizyon ekranlarından naklen yayınlanıyor yani Türkiye'de özelleştirme uygulamaları şeffaf, rekabetçi bir süreç içerisinde yapılıyor. Dünya Bankası tarafından son yirmi yılda yapılan özelleştirmeler değerlendirilmiş ve bütün ülkelere bakılmış ve bu rapor sonucunda ülkemiz, bu işlemlerdeki rekabetçi, şeffaf ve iyi organize edilmiş yapısı nedeniyle birçok ülkeye örnek gösterilmiştir. Onun için özelleştirme konusunda da hiç saklı gizli bir şey yoktur.

1995-2002 yılları arasında hazineye özelleştirmeden dolayı 3 milyar dolar civarında bir para aktarılmıştır. 2003-2009 döneminde hazineye tam 24 milyar 210 milyon dolar aktarılmıştır. Diğer miktarlar ise, özelleştirmeden elde edilen diğer gelirler ise yine özelleştirme kapsamındaki şirketlere aktarılmış, borç ödemeleri için kullanılmıştır.

Değerli arkadaşlar, Türk Telekom’un özelleştirilmesi de ilgili mevzuat çerçevesinde çok açık ve şeffaf bir şekilde gerçekleştirilmiş olup bu özelleştirme gerek ülkemize gelen doğrudan yabancı yatırım miktarı gerek ihale sürecinin saydamlığı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – …gerekse rekabete açıklığı yönünden başarılı bir ihale olarak kayda geçmiştir.

Yine, bu işlem, birleşme ve devralma konusunda Avrupa’da 2006 yılında gelişen piyasalarda yılın işlemi olarak ödüle layık görülmüştür. Dört yıl içerisinde yatırımcının elde ettiği temettü miktarı 3 milyar 951 milyon liradır. Aynı dönemde, buna 2005 dâhil, hazineye aktarılan toplam temettü miktarı 5 milyar 395 milyon TL’dir. Özelleştirme yılı olan 2005 yılının temettüsü kıstelyevm esasına göre hazineye bırakılmıştır.

Değerli arkadaşlar, yine birtakım iddialarda bulunuldu. Örneğin, “7 milyar dolar alınmasa da işte başka türlü bir uygulama olsaydı yirmi yılda ne kadar gelir elde edilirdi?” gibi rakamlar verildi.

Bakın, 2005 yılında hazinenin yaptığı bazı ihaleler var. Örneğin, dolar cinsinden yaptığı borçlanmalar var, faiz oranı yüzde 7,65. Yüzde 7,65 üzerinden 7 milyar dolar civarında elde ettiğimiz geliri yirmi yıllık olarak siz değerlendirseniz tam 23 milyar 764 milyon dolar…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen tamamlayınız.

Buyurunuz.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – …nema yani faiz geliri elde ederdiniz. 7 milyarı da katarsanız tam 30 milyar 920 milyon dolara çıkar yani burada paranın bir zaman değeri vardır.

Öbür soruları inşallah önümüzdeki birkaç gün içerisinde cevaplamaya çalışacağım.

Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Şimşek.

Aleyhte İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu.

Buyurunuz Sayın Tanrıkulu. (MHP sıralarından alkışlar)

AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüştüğümüz on üçüncü turdaki bütçelerin aleyhinde görüşlerimi dile getirmek üzere huzurunuzdayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; biraz önce konuşan Sayın Ulaştırma Bakanımız en son, havacılık sektöründen denize henüz inememişti. Müsaadenizle, ben de bir önceki konuşmamda denizcilik sektörüne fazla yer veremedim, oradan başlayarak devam etmek istiyorum.

Dünyada denizlerde yük taşımacılığı yaklaşık yüzde 91 oran göstermektedir, ülkemizde ise bu yüzde 85 civarına tekabül ediyor ve gene dâhilî yük taşımacılığında ülkemizde deniz taşımacılığının payı yüzde 1,2. Bu oranlar şu açıdan önemli: Demek ki bu noktada yapılması gereken daha birçok iş var, alınması gereken daha büyük mesafeler var.

Değerli arkadaşlarım, TÜİK’in verilerine göre, ihracatta miktar olarak yüzde 75’ler civarında denizyolu taşımacılığını görüyoruz fakat bu, değer olarak yüzde 50’lere düşmüş gözüküyor son yıllarda. Gene ithalatta baktığımız zaman, yüzde 93’ler civarında olan deniz yolu taşımacılığı oranı da değer bakımından yüzde 58’lere düşüyor. Eğer, gerçekten, ülke olarak dünya denizciliğinde söz sahibi olmak istiyorsak Denizcilik Müsteşarlığımızın uluslararası nitelikte bir yönetim tarzıyla ve anlayışıyla yönetilmesi ve devam ettirilmesi gerekmektedir. Mevcut yönetim tarzı, bu sektöre bu şekliyle doğru bir yön veremediğinden, Müsteşarlığımızın 2009 ve 2010 bütçelerinde bu oranları gayet net görebilmekteyiz.

Denizcilik Müsteşarlığının 2009 bütçesinde yüzde 30’lara varan bir oranda sapma var yani bu içinde bulunduğumuz yıla ait bütçede. Bu da ya bu planlama anlayışının düzgün bir şekilde yapılamadığını yahut da yapılsa dahi plansız harcamaların bütçe içerisinde, yıl içerisinde arttığını göstermektedir. Deniz taşımacılığının bittiği ve kara taşımacılığının başladığı yerlerde de kıyı yapıları karşımıza çıkıyor ki biz bunlara “limanlar” diyoruz. Bunların da kapasiteleri gerçekten çok önem arz ediyor çünkü “Üç tarafı denizlerle çevrili.” diye hep tarif ettiğimiz ülkemizde 8.333 kilometrelik bir kıyı şeridi var. Bu kıyı şeritlerinin kenarında da yaklaşık üç yüz kadar kıyı yapısı bulunmakta.

Değerli arkadaşlarım, deniz yoluyla yapılan dış ticaret taşımacılığında Türk Bayraklı gemilerimizin aldığı pay 2002 yılında yüzde 33’müş. Bugün baktığımız zaman bu, yüzde 20 civarına gerilemiş gözüküyor. Yine deniz ticaret filomuzda son yedi yılda belirgin bir artışa rastlamıyoruz. 8,7 milyon DWT’luk bir deniz ticaret filomuz var. Bu da dünya ticaretiyle, dünya sıralamasıyla mukayese yaptığımız zaman şu anda 19’uncu sıraya tekabül ediyor. Ulusal filomuz bu bakımdan bu dönem içerisinde hem erimiş hem de Türk Bayrağı’ndan bir kaçış başlamış. Bu durum da açıkça gösteriyor ki Hükûmetin deniz taşımacılığı sınıfta bırakılmış.

Değerli arkadaşlarım, bu konuyla ilgili yani Türk Bayrağı’ndan kaçışı durdurabilmek için geçtiğimiz mayıs ayında yayınlanan 5897 sayılı bir Kanun’umuz vardır. Bu Kanun’la Türk Bayrağı’na geçişin kolaylaşacağını ve bu suretle de yoğun ilgi görüleceği iddia edilmişti ancak uygulamaya baktığımız zaman bu iddianın tam tersine bu Kanun’dan beklenen netice maalesef sağlanamamıştır. Bunun da bizce en büyük nedeni, yabancı bayrak taşıyan gemilere sağlanan mazottaki ÖTV indirimi ve diğer bazı teşvikler maalesef Türk Bayraklı gemiler üzerinde uygulanmamış, bu gemilerimiz, yani Türk Bayraklı gemilerimiz âdeta kaderlerine terk edilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, yine bu Kanun’la özel teknelerden alınan motorlu taşıtlar vergileri kaldırıldı, yerine de ruhsat harçları getirildi. Yani bir adaletsiz uygulamayı düzeltiyoruz, kaldırıyoruz derken bir başka adaletsiz uygulama yaptık, mega yat sahiplerine bu manada onların lehine bir tavır geliştirmiş olduk.

Değerli arkadaşlarım, denizcilik sektöründe üzülerek ifade edeceğimiz bir son husus da son zamanlarda tersanelerimizde meydana gelen ciddi kazalardır. Bu kazalara baktığımız zaman, ardı arkası kesilmeyen bu kazalarda, birçok yurttaşımız, çalışanımız hayatlarını kaybetmiş ve ciddi yaralanmalarla karşı karşıya kalmışlardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

AHMET KENAN TANRIKULU (Devamla) – Tamamlıyorum Başkanım.

Bu tersanelerle ilgili yani kazaların olduğu tersanelerle ilgili ve deniz, gemi imalat sektörüyle ilgili ciddi tedbirlerin de alınması gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, denizciliğin bu kısmından, müsaade ederseniz bir diğer konuya, PTT ve posta sektörüne değinmek istiyorum. Daha geçtiğimiz hükûmetlerde yani 58’inci Hükûmet döneminde hazırlanan ve Acil Eylem Planı’yla Ulusal Program’da yer almasına rağmen, posta sektörü ve PTT’nin yeniden yapılandırılması çalışmaları maalesef sonuçlandırılamamıştır. Gerek kargo işlemlerinde gerekse APS işlemlerinde bugün çok ciddi kayıplar olmaktadır ve PTT bu anlamda da müşteri kaybetmektedir.

Değerli arkadaşlarım, bu anlamda, bu kısa süre içerisinde görüşlerimi sizlerle paylaştım. Tekrar, bu bütçelerin hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Tanrıkulu.

Sayın milletvekilleri, şimdi, soru-cevap bölümüne geçiyoruz.

Yirmi dakika…

Sayın Işık, Sayın Tankut, Sayın Köse, Sayın Özdemir, Sayın Paksoy, Sayın Uslu, Sayın Süner, Sayın Kaptan, Sayın Asil ve Sayın Korkmaz’a öncelikli olarak söz vereceğim.

Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

İlk sorularım Sayın Ulaştırma Bakanına:

1) Hak sahiplerine zamanında ödenmeyen kara yolu istimlak bedellerinin 2010 yılı içinde ödenmesi sağlanabilecek midir?

2) Bakanlığınızın 2009 faaliyetleri kitapçığının 84’üncü ve 136’ncı sayfalarında yer alan Ankara-İzmir Otoyol ve Hızlı Tren Projelerinin, en kısa güzergâh üzerinde bulunmasına rağmen Kütahya ilinden geçirilmediği görülmektedir. Bu projelerin Kütahya’dan geçecek şekilde revize edilmesi sağlanabilecek midir?

3) Altıntaş Zafer Havaalanı’nın ihale hazırlık çalışmaları ne aşamadadır? Bu proje için 2010 yılı programı nasıldır?

Son sorum Sayın Maliye Bakanına: Suriye ile 1930’lardan bu yana devam eden -karşılıklı- taşınmaz sorununun çözümüne yönelik olarak sürdürülen ikili görüşmeler ne durumdadır? Suriye tarafından el konan, Türk uyruklu vatandaşlarımıza ait 1 milyon dekarın üzerindeki arazinin iadesi ne zaman gerçekleşebilecektir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.

Sayın Tankut

YILMAZ TANKUT (Adana) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın Ulaştırma Bakanına sormak istiyorum: Yapımına 2004 yılında başlanan ancak hâlen tamamlanamayan ve âdeta yılan hikâyesine dönen Adana-Karataş duble yol çalışmalarında harcanan kaynak ne kadardır? Fiziki gerçekleşme oranı nedir ve kesin olarak ne zaman bitirilecektir?

Yine, pek çok il arasındaki trafik yoğunluğundan bile çok fazla yoğunluğa sahip olduğu bilinen Adana-Kozan yolu ve Kozan-Yahyalı kara yolu yıllardan beri bitirilmeyi beklemektir. Aynı şekilde enerji üssü hâline getirilmeye çalışılan Yumurtalık ilçemiz ne yazık ki son derece yetersiz bir yola sahiptir. Adana-Yumurtalık yolunun bitirilmesiyle ilgili yine vatandaşlarımız beklenti içerisindedir. Söz konusu bu yollarımızın mevcut durumları nedir ve ne zaman tamamlanacaktır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Tankut.

Sayın Köse…

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Bakanlarıma sormak istiyorum.

Birinci sorum: Gelir uzmanlığı sınavında 70 puanın üzerinde puan alan Gelir İdaresi çalışanlarının gelir uzmanı olarak atamalarını ne zaman yapacaksınız?

İkinci sorum: 31 Mart-19 Haziran arasında defterleri incelemeye alınanlar varlık barışından yararlanamıyorlar. Nedenini açıklar mısınız. Bu soruyu Plan Bütçede de sormuştum, lütfen cevap verir misiniz.

Üçüncü sorum: Kazanılmış haklarını kaybeden 4/C kapsamındaki çalışanların durumunu düzeltmek için bir çalışmanız var mıdır?

Dördüncü sorum: Kamuya memur alımı ile ilgili, binlerce aile, ön lisans mezunu atama beklemektedir. 2010 yılında bu atamaları yapacak mısınız?

Ulaştırma Bakanına sormak istiyorum: Devlet Demiryollarında işten uzaklaştırılan emekçileri tekrar işe almayı düşünüyor musunuz? Üç yıldır şantiye hâlinde bekleyen Adıyaman-Malatya, Adıyaman-Gölbaşı-Kâhta yolunu ne zaman bitireceksiniz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Köse.

Sayın Özdemir…

HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Sayın Başkan, Sayın Maliye Bakanına soruyorum: 31/12/2009 tarihine kadar uzatılan Varlık Barışı Kanunu’ndan faydalanmak üzere süresi içinde beyan ve müracaatları -önceki tarihte- yapan fakat tahakkuk ettirilen vergilerini bugüne kadar ödeyemeyen mükelleflerin, varlık barışından yararlanamadıkları gibi, tahakkuk ettirilen ancak terkin edilmeyen vergiyi de ödemek durumunda kaldıklarından mağduriyetleri söz konusudur. Bu durumdaki mükelleflerin de tahakkuk ettirilen vergiye gecikme faizi uygulanarak varlık barışından faydalanmaları için yeni bir çalışma var mıdır? Varsa mükellefleri aydınlatıcı bir açıklamada bulunur musunuz?

Ulaştırma Bakanına sorum: Yedi yıllık AKP iktidarları döneminde 11.400 kilometre duble yol yapıldığını söylediniz. Bunun kaç kilometresi her iki şeridi de yeni açılan yol, kaç kilometresi mevcut yolun yanına çizilen şerittir? Yoksa eskiden yapılan bazı yolların ortasına cızık mı çektiniz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özdemir.

Sayın Paksoy

MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim.

Birinci sorum Maliye Bakanımıza: 5084 sayılı Kanun kapsamında kırk dokuz ilde uygulanan Teşvik Yasası yıl sonunda sona ermektedir. Söz konusu Yasa’yla alınan destek ülkemize ve seçim bölgem olan Kahramanmaraş’a fazlasıyla yarar sağlamıştır. Ancak, teşvikin sona ermesinin ekonomide büyük oranda durgunluk yaratacağı kaçınılmaz görünmektedir. Bu sebeple, 5084 sayılı Teşvik Yasası’nı en az bir yıl daha uzatmayı düşünür müsünüz?

İkinci sorum Ulaştırma Bakanımıza: Merkez nüfusu 400 bin olan ilimiz Kahramanmaraş’a Ankara’dan uçak seferleri haftada üç gün yapılmaktadır. Her gün sefer yapılamaz mı? Bu konuda bir çalışma yaptırır mısınız?

İkinci sorum: Duble yollardan bahsettiniz. Bu kapsamda Kahramanmaraş-Göksun kara yolu daha yüzde 35 seviyesindedir. 90 kilometrelik yolu ne zaman bitireceksiniz?

Bir de personel yetersizliği sebebiyle ülkemizde kaç demir yolu istasyonu kapatılmıştır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Paksoy.

Sayın Uslu…

CEMALEDDİN USLU (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Maliye Bakanımıza soruyorum: Yaşanan son sel felaketinde yapılan tespitler neticesinde ödenmesi gereken yardım paralarının hâlâ ödenmediği, Tekirdağ’ın Saray ve Kumbağ belediyelerinin beklenti içerisinde olduğu bilinmektedir, ne zaman ödenecektir?

2006 ve 2007 yılında sınava girip 70 ve üzeri puan alarak başarılı olan personelin “gelir uzmanı” olarak atamaları yapılmamıştır. Başarılı olan yaklaşık 800 personel mahkemeye başvurmuş, mahkeme kararıyla bu personelin ataması yapılmıştır. Şu anda 70 ve üzeri puan alarak  başarılı olan 1.893 kişi daha atamayı beklemektedir, ne zaman atanacaktır?

Son sorum Ulaştırma Bakanına: Edirne ilinde Keşan-Enez yolu ne zaman genişletilecektir? Ayrıca Enez-İpsala yolu 2010 yılında yapılacak mıdır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Uslu.

NURİ USLU (Uşak) – Sayın Başkan, ben de söz istemiştim. Benim soyadım da “Uslu”, iki tane “Uslu” var.

BAŞKAN – Sayın Süner

TAYFUR SÜNER (Antalya) – Sayın Başkanım, Sayın Bakanıma sormak istiyorum: Antalya’da bulunan Akseki-Cevizli-Beyşehir kara yolunun genişletme çalışmaları çerçevesinde yolun bitimine 12 kilometre kalmıştır, bu proje 2010 yılı programına alınmış mıdır?

İkinci sorum: Son yıllarda uçak ve helikopter kazalarında artış yaşanmaktadır. Pilotların ve diğer uçuş personelinin iş haklarını koruyan bir iş kanunu hazırlanmakta mıdır? Uygun şartlar oluşmadığı takdirde bile kaptan pilotları uçmaya  zorlayan özel hava yolu şirketlerine pilotların şikâyeti durumunda ne gibi yaptırımlar uygulanmaktadır?

Üçüncü sorum: Ülkemizde kaç işsiz kaptan pilot bulunmaktadır? Özel hava yolu şirketlerinin ve Türk Hava Yollarının kaptan pilot açığı bulunmakta mıdır? Türk Hava Yollarında yabancı kaptan pilot çalıştığı doğru mudur? Doğruysa yabancı kaptan pilot sayısı kaçtır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Süner.

Sayın Kaptan…

OSMAN KAPTAN (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Maliye Bakanına bir sorum var: Sayın  Bakan,  Teşvik Kanunu’nun süresini uzatmayı düşünüyor musunuz?

Ulaştırma Bakanına: Sayın Bakan, bugün Fransa’da, Japonya’da, Amerika Birleşik Devletleri’nde hızlı trenler saatte 450 kilometre hız yaparken bizde niye ortalama en fazla 160 kilometre hız yapabiliyor? Onlar da bazen raydan çıkıyor. Türkiye’ye satılan yirmi yıl önceki eski teknoloji mi yoksa?

İkinci soru: Demir yolu işçilerinin 25 Kasımda yaptıkları eylem nedeniyle 46 kişinin hizmet akdini geçici olarak feshettiniz. Eylem yapan işçilere Müsteşarınızın “terbiyesizler”, Genel Müdürünüzün de “serseriler” dediği, sendikaların bildirilerinde yer aldı. Sayın Bakan, bu sözlere siz de katılıyor musunuz; katılmıyorsanız bu konuda ne yapmayı düşünüyorsunuz? İş akitleri feshedilen işçileri tekrar işe almayı düşünüyor musunuz?

Son soru: Ankara-Antalya…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kaptan.

Sayın Asil…

BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakan, Eskişehir-Ankara arasının yüksek hızlı tren yolu yapılan bölümünde tarım ve hayvancılık yapan vatandaşlarımız, uygun yerlerden geçiş imkânı sağlanmadığı için büyük mağduriyetler yaşamaktadırlar. Bugüne kadar yapılan müracaatların hiçbirine olumlu cevap verilmemiştir. Bu mağduriyetleri gidermeyi düşünüyor musunuz?

İkinci sorum: 25 Kasım 2009’da yapılan bir günlük iş bırakma eyleminden on iki gün sonra 16 çalışanı, daha sonra da 30 çalışanı olmak üzere toplam 46 çalışanı açığa alarak cezalandırdınız. Cezalandırılması gereken, eylem öncesi tedbir alması konusunda kendisini ziyaret eden sendikaların genel merkez yöneticilerine “Hiçbir önlem almayacağım ve sizi yolcular ile karşı karşıya getireceğim.” diyen Genel Müdürünüz değil midir?

Devletin polisiyle vatandaşlarımız ile memuru karşı karşıya getirip çatıştıran ilgililere bu sıkıntıları ortadan kaldırmak için bir talimat verecek misiniz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Asil.

En son Sayın Korkmaz… Son sözü veriyorum. 

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Bakan, Marmaray boğaz geçiş kısmı projesi sözleşmesinin süresi Nisan 2009’da sona erdi. Aynı şekilde mühendislik ve müşavirlik hizmetlerinin de süresi sona erdi. Aldığınız Bakanlar Kurulu kararı kapsamında sözleşmeleri 2013 yılına kadar uzatılmış ve 2006 yılından itibaren fiyat farklarıyla birlikte hak edişlerin ödeneceği söylenmiştir. Bu uygulama ne kadar bir maliyet artışı getirecektir? Bu artış  ikinci etabı yani Gebze-Halkalı banliyö hatları rehabilitasyonunu ve demir yolu araçları alımını ne kadar etkileyecektir? Bu bölümlerde de maliyet artışı ve süre uzatımı olacak mıdır?

İkinci sorum: Fransa’nın güneyinde Bordeaux civarında 20 binden fazla Türk yaşamaktadır. Bunların yarıdan fazlası Ispartalıdır. Çok ciddi sıkıntıları var memleketlerine ulaşmada. Bordeaux-Isparta yahut Bordeaux-Antalya uçuşu planlanmakta mıdır?

Son sorum da, Yalvaç-Akşehir arasındaki, 57’nci Hükûmet zamanında başlanan yolu ne zaman tamamlayacaksınız?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Korkmaz.

Kim konuşacak önce efendim?

Buyurunuz Sayın Şimşek.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Önce, Suriye’de bulunan Türk vatandaşlarına ait taşınmazlarla ilgili sorudan başlamak istiyorum. Suriye vatandaşlarına ait ülkemizde bulunan gayrimenkuller tabii Bakanlığımız tarafından yönetilmektedir. Bu durumda görüşmelerde henüz önemli bir ilerleme sağlanmamıştır ama inşallah önümüzdeki dönemde, Suriye ile iyileşen ilişkilerimiz çerçevesinde belki bu sorunun da çözümü mümkün olabilecektir.

Yine, 5084 sayılı Kanun’un uygulanmasının uzatılıp uzatılamayacağı gündeme getirildi. Bildiğiniz gibi, biz, 2009 yılı içerisinde daha rasyonel, kaynakların daha rasyonel kullanımını içeren oldukça da radikal bir teşvik sistemini getirdik. Bu teşvik sistemi gerek kurumlar vergisi itibarıyla gerekse sosyal sigortalar primi, arsa tahsisi, faiz desteği, gümrük muafiyeti, KDV muafiyeti gibi birçok hususu içeriyor. Bu çerçevede, 5084’ün uzatılmasına ilişkin bütçemizde ek bir kaynak söz konusu değildir. Yani, şu an itibarıyla 5084’ün uzatılmasına ilişkin herhangi bir çalışma bulunmamaktadır.

Yine, diğer, gündeme getirilen hususlardan bir tanesi gelir uzmanlığı sınavıyla ilgilidir. Biliyorsunuz, 2006 ve 2007 yıllarında yapılan özel sınavlar neticesinde 70 ve üzerinde puan almalarına karşılık atanması yapılmayan personel sayısı 2.601’dir. Bu personelin gelir uzmanı olarak atanmalarına ilişkin değerlendirmeler devam etmektedir. Yalnız burada şöyle bir husus var: Tabii ki Gelir İdaresinin ihtiyaçlarına göre bu atamalar yapılacaktır. KPSS’de olduğu gibi, yani biz 70 puan ve üstü olan herkesi atayacağız şeklinde değil, 70 puan ve üstünü ihtiyaçlar çerçevesinde en üstten başlayarak atamaları yapıyoruz, en üstten. Yani bir insan eğer 99 aldıysa ona öncelik vererek gelir uzmanlarını o şekilde atıyoruz. Bu, hepsinin aynı anda atanacağı anlamına, tabii ki takdir edersiniz, gelmez.

Yine, varlık barışıyla ilgili bir iki husus vardı. Bildiğiniz gibi Varlık Barışı Kanunu’yla gerçek ve tüzel kişilere ait olup da yurt dışında bulunan varlıklar ile gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerine ait olup da işletme kayıtları arasında yer almayan varlıkların kayıt altına alınması amaçlanmaktadır. Ancak, söz konusu Kanun’dan yararlanabilmek için belli bir tarih itibarıyla -ki birinci uygulama 22 Kasım 2008, ikinci uygulama dönemi 19 Haziran 2009 tarihidir- vergi incelemelerine alınmış olunmamalıdır. Yani, vergi incelemeleri belli tarihler itibarıyla başlamışsa tabii ki takdir edersiniz ki bu Kanun hükmü çerçevesinde bunun idari bir tasarrufla değiştirilmesi söz konusu değildir. Bu yapılan, kanun hükmü çerçevesinde yapılmıştır. Bu kanunlar çıkarılırken belli bir tarihten başlatılmıştır. Dolayısıyla…

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – İkisinin arasındaki…

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Ama takdir edersiniz ki o kanunlar çıkarken belli bir tarihten başlıyor.

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Bir açma bir kapama gibi bir şekilde olmuştur.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Evet.

Değerli arkadaşlar, benim dikkatimi çeken, yani bana yöneltilen esas itibarıyla sorular sanırım bunlardı.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Yıldırım.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Işık istimlak bedellerinden bahsetti, doğrudur. Kısa sürede çok fazla yol yapımı gerçekleştirdiğimiz için hukuki davalar zaman almakta ve ödemelerde bir gecikme yaşanmaktadır ama Maliye Bakanlığımızla da bu konuda mutabakata vardık, 2010’da ödemeleri daha da hızlandıracağız.

Ankara-İzmir Otoyol Projesi çalışması yapılıyor. Şimdi, otoyol çalışması yapılırken, tabii ulusal ve uluslararası kriterler var, bu kriterler dikkate alınarak yapılıyor. Şu anda Kütahya yahut Afyon diye bir güzergâh söylememiz mümkün değildir. Otoyol çalışması, 50 kilometrelik bir bant aralığında proje çalışmaları yapılıyor. Dolayısıyla en uygun güzergâh bu çalışmalar sonunda ortaya çıkacaktır. Şüphesiz zaten 50 kilometreyi dikkate aldığımızda bundan Afyon da Kütahya da yararlanacaktır.

Zafer Havaalanı’yla ilgili yap-işlet-devret modeliyle yapılması yönünde YPK kararını aldık, ihalesine 2010’un başında çıkacağız.

Sayın Tankut’un sorusu Adana-Karataş, Adana-Kozan yolları. Burada iki yıldır çalışmalarımız devam ediyor. 2010’da burada çalışmaları daha da hızlandıracağız.

Sayın Köse’nin sorusu… TCDD’de yaşanan, 24 Kasımda başlayan eylem işçilerin değil, memurların bir eylemidir. Bunu bir kere düzeltmek istiyorum. İşçiler eylem yapmamıştır, memur statüsünde çalışanlar eylem yapmıştır. Esasen işçinin hak arama yönündeki yapacağı çalışmaların tabii ki başımızın üstünde yeri var ancak buradaki eylemler maksadını aşmış, yürüyen trenler gece yarısı durdurulmuş, yolcular, makinistler indirilmiş, sinyaller yeşilken kırmızıya çevrilmiş, trenin frenleri çekilmiş. Bu gibi eylemin içeriğiyle bağdaşmayan hareketlerde bulunan arkadaşlar için Devlet Demiryolları ve Ceza Kanunu maddelerine göre soruşturma başlatılmış, 16 kişilik gruptan 6’sının soruşturması tamamlanarak tekrar görevlerine iade edilmiştir. Bu soruşturma tamamlanınca diğerlerinin durumu da netlik kazanacaktır. İşten çıkarılma diye bir şey söz konusu değildir. Açığa alınma hem işletmenin emniyeti için hem de araştırmanın daha sağlıklı yapılması için gereken bir uygulamadır.

Şüphesiz, değerli milletvekilleri, çalışanlarımızın büyük bir ekseriyeti ve yolcular bu mağduriyete doğrusu destek vermemişlerdir. Az da olsa bazı çalışanların başlattığı bu eylemde, hak arama mücadelelerine sonuna kadar saygımız var. Onlar yanlış yapmış olsa da onlara “serseri” veya bu gibi bir sıfatı yakıştırmak asla kimsenin kârı değildir. Öyle bir şey yoktur. Burada bir çarpıtma vardır. Arkadaşlarımız bu konuda gerekli açıklamayı da yapmıştır.

Sayın Paksoy, Kahramanmaraş-Göksun yolu çalışmalarımız devam ediyor. Bununla ilgili 2010-2011 programında da bu çalışmaları hızlandıracağız.

Diğer soru Sayın Uslu’nun. İpsala-Karpuzlu-Enez 30 kilometrelik bir yoldur. 2010’da bu yolun da iyileştirme çalışmalarına başlıyoruz, böylece Trakya’da yapılmayan yol da kalmamış olacak.

Adıyaman’ın yollarıyla ilgili, doğru, geçmiş yıllarda Adıyaman âdeta çıkmaz sokak şeklindeydi. 2008-2009’da Adıyaman-Gölbaşı-Kahta güzergâhında çalışmalara başladık. Önümüzdeki yıllarda bunları artırarak devam ettireceğiz.

Sayın Kaptan, Ankara-Eskişehir hattı 160 kilometre değildir, 250 kilometrelik yüksek hızlı tren standardındadır ve gerek altyapı gerekse üstyapı tamamen uluslararası standartlara göre yapılmıştır.

Demir yolu işçileriyle ilgili cevabı vermiştim. Ankara-Eskişehir demir yolunda gerekli görülen tali yollara geçişler ya alttan ya üstten sağlanmıştır. Eğer bunlarda yetersizlik varsa bunları tekrar yapabiliriz. Bu konuda gereken neyse yapacağız.

Sayın Korkmaz’ın Marmaray’la ilgili bir sorusu var. Marmaray’la ilgili, doğrudur, 2009 Mayısında sözleşme süresi sona ermiştir. Ancak, İstanbul’da yapılan üç yerdeki arkeolojik kazılar dört buçuk yıl sürmüştür. Bunlar, bizim irademiz dışında gerçekleşen gecikmelerdir, mücbir sebeptir. O bakımdan, proje hem uzamış hem de maliyet artışı kaçınılmaz olmuştur. Bu maliyet artışı ve süreyle ilgili, diğer kısımlarıyla ilgili hususlara detaylı olarak yazılı cevap vereceğim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Yıldırım.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Uçak seferleriyle ilgili bir şey vardı. Bordeaux-Isparta arası uçak seferleriyle ilgili…

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Bildiğiniz gibi, uçak seferleri her ülkede belirli aktarma alanlarına tarifeli sefer olarak yapılır. Charter seferleri pekâlâ yapılabilir. Bu konuda biz firmalara gerekli tavsiyelerde bulunacağız ama tarifeli seferlerin Isparta’ya yapılması bu aşamada söz konusu değildir.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Antalya’dan…

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Antalya’ya yapılıyor zaten. Antalya da bundan istifade edecektir.

Teşekkür ediyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Yıldırım.

Sayın milletvekilleri, şimdi sırasıyla on üçüncü turda yer alan bütçelerin bölümlerine geçilmesi hususunu ve bölümlerini ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.

Ulaştırma Bakanlığı 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

16- ULAŞTIRMA BAKANLIĞI

1.– Ulaştırma Bakanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

 

A – C E T V E L İ

KODU                       Açıklama                                                                   (TL)

                                                                                                                              

01                   Genel Kamu Hizmetleri                                             16.763.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

02                   Savunma Hizmetleri                                                       270.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                   Ekonomik İşler ve Hizmetler                                1.775.869.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                       

                       TOPLAM                                                            1.792.902.000

 

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Ulaştırma Bakanlığı 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Ulaştırma Bakanlığı 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.– Ulaştırma Bakanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

 

A    C E T V E L İ

 

 

                          (YTL)

                                                                                         

 

 

- Genel Ödenek Toplamı

:

1.143.234.000,00

- Toplam Harcama

:

982.853.145,19

- İptal Edilen Ödenek

:

160.380.854,81

- Ertesi Yıla Devreden Ödenek

:

128.589.519,53

 

BAŞKAN– (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Ulaştırma Bakanlığı 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Karayolları Genel Müdürlüğü 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

16.91 - KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.– Karayolları Genel Müdürlüğü 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

 

A – C E T V E L İ

KODU                       Açıklama                                                                   (TL)

                                                                                                                              

01                   Genel Kamu Hizmetleri                                              33.474.550

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

02                   Savunma Hizmetleri                                                         446.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

03                   Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                          4.564.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                   Ekonomik İşler ve Hizmetler                                 4.949.189.450

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

07                   Sağlık Hizmetleri                                                          1.377.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                       

                       TOPLAM                                                              4.989.051.000

 

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Karayolları Genel Müdürlüğü 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Karayolları Genel Müdürlüğü 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.– Karayolları Genel Müdürlüğü 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

 

A    C E T V E L İ

 

 

                          (YTL)

                                                                                         

 

 

- Genel Ödenek Toplamı

:

8.301.594.830,68

- Toplam Harcama

:

8.184.884.093,50

- İptal Edilen Ödenek

:

102.871.642,22

- Ertesi Yıla Devreden Ödenek

:

26.406.519,93

 

BAŞKAN– (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Karayolları Genel Müdürlüğü 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2010 yılı merkezi yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

42.02 – BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE İLETİŞİM KURUMU

1.– Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

 

A – C E T V E L İ

KODU                       Açıklama                                                                   (TL)

                                                                                                                              

01                   Genel Kamu Hizmetleri                                               88.006.348

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

03                   Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                        27.500.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir

04                   Ekonomik İşler ve Hizmetler                                  1.302.723.652

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                       

                       TOPLAM                                                              1.418.230.000

 

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

 

B – C E T V E L İ

KOD                          Açıklama                                                                   (TL)

                                                                                                                              

03                   Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri                              1.305.555.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

05                   Diğer Gelirler                                                            112.675.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                       

                       TOPLAM                                                              1.418.230.000

 

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.– Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

A    C E T V E L İ

 

 

                          (YTL)

                                                                                         

 

 

- Genel Ödenek Toplamı

:

1.287.935.000,00

- Toplam Harcama

:

1.286.557.248,87

- İptal Edilen Ödenek

:

1.377.751,13

 

BAŞKAN– (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

B    C E T V E L İ

                                                                             (YTL)

                                                                                         

- Bütçe tahmini

:

1.172.247.000,00

- Yılı tahsilatı

:

1.286.557.248,87

BAŞKAN – (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Denizcilik Müsteşarlığı 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

16.81 -  DENİZCİLİK MÜSTEŞARLIĞI

1.– Denizcilik Müsteşarlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

 

A – C E T V E L İ

KODU                       Açıklama                                                                   (TL)

                                                                                                                              

01                   Genel Kamu Hizmetleri                                                 6.005.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

02                   Savunma Hizmetleri                                                         366.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                   Ekonomik İşler ve Hizmetler                                       77.022.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir

07                   Sağlık Hizmetleri                                                              116.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                       

                       TOPLAM                                                                   83.509.000

 

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Denizcilik Müsteşarlığı 2010 yılı merkezi yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Denizcilik Müsteşarlığı 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.– Denizcilik Müsteşarlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

 

A    C E T V E L İ

 

 

                          (YTL)

                                                                                         

 

 

- Genel Ödenek Toplamı

:

67.243.035,11

- Toplam Harcama

:

62.431.280,00

- İptal Edilen Ödenek

:

4.811.755,11

- Ertesi Yıla Devreden Ödenek

:

700.035,11

 

BAŞKAN– (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Denizcilik Müsteşarlığı 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

40.49- SİVİL HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1.– Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

 

A – C E T V E L İ

KODU                       Açıklama                                                                   (TL)

                                                                                                                              

01                   Genel Kamu Hizmetleri                                                 2.423.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

03                   Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                             400.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                   Ekonomik İşler ve Hizmetler                                       13.187.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                       

                       TOPLAM                                                                   16.010.000

 

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

 

B – C E T V E L İ

KOD                          Açıklama                                                                   (TL)

                                                                                                                              

03                   Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri                                   50.890.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

05                   Diğer Gelirler                                                              10.010.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                       

                       TOPLAM                                                                   60.900.000

 

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.– Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

 

A    C E T V E L İ

 

 

                          (YTL)

                                                                                         

 

 

- Genel Ödenek Toplamı

:

16.205.000,00

- Toplam Harcama

:

6.840.722,51

- İptal Edilen Ödenek

:

9.364.277,49

 

BAŞKAN– (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

B    C E T V E L İ

 

 

                          (YTL)

                                                                                         

 

 

- Bütçe tahmini

:

20.371.000,00

- Yılı tahsilatı

:

42.417.846,28

 

BAŞKAN–  (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir

Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir

Maliye Bakanlığı 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

12 - MALİYE BAKANLIĞI

1.– Maliye Bakanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

 

A – C E T V E L İ

KODU                       Açıklama                                                                   (TL)

                                                                                                                              

01                   Genel Kamu Hizmetleri                                        35.633.508.400

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

02                   Savunma Hizmetleri                                                         532.100

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

03                   Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                        72.942.200

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

06                   İskân ve Toplum Refahı Hizmetleri                        2.026.000.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

09                   Eğitim Hizmetleri                                                          2.742.300

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir

10                   Sosyal Güvenlik ve Sosyal Yardım Hizmetleri    22.023.320.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                       

                       TOPLAM                                                            59.759.045.000

 

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Maliye Bakanlığı 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Maliye Bakanlığı 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının  bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.– Maliye Bakanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

 

A    C E T V E L İ

 

 

                          (YTL)

                                                                                         

 

 

- Genel Ödenek Toplamı

:

40.193.504.834,77

- Toplam Harcama

:

39.455.972.551,86

- Ödenek Dışı Harcama

:

22.819.351,99

- İptal Edilen Ödenek

:

760.351.634,90

 

BAŞKAN– (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Maliye Bakanlığı 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Gelir İdaresi Başkanlığı 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

12.76 – GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

1.– Gelir İdaresi Başkanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

 

A – C E T V E L İ

KODU                       Açıklama                                                                   (TL)

                                                                                                                              

01                   Genel Kamu Hizmetleri                                          1.567.924.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

03                   Kamu  Düzeni ve Güvenlik  Hizmetleri                        1.000.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                       

                       TOPLAM                                                              1.568.924.000

 

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gelir İdaresi Başkanlığı 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Gelir İdaresi Başkanlığı 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.– Gelir İdaresi Başkanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

 

A    C E T V E L İ

 

 

                          (YTL)

                                                                                         

 

 

- Genel Ödenek Toplamı

:

1.432.468.122,00

- Toplam Harcama

:

1.420.975.385,76

- Ödenek Dışı Harcama

:

31.383.185,77

- İptal Edilen Ödenek

:

42.875.922,01

 

BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gelir İdaresi Başkanlığı 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

 

40.35 – ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI

1.– Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

 

A – C E T V E L İ

KODU                       Açıklama                                                                   (TL)

                                                                                                                              

01                   Genel Kamu Hizmetleri                                                 8.559.700

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                   Ekonomik İşler ve Hizmetler                                         8.856.300

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                       

                       TOPLAM                                                                   17.416.000

 

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

 

B – C E T V E L İ

KODU                       Açıklama                                                                   (TL)

                                                                                                                              

03                   Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri                                        327.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

05                   Diğer Gelirler                                                              17.079.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

06                   Sermaye Gelirleri                                                               10.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                       

                       TOPLAM                                                                   17.416.000

 

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.– Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

 

A    C E T V E L İ

 

 

                          (YTL)

                                                                                         

 

 

- Genel Ödenek Toplamı

:

18.162.250,00

- Toplam Harcama

:

15.724.641,32

- İptal Edilen Ödenek

:

2.437.608,68

 

BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

 

B    C E T V E L İ

 

 

                          (YTL)

                                                                                         

 

 

- Bütçe tahmini

:

17.079.000,00

- Yılı tahsilatı

:

18.724.606,62

 

BAŞKAN – (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Kamu İhale Kurumu 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

42.06 – KAMU İHALE KURUMU

1.– Kamu İhale Kurumu 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

 

A – C E T V E L İ

KODU                       Açıklama                                                                   (TL)

                                                                                                                              

01                   Genel Kamu Hizmetleri                                               11.492.700

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                   Ekonomik İşler ve Hizmetler                                       60.507.300

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                       

                       TOPLAM                                                                   72.000.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

(B) cetvelini okutuyorum:

B – C E T V E L İ

KODU                       Açıklama                                                                   (TL)

                                                                                                                              

03                   Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri                                   48.382.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

05                   Diğer Gelirler                                                              23.618.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                       

                       TOPLAM                                                                   72.000.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kamu İhale Kurumu 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Kamu İhale Kurumu 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.– Kamu İhale Kurumu 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

 

A    C E T V E L İ

 

 

                          (YTL)

                                                                                         

 

 

- Genel Ödenek Toplamı

:

95.123.000,00

- Toplam Harcama

:

83.011.806,03

- İptal Edilen Ödenek

:

12.111.193,97

 

BAŞKAN– (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

 

B    C E T V E L İ

 

 

                          (YTL)

                                                                                         

 

 

- Bütçe tahmini

:

69.123.000,00

- Yılı tahsilatı

:

71.060.791,42

 

BAŞKAN–  (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir

Kamu İhale Kurumu 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Böylece, Ulaştırma Bakanlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Denizcilik Müsteşarlığı, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ve Kamu İhale Kurumunun 2010 yılı merkezî yönetim bütçeleri ve 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesapları kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, on üçüncü turdaki görüşmelerin tamamlanmasıyla birlikte 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın 1’inci maddeleri kapsamına giren Bakanlık ve ilgili kuruluşların bütçeleri ve kesin hesapları ile gelir ve finansman ile ilgili 2’nci maddenin görüşmeleri tamamlanmış bulunmaktadır.

Şimdi de program uyarınca, 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın maddelerini görüşüp oylamalarını yapacağız.

Şimdi, 2010 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın gider bütçesiyle ilgili 1’inci maddesini tekrar okuttuktan sonra oylarınıza sunacağım:

2010 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI

BİRİNCİ KISIM

Genel Hükümler

BİRİNCİ BÖLÜM

Gider, Gelir, Finansman ve Denge

Gider

MADDE 1 – (1) Bu Kanuna bağlı (A) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 10/12/2003 tarihli ve 5018

sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli;

a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerine 281.907.405.110 Türk Lirası,

b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelere 17.799.895.100 Türk Lirası,

c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumlara 1.949.287.082 Türk Lirası,

ödenek verilmiştir.

BAŞKAN – 1’inci maddeyi daha evvel kabul edilmiş bulunan cetvelleriyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Gelir bütçesine ilişkin 2’nci maddeyi tekrar okutuyorum:

Gelir ve finansman

MADDE 2 – (1) Gelirler:

Bu Kanuna bağlı (B) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli;

a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçenin gelirleri 231.235.584.000 Türk Lirası,

b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin gelirleri 4.898.274.700 Türk Lirası öz gelir, 13.386.485.400 Türk Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 18.284.760.100 Türk Lirası,

c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların gelirleri 1.949.287.082 Türk Lirası,

olarak tahmin edilmiştir.

 (2) Finansman:

Bu Kanuna bağlı (F) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin net finansmanı 134.598.000 Türk Lirası olarak tahmin edilmiştir.

BAŞKAN – 2’nci maddeye bağlı  (B) cetvelinin bölümlerini okutup ayrı ayrı oylarınıza sunacağım:

B - C E T V E L İ

                                                                                                                 2010 YILI BÜTÇE

KODLAR                                       AÇIKLAMA                                    GELİRLERİ (TL)

                                                                                                                                               

01                           Vergi Gelirleri                                                          212.555.871.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

03                           Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri                                    6.789.078.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                           Alınan Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler                    965.983.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

05                           Diğer Gelirler                                                             19.712.421.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

06                           Sermaye Gelirleri                                                        10.653.770.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

08                           Alacaklardan Tahsilat                                                      438.194.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                                

                               TOPLAM BÜTÇE GELİRLERİ                             251.115.317.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

09                           Red ve İadeler ( - )                                                      19.879.733.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                                

                               NET BÜTÇE GELİRİ                                              231.235.584.000

 

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi kabul edilen ekli cetveliyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, programımız gereğince bugünkü görüşmeler tamamlanmıştır ama şimdi bir Danışma Kurulu önerisi vardır, okutuyorum:

V.- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Genel Kurul çalışma saatleri ile bütçe programının yeniden düzenlenerek 25/12/2009 Cuma günkü birleşimde tümü üzerindeki son görüşmelerin ve açık oylamaların tamamlanmasına kadar çalışmalara devam edilmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

                                                                                                                           21.12.2009

Danışma Kurulunun yaptığı toplantıda, aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

 

 

 

Mehmet Ali Şahin

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

 

Başkanı

 

Mustafa Elitaş

Kemal Kılıçdaroğlu

Mehmet Şandır

 

Adalet ve Kalkınma Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi

Milliyetçi Hareket Partisi

 

Grup Başkan Vekili

Grup Başkan Vekili

Grup Başkan Vekili

Öneriler:

Genel Kurulun; 22.12.2009 Salı günü 442 Sıra Sayılı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının 15 inci maddesine kadar, 23.12.2009 Çarşamba günü 25 inci maddesine kadar, 24.12.2009 Perşembe günü 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Tasarısının oylanmamış maddelerinin oylanmasının bitimine kadar çalışmalara devam edilmesi, 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının ve 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Tasarısının 26.12.2009 Cumartesi günü yapılacak olan tümü üzerinde son görüşmelere 25.12.2009 Cuma günü saat 13.30’da başlanılması ve bu birleşimde görüşmelerin ve açık oylamaların tamamlanmasına kadar çalışmalara devam edilmesi önerilmiştir.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, programa göre 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın oylanmamış maddelerinin görüşmelerini ve oylamalarını yapmak için, 22 Aralık 2009 Salı günü saat 11.00’de toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati: 21.02