Normal 44161 2 3 2009-12-14T08:34:00Z 2009-12-14T08:34:00Z 1 37163 211831 TBMM 1765 496 248498 11.9999 Clean Clean 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

 

DÖNEM: 23                                                                YASAMA YILI: 4

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

CİLT : 51

8’inci Birleşim

20 Ekim 2009 Salı

 

(Bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge aslına uygun olarak yazılmıştır.)

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

   I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMALAR

IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe’nin, siyasi iktidarın yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti ilkelerini zedeleyici tutum ve davranışlarına ilişkin gündem dışı konuşması

2.- İstanbul Milletvekili Lokman Ayva’nın, özürlülerin temel hak ve özgürlüklerine ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezinin yapmış olduğu sınavlara ilişkin gündem dışı konuşması

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, İstanbul Milletvekili Lokman Ayva’nın gündem dışı konuşmasına ilişkin açıklaması

2.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, (2/372) esas numaralı Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınması önergesi üzerinde açıklaması

3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, hazırlığı yapılmış olan Hal Yasası’yla ilgili tasarı üzerinde biraz daha çalışılması gerektiğine ilişkin açıklaması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Afganistan Senato Meclisi Uluslararası İlişkiler Komitesi Parlamento heyetinin ülkemizi resmî ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/983)

2.- Pakistan Ulusal Meclisi Keşmir Özel Komisyonu Parlamento heyetinin ülkemizi resmî ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/984)

3.- Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi ve Batı Avrupa Birliği Geçici Avrupa Güvenlik ve Savunma Asamblesi; Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi; Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu; Avrupa Akdeniz Parlamenter Asamblesinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak üzere, siyasi parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve yedek üyelerin isimlerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/985)

4.- Azerbaycan Millî Meclisi Uluslararası ve Parlamentolararası Komisyonunun vaki davetine Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan Parlamento heyetinin icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/986)

5.- Brezilya Temsilciler Meclisi Başkanının, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinden oluşan Parlamento heyetini davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/987)

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı ve 19 milletvekilinin, çocuklarını yetiştirme yurtlarına terk eden ailelerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/438)

2.- CHP Grubu adına Grup Başkan Vekilleri İzmir Milletvekili Kemal Anadol, Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay ve İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, GAP kapsamındaki sulama projelerinin durumunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/439)

3.- Hatay Milletvekili Fuat Çay ve 25 milletvekilinin, Antakya başta olmak üzere Hatay ilinin turizm sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/440)

C) Önergeler

1.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, 2981 Sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunda ve 3194 Sayılı İmar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/372), doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/153)

 

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- (10/45, 10/79, 10/107, 10/167, 10/188, 10/197, 10/207, 10/225, 10/389, 10/394 ile 10/418) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 20/10/2009 Salı günkü birleşiminde birlikte yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi

 

VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Merkezi Uzlaşma Komisyonuna yapılan müracaatlara ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/544) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat Organize Sanayi Bölgesindeki yatırımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/757) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

3.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, Taşköprü Organize Sanayi Bölgesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/807) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

4.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, yabancı bir firmanın teşvikten yararlanarak yatırım yapmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/820) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

5.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, açılan hipermarket ve süpermarket sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/835) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

6.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Niksar OSB’deki tapu sorununa ilişkin sözlü soru önergesi (6/866) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

7.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, esnaf ve KOBİ’lerin kredi kullanımında sicil affına ilişkin sözlü soru önergesi (6/930) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

8.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, fıstık ürünündeki alım politikasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/954) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

9.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, asansörlerin denetimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1050) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

10.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, alışveriş merkezlerine yönelik düzenleme ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1089) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

11.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’taki OSB’lerin çevre denetimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1106) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

12.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’taki OSB’lerde çevre birimi kurulmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1107) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

13.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, imalat sanayisine yönelik tedbirlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1110) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

14.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, tekstil sanayisinin desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1112) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

15.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, tekstil ve hazır giyim sektörünün sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1113) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

16.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, otomotiv sektöründeki daralmaya ilişkin sözlü soru önergesi (6/1122) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

17.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, hipermarketlere yönelik tasarı taslağına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1134) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

18.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, can suyu kredilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1152) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

19.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, bazı sektörlerin canlandırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1185) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

20.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Millî Prodüktivite Merkezinin çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1212) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

21.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, Ankara’da şebekeye verilen Kızılırmak suyunun kombi arızalarına neden olduğu iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1230) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

22.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, Çin malı tekstil ürünlerinin terzileri mağdur etmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1233) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

23.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, kredi borçluları kayıtlarıyla ilgili kanunun uygulanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1289) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

24.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, KOBİ kredilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1316) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

25.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, ekonomik kriz nedeniyle alınacak tedbirlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1327) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

26.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, Ege Bölgesi’nde pamuk ve tekstil sektörünün desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1388) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

27.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, can suyu kredisine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1389) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

28.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın, bazı yasa çalışmalarına ve OSB’lerin desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1436) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

 

IX.- MECLİS ARAŞTIRMASI

A) Ön Görüşmeler

1.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 21 milletvekilinin, İstanbul’da depreme yönelik çalışmaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/60)

2.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner ve 26 milletvekilinin, deprem riskinin ve alınması gereken önlemlerin araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/63)

3.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman ve 31 milletvekilinin, Bursa ve çevresinde yaşanacak muhtemel bir deprem felaketine yönelik alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/99)

4.- Yalova Milletvekili İlhan Evcin ve 20 milletvekilinin, deprem riskinin araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/242)

5.- Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün ve 23 milletvekilinin, deprem riskinin araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/243)

6.- İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar ve 20 milletvekilinin, özellikle İstanbul ve Marmara Bölgesi’ndeki deprem riskinin araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/244)

7.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 19 milletvekilinin, deprem riskinin araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/245)

8.- İstanbul Milletvekili Mithat Melen ve 20 milletvekilinin, başta İstanbul olmak üzere ülkemizdeki deprem riskinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/246)

9.- İzmir Milletvekili Oktay Vural ve 21 milletvekilinin, İzmir’deki deprem riskinin araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/254)

10.- Kocaeli Milletvekili Muzaffer Baştopçu ve 30 milletvekilinin, ülkemizdeki deprem riskinin araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/256)

11.- Zonguldak Milletvekili Ali Koçal ve 26 milletvekilinin, taşkömürü üretimindeki sorunların ve Türkiye Taşkömürü Kurumunun durumunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/67)

12.- Muğla Milletvekili Metin Ergun ve 29 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/75)

13.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras ve 19 milletvekilinin, altın madenciliğinin bütün yönleriyle araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/82)

14.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve 34 milletvekilinin, bor madenciliğindeki sorunların araştırılarak bor kaynaklarının etkin ve verimli değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/122)

15.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici ve 22 milletvekilinin, Manisa-Turgutlu-Çaldağ nikel yatağının işletilmesi konusunun araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/141)

16.- Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 24 milletvekilinin, petrol arama çalışmaları konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/180)

17.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 28 milletvekilinin, mermercilik sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/193)

18.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 38 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/208)

19.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz ve 28 milletvekilinin, taş ocaklarının çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/216)

20.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan ve 20 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/229)

21.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 37 milletvekilinin, madencilik sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/304)

22.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 24 milletvekilinin, bor madenciliğindeki sorunların araştırılarak bor kaynaklarının etkin değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/309)

23.-Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, Batman’daki petrol tesislerinin çevre ve insan sağlığı üzerindeki etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/320)

24.- Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 23 milletvekilinin, Kütahya’daki Seyitömer ve Garp Linyit İşletmeleri yönetimine yönelik iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/324)

25.- Zonguldak Milletvekili Polat Türkmen ve 20 milletvekilinin, maden kaynaklarının araştırılarak madenciliğe dayalı sanayinin oluşturulabilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/336)

26.- Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 20 milletvekilinin, ülkemizdeki maden kaynaklarının araştırılarak etkin ve verimli değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/337)

27.- Eskişehir Milletvekili F. Murat Sönmez ve 23 milletvekilinin, lüle taşının değerlendirilmesindeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/342)

28.- Siirt Milletvekili Afif Demirkıran ve 20 milletvekilinin, madencilik sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/374)

29.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü ve 22 milletvekilinin, Turgutlu-Çal Dağı’nda yapılacak nikel madenciliği faaliyetlerinin çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/377)

30.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 21 milletvekilinin, Tarsus’taki şantiye ve maden ocaklarının yol açtığı sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/388)

31.- Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, kömür üretimi ve ticaretindeki yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/404)

 

X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa’daki hastane yangınına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/8280)

2.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bursa’da yanan hastaneye ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/8366)

3.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, akaryakıttaki ÖTV artışına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/8914)

4.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, bir ailenin yardım ihtiyacına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/8921)

5.- Adana Milletvekili Recai Yıldırım’ın, Türkiye Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli Projesi’ne ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/8925)

6.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, akaryakıt sektöründe vergi indirimi uygulanmasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/9077)

7.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, turizm alanında yapılan bir KDV artışına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/9086)

8.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, akaryakıttaki ÖTV zammına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/9087)

9.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, akaryakıta yapılan ÖTV zammına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/9088)

10.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, bir hastanenin internet sitesine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/9127)

11.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Şanlıurfa’daki bir hastanede yaşanan bebek ölümlerine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/9138)

12.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Kırklareli’deki TOKİ projesinin durumuna ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/9196)

13.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, Giresun Doğankent’teki TOKİ projesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/9201)

14.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, TOKİ’nin İstanbul’daki faaliyetlerine ve Ataköy sahilindeki tasarruflara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/9231)

15.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, TOKİ’nin bazı faaliyetlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/9248)

16.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, emeklilere farklı zam yapılmasına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/9305)

17.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, kanser riski taşıyan maddeler kullanılan ürünlerin denetimine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı (7/9572)

18.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars esnafının desteklenmesine,

Şırnak esnafına destek sağlanmasına,

Ardahan esnafının desteklenmesine,

İlişkin soruları ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı (7/9503), (7/9573) ,(7/9574)

19.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Van Kevenli TOKİ konutlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/9655)

20.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, katıldığı törenlerin organizasyonlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/9678)

21.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Giresun TOKİ konutlarının yer seçimine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/9698)

22.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, kadın yönetici sayısına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/9772)

23.- Bursa Milletvekili H. Hamit Homriş’in, dağıtılan hediye ve harçlıkların kaynağına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/9937)

24.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, tören ve açılış organizasyonlarını alan bir firma ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/9939)

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.03’te açılarak dokuz oturum yaptı.

 

Düzce Milletvekili Celal Erbay, Azerbaycan’ın bağımsızlık yıl dönümüne,

Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür, tekstil sektörünün sorunlarına,

Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, Denizli ilinin ekonomik ve sosyal sorunlarına,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

 

İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol, Bursa’da oynanan Türkiye-Ermenistan millî maçında Azerbaycan Bayrağı’na yasak konmasını kınadığına ilişkin bir açıklamada bulundu.

 

İstanbul Milletvekili Canan Kalsın’ın, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

 

Anayasa,

Millî Savunma,

İçişleri,

Dışişleri,

Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor,

Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm,

Tarım, Orman ve Köyişleri,

Çevre,

Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler,

Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji,

Dilekçe,

Plan ve Bütçe,

Kamu İktisadi Teşebbüsleri,

İnsan Haklarını İnceleme,

Komisyonları geçici başkanlıklarının, komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

 

İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan ve 21 milletvekilinin, tarımsal sulamadan kaynaklanan elektrik borçları sorununun (10/435),

İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 22 milletvekilinin, aile içi şiddet konusunun (10/436),

Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 23 milletvekilinin, orman yangınları konusunun (10/437),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

“Küresel Eylem İçin Parlamenterler” isimli uluslararası kuruluşun Washington’da 20-22 Ekim 2009 tarihlerinde gerçekleştirilecek 32’nci Genel Kurul toplantısına, ismen davet edilen milletvekillerinin davete icabet etmelerine ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul edildi.

 

Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda açık bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 2 üyeliğe,

Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda açık bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 4 üyeliğe,

Gruplarınca aday gösterilen milletvekilleri seçildiler.

 

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96) görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

 

2’nci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/499) (S. Sayısı: 321) görüşmelerine devam olunarak birinci bölümünün 22’nci maddesine kadar kabul edildi.

 

Konya Milletvekili Faruk Bal, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, şahsına, sataşması nedeniyle bir konuşma yaptı.

 

20 Ekim 2009 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 19.58’de son verildi.

 

 

 

Sadık YAKUT

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

Murat ÖZKAN

 

Bayram ÖZÇELİK

 

Giresun

 

Burdur

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

Harun TÜFEKCİ

 

 

 

Konya

 

 

 

Kâtip Üye

 

 

 

 

 

                                                                                                                                                No.:     9

II.- GELEN KÂĞITLAR

16 Ekim 2009 Cuma

Teklif

1.- Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün’ün; 10.6.1983 Tarihli ve 2839 Sayılı Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/511) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.10.2009)

Tezkereler

1.- Ankara Milletvekili Önder Sav’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/976) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.10.2009)

2.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/977) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.10.2009)

3.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/978) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.10.2009)

4.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/979) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.10.2009)

5.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/980) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.10.2009)

Geri Alınan Yazılı Soru Önergesi

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt, Ardahan İl Çevre Müdürlüğünün bir ihalesine ilişkin (7/9734) esas numaralı yazılı soru önergesini 16/10/2009 tarihinde geri almıştır.

 

 

                                                                                                                                                 No.:  10

19 Ekim 2009 Pazartesi

Tasarı

1.- 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/759) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.10.2009)

Teklif

1.- Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz’ın; Sayıştay Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/512) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.10.2009)

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, RTÜK Başkanının istifasının istendiği haberlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8234)                                                              

2.- Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’ın, azınlıklar ve sözde Ermeni iddiaları konularında komisyon kurulup kurulmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8241)                                                              

3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, Primsiz Ödemeler Genel Müdürüne ve bazı proje işlemlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/8244)                                                              

4.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in, Davutpaşa’daki patlamanın mağdurlarına ve olayın soruşturmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/8253)                                                              

5.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Aydın ve Muğla’daki parti kongrelerine katılımına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/8267)                                                               

6.- Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner’in, Isparta’da Aile Hekimliği uygulamasında yaşanan sorunlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/8279)                                                               

7.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, Bursa’daki hastane yangınına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/8282)                                                              

8.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, İstanbul’daki hastanelerin denetimlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/8284)                                                              

9.- Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in, bir operasyonda gözaltına alınan kamu görevlilerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/8286)                                                              

10.- Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın, Türk Eximbank yönetim kurulu üyelerinin yapamayacakları faaliyetlere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/8301)                                                              

11.- İstanbul Milletvekili Mevlüt Coşkuner’in, KEY ödemelerinde sorun yaşayanların durumuna ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/8302)                                                              

12.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, İhlas Finansın oluşturduğu mağduriyete ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8314)                                                               

13.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, Mardin Valisinin karma eğitimle ilgili açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8317)                                                               

14.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, gelir artışına ve dağılımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8325)                                                              

15.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Akmerkez’deki kaçak alana ve olaylı yıkımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/8342)                                                              

16.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, yargıda dosyası bulunan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/8343)                                                              

17.- İstanbul Milletvekili Necla Arat’ın, Olimpiyat Parkına otopark ve ticaret alanı yapılacağı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/8345)     

18.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, sözleşmeli sağlık çalışanlarının becayiş ve eş durumu tayinlerinin ertelenmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/8368)                                                          

19.- Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner’in, Şarkikaraağaç Devlet Hastanesinin doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/8369)                                                              

20.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, Ziraat Bankasında bazı personele emeklilik baskısı yapıldığı iddialarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/8388)                                                              

21.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, dış politikada gizli anlaşmalar yapıldığı açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8396)                                                              

22.- İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, dış politikada gizli anlaşmalar yapıldığı açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8398)                                                              

23.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Göcek koyundaki bir yapıya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8400)                                                              

24.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, sözleşmeli personel istihdamına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/8427)                                                               

25.- Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin, SPK Başkanının şirket hisselerini devretmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/8438)

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                                                                                                No.:   11

20 Ekim 2009 Salı

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı ve 19 Milletvekilinin, çocuklarını yetiştirme yurtlarına terk eden ailelerin sorunlarının araştırılarak ailelerin korunması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/438) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2009)

2.- CHP Grubu adına Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Kemal Anadol, Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay ve İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, GAP kapsamındaki sulama projelerinin durumunun araştırılarak hayata geçirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/439) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2009)

3.- Hatay Milletvekili Fuat Çay ve 25 Milletvekilinin, Antakya başta olmak üzere  Hatay İlinin turizm sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/440) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2009)

 

20 Ekim 2009 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Harun TÜFEKCİ (Konya)

 

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 8’inci Birleşimini en iyi dileklerimle açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, siyasi iktidarın yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti ilkelerini zedeleyici tutumlarda bulunduğu iddiaları üzerine söz isteyen Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe’ye aittir.

Buyurunuz Sayın Ünlütepe. (CHP sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe’nin, siyasi iktidarın yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti ilkelerini zedeleyici tutum ve davranışlarına ilişkin gündem dışı konuşması

HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, saygıdeğer üyeler; siyasi iktidarın yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti ilkelerini zedeleyici tutum ve davranışları üzerinde gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Saygıdeğer üyeler, geçenlerde, Adalet Bakanlığı tarafından “Yargı Reformu Stratejisi” adında bir belge kamuoyuna sunuldu. Bu belgeyi dikkatle izlediğimizde şunu görüyoruz: Yargı bağımsızlığını bozucu, yargıya olan güveni zedeleyici eylemlerin, fiillerin hukuk kuralları içine çekilmek istendiğini görüyor ve fark ediyoruz. Bunlardan bir tanesi, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun üye seçiminde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından üye seçilmesi, Teftiş Kurulunun Adalet Bakanlığına tekrar bağlı olarak kalması. Yani, yargıyı siyasi erkin içine çekecek hükümlerin olduğunu görüyoruz. Bu yargı reformu stratejisi, Avrupa Birliği ilerleme raporlarına da uyum göstermemektedir. Örneğin, yargıç ve savcıların Adalet Bakanlığına idari yönden bağlı olmamaları gerektiği bildirildiği hâlde bununla ilgili bir düzenleme yoktur. Örneğin, yargıç adaylığı mülakatlarında Adalet Bakanlığının etkili olduğu, kendisini bu kurumun yargıç alımlarında dışarıda tutması talepleri raporlarda belirtilmesine rağmen bu gene kaldırılmamaktadır, Bakanın ve Müsteşarın Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu içinde üye olarak kalması gene devam ettirilmektedir. Bu Yargı Reformu Stratejisi, yandaş yargı yaratma doğrultusunda hazırlanmıştır. Bununla iktidar, yargıyı kendi otoritesi içine çekmeye çalışmaktadır. Hâlbuki amacımız, yandaş yargıyı değil, bağımsız, tarafsız yargıyı yaratmak olmalıdır. Bu tür yargılama işlemlerinde hukuk dışı uygulamaların yoğun olarak tartışıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Örneğin, Ceza Yargılama Yasamızın en önemli ilkelerinden birisi açık yargılama kuralıdır. Açık yargılama kuralı sanıklar için en önemli güvencelerden biridir. Ayrıca, toplumun da davayı takip etmesine ve adil yargılanma hakkının ihlal edilip edilmediğini görmesine olanak tanır açık yargılama. Örneğin, son günlerde, adına kamuoyunda “Ergenekon” denilen dava İstanbul dışında, hatta Silivri ilçesinin de dışında, cezaevinin yerleşkesinde yapılmaktadır. Tüm Türkiye’deki mahkemeler görevlerini adliye binaları içinde yaparken, olağanüstü bir mahkeme yaratılarak bu dava cezaevinin içinde görülür bir hâle getirilmiştir. Yargılamaya katılan avukatlar, yargılamayı izleyen yurttaşlar bu davanın mahkemesine girerken adliyeye girişte tabi tutulan usullere tabi değildir, cezaevine giriş usullerine tabidir. Bu ise adil yargılanma hakkını ihlal eden en önemli faktördür. Türkiye’de, bugün, olağanüstü yöntemle yapılan bir yargılama, cezaevinde yapılan başka bir yargılama var mı? Niçin, bunu bir cezaevinin içine çekerek -hukuk dışı kuralları- açık yargılamayı ihlal ediyoruz? Açık yargılamanın en önemli özelliklerinden birisi ise toplumun davayı izleyebilmesidir, hukuka güveni görebilmesidir. İstanbul’a 60 kilometre bir mesafede, bir cezaevinin yerleşkesinde o davayı toplumun takip edebilmesi olanaklı mıdır? Elbette değildir. Yani açıkçası, yargılamanın yapıldığı yerin seçimi, burada avukat ve yurttaşlara uygulanan muamele, yargılamanın toplumdan uzak bir yerde yapılması yargılamanın açıklık ilkesinin, toplumun davayı geniş bir katılımla izleyebilme olanağından yoksun bırakılması da adil yargılanma hakkının bir ihlalidir. Burada bir hukuk ihlali uygulanmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) – Sayın Başkan, bağlamaya çalışıyorum.

Ceza Yargılama Yasası ihlal edilmektedir. Örneğin, Ceza Yargılama Yasamızın 170’inci maddesinde iddianame belirlenmiştir. Nedir iddianame? “Yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.” Açıkça belirtiliyor. Biz ne yapmışız? Hikâyeleri anlatmışız orada, özel görüşmeleri anlatmışız. Dört aya yakın bir dönemdir burada yargılama devam etmesine rağmen, dört aydır hiçbir sanık daha sorgulamasını yerine getirememiştir. Sorgulanamayan sanık, tutuklu olan sanık açıkça sorgulanmaması yönünden dolayı sanki ceza almış gibi yargılanmaktadır. Öncelikle, hukuk sistemimizin temel özelliklerinden birisi: Tutuklama bir tedbirdir, cezaya dönüşmemelidir. Bir sanığın veya sanıkların dört ay süreyle ifadelerinin alınmaması, ciddi bir hukuk devleti açısından endişeler yaratmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ünlütepe, lütfen sözünüzü tamamlayınız.

HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) – Sayın Başkan, hemen bağlıyorum.

Değerli üyeler, geçen hafta içinde bu bölgeye gittik, bu bölgede incelemelerde bulunduk. Bir hukukçu olarak gördüğüm şeyleri üzüntüyle sizlerle paylaşma ihtiyacı duydum. Açıkçası şunları tespit etmek istiyorum:

Silivri’de dava görülüyormuş gibi yapılarak görülmemesi için çaba harcanıyor.

Silivri’de hukuk sistemimizin dışında yeni bir Silivri hukuku yaratılmaya çalışılıyor.

Silivri’de yargılama adına komedi oynanıyor.

Adil bir yargılanma yoktur.

Tüm bu davranışlar sonucu yargılananlar yargılayanlara güven duymadıklarını açıklıyorlar.

Açıkçası, herhâlde Sayın Başbakanın savcısı olduğu bir dava Türkiye’de böyle görülecek ama Türk hukuk sistemi buna müsaade etmez. Bu davanın sonucunda Avrupa Birliğinden çok ciddi oranda tazminatlarla karşı karşıya kalabiliriz. Bu davanın yargılamasının sonucunda, pek çok suçlu olan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ünlütepe, lütfen son cümlenizi alayım.

HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) – Cümlemi bağlıyorum efendim.

Bu davanın içinde pek çok suçlu olan insanlar var, pek çoğu beraat edebilecek bir konumda. Suçlu olanlar da tutum ve davranışlarının sonucu aklanabilecek bir hâle gelmiştir. Ceza Muhakemesi Kanunu’na aykırı olan torba yasaların yerine torba davaları yarattınız. Bu, hukukun ne kadar zedelendiğinin bir göstergesidir diyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle hukuk dışı bir uygulamayı yüce Meclisin gündemine getirme ihtiyacı duydum. Sizlere saygı ve sevgilerimi sunarken Sayın Başkan size de hoşgörünüzden dolayı teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Ünlütepe.

Gündem dışı ikinci söz, özürlülerin temel hak ve özgürlükleri hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Lokman Ayva’ya aittir.

Buyurunuz Sayın Ayva. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

2.- İstanbul Milletvekili Lokman Ayva’nın, özürlülerin temel hak ve özgürlüklerine ilişkin gündem dışı konuşması

LOKMAN AYVA (İstanbul) – Sayın Başkan, aziz milletimizin kıymetli vekilleri; hepinizi yüreğimden gelerek saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Biliyorsunuz, özgürlük konusu, yeryüzü tarihinin en önemli konularından birisidir ve özgürlüğü ben elbette ki bu çatının altında sizlere anlatma, haddini aşma lüksüne sahip değilim. Özgürlük için canlar verilmiş, özgürlük için pek çok mücadeleler verilmiştir. O yüzden de bütün insanların özgürlüklerinin son derece kutsal, son derece savunulası bir şey olduğunu buradaki siz değerli milletvekillerimize anlatmak ancak bizim kendi haddimizi aşmak kabilinden açıklanabilir. Burada özgürlük deyince bütün insanların özgürlüğünü esas almak gerekiyor. Burada özgürlük derken kadınların erkeklerin, yaşlıların gençlerin, fakirlerin zenginlerin veya köylü şehirli, kim olursa olsun, özürlü ve özürsüzlerin de özgürlüklerini kutsamak, kutsal kabul etmek gerekiyor.

Burada tarihin değişik süreçlerinden geçen özürlü vatandaşlarımız, özürlü insanlar, değişik özgürlük sıkıntılarıyla karşı karşıya kaldılar. Bu, en başta, yaşama özgürlüğü. Ta Ispartalılardan -hatta modern zamanlarda- Hitler’e kadar çeşitli sıkıntılar yaşandı. Ancak şu günde özgürlüklerimizin çektiği temel sıkıntı, birey olarak tanınmak, irademizin var olarak kabul edilmesi meselesidir. Yani biz özürlüler de ne yapacağımıza kendimiz karar verebilme özgürlüğünü talep ediyoruz. Bunun hayata geçmesi için her alanda çalışmaların yapılmasını talep ediyoruz.

Mesela, biz bir misafirliğe gittiğimizde çayımıza kaç şeker istediğimizin yanımızdakine değil, bize sorulmasını talep ediyoruz. Sadece burada değil, nereyi okumak istediğimiz, nerede çalışmak istediğimiz konusunda da bizim düşüncelerimizin esas olması en temel haklarımızdan birisidir diye düşünüyoruz. O yüzden, biz özürlülerin aleyhine -son zamanlarda gelişen özgürlüklerin tersine- birtakım şanssız, talihsiz gelişmelerin olduğunu da gündeme getirmeyi arzu ettim.

Geçen perşembe günü, 15 Ekim yani Dünya Körler Günü. O gün, Parlamento çalışma saatinin bitmesine yakın, Borçlar Kanunu 15’inci maddeyle ilgili bir önerge verildi. Önergede körlerin imza atabilmesi için metinden haberdar olması şartı aranıyor -özellikle borçlanma kısmıyla ilgili- fakat uygulamada bu, şu anlama geliyor: Körler kendi imzalarını atarken mutlaka durumun delillendirilebilmesi için şahit gerekliliği gündeme geliyor. Yani herhangi bir insanı ele alalım. Mesela özürsüz bir vatandaşımız, alıyor eline kâğıdı… Onun özgürlüğü ne? Kâğıdı okuyabilir, okumayabilir; birine okutabilir, okutmayabilir; metni anlayabilir, anlamayabilir; bir avukatı aracılığıyla okuyabilir veya güvendiği bir insanın aracılığıyla okuyabilir. Bütün bu haklara sahip ama ben bu haklara sahip değilim eğer bu hüküm hayata geçerse. Neden? Nedenini ben de bilmiyorum. Yani özgür olarak yaşamak için benim şu özgürlüğümün olması lazım: Bu kâğıtta ne olduğunu bilmek ya da bilmemek. Kime okutturacağım, kime okutturmayacağım; bunu imzalayacak mıyım, imzalamayacak mıyım. Özgürlüğümün benim de olması lazım.

İşte bütün kör arkadaşlarımızı üzen, kör vatandaşlarımızı üzen bu gelişme. Ama inşallah güzel bir şekilde, olumlu bir şekilde devam edecek gibi görünüyor çünkü federasyonlarımız, derneklerimiz grup başkan vekillerimizle görüştüler, son derece olumlu birtakım tepkiler alındı. Gerek Adalet ve Kalkınma Partisinden gerekse Milliyetçi Hareket Partisinden arkadaşlarımız olumlu bakıyorlar. Sizden talebimiz, çok kıymetli vekillerimiz, tekriri müzakere noktasında bu değişikliğin yapılmasında destek olmanız çünkü temel hak ve hürriyetler anlamında bu özgürlüğün de körlere tanınması lazım. Bunun yansımaları çok kötü oluyor. Ben Antalya’da 25 lira para çekemedim bankadan, sırf imzam geçmedi diye, 2 şahit bulamadım diye.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

LOKMAN AYVA (Devamla) – Ben cep telefonu alamadım, sırf 2 tane şahit gerektiği, onları bulup da iki saat noterde bekletemediğim için, vekâlet veremediğim için.

Bu güzelim memleketi, güzelim vatanı, sadece körlere değil, bütün vatandaşlarımıza yaşanabilir hâle getirmemiz gerekiyor. Sadece ekonomik anlamda, sadece fiziksel anlamda değil, hukuki anlamda özgürlüklerin, hürriyetlerin, hakların tam olarak yaşanmasını sağlayarak bunu başarabiliriz.

Ben, anlayışınız için, bundan sonra vereceğiniz destekler için şimdiden şükranlarımı sunuyorum. Bu mücadelede çaba sarf eden federasyonlarımıza, derneklerimize de huzurlarınızda teşekkür ediyorum. İnşallah yarın herkes için, özürlü ve özürsüzler için daha güzel olacak.

Çok teşekkür ediyorum efendim. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Ayva.

Sayın Vural, sisteme girmişsiniz.

Buyurunuz.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, İstanbul Milletvekili Lokman Ayva’nın gündem dışı konuşmasına ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, teşekkür ederim Sayın Başkan.

Efendim Lokman Bey’in belirttiği hususla ilgili olarak ifade etmek istiyorum ki Borçlar Kanunu görüşülürken bu konuda verilmiş önerge AKP Grubunun da oylarıyla ve tasvipleriyle kabul edildi. Milliyetçi Hareket Partisi olarak görme engellileri koruyacak şekilde bir düzenleme yapılmasından yanayız. Eğer bu konuda bir düzenleme gerekiyorsa -ki bir ihtiyaç olduğu belirtilmiştir- Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu konunun tekriri müzakere ya da komisyona geri çekilmesi suretiyle yeniden tezekkür edilmesinde fayda gördüğümüzü belirtmek istiyorum.

Arz ederim efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Vural.

Gündem dışı üçüncü söz, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezinin yapmış olduğu sınavlar hakkında söz isteyen Yalova Milletvekili Muharrem İnce’ye aittir.

Buyurunuz Sayın İnce. (CHP sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)

3.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezinin yapmış olduğu sınavlara ilişkin gündem dışı konuşması

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hepimiz çok çeşitli isteklerle karşılaşıyoruz. Tayin isteniyor, iş isteniyor, yurt isteniyor, burs isteniyor, “Ehliyetimi kaptırdım, geri al.” deniyor, “Beni karakoldan kurtar.” deniyor ama hiçbir milletvekiline “Benim çocuğumu üniversiteye sok.” denmiyor, “Benim çocuğum tıp fakültesini kazansın, bana torpil yap.” denmiyor. Hiçbirimiz, 550 milletvekilinden hiç kimse bu tür bir istekle karşılaşmıyor. Bu neden biliyor musunuz? Bu, ÖSYM’ye duyulan güvenden. Bu kurum saygın bir kurum olduğu için bu sınavların adil yapıldığına, bilimsel yapıldığına inanıyor vatandaşlarımız, doğru değerlendirildiğine inanıyor. Bu yüzden bizden böyle bir talepte bulunmuyorlar.

1974’ten beri ÖSYM bu sınav ve yerleştirme işini yapıyor. Sayın milletvekilleri, ne yazık ki ÖSYM’nin bir kuruluş kanunu yok. YÖK Başkanı atıyor ÖSYM Başkanını, görev süresi iki dudağının arasında. Çalışmalarını YÖK’e bağlı olarak sürdürüyorlar ve YÖK Başkanı ne zaman isterse görevden alabilir. Örneğin ÖSYM’de daire başkanlıkları yok. ÖSYM Başkanının maaşı, kendi hocalık maaşından ayrı olarak, 525 TL. Yani Türkiye’de kırk çeşit sınavı yapacaksınız, milyonlarca hâkimin, kaymakamın, doktorun, üniversiteye girmek isteyen öğrencinin sınavlarını yapacaksınız, bu kadar saygın olacaksınız, bu kadar güvenilir olacaksınız, uluslararası düzeyde bir saygınlığa sahip olacaksınız ve ÖSYM Başkanının maaşı 525 lira.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – RTÜK Başkanının kaç?

MUHARREM İNCE (Devamla) – 280 kadrolu personeli, 38 sözleşmeli personeli var ÖSYM’nin. Bu kadar personelle harikalar yaratan bir kurumdan söz ediyoruz ve işin ilginç yanı, bu 318 personelle ilgili -maaşlarını da topladım, onları da biraz sonra sizlere arz edeceğim- ÖSYM Başkanı hariç, ÖSYM’deki en üst düzey bürokratın maaşı 1.650 lira. Bu ÖSYM’nin tüm personelinin maaşını topladım, hepsini. Fatih Terim’in maaşı da 230 milyar. Yani bütün bu personelin bir yılda aldığı parayı Fatih Terim tek başına iki yılda alıyor.

TANSEL BARIŞ (Ankara) – İki ayda…

MUHARREM İNCE (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, işin ilginç bir tarafı daha var, çok daha ilginç: Bu kurum devletten bir lira yardım almıyor. Kendi kendini finanse eden bir kurum bu. 2007 yılı gelirleri 163 milyon, giderleri 112 milyon TL. 51 milyon TL fazla vermiş 2007’de. 2008’de ise ilk kez farklı bir şey olmuş, ÖSYM tarihinde ilk kez olmuş bu: 245 milyon geliri var, 253 milyon gideri var, 8 milyon açık vermiş. Neden? Çünkü 2008 yılında, 28/6/2008’de, değerli AKP milletvekilleri, ÖSYM’nin mali yapısını bozdunuz. Çıkardığınız bir kanunla ÖSYM’nin parasını YÖK’e aktardınız, “Finansman fazlasının yüzde 25’i YÖK’e aktarılır.” diye. Bu kanunla bozulma sürecine girdi ÖSYM. 2008’de aktarılan para 81 milyon lira. Bakınız, bir kurum ÖSS, KPSS, KPDS, ALES, tıpta uzmanlık sınavı, kaymakamlık, hâkimlik sınavları gibi kırk çeşit sınavı yapıyor, devletten 1 lira almıyor, sınavların adil, bilimsel ve güvenilir yöntemlerle yapıldığı herkes tarafından kabul görüyor ve devlet geliyor, bu kurumun parasına el koyuyor. ÖSYM’nin parası YÖK’e aktarılmamalıdır. Bu yanlıştır ve bu yanlıştan vazgeçilmelidir. Finansman fazlası iki şey için harcanmalıdır: ÖSYM’nin teknik altyapısı geliştirilmelidir ve personelin ücretlerinin iyileştirilmesine gidilmelidir.

Bu gidişle sadece kurumun mali yapısı bozulmayacak, önümüzdeki günlerde bu kurum saygınlığını da yitirecek. ÖSYM’ye olan güven yok olursa, saygınlığını yitirirse bu kurum, tuz kokmuş demektir. Türk eğitim sistemi gerçekten temelinden sarsılır ve eğitim sistemimiz çöker.

Bunun en güzel örneği, 13 Eylül 2009 tarihinde yapılan Polis Meslek Yüksekokulu sınavları iptal edildi biliyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

MUHARREM İNCE (Devamla) – Çünkü sınav soruları önceden ele geçirilmişti ve bazı dershaneler ”deneme sınavı” adı altında bu soruları yayınlamışlardı.

Politize olmamış, saygınlığı herkesçe kabul gören bu kurumu koruyalım, bu kurumu hırpalamayalım ve Yüce Meclis bu kurumun kuruluş kanununu bir an önce geçirmelidir diyorum.

ÖSYM’yi ele geçirerek başarısız birini başarılı kılmak haksızlıktır. YÖK’e partinizden aday olmuş birini atayabilirsiniz, doktorunuzu rektör yapabilirsiniz ama ÖSYM teknik bir kurumdur. Burayı bir bozarsanız, mali yönden bozdunuz ama güvenilirlik, saygınlık yönünden de bozarsanız çok tehlikeli bir gelişme olur. Burada bu tehlikeleri nereden görüyorsun diye bana sorarsanız, eğer bir ülkede kaymakamlık sınavında ilk 20’ye giren, ÖSYM’nin yaptığı sınavda ilk 20’ye giren…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözünüzü bağlayınız.

Buyurunuz.

MUHARREM İNCE (Devamla) – …kaymakam adaylarının 16 tanesi mülakatta kaybediyorsa akla şu soruyu getirir… Yani “Kadrolaşmada hızımızı alamadık. Genel müdürler, müsteşarlar bizi kesmedi. Memurlar… Hepsini hallettik. İşi başından halledelim, sınavlarda bizim adamlara soruları önceden verelim.” mantığı çok tehlikeli bir mantıktır. Gidişat ÖSYM’de oraya doğrudur diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın İnce.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – ÖSYM’de bu olursa sorumlusu siz olacaksınız Sayın Vekil, akıllarına getirdiniz. Orayı unuttulardı, onu da akıllarına getirdiniz.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Nihat Ergün gündemin “Sözlü Sorular” kısmında yer alan sorulardan 1, 22, 28, 33, 38, 53, 93, 103, 161, 187, 200, 201, 204, 206, 207, 214, 222, 238, 259, 275, 290, 293, 341, 366, 374, 422, 423 ve 464’üncü sıralardaki soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın Bakanın bu istemini sırası geldiğinde yerine getireceğim.

Şimdi, Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının üç tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup bilgilerinize sunacağım.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Afganistan Senato Meclisi Uluslararası İlişkiler Komitesi Parlamento heyetinin ülkemizi resmî ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/983)

                                                                                                               16.10.2009

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

TBMM Başkanlık Divanı’nın 05 Ekim 2009 tarih ve 52 sayılı Kararı ile Afganistan Senato Meclisi Uluslararası İlişkiler Komitesi parlamento heyetinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin konuğu olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyareti uygun bulunmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 7. Maddesi gereğince Genel Kurul’un bilgisine sunulur.

                                                                                                         Mehmet Ali Şahin

                                                                                                Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                 Başkanı

2.- Pakistan Ulusal Meclisi Keşmir Özel Komisyonu Parlamento heyetinin ülkemizi resmî ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/984)

                                                                                                               16/10/2009

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

TBMM Başkanlık Divanı’nın 05 Ekim 2009 tarih ve 52 sayılı Kararı ile Pakistan Ulusal Meclisi Keşmir Özel Komisyonu parlamento heyetinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin konuğu olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyareti uygun bulunmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanununun 7. Maddesi gereğince Genel Kurul’un bilgisine sunulur.

                                                                                                         Mehmet Ali Şahin

                                                                                                Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                 Başkanı

3.- Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi ve Batı Avrupa Birliği Geçici Avrupa Güvenlik ve Savunma Asamblesi; Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi; Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu; Avrupa Akdeniz Parlamenter Asamblesinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak üzere, siyasi parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen asıl ve yedek üyelerin isimlerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/985)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 2. maddesine göre “Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, Batı Avrupa Birliği Geçici Avrupa Güvenlik ve Savunma Asamblesi (AKPM Türk Grubu üyeleri temsil etmektedir), Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi ve Avrupa-Akdeniz Parlamenter Asamblesi”nde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni temsil edecek grupları oluşturmak üzere üyelerinin isimleri Genel Kurul’un bilgilerine sunulur.

                                                                                                         Mehmet Ali Şahin

                                                                                                Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                 Başkanı

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) ve

Batı Avrupa Birliği Geçici Avrupa Güvenlik ve Savunma Asamblesi Türk Grubu

Asıl Üyeler

Yıldırım Tuğrul Türkeş                               Ankara                                      MHP

Ruhi Açıkgöz                                              Aksaray                                     AK PARTİ

Mevlüt Çavuşoğlu                                       Antalya                                      AK PARTİ

Ertuğrul Kumcuoğlu                                    Aydın                                        MHP

Lokman Ayva                                              İstanbul                                     AK PARTİ

Birgen Keleş                                                İstanbul                                     CHP

Mesude Nursuna Memecan                         İstanbul                                     AK PARTİ

Özlem Piltanoğlu Türköne                           İstanbul                                     AK PARTİ

Mehmet Sayım Tekelioğlu                           İzmir                                          AK PARTİ

Mustafa Ünal                                               Karabük                                    AK PARTİ

Erol Aslan Cebeci                                        Sakarya                                     AK PARTİ

Ahmet Haluk Koç                                       Samsun                                     CHP

 

Yedek Üyeler

Vahit Kirişci                                                Adana                                        AK PARTİ

Ali Rıza Alaboyun                                       Aksaray                                     AK PARTİ

Nesrin Baytok                                             Ankara                                      CHP

Yusuf Ziya İrbeç                                         Antalya                                      AK PARTİ

Suat Kınıklıoğlu                                          Çankırı                                      AK PARTİ

Necdet Budak                                              Edirne                                        AK PARTİ

Abdullah Çalışkan                                       Kırşehir                                     AK PARTİ

Behiç Çelik                                                  Mersin                                       MHP

Metin Ergun                                                Muğla                                        MHP

Yüksel Özden                                              Muğla                                        AK PARTİ

Orhan Ziya Diren                                        Tokat                                         CHP

Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi (KEİPA)

Türk Grubu

Zeki Ergezen                                               Bitlis                                          AK PARTİ

Mehmet Altan Karapaşaoğlu                       Bursa                                         AK PARTİ

Mehmet Sevigen                                         İstanbul                                      CHP

Ali Topuz                                                    İstanbul                                      CHP

Avni Doğan                                                Kahramanmaraş                         AK PARTİ

Eyüp Fatsa                                                  Ordu                                          AK PARTİ

Reşat Doğru                                                Tokat                                         MHP

Kemalettin Göktaş                                       Trabzon                                     AK PARTİ

Mehmet Çiçek                                             Yozgat                                       AK PARTİ

Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu (TR-AB KPK)

Türk Grubu

Nevingaye Erbatur                                      Adana                                        CHP

Burhan Kayatürk                                         Ankara                                       AK PARTİ

Yusuf Ziya İrbeç                                         Antalya                                      AK PARTİ

Bengi Yıldız                                                Batman                                      DTP

Onur Öymen                                               Bursa                                         CHP

Yaşar Yakış                                                Düzce                                        AK PARTİ

Fazilet Dağcı Çığlık                                     Erzurum                                     AK PARTİ

İbrahim Kavaz                                             Erzurum                                     AK PARTİ

Mustafa Öztürk                                           Hatay                                         AK PARTİ

Mehmet Sait Dilek                                      Isparta                                        AK PARTİ

Mehmet Beyazıt Denizolgun                       İstanbul                                      AK PARTİ

Şükrü Mustafa Elekdağ                               İstanbul                                      CHP

Algan Hacaloğlu                                         İstanbul                                      CHP

Halide İncekara                                           İstanbul                                      AK PARTİ

Mithat Melen                                               İstanbul                                      MHP

Taha Aksoy                                                 İzmir                                          AK PARTİ

Ahmet Kenan Tanrıkulu                              İzmir                                          MHP

Lutfi Elvan                                                  Karaman                                    AK PARTİ

Musa Sıvacıoğlu                                         Kastamonu                                AK PARTİ

İsmail Hakkı Biçer                                      Kütahya                                     AK PARTİ

Cüneyt Yüksel                                            Mardin                                       AK PARTİ

Osman Çakır                                               Samsun                                      MHP

Afif Demirkıran                                          Siirt                                            AK PARTİ

Nuri Uslu                                                    Uşak                                          AK PARTİ

Osman Coşkunoğlu                                    Uşak                                          CHP

Avrupa Akdeniz Parlamenter Asamblesi (AAPA) Türk Grubu

Zeynep Dağı                                                Ankara                                       AK PARTİ

Metin Yılmaz                                              Bolu                                           AK PARTİ

Reha Çamuroğlu                                         İstanbul                                      AK PARTİ

Abdullah Çalışkan                                       Kırşehir                                     AK PARTİ

Akif Akkuş                                                 Mersin                                       MHP

Faik Öztrak                                                 Tekirdağ                                    CHP

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı ve 19 milletvekilinin, çocuklarını yetiştirme yurtlarına terk eden ailelerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/438)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Çocuklarını Yetiştirme Yurtlarına terk eden ailelerin (özellikle babaların) sonraki süreçte yaşantılarının incelenmesi, dağılmış da olsa aileyi korumaya yönelik gerek kanunlar ile, gerekse aileler nezdinde alınması gereken önlemlerin belirlenmesi, sorunların tespit edilip çözüm yollarının belirlenmesi ve gerekli yasal düzenlemelerin yapılması amacıyla Anayasa’nın 98. TBMM İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz. 16.06.2009

1) Kemalettin Nalcı                                     Tekirdağ

2) Beytullah Asil                                         Eskişehir

3) Mustafa Kalaycı                                      Konya

4) Abdülkadir Akcan                                  Afyonkarahisar

5) Alim Işık                                                 Kütahya

6) Mithat Melen                                          İstanbul

7) Ahmet Kenan Tanrıkulu                         İzmir

8) Emin Haluk Ayhan                                 Denizli

9) Ahmet Bukan                                          Çankırı

10) Osman Durmuş                                    Kırıkkale

11) Ertuğrul Kumcuoğlu                             Aydın

12) Süleyman Nevzat Korkmaz                  Isparta

13) Erkan Akçay                                         Manisa

14) Münir Kutluata                                     Sakarya

15) Mehmet Şandır                                     Mersin

16) Ahmet Orhan                                        Manisa

17) Metin Çobanoğlu                                  Kırşehir

18) Murat Özkan                                         Giresun

19) Mustafa Enöz                                        Manisa

20) Mehmet Ekici                                        Yozgat

Gerekçe:

Yetiştirme Yurdu’nda yetişen çocukların ailelerinin sosyal, psikolojik ve ekonomik durumlarının incelenmesi gerekmektedir. Zira çocuklarını ekonomik, psikolojik ve sosyal sebeplerden dolayı Yetiştirme Yurtları’na bırakan aileler (özellikle erkek ebeveynler) çocukları ile ilgili tüm sorumluluklarını üzerlerinden attığını zannetmektedir. Kaldı ki çocuk büyüyüp okul çağına geldiği zaman mevcut durumunu sürekli olarak sorgulamakta ve okul arkadaşları ile kendisini ve durumunu kıyaslamaktadır. Bu sorgulama ve kıyaslamalar neticesinde maalesef birçok evladımız yanlış çıkarımlar yapmakta, ebeveynlerini ve dünyayı suçlar duruma gelmektedir.

Evlatlarımızın Devletimizin imkânları dâhilinde kendilerini yetiştirme, geliştirme ve Vatanımıza hayırlı bir insan olma gayreti takdire şayandır. Tüm bu şartlar altında yetişen evlatlarımızın ailelerinin durumları dikkatle incelenmelidir. Bu aileleri suçlamanın, yıpratmanın veya teşhir etmenin doğru olmayacağı aşikârdır, ancak bu kişilerin çocuklarını yetiştirme yurduna bıraktıktan sonraki yaşamları mercek altına alınmalıdır. Bu kişilerin tekrar evlendiği, çocuk sahibi olduğu, bir kısmının çocuklarına tekrar bakmadığı veya bakamadığı, bir kısmının çocuklarına bakabildiği bilinmektedir. Tüm bu ihtimaller maalesef düşündürücüdür.

Çocuğunu herhangi bir sebeple Yetiştirme Yurdu’na bırakan kişinin-kişilerin tekrar evlenmesi, çocuk sahibi olması sosyal ve psikolojik olarak incelenmektedir. Daha önce evlenmiş, çocuk yapmış ve herhangi bir sebepten dolayı boşanmış, çocuğunu Yetiştirme Yurdu’na bırakmış ve çocuğuyla bağlarını kopartmış kişiler bu sorumluluklarından feragat etmemelidir. Bu konuda yasal çerçevede gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. Önceden bir çocuk sahibi olmuş ve çocuğuna bakamayacağına kanaat getirerek Yetiştirme Yurdu’na teslim eden ebeveynlerin, tekrar evlenme ve çocuk yapma konusu sosyal, psikolojik ve ekonomik açıdan incelenmelidir. Bu kişilerin ilk çocuklarında başarısızlıkla sonuçlanmış anne babalık girişimlerinin ikinci denemelerinde bunu düzeltme olasılığı çok düşüktür. Çünkü bu başarısızlığın nedeni çocukları değil kendileridir. Çocukların büyütülmesi ve yetiştirilmesi konusunda yaşanan başarısızlık Türk aile kavramına, gelenek ve göreneklerimize ters durumlar ortaya çıkarmaktadır. Çocuklar açısından da hak kaybının olduğu gözlenen bu durumlar ülkemiz açısından zaman zaman hayırlı sonuçlar doğurmamaktadır.

Bu sebeplerle, çocuklarını Yetiştirme Yurtlarına terk eden ailelerin (özellikle babaların) sonraki süreçte yaşantılarının incelenmesi, dağılmış da olsa aileyi korumaya yönelik gerek kanunlar ile, gerekse aileler nezdinde alınması gereken önlemlerin belirlenmesi, sorunların tespit edilip çözüm yollarının belirlenmesi ve gerekli yasal düzenlemelerin yapılması amacıyla Anayasanın 98. TBMM İçtüzüğünün 104. ve 105 maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

2.- CHP Grubu adına Grup Başkan Vekilleri İzmir Milletvekili Kemal Anadol, Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay ve İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, GAP kapsamındaki sulama projelerinin durumunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/439)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

GAP kapsamında yapılması planlanan sulama projelerinin tamamlanamamasının nedenlerinin tespit edilmesi, sulama projelerinin tamamlanması ve yöre halkının ekonomik ve sosyal gelişimine katkısının artırılması için alınması gerekli olan önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105. maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

 

K. Kemal Anadol

Hakkı Suha Okay

Kemal Kılıçdaroğlu

 

(İzmir)

(Ankara)

(İstanbul)

 

CHP Grup Başkanvekili

CHP Grup Başkanvekili

CHP Grup Başkanvekili

Gerekçe:

Türkiye'nin arazi ve nüfus büyüklüğünün yüzde 10’unu oluşturan Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak illerimizi kapsayan Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) Türkiye’yi ve bölgeyi dönüştürecek entegre bir kalkınma projesidir.

Ekonomik krizin etkilerinin atlatılmasına karşın Güneydoğu Anadolu Projesine 2002-2007 yılları arasında yeterli yatırım yapılmamış, ayrılan kaynaklar 1990’lı yıllardaki yatırım tutarlarının altında kalmıştır.

Güneydoğu Anadolu Projesine yapılan yatırımların bölge halkının gelirlerine yansıması sulama yatırımlarının tamamlanmasına bağlıdır. 2008 yılı itibarıyla GAP bölgesinde toplam 272 bin hektar alan sulamaya açılmış, yani ancak hedeflerin yüzde 15’i gerçekleştirilebilmiştir. Bu açıdan 2002-2007 yılları arası sulama yatırımları açısından tam bir duraklama devridir.

Tarım ve Köyişleri Bakanının “Ama 2001 krizi ardından IMF ile yapılan anlaşmalarda sulama yatırımları bütçe disiplini kapsamına alınmış. Yani buraya bütçeden para ayırmak çok zor…” sözleri sulama projelerinin nasıl ihmal edildiğinin bir itirafı niteliğindedir.

Elektrik üretimine ilişkin yatırımlar öncelikle yapılırken, sulama kanallarının tamamlanamaması, GAP’ın bölge halkının refahına hizmet etmesini engellemiştir. Sulanabilir arazilerin ancak yüzde 15’inin sulanabilir hale getirilebilmesi, sulamaya açılmayan yöreler ile açılan yöreler arasında da yeni adaletsizliklerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu yönüyle bir barış projesi olması gereken proje yeni adaletsizlik ve eşitsizliklerin kaynağı haline gelmiştir.

Siyasi iktidar yıllardır yeterli yatırım yapmadığı Güneydoğu Anadolu Projesi için 27.5.2008 tarihinde yeni bir eylem planı açıklamıştır. Söz konusu bu planda, nihai sulama hedefinin 1 milyon 820 bin hektar olduğu belirtilmiş ve 2012 yılına kadar 1 milyon 060 bin hektarlık alanın sulamaya açılmasının hedeflendiği söylenmiştir. Açıklanan GAP Eylem Planının finansman tablosunda da sulama projeleri en çok kaynak aktarılacak kalem olarak öngörülmüştür.

2008 yılında açıklanan GAP Eylem Planında sulama projelerine ağırlık verilmesi doğru bir yaklaşımdır. Ancak, 2002 yılında 215 080 hektar olan sulamaya açılmış alanın, 2008 yılında çok küçük bir artışla, 272 972 hektara çıkarılabilmiş olması Eylem Planında öngörülen yatırımların hayata geçirilmesi noktasında kuşkuların oluşmasına neden olmaktadır. Altı yılda sadece 50 bin hektarlık alanı sulamaya açan bir iktidarın, 2008-2012 yılları arasında 1 milyon hektara ulaşılması taahhüdünde bulunması siyasi amaçlara yönelik bir propaganda olarak değerlendirilmektedir.

Toprak ve su kaynaklarının kullanımı günümüzün en önemli ve stratejik konularının başında gelmektedir. Çokuluslu şirketlerin az gelişmiş ülkelerde yeni tarım alanlarına sahip olmak için yaptığı girişimler bilinmektedir. Buna karşın, siyasi iktidarın bazı girişimleri benzer gelişmelerin Türkiye'de yaşanmasının zeminini oluşturmaktadır.

Mayınlı arazilerin temizlendikten sonra çokuluslu şirketlere verilmesi ile sulama projelerinin yap-işlet-devret yöntemiyle tamamlanması gibi girişimler siyasi iktidarın yöre halkının çıkarlarını dışladığını, resmin tamamını göremediğini ortaya koymaktadır.

AKP hükümetinin çıkardığı 9.5.2008 tarihli ve 5762 sayılı Yasa ile sulama projelerinin yap-işlet-devret modeli ile yaptırılmasına yönelik yeni düzenlemeler yapılmıştır. Kamu kaynakları ile tamamlanması gereken yatırımların kar amacı güden özel sektöre devredilmesi ülke ve yöre halkının çıkarları ile bağdaşmadığı açıktır.

Yine, mayınlı arazilerin temizlenerek tarımsal üretime açılması konusu siyasi iktidarın tarımsal projelere bakışını ortaya koymuştur. Siyasi iktidar tarıma açılacak alanla ilgili olarak yöre halkını dışlayan bir çizgi izlemiştir.

Yukarıda açıklanan gerekçelerle GAP bölgesindeki sulama projelerinin yöre halkının çıkarları doğrultusunda planlanması ve bir an önce hayata geçirilmesi konusunun yüce Meclis tarafından ivedilikle ele alınması doğru olacaktır.

3.- Hatay Milletvekili Fuat Çay ve 25 milletvekilinin, Antakya başta olmak üzere Hatay ilinin turizm sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/440)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tarih kaynaklarına göre Antakya, M.Ö. 300 civarında Büyük İskender’in komutanlarından Seleucus Nicator tarafından kurulmuştur. 300.000 bin nüfusuyla Roma İmparatorluğunun 3. dünyanın 4. büyük kenti olmuştur. Antakya civarının tarihi, şehrin kuruluşuna göre çok daha eskidir. Değişik kaynaklarda belirtildiğine göre, Tell-Açana höyüğündeki kazılar Kalkolitik Çağdan (M.Ö. 5000-4000) itibaren yörenin yerleşim için kullanıldığını göstermektedir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kozmopolit kentlerinden birisi olan Antakya, yüzyıllardır bir arada yaşamayı öğrenmiş, etnik kökenleri, dinleri farklı birçok topluluğa ev sahipliği yapmıştır. Çok kültürlü yapısını tarih boyunca korumuş olan ilimiz farklı din ve mezhebe mensup insanların yan yana hoşgörüyle bir arada yaşadığı örnek bir dünya kentidir. Arap, Türk, Kürt, Alevi, Süryani, Katolik, Ortodoks, Protestan, Ermeni, Yahudi ve diğer küçük topluluklar Hatay’ın çok kültürlü yapısının dinamiklerini oluşturmuşlardır.

Nüfusunun tamamı Ermeni ve Türkiye'nin yaşayan tek Ermeni Köyü olan Vakıflı Köyü Hatay’ın Samandağ İlçesindedir.

“Hıristiyanlık” isminin ilk kez burada verilmesi ve Havarilerin tüm tanıtım seyahatlerinin rotalarının burada hazırlanmış olması ve St. Pierre’nin Antakya’ya geldiğinde ilk konuşmasını yaptığı ve Hıristiyanlığın en önemli tarihî kiliselerinden olan ve hac yeri olarak kabul edilen St. Pierre Kilisesi ve Manastırının burada olması şehrin tarihî önemini daha da arttırmaktadır.

Ezan, Çan, Hazan simgesiyle neredeyse duvar duvara duran ve ezanın çana, çanın hazana karıştığı Ortodoks Kilisesi, Sermaye Cami ve Havra, Habib-Ün Neccar Cami (Merkez), Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi (Payas), St. Simon Manastırı (Samandağ), Aziz Hanna Kilisesi (İskenderun), Markirkos Ortodoks Kilisesi (İskenderun) gibi birçok eserin, milletimizin İslami anlayışı paralelinde derin saygı ve hoşgörüsü içerisinde günümüze kadar korunarak ulaşmış olması, ayrıca, üç semavi dinin merkezi olma özelliği ile Medeniyetler Buluşması’nın Hatay’da yapılması, Türkiye’yi diğer ülkelerden daha avantajlı duruma getirmektedir.

Tarihî ve turistik mekânlar açısından zengin olan Antakya’da dünyanın ikinci büyük mozaik koleksiyonunu barındıran Hatay Arkeoloji Müzesi, Harbiye’de bulunan antik çağın ünlü Daphne kenti, Samandağ Çevlik Titus Kaya Tüneli, kaya mezarları, mağaralar ve kalıntıları günyüzüne çıkmayı bekleyen Antakya’nın Akdeniz’e açılan çok önemli ve tarihte ilk Roma ile düzenli ve karşılıklı seferlerin yapıldığı Seleucia Pieria limanı, yine Antakya’da günyüzüne çıkarılmayı bekleyen ve Roma dönemine ait sportif amaçlar için kullanılan arena gibi birçok kalıntı bulunmaktadır.

Ayrıca, Antakya’nın etrafının Seleukus döneminde yüksek surlarla çevrili olduğunu bilmekteyiz. Surlar üzerinde 360 nöbetçi kulesi ve Habib Neccar Dağı’nda hâlen kalıntıları olan bir iç kale bulunmaktadır. Habib Neccar Dağı ile Haçdağı’nı birbirinden ayrılan derin ve dar vadi üzerinde ise surların devamı niteliğinde yüksek ve sağlam bir duvar yapılmıştır. Aynı zamanda şehrin giriş kapılarından biri olarak kullanılan bu duvar günümüzde hâlâ ayaktadır.

Asırlardır birçok medeniyete ev sahipliği yapan Hatay; yüz binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olan depremlere, doğal afetlere yenilmeden günümüze kadar taşıdığı tarihine, yeteri kadar önem verilmemesi ve tanıtımının yapılmaması dolayısıyla gelişememiştir.

Hatay, inanç turizmi merkezleri, antik kentleri, denizi, hanları, hamamları, yemekleri ve yaylalarıyla turizm potansiyeline sahip bir il olmasına rağmen; çarpık yapılaşma, altyapı yatırımları ile turizm yatırımlarının yetersizliği nedeniyle ne yazık ki kendi kaderine terk edilmiştir.

Antakya’nın bir inanç turizmi merkezi hâline getirilmesi, tarihi dokusunun korunması, şehrin tarihine, kültürüne yakışan yeni düzenlemelerin yapılması, turizm potansiyelinin arttırılması, şehrin kaybolmaya yüz tutmuş tarihî ve turistik yapısının korunması ve yeniden düzenlenmesi bakımından sorunlarının tespiti ve çözüm önerilerinin ortaya konulması için Anayasanın 98’inci, İçtüzüğün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve talep ederiz. 18.06.2009

1) Fuat Çay                                                 (Hatay)

2) Sacid Yıldız                                            (İstanbul)

3) Mehmet Şevki Kulkuloğlu                      (Kayseri)

4) Ali Rıza Öztürk                                       (Mersin)

5) Ahmet Küçük                                         (Çanakkale)

6) Mehmet Ali Susam                                 (İzmir)

7) Yaşar Ağyüz                                           (Gaziantep)

8) Yaşar Tüzün                                           (Bilecik)

9) Gürol Ergin                                             (Muğla)

10) Nesrin Baytok                                       (Ankara)

11) Algan Hacaloğlu                                   (İstanbul)

12) Rasim Çakır                                          (Edirne)

13) Vahap Seçer                                          (Mersin)

14) Şevket Köse                                          (Adıyaman)

15) Bayram Ali Meral                                 (İstanbul)

16) Halil Ünlütepe                                       (Afyonkarahisar)

17) Ergün Aydoğan                                    (Balıkesir)

18) Ali Arslan                                             (Muğla)

19) Mevlüt Coşkuner                                  (Isparta)

20) Ahmet Ersin                                          (İzmir)

21) Turgut Dibek                                        (Kırklareli)

22) Tansel Barış                                          (Kırklareli)

23) Mehmet Ali Özpolat                             (İstanbul)

24) Ali Rıza Ertemür                                   (Denizli)

25) Ramazan Kerim Özkan                         (Burdur)

26) Tekin Bingöl                                         (Ankara)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının iki tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.

A) Tezkereler (Devam)

4.- Azerbaycan Millî Meclisi Uluslararası ve Parlamentolararası Komisyonunun vaki davetine Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan Parlamento heyetinin icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/986)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Azerbaycan Millî Meclisi Uluslararası ve Parlamentolararası Komisyonu’nun vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisi  Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan Parlamento heyeti, 25-28 Ekim 2009 tarihleri arasında Azerbaycan’a resmî bir ziyarette bulunacaktır.

Sözkonusu ziyaretin gerçekleştirilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 Sayılı Kanun’un 6. Maddesi uyarınca Genel Kurul’un tasviplerine sunulur.

                                                                                                         Mehmet Ali Şahin

                                                                                                Türkiye Büyük Millet Meclisi 

                                                                                                                 Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yok.

On dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.49

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.02

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 8’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı; şimdi tezkereyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

5.- Brezilya Temsilciler Meclisi Başkanının, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinden oluşan Parlamento heyetini davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/987)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Brezilya Temsilciler Meclisi Başkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinden oluşan Parlamento heyetini, 01-07 Kasım 2009 tarihleri arasında Brezilya’ya davet etmektedir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                                                         Mehmet Ali Şahin

                                                                                                Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                 Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, şimdi Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- (10/45, 10/79, 10/107, 10/167, 10/188, 10/197, 10/207, 10/225, 10/389, 10/394 ile 10/418) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 20/10/2009 Salı günkü birleşiminde birlikte yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun, 20/10/2009 Salı günü (Bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, Grubumuzun TBMM Genel Kurul gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan “tarım sektöründeki çeşitli sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi” amacıyla verilmiş olan 10/45, 79, 107, 167, 188, 197, 207, 225, 389, 394, 418 esas numaralı Meclis araştırması önergelerimizin görüşmelerinin 20/10/2009 Salı günü birlikte yapılmasını İç Tüzük’ün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                            Mehmet Şandır

                                                                                                                  Mersin

                                                                                                   MHP Grup Başkan Vekili

BAŞKAN – Evet, kura çekeceğiz.

Biliyorsunuz, iki lehte, iki aleyhte, sayın milletvekillerimiz görüşlerini bildireceklerdir.

Lehte olanlar için kura çekme işlemi devam ederken, aleyhte söz isteyen Eskişehir Milletvekili Tayfun İçli, buyurunuz efendim.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Geçen hafta AKP grup önerisi aleyhinde konuşurken Türkiye'nin gündeminin çok çok farklı olduğunu ama AKP tarafından belirlenen Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin çok çok farklı olduğunu söylemiştim.

Yine, geçtiğimiz salı günü, insanlarımızın, halkımızın ciddi bir ekonomik krizle karşı karşıya kaldığını, artık yoksulluğun açlık sınırına dayandığını, işçinin, köylünün, emeklinin, tüccarın, sanayicinin durumunu, içler acısı durumunu kısa sürede de olsa anlatmaya çalışmıştım.

Değerli arkadaşlarım, elimde bulunan gündemde genel görüşme ve Meclis araştırmasına ilişkin üç yüz seksen üç önerge bulunmaktadır.

Bugün aleyhinde söz aldığım Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisinde de çok önemli bir konu gündeme getirilmektedir. Bu konu, tarım sektöründeki çeşitli sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesine ilişkin birden fazla önergenin birleştirilerek bugün görüşülmesi istenmektedir.

Evet, değerli arkadaşlarım, her ne kadar aleyhte söz aldıysam da bu önerge gerçekten çok çok önemli.

Yine, bu önergeler arasında bulunan işsizlikle ilgili, ekonomik krizin sebepleri ve alınması gereken önlemlerle ilgili, yoksulluk ve yolsuzlukla ilgili vesaire birçok önemli, Türkiye'nin gündemini gerçekten meşgul eden, öncelikli sorunlarından olan birçok konu bu gündemde, elimde tuttuğum gündemde bulunmaktadır, ama her nedense AKP tarafından belirlenen Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminde biz bunları konuşamıyoruz.

Değerli arkadaşlarım, Anayasa’mızın 98’inci, İç Tüzük’ümüzün 101 ve 102’nci maddeleri genel görüşmenin ne olduğunu, hangi hâllerde Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine alınacağını çok açık bir şekilde ifade etmektedir. İç Tüzük’ümüzün 101’inci maddesinde genel görüşme “Toplum ve Devlet faaliyetlerini ilgilendiren belli bir konunun Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülmesidir.” şeklinde tanımlanmaktadır. Aynı tanım Anayasa’mızın 98’inci maddesinde de bulunmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, buraya gelmeden bütün gazetelere göz attım, İnternet sitelerindeki öncelikli haberlere bakıyorsunuz, Türkiye'nin gündemiyle ilgili önemli haberlere göz atıyoruz. Bu nedir? İki aydır, üç aydır “Kürt açılımı” adı verilen bir açılımın yansımasını, içler acısı, içimizi yakan yansımalarını dün Habur’da hep birlikte gördük. Günler öncesinden yapılan propagandayla, dün PKK terör örgütünün propagandası, müthiş propagandası bütün televizyonlarda, gazetelerde Türk halkının gözlerinin önüne kondu. Terör örgütünün özel giysisini giymiş insanlar ve önceden çektirilmiş silahlı fotoğraflar, arkasından terör örgütünün bayrağı, beyefendiler, hanımefendiler Türk sınırına gelecekler, Türkiye Cumhuriyeti’nin valisi, 4 savcısı ve yargıcı ayaklarına götürülecek oraya.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Müsteşar da var, Müsteşar; İçişleri Bakanlığı Müsteşarı var.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Müsteşar da var.

Değerli arkadaşlarım, demokratik açılım, Kürt açılımı, ne adını verirseniz verin, tenha köşelerde -bugün Sayın Baykal’ın grup konuşmasında ifade ettiği gibi- konuşulmaz, kapalı kapılar ardında konuşulmaz. Eğer gerçekten bir açılım yapılacaksa ve ülkenin yararınaysa, halkın yararınaysa -işte biraz evvel Anayasa ve İç Tüzük’te ifade ettiğim gibi- bu konular Yüce Mecliste görüşülür. Şehit vermiş Türk Emniyet Teşkilatının, Türk Silahlı Kuvvetlerinin sanki gözüne sokarcasına devletin himayesinde PKK propagandası yapılıyor ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin üyeleri olarak bizim hiç bu olaydan haberimiz yok. Nerede pişirilmiş? Nerede olgunlaştırılmış? Nerede dayatılıyor? Tarih bunları yazıyor. Yarın tarih hepimizin yakasına yapışacak, suskunluğumuzdan dolayı  yapışacak.

Bakıyorsunuz af konuşuluyor. Bildiri veriyorlar, diyorlar ki: “Bölücübaşı muhatap alınsın. O rapor açıklansın. Köylerimizi Türk Silahlı Kuvvetleri bombaladı.” vesaire vesaire… Onların propagandasına da alet olmak istemiyorum.

Beyler, şunu sormamız lazım: Bu arkadaşlara -bilemiyoruz tabii, Türk yargısı devreye girecek- yarın bir gün, Türkiye’deki barışa katkılarından dolayı devlet şeref madalyası da mı vereceğiz? Soruyorum: Devlet şeref  madalyası  da mı vereceğiz?  Peki, o 30 bin-40 bin civarındaki şehitlerimizin kemikleri sızlamıyor mu? Ve bizler susuyoruz. Medya organları, bir korku salmış, onlar da hep bir ağızdan -büyük bir çoğunluğu- PKK propagandasına alet oluyorlar. Neymiş? Adı “barış”mış. Evet, barışsa burada konuşulur, Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuşulur. Buradaki arkadaşlarımız, 550 kişi, elini kaldıran, indiren insanlar değildir. Hükûmet buraya hesap vermek durumundadır. Öncelikli gündem budur.

Ermenistan açılımı. “Tek millet, iki devlet.” diyorduk, Sayın Başbakan da söylüyor, Sayın Cumhurbaşkanı da söylüyor. Bugün gazetelerde görüyorsunuz, Azerbaycan’da Türk Bayrağı tepki olarak indiriliyor. Bu, çok önemli, bunlar çok önemli. Hani tek millettik? Geçin…

Yine gazetelerde, İnternet’te haber: Sayın Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakanı Talat’la olan telefon görüşmeleri. İnternet’te, gazetelerde yayınlanıyor: “Denktaş’ı yok et, onu muhatap alma, iki devletten vazgeç.”

Değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisi bunu konuşmayacak mı? Burada -eğer doğruysa- Sayın Başbakanın açıklama yapması lazım. Devlet ciddiyetiyle bağdaşır mı böyle bir açıklama, böyle bir yaklaşım?

Başka bir konu İsrail meselesi, uluslararası. Sayın Dışişleri Bakanı çok büyük çaba sarf ediyor. Bir sürü Türkiye'nin aleyhine gelişmeler var. Bunlar genel görüşmenin konusu değil midir değerli arkadaşlarım? Bunlar genel görüşmenin konusudur.

Evet, 500 milyon dolar para ödemek suretiyle domuz gribi aşısı getiriyormuşuz ve bugün okullarda zorunlu, bütün evlatlarımıza, herkese aşılanması için büyük bir baskının olduğu, Hükûmet tarafından baskının olduğu söyleniyor. Doğrudur yanlıştır…

Peki, Türk halkının sağlığını ilgilendiren bu derece önemli bir konuda -Türkiye Büyük Millet Meclisi bir genel görüşme açıp- Sağlık Bakanı burada milletvekillerine ve halka hesap vermek durumunda değil midir, zorunda değil midir değerli arkadaşlarım?

Evet, Türkiye'nin… Bunları sıralayabiliriz, işsizlik, yoksulluk, tarım, sanayi, ticaret, eğitim, aklınıza gelebilecek her konu, dış borcumuzun 600 milyar doları aşması filan… Peki, biz kimiz değerli arkadaşlarım, biz milletvekili olarak? Bunlara sesimizi çıkartmayacağız da, bu konularda bilgi sahibi olmak için çaba sarf etmeyeceğiz de ne zaman sarf edeceğiz? Seçim zamanı mı? Seçim zamanımızda birbirimizi yemek, birbirimizle uğraşmak demeyeceğiz, işte Türkiye'nin menfaati bunlar. Bunlar siyasi partilerin menfaatini ön plana getiren sağ-sol yol ayrımları değil, bu ülkenin, halkın, ulusun menfaatini gerektiren konular.

Evet, biz bu konuda bir şey bilmiyoruz, Hükûmet bize bilgi vermiyor, sayın bakanlar bize bilgi vermiyor, biz medya aracılığıyla öğreniyoruz, A gazetesi, B gazetesi, A televizyonu… Hepsi de maniple edilmiş, uluslararası güçler tarafından da maniple edilen medya organları tarafından başta biz milletvekilleri olmak üzere halkımız maniple ediliyor. İnanın, sokaktaki halk sizi de çeviriyordur.  Gelmiyor mu elektronik posta? Açın. Elektronik postalarda vatandaşların milletvekillerine gönderdiği zehir zemberek yazıları okumuyor musunuz?

Değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemi bu olmalı. Böyle tabii ki kendine göre gündemi vardır. Seçimler olacaktır, sunuşlar olacaktır. Azerbaycan’a Sayın Meclis Başkanı giderken yanında götürdükleri milletvekilleriyle ilgili, seyahatle ilgili tabii ki oylama olacaktır. Ama Türkiye Büyük Millet Meclisi gerektiğinde gece gündüz çalışmak suretiyle bu konuları görüşecektir. Halk bizi onun için buraya seçti. Asiller vekillerini adam gibi çalışsınlar diye seçti. Aldığımız parayı her gün hak etmek durumundayız. (AK PARTİ sıralarından “İyi çalış.” sesi)

İyi çalışacağız, iyi çalışacağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yani laf atmaktan bu kadar keyif alıyorsunuz da bu söz ettiğim konuşmalardan hiç mi içiniz sızlamıyor, hiç mi acı çekmiyorsunuz? Acı çektiğinize inanıyorum. Onun için bundan sonraki Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarında -özellikle gündemi belirleyen AKP Grubunun- halkın gündemini Türkiye Büyük Millet Meclisine getirmesi lazım. Öyle “kamerasız görüşürüm, kameralı görüşürüm, telefonla görüşürüm, gizli tenha köşelerde görüşürüm”le değil. Benimle de görüşeceksin. Ben milletin vekiliyim burada. Sizler de milletin vekilisiniz. Ayrıcalık yok. Tabii ki ana muhalefet partisinin Sayın Genel Başkanı çok saygındır, Milliyetçi Hareket Partisinin Sayın Genel Başkanı çok saygındır, birçok siyasi partinin genel başkanı çok saygındır. Ama milletvekilleri de saygındır. Çünkü onlar da aslında bir milletvekilidir diyorum.

Hepinize sabrınız için teşekkür ediyor ve saygılar sunuyorum. (DSP, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın İçli.

Grup önerisinin lehinde, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Şandır.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Her defasında ifade ettiğimiz gibi, Genel Kurulumuzun, Meclisimizin çalışma gündemini veya önceliklerini belirleme hakkı, takdiri Sayın Hükûmete aittir. Geçen hafta belirlediğimiz gündemin görüşülmesine devam edilmelidir. Madenciliğin sorunlarını görüşeceğiz. Bu konuda verilmiş on dokuz tane araştırma önergesinin gerekçelerini, önerge sahiplerinin konuşmaları, sonra da bir komisyon kurulmasını görüşeceğiz. Ancak geçen hafta da ifade ettiğim gibi, biz burada Hükûmetin belirlediği önceliklere göre gündemi belirlerken, insan öncelikli bir gündem de belirlemek mecburiyetindeyiz.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak kendi grubumuzda verdiğimiz kararın gereği bugün huzurunuza, bir önergenin gündeme alınması teklifiyle gelmiş bulunuyoruz. Bize göre, her gün Türkiye Büyük Millet Meclisi veya haftada bir gün en azından, denetim günü olan salı günü, toplum kesimlerinin birinin sorunlarını burada tartışmaya açmak, bu konuda, Mecliste grubu bulunan veya tüm milletvekillerinin duyarlılıklarını ifade etmek imkânı verilmelidir. Halkımız bizden bunu beklemektedir, kendi sorunlarının Mecliste kendi temsilcileri vasıtasıyla tartışıldığını, konuşulduğunu görmek istemektedir. Buna hakkı vardır. Bu gereklilik doğrultusunda Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, her haftanın başında, belirlenmiş gündeme rağmen, grup önerisi olarak toplum kesimlerinden birinin sorununun araştırılmasıyla ilgili vermiş olduğumuz araştırma önergelerinden birinin gündeme getirilmesini ve burada görüşmeye açılmasını temin etmeye çalışacağız. Bu şekilde, kırk dakika, böylelikle ülkenin bir sorununu burada konuşmuş olacağız. Meselemiz, vatandaşımızın kendini çaresiz, sahipsiz hissetmemesi, kendi dertleriyle boğuşurken, Meclisin, işte, ülke gündemi olabilir ama kendi sorunu olmayan konularda konuşup tartışmasından dolayı bir kızgınlık, öfke duymasının önünü kesmek ve gerçekten, halkımızın sorunlarını burada tartışmanın yolunu açmak istiyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak her hafta bu türde bir önergeyi gündeme getireceğimizi tekrar ifade ediyoruz.

Bu kapsamda bugün, tarım sektörünün, çiftçilerimizin sorunlarının konuşulmasını arzu ediyoruz. Çünkü, değerli milletvekilleri, bugün Türkiye’nin birçok bölgesinde hasat mevsimidir, ayrıca birçok bölgesinde de ekim mevsimidir. Hasadı ve ekimi birçok sorunla birlikte yaşayan çiftçimizin sorunlarını burada konuşmamız lazım. Geçen hafta bir talihsizlik olarak Sayın Tarım Bakanının sorulara verdiği cevaplardaki anlaşılmazlık, o hız, o -bana göre yani- soruları ciddiye almamak, soranları ciddiye almamak, ötesinde çiftçiyi ciddiye almamak anlamında bir yaklaşımla, maalesef ne söylediğini de anlamadık, hangi soruna nasıl cevap oluşturduğunu da öğrenemedik ve çiftçi bundan dolayı bu hafta sonu birçok milletvekilimize bu anlamda tepkilerini dile getirdi.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, görüşmeye açılmamış on bir tane, bu konuda araştırma önergemiz var, Türk tarımının hemen her kesimiyle ilgili. Şeker pancarıyla ilgili, yaş sebze meyveyle ilgili, pazarlamasıyla ilgili, efendim, sorunlarıyla ilgili birçok soru önergemiz var. Bunların gerçekten buraya, gündeme alınarak incelenmesi, mümkünse de bir komisyon kurularak araştırılıp tespitlerin yapılıp tedbirlerin belirlenmesi yönünde bir gayret gösterilmesini istiyoruz. Bu anlamda -kendi bölgem için söylüyorum, Türkiye geneli için de söyleyebilirim- Türk çiftçisi gerçekten sorun içerisinde.

Değerli milletvekilleri, kendi bölgeleriniz için de söyleyelim.

Ben, Mersin Milletvekiliyim. Mersin’de şimdi yaş sebze meyvede hasat mevsimi. Domates –bakın, burada rakamları aldım gelirken- 20 kuruş ile 30 kuruş arasında satılıyor. Çiftçi bu domatesi en az 400-500… Yani 40-50 kuruşa mal ediyor, toplamıyor. Tarlalar kıpkırmızı… Kendim gördüğüm için söylüyorum, toplamıyor… Toplama ücretini karşılamıyor. Topladığı domatesi pazara götürme, hale götürme ücretini karşılamıyor aldığı para. Aynı şey diğer ürünlerde de var. İnanınız ki –aranızda Mersin milletvekilleri var, sorabilirsiniz- bizim yaylalarımızda belki de Türkiye’nin en lezzetli elması yetişir, yayla elması. Dalında kaldı, sapsarı… Toplamıyor çiftçi -dibine dökülüyor- çünkü satamıyor. Elmanın kilosu bugün 20 kuruştan gidiyor. Kullandığı gübrenin, ilacın, elektriğin, mazotun karşılığı değil. Her üründe böyle.

Salatalık derseniz çiftçi ikinci sera dönemine geçecek, örtülü ürün dönemine geçecek, ekim dönemine geçecek. Şimdi, salatalık 15 kuruşa satılıyor, 20 kuruşa satılıyor. Ekip ekmemekte tereddüt ediyor.

Değerli milletvekilleri, bakınız, içinizde ziraat mühendisi olanlar var, hocamı karşıda görüyorum. Tarlalar ekilmeyince çok hızla çölleşiyor. Türkiye’nin bulunduğu coğrafya, iklim kuşağı, eğer tarlayı ekip sürmezseniz, işlemezseniz hızla çölleşir ve elden çıkıyor. Toplumun nereden baksak yarıya yakını, en az üçte 1’i bu topraklarda geçimini temin ediyor. Ekemediği, süremediği, çoluk çocuğuyla kendi ekmeğini kazanamadığı bu topraklara bağlı kalmasını beklemeyiniz. Sonuçta, çoluk çocuğu, dişi tırnağıyla, kendi onuruyla, doğduğu toprakta geçimini temin edemeyen insan dengini sırtına vuruyor ve büyük şehirlerin karanlık sokaklarında kayboluyor. Türkiye böylelikle hızla üretimden çıkıyor.

Birçok yerde duymuşluğum vardır, sizler de duymuşsunuzdur: “Köy yerlerinde mezar kazacak kırk beş yaşın altında insan kalmadı.” deniliyor. Bu sorun, Türkiye’nin bana göre en acil sorunu. Üretmeyen bir Türkiye, üretip kendi karnını doyuramayan bir Türkiye, hangi soruna karşı dik durabilecek, birliğini koruyabilecek? Bugün Türkiye kendi kendine yeterli ülke olmak durumundan hızla çıktı. Söylenildiğine, yazılıp çizildiğine göre, 4 milyar dolar tarımda dış ticaret açığı yaşıyoruz. Topraklarımız bize bakıyor, sularımız denize akıyor ama çiftçimiz kendi toprağında kendi karnını doyuracak tarım yapamaz duruma geldi.

Şimdi, yine sezonu geliyor. Rusya’yla yaş sebze meyve ticaretinde her sene yaşadığımız sorunun yine mevsimi geliyor. Geçen sene sorun yaşadık. Hükûmet üyesi bakanlar birbirlerine düştüler. Yine aynı sorun kapımızda. Yaş sebze meyve üretimimiz kendimizden daha fazla, kendi tüketimimizden daha fazla. Ürettiğimizi tüketemiyoruz. Satmamız gerekiyor. Dışarıya satmamız gerekiyor, satamıyorsunuz. Dış ticaret pazarlamasında Hükûmetin yapması gereken, alması gereken tedbirler yeterince ve zamanında alınamayınca çiftçinin ürünü maalesef tarlasında kalıyor.

Girdiler çok pahalı. Yani çiftçinin ürününü üretirken, hasat ederken, ekerken kullandığı tüm girdiler uluslararası piyasalara göre karşılanamaz, rekabet edemez düzeyde. Rusya pazarında İspanya domatesi satılıyor ama Türkiye oraya domates satamıyor.

Verilen teşvikler yeterli değil. Teşvikler hem uygun tespit edilemiyor… Şu teşviklerde kararlaştırılan havza politikaları henüz netleşmedi. Çiftçi şimdi ekim mevsimine girecek, hangi bölgede, hangi ürünü ekerse teşvik alacağını bilmiyor. Tarım Komisyonu Başkanı Hocamız burada. Bu çok önemli bir sorun. Şimdi mısıra, soyaya, ayçiçeğine hangi bölgede teşvik vereceğiz, ne miktarda teşvik verilecek, bu belli değil. Narenciye, turunçgillerin sezonu başladı. İhracatçı piyasaya girecek, ton başına ne kadar teşvik alacağını bilmiyor, ne zaman alacağını bilmiyor.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin birçok sorunu olabilir ama temel sorun insanımızın sorunu. Eğer insanın sorunu dikkate alınmazsa, insan ciddiye alınmazsa, onun sorununa biz milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Hükûmet, iktidar partisi-muhalefet partileriyle ciddiyetle eğilmezsek bu vatandaş ne yapacak? Dişi tırnağıyla… Mersin’e davet ediyorum hepinizi. “Ekmeğini taştan çıkartmak” dediğimiz hadiseyi gelin Mersin’de seyredin. Taşları kırıcı makinelerle kırıyorlar, önüne duvar örüp, toprak taşıyıp üzerine sera yapıyorlar. Orada belki de Türkiye'nin, dünyanın en güzel sebzesini, meyvesini üretiyor insanlar ama satamıyorlar. Ellerinde kalıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz efendim.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Çiftçinin sorununu on dakikalık sürede anlatabilmenin mümkün olmadığını biliyorum. Bütün mesele, kendi tarlasında, köyünde, dağın başında çığlık çığlığa bağıran çiftçinin bu çığlığını bir nebze olsun işte bu ekranlardan dile getirebilmek, onlara sözcülük yapabilmek. Ben inanıyorum ki tüm siyasi partilerimiz bu çığlığa katılıyor. Bu mesele, hükûmet, siyasi parti, siyaset meselesi, hükûmet-muhalefet meselesi değil.

Bu insanlar -bizim Karadenizliler gözümün içine bakıyor- fındıkta her sene zarar eden o çiftçi hangi ürünü ekecek? Nereye göçüp de çoluk çocuğunu besleyecek? Bu soruna çözüm üretmek buranın görevi değil mi? Dolayısıyla benim meselem, burada, çiftçinin adına sizin dikkatinizi, Türkiye’nin dikkatini, Hükûmetin dikkatini çekebilmek yani açılımların peşinde koşarken insanı orada sahipsiz, çaresiz bırakmak hakkına sahip olmadığımızı ifade etmek. Ümit ediyorum ki sizler de buna katılırsınız, bu anlamda Hükûmeti uyarır, bu yönde bir gayret içerisinde olmasını temin edersiniz. Bunu ümit ediyorum. Bu duygularla hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Şandır.

Aleyhte, Adana Milletvekili Vahit Kirişci. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Kirişci.

VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisinin aleyhinde söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, elbette ki tarım gerçekten ülkemiz açısından son derece önemli bir sektör, gerek sağlamış olduğu istihdam -ki son yıllarda yüzde 23,7 mertebesine gerilemiş olsa bile oldukça önemli sayılabilecek bir istihdam potansiyeli olan bir alan- gerekse üretim olarak gayrisafi millî hasılamızın yaklaşık yüzde 10’unu, ihracatımızın ise yine bir yüzde 10’unu oluşturan bir sektör. Ve bu sektörün geçmişten günümüze birtakım sorunları olmuştur ama bu sorunlarıyla ilgili, izniniz olursa, ben, 3 Kasım 2002 sonrasını yeni bir dönem olarak değerlendirmek istiyorum. Çünkü bu değerlendirmeme de altlık oluşturacak hususları bilgilerinize sunmaya çalışacağım.

Değerli arkadaşlar, her şeyden önce bu memlekette bütün siyasiler bir tekerlemede bulunurlar idi: Enflasyon adında bir canavar vardı ve bu canavar bu memleketin çiftçisini, köylüsünü, işçisini, memurunu, dulunu, yetimini bitirirdi ve dolayısıyla aslında ekonomik anlamda kendince bir faaliyette bulunmaya çalışan üretici, bu sistemden en fazla etkilenen kesimi oluşturuyor idi. Bakın, ben size enflasyonla ilgili birkaç rakam vermek istiyorum: 1983-1994 yılları arasında, değerli arkadaşlar, enflasyon ortalama yüzde 62,7; 1995-2001 yılları arasında ise bunun üzerine bir 10 puan daha koyun, yüzde 71,6.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Gübre fiyatlarını da verecek misiniz?

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – 2002-2008 yılları arasında ise, değerli arkadaşlar, bu enflasyon rakamları yüzde 13,3’e geriledi ve eylül 2009 itibarıyla da yıllık enflasyon yüzde 5,3’e düştü.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Çiftçi ürün fiyatlarını da verecek misiniz? Mazotun fiyatı kaç?

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Dolayısıyla eğer Türkiye’de Türk çiftçisine bir hizmet varsa, bu hizmetin en başta enflasyonla mücadelede otuz altı yıllık canavarı yenmede olduğunu kabul etmemiz lazım. Biz iktidara geldiğimizde bu ülke enflasyon sıralamasında 8’inci idi, bakınız, 155 ülke arasında 8’inci sıradaydı ama bugün, yüksek enflasyon sıralamasında biz 62’nci sıraya çok şükür geldik.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Dünyada kaçıncı sıradasınız işsizlikte?

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, elbette ki 155’inci sırada olmak bizim için bir hedeftir. Ancak bunu bilgilerinize bu vesileyle sunmuş olayım.

Diğer taraftan, değerli arkadaşlar, Türk tarımının önemli problemlerinden bir diğeri de sektörün finansman problemiydi. Yüzde 59 kredi faizi kullandıran bir Ziraat Bankası, bir tarım kredi o üreticiye “Sen güzelce üretim yap, bu üretimini de götür, pazarla.” deme şansına sahip değildi. Çünkü bu kadar yüksek enflasyonda köpüklü bir kazanç vardı.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Faiz, enflasyonun altındaydı.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Bankalara ödenmeyen kredi borçları ne kadar?

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Ama, bugün itibarıyla artık enflasyonun da düşüşüne paralel olarak kredi faizleri yüzde 7, yüzde 13 aralığına çekilmiştir.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Geri dönmeyen kredi borçları ne kadar?

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Ve kullanılan kredi miktarı -Ziraat Bankası için söylüyorum- 227 trilyon iken o gün, bugün 6,5 katrilyon mertebesine ulaşmıştır. Bunu da kullanan aziz Türk çiftçisidir, Türk köylüsüdür.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Et fiyatı ne oldu?

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bir başka yönü itibarıyla, bakınız, sektörün ilk defa kavuştuğu yasalar, 2002 sonrası bizim çıkarmış olduğumuz yasalar oldu. Müsaade buyurursanız, bunları bir kez daha Genel Kurulun huzurunda, Genel Kurulda arz etmek istiyorum. Örneğin, üretici örgütlenmesini biz canıgönülden istedik, yürekten istedik çünkü üretici örgütlendiğinde -o biraz önce bahsedilen- birtakım sıkıntılarını daha kolay aşabileceğini düşündük, bu çerçevede de Üretici Birlikleri Yasası’nı çıkardık değerli arkadaşlar.

Bu ülkenin ihtiyacı olan her türlü damızlık materyal, her türlü tohum, fide, fidan bu ülkede değil, bu ülkenin dışında üretilir iken, bu ülkede, 1980 sonrası gündeme getirilen liberalizasyona paralel olarak tohumculuk yasası çıkarılmamıştı, Tohumculuk Yasası’nı bu iktidar çıkardı.

Yine aynı şekilde, Tohumculuk Yasası’yla paralel olarak, bu alanda faaliyet gösteren araştırıcıların haklarının teslimi adına, Islahçı Hakları Kanunu çıkarıldı.

Bu ülkenin, değerli arkadaşlar, toprak, olmazsa olmazıdır ama toprakla ilgili, toprağı koruyan bir kanun yoktu; bu kanun, bu İktidar döneminde çıktı.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sattınız! Sattınız!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Yine aynı şekilde, tarım sigortası Atatürk’ün döneminde, cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda konuşulmaya başlanmış ama bizim İktidarımız döneminde artık yasal bir mevzuat kazandırılmış ve bugün, bu ülkede tarım sigortası adına 299.300 -bugün itibarıyla- poliçe kesilmiştir değerli arkadaşlar. Sigortalanan ürün miktarının parasal karşılığı 2,5 milyar Türk lirasıdır. Şimdi, 2006 yılının Haziranında başlayan ama dünyayla mukayese edildiğinde oldukça yeni olduğu söylenilebilecek olan bu mevzuatın bile ne kadar mesafe katettiğini rahatlıkla görebiliyoruz.

Bir diğer yönü itibarıyla, değerli arkadaşlar, bakınız, bu ülkede hepimiz konuştuk, tarım adına hepimiz söyledik, dedik ki: “Bu ülkenin…”

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Boş konuşuyorsun kardeşim! Boş konuşuyorsun!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – “... bu kadar önemli bir sektör olmasına rağmen bir tarım kanunu bile yoktur.”

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Yem fiyatlarından bahseder misiniz, yemden!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Ama bu Tarım Kanunu 18 Nisan 2006 tarihinde yüce Parlamentodan geçti değerli arkadaşlar ve bu Tarım Kanunu’nun içerisinde… Bakınız -bugün, beğenirsiniz, beğenmezsiniz, ama ben öğretim üyeliğim döneminden de biliyorum, o zaman üniversite camiasında bunlar sıkça konuşulurdu- değerli arkadaşlar, ürün konseyleri…

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Eyvah! Eyvah, öğrettiğin bilgiye! Yazık öğrenciye!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – …bu Tarım Kanunu’nun içerisinde ifade edildiğinden dolayıdır ki bugün ürün konseyleri var ürün ve ürün grupları bazında.

Yine aynı şekilde, bugün, Sayın Şandır ifade etti -yani bir an önce hayata geçmesini arzuladığını da biliyorum- özellikle havza bazlı destek uygulamaları konusunda…

Değerli arkadaşlar, bu, bizden önceki hükûmetler döneminde keşke gündeme gelmiş olsaydı.

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Kirişci, buğdaya gel, buğdaya!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Bu yasalar keşke bizden önceki iktidarlar döneminde çıkmış olsaydı da biz de bu yasaları artık on yıllık, yirmi yıllık, otuz yıllık yasalar olarak görmüş olsaydık.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Yedi yıldır ne yapıyordunuz, yedi yıldır?

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Dolayısıyla, bizim gerek finansman anlamında gerek üretici örgütlenmesi anlamında gerekse de üreticinin pazarlamaya ilişkin -çünkü bir kısım araştırma önergelerinin de o konularda olduğunu biliyorum- özellikle ürün pazarlamaya ilişkin birtakım önerilerini ortadan kaldıracak olan yasal düzenlemeler yapıldı; bir lisanslı depoculuk... Ha, bugün belki fiilen hayata geçmedi, belki bu manada arzulanan bir noktaya ulaşılamadı ama unutmayalım ki bu mutlaka hayata geçirilecek ve bu konudaki sıkıntılar da giderilmiş olacak.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Çiftçi iflas etti, iflas!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bir ekstrem yılın rakamlarını vererek tarımda net ithalatçı olduğumuzu söylemek sektöre büyük bir haksızlık olur. Bakınız, bugün itibarıyla, tarım sektörü, bizim ihracatımızda gerileme olmasına rağmen -maalesef geçmiş yıllarda o eleştirilen yönünden farklı olarak- bugün artı vermiştir; tarım sektöründe ihracat fazla, ona karşılık ithalat daha az.

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – “Lale Devri” yaşıyor çiftçi!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Dolayısıyla bunu da görmemek mümkün değil değerli arkadaşlar.

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Çiftçi asrısaadet dönemi yaşıyor sayenizde!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, yine gündeme getirildi, yaş meyve ve sebze ihracatıyla ilgili konulara değinildi. Değerli arkadaşlar, bakınız -meslek adamları bilir- bu ülkede yıllarca konuşuldu; reçeteli tarım ilk defa bu İktidar döneminde hayata geçirildi. Bunun birtakım zorlukları var, kolay bir şey değil ancak bu zorlukları aşacağız ve gerek iç piyasada gerekse dış satıma yönelik yapmış olduğumuz üretim faaliyetlerinde kullanmış olduğumuz bütün kimyasalları kayıt altına alacağız ve bunların hangi miktarda, ne zaman, hangi alette kullanıldığını zapturapt altına almış olacağız.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Tarımda açılım, tarımda açılım!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – İşte, bu uygulama başlamıştır. Şu anda bu uygulama çerçevesinde yetiştirilen ürünlerin ihracatı yapılmaktadır. Ben bundan yaklaşık üç dört hafta önce Moskova’da yaş meyve ve sebzeyle ilgili bir fuara katıldım. Herhangi bir problemimiz gerçekten yok ve bu konuda bizim üreticilerimiz kendilerine gösterilen yolda doğru bir şekilde ilerlemektedirler.

Değerli arkadaşlar, bizlerin, bu anlattıklarımdan sonra tarıma kayıtsız kaldığı, tarımın sorunlarıyla ilgilenmediği veyahut da buna yeterince kulak asmadığı şeklindeki değerlendirmeler gerçekten AK PARTİ hükûmetlerine haksızlık olur çünkü bunu, müsaade ederseniz söyleyeceğim.

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Hayal, hayal! Boş konuşuyorsun!

RECEP TANER (Aydın) – Teoriyle pratik çok farklı Hoca!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Müsaade ederseniz söyleyeceğim değerli arkadaşlar.

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Boş konuşuyorsun kardeş! Gel, çiftçinin karşısına beraber gidelim!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Bakınız, biz 3 Kasımda iktidara geldiğimizde bu memlekette Ziraat Bankasına -6,5 katrilyon da değil haa- o 227 trilyonluk borcu ödeyemediği için…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lüften, sözlerinizi tamamlayınız.

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Şu anda borç ne kadar? Çiftçinin borcu ne kadar?

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – …haciz kıskacında kalan üreticilerin sayısının 765 bin olduğunu biliyoruz değerli arkadaşlar ve bunların toplam borcu 2,7 katrilyondu. Bunların 1,5 katrilyonu silindi, geri kalan 1,2 katrilyonu da üç eşit taksite, üç yıla yayıldı.

Peki, şimdi Ziraat Bankasının ve tarım kredinin tahsilat oranı nedir? Ben size söyleyeyim: Tarım kredininki Ziraat Bankasına göre nispeten düşük ama yüzde 95’in üzerinde. Bunu açık söylüyorum.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Kimse kredi talep edemez hâle geldi, ödeyemiyor.

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Dolayısıyla, bu kadar, Türk çiftçisine hizmet etmiş bir iktidarın bu şekilde değerlendirilmiş olması çok doğru değil.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Boyunuzun ölçüsünü alacaksınız!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Kaldı ki gerek 22’nci Dönemde gerekse de 23’üncü Dönemde, değişik alanlarda, patates, zeytin, zeytinyağı başta olmak üzere, kayısı ve diğer ürünlerimizle ilgili, bu Mecliste araştırma komisyonları kuruldu. İktidarıyla muhalefetiyle, bu komisyonlar gayet güzel çalışmalar yürüttü ve bu çalışmaların bir kısmı Meclis Genel Kurulunda da görüşüldü ama bir kısmının da raporları verildi veya görüşülme aşamasını bekliyor diyebilirim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kirişci, lütfen tamamlayınız.

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Çok teşekkür ediyorum Başkanım.

Bu vesileyle, bir kez daha tarım gündeme gelmiş oldu. Biz, tarımın gündeme gelmesinden asla rahatsız değiliz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Oy verin o zaman!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Tarımın gündeme gelmesinden rahatsız değiliz. En azından, biz tarımcıları, Genel Kurulumuz başta olmak üzere aziz milletimiz bir kez daha dinlemiş oluyor ama bizim geçtiğimiz haftadan belirlenmiş bir gündemimiz olduğu için, Meclisimizi meşgul etmemek adına, bu gündeme sadık kalmak adına…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Millet televizyondan izliyor!

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Çiftçi sorunları mı Meclisi meşgul ediyor?

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – …bu önergenin aleyhinde olduğumuzu belirtiyor…

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Kirişci, söylediklerine sen de inanmıyorsun!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – …yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Adana çiftçisine beraber gidelim Sayın Başkan!

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Kirişci.

Grup önerisinin lehinde, Muğla Milletvekili Gürol Ergin.

Buyurun Sayın Ergin. (CHP sıralarından alkışlar)

GÜROL ERGİN (Muğla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; MHP grup önerisi lehine söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken siz değerli milletvekillerini ve yüce Türk ulusunu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, biraz önce, Sayın Profesör Kirişci’yi dinledik. Bu ulusun kimi atasözlerinin ne kadar doğru olduğunu siz de ben de saptadık. Lafla peynir gemisinin yürümediğini ama böyle zannedenlerin olduğunu da burada görmüş olduk, tebrik ederim.

İkinci bir tebrikim, AKP İktidarınadır. Burada günlerce bir savaş verdiniz, Güneydoğu Anadolu’nun topraklarını İsrail’e vermek için, verebilmek için ama Anayasa Mahkemesinden -bütün muhalefet gruplarının konuyu Anayasa Mahkemesine göndermesiyle- çıkan kararla o konu iptal edildi. Onu başaramadınız ama sizi kutlarım, başardınız: O topraklarda şimdi rengârenk PKK bayraklarını sallandırıyorsunuz. Vatan size minnettardır!

Değerli arkadaşlarım, Sayın Kirişci 2002 ile bugünü karşılaştırıyor da, söylediği sözler tamamen enflasyon üzerine. Sayın Kirişci, ben bu sözlerinize, eğer parti grubum bana görev verirse, 2010 bütçesinin görüşmeleri sırasında bu kürsüden gerekli yanıtları vereceğim. Ama şunu özellikle söylemek istiyorum: Tarım Toprağını Koruma Kanunu’nu çıkardınız fakat maalesef kötüye kullanarak, aynen mayınlı arazilerde olduğu gibi, tarım topraklarının tarım dışında kullanılması için elinizden gelen her şeyi yaptınız.

Bir örnek: Bugün, değerli arkadaşlarım, Muğla’nın yalnız Marmaris’inin yüzde 48’i madenciliğe açılmış durumdadır, ruhsatlı madencilik alanı olmuştur. “Tarım” diyorsunuz. Marmaris Türkiye'nin en önemli arıcılık merkezidir. Nasıl yapılacak o arıcılık orada? Onun dışında, Türkiye'nin hemen her yöresindeki topraklar, yalnız madencilik değil, değişik amaçlarla kullanılmak üzere tarım dışına çıkarıldı. Bu muydu getirdiğiniz kanun?

“Tarım Kanunu” diyorsunuz. Tarım Kanunu gelmeden önce –“2002 yılı” diyorsunuz- tarım destekleri gayrisafi millî gelirin binde 5’i. Siz bunu on binde 45’e düşürdünüz, Tarım Kanunu’yla düşürdünüz. Siz değil miydiniz, o kanuna, biz “Millî gelirin en az yüzde 2’si tarım desteklerine ayrılsın.” dediğimiz zaman, “Hayır, fazladır, yüzde 1 yapalım.” diyen ve bunu yapan. Yüzde 1’i yaptınız ama yüzde yarımda da duramadınız. Önce yüzde 0,49 destek gösterdiniz, sonra onun da yüzde 10’unu alarak yüzde 0,45’e bağladınız. Çiftçiyi desteksiz bıraktınız.

Değerli arkadaşlarım, atarken bile destekli atın. Desteksizsiniz.

Şimdi, gelelim gene 2002 ile bugünün karşılaştırmasına. Diyorum, ayrıntılar sonra, ama  2002 yılında Türkiye gelişme hızı, büyüme açısından 149 ülke arasında 29’uncu ülke. Bugün -2009’da- büyüme hızı açısından bu 149 ülke içerisinde 136’ncı sıradayız değerli arkadaşlarım. İşte, getirdiğiniz Türkiye bu, tablo bu.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, Türkiye’de Çinli çiftçiyi konuşuyoruz, çiftçiyi… Ha, bu arada, tabii, satıp savmadığınız hiçbir şey bırakmadınız, onu da söyleyelim.

Değerli arkadaşlar, bu milletin namusu olan toprağı da sattınız yabancılara. Her şeyini sattığınız gibi, onu da sattınız. Ve geldiğimiz nokta bu.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Borçlar?

GÜROL ERGİN (Devamla) – Borçların durumu da: Biliyorsunuz, iç-dış borç 500 milyar doları aşmıştır bugün.

Şimdi, çiftçinin durumuna gelelim.

Değerli arkadaşlarım, çiftçi bu toplumun en yoksul kesimi. Türkiye’de ortalama yoksul oranı yüzde 16, çiftçide yoksulluk yüzde 34 ve 2003’le (Nerede Sayın Kirişci?) 2008 arasında millî  gelir toplam olarak yüzde 34,8 artmış, bu beş altı yıllık sürede tarım millî gelirindeki toplam artış yalnız yüzde 1,1 olmuş. İşte, sizin çiftçiyi getirdiğiniz de bu.

Değerli arkadaşlarım, bakın, tek tek ürünleri kısaca söyleyeyim: Kotaları artırarak sürdürdünüz, şeker pancarını 2002 yılında 20 milyon ton iken bugün maalesef 13-14 milyon tonlara indirdiniz. Tütün: 2002 yılında 405 bin üretici tütün üretiyordu, bunu bugün 200 binin altına düşürdünüz, 160 bin ton olan tütün 80 bin tonun altına düştü.

ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) – Nereye satıyordunuz onu?

ÜNAL KACIR (İstanbul) – El insaf! 400 bin ton tütün depolarda mıydı, değil miydi? Nereye satıyordunuz?

GÜROL ERGİN (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, laf atıyorlar “Nereye satıyordunuz? diye. Ben şimdi soruyorum: Tütünü nereden alıyorsunuz? Bana bunun yanıtını verin. Pamuğu nereden alıyorsunuz? Utanmanız gereken bir durum! Yunanistan’dan pamuk alan Türkiye ve onun milletvekilleri utanmak zorundadır! (CHP ve MHP sıralarından alkışlar) Yunanistan’dan pamuk alıyorsunuz, tütün alıyorsunuz; bunu söyleyin. Nereye sattığını değil, nereden aldığını bugün konuşacaksın. Dün “nereye satarız” diye düşünüyordun, bugün “nereden alırız”ın hesabı içerisindesin ve bana soru soruyorsun “Nereye satıyorduk?” diye. Sen bugün nereden alıyorsun?

ÜNAL KACIR (İstanbul) – 400 bin ton depoda var mıydı yok muydu?

GÜROL ERGİN (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, tütün böyle, pamuk böyle. Türkiye’de 600 bin hektardan fazla alanda pamuk üretiliyordu, bugün kaç yüz bin hektara düştü? 300 bin hektarın altına düşürdünüz.

Değerli arkadaşlarım, bugün Ege’de pamuk yok. Türkiye bugün Kazakistan’a yalvarıyor, Amerika’ya yalvarıyor ve Yunanlıya yalvarıyor “Bana pamuk ver.” diye. Türkiye bu duruma gelmiştir.

Tarımda -biraz önce- dış ticaret rakamları verildi. Onlar tarım rakamları değil arkadaşlar, tarım ve işlenmiş tarım ürünü rakamları. Sırf tarım rakamına bakarsanız, ürün üretimiyle elde edilen gelire, bunun iç-dış ticaretine bakarsanız şunu görürsünüz: Değerli arkadaşlarım, 2008 yılında maalesef, Türkiye, cumhuriyet tarihinin en büyük tarımsal dış açığını vermiştir, en büyük dış açığını vermiştir ve Türkiye bugün tarımsal ürünlerde doğrudan doğruya ithalatçı ülke durumundadır. Buğdayı dışarıdan alıyorsun, ayçiçeğini dışarıdan alıyorsun, pamuğu dışarıdan alıyorsun, tütünü dışarıdan alıyorsun. Şimdi aklıma gelmeyenler de sizin aklınıza geliyordur ey AKP’liler! Onları da evet dışarıdan alıyorsunuz ve siz haksız ticaret yaparak ülkeyi büyük zarara sokuyorsunuz. Siz, çayın dışarıdan kaçak gelmesine göz yumuyorsunuz…

MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu) – Yok, yok…

GÜROL ERGİN (Devamla) – ...şekerin dışarıdan kaçak gelmesine göz yumuyorsunuz. Çay üreticisi perişan, pancar üreticisi perişan. Bunları konuşmamız gerekiyor. Yoksa buraya gelip de, 2002’de enflasyon buydu, bugün bu… Çiftçinin durumun ne, çiftçinin? Çiftçi niye kan ağlıyor? Bunu konuşmanız gerekiyor.

Değerli arkadaşlarım, Doğu Anadolu’ya gelince: Doğu Anadolu’daki bütün üretimler düştü, şimdi Türkiye'nin şeker fabrikaları satılmaya çalışılıyor. Türkiye’de siz şeker fabrikalarını satışa çıkardınız. Bugünkü satışa çıkardığınız fabrikaları satarsanız, değerli arkadaşlarım, Çarşamba, Çorum, Kastamonu, Kırşehir, Turhal, Yozgat fabrikalarını satarsanız, Malatya, Elâzığ, Erzincan, Erzurum, Muş, Kars, Ağrı, Erciş fabrikaları kapanır. Çünkü onlar, Türkiye'nin en yüksek maliyetle şeker üreten fabrikalarıdır, doğadan ötürü, üretim koşullarından ötürü. Devlet, biraz önce, ilk saydığım fabrikalarda elde ettiği kârla o zararı denkleştiriyor, 3 trilyon da kâr ediyor; 2008 rakamı.

Şimdi, siz, bunları sattınız. O fabrikaları kimse almadı, kaldı devletin üstüne. Devlet ya o zararı çekecek ya da devlet kapatacak bu fabrikaları. O zaman ne olacak? İşte Güneydoğu’da yaşanan bugünkü ciddi sorunun asıl ve temel nedeni budur. Süt fabrikaları kapatılmıştır. “Özelleştirdik” dediniz, bütün süt fabrikaları kapalıdır bugün. Tekeli özelleştirdiniz. Güneydoğu’da Tekel fabrikası mı kaldı? Ee, orada çalışan insanlar ne oldu? Eli silahlı, başı külahlı oldu, dağlara çıkmak zorunda kaldı. Şimdi, siz, şeker fabrikalarını bu şekilde haraç mezat sattığınızda, Güneydoğu’da ve Doğu’da yaşanacak olan budur.

Tarımda işler iyiye gitmiş!.. Bakın, size bir gazete haberi, 3 Ekim 2009: “Adana’nın –Adana, arkadaşlar, dikkat edin, Türkiye’de tarımın kalbi- Kozan ilçesinde…”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

GÜROL ERGİN (Devamla) – “…yirmi beş yıldır zirai alet imal eden bir firma, tarım sektöründeki sıkıntılar nedeniyle satışları azalınca başlattığı klimalı, şofbenli cenaze bekletme ve yıkama aracı imalatıyla sıkıntıdan kurtulmayı başardı.”

Çiftçiyi bu duruma getirdiniz. Çiftçi o duruma düşünce, çiftçiye makine üretenler, şimdi onun için cenaze arabası üretmeye başladı değerli arkadaşlarım. Olay budur.

Şimdi, size bir iki rakam vererek sözlerimi tamamlamak istiyorum. Bakın, traktör satışları, traktör, traktör satışı… Değerli arkadaşlarım, 2009’da dokuz aylık sürede traktör satışı 5.085 -Otomotiv Sanayicileri Derneğinin rakamı- 1998’de on iki ayda satılan 48.568.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözünüzü bağlayınız Sayın Ergin.

GÜROL ERGİN (Devamla) – İşte, çiftçiyi getirdiğiniz durum bu. Lütfen çiftçinin durumunu görün. Bu sıralarda, bu güzel ceylan derisi koltuklarda bir süre daha oturabilirsiniz ama ülkemin bugün yaşadığı, sizin görmezlikten geldiğiniz gerek siyasal ve uluslararası durumlar gerekse çiftçinin durumu ileride sizin çok pişman olmanıza, milletin sizi lanetle anmasına neden olur.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Ergin.

III.- YOKLAMA

 (MHP ve CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, toplantı yeter sayısı istiyoruz.

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı istiyorsunuz.

Sayın Vural, Sayın Akcan, Sayın Akçay, Sayın Kutluata, Sayın Çalış, Sayın Akkuş, Sayın Özensoy, Sayın Tankut, Sayın Asil, Sayın Paksoy, Sayın Bulut, Sayın Taner, Sayın Coşkun, Sayın Tanrıkulu, Sayın Çelik, Sayın Torlak, Sayın Emek, Sayın Yıldız, Sayın Güner, Sayın Coşkuner.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.59

 

20 Ekim 2009 Salı

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.14

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 8’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

III.- Y O K L A M A

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi oylanmadan önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı. Bu nedenle yeniden yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- (10/45, 10/79, 10/107, 10/167, 10/188, 10/197, 10/207, 10/225, 10/389, 10/394 ile 10/418) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 20/10/2009 Salı günkü birleşiminde birlikte yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi (Devam)

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) Önergeler

1.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, 2981 Sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunda ve 3194 Sayılı İmar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/372), doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/153)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/372) Esas numaralı Kanun Teklifimin İçtüzüğün 37. Maddesine göre görüşülmesini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                              Şevket Köse

                                                                                                                Adıyaman

BAŞKAN – Teklif sahibi olarak, Adıyaman Milletvekili Şevket Köse.

Buyurunuz Sayın Köse. (CHP sıralarından alkışlar)

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Alevilerin ibadet yerleri olan cemevlerinin ibadet yeri sayılması amacıyla çeşitli yasalarda değişiklik yapılmasını önerdiğim yasa teklifiyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, yüce heyetinizi sevgi ve saygılarımla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, Anayasa’nın 10’uncu maddesi şöyle der: “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.”

Yine Anayasa’nın 24’üncü maddesi şöyle der: “Kimse ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.”

Değerli arkadaşlar, ülkemizde 20 milyona yakın Alevi yurttaşımız yaşamaktadır. Aleviler, Kerbela olayından bu yana yüzyıllardır ezildi, öldürüldü ve yakıldı. Aleviler, bir umut olarak gördükleri cumhuriyetin kuruluşunda büyük emek harcadılar ve bedel ödediler. Cumhuriyet ile kötü kaderlerine son verileceğine inandılar. Şüphesiz Aleviler, cumhuriyetin ilanı ile rahat bir de nefes aldılar. Yalnız, Alevilerin bu iyi günleri uzun sürmedi. Sistemli bir biçimde sindirilen Aleviler kimliklerini yaşatamadılar. Düşünün ki, yazılı bir eser bırakmayacak kadar baskı altında yaşadılar. Kahramanmaraş’ta öldürüldüler. Çorum’da ve Sivas’ta yakıldılar. Ne yazık ki, devlet bu insanlara sahip çıkmadı. Hükûmet ise Ceza Kanunu’nda yaptığı değişiklik ile Sivas’ta insanları cayır cayır yakanları serbest bıraktı.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Hükûmet Aleviler için iftar yemekleri vermektedir ve Alevi çalıştayı düzenlemektedir. Hükûmetin bu gibi uygulamalarla açılımlar yapma niyetinde olduğunu anlamaktayız. Fakat şu bir gerçek ki, somut olarak bir uygulama ya da düzenleme hâlâ yapılmadı. Bu sunduğumuz yasa teklifi ise Hükûmetin samimiyetini test edecektir. Hükûmet, eğer Alevilerin yaşadığı sıkıntıları çözme niyetinde ise, buyursun ibadetle ilgili ve tüm Alevilerin sıkıntı çektiği konuyu çözsün.

Değerli arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisi olarak böyle bir teklifi sunduk. Eğer Hükûmet istiyorsa, Sayın Genel Başkanımızın da dediği gibi, bir saatte Alevilerin ibadetle ilgili yaşadığı bu sorun çözülür ama yeter ki, iktidar samimi olsun. Ama görünüyor ki, görüyoruz ki, Hükûmetin yaptığı ise samimiyetsiz, içi boş girişimlerden başka bir şey değildir.

Sayın milletvekilleri, Aleviler yıllarca ayrımcılığa uğramış, yerlerinden yurtlarından edilmiş, kimliğini gizleyerek yaşamak zorunda bırakılmışlardır. Hatta bir dönem devlette işe bile alınmamışlardır. Daha da ötesi, devlet, Diyanet İşleri Başkanlığı eliyle tek bir mezhebin temsilcisi konumuna gelmiştir, getirilmiştir.

Sizlere sormak isterim: 100 binden fazla personeli olan Diyanette kaç tane Alevi personel var? Yine size sormak istiyorum: Mevcut seksen bir ilin valileri ve emniyet müdürleri içinde niye bir Alevi müdür yahut da vali yok? Bu mu eşitlik? Bu mu tarafsızlık? Alevi köylerine zoraki cami yapılıyor. Hükûmet “demokratik açılım” diyor. Bu mu Hükûmetin demokrasi anlayışı? Seksen bin caminin elektriği, suyu ücretsiz olarak karşılanıyor da az sayıda cemevinin elektriği, suyu mu devletin sırtına yük oluyor? Üstelik camilerin elektriğinin, suyunun karşılandığı vergilerin içinde Alevilerin de ödediği vergiler var.

Değerli arkadaşlarım, halkın inançlarıyla alay edilmemelidir. Açılım böyle olmaz. İnsanların yüreğindeki inancı ve ibadeti alay konusu yapmak açılım ya da ilericilik olamaz.

Şimdi size Alevi bir yurttaşın dediğini sunmak istiyorum: “Benim bildiğim ve herkesin bildiği bir Tanrı buyruğu var. Allah kullarına, müminlerine ‘Küçük günahlarından arınıp temizlendikleri zaman cennete girerler ama ehli cennetten hiçbirinin, üzerinde kul hakkı olduğu hâlde cennete girmesi helal olmaz.’ diye buyurmuştur. Ben kul hakkımı helal etmediğim sürece Tanrı’nın bu buyruğu gereği ne yaparsanız yapın cennete gidebilecek misiniz? Alevi’siyle Sünni’siyle milyonlarca insan kul hakkını helal edecek mi? Demek ki cennetin anahtarı bu yanlış uygulamaya karşı olan milyonlarca insanımızın elinde. Tanrı böyle buyurmuş, bu, Tanrı’nın buyruğu.” Bunu önemli bir hatırlatma olarak sunmak istedim ben sizlere.

Sayın milletvekilleri, Alevilik müstakil bir inanç ve ibadet düzeni olarak tanınmalı ve bu doğrultuda cemevleri ibadethane statüsüne kavuşturulmalıdır. Ayrıca zorunlu din dersleri seçmeli hâle getirilmelidir. Son olarak, daha önce yasa teklifini sunduğumuz gibi Madımak Oteli ise müze hâline getirilmelidir.

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

ŞEVKET KÖSE (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın milletvekilleri, iktidar bu talepleri samimiyetle yerine getirdiği zaman Cumhuriyet Halk Partisi olarak sonuna kadar destek veririz. Bu böyle bilinmelidir.

Biliyorsunuz, 1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu’nda yer alan “cami” ibareleri 2003 tarihinde “ibadet yeri” olarak değiştirilmiştir. Yapılan bu değişikliklerde “ibadet yeri” ifadesi bir açıklık taşımadığı gibi Alevilerin ibadet yeri olan cemevleri bu statünün dışında tutulmuştur. Uygulamada doğan bu sorunun önüne geçebilmek amacıyla yasada yer alan “ibadet yeri” ifadesinin açıklamasının yapılması gerekmektedir. Bu nedenle, ilgili yasalarda ibadet yeri olarak belirtilen ibareler “cami, cemevi, mescit, kilise, sinagog ve havra” olarak değiştirilmelidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmetin samimiyetini ölçecek olan bu yasa teklifinin kabul edilmesini 20 milyon Alevi adına rica ediyorum.

Sözlerime son vermeden önce sizlere bir dörtlük okumak istiyorum:

“Eğer mümin isen inat eyleme,

Kâmile teslim ol, eyle itaat.

Nefs ile ömrünü berbat eyleme,

Kötü amellerden eyle feragat.”

Sözlerime son verirken destek vereceğinizi umuyor, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Köse.

Şahsı adına Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat.

Buyurunuz Sayın Özbolat. (CHP sıralarından alkışlar)

DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 2/372 esas numaralı Kanun Teklifi’yle ilgili olarak şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi en içten dileklerimle selamlıyorum.

Anayasa’mızın 10’uncu maddesi “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefi inanç, din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.

Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.

Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” demektedir.

Yine Anayasa’mızın 24’üncü maddesi, herkesin vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahip olduğunu, 14’üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dinî ayin ve törenlerin serbest olduğunu açıkça dile getirmiştir.

Değerli milletvekilleri, bizlere daha ortaokul sıralarında vatandaşlık bilgisi derslerinde, anayasaların temel yasa olduğu, hiçbir yasa ve uygulamanın anayasada belirlenen esaslara aykırı olamayacağı öğretilmişti.

Ben bu kanun teklifi vesilesiyle, Alevilerin anayasal güvenceye rağmen yaşadığı bir haksız uygulamaya dikkatinizi çekmeye çalışacağım. Bu arada Hükûmet de bir samimiyet sınavından geçmiş olacak.

Biliyorsunuz, son bir yılda günlük yaşamımızda en çok kullandığımız sözcüklerden birisi “açılım” oldu. İşte bu açılımlardan birisi bugün görüşeceğimiz konuyla ilgili. “Alevi açılımı” dendi kısaca, bununla ilgili iftar yemekleri verildi, çalıştaylar düzenlendi; en sonuncusu eylül ayındaydı, galiba bu ay da bir yenisi düzenlenecek.

Son çalıştayda Devlet Bakanı Sayın Faruk Çelik’in ve Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Profesör Doktor Hamza Aktan’ın düşüncelerini dikkatinize sunacağım. Sonra da işin esas sahipleri yani Aleviler yani onların kanaat adamları ne istiyor, kısaca, yalın olarak söyleyip sözlerimi bitireceğim.

Sayın Bakan konuşmasında “İhmaller ve göz ardı etmelerin ortaya çıkardığı pek çok problem bugün neredeyse kalıcı sayılabilecek bir gerilim kaynağı olmuştur. Alevilerin giderek müzminleşen, yer yer içinden çıkılmaz husumetlere yol açan sorunlarının tespiti ve bütün bunların giderilmesi amacıyla gerçekleştirilen çalıştaylarda kayda değer mesafeler alınmaya başlandı. Toplumun kimlik ve beyan farklılıklarının siyasallaşmasına ayrıştırıcı düzeyde prim verilmeyecektir. Farklılıklar kuşkusuz olacaktır. Farklı inançlar, farklı kültürler, farklı pratikler birbirine kendilerini açıklamak zorunda kalmaksızın, bir açıklamaya muhtaç kılınmaksızın yaşama hakkına sahip olmalıdır. Şimdi, hiç vakit geçirmeksizin hep birlikte sorunları ortadan kaldırmayı göze alıcı adımlara, aktivitelere ihtiyaç duymaktayız.” diyor.

Yine aynı çalıştayda Profesör Doktor Hamza Aktan ne diyor, bir de ona bakalım: “Alevilerin somut talepleriyle ilgili olarak Diyanetin hiçbir menfi tavrı olamaz. Ancak cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesinde tereddütlerimiz var. Müslüman’ım diyenlerin ibadet yeri camidir. Bunun dışında diğer yerler olsa olsa kültürel, dinî, mistik, ilmî faaliyetlerin icra edildiği mekânlar olabilir. Eğer biz cemevlerini caminin alternatifi olarak görürsek, o zaman, İslam dışında başka bir şeyin mi tartışması gündeme getiriliyor gibi bir endişe taşıyoruz. Cemevi inşa ederken arsa ve maddi yardım istiyorlarsa alsınlar, buna hiçbir mâni yok ama bu mekânlar camiye alternatif, Alevi Bektaşilerin mabedi denirse bunda sakınca görüyoruz.”

Sevgili Hoca’mız çerçeveyi çizmiş, Hükûmet de bu zamana kadar Hoca’mızın çizdiği çerçeveye uymuş ama benim ortaokuldaki vatandaşlık bilgisi hocam, ülke yönetimiyle ilgili kararların Mecliste alınacağını, yöneticilerin de bunu uygulamak zorunda olduklarını öğretmişti, ben de hep öyle anlattım. Sayın Bakanım, benim hocam mı haklı, sizin hocanız mı haklı, takdir yüce Meclisin.

Değerli milletvekilleri, ben Alevi kökenli bir milletvekiliyim. Aleviler de ibadet ederler. Alevilerin ibadetlerine cem, ibadethanelerine de cemevi denir. Türk Dil Kurumunun sözlüğü de böyle ve Aleviler yüz yıllar boyunca bu şekilde ibadet etmişlerdir ama çoğu kez gizli. Çünkü, baskı ve korku vardı. Sizden ricam: Allah aşkına, girin Alevi yurttaşlarımızın arasına ve sorun; onlar cemevini nasıl görüyorlar, cemevi denince akıllarına ne geliyor.

İktidar partisinin değerli milletvekilleri, Anayasa’mızın yukarıda referans gösterdiğimiz 10’uncu ve 24’üncü maddelerini eminim ki her tartışmada altını kırmızı kalemle çizerek örnek gösteriyorsunuz.

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

DURDU ÖZPOLAT (Devamla) – İbadet ve din ve vicdan özgürlüğü en çok üzerinde durduğunuz kavramlar. Gelin, bunu toplumun tüm kesimleri için kabul edelim.

Sayın Bakan, Alevi çalıştaylarında yaptığı konuşmalarda, sorunları ortadan kaldırma konusunda kayda değer mesafeler alındığını belirtti, “Bu konuda daha cesur adımlara ve aktivitelere ihtiyaç duymaktayız.” dedi. Ben de sizin gibi düşünüyorum Sayın Bakanım, Kabinenizi ve Meclis Grubunuzu ikna ettiyseniz, gelin, ilk somut adımı bugün burada atalım. Yapacağımız şey, 17/12/2003 tarihli ve 5006 sayılı İmar Kanunu’nun 2’nci maddesindeki ibadet yeri kavramına açıklık getirip cami, cemevi, mescit, kilise, sinagog, havra şeklinde detaylandırmak.

Değerli milletvekilleri, siz kabul etseniz de etmeseniz de, Aleviler, Alevi toplumu, cemevlerini kendilerinin inanç ve ibadet merkezi olarak görüyorlar. Eğer, bu kanun teklifi burada değişmeyecek ya da bu şekilde devam edecek olsa bile bu ibadet biçimi ve inanç değişmeyecektir.

Ben bütün AKP’li milletvekillerini bu konuda cesur olmaya ve bu sorunu birlikte çözmeye davet ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Özbolat.

Sayın Genç, sisteme girmişsiniz, niçin acaba?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben de bu konuda yerimden 60’ıncı maddeye göre çok kısa bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Genç.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

2.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, (2/372) esas numaralı Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınması önergesi üzerinde açıklaması

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkanım, daha önce, benim de bu konuda bir kanun teklifim var. Cemevlerinin ibadet yeri sayılmasına ilişkin olarak İmar Kanunu’nda ve Köy Kanunu’nda değişiklik yapılmasına ilişkin verdiğim teklif daha önce Genel Kurula geldi, maalesef gündeme alınması reddedildi.

Şimdi AKP Hükûmeti Alevi açılımından bahsediyor. Alevi açılımında, hiçbir kimseye zararı olmayan, çok objektif bir kural var, cemevlerinin ibadet yeri sayılmasına ilişkin olarak bu teklif gündeme alınmalı, gündemde de kalmamalı ve öncelikle de Genel Kurul gündemine gelip müzakere edilmesi gerekiyor. Eğer hakikaten AKP’liler samimilerse, işte bakanlarıyla çalıştaylar düzenleyeceklerine önce Alevilerin hiç olmazsa bir tek isteklerini kabul etsinler ve bunu gündeme almayı kabul etsinler. Ben bunu vurgulamak istedim.

Daha önce benim teklifimi reddettiniz. Zaten bana karşı çok ön yargılılar. Bari hiç olmazsa CHP’li arkadaşların teklifini gündeme alsınlar.

Saygılar sunuyorum efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) Önergeler (Devam)

1.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, 2981 Sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunda ve 3194 Sayılı İmar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/372), doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/153) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Çalıştay malıştay niye topluyorsunuz yahu?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Merkezi Uzlaşma Komisyonuna yapılan müracaatlara ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/544) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat Organize Sanayi Bölgesindeki yatırımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/757) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

3.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, Taşköprü Organize Sanayi Bölgesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/807) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

4.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, yabancı bir firmanın teşvikten yararlanarak yatırım yapmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/820) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

5.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, açılan hipermarket ve süpermarket sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/835) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

6.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Niksar OSB’deki tapu sorununa ilişkin sözlü soru önergesi (6/866) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

7.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, esnaf ve KOBİ’lerin kredi kullanımında sicil affına ilişkin sözlü soru önergesi (6/930) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

8.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, fıstık ürünündeki alım politikasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/954) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

9.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, asansörlerin denetimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1050) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

10.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, alışveriş merkezlerine yönelik düzenleme ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1089) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

11.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’taki OSB’lerin çevre denetimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1106) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

12.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’taki OSB’lerde çevre birimi kurulmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1107) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

13.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, imalat sanayisine yönelik tedbirlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1110) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

14.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, tekstil sanayisinin desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1112) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

15.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, tekstil ve hazır giyim sektörünün sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1113) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

16.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, otomotiv sektöründeki daralmaya ilişkin sözlü soru önergesi (6/1122) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

17.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, hipermarketlere yönelik tasarı taslağına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1134) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

18.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, can suyu kredilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1152) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

19.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, bazı sektörlerin canlandırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1185) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

20.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Millî Prodüktivite Merkezinin çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1212) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

21.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, Ankara’da şebekeye verilen Kızılırmak suyunun kombi arızalarına neden olduğu iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1230) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

22.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, Çin malı tekstil ürünlerinin terzileri mağdur etmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1233) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

23.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, kredi borçluları kayıtlarıyla ilgili kanunun uygulanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1289) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

24.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, KOBİ kredilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1316) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

25.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, ekonomik kriz nedeniyle alınacak tedbirlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1327) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

26.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, Ege Bölgesi’nde pamuk ve tekstil sektörünün desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1388) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

27.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, can suyu kredisine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1389) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

28.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın, bazı yasa çalışmalarına ve OSB’lerin desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1436) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı

BAŞKAN – Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Nihat Ergün, gündemin “Sözlü Sorular” kısmında yer alan sorulardan 1, 22, 28, 33, 38, 53, 93, 103, 161, 187, 200, 201, 204, 206, 207, 214, 222, 238, 259, 275, 290, 293, 341, 366, 374, 422, 423, 464’üncü sıralardaki soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.

Şimdi bu soruları sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Maliye Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Dr. Reşat Doğru

                                                                                                                   Tokat

Soru: 2005-2006-2007 yıllarında Bakanlığınız bünyesindeki Merkezi Uzlaşma Komisyonu’na yıllar itibarıyla;

- Kaç adet mükellefin “Şahıs, Şirket, vb.” uzlaşma için müracaatı olmuştur?

- Uzlaşma için müracaat edilen toplam matrah nedir?

- Müracaat eden mükelleflerden kaç adediyle uzlaşma yapılmıştır?

- Uzlaşmaya varılan mükelleflerin müracaat tutarı ile uzlaşma tutarı nedir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Dr. Reşat Doğru

                                                                                                                   Tokat

Soru: Tokat Organize Sanayi Bölgesine son 5 yılda hangi yatırımcılar gelerek yatırım yapmışlardır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 06.06.2008

                                                                                                        Mehmet Serdaroğlu

                                                                                                               Kastamonu

Organize Sanayi Bölgeleri, istihdam artışı sağlayan, işsizliğe çare olan dolayısıyla özellikle Anadolu’daki göçü önleyerek, bölgesel kalkınmanın altyapısını oluşturmaktadır.

Bu düşünce ile, 2000 yılında programa alınan Kastamonu Taşköprü Organize Sanayi Bölgesi için bugüne kadar bir faaliyette bulunulmamıştır. 8 yıldır yer tespitinin bile yapılmadığı Taşköprü Organize Sanayi Bölgesi, 2008 yılı yatırım programında da yer almamaktadır.

Soru1.- 2000 yılında programa alınan Kastamonu Taşköprü Organize Sanayi Bölgesi’nin 8 yıldır yer tespitinin yapılmayışının nedenleri nedir? Açıklar mısınız?

Soru2.- 2000 yılında programa alınan Kastamonu Taşköprü Organize Sanayi Bölgesi’nin Müteşebbis Heyeti’nde kimler veya hangi kurumların temsilcileri vardır?

Soru3.- Taşköprü Organize Sanayi Bölgesi ile ilgili bundan sonraki süreçte ne yapmayı düşünüyorsunuz? Bu konudaki program ve hedefleriniz nelerdir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                           Hasan Özdemir

                                                                                                                Gaziantep

Gaziantep’te halıcılık sektörü, 200 firmayla tüm dünyaya ürün ihraç ederek, dünya pazarının % 20’sini elinde tutan Belçika’yla rekabet etmeye çalışmaktadır.

Sanayicilerimiz bu kadar emek verirken, haksız teşvik rekabet gücümüzü zayıflatıyor. Türk üreticileri ile rekabet edemeyen Belçikalı üreticiler, “Balpa Firması” gibi çareyi Türkiye’de teşvikli illerimize yatırım yapmakta bulmuştur.

Bu çerçevede;

1- Balpa firmasının teşvikten yararlanarak Türkiye’de yatırım yaptığı doğru mu?

2- Bakanlık olarak, haksız rekabete yol açan bu teşvik uygulamasını gözden geçirmeyi düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Dr. Reşat Doğru

                                                                                                                   Tokat

Soru: Eylül 2007 tarihinden 31.05.2008 tarihine kadar Ülkemiz İl ve İlçelerinde kaç adet hipermarket ve süpermarket açılmıştır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Dr. Reşat Doğru

                                                                                                                   Tokat

Soru: Niksar Organize Sanayi Bölgesi içerisinde yatırım yapmakta olan yatırımcılarımızın tapuları verilmemektedir, bu durum yatırımcılarımızın sıkıntı çekmesine sebep olmaktadır, bu problemin çözülmesi için ne gibi çalışmalar yapılmaktadır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Dr. Reşat Doğru

                                                                                                                   Tokat

Soru: Esnaflarımız ve Küçük Ölçekli İşletmelerin içinde bulundukları sıkıntıların aşılması için kredi kullanmalarında kolaylık sağlanması amacıyla sicil affı çıkarmayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                             Yaşar Ağyüz

                                                                                                                Gaziantep

Seçim bölgem Gaziantep ve İlçelerinde bu yıl yaşanan yoğun kuraklık çiftçilerimizi ekonomik olarak mağdur etmiştir.

Tarım ürünlerimizin yanı sıra bölgemizde Fıstık ve Zeytin üretimi de yapılmaktadır. Yoğun sıcak hava koşullarına rağmen Fıstık rekoltesi 200.000 tonun üzerinde beklenmektedir. Fıstık ürünü toplanmaya ve piyasaya gelmeye başlamıştır.

1. Kentimizde kurulu Güneydoğu Tarım Satış Kooperatifleri Birliği aracılığıyla, destekleme alımı yapmayı, taban fiyat açıklamayı düşünüyor musunuz?

2. İhracattaki tıkanıklık, rekolte yüksekliği ve piyasada oluşan düşük fiyat seyri üreticilerin mağduriyetine yol açacağından geç kalınmadan önlem alınması için düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                              Hasan Çalış

                                                                                                                 Karaman

Makine Mühendisleri Odasınca asansörler konusunda yapılan ve gazetelerde yer alan açıklama, okuyucuların kanını dondurmuştur. Oda tarafından hazırlanan rapora göre; günlük hayatımızda sıkça kullandığımız 160 bin asansörden geçen yıl sadece 13 bini kontrol edilmiştir. Ayrıca bu asansörlerin yüzde 54’ünün kesinlikle hiç kullanılamaz olduğu ortaya çıkmıştır.

Bu bilgiler ışığında;

1. Hemen hemen hepimiz tarafından günlük hayatımızda çok sık kullandığımız asansörlerin denetimi yapılmakta mıdır? Yapılıyor ise hangi resmi kurum ve kuruluş tarafından, kaç günde bir yapılmaktadır?

2. 2004-2007 yılı içinde toplam kaç asansörün denetimi yapılmıştır? Yapılan bu denetimler sırasında kaç asansör, “kullanılabilir” kaç asansör, “kullanılamaz” raporu almıştır?

3. Vatandaşların can güvenliğini yakından ilgilendiren asansörlerle ilgili bir standart var mıdır? Var ise bu standartlara uyulmakta mıdır? Ülkemizde kullanılan hali hazırdaki asansörlerin yüzde kaçı standartlara uygun değildir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                             Yaşar Ağyüz

                                                                                                                Gaziantep

Tüm dünyada yaşanan global finans krizi, doğal olarak ülkemizde de etkili olmaktadır.

Çoğu sektörlerde üretimin düşürülmesi, işten çıkarmalar ve işsizlik yaşanırken,

1. İç pazar satışlarının odak noktası ve tüketiciler için cazibe merkezleri olan AVM’lerde yaşanan “Kepenk kapatma eylemi” hipermarketler yasasının acilen çıkarılması gerektiğini göstermiyor mu?

2. Plansız, programsız ve küçük esnafı yok edecek konumlarda yapılmasına belediyelerce izin verilen AVM’ler için acil bir düzenleyici ve önleyici tedbir düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Dr. Reşat Doğru

                                                                                                                   Tokat

Soru: Tokat ili ve ilçeleri OSB de sanayilerden kaynaklanan kirlilikler Çevre ve Orman Bakanlığınca izlenip denetlenmekte midir? En son denetleme hangi tarihte yapılmıştır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Dr. Reşat Doğru

                                                                                                                   Tokat

Soru: 4562 Sayılı OSB Kanunu Uygulama yönetmeliğinin 107. maddesine göre OSB Çevre Yönetim sistemini oluşturacaktır, hükmüne göre Tokat, Erbaa, Niksar Çevre birimleri ne zaman kurulacaktır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                              Hasan Çalış

                                                                                                                 Karaman

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) tarafından yapılan çalışmaya göre, özel imalat sanayinde istihdam artışı durma noktasına gelirken, bazı sektörlerde istihdam kaybı derinleşmiştir. En fazla istihdam kaybı tekstil ve hazır giyim sektöründe ortaya çıkmıştır.

Bu bilgiler ışığında;

1. Özel imalat sanayi genelinde 2007 yılının 1. döneminde yüzde 2,7 seviyesinde olan istihdam artış oranı, 2008 yılının 2. döneminde yüzde 0,3’e gerilemiştir. Önemli oranda gerilemiş bulunan istihdamı artırmak için çalışma yapmayı planlıyor musunuz? Bu amaçla yapmış olduğunuz bir çalışma var mıdır?

2. Küresel krizden çok önce elektrik ve doğalgaz gibi zamlarla etkilenmeye başlayan imalat sanayi, küresel krizin de etkisiyle durma noktasına gelmiştir. Rekabet gücü azalan bu sektörlerden başlayarak, büyüme ve istihdam odaklı tedbirler almayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bakanlık olarak bir girişiminiz var mıdır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                              Hasan Çalış

                                                                                                                 Karaman

Son elektrik ve doğalgaz zammı nedeniyle pek çok fabrika sistemlerini kömüre dönüştürmüştür. Böylece son zamlarla boyahanesinde 300 milyar liraya buhar üreten bir fabrika, kömürle aynı buharı 100 milyar liraya üretmeye başlamıştır.

Bu bilgiler ışığında;

1. İstanbul Tekstil ve Hammadde İhracatçıları Birliği (İTHİB) vatandaşlara dağıtılan “bedava” kömürün kendilerine de verilmesini istemektedir. İTHİB’nin bu teklifini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sanayicilerimize bedava kömür sağlama konusunda bir çalışmanız olacak mı?

2. Zamlar ihracatı da etkilemiştir. Tekstil alanında ortaya çıkan ihracat düşüşü yüzde 22’yi bulmuştur. İhracatı yeniden artırmak için herhangi bir tedbir alınmış mıdır? Alınmış ise bu tedbirler nelerdir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                              Hasan Çalış

                                                                                                                 Karaman

Üretim ve  istihdamın lokomotifi durumunda olan tekstil ve hazır giyim sektöründe sanayi üretimi sürekli gerileme gösterirken, kapasite kullanımı da geçen yıla oranla oldukça azalmıştır.

Bu bilgiler ışığında;

1. Tekstil ve hazır giyim sektöründe, geçmiş yıllara oranla gerileme ve kapasite kullanımında azalma söz konusu mudur? Söz konusu ise bu nereden kaynaklanmaktadır?

2. Tekstil sektöründe, takibe düşen kredi oranının yüzde 11.75 gibi oldukça ciddi bir miktara ulaştığı doğru mudur? Bu doğru ise sektör bazında hangi tedbirleri almayı planlıyorsunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                              Hasan Çalış

                                                                                                                 Karaman

Krizin etkileri, tüm sektörde olduğu gibi otomotiv sektöründe de kendini hissettirmeye başlamıştır. Son verilere göre otomotiv pazarındaki satışlar önemli ölçüde düşmüştür. Otomotiv Sanayi Derneği (OSD) sektörde günden güne daralma olduğunu açıklamıştır.

Bu bilgiler ışığında;

1. Üretimin neredeyse yüzde 80’ini ihraç eden otomotiv sektöründe meydana gelen bu daralmayı önlemek için herhangi bir çalışmanız var mıdır? Bu konuda çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?

2. OSD verilerine göre Ekim ayında toplam taşıt pazarında yüzde 37.3 otomobil pazarında ise yüzde 39.2 oranında azalma ortaya çıkmaktadır. İşçi çıkarmayı önleme konusunda, sektöre yönelik hangi teşvikler ve destek çalışmaları uygulanmaktadır?

3. Daralma karşısında sektör çalışanlarını işsizlik endişesi sarmıştır. İşlerini kaybeden ve kaybedecek olan sektör çalışanlarını mağdur etmeyecek bir girişiminiz var mıdır? Bu konuda adım atmayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını sayılarımla arz ederim.

                                                                                                           Hasan Özdemir

                                                                                                                 Gaziantep

Son yıllarda yabancı sermayenin de desteği ile hızla artan hiper/süper marketlerin fiyat avantajı ve ürün çeşitliliği gibi nedenlerle şehir merkezlerindeki küçük esnafı yaraladığı bilinmektedir.

Buna göre;

1) 59. Hükümet döneminde de gündeme gelen ve kamuoyunda “Hipermarket Yasası” olarak bilinen Tasarının bugünkü akıbeti nedir? Bakanlığınız gündeminde bu içerikte bir Tasarı hazırlanması var mıdır? Ekonomik kriz sürecinde konunun aciliyeti göz önüne alınmakta mıdır?

2) 59. Hükümette Tasarının gündeme geldiği günden bugüne kadar geçen yaklaşık 1 yıllık sürede büyük marketlerin yoğun olduğu şehir merkezlerinde kaç esnaf işyerini kapatmıştır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                             Yaşar Ağyüz

                                                                                                                Gaziantep

Küresel finans krizin etkilediği ülkemizde kobilerin de sıkıntılı bir süreçten geçtiğini belirleyen Bakanlığınızın,

Sıkıntıya ekonomik katkı olsun diye uygulamaya koyduğu “Can suyu kredileri” seçim bölgem Gaziantep’teki KOSGEB mensubu küçük işletmeler arasında önce memnuniyetle karşılanmış, uygulamadaki yanlışlık ve yaratılan engellemelerle sonunda hüsrana uğramışlardır.

1. İkinci can suyu krizi başvuru süresi 17-19 Aralık olarak neden kısa ilan edilmiş, sistem bir saat içinde kapandığı için başvurular anlaşmalı bankalarca neden alınmamıştır?

2. Anlaşmalı bankalar Gaziantep’te yapılan başvurulardan kaç tanesini sisteme kaydetmiş, değerlendirmeye kaç müracaatı almıştır?

3. Gaziantep’te kaç işletme başvurmuş, kaç işletme can suyu kredisi almıştır?

4. Bundan sonraki süreçte çokça sayıda işletmenin faydalanması ve anlaşmalı bankalarca yaratılan ipotek işletme gibi diğer engellerin kaldırılması için tedbir almayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                           Hasan Özdemir

                                                                                                                Gaziantep

İçerisinde bulunduğumuz ekonomik kriz sürecinde Türk ekonomisinin yeniden yükselişe geçmesi için üretim sektörünün canlanması makroekonomik bir gerekliliktir. Bu doğrultuda birtakım vergi indirimleri gibi düzenlemelerle otomotiv sektörünün canlanması için girişimlerde bulunulmuştur. Ancak 6 milyar dolara ulaşan cirosuyla beyaz eşya sektörü ile ülke istihdamının ciddi bir bölümünü oluşturan tekstil sektörünün canlanması için herhangi bir program şimdiye kadar ortaya çıkmamıştır.

Buna göre;

1) Yukarıda bahsedilen sektörlerin canlanması için bir tür “Önlem ve Kurtarma Paketi” bakanlığınızın strateji gündeminde bulunmakta mıdır? Varsa bu içerikte bir paket ile ne gibi düzenlemeler hedeflenmektedir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Dr. Reşat Doğru

                                                                                                                   Tokat

Soru: Millî Prodüktivite Merkezi tarafından ülkemizde verimliliği arttırıcı hangi projeler desteklenmiş, hangi bölgelerde çalışmalar devam etmektedir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                              Hasan Çalış

                                                                                                                 Karaman

İçme ve kullanma suyu olarak Ankaralıların hizmetine sunulan Kızılırmak suyu, kombilerde meydana gelen arıza nedeniyle yeniden tartışma konusu haline gelmiştir. Kombi arıza teknik servisleri, Kızılırmak suyu ile birlikte kombi arızalarının da arttığını belirtmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1. İçerdiği ağır metaller nedeniyle toplumun pek çok kesimlerinde halen tartışması süren Kızılırmak suyunun, ısınma ve sıcak su amaçlı kullanılan kombilerin sıcak su eşanjörlerinde arızalara neden olduğu doğru mudur?

2. Kızılırmak suyuyla birlikte Ankara’da artış gösteren kombi arızaları ile ilgili yapılan bir araştırmanız var mıdır? Var ise bu araştırma ve sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmayı düşünüyor musunuz?

3. Sık sık meydana gelen kombi arızalarına karşı tüketicileri nasıl korumayı planlıyorsunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                              Hasan Çalış

                                                                                                                 Karaman

Türkiye genelinde yaklaşık 10 bin terzici esnafı kaldığını belirten Türkiye Terziler, Konfeksiyoncular ve Giyim Sanatkarları Federasyonu Genel Başkanlığı; Çin’den ülkemize getirilen kalitesiz ve sağlıksız tekstil ürünlerinin terzi esnafını mağdur ettiğini açıklamaktadır.

Bu bilgiler ışığında;

1. Çin malı tekstil ürünleri karşısında terzi esnafımız mağdur olmuş mudur? Olmuş ise bu mağduriyet kalıcı bir mağduriyet midir?, yoksa geçici midir?

2. Çin malı ürünler karşısında, terzi esnafımızın rekabet gücü kalmış mıdır? Kalmamış ise terzi esnafının mesleklerini sürdürebilmeleri konusunda nasıl bir çalışma yapmayı düşünüyorsunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                             Yaşar Ağyüz

                                                                                                                Gaziantep

Çek Senet ve Kredi kartı borçlarına ilişkin taahhütlerini yerine getiremeyen Vatandaşlarımızın Merkez Bankası kara listesine alınmaları, taahhütlerini yerine getirmeleri koşulu ile Merkez Bankası’nda tutulan kayıtların silinmesi TBMM’de çıkarılan 5834 sayılı yasa ile sağlanmış olmasına rağmen;

1. Seçim Bölgem Gaziantep’te borçlarını yerine getiren Vatandaşlarımız, Tüketici Kredisi başvurusu yaptıklarında isimleri kara listeden silinmediği için yeni kredi alamamaktadırlar.

Merkez Bankası’nca Sicil Affı diye bilinen Yasa Hükümleri neden hala uygulanmamaktadır?

2. Ekonomik krizin derinleştiği günümüzde sıkıntı içerisinde olan Esnafımızın, Emeklilerimizin, Çalışanlarımızın yeni kredi taleplerinde neden Bankalarca halen Kara liste engeli çıkarılmaktadır.

3. Sicil Affı diye bilinen 5834 sayılı yasanın Merkez Bankası’nca uygulanması için ilgili Bakanlıklarca ortak bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki  sorumun  Sanayi  Ticaret  Bakanı  tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Dr. Reşat Doğru

                                                                                                                   Tokat

Soru:

1- 2008 yılı itibariyle KOBİ'lere ne kadar kredi verilmiştir?

2- Tokat ili olarak bundan ne kadar faydalanılmıştır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki  sorularımın  Sanayi ve  Ticaret  Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                              Hasan Çalış

                                                                                                                 Karaman

Ekonomik gidişatın hiç de iyi olmadığını işsizlik ve ihracat rakamlarından sonra açıklanan sanayi üretimi rakamları açık bir şekilde ortaya koymuştur. Aylık sanayi üretim endeksi, 2009 yılı Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 23,7 azalarak 84,8 olmuştur.

Bu bilgiler ışığında;

1- Sanayi bu ülkenin can damarıdır. Sanayi olmazsa, iş olmaz, aş olmaz. Sanayi sektöründe her geçen gün işsizliğin artması ve üretimin azalması, açılan ekonomik paketlerin yetersiz olduğunu mu göstermektedir? Şu ana kadar açılan ekonomik paketleri yeterli görüyor musunuz?

2- İşsizliği önleme ve üretimi artırma konusunda yeni tedbirler almayı düşünüyor musunuz? Sanayi sektörüne nefes aldıracak yeni bir paket konuda çalışmanız var mıdır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Nihat Ergün tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                             Mustafa Enöz

                                                                                                                  Manisa

Sorular:

1 - Yerli pamuk kullanımını özendirmek amacıyla bu pamukları kullanan sanayicilere destek verilmesi ile ilgili Bakanlığınızca bir çalışma yapılmakta mıdır?

2 - Ege Bölgesi kaliteli pamuk üretimi açısından ve bunu işleyen kalifiye tekstil sektörü açısından özel bir bölgedir. Son yıllarda pamuk üretiminden vazgeçen üreticinin tercihleri bölgenin ürün desenini de olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle bölgedeki pamuk ve tekstil sanayini teşvik için özel destekler geliştirilmesini planlıyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Nihat Ergün tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                             Mustafa Enöz

                                                                                                                  Manisa

Sorular:

1- Verilmesi düşünülen cansuyu kredisinden kaç tane işletmeninin faydalanması hedeflenmiştir?

2- Verilecek olan kredi tutarının miktarı nedir?

3- Manisa ilinde bu krediden faydalanan işyeri sayısı kaçtır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Nihat Ergün tarafından sözlü olarak yanıtlanması için gereğini arz ederim. 28.05.2009

                                                                                                            Osman Kaptan

                                                                                                                  Antalya

1- Bakanlığımızca; önceki yıllarda hazırlanıp Başbakanlığa gönderilmiş olan "Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkında Kanun Tasan Taslağı” ile ilgili gelişmeler hangi aşamadadır? Sebze ve meyve ticaretinin düzenlenmesi ve toptancı haller ile ilgili yasal düzenlemeler TBMM'de ne zaman görüşülüp yasalaşacaktır?

2- Büyük Mağazalar Kanunu ile ilgili çalışmalar hangi aşamadadır? TBMM'de ne zaman görüşülüp, yasalaşacaktır?

3- Doğalgaz aboneliklerinde Organize Sanayi Bölgelerinden alınan abonelik bedellerinin ve teminatlarının düşürülmesi yönünde bir çalışmanız var mıdır?

BAŞKAN – Sayın Bakan, yalnız bir şey rica edeceğim: Sorulara cevap verirken soru sahibi milletvekillerini ve hangi sorularına cevap verdiğinizi belirtirseniz daha uygun olacak çünkü Genel Kurulda bulunan soru sahibi milletvekillerine ek açıklama olanağı tanıyacağım.

Şimdi, buyurunuz efendim.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru, Gaziantep Milletvekili Sayın Yaşar Ağyüz, Karaman Milletvekili Sayın Hasan Çalış, Gaziantep Milletvekili Sayın Hasan Özdemir, Manisa Milletvekili Sayın Mustafa Enöz, Antalya Milletvekili Sayın Osman Kaptan ve Kastamonu Milletvekili Sayın Mehmet Serdaroğlu’nun sözlü sorularını cevaplamak üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Önce, Sayın Reşat Doğru’nun sormuş olduğu soruları cevaplamak istiyorum.

Maliye Bakanımıza sormuş olduğu soruda Sayın Reşat Doğru, Uzlaşma Komisyonundaki durumu sormaktadır. Gelir İdaresi Başkanlığı Uzlaşma Komisyonunda 2005, 2006, 2007 yılları toplamı olarak uzlaşmaya konu olan dosya sayısı 169 olmuş, uzlaşılan dosya ise 96 olarak gerçekleşmiştir. Uzlaşma öncesi vergi tutarı 1.6 milyar iken uzlaşılan vergi tutarıysa 564 milyon lira şeklinde gerçekleşmiştir.

Yine Sayın Reşat Doğru, Tokat ilindeki organize sanayi bölgeleriyle ilgili:

Tokat Organize Sanayi Bölgesi’nde atık su arıtma tesisleri Tokat Belediye Başkanlığı tarafından 31/03/2010 tarihinde işletmeye alınacaktır ve Tokat ilindeki çevre konuları organize sanayi bölgelerinde Çevre İl Müdürlüğünce denetlenmekte olup en son denetim 14 Nisan 2009 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, sanayicilerden doğan herhangi bir çevre kirliliği olmadığı için Tokat Organize Sanayi Bölgesi’nde çevre yönetim sistemi oluşturulmamıştır. Gerek duyulduğunda bu yönetim sistemi de oluşturulabilecektir.

Tokat Niksar Organize Sanayi Bölgesi’nde henüz üretime geçmiş bir sanayi kuruluşu olmadığından kirlilik söz konusu değildir.

Erbaa Organize Sanayi Bölgesi’nde ise, Erbaa Belediyesiyle birlikte, Organize Sanayi Bölgesi sınırları içinde yer alan arıtma tesisi Eylül 2008 tarihinde faaliyete geçirilmiştir. Erbaa Belediyesi tarafından, faaliyet gösteren fabrikaların çöpleri ve bütün atıkları da günlük olarak toplanmakta, herhangi bir çevre  kirliliği bulunmamaktadır. Tokat İl Çevre Müdürlüğü de zaten sanayi tesislerinin denetimini de bu açıdan yapmaktadır.

Turhal Organize Sanayi Bölgesi’nde üretimde olan sadece üç firma bulunmaktadır. Bu firmalar için de “Çevresel etki değerlendirme gerekli değildir.” raporu bulunduğundan Tokat İl Çevre Müdürlüğünce Turhal Organize Sanayi Bölgesi 2008 15 Nisan ve 28 Mayıs tarihlerinde denetlenmiş ve herhangi bir kirliliğe rastlanmamıştır.

Zile Organize Sanayi Bölgesi’nde ise imar planları onaylanmış olup etüt proje ihalesi 2008 15 Nisanında gerçekleştirilmiş, Tokat Zile Organize Sanayi Bölgesi’nde üretime geçen sanayi kuruluşu bulunmadığından herhangi bir denetleme işlemi de yapılmamıştır.

Yine, Tokat Merkez Organize Sanayi Bölgesi’nde son beş yıl içerisinde toplam dokuz farklı sektörde 63 sanayici yatırım için müracaat etmiştir. Bu sektörler: 11 sanayici makine endüstride, 11 sanayici mobilya ahşapta, 28 sanayici gıdada, 8 sanayici tekstilde, 4 sanayici diğer sektörlerde -plastik, PVC, kozmetik, beton yapı, inşaat ve benzeri sektörlerde- yatırım gerçekleştirmişlerdir.

Niksar Organize Sanayi Bölgesi’nin kamulaştırma işlemleri ise hâlihazırda devam etmektedir. Bölgenin imar uygulaması mülkiyeti alınan yerlerde etaplar hâlinde yapılmaktadır. Bölgedeki yatırım faaliyetlerinin gecikmeden yürütülmesi için imar uygulaması yapılan yerlerde bulunan katılımcıların OSB’ye karşı sorumluluklarını, yükümlülüklerini yerine getirmesi hâlinde tapuları ve yapı izinleri de verilebilecektir.

Sayın Reşat Doğru alışveriş merkezleriyle ilgili bir soru yöneltmiş.

Alışveriş merkezleri, 2007-2008 yılları itibarıyla market sayıları çeşitlerine göre şu şekildedir:

2.500 metrekarenin üstündeki büyük hipermarketler 2007 yılında 178 iken 2008 yılında 183 olmuş, toplam 5 adet artış göstermiş.

1.000-2.500 metrekare arasındaki büyük süpermarketler 2007 yılında 568 iken 2008’de 623’e çıkmış, 55 adet artış göstermiş.

400 ila 1.000 metrekare arasındaki süpermarketler 1.712’den 1.912’e çıkmış, 190 adet artış göstermiş.

Küçük süpermarketler, 400 metrekarenin altında olan süpermarketler 4.763’ten 5.544’e çıkmış ve 781 adet artış göstermiş.

Orta nitelikteki marketler ise -50 ila 100 metrekare arasında- 14.876’dan 15.273’e çıkmış, 397 adet artış göstermiştir.

Hatırlayacağınız gibi, kamuoyunda “sicil affı” diye bilinen kanun, 28/1/2009 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu Kanun’un uygulanmasında bankalarda birtakım zorluklar yaşanmaktadır. Merkez Bankası ve bankalar ile özel finans kurumlarınca kayıtların silinmesinden sonra bankalar ve özel finans kurumlarınca yapılacak kredilendirme, çek karnesi verilmesi ve diğer bankacılık işlemlerinde silinmiş kayıtlar dikkate alınmayacaktır. Elbette, bu konuda bankalar sırf bu gerekçeyle kredi vermiyorlarsa, o zaman kanuna karşı sorumluluk altında olacaklardır ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluyla problem yaşayacaklardır. Ancak bankalar kredi verip vermeme konusunu, kredi sözleşmesi yapıp yapmama konusunu başkaca kriterlerle de değerlendirdiklerinden, kredi verilmeyenlerin hangi sebeple verilmediklerinin ayrıca araştırılması gerekmektedir.

Millî Prodüktivite Merkezi çalışmalarına gelince: Millî Prodüktivite Merkezi ilk defa 1998 yılında verimlilik artırma projelerini Gaziantep ilinden başlatmış ve bugün il sayısı elliye yaklaşmıştır. Bu projelerde götürülen hizmetler dört ana başlık altında toplanabilir. Verimlilik danışmanlığı, verimlilik eğitimleri, verimlilik araştırmaları, toplumda verimlilik bilincini geliştirme ve yaygınlaştırma programlar şeklinde programları sürdürülmektedir Millî Prodüktivite Merkezi tarafından.

İllerin talep ve özelliklerine bağlı olarak bu hizmetler her ilde farklı kapsam ve yoğunlukta uygulanmaktadır. Projeler Millî Prodüktivite Merkezinin yıllık iş programları bazında planlanmakta ve uygulanmakta olup 2009 yılında ise Kırıkkale, Kırşehir, Nevşehir, Karabük ve Kastamonu illerinde verimliliği artırma projeleri uygulanmaktadır. Önümüzdeki yıllarda da bu projenin ülkemizin farklı bölgelerinde ve illerinde uygulanmasına devam edilecektir.

Sayın Reşat Doğru KOBİ’lerle ilgili ne kadar kredi verildiğini sormuştu.

Değerli arkadaşlar, 2008 yılında başlattığımız, KOBİ’lerin 1.000+1.000 KOBİ makine teçhizat destek kredisi: 941 işletme Türkiye genelinde bu kredilerden yararlandı ve 224 milyon 743 bin 123 TL’lik kredi hacmi oluşturuldu.

İmalatçı esnaf destek kredisi: Bu krediden yararlanan 5.108 işletme 129 milyon 242 bin Türk lirası kredi hacmine ulaştı.

İhracat destek kredisi: Bundan 3.191 işletme yararlandı, 465 milyon 187 bin 500 lira kredi hacmi oluşturuldu.

İstihdam endeksli can suyu kredisinden ise 12.428 işletme yararlandı ve 618 milyon 502 bin 424 lira kredi hacmi oluşturuldu.

Böylece, bu desteklerden Türkiye genelinde 21.668 işletme yararlanmış oldu, 1 milyar 437 milyon 675 bin 47 lira kredi hacmi KOSGEB destekleriyle sağlanmış oldu.

Tokat iline bunun yansımaları:

1.000+1.000 KOBİ makine teçhizat destek kredisinden Tokat ilinde 9 işletme yararlandı, 1 milyon 887 bin 292 lira kredi hacmi oluştu.

İmalatçı esnaf destek kredisinden 60 imalatçı esnaf yararlandı, 1 milyon 530 bin lira kredi hacmi oluştu.

İhracat destek kredisinden 1 işletme 75 bin lira olarak yararlandı.

İstihdam endeksli can suyu kredisinden ise 153 işletme Tokat’ta yararlanarak 6 milyon 332 bin lira kredi hacmine ulaştı.

Böylece, Tokat ilinde KOSGEB desteklerinden 223 işletme, 9 milyon 824 bin 292 Türk lirası kredi hacmine ulaşmış oldu.

Şimdi, Gaziantep Milletvekili Sayın Yaşar Ağyüz’ün sorularını cevaplıyorum: Bilindiği gibi, tarım satış kooperatifleriyle ilgili 1994 yılından itibaren uygulamaya konulan ekonomik istikrar tedbirlerinin bir sonucu olarak destekleme alımları durdurulmuştur. Bu dönemden sonra, tarım satış kooperatifleri ve birlikleri, alımlarını, Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu kaynaklarından sağlanan düşük faizli kredilerle ve öz kaynakları ile gerçekleştirmişlerdir. Bu dönemden sonra, birlikler ürün alımı, satımı, fiyat politikaları ve ürün bedellerinin ödenmesi gibi konular da dâhil faaliyetlerini yetkili organların almış oldukları kararlar çerçevesinde yürütmektedirler. Birliğin ne kadar ürünü hangi fiyattan alacağı tamamen birlik yönetim kurulunca belirlenmekte, yapılan işlemlerin tüm sorumluluğu da birlik yönetim kuruluna ait bulunmaktadır. Bu çerçevede, Antep fıstığında da destekleme alımı yapılması ya da taban fiyat açıklanması konularında zaten Bakanlığımızın herhangi bir yetkisi de bulunmamaktadır.

Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine göre, 2008-2009 sezonu Antep fıstığı rekoltesi 116 bin ton olarak tahmin edilmekteydi. Güneydoğubirlik’ten alınan bilgilerden, rekoltenin, yaşanan kuraklığın etkisiyle boş dane oranının yüzde 30 seviyesinde gerçekleşeceği ve bu nedenle rekoltenin            80-90 bin ton seviyelerinde olmasının beklendiği ifade edilmektedir. 

Gaziantep Ticaret Borsası verilerine göre, 2007 yılında ortalama 5,9 ila 6,3 TL/kilogram olan kırmızı kabuklu Antep fıstığının fiyatı, 2008 yılında 7,6 TL’ye yükselmiştir. 2008-2009 sezonu başlangıcı olan, eylül ayı ortalaması 6,6 TL olan kırmızı kabuklu Antep fıstığı fiyatları, sezon ortalaması itibarıyla 7,5 TL seviyelerinde gerçekleşmiştir. Ayrıca, diğer ürünlerde olduğu gibi Antep fıstığı üreticileri de mazot, gübre desteklerinden istifade etmekte olup, sertifikalı Antep fıstığı anacı ile bahçe tesis edilen üreticilere, dekara 27 TL destek sağlanmaktadır.

Dünyada yaşanan finansal kriz ve ekonomik durgunluk nedeniyle alışverişlerdeki azalma zaman zaman büyük alışveriş merkezlerinde kiraların yüksek oluşuyla ilgili alışveriş merkezi yönetimleri ile kiracılar arasında da gerçekten sıkıntılar yaşanmasına sebep olmuştur.

Ülkemizde, 90’lı yılların başlarında ivme kazanan marketleşme süreci zaman içerisinde büyük bir gelişim gösterdi. Her türlü tüketim maddesi ve ihtiyaç malzemesinin perakende ticaretinin yapıldığı ve büyük mağaza diye adlandırılan bu alışveriş merkezlerinin sayılarındaki artış, beraberinde bazı problemleri de ortaya çıkarmıştır. Alışveriş merkezleri ve büyük mağazalar ve zincir mağazalar kanun tasarısı taslağı hazırlanmış ve Bakanlar Kuruluna sevk edilmek üzeredir. Bunu arkadaşlarımızla paylaşmak istiyorum. Ayrıca, bu tasarıyla mevcut ve ileride doğması muhtemel olan sorunlara çözüm getirilmesi amaçlanmıştır. Dünya örnekleri ülkemiz gerçekleri kapsamında değerlendirilerek, kamu yararını ön planda tutan ve serbest piyasa şartlarıyla uyumlu düzenlemeler yapılmaya da özen gösterilmiştir.

Diğer taraftan, esnaf ve sanatkârımızın dünyadaki değişim ve dönüşüme intibakları ve olumsuzluklardan etkilenmelerinin önüne geçilmesi amacıyla Esnaf ve Sanatkârlar Değişim, Dönüşüm, Destek Strateji Belgesi ve Eylem Planı da hazırlanmıştır. Bu eylem planıyla yapısal değişim ve dönüşümün sunduğu fırsatlardan esnaf ve sanatkârların azami ölçüde yararlandırılması, değişim ve dönüşümün bu kesim üzerindeki olumsuz etkilerinin belirlenen stratejik hedef ve eylemlerle azaltılması amaçlanmaktadır.

Sayın Yaşar Ağyüz’ün KOSGEB’le ilgili bazı soruları vardı. KOSGEB, kredi faiz destekleri için KOBİ’lerin kamu ve özel bankalardan kullanacakları yatırım, işletme ve ihracat amaçlı kredileri, geri dönüşsüz faiz desteği uygulamalarını yürütmekle görevlendirilmiş olan bir kurumdur. Bu itibarla, 27/7/2009 tarihi itibarıyla, Gaziantep ilinden, KOSGEB can suyu kredi programları kapsamında değerlendirilen beş ayrı program için Gaziantep ilinden protokole taraf bankalar aracılığıyla 798 işletme 99 milyon 128 bin 962 Türk lirası tutarında kredi kullanma imkânına sahip olmuştur. 1.000+1.000 KOBİ makine, teçhizat, kredi desteğinden 45 işletme 10 milyon 321 bin 962 TL; imalatçı esnaf kredi desteğinden 152 işletme 3 milyon 850 bin TL; ihracat destek kredilerinden 117 işletme 16 milyon 953 bin Türk lirası; istihdam endeksli can suyu kredisinden 273 işletme 12 milyon 630 bin Türk lirası; KOBİ ihracat, finansman destek kredisinden ise 211 KOBİ 55 milyon 374 bin Türk lirası tutarında kredi kullanmıştır Gaziantep ilimizde.

Değerli arkadaşlar, benzer bir soruyu Sayın Yaşar Ağyüz de sormuş sicil affıyla alakalı. Eğer bankalar Sicil Affı Kanunu çıkmış olmasına rağmen, söz konusu silinmiş kayıtları gerekçe göstererek çek karnesi ve kredi başvurularını reddetmeleri söz konusu ise haksız fiil oluşturan ve kanuna aykırı bir davranış sergilemiş olacaklardır. Bu da kendilerinin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu tarafından denetlenmelerini gerektirecek bir durumdur. Bununla birlikte Borçlar Kanunu’nun sözleşme serbestisi hükümleri çerçevesinde bir kredi talebinin değerlendirilmesi aşamasında kredi politikaları ve risk yönetimi açısından hangi kriterleri kullanacağı ve bu kriterlere bağlı olarak kredi talebinin karşılanıp karşılanmayacağı kararı da başvuruda bulunulan bankanın kendi yetkisi çerçevesindedir. Kredileri hangi kriterlerle verdiğini sözleşmelere göre kendisi belirlemektedir.

Karaman Milletvekili Sayın Hasan Çalış’ın sorularını cevaplandırmak istiyorum:

Bakanlık olarak hedefimiz, girişimcinin önünü açmak, yoluna çıkabilecek engelleri temizlemek, Türkiye’yi geleceğe taşıyacak yolda destekler sağlamaktır. Bu nedenle, kriz atmosferine girildiği andan itibaren, hatta daha öncesinden, 26/5/2008 tarih ve 26887 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan -Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı- İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile, istihdam üzerindeki yüklerin hafifletilmesi amacıyla SSK primlerinde 5 puanlık indirim yapılmış; bunun yanında, kadın eleman çalıştırma, genç çalıştırma gibi istihdam indirimleri de devreye sokulmuştur. Buna ilaveten, yeni teşvik sistemine ilişkin yatırımlarda devlet yardımları hakkındaki kararın açıklanmasıyla da önümüzdeki dönemde yatırımların artırılması, istihdam üzerindeki yüklerin azaltılması ve yeni iş imkânlarının meydana getirilmesiyle ilgili çalışmalar önümüzdeki süreç içerisinde gerçekleştirilmiştir.

Elbette, imalat sanayisinde maliyetleri etkileyen en önemli hususlardan birisi de enerji fiyatlarıdır. Enerji fiyatlarıyla ilgili gelişmeler de Bakanlık olarak tarafımızdan yakın bir şekilde takip edilmektedir.

KOBİ’lerin finansman sorunlarına çözüm bulmak amacıyla, az önce de ifade ettiğim gibi, KOSGEB tarafından Bakanlığımız bünyesinde kredi faiz destek programları uygulanmış ve 26 binin üzerindeki işletmeye 2 milyar 745 milyon liralık kredi hacmi oluşturulmuştur. Şimdi yeni dönemde, tekrar, özellikle KOBİ kavramının içerisine hizmet sektörleri ve küçük esnaf da girdiği için yeni bir destek paketi daha açıkladık. 100 bin işletmeye, 25 bin lira üst limitli, bayan olursa 30 bin lira üst limitli bir kredi, yüzde 75’i faizinin KOSGEB tarafından karşılanacak ve yüzde 25’i işletme tarafından karşılanacak, 2,5 milyarlık bir kredi hacmi açıklanmıştır.

Yine, 2009 yılında afete maruz kalmış olan işletmeler için 100 bin liraya kadar, faizinin tamamı KOSGEB tarafından karşılanacak bir kredi paketi açıklanmıştır.

Yine, GAP bölgesinde, GAP Eylem Planı çerçevesinde 300 bin liraya kadar olan, limitli makine ve teçhizat kredisi, otuz altı ay vadeli, altı ay ödemesiz, faizinin yüzde 75’i KOSGEB tarafından karşılanan bir kredi paketi açıklanmıştır.

Daha büyük işletmeler ve daha büyük krediler için Kredi Garanti Fonu yeniden yapılandırılmış, sermayesi artırılarak bankalar ortak edilmiş, 60 milyon olan sermaye 240 milyona çıkarılmış, 1 milyar hazine desteğiyle beraber, Kredi Garanti Fonu’ndan alınacak kredilerin yüzde 65’i hazine tarafından garanti edilmiş ve yüzde 35’lik risk, bankalar tarafından üstlenilerek 22 bin işletmeye her bir işletme için 1,5 milyona kadar kredi alabilme imkânı da geliştirilmiştir.

Ayrıca, bu çerçevede, 2010 yılında KOBİ’ler için KOSGEB desteklerini daha çok, ölçek büyütme, ARGE, inovasyon çalışmaları, teknolojiye uyum, dışa açılma ve ihracatlarını artırmalarına yönelik desteklemelere yoğunlaştıracağımızı da buradan ifade etmek istiyorum.

Sayın Çalış’ın asansörlerle ilgili sorusuna gelince: Bakanlığımızca, Asansör Yönetmeliği kapsamında seksen bir il müdürlüklerimiz personelince şikâyet, ihbar ve resen denetimler yapılmaktadır. Asansör Yönetmeliği’nce belediyeler veya valilikler de yılda en az 1 kere denetim yapmakta veya yaptırmaktadırlar. Türkiye’de asansörler için faaliyet gösteren onaylanmış kuruluşlar veya temsilciler tarafından da her yıl haberli veya habersiz olarak asansörler denetlenmektedir.

Bakanlığımızca 2004 yılından 2009 yılına kadar 946 adet asansör denetlenmiştir. Bunlardan 595 adedi uygun, 185 adedi ise aykırı bulunmuş olup 25 adet asansör için cezai yaptırım getirilmiştir. Asansörler için onaylanmış kuruluşlar veya temsilcileri tarafından, 2004 yılından bu yana, dokuz yüz asansör firmasının yaptığı asansörlerden, her firmanın, haberli ve habersiz olarak, asansörleri denetlenmektedir, riskli olanlar için yöneticiler uyarılarak işletmeye kapattırılmaktadır.

Bunun dışında, yukarıda bahsedilen Asansör Yönetmeliği’nin yanı sıra Avrupa Birliği üye ülkelerinin “EN” standartları TSE tarafından kullanılmakta ve TSE tarafından bir ürünün teknik düzenlemesi var ise standartlar ihtiyari olarak uygulanmaktadır. TS EN 81-1 ve TS EN 81-2 standartları gibi temel standartlar asansörler için uygulanmakta, bununla birlikte on altı adet de ihtiyari standart bulunmaktadır. Şu ana kadar standart dışı üretilen bir asansörle ilgili veri Bakanlığımıza ulaşmamıştır.

Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Vakfının ihtiyaç sahibi ailelere dağıttığı kömür yardımından sanayicilere kömür yardımı yapılması söz konusu değildir, böyle bir çalışmamız bulunmuyor.

Tekstil sektörü ihracatımızda, 2008 yılında 2007’ye göre yüzde 4,5 civarında artmış olmasına rağmen,  geçmiş yıllar artış oranı incelendiğinde bir yavaşlamanın olduğu çok açıktır. Hazır giyim ihracatımız 2008 yılında 2007’ye göre yüzde 2,3 azalmıştır.

Tekstil ve hazır giyim sektörünün küresel ekonomik kriz koşullarından olumsuz yönde etkilenmemesi için Bakanlığımız ve Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından Dünya Ticaret Örgütü ve Avrupa Birliği yükümlülüklerimize uygun olarak hâlihazırda yürütülmekte olan faaliyetler de vardır, onları da ifade etmek isterim.

Tekstil, hazır giyim, deri, deri ürünleri stratejisi uygulamaya konulmuş olup sektöre yönelik çalışmalar devam etmektedir. Stratejide alınan tedbirler ile pamuktan nihai ürüne kadar sektörde üretim zincirinde bulunan sektörün değişik bölümlerine yapılan destekler ile ülkemiz tekstilinin rekabet seviyesine olumlu katkı sağlayacak olup en önemli avantajımız durumunda olan tedarik hızımız korunmuş olacaktır. Bu kapsamda: Kümelenme çalışmalarının yapılması, sektörün finansman temininin kolaylaştırılması, pamuk üretiminin desteklenmesi, çevresel maliyetlerin azaltılması, tekstil iş geliştirme modellerinin yaygınlaştırılması ve uygulanması, ARGE yardımı, yurt dışı fuar ve sergilere katılım desteği, pazar araştırması yardımı, eğitim yardımı, istihdam yardımı, yurt dışında ofis, mağaza açma, işletme ve marka tanıtım yardımı, Türk ürünlerinin yurt dışında markalaşması yardımı, pazarlama gibi desteklerin yanında sektördeki firmaların ihtiyaç duyduğu konularla ilgili bilgi ve danışmanlık hizmetlerinin sunulması da bu çerçevede amaçlanmaktadır.

İhracatla ilgili uygun devlet yardımı destekleri de devam etmektedir. Ülkemizde devlet destekleriyle ilgili kararlar, ihracata yönelik devlet yardımı kararları kapsamında gelişmiş ülkelerin uygulamalarına paralel bir şekilde ve bir faaliyetin yapılması şartına bağlı olarak gerçekleştirilmektedir. Söz konusu uygulamalar uluslararası yükümlülüklerimiz çerçevesinde yalnız tekstil sektörü için değil tüm sektörlere yönelik olarak devam edecektir.

Yine, tekstille alakalı Moda ve Tekstil İş Kümesi çalışmaları devam ediyor. Bu projede de ARGE merkezi, danışmanlık merkezi fiilen faaliyete başlamış olup söz konusu birimlerin resmî olarak konuşlandırılıp faaliyet göstereceği teknoparkın kurulmasına yönelik çalışmalar da sürdürülmektedir. İstanbul Tekstilpark adı altında kurulacak olan yapının, Teknopark Projesi kapsamında İstanbul Halkalı’da önümüzdeki dönemde gerekli altyapı ve donanım çalışmaları tamamlanarak faaliyete geçmesi planlanmaktadır.

Tekstil sektöründe sanayi üretimindeki krize bağlı olarak genel düşme ve kapasite kullanım oranlarındaki genel düşme 2008 yılı ortalarından 2009 yılı mart ayına kadar devam etmiştir ama 2009 yılı Mart ayından itibaren, rakamları dikkatle takip edenler göreceklerdir ki hem kapasite kullanım oranlarında hem de sanayi üretim endeksinde bir yükseliş trendi devam etmektedir. 2009 yılı Mart ayından Eylül ayına kadar kapasite kullanım oranları kademeli olarak artmıştır. Yüzde 82-83’lerde olan en iyi zamandaki kapasite kullanım oranları yüzde 60’lara kadar gerilemişken şimdi yüzde 70’i aşmış, yüzde 71-72 gibi rakamları yakalamıştır. Tekstil sektöründe dokuzuncu ay itibarıyla yıllık bazda da düşüş eğilimi artık durmuş, bir durağanlık ve yükseliş dönemi tekstil sektöründe de başlama noktasına gelmiştir.

Otomotiv sektörüyle ilgili: Biliyorsunuz, ekonomik krizden en çok etkilenen sektörlerimizden birisi de otomotiv sektörüdür çünkü üretimin yüzde 80’i ihracata çalışmaktadır ve bu ihracatın büyük bölümü de Avrupa Birliği pazarlarına yapılmaktadır. Avrupa Birliği pazarları global mali krizin etkisiyle daraldığında, dolayısıyla otomotiv sektöründe de ciddi bir daralma, üretim kaybı meydana gelmiştir. Ancak vergi indirimleri yoluyla altı ay boyunca devam ettirilen desteklemeler iç pazarda bir genişleme meydana getirmiş, bu altı ay içerisinde dış pazardaki yeni açılımlarla beraber, bir miktar genişlemeyle beraber otomotiv sektöründeki üretim devam etmiş ve otomotiv sektöründe 2009 yılının ilk dokuz ayında geçen yılın tamamından daha fazla otomobil satışı gerçekleştirilebilmiştir. Dolayısıyla sektörler, dış pazarlara her açıdan müdahale etme imkânımız olmadığından, iç pazarların genişletilmesi şeklinde desteklemelerle desteklenmiş ve 2009 yılının altı ayı boyunca sektörlerimiz de özellikle otomotiv sektörümüz de ciddi bir ivme kazanmış, üretim, ihracat kaybı daha fazla olmasına rağmen otomotiv sektörümüzde neredeyse istihdam kaybı olmamıştır. Ayrıca, sektörde istihdamla alakalı süre uzatımının gerçekleştirilmiş olması da sektörün istihdam kaybının önüne geçen önemli unsurlardan bir tanesi olmuştur.

Bundan sonra otomotiv sektörüyle ilgili elbette yeni çalışmalara da ihtiyaç olabilir. Bunlardan bir tanesi, Türkiye’de iki milyonun üzerinde yaşlı otomobil bulunması -otomobilde çevre şartları da düşünülerek- önümüzdeki yıllarda bir hurda mekanizmasının oluşturulmasını da zorunlu hâle getiriyor ancak bugün itibarıyla bu konuda bir çalışma söz konusu değil. Bugün itibarıyla otomotiv sektörü yeni pazarlama sistemleri, yeni fiyat politikaları ve bankaların yeni kredi, ucuz ve uzun vadeli kredi politikalarıyla bir girişim başlatmalarıyla otomotiv sektörünün çarkını çevirmeye devam etmeleri mümkün olabilecektir.

Ankara’da Kızılırmak suyunun kullanılmasıyla birlikte kombi arızası var mıdır? Bakanlığımıza bu çerçevede herhangi bir bildirimde bulunulmamıştır. Kombi arızaları olabilir ama bunun Kızılırmak suyundan kaynaklandığına dair bir veriye rastlanmadı şimdiye kadar, dolayısıyla Bakanlığımıza böyle bir veri ulaşmadı.

Kombi cihazlarıyla ilgili olarak: Ülkemizde piyasaya arz edilen her bir kombi cihazı ilgili yönetmelik çerçevesinde değerlendirilmektedir. Piyasaya arz edilen kombi cihazlarının ilgili yönetmelik hükümlerine uygunluklarının kontrolü ithalat aşamasında ve iç piyasada yürütülen piyasa denetim ve gözetim faaliyetleri sırasında gerçekleştirilmektedir. Eğer Bakanlığımıza ulaşan bir şikâyet varsa piyasa denetim ve gözetim faaliyetleri çerçevesinde bu şikâyetler değerlendirilmekte, ayrıca tüketici haklarının korunmasıyla ilgili kanun çerçevesinde de gereken yaptırımlar uygulanabilmektedir.

Türkiye genelinde terzilerin Çin’deki tekstile karşı rekabet edemedikleri ifade ediliyor Sayın Çalış tarafından. Bu tekstil sektörüyle ilgili söylense daha doğru olur ama terzilerle ilgili konu çok farklı bir konu. Terzilik mesleği tekstil sektörünün gelişmesiyle, hazır giyim sektörünün gelişmesiyle elbette eski popülaritesini kaybetti. Dolayısıyla sayıca terzilerimizde bir azalma söz konusu oldu. Terzilik artık bir yönüyle sanata dönüşüyor bir yönüyle de tamir hizmetlerine dönüşüyor. Yani bu kadar, insanların giyim konusundaki tüketim alışkanlıklarının değişmesini sadece terziler yoluyla karşılama imkânı herhâlde söz konusu olmayacaktır. Terzilerimizdeki bu kaybın Çin’deki gelişmelerle ilgili olmadığını, hazır giyim sektöründeki gelişmelerle ilgili olduğunu biz şahsen düşünüyoruz.

Terzi sayısı, ayrıca, 10 bin değil. Şu anda Türkiye’de esnaf sanatkâr veri tabanına göre 21.221 terzi bulunmaktadır, 480 adet de terzi malzemesi satıcısı olmak üzere toplam 21.701 terzilikle uğraşan esnaf ve sanatkârımız vardır.

OKTAY VURAL (İzmir) – 2009 tarihi itibarıyla mı Sayın Bakanım?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) – Evet, 2 Eylül 2009 tarihi itibarıyla terzi sayısı bu kadar.

Değerli arkadaşlar, Sayın Hasan Çalış’ın da sanayideki canlandırma paketleriyle ilgili soruları var.

Yaşanan küresel kriz neticesinde gerek dış talep gerekse iç talepteki gerilemeye bağlı olarak üretimde, ihracatta ve işsizlik göstergelerinde bazı olumsuz gelişmeler vardır. Küresel finans krizinin olumsuz etkilerini en aza indirmeye yönelik olarak yılın ikinci yarısından itibaren likidite gibi, vergi, prim gibi, üretim, ihracat, finansman odaklı olmak üzere çeşitli tedbirler alındığını az önce de ifade etmiştim. Alınan tedbirlerin de etkisiyle sanayi üretimi 2009 yılı Mart ayından itibaren -biraz önce söyledim- bir toparlanma eğilimine girmiş ve kapasite kullanım oranlarında da sanayi üretiminde de önemli ilerlemeler mart ayından itibaren gözlemlenmeye başlamıştır.

Ayrıca, ihracat pazarlarımızın çeşitlendirilmesiyle ilgili çalışmalarda, bizim Avrupa pazarlarında ihracatımızda önemli bir gerileme söz konusu ama buna mukabil Orta Doğu, Afrika ve Asya pazarlarında da ihracatımızda yeni bir atılım içerisinde olduğumuzu görüyoruz. Pazar çeşitlendirmesinin bazı sektörlerimiz açısından çok önemli avantajlar sağladığını da burada görmüş bulunuyoruz.

Krizin ülkemiz üzerindeki etkileri, bir miktar üretim kaybı, bir miktar ihracat kaybı ve bir miktar istihdam kaybı şeklinde gerçekleşecektir, belki de en kalıcı etkisi istihdam üzerindeki etkisi olacaktır. Üretim ve ihracat kaybını daha kısa vadede ortadan kaldırabilecekken, istihdam üzerindeki etkilerini biraz daha uzun vadeli, daha hızlı bir büyüme hızıyla ortadan kaldırma imkânına sahibiz.

Türkiye'nin bu dönemdeki ihracat kaybı değer olarak yüzde 30’lar civarında görünüyor, ama bu, miktar olarak yüzde 10’lar civarındadır. Fiyatların azalmasından dolayı, rekabetten dolayı yüzde 30’lar civarında bir ihracat kaybı gözlenmektedir, miktar olarak 2008 yılında yaptığımız ihracat ile 2009 yılında yaptığımız ihracat arasında miktar bazında yüzde 10’lar civarında bir kayıp söz konusudur.

Elbette istihdam üzerindeki etkilerini azaltmaya dönük de daha büyük bir büyüme hızına ulaşarak, bu çerçevede yeni KOBİ destekleri, yeni yatırım teşvik sistemiyle istihdam üzerindeki etkilerini azaltacak bir yaklaşımı da ortaya koymuş olacağız.

Şimdi de Sayın Hasan Özdemir’in sorularını…

BAŞKAN – Sayın Ergün, Sayın Çalış sisteme girmiş.

Buyurunuz Sayın Çalış.

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, sorularımıza gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ediyorum, ancak maalesef Sayın Hükûmetimizin Meclisimizin önemli bir denetim faaliyeti olan sorularımıza zamanlama ve diğer yönlerden gösterdiği ilgi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetim yetkisini âdeta sulandırmaktadır.

Bir diğer husus da, yatırımın teşvikinden bahsettiniz. Doğrudur, ama sanayicimiz şu ana kadar alınan tedbirleri gerçekten pansuman tedbirler olarak görmektedir ve “Biz ayakta durma derdine düştük, Sayın Hükûmetimizin yapacağı bir şey varsa işletmeye, bizim ayakta durmamıza teşvik versin.” diyorlar Sayın Bakanım.

Asansörlerle ilgili husus da… Bu konuda gerçekten ciddi bir boşluk var kaliteli mal kullanımında ve denetimde, buna dikkat çekmek istemiştik. Nitekim, siz de cevabınızda diyorsunuz ki: “Makine Mühendisleri Odasının tespitine göre 161 bin asansör var.” Siz 900 küsur asansör denetlemişsiniz ve bu denetimde ciddi bir arıza ve diğer problemler ortaya çıkıyor. Bu konuda tedbir alınırsa önemli bir faaliyet olur diye düşünüyorum.

Kızılırmak suyunu şimdilik kestik, problemi taca attık gibi görünüyor, ama bu problem Ankara’nın önünde duruyor. Ne olur bu konuya eğilin, bu konu ciddi bir konu Sayın Bakanım.

“Çin mallarının terzilere bir zararı yok.” diyorsunuz. Bakınız, 50 liraya takım elbise, 5 liraya Çin malı pantolonların satıldığı yerde ve üstelik bunlarda da insan sağlığına zararlı kimyasalların kullanıldığı ortadayken, o konuda da bir yasal boşluk varken “Terzilerin ayakta durmasına Çin mallarının bir zararı yoktur.” görüşüne ben katılamıyorum. Bunun kayıtlara geçmesini istedim.

Bir diğer husus, gerçekten yurt dışından gelen özellikle tekstil ürünlerindeki insan sağlığına zararlı kimyasallarla ilgili ve kontrolleriyle ilgili yasal boşluk vardır. Bunun bu dönem doldurulması faydalı olacaktır diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Çalış.

Buyurun Sayın Bakan.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) – Ben de teşekkür ediyorum.

Ben “Çin mallarında zararlı ürünler yoktur.” demedim. Çin tekstil ürünleriyle bizdeki terzilik mesleği arasında, terzi sayısının azalması arasında bir ilişki olmayacağını ifade ettim.

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Bakanım, dikiş fiyatına pantolon satılırsa…

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) - Elbette Çin mallarının denetimi konusunda, özellikle sağlıkla ilgili denetimi konusunda piyasa denetim ve gözetim faaliyetlerinin hem Bakanlığımız tarafından hem Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından daha da yoğunlaştırılması lazım. Çünkü, kamuoyundan niteliksiz malların, standart dışı malların Türkiye piyasalarına girebildiğine dair önemli şikâyetler de alıyoruz ve bu konuda denetim faaliyetlerini, piyasa denetim ve gözetim faaliyetlerini de sıklaştırdık, yoğunlaştırdık. Önümüzdeki günlerde belki de bu konuda daha ciddi rakamlarla sizlerin önüne gelme imkânına sahip olabileceğiz.

Piyasa denetimi ve gözetimi faaliyetleriyle standart dışı ürünlerin bizim piyasalarımıza girmesini mutlaka önlemeliyiz. Çünkü sanayicimiz her zaman bize şunu söylüyor: Diyor ki: “Ben nitelikli ürünlerle rekabet etmeye hazırım. Avrupa sanayicisi ile rekabet etmeye hazırım ama kalitesiz mallarla rekabet edemiyorum.“ Haklı. Kalitesiz malla kimse rekabet edemez. Kim rekabet edebilir? Ortada bir kalitesizlik varsa o kalitesizlikle hakikaten rekabet etmek imkânsız bir şeydir.

Bu nedenle, piyasa denetim ve gözetim faaliyetlerini yoğunlaştırmamız icap edecektir. Yoksa Çin’den gelen malların kalitesi üzerinde bir tartışma yapmaya gerek yok. Onunla ilgili zaten kamuoyunda oluşmuş belirli bir kanaat söz konusudur diye düşünüyorum.

Evet, Sayın Hasan Özdemir’in sormuş olduğu yine tekstil sektörüyle ilgili soru var. Az önce de ifade ettim. Bu çerçevede strateji çalışması var ve bu strateji çalışmasıyla hem yatırım teşvikleri hem arıtma tesisi bulunan tekstil ve deri işletmeleri için enerji destekleri hem Eximbank kaynaklarının artırılması hem KOSGEB kredi, faiz desteklerinden yararlanılması hem de Kredi Garanti Fonu’nun kaynaklarının artırılması yoluyla tekstil sektörüne de ciddi manada desteklemeler gelebilecek, avantajlar ortaya çıkmış olacaktır.

Yine, Sayın Özdemir büyük marketler yasası ile ilgili benzer bir soru sormuştu. Bu benzer soruda da az önce ifade ettim. Büyük mağazalar, zincir mağazalar kanun tasarısı, alışveriş merkezleri kanun tasarısı hazırlanmış ve Başbakanlığa sunulacak ve Parlamentoya sevk edilecek aşamaya gelmiştir, onu ifade etmek istiyorum.

Bu sorunun içerisinde “Ne kadar iş yeri kapandı, büyük illerde, esnaf kapandı?” diye bir bölüm de var ve onu da ifade etmek isterim. Adana ilinde 2009 yılı içinde açılan esnaf sayısı 3.127, kapanan 2.216; Ankara’da açılan 4.867, kapanan 3.240; Antalya’da 5.692 açılan, 2.545 kapanan; Bursa’da 4.840 açılan esnaf, 3.159 kapanan; Eskişehir’de 1.208 açılan esnaf, 1.042 kapanan esnaf; Gaziantep’te 2.094 açılan esnaf, 567 kapanan esnaf; İstanbul’da 10.046 açılan esnaf, 6.563 kapanan esnaf; İzmir’de 9.061 açılan esnaf, 5.706 kapanan esnaf; Konya’da 3.363 açılan esnaf, 2.159 kapanan esnaf, büyük şehirlerle alakalı…

AKİF EKİCİ (Gaziantep) – Bırakıp gidenler hariç değil mi? Bırakıp gidenler hariç, dükkânının içini bırakıp gidenler hariç.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) – Hepsi dâhil.

AKİF EKİCİ (Gaziantep) – Olur mu Sayın Bakan!

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) –  Hepsi, terk eden, kapanan, ölüm sebebiyle, mesleği bırakma sebebiyle, muhtelif sebeplerle…

TAYFUR SÜNER (Antalya) – Gayrifaal durumda olan…

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) –  Bunlar Türkiye'nin yıllık ortalamalarına uygun. Belirli dönemlerde artış gösteren grafikleri de ifade edebilirim ama bu rakamlar, 2007, 2006, 2005, en iyi olduğumuz zamanlarda bile açılan kapanan esnaf sayılarına baktığımızda bu veriler birbiriyle uyumlu veriler olarak görülmektedir.

Değerli arkadaşlar, Sayın Hasan Özdemir Belçikalı bir firmanın teşvikten yararlanıp Türkiye'de yatırım yaptığını söylüyor. Hayır, böyle bir firma yok. Bir Balpa firması var ama bu Belçikalı bir firma değil. “Balpa İnşaat Tekstil Sanayi Ticaret Anonim Şirketi” firmasının olduğu tespit edilmiştir ancak anılan firmanın pamuk ipliği, konut ve hazır beton konularında beş adet yatırım teşvik belgesi düzenlenmiş fakat bahsi geçen konuda bir teşvik almadığı ortaya çıkmıştır.

Eski teşvik sistemiyle alakalı Gaziantep ilinden önemli şikâyetler gelmişti ve yeni teşvik sistemi biliyorsunuz yayınlandı. 16/7/2009 tarihinden itibaren de yeni teşvik sistemine göre bölgesel ve sektörel teşvik sistemine geçilmiş, eski teşvik sisteminin uygulamaları da yıl sonu itibarıyla sona ermiş olacaktır. 2009 yılı sonu itibarıyla eski teşvik sisteminin bir hükmü ve uygulaması kalmayacaktır.

Şimdi de Manisa Milletvekili Mustafa Enöz arkadaşımızın sorularına geçiyorum.

BAŞKAN – Bir dakika Sayın Bakan.

Sayın Özdemir, ek açıklama isteyebilir belki.

Buyurunuz.

HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Sayın Başkan, Sayın Bakanın benim sorduğum sorulara verdiği cevaplar için teşekkür ediyorum.

Ben “Gaziantep’te iki yüz firmayla Gaziantep halıcılık sektörü dünya pazarının yüzde 20’sini elinde tutuyor ve Belçika’yla rekabet ediyor.” demiştim. Bunun Balpa firmasıyla -bu sorduğum sorunun- bir alakası yok. Ancak şunu söylüyorum: “Bu Balpa firması belirli yerlerde, teşvikli yerlere gidip oralarda üretim yapıyor, Gaziantep’in -buradaki- esnafı mağdur oluyor.” demiştim, şimdi bunu düzeltmek istiyorum.

Bunun dışında, hipermarket ve süpermarketlerin hem Gaziantep ve birçok yerde şehirlerin içerisinde kuruldukları ortada ve küçük esnafı bir Sanayi Bakanı olarak gezdiğiniz zaman göreceksiniz, benim ilim Gaziantep’te küçük esnaf, siftah etmeden birçokları gerçekten dükkânlarını kapatıyorlar. Hem ekonomik krizin hem de bu büyük hipermarket ve süpermarketlerin son derece büyük zararlar verdiğini görüyoruz.

Bir de şunu söylemekte yarar var: Benim bu sorduğum soruları soralı tahmin ediyorum bir, buçuk, iki yıl oldu ve üzülerek söylüyorum, zatıaliniz için değil diğer bakanlarımız zamanında da oluyor, tabii bu soruların tamamen tesirleri geçtikten sonra cevap veriliyor. Bunların da düzeltilmesinde bir yarar vardır diye değerlendiriyorum ve şunu diyorum: Bu sorular sorulduktan sonra, böyle birkaç ay içerisinde cevap verilirse son derece faydalı olur diye düşüyorum.

Teşekkür ediyorum efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Özdemir.

Buyurunuz Sayın Bakan.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) – Ben de teşekkür ederim.

Gerçekten, bazı sorular güncelliğini kaybedebiliyor. Tabii, Parlamentonun çalışma takvimi ve hızı da hepimiz tarafından biliniyor. Yoksa, sorulara cevap vermekten kaçınan bir bakan arkadaşımız olacağını zannetmiyorum. Sorular her zaman, gerçekten cevaplanmaya değer nitelikte sorular. Hem bizim göremediğimiz şeyleri bu sorular vasıtasıyla arkadaşlarımız bize göstermiş oluyorlar hem de bazı soruların cevapları çalışılırken bazı eksiklikler de görülerek giderilmiş oluyor böylece ve kamuoyu da bilgilendirilmiş oluyor bu vesileyle. Önemli, yani bu soru mekanizması Parlamentoda sadece bir denetim mekanizması olmanın ötesinde birçok şeyi birden restore eden,  tamir eden bir mekanizma olarak da önemli.

Küçük esnafı mağdur eden büyük alışveriş merkezleri, zincir mağazalar gibi konuların bir düzene tabi tutulması lazım, bir kurala bağlanması lazım. Biz de bu çerçevede bir hazırlık yaptık. Dünyada nasıl oluyorsa bizim ülkemizde de öyle olmalı. Ama bu yasa çıkana kadar, şehirlerde yerel yönetimlerin, büyükşehir belediyeleri veya ilçe belediyelerinin şehri bir bütün olarak düşünmesinde fayda var. Şehir bir bütündür. Şehir, esnafıyla, oturan ahalisiyle, işçisiyle, memuruyla, kuşuyla, ağacıyla, yaprağıyla bir bütündür. Bunların hepsini bir bütün olarak değerlendirmeleri ve kısa günün kârı olarak görmemeleri gerekiyor bazı şeyleri. Plan tadilatlarını yaparken, alışveriş merkezlerinin yerlerini dizayn ederken, şehre getireceği otopark yüklerini, şehrin alışverişine, ekonomik canlılığına sağlayacağı olumsuz veya olumlu etkileri, katkıları göz önüne alarak birtakım ruhsatlandırmalar yapmalılar. Yani burada hepimiz, bu yasa çıkana kadar, şehirlerimizde belediyelerimizin de -her partinin belediyesi var, her partinin büyükşehir belediyeleri de var-  buralarda uygulamalar konusunda daha dikkatli davranarak sürece olumlu katkı sağlamaları da mümkündür. İlk etapta, bence, bu konuyu hep birlikte ilgili yerlerle görüşmekte fayda var.

Sayın Mustafa Enöz pamuk kullanımının özendirilmesiyle ilgili bir soru soruyor. Yine az önce ifade ettiğimiz gibi, tekstil strateji belgesinde yerli pamuk kullanımıyla ilgili ve Ege Bölgesi’nde ve Türkiye’nin diğer yerlerinde akıllı, çok fonksiyonlu tekstil yatırımlarının desteklenmesiyle ilgili teşvik mevzuatı bu konuda önemli etkiler meydana getirecektir diye düşünüyorum şahsen.

Sektörün temel stratejik hammaddesini oluşturan pamuk ürünü, tekstil, hazır giyim, konfeksiyon ve deri sektörleri strateji planı kapsamına alınmıştır. Pamuk üretiminin artırılması ve sektörün pamuk ihtiyacının giderek daha fazla iç üretimle karşılanması, strateji planının temel hedefleri arasında yer almaktadır.

Ayrıca, kütlü pamuk destekleme primi ödemesi miktarının, uluslararası Dünya Ticaret Örgütü normlarına yükümlülüklerimiz çerçevesinde artırılarak devam ettirilmesi de vardır. Destekleme primi miktarı, aynı yıla ait pamuk ekiminden önce belirlenerek ilan edilmesi tedbirine de yer verilmiştir bu stratejide. Böylece, 2007-2011 döneminde kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola, dane mısır, aspir ve zeytinyağı üreticilerine destekleme primi ödenmesi de öngörülmüştür. 2008 yılında kütlü pamuk için 27 kuruş, sertifikalı olan için 32 kuruş olan prim desteği, 2009 yılında sertifikalı için 42 kuruşa, sertifikasız için ise 35 kuruşa yükseltilmiştir.

Yine, Sayın Mustafa Enöz’ün KOBİ’lerle ilgili sormuş olduğu soruya… Daha önceki arkadaşların sorusunu cevaplandırdım. KOSGEB tarafından 26.660 işletme 2 milyar 739 milyon 402 bin 246 liralık kredi hacmine ulaşabildikleri, beş başlık altında, 2008 ve 2009 yıllarında desteklenmişlerdir.

Manisa ili bu desteklerden nasıl yararlanmıştır? 1.000+1.000 KOBİ makine desteğinde 9 işletme, 2 milyon 300 bin Türk lirası; imalatçı esnaf kredi desteğinde 101 işletme, 2 milyon 570 bin Türk lirası; ihracat destek kredisinde 58 işletme, 8 milyon 397 bin Türk lirası; istihdam endeksi can suyu kredisinde 232 işletme, 11 milyon 441 bin Türk lirası; KOBİ ihracat finansman destek kredisinde ise 75 işletme, 20 milyon 641 bin 500 Türk lirası kredi hacmine ulaşmıştır. Manisa ili de KOSGEB desteklerinden yararlanmıştır.

Sayın Osman Kaptan’ın sorusuna geçiyorum.

BAŞKAN – Bir dakika efendim.

Sayın Enöz, buyurunuz.

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Bakana, vermiş olduğu açıklamalardan dolayı.

Hem katkı olması bakımından da… Sayın Bakan, Ege Bölgesi’nde son altı yıldır pamuk üretiminde -yok denecek kadar- azalma bulunmaktadır. İstatistiklerden de görebilirsiniz bunu. İşçilik ve temel girdilerin aşırı yüksekliği üreticiyi pamuk ekiminden uzaklaştırmıştır, çırçır fabrikaları kapanmıştır. Oysa ülkemizde arz açığı bulunmaktadır. Yurt dışından her yıl aşağı yukarı 1 milyar dolarlık bir alım yapmak zorundayız.

Aynı zamanda tekstil sektörünün de içinde bulunduğu sıkıntılara bir çözüm olması noktasında bu soruları sormuştum.

Aynı zamanda kaliteli Ege pamuğunun yeniden gözden geçirilmesi, teşvik edilmesi ve desteklenmesinin gereğine inanıyoruz. Kütlü pamuğa yapmış olduğunuz prim destekleri 2007’ye göre gerçekten artırılmıştır ancak yeterli olduğunu zannetmiyoruz. Bu üretim planlamasında, ürün desenlemesinde bunların tekrar gözden geçirilmesinin son derece önemli olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Enöz.

Buyurunuz Sayın Bakanım.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) – Teşekkür ederim.

Sayın Osman Kaptan’ın hem sebze meyve ticaretiyle ilgili hem de büyük mağazalarla ilgili bir sorusu var.

Sebze meyve ticaretinin düzenlenmesiyle ilgili kanun tasarısı Meclise sevk edildi. Şu anda Sanayi Komisyonunda ilk sıralarda görüşülecek ve Genel Kurula hızlı bir şekilde indirilecek olan bir kanun tasarımızdır.

Bu tasarımızla rekabetçi bir yapının temin edilmesini; maliyetlerin düşürülmesini; gıda güvenliğinin sağlanmasını; kayıt dışılığın önlenmesini; tedarik, dağıtım ve satışta etkinliğin sağlanmasını; üreticinin emeğinin karşılığını hızlı bir şekilde alabilmesini; tüketicinin kaliteli, güvenilir, sağlıklı ve uygun fiyatlı mal talebinin karşılanabilmesini; toptancı halleri ile pazar yerlerinin çağdaş bir altyapıya kavuşturulmasını ve meslek mensuplarının faaliyetlerinin yeniden düzenlenmesini amaçlıyoruz. İnşallah, hızlı bir şekilde Komisyondan bu tasarıyı geçirip Genel Kurulda hep birlikte müzakere etme imkânına sahip olmuş olacağız.

Perakende büyük mağazalarla alakalı açıklamayı az önce yapmıştım. Bu açıklama çerçevesinde Sayın Osman Kaptan’ın sorusuna da cevap vermiş oluyorum. Onunla ilgili tasarı da hazırlandı ve Bakanlar Kuruluna sevk edilecek.

Organize sanayi bölgelerindeki doğal gaz abonelik bedellerini de soruyor Sayın Kaptan. “BOTAŞ’ın bu bedelleri, abonelik bedellerini yüksek tuttuğunu organize sanayi bölgelerinde…” Evet, böyle bir tablo var. BOTAŞ’la görüşmelerimiz devam ediyor ama BOTAŞ dışındaki ithalatçı firmalar da gaz temin ediyor organize sanayi bölgelerinde. Onlarla ilgili sorunlar çözüldü. BOTAŞ’la ilgili görüşmeler de devam ediyor. Umarım, kısa zaman içerisinde BOTAŞ ile organize sanayi bölgelerinin de abonelikle ilgili anlaşma sorunları bir çözüme kavuşmuş olacaktır.

Son soru da Sayın Mehmet Serdaroğlu’na ait, onu cevaplandırmak istiyorum.

BAŞKAN – Bir dakika Sayın Bakan.

Buyurunuz Sayın Kaptan, bir açıklamanız var mı, ek istediğiniz?

OSMAN KAPTAN (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, bu hal yasa taslağıyla ilgili olarak aslında halciler memnun değil, “Komisyonumuz azalıyor.” diyorlar; belediyeler memnun değil, “Rüsumumuz azalıyor.” diyorlar; üreticiler ve tüketiciler de memnun değil.

Ben, Antalya’da bu yıl bazı toplantılara katıldım bu yasa taslağıyla ilgili. Bu taslak, acaba, kamuoyunda taraflarca yeterince tartışılmadı mı? Yeterince tartışılmadan, olgunlaştırılmadan çıkacak yasa, sorunları çözer mi?

İkincisi: Bu küçük esnaf bittikten sonra mı bu büyük mağazalar kanunu çıkacak Sayın Bakan?

Son sorum da şu: Sayın Bakan, “Ekonomide işler iyi gidiyor.” diyorsunuz. Peki, bu ekonomide, sanayide işler iyi gidiyor da 18 tane iş adamamız niye intihar etti?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kaptan.

Buyurunuz Bakanım.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) – Ben teşekkür ediyorum.

Sebze meyve ticaretinin tarafı çok; tüketiciler bir taraf, üreticiler bir taraf, dağıtıcılar, satıcılar, komisyoncular, belediyeler. Kuşkusuz, tarafı çok olan bir yasa tasarısında bütün tarafları aynı düzeyde memnun etme imkânı yoktur, ama bu tasarı bütün taraflarla uzun uzun tartışılarak ortaya çıkmış bir tasarıdır. Bu tasarıdaki amaçlar üreticiyi, tüketiciyi, hallerin düzenlenmesini, kayıt dışılığın önlenmesini, daha sağlıklı ürünlere kavuşulmasını, ürünlerin kaynağının belli olmasını, bütün bunları birlikte sağlayan bir tasarı. Komisyonda tartışacağız, elbette eksiklikler, yeni öneriler olabilir, Komisyon bu tartışmalara kapalı bir yer değil. Genel Kurulda tartışacağız, müzakere edeceğiz. Genel Kurul da bu tartışmalara ve önerilere kapalı bir yer değil, ama amacımız sebze ve meyve ticaretinin yeni bir düzene kavuşması, hallerin yeni bir düzene kavuşması ve yüzde 70’i kayıt dışı olan bir alanın kayıt altına daha çok alınabilmesinin sağlanması lazım. Çok büyük bir sebze ve meyve israfımız var. Önemli bir bölümü satışa arz edilemeden gidiyor. Bütün bunların bir sisteme bağlanmasını sağlayacak bir yaklaşım diye düşünüyorum.

Elbette, iş adamlarımızın veya Türkiye’de herhangi bir kişinin şu veya bu sebeple hayatını kaybetmesi, intihar etmesi hepimizi üzer. Bunların her birinin çok farklı sebepleri olabilir, ekonomik sebeplerle de olsa, başka sebeplerle de olsa intihar etmesi hepimizi üzen bir hadisedir. Ama sebeplerin üzerinde ayrıca durmak lazım. Ben, her şey güllük gülistanlık oldu, ne güzel, işler düzeldi, krizden çıktık, bayram edelim havasını vermek istemiyorum, ama bizim 2008’in ikinci yarısından itibaren düşüş trendine girmiş olan sanayi üretimimiz, kapasite kullanım oranımız, ihracatımız, 2009 yılının Mart ayından itibaren bir yükseliş trendine ulaşmıştır, henüz 2008’deki kayıplarımızı, 2008 ikinci yarısından itibaren ortaya çıkan kayıplarımızı telafi edecek bir boyuta, ne sanayi üretim endeksinde ne kapasite kullanım oranlarında ne ihracatımızda ne de istihdamımızda ulaştığımızı iddia etmiyorum. Ama iyileşme bir süreçtir, iyileşme süreci başlamıştır, bu süreci istikrarlı bir şekilde devam ettirmek bizim kayıplarımızı da ortadan kaldırabileceğimiz bir zemine ulaşmamızı sağlayacaktır. Söylemek istediğim şey bu. Yoksa küresel mali krizin etkilerinden sonra her şey güllük gülistanlık da demek istemedim yani, ama karamsarlığa, birbirimizi kötümser duygulara itmeye de gerçekten hakkımız olmadığını ve bunun da kimsenin menfaatine olmadığını düşünüyorum şahsen.

Sayın Mehmet Serdaroğlu, Kastamonu Taşköprü Organize Sanayi Bölgesi’nin yer tespitinin neden yapılmadığını söylüyor. Kastamonu Taşköprü Organize Sanayi Bölgesi’nin ilk yer seçim etüdü 2000 yılında yapılmış, incelenen iki adet alternatif alanda da kurumların tasarrufları olduğundan söz konusu alanlar uygun görülmemiş, Kastamonu Valiliği tarafından da bildirilmiş. Daha sonra Kastamonu Taşköprü OSB yatırım programından Yüksek Planlama Kurulu kararıyla 2001 yılında çıkarılmış. Kastamonu Valiliği tekrar yer seçimi talebinde bulunmuş ve 2005 tarihinde toplanan yer seçimi komisyonunca incelenen Karapürçek köyü Yeniköy Mahallesi mevkisindeki 70 hektarlık alan uygun görülmüş ve 2/11/2007 tarihinde Kastamonu Valiliğine bu bildirilmiştir. 2007’de yer seçimi kesinleşen Taşköprü Organize Sanayi Bölgesi müteşebbis heyeti il özel idaresinden, Taşköprü Belediyesinden ve Taşköprü Sanayi ve Ticaret Odasından oluşturulmuştur. Hazırlanan kuruluş protokolü Bakanlığımıza sunulmakla birlikte Bakanlığımız yatırım programı usul ve esasları çerçevesinde yeni bir OSB projesine başlanabilmesi için, kamulaştırma yapılabilmesi için, il genelindeki mevcut organize sanayi bölgelerinin yüzde 75 doluluk oranına ulaşması gerekmektedir. Kastamonu ilimizde ise organize sanayi bölgelerindeki doluluk oranı henüz yüzde 23’tür. Mevcut organize sanayi bölgelerinin doluluk oranı yüzde 23 iken yeni bir organize sanayi bölgesi yatırımını yatırım planına almamız, kamulaştırması için kaynak ayırmamız söz konusu olmayacaktır. Yüzde 75 doluluk oranına ulaştığında elbette Taşköprü Organize Sanayi Bölgesi’yle ilgili çalışmalar da hızlı bir şekilde gerçekleştirilmiş olacaktır.

Evet, benim cevaplarım bundan ibaret. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlarım.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bakan, bir dakika rica edeceğim sizden.

Serdaroğlu da sisteme girmiş. En son onun açıklamasını da, size ek bir sorusu varsa alalım. Böylece bitirelim sözlü sorulara cevaplarımızı.

Sayın Serdaroğlu, buyurunuz.

MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) – Efendim, teşekkür ederim.

Sanayileşmede belli bir altyapısı olan Taşköprü ilçemizde organize sanayinin gerçekten çok önemli bir yeri haiz olacaktı. Fakat yedi yıldır, yani yedi buçuk veya sekiz yıldır İktidarınız döneminde bununla ilgili bir mesafe alınamadı. Şimdi, Taşköprü ilçesi Kastamonu’nun ekonomi bakımından en önemli ilçelerinden bir tanesidir. Atıl vaziyette bulunan nakitleri vardır.

Bir diğer konu da şudur: Bunu da iktidarın gözden geçirmesi temennimizdir bizim. Bir ilde bir organize sanayi belli bir seviyeye gelmeden ikincisinin yapılmasına müsaade etmemek doğru bir karar belki değildir, bunun gözden geçirilmesi lazım. Şu sebeple: Sanayiyi bir yere yoğunlaştırmak ve dolayısıyla da istihdamı bir yere yoğunlaştırmak iktidarın hakkı olmaması lazım. Bu bakımdan Taşköprü insanı mağdurdur ve sizden süratle Taşköprü Organize Sanayisinin hayat bulması için temennide bulunmaktadırlar.

Teşekkür ediyorum.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) – Evet, ben teşekkür ediyorum, sağ olun.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Serdaroğlu.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) – Bu konuyu da ayrıca inceleyelim Kastamonu’da. Beraber de bir incelemede bulunabiliriz.

Sağ olun.

BAŞKAN – Çok teşekkür ediyoruz Sayın Ergün.

Sözlü soru görüşmeleri sona ermiştir.

Sayın Şandır, sizin söz talebiniz…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Efendim, İç Tüzük 60’a göre Sayın Bakanın açıklamalarının üzerine kısa bir açıklamam olacak.

BAŞKAN – Buyurunuz yerinizden.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, hazırlığı yapılmış olan Hal Yasası’yla ilgili tasarı üzerinde biraz daha çalışılması gerektiğine ilişkin açıklaması

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Çok teşekkür ederim.

Sayın Bakan, verdiğiniz bilgilere ben de teşekkür ediyorum.

Bu yaş sebze ve meyve komisyoncularıyla ilgili, Hal Yasası’yla ilgili hazırlıklarınızın öncesini de biliyoruz, onlara da katkı verdik. Bu noktada çok yoğun şikâyetler oluşmaya başladı. Demin bir arkadaşımızın ifade ettiği gibi yeterince istişare yapılmadığı gibi bir sonuç doğuyor. Özellikle ben kendi ilim için söylüyorum. Yaş sebze meyve komisyoncuları çiftçi için önemli, üretici için önemli çünkü verdiği avanslarla üretimi destekleyen çok temel bir müessese. Çıkartılacağı hazırlığı yapılmış olan bu kanun tasarısıyla komisyoncuların çok zor duruma düşürüleceği, bitirileceği, bu anlamda zararın daha çok çiftçiye yansıyacağı ifade ediliyor. Meselenin belediyeciler yönü de var, başka yönleri de var. Bu konunun biraz daha tartışılması gerektiği yönünde bir genel talep var. Bu bilgiyi sizin takdirlerinize sunmak için söz aldım.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Şandır.

Sayın Bulut, sisteme girmişsiniz ama biliyorsunuz bu soru-cevap işlemi değil, sadece sözlü soruları sormuş olan  sayın milletvekillerimizin karşılıklı hakları var. Onun için teşekkür ediyoruz Sayın Bulut.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.04

 

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 19.14

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 8’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmına geçiyoruz.

Bu kısımda öncelikle yarım kalan işlerin sırasıyla görüşmelerine başlayacağız.

Deprem riskinin araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergelerin birlikte yapılacak görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IX.- MECLİS ARAŞTIRMASI

A) Ön Görüşmeler

1.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 21 milletvekilinin, İstanbul’da depreme yönelik çalışmaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/60)

2.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner ve 26 milletvekilinin, deprem riskinin ve alınması gereken önlemlerin araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/63)

3.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman ve 31 milletvekilinin, Bursa ve çevresinde yaşanacak muhtemel bir deprem felaketine yönelik alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/99)

4.- Yalova Milletvekili İlhan Evcin ve 20 milletvekilinin, deprem riskinin araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/242)

5.- Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün ve 23 milletvekilinin, deprem riskinin araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/243)

6.- İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar ve 20 milletvekilinin, özellikle İstanbul ve Marmara Bölgesi’ndeki deprem riskinin araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/244)

7.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 19 milletvekilinin, deprem riskinin araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/245)

8.- İstanbul Milletvekili Mithat Melen ve 20 milletvekilinin, başta İstanbul olmak üzere ülkemizdeki deprem riskinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/246)

9.- İzmir Milletvekili Oktay Vural ve 21 milletvekilinin, İzmir’deki deprem riskinin araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/254)

10.- Kocaeli Milletvekili Muzaffer Baştopçu ve 30 milletvekilinin, ülkemizdeki deprem riskinin araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/256)

BAŞKAN – Hükûmet? Yok.

Bir defaya mahsus olarak ertelenmiştir.         

Şimdi, madencilik sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergelerin birlikte yapılacak görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

11.- Zonguldak Milletvekili Ali Koçal ve 26 milletvekilinin, taş kömürü üretimindeki sorunların ve Türkiye Taşkömürü Kurumunun durumunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/67)

12.- Muğla Milletvekili Metin Ergun ve 29 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/75)

13.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras ve 19 milletvekilinin, altın madenciliğinin bütün yönleriyle araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/82)

14.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve 34 milletvekilinin, bor madenciliğindeki sorunların araştırılarak bor kaynaklarının etkin ve verimli değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/122)

15.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici ve 22 milletvekilinin, Manisa-Turgutlu-Çaldağ nikel yatağının işletilmesi konusunun araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/141)

16.- Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 24 milletvekilinin, petrol arama çalışmaları konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/180)

17.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 28 milletvekilinin, mermercilik sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/193)

18.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 38 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/208)

19.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz ve 28 milletvekilinin, taş ocaklarının çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/216)

20.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan ve 20 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/229)

21.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 37 milletvekilinin, madencilik sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/304)

22.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 24 milletvekilinin, bor madenciliğindeki sorunların araştırılarak bor kaynaklarının etkin değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/309)

23.-Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, Batman’daki petrol tesislerinin çevre ve insan sağlığı üzerindeki etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/320)

24.- Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 23 milletvekilinin, Kütahya’daki Seyitömer ve Garp Linyit İşletmeleri yönetimine yönelik iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/324)

25.- Zonguldak Milletvekili Polat Türkmen ve 20 milletvekilinin, maden kaynaklarının araştırılarak madenciliğe dayalı sanayinin oluşturulabilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/336)

26.- Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 20 milletvekilinin, ülkemizdeki maden kaynaklarının araştırılarak etkin ve verimli değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/337)

27.- Eskişehir Milletvekili F. Murat Sönmez ve 23 milletvekilinin, lüle taşının değerlendirilmesindeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/342)

28.- Siirt Milletvekili Afif Demirkıran ve 20 milletvekilinin, madencilik sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/374)

29.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü ve 22 milletvekilinin, Turgutlu-Çal Dağı’nda yapılacak nikel madenciliği faaliyetlerinin çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/377)

30.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 21 milletvekilinin, Tarsus’taki şantiye ve maden ocaklarının yol açtığı sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/388)

31.- Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, kömür üretimi ve ticaretindeki yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/404) (x)

BAŞKAN – Hükûmet burada.

Geçen hafta salı günü yapılan görüşmelerde CHP ve MHP grupları adına konuşmalar tamamlanmıştı.

Şimdi söz sırası Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Siirt Milletvekili Afif Demirkıran’a ait. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Demirkıran.

AK PARTİ GRUBU ADINA AFİF DEMİRKIRAN (Siirt) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; madencilik sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasıyla ilgili görüşmeler üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ulusal ekonomileri oluşturan en önemli sektörlerden biri madencilik sektörüdür. Madencilik sektörü bir taraftan, başta sanayi olmak üzere ekonominin tüm sektörlerinin ihtiyaç duyduğu temel girdileri sağlarken diğer taraftan özellikle kırsal bölgelerde yeni istihdam imkânları yaratır. Bugünün gelişmiş sanayi ülkelerinin hemen hepsinde madencilik sektörü ekonomik kalkınmayı başlatan bir öncü sektör görevi yüklenmiştir.

Türkiye ekonomisi içinde de madencilik sektörünün büyük bir önemi vardır. Yurdumuzda çok çeşitli, zengin maden rezervleri olmakla beraber, maalesef bu kaynakların çoğu henüz işletmeye alınamamıştır. Bu yönüyle Türkiye, maden kaynakları açısından dünya madenciliğinde adı geçen 132 ülke arasında üretim değeri itibarıyla 28’inci, maden çeşitliliği itibarıyla 10’uncu sırada yer almaktadır. Ayrıca dünyada ticareti yapılan 90 çeşit madenden 77’si Türkiye’de bulunmakta ve 60 çeşit madenin de üretimi yapılmaktadır.

                             

(x) (10/67, 75, 82, 122, 141, 180, 193, 208, 216, 229, 304, 309, 320, 324, 336, 337, 342, 374, 377, 388, 404) esas numaralı Meclis araştırma önergelerinin ön görüşmelerine 13/10/2009 tarihli 5’inci Birleşimde başlanmıştır.

MTA’nın muhtemel rezerv ve araştırmalarına göre Türkiye’de yer altında bulunan en yüksek maden rezervi 15,8 milyar ton ile dolomittir. İçinde kalsiyum karbonat ve sodyum karbonat barındıran ve bu özellikleri yüzünden cam ve seramik endüstrisinin vazgeçilmezleri arasında yer alan dolomit, nadir ve çok değerli bir kireç taşı olarak biliniyor. Bunun yanı sıra ülkemizde 13,9 milyar ton mermer; 12,3 milyar ton linyit kömürü; 5,7 milyar ton kaya tuzu; 1,2 milyar ton yüksek kalorili taş kömürü; 3 milyar ton bor; 1,5 milyar ton ponza; 1,9 milyar ton bllister bakır cevheri bulunmaktadır. Toplam yer altı maden kaynaklarımızın bugünkü piyasa değeri ise 2,5 trilyon doların üzerindedir. Bu arada, araştırmalar, Türkiye’de 700 ton görünür altın rezervi –ki muhtemel rezerv olarak 6.500 ton olduğu iddia edilmektedir- ve 1.926 ton görünür gümüş rezervi mevcuttur.

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; dünya metal maden rezervlerinin yüzde 0,5’i; endüstriyel ham madde rezervlerinin yüzde 2,5’u; kömür rezervlerinin yüzde 1’i ve jeotermal potansiyelinin yüzde 0,8’i ülkemizde bulunmaktadır. Jeotermal potansiyeli itibarıyla ülkemiz dünyada 7’nci sırada, Avrupa’da 1’inci sırada bulunmaktadır. Ülkemiz 3,8 milyar metreküp işletilebilir mermer; 2,7 milyar metreküp işletilebilir traverten ve 995 milyon metreküp işletilebilir granit olmak üzere toplam 7,5 milyar metreküp doğal taş rezerviyle dünya doğal taş potansiyelinin yüzde 40’ına sahiptir. Ülkemizde yapılan araştırmalarda 650’ye varan renk ve dokuda mermer olduğu belirlenmiştir. Dünya bor rezervlerinin yüzde 78’ine sahip olan Türkiye bu oranıyla dünyada ilk sırada yer almakta ve dünya tüketimini en az dört yüz yıl karşılayabilmektedir. İktidarımızdan önce 1,9 milyar ton olarak tespit edilmiş olan ülkemiz bor rezervi, yapılan yoğun aramalar sonucu 3 milyar tonu aşmış bulunmaktadır. Dünya feldispat rezervinin yüzde 23’ü ve bentonit rezervinin yüzde 20’si ülkemizde bulunmaktadır. Dünyada ikinci büyük soda külü rezervi olan Beypazarı trona yatağını işletmek üzere kurulan tesis yılda 1 milyon ton soda külü, 100 bin ton sodyum karbonat üretimiyle dünya tüketiminin yüzde 2,5’unu karşılamaktadır. Toplam trona rezervimiz de 233 milyon ton olarak belirlenmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anadolu madenciliği cumhuriyet öncesi dönemde Batı’nın bir yandan kendi sınai ürünlerini satabilecek, öte yandan sınai üretim için ucuz ham madde sağlayacak dış pazarlara açılma politikalarına paralel olarak yabancıların kontrolünde kalmıştır. Bu dönemde İngilizler Balıkesir Susurluk’ta pandermit madenini ve Murgul Bakır İşletmesini, Fransızlar Balıkesir bölgesinde boraks madenlerini, Muğla bölgesinde krom madenini, Balya’da kurşun, çinko madenini; İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar ve Almanlar Zonguldak taş kömürü havzasını işlettiler. Cumhuriyetle birlikte devletçilik politikası yanı sıra yerli müteşebbis yetersizliği nedeniyle, birçok sektörlerde olduğu gibi madencilik sektörünün de kurumsallaşmasını sağlamak ve bu sektörde gerekli yatırımları yapmak üzere Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA) ve Etibank kuruldu ve madenciliğe dayalı sanayileşmenin altyapısı hazırlandı. Bu dönemde demir çelik fabrikaları kuruldu, krom ve kömür başta olmak üzere maden üretiminde önemli ölçüde artış sağlandı. 1933 yılına geldiğimizde, millîleştirme politikalarıyla çok sayıda maden işletmesi yabancılardan geri alındı. Çok partili döneme geçişle birlikte, 1954 yılında yerli özel sektörün ve yabancı sermayenin de sıcak bakacağı bir maden kanunu çıkarıldı. 1960-1970 yılları arasında ülkenin siyasi ve sosyokültürel yapısındaki gelişmelere paralel olarak gündeme gelen sanayileşme politikaları doğrultusunda İskenderun ve Ereğli demir çelik fabrikaları, Seydişehir Alüminyum, Bandırma boraks ve borik asit, Antalya ferrokrom, Karadeniz Bakır İşletmesi, Samsun blister bakır, ÇİNKUR -çinko kurşun, Kayseri- KÜMAŞ Kütahya manyezit fabrikaları kuruldu veya kuruluş çalışmaları başladı. 1970’li yıllarda yaşanan petrol krizleri sonrası 1978 yılında çıkarılan 2172 sayılı Devletçe İşletilecek Madenler Hakkında Kanun ile linyit ruhsatları birleştirilerek havza madenciliğine dayalı termik santraller projelendirildi. Ayrıca bu Yasa kapsamında tüm bor sahaları da Etibank’a devredildi. Bilahare bu Yasa ile ilgili uygulamalar 1979 yılındaki iktidar değişikliği sonrası durduruldu. 1970’li yıllar ve sonrası dönemlerde uygulanan politikalardaki belirsizliklerin yanı sıra madencilik yatırımları için kamu ve özel sektör arasında tam bir tercih yapılamaması sonucu madencilik sektörü arzu edilen gelişimi gösterememiştir.

Her ne kadar 1980-1990 arasında planlanan elektrik santrallerinin tamamlanmasıyla birlikte linyit ve elektrik üretiminde önemli ölçüde artışlar sağlanmış ise de genelde kamu madenciliğindeki gelişmelerin olumlu olduğu söylenemez. Buna mukabil özel sektöre dayalı mermer, seramik, cam, çimento ve endüstriyel ham maddeler sektöründe önemli gelişmeler yaşandı. Özellikle 1984 yılında mermerin 3213 sayılı Maden Kanunu kapsamına alınmasıyla mermer ihracatımız 25 kat arttı.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gayrisafi millî hasıla içinde madenciliğimizin payı cumhuriyetin ilk yıllarında yüzde 30 iken 1960’lı yıllarda yüzde 5’e, günümüzde ise yüzde 1,5’lara kadar düşmüş bulunuyor. Bu oran Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri’nde yüzde 4, Kanada’da yüzde 7,5; Avustralya’da yüzde 8,7’dir. Gerçi cam, seramik, çimento, demir çelik ürünleri ve elektrik üretimi gibi bazı ürünler sanayi ve kimya sektöründe değil de madencilik sektöründe gösterilmiş olsaydı, ülkemiz madencilik sektörünün gayrisafi millî hasıla içindeki payı yüzde 3,5 civarında olacaktı. Ancak bu seviyenin de ülkemiz madenciliği için çok düşük olduğu kanaatindeyim. Ancak AK PARTİ İktidarının madencilik sektöründe uyguladığı politikalar sonucu 2002 yılında sadece 685 milyon dolar olan maden ihracatı 2008 yılında 3,24 milyar dolara artmış olup toplam ihracatımız içindeki payı yüzde 2,37’ye çıkmıştır. Madencilik sektöründe ihracatın ithalatı karşılama oranı ise 2008 yılında yüzde 68 dolayında gerçekleşmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ABD kaynaklı olarak ortaya çıkan ve dünya genelinde etkili olan küresel finans krizi tüm sektörlerde olduğu gibi sanayide önemli bir konuma sahip olan ülke kalkınması ve refah düzeyinin yükselmesinde etkin rol oynayan madencilik sektörünü de etkilemiştir. Son yıllarda ulusal pazarlardaki talep ve fiyat artışları dolayısıyla yeni maden sahalarının işletmeye alınması, mevcut maden işletmelerinde üretim ve ihracat artışı sağlanmasının ardından maden fiyatlarında dünyayı etkisi altına alan küresel mali kriz nedeniyle önemli oranda düşüş yaşandı. Küresel piyasalardaki olumsuz havanın etkisiyle Türkiye’nin maden ihracatında önemli yer tutan bakır, çinko, alüminyum, kurşun, nikel ve kalay gibi madenlerin fiyatı da ciddi şekilde düşerek üç dört yıl önceki fiyatlara geriledi. Örneğin, 2005 yılında tonu 3.677 dolar olan bakırın fiyatı 2008 yılı Nisan ayında 8.683 dolara kadar çıkmış ancak bakır fiyatları 2008 yılı Ekim ayı sonunda tekrar 3.742 dolara düşmüştür. Böylece, küresel krizin etkileri maden sektöründe 2008 sonlarından itibaren kendisini hissettirmiş olup talep daralması, iç pazarın yanı sıra ihracat rakamlarında da önemli düşüşlere yol açmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; madencilik sektörüne yön verirken uzun vadede bir madencilik politikası oluşturmak şarttır. Bu politikanın kalıcı olması yanında zaman içinde değişip yeni koşullara uyacak esnekliği de göstermesi zorunludur. Ayrıca, bu politika tespit edilirken maden potansiyelimiz sağlıklı bir şekilde belirlenmeli ve doğal kaynaklarımızın tükenebilirliği de göz önüne alınmalıdır.

Madencilik sektörümüzün gelişmiş ülkeler düzeyine gelmesi ve ekonomimizde olması gereken yere ulaşması için sektördeki belirsizliklerin en aza indirilmesi gereklidir. Ülkemizin sınırlı kaynakları akılcı bir şekilde maden aramaları yoğunlaştırılmalı ve sektörde gerekli yatırımların yapılması teşvik edilmelidir.

Çalışmaların daha verimli olabilmesi için gerekli yasal ve kurumsal düzenlemelerin yapılması ve bunlara işlerlik kazandırılması da şarttır.

ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Kim yapacak onları?

AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) – Hükûmet. Yapıyoruz… Onun için bu araştırma komisyonu şey ediliyor. Ama yapılıyor.

Bir ülkenin refah seviyesi, birçok göstergenin yanı sıra o ülkede tüketilen maden miktarıyla da doğrudan ilgilidir. Araştırmalar göstermektedir ki bir insan yetmiş yaşına kadar Amerika’da 1.600 ton, Almanya’da 1.000 ton fakat Türkiye’de ise maalesef sadece 300 ton maden tüketmektedir. Dolayısıyla refah seviyemiz arttıkça tüketeceğimiz maden miktarı artacak olup bunu ithalat yerine kendi yer altı kaynaklarımızdan temin etmek için gerekli politikaları oluşturmalıyız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin maden potansiyeli değişik kesimler tarafından farklı algılanmakta ve ifade edilmektedir. Kimine göre Türkiye maden fakiri, kimine göre ise trilyon dolarların üzerinde oturmaktayız. Türkiye, gerçekten birçok endüstriyel maddeler ve metalik maddeler açısından ihtiyacımızı karşıladığı gibi önemli ihracat potansiyeli de oluşturmaktadır. Ancak linyit dışındaki enerji ham maddeleri hâlen tespit edilmiş rezervleri itibarıyla yetersizdir. Alüminyum, cıva, kurşun, çinko gibi bazı madenler de yeterli üretim yapılmadığı için veya kalite nedeniyle ithal edilmektedir.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, ülkemizin maden potansiyeli yeterince araştırılmış mıdır? Mevcut madenler ekonomik olarak işletilebiliyor mu? Maden üretimi ve işletmesinde teknolojik yeniliklere ve çevre şartlarına ne kadar uyulmaktadır? Ülkemizde hâlen keşfedilmemiş madenler var mıdır? Aramaları ve üretimi artırmak için mevzuat ve devlet destekleri yeterli midir? Bu ve buna benzer birçok önemli sorunun yanıt bulması ülke madenciliğinin geleceği açısından gereklidir. Ayrıca, dünyada ve Türkiye’de ekonomik kalkınmanın en temel ve ağırlıklı enerji girdileri olan petrol ve doğal gaza gün geçtikçe daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Ülkemizin enerji ham maddelerine yılda 40-50 milyar dolar ödemek zorunda olduğu dikkate alındığında bu maddelerin ülkemizdeki varlığının etüdünün ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.

1945 yılında Raman petrol sahasının keşfinden bugüne kadar yapılan çalışmalar, Türkiye’de petrol ve doğal gazın varlığını kanıtlamıştır. 120 tane kadar irili ufaklı petrol ve doğal gaz sahası mevcuttur. Toplam 1 milyar ton petrol varlığı tespit edilmiş ancak bunun yüzde 15’ine tekabül eden 150-160 milyon tonu üretilebilir vasıftadır. Bunun şimdiye kadar 110-120 milyon tonu zaten üretilmiş ve tüketilmiştir. Geriye 40-50 milyar ton rezerv kalmaktadır ki bu da Türkiye’nin bir buçuk yıllık bir tüketimine denk gelmektedir. Mevcut tespit edilmiş olan doğal gaz rezervimizse maalesef sadece 8 milyar metreküp olarak görülmektedir. Gerçi Karadeniz’deki çalışmalar devam ediyor. Bu da 2008 yılında Türkiye’nin tükettiği 33 milyar metreküp doğal gazla karşılaştırıldığında üç aylık bir ülke ihtiyacını ancak karşılayacağı görülecektir.

Değerli arkadaşlar, AK PARTİ iktidara geldiği günden itibaren tüm yer altı kaynaklarımızda olduğu gibi petrol ve doğal gaz rezervlerimizin de artırılmasına yönelik olarak arama faaliyetlerini artırmıştır. TPAO’nun 2002 yılında 42 milyon dolar olan yatırım bütçesi 2009 yılında 10 misli artırılarak 460 milyon dolara, 32 adet ve 63 bin metre olan arama sondajı -yıllık- 80 adet ve 155 bin metreye 2008 yılında, yurt içi ve yurt dışı petrol ve doğal gaz üretim toplamı -ki doğal gazı petrolün eş değeri olarak alıyoruz burada- 18,9 milyon varilden 30,6 milyon varile yükselmiştir.

Karadeniz’in Sinop açıklarında TPAO’nun Petrogras ve Exxon Mobille birlikte yapacağı ve toplam bütçesi 800 milyon dolar civarında olan aramalar Karadeniz’de önemli bir petrol yatağının varlığını ortaya koyabilecektir.

Öte yandan AK PARTİ iktidarlarından önce yılda 15-20 bin metre olan MTA maden arama sondajları bugün yılda 200 bin metreye, yılda 10-15 milyon TL olan yatırım bütçesi de 102 milyon TL’ye yükselmiştir. Bunun sonucunda yetmiş yılda 8,3 milyar ton olan linyit rezervimiz yüzde 50 artarak 12,3 milyar tonu bulmuştur ki bunun çoğunluğu Afşin-Elbistan’da bulunmaktadır. Yapılacak yeni aramalar sonucunda bu rezervin yani 12,3 milyar tona çıkmış olan rezervin 25 milyar tona kadar çıkabileceği varsayılmaktadır.

AK PARTİ İktidarına kadar 1,9 milyar ton olan bor rezervimiz 3 milyar tona çıkmıştır. Bor ihracatımız 2002’de 186 milyon dolar iken 2008’de 518 milyon dolara yükselmiştir. Tabii ki Bor Enstitüsünün yaptığı çalışmalarla uç ürün tespitleri yapıldıkça bor gelirlerimiz artacaktır.

250-300 ton yılda altın ithal etmekteyiz. Gerçi bunun 150 tonunu işleyerek tekrar ihraç etmekteyiz ama altına yılda 5-6 milyar dolar ödeme yapmaktayız, döviz çıktısı oluyor. Ancak öte yandan Türkiye’de 650 ton görünür ve 6.500 ton muhtemel altın rezervimiz var, dolayısıyla bunu bir an önce ekonominin emrine vermek mecburiyetindeyiz değerli arkadaşlar.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmetimizin madencilikle ilgili temel yaklaşımı, ülkemiz maden kaynaklarını üretmek, üretilen bu kaynaklarımızı ülkemiz sanayisine rekabet edebilir koşullarda ham madde olarak sunmak ve ham madde olarak ihraç ettiğimiz maden kaynaklarımızın kullanıldığı kendi sanayimizi kurmak, böylece ülkemizi ham madde üretip satan bir kaynak ülke olmaktan çıkarıp sanayiyle entegre olmuş, dünya pazarlarında katma değeri yüksek uç ürünlerde söz sahibi bir ülke konumuna getirmektir. Hükûmetimizin temel hedefi, politikası budur madencilik sektöründeki.

AK PARTİ İktidarında madencilik sektöründe sağlanan tüm bu gelişmelere rağmen ülkemizdeki maden, doğal taş, petrol ve doğal gazdan oluşan tabii yer altı kaynaklarının sorunlarının tespiti, sektördeki belirsizliklerin en aza indirgenmesi için etkin, kalıcı ve uzun vadeli çözümlerin belirlenmesi, bu sektörün önünün açılması ve teşvikinde nelerin yapılabileceğinin tespiti, bu konu çerçevesinde dünya ölçeklerine göre yeterli araştırma yapılıp yapılmadığı ve konuyla ilgili gerekli önlemlerin alınması ve bu sektörümüzün teknik bilgi ve kurumsal yapı da dâhil olmak üzere altyapı eksikliklerinin giderilmesi için Anayasa’nın 98’inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını AK PARTİ Grubu olarak desteklediğimizi ifade ederek yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Demirkıran.

Gruplar adına, Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Bengi Yıldız söz istemiş ama kimse yok.

Şimdi, önerge sahiplerinin konuşmalarına geçiyoruz.

İlk söz Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Halil Ünlütepe’ye ait.

Buyurunuz Sayın Ünlütepe. (CHP sıralarından alkışlar)

HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, saygıdeğer üyeler; madencilik sektörünün sorunlarını araştırmak üzere verilen önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bizim ilimizin en önemli maden sektörü girdilerinden birisi mermerciliktir. Afyonkarahisar denilince akla öncelikle mermer sektörü gelir. Mermercilik sektörünün geçmişi çok eskiye dayanıyor mu? Yok. Yani elli-elli beş yıllık bir sektör, geçmişi bu kadar. Fakat bugün ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğunu da belirtebiliriz. Nedir? Mermer sanayisinde en önemli beş ana işletme modeli vardır. Bunlar: Mermer ocak işletmesi, entegre mermer fabrika işletmesi, mermer kesme işletmeleri, mermer torna atölye işletmeleri, mermer mozaik işletmeleri.

Ben daha ziyade madenciliğin üzerinde de mermercilik konusu üzerinde ilimizi de ilgilendirdiği için ağırlığı o yöne yönlendirerek düşüncelerimi yüce heyetinizle paylaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün için görebildiğim kadarıyla mermercilik sektörünün en önemli sorunlarından birisi girdilerin çok pahalı olmasıdır. Sektörün ana girdileri enerji, elektrik ve mazot, ayrıca işçilik ve sektör tamamen yüzde 100 yerli. Enerji fiyatlarının son dönemlerdeki afaki yükselişleri, mazotun yükselişleri dünya piyasalarında bizim rekabet ortamımızı ciddi oranda geriye doğru itmektedir. Örneğin Çin mermerin ana kültesini Türkiye'den almaktadır, ama dünya piyasalarında işlenmiş mermeri Türkiye'den daha çok satmaktadır. Türkiye, bu alanda, işlenmiş mermerin ihracatında Çin ve Mısır’la ciddi bir şekilde rekabet içindedir, ama bu rekabet alanında Çin Türkiye'yi geçmiştir. Çin, Türkiye'den mermerin ham kültesini alıyor -onlarda da petrol yok, onlar da petrolü bizim gibi dışarıdan alıyor- ama uyguladıkları teşvikler sonucu dünya piyasalarına hâkim hâle gelmişlerdir.

Bakın, bununla ilgili önergeler üzerinde konuşan arkadaşlarım belirttiler. Nedir bu sıkıntılardan birisi? Örneğin Antalya’dan mermeri aldınız, Afyon’daki işletme fabrikalarına getirirken kara yolunu kullanıyoruz. Antalya’dan mermerin kültesini Afyon’a getirmek için ödediğimiz miktar, Çin’in denizcilik yolunu kullanarak Antalya’dan Çin’e kadar götürdüğü bedelle aynı. Buna ciddi bir çözüm yolu bulmak zorundasınız. Nedir? Demir yolu taşımacılığını ön plana getirmek zorundayız. Zaten şu bir gerçek, hani zaman zaman tonaj yüksekliğinden yakınıyoruz, ama kara yolları ağındaki tonaj yüksekliğine uyacaksınız.

Çin, dışarıdan bizim gibi aldığı petrolde ciddi bir şekilde teşvik yaparken biz yapamıyoruz. Türkiye'nin hemen hemen 500’e yakın atölyesi ve fabrikasıyla birlikte bir İscehisar bölgemiz var. Ekonomik tedbirlerin zamanında yeterince alınamaması sonucu bu fabrikaların hemen hemen yarısı bugün kapalı.

İşin çok daha ilginci, bundan beş altı yıl önce bizim bölgemiz genellikle işlenmiş mermeri dışarıya ihraç ederken ve oranı da yüzde 80’i bulurken, maalesef, bugün sektör işlenmiş mermer ihracatından ciddi bir şekilde geriye doğru düşüş yaşamakta, dışarıya ocaktan direkt mermeri satarak işletmeler ayakta durmaya çalışmaktadır. Hâlbuki, o kurulu fabrikaların atıl bir durumdan kurtarılarak ciddi bir şekilde çalışması gerekir.

Zaman zaman iktidarın uygulamalarında ciddi yanlışlıklar görüyoruz. Örneğin “İlimiz mermer sektörünün -zaman zaman yazarlar- başkenti.” derler. Ama madencilik teşvikinde Afyon yoktur. Neye göre, kim bu kıstası koyuyor, bu kıstasları neye göre ayarlıyorlar, onu anlamakta da zorlanıyorum. Mermerci işletme sahipleriyle konuşuyoruz, onlar da bunun niçin böyle olduğunu anlamakta zorlanıyorlar. Hâlbuki, bölgesel teşvik yerine sektörel teşvike yöneldiğiniz anda, Afyon, madencilik sektöründe, mermer sektöründe o teşviki alır ve o işletmeler, bugün çalıştırdıkları işçilerin hemen hemen yarısını çıkarmazlardı. Hele hele, mermercilik işletmesinde çalışan işçiler kalifiye işçiler değil, ilkokul mezunu, mesleksiz kişiler, yani toplumun en fazla ihtiyaç duyduğu alandaki işsizliği gideriyor, işsizlik alanını gideriyor. Onlar da bu dönemde yatırımdaki teşvikin yeterli oranda yapılmaması nedeniyle, işçilerini çıkarmak zorundalar. Bölgemizde pek çok yatırımcı fabrika yatırımlarını durdurmuş durumda. Ekonomik krizden ciddi bir oranda etkilenmiştir.

Ne yapılması gerekiyor? Çin’in yaptığı uygulamanın bir benzerini biz de yapmak zorundayız. İhracata teşvik uygulamak zorundayız. Yatırımcıyı ihracata zorlamak zorundayız. Enerji girdilerinde özel tüketim vergisini almamak zorundayız, almamalıyız. Çin’de özel tüketim vergisi alınmıyor, biz alıyoruz. Enerji pahalıya mal oluyor. Pek çok fabrika bugün elektrik ücretlerini yatıramadığından dolayı kapalı. Pek çok işletmeci borçlarını ödeyemediğinden dolayı izini kaybettirmeye çalışıyor, zaman kazanmaya çalışıyor. Her birinin ciddi yatırımı var. Mal varlığının değeri çok yüksek. Ama bu sadece oranın değil, Türkiye’nin sorunu. Hele hele Afyon işletmecileri… Düşünürseniz, Afyon’u merkez alırsanız, çevresinde, en az 400 kilometrelik bir çevrede tüm ocakların işletmelerinin hemen hemen yüzde 50’si Afyonluların elinde. Fakat inanın, bugün çalıştırdığı işçilerin ücretlerini ödemekte zorlanıyorlar.

Petrol ürünlerinde özel tüketim vergisi alınmamalı. Bunun çıkış yolları bence bu olmalı. Teşviki yaparsanız hem dışarıya ciddi oranda mermer ihraç edersiniz hem de kalitesiz olan o alandaki işsizliğin de önüne geçmiş oluruz diye düşünüyorum.

Görebildiğim kadarıyla, bu sorunlardan bir tanesi de şu: Yani hemen hemen 2008 yılı ihraç miktarı yaklaşık 1 milyar 250 milyon dolar. Çin’de, demin söyledim, rekabet koşullarında işçilik ücretleri ucuz. Çin’de 100 dolar civarında. Mısır’da 200-250 dolar civarında. Türkiye’de işçilik ücretlerinin maliyeti 500-600 dolar civarında. Dolayısıyla bizim bu işçilik ücretlerini de aşağıya çekemeyeceğimize göre sosyal yaşam gereği, elektrik ücretlerinde ve mazotta, girdilerde bir özel tüketim vergisi kaldırılarak onların o alandaki eksiklikleri giderilmiş olabilir diye düşünüyorum.

Ekonominin yanlış yönlendirilmesi sonucu bölgemizdeki işletmelerin çoğunluğu demin de söylediğim gibi kapanmış durumda. Önemli olan, bu işletmeler millî bir sermaye. Onların öncelikle, yatırımın çalışır bir hâle dönüştürülmesini sağlamak zorundayız. Mermerin ham bir şekilde satılmasından ziyade işlenmişini satmak zorundayız. Çünkü onu işlediğiniz anda hem istihdama hem ihracata ciddi bir katkısı olacağı tartışmasızdır.

Böyle bir ortamda bu konunun yüce Mecliste gündeme getirilmesinin ne kadar haklı olduğunu bugün görüyoruz.

Ben sözlerimi daha ziyade şöyle bağlayarak sona erdirmek istiyorum: Bu bölgesel teşvik yerine mermer sektörünü içine alacak olan sektörel teşviki madencilikte ön plana almak zorundayız. Elli beş ilde hemen hemen teşvik uygulanıyor, bunların içinde Afyon yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz.

HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) – Çözemezsiniz çünkü Türkiye'deki  mermer piyasasının fiyatları Afyon’da tespit ediliyor ama o bölge teşvikten yararlanamıyor.

Ocakların açılmasıyla ilgili bürokratik engellerin çoğunluğunu hepimiz biliyoruz. Örneğin 2007 ile 2009’u karşılaştırmak istiyorum. Genellikle maden ocakları açılırken, mermer ocakları açılırken… Örneğin bir yer meradır. Mera Kanunu’na göre orada otlakiye bedeli verilmesi lazım, teminat miktarı verilmesi lazım yani belirli birtakım külfetler içine girecektir, bu da doğru bir işlemdir. Fakat, örneğin 2007 yılında 1 hektar için meralığa ödenen teminat bedeli 2.535 TL iken şimdi 18 bin TL’dir. 2007 ile 2009… Mermercilik sektöründe ciddi bir ekonomik krizi yaşıyorsunuz. Örneğin ot bedellerinde artışlar çok fazla, yüzde 65 oranında 2007 ile 2009 arasında.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözünüzü tamamlayınız.

HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, öncelikle bu sektörün topluma verimli bir şekle getirilebilmesi için belirtmeye çalıştığım eksikliklerin, benden önce konuşmuş olan arkadaşlarımın belirttiği konuların bir Meclis araştırması önergesi Genel Kurulca da kabul edilerek enine boyuna araştırılmasını… Çünkü Türkiye'nin her tarafı madendir, Türkiye'nin yer altındaki zenginliklerine sahip çıkarsak Türkiye ekonomik krizini belki de en iyi şekilde aşabilecek bir ortamı da yakalayabilir diye düşünüyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP, AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Ünlütepe.

Muğla Milletvekili Metin Ergun.

Buyurunuz Sayın Ergun. (MHP sıralarından alkışlar)

METİN ERGUN (Muğla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben de Halil Bey gibi, rezervi bol ama derdi çok bir bölgenin milletvekiliyim. Mermercilik açısından Muğla, rezerv bakımından 1’inci sırada yer alıyor artık.

Muhterem arkadaşlar, bilindiği üzere mermer, hem yapı malzemesi hem de süsleme ve dekorasyon amacıyla birçok alanda kullanılan değerli taşlardan biridir. Bilimsel anlamda mermeri, kalker ve dolomit  kalkerlerinin fay kırıklarından ısınarak çıkan su ile fay hareketlerinin yarattığı basınç altında başkalaşıma uğrayarak kristalleşmesi sonucu oluşmuş metamorfik bir kayaç olarak tanımlayabiliriz.

Hâl böyle olunca, faylardan dolayı Türkiye topraklarının yüzde 95’i deprem bölgesidir. Dolayısıyla bu durum ülkemiz açısından bir külfettir ama bizler, Yaradan’ın her külfete karşı bir nimet de verdiğine inanırız. Fayların oluşturduğu deprem ülkemiz için nasıl büyük bir külfet ise ve biz bu külfeti en ağır şekilde yaşıyor ve bedel ödüyor isek yine fay hareketleri neticesinde oluşan doğal taş, mermer ve termal enerji de Yaradan’ın, Cenabı Allah’ın bize sunduğu nimettir. Ne yazık ki bu nimeti yeterince değerlendiremiyoruz.

1985 yılında mermerin Maden Kanunu kapsamına alınması ile birlikte yatırımcıya bu sektörde beklenilen güven ortamı sağlanmıştır. Bu tarihten sonra inşaat sektörünün canlanması ve iç talebin artmasıyla birlikte doğal taş ve mermer üretim ve kullanımı hız kazanmıştır. Bu dönemden sonra, özellikle büyük firmaların yapmış oldukları yatırımlarla işletmecilikte büyük boyutlu üretim sağlayan modern ekipmanların kullanımına geçilmiş, böylelikle mermer üretim miktarı ülkemizde artmıştır.

Ülkemiz, mermer çeşitliliği bakımından 290 çeşitle dünya ortalamasında ilk sırada yer almaktadır. Ancak ticari anlamda sürekliliğini kanıtlamış 80’in üzerinde değişik yapıda ve 120’nin üzerinde değişik renk ve desende mermer rezervi bulunmaktadır.

Türkiye, 1980 yılından sonra, ihracata dayalı büyüme modelini seçtikten sonra başta Amerika, Çin, İngiltere, İspanya, İtalya gibi ülkeler olmak üzere dünyanın dört bir yanına mermer ve doğal taş ihraç etmeye başlamıştır. Dünya mermer rezervlerinin yüzde 40’ına sahip olan doğal taş cenneti ülkemizin 2008 yılında yaptığı ihracat 1,5 milyar dolar civarındadır. 2009 yılı için 1,2 milyar dolar gerçekleşeceği beklenmektedir. Dünya doğal taş ticareti 20 milyar dolar civarındayken bizim yüzde 40’lık rezervimizde yapmamız gereken 8 milyar dolarlık mermer ihracatımız ne yazık ki çok düşük seviyelerde kalmaktadır. Ancak bu sektördeki sorunlara ciddi bir şekilde yönelip çözümleri sağlandığı takdirde, elbette bu oranı 8 milyar dolara çıkarmamız mümkündür.

Unutmayalım ki mermer sektörü yüzde 100’e yakın yerli girdi ile çalışmakta ve oldukça büyük oranda istihdam sağlamaktadır. Mermer rezervleri bakımından son derece önemli bir potansiyele sahip olan mermercilik ve doğal taş sektörü uygulanan yanlış politikalar ve yoğun bürokrasi nedeniyle yeteri kadar gelişme gösterememiştir. Eğer sorunlar giderilmezse sektörün sıkıntıları gün geçtikçe büyüyecek ve içinden çıkılmaz bir hâl alacaktır ve büyümeye de başlamıştır. O kadar ki, 2002 yılında Muğla’da mermercilik sektöründe çalışan işçi sayısı 13 bin iken –yeni aldım, yeni rakam- 6 bine düşmüş. Bu kısa süre içerisinde düşüş yüzde 50’den fazla. Taş bizde, üretim ve işletmenin tamamı emeğe dayandığı için emek bizde, üretimle ilgili her türlü makine de yurdumuzda yapılmakta -özellikle mermer sektörüyle ilgili her türlü makine, artık, yurdumuzda yapılmakta- dolayısıyla  o da bizdedir. Yani kısacası mermer sektörüne, tek başına yüzde 100 katma değer sağlayan Türkiye'nin tek sektörü diyebiliriz.

Genellikle işlenmeden ihraç edilen mermerlerimiz nihai işlenmiş mamul olan mermer fayans ve plaka şeklinde ihraç edilebilir ise ülkemiz ekonomisine yüzde 100  katma değer bırakarak çok daha fazla katkı sağlayacaktır. Bunun için, sektörün önündeki engeller ortadan kaldırılmalı ve yatırım yapması sağlanmalıdır. Zira, bu alanda dünyada en önde gelen ülkeler, mesela İtalya, mermeri bizden blok hâlinde alıp işleyerek başka ülkelere işlenmiş -hem de kendi damgasını vurarak- mamul, madde olarak satmakta ve bizden kat kat daha fazla gelir elde etmektedir.

Mermercilik sektörü, sektörün dünyadaki rakipleriyle mukayese edince işçi girdileri üzerindeki yüksek sosyal sigorta vergilerinin 5 veya 10 kat fazla olması, motorin ve enerji üzerindeki yüksek ÖTV ve benzeri yüksek girdilerden dolayı rakipleriyle rekabet edemez duruma gelmiştir günümüzde. Özellikle işçilik ve akaryakıt, sektör açısından ciddi girdi maliyetlerini oluşturmaktadır. Bu maliyetlerin dünyada rekabet ettiğimiz ülkelerle en az aynı seviyeye indirilmesi ve ÖTV oranlarının düşürülmesi gerekmektedir. Sektörde motorin ve enerji ciddi girdi maliyetlerini oluşturmaktadır belirttiğimiz gibi. Mermercilik sektöründe dolaylı vergiler toplam maliyetin içinde yüzde 63’lük bir paya sahiptir. Bu enerji maliyetiyle sektörün dünyada rekabet etmesi mümkün değildir. Enerji ve motorin girdi fiyatlarındaki ÖTV oranlarının düşürülmesi sektörün en azından önünü açacaktır.

Doğal taş ve mermer ocak fabrikalarını başka bir ile taşıma imkânı bulunmadığı için mermerler çıkarıldığı yerde işlenmelidir. Bu nedenle, bölgesel teşvik değil, sektörel teşvik desteklenmelidir. Bu husus acilen, yani sektörel teşvik acilen uygulanmalıdır. Üstelik, bölgesel teşvik, firmalar arasında da haksız rekabete sebep olmaktadır.

Akaryakıt fiyatlarının yüksek olması nedeniyle, kara yolu taşımacılığından daha ucuz maliyetli olan demir yolu taşımacılığına önem verilmelidir. Petrole bağımlı kara yolu taşımacılığından daha pahalı konumda olan demir yolu taşıma ücretleri makul seviyelere indirilmelidir. Bu durum kara yollarını da rahatlatacaktır.

Ocaktan demir yoluna taşıma sırasında tonaj fazlalığı nedeniyle kesilen trafik cezaları, mermer ocak sahibini işten bıktırır hâle getirmiştir. Unutmamak gerekir ki mermer bloğu ne kadar büyük olursa mermerin kalitesi de o kadar yüksek olmaktadır. Ancak, ne var ki, tonaj uygulamasından dolayı bloklar parçalanmak zorunda kalmaktadır, bu da kalite kaybına sebep olmaktadır. Bundan dolayı mermer bloklarının taşınmasında yaşanan sıkıntıların çözülmesiyle sektörün bu konudaki önü açılacaktır.

Çin malları, her sektöre girdiği gibi mermercilik sektörüne de girmiştir. Ucuz olması nedeniyle, kalite şartları aranmadan Çin granitine rağbet artmış, hatta öyle bir hâl almıştır ki bu durum, kalitesi yüksek mermerlerimiz bir tarafa itilmiş, kalitesiz Çin malı mermerler kamu kurum ve kuruluşlarımızda dahi kullanılmaya başlanmıştır. Mermerciliğimizin gelişimini engelleyen bu ithalatın kısıtlanması gerekmektedir. Bu durum, sektörü rahatlatmanın ötesinde ülke ekonomisi açısından da önemli bir kazanç getirecektir.

Ayrıca, bu ucuz granitlerin insan sağlığını tehdit eden boyutunun olduğu, sektör temsilcileri ve uzmanlar tarafından sürekli gündeme getirilmektedir.

Sonuç olarak, mermer sektörünün içinde bulunduğu sorunların hem yerinde görerek hem uzmanları dinleyerek araştırılması ve dolayısıyla bir komisyonun kurulması, bu sektörün önünün açılmasını sağlayacaktır ve bizi bu alanda dünya lideri yaparak 2023’te hedeflenen 500 milyar dolarlık ihracatın gerçekleşmesinde katkı sağlayacak nitelikte olması nedeniyle biz önemli görüyoruz.

Hepinize saygılarımı sunarım. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Ergun.

Sayın milletvekilleri, sözlü soru önergeleri ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için 21 Ekim 2009 Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati : 19.58