Normal 26011 2 9 2009-11-09T09:58:00Z 2009-11-09T09:58:00Z 1 33468 190769 TBMM 1589 447 223790 11.9999 Clean Clean 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖNEM: 23                            CİLT: 50                    YASAMA YILI: 4

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

7’nci Birleşim

15 Ekim 2009 Perşembe

 

(Bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge

aslına uygun olarak yazılmıştır)

İ Ç İ N D E K İ L E R

   I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Düzce Milletvekili Celal Erbay’ın, Azerbaycan’ın bağımsızlık yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, tekstil sektörünün sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan’ın, Denizli ilinin ekonomik ve sosyal sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- İstanbul Milletvekili Canan Kalsın’ın, Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/152)

B) Tezkereler

1.- Anayasa Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/961)

2.- Millî Savunma Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/962)

3.- İçişleri Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/963)

4.- Dışişleri Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/964)

5.- Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/965)

6.- Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/966)

7.- Çevre Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/967)

8.- Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/968)

9.- Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/969)

10.- Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/970)

11.- Dilekçe Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/971)

12.- Plan ve Bütçe Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/972)

13.- Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/973)

14.- İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/974)

15.- “Küresel Eylem İçin Parlamenterler” isimli uluslararası kuruluşun Washington’da 20-22 Ekim 2009 tarihlerinde gerçekleştirilecek 32’nci Genel Kurul toplantısına, ismen davet edilen milletvekillerinin davete icabet etmelerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/975)

C) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan ve 21 milletvekilinin, tarımsal sulamadan kaynaklanan elektrik borçları sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/435)

2.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 22 milletvekilinin, aile içi şiddet konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/436)

3.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 23 milletvekilinin, orman yangınları konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/437)

 

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol’un, Bursa’da oynanan Türkiye-Ermenistan millî maçında Azerbaycan Bayrağı’na yasak konulmasını kınadığına ilişkin açıklaması

 

VII.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda açık bulunan üyeliklere seçim

2.- Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda açık bulunan üyeliklere seçim

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

 

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)

 

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Konya Milletvekili Faruk Bal’ın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Deniz Feneri davasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/7765)

2.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Deniz Feneri davasında Alman makamlarının adli yardım talebi iddiasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/7832)

3.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, Deniz Feneri davasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/8100)

4.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, TCK’nın 301’inci maddesine göre verilen yargılama izinlerine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/8469)

5.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Karataş Kadın Kapalı Cezaevinde yapıldığı iddia edilen uygulamalara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/8667)

6.- Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim’in, yargı çalışanlarının güvenliğine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/8672)

7.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, Şanlıurfa Kapalı Cezaevinde yaşandığı iddia edilen bazı olaylara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/8935)

8.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köye lise yapımına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/9103)

9.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, SGK dinlenme ve bakımevleri ücretlerine yapılan zamma ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/9197)

10.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, emekli olmak isteyenlere yönelik düzenleme çalışmalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/9211)

11.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, emeklilerin ekonomik durumuna ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/9309)

12.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yirmi beş yaşını dolduran erkek üniversite öğrencilerinin sosyal güvenliğine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/9311)

13.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, huzurevi ücretlerine yapılan zamma ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/9312)

14.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir ailenin durumuna,

Kars Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne yapılan bir atamaya,

- Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak’ın, sığınmaevinden ayrılan bir kadının öldürülmesine,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın cevabı (7/9348), (7/9349), (7/9350)

15.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Patara Deniz Feneri’nin restorasyonuna ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/9471)

16.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’taki evliya ve şehit mezarlıklarının bakımına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/9474)

17.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’taki tarihî binaların korunmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/9475)

18.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Tapduk Emre’nin tanıtılmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/9484)

19.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Çankırı Kalesi’ne ve Tuz Mağarası’na ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/9485)

20.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Van Kalesi’nin ışıklandırılmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/9486)

21.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı Doğubeyazıt’ın inanç merkezi yapılmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/9488)

22.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Elâzığ Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’nin hizmete açılmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/9491)

23.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars Ani Harabelerindeki tesis ihtiyacına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/9493)

24.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, Dalyan kaya mezarlarının korunmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/9494)

25.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Siirt’te turizmin geliştirilmesine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/9495)

26.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Filyos antik kentine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/9496)

 

I. GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak dört oturum yaptı.

İstanbul Milletvekili Bayram Ali Meral, çalışanların sorunlarına,

İstanbul Milletvekili Canan Kalsın, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı ve Türkiye konusuna,

Hatay Milletvekili İzzettin Yılmaz, Ahilik Haftası ve esnafın sorunlarına,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

Stockholm’de 6-8 Eylül 2009 tarihlerinde yapılan Baltık Denizi ve civarındaki ülkelerin ilişkileri ve halihazırdaki dış politika konularının ele alınacağı “Dışişleri Komisyonu Başkanları Konferansı”na ismen davet edilen TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercan’ın davete icabet etmesinin siyasi parti gruplarının onayıyla uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Tunceli Milletvekili Kamer Genç, Başkanlık tezkeresinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak yerine Genel Kurulun oyuna sunulmasının gerektiğine ilişkin bir açıklamada bulundu.

Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in (6/1528) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi okundu; sözlü sorunun geri verildiği bildirildi.

Şanlıurfa Milletvekili Çağla Aktemur Özyavuz’un, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve Karma Parlamenterler Komisyonu,

İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu,

Üyeliklerinden çekildiklerine ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Hatay Milletvekili Fuat Çay ve 21 milletvekilinin, Antakya’nın sorunlarının (10/432),

Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, çocuk işçiliğindeki sorunların (10/433),

Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, Genel Bilgi Toplama (GBT) işlemlerinin (10/434)

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Anayasa,

Adalet,

Millî Savunma,

İçişleri,

Dışişleri,

Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor,

Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm,

Çevre,

Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler,

Tarım, Orman ve Köyişleri,

Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji,

Dilekçe,

Plan ve Bütçe,

Kamu İktisadi Teşebbüsleri,

İnsan Haklarını İnceleme,

Komisyonları üyeliklerine, gruplarınca aday gösterilen milletvekilleri seçildiler.

Başkanlıkça, komisyonların, başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimlerini yapmak üzere toplanacakları gün, saat ve yere ilişkin duyuruda bulunuldu.

Plan ve Bütçe Komisyonunda grubu bulunmayan siyasi partiler veya bağımsız milletvekillerine düşen 1 üyeliğe İzmir Milletvekili Harun Öztürk,

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda grubu bulunmayan siyasi partiler veya bağımsız milletvekillerine düşen 1 üyeliğe de İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş,

Yapılan gizli oylama sonucunda seçildiler.

Adalet Komisyonu Geçici Başkanlığının, başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimine ilişkin tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Sivas Milletvekili ve Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve 5 Kişinin Hayatını Kaybettiği Helikopter Kazası ve Kurtarma Çalışmalarının Tüm Yönleriyle Araştırılarak Benzer Durumların Yaşanmaması İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan (10/333, 334, 335) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunda açık bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyeliğe grubunca aday gösterilen Konya Milletvekili Mustafa Kabakcı seçildi.

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmının:

1’inci sırasında bulunan   (6/544),

2’nci                             (6/568),

3’üncü                          (6/576)

4’üncü                          (6/621),

5’inci                            (6/646)

Esas numaralı sorular, ilgili bakanlar Genel Kurulda hazır bulunmadığından, ertelendi.

6’ncı sırasında bulunan    (6/649),

7’nci                             (6/651),

13’üncü                        (6/676),

16’ncı                           (6/699),

64’üncü                        (6/877),

82’nci                           (6/904),

154’üncü                      (6/1033),

169’uncu                      (6/1052),

178’inci                        (6/1061),

194’üncü                      (6/1085)

264’üncü                      (6/1178),

276’ncı                         (6/1198),

311’inci                        (6/1240),

325’inci                        (6/1256),

411’inci                        (6/1354),

413’üncü                      (6/1358),

426’ncı                         (6/1372),

427’nci                         (6/1373),

433’üncü                      (6/1379),

485’inci                        (6/1438),

502’nci                         (6/1455)

Esas numaralı sözlü sorulara Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker cevap verdi; (6/833), (6/877), (6/1071), (6/1354), (6/699) esas numaralı soruların sahipleri de cevaplara karşı görüşlerini açıkladı.

Tunceli Milletvekili Kamer Genç, sözlü soruların cevaplandırılmasına,

Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, Akdeniz’de zeytin hasadının başlaması ve zeytin fiyatlarının düşmesine,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

Oturum Başkanının tutumu hakkında açılan usul tartışması sonucunda, Oturum Başkanı, tutumunda bir değişiklik olmadığını açıkladı.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96) görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

2’nci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/499) (S. Sayısı: 321) görüşmelerine devam olunarak birinci bölümü üzerinde bir süre görüşüldü.

15 Ekim 2009 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00’te toplanmak üzere birleşime 19.55’te son verildi.

 

 

Sadık YAKUT

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

Bayram ÖZÇELİK

 

Murat ÖZKAN

 

Burdur

 

Giresun

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

Fatih METİN

 

 

 

Bolu

 

 

 

Kâtip Üye

 

 

No.: 8

II.- GELEN KÂĞITLAR

15 Ekim 2009 Perşembe

Tasarılar

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Slovenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Bilgi ve İletişim Teknolojileri Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/756) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.10.2009)

2.- Türkiye Cumhuriyeti ile İspanya Krallığı Arasında Ulusal Sürücü Belgelerinin Karşılıklı Tanınması ve Değişimine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/757) (İçişleri ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.10.2009)

3.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/758) (Plan ve Bütçe ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.10.2009)

Teklifler

1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in; 3194 Sayılı İmar Kanununa Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/506) (İçişleri; Plan ve Bütçe ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.9.2009)

2.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 1319 Sayılı Emlak Vergisi Kanununa Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/507) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.10.2009)

3.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş ve 2 Milletvekilinin; Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/508) (İçişleri ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.10.2009)

4.- Burdur Milletvekili Bayram Özçelik ve 2 Milletvekilinin; Türk Dişhekimleri Birliği Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/509) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2009)

5.- Giresun Milletvekili H. Hasan Sönmez’in; Pasaport Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/510) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.10.2009)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan ve 21 Milletvekilinin, tarımsal sulamadan kaynaklanan elektrik borçları sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/435) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2009)

2.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 22 Milletvekilinin, aile içi şiddet konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/436) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2009)

3.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 23 Milletvekilinin, orman yangınları konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/437) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2009)

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, AİHM kararlarının tercümesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7702)

2.- İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, Deniz Feneri davası dosyasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7766)     

3.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, cezaevlerindeki bazı uygulamalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7768)

4.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın, Deniz Feneri davası dosyasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7769)

5.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Deniz Feneri davasında Alman makamlarının adli yardım talebi iddiasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7833)

 

15 Ekim 2009 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.03

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7’nci Birleşimini açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için beş dakika süre vereceğim.

Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel aracılığıyla beş dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz Azerbaycan’ın bağımsızlık yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Düzce Milletvekili Celal Erbay’a aittir.

Buyurun Sayın Erbay. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Düzce Milletvekili Celal Erbay’ın, Azerbaycan’ın bağımsızlık yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

CELAL ERBAY (Düzce) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kardeş Azerbaycan’ın Müstakillik Günü hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum.

20’nci yüzyılın sonlarında Sovyetler Birliği’nin zayıflayıp dağılmaya yüz tutmasıyla meydana gelen tarihî şansın bahşettiği imkân neticesinde Azerbaycan halkı 20’nci yüzyılda ikinci defa istiklal bayrağını göndere çekmiş ve semalarında dalgalandırmıştı. Bu, Azerbaycan halkının siyasi tarihinde bir asır içerisinde elde ettiği ikinci parlak zafer idi. Nitekim, 1990 yılının Ocak ayının 20’si sabahında Kızıl Ordu kuzey kapısından Bakü’ye girmiş, tek isteği bağımsızlık içerisinde, öz bayrağının altında insanca yaşamak olan ve bu arzusuyla göğsündeki imanı siper ederek tankların önüne çıkan insanları ezip geçmişti fakat bütün bu zulüm ve cefalara rağmen özgürlüğüne susamış olan Azeri Türk’ü yılmamış, aşığı olduğu hürriyete doğru, zirvesine ulaşan zulmün üzerine üzerine gitmişti. 20 Ocak sabahı tankların paletleri altında can veren kardeşlerinin ruhundan aldıkları güç ve kuvvetle birbirleriyle kenetlenmiş, kendi içinde organize olmuş, yekvücut bir vaziyette Mehmet Emin Resulzade’nin “Yücelen bayrak bir daha yere düşmez.” sözünü gerçekleştirircesine üç renkli, ay yıldızlı bayraklarını semalarında dalgalandırarak özgürlüğe adımlarını atmış oluyorlardı. Bu doğrultuda yeniden doğma, kendine has değerleri içerisinde var olma, devletini yeni baştan kurma faaliyetleri hız kazanmış, ipek böceğinin kozasını örmedeki sanat ve üretim seviyesi doğrultusunda yol alınmış ve nihayet Azerbaycan Cumhuriyeti Ali Meclisi, halkın talebi doğrultusunda, 18 Ekimdeki oturumunda Azerbaycan Respublika’sının “Devlet Müstakilliği” hakkında Anayasa maddesini oy birliğiyle kabul etmişti. Bilahare, 1991 yılının 29 Aralığında bir halk oylaması yapılmış, yapılan halk oylaması sonucunda bağımsızlık kararı halkın oy birliği ile onanmıştı.

Azerbaycan’ın bağımsızlığını kazanmasından sonra baskılar ve tecavüzler artmaya başlamış, özellikle Ermenistan, Azerbaycan’a yönelik işgal politikalarını hızlandırmış, Güney Kafkasya’da gücü azalan Rusya da Ermeni işgaline açık desteğini sürdürmüştü. Bunun sonucu Dağlık Karabağ ve Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ dışındaki yedi reyonu işgal edilmiş ve 1 milyon Azerbaycan halkı kaçkın durumuna düşmüştü.

Azerbaycan halkı istiklalini elde ederken Anadolu Türkü hep Azeri kardeşlerinin yanında oldu, aynen İstiklal Savaşı esnasında Azerbaycan halkının biriktirdiği harçlıklarıyla Millî Mücadele’ye katkıda bulunmaları gibi. Türkiye, Azerbaycan halkının istiklalini elde ederken olduğu gibi daha sonra da Azeri kardeşlerinin yanında yer almış, gerek Dağlık Karabağ’ın gerekse Dağlık Karabağ dışında işgale uğrayan yedi reyonun işgalden kurtulması, kaçkınların öz topraklarına dönmesi için uluslararası düzeyde problemi kendi problemi olarak deklare etmiş ve elinden geleni yapmış, bundan sonra da halkıyla, Meclisiyle, Hükûmetiyle gerekeni yapmaya devam edecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Azerbaycan halkı 18 Ekim 1991 gününü bir bayram olarak kabul etmekte ve her yıl 18 Ekim gününü Müstakillik Bayramı olarak kutlamaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Erbay, lütfen tamamlayınız.

CELAL ERBAY (Devamla) – Kardeşlerimiz önümüzdeki 18 Ekimi Müstakillik Günü olarak kutlayacaklardır, onların bayramı bizim de bayramımızdır: şimdiden bayramlarını kutluyorum, kendi adıma, heyetiniz adına “Bayramları mübarek olsun.” diyorum.

Devletiniz ilelebet yaşasın. Devlet ocağınız sönmesin, ilelebet tütsün. Ucalan semalarınızda nazlı nazlı dalgalanan üç renkli, ay yıldızlı bayrağınız bir daha yere düşmesin, ilelebet dalgalansın diyor, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Erbay.

YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) – Bursa’da düşürdünüz!

OKTAY VURAL (İzmir) – Özür dileyin Azerbaycan halkından; düşürdünüz! Vay vay vay, yuh olsun! Azerbaycan Bayrağı’nı ayaklar altına aldınız, yasaklattınız bir maçta!

YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) – Dün Bursa’da indirttiniz o bayrağı.

OKTAY VURAL (İzmir) – Kalkıp burada konuşuyorsunuz bir de!

İSMAİL HAKKI BİÇER (Kütahya) – Demagoji yapma!

OKTAY VURAL (İzmir) – Ermenilere yalakalık için bir bayrağı bile yasaklattınız! Utanır insan! Biraz da gözler o bayrak için ağlasaydı keşke!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

Gündem dışı ikinci söz, tekstil sorunlarının hakkında söz isteyen Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’e aittir. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, tekstil sektörünün sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

ALİ RIZA ERTEMÜR (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Denizli ilimizin ve tekstil sektörümüzün yaşamakta olduğu sıkıntıları, ekonomik durgunluk ve kriz nedeniyle işini kaybeden tekstil çalışanlarının sorunlarını dile getirmek, yüce Meclisimizin dikkatine sunmak için gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri ve ekranları başında bizleri izleyen tüm vatandaşlarımızı saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, sözlerime başlamadan önce, uzun yıllar ülke ekonomisine ve Denizli ekonomisine katkıda bulunan ve geçen hafta, içinde bulunduğu krizden çıkamayan bir sanayicimizin, bir iş adamımızın, Sayın Osman Nuri Sözkesen’in vefatından dolayı üzüntümüzü bir kez daha dile getirmek istiyorum, tüm Denizlililerin ve sanayicilerimizin başı sağ olsun diyorum.

Değerli milletvekilleri, tekstil sektörümüzün ve Denizli’nin yakaladığı başarı yakın zamana kadar hepimizin gurur kaynağıydı. Tekstilimizin hızlı yükselişi bütün dünyada konuşulurken, sektör gelecek açısından umut vermekteydi. Gelinen noktada ise tekstil sektörünün ayakta kalmakta zorlandığını görmekteyiz. Haber bültenlerinde dünya piyasalarında yakaladığı başarıyla gündeme gelen tekstil sektörü, bugün, kapanan fabrikalar, işsiz kalan insanlar ve intihar eden iş adamlarıyla gündeme gelmeye başladı.

Değerli milletvekilleri, bu son intihar vakası çok önemlidir. Bundan önce de yine, Denizli’de Ticaret Odası Yönetim Kurulunda çalışan bir arkadaşımız, tekstilcimiz Mehmet Ağcabay da intihar etti. Kendilerine bir kez daha rahmet diliyorum.

Bu intiharlar yaşanırken, Sayın Başbakan, kendileriyle ilgili sorunlarını anlatmak üzere “Battık, bitiyoruz.” diyen iş adamlarına, “Zuladaki paralarını çıkarsınlar.” diye akıl vermeye başladı. Sayın Başbakana buradan sesleniyorum: Görüldüğü gibi, iş adamlarının zulalarından para değil uyguladığınız acı reçetelerin faturası çıktı. Ödenmeyen faturalar, yatırılmayan sigorta primleri, işsiz kalan insanların listesi çıktı. Çaresizliğin son noktası olan intiharlar çıktı. Akabinde, yas tutan aileler, sönen ocaklar çıktı. Tüm bunlar olurken, Hükûmet, krizi görmezden gelmiş, hamasi nutuklarla olayı geçiştirmeye çalışmıştır. İçi boş paketlerle insanların umutlarını yok etmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmet, uygulamış olduğu ağır vergi yükü ve yanlış teşvik politikaları nedeniyle tekstil sektörümüzü tarihin en büyük kriziyle karşı karşıya bırakıp, iflas girdabının içine sokmuştur. Bu girdabın etkilediği illerimizden biri de Denizli’dir. Denizli’de yaklaşık 50 bin kişi geçimini tekstil sektöründen sağlamaktadır. Bu insanların büyük bölümü artık bugün işsizdir. Uygulanan yanlış politikalar sonucu Denizli öyle bir noktaya getirilmiştir ki tarihinde ilk defa göç vermeye başlamıştır.

Değerli milletvekilleri, tekstil sektöründe yaşanan acı tabloyu en iyi anlatan örneklerden biri de 2008 Ocak-Ekim tarihleri arasında kapanan iş yerleri sayısıdır. Bu tarihler arasında İstanbul’da 340, Ankara’da 59, Denizli’de ise 31 iş yeri kapısına kilit vurmuştur. Küçük ölçekteki işçilerin sayısı da belli değildir. Son olayda, Denizli ilinde 60’a yakın iş yeri kapanmıştır. Aynı tarihler için Türkiye geneline baktığımızda sadece tekstil sektöründe büyük ölçekte 598 ticari iş yeri faaliyetine son vermiştir. 2008 yılında kapanan iş yeri sayısı açılan iş yeri sayısının 3 katı olmuştur. Denizli’nin ve ülkemizin köklü firmalarından, yıllarca ülke ekonomisine katkıda bulunmuş, binlerce işçi istihdam etmiş Denizli Denteksler, Nebalar, Gibsanlar, Funikalar, DEBA’lar kapanmıştır. Tekstil fabrikaları birer birer kapanmış, kapısına kilit vurmuştur. Pek çok firma ise zor da olsa ayakta durmaya çalışmaktadır. Kısa bir süre içerisinde etkin ve kalıcı önlemlerin alınmaması hâlinde durum daha da kötüye gidecek, bir süre sonra kapanacak fabrika dahi kalmayacaktır.

Değerli milletvekilleri, dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Zafer Çağlayan Denizli’ye geldiğinde, Denizlili iş adamlarıyla yaptığı toplantıda “Denizli’nin MR’ını çekmeye geldim. Denizli’nin sorunlarını çok iyi biliyorum. Denizli’nin bu sorunlarını tespit edip çare bulmak için buradayım.” demişti, taahhütte bulunmuştu ve bunların çözümüyle ilgili birtakım sözler verip gitmişti. Ancak bugüne kadar hak ettiğini alamadığı gibi Denizli, elindekini avucundakini de kaybetmiştir.

Değerli milletvekilleri, Hükûmet ne yazık ki verdiği sözleri çabuk unutmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ertemür, lütfen tamamlayınız.

ALİ RIZA ERTEMÜR (Devamla) – Hükûmet olarak “Bölgesel ve proje bazlı teşvik modeline geçişin hazırlıkları içindeyiz. Denizli mutlaka teşvikten faydalanmalı. Yeni yasada tekstil ve hazır giyim sektörü başta olmak üzere Denizli’de öne çıkmış sektörler dikkate alınacaktır.” diye söz verenler, bakanlar, başbakanlar Denizli’ye çok geldi gitti ama ne yazık ki devler birer birer gitti, kalanlar ise direniyor. Denizli ne yazık ki batıyor, Sayın Başbakan ve bakanlarımız da karşıdan bakıyor. Bu acı tablonun Denizli üzerinden bir an önce kaldırılmasını umut ediyor ve diliyorum. Denizli sanayisi ve Denizli daha önce, nasıl ödediği katma değerlerle, vergilerle anılmıştı, Denizli nasıl ihracat rakamlarıyla başkent olmuştu, yine aynı duygularla olacağına inanıyorum. Eğer ki siz el verirseniz, siz destek verirseniz, bugüne kadar unutulmuş olan Denizli’ye tekrar yüzünüzü çevirirseniz daha mutlu olacağız.

Dilerim bu intiharlar bir daha yaşanmaz, fabrikalarımız bir daha kapanmaz diyorum, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ertemür.

Gündem dışı üçüncü söz, Denizli ilinin ekonomik ve sosyal sorunları hakkında söz isteyen Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan’a aittir.

Buyurun Sayın Ayhan. (MHP sıralarından Alkışlar)

3.- Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan’ın, Denizli ilinin ekonomik ve sosyal sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Denizli ilinin ekonomik ve sosyal sorunları hakkında gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Dün akşam ay yıldızlı Azerbaycan Bayrağı’nın stada girmesini engelleyen iktidarı kınıyorum.

Değerli milletvekilleri,

“Büyük çöküş.”

“Tekstil üssü Denizli iflas etti.”

“Fabrikalar kapanıyor.”

“Borçlu kaçıyor.”

“Alacaklı perişan.”

“Hayalet kent.”

“Denizlili tekstilciler iflas yarışında.”

“İhracatta büyük çöküş.”

Dempaş şirketi 200 bin TL’lik elektrik faturası nedeniyle fabrikaya kilit vurdu.”

“Faaliyetlerine son veren Atak Tekstil üçüncü fabrikasını kapattı, 850 işçi işten çıkarıldı.”

“Denizli Basma altı ay boyunca maaşlarını ödeyemedi.”

“Denizli batsa onlar batmaz denilen, 1.500 kişiyi istihdam eden tekstil firması iflas etti.”

“90’ların parlayan yıldızı Denizli son dönemlerde iflaslarla, kapanan tesislerle ve intiharlarla gündemde. Krizde ihracatının üçte birini kaybeden şehirde on binlerce kişi işsiz kaldı. Kent ekonomisinin amiral gemileri birer birer batmaya başladı. Özellikle tekstil sektöründe faaliyet gösteren pek çok işletme kepenk indirirken bazıları çareyi Mısır’a gitmekte buldu.”

“Denizli değil Anadolu yanıyor.”

“Denizli’den son bir haftada ardı ardına iki haber gelince tüm gözler bu kente çevrildi.”

“Anadolu Kaplanı değil Anadolu eşeğiyiz.”

“Türk iş dünyasının en renkli simalarından Nuri Sözkesen’in intihar haberi hepimizi şok etti.”

Güzide basınımızın geçen haftalarda Denizli ilimizin içine düşürüldüğü içler acısı durumla ilgili atmış oldukları manşetlerden sadece birkaçını sizlerle paylaşmak ve dikkatinizi çekmek istedim.

Geçen hafta, Denizli ilimizin ve ülkemizin en saygın iş adamlarından Nuri Sözkesen’i ebediyete uğurladık. Kendilerine Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına sabır diliyorum.

Bu vahim olaydan sadece iki hafta önce, battığını ilan eden, Anadolu’nun sanayi çınarlarından biri olan DEBA’nın patronu Esat Sivri’nin “Biz işaret fişeğiyiz, sıkıntının büyüğü arkada.” sözlerini basınımızdan takip edenler olmuştur.

Üzülerek belirtmek isterim ki bu elem verici, yürekleri dağlayan feci olaylar dizisi meydana gelmeden önce, bu kürsüden yüce heyetinizi ve AKP Hükûmetini uyarmış, bir an önce gerekli önlemleri almasını istemiştik. 22 Nisan 2008 Salı da: “Sayın milletvekilleri, ihracat açısından önem taşıyan ilimiz, AKP Hükûmeti döneminde, bırakın devlet imkânlarını kullanmayı, temel sektör olan tekstil ve konfeksiyonda bile çok zor bir duruma düşmüştür. Firmalar kapanmaktadır. Dört beş aydır ücret alamayan binlerce işçi vardır. Denizli yanıyor, yangın yeri gibi.” demiştik. Daha sonra, Denizli Sanayi Odasının genel görünüm anketinde, 2009 yılı beklentisinin adının “kötümserlik” olduğu, istihdamın ağır yaralı olduğu, yatırımların tepetaklak olduğu ifade edildi. Üretim, satış ve siparişlerde sert düşüş olduğu söylendi. Kapasite kullanımının azaldığı söylendi. Kârların unutulduğu söylendi. Maliyet artışı ve tahsilat vadelerinin uzaması kıskacına yakalanıldığı söylendi. Ödemelerdeki aksamanın finansman sıkıntısını ortaya çıkardığı söylendi.

İş adamlarını kastederek, her şey bu kadar apaçıkken, Başbakan “Zulalardan paralar çıksın.” demişti ama zuladan para yerine iş adamları silah çıkarıp kendini vurmaya başladı. AKP Hükûmetinin bu miyobik ve astigmatik bakış açısını değiştirmesinin zamanı geldi geçti bile, yoksa her şey için çok geç olacak.

Denizli’nin bakan düzeyinde temsiliyetinin Denizli’ye büyük kazanımlar getirdiğini söyleyen sayın bakanlar bunun devam edeceğini söylüyorlar, gerçekten Denizli için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar. Büyük kazanım buysa devam edecekten Allah korusun! Ayrıca, “Denizlili için ne gerekiyorsa yapıyoruz.” diyenlerin yaptıkları buysa yapmadıklarından Allah korusun! Gerekenler buysa gerekmeyenler nelerdir?

Devletin bütçesini değiştirmeden, bakan ve bakanın seçim bölgesini değiştirmek diğer illerin problemini de çözüyorsa AKP gerçekten her gün bakan değiştirirdi, bakanlığı da seçmeli yapardı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ayhan, lütfen tamamlayınız.

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Teşvik yasalarının Denizli’yi ne hâle getirdiği belliyken, her hafta Denizli’den Ankara’ya gelen oda başkanlarına yeni teşvik metotlarının Denizli’ye uygulanacağı söylendi ama son açıklanan teşvik paketiyle de Denizli, Manisa’nın da, Gaziantep’in de gerisinde kaldı. Kaç bakanın özel uçakla Denizli’ye ne yapmaya gelip gelmeyeceği artık sokaklarda vatandaşlar tarafından konuşuluyor. Denizli bu hâle düşürüldü.

30 binden fazla kişi işini kaybetti. 10 bin kişi işsizlik parasını alıyor. Yatırımlar azalıyor. Denizli, kredide takibe uğrayan üçüncü il. Kurumlar vergisi yüzde 14 azaldı. Denizli’ye ceza yağıyor. Para cezası 117 milyon, vergi cezası 81 milyon. Denizli neyi aldı AKP Hükûmetinde? Hak ettiği bu muydu? Hak ettiği bu muydu gerçekten?

Hele krizin sebebinin basın olduğunun söylenmesi yok mu?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Bütün problem, bütün sorumluluk basında mı?

Bürokratlarla problemi çözmek mümkün değildir.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ayhan.

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Denizli sosyal patlamanın eşiğindedir.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın  Doğru, Sayın Akkuş, Sayın Yüksel ve Sayın Erdoğan, gündem dışı konuşmalarla ilgili söz talebiniz var ancak Tüzük’ün 59’uncu maddesi açık, “En çok 3 kişiye gündem dışı ile ilgili söz verilebilir.” diyor, gündem dışıyla ilgili de 3 kişiye söz verildi.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Benim yazılı başvurum vardı.

BAŞKAN – Sayın Anadol, size cevap vermedim. Lütfen… Vereceğiz daha.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Peki.

BAŞKAN – Gündeme geçiyoruz.

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın Başkanım, 60’ıncı maddeye göre söz istiyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, “Oturum sırasında talep edilebilir.” diyor. Dolayısıyla, bu gündem dışıyla alakalı değildir. Oturum başlamıştır, İç Tüzük’ün gereğini yerine getiriniz.

BAŞKAN – Sayın Vural, gündem dışı konuşmalarla ilgili söz isteyen sayın milletvekillerine söz verilmeyeceği 59’uncu maddede açıkça belirtilmiştir. Bunu bundan sonra bu şekilde uygulayacağımızı da ilk günkü oturumumuzda belirttik.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, sizin uygulamanız önemli değildir, İç Tüzük’ü uygulayacaksınız. Keyfî bir yönetim olabilir mi?

BAŞKAN – Hayır, keyfî yönetim filan uygulayan yok burada.

OKTAY VURAL (İzmir) – İç Tüzük’e göre, 60’ıncı maddeye göre, “Oturum sırasında pek kısa bir ifadesi olan milletvekiline söz verilir.” diyor.

BAŞKAN – Efendim, gündem dışı konuşmalar bittikten ve biz gündeme geçtikten sonra arkadaşlar konuyla, gündemle ilgili söz talebinde bulundukları zaman, biz kendilerini davet ederiz, hangi konuda söz istediklerini sayın milletvekilleri belirtirler, ondan sonra da takdir ederiz.

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın Başkanım, Azerbaycan Bayrağı’nın Bursa’da stada sokulmamasını siyasi bir karar olarak değerlendiriyorum, şiddetle protesto ediyorum! (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Komisyondan istifa önergesi vardır, okutuyorum:

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- İstanbul Milletvekili Canan Kalsın’ın, Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/152)

                                                                                                               13.10.2009

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üyesi bulunduğum Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonundaki üyelik görevimden ayrılıyorum.

Gereğini bilgilerinize saygılarımla arz ederim.

                                                                                                             Canan Kalsın

                                                                                                                 İstanbul

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Anayasa Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimine dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum:

B) Tezkereler

1.- Anayasa Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/961)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa Komisyonu, Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 14/10/2009 Çarşamba günü saat 17.30’da toplanmış ve kullanılan 14 (ondört) adet oy pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler karşılarında gösterilen oyu alarak, İçtüzüğün 24 üncü maddesi uyarınca Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.

Saygıyla arz olunur.

                                                                                                             Mustafa Ünal

                                                                                                   Geçici Komisyon Başkanı

                                                                                                                 Karabük

Başkan:

Prof. Dr. Burhan Kuzu

İstanbul

(14) Oy

Başkan Vekili:

Ayhan Sefer Üstün

Sakarya

(12) Oy

Sözcü:

Fatoş Gürkan

Adana

(12) Oy

Kâtip:

İsmail Bilen

Manisa

(12) Oy

BAŞKAN –  Bilgilerinize sunulmuştur.

Millî Savunma Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimine dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum:

2.- Millî Savunma Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/962)

                                                                                                               14/10/2009

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Millî Savunma Komisyonu; Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 14/10/2009 Salı günü saat 17.30'da toplanmış ve kullanılan (15) adet oy pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler karşılarında gösterilen oyu alarak, İçtüzüğün 24 üncü maddesi uyarınca Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.

Saygıyla arz olunur.

                                                                                                            Derviş Günday

                                                                                                  Millî Savunma Komisyonu

                                                                                                            Geçici Başkanı

                                                                                                                  Çorum

Başkan :

Hasan Kemal Yardımcı

İstanbul

(15) Oy

Başkan Vekili:

Mehmet Yılmaz Helvacıoğlu

Siirt

(15) Oy

Sözcü adayı:

Nurettin Akman 

Çankırı

(15) Oy

Kâtip adayı:

İsmail Göksel

Niğde

(15) Oy

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

İçişleri Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimine dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum: 

3.- İçişleri Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/963)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İçişleri Komisyonu; Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 14/10/2009 Çarşamba günü saat 17.30'da toplanmış ve kullanılan (18) adet oy pusulasının tasnifi sonucu aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler karşılarında gösterilen oyu alarak, İçtüzüğün 24 üncü maddesi uyarınca Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.

Saygıyla arz olunur.

                                                                                                           M. Nuri Yaman 

                                                                                                   Komisyon Geçici Başkanı

                                                                                                                    Muş

Başkan:

Tevfik Ziyaeddin Akbulut

Tekirdağ

(18) Oy

Başkan Vekili:

Feyzullah Kıyıklık

İstanbul

(18) Oy

Sözcü:

Selami Uzun

Sivas

(18) Oy

Katip:

Abdülhadi Kahya

Hatay

(18) Oy

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Dışişleri Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimine dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum:

4.- Dışişleri Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/964)

                                                                                                               14/10/2009

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Dışişleri Komisyonu, Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 14/10/2009 Çarşamba günü, saat 17.30'da toplanmış ve kullanılan 14 (on dört) adet oy pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler karşılarında gösterilen oyu alarak, İçtüzüğün 24 üncü maddesi uyarınca Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.

Saygıyla arz olunur.

                                                                                                             Tunca Toskay

                                                                                                   Komisyon Geçici Başkanı

                                                                                                                  Antalya

Başkan:

Hasan Murat Mercan

Eskişehir

(14) Oy

Başkan Vekili:

Mehmet Ceylan

Karabük

(14) Oy

Sözcü:

Metin Yılmaz

Bolu

(14) Oy

Kâtip:

Mehmet Çerçi

Manisa

(14) Oy

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimine dair bir  tezkeresi vardır, okutuyorum:

5.- Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/965)

                                                                                                               14.10.2009

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisi Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu, Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 14/10/2009 Çarşamba günü, saat 18.30'da toplanmış ve kullanılan 21 adet oy pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda adı ve soyadı belirtilen üye karşısında gösterilen oyu alarak, Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.

Bilgilerinize sunulur.

Saygılarımla.

                                                                                                           Mehmet Sağlam

                                                                                               Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve

                                                                                              Spor Komisyonu Geçici Başkanı

Başkan:

Mehmet Sağlam

Kahramanmaraş

(16) Oy

Başkan Vekili:

Necat Birinci

İstanbul

(17) Oy

Sözcü:

Yüksel Özden 

Muğla

(18) Oy

Kâtip:

Fetani Battal 

Bayburt

(17) Oy

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimine dair bir  tezkeresi vardır, okutuyorum:

6.- Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/966)

                                                                                                               14.10.2009

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu; Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 14/10/2009 Çarşamba günü, saat 18.30'da toplanmış ve kullanılan (18) adet oy pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler karşılarında gösterilen oyu alarak, İçtüzüğün 24 üncü maddesi uyarınca Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.

Saygıyla arz olunur.

 

 

 

Bayındırlık, İmar, Ulaştırma

 

 

 

ve Turizm Komisyonu

 

 

 

Geçici Başkanı

 

 

 

Mevlüt Coşkuner

 

 

 

Isparta

Başkan:

Nusret Bayraktar

İstanbul 

(15) Oy

Başkan Vekili:

İdris Güllüce

İstanbul

(15) Oy

Sözcü:

Azize Sibel Gönül 

Kocaeli

(17) Oy

Kâtip:

Mehmet Sarı

Gaziantep

(17) Oy

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Çevre Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimine dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum:

7.- Çevre Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/967)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Çevre Komisyonu, Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 14/10/2009 Çarşamba günü, saat 17.30’da toplanmış ve kullanılan (17) adet oy pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler karşılarında gösterilen oyu alarak, İçtüzüğün 24 üncü maddesi uyarınca Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.

Saygıyla arz olunur.

                                                                                                      Nazmi Haluk Özdalga

                                                                                                   Komisyon Geçici Başkanı

                                                                                                                  Ankara

Başkan:

Nazmi Haluk Özdalga

Ankara

(17) Oy

Başkan Vekili:

Mustafa Öztürk

Hatay

(17) Oy

Sözcü:

Safiye Seymenoğlu

Trabzon

(14) Oy

Kâtip:

Rıtvan Köybaşı

Nevşehir

(14) Oy

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimine dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum:

8.- Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/968)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu; Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 14/10/2009 Çarşamba günü, saat 18.30’da toplanmış ve kullanılan (14) adet oy pusulasının tasnifi sonucu aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler karşılarında gösterilen oyu alarak, İçtüzüğün 24 üncü maddesi uyarınca Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.

Saygıyla arz olunur.

                                                                                                             Cafer Tatlıbal

                                                                                                           Kahramanmaraş

                                                                                                   Komisyon Geçici Başkanı

Başkan:

Cevdet Erdöl

Trabzon

(14) Oy

Başkan Vekili:

Agâh Kafkas

Çorum

(14) Oy

Sözcü:

Gönül Bekin Şahkulubey

Mardin

(14) Oy

Kâtip:

Rüstem Zeydan

Hakkâri

(14) Oy

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimine dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum:

9.- Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/969)

                                                                                                               14/10/2009

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisi Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu; Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 14/10/2009 Çarşamba günü saat 17.30’da toplanmış ve kullanılan (19) adet oy pusulasının tasnifi sonucu aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler karşılarında gösterilen oyları alarak, İçtüzüğün 24 üncü maddesi uyarınca Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.

Saygıyla arz olunur.        

 

 

 

İbrahim Yiğit

 

 

 

Komisyon Geçici Başkanı

 

 

 

İstanbul

Başkan:

Vahit Kirişci

Adana

(18) Oy

Başkan Vekili:

Mehmet Erdoğan

Adıyaman

(18) Oy

Sözcü:

Nuri Uslu

Uşak

(18) Oy

Kâtip:

Özlem Müftüoğlu

Gaziantep

(18) Oy

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimine dair bir tezkeresi vardır.

Okutuyorum:

10.- Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/970)

                                                                                                               14/10/2009

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisi Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu, Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 14/10/2009 günü, saat 18:30'da toplanmış ve kullanılan on altı (16) adet oy pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler karşılarında gösterilen oyu alarak, İçtüzüğün 24’üncü maddesi uyarınca Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.

Saygıyla arz olunur.

 

 

 

İsmail Katmerci

 

 

 

Komisyon Geçici Başkanı

 

 

 

İzmir

Başkan:

Hasan Ali Çelik

Sakarya

(14) Oy

Başkanvekili:

M. Mücahit Fındıklı

Malatya

(14) Oy

Sözcü:

Mustafa Cumur

Trabzon

(14) Oy

Kâtip:

Halil Mazıcıoğlu

Gaziantep

(14) Oy

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Dilekçe Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimine dair bir tezkeresi vardır.

Okutuyorum:

11.- Dilekçe Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/971)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Dilekçe Komisyonu; Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Katip Üye seçimi için 14/10/2009 günü toplanılmış ve kullanılan 10 (on) adet oy pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda adları yazılı üyeler karşılarında gösterilen oyu alarak, İçtüzüğün 24’üncü maddesi uyarınca Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Katip Üye seçilmişlerdir.

Saygıyla arz olunur.

 

 

 

Mustafa Kuş

 

 

 

Dilekçe Komisyonu Geçici Başkanı

 

 

 

Şanlıurfa

 

Adı ve Soyadı

Seçim Bölgesi

Aldığı Oy

Başkan:

Yahya Akman

Şanlıurfa

9

Başkanvekili:

Ali Kul

Bursa

9

Kâtip:

Mehmet Halit Demir

Mardin

9

Sözcü:

Faruk Koca

Ankara

9

BAŞKAN: Bilgilerinize sunulmuştur.

Plan ve Bütçe Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimine dair biz tezkeresi vardır.

Okutuyorum:

12.- Plan ve Bütçe Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/972)

                                                                                                               14/10/2009

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığın çağrısı üzerine; Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip üyelerini seçmek üzere; 14.10.2009 tarihinde Plan ve Bütçe Komisyonu salonunda toplanmış ve aşağıda isimleri yazılı sayın üyeler hizalarında gösterilen oyları alarak belirlenen görevlere seçilmişlerdir.

 

 

 

Tuğrul Yemişci

 

 

 

İzmir

 

 

 

Plan ve Bütçe Komisyonu

 

 

 

Geçici Başkanı

Başkan:

Mehmet Mustafa Açıkalın

Sivas

25

Başkan Vekili:

Recai Berber

Manisa

23

Sözcü:

Hasan Fehmi Kinay

Kütahya

23

Kâtip:

Süreyya Sadi Bilgiç

Isparta

23

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimine dair bir tezkeresi vardır.

Okutuyorum:

13.- Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/973)

                                                                                                               14/10/2009

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu; Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip Üye seçimi için 14.10.2009 günü Saat 18:00'de toplanmış ve kullanılan 30 adet oy pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler karşılarında gösterilen oyu alarak, İçtüzüğün 24 üncü maddesi uyarınca Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.

Saygıyla arz olunur.

 

 

 

M. Nuri Yaman

 

 

 

Muş

 

 

 

Kamu İktisadi Teşebbüsleri

 

 

 

Komisyonu Geçici Başkanı

Başkan:

Ünal Kacır

İstanbul

20 0y

Başkan Vekili:

Fahrettin Poyraz

Bilecik

24 0y

Sözcü:

Ahmet Yeni

Samsun

20 0y

Kâtip :

Tahir Öztürk

Elâzığ

21 0y

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimine dair bir tezkeresi vardır.

Okutuyorum:

14.- İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/974)

                                                                                                               14/10/2009

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu; Başkan, BaşkanvekilIeri (2), Sözcü ve Kâtip seçimi için 14/10/2009 Çarşamba günü saat 18:30'da toplanmış ve kullanılan oylar neticesinde oy pusulalarının tasnifi sonucu, aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler karşılarında gösterilen oyu alarak Başkan, Başkanvekili (2), Sözcü ve Kâtip seçilmiştir.

Saygıyla arz olunur.

 

 

 

Mehmet Zafer Üskül

 

 

 

 

Komisyon Geçici Başkanı

 

 

 

 

Mersin

 

Başkan:

Mehmet Zafer Üskül

Mersin

(16/16) Oy

 

Başkan Vekili:

Ahmet Gökhan Sarıçam

Kırklareli

(16/16) Oy

 

Başkan Vekili:

Mehmet Ekici

Yozgat

(16/11) Oy

 

Sözcü:

Abdurrahman Kurt

Diyarbakır

(14/14) Oy

 

Kâtip:

Ayşe Jale Ağırbaş

İstanbul

(14/13) Oy

 

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır; ayrı ayrı okutuyorum:

C) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan ve 21 milletvekilinin, tarımsal sulamadan kaynaklanan elektrik borçları sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/435)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İzmir gerek üretim hacmi, gerekse ürün çeşitliliği açısından ülkemizin önemli tarım merkezlerinden biridir. Verim ve ürün kalitesi açısından, sulama büyük önem taşımaktadır. Bu öneme rağmen, binlerce tarımsal sulama kooperatifi ve çiftçimiz borcundan dolayı elektriğinin kesik olması nedeniyle tarımsal sulama yapamamakta, daha da vahimi sağlıklı içme suyunu da sağlayamamaktadır.

Girdi fiyatlarında yaşanan ve yüzde yüzleri bulan artışlar, ürün fiyatlarının birkaç yıldır yerinde sayması, tarımsal desteklerin yetersizliği ve zamanında ödenmemesi nedeniyle perişan olan çiftçilerimiz, tüm bunların dışında yüksek elektrik fiyatlarına bağlı elektrik borcundan kaynaklanan sorunlarla karşı karşıya bırakılmıştır. Elektrik borçları ve kesintileri sadece tarımı değil, hayvancılığımızı da olumsuz yönde etkilemektedir.

Ürün kalitesi ve verimi sulamayla doğrudan bağlantılıdır. Hâlen mevcut 62.000 tarımsal sulama abonesinden 8 bin kişinin borcu yüzünden elektrikleri kesiktir. Bu 62 bin sulama abonesinin 34 milyon TL borcu vardır. Bu borçtan 8 milyon TL'Iik kısmı için haciz işlemi başlatılmıştır. 7 bin çiftçimiz ise icralık durumdadır.

Bu olumsuz tablo sadece İzmir'e mahsus bir sorun değildir. Ülkemizin her yerinde çiftçilerimiz aynı sorunla karşı karşıyadır. Tarım ve hayvancılığımızı olumsuz yönde etkileyen, ülke ekonomisine ciddi boyutta zarar veren bu sorunun araştırılması, elektrik borçlarının yeniden yapılandırılması, ivedi bir şekilde çiftçimizi ürününü sulayabilir duruma getirilmesi ve bu sorunun bir daha tekrar etmemesi için kalıcı politikalar oluşturulması amacıyla Anayasa'nın 98'inci, TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

1) Selçuk Ayhan                             (İzmir)

2) Tekin Bingöl                              (Ankara)

3) Gürol Ergin                                (Muğla)

4) Çetin Soysal                               (İstanbul)

5) Turgut Dibek                              (Kırklareli)

6) Mehmet Ali Özpolat                   (İstanbul)

7) Ali Rıza Ertemür                        (Denizli)

8) Mevlüt Coşkuner                       (Isparta)

9) Ramazan Kerim Özkan              (Burdur)

10) Ahmet Ersin                             (İzmir)

11) Ahmet Küçük                           (Çanakkale)

12) Hulusi Güvel                            (Adana)

13) Ali İhsan Köktürk                    (Zonguldak)

14) Rahmi Güner                            (Ordu)

15) Halil Ünlütepe                          (Afyonkarahisar)

16) Atila Emek                               (Antalya)

17) Tayfur Süner                            (Antalya)

18) Şevket Köse                             (Adıyaman)

19) Muhammet Rıza Yalçınkaya    (Bartın)

20) Ergün Aydoğan                        (Balıkesir)

21) Ensar Öğüt                               (Ardahan)

22) Durdu Özbolat                         (Kahramanmaraş)

Gerekçe:

İzmir gerek üretim hacmi, gerekse ürün çeşitliliği açısından ülkemizin önemli tarım merkezlerinden biridir. Verim ve ürün kalitesi açısından, sulama büyük önem taşımaktadır. Bu öneme rağmen, binlerce tarımsal sulama kooperatifi ve çiftçimiz borcundan dolayı elektriğinin kesik olması nedeniyle tarımsal sulama yapamamaktadır.

Girdi fiyatlarında yaşanan ve yüzde yüzleri bulan artışlar, ürün fiyatlarının birkaç yıldır yerinde sayması nedeniyle perişan olan çiftçilerimiz bu seferde elektrik borcundan kaynaklanan sorunlarla karşı karşıya bırakılmıştır. Mevcut 62.000 tarımsal sulama abonesinden 8 bin kişinin borcu yüzünden elektrikleri kesiktir. Bu 62 bin sulama abonesinin 34 milyon TL. borcu vardır. Bu borçtan 8 milyon TL'Iik kısmı için haciz işlemi başlatılmıştır. 7 bin çiftçimiz ise de icralık durumdadır.

30.000 hektar alanda sulu tarımın yapıldığı, 50.000 büyükbaş hayvanın yetiştirildiği, günlük 700 ton süt üretimin yapıldığı Ödemiş ilçemizde, gerek bitkisel gerekse hayvansal amaçlı olarak kullanılan elektriğin, borç nedeniyle kesilmesi; geçimini tamamen tarımdan sağlamakta olan Ödemiş ilçemizdeki binlerce çiftçimizi mağdur edecek olmasının yanı sıra, ulusal ekonomimize de ciddi zarara neden olmaktadır.

Tüm bunların yanı sıra, tarımsal sulama amaçlı elektriklerin kesilmesi, bölgenin önemli bir tarımsal ürünü olan patateste de verim ve üretim kaybına yol açacaktır.

Bilindiği gibi Ödemiş ilçemizde 2009 yılı patates üretim sezonu devam etmektedir. Şu an bitkiler gelişme döneminde olup ilkbahar yağışları devam ettiğinden, ilçedeki 8000'i ruhsatlı 6000'i ruhsatsız olan toplam 14.000 adet sulama kuyularının elektriklerinin kesilmesi halinde motorlarının çalışmaması durumunda, patates veriminde azalma olup olmayacağı tamamen önümüzdeki yağış rejimine bağlı bulunmaktadır.

İlçede halihazırda birinci üretim olarak 68674 dekar alanda üretimi yapılan patateste, abonelerin elektriklerinin kesilmesi nedeniyle tarımsal sulama yapılamaması sonucu; dekara 2600 kg. olan verimin düşmesine, dolayısıyla 176800 ton olarak beklenen patates üretiminin azalmasına neden olabilecektir.

Tarımsal amaçlı sulama ile ilgili yaşanan sıkıntının, bölgede sadece Ödemiş ilçesi ile sınırlı olmadığı, aynı sıkıntının Kiraz, Beydağ ve Tire ilçelerinde de yaşandığı tespit edilmiştir. Örneğin; Ödemiş'te 8353, Kiraz'da 2917 ve Beydağ'da 1038 olmak üzere bölgedeki toplam 12308 adet tarımsal sulama abonesinden 456 adedi hakkında maalesef icra işlemi uygulanmıştır.

Konuyla ilgili bir başka can alıcı nokta ise arıtma tesisi olan köylerimizde de muhtarların yüksek elektrik fiyatları karşısında bu tesisleri çalıştıramaması, çevre kirliliğine yol açmakta, insan ve toplum sağlığı açısından hoş olmayan manzaralar ortaya çıkmakta, milyonlarca liraya mal olan bu yatırımlar adeta çürümeye terk edilmektedir.

Hakkında icra işlemi uygulanan bu 456 tarımsal sulama abonesinin, 2002-2009 yılları arası elektrik borcu, sadece anapara olarak karşılığı 1.420.778 TL'dir.

Gerek bitkisel gerekse hayvansal üretim faaliyetlerine ara vermeden devam etmeleri için kesilen elektriklerinin derhal açılması, mevcut elektrik borçları için TEDAŞ'a müracaat etmeleri sağlanarak, borçlarını hasattan sonra olmak kaydıyla, örneğin 4 ay sonra başlamak üzere yapılacak olan yeni bir ödeme planı dâhilinde ödemeleri ve bunun için TEDAŞ'a bir taahhütname vermeleri, mevcut elektrik borçlarının faizlerinin bu defaya mahsus olmak üzere silinerek, sadece anaparalarının ödenmesi yerinde olacaktır.

Yaşanılan bu sorun sadece İzmir'e mahsus olmayıp, çiftçilerimiz ülkemizin dört bir yanında benzeri sorunlarla karşı karşıyadır. Bu sorunların her yıl yaşanan bir kâbus olmaktan çıkartılması, kalıcı politikaların oluşturulması için bir Meclis araştırma komisyonu uygun olacaktır.

2.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 22 milletvekilinin, aile içi şiddet konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/436)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararı ile Türkiye, aile içinde eşinden şiddet gören kadını koruyamadığı için mahkûm edilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği bu kararla, Türkiye'de aile içi şiddet tekrar gündeme gelmiştir. Ülkemizde kadının, aile içinde maruz kaldığı fiziksel ve manevi şiddet hemen hemen her gün yazılı ve görsel medyada çok sık rastladığımız haberler arasındadır. 25 Şubat 2004'te, evlilik dışı ilişkiden hamile kalarak bir çocuk dünyaya getirdiği belirtilen Güldünya Tören, önce silahla yaralanmış, ardından da tedavi gördüğü İstanbul'daki hastanede ailesi tarafından öldürülmüştür. Afyonkarahisar'da, yengesi ve onun 2 kardeşi tarafından evlendirilmek üzere kaçırılan 19 yaşındaki genç kız, evlenmeyi reddedince dövülerek öldürülmüştür. Dinar'ın Alparslan köyünde 1 Haziranda yaşanan olayla ilgili 3 kişi "tasarlayarak adam öldürme" suçlamasıyla tutuklanırken, sopalarla dövülerek öldürülen 19 yaşındaki genç kızın otopside bacakları, kolları ve kafatasının kırıldığı tespit edilmiştir. Siirt'te yerel radyoda DJ'lik yapan erkek arkadaşının yanına giden 17 yaşındaki N.E, radyoyu basan babası ve ağabeylerinden kaçmak için kendini 6. kattan atmıştır. Şans eseri hayatta kalan N.E, sedyede 5 yerinden bıçaklanmıştır. Bu olaylar kamuoyuna yansıyan sadece birkaç örnek. Kamuoyuna yansımayan daha pek çok kadın eşi, babası, kardeşi, ağabeyi ya da akrabası tarafından şiddet görmüştür.

Türkiye'de kadına yönelik aile içi şiddet araştırmasına göre Türkiye'de her 10 kadından 4'ü eşinden fiziksel şiddet görüyor.

Uzmanların ülkedeki 51 ilde, 24 bin 48 hanede, 15-59 yaş arasındaki 12 bin 795 kadınla yaptığı görüşmelerin içeriğinden oluşan araştırma, Türkiye'de kadına yönelik şiddetin çarpıcı boyutlara ulaştığını ortaya koyuyor. Araştırma, 12 bölge için şiddet düzeylerinin farklılık gösterdiğini ve evlenmiş kadınların yüzde 26 ile yüzde 57 arasındaki oranlarda eşleri tarafından yaşamlarında en az bir kez fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldıklarını gösteriyor.

Araştırmanın sonuçlarına göre: Ülke genelinde evlenmiş kadınların; yüzde 39'u fiziksel şiddete, yüzde 15'i cinsel şiddete, yüzde 42'si fiziksel veya cinsel şiddete, yüzde 44'ü duygusal şiddete veya istismara uğruyor. Kadınların yüzde 23'ü eşlerinin veya birlikte oldukları kişinin/kişilerin, kendisinin çalışmasına engel olduğunu ya da işten ayrılmasına neden olduğunu belirtiyor. Kadınların eşlerinden veya birlikte oldukları kişi/kişilerden maruz kaldıkları fiziksel şiddetin yaygınlığı kentsel ve kırsal yerleşim yerlerine göre önemli bir farklılık göstermezken bölgeler arasında bu fark belirgin.

Bazı bölgelerde şiddete maruz kalma oranı, ülke ortalamasından fazla. Kuzeydoğu Anadolu ve Orta Anadolu'da yaşayan kadınların yarısı da fiziksel şiddete maruz kalıyor.

Eş veya birlikte olunan kişi tarafından görülen cinsel şiddet, fiziksel şiddet ile birlikte yaşanıyor. Lise ve üzeri eğitim almış her 10 kadından 3'ünün eşinden veya birlikte olduğu kişi/kişilerden fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalması çok çarpıcı bir durumdur. Kadınların yüzde 7'si çocukluk döneminde (15 yaşından önce) cinsel istismara maruz kaldıklarını belirtiyor.

Son dönemde oldukça artan aile içi şiddetin nedenleri ve bu şiddetin önlenmesi için alınacak tedbirlerin tespiti amacıyla, Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104. ve 105. maddeleri gereğince meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz. 15.06.2009

1) Çetin Sosyal                               (İstanbul)

2) Şevket Köse                               (Adıyaman)

3) Hulusi Güvel                              (Adana)

4) Sacid Yıldız                                (İstanbul)

5) Kemal Demirel                           (Bursa)

6) Gökhan Durgun                         (Hatay)

7) Gürol Ergin                                (Muğla)

8) Selçuk Ayhan                             (İzmir)

9) Tekin Bingöl                              (Ankara)

10) Ahmet Ersin                             (İzmir)

11) Turgut Dibek                            (Kırklareli)

12) Ali İhsan Köktürk                    (Zonguldak)

13) Ahmet Küçük                           (Çanakkale)

14) Mehmet Ali Özpolat                 (İstanbul)

15) Ramazan Kerim Özkan            (Burdur)

16) Mevlüt Coşkuner                     (Isparta)

17) Ali Rıza Ertemür                      (Denizli)

18) Rahmi Güner                            (Ordu)

19) Halil Ünlütepe                          (Afyonkarahisar)

20) Tayfur Süner                            (Antalya)

21) Atila Emek                               (Antalya)

22) Ensar Öğüt                               (Ardahan)

23) Muhammet Rıza Yalçınkaya    (Bartın)

3.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 23 milletvekilinin, orman yangınları konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/437)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Özellikle yaz aylarında ormanlarımız için büyük tehdit oluşturan yangınlar, yüzlerce yılda yetişen ormanların ortadan kalkmasına, ormanda yaşayan canlı türlerinin ve ekosistemin yok olmasına, topraktaki organik maddelerin yitirilmesine neden olmaktadır.

Ülkemizde yılda ortalama 2 bin orman yangını çıkmaktadır. Orman alanlarımızın yaklaşık dörtte biri yangına duyarlı ağaç türleriyle kaplı ve birinci derece yangına hassas bölgelerde yer almaktadır. Ülkemiz orman varlığının korunması açısından orman yangınları ile etkin mücadele edilmesi büyük önem taşımaktadır.

Sayılan nedenlerle, orman yangınlarıyla daha etkin mücadele edilmesi, gerekli donanım ve altyapı yetersizliklerinin giderilmesi ile ilgili sorunların ve alınması gereken önlemlerin Yüce Meclisimizce tespiti amacıyla Anayasanın 98 inci İç Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz. 16.06.2009

1) Hulusi Güvel                              (Adana)

2) Sacid Yıldız                                (İstanbul)

3) Turgut Dibek                              (Kırklareli)

4) Mehmet Ali Susam                    (İzmir)

5) Ali İhsan Köktürk                      (Zonguldak)

6) Kemal Demirel                           (Bursa)

7) Mehmet Ali Özpolat                   (İstanbul)

8) Mevlüt Coşkuner                       (Isparta)

9) Gökhan Durgun                         (Hatay)

10) Gürol Ergin                              (Muğla)

11) Selçuk Ayhan                           (İzmir)

12) Tekin Bingöl                            (Ankara)

13) Çetin Soysal                             (İstanbul)

14) Ali Rıza Ertemür                      (Denizli)

15) Ahmet Ersin                             (İzmir)

16) Ahmet Küçük                           (Çanakkale)

17) Rahmi Güner                            (Ordu)

18) Halil Ünlütepe                          (Afyonkarahisar)

19) Atila Emek                               (Antalya)

20) Tayfur Süner                            (Antalya)

21) Şevket Köse                             (Adıyaman)

22) Muhammet Rıza Yalçınkaya    (Bartın)

23) Ramazan Kerim Özkan            (Burdur)

24) Ensar Öğüt                               (Ardahan)

Gerekçe:

Ülkemizin de içinde bulunduğu Akdeniz kuşağında orman yangını mevsimi 1 Haziranda başlamakta ve Ekim ayı sonuna kadar sürmektedir. Hatay’dan başlayıp Akdeniz ve Ege sahil bölgelerinden İstanbul'a kadar uzanan kıyı bandında yer alan ve orman varlığımızın %58'ini oluşturan 12 milyon hektar ormanlık alan yangına birinci derecede duyarlıdır.

Söz konusu bölgede özellikle Muğla, Antalya, Çanakkale üçgeninde çıkan yangınlar büyük hasara neden olmaktadır. Geçtiğimiz yıl alınan bütün önlemlere rağmen 31 Temmuz-4 Ağustos tarihleri arasında Antalya Orman Bölge Müdürlüğü Serik ve Taşağıl Orman İşletmelerinde çıkan orman yangını Cumhuriyet tarihinin en büyük yangını olmuş, orman mühendisleri odası verilerine göre 15.000 hektar orman alanı ekosistemi ile birlikte ortadan kalkmıştır.

Akdeniz iklim kuşağını paylaştığımız diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, ülkemiz orman varlığı kadar orman varlığına sahip olmayan ülkelerin bile, 2 veya 3 misli fazla hava söndürme aracına sahip oldukları görülmektedir. Her yangın sezonunda Bakanlık yetkilileri yeterli ve etkili bir filo kurulacağı sözünü vermekte, ancak bir dahaki orman yangını sezonuna dek bu söz unutulmaktadır.

Yangın söndürme faaliyetlerinde kullanılmak üzere uçak ve helikopter alımında Türk Hava Kurumu ile ortak hareket edilmesi gerekliliği bulunmaktadır.

Teknik personel ve özellikle orman muhafaza memurları azlığı nedeniyle ormanlar yangınlara karşı gerektiği şekilde korunamamaktadır. Orman Genel Müdürlüğünce yangın söndürme işçileri geçici olarak işe alınmakta ve kısa bir eğitimden geçirilmektedir.

Orman yangınlarının yayılmadan söndürülebilmesi ve zararın en aza indirilmesi açısından erken uyarı sistemleri kurulması, erken acil müdahale gücü oluşturulması, uzman personel ile yeterli teknik altyapı ve donanım hayati önem taşımaktadır.

Orman yangınlarının nedenlerinden birisi olan enerji nakil hatlarının yenilenmesi ve yer altına alınması konusunda orman yangınlarıyla ilgili tüm resmî ve sivil kuruluşlar fikir birliği içinde olmasına karşın bu konuda ciddi sayılabilecek gelişmeler gözlenmemektedir.

Orman yangınlarının söndürülmesinde, Çevre ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğünün yanı sıra mahallî idareler ve yerel yönetimlerin de mevzuattan kaynaklanan sorumlulukları ve görevleri bulunmasına rağmen bu konuda anılan kurumların yeterli hazırlıklarının olmadığı gözlenmektedir. Bu nedenle yangın yönetiminde koordinasyon ve müdahale sorunları yaşanmaktadır. Orman yangınları ile mücadeleden sorumlu idari yapının etkinleştirilmesi gereği bulunmaktadır.

Yangın çıkma olasılığı yüksek olan bölgelerin teknik donanım ve personel eksikleri bir an önce karşılanmalıdır. Bu amaçla gerçekçi ve kapsamlı bir eylem planı hazırlanması gereği söz konusudur.

Ülkemizde orman yangınlarının yaygın olarak görüldüğü düşünülürse "Orman Yangınları Araştırma Enstitüsü" kurulması gerekliliği görülmektedir. Ayrıca ayrıntılı ve sürekli bir yangın veri tabanı ve risk haritası oluşturulmasının yararlı olacağı ortadadır.

Yukarıda belirtilen gerekçelerle, orman yangınlarıyla daha etkin mücadele etmek için gerek organizasyon boyutunda gerekse kullanılan araç ve gereçlerin teknik açıdan iyileştirilmesi ile ilgili sorunların ve alınacak tedbirlerin yüce Meclisimizce tespiti amacıyla bir Meclis araştırması açılmasının yerinde olacağı kanısını taşımaktayız.

BAŞKAN – Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

Okutuyorum:

B) Tezkereler (Devam)

15.- “Küresel Eylem İçin Parlamenterler” isimli uluslararası kuruluşun Washington’da 20-22 Ekim 2009 tarihlerinde gerçekleştirilecek 32’nci Genel Kurul toplantısına, ismen davet edilen milletvekillerinin davete icabet etmelerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/975)

                                                                                                             14 Ekim 2009

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

“Küresel Eylem için Parlamenterler” isimli uluslararası kuruluşun, Washington’da 20-22 Ekim 2009 tarihlerinde gerçekleşecek 32. Genel Kurul toplantısına aşağıda adı geçen sayın milletvekilleri davet edilmişlerdir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu “Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun’un 9. maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                                                         Mehmet Ali Şahin

                                                                                                Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                 Başkanı

Davet Edilen Sayın Milletvekilleri

1. Mustafa Kemal Cengiz                            Çanakkale Milletvekili

2. Yaşar Yakış                                            Düzce Milletvekili

3. Özlem Piltanoğlu                                     İstanbul Milletvekili

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Karar yeter sayısı…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 15.03

 

 

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.16

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi, tezkereyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Kabul edenler…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yok karar yeter sayısı.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Yok, sayın; yok. 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, kâtip üyeler sayıyor, lütfen; kâtip üyelerimizin işine karışmayın hiç olmazsa.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Hayır, saymıyorlar canım, yeni başladılar bakın saymaya; saymadılar. Biz buradan görüyoruz, bizim gözümüz yok mu!

BAŞKAN – Kâtip üyeler arasında çelişki olduğu için elektronik sistemle oylama yapacağım.

Üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, tezkere kabul edilmiştir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, toplantı yeter sayısı var mı efendim, 184 var mı? Toplantı yeter sayısı yoksa bu oylama geçersizdir. Sayıyı öğrenmek istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Genç, karar yeter sayısı istendi ve var.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısının olabilmesi için 184 kişinin olması lazım.

BAŞKAN – Sayın Anadol, verdiğiniz dilekçeyle “Sistem arızalı olduğu için İç Tüzük’ün 60’ıncı maddesine göre yerimden kısa bir süre için söz istiyorum.” demişsiniz.

Buyurun.

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol’un, Bursa’da oynanan Türkiye-Ermenistan millî maçında Azerbaycan Bayrağı’na yasak konulmasını kınadığına ilişkin açıklaması

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, söz verdiğiniz için teşekkür ederim. Çok kısa bir maruzatta bulunacağım.

Ben de gündem dışı konuşan arkadaşlar gibi dün Bursa’da yapılan karşılaşmada, millî takımımızı, Ermenistan’a karşı kazandığı zafer için kutluyorum.

Sayın Cumhurbaşkanımız Erivan’a maça gittiğinde birtakım gafiller Türk Bayrağı’nı yakma cesaretini kendilerinde bulabilmişlerdi. Oysa dün Azerbaycan Bayrağı stadyuma sokulmadı. Türk Bayrağı'nın yakılması karşısında ses çıkarmayanların Azerbaycan Bayrağı’na yasak koymalarını kınıyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Anadol.

Reşat Doğru? Yok.

Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

VII.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda açık bulunan üyeliklere seçim

BAŞKAN – Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 2 üyelik için Uşak Milletvekili Nuri Uslu ve İstanbul Milletvekili Halide İncekara aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.- Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda açık bulunan üyeliklere seçim

BAŞKAN – Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 4 üyelik için Ağrı Milletvekili Fatma Salman Kotan, Gaziantep Milletvekili Özlem Müftüoğlu, Çorum Milletvekili Ahmet Aydoğmuş ve Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine devam edeceğiz.

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı. Şimdi birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

1’inci maddenin başlığını okutuyorum:

BİRİNCİ BÖLÜM

Borç İlişkisinin Kaynakları

BİRİNCİ AYIRIM

Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileri

A. Sözleşmenin kurulması

I. İrade açıklaması

1. Genel olarak

                                  

(x) 321 S. Sayılı Basmayazı 7/10/2009 tarihli 3’üncü Birleşim Tutanağı’na eklidir.

MADDE 1-

BAŞKAN – Madde üzerinde iki önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 1 inci maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Sözleşme taraflarının irade açıklaması, açık veya örtülü olabilir.”

                                                                                                     Ahmet Gökhan Sarıçam

                                                                                                                Kırklareli

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Türk Borçlar Kanunu Tasarısının 1. maddesinin üst başlığındaki kuruması kelimesi yerine yapılması kelimesinin yazılmasını, birinci fıkrası sonunda yer alan kurulur kelimesinin metinden çıkarılmasını, yerine yapılmış olur ibaresinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Bal

Mehmet Şandır

İzzettin Yılmaz

 

Konya

Mersin

Hatay

 

Osman Ertuğrul

 

Rıdvan Yalçın

 

Aksaray

 

Ordu

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önerge hakkında Faruk Bal, Konya Milletvekili…

Buyurun Sayın Bal.

FARUK BAL (Konya) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Borçlar Kanunu’nun görüşülmesine yüce Mecliste başlanılmıştır. Ancak başlanıldığı ilk maddesi itibarıyla da yanlışlar zincirinin ilk halkasını sizlere arz etmek üzere huzurunuzdayım.

Değerli arkadaşlarım, Türk Borçlar Yasası’nın dilinin eski olduğuna dair kanaat herkesin paylaştığı bir kanaattir. Bu maddede de, 1’inci maddede de “Akdin inikadı” şeklinde başlayan hükmün elbette değiştirilmesi lazım. Ancak burada ölçü, yaşayan Türkçenin kanun dili hâline gelmesi gerekmektedir. Oysa tasarıda “Sözleşmenin kurulması” şeklinde garip bir hükme yer verilmektedir. “Sözleşmenin kurulması” tabiri Latin kökenli dillerden “contract” kelimesinin Türkçeye çevrilmesinden kaynaklanmaktadır. Oysa yaşayan Türkçede “sözleşme kurmak” değil “sözleşme yapmak” diye bir ibare vardır. Şimdi, bu “sözleşme kurmak” şeklinde dilimize girer ise Borçlar Kanunu’muzun 1’inci maddesini anlama ihtiyacını hisseden bir İngiliz, bir Fransız, bir İtalyan uygun çevrildiği takdirde bunun ne anlama geldiğini anlayabilir ama Türk hukukçusu niçin “sözleşme yapmak” kelimesi yerine “sözleşme kurmak” gibi bir tabirin kullanıldığını anlamakta zorluk çekecektir. Anlayamadığı için buna anlam yüklemeye çalışacaktır. Dolayısıyla yüklenecek anlam da kanunun özü ile, sözü ile değişik bir şekilde yorumlanmasına neden olacaktır.

Ne kadar yanlıştır bu “kurmak” kelimesi? Şu kadar yanlıştır: Türkçede “kurmak” kelimesi ile ilgili bizim tespit edebildiğimiz on altı ayrı anlam vardır. Bu anlamlar içerisinde “şirket kurmak” vardır, “saat kurmak” vardır yani “kurmak” kelimesinin kullanılabildiği anlam içerisinde “plan kurmak” vardır, “hayal kurmak” vardır.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – “Turşu kurmak” da vardır.

FARUK BAL (Devamla) – Evet “turşu kurmak” vardır. On altısını da sıralamayacağım ama bunların içerisinde bir tanesi “sözleşme kurmak” şeklinde “kurmak” kelimesine anlam yüklenememektedir.

Dolayısıyla bu yanlışın düzeltilmesi için vermiş olduğumuz önerge ilk andan itibaren Sayın Komisyon ve Sayın Bakanlık tarafından reddedilmiş olması kanun tasarısının hazırlanmasındaki şaşı bakışın değişmeyeceği anlamına gelmektedir. Bu şaşı bakışın değiştirilmesi gerekmektedir. Çünkü bu şekilde başlanılan görüşmeler neticelendiği takdirde borçlar hukuku uzmanlarının, üstatlarının ifadesine göre özel hukuk alanında bir cinayet işlenecektir. İşlenecek olan bu cinayetin suç ortağı olmamak üzere, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak İç Tüzük’ün verdiği tüm imkânları kullanarak bu cinayetin önlenmesine gayret edeceğiz.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – “Yapmak” kaç anlama geliyor?

FARUK BAL (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, “yapmak” gayet basit bir Türkçedir. Bana laf atarsanız cevabı hazırdır. “Yapmak” kelimesi gayet basit bir Türkçedir.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – İnşaat yapmak, yemek yapmak, tatil yapmak…

FARUK BAL (Devamla) – Dinleyin beni, anlatayım o zaman, dinleyin beni. Her dilde iki tane temel fiil vardır; biri etmektir, biri yapmaktır. İsterseniz bunu birkaç dilde de size örnek olarak verebilirim.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Tatil yapmak, yemek yapmak…

FARUK BAL (Devamla) – Türkçede de bu etmek ve yapmak fiili dilin temel iki tane fiilidir. Bu iki temel fiilden konuşma dilinde yararlanıldığı gibi, yazı dilinde de yararlanılır. Kanun dilinde de yararlanılması gerekir. Niçin yararlanmıyorsunuz da oradan laf atıyorsunuz? Bana laf atmayın. Laf atmakla sözümü kesmeyin.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – “Yapmak” elli anlama geliyor.

BAŞKAN – Sayın Tunç, lütfen…

Sayın Bal, siz de lütfen Genel Kurula hitap edin.

FARUK BAL (Devamla) – Milletvekili davranışına uygun bir şekilde davranın.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Laf atmak vardır milletvekiline.

FARUK BAL (Devamla) – Evet, “yapmak” kelimesi, yaşayan Türkçenin iki temel fiilinden birisidir, her dilde olduğu gibi. Yaşayan Türkçenin bu iki temel fiilinden birisini kullanmaktan kaçınmanın anlamı nedir? Hiçbir dil bilimcisinin izah edemeyeceği bir şekilde, onun yerine “kurmak” kelimesinin kullanılmasının anlamı nedir? “Kurmak” kelimesinin kullanılmasının bir tek anlamı vardır; o da, İtalyanca, İngilizce, Fransızca gibi Avrupa dillerinden gelen “sözleşme yapmak” anlamındaki “contract” kelimesinin Türkçeye çevrilmesi gayesinden…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

FARUK BAL (Devamla) – …Türkçeye çevrilmesi gibi bir ucube gayretten ortaya çıkmaktadır. Bu, Borçlar Kanunu’nu bozacak bir ifadedir. Borçlar Kanunu’nun bu kadar sakil bir şekilde bozulmuş olması, ilerideki yıllarda bu kanunu uygulayacak olan uygulayıcıların sizlere yükleyeceği vebal olacaktır. Bu vebalin altından kalkabilmeniz için sizi uyarıyoruz.

Temenni ederiz ki, yüce heyet önergemizin anlamını idrak etmiştir. Hepinizi bu anlama idrak şeklinde bir oy kullanmak suretiyle Borçlar Kanunu Tasarısı’nın olgunlaştırılmasına destek olacağınızı ümit ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bal.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum ve işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 1 inci maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Sözleşme taraflarının irade açıklaması, açık veya örtülü olabilir.”

                                                                                                     Ahmet Gökhan Sarıçam

                                                                                                                Kırklareli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

Tasarının ikinci fıkrasının anlatımının daha anlaşılır ve netlik ifade etmesi amacıyla iş bu önerge verilmiştir.

BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddenin başlığını okutuyorum:

2. İkinci derecedeki noktalar

MADDE 2-

BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Türk Borçlar Kanunu Tasarısının 2. maddesinde yer alan “noktalarında” kelimesinin metinden çıkarılarak yerine “konularında” kelimesinin eklenmesini,

Maddenin 1 ve 2. fıkrasında bulunan “ikinci derecedeki noktalar” ibarelerinin yerine “esaslı olmayan konular” ibaresinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Bal

Mehmet Şandır

İzzettin Yılmaz

 

Konya

Mersin

Hatay

 

Osman Ertuğrul

 

Rıdvan Yalçın

 

Aksaray

 

Ordu

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 2. maddesinin 1. fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Taraflar sözleşmenin birinci derecedeki noktalarında uyuşmazlarsa, ikinci derecedeki noktalar üzerinde durulmamış olsa bile sözleşme kurulmuş sayılır.”

 

Ali İhsan Köktürk

 Halil Ünlütepe

Rahmi Güner

 

Zonguldak

Afyonkarahisar

Ordu

 

Ahmet Küçük

Turgut Dibek

R. Kerim Özkan

 

Çanakkale

Kırklareli

Burdur

 

Rasim Çakır

 

Ali Rıza Öztürk

 

Edirne

 

Mersin

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz talebi?

Sayın Ali İhsan Köktürk, buyurun.

Süreniz beş dakika.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Sayın Başkan,  değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’nın 2’nci maddesinin birinci fıkrasına yönelik değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Öncelikle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 2’nci maddeye göre “Taraflar sözleşmenin esaslı noktalarında uyuşmuşlarsa, ikinci derecedeki noktalar üzerinde durulmamış olsa bile, sözleşme kurulmuş sayılır. İkinci derecedeki noktalarda uyuşulamazsa hâkim, uyuşmazlığı işin özelliğine bakarak karara bağlar. Sözleşmelerin şekline ilişkin hükümler saklıdır.”

Değerli milletvekilleri, bu, az önce ifade ettiğimiz maddenin kenar başlığına baktığımızda kenar başlığında “ikinci derecedeki noktalar” ifadesi yer almaktadır.

Yine maddenin içeriğinde de “ikinci derecedeki noktalar” ifadesi tekrarlanmıştır, teyit edilmiştir. Dolayısıyla şayet bu ifade doğruysa yani “ikinci derecedeki noktalar” ifadesi doğru ise o zaman bu madde içeriğinde yer alan “esaslı noktalar” ifadesi yerine “birinci derecedeki noktalar” ifadesinin yer alması gerekir.

Bu nedenle, önergemiz doğrultusunda, tasarının 2’nci maddesinin birinci fıkrasının “Taraflar sözleşmenin birinci derecedeki noktalarında uyuşmazlarsa, ikinci derecedeki noktalar üzerinde durulmamış olsa bile sözleşme kurulmuş sayılır.” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ediyoruz.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Köktürk, teşekkür ediyorum.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz efendim.

BAŞKAN – Önergenin oylamasından önce bir yoklama talebi vardır, yerine getireceğim.

Yoklama talebinde bulunan milletvekillerinin isimlerini alıyorum: Sayın Anadol, Sayın Okay, Sayın Öztürk, Sayın Ünlütepe, Sayın Çöllü, Sayın Köktürk, Sayın Dibek, Sayın Topuz, Sayın Keleş, Sayın Sönmez, Sayın Susam, Sayın Arat, Sayın Aydoğan, Sayın Gök, Sayın Günday, Sayın Yıldız, Sayın İnce, Sayın Ünsal, Sayın Seyhan, Sayın Tüzün.

Üç dakikalık süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 15.43

 

 

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 15.57

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7’nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

III.- Y O K L A M A

BAŞKAN - Biraz önce yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi, tekrar yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321) (Devam)

BAŞKAN - 321 sıra sayılı Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Tasarının 2’nci maddesi üzerinde Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Türk Borçlar Kanunu Tasarısının 2. maddesinde yer alan “noktalarında” kelimesinin metinden çıkarılarak yerine “konularında” kelimesinin eklenmesini,

Maddenin 1 ve 2. fıkrasında bulunan “ikinci derecedeki noktalar” ibarelerinin yerine “esaslı olmayan konular” ibaresinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                          Faruk Bal (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Konuşacak mısınız? Gerekçeyi mi okutayım?

FARUK BAL (Konya) – Konuşacağım.

BAŞKAN – Sayın Faruk Bal, Konya Milletvekili...

Buyurun Sayın Bal. (MHP sıralarından alkışlar)

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2’nci madde sözleşmelerin konusuyla ilgilidir. Sözleşmelerin konusunda iki önemli husus vardır: Sözleşmenin esaslı unsuru, sözleşmenin esaslı olmayan unsuru. Sözleşmenin esaslı unsuru mevcut, meri kanunumuzda yazılmıştır; sözleşmenin esaslı olmayan unsuru ise “ikinci derecedeki noktalar” şeklinde garip bir şekilde tanımlanmıştır. “İkinci derecedeki noktalar” ibaresi, seksen üç yıllık uygulaması sırasında Borçlar Kanunu’nun, tartışılmış, eleştirilmiştir. Kanun dilinde “noktalar” ve “ikinci derecede” ibareleri yanlıştır. Bu yanlışlığın düzeltilmesi gerekmektedir. Bu yanlışlığın düzeltilebilmesi için, madde metninde bulunan “nokta” kelimelerinin yerine, doğal olarak, doğru olarak ve yaşayan Türkçeye uygun olarak “konu” kelimesinin kullanılmasını ve “ikinci derecedeki” tasnifinin de maddenin özüne ve ruhuna uygun bir biçimde “asli olmayan hususlar”, “esaslı olmayan hususlar” şeklinde düzeltilmesini talep etmek üzere bu önergeyi verdik.

Bu önergenin kabulüyle kanunun olgun bir şekilde yüce Meclisin iradesinden geçmesini temenni etmekteyiz. Ancak bizim, özellikle Borçlar Kanunu’nun dili üzerine yapmış olduğumuz eleştiriler iktidar kanadından da çok olumlu ve müspet bir şekilde değerlendirilmiş olmasına rağmen, her ne hikmettense, kanunun görüşülmesi sırasında bunun kale alınmamasını ciddi bulmamaktayız, ciddi bir kanunlaştırma ve doğru olanda buluşma anlayışıyla ortak aklı yaratma ve ortak akılda doğru olanı yapma anlayışıyla bağdaştıramamaktayız. Bu kadar basit, bu kadar doğru, bu kadar akla uygun bir önerinin muhtemeldir ki iktidar partisinin parmaklarıyla, oylarıyla reddedileceğine dair bir intibam var. Bu intibamda yanılmış olmayı dileyerek, yüce heyete önergemizin takdirini saygıyla sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bal.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

3’üncü maddenin başlığını okutuyorum:

II. Öneri ve kabul

1. Süreli öneri

MADDE 3-

BAŞKAN – Madde üzerinde üç adet önerge vardır.

Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Kabul için süre belirleyerek sözleşme yapılmasını öneren taraf, bu sürenin sona ermesine kadar önerisiyle bağlıdır.”

                                                                                                                Ramazan Başak

                                                                                                                      Şanlıurfa

BAŞKAN – İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 3. maddesinin Başlığı olan “Öneri ve Kabul” ibaresi yerine “Teklif ve Kabul”, “Süreli Öneri” yerine ise “Süreli Teklif” ibaresinin yazılmasını,

1. fıkra metninde yer alan “yapılmasını” kelimesi yerine “yapmayı” kelimesinin yazılmasını,

2. fıkra metninde yer alan “öneren” kelimesinin yerine “teklif eden” ibaresinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Bal

Mehmet Şandır

İzzettin Yılmaz

 

Konya

Mersin

Hatay

 

Osman Ertuğrul

Rıdvan Yalçın

 

 

Aksaray

Ordu

 

BAŞKAN – Üçüncü ve en aykırı önergeyi okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 3. maddesinin 2. fıkrasındaki “içinde” kelimesinin çıkarılarak yerine “bitinceye kadar” kelimesinin yazılmasını teklif ederiz.

 

Yaşar Ağyüz

Ali Rıza Öztürk

Fevzi Topuz

 

Gaziantep

Mersin

Muğla

 

Halil Ünlütepe

Ali İhsan Köktürk

 

 

Afyonkarahisar

Zonguldak

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Konuşacak mısınız?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yaşar Ağyüz konuşacak.

BAŞKAN – Yaşar Ağyüz, Gaziantep Milletvekili… (CHP sıralarından alkışlar)

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli Meclis üyeleri; yeni yasama dönemimizde yine gündemimizde ağırlıklı bir değişiklik yasa tasarısıyla karşı karşıyayız. Daha ayağının tozuyla makama oturan Sayın Adalet Bakanı bu kanunun görüşülmesinde Mecliste yaşanan ve iktidar partisinin her seferinde yoklama kaçağı olarak algılandığı bu tasarıyı gündeme getirdiğine, herhâlde iktidar partisinin katkılarının olmadığı düşüncesiyle pişman olacaktır. Çünkü, Sayın Adalet Bakanı, geldiğinden beri, Adalet Bakanlığı içerisinde kaos yaratmaktadır. Son yıllarda hiçbir şekilde tartışılır hâle gelmeyen Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu tartışılır hâle getirmiş, televizyon ekranlarından düşürmemiş ve verdiği çelişkili açıklamalarla maalesef zafiyet yaratmıştır. O nedenle, bu zafiyeti yaratan Sayın Adalet Bakanının bu zafiyetini bu yasayı tartışmakta da görmekten ben şahsen üzüntü duymaktayım. Hatta hatta, Adalet Bakanı hakkında, bugün, BES sendikası, ekonomik haklarının kullanımında gösterdiği engellemelerden dolayı suç duyurusunda bulunmuştur.

Keyfî idarelerle yargı üzerinde baskı kurmaya hiçbir bakanın hakkı yoktur. Bu, yargı üzerindeki siyasallaştırma baskısını, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak kınıyoruz. Bu verdiğimiz önergenin de kısır oylarınızla, az sayıdaki oylarınızla çoğunluğu sağlayarak reddedileceğine inanıyoruz. Ama, bu çok önemli bir yasa. Ekonomik yaşamın, ticari yaşamın, esnafımızın, tüm ekonomide kurumsal olarak bugüne kadar varlığını koruyan ama sayenizde bir buçuk yıldır yaşanan ekonomik kriz altında ezilen insanlarımızın beklediği bir yasa ama eksik bir yasa çünkü komisyonlarda muhalefeti dinlemediniz. “Ben yaptım oldu.” anlayışını maalesef bu yasada da sürdürüyorsunuz. O nedenle, bu yasa, eksikleri giderilmesi gereken bir yasadır, tamamlanması gereken bir yasadır. Biz bu yasanın gerekli olduğuna inanıyoruz ama çoğunluk despotizmiyle çıkan eksik bir yasa olduğunu da vurgulamak zorundayız değerli arkadaşlarım.

Sayın yeni Adalet Bakanı, maalesef önünde bu tasarıyı büyük ölçüde hazır hâlde buldu ve bu hazır hâlde bulunan yasayı da şu anda savunamaz durumda.

Tabii, biz bu yasal düzenlemeleri yaparken Türkiye'nin asıl gündemini de ana gündemini de görmezlikten gelemeyiz. Ana gündemle maalesef Hükûmetinizin gündemi bağdaşmıyor, İktidarınızın gündemi bağdaşmıyor.

Meclis 1 Temmuzda tatile girdi. 1 Temmuzdan beri kapanan fabrikaları, kapanan iş yerlerini, işten çıkarılanların sayısını biliyor musunuz? Güya yaz tatilinizi değerlendirdiniz! Her gittiğiniz yerde devlet bürokrasisini arkanıza alarak yine “Ne eksiğiniz var?” diye notlarınızı aldınız, yine yarım kalan, devam eden tesislerde boy gösterdiniz ve “Bunu biz yapıyoruz, bakın, ey halkım!” dediniz.

Ama bu “ey halk”ın cebinde yangın var. Bunu soranınız oldu mu? Esnafın derdini dinleyeniniz oldu mu? Çekini, senedini, kredi kartını ödeyemeyen insanların var olduğunu ve intihar sayısının arttığını niye görmezlikten geliyorsunuz?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Bravo.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Bakın, AB bile ilerleme raporunda sizi eleştiriyor. Ama AB ilerleme raporundaki eksikliği, yetmezliği gidermesi gereken Başmüzakereci Egemen Bağış, Cumhuriyet Halk Partisini çete suçlaması altında bulunduruyor.

Cumhuriyet Halk Partisinin hiçbir zaman çetelerle ilişkisi olmamıştır. Cumhuriyet Halk Partisi hiçbir zaman çeteleri savunmamıştır ama sizin ucundan kıyısından yıkmaya çalıştığınız cumhuriyetin kuruluşunda kurulan çeteleri savunmuştur, kahramanlık mücadelesi veren çeteleri savunmuştur. Bu çetelerin varlığıyla bizim ilişkimizi kurmak, tarihî geçmişi bilmemektir. Zaten Egemen Bağış’tan da -çocuk zihniyetiyle- böyle bir davranışı beklemek çok doğaldır değerli arkadaşlarım.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Gelelim sağlığa…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, Hatibi lütfen terbiyeli olmaya davet ediniz.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Ben konuşuyorum. Otur yerine! Cevap verirsin o zaman.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Ağyüz, lütfen…

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Sağlık alarm veriyor, haberiniz yok! Hani sağlık bedava olacaktı?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bakanına “çocuk gibi” diyemez. Çocuk gibi davranmasın!

M.YILMAZ HELVACIOĞLU (Siirt) – Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bakanına “çocuk gibi” diyemez. Ayıp, ayıp!..

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Ben sizin muhatabınız değilim. Sözün muhatabı Bakandır, siz değilsiniz.

BAŞKAN – Sayın Ağyüz

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ben Grup Başkan Vekiliyim.

BAŞKAN – Sayın Ağyüz, lütfen Genel Kurula hitap ediniz.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Sağlık alarm veriyor. 2 ile 15 TL arası katkı payı alıyorsunuz. Nerede, sağlık bedavaydı?

Emekliye düşman bir iktidar, memura düşman bir iktidar, çalışanlara düşman bir iktidar, esnafa düşman bir iktidar, tarıma düşman bir iktidar ve bu şekilde ana gündemi görmeyen bir iktidarla karşı karşıyayız. Bu ana gündemi belirlemekte zorluk çekiyorsunuz ama o ana gündemi belirlemekte yardımcı olmaya çalışan muhalefetin de eleştirilerini görmezlikten geliyorsunuz değerli arkadaşlarım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ağyüz, lütfen tamamlayınız.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Bu vurdumduymazlığı devam ettirmeye sizin hakkınız yok, açılımlarla Türkiye gündemini değiştirmeye sizin hakkınız yok. Türkiye'nin gündemi, halkın gündemi, açlıktır, yolsuzluktur, işsizliktir. Bunu bellemek zorundasınız. Bunu bellemediğiniz durumda, gündeme almadığınız durumda, biz bunu bu kürsüden söylemeye devam ederiz. İster Bakanınızın zoruna gitsin isterse her zaman iktidarını körü körüne savunan grup başkan vekillerinin zoruna gitsin.

O nedenle, bu yasa, çoğunluğunuzu sağlayamadığınız bir yasadır. Nasıl geçireceksiniz, merak ediyorum; bugüne kadar kaos yaratan Adalet Bakanının da bu yasayı geçirememekten ne kadar zül içerisinde bulunacağını üzüntüyle merak ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ağyüz.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Reddedilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 3. maddesinin Başlığı olan “Öneri ve Kabul” ibaresi yerine “Teklif ve Kabul”, “Süreli Öneri” yerine ise “Süreli Teklif” ibaresinin yazılmasını,

1. fıkra metninde yer alan “yapılmasını” kelimesi yerine “yapmayı” kelimesinin yazılmasını,

2. fıkra metninde yer alan “öneren” kelimesinin yerine “teklif eden” ibaresinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                         Faruk Bal (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Konuşacak mısınız Sayın Bal?

FARUK BAL (Konya) – Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun... (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, Komisyona sormadınız.

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Komisyonun ve Bakanlığın görüşünü almadınız.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Bal, buyurun.

FARUK BAL (Konya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın milletvekillerinin uyarısıyla, Sayın Komisyon ve Sayın Bakan önergeye katılmadıklarını ifade ettiler. Beklenen bir durumdu. Ancak, yüce heyete hatırlatıyorum. 1’inci maddede demiştik ki: “Sözleşme kurmak tabiri yanlıştır, yaşayan Türkçede yoktur, sözleşme yapmak tabiri vardır."

Şimdi, 3’üncü maddede “sözleşme yapma” tabirini, Sayın Bakanın ve Sayın Komisyonun 1’inci maddede reddettiği “yapma” kelimesini niçin kullandınız? Burada niye “kurmak” kelimesini kullanmadınız?

Okuyayım: “Kabul için süre belirleyerek bir sözleşme yapılmasını öneren…” Niye “kurulmasını” demediniz? Bunu da yanlış dediniz. Bu da yanlış, “yapılmasını” değil “yapmayı” kelimesini kullanmanız lazımdı, düzeltmeniz için size bir fırsat. Fırsatları değerlendirmeyeceğinize inanıyorum ama doğruyu söylemeye devam ediyorum.

“İcap” kelimesi eski Kanun’da yanlış bir ibaredir. “İcap” kelimesi “gerektirmek”tir. Türkçesi “gerektirmek, gerektirici, gereken” anlamına gelir. Borçlar Kanunu’nun 3’üncü maddesinde yüklenen anlam ise bu değildir. Borçlar Kanunu’nun 3’üncü maddesindeki yüklenen anlam “teklif”tir. “Teklif” de yaşayan Türkçede vardır, esnafımız, tüccarımız kullanıyor: “Teklif mektubum ne oldu?  Teklifin ne oldu? Teklifinde ne söylüyorsun?” Bu kadar basit, bu kadar açık, bu kadar yalın olan ve yaşayan Türkçede kullanılan “teklif” kelimesini reddetmenizi ben anlayamıyorum, akıl mantık iflas mı etti? Durdu mu? Bir yanlışı, eski Kanun’daki yanlışı düzeltelim diye ifade ediyoruz. Onun yerine “öneren” kelimesini alıyorsunuz. “Öneren” kelimesi yaşayan Türkçede konuşulan bir kelime değildir. Türkiye'nin yüzde 38’i tarım kesiminde bulunmaktadır. Tarım kesimindeki insanların “öneren” kelimesini kullandığına şahit olan bir Allah’ın kulu varsa çıksın ifade etsin. Nüfusumuzun önemli bir kısmı “öneren” kelimesiyle neyin anlatılmak istendiğini, neyin ifade edilmek istendiğini bilmemektedir.

Siz, Konfüçyüs’ün bin dört yüz yıl önce söylemiş olduğu ifadeyi -ben kanunun geneli üzerinde konuşma yaparken söylemiştim, ifade etmiştim- anlamadınız mı daha? Eğer kanunun dili anlaşılmaz ise anlaşılmayan kelimelerle anlaşılmayan hareketler yapılır, yanlış hareketler yapılır. Yanlış hareketler cezayı bulmazsa adaletsizlik doğar. Adaletsizliğin doğduğu bir toplum çözülür, çöker.

Buradan alacağınız ders olması gerektiğine inanıyorum ancak muhalefet partilerinden gelen önergeleri, teklifleri reddetmek şeklinde katı ve anlaşılmaz bir tutumun ortak aklı yaratmaya bir faydası olmayacağını düşünüyorum.

Sayın Bakan, birlikte çalıştığınız arkadaşlarınız, Komisyonun saygın bilim adamları da bizim tekliflerimizin makul olduğunu ifade etti. Grup başkan vekillerinizle görüşmelerimizde de makul, Türkçenin uygun hâle getirilmesi, kanunun yaşayan Türkçeye uygun hâle getirilmesi düşüncelerini paylaştılar. Bunları Meclisin değişik birimlerinde ve hatta basında da paylaşan arkadaşlarınız oldu. Niçin siz ısrarla, inatla, yaşayan Türkçe yerine anlaşılmasında zorluk çıkacak olan tasarıda inat ederek bu teklifleri makulde birleşme noktasına gelmiyorsunuz? Bu inatçılık ile bu parmak sayısı ile demokrasiyi ölçme anlayışı ile yüce Meclisin mehabetine uygun bir yasa çıkarmasını mümkün görebiliyor musunuz? Bu mümkün olmadığına göre, gelecek nesillerde tartışılacak olan Borçlar Kanunu’nun seksen üç yıl tartıştığı bir kelimeyi düzgün hâle getirmemek suretiyle ve gelecekte de belki seksen üç yıl tartışılacak birtakım uyduruk kelimeleri kanunun içerisine zorla sokmaya yelteniyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, bu, sadece hukuk açısından değil –hukuk, millî kültürün bir parçasıdır- millî kültürün tahribi açısından da çok önemli bir noktadır.

Sizin bu noktaya geleceğinizi ümit ediyor, artık hiç seksen üç yılda yaşayan dile girememiş “icap” kelimesinin yerine binlerce yıl Türkçede yaşayan “teklif” kelimesinin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bal, tamamlayınız.

FARUK BAL (Devamla) - …doğru olarak kanuna yerleştirilmesine imkân vereceğinizi düşünüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bal.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum:Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Kabul için süre belirleyerek sözleşme yapılmasını öneren taraf, bu sürenin sona ermesine kadar önerisiyle bağlıdır.”

                                                                                                                Ramazan Başak

                                                                                                                      Şanlıurfa

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz efendim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gerekçe…

BAŞKAN -  Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarının birinci fıkrasının anlatımının daha anlaşılır olması amacıyla iş bu önerge verilmiştir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım ancak karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.20

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.31

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7’nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

321 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 3’üncü maddesi üzerinde Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başak’ın vermiş olduğu önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...

Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık olduğu için elektronik sistemle oylama yapacağım.

Üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.

Tasarının görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

4’üncü maddenin başlığını okutuyorum:

2. Süresiz öneri

a. Hazır olanlar arasında

MADDE 4-

BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır.

Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 4. maddesinin başlığı olan “Süresiz Öneri” yerine “Süresiz Teklif” ibaresinin yazılmasını,

madde metninde yer alan “öneri” kelimesinin yerine “teklif” kelimesinin yazılmasını,

“öneren, önerisiyle bağlılıktan” ibaresinin yerine “teklif eden teklifi ile bağlılıktan” ibaresinin yazılmasını,

maddenin 2. fıkrasının “İletişim araçları ile doğrudan iletişim sırasında yapılan teklif, hazır olanlar arasında yapılmış sayılır” şeklinde değiştirilmesini saygı ile arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Bal

Mehmet Şandır

İzzettin Yılmaz

 

Konya

Mersin

Hatay

 

Rıdvan Yalçın

Osman Ertuğrul

 

 

Ordu

Aksaray

 

BAŞKAN – En aykırı olan ikinci önergeyi okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Türk Borçlar Kanunu tasarısının 4. maddesinin 2. fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Telefon, İnternet gibi iletişim sağlayabilen araçlarla doğrudan iletişim sırasında yapılan öneri, hazır olanlar arasında yapılmış sayılır.”

 

Ali İhsan Köktürk

Mehmet Ali Susam

Birgen Keleş

 

Zonguldak

İzmir

İstanbul

 

Fatma Nur Serter

Faik Öztrak

 

 

İstanbul

Tekirdağ

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Susam konuşacak efendim.

BAŞKAN – Mehmet Ali Susam, İzmir Milletvekili.

Buyurun Sayın Susam. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Borçlar Kanunu’nun günümüz diline uyarlanmasıyla ilgili ve günümüz ihtiyaçlarına cevap verme doğrultusunda yeniden düzenlenmesi noktasında 4’üncü maddenin ikinci fıkrasında bir değişiklik önergesi verdim. Bunun için söz almış bulunuyorum.

Burada verdiğimiz değişiklik önergesi “Telefon, bilgisayar gibi iletişim sağlayabilen araçlarla doğrudan iletişim sırasında yapılan” şeklindeki ifadenin “Bilgisayar” yerine “İnternet gibi araçlarla” denilmesinin doğru olduğuna inanıyoruz. Komisyon katılmadı, Bakanlık katılmadı ama bilgisayar bir iletişim aracı değildir. Asıl iletişim aracı ‘İnternet’tir. ‘İnternet’i kullanabilmek için bazen bilgisayara ihtiyacınız vardır. Onun için katılmadıkları bu değişiklik önergemizi onların da kafalarında izah edebileceklerini düşünmüyorum.

Değerli arkadaşlar, bu vesileyle, bugün Borçlar Kanunu konuşulurken Türkiye’nin içinde bulunduğu durumda çok borçlu bir kesimin haftasını yaşıyoruz. Esnaf ve sanatkârların Ahilik Haftası bu hafta. Türkiye’nin her ilinde komiteler kuruldu. Bu komiteler vasıtasıyla bu hafta esnaf ve sanatkârın Ahilik Haftası kutlanıyor. Cumartesi günü de Sayın Başbakan Kırşehir’de Ahilik Haftası törenlerine katılacak.

Nedir Ahilik? Ahilik’in tanımı şu: Sanatın, ticaretin, mesleğin iyi ahlak, dürüstlük ve doğrulukla yapılmasını ve bilgiyi kullanarak en iyi şekilde topluma hizmet etmesini öneren felsefi bir sistem. Bir dünya görüşü, bir meslek grubunun felsefi anlayışı. Ve Ahilik Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından önce de vardı, Osmanlının kurulmasından önce de Anadolu’da  vardı. Moğol istilalarında Anadolu’nun ayakta kalmasına Ahiler ve Ahi ocakları önderlik etmiş, Osmanlının devlet hâline dönüşmesine de örgütlü yapıları ve bu felsefi, bilimsel anlayışlarıyla ciddi şekilde katkı koymuşlar, içlerinden padişahlar çıkarmışlar. Orhan Gazi de bunlardan bir tanesidir. Ahilik teşkilatı hem meslek ve sanatta gelişmeyi desteklerken hem toplumda iyi ahlakı, dürüstlüğü önermektedir.

Bu kesim, bu Ahilerin bugün temsilcileri esnaf ve sanatkârlardır ama esnaf ve sanatkârlar Türkiye'de hiçbir dönemde olmadığı kadar AKP döneminde maalesef ihmal edilmişlerdir. Esnaf ve sanatkârın sorunlarıyla ilgili yasal düzenlemeler getirilmediği gibi buraya getirilen bütün yasal düzenlemelerde küçük işletmeler, esnaf ve sanatkârlar ihmal edilmiş, unutulmuş ya da görmezlikten gelinmiştir.

Bunun en önemli göstergelerinden bir tanesi ARGE Kanunu’dur. Bunun en büyük göstergelerinden bir tanesi Türkiye Odalar Birliği Kanunu’nun ve Esnaf ve Sanatkârlar Kanunu’nun aynı konuda farklı yaklaşımıdır ve bütün kanun çıkışlarında bu anlayış kendini göstermiştir.

Şimdi, en önemli konulardan bir tanesi de: Borçlar Kanunu’nu niye çıkartıyorsunuz? Dilini düzelteceğiz, Borçlar Kanunu’nda günümüzde aksayan yanları değiştireceğiz ve günün ihtiyaçlarına cevap vereceğiz. Peki, bu kriz döneminde en çok yasal düzenleme bekleyen kesim esnaf-sanatkârlar. Perakendecilik kanunu veya piyasada, halk arasında bilindiği şekliyle “hipermarket kanunu” iki buçuk yıldır bu Meclisin gündemine gelmiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Susam, lütfen toparlayınız.

MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) – Sayın Başkan, bakın, açılan yabancı mağazalarla elektronikte, mobilyada, gıdada, tekstilde esnaf ve sanatkâr, hem krizin hem bu büyük mağazaların haksız rekabeti karşısında inim inim inliyor. Ahilik Haftası’nda ne söyleyebileceksiniz siz esnaf-sanatkâra? Bu toplumun omurgasına, belkemiğine, istihdamı sağlayan ve toplumda her insana bir iş bulmayı sağlayan bu kesime ne yüzle çıkıp da bir şey söyleyebileceksiniz? Onun için, bu haftaları sadece kutlamak değil, bu haftalarda esnaf ve sanatkârın sorununa sahip çıkmak gerekir. AKP’li arkadaşlara Ahilik Haftası’nı hatırlatıyorum. Onu hatırlatırken esnaf ve sanatkârların içinde bulunduğu dert ve sorunlara çözüm bulmanızı ve hipermarket  yasasını çıkarmanızı hatırlatıyorum.

Bu duygularla yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Susam.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

Diğer önergeyi okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 4. maddesinin başlığı olan “Süresiz Öneri” yerine “Süresiz Teklif” ibaresinin yazılmasını,

madde metninde yer alan “öneri” kelimesinin yerine “teklif” kelimesinin yazılmasını,

“öneren, önerisiyle bağlılıktan” ibaresinin yerine “teklif eden teklifi ile bağlılıktan” ibaresinin yazılmasını,

maddenin 2. fıkrasının “İletişim araçları ile doğrudan iletişim sırasında yapılan teklif, hazır olanlar arasında yapılmış sayılır” şeklinde değiştirilmesini saygı ile arz ve teklif ederiz.

                                                                                               Faruk Bal (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Faruk Bal, Konya Milletvekili.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilk on maddeyle ilgili önergeler gruplara dağıtıldı. Milliyetçi Hareket Partisine gelen önergeleri ben bir inceledim. Bizim önergelerimizin ve Cumhuriyet Halk Partisinin önergelerinin dışında ilk on maddede 10 tane milletvekilinin, 10 tane farklı milletvekilinin önergesi var. Bu, şu durumu ortaya koyuyor: Milletvekilleri bu kanundan rahatsızdır. Bu kanun tasarısının yeterince olgunlaşmadığını ortaya koyabilmek için milletvekilliği görevini yerine getirerek değişiklik önermektedirler. Ancak Sayın Komisyon ve Sayın Bakanlık, bunlara, her tarafa açılmasına rağmen bu tarafa kapanmaktadır. Şimdi, kapandığı konulardan ikisiyle ilgili olarak görüşlerimi sizlerle paylaşmak üzere huzurunuzdayım.

Birinci teklifimiz, “icap” kelimesi yerine yazılan “öneren” kelimesinin ya da “öneri” kelimesinin yaşayan Türkçede bulunmadığıyla, “icap” kelimesinin esas itibarıyla Türkçede başka bir anlamda kullanıldığıyla, kanunun yüklediği anlama uymayan bu kelimenin değiştirilerek yaşayan Türkçede kullanılan “teklif” kelimesinin bu maddeye yerleştirilmesiyle ilgilidir. Ancak Komisyonun, sayın Bakanlığın öneriyi reddetmeleri üzerine Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna mensup milletvekilleri bu düşünceyi değerlendirmeden grup başkan vekillerinin işareti doğrultusunda reddetmişlerdir. Bunu demokratik bir yaklaşım olarak görmemekteyiz. Bu antidemokratik yaklaşımın Borçlar Kanunu’na yansıyacağını ve önümüzdeki süreç içerisinde nesillerin çarpık ifadeler ile özel hukukun temel kanunu olan Borçlar Kanunu’nu değerlendireceğini ifade ediyorum.

İkinci teklifimiz ise garip bir ifade tarzının ve garip bir kanunlaştırma anlayışının normale dönüştürülmesiyle ilgilidir. Kanun tasarısı şöyledir: “Telefon, bilgisayar gibi iletişim sağlayabilen araçlarla doğrudan iletişim sırasında yapılan öneri, hazır olanlar arasında yapılmış sayılır.”

Değerli arkadaşlarım, bilgisayar, bir aletin adıdır. O alet kullanılır ise onun fonksiyonlarından bir tanesi iletişimdir. Dolayısıyla, bilgisayarı bir iletişim aracı olarak bu kadar yanlış bir şekilde kanun metni içerisine sokmak, akılla, mantıkla birleşebilecek bir durum değildir; hele hele bunu kanuni bir tabir hâline getirmek ise akla ziyandır. Doğrusu nedir? Doğrusu “İletişim araçları ile…” başlayan bizim önerdiğimiz fıkradır.

Şimdi, tek tek sayma, telefon, bilgisayar gibi aletleri sayarak kanun metnine yerleştirme, bize yaşadığımız bir olumsuzluğu hatırlatıyor. Mevzuatımızın önemli bir bölümünde vardır; telgraf, teleks, telegram gibi kelimeler de kullanılmak suretiyle iletişimle ilgili bazı maddeler hatırlıyoruz. Peki, bugün telegram var mıdır? Yok. Telgraf ne kadar kullanılmaktadır? Eskiden hayatın tamamı telgrafla iletişim sağlanabilecek bir şekilde düzenlenmiş iken bugün telgraf sadece kutlama metinleri arasında yer almaktadır. Dolayısı ile ilerleyen teknolojinin, gelişen teknolojinin önüne açık bir şekilde bir yazım, bir kanun tekniği benimsenmesi gerekirken iletişimle ilgisi olmayan bir aletin ismini kanun metnine yerleştirmek son derecede yanlıştır. Bu yanlışın düzeltilmesi için bu önergeyi vermiş bulunmaktayız.

Şu saate kadar yaptığımız eleştiriler, kanunun tümüne olumlu katkı sağlamak amacıyla İç Tüzük’ün verdiği yetkilerdir. Bunun da, bu kadar makul, bu kadar masum bir isteğin de reddedilmesi hâlinde bundan sonraki eleştirilerimizin sınırı, boyutu farklı bir noktaya gidecektir.

Bunu yüce heyete saygıyla arz eder, önerimizin makul bir şekilde değerlendirilmesini de yüce heyetin takdirine sunarız.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

4’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya)- Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

5’inci maddenin başlığını okutuyorum:

b. Hazır olmayanlar arasında

MADDE 5-

BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır, geliş sıralarına göre okutup aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 5 inci maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Kabul için süre belirlenmeksizin hazır olmayan kişiye yapılan öneri, zamanında ve usulüne uygun olarak gönderilmiş bir yanıtın ulaşmasının beklenebileceği makul ana kadar, öneren tarafı bağlar.”

                                                                                                             Mehmet Emin Tutan

                                                                                                                        Bursa

BAŞKAN – Aykırı ve ikinci önergeyi okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Türk Borçlar Kanunu Tasarının 5. maddesinde geçen “Öneri” kelimesinin yerine “Teklif”, “önereni” yerine “teklif edeni”, “önerisini” yerine “teklifini”, “önerene” yerine “teklif edene” şeklinde değiştirilmesini,

“Öneren, önerisini zamanında ulaşmış sayabilir” ibaresi yerine, “Teklif eden teklifinin zamanında karşı tarafa ulaşmış olduğunu kabule hakkı vardır” ibaresinin kullanılmasını,

3. fıkrada geçen “hemen” ibaresi yerine “derhal” ibaresinin kullanılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Bal

Mehmet Şandır

İzzettin Yılmaz

 

Konya

Mersin

Hatay

 

Osman Ertuğrul

Rıdvan Yalçın

 

 

Aksaray

Ordu

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Konuşacak mısınız?

FARUK BAL (Konya) – Evet.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Faruk Bal, Konya Milletvekili.

Buyurun.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklif, icap, öneri konusunda söyleyeceklerimi söyledim. Onun için tekrarlamayacağım ancak üçüncü fıkrada geçen “hemen” kelimesi kanuni bir ifade değildir, onun yerine “derhâl” kelimesinin uygulanması gerekir.

Önergeyi bu şekilde açıkladıktan sonra, bu kanunun adı nedir, bu kanunu biz kime uygulayacağız?

Bu kanun Borçlar Kanunu’dur. Borçlar Kanunu özel hukuk ilişkilerine tabi olan toplumun tüm kesimlerine uygulanacaktır. Bir başka ifadeyle bu kanun, yedi yıllık AKP süreci içerisinde toplumun borçlanmış olan tüm kesimini ilgilendiren bir kanundur. Bu kanun çiftçinin mazot borcuna uygulanacaktır, bu kanun çiftçinin gübre borcuna uygulanacaktır, bu kanun çiftçinin elektrik borcuna uygulanacaktır, bu kanun çiftçinin ilaç borcuna uygulanacaktır, bu kanun bir yıl boyunca çalışıp çabalayıp ürettiği ürünü harcadığı paradan daha az bir paraya satmasına rağmen kendisini dolandıranlara karşı uygulanacaktır, narenciyeciye uygulanacaktır, fındıkçıya uygulanacaktır, zeytinciye uygulanacaktır. Bu kanun siftah yapmadan kepenk kapatan esnafın borçlarının kapatılmasıyla ilgili ilişkileri düzenlerken uygulanacaktır, tüccarlarımıza uygulanacaktır, kredi borçlusu olan memurumuza uygulanacaktır, borç batağına batmış olan sosyal sigortalıya, BAĞ-KUR’luya uygulanacaktır. Bu kanun emekliye uygulanacaktır, bu kanun kredi borçlarına uygulanacaktır, bu kanun artık öz sermayesini kaybetmiş olan ve yatırımdan da ümidini kesmiş olan sanayicimize uygulanacaktır.

İşte, bu kadar toplumun tüm kesimini ilgilendiren bir konuda, bu kadar ortak akla uygun davranmakta zafiyet gösteren iktidarın, böyle geniş bir anlamda uygulama alanı olan Borçlar Kanunu’nda “dediğim dediktir” şeklindeki anlayışı bu kesimleri mağdur edecektir.

Değerli arkadaşlarım, bu kesimlerin kendi içerisindeki sorunlarına çözüm getirmede beceriksiz, basiretsiz bir anlayışı sergileyen iktidarın, onların doğmuş sorunlarına uygulanacak kanunda da aynı beceriksizliği, aynı basiretsizliği göstermesi doğrusu bizi şaşırtmamaktadır ama bizim görevimiz, bunun doğru bir şekilde çıkabilmesine katkıda bulunmaktır. İşte, bu katkının parmak hesabını esas alan demokrasiyle reddedilmiş olmasını yüce milletimizin takdirine sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bal.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısını arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 16.56

 

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.05

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7’nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

321 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 5’inci maddesi üzerinde verilen Konya Milletvekili Faruk Bal ve arkadaşlarının önergesinin  oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi yeniden  oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

Tasarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Diğer önergeyi okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 5 inci maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Kabul için süre belirlenmeksizin hazır olmayan kişiye yapılan öneri, zamanında ve usulüne uygun olarak gönderilmiş bir yanıtın ulaşmasının beklenebileceği makul ana kadar, öneren tarafı bağlar.”

                                                                                                             Mehmet Emin Tutan

                                                                                                                        Bursa

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Tasarının birinci fıkrasındaki lüzumsuz kelime fazlalığına ve hukuki kavram karmaşasına yer vermemek amacıyla iş bu önerge verilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

5’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

6’ncı maddenin başlığını okutuyorum:

3. Örtülü kabul

MADDE 6-

BAŞKAN - Madde üzerinde üç adet önerge vardır. Önce geliş sıralarına okutup, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Öneren taraf; işin özelliği, kanun ya da durumun gereği açık bir kabulü beklemek zorunda değilse, öneri makul bir sürede reddedilmediği takdirde, taraflar arasında sözleşme kurulmuş sayılır.”

                                                                                                           Mehmet Müezzinoğlu

                                                                                                                      İstanbul

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 6. maddesinde geçen

“Öneren” ibaresinin yerine “teklif eden”,

“öneri” kelimesinin yerine “teklif”

“sözleşme kurulmuş sayılır” ibaresi yerine “sözleşme yapılmış sayılır” ibaresinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Bal

Mehmet Şandır

İzzettin Yılmaz

 

Konya

Mersin

Hatay

 

Osman Ertuğrul

Rıdvan Yalçın

Emin Haluk Ayhan

 

Aksaray

Ordu

Denizli

BAŞKAN – En aykırı üçüncü önergeyi okutup işleme alıyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan Borçlar Kanunu tasarısının 6. maddesinde; değilse kelimesinden sonra gelmek üzere “öneri bir haftalık sürede reddedilmediği takdirde sözleşme kurulmuş sayılır.” ifadesinin yazılmasını teklif ederiz.

 

Ali Rıza Öztürk

Halil Ünlütepe

Ali İhsan Köktürk

 

Mersin

Afyon

Zonguldak

 

Fevzi Topuz

Turgut Dibek

 

 

Muğla

Kırklareli

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde konuşacak mısınız?

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Konuşacağım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Öztürk.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Borçlar Kanunu’nun 6’ncı maddesiyle ilgili verdiğimiz önerge şunu içermektedir: “Öneren kanun veya işin özelliği ya da durumun gereği açık bir kabulü beklemek zorunda değilse öneri uygun bir sürede reddedilmediği takdirde sözleşme kurulmuş sayılır.” hükmü var mevcut tasarıda. Biz bu “önerinin uygun bir sürede reddedilmediği” kısmının belirsiz olduğunu, bu nedenle belirli hâle getirilmesi için bir haftalık bir süre önerdik. Neden bunu yaptık? Şundan dolayı bunu istiyoruz.

Şimdi bakın değerli arkadaşlarım, dün burada İç Tüzük’ümüzün 63’üncü maddesinin ikinci fıkrasını okuduğumuz takdirde “Bu yolda bir istemde bulunulursa, onar dakikadan fazla olmamak şartıyla, lehte ve aleyhte en çok ikişer kişiye söz verilir.” diyor. Şimdi burada onar dakikadan fazla olmamak üzere şart getirmiş ama Meclis Başkan Vekilimiz bunu iki dakikayla sınırladı. Gerekçesini de açıklarken takdir hakkını kullandığını söyledi. Ola ki uygulamada yarın, bugünkü Meclis Başkan Vekilimiz gibi bir hâkim çıkar, o uygun süreyi kendisine göre yorumlar. Takdir hakkı mutlak ve sınırsız değildir. Takdir hakkını kullanmak ayrı bir şeydir, keyfî uygulama ayrı bir şeydir. Öyle anlaşılıyor ki, AKP İktidarının Türkiye çapında yarattığı keyfîlik, hukuksuzluk, hukuk tanımamazlık Meclise taşınmak isteniyor. Sayın Başbakanın Türkiye çapında yarattığı gerginlik, uzlaşmadan uzak tavırlar güvensiz bir zemin yaratıyor, âdeta uzlaşmazlığa sürüklüyor. Bunu bu Meclise taşımanın anlamı yok. Sayın Meclis Başkanının İç Tüzük’e dahi uymaması birtakım AKP milletvekillerinin muhalefetin sözlerini kesmesi…

BAŞKAN – Sayın Öztürk, bu konu dün konuşuldu, lütfen konuya geliniz.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Bu konuyla ilgili Sayın Başkan, konuyla ilgili.

Bizim burada ne konuşacağımıza bari elimize not verin, biz ona göre konuşalım. Oradan AKP milletvekilleri müdahale ediyor, hatta Meclis Başkanlığını yönetme hevesine kapılıyorlar. Ona müdahale etmiyorsunuz, ama Cumhuriyet Halk Partisi veya diğer muhalefet partisi milletvekillerine ikide bir muhalefet ediyorsunuz. Biz bunlarla ilgilenmeyeceğiz de neyle ilgileneceğiz? Halk bizi buraya koyun gibi oturmak için göndermedi. Eğer bu Mecliste bir hukuksuzluk varsa, bu hukuksuzluğu kim işliyorsa işlesin, buna karşı çıkmak benim milletvekili olarak görevimdir. (CHP sıralarından alkışlar) Meclis Başkanı olarak sizin bu kürsüde, bu Mecliste hukuksuzluk yapma hakkınız yok, Sayın Başkan. Şimdi biz o nedenle bu kanun tasarısındaki muğlak ifadelerin çıkarılmasını istiyoruz değerli arkadaşlarım. Önerilerin sürelerinin belirgin olmasını istiyoruz. Çünkü yarın uygulamada eğer buna benzer yorumlar yapılırsa, takdir hakkı -on dakika olması gereken İç Tüzük’ün öngördüğü- iki dakikayla kullanılıyorsa, o zaman uygun süreyi hâkimin birisi bir saat alabilir, birisi on saat alabilir. Hukukta belirsizliğe yer yoktur değerli arkadaşlarım.

Sevgili milletvekilleri, bakın, bu kavgadan, bu gerginlikten Türkiye kaybediyor. Türk halkının kazandığı hiçbir şey yok. Bu iktidar partisi Türkiye’yi gerginlikten kurtarmak zorundadır. Türkiye’nin gerginlikten kurtarılması ihtiyacı var iken Meclisin de gerilmesi, özellikle iktidar partisi tarafından Meclisin gerilmesinin hiç kimseye faydası yoktur. Bakın, Mecliste karar yeter sayısı için gereken 139 milletvekilini bulundurmadığınız nedenle bu Meclis tatil edilmek zorunda kalıyor. 164 toplantı yeter sayısını bulundurmadığınız nedenle bu Meclis tatil edilmek zorunda kalıyor. Halkın temel ihtiyaçları olan yasaları çıkartmıyorsunuz. Sayın Adalet Bakanı, çekle ilgili yasayı niye kaldırdınız, niye gündemden düşürdünüz? Hani? Alt komisyondan geçti o. Ben alt komisyon üyesiyim. Ne oldu Çek Yasası? Ama çek mağdurlarına açıklama yaparken Çek Kanunu’nun Cumhuriyet Halk Partililer tarafından engellendiğini söylüyorsunuz. Çıkın, bu kürsüye söyleyin. Ben tüm Türk milletine ilan ediyorum: Biz, karşılıksız çek keşide edilme suçunun kaldırılmasını istiyoruz. Hodri meydan! Getirin o yasayı, bu konuda destek verin. Kendi ayıbınızı örtmek için Cumhuriyet Halk Partisini kullanmayın değerli arkadaşlarım. Alt komisyondan Çek Yasası geçti, ama örtüldü, örtüldü. Nereye gittiğini ben Komisyon üyesi olarak bilmiyorum.

Bu hukuksuzluklara dur demek lazım. Türkiye’de yarattığınız korku imparatorluğuna, Türkiye’de yarattığınız hukuksuzluğun Meclise taşınmasına izin vermeyeceğiz. Sizin, çoğunluğunuza dayanarak estirmeye çalıştığınız demokrasiye tahammülsüzlüğünüze biz, hukuk içinde kalarak, hukuk kurallarına bağlı kalarak direneceğiz değerli arkadaşlarım.

Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 6. maddesinde geçen “Öneren” ibaresinin yerine “teklif eden”, “öneri” kelimesinin yerine “teklif”, “sözleşme kurulmuş sayılır” ibaresi yerine “sözleşme yapılmış sayılır” ibaresinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                       Faruk Bal (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Konuşacak mısınız?

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Emin Haluk Ayhan konuşacak.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan Borçlar Kanunu Tasarısı’nın 6’ncı maddesi üzerinde geçen “öneren” ibaresinin yerine “teklif eden”, “öneri” kelimesi yerine “teklif”, “sözleşme kurulmuş sayılır” ibaresi yerine “sözleşme yapılmış sayılır” ibaresinin yazılmasını arz ve teklif eden bu önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.

Gerekçesine baktığımızda: Tasarıda “icap” kelimesinin yerine kullanılan “öneri” kelimesi “icap” kelimesinin anlamını karşılamamaktadır. Yürürlükteki Borçlar Kanunu’nda yer alan “icap” kelimesinin “gerek, gereklilik, ister, lüzum” anlamını da ifade etmektedir.

Sözlük anlamı dışında teklif manasına gelecek şekilde Borçlar Kanunu’nda yer alan icap, Türkçede yaşayan kelimeler arasında da yer almamaktadır. Yaşayan Türkçede “sözleşme kurmak” deyimi yoktur, “sözleşme yapmak” deyimi vardır.

Gerçekten Borçlar Kanunu Tasarısı ilk olarak 98 yılında kurulan komisyon çalışmalarıyla gündeme gelmiş. Komisyon çalışmalarında çeşitli üniversitelerin hukuk fakültelerinden öğretim üyeleri, hukukçular, noterler, avukatlar ve birçok uzman gerçekten emek sarf etmiş, emek harcamış ve çalışmışlardır. Bütün yasa tasarıları için önemli olmakla birlikte temel yasaların, özellikle Borçlar Kanunu gibi toplumsal hayata ve insani ilişkilere doğrudan müdahale eden bu Kanunun hatasız, uygulamada yaratabileceği yanlış uygulamalardan arındırılarak Meclisten çıkarılması, yasalaşmasının daha uygun olacağı kanaatindeyim. Bu nedenle bu önergeyi verdik.

Gerçekten bugün ülkenin çok acil çözüme kavuşması gereken problemleri vardır. Bugün, bu, gerçekten ticari hayatı etkileyecek bir husus, bir tasarı. Gerçekleştiği takdirde, sonuçları itibarıyla, önemli sonuçları ortaya çıkacak. Bakın bugün iki tane önemli ekonomik veri açıklandı. Bir tanesi işsizlikle ilgili veriler. Biraz önce gündem dışı söz aldığımda da, gerçekten Denizli’yle ilgili sözlerimde ifade ettiğimde, hakikaten sıkıntılı dönemler var. Hükûmetin bunları uzlaşmayla çözmesi lazım. Biz bunu, bunları, bir sene önce, iki sene önce buraya getirip bu hususları tartışıyoruz fakat gerçekten Hükûmet uzlaşma yerine, bildiğini doğru kabul ederek, bildiğini doğru veri alarak bu işleri çözebileceğini zannediyor. Gerçekten büyük bir Parlamento çoğunluğuna rağmen Hükûmet ekonomide amiyane tabiriyle “çuvallamış” vaziyette. Şimdi baktığınız zaman genç nüfusta işsizlik oranı 18,9’dan 23,2’ye gelmiş. Kentlerde 21,9’dan 27,8’e gelmiş. Kırsal kesimde de benzer hadiseler var. Şimdi 2009’dan bu yana çalışma döneminde, çalışma çağındaki nüfus geçen yılın aynı dönemine göre 881 bin artmış, tarım dışı istihdam ise 314 bin kişi azalmış. İkisini topladığınızda yaklaşık 1 milyonu geçiyor. Dolayısıyla bunların çok dikkate alınması gerekli, bunun zarureti var.

Bunun dışında, gerçekten bir diğer açıklanan hadise ise bugün eylül ayı bütçe gerçekleşme rakamları. Baktığınız zaman “10 milyar YTL” dediğiniz, üzerinde ısrarla “Bu gerçekçi değil.” dediğimiz zaman sizin 10 milyar YTL ile ifade ettiğiniz o günkü miktar bugün sadece eylül ayı itibarıyla 40 milyar liraya ulaşmış. Bu, daha da artacak ve aldığınız yetkiler çerçevesinde gerçekten bunun miktarı 70 milyar TL’nin üzerine çıkacak.

Bu kadar hesabın kitabın darmadağın olduğu bir ortamda bunu muhalefetle anlaşarak, bunu güzelce okuyarak, bunun anlaşılabilir bir hâle gelerek, bu önergeleri kabul ederek bu kanunların çıkmasında ne mahzur var onu anlayamıyorum. Hükûmet bunu kabul edebilir yani bunun böyle söylenmesinde ne sıkıntı var? Nitekim birçok şeyi yanlış olarak çıkardığımızda Anayasa Mahkemesinden de dönüyor. Nitekim Kamu Mali Yönetimi Kanunu buradan çıktı, Anayasa’ya aykırı olarak çıktı. Benim hatırladığım kadarıyla Cumhuriyet Halk  Partisinin de desteğiyle ne oldu?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen toparlayınız Sayın Ayhan.

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Anayasa’yı değiştirerek Anayasa’yı kanuna uygun hâle getirmiş olduk.

Dolayısıyla bunların dikkate alınması gerektiğine inanıyorum ve bu vesileyle önergemizi kabul edeceğinizi düşünerek yüce heyetinize saygılar sunuyorum.

Söz verdiğiniz için teşekkür ederim Sayın Başkanım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ayhan.

III.- YOKLAMA

(MHP ve CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

OKTAY VURAL (İzmir) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım. Ancak oylamadan önce bir  yoklama talebi vardır.

Sayın Vural, Sayın Bal, Sayın Kalaycı, Sayın Ayhan, Sayın Nalcı, Sayın Yıldız, Sayın Işık, Sayın Yalçın, Sayın Çalış, Sayın Doğru, Sayın Akkuş, Sayın Akcan, Sayın Ural, Sayın Özdemir, Sayın Tankut, Sayın Paksoy, Sayın İnan, Sayın Dibek, Sayın Özkan, Sayın Kesici.

Üç dakika süre veriyorum ve başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Son önergeyi okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Öneren taraf; işin özelliği, kanun ya da durumun gereği açık bir kabulü beklemek zorunda değilse, öneri makul bir sürede reddedilmediği takdirde, taraflar arasında sözleşme kurulmuş sayılır.”

                                                                                                           Mehmet Müezzinoğlu

                                                                                                                      İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarının birinci fıkrasındaki eksik olan noktalama işaretlerini gidermek, hukuki kavram karmaşasına yer vermemek ve anlatımın daha anlaşılır olması amacıyla iş bu önerge verilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

6’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

7’nci maddenin başlığını okutuyorum:

4. Ismarlanmayan şeyin gönderilmesi

MADDE 7-

BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş sıralarına göre okutup sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük  Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 321 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Tasarısının (7) nci Maddesinin 2. fıkrasının madde metninden çıkartılmasını arz ederiz.

 

Mustafa Elitaş

Ali İhsan Köktürk

Halil Ünlütepe

 

Kayseri

Zonguldak

Afyonkarahisar

 

Ali Rıza Öztürk

Turgut Dibek

 

 

Mersin

Kırklareli

 

BAŞKAN – İkinci önergeyi okutup -aykırı olanı- işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 7. maddesinde yer alan “öneri” ibaresinin yerine “teklif” ibaresinin eklenmesini,

ikinci fıkrasında yer alan “onu alan kişi, uygun bir sürede gönderene haber vermek zorundadır.” ibaresi yerine “onu alan kişi, kendisi için ağır bir külfeti gerektirmiyorsa, uygun bir sürede gönderene haber vermek zorundadır.” ibaresinin yazılmasını,

2. fıkranın devamına, “Alan kişi, yanlışlıkla gönderilen şeyi korumak ve haber vermek için yaptığı masrafları talep etme hakkına sahiptir. Bu masraflar kendisine ödeninceye kadar hapis hakkı kullanabilir” cümlesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Bal

Mehmet Şandır

İzzettin Yılmaz

 

Konya

Mersin

Hatay

 

Osman Ertuğrul

Rıdvan Yalçın

 

 

Aksaray

Ordu

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Konuşacak mısınız, gerekçeyi mi okutayım?

FARUK BAL (Konya) – Konuşacağım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Faruk Bal, Konya Milletvekili.

Buyurun Sayın Bal.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; madde iki fıkradan ibarettir. 7’nci maddenin birinci fıkrası, günlük olarak karşılaştığımız, ısmarlama hâlinde, ısmarlanmamış olduğu hâlde adrese gönderilen eşyaların kabulüyle ilgilidir. Bu madde, dolandırıcıların, insanların hulus ve saffetinden yararlanarak çıkar sağlamak isteyen organize kuruluşların sıkça kullandığı ve Türkiye’nin dört bir tarafında insanları mağdur ettiği bir konuyu kanun olarak düzenlemek suretiyle buna engel olmaya çalışmaktadır.

Elbette ki böyle bir düzenlemenin gereği vardır ancak mevcut düzenleme eksiktir. Niçin eksiktir? Maddenin ikinci fıkrasında “Ismarlanmamış bir şeyin yanlışlıkla gönderildiği açıkça anlaşılırsa, onu alan kişi, uygun bir sürede gönderene haber vermek zorundadır.” denilmektedir.

Yanlışlıkla alan kişi bunu aldıktan sonra gönderene haber vermek mükellefiyeti ile sorumlu tutuluyor ise, bu takdirde, doğal olarak bunu gelip alınmasını da beklemek suretiyle bir külfete de tabi tutulacaktır. Yani, ısmarlanmamış bir şeyi yanlışlıkla alan kişi gönderilmiş olan eşyayı saklamakla da mükellef olacaktır. Hiçbir kusuru, hiçbir kabahati olmadan, kendisinin belki de maddi yönden birtakım imkânlarından yararlanmak isteyenlerin başvurmuş olduğu böyle bir düzene muhatap olan kişi böyle bir mükellefiyete tabi kılınır ise, o takdirde buradan kendisine bir hak da doğması gerekmektedir. İşte doğması gereken hakkın, o ısmarlanmamış eşyayı gönderme veya saklamayla ilgili yaptığı masrafların üzerinde hapis hakkı kullanılmak suretiyle yerine getirilmesi icap etmektedir. Bu, hak ve mükellefiyetin dengelenmesi ilkesine uygundur. Bu dengelenmeyi, hakkı ve mükellefiyeti dengelemeyi bundan önceki maddelerde iktidar partisinin sayın milletvekilleri reddettiği önergelerle pek yerine getiremedi, burada yerine getireceğini ümit ediyoruz çünkü bu madde dolandırıcılığa karşı, postayla soyguna karşı, insanlarımızın gönderilen tencere, tabak, kitap, kaset gibi eşyalarla soyulmasına karşı, soyguna muhatap olacak kişilerin elde edebileceği bir hapis hakkıyla ilgilidir. Bu hapis hakkının tanınması hukukun doğal sebebidir. Bu sebebi yerine getirmek, yüce Meclisin görevidir. Bu görevi yerine getirebilmek için bu önerge verilmiştir. Yüce Meclisin takdirini biraz sonra göreceğiz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bal.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 321 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Tasarısının (7) nci Maddesinin 2. fıkrasının madde metninden çıkartılmasını arz ederiz.

                                                                                 Mustafa Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yüksek heyetin takdirlerine bırakıyorum efendim.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kayseri Milletvekili Sayın Mustafa Elitaş, önerge üzerinde söz istiyor; buyurun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Türk Borçlar Yasası’nı konuşuyoruz, uzun zamandır Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde olan, Adalet Komisyonundan geçmiş. Çalışma sürecine baktığımız zaman on yılı aşkın bir süredir değiştirilmek üzere karar oluşturulmuş, ancak bugünlere kısmet olan bir süreci yaşıyoruz.

Değerli arkadaşlar, bu yasayı görüşürken, muhalefet partisi milletvekillerinin burada bu kürsüde görüşlerini ifade ederken yasa üzerinde “teknik bir yasa olduğunu, toplumda büyük bir kesimi ilgilendirdiğini, bu teknik yasayı yaparken, daha önce de yaptığımız temel yasalarda olduğu gibi gelin birlikte ortak bir uzlaşma komisyonu kuralım, bu önergelerle birlikte değerlendirme yapalım” şeklinde önermeleri oldu. O zaman burada komisyon sırasında oturan Sayın Bakan ve Grup Başkan Vekili olarak ben, muhalefet partilerinden milletvekili arkadaşlarımıza dedik ki: “Biz, genel kabul görmüş hukuk deyimlerini, terimlerini değiştirmenin belki uygulayıcıları açısından farklılıklar… Bunlar mecburiyetten dolayı, mesleklerinden dolayı zorluklarla karşılaşırlar, ama aşarlar, ama sadece başına geldiğinden dolayı bunu bilen, bunu hatırlayan insanların zorlanmasından, genel kabul görmüş hukuk terimlerinin değiştirilmesi konusunda biz de karşıyız dedik. Nitekim, Sayın Ünlütepe’nin, birlikte imzaladığımız önergesini tartıştık, Komisyon Başkanımızla, yetkililerle tartıştık, uygun olduğu kanaatine vardık.

Değerli milletvekili arkadaşlarımıza, Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna gittik. “Deyimler ve terimler konusunda uzlaşma, anlaşma yapmamız gerekir. Perşembe günü bir heyet oluşturalım, salı gününe kadar bunu gerçekleştirsinler, bu deyimi yapalım.” dedik. Sayın Bal ilk etapta kabul etti, arkasından dedi ki… Bana bir yazı verdi, bu yazıda “Madde numaralarını da değiştirmemiz lazım. Madde numaralarını değiştirmediğimiz takdirde cinayet olur” şeklinde bir hukuk adamının söylediği bir konuyu gündeme getirdi. Kendisine şunu söyledik, dedik ki: “Mevcut Yasa, şu anda yürürlükte olan Yasa 550 madde, bizim yapmaya çalıştığımız yasa da 650 madde. Bu yasada, diyelim ki 110’uncu maddeden sonra bir değişiklik oldu. Ne diyeceğiz? 110/A diyeceğiz; 130’da oldu, 130/A veya 130/B diyeceğiz.” Değerli arkadaşlar, yeni yapılan bir hukuk sisteminin 110/A’sı, 110/B’si olmaz. Bununla ilgili “Eğer biz bu süreci yaparsak, bu süreç, içerisinden çıkılmaz hâle gelir.” dedik. Sayın Bal ve arkadaşları, bize on beş günlük süre verin, biz bunu yapmaya çalışalım… Ama kelimeyle ilgili kısımda, sözcüklerle ilgili olan kısımda biz Adalet Bakanlığına teklif ettik: “Bunu yapalım, genel kabul görmüşü ortadan çıkarmayalım. Medeni Kanun’a, 2001 yılında bu Parlamento tarafından onaylanmış Medeni Kanun’a paralel olarak yapılan düzenlemelere bağlı kalmak kaydıyla, Türk Borçlar Yasası’ndaki kavramları korumaya gayret edelim.” dedik. Şimdi, bununla ilgili nasıl ki 57’nci Hükûmet döneminde yapılmış Türk Medeni Kanunu’na paralelliği sağlama mecburiyetimiz varsa, o dönemde yapılan -ki sekiz yıldır uygulanan- bir kanun artık kabul görmüş hâle geldiğinde, tekrar sekiz yıl öncesine dönüp o kelimeleri ve kavramları yeniden öğretmemek, yeniden kavram kargaşası ortaya çıkarmamak için bütün yasanın temelini yapalım dedik.

Sayın Bal, haklı olarak şunu ifade ediyor olabilir: İcap ve kabul… Bu, uzun yıllardır kabul edilen, uzun yıllardır olan ama “icap”ın Türkçedeki karşılığının olmadığını, vitrindeki bir malla ilgili etiketin icap sayılacağını, benim de bir müşteri olarak, bir tüketici olarak onu kabul ettiğim anda, mağaza sahibinin, benim vardığımda onu vermek mecburiyetinde olduğunu okuduk, gördük, uygulamada da böyle olduğunu biliyoruz ama karşılamadığını ifade ediyor. Ne demişiz? “Öneri” demişiz. Sayın Bal, teklif olarak ifade ediyor.

Arkadaşlar, ikinci kısmın 3’üncü maddesi “icap ve kabul”ü “öneri ve kabul” hâline getirmiş. Artık bundan sonra, Genel Kurul bunu “öneri” olarak kabul ettikten sonra, diğer maddelerde de teklif hâlinde iddia etmenin, ısrar etmenin bir anlamı olmadığını kabul ediyorum. Hâlâ açık yüreklilikle söylüyoruz: Eğer genel kabul görmüş madde metinleri kavramları üzerinde halk tarafından, uygulayıcılar tarafından birlikte yapabileceğimiz bir şeyimiz varsa onu değerlendirelim, yapalım, gayret edelim. Neye bağlı? Şarta bağlı. Sizin zamanınızda, 2001 yılında çıkan Türk Medeni Kanunu’ndaki deyimlere bağlı kalmak üzere bunu da yapalım diyoruz. Bu konuda teklifimiz açık. Nitekim, Sayın Ünlütepe

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Elitaş, lütfen toparlayınız.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sayın Başkan, bitiriyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubundan Sayın Ünlütepe ile iki konuda mutabık kaldığımızı ifade ediyorum. Bakın, bu 7’nci maddede, bilgimiz dâhilinde olmayan, bize gönderilen mallar var ya, eskiden Kanun’da sekiz gün içerisinde itiraz etmediğiniz takdirde kabul etmiş sayılırdınız ve ödemek mecburiyetindeydiniz. Şimdi, bunu, kötü niyetli olan insanların, kötü niyetlerinden dolayı bu işlemlerinin kendilerine haklı bir kazanç elde etmesini engellemek, iyi niyetli ama kanunu bilmeyen… Hani “Kanunu bilmemek mazerettir, değildir.” diye bir hüküm var ya, “Kanunsuz suç ve ceza olmaz.” ilkesi; arkasından da “Kanunu bilmemek mazeret değildir.” ilkesi… İşte, biz, ondan dolayı, mağdur olan insanların korunması amacıyla, ısmarlanmamış bir malın yanlışlıkla gönderildiği konusunda, bunu iade etmeyen, hukukta, makamlarda, yargıda ihtilafın ortadan kalkmasını sağlamak amacıyla, artık ısmarlanmamış bir malı birine gönderirken şirketlerin, kurumların daha ciddi olmaları, daha ciddi davranmayı düşünmeleri amacıyla ikinci fıkranın kaldırılması konusunda birlikte bir karar verdik.

Önergemizin kabulünü rica ediyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Elitaş.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) - Biraz önce, bir hatip konuşurken, hatibi uyararak “önergeyle ilgili konuşun” dediniz ama beş dakika boyunca bir başka milletvekiline sataşmada bulunan ve maddeyle, önergeyle hiç ilgili olmayan bir konuşma hakkında en ufak bir uyarınız olmadı.

BAŞKAN – Buyurun… Siz uyardınız Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Dolayısıyla, tutumunuzda parti yandaşlığının mı, yoksa aynı yörenin milletvekili olmanızın mı etkili olduğu konusunda tereddüt oldu.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Oktay. Böyle bir usul yok.

OKTAY VURAL (İzmir) - Bundan sonraki durumlarda, lütfen, iktidar partisi de olsa aynı uyarıda bulunun.

BAŞKAN - Ben gereken uyarıyı yapıyorum.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bal.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, Sayın Hatip biraz önce konuşurken, ismimden de bahsederek gerçek olmayan hususları ifade etmiştir. Onu düzeltmek için söz istiyorum.

BAŞKAN – Neyi söyledi, Sayın Bal? “Gerçek olmayan husus…”

FARUK BAL (Konya) – “Yazılı olarak…”

OKTAY VURAL (İzmir) – İsmini zikretti.

BAŞKAN – Sayın Vural, Sayın Bal’a müsaade eder misiniz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ediyorum. Buyurun.

BAŞKAN – Sayın Bal’a soruyorum: Neyi ifade etti? Yani bunu da mı sormayalım!

OKTAY VURAL (İzmir) – Sorun…

BAŞKAN – Soruyoruz… Bir saniye…

FARUK BAL (Konya) – Beni dinliyorsunuz Sayın Başkan!

BAŞKAN - Cevap versin Sayın Bal.

OKTAY VURAL (İzmir) – Dinlemediniz ki önergeyi!

FARUK BAL (Konya) – Şu anda beni dinliyorsunuz Sayın Başkan. Beni dinliyorsunuz…

BAŞKAN – Ama sizi dinletmiyor, Sayın Vural müdahale ediyor. Onun için…

FARUK BAL (Konya) – Onun konuşması bitti, beni dinliyorsunuz şu anda.

Sayın Hatip ismimden beş defa bahsederek gerçek olmayan hususları ifade etmiştir. Gerçekleri izah edeceğim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bal.

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Konya Milletvekili Faruk Bal’ın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi, esasında bir güven kurumudur, milletvekillerinin birbirleriyle konuşurken, birbirlerine güvenmesi gereken bir kurumdur. Konuşmaların yanlış bir şekilde Meclis Genel Kuruluna aktarılması da güvensizliğin eseridir.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Çok doğru… Tutanaklara bakalım, konuştuklarımız belli.

FARUK BAL (Devamla) – Şimdi, bizim, bu kanunun olgunlaştırılmasına ilişkin MHP Grubu olarak ciddi bir katkımız olmuştur, olmasını da arzu ettik. Dolayısıyla, yasanın dili ve maddelerinin bütünlüğünün bozulmasının yanlış olduğunu ifade ettik. Sayın Elitaş da olabilir ama pek çok, AKP Grubuna mensup milletvekilleri bunların doğru olduğunu söylediler. Bu doğru olan hususlarda bir ortak akılla sonuç alalım konusu da ifade edilmiştir. Buraya kadar doğru ama ben hiç kimseye “On beş gün süre verin, biz bu…”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen tamamlayınız, buyurun.

FARUK BAL (Devamla) – “…işi hallederiz.” demedim, bir. İki: “Bana yazılı olarak verin.” şeklinde bir ifadede bulunmadım. Bizim yaptığımız işin tamamı bu kanunu olgun hâle getirebilmek için muhalefet olarak üzerimize düşen görevi yerine getirmekti. Nitekim, Sayın İyimaya ve bu tasarıya katkıda bulunmuş olan sayın hukuk fakültesi öğretim üyeleriyle beraber Hâkimevi’nde bir toplantı yapılmıştır. Bu toplantıda da düşüncemizi açık olarak ifade ettik, daha sonra da CHP Grubuyla bir toplantı yapılacaktı, nasıl bir toplantı yapıldığından da haberdar değiliz.

Şimdi, bütün bunları alıp bu eksikliklerin, bu yanlışlıkların bu şekilde kabul edilmesinin gerekçesini bizimle görüşmenize bağlıyorsanız Sayın Elitaş, bu, güven yaratan bir durum değildir.

Bu durumu yüce heyetin bilgisine sunmak istedim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi…

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Karar yeter sayısı istiyorum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Elitaş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, Sayın Milletvekili burada, güvenilmez biri olduğumu ifade ederek…

FARUK BAL (Konya) – Öyle bir şey söylemedim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bakınız, sayın grup başkan vekiliyle birlikte yaptığımız konuşmayı, güvenilmez biri olduğumu ifade etmeye çalıştı. Ben, hem kendileriyle hem Sayın Şandır’la yaptığım konuşmaları ifade ediyorum. Adalet Bakanımız da böyle bir şeyin yapılmasını “Orada, Türk Medeni Kanunu çerçevesinde hangi sözcükler, hangi deyimler geçtiyse ona paralel olarak -bir şeyi yapmamızı iddia ederek- yapalım, çalışma yapalım.” dedi.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Elitaş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Nitekim, bununla ilgili yaptık. Onunla ilgili de hâlâ yapacağımızı da ifade ediyoruz ama geçmiş olan meseleleri, farklı olan şeyleri tekrar gündeme getirmenin güvenle alakası yoktur diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Tutanaklara geçti sözleriniz Sayın Elitaş.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum… Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 7’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Başkan, karar yeter sayısı istemiştik.

BAŞKAN - Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı istemiştik, biz kale alınmıyor muyuz?

BAŞKAN – Sayın Milletvekili, duymadım inanın ki.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Öyle mi?

BAŞKAN – Evet.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Biraz daha yüksek sesle söyleyeyim o zaman.

BAŞKAN – Hayır, elinizi kaldırdığınızı gördüm ama ne söylediğiniz duyulmadı.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Tamam, ben biraz daha yüksek sesle söylerim.

BAŞKAN – İyi olur.

8’inci maddenin başlığını okutuyorum:

5. Bağlayıcı olmayan öneri ve herkese açık öneri

MADDE 8-

BAŞKAN - Madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık derecesine göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 8 inci maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Öneren taraf, önerisi ile bağlı olmama hakkının saklı olduğunu açıkça belirtirse veya işin özelliğinden ya da önerinin mahiyetinden bağlanma niyetinde olmadığı anlaşılırsa, önerisi kendisini bağlamaz.”

                                                                                                                  Kerim Özkul

                                                                                                                       Konya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 8. maddesinde geçen “öneren” kelimesi yerine “teklif eden”, “önerisi” kelimesi yerine “teklifi” yazılmasını, “Fiyatını göstererek mal sergilenmesi veya tarife, fiyat listesi ya da benzerlerinin gönderilmesi, aksi açıkça ve kolaylıkla anlaşılmadıkça öneri sayılır.” ibaresi yerine “Fiyatını göstererek mal sergilenmesi veya tarife, fiyat listesi ya da benzerlerinin gönderilmesi, aksi açıkça ve kolaylıkla anlaşılmadıkça teklif sayılmaz.” ibaresinin kullanılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Bal

Osman Ertuğrul

Mehmet Şandır

 

Konya

Aksaray

Mersin

 

İzzettin Yılmaz

Rıdvan Yalçın

 

 

Hatay

Ordu

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet önergeye katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen, Konya Milletvekili Faruk Bal.

Buyurun Sayın Bal.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; anlaşılan bu iş epeyce su götürecektir çünkü bu kanun tasarısı, dili itibarıyla anlaşılmaz bir kanun tasarısıdır. Bunun dili itibarıyla anlaşılmaz olduğunu ifade eden sadece muhalefet partileri değil, iktidar partisinin sayın milletvekilleri de tasarının daha iyi anlaşılır hâle getirilebilmesi gerekçesiyle değişiklik önergeleri vermektedirler. O hâlde, Sayın Komisyona, Sayın Bakanlığa ve Sayın AKP Grubuna düşen görev, bu anlaşılmaz tasarıyı anlaşılır hâle getirebilmek için ortak çalışmayı gündeme getirmektir.

Bu ortak çalışmayla ilgili, Sayın Elitaş’ın biraz önce yanlış olarak algıladığı şekilde, kendisini güvensiz bir kişi olarak nitelendirmedim. Ancak milletvekillerinin ve gruplar arasındaki görüşmelerin içeriği hakkında biz herhangi bir beyanda bulunmadık burada. Elbette ki beyanda bulunacak olursak bizim de sizler hakkında söyleyebileceğimiz çok şey olacaktır. Dolayısıyla oradaki görüşmeleri Genel Kurul gündemi hâline getirmek güvensizlik yaratan bir durumdur. Ben bu durumdan söz etmiştim. Ayrıca nazik de bir durum değil, onu da sözlerime ilave etmek istiyorum.

Maddeye gelince: Değerli arkadaşlarım, tasarının 8’inci maddesi eski Borçlar Kanunu’nun 7’nci maddesini karşılamaktadır. Borçlar Kanunu’nun 7’nci maddesi tarife ve cari fiyat gönderilmesinin icap oluşturmadığını, üçüncü fıkrası ise bedel gösterilmek suretiyle mal teşhir edilmesinin kural olarak icap sayıldığını hükme bağlamaktaydı. Mehaz Kanun’da, yani İsviçre Borçlar Kanunu’nda herhangi bir değişiklik yapılmamıştır bu maddenin özü hakkında. Tasarıda, bu şekilde, iki fıkranın tek fıkra hâline getirilerek tarife ve cari fiyat listesi gönderilmesinin icaba davet olmaktan çıkarılıp icap hâline getirilmesi yanlıştır. Dolayısıyla, tasarıda gerek tarife ve cari fiyat listesi gönderilmesini gerekse fiyatını göstererek mal sergilenmesini, “…aksi açıkça anlaşılmadıkça ve kolaylıkla anlaşılmadıkça öneri sayılır.” şeklinde düzenlenerek bu tür irade açıklamalarını kural olarak icap saymakta, bunun icap olmadığının ispat yükünü ise iradeyi açıklayan kişiye yüklemektedir. Bu, yanlıştır. Bu düzenleme isabetli de değildir. Tasarının mevcut düzenlemeyi değiştirip bu tür tanıtım iradelerini icap sayması, ancak bunun aksi açıkça ve kolaylıkla anlaşılabilmesi hâlinde “icap” değil, “icaba davet” olarak sayılması çözümünün getirilmesi gerekmektedir.

İşte bizim önergemiz de bu amacı elde etmeye yöneliktir diyor, önergemizi yüce Kurulun takdirine sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bal.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutup, işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 8 inci maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Öneren taraf, önerisi ile bağlı olmama hakkının saklı olduğunu açıkça belirtirse veya işin özelliğinden ya da önerinin mahiyetinden bağlanma niyetinde olmadığı anlaşılırsa, önerisi kendisini bağlamaz.”

                                                                                                                  Kerim Özkul

                                                                                                                       Konya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum,

Gerekçe:

Tasarının birinci fıkrasında kullanılan anlatımın daha anlaşılır olması amacıyla iş bu önerge verilmiştir.

BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

8’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

9’uncu maddenin başlığını okutuyorum:

6. İlân yoluyla ödül sözü verme

MADDE 9-

BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 9. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “giderlerinin ödenmesini isteyenlerin” ibaresi yerine, “sonucun gerçekleşmesi için gider yaptığını iddia edenlerin” ibaresinin kullanılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Bal

Mehmet Şandır

Rıdvan Yalçın

 

Konya

Mersin

Ordu

 

Osman Ertuğrul

İzzettin Yılmaz

Yılmaz Tankut

 

Aksaray

Hatay

Adana

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bir önerge daha gelmişti bu maddeyle ilgili, çekildi mi acaba?

BAŞKAN – Geri çekilmiş Sayın Vural.

Yılmaz Tankut, Adana Milletvekili, önerge üzerinde söz istemiştir.

Buyurun.

YILMAZ TANKUT (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’nın 9’uncu maddesiyle ilgili olarak vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, Borçlar Kanunu Tasarısı’nı görüştüğümüz bu zaman dilimi içerisinde ne yazık ki insanlarımız büyük sıkıntılar, yokluklar, yoksulluklar ve yolsuzluklar içerisinde kıvranmakta ve âdeta suni teneffüslerle kendi bitkisel hayatlarını uzatmaya çalışmaktadır. Dolayısıyla borçların ödenmesiyle ilgili yenilikler ve kolaylıklar getirilerek vatandaşlarımıza hizmet etmesi gereken bu tasarı, maalesef bugün yedi yıldan beri milletimizin ve ülkemizin mevcudiyetine hükmetmeye çalışan, hükmeden Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarının meydana getirdiği Türkiye tablosu içerisinde belki de hiçbir anlam ifade etmemektedir. Çünkü bugün başta çiftçimiz, esnafımız olmak üzere toplumumuzun bütün katmanları büyük bir borç ve yokluk, yoksulluk içerisinde bulunmakta, insanlarımız, vatandaşlarımız ne yazık ki büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalmakta ve hayat mücadelesi vermektedir. Bugün Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarının ve Sayın Başbakanın çizdiği ve nafile gayretlerle çizmeye çalıştığı sahte ve pembe Türkiye tablosu ile ne yazık ki bugün yaşayan ve yaşanan gerçek Türkiye’nin gece ve gündüz kadar farklı olduğunu insaf ve vicdan sahibi hemen hemen herkes kabul etmekte ve bu manada da büyük sıkıntılarla, büyük problemlerle karşı karşıya kalmaktadırlar.

Yine bugün, yedi yıllık Adalet ve Kalkınma Partisinin tek başına iktidara gelmeden önceki Türkiye tablosu ile yedi yıl sonunda gelinen Türkiye tablosu arasında çok vahim ve sıkıntılı gelişmelerin ve olayların yaşandığı da hemen herkesin ve toplumun hemen hemen bütün katmanlarının gözü önünde cereyan eden birtakım gelişmeler meydana gelmiştir.

İşte yedi yıl önce, Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidara gelmeden önceki Türkiye tablosundan bazı örnekler verecek olursak; AKP iktidara gelmeden önce bölücü PKK enterne edilmiş ve bitik bir hâle getirilmiş, âdeta yok edilmiş bir terör örgütü idi. Bugün ise maalesef Adalet ve Kalkınma Partisiyle birlikte PKK âdeta uluslararasılaştırılarak siyasi talepleri karşılanmak istenen, özgürlük mücadelesinin sembolü hâline getirilmek istenmektedir.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Yok öyle bir şey, yalan!

YILMAZ TANKUT (Devamla) – Yine, Adalet ve Kalkınma Partisi öncesinde toplumda zerre kadar Kürt-Türk ayrışması yok iken bugün Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarıyla ilk kez sözde açılımlar ve saçılımlar ile ayrışmaların, cepheleşmelerin ve kutuplaşmaların önü açılmış, millî birlik ve bütünlüğümüz ne yazık ki yara almıştır.

AKP öncesinde ülkenin toplam borcu yaklaşık 214 milyar dolar iken bugün Adalet ve Kalkınma Partisinin İktidarıyla 520 milyar dolarları aşmış bulunmaktadır.

Yine Adalet ve Kalkınma Partisi öncesinde işsiz sayısı 1 milyon 100 bin iken bugün Adalet ve Kalkınma Partisi sonrasında işsiz sayımız resmî olarak 3 milyon 700 bine yükselmiştir.

Dolayısıyla, Adalet ve Kalkınma Partisi öncesinde ihracatın da yüzde 52’si ithalata dayanmaktayken bugün ne yazık ki AKP’yle birlikte ihracatın yüzde 81’i ithalata endekslenmiş vaziyettedir.

AKP öncesinde Türk Telekom devletin yani milletin idi, bugün ise AKP’yle birlikte Türk Telekom birkaç yıllık kârı karşılığı Arap ve Ermeni konsorsiyumuna satılmıştır.

AKP öncesinde TÜPRAŞ, Tekel ve onlarca liman ve devasa devlet işletmeleri devletin yani milletin malı idi, bugün ise AKP’yle birlikte bütün bunlar tek tek elden çıkartılmış, yabancı ve yandaşlara ne yazık ki peşkeş çekilmiştir.

Dolayısıyla, AKP İktidarıyla birlikte bütün bu satışlara rağmen borçlarımız ne yazık ki azalmamış ve fazlalaşmış, insanlarımız ise daha da fakirleşerek yokluğa mahkûm edilmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YILMAZ TANKUT (Devamla) - Bütün bu olumsuzluklara mukabil Milliyetçi Hareket Partisi olarak yine de bu ve benzer yasa tasarılarına katkı sağlamaya, milletimizin faydasına dokunmaya, onun menfaatine hizmet etmeye çalışarak tavsiyelerde bulunmaktayız ama ne yazık ki iktidar taassubu ve  kompleksi içerisinde, bunlar da hüsnükabul görmemektedir.

Bu düşüncelerle, sözlerime son verirken, bu önergemizin de kabul edilebileceğini ümit ederek hepinize  saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Tankut.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

10’uncu maddenin başlığını okutuyorum:

7. Önerinin ve kabulün geri alınması

MADDE 10-

BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre okutup aykırılıklarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                              Azize Sibel Gönül

                                                                                                                       Kocaeli

“Geri alma açıklaması, karşı tarafa öneriden önce veya aynı anda ulaşmış ya da daha sonra ulaşmakla birlikte, karşı tarafça öneriden önce öğrenilmiş olursa öneri yapılmamış sayılır.”

BAŞKAN – Aykırı olan ikinci önergeyi okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 10. maddesinin başlığında geçen “Önerinin” kelimesinin yerine “Teklifin”, madde metninde yer alan “öneriden” kelimesinin yerine “tekliften”, “öneri” kelimesinin yerine “teklif” kelimesinin yazılmasını,

“Geri alma açıklaması” ibaresi yerine “teklifin ve kabulün geri alınmasına ilişkin irade açıklaması” ibaresinin yazılmasını,

İkinci fıkranın metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Bal

Mehmet Şandır

Rıdvan Yalçın

 

Konya

Mersin

Ordu

 

Osman Ertuğrul

İzzettin Yılmaz

Akif Akkuş

 

Aksaray

Hatay

Mersin

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Konuşacak mısınız, gerekçeyi mi okutayım?

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Akif Akkuş konuşacak efendim.

BAŞKAN – Akif Akkuş, Mersin Milletvekili, önerge üzerinde söz isteyen.

Buyurun Sayın Akkuş.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 321 sıra sayılı Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’nın 10’uncu maddesinde verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, herhangi bir kanun gerekçe ve uygulamaları bakımından anlaşılabilir ve ikna edici olmalıdır. Ancak Türk Borçlar Kanunu Tasarısı, özellikle kullanılan dil bakımından anlaşılabilir olmaktan uzaktır, bu da konuyla ilgili olarak farklı yorumların yapılmasına ve kanunun istediği sonucun çıkmasına engel olabilmektedir. Bu maddede de kısaca “öneri” ve ondan türeyen cümlelerle, “teklif” ve “tekliften” türeyen cümlelerin değiştirilmesini talep etmekteyiz. Ancak daha önceki tekliflerimizde olduğu gibi bu teklifimize de karşı oy kullanacağınız kanaatinde olmamıza rağmen, görevimizi yapmanın gereği olarak bu önergemizi sunmuş bulunuyoruz.

Değerli milletvekilleri, mahkemelerde görülen, işlenen konulara şöyle bir baktığımızda, borç ve borçla ilgili uyuşmazlıkların oldukça fazla olduğunu, bunların toplam mahkemeler açısından, konular açısından ön sıralarda olduğunu görmekteyiz. Bu yüzden, çıkarılacak kanun daha fazla itina beklemektedir diye düşünüyorum, yani bir acelecilikle çıkarılmış olan bu kanunun daha fazla itina gösterilerek hazırlanması gerekirdi kanaatindeyim.

Biraz önce belirtildi, borçlar konusunda, çek ve karşılıksız çek ihtilafları günümüzde önemli boyutlara ulaşmış bulunmaktadır. Dolayısıyla, Borçlar Kanunu kadar önemli olan ve bugün çek uyuşmazlığıyla alakalı olarak birçok vatandaşımız ceza almış, bir kısmı da cezaevlerinde bulunmaktadır. Bana bu konuda zaman zaman e-mail’ler geliyor, mektup geliyor, eminim, bunlar sizlere geliyordur, yani burada bunların bir an önce ele alınması gerektiği kanaatindeyim. Dolayısıyla, Borçlar Kanunu kadar önemli olan çek uyuşmazlığıyla alakalı olarak, bugün, birçok vatandaşımızın cezaevinde olduğu görülmektedir. Bu yüzden, Çek Kanunu’nun bir an önce gündeme gelmesi ve çek mağduriyetinin önüne geçilmesi gerekmektedir. Çek Kanunu’nun gündeme gelmemesi ticareti de olumsuz yönde etkilemektedir ve özellikle “orta direk” adı verilen esnafımız bu bakımdan özellikle yok olmakla karşı karşıyadır. Çünkü birçok esnaf bir diğerine çek vermiş, bu çeklerin birçoğu karşılıksız çıkmış. O karşılıksız çeki verenler, bize gelen bu karşılıksız çek mağduru kişiler şunu söylüyorlar: “Biz ödeyeceğiz ama ceza aldık. Yani bizi yakalasalar cezaevine gönderecekler. Dolayısıyla biz borcumuzu ödeyeceğiz, ödemek istiyoruz ama ödeyemez duruma geldik. Çünkü çalışmıyoruz. Dükkâna gidemiyoruz, iş yerine gidemiyoruz.” Dolayısıyla bunun bir önce önlenmesi gerekir kanaatindeyim.

Şimdi, konuşmama başlarken “Kanunlar açık olmalı ve ihtilafları kolayca çözmeli.” demiştim. Ancak Meclise geldiğimizden beri iki seneyi geçti. Bu iki senelik zaman zarfında çıkartılan kanunlar maalesef toplumun büyük kesimini ilgilendiren kanunlar değil. Genellikle, mutlaka ihtilaf… Onların da gündeme gelmesi, onların da kanunlarla düzenlenmesi gerektiği kanaatindeyim ama bugün vatandaşımız inim inim inlemekte. İşsizlik, yolsuzluk… Hadi bunları bir kenara bırakalım. Bırakamıyoruz ama, bari borcunu ödemek isteyen insanların borcunu ödemesine fırsat verecek birtakım kanun ve yönetmelikleri çıkartmakla uğraşalım diye düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Akkuş, lütfen toparlayınız.

AKİF AKKUŞ (Devamla) – Teşekkür ederim efendim.

Tabii böyle olunca da vatandaşta şöyle bir kanaat gelişti: Yine biz bunu, tabii vatandaştan dinliyor, vatandaştan duyuyoruz. “Acaba bu kanunlar daha çok dışarıdan manipüle mi ediliyor?” deniliyor. “Dışarıdan müdahale mi var bu kanunların çıkartılmasında?” diye sorular soruyorlar ve bunda da pek haksız görünmüyorlar. Çünkü vatandaşın mağdur olduğu ve bir an önce çözülmesi gereken ihtilaflarını ortadan kaldıracak kanun ve yönetmelikler maalesef çıkartılmış değil.

Bu bakımdan, önümüzdeki günlerde bunların çıkartılacağını ümit ediyor, bu önergemize kabul oyu kullanmanızı arzu ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Akkuş.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutup işleme koyuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.  

                                                                                                              Azize Sibel Gönül

                                                                                                                       Kocaeli

“Geri alma açıklaması, karşı tarafa öneriden önce veya aynı anda ulaşmış ya da daha sonra ulaşmakla birlikte, karşı tarafça öneriden önce öğrenilmiş olursa öneri yapılmamış sayılır.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Değerli Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gerekçe.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarının birinci fırkasında kullanılan kelimenin daha anlaşılır olması amacıyla iş bu önerge verilmiştir.

BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Arayacağım Sayın Genç.

Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 18.08

 

 

 

 

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 18.23

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7’nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

321 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 10’uncu maddesi üzerinde verilen Kocaeli Milletvekili Azize Sibel Gönül’ün önergesinin  oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi yeniden  oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

Tasarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

10’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

11’inci maddenin başlığını okutuyorum:

III. Hazır olmayanlar arasında kurulan sözleşmenin hüküm anı

MADDE 11-

BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır. Önce geliş sıralarına göre okutup aykırılık sıralarına göre işleme alacağım.

OKTAY VURAL (İzmir) – 11’de bizde bir tane gözüküyor.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Şimdi verdik.

BAŞKAN – Okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 11. Maddesi ile ilgili olarak, “kurulan” kelimesinin yerine, “yapılan” kelimesinin, “Önerinin” kelimesinin yerine, “teklifin” kelimesinin yazılmasını “başlayarak” kelimesi yerine “itibaren” kelimesinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Bal

Mehmet Şandır

İzzettin Yılmaz

 

Konya

Mersin

Hatay

 

Rıdvan Yalçın

Alim Işık

Osman Ertuğrul

 

Ordu

Kütahya

Aksaray

OKTAY VURAL (İzmir) – Önerge dağıtılırsa…

BAŞKAN – Sayın Vural, Cumhuriyet Halk Partisi tarafından ikinci önerge hemen verilmiş, dağıtılacak.

İkinci önergeyi okutup, dağıtıyorum:

T.B.M.M. Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan Borçlar Kanunu tasarısının 11. maddesinin 2. fıkrasındaki “kabulün gerekli olmadığı durumda” ibaresinin madde metninden çıkarılarak “… kabule gerek yoksa…” ibaresinin yazılmasını teklif ederiz.

 

Ali Rıza Öztürk

İsa Gök

Hulusi Güvel

 

Mersin

Mersin

Adana

 

R. Kerim Özkan

Mevlüt Coşkuner

 

 

Burdur

Isparta

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, bir defa daha, tam dinleyemedim. “Açık” var mı, “açık” sözcüğü var mı? Yok.

Katılmıyoruz efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Önerge Komisyonda yok, bizde yok görüşmesini yapıyoruz Sayın Başkan. Biz neye “Evet.” diyeceğiz, neye “Hayır.” diyeceğiz, önerge yok.

BAŞKAN – Sayın gruplar, önergelerini daha erken verirlerse bundan sonra dağıtma imkânı olur.

Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk.

Sayın Öztürk, buyurun.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Borçlar Kanunu’nun bu tasarısında hazır olmayan kişiler arasındaki sözleşmenin kurulma anıyla ilgili bir husus bu.

Şimdi, bir hazır olanlar arasında sözleşmenin kurulması, bir de hazır olmayan kişiler arasında sözleşmenin kurulması olayı var. 11’inci maddenin birinci fıkrası “Hazır olmayanlar arasında kurulan sözleşmeler, kabulün gönderildiği andan başlayarak hüküm doğurur.” Yani hüküm ve sonuç doğurma anını gönderildiği an olarak kabul etmiş, hemen akabinde “Açık bir kabulün gerekli olmadığı durumlarda, sözleşme önerinin ulaşma anından başlayarak hüküm doğurur.” demiş.

Şimdi, bizim önerdiğimiz değişiklik: Burada, ikinci fıkrada “açık bir kabule gerek yoksa” yani “açık bir kabulün gerekli olmadığı durumlar” yerine “açık bir kabule gerek yoksa” ifadesini öneriyoruz. Çünkü yürürlükteki Kanun’un aslında “eğer sarih bir kabule ihtiyaç bulunmazsa” ifadesi Türkçeye sözüm ona tercüme edilmiş ama “sarih bir kabule ihtiyaç bulunmazsa” ifadesinin Türkçesi “açık bir kabulün gerekli olmadığı durumlar” değildir.

Zaten bu tasarının en büyük anlaşılmaz noktalarından birisi de “Türkçeleştirme” adı altında, Türkçeleştirme yapıyoruz  diye birtakım yanlış ifadelerin kanun metnine sokulmasıdır; bölük pörçük yapılmıştır. “Sarih bir kabule ihtiyaç bulunmazsa”nın Türkçesi “açık kabule gerek yoksa” demektir. Bu, iki şeyi ifade ediyor aynı zamanda: Birisinde bir kesinlik var yani “açık bir kabule gerek yoksa”da bir kesinlik var, bir belirsizlik yok, bir takdirî durum söz konusu değil ama öbüründe, Komisyonun kabul ettiği tasarıda “bir kabulün gerekli olmadığı durumlarda…” Hangi durumlar açık kabulün gerekli olmadığı durumlar, hangi durumlar açık kabulün gerekli olduğu durumlar? Bunların tayin ve tespiti konusunda bir takdir hakkı getirilmiştir. Bu nedenle, bu yönden de bu yanlıştır.

Bu nedenle, biz, bu konunun düzeltilmesi için bu önergeyi verdik; hem yürürlükteki Kanun’la benzerlik göstermesi açısından hem de kelimenin doğru Türkçeleştirilmiş olması yönünden, öbür yandan da bir kesinlik, takdir durumundan çıkarma, açık, belirli bir durum yaratılması bakımından bu önergeyi verdik. Kabul edip etmemek yüce Meclisin takdirindedir. Komisyon ve Sayın Bakan katılmadığına göre, umuyorum AKP’li milletvekili arkadaşlarım da katılmazlar!

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutup, işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 11. Maddesi ile ilgili olarak, “kurulan” kelimesinin yerine, “yapılan” kelimesinin, “Önerinin” kelimesinin yerine, “teklifin” kelimesinin yazılmasını “başlayarak” kelimesi yerine “itibaren” kelimesinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                       Faruk Bal (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet önergeye katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Söz isteyen?

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Alim Işık konuşacak.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Alim Işık, Kütahya Milletvekili.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’nın 11’inci maddesinde bir değişiklik önergesi verdik, o konuyla ilgili söz almış bulunmaktayım. Öncelikle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, yürürlükte olan Kanun’un 10’uncu maddesine denk gelen bu 11’inci maddede, gerek birinci fıkrada gerekse ikinci fıkrada bazı kelimelerin yaşayan Türkçeyle uyuşması adına verdiğimiz bu önergenin kabul edileceği ümidiyle sözlerime başlamak istiyorum.

Yürürlükte olan 10’uncu maddenin ilgili fıkrasını okuyorum, bir de mevcut tasarıdaki buna denk gelen fıkrayı okuyacağım, ikisinin birbirini ne derece karşıladığını sizlerin takdirine sunuyoruz.

İkinci fıkra, 10’uncu maddede mevcut: “Eğer sarih bir kabule ihtiyaç bulunmazsa akdin hükmü, icabın vusulü anından itibaren cereyana başlar.” Karşılığı: “Açık bir kabulün gerekli olmadığı durumlarda, sözleşme önerinin ulaşma anından başlayarak hüküm doğurur.”

Eğer, benim dışımda, burada, Türk dili üzerinde çok ciddi emeği olan birçok milletvekilimiz var, onlar bunun tam anlamıyla birbirini karşıladığına inanıyorlarsa diyecek hiç sözüm yok. Biz diyoruz ki bu fıkradaki “öneri” yerine, Sayın Bal’ın ısrarla, benden önce dile getirdiği “teklif”, “başlayarak” yerine de “itibaren” kelimelerinin yerleştirilmesi hâlinde yürürlükteki fıkraya daha uygun bir fıkra oluşturulmuş olur. Bunu kabul edeceğinizi umuyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, birçok değerli hatibin de dile getirdiği gibi, evet Borçlar Kanunu gerçekten bugün birçok vatandaşımızın değişiklik beklediği önemli bir Kanun ve bununla ilgili de çalışmalar yürüyor. Ancak, bunlarla ilişkili olmak üzere, şu anda içinde bulunduğumuz ekonomik krizin de etkisiyle, çok sayıda vatandaşımızın acil çözüm bekleyen dertlerinin de mutlaka öncelikle Hükûmet tarafından dile getirilmesi ve bunun çözümünün aranması gerekiyor.

Hâlen 2009 yılı vergi hedefleri değerlendirildiğinde, gerek tahakkukta gerekse tahsilatta çok ciddi sapmaların olduğu ve öngörülen hedeflerin çok gerisinde kalındığı bir gerçek. Bir: Hükûmet bunun tedbirini almalı. İki: “Niçin vatandaşımız vergisini ödeyemiyor, tahsilatlar niye yapılamıyor?” sorusunun cevabı çok net verilmelidir. Bugün gerek SSK gerekse BAĞ-KUR borçlarını bir iki taksit ödeyemediği için bu haklardan yararlanamayan neredeyse milyonlarca vatandaşımızın bulunduğu bir Türkiye’de mutlaka bunun tedbirinin alınması gerekiyor.

Kredi borçları karşılığında çoğu yabancılaştırılmış bankalarımızın çiftçilerimizin elindeki tarlaları ipotek karşılığında alma durumuna gelmiş olduğu bir dönemde mutlaka bu çiftçi borçlarının yeniden yapılandırılması kaçınılmaz görülmektedir. Motorlu taşıtlar vergisi borçlarını ödeyemediği için ekmek teknesi olarak kullandığı kamyonunu, dolmuşunu, otobüsünü ve traktörünü gerek jandarmadan gerekse trafik polislerinden saklayan vatandaşlarımızın sayısı her geçen gün artarak çoğalmaktadır. Bunun tedbirini mutlaka almak zorundayız.

İnanıyorum ve iddia ediyorum: İçimizdeki tüm milletvekillerimize özellikle bu yıl “Çocuğuma burs sağlayın.” diyen çok sayıda vatandaşımız başvurdu. Bugün Açık Öğretim Fakültesi dönemlik harcı olan 230 TL’yi yatıramadığı için kapılarımızı aşındıran çok sayıda velinin derdine derman olmak zorundayız. Bunlar bu ülkenin gerçekleri. Mutlaka bunlara bir an önce çözüm getirmek hepimizin görevi.

Yine, birçok belediyemiz eylül ayı sonu itibarıyla, ekim ayı başlangıcında, İller Bankasından gelen ödeneklerini sadece ve sadece çalışan işçilerine ve memurlarına vermek durumunda.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Işık, lütfen toparlayınız.

ALİM IŞIK (Devamla) – Çok teşekkür ediyorum.

Onun dışında, vatandaşa götüreceği hizmetleri maalesef götüremez durumda.

Bugün kendi seçim bölgem Kütahya ilinin küçük bir belde belediye başkanının kendime ilettiği rakamları sizlere veriyorum: İller Bankasından aldığı 22 bin TL’nin 14 bin TL’si kesilmiş, geriye kalan paradan çalışan işçilerin borcu ödendikten sonra kendisine kalan paranın sadece 2.500 TL olduğunu ve bir ay boyunca, belediye maaşını dikkate almadan, bu parayla nasıl hizmet vereceğini kendisinin kara kara düşündüğünü bana iletti. Ben de size iletiyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle önergemizin kabulünü bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

11’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

12’nci maddenin başlığını okutuyorum:

B. Sözleşmelerin şekli

I. Genel kural

MADDE 12-

BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 12. Maddesinde yer alan, “Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir.” ibaresi yerine “Kanunda aksi öngörülmedikçe, sözleşmelerin geçerliliği hiçbir şekle bağlı değildir.” ibaresinin yazılmasını,

“Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz.” ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Bal

Mehmet Şandır

İzzettin Yılmaz

 

Konya

Mersin

Hatay

 

Osman Ertuğrul

Rıdvan Yalçın

 

 

Aksaray

Ordu

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Faruk Bal, Konya Milletvekili.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 12’nci maddesi Borçlar Kanunu’nun en önemli maddesidir. Bu maddenin, önemine binaen dikkatle kaleme alınması gerekir. Bu maddenin konulmasının sebebi, hikmeti, kanuni şekle uymayan -sözleşmelerde belirlenen kanuni şekil var ise o şekle uyulur- kanuni şekle uymayan sözleşmeler geçerlidir. Anlatılmak istenen meram bu. Ancak size ben okuyayım bu maddenin nasıl kaleme alındığını: “Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir. Kanunda sözleşmeler için öngörülen şekil, kural olarak geçerlilik şeklidir. Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz.”

Biraz önce tasarıda olması gereken fikri ben size irticalen söylemiştim ancak kanun metnini eğer mukayese etmek isterseniz, çiftçi kökenden gelen milletvekili arkadaşlarımız bilir, nadas edilmiş bir tarlada traktör römorku arkasında seyahat etmek gibi anlamsız, birçok kelimeyi tekrar eden, gereksiz bir şekilde tekrar eden bir anlatım bozukluğu içerisindedir.

İşte, sözleşmenin kanuni şekle uygun olması gibi yalın bir anlatımı içermeyen bu maddenin yazılışı da dikkate alınarak anlamının düzeltilmesi ve yaşayan Türkçeye uygun hâle getirilmesi, okuyanın da anlayabileceği bir düzeltme yapılabilmesi için bu önerge verilmiştir.

Diğer taraftan, maddenin son cümlesi: “Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz.” Değerli arkadaşlarım, zaten birinci fıkrada ve ikinci fıkranın birinci cümlesinde kanuni şeklin ne olduğu ve kanuni şekle uyulmanın bir geçerlilik şartı olduğu ifade ediliyor. Bu ifadeden sonra “Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz.” gibi bir ifadenin kanun metninde yer almasının bir anlamı bulunmamaktadır. İşte bu anlamsızlığı, bu abesle iştigali ortadan kaldırmak amacıyla maddenin ikinci fıkrasının son cümlesinin metinden çıkarılmasını teklif ettik.

Bu teklifin de diğer tekliflerimiz gibi reddedileceğine dair bir kanaatimiz vardır. Ancak, bu kanaati ben Türkiye Büyük Millet Meclisinin kararı şeklinde yorumlamıyorum. Artık Meclisin kanunlar yapılırken ortaya koyduğu iradeyi gazi Meclisin iradesi değil AKP Grubunun iradesi olarak anlıyorum ve bu tür garip, abesle iştigal eden ifadelerin, ibarelerin de, yenilendiği ifade edilen Borçlar Kanunu’nda yer almasının kusurunun yüce Meclise ait olmadığını, AKP Grubuna ait olduğunu ifade ediyor, önergeyi takdirlerinize sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

13’üncü maddenin başlığını okutuyorum:

II. Yazılı şekil

1. Yasal şekil

a. Kapsamı

MADDE 13-

BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme alacağım.

Yeni bir önerge geldi. Önce önergeyi dağıtalım.

Dolayısıyla beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 18.42

 

 

YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 18.48

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7’nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

321 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

13’üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre okutup aykırılıklarına göre işleme alıyorum.

Okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 13’üncü maddesinin 1. Fıkrasının 1. cümlesinin “Kanunda belirli bir şekilde yapılması öngörülen bir sözleşmenin değiştirilmesinde de aynı şekle uyulması zorunludur.” şeklinde değiştirilmesi,

İkinci fıkrasının metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Bal

Mehmet Şandır

İzzettin Yılmaz

 

Konya

Mersin

Hatay

 

Osman Ertuğrul

Rıdvan Yalçın

 

 

Aksaray

Ordu

 

BAŞKAN – Aykırı olan ikinci önergeyi okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’nın 13’üncü maddesinin 1. fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini 2. fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve talep ederiz.

 

Mevlüt Coşkuner

Ali İhsan Köktürk

Ali Rıza Öztürk

 

Isparta

Zonguldak

Mersin

 

R. Kerim Özkan

Ergün Aydoğan

 

 

Burdur

Balıkesir

 

“Kanunda yazılı şekilde yapılması öngörülen bir sözleşmenin değiştirilmesinde de aynı şekle uyulması zorunludur. Ancak sözleşme metniyle çelişmeyen tamamlayıcı yeni hükümler bu kuralın dışındadır.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz talebi?

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Ramazan Kerim Özkan konuşacak.

BAŞKAN – Ramazan Kerim Özkan, Burdur Milletvekili.

Buyurun Sayın Özkan. (CHP sıralarından alkışlar)

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Borçlar Kanunu’yla ilgili olarak verdiğimiz önergede Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’nın 13’üncü maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, ikinci fıkranın madde metninden çıkarılmasını talep ediyoruz: “Kanunda yazılı şekilde yapılması öngörülen bir sözleşmenin değiştirilmesinde de aynı şekle uyulması zorunludur. Ancak sözleşme metniyle çelişmeyen tamamlayıcı yan hükümler bu kuralın dışındadır.”

Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, bu kanunlar görüşülürken yaz boyunca, günlerdir vatandaşlarımızdan çekle ilgili olsun, borçlarla ilgili olsun, bu yapılanmalarla ilgili olsun esnaflarımızdan mesajlar alıyoruz. 550 milletvekilimize değişik mesajlar geliyor ancak çekle ilgili olduğu için bakıp siliyorsunuz ama ben bunların yaklaşık on bir tanesini sizlerle paylaşmak istiyorum; ne diyor, esnafımız ne diyor, işçimiz ne diyor, çek mağdurumuz ne diyor, onları sizlerle paylaşmak istiyorum metinden, geldiği gibi:

“Esnaftım. 50 kişiye istihdam sağlıyordum. Bankalar beni bitirdi. Eşim kanser hastası. Çeklerim yazıldı. Bir de şimdi hapse gireceğim. Esnafa bir af verebilir misiniz?” Sayın Bakana söylüyor, bizlere söylüyor.

“Parası olmayan birini cezaevine gönderen tek hukuk kuralı bizde. Bir çeke imza attık, dünyam karardı. Üç yıl hapis aldım, lütfen kurtarın beni.

F. A.”

“Vekilim, ekonomik kriz beni de vurdu, param kalmadı, çekimi ödeyemedim, sonum hapis. Hapisteyken kim benden para alacak? Borca hapis olur mu? Lütfen, bu çığlığı duyun.”

“Çeklerden çektiğimiz yetmez mi Saygıdeğer Vekilim? Beş yıl ceza gaspa, dolandırıcılığa, tecavüze verilmiyor. Bu işi çözeceğinize inanıyoruz. Onurumuzu kırmayın.”

“AK PARTİ’yi, Cumhuriyet Halk Partisini, Milliyetçi Hareket Partisini ve tüm vekillerimizi çok seviyoruz. Ne olursunuz çek mahkûmlarını affedin. Kaçak yaşamaktan usandık. Ceza indirimi yok, şartlı tahliye yok, açık cezaevi yok. Beş yıl hapis. Bir terörist bile pişmanlık yasasından yararlanıyor. Artık bu feryatları bitirin.”

“Ekonominin tek suçlusu esnaf mı? Çekini ödeyemeyen birine üç yıl ila beş yıl hapis reva mı? Yüce Allah bunun hesabını sormaz mı? Bir Cem Garipoğlu kadar ceza indirimi bile yapılmıyor. Çek Kanunu’nda -yazık, çok yazık- 700 bin kişi kaçak durumda. Likidite kaygısı olur diye bizi cezaevine atanları Allah’a havale ediyorum.”

“Çeklerimi ödeyemedim. Hapis cezası aldım. Ailem dağıldı. Çocuklarımı bir yıldır göremedim. Aranıyorum, bu yüzden borcumu da ödeyemiyorum. Sizin huzurunuz yerinde mi?”

“Çek keserken teminat olarak özgürlüğümüzü ve hürriyetimizi veriyoruz, farkında mısınız? Çocuklarımı özledim, yuvamı özledim. Üç bayramdır çile çekiyoruz. Bir çeke imza attım, ödeyemedim. Cezası bu kadar ağır olmamalı. Allah aşkına bizleri affedin.”

“Devletimiz çeklerde tahsildar olmuş, ceza kesmiş, alamadığı para için de bizleri beş yıl hapse mahkûm etmiştir. Esnaf olarak bunu kaldırmamız mümkün değildir.”

“Sayın Başbakanımız demokratik açılımda ‘Her şey müzakereyle çözülecek.’ diyor. Çek Kanunu’nda da müzakere istiyoruz. Eşler, çocuklar, analar, yakınları için ağlıyoruz.”

Bu feryatlar telefonlarımıza gelen mesajlardan, aynen, hiçbir katkı koymadan alınmıştır. Sizlere de geliyor, sizler de biliyorsunuz.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, değerli komisyon üyeleri; gerçekten, çeki alamayan, çek karşılığını alamayan borcunu ödemiyor. Çeki ödeyemeyen hapse giriyor, çalışamıyor.

Bu sorunun bu Meclis tarafından çözülmesini talep ediyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özkan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutup, işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 13. Maddesinin 1. Fıkrasının 1. cümlesinin “Kanunda belirli bir şekilde yapılması öngörülen bir sözleşmenin değiştirilmesinde de aynı şekle uyulması zorunludur” şeklinde değiştirilmesi,

İkinci fıkrasının metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                              Faruk Bal (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Faruk Bal, Konya Milletvekili.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 13’üncü madde yasal şekli, yani kanuni şekli düzenlemektedir. 13’üncü maddenin, bundan önceki maddelerde olduğu gibi, yazımında ve tasarının hedef gördüğü düşünceyi anlatmakta büyük bir zafiyeti bulunmaktadır. Madde kapsamına baktığımızda “kanunda yazılı şekilde yapılması öngörülen” diye bir tanımlama yapılmaktadır. Oysa madde alt başlığı yasal şekli tarif ediyor. Yasal şeklin içerisinde yazılı şekil vardır, noterlikte yapılan düzenlemeler vardır, resmî senetler vardır. Dolayısıyla madde metni bu üç kısmı da, bu üç unsuru da kapsayacak şekilde yazılması gerekirken sadece birinci fıkrası yazılı şekli hükme bağlamıştır.

Birinci fıkranın anlatımından noterliklerde yapılan düzenleme şeklindeki sözleşmeler ile resmî senetler bunun dışındadır. Bunun böyle olduğunu ben iddia etmiyorum, maddenin ikinci fıkrası bunun böyle anlaşılması gerektiğini ortaya koyuyor. Maddenin ikinci fıkrası diyor ki: “Birinci fıkrada sevk ettiği hüküm, yazılı şekil dışındaki geçerlilik şekilleri hakkında da uygulanır.” Demek ki bu madde özen gösterilerek kaleme alınmamıştır. Demek ki bu maddenin içinde kalanlar ile dışında kalanlar arasında bir ayrım metin itibarıyla yapılamamıştır. Bunun düzeltilmesi gerekir. Düzeltilmesi gayet kolaydır. Maddenin birinci fıkrasına “kanunda belirli şekilde yapılması” ibaresi konulduğu zaman mesele anlaşılacaktır. İşte, anlaşılır hâle getirebilmek için bu önergeyi vermiş bulunuyoruz ve “belirli şekilde” ibaresi eklendikten sonra, bunun, sözleşmenin bozulmasına ilişkin hükmünün de “aynı” kelimesini kullanmak suretiyle ifade edebiliriz. Bu ifadeyi de kullandığımız zaman ikinci fıkraya gerek kalmayacaktır.

Bu kadar basit, bu kadar açık ve bu kadar yalın olan önergenin takdirini yüce Kurula arz ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza…

III.- Y O K L A M A

(CHP ve MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Yoklama yapılmasını istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımızın isimlerini tespit edeceğim: Sayın Bal, Sayın Ünlütepe, Sayın Öztürk, Sayın Okay, Sayın Keleş, Sayın Köktürk, Sayın Aydoğan, Sayın Özkan, Sayın Coşkuner, Sayın Ağaoğlu, Sayın Barış, Sayın Gök, Sayın İnan, Sayın Mengü, Sayın Baytok, Sayın Vural, Sayın Yıldız, Sayın Akkuş, Sayın Uzunırmak, Sayın Tankut, Sayın Özdemir.

Yoklama işlemini başlatıyorum ve beş dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter  sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

13’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

14’üncü maddenin başlığını okutuyorum:

b. Unsurları

MADDE 14-

BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre okutup aykırılıklarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan B.K tasarısının 14. maddesinin 2. fıkrasındaki “… veya buna benzer iletişim araçları…” ifadesinin metinden çıkarılmasını teklif ederiz.

 

Ali Rıza Öztürk

Ali İhsan Köktürk

Birgen Keleş

 

Mersin

Zonguldak

İstanbul

 

Mevlüt Coşkuner

Ramazan Kerim Özkan

Şahin Mengü

 

Isparta

Burdur

Manisa

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 14. Maddesi ile ilgili olarak, ikinci fıkra hükmünün metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

 Faruk Bal

  Mehmet Şandır

İzzettin Yılmaz

 

Konya

Mersin

Hatay

 

Osman Ertuğrul

Rıdvan Yalçın

 

 

Aksaray

Ordu

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet önergeye katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi?

Faruk Bal, Konya Milletvekili.

FARUK BAL (Konya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tabii, Sayın Komisyon Başkanımız geciktiği için espri olsun diye ifade ediyorum, İç Tüzük’te yerinin olduğunu biliyorum, aslında Komisyona ve Sayın Bakanlığa sormanıza gerek yok Sayın Başkan, bizim önergelerimizin külliyen reddedildiği şimdiye kadarki uygulamadan ortaya çıkıyor. Hiç olmazsa zaman kaybetmemek için “Komisyon kabul etmiyor.”, “Bakanlık kabul etmiyor.” diyerek bu usuli işlemi yerine getirmeniz mümkün. Buna rağmen biz düşüncemizi Genel Kurul ile paylaşarak bu kanunu olgunlaştırmaya çalışma gayretimize devam edeceğiz.

Değerli arkadaşlarım, sözleşmelerin yazılı şekilde olanlarının düzenlendiği önemli bir maddedir tasarının 14’üncü maddesi. Bu şekli itibarıyla da, yazılı şekilde yapılması öngörülen sözleşmelerde borç altına giren kişinin imzasının bulunması şartı kanun metni hâline getirilmek istenmektedir. Bu doğrudur ancak ikinci fıkrasında çok ciddi sorun vardır. Bu ciddi sorunu sizlerle paylaşmak istiyorum:

İkinci fıkra iki önemli bölümde değerlendirilebilir. Bunlardan bir tanesi: “…imzalı bir mektup veya asılları borç altına girenlerce imzalanmış telgraf…”

Zaten imzalı mektup ile asılları borç altına girenlerce imzalanmış telgraf birinci fıkra hükmü kapsamındadır dolayısıyla ikinci fıkrada bunun düzenlenmesinin hiçbir anlamı yoktur, ikinci fıkrada düzenlenmesi abesle iştigaldir. Biz, yüce Meclisin abesle iştigal etmeyeceğini düşünüyoruz, onun için bu önergeyi veriyoruz.

İkinci fıkranın ikinci bölümü ise vahim bir durumu ortaya koymaktadır. Bu vahim durum ise şöyle izah edilmektedir: “…teyit edilmiş olmaları kaydıyla faks veya buna benzer iletişim araçları ya da güvenli elektronik imza ile gönderilip saklanabilen metinler de yazılı şekil yerine geçer.”

Burada değerli arkadaşlarım, vahamet teyidin imza yerine geçmesi şeklinde ortaya çıkıyor. Oysa tasarının bu maddesi imzayı aramaktadır. İmzanın ispatı veya imza edene ait olmadığının belirli bir prosedürü vardır. Ancak teyidin hangi prosedüre tabi olduğu bu kanunda olmadığı gibi hukukumuzda da yoktur. Dolayısıyla teyidi yazılı bir sözleşmenin altındaki borçlu imzası yerine geçirmek demek, bu kanun ile ileride doğabilecek hukuki ihtilafların cinayet boyutuna ulaşmasını kabullenmek demektir.

Güvenli elektronik imza ile birinci fıkra hükmünün bağdaştırılmasını da doğru bulmamaktayız. Çünkü güvenli elektronik imzanın bulunduğu yerde yazılı şekil yerine geçen şekil değil, imza koşulunun gerçekleştiği yazılı şeklin bizzat kendisi mevcuttur. Yani eğer güvenli elektronik imza, güvenli elektronik imza ise o zaten yazılı şeklin ta kendisidir. Dolayısıyla bunun bir teyit prosedürüne bağlanmış olması abesle iştigal etmek demektir. Biz, yüce Meclisin abesle iştigal etmediği düşüncesiyle bu değişiklik önergesini verdik. Dolayısıyla maddenin ikinci fıkrasının metinden çıkarılmasını talep ediyor ve bu talebimizi yüce heyetin takdirine sunuyoruz. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan B.K. tasarısının 14. maddesinin 2. fıkrasındaki “…veya buna benzer iletişim araçları…” ifadesinin metinden çıkarılmasını teklif ederiz.

                                                                                    Ali Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Şahin Mengü, Manisa Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli arkadaşlarım; çok temel bir yasayı konuşuyoruz, hukuk konuşuyoruz, yani burada siyaset yapılması diye bir şey söz konusu olmaması lazım ama görüyorum ki gerek Komisyon gerekse Sayın Bakanlık muhalefetten gelen her önergeye, hiç incelemeden, baştan “Yok.” diyor. Hele Sayın İyimaya iyi de bir hukukçudur, nasıl bunu yapıyor, içime de sindiremiyorum hakikaten. Otuz yıl aynı koridorda avukatlık yaptık, çok ciddi hukukçudur ama işi gücü bıraktı, bizden gelen her önergeye “Hayır.” demeyi “Katılmıyoruz.” demeyi kendine prensip edindi.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Ağız alışkanlığı.

ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Yani çok enteresan bu memlekette olan olaylar.

Şimdi, Medeni Kanun’da aynı hatayı yaptık, Borçlar Kanunu’nda aynı hatayı yapıyoruz. Hadi, Medeni Kanun’da, o tarihteki Başbakanlık Kanunlar Dairesi Başkanı heyeti kandırdı. “Böyle kanunlar temelde değişerek görüşülürse temel kanun diye görüşülür, eski kanunun üstünde oynarsınız değişmez.” dendi. Bunu bana rahmetli Turgut Hoca anlatmıştı, oradan biliyorum. Şimdi, bir kere, yapılan yanlış, bir yasayı tümden değiştirmektir. Dünyada bunun örneği var, Fransa’da Code Napoleon var, üç yüz yıldır bu yasa kullanılır. Elbette gelişen toplumsal şartlara göre, ekonomik şartlara göre bu yasalara ilaveler yapılır ama nasıl yapılır, bunun çeşitleri, formülleri vardır: A dersin, B dersin… Bir sürü işaret var. Bunları kullanarak maddeleri peş peşe getirirsin. Biz öyle yapmıyoruz, sil baştan kanun yapalım. Bir kere, yargının bütün belleğini bir anda yok ediyoruz. Bu çok tehlikeli ve çok yanlış bir tutum.

Arkasından, kanun maddelerinde yoruma açık hüküm getirmemek lazım. Şimdi, bakın, bu 14’üncü maddede diyor ki -bizim çıkartılmasını istediğimiz- saymış “…teyit edilmiş olmaları kaydıyla, faks veya buna benzer iletişim araçları…” Şimdi, anlıyorum ki, yasa koyucu, bu taslağı hazırlayan arkadaşlar, gelişen teknoloji karşısında herhangi bir değişiklik olursa, yeni aletler çıkarsa, bu da bunun içinde yorumlansın diye… Şimdi, beyler, hepimiz Türkiye'de yaşıyoruz, bugüne kadar hiç hâkimin niceliğini tartışmadık. Bunu bir tartışmaya başlarsak, böyle yoruma açık maddelerin nereye kadar gideceğini çok tartışırız. Onun için, bizim yapacağımız… Ben şunu kabul ediyorum: Gelişen teknolojiye göre değişikliğe elbette hâkim karar verecek. Yani bugün faks vardır, yarın faks yoktur. Yaşı müsait olanlar hatırlar, bu memlekette bir zamanlar teleks vardı. Var mı teleksi hatırlayan? Yani hatırlarsınız da şu anda sokakta görseniz o cihazın teleks olduğunu hatırlamazsınız çünkü kalmadı, kullanılmıyor. Yarın da faks bu hâle gelecektir. O bakımdan, buraya bir tane normal cümle koyarsınız, “elektronik iletişim araçları” dersiniz, bütün hepsini kapsar. Böyle yaptığınız zaman fazla yoruma müsait oluyor, bu çok tehlikelidir. Yani bunu yaptığınız zaman ileride gereksiz tartışmalara, gereksiz yorum farklılıklarına neden olursunuz. Ama burada “faks”ın sonuna, hatta “faks”ı dahi kaldırıp “elektronik iletişim araçları” dersiniz. Zaten elektronik imzayı getiriyorsunuz, bütün bunun önüne geçersiniz.

Onun için -reddedeceğinizi biliyorum ama, maalesef İç Tüzük bunu emrettiği için söylüyorum- önergemizin kabulü yönünde oylarınızı rica ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

15’inci maddenin başlığını okutuyorum:

c. İmza

MADDE 15-

BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri geliş sırasına göre okutup aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 321 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Tasarısının 15. maddesinin 3. fıkrasının madde metninden çıkartılmasını arz ederiz.

 

Mustafa Elitaş

Ali İhsan Köktürk

Ali Rıza Öztürk

 

Kayseri

Zonguldak

Mersin

 

Halil Ünlütepe

Turgut Dibek

 

 

Afyonkarahisar

Kırklareli

 

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 15. Maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

“Usulüne göre onaylanmadıkça veya imza ettikleri sırada metnin içeriğini bildikleri ispat edilmedikçe, görme engellilerin imzaları onları bağlamaz”

3. fıkranın madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Bal

Mehmet Şandır

Rıdvan Yalçın

 

Konya

Mersin

Ordu

 

İzzettin Yılmaz

Osman Ertuğrul

 

 

Hatay

Aksaray

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değerli Başkanım, yüksek Başkanlığa ve yüksek heyete İç Tüzük’ümüzün 87’nci maddesinin dokuzuncu fıkrasının ikinci cümlesi gereği ifade etmeye mecburum ki Komisyonumuza, Divana gelen bütün önergeleri Komisyon Başkanlığı bihakkın tetkik etmekte ve kodifiye edilen metnin ruhuna uygun önerileri beyan olarak ortaya koymaktadır.

Şu anda, Komisyon Başkanı olarak teklife katılıyorum iradesini dermeyan etme iktidarından yoksun olmakla birlikte, prensip olarak bu teklifi yüksek heyetin takdirlerine arz ediyorum.

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Estağfurullah! Mahcup ettiniz!

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Mevcut Borçlar Kanunu’muzun III. fıkrası 5378 sayılı “Özürlüler ve Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile yürürlükten kaldırılmış, bunun yerine Noterler Kanunu’nun 73 ve 75 inci maddelerinde değişiklik yapmak suretiyle, görme engellilerin noterde yapacakları işlemlere ilişkin düzenlemeler getirilmişti. Tasarının eski halinde, 3. Fıkra olarak “usulüne göre onaylanmadıkça veya imza ettikleri sırada metnin içeriğini bildikleri ispat edilmedikçe, körlerin imzaları onları bağlamaz” demek suretiyle, eski 14. maddenin III. Fıkrasındaki düzenlemeye geri dönülmekteydi. Metin tasarıdan çıkarılmıştır. Ancak metnin kabulü ile 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun değişik 73. ve 75. maddeleriyle uyum sorunu söz konusu olacaktır.

Maddenin 3. fıkrasında açığa atılan imzanın metnin doldurulması hâlinde imza edenin iradesine uygun olduğu kuralı getirilmiş, durumun aksini göstermedikçe metnin anlaşmaya aykırı olduğunu ispat yükünün imza sahibine ait olduğu kabul edilmiştir. Bu düzenleme ile, adeta açığa atılan imzalı boş belgenin üzerinin doldurulması meşru hale getirilmektedir. Bu hükmün yasadan çıkarılması gerekir. Çünkü sorun maddi hukukla değil, ispat hukukuyla ilgilidir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, biraz önce kabul edilen önergeyle 15’inci maddenin üçüncü fıkrası metinden çıkartılmıştır. Bu nedenle, aynı amacı taşıyan ilk önerge işlemden kaldırılmıştır.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

16’ncı maddenin başlığını okutuyorum:

d. İmza yerine geçen işaretler

MADDE 16-

BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 16. Maddesi ile ilgili olarak, “İmza yerine usulüne göre onaylanmış” ibaresi yerine, “İmza beyanı yerine geçmek üzere noterlikçe beyan ve tespit edilmiş” ibaresinin kullanılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Bal

Mehmet Şandır

İzzettin Yılmaz

 

Konya

Mersin

Hatay

 

Osman Ertuğrul

Rıdvan Yalçın

 

 

Aksaray

Ordu

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Efendim, hukukta “İmza beyanı” adı altında bir kategori olmadığından katılmamız mümkün değil.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi?

Faruk Bal, Konya Milletvekili.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın İyimaya’nın bir önceki maddede göstermiş olduğu nazik ve beliğ cümlesine teşekkür ediyorum ancak ikinci, yani ondan sonraki maddede, 16’ncı maddedeki “İmza beyanı yerine geçmek üzere bir kategori yoktur.” ifadesine nezaketen katılmadığımı ifade ediyorum. “İmza” dediğimiz hadise elle atılan imza olduğu gibi imza yerine geçen, geçmişte Sayın İyimaya’nın belki dedesinin veya anneannesinin, babaannesinin uyguladığı mühür de imza yerine geçer.

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – O, beyan değil işaret.

FARUK BAL (Devamla) – “Kategori” dediğimiz olay bu şekilde umarım açıklığa kavuşabilir. Diğer taraftan, imza atamayanların işaretleri de o şekilde değerlendirilebilir.

Değerli arkadaşlarım, öngörülen değişiklikle noterde yapılan imza beyanı yerine, yine noterlerde tespit edilen beyan esası kabul edilmiş olacaktır. Böylece, imza yerine geçen işaretlerle ilgili olarak imza beyanı ile bir paralellik sağlanmış olacaktır. Bu paralelliği sağlamak üzere bu önerge verilmiştir. Takdirini yüce Kurula bırakıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

17’nci maddenin başlığını okutuyorum:

2. İradî şekil

MADDE 17-

BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 17. Maddesinin 2. fıkrasında kullanılan “yasal yazılı şekle” ifadesi yerine “yasal şekle” ifadesinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Bal

Mehmet Şandır

İzzettin Yılmaz

 

 

Konya

Mersin

Hatay

 

 

Osman Ertuğrul

Rıdvan Yalçın

 

 

 

Aksaray

Ordu

 

 

FARUK BAL (Konya) – Önergeyi çekiyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge geri çekilmiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

18’inci maddenin başlığını okutuyorum:

C. Borç tanıması

MADDE 18-

BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 18. Maddesi ile ilgili olarak, “Borç tanıması” deyimi yerine “borç ikrarı” deyiminin kullanılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Bal

Mehmet Şandır

İzzettin Yılmaz

 

Konya

Mersin

Hatay

 

Osman Ertuğrul

Rıdvan Yalçın

 

 

Aksaray

Ordu

 

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değerli Başkanım, borç ikrarı, ikrar sözcüğü şeklî hukuka aittir. Borç tanınması, hem doktrinde hem Yargıtayda ve hem maddi hukuk öğretisinde tamamen benimsenmiştir, doktora tezi de vardır. Komisyon önergeye iştirak etmemektedir.

BAŞKAN – Hükûmet önergeye katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Faruk Bal, Konya Milletvekili.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın İyimaya’nın bu kısa açıklamasına teşekkür ediyorum, ancak benim açıklamalarımı aynı dikkatle değerlendirir ise farklı bir sonuca varacağına inanıyorum.

Bir kanunda bir tabirin değiştirilmesi niçin değiştirildiği sorusunun cevabının aranılacağı bir hâli doğurur. Niçin değiştirildiği sorusunun cevabını kim arayacaktır? Bunu uygulayıcılar arayacaktır. O zaman uygulayıcıları mevcut durumu itibarıyla şimdiye kadar uygulanarak gelmiş bir maddeyi değiştirir iken niye bir külfete sokalım, niye bir araştırmaya, niye yeni bir arayışın içerisine sokalım?

Bu bir yana, “tanıma” kelimesi çok farklı anlamları ortaya koyabilir. Uluslararası hukuk açısından değerlendirdiğimizde, “yabancı mahkeme kararlarının tanınması” diye bir kavram vardır. “Yabancı mahkeme kararlarının tanınması”ndaki “tanıma” kelimesi ile buradaki “tanıma” kelimesi birbirleriyle örtüşmemektedir, ikisinin anlamı birbirinden farklıdır. Dolayısıyla, ”Borcun tanınması” ibaresi yeni bir tabir olarak, hukuk tabiri olarak hukukumuza girecektir, ancak bunun “Borcun ikrarı” kelimesini karşılayıp karşılamadığı, “Borcun ikrarı” tabirini karşılayıp karşılamadığı uygulayıcılar arasında tartışılacaktır. Böyle bir tartışmanın anlamı yoktur. Bu tartışma “ikrar” kelimesinin şümulünün dışına çıkarak farklı anlamlar yüklenmesi gibi hukukumuzda tartışılır bir alan da yaratacaktır.

İşte bu nedenden dolayı bu önergeyi vermiştik. Bu önergenin bu açıdan değerlendirilmesini arzu ediyor ve yüce Kurulun takdirine sunuyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum…

OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

19’uncu maddenin başlığını okutuyorum:

D. Sözleşmelerin yorumu, muvazaalı işlemler

MADDE 19-

BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum: 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 19. Maddesi ile ilgili olarak, “Borç tanıması” ibaresi yerine “borç ikrarı” ibaresinin yazılmasını ve “kazanmış olan” ibaresi yerine de “edinmiş olan” ibaresinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Bal

Mehmet Şandır

İzzettin Yılmaz

 

Konya

Mersin

Hatay

 

Osman Ertuğrul

Rıdvan Yalçın

 

 

Aksaray

Ordu

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Sayın Başkanım, “Borç tanıma” ibaresini bundan önceki maddedeki gerekçeyle, “edinmeye” ise mülkiyet hakkına taalluk eden bir terim olması sebebiyle katılamıyoruz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi?

Faruk Bal, Konya Milletvekili.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın İyimaya ile böyle atışıyormuş gibi sürekli olarak huzurunuza geldiğim intibası uyanmasın. Doğrusu odur ki biz bu yasa tasarısının olgun bir şekilde çıkabilmesi ve yüce milletimizin borç ilişkilerinde bu hâliyle temayüz edebilmesi için bir gayret içerisindeyiz.

“Borç tanıması” tabiri, “borç ikrarı” deyimini tam olarak karşılamamaktadır. Bunu sadece hukukçular değil dil bilimciler de ifade etmektedir. Doğrudur Sayın İyimaya’nın dediği. Bazı, hukuki bilgileri ile temayüz etmemiş olan hukukçuların hukuk bilgileri yerine yeni kelimelerle kendilerini gösterebilmek için bir gayret içerisinde olduklarını biz de bilmekteyiz ancak bu gayretin kabul görebilmesinin şartı onun öngördüğü kelimenin, hukukun arzu ettiği, hedef aldığı amacı tam olarak karşılayıp karşılamamasıyla ölçülmelidir. İşte “borç tanıması” tabiri de yabancı unsur çağrıştırmasının yanında “ikrar” kelimesini de tam olarak karşılamamaktadır.

“Borç tanıması borcun sebebini içermemiş olsa bile geçerlidir.” şeklindeki ifade ise –tasarı metnindeki- “Borcun sebebini içermemiş olsa bile borç ikrarı geçerlidir.” şeklinde yazılması hâlinde madde hedef aldığı anlama kavuşabilecektir.

“Edinmek” fiiline gelince, elbette ki “kazanmak” ve “edinmek” fiili farklı farklı anlamlarda kullanılabileceği gibi “edinmek” fiilinin burada kullanılmış olması da çok yadırganacak bir durum değildir diyor, önergemizi yüce Kurulun takdirine sunuyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum. 

OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunacağım ancak karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur, beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.29

SEKİZİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 19.34

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7’nci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.

321 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 19’uncu maddesi üzerinde verilen Konya Milletvekili Faruk Bal ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi yeniden  oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Beş dakika ara veriyorum.

                              

Kapanma Saati: 19.35

 

 

DOKUZUNCU OTURUM

Açılma Saati: 19.39

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7’nci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.

321 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 19’uncu maddesi üzerinde verilen Konya Milletvekili Faruk Bal ve arkadaşlarının önergesinin  oylamasında karar yeter sayısı ikinci kez bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır ve önerge kabul edilmemiştir.

Tasarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

19’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

20’nci maddenin başlığını okutuyorum:

E. Genel işlem koşulları

I. Genel olarak

MADDE 20-

BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır; okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 20. Maddesi ile ilgili olarak, “tek başına hazırlayarak” ibaresi yerine “tek taraflı olarak hazırlayıp” ibaresinin kullanılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Bal

Mehmet Şandır

İzzettin Yılmaz

 

Konya

Mersin

Hatay

 

Osman Ertuğrul

Rıdvan Yalçın

Behiç Çelik

 

Aksaray

Ordu

Mersin

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değerli Başkanım, genel işlem koşullarında tek taraflılık bir koşul olmakla birlikte yeter koşul olmadığı için, tek başına hazırlanması da zorunlu olduğu için katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Behiç Çelik, Mersin Milletvekili.

Buyurun Sayın Çelik.

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 321 sıra sayılı Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’nın 20’nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergeye istinaden söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği üzere, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı, bugün mevcut, yürürlükte olan 818 sayılı Kanun’un yerine geçmek üzere yüce Meclis tarafından çıkarılmak için mesai sarf ediliyor.

Burada bu kadar geçen süre zarfında, söz konusu tasarının 20’nci maddeye kadar yapmış olduğumuz çalışma sonucunda gerek Adalet Komisyonunun gerekse Komisyona tasarı hâlinde gelen metnin birçok kesimlerce sorularak geliştirildiğini bu bağlamda görmüş bulunuyoruz.

Ancak, Milliyetçi Hareket Partisinin ve diğer muhalefet partilerinin sözcülerinin konuşmalarında da ifade ettiği gibi, özellikle dil konusuna önem verilmediği ve birçok maddede de birtakım ciddi ve bariz hatalar yapıldığı ortaya çıkmış ve çıkmaktadır.

Biz, burada Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, kanunun başından sonuna kadar, geçmişte uygulanan 818 sayılı Kanun’umuzun özellikle bizi ve özel ticari ve ekonomik hayatımızı canlandırıcı faktörlerini bu tasarı içerisinde de ciddi ve daha yoğunlaştırıcı olarak hissedilmesini sağlamasını özellikle istiyoruz. Ancak ne var ki, bu titizliğe uyulmadığı da bir vakıadır.

Bu itibarla, yine 20’nci madde üzerinde vermiş olduğumuz önerge “Genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla önceden tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir.” cümlesindeki “tek başına hazırlayarak” ibaresinin çıkarılarak, onun yerine “tek taraflı olarak hazırlayıp” ibaresinin konulması şeklinde düzenlenmesini yüce Meclise arz etmiş oluyoruz.

Biliyorsunuz Türk Borçlar Kanunu özü itibarıyla özel hukukun en temel kanunudur. Bu itibarla “özel hukukun anayasası” olarak da ifade edebileceğimiz Borçlar Kanunu’nu ciddi bir şekilde hazırlamak ve eksiksiz olarak Genel Kurulumuzdan kabulünü sağlamak hepimizin boynunun borcudur. Bu itibarla ticari ve ekonomik hayatı düzenleyen hükümler içeren bu tasarının… Ticari hayatımızın AKP’nin son yedi yıllık döneminde ne hâle getirildiğini de özellikle vurgulamak istiyoruz. Yani kanun çıkarabilirsiniz, düzenleyici hükümler getirebilirsiniz ancak toplumsal cinnetin had safhaya çıktığı, toplumsal gerilimin gittikçe tırmanışa geçtiği, işsizlik liginde Türkiye'nin İspanya’dan sonra sondan 2’nci konuma getirildiği ve toplu katliamların, aile facialarının yaşandığı bir dönemi idrak ediyoruz. Bu arada pazarlanan, satılan, Ermenistan ya da Kıbrıs projeleriyle ve bölücülük projeleriyle satılmakta olan bir Türkiye kara tablosu ile de karşı karşıyayız.

Demek ki siyasal gelişmeler -yani “gelişmeme” aslında- ve ekonomik ve ticari hayattaki iktidarın yapmış olduğu gerilemeler Borçlar Kanunu’nu ne kadar mükemmel yaparsak yapalım…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayınız lütfen Sayın Çelik.

BEHİÇ ÇELİK (Devamla) – …bir anlam ifade etmeyeceğini de göstermiş bulunuyor.

Bu itibarla yine de yüce Kurula, 20’nci maddedeki önergemizin içerdiği şekliyle düzenleme yapılmasını Genel Kurula arz ve teklif ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

İSA GÖK (Mersin) – Karar yeter sayısı, Başkan.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunacağım…

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Karar yeter sayısı, Başkan.

BAŞKAN – Acele etmeyin Sayın Öztürk, duyduk. Çok heyecanlanmayın, arayacağız.

Karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Kâtip üyeler arasında uyuşmazlık olduğu için elektronik sistemle işlem yapacağız.

Üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

21’inci maddenin başlığını okutuyorum:

II. Kapsamı

1.Yazılmamış sayılma

Madde 21-

BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 21. maddesinin ilk fıkrasına birinci cümle olarak:

“Genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamaz.” cümlesinin eklenmesini, Tasarının 1. fıkrasında yer alan “kabul etmesine bağlıdır.” ibaresinden önce gelmek üzere “ayrıca ve açıkça” ibaresinin eklenmesini, Tasarının 2. fıkrasında yer alan “yabancı” kelimesinin yerine “aykırı” kelimesinin yazılmasını,

21. maddenin üçüncü fıkrası olarak:

“Düzenleyene tek yanlı olarak ve karşı taraf aleyhine sözleşmenin bir hükmünü değiştirme ya da yeni düzenleme getirme yetkisi içeren genel işlem koşulları yazılmamış sayılır.” ifadesinin eklenmesini,

21’inci maddenin sonuna son fıkralar olarak

“Yazılmamış sayılma, sözleşmenin diğer hükümlerinin geçerliliğini etkilemez. Bu durumda düzenleyen, yazılmamış sayılan koşullar olmasaydı sözleşmeyi yapmayacak olduğunu ileri süremez. Sözleşmenin yazılmamış sayılan genel işlem koşulları dışındaki hükümleri geçerliliğini korur. Bu durumda düzenleyen yazılmamış sayılan koşullar olmasaydı diğer hükümlerle sözleşmeyi yapmayacak olduğunu ileri süremez.” İfadelerinin eklenmesini, madde fıkra numaralarının teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Bal

Mehmet Şandır

Rıdvan Yalçın

 

Konya

Mersin

Ordu

 

İzzettin Yılmaz

Osman Ertuğrul

 

 

Hatay

Aksaray

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi?

Faruk Bal, Konya Milletvekili.

İSA GÖK (Mersin) – Süre kalmadı ama Sayın Başkan, beş dakikadan az kaldı.

FARUK BAL (Konya) – Süre yetmeyecek.

BAŞKAN – Süre var, altı dakika var.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizim, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’na muhalefet etmemizin birkaç tane sebebi vardı. Bunlardan bir tanesi dil, ikincisi ise maddelerin yerinden oynatılması suretiyle seksen üç yılda oluşmuş hukuk hafızasının ortadan kalkacağına, Türk Ceza Kanunu’nda olduğu gibi bir hafıza kaybını borçlar hukuku alanında da yaşayacağımıza ilişkin düşünceydi. Bu düşünceye karşı iktidar kanadı, 105 tane fazla maddenin olduğunu, bu maddelerin Borçlar Kanunu içerisinde yer almasının mümkün olmadığını, bundan dolayı da maddelerin tümünün yerinin değiştirildiğini ifade ettiler. Oysa bu önerge, dikkatle izlenir ise, Borçlar Kanunu’na yeni kazandırılan bu madde ve bundan önceki maddelere biz de katılıyoruz, bir kısmına biz de katılıyoruz, düzeltme taleplerimizin dışındakilerine. Ancak, üç tane yeni maddeyi bu madde içerisine taşımak suretiyle hem tasarıdaki anlam bütünlüğünü sağlamış olacağız hem de belirli bir konunun bir madde çatısı altında tümüyle değerlendirilebilmesine imkân sağlayacağız. Demek ki iktidar kanadına, 105 tane fazla maddenin Borçlar Yasası’nın içerisine sığdırılmasındaki zorluğun bulunmadığını bu önergeyle ortaya koyuyoruz.

Gerçekten, maddeye eklenmesini arzu ettiğimiz birinci fıkra bu kanunun 25’inci maddesinde düzenlenmiştir ve 25’inci maddenin aynen bu maddenin birinci fıkrası hâlinde yazılması madde bütünlüğünü ve maddede anlatılacak hususun belirgin bir şekilde ve etrafını da kapsayacak bir biçimde yer almasını sağlayacaktır.

İkinci olarak ise, 24’üncü maddedeki değiştirme yasağını da bu madde kapsamı içerisine almak suretiyle aynı madde içerisinde bir maddeyi daha eksiltmek mümkün olacaktır.

Yine 21’inci maddedeki düzenlenen hususu da bu madde içerisine bir fıkra olarak aldığımız takdirde “Borçlar Kanunu’nun yazılmamış hâli” diye nitelendirdiğimiz, sözleşmelerdeki birtakım eksiklikleri bir tek madde altında ve tüm hususları kapsayacak bir şekilde değerlendirmiş olacağız. Bu, borçlar hukuku uygulayıcılarına önemli bir kolaylık sağlayacağı gibi aynı zamanda maddelerin değiştirilmesi gerekçesini de ortadan kaldıran özel bir, güzel bir örnektir.

Demek ki bu önerge bu kadar haklı ise, madde enflasyonu şeklindeki 105 tane maddenin de bu örnekte olduğu gibi diğer maddelere sığdırılması, diğer maddelerin arasına serpiştirilmesi mümkün olacaktır. İşte, bu mümkün olma hâli de özel hukukun temel yasası olan, borç ilişkilerini düzenleyen Borçlar Kanunu’muzdaki hafıza kaybını önleyecektir. Bu kadar basit, bu kadar açık olan önergemizi yüce Kurulun takdirine arz ediyor, hepinize hayırlı akşamlar diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

21’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Çalışma süremiz tamamlandığı için, sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için 20 Ekim Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 19.58