DÖNEM: 23 CİLT: 50 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
7’nci
Birleşim
15 Ekim 2009 Perşembe
(Bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge
aslına uygun olarak yazılmıştır)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Düzce
Milletvekili Celal Erbay’ın, Azerbaycan’ın
bağımsızlık yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, tekstil sektörünün
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Denizli
Milletvekili Emin Haluk Ayhan’ın, Denizli ilinin ekonomik ve sosyal sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- İstanbul
Milletvekili Canan Kalsın’ın, Kadın-Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/152)
B) Tezkereler
1.- Anayasa
Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve
kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/961)
2.- Millî Savunma
Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve
kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/962)
3.- İçişleri
Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve
kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/963)
4.- Dışişleri
Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve
kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/964)
5.- Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/965)
6.- Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/966)
7.- Çevre
Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve
kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/967)
8.- Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/968)
9.- Tarım, Orman
ve Köyişleri Komisyonu Geçici Başkanlığının,
Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin
tezkeresi (3/969)
10.- Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Geçici
Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini
yaptığına ilişkin tezkeresi (3/970)
11.- Dilekçe
Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve
kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/971)
12.- Plan ve
Bütçe Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü
ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/972)
13.- Kamu
İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/973)
14.- İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/974)
15.- “Küresel
Eylem İçin Parlamenterler” isimli uluslararası kuruluşun Washington’da 20-22
Ekim 2009 tarihlerinde gerçekleştirilecek 32’nci Genel Kurul toplantısına,
ismen davet edilen milletvekillerinin davete icabet etmelerine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/975)
C) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan ve 21 milletvekilinin, tarımsal sulamadan kaynaklanan
elektrik borçları sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/435)
2.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 22 milletvekilinin, aile içi şiddet konusunun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/436)
3.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 23 milletvekilinin,
orman yangınları konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/437)
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.- İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol’un, Bursa’da oynanan
Türkiye-Ermenistan millî maçında Azerbaycan Bayrağı’na yasak konulmasını
kınadığına ilişkin açıklaması
VII.-
SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Avrupa
Birliği Uyum Komisyonunda açık bulunan üyeliklere seçim
2.- Kadın Erkek
Fırsat Eşitliği Komisyonunda açık bulunan üyeliklere seçim
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
IX.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Konya
Milletvekili Faruk Bal’ın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın,
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Deniz Feneri davasına
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in
cevabı (7/7765)
2.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, Deniz Feneri davasında Alman makamlarının adli
yardım talebi iddiasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah
Ergin’in cevabı (7/7832)
3.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, Deniz Feneri davasına ilişkin sorusu ve Adalet
Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/8100)
4.- Bursa
Milletvekili Onur Öymen’in, TCK’nın
301’inci maddesine göre verilen yargılama izinlerine ilişkin sorusu ve Adalet
Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/8469)
5.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Karataş Kadın Kapalı
Cezaevinde yapıldığı iddia edilen uygulamalara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/8667)
6.- Giresun
Milletvekili Eşref Karaibrahim’in, yargı
çalışanlarının güvenliğine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah
Ergin’in cevabı (7/8672)
7.- Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, Şanlıurfa Kapalı
Cezaevinde yaşandığı iddia edilen bazı olaylara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı
Sadullah Ergin’in cevabı (7/8935)
8.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köye lise yapımına
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun
cevabı (7/9103)
9.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, SGK dinlenme ve
bakımevleri ücretlerine yapılan zamma ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/9197)
10.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, emekli olmak isteyenlere
yönelik düzenleme çalışmalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/9211)
11.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, emeklilerin ekonomik
durumuna ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/9309)
12.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, yirmi beş yaşını dolduran erkek
üniversite öğrencilerinin sosyal güvenliğine ilişkin sorusu ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/9311)
13.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, huzurevi ücretlerine yapılan zamma ilişkin sorusu
ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in
cevabı (7/9312)
14.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir ailenin durumuna,
Kars Sosyal
Hizmetler İl Müdürlüğüne yapılan bir atamaya,
- Diyarbakır
Milletvekili Gültan Kışanak’ın,
sığınmaevinden ayrılan bir kadının öldürülmesine,
İlişkin soruları
ve Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın cevabı (7/9348), (7/9349), (7/9350)
15.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, Patara Deniz Feneri’nin restorasyonuna
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı (7/9471)
16.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’taki evliya ve şehit
mezarlıklarının bakımına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/9474)
17.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’taki tarihî
binaların korunmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/9475)
18.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Tapduk Emre’nin
tanıtılmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/9484)
19.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Çankırı Kalesi’ne ve Tuz
Mağarası’na ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/9485)
20.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Van Kalesi’nin
ışıklandırılmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/9486)
21.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı Doğubeyazıt’ın
inanç merkezi yapılmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/9488)
22.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Elâzığ Arkeoloji ve
Etnografya Müzesi’nin hizmete açılmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/9491)
23.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars Ani Harabelerindeki
tesis ihtiyacına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/9493)
24.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, Dalyan kaya mezarlarının
korunmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/9494)
25.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Siirt’te turizmin geliştirilmesine
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı (7/9495)
26.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Filyos antik
kentine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı (7/9496)
I.
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.00’te açılarak dört oturum yaptı.
İstanbul
Milletvekili Bayram Ali Meral, çalışanların sorunlarına,
İstanbul
Milletvekili Canan Kalsın, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı ve Türkiye
konusuna,
Hatay Milletvekili
İzzettin Yılmaz, Ahilik Haftası ve esnafın sorunlarına,
İlişkin gündem
dışı birer konuşma yaptılar.
Stockholm’de 6-8
Eylül 2009 tarihlerinde yapılan Baltık Denizi ve civarındaki ülkelerin
ilişkileri ve halihazırdaki dış politika konularının
ele alınacağı “Dışişleri Komisyonu Başkanları Konferansı”na ismen davet edilen
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercan’ın davete icabet etmesinin siyasi
parti gruplarının onayıyla uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel
Kurulun bilgisine sunuldu.
Tunceli
Milletvekili Kamer Genç, Başkanlık tezkeresinin Genel Kurulun bilgisine
sunulmak yerine Genel Kurulun oyuna sunulmasının gerektiğine ilişkin bir
açıklamada bulundu.
Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in (6/1528) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına
ilişkin önergesi okundu; sözlü sorunun geri verildiği bildirildi.
Şanlıurfa
Milletvekili Çağla Aktemur Özyavuz’un,
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve Karma Parlamenterler Komisyonu,
İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Kadın-Erkek
Fırsat Eşitliği Komisyonu,
Üyeliklerinden
çekildiklerine ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Hatay
Milletvekili Fuat Çay ve 21 milletvekilinin, Antakya’nın sorunlarının (10/432),
Mardin
Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, çocuk işçiliğindeki sorunların
(10/433),
Mardin
Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, Genel Bilgi Toplama (GBT)
işlemlerinin (10/434)
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin
gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı
açıklandı.
Anayasa,
Adalet,
Millî Savunma,
İçişleri,
Dışişleri,
Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor,
Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm,
Çevre,
Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler,
Tarım, Orman ve Köyişleri,
Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji,
Dilekçe,
Plan ve Bütçe,
Kamu İktisadi
Teşebbüsleri,
İnsan Haklarını
İnceleme,
Komisyonları
üyeliklerine, gruplarınca aday gösterilen milletvekilleri seçildiler.
Başkanlıkça,
komisyonların, başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimlerini yapmak
üzere toplanacakları gün, saat ve yere ilişkin duyuruda bulunuldu.
Plan ve Bütçe
Komisyonunda grubu bulunmayan siyasi partiler veya bağımsız milletvekillerine
düşen 1 üyeliğe İzmir Milletvekili Harun Öztürk,
İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonunda grubu bulunmayan siyasi partiler veya bağımsız
milletvekillerine düşen 1 üyeliğe de İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş,
Yapılan gizli
oylama sonucunda seçildiler.
Adalet Komisyonu
Geçici Başkanlığının, başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimine ilişkin
tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Sivas
Milletvekili ve Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu
ve 5 Kişinin Hayatını Kaybettiği Helikopter Kazası ve Kurtarma Çalışmalarının
Tüm Yönleriyle Araştırılarak Benzer Durumların Yaşanmaması İçin Alınması
Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan (10/333, 334, 335) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonunda açık bulunan ve Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubuna düşen 1 üyeliğe grubunca aday gösterilen Konya Milletvekili
Mustafa Kabakcı seçildi.
Gündemin “Sözlü
Sorular” kısmının:
1’inci sırasında bulunan
(6/544),
2’nci “ “
(6/568),
3’üncü “ “
(6/576)
4’üncü “ “
(6/621),
5’inci “ “
(6/646)
Esas numaralı sorular, ilgili bakanlar Genel Kurulda hazır
bulunmadığından, ertelendi.
6’ncı sırasında bulunan
(6/649),
7’nci “ “
(6/651),
13’üncü “ “
(6/676),
16’ncı “ “
(6/699),
64’üncü “ “
(6/877),
82’nci “ “
(6/904),
154’üncü “ “
(6/1033),
169’uncu “ “
(6/1052),
178’inci “ “
(6/1061),
194’üncü “ “
(6/1085)
264’üncü “ “
(6/1178),
276’ncı “ “
(6/1198),
311’inci “ “
(6/1240),
325’inci “ “
(6/1256),
411’inci “ “
(6/1354),
413’üncü “ “
(6/1358),
426’ncı “ “
(6/1372),
427’nci “ “
(6/1373),
433’üncü “ “
(6/1379),
485’inci “ “
(6/1438),
502’nci “ “
(6/1455)
Esas numaralı
sözlü sorulara Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Eker cevap verdi; (6/833), (6/877), (6/1071), (6/1354), (6/699) esas numaralı
soruların sahipleri de cevaplara karşı görüşlerini açıkladı.
Tunceli
Milletvekili Kamer Genç, sözlü soruların cevaplandırılmasına,
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır, Akdeniz’de zeytin hasadının başlaması ve zeytin
fiyatlarının düşmesine,
İlişkin birer
açıklamada bulundular.
Oturum Başkanının
tutumu hakkında açılan usul tartışması sonucunda, Oturum Başkanı, tutumunda bir
değişiklik olmadığını açıkladı.
Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96) görüşmeleri komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
2’nci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/499) (S. Sayısı: 321) görüşmelerine devam
olunarak birinci bölümü üzerinde bir süre görüşüldü.
15 Ekim 2009
Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00’te toplanmak üzere birleşime
19.55’te son verildi.
|
|
Sadık YAKUT |
|
|
|
Başkan Vekili |
|
|
Bayram ÖZÇELİK |
|
Murat ÖZKAN |
|
Burdur |
|
Giresun |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
Fatih METİN |
|
|
|
Bolu |
|
|
|
Kâtip Üye |
|
No.: 8
II.- GELEN KÂĞITLAR
15 Ekim 2009 Perşembe
Tasarılar
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Slovenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Bilgi ve
İletişim Teknolojileri Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/756) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.10.2009)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti ile İspanya Krallığı Arasında Ulusal Sürücü Belgelerinin Karşılıklı
Tanınması ve Değişimine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/757) (İçişleri ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 1.10.2009)
3.- Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/758) (Plan ve Bütçe ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.10.2009)
Teklifler
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigen’in; 3194 Sayılı İmar
Kanununa Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/506) (İçişleri; Plan
ve Bütçe ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29.9.2009)
2.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın;
1319 Sayılı Emlak Vergisi Kanununa Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun
Teklifi (2/507) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
2.10.2009)
3.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş ve 2 Milletvekilinin;
Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/508)
(İçişleri ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.10.2009)
4.- Burdur
Milletvekili Bayram Özçelik ve 2 Milletvekilinin;
Türk Dişhekimleri Birliği Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/509) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2009)
5.- Giresun
Milletvekili H. Hasan Sönmez’in; Pasaport Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/510) (İçişleri Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 8.10.2009)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan ve 21 Milletvekilinin, tarımsal sulamadan kaynaklanan
elektrik borçları sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/435)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2009)
2.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 22 Milletvekilinin, aile içi şiddet konusunun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/436) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2009)
3.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 23 Milletvekilinin,
orman yangınları konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/437)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2009)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, AİHM kararlarının tercümesine ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7702)
2.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadol’un, Deniz Feneri davası
dosyasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7766)
3.- Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, cezaevlerindeki
bazı uygulamalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7768)
4.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtman’ın, Deniz Feneri davası
dosyasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7769)
5.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Deniz Feneri davasında
Alman makamlarının adli yardım talebi iddiasına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7833)
15
Ekim 2009 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 7’nci Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN –
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için beş
dakika süre vereceğim.
Sayın
milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını
bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını
görevli personel aracılığıyla beş dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk
söz Azerbaycan’ın bağımsızlık yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Düzce
Milletvekili Celal Erbay’a aittir.
Buyurun Sayın Erbay. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Düzce Milletvekili Celal Erbay’ın,
Azerbaycan’ın bağımsızlık yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
CELAL ERBAY
(Düzce) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kardeş Azerbaycan’ın
Müstakillik Günü hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum.
20’nci yüzyılın
sonlarında Sovyetler Birliği’nin zayıflayıp dağılmaya yüz tutmasıyla meydana
gelen tarihî şansın bahşettiği imkân neticesinde Azerbaycan halkı 20’nci
yüzyılda ikinci defa istiklal bayrağını göndere çekmiş ve semalarında
dalgalandırmıştı. Bu, Azerbaycan halkının siyasi tarihinde bir asır içerisinde
elde ettiği ikinci parlak zafer idi. Nitekim, 1990 yılının
Ocak ayının 20’si sabahında Kızıl Ordu kuzey kapısından Bakü’ye girmiş, tek
isteği bağımsızlık içerisinde, öz bayrağının altında insanca yaşamak olan ve bu
arzusuyla göğsündeki imanı siper ederek tankların önüne çıkan insanları ezip
geçmişti fakat bütün bu zulüm ve cefalara rağmen özgürlüğüne susamış olan Azeri
Türk’ü yılmamış, aşığı olduğu hürriyete doğru, zirvesine ulaşan zulmün üzerine üzerine gitmişti. 20 Ocak sabahı tankların paletleri
altında can veren kardeşlerinin ruhundan aldıkları güç ve kuvvetle
birbirleriyle kenetlenmiş, kendi içinde organize olmuş, yekvücut bir vaziyette
Mehmet Emin Resulzade’nin “Yücelen bayrak bir daha
yere düşmez.” sözünü gerçekleştirircesine üç renkli, ay yıldızlı bayraklarını
semalarında dalgalandırarak özgürlüğe adımlarını atmış oluyorlardı. Bu doğrultuda yeniden doğma, kendine has değerleri içerisinde var
olma, devletini yeni baştan kurma faaliyetleri hız kazanmış, ipek böceğinin
kozasını örmedeki sanat ve üretim seviyesi doğrultusunda yol alınmış ve nihayet
Azerbaycan Cumhuriyeti Ali Meclisi, halkın talebi doğrultusunda, 18 Ekimdeki
oturumunda Azerbaycan Respublika’sının “Devlet
Müstakilliği” hakkında Anayasa maddesini oy birliğiyle kabul etmişti. Bilahare,
1991 yılının 29 Aralığında bir halk oylaması yapılmış, yapılan halk oylaması
sonucunda bağımsızlık kararı halkın oy birliği ile onanmıştı.
Azerbaycan’ın
bağımsızlığını kazanmasından sonra baskılar ve tecavüzler artmaya başlamış,
özellikle Ermenistan, Azerbaycan’a yönelik işgal politikalarını hızlandırmış,
Güney Kafkasya’da gücü azalan Rusya da Ermeni işgaline açık desteğini
sürdürmüştü. Bunun sonucu Dağlık Karabağ ve Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ
dışındaki yedi reyonu işgal edilmiş ve 1 milyon Azerbaycan halkı kaçkın
durumuna düşmüştü.
Azerbaycan halkı
istiklalini elde ederken Anadolu Türkü hep Azeri kardeşlerinin yanında oldu,
aynen İstiklal Savaşı esnasında Azerbaycan halkının biriktirdiği harçlıklarıyla
Millî Mücadele’ye katkıda bulunmaları gibi. Türkiye,
Azerbaycan halkının istiklalini elde ederken olduğu gibi daha sonra da Azeri
kardeşlerinin yanında yer almış, gerek Dağlık Karabağ’ın gerekse Dağlık Karabağ
dışında işgale uğrayan yedi reyonun işgalden kurtulması, kaçkınların öz
topraklarına dönmesi için uluslararası düzeyde problemi kendi problemi olarak
deklare etmiş ve elinden geleni yapmış, bundan sonra da halkıyla, Meclisiyle, Hükûmetiyle gerekeni yapmaya devam edecektir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Azerbaycan halkı 18 Ekim 1991 gününü bir bayram olarak
kabul etmekte ve her yıl 18 Ekim gününü Müstakillik Bayramı olarak
kutlamaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Erbay, lütfen tamamlayınız.
CELAL ERBAY
(Devamla) – Kardeşlerimiz önümüzdeki 18 Ekimi Müstakillik Günü olarak
kutlayacaklardır, onların bayramı bizim de bayramımızdır: şimdiden bayramlarını
kutluyorum, kendi adıma, heyetiniz adına “Bayramları mübarek olsun.” diyorum.
Devletiniz
ilelebet yaşasın. Devlet ocağınız sönmesin, ilelebet tütsün. Ucalan semalarınızda nazlı nazlı
dalgalanan üç renkli, ay yıldızlı bayrağınız bir daha yere düşmesin, ilelebet
dalgalansın diyor, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Erbay.
YILDIRIM TUĞRUL
TÜRKEŞ (Ankara) – Bursa’da düşürdünüz!
OKTAY VURAL
(İzmir) – Özür dileyin Azerbaycan halkından; düşürdünüz! Vay vay vay, yuh olsun! Azerbaycan
Bayrağı’nı ayaklar altına aldınız, yasaklattınız bir maçta!
YILDIRIM TUĞRUL
TÜRKEŞ (Ankara) – Dün Bursa’da indirttiniz o bayrağı.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Kalkıp burada konuşuyorsunuz bir de!
İSMAİL HAKKI
BİÇER (Kütahya) – Demagoji yapma!
OKTAY VURAL
(İzmir) – Ermenilere yalakalık için bir bayrağı bile
yasaklattınız! Utanır insan! Biraz da gözler o bayrak için ağlasaydı keşke!
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen…
Gündem dışı ikinci
söz, tekstil sorunlarının hakkında söz isteyen Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’e aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün,
tekstil sektörünün sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
ALİ RIZA ERTEMÜR
(Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Denizli ilimizin ve tekstil
sektörümüzün yaşamakta olduğu sıkıntıları, ekonomik durgunluk ve kriz nedeniyle
işini kaybeden tekstil çalışanlarının sorunlarını dile getirmek, yüce Meclisimizin
dikkatine sunmak için gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri
ve ekranları başında bizleri izleyen tüm vatandaşlarımızı saygı ve sevgiyle
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, sözlerime başlamadan önce, uzun yıllar ülke ekonomisine ve Denizli
ekonomisine katkıda bulunan ve geçen hafta, içinde bulunduğu krizden çıkamayan
bir sanayicimizin, bir iş adamımızın, Sayın Osman Nuri Sözkesen’in
vefatından dolayı üzüntümüzü bir kez daha dile getirmek istiyorum, tüm
Denizlililerin ve sanayicilerimizin başı sağ olsun diyorum.
Değerli
milletvekilleri, tekstil sektörümüzün ve Denizli’nin yakaladığı başarı yakın
zamana kadar hepimizin gurur kaynağıydı. Tekstilimizin hızlı yükselişi bütün
dünyada konuşulurken, sektör gelecek açısından umut vermekteydi. Gelinen
noktada ise tekstil sektörünün ayakta kalmakta zorlandığını görmekteyiz. Haber
bültenlerinde dünya piyasalarında yakaladığı başarıyla gündeme gelen tekstil
sektörü, bugün, kapanan fabrikalar, işsiz kalan insanlar ve intihar eden iş
adamlarıyla gündeme gelmeye başladı.
Değerli
milletvekilleri, bu son intihar vakası çok önemlidir. Bundan önce de yine,
Denizli’de Ticaret Odası Yönetim Kurulunda çalışan bir arkadaşımız,
tekstilcimiz Mehmet Ağcabay da intihar etti.
Kendilerine bir kez daha rahmet diliyorum.
Bu intiharlar
yaşanırken, Sayın Başbakan, kendileriyle ilgili sorunlarını anlatmak üzere
“Battık, bitiyoruz.” diyen iş adamlarına, “Zuladaki
paralarını çıkarsınlar.” diye akıl vermeye başladı. Sayın Başbakana buradan
sesleniyorum: Görüldüğü gibi, iş adamlarının zulalarından
para değil uyguladığınız acı reçetelerin faturası çıktı. Ödenmeyen faturalar,
yatırılmayan sigorta primleri, işsiz kalan insanların listesi çıktı.
Çaresizliğin son noktası olan intiharlar çıktı. Akabinde, yas tutan aileler,
sönen ocaklar çıktı. Tüm bunlar olurken, Hükûmet,
krizi görmezden gelmiş, hamasi nutuklarla olayı geçiştirmeye çalışmıştır. İçi
boş paketlerle insanların umutlarını yok etmiştir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Hükûmet, uygulamış olduğu
ağır vergi yükü ve yanlış teşvik politikaları nedeniyle tekstil sektörümüzü
tarihin en büyük kriziyle karşı karşıya bırakıp, iflas girdabının içine
sokmuştur. Bu girdabın etkilediği illerimizden biri de Denizli’dir. Denizli’de
yaklaşık 50 bin kişi geçimini tekstil sektöründen sağlamaktadır. Bu insanların
büyük bölümü artık bugün işsizdir. Uygulanan yanlış politikalar sonucu Denizli
öyle bir noktaya getirilmiştir ki tarihinde ilk defa göç vermeye başlamıştır.
Değerli
milletvekilleri, tekstil sektöründe yaşanan acı tabloyu en iyi anlatan
örneklerden biri de 2008 Ocak-Ekim tarihleri arasında kapanan iş yerleri
sayısıdır. Bu tarihler arasında İstanbul’da 340, Ankara’da 59, Denizli’de ise
31 iş yeri kapısına kilit vurmuştur. Küçük ölçekteki işçilerin sayısı da belli
değildir. Son olayda, Denizli ilinde 60’a yakın iş yeri kapanmıştır. Aynı
tarihler için Türkiye geneline baktığımızda sadece tekstil sektöründe büyük
ölçekte 598 ticari iş yeri faaliyetine son vermiştir. 2008 yılında kapanan iş
yeri sayısı açılan iş yeri sayısının 3 katı olmuştur. Denizli’nin ve ülkemizin
köklü firmalarından, yıllarca ülke ekonomisine katkıda bulunmuş, binlerce işçi
istihdam etmiş Denizli Denteksler, Nebalar, Gibsanlar, Funikalar, DEBA’lar kapanmıştır.
Tekstil fabrikaları birer birer kapanmış, kapısına
kilit vurmuştur. Pek çok firma ise zor da olsa ayakta durmaya çalışmaktadır.
Kısa bir süre içerisinde etkin ve kalıcı önlemlerin alınmaması hâlinde durum
daha da kötüye gidecek, bir süre sonra kapanacak fabrika dahi kalmayacaktır.
Değerli
milletvekilleri, dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Zafer Çağlayan
Denizli’ye geldiğinde, Denizlili iş adamlarıyla yaptığı toplantıda “Denizli’nin
MR’ını çekmeye geldim. Denizli’nin sorunlarını çok
iyi biliyorum. Denizli’nin bu sorunlarını tespit edip çare bulmak için
buradayım.” demişti, taahhütte bulunmuştu ve bunların çözümüyle ilgili birtakım
sözler verip gitmişti. Ancak bugüne kadar hak ettiğini alamadığı gibi Denizli,
elindekini avucundakini de kaybetmiştir.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmet ne yazık ki verdiği sözleri
çabuk unutmaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Ertemür, lütfen tamamlayınız.
ALİ RIZA ERTEMÜR
(Devamla) – Hükûmet olarak “Bölgesel ve proje bazlı teşvik modeline geçişin hazırlıkları içindeyiz.
Denizli mutlaka teşvikten faydalanmalı. Yeni yasada tekstil ve hazır giyim
sektörü başta olmak üzere Denizli’de öne çıkmış sektörler dikkate alınacaktır.”
diye söz verenler, bakanlar, başbakanlar Denizli’ye çok geldi gitti ama ne
yazık ki devler birer birer gitti, kalanlar ise
direniyor. Denizli ne yazık ki batıyor, Sayın Başbakan ve bakanlarımız da
karşıdan bakıyor. Bu acı tablonun Denizli üzerinden bir an önce kaldırılmasını
umut ediyor ve diliyorum. Denizli sanayisi ve Denizli daha önce, nasıl ödediği
katma değerlerle, vergilerle anılmıştı, Denizli nasıl ihracat rakamlarıyla
başkent olmuştu, yine aynı duygularla olacağına inanıyorum. Eğer ki siz el
verirseniz, siz destek verirseniz, bugüne kadar unutulmuş olan Denizli’ye
tekrar yüzünüzü çevirirseniz daha mutlu olacağız.
Dilerim bu
intiharlar bir daha yaşanmaz, fabrikalarımız bir daha kapanmaz diyorum,
hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Ertemür.
Gündem dışı
üçüncü söz, Denizli ilinin ekonomik ve sosyal sorunları hakkında söz isteyen
Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan’a aittir.
Buyurun Sayın
Ayhan. (MHP sıralarından Alkışlar)
3.- Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan’ın, Denizli
ilinin ekonomik ve sosyal sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Denizli ilinin ekonomik ve sosyal sorunları hakkında
gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Dün akşam ay
yıldızlı Azerbaycan Bayrağı’nın stada girmesini engelleyen iktidarı kınıyorum.
Değerli
milletvekilleri,
“Büyük çöküş.”
“Tekstil üssü
Denizli iflas etti.”
“Fabrikalar
kapanıyor.”
“Borçlu kaçıyor.”
“Alacaklı
perişan.”
“Hayalet kent.”
“Denizlili
tekstilciler iflas yarışında.”
“İhracatta büyük
çöküş.”
“Dempaş şirketi 200 bin TL’lik elektrik faturası nedeniyle
fabrikaya kilit vurdu.”
“Faaliyetlerine
son veren Atak Tekstil üçüncü fabrikasını kapattı, 850 işçi işten çıkarıldı.”
“Denizli Basma
altı ay boyunca maaşlarını ödeyemedi.”
“Denizli batsa
onlar batmaz denilen, 1.500 kişiyi istihdam eden tekstil firması iflas etti.”
“90’ların parlayan yıldızı Denizli son dönemlerde iflaslarla,
kapanan tesislerle ve intiharlarla gündemde. Krizde ihracatının üçte birini kaybeden şehirde on binlerce kişi
işsiz kaldı. Kent ekonomisinin amiral gemileri birer birer
batmaya başladı. Özellikle tekstil sektöründe faaliyet gösteren pek çok işletme
kepenk indirirken bazıları çareyi Mısır’a gitmekte buldu.”
“Denizli değil
Anadolu yanıyor.”
“Denizli’den son
bir haftada ardı ardına iki haber gelince tüm gözler bu kente çevrildi.”
“Anadolu Kaplanı
değil Anadolu eşeğiyiz.”
“Türk iş
dünyasının en renkli simalarından Nuri Sözkesen’in
intihar haberi hepimizi şok etti.”
Güzide
basınımızın geçen haftalarda Denizli ilimizin içine düşürüldüğü içler acısı
durumla ilgili atmış oldukları manşetlerden sadece birkaçını sizlerle paylaşmak
ve dikkatinizi çekmek istedim.
Geçen hafta,
Denizli ilimizin ve ülkemizin en saygın iş adamlarından Nuri Sözkesen’i ebediyete uğurladık. Kendilerine Allah’tan
rahmet, ailesine ve yakınlarına sabır diliyorum.
Bu vahim olaydan
sadece iki hafta önce, battığını ilan eden, Anadolu’nun sanayi çınarlarından
biri olan DEBA’nın patronu Esat Sivri’nin “Biz işaret
fişeğiyiz, sıkıntının büyüğü arkada.” sözlerini basınımızdan takip edenler
olmuştur.
Üzülerek
belirtmek isterim ki bu elem verici, yürekleri dağlayan feci olaylar dizisi
meydana gelmeden önce, bu kürsüden yüce heyetinizi ve AKP Hükûmetini
uyarmış, bir an önce gerekli önlemleri almasını istemiştik. 22 Nisan 2008 Salı
da: “Sayın milletvekilleri, ihracat açısından önem taşıyan ilimiz, AKP Hükûmeti döneminde, bırakın devlet imkânlarını kullanmayı,
temel sektör olan tekstil ve konfeksiyonda bile çok
zor bir duruma düşmüştür. Firmalar kapanmaktadır. Dört beş aydır ücret alamayan
binlerce işçi vardır. Denizli yanıyor, yangın yeri gibi.” demiştik. Daha sonra,
Denizli Sanayi Odasının genel görünüm anketinde, 2009 yılı beklentisinin adının
“kötümserlik” olduğu, istihdamın ağır yaralı olduğu, yatırımların tepetaklak
olduğu ifade edildi. Üretim, satış ve siparişlerde sert düşüş olduğu söylendi.
Kapasite kullanımının azaldığı söylendi. Kârların unutulduğu söylendi. Maliyet
artışı ve tahsilat vadelerinin uzaması kıskacına
yakalanıldığı söylendi. Ödemelerdeki aksamanın finansman sıkıntısını ortaya
çıkardığı söylendi.
İş adamlarını
kastederek, her şey bu kadar apaçıkken, Başbakan “Zulalardan
paralar çıksın.” demişti ama zuladan para yerine iş adamları silah çıkarıp
kendini vurmaya başladı. AKP Hükûmetinin bu miyobik ve astigmatik bakış
açısını değiştirmesinin zamanı geldi geçti bile, yoksa her şey için çok geç
olacak.
Denizli’nin bakan
düzeyinde temsiliyetinin Denizli’ye büyük kazanımlar
getirdiğini söyleyen sayın bakanlar bunun devam edeceğini söylüyorlar, gerçekten
Denizli için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar. Büyük kazanım buysa devam
edecekten Allah korusun! Ayrıca, “Denizlili için ne gerekiyorsa yapıyoruz.”
diyenlerin yaptıkları buysa yapmadıklarından Allah korusun! Gerekenler buysa
gerekmeyenler nelerdir?
Devletin
bütçesini değiştirmeden, bakan ve bakanın seçim bölgesini değiştirmek diğer
illerin problemini de çözüyorsa AKP gerçekten her gün bakan değiştirirdi,
bakanlığı da seçmeli yapardı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Ayhan, lütfen tamamlayınız.
EMİN HALUK AYHAN
(Devamla) – Teşvik yasalarının Denizli’yi ne hâle getirdiği belliyken, her
hafta Denizli’den Ankara’ya gelen oda başkanlarına yeni teşvik metotlarının
Denizli’ye uygulanacağı söylendi ama son açıklanan teşvik paketiyle de Denizli,
Manisa’nın da, Gaziantep’in de gerisinde kaldı. Kaç bakanın özel uçakla
Denizli’ye ne yapmaya gelip gelmeyeceği artık sokaklarda vatandaşlar tarafından
konuşuluyor. Denizli bu hâle düşürüldü.
30 binden fazla
kişi işini kaybetti. 10 bin kişi işsizlik parasını alıyor. Yatırımlar azalıyor.
Denizli, kredide takibe uğrayan üçüncü il. Kurumlar vergisi yüzde 14 azaldı.
Denizli’ye ceza yağıyor. Para cezası 117 milyon, vergi cezası 81 milyon.
Denizli neyi aldı AKP Hükûmetinde? Hak ettiği bu
muydu? Hak ettiği bu muydu gerçekten?
Hele krizin
sebebinin basın olduğunun söylenmesi yok mu?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EMİN HALUK AYHAN
(Devamla) – Bütün problem, bütün sorumluluk basında mı?
Bürokratlarla
problemi çözmek mümkün değildir.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Ayhan.
EMİN HALUK AYHAN
(Devamla) – Denizli sosyal patlamanın eşiğindedir.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Doğru, Sayın
Akkuş, Sayın Yüksel ve Sayın Erdoğan, gündem dışı konuşmalarla ilgili söz
talebiniz var ancak Tüzük’ün 59’uncu maddesi açık, “En çok 3 kişiye gündem dışı
ile ilgili söz verilebilir.” diyor, gündem dışıyla ilgili de 3 kişiye söz
verildi.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Benim yazılı başvurum vardı.
BAŞKAN – Sayın Anadol, size cevap vermedim. Lütfen… Vereceğiz daha.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Peki.
BAŞKAN – Gündeme
geçiyoruz.
REŞAT DOĞRU
(Tokat) – Sayın Başkanım, 60’ıncı maddeye göre söz istiyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkanım, “Oturum sırasında talep edilebilir.” diyor.
Dolayısıyla, bu gündem dışıyla alakalı değildir. Oturum başlamıştır, İç
Tüzük’ün gereğini yerine getiriniz.
BAŞKAN – Sayın
Vural, gündem dışı konuşmalarla ilgili söz isteyen sayın milletvekillerine söz
verilmeyeceği 59’uncu maddede açıkça belirtilmiştir. Bunu bundan sonra bu
şekilde uygulayacağımızı da ilk günkü oturumumuzda belirttik.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Efendim, sizin uygulamanız önemli değildir, İç Tüzük’ü uygulayacaksınız.
Keyfî bir yönetim olabilir mi?
BAŞKAN – Hayır,
keyfî yönetim filan uygulayan yok burada.
OKTAY VURAL
(İzmir) – İç Tüzük’e göre, 60’ıncı maddeye göre, “Oturum sırasında pek kısa bir
ifadesi olan milletvekiline söz verilir.” diyor.
BAŞKAN – Efendim,
gündem dışı konuşmalar bittikten ve biz gündeme geçtikten sonra arkadaşlar
konuyla, gündemle ilgili söz talebinde bulundukları zaman, biz kendilerini
davet ederiz, hangi konuda söz istediklerini sayın milletvekilleri belirtirler,
ondan sonra da takdir ederiz.
REŞAT DOĞRU
(Tokat) – Sayın Başkanım, Azerbaycan Bayrağı’nın Bursa’da stada sokulmamasını
siyasi bir karar olarak değerlendiriyorum, şiddetle protesto ediyorum! (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Komisyondan
istifa önergesi vardır, okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- İstanbul Milletvekili Canan Kalsın’ın,
Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi
(4/152)
13.10.2009
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Üyesi bulunduğum
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonundaki üyelik görevimden ayrılıyorum.
Gereğini
bilgilerinize saygılarımla arz ederim.
Canan
Kalsın
İstanbul
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Anayasa Komisyonunun
başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimine dair bir tezkeresi vardır,
okutuyorum:
B) Tezkereler
1.- Anayasa Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun
başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi
(3/961)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Anayasa Komisyonu, Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçimi
için 14/10/2009 Çarşamba günü saat 17.30’da toplanmış
ve kullanılan 14 (ondört) adet oy pusulasının tasnifi
sonucu, aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler karşılarında gösterilen oyu
alarak, İçtüzüğün 24 üncü maddesi uyarınca Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip
seçilmişlerdir.
Saygıyla arz
olunur.
Mustafa
Ünal
Geçici
Komisyon Başkanı
Karabük
Başkan: |
Prof. Dr.
Burhan Kuzu |
İstanbul |
(14) Oy |
Başkan Vekili: |
Ayhan Sefer
Üstün |
Sakarya |
(12) Oy |
Sözcü: |
Fatoş Gürkan |
Adana |
(12) Oy |
Kâtip: |
İsmail Bilen |
Manisa |
(12) Oy |
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Millî Savunma
Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimine dair bir tezkeresi
vardır, okutuyorum:
2.- Millî Savunma Komisyonu Geçici Başkanlığının,
Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin
tezkeresi (3/962)
14/10/2009
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Millî Savunma
Komisyonu; Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 14/10/2009
Salı günü saat 17.30'da toplanmış ve kullanılan (15) adet oy pusulasının
tasnifi sonucu, aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler karşılarında
gösterilen oyu alarak, İçtüzüğün 24 üncü maddesi uyarınca Başkan, Başkanvekili,
Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.
Saygıyla arz
olunur.
Derviş
Günday
Millî
Savunma Komisyonu
Geçici
Başkanı
Çorum
Başkan : |
Hasan Kemal
Yardımcı |
İstanbul |
(15) Oy |
Başkan Vekili: |
Mehmet Yılmaz Helvacıoğlu |
Siirt |
(15) Oy |
Sözcü adayı: |
Nurettin
Akman |
Çankırı |
(15) Oy |
Kâtip adayı: |
İsmail Göksel |
Niğde |
(15) Oy |
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
İçişleri
Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimine dair bir tezkeresi
vardır, okutuyorum:
3.- İçişleri Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun
başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi
(3/963)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
İçişleri
Komisyonu; Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 14/10/2009
Çarşamba günü saat 17.30'da toplanmış ve kullanılan (18) adet oy pusulasının
tasnifi sonucu aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler karşılarında
gösterilen oyu alarak, İçtüzüğün 24 üncü maddesi uyarınca Başkan, Başkanvekili,
Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.
Saygıyla arz
olunur.
M.
Nuri Yaman
Komisyon
Geçici Başkanı
Muş
Başkan: |
Tevfik Ziyaeddin Akbulut |
Tekirdağ |
(18) Oy |
Başkan Vekili: |
Feyzullah
Kıyıklık |
İstanbul |
(18) Oy |
Sözcü: |
Selami Uzun |
Sivas |
(18) Oy |
Katip: |
Abdülhadi Kahya |
Hatay |
(18) Oy |
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Dışişleri
Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimine dair bir tezkeresi
vardır, okutuyorum:
4.- Dışişleri Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun
başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi
(3/964)
14/10/2009
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Dışişleri
Komisyonu, Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 14/10/2009
Çarşamba günü, saat 17.30'da toplanmış ve kullanılan 14 (on dört) adet oy
pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler
karşılarında gösterilen oyu alarak, İçtüzüğün 24 üncü maddesi uyarınca Başkan,
Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.
Saygıyla arz
olunur.
Tunca
Toskay
Komisyon
Geçici Başkanı
Antalya
Başkan: |
Hasan Murat Mercan |
Eskişehir |
(14) Oy |
Başkan Vekili: |
Mehmet Ceylan |
Karabük |
(14) Oy |
Sözcü: |
Metin Yılmaz |
Bolu |
(14) Oy |
Kâtip: |
Mehmet Çerçi |
Manisa |
(14) Oy |
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip
seçimine dair bir
tezkeresi vardır, okutuyorum:
5.- Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Geçici
Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini
yaptığına ilişkin tezkeresi (3/965)
14.10.2009
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu, Başkan, Başkan
Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 14/10/2009 Çarşamba
günü, saat 18.30'da toplanmış ve kullanılan 21 adet oy pusulasının tasnifi
sonucu, aşağıda adı ve soyadı belirtilen üye karşısında gösterilen oyu alarak,
Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.
Bilgilerinize
sunulur.
Saygılarımla.
Mehmet
Sağlam
Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve
Spor
Komisyonu Geçici Başkanı
Başkan: |
Mehmet Sağlam |
Kahramanmaraş |
(16) Oy |
Başkan Vekili: |
Necat Birinci |
İstanbul |
(17) Oy |
Sözcü: |
Yüksel
Özden |
Muğla |
(18) Oy |
Kâtip: |
Fetani Battal |
Bayburt |
(17) Oy |
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip
seçimine dair bir
tezkeresi vardır, okutuyorum:
6.- Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Geçici
Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini
yaptığına ilişkin tezkeresi (3/966)
14.10.2009
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu; Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip
seçimi için 14/10/2009 Çarşamba günü, saat 18.30'da
toplanmış ve kullanılan (18) adet oy pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda adları
ve soyadları yazılı üyeler karşılarında gösterilen oyu alarak, İçtüzüğün 24
üncü maddesi uyarınca Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.
Saygıyla arz
olunur.
|
|
|
Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma |
|
|
|
ve Turizm Komisyonu |
|
|
|
Geçici Başkanı |
|
|
|
Mevlüt Coşkuner |
|
|
|
Isparta |
Başkan: |
Nusret Bayraktar |
İstanbul |
(15) Oy |
Başkan Vekili: |
İdris Güllüce |
İstanbul |
(15) Oy |
Sözcü: |
Azize Sibel
Gönül |
Kocaeli |
(17) Oy |
Kâtip: |
Mehmet Sarı |
Gaziantep |
(17) Oy |
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Çevre
Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimine dair bir tezkeresi
vardır, okutuyorum:
7.- Çevre Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun
başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi
(3/967)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Çevre Komisyonu,
Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 14/10/2009
Çarşamba günü, saat 17.30’da toplanmış ve kullanılan (17) adet oy pusulasının
tasnifi sonucu, aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler karşılarında
gösterilen oyu alarak, İçtüzüğün 24 üncü maddesi uyarınca Başkan, Başkanvekili,
Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.
Saygıyla arz
olunur.
Nazmi Haluk Özdalga
Komisyon
Geçici Başkanı
Ankara
Başkan: |
Nazmi Haluk Özdalga |
Ankara |
(17) Oy |
Başkan Vekili: |
Mustafa Öztürk |
Hatay |
(17) Oy |
Sözcü: |
Safiye Seymenoğlu |
Trabzon |
(14) Oy |
Kâtip: |
Rıtvan Köybaşı |
Nevşehir |
(14) Oy |
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip
seçimine dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum:
8.- Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Geçici
Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini
yaptığına ilişkin tezkeresi (3/968)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu; Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçimi
için 14/10/2009 Çarşamba günü, saat 18.30’da toplanmış
ve kullanılan (14) adet oy pusulasının tasnifi sonucu aşağıda adları ve
soyadları yazılı üyeler karşılarında gösterilen oyu alarak, İçtüzüğün 24 üncü
maddesi uyarınca Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.
Saygıyla arz
olunur.
Cafer
Tatlıbal
Kahramanmaraş
Komisyon
Geçici Başkanı
Başkan: |
Cevdet Erdöl |
Trabzon |
(14) Oy |
Başkan Vekili: |
Agâh Kafkas |
Çorum |
(14) Oy |
Sözcü: |
Gönül Bekin Şahkulubey |
Mardin |
(14) Oy |
Kâtip: |
Rüstem Zeydan |
Hakkâri |
(14) Oy |
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve
kâtip seçimine dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum:
9.- Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve
kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/969)
14/10/2009
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu;
Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 14/10/2009
Çarşamba günü saat 17.30’da toplanmış ve kullanılan (19) adet oy pusulasının
tasnifi sonucu aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler karşılarında
gösterilen oyları alarak, İçtüzüğün 24 üncü maddesi uyarınca Başkan,
Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.
Saygıyla arz
olunur.
|
|
|
İbrahim Yiğit |
|
|
|
Komisyon Geçici
Başkanı |
|
|
|
İstanbul |
Başkan: |
Vahit Kirişci |
Adana |
(18) Oy |
Başkan Vekili: |
Mehmet Erdoğan |
Adıyaman |
(18) Oy |
Sözcü: |
Nuri Uslu |
Uşak |
(18) Oy |
Kâtip: |
Özlem Müftüoğlu |
Gaziantep |
(18) Oy |
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunun başkan, başkan vekili,
sözcü ve kâtip seçimine dair bir tezkeresi vardır.
Okutuyorum:
10.- Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili,
sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/970)
14/10/2009
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu, Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 14/10/2009
günü, saat 18:30'da toplanmış ve kullanılan on altı (16) adet oy pusulasının
tasnifi sonucu, aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler karşılarında
gösterilen oyu alarak, İçtüzüğün 24’üncü maddesi uyarınca Başkan, Başkanvekili,
Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.
Saygıyla arz
olunur.
|
|
|
İsmail Katmerci |
|
|
|
Komisyon Geçici
Başkanı |
|
|
|
İzmir |
Başkan: |
Hasan Ali Çelik |
Sakarya |
(14) Oy |
Başkanvekili: |
M. Mücahit
Fındıklı |
Malatya |
(14) Oy |
Sözcü: |
Mustafa Cumur |
Trabzon |
(14) Oy |
Kâtip: |
Halil Mazıcıoğlu |
Gaziantep |
(14) Oy |
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Dilekçe
Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimine dair bir tezkeresi
vardır.
Okutuyorum:
11.- Dilekçe Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun
başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi
(3/971)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Dilekçe
Komisyonu; Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Katip Üye seçimi için 14/10/2009 günü toplanılmış ve kullanılan 10 (on) adet oy
pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda adları yazılı üyeler karşılarında
gösterilen oyu alarak, İçtüzüğün 24’üncü maddesi uyarınca Başkan, Başkanvekili,
Sözcü ve Katip Üye seçilmişlerdir.
Saygıyla arz
olunur.
|
|
|
Mustafa Kuş |
|
|
|
Dilekçe
Komisyonu Geçici Başkanı |
|
|
|
Şanlıurfa |
|
Adı ve Soyadı |
Seçim Bölgesi |
Aldığı Oy |
Başkan: |
Yahya Akman |
Şanlıurfa |
9 |
Başkanvekili: |
Ali Kul |
Bursa |
9 |
Kâtip: |
Mehmet Halit
Demir |
Mardin |
9 |
Sözcü: |
Faruk Koca |
Ankara |
9 |
BAŞKAN:
Bilgilerinize sunulmuştur.
Plan ve Bütçe
Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimine dair biz
tezkeresi vardır.
Okutuyorum:
12.- Plan ve Bütçe Komisyonu Geçici Başkanlığının,
Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin
tezkeresi (3/972)
14/10/2009
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Plan ve Bütçe
Komisyonu Başkanlığın çağrısı üzerine; Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip üyelerini
seçmek üzere; 14.10.2009 tarihinde Plan ve Bütçe Komisyonu salonunda toplanmış
ve aşağıda isimleri yazılı sayın üyeler hizalarında gösterilen oyları alarak
belirlenen görevlere seçilmişlerdir.
|
|
|
Tuğrul Yemişci |
|
|
|
İzmir |
|
|
|
Plan ve Bütçe
Komisyonu |
|
|
|
Geçici Başkanı |
Başkan: |
Mehmet Mustafa Açıkalın |
Sivas |
25 |
Başkan Vekili: |
Recai Berber |
Manisa |
23 |
Sözcü: |
Hasan Fehmi Kinay |
Kütahya |
23 |
Kâtip: |
Süreyya Sadi
Bilgiç |
Isparta |
23 |
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Kamu İktisadi
Teşebbüsleri Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimine dair
bir tezkeresi vardır.
Okutuyorum:
13.- Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu Geçici
Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini
yaptığına ilişkin tezkeresi (3/973)
14/10/2009
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Kamu İktisadi
Teşebbüsleri Komisyonu; Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip Üye seçimi için
14.10.2009 günü Saat 18:00'de toplanmış ve kullanılan
30 adet oy pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda adları ve soyadları yazılı
üyeler karşılarında gösterilen oyu alarak, İçtüzüğün 24 üncü maddesi uyarınca
Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.
Saygıyla arz
olunur.
|
|
|
M. Nuri Yaman |
|
|
|
Muş |
|
|
|
Kamu İktisadi
Teşebbüsleri |
|
|
|
Komisyonu
Geçici Başkanı |
Başkan: |
Ünal Kacır |
İstanbul |
20 0y |
Başkan Vekili: |
Fahrettin
Poyraz |
Bilecik |
24 0y |
Sözcü: |
Ahmet Yeni |
Samsun |
20 0y |
Kâtip : |
Tahir Öztürk |
Elâzığ |
21 0y |
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimine dair bir
tezkeresi vardır.
Okutuyorum:
14.- İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Geçici
Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini
yaptığına ilişkin tezkeresi (3/974)
14/10/2009
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu; Başkan, BaşkanvekilIeri (2),
Sözcü ve Kâtip seçimi için 14/10/2009 Çarşamba günü
saat 18:30'da toplanmış ve kullanılan oylar neticesinde oy pusulalarının
tasnifi sonucu, aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler karşılarında
gösterilen oyu alarak Başkan, Başkanvekili (2), Sözcü ve Kâtip seçilmiştir.
Saygıyla arz
olunur.
|
|
|
Mehmet Zafer Üskül |
|
|
|
|
Komisyon Geçici
Başkanı |
|
|
|
|
Mersin |
|
Başkan: |
Mehmet Zafer Üskül |
Mersin |
(16/16) Oy |
|
Başkan Vekili: |
Ahmet Gökhan
Sarıçam |
Kırklareli |
(16/16) Oy |
|
Başkan Vekili: |
Mehmet Ekici |
Yozgat |
(16/11) Oy |
|
Sözcü: |
Abdurrahman Kurt |
Diyarbakır |
(14/14) Oy |
|
Kâtip: |
Ayşe Jale Ağırbaş |
İstanbul |
(14/13) Oy |
|
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır; ayrı ayrı
okutuyorum:
C) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan ve 21 milletvekilinin,
tarımsal sulamadan kaynaklanan elektrik borçları sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/435)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
İzmir gerek
üretim hacmi, gerekse ürün çeşitliliği açısından ülkemizin önemli tarım merkezlerinden
biridir. Verim ve ürün kalitesi açısından, sulama büyük önem taşımaktadır. Bu
öneme rağmen, binlerce tarımsal sulama kooperatifi ve çiftçimiz borcundan
dolayı elektriğinin kesik olması nedeniyle tarımsal sulama yapamamakta, daha da
vahimi sağlıklı içme suyunu da sağlayamamaktadır.
Girdi
fiyatlarında yaşanan ve yüzde yüzleri bulan artışlar, ürün fiyatlarının birkaç
yıldır yerinde sayması, tarımsal desteklerin yetersizliği ve zamanında
ödenmemesi nedeniyle perişan olan çiftçilerimiz, tüm bunların dışında yüksek
elektrik fiyatlarına bağlı elektrik borcundan kaynaklanan sorunlarla karşı
karşıya bırakılmıştır. Elektrik borçları ve kesintileri sadece tarımı değil,
hayvancılığımızı da olumsuz yönde etkilemektedir.
Ürün kalitesi ve
verimi sulamayla doğrudan bağlantılıdır. Hâlen mevcut 62.000 tarımsal sulama
abonesinden 8 bin kişinin borcu yüzünden elektrikleri kesiktir. Bu 62 bin
sulama abonesinin 34 milyon TL borcu vardır. Bu borçtan 8 milyon TL'Iik kısmı için haciz işlemi başlatılmıştır. 7 bin
çiftçimiz ise icralık durumdadır.
Bu olumsuz tablo
sadece İzmir'e mahsus bir sorun değildir. Ülkemizin her yerinde çiftçilerimiz
aynı sorunla karşı karşıyadır. Tarım ve hayvancılığımızı
olumsuz yönde etkileyen, ülke ekonomisine ciddi boyutta zarar veren bu sorunun
araştırılması, elektrik borçlarının yeniden yapılandırılması, ivedi bir şekilde
çiftçimizi ürününü sulayabilir duruma getirilmesi ve bu sorunun bir daha tekrar
etmemesi için kalıcı politikalar oluşturulması amacıyla Anayasa'nın 98'inci,
TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
1) Selçuk Ayhan (İzmir)
2) Tekin Bingöl (Ankara)
3) Gürol Ergin (Muğla)
4) Çetin Soysal (İstanbul)
5) Turgut Dibek (Kırklareli)
6) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
7) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
8) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
9) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
10) Ahmet Ersin (İzmir)
11) Ahmet Küçük (Çanakkale)
12) Hulusi Güvel (Adana)
13) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
14) Rahmi Güner (Ordu)
15) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
16) Atila Emek (Antalya)
17) Tayfur Süner (Antalya)
18) Şevket Köse (Adıyaman)
19) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
20) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
21) Ensar Öğüt (Ardahan)
22) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
Gerekçe:
İzmir gerek
üretim hacmi, gerekse ürün çeşitliliği açısından ülkemizin önemli tarım
merkezlerinden biridir. Verim ve ürün kalitesi açısından, sulama büyük önem
taşımaktadır. Bu öneme rağmen, binlerce tarımsal sulama kooperatifi ve
çiftçimiz borcundan dolayı elektriğinin kesik olması nedeniyle tarımsal sulama
yapamamaktadır.
Girdi
fiyatlarında yaşanan ve yüzde yüzleri bulan artışlar, ürün fiyatlarının birkaç
yıldır yerinde sayması nedeniyle perişan olan çiftçilerimiz bu seferde elektrik
borcundan kaynaklanan sorunlarla karşı karşıya bırakılmıştır. Mevcut 62.000
tarımsal sulama abonesinden 8 bin kişinin borcu yüzünden elektrikleri kesiktir.
Bu 62 bin sulama abonesinin 34 milyon TL. borcu
vardır. Bu borçtan 8 milyon TL'Iik kısmı için haciz
işlemi başlatılmıştır. 7 bin çiftçimiz ise de icralık durumdadır.
Tüm bunların yanı
sıra, tarımsal sulama amaçlı elektriklerin kesilmesi, bölgenin önemli bir
tarımsal ürünü olan patateste de verim ve üretim kaybına yol açacaktır.
Bilindiği gibi
Ödemiş ilçemizde 2009 yılı patates üretim sezonu devam etmektedir. Şu an
bitkiler gelişme döneminde olup ilkbahar yağışları devam ettiğinden, ilçedeki
8000'i ruhsatlı 6000'i ruhsatsız olan toplam 14.000 adet sulama kuyularının
elektriklerinin kesilmesi halinde motorlarının çalışmaması durumunda, patates
veriminde azalma olup olmayacağı tamamen önümüzdeki yağış rejimine bağlı
bulunmaktadır.
İlçede halihazırda birinci üretim olarak 68674 dekar alanda üretimi
yapılan patateste, abonelerin elektriklerinin kesilmesi nedeniyle tarımsal
sulama yapılamaması sonucu; dekara
Tarımsal amaçlı
sulama ile ilgili yaşanan sıkıntının, bölgede sadece Ödemiş ilçesi ile sınırlı
olmadığı, aynı sıkıntının Kiraz, Beydağ ve Tire ilçelerinde de yaşandığı tespit
edilmiştir. Örneğin; Ödemiş'te 8353, Kiraz'da 2917 ve Beydağ'da 1038 olmak üzere
bölgedeki toplam 12308 adet tarımsal sulama abonesinden 456 adedi hakkında
maalesef icra işlemi uygulanmıştır.
Konuyla ilgili
bir başka can alıcı nokta ise arıtma tesisi olan köylerimizde de muhtarların
yüksek elektrik fiyatları karşısında bu tesisleri çalıştıramaması, çevre
kirliliğine yol açmakta, insan ve toplum sağlığı açısından hoş olmayan
manzaralar ortaya çıkmakta, milyonlarca liraya mal olan bu yatırımlar adeta
çürümeye terk edilmektedir.
Hakkında icra
işlemi uygulanan bu 456 tarımsal sulama abonesinin, 2002-2009 yılları arası
elektrik borcu, sadece anapara olarak karşılığı 1.420.778 TL'dir.
Gerek bitkisel gerekse hayvansal üretim faaliyetlerine ara
vermeden devam etmeleri için kesilen elektriklerinin derhal açılması, mevcut
elektrik borçları için TEDAŞ'a müracaat etmeleri
sağlanarak, borçlarını hasattan sonra olmak kaydıyla, örneğin 4 ay sonra
başlamak üzere yapılacak olan yeni bir ödeme planı dâhilinde ödemeleri ve bunun
için TEDAŞ'a bir taahhütname vermeleri, mevcut elektrik
borçlarının faizlerinin bu defaya mahsus olmak üzere silinerek, sadece
anaparalarının ödenmesi yerinde olacaktır.
Yaşanılan bu
sorun sadece İzmir'e mahsus olmayıp, çiftçilerimiz ülkemizin dört bir yanında
benzeri sorunlarla karşı karşıyadır. Bu sorunların her yıl yaşanan bir kâbus
olmaktan çıkartılması, kalıcı politikaların oluşturulması için bir Meclis
araştırma komisyonu uygun olacaktır.
2.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 22
milletvekilinin, aile içi şiddet konusunun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/436)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi'nin kararı ile Türkiye, aile içinde eşinden şiddet gören
kadını koruyamadığı için mahkûm edilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
verdiği bu kararla, Türkiye'de aile içi şiddet tekrar gündeme gelmiştir.
Ülkemizde kadının, aile içinde maruz kaldığı fiziksel ve manevi şiddet hemen hemen her gün yazılı ve görsel medyada çok sık
rastladığımız haberler arasındadır. 25 Şubat 2004'te, evlilik dışı ilişkiden
hamile kalarak bir çocuk dünyaya getirdiği belirtilen Güldünya
Tören, önce silahla yaralanmış, ardından da tedavi gördüğü İstanbul'daki
hastanede ailesi tarafından öldürülmüştür. Afyonkarahisar'da,
yengesi ve onun 2 kardeşi tarafından evlendirilmek üzere kaçırılan 19 yaşındaki
genç kız, evlenmeyi reddedince dövülerek öldürülmüştür. Dinar'ın Alparslan
köyünde 1 Haziranda yaşanan olayla ilgili 3 kişi "tasarlayarak adam
öldürme" suçlamasıyla tutuklanırken, sopalarla dövülerek öldürülen 19
yaşındaki genç kızın otopside bacakları, kolları ve kafatasının kırıldığı
tespit edilmiştir. Siirt'te yerel radyoda DJ'lik
yapan erkek arkadaşının yanına giden 17 yaşındaki N.E, radyoyu basan babası ve
ağabeylerinden kaçmak için kendini 6. kattan atmıştır. Şans eseri hayatta kalan
N.E, sedyede 5 yerinden bıçaklanmıştır. Bu olaylar kamuoyuna yansıyan sadece
birkaç örnek. Kamuoyuna yansımayan daha pek çok kadın eşi, babası, kardeşi,
ağabeyi ya da akrabası tarafından şiddet görmüştür.
Türkiye'de kadına
yönelik aile içi şiddet araştırmasına göre Türkiye'de her 10 kadından 4'ü
eşinden fiziksel şiddet görüyor.
Uzmanların
ülkedeki 51 ilde, 24 bin 48 hanede, 15-59 yaş arasındaki 12 bin 795 kadınla
yaptığı görüşmelerin içeriğinden oluşan araştırma, Türkiye'de kadına yönelik
şiddetin çarpıcı boyutlara ulaştığını ortaya koyuyor. Araştırma, 12 bölge için
şiddet düzeylerinin farklılık gösterdiğini ve evlenmiş kadınların yüzde 26 ile
yüzde 57 arasındaki oranlarda eşleri tarafından yaşamlarında en az bir kez
fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldıklarını gösteriyor.
Araştırmanın
sonuçlarına göre: Ülke genelinde evlenmiş kadınların; yüzde 39'u fiziksel
şiddete, yüzde 15'i cinsel şiddete, yüzde 42'si fiziksel veya cinsel şiddete,
yüzde 44'ü duygusal şiddete veya istismara uğruyor. Kadınların yüzde 23'ü
eşlerinin veya birlikte oldukları kişinin/kişilerin, kendisinin çalışmasına
engel olduğunu ya da işten ayrılmasına neden olduğunu belirtiyor. Kadınların
eşlerinden veya birlikte oldukları kişi/kişilerden maruz kaldıkları fiziksel
şiddetin yaygınlığı kentsel ve kırsal yerleşim yerlerine göre önemli bir
farklılık göstermezken bölgeler arasında bu fark belirgin.
Bazı bölgelerde
şiddete maruz kalma oranı, ülke ortalamasından fazla. Kuzeydoğu Anadolu ve Orta
Anadolu'da yaşayan kadınların yarısı da fiziksel şiddete maruz kalıyor.
Eş veya birlikte
olunan kişi tarafından görülen cinsel şiddet, fiziksel şiddet ile birlikte
yaşanıyor. Lise ve üzeri eğitim almış her 10 kadından 3'ünün eşinden veya
birlikte olduğu kişi/kişilerden fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalması çok
çarpıcı bir durumdur. Kadınların yüzde 7'si çocukluk döneminde (15 yaşından
önce) cinsel istismara maruz kaldıklarını belirtiyor.
Son dönemde
oldukça artan aile içi şiddetin nedenleri ve bu şiddetin önlenmesi için
alınacak tedbirlerin tespiti amacıyla, Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğü'nün 104. ve 105. maddeleri gereğince meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz. 15.06.2009
1) Çetin Sosyal (İstanbul)
2) Şevket Köse (Adıyaman)
3) Hulusi Güvel (Adana)
4) Sacid Yıldız (İstanbul)
5) Kemal Demirel (Bursa)
6) Gökhan Durgun (Hatay)
7) Gürol Ergin (Muğla)
8) Selçuk Ayhan (İzmir)
9) Tekin Bingöl (Ankara)
10) Ahmet Ersin (İzmir)
11) Turgut Dibek (Kırklareli)
12) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
13) Ahmet Küçük (Çanakkale)
14) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
15) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
16) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
17) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
18) Rahmi Güner (Ordu)
19) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
20) Tayfur Süner (Antalya)
21) Atila Emek (Antalya)
22) Ensar Öğüt (Ardahan)
23) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
3.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel
ve 23 milletvekilinin, orman yangınları konusunun araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/437)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Özellikle yaz
aylarında ormanlarımız için büyük tehdit oluşturan yangınlar, yüzlerce yılda
yetişen ormanların ortadan kalkmasına, ormanda yaşayan canlı türlerinin ve
ekosistemin yok olmasına, topraktaki organik maddelerin yitirilmesine neden
olmaktadır.
Ülkemizde yılda
ortalama 2 bin orman yangını çıkmaktadır. Orman alanlarımızın yaklaşık dörtte
biri yangına duyarlı ağaç türleriyle kaplı ve birinci derece yangına hassas
bölgelerde yer almaktadır. Ülkemiz orman varlığının korunması açısından orman
yangınları ile etkin mücadele edilmesi büyük önem taşımaktadır.
Sayılan
nedenlerle, orman yangınlarıyla daha etkin mücadele edilmesi, gerekli donanım
ve altyapı yetersizliklerinin giderilmesi ile ilgili sorunların ve alınması
gereken önlemlerin Yüce Meclisimizce tespiti amacıyla Anayasanın 98 inci İç
Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ederiz. 16.06.2009
1) Hulusi Güvel (Adana)
2) Sacid Yıldız (İstanbul)
3) Turgut Dibek (Kırklareli)
4) Mehmet Ali Susam (İzmir)
5) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
6) Kemal Demirel (Bursa)
7) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
8) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
9) Gökhan Durgun (Hatay)
10) Gürol Ergin (Muğla)
11) Selçuk Ayhan (İzmir)
12) Tekin Bingöl (Ankara)
13) Çetin Soysal (İstanbul)
14) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
15) Ahmet Ersin (İzmir)
16) Ahmet Küçük (Çanakkale)
17) Rahmi Güner (Ordu)
18) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
19) Atila Emek (Antalya)
20) Tayfur Süner (Antalya)
21) Şevket Köse (Adıyaman)
22) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
23) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
24) Ensar Öğüt (Ardahan)
Gerekçe:
Ülkemizin de
içinde bulunduğu Akdeniz kuşağında orman yangını mevsimi 1 Haziranda başlamakta
ve Ekim ayı sonuna kadar sürmektedir. Hatay’dan başlayıp Akdeniz ve Ege sahil
bölgelerinden İstanbul'a kadar uzanan kıyı bandında yer alan ve orman
varlığımızın %58'ini oluşturan 12 milyon hektar ormanlık alan yangına birinci
derecede duyarlıdır.
Söz konusu
bölgede özellikle Muğla, Antalya, Çanakkale üçgeninde çıkan yangınlar büyük
hasara neden olmaktadır. Geçtiğimiz yıl alınan bütün önlemlere rağmen 31
Temmuz-4 Ağustos tarihleri arasında Antalya Orman Bölge Müdürlüğü Serik ve Taşağıl Orman İşletmelerinde çıkan orman yangını Cumhuriyet
tarihinin en büyük yangını olmuş, orman mühendisleri odası verilerine göre
Akdeniz iklim
kuşağını paylaştığımız diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, ülkemiz orman
varlığı kadar orman varlığına sahip olmayan ülkelerin bile, 2 veya 3 misli
fazla hava söndürme aracına sahip oldukları görülmektedir. Her yangın sezonunda
Bakanlık yetkilileri yeterli ve etkili bir filo kurulacağı sözünü vermekte,
ancak bir dahaki orman yangını sezonuna dek bu söz unutulmaktadır.
Yangın söndürme
faaliyetlerinde kullanılmak üzere uçak ve helikopter alımında Türk Hava Kurumu
ile ortak hareket edilmesi gerekliliği bulunmaktadır.
Teknik personel
ve özellikle orman muhafaza memurları azlığı nedeniyle ormanlar yangınlara
karşı gerektiği şekilde korunamamaktadır. Orman Genel Müdürlüğünce yangın
söndürme işçileri geçici olarak işe alınmakta ve kısa bir eğitimden
geçirilmektedir.
Orman
yangınlarının yayılmadan söndürülebilmesi ve zararın en aza indirilmesi
açısından erken uyarı sistemleri kurulması, erken acil müdahale gücü
oluşturulması, uzman personel ile yeterli teknik altyapı ve donanım hayati önem
taşımaktadır.
Orman
yangınlarının nedenlerinden birisi olan enerji nakil hatlarının yenilenmesi ve
yer altına alınması konusunda orman yangınlarıyla ilgili tüm resmî ve sivil
kuruluşlar fikir birliği içinde olmasına karşın bu konuda ciddi sayılabilecek
gelişmeler gözlenmemektedir.
Orman
yangınlarının söndürülmesinde, Çevre ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel
Müdürlüğünün yanı sıra mahallî idareler ve yerel yönetimlerin de mevzuattan
kaynaklanan sorumlulukları ve görevleri bulunmasına rağmen bu konuda anılan
kurumların yeterli hazırlıklarının olmadığı gözlenmektedir. Bu nedenle yangın
yönetiminde koordinasyon ve müdahale sorunları yaşanmaktadır. Orman yangınları
ile mücadeleden sorumlu idari yapının etkinleştirilmesi gereği bulunmaktadır.
Yangın çıkma
olasılığı yüksek olan bölgelerin teknik donanım ve personel eksikleri bir an
önce karşılanmalıdır. Bu amaçla gerçekçi ve kapsamlı bir eylem planı
hazırlanması gereği söz konusudur.
Ülkemizde orman
yangınlarının yaygın olarak görüldüğü düşünülürse "Orman Yangınları
Araştırma Enstitüsü" kurulması gerekliliği görülmektedir. Ayrıca ayrıntılı
ve sürekli bir yangın veri tabanı ve risk haritası oluşturulmasının yararlı
olacağı ortadadır.
Yukarıda
belirtilen gerekçelerle, orman yangınlarıyla daha etkin mücadele etmek için
gerek organizasyon boyutunda gerekse kullanılan araç ve gereçlerin teknik
açıdan iyileştirilmesi ile ilgili sorunların ve alınacak tedbirlerin yüce
Meclisimizce tespiti amacıyla bir Meclis araştırması açılmasının yerinde
olacağı kanısını taşımaktayız.
BAŞKAN –
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
B) Tezkereler
(Devam)
15.- “Küresel Eylem İçin Parlamenterler” isimli
uluslararası kuruluşun Washington’da 20-22 Ekim 2009 tarihlerinde
gerçekleştirilecek 32’nci Genel Kurul toplantısına, ismen davet edilen
milletvekillerinin davete icabet etmelerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/975)
14
Ekim 2009
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
“Küresel Eylem
için Parlamenterler” isimli uluslararası kuruluşun, Washington’da 20-22 Ekim
2009 tarihlerinde gerçekleşecek 32. Genel Kurul toplantısına aşağıda adı geçen
sayın milletvekilleri davet edilmişlerdir.
Söz konusu davete
icabet edilmesi hususu “Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun’un 9. maddesi uyarınca Genel Kurulun
tasviplerine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Davet Edilen
Sayın Milletvekilleri
1. Mustafa Kemal Cengiz Çanakkale
Milletvekili
2. Yaşar Yakış Düzce
Milletvekili
3. Özlem Piltanoğlu İstanbul
Milletvekili
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Karar yeter sayısı…
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.03
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.16
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
7’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi, tezkereyi tekrar oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yok karar yeter sayısı.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Yok, sayın; yok.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, kâtip üyeler sayıyor, lütfen;
kâtip üyelerimizin işine karışmayın hiç olmazsa.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Hayır, saymıyorlar canım, yeni
başladılar bakın saymaya; saymadılar. Biz buradan görüyoruz,
bizim gözümüz yok mu!
BAŞKAN – Kâtip üyeler arasında çelişki olduğu için elektronik
sistemle oylama yapacağım.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, tezkere
kabul edilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, toplantı yeter sayısı var mı
efendim, 184 var mı? Toplantı yeter sayısı yoksa bu oylama geçersizdir. Sayıyı
öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Genç, karar yeter sayısı istendi ve var.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısının olabilmesi için 184
kişinin olması lazım.
BAŞKAN – Sayın Anadol, verdiğiniz
dilekçeyle “Sistem arızalı olduğu için İç Tüzük’ün 60’ıncı maddesine göre
yerimden kısa bir süre için söz istiyorum.” demişsiniz.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol’un, Bursa’da oynanan Türkiye-Ermenistan millî
maçında Azerbaycan Bayrağı’na yasak konulmasını kınadığına ilişkin açıklaması
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, söz verdiğiniz için
teşekkür ederim. Çok kısa bir maruzatta bulunacağım.
Ben de gündem dışı konuşan arkadaşlar gibi dün Bursa’da yapılan
karşılaşmada, millî takımımızı, Ermenistan’a karşı kazandığı zafer için kutluyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımız Erivan’a maça gittiğinde birtakım gafiller
Türk Bayrağı’nı yakma cesaretini kendilerinde bulabilmişlerdi. Oysa dün
Azerbaycan Bayrağı stadyuma sokulmadı. Türk Bayrağı'nın yakılması karşısında
ses çıkarmayanların Azerbaycan Bayrağı’na yasak koymalarını kınıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Anadol.
Reşat Doğru? Yok.
Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.
VII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Avrupa Birliği Uyum
Komisyonunda açık bulunan üyeliklere seçim
BAŞKAN – Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubuna düşen 2 üyelik için Uşak Milletvekili Nuri Uslu ve
İstanbul Milletvekili Halide İncekara aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
2.- Kadın Erkek Fırsat Eşitliği
Komisyonunda açık bulunan üyeliklere seçim
BAŞKAN – Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda boş bulunan ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 4 üyelik için Ağrı Milletvekili Fatma
Salman Kotan, Gaziantep Milletvekili Özlem Müftüoğlu,
Çorum Milletvekili Ahmet Aydoğmuş ve Aksaray
Milletvekili İlknur İnceöz aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321) (x)
BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı. Şimdi birinci
bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
1’inci maddenin başlığını okutuyorum:
BİRİNCİ BÖLÜM
Borç İlişkisinin Kaynakları
BİRİNCİ AYIRIM
Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileri
A. Sözleşmenin kurulması
I. İrade açıklaması
1. Genel olarak
(x) 321 S. Sayılı Basmayazı 7/10/2009 tarihli 3’üncü Birleşim Tutanağı’na eklidir.
MADDE 1-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki önerge vardır. Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 1 inci
maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
“Sözleşme taraflarının irade açıklaması, açık veya örtülü
olabilir.”
Ahmet
Gökhan Sarıçam
Kırklareli
BAŞKAN – Diğer önergeyi okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Borçlar Kanunu Tasarısının 1. maddesinin
üst başlığındaki kuruması kelimesi yerine yapılması kelimesinin yazılmasını,
birinci fıkrası sonunda yer alan kurulur kelimesinin metinden çıkarılmasını,
yerine yapılmış olur ibaresinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Mehmet Şandır |
İzzettin Yılmaz |
|
Konya |
Mersin |
Hatay |
|
Osman Ertuğrul |
|
Rıdvan Yalçın |
|
Aksaray |
|
Ordu |
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Önerge hakkında Faruk Bal, Konya Milletvekili…
Buyurun Sayın Bal.
FARUK BAL (Konya) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Borçlar Kanunu’nun
görüşülmesine yüce Mecliste başlanılmıştır. Ancak başlanıldığı ilk maddesi
itibarıyla da yanlışlar zincirinin ilk halkasını sizlere arz etmek üzere
huzurunuzdayım.
Değerli arkadaşlarım, Türk Borçlar Yasası’nın dilinin eski
olduğuna dair kanaat herkesin paylaştığı bir kanaattir. Bu maddede de, 1’inci
maddede de “Akdin inikadı” şeklinde başlayan hükmün elbette değiştirilmesi
lazım. Ancak burada ölçü, yaşayan Türkçenin kanun dili hâline gelmesi
gerekmektedir. Oysa tasarıda “Sözleşmenin kurulması” şeklinde garip bir hükme
yer verilmektedir. “Sözleşmenin kurulması” tabiri Latin kökenli dillerden “contract” kelimesinin Türkçeye çevrilmesinden
kaynaklanmaktadır. Oysa yaşayan Türkçede “sözleşme kurmak” değil “sözleşme
yapmak” diye bir ibare vardır. Şimdi, bu “sözleşme kurmak” şeklinde dilimize
girer ise Borçlar Kanunu’muzun 1’inci maddesini
anlama ihtiyacını hisseden bir İngiliz, bir Fransız, bir İtalyan uygun
çevrildiği takdirde bunun ne anlama geldiğini anlayabilir ama Türk hukukçusu
niçin “sözleşme yapmak” kelimesi yerine “sözleşme kurmak” gibi bir tabirin
kullanıldığını anlamakta zorluk çekecektir. Anlayamadığı için buna anlam yüklemeye
çalışacaktır. Dolayısıyla yüklenecek anlam da kanunun özü ile,
sözü ile değişik bir şekilde yorumlanmasına neden olacaktır.
Ne kadar yanlıştır bu “kurmak” kelimesi? Şu kadar yanlıştır:
Türkçede “kurmak” kelimesi ile ilgili bizim tespit edebildiğimiz on altı ayrı
anlam vardır. Bu anlamlar içerisinde “şirket kurmak” vardır, “saat kurmak”
vardır yani “kurmak” kelimesinin kullanılabildiği anlam içerisinde “plan
kurmak” vardır, “hayal kurmak” vardır.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – “Turşu kurmak” da vardır.
FARUK BAL (Devamla) – Evet “turşu kurmak” vardır. On altısını da
sıralamayacağım ama bunların içerisinde bir tanesi “sözleşme kurmak” şeklinde
“kurmak” kelimesine anlam yüklenememektedir.
Dolayısıyla bu yanlışın düzeltilmesi için vermiş olduğumuz önerge
ilk andan itibaren Sayın Komisyon ve Sayın Bakanlık tarafından reddedilmiş
olması kanun tasarısının hazırlanmasındaki şaşı bakışın değişmeyeceği anlamına
gelmektedir. Bu şaşı bakışın değiştirilmesi gerekmektedir. Çünkü bu şekilde
başlanılan görüşmeler neticelendiği takdirde borçlar hukuku uzmanlarının,
üstatlarının ifadesine göre özel hukuk alanında bir cinayet işlenecektir.
İşlenecek olan bu cinayetin suç ortağı olmamak üzere, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak İç Tüzük’ün verdiği tüm imkânları kullanarak bu cinayetin
önlenmesine gayret edeceğiz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – “Yapmak” kaç anlama geliyor?
FARUK BAL (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, “yapmak” gayet basit
bir Türkçedir. Bana laf atarsanız cevabı hazırdır. “Yapmak” kelimesi gayet
basit bir Türkçedir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – İnşaat yapmak, yemek yapmak, tatil yapmak…
FARUK BAL (Devamla) – Dinleyin beni, anlatayım o zaman, dinleyin
beni. Her dilde iki tane temel fiil vardır; biri etmektir, biri yapmaktır.
İsterseniz bunu birkaç dilde de size örnek olarak verebilirim.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Tatil yapmak, yemek yapmak…
FARUK BAL (Devamla) – Türkçede de bu etmek ve yapmak fiili dilin
temel iki tane fiilidir. Bu iki temel fiilden konuşma dilinde yararlanıldığı
gibi, yazı dilinde de yararlanılır. Kanun dilinde de yararlanılması gerekir.
Niçin yararlanmıyorsunuz da oradan laf atıyorsunuz? Bana laf atmayın. Laf
atmakla sözümü kesmeyin.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – “Yapmak” elli anlama geliyor.
BAŞKAN – Sayın Tunç, lütfen…
Sayın Bal, siz de lütfen Genel Kurula hitap edin.
FARUK BAL (Devamla) – Milletvekili davranışına uygun bir şekilde
davranın.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Laf atmak vardır milletvekiline.
FARUK BAL (Devamla) – Evet, “yapmak” kelimesi, yaşayan Türkçenin
iki temel fiilinden birisidir, her dilde olduğu gibi. Yaşayan Türkçenin bu iki
temel fiilinden birisini kullanmaktan kaçınmanın anlamı nedir? Hiçbir dil
bilimcisinin izah edemeyeceği bir şekilde, onun yerine “kurmak” kelimesinin
kullanılmasının anlamı nedir? “Kurmak” kelimesinin kullanılmasının bir tek anlamı
vardır; o da, İtalyanca, İngilizce, Fransızca gibi Avrupa dillerinden gelen
“sözleşme yapmak” anlamındaki “contract” kelimesinin
Türkçeye çevrilmesi gayesinden…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
FARUK BAL (Devamla) – …Türkçeye çevrilmesi gibi bir ucube
gayretten ortaya çıkmaktadır. Bu, Borçlar Kanunu’nu bozacak bir ifadedir.
Borçlar Kanunu’nun bu kadar sakil bir şekilde bozulmuş olması, ilerideki
yıllarda bu kanunu uygulayacak olan uygulayıcıların sizlere yükleyeceği vebal
olacaktır. Bu vebalin altından kalkabilmeniz için sizi uyarıyoruz.
Temenni ederiz ki, yüce heyet önergemizin anlamını idrak etmiştir.
Hepinizi bu anlama idrak şeklinde bir oy kullanmak suretiyle Borçlar Kanunu
Tasarısı’nın olgunlaştırılmasına destek olacağınızı ümit ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bal.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum ve işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 1 inci
maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
“Sözleşme taraflarının irade açıklaması, açık veya örtülü olabilir.”
Ahmet
Gökhan Sarıçam
Kırklareli
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Tasarının ikinci fıkrasının anlatımının daha anlaşılır ve netlik
ifade etmesi amacıyla iş bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge reddedilmiştir.
1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddenin başlığını okutuyorum:
2. İkinci derecedeki noktalar
MADDE 2-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri önce
geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Borçlar Kanunu Tasarısının 2. maddesinde
yer alan “noktalarında” kelimesinin metinden çıkarılarak yerine “konularında”
kelimesinin eklenmesini,
Maddenin 1 ve 2. fıkrasında bulunan “ikinci derecedeki noktalar”
ibarelerinin yerine “esaslı olmayan konular” ibaresinin yazılmasını arz ve
teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Mehmet Şandır |
İzzettin Yılmaz |
|
Konya |
Mersin |
Hatay |
|
Osman Ertuğrul |
|
Rıdvan Yalçın |
|
Aksaray |
|
Ordu |
BAŞKAN – Diğer önergeyi okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 2. maddesinin
1. fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“Taraflar sözleşmenin birinci derecedeki noktalarında
uyuşmazlarsa, ikinci derecedeki noktalar üzerinde durulmamış olsa bile sözleşme
kurulmuş sayılır.”
|
Ali İhsan
Köktürk |
Halil Ünlütepe |
Rahmi Güner |
|
Zonguldak |
Afyonkarahisar |
Ordu |
|
Ahmet Küçük |
Turgut Dibek |
R. Kerim Özkan |
|
Çanakkale |
Kırklareli |
Burdur |
|
Rasim Çakır |
|
Ali Rıza Öztürk |
|
Edirne |
|
Mersin |
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Önerge hakkında söz talebi?
Sayın Ali İhsan Köktürk, buyurun.
Süreniz beş dakika.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’nın 2’nci maddesinin birinci fıkrasına yönelik
değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Öncelikle yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 2’nci maddeye göre “Taraflar sözleşmenin esaslı
noktalarında uyuşmuşlarsa, ikinci derecedeki noktalar üzerinde durulmamış olsa
bile, sözleşme kurulmuş sayılır. İkinci derecedeki noktalarda uyuşulamazsa
hâkim, uyuşmazlığı işin özelliğine bakarak karara bağlar. Sözleşmelerin şekline
ilişkin hükümler saklıdır.”
Değerli milletvekilleri, bu, az önce ifade ettiğimiz maddenin
kenar başlığına baktığımızda kenar başlığında “ikinci derecedeki noktalar”
ifadesi yer almaktadır.
Yine maddenin içeriğinde de “ikinci derecedeki noktalar” ifadesi
tekrarlanmıştır, teyit edilmiştir. Dolayısıyla şayet bu ifade doğruysa yani
“ikinci derecedeki noktalar” ifadesi doğru ise o zaman bu madde içeriğinde yer
alan “esaslı noktalar” ifadesi yerine “birinci derecedeki noktalar” ifadesinin
yer alması gerekir.
Bu nedenle, önergemiz doğrultusunda, tasarının 2’nci maddesinin
birinci fıkrasının “Taraflar sözleşmenin birinci derecedeki noktalarında
uyuşmazlarsa, ikinci derecedeki noktalar üzerinde durulmamış olsa bile sözleşme
kurulmuş sayılır.” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ediyoruz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Köktürk, teşekkür ediyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN – Önergenin oylamasından önce bir yoklama talebi vardır,
yerine getireceğim.
Yoklama talebinde bulunan milletvekillerinin isimlerini alıyorum:
Sayın Anadol, Sayın Okay,
Sayın Öztürk, Sayın Ünlütepe,
Sayın Çöllü, Sayın Köktürk, Sayın Dibek, Sayın Topuz, Sayın Keleş, Sayın
Sönmez, Sayın Susam, Sayın Arat, Sayın Aydoğan, Sayın
Gök, Sayın Günday, Sayın Yıldız, Sayın İnce, Sayın
Ünsal, Sayın Seyhan, Sayın Tüzün.
Üç dakikalık süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.43
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.57
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7’nci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN - Biraz
önce yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi, tekrar
yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/499) (S. Sayısı: 321) (Devam)
BAŞKAN - 321 sıra
sayılı Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının 2’nci
maddesi üzerinde Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve arkadaşlarının vermiş
olduğu önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Türk Borçlar Kanunu Tasarısının 2. maddesinde yer alan “noktalarında”
kelimesinin metinden çıkarılarak yerine “konularında” kelimesinin eklenmesini,
Maddenin 1 ve 2.
fıkrasında bulunan “ikinci derecedeki noktalar” ibarelerinin yerine “esaslı
olmayan konular” ibaresinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN –
Konuşacak mısınız? Gerekçeyi mi okutayım?
FARUK BAL (Konya)
– Konuşacağım.
BAŞKAN – Sayın
Faruk Bal, Konya Milletvekili...
Buyurun Sayın
Bal. (MHP sıralarından alkışlar)
FARUK BAL (Konya)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2’nci madde sözleşmelerin konusuyla
ilgilidir. Sözleşmelerin konusunda iki önemli husus vardır: Sözleşmenin esaslı
unsuru, sözleşmenin esaslı olmayan unsuru. Sözleşmenin esaslı unsuru mevcut,
meri kanunumuzda yazılmıştır; sözleşmenin esaslı olmayan unsuru ise “ikinci
derecedeki noktalar” şeklinde garip bir şekilde tanımlanmıştır. “İkinci
derecedeki noktalar” ibaresi, seksen üç yıllık uygulaması sırasında Borçlar
Kanunu’nun, tartışılmış, eleştirilmiştir. Kanun dilinde “noktalar” ve “ikinci
derecede” ibareleri yanlıştır. Bu yanlışlığın düzeltilmesi gerekmektedir. Bu
yanlışlığın düzeltilebilmesi için, madde metninde bulunan “nokta” kelimelerinin
yerine, doğal olarak, doğru olarak ve yaşayan Türkçeye uygun olarak “konu”
kelimesinin kullanılmasını ve “ikinci derecedeki” tasnifinin de maddenin özüne
ve ruhuna uygun bir biçimde “asli olmayan hususlar”, “esaslı olmayan hususlar”
şeklinde düzeltilmesini talep etmek üzere bu önergeyi verdik.
Bu önergenin
kabulüyle kanunun olgun bir şekilde yüce Meclisin iradesinden geçmesini temenni
etmekteyiz. Ancak bizim, özellikle Borçlar Kanunu’nun dili
üzerine yapmış olduğumuz eleştiriler iktidar kanadından da çok olumlu ve müspet
bir şekilde değerlendirilmiş olmasına rağmen, her ne hikmettense, kanunun
görüşülmesi sırasında bunun kale alınmamasını ciddi bulmamaktayız, ciddi bir
kanunlaştırma ve doğru olanda buluşma anlayışıyla ortak aklı yaratma ve ortak
akılda doğru olanı yapma anlayışıyla bağdaştıramamaktayız. Bu kadar
basit, bu kadar doğru, bu kadar akla uygun bir önerinin muhtemeldir ki iktidar
partisinin parmaklarıyla, oylarıyla reddedileceğine dair bir intibam var. Bu intibamda
yanılmış olmayı dileyerek, yüce heyete önergemizin takdirini saygıyla sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Bal.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
2’nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
3’üncü maddenin
başlığını okutuyorum:
II. Öneri ve
kabul
1. Süreli öneri
MADDE 3-
BAŞKAN – Madde
üzerinde üç adet önerge vardır.
Önergeleri önce
geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
“Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“Kabul için süre
belirleyerek sözleşme yapılmasını öneren taraf, bu sürenin sona ermesine kadar
önerisiyle bağlıdır.”
Ramazan
Başak
Şanlıurfa
BAŞKAN – İkinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 3. maddesinin
Başlığı olan “Öneri ve Kabul” ibaresi yerine “Teklif ve Kabul”, “Süreli Öneri”
yerine ise “Süreli Teklif” ibaresinin yazılmasını,
1. fıkra metninde yer alan “yapılmasını” kelimesi yerine “yapmayı”
kelimesinin yazılmasını,
2. fıkra metninde yer alan “öneren” kelimesinin yerine “teklif
eden” ibaresinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Mehmet Şandır |
İzzettin Yılmaz |
|
Konya |
Mersin |
Hatay |
|
Osman Ertuğrul |
Rıdvan Yalçın |
|
|
Aksaray |
Ordu |
|
BAŞKAN – Üçüncü ve en aykırı önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 3. maddesinin 2. fıkrasındaki
“içinde” kelimesinin çıkarılarak yerine “bitinceye kadar” kelimesinin
yazılmasını teklif ederiz.
|
Yaşar Ağyüz |
Ali Rıza Öztürk |
Fevzi Topuz |
|
Gaziantep |
Mersin |
Muğla |
|
Halil Ünlütepe |
Ali İhsan
Köktürk |
|
|
Afyonkarahisar |
Zonguldak |
|
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Konuşacak mısınız?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yaşar Ağyüz
konuşacak.
BAŞKAN – Yaşar Ağyüz, Gaziantep
Milletvekili… (CHP sıralarından alkışlar)
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli Meclis üyeleri;
yeni yasama dönemimizde yine gündemimizde ağırlıklı bir değişiklik yasa
tasarısıyla karşı karşıyayız. Daha ayağının tozuyla makama oturan Sayın Adalet
Bakanı bu kanunun görüşülmesinde Mecliste yaşanan ve iktidar partisinin her
seferinde yoklama kaçağı olarak algılandığı bu tasarıyı gündeme getirdiğine,
herhâlde iktidar partisinin katkılarının olmadığı düşüncesiyle pişman
olacaktır. Çünkü, Sayın Adalet Bakanı, geldiğinden beri, Adalet Bakanlığı
içerisinde kaos yaratmaktadır. Son yıllarda hiçbir
şekilde tartışılır hâle gelmeyen Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu
tartışılır hâle getirmiş, televizyon ekranlarından düşürmemiş ve verdiği
çelişkili açıklamalarla maalesef zafiyet yaratmıştır. O nedenle, bu zafiyeti
yaratan Sayın Adalet Bakanının bu zafiyetini bu yasayı tartışmakta da görmekten
ben şahsen üzüntü duymaktayım. Hatta hatta, Adalet Bakanı hakkında, bugün, BES sendikası, ekonomik
haklarının kullanımında gösterdiği engellemelerden dolayı suç duyurusunda
bulunmuştur.
Keyfî idarelerle yargı üzerinde baskı kurmaya hiçbir bakanın hakkı
yoktur. Bu, yargı üzerindeki siyasallaştırma baskısını, biz Cumhuriyet Halk
Partisi olarak kınıyoruz. Bu verdiğimiz önergenin de kısır oylarınızla, az
sayıdaki oylarınızla çoğunluğu sağlayarak reddedileceğine inanıyoruz. Ama, bu çok önemli bir yasa. Ekonomik yaşamın, ticari
yaşamın, esnafımızın, tüm ekonomide kurumsal olarak bugüne kadar varlığını
koruyan ama sayenizde bir buçuk yıldır yaşanan ekonomik kriz altında ezilen
insanlarımızın beklediği bir yasa ama eksik bir yasa çünkü komisyonlarda
muhalefeti dinlemediniz. “Ben yaptım oldu.” anlayışını maalesef bu yasada da
sürdürüyorsunuz. O nedenle, bu yasa, eksikleri giderilmesi gereken bir yasadır,
tamamlanması gereken bir yasadır. Biz bu yasanın gerekli olduğuna inanıyoruz
ama çoğunluk despotizmiyle çıkan eksik bir yasa olduğunu da vurgulamak
zorundayız değerli arkadaşlarım.
Sayın yeni Adalet Bakanı, maalesef önünde bu tasarıyı büyük ölçüde
hazır hâlde buldu ve bu hazır hâlde bulunan yasayı da şu anda savunamaz
durumda.
Tabii, biz bu yasal düzenlemeleri yaparken Türkiye'nin asıl
gündemini de ana gündemini de görmezlikten gelemeyiz. Ana gündemle maalesef Hükûmetinizin gündemi bağdaşmıyor, İktidarınızın gündemi
bağdaşmıyor.
Meclis 1 Temmuzda tatile girdi. 1 Temmuzdan beri kapanan
fabrikaları, kapanan iş yerlerini, işten çıkarılanların sayısını biliyor
musunuz? Güya yaz tatilinizi değerlendirdiniz! Her gittiğiniz yerde devlet
bürokrasisini arkanıza alarak yine “Ne eksiğiniz var?” diye notlarınızı
aldınız, yine yarım kalan, devam eden tesislerde boy gösterdiniz ve “Bunu biz
yapıyoruz, bakın, ey halkım!” dediniz.
Ama bu “ey halk”ın cebinde yangın var. Bunu soranınız oldu mu?
Esnafın derdini dinleyeniniz oldu mu? Çekini, senedini, kredi kartını
ödeyemeyen insanların var olduğunu ve intihar sayısının arttığını niye
görmezlikten geliyorsunuz?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Bravo.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Bakın, AB bile ilerleme raporunda sizi
eleştiriyor. Ama AB ilerleme raporundaki eksikliği, yetmezliği gidermesi
gereken Başmüzakereci Egemen Bağış, Cumhuriyet Halk
Partisini çete suçlaması altında bulunduruyor.
Cumhuriyet Halk Partisinin hiçbir zaman çetelerle ilişkisi
olmamıştır. Cumhuriyet Halk Partisi hiçbir zaman çeteleri savunmamıştır ama
sizin ucundan kıyısından yıkmaya çalıştığınız cumhuriyetin kuruluşunda kurulan
çeteleri savunmuştur, kahramanlık mücadelesi veren çeteleri savunmuştur. Bu
çetelerin varlığıyla bizim ilişkimizi kurmak, tarihî geçmişi bilmemektir. Zaten
Egemen Bağış’tan da -çocuk zihniyetiyle- böyle bir davranışı beklemek çok
doğaldır değerli arkadaşlarım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Gelelim sağlığa…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, Hatibi lütfen terbiyeli
olmaya davet ediniz.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Ben konuşuyorum. Otur yerine! Cevap
verirsin o zaman.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Ağyüz, lütfen…
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Sağlık alarm veriyor, haberiniz yok! Hani
sağlık bedava olacaktı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, Türkiye Cumhuriyeti’nin
bir bakanına “çocuk gibi” diyemez. Çocuk gibi davranmasın!
M.YILMAZ HELVACIOĞLU (Siirt) – Türkiye Cumhuriyeti’nin bir
bakanına “çocuk gibi” diyemez. Ayıp, ayıp!..
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Ben sizin muhatabınız değilim. Sözün
muhatabı Bakandır, siz değilsiniz.
BAŞKAN – Sayın Ağyüz…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ben Grup Başkan Vekiliyim.
BAŞKAN – Sayın Ağyüz, lütfen Genel
Kurula hitap ediniz.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Sağlık alarm veriyor. 2 ile 15 TL arası
katkı payı alıyorsunuz. Nerede, sağlık bedavaydı?
Emekliye düşman bir iktidar, memura düşman bir iktidar,
çalışanlara düşman bir iktidar, esnafa düşman bir iktidar, tarıma düşman bir
iktidar ve bu şekilde ana gündemi görmeyen bir iktidarla karşı karşıyayız. Bu
ana gündemi belirlemekte zorluk çekiyorsunuz ama o ana gündemi belirlemekte
yardımcı olmaya çalışan muhalefetin de eleştirilerini görmezlikten geliyorsunuz
değerli arkadaşlarım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Ağyüz, lütfen
tamamlayınız.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Bu vurdumduymazlığı devam ettirmeye sizin
hakkınız yok, açılımlarla Türkiye gündemini değiştirmeye sizin hakkınız yok.
Türkiye'nin gündemi, halkın gündemi, açlıktır, yolsuzluktur, işsizliktir. Bunu
bellemek zorundasınız. Bunu bellemediğiniz durumda, gündeme almadığınız
durumda, biz bunu bu kürsüden söylemeye devam ederiz. İster Bakanınızın zoruna
gitsin isterse her zaman iktidarını körü körüne savunan grup başkan
vekillerinin zoruna gitsin.
O nedenle, bu yasa, çoğunluğunuzu sağlayamadığınız bir yasadır.
Nasıl geçireceksiniz, merak ediyorum; bugüne kadar kaos
yaratan Adalet Bakanının da bu yasayı geçirememekten ne kadar zül içerisinde
bulunacağını üzüntüyle merak ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ağyüz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 3. maddesinin
Başlığı olan “Öneri ve Kabul” ibaresi yerine “Teklif ve Kabul”, “Süreli Öneri”
yerine ise “Süreli Teklif” ibaresinin yazılmasını,
1. fıkra metninde yer alan “yapılmasını” kelimesi yerine “yapmayı”
kelimesinin yazılmasını,
2. fıkra metninde yer alan “öneren” kelimesinin yerine “teklif
eden” ibaresinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Konuşacak mısınız Sayın Bal?
FARUK BAL (Konya) – Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun... (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, Komisyona sormadınız.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Komisyonun ve Bakanlığın görüşünü
almadınız.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Bal, buyurun.
FARUK BAL (Konya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekillerinin uyarısıyla, Sayın Komisyon ve Sayın Bakan
önergeye katılmadıklarını ifade ettiler. Beklenen bir durumdu. Ancak, yüce
heyete hatırlatıyorum. 1’inci maddede demiştik ki: “Sözleşme kurmak tabiri
yanlıştır, yaşayan Türkçede yoktur, sözleşme yapmak tabiri vardır."
Şimdi, 3’üncü maddede “sözleşme yapma” tabirini, Sayın Bakanın ve
Sayın Komisyonun 1’inci maddede reddettiği “yapma” kelimesini niçin
kullandınız? Burada niye “kurmak” kelimesini kullanmadınız?
Okuyayım: “Kabul için süre belirleyerek bir sözleşme yapılmasını
öneren…” Niye “kurulmasını” demediniz? Bunu da yanlış dediniz. Bu da yanlış,
“yapılmasını” değil “yapmayı” kelimesini kullanmanız lazımdı, düzeltmeniz için
size bir fırsat. Fırsatları değerlendirmeyeceğinize inanıyorum ama doğruyu
söylemeye devam ediyorum.
“İcap” kelimesi eski Kanun’da yanlış bir ibaredir. “İcap” kelimesi
“gerektirmek”tir. Türkçesi “gerektirmek, gerektirici,
gereken” anlamına gelir. Borçlar Kanunu’nun 3’üncü maddesinde yüklenen anlam
ise bu değildir. Borçlar Kanunu’nun 3’üncü maddesindeki yüklenen anlam
“teklif”tir. “Teklif” de yaşayan Türkçede vardır, esnafımız, tüccarımız
kullanıyor: “Teklif mektubum ne oldu?
Teklifin ne oldu? Teklifinde ne söylüyorsun?” Bu kadar basit, bu kadar
açık, bu kadar yalın olan ve yaşayan Türkçede kullanılan “teklif” kelimesini
reddetmenizi ben anlayamıyorum, akıl mantık iflas mı etti? Durdu mu? Bir
yanlışı, eski Kanun’daki yanlışı düzeltelim diye ifade ediyoruz. Onun yerine
“öneren” kelimesini alıyorsunuz. “Öneren” kelimesi yaşayan Türkçede konuşulan
bir kelime değildir. Türkiye'nin yüzde 38’i tarım kesiminde bulunmaktadır.
Tarım kesimindeki insanların “öneren” kelimesini kullandığına şahit olan bir
Allah’ın kulu varsa çıksın ifade etsin. Nüfusumuzun önemli bir kısmı “öneren”
kelimesiyle neyin anlatılmak istendiğini, neyin ifade edilmek istendiğini
bilmemektedir.
Siz, Konfüçyüs’ün bin dört yüz yıl önce söylemiş olduğu ifadeyi
-ben kanunun geneli üzerinde konuşma yaparken söylemiştim, ifade etmiştim-
anlamadınız mı daha? Eğer kanunun dili anlaşılmaz ise anlaşılmayan kelimelerle
anlaşılmayan hareketler yapılır, yanlış hareketler yapılır. Yanlış hareketler
cezayı bulmazsa adaletsizlik doğar. Adaletsizliğin doğduğu bir toplum çözülür,
çöker.
Buradan alacağınız ders olması gerektiğine inanıyorum ancak
muhalefet partilerinden gelen önergeleri, teklifleri reddetmek şeklinde katı ve
anlaşılmaz bir tutumun ortak aklı yaratmaya bir faydası olmayacağını
düşünüyorum.
Sayın Bakan, birlikte çalıştığınız arkadaşlarınız, Komisyonun
saygın bilim adamları da bizim tekliflerimizin makul olduğunu ifade etti. Grup
başkan vekillerinizle görüşmelerimizde de makul, Türkçenin uygun hâle
getirilmesi, kanunun yaşayan Türkçeye uygun hâle getirilmesi düşüncelerini
paylaştılar. Bunları Meclisin değişik birimlerinde ve hatta basında da paylaşan
arkadaşlarınız oldu. Niçin siz ısrarla, inatla, yaşayan Türkçe yerine
anlaşılmasında zorluk çıkacak olan tasarıda inat ederek bu teklifleri makulde
birleşme noktasına gelmiyorsunuz? Bu inatçılık ile bu parmak sayısı ile demokrasiyi
ölçme anlayışı ile yüce Meclisin mehabetine uygun bir yasa çıkarmasını mümkün
görebiliyor musunuz? Bu mümkün olmadığına göre, gelecek nesillerde tartışılacak
olan Borçlar Kanunu’nun seksen üç yıl tartıştığı bir kelimeyi düzgün hâle
getirmemek suretiyle ve gelecekte de belki seksen üç yıl tartışılacak birtakım
uyduruk kelimeleri kanunun içerisine zorla sokmaya yelteniyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, bu, sadece hukuk açısından değil –hukuk,
millî kültürün bir parçasıdır- millî kültürün tahribi açısından da çok önemli
bir noktadır.
Sizin bu noktaya geleceğinizi ümit ediyor, artık hiç seksen üç
yılda yaşayan dile girememiş “icap” kelimesinin yerine binlerce yıl Türkçede
yaşayan “teklif” kelimesinin…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bal, tamamlayınız.
FARUK BAL (Devamla) - …doğru olarak kanuna yerleştirilmesine imkân
vereceğinizi düşünüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bal.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 3 üncü
maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
“Kabul için süre belirleyerek sözleşme yapılmasını öneren taraf,
bu sürenin sona ermesine kadar önerisiyle bağlıdır.”
Ramazan
Başak
Şanlıurfa
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gerekçe…
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının birinci fıkrasının anlatımının daha anlaşılır olması
amacıyla iş bu önerge verilmiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım ancak karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.20
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.31
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN
(Giresun), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
7’nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
321 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 3’üncü maddesi üzerinde
Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başak’ın vermiş olduğu önergenin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler...
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık olduğu için elektronik sistemle
oylama yapacağım.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge
reddedilmiştir.
Tasarının görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
4’üncü maddenin başlığını okutuyorum:
2. Süresiz öneri
a. Hazır olanlar
arasında
MADDE 4-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır.
Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 4. maddesinin
başlığı olan “Süresiz Öneri” yerine “Süresiz Teklif” ibaresinin yazılmasını,
madde metninde yer
alan “öneri” kelimesinin yerine “teklif” kelimesinin yazılmasını,
“öneren, önerisiyle bağlılıktan” ibaresinin yerine “teklif eden
teklifi ile bağlılıktan” ibaresinin yazılmasını,
maddenin 2. fıkrasının
“İletişim araçları ile doğrudan iletişim sırasında yapılan teklif, hazır
olanlar arasında yapılmış sayılır” şeklinde değiştirilmesini saygı ile arz ve
teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Mehmet Şandır |
İzzettin Yılmaz |
|
Konya |
Mersin |
Hatay |
|
Rıdvan Yalçın |
Osman Ertuğrul |
|
|
Ordu |
Aksaray |
|
BAŞKAN – En aykırı olan ikinci önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Borçlar Kanunu tasarısının 4. maddesinin 2.
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“Telefon, İnternet gibi iletişim sağlayabilen araçlarla doğrudan
iletişim sırasında yapılan öneri, hazır olanlar arasında yapılmış sayılır.”
|
Ali İhsan
Köktürk |
Mehmet Ali
Susam |
Birgen Keleş |
|
Zonguldak |
İzmir |
İstanbul |
|
Fatma Nur Serter |
Faik Öztrak |
|
|
İstanbul |
Tekirdağ |
|
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Susam konuşacak efendim.
BAŞKAN – Mehmet Ali Susam, İzmir Milletvekili.
Buyurun Sayın Susam. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,
Borçlar Kanunu’nun günümüz diline uyarlanmasıyla ilgili ve günümüz
ihtiyaçlarına cevap verme doğrultusunda yeniden düzenlenmesi noktasında 4’üncü
maddenin ikinci fıkrasında bir değişiklik önergesi verdim. Bunun için söz almış
bulunuyorum.
Burada verdiğimiz değişiklik önergesi “Telefon, bilgisayar gibi
iletişim sağlayabilen araçlarla doğrudan iletişim sırasında yapılan” şeklindeki
ifadenin “Bilgisayar” yerine “İnternet gibi araçlarla” denilmesinin doğru
olduğuna inanıyoruz. Komisyon katılmadı, Bakanlık katılmadı ama bilgisayar bir
iletişim aracı değildir. Asıl iletişim aracı ‘İnternet’tir. ‘İnternet’i
kullanabilmek için bazen bilgisayara ihtiyacınız vardır. Onun için
katılmadıkları bu değişiklik önergemizi onların da kafalarında izah
edebileceklerini düşünmüyorum.
Değerli arkadaşlar, bu vesileyle, bugün Borçlar Kanunu
konuşulurken Türkiye’nin içinde bulunduğu durumda çok borçlu bir kesimin
haftasını yaşıyoruz. Esnaf ve sanatkârların Ahilik Haftası bu
hafta. Türkiye’nin her ilinde komiteler kuruldu. Bu komiteler
vasıtasıyla bu hafta esnaf ve sanatkârın Ahilik Haftası kutlanıyor. Cumartesi
günü de Sayın Başbakan Kırşehir’de Ahilik Haftası törenlerine katılacak.
Nedir Ahilik? Ahilik’in tanımı şu: Sanatın,
ticaretin, mesleğin iyi ahlak, dürüstlük ve doğrulukla yapılmasını ve bilgiyi
kullanarak en iyi şekilde topluma hizmet etmesini öneren felsefi bir sistem.
Bir dünya görüşü, bir meslek grubunun felsefi anlayışı. Ve Ahilik
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından önce de vardı, Osmanlının kurulmasından
önce de Anadolu’da
vardı. Moğol istilalarında Anadolu’nun ayakta kalmasına Ahiler ve
Ahi ocakları önderlik etmiş, Osmanlının devlet hâline dönüşmesine de örgütlü
yapıları ve bu felsefi, bilimsel anlayışlarıyla ciddi şekilde katkı koymuşlar,
içlerinden padişahlar çıkarmışlar. Orhan Gazi de bunlardan bir tanesidir.
Ahilik teşkilatı hem meslek ve sanatta gelişmeyi desteklerken hem toplumda iyi
ahlakı, dürüstlüğü önermektedir.
Bu kesim, bu Ahilerin bugün temsilcileri esnaf ve sanatkârlardır
ama esnaf ve sanatkârlar Türkiye'de hiçbir dönemde olmadığı kadar AKP döneminde
maalesef ihmal edilmişlerdir. Esnaf ve sanatkârın sorunlarıyla ilgili yasal
düzenlemeler getirilmediği gibi buraya getirilen bütün yasal düzenlemelerde
küçük işletmeler, esnaf ve sanatkârlar ihmal edilmiş, unutulmuş ya da
görmezlikten gelinmiştir.
Bunun en önemli göstergelerinden bir tanesi ARGE Kanunu’dur. Bunun
en büyük göstergelerinden bir tanesi Türkiye Odalar Birliği Kanunu’nun ve Esnaf
ve Sanatkârlar Kanunu’nun aynı konuda farklı yaklaşımıdır ve bütün kanun
çıkışlarında bu anlayış kendini göstermiştir.
Şimdi, en önemli konulardan bir tanesi de: Borçlar Kanunu’nu niye
çıkartıyorsunuz? Dilini düzelteceğiz, Borçlar Kanunu’nda günümüzde aksayan
yanları değiştireceğiz ve günün ihtiyaçlarına cevap vereceğiz. Peki, bu kriz
döneminde en çok yasal düzenleme bekleyen kesim esnaf-sanatkârlar.
Perakendecilik kanunu veya piyasada, halk arasında bilindiği şekliyle
“hipermarket kanunu” iki buçuk yıldır bu Meclisin gündemine gelmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Susam, lütfen toparlayınız.
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) – Sayın Başkan, bakın, açılan yabancı
mağazalarla elektronikte, mobilyada, gıdada, tekstilde esnaf ve sanatkâr, hem
krizin hem bu büyük mağazaların haksız rekabeti karşısında inim inim inliyor. Ahilik Haftası’nda ne söyleyebileceksiniz siz
esnaf-sanatkâra? Bu toplumun omurgasına, belkemiğine, istihdamı sağlayan ve
toplumda her insana bir iş bulmayı sağlayan bu kesime ne yüzle çıkıp da bir şey
söyleyebileceksiniz? Onun için, bu haftaları sadece kutlamak değil, bu haftalarda
esnaf ve sanatkârın sorununa sahip çıkmak gerekir. AKP’li arkadaşlara Ahilik
Haftası’nı hatırlatıyorum. Onu hatırlatırken esnaf ve sanatkârların içinde
bulunduğu dert ve sorunlara çözüm bulmanızı ve hipermarket yasasını çıkarmanızı hatırlatıyorum.
Bu duygularla yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Susam.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 4. maddesinin
başlığı olan “Süresiz Öneri” yerine “Süresiz Teklif” ibaresinin yazılmasını,
madde metninde yer
alan “öneri” kelimesinin yerine “teklif” kelimesinin yazılmasını,
“öneren, önerisiyle bağlılıktan” ibaresinin yerine “teklif eden
teklifi ile bağlılıktan” ibaresinin yazılmasını,
maddenin 2. fıkrasının
“İletişim araçları ile doğrudan iletişim sırasında yapılan teklif, hazır
olanlar arasında yapılmış sayılır” şeklinde değiştirilmesini saygı ile arz ve
teklif ederiz.
Faruk
Bal (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Faruk Bal, Konya
Milletvekili.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilk on
maddeyle ilgili önergeler gruplara dağıtıldı. Milliyetçi Hareket Partisine
gelen önergeleri ben bir inceledim. Bizim önergelerimizin ve Cumhuriyet Halk
Partisinin önergelerinin dışında ilk on maddede 10 tane milletvekilinin, 10
tane farklı milletvekilinin önergesi var. Bu, şu durumu ortaya koyuyor:
Milletvekilleri bu kanundan rahatsızdır. Bu kanun tasarısının yeterince
olgunlaşmadığını ortaya koyabilmek için milletvekilliği görevini yerine
getirerek değişiklik önermektedirler. Ancak Sayın Komisyon ve Sayın Bakanlık,
bunlara, her tarafa açılmasına rağmen bu tarafa kapanmaktadır. Şimdi, kapandığı
konulardan ikisiyle ilgili olarak görüşlerimi sizlerle paylaşmak üzere
huzurunuzdayım.
Birinci teklifimiz, “icap” kelimesi yerine yazılan “öneren” kelimesinin
ya da “öneri” kelimesinin yaşayan Türkçede bulunmadığıyla, “icap” kelimesinin
esas itibarıyla Türkçede başka bir anlamda kullanıldığıyla, kanunun yüklediği
anlama uymayan bu kelimenin değiştirilerek yaşayan Türkçede kullanılan “teklif”
kelimesinin bu maddeye yerleştirilmesiyle ilgilidir. Ancak Komisyonun, sayın Bakanlığın öneriyi reddetmeleri üzerine Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubuna mensup milletvekilleri bu düşünceyi değerlendirmeden
grup başkan vekillerinin işareti doğrultusunda reddetmişlerdir. Bunu demokratik
bir yaklaşım olarak görmemekteyiz. Bu antidemokratik yaklaşımın Borçlar
Kanunu’na yansıyacağını ve önümüzdeki süreç içerisinde nesillerin çarpık
ifadeler ile özel hukukun temel kanunu olan Borçlar Kanunu’nu
değerlendireceğini ifade ediyorum.
İkinci teklifimiz ise garip bir ifade tarzının ve garip bir
kanunlaştırma anlayışının normale dönüştürülmesiyle ilgilidir. Kanun tasarısı
şöyledir: “Telefon, bilgisayar gibi iletişim sağlayabilen araçlarla doğrudan
iletişim sırasında yapılan öneri, hazır olanlar arasında yapılmış sayılır.”
Değerli arkadaşlarım, bilgisayar, bir aletin adıdır. O alet
kullanılır ise onun fonksiyonlarından bir tanesi iletişimdir. Dolayısıyla,
bilgisayarı bir iletişim aracı olarak bu kadar yanlış bir şekilde kanun metni
içerisine sokmak, akılla, mantıkla birleşebilecek bir durum değildir; hele hele bunu kanuni bir tabir hâline getirmek ise akla
ziyandır. Doğrusu nedir? Doğrusu “İletişim araçları ile…” başlayan bizim
önerdiğimiz fıkradır.
Şimdi, tek tek sayma, telefon, bilgisayar
gibi aletleri sayarak kanun metnine yerleştirme, bize yaşadığımız bir
olumsuzluğu hatırlatıyor. Mevzuatımızın önemli bir bölümünde vardır; telgraf,
teleks, telegram gibi kelimeler de kullanılmak
suretiyle iletişimle ilgili bazı maddeler hatırlıyoruz. Peki, bugün telegram var mıdır? Yok. Telgraf ne kadar kullanılmaktadır?
Eskiden hayatın tamamı telgrafla iletişim sağlanabilecek bir şekilde
düzenlenmiş iken bugün telgraf sadece kutlama metinleri arasında yer
almaktadır. Dolayısı ile ilerleyen teknolojinin, gelişen teknolojinin önüne
açık bir şekilde bir yazım, bir kanun tekniği benimsenmesi gerekirken
iletişimle ilgisi olmayan bir aletin ismini kanun metnine yerleştirmek son
derecede yanlıştır. Bu yanlışın düzeltilmesi için bu önergeyi vermiş
bulunmaktayız.
Şu saate kadar yaptığımız eleştiriler, kanunun tümüne olumlu katkı
sağlamak amacıyla İç Tüzük’ün verdiği yetkilerdir. Bunun da, bu kadar makul, bu
kadar masum bir isteğin de reddedilmesi hâlinde bundan sonraki
eleştirilerimizin sınırı, boyutu farklı bir noktaya gidecektir.
Bunu yüce heyete saygıyla arz eder, önerimizin makul bir şekilde
değerlendirilmesini de yüce heyetin takdirine sunarız.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
4’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya)- Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
5’inci maddenin başlığını okutuyorum:
b. Hazır
olmayanlar arasında
MADDE 5-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır, geliş sıralarına
göre okutup aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 5 inci
maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
“Kabul için süre belirlenmeksizin hazır olmayan kişiye yapılan
öneri, zamanında ve usulüne uygun olarak gönderilmiş bir yanıtın ulaşmasının
beklenebileceği makul ana kadar, öneren tarafı bağlar.”
Mehmet
Emin Tutan
Bursa
BAŞKAN – Aykırı ve ikinci önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Borçlar Kanunu Tasarının 5. maddesinde
geçen “Öneri” kelimesinin yerine “Teklif”, “önereni” yerine “teklif edeni”,
“önerisini” yerine “teklifini”, “önerene” yerine “teklif edene” şeklinde
değiştirilmesini,
“Öneren, önerisini zamanında ulaşmış sayabilir” ibaresi yerine,
“Teklif eden teklifinin zamanında karşı tarafa ulaşmış olduğunu kabule hakkı
vardır” ibaresinin kullanılmasını,
3. fıkrada geçen “hemen” ibaresi yerine “derhal” ibaresinin
kullanılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Mehmet Şandır |
İzzettin Yılmaz |
|
Konya |
Mersin |
Hatay |
|
Osman Ertuğrul |
Rıdvan Yalçın |
|
|
Aksaray |
Ordu |
|
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Konuşacak mısınız?
FARUK BAL (Konya) – Evet.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Faruk Bal, Konya
Milletvekili.
Buyurun.
FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklif,
icap, öneri konusunda söyleyeceklerimi söyledim. Onun için tekrarlamayacağım
ancak üçüncü fıkrada geçen “hemen” kelimesi kanuni bir ifade değildir, onun
yerine “derhâl” kelimesinin uygulanması gerekir.
Önergeyi bu şekilde açıkladıktan sonra, bu kanunun adı nedir, bu
kanunu biz kime uygulayacağız?
Bu kanun Borçlar Kanunu’dur. Borçlar Kanunu özel hukuk
ilişkilerine tabi olan toplumun tüm kesimlerine uygulanacaktır. Bir başka
ifadeyle bu kanun, yedi yıllık AKP süreci içerisinde toplumun borçlanmış olan
tüm kesimini ilgilendiren bir kanundur. Bu kanun çiftçinin
mazot borcuna uygulanacaktır, bu kanun çiftçinin gübre borcuna uygulanacaktır,
bu kanun çiftçinin elektrik borcuna uygulanacaktır, bu kanun çiftçinin ilaç
borcuna uygulanacaktır, bu kanun bir yıl boyunca çalışıp çabalayıp ürettiği
ürünü harcadığı paradan daha az bir paraya satmasına rağmen kendisini
dolandıranlara karşı uygulanacaktır, narenciyeciye uygulanacaktır, fındıkçıya
uygulanacaktır, zeytinciye uygulanacaktır. Bu kanun siftah yapmadan
kepenk kapatan esnafın borçlarının kapatılmasıyla ilgili ilişkileri düzenlerken
uygulanacaktır, tüccarlarımıza uygulanacaktır, kredi borçlusu olan memurumuza
uygulanacaktır, borç batağına batmış olan sosyal sigortalıya, BAĞ-KUR’luya uygulanacaktır. Bu kanun emekliye uygulanacaktır,
bu kanun kredi borçlarına uygulanacaktır, bu kanun artık öz sermayesini
kaybetmiş olan ve yatırımdan da ümidini kesmiş olan sanayicimize
uygulanacaktır.
İşte, bu kadar toplumun tüm kesimini ilgilendiren bir konuda, bu
kadar ortak akla uygun davranmakta zafiyet gösteren iktidarın, böyle geniş bir
anlamda uygulama alanı olan Borçlar Kanunu’nda “dediğim dediktir” şeklindeki
anlayışı bu kesimleri mağdur edecektir.
Değerli arkadaşlarım, bu kesimlerin kendi içerisindeki sorunlarına
çözüm getirmede beceriksiz, basiretsiz bir anlayışı sergileyen iktidarın,
onların doğmuş sorunlarına uygulanacak kanunda da aynı beceriksizliği, aynı
basiretsizliği göstermesi doğrusu bizi şaşırtmamaktadır ama bizim görevimiz,
bunun doğru bir şekilde çıkabilmesine katkıda bulunmaktır. İşte, bu katkının
parmak hesabını esas alan demokrasiyle reddedilmiş olmasını yüce milletimizin
takdirine sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bal.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısını
arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.56
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.05
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN
(Giresun), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
7’nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
321 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 5’inci maddesi üzerinde verilen
Konya Milletvekili Faruk Bal ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Sayın milletvekilleri, karar
yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Tasarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 5 inci
maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
“Kabul için süre belirlenmeksizin hazır olmayan kişiye yapılan
öneri, zamanında ve usulüne uygun olarak gönderilmiş bir yanıtın ulaşmasının
beklenebileceği makul ana kadar, öneren tarafı bağlar.”
Mehmet
Emin Tutan
Bursa
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Tasarının birinci fıkrasındaki lüzumsuz kelime
fazlalığına ve hukuki kavram karmaşasına yer vermemek amacıyla iş bu önerge
verilmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
5’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
6’ncı maddenin başlığını okutuyorum:
3. Örtülü kabul
MADDE 6-
BAŞKAN - Madde üzerinde üç adet önerge vardır. Önce geliş
sıralarına okutup, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“Öneren taraf; işin özelliği, kanun ya da durumun gereği açık bir
kabulü beklemek zorunda değilse, öneri makul bir sürede reddedilmediği
takdirde, taraflar arasında sözleşme kurulmuş sayılır.”
Mehmet
Müezzinoğlu
İstanbul
BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 6. maddesinde
geçen
“Öneren” ibaresinin yerine “teklif eden”,
“öneri” kelimesinin yerine “teklif”
“sözleşme kurulmuş sayılır” ibaresi yerine “sözleşme yapılmış
sayılır” ibaresinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Mehmet Şandır |
İzzettin Yılmaz |
|
Konya |
Mersin |
Hatay |
|
Osman Ertuğrul |
Rıdvan Yalçın |
Emin Haluk
Ayhan |
|
Aksaray |
Ordu |
Denizli |
BAŞKAN – En aykırı üçüncü önergeyi okutup işleme alıyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Borçlar Kanunu tasarısının 6. maddesinde;
değilse kelimesinden sonra gelmek üzere “öneri bir haftalık sürede
reddedilmediği takdirde sözleşme kurulmuş sayılır.” ifadesinin yazılmasını
teklif ederiz.
|
Ali Rıza Öztürk |
Halil Ünlütepe |
Ali İhsan
Köktürk |
|
Mersin |
Afyon |
Zonguldak |
|
Fevzi Topuz |
Turgut Dibek |
|
|
Muğla |
Kırklareli |
|
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde konuşacak mısınız?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Konuşacağım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Öztürk.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Borçlar Kanunu’nun 6’ncı maddesiyle ilgili verdiğimiz önerge şunu
içermektedir: “Öneren kanun veya işin özelliği ya da durumun gereği açık bir
kabulü beklemek zorunda değilse öneri uygun bir sürede reddedilmediği takdirde
sözleşme kurulmuş sayılır.” hükmü var mevcut tasarıda. Biz bu “önerinin uygun
bir sürede reddedilmediği” kısmının belirsiz olduğunu, bu nedenle belirli hâle
getirilmesi için bir haftalık bir süre önerdik. Neden bunu yaptık? Şundan
dolayı bunu istiyoruz.
Şimdi bakın değerli arkadaşlarım, dün burada İç Tüzük’ümüzün
63’üncü maddesinin ikinci fıkrasını okuduğumuz takdirde “Bu yolda bir istemde
bulunulursa, onar dakikadan fazla olmamak şartıyla, lehte ve aleyhte en çok
ikişer kişiye söz verilir.” diyor. Şimdi burada onar dakikadan fazla olmamak
üzere şart getirmiş ama Meclis Başkan Vekilimiz bunu iki dakikayla sınırladı. Gerekçesini
de açıklarken takdir hakkını kullandığını söyledi. Ola ki uygulamada yarın,
bugünkü Meclis Başkan Vekilimiz gibi bir hâkim çıkar, o uygun süreyi kendisine
göre yorumlar. Takdir hakkı mutlak ve sınırsız değildir. Takdir hakkını
kullanmak ayrı bir şeydir, keyfî uygulama ayrı bir şeydir. Öyle anlaşılıyor ki,
AKP İktidarının Türkiye çapında yarattığı keyfîlik, hukuksuzluk, hukuk tanımamazlık Meclise taşınmak isteniyor. Sayın Başbakanın
Türkiye çapında yarattığı gerginlik, uzlaşmadan uzak tavırlar güvensiz bir
zemin yaratıyor, âdeta uzlaşmazlığa sürüklüyor. Bunu bu Meclise taşımanın
anlamı yok. Sayın Meclis Başkanının İç Tüzük’e dahi uymaması birtakım AKP
milletvekillerinin muhalefetin sözlerini kesmesi…
BAŞKAN – Sayın Öztürk, bu konu dün
konuşuldu, lütfen konuya geliniz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Bu konuyla ilgili Sayın Başkan,
konuyla ilgili.
Bizim burada ne konuşacağımıza bari elimize not verin, biz ona
göre konuşalım. Oradan AKP milletvekilleri müdahale ediyor, hatta Meclis
Başkanlığını yönetme hevesine kapılıyorlar. Ona müdahale etmiyorsunuz, ama
Cumhuriyet Halk Partisi veya diğer muhalefet partisi milletvekillerine ikide
bir muhalefet ediyorsunuz. Biz bunlarla ilgilenmeyeceğiz de neyle ilgileneceğiz?
Halk bizi buraya koyun gibi oturmak için göndermedi. Eğer bu Mecliste bir
hukuksuzluk varsa, bu hukuksuzluğu kim işliyorsa işlesin, buna karşı çıkmak
benim milletvekili olarak görevimdir. (CHP sıralarından alkışlar) Meclis
Başkanı olarak sizin bu kürsüde, bu Mecliste hukuksuzluk yapma hakkınız yok,
Sayın Başkan. Şimdi biz o nedenle bu kanun tasarısındaki muğlak
ifadelerin çıkarılmasını istiyoruz değerli arkadaşlarım. Önerilerin sürelerinin
belirgin olmasını istiyoruz. Çünkü yarın uygulamada eğer buna benzer yorumlar
yapılırsa, takdir hakkı -on dakika olması gereken İç Tüzük’ün öngördüğü- iki
dakikayla kullanılıyorsa, o zaman uygun süreyi hâkimin birisi bir saat
alabilir, birisi on saat alabilir. Hukukta belirsizliğe yer yoktur değerli
arkadaşlarım.
Sevgili milletvekilleri, bakın, bu kavgadan, bu gerginlikten
Türkiye kaybediyor. Türk halkının kazandığı hiçbir şey yok. Bu iktidar partisi
Türkiye’yi gerginlikten kurtarmak zorundadır. Türkiye’nin gerginlikten
kurtarılması ihtiyacı var iken Meclisin de gerilmesi, özellikle iktidar partisi
tarafından Meclisin gerilmesinin hiç kimseye faydası yoktur. Bakın, Mecliste
karar yeter sayısı için gereken 139 milletvekilini bulundurmadığınız nedenle bu
Meclis tatil edilmek zorunda kalıyor. 164 toplantı yeter sayısını bulundurmadığınız
nedenle bu Meclis tatil edilmek zorunda kalıyor. Halkın temel ihtiyaçları olan
yasaları çıkartmıyorsunuz. Sayın Adalet Bakanı, çekle ilgili yasayı niye
kaldırdınız, niye gündemden düşürdünüz? Hani? Alt komisyondan geçti o. Ben alt
komisyon üyesiyim. Ne oldu Çek Yasası? Ama çek mağdurlarına açıklama yaparken
Çek Kanunu’nun Cumhuriyet Halk Partililer tarafından engellendiğini
söylüyorsunuz. Çıkın, bu kürsüye söyleyin. Ben tüm Türk milletine ilan
ediyorum: Biz, karşılıksız çek keşide edilme suçunun kaldırılmasını istiyoruz.
Hodri meydan! Getirin o yasayı, bu konuda destek verin. Kendi ayıbınızı örtmek
için Cumhuriyet Halk Partisini kullanmayın değerli arkadaşlarım. Alt
komisyondan Çek Yasası geçti, ama örtüldü, örtüldü. Nereye gittiğini ben
Komisyon üyesi olarak bilmiyorum.
Bu hukuksuzluklara dur demek lazım. Türkiye’de yarattığınız korku
imparatorluğuna, Türkiye’de yarattığınız hukuksuzluğun Meclise taşınmasına izin
vermeyeceğiz. Sizin, çoğunluğunuza dayanarak estirmeye çalıştığınız demokrasiye
tahammülsüzlüğünüze biz, hukuk içinde kalarak, hukuk kurallarına bağlı kalarak
direneceğiz değerli arkadaşlarım.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 6. maddesinde
geçen “Öneren” ibaresinin yerine “teklif eden”, “öneri” kelimesinin yerine
“teklif”, “sözleşme kurulmuş sayılır” ibaresi yerine “sözleşme yapılmış
sayılır” ibaresinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Konuşacak mısınız?
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Emin Haluk Ayhan konuşacak.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan Borçlar
Kanunu Tasarısı’nın 6’ncı maddesi üzerinde geçen “öneren” ibaresinin yerine
“teklif eden”, “öneri” kelimesi yerine “teklif”, “sözleşme kurulmuş sayılır”
ibaresi yerine “sözleşme yapılmış sayılır” ibaresinin yazılmasını arz ve teklif
eden bu önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.
Gerekçesine baktığımızda: Tasarıda “icap” kelimesinin yerine
kullanılan “öneri” kelimesi “icap” kelimesinin anlamını karşılamamaktadır.
Yürürlükteki Borçlar Kanunu’nda yer alan “icap” kelimesinin “gerek, gereklilik,
ister, lüzum” anlamını da ifade etmektedir.
Sözlük anlamı dışında teklif manasına gelecek şekilde Borçlar
Kanunu’nda yer alan icap, Türkçede yaşayan kelimeler arasında da yer
almamaktadır. Yaşayan Türkçede “sözleşme kurmak” deyimi yoktur, “sözleşme
yapmak” deyimi vardır.
Gerçekten Borçlar Kanunu Tasarısı ilk olarak 98 yılında kurulan
komisyon çalışmalarıyla gündeme gelmiş. Komisyon çalışmalarında çeşitli
üniversitelerin hukuk fakültelerinden öğretim üyeleri, hukukçular, noterler,
avukatlar ve birçok uzman gerçekten emek sarf etmiş, emek harcamış ve çalışmışlardır.
Bütün yasa tasarıları için önemli olmakla birlikte temel yasaların, özellikle
Borçlar Kanunu gibi toplumsal hayata ve insani ilişkilere doğrudan müdahale
eden bu Kanunun hatasız, uygulamada yaratabileceği yanlış uygulamalardan
arındırılarak Meclisten çıkarılması, yasalaşmasının daha uygun olacağı
kanaatindeyim. Bu nedenle bu önergeyi verdik.
Gerçekten bugün ülkenin çok acil çözüme kavuşması gereken
problemleri vardır. Bugün, bu, gerçekten ticari hayatı etkileyecek bir husus,
bir tasarı. Gerçekleştiği takdirde, sonuçları itibarıyla, önemli sonuçları
ortaya çıkacak. Bakın bugün iki tane önemli ekonomik veri açıklandı. Bir tanesi
işsizlikle ilgili veriler. Biraz önce gündem dışı söz aldığımda da, gerçekten
Denizli’yle ilgili sözlerimde ifade ettiğimde, hakikaten sıkıntılı dönemler
var. Hükûmetin bunları uzlaşmayla çözmesi lazım. Biz
bunu, bunları, bir sene önce, iki sene önce buraya getirip bu hususları
tartışıyoruz fakat gerçekten Hükûmet uzlaşma yerine,
bildiğini doğru kabul ederek, bildiğini doğru veri alarak bu işleri
çözebileceğini zannediyor. Gerçekten büyük bir Parlamento çoğunluğuna rağmen Hükûmet ekonomide amiyane tabiriyle “çuvallamış” vaziyette.
Şimdi baktığınız zaman genç nüfusta işsizlik oranı 18,9’dan 23,2’ye gelmiş.
Kentlerde 21,9’dan 27,8’e gelmiş. Kırsal kesimde de benzer hadiseler var. Şimdi
2009’dan bu yana çalışma döneminde, çalışma çağındaki nüfus geçen yılın aynı
dönemine göre 881 bin artmış, tarım dışı istihdam ise 314 bin kişi azalmış.
İkisini topladığınızda yaklaşık 1 milyonu geçiyor. Dolayısıyla bunların çok
dikkate alınması gerekli, bunun zarureti var.
Bunun dışında, gerçekten bir diğer açıklanan hadise ise bugün
eylül ayı bütçe gerçekleşme rakamları. Baktığınız zaman “10 milyar YTL”
dediğiniz, üzerinde ısrarla “Bu gerçekçi değil.” dediğimiz zaman sizin 10
milyar YTL ile ifade ettiğiniz o günkü miktar bugün sadece eylül ayı itibarıyla
40 milyar liraya ulaşmış. Bu, daha da artacak ve aldığınız yetkiler
çerçevesinde gerçekten bunun miktarı 70 milyar TL’nin üzerine çıkacak.
Bu kadar hesabın kitabın darmadağın olduğu bir ortamda bunu
muhalefetle anlaşarak, bunu güzelce okuyarak, bunun anlaşılabilir bir hâle
gelerek, bu önergeleri kabul ederek bu kanunların çıkmasında ne mahzur var onu
anlayamıyorum. Hükûmet bunu kabul edebilir yani bunun
böyle söylenmesinde ne sıkıntı var? Nitekim birçok şeyi yanlış olarak
çıkardığımızda Anayasa Mahkemesinden de dönüyor. Nitekim Kamu Mali Yönetimi
Kanunu buradan çıktı, Anayasa’ya aykırı olarak çıktı. Benim hatırladığım
kadarıyla Cumhuriyet Halk Partisinin de desteğiyle ne oldu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen toparlayınız Sayın Ayhan.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Anayasa’yı değiştirerek Anayasa’yı
kanuna uygun hâle getirmiş olduk.
Dolayısıyla bunların dikkate alınması gerektiğine inanıyorum ve bu
vesileyle önergemizi kabul edeceğinizi düşünerek yüce heyetinize saygılar
sunuyorum.
Söz verdiğiniz için teşekkür ederim Sayın Başkanım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ayhan.
III.- YOKLAMA
(MHP ve CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
OKTAY VURAL (İzmir) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım. Ancak oylamadan önce bir yoklama talebi
vardır.
Sayın Vural, Sayın Bal, Sayın Kalaycı, Sayın Ayhan, Sayın Nalcı,
Sayın Yıldız, Sayın Işık, Sayın Yalçın, Sayın Çalış, Sayın Doğru, Sayın Akkuş,
Sayın Akcan, Sayın Ural, Sayın Özdemir, Sayın Tankut,
Sayın Paksoy, Sayın İnan, Sayın Dibek, Sayın Özkan,
Sayın Kesici.
Üç dakika süre veriyorum ve başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Son önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“Öneren taraf; işin özelliği, kanun ya da durumun gereği açık bir
kabulü beklemek zorunda değilse, öneri makul bir sürede reddedilmediği
takdirde, taraflar arasında sözleşme kurulmuş sayılır.”
Mehmet
Müezzinoğlu
İstanbul
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının birinci fıkrasındaki eksik olan noktalama işaretlerini
gidermek, hukuki kavram karmaşasına yer vermemek ve anlatımın daha anlaşılır
olması amacıyla iş bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
6’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
7’nci maddenin başlığını okutuyorum:
4. Ismarlanmayan şeyin gönderilmesi
MADDE 7-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri önce
geliş sıralarına göre okutup sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 321 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Tasarısının (7) nci Maddesinin 2. fıkrasının madde metninden çıkartılmasını
arz ederiz.
|
Mustafa Elitaş |
Ali İhsan Köktürk |
Halil Ünlütepe |
|
Kayseri |
Zonguldak |
Afyonkarahisar |
|
Ali Rıza Öztürk |
Turgut Dibek |
|
|
Mersin |
Kırklareli |
|
BAŞKAN – İkinci önergeyi okutup -aykırı olanı- işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 7. maddesinde
yer alan “öneri” ibaresinin yerine “teklif” ibaresinin eklenmesini,
ikinci fıkrasında yer
alan “onu alan kişi, uygun bir sürede gönderene haber vermek zorundadır.”
ibaresi yerine “onu alan kişi, kendisi için ağır bir külfeti gerektirmiyorsa,
uygun bir sürede gönderene haber vermek zorundadır.” ibaresinin yazılmasını,
2. fıkranın devamına, “Alan kişi, yanlışlıkla gönderilen şeyi
korumak ve haber vermek için yaptığı masrafları talep etme hakkına sahiptir. Bu
masraflar kendisine ödeninceye kadar hapis hakkı kullanabilir” cümlesinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Mehmet Şandır |
İzzettin Yılmaz |
|
Konya |
Mersin |
Hatay |
|
Osman Ertuğrul |
Rıdvan Yalçın |
|
|
Aksaray |
Ordu |
|
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Konuşacak mısınız, gerekçeyi mi okutayım?
FARUK BAL (Konya) – Konuşacağım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Faruk Bal, Konya
Milletvekili.
Buyurun Sayın Bal.
FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; madde
iki fıkradan ibarettir. 7’nci maddenin birinci fıkrası, günlük olarak
karşılaştığımız, ısmarlama hâlinde, ısmarlanmamış olduğu hâlde adrese
gönderilen eşyaların kabulüyle ilgilidir. Bu madde, dolandırıcıların,
insanların hulus ve saffetinden yararlanarak çıkar sağlamak isteyen organize
kuruluşların sıkça kullandığı ve Türkiye’nin dört bir tarafında insanları
mağdur ettiği bir konuyu kanun olarak düzenlemek suretiyle buna engel olmaya
çalışmaktadır.
Elbette ki böyle bir düzenlemenin gereği vardır ancak mevcut
düzenleme eksiktir. Niçin eksiktir? Maddenin ikinci fıkrasında “Ismarlanmamış
bir şeyin yanlışlıkla gönderildiği açıkça anlaşılırsa, onu alan kişi, uygun bir
sürede gönderene haber vermek zorundadır.” denilmektedir.
Yanlışlıkla alan kişi bunu aldıktan sonra gönderene haber vermek
mükellefiyeti ile sorumlu tutuluyor ise, bu takdirde, doğal olarak bunu gelip
alınmasını da beklemek suretiyle bir külfete de tabi tutulacaktır. Yani,
ısmarlanmamış bir şeyi yanlışlıkla alan kişi gönderilmiş olan eşyayı saklamakla
da mükellef olacaktır. Hiçbir kusuru, hiçbir kabahati olmadan, kendisinin belki
de maddi yönden birtakım imkânlarından yararlanmak isteyenlerin başvurmuş
olduğu böyle bir düzene muhatap olan kişi böyle bir mükellefiyete tabi kılınır
ise, o takdirde buradan kendisine bir hak da doğması gerekmektedir. İşte doğması
gereken hakkın, o ısmarlanmamış eşyayı gönderme veya saklamayla ilgili yaptığı
masrafların üzerinde hapis hakkı kullanılmak suretiyle yerine getirilmesi icap
etmektedir. Bu, hak ve mükellefiyetin dengelenmesi ilkesine uygundur. Bu dengelenmeyi, hakkı ve mükellefiyeti dengelemeyi bundan önceki
maddelerde iktidar partisinin sayın milletvekilleri reddettiği önergelerle pek
yerine getiremedi, burada yerine getireceğini ümit ediyoruz çünkü bu madde
dolandırıcılığa karşı, postayla soyguna karşı, insanlarımızın gönderilen
tencere, tabak, kitap, kaset gibi eşyalarla soyulmasına karşı, soyguna muhatap
olacak kişilerin elde edebileceği bir hapis hakkıyla ilgilidir. Bu hapis
hakkının tanınması hukukun doğal sebebidir. Bu sebebi yerine getirmek, yüce
Meclisin görevidir. Bu görevi yerine getirebilmek için bu önerge verilmiştir.
Yüce Meclisin takdirini biraz sonra göreceğiz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bal.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 321 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Tasarısının (7) nci Maddesinin 2. fıkrasının madde metninden çıkartılmasını
arz ederiz.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yüksek heyetin
takdirlerine bırakıyorum efendim.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Kayseri Milletvekili Sayın Mustafa Elitaş,
önerge üzerinde söz istiyor; buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Türk Borçlar Yasası’nı konuşuyoruz, uzun zamandır Türkiye Büyük
Millet Meclisinin gündeminde olan, Adalet Komisyonundan geçmiş. Çalışma
sürecine baktığımız zaman on yılı aşkın bir süredir değiştirilmek üzere karar
oluşturulmuş, ancak bugünlere kısmet olan bir süreci yaşıyoruz.
Değerli arkadaşlar, bu yasayı görüşürken, muhalefet partisi
milletvekillerinin burada bu kürsüde görüşlerini ifade ederken yasa üzerinde
“teknik bir yasa olduğunu, toplumda büyük bir kesimi ilgilendirdiğini, bu
teknik yasayı yaparken, daha önce de yaptığımız temel yasalarda olduğu gibi
gelin birlikte ortak bir uzlaşma komisyonu kuralım, bu önergelerle birlikte
değerlendirme yapalım” şeklinde önermeleri oldu. O zaman burada komisyon sırasında oturan Sayın Bakan ve Grup
Başkan Vekili olarak ben, muhalefet partilerinden milletvekili arkadaşlarımıza
dedik ki: “Biz, genel kabul görmüş hukuk deyimlerini, terimlerini değiştirmenin
belki uygulayıcıları açısından farklılıklar… Bunlar mecburiyetten dolayı,
mesleklerinden dolayı zorluklarla karşılaşırlar, ama aşarlar, ama sadece başına
geldiğinden dolayı bunu bilen, bunu hatırlayan insanların zorlanmasından, genel
kabul görmüş hukuk terimlerinin değiştirilmesi konusunda biz de karşıyız dedik.
Nitekim, Sayın Ünlütepe’nin,
birlikte imzaladığımız önergesini tartıştık, Komisyon Başkanımızla,
yetkililerle tartıştık, uygun olduğu kanaatine vardık.
Değerli milletvekili arkadaşlarımıza, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubuna gittik. “Deyimler ve terimler konusunda uzlaşma, anlaşma yapmamız
gerekir. Perşembe günü bir heyet oluşturalım, salı gününe kadar bunu
gerçekleştirsinler, bu deyimi yapalım.” dedik. Sayın Bal ilk etapta kabul etti,
arkasından dedi ki… Bana bir yazı verdi, bu yazıda “Madde numaralarını da
değiştirmemiz lazım. Madde numaralarını değiştirmediğimiz takdirde cinayet
olur” şeklinde bir hukuk adamının söylediği bir konuyu gündeme getirdi.
Kendisine şunu söyledik, dedik ki: “Mevcut Yasa, şu anda yürürlükte olan Yasa
550 madde, bizim yapmaya çalıştığımız yasa da 650 madde. Bu yasada, diyelim ki
110’uncu maddeden sonra bir değişiklik oldu. Ne diyeceğiz? 110/A diyeceğiz;
130’da oldu, 130/A veya 130/B diyeceğiz.” Değerli arkadaşlar, yeni yapılan bir
hukuk sisteminin 110/A’sı, 110/B’si
olmaz. Bununla ilgili “Eğer biz bu süreci yaparsak, bu süreç, içerisinden
çıkılmaz hâle gelir.” dedik. Sayın Bal ve arkadaşları, bize on beş günlük süre
verin, biz bunu yapmaya çalışalım… Ama kelimeyle ilgili kısımda, sözcüklerle
ilgili olan kısımda biz Adalet Bakanlığına teklif ettik: “Bunu yapalım, genel
kabul görmüşü ortadan çıkarmayalım. Medeni Kanun’a, 2001 yılında bu Parlamento
tarafından onaylanmış Medeni Kanun’a paralel olarak yapılan düzenlemelere bağlı
kalmak kaydıyla, Türk Borçlar Yasası’ndaki kavramları korumaya gayret edelim.”
dedik. Şimdi, bununla ilgili nasıl ki 57’nci Hükûmet döneminde yapılmış Türk Medeni Kanunu’na
paralelliği sağlama mecburiyetimiz varsa, o dönemde yapılan -ki sekiz yıldır
uygulanan- bir kanun artık kabul görmüş hâle geldiğinde, tekrar sekiz yıl
öncesine dönüp o kelimeleri ve kavramları yeniden öğretmemek, yeniden kavram
kargaşası ortaya çıkarmamak için bütün yasanın temelini yapalım dedik.
Sayın Bal, haklı olarak şunu ifade ediyor olabilir: İcap ve kabul…
Bu, uzun yıllardır kabul edilen, uzun yıllardır olan ama
“icap”ın Türkçedeki karşılığının olmadığını, vitrindeki bir malla ilgili
etiketin icap sayılacağını, benim de bir müşteri olarak, bir tüketici olarak
onu kabul ettiğim anda, mağaza sahibinin, benim vardığımda onu vermek
mecburiyetinde olduğunu okuduk, gördük, uygulamada da böyle olduğunu biliyoruz
ama karşılamadığını ifade ediyor. Ne demişiz? “Öneri” demişiz. Sayın
Bal, teklif olarak ifade ediyor.
Arkadaşlar, ikinci kısmın 3’üncü maddesi “icap ve kabul”ü “öneri
ve kabul” hâline getirmiş. Artık bundan sonra, Genel Kurul bunu “öneri” olarak
kabul ettikten sonra, diğer maddelerde de teklif hâlinde iddia etmenin, ısrar
etmenin bir anlamı olmadığını kabul ediyorum. Hâlâ açık yüreklilikle
söylüyoruz: Eğer genel kabul görmüş madde metinleri kavramları üzerinde halk
tarafından, uygulayıcılar tarafından birlikte yapabileceğimiz bir şeyimiz varsa
onu değerlendirelim, yapalım, gayret edelim. Neye bağlı? Şarta bağlı. Sizin
zamanınızda, 2001 yılında çıkan Türk Medeni Kanunu’ndaki deyimlere bağlı kalmak
üzere bunu da yapalım diyoruz. Bu konuda teklifimiz açık. Nitekim,
Sayın Ünlütepe…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Elitaş, lütfen
toparlayınız.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sayın Başkan, bitiriyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubundan Sayın Ünlütepe
ile iki konuda mutabık kaldığımızı ifade ediyorum. Bakın, bu 7’nci maddede,
bilgimiz dâhilinde olmayan, bize gönderilen mallar var ya, eskiden Kanun’da
sekiz gün içerisinde itiraz etmediğiniz takdirde kabul etmiş sayılırdınız ve
ödemek mecburiyetindeydiniz. Şimdi, bunu, kötü niyetli olan insanların, kötü
niyetlerinden dolayı bu işlemlerinin kendilerine haklı bir kazanç elde etmesini
engellemek, iyi niyetli ama kanunu bilmeyen… Hani “Kanunu bilmemek mazerettir,
değildir.” diye bir hüküm var ya, “Kanunsuz suç ve ceza olmaz.” ilkesi;
arkasından da “Kanunu bilmemek mazeret değildir.” ilkesi… İşte,
biz, ondan dolayı, mağdur olan insanların korunması amacıyla, ısmarlanmamış bir
malın yanlışlıkla gönderildiği konusunda, bunu iade etmeyen, hukukta,
makamlarda, yargıda ihtilafın ortadan kalkmasını sağlamak amacıyla, artık
ısmarlanmamış bir malı birine gönderirken şirketlerin, kurumların daha ciddi
olmaları, daha ciddi davranmayı düşünmeleri amacıyla ikinci fıkranın kaldırılması
konusunda birlikte bir karar verdik.
Önergemizin kabulünü rica ediyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Elitaş.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) - Biraz önce, bir hatip konuşurken, hatibi
uyararak “önergeyle ilgili konuşun” dediniz ama beş dakika boyunca bir başka
milletvekiline sataşmada bulunan ve maddeyle, önergeyle hiç ilgili olmayan bir
konuşma hakkında en ufak bir uyarınız olmadı.
BAŞKAN – Buyurun… Siz uyardınız Sayın Başkan…
OKTAY VURAL (İzmir) – Dolayısıyla, tutumunuzda parti yandaşlığının
mı, yoksa aynı yörenin milletvekili olmanızın mı etkili olduğu konusunda
tereddüt oldu.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Oktay. Böyle bir usul yok.
OKTAY VURAL (İzmir) - Bundan sonraki durumlarda, lütfen, iktidar
partisi de olsa aynı uyarıda bulunun.
BAŞKAN - Ben gereken uyarıyı yapıyorum.
FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bal.
FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, Sayın Hatip biraz önce
konuşurken, ismimden de bahsederek gerçek olmayan hususları ifade etmiştir. Onu
düzeltmek için söz istiyorum.
BAŞKAN – Neyi söyledi, Sayın Bal? “Gerçek olmayan husus…”
FARUK BAL (Konya) – “Yazılı olarak…”
OKTAY VURAL (İzmir) – İsmini zikretti.
BAŞKAN – Sayın Vural, Sayın Bal’a müsaade eder misiniz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Ediyorum. Buyurun.
BAŞKAN – Sayın Bal’a soruyorum: Neyi ifade etti? Yani bunu da mı
sormayalım!
OKTAY VURAL (İzmir) – Sorun…
BAŞKAN – Soruyoruz… Bir saniye…
FARUK BAL (Konya) – Beni dinliyorsunuz Sayın Başkan!
BAŞKAN - Cevap versin Sayın Bal.
OKTAY VURAL (İzmir) – Dinlemediniz ki önergeyi!
FARUK BAL (Konya) – Şu anda beni dinliyorsunuz Sayın Başkan. Beni
dinliyorsunuz…
BAŞKAN – Ama sizi dinletmiyor, Sayın Vural müdahale ediyor. Onun
için…
FARUK BAL (Konya) – Onun konuşması bitti, beni dinliyorsunuz şu
anda.
Sayın Hatip ismimden beş defa bahsederek gerçek olmayan hususları
ifade etmiştir. Gerçekleri izah edeceğim.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bal.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Konya Milletvekili Faruk Bal’ın,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye
Büyük Millet Meclisi, esasında bir güven kurumudur, milletvekillerinin
birbirleriyle konuşurken, birbirlerine güvenmesi gereken bir kurumdur.
Konuşmaların yanlış bir şekilde Meclis Genel Kuruluna aktarılması da
güvensizliğin eseridir.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Çok doğru… Tutanaklara bakalım,
konuştuklarımız belli.
FARUK BAL (Devamla) – Şimdi, bizim, bu kanunun olgunlaştırılmasına
ilişkin MHP Grubu olarak ciddi bir katkımız olmuştur, olmasını da arzu ettik.
Dolayısıyla, yasanın dili ve maddelerinin bütünlüğünün bozulmasının yanlış
olduğunu ifade ettik. Sayın Elitaş da olabilir ama
pek çok, AKP Grubuna mensup milletvekilleri bunların doğru olduğunu söylediler.
Bu doğru olan hususlarda bir ortak akılla sonuç alalım konusu da ifade
edilmiştir. Buraya kadar doğru ama ben hiç kimseye “On beş gün süre verin, biz
bu…”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen tamamlayınız, buyurun.
FARUK BAL (Devamla) – “…işi hallederiz.” demedim, bir. İki: “Bana
yazılı olarak verin.” şeklinde bir ifadede bulunmadım. Bizim yaptığımız işin
tamamı bu kanunu olgun hâle getirebilmek için muhalefet olarak üzerimize düşen
görevi yerine getirmekti. Nitekim, Sayın İyimaya ve bu tasarıya katkıda bulunmuş olan sayın hukuk
fakültesi öğretim üyeleriyle beraber Hâkimevi’nde bir
toplantı yapılmıştır. Bu toplantıda da düşüncemizi açık olarak ifade ettik,
daha sonra da CHP Grubuyla bir toplantı yapılacaktı, nasıl bir toplantı
yapıldığından da haberdar değiliz.
Şimdi, bütün bunları alıp bu eksikliklerin, bu yanlışlıkların bu
şekilde kabul edilmesinin gerekçesini bizimle görüşmenize bağlıyorsanız Sayın Elitaş, bu, güven yaratan bir durum değildir.
Bu durumu yüce heyetin bilgisine sunmak istedim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi…
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Karar yeter sayısı istiyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, Sayın Milletvekili
burada, güvenilmez biri olduğumu ifade ederek…
FARUK BAL (Konya) – Öyle bir şey söylemedim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bakınız, sayın grup başkan vekiliyle
birlikte yaptığımız konuşmayı, güvenilmez biri olduğumu ifade etmeye çalıştı.
Ben, hem kendileriyle hem Sayın Şandır’la yaptığım
konuşmaları ifade ediyorum. Adalet Bakanımız da böyle bir şeyin yapılmasını
“Orada, Türk Medeni Kanunu çerçevesinde hangi sözcükler, hangi deyimler
geçtiyse ona paralel olarak -bir şeyi yapmamızı iddia ederek- yapalım, çalışma
yapalım.” dedi.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Nitekim,
bununla ilgili yaptık. Onunla ilgili de hâlâ yapacağımızı da ifade ediyoruz ama
geçmiş olan meseleleri, farklı olan şeyleri tekrar gündeme getirmenin güvenle
alakası yoktur diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Tutanaklara geçti sözleriniz Sayın Elitaş.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum… Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 7’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler…
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Başkan, karar yeter sayısı istemiştik.
BAŞKAN - Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı
istemiştik, biz kale alınmıyor muyuz?
BAŞKAN – Sayın Milletvekili, duymadım inanın ki.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Öyle mi?
BAŞKAN – Evet.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Biraz daha yüksek sesle söyleyeyim o
zaman.
BAŞKAN – Hayır, elinizi kaldırdığınızı gördüm ama ne söylediğiniz
duyulmadı.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Tamam, ben biraz daha yüksek sesle
söylerim.
BAŞKAN – İyi olur.
8’inci maddenin başlığını okutuyorum:
5. Bağlayıcı olmayan öneri ve herkese açık öneri
MADDE 8-
BAŞKAN - Madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri önce
geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık derecesine göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 8 inci
maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
“Öneren taraf, önerisi ile bağlı olmama hakkının saklı olduğunu
açıkça belirtirse veya işin özelliğinden ya da önerinin mahiyetinden bağlanma
niyetinde olmadığı anlaşılırsa, önerisi kendisini bağlamaz.”
Kerim
Özkul
Konya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 8.
maddesinde geçen “öneren” kelimesi yerine “teklif eden”, “önerisi” kelimesi
yerine “teklifi” yazılmasını, “Fiyatını göstererek mal sergilenmesi veya
tarife, fiyat listesi ya da benzerlerinin gönderilmesi, aksi açıkça ve
kolaylıkla anlaşılmadıkça öneri sayılır.” ibaresi yerine “Fiyatını göstererek
mal sergilenmesi veya tarife, fiyat listesi ya da benzerlerinin gönderilmesi,
aksi açıkça ve kolaylıkla anlaşılmadıkça teklif sayılmaz.” ibaresinin
kullanılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Osman Ertuğrul |
Mehmet Şandır |
|
Konya |
Aksaray |
Mersin |
|
İzzettin Yılmaz |
Rıdvan Yalçın |
|
|
Hatay |
Ordu |
|
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet önergeye katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen, Konya Milletvekili
Faruk Bal.
Buyurun Sayın Bal.
FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
anlaşılan bu iş epeyce su götürecektir çünkü bu kanun tasarısı, dili itibarıyla
anlaşılmaz bir kanun tasarısıdır. Bunun dili itibarıyla anlaşılmaz olduğunu
ifade eden sadece muhalefet partileri değil, iktidar partisinin sayın
milletvekilleri de tasarının daha iyi anlaşılır hâle getirilebilmesi
gerekçesiyle değişiklik önergeleri vermektedirler. O hâlde, Sayın Komisyona,
Sayın Bakanlığa ve Sayın AKP Grubuna düşen görev, bu anlaşılmaz tasarıyı
anlaşılır hâle getirebilmek için ortak çalışmayı gündeme getirmektir.
Bu ortak çalışmayla ilgili, Sayın Elitaş’ın
biraz önce yanlış olarak algıladığı şekilde, kendisini güvensiz bir kişi olarak
nitelendirmedim. Ancak milletvekillerinin ve gruplar arasındaki görüşmelerin
içeriği hakkında biz herhangi bir beyanda bulunmadık burada. Elbette ki beyanda
bulunacak olursak bizim de sizler hakkında söyleyebileceğimiz çok şey
olacaktır. Dolayısıyla oradaki görüşmeleri Genel Kurul gündemi hâline getirmek
güvensizlik yaratan bir durumdur. Ben bu durumdan söz etmiştim. Ayrıca nazik de
bir durum değil, onu da sözlerime ilave etmek istiyorum.
Maddeye gelince: Değerli arkadaşlarım, tasarının 8’inci maddesi
eski Borçlar Kanunu’nun 7’nci maddesini karşılamaktadır. Borçlar Kanunu’nun
7’nci maddesi tarife ve cari fiyat gönderilmesinin icap oluşturmadığını, üçüncü
fıkrası ise bedel gösterilmek suretiyle mal teşhir edilmesinin kural olarak
icap sayıldığını hükme bağlamaktaydı. Mehaz Kanun’da, yani İsviçre Borçlar
Kanunu’nda herhangi bir değişiklik yapılmamıştır bu maddenin özü hakkında.
Tasarıda, bu şekilde, iki fıkranın tek fıkra hâline getirilerek tarife ve cari
fiyat listesi gönderilmesinin icaba davet olmaktan çıkarılıp icap hâline
getirilmesi yanlıştır. Dolayısıyla, tasarıda gerek tarife ve cari fiyat listesi
gönderilmesini gerekse fiyatını göstererek mal sergilenmesini, “…aksi açıkça
anlaşılmadıkça ve kolaylıkla anlaşılmadıkça öneri sayılır.” şeklinde
düzenlenerek bu tür irade açıklamalarını kural olarak icap saymakta, bunun icap
olmadığının ispat yükünü ise iradeyi açıklayan kişiye yüklemektedir. Bu,
yanlıştır. Bu düzenleme isabetli de değildir. Tasarının mevcut düzenlemeyi
değiştirip bu tür tanıtım iradelerini icap sayması, ancak bunun aksi açıkça ve
kolaylıkla anlaşılabilmesi hâlinde “icap” değil, “icaba davet” olarak sayılması
çözümünün getirilmesi gerekmektedir.
İşte bizim önergemiz de bu amacı elde etmeye yöneliktir diyor,
önergemizi yüce Kurulun takdirine sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bal.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutup, işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 8 inci
maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
“Öneren taraf, önerisi ile bağlı olmama hakkının saklı olduğunu
açıkça belirtirse veya işin özelliğinden ya da önerinin mahiyetinden bağlanma
niyetinde olmadığı anlaşılırsa, önerisi kendisini bağlamaz.”
Kerim
Özkul
Konya
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum,
Gerekçe:
Tasarının birinci fıkrasında kullanılan anlatımın daha anlaşılır
olması amacıyla iş bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
8’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
9’uncu maddenin başlığını okutuyorum:
6. İlân yoluyla ödül sözü verme
MADDE 9-
BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme
alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 9. maddesinin
3. fıkrasında yer alan “giderlerinin ödenmesini isteyenlerin” ibaresi yerine,
“sonucun gerçekleşmesi için gider yaptığını iddia edenlerin” ibaresinin
kullanılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Mehmet Şandır |
Rıdvan Yalçın |
|
Konya |
Mersin |
Ordu |
|
Osman Ertuğrul |
İzzettin Yılmaz |
Yılmaz Tankut |
|
Aksaray |
Hatay |
Adana |
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bir önerge daha gelmişti bu
maddeyle ilgili, çekildi mi acaba?
BAŞKAN – Geri çekilmiş Sayın Vural.
Yılmaz Tankut, Adana Milletvekili,
önerge üzerinde söz istemiştir.
Buyurun.
YILMAZ TANKUT (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’nın 9’uncu maddesiyle ilgili olarak vermiş
olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, Borçlar Kanunu Tasarısı’nı görüştüğümüz bu
zaman dilimi içerisinde ne yazık ki insanlarımız büyük sıkıntılar, yokluklar,
yoksulluklar ve yolsuzluklar içerisinde kıvranmakta ve âdeta suni teneffüslerle
kendi bitkisel hayatlarını uzatmaya çalışmaktadır. Dolayısıyla borçların
ödenmesiyle ilgili yenilikler ve kolaylıklar getirilerek vatandaşlarımıza
hizmet etmesi gereken bu tasarı, maalesef bugün yedi yıldan beri milletimizin
ve ülkemizin mevcudiyetine hükmetmeye çalışan, hükmeden Adalet ve Kalkınma Partisi
İktidarının meydana getirdiği Türkiye tablosu içerisinde belki de hiçbir anlam
ifade etmemektedir. Çünkü bugün başta çiftçimiz, esnafımız olmak üzere
toplumumuzun bütün katmanları büyük bir borç ve yokluk, yoksulluk içerisinde
bulunmakta, insanlarımız, vatandaşlarımız ne yazık ki büyük sıkıntılarla karşı
karşıya kalmakta ve hayat mücadelesi vermektedir. Bugün
Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarının ve Sayın Başbakanın çizdiği ve nafile
gayretlerle çizmeye çalıştığı sahte ve pembe Türkiye tablosu ile ne yazık ki
bugün yaşayan ve yaşanan gerçek Türkiye’nin gece ve gündüz kadar farklı
olduğunu insaf ve vicdan sahibi hemen hemen herkes
kabul etmekte ve bu manada da büyük sıkıntılarla, büyük problemlerle karşı
karşıya kalmaktadırlar.
Yine bugün, yedi yıllık Adalet ve Kalkınma Partisinin tek başına
iktidara gelmeden önceki Türkiye tablosu ile yedi yıl sonunda
gelinen Türkiye tablosu arasında çok vahim ve sıkıntılı gelişmelerin ve
olayların yaşandığı da hemen herkesin ve toplumun hemen hemen
bütün katmanlarının gözü önünde cereyan eden birtakım gelişmeler meydana
gelmiştir.
İşte yedi yıl önce, Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidara
gelmeden önceki Türkiye tablosundan bazı örnekler verecek olursak; AKP iktidara
gelmeden önce bölücü PKK enterne edilmiş ve bitik bir hâle getirilmiş, âdeta
yok edilmiş bir terör örgütü idi. Bugün ise maalesef Adalet ve Kalkınma
Partisiyle birlikte PKK âdeta uluslararasılaştırılarak
siyasi talepleri karşılanmak istenen, özgürlük mücadelesinin sembolü hâline getirilmek
istenmektedir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Yok öyle bir şey, yalan!
YILMAZ TANKUT (Devamla) – Yine, Adalet ve Kalkınma Partisi
öncesinde toplumda zerre kadar Kürt-Türk ayrışması yok iken bugün Adalet ve
Kalkınma Partisi İktidarıyla ilk kez sözde açılımlar ve saçılımlar ile
ayrışmaların, cepheleşmelerin ve kutuplaşmaların önü açılmış, millî birlik ve
bütünlüğümüz ne yazık ki yara almıştır.
AKP öncesinde ülkenin toplam borcu yaklaşık 214 milyar dolar iken
bugün Adalet ve Kalkınma Partisinin İktidarıyla 520 milyar dolarları aşmış
bulunmaktadır.
Yine Adalet ve Kalkınma Partisi öncesinde işsiz sayısı 1 milyon
100 bin iken bugün Adalet ve Kalkınma Partisi sonrasında işsiz sayımız resmî
olarak 3 milyon 700 bine yükselmiştir.
Dolayısıyla, Adalet ve Kalkınma Partisi öncesinde ihracatın da
yüzde 52’si ithalata dayanmaktayken bugün ne yazık ki AKP’yle birlikte
ihracatın yüzde 81’i ithalata endekslenmiş vaziyettedir.
AKP öncesinde Türk Telekom devletin yani milletin idi, bugün ise
AKP’yle birlikte Türk Telekom birkaç yıllık kârı karşılığı Arap ve Ermeni konsorsiyumuna satılmıştır.
AKP öncesinde TÜPRAŞ, Tekel ve onlarca liman ve devasa devlet
işletmeleri devletin yani milletin malı idi, bugün ise AKP’yle birlikte bütün
bunlar tek tek elden çıkartılmış, yabancı ve yandaşlara
ne yazık ki peşkeş çekilmiştir.
Dolayısıyla, AKP İktidarıyla birlikte bütün bu satışlara rağmen
borçlarımız ne yazık ki azalmamış ve fazlalaşmış, insanlarımız ise daha da
fakirleşerek yokluğa mahkûm edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YILMAZ TANKUT (Devamla) - Bütün bu olumsuzluklara mukabil
Milliyetçi Hareket Partisi olarak yine de bu ve benzer yasa tasarılarına katkı
sağlamaya, milletimizin faydasına dokunmaya, onun menfaatine hizmet etmeye
çalışarak tavsiyelerde bulunmaktayız ama ne yazık ki iktidar taassubu ve kompleksi
içerisinde, bunlar da hüsnükabul görmemektedir.
Bu düşüncelerle, sözlerime son verirken, bu önergemizin de kabul
edilebileceğini ümit ederek hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Tankut.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
10’uncu maddenin başlığını okutuyorum:
7. Önerinin ve kabulün geri alınması
MADDE 10-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri önce
geliş sırasına göre okutup aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 10 uncu maddesinin
birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Azize
Sibel Gönül
Kocaeli
“Geri alma açıklaması, karşı tarafa öneriden önce veya aynı anda
ulaşmış ya da daha sonra ulaşmakla birlikte, karşı tarafça öneriden önce
öğrenilmiş olursa öneri yapılmamış sayılır.”
BAŞKAN – Aykırı olan ikinci önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 10. maddesinin
başlığında geçen “Önerinin” kelimesinin yerine “Teklifin”, madde metninde yer
alan “öneriden” kelimesinin yerine “tekliften”, “öneri” kelimesinin yerine
“teklif” kelimesinin yazılmasını,
“Geri alma açıklaması” ibaresi yerine “teklifin ve kabulün geri
alınmasına ilişkin irade açıklaması” ibaresinin yazılmasını,
İkinci fıkranın metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Mehmet Şandır |
Rıdvan Yalçın |
|
Konya |
Mersin |
Ordu |
|
Osman Ertuğrul |
İzzettin Yılmaz |
Akif Akkuş |
|
Aksaray |
Hatay |
Mersin |
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) - Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Konuşacak mısınız, gerekçeyi mi okutayım?
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Akif Akkuş konuşacak efendim.
BAŞKAN – Akif Akkuş, Mersin Milletvekili, önerge üzerinde
söz isteyen.
Buyurun Sayın Akkuş.
AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 321
sıra sayılı Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’nın 10’uncu maddesinde verdiğimiz
önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, herhangi bir kanun gerekçe ve
uygulamaları bakımından anlaşılabilir ve ikna edici olmalıdır. Ancak Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı, özellikle kullanılan dil bakımından anlaşılabilir olmaktan
uzaktır, bu da konuyla ilgili olarak farklı yorumların yapılmasına ve kanunun
istediği sonucun çıkmasına engel olabilmektedir. Bu maddede de kısaca “öneri”
ve ondan türeyen cümlelerle, “teklif” ve “tekliften” türeyen cümlelerin
değiştirilmesini talep etmekteyiz. Ancak daha önceki tekliflerimizde olduğu
gibi bu teklifimize de karşı oy kullanacağınız kanaatinde olmamıza rağmen,
görevimizi yapmanın gereği olarak bu önergemizi sunmuş bulunuyoruz.
Değerli milletvekilleri, mahkemelerde görülen, işlenen konulara
şöyle bir baktığımızda, borç ve borçla ilgili uyuşmazlıkların oldukça fazla
olduğunu, bunların toplam mahkemeler açısından, konular açısından ön sıralarda
olduğunu görmekteyiz. Bu yüzden, çıkarılacak kanun daha fazla itina
beklemektedir diye düşünüyorum, yani bir acelecilikle çıkarılmış olan bu
kanunun daha fazla itina gösterilerek hazırlanması gerekirdi kanaatindeyim.
Biraz önce belirtildi, borçlar konusunda, çek ve karşılıksız çek
ihtilafları günümüzde önemli boyutlara ulaşmış bulunmaktadır. Dolayısıyla,
Borçlar Kanunu kadar önemli olan ve bugün çek uyuşmazlığıyla alakalı olarak
birçok vatandaşımız ceza almış, bir kısmı da cezaevlerinde bulunmaktadır. Bana
bu konuda zaman zaman e-mail’ler geliyor, mektup
geliyor, eminim, bunlar sizlere geliyordur, yani burada bunların bir an önce
ele alınması gerektiği kanaatindeyim. Dolayısıyla, Borçlar Kanunu kadar önemli
olan çek uyuşmazlığıyla alakalı olarak, bugün, birçok vatandaşımızın cezaevinde
olduğu görülmektedir. Bu yüzden, Çek Kanunu’nun bir an önce gündeme gelmesi ve
çek mağduriyetinin önüne geçilmesi gerekmektedir. Çek Kanunu’nun gündeme
gelmemesi ticareti de olumsuz yönde etkilemektedir ve özellikle “orta direk”
adı verilen esnafımız bu bakımdan özellikle yok olmakla karşı karşıyadır. Çünkü
birçok esnaf bir diğerine çek vermiş, bu çeklerin birçoğu karşılıksız çıkmış. O
karşılıksız çeki verenler, bize gelen bu karşılıksız çek mağduru kişiler şunu
söylüyorlar: “Biz ödeyeceğiz ama ceza aldık. Yani bizi yakalasalar cezaevine
gönderecekler. Dolayısıyla biz borcumuzu ödeyeceğiz, ödemek istiyoruz ama
ödeyemez duruma geldik. Çünkü çalışmıyoruz. Dükkâna gidemiyoruz, iş yerine
gidemiyoruz.” Dolayısıyla bunun bir önce önlenmesi gerekir kanaatindeyim.
Şimdi, konuşmama başlarken “Kanunlar açık olmalı ve ihtilafları
kolayca çözmeli.” demiştim. Ancak Meclise geldiğimizden beri iki seneyi geçti.
Bu iki senelik zaman zarfında çıkartılan kanunlar maalesef toplumun büyük
kesimini ilgilendiren kanunlar değil. Genellikle, mutlaka ihtilaf… Onların da
gündeme gelmesi, onların da kanunlarla düzenlenmesi gerektiği kanaatindeyim ama
bugün vatandaşımız inim inim inlemekte. İşsizlik,
yolsuzluk… Hadi bunları bir kenara bırakalım. Bırakamıyoruz ama,
bari borcunu ödemek isteyen insanların borcunu ödemesine fırsat verecek
birtakım kanun ve yönetmelikleri çıkartmakla uğraşalım diye düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Akkuş, lütfen toparlayınız.
AKİF AKKUŞ (Devamla) – Teşekkür ederim efendim.
Tabii böyle olunca da vatandaşta şöyle bir kanaat gelişti: Yine
biz bunu, tabii vatandaştan dinliyor, vatandaştan duyuyoruz. “Acaba bu kanunlar
daha çok dışarıdan manipüle mi ediliyor?” deniliyor. “Dışarıdan müdahale mi var
bu kanunların çıkartılmasında?” diye sorular soruyorlar ve bunda da pek haksız
görünmüyorlar. Çünkü vatandaşın mağdur olduğu ve bir an önce çözülmesi gereken
ihtilaflarını ortadan kaldıracak kanun ve yönetmelikler maalesef çıkartılmış
değil.
Bu bakımdan, önümüzdeki günlerde bunların çıkartılacağını ümit
ediyor, bu önergemize kabul oyu kullanmanızı arzu ediyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Akkuş.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutup işleme koyuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 10 uncu
maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Azize
Sibel Gönül
Kocaeli
“Geri alma açıklaması, karşı tarafa öneriden önce veya aynı anda
ulaşmış ya da daha sonra ulaşmakla birlikte, karşı tarafça öneriden önce
öğrenilmiş olursa öneri yapılmamış sayılır.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz
Değerli Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gerekçe.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının birinci fırkasında kullanılan kelimenin daha anlaşılır
olması amacıyla iş bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Arayacağım Sayın Genç.
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.08
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 18.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ
(Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
7’nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
321 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 10’uncu maddesi üzerinde
verilen Kocaeli Milletvekili Azize Sibel Gönül’ün önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı
vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Tasarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
10’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
11’inci maddenin başlığını okutuyorum:
III. Hazır olmayanlar arasında kurulan sözleşmenin hüküm anı
MADDE 11-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır. Önce geliş
sıralarına göre okutup aykırılık sıralarına göre işleme alacağım.
OKTAY VURAL (İzmir) – 11’de bizde bir tane gözüküyor.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Şimdi verdik.
BAŞKAN – Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 11. Maddesi
ile ilgili olarak, “kurulan” kelimesinin yerine, “yapılan” kelimesinin,
“Önerinin” kelimesinin yerine, “teklifin” kelimesinin yazılmasını “başlayarak”
kelimesi yerine “itibaren” kelimesinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Mehmet Şandır |
İzzettin Yılmaz |
|
Konya |
Mersin |
Hatay |
|
Rıdvan Yalçın |
Alim Işık |
Osman Ertuğrul |
|
Ordu |
Kütahya |
Aksaray |
OKTAY VURAL (İzmir) – Önerge dağıtılırsa…
BAŞKAN – Sayın Vural, Cumhuriyet Halk Partisi tarafından ikinci
önerge hemen verilmiş, dağıtılacak.
İkinci önergeyi okutup, dağıtıyorum:
T.B.M.M. Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan Borçlar Kanunu tasarısının 11. maddesinin 2.
fıkrasındaki “kabulün gerekli olmadığı durumda” ibaresinin madde metninden
çıkarılarak “… kabule gerek yoksa…” ibaresinin
yazılmasını teklif ederiz.
|
Ali Rıza Öztürk |
İsa Gök |
Hulusi Güvel |
|
Mersin |
Mersin |
Adana |
|
R. Kerim Özkan |
Mevlüt Coşkuner |
|
|
Burdur |
Isparta |
|
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, bir defa
daha, tam dinleyemedim. “Açık” var mı, “açık” sözcüğü var mı? Yok.
Katılmıyoruz efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Önerge Komisyonda yok, bizde yok görüşmesini
yapıyoruz Sayın Başkan. Biz neye “Evet.” diyeceğiz, neye “Hayır.” diyeceğiz,
önerge yok.
BAŞKAN – Sayın gruplar, önergelerini daha erken verirlerse bundan
sonra dağıtma imkânı olur.
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk.
Sayın Öztürk, buyurun.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan Borçlar Kanunu’nun bu tasarısında hazır olmayan kişiler
arasındaki sözleşmenin kurulma anıyla ilgili bir husus bu.
Şimdi, bir hazır olanlar arasında sözleşmenin kurulması, bir de
hazır olmayan kişiler arasında sözleşmenin kurulması olayı var. 11’inci
maddenin birinci fıkrası “Hazır olmayanlar arasında kurulan sözleşmeler,
kabulün gönderildiği andan başlayarak hüküm doğurur.” Yani hüküm ve sonuç
doğurma anını gönderildiği an olarak kabul etmiş, hemen akabinde “Açık bir
kabulün gerekli olmadığı durumlarda, sözleşme önerinin ulaşma anından
başlayarak hüküm doğurur.” demiş.
Şimdi, bizim önerdiğimiz değişiklik: Burada, ikinci fıkrada “açık
bir kabule gerek yoksa” yani “açık bir kabulün gerekli olmadığı durumlar”
yerine “açık bir kabule gerek yoksa” ifadesini öneriyoruz. Çünkü yürürlükteki
Kanun’un aslında “eğer sarih bir kabule ihtiyaç bulunmazsa” ifadesi Türkçeye
sözüm ona tercüme edilmiş ama “sarih bir kabule ihtiyaç bulunmazsa” ifadesinin
Türkçesi “açık bir kabulün gerekli olmadığı durumlar” değildir.
Zaten bu tasarının en büyük anlaşılmaz noktalarından birisi de
“Türkçeleştirme” adı altında, Türkçeleştirme yapıyoruz diye birtakım yanlış ifadelerin kanun
metnine sokulmasıdır; bölük pörçük yapılmıştır. “Sarih bir kabule ihtiyaç bulunmazsa”nın Türkçesi “açık kabule gerek yoksa” demektir.
Bu, iki şeyi ifade ediyor aynı zamanda: Birisinde bir kesinlik var yani “açık
bir kabule gerek yoksa”da bir kesinlik var, bir
belirsizlik yok, bir takdirî durum söz konusu değil
ama öbüründe, Komisyonun kabul ettiği tasarıda “bir kabulün gerekli olmadığı
durumlarda…” Hangi durumlar açık kabulün gerekli olmadığı durumlar, hangi
durumlar açık kabulün gerekli olduğu durumlar? Bunların tayin ve tespiti
konusunda bir takdir hakkı getirilmiştir. Bu nedenle, bu yönden de bu
yanlıştır.
Bu nedenle, biz, bu konunun düzeltilmesi için bu önergeyi verdik;
hem yürürlükteki Kanun’la benzerlik göstermesi açısından hem de kelimenin doğru
Türkçeleştirilmiş olması yönünden, öbür yandan da bir kesinlik, takdir
durumundan çıkarma, açık, belirli bir durum yaratılması bakımından bu önergeyi
verdik. Kabul edip etmemek yüce Meclisin takdirindedir. Komisyon ve Sayın Bakan
katılmadığına göre, umuyorum AKP’li milletvekili arkadaşlarım da katılmazlar!
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutup, işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 11. Maddesi
ile ilgili olarak, “kurulan” kelimesinin yerine, “yapılan” kelimesinin,
“Önerinin” kelimesinin yerine, “teklifin” kelimesinin yazılmasını “başlayarak”
kelimesi yerine “itibaren” kelimesinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet önergeye katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Söz isteyen?
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Alim Işık
konuşacak.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Alim
Işık, Kütahya Milletvekili.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı’nın 11’inci maddesinde bir değişiklik önergesi verdik, o
konuyla ilgili söz almış bulunmaktayım. Öncelikle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yürürlükte olan Kanun’un 10’uncu
maddesine denk gelen bu 11’inci maddede, gerek birinci fıkrada gerekse ikinci
fıkrada bazı kelimelerin yaşayan Türkçeyle uyuşması adına verdiğimiz bu
önergenin kabul edileceği ümidiyle sözlerime başlamak istiyorum.
Yürürlükte olan 10’uncu maddenin ilgili fıkrasını okuyorum, bir de
mevcut tasarıdaki buna denk gelen fıkrayı okuyacağım, ikisinin birbirini ne
derece karşıladığını sizlerin takdirine sunuyoruz.
İkinci fıkra, 10’uncu maddede mevcut: “Eğer sarih bir kabule
ihtiyaç bulunmazsa akdin hükmü, icabın vusulü anından itibaren cereyana
başlar.” Karşılığı: “Açık bir kabulün gerekli olmadığı durumlarda, sözleşme
önerinin ulaşma anından başlayarak hüküm doğurur.”
Eğer, benim dışımda, burada, Türk dili üzerinde çok ciddi emeği
olan birçok milletvekilimiz var, onlar bunun tam anlamıyla birbirini
karşıladığına inanıyorlarsa diyecek hiç sözüm yok. Biz diyoruz ki bu fıkradaki
“öneri” yerine, Sayın Bal’ın ısrarla, benden önce dile getirdiği “teklif”,
“başlayarak” yerine de “itibaren” kelimelerinin yerleştirilmesi hâlinde
yürürlükteki fıkraya daha uygun bir fıkra oluşturulmuş olur. Bunu kabul
edeceğinizi umuyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, birçok değerli hatibin de dile
getirdiği gibi, evet Borçlar Kanunu gerçekten bugün birçok vatandaşımızın
değişiklik beklediği önemli bir Kanun ve bununla ilgili de çalışmalar yürüyor.
Ancak, bunlarla ilişkili olmak üzere, şu anda içinde bulunduğumuz ekonomik
krizin de etkisiyle, çok sayıda vatandaşımızın acil çözüm bekleyen dertlerinin
de mutlaka öncelikle Hükûmet tarafından dile
getirilmesi ve bunun çözümünün aranması gerekiyor.
Hâlen 2009 yılı vergi hedefleri değerlendirildiğinde, gerek
tahakkukta gerekse tahsilatta çok ciddi sapmaların
olduğu ve öngörülen hedeflerin çok gerisinde kalındığı bir gerçek. Bir: Hükûmet bunun tedbirini almalı. İki: “Niçin vatandaşımız
vergisini ödeyemiyor, tahsilatlar niye yapılamıyor?”
sorusunun cevabı çok net verilmelidir. Bugün gerek SSK gerekse BAĞ-KUR
borçlarını bir iki taksit ödeyemediği için bu haklardan yararlanamayan
neredeyse milyonlarca vatandaşımızın bulunduğu bir Türkiye’de mutlaka bunun
tedbirinin alınması gerekiyor.
Kredi borçları karşılığında çoğu yabancılaştırılmış bankalarımızın
çiftçilerimizin elindeki tarlaları ipotek karşılığında alma durumuna gelmiş
olduğu bir dönemde mutlaka bu çiftçi borçlarının yeniden yapılandırılması
kaçınılmaz görülmektedir. Motorlu taşıtlar vergisi borçlarını ödeyemediği için
ekmek teknesi olarak kullandığı kamyonunu, dolmuşunu, otobüsünü ve traktörünü
gerek jandarmadan gerekse trafik polislerinden saklayan vatandaşlarımızın
sayısı her geçen gün artarak çoğalmaktadır. Bunun tedbirini mutlaka almak
zorundayız.
İnanıyorum ve iddia ediyorum: İçimizdeki tüm milletvekillerimize
özellikle bu yıl “Çocuğuma burs sağlayın.” diyen çok sayıda vatandaşımız
başvurdu. Bugün Açık Öğretim Fakültesi dönemlik harcı olan 230 TL’yi
yatıramadığı için kapılarımızı aşındıran çok sayıda velinin derdine derman
olmak zorundayız. Bunlar bu ülkenin gerçekleri. Mutlaka bunlara bir an önce
çözüm getirmek hepimizin görevi.
Yine, birçok belediyemiz eylül ayı sonu itibarıyla, ekim ayı
başlangıcında, İller Bankasından gelen ödeneklerini sadece ve sadece çalışan
işçilerine ve memurlarına vermek durumunda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Işık, lütfen toparlayınız.
ALİM IŞIK (Devamla) –
Çok teşekkür ediyorum.
Onun dışında, vatandaşa götüreceği hizmetleri maalesef götüremez
durumda.
Bugün kendi seçim bölgem Kütahya ilinin küçük bir belde
belediye başkanının kendime ilettiği rakamları sizlere veriyorum: İller
Bankasından aldığı 22 bin TL’nin 14 bin TL’si kesilmiş, geriye kalan paradan
çalışan işçilerin borcu ödendikten sonra kendisine kalan paranın sadece 2.500
TL olduğunu ve bir ay boyunca, belediye maaşını dikkate almadan, bu parayla
nasıl hizmet vereceğini kendisinin kara kara
düşündüğünü bana iletti. Ben de size
iletiyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle önergemizin kabulünü bekliyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
11’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
12’nci maddenin başlığını okutuyorum:
B. Sözleşmelerin şekli
I. Genel kural
MADDE 12-
BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme
alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 12. Maddesinde
yer alan, “Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle
bağlı değildir.” ibaresi yerine “Kanunda aksi öngörülmedikçe, sözleşmelerin
geçerliliği hiçbir şekle bağlı değildir.” ibaresinin yazılmasını,
“Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz.”
ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Mehmet Şandır |
İzzettin Yılmaz |
|
Konya |
Mersin |
Hatay |
|
Osman Ertuğrul |
Rıdvan Yalçın |
|
|
Aksaray |
Ordu |
|
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde Faruk Bal, Konya Milletvekili.
FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tasarının 12’nci maddesi Borçlar Kanunu’nun en önemli maddesidir. Bu maddenin,
önemine binaen dikkatle kaleme alınması gerekir. Bu maddenin konulmasının
sebebi, hikmeti, kanuni şekle uymayan -sözleşmelerde belirlenen kanuni şekil
var ise o şekle uyulur- kanuni şekle uymayan sözleşmeler geçerlidir. Anlatılmak istenen meram bu. Ancak size ben okuyayım bu
maddenin nasıl kaleme alındığını: “Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi
öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir. Kanunda sözleşmeler için öngörülen
şekil, kural olarak geçerlilik şeklidir. Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan
sözleşmeler hüküm doğurmaz.”
Biraz önce tasarıda olması gereken fikri ben size irticalen
söylemiştim ancak kanun metnini eğer mukayese etmek isterseniz, çiftçi kökenden
gelen milletvekili arkadaşlarımız bilir, nadas edilmiş bir tarlada traktör
römorku arkasında seyahat etmek gibi anlamsız, birçok kelimeyi tekrar eden,
gereksiz bir şekilde tekrar eden bir anlatım bozukluğu içerisindedir.
İşte, sözleşmenin kanuni şekle uygun olması gibi yalın bir
anlatımı içermeyen bu maddenin yazılışı da dikkate alınarak anlamının
düzeltilmesi ve yaşayan Türkçeye uygun hâle getirilmesi, okuyanın da
anlayabileceği bir düzeltme yapılabilmesi için bu önerge verilmiştir.
Diğer taraftan, maddenin son cümlesi: “Öngörülen şekle
uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz.” Değerli arkadaşlarım, zaten
birinci fıkrada ve ikinci fıkranın birinci cümlesinde kanuni şeklin ne olduğu
ve kanuni şekle uyulmanın bir geçerlilik şartı olduğu ifade ediliyor. Bu
ifadeden sonra “Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm
doğurmaz.” gibi bir ifadenin kanun metninde yer almasının bir anlamı
bulunmamaktadır. İşte bu anlamsızlığı, bu abesle iştigali ortadan kaldırmak
amacıyla maddenin ikinci fıkrasının son cümlesinin metinden çıkarılmasını
teklif ettik.
Bu teklifin de diğer tekliflerimiz gibi reddedileceğine dair bir
kanaatimiz vardır. Ancak, bu kanaati ben Türkiye Büyük Millet Meclisinin kararı
şeklinde yorumlamıyorum. Artık Meclisin kanunlar yapılırken ortaya koyduğu
iradeyi gazi Meclisin iradesi değil AKP Grubunun iradesi olarak anlıyorum ve bu
tür garip, abesle iştigal eden ifadelerin, ibarelerin de, yenilendiği ifade
edilen Borçlar Kanunu’nda yer almasının kusurunun yüce Meclise ait olmadığını,
AKP Grubuna ait olduğunu ifade ediyor, önergeyi takdirlerinize sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
13’üncü maddenin başlığını okutuyorum:
II. Yazılı şekil
1. Yasal şekil
a. Kapsamı
MADDE 13-
BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme
alacağım.
Yeni bir önerge geldi. Önce önergeyi dağıtalım.
Dolayısıyla beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.42
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.48
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN
(Giresun), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
7’nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
321 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
13’üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri önce
geliş sırasına göre okutup aykırılıklarına göre işleme alıyorum.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 13’üncü
maddesinin 1. Fıkrasının 1. cümlesinin “Kanunda belirli bir şekilde yapılması
öngörülen bir sözleşmenin değiştirilmesinde de aynı şekle uyulması zorunludur.”
şeklinde değiştirilmesi,
İkinci fıkrasının metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Mehmet Şandır |
İzzettin Yılmaz |
|
Konya |
Mersin |
Hatay |
|
Osman Ertuğrul |
Rıdvan Yalçın |
|
|
Aksaray |
Ordu |
|
BAŞKAN – Aykırı olan ikinci önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’nın 13’üncü maddesinin 1. fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini 2. fıkrasının madde metninden çıkarılmasını
arz ve talep ederiz.
|
Mevlüt Coşkuner |
Ali İhsan
Köktürk |
Ali Rıza Öztürk |
|
Isparta |
Zonguldak |
Mersin |
|
R. Kerim Özkan |
Ergün Aydoğan |
|
|
Burdur |
Balıkesir |
|
“Kanunda yazılı şekilde yapılması öngörülen bir sözleşmenin
değiştirilmesinde de aynı şekle uyulması zorunludur. Ancak sözleşme metniyle
çelişmeyen tamamlayıcı yeni hükümler bu kuralın dışındadır.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Önerge hakkında söz talebi?
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Ramazan Kerim Özkan konuşacak.
BAŞKAN – Ramazan Kerim Özkan, Burdur Milletvekili.
Buyurun Sayın Özkan. (CHP sıralarından alkışlar)
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Borçlar Kanunu’yla ilgili olarak verdiğimiz önergede Türk
Borçlar Kanunu Tasarısı’nın 13’üncü maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini, ikinci fıkranın madde metninden çıkarılmasını talep
ediyoruz: “Kanunda yazılı şekilde yapılması öngörülen bir sözleşmenin
değiştirilmesinde de aynı şekle uyulması zorunludur. Ancak sözleşme metniyle
çelişmeyen tamamlayıcı yan hükümler bu kuralın dışındadır.”
Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, bu kanunlar görüşülürken
yaz boyunca, günlerdir vatandaşlarımızdan çekle ilgili olsun, borçlarla ilgili
olsun, bu yapılanmalarla ilgili olsun esnaflarımızdan mesajlar alıyoruz. 550
milletvekilimize değişik mesajlar geliyor ancak çekle ilgili olduğu için bakıp
siliyorsunuz ama ben bunların yaklaşık on bir tanesini sizlerle paylaşmak
istiyorum; ne diyor, esnafımız ne diyor, işçimiz ne diyor, çek mağdurumuz ne
diyor, onları sizlerle paylaşmak istiyorum metinden, geldiği gibi:
“Esnaftım. 50 kişiye istihdam sağlıyordum. Bankalar beni bitirdi.
Eşim kanser hastası. Çeklerim yazıldı. Bir de şimdi hapse gireceğim. Esnafa bir
af verebilir misiniz?” Sayın Bakana söylüyor, bizlere söylüyor.
“Parası olmayan birini cezaevine gönderen tek hukuk kuralı
bizde. Bir çeke imza attık, dünyam karardı. Üç
yıl hapis aldım, lütfen kurtarın beni.
F. A.”
“Vekilim, ekonomik kriz beni de vurdu, param kalmadı, çekimi
ödeyemedim, sonum hapis. Hapisteyken kim benden para alacak? Borca hapis olur
mu? Lütfen, bu çığlığı duyun.”
“Çeklerden çektiğimiz yetmez mi Saygıdeğer Vekilim? Beş yıl ceza
gaspa, dolandırıcılığa, tecavüze verilmiyor. Bu işi çözeceğinize inanıyoruz.
Onurumuzu kırmayın.”
“AK PARTİ’yi, Cumhuriyet Halk Partisini,
Milliyetçi Hareket Partisini ve tüm vekillerimizi çok seviyoruz. Ne olursunuz
çek mahkûmlarını affedin. Kaçak yaşamaktan usandık. Ceza indirimi yok, şartlı
tahliye yok, açık cezaevi yok. Beş yıl hapis. Bir terörist bile pişmanlık
yasasından yararlanıyor. Artık bu feryatları bitirin.”
“Ekonominin tek suçlusu esnaf mı? Çekini ödeyemeyen birine üç yıl
ila beş yıl hapis reva mı? Yüce Allah bunun hesabını sormaz mı? Bir Cem Garipoğlu kadar ceza indirimi bile yapılmıyor. Çek
Kanunu’nda -yazık, çok yazık- 700 bin kişi kaçak durumda. Likidite kaygısı olur
diye bizi cezaevine atanları Allah’a havale ediyorum.”
“Çeklerimi ödeyemedim. Hapis cezası aldım. Ailem dağıldı.
Çocuklarımı bir yıldır göremedim. Aranıyorum, bu yüzden borcumu da
ödeyemiyorum. Sizin huzurunuz yerinde mi?”
“Çek keserken teminat olarak özgürlüğümüzü ve hürriyetimizi
veriyoruz, farkında mısınız? Çocuklarımı özledim, yuvamı özledim. Üç bayramdır
çile çekiyoruz. Bir çeke imza attım, ödeyemedim. Cezası bu kadar ağır olmamalı.
Allah aşkına bizleri affedin.”
“Devletimiz çeklerde tahsildar olmuş, ceza kesmiş, alamadığı para
için de bizleri beş yıl hapse mahkûm etmiştir. Esnaf olarak bunu kaldırmamız
mümkün değildir.”
“Sayın Başbakanımız demokratik açılımda ‘Her şey müzakereyle
çözülecek.’ diyor. Çek Kanunu’nda da müzakere istiyoruz. Eşler, çocuklar,
analar, yakınları için ağlıyoruz.”
Bu feryatlar telefonlarımıza gelen mesajlardan, aynen, hiçbir
katkı koymadan alınmıştır. Sizlere de geliyor, sizler de biliyorsunuz.
Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, değerli komisyon üyeleri;
gerçekten, çeki alamayan, çek karşılığını alamayan borcunu ödemiyor. Çeki
ödeyemeyen hapse giriyor, çalışamıyor.
Bu sorunun bu Meclis tarafından çözülmesini talep ediyor, yüce
heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özkan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutup, işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 13. Maddesinin
1. Fıkrasının 1. cümlesinin “Kanunda belirli bir şekilde yapılması öngörülen
bir sözleşmenin değiştirilmesinde de aynı şekle uyulması zorunludur” şeklinde
değiştirilmesi,
İkinci fıkrasının metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde Faruk Bal, Konya Milletvekili.
FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 13’üncü
madde yasal şekli, yani kanuni şekli düzenlemektedir. 13’üncü maddenin, bundan
önceki maddelerde olduğu gibi, yazımında ve tasarının hedef gördüğü düşünceyi
anlatmakta büyük bir zafiyeti bulunmaktadır. Madde kapsamına baktığımızda
“kanunda yazılı şekilde yapılması öngörülen” diye bir tanımlama yapılmaktadır.
Oysa madde alt başlığı yasal şekli tarif ediyor. Yasal şeklin içerisinde yazılı
şekil vardır, noterlikte yapılan düzenlemeler vardır, resmî senetler vardır.
Dolayısıyla madde metni bu üç kısmı da, bu üç unsuru da kapsayacak şekilde
yazılması gerekirken sadece birinci fıkrası yazılı şekli hükme bağlamıştır.
Birinci fıkranın anlatımından noterliklerde yapılan düzenleme
şeklindeki sözleşmeler ile resmî senetler bunun dışındadır. Bunun böyle
olduğunu ben iddia etmiyorum, maddenin ikinci fıkrası bunun böyle anlaşılması
gerektiğini ortaya koyuyor. Maddenin ikinci fıkrası diyor ki: “Birinci fıkrada
sevk ettiği hüküm, yazılı şekil dışındaki geçerlilik şekilleri hakkında da
uygulanır.” Demek ki bu madde özen gösterilerek kaleme alınmamıştır. Demek ki
bu maddenin içinde kalanlar ile dışında kalanlar arasında bir ayrım metin
itibarıyla yapılamamıştır. Bunun düzeltilmesi gerekir. Düzeltilmesi gayet
kolaydır. Maddenin birinci fıkrasına “kanunda belirli şekilde yapılması”
ibaresi konulduğu zaman mesele anlaşılacaktır. İşte, anlaşılır hâle
getirebilmek için bu önergeyi vermiş bulunuyoruz ve “belirli şekilde” ibaresi
eklendikten sonra, bunun, sözleşmenin bozulmasına ilişkin hükmünün de “aynı”
kelimesini kullanmak suretiyle ifade edebiliriz. Bu ifadeyi de kullandığımız
zaman ikinci fıkraya gerek kalmayacaktır.
Bu kadar basit, bu kadar açık ve bu kadar yalın olan önergenin
takdirini yüce Kurula arz ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza…
III.- Y O K L A M A
(CHP ve MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Yoklama yapılmasını istiyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımızın
isimlerini tespit edeceğim: Sayın Bal, Sayın Ünlütepe,
Sayın Öztürk, Sayın Okay,
Sayın Keleş, Sayın Köktürk, Sayın Aydoğan, Sayın
Özkan, Sayın Coşkuner, Sayın Ağaoğlu, Sayın Barış,
Sayın Gök, Sayın İnan, Sayın Mengü, Sayın Baytok, Sayın Vural, Sayın Yıldız, Sayın Akkuş, Sayın Uzunırmak, Sayın Tankut, Sayın
Özdemir.
Yoklama işlemini başlatıyorum ve beş dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
13’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
14’üncü maddenin başlığını okutuyorum:
b. Unsurları
MADDE 14-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri önce
geliş sırasına göre okutup aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan B.K tasarısının 14. maddesinin 2. fıkrasındaki
“… veya buna benzer iletişim araçları…” ifadesinin
metinden çıkarılmasını teklif ederiz.
|
Ali Rıza Öztürk |
Ali İhsan Köktürk |
Birgen Keleş |
|
Mersin |
Zonguldak |
İstanbul |
|
Mevlüt Coşkuner |
Ramazan Kerim Özkan |
Şahin Mengü |
|
Isparta |
Burdur |
Manisa |
BAŞKAN – Diğer önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 14. Maddesi
ile ilgili olarak, ikinci fıkra hükmünün metinden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
|
Faruk Bal |
Mehmet Şandır |
İzzettin Yılmaz |
|
Konya |
Mersin |
Hatay |
|
Osman Ertuğrul |
Rıdvan Yalçın |
|
|
Aksaray |
Ordu |
|
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet önergeye katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi?
Faruk Bal, Konya Milletvekili.
FARUK BAL (Konya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii, Sayın Komisyon Başkanımız geciktiği için espri olsun diye
ifade ediyorum, İç Tüzük’te yerinin olduğunu biliyorum, aslında Komisyona ve
Sayın Bakanlığa sormanıza gerek yok Sayın Başkan, bizim önergelerimizin
külliyen reddedildiği şimdiye kadarki uygulamadan ortaya çıkıyor. Hiç olmazsa
zaman kaybetmemek için “Komisyon kabul etmiyor.”, “Bakanlık kabul etmiyor.”
diyerek bu usuli işlemi yerine getirmeniz mümkün.
Buna rağmen biz düşüncemizi Genel Kurul ile paylaşarak bu kanunu
olgunlaştırmaya çalışma gayretimize devam edeceğiz.
Değerli arkadaşlarım, sözleşmelerin yazılı şekilde olanlarının
düzenlendiği önemli bir maddedir tasarının 14’üncü maddesi. Bu şekli itibarıyla
da, yazılı şekilde yapılması öngörülen sözleşmelerde borç altına giren kişinin
imzasının bulunması şartı kanun metni hâline getirilmek istenmektedir. Bu
doğrudur ancak ikinci fıkrasında çok ciddi sorun vardır. Bu ciddi sorunu
sizlerle paylaşmak istiyorum:
İkinci fıkra iki önemli bölümde değerlendirilebilir. Bunlardan bir
tanesi: “…imzalı bir mektup veya asılları borç altına girenlerce imzalanmış
telgraf…”
Zaten imzalı mektup ile asılları borç altına girenlerce imzalanmış
telgraf birinci fıkra hükmü kapsamındadır dolayısıyla ikinci fıkrada bunun
düzenlenmesinin hiçbir anlamı yoktur, ikinci fıkrada düzenlenmesi abesle
iştigaldir. Biz, yüce Meclisin abesle iştigal etmeyeceğini düşünüyoruz, onun
için bu önergeyi veriyoruz.
İkinci fıkranın ikinci bölümü ise vahim bir durumu ortaya
koymaktadır. Bu vahim durum ise şöyle izah edilmektedir: “…teyit edilmiş
olmaları kaydıyla faks veya buna benzer iletişim araçları ya da güvenli
elektronik imza ile gönderilip saklanabilen metinler de yazılı şekil yerine
geçer.”
Burada değerli arkadaşlarım, vahamet teyidin imza yerine geçmesi
şeklinde ortaya çıkıyor. Oysa tasarının bu maddesi imzayı aramaktadır. İmzanın
ispatı veya imza edene ait olmadığının belirli bir prosedürü
vardır. Ancak teyidin hangi prosedüre tabi olduğu bu
kanunda olmadığı gibi hukukumuzda da yoktur. Dolayısıyla teyidi yazılı bir
sözleşmenin altındaki borçlu imzası yerine geçirmek demek, bu kanun ile ileride
doğabilecek hukuki ihtilafların cinayet boyutuna ulaşmasını kabullenmek
demektir.
Güvenli elektronik imza ile birinci fıkra hükmünün
bağdaştırılmasını da doğru bulmamaktayız. Çünkü güvenli elektronik imzanın
bulunduğu yerde yazılı şekil yerine geçen şekil değil, imza koşulunun
gerçekleştiği yazılı şeklin bizzat kendisi mevcuttur. Yani eğer güvenli
elektronik imza, güvenli elektronik imza ise o zaten yazılı şeklin ta
kendisidir. Dolayısıyla bunun bir teyit prosedürüne
bağlanmış olması abesle iştigal etmek demektir. Biz, yüce Meclisin abesle
iştigal etmediği düşüncesiyle bu değişiklik önergesini verdik. Dolayısıyla
maddenin ikinci fıkrasının metinden çıkarılmasını talep ediyor ve bu talebimizi
yüce heyetin takdirine sunuyoruz. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan B.K. tasarısının 14. maddesinin 2. fıkrasındaki
“…veya buna benzer iletişim araçları…” ifadesinin metinden çıkarılmasını teklif
ederiz.
Ali
Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Şahin Mengü,
Manisa Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,
değerli arkadaşlarım; çok temel bir yasayı konuşuyoruz, hukuk konuşuyoruz, yani
burada siyaset yapılması diye bir şey söz konusu olmaması lazım ama görüyorum
ki gerek Komisyon gerekse Sayın Bakanlık muhalefetten gelen her önergeye, hiç
incelemeden, baştan “Yok.” diyor. Hele Sayın İyimaya
iyi de bir hukukçudur, nasıl bunu yapıyor, içime de sindiremiyorum hakikaten.
Otuz yıl aynı koridorda avukatlık yaptık, çok ciddi hukukçudur ama işi gücü
bıraktı, bizden gelen her önergeye “Hayır.” demeyi “Katılmıyoruz.” demeyi
kendine prensip edindi.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Ağız alışkanlığı.
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Yani çok enteresan bu memlekette olan
olaylar.
Şimdi, Medeni Kanun’da aynı hatayı yaptık, Borçlar Kanunu’nda aynı
hatayı yapıyoruz. Hadi, Medeni Kanun’da, o tarihteki Başbakanlık Kanunlar
Dairesi Başkanı heyeti kandırdı. “Böyle kanunlar temelde değişerek görüşülürse
temel kanun diye görüşülür, eski kanunun üstünde oynarsınız değişmez.” dendi.
Bunu bana rahmetli Turgut Hoca anlatmıştı, oradan biliyorum. Şimdi, bir kere,
yapılan yanlış, bir yasayı tümden değiştirmektir. Dünyada bunun örneği var,
Fransa’da Code Napoleon
var, üç yüz yıldır bu yasa kullanılır. Elbette gelişen toplumsal şartlara göre,
ekonomik şartlara göre bu yasalara ilaveler yapılır ama nasıl yapılır, bunun
çeşitleri, formülleri vardır: A dersin, B dersin… Bir sürü işaret var. Bunları
kullanarak maddeleri peş peşe getirirsin. Biz öyle yapmıyoruz, sil baştan kanun
yapalım. Bir kere, yargının bütün belleğini bir anda yok ediyoruz. Bu çok tehlikeli ve çok yanlış bir tutum.
Arkasından, kanun maddelerinde yoruma açık hüküm getirmemek
lazım. Şimdi, bakın, bu 14’üncü maddede diyor
ki -bizim çıkartılmasını istediğimiz- saymış “…teyit edilmiş olmaları kaydıyla,
faks veya buna benzer iletişim araçları…” Şimdi, anlıyorum ki, yasa koyucu, bu
taslağı hazırlayan arkadaşlar, gelişen teknoloji karşısında herhangi bir
değişiklik olursa, yeni aletler çıkarsa, bu da bunun içinde yorumlansın diye…
Şimdi, beyler, hepimiz Türkiye'de yaşıyoruz, bugüne kadar hiç hâkimin
niceliğini tartışmadık. Bunu bir tartışmaya başlarsak, böyle yoruma açık
maddelerin nereye kadar gideceğini çok tartışırız. Onun için, bizim
yapacağımız… Ben şunu kabul ediyorum: Gelişen teknolojiye göre değişikliğe
elbette hâkim karar verecek. Yani bugün faks vardır, yarın faks yoktur. Yaşı
müsait olanlar hatırlar, bu memlekette bir zamanlar teleks vardı. Var mı
teleksi hatırlayan? Yani hatırlarsınız da şu anda sokakta görseniz o cihazın
teleks olduğunu hatırlamazsınız çünkü kalmadı, kullanılmıyor. Yarın da faks bu
hâle gelecektir. O bakımdan, buraya bir tane normal cümle koyarsınız,
“elektronik iletişim araçları” dersiniz, bütün hepsini kapsar. Böyle yaptığınız
zaman fazla yoruma müsait oluyor, bu çok tehlikelidir. Yani bunu yaptığınız
zaman ileride gereksiz tartışmalara, gereksiz yorum farklılıklarına neden
olursunuz. Ama burada “faks”ın sonuna, hatta “faks”ı dahi kaldırıp “elektronik
iletişim araçları” dersiniz. Zaten elektronik imzayı getiriyorsunuz, bütün
bunun önüne geçersiniz.
Onun için -reddedeceğinizi biliyorum ama,
maalesef İç Tüzük bunu emrettiği için söylüyorum- önergemizin kabulü yönünde
oylarınızı rica ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
15’inci maddenin başlığını okutuyorum:
c. İmza
MADDE 15-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri geliş
sırasına göre okutup aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 321 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Tasarısının 15.
maddesinin 3. fıkrasının madde metninden çıkartılmasını arz ederiz.
|
Mustafa Elitaş |
Ali İhsan
Köktürk |
Ali Rıza Öztürk |
|
Kayseri |
Zonguldak |
Mersin |
|
Halil Ünlütepe |
Turgut Dibek |
|
|
Afyonkarahisar |
Kırklareli |
|
BAŞKAN – Diğer önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 15. Maddesine
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
“Usulüne göre onaylanmadıkça veya imza ettikleri sırada metnin
içeriğini bildikleri ispat edilmedikçe, görme engellilerin imzaları onları
bağlamaz”
3. fıkranın madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Mehmet Şandır |
Rıdvan Yalçın |
|
Konya |
Mersin |
Ordu |
|
İzzettin Yılmaz |
Osman Ertuğrul |
|
|
Hatay |
Aksaray |
|
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değerli
Başkanım, yüksek Başkanlığa ve yüksek heyete İç Tüzük’ümüzün 87’nci maddesinin
dokuzuncu fıkrasının ikinci cümlesi gereği ifade etmeye mecburum ki Komisyonumuza,
Divana gelen bütün önergeleri Komisyon Başkanlığı bihakkın tetkik etmekte ve
kodifiye edilen metnin ruhuna uygun önerileri beyan olarak ortaya koymaktadır.
Şu anda, Komisyon Başkanı olarak teklife katılıyorum iradesini
dermeyan etme iktidarından yoksun olmakla birlikte, prensip olarak bu teklifi
yüksek heyetin takdirlerine arz ediyorum.
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Estağfurullah! Mahcup ettiniz!
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Mevcut Borçlar Kanunu’muzun
III. fıkrası 5378 sayılı “Özürlüler ve Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile yürürlükten kaldırılmış, bunun yerine
Noterler Kanunu’nun 73 ve 75 inci maddelerinde değişiklik yapmak suretiyle,
görme engellilerin noterde yapacakları işlemlere ilişkin düzenlemeler
getirilmişti. Tasarının eski halinde, 3. Fıkra olarak “usulüne göre
onaylanmadıkça veya imza ettikleri sırada metnin içeriğini bildikleri ispat
edilmedikçe, körlerin imzaları onları bağlamaz” demek suretiyle, eski 14.
maddenin III. Fıkrasındaki düzenlemeye geri dönülmekteydi. Metin tasarıdan
çıkarılmıştır. Ancak metnin kabulü ile 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun değişik
73. ve 75. maddeleriyle uyum sorunu söz konusu olacaktır.
Maddenin 3. fıkrasında açığa atılan imzanın metnin doldurulması
hâlinde imza edenin iradesine uygun olduğu kuralı getirilmiş, durumun aksini
göstermedikçe metnin anlaşmaya aykırı olduğunu ispat yükünün imza sahibine ait
olduğu kabul edilmiştir. Bu düzenleme ile, adeta açığa
atılan imzalı boş belgenin üzerinin doldurulması meşru hale getirilmektedir. Bu
hükmün yasadan çıkarılması gerekir. Çünkü sorun maddi hukukla değil, ispat
hukukuyla ilgilidir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, biraz önce kabul edilen önergeyle 15’inci
maddenin üçüncü fıkrası metinden çıkartılmıştır. Bu nedenle, aynı amacı taşıyan
ilk önerge işlemden kaldırılmıştır.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
16’ncı maddenin başlığını okutuyorum:
d. İmza yerine
geçen işaretler
MADDE 16-
BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 16. Maddesi
ile ilgili olarak, “İmza yerine usulüne göre onaylanmış” ibaresi yerine, “İmza
beyanı yerine geçmek üzere noterlikçe beyan ve tespit edilmiş” ibaresinin
kullanılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Mehmet Şandır |
İzzettin Yılmaz |
|
Konya |
Mersin |
Hatay |
|
Osman Ertuğrul |
Rıdvan Yalçın |
|
|
Aksaray |
Ordu |
|
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Efendim, hukukta
“İmza beyanı” adı altında bir kategori olmadığından katılmamız mümkün değil.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi?
Faruk Bal, Konya Milletvekili.
FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın İyimaya’nın bir önceki maddede göstermiş olduğu nazik ve
beliğ cümlesine teşekkür ediyorum ancak ikinci, yani ondan sonraki maddede,
16’ncı maddedeki “İmza beyanı yerine geçmek üzere bir kategori yoktur.”
ifadesine nezaketen katılmadığımı ifade ediyorum. “İmza” dediğimiz hadise elle
atılan imza olduğu gibi imza yerine geçen, geçmişte Sayın İyimaya’nın
belki dedesinin veya anneannesinin, babaannesinin uyguladığı mühür de imza
yerine geçer.
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – O, beyan değil
işaret.
FARUK BAL (Devamla) – “Kategori” dediğimiz olay bu şekilde umarım
açıklığa kavuşabilir. Diğer taraftan, imza atamayanların işaretleri de o
şekilde değerlendirilebilir.
Değerli arkadaşlarım, öngörülen değişiklikle noterde yapılan imza
beyanı yerine, yine noterlerde tespit edilen beyan esası kabul edilmiş
olacaktır. Böylece, imza yerine geçen işaretlerle ilgili olarak imza beyanı ile
bir paralellik sağlanmış olacaktır. Bu paralelliği sağlamak üzere bu önerge
verilmiştir. Takdirini yüce Kurula bırakıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
17’nci maddenin başlığını okutuyorum:
2. İradî şekil
MADDE 17-
BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 17. Maddesinin
2. fıkrasında kullanılan “yasal yazılı şekle” ifadesi yerine “yasal şekle” ifadesinin
yazılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Mehmet Şandır |
İzzettin Yılmaz |
|
|
Konya |
Mersin |
Hatay |
|
|
Osman Ertuğrul |
Rıdvan Yalçın |
|
|
|
Aksaray |
Ordu |
|
|
FARUK BAL (Konya) – Önergeyi çekiyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önerge geri çekilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
18’inci maddenin başlığını okutuyorum:
C. Borç tanıması
MADDE 18-
BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 18. Maddesi
ile ilgili olarak, “Borç tanıması” deyimi yerine “borç ikrarı” deyiminin kullanılmasını
arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Mehmet Şandır |
İzzettin Yılmaz |
|
Konya |
Mersin |
Hatay |
|
Osman Ertuğrul |
Rıdvan Yalçın |
|
|
Aksaray |
Ordu |
|
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değerli
Başkanım, borç ikrarı, ikrar sözcüğü şeklî hukuka aittir. Borç tanınması, hem
doktrinde hem Yargıtayda ve hem maddi hukuk
öğretisinde tamamen benimsenmiştir, doktora tezi de vardır. Komisyon önergeye
iştirak etmemektedir.
BAŞKAN – Hükûmet önergeye katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde Faruk Bal, Konya Milletvekili.
FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın İyimaya’nın bu kısa açıklamasına teşekkür ediyorum, ancak
benim açıklamalarımı aynı dikkatle değerlendirir ise farklı bir sonuca
varacağına inanıyorum.
Bir kanunda bir tabirin değiştirilmesi niçin değiştirildiği
sorusunun cevabının aranılacağı bir hâli doğurur. Niçin değiştirildiği
sorusunun cevabını kim arayacaktır? Bunu uygulayıcılar arayacaktır. O zaman
uygulayıcıları mevcut durumu itibarıyla şimdiye kadar uygulanarak gelmiş bir
maddeyi değiştirir iken niye bir külfete sokalım, niye bir araştırmaya, niye
yeni bir arayışın içerisine sokalım?
Bu bir yana, “tanıma” kelimesi çok farklı anlamları ortaya
koyabilir. Uluslararası hukuk açısından değerlendirdiğimizde, “yabancı mahkeme
kararlarının tanınması” diye bir kavram vardır. “Yabancı mahkeme kararlarının tanınması”ndaki “tanıma” kelimesi ile buradaki “tanıma”
kelimesi birbirleriyle örtüşmemektedir, ikisinin anlamı birbirinden farklıdır.
Dolayısıyla, ”Borcun tanınması” ibaresi yeni bir tabir olarak, hukuk tabiri
olarak hukukumuza girecektir, ancak bunun “Borcun ikrarı” kelimesini karşılayıp
karşılamadığı, “Borcun ikrarı” tabirini karşılayıp karşılamadığı uygulayıcılar
arasında tartışılacaktır. Böyle bir tartışmanın anlamı yoktur. Bu tartışma
“ikrar” kelimesinin şümulünün dışına çıkarak farklı anlamlar yüklenmesi gibi
hukukumuzda tartışılır bir alan da yaratacaktır.
İşte bu nedenden dolayı bu önergeyi vermiştik. Bu önergenin bu
açıdan değerlendirilmesini arzu ediyor ve yüce Kurulun takdirine sunuyoruz.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum…
OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
19’uncu maddenin başlığını okutuyorum:
D. Sözleşmelerin yorumu, muvazaalı işlemler
MADDE 19-
BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme
alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 19. Maddesi
ile ilgili olarak, “Borç tanıması” ibaresi yerine “borç ikrarı” ibaresinin yazılmasını
ve “kazanmış olan” ibaresi yerine de “edinmiş olan” ibaresinin yazılmasını arz
ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Mehmet Şandır |
İzzettin Yılmaz |
|
Konya |
Mersin |
Hatay |
|
Osman Ertuğrul |
Rıdvan Yalçın |
|
|
Aksaray |
Ordu |
|
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Sayın Başkanım,
“Borç tanıma” ibaresini bundan önceki maddedeki gerekçeyle, “edinmeye” ise
mülkiyet hakkına taalluk eden bir terim olması sebebiyle katılamıyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi?
Faruk Bal, Konya Milletvekili.
FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın İyimaya ile böyle atışıyormuş gibi sürekli olarak
huzurunuza geldiğim intibası uyanmasın. Doğrusu odur ki biz bu yasa tasarısının
olgun bir şekilde çıkabilmesi ve yüce milletimizin borç ilişkilerinde bu
hâliyle temayüz edebilmesi için bir gayret içerisindeyiz.
“Borç tanıması” tabiri, “borç ikrarı” deyimini tam olarak
karşılamamaktadır. Bunu sadece hukukçular değil dil bilimciler de ifade
etmektedir. Doğrudur Sayın İyimaya’nın dediği. Bazı,
hukuki bilgileri ile temayüz etmemiş olan hukukçuların hukuk bilgileri yerine
yeni kelimelerle kendilerini gösterebilmek için bir gayret içerisinde
olduklarını biz de bilmekteyiz ancak bu gayretin kabul görebilmesinin şartı
onun öngördüğü kelimenin, hukukun arzu ettiği, hedef aldığı amacı tam olarak
karşılayıp karşılamamasıyla ölçülmelidir. İşte “borç tanıması” tabiri de
yabancı unsur çağrıştırmasının yanında “ikrar” kelimesini de tam olarak
karşılamamaktadır.
“Borç tanıması borcun sebebini içermemiş olsa bile geçerlidir.”
şeklindeki ifade ise –tasarı metnindeki- “Borcun sebebini içermemiş olsa bile
borç ikrarı geçerlidir.” şeklinde yazılması hâlinde madde hedef aldığı anlama
kavuşabilecektir.
“Edinmek” fiiline gelince, elbette ki “kazanmak” ve “edinmek”
fiili farklı farklı anlamlarda kullanılabileceği gibi
“edinmek” fiilinin burada kullanılmış olması da çok yadırganacak bir durum
değildir diyor, önergemizi yüce Kurulun takdirine sunuyoruz.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunacağım ancak karar yeter sayısı arayacağım:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur, beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 19.29
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.34
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN
(Giresun), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
7’nci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
321 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 19’uncu maddesi üzerinde
verilen Konya Milletvekili Faruk Bal ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.35
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 19.39
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN
(Giresun), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
7’nci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
321 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 19’uncu maddesi üzerinde
verilen Konya Milletvekili Faruk Bal ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı ikinci
kez bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır ve
önerge kabul edilmemiştir.
Tasarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
19’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
20’nci maddenin başlığını okutuyorum:
E. Genel işlem koşulları
I. Genel olarak
MADDE 20-
BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır; okutup işleme
alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 20. Maddesi
ile ilgili olarak, “tek başına hazırlayarak” ibaresi yerine “tek taraflı olarak
hazırlayıp” ibaresinin kullanılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Mehmet Şandır |
İzzettin Yılmaz |
|
Konya |
Mersin |
Hatay |
|
Osman Ertuğrul |
Rıdvan Yalçın |
Behiç Çelik |
|
Aksaray |
Ordu |
Mersin |
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değerli
Başkanım, genel işlem koşullarında tek taraflılık bir koşul olmakla birlikte
yeter koşul olmadığı için, tek başına hazırlanması da zorunlu olduğu için katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde Behiç Çelik, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Çelik.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 321
sıra sayılı Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’nın 20’nci maddesi üzerinde vermiş
olduğumuz önergeye istinaden söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bilindiği üzere, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı, bugün mevcut,
yürürlükte olan 818 sayılı Kanun’un yerine geçmek üzere yüce Meclis tarafından
çıkarılmak için mesai sarf ediliyor.
Burada bu kadar geçen süre zarfında, söz konusu tasarının 20’nci
maddeye kadar yapmış olduğumuz çalışma sonucunda gerek Adalet Komisyonunun
gerekse Komisyona tasarı hâlinde gelen metnin birçok kesimlerce sorularak
geliştirildiğini bu bağlamda görmüş bulunuyoruz.
Ancak, Milliyetçi Hareket Partisinin ve diğer muhalefet
partilerinin sözcülerinin konuşmalarında da ifade ettiği gibi, özellikle dil
konusuna önem verilmediği ve birçok maddede de birtakım ciddi ve bariz hatalar
yapıldığı ortaya çıkmış ve çıkmaktadır.
Biz, burada Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, kanunun
başından sonuna kadar, geçmişte uygulanan 818 sayılı Kanun’umuzun özellikle
bizi ve özel ticari ve ekonomik hayatımızı canlandırıcı faktörlerini bu tasarı
içerisinde de ciddi ve daha yoğunlaştırıcı olarak hissedilmesini sağlamasını
özellikle istiyoruz. Ancak ne var ki, bu titizliğe uyulmadığı da bir vakıadır.
Bu itibarla, yine 20’nci madde üzerinde vermiş olduğumuz
önerge “Genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin ileride çok
sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla önceden tek başına hazırlayarak
karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir.” cümlesindeki “tek başına
hazırlayarak” ibaresinin çıkarılarak, onun yerine “tek taraflı olarak
hazırlayıp” ibaresinin konulması şeklinde düzenlenmesini yüce Meclise arz etmiş
oluyoruz.
Biliyorsunuz Türk Borçlar Kanunu özü itibarıyla özel hukukun en
temel kanunudur. Bu itibarla “özel hukukun anayasası” olarak da ifade
edebileceğimiz Borçlar Kanunu’nu ciddi bir şekilde hazırlamak ve eksiksiz olarak
Genel Kurulumuzdan kabulünü sağlamak hepimizin boynunun borcudur. Bu itibarla
ticari ve ekonomik hayatı düzenleyen hükümler içeren bu tasarının… Ticari
hayatımızın AKP’nin son yedi yıllık döneminde ne hâle getirildiğini de
özellikle vurgulamak istiyoruz. Yani kanun çıkarabilirsiniz, düzenleyici
hükümler getirebilirsiniz ancak toplumsal cinnetin had safhaya çıktığı,
toplumsal gerilimin gittikçe tırmanışa geçtiği, işsizlik liginde Türkiye'nin
İspanya’dan sonra sondan 2’nci konuma getirildiği ve toplu katliamların, aile
facialarının yaşandığı bir dönemi idrak ediyoruz. Bu arada pazarlanan, satılan,
Ermenistan ya da Kıbrıs projeleriyle ve bölücülük projeleriyle satılmakta olan
bir Türkiye kara tablosu ile de karşı karşıyayız.
Demek ki siyasal gelişmeler -yani “gelişmeme” aslında- ve ekonomik
ve ticari hayattaki iktidarın yapmış olduğu gerilemeler Borçlar Kanunu’nu ne
kadar mükemmel yaparsak yapalım…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayınız lütfen Sayın Çelik.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) – …bir anlam ifade etmeyeceğini de göstermiş
bulunuyor.
Bu itibarla yine de yüce Kurula, 20’nci maddedeki önergemizin
içerdiği şekliyle düzenleme yapılmasını Genel Kurula arz ve teklif ediyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
İSA GÖK (Mersin) – Karar yeter sayısı, Başkan.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunacağım…
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Karar yeter sayısı, Başkan.
BAŞKAN – Acele etmeyin Sayın Öztürk,
duyduk. Çok heyecanlanmayın, arayacağız.
Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kâtip üyeler arasında uyuşmazlık olduğu için elektronik sistemle
işlem yapacağız.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
21’inci maddenin başlığını okutuyorum:
II. Kapsamı
1.Yazılmamış sayılma
Madde 21-
BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 21. maddesinin
ilk fıkrasına birinci cümle olarak:
“Genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak,
karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler
konulamaz.” cümlesinin eklenmesini, Tasarının 1. fıkrasında yer alan “kabul
etmesine bağlıdır.” ibaresinden önce gelmek üzere “ayrıca ve açıkça” ibaresinin
eklenmesini, Tasarının 2. fıkrasında yer alan “yabancı” kelimesinin yerine
“aykırı” kelimesinin yazılmasını,
21. maddenin üçüncü fıkrası olarak:
“Düzenleyene tek yanlı olarak ve karşı taraf aleyhine sözleşmenin
bir hükmünü değiştirme ya da yeni düzenleme getirme yetkisi içeren genel işlem
koşulları yazılmamış sayılır.” ifadesinin eklenmesini,
21’inci maddenin sonuna son fıkralar olarak
“Yazılmamış sayılma, sözleşmenin diğer hükümlerinin geçerliliğini
etkilemez. Bu durumda düzenleyen, yazılmamış sayılan koşullar olmasaydı
sözleşmeyi yapmayacak olduğunu ileri süremez. Sözleşmenin yazılmamış sayılan
genel işlem koşulları dışındaki hükümleri geçerliliğini korur. Bu durumda
düzenleyen yazılmamış sayılan koşullar olmasaydı diğer hükümlerle sözleşmeyi
yapmayacak olduğunu ileri süremez.” İfadelerinin eklenmesini, madde fıkra
numaralarının teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Mehmet Şandır |
Rıdvan Yalçın |
|
Konya |
Mersin |
Ordu |
|
İzzettin Yılmaz |
Osman Ertuğrul |
|
|
Hatay |
Aksaray |
|
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi?
Faruk Bal, Konya Milletvekili.
İSA GÖK (Mersin) – Süre kalmadı ama Sayın Başkan, beş dakikadan az
kaldı.
FARUK BAL (Konya) – Süre yetmeyecek.
BAŞKAN – Süre var, altı dakika var.
FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizim,
Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’na muhalefet etmemizin birkaç tane sebebi vardı.
Bunlardan bir tanesi dil, ikincisi ise maddelerin yerinden oynatılması
suretiyle seksen üç yılda oluşmuş hukuk hafızasının ortadan kalkacağına, Türk
Ceza Kanunu’nda olduğu gibi bir hafıza kaybını borçlar hukuku alanında da
yaşayacağımıza ilişkin düşünceydi. Bu düşünceye karşı iktidar kanadı, 105 tane
fazla maddenin olduğunu, bu maddelerin Borçlar Kanunu içerisinde yer almasının
mümkün olmadığını, bundan dolayı da maddelerin tümünün yerinin değiştirildiğini
ifade ettiler. Oysa bu önerge, dikkatle izlenir ise, Borçlar Kanunu’na yeni
kazandırılan bu madde ve bundan önceki maddelere biz de katılıyoruz, bir
kısmına biz de katılıyoruz, düzeltme taleplerimizin dışındakilerine.
Ancak, üç tane yeni maddeyi bu madde içerisine taşımak suretiyle hem tasarıdaki
anlam bütünlüğünü sağlamış olacağız hem de belirli bir konunun bir madde çatısı
altında tümüyle değerlendirilebilmesine imkân sağlayacağız. Demek ki iktidar
kanadına, 105 tane fazla maddenin Borçlar Yasası’nın içerisine sığdırılmasındaki
zorluğun bulunmadığını bu önergeyle ortaya koyuyoruz.
Gerçekten, maddeye eklenmesini arzu ettiğimiz birinci fıkra bu
kanunun 25’inci maddesinde düzenlenmiştir ve 25’inci maddenin aynen bu maddenin
birinci fıkrası hâlinde yazılması madde bütünlüğünü ve maddede anlatılacak
hususun belirgin bir şekilde ve etrafını da kapsayacak bir biçimde yer almasını
sağlayacaktır.
İkinci olarak ise, 24’üncü maddedeki değiştirme yasağını da bu
madde kapsamı içerisine almak suretiyle aynı madde içerisinde bir maddeyi daha
eksiltmek mümkün olacaktır.
Yine 21’inci maddedeki düzenlenen hususu da bu madde içerisine bir
fıkra olarak aldığımız takdirde “Borçlar Kanunu’nun yazılmamış hâli” diye
nitelendirdiğimiz, sözleşmelerdeki birtakım eksiklikleri bir tek madde altında
ve tüm hususları kapsayacak bir şekilde değerlendirmiş olacağız. Bu, borçlar
hukuku uygulayıcılarına önemli bir kolaylık sağlayacağı gibi aynı zamanda
maddelerin değiştirilmesi gerekçesini de ortadan kaldıran özel bir, güzel bir
örnektir.
Demek ki bu önerge bu kadar haklı ise, madde enflasyonu şeklindeki
105 tane maddenin de bu örnekte olduğu gibi diğer maddelere sığdırılması, diğer
maddelerin arasına serpiştirilmesi mümkün olacaktır. İşte, bu mümkün olma hâli
de özel hukukun temel yasası olan, borç ilişkilerini düzenleyen Borçlar Kanunu’muzdaki hafıza kaybını önleyecektir. Bu kadar basit,
bu kadar açık olan önergemizi yüce Kurulun takdirine arz ediyor, hepinize
hayırlı akşamlar diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
21’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Çalışma süremiz tamamlandığı için, sözlü soru önergeleri ile diğer
denetim konularını sırasıyla görüşmek için 20 Ekim Salı günü saat 15.00’te
toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.58