DÖNEM: 23 CİLT: 50 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
5’inci
Birleşim
13 Ekim 2009 Salı
(Bu
Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür
belge aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMA
IV.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- TBMM Başkan
Vekili Sadık Yakut’un, ikinci kez Meclis Başkan Vekilliğine seçilmesi
dolayısıyla milletvekillerine teşekkür eden ve yeni yasama yılının hayırlı
olmasını dileyen konuşması
V.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Kırşehir
Milletvekili Abdullah Çalışkan’ın, 22’nci Ahilik Haftası’na ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Artvin
Milletvekili Metin Arifağaoğlu’nun, Artvin ilinde 23 Eylülde meydana gelen
feyezan ve heyelana ilişkin gündem dışı konuşması ve Bayındırlık ve İskân
Bakanı Mustafa Demir’in cevabı
3.- Van
Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu’nun, seçim bölgesindeki izlenimlerine ilişkin
gündem dışı konuşması
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, Artvin’in Borçka ilçesinde geçmişte ve
günümüzde yaşanan sel felaketlerine ilişkin açıklaması
2.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un,
Bursa’da oynanacak olan Türkiye-Ermenistan millî maçına ilişkin açıklaması
3.- Bursa
Milletvekili H. Hamit Homriş’in, Bursa’da oynanacak olan Türkiye-Ermenistan
millî maçına ilişkin açıklaması
4.- Artvin Milletvekili Ertekin Çolak’ın, Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin ifade ettiği, Borçka’daki sel mağdurlarının
yaralarının bir an önce sarılması temennisinin yerine getirildiğine ilişkin
açıklaması
5.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Artvin’in Borçka ilçesinde yaşanan sel felaketi
mağdurlarının yaralarının bir an önce sarılmasına ilişkin açıklaması
6.- Kırıkkale
Milletvekili Osman Durmuş’un, Van Edremit’teki Yüksek İhtisas Hastanesinin eski
işlevini kaybettiğine ilişkin açıklaması
VII.-
. BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Irak Ulusal
Meclisi Başkanı Iyad el Samaraı ve beraberindeki heyetin ülkemizi ziyaret
etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/958)
B) Önergeler
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, (6/1514) esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi (4/147)
2.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/280) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/148)
C) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu ve 25 milletvekilinin, köyden kente göçün
nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/429)
2.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbatur ve 21 milletvekilinin, kadına yönelik şiddet
olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/430)
3.- Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış ve 20 milletvekilinin, ekonomik krizin etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/431)
D) Duyurular
1.- Plan ve Bütçe, Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve
İnsan Haklarını İnceleme komisyonlarında bağımsız milletvekillerine birer
üyelik düştüğüne ve bu komisyonlara üye olmak isteyen bağımsız
milletvekillerinin 13 Ekim 2009 Salı günü saat 18.30’a kadar Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına yazılı olarak başvurmalarına ilişkin duyuru
VIII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/371) esas
numaralı Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun
13/10/2009 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin DTP Grubu önerisi
2.- Genel
Kurulun, 13 Ekim 2009 Salı günkü birleşiminde, 10/67, 10/75, 10/82, 10/122,
10/141, 10/180, 10/193, 10/208, 10/216, 10/229, 10/304, 10/309, 10/320, 10/324,
10/336, 10/337, 10/342, 10/374, 10/377, 10/388 ve 10/404 esas numaralı Meclis
araştırması önergelerinin birleştirilerek görüşülmesine ve çalışma saatlerinin
yeniden düzenlenmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
IX.-
SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, SHÇEK yurtlarında yaşanan bazı olaylara ilişkin
Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’tan sözlü soru önergesi (6/536) ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
2.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, TRT programlarına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/618) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
3.- Mersin
Milletvekili İsa Gök’ün, TRT’nin teşkilat yapısı ve yayınlarıyla ilgili
iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/633) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
4.- Mersin
Milletvekili İsa Gök’ün, TRT’deki personel alımına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/660) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
5.- Mersin
Milletvekili İsa Gök’ün, “Sınırlar Arasında” programının sonlandırılmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/780) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç’ın cevabı
6.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan’ın, “Sınırlar Arasında” programının yayından
kaldırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/781) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
7.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan’ın, bazı televizyon programlarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/823) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
8.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan’ın, yerel gazetelerde ilan yayımına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/825) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
9.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, RTÜK’ün radyo ve televizyon yayın izni verdiği bir
kuruluşa ilişkin sözlü soru önergesi (6/923) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
10.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, bir derneğin reklamlarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/970) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
11.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, bir siyasi parti ilçe kongresinin TRT’de
yayınlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/981) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç’ın cevabı
12.- Antalya
Milletvekili Tayfur Süner’in, TRT Antalya radyosunun kapatılacağı iddiasına ve
TRT’nin arazilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1007) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
13.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, TRT’de Türk Dünyasına yönelik dil programları
yapılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1022) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
14.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, RTÜK Başkanına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1046) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
15.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, TV dizilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1049)
(Cevaplanmadı)
16.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, soruşturma açılan bir dernekle ilgili televizyon
yayınına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1078) (Cevaplanmadı)
17.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, TRT’deki bazı personel hareketlerine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1136) (Cevaplanmadı)
18.- İstanbul
Milletvekili Ufuk Uras’ın, bir caminin restorasyonuna ilişkin Devlet Bakanından
(Bülent Arınç) sözlü soru önergesi (6/1247) (Cevaplanmadı)
19.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, RTÜK Başkanının gayrimenkullerine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1297) (Cevaplanmadı)
20.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, TRT’nin iki yeni radyo kanalı kurma çalışmalarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1345) (Cevaplanmadı)
21.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün,
TRT yönetimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1387) (Cevaplanmadı)
22.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, TRT’nin bazı yayınlarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1430) (Cevaplanmadı)
23.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün,
TRT’nin bir ajanstan hizmet alımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1448)
(Cevaplanmadı)
24.-
Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, TRT çalışanlarına baskı yapıldığı
iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1508) (Cevaplanmadı)
X.-
MECLİS ARAŞTIRMASI
A) Ön Görüşmeler
1.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçal ve 26 milletvekilinin, taş kömürü üretimindeki
sorunların ve Türkiye Taşkömürü Kurumunun durumunun araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/67)
2.- Muğla
Milletvekili Metin Ergun ve 29 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/75)
3.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Ufuk Uras ve 19 milletvekilinin, altın madenciliğinin bütün
yönleriyle araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/82)
4.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve 34 milletvekilinin, bor madenciliğindeki
sorunların araştırılarak bor kaynaklarının etkin ve verimli değerlendirilmesi
için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/122)
5.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekici ve 22 milletvekilinin, Manisa -Turgutlu-Çaldağ nikel yatağının
işletilmesi konusunun araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/141)
6.- Trabzon
Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 24 milletvekilinin, petrol arama çalışmaları
konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/180)
7.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 28 milletvekilinin, mermercilik sektörünün
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/193)
8.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 38 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki
sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/208)
9.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz ve 28 milletvekilinin, taş ocaklarının çevreye
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/216)
10.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan ve 20 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/229)
11.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 37 milletvekilinin, madencilik sektöründeki
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/304)
12.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 24 milletvekilinin, bor madenciliğindeki
sorunların araştırılarak bor kaynaklarının etkin değerlendirilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/309)
13.- Mardin
Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, Batman’daki petrol tesislerinin
çevre ve insan sağlığı üzerindeki etkilerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/320)
14.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık ve 23 milletvekilinin, Kütahya’daki Seyitömer ve Garp
Linyit İşletmeleri yönetimine yönelik iddiaların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/324)
15.- Zonguldak
Milletvekili Polat Türkmen ve 20 milletvekilinin, maden kaynaklarının
araştırılarak madenciliğe dayalı sanayinin oluşturulabilmesi için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/336)
16.-
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 20 milletvekilinin, ülkemizdeki
maden kaynaklarının araştırılarak etkin ve verimli değerlendirilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/337)
17.- Eskişehir
Milletvekili F. Murat Sönmez ve 23 milletvekilinin, lüle taşının
değerlendirilmesindeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/342)
18.- Siirt
Milletvekili Afif Demirkıran ve 20 milletvekilinin, madencilik sektöründeki
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/374)
19.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengü ve 22 milletvekilinin, Turgutlu -Çal Dağı’nda yapılacak nikel madenciliği
faaliyetlerinin çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/377)
20.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 21 milletvekilinin, Tarsus’taki şantiye ve maden
ocaklarının yol açtığı sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/388)
21.- Mardin
Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, kömür üretimi ve ticaretindeki
yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/404)
XI.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, Ergenekon davasındaki bir tutuklunun sağlık
durumuna ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı
Sadullah Ergin’in cevabı (7/8669)
2.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtman’ın, İzmir’deki bir hastanede yaşanan bebek
ölümlerine ilişkin sorusu ve Sağlık
Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/9126)
3.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız’ın, kolesterol ilaçlarından alınan katkı payına
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/9307)
4.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, işsizlere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz’ın cevabı (7/9625)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.03’te açılarak üç oturum yaptı.
Artvin
Milletvekili Ertekin Çolak, bu yıl ülkemizin birçok yerinde ve Artvin ilinde
meydana gelen sel felaketlerindeki can ve mal kayıplarına,
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse, Adıyaman ilinin ekonomik ve sosyal sorunlarına,
İlişkin gündem
dışı birer konuşma yaptılar.
Niğde
Milletvekili Mümin İnan’ın, Niğde ilinde Ulukışla ilçesi ve köylerini
etkileyecek siyanürle maden arama faaliyetlerine ilişkin gündem dışı
konuşmasına Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız cevap verdi.
Kırıkkale
Milletvekili Osman Durmuş, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının gündem dışı
konuşmaya cevabına,
Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuş’un,
siyanürün zararlarına ve altın çıkarılırken dikkat edilmesi gereken konular
hakkındaki konuşmasına,
İlişkin birer
açıklamada bulundular.
Kütahya
Milletvekili Alim Işık ve 23 milletvekilinin, yerel medya kuruluşları ile
çalışanlarının sorunlarının (10/426),
Demokratik Toplum
Partisi Grubu Adına Grup Başkan Vekili Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Van
ilinde İran sınırında yaşanan ölüm olaylarının (10/427),
Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 22 milletvekilinin, Kırım Kongo Kanamalı
Ateşi hastalığı ile mücadelede yaşanan sorunların (10/428),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki
yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Türk Dili Konuşan
Ülkeler Parlamenter Asamblesinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen “Türk
Grubu” oluşturulmasına ve söz konusu Asamblede TBMM Başkanı Başkanlığında yedi
üye ile temsil edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul edildi.
Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),
3’üncü sırasında
bulunan, İmar Kanunu ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu’nun
(1/713) (S. Sayısı: 397),
4’üncü sırasında
bulunan, Kütahya Milletvekili Soner Aksoy'un; Yenilenebilir Enerji
Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu’nun (2/340) (S. Sayısı: 395),
Görüşmeleri,
2’nci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/499) (S. Sayısı: 321) görüşmelerine devam
olunarak birinci bölümü üzerinde bir süre görüşüldü, verilen aradan sonra,
Komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
13 Ekim 2009 Salı
günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 18.13’te son verildi.
Nevzat PAKDİL
Başkan
Vekili
Yusuf COŞKUN Yaşar
TÜZÜN
Bingöl Bilecik
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Gülşen ORHAN
Van
Kâtip
Üye
No.:
6
II.-
GELEN KÂĞITLAR
13
Ekim 2009 Salı
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, elma üreticiliğinin teşvikine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1546) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/09/2009)
2.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, öğrenci servis araçlarındaki yaş sınırı değişikliğine
ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1547) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/09/2009)
3.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, ABD ve Suudi Arabistan ziyaretlerine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1548) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)
4.- Antalya
Milletvekili Tayfur Süner’in, kiraya verilen Bababurun Deniz Feneri’ne ilişkin
Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1549) (Başkanlığa geliş tarihi:
29/09/2009)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Ankara
Milletvekili Zekeriya Akıncı’nın, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin bir
kararına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9920) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/09/2009)
2.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, Polis Meslek Yüksekokullarına giriş sınavıyla
ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9921) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/09/2009)
3.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara’daki kaçak LPG istasyonlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9922) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)
4.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, hava savunma sistemi satın alınmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9923) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)
5.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici’nin, bütçe açığına karşı alınacak tedbirlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9924) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)
6.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, elektrik zammına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/9925) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)
7.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, TOKİ personeline ve konut sözleşmelerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9926) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)
8.- Uşak
Milletvekili Osman Coşkunoğlu’nun, bir gazeteye yönelik yasa dışı dinleme
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9927) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/09/2009)
9.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, elektrik ve muayene ücretlerindeki zamma
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9928) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/09/2009)
10.- Aydın
Milletvekili Fatih Atay’ın, TOKİ’nin Kuşadası’ndaki faaliyetlerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9929) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)
11.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, tarım sigortasının sel afetlerini kapsamamasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9930) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/09/2009)
12.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, bir proje kapsamında alınacak uçakların teslimine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9931) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/09/2009)
13.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, bir cemevindeki cenaze törenine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9932) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)
14.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, Konya’daki yapı denetimine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/9933) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)
15.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, TEKEL Bitlis Fabrikası yemekhanesinin bir
dernekçe kullanılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9934)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)
16.- Muğla
Milletvekili Gürol Ergin’in, Merkez Bankasının özerkliğiyle ilgili açıklamasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9935) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/09/2009)
17.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, TOKİ’den konut alanların sorunlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9936) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/09/2009)
18.- Bursa
Milletvekili Hamza Hamit Homriş’in, dağıtılan hediye ve harçlıkların kaynağına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9937) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/09/2009)
19.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, mantar üreticiliğinin desteklenmesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9938) (Başkanlığa geliş tarihi:
29/09/2009)
20.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, tören ve açılış organizasyonlarını alan
bir firma ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/9939) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)
21.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, trafik müşavirlerinin hukuki durumuna ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9940) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)
22.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Hekimhan Devlet Hastanesinde
yaşandığı iddia edilen bir olaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/9941) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)
23.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Doğu Anadolu’da tabii şartlardan oluşan mağduriyete
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9942) (Başkanlığa geliş tarihi:
29/09/2009)
24.- Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdal’ın, intihar ettiği açıklanan TSK personeline ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9943) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)
25.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, bir proje sunumundaki Türkiye haritasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9944) (Başkanlığa geliş tarihi:
30/09/2009)
26.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, yabancı bir artistin söylediği iddia edilen
sözlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9945) (Başkanlığa geliş
tarihi: 30/09/2009)
27.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana’da yapılacağı ifade edilen kavşaklara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9946) (Başkanlığa geliş tarihi:
30/09/2009)
28.- Uşak
Milletvekili Osman Coşkunoğlu’nun, Ergenekon Davasındaki yasa dışı dinleme
iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9947) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/09/2009)
29.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadol’un, bir gazetenin yasa dışı dinlendiği iddialarına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9948) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/09/2009)
30.- Ankara
Milletvekili Hakkı Suha Okay’ın, bir ihale öncesi hazırlatılan teknik rapora
yönelik iddialara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9949)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)
31.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, İŞKUR’un meslek kurslarına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/9950) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/09/2009)
32.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, bazı kişilerin sigortalılığının ispatının
istendiği iddialarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9951) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/09/2009)
33.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, av ve yaban hayatı bölümü mezunlarının
istihdamına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/9952)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)
34.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, bir göletteki kirliliğe ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9953) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/09/2009)
35.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, bir orman alanında düz kesim yapılmasına ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/9954) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/09/2009)
36.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarız’ın, Çömlekköy Barajı projesine ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/9955) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/09/2009)
37.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, bazı köylerdeki orman kadastrosuna ilişkin Çevre
ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/9956) (Başkanlığa geliş tarihi:
24/09/2009)
38.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, TRT-6’nın yayıncılığına yönelik iddialara
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/9957) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)
39.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, TRT ihalelerine ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/9958)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)
40.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçal’ın, TRT’nin bazı ihalelerine ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/9959)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)
41.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, yatırım ve istihdamın artırılmasına ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/9960)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)
42.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, KEY ödemelerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/9961) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/09/2009)
43.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, yelken kulüplerindeki alkollü içecek
satışına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafiz Özak) yazılı soru önergesi
(7/9962) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)
44.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Abdi İpekçi Spor Salonunun ortasına
kurulacak portatif havuzlara ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafiz Özak) yazılı
soru önergesi (7/9963) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/09/2009)
45.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, bir petrol kuyusuna ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9964) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/09/2009)
46.- İstanbul Milletvekili
Ayşe Jale Ağırbaş’ın, BOTAŞ’ın yaptığı anlaşmalara ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9965) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/09/2009)
47.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, jeotermal enerji kullanımına ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9966) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/09/2009)
48.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, İran’dan alınan doğalgazdaki kota uygulamasına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9967)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)
49.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Türkiye Taşkömürü Kurumu yönetimine ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9968) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29/09/2009)
50.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, elektrik zammına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9969) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)
51.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macit’in, teröre karşı alınması gereken önlemlere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9970) (Başkanlığa geliş tarihi:
17/09/2009)
52.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Ege Üniversitesine yeni kayıt yaptıran
öğrencilere dağıtılan bir broşüre ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/9971) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/09/2009)
53.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, bazı şirketlerin aldığı ihalelere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9972) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/09/2009)
54.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin bir kararına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9973) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/09/2009)
55.- İstanbul
Milletvekili Ufuk Uras’ın, ruhsatsız olduğu iddia edilen bir işletmeye ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9974) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/09/2009)
56.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Polis Meslek Yüksekokulları giriş sınavıyla
ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9975) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/09/2009)
57.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Aydın’da bazı vatandaşların tehdit edildiği
iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9976)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/09/2009)
58.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki bir su projesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9977) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)
59.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, bazı şirketlerin aldığı ihalelere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9978) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)
60.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, Siirt’te bazı işçilere özlük haklarının
ödenmediği iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9979)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)
61.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtman’ın, Cumhurbaşkanını internet üzerinden
eleştirenlerin belirlenerek ihbar ve şikayet edilmesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9980) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)
62.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, Selçuklu Nüfus Müdürlüğü ile ilgili bazı iddialara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9981) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/09/2009)
63.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, şiddet gören bir kadına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9982) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/09/2009)
64.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Polis Meslek Yüksekokulları giriş sınavına
yönelik iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9983)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/09/2009)
65.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özer’in, bir köyün girişine kurulan barikata ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9984) (Başkanlığa geliş tarihi:
29/09/2009)
66.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, idari para cezalarının arttığı iddialarına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9985) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/09/2009)
67.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, Hazine taşınmazlarının satışına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9986) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)
68.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, bir bürokratın bazı sözlerine ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9987) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/09/2009)
69.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana Üniversitesi kurulması için yapılan arsa
tahsis talebine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9988)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/09/2009)
70.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, bir genelgedeki ayrımcılığa yönelik
ifadelere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9989)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)
71.- İstanbul
Milletvekili Atila Kaya’nın, bir okul idarecisine şiddet uygulanmasına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9990) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/09/2009)
72.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız’ın, YÖK’ün vakıf üniversitelerine yönelik bir
kararına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9991)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)
73.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, Çelikhan’daki YİBO’ya ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9992) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/09/2009)
74.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, eğitimdeki bazı sorunlara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9993) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/09/2009)
75.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Van’daki öğrenci taşımacılığına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9994) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/09/2009)
76.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’taki öğrenci taşımacılığına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9995) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/09/2009)
77.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Erzurum’daki öğrenci taşımacılığına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9996) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/09/2009)
78.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki öğrenci taşımacılığına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9997) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/09/2009)
79.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı’daki öğrenci taşımacılığına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9998) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/09/2009)
80.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Şırnak’taki öğrenci taşımacılığına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9999) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/09/2009)
81.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman’daki öğrenci taşımacılığına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10000) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/09/2009)
82.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, ders kitaplarının yeterliliğine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10001) (Başkanlığa geliş tarihi:
28/09/2009)
83.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, okulların temizlik ve hijyen sorunlarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10002) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/09/2009)
84.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, ataması iptal edilen bir öğretmen
adayına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10003)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)
85.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, ücretsiz ders kitaplarının maliyetine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10004) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/09/2009)
86.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, okullardaki madde bağımlılığı araştırmalarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10005) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29/09/2009)
87.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, bazı ders kitaplarındaki hatalara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10006) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/09/2009)
88.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, öğretmen istihdamına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10007) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)
89.- İstanbul
Milletvekili Ufuk Uras’ın, füze sistemleri alımına ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10008) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)
90.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, füze sistemi alınacağına yönelik haberlere
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10009) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28/09/2009)
91.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özer’in, mısır alım fiyatlarına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10010) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/09/2009)
92.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici’nin, Gaziantep’teki kuraklık mağduriyetinin telafisine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10011)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)
93.- Ankara
Milletvekili Hakkı Suha Okay’ın, gübre fiyatlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10012) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)
94.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, Bandırma’da selden zarar gören üreticilerin
durumlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10013) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)
95.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, Isparta Havaalanındaki uçuş
güvenliğine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10014)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)
96.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, Okul Servis Araçları Yönetmeliğindeki değişikliğe
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10015) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/09/2009)
97.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, Okul Servis Araçları Yönetmeliğindeki değişikliğe
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10016) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/09/2009)
98.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Okul Servis Araçları Yönetmeliğindeki değişikliğe
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10017) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/09/2009)
99.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, otoyol projelerine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10018) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/09/2009)
100.- Uşak
Milletvekili Osman Coşkunoğlu’nun, TÜİK’in açıklaması gereken bazı verilere
ilişkin Devlet Bakanından (Cevdet Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/10019)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)
101.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, Giresun’daki sel felaketlerine ilişkin Bayındırlık
ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/10020) (Başkanlığa geliş tarihi:
30/09/2009)
102.- Balıkesir
Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın, Ayvalık-Alibey Adasındaki tarihi yapıların
restorasyonuna ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10021) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/09/2009)
103.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bazı televizyon dizileriyle ilgili
açıklamasına ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi
(7/10022) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)
104.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, UNESCO Başkanlık seçimi ile ilgili iddialara
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10023) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/09/2009)
105.- Hakkâri
Milletvekili Hamit Geylani’nin, Yüksekova Devlet Hastanesinin yetersizliğine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10024) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/09/2009)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu ve 25 Milletvekilinin, köyden kente göçün
nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/429) (Başkanlığa geliş tarihi:
12/06/2009)
2.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur ve 21 Milletvekilinin, kadına yönelik şiddet
olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/430) (Başkanlığa geliş tarihi:
12/06/2009)
3.- Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış ve 20 Milletvekilinin, ekonomik krizin etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/431) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/06/2009)
13
Ekim 2009 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN – Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 5’inci Birleşimini açıyorum.
IV.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un, ikinci kez Meclis Başkan Vekilliğine
seçilmesi dolayısıyla milletvekillerine teşekkür eden ve yeni yasama yılının
hayırlı olmasını dileyen konuşması
BAŞKAN -
Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi 23’üncü Dönem Dördüncü
Yasama Yılına başlamadan önce ağustos ayı başında sizlerin teveccühüyle ikinci
kez Meclis Başkan Vekilliği gibi onurlu bir göreve seçilmem nedeniyle sizlere
teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum. (Alkışlar)
Yinelenen
iradenize layık olabilmek için tam bir tarafsızlık anlayışı ile hakkaniyet ve
adalet duyguları içerisinde bu şerefli görevi yerine getireceğime
huzurlarınızda söz veriyorum.
Sayın
milletvekilleri, seksen dokuz yıldır milletimizi gururla temsil eden,
cumhuriyetimizin kuruluşunu gerçekleştiren, geçmişte milletimiz adına çok büyük
yararlılıklar gösteren yüce Meclisimiz, demokrasimizin en mükemmel örneklerini
bu çatı altında göstermiştir, göstermeye de devam edecektir.
Devletimizin,
milletimizin, cumhuriyetimizin ve demokrasimizin en büyük güvencesi olan bu
Meclis, Büyük Önder Atatürk’ün Türk milletiyle birlikte gerçekleştirdiği en
yüce kurumdur. Bu Meclis, millî iradeyi gerçekleştiren, ordusu ile büyük
zaferler kazanan, Türk milletinin geleceğine yön veren inkılapları hayata
geçiren ve her türlü zorluklara karşı Türkiye Cumhuriyeti’ni emin ellerde
bugünlere taşıyan yüce Meclistir.
20’nci yüzyılın
ilk çeyreğinde yıkılan bir imparatorluktan bağımsız bir Türk devleti ortaya
çıkaran Meclisimizin, 21’inci yüzyılın ilk çeyreğinden başlayarak önce büyük
devlet, sonra bölgesinde güçlü devlet, arkasından kıtalar arası güçlü devlet ve
cumhuriyetimizin kuruluş yıl dönümünde alternatif küresel güç devleti olarak
dünya gündemindeki yerini alacağına yürekten inanıyorum. Büyük ve güçlü Türkiye
ülküsüne giden bu yolculuğun en büyük güvencesini yine bu Meclisimizden, siz
değerli milletvekillerimizden ve köklerimizi sulayan yüzlerce yıllık bir tarih
ve devlet geleneğimizden almaktayız. Var olma irademizin güçlenmesi ve
devamlılığı, bizleri millet yapan ortak değerlerimiz etrafında birbirimize
sımsıkı kenetlenmekten geçer.
İlkesiz ve
anlamsız tartışmaları şiddetle devam ettirmenin, iç çelişkileri
kurumsallaştırıp tartışmaları süreğen hâle getirmenin, abartılmış korkularla
enerjimizi başka alanlara harcamamızın hiç kimseye bir yararı olmayacaktır.
Nitekim aralarında tefrika, bozgunculuk, başkalık, ayrılık, aykırılık, haset ve
fesat sokulmuş toplumların birbirlerini yok etmek için başka bir neden
aramalarına gerek yoktur. Belli güçlerin tarih boyunca farklılık varsayımlı
ayrıntılara büyük ilgi göstermelerinin nedeni de budur. Her türlü farklılıklar
tarihin her döneminde toplumları ve milletleri bölmenin bir aracı olarak
kullanılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, her alanda karşılaşacağımız sorunların millî birlik ve
beraberliğimizle, kültürel bağlarımız ve inancımızla, değerlerimiz ve
kaynaklarımızı bireyler arasında ortaklaşmayı esas alan tavrımızla,
demokrasimizin bütün kurallarıyla işletilmesiyle yani yüreklerin birlikte
çarpmasıyla giderilebileceğini ve Büyük Önder Atatürk’ün ifadesinde yer bulan,
egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu inancımızı siz değerli
milletvekillerimizle paylaşıyor, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin her zaman olduğu gibi bu dönemde de karşılıklı saygı ve
hoşgörü ortamı içerisinde çalışmalarını sürdürmesini diliyor ve yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk
söz, 22’nci Ahilik Haftası münasebetiyle söz isteyen Kırşehir Milletvekili
Abdullah Çalışkan’a aittir.
Buyurun Sayın
Çalışkan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
V.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan’ın, 22’nci Ahilik Haftası’na ilişkin
gündem dışı konuşması
ABDULLAH ÇALIŞKAN
(Kırşehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her yıl ekim ayının ikinci
haftası, Kırşehir merkez olmak üzere tüm Türkiye genelinde kutlanan Ahilik
Haftası nedeniyle gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Ahilik, kültür ve medeniyetimizin ürettiği sosyal, ekonomik ve
kültürel değerler bütünüdür. Ahi Evran tarafından 13’üncü yüzyılda zamanın
esnaf ve sanatkârları arasında kurulan Ahilik Teşkilatı, Anadolu’nun Türk yurdu
olmasında, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda ve yaşamasında en önemli yapı
taşlarından birisi olmuştur. Yüzyıllar boyunca Türk toplumunun sosyal, siyasal
ve ekonomik hayatında etkin bir rol
oynamış Ahiliği günümüzde en iyi şekilde anlamak, anlatmak ve yaşatmak hepimiz
açısından oldukça önemlidir. Ahilik sisteminin sağladığı verimlilikten,
uyguladığı kalite kontrol ve mesleki eğitim sisteminden, yetiştirdiği kalifiye
iş gücünden ve üretim sistemine getirdiği etik değerlerden Türk ekonomisi
yararlanmalıdır. Bugün mevcut ekonomik ve sosyal toplum dinamiklerimiz içinde
Ahilik anlayışının ilkelerini ve prensiplerini esnaf, sanatkâr ve iş adamları
arasında yaşatmamız gerekmektedir. İnsanlar arasındaki ticari ve toplumsal
ilişkilerde dürüstlük, güvenilirlik, iş ve meslek ahlakına saygı, hak ve hukuka
riayet etme, saygılı, şefkatli, cömert ve güler yüzlü olma ilkelerini esas alan
Ahilik sistemini uygulamayı bugün de tam anlamıyla başarabilirsek, günümüzde
yaşadığımız birçok sorun kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Kendisi kadar
komşusunu da düşünen, alırken satıcının, satarken alıcının haklarını gözeten,
tüketicinin kaliteli mal alması için kendi arasında kalite kontrol sistemi
kuran bir ecdadın torunu olarak bizler, bugün de aynı ruhu yaşatmak için gayret
göstermeliyiz. Ahi Evran’ın yüzyıllar önce söylediği şu söz sadece iş dünyası
için değil, hepimiz için örnek olması gereken bir çizgidir: “Hak ile sabır
dileyip bize gelen bizdendir. Akıl, ahlak ile çalışıp bizi geçen bizdendir.” İş
hayatında var olan rekabet, maliyet, satış ve verimlilik gibi temel terimlerin
yanına akıl ve ahlak kavramlarını da ekleyen Ahi Evran’ı örnek alarak,
birbirimizi yok edici, tasfiye edici anlayıştan dayanışma hâlinde birlikte
kazanma anlayışına geçmemiz gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmetimizin Ahilik sistemine sahip çıkması, gerçekten
ülkemiz açısından çok önemli bir adım olmuştur. Daha önce Kültür ve Turizm
Bakanlığı bünyesinde kültürel bir etkinlik olarak ülke genelinde kutlanan
Ahilik Haftası, geçtiğimiz yıl yapılan bir düzenlemeyle Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının sorumluluğuna geçmiştir ve Kırşehir merkezli olarak ülke genelinde
kutlanmaya devam edilmiştir. Her yıl ekim ayının ikinci haftası kutlanan Ahilik
Haftası etkinlikleri geçen yıl Sayın Cumhurbaşkanımızın Kırşehir’i teşrif etmeleriyle
kutlanmıştır. Bu yıl yapılacak olan kutlamaları da önümüzdeki cumartesi günü
Sayın Başbakanımız teşrif edeceklerdir. Ayrıca Sanayi ve Ticaret Bakanımız,
ilgili bürokratlarımız, Türkiye genelindeki tüm esnaf ve sanatkâr kuruluş
temsilcileri, ticaret ve odaların
temsilcileri yine Kırşehir’e kutlamalar vesilesiyle geleceklerdir.
Değerli
milletvekilleri, başta esnaf ve sanatkârlarımız olmak üzere tüm halkımızın
Ahilik ve Esnaf Bayramı’nı kutluyor, bu yıl ikincisi düzenlenen Ahilik Haftası
kutlamaları için 17 Ekim Cumartesi günü sizleri Kırşehir’e davet ediyorum.
Sözlerime Ahilik
mesleki eğitiminin de merkezi olan bir bedestenin kitabesiyle son veriyorum:
“Sevgi göster
herkese ha!
Selamdan kaçınma
sakın.
İnsanları ayırma
ha!
Hepsine adil ver
hakkın.
Niyetin iyi olsun
ha!
Her şeyin
gerçeğini söyle.
Hayırdan ayrılma
ha!
Eser kalır, sen
gidersin.
İyi belle, unutma
ha!
Önce hizmet,
sonra sensin.”
Teşekkür ediyor,
saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum.(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Çalışkan.
Gündem dışı
ikinci söz, Artvin ilinde 23 Eylülde meydana gelen feyezan hakkında söz isteyen
Artvin Milletvekili Metin Arifağaoğlu’na aittir.
Buyurun Sayın
Arifağaoğlu.(CHP sıralarından alkışlar)
2.-
Artvin Milletvekili Metin Arifağaoğlu’nun, Artvin ilinde 23 Eylülde meydana
gelen feyezan ve heyelana ilişkin gündem dışı konuşması ve Bayındırlık ve İskân
Bakanı Mustafa Demir’in cevabı
METİN ARİFAĞAOĞLU
(Artvin) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Artvin ili Şavşat ve Borçka
ilçelerinde yaşanan sel felaketleriyle ilgili gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan,
sizin de Başkan Vekilliğinizi kutluyor, hayırlı olsun diyorum.
Şavşat ilçe
merkezinde bulunan Tigrat Vadisi’nde Devlet Su İşleri dere ıslahı projeleri
yapmıştır. Bu kapsamda Tigrat Deresi’nde 13 adet tersip bendi inşa edilmiştir.
Bu tersip bentlerinden 7’si 15 Temmuz 2009 günü olağan bir yağışla art arda
domino taşları gibi yıkılmıştır ve 5 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine sebep
olmuştur. Şavşat’ta basında, ulusal basında da bu konu yer almıştır, konu
mahkemeye intikal etmiştir. O nedenle bu konu hakkında fazla konuşmayacağım.
Diğer önemli sel
felaketi 23 Eylül Çarşamba günü Borçka’da yaşanmıştır. Borçka ilçesi İçkale
Deresi 23 Eylül 2009 günü şiddetli yağışların etkisiyle taşmıştır. İçkale
Deresi bu büyüklükte benzer bir feyezanı 18 Nisan 1968 tarihinde yaşamıştır.
Kırk bir yıl sonra takriben aynı büyüklükte feyezan olmuştur.
Feyezanın dışında
iki büyük heyelan olayı ile karşılaşılmış ve 5 vatandaşımız hayatını
kaybetmiştir. Bu heyelanlardan biri Çifteköprü köyünde olmuştur. Çifteköprü
köyünün ormanlık alanında ormandan aşağıya bitki örtüsüyle beraber kayan
heyelan iki kısma ayrılıyor, küçük kısım çay bahçelerinde sona eriyor ancak
büyük kısım önüne gelen bir evi, bir ahırı, bir samanlığı yıkıyor ve karşı
yamaca yaslanarak durabiliyor. Bu heyelanda sevindirici taraf şudur: Bu evde
hiçbir can kaybı olmamıştır çünkü evdekiler o anda evde bulunmuyorlar,
okulların açılması nedeniyle bunlar şehre inmişler ve böylece can kaybı
olmamıştır.
Çifteköprü
köyünden yaklaşık 5 kilometre Borçka tarafına gidilince Düzhanlar mevkisinde
ikinci bir heyelan olmuştur. Düzhanlar mevkisi çok eski bir yerleşim alanıdır,
Kale köyünün bir mahallesidir. Hopa-Borçka eski devlet yolu üzerinde bulunuyor.
Burada da ormanlık alanda oluşan heyelan, büyük bir hızla önce fındık
bahçelerine ulaşıyor; fındık bahçelerinin bitki örtüsünü de sökerek Düzhanlar
mahallesine ulaşarak burada 5 ev, 1 cami ve 1 cami lojmanını, heyelan, kendi
toprağının altına alıyor ve burada da 4 can kaybediliyor ve 4 canın tamamı
Demirci ailesindendir. Heyelandan diğer evler kaçıyor, bir ev kaçamıyor. Bir
anne, üç yaşındaki çocuğu kucağına alıyor, o toprak yığını içinde kendisi can
veriyor ancak oradaki hava boşluğundan çocuk yaşıyor; gece geç saatlerde ağlama
sesine ulaşılıyor ve üç yaşındaki çocuk kurtuluyor.
Yine İçkale
Deresi’nin yan kolu Azure Deresi’nde büyük bir tahribat oluşuyor ve burada da
Şimşek ailesinden maalesef 1 vatandaşımız hayatını kaybediyor.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; 23 Eylül 2009 günü oluşan İçkale Deresi feyezanı
Hopa-Borçka yolunun bir gün kapanmasına neden olmuştur. Yollarda büyük tahribat
vardır. Ayrıca, dere yatağına yakın evler yıkılmıştır, bir kısım evler çok ağır
hasarlıdır. Borçka’da yıkılan ve tahliye edilen ev sayısı seksen üçtür.
Borçka’da 83 ve Şavşat’ta 3 olmak üzere toplam 86 vatandaşımızın eve ihtiyacı
vardır. Devlet, bir yıl içinde bu evleri yapıp afetzedelere teslim etmelidir.
Sosyal devlet bu yaraları mutlaka sarmalıdır.
Artvin, çok yağış
alan ve heyelana müsait bir coğrafyaya sahiptir. Bilim ve teknoloji çağında,
heyelan almayacak bölgelerde konut yapılmalıdır. Ayrıca, sel felaketinin zarar
vermeyeceği kalıcı imalatları mutlaka gerçekleştirmeliyiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
METİN ARİFAĞAOĞLU
(Devamla) – Devlet Su İşleri ve Karayollarına, bu selle ilgili büyük görevler
düşmektedir. Heyelan bölgesinde tehlike arz eden kayaların parçalanıp
uzaklaştırılması ve heyelanlı kısımların teraslanması gerekmektedir. Selden
dolayı tahrip olan Hopa-Borçka yolunda
7 no.lu köprüyle 15 no.lu köprüler arası yeniden projelendirilip üç
şerit olarak yapılmalıdır. Suyun hangi yerlerde yatağa sığmayıp yola taştığı
bellidir. Bu kısımlarda İçkale Nehri yatağının derinleştirilmesi, teknik
tabirle “talveg kotu”nun aşağıya çekilmesi ve yol kotunun yükseltilmesi mutlaka
gerçekleştirilmelidir. Devlet Su İşleri ve Karayollarının müşterek çalışması
ile sel sularının yola ve bölge insanına zarar vermeyeceği bir proje yapılmalı
ve uygulamaya konmalıdır. Proje maliyeti yüksek çıkabilir. Bu durum teknik
kadroyu korkutmamalıdır. İnsan hayatı çünkü herhangi bir bedelle ölçülmüyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
METİN ARİFAĞAOĞLU
(Devamla) – Bir dakikanızı alabilir miyim, bir dakika.
BAŞKAN – Sayın
Arifağaoğlu, bir dakikayı verdik ama sözlerinizi tamamlamanız için mikrofonu
açıyorum.
Buyurun.
METİN ARİFAĞAOĞLU
(Devamla) – Teşekkür ederim.
Afetzedelerimize
yapılan yardımlar maalesef yeterli olmamıştır. Bu yardımların artırılması ve
mevcut tahribatların gecikmeden yaptırılması beklenmektedir. Selden büyük zarar
gören ve altyapısı tahrip olan Borçka, Murgul, Hopa ve Kemalpaşa belediyelerine
Sayın Bakanım can suyu yardımı beklenmektedir. 2006 ve 2007 yıllarına ait sel
felaketleriyle ilgili raporların Afet İşleri Genel Müdürlüğünde bekletildiğini
ve bu belediyelere de yardımların yapılmadığını özellikle belirtmek istiyorum.
Bu iki selde
hayatını kaybeden 10 vatandaşımıza rahmet, kederli ailelerine sabır diliyorum.
Beni dinlediğiniz
için hepinize teşekkür ediyorum, tekrar sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Arifağaoğlu.
Gündem dışı
konuşmaya Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Mustafa Demir cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın
Demir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Artvin Milletvekilimizin özellikle Artvin Borçka’da ifade ettiği
sel afetiyle ilgili bu duyarlılığından dolayı teşekkür ediyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi,
2009 senesinde özellikle Karadeniz Bölgesi’nde, 2009 yılının temmuz ayında,
neredeyse, ocak ayından haziran sonuna kadar aldığımız yağış oranına eşit
miktarda yağışı kısa bir zaman dilimi içerisinde Bartın’dan Artvin’e kadar
aldık. Dolayısıyla, can kayıplarımızın da olduğu, hepimizi derinden üzen bu
afet felaketiyle karşı karşıya kaldık. Özellikle Ordu Perşembe’de, Giresun’da,
Rize’de, Artvin’de -ümit ediyoruz bundan sonra alınan tedbirler, yapılan
çalışmaların da katkılarıyla- bu tür afetlere maruz kalmamayı umuyoruz,
diliyoruz.
Tabii “afet”
dediğimiz olayı da biz insan olarak yönlendirme şansına sahip değiliz. Ama
hepimizin görevi, muhtemel olabilecek olan afetlere karşı alabildiğimiz kadar
tedbirleri almak, bunun gereğini yerine getirmek. Özellikle dere yataklarındaki
yapılaşmalardaki noksanlıkların asıl nedeni -geçmişten bugüne kadar gelen- kısa
zaman dilimi içerisinde büyük oranda yağış alma durumuyla karşı karşıya
kaldığımızda, o yoğun yağışın denize ulaşırken kendi yolu üzerinde
kaplayabilecek olduğu alanı, işgal edebilecek olduğu, kendine yol edinebilecek
olduğu dere yataklarını hesaplayarak, planlayarak yapılaşmanın yapılamamasından
kaynaklanan olgularla, bu sel afetleriyle ve hasarlarla, can kayıplarıyla karşı
karşıya kaldığımızı bütün bölgelerde bir kere daha müşahede ettik. Özellikle
yirmi yıl, otuz yıl önce yapılan köprülerin, bugünkü imkânlar olmadığı için o
günkü imkânlara göre yapılan köprülerin, vatandaşlarımızın o günkü arazilere
yakınlığı, arazi darlığı nedeniyle kendi arazileri üzerine yerleşmelerinden
kaynaklanan nedenlerle dere yataklarında yapılaşmaların yoğun olduğunu
özellikle Karadeniz Bölgesi’nde görmekteyiz.
Sayın
Milletvekilimizin ifade ettiği Artvin ilimizin Demirciler köyü Sallar
mevkisindeki sel afetiyle ilgili, bildiğiniz gibi 5 tane can kaybımız oldu;
Allah’tan rahmet diliyoruz, yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Konut ve altyapı
hasarları olması nedeniyle, can kaybının da olması nedeniyle, 7269 sayılı Afet
Kanunu’nun 1’inci maddesi gereği “genel hayata etkilidir” kararı, 28/9/2009
tarih ve 10285 sayılı makam onayıyla etkililik oluru alınmıştır.
Artvin
Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü ve Afet İşleri Genel Müdürlüğünden
görevlendirilen teknik elemanlarca jeolojik etüt ve hasar tespit çalışmaları
görevlendirilen teknik elemanlarca yapılmış, 2/10/2009 tarihi itibarıyla kesin
hasar tespiti sonucunda 83 adet konut ve 8 iş yerinin nakli ve 17 adet istinat
duvarının yapılması karar altına alınmıştır.
Arazi etüt ve yer
seçimi çalışmaları için Afet İşleri Genel Müdürlüğümüzden konusunda uzman iki
teknik personel ile Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü personeliyle birlikte
çalışmalar sonucu Borçka ilçesine bağlı köylerinde afetzede vatandaşların kendi
yerlerine konut yapılmasının jeolojik açıdan büyük bir kısmının uygun
olmadığından, Borçka ilçe merkezinde 83 konut ve 8 iş yeri için yapılan yer seçimi
tespiti çalışmaları sonucunda; bir, şahsa ait 4.740 metrekare arsa; iki,
belediyeye ait ve imar planı içerisinde yer alan bir dönüm park alanında konut
yapımı için imar planı revize çalışmaları yapılarak, bu arsalar üzerinde yer
seçimi protokolü ve kamulaştırma çalışmaları başlatılmıştır.
7269 sayılı
Kanun’un 29’uncu maddesi gereği hak sahipliği çalışmaları başlatılmış olup, hak
sahibi kabul edilen afetzedeler için TOKİ tarafından konut yaptırılması
planlanmaktadır.
Ayrıca, bölgede
afet önleyici tedbir olarak yapılacak olan 17 adet istinat duvarlarına ilişkin
projeler Bayındırlık ve İskân Müdürlüğümüzce şu anda tamamlanmıştır. 2009 yılı
yatırım programına alınabilmesi ve ödeneğin aktarılması için, Devlet Planlama
Teşkilatı Müsteşarlığımıza 500 bin TL’lik proje bedeli ve yılı ödeneğiyle
revize teklifinde bulunulmuştur. Bu teklifin onaylanması durumunda kısa bir
zaman dilimi içerisinde istinat duvarlarının yapımı ihalesine bayındırlık il
müdürlüklerimizce başlanılacaktır. Muhtemelen üç dört aylık bir zaman dilimi
içerisinde, tam ocak ayına varmadan bunları tamamlamayı planlıyoruz.
4864 sayılı
Yasa’ya göre il özel idaresi, belediyeye ait yapılarda meydana gelen hasarların
giderilmesi için, aynı Kanun’un 5’inci maddesi gereği Borçka, Murgul, Hopa ve
Şavşat ilçelerinde meydana gelen altyapı hasarlarının giderilmesi için
8/10/2009 tarih ve 10829 sayılı yazı ile Maliye Bakanlığından ödenek talebinde
bulunulmuştur. Bu ödenekler, bildiğiniz gibi, Afet Kanunu gereği Maliye
Bakanlığımızdan uygun görülmesi, karşılanması durumunda hiç Bakanlık
hesaplarına girmeden direkt belediye ve il özel idare hesaplarına
aktarılmaktadır.
Sayın
Milletvekilimizin ifade ettiği afet acil ödeneklerden ilgili belediyelerimize
-Bakanlığımız tarafından, makam tarafından talimat verilmiştir- şu anda “can
suyu” adı altında bir miktar, nakdî yardım Bakanlığımızca gönderilecektir.
Diğer kara yolu
ve dere yataklarıyla ilgili yapılması gereken çalışmalar: Devlet Su İşleri
Genel Müdürlüğümüz ve Karayolları Genel Müdürlüğümüz tarafından çalışmalar
devam etmekte olup bugün ve gelecek yıllarda son yağışlarda alınan miktarların
da üzerinde maksimum alınabilecek olan yağışlar hesaplanarak dere ıslahları ve
dere üzerindeki köprü, varsa geçitleri yapımına Karayolları tarafından ve
Devlet Su İşleri tarafından ilgi alanları içerisinde çalışmalar muhtemelen yılı
içerisinde tamamlanacak. Ayrıca Bakanlığımızın ilgi alanı içerisinde olan hak
sahibi vatandaşlarımızın konutları yılı bitmeden, on iki ay bitmeden yapılıp
kendilerine bizzat teslim edilecektir.
Tabi burada bir
kere daha şunu ifade etmek istiyorum: Afet olup can kaybına uğramak… Bunları
giderme imkânımız yok, telafi etme şansımız yok. Dünyayı yeniden inşa etseniz
kayıplarımızı geri getirme imkânına sahip değiliz. Bildiğiniz gibi hem
Karadeniz Bölgesi’nde, yurdumuzun çeşitli bölgelerinde ve son İstanbul,
Trakya’daki afetlerle ilgili özellikle kısa zaman dilimi içerisinde çok yoğun,
büyük miktarlarda yağış almaktan dolayı meydana gelen dere yataklarındaki
zamanında eksikliklerden kaynaklanan yanlış altyapı ve yapılaşmalardan dolayı
büyük can kayıplarına ve hasarlara uğruyoruz. Marifet, afet olmadan tedbirini
alıp hem can kayıplarına uğramamak hem de gerekli altyapı ve diğer hasarlara
uğramamaktır asıl olan.
Bir kere daha
bizim çalışmalarımız göstermektedir ki afet olmadan muhtemel olabilecek olan
yerlerde alınabilen önlemler, iyileştirmeler, teknik anlamda, mühendislik
anlamında, yapım anlamında bu çalışmalar yapılmadığında, afet olduktan sonraki
sarf edilen kaynak 7 kat, 8 kat artıyor. Bunun için, Bakanlığımız, ilgili
bakanlıklar ve Hükûmetimiz afet öncesi afet önleyici çalışmalara büyük önemde
hız vermiş ve bu yönde yoğunlaşmamız devam etmektedir.
Bir kere daha,
söz konusu afette kaybettiğimiz vatandaşlara Allah’tan rahmet diliyorum,
ailelerine başsağlığı diliyorum. Ümit ediyoruz… Bizim üzerimize düşen görev ve
yetkilerimiz içerisinde de hem vatandaşlarımızın yaralarının sarılması hem
hasarların giderilmesi için etkin bir şekilde çalıştığımızı ifade ediyor,
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Sayın İnce, Sayın
Özensoy ve Sayın Homriş söz talepleriniz var. Tüzük’ün 60’ıncı maddesine göre
birer dakikalık süre veriyorum.
Buyurun Sayın
İnce.
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Artvin’in Borçka ilçesinde geçmişte ve
günümüzde yaşanan sel felaketlerine ilişkin açıklaması
MUHARREM İNCE
(Yalova) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de Borçkalı
hemşehrilerimize geçmiş olsun diyorum ve başsağlığı diliyorum.
Borçka, aynı
felaketin benzerini 1968 yılında da yaşamış. Aradan tam yirmi yıl geçtikten
sonra, 1988’de ben genç bir öğretmen olarak Borçka’da görevlendirildim.
Borçka’da herkes 1968’de yaşanan felakette yaraların sarılmadığını, devletin
görevini yerine getirmediğini, sosyal devlet olmanın gereklerini yapmadığını
konuşurdu. Yirmi yıl sonra ben oraya gittiğimde insanlar hâlâ bunu konuşuyordu.
Umarım bu felaketten sonra aynısı olmaz, Hükûmet gereğini yapar, sosyal devlet
olmanın gereklerini yerine getirir ve yirmi yıl sonra bu kürsüde bir
milletvekili “2009 yılında yaşanan felaketin yaraları sarılmadı hâlâ.” diye
umarım bunları söylemez diyorum. O ilçenin ekmeğini yemiş, suyunu içmiş birisi
olarak Hükûmeti acil olarak göreve davet ediyorum, size de saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın İnce.
Sayın Özensoy,
buyurun.
2.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un,
Bursa’da oynanacak olan Türkiye-Ermenistan millî maçına ilişkin açıklaması
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yarın hepinizin
bildiği gibi Ermenistan-Türkiye millî maçı var. Bununla ilgili maalesef
Bursa’da olağanüstü hâl alınmış durumda. Sayın Valinin yaptığı açıklamalar,
stadyuma Azerbaycan Bayrağı’nın yasaklanması, Türk Bayrağı’nın dışında bayrağın
alınmayacağı, bayrak işi yapan iş yerlerinin âdeta abluka hâline alınması,
oralarda bayrak basılıp basılmadığı, gazetedeki bugünkü çıkan haberde “Kalem
bile yasak, Sarkisyan’ın izleyeceği Bursa’daki maçta izleyiciler stada protesto
malzemesi sokulmaması için iç çamaşırlarına kadar aranacak.” şeklindeki
beyanatlar maalesef Bursalıları üzmekte. Bunun dışında, en önemlisi iki devlet
bir millet olarak kabul ettiğimiz Azerbaycan Devleti ve onun halkı olan Azeri
kardeşlerimizi de bu tür açıklamalar üzmektedir. Ermenistan maçında açılan
Dağlık Karabağ Bayrağı…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Özensoy, teşekkür ediyorum.
Sayın Homriş,
buyurun.
3.-
Bursa Milletvekili H. Hamit Homriş’in, Bursa’da oynanacak olan
Türkiye-Ermenistan millî maçına ilişkin açıklaması
H. HAMİT HOMRİŞ
(Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Bursa Milletvekili
olarak yarın yapılacak olan Ermenistan-Türkiye millî maçıyla ilgili, Sayın
Necati Vekilimin sözlerine katılıyorum. Bursa’da her ne hikmetse bir
sıkıyönetim ilan edilmiş durumda. Azerbaycan bayraklarının stada girmesi
önlenmekte, biletler neredeyse savcılıktan iyi hâl kâğıdı getirecek olan
Bursalılara dağıtılmakta. Tabii ki bu konu Bursalıları son derece üzmüştür ve
bu durumu Bursalılar adına buradan kınıyorum ve şunu da ifade ediyorum: Yarın
Bursa’da Bursa Milletvekili olarak Türk ve Azerbaycan bayraklarıyla orada
olacağız. Bunu da zatıalinize arz ediyorum efendim. Millî Takımımıza başarılar
diliyorum.
Saygılar sunarım.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Homriş.
Gündem dışı
üçüncü söz…
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - ... seçim bölgesindeki izlenimleri hakkında söz
isteyen Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu’na aittir.
Buyurun Sayın
Türkmenoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Şandır,
daha sonra girdiniz, değerlendireceğim.
V.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
3.-
Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu’nun, seçim bölgesindeki izlenimlerine
ilişkin gündem dışı konuşması
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; en son adrese dayalı
nüfus sayımına göre artık Van ilimiz Doğu Anadolu Bölgesi içerisinde on altı
tane ilin içerisinde en büyük il olma özelliğini taşımaktadır.
Tabii ki Meclis
tatile girdiği andan itibaren Ankara’dan uçağa atladık, bir saat on beş dakika
sonra şehrimize indik. Biz, özellikle muhalefet partilerimiz genelde bardağın
boş tarafıyla ilgilenir ama sonuçta bir de bardağın dolu tarafı olduğunu
bilmemiz gerekiyor. Bir saat on beş dakika sonra Van ili havaalanına indik.
2003 yılında Van
Havaalanı’na inen uçak sayısı sadece üçtü. 2003 yılında Van Havaalanı’nda yolcu
trafiği sadece 100 bindi. Bugün indiğimizde tam dokuz tane uçağın inip
kalktığını gördük ve 600 bin yolcu trafiğine ulaştık. Havaalanı yeterli
gelmedi, dar gelmeye başladı. Hemen onun da tedbirini aldık. Önümüzdeki 2010
yatırım programında Van Havaalanı yeniden fiziki yapısıyla güçlendiriliyor.
Havaalanından
çıkıyorsunuz, şehre girdiğinizde hemen önünüzde Toplu Konutun memurlara inşa
edildiği 1.058 tane konutu görüyorsunuz. Şehir âdeta bir inşaat şantiyesi
hâline dönmüş. Hemen yanı başında Edremit’e geçiyorsunuz, 1.688 tane konut
yapılıyor. Diğer taraftan Erek Dağı’nın eteklerine sinmiş Kevenli bölgemizde
1.133 tane konut yapılıyor. Hâliyle Van iline toplamda 4.589 tane Toplu Konut
inşa ediyor; memura, yoksula ve orta gelirliye.
Bunun yanında,
şehirden geçtiğinizde sağ tarafınızda bölgeye hitap edecek 400 yataklı
hastaneyi görürsünüz. Sadece Toplu Konutun bize vermiş olduğu mali bütçe 371
milyon Türk lirasıdır. Buna bağlı olarak eğitimde, özellikle ilköğretimde yüzde
168, ortaöğretimde yüzde 300, özellikle sosyal alanda yüzde 500 bir gelişme
görürsünüz. Millî eğitimin bize sağlamış olduğu gelire baktığınızda 376 milyon
liralık da bir yatırımı orada görürsünüz.
Onun dışında,
Van’dan Hakkâri’ye mi gitmek istiyorsunuz; Hakkâri yoluna gittiğinizde duble
yol çalışmaları devam ediyor. Van’dan Bitlis’e mi gitmek istiyorsunuz;
gittiğinizde duble yol çalışmaları devam ediyor.
OSMAN ÖZÇELİK
(Siirt) – Dört senedir devam ediyor, dört
senedir bitmedi.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) - Başlatan bu işi de bitirecektir.
Ağrı’ya mı gitmek
istiyorsunuz; duble yol çalışmaları devam ediyor. Her gittiğiniz alanda, her
gittiğiniz köşede devletin mutlak bir yatırımını görürsünüz. Hani şair diyor
ya: “Ayağını bastığın yerden/ Düşmez dozu asla ünden./ Dozer geçse de üstünden/
Düzlenmeyen izler vardır.” Bu Hükûmet o kadar müthiş izlenimler koymuş ki…
Biz İran’a
giderken ücra köşedeki bir köye uğradık, yolu asfalt. Muhtara uğradık. Muhtarın
yanındaki bir vatandaşımız bize şunu söyledi: “Allah razı olsun. Bu Hükûmet
sosyal adalet anlayışını bize getirdi. Şu anda sadece 2 tane süt ineğim vardı.
Eğer bana bu kışın kömür vermemiş olsaydınız, ben o ineği satıp sermayemi
yakacağa harcayacaktım. Bundan dolayı
size minnettarım.”
Bunlar güzel
şeylerdir. Siyaset ve siyasetçi özellikle çözüm için vardır. Siyaset çözüm
üretme sanatıdır. Bunu icra edebilirsek ne mutlu bize. Ama bir gerçeği de kabul
etmeliyiz ki çözümde görev almayanlar maalesef sorunun bir parçası olur. Her
gittiğimiz yerde şunu bize söylediler: “Özellikle yapmış olduğunuz son
demokratik açılım bizim gönlümüze su serpti.”
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Türkmenoğlu, bir dakika süre veriyorum.
Buyurun.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Ya, bir anlatın şunu da ondan sonra… Ne olduğunu bir anlatın…
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) – Bunun için gönül istiyor ki bütün Parlamentonun bu
konuda ülke adına, millet adına bu konuya eğilmesi gerekiyor, çözüm üretmesi
gerekiyor, her şeyden evvel o çözümün içerisinde olması gerekiyor.
Değerli
milletvekilleri, tabii ki yapılanları burada saatlerce anlatsak günümüze
sığmaz.
ÖZDAL ÜÇER (Van)
– Yapılan yolsuzluklardan bahset.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) – Ama şunu anlatmaya da müsaade edin. Bugüne kadar -bir
kez daha ifade ediyoruz- beş yıllık süreç içerisinde cumhuriyet tarihinde
yapılmayanları gördük.
ÖZDAL ÜÇER (Van)
– Hangi milletvekilinin Karayollarından ihale aldığından bahset.
BAŞKAN – Sayın
Milletvekili, lütfen…
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) – Buna emeği geçen, bu konuda emek sarf eden başta Sayın
Başbakanımız olmak kaydıyla Kabine üyelerine, milletvekillerime, iktidar ve
muhalefet milletvekillerime, herkese şükran borçluyum.
ÖZDAL ÜÇER (Van)
– Çözümün bir parçası olacaksa onlardan bahset.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) – Yarın yapılacak olan Türkiye ve Ermenistan maçının da
her iki ülke adına başarı dileklerimi iletiyor, yüce heyeti saygı ve sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın
Türkmenoğlu, teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Ermenistan’a niye başarı
diliyorsun? Ne yapsın, gol mü atsın; başarı diliyorsun!
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, gündem dışı konuşma sırasında daha önce üç sayın
milletvekilinin söz talebi vardı, Tüzük’ün 60’ıncı maddesine göre söz verdim
ancak İç Tüzük’ün 59’uncu maddesi karşısında söz vermek söz konusu değil.
Bugün ilk defa
Meclisi yönetmem sebebiyle, üç arkadaşımızın daha talebi var, bunları da
değerlendireceğiz ancak uygulamada böyle bir konunun olmadığını sayın
milletvekillerimize hatırlatır, Sayın Çolak’a bir dakika süre verdiğimi
belirtiyorum.
Buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Artvin Milletvekili Ertekin Çolak’ın, Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin ifade ettiği, Borçka’daki sel mağdurlarının
yaralarının bir an önce sarılması temennisinin yerine getirildiğine ilişkin
açıklaması
ERTEKİN ÇOLAK
(Artvin) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bir
milletvekilimiz Artvin Borçka ilçemizde yirmi yıl önce meydana gelen sel
nedeniyle hâlen yaraların sarılmadığını ve umarım şu andaki meydana gelen sel
nedeniyle yaraların sarılacağını söyledi. Ben de bilgi mahiyetinde söylemek
istiyorum ki, Sayın Milletvekilimiz rahat olsun, sel geldikten üç gün sonra
yaralar sarılmıştır, evi olmayanlara ev temin edilmiştir, ayrıca ciddi miktarda
nakit para yardımı yapılmıştır ve yaralar üçüncü gün içerisinde sarılmıştır.
Teşekkür ediyor,
saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Çolak.
Sayın Şandır…
5.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Artvin’in Borçka ilçesinde yaşanan sel
felaketi mağdurlarının yaralarının bir an önce sarılmasına ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak biz de Artvin’in Borçka ilçesinde yaşanan sel
felaketinin yaralarının bir an önce sarılmasını -hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza yüce Allah’tan rahmet diliyoruz- felakete uğrayan
insanlarımızın kendilerini sahipsiz ve çaresiz hissetmemelerini, devletimizin
güçlü olduğunu, milletimizin duyarlı olduğunu, yaraların da mutlaka
sarılacağının bilinmesini buradan Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak ifade
ediyoruz. Bu felaketlerin bir daha yaşanmamasını da yüce Allah’tan niyaz
ediyoruz. Ülkemizi yöneten sayın Hükûmete de bu konuda daha duyarlı, daha
hazırlıklı olmasını da tavsiye ediyor, söz verdiğiniz için de saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Şandır.
Sayın Durmuş,
buyurun.
6.-
Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuş’un, Van Edremit’teki Yüksek İhtisas
Hastanesinin eski işlevini kaybettiğine ilişkin açıklaması
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) – Ben, özellikle, Van’la ilgili açıklamalardan sonra… Van
Edremit’teki Yüksek İhtisas Hastanesi altı yıl süreyle tamamlanamamış bir
hastaneyken iki ay gibi kısa bir sürede orada açık kalp ameliyatları
yapılabilecek hâle getirmiştik. Üzülerek görüyorum ki, bugün eski gücünü ve
fonksiyonunu yitirmiş durumda ve Çaldıran Devlet Hastanesinde, maalesef yeterli
uzman hekim yok. Bu konuda da biraz dikkat etmelerini, sadece bina bitirmek
değil oradaki aktivasyonun sürdürülmesini sağlamalarını diliyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Durmuş.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Sayın
milletvekilleri, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç,
gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 1, 5,
7, 11, 34, 35, 45, 47, 104, 128, 137, 153, 162, 179, 181, 204, 248, 330, 376,
417, 454, 492, 509, 566’ncı sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak
istemişlerdir. Sayın Bakanın bu isteğini sırası geldiğinde yerine getireceğim.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize
sunacağım.
Okutuyorum:
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.-
Irak Ulusal Meclisi Başkanı Iyad el Samaraı ve beraberindeki heyetin ülkemizi
ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/958)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Irak Ulusal
Meclisi Başkanı Iyad El Samaraı ve beraberindeki heyetin 20-25 Ekim 2009
tarihleri arasında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’nın konuğu olarak
ülkemizi ziyaret etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı’nın 05
Ekim 2009 tarih ve 52 sayılı Kararı ile uygun bulunmuştur.
Sözkonusu heyetin
ülkemizi ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun’un 7. Maddesi gereğince Genel Kurul’un
bilgisine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Sözlü soru
önergesinin geri alınmasına dair bir tezkere vardır, okutuyorum:
B) Önergeler
1.-
Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, (6/1514) esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi (4/147)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Gündemin Sözlü
Sorular Kısmının 572. sırasında yer alan (6/1514) esas numaralı sözlü soru
önergemi geri alıyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
BAŞKAN – Sözlü
soru önergesi geri verilmiştir.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
C) Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu ve 25 milletvekilinin, köyden
kente göçün nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/429)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Gerekçesini
aşağıda arz ettiğimiz, köy ve beldelerden, ilçe ve il merkezlerine göçün nedenlerinin
araştırılması, tespit edilen göç nedenleri konusunda gerekli önlemlerin ve
çözüm önerilerinin tespit edilmesi amacıyla Anayasa’nın 98. ve TBMM
İçtüzüğü’nün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Mehmet Şevki
Kulkuloğlu (Kayseri)
2) Abdullah Özer (Bursa)
3) Tekin Bingöl (Ankara)
4) Şevket Köse (Adıyaman)
5) Fatma Nur
Serter (İstanbul)
6) Ali Arslan (Muğla)
7) Sacid Yıldız (İstanbul)
8) Ali Rıza
Öztürk (Mersin)
9) Tansel Barış (Kırklareli)
10) Gökhan Durgun (Hatay)
11) Oğuz Oyan (İzmir)
12) Eşref Erdem (Ankara)
13) Atila Emek (Antalya)
14) Vahap Seçer (Mersin)
15) Çetin Soysal (İstanbul)
16) Ahmet Ersin (İzmir)
17) Engin Altay (Sinop)
18) Rasim Çakır (Edirne)
19) Osman Kaptan (Antalya)
20) Orhan Ziya
Diren (Tokat)
21) Halil
Ünlütepe (Afyonkarahisar)
22) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
23) Fevzi Topuz (Muğla)
24) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
25) Mehmet Ali
Özpolat (İstanbul)
26) Ali Rıza
Ertemür (Denizli)
Gerekçe:
Ülkemizde
özellikle il ve ilçe merkezlerine göç oranı, 2007-2008 yılı itibariyle
artmıştır. Sadece 2008 yılı itibariyle Türkiye İstatistik Kurumu’nun verdiği
bilgiler ışığında 71.517.100 olan nüfusumuzun, 2.273.492’si yer değiştirmiş ve
özellikle köy ve beldelerden, il ve ilçe merkezlerine göç oranı artmıştır.
Göç oranlarının
artışında, ekonomik, sosyal ve güvenlik nedenleri yatmaktadır. Bu temel
nedenlerle göç eden yurttaşlarımız aradıkları iyi yaşamı, göç ettikleri
yerlerde de bulamamakta ve bu durum toplumsal bir travmaya neden olmaktadır.
Özellikle, göç eden bu yurttaşlarımız yerleştikleri yerlerde suç oranları
artmaktadır.
Kısaca izah
ettiğimiz bu nedenlerle, köy ve beldelerden, ilçe ve il merkezlerine göçün
nedenlerinin araştırılması, tespit edilen göç nedenleri konusunda gerekli
önlemlerin ve çözüm önerilerinin tespit edilmesi amacıyla Anayasa'nın 98. ve
TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
2.-
Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur ve 21 milletvekilinin, kadına yönelik
şiddet olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/430)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Gerçekleştirilen
hukuki düzenlemelere rağmen son günlerde kadına karşı şiddet vakalarında
yaşanan artışın sebeplerinin araştırılması ve uzman görüşleri eşliğinde çözüm
önerilerinin ortaya konabilmesi için TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105. maddeleri ve
Anayasanın 98. maddesi gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.
1) Nevingaye Erbatur (Adana)
2) Atila Emek (Antalya)
3) Şevket Köse (Adıyaman)
4) Fevzi Topuz (Muğla)
5) Vahap Seçer (Mersin)
6) Engin Altay (Sinop)
7) Tekin Bingöl (Ankara)
8) Orhan Ziya Diren (Tokat)
9) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
10) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
11) Gökhan Durgun (Hatay)
12) Oğuz Oyan (İzmir)
13) Eşref Erdem (Ankara)
14) Çetin Soysal (İstanbul)
15) Ahmet Ersin (İzmir)
16) Rasim Çakır (Edirne)
17) Osman Kaptan (Antalya)
18) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
19) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
20) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
21) Ahmet Küçük (Çanakkale)
22) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
Gerekçe:
Kadına karşı
şiddet, en yaygın ve sık olarak rastlanılan kadının insan hakları
ihlallerindendir. Yakın zamanlara kadar, kadına karşı şiddet konusuna
uluslararası insan hakları mücadelesi gündeminde fazlaca bir yer verilmemiştir.
Bu durum Türkiye'ye de yansımıştır. Türkiye'de kadının aile içindeki hakları ve
statüsü konusunda bilgi eksikliği ve özellikle de aile içi şiddete ilişkin
sistematik veri eksikliği vardır.
Kadına karşı
şiddet, özellikle de aile içi şiddetin, kadın erkek ilişkilerinde eşitliğin
sağlanması ve özel ve kamusal alanlar arasındaki uçurumun kapatılması için
çözümlenmesi gereken temel konulardandır. Özel alandaki hak ihlalleri,
özellikle de çeşitli tür ve biçimleriyle şiddet, kadınların kamusal alana
çıkması önündeki en büyük engellerden biridir.
Kadına karşı
şiddetin sona erdirilebilmesi için, 22. dönemde TBMM çatısı altında Töre ve
Namus Cinayetleri ile Çocuklara Şiddeti Araştırma Komisyonu kurulmuş, komisyon
çeşitli uzman görüşlerini dinlemekle birlikte saha çalışmaları da
gerçekleştirmiş ve sorunun çözümü için neler yapılabileceğine yönelik bir
raporu Meclis Başkanlığı'na sunmuştur. Ardından, 2006 yılında Başbakanlık
tarafından Çocuk ve Kadınlara Yönelik Şiddet Hareketleriyle Töre ve Namus
Cinayetlerinin Önlenmesi İçin Alınacak Tedbirler konulu bir genelge
yayınlanmıştır. Genelge ile çeşitli birimlere işbirliği çerçevesinde farklı
görevler verilmiş, özellikle emniyet mensupları, sağlık çalışanları ve
eğitimciler ile mülki idare amirlerinin toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya
yönelik bir bakış açısı kazanabilmelerinin önemine dikkat çekilmiştir.
İlgili genelgenin
varlığı her ne kadar kadına karşı şiddetle mücadele alanında olumlu bir adım
olsa da son günlerde kadına karşı şiddet ile ilgili vakalarda yaşanan artış,
genelgenin halen amacına ulaşamadığının bir göstergesidir.
Kadına karşı
şiddetle mücadelede tüm dünyada kabul edildiği üzere, sadece kadının hak ve
özgürlükleri konusunda bilinçlendirilmesi yeterli değildir. Şiddeti uygulayan
taraf kadar kamu görevlileri, sağlık görevlileri, emniyet kuvvetleri ve yargı
mensupları gibi hizmet kollarında görev yapan kişilerin de toplumsal cinsiyet
eşitsizliği, kadın hakları ve kadın erkek eşitliği konularında
bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi de gereklidir.
Tüm bunların
yanında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilen bir kararda Türkiye
aile içi şiddet konusunda kadın vatandaşını koruyamadığı için tazminata mahkum
edilmiştir. Her ne kadar davanın açıldığı günden bu yana Türkiye'de hukuki
anlamda çok önemli ilerlemeler gerçekleşmiş olsa da hukuki ilerlemelerin toplum
tarafından olumlu bir biçimde içselleştirilmesi için gereken adımlar
atılamamıştır. Son günlerde kadına karşı şiddet vakalarında yaşanan artış da
bunun bir göstergesidir.
Yukarıda
özetlenen sebeplerle, kadına karşı şiddet vakalarında yaşanan artışın
incelenebilmesi, ilgili hukuki düzenlemelerin işlevselliğinin tartışılabilmesi
ve kadına karşı şiddetle mücadele konusunun toplum tarafından nasıl
özümsenebileceğinin araştırılabilmesi amacıyla, çözüm önerilerinin uzman
görüşlerine de başvurularak tartışılabilmesi amacıyla bu araştırmanın
açılmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
3.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barış ve 20 milletvekilinin, ekonomik krizin
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/431)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Küresel kriz
dünyayı kasıp kavururken, ülkemizdeki yansımaları da gün geçtikçe kendisini
daha fazla hissettirmeye başlamıştır. Krizden en çok etkilenen bölgelerin
başında da Trakya Bölgemiz başı çekmektedir. Kriz nedeni ile sadece Trakya
Bölgemizde 30 bini aşkın kişinin işini kaybettiğini, birçok fabrikanın
üretimini durdurduğu, yüzlercesinin ise kapandığını görmekteyiz.
Özellikle
sanayinin yoğunluk kazandığı Çorlu, Çerkezköy ve Lüleburgaz bölgelerimizdeki
başta tekstil ve deri sektörlerimiz olmak üzere kriz derinden hissedilmektedir.
Fabrikalar bir taraftan üretimini durdururken, diğer taraftan kapılarına kilit
vurup çalışanlarının işine ise son vermektedirler. Trakya bölgesinde 400
üzerindeki tekstil fabrikasının önemli bir kısmı üretimine ara vermiştir.
Bölgemizdeki kahvehaneler dolup taşmakta, İş-Kur rakamlarına göre yılbaşından
bu yana Çorlu ve Çerkezköy'ü de içine alan Tekirdağ ilimizde 4 bin 500'e yakın
kişi, Lüleburgaz'ın da içinde olduğu Kırklareli ilimizde ise 3 bine yakın kişi
işsizlik sigortası için İş-Kur'a başvurmuştur. Bu durumda sadece Tekirdağ ve
Kırklareli'nde yılbaşından bu yana 7 bin 500'den fazla kişi işsiz kalmıştır.
Bunlar kayıtlı rakamlardır. Kayıtsızları da sayarsak bu rakamlar 30-40 binlere
çıkmaktadır. Üstelik işten çıkarılmalar durmadığı için bu rakamlar her gün
katlanarak artmaya devam etmektedir.
Bölgemizde
fabrikaların kapanması devam ettiği için, işsizler ordusuna yenilerinin eklenmesi
kaçınılmazdır. Üretime ara veren ve kapanan fabrikalardan işlerine son verilen
işçiler ve aileleri perişan durumdadır. Kıdem tazminatını alanlar
tazminatlarını tüketirken, tazminat alamayanların borçları her geçen gün daha
da artmaktadır. İşsiz vatandaşlarımız, ev kiralarını, elektrik ve su
faturalarını ödeyememekte, karınlarını eş dost, akraba ve komşularının
katkıları ile doyurabilmektedirler. Okula giden çocuklarına harçlık
verememekte, ailelerinin, çoluk çocuklarının yüzüne bakamamaktadırlar. Son
günlerde bunalıma giren işsiz vatandaşlarımızın cinnet geçirerek, aile ve
çocuklarının canına kıyarak intihar girişiminde bulundukları haberlerine sıkça
rastlamaktayız.
Ekonomik krizin
ülkemiz üzerindeki olumsuz etkileri toplumumuzun tüm kesimlerinde
hissedilirken, bundan en çok etkilen bölgelerin başında Trakya bölgemizin
gelmesine karşın, açıklanan teşvik ve önlemler paketinde bölgemiz illeri 1.
bölge içerisinde gösterilmiştir. Bu kabul edilemez bir durum olup bölgemiz de
teşvik paketinde 3. bölgeye alınmalıdır.
Bir taraftan
millî servetimiz fabrikalarımız ya kapanmakta ya da yabancıların eline geçerek
bağımsızlığımız ciddi tehlikeye girmekte, diğer taraftan da milyonları bulan
işsizler ordusu oluşmaktadır. Bunun sonucu mutsuz, sağlıksız ve her an kitlesel
hareketlerin ve sosyal patlamaların yaşanmasından korkulan ortama doğru
sürüklenmekteyiz.
İş işten
geçmeden, genelde ülkemiz, özellikle de bölgemizde yaşayanların acısını her gün
daha iyi hissettiği ekonomik krizden kaynaklanan olumsuzlukların tespit
edilerek, başta psikolojik destek olmak üzere işsizlik ve yoksulluğun önlenmesi
için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacı ile Anayasamızın 98,
İçtüzüğümüzün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir araştırma komisyonu kurularak
konunun tüm boyutlarıyla araştırılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Tansel Barış (Kırklareli)
2) Atila Emek (Antalya)
3) Şevket Köse (Adıyaman)
4) Engin Altay (Sinop)
5) Gökhan Durgun (Hatay)
6) Oğuz Oyan (İzmir)
7) Eşref Erdem (Ankara)
8) Vahap Seçer (Mersin)
9) Çetin Soysal (İstanbul)
10) Ahmet Ersin (İzmir)
11) Rasim Çakır (Edirne)
12) Tekin Bingöl (Ankara)
13) Osman Kaptan (Antalya)
14) Orhan Ziya
Diren (Tokat)
15) Halil
Ünlütepe (Afyonkarahisar)
16) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
17) Fevzi Topuz (Muğla)
18) Mehmet Ali
Özpolat (İstanbul)
19) Ali Rıza
Ertemür (Denizli)
20) Mevlüt
Coşkuner (Isparta)
21) Ahmet Küçük (Çanakkale)
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
D) Duyurular
1.- Plan ve Bütçe, Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve
İnsan Haklarını İnceleme komisyonlarında bağımsız milletvekillerine birer
üyelik düştüğüne ve bu komisyonlara üye olmak isteyen bağımsız
milletvekillerinin 13 Ekim 2009 Salı günü saat 18.30’a kadar Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına yazılı olarak başvurmalarına ilişkin duyuru
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Plan ve Bütçe, Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve İnsan Haklarını
İnceleme komisyonlarında bağımsız milletvekillerine birer üyelik düşmektedir.
Bu komisyonlara üye olmak isteyen bağımsız milletvekillerinin, 13 Ekim 2009
Salı günü (Bugün) saat 18.30’a kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
yazılı olarak başvurmalarını rica ediyorum.
Demokratik Toplum
Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önergesi
vardır. Okutup oylarınıza sunacağım.
VIII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
(10/371) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel
Kurulun 13/10/2009 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin DTP Grubu
önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu’nun 13.10.2009 salı günü (Bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti
grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurul’un onayına
sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Selahattin
Demirtaş
Diyarbakır
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Ön Görüşmeler Kısmının 317 nci sırasında yer alan 10/371 esas numaralı güvenlik
güçlerinin toplumsal olaylarda çocuklara yönelik müdahalelerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesinin görüşmesini, Genel Kurulun 13.10.2009 Salı günlü
birleşiminde birlikte yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Önerinin
lehinde ilk söz Selahattin Demirtaş, Diyarbakır Milletvekili.
Buyurun Sayın
Demirtaş. (DTP sıralarından alkışlar)
Sayın Demirtaş,
süreniz on dakikadır.
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, bu ilk
oturumunuz vesilesiyle başarılar diliyorum. Umut ediyorum ki Sayın Başkanın
yönetiminde iyi bir Meclis performansı gösterilir.
Değerli
arkadaşlar, bugün yaptığımız Danışma Kurulunda konsensüs sağlanmamış olması
nedeniyle… Meclis Grubumuzun, gündemin belirlenmesi ve gündeme bir ek yapılması
konusunda önerisi vardı. Bu nedenle, özellikle bu son günlerde tekrar
kamuoyunun gündeminde sıkça tartışılan, çocuklara yönelik kamu görevlilerinin
şiddeti, ölümle sonuçlanan, ağır yaralanmalarla sonuçlanan şiddeti bir kez daha
gündeme taşımak ve daha önce vermiş olduğumuz bir Meclis araştırma önergesinin
gündeme alınmasıyla ilgili bir önerimiz söz konusuydu. Bu vesileyle değerli
arkadaşlar söz almış bulunuyorum.
Aslında, vermiş
olduğumuz önerge, bu yılın başında, beşinci ayda verilmiş bir önergeydi. O gün
verdiğimizde bu önerge güncel bir önergeydi
ve çocuklara yönelik şiddet, çocuklara yönelik özellikle toplumsal
gösteriler sırasında zor kullanımındaki sınırların aşımı, ölümlere varan
müdahaleler sıkça tartışılıyordu ve biz, bir araştırma komisyonu kurularak
durumun araştırılmasını istemiştik, gündeme alınmadı. Şimdi, aradan altı ay
geçti, bu konu hâlen gündemde, bu konuya ilişkin Hükümetin atmış olduğu henüz
bir tek adım yok, bırakın adım atmayı söylemiş olduğu bir tek söz dahi yok. Bu
nedenle, bir kez daha, biz, bu konuyu milletvekillerimizin ve değerli
halkımızın bilgilerine sunmak istedik.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 37’nci maddesinin (a) bendi: “Hiçbir
çocuk, işkence veya diğer zalimce, insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele ve
cezaya tabi tutulamaz.” Burada bir tek sözcüğün altını çizmek istiyorum:
“Hiçbir çocuk”,“hiçbir çocuk” bu çok önemlidir çünkü Türkiye'de en fazla ihlal
edilen durum budur. Her çocuk, eğer her çocuk bu hakka, bu özgürlüğe veya bu
hakkın kullanımına sahipse, hangi bölgede yaşadığına bakılmaksızın, Kürt veya
Türk olup olmadığına bakılmaksızın, hangi şehirde yaşadığına bakılmaksızın aynı
değeri görmek durumundadır. Bunu neden ifade ediyorum değerli arkadaşlar:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun vermiş olduğu son karara istinaden söylüyorum:
Eğer bölgenin özellikleri gözetilerek kamu görevlilerinin meşru müdafaa
sınırlarını aşan adam öldürmesi suç olarak tanımlanmayacaksa burada çok bariz
bir ayırımcılık vardır. Bu nedenle “hiçbir çocuk” sözcüğünün altını çiziyorum.
Dolayısıyla, bölgenin özellikleri gözetilerek özellikle Doğu ve Güneydoğu’daki
çocuklara yönelik şiddet Hükûmet tarafından ve Meclis tarafından görmezden
geliniyor, yokmuş gibi davranılıyor. Türkiye’nin başka herhangi bir yerinde bu
olayların bir tanesi yaşansa kıyamet kopardı herhâlde, kıyamet kopardı.
Değerli
arkadaşlar, Ceylan Önkol bundan iki hafta önce Lice ilçesinin Şenlik köyünde
bir patlama sonucu parçalandı. Ceylan on dört yaşında. Hayvanlarını
otlatıyordu. Ertesi gün milletvekili arkadaşlarımızla birlikte oraya taziyeye
gittik. Yüzlerce insan var. Bizden önce binlerce insan gelip gitmiş. Yüzlerce
araç köye gidip gelmiş ama devletin savcısı sadece ana yoldan 3 kilometre
içeride olan ve ana yoldan gözle görülen, çıplak gözle görülen o köye gitmemiş
güvenlik gerekçesiyle. Binlerce insan gitmiş. Milletvekilleri olarak biz ertesi
gün taziyedeyiz. Akın akın araçlar gidip geliyor. Ana yoldan görülüyor köy.
Devletin savcısı güvenlik gerekçesiyle köye gitmemiş! Köy üç tane karakolun -ki
biri taburdur- arasında ve o karakollar güvenlik gerekçesiyle oraya kurulmuş,
güvenliği sağlamak için. Oradaki komutanlara bu yüzden maaş veriliyor. O
karakol komutanı güvenliği sağlamak için orada. Karakol komutanının kendisi
“Güvenliğim yok.” diye köye gitmemiş. Ama on dört yaşındaki Ceylan Önkol’un
parçalanmış cesedini annesi ve kardeşleri toplayıp, bir tabuta koyup karakola
getirmişler. Niye? Savcının talimatıyla… “Siz, çocuğunuzun parçalanmış cesedini
toplayın getirin.” dendiği için… Ve olay yeri incelemesi nasıl yaptırılmış
değerli arkadaşlar? Savcı talimatıyla köyün imamına bir kamera verilmiş “Olay
yerinde görüntüleri çek, fotoğrafları çek, getir.” denilmiş, bu da yapılmış.
Otopsi tutanağında var “Köy imamının çekmiş olduğu fotoğraflardan anlaşıldığı
üzere” diye savcı tutanağa geçmiş ve karakol komutanı, çocuğunun parçalanmış
cesedini karakolun bahçesine getiren aileye “Delilleri niye toplamadınız? Olay
yerinde parçalar olabilirdi onları niye toplamadınız?” demiş. Kızmış karakol
komutanı, devlet kızmış orada.
ŞAHİN MENGÜ
(Manisa) – O savcı hakkında işlem yapmak lazım, doğrusu odur.
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Devamla) – Suç duyurusunda bulunduk Sayın Vekilim, bekliyoruz bakalım
ne olacak. Adalet Bakanlığı ilk gün soruşturmaya gerek olmadığını ifade etti.
Şimdi, mühim bir
konu tabii. Şunu görmek istiyor bölge insanı: Eğer Ceylan Önkol Doğu’nun,
Güneydoğu’nun bir köyünde değil de Bakırköy’de, Kadıköy’de bu şekilde bir
muameleye tabi tutulsaydı ne olurdu, bu farkı görmek istiyor, bölge halkı bu
değeri görmek istiyor. “Vatanın her karış toprağı bizim için kutsaldır.” deyip
nutuk atanlara bunu söylemek, haykırmak istiyor bölge insanı. “Herkes bizim
eşit vatandaşımızdır.” diyenlere bunu belirtmek istiyor. Ceylan Önkol için ne
söylediniz? Gazze’de ölen çocuklar şüphesiz hepimizin içini dağlıyor, bazıları hüngür
hüngür ağlıyor. Evet, ağlanır o tabloya. Orada bariz bir ayrımcılık herkesin
ruhuna işlemiş bunun görülmesi lazım, ruha işlemiş. Neden? “Hak etmiştir.” diye
düşünülür çünkü “Hak etmiştir de olmuştur canım. Ceylan Önkol bunu hak
etmiştir.” Savcı oraya gitmez, devletin savcısı, normaldir(!) Karakol komutanı
oraya, köye uğramaz üç gün boyunca. Devlet üç gün boyunca köyde yok! İyi, vergi
de almayın onlardan, askere de gitmesin köylüler vatandaş değilse! Bu nasıl bir
ayrımcılık duygusudur? Başbakan iki haftadır bu konuda tek cümle etmemiştir.
İçişleri Bakanı dün çıkıp sadece “Bu havan mermisi değilmiş, başka bir
bombaymış, bunu tespit ettik.” İçimiz ferahladı ne güzel, havan topu değilmiş!
Devletin iki haftada yaptığı şey bu.
Şimdi, değerli
arkadaşlar “Efendim, çocuklar örgütün maşası hâline getiriliyor, çocuklar
kullanılıyor, bilmem ne yapılıyor…” Araştırma önergemiz var, buyurun
destekleyin, komisyon kurulsun, gitsin orada bir araştırsın bakalım. Nedir;
oradaki sorun nedir, o çocukların derdi nedir, o çocuklar sokağa nasıl çıkıyor;
birlikte araştıralım, raporu hazırlayalım, getirelim Meclise sunalım. Çocukları
sokağa süren DTP midir, devletin otuz yıldır uyguladığı şiddet politikaları
mıdır görelim onları. Üç bin köyü yakıp yıkan, o çocukları köyünden, toprağından,
ailesinden koparan, devletin politikaları mıdır; o çocukları daha küçük
yaşlarda şiddetle tanıştıran, bütün aileleri şiddetle tanıştıran, DTP midir,
devletin politikaları mıdır, gidip görelim. DTP’yi suçlamak kolay. “DTP
çocukları kullandı, tahrikçiler çocukları kullandı...” Gelin durdurun bakalım.
O görüntüler verilmez tabii, milletvekilleri olarak nasıl çaba sarf ediyoruz,
neler yapıyoruz, yansımaz size.
O hâlde,
araştırma önergemiz var, gündeme alalım. Gidelim, bütün gruplar gelsin, orası
da ülkenin parçası değil mi? Ülkenin parçasıdır, gidelim. Hakkâri’ye gidelim,
Şırnak’a, Yüksekova’ya gidelim. Birlikte gidelim, soralım “Siz niye
sokaktasınız çocuklar, size neler yapılıyor?” diyelim, anlatsınlar. Biz
anlatmayalım, çocuklardan dinleyelim. Ondan sonra gelelim diyelim ki “Evet, biz
bu ülkenin hep birlikte eşit yurttaşıyız.” “Kürt sorunu” falan da demeyelim,
gidelim o çocukların sorunlarını dinleyelim. Sadece çocuklardan yola çıkalım,
gelelim burada eşit yurttaşlık nedir onu tartışalım, onun düzenlemesini
yapalım. Sadece çocuklar, onların sorunlarını dinleyelim yeterli, büyükleri hiç
dinlemeyin, bizi dinlemeyin. Gelin, o zaman komisyon kuralım, gidelim hep
birlikte anlatalım. Ne olmuş, ne bitmiş, rapor hazırlayalım, getirelim burada
tartışalım.
Yok eğer, ülkenin
öbür tarafını, doğusunu hayatında bir defa bile görmemişsin, Hakkâri’nin
güzelliğini hayatında bir defa bile görmemişsin, Van’ın güzelliklerini,
doğasını, insanının güzelliklerini bir defa bile görmemişsin, Türkiye'nin
güzelliğinden bahsetme lütfen. O zaman de ki Türkiye'nin batısı güzel.
Görmediğin yerle ilgili konuşma arkadaş. Gelip göreceksin, ülkenin bütününü
gezeceksin, sorunlarını yerinde tespit edeceksin, dinleyeceksin, çözüm
arayacaksın ki ülkenin bütünlüğü neymiş, o zaman anlayacaksın. Böyle, lafla,
ülkenin bütünlüğü, milletin bütünlüğü, bunlar hikâye artık. Gerçekten kanımıza
dokunuyor artık. Yani hem orada kanayan bir yara…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Devamla) – …ortada seksen yıldır devam eden bir sorun olacak, hem
çözmek için “En azından tartışalım.” diyenlere hakaret edeceksin, küfredeceksin
hem de bu sorun sanki üç aydır tartışılmaya başlandığı için ortaya çıkmış gibi
düşüneceksin. Olacak iş değil!
Ülkenin bir
bölümünde, bölgesinde ciddi sorunlar var, ülkenin tamamında demokrasi sorunu
var. Bu sorunlar tartışılmadığı, cesurca ortaya konulmadığı müddetçe de
çö-zül-mez. Eğer bu çatının altında bu halkı, bu milleti temsil ederek, bu
iddiayla buradaysak en azından oturduğumuz koltukların hakkını verelim, halkın
sorunlarını tartışalım. Ne varsa, Kürt’ün sorununu da, Alevi sorununu da, baş
örtüsü sorununu da, bütün sorunları tartışalım burada. Tartışmaya bile
gelinmiyorsa, tartışmaktan bile kaçınılıyorsa burada niye toplanıyoruz, neyi
tartışıyoruz? Yani Borçlar Kanunu’ndan daha önemli değil midir bu sorun? Niye
Borçlar Kanunu’nu tartışacağız bir ay boyunca o zaman? İki ay boyunca…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Demirtaş.
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Devamla) – O hâlde…
Sadece selamlama
yapayım Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Lütfen…
Uygulamayı değiştirmeyeceğim, teşekkür ediyorum.
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Devamla) – Sayın Başkan, teşekkür edip bitiriyorum.
BAŞKAN – Sayın
Demirtaş, bir dakikalık sürenizi verdim, teşekkür ediyorum.
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, o hâlde bu araştırma önergesini
gündeme almak için desteklerinizi sunun. Araştırma komisyonunu kuralım,
birlikte gidelim, ne var ne yok hep birlikte görelim. Biz konuşmayalım,
çocuklar konuşsunlar.
Teşekkür
ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önerinin
lehinde ikinci söz isteyen Fatma Nur Serter, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın
Serter.
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
DTP Grup önerisi lehine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşmak üzere söz
almış bulunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, ortada gerçekten çok acı ve ciddi bir sorun var. Bu sorunun
kimin tarafından ve hangi amaçla gündeme getirilmiş olması şu anda hiçbir önem
taşımıyor, çünkü ortada bir sorun olduğu gerçeğine gözlerimizi kapamamız ve
bunu inkâr etmemiz mümkün değil.
Biz Cumhuriyet
Halk Partisi olarak Türkiye'nin gündemini uzunca bir süredir meşgul eden bu
mağdur çocuklar sorununu etnik veya siyasi bir yaklaşımla değerlendirmenin
doğru olmadığı kanısındayız. Bu olay insanidir ve hukuki yönleriyle ele alınıp
ortadan kaldırılmasına Türkiye'nin geleceği açısından da şiddetle ihtiyaç
bulunmaktadır.
Dün, bir grup
anne-baba, partileri ziyaret ederken Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna da
geldiler. Çeşitli nedenlerle -suç niteliği taşıyıp taşımadığını burada
tartışmayı gerekli görmediğim nedenlerle- şu anda cezaevlerinde olan on dört
ila on altı yaşları arasındaki çocuklarının durumunu paylaştılar.
Değerli
milletvekilleri, sadece bir tek şeyi bir an için düşünmemizi öneriyorum. Bir an
için, kendi çocuklarımıza verdiğimiz önemi, değeri, onların başına gelecek en
ufak bir şeyde içimizin nasıl sızladığını, bunların bizi nasıl üzdüğünü
düşünelim. Bir empati yapalım ve kendimizi o ailelerin yerine koyalım. Bölgenin
olumsuz koşullarına ek olarak eğitim yetersizlikleri, sosyokültürel koşullar,
ekonomik olumsuzluklar gibi çeşitli nedenlerle bu eylemlerin içerisine itilen
ve sonunda on dört yaşında, on beş, on altı yaşlarında cezaevlerinde dört yıl,
beş yıl, yedi yıl hapis yatmak zorunda olan gençlerin aileleri yerine kendimizi
bir an için koymamızın çok önemli olduğuna inanıyorum.
Bakınız, bu
çocukların çok büyük bir kısmı eğitimden bu nedenle kopmuş çocuklar. İçlerinde
lise 1, lise 2 hatta lise 3 öğrencileri var. İçlerinde dershaneye giden hatta
takdir belgesi almış öğrenciler var. Biliyorsunuz, Terörle Mücadele Kanunu
kapsamında cezaevlerinde tutuldukları süre içinde eğitime devam etme
olanaklarından da yoksunlar. Bu çocuklar, ne yazık ki birçok cezaevimizde çocuk
koğuşu bulunmadığı için büyüklerle aynı koğuşları paylaşmak durumundalar.
Değerli
milletvekilleri, on dört, on beş, on altı yaşlarından bahsediyoruz. Bu yaşta
bölgesel koşullar, çevre koşulları, arkadaş çevreleri, çeşitli nedenlerle,
haklı ya da haksız suç işleyerek ya da işlediği zannedilerek cezaevlerine
atılan bu çocukların bu cezaevlerinden nasıl çıkacaklarını da değerlendirmek
zorundayız. Büyüklerle aynı koğuşta, eğitimsiz, dört yıl, beş yıl, altı yıl
cezaevinde yatan bir çocuğun gelecekte bu ülkeye geri kazanılmasının nasıl
mümkün olacağını düşünmek ve bunun önlemlerini böyle bir araştırma komisyonu
kurup onları çok iyi inceleyip araştırarak geleceğe dönük saptamak zorundayız.
Dolayısıyla bu
olaya -tekrar ediyorum- siyasi değil, etnik açıdan değil ama hukuken ve insani
olarak yaklaşmak zorundayız. Yaklaşıp bu çocukları, bu çocukların acılarını, bu
çocukları bu suçlara, eğer suçsa işledikleri -o da pek çoğunda henüz
tamamlanmış, sonuçlanmış değil davalar- buna iten faktörleri kimin yarattığını,
bunların nasıl yaratıldığını, bunların giderilememesinin bizlerin
sorumluluğunda olup olmadığını düşünerek bu koşulların araştırılmasına bu
Meclis çatısı altında imkân vermenin, olanak tanımanın zorunlu olduğu inancını
taşıyorum ve biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına böyle bir araştırma
komisyonunun kurulmasına lehte oy vereceğimizi duyuruyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Serter.
Önerinin aleyhinde
söz isteyen Mustafa Çetin, Uşak
Milletvekili.
Sayın Çetin… Yok.
Yılmaz Tunç,
Bartın Milletvekili.
Buyurun Sayın
Tunç.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Demokratik Toplum
Partisinin güvenlik güçlerinin gösteri ve yürüyüşler başta olmak üzere
toplumsal olaylarda çocukları hedef alarak gerçekleştirdiği müdahaleler
sırasında yaşanan işkence, kötü muamele, darp ve ölüm olaylarının bütün
boyutlarıyla araştırılarak benzer olayların yaşanmaması ve ortaya çıkan
mağduriyetlerin giderilmesi için alınacak önlem ve tedbirlerin tespit edilmesi
amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İç Tüzük’ümüzün 104 ve 105’inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılması için verdiği önergenin gündeme
alınmasıyla ilgili talebin aleyhinde söz almış bulunuyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiye, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair
Sözleşme’ye imza atmış bir ülkedir. Son yıllarda, özellikle AK PARTİ
hükûmetleri döneminde ceza sistemimizde önemli yenilikler yapılmıştır. Türk
Ceza Kanunu’muz başta olmak üzere Ceza Muhakemeleri Kanunu’muz, Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’umuzda çocuklarımızı korumaya
dönük önemli düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Çocuklar hakkındaki soruşturma
ve kovuşturma işlemlerinde evrensel standartlar yakalanmaya çalışılmıştır.
Mevzuatımızdaki
bu yeniliklerin uygulamaya da yansıtılması noktasında hepimiz hemfikiriz.
Uygulamadaki noksanlıkların giderilmesi noktasında başta bu Meclisimiz olmak
üzere yargı camiamız, güvenlik güçlerimiz, herkes üzerine düşen görevi en güzel
şekilde yapacaktır. Bundan şüphemiz yoktur. Ancak Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gündemiyle ilgili olarak siyasi parti grupları arasında bir uzlaşma
sağlanamamıştır. Gündemle ilgili AK PARTİ Grubunun da bir önerisi vardır.
Bu nedenle
Demokratik Toplum Partisi Grubunun önerisi aleyhinde olduğumu belirtir, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın
Tunç, teşekkür ediyorum.
Sayın Çetin’in
salonda olduğunu görüyorum.
MUSTAFA ÇETİN
(Uşak) – Buradayım, evet.
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Çetin.
Uşak
Milletvekili, önerinin aleyhinde.
H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) – Sayın Başkan, geçti. Biraz evvel sizinle görüştük. Aleyhinde ben
önerdim, kura çekildiğini Genel Kurula açıklamadınız.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Hayır efendim, Sayın Başkan görmemiştir. Sayın Başkan görmediğinden
dolayı oluyor.
H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) – Sıra bende Sayın Başkan. Süre geçtiğine göre bana söz vermeniz
lazım. Kaldı ki, ben zamanında önerge verdim. Genel Kurulda kura çekildi ve
benim kurada çıkmadığımı açıklamadınız.
MUSTAFA ÇETİN
(Uşak) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Bir
saniye Sayın Çetin.
H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) – O zaman arkadaşımızın süresi geçti. İç Tüzük ihlali…
BAŞKAN – Sayın
İçli, burada kura çekimi açıklanmamış olabilir.
H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) – Olur mu?
BAŞKAN – Kura
çekimini muhalefet partisi milletvekili ve Kâtip Üyemiz Sayın Murat Özkan Bey
yaptılar ancak Sayın Mustafa Çetin’i ilk anons ettiğimizde fark edemedim. Sayın
Tunç’un konuşmasından sonra Sayın Çetin’in salonda olduğunu gördüm ve davet
ettim ama bundan sonraki uygulamada kura çekimi ilan edilecektir. Bunu
bilesiniz.
H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) – Sayın Başkan, şunu ifade edebilir miyim? Sayın Başkan ve
Başkanlık Divanı, önergelerin kura çekildiğini, kurada kimlerin çıktığını
açıklaması lazım. Biraz evvel açıklamadınız bunu Divan olarak. Yanınıza geldim,
değerli milletvekili arkadaşım olmadığı için bana söz vereceğinizi ifade
ettiniz, ben de yerime oturdum. Benim önergemin neden işleme alınmadığını
açıklamanız lazım. Kaldı ki kura çekmediniz ve Sayın Milletvekili ismi
okunduğunda burada olmadığına göre, İç Tüzük’e göre konuşma hakkının benim
olması lazım. İç Tüzük’ün amir hükmü.
BAŞKAN – Sayın
İçli, Sayın Tunç’un konuşmasından sonra Sayın Mustafa Çetin’in Genel Kurulda
bulunması size söz vermeyi gerektirmiyor. Tüzük açısından herhangi bir sakınca
yok. Onun için, söz verdim. Kura çekimi açıklanmadı, doğru. Bundan sonra
açıklanacak diyorum.
Teşekkür ediyorum
Sayın İçli.
Buyurun Sayın
Çetin.
MUSTAFA ÇETİN
(Uşak) – Teşekkür ederim.
Değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Demokratik Toplum
Partisi Grubu tarafından verilmiş, ceza soruşturmalarında, daha doğrusu toplumsal
olaylarda polisin çocuklara yönelik davranışlarıyla ilgili Meclis araştırması
açılması konusunda şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi tekrar
saygılarımla selamlarım.
Toplantı ve
gösteri yürüyüşü hakkı, Anayasa’da düzenlenmiş
-34’üncü maddesinde- bir haktır ve sadece demokratik toplumların
sağladığı bir haktır, anayasal güvence altına alınmıştır. Keza, Polis Vazife ve
Selahiyet Kanunu’nda toplantı ve gösteri yürüyüşüyle ilgili hükümler vardır.
Yine, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nda da bu hakkın nasıl
kullanılacağına ilişkin hükümler getirilmiştir.
Benim dikkatinizi
çekmek istediğim husus şudur: Güvenlik kuvvetleri, toplantı ve gösteri yürüyüşü
hakkının özgürce kullanılmasını ve insanların toplantıya konu edilen
konulardaki düşüncelerini özgürce açıklamalarını nasıl sağlamak zorundaysa
toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kullanılmasının üçüncü kişiler için bir
tehdit oluşturmaması, kamu düzenini bozmaması, üçüncü kişilerin özgürlüklerine,
can ve mal güvenliklerine herhangi bir sınırlama ve tehdit oluşturmamasını da
aynı zamanda sağlamak zorundadır.
Demokratik
toplumlarda toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı kullanılırken zaman zaman
toplantıların ya kanunsuz başlayıp devam etmesi ya da kanuni sınırlarda
başlayan bir toplantının kanunsuz hâle gelmesi gibi olaylara rastlanmaktadır.
Her gün televizyonlarda gördüğümüz bu tip kanunsuz hâle dönüşmüş toplantılar
sebebiyle yaşanan olaylarda güvenlik kuvvetleri ile toplantı ve gösteri
yapanlar arasında bazen çok şiddetli çatışmaların çıkabildiği, toplulukların
saldırganlaşabildiği ve bu toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını bir tür tahrip
hakkına dönüştürmeye çalıştığına da hepimiz şahit oluyoruz.
Bu hususu geçen
hafta Dünya Bankası ve IMF toplantılarında, İstanbul’da yapılan toplantılarda
da gördük. Esnafı âdeta canından bezdirmiş, çevreye, dükkânlara, iş yerlerine
yoğun saldırıların yapıldığı gözlenmiştir.
Terör
faaliyetleri, terör örgütleri de zaman zaman çocukları bu tür toplantılara alet
edebilmektedirler, bunları kullanabilmektedirler.
Türk polisine bu
toplantı psikolojisi ile ilgili hem
eğitim verilmekte hem de binden fazla psikolog istihdam edilmektedir. Bu tür
olaylara nasıl müdahale edileceği, dolayısıyla hem demokratik hakkın
kullanılması, bu hak kullanılırken toplantı kanunsuz hâle dönüşse bile bunun
muhakkak surette kanuni sınırlar içinde engellenmesi gibi hususlarda gerekli
eğitim ve hizmet içi eğitim sürekli eğitim olarak verilmektedir.
Ülkemiz bu açıdan
yeterli hukuki altyapıya sahiptir. Polisin sanki sistemli olarak özellikle
çocuklara yönelik özel bir tavrı varmış gibi -önergeyi okursanız öyle bir
izlenim ediniyoruz- bunun da polisimize haksızlık olduğunu düşünüyorum ve bu
sebeple şahsen bu önergeye karşı olduğumu bildiriyor, saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Çetin.
Kabul edenler…
SELAHATTİN DEMİRTAŞ
(Diyarbakır) – Karar yeter sayısının aranılmasını istiyorum.
BAŞKAN –
Arayacağım Sayın Demirtaş.
Kabul etmeyenler…
Kâtip üyeler
arasında anlaşmazlık olduğu için oylamayı elektronik cihazla yapacağım.
Üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Süre bitti!
BAŞKAN – Sayın
Ayhan Yılmaz? Burada.
Sayın Ahmet Koca?
Burada.
Sayın Ülkü Güney,
Bayburt? Burada.
Sayın Akif Gülle…
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) – Ne zamana kadar alacaksın onları Sayın Başkan!
BAŞKAN – Lütfen
Sayın Milletvekili… Lütfen…
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) - Sayın Başkan, uyarın milletvekilini, usule aykırı işlem
yapıyor, almayın!
BAŞKAN – Sayın
Faruk Çelik?
Sayın Binali
Yıldırım?
Sayın Fuat
Ölmeztoprak?
Sayın milletvekilleri,
karar yeter sayısı vardır ve reddedilmiştir.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.30
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.41
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 5’inci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.
2.-
Genel Kurulun, 13 Ekim 2009 Salı günkü birleşiminde, 10/67, 10/75, 10/82,
10/122, 10/141, 10/180, 10/193, 10/208, 10/216, 10/229, 10/304, 10/309, 10/320,
10/324, 10/336, 10/337, 10/342, 10/374, 10/377, 10/388 ve 10/404 esas numaralı
Meclis araştırması önergelerinin birleştirilerek görüşülmesine ve çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu
13.10.2009 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda siyasi parti grupları arasında
oybirliği sağlanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
AK
PARTİ Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Genel Kurulun 13
Ekim 2009 Salı günkü (bugün) birleşiminde Madencilik Sektörünün Sorunları ve
Yeraltı Kaynaklarımız ile ilgili 10/67, 75, 82, 122, 141, 180, 193, 208, 216,
229, 304, 309, 320, 324, 336, 337, 342, 374, 377, 388 ve 404 esas numaralı
Meclis Araştırma Önergelerinin birleştirilerek görüşülmesi,
Genel Kurulun;
13, 20 Ekim 2009 Salı günkü birleşimlerinde 15:00-20:00 saatleri arasında, 14,
15, 21, 22 Ekim 2009 Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde ise 14:00-20:00
saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesi,
Önerilmiştir.
BAŞKAN – Önerinin
lehinde söz isteyen Mustafa Elitaş, Kayseri Milletvekili.
Buyurun Sayın
Elitaş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün 23’üncü
Dönem Dördüncü Yasama Yılının ilk Danışma Kurulu toplantısını yaptık. Siyasi
parti grup başkan vekili arkadaşlarımızla birlikte Meclis Başkanımızın
Başkanlığında bu Danışma Kurulunu yaptık.
Yine her zaman
gelenek hâline getirdiğimiz, pazartesi günü AK PARTİ Grup Başkan Vekillerinin
yaptığı görüşme doğrultusunda muhalefet partisi grup başkan vekilleriyle
yaptığımız telefon istişaresi ve ekim ayının sonuna kadarki sadece Meclis
gündemiyle ilgili saatlerin nasıl oluşacağıyla ilgili konuyu telefonla
görüştük. Değerli milletvekili arkadaşlarımız bu konuda farklı bir
kanaatlerinin olmadığını… Ama salı günü, bugünden için Üçüncü Yasama Yılında
siyasi parti gruplarıyla mutabık kaldığımız madenciliğin sorunları ve çözüm
önerileriyle ilgili 19 milletvekili arkadaşımızın verdiği araştırma
önergelerinin gündeme alınması konusunda mutabık kaldık. Bu, bütün siyasi
partilerin mutabık kaldığı konuydu. Bir kısım arkadaşlarımız saatlerle ilgili
konuda “15.00-19.00 diye devam etsin” dedi, bir kısım parti grubu da
“14.00-20.00 konusuna tamamız…” Ama biraz önce görüştüğümüz Demokratik Toplum
Partisi Grubunun, çocukların gösteri ve toplantılarda karşılaştıkları
sorunlarla ilgili, güvenlik güçlerinin yaptıkları orantısız güçle ilgili bir
araştırma komisyonu kurulması talebinde bulundular. Biz de Değerli Grup Başkan
Vekiline, Meclis Başkanımızın Başkanlığında yaptığımız toplantıda, İçişleri
Bakanımızı aradığımızı ama İçişleri Bakanının bu hafta yurt dışında olduğundan
dolayı… Kendisini de ilgilendiren bir konu. Evlatlar bizim evlatlarımız,
çocuklar bizim çocuklarımız. Onlara yapılan her türlü yanlış, her türlü
orantısız güç engellenmek, önlenmek zorunda. Onlara kim olursa olsun, ister o
toplantı ve gösteri içerisindeki yapılan eylemlerle, onlara yapılan darpla,
onlara ilgili saldırıyla… Güvenlik güçleri olsun toplantıyı düzenleyenler olsun
veya başkaları tarafından yapılacak her türlü şeyin engellenmesi için gayret
göstermeliyiz diye ifade ettik. “Eğer uygunsa, mümkünse, İçişleri Bakanımızın
bulunduğu bir süreçte bunun görüşülmesini -araştırma komisyonunun kurulup
kurulmayacağı konusunda değil ama görüşmesiyle ilgili- biz parti kurullarımızda
değerlendirelim, İçişleri Bakanı da hem sizi birinci ağızdan dinlemiş olsun.”
dediler ama Grup Başkan Vekili arkadaşımız da geçen hafta nöbetçi olan Sayın
Nurettin Canikli’nin de istirhamını kırmadığını, “Bu hafta bunu gündeme
getirelim.” diye ifade ettiğini söylediler. O çerçevede bu gündeme geldi.
Değerli
arkadaşlar, bizim arzumuz, isteğimiz, talebimiz şuydu: İçişleri Bakanının da
bulunduğu bir süreçte araştırma komisyonu kurulmasıyla ilgili önergenin
tartışılması, değerlendirilmesi… AK PARTİ Grubu olarak da biz, bu dinlediğimiz
ve kendi yetkili kurullarımız çerçevesindeki aldığımız kararlar doğrultusunda
buna katkı vermek veya kurulmamasıyla ilgili görüşlerimizi ifade etmek üzere
toplanmıştık. Ama şunu da ifade ettik Danışma Kurulunda: Bakınız dedik,
çocukların gösteri ve yürüyüşte yaptıkları işlem ve eylemlerle ilgili Terörle
Mücadele Yasası’nın ilgili maddesiyle yargılandıklarından dolayı çok yüksek
oranda, hakikaten kabul edilmeyecek oranda cezai müeyyideyle karşı karşıya
kalacaklarından dolayı Hükûmetimiz, bu konuyla ilgili Adalet Bakanlığının
yaptığı çalışmayı tahmin ediyorum imzaya açtılar. Önümüzdeki günlerde tasarı olarak
bu Adalet Komisyonuna gelecek ve sizlerin de katkılarıyla birlikte inşallah
yasal hâle gelecek.
Ama özellikle
altı çizilmesi gereken noktalardan birisi de şu değerli arkadaşlar: Hani,
çocuğun ırkı olmaz, çocuğun dini olmaz; hep beraber bunu söylüyoruz, çocuk
çocuktur. Çocuk yaradılıştan dolayı bir masuniyet karinesi içerisinde görülmesi
gerekir. Ama o çocuğu kalkan olarak kullanıp gösteri ve yürüyüşlerde o
çocukları öne sürerek, o çocukların, açıkçası bilerek veya bilmeyerek orada
herhangi bir serseri bir taşa, serseri bir copa, serseri bir şekilde yapılan
bir eyleme karşı yaralanmasına meydan vermek, o çocuğun oraya sürülmesinde, o
çocuğun nasıl ki yaralanmasında bilerek veya bilmeyerek kastı aşan bir şekilde
yaptığı davranışta yapılan bir hata varsa, bilerek o çocukları meydanlara
sürerek onların yaralanmasına, onların tahrik edilmesine, onların üzüntüye
uğramasına sebebiyet verenlerin de kendi vicdanlarında kendilerini
sorgulamaları gerekir diye düşünüyorum. Bunu, örnekler olabilir, hatalar olabilir,
bu hataları açıkçası yapanlar kimse onlarla ilgili araştırmaları İçişleri
Bakanlığı, devletin güvenlik güçleri ve devletin savcıları, adalet kurumları
araştıracak, inceleyecek cezayı verecek ama kendi vicdanlarımızda çocuğu
önümüze alarak çocuğun masuniyetinden, onunla ilgili yapılan her türlü yanlış
hareketi de açıkçası burada savunarak kendi amaçlarımız doğrultusunda
kullanarak onların yaralanmalarına, onların tahrip edilmelerine, onların
psikolojilerinin bu genç yaşta bozulmalarına fırsat vermenin bir kere kendi
vicdanlarımızda sorgulanması gerektiğini, yavrularımıza olan sevgimizden,
yavrularımıza olan muhabbetimizden dolayı kendi vicdanlarımızda mahkûm etmemiz
gerekir diye düşünüyorum.
Değerli
milletvekilleri, 13-20 Ekim Salı günleri 15.00-20.00 arasında denetim
faaliyetlerinin yapılması konusunda… Araştırma önergelerimiz bu konuda. Bugün
maden ve madenle ilgili sorunları görüşeceğiz. Bu hafta ve gelecek hafta
çarşamba ve perşembe günleri 14.00-20.00, salı günleri de 15.00-20.00 şeklinde.
Ama 27 Ekim Salı günü 15.00-19.00 şeklinde Meclisin Genel Kurulunun çalışması
konusunda önergemiz vardır. Bu önergeyi destekleyeceğinizi ümit ediyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Elitaş.
Öneri aleyhinde 3
sayın milletvekili söz talebinde bulunmuşlardır. Ancak, çekilen kura sonucu
sıralamayı söylüyorum: Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili; Sayın Tayfun İçli,
Eskişehir Milletvekili; Sayın Kamer Genç, Tunceli Milletvekili.
Şimdi, ikinci söz
sırası, lehinde söz isteyen Afif Demirkıran, Siirt Milletvekili.
Buyurun Sayın
Demirkıran. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AFİF DEMİRKIRAN
(Siirt) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Doğrusu bu
araştırma önergesi Meclis tatile girmeden önce esasen görüşülecek idi. Fakat o
ara yoğun bir gündem nedeniyle biraz ötelendi ve -esasen madencilik sektörünü
ben şanslı olarak telakki ediyorum- hemen Meclis açılır açılmaz gündeme geldi.
Kanaatimce burada hiçbir grubun buna karşı bir duruşu yok. Bütün grupların…
Çünkü biraz önce Değerli Grup Başkan Vekilimizin de ifade ettiği gibi, 19 tane
önerge söz konusu. Bunlardan 3 tanesi AK PARTİ Grubuna aittir, 9 tanesi
Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna aittir,
5 tanesi MHP Grubuna aittir. DTP Grubunun 1, ÖDP’nin de, Sayın Uras’ın da 1
önergesi var, 19 tane önerge. Bütün bu önergeler, gerek bor gerek kömür gerek
altın, petrol, mermer, taş ocakları, linyit, nikel; ne kadar çok Türkiye’de
üretilen maden varsa bunların geneliyle ilgili önergeler var, spesifik
önergeler var. Dolayısıyla madencilik sektörünün mutlaka bir şekilde Meclisimiz
tarafından kurulacak olan araştırma komisyonu tarafından masaya yatırılıp
detaylı bir şekilde etüt edilmesi, incelenmesi gerektiğine inanıyorum.
Çok fazla da sözü
uzatmak istemiyorum doğrusu çünkü gerçekten zaman çok önemlidir. Ancak şunu
değerli heyetinize sunmak istiyorum ki, Türkiye’de birçok bilim adamı, birçok
araştırmacı değişik görüşlere sahiptir. Kimi “Türkiye’de maden vardır.” diyor
kimi “Yoktur.” diyor kimi “Şu kadar maden vardır.” diyor kimi “Zengindir,
kalitesi yüksektir.” diyor kimi “Değildir.” diyor. Petrol ve doğal gazla ilgili
de aynı şekilde. Dolayısıyla bunun mutlaka bir araştırılmaya ihtiyacı vardır,
bir yönlendirilmeye ihtiyacı vardır ki ilgili kamu kuruluşları, devletimiz,
Hükûmetimiz gereken tedbirleri alsın ve bu tedbirler sonucunda ortaya biz bir
resim koyalım. Türkiye’de madencilik nerede? Gayrisafi millî hasıla içindeki
yeri nedir? Geçmişte neydi, bugün nedir, yarın nerelere kadar çıkarabiliriz?
Mesela bor:
Değişik şekillerde zaman zaman basına da intikal ediyor, diyoruz ki: “Şu kadar
trilyon dolarlık bor rezervimiz vardır.” Peki, bu bor rezervimizin tamamını
kısa bir zaman içinde ekonominin emrine verebilme imkânında mıyız? Dünyada ne
kadar zamanda… Pazarı nedir? Dolayısıyla bunların araştırılması lazım.
Kömür: Yıllarca,
hepiniz bilirsiniz “8,3 milyar ton kömürümüz var.” dedik. Ancak bazı bilim
adamları ve birçok araştırmacı bunun çok daha fevkinde bir kömürün olduğunu hep
iddia ettiler ama yeterli araştırma yoktu, yeterli sondaj çalışmaları yoktu.
Belki geçmiş hükûmetlerin bütçesi yeterli değildi, belki vizyonları yeterli
değildi ama AK PARTİ’yle beraber yapılan çalışmalar sonucunda mevcut rezerv
yüzde 25 arttırıldı; fiilî olarak yapılan sondajlar sonucunda rezerv yüzde 25
arttı.
Şimdi, altın çok
önemli bir meta ama yer altında duruyor. Biz 300 ton yılda altın ithal
ediyoruz. Peki, altınımız dururken niçin ithal edelim?
Ha, bu nasıl
araştırılıyor? Efendim, siyanürle mi, başka türlü mü, siyanürün dışında başka
teknikler var mı altın üretiminde veya bunu en sağlıklı şekilde, ne doğaya ne
çevreye ne insana zarar vermeyecek şekilde nasıl üretebiliriz, bunun
çalışmasının yapılması gerekmez mi?
Dolayısıyla,
değerli milletvekilleri, bu araştırma önergesinin lehinde, daha doğrusu grup
önerimizin lehinde oy kullanılacağını ümit ediyorum çünkü lehinde oy
kullanılması demek, araştırma önergesinin de, ilgili komisyonun bir an önce
kurulması anlamına gelir.
Sayın Grup Başkan
Vekilimiz de ifade ettiler, saatlerle ilgili de bir düzenleme var. Meclisin
daha fazla çalışmasını, daha fazla kanun çıkarılmasını hepimiz istiyoruz;
milletimiz, vatandaşımız bunu bizden bekliyor. Dolayısıyla, birer saatlik bir
ilave çalışma zamanının da tarafınızca uygun görüleceğini ümit ediyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Demirkıran.
Önerinin
aleyhinde söz isteyen Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Şandır.
(MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle şahsım ve grubum
adına yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten bir
şekil şartını yerine getiriyoruz ve zamanı öldürüyoruz. Danışma Kurulu kararı
önemli, Meclisimizin, Genel Kurulun gündeminin belirlenmesi için rutin bir
hadise ama işte, iki saate yakın zamanı da maalesef kaybediyoruz.
Niye böyle
oluyor? Bakınız, ben tekrar ediyorum: Genel Kurulun ve komisyonların yani
Meclisin gündemini belirleme takdiri Sayın İktidara aittir, Hükûmete aittir,
Hükûmet partisinin grubuna aittir. Ülkenin sorunlarının çözümü noktasında yetki
ve sorumluluk onların olduğu için öncelik belirlemesi hakkı da onlara aittir.
Buna hiç itiraz etmiyoruz. İtiraz ettiğimiz husus, belirlenen gündemin çok sık
değiştirilmesidir. Hem gündem maddelerinin…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Şandır, zannediyorum teknik bir arıza söz konusu, bir saniye.
Buyurun Sayın
Şandır.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Sayın Başkanım, hiç olumsuz bir şey söylemedik, daha başlamadık.
İtiraz ettiğimiz
husus, hem gündem maddelerinde hükûmetin takdiriyle belirlenmiş önceliklerin
çok sık değişmesi hem de çalışma saatlerinin çok sık değiştirilmesi. İnsanın
psikolojisini bozuyor, disiplini bozuyor. Bu sebeple, dün Sayın Elitaş’la
telefonda -ben aradım- konuştuk “Ne diyorsunuz?” diye. Önümüze getirdikleri hem
gündem maddesine hem de çalışma saatlerine hiçbir itirazımız yok, muhalefet
yapmak için kürsüye gelmedim, aleyhte söz almak da yine bir şekil
mecburiyetinden kaynaklandı. Evet, Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalıdır,
iktidarıyla-muhalefetiyle burada birlikte çalışmalıyız. Türkiye'nin, halkımızın
sorunlarını hukuka kavuşturup çözümü noktasında iktidara imkân vermemiz lazım. Bunlara
hiç itirazımız yok. Bana göre bir teamül gelişti, İç Tüzük’te değişiklik yapıp
kurala bağlamadık ama bu, saat 14.00-20.00 arası çalışma doğru bir çalışma
oldu, zannediyorum hepimizin ortak şeyi. Ama bunu, ikide bir, eğer “bitinceye
kadar” diye -bunu yaşadık geçmiş dönemlerde- “Bitinceye kadar”a dönüştürürseniz
varılan mutabakat bozuluyor.
Değerli
milletvekilleri, değerli grup başkan vekili arkadaşlarım; Meclisin çalışması
bir güvene dayalı. Grup başkan vekilleri arasındaki güven bozulduğu takdirde ondan
sonra olması gereken makul şeyler bile olmuyor. Ümit etmek istiyorum, inanmak
istiyorum, Dördüncü Yasama Yılında bu hafta itibarıyla başladığımız bu çalışma
şekli devam eder ve gerçekten ülkemizin, halkımızın Meclisten beklediği,
bizlerden beklediği gayreti, çalışmayı birlikte yaparız, ülkemize hizmet etmiş
oluruz.
Şimdi, bugün
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu tarafından gündeme getirilen, Türk
madenciliğinin sorunlarının araştırılması, tedbirlerin belirlenmesiyle ilgili
araştırma önergelerinin görüşülerek Meclisimizde bir komisyon kurulması
önerisini yürekten destekliyorum. Gerçekten, Türk madenciliği hukuk olarak da
sıkıntıdaydı. 2004 galiba 5177’nin tarihi, bu Hükûmet döneminde yapılan
değişiklikler ama bunların uygulanmasında, bu Kanun’un uygulanmasında da birçok
sorunlar çıktığı madenciler tarafından ifade ediliyor. Özellikle maden tanımına
giren alanların belirlenmesinde zannediyorum birtakım eksiklikler, çelişkiler
oluştu ve diğer sektörlerle çatışma alanları oluştu. Söz sırası gelince
konuşacağız ama taş ocakları konusunda maalesef, bizim Mersin’imizde -ki,
Mersin’i konuşacağım ben, o konuda önergem var- hiç itiraz etmediğimiz, Toros
Dağlarının taşını ülke ekonomisine kazandırmak yönündeki gayretleri tasvip edip
teşvik ediyoruz ama onu yapalım derken tarımı öldürüyoruz. Gerek Tarsus’un
ovasında gerekse işte, Silifke’de, Mersin’de, Erdemli’de taş ocaklarının
çevresindeki köylerin ürünleri toz altında, inanınız ki, değer kaybında.
Tabii, değerli
milletvekilleri, sorunların çözümüne veya tanımına insan merkezli bakarsak,
bulacağımız tedbirler kabul edilebilinir, sürdürülebilinir olacaktır. Tabii ki
madencilik önemli ama onun insana faydasını, o madenin çıkartıldığı yerdeki
insana faydasını eğer biz meselemizin, bakış açımızın merkezine koyarsak bulacağımız
şekil, çözüm kabul edilebilinir ve sürdürülebilinir olur. İnsanı koymaz da
madenler değerlendirilsin… Sayın Bakanın sorduğu gibi: “Gelin burada karar
verelim, madencilik yapmayalım mı?” sorusu çok talihsiz, yanlış bir soru
olmuştur. Böyle bir şeyi düşünmek, böyle bir şeyi konuşmak, tartışmak buranın
işi değil, buraya yakışmaz. Madencilik olmalı, madencilik gayrisafi millî
hasılamızın katkı olarak yüzde 5’ine çıkartılmalı, şu anda yüzde 1
düzeylerinde. Bunlar bizim, Allah’ın bize bahşettiği, bize ait, toplumumuza ait
kaynaklar, madenler, tabii kaynaklar. Dolayısıyla bunları mutlaka en etkin
metotlarla çıkartalım, toplum, ülke yararına kullanalım ama bunu yaparken o
bölgede yaşayan insanı mağdur etmeyelim. Bu mağduriyet bu Kanun’la temin
edilememiş. Onun için bunların araştırılıp tespit edilmesi, tedbirlerinin,
çözümlerin belirlenmesi doğru bir konudur ve bu konu Meclisimizde bir an önce
araştırılmalı, Hükûmete bir çözüm projesi olarak sunulmalıdır.
Sayın Elitaş’ı
dinledim, tabii, ağzından bal akıyor. Şimdi CHP sıralarında oturuyor, kusura
bakmayın, yer değiştirmiş gibi.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Grup Başkan Vekiliyle program yapıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Ağzından bal akıyor. Yani bu çocuklarımızın şu yaşanan,
televizyonlara yansıyan görüntüler… Yanında da insan haklarından sorumlu sayın
başkanımız var. Bu çocuklarımızın sorunu madencilik sorunundan daha mı az
önemli arkadaşlar? Yani temennileri ifade etmek hakkına zannediyorum en son
sahip olması gereken iktidar partisinin grup başkan vekili olmalı. Yapılması
gerekeni yapmak sorumlusu siz değil misiniz? Her gün aynı şeyi yaşıyoruz. Sayın
Hocam, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Sayın Hoca, diliyorum ki bundan kişisel
rahatsızlığını duyuyor ama tedbirini geliştirmek sizin sorumluluğunuz değil mi?
Bunu muhalefet partisinin birinin bir araştırma önergesiyle buraya getirmiş
olması, bunun ötelenmesi, ertelenmesi gibi bir hak getirmez.
Değerli
arkadaşlar, yakışmıyor Türkiye’ye. Siz Diyarbakır’a gitmişsinizdir, aranızda
çok değerli Diyarbakır milletvekilleri var “Sokakta yatan –ben gittiğimde bana
ifade ettiklerini söylüyorum- 50 bin ile 100 binin arasında çocuk var.”
deniliyor. Şu sebep, bu sebep… Köylerinden söküp getirmişsiniz. Bir sığınma
olarak büyük şehirlere sığınmış, yatacak yeri yok, karnını doyuramıyor. Siz bu
çocukların bu sorununu çözmeden bu çocukların bölücü terör örgütünün malzemesi
olmasını nasıl engelleyeceksiniz? İkisini birlikte düşünerek. Hem bu
çocukların, bizim çocuklarımızın, bu çocuklarımızın bölücü terörün eyleminde kullanılmasını
kınayarak, tedbir geliştirerek hem de bu çocukların, işte, bu malzeme olmasına
sebep olan konuların da izale edilmesi, maalesef Sayın Elitaş, sizin
sorumluluğunuzda ama Meclis olarak bizim bunu konuşmaya öncelik vermek gibi de
bir sorumluluğumuz var. Madenciliği konuşalım ama öncelikle insanı konuşalım.
İnsanın içerisinde de en savunmasız, bizim en değerli varlığımız olan
çocuklarımızın sorunlarını konuşalım.
Onun için, bugün
bu önergenin reddedilmesi benim yüreğimi yaraladı, her anlamda. Bu çocuklarımızı
etnik bölücü terör örgütünden de kurtarmak lazım, etnik bölücü terör örgütüne
malzeme olmasına, yem olmasına sebep olan şartlardan da kurtarmamız lazım.
Bunun sorumluluğu bu Meclisindir, tabii öncelikle de siyasi iktidarındır. Onun
için, temennileri değil, yapılması gerekenleri burada ifade etmek gibi bir
sorumluluğunuz var Sayın Elitaş, bunu hatırlatıyorum.
Bir başka şey
daha söylüyorum: Ülkemiz felaketler yaşıyor. Biraz önce Borçka’yı konuştuk,
fırsat olsaydı İstanbul’u konuşacaktık. Yani her kış, her baharda biz bu
manzaraları yaşamak mecburiyetinde miyiz? İstanbul’da yaşanan sel felaketini
konuşmamız gerekmiyor mu? Israr ediyoruz, zamanı geçmeden, acıların sıcaklığı
geçmeden, henüz daha olay toplumsal bir meseleyken İstanbul’da yaşanan sel felaketinin
veya İstanbul ve Trakya’da yaşanan sel felaketinin sebepleri ve sonuçlarını
birlikte değerlendirip alınması gereken tedbirler konusunda… Şöyle veya böyle
on beş yıldır İstanbul’u bu iktidar yönetiyor, yedi yıldır da Türkiye’yi
yönetiyor. Eksik var, yanlış var, bir yerlerde yanlış var. Bu felaket
yaşanıyorsa, Allah’a havale etmek hakkına sahip değiliz. Bunu da konuşmamız
lazım. Bu Meclisi sanal gündem maddeleriyle meşgul etmeden, öncelik
sıralamasını insan merkezli yaparak, insanımızın sorununu konuşmaya öncelik
vererek…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Şandır, sözlerinizi tamamlayabilmeniz için bir dakika ek süre veriyorum.
Buyurun.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
…gündem
belirlemeye Milliyetçi Hareket Partisi olarak her zaman var olduğumuzu, hatta
uzlaşarak bunu belirlemeye hazır olduğumuzu her defasında söylüyoruz. Meclisin
çalışmasına da sonuna kadar destek vereceğimizi söylüyoruz ama psikolojimizi de
bozmayın. Bir gün saat sekize kadar, bir gün saat on bire kadar, bir gün de
sabaha kadar çalışmayı yani doğru bulmuyoruz, doğru değil. Çalışacaksak
çalışalım ama buna bir kural getirelim, o kuralı da birlikte getirelim,
birlikte sonuna kadar uyalım.
Bunlara uyulması,
bunların dikkate alınması dileğiyle, Dördüncü Yasama Yılımızın bir uzlaşma
ortamında, ülkenin ve toplumun sorunlarına çözüm üretecek bir gayret içerisinde
geçmesini yeniden temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum efendim.
Teşekkür ederim.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Şandır.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Şandır yedi veya sekiz kere ismimden bahsederek benim
sataştığımı…
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Söz verirseniz, ben de tekrar söz alırım efendim. İsmimden bahsetti.
BAŞKAN – Sayın
Şandır, lütfen…
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – İzin verirseniz yeni bir sataşmaya mahal vermeden…
BAŞKAN – Bizim kararımız
ortada.
Henüz değil…
Sayın Elitaş, ben
konuşmayı dikkatle izledim. Sayın Şandır’ın konuşmasının karşılıklı diyalog ve
tenkit sınırları içerisinde olduğunu gördüm. Sataşmanın olmadığını tespit
ettim.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan, ağzımdan bal damladığını söyledi; doğrudur. Teşekkür
ediyorum ama benim balım halis baldır…
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Elitaş, sözleriniz zaten tutanaklara geçti.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – …samimi baldır, duygularımla ifade ettiğim baldır. Eğer Sayın Şandır’ın
samimi balı varsa o önergeye evet diye elini kaldırırdı.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Elitaş.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Evet diyeceğim zaten.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Hayır öbür önerge. Geçti o önerge.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Ben yoktum burada.
BAŞKAN – Önerinin
aleyhinde söz isteyen Tayfun İçli, Eskişehir Milletvekili.
Buyurun Sayın
İçli. (DSP sıralarından alkışlar)
H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
AKP Grubunun önerisi
biraz evvel okundu, aleyhinde görüşlerimi belirtmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, AKP grup önerisinde madencilik sektörünün sorunları ve yer altı
kaynaklarımızla ilgili Meclis araştırması önergesinin bugün görüşülmesi
isteniyor.
Benden önceki değerli
konuşmacıların ifade ettiği gibi, madencilik sektörünün sorunları gerçekten çok
çok önemli. Bunu inkâr etmiyorum, hiçbir milletvekili de inkâr edemez ancak
değerli arkadaşlarım, televizyonları izlediğimizde, gazeteleri okuduğumuzda,
siyasi partilerimizin çok saygıdeğer genel başkanlarını dinlediğimizde, sokakta
dolaşıp vatandaşa kulak verdiğimizde Türkiye’nin sorunlarının bambaşka
olduğunu, Türkiye’nin gündeminin bambaşka olduğunu çok net olarak görüyoruz.
Halkımız bezgin, halkımız yılgın, halkımız çaresiz, halkımız bilgisiz -yani
“bilgisiz” derken, halkımız bu gelişmelerden dolayı bilgilendirilmiyor- ama biz
neyi konuşuyoruz Türkiye Büyük Millet Meclisinde; madencilik sorunlarının
araştırılmasıyla ilgili Meclis araştırma önergesini.
Biraz evvel DTP
grup önerisinde de çocuklarımıza emniyet güçleri tarafından yapılan haksız
muamelelerin araştırılması konusu gündemdeydi ve AKP’li milletvekili
arkadaşların oylarıyla reddedildi. Bu da bence çok çok önemli bir sorun
aslında, etnik temelde incelememek kaydıyla, çocuklarımızın bir insan olduğunu
kabul etmek kaydıyla, kadın-erkek eşitliği, ayrımcılık yapmamak kaydıyla, hatta
çocuklarımıza uygulanan şiddeti bırakın, insanlarımıza, sanatçılarımıza yapılan
şiddeti de içine almak suretiyle araştırılmasının gerekli olduğuna inanıyorum.
Bunlar önemli konular.
Ama değerli
arkadaşlarım, bakıyoruz şimdi, Türkiye’de iç politikada ve dış politikada çok
çok önemli konular konuşuluyor. Açılımlardan bahsediliyor, saçılımlardan
bahsediliyor; adı önce “Kürt Açılımı” deniyor, sonra “Demokratik Açılım”
deniyor. Aylarca televizyonda siyasi partilerin temsilcileri konuşuyor, halk
birbirine neredeyse öfkeyle bakacak noktaya geliyor ama bu konu Türkiye Büyük
Millet Meclisinde konuşulmuyor, kapalı kapılar ardında konuşuluyor. Konuşulmuyor,
mektuplarla, kapalı mektuplarla konuşulmaya çalışılıyor.
Öbür tarafta,
bakıyorsunuz bir Ermeni açılımı. Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer
milletvekilleri o protokolde öncesinde ve perde gerisinde neler konuşuldu
bilmiyor. Paraflar atılıyor, imzalar üç saat gecikiyor. 2 Sayın Bakanın,
Ermenistan Dışişleri Bakanıyla bizim Dışişleri Bakanımızın arkasında 4 tane
devletin dışişleri bakanları ayakta duruyor, protokol imzalanıyor ama Türkiye
Büyük Millet Meclisi ülkeyle ilgili nelerin konuşulduğu konusunu bilmiyor.
Başka… Gazetelere
bakıyorsunuz, televizyonlara bakıyorsunuz, yargı reformu konuşuluyor. Silivri
Cezaevinde sürdürülen davanın savcıları, yargıçları, o soruşturmayla ilgili
emniyet kuvvetleri, istihbarat birimleri önlerindeki davayla ilgili konuda
yemek yiyorlar, bir kutlama yapıyorlar
-adına kutlama dersiniz, iftar yemeği dersiniz- ama bu, yargı reformu
çerçevesinde Türkiye’de konuşulmuyor. Ama partilerin kongrelerinde genel
başkanlar, genel başkan yardımcıları, başbakan yardımcıları Türkçe dışında
-bence de haklılar, konuşabilirler, eleştirmiyorum ama- bu tür konuları
konuşuyorlar, tabanlarına mesaj vermeye çalışıyorlar.
Ee peki,
işsizlik… İnsanlar organlarını satıyor, burada konuşulmuyor.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – İntihar ediyor.
H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) - İş adamları intihar ediyor, konuşulmuyor. TÜSİAD kapalı oturumunda,
korktuklarını söylüyor Türkiye'nin 100 büyük iş adamı. İktidar baskısından,
medya baskısından, vergilerden, demokrasiden, demokrasinin yokluğundan… Ee,
burada konuşulmuyor! Herkes karnından konuşuyor. Başka? Başka, çok sorun var
değerli arkadaşlarım.
Tarım… Tarım
bitmiş. Esnaf bitmiş. Sanayici bitmiş. Tüccar bitmiş. Öğrencilerimiz bitmiş.
Emekliler bitmiş ama burada konuşulmuyor.
Değerli
arkadaşlarım, şu gündemde üç yüz yetmiş dört adet Meclis araştırması ve genel
görüşme istemi var. Bakın, birkaçının başlığını okuyayım. 1’inci sırada ne var
arkadaşlar? Genel görüşme: “İşsizlik sorunu ve İşsizlik Sigortası Fonunun daha
etkin biçimde kullanılması.” Sayın Algan Hacaloğlu ve arkadaşlarının verdiği
bir Meclis araştırması. Hızla geçiyorum. Yine işsizlik... İstanbul Milletvekili
Sacid Yıldız ve arkadaşlarının yine işsizlikle ilgili… Devam ediyorum,
yolsuzluklar konusunda Meclis araştırması. Sosyal güvenlik sistemi… Emeklilerimiz,
çalışanlarımız, ilaç, doktor meselesinden bitap düştü, maaşlarından çatır çatır
kesiliyor ama bunlar konuşulmuyor. Tarım… Güneydoğu ve Doğu Anadolu’daki tarım
ve hayvancılık. Meclis araştırması… Bunlar konuşulmuyor. Ee peki, arkadaş biz
neyi konuşuyoruz? Sanki, bu Meclis, Türkiye Büyük Millet Meclisi Türkiye'nin
Meclisi değil, bir eli balda, bir eli yağda, kişi başına düşen millî geliri 30
bin dolarlık, 40 bin dolarlık bir ülkenin Parlamentosu! Öyle miyiz arkadaşlar?
Sokağa çıktığınız zaman, vatandaşların gözüne baktığınız zaman öyle mi diyorlar
size? Ankara’da, Eskişehir’de, Türkiye'nin birçok yerinde… Geçen, Eskişehir’de,
arkadaşlarla, yerel yöneticilerle, milletvekili arkadaşlarla konuştuk. Bugün, o
toplantıdaki metnin mutabakatı için göndermişler. Otuz konuyu konuşmuşuz sadece
Eskişehir’le ilgili. Eskişehir’de dükkânlar boş, daireler satılık, en önemli
caddesinde, yer bulamayacağınız yerlerde kiralık, satılık daireler. Ankara’nın
Kızılay’ında, bir sokakta şöyle bir kafanızı kaldırıp baktığınız zaman insanların
hangi hâlde olduğunu görüyorsunuz ama kendi gruplarımızla, kendi parti
kongrelerimizle ve özellikle kendi oluşturduğumuz kendi medyamızın önünde çok
güzel Türkçemizle ahkâm kesiyoruz. Beyler, Türkiye'nin gerçek gündemi bu.
Değerli arkadaşlarım, bunları konuşmamız lazım.
Üç yüz yetmiş
dört Meclis araştırması. Meclis araştırmasında, sayın milletvekilleri, ne
diyor? Aynı, biraz evvel AKP Grubunun getirdiği gibi, madencilik sorunlarında
ne var, onu çözelim. Peki, işsizlik? Bu ülkede yoksulluk yok mu, yolsuzluk yok
mu? Deniz Feneri soruşturması bir ay oldu bir şey yok ama bakıyorsunuz, Silivri
savcılarıyla yargıçları tekne turu yapıyorlar değerli arkadaşlar, devletin
parasıyla. Aslında bunun da araştırılması lazım. O yemeğin parasını kim
veriyor? İçişleri Bakanlığı mı veriyor, İstanbul Emniyeti mi veriyor, İstanbul
Emniyetine bağlı İstihbarat ve Terörle Mücadele Şubesi mi veriyor? Kendi
ceplerinden mi veriyor, devletin bütçesinden mi veriyor? O emniyetçiler niye
sanık avukatlarına bir yemek vermiyorlar, iftar yemeğini? O arkadaşlar, sanık
avukatları Müslüman değil mi? Bu ülke de Müslüman değil mi? İddia makamıyla
uğraşıyorsunuz, yargıçlarla uğraşıyorsunuz, sonra “Bağımsız yargı” diyorsunuz.
Bu yapılan Türkiye’deki kepazeliklere de Avrupa Birliği ilerleme raporu
taslağında alkış… Neymiş? Darbelerle çok iyi gidiyormuşuz. Avrupa Birliğinin
raportörleri Türkiye ile halkla dalga geçiyor ve biz burada sessiziz. Hukuka
aykırılıklar… Belki de doğrudur, bunlar araştırılacak. Bir araştırma komisyonu
kurulacak, o savcılar, o yargıçlar eğer görevini kötüye kullanıyorlarsa neden
soruşturma yapılmadığını, Adalet Bakanlarının neden soruşturma iznini
vermediğini Türkiye Büyük Millet Meclisi burada davanın içine girmeden… Hukuk
devleti, demokrasi… Demokrasi böyle gerçekleşir. Demokrasi parlamentoda
gerçekleşir önce. Ama, Parlamentoda gerçekleştirmediğiniz demokrasiyi ağzınıza
sakız yapmak suretiyle her yerde “demokrasi, özgürlük, demokrasi, özgürlük”
diye konuşmakla bir yere varamazsınız. Bu insanlara haksızlık edersiniz; bu
ülkede yaşayan insanlara ve gelecekteki çocuklarımıza haksızlık edersiniz.
Bunlar hep tarihe not düşülüyor. Bugün, kendi grubumuzu belki, kendi
sempatizanlarımızı tatmin etmek için bir şeyler söyleyebiliriz ama gelecek
hepimizin yakasına yapışacak, görmezden geldiğimiz için.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
İçli, lütfen tamamlayınız.
Buyurun.
H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkan.
Aslında
söylenecek çok şey var. Turizm… İşte, yazın turizm. Bugün bir gazetede okudum,
gelen kişi sayısı artmış, bıraktıkları para sayısı azalmış, her şey dâhil...
Eğer turizm bölgelerine gittiğiniz zaman turizm yatırımcılarının ne kadar içler
acısı durumda olduğunu görürsünüz. Esnafa gittiğiniz zaman esnafı duyarsınız.
Zaten çiftçiyi, köylüyü unuttuk. Köylüye gitmek, işte, sadece Diyarbakır’a,
Muş’a gitmek değil, Anadolu’daki, Yozgat’a, Niğde’ye, Eskişehir’in köylerine
gittiğiniz zaman da orada görüyorsunuz çiftçinin hâlini. Her yerde, bu ülkenin
her yerinde çiftçi bitap düşmüş, korkuyor, seslerini yükseltemiyorlar.
İşte böyle bir
ortamda değerli arkadaşlarım, demokrasiden bahsediyoruz ve böyle bir ortamda
gündem tayin edip Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bu gündemi
değerlendiriyoruz. Onun için, aslında evet, madencilik sektörünün sorunları
önemlidir ama bunları öncelikle ele almamız gerekir diyorum ve hepinize
sabrınız için teşekkür ediyorum. Sağ olun.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın İçli.
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, oylamaya geçilmeden önce bir yoklama talebi vardır.
Sayın Anadol,
Sayın Öztürk, Sayın Korkmaz, Sayın Barış, Sayın Keleş, Sayın Ünsal, Sayın
Koçal, Sayın Aydoğan, Sayın Ertemür, Sayın Ağaoğlu, Sayın Özkan, Sayın Yıldız,
Sayın Küçük, Sayın Arat, Sayın İnce, Sayın Mengü, Sayın Kaptan, Sayın İçli,
Sayın Meral ve Sayın Koç.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
Genel Kurulun, 13 Ekim 2009 Salı günkü birleşiminde, 10/67, 10/75, 10/82,
10/122, 10/141, 10/180, 10/193, 10/208, 10/216, 10/229, 10/304, 10/309, 10/320,
10/324, 10/336, 10/337, 10/342, 10/374, 10/377, 10/388 ve 10/404 esas numaralı
Meclis araştırması önergelerinin birleştirilerek görüşülmesine ve çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN – AK PARTİ
Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
İç Tüzük’ün
37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler (Devam)
2.-
Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, Yükseköğretim Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/280) doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/148)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2/280 esas
numaralı Yüksek Öğretim Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifim havale edildiği Plan ve Bütçe
Komisyonunda 45 gün içerisinde görüşülmediğinden İçtüzüğün 37 nci maddesine
göre doğrudan Genel Kurul gündemine alınması hususunda gereğini arz ederim.
14.04.2009
Hasan
Erçelebi
Denizli
BAŞKAN – Önerge sahibi olarak söz isteyen Ayşe Jale
Ağırbaş, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın
Ağırbaş. (DSP sıralarından alkışlar)
AYŞE JALE AĞIRBAŞ
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özürlülere üniversitelerde
kontenjan ayrılmasına ilişkin kanun teklifimin Meclis İç Tüzüğü’nün 37’nci
maddesi gereğince gündeme alınmasına ilişkin söz almış bulunuyorum. Konuşmama
başlamadan önce yüce heyetinizi şahsım ve Demokratik Sol Parti adına saygıyla
selamlıyorum.
Ülkemizde 9
milyon özürlü vatandaşımız bulunmaktadır ve biz onlara karşı sorumluluğumuzu
tam anlamıyla yerine getirmemekteyiz. Toplumda özürlülere karşı bir duyarlılık
olmakla beraber genel itibarıyla özürlülerin sosyal, siyasal ve kültürel
alanlarda, bir başka ifadeyle toplumsal yaşamda diğer bireylerle eşit
koşullarda yer almasını sağlayacak düzenlemeler tam olarak yapılmamıştır.
Yıllar itibarıyla özürlülerin durumunun iyileştirilmesi ve toplumsal yaşama
entegre edilmesine ilişkin adımlar atılmış olsa da bunların yeterli olduğunu
söylemek çok da doğru bir ifade olmayacaktır. İş yerlerinde engelliler için
uygun çalışma ortamı, fiziksel çevrede uyarlamalar, kamusal alanlarda fiziksel
düzenlemeler hâlâ eksiktir. Bu nedenle özürlü vatandaşlarımızın durumu
ülkemizin kanayan yaralarından biri olmaya devam etmektedir.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizdeki her 8 kişiden 1’i özürlüdür ve toplumumuzun özürlü
kesimi ve aileleri içinde bulundukları eşitsizlik ortamından rahatsız
durumdadırlar. Özürlüler toplumsal aktivitelerin dışında kalmış olmaktan, istihdam
olanağı bulamamaktan, uygun yaşam standartlarına kavuşamamaktan
şikâyetçidirler. Seslerini yetkililere duyurma hususunda çaresiz kalmakta,
kendilerine uzanacak yardım eline, kendilerini işitecek kulaklara ihtiyaçları
bulunmaktadır.
Özürlülerin istekleri
bellidir: Sağlık, bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinden yararlanma, eğitim
görme, meslek ve iş edinme, sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif etkinlikler
ile siyasal yaşama katılmak istemektedirler. Temel gereksinmeleri açısından bir
farklılık bulunmamasına karşın özel bir gereksinim grubu oluşturan özürlü
bireyler, bu hizmetlere ulaşabilirlik açısından diğer bireylere nazaran eşit
olmayan bir konuma sahiptirler. Bu durum da belirginleşen bir ayrımcılığı
ortaya çıkarmaktadır.
Özürlülerin
yaşamını kolaylaştırmak, ekonomik ve sosyal haklarını elde etmesini sağlamak
için gerekli tedbirlerin ve bilincin oluşmasını temin etmek üzere birtakım
köklü değişikliklere ihtiyaç vardır. Özürlülere aylık bağlanması, ailelerine
çeşitli adlar adı altında yardımlar yapılması, ulaştırılması elbette ki
önemlidir ancak bu türden sosyal politikalar tek başına özürlülerin yaşama
entegre edilmesini sağlayamaz, onları yaşamın içine çekemez.
Özürlülere
yönelik politikalar, eşitsizlikleri giderici olmalıdır. Özürlüler aleyhinde
olan şartların gerekirse pozitif ayrımcılık uygulamak suretiyle aşılması
sağlanmalıdır. Özürlülerin eve kapanması, umutlarının tükenmesi ya da farkında
olmadan bizim onları yaşamın dışına itmemiz toplumsal bir sorundur. Bu sorunun
çözülmesi için herkesin elini taşın altına yerleştirmesi gerekmektedir.
Özürlüleri görmezden gelmek, ihtiyaçlarına duyarsız kalmak, toplumumuzun ilgi
bekleyen kesiminin mutsuz olmasına, hayattan kopmasına neden olur ki bir
vatandaşımızın üzülmesi, umutlarını yarına taşıyamaması hepimizi derinden
etkilemelidir; etkilemiyorsa orada durup düşünmemiz gerekiyor.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; atacağımız her adımda, gerçekleştireceğimiz her
politikada özürlüleri hesaba katmak, onlara hayatlarının yaşanmaz
kılınmadığını, ülkemizin kaynaklarından tüm vatandaşların istifade edeceği
ölçüde yararlanabileceğini göstermek zorundayız. Bu anlamda bizim elimizde
kullanacağımız bir yetki var. Bu yetkiyi, geç olmadan, şu anda elimizde fırsat
varken kullanmalıyız. Eminim içinizde herhangi birinin evladı, yakını özürlü
olsaydı, üniversiteye girmek, iş sahibi olmak, hedefini gerçekleştirmek için
sizler de bu yönde yardımlarınızı esirgemezdiniz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Ağırbaş, lütfen tamamlayınız.
AYŞE JALE AĞIRBAŞ
(Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bir toplumda
eğitim seviyesi ne kadar yükselirse o toplum o derece kalkınır ve gelişir.
Toplumun bir kesimi yaşanan gelişmeden payını alamıyorsa, içinde bulunduğu
şartlar bunu engelliyorsa bunun giderilmesi devletin, dolayısıyla devleti idare
eden hükûmetin görevidir. Devlet herkese eşit yaşam koşulları sağlamakla
yükümlüdür. Bir kesim bundan yararlanamıyorsa kanuni düzenlemeler derhâl
yapılmalıdır, herkesin fırsatlardan yararlanabildiği ortama dönüştürülmelidir.
Özürlülerin
üniversite eğitiminden azami ölçüde yararlanmasının önünü açacağına inandığım
kanun teklifinin Meclis gündemine alınması ülkemizin, toplumumuzun yararına
olup aynı zamanda siyasi sorumluluğumuzun da bir gereğidir.
Bu duygu ve
düşüncelerle, parti ayrımı gözetmeden bu kanun teklifinin gündeme alınmasına
“evet” oyu vereceğinize gönülden inanıyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (DSP, CHP ve DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Ağırbaş.
Önerge üzerinde
bir milletvekili adına Hasan Erçelebi, Denizli Milletvekili.
HASAN ERÇELEBİ
(Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Jale Ağırbaş’ın
engelli yurttaşlarımızın eğitimiyle ilgili vermiş olduğu kanun teklifi üzerinde
söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan önce geçen hafta çarşamba günü seçim bölgem olan Denizli’de namuslu
bir iş adamı olan Osman Nuri Sözkesen’in intihar olayından sonra bütün iş
âlemine, ailesine başsağlığı diliyorum ve Hükûmetimize de diyorum ki, lütfen
Türkiye’deki ekonomik krize odaklanın, yoğunlaşın.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Ağırbaş’ın kanun teklifiyle engelli yurttaşlarımızın
yükseköğretimdeki kontenjanlarının artırılması söz konusudur.
Öncelikle devlet
olarak şunu bir düzeltmemiz lazım: Şu ana kadar bütün literatürde bir “özürlü”
sözcüğü vardır, bu yanlıştır. Lütfen bunu hem kanunlarda hem de engelli
yurttaşlarımızla ilgili bütün birimlerde kaldıralım. Bunun için herhâlde bir yasal düzenleme yapmaya gerek
yoktur. Bunun adı “engelli yurttaşlarımız”dır.
Her toplumda
nüfusun yüzde 11 ile 13’ü engellidir. Bizim ülkemizde bu oran yüzde 13
civarındadır ve yaklaşık 9 milyon yurttaşımız engellidir. Bunları aileleriyle
düşündüğümüz zaman 15-20 milyonluk bir kitle söz konusudur. O yüzden engelli
yurttaşlarımızın sorunlarını parça parça çözmek yerine, biz Demokratik Sol
Parti olarak bir “engelliler bakanlığı” kurulmasını istiyoruz.
Bu kanun
teklifiyle, değişik şekilde engelli olan yurttaşlarımıza, eğer bunlar
vücutlarının yüzde 40’ını kullanamaz hâle gelmişse o zaman bunlara bir pozitif
ayrımcılık verilsin istiyoruz. Eğer böyle olursa, bu yurttaşlarımızı eğiterek
topluma kazandırmış oluruz. Oysa günümüzde bu yurttaşlarımızın çoğu,
insanlarımızın, devletimizin bir anlamda acıma duygularına terk edilmiştir. Oysa
bu kanun teklifiyle bu yurttaşlarımızı acıma duygularından çıkarıp, eğiterek,
topluma kazandırma, devletine, milletine ve kendisine yararlı olma olanağı
sağlanacaktır. O yüzden, bu yasa teklifinin hiç düşünülmeden Genel Kurulumuza
getirilip yasalaştırılması gerekir diye düşünüyorum.
Söz
yükseköğretimden açılmışken, son zamanlarda YÖK’te ve ÖSYM’de bir şeyler
oluyor. Akıl alacak gibi değil. Polis Meslek Yüksekokulu sınav soruları
birilerine veriliyor ve sınav iptal oluyor. Şimdi 1 Kasımda yenisi yapılacak. Sadece
sınavın iptal edilmesi yetmez, sorumluların mutlaka bulunması ve
cezalandırılması gerekiyor. ÖSYM, kıt olan devlet kaynaklarını yurttaşlarımıza
hakkaniyete uygun olarak dağıtsın diye kuruldu, yoksa birilerine soruları
önceden versin de sonra sınav yapsın diye kurulmadı. 70 milyon Türk
vatandaşının ÖSYM’de ve YÖK’te hakkı vardır. Eğer ÖSYM doğru dürüst sınav
yapamayacaksa o zaman bu işi bıraksın, daha düzgün bir mekanizma kurulur.
Bunun yanında,
yine geçen sene bu sıralar çıkarmış olduğumuz son Af Kanunu’nda, 15 ve 16’ncı
maddelerde “Türk Silahlı Kuvvetlerinden ve Polis Akademisinden kaydı silinenler
eş değer bir yükseköğretim kurumuna yerleştirilir.” diye bir kanun çıkardık
buradan.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Erçelebi, lütfen tamamlayınız.
HASAN ERÇELEBİ
(Devamla) – Bu ilk defa gerçekleşiyor. Şu ana kadar çıkarılan bütün af
kanunlarında kim, nerede kaydı silinmişse oraya döndü.
Şimdi, YÖK bunu
gerçekten çok enteresan uyguladı. Bu insanları aldı götürdü Boğaziçi
Üniversitesine kaydetti. Bu, Boğaziçi Üniversitesini cezalandırma mıdır? Bu,
kovulanları ödüllendirme midir, yoksa başka bir şey midir?
İlginç bir durum
var: Bir tarafta, Polis Akademisinden kaydı silinenler Boğaziçine kaydoluyor.
Öbür tarafta, Polis Meslek Yüksek Okulu
sınavları iptal ediliyor. Acaba bunlar bir rastlantı mıdır, yoksa bir planın
sonucu mudur diye merak ediyorum. Bunların da ortaya çıkarılması gerekir
diyorum.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN ERÇELEBİ
(Devamla) - Bu kanunun, bu kanun teklifinin yüce heyetiniz tarafından kabul
göreceğini umut ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Erçelebi.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Aydın) – Kabul edilse iyi olurdu.
BAŞKAN – Gündemin
“Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.
IX.-
SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, SHÇEK yurtlarında yaşanan bazı olaylara
ilişkin Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’tan sözlü soru önergesi (6/536) ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
2.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, TRT programlarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/618) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
3.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, TRT’nin
teşkilat yapısı ve yayınlarıyla ilgili iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/633) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
4.-
Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, TRT’deki personel alımına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/660) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
5.-
Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, “Sınırlar Arasında” Programının
sonlandırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/780) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
6.-
Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, “Sınırlar Arasında” programının yayından
kaldırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/781) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
7.-
Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, bazı televizyon programlarına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/823) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın
cevabı
8.-
Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, yerel gazetelerde ilan yayımına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/825) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın
cevabı
9.-
Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, RTÜK’ün radyo ve televizyon yayın izni
verdiği bir kuruluşa ilişkin sözlü soru önergesi (6/923) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
10.-
Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, bir derneğin reklamlarına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/970) ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
11.-
Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, bir siyasi parti ilçe kongresinin TRT’de
yayınlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/981) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç’ın cevabı
12.-
Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, TRT Antalya radyosunun kapatılacağı
iddiasına ve TRT’’nin arazilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1007) ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
13.-
Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, TRT’de Türk Dünyasına yönelik dil
programları yapılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1022) ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
14.-
Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, RTÜK Başkanına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1046) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın
cevabı
15.-
Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, TV dizilerine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1049) (Cevaplanmadı)
16.-
Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, soruşturma açılan bir dernekle ilgili
televizyon yayınına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1078) (Cevaplanmadı)
17.-
Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, TRT’deki bazı personel hareketlerine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1136) (Cevaplanmadı)
18.-
İstanbul Milletvekili Ufuk Uras’ın, bir caminin restorasyonuna ilişkin Devlet Bakanından
(Bülent Arınç) sözlü soru önergesi (6/1247) (Cevaplanmadı)
19.-
Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, RTÜK Başkanının gayrimenkullerine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1297) (Cevaplanmadı)
20.-
Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, TRT’nin iki yeni radyo kanalı kurma
çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1345) (Cevaplanmadı)
21.-
Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, TRT yönetimine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1387) (Cevaplanmadı)
22.-
Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, TRT’nin bazı yayınlarına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1430) (Cevaplanmadı)
23.-
Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, TRT’nin bir ajanstan hizmet alımına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1448) (Cevaplanmadı)
24.-
Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, TRT çalışanlarına baskı yapıldığı
iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1508) (Cevaplanmadı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç,
gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 1, 5, 7, 11, 34, 35, 45, 47, 104, 128, 137,
153, 162, 179, 181, 204, 248, 330, 376, 417, 454, 492, 509, 566’ncı
sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.
Şimdi bu soruları
sırasıyla okutuyorum:
Süremiz bir saat.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
soruların Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda
gereğini arz ederim.
11.03.2008
Rıdvan
Yalçın
Ordu
Çeşitli
yurtlarımızda küçük yaşta çocukların tecavüze uğradıklarını basından üzüntüyle
takip etmekteyiz.
a-) Neden Devlet
kendi koruması altındaki çocukların iffetini koruyamıyor?
b-) Bakanlığınız
boyunca bakanlığınıza bağlı yetiştirme yurtlarında kaç çocuğumuz tecavüz ya da
tacize ve farklı suçlara maruz kalmıştır?
c-) Bu çocuklara
özen gösterilmesi için başlarına gelen olayın basına yansıması mı
gerekmektedir?
d-) Yurtlarda
yaşanan tecavüz taciz ve benzeri olayların kurumlar zarar görmesin diye örtbas
edildiği doğru mudur?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen soruların TRT’den sorumlu Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Son günlerde
iktidar partisine yakın gazeteci ve televizyoncuların, TRT’de yaptığı
programların arttığı yönündeki haberler bazı yayın organlarında dile
getirilmiştir. Bu konuyla ilgili olarak;
1. Basın özetleri
verilirken gazeteler hangi ölçütlere göre sıralanmaktadır? Bu sıralama daha
önce nasıl yapılıyordu, şimdi nasıl yapılmaktadır?
2. TRT’de
yayınlanan programlarda, yakını halen milletvekili olan kaç kişi görev
almaktadır? Bu kişiler kimlerdir?
3. Daha önce
başka TV ve gazetelerde çalışıp da şimdi TRT’de çalışanlar kimlerdir?
4. TRT’de
yayınlanan programlarda program başına ne kadar para ödenmektedir? En pahalı
yayına sahip ilk 5 program kimlere aittir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda yer alan
sorularımın Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu TRT’den sorumlu Devlet Bakanı
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.
İsa
Gök
Mersin
Bir kamu hizmeti
yayıncısı olan TRT yayınlarında son dönemlerde sürekli olarak siyasi görüşleri
AKP ile örtüşen gazeteci ve televizyonculara yer verildiği, muhafazakar basın
organlarında çalışan isimlere program yaptırıldığı, türbanlı ya da peruklu
hanımların konuk edildiği, keza basın özetlerinde AKP çizgisindeki gazetelerin
açıkça öne çıkarıldığı gözlenmektedir. Diğer taraftan TRT kanununda değişiklik
öngören kanun tasarısı gerek kurum çalışanlarında gerekse halkta ciddi kaygılar
yaratmaktadır.
1- TRT yayınlarında
belirgin biçimde ortaya çıkan bu yanlılık TRT’nin özerkliği ve tarafsızlığı
prensibine uygun mudur? Bakanlığınız tarafından TRT yayınlarına müdahale
edilmekte midir? TRT neden tarafsız yayın yapamamaktadır? Bu hususta bir tedbir
alınacak mıdır?
2 -
Bakanlığınızca, TRT’nin teşkilat yapısında ve kadrosunda önemli değişiklikler
öngören kanun tasarısı hakkında kamuoyu resmi olarak bilgilendirilecek midir?
Bu tasarı hazırlanırken hangi kurum ve kuruluşların görüşü alınmıştır? Olumsuz
görüşler nelerdir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda yer alan
sorularımın Türkiye Radyo Televizyon Kurumu-TRT’den sorumlu Devlet Bakanı
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.
İsa
Gök
Mersin
TRT’nin bazı
birimlerinin kapatılmasını, hizmetine ihtiyaç kalmadığına karar verilecek
personelin diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmesini öngören yasa
tasarısı görüşülmekte iken bu dönem içerisinde, TRT’ye birçok yeni personel
alındığı ve üstelik bu kişilerin eğitim ve uzmanlık itibarıyla
görevlendirildikleri konularla ilgisinin bulunmadığı ancak AKP ile siyasi
görüşleri örtüşen kişiler olduklarına ilişkin duyumlar alınmaktadır.
Soru 1 – TRT
Genel Müdürü İbrahim Şahin’in atanma tarihi olan 21.11.2007 tarihinden bu güne
kadarki zaman diliminde TRT’ye yeni personel alınmış mıdır? Kaç kişi
alınmıştır? Kaç kişi anılan tasarının hazırlandığı tarih olan 21.01.2008
tarihinden sonra işe başlamıştır?
Soru 2 – AKP
hükümetinin iktidarda olduğu 58, 59 ve 60. hükümet dönemlerinde TRT’ye toplam
kaç yeni personel alınmıştır?
Soru 3 – Yeni
personelin alındığı birimler hangileridir? Bu kişilerin eğitimleri nedir?
Soru 4 –
Bakanlığınız söylemleri ile icraatları arasındaki çelişkinin sebebi nedir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı’na
Aşağıda yer alan
sorularımın Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını saygılarımla
arz ederim.
İsa
Gök
Mersin
Gazeteci Banu
Avar tarafından hazırlanan “Sınırlar Arasında” programının, 15 Mayıs 2008
tarihinden itibaren yayından kaldırıldığını ve gerekçe olarak da yayın planında
değişikliğe gidilmesinin gösterildiğini öğrenmiş bulunmaktayız.
1 – Program daha
önce de defalarca sansür edilmiş olup, 2007 Aralık ayında Sayın Avar, TRT Genel
Müdürü’ne istifasını sunduğu halde neden kabul edilmemiş, 1 yıllık bir sözleşme
daha neden yapılmış, bundan beş ay sonra da program TRT 1’den TRT 2’ye neden
aktarılmıştır? Programla ilgili bu kadar çelişkili karar süreci tarafınızdan ne
şekilde açıklanmaktadır?
2 – Ülke
çıkarlarını önde tutan programlar yapan Banu Avar’ın programının yayınına son
verildiğini bildiren yazıdaki gerekçe TRT yayın politikasının da değiştiğinin,
ulusal çıkarlara hizmet eden programlara yer olmadığının açık bir ifadesi
midir? Alınan bu son karar, Kurumda tarikat-cemaat kaynaklı kadrolaşma
sürecinin bir başka uygulaması mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki yazılı
sorumun TRT’den sorumlu Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
konusunda gereğinin yapılmasını arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru: - Banu
Avar’ın hazırlayıp sunduğu “Sınırlar Arasında” programı hangi gerekçeyle
yayından kaldırılmıştır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki yazılı
sorumun RTÜK’dan sorumlu Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru: -
Televizyonlarda, toplumsal ajitasyon yaratan evlendirme, buluşturma vb. gibi
programların hızla artmaya başladığı son dönemlerde bu programlara yönelik
tedbirler almayı düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki yazılı
sorumun RTÜK’dan sorumlu Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru: -1 Kamu
İhale Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda değişiklik öngören kanun
tasarısının ilgili komisyonlardan çıkan raporuna göre, yerel gazetelere ilan
verilmesi imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Bu düzenlemeyle, maddi
imkânsızlıklar yüzünden çok zor ayakta duran ve yayın yapmaya çalışan bu basın
kuruluşlarımızın çoğu kapanacaktır. Bu kanunun TBMM Genel Kurulunda yapılacak
görüşmeleri esnasında, demokrasinin olmazsa olmaz unsuru olan basın
kuruluşlarımızın ayakta kalmasına yönelik düzenlemeleri içeren tedbirleri
almayı düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
3984 Sayılı Radyo
ve Televizyonların kuruluş ve yayınlarını düzenleyen yasa gereği;
Radyo ve
Televizyon faaliyetlerini düzenlemek amacıyla özerk ve tarafsız kamu tüzel
kişiliği niteliğinde kurulan Radyo ve Televizyon Üst Kurulunca,
1. İhale biçimi
ve ihaleye katılan şirketin çok yoğun olarak tartışıldığı ATV-Sabah ihalesini
alan ve yayıncılıkla ilgisi olmayan Turkuaz AŞ’ye RTÜK tarafından, Radyo ve
Televizyon yayın izni verilmesi, 3984 sayılı yasanın 29. maddesinin a ve b
fıkralarına uygun mudur?
2. 3984 sayılı yasaya aykırı ise, RTÜK
tarafından verilen izin nedeniyle Üst Kurul Üyeleri hakkında soruşturma açmayı
düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Bağış
skandallarının en büyük davası Almanya’da, Deniz Feneri e.V Derneği hakkında
açılmış ve devam etmektedir.
Bu derneğin
şirket kurmak, ortaklık, para transferi yaptığı ve ülkemizdeki Deniz Feneri
Derneği ile de bağlantılı olduğu anlaşılmıştır.
1. Almanya’da
süren, “Deniz Feneri e.V” davası sonuçlanıncaya kadar ve suçlanan dernek
aklanıncaya kadar,
Yeni yolsuzluk,
usulsüzlük, duygu, vicdan istismarına yol açmamak için Deniz Feneri Derneğinin
televizyon reklamlarıyla, İnsani Yardım Toplama ve Dağıtma Kampanyası
reklamlarının durdurulmasını düşünüyor musunuz?
2.
Düşünmüyorsanız Almanya’da açılmış olan davada adı gündeme gelen kişinin şu anda RTÜK Başkanı olmasının ve
geçmişte Yönetici bağı olmasının etkisi var mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
TRT haber
programlarında tarafsızlık ve her siyasi partiye karşı eşitlik, seçim dönemleri
dışında da uyulması gereken bir teamül ve kuraldır.
1. TRT 2’nin
07.09.2008 günü saat 14.00’te devam eden programını keserek verilen AKP
Bayrampaşa İlçe Kongresi ve Kongrede Genel Başkan olarak konuşan Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’ın konuşması, hükümet icraatı olmamasına rağmen, hangi
zorunluluk ve gerekçe ile 12,5 dakika sürekli yayınlanmıştır?
2. Muhalefet
Partilerinin ve Basın Yayın Organlarının eleştirildiği, hakaret edildiği,
herkese meydan okunduğu ve yargıya intikal eden konularda kamuoyunun
yanıltıldığı bu konuşma nedeniyle, cevap hakkı doğan parti, kurum ve kişiler
istediğinde TRT’de söz hakkı verilecek midir?
3. Genel ve yerel
seçim ortamı dışında olmamıza, Siyasi Partiler Yasası gereği İl ve İlçe
Kongreleri düzenlemek, partilerin iç sorunu olmasına rağmen, bunlar
görmezlikten gelinerek en ufak ilçe kongresinin uzun süreli olarak TRT’de
yayınlanması iktidar yandaşlığı ve kayırmacılık değil midir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini arz ederim.
Tayfur
Süner
Antalya
Antalya’da TRT,
Turizm Radyosu ve Antalya Radyosu olarak faaliyetine devam etmektedir. Ancak
Antalya Radyosu’nun kapatılarak, Antalya, Afyon, Burdur ve Isparta’ya yapılan
bölgesel yayınların kaldırılmak istendiği öne sürülmektedir.
Soru 1- TRT’nin
Antalya Radyosu kapatılacak mıdır? Eğer kapatılacaksa, bu durum TRT’nin kuruluş
amacına ve kamu yararı yayıncılık ilkelerine ters bir durum yaratmayacak mıdır?
Soru 2- Eğer
Antalya Radyosu kapatılacaksa, bu kararın gerekçesi nedir? Buradaki mevcut
idari kadrolar unvan değişikliği yapılmak suretiyle boşaltılmakta mıdır?
Boşalacak kadroların durumu ne olacaktır?
Soru 3-
Antalya’da Arapsuyu postanesinin arkasındaki 10 dönüm arazinin ve TRT kampının
bulunduğu alanları satmayı düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun
Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
TRT’de Türk
Dünyasına yönelik dil programları yapmayı düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Almanya’da açılan
ve karara bağlanan Deniz Feneri e.V davasında ismi geçen RTÜK Başkanı’nın
konumu kamuoyunda tartışma yaratmıştır.
1- Ülkemizdeki
televizyon ve radyoları ahlaki ve hukuki denetim görevi olan RTÜK Başkanı’nın
ticari durumu ile ilgili yalan beyanlarının belgelenmesi ile oluşan konumu,
RTÜK yasasının “Üst kurul üyeliği ile bağdaşmayan haller” başlıklı maddesine
uygun mudur?
2- RTÜK
Başkanı’nın yayın yaşamında olan ve Almanya’daki dava iddianamesinde sürekli
adı geçen Kanal 7 Televizyonunun kurucuları ve sahibi ile ortaklık ilişkisi
içinde olması etik midir? Tarafsızlığını gölgeleyen bu ticari ilişkiler
görevden alınmasını gerektirmiyor mu?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Hasan
Çalış
Karaman
Yapılan bir
araştırma; her gün milyonları ekran başına toplayan dizilerdeki şiddet
sahnelerinin gençleri davranış bozukluğuna ittiği, bazı dizilerin ise hayatın
gerçeklerinden uzaklaştırıp arkadaşlık ilişkilerini cinsel boyutlara indirmeyi
meşrulaştırarak bu yönde bir hayat tarzı benimseterek Türk aile yapısının
tehdit edildiğini ortaya koymuştur.
Bu bilgiler
ışığında;
1. Her yaşta
insanı her gün ekran başına toplayan dizi filmler ile ilgili yapılan bir
araştırmanız var mıdır? Var ise sonuçları nelerdir? Bu sonuçları kamuoyu ile
paylaşmayı düşünüyor musunuz?
2. Millî ve
manevi değerlerden uzak, Türk aile yapısına ters ve çocuklarımızın gelişimini
olumsuz yönde etkileyen dizi filmlere yönelik yapılan herhangi bir çalışmamız
var mıdır? Tedbir almayı düşünüyor musunuz? Alınmış olan tedbirler yeterli
midir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Yurt dışında
Almanya’da görülen Deniz Feneri e.V davası sonuçlanarak bazı yöneticiler ceza
almış ve iddianamede Türkiye’deki Deniz Feneri ile bağlantısı olduğu
belirlenmiştir.
Ülkemizde de suç
duyurusu ile Deniz Feneri Derneği hakkında savcılıkça soruşturma açılmış ve
dava dosyası Adalet Bakanlığınca istenmiş iken,
1. Dava
dosyasında adı geçen Kanal 7 Televizyonunda, Deniz feneri logosu altında Reklam
ve Tanıtım Programının yayınlanması,
Örneğin; 04 Kasım
2008 günü saat: 23.30-24.00 arası yayınlanan duygu sömürüsüne dayalı,
vatandaşları konuşturarak Deniz Feneri Derneğinin övülmesi,
RTÜK’çe
belirlenen televizyon reklam ve program yayın kurallarına göre denetlenmiş
midir?
2. Denetlenmiş
ise yayın hakkında ne gibi işlem yapılmıştır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
TRT Genel
Müdürlüğünün yeni kadro kanunundan sonra aldığı elemanlar ve bünyesi içerisinde
var olan personeller arasında yaptığı baskıcı görevden almalar, kamuoyunda ve
personellerde kaygı ile izlenmektedir.
1. Yeni Genel
Müdür Sayın İbrahim Şahin atandıktan sonra üst düzey kaç kişinin görev yeri
değiştirilmiştir?
2. Havuza
gönderilen personel var mıdır? Varsa sayısı nedir?
3. 22 Temmuz 2007
erken genel seçiminde sandıklar açılırken, seçim bölgem Gaziantep’teki oy
kullanma alanlarına imtiyazlı olarak sokulan, ne görev yaptığı anlaşılamayan
Cihan Haber Ajansı çalışanlarının TRT bünyesine alınması rastlantı mıdır, bir
bedel ödeme midir?
4. Kadrolara
alınan elemanların, eski çalıştıkları yerlerin AKP hükûmetine yakın TV-Gazete
ve Ajanslardan oluşması bilinçli bir seçim midir, rastlantı mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
saygılarımla arz ederim. 06/02/2009
Ufuk
Uras
İstanbul
1- Selçuklu
yapımı özgün tek kalan eser, Divriği Süleymanşah Camii Konservasyon
gerektirirken; neden restorasyon yapılmıştır?
2- Projenin,
restorasyon uzmanlığı olmayan mimar tarafından yapıldığı, görüşü istenen Mimar
Prof. Dr. Doğan Kuban’ın, olumsuz raporuna rağmen düzeltmeleri yapılmadan,
baskıyla kurul onayından geçirilmiş midir?
3- Taşeron
firmanın, eserin özgün örtüsünü bozduğu, Selçuklu döneminde kullanılmayan
kurşun plaka ile örttüğü, dış cephe ve iç orijinal sıvalarını raspa ettiği,
kapı fazadına telafisi olanaksız müdahalelerde bulunduğu, projede olmayan
beton, sentetik, sıva ve badana kullanıldığı, doğru mudur?
4- Firma ile
Vakıflar Genel müdür yardımcılarının ortaklığı var mıdır?
5- Sorumlu olan
kişi, kurum hakkında işlem yapılmış mıdır? Yapılmadıysa yapmayı düşünüyor
musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim. 27.03.2009
Kamer
Genç
Tunceli
Hâlen RTÜK
Başkanı olan Zahit Akman aşağıda belirtilen tarihlerde birçok gayrimenkul almış
ve satmıştır.
Alışlar
Tarihler Mahalli Yüzölçüm
07.05.2008 Ankara
(Etimesgut) 37.290 m2
26.08.2009 Ankara
(Alaçatı) 16.003 m2
23.07.2004 İstanbul
(Sarıyer) 9.451.71 m2
15.07.2005 Ankara
(Polatlı) 13.650
m2
15.07.2005 Ankara
(Polatlı) 13.250
m2
15.07.2005 Ankara
(Polatlı) 79.300
m2
20.09.2000 İstanbul
(Kadıköy) 1.467 m2
Satışlar
Tarihler Mahalli Yüzölçüm
17.02.2004 Ankara
(Yenimahalle) 16.003 m2
29.05.2006 Ankara
(Keçiören) 422 m2
29.05.2006 Ankara
(Keçiören) 422 m2
1- Bu
belirtilenler dışında da adı geçenin gayrimenkul alım veya satımları var mıdır?
2- Adı geçen kamu
görevlisi olduğuna göre bu boyutta büyük partiler hâlinde gayrimenkul almasını
tasvip ediyor musunuz? Bu taşınmazları mal bildiriminde beyan etmiş midir?
Hangi kaynaktan sağlanan paralarla bu gayrimenkulleri satın almıştır?
3- Adı geçen kişi
bu veya diğer faaliyetlerinden dolayı vergi mükellefiyeti var mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Devlet Bakanı Mehmet Aydın tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
“TRT iki yeni
radyo kurmaya hazırlanıyor” şeklinde haberler yayınlanmaktadır. Bu haberlerde
bir ulusal, bir de Ankara’ya özel yerel bir radyonun kurulacağı
belirtilmektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1- Yapılan bu
açıklamaların doğruluk derecesi nedir? İki yeni radyo kurulması konusunda bir
çalışmanız var mıdır?
2- Yeni radyolara
niçin ihtiyaç duyulmuştur? Mevcut TRT radyosu yeterli gelmiyor mu? Yeni
radyoların maliyet ve gerekçeleri nelerdir?
3- Mevcut TRT
radyosunun toplam kaç çalışanı vardır? Kurulacak olan yeni radyolarda kaç kişi
çalıştırmayı planlıyorsunuz? Kurum dışından eleman alımına gitmeyi düşünüyor
musunuz?
4- Kürtçe TV
yayınından sonra şimdi de Kürtçe radyo yayınını mı planlıyorsunuz? Yeni
kurulacak radyolarda Kürtçe yayın mı yapacaksınız?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç
tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
TRT Genel Müdürü
Sayın İbrahim Şahin’in göreve geldiği günden bugüne kadar sayısız kadro
tasarrufu yaptığı, sayısız elemanın baskı ile emekli olmaya zorlandığı,
branşlaşmanın yok edilmeye çalışıldığı bir gerçek iken,
1. Göreve
geldiğinde “Ben bu personelle 40 Kanal yönetirim” iddiasında bulunan Genel
Müdürün göreve geldiğinden bugüne dek kaç kişi emekliye ayrılmıştır? Kaç yeni
personel alınmıştır?
2. Var olan TRT
Kanallarındaki değişik yayın ve haber programları ile hizmetlerinin taşeron
firmalara yaptırıldığı doğru mudur?
3. Doğru ise
hangi firmalara, hangi koşullarda ve hangi usulle ihale edilmiştir?
4. Kanal sayısı
artmadığına göre, TRT bünyesindeki bazı kanalların eski isimlerinin
değiştirilmesine neden gerek duyuldu?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Objektif ve
tarafsız yayıncılık anlayışını her aşamada koruması gereken TRT,
263 sıra sayılı
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki
Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri
Hakkında Kanun Tasarısının”,
Türkiye Büyük
Millet Meclisi’ndeki 21 Mayıs 2009 günlü görüşmelerinde Muhalefet
Milletvekillerinin salonu terk etmesini ekrana yansıtmaz, Muhalefete ekran
ambargosu koyarken,
1. TRT’nin
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Genel Başkan olarak katıldığı AKP’nin
Düzce 3. İl Kongresinde yaptığı,
Muhalefeti
engelleyici olarak suçlayan, Düzce’ye yapılan yatırımları açıkladığı
konuşmasını, “Konser Salonlarından” programının yayınını keserek saat 13.00’ten
13.16’ya kadar canlı yayınlaması,
Hangi yayıncılık
anlayışının gereğidir?
2. İktidar
Partisi Genel Başkanı olarak katıldığı, Partililerine hitap ettiği bu tür
konuşmaları Parti kongrelerinde, Muhalefet Partisi Genel Başkanları da yapsa
TRT 2’den yayınlayacak mısınız?
3. Eşit şartlarda
yayınlayamayacaksanız, bu yayınınız İktidar yandaşlığı, Devlet Televizyonunun
İktidarca kullanılması ve kullandırılması değil midir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Basında ve
kamuoyunda TRT-Türk Kanalının haber hizmetleri için One Haber Ajansı ile hizmet
alım anlaşması yapıldığına ilişkin haberler ile,
TRT-Türk için 12
Temsilcilik açıldığına dair bilgiler ışığında,
1. One Haber
Ajansı ile TRT arasındaki sözleşme hangi tarihte imzalandı?
Buna ilişkin TRT
Yönetim Kurulu Kararı hangi tarihte alındı?
2. Bu sözleşme
ile TRT, One Haber Ajansına ne kadar ücret ödeyecek ve bu ücret karşılığında
hangi hizmetler alınacaktır?
3. One Haber
Ajansının İstanbul Mercan’da kurulan Özel Stüdyolarının kullanılması karşılığı,
TRT tarafından ayrıca ücret ödenecek midir?
4. One Haber
Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ile TRT Genel Müdür Yardımcısı Zeynel Koç’un
yakınlığı Eski bir Kültür ve Turizm Bakanı dönemindeki siyasi birliktelikten mi
doğmaktadır?
5. Güçlü ve
donanımlı kadrosu ile övünen TRT Genel Müdürlüğü, böyle bir Ajansla hizmet
alımı anlaşmasını hangi gerekçeyle ve hangi eksiklikten dolayı yaptı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
TRT
çalışanlarının verimliliğini görmezlikten gelerek, koroların eksikliklerini bir
özel şirketten karşılayan TRT Genel Müdürlüğünde;
Çalışanlara
baskı, yıldırma, gerilim yaratma ve görevden alma işlemleri artarak devam
ederken,
1. 30.06.2009
günü TRT Genel Müdürlüğündeki, Haber-Sen temsilciliğine gitmek isteyen Sendika
görevlileri neden binadan içeriye alınmamışlardır? Yemek kuyruğundan neden
koruma görevlilerince atılmışlardır?
2. Genel Müdür
Yardımcısı Sayın Ahmet Koyuncu sendikalara ve çalışanlara despotça baskı yapma,
gerilim yaratarak iş barışını bozma gücünü kimden ve nereden almaktadır?
3. Suçu KİT
Komisyonuna katılmak olduğu söylenen Muhabir Sayın Osman Köse hangi
gerekçelerle açığa alınmıştır?
Görevde iken
soruşturmanın devamı neden sakıncalı görülmüştür?
4. Sendikal
Örgütlenmeye ve Sendikacılarla birlikte TRT’deki tüm çalışanlara bu tür
anti-demokratik baskıların yapıldığını biliyor musunuz?
BAŞKAN – Soruları
cevaplandırmak üzere Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç.
Buyurun Sayın
Arınç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın
Genç, lütfen oturur musunuz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Benim sorum yanlış okundu. Sorumu okurken 9 bin 9 milyon olarak
okundu, onu düzeltin efendim.
BAŞKAN - Buyurun
Sayın Arınç.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Sayın Başkan ben farkındayım, soru
gelince takdim edeceğim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinize saygılar sunuyorum. Biraz önce
okunan sözlü soru önergelerini cevaplandırmak üzere huzurlarınızdayım.
1’inci sözlü
soru, Ordu Milletvekili Sayın Rıdvan Yalçın’ın Devlet Bakanı Sayın Selma Aliye
Kavaf’tan cevaplandırılmasını istediği sorudur, onun cevaplarını arz ediyorum:
“Çeşitli
yurtlarımızda küçük yaşta çocukların tecavüze uğradıklarını basından üzüntüyle
takip etmekteyiz.” diye başlıyor. Bilindiği gibi Sosyal Hizmetler ve Çocuk
Esirgeme Kurumu, 2828 sayılı Kanun gereğince korunma altına alınan çocukların
yanı sıra 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu gereği ilgili mahkemelerce haklarında
tedbir kararı alınan, cinsel istismara uğrayan, fuhşa sürüklenen, alkol ve
madde bağımlısı, suça sürüklenen ve suç mağduru olan çocuklara da korunma,
bakım, barınma ve danışmanlık hizmetiyle birlikte yeniden toplumsallaşmaları
için sağlık, eğitim, iş ve meslek sahibi olmaları konusunda hizmet vermektedir.
Sosyal Hizmetler
ve Çocuk Esirgeme Kurumunda istenmeyen olayların yaşanmaması için her türlü
tedbir alınmaktadır. Kuruluşa kabul edilmeden önce cinsel istismara uğrayan,
fuhşa sürüklenen bazı çocuklar kuruluşa kabul edildikten sonra kuruluşumuza
uyum sorunu yaşamakta, psikososyal durumları nedeniyle yapılan bütün uyum
çalışmalarına rağmen kuruluştan izinsiz olarak ayrılabilmektedirler. Yurtlarda
yaşanan tecavüz, taciz ve benzeri olayların kurumlar zarar görmesin diye örtbas
edildiği doğru değildir.
Sosyal Hizmetler
ve Çocuk Esirgeme Kurumunda kalmakta olan ihmal, istismar ve şiddete uğrayan
çocuklara bu fiilleri gerçekleştirenler hakkında yasal işlemler başlatılarak
hakları korunmakta, hukuksal müdahale ve süreçleri il muhakemat müdürlükleri
tarafından takip edilmektedir.
Kütahya
Milletvekili Sayın Alim Işık’ın -(6/618)- soru önergesine cevaplarımız:
Basın özetleri
verilirken daha önceden de uygulandığı gibi gazetelerin tirajları yanında
Anayasa ve ilgili yasa hükümleri ve TRT yayın, ilke ve esasları göz önünde
bulundurulmaktadır. TRT programları kamu hizmeti yayıncılık anlayışı gereği
toplumun çeşitli kesimlerine hitap edecek bir denge içinde oluşturulmakta olup
yayınlanan programlarda görev alınmasında milletvekili yakını olmak diye bir
kriter bulunmamaktadır.
Yakın dönemde
TRT’de daha önce spiker olarak görev yapmış olan Hüsnü Tunç Tuncel talebi
üzerine spiker ihtiyacı göz önünde bulundurularak, çeşitli dergi ve gazetelerde
temsilci ve muhabir olarak çalışmış olan sarı basın kartı sahibi Birol Uzunay
da hizmetine duyulan ihtiyaç nedeniyle naklen ataması yapılmıştır.
TRT’de yayınlanan
programların bütçeleri formatına göre değişiklik göstermektedir. Şu anda
Kurumun iç yapım olarak hazırlıklarını sürdürdüğü Ayla Kutlu’nun romanında
uyarlama “Bir Göçmen Kuştu O” adlı dizi ve kurum dışı yapım olan “Altın
Adımlar” adlı folklor yarışması, ARS Ajans tarafından yapıma hazırlanan ve
Kuvayımilliye dönemini anlatan dönem dizisi Recep Reis, Koliba yayın tarafından
gerçekleştirilen “Beni Unutma” adlı televizyon dizisi ve YSM firması tarafından
yapılan ve Çanakkale savaşlarındaki kahramanlık hikâyelerini anlatan “Dur
Yolcu” adlı televizyon dizileri diğerlerine oranla yüksek bütçeli yapımlardır.
Mersin
Milletvekili Sayın İsa Gök’ün (6/633) sayılı önergesine cevaplarımız:
TRT, kamu yayın kurumu
olmanın bilinci ve duyarlılığı içinde toplumun her kesimine hitap eden ve
toplumda yaşayan herkesin sesini duyurabileceği yayıncılık anlayışını
sürdürmekte ve program çeşitliliğini bu dengeye göre oluşturmaktadır. TRT’nin
programcılık politikalarına Hükûmetin ya da başka bir kurum veya kuruluşun
müdahalesi söz konusu değildir. 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Türkiye Büyük Millet Meclisinden
geçmiş ve kamuoyu bilgilendirilmiştir.
Sayın İsa Gök’ün
(6/660) sayılı önergesine cevaplarımız:
TRT Genel Müdürü
Sayın İbrahim Şahin’in atanma tarihi olan 23/11/2007 tarihinden bugüne kadarki
zaman diliminde yapım, yayın vesaire kurumsal hizmet ihtiyaçları göz önünde
bulundurularak asgari düzeyde açıktan ve naklen personel alınmıştır. 21 Ocak
2008 tarihinden sonra kurumsal hizmet ihtiyaçları dikkate alınarak giriş
sınavları sonucu açıktan veya naklen 301 kişinin ataması yapılmıştır. Bu
dönemde otuz dilde web yayına başlanmış, “TRT 6, TRT AVAZ” gibi yeni kanallar
hizmete girmiş, bir diğer ifadeyle kurumsal hizmetlerde artış olurken emeklilik
vesair nedenlerle personel sayısında anlamlı bir azalma meydana gelmiş olup -bu
sayı 1.172’dir- artan personel ihtiyacının giderilmesi kaçınılmaz hâle
gelmiştir. TRT Genel Müdürlüğüne 58, 59 ve 60’ıncı Hükûmet dönemlerinde mahkeme
kararı gereğince yapılan atamalar, 4131 sayılı Kanun gereğince yapılan atamalar
(şehit yakınları), KPSS sınavları çerçevesinde yapılan giriş sınavı sonucu
yapılan atamalar, mütercim spiker unvanlı kadrolara istisnai memuriyet
hükümlerine göre yapılan atamalarla kurumlar arası naklen atamalar da dâhil
olmak üzere toplam 664 atama yapılmıştır. Bir örnek olması bakımından size
vereceğim rakamlar muhtelif dönemlerde TRT Genel Müdürlüğüne alınan personele ilişkin
bilgilerdir. Profesör Doktor Tunca Toskay döneminde 2.303 kişi, Süleyman Cem
Duna döneminde 161 kişi, Kerim Aydın Erdem döneminde 887 kişi, Profesör Doktor
Tayfun Akgüner döneminde 363 kişi, Yücel Yener döneminde 1.777 kişi işe
alınmıştır. Yeni personelin alındığı birimler TRT Genel Müdürlüğünün hizmet
ihtiyacı duyulan merkez ve taşra teşkilatı birimleri olup eğitim seviyeleri
lisans düzeyidir. Teknisyenler asgari 3795 sayılı Kanun gereği meslek lisesi
mezunu olmak zorundadır. Bakanlığımız söylemleri ile icraatlarımız arasında
herhangi bir çelişki de bulunmamaktadır.
Sayın İsa Gök’ün
(6/780) sayılı soru önergesine cevaplarımız:
Banu Avar TRT
personeli olmayıp 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 22’nci maddesine göre
kendisinden hizmet alımı yapılmıştır. Bu nedenle kendisinin istifası diye bir
durum söz konusu değildir. Adı geçenle birer programlık sözleşmeler yapılmış;
program, kanal kimlikleri dikkate alınarak haber kanalı olması sebebiyle TRT
2’ye alınmıştır. Yeni yayın döneminde yayın planındaki değişiklik nedeniyle de
Sınırlar Arasında programına yer verilmemiştir.
Niğde
Milletvekili Sayın Mümin İnan’ın (6/781) sayılı soru önergesi bir bakıma Sayın
İsa Gök’ün soru önergesiyle benzerlik arz etmektedir. İlaveten şunu söylemek
istiyorum: Yeni yayın döneminde yayın planındaki değişiklik nedeniyle Sınırlar
Arasında programına yer verilmemiştir.
Sayın Mümin
İnan’ın (6/823) sayılı soru önergesine cevaplarımızı arz ediyorum:
3984 sayılı Radyo
ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’la, radyo-televizyon
yayınlarının düzenlenmesi ve denetlenmesi görevi Radyo ve Televizyon Üst
Kuruluna verilmiştir. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, programları
yayınlandıktan sonra ilgili yasa hükümlerine uygunluk açısından denetlemekte
olup Üst Kurulun programlara yayından önce müdahale etme veya programları
yayından kaldırma yetkisi bulunmamaktadır. Yayınlar Üst Kurul uzmanlarınca
titizlikle takip edilmekte ve yasa hükümlerine aykırı yayınlar için rapor
düzenlenmekte, bu raporlar ve yayın kopyaları Üst Kurulca değerlendirilerek,
gerektiğinde aynı Yasa’nın 33’üncü maddesi hükümlerine göre kuruluşlara
sırasıyla, uyarı, özür dileme, program durdurma, para cezası ve geçici yayın
durdurma cezası şeklinde müeyyideler hukuki sürecin tamamlanmasıyla
uygulanmaktadır.
Soru önergesine
konu olan dizi programlar da uzmanlar tarafından sürekli izlenmektedir. Yasa’da
yer alan yayın ilkelerine aykırı hususlar tespit edildiğinde gerekli raporlar
düzenlenmekte, yukarıda açıklanan prosedür çerçevesinde gerekli müeyyideler
uygulanmaktadır. Ayrıca, 444 1 178 RTÜK İletişim Merkezine ulaşan izleyici
şikâyetleri günlük olarak alınmakta, analiz ve sınıflandırma işlemleri
yapılmakta, derlenerek ilgili uzmanlar ve yöneticiler tarafından titizlikle
incelenmektedir. Bu incelemeler sonucunda yasa hükümlerine aykırı yayınlar
belirlendiğinde raporlaştırılarak Üst Kurulca değerlendirilmektedir. Aynı
zamanda 444 1 178 RTÜK İletişim Merkezine ulaşan izleyici şikâyetleri,
televizyonların izleyici temsilcilerine de ulaştırılarak söz konusu şikâyetlere
yayıncı kuruluşların dikkatinin çekilmesi sağlanmaktadır.
Radyo Televizyon
Üst Kurulu, denetleme görevinin yanı sıra, düzenleme yetkisi çerçevesinde,
özellikle çocuklara ve gençlere kötü örnek olacak, onların fiziksel ve zihinsel
gelişimini olumsuz etkileyebilecek yayınlara, toplumun bilinçlendirilmesi
amacıyla çeşitli çalışmalar yapmaktadır. Çocukların zararlı yayınlardan
korunması amacıyla geliştirilen Akıllı İşaretler Simge Sistemi 23 Nisan 2006’da
hayata geçirilmiştir. Gönüllülük esasına göre işleyen Sistem’in yayın
kuruluşlarınca hatalı kullanılan ve aksayan yönleri tespit edilmekte, bu konuda
daha duyarlı olmaları istenmektedir.
Söz konusu
semboller iki gruptan oluşmaktadır:
A) Yaş
Sembolleri: Genel izleyici kitlesi tüm izleyici kitlesi içindir, (7+) yedi yaş
ve üstü izleyiciler içindir, (13+) on üç yaş ve üstü izleyiciler içindir, (18+)
on sekiz yaş ve üstü izleyicileri içindir.
B) İçerik
Sembolleri: Şiddet, korku, cinsellik ve olumsuz örnek oluşturabilecek
davranışlardır.
Akıllı
işaretlerle ilgili her türlü bilgiye “www.rtukisaretler.gov.tr” adresinden
ulaşılabilmektedir.
Özellikle
çocukların ve gençlerin medya mesajlarının olumlu yönlerini alıp zararlı
etkilerinden korunmaları, medyayı eleştirel bir bakış açısıyla izleyebilmeleri,
gerçeklikle kurgusallık ayrımını yapabilmeleri, medya mesajlarını akıl
süzgeçlerinden geçirebilmeleri, doğru bilgiye ulaşabilmeleri gibi amaçlara
yönelik olarak ilköğretim okullarında medya okuryazarlığı dersi okutulmasına
ilişkin protokol Üst Kurul ve Millî Eğitim Bakanlığı arasında 22 Ağustos 2006
tarihinde imzalanmıştır. 2006-2007 öğretim yılında pilot illerde uygulaması
yapılan medya okuryazarlığı dersi, 2007-2008 öğretim yılından itibaren tüm
ilköğretim okullarında seçmeli ders olarak okutulmaya başlanmıştır.
Özellikle
televizyonlarda bazı dönemlerde belirli tür programlar artmakta ve bunlar
izleyici şikâyetlerine konu olmaktadır. Geçtiğimiz dönemde de bu tür programlar
için yayıncı kuruluş temsilcileri ve programcılarla çeşitli toplantılar
yapılmış, kamuoyunun şikâyetleri ve beklentileri iletilmiş, dolayısıyla yayıncı
kuruluşlar tarafından bu tür programlar ya kaldırılmış ya da format
değiştirilmiştir.
Bunun yanı sıra
Üst Kurulumuz, kamuoyunun, söz konusu programların oluşturacağı olumsuz
etkilere karşı duyarlı hâle getirilmesi amacıyla Sağlık Bakanlığı ve çeşitli
üniversitelerin bünyesindeki psikiyatrist, psikolog ve sosyologlar tarafından
Radyo ve Televizyon Üst Kurulundan bağımsız olarak hazırlanan bir çalışmayı da,
hem kitap olarak bastırıp dağıtımını yaptırmış hem de web sitemizdeki
adresimizde yayınlamaya başlamıştır.
“Televizyon
Programlarındaki Şiddet İçeriğinin, Müstehcenliğin ve Mahremiyet İhlallerinin
İzleyicilerin Ruh Sağlığı Üzerindeki Olumsuz Etkileri” adlı bu çalışmaya pek
çok basın ve yayın organında yayınlanan haberlerde de atıf yapılmak suretiyle
kamuoyunun dikkati çekilmiştir.
Ayrıca,
Türkiye’de televizyon yayıncılığı alanında yaşanan sorunlar karşısında yayın
kuruluşlarının etrafında uzlaşacakları ortak bir etik davranış zemini
oluşturulması amacıyla Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ve Televizyon Yayıncıları
Derneğinin iş birliğiyle yürütülen çalışmalar sonucunda hazırlanan yayıncılık
etik ilkeleri 3 Temmuz 2007 tarihinde RTÜK Başkanı ve Üst Kurul üyeleriyle
Televizyon Yayıncıları Derneği Başkanı ve dernek üyesi yayın kuruluşlarının
katıldığı törenle İstanbul’da imzalanarak yürürlüğe girmiştir.
Niğde
Milletvekili Sayın Mümin İnan’ın (6/825) sayılı soru önergesine cevaplarımız:
Kamu İhale Kanunu
ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nda değişiklik öngören kanun tasarısı 3984
sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun kapsamında
incelenmiştir. 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları
Hakkında Kanun’un 1’inci maddesine göre Kanun’un amacı, radyo ve televizyon
yayınlarının düzenlenmesi ve Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun görev, yetki ve
sorumluluklarına ilişkin esas ve usullerin belirlenmesidir. Bu hüküm kapsamında
(RTÜK) Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun yerel gazetelerle ilgili bir düzenleme
yetkisi ve görevi bulunmamaktadır.
Gaziantep
Milletvekili Sayın Yaşar Ağyüz’ün (6/923) sayılı soru önergesine cevaplarımız:
5411 sayılı
Bankacılık Kanunu çerçevesinde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu amme alacağının
tahsili amacıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
hükümleri uyarınca haczedilen mal, hak ve varlıklardan oluşturulan ATV-Sabah
ticari ve iktisadi bütünlüğünü, yine 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 134’üncü
maddesi kapsamında, Turkuaz Radyo Televizyon Gazetecilik ve Yayıncılık AŞ
unvanlı kuruluşa ihale etmiştir.
5411 sayılı
Bankacılık Kanunu’nun 134’üncü maddesinde “Telekomünikasyon, enerji, ulaşım,
radyo, yazılı ve görsel medya ve diğer sektörlerdeki yönetim ve denetimi veya
hisseleri Fon tarafından devralınan şirketlere tanınmış imtiyaz sözleşmesi,
lisans, ruhsat, işletme izni, ön izin, yayın izni, 3984 sayılı Kanun’un geçici
6’ncı maddesi hükmü kapsamında kullandırılan geçici frekans ve kanal kullanım
hakları ve benzeri izinlerin yeni alıcılar adına devri ve tescili işlemleri
Fonun bildirimi üzerine ilgili kurum, kuruluş ve üst kurullarca gerekli bilgi
ve belgelerin tamamlanmasını müteakip başka bir işleme gerek kalmaksızın en
fazla bir ay içinde tamamlanır.” hükmü yer almaktadır.
Üst Kurulca
yayın, lisans ve izni verilen veya 3984 sayılı Kanun’un geçici 6’ncı maddesi
kapsamında sahip olunan hak ve izinlerin devrine, 3984 sayılı Kanun’a 4756
sayılı Kanun’la eklenen ek 4’üncü madde uyarınca izin verilmektedir.
Kuruluşların
yerine getirmekle ve Üst Kurula ibraz etmekle yükümlü oldukları bilgi ve belgeler
ise, 3984 sayılı Kanun’a istinaden yayımlanan Özel Radyo ve Televizyon
Kuruluşları İdari ve Mali Şartlar Yönetmeliği’nin “Hisse ve Tesislerin Devri”
başlıklı 10’uncu maddesinde yer almaktadır.
Yine, radyo ve
televizyon yayın izni verilen veya verilecek anonim şirketlerin hisse oranları
ve şirket yapısıyla ilgili uyulması gereken hususlar 3984 sayılı Kanun’un
29’uncu maddesinde yer almakta ve Üst Kurul bu konulardaki tüm işlemlerini
ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde yürütmektedir.
ATV-Sabah ticari
ve iktisadi bütünlüğünün satışı, devir ve tescili konusunda, Üst Kurul, 7 Şubat
2008 tarihli ve 2008/08 numaralı toplantısında Tasarruf Mevduatı Sigorta
Fonunun satışına konu olan Merkez ATV Televizyon Prodüksiyon Anonim Şirketinin
3984 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat çerçevesinde sahip olduğu Ulusal Radyo
(R1), Ulusal Televizyon (T1), Kablolu Televizyon (KTV), Uydu Radyo (URD) ve
Uydu Televizyon (UTV) lisans, izin ve kullanım haklarının Turkuaz Radyo ve
Televizyon Gazetecilik ve Yayıncılık AŞ unvanını kuruluş adına tesciline karar
vermiş, kuruluşun yükümlülükleri de ilgili taraflara bildirilmiştir. Kuruluş,
3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un
29’uncu maddesinin (j) bendinde belirtilen yasal süre içerisinde, 21 Mayıs 2008
tarihinde Üst Kurul kararına konu olan bilgi ve belgeleri Üst Kurula ibraz
etmiştir.
Gaziantep
Milletvekili Sayın Yaşar Ağyüz’ün (6/970) numaralı soru önergesi, “Bağış
skandallarının en büyük davası Almanya’da Deniz Feneri” diye başlayan soru
önergesi:
3984 sayılı Radyo
ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’la radyo ve televizyon
yayınlarının düzenlenmesi ve denetlenmesi görevi RTÜK’e verilmiştir. RTÜK,
programları yayınlandıktan sonra ilgili Yasa hükümlerine uygunluk açısından
denetlemekte olup Üst Kurulun programlara yayından önce müdahale etme veya
programları yayından kaldırma yetkisi bulunmamaktadır. Yayınlar Üst Kurul
uzmanlarınca titizlikle takip edilmekte ve Yasa hükümlerine aykırı yayınlar
için rapor düzenlenmekte, bu raporlar ve yayın kopyaları Üst Kurulca
değerlendirilerek gerektiğinde aynı Yasa’nın 33’üncü maddesi hükümlerine göre,
sırasıyla, uyarı, program durdurma ve diğer cezalar uygulanmaktadır.
Soru önergesine
konu olan reklam yayın kuruluşlarının kendi inisiyatifleriyle yayınlanmakta
olup yukarıda açıklandığı üzere Üst Kurulun reklamı yayından kaldırması, görev,
yetki ve sorumluluk alanı dışında kalmaktadır.
Sayın Ağyüz’ün
(6/981) sayılı soru önergesine cevaplarımız:
Başbakan Sayın
Recep Tayyip Erdoğan partisinin il ve ilçe kongrelerinde iç ve dış gündeme
ilişkin açıklamalarda bulunabilmekte, bunlardan yeni ve önemli olanları TRT 2
kanalında canlı haber olarak yayınlanmaktadır.
Nitekim, söz
konusu edilen kongrede Başbakan Sayın Erdoğan, Doğan medya grubuna yönelik
açıklamalarda bulunmuş ve sonrasında gündemi günlerce meşgul eden bu
açıklamalar özel haber kanalları tarafından da ilgiyle izlenmiştir. Muhalefet
partilerinin yaptığı açıklamalara ve cevap teşkil eden konuşmalarına TRT
bültenlerinde sık sık yer verilmektedir.
İktidar
partisinin il ve ilçe kongrelerinin uzun süreli olarak TRT’de yayınlandığı
bilgisi gerçeği yansıtmamaktadır. Bu kongrelerde diğer partilerin değil, sadece
Sayın Başbakanın gündeme ilişkin önemli açıklamaları güncel konuyla sınırlı kalmak
suretiyle sekiz on dakika civarında verilmektedir.
Antalya
Milletvekili Sayın Tayfur Süner’in (6/1007) sayılı soru önergesine
cevaplarımız: Kamuoyunu bir süredir meşgul eden Antalya Radyosunun kapatılacağı
hususu bir iddiadan ibarettir. Tam tersine, Antalya Radyosuyla aynı yerde
faaliyet gösteren Antalya Turizm Radyosunun imkânları birleştirilerek bölgede
daha güçlü bir radyo yayıncılığının gerçekleştirilmesi planlanmıştır. TRT, kamu
yayıncılığı anlayışıyla hareket ederek aynı amaca yönelik olarak hizmet veren
iki radyoyu gerek içerik ve gerekse tasarruf açısından kamu yararı gereği
birleştirmiştir. TRT’nin Antalya ve çevresini kapsayan radyo yayıncılığına son
vermesi söz konusu değildir.
“Antalya Radyosu
kapatılacak.” şeklinde kamuoyunda yankı bulan haber ile buradaki mevcut idari
kadroların unvan değişikliği yapılmak suretiyle boşaltılacağı haberleri gerçeği
yansıtmamaktadır.
Antalya Merkez
Arapsuyu mevkisinde kaim ve soru önergesinde 10 dönüm olarak belirtilen
taşınmazın gerçek alanı 22.505 metrekare olup 2005 yılında günün rayiçlerine
göre tespit edilen muhammen bedelle satışı için Yönetim Kurulunun 25/4/2005
tarih, 2005/80 sayılı Karar’ıyla Alım Satım İhale Yönetmeliği çerçevesinde
ilana çıkılarak satılmasına karar verilmiş, 7/7/2005 tarihinde ihalesi
yapılmıştır. Muhammen bedel üzerinden alınan teklif sahiplerine gerekli satışın
yapılabilmesi için ihale komisyonu kararı, onaylanmak üzere TRT Yönetim
Kuruluna sunulmuş, Yönetim Kurulu 2 Aralık 2005 tarih ve 2005/132 sayılı
Karar’ıyla ihalenin iptaline karar vermiştir. Şu anda satışı konusunda herhangi
bir çalışmamız söz konusu değildir. Antalya Merkez Lara bölgesinde bulunan TRT
Kampının satışı konusunda herhangi bir çalışmanın yapılması mümkün değildir. Bu
yerin mülkiyeti Maliye hazinesine ait olup, TRT’ye tahsislidir.
Tokat
Milletvekili Sayın Reşat Doğru’nun (6/1022) sayılı soru önergesine cevabımız:
TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu ile Türk dünyasına yönelik olarak yapılan Türkçe
yayında Azerbaycan Türkçesi, Kazakça, Kırgızca, Özbekçe, Türkmence, Tatarca ve
Uygurca dillerinde yayınlar yapılmaktadır. Bu dillerde ve diğer bütün dillerde
2006, 2007, 2008, 2009 yıllarında Radyoda Türkçe isimli bir dil programı
yayınlanmıştır. Ayrıca, 2009 yılında Türkçe Öğreniyoruz-Kolay Türkçe isimli
yeni bir dil programı da yayınlanmaktadır. Türkçe yayınlarda ise 2009 yılı
boyunca Türkçe Öğreniyorum isimli bir dil programı yayınlanmaktadır.
TRT Türk
kanalında çocuklara ve yetişkinlere Türkiye Türkçesinin öğretilmesine yönelik
programlar da hazırlanmaktadır. TRT Avaz kanalında “Gökkuşağı Çocukları” ve
“İstanbul’da Âşık Oldum” adlı iki program yayınlanmaktadır. Bu programlarda
yayın coğrafyamızda Türkçenin öğretilmesi ve Türk kültürünün aktarılması
amaçlanmaktadır.
Gaziantep
Milletvekili Sayın Ağyüz’ün (6/1046) sayılı soru önergesine cevaplarımız: Soru
önergesinin verildiği tarihte Üst Kurul Başkanı olan Zahid Akman’ın Üst Kurul
üyeliğine seçildikten sonra 3984 sayılı Kanun’un 9’uncu maddesi kapsamında
ticari faaliyeti olmamıştır. Nitekim, o dönemde basında yer alan haberler esas
alınarak, Üst Kurul üyeleri Şaban Sevinç, Mehmet Dadak ve Hülya Alp tarafından,
3984 sayılı Kanun’un 9’uncu maddesinin son fıkrasında yer alan “Yukarıdaki
esaslara aykırı davrananlar görevlerinden çekilmiş sayılır. Bu husus Üst Kurul
tarafından re’sen veya yapılacak müracaatın değerlendirilmesi sonunda karara
bağlanır.” hükmü uyarınca Zahid Akman’ın Üst Kurul Başkanlığından çekilmiş
sayılmasına karar verilmesi yönündeki müracaatları sonucunda, Üst Kurul, 19
Eylül 2008 tarihli ve 2008/43 sayılı toplantısında aldığı 2 numaralı
Karar’ıyla, bu iddiaların Üst Kurul Başkanı Zahid Akman’ın çekilmiş sayılmasına
neden olamayacağına karar vermiştir.
Zahid Akman’ın
Kanal 7 televizyonunun kurucularıyla, 3984 sayılı Kanun’un 9’uncu maddesinde
belirlenen radyo televizyon hizmetleri faaliyet alanında hiçbir ortaklık
ilişkisi bulunmamaktadır. Hâlihazırda hissedar olduğu şirketler ise sermaye
şirketleri olup faaliyet alanları 3984 sayılı Kanun’un 9’uncu maddesinde
yasaklanan faaliyetler değildir. Bu şirketlerde Sayın Zahid Akman’ın herhangi
bir yöneticiliği de mevcut değildir. Bu bakımdan, soru önergesinde belirtilen
ortaklık ilişkilerinde etik olmayan bir durum bulunmamaktadır.
Karaman
Milletvekili…
BAŞKAN – Sayın
Bakan, bir saniye.
Dokuz dakika
süremiz kaldı ancak 4 sayın milletvekilimiz sorularıyla ilgili kısa bir
açıklama için talepte bulundular. Önce, isterseniz, sayın milletvekillerimize
söz verelim, siz kısa açıklamanızı yapın.
Buyurun,
oturabilirsiniz Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) – Peki, ben yani süratle bütün
sorulara cevap vermeyi düşünüyordum, takdir sizin Sayın Başkan.
BAŞKAN – Ama,
sayın milletvekillerinin kısa bir…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Tamamen yalan yanlış bilgileri burada veriyorlar.
BAŞKAN – Sayın
Genç, lütfen…
Sayın Bakan,
oturabilirsiniz, buyurun.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) – Peki, hayhay, teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sorulara cevap versin.
BAŞKAN – Sayın
Genç, burada sorunuzla ilgili kısa bir açıklama için talebiniz var ancak henüz
sorunuz cevaplandırılmadı.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Böyle, sorulara cevap verilmez.
BAŞKAN – Sayın
Demirtaş, sizin de talebiniz var fakat sizin sorunuz yok, onun için söz
veremeyeceğim.
Sayın Doğru,
buyurun.
Süreniz bir
dakikadır.
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Sayın Başkan, süre kalırsa söz talebimi
değerlendirirseniz iyi olur. Okunmuş olması gerekmiyor.
BAŞKAN – Sayın
Doğru, buyurun.
REŞAT DOĞRU
(Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanıma
teşekkür ediyorum soruma vermiş olduğu cevaptan dolayı.
1990’lı yıllarda
Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla beraber Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan,
Kazakistan ve Türkmenistan bağımsızlığını kazanmıştır. O yıllardan itibaren
çeşitli noktalarda ilişkiler geliştirilmiş ama istenilen seviyeye de
gelmemiştir. Bundaki en önemli sebeplerin başında ortak dil, ortak tarih ve
ortak edebiyat kitaplarının olmaması ve bu yönlü çalışmaların da eksik yapılmış
olmasıdır. Ortak dil konusunda sizin söylemiş olduğunuz, radyoların yapmış
olduğu, işte “Uygurca”, “Kırgızca” sözcükleri biraz sanki “Uygur Türkçesi”,
“Kırgız Türkçesi”, “Kazak Türkçesi” şeklinde söylense daha iyi olur diye
düşünüyorum. Bir ayrım şeklinde ayrılma gibi düşünülebilir.
Bir diğer konu:
TRT olarak bilhassa bu bölgelerde karasal yayın konusunda çalışma yapılmasını
biz istiyoruz. Söylemiş olduğunuz televizyonlar, TRT Türk olsun veyahut da
diğer TRT Avaz olsun, bunlar uydu kanalları vasıtasıyla yayın yapıyorlar. Bu
da…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Doğru, teşekkür ediyorum.
Sayın Işık,
buyurun.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben de Sayın
Bakana her ne kadar geç de olsa verdiği cevaplardan dolayı teşekkür ediyorum.
Ancak kamuoyu
tarafından gerek eski gerekse yeni bazı milletvekillerinin birinci derecede
yakınlarının TRT’nin bazı kanallarında program yaptıkları ve siyasi görüşleri
doğrultusunda kamuoyuna mesajlar verdikleri bilinmektedir. Bunun en azından
TRT’de olmaması temennisini iletiyor, gereğinin de yapılacağını tahmin
ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Işık.
Sayın Yalçın,
buyurun.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben de soruma bir
yıl gecikmeli cevap alabildim. Gene de teşekkür ediyorum Sayın Bakana.
Ben Sayın Bakana,
“Sosyal Hizmetler yurtlarında kalan çocuklarımızın iffeti neden korunamıyor?
İktidar döneminiz içerisinde bu yurtlarda kalan kaç çocuğumuz cinsel saldırıya
maruz kalmıştır?” diye sormuştum. Sayın Bakan, muhtemelen cevabı kendi
hazırlamadığı için, farklı bir cevap verdi. Öyle anlaşılıyor ki ortada cinsel
saldırıya maruz kalan çocuklarımızın sayısının çokluğunun kamuoyuyla
paylaşılmak istenmediğini cevaptan öğreniyorum ve yine, Sayın Bakanım mutlaka
farkındadırlar, verdiği cevapta cinsel saldırı olaylarının sorumluluğu da bu
yurtlara korunma tedbirleriyle alınan çocuklar olarak takdim edilmiş oldu.
Başka bir suçlunun ya da ihmali olanın olmadığı bu cevaptan anlaşılmış oluyor.
Bu hususu da kamuoyunun takdirine bırakıyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Yalçın.
Sayın İnan,
buyurun.
MÜMİN İNAN
(Niğde) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım,
Banu Avar’ın “Sınırlar Arası” programı, genel itibarıyla, Batı ülkelerinin
kamuoyları, akademisyenleri ve politikacılarının Türkiye Cumhuriyeti’ne, Türk
milletine ve Türk tarihine karşı olumsuz bakışlarını Türk kamuoyuyla paylaşmak
üzere özetlenmiş bir programdı. Bu programın kaldırılması noktasında, acaba
Batı kamuoyundan ya da Batı ülkelerinden ya da Batı’daki ülkelerin Türkiye
büyükelçilerinden bu programından kaldırılmasıyla ilgili bir baskı geldi mi?
Sadece bunun gerekçelerini öğrenmek istemiştik.
Çok teşekkür
ediyorum efendim.
BAŞKAN – Sayın
İnan, teşekkür ediyorum.
Sayın Demirtaş,
sorunuz olmadığı için söz veremiyorum.
SIRRI SAKIK (Muş)
– Başkan, süre varsa niye vermiyorsunuz? Bir sürü arkadaşımıza verdiniz.
BAŞKAN – Sayın
Ağyüz, buyurun.
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım,
bir sorunuzda bir arkadaşımıza diyorsunuz ki “301 kişi alındı, 1.172 kişi
çıktı.” Bana verdiğiniz bir soruda da “1.097 kişi emekliye ayrıldı, 524 kişinin
ataması gerçekleştirildi.” Ya size verilen bilgiler yanlış veyahut başında
bulunduğunuz kuruluşu henüz tanımamışsınız.
Yine, RTÜK
Başkanına, ilk geldiğinizde, diyorsunuz ki “Ayrılması etiktir.” Demin verdiğim
soruda “Etik olmayan durum bulunmamaktadır.” Yani RTÜK Üst Kurulu, RTÜK
Başkanının mal varlığı konusunda -haklıdır, haksızdır- bir inceleme yapmadı ki,
siyasi bir karar verdi.
Sonra, TRT’yi
özelleştirmek istiyorsanız bunu açık söyleyin. TRT’de programları
özelleştiriyorsunuz, belli bir değerle satın alıyorsunuz. Ses sanatçısının,
değişik enstrüman sanatçılarının özel hizmet alımı şeklinde kiralandığı nerede
görülmüş! Ama sizin düşüncenize uygun olmayan sanatçıları kızağa çekiyorsunuz,
bu insanları “sanatçı kiralaması” adı altında alıyorsunuz. Bu çok yanlıştır ve
TRT’de bir tasfiye yaşanmaktadır. Bu antidemokratik baskılarla yaşanan…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Ağyüz.
Sayın Bakan,
buyurun.
Üç dakikalık
süreniz var.
Açıklamalarınızı
yerinizden yapabilirsiniz.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben soruları
cevaplandırmaya çalıştım. Burada her sorunun sorulma tarihi var, bunlar on
sekiz ayla altı ay arasında değişiyor. Verilen cevaplarda, eğer rakamlarda bir
iki değişiklik varsa… Zaten yazılı soruları da bir hayli soruyorsunuz onlara on
beş gün içinde cevap veriyorum ama bugün ben özellikle rica ettim, sözlü
soruların daha fazla bekletilmesini arzu etmiyorum. Bugün sizlere hiç olmazsa
yirmi beş sorunun cevabını vermeye çalıştım. Sorulara verdiğim cevapların
arkasındayım. Bunlar bana bağlı olan kurumlarla bir arada çalışılarak hazırlanmıştır
ve yapılan işlerden de haberim vardır.
Sayın Reşat
Doğru’nun da, değerli arkadaşlarımın da hem tavsiyelerini hem önerilerini
ayrıca değerlendireceğim. Burada tatmin olunmayan konular varsa yazılı olarak
da cevap verebilirim, yazılı olarak da sorabilirsiniz.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
SIRRI SAKIK (Muş)
– Grubumuzun uğradığı bir haksızlık var.
BAŞKAN - Sorular
cevaplandırılmıştır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sorularımız okundu ama cevaplandırılmadı.
BAŞKAN –
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.41
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.58
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 5’inci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
Gündemin “Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmına geçiyoruz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Alınan
karar gereğince, bu kısmın 30’uncu sırasında yer alan Zonguldak Milletvekili
Ali Koçal ve 26 milletvekilinin, 35’inci sırasında yer alan Muğla Milletvekili
Metin Ergun ve 29 milletvekilinin, 42’nci sırasında yer alan İstanbul
Milletvekili Mehmet Ufuk Uras ve 19 milletvekilinin, 72’nci sırasında yer alan
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve 34 milletvekilinin, 88’inci
sırasında yer alan Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici ve 22 milletvekilinin,
125’inci sırasında yer alan Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 24
milletvekilinin, 138’inci sırasında yer alan Burdur Milletvekili Ramazan Kerim
Özkan ve 28 milletvekilinin, 152’nci sırasında yer alan Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemür ve 38 milletvekilinin, 161’inci sırasında yer alan Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz ve 28 milletvekilinin, 174’üncü sırasında yer alan
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan ve 20 milletvekilinin, 252’nci sırasında
yer alan Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 37 milletvekilinin, 258’inci
sırasında yer alan Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 24 milletvekilinin,
269’uncu sırasında yer alan Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve 20
milletvekilinin, 273’üncü sırasında yer alan Kütahya Milletvekili Alim Işık ve
23 milletvekilinin, 282’nci sırasında yer alan Zonguldak Milletvekili Polat
Türkmen ve 20 milletvekilinin, 283’üncü sırasında yer alan Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak ve 20 milletvekilinin, 288’inci sırasında yer alan
Eskişehir Milletvekili Murat Sönmez ve 23 milletvekilinin, 320’nci sırasında
yer alan Siirt Milletvekili Afif Demirkıran ve 20 milletvekilinin, 323’üncü
sırasında yer alan Manisa Milletvekili Şahin Mengü ve 22 milletvekilinin,
334’üncü sırasında yer alan Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 21
milletvekilinin, 350’nci sırasında yer alan Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve
20 milletvekilinin, madencilik sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergelerinin birlikte yapılacak görüşmesine başlıyoruz.
X.-
MECLİS ARAŞTIRMASI
A) Ön Görüşmeler
1.-
Zonguldak Milletvekili Ali Koçal ve 26 milletvekilinin, taş kömürü üretimindeki
sorunların ve Türkiye Taşkömürü Kurumunun durumunun araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/67)
2.-
Muğla Milletvekili Metin Ergun ve 29 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/75)
3.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras ve 19 milletvekilinin, altın
madenciliğinin bütün yönleriyle araştırılması amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/82)
4.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve 34 milletvekilinin, bor
madenciliğindeki sorunların araştırılarak bor kaynaklarının etkin ve verimli
değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/122)
5.-
Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici ve 22 milletvekilinin, Manisa-Turgutlu-Çaldağ
nikel yatağının işletilmesi konusunun araştırılması amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/141)
6.-
Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 24 milletvekilinin, petrol arama
çalışmaları konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/180)
7.-
Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 28 milletvekilinin, mermercilik
sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/193)
8.-
Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 38 milletvekilinin, mermercilik
sektöründeki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/208)
9.-
Muğla Milletvekili Fevzi Topuz ve 28 milletvekilinin, taş ocaklarının çevreye
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/216)
10.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan ve 20 milletvekilinin, mermercilik
sektöründeki sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/229)
11.-
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 37 milletvekilinin, madencilik
sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/304)
12.-
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 24 milletvekilinin, bor madenciliğindeki
sorunların araştırılarak bor kaynaklarının etkin değerlendirilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/309)
13.-Mardin
Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, Batman’daki petrol tesislerinin
çevre ve insan sağlığı üzerindeki etkilerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/320)
14.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 23 milletvekilinin, Kütahya’daki Seyitömer ve
Garp Linyit İşletmeleri yönetimine yönelik iddiaların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/324)
15.-
Zonguldak Milletvekili Polat Türkmen ve 20 milletvekilinin, maden kaynaklarının
araştırılarak madenciliğe dayalı sanayinin oluşturulabilmesi için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/336)
16.-
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 20 milletvekilinin, ülkemizdeki
maden kaynaklarının araştırılarak etkin ve verimli değerlendirilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/337)
17.-
Eskişehir Milletvekili F. Murat Sönmez ve 23 milletvekilinin, lüle taşının
değerlendirilmesindeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/342)
18.-
Siirt Milletvekili Afif Demirkıran ve 20 milletvekilinin, madencilik
sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/374)
19.-
Manisa Milletvekili Şahin Mengü ve 22 milletvekilinin, Turgutlu-Çal Dağı’nda
yapılacak nikel madenciliği faaliyetlerinin çevreye etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/377)
20.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 21 milletvekilinin, Tarsus’taki şantiye ve
maden ocaklarının yol açtığı sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/388)
21.-
Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, kömür üretimi ve
ticaretindeki yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/404)
BAŞKAN – Hükûmet?
Yerinde.
Meclis
araştırması önergeleri sırasıyla Genel Kurulun; 30/11/2007 tarihli 28’ inci,
27/12/2007 tarihli 43’üncü, 03/01/2008 tarihli 45’inci, 12/02/2008 tarihli
63’üncü, 06/03/2008 tarihli 74’üncü, 01/05/2008 tarihli 98’inci, 27/05/2008
tarihli 109’uncu, 05/06/2008 tarihli 114’üncü, 17/06/2008 tarihli 118’inci,
25/06/2008 tarihli 122’nci, 14/01/2009 tarihli 44’üncü, 20/01/2009 tarihli
46’ncı, 10/02/2009 tarihli 55’inci, 18/02/2009 tarihli 59’uncu, 06/04/2009
tarihli 72’nci, 07/04/2009 tarihli 73’üncü, 20/05/2009 tarihli 91’inci,
26/05/2009 tarihli 93’üncü, 05/06/2009 tarihli 100’üncü, 16/06/2009 tarihli
105’inci birleşimlerinde okunduğundan tekrar okutmuyorum.
İç Tüzük’ümüze
göre Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunda sırasıyla Hükûmete, siyasi
parti gruplarına ve önergelerdeki birinci imza sahibine veya onların
göstereceği bir diğer imza sahibine söz verilecektir.
Konuşma süreleri,
Hükûmet ve gruplar için yirmişer dakika, önerge sahipleri için onar dakikadır.
Şimdi söz sırası
Hükûmetin ancak Hükûmet söz istemiyor.
Gruplar adına,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Ali Koçal, Zonguldak
Milletvekili.
Buyurun Sayın
Koçal. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi
dakikadır Sayın Koçal.
CHP GRUBU ADINA
ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; maden
çeşitliliği bakımından zengin yataklara sahip olan ülkemizde mermercilik
sektörü, taş kömürü ve bor madeni işletmeciliğiyle ilgili yaşanan sorunların
tespit edilmesi ve bu sorunların giderilmesi amacıyla Anayasa’mızın 98’inci,
Meclis İç Tüzüğü’müzün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince verdiğimiz Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergelerimiz hakkında Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Madencilik
sektörü emek yoğun bir sektör olmasının yanında, yarattığı istihdam alanları
ile de işsizliği büyük ölçüde önleyebilecek ve ülke ekonomisine katma değer
yaratabilecek bir sektördür ancak yedi yıllık AKP İktidarı döneminde görüyoruz
ki madencilik sektörü tümüyle ihmal edilmiş, sektörün sorunlarıyla bu zaman
çerçevesinde yeterince ilgilenilmemiş ve
sektör âdeta sahipsiz bırakılmıştır.
Ülkemizde
mermercilik sektörü, üretimde dünya 7’ncisi, ihracattaysa 8’inci sıradadır.
Ülkemiz ekonomisi için bu kadar önemi haiz mermercilik sektörü ileri
teknolojiyle rekabet edemez hâldedir. Bunun için sektörün ihtiyaç duyduğu düşük
faizli kredi olanaklarıyla pırlantaya sağlanan vergi muafiyetleri, çeşitli
sektörlere sağlanan ÖTV indirimleri, teşvikler bu sektöre ne yazık ki sağlanmamıştır.
Ayrıca, enerji
yoğun sektör olan mermercilik sektörüne verilmesi gereken ucuz enerji
verilmemiştir. Ülkemiz ekonomisine daha fazla katma değer sağlayabilecek
mermercilik sektörünün sorunları Hükûmet tarafından görmezlikten gelinmiştir.
Öyle ki sektörde faaliyet göstermek isteyen bir firmanın 7 bakanlıktan ve 22
genel müdürlükten izin alması, bir başka ifadeyle mücadeleyi gerektirmektedir.
“Bürokrasiyi azalttık.” diyen Hükûmet, mermercilik sektörünün içinde bulunduğu
bu zorluklardan bihaberdir.
Mermercilik
sektörü bu durumda da, dünya bor rezervinin yaklaşık yüzde 72’sini elinde
bulunduran ülkemizde bor konusu acaba Hükûmetin ne kadar gündemindedir, bir de
buna bakmak gerekiyor.
Dünya bor
rezervinin yaklaşık olarak 1,2 milyar ton olduğu hesaplanmaktadır. Ülkemiz bu
rezervin yaklaşık 883 milyon tonluk kısmına sahiptir. Devletin maden
işletmeciliğine 1924 yılında kurulan Ergani Maden Şirketine Maliye Bakanlığının
üçte 1 payla katılmasıyla başlayan ilgisi, bugün Eti Maden İşletmeleri Genel
Müdürlüğümüzde devam etmekte olup, kurum bu konuda tek yetkili ve etkili
hâldedir, ancak bugün görüyoruz ki kurum çeşitli sorunlarla ne yazık ki karşı
karşıyadır.
Bor mineralleri
katıldıkları malzemelerin değerini artırmakta, bu nedenle de “sanayinin tuzu”
olarak nitelendirilmektedir. Gelişen teknolojiler bor minerallerine olan
bağımlılığı artırmaktadır. Yabancıların ülkemizde bulunan bor madenleriyle
ilgileniyor olmaları ve Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğümüzün
özerkleştirilerek daha sonra da özelleştirileceği yönündeki kamuoyundaki yaygın
kanı bizi ziyadesiyle rahatsız etmektedir. Bu konuda şimdiden Hükûmeti uyarmayı
kendime bir görev olarak addediyorum. Tabii ki kurumun ve bor madeninin, Meclis
araştırması açılması talebimizdeki gerçeklerin ve sorunların tamamını burada
ayrılan süre çerçevesinde anlatma olanağım yoktur. Ancak, sorunlara kısaca
birkaç maddeyle değinmek istiyorum:
Eti Maden
İşletmeleri Genel Müdürlüğü bünyesindeki Emet, Bigadiç ve Kesterek bor işletme
müdürlüklerinde üretim faaliyetleriyle orantılı olarak ortaya çıkan stokların
satılarak ekonomiye kazandırılması hususlarında gerekli çalışmaların yapılması;
Bandırma işletmesi sülfürik asit fabrikasının temel maddesi olan biyet
maddesinin temininde fiyat yönünden ortaya çıkan sorunların giderilmesi;
Bandırma ihraç stok sahası yapımı işinin tamamlanmasını müteakip ortaya çıkacak
Emirler Emet borik asit tesisi arasındaki kara ve demir yolunun yapılması için
ve yine Çin ve Uzak Doğu’ya olan satışların artmasıyla meydana gelecek talep
artışının karşılanabilmesi için gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılması talebimiz vardır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; mermer sektöründe, bor madeninde durum böyle de taş
kömürü madeninde sorunlar farklı mı?
Taş kömürü
madencilik sektörü de emek yoğun bir sektördür. Defalarca, konuşmalarımızda,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak sık sık bunu ifade etmeye çalıştık. Vermiş
olduğumuz araştırma önergelerimizin görüşmeye alınması hâlinde bu sorunlar
derinlemesine irdelenebilecektir.
Kuşkusuz, taş
kömürü denince ilk akla gelen Zonguldak ilidir. Zonguldak Türkiye Taşkömürleri
Kurumu, hepinizin bildiği gibi, cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren ülke
sanayisinin kurulması ve gelişmesine büyük katkılar vermiştir. Uzun yıllar tek
başına, başta demir-çelik sektörü olmak üzere ülkemiz sanayisinin koklaşabilir
kömür ihtiyacını karşılayan havza, günümüzde ise enerji ve demir- çelik sektörü
kömür ihtiyacının çok az kısmını karşılayabilmektedir. Son yıllarda tamamen
ihmal edilen Türkiye Taşkömürünün kendi ayakları üzerinde durabilmesi,
üretiminin ve verimliliğinin artırılarak maliyetlerinin düşürülmesine
bağlıdır.
Taş kömürü,
ülkemizin enerji ve demir-çelik sektörü için stratejik bir öneme sahiptir.
Geçmiş yıllardan günümüze üretimin de giderek azaldığı, 20 milyon ton/yıl
ihtiyaca karşılık 1 milyon 350 bin ton/yıla düştüğü bir gerçektir. Kurumda
ciddi anlamda işçi açığı vardır. İşçi sayısındaki azalma ciddi üretim
düşüklüğüne neden olmaktadır.
2004 yılına kadar
havzaya özgü yasal düzenlemeler ile Maden Kanunu’na tabi olmadan faaliyette
bulunan Kurum, Maden Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun hükümleri çerçevesinde Maden Kanunu kapsamına alınmıştır. Taş kömürü
havzasının Maden Kanunu’na tabi olmasıyla, hukuku Kurum uhdesinde kalmak
şartıyla işlettirme yetkisinin tanınmasıyla, özellikle rödovans uygulamalarında
ortaya çıkan yasal problemlerin çözülmesinde Kuruma kolaylıklar sağlanması,
ayrıca, günümüze kadar havzada devletçe yapılan taş kömürü üretim ve
yatırımlarının yanı sıra özel girişimciler
tarafından da yatırım yapılabilmesinin önünün açılması öngörülmüştür.
Önceki Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanımız Sayın Hilmi Güler’in “Kendi ayağımızın dibindeki
kömürü çıkaramıyoruz. Türkiye’nin kendi kaynaklarını harekete geçirmek için
yapılan çalışmalarla taş kömürü üretimini 10 milyon tona çıkaracağız. Bunun 5
milyon tonunu Türkiye Taşkömürü, 5 milyon tonunu ise özel sektör üretecek.
Hesaplarımıza göre 8 bini özel, 2 bini kamuda olmak üzere toplam 10 bin ek
istihdam sağlanacak.” şeklindeki söylemi Maden Yasası kapsamına giren Türkiye
Taşkömürü ve Zonguldak halkını ne yazık ki umutlandırmıştı. Ancak, gelinen
noktada Türkiye Taşkömürü Kurumu yönetiminin tüm çabalarına karşın beklenen
verim alınamamıştır.
Bu nedenlerle,
Türkiye Taşkömürünün sorunlarının belirlenmesi, Türkiye Taşkömürü üretimine
dönük işçi açığının saptanması ve çözüm önerilerinin belirlenmesi konusunda
gerekli araştırmaların yapılarak alınacak önlemlerin hızlandırılmasını
istiyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 26 Ağustos 1931 tarihinde Zonguldak’ı ziyaret eden
Yüce Atatürk “Zonguldak’ın derin toprakları altındaki serveti madeniye ne kadar
kıymetliyse Zonguldak bizim için o kadar kıymetlidir.” diyerek Zonguldak’ın ve
taş kömürü madenciliğinin ülkemiz için ne kadar önemli olduğunu ortaya
koymuştur. Yine Zonguldak kömür madenlerinin tartışıldığı günlerde İsmet İnönü,
yine bu Meclis çatısı altında “Kömür meselesini bütün memleket için büyük bir
dava telakki ediyorum.” demiştir.
Taş kömürü 1829
yılında bulunmuş ve 1848 yılından itibaren de üretilmeye başlanmıştır.
Cumhuriyet dönemine kadar daha çok yabancı şirketler, özellikle de İngiliz ve
Fransızlar tarafından işletilen kömür ocakları cumhuriyetten bu yana devletin
gözetim ve denetiminde işletilmektedir. Çok uzun bir süre Zonguldak’ta
çıkarılan kömürler modern Türkiye'nin sanayileşmesine katkıda bulunmuş,
şehirlerin hızla büyüyen sanayi kapasitesinin enerji ihtiyacını karşılamıştır.
Altında 1 milyar 300 milyon ton kaliteli taş kömürü olan Zonguldak bundan otuz
yıl öncesine kadar yılda 5 milyon ton üretir iken bu üretim 1,5 milyon tonlara
kadar düşmüştür. Oysaki günümüzde enerji sektöründe yaşanan darboğaz, kömürün
hem sanayinin hem de elektrik üretiminin vazgeçilmez bir enerji kaynağı olduğu
gerçeğini bir daha göstermektedir.
Elbette “taş
kömürü” ve “demir-çelik sektörü” denilince Zonguldak akla gelir. Zaten taş
kömürü Türkiye'de sadece Zonguldak bölgesinde bulunduğu için KARDEMİR ve
ERDEMİR fabrikalarıyla Çatalağzı Termik Elektrik Santrali bu bölgeye
kurulmuştur.
Demir-çelik
sektörünün yanı sıra yüksek kalorisi nedeniyle taş kömürü kullanan diğer
sektörler de hesaba katıldığında ülkemizin yıllık taş kömürü ihtiyacı 20 milyon
ton civarındadır. Ülkemizde ucuz enerji üretiminin sağlanması ve bu enerjinin
sürekli ve güvenilir olması bakımından yerli kaynaklarımızın kullanılması
kaçınılmaz bir gerekliliktir. Türkiye, hemen her yıl, yaklaşık 2 milyar dolar
ödeyerek taş kömürü ithal etmektedir. Bu rakamın giderek 4 milyar doları
bulacağı tahmin edilmektedir. Bir taraftan Türkiye'nin taş kömürü ihtiyacı
artarken diğer yandan taş kömürü üretimi gerilemeye devam etmektedir.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye'nin gelişmesinin önündeki engelin kamu kuruluşları
olduğu, devletin küçültülmesi ve kamunun faaliyet alanının daraltılmasıyla ülke
sorunlarının çözülebileceği söyleminin madencilik sektörüne yansıması; kamu
madencilik kuruluşlarının kapatılması, özelleştirilmesiyle özel sektöre
devredilmesi ya da en azından kamu kuruluşlarının yapmakla sorumlu oldukları
işlerin şirketlere gördürülmesi şeklinde olmuştur. Ancak, bugüne kadar
madencilik sektöründe özelleştirme ve özelleştirmeye yönelik olarak yapılan
benzeri çalışmaların hiçbirisinde olumlu bir sonuç alınamamış, madencilik
sektörü giderek ne yazık ki küçülmüştür. Dolayısıyla, ülke sanayisinin
gelişmemesi madencilik sektörünü de olumsuz etkilemekte, bu sektöre
yapılabilecek yatırımlar hızla hizmetler sektörüne kaydırılmakta ve madencilik
sektörünün ülke ekonomisine katkısı giderek düşmektedir.
Değerli
milletvekilleri, cumhuriyet devrimiyle birlikte, Büyük Önder Mustafa Kemal
Atatürk ve arkadaşlarının en öncelikle sahip çıktığı Zonguldak’ın maden
ocakları, 1970’li yıllarda, başta bölgedeki iki demir çelik fabrikası olmak
üzere, Türkiye'nin tüm ihtiyacının neredeyse tamamını karşılayabilecek
durumdaydı ama 1980, 1990 ve özellikle de 2000’li yıllardan sonra izlenen
ekonomik politikalarla Zonguldak ve taş kömürüne yapılan yatırımlar ihmal
edilmiştir. Taş kömürü üretimi sürekli gerilemiş yani Türkiye Taşkömürü Kurumu
küçültülmüştür. 2002 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti geldiğinde
yılda 2,5 milyon ton üretim yapan Türkiye Taşkömürü, geçen yıl ancak 1,5 milyon
ton kömür üretebilmiştir. Bölgede bulunan KARDEMİR ve ERDEMİR’in yıllık taş
kömürü ihtiyacı 2,5 milyon ton olmasına rağmen, Türkiye Taşkömürü ancak 400 bin
ton kömür verebilmiştir bu ilgili kuruluşlara. Geriye kalan daha düşük kalorili
kömür ise Çatalağzı Termik Santrali’nde kullanılmıştır. Demir-çelik sektörüne
ve diğer sanayi sektörüne kaliteli kömür verilememiştir, ihtiyaçları
giderilememiştir ve dolayısıyla dışarıdan ithal kömür almak zorunda
kalınmıştır. Oysa önceki Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Hilmi Güler, 24
Haziran 2004 tarihinde Zonguldak’a yaptığı ziyarette bir açıklamada bulunmuş ve
Türkiye Taşkömürünü canlandıracaklarını ve yılda 5 milyon ton kömür üreterek
tam kapasite çalışacaklarını söylemişti. Ancak söylenen gerçekleşmemiş, aksine
tam tersi olmuştur.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Hükûmeti kurulduğunda yani 2002 sonunda Türkiye Taşkömüründe
15.760 işçi çalışıyordu değerli arkadaşlar, bugün ise işçi sayısı 10.300. Eğer
taş kömürü üretiminin artırılmasını istiyorsak derhâl üretim işçisi alınması
zorunludur, aksi hâlde ocaklarda yapılan hazırlıklar heba olacaktır. Yüz altmış
yıllık üretim kültürüne sahip olan Türkiye Taşkömürü Kurumunu dikkate almamak,
gözden çıkarmak ülkemize ve o bölgeye yapılabilecek en büyük kötülüktür. Kömür,
yer altında hazır ve kazılıp ekonomiye kazandırılmayı bekliyor. Bu kömürü şimdi
üretmeyeceğiz de ne zaman üreteceğiz? Ancak öyle anlaşılıyor ki AKP Hükûmeti
IMF’den korkusuna maden ocaklarına gerekli yatırımı yapamamaktadır. 5 milyon
ton üretim kapasitesine sahip olan Türkiye Taşkömürü, kapasitesinin ancak üçte
1’iyle çalışıp zarara mahkûm edilmekte ve sonra da orada çalışanlara, görev
yapanlara fatura kesilmektedir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız “Petrol ve
doğal gaz fiyatları böyle giderse çok eski bir buluş olan kömürü yeniden
keşfedeceğiz, buraya doğru bir gidiş var.” demiş olmakla kömürün önemi ve
değerini, herhâlde, öncelikle Adalet ve Kalkınma Partisinin yetkililerine
anlatmaya çalışmıştır.
Madencilik
sektörünün ülkemiz için önemi göz önüne alındığında, sorunlarımızın çözümü ve
sektörün ülke ekonomisi içindeki payının artırılması için madencilik
bakanlığının kurulması da büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, TTK’da yılda 5
milyon ton taş kömürü üretmek mümkündür. Bunun için, biraz önce de ifade ettiğim gibi, öncelikle üretim
işçisi alınmalıdır. Kömür geçmişimiz değil geleceğimiz olmalıdır. Bu pencereden
bakmak zorundayız. Önümüzdeki yıllarda belki de yerdeki kömür tozlarını da
toplamak zorunda kalacağız. O nedenledir ki en kısa zamanda, ayrıca bir kömür
enstitüsü kurulması gerekmektedir. Bu enstitüde, ülkemiz kömürleriyle ilgili
kapsamlı araştırmalar yapılmasına ortam hazırlanmalıdır.
Değerli
milletvekilleri, madencilik sektörünün sorunlarının araştırılması çerçevesinde
iş kazalarını da değerlendirmek gerekmektedir diye düşünüyorum. İş kazaları
sonucu, yüz altmış yıllık kültüre sahip olan Zonguldak’ta bugüne değin 5 bin
civarında maden şehidi verilmiştir. Bu şehitleri, Zonguldak ve bu işlerle
ilgilenenler, artık daha da artırma yoluna gitmek yerine, bunları azaltmanın
çarelerini aramaktadır. Elbette, tabii, madencilik sektörü, zor, yıpratıcı,
yüksek oranda risk taşıyan ve bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetim
gerektiren dünyanın en ağır iş koludur. Yüksek kâr sağlamak amacıyla yapılan
üretim projeleri, hızlı ve yüksek kazanç için yapılan üretim zorlamaları, bir
yandan yetersiz, liyakatsiz kişilerin siyasal amaçlarla…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Koçal, lütfen tamamlar mısınız.
Buyurun.
ALİ KOÇAL
(Devamla) – Teşekkür ederim.
…kilit mevkilere
atanması ve diğer yandan da kamusal denetimin iyice gevşetilmesi, iş eğitimi
eksikliği kazaların kaçınılmaz hâle gelmesine neden olmaktadır. Kömür
madenciliği, işçi sayısı başına düşen kaza ve ölüm sıralamasında bütün
sektörlerin başında yer almaktadır. Bu nedenle madencilik sektörünün daha
yakından izlenmesi, değerlendirilmesi ve kaza önleme çalışmalarına daha fazla
ağırlık verilmesi gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, tüm bu nedenlerden dolayı, madencilik sektörü hakkında verilen
araştırma önergelerinin gündeme alınarak, bütün sorunlarının ve çözüm
önerilerinin incelenmesi, araştırılması gerekmektedir. Dolayısıyla,
Meclisimizin bu doğrultuda karar vereceğine inanıyorum.
Yüce Meclisi,
şahsım ve grubum Cumhuriyet Halk Partisi adına saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın
Koçal, teşekkür ediyorum.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Alim Işık, Kütahya Milletvekili.
Buyurun Sayın
Işık. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; madencilik sektörünün sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılması
için Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan partilerimize mensup değerli
milletvekilleri tarafından verilen araştırma önergeleriyle ilgili görüşlerimizi
açıklamak üzere Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Bu vesileyle
Ankara ilimizin Türkiye Cumhuriyeti devletinin başkenti oluşunun 86’ncı yıl
dönümünü kutluyor, bu ilimizin ilelebet başkent kalması dileklerimle hepinize
saygılar sunuyorum.
Ayrıca yarın
Bursa’da yapılacak Türkiye-Ermenistan futbol karşılaşmasında Türk Millî
Takımı’na da başarılar diliyorum.
Bu oturumda
tartışılacak olan on beş farklı araştırma önergesi incelendiğinde söz konusu
önergelerin milletvekillerimiz tarafından gerek bölgesel gerekse ülke genelinde
Türkiye Taşkömürü Kurumunun mevcut durumunun incelenmesi, mermercilik
sektörünün, altın madenciliğinin, bor madenciliğinin, nikel madenciliğinin,
petrol arama çalışmalarının ve madencilik sektöründeki sorunların araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verildiği görülmektedir.
Hemen hemen
ülkemizin her bölgesi ve ilini ilgilendiren bu önemli konunun gündeme alınarak
Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bütün yönleriyle tartışılmasından
duyduğumuz memnuniyeti belirtiyor, sözlerimin başında bu amaçla kurulacak
araştırma komisyonunu desteklediğimizi ifade etmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, Vergi Konseyi Başkanlığı ve Madencilik Başkanlar Konseyi
Birliği tarafından “Türkiye Madencilik Sektörünün Yapısı, Vergisel Sorunları ve
Çözüm Önerileri” isimli rapor 5 Şubat 2009 tarihinde yayınlanarak sektörün ve
kamuoyunun istifadesine sunulmuştur.
11 değerli
kişinin birlikte hazırladığı bu raporda “Türkiye’deki madencilik sektörünün
durumu”, “Türkiye'nin maden potansiyeli”, “Sektörde uygulanan devlet yardımları
ve destekleriyle yeterliliğinin değerlendirilmesi”, “Sektördeki sorunlar” ve
“Sektörün idari yapısı ile mali sorunlarının çözümüne ilişkin öneriler” ana
başlıkları altında çok detaylı ve değerli bilgilere yer verilmiştir. Bu
nedenle, vaktimi daha iyi değerlendirmek anlamında, bahsettiğim maden gruplarının
Türkiye’deki durumlarıyla ilgili rakamlarla sizi meşgul etmek istemiyorum ve
konuşmamın ilk bölümünde daha çok uygulamada sektör mensuplarının muhatap
oldukları sorunlar ve yine sektörün içinden gelen bu sorunların çözümüne
yönelik önerilere yer verirken, eğer vaktim kalırsa, son bölümde de önemli bir
ilimiz olan ve maden ilimiz olan Kütahya ilindeki bor madenciliği ve
sorunlarının çözümüne yönelik önerilere yer vermek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizde 2009 yılı Ocak-Haziran dönemi maden ihracatı
incelendiğinde 2008 yılının aynı dönemine göre miktarda yüzde 30,5; değerde ise
yüzde 39,5 oranında ihracatın azaldığı görülmektedir. Dolayısıyla bu rakamlarla
yaklaşık 6 milyon ton ve 970 milyon dolar ihracat gerçekleşmesi olmuştur. Bu
azalmada ülkemizde yaşanan ekonomik krizin yanında uygulamada yaşanan önemli
hukuki ve yasal sorunların da etkili olduğu sektör temsilcileri tarafından sık
sık dile getirilmektedir. Bu bağlamda, yaşanan bazı önemli hukuki ve yasal
sorunları ve çözüm önerilerini şu şekilde sıralamak mümkün olabilecektir:
1) Bilindiği
gibi, Anayasa Mahkemesi, 5177 sayılı Yasa’yla değiştirilen 3213 sayılı Maden
Yasası’nın 7’nci maddesini Anayasa’ya aykırı bularak 15 Ocak 2009 tarihinde
iptal etmiştir ancak iptal kararının bir yıl sonra yürürlüğe girmesi
kararlaştırılmıştır. Anayasa Mahkemesi, aynı kararında Çevre Kanunu’nun 10’uncu
maddesinde 13 Mayıs 2006 tarihli 5491 sayılı Yasa’yla yapılan değişiklikle
getirilen “Petrol, jeotermal kaynaklar ve maden arama faaliyetleri, Çevresel Etki
Değerlendirmesi kapsamı dışındadır.” hükmünü de iptal etmiştir. Böylece, bu
iptal kararının altı ay sonra yürürlüğe gireceği de belirtilmiştir.
Diğer yandan,
Danıştay 8. Dairesi, 10 Şubat 2009 tarihli kararı ile Anayasa Mahkemesinin
iptal kararından yola çıkarak Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği’nin ve
bu Yönetmelik’te yapılan bütün değişikliklerin yasal dayanağını yitirdiğini
belirterek Yönetmelik’in iptali istenen bütün maddeleri hakkında yürütmeyi
durdurma kararı vermiştir. Danıştay ve Anayasa Mahkemesi kararlarından sonra ortaya çıkan hukuksal boşluk
değerlendirildiğinde, devlete Anayasa’nın 56’ncı maddesinde verilen çevreyi
koruma ödevi ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası çevre sözleşmeleri karşısında
Yönetmelik’in uygulanmaya devam edilmesi hâlinde Anayasa ve yasaların dava
konusu Yönetmelik’e üstünlüğü ilkesinin zedeleneceğinin altı çizilmiştir.
Bu alınan
kararların dayanağı doğa dengesinin madencilik faaliyetleriyle bozulduğu ve bir
daha geriye kazanılamayacağı düşüncesine dayanmaktadır. Alınan bu kararlar ülke
ekonomisine ve istihdama önemli katkı sağlayan madencilik sektörünü ciddi bir
şekilde sekteye uğratmış ve sektörün önünü tıkamıştır. Böylece sektör, maden
arama, etüt ve işletmeye yönelik izinlerin durdurulmasıyla kurumlar arası
hukuksal bir boşluğa düşmüştür. Bu hukuksal boşluk, sektörün en verimli olduğu
yaz aylarında neredeyse çalışamaz hâle sokulmasına yol açmıştır. Bu sıkıntının
kısa vadede çözümü için çevreyle ilgili alınan bütün kararlara bağlı olarak
madencilik yapılacak alan ile ilgili koordinatlar içerisinde faaliyet sahibine
bağlayıcı bir taahhütname imzalattırılıp izin verilmesi sağlanabilir. Diğer
yandan, Anayasa ve Danıştay kararları doğrultusunda söz konusu yasadaki
değişiklik mutlaka Meclis tarafından bir an önce gerçekleştirilmesi gereken
önemli bir engel olarak görülmektedir.
2) Arama veya
işletme dönemi faaliyeti göstermiş fakat 3213 sayılı Kanun maddelerine göre
terk veya iptal nedeniyle Maden İşleri Genel Müdürlüğü uhdesine geçmiş ve ihale
dönemi ihaleye çıkarılan sahaların geçmiş hukuku ya da jeolojik bilgilerine
yönelik sağlıklı bilgiye ulaşmada ciddi sıkıntılar çekildiği iddia
edilmektedir. Bu konuda mutlaka bir düzenli arşivin tutulması kaçınılmazdır.
3) İhaleye
çıkarılan bazı sahalar dönem içerisinde, Madencilik Faaliyetleri İzin
Yönetmeliği ve çevre mevzuatı nedeniyle, işletme ruhsatı alındığı hâlde
işletilememektedir. Bu konudaki en büyük engel, baraj mansabından belirlenen
koruma alanlarında veya mevsimsel akışlı derelerin bulunduğu alanlarda madenciliğe
izin verilmemesidir.
4) Özellikle Eti
Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünden ihaleye çıkarılan sahaların faaliyet
sahipleri tarafından alınmasından sonra çıkan hukuksal engeller madenlerin
işletilmesini ağırlaştırmaktadır. Örneğin Doğu ve Güneydoğu Anadolu
bölgelerinde faal olan sahalar terör faaliyeti nedeniyle işletilememekte ve
3213 sayılı Maden Kanunu’nun 24’üncü maddesi gereği, beş yıllık sürede mücbir
sebepler ve beklenmeyen hâller dışında üç yıldan fazla üretim yapılmayan
sahalar iptal edilmektedir. Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGEM) bu sahaların
terör faaliyeti nedeniyle işletilemediğine dair ilgili kurumdan yazılı evrak
istemekte, ancak, ilgili kurum ise bu yazılı evrakı zamanında ya da hiçbir
şekilde verememektedir.
5) Metalik
madenlerin işletilmesinde baz alınan rezerv ve tenöre bağlı mali hesap ve
işletilebilirlik fizibilitesinin Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından
biraz daha esnetilerek incelenmesi konusunda ciddi taleplerle
karşılaşılmaktadır. Faaliyet sahibi tesis sahibi ise veya tesis kurmayı
planlıyor ise işletilebilirlik parametreleri ülke ekonomisi de göz önünde
bulundurularak biraz daha esnetilme ihtiyacına gelmiştir.
6) Endüstriyel
hammaddeler kapsamında değerlendirilen feldspat, bitovnit, illit, kaolen,
kalsit ve karışım killeriyle ilgili komisyon kararları neredeyse ülke
madenciliğini sekteye uğratacak derecede ağır şartlar içermektedir. Örneğin,
Maden İşleri Genel Müdürlüğü Kaolen Komisyonunun 7/7/2008 tarih ve 4518 sayılı
kararlarına göre kaolen talepleri değerlendirilirken üretim veya işletme izni
talep alanını temsil edecek şekilde en az farklı lokasyondan üç adet numune
alınması istenmekte, alınan numunelerin tüm kayaç içerisinde minerallerin yüzde
oranlarını belirlemeye yönelik olarak XRD analizinin yapılması, bu analiz
sonucunda kil grubunda birinci sırada kaolinit mineralinin bulunması ve en az
yüzde 20 oranında olması, diğer yandan kimyasal analizlerin yapılması ve bu
analiz sonucunda demir, silisyum, sodyum ve potasyum oksit miktarlarında
belirli oranların aranması gerekmektedir. Bu kararlara göre alınan numune
örneklerinde Türkiye standartlarındaki laboratuvarlarda birinci mineralin
kaolinit çıkmasının neredeyse imkânsız olduğu iddia edilmektedir.
İşletmeciler
hammadde olarak kimyasal reçetede yukarıda belirtilen sınırlılık değerleri
sağlayamadıkları için ciddi anlamda sıkıntılar çekmektedirler. Bu bağlamda
seramik fabrikalarının bu komisyon kararları dışında tutulması kaçınılmaz hâle
gelmiştir.
Benzer uygulama
feldspat madeni için de yapılmakta ve ciddi sıkıntılar çekilmektedir.
7) Genel anlamda
maden ruhsatı faaliyet sahibi Çevre Etkileşim Değerlendirme ve Madencilik
Faaliyetleri İzin Yönetmelikleri karşısında ağır işleyen bürokrasiden
kaynaklanan mağduriyet içerisindedir. Mutlaka bu bürokratik engellerin de bir
an önce azaltılıp daha hızlı işleyen bir sistemin uygulamaya geçirilmesi
gerekmektedir.
8) Madenciye
sıkıntı yaratan bir başka durum ise sanidin cevheriyle ilgilidir. Sanidin bir
feldspat grubu minerali olmakla birlikte beşinci grup içerisinde yer alması madenci
için hem araştırma yönünden hem de alan yönünden sıkıntı yaratmaktadır.
Dördüncü grup 2 bin hektara kadar müsaade edilirken beşinci grup minerallere
500 hektara kadar müsaade verilmesi ciddi anlamda bir sıkıntı kaynağıdır.
9) Kömür
ruhsatlarında birleşik ruhsatlar havza niteliği taşımasına rağmen, her ruhsat
3213 sayılı Kanun’a göre ayrı ayrı jeolojik açıdan incelenmekte ve madenciye
zaman kaybına yol açmaktadır. Havza konumunda olan bu ruhsatlarda ruhsat
sahibinin beyanının esas alınması, faaliyet sahibinin madencilik yönünden
önünün açılmasına imkân tanıyacaktır.
10) Maden
Kanunu’nun 46’ncı maddesine istinaden işletme izin alanları içinde yer alan
alanların kamulaştırılmasıyla ilgili bürokratik işlemler süreci oldukça uzun
bir zamana yayılmaktadır. Bunun mutlaka kısaltılması ve daraltılması
gerekmektedir.
Bunlara ek olarak
enerji maliyetlerinin yüksek olması. Özellikle doğal gaz, mazot ve elektrik
fiyatlarının bu sektörde altından kalkılamaz düzeyde maliyet oluşturması.
Madenciliğe
dayalı sanayinin gelişmiş olmaması ve madenlerin ham madde veya ara ürün olarak
yurt dışına satılıp uç ürün olarak geri alınması.
Bakır, krom,
gümüş, altın, kurşun gibi değerli maden işletmeleri yatırımlarının genellikle
yurt dışı kaynaklı olması.
Yüksek sermaye
tutarı ve zorluk taşıyan yasal yükümlülüklerden dolayı yatırımcıların
madencilik faaliyetlerinden çekinmesi ve benzeri gibi birçok sorun da bir diğer
çözüm bekleyen grup içerisinde sayılabilir.
Peki, “Bu
sorunlara karşı neler önerilebilir ve neler yapılmalıdır?” başlığı altında
neler sayılabilir denirse bunlara da birkaç cümleyle değinmek istiyorum:
Her şeyden önce
Madencilik İşleri Genel Müdürlüğünün uygulamak istediği orman izinleriyle
ilgili bir düzenlemenin kaçınılmaz olduğu görülmekte, mutlaka bununla ilgili bir
yeni düzenlemeye ihtiyaç duyulmaktadır.
Kırma taş
ruhsatları için en fazla 10 hektarlık işletme izni verilmesi uygulamasının
gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Mera tahsis amacı
değişikliklerinde, Maden İşleri Genel Müdürlüğü, mera parsel koordinatlarını ve
diğer bilgileri ilgili kurumdan, yani ilgili tarım il müdürlüklerinden doğrudan
kendisi istemelidir. Bu hususta cevap alınamıyorsa ruhsat sahibinin beyanı
doğrultusunda -mera tahsis amacı değişikliği istenen alanın koordinatlarıyla-
ilgili kamu kurumuna yazı yazılmalıdır.
Kamu ham madde
taleplerinde ruhsat sahibinin haklarının korunması, öncelik hakkının esas
alınması mutlaka gerekmektedir.
İşletme ruhsatlı
sahalarda olduğu gibi arama ruhsatlı sahalarda da ruhsat sahibinin görüşünün
alınması kaçınılmazdır.
Kamulaştırma
taleplerinin talep tarihinden itibaren en geç altı ay içinde -eksik belgesi
eğer yoksa- olumlu ya da olumsuz
sonuçlandırılması mutlaka sağlanmalıdır. Uygulamada yıllarca sürebilen
örneklerle karşılaşıldığı yine sektör temsilcileri tarafından sık sık dile
getirilmektedir.
Arama ve
teknoloji geliştirme olmak üzere yeterli nitelik ve nicelikte yatırım yapılması
mutlaka sağlanmalıdır.
Madencilik arama,
işletme ve zenginleştirme süreçleri ARGE yatırımlarıyla mutlaka
desteklenmelidir. Devlet ARGE alanında yönlendirici ve destekleyici olma
özelliğini bu sektörde de mutlaka göstermelidir.
Madenlerin ham
madde olarak ucuza ihracı yerine yüksek katma değer ve istihdam yaratan rafine
ve uç ürüne dönüştürülmesi sağlanmalıdır.
Madencilik
sektöründe kullanılan makine, donanım ve gerecin ülke içinde üretilmesine
yönelik endüstrilere yatırımlar özendirilmelidir.
Endüstrinin
gereksiniminin karşılanamadığı ya da tükenme sürecine girmiş maden veya
endüstriyel ham madde kaynaklarının aranması mutlaka özendirilmelidir.
Sektördeki iş
güvenliği, işçi sağlığı ve çevre sağlığıyla ilgili köklü önlemler vakit
geçirilmeden alınmalıdır.
Özel sektör,
üniversiteler ve devlet iş birliği içinde çalışmalar ve gerekli araştırmalar
mutlaka uygulamaya geçirilmelidir.
Ülkemizin
ihtiyacı olan enerjinin yerli maden kaynaklarımızdan karşılanması için
öncelikle gerekli çalışmalar hızla tamamlanmalıdır.
Maden arama
faaliyetlerine önem verilmelidir.
Yeni
teknolojilere uyum sağlayacak ve bunları kullanabilecek iyi eğitilmiş teknik iş
gücünün istihdamına öncelik verilmelidir.
Mevcut ve gelişen
pazarlar yakından takip edilerek değişikliklere uygun stratejiler anında
belirlenmelidir.
Çevre dostu
teknoloji ve yöntemlerin kullanılması, madencilik süreçlerinde ya da sonrasında
çevrenin korunmasına ya da yenilenmesine yönelik önlemlerin alınması mutlaka
zaman geçirilmeden sağlanmalıdır.
Bu genel
anlamdaki sorunlar ve önerilerle ilgili görüşlerimden sonra, bir diğer konu
olan bor madeniyle ilgili sorunların detaylı şekilde araştırılması gerektiği
benden sonraki grubumuz milletvekili Sayın Bulut tarafından detaylı şekilde
açıklanacağından dolayı burada ona yer vermek istemiyorum. Ayrıca geçen yıl
23’üncü Dönem Üçüncü Yasama Yılı 35’inci Birleşim ve 23 Aralık 2008 tarihli
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsünün bütçe görüşmelerinde bu konudaki şahsıma ait
görüşleri açıklamıştım, onun için tekrarlamak istemiyorum, ama isteyen değerli
milletvekilleri oradaki görüşlerimizi rahatlıkla yeniden gözden geçirme
imkânına sahip olabilirler.
O konuşmamda da
dile getirdiğim gibi, bu sektörle ilgili, mutlaka borla ilgili araştırmadan
sorumlu olan Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü fiziksel altyapı ve personel
yönünden desteklenmeli ve acilen bu yetersizlikler giderilmelidir. Bilimsel
doğrular ışığında enstitü ya ham madde ve rezerv kaynaklarına daha yakın olan
Kütahya’ya taşınmalı ya da Kütahya’da bir şubesi acilen açılarak
güçlendirilmelidir.
Faaliyet alanı
için oldukça yetersiz olan kurum bütçesinin artırılması, personel seçim
ölçütleri net olarak tanımlanarak eksik personelin bu kriterler ışığında
istihdamı mutlaka sağlanmalıdır.
Hem Kütahya’daki
bor rezervinin bulunduğu alanlar için hem de ülkemizin diğer illerindeki maden
kaynakları için önerebileceğim bir diğer önemli konu da istihdamda
madenlerimizin çıkarıldığı ilden yapılan başvuruların öncelikle
değerlendirilmesi…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Işık, lütfen toparlayınız. Buyurun.
ALİM IŞIK (Devamla)
– Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Son cümlelerim, toparlayacağım.
İstihdamda
madenlerimizin çıkarıldığı ilden yapılan başvuruların öncelikle
değerlendirilmesi, diğer başvuruların, il nüfusuna kayıtlı ancak aranan
nitelikteki eleman bulunamadığı durumlarda değerlendirmeye alınması, bu
sektördeki istihdamı da önemli ölçüde kolaylaştıracaktır diyorum.
Bu duygu ve
düşüncelerle, tekrar, böyle bir araştırma komisyonunun yerinde olacağı
görüşümüzü belirterek, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Işık.
Çalışma süremizin
tamamlanmasına kısa bir süre kaldığı için, kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için 14 Ekim 2009 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 19.46