Normal 44156 2 0 2009-12-14T08:34:00Z 2009-12-14T08:34:00Z 1 36810 209820 TBMM 1748 492 246138 11.9999 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖNEM: 23                            CİLT: 50                    YASAMA YILI: 4

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

5’inci Birleşim

13 Ekim 2009 Salı

 

(Bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge aslına uygun olarak yazılmıştır.)

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

   I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMA

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un, ikinci kez Meclis Başkan Vekilliğine seçilmesi dolayısıyla milletvekillerine teşekkür eden ve yeni yasama yılının hayırlı olmasını dileyen konuşması

V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan’ın, 22’nci Ahilik Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Artvin Milletvekili Metin Arifağaoğlu’nun, Artvin ilinde 23 Eylülde meydana gelen feyezan ve heyelana ilişkin gündem dışı konuşması ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa Demir’in cevabı

3.- Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu’nun, seçim bölgesindeki izlenimlerine ilişkin gündem dışı konuşması

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Artvin’in Borçka ilçesinde geçmişte ve günümüzde yaşanan sel felaketlerine ilişkin açıklaması

2.-  Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, Bursa’da oynanacak olan Türkiye-Ermenistan millî maçına ilişkin açıklaması

3.- Bursa Milletvekili H. Hamit Homriş’in, Bursa’da oynanacak olan Türkiye-Ermenistan millî maçına ilişkin açıklaması

4.-  Artvin Milletvekili Ertekin Çolak’ın, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin ifade ettiği, Borçka’daki sel mağdurlarının yaralarının bir an önce sarılması temennisinin yerine getirildiğine ilişkin açıklaması

5.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Artvin’in Borçka ilçesinde yaşanan sel felaketi mağdurlarının yaralarının bir an önce sarılmasına ilişkin açıklaması

6.- Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuş’un, Van Edremit’teki Yüksek İhtisas Hastanesinin eski işlevini kaybettiğine ilişkin açıklaması

VII.- . BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Irak Ulusal Meclisi Başkanı Iyad el Samaraı ve beraberindeki heyetin ülkemizi ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/958)

B) Önergeler

1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, (6/1514) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/147)

2.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/280) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/148)

C) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu ve 25 milletvekilinin, köyden kente göçün nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/429)

2.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur ve 21 milletvekilinin, kadına yönelik şiddet olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/430)

3.- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış ve 20 milletvekilinin, ekonomik krizin etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/431)

D) Duyurular

1.-  Plan ve Bütçe, Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve İnsan Haklarını İnceleme komisyonlarında bağımsız milletvekillerine birer üyelik düştüğüne ve bu komisyonlara üye olmak isteyen bağımsız milletvekillerinin 13 Ekim 2009 Salı günü saat 18.30’a kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına yazılı olarak başvurmalarına ilişkin duyuru

VIII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- (10/371) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 13/10/2009 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin DTP Grubu önerisi

2.- Genel Kurulun, 13 Ekim 2009 Salı günkü birleşiminde, 10/67, 10/75, 10/82, 10/122, 10/141, 10/180, 10/193, 10/208, 10/216, 10/229, 10/304, 10/309, 10/320, 10/324, 10/336, 10/337, 10/342, 10/374, 10/377, 10/388 ve 10/404 esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin birleştirilerek görüşülmesine ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi

IX.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, SHÇEK yurtlarında yaşanan bazı olaylara ilişkin Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’tan sözlü soru önergesi (6/536) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, TRT programlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/618)  ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

3.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, TRT’nin teşkilat yapısı ve yayınlarıyla ilgili iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/633) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

4.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, TRT’deki personel alımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/660) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

5.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, “Sınırlar Arasında” programının sonlandırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/780) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

6.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, “Sınırlar Arasında” programının yayından kaldırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/781) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

7.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, bazı televizyon programlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/823) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

8.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, yerel gazetelerde ilan yayımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/825) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

9.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, RTÜK’ün radyo ve televizyon yayın izni verdiği bir kuruluşa ilişkin sözlü soru önergesi (6/923) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

10.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, bir derneğin reklamlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/970) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

11.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, bir siyasi parti ilçe kongresinin TRT’de yayınlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/981)  ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

12.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, TRT Antalya radyosunun kapatılacağı iddiasına ve TRT’nin arazilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1007) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

13.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, TRT’de Türk Dünyasına yönelik dil programları yapılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1022) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

14.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, RTÜK Başkanına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1046) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

15.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, TV dizilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1049) (Cevaplanmadı)

16.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, soruşturma açılan bir dernekle ilgili televizyon yayınına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1078) (Cevaplanmadı)

17.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, TRT’deki bazı personel hareketlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1136) (Cevaplanmadı)

18.- İstanbul Milletvekili Ufuk Uras’ın, bir caminin restorasyonuna ilişkin Devlet Bakanından (Bülent Arınç) sözlü soru önergesi (6/1247) (Cevaplanmadı)

19.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, RTÜK Başkanının gayrimenkullerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1297) (Cevaplanmadı)

20.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, TRT’nin iki yeni radyo kanalı kurma çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1345) (Cevaplanmadı)

  21.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, TRT yönetimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1387) (Cevaplanmadı)

22.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, TRT’nin bazı yayınlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1430) (Cevaplanmadı)

 23.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, TRT’nin bir ajanstan hizmet alımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1448) (Cevaplanmadı)

 24.-  Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, TRT çalışanlarına baskı yapıldığı iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1508) (Cevaplanmadı)

X.- MECLİS ARAŞTIRMASI

A) Ön Görüşmeler

1.- Zonguldak Milletvekili Ali Koçal ve 26 milletvekilinin, taş kömürü üretimindeki sorunların ve Türkiye Taşkömürü Kurumunun durumunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/67)

2.- Muğla Milletvekili Metin Ergun ve 29 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/75)

3.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras ve 19 milletvekilinin, altın madenciliğinin bütün yönleriyle araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/82)

4.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve 34 milletvekilinin, bor madenciliğindeki sorunların araştırılarak bor kaynaklarının etkin ve verimli değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/122)

5.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici ve 22 milletvekilinin, Manisa        -Turgutlu-Çaldağ nikel yatağının işletilmesi konusunun araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/141)

6.- Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 24 milletvekilinin, petrol arama çalışmaları konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/180)

7.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 28 milletvekilinin, mermercilik sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/193)

8.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 38 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki sorunların  araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/208)

9.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz ve 28 milletvekilinin, taş ocaklarının çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/216)

10.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan ve 20 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/229)

11.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 37 milletvekilinin, madencilik sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/304)

12.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 24 milletvekilinin, bor madenciliğindeki sorunların araştırılarak bor kaynaklarının etkin değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/309)

13.- Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, Batman’daki petrol tesislerinin çevre ve insan sağlığı üzerindeki etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/320)

14.- Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 23 milletvekilinin, Kütahya’daki Seyitömer ve Garp Linyit İşletmeleri yönetimine yönelik iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/324)

15.- Zonguldak Milletvekili Polat Türkmen ve 20 milletvekilinin, maden kaynaklarının araştırılarak madenciliğe dayalı sanayinin oluşturulabilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/336)

16.- Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 20 milletvekilinin, ülkemizdeki maden kaynaklarının araştırılarak etkin ve verimli değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/337)

17.- Eskişehir Milletvekili F. Murat Sönmez ve 23 milletvekilinin, lüle taşının değerlendirilmesindeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/342)

18.- Siirt Milletvekili Afif Demirkıran ve 20 milletvekilinin, madencilik sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/374)

19.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü ve 22 milletvekilinin, Turgutlu     -Çal Dağı’nda yapılacak nikel madenciliği faaliyetlerinin çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/377)

20.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 21 milletvekilinin, Tarsus’taki şantiye ve maden ocaklarının yol açtığı sorunların  araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/388)

21.- Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, kömür üretimi ve ticaretindeki yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarının  araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/404)

XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Ergenekon davasındaki bir tutuklunun sağlık durumuna ilişkin sorusu ve  Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in  cevabı  (7/8669)

2.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın, İzmir’deki bir hastanede yaşanan bebek ölümlerine ilişkin sorusu ve  Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı  (7/9126)

3.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, kolesterol ilaçlarından alınan katkı payına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı  (7/9307)

4.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, işsizlere ilişkin sorusu ve  Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz’ın cevabı  (7/9625)

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 15.03’te açılarak üç oturum yaptı.

 

Artvin Milletvekili Ertekin Çolak, bu yıl ülkemizin birçok yerinde ve Artvin ilinde meydana gelen sel felaketlerindeki can ve mal kayıplarına,

Adıyaman Milletvekili Şevket Köse, Adıyaman ilinin ekonomik ve sosyal sorunlarına,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Niğde ilinde Ulukışla ilçesi ve köylerini etkileyecek siyanürle maden arama faaliyetlerine ilişkin gündem dışı konuşmasına Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız cevap verdi.

 

Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuş, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının gündem dışı konuşmaya cevabına,

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuş’un, siyanürün zararlarına ve altın çıkarılırken dikkat edilmesi gereken konular hakkındaki konuşmasına,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

 

Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 23 milletvekilinin, yerel medya kuruluşları ile çalışanlarının sorunlarının (10/426),

Demokratik Toplum Partisi Grubu Adına Grup Başkan Vekili Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Van ilinde İran sınırında yaşanan ölüm olaylarının (10/427),

Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 22 milletvekilinin, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı ile mücadelede yaşanan sorunların (10/428),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

 

Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen “Türk Grubu” oluşturulmasına ve söz konusu Asamblede TBMM Başkanı Başkanlığında yedi üye ile temsil edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul edildi.

 

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),

3’üncü sırasında bulunan, İmar Kanunu ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu’nun (1/713) (S. Sayısı: 397),

4’üncü sırasında bulunan, Kütahya Milletvekili Soner Aksoy'un; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu’nun (2/340) (S. Sayısı: 395),

Görüşmeleri,

2’nci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/499) (S. Sayısı: 321) görüşmelerine devam olunarak birinci bölümü üzerinde bir süre görüşüldü, verilen aradan sonra,

Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

 

13 Ekim 2009 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 18.13’te son verildi.

 

                                                          Nevzat PAKDİL

                                                           Başkan Vekili

 

              Yusuf COŞKUN                                                              Yaşar TÜZÜN

                      Bingöl                                                                            Bilecik

                   Kâtip Üye                                                                      Kâtip Üye

 

                                                          Gülşen ORHAN

                                                                   Van

                                                              Kâtip Üye

 

No.: 6

II.- GELEN KÂĞITLAR

13 Ekim 2009 Salı

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, elma üreticiliğinin teşvikine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1546) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)

2.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, öğrenci servis araçlarındaki yaş sınırı değişikliğine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1547) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)

3.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, ABD ve Suudi Arabistan ziyaretlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1548) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)

4.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, kiraya verilen Bababurun Deniz Feneri’ne ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1549) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Ankara Milletvekili Zekeriya Akıncı’nın, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin bir kararına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9920) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)

2.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, Polis Meslek Yüksekokullarına giriş sınavıyla ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9921) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/09/2009)

3.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara’daki kaçak LPG istasyonlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9922) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)

4.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, hava savunma sistemi satın alınmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9923) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)

5.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, bütçe açığına karşı alınacak tedbirlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9924) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)

6.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, elektrik zammına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9925) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)

7.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, TOKİ personeline ve konut sözleşmelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9926) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)

8.- Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu’nun, bir gazeteye yönelik yasa dışı dinleme iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9927) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)

9.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, elektrik ve muayene ücretlerindeki zamma ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9928) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)

10.- Aydın Milletvekili Fatih Atay’ın, TOKİ’nin Kuşadası’ndaki faaliyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9929) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)

11.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, tarım sigortasının sel afetlerini kapsamamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9930) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)

12.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, bir proje kapsamında alınacak uçakların teslimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9931) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)

13.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, bir cemevindeki cenaze törenine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9932) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)

14.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Konya’daki yapı denetimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9933) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)

15.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, TEKEL Bitlis Fabrikası yemekhanesinin bir dernekçe kullanılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9934) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)

16.- Muğla Milletvekili Gürol Ergin’in, Merkez Bankasının özerkliğiyle ilgili açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9935) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)

17.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, TOKİ’den konut alanların sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9936) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/09/2009)

18.- Bursa Milletvekili Hamza Hamit Homriş’in, dağıtılan hediye ve harçlıkların kaynağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9937) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/09/2009)

19.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, mantar üreticiliğinin desteklenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9938) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)

20.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, tören ve açılış organizasyonlarını alan bir firma ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9939) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)

21.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, trafik müşavirlerinin hukuki durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9940) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)

22.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Hekimhan Devlet Hastanesinde yaşandığı iddia edilen bir olaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9941) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)

23.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Doğu Anadolu’da tabii şartlardan oluşan mağduriyete ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9942) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)

24.- Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’ın, intihar ettiği açıklanan TSK personeline ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9943) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)

25.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, bir proje sunumundaki Türkiye haritasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9944) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/09/2009)

26.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, yabancı bir artistin söylediği iddia edilen sözlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9945) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/09/2009)

27.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana’da yapılacağı ifade edilen kavşaklara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9946) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/09/2009)

28.- Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu’nun, Ergenekon Davasındaki yasa dışı dinleme iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9947) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)

29.- İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, bir gazetenin yasa dışı dinlendiği iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9948) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)

30.- Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay’ın, bir ihale öncesi hazırlatılan teknik rapora yönelik iddialara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9949) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)

31.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, İŞKUR’un meslek kurslarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/9950) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)

32.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, bazı kişilerin sigortalılığının ispatının istendiği iddialarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/9951) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/09/2009)

33.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, av ve yaban hayatı bölümü mezunlarının istihdamına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/9952) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)

34.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, bir göletteki kirliliğe ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/9953) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/09/2009)

35.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, bir orman alanında düz kesim yapılmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/9954) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/09/2009)

36.- Edirne Milletvekili Bilgin Paçarız’ın, Çömlekköy Barajı projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/9955) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/09/2009)

37.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, bazı köylerdeki orman kadastrosuna ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/9956) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/09/2009)

38.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, TRT-6’nın yayıncılığına yönelik iddialara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/9957) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)

39.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, TRT ihalelerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/9958) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)

40.- Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın, TRT’nin bazı ihalelerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/9959) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)

41.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, yatırım ve istihdamın artırılmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/9960) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)

42.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, KEY ödemelerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/9961) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)

43.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, yelken kulüplerindeki alkollü içecek satışına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafiz Özak) yazılı soru önergesi (7/9962) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)

44.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Abdi İpekçi Spor Salonunun ortasına kurulacak portatif havuzlara ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafiz Özak) yazılı soru önergesi (7/9963) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/09/2009)

45.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, bir petrol kuyusuna ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9964) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)

46.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, BOTAŞ’ın yaptığı anlaşmalara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9965) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/09/2009)

47.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, jeotermal enerji kullanımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9966) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)

48.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, İran’dan alınan doğalgazdaki kota uygulamasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9967) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)

49.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Türkiye Taşkömürü Kurumu yönetimine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9968) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)

50.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, elektrik zammına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9969) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)

51.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, teröre karşı alınması gereken önlemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9970) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/09/2009)

52.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Ege Üniversitesine yeni kayıt yaptıran öğrencilere dağıtılan bir broşüre ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9971) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/09/2009)

53.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, bazı şirketlerin aldığı ihalelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9972) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)

54.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin bir kararına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9973) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)

55.- İstanbul Milletvekili Ufuk Uras’ın, ruhsatsız olduğu iddia edilen bir işletmeye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9974) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/09/2009)

56.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Polis Meslek Yüksekokulları giriş sınavıyla ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9975) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/09/2009)

57.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Aydın’da bazı vatandaşların tehdit edildiği iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9976) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/09/2009)

58.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki bir su projesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9977) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)

59.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, bazı şirketlerin aldığı ihalelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9978) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)

60.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Siirt’te bazı işçilere özlük haklarının ödenmediği iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9979) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)

61.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın, Cumhurbaşkanını internet üzerinden eleştirenlerin belirlenerek ihbar ve şikayet edilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9980) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)

62.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Selçuklu Nüfus Müdürlüğü ile ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9981) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)

63.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, şiddet gören bir kadına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9982) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/09/2009)

64.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Polis Meslek Yüksekokulları giriş sınavına yönelik iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9983) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/09/2009)

65.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, bir köyün girişine kurulan barikata ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9984) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)

66.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, idari para cezalarının arttığı iddialarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9985) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/09/2009)

67.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, Hazine taşınmazlarının satışına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9986) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)

68.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, bir bürokratın bazı sözlerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9987) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/09/2009)

69.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana Üniversitesi kurulması için yapılan arsa tahsis talebine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9988) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/09/2009)

70.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, bir genelgedeki ayrımcılığa yönelik ifadelere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9989) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)

71.- İstanbul Milletvekili Atila Kaya’nın, bir okul idarecisine şiddet uygulanmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9990) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)

72.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, YÖK’ün vakıf üniversitelerine yönelik bir kararına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9991) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)

73.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Çelikhan’daki YİBO’ya ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9992) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/09/2009)

74.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, eğitimdeki bazı sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9993) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/09/2009)

75.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Van’daki öğrenci taşımacılığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9994) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)

76.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’taki öğrenci taşımacılığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9995) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)

77.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Erzurum’daki öğrenci taşımacılığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9996) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)

78.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki öğrenci taşımacılığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9997) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)

79.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı’daki öğrenci taşımacılığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9998) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)

80.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Şırnak’taki öğrenci taşımacılığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9999) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)

81.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman’daki öğrenci taşımacılığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10000) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)

82.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, ders kitaplarının yeterliliğine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10001) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/09/2009)

83.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, okulların temizlik ve hijyen sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10002) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/09/2009)

84.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, ataması iptal edilen bir öğretmen adayına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10003) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)

85.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, ücretsiz ders kitaplarının maliyetine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10004) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)

86.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, okullardaki madde bağımlılığı araştırmalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10005) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)

87.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, bazı ders kitaplarındaki hatalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10006) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)

88.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, öğretmen istihdamına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10007) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)

89.- İstanbul Milletvekili Ufuk Uras’ın, füze sistemleri alımına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10008) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)

90.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, füze sistemi alınacağına yönelik haberlere ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10009) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/09/2009)

91.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, mısır alım fiyatlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10010) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)

92.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, Gaziantep’teki kuraklık mağduriyetinin telafisine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10011) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)

93.- Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay’ın, gübre fiyatlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10012) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)

94.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, Bandırma’da selden zarar gören üreticilerin durumlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10013) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)

95.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, Isparta Havaalanındaki uçuş güvenliğine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10014) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)

96.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Okul Servis Araçları Yönetmeliğindeki değişikliğe ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10015) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)

97.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, Okul Servis Araçları Yönetmeliğindeki değişikliğe ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10016) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/09/2009)

98.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Okul Servis Araçları Yönetmeliğindeki değişikliğe ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10017) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/09/2009)

99.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, otoyol projelerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10018) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/09/2009)

100.- Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu’nun, TÜİK’in açıklaması gereken bazı verilere ilişkin Devlet Bakanından (Cevdet Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/10019) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/09/2009)

101.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Giresun’daki sel felaketlerine ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/10020) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/09/2009)

102.- Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın, Ayvalık-Alibey Adasındaki tarihi yapıların restorasyonuna ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/10021) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/09/2009)

103.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bazı televizyon dizileriyle ilgili açıklamasına ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/10022) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)

104.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, UNESCO Başkanlık seçimi ile ilgili iddialara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10023) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)

105.- Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani’nin, Yüksekova Devlet Hastanesinin yetersizliğine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10024) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/09/2009)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu ve 25 Milletvekilinin, köyden kente göçün nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/429) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/06/2009)

2.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur ve 21 Milletvekilinin, kadına yönelik şiddet olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/430) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/06/2009)

3.- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış ve 20 Milletvekilinin, ekonomik krizin etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/431) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/06/2009)

 

13 Ekim 2009 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Murat ÖZKAN (Giresun)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 5’inci Birleşimini açıyorum.

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un, ikinci kez Meclis Başkan Vekilliğine seçilmesi dolayısıyla milletvekillerine teşekkür eden ve yeni yasama yılının hayırlı olmasını dileyen konuşması

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi 23’üncü Dönem Dördüncü Yasama Yılına başlamadan önce ağustos ayı başında sizlerin teveccühüyle ikinci kez Meclis Başkan Vekilliği gibi onurlu bir göreve seçilmem nedeniyle sizlere teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum. (Alkışlar)

Yinelenen iradenize layık olabilmek için tam bir tarafsızlık anlayışı ile hakkaniyet ve adalet duyguları içerisinde bu şerefli görevi yerine getireceğime huzurlarınızda söz veriyorum.

Sayın milletvekilleri, seksen dokuz yıldır milletimizi gururla temsil eden, cumhuriyetimizin kuruluşunu gerçekleştiren, geçmişte milletimiz adına çok büyük yararlılıklar gösteren yüce Meclisimiz, demokrasimizin en mükemmel örneklerini bu çatı altında göstermiştir, göstermeye de devam edecektir.

Devletimizin, milletimizin, cumhuriyetimizin ve demokrasimizin en büyük güvencesi olan bu Meclis, Büyük Önder Atatürk’ün Türk milletiyle birlikte gerçekleştirdiği en yüce kurumdur. Bu Meclis, millî iradeyi gerçekleştiren, ordusu ile büyük zaferler kazanan, Türk milletinin geleceğine yön veren inkılapları hayata geçiren ve her türlü zorluklara karşı Türkiye Cumhuriyeti’ni emin ellerde bugünlere taşıyan yüce Meclistir.

20’nci yüzyılın ilk çeyreğinde yıkılan bir imparatorluktan bağımsız bir Türk devleti ortaya çıkaran Meclisimizin, 21’inci yüzyılın ilk çeyreğinden başlayarak önce büyük devlet, sonra bölgesinde güçlü devlet, arkasından kıtalar arası güçlü devlet ve cumhuriyetimizin kuruluş yıl dönümünde alternatif küresel güç devleti olarak dünya gündemindeki yerini alacağına yürekten inanıyorum. Büyük ve güçlü Türkiye ülküsüne giden bu yolculuğun en büyük güvencesini yine bu Meclisimizden, siz değerli milletvekillerimizden ve köklerimizi sulayan yüzlerce yıllık bir tarih ve devlet geleneğimizden almaktayız. Var olma irademizin güçlenmesi ve devamlılığı, bizleri millet yapan ortak değerlerimiz etrafında birbirimize sımsıkı kenetlenmekten geçer.

İlkesiz ve anlamsız tartışmaları şiddetle devam ettirmenin, iç çelişkileri kurumsallaştırıp tartışmaları süreğen hâle getirmenin, abartılmış korkularla enerjimizi başka alanlara harcamamızın hiç kimseye bir yararı olmayacaktır. Nitekim aralarında tefrika, bozgunculuk, başkalık, ayrılık, aykırılık, haset ve fesat sokulmuş toplumların birbirlerini yok etmek için başka bir neden aramalarına gerek yoktur. Belli güçlerin tarih boyunca farklılık varsayımlı ayrıntılara büyük ilgi göstermelerinin nedeni de budur. Her türlü farklılıklar tarihin her döneminde toplumları ve milletleri bölmenin bir aracı olarak kullanılmıştır.

Sayın milletvekilleri, her alanda karşılaşacağımız sorunların millî birlik ve beraberliğimizle, kültürel bağlarımız ve inancımızla, değerlerimiz ve kaynaklarımızı bireyler arasında ortaklaşmayı esas alan tavrımızla, demokrasimizin bütün kurallarıyla işletilmesiyle yani yüreklerin birlikte çarpmasıyla giderilebileceğini ve Büyük Önder Atatürk’ün ifadesinde yer bulan, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu inancımızı siz değerli milletvekillerimizle paylaşıyor,  Türkiye Büyük Millet Meclisinin her zaman olduğu gibi bu dönemde de karşılıklı saygı ve hoşgörü ortamı içerisinde çalışmalarını sürdürmesini diliyor ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, 22’nci Ahilik Haftası münasebetiyle söz isteyen Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan’a aittir.

Buyurun Sayın Çalışkan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan’ın, 22’nci Ahilik Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

ABDULLAH ÇALIŞKAN (Kırşehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her yıl ekim ayının ikinci haftası, Kırşehir merkez olmak üzere tüm Türkiye genelinde kutlanan Ahilik Haftası nedeniyle gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Ahilik, kültür ve medeniyetimizin ürettiği sosyal, ekonomik ve kültürel değerler bütünüdür. Ahi Evran tarafından 13’üncü yüzyılda zamanın esnaf ve sanatkârları arasında kurulan Ahilik Teşkilatı, Anadolu’nun Türk yurdu olmasında, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda ve yaşamasında en önemli yapı taşlarından birisi olmuştur. Yüzyıllar boyunca Türk toplumunun sosyal, siyasal ve ekonomik hayatında etkin bir  rol oynamış Ahiliği günümüzde en iyi şekilde anlamak, anlatmak ve yaşatmak hepimiz açısından oldukça önemlidir. Ahilik sisteminin sağladığı verimlilikten, uyguladığı kalite kontrol ve mesleki eğitim sisteminden, yetiştirdiği kalifiye iş gücünden ve üretim sistemine getirdiği etik değerlerden Türk ekonomisi yararlanmalıdır. Bugün mevcut ekonomik ve sosyal toplum dinamiklerimiz içinde Ahilik anlayışının ilkelerini ve prensiplerini esnaf, sanatkâr ve iş adamları arasında yaşatmamız gerekmektedir. İnsanlar arasındaki ticari ve toplumsal ilişkilerde dürüstlük, güvenilirlik, iş ve meslek ahlakına saygı, hak ve hukuka riayet etme, saygılı, şefkatli, cömert ve güler yüzlü olma ilkelerini esas alan Ahilik sistemini uygulamayı bugün de tam anlamıyla başarabilirsek, günümüzde yaşadığımız birçok sorun kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Kendisi kadar komşusunu da düşünen, alırken satıcının, satarken alıcının haklarını gözeten, tüketicinin kaliteli mal alması için kendi arasında kalite kontrol sistemi kuran bir ecdadın torunu olarak bizler, bugün de aynı ruhu yaşatmak için gayret göstermeliyiz. Ahi Evran’ın yüzyıllar önce söylediği şu söz sadece iş dünyası için değil, hepimiz için örnek olması gereken bir çizgidir: “Hak ile sabır dileyip bize gelen bizdendir. Akıl, ahlak ile çalışıp bizi geçen bizdendir.” İş hayatında var olan rekabet, maliyet, satış ve verimlilik gibi temel terimlerin yanına akıl ve ahlak kavramlarını da ekleyen Ahi Evran’ı örnek alarak, birbirimizi yok edici, tasfiye edici anlayıştan dayanışma hâlinde birlikte kazanma anlayışına geçmemiz gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, Hükûmetimizin Ahilik sistemine sahip çıkması, gerçekten ülkemiz açısından çok önemli bir adım olmuştur. Daha önce Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kültürel bir etkinlik olarak ülke genelinde kutlanan Ahilik Haftası, geçtiğimiz yıl yapılan bir düzenlemeyle Sanayi ve Ticaret Bakanlığının sorumluluğuna geçmiştir ve Kırşehir merkezli olarak ülke genelinde kutlanmaya devam edilmiştir. Her yıl ekim ayının ikinci haftası kutlanan Ahilik Haftası etkinlikleri geçen yıl Sayın Cumhurbaşkanımızın Kırşehir’i teşrif etmeleriyle kutlanmıştır. Bu yıl yapılacak olan kutlamaları da önümüzdeki cumartesi günü Sayın Başbakanımız teşrif edeceklerdir. Ayrıca Sanayi ve Ticaret Bakanımız, ilgili bürokratlarımız, Türkiye genelindeki tüm esnaf ve sanatkâr kuruluş temsilcileri, ticaret ve  odaların temsilcileri yine Kırşehir’e kutlamalar vesilesiyle geleceklerdir.

Değerli milletvekilleri, başta esnaf ve sanatkârlarımız olmak üzere tüm halkımızın Ahilik ve Esnaf Bayramı’nı kutluyor, bu yıl ikincisi düzenlenen Ahilik Haftası kutlamaları için 17 Ekim Cumartesi günü sizleri Kırşehir’e davet ediyorum.

Sözlerime Ahilik mesleki eğitiminin de merkezi olan bir bedestenin kitabesiyle son veriyorum:

“Sevgi göster herkese ha!

Selamdan kaçınma sakın.

İnsanları ayırma ha!

Hepsine adil ver hakkın.

 

Niyetin iyi olsun ha!

Her şeyin gerçeğini söyle.

Hayırdan ayrılma ha!

Eser kalır, sen gidersin.

İyi belle, unutma ha!

Önce hizmet, sonra sensin.”

Teşekkür ediyor, saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum.(AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çalışkan.

Gündem dışı ikinci söz, Artvin ilinde 23 Eylülde meydana gelen feyezan hakkında söz isteyen Artvin Milletvekili Metin Arifağaoğlu’na aittir.

Buyurun Sayın Arifağaoğlu.(CHP sıralarından alkışlar)

2.- Artvin Milletvekili Metin Arifağaoğlu’nun, Artvin ilinde 23 Eylülde meydana gelen feyezan ve heyelana ilişkin gündem dışı konuşması ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa Demir’in cevabı

METİN ARİFAĞAOĞLU (Artvin) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Artvin ili Şavşat ve Borçka ilçelerinde yaşanan sel felaketleriyle ilgili gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, sizin de Başkan Vekilliğinizi kutluyor, hayırlı olsun diyorum.

Şavşat ilçe merkezinde bulunan Tigrat Vadisi’nde Devlet Su İşleri dere ıslahı projeleri yapmıştır. Bu kapsamda Tigrat Deresi’nde 13 adet tersip bendi inşa edilmiştir. Bu tersip bentlerinden 7’si 15 Temmuz 2009 günü olağan bir yağışla art arda domino taşları gibi yıkılmıştır ve 5 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine sebep olmuştur. Şavşat’ta basında, ulusal basında da bu konu yer almıştır, konu mahkemeye intikal etmiştir. O nedenle bu konu hakkında fazla konuşmayacağım.

Diğer önemli sel felaketi 23 Eylül Çarşamba günü Borçka’da yaşanmıştır. Borçka ilçesi İçkale Deresi 23 Eylül 2009 günü şiddetli yağışların etkisiyle taşmıştır. İçkale Deresi bu büyüklükte benzer bir feyezanı 18 Nisan 1968 tarihinde yaşamıştır. Kırk bir yıl sonra takriben aynı büyüklükte feyezan olmuştur.

Feyezanın dışında iki büyük heyelan olayı ile karşılaşılmış ve 5 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Bu heyelanlardan biri Çifteköprü köyünde olmuştur. Çifteköprü köyünün ormanlık alanında ormandan aşağıya bitki örtüsüyle beraber kayan heyelan iki kısma ayrılıyor, küçük kısım çay bahçelerinde sona eriyor ancak büyük kısım önüne gelen bir evi, bir ahırı, bir samanlığı yıkıyor ve karşı yamaca yaslanarak durabiliyor. Bu heyelanda sevindirici taraf şudur: Bu evde hiçbir can kaybı olmamıştır çünkü evdekiler o anda evde bulunmuyorlar, okulların açılması nedeniyle bunlar şehre inmişler ve böylece can kaybı olmamıştır.

Çifteköprü köyünden yaklaşık 5 kilometre Borçka tarafına gidilince Düzhanlar mevkisinde ikinci bir heyelan olmuştur. Düzhanlar mevkisi çok eski bir yerleşim alanıdır, Kale köyünün bir mahallesidir. Hopa-Borçka eski devlet yolu üzerinde bulunuyor. Burada da ormanlık alanda oluşan heyelan, büyük bir hızla önce fındık bahçelerine ulaşıyor; fındık bahçelerinin bitki örtüsünü de sökerek Düzhanlar mahallesine ulaşarak burada 5 ev, 1 cami ve 1 cami lojmanını, heyelan, kendi toprağının altına alıyor ve burada da 4 can kaybediliyor ve 4 canın tamamı Demirci ailesindendir. Heyelandan diğer evler kaçıyor, bir ev kaçamıyor. Bir anne, üç yaşındaki çocuğu kucağına alıyor, o toprak yığını içinde kendisi can veriyor ancak oradaki hava boşluğundan çocuk yaşıyor; gece geç saatlerde ağlama sesine ulaşılıyor ve üç yaşındaki çocuk kurtuluyor.

Yine İçkale Deresi’nin yan kolu Azure Deresi’nde büyük bir tahribat oluşuyor ve burada da Şimşek ailesinden maalesef 1 vatandaşımız hayatını kaybediyor.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 23 Eylül 2009 günü oluşan İçkale Deresi feyezanı Hopa-Borçka yolunun bir gün kapanmasına neden olmuştur. Yollarda büyük tahribat vardır. Ayrıca, dere yatağına yakın evler yıkılmıştır, bir kısım evler çok ağır hasarlıdır. Borçka’da yıkılan ve tahliye edilen ev sayısı seksen üçtür. Borçka’da 83 ve Şavşat’ta 3 olmak üzere toplam 86 vatandaşımızın eve ihtiyacı vardır. Devlet, bir yıl içinde bu evleri yapıp afetzedelere teslim etmelidir. Sosyal devlet bu yaraları mutlaka sarmalıdır.

Artvin, çok yağış alan ve heyelana müsait bir coğrafyaya sahiptir. Bilim ve teknoloji çağında, heyelan almayacak bölgelerde konut yapılmalıdır. Ayrıca, sel felaketinin zarar vermeyeceği kalıcı imalatları mutlaka gerçekleştirmeliyiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

METİN ARİFAĞAOĞLU (Devamla) – Devlet Su İşleri ve Karayollarına, bu selle ilgili büyük görevler düşmektedir. Heyelan bölgesinde tehlike arz eden kayaların parçalanıp uzaklaştırılması ve heyelanlı kısımların teraslanması gerekmektedir. Selden dolayı tahrip olan Hopa-Borçka yolunda     7 no.lu köprüyle 15 no.lu köprüler arası yeniden projelendirilip üç şerit olarak yapılmalıdır. Suyun hangi yerlerde yatağa sığmayıp yola taştığı bellidir. Bu kısımlarda İçkale Nehri yatağının derinleştirilmesi, teknik tabirle “talveg kotu”nun aşağıya çekilmesi ve yol kotunun yükseltilmesi mutlaka gerçekleştirilmelidir. Devlet Su İşleri ve Karayollarının müşterek çalışması ile sel sularının yola ve bölge insanına zarar vermeyeceği bir proje yapılmalı ve uygulamaya konmalıdır. Proje maliyeti yüksek çıkabilir. Bu durum teknik kadroyu korkutmamalıdır. İnsan hayatı çünkü herhangi bir bedelle ölçülmüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

METİN ARİFAĞAOĞLU (Devamla) – Bir dakikanızı alabilir miyim, bir dakika.

BAŞKAN – Sayın Arifağaoğlu, bir dakikayı verdik ama sözlerinizi tamamlamanız için mikrofonu açıyorum.

Buyurun.

METİN ARİFAĞAOĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim.

Afetzedelerimize yapılan yardımlar maalesef yeterli olmamıştır. Bu yardımların artırılması ve mevcut tahribatların gecikmeden yaptırılması beklenmektedir. Selden büyük zarar gören ve altyapısı tahrip olan Borçka, Murgul, Hopa ve Kemalpaşa belediyelerine Sayın Bakanım can suyu yardımı beklenmektedir. 2006 ve 2007 yıllarına ait sel felaketleriyle ilgili raporların Afet İşleri Genel Müdürlüğünde bekletildiğini ve bu belediyelere de yardımların yapılmadığını özellikle belirtmek istiyorum.

Bu iki selde hayatını kaybeden 10 vatandaşımıza rahmet, kederli ailelerine sabır diliyorum.

Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum, tekrar sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Arifağaoğlu.

Gündem dışı konuşmaya Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Mustafa Demir cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Demir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; Artvin Milletvekilimizin özellikle Artvin Borçka’da ifade ettiği sel afetiyle ilgili bu duyarlılığından dolayı teşekkür ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bildiğiniz gibi, 2009 senesinde özellikle Karadeniz Bölgesi’nde, 2009 yılının temmuz ayında, neredeyse, ocak ayından haziran sonuna kadar aldığımız yağış oranına eşit miktarda yağışı kısa bir zaman dilimi içerisinde Bartın’dan Artvin’e kadar aldık. Dolayısıyla, can kayıplarımızın da olduğu, hepimizi derinden üzen bu afet felaketiyle karşı karşıya kaldık. Özellikle Ordu Perşembe’de, Giresun’da, Rize’de, Artvin’de -ümit ediyoruz bundan sonra alınan tedbirler, yapılan çalışmaların da katkılarıyla- bu tür afetlere maruz kalmamayı umuyoruz, diliyoruz.

Tabii “afet” dediğimiz olayı da biz insan olarak yönlendirme şansına sahip değiliz. Ama hepimizin görevi, muhtemel olabilecek olan afetlere karşı alabildiğimiz kadar tedbirleri almak, bunun gereğini yerine getirmek. Özellikle dere yataklarındaki yapılaşmalardaki noksanlıkların asıl nedeni -geçmişten bugüne kadar gelen- kısa zaman dilimi içerisinde büyük oranda yağış alma durumuyla karşı karşıya kaldığımızda, o yoğun yağışın denize ulaşırken kendi yolu üzerinde kaplayabilecek olduğu alanı, işgal edebilecek olduğu, kendine yol edinebilecek olduğu dere yataklarını hesaplayarak, planlayarak yapılaşmanın yapılamamasından kaynaklanan olgularla, bu sel afetleriyle ve hasarlarla, can kayıplarıyla karşı karşıya kaldığımızı bütün bölgelerde bir kere daha müşahede ettik. Özellikle yirmi yıl, otuz yıl önce yapılan köprülerin, bugünkü imkânlar olmadığı için o günkü imkânlara göre yapılan köprülerin, vatandaşlarımızın o günkü arazilere yakınlığı, arazi darlığı nedeniyle kendi arazileri üzerine yerleşmelerinden kaynaklanan nedenlerle dere yataklarında yapılaşmaların yoğun olduğunu özellikle Karadeniz Bölgesi’nde görmekteyiz.

Sayın Milletvekilimizin ifade ettiği Artvin ilimizin Demirciler köyü Sallar mevkisindeki sel afetiyle ilgili, bildiğiniz gibi 5 tane can kaybımız oldu; Allah’tan rahmet diliyoruz, yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Konut ve altyapı hasarları olması nedeniyle, can kaybının da olması nedeniyle, 7269 sayılı Afet Kanunu’nun 1’inci maddesi gereği “genel hayata etkilidir” kararı, 28/9/2009 tarih ve 10285 sayılı makam onayıyla etkililik oluru alınmıştır.

Artvin Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü ve Afet İşleri Genel Müdürlüğünden görevlendirilen teknik elemanlarca jeolojik etüt ve hasar tespit çalışmaları görevlendirilen teknik elemanlarca yapılmış, 2/10/2009 tarihi itibarıyla kesin hasar tespiti sonucunda 83 adet konut ve 8 iş yerinin nakli ve 17 adet istinat duvarının yapılması karar altına alınmıştır.

Arazi etüt ve yer seçimi çalışmaları için Afet İşleri Genel Müdürlüğümüzden konusunda uzman iki teknik personel ile Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü personeliyle birlikte çalışmalar sonucu Borçka ilçesine bağlı köylerinde afetzede vatandaşların kendi yerlerine konut yapılmasının jeolojik açıdan büyük bir kısmının uygun olmadığından, Borçka ilçe merkezinde 83 konut ve 8 iş yeri için yapılan yer seçimi tespiti çalışmaları sonucunda; bir, şahsa ait 4.740 metrekare arsa; iki, belediyeye ait ve imar planı içerisinde yer alan bir dönüm park alanında konut yapımı için imar planı revize çalışmaları yapılarak, bu arsalar üzerinde yer seçimi protokolü ve kamulaştırma çalışmaları başlatılmıştır.

7269 sayılı Kanun’un 29’uncu maddesi gereği hak sahipliği çalışmaları başlatılmış olup, hak sahibi kabul edilen afetzedeler için TOKİ tarafından konut yaptırılması planlanmaktadır.

Ayrıca, bölgede afet önleyici tedbir olarak yapılacak olan 17 adet istinat duvarlarına ilişkin projeler Bayındırlık ve İskân Müdürlüğümüzce şu anda tamamlanmıştır. 2009 yılı yatırım programına alınabilmesi ve ödeneğin aktarılması için, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığımıza 500 bin TL’lik proje bedeli ve yılı ödeneğiyle revize teklifinde bulunulmuştur. Bu teklifin onaylanması durumunda kısa bir zaman dilimi içerisinde istinat duvarlarının yapımı ihalesine bayındırlık il müdürlüklerimizce başlanılacaktır. Muhtemelen üç dört aylık bir zaman dilimi içerisinde, tam ocak ayına varmadan bunları tamamlamayı planlıyoruz.

4864 sayılı Yasa’ya göre il özel idaresi, belediyeye ait yapılarda meydana gelen hasarların giderilmesi için, aynı Kanun’un 5’inci maddesi gereği Borçka, Murgul, Hopa ve Şavşat ilçelerinde meydana gelen altyapı hasarlarının giderilmesi için 8/10/2009 tarih ve 10829 sayılı yazı ile Maliye Bakanlığından ödenek talebinde bulunulmuştur. Bu ödenekler, bildiğiniz gibi, Afet Kanunu gereği Maliye Bakanlığımızdan uygun görülmesi, karşılanması durumunda hiç Bakanlık hesaplarına girmeden direkt belediye ve il özel idare hesaplarına aktarılmaktadır.

Sayın Milletvekilimizin ifade ettiği afet acil ödeneklerden ilgili belediyelerimize -Bakanlığımız tarafından, makam tarafından talimat verilmiştir- şu anda “can suyu” adı altında bir miktar, nakdî yardım Bakanlığımızca gönderilecektir.

Diğer kara yolu ve dere yataklarıyla ilgili yapılması gereken çalışmalar: Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüz ve Karayolları Genel Müdürlüğümüz tarafından çalışmalar devam etmekte olup bugün ve gelecek yıllarda son yağışlarda alınan miktarların da üzerinde maksimum alınabilecek olan yağışlar hesaplanarak dere ıslahları ve dere üzerindeki köprü, varsa geçitleri yapımına Karayolları tarafından ve Devlet Su İşleri tarafından ilgi alanları içerisinde çalışmalar muhtemelen yılı içerisinde tamamlanacak. Ayrıca Bakanlığımızın ilgi alanı içerisinde olan hak sahibi vatandaşlarımızın konutları yılı bitmeden, on iki ay bitmeden yapılıp kendilerine bizzat teslim edilecektir.

Tabi burada bir kere daha şunu ifade etmek istiyorum: Afet olup can kaybına uğramak… Bunları giderme imkânımız yok, telafi etme şansımız yok. Dünyayı yeniden inşa etseniz kayıplarımızı geri getirme imkânına sahip değiliz. Bildiğiniz gibi hem Karadeniz Bölgesi’nde, yurdumuzun çeşitli bölgelerinde ve son İstanbul, Trakya’daki afetlerle ilgili özellikle kısa zaman dilimi içerisinde çok yoğun, büyük miktarlarda yağış almaktan dolayı meydana gelen dere yataklarındaki zamanında eksikliklerden kaynaklanan yanlış altyapı ve yapılaşmalardan dolayı büyük can kayıplarına ve hasarlara uğruyoruz. Marifet, afet olmadan tedbirini alıp hem can kayıplarına uğramamak hem de gerekli altyapı ve diğer hasarlara uğramamaktır asıl olan.

Bir kere daha bizim çalışmalarımız göstermektedir ki afet olmadan muhtemel olabilecek olan yerlerde alınabilen önlemler, iyileştirmeler, teknik anlamda, mühendislik anlamında, yapım anlamında bu çalışmalar yapılmadığında, afet olduktan sonraki sarf edilen kaynak 7 kat, 8 kat artıyor. Bunun için, Bakanlığımız, ilgili bakanlıklar ve Hükûmetimiz afet öncesi afet önleyici çalışmalara büyük önemde hız vermiş ve bu yönde yoğunlaşmamız devam etmektedir.

Bir kere daha, söz konusu afette kaybettiğimiz vatandaşlara Allah’tan rahmet diliyorum, ailelerine başsağlığı diliyorum. Ümit ediyoruz… Bizim üzerimize düşen görev ve yetkilerimiz içerisinde de hem vatandaşlarımızın yaralarının sarılması hem hasarların giderilmesi için etkin bir şekilde çalıştığımızı ifade ediyor, saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Sayın İnce, Sayın Özensoy ve Sayın Homriş söz talepleriniz var. Tüzük’ün 60’ıncı maddesine göre birer dakikalık süre veriyorum.

Buyurun Sayın İnce.

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Artvin’in Borçka ilçesinde geçmişte ve günümüzde yaşanan sel felaketlerine ilişkin açıklaması

MUHARREM İNCE (Yalova) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de Borçkalı hemşehrilerimize geçmiş olsun diyorum ve başsağlığı diliyorum.

Borçka, aynı felaketin benzerini 1968 yılında da yaşamış. Aradan tam yirmi yıl geçtikten sonra, 1988’de ben genç bir öğretmen olarak Borçka’da görevlendirildim. Borçka’da herkes 1968’de yaşanan felakette yaraların sarılmadığını, devletin görevini yerine getirmediğini, sosyal devlet olmanın gereklerini yapmadığını konuşurdu. Yirmi yıl sonra ben oraya gittiğimde insanlar hâlâ bunu konuşuyordu. Umarım bu felaketten sonra aynısı olmaz, Hükûmet gereğini yapar, sosyal devlet olmanın gereklerini yerine getirir ve yirmi yıl sonra bu kürsüde bir milletvekili “2009 yılında yaşanan felaketin yaraları sarılmadı hâlâ.” diye umarım bunları söylemez diyorum. O ilçenin ekmeğini yemiş, suyunu içmiş birisi olarak Hükûmeti acil olarak göreve davet ediyorum, size de saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın İnce.

Sayın Özensoy, buyurun.

2.-  Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, Bursa’da oynanacak olan Türkiye-Ermenistan millî maçına ilişkin açıklaması

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yarın hepinizin bildiği gibi Ermenistan-Türkiye millî maçı var. Bununla ilgili maalesef Bursa’da olağanüstü hâl alınmış durumda. Sayın Valinin yaptığı açıklamalar, stadyuma Azerbaycan Bayrağı’nın yasaklanması, Türk Bayrağı’nın dışında bayrağın alınmayacağı, bayrak işi yapan iş yerlerinin âdeta abluka hâline alınması, oralarda bayrak basılıp basılmadığı, gazetedeki bugünkü çıkan haberde “Kalem bile yasak, Sarkisyan’ın izleyeceği Bursa’daki maçta izleyiciler stada protesto malzemesi sokulmaması için iç çamaşırlarına kadar aranacak.” şeklindeki beyanatlar maalesef Bursalıları üzmekte. Bunun dışında, en önemlisi iki devlet bir millet olarak kabul ettiğimiz Azerbaycan Devleti ve onun halkı olan Azeri kardeşlerimizi de bu tür açıklamalar üzmektedir. Ermenistan maçında açılan Dağlık Karabağ Bayrağı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özensoy, teşekkür ediyorum.

Sayın Homriş, buyurun.

3.- Bursa Milletvekili H. Hamit Homriş’in, Bursa’da oynanacak olan Türkiye-Ermenistan millî maçına ilişkin açıklaması

H. HAMİT HOMRİŞ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Bursa Milletvekili olarak yarın yapılacak olan Ermenistan-Türkiye millî maçıyla ilgili, Sayın Necati Vekilimin sözlerine katılıyorum. Bursa’da her ne hikmetse bir sıkıyönetim ilan edilmiş durumda. Azerbaycan bayraklarının stada girmesi önlenmekte, biletler neredeyse savcılıktan iyi hâl kâğıdı getirecek olan Bursalılara dağıtılmakta. Tabii ki bu konu Bursalıları son derece üzmüştür ve bu durumu Bursalılar adına buradan kınıyorum ve şunu da ifade ediyorum: Yarın Bursa’da Bursa Milletvekili olarak Türk ve Azerbaycan bayraklarıyla orada olacağız. Bunu da zatıalinize arz ediyorum efendim. Millî Takımımıza başarılar diliyorum.

Saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Homriş.

Gündem dışı üçüncü söz…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - ...  seçim bölgesindeki izlenimleri hakkında söz isteyen Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu’na aittir.

Buyurun Sayın Türkmenoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Şandır, daha sonra girdiniz, değerlendireceğim.

V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)

3.- Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu’nun, seçim bölgesindeki izlenimlerine ilişkin gündem dışı konuşması

KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; en son adrese dayalı nüfus sayımına göre artık Van ilimiz Doğu Anadolu Bölgesi içerisinde on altı tane ilin içerisinde en büyük il olma özelliğini taşımaktadır.

Tabii ki Meclis tatile girdiği andan itibaren Ankara’dan uçağa atladık, bir saat on beş dakika sonra şehrimize indik. Biz, özellikle muhalefet partilerimiz genelde bardağın boş tarafıyla ilgilenir ama sonuçta bir de bardağın dolu tarafı olduğunu bilmemiz gerekiyor. Bir saat on beş dakika sonra Van ili havaalanına indik.

2003 yılında Van Havaalanı’na inen uçak sayısı sadece üçtü. 2003 yılında Van Havaalanı’nda yolcu trafiği sadece 100 bindi. Bugün indiğimizde tam dokuz tane uçağın inip kalktığını gördük ve 600 bin yolcu trafiğine ulaştık. Havaalanı yeterli gelmedi, dar gelmeye başladı. Hemen onun da tedbirini aldık. Önümüzdeki 2010 yatırım programında Van Havaalanı yeniden fiziki yapısıyla güçlendiriliyor.

Havaalanından çıkıyorsunuz, şehre girdiğinizde hemen önünüzde Toplu Konutun memurlara inşa edildiği 1.058 tane konutu görüyorsunuz. Şehir âdeta bir inşaat şantiyesi hâline dönmüş. Hemen yanı başında Edremit’e geçiyorsunuz, 1.688 tane konut yapılıyor. Diğer taraftan Erek Dağı’nın eteklerine sinmiş Kevenli bölgemizde 1.133 tane konut yapılıyor. Hâliyle Van iline toplamda 4.589 tane Toplu Konut inşa ediyor; memura, yoksula ve orta gelirliye.

Bunun yanında, şehirden geçtiğinizde sağ tarafınızda bölgeye hitap edecek 400 yataklı hastaneyi görürsünüz. Sadece Toplu Konutun bize vermiş olduğu mali bütçe 371 milyon Türk lirasıdır. Buna bağlı olarak eğitimde, özellikle ilköğretimde yüzde 168, ortaöğretimde yüzde 300, özellikle sosyal alanda yüzde 500 bir gelişme görürsünüz. Millî eğitimin bize sağlamış olduğu gelire baktığınızda 376 milyon liralık da bir yatırımı orada görürsünüz.

Onun dışında, Van’dan Hakkâri’ye mi gitmek istiyorsunuz; Hakkâri yoluna gittiğinizde duble yol çalışmaları devam ediyor. Van’dan Bitlis’e mi gitmek istiyorsunuz; gittiğinizde duble yol çalışmaları devam ediyor.

OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) – Dört senedir devam ediyor, dört  senedir bitmedi.

KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Devamla) - Başlatan bu işi de bitirecektir.

Ağrı’ya mı gitmek istiyorsunuz; duble yol çalışmaları devam ediyor. Her gittiğiniz alanda, her gittiğiniz köşede devletin mutlak bir yatırımını görürsünüz. Hani şair diyor ya: “Ayağını bastığın yerden/ Düşmez dozu asla ünden./ Dozer geçse de üstünden/ Düzlenmeyen izler vardır.” Bu Hükûmet o kadar müthiş izlenimler koymuş ki…

Biz İran’a giderken ücra köşedeki bir köye uğradık, yolu asfalt. Muhtara uğradık. Muhtarın yanındaki bir vatandaşımız bize şunu söyledi: “Allah razı olsun. Bu Hükûmet sosyal adalet anlayışını bize getirdi. Şu anda sadece 2 tane süt ineğim vardı. Eğer bana bu kışın kömür vermemiş olsaydınız, ben o ineği satıp sermayemi yakacağa harcayacaktım. Bundan dolayı  size minnettarım.”

Bunlar güzel şeylerdir. Siyaset ve siyasetçi özellikle çözüm için vardır. Siyaset çözüm üretme sanatıdır. Bunu icra edebilirsek ne mutlu bize. Ama bir gerçeği de kabul etmeliyiz ki çözümde görev almayanlar maalesef sorunun bir parçası olur. Her gittiğimiz yerde şunu bize söylediler: “Özellikle yapmış olduğunuz son demokratik açılım bizim gönlümüze su serpti.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Türkmenoğlu, bir dakika süre veriyorum.

Buyurun.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ya, bir anlatın şunu da ondan sonra… Ne olduğunu bir anlatın…

KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Devamla) – Bunun için gönül istiyor ki bütün Parlamentonun bu konuda ülke adına, millet adına bu konuya eğilmesi gerekiyor, çözüm üretmesi gerekiyor, her şeyden evvel o çözümün içerisinde olması gerekiyor.

Değerli milletvekilleri, tabii ki yapılanları burada saatlerce anlatsak günümüze sığmaz.

ÖZDAL ÜÇER (Van) – Yapılan yolsuzluklardan bahset.

KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Devamla) – Ama şunu anlatmaya da müsaade edin. Bugüne kadar -bir kez daha ifade ediyoruz- beş yıllık süreç içerisinde cumhuriyet tarihinde yapılmayanları gördük.

ÖZDAL ÜÇER (Van) – Hangi milletvekilinin Karayollarından ihale aldığından bahset.

BAŞKAN – Sayın Milletvekili, lütfen…

KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Devamla) – Buna emeği geçen, bu konuda emek sarf eden başta Sayın Başbakanımız olmak kaydıyla Kabine üyelerine, milletvekillerime, iktidar ve muhalefet milletvekillerime, herkese şükran borçluyum.

ÖZDAL ÜÇER (Van) – Çözümün bir parçası olacaksa onlardan bahset.

KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Devamla) – Yarın yapılacak olan Türkiye ve Ermenistan maçının da her iki ülke adına başarı dileklerimi iletiyor, yüce heyeti saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Türkmenoğlu, teşekkür ediyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) –  Ermenistan’a niye başarı diliyorsun? Ne yapsın, gol mü atsın; başarı diliyorsun!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gündem dışı konuşma sırasında daha önce üç sayın milletvekilinin söz talebi vardı, Tüzük’ün 60’ıncı maddesine göre söz verdim ancak İç Tüzük’ün 59’uncu maddesi karşısında söz vermek söz konusu değil.

Bugün ilk defa Meclisi yönetmem sebebiyle, üç arkadaşımızın daha talebi var, bunları da değerlendireceğiz ancak uygulamada böyle bir konunun olmadığını sayın milletvekillerimize hatırlatır, Sayın Çolak’a bir dakika süre verdiğimi belirtiyorum.

Buyurun.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

4.-  Artvin Milletvekili Ertekin Çolak’ın, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin ifade ettiği, Borçka’daki sel mağdurlarının yaralarının bir an önce sarılması temennisinin yerine getirildiğine ilişkin açıklaması

ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Bir milletvekilimiz Artvin Borçka ilçemizde yirmi yıl önce meydana gelen sel nedeniyle hâlen yaraların sarılmadığını ve umarım şu andaki meydana gelen sel nedeniyle yaraların sarılacağını söyledi. Ben de bilgi mahiyetinde söylemek istiyorum ki, Sayın Milletvekilimiz rahat olsun, sel geldikten üç gün sonra yaralar sarılmıştır, evi olmayanlara ev temin edilmiştir, ayrıca ciddi miktarda nakit para yardımı yapılmıştır ve yaralar üçüncü gün içerisinde sarılmıştır.

Teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çolak.

Sayın Şandır…

5.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Artvin’in Borçka ilçesinde yaşanan sel felaketi mağdurlarının yaralarının bir an önce sarılmasına ilişkin açıklaması

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak biz de Artvin’in Borçka ilçesinde yaşanan sel felaketinin yaralarının bir an önce sarılmasını -hayatını kaybeden vatandaşlarımıza yüce Allah’tan rahmet diliyoruz- felakete uğrayan insanlarımızın kendilerini sahipsiz ve çaresiz hissetmemelerini, devletimizin güçlü olduğunu, milletimizin duyarlı olduğunu, yaraların da mutlaka sarılacağının bilinmesini buradan Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak ifade ediyoruz. Bu felaketlerin bir daha yaşanmamasını da yüce Allah’tan niyaz ediyoruz. Ülkemizi yöneten sayın Hükûmete de bu konuda daha duyarlı, daha hazırlıklı olmasını da tavsiye ediyor, söz verdiğiniz için de saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Şandır.

Sayın Durmuş, buyurun.

6.- Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuş’un, Van Edremit’teki Yüksek İhtisas Hastanesinin eski işlevini kaybettiğine ilişkin açıklaması

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Ben, özellikle, Van’la ilgili açıklamalardan sonra… Van Edremit’teki Yüksek İhtisas Hastanesi altı yıl süreyle tamamlanamamış bir hastaneyken iki ay gibi kısa bir sürede orada açık kalp ameliyatları yapılabilecek hâle getirmiştik. Üzülerek görüyorum ki, bugün eski gücünü ve fonksiyonunu yitirmiş durumda ve Çaldıran Devlet Hastanesinde, maalesef yeterli uzman hekim yok. Bu konuda da biraz dikkat etmelerini, sadece bina bitirmek değil oradaki aktivasyonun sürdürülmesini sağlamalarını diliyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Durmuş.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Sayın milletvekilleri, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç, gündemin  “Sözlü Sorular” kısmının 1, 5, 7, 11, 34, 35, 45, 47, 104, 128, 137, 153, 162, 179, 181, 204, 248, 330, 376, 417, 454, 492, 509, 566’ncı sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın Bakanın bu isteğini sırası geldiğinde yerine getireceğim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.

Okutuyorum:

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Irak Ulusal Meclisi Başkanı Iyad el Samaraı ve beraberindeki heyetin ülkemizi ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/958)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Irak Ulusal Meclisi Başkanı Iyad El Samaraı ve beraberindeki heyetin 20-25 Ekim 2009 tarihleri arasında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’nın konuğu olarak ülkemizi ziyaret etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı’nın 05 Ekim 2009 tarih ve 52 sayılı Kararı ile uygun bulunmuştur.

Sözkonusu heyetin ülkemizi ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun’un 7. Maddesi gereğince Genel Kurul’un bilgisine sunulur.

                                                                                           Mehmet Ali Şahin

                                                                                  Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                   Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair bir tezkere vardır, okutuyorum:

B) Önergeler

1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, (6/1514) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/147)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin Sözlü Sorular Kısmının 572. sırasında yer alan (6/1514) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                Reşat Doğru

                                                                                                     Tokat

BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

C) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu ve 25 milletvekilinin, köyden kente göçün nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/429)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gerekçesini aşağıda arz ettiğimiz, köy ve beldelerden, ilçe ve il merkezlerine göçün nedenlerinin araştırılması, tespit edilen göç nedenleri konusunda gerekli önlemlerin ve çözüm önerilerinin tespit edilmesi amacıyla Anayasa’nın 98. ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1) Mehmet Şevki Kulkuloğlu                      (Kayseri)

2) Abdullah Özer                                        (Bursa)

3) Tekin Bingöl                                           (Ankara)

4) Şevket Köse                                            (Adıyaman)

5) Fatma Nur Serter                                    (İstanbul)

6) Ali Arslan                                               (Muğla)

7) Sacid Yıldız                                            (İstanbul)

8) Ali Rıza Öztürk                                       (Mersin)

9) Tansel Barış                                            (Kırklareli)

10) Gökhan Durgun                                    (Hatay)

11) Oğuz Oyan                                           (İzmir)

12) Eşref Erdem                                          (Ankara)

13) Atila Emek                                            (Antalya)

14) Vahap Seçer                                          (Mersin)

15) Çetin Soysal                                          (İstanbul)

16) Ahmet Ersin                                          (İzmir)

17) Engin Altay                                           (Sinop)

18) Rasim Çakır                                          (Edirne)

19) Osman Kaptan                                      (Antalya)

20) Orhan Ziya Diren                                  (Tokat)

21) Halil Ünlütepe                                       (Afyonkarahisar)

22) Yaşar Ağyüz                                         (Gaziantep)

23) Fevzi Topuz                                          (Muğla)

24) Ramazan Kerim Özkan                         (Burdur)

25) Mehmet Ali Özpolat                             (İstanbul)

26) Ali Rıza Ertemür                                   (Denizli)

Gerekçe:

Ülkemizde özellikle il ve ilçe merkezlerine göç oranı, 2007-2008 yılı itibariyle artmıştır. Sadece 2008 yılı itibariyle Türkiye İstatistik Kurumu’nun verdiği bilgiler ışığında 71.517.100 olan nüfusumuzun, 2.273.492’si yer değiştirmiş ve özellikle köy ve beldelerden, il ve ilçe merkezlerine göç oranı artmıştır.

Göç oranlarının artışında, ekonomik, sosyal ve güvenlik nedenleri yatmaktadır. Bu temel nedenlerle göç eden yurttaşlarımız aradıkları iyi yaşamı, göç ettikleri yerlerde de bulamamakta ve bu durum toplumsal bir travmaya neden olmaktadır. Özellikle, göç eden bu yurttaşlarımız yerleştikleri yerlerde suç oranları artmaktadır.

Kısaca izah ettiğimiz bu nedenlerle, köy ve beldelerden, ilçe ve il merkezlerine göçün nedenlerinin araştırılması, tespit edilen göç nedenleri konusunda gerekli önlemlerin ve çözüm önerilerinin tespit edilmesi amacıyla Anayasa'nın 98. ve TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

2.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur ve 21 milletvekilinin, kadına yönelik şiddet olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/430)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gerçekleştirilen hukuki düzenlemelere rağmen son günlerde kadına karşı şiddet vakalarında yaşanan artışın sebeplerinin araştırılması ve uzman görüşleri eşliğinde çözüm önerilerinin ortaya konabilmesi için TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105. maddeleri ve Anayasanın 98. maddesi gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

1) Nevingaye Erbatur                                  (Adana)

2) Atila Emek                                              (Antalya)

3) Şevket Köse                                            (Adıyaman)

4) Fevzi Topuz                                            (Muğla)

5) Vahap Seçer                                            (Mersin)

6) Engin Altay                                             (Sinop)

7) Tekin Bingöl                                           (Ankara)

8) Orhan Ziya Diren                                    (Tokat)

9) Ali Rıza Ertemür                                     (Denizli)

10) Mevlüt Coşkuner                                  (Isparta)

11) Gökhan Durgun                                    (Hatay)

12) Oğuz Oyan                                           (İzmir)

13) Eşref Erdem                                          (Ankara)

14) Çetin Soysal                                          (İstanbul)

15) Ahmet Ersin                                          (İzmir)

16) Rasim Çakır                                          (Edirne)

17) Osman Kaptan                                      (Antalya)

18) Halil Ünlütepe                                       (Afyonkarahisar)

19) Yaşar Ağyüz                                         (Gaziantep)

20) Mehmet Ali Özpolat                             (İstanbul)

21) Ahmet Küçük                                       (Çanakkale)

22) Ramazan Kerim Özkan                         (Burdur)

Gerekçe:

Kadına karşı şiddet, en yaygın ve sık olarak rastlanılan kadının insan hakları ihlallerindendir. Yakın zamanlara kadar, kadına karşı şiddet konusuna uluslararası insan hakları mücadelesi gündeminde fazlaca bir yer verilmemiştir. Bu durum Türkiye'ye de yansımıştır. Türkiye'de kadının aile içindeki hakları ve statüsü konusunda bilgi eksikliği ve özellikle de aile içi şiddete ilişkin sistematik veri eksikliği vardır.

Kadına karşı şiddet, özellikle de aile içi şiddetin, kadın erkek ilişkilerinde eşitliğin sağlanması ve özel ve kamusal alanlar arasındaki uçurumun kapatılması için çözümlenmesi gereken temel konulardandır. Özel alandaki hak ihlalleri, özellikle de çeşitli tür ve biçimleriyle şiddet, kadınların kamusal alana çıkması önündeki en büyük engellerden biridir.

Kadına karşı şiddetin sona erdirilebilmesi için, 22. dönemde TBMM çatısı altında Töre ve Namus Cinayetleri ile Çocuklara Şiddeti Araştırma Komisyonu kurulmuş, komisyon çeşitli uzman görüşlerini dinlemekle birlikte saha çalışmaları da gerçekleştirmiş ve sorunun çözümü için neler yapılabileceğine yönelik bir raporu Meclis Başkanlığı'na sunmuştur. Ardından, 2006 yılında Başbakanlık tarafından Çocuk ve Kadınlara Yönelik Şiddet Hareketleriyle Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesi İçin Alınacak Tedbirler konulu bir genelge yayınlanmıştır. Genelge ile çeşitli birimlere işbirliği çerçevesinde farklı görevler verilmiş, özellikle emniyet mensupları, sağlık çalışanları ve eğitimciler ile mülki idare amirlerinin toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik bir bakış açısı kazanabilmelerinin önemine dikkat çekilmiştir.

İlgili genelgenin varlığı her ne kadar kadına karşı şiddetle mücadele alanında olumlu bir adım olsa da son günlerde kadına karşı şiddet ile ilgili vakalarda yaşanan artış, genelgenin halen amacına ulaşamadığının bir göstergesidir.

Kadına karşı şiddetle mücadelede tüm dünyada kabul edildiği üzere, sadece kadının hak ve özgürlükleri konusunda bilinçlendirilmesi yeterli değildir. Şiddeti uygulayan taraf kadar kamu görevlileri, sağlık görevlileri, emniyet kuvvetleri ve yargı mensupları gibi hizmet kollarında görev yapan kişilerin de toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kadın hakları ve kadın erkek eşitliği konularında bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi de gereklidir.

Tüm bunların yanında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilen bir kararda Türkiye aile içi şiddet konusunda kadın vatandaşını koruyamadığı için tazminata mahkum edilmiştir. Her ne kadar davanın açıldığı günden bu yana Türkiye'de hukuki anlamda çok önemli ilerlemeler gerçekleşmiş olsa da hukuki ilerlemelerin toplum tarafından olumlu bir biçimde içselleştirilmesi için gereken adımlar atılamamıştır. Son günlerde kadına karşı şiddet vakalarında yaşanan artış da bunun bir göstergesidir.

Yukarıda özetlenen sebeplerle, kadına karşı şiddet vakalarında yaşanan artışın incelenebilmesi, ilgili hukuki düzenlemelerin işlevselliğinin tartışılabilmesi ve kadına karşı şiddetle mücadele konusunun toplum tarafından nasıl özümsenebileceğinin araştırılabilmesi amacıyla, çözüm önerilerinin uzman görüşlerine de başvurularak tartışılabilmesi amacıyla bu araştırmanın açılmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

3.- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış ve 20 milletvekilinin, ekonomik krizin etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/431)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Küresel kriz dünyayı kasıp kavururken, ülkemizdeki yansımaları da gün geçtikçe kendisini daha fazla hissettirmeye başlamıştır. Krizden en çok etkilenen bölgelerin başında da Trakya Bölgemiz başı çekmektedir. Kriz nedeni ile sadece Trakya Bölgemizde 30 bini aşkın kişinin işini kaybettiğini, birçok fabrikanın üretimini durdurduğu, yüzlercesinin ise kapandığını görmekteyiz.

Özellikle sanayinin yoğunluk kazandığı Çorlu, Çerkezköy ve Lüleburgaz bölgelerimizdeki başta tekstil ve deri sektörlerimiz olmak üzere kriz derinden hissedilmektedir. Fabrikalar bir taraftan üretimini durdururken, diğer taraftan kapılarına kilit vurup çalışanlarının işine ise son vermektedirler. Trakya bölgesinde 400 üzerindeki tekstil fabrikasının önemli bir kısmı üretimine ara vermiştir. Bölgemizdeki kahvehaneler dolup taşmakta, İş-Kur rakamlarına göre yılbaşından bu yana Çorlu ve Çerkezköy'ü de içine alan Tekirdağ ilimizde 4 bin 500'e yakın kişi, Lüleburgaz'ın da içinde olduğu Kırklareli ilimizde ise 3 bine yakın kişi işsizlik sigortası için İş-Kur'a başvurmuştur. Bu durumda sadece Tekirdağ ve Kırklareli'nde yılbaşından bu yana 7 bin 500'den fazla kişi işsiz kalmıştır. Bunlar kayıtlı rakamlardır. Kayıtsızları da sayarsak bu rakamlar 30-40 binlere çıkmaktadır. Üstelik işten çıkarılmalar durmadığı için bu rakamlar her gün katlanarak artmaya devam etmektedir.

Bölgemizde fabrikaların kapanması devam ettiği için, işsizler ordusuna yenilerinin eklenmesi kaçınılmazdır. Üretime ara veren ve kapanan fabrikalardan işlerine son verilen işçiler ve aileleri perişan durumdadır. Kıdem tazminatını alanlar tazminatlarını tüketirken, tazminat alamayanların borçları her geçen gün daha da artmaktadır. İşsiz vatandaşlarımız, ev kiralarını, elektrik ve su faturalarını ödeyememekte, karınlarını eş dost, akraba ve komşularının katkıları ile doyurabilmektedirler. Okula giden çocuklarına harçlık verememekte, ailelerinin, çoluk çocuklarının yüzüne bakamamaktadırlar. Son günlerde bunalıma giren işsiz vatandaşlarımızın cinnet geçirerek, aile ve çocuklarının canına kıyarak intihar girişiminde bulundukları haberlerine sıkça rastlamaktayız.

Ekonomik krizin ülkemiz üzerindeki olumsuz etkileri toplumumuzun tüm kesimlerinde hissedilirken, bundan en çok etkilen bölgelerin başında Trakya bölgemizin gelmesine karşın, açıklanan teşvik ve önlemler paketinde bölgemiz illeri 1. bölge içerisinde gösterilmiştir. Bu kabul edilemez bir durum olup bölgemiz de teşvik paketinde 3. bölgeye alınmalıdır.

Bir taraftan millî servetimiz fabrikalarımız ya kapanmakta ya da yabancıların eline geçerek bağımsızlığımız ciddi tehlikeye girmekte, diğer taraftan da milyonları bulan işsizler ordusu oluşmaktadır. Bunun sonucu mutsuz, sağlıksız ve her an kitlesel hareketlerin ve sosyal patlamaların yaşanmasından korkulan ortama doğru sürüklenmekteyiz.

İş işten geçmeden, genelde ülkemiz, özellikle de bölgemizde yaşayanların acısını her gün daha iyi hissettiği ekonomik krizden kaynaklanan olumsuzlukların tespit edilerek, başta psikolojik destek olmak üzere işsizlik ve yoksulluğun önlenmesi için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacı ile Anayasamızın 98, İçtüzüğümüzün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir araştırma komisyonu kurularak konunun tüm boyutlarıyla araştırılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1) Tansel Barış                                            (Kırklareli)

2) Atila Emek                                              (Antalya)

3) Şevket Köse                                            (Adıyaman)

4) Engin Altay                                             (Sinop)

5) Gökhan Durgun                                      (Hatay)

6) Oğuz Oyan                                             (İzmir)

7) Eşref Erdem                                            (Ankara)

8) Vahap Seçer                                            (Mersin)

9) Çetin Soysal                                            (İstanbul)

10) Ahmet Ersin                                          (İzmir)

11) Rasim Çakır                                          (Edirne)

12) Tekin Bingöl                                         (Ankara)

13) Osman Kaptan                                      (Antalya)

14) Orhan Ziya Diren                                  (Tokat)

15) Halil Ünlütepe                                       (Afyonkarahisar)

16) Yaşar Ağyüz                                         (Gaziantep)

17) Fevzi Topuz                                          (Muğla)

18) Mehmet Ali Özpolat                             (İstanbul)

19) Ali Rıza Ertemür                                   (Denizli)

20) Mevlüt Coşkuner                                  (Isparta)

21) Ahmet Küçük                                       (Çanakkale)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

D) Duyurular

1.-  Plan ve Bütçe, Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve İnsan Haklarını İnceleme komisyonlarında bağımsız milletvekillerine birer üyelik düştüğüne ve bu komisyonlara üye olmak isteyen bağımsız milletvekillerinin 13 Ekim 2009 Salı günü saat 18.30’a kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına yazılı olarak başvurmalarına ilişkin duyuru

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Plan ve Bütçe, Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve İnsan Haklarını İnceleme komisyonlarında bağımsız milletvekillerine birer üyelik düşmektedir. Bu komisyonlara üye olmak isteyen bağımsız milletvekillerinin, 13 Ekim 2009 Salı günü (Bugün) saat 18.30’a kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına yazılı olarak başvurmalarını rica ediyorum.

Demokratik Toplum Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önergesi vardır. Okutup oylarınıza sunacağım.

VIII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- (10/371) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 13/10/2009 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin DTP Grubu önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu’nun 13.10.2009 salı günü (Bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurul’un onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                          Selahattin Demirtaş

                                                                                                 Diyarbakır

                                                                                           Grup Başkanvekili

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Ön Görüşmeler Kısmının 317 nci sırasında yer alan 10/371 esas numaralı güvenlik güçlerinin toplumsal olaylarda çocuklara yönelik müdahalelerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin görüşmesini, Genel Kurulun 13.10.2009 Salı günlü birleşiminde birlikte yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin lehinde ilk söz Selahattin Demirtaş, Diyarbakır Milletvekili.

Buyurun Sayın Demirtaş. (DTP sıralarından alkışlar)

Sayın Demirtaş, süreniz on dakikadır.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Öncelikle, bu ilk oturumunuz vesilesiyle başarılar diliyorum. Umut ediyorum ki Sayın Başkanın yönetiminde iyi bir Meclis performansı gösterilir.

Değerli arkadaşlar, bugün yaptığımız Danışma Kurulunda konsensüs sağlanmamış olması nedeniyle… Meclis Grubumuzun, gündemin belirlenmesi ve gündeme bir ek yapılması konusunda önerisi vardı. Bu nedenle, özellikle bu son günlerde tekrar kamuoyunun gündeminde sıkça tartışılan, çocuklara yönelik kamu görevlilerinin şiddeti, ölümle sonuçlanan, ağır yaralanmalarla sonuçlanan şiddeti bir kez daha gündeme taşımak ve daha önce vermiş olduğumuz bir Meclis araştırma önergesinin gündeme alınmasıyla ilgili bir önerimiz söz konusuydu. Bu vesileyle değerli arkadaşlar söz almış bulunuyorum.

Aslında, vermiş olduğumuz önerge, bu yılın başında, beşinci ayda verilmiş bir önergeydi. O gün verdiğimizde bu önerge güncel bir önergeydi  ve çocuklara yönelik şiddet, çocuklara yönelik özellikle toplumsal gösteriler sırasında zor kullanımındaki sınırların aşımı, ölümlere varan müdahaleler sıkça tartışılıyordu ve biz, bir araştırma komisyonu kurularak durumun araştırılmasını istemiştik, gündeme alınmadı. Şimdi, aradan altı ay geçti, bu konu hâlen gündemde, bu konuya ilişkin Hükümetin atmış olduğu henüz bir tek adım yok, bırakın adım atmayı söylemiş olduğu bir tek söz dahi yok. Bu nedenle, bir kez daha, biz, bu konuyu milletvekillerimizin ve değerli halkımızın bilgilerine sunmak istedik.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 37’nci maddesinin (a) bendi: “Hiçbir çocuk, işkence veya diğer zalimce, insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele ve cezaya tabi tutulamaz.” Burada bir tek sözcüğün altını çizmek istiyorum: “Hiçbir çocuk”,“hiçbir çocuk” bu çok önemlidir çünkü Türkiye'de en fazla ihlal edilen durum budur. Her çocuk, eğer her çocuk bu hakka, bu özgürlüğe veya bu hakkın kullanımına sahipse, hangi bölgede yaşadığına bakılmaksızın, Kürt veya Türk olup olmadığına bakılmaksızın, hangi şehirde yaşadığına bakılmaksızın aynı değeri görmek durumundadır. Bunu neden ifade ediyorum değerli arkadaşlar: Yargıtay Ceza Genel Kurulunun vermiş olduğu son karara istinaden söylüyorum: Eğer bölgenin özellikleri gözetilerek kamu görevlilerinin meşru müdafaa sınırlarını aşan adam öldürmesi suç olarak tanımlanmayacaksa burada çok bariz bir ayırımcılık vardır. Bu nedenle “hiçbir çocuk” sözcüğünün altını çiziyorum. Dolayısıyla, bölgenin özellikleri gözetilerek özellikle Doğu ve Güneydoğu’daki çocuklara yönelik şiddet Hükûmet tarafından ve Meclis tarafından görmezden geliniyor, yokmuş gibi davranılıyor. Türkiye’nin başka herhangi bir yerinde bu olayların bir tanesi yaşansa kıyamet kopardı herhâlde, kıyamet kopardı.

Değerli arkadaşlar, Ceylan Önkol bundan iki hafta önce Lice ilçesinin Şenlik köyünde bir patlama sonucu parçalandı. Ceylan on dört yaşında. Hayvanlarını otlatıyordu. Ertesi gün milletvekili arkadaşlarımızla birlikte oraya taziyeye gittik. Yüzlerce insan var. Bizden önce binlerce insan gelip gitmiş. Yüzlerce araç köye gidip gelmiş ama devletin savcısı sadece ana yoldan 3 kilometre içeride olan ve ana yoldan gözle görülen, çıplak gözle görülen o köye gitmemiş güvenlik gerekçesiyle. Binlerce insan gitmiş. Milletvekilleri olarak biz ertesi gün taziyedeyiz. Akın akın araçlar gidip geliyor. Ana yoldan görülüyor köy. Devletin savcısı güvenlik gerekçesiyle köye gitmemiş! Köy üç tane karakolun -ki biri taburdur- arasında ve o karakollar güvenlik gerekçesiyle oraya kurulmuş, güvenliği sağlamak için. Oradaki komutanlara bu yüzden maaş veriliyor. O karakol komutanı güvenliği sağlamak için orada. Karakol komutanının kendisi “Güvenliğim yok.” diye köye gitmemiş. Ama on dört yaşındaki Ceylan Önkol’un parçalanmış cesedini annesi ve kardeşleri toplayıp, bir tabuta koyup karakola getirmişler. Niye? Savcının talimatıyla… “Siz, çocuğunuzun parçalanmış cesedini toplayın getirin.” dendiği için… Ve olay yeri incelemesi nasıl yaptırılmış değerli arkadaşlar? Savcı talimatıyla köyün imamına bir kamera verilmiş “Olay yerinde görüntüleri çek, fotoğrafları çek, getir.” denilmiş, bu da yapılmış. Otopsi tutanağında var “Köy imamının çekmiş olduğu fotoğraflardan anlaşıldığı üzere” diye savcı tutanağa geçmiş ve karakol komutanı, çocuğunun parçalanmış cesedini karakolun bahçesine getiren aileye “Delilleri niye toplamadınız? Olay yerinde parçalar olabilirdi onları niye toplamadınız?” demiş. Kızmış karakol komutanı, devlet kızmış orada.

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – O savcı hakkında işlem yapmak lazım, doğrusu odur.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Devamla) – Suç duyurusunda bulunduk Sayın Vekilim, bekliyoruz bakalım ne olacak. Adalet Bakanlığı ilk gün soruşturmaya gerek olmadığını ifade etti.

Şimdi, mühim bir konu tabii. Şunu görmek istiyor bölge insanı: Eğer Ceylan Önkol Doğu’nun, Güneydoğu’nun bir köyünde değil de Bakırköy’de, Kadıköy’de bu şekilde bir muameleye tabi tutulsaydı ne olurdu, bu farkı görmek istiyor, bölge halkı bu değeri görmek istiyor. “Vatanın her karış toprağı bizim için kutsaldır.” deyip nutuk atanlara bunu söylemek, haykırmak istiyor bölge insanı. “Herkes bizim eşit vatandaşımızdır.” diyenlere bunu belirtmek istiyor. Ceylan Önkol için ne söylediniz? Gazze’de ölen çocuklar şüphesiz hepimizin içini dağlıyor, bazıları hüngür hüngür ağlıyor. Evet, ağlanır o tabloya. Orada bariz bir ayrımcılık herkesin ruhuna işlemiş bunun görülmesi lazım, ruha işlemiş. Neden? “Hak etmiştir.” diye düşünülür çünkü “Hak etmiştir de olmuştur canım. Ceylan Önkol bunu hak etmiştir.” Savcı oraya gitmez, devletin savcısı, normaldir(!) Karakol komutanı oraya, köye uğramaz üç gün boyunca. Devlet üç gün boyunca köyde yok! İyi, vergi de almayın onlardan, askere de gitmesin köylüler vatandaş değilse! Bu nasıl bir ayrımcılık duygusudur? Başbakan iki haftadır bu konuda tek cümle etmemiştir. İçişleri Bakanı dün çıkıp sadece “Bu havan mermisi değilmiş, başka bir bombaymış, bunu tespit ettik.” İçimiz ferahladı ne güzel, havan topu değilmiş! Devletin iki haftada yaptığı şey bu.

Şimdi, değerli arkadaşlar “Efendim, çocuklar örgütün maşası hâline getiriliyor, çocuklar kullanılıyor, bilmem ne yapılıyor…” Araştırma önergemiz var, buyurun destekleyin, komisyon kurulsun, gitsin orada bir araştırsın bakalım. Nedir; oradaki sorun nedir, o çocukların derdi nedir, o çocuklar sokağa nasıl çıkıyor; birlikte araştıralım, raporu hazırlayalım, getirelim Meclise sunalım. Çocukları sokağa süren DTP midir, devletin otuz yıldır uyguladığı şiddet politikaları mıdır görelim onları. Üç bin köyü yakıp yıkan, o çocukları köyünden, toprağından, ailesinden koparan, devletin politikaları mıdır; o çocukları daha küçük yaşlarda şiddetle tanıştıran, bütün aileleri şiddetle tanıştıran, DTP midir, devletin politikaları mıdır, gidip görelim. DTP’yi suçlamak kolay. “DTP çocukları kullandı, tahrikçiler çocukları kullandı...” Gelin durdurun bakalım. O görüntüler verilmez tabii, milletvekilleri olarak nasıl çaba sarf ediyoruz, neler yapıyoruz, yansımaz size.

O hâlde, araştırma önergemiz var, gündeme alalım. Gidelim, bütün gruplar gelsin, orası da ülkenin parçası değil mi? Ülkenin parçasıdır, gidelim. Hakkâri’ye gidelim, Şırnak’a, Yüksekova’ya gidelim. Birlikte gidelim, soralım “Siz niye sokaktasınız çocuklar, size neler yapılıyor?” diyelim, anlatsınlar. Biz anlatmayalım, çocuklardan dinleyelim. Ondan sonra gelelim diyelim ki “Evet, biz bu ülkenin hep birlikte eşit yurttaşıyız.” “Kürt sorunu” falan da demeyelim, gidelim o çocukların sorunlarını dinleyelim. Sadece çocuklardan yola çıkalım, gelelim burada eşit yurttaşlık nedir onu tartışalım, onun düzenlemesini yapalım. Sadece çocuklar, onların sorunlarını dinleyelim yeterli, büyükleri hiç dinlemeyin, bizi dinlemeyin. Gelin, o zaman komisyon kuralım, gidelim hep birlikte anlatalım. Ne olmuş, ne bitmiş, rapor hazırlayalım, getirelim burada tartışalım.

Yok eğer, ülkenin öbür tarafını, doğusunu hayatında bir defa bile görmemişsin, Hakkâri’nin güzelliğini hayatında bir defa bile görmemişsin, Van’ın güzelliklerini, doğasını, insanının güzelliklerini bir defa bile görmemişsin, Türkiye'nin güzelliğinden bahsetme lütfen. O zaman de ki Türkiye'nin batısı güzel. Görmediğin yerle ilgili konuşma arkadaş. Gelip göreceksin, ülkenin bütününü gezeceksin, sorunlarını yerinde tespit edeceksin, dinleyeceksin, çözüm arayacaksın ki ülkenin bütünlüğü neymiş, o zaman anlayacaksın. Böyle, lafla, ülkenin bütünlüğü, milletin bütünlüğü, bunlar hikâye artık. Gerçekten kanımıza dokunuyor artık. Yani hem orada kanayan bir yara…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Devamla) – …ortada seksen yıldır devam eden bir sorun olacak, hem çözmek için “En azından tartışalım.” diyenlere hakaret edeceksin, küfredeceksin hem de bu sorun sanki üç aydır tartışılmaya başlandığı için ortaya çıkmış gibi düşüneceksin. Olacak iş değil!

Ülkenin bir bölümünde, bölgesinde ciddi sorunlar var, ülkenin tamamında demokrasi sorunu var. Bu sorunlar tartışılmadığı, cesurca ortaya konulmadığı müddetçe de çö-zül-mez. Eğer bu çatının altında bu halkı, bu milleti temsil ederek, bu iddiayla buradaysak en azından oturduğumuz koltukların hakkını verelim, halkın sorunlarını tartışalım. Ne varsa, Kürt’ün sorununu da, Alevi sorununu da, baş örtüsü sorununu da, bütün sorunları tartışalım burada. Tartışmaya bile gelinmiyorsa, tartışmaktan bile kaçınılıyorsa burada niye toplanıyoruz, neyi tartışıyoruz? Yani Borçlar Kanunu’ndan daha önemli değil midir bu sorun? Niye Borçlar Kanunu’nu tartışacağız bir ay boyunca o zaman? İki ay boyunca…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Demirtaş.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Devamla) – O hâlde…

Sadece selamlama yapayım Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Lütfen… Uygulamayı değiştirmeyeceğim, teşekkür ediyorum.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Devamla) – Sayın Başkan, teşekkür edip bitiriyorum.

BAŞKAN – Sayın Demirtaş, bir dakikalık sürenizi verdim, teşekkür ediyorum.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, o hâlde bu araştırma önergesini gündeme almak için desteklerinizi sunun. Araştırma komisyonunu kuralım, birlikte gidelim, ne var ne yok hep birlikte görelim. Biz konuşmayalım, çocuklar konuşsunlar.

Teşekkür ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önerinin lehinde ikinci söz isteyen Fatma Nur Serter, İstanbul Milletvekili.

Buyurun Sayın Serter.

FATMA NUR SERTER (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, DTP Grup önerisi lehine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşmak üzere söz almış bulunuyorum.

Değerli milletvekilleri, ortada gerçekten çok acı ve ciddi bir sorun var. Bu sorunun kimin tarafından ve hangi amaçla gündeme getirilmiş olması şu anda hiçbir önem taşımıyor, çünkü ortada bir sorun olduğu gerçeğine gözlerimizi kapamamız ve bunu inkâr etmemiz mümkün değil.

Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türkiye'nin gündemini uzunca bir süredir meşgul eden bu mağdur çocuklar sorununu etnik veya siyasi bir yaklaşımla değerlendirmenin doğru olmadığı kanısındayız. Bu olay insanidir ve hukuki yönleriyle ele alınıp ortadan kaldırılmasına Türkiye'nin geleceği açısından da şiddetle ihtiyaç bulunmaktadır.

Dün, bir grup anne-baba, partileri ziyaret ederken Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna da geldiler. Çeşitli nedenlerle -suç niteliği taşıyıp taşımadığını burada tartışmayı gerekli görmediğim nedenlerle- şu anda cezaevlerinde olan on dört ila on altı yaşları arasındaki çocuklarının durumunu paylaştılar.

Değerli milletvekilleri, sadece bir tek şeyi bir an için düşünmemizi öneriyorum. Bir an için, kendi çocuklarımıza verdiğimiz önemi, değeri, onların başına gelecek en ufak bir şeyde içimizin nasıl sızladığını, bunların bizi nasıl üzdüğünü düşünelim. Bir empati yapalım ve kendimizi o ailelerin yerine koyalım. Bölgenin olumsuz koşullarına ek olarak eğitim yetersizlikleri, sosyokültürel koşullar, ekonomik olumsuzluklar gibi çeşitli nedenlerle bu eylemlerin içerisine itilen ve sonunda on dört yaşında, on beş, on altı yaşlarında cezaevlerinde dört yıl, beş yıl, yedi yıl hapis yatmak zorunda olan gençlerin aileleri yerine kendimizi bir an için koymamızın çok önemli olduğuna inanıyorum.

Bakınız, bu çocukların çok büyük bir kısmı eğitimden bu nedenle kopmuş çocuklar. İçlerinde lise 1, lise 2 hatta lise 3 öğrencileri var. İçlerinde dershaneye giden hatta takdir belgesi almış öğrenciler var. Biliyorsunuz, Terörle Mücadele Kanunu kapsamında cezaevlerinde tutuldukları süre içinde eğitime devam etme olanaklarından da yoksunlar. Bu çocuklar, ne yazık ki birçok cezaevimizde çocuk koğuşu bulunmadığı için büyüklerle aynı koğuşları paylaşmak durumundalar.

Değerli milletvekilleri, on dört, on beş, on altı yaşlarından bahsediyoruz. Bu yaşta bölgesel koşullar, çevre koşulları, arkadaş çevreleri, çeşitli nedenlerle, haklı ya da haksız suç işleyerek ya da işlediği zannedilerek cezaevlerine atılan bu çocukların bu cezaevlerinden nasıl çıkacaklarını da değerlendirmek zorundayız. Büyüklerle aynı koğuşta, eğitimsiz, dört yıl, beş yıl, altı yıl cezaevinde yatan bir çocuğun gelecekte bu ülkeye geri kazanılmasının nasıl mümkün olacağını düşünmek ve bunun önlemlerini böyle bir araştırma komisyonu kurup onları çok iyi inceleyip araştırarak geleceğe dönük saptamak zorundayız.

Dolayısıyla bu olaya -tekrar ediyorum- siyasi değil, etnik açıdan değil ama hukuken ve insani olarak yaklaşmak zorundayız. Yaklaşıp bu çocukları, bu çocukların acılarını, bu çocukları bu suçlara, eğer suçsa işledikleri -o da pek çoğunda henüz tamamlanmış, sonuçlanmış değil davalar- buna iten faktörleri kimin yarattığını, bunların nasıl yaratıldığını, bunların giderilememesinin bizlerin sorumluluğunda olup olmadığını düşünerek bu koşulların araştırılmasına bu Meclis çatısı altında imkân vermenin, olanak tanımanın zorunlu olduğu inancını taşıyorum ve biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına böyle bir araştırma komisyonunun kurulmasına lehte oy vereceğimizi duyuruyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Serter.

Önerinin aleyhinde söz isteyen Mustafa  Çetin, Uşak Milletvekili.

Sayın Çetin… Yok.

Yılmaz Tunç, Bartın Milletvekili.

Buyurun Sayın Tunç.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Demokratik Toplum Partisinin güvenlik güçlerinin gösteri ve yürüyüşler başta olmak üzere toplumsal olaylarda çocukları hedef alarak gerçekleştirdiği müdahaleler sırasında yaşanan işkence, kötü muamele, darp ve ölüm olaylarının bütün boyutlarıyla araştırılarak benzer olayların yaşanmaması ve ortaya çıkan mağduriyetlerin giderilmesi için alınacak önlem ve tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İç Tüzük’ümüzün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması için verdiği önergenin gündeme alınmasıyla ilgili talebin aleyhinde söz almış bulunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ye imza atmış bir ülkedir. Son yıllarda, özellikle AK PARTİ hükûmetleri döneminde ceza sistemimizde önemli yenilikler yapılmıştır. Türk Ceza Kanunu’muz başta olmak üzere Ceza Muhakemeleri Kanunu’muz, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’umuzda çocuklarımızı korumaya dönük önemli düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Çocuklar hakkındaki soruşturma ve kovuşturma işlemlerinde evrensel standartlar yakalanmaya çalışılmıştır.

Mevzuatımızdaki bu yeniliklerin uygulamaya da yansıtılması noktasında hepimiz hemfikiriz. Uygulamadaki noksanlıkların giderilmesi noktasında başta bu Meclisimiz olmak üzere yargı camiamız, güvenlik güçlerimiz, herkes üzerine düşen görevi en güzel şekilde yapacaktır. Bundan şüphemiz yoktur. Ancak Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemiyle ilgili olarak siyasi parti grupları arasında bir uzlaşma sağlanamamıştır. Gündemle ilgili AK PARTİ Grubunun da bir önerisi vardır.

Bu nedenle Demokratik Toplum Partisi Grubunun önerisi aleyhinde  olduğumu belirtir, yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Tunç, teşekkür ediyorum.

Sayın Çetin’in salonda olduğunu görüyorum.

MUSTAFA ÇETİN (Uşak) – Buradayım, evet.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Çetin.

Uşak Milletvekili, önerinin aleyhinde.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sayın Başkan, geçti. Biraz evvel sizinle görüştük. Aleyhinde ben önerdim, kura çekildiğini Genel Kurula açıklamadınız.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hayır efendim, Sayın Başkan görmemiştir. Sayın Başkan görmediğinden dolayı oluyor.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sıra bende Sayın Başkan. Süre geçtiğine göre bana söz vermeniz lazım. Kaldı ki, ben zamanında önerge verdim. Genel Kurulda kura çekildi ve benim kurada çıkmadığımı açıklamadınız.

MUSTAFA ÇETİN (Uşak) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Bir saniye Sayın Çetin.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – O zaman arkadaşımızın süresi geçti. İç Tüzük ihlali…

BAŞKAN – Sayın İçli, burada kura çekimi açıklanmamış olabilir.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Olur mu?

BAŞKAN – Kura çekimini muhalefet partisi milletvekili ve Kâtip Üyemiz Sayın Murat Özkan Bey yaptılar ancak Sayın Mustafa Çetin’i ilk anons ettiğimizde fark edemedim. Sayın Tunç’un konuşmasından sonra Sayın Çetin’in salonda olduğunu gördüm ve davet ettim ama bundan sonraki uygulamada kura çekimi ilan edilecektir. Bunu bilesiniz.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sayın Başkan, şunu ifade edebilir miyim? Sayın Başkan ve Başkanlık Divanı, önergelerin kura çekildiğini, kurada kimlerin çıktığını açıklaması lazım. Biraz evvel açıklamadınız bunu Divan olarak. Yanınıza geldim, değerli milletvekili arkadaşım olmadığı için bana söz vereceğinizi ifade ettiniz, ben de yerime oturdum. Benim önergemin neden işleme alınmadığını açıklamanız lazım. Kaldı ki kura çekmediniz ve Sayın Milletvekili ismi okunduğunda burada olmadığına göre, İç Tüzük’e göre konuşma hakkının benim olması lazım. İç Tüzük’ün amir hükmü.

BAŞKAN – Sayın İçli, Sayın Tunç’un konuşmasından sonra Sayın Mustafa Çetin’in Genel Kurulda bulunması size söz vermeyi gerektirmiyor. Tüzük açısından herhangi bir sakınca yok. Onun için, söz verdim. Kura çekimi açıklanmadı, doğru. Bundan sonra açıklanacak diyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın İçli.

Buyurun Sayın Çetin.

MUSTAFA ÇETİN (Uşak) – Teşekkür ederim.

Değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Demokratik Toplum Partisi Grubu tarafından verilmiş, ceza soruşturmalarında, daha doğrusu toplumsal olaylarda polisin çocuklara yönelik davranışlarıyla ilgili Meclis araştırması açılması konusunda şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi tekrar saygılarımla selamlarım.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, Anayasa’da düzenlenmiş  -34’üncü maddesinde- bir haktır ve sadece demokratik toplumların sağladığı bir haktır, anayasal güvence altına alınmıştır. Keza, Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nda toplantı ve gösteri yürüyüşüyle ilgili hükümler vardır. Yine, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nda da bu hakkın nasıl kullanılacağına ilişkin hükümler getirilmiştir.

Benim dikkatinizi çekmek istediğim husus şudur: Güvenlik kuvvetleri, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının özgürce kullanılmasını ve insanların toplantıya konu edilen konulardaki düşüncelerini özgürce açıklamalarını nasıl sağlamak zorundaysa toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kullanılmasının üçüncü kişiler için bir tehdit oluşturmaması, kamu düzenini bozmaması, üçüncü kişilerin özgürlüklerine, can ve mal güvenliklerine herhangi bir sınırlama ve tehdit oluşturmamasını da aynı zamanda sağlamak zorundadır.

Demokratik toplumlarda toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı kullanılırken zaman zaman toplantıların ya kanunsuz başlayıp devam etmesi ya da kanuni sınırlarda başlayan bir toplantının kanunsuz hâle gelmesi gibi olaylara rastlanmaktadır. Her gün televizyonlarda gördüğümüz bu tip kanunsuz hâle dönüşmüş toplantılar sebebiyle yaşanan olaylarda güvenlik kuvvetleri ile toplantı ve gösteri yapanlar arasında bazen çok şiddetli çatışmaların çıkabildiği, toplulukların saldırganlaşabildiği ve bu toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını bir tür tahrip hakkına dönüştürmeye çalıştığına da hepimiz şahit oluyoruz.

Bu hususu geçen hafta Dünya Bankası ve IMF toplantılarında, İstanbul’da yapılan toplantılarda da gördük. Esnafı âdeta canından bezdirmiş, çevreye, dükkânlara, iş yerlerine yoğun saldırıların yapıldığı gözlenmiştir.

Terör faaliyetleri, terör örgütleri de zaman zaman çocukları bu tür toplantılara alet edebilmektedirler, bunları kullanabilmektedirler.

Türk polisine bu toplantı psikolojisi ile  ilgili hem eğitim verilmekte hem de binden fazla psikolog istihdam edilmektedir. Bu tür olaylara nasıl müdahale edileceği, dolayısıyla hem demokratik hakkın kullanılması, bu hak kullanılırken toplantı kanunsuz hâle dönüşse bile bunun muhakkak surette kanuni sınırlar içinde engellenmesi gibi hususlarda gerekli eğitim ve hizmet içi eğitim sürekli eğitim olarak verilmektedir.

Ülkemiz bu açıdan yeterli hukuki altyapıya sahiptir. Polisin sanki sistemli olarak özellikle çocuklara yönelik özel bir tavrı varmış gibi -önergeyi okursanız öyle bir izlenim ediniyoruz- bunun da polisimize haksızlık olduğunu düşünüyorum ve bu sebeple şahsen bu önergeye karşı olduğumu bildiriyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çetin.

Kabul edenler…

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Karar yeter sayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN – Arayacağım Sayın Demirtaş.

Kabul etmeyenler…

Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık olduğu için oylamayı elektronik cihazla yapacağım.

Üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Süre bitti!

BAŞKAN – Sayın Ayhan Yılmaz? Burada.

Sayın Ahmet Koca? Burada.

Sayın Ülkü Güney, Bayburt? Burada.

Sayın Akif Gülle…

MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) – Ne zamana kadar alacaksın onları Sayın Başkan!

BAŞKAN – Lütfen Sayın Milletvekili… Lütfen…

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) - Sayın Başkan, uyarın milletvekilini, usule aykırı işlem yapıyor, almayın!

BAŞKAN – Sayın Faruk Çelik?

Sayın Binali Yıldırım?

Sayın Fuat Ölmeztoprak?

Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır ve reddedilmiştir.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.30

 

 

 

 

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.41

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Murat ÖZKAN (Giresun)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 5’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

2.- Genel Kurulun, 13 Ekim 2009 Salı günkü birleşiminde, 10/67, 10/75, 10/82, 10/122, 10/141, 10/180, 10/193, 10/208, 10/216, 10/229, 10/304, 10/309, 10/320, 10/324, 10/336, 10/337, 10/342, 10/374, 10/377, 10/388 ve 10/404 esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin birleştirilerek görüşülmesine ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 13.10.2009 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda siyasi parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                                              Mustafa Elitaş

                                                                                                    Kayseri

                                                                               AK PARTİ Grubu Başkan Vekili

Öneri:

Genel Kurulun 13 Ekim 2009 Salı günkü (bugün) birleşiminde Madencilik Sektörünün Sorunları ve Yeraltı Kaynaklarımız ile ilgili 10/67, 75, 82, 122, 141, 180, 193, 208, 216, 229, 304, 309, 320, 324, 336, 337, 342, 374, 377, 388 ve 404 esas numaralı Meclis Araştırma Önergelerinin birleştirilerek görüşülmesi,

Genel Kurulun; 13, 20 Ekim 2009 Salı günkü birleşimlerinde 15:00-20:00 saatleri arasında, 14, 15, 21, 22 Ekim 2009 Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde ise 14:00-20:00 saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesi,

Önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin lehinde söz isteyen Mustafa Elitaş, Kayseri Milletvekili.

Buyurun Sayın Elitaş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün 23’üncü Dönem Dördüncü Yasama Yılının ilk Danışma Kurulu toplantısını yaptık. Siyasi parti grup başkan vekili arkadaşlarımızla birlikte Meclis Başkanımızın Başkanlığında bu Danışma Kurulunu yaptık.

Yine her zaman gelenek hâline getirdiğimiz, pazartesi günü AK PARTİ Grup Başkan Vekillerinin yaptığı görüşme doğrultusunda muhalefet partisi grup başkan vekilleriyle yaptığımız telefon istişaresi ve ekim ayının sonuna kadarki sadece Meclis gündemiyle ilgili saatlerin nasıl oluşacağıyla ilgili konuyu telefonla görüştük. Değerli milletvekili arkadaşlarımız bu konuda farklı bir kanaatlerinin olmadığını… Ama salı günü, bugünden için Üçüncü Yasama Yılında siyasi parti gruplarıyla mutabık kaldığımız madenciliğin sorunları ve çözüm önerileriyle ilgili 19 milletvekili arkadaşımızın verdiği araştırma önergelerinin gündeme alınması konusunda mutabık kaldık. Bu, bütün siyasi partilerin mutabık kaldığı konuydu. Bir kısım arkadaşlarımız saatlerle ilgili konuda “15.00-19.00 diye devam etsin” dedi, bir kısım parti grubu da “14.00-20.00 konusuna tamamız…” Ama biraz önce görüştüğümüz Demokratik Toplum Partisi Grubunun, çocukların gösteri ve toplantılarda karşılaştıkları sorunlarla ilgili, güvenlik güçlerinin yaptıkları orantısız güçle ilgili bir araştırma komisyonu kurulması talebinde bulundular. Biz de Değerli Grup Başkan Vekiline, Meclis Başkanımızın Başkanlığında yaptığımız toplantıda, İçişleri Bakanımızı aradığımızı ama İçişleri Bakanının bu hafta yurt dışında olduğundan dolayı… Kendisini de ilgilendiren bir konu. Evlatlar bizim evlatlarımız, çocuklar bizim çocuklarımız. Onlara yapılan her türlü yanlış, her türlü orantısız güç engellenmek, önlenmek zorunda. Onlara kim olursa olsun, ister o toplantı ve gösteri içerisindeki yapılan eylemlerle, onlara yapılan darpla, onlara ilgili saldırıyla… Güvenlik güçleri olsun toplantıyı düzenleyenler olsun veya başkaları tarafından yapılacak her türlü şeyin engellenmesi için gayret göstermeliyiz diye ifade ettik. “Eğer uygunsa, mümkünse, İçişleri Bakanımızın bulunduğu bir süreçte bunun görüşülmesini -araştırma komisyonunun kurulup kurulmayacağı konusunda değil ama görüşmesiyle ilgili- biz parti kurullarımızda değerlendirelim, İçişleri Bakanı da hem sizi birinci ağızdan dinlemiş olsun.” dediler ama Grup Başkan Vekili arkadaşımız da geçen hafta nöbetçi olan Sayın Nurettin Canikli’nin de istirhamını kırmadığını, “Bu hafta bunu gündeme getirelim.” diye ifade ettiğini söylediler. O çerçevede bu gündeme geldi.

Değerli arkadaşlar, bizim arzumuz, isteğimiz, talebimiz şuydu: İçişleri Bakanının da bulunduğu bir süreçte araştırma komisyonu kurulmasıyla ilgili önergenin tartışılması, değerlendirilmesi… AK PARTİ Grubu olarak da biz, bu dinlediğimiz ve kendi yetkili kurullarımız çerçevesindeki aldığımız kararlar doğrultusunda buna katkı vermek veya kurulmamasıyla ilgili görüşlerimizi ifade etmek üzere toplanmıştık. Ama şunu da ifade ettik Danışma Kurulunda: Bakınız dedik, çocukların gösteri ve yürüyüşte yaptıkları işlem ve eylemlerle ilgili Terörle Mücadele Yasası’nın ilgili maddesiyle yargılandıklarından dolayı çok yüksek oranda, hakikaten kabul edilmeyecek oranda cezai müeyyideyle karşı karşıya kalacaklarından dolayı Hükûmetimiz, bu konuyla ilgili Adalet Bakanlığının yaptığı çalışmayı tahmin ediyorum imzaya açtılar. Önümüzdeki günlerde tasarı olarak bu Adalet Komisyonuna gelecek ve sizlerin de katkılarıyla birlikte inşallah yasal hâle gelecek.

Ama özellikle altı çizilmesi gereken noktalardan birisi de şu değerli arkadaşlar: Hani, çocuğun ırkı olmaz, çocuğun dini olmaz; hep beraber bunu söylüyoruz, çocuk çocuktur. Çocuk yaradılıştan dolayı bir masuniyet karinesi içerisinde görülmesi gerekir. Ama o çocuğu kalkan olarak kullanıp gösteri ve yürüyüşlerde o çocukları öne sürerek, o çocukların, açıkçası bilerek veya bilmeyerek orada herhangi bir serseri bir taşa, serseri bir copa, serseri bir şekilde yapılan bir eyleme karşı yaralanmasına meydan vermek, o çocuğun oraya sürülmesinde, o çocuğun nasıl ki yaralanmasında bilerek veya bilmeyerek kastı aşan bir şekilde yaptığı davranışta yapılan bir hata varsa, bilerek o çocukları meydanlara sürerek onların yaralanmasına, onların tahrik edilmesine, onların üzüntüye uğramasına sebebiyet verenlerin de kendi vicdanlarında kendilerini sorgulamaları gerekir diye düşünüyorum. Bunu, örnekler olabilir, hatalar olabilir, bu hataları açıkçası yapanlar kimse onlarla ilgili araştırmaları İçişleri Bakanlığı, devletin güvenlik güçleri ve devletin savcıları, adalet kurumları araştıracak, inceleyecek cezayı verecek ama kendi vicdanlarımızda çocuğu önümüze alarak çocuğun masuniyetinden, onunla ilgili yapılan her türlü yanlış hareketi de açıkçası burada savunarak kendi amaçlarımız doğrultusunda kullanarak onların yaralanmalarına, onların tahrip edilmelerine, onların psikolojilerinin bu genç yaşta bozulmalarına fırsat vermenin bir kere kendi vicdanlarımızda sorgulanması gerektiğini, yavrularımıza olan sevgimizden, yavrularımıza olan muhabbetimizden dolayı kendi vicdanlarımızda mahkûm etmemiz gerekir diye düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, 13-20 Ekim Salı günleri 15.00-20.00 arasında denetim faaliyetlerinin yapılması konusunda… Araştırma önergelerimiz bu konuda. Bugün maden ve madenle ilgili sorunları görüşeceğiz. Bu hafta ve gelecek hafta çarşamba ve perşembe günleri 14.00-20.00, salı günleri de 15.00-20.00 şeklinde. Ama 27 Ekim Salı günü 15.00-19.00 şeklinde Meclisin Genel Kurulunun çalışması konusunda önergemiz vardır. Bu önergeyi destekleyeceğinizi ümit ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Elitaş.

Öneri aleyhinde 3 sayın milletvekili söz talebinde bulunmuşlardır. Ancak, çekilen kura sonucu sıralamayı söylüyorum: Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili; Sayın Tayfun İçli, Eskişehir Milletvekili; Sayın Kamer Genç, Tunceli Milletvekili.

Şimdi, ikinci söz sırası, lehinde söz isteyen Afif Demirkıran, Siirt Milletvekili.

Buyurun Sayın Demirkıran. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AFİF DEMİRKIRAN (Siirt) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Doğrusu bu araştırma önergesi Meclis tatile girmeden önce esasen görüşülecek idi. Fakat o ara yoğun bir gündem nedeniyle biraz ötelendi ve -esasen madencilik sektörünü ben şanslı olarak telakki ediyorum- hemen Meclis açılır açılmaz gündeme geldi. Kanaatimce burada hiçbir grubun buna karşı bir duruşu yok. Bütün grupların… Çünkü biraz önce Değerli Grup Başkan Vekilimizin de ifade ettiği gibi, 19 tane önerge söz konusu. Bunlardan 3 tanesi AK PARTİ Grubuna aittir, 9 tanesi Cumhuriyet Halk Partisi  Grubuna aittir, 5 tanesi MHP Grubuna aittir. DTP Grubunun 1, ÖDP’nin de, Sayın Uras’ın da 1 önergesi var, 19 tane önerge. Bütün bu önergeler, gerek bor gerek kömür gerek altın, petrol, mermer, taş ocakları, linyit, nikel; ne kadar çok Türkiye’de üretilen maden varsa bunların geneliyle ilgili önergeler var, spesifik önergeler var. Dolayısıyla madencilik sektörünün mutlaka bir şekilde Meclisimiz tarafından kurulacak olan araştırma komisyonu tarafından masaya yatırılıp detaylı bir şekilde etüt edilmesi, incelenmesi gerektiğine inanıyorum.

Çok fazla da sözü uzatmak istemiyorum doğrusu çünkü gerçekten zaman çok önemlidir. Ancak şunu değerli heyetinize sunmak istiyorum ki, Türkiye’de birçok bilim adamı, birçok araştırmacı değişik görüşlere sahiptir. Kimi “Türkiye’de maden vardır.” diyor kimi “Yoktur.” diyor kimi “Şu kadar maden vardır.” diyor kimi “Zengindir, kalitesi yüksektir.” diyor kimi “Değildir.” diyor. Petrol ve doğal gazla ilgili de aynı şekilde. Dolayısıyla bunun mutlaka bir araştırılmaya ihtiyacı vardır, bir yönlendirilmeye ihtiyacı vardır ki ilgili kamu kuruluşları, devletimiz, Hükûmetimiz gereken tedbirleri alsın ve bu tedbirler sonucunda ortaya biz bir resim koyalım. Türkiye’de madencilik nerede? Gayrisafi millî hasıla içindeki yeri nedir? Geçmişte neydi, bugün nedir, yarın nerelere kadar çıkarabiliriz?

Mesela bor: Değişik şekillerde zaman zaman basına da intikal ediyor, diyoruz ki: “Şu kadar trilyon dolarlık bor rezervimiz vardır.” Peki, bu bor rezervimizin tamamını kısa bir zaman içinde ekonominin emrine verebilme imkânında mıyız? Dünyada ne kadar zamanda… Pazarı nedir? Dolayısıyla bunların araştırılması lazım.

Kömür: Yıllarca, hepiniz bilirsiniz “8,3 milyar ton kömürümüz var.” dedik. Ancak bazı bilim adamları ve birçok araştırmacı bunun çok daha fevkinde bir kömürün olduğunu hep iddia ettiler ama yeterli araştırma yoktu, yeterli sondaj çalışmaları yoktu. Belki geçmiş hükûmetlerin bütçesi yeterli değildi, belki vizyonları yeterli değildi ama AK PARTİ’yle beraber yapılan çalışmalar sonucunda mevcut rezerv yüzde 25 arttırıldı; fiilî olarak yapılan sondajlar sonucunda rezerv yüzde 25 arttı.

Şimdi, altın çok önemli bir meta ama yer altında duruyor. Biz 300 ton yılda altın ithal ediyoruz. Peki, altınımız dururken niçin ithal edelim?

Ha, bu nasıl araştırılıyor? Efendim, siyanürle mi, başka türlü mü, siyanürün dışında başka teknikler var mı altın üretiminde veya bunu en sağlıklı şekilde, ne doğaya ne çevreye ne insana zarar vermeyecek şekilde nasıl üretebiliriz, bunun çalışmasının yapılması gerekmez mi?

Dolayısıyla, değerli milletvekilleri, bu araştırma önergesinin lehinde, daha doğrusu grup önerimizin lehinde oy kullanılacağını ümit ediyorum çünkü lehinde oy kullanılması demek, araştırma önergesinin de, ilgili komisyonun bir an önce kurulması anlamına gelir.

Sayın Grup Başkan Vekilimiz de ifade ettiler, saatlerle ilgili de bir düzenleme var. Meclisin daha fazla çalışmasını, daha fazla kanun çıkarılmasını hepimiz istiyoruz; milletimiz, vatandaşımız bunu bizden bekliyor. Dolayısıyla, birer saatlik bir ilave çalışma zamanının da tarafınızca uygun görüleceğini ümit ediyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Demirkıran.

Önerinin aleyhinde söz isteyen Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili.

Buyurun Sayın Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle şahsım ve grubum adına yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Gerçekten bir şekil şartını yerine getiriyoruz ve zamanı öldürüyoruz. Danışma Kurulu kararı önemli, Meclisimizin, Genel Kurulun gündeminin belirlenmesi için rutin bir hadise ama işte, iki saate yakın zamanı da maalesef kaybediyoruz.

Niye böyle oluyor? Bakınız, ben tekrar ediyorum: Genel Kurulun ve komisyonların yani Meclisin gündemini belirleme takdiri Sayın İktidara aittir, Hükûmete aittir, Hükûmet partisinin grubuna aittir. Ülkenin sorunlarının çözümü noktasında yetki ve sorumluluk onların olduğu için öncelik belirlemesi hakkı da onlara aittir. Buna hiç itiraz etmiyoruz. İtiraz ettiğimiz husus, belirlenen gündemin çok sık değiştirilmesidir. Hem gündem maddelerinin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Şandır, zannediyorum teknik bir arıza söz konusu, bir saniye.

Buyurun Sayın Şandır.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Sayın Başkanım, hiç olumsuz bir şey söylemedik, daha başlamadık.

İtiraz ettiğimiz husus, hem gündem maddelerinde hükûmetin takdiriyle belirlenmiş önceliklerin çok sık değişmesi hem de çalışma saatlerinin çok sık değiştirilmesi. İnsanın psikolojisini bozuyor, disiplini bozuyor. Bu sebeple, dün Sayın Elitaş’la telefonda -ben aradım- konuştuk “Ne diyorsunuz?” diye. Önümüze getirdikleri hem gündem maddesine hem de çalışma saatlerine hiçbir itirazımız yok, muhalefet yapmak için kürsüye gelmedim, aleyhte söz almak da yine bir şekil mecburiyetinden kaynaklandı. Evet, Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalıdır, iktidarıyla-muhalefetiyle burada birlikte çalışmalıyız. Türkiye'nin, halkımızın sorunlarını hukuka kavuşturup çözümü noktasında iktidara imkân vermemiz lazım. Bunlara hiç itirazımız yok. Bana göre bir teamül gelişti, İç Tüzük’te değişiklik yapıp kurala bağlamadık ama bu, saat 14.00-20.00 arası çalışma doğru bir çalışma oldu, zannediyorum hepimizin ortak şeyi. Ama bunu, ikide bir, eğer “bitinceye kadar” diye -bunu yaşadık geçmiş dönemlerde- “Bitinceye kadar”a dönüştürürseniz varılan mutabakat bozuluyor.

Değerli milletvekilleri, değerli grup başkan vekili arkadaşlarım; Meclisin çalışması bir güvene dayalı. Grup başkan vekilleri arasındaki güven bozulduğu takdirde ondan sonra olması gereken makul şeyler bile olmuyor. Ümit etmek istiyorum, inanmak istiyorum, Dördüncü Yasama Yılında bu hafta itibarıyla başladığımız bu çalışma şekli devam eder ve gerçekten ülkemizin, halkımızın Meclisten beklediği, bizlerden beklediği gayreti, çalışmayı birlikte yaparız, ülkemize hizmet etmiş oluruz.

Şimdi, bugün Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu tarafından gündeme getirilen, Türk madenciliğinin sorunlarının araştırılması, tedbirlerin belirlenmesiyle ilgili araştırma önergelerinin görüşülerek Meclisimizde bir komisyon kurulması önerisini yürekten destekliyorum. Gerçekten, Türk madenciliği hukuk olarak da sıkıntıdaydı. 2004 galiba 5177’nin tarihi, bu Hükûmet döneminde yapılan değişiklikler ama bunların uygulanmasında, bu Kanun’un uygulanmasında da birçok sorunlar çıktığı madenciler tarafından ifade ediliyor. Özellikle maden tanımına giren alanların belirlenmesinde zannediyorum birtakım eksiklikler, çelişkiler oluştu ve diğer sektörlerle çatışma alanları oluştu. Söz sırası gelince konuşacağız ama taş ocakları konusunda maalesef, bizim Mersin’imizde -ki, Mersin’i konuşacağım ben, o konuda önergem var- hiç itiraz etmediğimiz, Toros Dağlarının taşını ülke ekonomisine kazandırmak yönündeki gayretleri tasvip edip teşvik ediyoruz ama onu yapalım derken tarımı öldürüyoruz. Gerek Tarsus’un ovasında gerekse işte, Silifke’de, Mersin’de, Erdemli’de taş ocaklarının çevresindeki köylerin ürünleri toz altında, inanınız ki, değer kaybında.

Tabii, değerli milletvekilleri, sorunların çözümüne veya tanımına insan merkezli bakarsak, bulacağımız tedbirler kabul edilebilinir, sürdürülebilinir olacaktır. Tabii ki madencilik önemli ama onun insana faydasını, o madenin çıkartıldığı yerdeki insana faydasını eğer biz meselemizin, bakış açımızın merkezine koyarsak bulacağımız şekil, çözüm kabul edilebilinir ve sürdürülebilinir olur. İnsanı koymaz da madenler değerlendirilsin… Sayın Bakanın sorduğu gibi: “Gelin burada karar verelim, madencilik yapmayalım mı?” sorusu çok talihsiz, yanlış bir soru olmuştur. Böyle bir şeyi düşünmek, böyle bir şeyi konuşmak, tartışmak buranın işi değil, buraya yakışmaz. Madencilik olmalı, madencilik gayrisafi millî hasılamızın katkı olarak yüzde 5’ine çıkartılmalı, şu anda yüzde 1 düzeylerinde. Bunlar bizim, Allah’ın bize bahşettiği, bize ait, toplumumuza ait kaynaklar, madenler, tabii kaynaklar. Dolayısıyla bunları mutlaka en etkin metotlarla çıkartalım, toplum, ülke yararına kullanalım ama bunu yaparken o bölgede yaşayan insanı mağdur etmeyelim. Bu mağduriyet bu Kanun’la temin edilememiş. Onun için bunların araştırılıp tespit edilmesi, tedbirlerinin, çözümlerin belirlenmesi doğru bir konudur ve bu konu Meclisimizde bir an önce araştırılmalı, Hükûmete bir çözüm projesi olarak sunulmalıdır.

Sayın Elitaş’ı dinledim, tabii, ağzından bal akıyor. Şimdi CHP sıralarında oturuyor, kusura bakmayın, yer değiştirmiş gibi.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Grup Başkan Vekiliyle program yapıyoruz Sayın Başkanım.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Ağzından bal akıyor. Yani bu çocuklarımızın şu yaşanan, televizyonlara yansıyan görüntüler… Yanında da insan haklarından sorumlu sayın başkanımız var. Bu çocuklarımızın sorunu madencilik sorunundan daha mı az önemli arkadaşlar? Yani temennileri ifade etmek hakkına zannediyorum en son sahip olması gereken iktidar partisinin grup başkan vekili olmalı. Yapılması gerekeni yapmak sorumlusu siz değil misiniz? Her gün aynı şeyi yaşıyoruz. Sayın Hocam, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Sayın Hoca, diliyorum ki bundan kişisel rahatsızlığını duyuyor ama tedbirini geliştirmek sizin sorumluluğunuz değil mi? Bunu muhalefet partisinin birinin bir araştırma önergesiyle buraya getirmiş olması, bunun ötelenmesi, ertelenmesi gibi bir hak getirmez.

Değerli arkadaşlar, yakışmıyor Türkiye’ye. Siz Diyarbakır’a gitmişsinizdir, aranızda çok değerli Diyarbakır milletvekilleri var “Sokakta yatan –ben gittiğimde bana ifade ettiklerini söylüyorum- 50 bin ile 100 binin arasında çocuk var.” deniliyor. Şu sebep, bu sebep… Köylerinden söküp getirmişsiniz. Bir sığınma olarak büyük şehirlere sığınmış, yatacak yeri yok, karnını doyuramıyor. Siz bu çocukların bu sorununu çözmeden bu çocukların bölücü terör örgütünün malzemesi olmasını nasıl engelleyeceksiniz? İkisini birlikte düşünerek. Hem bu çocukların, bizim çocuklarımızın, bu çocuklarımızın bölücü terörün eyleminde kullanılmasını kınayarak, tedbir geliştirerek hem de bu çocukların, işte, bu malzeme olmasına sebep olan konuların da izale edilmesi, maalesef Sayın Elitaş, sizin sorumluluğunuzda ama Meclis olarak bizim bunu konuşmaya öncelik vermek gibi de bir sorumluluğumuz var. Madenciliği konuşalım ama öncelikle insanı konuşalım. İnsanın içerisinde de en savunmasız, bizim en değerli varlığımız olan çocuklarımızın sorunlarını konuşalım.

Onun için, bugün bu önergenin reddedilmesi benim yüreğimi yaraladı, her anlamda. Bu çocuklarımızı etnik bölücü terör örgütünden de kurtarmak lazım, etnik bölücü terör örgütüne malzeme olmasına, yem olmasına sebep olan şartlardan da kurtarmamız lazım. Bunun sorumluluğu bu Meclisindir, tabii öncelikle de siyasi iktidarındır. Onun için, temennileri değil, yapılması gerekenleri burada ifade etmek gibi bir sorumluluğunuz var Sayın Elitaş, bunu hatırlatıyorum.

Bir başka şey daha söylüyorum: Ülkemiz felaketler yaşıyor. Biraz önce Borçka’yı konuştuk, fırsat olsaydı İstanbul’u konuşacaktık. Yani her kış, her baharda biz bu manzaraları yaşamak mecburiyetinde miyiz? İstanbul’da yaşanan sel felaketini konuşmamız gerekmiyor mu? Israr ediyoruz, zamanı geçmeden, acıların sıcaklığı geçmeden, henüz daha olay toplumsal bir meseleyken İstanbul’da yaşanan sel felaketinin veya İstanbul ve Trakya’da yaşanan sel felaketinin sebepleri ve sonuçlarını birlikte değerlendirip alınması gereken tedbirler konusunda… Şöyle veya böyle on beş yıldır İstanbul’u bu iktidar yönetiyor, yedi yıldır da Türkiye’yi yönetiyor. Eksik var, yanlış var, bir yerlerde yanlış var. Bu felaket yaşanıyorsa, Allah’a havale etmek hakkına sahip değiliz. Bunu da konuşmamız lazım. Bu Meclisi sanal gündem maddeleriyle meşgul etmeden, öncelik sıralamasını insan merkezli yaparak, insanımızın sorununu konuşmaya öncelik vererek…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Şandır, sözlerinizi tamamlayabilmeniz için bir dakika ek süre veriyorum.

Buyurun.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

…gündem belirlemeye Milliyetçi Hareket Partisi olarak her zaman var olduğumuzu, hatta uzlaşarak bunu belirlemeye hazır olduğumuzu her defasında söylüyoruz. Meclisin çalışmasına da sonuna kadar destek vereceğimizi söylüyoruz ama psikolojimizi de bozmayın. Bir gün saat sekize kadar, bir gün saat on bire kadar, bir gün de sabaha kadar çalışmayı yani doğru bulmuyoruz, doğru değil. Çalışacaksak çalışalım ama buna bir kural getirelim, o kuralı da birlikte getirelim, birlikte sonuna kadar uyalım.

Bunlara uyulması, bunların dikkate alınması dileğiyle, Dördüncü Yasama Yılımızın bir uzlaşma ortamında, ülkenin ve toplumun sorunlarına çözüm üretecek bir gayret içerisinde geçmesini yeniden temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum efendim.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Şandır.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Elitaş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Şandır yedi veya sekiz kere ismimden bahsederek benim sataştığımı…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Söz verirseniz, ben de tekrar söz alırım efendim. İsmimden bahsetti.

BAŞKAN – Sayın Şandır, lütfen…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İzin verirseniz yeni bir sataşmaya mahal vermeden…

BAŞKAN – Bizim kararımız ortada.

Henüz değil…

Sayın Elitaş, ben konuşmayı dikkatle izledim. Sayın Şandır’ın konuşmasının karşılıklı diyalog ve tenkit sınırları içerisinde olduğunu gördüm. Sataşmanın olmadığını tespit ettim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, ağzımdan bal damladığını söyledi; doğrudur. Teşekkür ediyorum ama benim balım halis baldır…

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Elitaş, sözleriniz zaten tutanaklara geçti.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – …samimi baldır, duygularımla ifade ettiğim baldır. Eğer Sayın Şandır’ın samimi balı varsa o önergeye evet diye elini kaldırırdı.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Elitaş.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Evet diyeceğim zaten.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hayır öbür önerge. Geçti o önerge.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Ben yoktum burada.

BAŞKAN – Önerinin aleyhinde söz isteyen Tayfun İçli, Eskişehir Milletvekili.

Buyurun Sayın İçli. (DSP sıralarından alkışlar)

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

AKP Grubunun önerisi biraz evvel okundu, aleyhinde görüşlerimi belirtmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, AKP grup önerisinde madencilik sektörünün sorunları ve yer altı kaynaklarımızla ilgili Meclis araştırması önergesinin bugün görüşülmesi isteniyor.

Benden önceki değerli konuşmacıların ifade ettiği gibi, madencilik sektörünün sorunları gerçekten çok çok önemli. Bunu inkâr etmiyorum, hiçbir milletvekili de inkâr edemez ancak değerli arkadaşlarım, televizyonları izlediğimizde, gazeteleri okuduğumuzda, siyasi partilerimizin çok saygıdeğer genel başkanlarını dinlediğimizde, sokakta dolaşıp vatandaşa kulak verdiğimizde Türkiye’nin sorunlarının bambaşka olduğunu, Türkiye’nin gündeminin bambaşka olduğunu çok net olarak görüyoruz. Halkımız bezgin, halkımız yılgın, halkımız çaresiz, halkımız bilgisiz -yani “bilgisiz” derken, halkımız bu gelişmelerden dolayı bilgilendirilmiyor- ama biz neyi konuşuyoruz Türkiye Büyük Millet Meclisinde; madencilik sorunlarının araştırılmasıyla ilgili Meclis araştırma önergesini.

Biraz evvel DTP grup önerisinde de çocuklarımıza emniyet güçleri tarafından yapılan haksız muamelelerin araştırılması konusu gündemdeydi ve AKP’li milletvekili arkadaşların oylarıyla reddedildi. Bu da bence çok çok önemli bir sorun aslında, etnik temelde incelememek kaydıyla, çocuklarımızın bir insan olduğunu kabul etmek kaydıyla, kadın-erkek eşitliği, ayrımcılık yapmamak kaydıyla, hatta çocuklarımıza uygulanan şiddeti bırakın, insanlarımıza, sanatçılarımıza yapılan şiddeti de içine almak suretiyle araştırılmasının gerekli olduğuna inanıyorum. Bunlar önemli konular.

Ama değerli arkadaşlarım, bakıyoruz şimdi, Türkiye’de iç politikada ve dış politikada çok çok önemli konular konuşuluyor. Açılımlardan bahsediliyor, saçılımlardan bahsediliyor; adı önce “Kürt Açılımı” deniyor, sonra “Demokratik Açılım” deniyor. Aylarca televizyonda siyasi partilerin temsilcileri konuşuyor, halk birbirine neredeyse öfkeyle bakacak noktaya geliyor ama bu konu Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuşulmuyor, kapalı kapılar ardında konuşuluyor. Konuşulmuyor, mektuplarla, kapalı mektuplarla konuşulmaya çalışılıyor.

Öbür tarafta, bakıyorsunuz bir Ermeni açılımı. Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer milletvekilleri o protokolde öncesinde ve perde gerisinde neler konuşuldu bilmiyor. Paraflar atılıyor, imzalar üç saat gecikiyor. 2 Sayın Bakanın, Ermenistan Dışişleri Bakanıyla bizim Dışişleri Bakanımızın arkasında 4 tane devletin dışişleri bakanları ayakta duruyor, protokol imzalanıyor ama Türkiye Büyük Millet Meclisi ülkeyle ilgili nelerin konuşulduğu konusunu bilmiyor.

Başka… Gazetelere bakıyorsunuz, televizyonlara bakıyorsunuz, yargı reformu konuşuluyor. Silivri Cezaevinde sürdürülen davanın savcıları, yargıçları, o soruşturmayla ilgili emniyet kuvvetleri, istihbarat birimleri önlerindeki davayla ilgili konuda yemek yiyorlar, bir kutlama yapıyorlar  -adına kutlama dersiniz, iftar yemeği dersiniz- ama bu, yargı reformu çerçevesinde Türkiye’de konuşulmuyor. Ama partilerin kongrelerinde genel başkanlar, genel başkan yardımcıları, başbakan yardımcıları Türkçe dışında -bence de haklılar, konuşabilirler, eleştirmiyorum ama- bu tür konuları konuşuyorlar, tabanlarına mesaj vermeye çalışıyorlar.

Ee peki, işsizlik… İnsanlar organlarını satıyor, burada konuşulmuyor.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – İntihar ediyor.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) - İş adamları intihar ediyor, konuşulmuyor. TÜSİAD kapalı oturumunda, korktuklarını söylüyor Türkiye'nin 100 büyük iş adamı. İktidar baskısından, medya baskısından, vergilerden, demokrasiden, demokrasinin yokluğundan… Ee, burada konuşulmuyor! Herkes karnından konuşuyor. Başka? Başka, çok sorun var değerli arkadaşlarım.

Tarım… Tarım bitmiş. Esnaf bitmiş. Sanayici bitmiş. Tüccar bitmiş. Öğrencilerimiz bitmiş. Emekliler bitmiş ama burada konuşulmuyor.

Değerli arkadaşlarım, şu gündemde üç yüz yetmiş dört adet Meclis araştırması ve genel görüşme istemi var. Bakın, birkaçının başlığını okuyayım. 1’inci sırada ne var arkadaşlar? Genel görüşme: “İşsizlik sorunu ve İşsizlik Sigortası Fonunun daha etkin biçimde kullanılması.” Sayın Algan Hacaloğlu ve arkadaşlarının verdiği bir Meclis araştırması. Hızla geçiyorum. Yine işsizlik... İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız ve arkadaşlarının yine işsizlikle ilgili… Devam ediyorum, yolsuzluklar konusunda Meclis araştırması. Sosyal güvenlik sistemi… Emeklilerimiz, çalışanlarımız, ilaç, doktor meselesinden bitap düştü, maaşlarından çatır çatır kesiliyor ama bunlar konuşulmuyor. Tarım… Güneydoğu ve Doğu Anadolu’daki tarım ve hayvancılık. Meclis araştırması… Bunlar konuşulmuyor. Ee peki, arkadaş biz neyi konuşuyoruz? Sanki, bu Meclis, Türkiye Büyük Millet Meclisi Türkiye'nin Meclisi değil, bir eli balda, bir eli yağda, kişi başına düşen millî geliri 30 bin dolarlık, 40 bin dolarlık bir ülkenin Parlamentosu! Öyle miyiz arkadaşlar? Sokağa çıktığınız zaman, vatandaşların gözüne baktığınız zaman öyle mi diyorlar size? Ankara’da, Eskişehir’de, Türkiye'nin birçok yerinde… Geçen, Eskişehir’de, arkadaşlarla, yerel yöneticilerle, milletvekili arkadaşlarla konuştuk. Bugün, o toplantıdaki metnin mutabakatı için göndermişler. Otuz konuyu konuşmuşuz sadece Eskişehir’le ilgili. Eskişehir’de dükkânlar boş, daireler satılık, en önemli caddesinde, yer bulamayacağınız yerlerde kiralık, satılık daireler. Ankara’nın Kızılay’ında, bir sokakta şöyle bir kafanızı kaldırıp baktığınız zaman insanların hangi hâlde olduğunu görüyorsunuz ama kendi gruplarımızla, kendi parti kongrelerimizle ve özellikle kendi oluşturduğumuz kendi medyamızın önünde çok güzel Türkçemizle ahkâm kesiyoruz. Beyler, Türkiye'nin gerçek gündemi bu. Değerli arkadaşlarım, bunları konuşmamız lazım.

Üç yüz yetmiş dört Meclis araştırması. Meclis araştırmasında, sayın milletvekilleri, ne diyor? Aynı, biraz evvel AKP Grubunun getirdiği gibi, madencilik sorunlarında ne var, onu çözelim. Peki, işsizlik? Bu ülkede yoksulluk yok mu, yolsuzluk yok mu? Deniz Feneri soruşturması bir ay oldu bir şey yok ama bakıyorsunuz, Silivri savcılarıyla yargıçları tekne turu yapıyorlar değerli arkadaşlar, devletin parasıyla. Aslında bunun da araştırılması lazım. O yemeğin parasını kim veriyor? İçişleri Bakanlığı mı veriyor, İstanbul Emniyeti mi veriyor, İstanbul Emniyetine bağlı İstihbarat ve Terörle Mücadele Şubesi mi veriyor? Kendi ceplerinden mi veriyor, devletin bütçesinden mi veriyor? O emniyetçiler niye sanık avukatlarına bir yemek vermiyorlar, iftar yemeğini? O arkadaşlar, sanık avukatları Müslüman değil mi? Bu ülke de Müslüman değil mi? İddia makamıyla uğraşıyorsunuz, yargıçlarla uğraşıyorsunuz, sonra “Bağımsız yargı” diyorsunuz. Bu yapılan Türkiye’deki kepazeliklere de Avrupa Birliği ilerleme raporu taslağında alkış… Neymiş? Darbelerle çok iyi gidiyormuşuz. Avrupa Birliğinin raportörleri Türkiye ile halkla dalga geçiyor ve biz burada sessiziz. Hukuka aykırılıklar… Belki de doğrudur, bunlar araştırılacak. Bir araştırma komisyonu kurulacak, o savcılar, o yargıçlar eğer görevini kötüye kullanıyorlarsa neden soruşturma yapılmadığını, Adalet Bakanlarının neden soruşturma iznini vermediğini Türkiye Büyük Millet Meclisi burada davanın içine girmeden… Hukuk devleti, demokrasi… Demokrasi böyle gerçekleşir. Demokrasi parlamentoda gerçekleşir önce. Ama, Parlamentoda gerçekleştirmediğiniz demokrasiyi ağzınıza sakız yapmak suretiyle her yerde “demokrasi, özgürlük, demokrasi, özgürlük” diye konuşmakla bir yere varamazsınız. Bu insanlara haksızlık edersiniz; bu ülkede yaşayan insanlara ve gelecekteki çocuklarımıza haksızlık edersiniz. Bunlar hep tarihe not düşülüyor. Bugün, kendi grubumuzu belki, kendi sempatizanlarımızı tatmin etmek için bir şeyler söyleyebiliriz ama gelecek hepimizin yakasına yapışacak, görmezden geldiğimiz için.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın İçli, lütfen tamamlayınız.

Buyurun.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkan.

Aslında söylenecek çok şey var. Turizm… İşte, yazın turizm. Bugün bir gazetede okudum, gelen kişi sayısı artmış, bıraktıkları para sayısı azalmış, her şey dâhil... Eğer turizm bölgelerine gittiğiniz zaman turizm yatırımcılarının ne kadar içler acısı durumda olduğunu görürsünüz. Esnafa gittiğiniz zaman esnafı duyarsınız. Zaten çiftçiyi, köylüyü unuttuk. Köylüye gitmek, işte, sadece Diyarbakır’a, Muş’a gitmek değil, Anadolu’daki, Yozgat’a, Niğde’ye, Eskişehir’in köylerine gittiğiniz zaman da orada görüyorsunuz çiftçinin hâlini. Her yerde, bu ülkenin her yerinde çiftçi bitap düşmüş, korkuyor, seslerini yükseltemiyorlar.

İşte böyle bir ortamda değerli arkadaşlarım, demokrasiden bahsediyoruz ve böyle bir ortamda gündem tayin edip Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bu gündemi değerlendiriyoruz. Onun için, aslında evet, madencilik sektörünün sorunları önemlidir ama bunları öncelikle ele almamız gerekir diyorum ve hepinize sabrınız için teşekkür ediyorum. Sağ olun.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın İçli.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, oylamaya geçilmeden önce bir yoklama talebi vardır.

Sayın Anadol, Sayın Öztürk, Sayın Korkmaz, Sayın Barış, Sayın Keleş, Sayın Ünsal, Sayın Koçal, Sayın Aydoğan, Sayın Ertemür, Sayın Ağaoğlu, Sayın Özkan, Sayın Yıldız, Sayın Küçük, Sayın Arat, Sayın İnce, Sayın Mengü, Sayın Kaptan, Sayın İçli, Sayın Meral ve Sayın Koç.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- Genel Kurulun, 13 Ekim 2009 Salı günkü birleşiminde, 10/67, 10/75, 10/82, 10/122, 10/141, 10/180, 10/193, 10/208, 10/216, 10/229, 10/304, 10/309, 10/320, 10/324, 10/336, 10/337, 10/342, 10/374, 10/377, 10/388 ve 10/404 esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin birleştirilerek görüşülmesine ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi (Devam)

BAŞKAN – AK PARTİ Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VII.-  BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Önergeler (Devam)

2.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/280) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/148)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2/280 esas numaralı Yüksek Öğretim  Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifim havale edildiği Plan ve Bütçe Komisyonunda 45 gün içerisinde görüşülmediğinden İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan Genel Kurul gündemine alınması hususunda gereğini arz ederim. 14.04.2009

                                                                                              Hasan Erçelebi

                                                                                                    Denizli

BAŞKAN –  Önerge sahibi olarak söz isteyen Ayşe Jale Ağırbaş, İstanbul Milletvekili.

Buyurun Sayın Ağırbaş. (DSP sıralarından alkışlar)

AYŞE JALE AĞIRBAŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özürlülere üniversitelerde kontenjan ayrılmasına ilişkin kanun teklifimin Meclis İç Tüzüğü’nün 37’nci maddesi gereğince gündeme alınmasına ilişkin söz almış bulunuyorum. Konuşmama başlamadan önce yüce heyetinizi şahsım ve Demokratik Sol Parti adına saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizde 9 milyon özürlü vatandaşımız bulunmaktadır ve biz onlara karşı sorumluluğumuzu tam anlamıyla yerine getirmemekteyiz. Toplumda özürlülere karşı bir duyarlılık olmakla beraber genel itibarıyla özürlülerin sosyal, siyasal ve kültürel alanlarda, bir başka ifadeyle toplumsal yaşamda diğer bireylerle eşit koşullarda yer almasını sağlayacak düzenlemeler tam olarak yapılmamıştır. Yıllar itibarıyla özürlülerin durumunun iyileştirilmesi ve toplumsal yaşama entegre edilmesine ilişkin adımlar atılmış olsa da bunların yeterli olduğunu söylemek çok da doğru bir ifade olmayacaktır. İş yerlerinde engelliler için uygun çalışma ortamı, fiziksel çevrede uyarlamalar, kamusal alanlarda fiziksel düzenlemeler hâlâ eksiktir. Bu nedenle özürlü vatandaşlarımızın durumu ülkemizin kanayan yaralarından biri olmaya devam etmektedir.

Değerli milletvekilleri, ülkemizdeki her 8 kişiden 1’i özürlüdür ve toplumumuzun özürlü kesimi ve aileleri içinde bulundukları eşitsizlik ortamından rahatsız durumdadırlar. Özürlüler toplumsal aktivitelerin dışında kalmış olmaktan, istihdam olanağı bulamamaktan, uygun yaşam standartlarına kavuşamamaktan şikâyetçidirler. Seslerini yetkililere duyurma hususunda çaresiz kalmakta, kendilerine uzanacak yardım eline, kendilerini işitecek kulaklara ihtiyaçları bulunmaktadır.

Özürlülerin istekleri bellidir: Sağlık, bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinden yararlanma, eğitim görme, meslek ve iş edinme, sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif etkinlikler ile siyasal yaşama katılmak istemektedirler. Temel gereksinmeleri açısından bir farklılık bulunmamasına karşın özel bir gereksinim grubu oluşturan özürlü bireyler, bu hizmetlere ulaşabilirlik açısından diğer bireylere nazaran eşit olmayan bir konuma sahiptirler. Bu durum da belirginleşen bir ayrımcılığı ortaya çıkarmaktadır.

Özürlülerin yaşamını kolaylaştırmak, ekonomik ve sosyal haklarını elde etmesini sağlamak için gerekli tedbirlerin ve bilincin oluşmasını temin etmek üzere birtakım köklü değişikliklere ihtiyaç vardır. Özürlülere aylık bağlanması, ailelerine çeşitli adlar adı altında yardımlar yapılması, ulaştırılması elbette ki önemlidir ancak bu türden sosyal politikalar tek başına özürlülerin yaşama entegre edilmesini sağlayamaz, onları yaşamın içine çekemez.

Özürlülere yönelik politikalar, eşitsizlikleri giderici olmalıdır. Özürlüler aleyhinde olan şartların gerekirse pozitif ayrımcılık uygulamak suretiyle aşılması sağlanmalıdır. Özürlülerin eve kapanması, umutlarının tükenmesi ya da farkında olmadan bizim onları yaşamın dışına itmemiz toplumsal bir sorundur. Bu sorunun çözülmesi için herkesin elini taşın altına yerleştirmesi gerekmektedir. Özürlüleri görmezden gelmek, ihtiyaçlarına duyarsız kalmak, toplumumuzun ilgi bekleyen kesiminin mutsuz olmasına, hayattan kopmasına neden olur ki bir vatandaşımızın üzülmesi, umutlarını yarına taşıyamaması hepimizi derinden etkilemelidir; etkilemiyorsa orada durup düşünmemiz gerekiyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; atacağımız her adımda, gerçekleştireceğimiz her politikada özürlüleri hesaba katmak, onlara hayatlarının yaşanmaz kılınmadığını, ülkemizin kaynaklarından tüm vatandaşların istifade edeceği ölçüde yararlanabileceğini göstermek zorundayız. Bu anlamda bizim elimizde kullanacağımız bir yetki var. Bu yetkiyi, geç olmadan, şu anda elimizde fırsat varken kullanmalıyız. Eminim içinizde herhangi birinin evladı, yakını özürlü olsaydı, üniversiteye girmek, iş sahibi olmak, hedefini gerçekleştirmek için sizler de bu yönde yardımlarınızı esirgemezdiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ağırbaş, lütfen tamamlayınız.

AYŞE JALE AĞIRBAŞ (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bir toplumda eğitim seviyesi ne kadar yükselirse o toplum o derece kalkınır ve gelişir. Toplumun bir kesimi yaşanan gelişmeden payını alamıyorsa, içinde bulunduğu şartlar bunu engelliyorsa bunun giderilmesi devletin, dolayısıyla devleti idare eden hükûmetin görevidir. Devlet herkese eşit yaşam koşulları sağlamakla yükümlüdür. Bir kesim bundan yararlanamıyorsa kanuni düzenlemeler derhâl yapılmalıdır, herkesin fırsatlardan yararlanabildiği ortama dönüştürülmelidir.

Özürlülerin üniversite eğitiminden azami ölçüde yararlanmasının önünü açacağına inandığım kanun teklifinin Meclis gündemine alınması ülkemizin, toplumumuzun yararına olup aynı zamanda siyasi sorumluluğumuzun da bir gereğidir.

Bu duygu ve düşüncelerle, parti ayrımı gözetmeden bu kanun teklifinin gündeme alınmasına “evet” oyu vereceğinize gönülden inanıyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP, CHP ve DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ağırbaş.

Önerge üzerinde bir milletvekili adına Hasan Erçelebi, Denizli Milletvekili.

HASAN ERÇELEBİ (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Jale Ağırbaş’ın engelli yurttaşlarımızın eğitimiyle ilgili vermiş olduğu kanun teklifi üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce geçen hafta çarşamba günü seçim bölgem olan Denizli’de namuslu bir iş adamı olan Osman Nuri Sözkesen’in intihar olayından sonra bütün iş âlemine, ailesine başsağlığı diliyorum ve Hükûmetimize de diyorum ki, lütfen Türkiye’deki ekonomik krize odaklanın, yoğunlaşın.

Değerli milletvekilleri, Sayın Ağırbaş’ın kanun teklifiyle engelli yurttaşlarımızın yükseköğretimdeki kontenjanlarının artırılması söz konusudur.

Öncelikle devlet olarak şunu bir düzeltmemiz lazım: Şu ana kadar bütün literatürde bir “özürlü” sözcüğü vardır, bu yanlıştır. Lütfen bunu hem kanunlarda hem de engelli yurttaşlarımızla ilgili bütün birimlerde kaldıralım. Bunun için  herhâlde bir yasal düzenleme yapmaya gerek yoktur. Bunun adı “engelli yurttaşlarımız”dır.

Her toplumda nüfusun yüzde 11 ile 13’ü engellidir. Bizim ülkemizde bu oran yüzde 13 civarındadır ve yaklaşık 9 milyon yurttaşımız engellidir. Bunları aileleriyle düşündüğümüz zaman 15-20 milyonluk bir kitle söz konusudur. O yüzden engelli yurttaşlarımızın sorunlarını parça parça çözmek yerine, biz Demokratik Sol Parti olarak bir “engelliler bakanlığı” kurulmasını istiyoruz.

Bu kanun teklifiyle, değişik şekilde engelli olan yurttaşlarımıza, eğer bunlar vücutlarının yüzde 40’ını kullanamaz hâle gelmişse o zaman bunlara bir pozitif ayrımcılık verilsin istiyoruz. Eğer böyle olursa, bu yurttaşlarımızı eğiterek topluma kazandırmış oluruz. Oysa günümüzde bu yurttaşlarımızın çoğu, insanlarımızın, devletimizin bir anlamda acıma duygularına terk edilmiştir. Oysa bu kanun teklifiyle bu yurttaşlarımızı acıma duygularından çıkarıp, eğiterek, topluma kazandırma, devletine, milletine ve kendisine yararlı olma olanağı sağlanacaktır. O yüzden, bu yasa teklifinin hiç düşünülmeden Genel Kurulumuza getirilip yasalaştırılması gerekir diye düşünüyorum.

Söz yükseköğretimden açılmışken, son zamanlarda YÖK’te ve ÖSYM’de bir şeyler oluyor. Akıl alacak gibi değil. Polis Meslek Yüksekokulu sınav soruları birilerine veriliyor ve sınav iptal oluyor. Şimdi 1 Kasımda yenisi yapılacak. Sadece sınavın iptal edilmesi yetmez, sorumluların mutlaka bulunması ve cezalandırılması gerekiyor. ÖSYM, kıt olan devlet kaynaklarını yurttaşlarımıza hakkaniyete uygun olarak dağıtsın diye kuruldu, yoksa birilerine soruları önceden versin de sonra sınav yapsın diye kurulmadı. 70 milyon Türk vatandaşının ÖSYM’de ve YÖK’te hakkı vardır. Eğer ÖSYM doğru dürüst sınav yapamayacaksa o zaman bu işi bıraksın, daha düzgün bir mekanizma kurulur.

Bunun yanında, yine geçen sene bu sıralar çıkarmış olduğumuz son Af Kanunu’nda, 15 ve 16’ncı maddelerde “Türk Silahlı Kuvvetlerinden ve Polis Akademisinden kaydı silinenler eş değer bir yükseköğretim kurumuna yerleştirilir.” diye bir kanun çıkardık buradan.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Erçelebi, lütfen tamamlayınız.

HASAN ERÇELEBİ (Devamla) – Bu ilk defa gerçekleşiyor. Şu ana kadar çıkarılan bütün af kanunlarında kim, nerede kaydı silinmişse oraya döndü.

Şimdi, YÖK bunu gerçekten çok enteresan uyguladı. Bu insanları aldı götürdü Boğaziçi Üniversitesine kaydetti. Bu, Boğaziçi Üniversitesini cezalandırma mıdır? Bu, kovulanları ödüllendirme midir, yoksa başka bir şey midir?

İlginç bir durum var: Bir tarafta, Polis Akademisinden kaydı silinenler Boğaziçine kaydoluyor. Öbür  tarafta, Polis Meslek Yüksek Okulu sınavları iptal ediliyor. Acaba bunlar bir rastlantı mıdır, yoksa bir planın sonucu mudur diye merak ediyorum. Bunların da ortaya çıkarılması gerekir diyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASAN ERÇELEBİ (Devamla) - Bu kanunun, bu kanun teklifinin yüce heyetiniz tarafından kabul göreceğini umut ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Erçelebi.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) – Kabul edilse iyi olurdu.

BAŞKAN – Gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

IX.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, SHÇEK yurtlarında yaşanan bazı olaylara ilişkin Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’tan sözlü soru önergesi (6/536) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, TRT programlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/618)  ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

3.-  Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, TRT’nin teşkilat yapısı ve yayınlarıyla ilgili iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/633) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

4.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, TRT’deki personel alımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/660) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

5.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, “Sınırlar Arasında” Programının sonlandırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/780) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

6.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, “Sınırlar Arasında” programının yayından kaldırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/781) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

7.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, bazı televizyon programlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/823) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

8.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, yerel gazetelerde ilan yayımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/825) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

9.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, RTÜK’ün radyo ve televizyon yayın izni verdiği bir kuruluşa ilişkin sözlü soru önergesi (6/923) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

10.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, bir derneğin reklamlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/970)   ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

11.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, bir siyasi parti ilçe kongresinin TRT’de yayınlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/981)  ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

12.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, TRT Antalya radyosunun kapatılacağı iddiasına ve TRT’’nin arazilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1007) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

13.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, TRT’de Türk Dünyasına yönelik dil programları yapılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1022) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

14.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, RTÜK Başkanına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1046) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı

15.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, TV dizilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1049) (Cevaplanmadı)

16.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, soruşturma açılan bir dernekle ilgili televizyon yayınına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1078) (Cevaplanmadı)

17.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, TRT’deki bazı personel hareketlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1136) (Cevaplanmadı)

18.- İstanbul Milletvekili Ufuk Uras’ın, bir caminin restorasyonuna ilişkin Devlet Bakanından (Bülent Arınç) sözlü soru önergesi (6/1247) (Cevaplanmadı)

19.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, RTÜK Başkanının gayrimenkullerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1297) (Cevaplanmadı)

20.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, TRT’nin iki yeni radyo kanalı kurma çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1345) (Cevaplanmadı)

21.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, TRT yönetimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1387) (Cevaplanmadı)

22.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, TRT’nin bazı yayınlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1430) (Cevaplanmadı)

23.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, TRT’nin bir ajanstan hizmet alımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1448) (Cevaplanmadı)

 24.-  Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, TRT çalışanlarına baskı yapıldığı iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1508) (Cevaplanmadı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç, gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 1, 5, 7, 11, 34, 35, 45, 47, 104, 128, 137, 153, 162, 179, 181, 204, 248, 330, 376, 417, 454, 492, 509, 566’ncı sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.

Şimdi bu soruları sırasıyla okutuyorum:

Süremiz bir saat.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.

                                                                                                 11.03.2008

                                                                                              Rıdvan Yalçın

                                                                                                      Ordu

Çeşitli yurtlarımızda küçük yaşta çocukların tecavüze uğradıklarını basından üzüntüyle takip etmekteyiz.

a-) Neden Devlet kendi koruması altındaki çocukların iffetini koruyamıyor?

b-) Bakanlığınız boyunca bakanlığınıza bağlı yetiştirme yurtlarında kaç çocuğumuz tecavüz ya da tacize ve farklı suçlara maruz kalmıştır?

c-) Bu çocuklara özen gösterilmesi için başlarına gelen olayın basına yansıması mı gerekmektedir?

d-) Yurtlarda yaşanan tecavüz taciz ve benzeri olayların kurumlar zarar görmesin diye örtbas edildiği doğru mudur?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen soruların TRT’den sorumlu Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                  Alim Işık

                                                                                                   Kütahya

Son günlerde iktidar partisine yakın gazeteci ve televizyoncuların, TRT’de yaptığı programların arttığı yönündeki haberler bazı yayın organlarında dile getirilmiştir. Bu konuyla ilgili olarak;

1. Basın özetleri verilirken gazeteler hangi ölçütlere göre sıralanmaktadır? Bu sıralama daha önce nasıl yapılıyordu, şimdi nasıl yapılmaktadır?

2. TRT’de yayınlanan programlarda, yakını halen milletvekili olan kaç kişi görev almaktadır? Bu kişiler kimlerdir?

3. Daha önce başka TV ve gazetelerde çalışıp da şimdi TRT’de çalışanlar kimlerdir?

4. TRT’de yayınlanan programlarda program başına ne kadar para ödenmektedir? En pahalı yayına sahip ilk 5 program kimlere aittir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yer alan sorularımın Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu TRT’den sorumlu Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                   İsa Gök

                                                                                                    Mersin

Bir kamu hizmeti yayıncısı olan TRT yayınlarında son dönemlerde sürekli olarak siyasi görüşleri AKP ile örtüşen gazeteci ve televizyonculara yer verildiği, muhafazakar basın organlarında çalışan isimlere program yaptırıldığı, türbanlı ya da peruklu hanımların konuk edildiği, keza basın özetlerinde AKP çizgisindeki gazetelerin açıkça öne çıkarıldığı gözlenmektedir. Diğer taraftan TRT kanununda değişiklik öngören kanun tasarısı gerek kurum çalışanlarında gerekse halkta ciddi kaygılar yaratmaktadır.

1- TRT yayınlarında belirgin biçimde ortaya çıkan bu yanlılık TRT’nin özerkliği ve tarafsızlığı prensibine uygun mudur? Bakanlığınız tarafından TRT yayınlarına müdahale edilmekte midir? TRT neden tarafsız yayın yapamamaktadır? Bu hususta bir tedbir alınacak mıdır?

2 - Bakanlığınızca, TRT’nin teşkilat yapısında ve kadrosunda önemli değişiklikler öngören kanun tasarısı hakkında kamuoyu resmi olarak bilgilendirilecek midir? Bu tasarı hazırlanırken hangi kurum ve kuruluşların görüşü alınmıştır? Olumsuz görüşler nelerdir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yer alan sorularımın Türkiye Radyo Televizyon Kurumu-TRT’den sorumlu Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                   İsa Gök

                                                                                                    Mersin

TRT’nin bazı birimlerinin kapatılmasını, hizmetine ihtiyaç kalmadığına karar verilecek personelin diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmesini öngören yasa tasarısı görüşülmekte iken bu dönem içerisinde, TRT’ye birçok yeni personel alındığı ve üstelik bu kişilerin eğitim ve uzmanlık itibarıyla görevlendirildikleri konularla ilgisinin bulunmadığı ancak AKP ile siyasi görüşleri örtüşen kişiler olduklarına ilişkin duyumlar alınmaktadır.

Soru 1 – TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in atanma tarihi olan 21.11.2007 tarihinden bu güne kadarki zaman diliminde TRT’ye yeni personel alınmış mıdır? Kaç kişi alınmıştır? Kaç kişi anılan tasarının hazırlandığı tarih olan 21.01.2008 tarihinden sonra işe başlamıştır?

Soru 2 – AKP hükümetinin iktidarda olduğu 58, 59 ve 60. hükümet dönemlerinde TRT’ye toplam kaç yeni personel alınmıştır?

Soru 3 – Yeni personelin alındığı birimler hangileridir? Bu kişilerin eğitimleri nedir?

Soru 4 – Bakanlığınız söylemleri ile icraatları arasındaki çelişkinin sebebi nedir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Aşağıda yer alan sorularımın Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                   İsa Gök

                                                                                                    Mersin

Gazeteci Banu Avar tarafından hazırlanan “Sınırlar Arasında” programının, 15 Mayıs 2008 tarihinden itibaren yayından kaldırıldığını ve gerekçe olarak da yayın planında değişikliğe gidilmesinin gösterildiğini öğrenmiş bulunmaktayız.

1 – Program daha önce de defalarca sansür edilmiş olup, 2007 Aralık ayında Sayın Avar, TRT Genel Müdürü’ne istifasını sunduğu halde neden kabul edilmemiş, 1 yıllık bir sözleşme daha neden yapılmış, bundan beş ay sonra da program TRT 1’den TRT 2’ye neden aktarılmıştır? Programla ilgili bu kadar çelişkili karar süreci tarafınızdan ne şekilde açıklanmaktadır?

2 – Ülke çıkarlarını önde tutan programlar yapan Banu Avar’ın programının yayınına son verildiğini bildiren yazıdaki gerekçe TRT yayın politikasının da değiştiğinin, ulusal çıkarlara hizmet eden programlara yer olmadığının açık bir ifadesi midir? Alınan bu son karar, Kurumda tarikat-cemaat kaynaklı kadrolaşma sürecinin bir başka uygulaması mıdır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki yazılı sorumun TRT’den sorumlu Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını arz ederim.

                                                                                                Mümin İnan

                                                                                                     Niğde

Soru: - Banu Avar’ın hazırlayıp sunduğu “Sınırlar Arasında” programı hangi gerekçeyle yayından kaldırılmıştır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki yazılı sorumun RTÜK’dan sorumlu Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını arz ederim.

                                                                                                Mümin İnan

                                                                                                     Niğde

Soru: - Televizyonlarda, toplumsal ajitasyon yaratan evlendirme, buluşturma vb. gibi programların hızla artmaya başladığı son dönemlerde bu programlara yönelik tedbirler almayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki yazılı sorumun RTÜK’dan sorumlu Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını arz ederim.

                                                                                                Mümin İnan

                                                                                                     Niğde

Soru: -1 Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda değişiklik öngören kanun tasarısının ilgili komisyonlardan çıkan raporuna göre, yerel gazetelere ilan verilmesi imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Bu düzenlemeyle, maddi imkânsızlıklar yüzünden çok zor ayakta duran ve yayın yapmaya çalışan bu basın kuruluşlarımızın çoğu kapanacaktır. Bu kanunun TBMM Genel Kurulunda yapılacak görüşmeleri esnasında, demokrasinin olmazsa olmaz unsuru olan basın kuruluşlarımızın ayakta kalmasına yönelik düzenlemeleri içeren tedbirleri almayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                               Yaşar Ağyüz

                                                                                                  Gaziantep

3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların kuruluş ve yayınlarını düzenleyen yasa gereği;

Radyo ve Televizyon faaliyetlerini düzenlemek amacıyla özerk ve tarafsız kamu tüzel kişiliği niteliğinde kurulan Radyo ve Televizyon Üst Kurulunca,

1. İhale biçimi ve ihaleye katılan şirketin çok yoğun olarak tartışıldığı ATV-Sabah ihalesini alan ve yayıncılıkla ilgisi olmayan Turkuaz AŞ’ye RTÜK tarafından, Radyo ve Televizyon yayın izni verilmesi, 3984 sayılı yasanın 29. maddesinin a ve b fıkralarına uygun mudur?

2.  3984 sayılı yasaya aykırı ise, RTÜK tarafından verilen izin nedeniyle Üst Kurul Üyeleri hakkında soruşturma açmayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                               Yaşar Ağyüz

                                                                                                  Gaziantep

Bağış skandallarının en büyük davası Almanya’da, Deniz Feneri e.V Derneği hakkında açılmış ve devam etmektedir.

Bu derneğin şirket kurmak, ortaklık, para transferi yaptığı ve ülkemizdeki Deniz Feneri Derneği ile de bağlantılı olduğu anlaşılmıştır.

1. Almanya’da süren, “Deniz Feneri e.V” davası sonuçlanıncaya kadar ve suçlanan dernek aklanıncaya kadar,

Yeni yolsuzluk, usulsüzlük, duygu, vicdan istismarına yol açmamak için Deniz Feneri Derneğinin televizyon reklamlarıyla, İnsani Yardım Toplama ve Dağıtma Kampanyası reklamlarının durdurulmasını düşünüyor musunuz?

2. Düşünmüyorsanız Almanya’da açılmış olan davada adı gündeme gelen  kişinin şu anda RTÜK Başkanı olmasının ve geçmişte Yönetici bağı olmasının etkisi var mıdır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                               Yaşar Ağyüz

                                                                                                  Gaziantep

TRT haber programlarında tarafsızlık ve her siyasi partiye karşı eşitlik, seçim dönemleri dışında da uyulması gereken bir teamül ve kuraldır.

1. TRT 2’nin 07.09.2008 günü saat 14.00’te devam eden programını keserek verilen AKP Bayrampaşa İlçe Kongresi ve Kongrede Genel Başkan olarak konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşması, hükümet icraatı olmamasına rağmen, hangi zorunluluk ve gerekçe ile 12,5 dakika sürekli yayınlanmıştır?

2. Muhalefet Partilerinin ve Basın Yayın Organlarının eleştirildiği, hakaret edildiği, herkese meydan okunduğu ve yargıya intikal eden konularda kamuoyunun yanıltıldığı bu konuşma nedeniyle, cevap hakkı doğan parti, kurum ve kişiler istediğinde TRT’de söz hakkı verilecek midir?

3. Genel ve yerel seçim ortamı dışında olmamıza, Siyasi Partiler Yasası gereği İl ve İlçe Kongreleri düzenlemek, partilerin iç sorunu olmasına rağmen, bunlar görmezlikten gelinerek en ufak ilçe kongresinin uzun süreli olarak TRT’de yayınlanması iktidar yandaşlığı ve kayırmacılık değil midir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

                                                                                               Tayfur Süner

                                                                                                    Antalya

Antalya’da TRT, Turizm Radyosu ve Antalya Radyosu olarak faaliyetine devam etmektedir. Ancak Antalya Radyosu’nun kapatılarak, Antalya, Afyon, Burdur ve Isparta’ya yapılan bölgesel yayınların kaldırılmak istendiği öne sürülmektedir.

Soru 1- TRT’nin Antalya Radyosu kapatılacak mıdır? Eğer kapatılacaksa, bu durum TRT’nin kuruluş amacına ve kamu yararı yayıncılık ilkelerine ters bir durum yaratmayacak mıdır?

Soru 2- Eğer Antalya Radyosu kapatılacaksa, bu kararın gerekçesi nedir? Buradaki mevcut idari kadrolar unvan değişikliği yapılmak suretiyle boşaltılmakta mıdır? Boşalacak kadroların durumu ne olacaktır?

Soru 3- Antalya’da Arapsuyu postanesinin arkasındaki 10 dönüm arazinin ve TRT kampının bulunduğu alanları satmayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                Reşat Doğru

                                                                                                     Tokat

TRT’de Türk Dünyasına yönelik dil programları yapmayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                               Yaşar Ağyüz

                                                                                                  Gaziantep

Almanya’da açılan ve karara bağlanan Deniz Feneri e.V davasında ismi geçen RTÜK Başkanı’nın konumu kamuoyunda tartışma yaratmıştır.

1- Ülkemizdeki televizyon ve radyoları ahlaki ve hukuki denetim görevi olan RTÜK Başkanı’nın ticari durumu ile ilgili yalan beyanlarının belgelenmesi ile oluşan konumu, RTÜK yasasının “Üst kurul üyeliği ile bağdaşmayan haller” başlıklı maddesine uygun mudur?

2- RTÜK Başkanı’nın yayın yaşamında olan ve Almanya’daki dava iddianamesinde sürekli adı geçen Kanal 7 Televizyonunun kurucuları ve sahibi ile ortaklık ilişkisi içinde olması etik midir? Tarafsızlığını gölgeleyen bu ticari ilişkiler görevden alınmasını gerektirmiyor mu?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

                                                                                                Hasan Çalış

                                                                                                   Karaman

Yapılan bir araştırma; her gün milyonları ekran başına toplayan dizilerdeki şiddet sahnelerinin gençleri davranış bozukluğuna ittiği, bazı dizilerin ise hayatın gerçeklerinden uzaklaştırıp arkadaşlık ilişkilerini cinsel boyutlara indirmeyi meşrulaştırarak bu yönde bir hayat tarzı benimseterek Türk aile yapısının tehdit edildiğini ortaya koymuştur.

Bu bilgiler ışığında;

1. Her yaşta insanı her gün ekran başına toplayan dizi filmler ile ilgili yapılan bir araştırmanız var mıdır? Var ise sonuçları nelerdir? Bu sonuçları kamuoyu ile paylaşmayı düşünüyor musunuz?

2. Millî ve manevi değerlerden uzak, Türk aile yapısına ters ve çocuklarımızın gelişimini olumsuz yönde etkileyen dizi filmlere yönelik yapılan herhangi bir çalışmamız var mıdır? Tedbir almayı düşünüyor musunuz? Alınmış olan tedbirler yeterli midir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                               Yaşar Ağyüz

                                                                                                  Gaziantep

Yurt dışında Almanya’da görülen Deniz Feneri e.V davası sonuçlanarak bazı yöneticiler ceza almış ve iddianamede Türkiye’deki Deniz Feneri ile bağlantısı olduğu belirlenmiştir.

Ülkemizde de suç duyurusu ile Deniz Feneri Derneği hakkında savcılıkça soruşturma açılmış ve dava dosyası Adalet Bakanlığınca istenmiş iken,

1. Dava dosyasında adı geçen Kanal 7 Televizyonunda, Deniz feneri logosu altında Reklam ve Tanıtım Programının yayınlanması,

Örneğin; 04 Kasım 2008 günü saat: 23.30-24.00 arası yayınlanan duygu sömürüsüne dayalı, vatandaşları konuşturarak Deniz Feneri Derneğinin övülmesi,

RTÜK’çe belirlenen televizyon reklam ve program yayın kurallarına göre denetlenmiş midir?

2. Denetlenmiş ise yayın hakkında ne gibi işlem yapılmıştır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                               Yaşar Ağyüz

                                                                                                  Gaziantep

TRT Genel Müdürlüğünün yeni kadro kanunundan sonra aldığı elemanlar ve bünyesi içerisinde var olan personeller arasında yaptığı baskıcı görevden almalar, kamuoyunda ve personellerde kaygı ile izlenmektedir.

1. Yeni Genel Müdür Sayın İbrahim Şahin atandıktan sonra üst düzey kaç kişinin görev yeri değiştirilmiştir?

2. Havuza gönderilen personel var mıdır? Varsa sayısı nedir?

3. 22 Temmuz 2007 erken genel seçiminde sandıklar açılırken, seçim bölgem Gaziantep’teki oy kullanma alanlarına imtiyazlı olarak sokulan, ne görev yaptığı anlaşılamayan Cihan Haber Ajansı çalışanlarının TRT bünyesine alınması rastlantı mıdır, bir bedel ödeme midir?

4. Kadrolara alınan elemanların, eski çalıştıkları yerlerin AKP hükûmetine yakın TV-Gazete ve Ajanslardan oluşması bilinçli bir seçim midir, rastlantı mıdır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim. 06/02/2009

                                                                                                 Ufuk Uras

                                                                                                   İstanbul

1- Selçuklu yapımı özgün tek kalan eser, Divriği Süleymanşah Camii Konservasyon gerektirirken; neden restorasyon yapılmıştır?

2- Projenin, restorasyon uzmanlığı olmayan mimar tarafından yapıldığı, görüşü istenen Mimar Prof. Dr. Doğan Kuban’ın, olumsuz raporuna rağmen düzeltmeleri yapılmadan, baskıyla kurul onayından geçirilmiş midir?

3- Taşeron firmanın, eserin özgün örtüsünü bozduğu, Selçuklu döneminde kullanılmayan kurşun plaka ile örttüğü, dış cephe ve iç orijinal sıvalarını raspa ettiği, kapı fazadına telafisi olanaksız müdahalelerde bulunduğu, projede olmayan beton, sentetik, sıva ve badana kullanıldığı, doğru mudur?

4- Firma ile Vakıflar Genel müdür yardımcılarının ortaklığı var mıdır?

5- Sorumlu olan kişi, kurum hakkında işlem yapılmış mıdır? Yapılmadıysa yapmayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 27.03.2009

                                                                                                Kamer Genç

                                                                                                    Tunceli

Hâlen RTÜK Başkanı olan Zahit Akman aşağıda belirtilen tarihlerde birçok gayrimenkul almış ve satmıştır.

Alışlar

Tarihler                                           Mahalli                                       Yüzölçüm

07.05.2008                                     Ankara (Etimesgut)                    37.290 m2

26.08.2009                                     Ankara (Alaçatı)                         16.003 m2

23.07.2004                                     İstanbul (Sarıyer)                       9.451.71 m2

15.07.2005                                     Ankara (Polatlı)                          13.650 m2

15.07.2005                                     Ankara (Polatlı)                          13.250 m2

15.07.2005                                     Ankara (Polatlı)                          79.300 m2

20.09.2000                                     İstanbul (Kadıköy)                     1.467 m2

 

Satışlar

Tarihler                                           Mahalli                                       Yüzölçüm

17.02.2004                                     Ankara (Yenimahalle)                16.003 m2

29.05.2006                                     Ankara (Keçiören)                     422 m2

29.05.2006                                     Ankara (Keçiören)                     422 m2

1- Bu belirtilenler dışında da adı geçenin gayrimenkul alım veya satımları var mıdır?

2- Adı geçen kamu görevlisi olduğuna göre bu boyutta büyük partiler hâlinde gayrimenkul almasını tasvip ediyor musunuz? Bu taşınmazları mal bildiriminde beyan etmiş midir? Hangi kaynaktan sağlanan paralarla bu gayrimenkulleri satın almıştır?

3- Adı geçen kişi bu veya diğer faaliyetlerinden dolayı vergi mükellefiyeti var mıdır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Mehmet Aydın tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                Hasan Çalış

                                                                                                   Karaman

“TRT iki yeni radyo kurmaya hazırlanıyor” şeklinde haberler yayınlanmaktadır. Bu haberlerde bir ulusal, bir de Ankara’ya özel yerel bir radyonun kurulacağı belirtilmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1- Yapılan bu açıklamaların doğruluk derecesi nedir? İki yeni radyo kurulması konusunda bir çalışmanız var mıdır?

2- Yeni radyolara niçin ihtiyaç duyulmuştur? Mevcut TRT radyosu yeterli gelmiyor mu? Yeni radyoların maliyet ve gerekçeleri nelerdir?

3- Mevcut TRT radyosunun toplam kaç çalışanı vardır? Kurulacak olan yeni radyolarda kaç kişi çalıştırmayı planlıyorsunuz? Kurum dışından eleman alımına gitmeyi düşünüyor musunuz?

4- Kürtçe TV yayınından sonra şimdi de Kürtçe radyo yayınını mı planlıyorsunuz? Yeni kurulacak radyolarda Kürtçe yayın mı yapacaksınız?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç tarafından  sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                               Yaşar Ağyüz

                                                                                                  Gaziantep

TRT Genel Müdürü Sayın İbrahim Şahin’in göreve geldiği günden bugüne kadar sayısız kadro tasarrufu yaptığı, sayısız elemanın baskı ile emekli olmaya zorlandığı, branşlaşmanın yok edilmeye çalışıldığı bir gerçek iken,

1. Göreve geldiğinde “Ben bu personelle 40 Kanal yönetirim” iddiasında bulunan Genel Müdürün göreve geldiğinden bugüne dek kaç kişi emekliye ayrılmıştır? Kaç yeni personel alınmıştır?

2. Var olan TRT Kanallarındaki değişik yayın ve haber programları ile hizmetlerinin taşeron firmalara yaptırıldığı doğru mudur?

3. Doğru ise hangi firmalara, hangi koşullarda ve hangi usulle ihale edilmiştir?

4. Kanal sayısı artmadığına göre, TRT bünyesindeki bazı kanalların eski isimlerinin değiştirilmesine neden gerek duyuldu?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                               Yaşar Ağyüz

                                                                                                  Gaziantep

Objektif ve tarafsız yayıncılık anlayışını her aşamada koruması gereken TRT,

263 sıra sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısının”,

Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki 21 Mayıs 2009 günlü görüşmelerinde Muhalefet Milletvekillerinin salonu terk etmesini ekrana yansıtmaz, Muhalefete ekran ambargosu koyarken,

1. TRT’nin Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Genel Başkan olarak katıldığı AKP’nin Düzce 3. İl Kongresinde yaptığı,

Muhalefeti engelleyici olarak suçlayan, Düzce’ye yapılan yatırımları açıkladığı konuşmasını, “Konser Salonlarından” programının yayınını keserek saat 13.00’ten 13.16’ya kadar canlı yayınlaması,

Hangi yayıncılık anlayışının gereğidir?

2. İktidar Partisi Genel Başkanı olarak katıldığı, Partililerine hitap ettiği bu tür konuşmaları Parti kongrelerinde, Muhalefet Partisi Genel Başkanları da yapsa TRT 2’den yayınlayacak mısınız?

3. Eşit şartlarda yayınlayamayacaksanız, bu yayınınız İktidar yandaşlığı, Devlet Televizyonunun İktidarca kullanılması ve kullandırılması değil midir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                               Yaşar Ağyüz

                                                                                                  Gaziantep

Basında ve kamuoyunda TRT-Türk Kanalının haber hizmetleri için One Haber Ajansı ile hizmet alım anlaşması yapıldığına ilişkin haberler ile,

TRT-Türk için 12 Temsilcilik açıldığına dair bilgiler ışığında,

1. One Haber Ajansı ile TRT arasındaki sözleşme hangi tarihte imzalandı?

Buna ilişkin TRT Yönetim Kurulu Kararı hangi tarihte alındı?

2. Bu sözleşme ile TRT, One Haber Ajansına ne kadar ücret ödeyecek ve bu ücret karşılığında hangi hizmetler alınacaktır?

3. One Haber Ajansının İstanbul Mercan’da kurulan Özel Stüdyolarının kullanılması karşılığı, TRT tarafından ayrıca ücret ödenecek midir?

4. One Haber Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ile TRT Genel Müdür Yardımcısı Zeynel Koç’un yakınlığı Eski bir Kültür ve Turizm Bakanı dönemindeki siyasi birliktelikten mi doğmaktadır?

5. Güçlü ve donanımlı kadrosu ile övünen TRT Genel Müdürlüğü, böyle bir Ajansla hizmet alımı anlaşmasını hangi gerekçeyle ve hangi eksiklikten dolayı yaptı?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                               Yaşar Ağyüz

                                                                                                  Gaziantep

TRT çalışanlarının verimliliğini görmezlikten gelerek, koroların eksikliklerini bir özel şirketten karşılayan TRT Genel Müdürlüğünde;

Çalışanlara baskı, yıldırma, gerilim yaratma ve görevden alma işlemleri artarak devam ederken,

1. 30.06.2009 günü TRT Genel Müdürlüğündeki, Haber-Sen temsilciliğine gitmek isteyen Sendika görevlileri neden binadan içeriye alınmamışlardır? Yemek kuyruğundan neden koruma görevlilerince atılmışlardır?

2. Genel Müdür Yardımcısı Sayın Ahmet Koyuncu sendikalara ve çalışanlara despotça baskı yapma, gerilim yaratarak iş barışını bozma gücünü kimden ve nereden almaktadır?

3. Suçu KİT Komisyonuna katılmak olduğu söylenen Muhabir Sayın Osman Köse hangi gerekçelerle açığa alınmıştır?

Görevde iken soruşturmanın devamı neden sakıncalı görülmüştür?

4. Sendikal Örgütlenmeye ve Sendikacılarla birlikte TRT’deki tüm çalışanlara bu tür anti-demokratik baskıların yapıldığını biliyor musunuz?

BAŞKAN – Soruları cevaplandırmak üzere Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç.

Buyurun Sayın Arınç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen oturur musunuz.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Benim sorum yanlış okundu. Sorumu okurken 9 bin 9 milyon olarak okundu, onu düzeltin efendim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Arınç.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Sayın Başkan ben farkındayım, soru gelince takdim edeceğim.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinize saygılar sunuyorum. Biraz önce okunan sözlü soru önergelerini cevaplandırmak üzere huzurlarınızdayım.

1’inci sözlü soru, Ordu Milletvekili Sayın Rıdvan Yalçın’ın Devlet Bakanı Sayın Selma Aliye Kavaf’tan cevaplandırılmasını istediği sorudur, onun cevaplarını arz ediyorum:

“Çeşitli yurtlarımızda küçük yaşta çocukların tecavüze uğradıklarını basından üzüntüyle takip etmekteyiz.” diye başlıyor. Bilindiği gibi Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, 2828 sayılı Kanun gereğince korunma altına alınan çocukların yanı sıra 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu gereği ilgili mahkemelerce haklarında tedbir kararı alınan, cinsel istismara uğrayan, fuhşa sürüklenen, alkol ve madde bağımlısı, suça sürüklenen ve suç mağduru olan çocuklara da korunma, bakım, barınma ve danışmanlık hizmetiyle birlikte yeniden toplumsallaşmaları için sağlık, eğitim, iş ve meslek sahibi olmaları konusunda hizmet vermektedir.

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunda istenmeyen olayların yaşanmaması için her türlü tedbir alınmaktadır. Kuruluşa kabul edilmeden önce cinsel istismara uğrayan, fuhşa sürüklenen bazı çocuklar kuruluşa kabul edildikten sonra kuruluşumuza uyum sorunu yaşamakta, psikososyal durumları nedeniyle yapılan bütün uyum çalışmalarına rağmen kuruluştan izinsiz olarak ayrılabilmektedirler. Yurtlarda yaşanan tecavüz, taciz ve benzeri olayların kurumlar zarar görmesin diye örtbas edildiği doğru değildir.

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunda kalmakta olan ihmal, istismar ve şiddete uğrayan çocuklara bu fiilleri gerçekleştirenler hakkında yasal işlemler başlatılarak hakları korunmakta, hukuksal müdahale ve süreçleri il muhakemat müdürlükleri tarafından takip edilmektedir.

Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık’ın -(6/618)- soru önergesine cevaplarımız:

Basın özetleri verilirken daha önceden de uygulandığı gibi gazetelerin tirajları yanında Anayasa ve ilgili yasa hükümleri ve TRT yayın, ilke ve esasları göz önünde bulundurulmaktadır. TRT programları kamu hizmeti yayıncılık anlayışı gereği toplumun çeşitli kesimlerine hitap edecek bir denge içinde oluşturulmakta olup yayınlanan programlarda görev alınmasında milletvekili yakını olmak diye bir kriter bulunmamaktadır.

Yakın dönemde TRT’de daha önce spiker olarak görev yapmış olan Hüsnü Tunç Tuncel talebi üzerine spiker ihtiyacı göz önünde bulundurularak, çeşitli dergi ve gazetelerde temsilci ve muhabir olarak çalışmış olan sarı basın kartı sahibi Birol Uzunay da hizmetine duyulan ihtiyaç nedeniyle naklen ataması yapılmıştır.

TRT’de yayınlanan programların bütçeleri formatına göre değişiklik göstermektedir. Şu anda Kurumun iç yapım olarak hazırlıklarını sürdürdüğü Ayla Kutlu’nun romanında uyarlama “Bir Göçmen Kuştu O” adlı dizi ve kurum dışı yapım olan “Altın Adımlar” adlı folklor yarışması, ARS Ajans tarafından yapıma hazırlanan ve Kuvayımilliye dönemini anlatan dönem dizisi Recep Reis, Koliba yayın tarafından gerçekleştirilen “Beni Unutma” adlı televizyon dizisi ve YSM firması tarafından yapılan ve Çanakkale savaşlarındaki kahramanlık hikâyelerini anlatan “Dur Yolcu” adlı televizyon dizileri diğerlerine oranla yüksek bütçeli yapımlardır.

Mersin Milletvekili Sayın İsa Gök’ün (6/633) sayılı önergesine cevaplarımız:

TRT, kamu yayın kurumu olmanın bilinci ve duyarlılığı içinde toplumun her kesimine hitap eden ve toplumda yaşayan herkesin sesini duyurabileceği yayıncılık anlayışını sürdürmekte ve program çeşitliliğini bu dengeye göre oluşturmaktadır. TRT’nin programcılık politikalarına Hükûmetin ya da başka bir kurum veya kuruluşun müdahalesi söz konusu değildir. 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçmiş ve kamuoyu bilgilendirilmiştir.

Sayın İsa Gök’ün (6/660) sayılı önergesine cevaplarımız:

TRT Genel Müdürü Sayın İbrahim Şahin’in atanma tarihi olan 23/11/2007 tarihinden bugüne kadarki zaman diliminde yapım, yayın vesaire kurumsal hizmet ihtiyaçları göz önünde bulundurularak asgari düzeyde açıktan ve naklen personel alınmıştır. 21 Ocak 2008 tarihinden sonra kurumsal hizmet ihtiyaçları dikkate alınarak giriş sınavları sonucu açıktan veya naklen 301 kişinin ataması yapılmıştır. Bu dönemde otuz dilde web yayına başlanmış, “TRT 6, TRT AVAZ” gibi yeni kanallar hizmete girmiş, bir diğer ifadeyle kurumsal hizmetlerde artış olurken emeklilik vesair nedenlerle personel sayısında anlamlı bir azalma meydana gelmiş olup -bu sayı 1.172’dir- artan personel ihtiyacının giderilmesi kaçınılmaz hâle gelmiştir. TRT Genel Müdürlüğüne 58, 59 ve 60’ıncı Hükûmet dönemlerinde mahkeme kararı gereğince yapılan atamalar, 4131 sayılı Kanun gereğince yapılan atamalar (şehit yakınları), KPSS sınavları çerçevesinde yapılan giriş sınavı sonucu yapılan atamalar, mütercim spiker unvanlı kadrolara istisnai memuriyet hükümlerine göre yapılan atamalarla kurumlar arası naklen atamalar da dâhil olmak üzere toplam 664 atama yapılmıştır. Bir örnek olması bakımından size vereceğim rakamlar muhtelif dönemlerde TRT Genel Müdürlüğüne alınan personele ilişkin bilgilerdir. Profesör Doktor Tunca Toskay döneminde 2.303 kişi, Süleyman Cem Duna döneminde 161 kişi, Kerim Aydın Erdem döneminde 887 kişi, Profesör Doktor Tayfun Akgüner döneminde 363 kişi, Yücel Yener döneminde 1.777 kişi işe alınmıştır. Yeni personelin alındığı birimler TRT Genel Müdürlüğünün hizmet ihtiyacı duyulan merkez ve taşra teşkilatı birimleri olup eğitim seviyeleri lisans düzeyidir. Teknisyenler asgari 3795 sayılı Kanun gereği meslek lisesi mezunu olmak zorundadır. Bakanlığımız söylemleri ile icraatlarımız arasında herhangi bir çelişki de bulunmamaktadır.

Sayın İsa Gök’ün (6/780) sayılı soru önergesine cevaplarımız:

Banu Avar TRT personeli olmayıp 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 22’nci maddesine göre kendisinden hizmet alımı yapılmıştır. Bu nedenle kendisinin istifası diye bir durum söz konusu değildir. Adı geçenle birer programlık sözleşmeler yapılmış; program, kanal kimlikleri dikkate alınarak haber kanalı olması sebebiyle TRT 2’ye alınmıştır. Yeni yayın döneminde yayın planındaki değişiklik nedeniyle de Sınırlar Arasında programına yer verilmemiştir.

Niğde Milletvekili Sayın Mümin İnan’ın (6/781) sayılı soru önergesi bir bakıma Sayın İsa Gök’ün soru önergesiyle benzerlik arz etmektedir. İlaveten şunu söylemek istiyorum: Yeni yayın döneminde yayın planındaki değişiklik nedeniyle Sınırlar Arasında programına yer verilmemiştir.

Sayın Mümin İnan’ın (6/823) sayılı soru önergesine cevaplarımızı arz ediyorum:

3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’la, radyo-televizyon yayınlarının düzenlenmesi ve denetlenmesi görevi Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna verilmiştir. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, programları yayınlandıktan sonra ilgili yasa hükümlerine uygunluk açısından denetlemekte olup Üst Kurulun programlara yayından önce müdahale etme veya programları yayından kaldırma yetkisi bulunmamaktadır. Yayınlar Üst Kurul uzmanlarınca titizlikle takip edilmekte ve yasa hükümlerine aykırı yayınlar için rapor düzenlenmekte, bu raporlar ve yayın kopyaları Üst Kurulca değerlendirilerek, gerektiğinde aynı Yasa’nın 33’üncü maddesi hükümlerine göre kuruluşlara sırasıyla, uyarı, özür dileme, program durdurma, para cezası ve geçici yayın durdurma cezası şeklinde müeyyideler hukuki sürecin tamamlanmasıyla uygulanmaktadır.

Soru önergesine konu olan dizi programlar da uzmanlar tarafından sürekli izlenmektedir. Yasa’da yer alan yayın ilkelerine aykırı hususlar tespit edildiğinde gerekli raporlar düzenlenmekte, yukarıda açıklanan prosedür çerçevesinde gerekli müeyyideler uygulanmaktadır. Ayrıca, 444 1 178 RTÜK İletişim Merkezine ulaşan izleyici şikâyetleri günlük olarak alınmakta, analiz ve sınıflandırma işlemleri yapılmakta, derlenerek ilgili uzmanlar ve yöneticiler tarafından titizlikle incelenmektedir. Bu incelemeler sonucunda yasa hükümlerine aykırı yayınlar belirlendiğinde raporlaştırılarak Üst Kurulca değerlendirilmektedir. Aynı zamanda 444 1 178 RTÜK İletişim Merkezine ulaşan izleyici şikâyetleri, televizyonların izleyici temsilcilerine de ulaştırılarak söz konusu şikâyetlere yayıncı kuruluşların dikkatinin çekilmesi sağlanmaktadır.

Radyo Televizyon Üst Kurulu, denetleme görevinin yanı sıra, düzenleme yetkisi çerçevesinde, özellikle çocuklara ve gençlere kötü örnek olacak, onların fiziksel ve zihinsel gelişimini olumsuz etkileyebilecek yayınlara, toplumun bilinçlendirilmesi amacıyla çeşitli çalışmalar yapmaktadır. Çocukların zararlı yayınlardan korunması amacıyla geliştirilen Akıllı İşaretler Simge Sistemi 23 Nisan 2006’da hayata geçirilmiştir. Gönüllülük esasına göre işleyen Sistem’in yayın kuruluşlarınca hatalı kullanılan ve aksayan yönleri tespit edilmekte, bu konuda daha duyarlı olmaları istenmektedir.

Söz konusu semboller iki gruptan oluşmaktadır:

A) Yaş Sembolleri: Genel izleyici kitlesi tüm izleyici kitlesi içindir, (7+) yedi yaş ve üstü izleyiciler içindir, (13+) on üç yaş ve üstü izleyiciler içindir, (18+) on sekiz yaş ve üstü izleyicileri içindir.

B) İçerik Sembolleri: Şiddet, korku, cinsellik ve olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlardır.

Akıllı işaretlerle ilgili her türlü bilgiye “www.rtukisaretler.gov.tr” adresinden ulaşılabilmektedir.

Özellikle çocukların ve gençlerin medya mesajlarının olumlu yönlerini alıp zararlı etkilerinden korunmaları, medyayı eleştirel bir bakış açısıyla izleyebilmeleri, gerçeklikle kurgusallık ayrımını yapabilmeleri, medya mesajlarını akıl süzgeçlerinden geçirebilmeleri, doğru bilgiye ulaşabilmeleri gibi amaçlara yönelik olarak ilköğretim okullarında medya okuryazarlığı dersi okutulmasına ilişkin protokol Üst Kurul ve Millî Eğitim Bakanlığı arasında 22 Ağustos 2006 tarihinde imzalanmıştır. 2006-2007 öğretim yılında pilot illerde uygulaması yapılan medya okuryazarlığı dersi, 2007-2008 öğretim yılından itibaren tüm ilköğretim okullarında seçmeli ders olarak okutulmaya başlanmıştır.

Özellikle televizyonlarda bazı dönemlerde belirli tür programlar artmakta ve bunlar izleyici şikâyetlerine konu olmaktadır. Geçtiğimiz dönemde de bu tür programlar için yayıncı kuruluş temsilcileri ve programcılarla çeşitli toplantılar yapılmış, kamuoyunun şikâyetleri ve beklentileri iletilmiş, dolayısıyla yayıncı kuruluşlar tarafından bu tür programlar ya kaldırılmış ya da format değiştirilmiştir.

Bunun yanı sıra Üst Kurulumuz, kamuoyunun, söz konusu programların oluşturacağı olumsuz etkilere karşı duyarlı hâle getirilmesi amacıyla Sağlık Bakanlığı ve çeşitli üniversitelerin bünyesindeki psikiyatrist, psikolog ve sosyologlar tarafından Radyo ve Televizyon Üst Kurulundan bağımsız olarak hazırlanan bir çalışmayı da, hem kitap olarak bastırıp dağıtımını yaptırmış hem de web sitemizdeki adresimizde yayınlamaya başlamıştır.

“Televizyon Programlarındaki Şiddet İçeriğinin, Müstehcenliğin ve Mahremiyet İhlallerinin İzleyicilerin Ruh Sağlığı Üzerindeki Olumsuz Etkileri” adlı bu çalışmaya pek çok basın ve yayın organında yayınlanan haberlerde de atıf yapılmak suretiyle kamuoyunun dikkati çekilmiştir.

Ayrıca, Türkiye’de televizyon yayıncılığı alanında yaşanan sorunlar karşısında yayın kuruluşlarının etrafında uzlaşacakları ortak bir etik davranış zemini oluşturulması amacıyla Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ve Televizyon Yayıncıları Derneğinin iş birliğiyle yürütülen çalışmalar sonucunda hazırlanan yayıncılık etik ilkeleri 3 Temmuz 2007 tarihinde RTÜK Başkanı ve Üst Kurul üyeleriyle Televizyon Yayıncıları Derneği Başkanı ve dernek üyesi yayın kuruluşlarının katıldığı törenle İstanbul’da imzalanarak yürürlüğe girmiştir.

Niğde Milletvekili Sayın Mümin İnan’ın (6/825) sayılı soru önergesine cevaplarımız:

Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nda değişiklik öngören kanun tasarısı 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun kapsamında incelenmiştir. 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un 1’inci maddesine göre Kanun’un amacı, radyo ve televizyon yayınlarının düzenlenmesi ve Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin esas ve usullerin belirlenmesidir. Bu hüküm kapsamında (RTÜK) Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun yerel gazetelerle ilgili bir düzenleme yetkisi ve görevi bulunmamaktadır.

Gaziantep Milletvekili Sayın Yaşar Ağyüz’ün (6/923) sayılı soru önergesine cevaplarımız:

5411 sayılı Bankacılık Kanunu çerçevesinde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu amme alacağının tahsili amacıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uyarınca haczedilen mal, hak ve varlıklardan oluşturulan ATV-Sabah ticari ve iktisadi bütünlüğünü, yine 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 134’üncü maddesi kapsamında, Turkuaz Radyo Televizyon Gazetecilik ve Yayıncılık AŞ unvanlı kuruluşa ihale etmiştir.

5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 134’üncü maddesinde “Telekomünikasyon, enerji, ulaşım, radyo, yazılı ve görsel medya ve diğer sektörlerdeki yönetim ve denetimi veya hisseleri Fon tarafından devralınan şirketlere tanınmış imtiyaz sözleşmesi, lisans, ruhsat, işletme izni, ön izin, yayın izni, 3984 sayılı Kanun’un geçici 6’ncı maddesi hükmü kapsamında kullandırılan geçici frekans ve kanal kullanım hakları ve benzeri izinlerin yeni alıcılar adına devri ve tescili işlemleri Fonun bildirimi üzerine ilgili kurum, kuruluş ve üst kurullarca gerekli bilgi ve belgelerin tamamlanmasını müteakip başka bir işleme gerek kalmaksızın en fazla bir ay içinde tamamlanır.” hükmü yer almaktadır.

Üst Kurulca yayın, lisans ve izni verilen veya 3984 sayılı Kanun’un geçici 6’ncı maddesi kapsamında sahip olunan hak ve izinlerin devrine, 3984 sayılı Kanun’a 4756 sayılı Kanun’la eklenen ek 4’üncü madde uyarınca izin verilmektedir.

Kuruluşların yerine getirmekle ve Üst Kurula ibraz etmekle yükümlü oldukları bilgi ve belgeler ise, 3984 sayılı Kanun’a istinaden yayımlanan Özel Radyo ve Televizyon Kuruluşları İdari ve Mali Şartlar Yönetmeliği’nin “Hisse ve Tesislerin Devri” başlıklı 10’uncu maddesinde yer almaktadır.

Yine, radyo ve televizyon yayın izni verilen veya verilecek anonim şirketlerin hisse oranları ve şirket yapısıyla ilgili uyulması gereken hususlar 3984 sayılı Kanun’un 29’uncu maddesinde yer almakta ve Üst Kurul bu konulardaki tüm işlemlerini ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde yürütmektedir.

ATV-Sabah ticari ve iktisadi bütünlüğünün satışı, devir ve tescili konusunda, Üst Kurul, 7 Şubat 2008 tarihli ve 2008/08 numaralı toplantısında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun satışına konu olan Merkez ATV Televizyon Prodüksiyon Anonim Şirketinin 3984 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat çerçevesinde sahip olduğu Ulusal Radyo (R1), Ulusal Televizyon (T1), Kablolu Televizyon (KTV), Uydu Radyo (URD) ve Uydu Televizyon (UTV) lisans, izin ve kullanım haklarının Turkuaz Radyo ve Televizyon Gazetecilik ve Yayıncılık AŞ unvanını kuruluş adına tesciline karar vermiş, kuruluşun yükümlülükleri de ilgili taraflara bildirilmiştir. Kuruluş, 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un 29’uncu maddesinin (j) bendinde belirtilen yasal süre içerisinde, 21 Mayıs 2008 tarihinde Üst Kurul kararına konu olan bilgi ve belgeleri Üst Kurula ibraz etmiştir.

Gaziantep Milletvekili Sayın Yaşar Ağyüz’ün (6/970) numaralı soru önergesi, “Bağış skandallarının en büyük davası Almanya’da Deniz Feneri” diye başlayan soru önergesi:

3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’la radyo ve televizyon yayınlarının düzenlenmesi ve denetlenmesi görevi RTÜK’e verilmiştir. RTÜK, programları yayınlandıktan sonra ilgili Yasa hükümlerine uygunluk açısından denetlemekte olup Üst Kurulun programlara yayından önce müdahale etme veya programları yayından kaldırma yetkisi bulunmamaktadır. Yayınlar Üst Kurul uzmanlarınca titizlikle takip edilmekte ve Yasa hükümlerine aykırı yayınlar için rapor düzenlenmekte, bu raporlar ve yayın kopyaları Üst Kurulca değerlendirilerek gerektiğinde aynı Yasa’nın 33’üncü maddesi hükümlerine göre, sırasıyla, uyarı, program durdurma ve diğer cezalar uygulanmaktadır.

Soru önergesine konu olan reklam yayın kuruluşlarının kendi inisiyatifleriyle yayınlanmakta olup yukarıda açıklandığı üzere Üst Kurulun reklamı yayından kaldırması, görev, yetki ve sorumluluk alanı dışında kalmaktadır.

Sayın Ağyüz’ün (6/981) sayılı soru önergesine cevaplarımız:

Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan partisinin il ve ilçe kongrelerinde iç ve dış gündeme ilişkin açıklamalarda bulunabilmekte, bunlardan yeni ve önemli olanları TRT 2 kanalında canlı haber olarak yayınlanmaktadır.

Nitekim, söz konusu edilen kongrede Başbakan Sayın Erdoğan, Doğan medya grubuna yönelik açıklamalarda bulunmuş ve sonrasında gündemi günlerce meşgul eden bu açıklamalar özel haber kanalları tarafından da ilgiyle izlenmiştir. Muhalefet partilerinin yaptığı açıklamalara ve cevap teşkil eden konuşmalarına TRT bültenlerinde sık sık yer verilmektedir.

İktidar partisinin il ve ilçe kongrelerinin uzun süreli olarak TRT’de yayınlandığı bilgisi gerçeği yansıtmamaktadır. Bu kongrelerde diğer partilerin değil, sadece Sayın Başbakanın gündeme ilişkin önemli açıklamaları güncel konuyla sınırlı kalmak suretiyle sekiz on dakika civarında verilmektedir.

Antalya Milletvekili Sayın Tayfur Süner’in (6/1007) sayılı soru önergesine cevaplarımız: Kamuoyunu bir süredir meşgul eden Antalya Radyosunun kapatılacağı hususu bir iddiadan ibarettir. Tam tersine, Antalya Radyosuyla aynı yerde faaliyet gösteren Antalya Turizm Radyosunun imkânları birleştirilerek bölgede daha güçlü bir radyo yayıncılığının gerçekleştirilmesi planlanmıştır. TRT, kamu yayıncılığı anlayışıyla hareket ederek aynı amaca yönelik olarak hizmet veren iki radyoyu gerek içerik ve gerekse tasarruf açısından kamu yararı gereği birleştirmiştir. TRT’nin Antalya ve çevresini kapsayan radyo yayıncılığına son vermesi söz konusu değildir.

“Antalya Radyosu kapatılacak.” şeklinde kamuoyunda yankı bulan haber ile buradaki mevcut idari kadroların unvan değişikliği yapılmak suretiyle boşaltılacağı haberleri gerçeği yansıtmamaktadır.

Antalya Merkez Arapsuyu mevkisinde kaim ve soru önergesinde 10 dönüm olarak belirtilen taşınmazın gerçek alanı 22.505 metrekare olup 2005 yılında günün rayiçlerine göre tespit edilen muhammen bedelle satışı için Yönetim Kurulunun 25/4/2005 tarih, 2005/80 sayılı Karar’ıyla Alım Satım İhale Yönetmeliği çerçevesinde ilana çıkılarak satılmasına karar verilmiş, 7/7/2005 tarihinde ihalesi yapılmıştır. Muhammen bedel üzerinden alınan teklif sahiplerine gerekli satışın yapılabilmesi için ihale komisyonu kararı, onaylanmak üzere TRT Yönetim Kuruluna sunulmuş, Yönetim Kurulu 2 Aralık 2005 tarih ve 2005/132 sayılı Karar’ıyla ihalenin iptaline karar vermiştir. Şu anda satışı konusunda herhangi bir çalışmamız söz konusu değildir. Antalya Merkez Lara bölgesinde bulunan TRT Kampının satışı konusunda herhangi bir çalışmanın yapılması mümkün değildir. Bu yerin mülkiyeti Maliye hazinesine ait olup, TRT’ye tahsislidir.

Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru’nun (6/1022) sayılı soru önergesine cevabımız: TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu ile Türk dünyasına yönelik olarak yapılan Türkçe yayında Azerbaycan Türkçesi, Kazakça, Kırgızca, Özbekçe, Türkmence, Tatarca ve Uygurca dillerinde yayınlar yapılmaktadır. Bu dillerde ve diğer bütün dillerde 2006, 2007, 2008, 2009 yıllarında Radyoda Türkçe isimli bir dil programı yayınlanmıştır. Ayrıca, 2009 yılında Türkçe Öğreniyoruz-Kolay Türkçe isimli yeni bir dil programı da yayınlanmaktadır. Türkçe yayınlarda ise 2009 yılı boyunca Türkçe Öğreniyorum isimli bir dil programı yayınlanmaktadır.

TRT Türk kanalında çocuklara ve yetişkinlere Türkiye Türkçesinin öğretilmesine yönelik programlar da hazırlanmaktadır. TRT Avaz kanalında “Gökkuşağı Çocukları” ve “İstanbul’da Âşık Oldum” adlı iki program yayınlanmaktadır. Bu programlarda yayın coğrafyamızda Türkçenin öğretilmesi ve Türk kültürünün aktarılması amaçlanmaktadır.

Gaziantep Milletvekili Sayın Ağyüz’ün (6/1046) sayılı soru önergesine cevaplarımız: Soru önergesinin verildiği tarihte Üst Kurul Başkanı olan Zahid Akman’ın Üst Kurul üyeliğine seçildikten sonra 3984 sayılı Kanun’un 9’uncu maddesi kapsamında ticari faaliyeti olmamıştır. Nitekim, o dönemde basında yer alan haberler esas alınarak, Üst Kurul üyeleri Şaban Sevinç, Mehmet Dadak ve Hülya Alp tarafından, 3984 sayılı Kanun’un 9’uncu maddesinin son fıkrasında yer alan “Yukarıdaki esaslara aykırı davrananlar görevlerinden çekilmiş sayılır. Bu husus Üst Kurul tarafından re’sen veya yapılacak müracaatın değerlendirilmesi sonunda karara bağlanır.” hükmü uyarınca Zahid Akman’ın Üst Kurul Başkanlığından çekilmiş sayılmasına karar verilmesi yönündeki müracaatları sonucunda, Üst Kurul, 19 Eylül 2008 tarihli ve 2008/43 sayılı toplantısında aldığı 2 numaralı Karar’ıyla, bu iddiaların Üst Kurul Başkanı Zahid Akman’ın çekilmiş sayılmasına neden olamayacağına karar vermiştir.

Zahid Akman’ın Kanal 7 televizyonunun kurucularıyla, 3984 sayılı Kanun’un 9’uncu maddesinde belirlenen radyo televizyon hizmetleri faaliyet alanında hiçbir ortaklık ilişkisi bulunmamaktadır. Hâlihazırda hissedar olduğu şirketler ise sermaye şirketleri olup faaliyet alanları 3984 sayılı Kanun’un 9’uncu maddesinde yasaklanan faaliyetler değildir. Bu şirketlerde Sayın Zahid Akman’ın herhangi bir yöneticiliği de mevcut değildir. Bu bakımdan, soru önergesinde belirtilen ortaklık ilişkilerinde etik olmayan bir durum bulunmamaktadır.

Karaman Milletvekili…

BAŞKAN – Sayın Bakan, bir saniye.

Dokuz dakika süremiz kaldı ancak 4 sayın milletvekilimiz sorularıyla ilgili kısa bir açıklama için talepte bulundular. Önce, isterseniz, sayın milletvekillerimize söz verelim, siz kısa açıklamanızı yapın.

Buyurun, oturabilirsiniz Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) – Peki, ben yani süratle bütün sorulara cevap vermeyi düşünüyordum, takdir sizin Sayın Başkan.

BAŞKAN – Ama, sayın milletvekillerinin kısa bir…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Tamamen yalan yanlış bilgileri burada veriyorlar.

BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen…

Sayın Bakan, oturabilirsiniz, buyurun.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) – Peki, hayhay, teşekkür ediyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sorulara cevap versin.

BAŞKAN – Sayın Genç, burada sorunuzla ilgili kısa bir açıklama için talebiniz var ancak henüz sorunuz cevaplandırılmadı.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Böyle, sorulara cevap verilmez.

BAŞKAN – Sayın Demirtaş, sizin de talebiniz var fakat sizin sorunuz yok, onun için söz veremeyeceğim.

Sayın Doğru, buyurun.

Süreniz bir dakikadır.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Sayın Başkan, süre kalırsa söz talebimi değerlendirirseniz iyi olur. Okunmuş olması gerekmiyor.

BAŞKAN – Sayın Doğru, buyurun.

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanıma teşekkür ediyorum soruma vermiş olduğu cevaptan dolayı.

1990’lı yıllarda Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla beraber Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Türkmenistan bağımsızlığını kazanmıştır. O yıllardan itibaren çeşitli noktalarda ilişkiler geliştirilmiş ama istenilen seviyeye de gelmemiştir. Bundaki en önemli sebeplerin başında ortak dil, ortak tarih ve ortak edebiyat kitaplarının olmaması ve bu yönlü çalışmaların da eksik yapılmış olmasıdır. Ortak dil konusunda sizin söylemiş olduğunuz, radyoların yapmış olduğu, işte “Uygurca”, “Kırgızca” sözcükleri biraz sanki “Uygur Türkçesi”, “Kırgız Türkçesi”, “Kazak Türkçesi” şeklinde söylense daha iyi olur diye düşünüyorum. Bir ayrım şeklinde ayrılma gibi düşünülebilir.

Bir diğer konu: TRT olarak bilhassa bu bölgelerde karasal yayın konusunda çalışma yapılmasını biz istiyoruz. Söylemiş olduğunuz televizyonlar, TRT Türk olsun veyahut da diğer TRT Avaz olsun, bunlar uydu kanalları vasıtasıyla yayın yapıyorlar. Bu da…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Doğru, teşekkür ediyorum.

Sayın Işık, buyurun.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben de Sayın Bakana her ne kadar geç de olsa verdiği cevaplardan dolayı teşekkür ediyorum.

Ancak kamuoyu tarafından gerek eski gerekse yeni bazı milletvekillerinin birinci derecede yakınlarının TRT’nin bazı kanallarında program yaptıkları ve siyasi görüşleri doğrultusunda kamuoyuna mesajlar verdikleri bilinmektedir. Bunun en azından TRT’de olmaması temennisini iletiyor, gereğinin de yapılacağını tahmin ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Işık.

Sayın Yalçın, buyurun.

RIDVAN YALÇIN (Ordu) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben de soruma bir yıl gecikmeli cevap alabildim. Gene de teşekkür ediyorum Sayın Bakana.

Ben Sayın Bakana, “Sosyal Hizmetler yurtlarında kalan çocuklarımızın iffeti neden korunamıyor? İktidar döneminiz içerisinde bu yurtlarda kalan kaç çocuğumuz cinsel saldırıya maruz kalmıştır?” diye sormuştum. Sayın Bakan, muhtemelen cevabı kendi hazırlamadığı için, farklı bir cevap verdi. Öyle anlaşılıyor ki ortada cinsel saldırıya maruz kalan çocuklarımızın sayısının çokluğunun kamuoyuyla paylaşılmak istenmediğini cevaptan öğreniyorum ve yine, Sayın Bakanım mutlaka farkındadırlar, verdiği cevapta cinsel saldırı olaylarının sorumluluğu da bu yurtlara korunma tedbirleriyle alınan çocuklar olarak takdim edilmiş oldu. Başka bir suçlunun ya da ihmali olanın olmadığı bu cevaptan anlaşılmış oluyor. Bu hususu da kamuoyunun takdirine bırakıyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yalçın.

Sayın İnan, buyurun.

MÜMİN İNAN (Niğde) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, Banu Avar’ın “Sınırlar Arası” programı, genel itibarıyla, Batı ülkelerinin kamuoyları, akademisyenleri ve politikacılarının Türkiye Cumhuriyeti’ne, Türk milletine ve Türk tarihine karşı olumsuz bakışlarını Türk kamuoyuyla paylaşmak üzere özetlenmiş bir programdı. Bu programın kaldırılması noktasında, acaba Batı kamuoyundan ya da Batı ülkelerinden ya da Batı’daki ülkelerin Türkiye büyükelçilerinden bu programından kaldırılmasıyla ilgili bir baskı geldi mi? Sadece bunun gerekçelerini öğrenmek istemiştik.

Çok teşekkür ediyorum efendim.

BAŞKAN – Sayın İnan, teşekkür ediyorum.

Sayın Demirtaş, sorunuz olmadığı için söz veremiyorum.

SIRRI SAKIK (Muş) – Başkan, süre varsa niye vermiyorsunuz? Bir sürü arkadaşımıza verdiniz.

BAŞKAN – Sayın Ağyüz, buyurun.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, bir sorunuzda bir arkadaşımıza diyorsunuz ki “301 kişi alındı, 1.172 kişi çıktı.” Bana verdiğiniz bir soruda da “1.097 kişi emekliye ayrıldı, 524 kişinin ataması gerçekleştirildi.” Ya size verilen bilgiler yanlış veyahut başında bulunduğunuz kuruluşu henüz tanımamışsınız.

Yine, RTÜK Başkanına, ilk geldiğinizde, diyorsunuz ki “Ayrılması etiktir.” Demin verdiğim soruda “Etik olmayan durum bulunmamaktadır.” Yani RTÜK Üst Kurulu, RTÜK Başkanının mal varlığı konusunda -haklıdır, haksızdır- bir inceleme yapmadı ki, siyasi bir karar verdi.

Sonra, TRT’yi özelleştirmek istiyorsanız bunu açık söyleyin. TRT’de programları özelleştiriyorsunuz, belli bir değerle satın alıyorsunuz. Ses sanatçısının, değişik enstrüman sanatçılarının özel hizmet alımı şeklinde kiralandığı nerede görülmüş! Ama sizin düşüncenize uygun olmayan sanatçıları kızağa çekiyorsunuz, bu insanları “sanatçı kiralaması” adı altında alıyorsunuz. Bu çok yanlıştır ve TRT’de bir tasfiye yaşanmaktadır. Bu antidemokratik baskılarla yaşanan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ağyüz.

Sayın Bakan, buyurun.

Üç dakikalık süreniz var.

Açıklamalarınızı yerinizden yapabilirsiniz.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben soruları cevaplandırmaya çalıştım. Burada her sorunun sorulma tarihi var, bunlar on sekiz ayla altı ay arasında değişiyor. Verilen cevaplarda, eğer rakamlarda bir iki değişiklik varsa… Zaten yazılı soruları da bir hayli soruyorsunuz onlara on beş gün içinde cevap veriyorum ama bugün ben özellikle rica ettim, sözlü soruların daha fazla bekletilmesini arzu etmiyorum. Bugün sizlere hiç olmazsa yirmi beş sorunun cevabını vermeye çalıştım. Sorulara verdiğim cevapların arkasındayım. Bunlar bana bağlı olan kurumlarla bir arada çalışılarak hazırlanmıştır ve yapılan işlerden de haberim vardır.

Sayın Reşat Doğru’nun da, değerli arkadaşlarımın da hem tavsiyelerini hem önerilerini ayrıca değerlendireceğim. Burada tatmin olunmayan konular varsa yazılı olarak da cevap verebilirim, yazılı olarak da sorabilirsiniz.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

SIRRI SAKIK (Muş) – Grubumuzun uğradığı bir haksızlık var.

BAŞKAN - Sorular cevaplandırılmıştır.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sorularımız okundu ama cevaplandırılmadı.

BAŞKAN – Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.41

 

 

 

 

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.58

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Murat ÖZKAN (Giresun)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 5’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmına geçiyoruz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Alınan karar gereğince, bu kısmın 30’uncu sırasında yer alan Zonguldak Milletvekili Ali Koçal ve 26 milletvekilinin, 35’inci sırasında yer alan Muğla Milletvekili Metin Ergun ve 29 milletvekilinin, 42’nci sırasında yer alan İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras ve 19 milletvekilinin, 72’nci sırasında yer alan Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve 34 milletvekilinin, 88’inci sırasında yer alan Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici ve 22 milletvekilinin, 125’inci sırasında yer alan Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 24 milletvekilinin, 138’inci sırasında yer alan Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 28 milletvekilinin, 152’nci sırasında yer alan Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 38 milletvekilinin, 161’inci sırasında yer alan Muğla Milletvekili Fevzi Topuz ve 28 milletvekilinin, 174’üncü sırasında yer alan Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan ve 20 milletvekilinin, 252’nci sırasında yer alan Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 37 milletvekilinin, 258’inci sırasında yer alan Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 24 milletvekilinin, 269’uncu sırasında yer alan Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, 273’üncü sırasında yer alan Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 23 milletvekilinin, 282’nci sırasında yer alan Zonguldak Milletvekili Polat Türkmen ve 20 milletvekilinin, 283’üncü sırasında yer alan Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 20 milletvekilinin, 288’inci sırasında yer alan Eskişehir Milletvekili Murat Sönmez ve 23 milletvekilinin, 320’nci sırasında yer alan Siirt Milletvekili Afif Demirkıran ve 20 milletvekilinin, 323’üncü sırasında yer alan Manisa Milletvekili Şahin Mengü ve 22 milletvekilinin, 334’üncü sırasında yer alan Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 21 milletvekilinin, 350’nci sırasında yer alan Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, madencilik sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergelerinin birlikte yapılacak görüşmesine başlıyoruz.

X.- MECLİS ARAŞTIRMASI

A) Ön Görüşmeler

1.- Zonguldak Milletvekili Ali Koçal ve 26 milletvekilinin, taş kömürü üretimindeki sorunların ve Türkiye Taşkömürü Kurumunun durumunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/67)

2.- Muğla Milletvekili Metin Ergun ve 29 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/75)

3.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras ve 19 milletvekilinin, altın madenciliğinin bütün yönleriyle araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/82)

4.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve 34 milletvekilinin, bor madenciliğindeki sorunların araştırılarak bor kaynaklarının etkin ve verimli değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/122)

5.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici ve 22 milletvekilinin, Manisa-Turgutlu-Çaldağ nikel yatağının işletilmesi konusunun araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/141)

6.- Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 24 milletvekilinin, petrol arama çalışmaları konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/180)

7.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 28 milletvekilinin, mermercilik sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/193)

8.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 38 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki sorunların  araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/208)

9.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz ve 28 milletvekilinin, taş ocaklarının çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/216)

10.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan ve 20 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/229)

11.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 37 milletvekilinin, madencilik sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/304)

12.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 24 milletvekilinin, bor madenciliğindeki sorunların araştırılarak bor kaynaklarının etkin değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/309)

13.-Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, Batman’daki petrol tesislerinin çevre ve insan sağlığı üzerindeki etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/320)

14.- Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 23 milletvekilinin, Kütahya’daki Seyitömer ve Garp Linyit İşletmeleri yönetimine yönelik iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/324)

15.- Zonguldak Milletvekili Polat Türkmen ve 20 milletvekilinin, maden kaynaklarının araştırılarak madenciliğe dayalı sanayinin oluşturulabilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/336)

16.- Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 20 milletvekilinin, ülkemizdeki maden kaynaklarının araştırılarak etkin ve verimli değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/337)

17.- Eskişehir Milletvekili F. Murat Sönmez ve 23 milletvekilinin, lüle taşının değerlendirilmesindeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/342)

18.- Siirt Milletvekili Afif Demirkıran ve 20 milletvekilinin, madencilik sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/374)

19.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü ve 22 milletvekilinin, Turgutlu-Çal Dağı’nda yapılacak nikel madenciliği faaliyetlerinin çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/377)

20.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 21 milletvekilinin, Tarsus’taki şantiye ve maden ocaklarının yol açtığı sorunların  araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/388)

21.- Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, kömür üretimi ve ticaretindeki yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarının  araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/404)

BAŞKAN – Hükûmet? Yerinde.

Meclis araştırması önergeleri sırasıyla Genel Kurulun; 30/11/2007 tarihli 28’ inci, 27/12/2007 tarihli 43’üncü, 03/01/2008 tarihli 45’inci, 12/02/2008 tarihli 63’üncü, 06/03/2008 tarihli 74’üncü, 01/05/2008 tarihli 98’inci, 27/05/2008 tarihli 109’uncu, 05/06/2008 tarihli 114’üncü, 17/06/2008 tarihli 118’inci, 25/06/2008 tarihli 122’nci, 14/01/2009 tarihli 44’üncü, 20/01/2009 tarihli 46’ncı, 10/02/2009 tarihli 55’inci, 18/02/2009 tarihli 59’uncu, 06/04/2009 tarihli 72’nci, 07/04/2009 tarihli 73’üncü, 20/05/2009 tarihli 91’inci, 26/05/2009 tarihli 93’üncü, 05/06/2009 tarihli 100’üncü, 16/06/2009 tarihli 105’inci birleşimlerinde okunduğundan tekrar okutmuyorum.

İç Tüzük’ümüze göre Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunda sırasıyla Hükûmete, siyasi parti gruplarına ve önergelerdeki birinci imza sahibine veya onların göstereceği bir diğer imza sahibine söz verilecektir.

Konuşma süreleri, Hükûmet ve gruplar için yirmişer dakika, önerge sahipleri için onar dakikadır.

Şimdi söz sırası Hükûmetin ancak Hükûmet söz istemiyor.

Gruplar adına, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Ali Koçal, Zonguldak Milletvekili.

Buyurun Sayın Koçal. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz yirmi dakikadır Sayın Koçal.

CHP GRUBU ADINA ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; maden çeşitliliği bakımından zengin yataklara sahip olan ülkemizde mermercilik sektörü, taş kömürü ve bor madeni işletmeciliğiyle ilgili yaşanan sorunların tespit edilmesi ve bu sorunların giderilmesi amacıyla Anayasa’mızın 98’inci, Meclis İç Tüzüğü’müzün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince verdiğimiz Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergelerimiz hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Madencilik sektörü emek yoğun bir sektör olmasının yanında, yarattığı istihdam alanları ile de işsizliği büyük ölçüde önleyebilecek ve ülke ekonomisine katma değer yaratabilecek bir sektördür ancak yedi yıllık AKP İktidarı döneminde görüyoruz ki madencilik sektörü tümüyle ihmal edilmiş, sektörün sorunlarıyla bu zaman çerçevesinde yeterince ilgilenilmemiş ve  sektör âdeta sahipsiz bırakılmıştır.

Ülkemizde mermercilik sektörü, üretimde dünya 7’ncisi, ihracattaysa 8’inci sıradadır. Ülkemiz ekonomisi için bu kadar önemi haiz mermercilik sektörü ileri teknolojiyle rekabet edemez hâldedir. Bunun için sektörün ihtiyaç duyduğu düşük faizli kredi olanaklarıyla pırlantaya sağlanan vergi muafiyetleri, çeşitli sektörlere sağlanan ÖTV indirimleri, teşvikler bu sektöre ne yazık ki sağlanmamıştır.

Ayrıca, enerji yoğun sektör olan mermercilik sektörüne verilmesi gereken ucuz enerji verilmemiştir. Ülkemiz ekonomisine daha fazla katma değer sağlayabilecek mermercilik sektörünün sorunları Hükûmet tarafından görmezlikten gelinmiştir. Öyle ki sektörde faaliyet göstermek isteyen bir firmanın 7 bakanlıktan ve 22 genel müdürlükten izin alması, bir başka ifadeyle mücadeleyi gerektirmektedir. “Bürokrasiyi azalttık.” diyen Hükûmet, mermercilik sektörünün içinde bulunduğu bu zorluklardan bihaberdir.

Mermercilik sektörü bu durumda da, dünya bor rezervinin yaklaşık yüzde 72’sini elinde bulunduran ülkemizde bor konusu acaba Hükûmetin ne kadar gündemindedir, bir de buna bakmak gerekiyor.

Dünya bor rezervinin yaklaşık olarak 1,2 milyar ton olduğu hesaplanmaktadır. Ülkemiz bu rezervin yaklaşık 883 milyon tonluk kısmına sahiptir. Devletin maden işletmeciliğine 1924 yılında kurulan Ergani Maden Şirketine Maliye Bakanlığının üçte 1 payla katılmasıyla başlayan ilgisi, bugün Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğümüzde devam etmekte olup, kurum bu konuda tek yetkili ve etkili hâldedir, ancak bugün görüyoruz ki kurum çeşitli sorunlarla ne yazık ki karşı karşıyadır.

Bor mineralleri katıldıkları malzemelerin değerini artırmakta, bu nedenle de “sanayinin tuzu” olarak nitelendirilmektedir. Gelişen teknolojiler bor minerallerine olan bağımlılığı artırmaktadır. Yabancıların ülkemizde bulunan bor madenleriyle ilgileniyor olmaları ve Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğümüzün özerkleştirilerek daha sonra da özelleştirileceği yönündeki kamuoyundaki yaygın kanı bizi ziyadesiyle rahatsız etmektedir. Bu konuda şimdiden Hükûmeti uyarmayı kendime bir görev olarak addediyorum. Tabii ki kurumun ve bor madeninin, Meclis araştırması açılması talebimizdeki gerçeklerin ve sorunların tamamını burada ayrılan süre çerçevesinde anlatma olanağım yoktur. Ancak, sorunlara kısaca birkaç maddeyle değinmek istiyorum:

Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü bünyesindeki Emet, Bigadiç ve Kesterek bor işletme müdürlüklerinde üretim faaliyetleriyle orantılı olarak ortaya çıkan stokların satılarak ekonomiye kazandırılması hususlarında gerekli çalışmaların yapılması; Bandırma işletmesi sülfürik asit fabrikasının temel maddesi olan biyet maddesinin temininde fiyat yönünden ortaya çıkan sorunların giderilmesi; Bandırma ihraç stok sahası yapımı işinin tamamlanmasını müteakip ortaya çıkacak Emirler Emet borik asit tesisi arasındaki kara ve demir yolunun yapılması için ve yine Çin ve Uzak Doğu’ya olan satışların artmasıyla meydana gelecek talep artışının karşılanabilmesi için gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılması talebimiz vardır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; mermer sektöründe, bor madeninde durum böyle de taş kömürü madeninde sorunlar farklı mı?

Taş kömürü madencilik sektörü de emek yoğun bir sektördür. Defalarca, konuşmalarımızda, Cumhuriyet Halk Partisi olarak sık sık bunu ifade etmeye çalıştık. Vermiş olduğumuz araştırma önergelerimizin görüşmeye alınması hâlinde bu sorunlar derinlemesine irdelenebilecektir.

Kuşkusuz, taş kömürü denince ilk akla gelen Zonguldak ilidir. Zonguldak Türkiye Taşkömürleri Kurumu, hepinizin bildiği gibi, cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren ülke sanayisinin kurulması ve gelişmesine büyük katkılar vermiştir. Uzun yıllar tek başına, başta demir-çelik sektörü olmak üzere ülkemiz sanayisinin koklaşabilir kömür ihtiyacını karşılayan havza, günümüzde ise enerji ve demir- çelik sektörü kömür ihtiyacının çok az kısmını karşılayabilmektedir. Son yıllarda tamamen ihmal edilen Türkiye Taşkömürünün kendi ayakları üzerinde durabilmesi, üretiminin ve verimliliğinin artırılarak maliyetlerinin düşürülmesine bağlıdır. 

Taş kömürü, ülkemizin enerji ve demir-çelik sektörü için stratejik bir öneme sahiptir. Geçmiş yıllardan günümüze üretimin de giderek azaldığı, 20 milyon ton/yıl ihtiyaca karşılık 1 milyon 350 bin ton/yıla düştüğü bir gerçektir. Kurumda ciddi anlamda işçi açığı vardır. İşçi sayısındaki azalma ciddi üretim düşüklüğüne neden olmaktadır.

2004 yılına kadar havzaya özgü yasal düzenlemeler ile Maden Kanunu’na tabi olmadan faaliyette bulunan Kurum, Maden Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun hükümleri çerçevesinde Maden Kanunu kapsamına alınmıştır. Taş kömürü havzasının Maden Kanunu’na tabi olmasıyla, hukuku Kurum uhdesinde kalmak şartıyla işlettirme yetkisinin tanınmasıyla, özellikle rödovans uygulamalarında ortaya çıkan yasal problemlerin çözülmesinde Kuruma kolaylıklar sağlanması, ayrıca, günümüze kadar havzada devletçe yapılan taş kömürü üretim ve yatırımlarının yanı sıra özel girişimciler  tarafından da yatırım yapılabilmesinin önünün açılması öngörülmüştür.

Önceki Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Sayın Hilmi Güler’in “Kendi ayağımızın dibindeki kömürü çıkaramıyoruz. Türkiye’nin kendi kaynaklarını harekete geçirmek için yapılan çalışmalarla taş kömürü üretimini 10 milyon tona çıkaracağız. Bunun 5 milyon tonunu Türkiye Taşkömürü, 5 milyon tonunu ise özel sektör üretecek. Hesaplarımıza göre 8 bini özel, 2 bini kamuda olmak üzere toplam 10 bin ek istihdam sağlanacak.” şeklindeki söylemi Maden Yasası kapsamına giren Türkiye Taşkömürü ve Zonguldak halkını ne yazık ki umutlandırmıştı. Ancak, gelinen noktada Türkiye Taşkömürü Kurumu yönetiminin tüm çabalarına karşın beklenen verim alınamamıştır.

Bu nedenlerle, Türkiye Taşkömürünün sorunlarının belirlenmesi, Türkiye Taşkömürü üretimine dönük işçi açığının saptanması ve çözüm önerilerinin belirlenmesi konusunda gerekli araştırmaların yapılarak alınacak önlemlerin hızlandırılmasını istiyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 26 Ağustos 1931 tarihinde Zonguldak’ı ziyaret eden Yüce Atatürk “Zonguldak’ın derin toprakları altındaki serveti madeniye ne kadar kıymetliyse Zonguldak bizim için o kadar kıymetlidir.” diyerek Zonguldak’ın ve taş kömürü madenciliğinin ülkemiz için ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuştur. Yine Zonguldak kömür madenlerinin tartışıldığı günlerde İsmet İnönü, yine bu Meclis çatısı altında “Kömür meselesini bütün memleket için büyük bir dava telakki ediyorum.” demiştir.

Taş kömürü 1829 yılında bulunmuş ve 1848 yılından itibaren de üretilmeye başlanmıştır. Cumhuriyet dönemine kadar daha çok yabancı şirketler, özellikle de İngiliz ve Fransızlar tarafından işletilen kömür ocakları cumhuriyetten bu yana devletin gözetim ve denetiminde işletilmektedir. Çok uzun bir süre Zonguldak’ta çıkarılan kömürler modern Türkiye'nin sanayileşmesine katkıda bulunmuş, şehirlerin hızla büyüyen sanayi kapasitesinin enerji ihtiyacını karşılamıştır. Altında 1 milyar 300 milyon ton kaliteli taş kömürü olan Zonguldak bundan otuz yıl öncesine kadar yılda 5 milyon ton üretir iken bu üretim 1,5 milyon tonlara kadar düşmüştür. Oysaki günümüzde enerji sektöründe yaşanan darboğaz, kömürün hem sanayinin hem de elektrik üretiminin vazgeçilmez bir enerji kaynağı olduğu gerçeğini bir daha göstermektedir.

Elbette “taş kömürü” ve “demir-çelik sektörü” denilince Zonguldak akla gelir. Zaten taş kömürü Türkiye'de sadece Zonguldak bölgesinde bulunduğu için KARDEMİR ve ERDEMİR fabrikalarıyla Çatalağzı Termik Elektrik Santrali bu bölgeye kurulmuştur.

Demir-çelik sektörünün yanı sıra yüksek kalorisi nedeniyle taş kömürü kullanan diğer sektörler de hesaba katıldığında ülkemizin yıllık taş kömürü ihtiyacı 20 milyon ton civarındadır. Ülkemizde ucuz enerji üretiminin sağlanması ve bu enerjinin sürekli ve güvenilir olması bakımından yerli kaynaklarımızın kullanılması kaçınılmaz bir gerekliliktir. Türkiye, hemen her yıl, yaklaşık 2 milyar dolar ödeyerek taş kömürü ithal etmektedir. Bu rakamın giderek 4 milyar doları bulacağı tahmin edilmektedir. Bir taraftan Türkiye'nin taş kömürü ihtiyacı artarken diğer yandan taş kömürü üretimi gerilemeye devam etmektedir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin gelişmesinin önündeki engelin kamu kuruluşları olduğu, devletin küçültülmesi ve kamunun faaliyet alanının daraltılmasıyla ülke sorunlarının çözülebileceği söyleminin madencilik sektörüne yansıması; kamu madencilik kuruluşlarının kapatılması, özelleştirilmesiyle özel sektöre devredilmesi ya da en azından kamu kuruluşlarının yapmakla sorumlu oldukları işlerin şirketlere gördürülmesi şeklinde olmuştur. Ancak, bugüne kadar madencilik sektöründe özelleştirme ve özelleştirmeye yönelik olarak yapılan benzeri çalışmaların hiçbirisinde olumlu bir sonuç alınamamış, madencilik sektörü giderek ne yazık ki küçülmüştür. Dolayısıyla, ülke sanayisinin gelişmemesi madencilik sektörünü de olumsuz etkilemekte, bu sektöre yapılabilecek yatırımlar hızla hizmetler sektörüne kaydırılmakta ve madencilik sektörünün ülke ekonomisine katkısı giderek düşmektedir.

Değerli milletvekilleri, cumhuriyet devrimiyle birlikte, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının en öncelikle sahip çıktığı Zonguldak’ın maden ocakları, 1970’li yıllarda, başta bölgedeki iki demir çelik fabrikası olmak üzere, Türkiye'nin tüm ihtiyacının neredeyse tamamını karşılayabilecek durumdaydı ama 1980, 1990 ve özellikle de 2000’li yıllardan sonra izlenen ekonomik politikalarla Zonguldak ve taş kömürüne yapılan yatırımlar ihmal edilmiştir. Taş kömürü üretimi sürekli gerilemiş yani Türkiye Taşkömürü Kurumu küçültülmüştür. 2002 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti geldiğinde yılda 2,5 milyon ton üretim yapan Türkiye Taşkömürü, geçen yıl ancak 1,5 milyon ton kömür üretebilmiştir. Bölgede bulunan KARDEMİR ve ERDEMİR’in yıllık taş kömürü ihtiyacı 2,5 milyon ton olmasına rağmen, Türkiye Taşkömürü ancak 400 bin ton kömür verebilmiştir bu ilgili kuruluşlara. Geriye kalan daha düşük kalorili kömür ise Çatalağzı Termik Santrali’nde kullanılmıştır. Demir-çelik sektörüne ve diğer sanayi sektörüne kaliteli kömür verilememiştir, ihtiyaçları giderilememiştir ve dolayısıyla dışarıdan ithal kömür almak zorunda kalınmıştır. Oysa önceki Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Hilmi Güler, 24 Haziran 2004 tarihinde Zonguldak’a yaptığı ziyarette bir açıklamada bulunmuş ve Türkiye Taşkömürünü canlandıracaklarını ve yılda 5 milyon ton kömür üreterek tam kapasite çalışacaklarını söylemişti. Ancak söylenen gerçekleşmemiş, aksine tam tersi olmuştur.

Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti kurulduğunda yani 2002 sonunda Türkiye Taşkömüründe 15.760 işçi çalışıyordu değerli arkadaşlar, bugün ise işçi sayısı 10.300. Eğer taş kömürü üretiminin artırılmasını istiyorsak derhâl üretim işçisi alınması zorunludur, aksi hâlde ocaklarda yapılan hazırlıklar heba olacaktır. Yüz altmış yıllık üretim kültürüne sahip olan Türkiye Taşkömürü Kurumunu dikkate almamak, gözden çıkarmak ülkemize ve o bölgeye yapılabilecek en büyük kötülüktür. Kömür, yer altında hazır ve kazılıp ekonomiye kazandırılmayı bekliyor. Bu kömürü şimdi üretmeyeceğiz de ne zaman üreteceğiz? Ancak öyle anlaşılıyor ki AKP Hükûmeti IMF’den korkusuna maden ocaklarına gerekli yatırımı yapamamaktadır. 5 milyon ton üretim kapasitesine sahip olan Türkiye Taşkömürü, kapasitesinin ancak üçte 1’iyle çalışıp zarara mahkûm edilmekte ve sonra da orada çalışanlara, görev yapanlara fatura kesilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız “Petrol ve doğal gaz fiyatları böyle giderse çok eski bir buluş olan kömürü yeniden keşfedeceğiz, buraya doğru bir gidiş var.” demiş olmakla kömürün önemi ve değerini, herhâlde, öncelikle Adalet ve Kalkınma Partisinin yetkililerine anlatmaya çalışmıştır.

Madencilik sektörünün ülkemiz için önemi göz önüne alındığında, sorunlarımızın çözümü ve sektörün ülke ekonomisi içindeki payının artırılması için madencilik bakanlığının kurulması da büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, TTK’da yılda 5 milyon ton taş kömürü üretmek mümkündür. Bunun için, biraz önce  de ifade ettiğim gibi, öncelikle üretim işçisi alınmalıdır. Kömür geçmişimiz değil geleceğimiz olmalıdır. Bu pencereden bakmak zorundayız. Önümüzdeki yıllarda belki de yerdeki kömür tozlarını da toplamak zorunda kalacağız. O nedenledir ki en kısa zamanda, ayrıca bir kömür enstitüsü kurulması gerekmektedir. Bu enstitüde, ülkemiz kömürleriyle ilgili kapsamlı araştırmalar yapılmasına ortam hazırlanmalıdır.

Değerli milletvekilleri, madencilik sektörünün sorunlarının araştırılması çerçevesinde iş kazalarını da değerlendirmek gerekmektedir diye düşünüyorum. İş kazaları sonucu, yüz altmış yıllık kültüre sahip olan Zonguldak’ta bugüne değin 5 bin civarında maden şehidi verilmiştir. Bu şehitleri, Zonguldak ve bu işlerle ilgilenenler, artık daha da artırma yoluna gitmek yerine, bunları azaltmanın çarelerini aramaktadır. Elbette, tabii, madencilik sektörü, zor, yıpratıcı, yüksek oranda risk taşıyan ve bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetim gerektiren dünyanın en ağır iş koludur. Yüksek kâr sağlamak amacıyla yapılan üretim projeleri, hızlı ve yüksek kazanç için yapılan üretim zorlamaları, bir yandan yetersiz, liyakatsiz kişilerin siyasal amaçlarla…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Koçal, lütfen tamamlar mısınız.

Buyurun.

ALİ KOÇAL (Devamla) – Teşekkür ederim.

…kilit mevkilere atanması ve diğer yandan da kamusal denetimin iyice gevşetilmesi, iş eğitimi eksikliği kazaların kaçınılmaz hâle gelmesine neden olmaktadır. Kömür madenciliği, işçi sayısı başına düşen kaza ve ölüm sıralamasında bütün sektörlerin başında yer almaktadır. Bu nedenle madencilik sektörünün daha yakından izlenmesi, değerlendirilmesi ve kaza önleme çalışmalarına daha fazla ağırlık verilmesi gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, tüm bu nedenlerden dolayı, madencilik sektörü hakkında verilen araştırma önergelerinin gündeme alınarak, bütün sorunlarının ve çözüm önerilerinin incelenmesi, araştırılması gerekmektedir. Dolayısıyla, Meclisimizin bu doğrultuda karar vereceğine inanıyorum.

Yüce Meclisi, şahsım ve grubum Cumhuriyet Halk Partisi adına saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Koçal, teşekkür ediyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Alim Işık, Kütahya Milletvekili.

Buyurun Sayın Işık. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; madencilik sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılması için Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan partilerimize mensup değerli milletvekilleri tarafından verilen araştırma önergeleriyle ilgili görüşlerimizi açıklamak üzere Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.

Bu vesileyle Ankara ilimizin Türkiye Cumhuriyeti devletinin başkenti oluşunun 86’ncı yıl dönümünü kutluyor, bu ilimizin ilelebet başkent kalması dileklerimle hepinize saygılar sunuyorum.

Ayrıca yarın Bursa’da yapılacak Türkiye-Ermenistan futbol karşılaşmasında Türk Millî Takımı’na da başarılar diliyorum.

Bu oturumda tartışılacak olan on beş farklı araştırma önergesi incelendiğinde söz konusu önergelerin milletvekillerimiz tarafından gerek bölgesel gerekse ülke genelinde Türkiye Taşkömürü Kurumunun mevcut durumunun incelenmesi, mermercilik sektörünün, altın madenciliğinin, bor madenciliğinin, nikel madenciliğinin, petrol arama çalışmalarının ve madencilik sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verildiği görülmektedir.

Hemen hemen ülkemizin her bölgesi ve ilini ilgilendiren bu önemli konunun gündeme alınarak Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bütün yönleriyle tartışılmasından duyduğumuz memnuniyeti belirtiyor, sözlerimin başında bu amaçla kurulacak araştırma komisyonunu desteklediğimizi ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, Vergi Konseyi Başkanlığı ve Madencilik Başkanlar Konseyi Birliği tarafından “Türkiye Madencilik Sektörünün Yapısı, Vergisel Sorunları ve Çözüm Önerileri” isimli rapor 5 Şubat 2009 tarihinde yayınlanarak sektörün ve kamuoyunun istifadesine sunulmuştur.

11 değerli kişinin birlikte hazırladığı bu raporda “Türkiye’deki madencilik sektörünün durumu”, “Türkiye'nin maden potansiyeli”, “Sektörde uygulanan devlet yardımları ve destekleriyle yeterliliğinin değerlendirilmesi”, “Sektördeki sorunlar” ve “Sektörün idari yapısı ile mali sorunlarının çözümüne ilişkin öneriler” ana başlıkları altında çok detaylı ve değerli bilgilere yer verilmiştir. Bu nedenle, vaktimi daha iyi değerlendirmek anlamında, bahsettiğim maden gruplarının Türkiye’deki durumlarıyla ilgili rakamlarla sizi meşgul etmek istemiyorum ve konuşmamın ilk bölümünde daha çok uygulamada sektör mensuplarının muhatap oldukları sorunlar ve yine sektörün içinden gelen bu sorunların çözümüne yönelik önerilere yer verirken, eğer vaktim kalırsa, son bölümde de önemli bir ilimiz olan ve maden ilimiz olan Kütahya ilindeki bor madenciliği ve sorunlarının çözümüne yönelik önerilere yer vermek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde 2009 yılı Ocak-Haziran dönemi maden ihracatı incelendiğinde 2008 yılının aynı dönemine göre miktarda yüzde 30,5; değerde ise yüzde 39,5 oranında ihracatın azaldığı görülmektedir. Dolayısıyla bu rakamlarla yaklaşık 6 milyon ton ve 970 milyon dolar ihracat gerçekleşmesi olmuştur. Bu azalmada ülkemizde yaşanan ekonomik krizin yanında uygulamada yaşanan önemli hukuki ve yasal sorunların da etkili olduğu sektör temsilcileri tarafından sık sık dile getirilmektedir. Bu bağlamda, yaşanan bazı önemli hukuki ve yasal sorunları ve çözüm önerilerini şu şekilde sıralamak mümkün olabilecektir:

1) Bilindiği gibi, Anayasa Mahkemesi, 5177 sayılı Yasa’yla değiştirilen 3213 sayılı Maden Yasası’nın 7’nci maddesini Anayasa’ya aykırı bularak 15 Ocak 2009 tarihinde iptal etmiştir ancak iptal kararının bir yıl sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırılmıştır. Anayasa Mahkemesi, aynı kararında Çevre Kanunu’nun 10’uncu maddesinde 13 Mayıs 2006 tarihli 5491 sayılı Yasa’yla yapılan değişiklikle getirilen “Petrol, jeotermal kaynaklar ve maden arama faaliyetleri, Çevresel Etki Değerlendirmesi kapsamı dışındadır.” hükmünü de iptal etmiştir. Böylece, bu iptal kararının altı ay sonra yürürlüğe gireceği de belirtilmiştir.

Diğer yandan, Danıştay 8. Dairesi, 10 Şubat 2009 tarihli kararı ile Anayasa Mahkemesinin iptal kararından yola çıkarak Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği’nin ve bu Yönetmelik’te yapılan bütün değişikliklerin yasal dayanağını yitirdiğini belirterek Yönetmelik’in iptali istenen bütün maddeleri hakkında yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. Danıştay ve Anayasa Mahkemesi kararlarından  sonra ortaya çıkan hukuksal boşluk değerlendirildiğinde, devlete Anayasa’nın 56’ncı maddesinde verilen çevreyi koruma ödevi ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası çevre sözleşmeleri karşısında Yönetmelik’in uygulanmaya devam edilmesi hâlinde Anayasa ve yasaların dava konusu Yönetmelik’e üstünlüğü ilkesinin zedeleneceğinin altı çizilmiştir.

Bu alınan kararların dayanağı doğa dengesinin madencilik faaliyetleriyle bozulduğu ve bir daha geriye kazanılamayacağı düşüncesine dayanmaktadır. Alınan bu kararlar ülke ekonomisine ve istihdama önemli katkı sağlayan madencilik sektörünü ciddi bir şekilde sekteye uğratmış ve sektörün önünü tıkamıştır. Böylece sektör, maden arama, etüt ve işletmeye yönelik izinlerin durdurulmasıyla kurumlar arası hukuksal bir boşluğa düşmüştür. Bu hukuksal boşluk, sektörün en verimli olduğu yaz aylarında neredeyse çalışamaz hâle sokulmasına yol açmıştır. Bu sıkıntının kısa vadede çözümü için çevreyle ilgili alınan bütün kararlara bağlı olarak madencilik yapılacak alan ile ilgili koordinatlar içerisinde faaliyet sahibine bağlayıcı bir taahhütname imzalattırılıp izin verilmesi sağlanabilir. Diğer yandan, Anayasa ve Danıştay kararları doğrultusunda söz konusu yasadaki değişiklik mutlaka Meclis tarafından bir an önce gerçekleştirilmesi gereken önemli bir engel olarak görülmektedir.

2) Arama veya işletme dönemi faaliyeti göstermiş fakat 3213 sayılı Kanun maddelerine göre terk veya iptal nedeniyle Maden İşleri Genel Müdürlüğü uhdesine geçmiş ve ihale dönemi ihaleye çıkarılan sahaların geçmiş hukuku ya da jeolojik bilgilerine yönelik sağlıklı bilgiye ulaşmada ciddi sıkıntılar çekildiği iddia edilmektedir. Bu konuda mutlaka bir düzenli arşivin tutulması kaçınılmazdır.

3) İhaleye çıkarılan bazı sahalar dönem içerisinde, Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği ve çevre mevzuatı nedeniyle, işletme ruhsatı alındığı hâlde işletilememektedir. Bu konudaki en büyük engel, baraj mansabından belirlenen koruma alanlarında veya mevsimsel akışlı derelerin bulunduğu alanlarda madenciliğe izin verilmemesidir.

4) Özellikle Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünden ihaleye çıkarılan sahaların faaliyet sahipleri tarafından alınmasından sonra çıkan hukuksal engeller madenlerin işletilmesini ağırlaştırmaktadır. Örneğin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde faal olan sahalar terör faaliyeti nedeniyle işletilememekte ve 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 24’üncü maddesi gereği, beş yıllık sürede mücbir sebepler ve beklenmeyen hâller dışında üç yıldan fazla üretim yapılmayan sahalar iptal edilmektedir. Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGEM) bu sahaların terör faaliyeti nedeniyle işletilemediğine dair ilgili kurumdan yazılı evrak istemekte, ancak, ilgili kurum ise bu yazılı evrakı zamanında ya da hiçbir şekilde verememektedir.

5) Metalik madenlerin işletilmesinde baz alınan rezerv ve tenöre bağlı mali hesap ve işletilebilirlik fizibilitesinin Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından biraz daha esnetilerek incelenmesi konusunda ciddi taleplerle karşılaşılmaktadır. Faaliyet sahibi tesis sahibi ise veya tesis kurmayı planlıyor ise işletilebilirlik parametreleri ülke ekonomisi de göz önünde bulundurularak biraz daha esnetilme ihtiyacına gelmiştir.

6) Endüstriyel hammaddeler kapsamında değerlendirilen feldspat, bitovnit, illit, kaolen, kalsit ve karışım killeriyle ilgili komisyon kararları neredeyse ülke madenciliğini sekteye uğratacak derecede ağır şartlar içermektedir. Örneğin, Maden İşleri Genel Müdürlüğü Kaolen Komisyonunun 7/7/2008 tarih ve 4518 sayılı kararlarına göre kaolen talepleri değerlendirilirken üretim veya işletme izni talep alanını temsil edecek şekilde en az farklı lokasyondan üç adet numune alınması istenmekte, alınan numunelerin tüm kayaç içerisinde minerallerin yüzde oranlarını belirlemeye yönelik olarak XRD analizinin yapılması, bu analiz sonucunda kil grubunda birinci sırada kaolinit mineralinin bulunması ve en az yüzde 20 oranında olması, diğer yandan kimyasal analizlerin yapılması ve bu analiz sonucunda demir, silisyum, sodyum ve potasyum oksit miktarlarında belirli oranların aranması gerekmektedir. Bu kararlara göre alınan numune örneklerinde Türkiye standartlarındaki laboratuvarlarda birinci mineralin kaolinit çıkmasının neredeyse imkânsız olduğu iddia edilmektedir.

İşletmeciler hammadde olarak kimyasal reçetede yukarıda belirtilen sınırlılık değerleri sağlayamadıkları için ciddi anlamda sıkıntılar çekmektedirler. Bu bağlamda seramik fabrikalarının bu komisyon kararları dışında tutulması kaçınılmaz hâle gelmiştir.

Benzer uygulama feldspat madeni için de yapılmakta ve ciddi sıkıntılar çekilmektedir.

7) Genel anlamda maden ruhsatı faaliyet sahibi Çevre Etkileşim Değerlendirme ve Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmelikleri karşısında ağır işleyen bürokrasiden kaynaklanan mağduriyet içerisindedir. Mutlaka bu bürokratik engellerin de bir an önce azaltılıp daha hızlı işleyen bir sistemin uygulamaya geçirilmesi gerekmektedir.

8) Madenciye sıkıntı yaratan bir başka durum ise sanidin cevheriyle ilgilidir. Sanidin bir feldspat grubu minerali olmakla birlikte beşinci grup içerisinde yer alması madenci için hem araştırma yönünden hem de alan yönünden sıkıntı yaratmaktadır. Dördüncü grup 2 bin hektara kadar müsaade edilirken beşinci grup minerallere 500 hektara kadar müsaade verilmesi ciddi anlamda bir sıkıntı kaynağıdır.

9) Kömür ruhsatlarında birleşik ruhsatlar havza niteliği taşımasına rağmen, her ruhsat 3213 sayılı Kanun’a göre ayrı ayrı jeolojik açıdan incelenmekte ve madenciye zaman kaybına yol açmaktadır. Havza konumunda olan bu ruhsatlarda ruhsat sahibinin beyanının esas alınması, faaliyet sahibinin madencilik yönünden önünün açılmasına imkân tanıyacaktır.

10) Maden Kanunu’nun 46’ncı maddesine istinaden işletme izin alanları içinde yer alan alanların kamulaştırılmasıyla ilgili bürokratik işlemler süreci oldukça uzun bir zamana yayılmaktadır. Bunun mutlaka kısaltılması ve daraltılması gerekmektedir.

Bunlara ek olarak enerji maliyetlerinin yüksek olması. Özellikle doğal gaz, mazot ve elektrik fiyatlarının bu sektörde altından kalkılamaz düzeyde maliyet oluşturması.

Madenciliğe dayalı sanayinin gelişmiş olmaması ve madenlerin ham madde veya ara ürün olarak yurt dışına satılıp uç ürün olarak geri alınması.

Bakır, krom, gümüş, altın, kurşun gibi değerli maden işletmeleri yatırımlarının genellikle yurt dışı kaynaklı olması.

Yüksek sermaye tutarı ve zorluk taşıyan yasal yükümlülüklerden dolayı yatırımcıların madencilik faaliyetlerinden çekinmesi ve benzeri gibi birçok sorun da bir diğer çözüm bekleyen grup içerisinde sayılabilir.

Peki, “Bu sorunlara karşı neler önerilebilir ve neler yapılmalıdır?” başlığı altında neler sayılabilir denirse bunlara da birkaç cümleyle değinmek istiyorum:

Her şeyden önce Madencilik İşleri Genel Müdürlüğünün uygulamak istediği orman izinleriyle ilgili bir düzenlemenin kaçınılmaz olduğu görülmekte, mutlaka bununla ilgili bir yeni düzenlemeye ihtiyaç duyulmaktadır.

Kırma taş ruhsatları için en fazla 10 hektarlık işletme izni verilmesi uygulamasının gözden geçirilmesi gerekmektedir.

Mera tahsis amacı değişikliklerinde, Maden İşleri Genel Müdürlüğü, mera parsel koordinatlarını ve diğer bilgileri ilgili kurumdan, yani ilgili tarım il müdürlüklerinden doğrudan kendisi istemelidir. Bu hususta cevap alınamıyorsa ruhsat sahibinin beyanı doğrultusunda -mera tahsis amacı değişikliği istenen alanın koordinatlarıyla- ilgili kamu kurumuna yazı yazılmalıdır.

Kamu ham madde taleplerinde ruhsat sahibinin haklarının korunması, öncelik hakkının esas alınması mutlaka gerekmektedir.

İşletme ruhsatlı sahalarda olduğu gibi arama ruhsatlı sahalarda da ruhsat sahibinin görüşünün alınması kaçınılmazdır.

Kamulaştırma taleplerinin talep tarihinden itibaren en geç altı ay içinde -eksik belgesi eğer yoksa- olumlu  ya da olumsuz sonuçlandırılması mutlaka sağlanmalıdır. Uygulamada yıllarca sürebilen örneklerle karşılaşıldığı yine sektör temsilcileri tarafından sık sık dile getirilmektedir.

Arama ve teknoloji geliştirme olmak üzere yeterli nitelik ve nicelikte yatırım yapılması mutlaka sağlanmalıdır.

Madencilik arama, işletme ve zenginleştirme süreçleri ARGE yatırımlarıyla mutlaka desteklenmelidir. Devlet ARGE alanında yönlendirici ve destekleyici olma özelliğini bu sektörde de mutlaka göstermelidir.

Madenlerin ham madde olarak ucuza ihracı yerine yüksek katma değer ve istihdam yaratan rafine ve uç ürüne dönüştürülmesi sağlanmalıdır.

Madencilik sektöründe kullanılan makine, donanım ve gerecin ülke içinde üretilmesine yönelik endüstrilere yatırımlar özendirilmelidir.

Endüstrinin gereksiniminin karşılanamadığı ya da tükenme sürecine girmiş maden veya endüstriyel ham madde kaynaklarının aranması mutlaka özendirilmelidir.

Sektördeki iş güvenliği, işçi sağlığı ve çevre sağlığıyla ilgili köklü önlemler vakit geçirilmeden alınmalıdır.

Özel sektör, üniversiteler ve devlet iş birliği içinde çalışmalar ve gerekli araştırmalar mutlaka uygulamaya geçirilmelidir.

Ülkemizin ihtiyacı olan enerjinin yerli maden kaynaklarımızdan karşılanması için öncelikle gerekli çalışmalar hızla tamamlanmalıdır.

Maden arama faaliyetlerine önem verilmelidir.

Yeni teknolojilere uyum sağlayacak ve bunları kullanabilecek iyi eğitilmiş teknik iş gücünün istihdamına öncelik verilmelidir.

Mevcut ve gelişen pazarlar yakından takip edilerek değişikliklere uygun stratejiler anında belirlenmelidir.

Çevre dostu teknoloji ve yöntemlerin kullanılması, madencilik süreçlerinde ya da sonrasında çevrenin korunmasına ya da yenilenmesine yönelik önlemlerin alınması mutlaka zaman geçirilmeden sağlanmalıdır.

Bu genel anlamdaki sorunlar ve önerilerle ilgili görüşlerimden sonra, bir diğer konu olan bor madeniyle ilgili sorunların detaylı şekilde araştırılması gerektiği benden sonraki grubumuz milletvekili Sayın Bulut tarafından detaylı şekilde açıklanacağından dolayı burada ona yer vermek istemiyorum. Ayrıca geçen yıl 23’üncü Dönem Üçüncü Yasama Yılı 35’inci Birleşim ve 23 Aralık 2008 tarihli Ulusal Bor Araştırma Enstitüsünün bütçe görüşmelerinde bu konudaki şahsıma ait görüşleri açıklamıştım, onun için tekrarlamak istemiyorum, ama isteyen değerli milletvekilleri oradaki görüşlerimizi rahatlıkla yeniden gözden geçirme imkânına sahip olabilirler.

O konuşmamda da dile getirdiğim gibi, bu sektörle ilgili, mutlaka borla ilgili araştırmadan sorumlu olan Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü fiziksel altyapı ve personel yönünden desteklenmeli ve acilen bu yetersizlikler giderilmelidir. Bilimsel doğrular ışığında enstitü ya ham madde ve rezerv kaynaklarına daha yakın olan Kütahya’ya taşınmalı ya da Kütahya’da bir şubesi acilen açılarak güçlendirilmelidir.

Faaliyet alanı için oldukça yetersiz olan kurum bütçesinin artırılması, personel seçim ölçütleri net olarak tanımlanarak eksik personelin bu kriterler ışığında istihdamı mutlaka sağlanmalıdır.

Hem Kütahya’daki bor rezervinin bulunduğu alanlar için hem de ülkemizin diğer illerindeki maden kaynakları için önerebileceğim bir diğer önemli konu da istihdamda madenlerimizin çıkarıldığı ilden yapılan başvuruların öncelikle değerlendirilmesi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Işık, lütfen toparlayınız. Buyurun.

ALİM IŞIK (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Son cümlelerim, toparlayacağım.

İstihdamda madenlerimizin çıkarıldığı ilden yapılan başvuruların öncelikle değerlendirilmesi, diğer başvuruların, il nüfusuna kayıtlı ancak aranan nitelikteki eleman bulunamadığı durumlarda değerlendirmeye alınması, bu sektördeki istihdamı da önemli ölçüde kolaylaştıracaktır diyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle, tekrar, böyle bir araştırma komisyonunun yerinde olacağı görüşümüzü belirterek, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Işık.

Çalışma süremizin tamamlanmasına kısa bir süre kaldığı için, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için 14 Ekim 2009 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 19.46