Normal 44161 2 4 2009-12-28T07:44:00Z 2009-12-28T07:44:00Z 1 39294 223978 TBMM 1866 525 262747 11.9999 Clean Clean 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖNEM: 23                                                                YASAMA YILI: 4

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

CİLT : 50

2’nci Birleşim

6 Ekim 2009 Salı

 

(Bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge aslına uygun olarak yazılmıştır.)

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

 

   I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in, yeni yasama yılının hayırlı olmasını ve 23’üncü Dönemde vefat eden milletvekillerine Allah’tan rahmet, ailelerine, milletimize tekrar başsağlığı dileyen konuşması

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu’nun, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanlığı seçimlerine ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, yeni yasama yılının başlamasına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Parlamentonun bazı önemli konular karşısındaki refleksine ilişkin gündem dışı konuşması

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Aydın Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu’nun, Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu’nun gündem dışı konuşmasına ilişkin açıklaması

2.- İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi’ye yapılan saldırı ve IMF-Dünya Bankasının İstanbul’daki yıllık toplantısı nedeniyle yapılan gösteri ve alınan tedbirlere ilişkin açıklaması

3.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın bilgilendirme amaçlı konuşmasının yüzeysel olduğuna ilişkin açıklaması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın (6/888, 6/1474, 6/1475) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/144)

2.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in (6/1370, 6/1371) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/145)

3.- Aksaray Milletvekili Osman Ertuğrul’un (6/1384, 6/1416) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/146)

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- DTP Grubu Adına Grup Başkan Vekili ve Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, kadınlara yönelik cinayet olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/420)

2.- Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuş ve 25 milletvekilinin, organ temini ve organ naklindeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/421)

3.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 21 milletvekilinin, Amik Ovası’ndaki sulama sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/422)

C) Tezkereler

1.- İrtibat Subaylarına İlişkin Olarak Birleşik Devletler Kara Kuvvetleri ve Türk Kara Kuvvetleri Arasında İmzalanan Anlaşma Muhtırasında Yapılan Değişikliğin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın, İç Tüzük’ün 75’inci maddesine göre Hûkümete geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/951)

2.- Türkiye Cumhuriyeti ile İsviçre Konfederasyonu Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın, İç Tüzük’ün 75’inci maddesine göre Hûkümete geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/952)

3.- Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Yeni Zelanda Tarım ve Ormancılık Bakanlığı Yeni Zelanda Gıda Güvenliği Otoritesi Arasında Sağlık Hususlarında İşbirliği Konusunda Düzenlemenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın, İç Tüzük’ün 75’inci maddesine göre Hûkümete geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/953)

4.- TBMM Çevre Komisyonu Üyesi Ali Rıza Alaboyun’un ismen davet edildiğine ve 6 Ekim 2009 tarihinde Washington’da gerçekleştirilecek Habitat Küresel Parlamenterler Toplantısına icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/954)

5.- Romanya Senatosunun ev sahipliğinde 27-28 Ekim  2009 tarihlerinde Bükreş’te gerçekleştirilecek olan Orta Avrupa İnisiyatifi (CEI) Parlamenter Meclisi Toplantısına TBMM Başkanını temsilen TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un katılmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/955)

6.- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in, Uluslararası Çalışma Örgütünün Cenevre’de gerçekleştirilecek 98’inci Genel Kuruluna katılmak üzere bir heyetle birlikte 3-19 Haziran 2009 tarihlerinde İsviçre’ye yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/956)

7.- Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Irak’ın Kuzeyinden Ülkemize Yönelik Terör Tehdidinin ve Saldırılarının Bertaraf Edilmesi Amacıyla, Sınır Ötesi Harekât ve Müdahalede Bulunmak Üzere, Irak’ın PKK Teröristlerinin Yuvalandıkları Kuzey Bölgesi ile Mücavir Alanlara Gönderilmesi ve Görevlendirilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17/10/2007 Tarih ve 903 Sayılı Kararıyla Hûkümete verilen ve 8/10/2008 Tarih ve 929 Sayılı Kararı ile Bir Yıl Uzatılan İzin Süresinin Anayasa’nın 92’nci Maddesi Uyarınca 17/10/2009 Tarihinden İtibaren Bir Yıl Daha Uzatılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi (3/950)

 

VII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak’ın, kendisinden haber alınamayan bir üsteğmene ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/493)

2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, özelleştirilen kuruluşların değerlerine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/512) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

3.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, kara yolu yük taşımacılığı belgelerinden dolayı kesilen cezalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/571) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

4.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Karayolu Taşıma Yönetmeliği’ndeki bir düzenlemeye ilişkin sözlü soru önergesi (6/573) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

5.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, özelleştirilen Türk Telekom’un ismine ilişkin sözlü soru önergesi (6/609) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

6.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Ankara-İzmir otoyolu projesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/719) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

7.-Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya bağlantılı bölünmüş yol çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/722) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

8.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Dumlupınar ilçesine tren ulaşımının sağlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/723) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

9.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, kara yollarında hız sınırlarının artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/813) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

10.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Niğde Havaalanı inşaatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/890) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

11.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Erbaa’daki bir kavşağın kara yolu projesine alınmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/947) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

 

VIII.- OYLAMALAR

1.- Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Irak’ın Kuzeyinden Ülkemize Yönelik Terör Tehdidinin ve Saldırılarının Bertaraf Edilmesi Amacıyla, Sınır Ötesi Harekât ve Müdahalede Bulunmak Üzere, Irak’ın PKK Teröristlerinin Yuvalandıkları Kuzey Bölgesi ile Mücavir Alanlara Gönderilmesi ve Görevlendirilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17/10/2007 Tarih ve 903 Sayılı Kararıyla Hûkümete verilen ve 8/10/2008 Tarih ve 929 Sayılı Kararı ile Bir Yıl Uzatılan İzin Süresinin Anayasa’nın 92’nci Maddesi Uyarınca 17/10/2009 Tarihinden İtibaren Bir Yıl Daha Uzatılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi’nin oylaması

 

IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, yardımcı hizmetler sınıfındaki özürlü personele ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/8065)

2.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, tutuklu ve hükümlülerin sağlık hizmeti alımına ilişkin  sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/8099)

3.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, kadın sağlığı konusunda farklı uygulamalar yapan hastanelere ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/8283)

4.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, bazı yazarların yargılanmasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/8472)

5.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Muğla’dan Van’a sevk edilen katırlara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/8548)

6.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara doğal gaz dağıtım şebekesinin özelleştirme ihalesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/8554)

7.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, bir caddenin üst yapısının durumuna ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/8613)

8.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Ergenekon davasındaki bir tutuklunun sağlık durumuna ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/8668)

9.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Güney Ege Linyitleri İşletmesindeki istihdamla ilgili haberlere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/8796)

10.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, Yatağan’da ikinci bir termik santral yapılacağı haberlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/8808)

11.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı hakkındaki soruşturma izinlerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/8809)

12.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, aile içi şiddetin önlenmesi konusundaki bazı düzenlemelere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın cevabı (7/8864)

13.- Ordu Milletvekili Rahmi Güner’in, fındık alımına ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/8878)

14.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, yerli mermer ve taş kullanımının desteklenmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/8886)

15.- Amasya Milletvekili Hüseyin Ünsal’ın, mevzuata aykırı olarak yeşil kart verilmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/8898)

16.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Gaziantep’te suya yapılan zamma ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/8919)

17.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir sulama birliğindeki seçime ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/8964)

18.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, bir merada ham madde üretim izni verilmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/9009)

19.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman’daki içme suyu sorunlarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9010)

20.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir petrol sahasındaki köy yollarının iyileştirilmesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9013)

21.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman’daki bir yolda bariyer çalışmasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9014)

22.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman Cumhuriyet Meydanı’na ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9015)

23.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman’daki bir caddeye ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9016)

24.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Diyarbakır Silvan’daki yol çalışmalarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı  Beşir Atalay’ın cevabı  (7/9028)

25.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman’ın içme suyu şebekesinin yenilenmesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9029)

26.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Çankırı’daki bazı çalışmalara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9036)

27.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Çankırı’daki bir caddenin durumuna ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı  Beşir Atalay’ın cevabı (7/9037)

28.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Şanlıurfa’daki bazı yolların asfaltlanmasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9039)

29.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, Saray ilçesinde su temin sahasında ocak olup olmadığına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9041)

30.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Yozgat’taki katı atık depolama tesisinin yol açtığı sorunlara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9044)

31.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, Kayseri Büyükşehir Belediyesinin bir alımına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9047)

32.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, Kayseri Büyükşehir Belediyesinin toplu taşımacılıktaki bir uygulamasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9049)

33.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Yalova Belediyesinin borçlarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9054)

34.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bingöl’deki bir mahallenin içme suyu şebekesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9056)

35.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı-Doğubeyazıt’taki bir mahallenin içme suyu şebekesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9057)

36.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bingöl Solhan’daki bir mahallenin yoluna ilişkin sorusu ve  İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9059)

37.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Diyarbakır’daki bir köy yoluna ilişkin sorusu ve  İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9060)

38.- Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, Kars’taki bazı altyapı eksiklerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9061)

39.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kırıkkale Belediyesinde çalışan işçilerin maaşlarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9063)

40.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kastamonu Çatalzeytin’de selden zarar gören yollara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9064)

41.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, toplumsal cinsiyete dayalı bütçelemeye ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/9076)

42.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, Norveç’li emekliler için bakım merkezleri kurulacağı haberlerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/9083)

43.- Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner’in, Isparta’da kanser vakalarındaki artışa ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/9144)

44.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, sulamada kullanılan elektrik fiyatlarına,

- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, çiftçi borçlarına,

- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, bazı unvanlardaki personelin özlük haklarına,

- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, TMO’nun alımlarına ve çiftçilerin desteklenmesine,

- Ordu Milletvekili Rahmi Güner’in, fındık piyasasına,

- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, TMO’nun buğday alım fiyatına,

   Kaçak hayvan ve et miktarına,

- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Balıkesir’de doludan zarar gören çiftçilere,

   Bir kooperatif başkanı hakkındaki iddialara,

- Muğla Milletvekili Gürol Ergin’in, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu yönetimine ve personel alım sınavına,

   Bir soruşturma raporuna,

- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, Beypazarı’nda doludan kaynaklanan zarara,

- Muğla Milletvekili Gürol Ergin’in, transgenik bitki ve ürün ithalatına,

- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Diyarbakır TMO’daki elektrik rampası sorununa,

   Harran Ovasındaki bir tarım alanının iskâna açılacağı haberlerine,

İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/9148), (7/9149), (7/9150), (7/9151), (7/9152), (7/9153), (7/9154), (7/9155), (7/9156), (7/9157), (7/9158), (7/9159), (7/9160), (7/9161), (7/9162),

45.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, 2007 yılında Dolmabahçe Sarayı’nda yapılan bir görüşmeye ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/9627)

46.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, personel alımına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/9633)

47.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, iade edilen soru önergelerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/9917)

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı.

 

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, yeni yasama yılının ülkemize, milletimize ve Türkiye Büyük Millet Meclisine hayırlı olmasını dileyen bir konuşma yaptı.

 

Genel Kurulu teşrif eden Cumhurbaşkanına, Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denildi.

 

İstiklal Marşı okundu.

 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 23’üncü Dönem Dördüncü Yasama Yılı açış konuşmasını yaptı.

 

Dilekçe Komisyonunun 16 üyeden, Plan ve Bütçe Komisyonunun Anayasa gereği 40 üyeden, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunun 3346 sayılı Kanun gereği 35 üyeden, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun 23 üyeden, diğer komisyonların 25’er üyeden kurulması ve komisyon üyeliklerinin siyasi parti gruplarına dağılımının ilişik listedeki şekilde olmasına ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1 Ekim 2009 Perşembe günkü yeni yasama yılının ilk birleşiminde, komisyonların üye sayısının oylanmasından sonra başka konuların görüşülmemesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi yapılan görüşmelerden sonra kabul edildi.

 

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Danışma Kurulu önerisi üzerinde konuşan Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in şahsına sataşması nedeniyle bir konuşma yaptı.

 

6 Ekim 2009 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 16.22’de son verildi.

 

 

 

Mehmet Ali ŞAHİN

 

 

 

Başkan

 

 

Murat ÖZKAN

 

Harun TÜFEKCİ

 

Giresun

 

Konya

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

                                                                                                                                                No.:     2

II.- GELEN KÂĞITLAR

5 Ekim 2009 Pazartesi

 

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergesi

 

1.-    İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, Ergenekon Soruşturmasında gizliliğe aykırı uygulamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7692)

                                                                                                                                                 No.:    3

 

6 Ekim 2009 Salı

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, elektrik ve doğalgaz zammına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1536) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

2.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, hayvancılığa ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1537) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan-Ardanuç karayoluna ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1538) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

4.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, “kayıp trilyon” davası dosyasına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1539) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2009)

5.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Kayseri’de oynanan milli maça uçakla gidilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1540) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2009)

6.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Vakıfbank’tan alınan bir krediye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1541) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

7.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Cumhurbaşkanının yurt dışı seyahatlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1542) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

8.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, alınmayan İran doğalgazına ödeme yapıldığı iddiasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1543) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

9.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, bazı köşe yazarları için girişimde bulunduğu iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1544) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

10.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, ÇYDD’deki aramaya ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1545) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/09/2009)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Van’daki okulların sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9631) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/09/2009)

2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, personel atamalarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/9632) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/08/2009)

3.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, personel alımına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/9633) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

4.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, parti gruplarında görevlendirilen personele ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/9634) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)

5.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Başbakan’a yöneltilen yazılı soru önergelerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/9635) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)

6.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, “Alparslan Türkeş’in TBMM’deki Konuşmaları” adlı kitaba ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/9636) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)

7.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, demokratik açılım kapsamındaki görüşmelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9637) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)

8.- Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in, ödenmeyen KEY alacaklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9638) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)

9.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, kamu personeli rejimini düzenleyen kanun tasarısı taslağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9639) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)

10.- Kocaeli Milletvekili Cevdet Selvi’nin, İsviçre’den Türkiye kaynaklı hesaplar hakkında bilgi istenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9640) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)

11.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, geçici personelin özlük haklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9641) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/09/2009)

12.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, bir arazinin Ayvalık-Küçükköy Belediyesine iadesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9642) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/09/2009)

13.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Ayvalık’taki adaların turizm amaçlı iskana açılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9643) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/09/2009)

14.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Ayvalık Tuzla Tesisleri ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9644) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/09/2009)

15.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, elektrik kaynaklı yangınlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9645) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)

16.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Emniyet Genel Müdürlüğündeki bir personele ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9646) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)

17.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, bir tutuklunun ölümüyle ilgili soruşturma izni verilmemesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9647) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)

18.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, TSK ve Polis Akademisine bağlı yükseköğretim kurumlarından ilişiği kesilen öğrencilerin üniversitelere yerleştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9648) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)

19.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, tarihi dini yapıların ibadete açılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9649) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)

20.- Bursa Milletvekili Hamza Hamit Homriş’in, bir Devlet Bakanına Çin gezisinde yapılan davranışlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9650) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)

21.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, Ermenistan’la imzalanan protokolün Azerbaycan’la ilişkilere etkisine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9651) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

22.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, elektrik zammının dar gelirlilere etkisine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9652) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

23.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, 5018 sayılı Kanun uyarınca yayınlanması gereken dokümanlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9653) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

24.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, bir raporda geçen terör örgütü yöneticileriyle ilgili ifadelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9654) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

25.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Van-Kevenli TOKİ konutlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9655) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

26.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara’daki taksici ve dolmuşçu esnafının bazı sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9656) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

27.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Posof-Türkgözü sınır kapısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9657) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

28.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, memur maaşlarının iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9658) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

29.- Kocaeli Milletvekili Cevdet Selvi’nin, ekonomik krizin dar gelirlilere etkisine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9659) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

30.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, su sorunu yaşayan köylere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9660) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

31.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, geçici işçilere kadro verilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9661) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

32.- İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, iletişim bilgilerinin saklanma süresine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9662) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

33.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, Cumhurbaşkanının oğlunun milli maça Başbakanlık uçağıyla götürülmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9663) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

34.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, TSK ve Polis Akademisine bağlı yükseköğretim kurumlarından ilişiği kesilen öğrencilerin üniversitelere yerleştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9664) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

35.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9665) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

36.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici sayısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9666) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

37.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Marmara Bölgesindeki sel felaketine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9667) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)

38.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, ekonomik krizde yapılacak yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9668) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)

39.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Doğu Anadolu’daki yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9669) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)

40.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, bazı kamu görevlileri hakkında açılan bir soruşturmaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9670) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)

41.- İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, kamu görevlilerinin ağız ve diş sağlığı hizmetlerinden yararlanmalarındaki sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9671) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)

42.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, İstanbul’daki sel felaketine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9672) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/09/2009)

43.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Havran’daki köy yollarının genişletilip asfaltlanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9673) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/09/2009)

44.- Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın, üniversite hastanelerinde döner sermaye gelirlerinin kullanımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9674) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/09/2009)

45.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, bir gruba kesilen vergi cezasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9675) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

46.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Bandırma ve Gönen’de yağışların yol açtığı hasara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9676) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

47.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Karabağ işgalinin doğurduğu mağduriyete ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9677) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

48.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, katıldığı  törenlerin organizasyonlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9678) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

49.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, İstanbul’daki sel felaketine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9679) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

50.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, basında “Kürt açılımı” olarak da anılan girişimin kapsamına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9680) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

51.- Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük’ün, Çanakkale’deki teşvik uygulamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9681) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

52.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, İstanbul’daki sel felaketine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9682) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

53.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, bazı illerdeki sel afetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9683) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

54.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, İstanbul’daki sel felaketine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9684) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

55.- İstanbul Milletvekili Hüseyin Mert’in, Sel Risk Haritası ve Sel Eylem Planı oluşturulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9685) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)

56.- Ankara Milletvekili Nesrin Baytok’un, bazı gazete yazarları aleyhinde girişimde bulunulduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9686) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)

57.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, bir kitaptaki bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9687) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/09/2009)

58.- Bursa Milletvekili Hamza Hamit Homriş’in, İstanbul’da sel baskınına uğrayan tır parkına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9688) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/09/2009)

59.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, toplu taşıma araçlarının kullanımının teşvik edilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9689) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/09/2009)

60.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, KEY ödemelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9690) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/09/2009)

61.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, DDK’nın sosyal yardımlarla ilgili raporuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9691) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/09/2009)

62.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, medya kuruluşlarının mali denetimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9692) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)

63.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, Trakya’daki sel felaketine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9693) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)

64.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, İstanbul Bienaline destek verilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9694) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)

65.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Çubuk 1 Barajındaki rekreasyon çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9695) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)

66.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in, EPDK’nın kiraladığı hizmet binasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9696) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)

67.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, füze alımı ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9697) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)

68.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Giresun TOKİ konutlarının yer seçimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9698) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)

69.- Bursa Milletvekili Hamza Hamit Homriş’in, Mamak Belediyesi Bilgi Evlerindeki çalışanların sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9699) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)

70.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, Hükümet üyelerinin gazeteci ve yazarlar aleyhine açtıkları davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9700) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)

71.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, tutuklu bir turistin serbest bırakılmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9701) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)

72.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, Ergenekon Davası savcı ve hakimleri hakkındaki şikayetlerin incelenmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9702) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)

73.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, çek ve senetlerden kaynaklanan mahkumiyetlere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9703) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

74.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, hakim ve savcıların değerlendirilmesine yönelik bazı iddialara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9704) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

75.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Antalya eski adliye binasının öğrenci yurduna dönüştürülmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9705) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

76.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici sayısına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9706) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

77.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9707) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

78.- Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’ın, 12 Eylül 1980’den sonra sıkıyönetim mahkemelerinde açılan davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9708) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/09/2009)

79.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, bir cezaevindeki yemekten zehirlenme iddiasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9709) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/09/2009)

80.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, Ergenekon Davası iddianamesinde bazı bilgilere yer verilmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9710) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

81.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Anayasanın geçici 15. maddesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9711) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

82.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, yargı reformu stratejisine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9712) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

83.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, bir hükümlünün sağlık sorunlarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9713) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)

84.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’taki cezaevi yapımına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9714) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)

85.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Tekirdağ’daki bir cezaeviyle ilgili iddialara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9715) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/09/2009)

86.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Ergenekon Davası kapsamındaki bazı dinlemelere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9716) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)

87.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici sayısına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/9717) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

88.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/9718) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

89.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, Manisa’daki istihdam projelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/9719) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/09/2009)

90.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, kayıt dışı işgücüne ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/9720) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)

91.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, işsizlik sigortası uygulamasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/9721) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

92.- İstanbul Milletvekili Lokman Ayva’nın, işlem hataları sonucu oluşan hak kayıplarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/9722) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2009)

93.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, toplumsal cinsiyete dayalı bütçelemeye ve kadın istihdamındaki sorunlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/9723) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

94.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici sayısına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/9724) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

95.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, maden işletmelerindeki işçi güvenliğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/9725) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)

96.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, kayıt dışı ve denetimsiz işyerlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/9726) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)

97.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, Dursunbey Barajı Projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/9727) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)

98.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, DSİ kanallarındaki boğulma vakalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/9728) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/09/2009)

99.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, orman yangınlarına yönelik önlemlere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/9729) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)

100.- Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın, Balıkesir’deki çevre kirliliğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/9730) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2009)

101.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici sayısına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/9731) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

102.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/9732) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

103.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman’daki bir derenin temizlenmesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/9733) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)

104.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan İl Çevre Müdürlüğünün bir ihalesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/9734) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)

105.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir beldenin içme suyu şebekesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/9735) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)

106.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Döşemealtı İlçesinde yapılan helikopter pisti ve Yangın Eğitim Merkezine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/9736) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)

107.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, TRT Çocuk Kanalında yayınlanan bir çizgi filme ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/9737) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)

108.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Kaleiçi’ndeki tarihi yapıların kapalı tutulmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/9738) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)

109.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, TRT’nin ihalelerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/9739) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

110.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/9740) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

111.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici sayısına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/9741) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

112.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, TRT’de şiddet içerikli diziler yayınlanmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/9742) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

113.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, TRT Radyo-1 kanalındaki Zafer Bayramı programına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/9743) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)

114.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir TRT personelinin türbanlı çalıştığı iddiasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/9744) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)

115.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, TEKEL’in bir arazisinin mülkiyet durumuna ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/9745) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)

116.- Kayseri Milletvekili Sabahattin Çakmakoğlu’nun, konut edindirme yardımı ödemelerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/9746) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)

117.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, ekonomik krizin etkilerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/9747) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

118.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, TMSF denetimindeki bir basın kuruluşunun yayınlarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/9748) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)

119.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, krize yönelik ekonomi politikasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/9749) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)

120.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/9750) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

121.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici sayısına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/9751) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

122.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/9752) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

123.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici sayısına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/9753) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

124.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Devlet Bakanından (Egemen Bağış) yazılı soru önergesi (7/9754) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

125.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici sayısına ilişkin Devlet Bakanından (Egemen Bağış) yazılı soru önergesi (7/9755) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

126.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Basın Özgürlüğü Deklarasyonunun imzalanmasına ilişkin Devlet Bakanından (Egemen Bağış) yazılı soru önergesi (7/9756) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)

127.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Havran İlçesine kapalı spor salonu yapımına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafiz Özak) yazılı soru önergesi (7/9757) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/09/2009)

128.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, gençlik ve spor tesislerine ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafiz Özak) yazılı soru önergesi (7/9758) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

129.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafiz Özak) yazılı soru önergesi (7/9759) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

130.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici sayısına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafiz Özak) yazılı soru önergesi (7/9760) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

131.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, Kahramanmaraş’taki spor tesislerinin yetersizliğine ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafiz Özak) yazılı soru önergesi (7/9761) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)

132.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın, Devlet yurtları aleyhinde propaganda yapıldığı haberlerine ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafiz Özak) yazılı soru önergesi (7/9762) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)

133.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Doğu Anadolu’da çocuklara yönelik spor yatırımlarına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafiz Özak) yazılı soru önergesi (7/9763) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)

134.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’ın cazibe merkezleri kapsamına alınmasına ilişkin Devlet Bakanından (Cevdet Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/9764) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)

135.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Devlet Bakanından (Cevdet Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/9765) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

136.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici sayısına ilişkin Devlet Bakanından (Cevdet Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/9766) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

137.- Edirne Milletvekili Rasim Çakır’ın, Edirne’de bazı kamu görevlilerinin basına yansıyan sözlerine ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/9767) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

138.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/9768) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

139.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici sayısına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/9769) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

140.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, Çin mallarının Türk ekonomisinde yarattığı sorunlara ilişkin Devlet Bakanından (Zafer Çağlayan) yazılı soru önergesi (7/9770) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)

141.- Trabzon Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlu’nun, Gürcistan’ın iki Türk gemisine el koymasına ilişkin Devlet Bakanından (Zafer Çağlayan) yazılı soru önergesi (7/9771) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

142.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici sayısına ilişkin Devlet Bakanından (Zafer Çağlayan) yazılı soru önergesi (7/9772) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

143.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Aydın’da Başbakan’ı protesto eden çocuğun durumuna ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/9773) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

144.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/9774) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

145.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici sayısına ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/9775) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

146.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, terör örgütünün sokak çocuklarını kullanmasına ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/9776) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

147.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, Türk-Ermeni Yakınlaştırma Komisyonunun Raporuna ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9777) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)

148.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Ermenistan ile imzalanan protokole ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9778) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)

149.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, ABD merkezli bir kuruluşun hazırladığı bir rapora ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9779) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)

150.- Trabzon Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlu’nun, Gürcistan’ın iki Türk gemisine el koymasına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9780) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

151.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici sayısına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9781) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

152.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9782) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

153.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Suriye ile mülkiyet sorunlarının çözümüne ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9783) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)

154.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, İsrail-Suriye arasında ara buluculuk yapılmasına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9784) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)

155.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, elektrikte maliyet esaslı fiyatlandırmaya ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9785) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)

156.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, TEK’in yeniden yapılandırılmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9786) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)

157.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, Kayseri’deki madencilik faaliyetlerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9787) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

158.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, elektriğe yapılan zamma ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9788) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

159.- Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, bir firmaya verilen enerji üretim lisansına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9789) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

160.- Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, Samandağ’da verilen rüzgar enerjisi üretim lisanslarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9790) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

161.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, taş ocaklarının ruhsatlandırılmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9791) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

162.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici sayısına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9792) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

163.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9793) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

164.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, TKİ Fen ve Tetkik Dairesinin kapatılmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9794) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)

165.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, TKİ’nin bazı işletmelerindeki yolsuzluk iddialarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9795) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)

166.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, TKİ’nin bazı ortaklıklarının yönetim ve denetim kurullarına atanan kişilere ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9796) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)

167.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, TPIC’in faaliyetlerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9797) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)

168.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, elektrik zammına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9798) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)

169.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Karabük’ün içme suyu şebekesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9799) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)

170.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kilis’te bir çocuk parkı yapılmasına ve başı boş köpeklerin toplanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9800) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)

171.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köye içme suyu şebekesi yapımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9801) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)

172.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köye içme suyu teminine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9802) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)

173.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’a doğalgaz getirilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9803) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)

174.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, İstanbul’daki bazı ölüm olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9804) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

175.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, Kayseri tramvay hattının trafik güvenliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9805) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

176.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köy yoluna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9806) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

177.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9807) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

178.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Başbakan’ın bir yemekte polislere yaptığı konuşmaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9808) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

179.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Mudanya’ya yeni hükümet konağı yapımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9809) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

180.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, bir karayolunun Cumhurbaşkanının geçişi sırasında trafiğe kapatıldığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9810) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

181.-  Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, sığınma evlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9811) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

182.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, vatandaşlık dosyalarının kayıtlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9812) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

183.- Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, firari bir sanığa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9813) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

184.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köy yoluna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9814) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)

185.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Erzurum Kazım Karabekir Beldesindeki belediye hizmetlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9815) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)

186.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, İstanbul’daki sel felaketine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9816) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)

187.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, mevzuata aykırı yapılan bir otelin yıkımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9817) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

188.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici sayısına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9818) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

189.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9819) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

190.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Van’da güvenlik güçlerince yapıldığı iddia edilen bazı olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9820) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)

191.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, İstanbul’da dere yataklarındaki yapılaşmaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9821) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

192.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, Hünkar Köşkü sosyal tesislerinin işletmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9822) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

193.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, Bursa Büyükşehir Belediyesinin bir proje koordinatörü hakkındaki iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9823) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

194.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Nilüfer İlçesindeki bir kavşak düzenlemesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9824) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

195.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman OSB’nin yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9825) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

196.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, ÇYDD’den burs alan öğrencilerin soruşturulmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9826) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

197.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in, İstanbul’daki sel felaketine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9827) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

198.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, İstanbul’daki çarpık yapılaşmaya ve sel felaketine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9828) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

199.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in, İstanbul’daki sel felaketine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9829) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

200.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı Doğubeyazıt’taki sel felaketi zararına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9830) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)

201.- İstanbul Milletvekili Ümit Şafak’ın, Marmara Bölgesindeki sel felaketine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9831) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/09/2009)

202.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Ankara’da bir caddeyle ilgili referanduma ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9832) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)

203.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, İstanbul’da yıkımı yapılmayan bazı kaçak yapılara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9833) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)

204.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, İstanbul’daki sel felaketine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9834) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)

205.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Ayvalık Adaları Tabiat Parkı revizyon planına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/9835) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/09/2009)

206.- Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, Kars turizminin geliştirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/9836) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/09/2009)

207.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, turizm sektörünün desteklenmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/9837) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)

208.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, Bodrum’daki bir koyun planlamasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/9838) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)

209.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici sayısına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/9839) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

210.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/9840) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

211.- Muğla Milletvekili Gürol Ergin’in, Bodrum’daki bir koyun SİT niteliğindeki değişikliğe ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/9841) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)

212.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Doğu Anadolu’da çocuklara yönelik kurslar açılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/9842) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)

213.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, THY’nin reklam filminde İngilizce isim kullanılmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9843) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)

214.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici sayısına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9844) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

215.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, varlık barışı uygulamasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9845) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)

216.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, deprem vergilerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9846) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)

217.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir mezraya elektrik hattı çekilmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9847) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)

218.- İstanbul Milletvekili Ümit Şafak’ın, İstanbul’da Gelir İdaresinin kiraladığı bir binaya ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9848) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/09/2009)

219.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, vergi borcu olmadığına yönelik kaydın alınma şekline ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9849) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/09/2009)

220.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Doğan Yayın Holdinge kesilen cezaya ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9850) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

221.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, belediyelere aktarılan denkleştirme ödeneklerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9851) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

222.- İstanbul Milletvekili Lokman Ayva’nın, tapu harçlarının banka şubelerinde ödenmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9852) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)

223.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, mali krize yönelik önlemlere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9853) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)

224.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Van’da mahallelerin aydınlatma sorunlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9854) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/09/2009)

225.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, kesilen bazı vergi cezalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9855) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)

226.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Doğan Yayın Grubuna kesilen cezaya ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9856) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)

227.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, eğitimdeki kalitenin artırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9857) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)

228.- Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın, İstanbul-Fatih’teki bir binanın tahsisine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9858) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)

229.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Fırat Üniversitesinin araştırma görevlisi sayısının artırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9859) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)

230.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, fizik öğretmenliğine kontenjan ayrılmamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9860) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)

231.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, öğretmen atamalarında KPSS sıralamasının açıklanmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9861) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

232.- Edirne Milletvekili Rasim Çakır’ın, Edirne’de bazı kamu görevlilerinin basına yansıyan sözlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9862) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

233.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici sayısına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9863) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

234.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman Petrol Lisesi lojmanlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9864) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)

235.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Açık Öğretim Fakültesi öğrencilerine ek sınav hakkı verilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9865) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/09/2009)

236.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, okullara temin edilen yazarlık yazılımlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9866) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

237.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, TSK ve Polis Akademisine bağlı yükseköğretim kurumlarından ilişiği kesilen öğrencilerin üniversitelere yerleştirilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9867) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

238.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, TSK ve Polis Akademisine bağlı yükseköğretim kurumlarından ilişiği kesilen öğrencilerin üniversitelere yerleştirilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9868) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

239.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, yoksul öğrencilere yapılan yardımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9869) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

240.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, maddi imkanı yetersiz öğrencilerin desteklenmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9870) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

241.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, okullarda kayıt parası alınmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9871) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

242.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Fen-Edebiyat Fakültesi mezunlarının pedagojik formasyon almalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9872) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

243.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, öğretmen istihdamına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9873) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

244.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir ilköğretim okulu müdürü hakkındaki bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9874) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

245.- Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük’ün, Çanakkale’deki okullarda doğalgaz kullanılmasına ve okulların bazı ihtiyaçlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9875) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)

246.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir mahalleye okul yapılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9876) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)

247.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, ilköğretim okullarının ihtiyaçlarının karşılanmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9877) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/09/2009)

248.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, okullarda etüt uygulamasının kaldırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9878) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/09/2009)

249.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, anaokullarındaki öğretmen açığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9879) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/09/2009)

250.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Balıkesir’deki eğitim çalışanlarının tedavi yolluklarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9880) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)

251.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, eğitim-öğretim hazırlık ödeneğine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9881) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)

252.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/9882) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

253.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici sayısına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/9883) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

254.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, Mardin Kızıltepe’deki bir patlama olayına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/9884) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)

255.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Van Çaldıran Devlet Hastanesinin personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9885) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

256.- Hatay Milletvekili Mustafa Öztürk’ün, Eskişehir’de yapılan yapay plaj tesisine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9886) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2009)

257.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, toplumsal cinsiyete dayalı bütçelemeye ve kadın sağlığına yönelik çalışmalara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9887) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

258.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9888) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

259.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, Turgutlu Devlet Hastanesinin ihtiyaçlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9889) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)

260.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, tutuklu ve hükümlülerin tedavisinde şikayet edilen doktorlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9890) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/09/2009)

261.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, iptal edilen bir yasal düzenlemeye ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/9891) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)

262.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici sayısına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/9892) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

263.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/9893) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

264.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, incir üreticiliğine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9894) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)

265.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, kızartma yağlarının denetimine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9895) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)

266.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, Kayseri’deki destek ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9896) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

267.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumuna yapılan proje ve faaliyet başvurularına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9897) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)

268.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, mısır fiyatlarının açıklanmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9898) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

269.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, mısır fiyatlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9899) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

270.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici sayısına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9900) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

271.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9901) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

272.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, ayçiçeği destekleme primine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9902) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)

273.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, İstanbul Metropolitan Planlama Merkezinin ulaşım planlamasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/9903) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)

274.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, Gördes-Çiçekli Beldesinin yol sorununa ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/9904) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/09/2009)

275.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Konya’ya sivil havaalanı yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/9905) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)

276.- İstanbul Milletvekili Lokman Ayva’nın, havayolu ulaşımında engelli yolculara yönelik düzenlemelere ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/9906) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2009)

277.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici sayısına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/9907) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

278.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/9908) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

279.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars-Susuz karayoluna ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/9909) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)

280.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan-Kars karayoluna ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/9910) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)

281.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Türk Telekom’un özelleştirmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/9911) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/09/2009)

282.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Artova-Zile yolunun asfaltlanmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/9912) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

283.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, işine son verilen bir kaptan pilota ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/9913) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)

284.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, bir yoldaki trafik güvenliğine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/9914) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/09/2009)

285.- Trabzon Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlu’nun, sabit hatsız ADSL kullanımının sağlanmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/9915) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)

286.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici sayısına ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/9916) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)

287.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, iade edilen soru önergelerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/9917) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/08/2009)

288.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’ın teşvik kapsamındaki yerine ilişkin Devlet Bakanından (Cevdet Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/9918) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)

289.- Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın, Zonguldak’ta Devlet tiyatrosu açılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/9919) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- DTP Grubu Adına Grup Başkanvekili Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, kadınlara yönelik cinayet olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/420) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2009)

2.- Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuş ve 25 Milletvekilinin, organ temini ve organ naklindeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/421) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2009)

3.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 21 Milletvekilinin, Amik Ovasındaki Sulama sorunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/422) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/06/2009)

6 Ekim 2009 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.04

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2’nci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in, yeni yasama yılının hayırlı olmasını ve 23’üncü Dönemde vefat eden milletvekillerine Allah’tan rahmet, ailelerine, milletimize tekrar başsağlığı dile-yen konuşması

BAŞKAN – Saygıdeğer millletvekilleri, yeni yasama yılının siz saygıdeğer milletvekili arkadaşlarımıza ve aziz milletimize hayırlar getirmesini diliyorum.

23’üncü Dönemde, seçimlerden hemen sonra, görevine başlamadan vefat eden İstanbul Milletvekili Mehmet Cihat Özönder Beyefendi’ye, 2008 yılında rahmete kavuşan İstanbul Milletvekilimiz Osman Gazi Yağmurdereli’ye ve yine 2008 yılında kaybettiğimiz İstanbul Milletvekilimiz Gündüz Suphi Aktan Beyefendi’ye ve 2009 yılında kaybettiğimiz Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı ve Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu Beyefendi’ye Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve milletimize tekrar başsağlığı diliyorum.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Konuşma süreleri beşer dakikadır.

Hükûmet bu konuşmalara cevap verebilir. Hükûmetin konuşma süresi yirmi dakikadır.

Gündem dışı ilk söz, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanlığı seçimleri münasebetiyle söz isteyen Antalya Milletvekili Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’na aittir.

Sayın Çavuşoğlu, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu’nun, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkan-lığı seçimlerine ilişkin gündem dışı konuşması

MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkanımın da belirttiği gibi, geçen hafta Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin bu yıl son oturumundaki 2010 yılında yeni seçilecek Başkanla ilgili gelişmeleri size aktarmak için ve de oradaki çalışmalarımızla ilgili çok değerli milletvekili arkadaşlarıma teşekkür etmek için söz aldım ve söz verdiğiniz için çok teşekkür ederim.

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde, mevcut yazılı anlaşmalara göre ve de şu andaki mevcut İç Tüzük’e göre iki yılda bir yenilenecek olan Başkanlık seçimi oradaki siyasi gruplar arasında bir rotasyona tabi tutulmuştur ve 2010 yılı itibarıyla, bu rotasyon anlaşmasına göre Başkanlık dönemi Avrupa Demokratları Grubuna gelmiştir. Dolayısıyla, Avrupa Demokratları Grubu da, kendi arasında 2 tane aday çıktığı için, Grubun Başkanı İngiltere’den David Wilshire ve bendeniz aday olduğum için, parti kendi içinde seçim yapmıştır ve bu seçim sonucunda -sizlerin de takip ettiği gibi- grubumuzdaki oyların büyük ekseriyetini alarak bu adaylık yarışında seçimi kazandık ve Türkiye çok önemli bir dönemece gelmiştir.

Ben, bugüne kadar yaptığım konuşmalarda başta Sayın Cumhurbaşkanımıza çok teşekkür ettim, gerek bize verdiği destekler gerekse dokuz yıl orada görev yapmış Sayın Cumhurbaşkanımızın, oradaki dostlukların çok faydasını gördük. Tabii ki Sayın Başbakanımızın liderliğinde yürüttüğümüz kampanyaların faydasını çok gördük, Sayın Başbakanımıza da çok teşekkür ettik, bir kere daha teşekkür ediyoruz. Yine, Devlet Bakanımız, Başmüzakerecimiz Sayın Egemen Bağış ve Dışişleri Bakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu da bu süreçte bize çok katkı sağlamışlardır, onlara da teşekkür ettik, yine teşekkürlerimizi tekrar ediyoruz ve Dışişleri Bakanlığı mensuplarına da çok teşekkür ediyoruz. Ama ben bugün özellikle Türkiye Büyük Millet Meclisine ve de Türkiye Büyük Millet Meclisinin Değerli Başkanına ve de milletvekili arkadaşlarıma teşekkür etmek için söz aldım. Sayın Başkanımıza, Sayın Mehmet Ali Şahin’e çok teşekkür ediyoruz. Özellikle oraya oy kullanmak için gelecek arkadaşlarımıza onay verdiği için ve o arkadaşlarımızın Strasbourg’a gelerek oy kullanmasını sağladığı için, verdikleri destek için Sayın Meclis Başkanımıza çok teşekkür ederiz ve heyetimizde bulunan milletvekili arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Milletvekili arkadaşlarımız, aynı grupta bulunduğumuz milletvekili arkadaşlarımız verdikleri oylarla bize destek olmuşlardır. Sayın Ruhi Açıkgöz, Sayın Ali Rıza Alaboyun, Sayın Abdullah Çalışkan, Sayın Behiç Çelik, Sayın Zeynep Dağı, Sayın Metin Ergun, Sayın Suat Kınıklıoğlu, Sayın Vahit Kirişci, Sayın Ertuğrul Kumcuoğlu, Sayın Yüksel Özden ve Sayın Tuğrul Türkeş arkadaşlarımız bize destek olmuşlardır. Ama aynı grupta olmadığımız, farklı partilerde olan değerli milletvekili arkadaşlarımız da tabii ki oy veremediler başka partilerde olduğu için ama bize destek verdiler, o arkadaşlarımıza da çok teşekkür ediyorum. Sayın Lokman Ayva’ya, Sayın Erol Cebeci’ye, Sayın Birgen Keleş’e, Sayın Haluk Koç’a… Sayın Haluk Koç, annesi rahatsız olduğu için Strasbourg’a gelemediler ama oradan birkaç defa telefon açarak büyük bir nezaket gösterdiler “Yapabileceğimiz bir şey var mı?” diye sordular. Kendilerine çok teşekkür ediyoruz. Tabii ki Sayın Nursuna Memecan’a, Sayın Mehmet Tekelioğlu’na, Sayın Özlem Türköne’ye ve Sayın Mustafa Ünal’a çok teşekkür ediyorum.

Çok değerli milletvekilleri, elbette bu, Türkiye'nin başarısıdır. Elbette Türkiye olarak, AK PARTİ İktidarı olarak ve yüce Meclis olarak bugüne kadar bu reformları yapmasaydık, Türkiye’yi bu noktalara getirmeseydik, Türkiye demokrasi bakımından, Avrupa’nın değerleri olan demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü bakımından bu noktalara gelmeseydi ve Hükûmetimizin ve bu Meclisin yaptığı reformlar sayesinde Avrupa Konseyinde 2004 yılında denetimden çıkmasaydık, hâlâ ikinci sınıf, denetlenen bir ülke konumunda olsaydık bu başarıları elde edemezdik. Tabii ki ben şahsım adına onurluyum, gururluyum ama ülkem adına asıl onurluyum, gururluyum ve çok sevinçliyim. Dolayısıyla, Hükûmetimizin ve Meclisimizin bu yaptığı reformlar ve AK PARTİ İktidarının gerek Türkiye’yi güçlü bir Türkiye yapması gerekse dış politikada dinamik, aktif ve de başarılı bir dış politika izlemesi sayesinde, artık Türkiye buralara aday olabiliyor, Türkiye artık bu başarıları elde edebiliyor. Ben eminim ki Türkiye olarak birlik beraberlik içinde daha çok çalışırsak, daha çok Türkiye’yi demokratikleştirirsek, bu süreçleri devam ettirirsek, Avrupa’nın değerlerine, standartlarına, daha çok Türkiye’yi çağdaş değerlere ulaştırırsak ve de dış politikada aynı çalışmaları devam ettirirsek, Türkiye çok daha önemli başarıları elde edecektir, bu başarıları yakalayacağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Çavuşoğlu, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Dolayısıyla, bir kere daha hepinize çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Kumcuoğlu, mikrofonunuzu açtıracağım efendim.

Konuyla ilgili olarak kısa bir açıklama yapacak Sayın Ertuğrul Kumcuoğlu.

Buyurun efendim.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Aydın Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu’nun, Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu’nun gündem dışı konuşmasına ilişkin açıklaması

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben de Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanlığı yolunda aldığı önemli mesafe dolayısıyla Sayın Çavuşoğlu’nu candan kutluyorum ve kendisine seçim sürecinin bundan sonraki aşamalarında başarılar diliyorum.

Sayın konuşmacı tarafından da ifade edildiği üzere, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisindeki MHP temsilcileri olarak bizler, partimizin tarihî çizgisine ve ülke gündemiyle ilgili genel duruşuna uygun bir biçimde, farklı bir partiden de olsa kendisine tam destek verdik ve vermeye devam edeceğiz. Ancak, dış ilişkilerdeki uzun birikimime dayanarak söylüyorum: Olayın bundan sonraki aşaması biraz daha zor geçecek gibi görünüyor. Biliyorsunuz, bundan kısa bir süre önce, UNESCO Genel Direktörlüğüyle ilgili olarak önemli bir fırsatı kaçırdık. “Biz söz verdik, falan ülke adayını destekleyeceğiz.” gibi tartışmalı gerekçelerle, önümüze gelen nimeti teptik. Sonunda, bizim desteklemediğimiz ülkenin adayı kazandı, ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranamadık. Onun için, ilgili bütün kişi ve mercilerin, bu önemli konuda bundan sonra gerekli hassasiyeti, dikkat ve itinayı göstermesi gerekiyor. Biz, parti ve kişiler olarak üzerimize düşen görevi yapmaya devam edeceğiz.

Bu duygu ve düşüncelerle Sayın Çavuşoğlu’na bir kere daha başarılar diliyorum, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kumcuoğlu. Biz de Sayın Çavuşoğlu’na başarılarının devamını diliyoruz.

Gündem dışı ikinci söz, yeni yasama yılı hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’a aittir.

Sayın Şandır, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)

2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, yeni yasama yılının başlamasına ilişkin gündem -şı konuşması

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinin yeni çalışma yılının başlangıcında öncelikle yüce heyetinizi şahsım ve grubum adına saygıyla selamlıyorum. 23’üncü Dönem, Dördüncü Yasama Yılı çalışmalarının ülkemize, milletimize, siyasi partilerimize, Meclisimize ve siz değerli milletvekillerine hayırlı sonuçlar getirmesini temenni ediyorum. Bu çalışma yılının başarılı geçmesini, tüm milletvekillerimizin, tüm siyasi parti gruplarımızın ve özellikle de grup başkan vekillerimizin başarılı bir yıl geçirmesini de temenni ediyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemiz ve milletimiz açısından bir kavram kargaşasının belirsizliğinde önemli bir sürece giriyoruz. Bu süreci biz tehlikeli bir süreç olarak değerlendiriyoruz. Birileri bunu fırsat olarak değerlendirebilir, güzel şeyler olacak diye de değerlendirilebilir. Ama kabul edersiniz ki bu süreci bu Mecliste, bu çatının altında birlikte karara bağlayacağız, birlikte hukuka bağlayacağız. Onun için, bu yasama yılının gerçekten tarihî bir süreç olacağını ve bu tarihî sürecin sorumluluğu altında burada birlikte çalışacağımızı hatırlatmak istiyorum. Ve bugün ilk birleşimi yapıyoruz, ilk oturumu yapıyoruz. Bu sebeple başlangıçta malumu ilam etmek, ortak paydaları yeniden hatırlamakta fayda görüyorum.

Değerli milletvekilleri, ben, bu malumu ilam etmenin ve ortak paydaları hatırlamanın, hukuki, siyasi, bir anlamda da ahlaki bir sorumluluk olduğu kanaatindeyim. Bu sebeple, mensubu olmakla övünç duyduğumuz ve çatısı altında geleceğe karar vereceğimiz bu Meclis, bu devleti kuran iradedir; bir millî mücadele sonrasında bu devleti bağımsız, millî, milleti ve toprağıyla bölünmez bir bütün olarak kuran bir kurucu meclistir. Öncelikle hatırlatmak istediğim, ortak payda olarak ifade etmek istediğim husus: Türkiye Büyük Millet Meclisi ve sayın milletvekilleri olarak bu Meclisin kurucu iradesine saygı göstermek mecburiyetinde olduğumuzun altını çizmeye çalışıyorum. Bu Meclisin kurucu iradesi, bu devletin Türkiye Cumhuriyeti devleti olduğu ve bu devletin halkının adının “Türk milleti” olduğu gerçeğidir. Bu gerçeği hiçbir gerekçe ortadan kaldıramayacaktır.

Türk milleti, tarihin ve coğrafyanın gerçeğidir. “Türk” kelimesi, bir ırkın adı olmaktan daha öte, tarih yapan, medeniyetler kuran beşerî bir tarihî varlığın siyasi kimliğidir. Türkiye’de yaşayan insanların millî ve siyasi kimliği “Türk milleti”dir. Anayasa’mız ve cari kanunlarımız bunu söylemektedir. Türkiye hukuk devleti ise veya hukukun üstünlüğü hepimizin ortak paydası ise bu durum hepimizi bağlamalıdır ve Meclisimiz buna özen göstermek mecburiyetindedir. Etnik inanç ve diğer farklılıklarımız bu gerçeği değiştiremez. “Millet”, “milletim”, “milletimiz” kelimeleri “Türk milleti”ni ifade etmek durumundadır. Bunun aksini düşünmek veya başka anlamda kullanmak bölücülük olacaktır.

Bu anlamda, Türk milletinin iradesiyle oluşan ve iradesinin tecelli ettiği bu Meclis, siz değerli milletvekilleri, siyasi partiler vasıtasıyla sorunlarına çözümler aramaktadır. Dolayısıyla, biz, burada, bu milletin, yani Türk milletinin sorunlarına bir bütünlük içerisinde çözüm aramak mecburiyetindeyiz. Farklılıkları, özellikle de bir etnik kimliği özne yaparak sorun tartışmak Türkiye Büyük Millet Meclisinin varlık ve kuruluş sebebine aykırı olacaktır. Anayasa’nın özüne, ruhuna ve özellikle de 81’inci maddeye göre yaptığımız yemine aykırı olacaktır. İşte, ikinci husus, hatırlatmak istediğim husus: Türk milletinin huzurunda devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez birliğini koruyacağımıza şerefimiz ve namusumuz üzerine yapmış olduğumuz yemini unutmamamız gerekmektedir.

Sorunlar Türkiye'nindir, Türk milletinindir. Bu sorunları etnik temelde tartıştığınız takdirde, bulacağınız çözümler mutlaka bir ayrışmayı getirecektir. Bu ayrışmanın cepheleşme ve çatışmaya dönüşmesi Türkiye'nin kıyameti olacaktır, bunu hatırlatmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz bu anlam ve kapsamda uzlaşmacı, hoşgörülü, diyaloğa açık, sorun üreten değil, sorunun çözümüne katkı veren bir muhalefet siyasetini takip edeceğimizi bu Meclisin çalışmaya başladığı ilk gün de ifade ettik, Sayın Genel Başkanımız ifade etti, bunu tekrar ifade ediyorum ancak ülkemizin geleceği, milletimizin birliğine dönük…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Şandır, konuşmanızı tamamlayınız.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – …bu  tehdit ve tehlikeler karşısında bilesiniz ki Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz her türlü imkânı kullanarak, İç Tüzük’ün ve yasaların bize verdiği imkânı kullanarak milletimiz adına milletimizle birlikte bu tehlikeyi bertaraf edebilmek için burada bir gayret göstereceğimizi bilmenizi istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii ki Meclis gündemini Hükûmet belirleyecektir, takdir onundur, ülkemizin yönetimi milletimiz tarafından onlara emanet edilmiştir dolayısıyla ülke sorunlarının çözümünün önceliğini belirlemek Hükûmetin takdiri, Hükûmet partisinin, grubunun takdiridir, buna hiç itirazımız yok ama bu ülkenin ve bu milletin sanal gündemlerle meşgul edilmesine de müsaade etmemek gerekiyor. Bugün ülkemizin birçok sorunu var, çiftçilerimiz gerçekten sıkıntı içerisinde. Dikkatinize sunmak istiyorum, Sayın Hükûmetin dikkatine sunmak istiyorum: Zeytin üretimi başlamıştır ama bugün zeytincilik gerçekten çok sıkıntılı bir fiyat kıskacı altında sıkıntıya sokulmuştur, buna acilen çözüm üretilmesi gerekmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Sayın Başkanım, müsaade ederseniz…

BAŞKAN – Sayın Şandır, buyurun.

MEHMET  ŞANDIR (Devamla) – Bir başka husus: Yeni eğitim yılı yine sorunlarla başladı. Yine, Türkiye’ye yakışmaz istatistiki rakamlar bizi utandırdı. Yine dolu sınıflar, yine özlük haklarında sorun yaşayan öğretmenlerin sorunları çözülmeden yeni bir öğretim yılına başladık. Geçen sene hangi sorun varsa bu sene gene aynı sorunlar devam etmektedir.

Bir başka sorun: Yeni yasama yılına başlarken Hükûmete ve iktidar partisi grubuna gündem olarak hatırlatmaya çalıştığım konular olarak söylüyorum; bu, karşılıksız çeklerle ilgili yaşanan mağduriyet. Bu insanlar, bugün aileleriyle, çocuklarıyla cezalandırılmakta. Gerçekten feryatlar arşı buldu. Buna bir çözüm üretmek lazım. Bu insanlar bizim insanlarımız. Bu insanlar, borçlarını ödememek değil, borçlarını ödeyebilmek için hapiste tutulmamaları gerektiğini ifade ediyorlar, arzu ediyorlar. Buna da Hükûmetin yabancı kalmaması gerektiği kanaatindeyim.

Ayrıca kamu çalışanlarının, işçilerin, emeklilerin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Şandır, son cümlelerinizi alayım efendim. İki dakika ek süre verdim, tamamlayın lütfen konuşmanızı.

Buyurun.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - …kısacası toplumun tüm kesimlerinin birçok sorunu bulunmaktadır. Bu sorunların çözümüne dönük hukuk oluşturmak konusunda siyasi iktidarın ve onun sayın grubunun yöneticilerinin Meclis gündemini oluşturmalarını ve bu gündemin burada hukukileştirilmesi için muhalefetle samimi, dürüst bir diyalog içerisinde, güvene dayalı bir diyalog içerisinde bir çalışma ortamı oluşturmalarını özellikle Meclisimizin geleceği açısından istirham ediyorum.

Meclisimizin Dördüncü Yasama Yılının hayırlı çalışmalara vesile olmasını ve tüm grupların, tüm milletvekillerinin başarılı bir çalışma yılı yapmalarını Yüce Allah’tan temenni ediyor, niyaz ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şandır.

Gündem dışı üçüncü söz, Parlamentonun bazı önemli konular karşısındaki refleksiyle ilgili söz isteyen Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’e aittir.

Sayın Öztürk, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

3.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Parlamentonun bazı önemli konular karşısındaki refleksine ilişkin gündem dışı konuşması

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle 23’üncü Dönem Dördüncü Yasama Yılının tüm halkımıza iyilikler getirmesini diliyorum. Umut ediyorum ki bu yasama yılında halkımızın gereksinimlerini karşılayacak yasalar çıkartırız.

Yine, işçi sınıfı mücadelesinin devrimci önderlerinden Süleyman Çelebi’ye dün yapılan saldırıyı nefretle kınıyorum.

Bundan on dokuz yıl önce 6 Ekim 1990’da hunharca bir saldırıda katledilen Doçent Doktor Bahriye Üçok’un anısı önünde saygıyla eğiliyorum, kendisine Tanrı’dan rahmet diliyorum.

Bugün İstanbul Taksim’de IMF karşıtı platformun IMF’ye karşı yaptığı demokratik tepkiye yönelik hunharca saldırıyı da lanetliyorum. Demokrasi ve özgürlükler döneminde yaşadığımız iddia edilen bir süreçte, insanların en demokratik hakkını kullanmaya yönelik bu tip saldırıları nefretle kınıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Parlamento bizim anayasal sistemimizde çok önemli yeri olan bir olaydır, parlamenter sistemin ta kendisidir. Parlamenter sistem, üyeleri halk tarafından seçilen ancak yürütmeyi de denetleyen bir sistemdir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi kuvvetler ayrılığı içerisinde bu yönüyle bakıldığında çok önemli bir konuma sahiptir. Yürütme organının kaynağı bu güçtür. Kuvvetler ayrılığının öbür tarafını oluşturan yargının da, bağımsız ve tarafsız yargının da hukukunu düzenleyen, değiştiren hatta kaldıran da yine yasama organıdır. Dolayısıyla yasama organının gücünü doğru kullanması kendiliğinden ortaya çıkar.

Yasama gücünün kurumsal yapısını tamamlayan en büyük unsur Parlamentonun yasama refleksidir. Yasama refleksi, millet adına sürekli nöbette olan Meclisin önemli olaylar karşısında, hukuk içinde kalmak kaydıyla, hukuka bağlı olmak kaydıyla milletin asil iradesini geç kalmadan ancak etkili ve ölçülü bir biçimde seslendirmesidir, dile getirmesidir. Milletin ihtiyaçlarının giderilmesi, milletin muhtaç olduğu moralin yerine gelmesi ve milletin umut tazelemesi bu Parlamentonun yasama refleksini kullanmasına bağlıdır. Yasama organını yöneten temsilciler ve siyaset kurumu böyle bir refleksin varlığının bilincinde midirler, onu ben bilmiyorum. Ancak bildiğim bir tek şey, bu yasama refleksinin Parlamento tarafından hemen hemen hiç kullanılmadığı, hatta üstünün dört elle örtüldüğüdür. Bunun en temel nedeni ülkemizdeki, Türkiye Büyük Millet Meclisinin genellikle Hükûmet ağırlıklı işlemesidir. Yani yasama organı içinden çıkardığı Hükûmeti denetlemesi gerekirken kendisinin neredeyse Hükûmet tarafından denetlenir hâle gelmiş olmasıdır.

Şimdi yüksek kurula yakın geçmişte yaşanan refleks körlüğünün somut bir örneğini vermek istiyorum. Biliyorsunuz Adli Tıp müessesesi toplumda çok tartışıldı ve bu nedenle 4 Şubat 2009 günü Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili arkadaşlarımızla birlikte Adli Tıbbın araştırılması konusunda Meclis araştırma önergesi verdik. Ancak bu önergemiz AKP Grubu tarafından reddedildi. Meclis gündeminin yoğunluğu olduğu nedeniyle reddedildi. Ancak aradan geçen en kısa zamanda, 20 Temmuz günü, Cumhurbaşkanı Devlet Denetleme Kurulunu harekete geçirerek Adli Tıp Kurumunun incelenmesini ve denetlenmesini istedi.

Değerli arkadaşlarım, şimdi burada refleks göstermesi gereken Parlamento değil miydi? Bugüne kadar toplumu bu kadar ilgilendiren, sistemin, özellikle hukuk sisteminin bel kemiğini oluşturan Adli Tıpla ilgili toplumda var olan kuşkuları ortadan kaldırmak ve bu Kurumu yeniden güvenilir bir kurum hâline getirmek Meclisin görevi değil miydi?

Adli Tıptan alacağımız raporlarla biz bazen katilleri masum, masumları katil ilan edebiliyoruz. Yine buradan alınan raporlarla insanların kendi yaşamlarıyla oynadığımız gibi çocuklarının, karılarının…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – …etrafının geleceğiyle oynayabiliyoruz, toplum kışkırtılabiliyor ve buradan alınan raporlarla toplum başka yönlere yönlendirilebiliyor. Ancak böylesine önemli bir konuda Parlamento refleksini gösterememiştir, bunu kısmi de olsa Cumhurbaşkanlığı yerine getirmek durumunda kalmıştır.

Değerli arkadaşlarım, refleksleri olmayan canlı organizmaların dış etkilere karşı yeterince hızlı tepki verememeleri nedeniyle yaşamlarını sürdürme olanakları yoktur.

Bakın, 1876 yılından sonra oluşan Osmanlı Meclisinde -sanıyorum- o dönemin Meclis Başkanı Ahmet Vefik Paşa bir Arap kökenli milletvekilinin o Mecliste Türkçe konuşmaması, Arapça konuşması üzerine aynen şunu söylemiştir: “Git Türkçeyi öğren gel.” Çünkü o tarihteki Anayasa’nın 18’inci maddesi -yanılmıyorsam- Türkçe kullanılmasına ilişkin. Ahmet Vefik Paşa’nın o tarihte,1800’lü yıllarda gösterdiği…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - …refleksin ben, bugün, bu Parlamentonun dörtte 1’ini gösterememiş olmasından son derece üzüntülü olduğumu söylemek istiyorum ve Parlamentonun gerçekten denetim mekanizmasını son derece uygun, doğru şekilde kullanmasının şartlarını yaratmasını istiyorum.

Hepinize saygılar ve sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öztürk.

Hükûmet adına İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay’ın bir açıklama talebi vardır.

Sayın Bakanım, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

2.- İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi’ye yapılan saldırı ve IMF-Dünya Bankasının İstanbul’daki yıllık toplantısı nedeniyle yapılan gösteri ve alınan tedbirlere ilişkin açıklaması

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yeni yasama yılımız hayırlı olsun, dileğim sağlıkla, huzurla verimli bir dönem geçiririz.

Dün, bildiğiniz gibi DİSK Başkanı Sayın Çelebi’ye bir saldırı oldu, onunla ilgili burada zikredildi. Ben de kısaca Kurulunuzu bilgilendireyim istedim. Önce, tabii bu saldırıyı kınıyoruz. Ben dün olayı duyduktan sonra kendim de İstanbul’a gittim. Zaten İstanbul Emniyeti, Valiliği yakından ilgileniyordu, kendisini de hastanede ziyaret ettik.

Olay şöyle gelişiyor: Birisi randevulu olarak saat 15.00 civarında geliyor ve kendi odasında bu silahlı saldırı oluyor. Diz altı daha çok… Yani bir hayati tehlike yok. Zaten gece saat ona kadar ameliyatları bitti. İlgili kişiyi, kendi koruması olan bizim polisimiz yakaladı, silahını teslim aldı. Ruhsatsız bir silah. Kendilerinin önceden tanıdığı ve randevulu bir görüşme bu. Siyasi veya terörle ilgili bir boyutu yok. Biz kendisine geçmiş olsun diyoruz işçi camiamıza, sendikasına, ailesine, ama tekrar ifade edeyim: Gece boyu da takip ettik. Ameliyatı gayet iyi geçti ve şu anda da sağlığı iyi. Ben bugün gelirken de başhekimden ayrıca bilgi aldım. Onu ifade edeyim.

Diğer bir konu da, izninizle Sayın Başkan, bugün tabii İstanbul’da başka görüntüler ekrana yansıdı. Biliyorsunuz, Türkiye çok önemli bir uluslararası toplantıya ev sahipliği yapıyor. IMF-Dünya Bankasının yıllık önemli toplantısı burada. 186 ülkenin temsilcisi katılıyor. Akşam Merkez Bankası Başkanına sordum: “Kaç merkez bankası başkanı var burada?” 170 merkez bankası başkanı burada ve ülkelerin genelde maliye bakanları, ekonomiden sorumlu bakanları. Büyükçe bir toplantı. İstanbul’da tabii ciddi güvenlik tedbirleri aldık. On dört tane basın bildirisi, açıklama -eğer birileri, varsa tepkilerini dile getirecek- protesto vesaire. Yer tespit edilmişti ve bu ilan edildi, buralardır, şuralardır diye. Bu konuda polis sadece konferans vadisinin çevresinde tedbir almış oldu. Başka yerlerde, belirlenen yerlerde tabii, gösteriler yapılabilir. Bugün, daha çok Taksim Meydanı ağırlıklı, yaklaşık 1.500 kişi, bunların çoğunluğu gene sendika mensubu, orada tepkilerini dile getirdiler. Sendikacılara hiçbir müdahale yapılmadı -DİSK veya KESK üyesi çoğunluğu- geldiler, basın bildirilerini okudular ve gittiler. Sadece iki küçük grup vardı. Birisi 40 civarında, birisi 50 civarında. Bunlar yasa dışı örgütleri sembolize eden bayrak vesaire de taşıyorlardı ve polise saldırıda bulundular. Bunları akşamüzeri valilik teşhir edecek. Ellerinde taş, şeyden yapılmış bomba vesaire. Onlara ancak su sıkıldı, gaz sıkıldı. Normal işçilere hiç müdahale edilmedi ve öğle vakti de zaten toplantı bittiğinde, saat 12.00 civarı her şey bitmişti, dağılmıştı. Ekrana görüntüler biraz yansıdı. Onun için bilgilendirmiş olayım. Polis sonuna kadar anlayışlı, tedbirli ve hiçbir yaralanma olayı falan da olmamıştır.

Bu vesileyle hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum ve hayırlı bir çalışma yılı diliyorum.

Sağ olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.

CANAN ARITMAN (İzmir) – İstanbul’da parkta çocukları öldüresiye dövüyor polis.

BAŞKAN – Sayın Üçer, buyurun efendim.

3.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın bilgilendirme amaçlı konuşmasının yüzeysel olduğuna ilişkin açıklaması

ÖZDAL ÜÇER (Van) – Ben de yeni yasama yılımızın hepimize hayırlı olması dilekleriyle aslında Meclis çalışmalarının sağlıklı bir şekilde yürüyebilmesinin en temel kurallarından biri olan kamuoyunu doğru bilgilendirme sorumluluğunu hatırlatmak açısından aracılık etmenizi istedim.

Sayın Bakanın bilgilendirme konusunda, herkesin gözü önünde cereyan eden olaylar hakkında çok yüzeysel değerlendirmeler yaparak, işçileri bile “normal işçiler”, “anormal işçiler” diye ayırarak, konferansın çevresinde güvenlik alındığını diğer tarafta alınmadığını… Yani bu konularda Sayın Bakanın bu Meclisi doğru bilgilendirme sorumluluğu vardır.

Bütün bu tür olaylarda, dünyanın gelişmiş ülkelerinin hiçbirinde kendi yurttaşlarına… G-8’ler protesto edilmiştir, G-20’ler protesto edilmiştir, yurttaşlar kendi devlet başkanlarını protesto etmişlerdir ama hiçbiri kendi yurttaşına bu şekilde davranmamıştır. Ülkemize bu tür durumlar yakışmamaktadır.

BAŞKAN – Sayın Üçer, bir kısa açıklama için verdim, Sayın Bakana burada cevap verme durumu söz konusu olmamalı. Sayın Bakan buradadır, konuşabilirsiniz özel olarak ama…

ÖZDAL ÜÇER (Van) – Hayır, şimdi genel bir konudur Sayın Başkan…

BAŞKAN – Ama Sayın Bakanın verdiği bilgiler, o konuda aldığı bilgiler mi sağlıklı yoksa sizin söylediğiniz bilgiler mi sağlıklı, bunun müzakeresini burada yapamayız. Ayrıca denetim yolları vardır, onu o şekilde yapabiliriz.

Ben size teşekkür ediyorum.

Sağ olun.

ÖZDAL ÜÇER (Van) – Ben teşekkür ediyorum.

Ülkemize yakışmadığını ifade etmek istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Sözlü soru önergelerinin geri alınmasına dair üç önerge vardır, okutuyorum:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın (6/888, 6/1474, 6/1475) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/144)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin Sözlü Sorular kısmının 94, 568 ve 569. sıralarında yer alan (6/888, 1474 ve 1475) esas numaralı sözlü soru önergelerimi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                              Mümin İnan

                                                                                                                   Niğde

2.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in (6/1370, 6/1371) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/145)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin Sözlü Sorular kısmının 467 ve 468. sıralarında yer alan (6/1370, 1371) esas numaralı sözlü soru önergelerimi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                           Hasan Özdemir

                                                                                                                Gaziantep

3.- Aksaray Milletvekili Osman Ertuğrul’un (6/1384, 6/1416) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/146)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin Sözlü Sorular kısmının 481 ve 511. sıralarında yer alan (6/1384 ve 1416) esas numaralı sözlü soru önergelerimi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                           Osman Ertuğrul

                                                                                                                 Aksaray

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, sözlü soru önergeleri geri verilmiştir.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- DTP Grubu Adına Grup Başkan Vekili ve Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, kadınlara yönelik cinayet olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/420)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizde yaşanan kadın cinayetlerinin nedenlerinin araştırılarak, bu konuda mevcut hukuksal düzenlemelere ve imzalanan uluslararası sözleşmelere işlerlik kazandıracak, gerekli mekanizmaların oluşturulması yönündeki hususların tespiti amacıyla Anayasa'nın 98'inci, İç Tüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması için gereğini arz ve teklif ederiz.

                                                                                         Demokratik Toplum Partisi Grubu adına

                                                                                                           Fatma Kurtulan

                                                                                                        Grup Başkan Vekili

                                                                                                                   (Van)

Gerekçe:

Çoğu namus ve töre cinayeti olarak adlandırılan kadın cinayetleri, toplumda olağan karşılanan bir olgu hâline gelmiştir. Ülkemizde yargı, kadın sorunlarına karşı yeterli duyarlılığı göstermezken; kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık, düzenlemelerle de ortadan kalkmamakta ve kadın cinayetleri her yıl bir önceki yıla göre artarak devam etmektedir. Kadın haklarına ilişkin olarak günümüzde alınan kararlar ve uygulanan politikalar kâğıt üzerinde kalırken, ataerkil zihniyetin rahatsızlık uyandırmaması, kadına yönelik şiddete karşı önlem alınmasının da önüne geçiyor. Türkiye tarafından 1985 yılında onaylanan Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi öncelikli olmak üzere, bu konuda imzalanan sözleşmelerin, iç hukukta dikkate alınması yönünde başarı sağlanamamıştır. Ülkemizde, her üç kadından biri şiddete maruz kalırken, belediyeler sığınak açma yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Türk Ceza Kanunu ve ilgili diğer kanunlarda yapılan düzenlemelerin çoğu kâğıt üzerinde kalırken, bu düzenlemeler, görünür, bilinir ve uygulanır kılınmadığı için bir ifade bulmamıştır. Ülkemizde, ayrımcılığı ve kadın haklarını korumayı içeren düzenlemeler hakkında, kadınlarda bilinç oluşturma ve farkındalık oluşturan mekanizmalar yetersizken, kadınların bu hakları kullanmaya yönelik başvurularına karşı da son derece duyarsız kalınmaktadır. Yasa uygulayıcıların, kadına yönelik ayrımcılık ve şiddetle mücadelede yeterli ölçüde bilinç sahibi olmaması, yasaları da işlevsiz kılmaktadır diyebiliriz. Bu tespit yalnızca spekülatif bir görüş değildir. Yakın zamanda AİHM, verdiği bir kararla da, bu tespiti güçlendirirken, ülkemizdeki yargının kadına yönelik ayrımcılık ve şiddete karşı duyarsızlığına hükmetmiş ve ülkemiz Avrupa'da kadını korumadığı için mahkûm olan ilk ülke olmuştur. Bu karar da göstermiştir ki, dünyanın her yerinde yaşanan kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık, ülkemizde de vahim bir boyuta ulaşmıştır. Ülkemizde, hükümetlerin, kadına karşı şiddeti ve ayrımcılığı önlemek adına, devlet politikası olarak devreye koyduğu düzenlemeler, bu trajik sonucu değiştirecek ve önleyecek güçte olmadığı, yaşanan cinayetlerle de kesinlik kazanmaktadır. Bütünlüklü bir yasal sistem ve bu sistemi hayata geçirecek siyasi irade olmadıkça, kadın örgütlerinin tek başına verdiği mücadele mevcut durumu değiştirmede yetersiz kalacaktır.

Hükûmetler, kadına yönelik şiddeti ve ayrımcılığı önleyecek mekanizmaları devreye koymak yerine, kadının aile içindeki rolünü pekiştiren araçları ön plana çıkararak bu konudaki çıkmaza katkı sunmaktadırlar. Nitekim şiddete maruz kalan kadınların çoğu ilgili makamlara yaptıkları başvurularda, yetkililerce, kendilerine ailedeki geleneksel rolün hatırlatıldığı ve şikâyetlerinden vazgeçilmesi yönünde telkinlerde bulunulduğunu ifade etmektedirler. Bu yönlü telkinlerin, karakoldaki görevli memurlardan tutalım da kimi hâkimlere kadar şiddetle mücadelede bir yönteme dönüştürülmesi, kadını âdeta ölümün ve şiddetin kucağına itmektedir. Kadının geleneksel rolünden uzaklaşmış olması, mahkemelerde, kadına yönelik şiddet davalarında, çoğu zaman şiddet uygulayanın haklı görülmesine gerekçe gösterilmektedir.

Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından, 2008 yılında yapılan “Türkiye'de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması"nın sonuçlarına göre, kentte yaşayan kadınların %40,3'ü, kırsal kesimde yaşayan kadınların da %46,6'sı, Türkiye genelinde ise, kadınların %41,9'u eşi veya birlikte olduğu kişilerden fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kaldığını ortaya koymaktadır. Fatma Babatlı, Özlem Şahin, Kadriye Kayaş, Dilek Saner ve daha yüzlerce kadın resmi kurumlardan koruma istemesine rağmen korunmamış ve eşleri ya da yakınları tarafından öldürülerek, namus cinayetine kurban gitmiştir.

2.- Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuş ve 25 milletvekilinin, organ temini ve organ naklin-deki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/421)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Ülkemizde gerçekleştirilen organ temini ve kadavra donörlerden yapılan trasplantasyon aktivitelerindeki sorunların araştırılması ve çözüm yollarının tespit edilmesi amacıyla, Anayasa’nın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nün 104 ve 105 maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması açılmasını arz ederim. 11.06.2009

1) Osman Durmuş                            (Kırıkkale)

2) Oktay Vural                                  (İzmir)

3) Kamil Erdal Sipahi                        (İzmir)

4) Erkan Akçay                                 (Manisa)

5) Mustafa Enöz                                (Manisa)

6) Mehmet Günal                              (Antalya)

7) Münir Kutluata                             (Sakarya)

8) Mustafa Kalaycı                            (Konya)

9) D. Ali Torlak                                (İstanbul)

10) Yılmaz Tankut                            (Adana)

11) Muharrem Varlı                          (Adana)

12) Akif Akkuş                                 (Mersin)

13) Cumali Durmuş                          (Kocaeli)

14) Beytullah Asil                             (Eskişehir)

15) Abdülkadir Akcan                      (Afyonkarahisar)

16) Rıdvan Yalçın                             (Ordu)

17) Metin Çobanoğlu                        (Kırşehir)

18) Mümin İnan                                (Niğde)

19) Yıldırım Tuğrul Türkeş               (Ankara)

20) Mehmet Akif Paksoy                  (Kahramanmaraş)

21) Hamza Hamit Homriş                 (Bursa)

22) Recep Taner                                (Aydın)

23) Necati Özensoy                           (Bursa)

24) Süleyman Lâtif Yunusoğlu         (Trabzon)

25) Tunca Toskay                             (Antalya)

26) İsmet Büyükataman                    (Bursa)

Gerekçe:

Ülkemizde belirli bir ivme kazanması beklenen kadavra organ temini ve kadavra donörlerden yapılan organ nakli ameliyatlarında belirli bir artış olmakla birlikte maalesef; bu artış ihtiyacın karşılanmasına cevap verebilecek düzeyde değildir. Yeterli sayıda nakil yapılmaması dolayısıyla, organ nakli bekleyen hastalarımızdan her yıl binlercesi hayatını kaybetme riskiyle karşılaşmaktadır. Bu durum ayrıca hastalarımızın tedavileri için gereken tamamına yakını ithal ürün ve ilaçlara ödenen 5 milyar doları aşan mali bir yükü de beraberinde getirmektedir.

Bu nedenle sorunun yegane çözümü olan kamu  ve özel hastanelerdeki beyin ölümü bildirimlerinin düzenli yapılması gerekmektedir. Ülkemizde ne yazık ki bu rakam; olması gereken sayının, %10’un da altındadır. Bu imkân düzgün kullanılmadığından, ülkemizde kadavradan yapılan organ nakli ameliyatlarında ciddi bir azalma meydana gelmekte ve bu açık, organ nakli merkezlerimizde, az gelişmiş ülke modellerinde olduğu gibi, canlı vericilerden yapılan nakil ameliyatları ile kapatılmaya çalışılmaktadır.

Ayrıca ülkemizde büyük merkezler dışındaki şehirlerde meydana gelen beyin ölümü olguları için, organ çıkarım ameliyatlarını yapan ekiplerin, değişik nedenler ile söz konusu merkezlere ulaşımında sorunlar yaşanmaktadır. Bu nedenle, özellikle periferdeki şehirlerde, zaman zaman organ çıkartım ekibi bulanamadığı için kullanılamayıp, kaybedilen kadavra donörleri bulunmaktadır.

Kamu hastanelerinde gerçekleşen böbrek, karaciğer, kalp, kemik iliği, kornea gibi organ ve doku nakli ameliyatlarında, Sosyal Güvenlik Kurumu'nun hastanelere ödediği ücretlerde, transplantasyon işlemini yapacak ekibe, herhangi bir yansıma olmamaktadır. Özel hastaneler, bu nedenle kamu hastanelerinde görev yapan transplantasyon ekiplerini, organ nakli SUT ücretlerinin belirli bir kısmını (ortalama %30) vererek transfer etmektedir. Bunun sonucunda kamu hastanelerimizde görev yapan organ nakli ekiplerinde, İstanbul, İzmir, Antalya örneklerinde olduğu gibi, ciddi erozyonlar yaşanmaktadır.

3.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 21 milletvekilinin, Amik Ovası’ndaki sulama sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/422)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Amik Ovasının Sulama ve Susuzluk Sorunlarının Araştırılması ve Alınacak Önlemlerin Tespiti Amacıyla, Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104. ve 105. Maddeleri Gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Süleyman Turan Çirkin              (Hatay)

2) Mehmet Şandır                           (Mersin)

3) Mehmet Serdaroğlu                    (Kastamonu)

4) Ahmet Kenan Tanrıkulu             (İzmir)

5) Münir Kutluata                           (Sakarya)

6) Necati Özensoy                          (Bursa)

7) Emin Haluk Ayhan                    (Denizli)

8) Akif Akkuş                                (Mersin)

9) Faruk Bal                                   (Konya)

10) Rıdvan Yalçın                          (Ordu)

11)  Mustafa Kalaycı                      (Konya)

12)  D. Ali Torlak                           (İstanbul)

13) Hüseyin Yıldız                         (Antalya)

14)  Muharrem Varlı                      (Adana)

15) Yılmaz Tankut                          (Adana)

16) Metin Çobanoğlu                     (Kırşehir)

17) Osman Ertuğrul                        (Aksaray)

18) Cemaleddin Uslu                      (Edirne)

19) Beytullah Asil                          (Eskişehir)

20) Ertuğrul Kumcuoğlu                (Aydın)

21) Abdülkadir Akcan                    (Afyonkarahisar)

22) Erkan Akçay                            (Manisa)

Gerekçe:

Amik Ovası, 1 milyon 190 bin hektarlık alanıyla Türkiye'nin en verimli tarım arazilerinin başında gelmektedir. Hatay çöküntü alanının ortasında yer alan Amik Ovası, zirai potansiyeli çok yüksek kalın bir alüvyonal toprak tabakası ile kaplı olup, aynı zamanda ilin en büyük toprak düzlüğünü oluşturmaktadır.

Amik Ovası içerisinde yer alan, uzunluğu 16, genişliği 10 km olan Amik Gölü'nün, DSİ tarafından yürütülen ve 1955 yılında başlayıp 1980 yılında tamamlanan kurutma işlemi sonucunda elde edilen zirai verimi yüksek topraklar çiftçilere dağıtılarak tarıma açılmıştır.

Amik Ovası Türkiye'nin en verimli ovalarından biridir, ancak önlem alınamaması durumunda, sadece tarih kitapları bu ovanın veriminden bahsetmek durumunda kalacaktır. Bir dönem göçmen kuşların en önemli duraklarından biri olan Amik Gölü'nün olduğu alanda şimdi uçakların inip kalktığı Antakya Havaalanı vardır ama Ovayı sulayacak su bulunmamaktadır. Aslında sorun suyun yokluğu değil, ovayı sulayacak su kaynaklarının verimli şekilde kullanılamaması sorunudur. Kış aylarında su baskınlarıyla göle, yazın ise kuraklık yüzünden çöle dönüşen Amik Ovası'nın kurtuluşu yapılmasına söz verilen başta Reyhanlı Barajı olmak üzere diğer baraj ve kanalların bitirilmesidir.

Bölgeden geçen, Asi ve Afrin nehirleri bahar aylarından itibaren hızlı bir akışla Akdeniz'e dökülmektedir, Lübnan'dan doğan Asi Nehri'nin Suriye'den sonraki son durağı Akdeniz'dir. Suriye Asi üzerinde 4 baraj yaparken, Türkiye bu suyu değerlendirememiş, çiftçimiz, tarımsal sulama zamanı, Suriye'nin baraj kapaklarını kapatması nedeniyle susuzluğa terk edilmiştir. Türkiye'den doğan ve Suriye'den geçtikten sonra, yine Türkiye'de denize dökülen Afrin Nehrinin kaderi de aynıdır; Suriye bu nehir üzerine 2 baraj yaparken, Türkiye bu suyun akışını seyretmekle yetinmiştir.

Devlet yıllardır bölgenin su sorununa kulağını tıkamış, çiftçiler kaderiyle baş başa bırakılmış durumdadır. Çözümü kendi arayan çiftçiler, nehirlerin geçtiği yerlerde çok ilkel şartlarda topraktan bentler oluşturup bir miktar su tutmaya çalışmakta, ayrıca yazın ekili pamuk alanlarını sulamak için sulama kuyuları açmaktadır. Ancak bu çözümler ovayı sulamak için yeterli olmamakla birlikte, açılan kuyulardaki su seviyesi her sene daha da azalmaktadır. Birkaç yıl öncesinde 80 metre olan yeraltındaki su seviyesi, 400-500 metre civarına düşmüştür. Bununla birlikte, gerekli izin, bilimsel ve mekanik işlem yapılmadan köstebek yuvası gibi açılan bu kuyular, beraberinde tuzlanmayı ve yeraltı sularının tamamen kurumasına zemin hazırlamaktadır.

Su sorunu Amik Ovası'nın ürün deseninin ciddi olarak değişmesine neden olmuştur. Ovada yakın zamana kadar geleneksel olarak, pamuk, buğday ve mısır üretilirken, bugün sulamanın yapılamaması nedeniyle katma değeri çok yüksek olan pamuğun yerine, daha ucuz olan buğdaya yönelme başlamıştır. Bu yönelme bölgedeki tarımsal sanayiyi de değişime zorlamış, pamuk çırçır işletmelerinin sayısı azalmıştır.

Amik Ovasının kaderini değiştirecek projeler zaman zaman çeşitli hükümetlerin yatırım programına alınmış, ancak bu projeler hayata geçirilmemiştir. Reyhanlı ve Kumlu İlçesi arasında yapılacak Reyhanlı Barajına yaklaşık yarım asırdır ödenek beklenmektedir. Ovanın sulanmasıyla ilgili Kahramanmaraş Kılavuzlu Barajından su getirilmesi projelendirilmiş ancak, bu iş için sadece 1000 TL ödenek ayrılmıştır. Aynı şekilde Reyhanlı Barajı için ayrılan ödenek miktarı da 1000 TL olmuştur.

Bu miktar ödeneklerle değil baraj yapmak, çeşme açmak bile imkânsızdır.

Bu gerekçelerle Amik Ovasının Sulama ve Susuzluk Sorunlarının Araştırılması ve Alınacak Önlemlerin Tespiti Amacıyla, Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104. ve 105. Maddeleri Gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Başbakanlığın kanun tasarılarının geri alınmasına dair üç tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

C) Tezkereler

1.- İrtibat Subaylarına İlişkin Olarak Birleşik Devletler Kara Kuvvetleri ve Türk Kara Kuvvetleri Arasında İmzalanan Anlaşma Muhtırasında Yapılan Değişikliğin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın, İç Tüzük’ün 75’inci maddesine göre Hûkümete geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/951)

                                                                                                               01/07/2009

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi:3/4/2008 tarihli ve B.02.0.KKG.0.10/101-1541/1387 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazımız ekinde Başkanlığınıza sunulan “İrtibat Subaylarına İlişkin Olarak Birleşik Devletler Kara Kuvvetleri ve Türk Kara Kuvvetleri Arasında İmzalanan Anlaşma Muhtırasında Yapılan Değişikliğin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı”nın Türkiye Büyük Millet Meclisi  İçtüzüğünün 75 inci maddesine göre geri gönderilmesini arz ederim.

                                                                                                      Recep Tayyip Erdoğan

                                                                                                                Başbakan 

2.- Türkiye Cumhuriyeti ile İsviçre Konfederasyonu Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın, İç Tüzük’ün 75’inci maddesine göre Hûkümete geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/952)

                                                                                                               16/07/2009

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

 İlgi: 27/8/2008 tarihli ve B.02.0.KKG.0.10/101-1620/3712 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazımız ekinde Başkanlığınıza sunulan “Türkiye Cumhuriyeti ile İsviçre Konfederasyonu Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının ve Eki Protokolün  Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı”nın Türkiye Büyük Millet Meclisi  İçtüzüğünün 75 inci maddesine göre geri gönderilmesini arz ederim.

                                                                                                      Recep Tayyip Erdoğan

                                                                                                                Başbakan 

3.- Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Yeni Zelanda Tarım ve Ormancılık Bakanlığı Yeni Zelanda Gıda Güvenliği Otoritesi Arasında Sağlık Hususlarında İşbirliği Konusunda Düzenlemenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın, İç Tüzük’ün 75’inci maddesine göre Hûkümete geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/953)

                                                                                                               16/07/2009

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 24/9/2008 tarihli ve B.02.0.KKG.0.10/101-1636/3950 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazımız ekinde Başkanlığınıza sunulan “Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Yeni Zelanda Tarım ve Ormancılık Bakanlığı Yeni Zelanda Gıda Güvenliği Otoritesi Arasında Sağlık Hususlarında İşbirliği Konusunda Düzenlemenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı”nın Türkiye Büyük Millet Meclisi  İçtüzüğünün 75 inci maddesine göre geri gönderilmesini arz ederim.

                                                                                                      Recep Tayyip Erdoğan

                                                                                                                Başbakan 

BAŞKAN – Dışişleri Komisyonunda bulunan tasarılar Hükûmete geri verilmiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının iki tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.

Buyurun efendim.

4.- TBMM Çevre Komisyonu Üyesi Ali Rıza Alaboyun’un ismen davet edildiğine ve 6 Ekim 2009 tarihinde Washington’da gerçekleştirilecek Habitat Küresel Parlamenterler Toplantısına icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/954)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Habitat Küresel Parlamenterler toplantısı 6 Ekim 2009 tarihinde Washington’da gerçekleşecektir. Söz konusu toplantıya TBMM Çevre Komisyonu üyesi Sayın Ali Rıza Alaboyun ismen davet edilmiştir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu “Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi hakkında 3620 sayılı Kanun”un 9. Maddesi uyarınca Genel Kurul’un tasviplerine sunulur.

                                                                                                         Mehmet Ali Şahin

                                                                                                Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                 Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

5.- Romanya Senatosunun ev sahipliğinde 27-28 Ekim  2009 tarihlerinde Bükreş’te gerçekleştirilecek olan Orta Avrupa İnisiyatifi (CEI) Parlamenter Meclisi Toplantısına TBMM Başkanını temsilen TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un katılmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/955)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Romanya Senatosu’nun ev sahipliğinde 27-28 Ekim 2009 tarihlerinde Bükreş’te gerçekleştirilecek olan Orta Avrupa İnisiyatifi (CEI) Parlamenter Meclisi Toplantısı’na TBMM Başkanı’nı temsilen TBMM Başkanvekili Sadık Yakut’un katılması öngörülmektedir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu “Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi hakkında 3620 sayılı Kanun”un 6. Maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                                                         Mehmet Ali Şahin

                                                                                                Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                 Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Başbakanlığın, Anayasa’nın 82’nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

Buyurun.

6.- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in, Uluslararası Çalışma Örgütünün Cenevre’de gerçekleştirilecek 98’inci Genel Kuruluna katılmak üzere bir heyetle birlikte 3-19 Haziran 2009 tarihlerinde İsviçre’ye yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/956)

                                                                                                                10/7/2009

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün Cenevre’de gerçekleştirilecek 98 inci Genel Kurulu’na katılmak üzere bir heyetle birlikte 3-19 Haziran 2009 tarihlerinde İsviçre’ye yaptığı resmi ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

                                                                                                      Recep Tayyip Erdoğan

                                                                                                                Başbakan

                                          Liste

Agâh Kafkas                                           Çorum Milletvekili

Bayram Ali Meral                                    İstanbul Milletvekili

Hüseyin Besli                                          İstanbul Milletvekili

Hasan Çalış                                             Karaman Milletvekili

Hüseyin Tanrıverdi                                  Manisa Milletvekili

Sevahir Bayındır                                      Şırnak Milletvekili

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Anayasa’nın 92’nci maddesine göre verilmiş Başbakanlığın bir tezkeresi vardır, okutuyorum:

7.- Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Irak’ın Kuzeyinden Ülkemize Yönelik Terör Tehdidinin ve Saldırılarının Bertaraf Edilmesi Amacıyla, Sınır Ötesi Harekât ve Müdahalede Bulunmak Üzere, Irak’ın PKK Teröristlerinin Yuvalandıkları Kuzey Bölgesi ile Mücavir Alanlara Gönderilmesi ve Görevlendirilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17/10/2007 Tarih ve 903 Sayılı Kararıyla Hûkümete verilen ve 8/10/2008 Tarih ve 929 Sayılı Kararı ile Bir Yıl Uzatılan İzin Süresinin Anayasa’nın 92’nci Maddesi Uyarınca 17/10/2009 Tarihinden İtibaren Bir Yıl Daha Uzatılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi (3/950)

                                                                                                                30/9/2009

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Irak'ın kuzey bölgesinde yuvalanmış bulunan PKK terör unsurlarından kaynaklanan ve Türk halkının huzur ve güvenliğiyle ülkesinin milli birliğine. güvenliğine ve toprak bütünlüğüne yöneltilmiş terörist saldırılar ve açık tehdit devam etmektedir.

Dost ve kardeş Irak'ın toprak bütünlüğünün, milli birliğinin ve istikrarının korunmasına büyük önem atfeden Türkiye, PKK teröristlerinin Irak'ın kuzeyindeki mevcudiyetine ve terörist saldırılarına son verilmesini sağlamak amacıyla askerî faaliyetlerini başarıyla yürütmekte, siyasi ve diplomatik girişimlerini ve uyanlarını sürdürmektedir.

Türkiye'ye yönelik olarak devam eden terörist saldırılara ve tehdide karşı, terörizmle mücadelenin bir parçası olarak uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli tedbirleri almak üzere, hudut, şümul, miktar ve zamanı Hükûmetçe belirlenecek şekilde, Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının, Irak'ın kuzeyinden ülkemize yönelik terör tehdidinin ve saldırılarının bertaraf edilmesi amacıyla, sınır ötesi harekât ve müdahalede bulunmak üzere, Irak'ın PKK teröristlerinin yuvalandıkları kuzey bölgesi ile mücavir alanlara gönderilmesi ve görevlendirilmesi için Genel Kurulun 17/10/2007 tarihli ve 903 sayılı Kararıyla Hükûmete verilen ve 8/10/2008 tarihli ve 929 sayılı Kararı ile bir yıl uzatılan izin süresinin, 17 Ekim 2009 tarihinden itibaren bir yıl daha uzatılmasını Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca arz ederim.

                                                                                                      Recep Tayyip Erdoğan

                                                                                                                Başbakan

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, Başbakanlık tezkeresi üzerinde İç Tüzük’ün 72’nci maddesine göre görüşme açacağım. Gruplara, Hükûmete ve şahsı adına 2 üyeye söz vereceğim. Konuşma süreleri gruplar ve Hükûmet için yirmişer dakika, şahıslar için onar dakikadır.

Konuşmaların başlamasından önce teamül gereği olarak Hükûmetin kısa bir arzı vardır.

On dakikayı geçmemek üzere böyle bir hakkı kullanmak istiyor musunuz Sayın Bakanım?

DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU – Sonra kullanmak istiyorum.

BAŞKAN – Sonra kullanacaksınız… Peki.

Teşekkür ederim.

Tezkere üzerinde söz alan sayın milletvekillerimizin isimlerini Genel Kurula arz ediyorum: Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Ahmet Deniz Bölükbaşı, Ankara; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Onur Öymen, Bursa; Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Gültan Kışanak, Diyarbakır milletvekilleri.

Şahsı adına Ülkü Gökalp Güney, Bayburt; Kerim Özkul, Konya; Kürşat Atılgan, Adana milletvekilleri, ilk üç sıra.

İlk söz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Ahmet Deniz Bölükbaşı’ya aittir.

Sayın Bölükbaşı, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

Sayın Bölükbaşı, süreniz yirmi dakika.

MHP GRUBU ADINA AHMET DENİZ BÖLÜKBAŞI (Ankara) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyor, yüce Meclisi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Kuzey Irak’a askerî müdahale için Hükûmete yetki verilmesi 3’üncü kez Genel Kurulun önündedir. Milliyetçi Hareket Partisi bu konuda baştan itibaren izlediği tutuma uygun olarak bu tezkereyi de tam olarak desteklemektedir.

Sınır ötesi askerî müdahale yetkisinin muhatabı millî güvenliğin korunmasından Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı sorumlu olan Hükûmettir. Bu bakımdan, Hükûmetin terörle mücadele iradesi ve politikalarının bu vesileyle değerlendirilmesi, bu konuda bir muhasebe yapılması gerekli ve kaçınılmazdır. Bu değerlendirme üç temel kriter ışığında yapılabilecektir.

Birinci husus, Meclisin verdiği yetkinin son bir yıl içinde fiilen nasıl kullanıldığıdır.

Tezkerenin amaçları ile Hükûmetin politikalarının ne ölçüde uyumlu ve tutarlı olduğu ikinci değerlendirme kriteri olacaktır.

Üçüncü ve son husus ise Irak ve Barzani ile ilişkilerde kamuoyuna yansıtılanlar ile gerçekte yaşananların somut verilere dayanılarak ortaya konulmasıdır. Bu konudaki görüşlerimiz bu üç ana başlık altında yüce heyetinize sunulacaktır.

Bu değerlendirmeye geçmeden önce bir gerçeği kısaca hatırlatmak istiyorum. Terörle mücadele ve Irak’ın kuzeyine askerî müdahale konusunun içinde bulunduğumuz siyasi ortam ve şartlardan soyutlanarak ele alınamayacağı bir vakıadır. Bu açıdan bakıldığında yetki süresinin ikinci kez uzatılması tezkeresi Türk Silahlı Kuvvetleri ile terör örgütünün aynı denklemin içine konularak askerî operasyonların durdurulması çağrılarının yapıldığı, teröristlere örtülü af hazırlıklarının sürdürüldüğü, terör örgütünün taleplerinin Hükûmet eliyle siyasi gündeme taşındığı ve Türkiye'nin bölünmesi modellerinin tartışıldığı puslu bir ortamda, bu tehlikeli görüşmelerin gölgesinde yapılmaktadır. Bu durumun, Meclisin vereceği askerî müdahale izninin caydırıcılığını ciddi biçimde aşındırdığı ve siyasi iradenin sorgulanmasına yol açtığı kabul edilmelidir. Bunun etkileri önümüzdeki dönemde yaşanacak gelişmelerle daha iyi görülecek ve anlaşılacaktır. Biz bu aşamada bu tespit ve endişelerimizi kayıtlara geçirmekle yetineceğiz.

Değerli milletvekilleri, Meclisten istenilen yetkinin amacı tezkerece açıkça belirlenmiştir, terör saldırılarının önlenmesi için Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kuzey Irak’a gönderilmesi ve görevlendirilmesi olarak. Amaç budur, istenilen yetki budur. Bir önceki 2007-2008 döneminde bu amaçla 29 hava harekâtı yapılmış, süre, bölge ve kapsam itibarıyla sınırlı bir kara harekâtı icra edilmişti. Bu yıla, 2009 yılına ilişkin resmî verilere bakıldığında karşımızda çok farklı bir tablo bulunmaktadır. Bu dönemde askerî müdahalenin şekli ve kapsamının son derece sınırlı kaldığı, bu yetkinin fiiliyatta hemen hemen hiç kullanılmadığı görülmektedir. Basına verilen çok kısa bilgilerden, bu dönemde, sınır bölgelerimize yakın iki kampa sadece iki hava harekâtı yapıldığı anlaşılmaktadır. Bunun nedeninin terör tehdidinin sona erdiği olmadığı ortadadır. Nitekim, önümüzdeki tezkerede de saldırıların ve açık tehdidin sürdüğü belirtilmektedir. Bu durumda, bunun nedenleri hakkında akla bazı sorular gelmektedir: Acaba Irak’tan ve Barzani’den kaynaklanan bazı engeller mi çıkmıştır? Acaba ABD ile bazı sorunlar mı yaşanmıştır? Acaba bunların dışında bazı siyasi mülahazalar mı etkili olmuştur? Bizler bu hassas konuda spekülasyon yapmak niyetini taşımıyoruz. Bu konuda en doğru bilgilerle yüce Meclisi aydınlatacak olan Hükûmettir. Bugünkü müzakerelerde bu konuda Meclise bilgi verileceğini ümit ediyor ve bunu bekliyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada iki husus özel önem taşımaktadır. Bunlardan birincisi Irak hava sahası, ikincisi de terörle mücadelede iş birliği zafiyetiyle ilgilidir. Irak hava sahasının kontrolü 1 Ocak 2009 tarihinden itibaren Irak makamlarının sorumluluğuna geçmiştir. Hava sahasının ABD’nin kontrolünde bulunduğu 2008 yılı sonuna kadarki dönemde Türkiye sınır ötesi askerî harekâtları ABD’ye bildirimde bulunmak suretiyle icra etmiştir. Bu çerçevede harekât bölgesi, zamanı ve tahminî süresi ABD makamlarına önceden bildirilmiş ve harekâtlar bu şekilde yapılabilmiştir. 1 Ocaktan sonra ABD devreden çıkmış, Türkiye'nin muhatabı Irak Hükûmeti olmuştur.

Bu gerçekler ışığında Sayın Dışişleri Bakanına şu soruları sormak isteriz:

1 Ocak 2009’dan sonra ihtiyaç olmasına rağmen Kuzey Irak’a hava harekâtı yapılmasında Irak’ın izin vermemesi sorunuyla mı karşılaşılmıştır?

Irak’ın izni olmadan resen müdahalede bulunulması düşünülmüş müdür? Eğer bu öngörüldüyse ABD’nin itirazı nedeniyle mi yapılamamıştır? Eğer böyleyse, hava harekâtının yapılamadığı bir ortamda, durumda ABD’nin verdiği anlık istihbaratın fonksiyonel değeri kalmış mıdır?

Bütün bu ihtimaller geçerli değilse niye askerî operasyon yapılmamıştır?

Değerli milletvekilleri, bu noktada açıklık getirilmesi gereken ikinci husus terörle iş birliği konusunda Irak’la yaşanan sorunlar ve sıkıntılardır. AKP Hükûmeti, Irak ile Stratejik İş Birliği Konseyi kurmuş ama hâlâ terörle mücadele anlaşması yapamamıştır. Geleceğe dönük stratejik vizyon olarak açıklanan bu iş birliğinin kapsama alanı dışında kalan tek konu terörle mücadele olmuştur. Sayın Dışişleri Bakanı, Konseyin İstanbul toplantısının açılışında yaptığı konuşmada bu yeni ortaklık anlayışının hedefinin tam ve gerçek anlamda en kapsamlı iş birliği olduğunu söylemiş ama bu iş birliği her nedense terörle mücadeleyi kapsamamıştır. Ancak burada Hükûmetin, tabii, bir hakkını yememek lazım. Aslında Hükûmet 26 Eylül 2007 tarihinde Irak’la terörle mücadele konusunda bir metin imzalamış, Sayın İçişleri Bakanı tarafından imzalanan bu metin “PKK sorununu halledecek imzalar atıldı.” diye kamuoyuna duyurulmuştur. Ancak, bu anlaşmada Irak’a askerî müdahale hakkımızı Irak’ın iznine bağlayan bir hüküm yer almıştır. Metin 10 Ocak 2008 tarihinde onay işlemleri için Başbakanlığa sevk edilmiş, ancak, uyarılarımız üzerine, yapılan bu vahim hata anlaşılarak Dışişleri Bakanlığı tarafından sessizce geri çekilmiştir. Anlaşmanın akıbeti meçhul kalmıştır, o günden beri haber alınamamıştır.

Terörle mücadele ciddi bir iştir. Bu ciddiyetin askerî gerekleri yerine getirilememiştir. AKP Hükûmetinin komşularla sıfır sorun politikasıyla ilk önce sıfırlanan terörle mücadelede iş birliği olmuştur.

Değerli milletvekilleri, terör örgütünün Irak’ın kuzeyinden tasfiyesi için Barzani’den aldığı desteğin kesilmesi hayati önem taşımaktadır. Tezkerenin amacına ulaşmasının olmazsa olmaz şartı budur. Bugün önümüzdeki gerçekler bu amaca da ulaşılamadığını bütün açıklığıyla göstermektedir. Terör örgütünün bugün de en büyük destekçisi Barzani’dir. Son bir yıl içinde sağladığı silah ve lojistik desteğinde kayda değer bir değişiklik olmamıştır. Barzani PKK’yı hâlâ terör örgütü olarak görmemekte, terör kartını Türkiye’ye karşı bir tehdit ve pazarlık unsuru olarak bugün de elde tutmaktadır.

AKP Hükûmeti yerel desteğin kesilmesi için Barzani üzerinde etkili bir caydırıcılık politikası uygulayamamış, uygulamak istememiştir. Barzani’yi uluslararası meşruiyet çizgisine getiremeyen Hükûmet bunun yerine onun çizgisine gelmiştir. Bunun da ötesinde Barzani’ye siyasi bir misyon yüklenmiştir.

Değerli milletvekilleri, aynen aktaracağım şu sözler Barzani ve Talabani’ye aittir ve Türk basınında da yer bulmuştur: “PKK’nın silahlı mücadeleden siyasi mücadeleye geçmesinin zamanı gelmiştir.

Terör sorununun ana kaynağı Kuzey Irak değildir, sorunun çözümü Türkiye’nin içerisindedir. Türk Hükûmeti bu amaçla siyasi çözüm süreci başlatmalıdır. Biz bu konuda AKP Hükûmetine yardımcı olacağız.

Iraklı Kürtlerin PKK’ya karşı zor kullanması beklenmemelidir. PKK siyasi af, Kürt dili ve kimliğinin tanınması taleplerinin Türkiye tarafından karşılanması hâlinde silah bırakacaktır. Siyasi aftan yararlanarak Türkiye’ye dönecekler, silahlarını Kuzey Irak bölgesel yönetimine teslim edebileceklerdir. Af kapsamı dışında kalacak yönetici kadrolar bir Avrupa ülkesine gönderilebilecektir. Türkiye’ye dönmek veya Avrupa’ya siyasi mülteci olarak gitmek istemeyenler Irak’ta kalabilecek ve şiddete başvurmadan siyasi faaliyetlerde bulunabileceklerdir.”

Hükûmet, bu  sözler karşısında sessiz kalmış, Barzani’ye tepki göstermek bir yana kendisiyle siyasi ilişki kurmuş ve bir müzakere süreci başlatmıştır. Bu süreçte Kandil’deki terör elebaşlarıyla aracılı pazarlığa dönüşmüş, Barzani’ye Türkiye’yle terör örgütü arasında bir nevi ara bulucu özel temsilci konumu kazandırılmıştır.

Değerli milletvekilleri, şimdi izninizle bir yıl önceye 8 Ekim gününe dönelim ve AKP Grup Başkan Vekilinin tezkerenin süresinin uzatılması müzakerelerinde bu kürsüden söylediklerini tutanaklardan okuyalım. AKP Grup Başkan Vekili şunları söylüyor: “Kuzey Irak bölgesel yönetimi önümüzdeki bir yılı son bir fırsat saymalı ve terör örgütünün etkisizleştirilmesi ve kendisi için hayati öneme sahip Türkiye’nin kalıcı dostluğunu kazanmak için sıkı bir iş birliğine girmelidir.” Bu sözler zamanın AKP Grup Başkan Vekili Sayın Nihat Ergün’ündür. AKP Sözcüsünün “son fırsat” olduğunu söylediği bu bir yıl içinde Barzani PKK’yı desteklemeyi sürdürmüştür. Buna rağmen hiçbir yaptırımla karşılaşmamış, üstelik AKP Hükûmeti tarafından özel koruma altına alınmıştır. Barzani Türkiye'nin kalıcı dostluğunu kazanamamış ancak AKP Hükûmetinin dostluğunu kazanmıştır.

Bu konuda temennilerle gerçekleşenler, söylenenlerle yapılanlar arasındaki uçurumun diğer bir örneği de yine aynı Grup Başkan Vekilinin bir yıl önceki sözlerinde bulunabilecektir. Sayın Nihat Ergün 8 Ekim 2008’de bu kürsüden şunları söylemiştir: “Sınır ötesi harekâtla ilgili süreyi bir yıl daha uzatıyoruz. Bu dönemde kamuoyunun beklentisi terörün minimum düzeye çekilmesidir. İstihbarata dayalı etkili kara, kara ve hava operasyonu gerekli ve önemlidir. Halkın moral gücünün yükseltilmesinde ve örgütün sinir sistemlerinin saf dışı bırakılmasında önemli unsurlardan biri de örtülü nokta operasyonlarıyla örgütün üst düzey yöneticilerinin yakalanmasıdır.”

Değerli milletvekilleri, AKP Sözcüsünün bu temennileri aradan bir yıl geçtikten sonra da gerçekleşmemiştir. Örgütün elebaşlarının yakalanması bir yana bu teröristlerin bir Avrupa ülkesine yerleştirilmesi için Barzani’nin ara buluculuğuna başvurulmuştur.

Değerli milletvekilleri, terörle mücadelenin amacı, terör tehdidinin etkisiz hâle getirilmesi ve tasfiyesidir. Bu mücadelenin etkili bir şekilde icrası için esas olan siyasi irade ve kararlılıktır. Bunun hiçbir tereddüde yer bırakmayacak bir açıklıkla ortaya konulması bu mücadele için olmazsa olmazıdır.

Siyasi iradede bir kırılma ve sapma yaşanması, terörle mücadeleden müzakereye geçmek ve teröre teslim olmakla sonuçlanacak bir süreci beraberinde getirecektir. Bugün Türkiye’de yaşanan maalesef budur. Geçtiğimiz bir yıl içinde “güvenlik güçlerinin askerî operasyonları durdurması” çağrılarının bölücü odakların yanı sıra bizzat AKP içindeki bazı milletvekillerinden de gelmesi, Hükûmetin bunlara karşı hiçbir tepki göstermemesi siyasi iradenin sorgulanmasını haklı ve meşru kılmıştır.

Şimdi, izninizle, önde gelen bir AKP milletvekilinin 12 Ağustos 2009 tarihli Milliyet gazetesinde yayınlanan ibret verici sözlerini aynen aktarmak istiyorum. AKP milletvekili şunları söylüyor: “Birbirimizin ne konuştuğunu duymak için önce silahların susması lazım. Mesela, PKK Türkiye’den kendi kamplarına -Kuzey Irak’taki kendi kamplarına- çekilebilir. Bu çekilme sürecinde Türk Silahlı Kuvvetleri buna imkân vermelidir. Askerî operasyonlar, terör örgütüne yardımcı olmak için durdurulmalıdır. PKK’nın elindeki silahlar Türkiye topraklarının dışına çıkarılmalıdır, yani Kuzey Irak’taki PKK kamplarına götürülmelidir. Bence -bu AKP milletvekiline göre- devletin böyle bir konuda samimi olduğunu göstermesi gerekir. Bu konuda terör örgütüyle gizli görüşmeler yapılabilir, belki de yapılıyordur.”

Değerli milletvekilleri, bu sözler PKK’nın bir sözcüsünün değil, bir AKP milletvekilinizin. Sayın Başbakan, yakın bir süre öncesine kadar partideki yardımcısı olan bu arkadaşının bu vahim sözlerine hiçbir tepki göstermemiş, sessiz kalmıştır. Bunun nedenleri ve ne anlama geldiği konusunda elbette herkes kendi vicdanında bir hükme varacaktır. Mesele -bugün görüştüğümüz mesele- yüce Meclisin askerî müdahale izninin süresini uzatması meselesi değildir -bu elbette yapılmalıdır ve yapılacaktır; Milliyetçi Hareket Partisinin bu konudaki desteği tamdır. Türkiye'nin, terörü tasfiye etmeye gücü de vardır, imkânı da vardır- mesele siyasi iradedir, olmayan da budur.

Başbakan Yardımcısı Sayın Cemil Çiçek, geçen yıl yapılan tezkere görüşmelerinde bir Anadolu vecizesiyle şu hatırlatmada bulunmuştu: “Tedbirde kusur ettiğini düşünmeyenler takdirde bahane aramamalıdır.”

Şimdi, kendilerine, somut gerçeklere dayanarak çizdiğimiz bu tablo karşısında tedbirdeki kusur konusunda gerçekten ne düşündüklerini, takdirdeki bahane bahsinde ise bizlerden ne beklediklerini bütün samimiyetimizle sormak isteriz.

Sözlerime son verirken tezkerenin hayırlı olmasını ve AKP Hükûmetinin terörle mücadele konusundaki anayasal görevlerini nihayet hatırlamasını temenni ettiğimizi belirtmek istiyorum. Kanlı teröre karşı kahramanca mücadele eden güvenlik güçlerimizin başarılarının daim olmasını ve Cenabı Allah’ın kendilerine yardımcı olmasını diliyor, bu mücadelede toprağa düşen aziz şehitlerimizi minnet ve şükranla anmak istiyor, yüce heyetinize saygılarımı sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bölükbaşı’ya teşekkür ediyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Sayın Onur Öymen.

Sayın Öymen, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ONUR ÖYMEN (Bursa) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınır ötesi operasyon yapabilmesi için Meclisten yetki isteyen hükûmet tezkeresi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, sözlerime başlamadan önce şunu özellikle belirtmek istiyorum: Cumhuriyet Halk Partisinin terörle mücadele konusunda sergilediği kararlı tutum, hiçbir şekilde Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde yaşayan Kürt kökenli vatandaşlarımızın içinde bulundukları sıkıntıları, yaşadıkları sorunları göz ardı ettiğimiz şeklinde algılanmamalıdır. Tam tersine, bu sorunlara herkesten önce sahip çıkan Cumhuriyet Halk Partisi daha 1989 yılında yayınladığı Kürt Raporu’yla o vatandaşlarımızın sorunlarının çözümüne öncülük yapmıştır. Etnik özelliklerin bir zenginlik olduğunu dile getirmiş, ulusal kimliğin korunması ve eğitim dilinin Türkçe olması kaydıyla etnik alanda etnik özgürlüklerin en ileri devletlerdeki düzeye çıkarılmasını savunmuştur. 2008 yılında kabul edilen yeni parti programımızda da bu görüşler tekrar belirtilmiştir ve Sayın Genel Başkanımızın ve parti sözcülerimizin yaptıkları sayısız konuşmalarda da bu konuda tutumumuz dile getirilmiştir. O bakımdan, hiç kimse Cumhuriyet Halk Partisinin teröre karşı kararlı tavrını Kürt kökenli vatandaşlarımıza karşı bir tavır gibi değerlendirmemelidir.

Değerli arkadaşlar, yirmi beş yıldan beri bölgeyi kasıp kavuran terörist saldırılar herkesten önce bölge halkının can ve mal güvenliğini tehdit ediyor. Hayatını kaybeden 40 bine yakın vatandaşımızın büyük çoğunluğu Kürt kökenlidir. O bakımdan, Kürtlerin haklarını korumak için mücadele ettiklerini söyleyenlerin öncelikle terörün bertaraf edilmesinde tavır koymaları lazımdır. Yani siz, hem bu insanların hakkını savunacağım diyeceksiniz hem o insanların canını alan teröre karşı tavır koymayacaksınız; burada ciddi bir çelişki görüyoruz.

Terörle mücadele, milletimizin ve Meclisimizin Hükûmetten beklediği en önemli görevdir. Bir hükûmet vatandaşlarının can ve mal güvenliğini koruyamazsa diğer alanlarda sağlayabileceği başarıların değeri sınırlı kalır. O bakımdan, bizim, Hükûmetten beklediğimiz en önemli görev vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlamak, bunun için de terörle mücadele etmektir. Ne yazık ki Adalet ve Kalkınma Partisinin görev yaptığı yedi yıldan beri terörist faaliyetler Türkiye’de azalmamıştır, artmıştır. Hükûmet terörle mücadelede başarılı olamamıştır. Bunun en önemli nedeni, terörün başlıca kaynağı olan yurt dışındaki merkeziyle, karargâhıyla etkili bir mücadele sağlanamamış olmasıdır. Sınırın ötesindeki PKK mevcudiyetini bertaraf edemediğiniz takdirde, sadece Türkiye’de sarf edilecek gayretlerin etkin bir sonuç vermesi ihtimali zayıftır. Bunun sorumluluğunu Hükûmet ne Meclise ne silahlı kuvvetlere yükleyebilir. Meclisten hangi yetkiyi istediniz de vermedik? Türk Silahlı Kuvvetlerine hangi görevi verdiniz de silahlı kuvvetler bunun gereğini yapmadı? Nasıl oluyor da siz iktidara geldiğinizde bitme noktasında olan terör şimdi çok daha aşırı boyutlara ulaştı? Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidara geldiği 2002 yılında, değerli arkadaşlar, teröre kurban verdiğimiz, şehit verdiğimiz silahlı kuvvetlerin sayısı 6, sadece dünkü terörist saldırılarda şehit verdiğimiz silahlı kuvvetler mensuplarımızın sayısı 6, Bir yılda verdiğimiz kaybı bir günde veriyoruz. Geldiğimiz nokta burası. Hiç kimse kendini aldatmasın ve çok başarılı bir mücadele veriyoruz diye ortaya çıkmasın.

Değerli arkadaşlar, evvelce PKK’nın merkezi, karargâhı, beyni Suriye’deydi ve Türk Silahlı Kuvvetleri tek bir operasyon yapmadan, Hükûmet Meclisten tek bir yetki almadan, biz, Kuzey Irak’tan PKK liderini çıkartmak zorunda bıraktık. Nasıl yaptık bunu? Hükûmetin kararlı tutumuyla yaptık. Bir tek mermi atmadan bunu sağladık. Merkezini kapattık, eğitim merkezini kapattık, karargâhını kapattık, liderini çıkarttık oradan. İşte bu, o zamanki Hükûmetin başarısıdır.

Sonra Irak’a geçtiler. Yıllardan beri Kuzey Irak’ta faaliyet gösteriyorlar. AKP İktidarı zamanında maalesef orada başarılı olamadık. Ondan önceki hükûmetler zamanında otuzdan fazla kara harekâtı yaptık. Otuzdan fazla kara harekâtı yaptık ve o bölgede, Kuzey Irak’ta bulunan Barzani’yi ve Talabani’yi PKK’yla silahlı mücadeleye ikna ettik.

Şimdi dış politikada çok başarılı olduğumuzu her vesileyle duyuyoruz, televizyonları izledikçe yüreğimiz yağ bağlıyor, “bundan daha başarılı dış politika görülmemiş” diye yazanlar oluyor. Peki nasıl oluyor da o zamanki Türk hükûmetleri onları ikna ettiler PKK’yla mücadeleye de siz ikna edemiyorsunuz? Olmayan nedir? Burada sıkıntı nereden kaynaklanıyor? Irak Hükûmetini ikna edemiyorsunuz. Irak’ın Anayasası’nın 7’nci maddesine göre Irak Hükûmeti topraklarında terörist bulundurmamakla mükelleftir. Siz bu kadar temas ediyorsunuz, üst düzeyde ilişkileriniz var, niçin Irak Hükûmetini kendi Anayasası’nın ve Birleşmiş Milletler kararının gereğini yapmaya ikna edemiyorsunuz? Dördüncü Cenevre Protokolü’ne göre Irak’ta 130 bin asker bulunduran Amerika’nın orada güvenliği sağlama görevi var. Niçin Amerika’yı ikna edemiyorsunuz? Niçin ne Amerikan Hükûmeti ne Kuzey Irak’taki yerel yönetimle Irak Hükûmeti bir tek teröristi bugüne kadar yakalayıp Türkiye’ye iade edemedi? Niye bunu sağlayamadınız? Hani çok başarılı bir dış politika yürütüyorduk?

Değerli arkadaşlarım, bu, gerçekten son derece üzüntü verici bir durumdur.

Şimdi, Irak’ta 300 bin silahlı gücü var Irak Hükûmetinin. Oradaki bütün terör örgütleriyle savaşıyor, biri hariç, PKK. Kuzey Irak’taki peşmergeler Irak Hükûmetine destek oluyor bu terör örgütleriyle mücadele için, biri hariç, PKK. Amerikan birlikleri Irak’ta bütün terör örgütleriyle mücadele ediyor, İran’a saldıran Halkın Mücahitleri dâhil, biri hariç, PKK. Acaba neden? Acaba neden bu böyle oluyor? Bunun sorumlusunu, bu sorunun cevabını birlikte aramak zorundayız.

Niçin Amerika’yı ikna edemediniz? “Amerika’yı ikna edemediniz.” derken sözlerimizi yanlış anlamayın, Washington’u ikna edemediniz, onu söylüyoruz. Yoksa Hükûmetin Hollywood’u ikna etmekte çok başarılı olduğunu görüyoruz. Artık nasıl ikna ettiniz? Karada mı, havada mı, ne şekilde ikna ettiniz, onu bilemeyeceğiz ama Hollywood’u ikna ettiğiniz muhakkak. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, açık konuşalım. Atatürk derdi ki: “Gerçekleri söylemekten korkmayınız.” Gerçekleri söylemekten bizim de korkmamamız lazım. Öyle anlaşılıyor ki Amerika Birleşik Devletleri Türkiye’nin Kuzey Irak’a bir askerî operasyon yapmasını istemiyor. Bunun çok sayısız delili var, belgesi var elimizde. Bir iki tanesini söyleyeyim: Kuzey Irak’taki Amerikan Kuvvetlerinin Başkomutan Yardımcılığını yapan General Odierno aynen şöyle diyor: “Kuzey Irak’ta uzun vadeli çözümün askerî olmadığına inanıyorum ama açıkçası onlara –teröristleri kastediyor- baskı kurmak gerekir ki böylece bu terörist unsurlarla konuşmaya ve pazarlık etmeye başlayalım.” Kim diyor? Amerikalı komutan. Bütün bu bölgedeki Amerikan kuvvetleri Merkezî Komutanlığa bağlı Tampa Florida’daki. Onun başındaki Komutan Amiral Fallon aynen şunu söylüyor Temsilciler Meclisinin ilgili komitesinde 2008 yılının Mart ayında: “Uzun vadeli çözümün –bu konudan bahsederken- bir cins uzlaşma olduğunu biliyoruz.” Bunu söylüyor.

Değerli arkadaşlarım,  askerler böyle söylüyor, siviller ne diyor? Bakalım Amerikan Dışişleri Bakanlığının terörle mücadeledeki başkoordinatörü Büyükelçi Day Dailey ne demiş? Diyor ki: “Biz, PKK meselesinin çözümünü bir askerî çözüm olarak görmüyoruz. Bizim tercihimiz bir siyasi çözümdür.” Amerikan Dışişleri yetkilisi söylüyor. Bu sıradan bir memur mu acaba böyle haddini aşan, konuşan memur? Hayır, bu zat yirmi altı sene Amerikan Silahlı Kuvvetlerinde çalışmış, tümgeneralliğe yükselmiş, sonra da Dışişleri Bakanlığının terörle mücadele bölümünün başkanlığına getirilmiş. Bu zat söylüyor, “Çözüm siyasidir.” diyor.

Peki, teknik düzeyde bunlar söyleniyor da, siyasi düzeyde neler söyleniyor? Bakıyoruz, Amerikan Savunma Bakanı Robert Gates 2007 yılının Ekim ayında Sayın Millî Savunma Bakanımızla görüşüyor ve bu görüşmeden sonra diyor ki gazetecilere: “Türk bakan tek taraflı harekete geçme konusunda isteksiz olduklarını ima ediyor ki bu iyi bir gelişmedir. Bundan cesaret alıyorum.” Yani Türk bakan kendisine demiş ki: “Biz tek taraflı müdahale yapmayacağız.” Ve bundan da çok memnun Amerikan Savunma Bakanı. “Çünkü büyük bir sınır ötesi operasyon Türkiye’nin, bizim ve Irak’ın çıkarlarına ters düşer.” diyor. Türkiye’nin çıkarlarına ne ters düşer ne düşmez, buna müsaade ederlerse biz karar verelim ama buradan anlıyoruz ki Amerika’nın çıkarlarına aykırıdır diyor sizin Kuzey Irak’a yapacağınız operasyon. Bunu dikkatle not etmek gerekir.

Bir de şunu söylüyor, “Eğer Irak’a bir hareket yaparsanız, Ermeni tasarısı soykırım iddiası Kongrede kabul edilebilir.” diyor. Bunu da dikkatinize sunuyorum.

Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanımız 2008 yılının Ocak ayında Washington’da Başkan Bush’la görüşüyor. O görüşmeden sonra Beyaz Saray’ın Sözcüsü Büyükelçi Dana Perino ne diyor? Şunu söylüyor: “Sadece askerî değil, siyasi çözüm de devreye sokulmalı.” Beyaz Saray Sözcüsü bu görüşmeyle ilgili söylüyor. “Buna Türkiye’nin güneydoğusundaki koşullar da dâhil.” Yalnız Kuzey Irak’taki durumla ilgili söylemiyor, Türkiye’nin güneydoğusundaki durumla ilgili olarak da siyasi çözüm öneriyor size. “Kürt konusunda açılım yapılması –herhâlde bu sözü bir yerden hatırlıyor olacaksınız- genel anlamda değerlendirildi iki Cumhurbaşkanının görüşmesinde. Türkiye’nin güneydoğusunu kastediyorum.” diyor. Amerikalı yetkilinin bu sözleri Sayın Cumhurbaşkanına söyleniyor. O ertesi gün bir konuşma yapacak Woodrow Wilson Düşünce Kuruluşunda diyor ki –Sayın Cumhurbaşkanımız konuşuyor- “Bu kamplardan gerek sivillere gerek güvenlik güçlerine karşı saldırı olacak. Böyle bir durumda politik çözüm söz konusu olabilir mi? “Bu mevzuları hiç görüşmedik Başkan Bush’la.” diyor. Demek ki Amerikalılar ne görüşüldüğünün farkında değiller, bir konunun görüşülüp görüşülmediğinin de farkında değiller! Sayın Cumhurbaşkanımızın o zamanki tepkisi bu. “Siyasi çözümü gündeme bile almayız, konuşmayız bile, konuşmadık zaten.” diyor.

Peki, değerli arkadaşlarım, size şu soruyu soruyorum: Bu Meclis, yüce Meclis, Hükûmete 2003 yılında iki defa yetki verdi, Kuzey Irak’a askerî müdahale için. İkisini de kullanmadı Hükûmet. Acaba niçin? Elinizi kim tuttu? Biz mi mâni olduk? Muhalefet mi engelledi? Meclisten itiraz mı yükseldi? Kim tuttu? Niçin kullanmadınız bu yetkiyi? 2007 yılında yetki aldınız, büyük saldırılardan sonra mecbur kaldınız ve bu 2007’de aldığınız yetkiden sonra iki sene geçti. Bu iki sene içinde sınırlı bazı hava harekâtı dışında bir tek yedi günlük kara harekâtı yapabildiniz. Onun da üçüncü gününde Amerikan Savunma Bakanı Gates dedi ki: “Derhâl birliklerinizi geri çekin, yoksa size istihbarat yardımını keseriz.” “Biz zaten çekecektik.” denildi, vesaire. Herhâlde öyledir. Ama Amerika da anlaşılan çok hoşlanmadı bu sizin bir haftalık harekâtınızdan.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, Kuzey Irak’tan PKK’yı tasfiye etmek için eksiğimiz nedir? Türk Silahlı Kuvvetleri, bu konuda en tecrübeli, en bilgili, en güçlü ordularından biridir dünyanın. Demek ki askerî güç eksikliğimiz yok. Hukuk: Hukuk bizden yana. Siyaset: Bütün dünya ülkeleri PKK’yı terör örgütü sayıyor. Peki, o zaman bizim önümüze çıkan engel nedir, nereden kaynaklanıyor? İşte demin size biraz anlattım.

Şimdi, bakıyoruz, bir düşünce kuruluşu, Atlantic Council, Amerika’da bir değerlendirme yapıyor, 2 defa rapor hazırlıyor, biri 2007 yılında, biri 2009 yılında ve bu raporlarda neler söylüyor: “Terörle mücadeleden vazgeçin.” diyor, madde 1, Türkiye’ye önerileri: “Terörle mücadeleden vazgeçin, güvenlik önlemlerinin de ötesinde adımlar atın.”

Bu söze dikkat edin: “Nihai çözüm Türkiye’nin sürdürülebilir demokratikleşmesindedir. -Bu “demokratikleşme” lafını da bir yerden hatırlıyor olacaksınız.- Ve aynı zamanda PKK liderleri ve birlikleri için af çıkarmakta yatmaktadır çözüm.” “Af çıkarın, kademeli bir af çıkarın.” diyor. “Yasal reformlar yapın. Türkler federalizmi bölünmeyle eş anlamlı olarak görürler, daha az göze çarpan ademimerkeziyet planları tasarlayın.” diyor. Bazı gelişmeleri hatırlıyorsunuzdur, bu sözler size bir şey anımsatıyor mu bilemem?

“Anayasa’nın Türklüğü vatandaşlık olarak tanımlayan maddesini değiştirin.” diyor. “Anayasa’da Türklükten bahsetmeyin.” diyor. “Terörle Mücadele Yasası’ndaki bazı maddeler ve Ceza Yasası’ndaki 301’inci maddeyi kaldırın.” diyor.

“Düşmanla konuşun.” Onun tabirini söylüyorum: “Düşmanla konuşun. Ankara Öcalan’la konuşmayı reddedebilir fakat demokratik seçimlerle gelmiş olan DTP üyeleri etkin birer muhatap olabilirler. Erdoğan DTP milletvekilleriyle görüşmeli.” Görüşmelerden aylarca önce yazılıyor bu rapor, dikkatinizi çekerim ve bunu öneriyor size ve “DTP’yi geniş kapsamlı görüşmeler için bir kanal olarak görün, bölgesel bir yaklaşım uygulayın, Kuzey Irak’la temas edin…” vesaire filan. Yol haritası bu, size bunu öneriyor.

“Efendim, sivil toplum örgütleridir, bunlar her istediğini söyler, ne olacak.” Öyle değil. Bu sivil toplum örgütü bir NATO ülkesi olan Norveç’in mali desteğiyle çalışıyor, bu raporları hazırlıyor ve Norveç’in Washington Büyükelçisi bu çalışmalara aktif olarak katılıyor. Başka kim katılıyor? Ankara’daki bundan önceki Amerikan Büyükelçisi. Başka? Evvelce Ankara’da büyükelçilik yapmış olan İngiliz Büyükelçisi. Başka? Generaller… Başka? Türkiye’den ve Kuzey Irak’tan giden 14 kişi. Ve diyor ki: “Türk makamları bu raporların hazırlanmasında bizim Türkiye’deki faaliyetlerimizi organize ettiler, bizi siyasetçilerle, güvenlik güçleriyle ve istihbarat örgütleriyle görüştürdüler.” Raporda bunu yazıyor.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, buna diyebilirsiniz ki: “Canım, bunlar netice itibarıyla resmî olmayan, devleti bağlamayan görüşler.” Peki, devleti bağlayan görüşler nedir? İşte, Başkan Obama, 6 Nisan 2009 yılında bu konuda bu kürsüden konuştu. Dediği gayet açık ve net, hiçbir tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde açık konuşuyor: “Irak’ta” diyor “en büyük, en önemli iki terör örgütü var. Biri El Kaide’dir, biri PKK’dır. Biz” diyor “El Kaide ile mücadele ederken onu -onun tabiriyle söylüyorum- yerinden sökeceğiz, tahrip edeceğiz ve yeneceğiz.” Peki, PKK için de aynı yöntemi öneriyor mu? Hayır, onu önermiyor. Ne öneriyor: “PKK için” diyor “Türkiye sorunu çözmek için Irak Hükûmeti ile, Kuzey Irak’taki yerel yönetimle görüşsün ve Türkiye’deki Kürtlerin haklarını iyileştirsin. Biz böyle çözeceğiz ama onlar başka türlü çözecek.”

Değerli arkadaşlarım, şimdi, şunu açıkça ortaya koyalım. Belli ki terör örgütünün amacı alfabeye bir iki harf ilave etmek değil, birkaç tane köyün, kasabanın adını değiştirmek değil. Bunların öteden beri nasıl bir hedef güttüklerini biz gayet iyi biliyoruz ve terör örgütlerinin bu konudaki demeçleri Türk basınına da, yabancı basına da yansıdı, açık bir şekilde, Türkiye’de devlet içinde devlet kurmak istiyorlar. “O bölgenin yönetimini bize bırakın.” diyorlar, “Ekonomiyi de biz yönetelim, bir de orada silahlı gücümüz olsun.” Değerli arkadaşlarım, bunun ötesinde resmen devlet olmak için iki eksiği kalıyor: Bir, hutbe okutacaksınız, iki, sikke kestireceksiniz. Osmanlı İmparatorluğu’nda bu işler böyle oluyordu. (CHP sıralarından alkışlar) Yani “Bunlar hariç, orada ayrı devlet kuracağız.” diyor. Şimdi, biz de açılım üzerinde çalışırken bunları herhâlde bilmek zorundayız. İmralı’dan bekledikleri var. İmralı’dan bir görüş bekleniyor. Hükûmet yetkilileri de diyor ki: “Aman gelsin de onu bir değerlendirelim, bakalım neyin nesiymiş.” Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu konuda ciddi olmak zorundayız. Kuzey Irak’taki terörün tasfiyesi konusunda ciddi olmak zorundayız.

Sayın Başbakan, 12 Haziran 2007 tarihinde ne diyor: “Yurt dışındaki terörü bir tarafa bırakalım. Biz Türkiye’deki terörü önlemeye çalışalım. Dışarıdakilerin sayısı 500, içeridekilerin 5 bin.” Bir kere rakamlar yanlış. İkincisi, böyle sayıya göre bu işleri dengelemeye çalışırsanız, beyin 250 gram, vücudun diğer tarafları 70 kilo, 80 kilo. Siz beyin küçüktür diye onu az önemli sayabilir misiniz? PKK’nın beyni orada, “Beyni bırakın bir tarafa, biz Türkiye’yle uğraşalım.” diyor. Sayın Başbakanın sözleri bunlar.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, demin Değerli MHP Sözcüsü arkadaşımız söyledi. Bir AKP milletvekili -yakın zamandan öncesine kadar genel başkan yardımcılığı yapmış- Milliyet gazetesinde Devrim Sevimay’a mülakat verdi. Diyor ki: “Bırakın, Türkiye’deki PKK’lılar silahlarıyla birlikte Kuzey Irak’taki cephelerine katılsınlar.” Siz bunu tasvip ediyor musunuz? Etmiyorsanız, niye şimdiye kadar tepki göstermediniz? Başka milletvekillerinizin sözlerine bizzat Sayın Başbakan tepki gösteriyor, buna niye göstermiyor acaba? Eğer bu, Hükûmetin görüşü ise bilelim, değilse onu da bilelim. Ama kürsü burada. Lütfen çıkın, söyleyin.

Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanı bu kürsüde, birkaç gün önce, Meclisin açılışında ne dedi? Aynen okuyorum: “Bugün gelinen noktada, Türkiye daha fazla şehitler vermeden, daha fazla mali kaynak ve enerji harcamadan, terör sorununu geride bırakmaya yarayacak yeni yöntemleri devreye sokma kapasitesine ulaşmıştır.” Buyurun. Şehit vermeyeceğiz yani mücadele etmeyeceğiz. Kim ister şehit vermeyi… Keşke… Enerji harcamayacağız, para harcamayacağız, kaynak harcamayacağız, terörü bitireceğiz. Bunun yolunu bulduk diyor. Lütfen, bize de söyleyin. Sizi tebrik edelim. Hep birlikte sevinelim. Ama bu sözü burada söylediğiniz zaman bunun arkasında duracaksınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Öymen, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun efendim.

ONUR ÖYMEN (Devamla) – O zaman bu tezkereyi Meclise niye getirdiniz değerli arkadaşlar? Eğer terörü mücadele etmeden bitirmenin yolunu bulduysanız bu tezkereyi niye getiriyorsunuz Meclise de tehditten bahsediyorsunuz, oraya asker göndermekten bahsediyorsunuz?

Değerli arkadaşlarım, aynı zamanda, terörle mücadele konusundan bahsedilirken Sayın Cumhurbaşkanı “Başka ülkeler bizim iç işlerimize müdahale edebilir, biz tedbir alalım. Almazsak başkaları gelir, bizim namımıza bu tedbirleri alır.” dedi. Bu sözler bizi çok üzmüştür. Bu sözleri söyleyen insan ülkemizin kurtuluşunda bütün dış müdahaleleri elinin tersiyle iten Büyük Atatürk’ün koltuğunda oturuyor. (CHP sıralarından alkışlar) Bu sözler söylenecek sözler değildir. Kendisine, Atatürk’ün söylediği bir sözle cevap veriyorum. Diyor ki Atatürk: “Hangi istiklal vardır ki yabancıların nasihatleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir. Tarihte böyle bir olay yaratmaya kalkışanlar zehirli sonuçlarla karşılaşmışlardır.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim.

ONUR ÖYMEN (Devamla) – İşte, Türkiye de bu yanlış zihniyetle sakat olan bazı yöneticiler yüzünden her saat, her gün, her yüzyıl biraz daha gerilemiş, daha çok düşmüştür.

Değerli arkadaşlarım, biz, bu tezkereye olumlu oy vereceğiz ama uygulamasını da yakından izleyeceğiz. Bu ülke sahipsiz değildir. Bu ülke yabancıların güdümüyle idare edilecek bir ülke değildir. Bu ülke terörle mücadeleyi mutlaka sonuna kadar sürdürecektir ve başarıyla sonuçlandıracaktır.

Yüce Meclise saygılar sunarım. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Öymen.

Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak.

Sayın Kışanak, buyurun efendim. (DTP sıralarından alkışlar)

DTP GRUBU ADINA GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kuzey Irak bölgesi ve mücavir alanlarına gönderilmesine -asker gönderilmesine- ilişkin Hükûmete yetki verilmesini öngören Başbakanlık tezkeresi hakkında Demokratik Toplum Partisinin görüşlerini sunmak üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, savaşın, ölümlerin durduğu, toplumsal barışın sağlandığı, özgürlüklerin ve demokrasinin geliştiği bir ülkede ortak bir gelecek kurma umutlarımızı güçlü kılmaya çalıştığımız bir süreçten geçiyoruz.

Barışa duyulan özlem o kadar büyük ki sadece Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “İyi şeyler olacak.” sözü üzerine tüm kamuoyu barış tartışmalarını gündemine aldı. Aydınlar, yazarlar, sanatçılar, demokratlar, liberaller, emek örgütleri, gençler, kadınlar, yani tüm toplumsal kesimler, toplumsal bir barış nasıl sağlanır, bu konuda fikir üretmeye, sürece katkı sunmaya başladılar. AKP Hükümeti ise önce “Kürt Açılımı”, sonra “Demokratik Açılım”, son olarak da “Millî Birlik Projesi” adını verdiği bir süreçten bahsediyor. Sayın Başbakan gittiği her yerde “Analar ağlamasın, anaların gözyaşı dinsin.” diyor ama aynı Başbakan böylesi bir süreçte Meclisin önüne savaş tezkeresi getiriyor. AKP Hükûmeti bu Meclisten, gençlerimizi bir yıl daha ölmeye ve öldürmeye gönderme yetkisi istiyor. Siz, gençlerimizi ölmeye ve öldürmeye gönderirseniz anaların gözyaşları nasıl dinecek? Bu ülkenin doğusuna, batısına, Diyarbakır’a, Van’a, Edirne’ye, Trabzon’a cenazeler giderken, ocaklara ateş düşerken Kürt sorunu nasıl konuşulacak, nasıl çözülecek?

Kürt sorunu artık kamuoyundaki tartışmalarla bütün boyutlarıyla gün yüzüne çıkmıştır. Tarihsel, ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal boyutları olan ve seksen beş yıldır yapılan yanlışlarla her geçen gün daha da büyüyen bir sorunla karşı karşıya olduğumuz gün gibi ortadadır. Böylesi bir sorunun çözümünü daha yirmisine yeni ayak basmış, geleceğe dair bin bir hayalleri olan gençlerin birbirini öldürmesinde aramak vicdansızlık değil midir? Sürekli tekrarlanan, isyanı kanla bastırıma siyaseti bu ülkenin topu topu seksen beş yıllık tarihinde 29 kez tekrarlandı. Son yirmi beş yıldan beri kesintisiz olarak devam eden çatışmalı süreçte resmî rakamlara göre 50 bin insanımızı kaybettik. Yetmedi mi? Üzerine gelinmedikçe eylem yapmayacağını açıklamış ve silahsızlanma için hazır olduğunu beyan etmiş bir örgüte karşı “Hayır, ille de ben sana operasyon yapacağım, hepinizi öldüreceğim.” demenin neresinde çözüm vardır? Neden bir kez de konuşmayı, diyalog kurmayı… “Gelin, sorunlarımızı tartışarak demokratik yol ve yöntemlerle çözelim, hak ve özgürlüklerin sınırlarını genişletelim.” demiyorsunuz? Bunu söylediğinizi iddia ediyorsanız neden sınır ötesi operasyon yapmak için Meclisten yetki istiyorsunuz? “Yetki alacağız ama kullanmayacağız.” diye halkı yanıltmaya yönelik bir propaganda yolunu deneyecekseniz boşuna uğraşmayın, halk bu propagandaya artık kanmayacaktır.

AKP Hükûmeti olarak 2007 ve 2008 yılında çıkardığınız tezkere kararlarından sonra da halka doğruları söylemediniz ama ölüm, yalanla ortadan kaldırılamayacak kadar yalın bir gerçektir. 2007’de Meclisten aldığınız sınır ötesi operasyon yetkisini kullanarak 21 Şubat 2008 tarihinde kara harekâtı başlattınız. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ ve dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın bizzat koordine ettiği operasyon sekiz gün sürdü. PKK kaynakları, sekiz günlük operasyon sırasında, Türk Silahlı Kuvvetlerinden 123 kayıp verildiğini iddia etti, kendi kaybını ise 12 olarak açıkladı. Buna karşılık Türk Silahlı Kuvvetleri de kendi kaybını 25 olarak açıkladı, PKK’nin 250’den fazla kayıp verdiğini iddia etti.

Rakamlar konusunda kimin doğru söylediğinin hiçbir önemi yok. Ortada çok yalın bir gerçek var, bu ülkenin 140 ya da 275 yurttaşı, gencecik fidanı, sekiz günlük bir operasyonda yaşamını yitirmiştir. Ölüm bu kadar ucuz mu? Sayı saymayı mı unuttunuz? Vicdanlarınız mı köreldi? Yoksa, el kesesinden ağalık mı yapıyorsunuz?

2008’de çıkartılan tezkereden sonra yaşananlar da farklı değil. MAZLUMDER’in verilerine göre, tezkerenin uzatılmasından sonra, 2009 yılının ilk beş ayında 37 çatışma yaşandı, bu çatışmalarda, her iki taraftan 81 kişi hayatını kaybetti, 165 kişi yaralandı. Yine aynı verilere göre, 75 bombalı ve mayınlı olay meydana geldi. Bu olaylarda 50 kişi hayatını kaybetti, 74 kişi yaralandı. Toplam rakam 133. Dile kolay! Tam 133 ocağa ateş düştü, 133 ananın yüreği yandı, 133 ana gözyaşı döktü. Şimdi üçüncü sınır ötesi operasyon tezkeresini Meclisin gündemine getirdiniz. Soruyoruz Başbakana: Anaların gözyaşını böyle mi dindireceksiniz?

Sayın Cumhurbaşkanımıza da seslenmek istiyoruz: Yasalar, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına, başkomutanlık yetkisini size vermektedir. Sadece “İyi şeyler olacak.” demekle iyi şeyler olmuyor. Başkomutan sıfatıyla, herkesten önce, bu ölümlerin vebali sizin boynunuzdadır. Meclisin açılışında yaptığınız konuşmada tekçi devlet yapısından çoğulcu devlet yapısına geçmenin bir zorunluluk olduğunu söylediniz. Biz de buna inanıyoruz. Çağın demokratik değerleri de bunu gerektirmektedir. Türkiye’de yaşayan Kürt’üyle, Türk’üyle 72 milyon yurttaşımızın da özlemi, bu ülkede barış içerisinde, eşit, adil ve özgür bir gelecek inşa etmektir. Gelin, yıllardan  beri yaratılan asılsız korkuların vicdanlarımızı, insanlığımızı, bu ülkeyi ve geleceğimizi esir almasına izin vermeyelim. Gelin, bu ölümleri durduralım. Anaların gözyaşını gerçekten dindirelim. Artık ölme, öldürme siyasetine son verelim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kürt sorunu Türkiye Cumhuriyeti tarihi kadar eskidir. Türkiye'nin ilk anayasası olan 1921 Anayasası’nda çoğulcu, birleştirici, demokratik bir söylem vardı. Ancak 1924 Anayasası’nda bu demokratik yaklaşım, yerini etnik milliyetçiliğe dayalı tekçi devlet yapısına bırakmıştır. Bu tekçi zihniyet, Türk etnik kimliğine odaklı bir ulus devlet projesini hayata geçirmeyi hedef olarak önüne koymuştur. Böyle bir politika, başka kimliklerin yanı sıra Kürt kimliğini de reddetmiş, asimilasyonu esas almış, kimlik talepleri baskı altında tutulmuştur. Kürt halkının varlığını inkâr eden, kimliğini kabul etmeyen, Türkiye Cumhuriyeti devletine yurttaşlık bağıyla bağlı olan herkesi Türk etnik kimliğinden saymayı zorunlu kılan bu zihniyet, cumhuriyet tarihi boyunca şiddet üreten bir zemin olmuştur.

Seksen beş yıllık cumhuriyet tarihi boyunca yirmi sekiz Kürt isyanı yaşanmış, eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel PKK’nin silahlı eylemlerini “yirmi dokuzuncu Kürt isyanı” olarak tanımlamıştır. Kürt isyanlarının tamamı aşırı şiddet kullanılarak bastırılmış, PKK’ye karşı yürütülen bastırma harekâtı ise Türkiye'nin son yirmi beş yılını düşük yoğunluklu savaş hâlinde geçirmesine neden olmuştur. Bugün gelinen noktada, bu tekçi, asimilasyoncu zihniyeti savunmanın ve devam ettirmenin mümkün olmadığı görülmektedir. Çağın demokratik değerleri ve halkımızın yürüttüğü demokrasi mücadelesi bunu zorunlu kılmaktadır.

Ancak, ne yazık ki halk adına çözüm politikaları üretmekle görevli olan Parlamentoda, bu gerçeği görmeyen, tekçi zihniyette ısrar eden yaklaşımlarla karşı karşıyayız. Bazıları yıllardan beri tekerleme hâline getirilen ve gerçeklerle hiçbir alakası olmayan bölünme korkusunu sürekli yeniden üreten ve halkı birbirine karşı kışkırtan bir yaklaşım içerisindedir.

Kürt halkının bu konudaki yaklaşımı çok açıktır. Yıllardan beri yaşadığı büyük acılara rağmen, Kürtler, bir an olsun barış ve kardeşlik söyleminden geri durmamışlardır. Her fırsatta, bu ülkede, bu bayrak altında, özgür, eşit yurttaşlar olarak yaşamak istediklerini ifade etmişlerdir, bugün de ifade etmeye devam etmektedirler. Yıllardan beri bir halkın varlığını, kimliğini, kültürel haklarını inkâr eden zihniyet ise bu ülkenin yurttaşlarını fiilî olarak birbirinden ayırmış, yani bölücülük yapmıştır.

Yıllardan beri körüklenen ayrımcılık günümüzde ırkçılık boyutuna ulaşmış, Kürtlere karşı linç girişiminin de zemini hâline gelmiştir. Kürtçe şarkıların çalındığı düğünlere saldırılar düzenlenmekte, mevsimlik tarım işçilerine yönelik linç girişimleri yaşanmakta, maçlarda ırkçı söylem ve eylemler boy göstermekte, Türklerle Kürtler arasındaki sıradan ticari anlaşmazlıklar bile ölümle sonuçlanan kavgalara dönüşmektedir. Bu gelişmeler tehlikenin boyutunu ortaya çıkarmaktadır ama hâlâ bazıları, kışkırtıcı, tahrik edici, halkı karşı karşıya getirici söylemlerine devam etmektedir. Kürt halkının hakları konusunda kıyamet koparanlar, söz konusu savaş olunca AKP Hükûmeti ile ortak hareket etmekte ise hiçbir sakınca  görmemektedirler.

Sayın milletvekilleri, Türkiye'nin seksen bir ilinden halkımıza vekâleten 23’üncü Dönemde 546 milletvekili olarak buradayız. Hepimiz bu toprakların evlatlarıyız. Hepimizin hatıraları, hikâyeleri, hayalleri, kaderi, neşesi, şarkıları bu coğrafyaya ilişkindir. Aramızda esmeri, kumralı, sarışını, Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı, Laz’ı, Çerkez’i var belki ama bu bir zenginliktir. Bu Meclis, iradesini demokrasi ve barıştan yana koyabilirse bu zenginliği barış içerisinde bir arada ortak bir geleceğe yöneltmek mümkün olacaktır.

Demokratik Toplum Partisi olarak esas mücadelemiz de bunun içindir. Bu nedenle Kürt sorununun barışçıl, demokratik yöntemlerle çözülmesini önemsiyoruz. Bu nedenle operasyonlar bir an önce dursun, ölümler dursun, analar artık ağlamasın istiyoruz çünkü insanlar ölürken konuşulamaz, insanlar ölürken toplumsal gelişme sağlanamaz, insanlar ölürken sözün bir kıymeti olamaz.

Kürtlerin varlığını inkâr etmek uğruna yürütülen bu savaş binlerce insanımızın yaşamını yitirmesine, milyonlarca insanımızın yerinden yurdundan olmasına, milyonlarca liralık servetin, millî servetin silahlara ve ölümlere harcanmasına sebep olmaktan başka hiçbir işe yaramamıştır. Bu kör siyaset “Kürt yoktur”la başladı “Türkiye’de Kürt yoktur”a dönüştü, şimdi “Türkiye’de Kürt vardır ama hakları yoktur” noktasında tutulmaya çalışılıyor. Kürtlerin varlığını kabul etmek için seksen beş yılımızı yitirdik, haklarını kabul etmek için de bir seksen beş yıl daha kaybetmeyelim. 

Sayın milletvekilleri, geçtiğimiz yıl, bir gazeteci, çatışmayla geçen yirmi dört yıllık süreçte komutanlık yapmış emekli paşalarla görüşerek bir kitap hazırladı. Emekli paşaların görüşlerine baktığımızda, hiçbirisinin, yaşadıkları bu sürece “Doğru yaptık” diyemediğini görüyoruz. 12 Eylül darbesinin mimarı Kenan Evren bile “Kürtçeyi yasaklayarak yanlış yaptık.” demektedir. Bugün herkes 12 Eylül döneminde Diyarbakır cezaevinde yapılan insanlık dışı işkencelerin Kürt sorununu büyüttüğünü kabul etmektedir. 1998’de Suriye sınırına yığınak yapan dönemin 2’nci Ordu Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman da aslında bu sorunun Kürtlerin inkâr edilmesinden, sosyal ve kültürel taleplerinin karşılanmamasından kaynaklandığını kabul etmektedir. Emekli Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök de sınır ötesi operasyonlara ilişkin verdiği yanıtta “Sanki Irak’ın kuzeyine bir harekât yapılsa bu iş biter. Hayır, bitmez.” demektedir. 21 Şubat 2008’de yapılan sınır ötesi kara operasyonunu bizzat yöneten dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt da katıldığı bir televizyon  programındaTSK’nın tümü bile gitse Kandil’i temizleyemez.” diyerek gerçeği ifade etmek zorunda kalmıştır.

Peki, bütün bu gerçekleri bile bile neden askerî operasyonlarda ısrar ediyoruz, neden ölme-öldürme siyasetinde ısrar ediyoruz? Emekli paşaların hatalarını görebilmesi için 50 bin insanımızın ölmesi mi gerekiyordu? Milyarlarca dolarlık bu kirli savaşta tanka, topa paramızı yatırarak halkımızı yoksulluğa mahkûm etmemiz mi gerekiyordu? Susurluk, Şemdinli, JİTEM davaları ortaya çıktı. Çatlılar, Yeşiller, Cemal Temizözler, Kamil Ataklar kahraman ilan edilerek bu halka karşı suç işlemeye teşvik edildi. Bunca acının, gözyaşının, akan kanın, kaybolan maddi ve manevi servetin sorumluları bugün halkın karşısına çıkıp “Hata ettik.” diyerek günah çıkartıyorlar. İnsan yaşamı bu kadar ucuz mu? Sizin hatalarınızın bedelini Türk’üyle, Kürt’üyle bizim çocuklarımız ödüyor hem de canlarıyla. Bu ülkenin en kıymetli sermayesi olan gençlerimizi ölmeye ve öldürmeye göndermeye ne hakkınız var?

Değerli milletvekilleri, ölüm nasıl bir şeydir hiç düşündünüz mü? Gözünüzden sakındığınız oğlunuzun, eşinizin, babanızın, kızınızın cansız bedenini toprağa gömdükten sonra onu bir kez daha göremeyeceğinizi, koklayıp öpemeyeceğinizi bilerek onu mezarlıkta, toprağın altında bırakarak eve dönmenin ne demek olduğunu düşündünüz mü? Şimdiye kadar hiç düşünmediyseniz bir kerecik olsun şimdi düşünün, bu tezkereye oy verirken bunları düşünün.

Edirnekapı Mezarlığı’nda feryat eden gencecik kadını düşünün. Hakkâri’de Kürtçe ağıt yakan anayı düşünün. Çok eskilere gitmenize de gerek yok, bu Parlamentonun çıkarttığı iki tezkereden sonra yaşanan can kayıplarını düşünün. Vereceğiniz “evet” oyunun yeni ocaklara ateş düşüreceğini, Edirnekapı Mezarlığı’nda feryat eden kadınlara, Hakkâri’de ağıt yakan analara yenilerini ekleyeceğini unutmayın.

Bir de şunu düşünün: Paşalar emekli olup sahil kasabalarında konutlarına çekildikten sonra günah çıkartıyorlar, siyasetçiler ise topu askerlere atarak günah çıkartma zahmetine bile katlanmıyorlar. Ancak artık halk bu yaklaşıma prim vermiyor. Asker cenazelerinde “Yemen yolu çamurdandır. / Sefer tası bakırdandır. / Gemiciği olan bedel öder. / Şehidimiz fakirdendir.” yazan pankartlar açılıyor. Neden ölenler hep yoksul, emekçi ailelerin çocukları? Neden hiçbir üst düzey bürokratın çocuğu çatışmada ölmüyor? Neden hiçbir zenginin, holding patronunun, borsacının çocuğu ölmüyor? Neden hiçbir generalin, üst rütbelinin çocuğu çatışmada ölmüyor? Halk artık bu soruları yüksek sesle soruyor.

Halk bir şeyi daha sorguluyor, yıllardır terördür, bölücülüktür, vatana ihanettir diye sakladığınız gerçekleri anlamaya çalışıyor. Halk, bu ülkenin 40 bin yurttaşı, gencecik evladı eline silah alıp dağa çıkmışsa, ölümü göze almışsa burada siz yöneticiler olarak bazı şeyleri yanlış yapıyorsunuz diye sorguluyor, bu yanlışlardan dönülmesini istiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kışanak, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

GÜLTAN KIŞANAK (Devamla) – Kürt’üyle, Türk’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle bu ülkenin tüm yurttaşları artık bu kör savaştan vazgeçilmesini, evlatlarının ölüme gönderilmemesini istiyor.

Değerli kadınlar, biraz da sizlere seslenmek istiyorum. Çatışmalı süreçlerin, savaşların, zorunlu göçlerin en ağır faturasını dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de kadınlar ve çocuklar ödemiştir. Biz kadınlar biliyoruz ki çektiğimiz acıların, döktüğümüz gözyaşlarının rengi de, dili de, dini de aynıdır. Bu ülkenin doğusunda da batısında da yaşanan evlat acısıdır.

Biz kadınlar istersek, mücadele edersek bu ülkeye barışı getirebiliriz. Dünya bunun örnekleriyle doludur. İsrail’de Lübnan’ın işgaline karşı mücadele eden “Four Mothers” hareketini hatırlayalım. Four Mothers hareketinin kurucularından bir kişi duygularını şöyle ifade etmektedir:

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kışanak, son defa sürenizi uzatıyorum, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

GÜLTAN KIŞANAK (Devamla) – “Ben  çocuğuma oyuncak tüfek bile almamıştım ama onun başkalarını öldürmesine engel olamadım. Bu mücadeleyi bunun için başlatıyorum.” demişti. Bizler de ülkemizde yaşanan savaşı bitirebiliriz, savaşa “Dur” diyebiliriz, ölüme ve öldürme siyasetine izin vermeyebiliriz.

Mahatma Gandi’nin çok güzel bir sözü var: “Göze göz, dünyayı kör eder.” Resmî tarih kitaplarında her savaşın bir kazananı ve kaybedeni olduğu yazsa da aslında hiçbir savaşın kazananı yoktur. Bizler de Demokratik Toplum Partisi olarak “göze göz” politikasının geleceğimizi karartmasına fırsat vermemek için barış hakkımızı kullanıyoruz ve bu tezkereye “Hayır.” oyu veriyoruz. (DTP sıralarından alkışlar) Tüm vicdanlı milletvekillerini de “Hayır.” oyu vermeye davet ediyoruz. Bu Parlamento savaş kararları veren bir parlamento değil, barış kararları veren bir parlamento olsun istiyoruz. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, AK PARTİ Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Salih Kapusuz.

Sayın Kapusuz, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA SALİH KAPUSUZ (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ adına Türk Silahlı Kuvvetlerine sınır ötesi harekât ve mücadele yetkisi veren Hükûmet tezkeresinin bir yıl uzatılmasına ilişkin söz almış bulunuyorum.

Öncelikle, yeni yasama yılının ülkemize, milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimin başında, ülkemizin birliği, dirliği, huzur ve refahı için hayatlarını ortaya koymuş olan aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, ailelerini, yakınlarını ve kahraman gazilerimizi şükran ve minnetle yâd ediyorum. Hâlen canı pahasına terörle mücadele eden kahraman vatan evlatlarına da şükranlarımla birlikte üstün başarılar diliyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin son otuz yılının en önemli gündem maddesi maalesef hep terör olmuştur. Ülkemiz, son otuz yıldır tüm kaynaklarını tüketen, huzurumuzu, iç barışımızı ve kardeşliğimizi hedef alan terör belasını yaşamaktadır. Terör nedeniyle bu ülke binlerce vatan evladını kaybetmiş, çok ağır bedeller ödemiştir. Terör ülkemizde ciddi bir istikrarsızlığın yaşanmasına neden olmuş, sadece bir bölgenin kaderine değil, bütün ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel hayatına ve elbette kalkınmamıza da olumsuz yönde etkiler getirmiştir.

Terörle ilgili literatürü alt alta sıralarsak insanlığın nasıl bir belayla karşı karşıya olduğunu daha iyi anlayabiliriz:

21’inci yüzyıl terörizm çağı.

Asrın belası terörizm.

Kolay çözümü olmayan bir bela.

Ulusal ve uluslararası güvenliğe yönelmiş en büyük tehdit.

İnsanlığa karşı işlenen en büyük suç.

Çok uzun zamandır biliyoruz ki, sorun tek başına bir asayiş sorunu değildir. Terör ve terörizm ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel ve güvenlik gibi parametreleri olan çok bilinmeyenli bir denklemdir. Otuz yıldır her şey denendi. Bu sürede görev almış tüm hükûmetler terör belasını ortadan kaldırmak ve ülkenin her köşesinde huzur ve güveni sağlayabilmek için emek ve gayret sarf ettiler. Farklı partilere mensup olarak bu koltuklarda oturan bizden önceki birçok milletvekili de hükûmetlerin sunduğu mücadele programlarının oylamalarına katıldı, oluşturulan çözüm önerilerine terör belasından kurtulabilmek için ümitle destek verdi. Bu süre içinde millet olarak hep birlikte birçok şey öğrendik; bunlara tecrübemizi de ekleyerek yeni politikalar, yeni stratejiler ürettik. Belki Türkiye olarak kesin netice alabilirdik, fakat yukarıda belirttiğim parametreler AK PARTİ Hükûmeti dönemine kadar bir bütün olarak ele alınıp bu denklemin tam anlamıyla çözülebilmesini maalesef uygulamaya koyamadığımız için sonuç elde edemedik.

Değerli arkadaşlar, biz de AK PARTİ olarak iktidara geldiğimiz günden beri güvenlik güçlerimiz başta olmak üzere bütün kurum ve kuruluşlarımızla terörün her türlü boyutuyla mücadele içerisindeyiz. Mücadelemiz sadece teröristle değil, son yüzyılın en önemli sorunu terörizm ve bununla toplumu negatif yanlarıyla etkileyen çok boyutlu bir alan olan terörizmle mücadelemiz devam etmektedir.

Bunun yanı sıra terörizmle mücadelenin önemi ve bu mücadeledeki haklılığımızı bundan en çok canı yanmış bir ülke olarak tüm dünyaya anlattık. Bölge ülkeleri başta olmak üzere tüm dünya Türkiye'nin bu mücadeledeki haklılığını kabul etmeye ve destek vermeye başlamıştır.

Sayın milletvekilleri, Türkiye geçtiğimiz yedi yıl içinde çok önemli adımlar atmıştır. Demokratikleşmeden sağlığa, ulaşımdan dış ticarete kadar yaşanan gelişmeler ortadadır. Bu çalışmalarda bölgeler arası kalkınmışlık farkını gidererek topyekûn ilerlemeye yönelik adımlar atılmıştır.

Şöyle bir geriye dönüp bakarsak, KÖYDES projesini uygulamaya koyduk. Susuz veya suyu yetersiz köy mezralarını sağlıklı ve yeterli içme suyuna kavuşturmak ile yollarının kalitesini ve standartlarını yükseltmek, altyapısını desteklemek için uygulanmış olan KÖYDES projesi hayatiyet kazandı. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgemizde altyapı sorununa önemli kaynaklar ayırdık, önemli ölçüde çözüm sağladık.

Kimilerine basit gelebilir. Bir köylünün evine dışarıdan su taşımasının ne kadar zahmetli olduğunu bu zorluğu yaşayanlar bilir. Hele bir kış mevsiminde taşıdığı suyun kışın o soğukta donduğunu, o donan suyu tekrar su hâline getirmek için neleri çektiğini yaşamayan insan bilmez. İşte şimdi, artık bu tip zorluklar ya yaşanmıyor ya da minimuma indirilmiştir.

Demokratikleşme konusunda önemli adımlar attık. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde sekiz ilde 1987’den bugüne kadar on beş yıl boyunca 46 kez olağanüstü hâl uzatılması yaşandı.

Değerli arkadaşlar, olağanüstü hâli yaşayanlar çok iyi biliyoruz. Bilirsiniz, sıkıyönetimleri yaşayanlar çok iyi hatırlayacaktır; her şeyin denetlendiği, her şeyin kontrol edildiği, adım bir çevrilip kimlik kontrollerinin yapıldığının hiç unutulmaması lazım.

Biz, yıllardır süren OHAL’i kaldırdık. DGM’leri kaldırdık. Çok sayıda Avrupa Birliği uyum yasasını kanunlaştırdık. TRT Şeş’in kurulması bile muazzam bir olaydır. Bu uygulama muhalefet tarafından çok eleştirildi. Bakın, geçtiğimiz ramazanda gördük, bölge insanının bir kandil gecesinde dualarla, mevlitlerle, hatimlerle nasıl memnuniyet duyduğunu, nasıl bir aidiyet duygusu içerisinde olduğunu değerli milletvekili arkadaşlarım bölgelerinden, isteyen herkes o bölgedeki insanlardan bu memnuniyeti görebilir. Yani bıraksaydık da Roj TV’yle bunların yanlış yönlendirmelerinin devam etmesini mi sağlasaydık? Bu ülkenin her noktasında, doğu-batı, kuzey-güney demeden, hiçbir ayrım yapmaksızın, imkânlar ölçüsünde vatandaşlarımızın daha iyi koşullarda yaşayabilmesi için çalışmalar yaptık, yapmaya devam edeceğiz.

Sayın milletvekilleri, bütün bu yapılanlara ilave olarak bölgede akan kanın durmasını sağlamak, çocuklarımızın bir daha asla devlete karşı dağlara çıkmamasına zemin hazırlamak ve terör problemini tamamıyla çözmek için eş zamanlı olarak bir demokratik açılım politikası da geliştiriyoruz. Hamasetle ve boş sözlerle çözülemeyeceği de çok iyi biliniyor ve bizlerden de köklü ve kalıcı çözümler bekleniyor. Bu konuda parti ayrımı yapmaksınız hepimize sorumluluk düşüyor. Milletin sorunu Türkiye’nin sorunudur. Türkiye’nin sorunu parti farkı gözetmeksiniz hepimizin sorunudur, siyaset üstü sorunlardır.

Peki, bu sorunlar nasıl çözülür? Çözümün yolu dinlemektir. Çözümün yolu anlamaktır. Çözümün yolu demokratik standartların yükseltilmesidir. Çözümün yeri Meclistir. Çözümün muhatabı milletimizdir.

Evet, irade varsa, kararlılık varsa, iyi niyet varsa, samimiyet varsa, azim varsa her şeyi yoluna koymak mümkündür. Bu nedenle, ortak akıl ve ortak sorumlulukla herkes bu çözüme katkı sağlamalıdır.

Ben öncelikle siyasi partilerimize sesleniyorum: Birçok konuda farklı düşünebiliriz, görüşlerimiz ayrı olabilir. Ancak her partinin, her siyasetçinin sorumluluğu Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na bağlı kalarak barış içinde yaşayan, sorunlarını çözmüş, mutlu ve müreffeh, büyük ve güçlü Türkiye için çalışmaktır. Gelin, çözüme yönelik önerilerimizi masaya koyalım, hep birlikte, iyi niyetle gayret edip, birlikte çalışalım.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, sizlere sesleniyorum: Gelin, barış içinde yaşayan, sorunlarını çözmüş, mutlu, büyük ve güçlü Türkiye için çalışalım, milletimiz için en iyisini birlikte yapalım. Hesabi değil hasbi olalım. Şunu kimse unutmasın ki, çözüme hizmet etmeyen soruna hizmet eder.

İşte bu anlayışla biz, bu projeyi bir millî birlik ve kardeşlik projesi olarak değerlendiriyoruz. Güçlü ve büyük Türkiye, artık silahların sustuğu, kan ve gözyaşının durduğu bir ülkedir. Güçlü ve büyük Türkiye, muasır medeniyetler seviyesine ulaşmış, herkesin eşit olarak daha özgür yaşadığı, daha müreffeh bir ülkedir.

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Eşit nasıl olacağız? Toplum aç yahu! Sizin gemiciğiniz olacak, bizim hiçbir şeyimiz olmayacak!

SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Güçlü ve büyük Türkiye komşuları ile sıfır sorun politikası izleyen, bölgesinde güvenliği, barışı teminat olarak gören, örnek alınan lider bir ülkedir. Güçlü ve büyük Türkiye küresel meselelerde aktif rol alan, belirleyici siyasi aktör olarak kabul edilen bir ülkedir. Güçlü ve büyük Türkiye dünyanın güvenliğinde söz sahibi olan, aynen G-20’lerde olduğu gibi ülkelerin küresel meselelerinin tartışıldığı zeminlerde bulunan ülke olmak demektir.

İşte bu çerçevede, millî birlik ve kardeşlik projesinin temel hedefi, hepimizin özlediği büyük Türkiye’nin -ayağındaki prangalardan kurtarmak- daha güçlenmesini, hak ettiği gerçek yeri almasını sağlamaktır. Bu nedenle demokratik açılımın bir paket değil, bir süreç olduğu herkes tarafından bilinmelidir. Bu süreç içinde güvenlik uğruna demokratik kazanımlarımızı feda edecek değiliz. Biz demokratik standartlarımızı da daha yükselterek soruna kökten çözüm istiyoruz. Daha fazla demokratikleşmeyle, eşit koşullarda, bir arada yaşama iradesinin güçlenmesini ve şiddet ortamının sona erdirilmesini arzu ediyoruz.

Bugün, çözümsüzlük ve kutuplaşmayı artıracak terör eylemlerine ve şiddet adımlarına değil, barış yöntemlerine, sosyal ve ekonomik önlemlere ihtiyaç vardır. Demokratik açılım sürecinde aşırı beklentilere girilmesi ne kadar yanlış ise, endişelenmek, gereksiz paranoyalara kapılmak, topluma korku pompalamak da bir o kadar yanlıştır. Millî birlik ve kardeşlik projesi olan demokratik açılım ile bütün milletimizin hassasiyetleri gözetilmeli, söylem ve eylem, kimimiz… Hepimiz bu konuda mutlaka ama mutlaka birlik içerisinde, dirlik içerisinde, hepimizi ilgilendiren bir çalışma yapmalıyız.

Değerli arkadaşlarım, bu çalışmalarla ilgili olarak sıcak, samimi, kucaklayıcı bir beraberlik içerisinde, güçlü ve ülkemizin geleceğiyle alakalı olarak pekiştirilecek olan her sorunlu alanımızı kendi içimizde çözüme kavuşturmalıyız. Herkesi, bu süreçte, çatışma ve şiddet eğilimleri karşısında aklıselimi savunmaya davet ediyoruz. Öfke ve akıl aynı yerde durmaz. Öfke galip olunca akıl devreden çıkar. Çözüm için sabırlı, sakin, kararlı olup azimle, birlikte çalışmalıyız. Çözümsüzlüğü çözüm olarak göremeyiz.

Bu nedenle, tüm siyasi partilere ve Meclis çatısı altında bulunan siz değerli arkadaşlarıma ve aziz milletime bir kez daha sesleniyorum: Demokratik açılımlardan korkmamalıyız, ürkmemeliyiz ve uzaklaşmamalıyız. Hiçbir gerekçe, bu konuda elzem olan açılımları geciktirmeyi meşru kılmaz. Silahlı bir örgütün varlığı ve eylemleri devam ederken bu alana ilişkin demokratik reformların yapılmasının yanlış olacağına ilişkin gerekçeleri de artık bir kenara koymalıyız. Benzer sorunların yaşandığı dünyanın birçok ülkesinde, reformların yapılması, terör eylemlerinin tamamen sona erdirilmesinden sonraya ertelenerek değil, paralel bir süreçte ele alınmıştır. Şiddetten ve nefretten arınmış bir toplumu meydana getirmek, “Yurtta barış, dünyada barış.” ilkesinden ayrılmamak, sağduyunun, aklıselimin ve vicdanın gereğidir.

Değerli milletvekilleri, meselemiz büyüktür. Yaklaşık yirmi beş yıldır belki de ilk defa, bu büyüklük ile orantılı çözüm stratejisiyle, devlet olarak meselenin üzerine gidilmektedir. Bu stratejinin, dağlarda gencecik çocukların kanlarından siyasi ve iktisadi rant devşirmeye alışmış olanların hoşuna gitmeyeceğini biliyorum. Yine aynı şekilde, bu çözümün, Türkiye'nin problemlerinin üstesinden gelerek güçlenmesini istemeyenlerin de hoşuna gitmeyeceğini biliyoruz. Bölgeden ve çevreden gelen bilgiler, bizim çocuklarımızın üzerinden kendilerine ikbal devşirenlerin bu reformlardan hiç de memnun olmadıklarını ve demokratik açılım sürecini baltalamaya çalışacaklarını teyit etmektedir. Dost ve kardeş ülke Irak’ın toprak bütünlüğünün, millî birliğinin ve istikrarının korunmasına büyük önem atfeden Türkiye, PKK teröristlerinin Irak’ın kuzeyindeki mevcudiyetine ve terörist saldırılara son verilmesini sağlamak amacı ile askerî faaliyetlerini başarılı bir şekilde yürütmekte, siyasi ve diplomatik girişimleri ve uyarıları da sürdürmeye devam etmektedir. Terör var olduğu ve canımızı yakmaya devam ettiği müddetçe de mücadelemiz aynı kararlılıkla devam edecektir. Bundan hiç kimsenin şüphesi ve endişesi olmasın.

AHMET ERSİN (İzmir) – Benim şüphem var Salih Bey.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - İç ve dış güvenlik ve savunma adına silah kullanma yetkisine sahip tek güç devlettir, vatandaşlarının güvenliği için gerekli tedbirleri almak zorundadır. Dolayısıyla devletin silahını bırakarak mücadeleden vazgeçmesini kimse beklemesin ve düşünmesin. Devlet, güvenlik sağlamak için yetkilerini ve savunma hakkını tabii ki kullanacaktır. Hangi ülkede kendi sınırları, dağları içinde, kendi güvenlik güçleri dışında silahlı kişilerin varlığına müsaade edilir? Böyle bir şey düşünülebilir mi? Bu mücadele ve savunma haktır ve Türk Silahlı Kuvvetleri başta olmak üzere tüm güvenlik güçlerimiz bu mücadeleyi büyük bir özveri, başarıyla yerine getirmektedir.

Değerli milletvekilleri, milletimiz, bu toprakların bağımsızlığı için toplumun bütün kesimleriyle topyekûn bir mücadele vermiş, cumhuriyeti birlikte kurmuş, yıllarca bütün vatandaşlarıyla barış içinde birlikte yaşama kültürünü oluşturmuştur. İşte biz bu nedenle “Biz birlikte Türkiye’yiz.” diyoruz değerli arkadaşlar. Türkiye Cumhuriyeti devleti milletiyle, Meclisiyle, Hükûmetiyle bu sorunların üstesinden gelmeye muktedirdir. Millî birlik ve kardeşlik projesi çerçevesinde birlik ve beraberliğimiz için, güçlü ve büyük Türkiye için gelin, hep birlikte, herkesin, özellikle yanlış yola girmiş, aldatılmış insanların silah bırakması için çağrı yapıp gayret edelim. Silahları bırakın, böylece, sizin hayatlarınız üzerinden hesap yapanların da oyunlarını bozun.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2007 yılında Meclisimizin büyük bir çoğunluğunun desteği ile Anayasa’mızın 92’nci maddesi uyarınca Hükûmete sınır ötesi harekât yetkisi veren tezkere de bu mücadelenin ve alınan güvenlik tedbirlerinin doğal bir sonucudur. Tezkereye, kimse başka anlamlar yüklemesin. Bu tezkere savaşmak için değil savaşmamak içindir, barış içindir, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı kötü niyetlileri caydırmak içindir. Bizim mesajımız tek yanlı da değildir. Sorunu barış içinde, köklü bir şekilde çözmek isteyenleri millî birlik ve kardeşlik projesine davet ediyoruz. Bir kez daha ifade ediyorum: Sorunu barış içinde, köklü bir şekilde çözmek isteyenleri millî birlik ve kardeşlik projemize davet ediyoruz.

AHMET ERSİN (İzmir) – Proje nedir, onu söyler misiniz?

SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Sorunu savaşarak çözmek isteyenlere, hem sınırlarımız içinde hem de sınırlarımız dışında, yeni bir duruşla mücadeleye devam edilecektir. Sözüm, sınırlarımız içinde sorunları hâlâ ayrışmada, savaşmada görenlere de. Biz bu tezkerenin arkasında durduğumuz gibi, çözümü hâlâ savaşmakta gören, demokratik ve insan haklarıyla birlikte, gelişmemize engel olanlara karşı da aynı kararlılığımız devam edecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kapusuz, buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.

AHMET ERSİN (İzmir) – Projeyi de bir açıklar mısınız Salih Bey, ne var içinde?

SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Barış içinde, mutlu ve müreffeh, büyük ve güçlü bir Türkiye idealimiz için önümüze engel kim çıkmak isterse, o engelleri aşma karşısında en kararlı duruşu göreceklerdir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; milletimize gerçekten müteşekkiriz. Bunca tahriklere, bunca fitne fesada, bunca yanlışlıklara, bunca provokasyonlara rağmen sağduyusuyla, ferasetiyle, birliğimizi ve bütünlüğümüzü bozacak davranışlardan azami ölçüde kaçınmış ve ülkemiz üzerinde oynanan oyunları da bozmuştur.

Son olarak şunu ifade etmek isterim ki, AK PARTİ Grubu olarak tezkerenin bir yıl daha uzatılmasını destekliyoruz. Yüce Meclisimizin Hükûmetimize vereceği sınır ötesi harekât yetkisinin, Hükûmetimiz, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve tüm güvenlik güçlerimiz tarafından uluslararası hukuk ve insan hakları çerçevesinde en etkili şekilde demokratik olarak kullanılacağına olan inancım tamdır.

Beni dinleme lütfunda bulunduğunuz için hepinize teşekkür ediyor; alınacak olan kararın, memleketimizin birliğine, beraberliğine, kardeşliğine ve bütünlüğüne katkı sağlamasını temenni ediyor, hepinizi saygılarla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şahsı adına, Bayburt Milletvekili Sayın Ülkü Gökalp Güney.

Sayın Güney, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Güney, süreniz on dakika efendim.

ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün burada, Başbakanlığın 30 Eylül 2009 tarihli tezkeresini görüşüyoruz. Tezkere, Irak’ın kuzeyinden ülkemize yönelik terör tehdidinin ve saldırılarının bertaraf edilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, sınır ötesi harekât ve müdahalede bulunmak üzere Kuzey Irak’ın PKK teröristlerinin yuvalandıkları bölgesine gönderilmeleri ve görevlendirilmelerini içermektedir. Bu önemli, hayati konuda çok kısa da olsa şahsi fikirlerimi yüce Meclise arz etmek için söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi ve siz değerli arkadaşlarımı saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, hepinizin bildiği gibi, Hükûmet bu amaçla 17 Ekim 2007 tarihli 903 sayılı Karar’la bir yıl süre istemiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi bu süreyi o zaman vermişti. Bu süre bir yıl sonra 8 Ekim 2008 tarihinde bir yıl daha uzatılmıştı. Şimdi de Hükûmetimiz Anayasa’mızın 92’nci maddesi gereğince bir yıl daha uzatma talebinde bulunmaktadır.

Hükûmetimizin bu talebinin amacı, Irak’ın kuzey bölgesinde yuvalanmış bulunan PKK terör unsurlarından kaynaklanan, Türk halkının huzur ve güvenliği ile ülkemizin millî birliğine, güvenliğine, toprak bütünlüğüne yöneltilmiş terörist saldırılarının ve açık tehdidin bertaraf edilmesidir. Amaç budur.

Tezkerenin amacından da anlaşılacağı üzere bu girişimlerin hedefi bellidir. Dost ve kardeş Irak’ın toprak bütünlüğü, millî birliği ve istikrarının ihlali asla hedef alınmamıştır.

Yine tezkerenin içeriğinde de açıkça ifade edildiği üzere bu tedbirler uluslararası hukuk çerçevesi içinde ele alınacak, hudut, şümul, miktar ve zamanı Hükûmetimizce belirlenecektir. Türk Silahlı Kuvvetleri Hükûmetle koordineli bir şekilde girişimlerini daha önce olduğu gibi uygulayacaklardır.

Değerli milletvekilleri, bu girişimler asla komşumuz Irak’ın toprak bütünlüğüne bir saldırı, istila amacını gütmemektedir. Kaldı ki, son iki yılda yapılan hava ve kara unsurlarının girişimleri dikkatle incelendiğinde, Hükûmetimizin ve Silahlı Kuvvetlerimizin bu girişimlerdeki hassasiyeti, dikkati gözler önündedir. Amacın temelinde yatan, hassas bölge olan Kuzey Irak’ta istikrar ve huzurun sağlanmasıdır. Son iki yıl içerisinde bu istikrara katkısı asla göz ardı edilemez.

Şimdi, burada, sırası gelmişken altını çizerek Kuzey Irak Bölgesel Yönetimini ikaz etmek istiyorum. Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi önümüzdeki bir yılı son bir fırsat saymalı, terör örgütünün etkisizleştirilmesi, kendisi için hayati öneme sahip Türkiye'nin kalıcı dostluğunu kazanmak amacıyla, ülkemizle samimi, sıkı bir iş birliğine mutlaka girmelidir. El altından terör örgütüne destek vermek, ülkemizle de bu arada olumlu diyaloğa girme girişimleri dürüstlük ve samimiyetle asla bağdaşmaz.

Terör örgütünün saldırılarını Kuzey Irak kaynaklı olarak sürdürmesinin bir amacı da, Türkiye'nin haklı ve kaçınılmaz tepkilerini Kuzey Irak Bölgesel Yönetimine çevirmesi ile muhtemel yakınlaşmaları önlemek ve açabileceği kendi manevra sahasını genişletmektir. Bu nedenle, PKK terör örgütü, Kuzey Irak’ın ve bütün olarak Irak’ın geleceğini de tehdit etmektedir. Şuna içtenlikle inanıyorum: Bugüne kadar terörle, terörizmle, teröristle mücadele demokrasi ve hukukun içinde kalınarak yapıldı, yapılıyor ve bundan böyle de yapılacaktır. Bu millî davamızı partiler üstü ve iç politika malzemesi yapmadan yürütmeliyiz, yürütmek zorundayız.

Burada bir memnuniyetimi ifade etmek istiyorum. Benden önce konuşan konuşmacılar, Sayın Bölükbaşı, Sayın Öymen bu sürece olumlu katkılarda bulunabileceklerini ve bu süreci bizim düşündüğümüz gibi destekleyeceklerini ifade ettiler. Ben bunu böyle algıladım. Bundan dolayı çok mutluyum ve kendilerine teşekkür ediyorum. Bu millî bir davadır. Bu hepimizin davasıdır. Bunu siyasi bir malzeme yapmanın, bundan siyasi bir kazanç sağlamanın hiçbir anlamı yoktur, ülkemize bir faydası da yoktur. Milletimiz de bunu istiyor. Bu çerçevede, yüce milletimiz gücünü bundan böyle, daha önce olduğu gibi, Hükûmetimizin, Parlamentomuzun ve silahlı kuvvetlerimizin arkasında sarsılmaz bir iradeyle mutlaka tutacaktır, bugüne kadar olduğu gibi.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Hükûmetimize vereceği sınır ötesi harekât yetkisinin Hükûmetimiz ve silahlı kuvvetlerimiz, tüm güvenlik güçlerimiz tarafından uluslararası hukuk, insan hakları, milletimizin insani ve manevi değerleri ile beklentileri çerçevesinde en etkili şekilde kullanılacağına olan inancımı ifade ediyorum. Bu tezkerenin tüm milletvekillerimizin onayıyla, olumlu oylarıyla bu Meclisten çıkacağına inanıyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bugün dünden farklı bir konumdayız. Hepinizin bildiği üzere, güneydoğu komşularımızla yakın ilişkilerimiz var. Bu ilişkileri sağlayan Dışişlerine buradan teşekkür ediyorum.

Dikkat ederseniz, Suriye’yle, Irak’la, İran’la bugün geldiğimiz noktada çok iyi ilişkiler içerisindeyiz. Eskiden terörist başını, teröristleri saklayan bir Suriye bugün bizimle çok yakın siyasi, hatta ekonomik ilişkiler içerisindedir. Bırakınız düşmanlığı, ülkelerimiz arasındaki vizeyi dahi kaldırmışlardır. Bunlar olumlu gelişmelerdir. Bunu niçin söylüyorum: İşte bu olumlu durumda, bu güneydoğu komşularımızla olan bu güzel ortamda Hükûmetimizin de getirdiği, ismine ne derseniz deyin ama mutlaka millî birlik ve bütünlüğümüz için çok faydalı olacağına inandığım, hepimizin ama hepimizin katkıda bulunabileceği bu açılıma hep birlikte destek verelim. Eksiğimiz vardır, yanlışımız da olabilir, eksiklerimizi ve yanlışlarımızı birlikte düzeltelim. Bu ülke hepimizin. Biz birbirimize böyle bir millî davada sonuna kadar destek vermeliyiz diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Güney.

Hükûmet adına Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu.

Sayın Bakanım, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamın başında, demokrasimizin teminatı olan ve millet iradesinin vücut bulduğu yüce Meclisimizin çatısı altında sizlerin huzurunda bulunmaktan duyduğum onur ve mutluluğu ifade etmek isterim.

Ülkemizi ve milletimizi ilgilendiren her türlü meselede nihai karar mercisi ulusal egemenliğimizin en somut ifadesi olan yüce Meclisimizdir. Her türlü farklı görüşün hür bir şekilde ifadesini bulduğu bu kutsal yapı içerisinde yürüttüğümüz ve yürüteceğimiz çalışmalar millî birlik ve beraberliğimizin, toplumsal refahımızın ve geleceğimizin garantisidir. Bu duygu ve düşüncelerle yeni yasama döneminin yüce Meclisimize hayırlı olmasını ve hep birlikte başarılı bir yasama yılı geçirmemizi diliyorum.

Irak’ın kuzeyinden ülkemize yönelik terör tehdidinin ve saldırıların bertaraf edilmesi amacıyla Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının sınır ötesi harekât ve müdahalede bulunabilmesi için Hükûmetimize verilen yetkinin uzatılmasına ilişkin tezkerenin görüşülmesi vesilesiyle huzurunuza gelmiş bulunuyorum.

Sayın Başbakanımız, IMF ve Dünya Bankası yıllık toplantılarına iştirak etmek ve Finlandiya Başbakanını ağırlamak üzere İstanbul’da bulundukları için bugünkü oturuma katılamamıştır; kendileri benden yüce Meclisimize en derin saygılarını iletmemi rica etmişlerdir.

Ben her şeyden önce bu oturumda söz alan bütün değerli milletvekillerimize yaptıkları katkılar için teşekkür ederim. Zikrettikleri görüşlerin bir kısmına katılmamış bile olsam bütün bunların Hükûmetimizce ve Dışişleri Bakanlığımızca ciddiyetle ele alınacağından şüpheleri olmasın.

Değerli milletvekilleri, yürütmekte olduğumuz dış politikanın belli bir vizyonu ve ana bir ekseni vardır. Bu vizyonun temel hedefi iç huzur ve toplumsal barışın güvenlik ve özgürlük alanları genişletilerek sağlanmasını temin edecek bir dış ortam sağlamaktır çünkü bizim için güvenlik ve özgürlük birbirinin alternatifi olan temel değerler değildir; aksine, birlikte ele alındığında siyasi meşruiyeti güçlü kılacak olan, siyasi meşruiyetin en temel değerleri olan unsurlardır.

Bu iç huzur ve toplumsal barışın sağlanabilmesine yönelik olarak dış çevrede sağlanacak diğer önemli bir ana hedef, ülkemizin çevresinde bir güvenlik ve istikrar kuşağı oluşturulmasıdır. Dış politikamızın ana hedefi de bu güvenlik ve istikrar kuşağının temin edilmesidir. Bunun temin edilmesi ise komşu ülkelerle sıfır sorun ilkesi dışında bu temel üzerinde en yoğun entegrasyon, en yoğun iş birliği ortamının sağlanmasıdır. Komşu ülkelerle ve çevremizde sağlayacağımız bu iş birliği, istikrar ortamı çevre bölgelerde ve özellikle de bugün gündemimizde olan Orta Doğu bölgesinde barış, güvenlik ve istikrara dayanan bir düzenin egemen olmasını temin edecektir. Böyle bir düzenin tarihî ve siyasi sorumlulukları Türkiye Cumhuriyeti devletinin üzerindedir. Böyle bir güçlü bölgesel rol ile biz Türkiye Cumhuriyeti devletini bölgesinde etkin, küresel alanda saygın bir konuma getirecek bir dış politika yürütme hedefini temel hedef olarak benimsiyoruz.

Bütün bu ilkeler açısından bakıldığında belki de dış politikamızın en önemli uygulama alanı Irak ve Suriye’yi kapsayan güney sınırlarımızda yürüttüğümüz dış politikadır. Çünkü Irak’ın iç huzuru ve istikrarı Türkiye'nin iç huzuru ve istikrarıyla iç içe geçmiş bulunmaktadır. Çünkü Irak ve Suriye’yi oluşturan 1.200 kilometrelik uzun sınırlarımızda istikrar ve güvenlik havzası oluşturamazsak Türkiye içinde, Anadolu topraklarında istikrar içinde ve refah içinde yaşamamız mümkün olmaz. Çünkü Irak ve Suriye’de barış yoksa, özellikle Irak’ta barış yoksa bölgemizde barışı sağlamak imkânı da yoktur. Çünkü Irak birçok özelliği itibarıyla küçük bir Orta Doğu’dur; etnik yapısıyla, mezhebî yapısıyla, coğrafyasıyla Orta Doğu’nun küçük bir numunesidir. Dolayısıyla, Türkiye'nin Irak’ta Irak’la birlikte etkin bir Orta Doğu politikası yürütmesinden başka bir dış politika tercihi olamaz. Bu sebepledir ki bugün Irak’la ilişkilerimiz son derece iyi bir seyir içinde yürümektedir.

Son dönemde, özellikle geçen sene, Sayın Başbakanımızın geçen temmuz ayında yaptığı ziyaretten sonra oluşturulan yüksek düzeyli stratejik iş birliği mekanizmasıyla Irak’la her alanda sınır tanımayan bir iş birliği anlayışı geliştirmiş bulunuyoruz. Hepinizin takip ettiğini düşündüğüm geçen ayki bu yüksek düzeyli stratejik iş birliği mekanizmasının Bakanlar Konseyi toplantısına Türkiye’den ve Irak’tan dokuzar bakan katılmış ve tek bir kabine anlayışıyla ticaretten ulaştırmaya, enerjiden bayındırlığa, sağlıktan eğitime her türlü konuyu ele almışlardır. Önümüzdeki günlerde de Sayın Başbakanımız Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Konseyinin başbakanlar eşbaşkanlığındaki toplantısı vesilesiyle Bağdat’a gidecekler ve bölgemizde bir ilk niteliği taşıyan bu mekanizmayı uygulamaya koymuş olacağız.

Benzer bir yapı, benzer bir iş birliği anlayışı Suriye’yle geliştirilmektedir ve yine geçtiğimiz ay Suriye’yle vizeleri kaldırma yanında benzer bir mekanizmayı kurma anlayışıyla harekete geçmeye karar verdik. Önümüzdeki hafta 11 değerli bakan arkadaşımla birlikte Halep’e öncelikle gideceğiz, daha sonra Halep’ten sınıra gelerek vize muafiyet anlaşmasını sınırda akdedeceğiz ve öğleden sonraki oturumları Antep’te yaparak bir gün içinde iki ülkenin kaderinin, geleceğinin tek bir gelecek ve kader olduğu konusunda bölgemize ve halklarımıza çok güçlü bir mesaj vermiş olacağız.

Şimdi bu “bölgesel vizyon” perspektifinde bakıldığında, bu bölgesel vizyonu, Türkiye'nin bu etkin dış politika anlayışını tehdit eden en önemli unsurlardan birisi Irak’ın kuzeyine yerleşmiş bulunan ve Türkiye'nin etrafındaki istikrar unsurlarını tehdit niteliği taşıyan terör örgütünün buradaki mevcudiyetidir. Esasen, bugünkü müzakeremize konu teşkil eden tezkerenin gündeme gelmesi de bu terör örgütünün 2007 Ekim ayında artan terör faaliyetleri dolayısıyla ortaya çıkan atmosferdir. O günlerde Dağlıca terör saldırısıyla yapılmak istenen şey, öncelikle Türkiye'nin iç huzur ve barışını tehdit etmek, daha sonra, mümkünse, Türkiye ile Irak arasında silahlı bir çatışma ortamı doğurmak ve yine, mümkünse, tarih boyu bir arada yaşamış olan, hiçbir dönemde birbirleriyle çatışmamış, çarpışmamış olan her türlü tarihî yüzleşmeyi birlikte yaşamış olan Türk ve Kürtleri karşılıklı çatışma ortamına sürüklemek olmuştur; hedef buydu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Biz o zaman Hükûmet olarak bu konuyu ele aldığımızda, böyle bir tehdidin nasıl ortadan kaldırılabileceği konusunu kapsamlı bir şekilde aldık ve ortadan kaldırılması için de kapsamlı bir stratejinin diplomatik ve askerî ayaklarının birlikte yürümesi gerektiği konusunda bir eylem planı geliştirildi. Nitekim, yüce Meclisimizin sağladığı imkân ile Türk Silahlı Kuvvetlerine verilen yetkilerle 17 Aralık 2007’den bugüne kadar Türk Silahlı Kuvvetlerimiz teröre karşı en etkin askerî mücadeleyi hiçbir sınır olmaksızın yürütegelmişlerdir. Bu sebepledir ki, bugün terör örgütünün, geçen sene 8 Ekim 2008’de alınan tezkereden bu yana yaptıkları faaliyetlerinin sınırlamaları, Türk Silahlı Kuvvetlerinin etkin mücadelesi suretiyle terör faaliyetlerinde ciddi bir azalma yaşanmıştır.

Tek başına askerî yöntemler bu tür mücadelelerde yeterli olamazlar. Onun için, yine, 2007 17 Ekimde aldığımız tezkereye paralel olarak çok kapsamlı bir diplomatik faaliyet eylem planı çıkardık. Öncelikle Irak Hükûmetiyle olan temaslarımızı yoğunlaştırdık. Bu terör faaliyetlerinin Türkiye ile Irak arasında, iki komşu ve dost ülke arasında bir çatışma ortamı doğurmasına izin vermedik. Son iki yıl içinde Irak’tan Türkiye’ye Başbakan düzeyinde üç, Cumhurbaşkanı düzeyinde bir, Dışişleri Bakanı düzeyinde defalarca seyahat gerçekleştirildi. Benzer şekilde ülkemizden Irak’ı Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımız birer kere ziyaret ettiler. Bendeniz ve daha önceki Dışişleri Bakanımız birçok kereler Irak’a gittik. Bu mücadeleyi birlikte yürütmek konusunda ortak bir kararlılık sergiledik. Bu terör tehdidini ortak bir bela olarak tanımladı Irak Cumhurbaşkanı o günlerde ve böylece terörün bir hedefi bertaraf edilmiş oldu. Bugün Türkiye ile Irak arasında 2007’de kriz bekleyenlerin beklentilerinin aksine, krizi bırakın, her türlü alanda son derece kapsamlı bir iş birliği ortamı doğmuş bulunmaktadır.

 İkinci ana diplomatik faaliyet alanı, bunun bir Türk-Kürt çatışmasına dönüşmesini engellemek üzere Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetim nezdinde diplomatik etki gücümüzün artırılmasıdır.

Üçüncü önemli diplomatik faaliyet alanı, o dönemde Irak hava sahası da dâhil olmak üzere uluslararası sorumlulukları bağlamında da Irak’ı askerî olarak kontrol altında bulunduran Amerika Birleşik Devletleri ile yürütülen diplomatik müzakerelerdir. Sayın Başbakanımızın Washington ziyaretinde mutabık kalınan ilkeler çerçevesinde istihbarat ve operasyon iş birliği sonucunda Türk Silahlı Kuvvetlerine belki de otuz yıl içinde en rahat operasyon yapma imkânlarını sağlayacak bir zemin oluşmuştur.

Bu üç unsur birlikte ele alındığında bununla paralel olarak üçlü bir mekanizma geliştirilmiştir. Türkiye-Irak-Amerika Birleşik Devletleri arasındaki üçlü mekanizma geçen sene kasım ayından bu yana İçişleri Bakanları düzeyinde üç kez toplanmış ve ortak çalışma kararı alınmıştır. 1 Haziran 2009’dan itibaren de bu üçlü mekanizmanın Erbil’de bir temas ofisi kurulmuştur. Bu da terör faaliyetlerine karşı bu çerçevede yapılacak faaliyetleri artırmıştır.

Dördüncü bir diplomatik çalışma alanı bölge ülkeleri nezdinde yaptığımız çalışmalardır. 90’lı yıllarda benzer askerî harekâtlar yürütüldüğünde, bölgeden bütün dünyadan Türkiye’ye yönelik eleştiri dalgaları gelirdi. Son iki yıl içinde, bu askerî harekâtlar esnasında Türkiye’ye yönelik olarak bölgeden tek bir, tek bir eleştiri gelmemiştir. Bu eleştirinin gelmemesi, bütün bölge ülkeleri, başta Suriye ve Irak olmak üzere İran, Suudî Arabistan, Mısır, Ürdün, bütün bölge ülkelerinin terör tehdidine karşı ortak bir bilinç etrafında buluşturulmasıdır. Nitekim, hatırlanacağı gibi, 2007 Ekiminden 2008 Martına kadar olan dönemde hemen hemen bütün bölge liderleri Türkiye’ye gelerek Türkiye’ye karşı desteklerini ifade etmişlerdir. Son olarak Suriye Devlet Başkanı Sayın Beşar Esad’ın bu konudaki net tutumu da her hâlde her türlü takdirin üzerindedir.

Beşinci önemli diplomasi ayağı ise Avrupa Birliği ve Avrupa ülkeleri nezdinde yapılan temaslardır. Maalesef, terörün faaliyetlerinde Kuzey Irak önemli bir ayaksa, bunun dışında, Avrupa Birliğinde yürütülen finansal ve lojistik destekler de bir başka ayağını oluşturmaktadır. Bu konuda son derece yoğun bir faaliyet yürütülmüştür ve başta Fransa olmak üzere, bugün PKK’ya karşı yürütülen çalışmalarda çok ciddi bir ilerleme sağlanmıştır.

Biz bundan sonra da hem diplomasiyi hem etkin askerî caydırıcılığı… Burada hiçbir zaman ne Türk Silahlı Kuvvetleri ne Hükûmetimiz, gerek olmaksızın herhangi bir askerî operasyon niyeti taşımaz, bu gerekliliğin ortadan kaldırılmasını sağlayacak caydırıcılığı temin etmeye çalışırız.

Bu çerçevede bakıldığında, değerli milletvekilleri, milletimize büyük acılar yaşatan terör belasına tamamen son vermek amacıyla, çok boyutlu ve diplomasiyle askerî güç unsurlarının sonuç odaklı bir anlayışla mezcedildiği bir politika izlemeyi sürdüreceğiz. Önümüzdeki dönemde terör örgütünün tamamen tasfiyesini ve demokrasimizi güçlendirerek Kürt kökenli vatandaşlarımızın terör örgütünün istismar ettiği sorunlarının giderilmesini hedefleyen açılımları kararlılıkla uygulayacağız. Terör tehdidinin kalıcı bir şekilde ortadan kaldırılması amacıyla kapsamlı ve çok boyutlu tedbirlerin devreye gireceği önümüzdeki dönemde Türk Silahlı Kuvvetlerinin Irak’ın terör örgütünün konuşlu bulunduğu bölgelerinde müdahalede bulunması amacıyla Hükûmetimize yetki veren tezkerenin uzatılması bu çabalarımızı destekleyecektir. Zira terörle mücadelede ekonomik, sosyal, kültürel ve uluslararası tedbirlere paralel olarak askerî kuvvet seçeneğinin masada tutulması caydırıcılığımızı güçlendirerek hareket alanımızı genişletecektir.

Değerli milletvekilleri, bugün görüşmekte olduğumuz tezkerenin tek hedefi PKK terör örgütüdür. Iraklı kardeşlerimize ve Irak Merkezî Hükûmeti ile bölgesel yönetime zarar vermek ya da Irak’ta her biri bizim akrabamız olan Araplara, Kürtlere, Türkmenlere, Süryanilere, Şiilere, Sünnilere zarar vermek hedefi söz konusu değildir. Esasen, şimdiye dek yürütülen sınır ötesi askerî operasyonlarımızda Iraklı sivillere zarar verilmemesine ve sivil yerleşim birimlerinin hasara uğratılmamasına Türk Silahlı Kuvvetlerimiz azami özeni göstermiştir.

Konuşmamın başında değindiğim Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Konseyi kapsamında tam ve kapsamlı iktisadi entegrasyon için gayret sarf ettiğimiz bir dönemde Irak’ın istikrarını olumsuz etkileyecek bir girişim içerisinde yer almamız esasen düşünülemez. Aksine, anılan Konsey bünyesinde âdeta tek bir hükûmet olarak yürüteceğimiz çalışmalar ile Irak devlet sisteminin daha etkin şekilde işlemesine yardımcı olarak her etnik grubu barındıran Iraklı kardeşlerimizin daha müreffeh ve istikrarlı bir ülkede yaşamalarını sağlayacağız.

Kendisi de teröre ağır kayıplar vermiş ve 19 Ağustosta Bağdat’ta düzenlenen bombalı saldırılar benzeri eylemler sonucunda hâlen yüzlerce masum vatandaşını teröre kurban vermekte olan Irak Hükûmetinin ülkemizin bu iyi niyetinden şüphe duymayacağına olan inancımız tamdır. Nitekim ülkemizin bugüne kadar ne Irak’a ne herhangi bir komşusuna yönelik hiçbir gizli gündemi olmamıştır. Tek hedefimiz Irak’ın kuzeyinden ülkemize sızarak terör eylemlerinde bulunan teröristlerin etkisiz hâle getirilmesidir.

Irak’ta düzenlenen her terör eylemi ertesinde olduğu gibi Irak Hükûmeti ve kurumlarına karşı gerçekleştirilen 19 Ağustos saldırılarının ardından da ülkemiz yardım elini uzatmış ve Irak’ın bu terör belasından tamamen kurtulabilmesi için gerekli dayanışmayı göstermiştir. Bunun en somut örneği 19 Ağustos bombalamalarının ardından Irak ile komşuları arasında gerilimin tırmanmasını önleme -özellikle Irak ile Suriye arasında- ve iki kardeş komşu olan Suriye ve Irak arasında diyalog ortamını tesis etme çabalarında ülkemizin oynadığı öncü roldür. Bu rolü sürdüreceğiz çünkü Irak ve Suriye’nin birbirleriyle dost olması bizim güney sınırlarımızda istikrar açısından ve ülkemizin bekası açısından büyük bir önem taşımaktadır. Bu konuda hiçbir yardımı esirgemeyeceğiz ve Türkiye ile Irak, Türkiye ile Suriye arasında gerçekleştirilen bu yeni iş birliği anlayışının Irak ile Suriye arasında da gerçekleştirilerek bölgemizde yepyeni ve yükselen bir ekonomik havza doğmasına, Mezopotamya’nın o büyük geleneğinin tekrar uyanmasına öncülük edeceğiz. İç barışını tesis etmiş, tüm etnik ve mezhepsel grupların tek bir vücut hâlinde bütünleştiği bir Irak’ın komşu ülkeler açısından da güvenlik ve istikrar kaynağı hâline geleceğine kalpten inanıyoruz.

Değerli milletvekilleri, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Irak’ın terör örgütünün konuşlandığı kuzey bölgelerine, hudut, şümul, miktar ve zamanı Hükûmetimiz tarafından belirlenecek şekilde sınır ötesi operasyonlar düzenlemesini teminen Hükûmete yetki veren tezkerenin süresinin uzatılmasına bu çerçevede değerli desteklerinizi esirgemeyeceğinizden eminim.

Terör tüm milletimizin ortak sorunudur. Terörle mücadelede elde edeceğimiz başarı hepimizin başarısı olacaktır. Millet iradesinin tecelli ettiği bu kutsal çatı altında ne kadar birlik olursak başarıya ulaşmamız o denli kolay olacaktır. Demokrasimizi güçlendirmek amacıyla uygulayacağımız çok boyutlu ve kapsamlı tedbirler içeren bu süreç içerisinde lüzumu hâlinde ve caydırıcılık çerçevesinde askerî önlemler alınması terörle mücadelemizdeki bütüncül yaklaşımı tamamlayacaktır. Nihai hedefimiz, bu tezkerelere artık bir daha hiç ihtiyaç duymayacağımız sürdürülebilir bir güvenlik ortamının tesisidir.

Yüce Meclis huzurunda milletimizin huzur ve güven içerisinde yaşayabilmesi için büyük bir özveri ve cesaret ile gece gündüz demeksizin her türlü fedakârlığa katlanarak görevlerini sürdüren asker, polis, tüm güvenlik güçlerimize üstün gayretleri için içten teşekkürlerimi sunmak isterim. Güvenlik güçlerimizin bu onurlu vatan görevlerini kolaylaştırabilme konusunda elimizden gelen her türlü yardımı vermeye devam edeceğiz.

Ayrıca, bu vesileyle teröre kurban verdiğimiz tüm şehitlerimize rahmet, masum vatandaşlarımıza ve acılı ailelerine başsağlığı dileklerimizi yineler, terör belasından tamamen kurtulmuş bir Türkiye için kararlılığımızı bir kez daha vurgulamak isterim.

Gerek demokratikleşme çabalarımızda gerek terörle mücadele gayretlerimizde tarihî önemi haiz bir eşikten geçmekteyiz. Bu süreci büyük bir azim ve kararlılıkla, milletçe el ele vererek en başarılı bir şekilde geçeceğimizden ve daha mutlu yarınları birlikte inşa edeceğimizden şüphem yoktur. Gün, birlik ve beraberlik günüdür. İnançlıyız ve başaracağız.

Teşekkür ederim, saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bakanım, teşekkür ederim.

Şahsı adına ikinci, tezkere üzerindeki son konuşmacı Çankırı Milletvekili Sayın Nurettin Akman.

Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

NURETTİN AKMAN (Çankırı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetlerine Anayasa’nın 92’nci maddesi uyarınca sınır ötesi harekât yetkisi verilmesini öngören 17 Ekim 2007 tarihli tezkerenin bir yıl daha uzatılmasını öngören Başbakanlık tezkeresi hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu vesileyle, terörle mücadelede şehit olan vatan evlatlarını rahmetle ve minnetle anıyor, yeni yasama yılının hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Saygıdeğer arkadaşlarım, terör, bir ülkede anarşi ve kaosu tetikleyen, devleti vatandaşları nezdinde acze düşürmek isteyen, toplum içine korku ve dehşet saçan çok ciddi bir güvenlik sorunudur. Terörün gücü korkutma, sindirme, yıldırma, öldürme ve her türlü vahşet yöntemleriyle devletin zaaf içinde olduğunun görüntüsünü takipçilerine vermek ve onları bu duruma inandırmaktan gelir.

Bölücü terör, Türkiye’nin son yirmi beş yılına damgasını vuran en önemli toplumsal olaydır. Terör, oluşumu ve ortaya çıkardığı sonuçlar itibarıyla âdeta toplumsal travmaya dönüşmüş, insanların zihinlerinde kaybolmaz derin izler bırakmış ve bırakmaya da devam etmektedir.

Geriye dönüp baktığımızda terör yirmi beş yılda 40 bine yakın vatandaşımızın canına mal olmuş, 10 binlercesi yaralanmış ve sakat kalmıştır. Bu süreçte devlet binlerce güvenlik ve kamu görevlisini şehit vermiş, birkaç yüz milyar dolar maddi kayba uğrayarak özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde kamu hizmetlerini sunmada büyük zorluklar yaşanmış ve ülke ekonomisi ağır bir yükün altına girmiştir.

Terör dönemlerinde uzun yıllar koalisyonlarla yürütülen Türkiye, AK PARTİ İktidarıyla güven ve istikrar ortamına kavuşmuş, refah düzeyi artmış, Avrupa Birliği sürecinde çıkarılan uyum yasaları ile de birçok alanda demokratik açılımlar gerçekleştirilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçen süreç içerisinde Hükûmetimizce terörün siyasi boyutuyla ilgili olarak büyük yükümlülükler üstlenilmiştir. Sayın Başbakanımızın Amerika Birleşik Devletleri Başkanıyla görüşmesi sonucu, Amerika, PKK’yı düşman ilan etmiş; Avrupa Birliği ülkelerine durum iyi anlatılmış, Avrupa Birliği ilk defa PKK’yı terör örgütü olarak kabul etmiş; DTP aranarak PKK terör örgütüyle arasına mesafe konulması istenilmiştir.

Dışişleri Bakanımızca Arap ülkeleri bilgilendirilmiş, Irak Merkezî Hükûmeti ikna edilmiş ve neticede Türk Silahlı Kuvvetlerinin nokta operasyonları başlamıştır. Bütün bunların sonucu olarak, Irak Merkezî Hükûmetinin ve Kuzey Irak Kürt yönetiminin gerçeği görmesiyle PKK bürolarının kapatılması, kuzeyde kontrol noktalarının oluşturulması ve PKK’nın lojistik desteğinin kesilmiş olmasıyla örgüt çözülme noktasına gelmiştir.

Değerli arkadaşlarım, Dağlıca baskınıyla âdeta intihar yolunu seçen terör örgütü kan kaybetmeye devam etmiştir. İki yıl önce yüce Meclisimiz, onayıyla, AK PARTİ, Cumhuriyet Halk Partisi ve MHP’nin tam desteğiyle çıkarılan tezkere, Türk Silahlı Kuvvetlerine sınır ötesi harekât yapma imkânını vermiştir.

17 Ekim 2007 ve 8 Ekim 2008’de çıkarılan bu iki tezkereyle verilen yetki sonrasında, terörle mücadelenin askerî boyutunda Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, 16 Aralık 2007 tarihinde başlayarak terörist unsurlarına karşı 61 havadan yere taarruz görevi, 32 hava geçiş görevi, 21 Şubat 2008’de de süresi ve alanı itibarıyla da sınırlı bir kara harekâtı gerçekleştirilmiştir. Bunun sonucu olarak da 1.864 hedef etkisiz hâle getirilmiştir. Bu askerî müdahalelerle terör örgütüne büyük darbeler indirilmiş; muharebe, muhabere, haberleşme vasıtaları, yerleşim yerleri, malzemelik ve cephanelikleri, sığınakları, eylemlerin planlandığı ve yönetildiği alanları içeren çok sayıda hedef imha edilmiştir. PKK ağır zayiatlar vermiş ve hareket alanı önemli ölçüde daraltılmış, örgüt psikolojik çöküntüye uğramıştır. Çok zor şartlarda ve eksi 20 derecede gerçekleştirilen bu görevler büyük bir başarıyla icra edilmiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu başarısı da her türlü takdirin üzerindedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün terör bitmiş olsaydı tezkerenin süresinin uzatılması teklifi yüce Meclisimizin huzuruna getirilmezdi ancak terör münferit de olsa can almaya devam etmekte. Gün geçmiyor ki bir eve ateş düşmesin. Bu acıları dindirmek, bu ateşi söndürmek için bugüne kadar milletçe bir ve bütün olduk, bütün ihtilaflarımızı, farklılıklarımızı bir kenara bıraktık. Mukaddesat düşmanı, can düşmanı, hayat düşmanı, masumiyet düşmanı bu terör örgütü yüzünden ne kardeşliğimizden ne birliğimizden ne bütünlüğümüzden vazgeçeriz. Kardeşliğimize, muhabbetimize, sevgimize, dayanışma ruhumuza, ülke bütünlüğümüze, medeniyet iddiamıza kasteden hainler bu topraklardan er veya geç tecrit olacaklardır.

Terör örgütünün hedefi milletimizin birlik ve beraberliği, insanlarımızın asırlar öncesinden bugünlere taşıdığı dostluk ve kardeşlik hukukudur, Türkiye’nin huzur ve istikrarıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yukarıda arz ettiğim hususlardan dolayı terör, her zaman olduğu gibi bugün de siyasi partilerin ve kurumların ortak duruşunu gerektiren bir meseledir. Bize düşen, Meclis çatısı altında dün olduğu gibi bugün de terörle mücadelede ortak irademizi partiler üstü bir anlayışla sergilemektir. Kahraman silahlı kuvvetlerimize destek vermek hepimiz için millî bir görev ve sorumluluktur. Diğer taraftan, Hükûmetimiz bu konunun askerî boyutunun yanı sıra siyasi, diplomatik, ekonomik, psikolojik, sosyolojik ve sosyoekonomik boyutuyla ilgili olan çalışmalarını da sürdürmektedir.

Bu adımlar son beş yılda atılmıştır. Rahatsızlıklarının temel nedeni bundandır. Bölge bugüne kadar görmediklerini bu dönemde görmeye başlamıştır. Eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, enerjide, tarımda, toplu konutta kentsel değişim ve dönüşüm projeleriyle hızla geleceğe koşmaktadır. Bütün bunlar terör örgütünü rahatsız etmektedir. Çünkü onların nemalandığı, bölgenin geri kalmışlığıdır. Açıklanan GAP, DAP projelerinden ciddi manada rahatsız olmuşlardır. Önümüzdeki süreçte 10 katrilyonun üzerinde bir yatırım, bu bölgeye hayat verecek, 2,5 milyon insanımıza istihdam sağlayacaktır. Demokratik açılımın getireceği imkânlarla da bölge terörün kıskacından kurtulacak ve huzur bulacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sınır ötesi operasyona ilişkin tezkerenin, terör örgütü üzerinde çok ciddi bir caydırıcılık unsuru olacağı muhakkaktır. Yüce Meclisimizin Hükûmetimize vereceği sınır ötesi harekât yetkisinin Hükûmetimiz ve Silahlı Kuvvetlerimiz tarafından en etkili şekilde kullanılacağına olan inancımı ifade ederken, görüşümün olumlu olduğunu belirtir, tezkerenin hayırlı olması dileğiyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akman.

Tezkere üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Yerlerinden söz talebinde bulunan iki arkadaşıma söz verip, sonra oylamaya geçeceğim.

Sayın Pazarcı, buyurun efendim.

HÜSEYİN PAZARCI (Balıkesir) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Kürsüden söz alamadığım için buradan kısa da olsa müdahaleye gerek gördüm. Birincisi, Demokratik Sol Parti de tezkereyi destekliyor. Ancak bu tezkerenin desteklenmesi, bu tezkere sonucu sınır ötesi harekâtın başarılı olması, fiilen etkin olması, bunun Türkiye'nin sürdüreceği genel dış politikası ve bölgeye ilişkin politikasıyla kaim olacaktır. Eğer bu dış politika ve oradaki, bölgeye yönelik iç politika saptırılır ve daha önce Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi temsilcilerinin belirttiği gibi dış telkinlerle oluşturulmaya kalkarsa başarıya ulaşmamız, nihai sonuca ulaşmamız bu tezkere sonucunda da olmayacaktır. Dolayısıyla, Hükûmetimizin, özellikle açılım konusundaki söylemindeki yarattığı çelişkiyi, başarısızlığı düzelterek bir dış politika ve bölgeye ilişkin politika oluşturmasının doğru olacağını ifade etmek istiyorum.

Saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Atılgan...

KÜRŞAT ATILGAN (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben de yerimden birkaç cümle etmek istiyorum çünkü söz sırası gelmedi.

Tabii, devletimiz, milletimiz yirmi beş yıldır bu bölücü terörle mücadele etmektedir. Zaman zaman başarı son noktalara gelmiştir, zaman zaman da başarısızlıklar olmuştur.

Şimdi, ben burada özellikle 1999 yılından 2008 yılına kadar olan şehit sayılarını ve olayları anlatacağım. Aslında problemin temel nedenleri de bu rakamların içinde çünkü rakamlar yalan söylemez. 1999’da 2.003 şehit vardı yani 57’nci Hükûmet başa geçtiğinde 2.003 şehidimiz vardı. 2000 yılında 22’ye, 2001’de 19’a, 2002’de 6’ya düşmüştü. Yani 58’inci Hükûmete devrederken hükûmeti, 6 şehit ve olaylar yok denecek kadar azdı. 2003 yılında 22, 2004’te 73, 2005’te 92, 2006’da 121, 2007’de 126, 2008’de 134 şehit verilmiştir. Her ne kadar Dışişleri Bakanımız aldıkları diplomatik tedbirlerle olayları ve şehitleri azalttığını söylese de rakamlar bunu böyle söylemiyor; bilakis, 2003’ten sonra katlanarak arttığını gösteriyor.

Bunun sebebi şudur: 2002’ye kadar, Türkiye’de bu olayın adı terör sorunuydu, bölücü Kürtçülük sorunuydu veyahut da bir grubun Türkiye’ye, yemin etmiş bir eşkıya grubunun Türkiye’ye karşı yaptığı bir mücadeleydi. Ama 2002’de bir şey oldu bu memlekette. 2002’de olan neydi? 2002’de olan…

BAŞKAN – Sayın Atılgan, lütfen, son cümlelerinizi alayım çünkü grubunuz adına da konuşma oldu malumunuz.

KÜRŞAT ATILGAN (Adana) – Bitiriyorum efendim.

BAŞKAN – Evet, lütfen…

KÜRŞAT ATILGAN (Adana) – Siyasi iktidar değişti ve devletle mücadele edenlerin, hükûmet edenlerin bu olayı bölücülük sorunu olarak gören mutabakatı bozuldu. Siyasi iktidar, daha çok, olayı bir hak arama sorunu, bir kimlik sorunu olarak gördüğü için bu oran artmıştır.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Kaplan -konuşma sırasında 2 kişiye söz vereceğimi söylemiştim- girmiş ama o arkadaşımıza söz veremeyeceğim.

Sayın milletvekilleri, Başbakanlık tezkeresi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, tezkereyi tekrar okutup oylarınıza sunacağım. Ondan önce de açık oylama talebi vardır, onu yerine getireceğim.

Buyurun:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Irak'ın kuzey bölgesinde yuvalanmış bulunan PKK terör unsurlarından kaynaklanan ve Türk halkının huzur ve güvenliğiyle ülkesinin milli birliğine, güvenliğine ve toprak bütünlüğüne yöneltilmiş terörist saldırılar ve açık tehdit devam etmektedir.

Dost ve kardeş Irak'ın toprak bütünlüğünün, milli birliğinin ve istikrarının korunmasına büyük önem atfeden Türkiye, PKK teröristlerinin Irak'ın kuzeyindeki mevcudiyetine ve terörist saldırılarına son verilmesini sağlamak amacıyla askerî faaliyetlerini başarıyla yürütmekte, siyasi ve diplomatik girişimlerini ve uyanlarını sürdürmektedir.

Türkiye'ye yönelik olarak devam eden terörist saldırılara ve tehdide karşı, terörizmle mücadelenin bir parçası olarak uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli tedbirleri almak üzere, hudut, şümul, miktar ve zamanı Hükûmetçe belirlenecek şekilde, Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının, Irak'ın kuzeyinden ülkemize yönelik terör tehdidinin ve saldırılarının bertaraf edilmesi amacıyla, sınır ötesi harekât ve müdahalede bulunmak üzere, Irak'ın PKK teröristlerinin yuvalandıkları kuzey bölgesi ile mücavir alanlara gönderilmesi ve görevlendirilmesi için Genel Kurulun 17/10/2007 tarihli ve 903 sayılı Kararıyla Hükûmete verilen ve 8/10/2008 tarihli ve 929 sayılı Kararı ile bir yıl uzatılan izin süresinin, 17 Ekim 2009 tarihinden itibaren bir yıl daha uzatılmasını Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca arz ederim.

                                                                                                      Recep Tayyip Erdoğan

                                                                                                                Başbakan

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, tezkere oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasına dair önergeler vardır. Önergeleri okutup imza sahiplerini arayacağım.

Buyurun:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İçtüzüğün 143. Maddesi gereğince Başbakanlık tezkeresinin “açık oylama” yöntemiyle oylanmasını saygı ile arz ederiz.

Kemal Anadol, İzmir? Burada.

Hakkı Suha Okay, Ankara? Burada.

Birgen Keleş, İstanbul? Burada.

Ali Oksal, Mersin? Burada.

Şevket Köse, Adıyaman? Burada.

Hüsnü Çöllü, Antalya? Burada.

Hüseyin Ünsal, Amasya? Burada.

Tayfur Süner, Antalya? Burada.

Atila Emek, Antalya? Burada.

Canan Arıtman, İzmir? Burada.

Hulusi Güvel, Adana? Burada.

Mehmet Ali Susam, İzmir? Burada.

Esfender Korkmaz, İstanbul? Burada.

Ali Koçal, Zonguldak? Burada.

Nesrin Baytok, Ankara? Burada.

Tansel Barış, Kırklareli? Burada.

Necla Arat, İstanbul? Burada.

Şahin Mengü, Manisa? Burada.

M. Rıza Yalçınkaya, Bartın? Burada.

M. Ali Özpolat, İstanbul? Burada.

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Hükümet tarafından meclise getirilen “TSK’lerinin terör tehdidine karşı Irak’ın Kuzey Bölgesinde Görevlendirilmesi“ konulu tezkerenin oylanmasının “açık oylama” şeklinde yapılmasını arz ederiz.

Mehmet Şandır, Mersin? Burada.

Oktay Vural, İzmir? Burada.

Nevzat Korkmaz, Isparta? Burada.

Bekir Aksoy, Ankara? Burada.

Sabahattin Çakmakoğlu, Kayseri? Burada.

Osman Durmuş, Kırıkkale? Burada.

Faruk Bal, Konya? Burada.

Emin Haluk Ayhan, Denizli? Burada.

Yılmaz Tankut, Adana? Burada.

Ertuğrul Kumcuoğlu, Aydın? Burada.

Hüseyin Yıldız, Antalya? Burada.

Cemaleddin Uslu, Edirne? Burada.

Kemalettin Nalcı, Tekirdağ? Burada.

Recep Taner, Aydın? Burada.

Mehmet Serdaroğlu, Kastamonu? Burada.

Behiç Çelik, Mersin? Burada.

Necati Özensoy, Bursa? Burada.

İzzettin Yılmaz, Hatay? Burada.

Süleyman Turan Çirkin, Hatay? Burada.

Muharrem Varlı, Adana? Burada.

Alim Işık, Kütahya? Burada.

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Aldığınız karar gereğince açık oylama elektronik cihazla yapılacaktır.

Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için öngörülen üç dakikalık süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine oylama için öngörülen üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Anayasa’nın 92’nci maddesine göre verilen Başbakanlık tezkeresinin açık oylama sonucunu arz ediyorum:

Kullanılan oy sayısı : 475

Kabul                       : 452

Ret                           : 23 (x)

Böylece tezkere kabul edilmiştir, milletimiz için ve güvenlik güçlerimiz için hayırlar getirmesini diliyorum.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 18.17

 

 

 

 

 

 

 

                             

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 18.31

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatih METİN (Bolu) 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Soruları görüşmeye devam etmeden önce bir bilgiyi sizlere arz etmek istiyorum: Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 2, 7, 8, 10, 31, 32, 33, 54, 95, 133’üncü sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sırası geldiğinde o soruları birlikte okutup Sayın Bakana cevap imkânı tanıyacağım.

Evet, gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

VII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak’ın, kendisinden haber alınamayan bir üsteğmene ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/493)

BAŞKAN – Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.

Ertelenmiştir.

2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, özelleştirilen kuruluşların değerlerine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/512) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

3.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, kara yolu yük taşımacılığı belgelerinden dolayı kesilen cezalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/571) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

4.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Karayolu Taşıma Yönetmeliği’ndeki bir düzenlemeye ilişkin sözlü soru önergesi (6/573) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

5.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, özelleştirilen Türk Telekom’un ismine ilişkin sözlü soru önergesi (6/609) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

6.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Ankara-İzmir otoyolu projesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/719) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

7.-Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya bağlantılı bölünmüş yol çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/722) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

8.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Dumlupınar ilçesine tren ulaşımının sağlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/723) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

9.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, kara yollarında hız sınırlarının artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/813) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

10.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Niğde Havaalanı inşaatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/890) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

11.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Erbaa’daki bir kavşağın kara yolu projesine alınmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/947) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

BAŞKAN – Şimdi, biraz önce okuduğum soruların okunmasına geçiyoruz.

Soruları okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Maliye Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                              Reşat Doğru

                                                                                                                   Tokat

Soru: 4046 sayılı kanunun 18. maddesinin B/c bendinde özelleştirilecek kuruşların bedelinin tespit edilmesine ilişkin olarak belirlenen değer tespit sonuçlarının “kuruluşun özelleştirme işlemi tamamlanarak devir sözleşmesinde yer alan yükümlülüklerin yerine getirilmesinden sonra kamuoyuna duyurulur.” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm gereği 01.01.2003 tarihinden 29.02.2008 tarihine kadar özelleştirilen kuruluşlar/kuruluşlardaki kamu hisseleri veya satılan kamu taşınmazları için değer tespit komisyonunca belirlenen değerler ile özelleştirmeye esas değerler nedir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen soruların Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                Alim Işık

                                                                                                                 Kütahya

Bilindiği gibi ülkemizde karayolu yük taşımacılığı K1 ve K2 belgeli taşıtlarla gerçekleştirilebilmektedir. Bilgisayar otomasyonuna ilişkin eksiklikler nedeniyle sürücüler zaman zaman sıkıntılarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Örneğin, K1 ve K2 belgelerini almak üzere her türlü harcı yatırıp müracaatta bulunan kişi ya da firma yetkililerinden birisinin sabıka kaydı varsa veya cezasını çektiği hâlde adli sicil kaydı silinmemiş ise müracaat yapılamamakta ve işlemler sonuçlandırılamamaktadır. Diğer yandan otomasyon sistemindeki değişiklikler nedeniyle yeni bilgi girişi ve onay alımı gecikebilmektedir. Bu durum birçok sürücüye jandarma veya polis tarafından para cezalarının kesilmesine yol açmakta ve mağduriyete yol açmaktadır. Uygulamanın başlangıcından bu yana;

1. Kaç adet K1 ve K2 belgesi alınmıştır?

2. Kaç adet sürücüye K1 veya K2 belgesi olmadığı için ceza kesilmiştir? Kesilen bu cezaların tutarı ne kadardır?

3. Kaç adet sürücü ile K1 veya K2 belgesine kesilen cezalar nedeniyle mahkemelik duruma düşülmüştür?

4. Sürücülerin mağduriyetinin önlenmesi için hangi tedbirler alınmaktadır?

5. Karayolu yük taşımacılığının iyileştirilmesi ve sektördeki haksız rekabetin önlenmesi için bakanlığınızca nasıl bir çalışma yürütülmektedir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki yazılı sorularımın Ulaştırma Bakanı Sn. Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını arz ederim.

                                                                                                              Mümin İnan

                                                                                                                   Niğde

Soru: 1- Gerçek ve tüzel kişiler, kanuni süresinde K1 ve K2 belgelerini alsalar bile Karayolu Taşıma Yönetmeliğinin 54. maddesinin (b) bendine göre sonradan alıp da 57 YTL’lik taşıt kartını almadıkları araçları için 5.778,00 YTL’lik cezaya muhatap kılınmaktadır. Bu yönetmeliğin ilgili maddesini yeniden düzenleyerek taşımacılık yapan esnafın mağduriyetini gidermeyi düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen soruların Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                Alim Işık

                                                                                                                 Kütahya

Bilindiği gibi Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre "Türk, Türkiye, Cumhuriyet ve Milli" kelimeleri bir ticaret unvanına ancak Bakanlar Kurulu kararıyla konabilmektedir. Özelleştirme öncesinde sermayesinin tamamı devletimize ait olan Türk Telekomünikasyon A.Ş, %55 hissesinin Oger Telekom'a devredildiği tarihten bu yana hem unvanında, hem de markasında (Türk Telekom) "Türk" kelimesini kullanmaya devam etmektedir. Ancak, bir şirketin sermaye yapısı değiştikten, yani sermayesinin %50'den fazlası yabancı sermayenin eline geçtikten sonra; Türk, Türkiye, Cumhuriyet gibi isimleri kaldırması gerekmektedir. Bu konuyla ilgili olarak;

1. Türk Telekom A.Ş.'nin özelleştirmeden sonra aynı ismi kullanabilmesi için bir Bakanlar Kurulu Kararı alınmış mıdır?

2. Alındı ise bu kararın tarih ve sayısı nedir?

3. Alınmadı ise söz konusu şirketin isminden ve markasından Türk kelimesinin kaldırılması konusunda bir girişimde bulunulmuş mudur? Bulunulmuş ise ne zaman bu uyarı yapılmıştır?

4. Bulunulmamış ise bu problem ne zaman ve nasıl çözülecektir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen soruların Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                Alim Işık

                                                                                                                 Kütahya

Ankara-İzmir otoyolu projesinin bir bölümü Kütahya ilini de kapsamaktadır. Kütahya ilini gerek ekonomik gerekse sosyal açıdan önemli ölçüde etkileyecek olan bu proje ile ilgili olarak;

1. Ankara-İzmir bağlantısını sağlayacak otoyol (otoban) çalışmaları ne aşamadadır ve projenin ne zaman tamamlanması planlanmıştır?

2. Bu otoyolun ne kadarı Kütahya il sınırları içinden geçmektedir?

3. Bu otoyolun Kütahya il sınırlarından geçen bölümü hangi ilçelerden geçmektedir?

4. Söz konusu otoyol için Kütahya ilinde toplam kaç dekarlık arazi kamulaştırılacaktır?

5. Söz konusu otoyol Kütahya il merkezine kaç km uzaklıktan geçmektedir ve il merkezi bağlantısı olacak mıdır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen soruların Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                Alim Işık

                                                                                                                 Kütahya

Bilindiği gibi Kütahya ili, komşu illeriyle karayolu bağlantısı çok iyi olmayan ve bu nedenle de sosyo-ekonomik göstergeleri bölgenin diğer illerine göre daha kötü olan bir ilimizdir. Bu konuyla ilgili olarak;

1. Kütahya-Eskişehir bölünmüş yol çalışmaları ne aşamadadır ve bu yolun ne zaman tamamlanması planlanmıştır? Bu yol için 2008 yılı programı nedir?

2. Kütahya-Afyonkarahisar bölünmüş yol çalışmaları ne aşamadadır ve bu yolun ne zaman tamamlanması planlanmıştır? Bu yol için 2008 yılı programı nedir?

3. Kütahya-Gediz-Abide-Uşak karayolunun bölünmüş yol programına alındığı haberleri doğru mudur? Doğru ise bu yola ilişkin yatırım planı nasıldır? Ne zaman başlanıp bitirilmesi planlanmaktadır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen soruların Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                Alim Işık

                                                                                                                 Kütahya

Kütahya ili Dumlupınar ilçesi, kurtuluş savaşında şehit düşen yaklaşık 137000 dolayında insanımızın şehitliğinin bulunduğu tarihi öneme sahip çok önemli bir ilçemizdir. Daha önce ilçeye trenle ulaşım mümkün iken günümüzde bu ilçemize olan tren ulaşımı iptal edilmiş bulunmaktadır. Bu konuyla ilgili olarak;

1. Dumlupınar ilçesine trenle ulaşım, ne zaman ve hangi gerekçelerle iptal edilmiştir?

2. İlçeye yeniden trenle ulaşımın sağlanması mümkün müdür?

3. Bu konuda Bakanlığınız nezdinde bir çalışma yürütülmekte midir?

4. İlçeye tren seferleri yeniden ne zaman başlatılabilecektir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım’ın sözlü olarak cevaplandırmasını arz ederim.

                                                                                                       Mehmet Akif Paksoy

                                                                                                           Kahramanmaraş

Karayollarında hız sınırlarının;

Otoyollarda 130 km/h

Duble (bölünmüş) yollarda 120 km/h

Tek şeritli yollarda 100 km/h

Şehir içi yollarda 60 km/h olarak;

Yolların teknik özelliklerinin artması, sinyalizasyon sistemlerinin gelişmesi, araçların teknik özelliklerinin günün teknolojisine uygun olarak gelişmesi sebebiyle hız sınırlarının yukarıdaki şekilde arttırılması düşünülmekte midir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki yazılı sorumun Ulaştırma Bakanı Sn. Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                              Mümin İnan

                                                                                                                   Niğde

Soru: 1- Yapım çalışmalarına önceki dönemlerde başlanan Niğde Havaalanı inşaatını tamamlamayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Dr. Reşat Doğru

                                                                                                                   Tokat

Soru: Erbaa şehir merkezinden geçen ve genişletilmesi öngörülen Amasya-Erzincan kara yolu çalışmasında, TF58 419+300 km.sinde mevcut olan doğal kavşak genişletme çalışmalarında unutulmuştur. Bu kavşak yapılmadığı takdirde, İlçe Jandarma Bölük Komutanlığı, Yaş Meyve ve Sebze Hali, Erbaa Meslek Yüksekokulu, Küçük Sanayi Sitesi, Yurtkur’a ait yurtlar, Gökal kasabası ve köy grup yolları (Tosunlar, Çandır, Kızılçubuk, Kale, Ravak, Dokuzçam, Çatalan, Ortaköy, Alan ve Kırıkgüney) etkin bir şekilde hizmet alamayacaklardır. Projelendirme aşamasında unutulan kavşağın projeye dâhil edilmesini düşünüyor musunuz?

BAŞKAN – Sayın Bakanım buyurun.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlü soru önergelerini cevaplandırıyorum sırasıyla.

Birinci soru önergemiz Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru’ya ait. 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu’nun 18’inci maddesinde, “Değer tespit sonuçları, kuruluşun özelleştirme işlemi tamamlanarak devir sözleşmesinde yer alan yükümlülüklerin yerine getirilmesinden sonra kamuoyuna duyurulur.” hükmünü haizdir. Bununla beraber, 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’da, ihale usullerinde diğer kamu ihalelerinden farklı olarak muhammen bedel yahut da yaklaşık maliyet yöntemleri kullanılmadığından, yapılan değer tespitleri sadece ihale komisyonunun bilgisi olması amacıyla yapılmaktadır. Bu bakımdan, yapılan özelleştirme uygulamalarında tam rekabet sağlanmakta ve gerekli kamu yararı gözetilmektedir.

Devir sözleşmelerinde alıcılar açısından belirli bir süre çeşitli yükümlülüklerin bulunması dolayısıyla fiyat açıklamasının da bu süreler dolmadan, kanunen, yapılması mümkün değildir. Özelleştirme uygulamalarıyla ilgili işlemler hakkında davalar açılmış olması ve bu davaların sonuçlanmasından evvel de bir bedel açıklaması hukuken mümkün gözükmemektedir. Kanunun, değer tespitinin, değerin açıklanmasına yönelik maddesinde kamuoyuna yapılacak duyurunun şekli, yöntemi, araçları da tanımlanmadığından bu konuda Özelleştirme İdaresi bir komisyon marifetiyle ikincil düzenleme için çalışmalarını sürdürmektedir.

İkinci sorumuz, Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık’ın sorusu.

Bakanlığımız, Ulaştırma bölge müdürlüklerimiz ve yetkilendirilen ticaret ve sanayi odalarınca 30 Eylül 2009 tarihi itibarıyla 295.577 adet K türü yetki belgesi -K1 için 169.959, K2 için 124.675, K3 için ise 943 adet, toplam 295.577 belge- düzenlemesi yapılmıştır. 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun ilgili hükümlerini ihlalden dolayı uygulanan cezalara ilişkin para cezası tutanakları ilgili mevzuat gereği Bakanlık personeli yanında, gümrük, valilik, kolluk kuvvetleri, polis, zabıta, jandarma aracılığıyla da gerçekleştirilmektedir.

Buna göre 5 Ekim 2009 tarihi itibarıyla yetki belgesiz taşımacılık da dâhil olmak üzere toplam 41.662 adet idari para cezası karar tutanağı, parasal olarak da 140 milyon 5 bin 712 TL ceza uygulaması yapılmıştır.

Yine 5 Ekim tarihi itibarıyla yetki belgesiz taşımacılık yapanlara toplam 28.748 adet idari para cezası tutanağı, 134 milyon 432 bin 379 lira ceza uygulanmıştır.

Bu tutanaklar ve uygulanan cezalar günlük olarak Bakanlığımızın web sitesinde de yayınlanmaktadır. Merak edenler bakımından Kara Ulaştırması Genel Müdürlüğü gov.tr. adresinden takip etmek, anlık olarak takip etmek mümkündür. Çünkü bu kara ulaştırmasında, sınır kapılarında, Türkiye’nin her yerinde yapılan işlemlerle ilgili bir otomasyon ağı teşkil edilmektedir.

Yetki belgesi olmadan taşımacılık faaliyetinde bulunanlar için idari para cezası karar tutanakları için açılmış davalar da vardır 1.028 adet. Yetki belgesi olduğu hâlde mevzuata uygun taşımacılık yapmayanlar için de kesilen cezalara karşı 1.071 adet dava açılmıştır. Bakanlığımızca düzenlenen eğitimler, bilgilendirme toplantıları ve basın yoluyla yapılan açıklamalarda taşımacılık firmaları, bireysel taşımacılık yapanlar, bu alanda faaliyette bulunanlar yetki belgesi konusunda sürekli bilgilendirilmekte ve yetki belgesiz taşımacılık faaliyetinin yasalara uygun olmadığı konusunda uyarılmaktadırlar.

Öte yandan, kara yolu yük taşımacılığının iyileştirilmesi ve haksız rekabetin önlenmesine yönelik olarak da bir dizi uygulamaları başlattık. Bunlardan bir tanesi, ülkemizde araç muayene sistemi tamamen yenilendi. Şu anda yüz seksen dokuz sabit, otuz dört seyyar istasyonda, Türkiye'nin her tarafında bu muayeneler gayet titiz bir şekilde gerçekleşmektedir.

Ayrıca otuz yaşından büyük, 1979 model ve öncesi taşıtların borçlarıyla cezaları affedilerek piyasadan çekilmesi, böylece kara yolu taşıma filosunun gençleştirilmesi çalışmaları da devam etmektedir. Yapılan tahminlere göre yüz bin civarında otobüs, kamyon, tanker, çekici bu şekilde piyasadan çekilecektir. Kısa sürede, başlatılan uygulamada şu ana kadar yedi bin civarında araç alımı gerçekleştirilmiş ve bunun için ortalama, araç başı 6 ila 8 bin TL ödeme yapılmıştır hak sahiplerine. 5838 sayılı Kanun ile bu uygulamaya minibüs, kamyonet ve traktörler de dâhil edilmiş bulunmaktadır. Böylece atıl kapasiteyi azaltmak, çevre kirliliği ve enerji israfını azaltmak, en önemlisi de kara yolu taşımacılığında yollarda can ve mal güvenliğini artırmaya yönelik uygulamaları yaygınlaştırmak… Yüce heyetinize saygıyla sunuyorum.

Üçüncü soru, Niğde Milletvekili Sayın Mümin İnan’ın sorusu. 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ve bu Kanun’a dayanarak çıkarılmış Karayolu Taşıma Yönetmeliği gereği kara yolu taşımacılık faaliyetlerinde bulunacakların Bakanlıktan faaliyetlerine uygun yetki belgesi almaları zorunluluğu var. Bu nedenle herhangi bir yetki belgesi sahibinin yeni taşıtlar alması hâlinde bu taşıtları, sahibi oldukları yetki belgesine kaydettirmeleri ve bu işlemden sonra söz konusu taşıtları kullanmaları icap etmektedir. Araç tescil belgesi, trafik plakası almamış taşıtlar trafiğe çıkamadığı gibi yetki belgesine kayıtlı olmayan taşıtlar da ticari faaliyette kullanılamamaktadır. Ayrıca idari para cezası ihdası ve kaldırılması kanunla düzenlenmiş bir husus olup idari para cezalarının indirilmesi talebi -sektörden- karşısında tekrar bir yasal düzenleme yapılmış, buna göre 5.600 TL tutarındaki ceza miktarları 5917 sayılı Kanun’la 2 bin TL’ye indirilmiştir. Aynı Kanun’la, diğer birtakım cezalarda da düzenlemeler getirilmiştir. Burada amacımız taşımacılara ceza kesmek falan değil. Amacımız, sektörde tam rekabetin oluşması ve kurallara uygun, istiap haddini aşmadan, eğitimsiz, belgesiz taşımacılığın önüne geçmek, böylece sektörün sağlıklı gelişmesini sağlamaktır. Keyfiyet yüce heyetinize arz olunur.

Diğer bir sorumuz, dördüncü soru, Kütahya Milletvekilimiz Alim Işık... Soru Türk Telekom’la ilgili. “Türk Telekom’un, özelleştirmeden sonra, başındaki “Türk” adı niye çıkmadı?” denmektedir. “Türk Telekom” ibaresi yüz altmış sekiz yıldan beri Telekom’un ismidir. Türkiye’de milyonlarca müşterisinin bildiği, ayırt edici bir markasıdır. Nitekim şirket, söz konusu bu adını da nihayet 2001 tarihinde Türk Patent Enstitüsünde tescil ettirmiştir. Yargı kararlarında da, yoğun kullanım sonucunda, ibarelerin, ifadelerin ayırt edicilik vasfı kazanabileceği ifade edilmektedir. Şirket tarafından kullanılan “Türk Telekom” ifadesi ayırt edicilik vasfını haiz olup müşterileri dışında bütün kamuoyu nezdinde bile özdeşleşmiş bir ifadedir. Nitekim şirket, bu unvan ve marka değeriyle özelleştirilmiştir. Kaldı ki şirket hisselerini özelleştirme yoluyla alan firma, Türkiye’de kurulu, İstanbul Ticaret Sicili’ne kayıtlı bir Türk şirketidir. Ayrıca, Türk Telekom’un yüzde 15 hissesi de halka arz edilmiş olup hâlen yüzde 30’unda kamu payı devam etmektedir. Yıllardır devam eden bu uygulama hem kamuoyunda oluşan imajın değişmemesi, değiştirilmesinin zorluğu hem de Türk Telekom markasının yasal sahibi olmasından doğan hakkı dolayısı ile “Türk Telekom” ifadesi kullanılmaya devam etmektedir. Bilgilerinize arz olunur.

Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık’ın sorusu, soru Ankara-İzmir Otoyol Projesi’yle ilgilidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yap-işlet-devret modeli ile gerçekleştirilmesi planlanan Ankara-İzmir otoyolu koridorunun belirlenmesi için ön projelerin ve fizibilite etüdünün yapılması maksadıyla Ağustos 2009’da ilana çıkılmış, Ankara-Afyon-Kütahya kesimi, Afyon- Kütahya-Manisa kesimi olarak iki kesim hâlinde ihale edilmiştir. Otoyolun proje müşavirlik hizmetleri, danışmanlık alım ihalesi çalışmaları yani bu müşavir firma çalışması hâlen devam etmektedir. Bu maksatla 1/250.000 ölçekli kılavuz planlar firmaya verilmiş, firma, ihale şartnamesine göre Ankara’dan İzmir’e olan güzergâh boyunca 100 kilometrelik bir koridorda güzergâh çalışması yürütecektir. Kamulaştırma bedeli bakımından, coğrafi zorluklar bakımından ve çevre yerleşim yerlerine bağlantı bakımından en uygun güzergâh bu çalışma içerisinde ortaya çıkacaktır. Zaman zaman kamuoyunda “Otoyol niye Afyon’dan geçmiyor?, Niye Kütahya’dan geçmiyor?” gibi tartışmalar sıkça görülmektedir. Bu aşamada ne Afyon’un ne Kütahya’nın endişe edeceği bir husus yoktur. Bu çalışmalar, otoyol çalışmaları bittiğinde -aklın yolu birdir- uygun güzergâh kendiliğinden ortaya çıkacak ve böylece önemli olan… Tabii, bütün şehirlerden, kasabalardan bu yolu geçirmeye kalktığımızda bu yol otoyol olmaktan çıkar, o artık, illeri, ilçeleri birbirine bağlayan bir yol hâline gelir. O da otoyol mantığına aykırı bir durum teşkil eder. O bakımdan, kimsenin endişe etmesine gerek yok. Güzergâh şu anda Afyon’dan yahut Kütahya’dan geçiyor diye bir şey söz konusu değil, çalışmalar devam ediyor.

BAŞKAN – Sayın Bakanım, beş on saniyenizi rica edeyim.

Şimdi siz soruları cevaplandırıyorsunuz; on soru okuduk, beşini cevaplandırdınız.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sonra yapalım Sayın Başkan. Soru sahipleri de yok.

BAŞKAN – Şöyle söyleyeyim: Burada birkaç tane arkadaşımız var, Reşat Doğru, Alim Bey, Akif Bey falan.

İsterseniz Sayın Bakanım biraz daha seri olsun. Biz de arkadaşlarımızın ek soruları varsa soru-cevap işlemi bitene kadar uzatalım, belki beş on dakika fark edebilir.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Burada bulunanların olsun… Önemli şeyler var, Sayın Bakanın izahatını dinlemek isterler.

BAŞKAN – Sayın Anadol, ilk on soru vardı, isterseniz… Sayın Vural da burada. Beş on dakika içinde biter. Arkadaşlarım da buradayken soru… Ne dersiniz? Onayınızı alacağım zaten, uygun mudur?

Soru-cevap işlemi tamamlanıncaya kadar çalışma süremizin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın Bakanım, biraz daha seri olursak iyi olur.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tabii, benim konuşma usulüm biraz böyle, yavaş ama hızlandırmaya çalışayım.

Diğer bir sorumuz, Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık’ın sorusu yine. Kütahya-Eskişehir yolu 73 kilometre, toplam yol. Eskişehir-İnönü-Kütahya ayrımı, 32 kilometrelik kesim şu anda bölünmüş yol olarak hizmet veriyor. Eskişehir-İnönü ayrımı-Kütahya arasındaki 41 kilometrelik kesimin 31 kilometresi, yani 10 kilometre eksiği bölünmüş yol olarak, hizmet vermekte, kalan kesimde de çalışmalar devam ediyor. 2010 yılı sonunda sathi kaplama düzeyinde bitirilmesi planlanıyor.

Kütahya-Afyon yolu toplam 83 kilometre. Üçüncü bölge hududu-Kütahya arası 35 kilometre, bölünmüş yol olarak tamamlandı, çalışıyor. Üçüncü bölge hududu-Afyon arasındaki 48 kilometre kesimin 44 kilometresi de yine bölünmüş olarak, sathi kaplamalı olarak, bitmiş, kalan 4 kilometresi de bu yıl sonunda bitirilip, tamamen trafiğe açılacaktır.

Kütahya-Gediz-Abide-Uşak yolu toplam 129 kilometre, bu önemli, bölgede çok konuşulan bir yol. Kütahya-Afyon ayrımı-Gediz-Simav-Uşak ayrımı arası 95 kilometrelik kesim 1A standardında inşaatı devam ediyor. Standardının bölünmüş yola dönüştürülmesi için proje çalışmalarını başlattık, o da devam ediyor. Gediz-Simav ayrımı, 34 kilometrede bölünmüş yola dönüştürmeye yönelik çalışmaları başlattık. Kütahya ilinde daha önceki yıllarda 19 kilometre -2002 yılına kadar- bölünmüş yol yapılmış iken, 2003-2008 yılları arasında toplam 119 kilometre bölünmüş yol yapılmış, toplam yol uzunluğu şu an itibarıyla, 2008 sonu daha doğrusu, 138 kilometreye ulaşmıştır.

Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık’ın diğer bir sorusu. Kütahya ili Dumlupınar ilçesinde, 7/11/2005 tarihine kadar, Diyarbakır-İzmir arasında çalışan yolcu treniyle hizmet verildi. İzmir-Diyarbakır 1.709 kilometrelik demir yolu parkurunda hizmet veren söz konusu trenin üretim değerleri ve gelirinin gideri karşılama oranı uzun süredir çok düşük seyretmekte, bir başka deyişle yüzde 27 doluluk ve gelir gideri karşılama oranı yüzde 7. Dolayısıyla, Mayıs 2007’de trenin işletme parkurunun değiştirilmesine, parkurun kısaltılmasına, İzmir-Adana bölümünün çıkarılmasına işletme karar vermiş. Konya-Afyon-İzmir parkurunda planlanan yol yenileme çalışmalarının tamamlanması, TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğünün park mevcudundaki vagonların yenilenmesiyle birlikte Konya-İzmir arasında tren seferlerinin başlayacağını ifade etmek istiyorum. Böylece bu çalışmalar tamamlandığında Konya-İzmir tren seferleri ile birlikte bu bölgeye de seferler tekrar başlamış olacak.

Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mehmet Akif Paksoy’un sorusu: Bir kara yolu standardını belirleyen en önemli husus, yolun projelendirilmesinde mühendislik çalışmalarında başlangıçta kabul edilen yolun geometrisine esas teşkil eden kurp, dever, görüş mesafesi gibi yol karakteristikleriyle ilgili değerlerin buna göre saptandığı teorik bir proje hızıdır. Proje hızı, her türlü ideal şartların birlikte mevcut olduğu durumda tek bir test aracının emniyetle seyredebileceği azami hızdır. İşletme hızı ise, bir sürücünün verilen bir yol üzerinde uygun hava ve trafik şartlarında hiçbir zaman proje hızını aşmamak kaydıyla ulaşacağı en yüksek hızı ifade etmektedir. Bölünmüş yolların tamamında proje hızı olarak esas alınan değer 90 kilometre/saattir. Bölünmüş devlet yollarının tüm kesimlerinde uygulanan azami hız değeri de proje hızına eşit olduğundan bazı kesimlerde standart tanımlamasının değiştirilmesine, buna bağlı olarak da hızın artırılmasına teknik olarak imkân gözükmemektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakanım.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Ayrıca gerek otoyollarda gerek bölünmüş yollarda gerek tek şeritli ve şehir içi yollarda hızlar kanunla belirlenmiş olur. Bu hızların herhangi bir şekilde değiştirilmesi, artırıp azaltılması da yine kanunla yapılması icap eder. Bu husus, yeni Karayolları Trafik Kanunu Meclis gündemine geldiğinde tartışılacaktır. Bu konuda kamuoyunda farklı görüşler mevcuttur. Artırılsın yönünde görüşler vardır, artırılmasın yönünde görüşler vardır. Neticede kanun Meclise geldiğinde yüce Meclis uygun kararı verecektir. Bunun da bir mantığı var, artırılsın diyenlerin. Tabii, bölünmüş yolların miktarı, standartları çok geliştiği için burada hız yapma arzusu da ortaya çıkmaktadır ancak trafik emniyetini, kazalar ve kazalardaki kayıpları da gözden uzak tutmamamız gerekir. Yüce Meclise saygıyla arz ederim.

10’uncu soru Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru’nun sorusu. Bölgede alternatif kavşaklar bulunmakta olup ulaşım hizmeti bu kavşaklardan sağlanmaktadır. Erbaa şehir merkezinden geçen ve genişletilmesi öngörülen kavşak imalatı ise 2008 yılında ilave proje olarak yapılmış ve onaylanmıştır. Kavşak 2010 yılında yapılıp hizmete verilecektir. Dolayısıyla o bahsettiğiniz olumsuzluklar ve bölgeye erişim sorunu ortadan kalkacaktır.

Bir bilgi: Tokat ilinde 2002 yılı sonuna kadar 25 kilometre bölünmüş yol var iken şu anda 110 kilometre bölünmüş yol yapımı tamamlanmıştır. Güzergâh olarak Tokat-Sivas-Kızıleniş, Amasya-Turhal-Tokat, Tokat çevre yolu ve Yıldızeli ayrımı 7’nci bölge hududunda çalışmalar devam etmektedir. 2003-2008 yılları arasında toplam bu çalışmalar için harcanan para miktarı 168 trilyon 682 milyon 579 TL olarak gerçekleşmiştir. Yüce Meclise saygıyla sunarım.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Bakanım, Mümin İnan Bey’in bir sorusu vardı bu Niğde havaalanıyla ilgili.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Kaçıncı soru?

BAŞKAN – 9’uncu, bir önce…

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Hemen onu da… Affedersiniz Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Niğde il merkezine 22 kilometre uzakta 2.750-30 metre pist uzunluğunda yüzde 35 fiziki gerçekleşmesi olan Niğde stol havaalanı inşaatı yaşanan 2001 krizi sonrası Bakanlar Kurulu kararıyla durdurulmuş ve programdan çıkarılmıştır.

Son yıllarda yaptığımız hava taşımacılığındaki açılımlar ve projeler doğrultusunda havacılık sektöründe ciddi gelişmeler meydana gelmiş, bu durum çerçevesinde yeni havaalanı inşaatları, o dönem kaldırılan, iptal edilen yatırımlar teker teker devreye alınmaktadır. Örnek vermek gerekirse Bingöl, Iğdır, Şırnak, Zonguldak… Daha birçokları var. Dolayısıyla, Niğde havaalanı da -hava ulaşım ihtiyacı şu an için Kayseri, Nevşehir Kapadokya üzerinden karşılanmakla beraber- önümüzdeki yıllar içerisinde programa alınması, tamamlanması bakımından düşünülmektedir.

Yüce heyetinize saygıyla arz ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Milletvekili arkadaşlarımızın kısa bir açıklamaları olacak konu hakkında. Siz yerinize buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Doğru, buyurun.

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakana teşekkürlerimi sunuyorum.

Özelleştirme idarelerince bazı kuruluşlar değerinin çok altında özelleştirilmiştir. Bizim bu sorudaki amacımız “Değer tespiti nasıl yapılmış ve değer tespitine göre mi satılmıştı?” şeklindeydi. Mesela, örneğin, Tokat Sigara Fabrikası ve sigara fabrikaları değerinin çok altında satılmış görünümündedir. Şu anda Tokat Sigara Fabrikası “Kapatılmayacak.” denilmiş olmasına rağmen, iktidarın milletvekilleri ve İktidar tarafından “Kapatılmayacak, sigara fabrikası çalışacak.” denilmiş olmasına rağmen, maalesef, şu anda kapatılmış ve de hiçbir üretim yapamaz, yapılmaz konuma gelmiştir. Arazisi de konut yapılmak üzere başka bir yere devredilmek üzeredir. Arazinin fiyatının satılan fiyatın çok çok üzerinde olduğunu da söylemek istiyorum. Tabii, bu esnada hem Tokat çiftçisi zarar görmüş, aynı zamanda 800’ün üzerindeki işçi hiçbir iş yapmadan orada yaprak işletme müdürlüğünde beklemektedir. Yani, sorum şudur ki: Acaba bu 800 işçiyi ne yapacaksınız? Yaklaşık olarak üç seneden beri bu adamlar orada oturuyorlar, hiç de bir iş yapmıyorlar.

Diğer bir soru Erbaa kavşağıyla ilgilidir. Erbaa kavşağında, sizin söylemiş olduğunuz kavşaktan ziyade benim söylemek istediğim, üniversitenin, jandarmanın ve Kale, Karayaka üzerindeki grup yollarının geçmiş olduğu bir kavşaktır. Bu kavşağın yapılmış olması üniversiteye giriş çıkışı daha rahatlatacaktır.

Sizin söylemiş olduğunuz “Çift yönlü yol yapıldı.” şeklindeki söylemleriniz… Tokat’ta yapılmış olan çift yönlü yollarda kalite çok düşüktür. Bazı yerlerde ciddi manada da bu yönde yeniden çalışmalar yapılmaktadır. Özellikle Tokatlının beklemiş olduğu Tokat’ın çevre yolu bir türlü bitirilememiştir. Tokat-Sivas arasındaki Tokat-Çamlıbel, bölünmüş yol da henüz bitirilmemiştir. Bu noktada da Sayın Bakandan ve Hükûmetten ilgi bekliyoruz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Doğru.

Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Ben de Sayın Bakana vermiş olduğu cevaplar nedeniyle çok çok teşekkür ediyorum.

Bilindiği gibi, Sayın Bakanın verdiği değerlerden de rahat görüleceği gibi gerçekten bu K belgesi nedeniyle mağdur olan taşıyıcı, özellikle kamyon şoförü sayımız Türkiye’de çok fazla ve çok ciddi de cezalar ödüyorlar. Bu cezaların azaltılması ya da bir şekilde bu insanların da evlerine ekmek götürecek bir düzenlemenin yapılması konusunda ihtiyaç olduğu düşüncesindeyim. Takdir tabii sizlerin.

Kütahya ilinden geçmesi planlanan İstanbul-Antalya ve Ankara-İzmir otobanlarının son dönemde, özellikle 10’uncu Ulaştırma Şûrasının ardından Kütahya kamuoyunda çok ciddi endişelere yol açtığı bir gerçek, siz de çok yakından biliyorsunuz. Hakikaten bu dört ilin kavşağında olan bu ilden söz konusu otobanlar ve Antalya-İstanbul Hızlı Tren Projesi geçirilmez ve Kütahya baypas edilerek bu projeler de gerçekleşirse son dönemde Kütahya ilinden, son dokuz yılda, 2000’den bu yana her yıl 10 binin üzerinde gencin göçü çok daha hızlanır ve bu konuda mutlaka Kütahya’nın ayrı değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. Çünkü 2008 yılı TÜİK rakamlarına göre Kütahya ili seksen bir il içerisinde en fazla göç veren ikinci il, Bilecik’ten sonra. Bunun önüne geçilmesi gerekiyor. Ciddi bir problem. Bu konuda özel ilginizi istirham ediyorum ve bu kamuoyunun talebini size iletmekte yarar görüyorum.

Son konu da Dumlupınar ilçemiz. Yine bu ilçemiz son dönemde Afyon’a geçme adına girişimlerde bulunmuş ve Kütahya’da ciddi problemlerin yaşandığı bir ilçemiz. Sebebi o ilçenin unutulmuş olması. Tren seferlerinin o ilçeye tekrar başlatılması bu ciddi problemin de önüne geçecektir.

Çok teşekkür ediyorum Sayın Bakana. Sağ olun. 

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Işık.

Sayın Bakanım, ilaveten söylemek istediğiniz bir husus varsa buyurun.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Evet, teşekkür ediyorum.

Sondan başlayayım. Tabii Dumlupınar’da seferlerin başlaması konusu altyapının iyileştirilmesi, çeken-çekilen araçların konforunun artırılması ve seyahat süresinin azaltılmasıyla mümkün. Onun tamamlanmasını müteakip gerçekleştireceğiz.

Otoyolla ilgili, Kütahya-Afyon-Uşak, 100 kilometrelik bir daire içinde bu üç ilimiz. Dolayısıyla yani çok birbirinden uzak iller değil. Burada, dediğim gibi, çok ince ve detaylı bir çalışma yapacağız ve hiçbir ilimizin mağdur olmasına meydan vermeyeceğiz. Bunu ifade etmek isterim.

Cezalarla ilgili aslında bir iyileştirme yaptık. 5.600’den 2.000’e düşürdük, biliyorsunuz. Dediğim gibi, amaç hiçbir zaman ceza almak değil, yani kurallara uyanla uymayanın aynı şekilde değerlendirilmesinin önüne geçmek. Amacımız budur.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Yüksek olunca istismara da yol açıyor, başka olaylar da burada devreye giriyor.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Evet. Tabii, kara yolu taşımacılığında bir mevzuat düzenlemesi olmadığı için, yani yıllardan beri devam eden bir gelişme, dengesiz bir gelişme olmuş. Bunun sancılı bir dönemi olacaktı, oldu da ama şu anda işler yoluna girdi. Bunu ifade edebilirim.

Diğer konu da tabii bu özelleştirme, Tekel konusu. Bu konuyu bakan arkadaşımızla görüşeceğim Maliye Bakanlığı bünyesinde. Gerek işçilerimizin daha aktif değerlendirilmesinde gerekse diğer konudaki endişelerinizi arkadaşımızla paylaşacağız.

REŞAT DOĞRU (Tokat) – İşçiler çok mağdur Sayın Bakanım.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Tokat çevre yolunda bir sorun olduğunu biliyorum. Müteahhidi son kez uyardık. Eğer sürdüremezse tasfiye edip yeni ihaleye çıkacağız. Tokat çevre yolu sizin kadar benim de üzerinde önemle durduğum bir konudur. Onu ifade etmek isterim.

O kavşakla ilgili de tekrar inceleme yaptıracağım. Onu da ifade etmek isterim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Bakanımıza ve saygıdeğer milletvekili arkadaşlarımıza katkılarından dolayı, cevaplarından dolayı teşekkürlerimi sunuyorum.

Bugünkü çalışma süremiz burada tamamlanmıştır.

Sözlü soru önergeleriyle kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 7 Ekim 2009 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarıma ve bizi izleyen vatandaşlarımıza  hayırlı akşamlar diliyorum.

 

Kapanma Saati: 19.13