DÖNEM: 23 YASAMA
YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT : 50
2’nci
Birleşim
6 Ekim 2009 Salı
(Bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve
kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - GELEN
KÂĞITLAR
III. - OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- TBMM Başkan
Vekili Nevzat Pakdil’in, yeni yasama yılının hayırlı
olmasını ve 23’üncü Dönemde vefat eden milletvekillerine Allah’tan rahmet,
ailelerine, milletimize tekrar başsağlığı dileyen konuşması
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Antalya
Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu’nun,
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanlığı seçimlerine ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, yeni yasama yılının
başlamasına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Parlamentonun bazı
önemli konular karşısındaki refleksine ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Aydın
Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu’nun, Antalya
Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu’nun
gündem dışı konuşmasına ilişkin açıklaması
2.- İçişleri
Bakanı Beşir Atalay’ın, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi’ye yapılan saldırı
ve IMF-Dünya Bankasının İstanbul’daki yıllık toplantısı nedeniyle yapılan
gösteri ve alınan tedbirlere ilişkin açıklaması
3.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, İçişleri Bakanı Beşir
Atalay’ın bilgilendirme amaçlı konuşmasının yüzeysel olduğuna ilişkin
açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan’ın (6/888, 6/1474, 6/1475) esas numaralı sözlü
sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/144)
2.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir’in (6/1370, 6/1371) esas numaralı sözlü sorularını
geri aldığına ilişkin önergesi (4/145)
3.- Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrul’un (6/1384, 6/1416) esas numaralı sözlü sorularını
geri aldığına ilişkin önergesi (4/146)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- DTP Grubu
Adına Grup Başkan Vekili ve Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın,
kadınlara yönelik cinayet olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/420)
2.- Kırıkkale
Milletvekili Osman Durmuş ve 25 milletvekilinin, organ temini ve organ
naklindeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/421)
3.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 21 milletvekilinin, Amik Ovası’ndaki
sulama sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/422)
C) Tezkereler
1.- İrtibat
Subaylarına İlişkin Olarak Birleşik Devletler Kara Kuvvetleri ve Türk Kara
Kuvvetleri Arasında İmzalanan Anlaşma Muhtırasında Yapılan Değişikliğin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın, İç Tüzük’ün 75’inci
maddesine göre Hûkümete geri gönderilmesine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/951)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti ile İsviçre Konfederasyonu Arasında Gelir Üzerinden Alınan
Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının ve Eki Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın, İç Tüzük’ün 75’inci
maddesine göre Hûkümete geri gönderilmesine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/952)
3.- Türkiye Cumhuriyeti
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Yeni Zelanda Tarım
ve Ormancılık Bakanlığı Yeni Zelanda Gıda Güvenliği Otoritesi Arasında Sağlık
Hususlarında İşbirliği Konusunda Düzenlemenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı’nın, İç Tüzük’ün 75’inci maddesine göre Hûkümete
geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/953)
4.- TBMM Çevre
Komisyonu Üyesi Ali Rıza Alaboyun’un ismen davet
edildiğine ve 6 Ekim 2009 tarihinde Washington’da gerçekleştirilecek Habitat
Küresel Parlamenterler Toplantısına icabet edilmesine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/954)
5.- Romanya
Senatosunun ev sahipliğinde 27-28 Ekim 2009 tarihlerinde Bükreş’te
gerçekleştirilecek olan Orta Avrupa İnisiyatifi (CEI) Parlamenter Meclisi
Toplantısına TBMM Başkanını temsilen TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un
katılmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/955)
6.- Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in, Uluslararası
Çalışma Örgütünün Cenevre’de gerçekleştirilecek 98’inci Genel Kuruluna katılmak
üzere bir heyetle birlikte 3-19 Haziran 2009 tarihlerinde İsviçre’ye yaptığı
resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak
etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/956)
7.- Türk Silahlı
Kuvvetlerinin, Irak’ın Kuzeyinden Ülkemize Yönelik Terör Tehdidinin ve
Saldırılarının Bertaraf Edilmesi Amacıyla, Sınır Ötesi Harekât ve Müdahalede
Bulunmak Üzere, Irak’ın PKK Teröristlerinin Yuvalandıkları Kuzey Bölgesi ile
Mücavir Alanlara Gönderilmesi ve Görevlendirilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisinin
17/10/2007 Tarih ve 903 Sayılı Kararıyla Hûkümete verilen ve 8/10/2008 Tarih ve 929 Sayılı Kararı
ile Bir Yıl Uzatılan İzin Süresinin Anayasa’nın 92’nci Maddesi Uyarınca
17/10/2009 Tarihinden İtibaren Bir Yıl Daha Uzatılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi
(3/950)
VII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Diyarbakır
Milletvekili Gültan Kışanak’ın,
kendisinden haber alınamayan bir üsteğmene ilişkin Millî Savunma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/493)
2.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, özelleştirilen kuruluşların değerlerine ilişkin
Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/512) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
3.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, kara yolu yük taşımacılığı
belgelerinden dolayı kesilen cezalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/571) ve
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
4.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan’ın, Karayolu Taşıma Yönetmeliği’ndeki bir düzenlemeye
ilişkin sözlü soru önergesi (6/573) ve Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım’ın cevabı
5.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, özelleştirilen Türk
Telekom’un ismine ilişkin sözlü soru önergesi (6/609) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
6.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Ankara-İzmir otoyolu
projesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/719) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
7.-Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya bağlantılı bölünmüş
yol çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/722) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
8.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Dumlupınar ilçesine tren
ulaşımının sağlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/723) ve Ulaştırma Bakanı
Binali Yıldırım’ın cevabı
9.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, kara yollarında
hız sınırlarının artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/813) ve Ulaştırma
Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
10.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan’ın, Niğde Havaalanı inşaatına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/890) ve Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım’ın cevabı
11.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Erbaa’daki bir kavşağın kara yolu projesine
alınmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/947) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
VIII.- OYLAMALAR
1.- Türk Silahlı
Kuvvetlerinin, Irak’ın Kuzeyinden Ülkemize Yönelik Terör Tehdidinin ve
Saldırılarının Bertaraf Edilmesi Amacıyla, Sınır Ötesi Harekât ve Müdahalede
Bulunmak Üzere, Irak’ın PKK Teröristlerinin Yuvalandıkları Kuzey Bölgesi ile
Mücavir Alanlara Gönderilmesi ve Görevlendirilmesi için Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 17/10/2007 Tarih ve 903 Sayılı Kararıyla Hûkümete verilen ve 8/10/2008 Tarih ve 929 Sayılı Kararı
ile Bir Yıl Uzatılan İzin Süresinin Anayasa’nın 92’nci Maddesi Uyarınca
17/10/2009 Tarihinden İtibaren Bir Yıl Daha Uzatılmasına Dair Başbakanlık
Tezkeresi’nin oylaması
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, yardımcı hizmetler
sınıfındaki özürlü personele ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/8065)
2.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, tutuklu ve
hükümlülerin sağlık hizmeti alımına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/8099)
3.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbatur’un,
kadın sağlığı konusunda farklı uygulamalar yapan hastanelere ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/8283)
4.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, bazı yazarların yargılanmasına ilişkin sorusu ve
Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/8472)
5.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, Muğla’dan Van’a sevk edilen katırlara ilişkin
sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/8548)
6.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara doğal gaz dağıtım şebekesinin özelleştirme
ihalesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/8554)
7.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, bir caddenin üst
yapısının durumuna ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı
(7/8613)
8.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Ergenekon
davasındaki bir tutuklunun sağlık durumuna ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/8668)
9.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Güney Ege Linyitleri
İşletmesindeki istihdamla ilgili haberlere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/8796)
10.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, Yatağan’da ikinci bir termik santral yapılacağı
haberlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldız’ın cevabı (7/8808)
11.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı
hakkındaki soruşturma izinlerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalay’ın cevabı (7/8809)
12.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbatur’un,
aile içi şiddetin önlenmesi konusundaki bazı düzenlemelere ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın cevabı (7/8864)
13.- Ordu
Milletvekili Rahmi Güner’in, fındık alımına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı
Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/8878)
14.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, yerli mermer ve
taş kullanımının desteklenmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/8886)
15.- Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsal’ın, mevzuata aykırı olarak yeşil kart verilmesine
ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/8898)
16.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Gaziantep’te suya
yapılan zamma ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın
cevabı (7/8919)
17.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir sulama birliğindeki
seçime ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/8964)
18.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, bir merada ham madde üretim izni verilmesine
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı
(7/9009)
19.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman’daki içme suyu
sorunlarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9010)
20.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir petrol sahasındaki
köy yollarının iyileştirilmesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalay’ın cevabı (7/9013)
21.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman’daki bir yolda
bariyer çalışmasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı
(7/9014)
22.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman Cumhuriyet
Meydanı’na ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9015)
23.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman’daki bir caddeye
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9016)
24.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Diyarbakır Silvan’daki
yol çalışmalarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9028)
25.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman’ın içme suyu
şebekesinin yenilenmesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın
cevabı (7/9029)
26.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Çankırı’daki bazı
çalışmalara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9036)
27.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Çankırı’daki bir caddenin
durumuna ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9037)
28.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Şanlıurfa’daki bazı
yolların asfaltlanmasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın
cevabı (7/9039)
29.- Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın,
Saray ilçesinde su temin sahasında ocak olup olmadığına ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9041)
30.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Yozgat’taki katı atık depolama tesisinin yol
açtığı sorunlara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı
(7/9044)
31.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, Kayseri
Büyükşehir Belediyesinin bir alımına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalay’ın cevabı (7/9047)
32.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, Kayseri
Büyükşehir Belediyesinin toplu taşımacılıktaki bir uygulamasına ilişkin sorusu
ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9049)
33.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, Yalova Belediyesinin borçlarına ilişkin sorusu
ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9054)
34.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bingöl’deki bir
mahallenin içme suyu şebekesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalay’ın cevabı (7/9056)
35.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı-Doğubeyazıt’taki
bir mahallenin içme suyu şebekesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalay’ın cevabı (7/9057)
36.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bingöl Solhan’daki bir
mahallenin yoluna ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı
(7/9059)
37.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Diyarbakır’daki bir köy
yoluna ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9060)
38.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, Kars’taki bazı altyapı
eksiklerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/9061)
39.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kırıkkale Belediyesinde
çalışan işçilerin maaşlarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın
cevabı (7/9063)
40.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kastamonu Çatalzeytin’de
selden zarar gören yollara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın
cevabı (7/9064)
41.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbatur’un,
toplumsal cinsiyete dayalı bütçelemeye ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek’in cevabı (7/9076)
42.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, Norveç’li emekliler
için bakım merkezleri kurulacağı haberlerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşek’in cevabı (7/9083)
43.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkuner’in,
Isparta’da kanser vakalarındaki artışa ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/9144)
44.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, sulamada kullanılan
elektrik fiyatlarına,
- Muğla
Milletvekili Metin Ergun’un, çiftçi borçlarına,
- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, bazı unvanlardaki personelin özlük
haklarına,
- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, TMO’nun alımlarına
ve çiftçilerin desteklenmesine,
- Ordu
Milletvekili Rahmi Güner’in, fındık piyasasına,
- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, TMO’nun buğday alım
fiyatına,
Kaçak hayvan ve et miktarına,
- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Balıkesir’de doludan zarar gören çiftçilere,
Bir kooperatif başkanı hakkındaki iddialara,
- Muğla
Milletvekili Gürol Ergin’in, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu
yönetimine ve personel alım sınavına,
Bir soruşturma raporuna,
- Ankara
Milletvekili Tekin Bingöl’ün, Beypazarı’nda doludan kaynaklanan zarara,
- Muğla
Milletvekili Gürol Ergin’in, transgenik bitki ve ürün
ithalatına,
- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Diyarbakır TMO’daki
elektrik rampası sorununa,
Harran Ovasındaki bir tarım alanının iskâna
açılacağı haberlerine,
İlişkin soruları
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/9148), (7/9149), (7/9150), (7/9151),
(7/9152), (7/9153), (7/9154), (7/9155), (7/9156), (7/9157), (7/9158), (7/9159),
(7/9160), (7/9161), (7/9162),
45.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, 2007 yılında
Dolmabahçe Sarayı’nda yapılan bir görüşmeye ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/9627)
46.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakık’ın, personel alımına ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in
cevabı (7/9633)
47.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, iade edilen soru
önergelerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Nevzat Pakdil’in cevabı (7/9917)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.00’te açıldı.
TBMM Başkanı
Mehmet Ali Şahin, yeni yasama yılının ülkemize, milletimize ve Türkiye Büyük
Millet Meclisine hayırlı olmasını dileyen bir konuşma yaptı.
Genel Kurulu
teşrif eden Cumhurbaşkanına, Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denildi.
İstiklal Marşı
okundu.
Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül, 23’üncü Dönem Dördüncü Yasama Yılı açış konuşmasını yaptı.
Dilekçe Komisyonunun 16 üyeden, Plan ve Bütçe Komisyonunun Anayasa
gereği 40 üyeden, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunun 3346 sayılı Kanun
gereği 35 üyeden, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun 23 üyeden, diğer
komisyonların 25’er üyeden kurulması ve komisyon üyeliklerinin siyasi parti
gruplarına dağılımının ilişik listedeki şekilde olmasına ve Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 1 Ekim 2009 Perşembe günkü yeni yasama yılının ilk
birleşiminde, komisyonların üye sayısının oylanmasından sonra başka konuların
görüşülmemesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi yapılan görüşmelerden sonra
kabul edildi.
Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Danışma Kurulu
önerisi üzerinde konuşan Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in şahsına sataşması
nedeniyle bir konuşma yaptı.
6 Ekim 2009 Salı
günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 16.22’de son verildi.
|
|
Mehmet Ali ŞAHİN |
|
|
|
Başkan |
|
|
Murat ÖZKAN |
|
Harun TÜFEKCİ |
|
Giresun |
|
Konya |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 2
II.- GELEN KÂĞITLAR
5 Ekim 2009 Pazartesi
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergesi
1.- İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un,
Ergenekon Soruşturmasında gizliliğe aykırı uygulamalara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7692)
No.: 3
6 Ekim 2009 Salı
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, elektrik ve doğalgaz
zammına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1536) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)
2.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, hayvancılığa ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1537) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)
3.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan-Ardanuç
karayoluna ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1538)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)
4.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, “kayıp trilyon” davası dosyasına ilişkin Adalet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1539) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2009)
5.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Kayseri’de oynanan milli maça uçakla gidilmesine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1540) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2009)
6.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Vakıfbank’tan alınan bir krediye ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1541) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
7.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Cumhurbaşkanının yurt dışı seyahatlerine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1542) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
8.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, alınmayan İran
doğalgazına ödeme yapıldığı iddiasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1543) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
9.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, bazı köşe yazarları için girişimde bulunduğu
iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1544) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/09/2009)
10.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, ÇYDD’deki aramaya ilişkin
Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1545) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/09/2009)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Van’daki okulların
sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9631)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/09/2009)
2.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, personel atamalarına
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/9632)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/08/2009)
3.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakık’ın, personel alımına ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/9633)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
4.- Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, parti
gruplarında görevlendirilen personele ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/9634) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)
5.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, Başbakan’a yöneltilen yazılı soru önergelerine
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/9635)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)
6.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, “Alparslan Türkeş’in
TBMM’deki Konuşmaları” adlı kitaba ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/9636) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)
7.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, demokratik açılım kapsamındaki görüşmelerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9637) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)
8.- Eskişehir
Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in, ödenmeyen KEY
alacaklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9638) (Başkanlığa
geliş tarihi: 01/09/2009)
9.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, kamu personeli rejimini düzenleyen kanun tasarısı
taslağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9639) (Başkanlığa geliş
tarihi: 01/09/2009)
10.- Kocaeli
Milletvekili Cevdet Selvi’nin, İsviçre’den Türkiye
kaynaklı hesaplar hakkında bilgi istenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/9640) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)
11.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, geçici personelin özlük haklarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9641) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/09/2009)
12.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, bir arazinin Ayvalık-Küçükköy
Belediyesine iadesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9642)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/09/2009)
13.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Ayvalık’taki adaların turizm amaçlı iskana
açılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9643) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/09/2009)
14.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Ayvalık Tuzla Tesisleri ihalesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9644) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/09/2009)
15.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, elektrik kaynaklı yangınlara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/9645) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)
16.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, Emniyet Genel Müdürlüğündeki bir personele ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9646) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)
17.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, bir tutuklunun ölümüyle ilgili soruşturma izni
verilmemesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9647) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03/09/2009)
18.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, TSK ve Polis
Akademisine bağlı yükseköğretim kurumlarından ilişiği kesilen öğrencilerin
üniversitelere yerleştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/9648) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)
19.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, tarihi dini yapıların
ibadete açılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9649)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)
20.- Bursa
Milletvekili Hamza Hamit Homriş’in, bir Devlet Bakanına
Çin gezisinde yapılan davranışlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/9650) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)
21.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, Ermenistan’la imzalanan protokolün
Azerbaycan’la ilişkilere etkisine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/9651) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)
22.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, elektrik zammının
dar gelirlilere etkisine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9652)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)
23.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, 5018 sayılı
Kanun uyarınca yayınlanması gereken dokümanlara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/9653) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)
24.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, bir raporda geçen terör örgütü yöneticileriyle
ilgili ifadelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9654) (Başkanlığa
geliş tarihi: 04/09/2009)
25.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Van-Kevenli TOKİ
konutlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9655) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/09/2009)
26.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara’daki taksici ve dolmuşçu esnafının bazı
sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9656) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/09/2009)
27.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Posof-Türkgözü
sınır kapısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9657) (Başkanlığa
geliş tarihi: 04/09/2009)
28.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, memur
maaşlarının iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9658)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)
29.- Kocaeli
Milletvekili Cevdet Selvi’nin, ekonomik krizin dar
gelirlilere etkisine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9659)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)
30.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, su sorunu yaşayan
köylere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9660) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08/09/2009)
31.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, geçici işçilere kadro verilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9661) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
32.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadol’un, iletişim bilgilerinin
saklanma süresine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9662) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08/09/2009)
33.- Mersin
Milletvekili İsa Gök’ün, Cumhurbaşkanının oğlunun milli maça Başbakanlık
uçağıyla götürülmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9663)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
34.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, TSK ve Polis Akademisine bağlı yükseköğretim
kurumlarından ilişiği kesilen öğrencilerin üniversitelere yerleştirilmesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9664) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
35.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe
hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/9665) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
36.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici
sayısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9666) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08/09/2009)
37.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Marmara
Bölgesindeki sel felaketine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9667)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)
38.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, ekonomik krizde
yapılacak yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9668)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)
39.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Doğu Anadolu’daki
yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9669) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/09/2009)
40.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, bazı kamu görevlileri hakkında açılan bir
soruşturmaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9670) (Başkanlığa
geliş tarihi: 09/09/2009)
41.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadol’un, kamu görevlilerinin
ağız ve diş sağlığı hizmetlerinden yararlanmalarındaki sorunlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9671) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)
42.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelik’in, İstanbul’daki sel felaketine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/9672) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/09/2009)
43.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Havran’daki köy
yollarının genişletilip asfaltlanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/9673) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/09/2009)
44.- Balıkesir
Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın, üniversite
hastanelerinde döner sermaye gelirlerinin kullanımına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/9674) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/09/2009)
45.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, bir gruba kesilen
vergi cezasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9675) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11/09/2009)
46.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Bandırma ve Gönen’de yağışların yol açtığı
hasara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9676) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/09/2009)
47.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Karabağ işgalinin doğurduğu mağduriyete
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9677) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)
48.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, katıldığı törenlerin organizasyonlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9678) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)
49.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, İstanbul’daki sel
felaketine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9679) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/09/2009)
50.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, basında “Kürt açılımı”
olarak da anılan girişimin kapsamına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/9680) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)
51.- Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçük’ün, Çanakkale’deki teşvik
uygulamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9681) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11/09/2009)
52.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, İstanbul’daki sel
felaketine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9682) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/09/2009)
53.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, bazı illerdeki sel afetlerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/9683) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)
54.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, İstanbul’daki sel felaketine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/9684) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)
55.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Mert’in, Sel Risk Haritası ve Sel Eylem Planı
oluşturulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9685) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14/09/2009)
56.- Ankara
Milletvekili Nesrin Baytok’un, bazı gazete yazarları
aleyhinde girişimde bulunulduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/9686) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)
57.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, bir kitaptaki bazı iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/9687) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/09/2009)
58.- Bursa
Milletvekili Hamza Hamit Homriş’in, İstanbul’da sel
baskınına uğrayan tır parkına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9688)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/09/2009)
59.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un,
toplu taşıma araçlarının kullanımının teşvik edilmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/9689) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/09/2009)
60.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, KEY
ödemelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9690) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/09/2009)
61.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, DDK’nın sosyal yardımlarla ilgili raporuna ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9691) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/09/2009)
62.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, medya kuruluşlarının
mali denetimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9692) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16/09/2009)
63.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macit’in, Trakya’daki sel felaketine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/9693) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)
64.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız’ın, İstanbul Bienaline
destek verilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9694) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16/09/2009)
65.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Çubuk 1 Barajındaki rekreasyon
çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9695) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16/09/2009)
66.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigen’in, EPDK’nın
kiraladığı hizmet binasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9696)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)
67.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, füze alımı ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/9697) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)
68.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, Giresun TOKİ konutlarının yer seçimine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9698) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)
69.- Bursa
Milletvekili Hamza Hamit Homriş’in, Mamak Belediyesi
Bilgi Evlerindeki çalışanların sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/9699) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)
70.- Bursa
Milletvekili Onur Öymen’in, Hükümet üyelerinin
gazeteci ve yazarlar aleyhine açtıkları davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/9700) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)
71.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız’ın, tutuklu bir turistin
serbest bırakılmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9701)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)
72.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, Ergenekon Davası savcı ve hakimleri
hakkındaki şikayetlerin incelenmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9702) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)
73.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, çek ve senetlerden
kaynaklanan mahkumiyetlere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/9703) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)
74.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, hakim
ve savcıların değerlendirilmesine yönelik bazı iddialara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9704) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
75.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Antalya eski adliye
binasının öğrenci yurduna dönüştürülmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/9705) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
76.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici
sayısına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9706) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08/09/2009)
77.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe
hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9707) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
78.- Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdal’ın, 12 Eylül 1980’den sonra
sıkıyönetim mahkemelerinde açılan davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/9708) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/09/2009)
79.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakık’ın, bir cezaevindeki
yemekten zehirlenme iddiasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/9709) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/09/2009)
80.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, Ergenekon Davası
iddianamesinde bazı bilgilere yer verilmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/9710) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)
81.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın,
Anayasanın geçici 15. maddesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/9711) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)
82.- Mersin
Milletvekili İsa Gök’ün, yargı reformu stratejisine ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9712) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)
83.- Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, bir hükümlünün
sağlık sorunlarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9713)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)
84.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’taki cezaevi yapımına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9714) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/09/2009)
85.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Tekirdağ’daki bir
cezaeviyle ilgili iddialara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/9715) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/09/2009)
86.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Ergenekon Davası kapsamındaki bazı dinlemelere
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/9716) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/09/2009)
87.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici
sayısına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/9717)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
88.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe
hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Bayındırlık ve İskan
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9718) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
89.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhan’ın, Manisa’daki istihdam projelerine ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/9719) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/09/2009)
90.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, kayıt dışı işgücüne ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/9720) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)
91.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, işsizlik sigortası
uygulamasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/9721) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)
92.- İstanbul
Milletvekili Lokman Ayva’nın, işlem hataları sonucu oluşan hak kayıplarına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/9722)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2009)
93.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, toplumsal
cinsiyete dayalı bütçelemeye ve kadın istihdamındaki sorunlara ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/9723) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08/09/2009)
94.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici
sayısına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/9724) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
95.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, maden
işletmelerindeki işçi güvenliğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9725) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)
96.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, kayıt dışı ve denetimsiz işyerlerine ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/9726) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16/09/2009)
97.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özer’in, Dursunbey Barajı Projesine ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/9727) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)
98.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, DSİ kanallarındaki
boğulma vakalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/9728) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/09/2009)
99.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, orman yangınlarına yönelik önlemlere ilişkin Çevre
ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/9729) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)
100.- Balıkesir
Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın, Balıkesir’deki
çevre kirliliğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/9730) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2009)
101.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici
sayısına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/9731)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
102.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe
hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9732) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
103.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman’daki bir derenin
temizlenmesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/9733)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)
104.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan İl Çevre
Müdürlüğünün bir ihalesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9734) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)
105.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir beldenin içme suyu
şebekesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/9735)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)
106.- Antalya
Milletvekili Tayfur Süner’in, Döşemealtı
İlçesinde yapılan helikopter pisti ve Yangın Eğitim Merkezine ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/9736) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)
107.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özer’in, TRT Çocuk Kanalında yayınlanan bir çizgi filme
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/9737) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)
108.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Kaleiçi’ndeki tarihi
yapıların kapalı tutulmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/9738)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)
109.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, TRT’nin ihalelerine ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/9739) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)
110.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe
hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/9740) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
111.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici
sayısına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/9741) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08/09/2009)
112.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, TRT’de şiddet içerikli
diziler yayınlanmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent
Arınç) yazılı soru önergesi (7/9742) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11/09/2009)
113.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, TRT Radyo-1 kanalındaki Zafer Bayramı
programına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/9743) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/09/2009)
114.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir TRT personelinin türbanlı çalıştığı
iddiasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/9744) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/09/2009)
115.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, TEKEL’in bir arazisinin
mülkiyet durumuna ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali
Babacan) yazılı soru önergesi (7/9745) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)
116.- Kayseri
Milletvekili Sabahattin Çakmakoğlu’nun, konut
edindirme yardımı ödemelerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/9746) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)
117.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, ekonomik krizin
etkilerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/9747) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)
118.- Bursa
Milletvekili Onur Öymen’in, TMSF denetimindeki bir
basın kuruluşunun yayınlarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/9748) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)
119.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, krize yönelik ekonomi
politikasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/9749) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)
120.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe
hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/9750) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08/09/2009)
121.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici
sayısına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı
soru önergesi (7/9751) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
122.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe
hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Devlet Bakanından
(Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/9752) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
123.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici
sayısına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/9753)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
124.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe
hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Devlet Bakanından
(Egemen Bağış) yazılı soru önergesi (7/9754) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
125.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici
sayısına ilişkin Devlet Bakanından (Egemen Bağış) yazılı soru önergesi (7/9755)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
126.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Basın Özgürlüğü
Deklarasyonunun imzalanmasına ilişkin Devlet Bakanından (Egemen Bağış) yazılı
soru önergesi (7/9756) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)
127.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Havran İlçesine kapalı spor salonu yapımına
ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafiz Özak) yazılı
soru önergesi (7/9757) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/09/2009)
128.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, gençlik ve
spor tesislerine ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafiz Özak)
yazılı soru önergesi (7/9758) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)
129.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe
hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Devlet Bakanından
(Faruk Nafiz Özak) yazılı soru önergesi (7/9759)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
130.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici
sayısına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafiz Özak)
yazılı soru önergesi (7/9760) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
131.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un,
Kahramanmaraş’taki spor tesislerinin yetersizliğine ilişkin Devlet Bakanından
(Faruk Nafiz Özak) yazılı soru önergesi (7/9761)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)
132.- Antalya
Milletvekili Osman Kaptan’ın, Devlet yurtları aleyhinde propaganda yapıldığı
haberlerine ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafiz Özak)
yazılı soru önergesi (7/9762) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)
133.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Doğu Anadolu’da çocuklara
yönelik spor yatırımlarına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafiz Özak) yazılı soru önergesi (7/9763) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/09/2009)
134.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’ın cazibe merkezleri
kapsamına alınmasına ilişkin Devlet Bakanından (Cevdet Yılmaz) yazılı soru
önergesi (7/9764) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)
135.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe
hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Devlet Bakanından
(Cevdet Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/9765) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
136.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici
sayısına ilişkin Devlet Bakanından (Cevdet Yılmaz) yazılı soru önergesi
(7/9766) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
137.- Edirne
Milletvekili Rasim Çakır’ın, Edirne’de bazı kamu görevlilerinin basına yansıyan
sözlerine ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/9767)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
138.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe
hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Devlet Bakanından
(Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/9768) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
139.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici
sayısına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/9769)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
140.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, Çin mallarının Türk ekonomisinde yarattığı
sorunlara ilişkin Devlet Bakanından (Zafer Çağlayan) yazılı soru önergesi
(7/9770) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)
141.- Trabzon
Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlu’nun,
Gürcistan’ın iki Türk gemisine el koymasına ilişkin Devlet Bakanından (Zafer
Çağlayan) yazılı soru önergesi (7/9771) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)
142.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici
sayısına ilişkin Devlet Bakanından (Zafer Çağlayan) yazılı soru önergesi
(7/9772) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
143.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Aydın’da Başbakan’ı
protesto eden çocuğun durumuna ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf)
yazılı soru önergesi (7/9773) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)
144.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe
hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Devlet Bakanından
(Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/9774) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
145.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici
sayısına ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi
(7/9775) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
146.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, terör örgütünün sokak çocuklarını
kullanmasına ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi
(7/9776) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)
147.- Bursa
Milletvekili Onur Öymen’in, Türk-Ermeni Yakınlaştırma
Komisyonunun Raporuna ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/9777) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)
148.- Antalya
Milletvekili Tayfur Süner’in, Ermenistan ile
imzalanan protokole ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9778)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)
149.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, ABD merkezli bir kuruluşun hazırladığı bir rapora
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9779) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/09/2009)
150.- Trabzon
Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlu’nun,
Gürcistan’ın iki Türk gemisine el koymasına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/9780) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)
151.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici
sayısına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9781) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08/09/2009)
152.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe
hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9782) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
153.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, Suriye ile mülkiyet sorunlarının çözümüne ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9783) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)
154.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, İsrail-Suriye arasında
ara buluculuk yapılmasına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/9784) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)
155.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, elektrikte maliyet esaslı fiyatlandırmaya ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9785) (Başkanlığa
geliş tarihi: 01/09/2009)
156.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, TEK’in yeniden yapılandırılmasına ilişkin Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9786) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/09/2009)
157.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun,
Kayseri’deki madencilik faaliyetlerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9787) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)
158.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, elektriğe yapılan
zamma ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9788)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
159.- Hatay
Milletvekili Fuat Çay’ın, bir firmaya verilen enerji üretim lisansına ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9789) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08/09/2009)
160.- Hatay
Milletvekili Fuat Çay’ın, Samandağ’da verilen rüzgar enerjisi üretim
lisanslarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/9790) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
161.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, taş ocaklarının ruhsatlandırılmasına ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9791) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08/09/2009)
162.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici
sayısına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/9792) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
163.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe
hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9793) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
164.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, TKİ Fen ve Tetkik
Dairesinin kapatılmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/9794) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)
165.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, TKİ’nin bazı
işletmelerindeki yolsuzluk iddialarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9795) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)
166.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, TKİ’nin bazı
ortaklıklarının yönetim ve denetim kurullarına atanan kişilere ilişkin Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9796) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/09/2009)
167.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, TPIC’in
faaliyetlerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9797) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)
168.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, elektrik zammına ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9798) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)
169.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Karabük’ün içme suyu
şebekesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9799)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)
170.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kilis’te bir çocuk parkı
yapılmasına ve başı boş köpeklerin toplanmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9800) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)
171.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köye içme suyu
şebekesi yapımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9801)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)
172.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köye içme suyu
teminine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9802) (Başkanlığa
geliş tarihi: 01/09/2009)
173.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’a doğalgaz getirilmesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9803) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)
174.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, İstanbul’daki bazı
ölüm olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9804)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)
175.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, Kayseri
tramvay hattının trafik güvenliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9805) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)
176.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köy yoluna ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9806) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)
177.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köyün yol sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9807) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/09/2009)
178.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Başbakan’ın bir yemekte polislere yaptığı
konuşmaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9808) (Başkanlığa
geliş tarihi: 04/09/2009)
179.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirel’in, Mudanya’ya yeni hükümet konağı yapımına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9809) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)
180.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, bir karayolunun
Cumhurbaşkanının geçişi sırasında trafiğe kapatıldığı iddiasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9810) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)
181.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, sığınma evlerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9811) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
182.- Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın,
vatandaşlık dosyalarının kayıtlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9812) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
183.- Sivas
Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, firari bir
sanığa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9813) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08/09/2009)
184.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köy yoluna ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9814) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)
185.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Erzurum Kazım Karabekir
Beldesindeki belediye hizmetlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9815) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)
186.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, İstanbul’daki sel felaketine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9816) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)
187.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, mevzuata aykırı
yapılan bir otelin yıkımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/9817) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
188.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici
sayısına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9818) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08/09/2009)
189.- Adana Milletvekili
Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe hazırlanmasında
toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9819) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
190.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Van’da güvenlik
güçlerince yapıldığı iddia edilen bazı olaylara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9820) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)
191.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, İstanbul’da dere
yataklarındaki yapılaşmaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/9821) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)
192.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özer’in, Hünkar Köşkü sosyal tesislerinin işletmesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9822) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/09/2009)
193.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özer’in, Bursa Büyükşehir Belediyesinin bir proje
koordinatörü hakkındaki iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9823) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)
194.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Nilüfer İlçesindeki bir kavşak düzenlemesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9824) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/09/2009)
195.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman OSB’nin yol sorununa ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9825) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)
196.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, ÇYDD’den
burs alan öğrencilerin soruşturulmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9826) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)
197.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Sevigen’in, İstanbul’daki sel felaketine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9827) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/09/2009)
198.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, İstanbul’daki çarpık yapılaşmaya ve sel
felaketine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9828)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)
199.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigen’in, İstanbul’daki sel
felaketine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9829)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)
200.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı Doğubeyazıt’taki
sel felaketi zararına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9830)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)
201.- İstanbul
Milletvekili Ümit Şafak’ın, Marmara Bölgesindeki sel felaketine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9831) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/09/2009)
202.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, Ankara’da bir caddeyle ilgili referanduma ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9832) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)
203.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, İstanbul’da
yıkımı yapılmayan bazı kaçak yapılara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9833) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)
204.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, İstanbul’daki sel felaketine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9834) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)
205.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Ayvalık Adaları Tabiat Parkı revizyon planına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/9835) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/09/2009)
206.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, Kars turizminin
geliştirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/9836) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/09/2009)
207.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, turizm sektörünün desteklenmesine ilişkin Kültür
ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/9837) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)
208.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, Bodrum’daki bir koyun planlamasına ilişkin Kültür
ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/9838) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)
209.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici
sayısına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/9839) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08/09/2009)
210.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe
hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9840) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
211.- Muğla
Milletvekili Gürol Ergin’in, Bodrum’daki bir koyun SİT niteliğindeki
değişikliğe ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/9841)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)
212.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Doğu Anadolu’da çocuklara
yönelik kurslar açılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9842) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)
213.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özer’in, THY’nin reklam filminde İngilizce isim
kullanılmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9843)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)
214.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici
sayısına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9844) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08/09/2009)
215.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un,
varlık barışı uygulamasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/9845) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)
216.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un,
deprem vergilerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9846)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)
217.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir mezraya elektrik
hattı çekilmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9847)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)
218.- İstanbul Milletvekili
Ümit Şafak’ın, İstanbul’da Gelir İdaresinin kiraladığı bir binaya ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9848) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/09/2009)
219.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, vergi borcu
olmadığına yönelik kaydın alınma şekline ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9849) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/09/2009)
220.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Doğan Yayın Holdinge
kesilen cezaya ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9850)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)
221.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, belediyelere aktarılan denkleştirme ödeneklerine
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9851) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/09/2009)
222.- İstanbul
Milletvekili Lokman Ayva’nın, tapu harçlarının banka şubelerinde ödenmesine
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9852) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/09/2009)
223.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, mali krize yönelik
önlemlere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9853) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14/09/2009)
224.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Van’da mahallelerin
aydınlatma sorunlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9854)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/09/2009)
225.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, kesilen bazı vergi cezalarına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9855) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)
226.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Doğan Yayın Grubuna
kesilen cezaya ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9856)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)
227.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, eğitimdeki kalitenin artırılmasına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9857) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)
228.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçal’ın, İstanbul-Fatih’teki bir
binanın tahsisine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9858)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)
229.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Fırat Üniversitesinin
araştırma görevlisi sayısının artırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9859) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)
230.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, fizik öğretmenliğine kontenjan ayrılmamasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9860) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/09/2009)
231.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, öğretmen atamalarında KPSS sıralamasının
açıklanmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9861)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
232.- Edirne
Milletvekili Rasim Çakır’ın, Edirne’de bazı kamu görevlilerinin basına yansıyan
sözlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9862)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
233.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici sayısına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9863) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08/09/2009)
234.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman Petrol Lisesi
lojmanlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9864)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)
235.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Açık Öğretim
Fakültesi öğrencilerine ek sınav hakkı verilmesine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9865) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/09/2009)
236.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, okullara temin edilen yazarlık yazılımlarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9866) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)
237.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, TSK ve Polis Akademisine bağlı yükseköğretim
kurumlarından ilişiği kesilen öğrencilerin üniversitelere yerleştirilmesine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9867) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/09/2009)
238.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız’ın, TSK ve Polis
Akademisine bağlı yükseköğretim kurumlarından ilişiği kesilen öğrencilerin
üniversitelere yerleştirilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9868) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)
239.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, yoksul öğrencilere yapılan yardımlara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9869) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/09/2009)
240.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, maddi imkanı yetersiz öğrencilerin desteklenmesine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9870) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/09/2009)
241.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, okullarda
kayıt parası alınmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/9871) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)
242.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Fen-Edebiyat Fakültesi
mezunlarının pedagojik formasyon almalarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9872) (Başkanlığa geliş tarihi:
11/09/2009)
243.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, öğretmen istihdamına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9873) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)
244.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir ilköğretim okulu müdürü hakkındaki bazı
iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9874)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)
245.- Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçük’ün, Çanakkale’deki okullarda
doğalgaz kullanılmasına ve okulların bazı ihtiyaçlarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9875) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)
246.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir mahalleye okul
yapılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9876)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/09/2009)
247.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un,
ilköğretim okullarının ihtiyaçlarının karşılanmasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9877) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/09/2009)
248.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un,
okullarda etüt uygulamasının kaldırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9878) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/09/2009)
249.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un,
anaokullarındaki öğretmen açığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9879) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/09/2009)
250.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Balıkesir’deki eğitim çalışanlarının tedavi
yolluklarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9880)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)
251.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, eğitim-öğretim hazırlık ödeneğine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/9881) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/09/2009)
252.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe
hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9882) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
253.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici
sayısına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/9883)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
254.- Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, Mardin
Kızıltepe’deki bir patlama olayına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9884) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)
255.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Van Çaldıran Devlet
Hastanesinin personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/9885) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)
256.- Hatay
Milletvekili Mustafa Öztürk’ün, Eskişehir’de yapılan
yapay plaj tesisine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9886)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2009)
257.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, toplumsal
cinsiyete dayalı bütçelemeye ve kadın sağlığına yönelik çalışmalara ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9887) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
258.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici
sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9888) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08/09/2009)
259.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhan’ın, Turgutlu Devlet Hastanesinin ihtiyaçlarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/9889) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/09/2009)
260.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, tutuklu ve hükümlülerin
tedavisinde şikayet edilen doktorlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9890) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/09/2009)
261.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, iptal edilen bir yasal düzenlemeye ilişkin Sanayi
ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/9891) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)
262.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici
sayısına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/9892)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
263.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe
hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9893) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
264.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, incir üreticiliğine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9894)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/09/2009)
265.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, kızartma yağlarının denetimine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9895)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)
266.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun,
Kayseri’deki destek ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9896) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)
267.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, Tarım ve
Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumuna yapılan proje ve faaliyet başvurularına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9897) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/09/2009)
268.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, mısır fiyatlarının
açıklanmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9898) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
269.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuş’un, mısır fiyatlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9899)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
270.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici
sayısına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/9900) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
271.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe
hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9901)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
272.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, ayçiçeği destekleme primine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9902)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)
273.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, İstanbul Metropolitan Planlama Merkezinin ulaşım planlamasına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/9903) (Başkanlığa geliş
tarihi: 01/09/2009)
274.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhan’ın, Gördes-Çiçekli Beldesinin yol sorununa ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/9904) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/09/2009)
275.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, Konya’ya sivil havaalanı yapımına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/9905) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)
276.- İstanbul
Milletvekili Lokman Ayva’nın, havayolu ulaşımında engelli yolculara yönelik
düzenlemelere ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/9906)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/09/2009)
277.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici
sayısına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/9907) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08/09/2009)
278.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçe
hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9908) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
279.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars-Susuz karayoluna
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/9909) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/09/2009)
280.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan-Kars karayoluna
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/9910) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/09/2009)
281.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Türk Telekom’un özelleştirmesine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/9911) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/09/2009)
282.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Artova-Zile yolunun asfaltlanmasına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/9912) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)
283.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, işine
son verilen bir kaptan pilota ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/9913) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/09/2009)
284.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, bir yoldaki trafik güvenliğine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9914) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/09/2009)
285.- Trabzon
Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlu’nun, sabit
hatsız ADSL kullanımının sağlanmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9915) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/09/2009)
286.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadın yönetici
sayısına ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi
(7/9916) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/09/2009)
287.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, iade edilen soru
önergelerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru
önergesi (7/9917) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/08/2009)
288.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’ın teşvik kapsamındaki yerine ilişkin
Devlet Bakanından (Cevdet Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/9918) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03/09/2009)
289.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçal’ın, Zonguldak’ta Devlet
tiyatrosu açılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/9919) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/09/2009)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- DTP Grubu
Adına Grup Başkanvekili Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın,
kadınlara yönelik cinayet olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/420)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2009)
2.- Kırıkkale
Milletvekili Osman Durmuş ve 25 Milletvekilinin, organ temini ve organ
naklindeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/421) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/06/2009)
3.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 21 Milletvekilinin, Amik Ovasındaki
Sulama sorunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/422) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/06/2009)
6 Ekim 2009 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN –
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2’nci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in,
yeni yasama yılının hayırlı olmasını ve 23’üncü Dönemde vefat eden
milletvekillerine Allah’tan rahmet, ailelerine, milletimize tekrar başsağlığı
dile-yen konuşması
BAŞKAN –
Saygıdeğer millletvekilleri, yeni yasama yılının siz
saygıdeğer milletvekili arkadaşlarımıza ve aziz milletimize hayırlar
getirmesini diliyorum.
23’üncü Dönemde, seçimlerden hemen sonra, görevine başlamadan
vefat eden İstanbul Milletvekili Mehmet Cihat Özönder
Beyefendi’ye, 2008 yılında rahmete kavuşan İstanbul Milletvekilimiz Osman Gazi Yağmurdereli’ye ve yine 2008 yılında kaybettiğimiz İstanbul
Milletvekilimiz Gündüz Suphi Aktan Beyefendi’ye ve 2009 yılında kaybettiğimiz
Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı ve Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu Beyefendi’ye Allah’tan rahmet, kederli
ailelerine ve milletimize tekrar başsağlığı diliyorum.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Konuşma süreleri
beşer dakikadır.
Hükûmet bu konuşmalara
cevap verebilir. Hükûmetin konuşma süresi yirmi
dakikadır.
Gündem dışı ilk
söz, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanlığı seçimleri münasebetiyle söz
isteyen Antalya Milletvekili Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’na aittir.
Sayın Çavuşoğlu, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu’nun, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi
Başkan-lığı seçimlerine ilişkin gündem dışı konuşması
MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU
(Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, çok
değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkanımın
da belirttiği gibi, geçen hafta Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin bu yıl
son oturumundaki 2010 yılında yeni seçilecek Başkanla ilgili gelişmeleri size
aktarmak için ve de oradaki çalışmalarımızla ilgili çok değerli milletvekili
arkadaşlarıma teşekkür etmek için söz aldım ve söz verdiğiniz için çok teşekkür
ederim.
Avrupa Konseyi
Parlamenterler Meclisinde, mevcut yazılı anlaşmalara göre ve de şu andaki
mevcut İç Tüzük’e göre iki yılda bir yenilenecek olan Başkanlık seçimi oradaki
siyasi gruplar arasında bir rotasyona tabi tutulmuştur ve 2010 yılı itibarıyla,
bu rotasyon anlaşmasına göre Başkanlık dönemi Avrupa Demokratları Grubuna
gelmiştir. Dolayısıyla, Avrupa Demokratları Grubu da, kendi
arasında 2 tane aday çıktığı için, Grubun Başkanı İngiltere’den David Wilshire ve bendeniz aday
olduğum için, parti kendi içinde seçim yapmıştır ve bu seçim sonucunda
-sizlerin de takip ettiği gibi- grubumuzdaki oyların büyük ekseriyetini alarak
bu adaylık yarışında seçimi kazandık ve Türkiye çok önemli bir dönemece
gelmiştir.
Ben, bugüne kadar
yaptığım konuşmalarda başta Sayın Cumhurbaşkanımıza çok teşekkür ettim, gerek
bize verdiği destekler gerekse dokuz yıl orada görev yapmış Sayın
Cumhurbaşkanımızın, oradaki dostlukların çok faydasını gördük. Tabii ki Sayın
Başbakanımızın liderliğinde yürüttüğümüz kampanyaların faydasını çok gördük,
Sayın Başbakanımıza da çok teşekkür ettik, bir kere daha teşekkür ediyoruz.
Yine, Devlet Bakanımız, Başmüzakerecimiz Sayın Egemen
Bağış ve Dışişleri Bakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu da
bu süreçte bize çok katkı sağlamışlardır, onlara da teşekkür ettik, yine
teşekkürlerimizi tekrar ediyoruz ve Dışişleri Bakanlığı mensuplarına da çok
teşekkür ediyoruz. Ama ben bugün özellikle Türkiye Büyük Millet Meclisine ve de
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Değerli Başkanına ve de milletvekili
arkadaşlarıma teşekkür etmek için söz aldım. Sayın Başkanımıza, Sayın Mehmet
Ali Şahin’e çok teşekkür ediyoruz. Özellikle oraya oy kullanmak için gelecek
arkadaşlarımıza onay verdiği için ve o arkadaşlarımızın Strasbourg’a
gelerek oy kullanmasını sağladığı için, verdikleri destek için Sayın Meclis
Başkanımıza çok teşekkür ederiz ve heyetimizde bulunan milletvekili
arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Milletvekili arkadaşlarımız, aynı grupta
bulunduğumuz milletvekili arkadaşlarımız verdikleri oylarla bize destek
olmuşlardır. Sayın Ruhi Açıkgöz, Sayın Ali Rıza Alaboyun,
Sayın Abdullah Çalışkan, Sayın Behiç Çelik, Sayın Zeynep Dağı, Sayın Metin Ergun, Sayın Suat Kınıklıoğlu,
Sayın Vahit Kirişci, Sayın Ertuğrul Kumcuoğlu, Sayın Yüksel Özden ve Sayın Tuğrul Türkeş
arkadaşlarımız bize destek olmuşlardır. Ama aynı grupta olmadığımız, farklı
partilerde olan değerli milletvekili arkadaşlarımız da tabii ki oy veremediler
başka partilerde olduğu için ama bize destek verdiler, o arkadaşlarımıza da çok
teşekkür ediyorum. Sayın Lokman Ayva’ya, Sayın Erol Cebeci’ye, Sayın Birgen
Keleş’e, Sayın Haluk Koç’a… Sayın Haluk Koç, annesi rahatsız olduğu için Strasbourg’a gelemediler ama oradan birkaç defa telefon
açarak büyük bir nezaket gösterdiler “Yapabileceğimiz bir şey var mı?” diye
sordular. Kendilerine çok teşekkür ediyoruz. Tabii ki Sayın Nursuna Memecan’a, Sayın Mehmet Tekelioğlu’na,
Sayın Özlem Türköne’ye ve Sayın Mustafa Ünal’a çok
teşekkür ediyorum.
Çok değerli
milletvekilleri, elbette bu, Türkiye'nin başarısıdır. Elbette
Türkiye olarak, AK PARTİ İktidarı olarak ve yüce Meclis olarak bugüne kadar bu
reformları yapmasaydık, Türkiye’yi bu noktalara getirmeseydik, Türkiye
demokrasi bakımından, Avrupa’nın değerleri olan demokrasi, insan hakları ve
hukukun üstünlüğü bakımından bu noktalara gelmeseydi ve Hükûmetimizin
ve bu Meclisin yaptığı reformlar sayesinde Avrupa Konseyinde 2004 yılında
denetimden çıkmasaydık, hâlâ ikinci sınıf, denetlenen bir ülke konumunda
olsaydık bu başarıları elde edemezdik. Tabii ki ben şahsım adına
onurluyum, gururluyum ama ülkem adına asıl onurluyum, gururluyum ve çok
sevinçliyim. Dolayısıyla, Hükûmetimizin ve
Meclisimizin bu yaptığı reformlar ve AK PARTİ İktidarının gerek Türkiye’yi
güçlü bir Türkiye yapması gerekse dış politikada dinamik, aktif ve de başarılı
bir dış politika izlemesi sayesinde, artık Türkiye buralara aday olabiliyor,
Türkiye artık bu başarıları elde edebiliyor. Ben eminim ki Türkiye olarak
birlik beraberlik içinde daha çok çalışırsak, daha çok Türkiye’yi
demokratikleştirirsek, bu süreçleri devam ettirirsek, Avrupa’nın değerlerine,
standartlarına, daha çok Türkiye’yi çağdaş değerlere ulaştırırsak ve de dış
politikada aynı çalışmaları devam ettirirsek, Türkiye çok daha önemli
başarıları elde edecektir, bu başarıları yakalayacağız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Çavuşoğlu, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU
(Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dolayısıyla, bir
kere daha hepinize çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Kumcuoğlu, mikrofonunuzu açtıracağım efendim.
Konuyla ilgili
olarak kısa bir açıklama yapacak Sayın Ertuğrul Kumcuoğlu.
Buyurun efendim.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Aydın Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu’nun,
Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu’nun
gündem dışı konuşmasına ilişkin açıklaması
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben de Avrupa
Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanlığı yolunda aldığı önemli mesafe
dolayısıyla Sayın Çavuşoğlu’nu candan kutluyorum ve
kendisine seçim sürecinin bundan sonraki aşamalarında başarılar diliyorum.
Sayın konuşmacı
tarafından da ifade edildiği üzere, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisindeki
MHP temsilcileri olarak bizler, partimizin tarihî çizgisine ve ülke gündemiyle
ilgili genel duruşuna uygun bir biçimde, farklı bir partiden de olsa kendisine
tam destek verdik ve vermeye devam edeceğiz. Ancak, dış ilişkilerdeki uzun
birikimime dayanarak söylüyorum: Olayın bundan sonraki aşaması biraz daha zor
geçecek gibi görünüyor. Biliyorsunuz, bundan kısa bir süre önce, UNESCO Genel
Direktörlüğüyle ilgili olarak önemli bir fırsatı kaçırdık. “Biz söz verdik,
falan ülke adayını destekleyeceğiz.” gibi tartışmalı gerekçelerle, önümüze
gelen nimeti teptik. Sonunda, bizim desteklemediğimiz ülkenin adayı kazandı, ne
İsa’ya ne de Musa’ya yaranamadık. Onun için, ilgili bütün kişi ve mercilerin, bu
önemli konuda bundan sonra gerekli hassasiyeti, dikkat ve itinayı göstermesi
gerekiyor. Biz, parti ve kişiler olarak üzerimize düşen görevi yapmaya devam
edeceğiz.
Bu duygu ve
düşüncelerle Sayın Çavuşoğlu’na bir kere daha
başarılar diliyorum, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Kumcuoğlu. Biz de Sayın Çavuşoğlu’na başarılarının devamını diliyoruz.
Gündem dışı
ikinci söz, yeni yasama yılı hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’a aittir.
Sayın Şandır,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın,
yeni yasama yılının başlamasına ilişkin gündem dı-şı konuşması
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet
Meclisinin yeni çalışma yılının başlangıcında öncelikle yüce heyetinizi şahsım
ve grubum adına saygıyla selamlıyorum. 23’üncü Dönem, Dördüncü Yasama Yılı
çalışmalarının ülkemize, milletimize, siyasi partilerimize, Meclisimize ve siz
değerli milletvekillerine hayırlı sonuçlar getirmesini temenni ediyorum. Bu
çalışma yılının başarılı geçmesini, tüm milletvekillerimizin, tüm siyasi parti
gruplarımızın ve özellikle de grup başkan vekillerimizin başarılı bir yıl
geçirmesini de temenni ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, ülkemiz ve milletimiz açısından bir kavram kargaşasının
belirsizliğinde önemli bir sürece giriyoruz. Bu süreci biz tehlikeli bir süreç
olarak değerlendiriyoruz. Birileri bunu fırsat olarak değerlendirebilir, güzel
şeyler olacak diye de değerlendirilebilir. Ama kabul edersiniz ki bu süreci bu
Mecliste, bu çatının altında birlikte karara bağlayacağız, birlikte hukuka
bağlayacağız. Onun için, bu yasama yılının gerçekten tarihî bir süreç olacağını
ve bu tarihî sürecin sorumluluğu altında burada birlikte çalışacağımızı
hatırlatmak istiyorum. Ve bugün ilk birleşimi yapıyoruz, ilk oturumu yapıyoruz.
Bu sebeple başlangıçta malumu ilam etmek, ortak paydaları yeniden hatırlamakta
fayda görüyorum.
Değerli
milletvekilleri, ben, bu malumu ilam etmenin ve ortak paydaları hatırlamanın,
hukuki, siyasi, bir anlamda da ahlaki bir sorumluluk olduğu kanaatindeyim. Bu
sebeple, mensubu olmakla övünç duyduğumuz ve çatısı altında geleceğe karar vereceğimiz
bu Meclis, bu devleti kuran iradedir; bir millî mücadele sonrasında bu devleti
bağımsız, millî, milleti ve toprağıyla bölünmez bir bütün olarak kuran bir
kurucu meclistir. Öncelikle hatırlatmak istediğim, ortak payda olarak ifade
etmek istediğim husus: Türkiye Büyük Millet Meclisi ve sayın milletvekilleri
olarak bu Meclisin kurucu iradesine saygı göstermek mecburiyetinde olduğumuzun
altını çizmeye çalışıyorum. Bu Meclisin kurucu iradesi, bu devletin Türkiye
Cumhuriyeti devleti olduğu ve bu devletin halkının adının “Türk milleti” olduğu
gerçeğidir. Bu gerçeği hiçbir gerekçe ortadan kaldıramayacaktır.
Türk milleti,
tarihin ve coğrafyanın gerçeğidir. “Türk” kelimesi, bir ırkın adı olmaktan daha
öte, tarih yapan, medeniyetler kuran beşerî bir tarihî varlığın siyasi
kimliğidir. Türkiye’de yaşayan insanların millî ve siyasi kimliği “Türk milleti”dir. Anayasa’mız ve cari kanunlarımız bunu
söylemektedir. Türkiye hukuk devleti ise veya hukukun üstünlüğü hepimizin ortak
paydası ise bu durum hepimizi bağlamalıdır ve Meclisimiz buna özen göstermek
mecburiyetindedir. Etnik inanç ve diğer farklılıklarımız bu gerçeği
değiştiremez. “Millet”, “milletim”, “milletimiz” kelimeleri “Türk milleti”ni ifade etmek durumundadır. Bunun aksini düşünmek
veya başka anlamda kullanmak bölücülük olacaktır.
Bu anlamda, Türk
milletinin iradesiyle oluşan ve iradesinin tecelli ettiği bu Meclis, siz
değerli milletvekilleri, siyasi partiler vasıtasıyla sorunlarına çözümler
aramaktadır. Dolayısıyla, biz, burada, bu milletin, yani Türk milletinin
sorunlarına bir bütünlük içerisinde çözüm aramak mecburiyetindeyiz.
Farklılıkları, özellikle de bir etnik kimliği özne yaparak sorun tartışmak
Türkiye Büyük Millet Meclisinin varlık ve kuruluş sebebine aykırı olacaktır.
Anayasa’nın özüne, ruhuna ve özellikle de 81’inci maddeye göre yaptığımız
yemine aykırı olacaktır. İşte, ikinci husus, hatırlatmak istediğim husus: Türk
milletinin huzurunda devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez birliğini
koruyacağımıza şerefimiz ve namusumuz üzerine yapmış olduğumuz yemini
unutmamamız gerekmektedir.
Sorunlar
Türkiye'nindir, Türk milletinindir. Bu sorunları etnik temelde tartıştığınız
takdirde, bulacağınız çözümler mutlaka bir ayrışmayı getirecektir. Bu
ayrışmanın cepheleşme ve çatışmaya dönüşmesi Türkiye'nin kıyameti olacaktır,
bunu hatırlatmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz bu
anlam ve kapsamda uzlaşmacı, hoşgörülü, diyaloğa
açık, sorun üreten değil, sorunun çözümüne katkı veren bir muhalefet siyasetini
takip edeceğimizi bu Meclisin çalışmaya başladığı ilk gün de ifade ettik, Sayın
Genel Başkanımız ifade etti, bunu tekrar ifade ediyorum ancak ülkemizin
geleceği, milletimizin birliğine dönük…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Şandır, konuşmanızı tamamlayınız.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – …bu tehdit
ve tehlikeler karşısında bilesiniz ki Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz her
türlü imkânı kullanarak, İç Tüzük’ün ve yasaların bize verdiği imkânı
kullanarak milletimiz adına milletimizle birlikte bu tehlikeyi bertaraf
edebilmek için burada bir gayret göstereceğimizi bilmenizi istiyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tabii ki Meclis gündemini Hükûmet
belirleyecektir, takdir onundur, ülkemizin yönetimi milletimiz tarafından
onlara emanet edilmiştir dolayısıyla ülke sorunlarının çözümünün önceliğini
belirlemek Hükûmetin takdiri, Hükûmet
partisinin, grubunun takdiridir, buna hiç itirazımız yok ama bu ülkenin ve bu
milletin sanal gündemlerle meşgul edilmesine de müsaade etmemek gerekiyor. Bugün
ülkemizin birçok sorunu var, çiftçilerimiz gerçekten sıkıntı içerisinde.
Dikkatinize sunmak istiyorum, Sayın Hükûmetin
dikkatine sunmak istiyorum: Zeytin üretimi başlamıştır ama bugün zeytincilik
gerçekten çok sıkıntılı bir fiyat kıskacı altında sıkıntıya sokulmuştur, buna
acilen çözüm üretilmesi gerekmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) – Sayın Başkanım, müsaade ederseniz…
BAŞKAN – Sayın
Şandır, buyurun.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Bir başka husus: Yeni eğitim yılı yine sorunlarla
başladı. Yine, Türkiye’ye yakışmaz istatistiki
rakamlar bizi utandırdı. Yine dolu sınıflar, yine özlük haklarında sorun
yaşayan öğretmenlerin sorunları çözülmeden yeni bir öğretim yılına başladık.
Geçen sene hangi sorun varsa bu sene gene aynı sorunlar devam etmektedir.
Bir başka sorun:
Yeni yasama yılına başlarken Hükûmete ve iktidar
partisi grubuna gündem olarak hatırlatmaya çalıştığım konular olarak
söylüyorum; bu, karşılıksız çeklerle ilgili yaşanan mağduriyet. Bu insanlar,
bugün aileleriyle, çocuklarıyla cezalandırılmakta. Gerçekten feryatlar arşı
buldu. Buna bir çözüm üretmek lazım. Bu insanlar bizim insanlarımız. Bu
insanlar, borçlarını ödememek değil, borçlarını ödeyebilmek için hapiste
tutulmamaları gerektiğini ifade ediyorlar, arzu ediyorlar. Buna da Hükûmetin yabancı kalmaması gerektiği kanaatindeyim.
Ayrıca kamu
çalışanlarının, işçilerin, emeklilerin…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın
Şandır, son cümlelerinizi alayım efendim. İki dakika ek süre verdim, tamamlayın
lütfen konuşmanızı.
Buyurun.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) - …kısacası toplumun tüm kesimlerinin birçok sorunu bulunmaktadır. Bu
sorunların çözümüne dönük hukuk oluşturmak konusunda siyasi iktidarın ve onun
sayın grubunun yöneticilerinin Meclis gündemini oluşturmalarını ve bu gündemin
burada hukukileştirilmesi için muhalefetle samimi, dürüst bir diyalog
içerisinde, güvene dayalı bir diyalog içerisinde bir çalışma ortamı
oluşturmalarını özellikle Meclisimizin geleceği açısından istirham ediyorum.
Meclisimizin
Dördüncü Yasama Yılının hayırlı çalışmalara vesile olmasını ve tüm grupların,
tüm milletvekillerinin başarılı bir çalışma yılı yapmalarını Yüce Allah’tan
temenni ediyor, niyaz ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Şandır.
Gündem dışı
üçüncü söz, Parlamentonun bazı önemli konular karşısındaki refleksiyle ilgili
söz isteyen Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’e
aittir.
Sayın Öztürk, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün,
Parlamentonun bazı önemli konular karşısındaki refleksine ilişkin gündem dışı
konuşması
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle 23’üncü Dönem
Dördüncü Yasama Yılının tüm halkımıza iyilikler getirmesini diliyorum. Umut
ediyorum ki bu yasama yılında halkımızın gereksinimlerini karşılayacak yasalar
çıkartırız.
Yine, işçi sınıfı
mücadelesinin devrimci önderlerinden Süleyman Çelebi’ye dün yapılan saldırıyı
nefretle kınıyorum.
Bundan on dokuz
yıl önce 6 Ekim 1990’da hunharca bir saldırıda katledilen Doçent Doktor Bahriye
Üçok’un anısı önünde saygıyla eğiliyorum, kendisine
Tanrı’dan rahmet diliyorum.
Bugün İstanbul
Taksim’de IMF karşıtı platformun IMF’ye karşı yaptığı demokratik tepkiye
yönelik hunharca saldırıyı da lanetliyorum. Demokrasi ve özgürlükler döneminde
yaşadığımız iddia edilen bir süreçte, insanların en demokratik hakkını
kullanmaya yönelik bu tip saldırıları nefretle kınıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Parlamento bizim anayasal sistemimizde çok önemli yeri olan bir
olaydır, parlamenter sistemin ta kendisidir. Parlamenter sistem, üyeleri halk
tarafından seçilen ancak yürütmeyi de denetleyen bir sistemdir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi kuvvetler ayrılığı içerisinde bu yönüyle bakıldığında çok önemli
bir konuma sahiptir. Yürütme organının kaynağı bu güçtür. Kuvvetler ayrılığının
öbür tarafını oluşturan yargının da, bağımsız ve tarafsız yargının da hukukunu
düzenleyen, değiştiren hatta kaldıran da yine yasama organıdır. Dolayısıyla yasama
organının gücünü doğru kullanması kendiliğinden ortaya çıkar.
Yasama gücünün
kurumsal yapısını tamamlayan en büyük unsur Parlamentonun yasama refleksidir.
Yasama refleksi, millet adına sürekli nöbette olan Meclisin önemli olaylar
karşısında, hukuk içinde kalmak kaydıyla, hukuka bağlı olmak kaydıyla milletin
asil iradesini geç kalmadan ancak etkili ve ölçülü bir biçimde
seslendirmesidir, dile getirmesidir. Milletin ihtiyaçlarının giderilmesi,
milletin muhtaç olduğu moralin yerine gelmesi ve milletin umut tazelemesi bu
Parlamentonun yasama refleksini kullanmasına bağlıdır. Yasama organını yöneten
temsilciler ve siyaset kurumu böyle bir refleksin varlığının bilincinde
midirler, onu ben bilmiyorum. Ancak bildiğim bir tek şey, bu yasama refleksinin
Parlamento tarafından hemen hemen hiç kullanılmadığı,
hatta üstünün dört elle örtüldüğüdür. Bunun en temel nedeni ülkemizdeki,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin genellikle Hükûmet
ağırlıklı işlemesidir. Yani yasama organı içinden çıkardığı Hükûmeti
denetlemesi gerekirken kendisinin neredeyse Hükûmet
tarafından denetlenir hâle gelmiş olmasıdır.
Şimdi yüksek
kurula yakın geçmişte yaşanan refleks körlüğünün somut bir örneğini vermek
istiyorum. Biliyorsunuz Adli Tıp müessesesi toplumda çok tartışıldı ve bu
nedenle 4 Şubat 2009 günü Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili arkadaşlarımızla
birlikte Adli Tıbbın araştırılması konusunda Meclis araştırma önergesi verdik.
Ancak bu önergemiz AKP Grubu tarafından reddedildi. Meclis gündeminin yoğunluğu
olduğu nedeniyle reddedildi. Ancak aradan geçen en kısa zamanda, 20 Temmuz
günü, Cumhurbaşkanı Devlet Denetleme Kurulunu harekete geçirerek Adli Tıp
Kurumunun incelenmesini ve denetlenmesini istedi.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi burada refleks göstermesi gereken Parlamento değil miydi?
Bugüne kadar toplumu bu kadar ilgilendiren, sistemin, özellikle hukuk
sisteminin bel kemiğini oluşturan Adli Tıpla ilgili toplumda var olan kuşkuları
ortadan kaldırmak ve bu Kurumu yeniden güvenilir bir kurum hâline getirmek
Meclisin görevi değil miydi?
Adli Tıptan
alacağımız raporlarla biz bazen katilleri masum, masumları katil ilan
edebiliyoruz. Yine buradan alınan raporlarla insanların kendi yaşamlarıyla
oynadığımız gibi çocuklarının, karılarının…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Devamla) – …etrafının geleceğiyle oynayabiliyoruz, toplum kışkırtılabiliyor ve
buradan alınan raporlarla toplum başka yönlere yönlendirilebiliyor. Ancak
böylesine önemli bir konuda Parlamento refleksini gösterememiştir, bunu kısmi
de olsa Cumhurbaşkanlığı yerine getirmek durumunda kalmıştır.
Değerli
arkadaşlarım, refleksleri olmayan canlı organizmaların dış etkilere karşı
yeterince hızlı tepki verememeleri nedeniyle yaşamlarını sürdürme olanakları
yoktur.
Bakın, 1876
yılından sonra oluşan Osmanlı Meclisinde -sanıyorum- o dönemin Meclis Başkanı
Ahmet Vefik Paşa bir Arap kökenli milletvekilinin o
Mecliste Türkçe konuşmaması, Arapça konuşması üzerine aynen şunu söylemiştir:
“Git Türkçeyi öğren gel.” Çünkü o tarihteki Anayasa’nın 18’inci maddesi
-yanılmıyorsam- Türkçe kullanılmasına ilişkin. Ahmet Vefik
Paşa’nın o tarihte,1800’lü yıllarda gösterdiği…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Devamla) - …refleksin ben, bugün, bu Parlamentonun dörtte 1’ini gösterememiş
olmasından son derece üzüntülü olduğumu söylemek istiyorum ve Parlamentonun
gerçekten denetim mekanizmasını son derece uygun, doğru şekilde kullanmasının
şartlarını yaratmasını istiyorum.
Hepinize saygılar
ve sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Öztürk.
Hükûmet adına İçişleri
Bakanı Sayın Beşir Atalay’ın bir açıklama talebi vardır.
Sayın Bakanım,
buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın, DİSK Genel Başkanı
Süleyman Çelebi’ye yapılan saldırı ve IMF-Dünya Bankasının İstanbul’daki yıllık
toplantısı nedeniyle yapılan gösteri ve alınan tedbirlere ilişkin açıklaması
İÇİŞLERİ BAKANI
BEŞİR ATALAY (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Yeni yasama
yılımız hayırlı olsun, dileğim sağlıkla, huzurla verimli bir dönem geçiririz.
Dün, bildiğiniz
gibi DİSK Başkanı Sayın Çelebi’ye bir saldırı oldu, onunla ilgili burada zikredildi.
Ben de kısaca Kurulunuzu bilgilendireyim istedim. Önce, tabii bu saldırıyı
kınıyoruz. Ben dün olayı duyduktan sonra kendim de İstanbul’a gittim. Zaten
İstanbul Emniyeti, Valiliği yakından ilgileniyordu, kendisini de hastanede
ziyaret ettik.
Olay şöyle
gelişiyor: Birisi randevulu olarak saat 15.00 civarında geliyor ve kendi
odasında bu silahlı saldırı oluyor. Diz altı daha çok… Yani bir hayati tehlike
yok. Zaten gece saat ona kadar ameliyatları bitti. İlgili kişiyi, kendi
koruması olan bizim polisimiz yakaladı, silahını teslim aldı. Ruhsatsız bir silah. Kendilerinin önceden tanıdığı ve
randevulu bir görüşme bu. Siyasi veya terörle ilgili bir boyutu yok. Biz
kendisine geçmiş olsun diyoruz işçi camiamıza, sendikasına, ailesine, ama
tekrar ifade edeyim: Gece boyu da takip ettik. Ameliyatı gayet iyi geçti ve şu
anda da sağlığı iyi. Ben bugün gelirken de başhekimden ayrıca bilgi aldım. Onu
ifade edeyim.
Diğer bir konu
da, izninizle Sayın Başkan, bugün tabii İstanbul’da başka görüntüler ekrana
yansıdı. Biliyorsunuz, Türkiye çok önemli bir uluslararası toplantıya ev
sahipliği yapıyor. IMF-Dünya Bankasının yıllık önemli
toplantısı burada. 186 ülkenin temsilcisi katılıyor. Akşam Merkez
Bankası Başkanına sordum: “Kaç merkez bankası başkanı var burada?” 170 merkez bankası
başkanı burada ve ülkelerin genelde maliye bakanları, ekonomiden sorumlu
bakanları. Büyükçe bir toplantı. İstanbul’da tabii
ciddi güvenlik tedbirleri aldık. On dört tane basın bildirisi, açıklama -eğer
birileri, varsa tepkilerini dile getirecek- protesto vesaire. Yer tespit
edilmişti ve bu ilan edildi, buralardır, şuralardır diye. Bu konuda polis
sadece konferans vadisinin çevresinde tedbir almış oldu. Başka yerlerde,
belirlenen yerlerde tabii, gösteriler yapılabilir. Bugün, daha çok Taksim
Meydanı ağırlıklı, yaklaşık 1.500 kişi, bunların çoğunluğu gene sendika
mensubu, orada tepkilerini dile getirdiler. Sendikacılara hiçbir müdahale
yapılmadı -DİSK veya KESK üyesi çoğunluğu- geldiler, basın bildirilerini
okudular ve gittiler. Sadece iki küçük grup vardı. Birisi 40 civarında, birisi
50 civarında. Bunlar yasa dışı örgütleri sembolize eden bayrak vesaire de
taşıyorlardı ve polise saldırıda bulundular. Bunları akşamüzeri valilik teşhir
edecek. Ellerinde taş, şeyden yapılmış bomba vesaire. Onlara ancak su sıkıldı,
gaz sıkıldı. Normal işçilere hiç müdahale edilmedi ve öğle vakti de zaten
toplantı bittiğinde, saat 12.00 civarı her şey bitmişti, dağılmıştı. Ekrana
görüntüler biraz yansıdı. Onun için bilgilendirmiş olayım. Polis sonuna kadar
anlayışlı, tedbirli ve hiçbir yaralanma olayı falan da olmamıştır.
Bu vesileyle
hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum ve hayırlı bir çalışma yılı diliyorum.
Sağ olun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Bakanım.
CANAN ARITMAN
(İzmir) – İstanbul’da parkta çocukları öldüresiye dövüyor polis.
BAŞKAN – Sayın
Üçer, buyurun efendim.
3.- Van Milletvekili Özdal
Üçer’in, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın bilgilendirme amaçlı konuşmasının
yüzeysel olduğuna ilişkin açıklaması
ÖZDAL ÜÇER (Van)
– Ben de yeni yasama yılımızın hepimize hayırlı olması dilekleriyle aslında
Meclis çalışmalarının sağlıklı bir şekilde yürüyebilmesinin en temel
kurallarından biri olan kamuoyunu doğru bilgilendirme sorumluluğunu hatırlatmak
açısından aracılık etmenizi istedim.
Sayın Bakanın
bilgilendirme konusunda, herkesin gözü önünde cereyan eden olaylar hakkında çok
yüzeysel değerlendirmeler yaparak, işçileri bile “normal işçiler”, “anormal
işçiler” diye ayırarak, konferansın çevresinde güvenlik alındığını diğer
tarafta alınmadığını… Yani bu konularda Sayın Bakanın bu Meclisi doğru
bilgilendirme sorumluluğu vardır.
Bütün bu tür
olaylarda, dünyanın gelişmiş ülkelerinin hiçbirinde kendi yurttaşlarına…
G-8’ler protesto edilmiştir, G-20’ler protesto edilmiştir, yurttaşlar kendi
devlet başkanlarını protesto etmişlerdir ama hiçbiri kendi yurttaşına bu
şekilde davranmamıştır. Ülkemize bu tür durumlar yakışmamaktadır.
BAŞKAN – Sayın
Üçer, bir kısa açıklama için verdim, Sayın Bakana burada cevap verme durumu söz
konusu olmamalı. Sayın Bakan buradadır, konuşabilirsiniz özel olarak ama…
ÖZDAL ÜÇER (Van)
– Hayır, şimdi genel bir konudur Sayın Başkan…
BAŞKAN – Ama
Sayın Bakanın verdiği bilgiler, o konuda aldığı bilgiler mi sağlıklı yoksa
sizin söylediğiniz bilgiler mi sağlıklı, bunun müzakeresini burada yapamayız.
Ayrıca denetim yolları vardır, onu o şekilde yapabiliriz.
Ben size teşekkür
ediyorum.
Sağ olun.
ÖZDAL ÜÇER (Van)
– Ben teşekkür ediyorum.
Ülkemize
yakışmadığını ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Sözlü soru
önergelerinin geri alınmasına dair üç önerge vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın (6/888, 6/1474,
6/1475) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/144)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin Sözlü
Sorular kısmının 94, 568 ve 569. sıralarında yer alan (6/888, 1474 ve 1475)
esas numaralı sözlü soru önergelerimi geri alıyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
2.- Gaziantep Milletvekili Hasan
Özdemir’in (6/1370, 6/1371) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına
ilişkin önergesi (4/145)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin Sözlü Sorular kısmının 467 ve 468. sıralarında yer alan
(6/1370, 1371) esas numaralı sözlü soru önergelerimi geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
3.- Aksaray Milletvekili Osman
Ertuğrul’un (6/1384, 6/1416) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına
ilişkin önergesi (4/146)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin Sözlü Sorular kısmının 481 ve 511. sıralarında yer alan
(6/1384 ve 1416) esas numaralı sözlü soru önergelerimi geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Osman
Ertuğrul
Aksaray
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, sözlü soru önergeleri geri
verilmiştir.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- DTP Grubu Adına Grup Başkan
Vekili ve Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın,
kadınlara yönelik cinayet olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/420)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde yaşanan kadın cinayetlerinin nedenlerinin araştırılarak,
bu konuda mevcut hukuksal düzenlemelere ve imzalanan uluslararası sözleşmelere
işlerlik kazandıracak, gerekli mekanizmaların oluşturulması yönündeki
hususların tespiti amacıyla Anayasa'nın 98'inci, İç Tüzüğün 104. ve 105.
maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması için gereğini arz ve teklif
ederiz.
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına
Fatma
Kurtulan
Grup
Başkan Vekili
(Van)
Gerekçe:
Çoğu namus ve töre cinayeti olarak adlandırılan kadın cinayetleri,
toplumda olağan karşılanan bir olgu hâline gelmiştir. Ülkemizde yargı, kadın
sorunlarına karşı yeterli duyarlılığı göstermezken; kadına yönelik şiddet ve
ayrımcılık, düzenlemelerle de ortadan kalkmamakta ve kadın cinayetleri her yıl
bir önceki yıla göre artarak devam etmektedir. Kadın haklarına ilişkin olarak
günümüzde alınan kararlar ve uygulanan politikalar kâğıt üzerinde kalırken,
ataerkil zihniyetin rahatsızlık uyandırmaması, kadına yönelik şiddete karşı
önlem alınmasının da önüne geçiyor. Türkiye tarafından 1985 yılında onaylanan
Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi
öncelikli olmak üzere, bu konuda imzalanan sözleşmelerin, iç hukukta dikkate
alınması yönünde başarı sağlanamamıştır. Ülkemizde, her üç kadından biri
şiddete maruz kalırken, belediyeler sığınak açma yükümlülüğünü yerine
getirmemiştir. Türk Ceza Kanunu ve ilgili diğer kanunlarda yapılan
düzenlemelerin çoğu kâğıt üzerinde kalırken, bu düzenlemeler, görünür, bilinir
ve uygulanır kılınmadığı için bir ifade bulmamıştır. Ülkemizde, ayrımcılığı ve
kadın haklarını korumayı içeren düzenlemeler hakkında, kadınlarda bilinç
oluşturma ve farkındalık oluşturan mekanizmalar
yetersizken, kadınların bu hakları kullanmaya yönelik başvurularına karşı da
son derece duyarsız kalınmaktadır. Yasa uygulayıcıların, kadına yönelik
ayrımcılık ve şiddetle mücadelede yeterli ölçüde bilinç sahibi olmaması,
yasaları da işlevsiz kılmaktadır diyebiliriz. Bu tespit yalnızca spekülatif bir görüş değildir. Yakın zamanda AİHM, verdiği
bir kararla da, bu tespiti güçlendirirken, ülkemizdeki yargının kadına yönelik
ayrımcılık ve şiddete karşı duyarsızlığına hükmetmiş ve ülkemiz Avrupa'da
kadını korumadığı için mahkûm olan ilk ülke olmuştur. Bu karar da göstermiştir
ki, dünyanın her yerinde yaşanan kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet ve
ayrımcılık, ülkemizde de vahim bir boyuta ulaşmıştır. Ülkemizde, hükümetlerin,
kadına karşı şiddeti ve ayrımcılığı önlemek adına, devlet politikası olarak
devreye koyduğu düzenlemeler, bu trajik sonucu değiştirecek ve önleyecek güçte
olmadığı, yaşanan cinayetlerle de kesinlik kazanmaktadır. Bütünlüklü bir yasal
sistem ve bu sistemi hayata geçirecek siyasi irade olmadıkça, kadın
örgütlerinin tek başına verdiği mücadele mevcut durumu değiştirmede yetersiz
kalacaktır.
Hükûmetler, kadına yönelik
şiddeti ve ayrımcılığı önleyecek mekanizmaları devreye koymak yerine, kadının
aile içindeki rolünü pekiştiren araçları ön plana çıkararak bu konudaki çıkmaza
katkı sunmaktadırlar. Nitekim şiddete maruz kalan kadınların çoğu ilgili
makamlara yaptıkları başvurularda, yetkililerce, kendilerine ailedeki
geleneksel rolün hatırlatıldığı ve şikâyetlerinden vazgeçilmesi yönünde
telkinlerde bulunulduğunu ifade etmektedirler. Bu yönlü telkinlerin,
karakoldaki görevli memurlardan tutalım da kimi hâkimlere kadar şiddetle
mücadelede bir yönteme dönüştürülmesi, kadını âdeta ölümün ve şiddetin kucağına
itmektedir. Kadının geleneksel rolünden uzaklaşmış olması, mahkemelerde, kadına
yönelik şiddet davalarında, çoğu zaman şiddet uygulayanın haklı görülmesine
gerekçe gösterilmektedir.
Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından,
2008 yılında yapılan “Türkiye'de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet
Araştırması"nın sonuçlarına göre, kentte yaşayan kadınların %40,3'ü,
kırsal kesimde yaşayan kadınların da %46,6'sı, Türkiye genelinde ise,
kadınların %41,9'u eşi veya birlikte olduğu kişilerden fiziksel ya da cinsel
şiddete maruz kaldığını ortaya koymaktadır. Fatma Babatlı, Özlem Şahin, Kadriye Kayaş, Dilek Saner ve
daha yüzlerce kadın resmi kurumlardan koruma istemesine rağmen korunmamış ve
eşleri ya da yakınları tarafından öldürülerek, namus cinayetine kurban
gitmiştir.
2.- Kırıkkale Milletvekili Osman
Durmuş ve 25 milletvekilinin, organ temini ve organ naklin-deki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/421)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na
Ülkemizde gerçekleştirilen organ temini ve kadavra donörlerden yapılan trasplantasyon
aktivitelerindeki sorunların araştırılması ve çözüm yollarının tespit edilmesi
amacıyla, Anayasa’nın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nün 104 ve 105
maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması açılmasını arz ederim. 11.06.2009
1) Osman Durmuş (Kırıkkale)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
4) Erkan Akçay (Manisa)
5) Mustafa Enöz (Manisa)
6) Mehmet Günal (Antalya)
7) Münir Kutluata (Sakarya)
8) Mustafa Kalaycı (Konya)
9) D. Ali Torlak (İstanbul)
10) Yılmaz Tankut (Adana)
11) Muharrem Varlı (Adana)
12) Akif Akkuş (Mersin)
13) Cumali Durmuş (Kocaeli)
14) Beytullah Asil (Eskişehir)
15) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
16) Rıdvan Yalçın (Ordu)
17) Metin Çobanoğlu (Kırşehir)
18) Mümin İnan (Niğde)
19) Yıldırım Tuğrul Türkeş (Ankara)
20) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
21) Hamza Hamit Homriş (Bursa)
22) Recep Taner (Aydın)
23) Necati Özensoy (Bursa)
24) Süleyman Lâtif Yunusoğlu (Trabzon)
25) Tunca Toskay (Antalya)
26) İsmet Büyükataman (Bursa)
Gerekçe:
Ülkemizde belirli bir ivme kazanması beklenen kadavra organ temini
ve kadavra donörlerden yapılan organ nakli
ameliyatlarında belirli bir artış olmakla birlikte maalesef; bu artış ihtiyacın
karşılanmasına cevap verebilecek düzeyde değildir. Yeterli sayıda nakil
yapılmaması dolayısıyla, organ nakli bekleyen hastalarımızdan her yıl
binlercesi hayatını kaybetme riskiyle karşılaşmaktadır. Bu durum ayrıca
hastalarımızın tedavileri için gereken tamamına yakını ithal ürün ve ilaçlara
ödenen 5 milyar doları aşan mali bir yükü de beraberinde getirmektedir.
Bu nedenle sorunun yegane çözümü olan kamu ve özel hastanelerdeki beyin ölümü
bildirimlerinin düzenli yapılması gerekmektedir. Ülkemizde ne yazık ki bu
rakam; olması gereken sayının, %10’un da altındadır. Bu imkân düzgün kullanılmadığından,
ülkemizde kadavradan yapılan organ nakli ameliyatlarında ciddi bir azalma
meydana gelmekte ve bu açık, organ nakli merkezlerimizde, az gelişmiş ülke
modellerinde olduğu gibi, canlı vericilerden yapılan nakil ameliyatları ile
kapatılmaya çalışılmaktadır.
Ayrıca ülkemizde büyük merkezler dışındaki şehirlerde meydana
gelen beyin ölümü olguları için, organ çıkarım ameliyatlarını yapan ekiplerin,
değişik nedenler ile söz konusu merkezlere ulaşımında sorunlar yaşanmaktadır.
Bu nedenle, özellikle periferdeki şehirlerde, zaman zaman organ çıkartım ekibi bulanamadığı için
kullanılamayıp, kaybedilen kadavra donörleri
bulunmaktadır.
Kamu hastanelerinde gerçekleşen böbrek, karaciğer, kalp, kemik
iliği, kornea gibi organ ve doku nakli ameliyatlarında, Sosyal Güvenlik
Kurumu'nun hastanelere ödediği ücretlerde, transplantasyon
işlemini yapacak ekibe, herhangi bir yansıma olmamaktadır. Özel hastaneler, bu
nedenle kamu hastanelerinde görev yapan transplantasyon
ekiplerini, organ nakli SUT ücretlerinin belirli bir kısmını (ortalama %30)
vererek transfer etmektedir. Bunun sonucunda kamu hastanelerimizde görev yapan
organ nakli ekiplerinde, İstanbul, İzmir, Antalya örneklerinde olduğu gibi,
ciddi erozyonlar yaşanmaktadır.
3.- Hatay Milletvekili Süleyman
Turan Çirkin ve 21 milletvekilinin, Amik Ovası’ndaki sulama sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/422)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Amik Ovasının Sulama ve Susuzluk Sorunlarının Araştırılması ve
Alınacak Önlemlerin Tespiti Amacıyla, Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğü'nün 104. ve 105. Maddeleri Gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Süleyman Turan Çirkin (Hatay)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
4) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
5) Münir Kutluata (Sakarya)
6) Necati Özensoy (Bursa)
7) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
8) Akif Akkuş (Mersin)
9) Faruk Bal (Konya)
10) Rıdvan Yalçın (Ordu)
11) Mustafa Kalaycı (Konya)
12) D. Ali Torlak (İstanbul)
13) Hüseyin Yıldız (Antalya)
14) Muharrem Varlı (Adana)
15) Yılmaz Tankut (Adana)
16) Metin Çobanoğlu (Kırşehir)
17) Osman Ertuğrul (Aksaray)
18) Cemaleddin Uslu (Edirne)
19) Beytullah Asil (Eskişehir)
20) Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın)
21) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
22) Erkan Akçay (Manisa)
Gerekçe:
Amik Ovası, 1 milyon 190 bin hektarlık alanıyla Türkiye'nin en
verimli tarım arazilerinin başında gelmektedir. Hatay çöküntü alanının
ortasında yer alan Amik Ovası, zirai potansiyeli çok yüksek kalın bir alüvyonal toprak tabakası ile kaplı olup, aynı zamanda ilin
en büyük toprak düzlüğünü oluşturmaktadır.
Amik Ovası içerisinde yer alan, uzunluğu 16, genişliği
Amik Ovası Türkiye'nin en verimli ovalarından biridir, ancak önlem
alınamaması durumunda, sadece tarih kitapları bu ovanın veriminden bahsetmek
durumunda kalacaktır. Bir dönem göçmen kuşların en önemli duraklarından biri
olan Amik Gölü'nün olduğu alanda şimdi uçakların inip kalktığı Antakya
Havaalanı vardır ama Ovayı sulayacak su bulunmamaktadır. Aslında sorun suyun
yokluğu değil, ovayı sulayacak su kaynaklarının verimli şekilde kullanılamaması
sorunudur. Kış aylarında su baskınlarıyla göle, yazın ise kuraklık yüzünden
çöle dönüşen Amik Ovası'nın kurtuluşu yapılmasına söz verilen başta Reyhanlı
Barajı olmak üzere diğer baraj ve kanalların bitirilmesidir.
Bölgeden geçen, Asi ve Afrin nehirleri
bahar aylarından itibaren hızlı bir akışla Akdeniz'e dökülmektedir, Lübnan'dan
doğan Asi Nehri'nin Suriye'den sonraki son durağı Akdeniz'dir. Suriye Asi üzerinde
4 baraj yaparken, Türkiye bu suyu değerlendirememiş, çiftçimiz, tarımsal sulama
zamanı, Suriye'nin baraj kapaklarını kapatması nedeniyle susuzluğa terk
edilmiştir. Türkiye'den doğan ve Suriye'den geçtikten sonra, yine Türkiye'de
denize dökülen Afrin Nehrinin kaderi de aynıdır;
Suriye bu nehir üzerine 2 baraj yaparken, Türkiye bu suyun akışını seyretmekle
yetinmiştir.
Devlet yıllardır bölgenin su sorununa kulağını tıkamış, çiftçiler
kaderiyle baş başa bırakılmış durumdadır. Çözümü kendi arayan çiftçiler,
nehirlerin geçtiği yerlerde çok ilkel şartlarda topraktan bentler oluşturup bir
miktar su tutmaya çalışmakta, ayrıca yazın ekili pamuk alanlarını sulamak için
sulama kuyuları açmaktadır. Ancak bu çözümler ovayı sulamak için yeterli
olmamakla birlikte, açılan kuyulardaki su seviyesi her sene daha da
azalmaktadır. Birkaç yıl öncesinde
Su sorunu Amik Ovası'nın ürün deseninin ciddi olarak değişmesine
neden olmuştur. Ovada yakın zamana kadar geleneksel olarak, pamuk, buğday ve
mısır üretilirken, bugün sulamanın yapılamaması nedeniyle katma değeri çok
yüksek olan pamuğun yerine, daha ucuz olan buğdaya yönelme başlamıştır. Bu
yönelme bölgedeki tarımsal sanayiyi de değişime zorlamış, pamuk çırçır
işletmelerinin sayısı azalmıştır.
Amik Ovasının kaderini değiştirecek projeler zaman zaman çeşitli hükümetlerin yatırım programına alınmış,
ancak bu projeler hayata geçirilmemiştir. Reyhanlı ve Kumlu İlçesi arasında
yapılacak Reyhanlı Barajına yaklaşık yarım asırdır ödenek beklenmektedir.
Ovanın sulanmasıyla ilgili Kahramanmaraş Kılavuzlu Barajından su getirilmesi
projelendirilmiş ancak, bu iş için sadece 1000 TL ödenek ayrılmıştır. Aynı
şekilde Reyhanlı Barajı için ayrılan ödenek miktarı da 1000 TL olmuştur.
Bu miktar ödeneklerle değil baraj yapmak, çeşme açmak bile
imkânsızdır.
Bu gerekçelerle Amik Ovasının Sulama ve Susuzluk Sorunlarının
Araştırılması ve Alınacak Önlemlerin Tespiti Amacıyla, Anayasa'nın 98. ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104. ve 105. Maddeleri Gereğince
Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Başbakanlığın kanun tasarılarının geri alınmasına dair üç
tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
C)
Tezkereler
1.- İrtibat Subaylarına İlişkin
Olarak Birleşik Devletler Kara Kuvvetleri ve Türk Kara Kuvvetleri Arasında
İmzalanan Anlaşma Muhtırasında Yapılan Değişikliğin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın, İç Tüzük’ün 75’inci maddesine göre Hûkümete geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi
(3/951)
01/07/2009
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi:3/4/2008 tarihli ve
B.02.0.KKG.0.10/101-1541/1387 sayılı yazınız.
İlgide kayıtlı yazımız ekinde Başkanlığınıza sunulan “İrtibat
Subaylarına İlişkin Olarak Birleşik Devletler Kara Kuvvetleri ve Türk Kara
Kuvvetleri Arasında İmzalanan Anlaşma Muhtırasında Yapılan Değişikliğin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı”nın Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
75 inci maddesine göre geri gönderilmesini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
2.- Türkiye Cumhuriyeti ile
İsviçre Konfederasyonu Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte
Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın, İç Tüzük’ün 75’inci maddesine göre Hûkümete geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi
(3/952)
16/07/2009
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi: 27/8/2008
tarihli ve B.02.0.KKG.0.10/101-1620/3712 sayılı yazınız.
İlgide kayıtlı yazımız ekinde Başkanlığınıza sunulan “Türkiye
Cumhuriyeti ile İsviçre Konfederasyonu Arasında Gelir Üzerinden Alınan
Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı”nın Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 75 inci maddesine göre geri gönderilmesini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
3.- Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Yeni Zelanda Tarım ve Ormancılık
Bakanlığı Yeni Zelanda Gıda Güvenliği Otoritesi Arasında Sağlık Hususlarında
İşbirliği Konusunda Düzenlemenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı’nın, İç Tüzük’ün 75’inci maddesine göre Hûkümete
geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/953)
16/07/2009
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi: 24/9/2008 tarihli ve
B.02.0.KKG.0.10/101-1636/3950 sayılı yazınız.
İlgide kayıtlı yazımız ekinde Başkanlığınıza sunulan “Türkiye
Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Yeni
Zelanda Tarım ve Ormancılık Bakanlığı Yeni Zelanda Gıda Güvenliği Otoritesi
Arasında Sağlık Hususlarında İşbirliği Konusunda Düzenlemenin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı”nın Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
75 inci maddesine göre geri gönderilmesini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN – Dışişleri Komisyonunda bulunan tasarılar Hükûmete geri verilmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının iki tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup
oylarınıza sunacağım.
Buyurun efendim.
4.- TBMM Çevre Komisyonu Üyesi Ali
Rıza Alaboyun’un ismen davet edildiğine ve 6 Ekim
2009 tarihinde Washington’da gerçekleştirilecek Habitat Küresel Parlamenterler
Toplantısına icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/954)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Habitat Küresel Parlamenterler toplantısı 6 Ekim 2009 tarihinde
Washington’da gerçekleşecektir. Söz konusu toplantıya TBMM Çevre Komisyonu
üyesi Sayın Ali Rıza Alaboyun ismen davet edilmiştir.
Söz konusu davete icabet edilmesi hususu “Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi hakkında 3620 sayılı Kanun”un 9.
Maddesi uyarınca Genel Kurul’un tasviplerine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
5.- Romanya Senatosunun ev
sahipliğinde 27-28 Ekim
2009 tarihlerinde Bükreş’te gerçekleştirilecek olan Orta Avrupa
İnisiyatifi (CEI) Parlamenter Meclisi Toplantısına TBMM Başkanını temsilen TBMM
Başkan Vekili Sadık Yakut’un katılmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/955)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Romanya Senatosu’nun ev sahipliğinde 27-28 Ekim 2009 tarihlerinde
Bükreş’te gerçekleştirilecek olan Orta Avrupa İnisiyatifi (CEI) Parlamenter
Meclisi Toplantısı’na TBMM Başkanı’nı temsilen TBMM Başkanvekili Sadık Yakut’un
katılması öngörülmektedir.
Söz konusu davete icabet edilmesi hususu “Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi hakkında 3620 sayılı Kanun”un 6.
Maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Başbakanlığın, Anayasa’nın 82’nci maddesine göre verilmiş bir
tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
Buyurun.
6.- Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Ömer Dinçer’in, Uluslararası Çalışma Örgütünün
Cenevre’de gerçekleştirilecek 98’inci Genel Kuruluna katılmak üzere bir heyetle
birlikte 3-19 Haziran 2009 tarihlerinde İsviçre’ye yaptığı resmî ziyarete, ekli
listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesinin uygun görüldüğüne
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/956)
10/7/2009
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in,
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün Cenevre’de gerçekleştirilecek 98 inci Genel
Kurulu’na katılmak üzere bir heyetle birlikte 3-19 Haziran 2009 tarihlerinde
İsviçre’ye yaptığı resmi ziyarete, ekli listede adları yazılı
milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar
Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre
gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Agâh Kafkas Çorum
Milletvekili
Bayram Ali Meral İstanbul
Milletvekili
Hüseyin Besli İstanbul Milletvekili
Hasan Çalış Karaman
Milletvekili
Hüseyin Tanrıverdi Manisa
Milletvekili
Sevahir Bayındır Şırnak
Milletvekili
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Anayasa’nın 92’nci maddesine göre verilmiş Başbakanlığın bir
tezkeresi vardır, okutuyorum:
7.- Türk Silahlı Kuvvetlerinin,
Irak’ın Kuzeyinden Ülkemize Yönelik Terör Tehdidinin ve Saldırılarının Bertaraf
Edilmesi Amacıyla, Sınır Ötesi Harekât ve Müdahalede Bulunmak Üzere, Irak’ın
PKK Teröristlerinin Yuvalandıkları Kuzey Bölgesi ile Mücavir Alanlara
Gönderilmesi ve Görevlendirilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17/10/2007 Tarih ve 903 Sayılı Kararıyla Hûkümete
verilen ve 8/10/2008 Tarih ve 929 Sayılı Kararı ile Bir Yıl Uzatılan İzin
Süresinin Anayasa’nın 92’nci Maddesi Uyarınca 17/10/2009 Tarihinden İtibaren
Bir Yıl Daha Uzatılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi (3/950)
30/9/2009
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Irak'ın kuzey bölgesinde yuvalanmış bulunan PKK terör
unsurlarından kaynaklanan ve Türk halkının huzur ve güvenliğiyle ülkesinin
milli birliğine. güvenliğine ve toprak bütünlüğüne
yöneltilmiş terörist saldırılar ve açık tehdit devam etmektedir.
Dost ve kardeş Irak'ın toprak bütünlüğünün, milli birliğinin ve
istikrarının korunmasına büyük önem atfeden Türkiye, PKK teröristlerinin
Irak'ın kuzeyindeki mevcudiyetine ve terörist saldırılarına son verilmesini
sağlamak amacıyla askerî faaliyetlerini başarıyla yürütmekte, siyasi ve
diplomatik girişimlerini ve uyanlarını sürdürmektedir.
Türkiye'ye yönelik olarak devam eden terörist saldırılara ve
tehdide karşı, terörizmle mücadelenin bir parçası olarak uluslararası hukuk
çerçevesinde gerekli tedbirleri almak üzere, hudut, şümul, miktar ve zamanı Hükûmetçe belirlenecek şekilde, Türk Silahlı Kuvvetleri
unsurlarının, Irak'ın kuzeyinden ülkemize yönelik terör tehdidinin ve
saldırılarının bertaraf edilmesi amacıyla, sınır ötesi harekât ve müdahalede
bulunmak üzere, Irak'ın PKK teröristlerinin yuvalandıkları kuzey bölgesi ile
mücavir alanlara gönderilmesi ve görevlendirilmesi için Genel Kurulun 17/10/2007 tarihli ve 903 sayılı Kararıyla Hükûmete verilen ve 8/10/2008 tarihli ve 929 sayılı Kararı
ile bir yıl uzatılan izin süresinin, 17 Ekim 2009 tarihinden itibaren bir yıl
daha uzatılmasını Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca
arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, Başbakanlık tezkeresi üzerinde İç Tüzük’ün
72’nci maddesine göre görüşme açacağım. Gruplara, Hükûmete
ve şahsı adına 2 üyeye söz vereceğim. Konuşma süreleri gruplar ve Hükûmet için yirmişer dakika, şahıslar için onar dakikadır.
Konuşmaların başlamasından önce teamül gereği olarak Hükûmetin kısa bir arzı vardır.
On dakikayı geçmemek üzere böyle bir hakkı kullanmak istiyor
musunuz Sayın Bakanım?
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU – Sonra kullanmak istiyorum.
BAŞKAN – Sonra kullanacaksınız… Peki.
Teşekkür ederim.
Tezkere üzerinde söz alan sayın milletvekillerimizin isimlerini Genel
Kurula arz ediyorum: Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Ahmet Deniz
Bölükbaşı, Ankara; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Onur Öymen,
Bursa; Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Gültan Kışanak, Diyarbakır milletvekilleri.
Şahsı adına Ülkü Gökalp Güney, Bayburt; Kerim Özkul,
Konya; Kürşat Atılgan, Adana milletvekilleri, ilk üç sıra.
İlk söz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili
Ahmet Deniz Bölükbaşı’ya aittir.
Sayın Bölükbaşı, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
Sayın Bölükbaşı, süreniz yirmi dakika.
MHP GRUBU ADINA AHMET DENİZ BÖLÜKBAŞI (Ankara) – Sayın Başkanım,
çok teşekkür ediyor, yüce Meclisi en derin saygılarımla selamlıyorum.
Kuzey Irak’a askerî müdahale için Hükûmete
yetki verilmesi 3’üncü kez Genel Kurulun önündedir. Milliyetçi Hareket Partisi
bu konuda baştan itibaren izlediği tutuma uygun olarak bu tezkereyi de tam
olarak desteklemektedir.
Sınır ötesi askerî müdahale yetkisinin muhatabı millî güvenliğin
korunmasından Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı sorumlu olan Hükûmettir. Bu bakımdan, Hükûmetin
terörle mücadele iradesi ve politikalarının bu vesileyle değerlendirilmesi, bu
konuda bir muhasebe yapılması gerekli ve kaçınılmazdır. Bu değerlendirme üç
temel kriter ışığında yapılabilecektir.
Birinci husus, Meclisin verdiği yetkinin son bir yıl içinde fiilen
nasıl kullanıldığıdır.
Tezkerenin amaçları ile Hükûmetin
politikalarının ne ölçüde uyumlu ve tutarlı olduğu ikinci değerlendirme kriteri olacaktır.
Üçüncü ve son husus ise Irak ve Barzani ile ilişkilerde kamuoyuna
yansıtılanlar ile gerçekte yaşananların somut verilere dayanılarak ortaya
konulmasıdır. Bu konudaki görüşlerimiz bu üç ana başlık altında yüce heyetinize
sunulacaktır.
Bu değerlendirmeye geçmeden önce bir gerçeği kısaca hatırlatmak
istiyorum. Terörle mücadele ve Irak’ın kuzeyine askerî müdahale konusunun
içinde bulunduğumuz siyasi ortam ve şartlardan soyutlanarak ele alınamayacağı
bir vakıadır. Bu açıdan bakıldığında yetki süresinin ikinci
kez uzatılması tezkeresi Türk Silahlı Kuvvetleri ile terör örgütünün aynı
denklemin içine konularak askerî operasyonların durdurulması çağrılarının
yapıldığı, teröristlere örtülü af hazırlıklarının sürdürüldüğü, terör örgütünün
taleplerinin Hükûmet eliyle siyasi gündeme taşındığı
ve Türkiye'nin bölünmesi modellerinin tartışıldığı puslu bir ortamda, bu
tehlikeli görüşmelerin gölgesinde yapılmaktadır. Bu durumun, Meclisin
vereceği askerî müdahale izninin caydırıcılığını ciddi biçimde aşındırdığı ve
siyasi iradenin sorgulanmasına yol açtığı kabul edilmelidir. Bunun etkileri
önümüzdeki dönemde yaşanacak gelişmelerle daha iyi görülecek ve anlaşılacaktır.
Biz bu aşamada bu tespit ve endişelerimizi kayıtlara geçirmekle yetineceğiz.
Değerli milletvekilleri, Meclisten istenilen yetkinin amacı
tezkerece açıkça belirlenmiştir, terör saldırılarının önlenmesi için Türk
Silahlı Kuvvetlerinin Kuzey Irak’a gönderilmesi ve görevlendirilmesi olarak.
Amaç budur, istenilen yetki budur. Bir önceki 2007-2008 döneminde bu amaçla 29
hava harekâtı yapılmış, süre, bölge ve kapsam itibarıyla sınırlı bir kara
harekâtı icra edilmişti. Bu yıla, 2009 yılına ilişkin resmî verilere
bakıldığında karşımızda çok farklı bir tablo bulunmaktadır. Bu dönemde askerî
müdahalenin şekli ve kapsamının son derece sınırlı kaldığı, bu yetkinin
fiiliyatta hemen hemen hiç kullanılmadığı
görülmektedir. Basına verilen çok kısa bilgilerden, bu dönemde, sınır
bölgelerimize yakın iki kampa sadece iki hava harekâtı yapıldığı
anlaşılmaktadır. Bunun nedeninin terör tehdidinin sona erdiği olmadığı
ortadadır. Nitekim, önümüzdeki tezkerede de
saldırıların ve açık tehdidin sürdüğü belirtilmektedir. Bu durumda, bunun
nedenleri hakkında akla bazı sorular gelmektedir: Acaba Irak’tan ve Barzani’den
kaynaklanan bazı engeller mi çıkmıştır? Acaba ABD ile bazı sorunlar mı
yaşanmıştır? Acaba bunların dışında bazı siyasi mülahazalar mı etkili olmuştur?
Bizler bu hassas konuda spekülasyon yapmak niyetini
taşımıyoruz. Bu konuda en doğru bilgilerle yüce Meclisi aydınlatacak olan Hükûmettir. Bugünkü müzakerelerde bu konuda Meclise bilgi
verileceğini ümit ediyor ve bunu bekliyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada iki husus özel önem
taşımaktadır. Bunlardan birincisi Irak hava sahası, ikincisi de terörle
mücadelede iş birliği zafiyetiyle ilgilidir. Irak hava sahasının kontrolü 1 Ocak
2009 tarihinden itibaren Irak makamlarının sorumluluğuna geçmiştir. Hava
sahasının ABD’nin kontrolünde bulunduğu 2008 yılı sonuna kadarki dönemde
Türkiye sınır ötesi askerî harekâtları ABD’ye bildirimde bulunmak suretiyle
icra etmiştir. Bu çerçevede harekât bölgesi, zamanı ve tahminî süresi ABD
makamlarına önceden bildirilmiş ve harekâtlar bu şekilde yapılabilmiştir. 1
Ocaktan sonra ABD devreden çıkmış, Türkiye'nin muhatabı Irak Hükûmeti olmuştur.
Bu gerçekler ışığında Sayın Dışişleri Bakanına şu soruları sormak
isteriz:
1 Ocak 2009’dan sonra ihtiyaç olmasına rağmen Kuzey Irak’a hava
harekâtı yapılmasında Irak’ın izin vermemesi sorunuyla mı karşılaşılmıştır?
Irak’ın izni olmadan resen müdahalede bulunulması düşünülmüş
müdür? Eğer bu öngörüldüyse ABD’nin itirazı nedeniyle mi yapılamamıştır? Eğer
böyleyse, hava harekâtının yapılamadığı bir ortamda, durumda ABD’nin verdiği
anlık istihbaratın fonksiyonel değeri kalmış mıdır?
Bütün bu ihtimaller geçerli değilse niye askerî operasyon
yapılmamıştır?
Değerli milletvekilleri, bu noktada açıklık getirilmesi gereken
ikinci husus terörle iş birliği konusunda Irak’la yaşanan sorunlar ve
sıkıntılardır. AKP Hükûmeti, Irak ile Stratejik İş
Birliği Konseyi kurmuş ama hâlâ terörle mücadele anlaşması yapamamıştır.
Geleceğe dönük stratejik vizyon olarak açıklanan bu iş
birliğinin kapsama alanı dışında kalan tek konu terörle mücadele olmuştur.
Sayın Dışişleri Bakanı, Konseyin İstanbul toplantısının açılışında yaptığı
konuşmada bu yeni ortaklık anlayışının hedefinin tam ve gerçek anlamda en
kapsamlı iş birliği olduğunu söylemiş ama bu iş birliği her nedense terörle
mücadeleyi kapsamamıştır. Ancak burada Hükûmetin,
tabii, bir hakkını yememek lazım. Aslında Hükûmet 26
Eylül 2007 tarihinde Irak’la terörle mücadele konusunda bir metin imzalamış,
Sayın İçişleri Bakanı tarafından imzalanan bu metin “PKK sorununu halledecek
imzalar atıldı.” diye kamuoyuna duyurulmuştur. Ancak, bu anlaşmada Irak’a
askerî müdahale hakkımızı Irak’ın iznine bağlayan bir hüküm yer almıştır. Metin
10 Ocak 2008 tarihinde onay işlemleri için Başbakanlığa sevk edilmiş, ancak,
uyarılarımız üzerine, yapılan bu vahim hata anlaşılarak Dışişleri Bakanlığı
tarafından sessizce geri çekilmiştir. Anlaşmanın akıbeti meçhul kalmıştır, o
günden beri haber alınamamıştır.
Terörle mücadele ciddi bir iştir. Bu ciddiyetin askerî gerekleri
yerine getirilememiştir. AKP Hükûmetinin komşularla
sıfır sorun politikasıyla ilk önce sıfırlanan terörle mücadelede iş birliği
olmuştur.
Değerli milletvekilleri, terör örgütünün Irak’ın kuzeyinden
tasfiyesi için Barzani’den aldığı desteğin kesilmesi hayati önem taşımaktadır.
Tezkerenin amacına ulaşmasının olmazsa olmaz şartı budur. Bugün önümüzdeki
gerçekler bu amaca da ulaşılamadığını bütün açıklığıyla göstermektedir. Terör
örgütünün bugün de en büyük destekçisi Barzani’dir. Son bir yıl içinde
sağladığı silah ve lojistik desteğinde kayda değer bir değişiklik olmamıştır.
Barzani PKK’yı hâlâ terör örgütü olarak görmemekte, terör kartını Türkiye’ye
karşı bir tehdit ve pazarlık unsuru olarak bugün de elde tutmaktadır.
AKP Hükûmeti yerel desteğin kesilmesi
için Barzani üzerinde etkili bir caydırıcılık politikası uygulayamamış,
uygulamak istememiştir. Barzani’yi uluslararası meşruiyet çizgisine getiremeyen
Hükûmet bunun yerine onun çizgisine gelmiştir. Bunun
da ötesinde Barzani’ye siyasi bir misyon yüklenmiştir.
Değerli milletvekilleri, aynen aktaracağım şu sözler Barzani ve
Talabani’ye aittir ve Türk basınında da yer bulmuştur: “PKK’nın silahlı
mücadeleden siyasi mücadeleye geçmesinin zamanı gelmiştir.
Terör sorununun ana kaynağı Kuzey Irak değildir, sorunun çözümü
Türkiye’nin içerisindedir. Türk Hükûmeti bu amaçla
siyasi çözüm süreci başlatmalıdır. Biz bu konuda AKP Hükûmetine
yardımcı olacağız.
Iraklı Kürtlerin PKK’ya karşı zor kullanması beklenmemelidir. PKK
siyasi af, Kürt dili ve kimliğinin tanınması taleplerinin Türkiye tarafından
karşılanması hâlinde silah bırakacaktır. Siyasi aftan yararlanarak Türkiye’ye
dönecekler, silahlarını Kuzey Irak bölgesel yönetimine teslim edebileceklerdir.
Af kapsamı dışında kalacak yönetici kadrolar bir Avrupa ülkesine
gönderilebilecektir. Türkiye’ye dönmek veya Avrupa’ya siyasi mülteci olarak
gitmek istemeyenler Irak’ta kalabilecek ve şiddete başvurmadan siyasi
faaliyetlerde bulunabileceklerdir.”
Hükûmet, bu sözler karşısında
sessiz kalmış, Barzani’ye tepki göstermek bir yana kendisiyle siyasi ilişki
kurmuş ve bir müzakere süreci başlatmıştır. Bu süreçte Kandil’deki terör
elebaşlarıyla aracılı pazarlığa dönüşmüş, Barzani’ye Türkiye’yle terör örgütü
arasında bir nevi ara bulucu özel temsilci konumu kazandırılmıştır.
Değerli milletvekilleri, şimdi izninizle bir yıl önceye 8 Ekim
gününe dönelim ve AKP Grup Başkan Vekilinin tezkerenin süresinin uzatılması
müzakerelerinde bu kürsüden söylediklerini tutanaklardan okuyalım. AKP Grup
Başkan Vekili şunları söylüyor: “Kuzey Irak bölgesel yönetimi önümüzdeki bir
yılı son bir fırsat saymalı ve terör örgütünün etkisizleştirilmesi ve kendisi
için hayati öneme sahip Türkiye’nin kalıcı dostluğunu kazanmak için sıkı bir iş
birliğine girmelidir.” Bu sözler zamanın AKP Grup Başkan Vekili Sayın Nihat
Ergün’ündür. AKP Sözcüsünün “son fırsat” olduğunu söylediği bu bir yıl içinde
Barzani PKK’yı desteklemeyi sürdürmüştür. Buna rağmen hiçbir yaptırımla
karşılaşmamış, üstelik AKP Hükûmeti tarafından özel
koruma altına alınmıştır. Barzani Türkiye'nin kalıcı dostluğunu kazanamamış
ancak AKP Hükûmetinin dostluğunu kazanmıştır.
Bu konuda temennilerle gerçekleşenler, söylenenlerle yapılanlar
arasındaki uçurumun diğer bir örneği de yine aynı Grup Başkan Vekilinin bir yıl
önceki sözlerinde bulunabilecektir. Sayın Nihat Ergün 8 Ekim 2008’de bu
kürsüden şunları söylemiştir: “Sınır ötesi harekâtla ilgili süreyi bir yıl daha
uzatıyoruz. Bu dönemde kamuoyunun beklentisi terörün minimum düzeye
çekilmesidir. İstihbarata dayalı etkili kara, kara ve hava operasyonu gerekli
ve önemlidir. Halkın moral gücünün yükseltilmesinde ve örgütün sinir
sistemlerinin saf dışı bırakılmasında önemli unsurlardan biri de örtülü nokta
operasyonlarıyla örgütün üst düzey yöneticilerinin yakalanmasıdır.”
Değerli milletvekilleri, AKP Sözcüsünün bu temennileri aradan bir
yıl geçtikten sonra da gerçekleşmemiştir. Örgütün elebaşlarının yakalanması bir
yana bu teröristlerin bir Avrupa ülkesine yerleştirilmesi için Barzani’nin ara
buluculuğuna başvurulmuştur.
Değerli milletvekilleri, terörle mücadelenin amacı, terör
tehdidinin etkisiz hâle getirilmesi ve tasfiyesidir. Bu mücadelenin etkili bir
şekilde icrası için esas olan siyasi irade ve kararlılıktır. Bunun hiçbir
tereddüde yer bırakmayacak bir açıklıkla ortaya konulması bu mücadele için
olmazsa olmazıdır.
Siyasi iradede bir kırılma ve sapma yaşanması, terörle mücadeleden
müzakereye geçmek ve teröre teslim olmakla sonuçlanacak bir süreci beraberinde
getirecektir. Bugün Türkiye’de yaşanan maalesef budur. Geçtiğimiz bir yıl
içinde “güvenlik güçlerinin askerî operasyonları durdurması” çağrılarının
bölücü odakların yanı sıra bizzat AKP içindeki bazı milletvekillerinden de
gelmesi, Hükûmetin bunlara karşı hiçbir tepki
göstermemesi siyasi iradenin sorgulanmasını haklı ve meşru kılmıştır.
Şimdi, izninizle, önde gelen bir AKP milletvekilinin 12 Ağustos
2009 tarihli Milliyet gazetesinde yayınlanan ibret verici sözlerini aynen aktarmak
istiyorum. AKP milletvekili şunları söylüyor: “Birbirimizin ne konuştuğunu
duymak için önce silahların susması lazım. Mesela, PKK Türkiye’den kendi
kamplarına -Kuzey Irak’taki kendi kamplarına- çekilebilir. Bu çekilme sürecinde
Türk Silahlı Kuvvetleri buna imkân vermelidir. Askerî operasyonlar, terör
örgütüne yardımcı olmak için durdurulmalıdır. PKK’nın elindeki silahlar Türkiye
topraklarının dışına çıkarılmalıdır, yani Kuzey Irak’taki PKK kamplarına
götürülmelidir. Bence -bu AKP milletvekiline göre- devletin böyle bir konuda
samimi olduğunu göstermesi gerekir. Bu konuda terör örgütüyle gizli görüşmeler
yapılabilir, belki de yapılıyordur.”
Değerli milletvekilleri, bu sözler PKK’nın bir sözcüsünün değil,
bir AKP milletvekilinizin. Sayın Başbakan, yakın bir süre öncesine kadar
partideki yardımcısı olan bu arkadaşının bu vahim sözlerine hiçbir tepki
göstermemiş, sessiz kalmıştır. Bunun nedenleri ve ne anlama geldiği konusunda
elbette herkes kendi vicdanında bir hükme varacaktır. Mesele -bugün görüştüğümüz
mesele- yüce Meclisin askerî müdahale izninin süresini uzatması meselesi
değildir -bu elbette yapılmalıdır ve yapılacaktır; Milliyetçi Hareket
Partisinin bu konudaki desteği tamdır. Türkiye'nin, terörü tasfiye etmeye gücü
de vardır, imkânı da vardır- mesele siyasi iradedir, olmayan da budur.
Başbakan Yardımcısı Sayın Cemil Çiçek, geçen yıl yapılan tezkere
görüşmelerinde bir Anadolu vecizesiyle şu hatırlatmada bulunmuştu: “Tedbirde
kusur ettiğini düşünmeyenler takdirde bahane aramamalıdır.”
Şimdi, kendilerine, somut gerçeklere dayanarak çizdiğimiz bu tablo
karşısında tedbirdeki kusur konusunda gerçekten ne düşündüklerini, takdirdeki
bahane bahsinde ise bizlerden ne beklediklerini bütün samimiyetimizle sormak
isteriz.
Sözlerime son verirken tezkerenin hayırlı olmasını ve AKP Hükûmetinin terörle mücadele konusundaki anayasal
görevlerini nihayet hatırlamasını temenni ettiğimizi belirtmek istiyorum. Kanlı
teröre karşı kahramanca mücadele eden güvenlik güçlerimizin başarılarının daim
olmasını ve Cenabı Allah’ın kendilerine yardımcı olmasını diliyor, bu
mücadelede toprağa düşen aziz şehitlerimizi minnet ve şükranla anmak istiyor,
yüce heyetinize saygılarımı sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Bölükbaşı’ya teşekkür
ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Sayın Onur Öymen.
Sayın Öymen, buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ONUR ÖYMEN (Bursa) – Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınır ötesi operasyon yapabilmesi
için Meclisten yetki isteyen hükûmet tezkeresi
hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, sözlerime başlamadan önce şunu özellikle
belirtmek istiyorum: Cumhuriyet Halk Partisinin terörle mücadele konusunda
sergilediği kararlı tutum, hiçbir şekilde Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde
yaşayan Kürt kökenli vatandaşlarımızın içinde bulundukları sıkıntıları,
yaşadıkları sorunları göz ardı ettiğimiz şeklinde algılanmamalıdır. Tam
tersine, bu sorunlara herkesten önce sahip çıkan Cumhuriyet Halk Partisi daha
1989 yılında yayınladığı Kürt Raporu’yla o vatandaşlarımızın sorunlarının
çözümüne öncülük yapmıştır. Etnik özelliklerin bir zenginlik olduğunu dile
getirmiş, ulusal kimliğin korunması ve eğitim dilinin Türkçe olması kaydıyla
etnik alanda etnik özgürlüklerin en ileri devletlerdeki düzeye çıkarılmasını
savunmuştur. 2008 yılında kabul edilen yeni parti programımızda da bu görüşler
tekrar belirtilmiştir ve Sayın Genel Başkanımızın ve parti sözcülerimizin
yaptıkları sayısız konuşmalarda da bu konuda tutumumuz dile getirilmiştir. O
bakımdan, hiç kimse Cumhuriyet Halk Partisinin teröre karşı kararlı tavrını
Kürt kökenli vatandaşlarımıza karşı bir tavır gibi değerlendirmemelidir.
Değerli arkadaşlar, yirmi beş yıldan beri bölgeyi kasıp kavuran
terörist saldırılar herkesten önce bölge halkının can ve mal güvenliğini tehdit
ediyor. Hayatını kaybeden 40 bine yakın vatandaşımızın büyük çoğunluğu Kürt kökenlidir.
O bakımdan, Kürtlerin haklarını korumak için mücadele ettiklerini söyleyenlerin
öncelikle terörün bertaraf edilmesinde tavır koymaları lazımdır. Yani siz, hem
bu insanların hakkını savunacağım diyeceksiniz hem o insanların canını alan
teröre karşı tavır koymayacaksınız; burada ciddi bir çelişki görüyoruz.
Terörle mücadele, milletimizin ve Meclisimizin Hükûmetten
beklediği en önemli görevdir. Bir hükûmet
vatandaşlarının can ve mal güvenliğini koruyamazsa diğer alanlarda
sağlayabileceği başarıların değeri sınırlı kalır. O bakımdan, bizim, Hükûmetten beklediğimiz en önemli görev vatandaşın can ve
mal güvenliğini sağlamak, bunun için de terörle mücadele etmektir. Ne yazık ki
Adalet ve Kalkınma Partisinin görev yaptığı yedi yıldan beri terörist faaliyetler
Türkiye’de azalmamıştır, artmıştır. Hükûmet terörle
mücadelede başarılı olamamıştır. Bunun en önemli nedeni, terörün başlıca
kaynağı olan yurt dışındaki merkeziyle, karargâhıyla etkili bir mücadele
sağlanamamış olmasıdır. Sınırın ötesindeki PKK mevcudiyetini bertaraf
edemediğiniz takdirde, sadece Türkiye’de sarf edilecek gayretlerin etkin bir
sonuç vermesi ihtimali zayıftır. Bunun sorumluluğunu Hükûmet
ne Meclise ne silahlı kuvvetlere yükleyebilir. Meclisten hangi yetkiyi
istediniz de vermedik? Türk Silahlı Kuvvetlerine hangi görevi verdiniz de
silahlı kuvvetler bunun gereğini yapmadı? Nasıl oluyor da siz iktidara
geldiğinizde bitme noktasında olan terör şimdi çok daha aşırı boyutlara ulaştı?
Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidara geldiği 2002 yılında, değerli
arkadaşlar, teröre kurban verdiğimiz, şehit verdiğimiz silahlı kuvvetlerin
sayısı 6, sadece dünkü terörist saldırılarda şehit verdiğimiz silahlı kuvvetler
mensuplarımızın sayısı 6, Bir yılda verdiğimiz kaybı bir günde veriyoruz.
Geldiğimiz nokta burası. Hiç kimse kendini aldatmasın ve çok başarılı bir
mücadele veriyoruz diye ortaya çıkmasın.
Değerli arkadaşlar, evvelce PKK’nın merkezi, karargâhı, beyni
Suriye’deydi ve Türk Silahlı Kuvvetleri tek bir operasyon yapmadan, Hükûmet Meclisten tek bir yetki almadan, biz, Kuzey
Irak’tan PKK liderini çıkartmak zorunda bıraktık. Nasıl yaptık bunu? Hükûmetin kararlı tutumuyla yaptık. Bir tek mermi atmadan
bunu sağladık. Merkezini kapattık, eğitim merkezini kapattık, karargâhını
kapattık, liderini çıkarttık oradan. İşte bu, o zamanki Hükûmetin
başarısıdır.
Sonra Irak’a geçtiler. Yıllardan beri Kuzey Irak’ta faaliyet
gösteriyorlar. AKP İktidarı zamanında maalesef orada başarılı olamadık. Ondan
önceki hükûmetler zamanında otuzdan fazla kara
harekâtı yaptık. Otuzdan fazla kara harekâtı yaptık ve o bölgede, Kuzey Irak’ta
bulunan Barzani’yi ve Talabani’yi PKK’yla silahlı mücadeleye ikna ettik.
Şimdi dış politikada çok başarılı olduğumuzu her vesileyle
duyuyoruz, televizyonları izledikçe yüreğimiz yağ bağlıyor, “bundan daha
başarılı dış politika görülmemiş” diye yazanlar oluyor. Peki
nasıl oluyor da o zamanki Türk hükûmetleri onları
ikna ettiler PKK’yla mücadeleye de siz ikna edemiyorsunuz? Olmayan nedir?
Burada sıkıntı nereden kaynaklanıyor? Irak Hükûmetini
ikna edemiyorsunuz. Irak’ın Anayasası’nın 7’nci maddesine göre Irak Hükûmeti topraklarında terörist bulundurmamakla
mükelleftir. Siz bu kadar temas ediyorsunuz, üst düzeyde ilişkileriniz var,
niçin Irak Hükûmetini kendi Anayasası’nın ve
Birleşmiş Milletler kararının gereğini yapmaya ikna edemiyorsunuz? Dördüncü
Cenevre Protokolü’ne göre Irak’ta 130 bin asker bulunduran Amerika’nın orada
güvenliği sağlama görevi var. Niçin Amerika’yı ikna edemiyorsunuz? Niçin ne
Amerikan Hükûmeti ne Kuzey Irak’taki yerel yönetimle
Irak Hükûmeti bir tek teröristi bugüne kadar
yakalayıp Türkiye’ye iade edemedi? Niye bunu sağlayamadınız? Hani çok başarılı
bir dış politika yürütüyorduk?
Değerli arkadaşlarım, bu, gerçekten son derece üzüntü verici bir
durumdur.
Şimdi, Irak’ta 300 bin silahlı gücü var Irak Hükûmetinin.
Oradaki bütün terör örgütleriyle savaşıyor, biri hariç, PKK. Kuzey Irak’taki peşmergeler Irak Hükûmetine
destek oluyor bu terör örgütleriyle mücadele için, biri hariç, PKK. Amerikan
birlikleri Irak’ta bütün terör örgütleriyle mücadele ediyor, İran’a saldıran
Halkın Mücahitleri dâhil, biri hariç, PKK. Acaba neden? Acaba neden bu böyle
oluyor? Bunun sorumlusunu, bu sorunun cevabını birlikte aramak zorundayız.
Niçin Amerika’yı ikna edemediniz? “Amerika’yı ikna edemediniz.”
derken sözlerimizi yanlış anlamayın, Washington’u ikna edemediniz, onu
söylüyoruz. Yoksa Hükûmetin Hollywood’u ikna etmekte
çok başarılı olduğunu görüyoruz. Artık nasıl ikna ettiniz? Karada mı, havada
mı, ne şekilde ikna ettiniz, onu bilemeyeceğiz ama Hollywood’u ikna ettiğiniz
muhakkak. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, açık konuşalım. Atatürk derdi ki:
“Gerçekleri söylemekten korkmayınız.” Gerçekleri söylemekten bizim de
korkmamamız lazım. Öyle anlaşılıyor ki Amerika Birleşik Devletleri Türkiye’nin
Kuzey Irak’a bir askerî operasyon yapmasını istemiyor. Bunun çok sayısız delili
var, belgesi var elimizde. Bir iki tanesini söyleyeyim: Kuzey Irak’taki
Amerikan Kuvvetlerinin Başkomutan Yardımcılığını yapan General Odierno aynen şöyle diyor: “Kuzey Irak’ta uzun vadeli
çözümün askerî olmadığına inanıyorum ama açıkçası onlara –teröristleri
kastediyor- baskı kurmak gerekir ki böylece bu terörist unsurlarla konuşmaya ve
pazarlık etmeye başlayalım.” Kim diyor? Amerikalı komutan. Bütün bu bölgedeki
Amerikan kuvvetleri Merkezî Komutanlığa bağlı Tampa
Florida’daki. Onun başındaki Komutan Amiral Fallon
aynen şunu söylüyor Temsilciler Meclisinin ilgili komitesinde 2008 yılının Mart
ayında: “Uzun vadeli çözümün –bu konudan bahsederken- bir cins uzlaşma olduğunu
biliyoruz.” Bunu söylüyor.
Değerli arkadaşlarım,
askerler böyle söylüyor, siviller ne diyor? Bakalım Amerikan Dışişleri
Bakanlığının terörle mücadeledeki başkoordinatörü
Büyükelçi Day Dailey ne
demiş? Diyor ki: “Biz, PKK meselesinin çözümünü bir askerî çözüm olarak
görmüyoruz. Bizim tercihimiz bir siyasi çözümdür.” Amerikan Dışişleri yetkilisi
söylüyor. Bu sıradan bir memur mu acaba böyle haddini aşan, konuşan memur?
Hayır, bu zat yirmi altı sene Amerikan Silahlı Kuvvetlerinde çalışmış,
tümgeneralliğe yükselmiş, sonra da Dışişleri Bakanlığının terörle mücadele
bölümünün başkanlığına getirilmiş. Bu zat söylüyor, “Çözüm siyasidir.” diyor.
Peki, teknik düzeyde bunlar söyleniyor da, siyasi düzeyde neler
söyleniyor? Bakıyoruz, Amerikan Savunma Bakanı Robert Gates 2007 yılının Ekim
ayında Sayın Millî Savunma Bakanımızla görüşüyor ve bu görüşmeden sonra diyor
ki gazetecilere: “Türk bakan tek taraflı harekete geçme konusunda isteksiz
olduklarını ima ediyor ki bu iyi bir gelişmedir. Bundan cesaret alıyorum.” Yani
Türk bakan kendisine demiş ki: “Biz tek taraflı müdahale yapmayacağız.” Ve
bundan da çok memnun Amerikan Savunma Bakanı. “Çünkü büyük bir sınır ötesi
operasyon Türkiye’nin, bizim ve Irak’ın çıkarlarına ters düşer.” diyor.
Türkiye’nin çıkarlarına ne ters düşer ne düşmez, buna müsaade ederlerse biz
karar verelim ama buradan anlıyoruz ki Amerika’nın çıkarlarına aykırıdır diyor
sizin Kuzey Irak’a yapacağınız operasyon. Bunu dikkatle not etmek gerekir.
Bir de şunu söylüyor, “Eğer Irak’a bir hareket yaparsanız, Ermeni
tasarısı soykırım iddiası Kongrede kabul edilebilir.” diyor. Bunu da
dikkatinize sunuyorum.
Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanımız 2008 yılının Ocak ayında
Washington’da Başkan Bush’la görüşüyor. O görüşmeden sonra Beyaz Saray’ın
Sözcüsü Büyükelçi Dana Perino ne diyor? Şunu
söylüyor: “Sadece askerî değil, siyasi çözüm de devreye sokulmalı.” Beyaz Saray
Sözcüsü bu görüşmeyle ilgili söylüyor. “Buna Türkiye’nin güneydoğusundaki
koşullar da dâhil.” Yalnız Kuzey Irak’taki durumla ilgili söylemiyor,
Türkiye’nin güneydoğusundaki durumla ilgili olarak da siyasi çözüm öneriyor
size. “Kürt konusunda açılım yapılması –herhâlde bu sözü bir yerden hatırlıyor
olacaksınız- genel anlamda değerlendirildi iki Cumhurbaşkanının görüşmesinde.
Türkiye’nin güneydoğusunu kastediyorum.” diyor. Amerikalı yetkilinin bu sözleri
Sayın Cumhurbaşkanına söyleniyor. O ertesi gün bir konuşma yapacak Woodrow Wilson Düşünce Kuruluşunda diyor ki –Sayın
Cumhurbaşkanımız konuşuyor- “Bu kamplardan gerek sivillere gerek güvenlik
güçlerine karşı saldırı olacak. Böyle bir durumda politik çözüm söz konusu
olabilir mi? “Bu mevzuları hiç görüşmedik Başkan Bush’la.” diyor. Demek ki
Amerikalılar ne görüşüldüğünün farkında değiller, bir konunun görüşülüp
görüşülmediğinin de farkında değiller! Sayın Cumhurbaşkanımızın o zamanki
tepkisi bu. “Siyasi çözümü gündeme bile almayız, konuşmayız bile, konuşmadık
zaten.” diyor.
Peki, değerli arkadaşlarım, size şu soruyu soruyorum: Bu Meclis,
yüce Meclis, Hükûmete 2003 yılında iki defa yetki
verdi, Kuzey Irak’a askerî müdahale için. İkisini de kullanmadı Hükûmet. Acaba niçin? Elinizi kim tuttu? Biz mi mâni olduk?
Muhalefet mi engelledi? Meclisten itiraz mı yükseldi? Kim tuttu? Niçin
kullanmadınız bu yetkiyi? 2007 yılında yetki aldınız, büyük saldırılardan sonra
mecbur kaldınız ve bu 2007’de aldığınız yetkiden sonra iki sene geçti. Bu iki
sene içinde sınırlı bazı hava harekâtı dışında bir tek yedi günlük kara
harekâtı yapabildiniz. Onun da üçüncü gününde Amerikan Savunma Bakanı Gates
dedi ki: “Derhâl birliklerinizi geri çekin, yoksa size istihbarat yardımını
keseriz.” “Biz zaten çekecektik.” denildi, vesaire. Herhâlde öyledir. Ama
Amerika da anlaşılan çok hoşlanmadı bu sizin bir haftalık harekâtınızdan.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, Kuzey Irak’tan PKK’yı tasfiye etmek
için eksiğimiz nedir? Türk Silahlı Kuvvetleri, bu konuda en tecrübeli, en
bilgili, en güçlü ordularından biridir dünyanın. Demek ki askerî güç
eksikliğimiz yok. Hukuk: Hukuk bizden yana. Siyaset: Bütün dünya ülkeleri
PKK’yı terör örgütü sayıyor. Peki, o zaman bizim önümüze çıkan engel nedir,
nereden kaynaklanıyor? İşte demin size biraz anlattım.
Şimdi, bakıyoruz, bir düşünce kuruluşu, Atlantic
Council, Amerika’da bir değerlendirme yapıyor, 2 defa
rapor hazırlıyor, biri 2007 yılında, biri 2009 yılında ve bu raporlarda neler
söylüyor: “Terörle mücadeleden vazgeçin.” diyor, madde 1, Türkiye’ye önerileri:
“Terörle mücadeleden vazgeçin, güvenlik önlemlerinin de ötesinde adımlar atın.”
Bu söze dikkat edin: “Nihai çözüm Türkiye’nin sürdürülebilir
demokratikleşmesindedir. -Bu “demokratikleşme” lafını da bir yerden hatırlıyor
olacaksınız.- Ve aynı zamanda PKK liderleri ve birlikleri için af çıkarmakta
yatmaktadır çözüm.” “Af çıkarın, kademeli bir af çıkarın.” diyor. “Yasal
reformlar yapın. Türkler federalizmi bölünmeyle eş anlamlı olarak görürler,
daha az göze çarpan ademimerkeziyet planları
tasarlayın.” diyor. Bazı gelişmeleri hatırlıyorsunuzdur, bu sözler size bir şey
anımsatıyor mu bilemem?
“Anayasa’nın Türklüğü vatandaşlık olarak tanımlayan maddesini
değiştirin.” diyor. “Anayasa’da Türklükten bahsetmeyin.” diyor. “Terörle
Mücadele Yasası’ndaki bazı maddeler ve Ceza Yasası’ndaki 301’inci maddeyi
kaldırın.” diyor.
“Düşmanla konuşun.” Onun tabirini söylüyorum: “Düşmanla konuşun.
Ankara Öcalan’la konuşmayı reddedebilir fakat demokratik seçimlerle gelmiş olan
DTP üyeleri etkin birer muhatap olabilirler. Erdoğan DTP milletvekilleriyle
görüşmeli.” Görüşmelerden aylarca önce yazılıyor bu rapor, dikkatinizi çekerim
ve bunu öneriyor size ve “DTP’yi geniş kapsamlı
görüşmeler için bir kanal olarak görün, bölgesel bir yaklaşım uygulayın, Kuzey
Irak’la temas edin…” vesaire filan. Yol haritası bu, size bunu öneriyor.
“Efendim, sivil toplum örgütleridir, bunlar her istediğini söyler,
ne olacak.” Öyle değil. Bu sivil toplum örgütü bir NATO ülkesi olan Norveç’in
mali desteğiyle çalışıyor, bu raporları hazırlıyor ve Norveç’in Washington
Büyükelçisi bu çalışmalara aktif olarak katılıyor. Başka kim katılıyor? Ankara’daki bundan önceki Amerikan Büyükelçisi. Başka?
Evvelce Ankara’da büyükelçilik yapmış olan İngiliz Büyükelçisi. Başka?
Generaller… Başka? Türkiye’den ve Kuzey Irak’tan giden 14 kişi. Ve diyor ki:
“Türk makamları bu raporların hazırlanmasında bizim Türkiye’deki
faaliyetlerimizi organize ettiler, bizi siyasetçilerle, güvenlik güçleriyle ve
istihbarat örgütleriyle görüştürdüler.” Raporda bunu yazıyor.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, buna diyebilirsiniz ki: “Canım,
bunlar netice itibarıyla resmî olmayan, devleti bağlamayan görüşler.” Peki,
devleti bağlayan görüşler nedir? İşte, Başkan Obama, 6 Nisan 2009 yılında bu
konuda bu kürsüden konuştu. Dediği gayet açık ve net, hiçbir tartışmaya mahal
bırakmayacak şekilde açık konuşuyor: “Irak’ta” diyor “en büyük, en önemli iki
terör örgütü var. Biri El Kaide’dir, biri PKK’dır. Biz” diyor “El Kaide ile mücadele
ederken onu -onun tabiriyle söylüyorum- yerinden sökeceğiz, tahrip edeceğiz ve
yeneceğiz.” Peki, PKK için de aynı yöntemi öneriyor mu? Hayır, onu önermiyor.
Ne öneriyor: “PKK için” diyor “Türkiye sorunu çözmek için Irak Hükûmeti ile, Kuzey Irak’taki yerel
yönetimle görüşsün ve Türkiye’deki Kürtlerin haklarını iyileştirsin. Biz böyle
çözeceğiz ama onlar başka türlü çözecek.”
Değerli arkadaşlarım, şimdi, şunu açıkça ortaya koyalım. Belli ki
terör örgütünün amacı alfabeye bir iki harf ilave etmek değil, birkaç tane
köyün, kasabanın adını değiştirmek değil. Bunların öteden beri nasıl bir hedef
güttüklerini biz gayet iyi biliyoruz ve terör örgütlerinin bu konudaki
demeçleri Türk basınına da, yabancı basına da yansıdı, açık bir şekilde,
Türkiye’de devlet içinde devlet kurmak istiyorlar. “O bölgenin yönetimini bize
bırakın.” diyorlar, “Ekonomiyi de biz yönetelim, bir de orada silahlı gücümüz
olsun.” Değerli arkadaşlarım, bunun ötesinde resmen devlet olmak için iki
eksiği kalıyor: Bir, hutbe okutacaksınız, iki, sikke kestireceksiniz. Osmanlı
İmparatorluğu’nda bu işler böyle oluyordu. (CHP sıralarından alkışlar) Yani
“Bunlar hariç, orada ayrı devlet kuracağız.” diyor. Şimdi, biz de açılım
üzerinde çalışırken bunları herhâlde bilmek zorundayız. İmralı’dan bekledikleri
var. İmralı’dan bir görüş bekleniyor. Hükûmet
yetkilileri de diyor ki: “Aman gelsin de onu bir değerlendirelim, bakalım neyin
nesiymiş.” Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu konuda ciddi olmak zorundayız. Kuzey
Irak’taki terörün tasfiyesi konusunda ciddi olmak zorundayız.
Sayın Başbakan, 12 Haziran 2007 tarihinde ne diyor: “Yurt
dışındaki terörü bir tarafa bırakalım. Biz Türkiye’deki terörü önlemeye
çalışalım. Dışarıdakilerin sayısı 500, içeridekilerin 5 bin.” Bir kere rakamlar
yanlış. İkincisi, böyle sayıya göre bu işleri dengelemeye çalışırsanız, beyin
Şimdi, değerli arkadaşlarım, demin Değerli MHP Sözcüsü arkadaşımız
söyledi. Bir AKP milletvekili -yakın zamandan öncesine kadar genel başkan
yardımcılığı yapmış- Milliyet gazetesinde Devrim Sevimay’a
mülakat verdi. Diyor ki: “Bırakın, Türkiye’deki PKK’lılar silahlarıyla birlikte
Kuzey Irak’taki cephelerine katılsınlar.” Siz bunu tasvip ediyor musunuz?
Etmiyorsanız, niye şimdiye kadar tepki göstermediniz? Başka
milletvekillerinizin sözlerine bizzat Sayın Başbakan tepki gösteriyor, buna niye
göstermiyor acaba? Eğer bu, Hükûmetin görüşü ise
bilelim, değilse onu da bilelim. Ama kürsü burada. Lütfen
çıkın, söyleyin.
Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanı bu kürsüde, birkaç gün önce, Meclisin
açılışında ne dedi? Aynen okuyorum: “Bugün gelinen noktada, Türkiye daha fazla
şehitler vermeden, daha fazla mali kaynak ve enerji harcamadan, terör sorununu
geride bırakmaya yarayacak yeni yöntemleri devreye sokma kapasitesine
ulaşmıştır.” Buyurun. Şehit vermeyeceğiz yani mücadele etmeyeceğiz. Kim ister
şehit vermeyi… Keşke… Enerji harcamayacağız, para harcamayacağız, kaynak
harcamayacağız, terörü bitireceğiz. Bunun yolunu bulduk diyor. Lütfen, bize de
söyleyin. Sizi tebrik edelim. Hep birlikte sevinelim. Ama bu sözü burada
söylediğiniz zaman bunun arkasında duracaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Öymen, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun efendim.
ONUR ÖYMEN (Devamla) – O zaman bu tezkereyi Meclise niye
getirdiniz değerli arkadaşlar? Eğer terörü mücadele etmeden bitirmenin yolunu bulduysanız
bu tezkereyi niye getiriyorsunuz Meclise de tehditten bahsediyorsunuz, oraya
asker göndermekten bahsediyorsunuz?
Değerli arkadaşlarım, aynı zamanda, terörle mücadele konusundan
bahsedilirken Sayın Cumhurbaşkanı “Başka ülkeler bizim iç işlerimize müdahale
edebilir, biz tedbir alalım. Almazsak başkaları gelir, bizim namımıza bu
tedbirleri alır.” dedi. Bu sözler bizi çok üzmüştür. Bu sözleri söyleyen insan
ülkemizin kurtuluşunda bütün dış müdahaleleri elinin tersiyle iten Büyük
Atatürk’ün koltuğunda oturuyor. (CHP sıralarından alkışlar) Bu sözler
söylenecek sözler değildir. Kendisine, Atatürk’ün söylediği bir sözle cevap
veriyorum. Diyor ki Atatürk: “Hangi istiklal vardır ki yabancıların
nasihatleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir olay
kaydetmemiştir. Tarihte böyle bir olay yaratmaya kalkışanlar zehirli sonuçlarla
karşılaşmışlardır.”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun efendim.
ONUR ÖYMEN (Devamla) – İşte, Türkiye de bu yanlış zihniyetle sakat
olan bazı yöneticiler yüzünden her saat, her gün, her yüzyıl biraz daha
gerilemiş, daha çok düşmüştür.
Değerli arkadaşlarım, biz, bu tezkereye olumlu oy vereceğiz ama
uygulamasını da yakından izleyeceğiz. Bu ülke sahipsiz değildir. Bu ülke
yabancıların güdümüyle idare edilecek bir ülke değildir. Bu ülke terörle
mücadeleyi mutlaka sonuna kadar sürdürecektir ve başarıyla sonuçlandıracaktır.
Yüce Meclise saygılar sunarım. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Öymen.
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak.
Sayın Kışanak, buyurun efendim. (DTP
sıralarından alkışlar)
DTP GRUBU ADINA GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kuzey Irak bölgesi ve
mücavir alanlarına gönderilmesine -asker gönderilmesine- ilişkin Hükûmete yetki verilmesini öngören Başbakanlık tezkeresi
hakkında Demokratik Toplum Partisinin görüşlerini sunmak üzere söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, savaşın, ölümlerin durduğu, toplumsal
barışın sağlandığı, özgürlüklerin ve demokrasinin geliştiği bir ülkede ortak
bir gelecek kurma umutlarımızı güçlü kılmaya çalıştığımız bir süreçten
geçiyoruz.
Barışa duyulan özlem o kadar büyük ki sadece Sayın Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül’ün “İyi şeyler olacak.” sözü üzerine tüm kamuoyu barış
tartışmalarını gündemine aldı. Aydınlar, yazarlar, sanatçılar, demokratlar,
liberaller, emek örgütleri, gençler, kadınlar, yani tüm toplumsal kesimler,
toplumsal bir barış nasıl sağlanır, bu konuda fikir üretmeye, sürece katkı
sunmaya başladılar. AKP Hükümeti ise önce “Kürt Açılımı”, sonra “Demokratik
Açılım”, son olarak da “Millî Birlik Projesi” adını verdiği bir süreçten
bahsediyor. Sayın Başbakan gittiği her yerde “Analar ağlamasın, anaların
gözyaşı dinsin.” diyor ama aynı Başbakan böylesi bir süreçte Meclisin önüne
savaş tezkeresi getiriyor. AKP Hükûmeti bu Meclisten,
gençlerimizi bir yıl daha ölmeye ve öldürmeye gönderme yetkisi istiyor. Siz,
gençlerimizi ölmeye ve öldürmeye gönderirseniz anaların gözyaşları nasıl
dinecek? Bu ülkenin doğusuna, batısına, Diyarbakır’a, Van’a, Edirne’ye,
Trabzon’a cenazeler giderken, ocaklara ateş düşerken Kürt sorunu nasıl
konuşulacak, nasıl çözülecek?
Kürt sorunu artık kamuoyundaki tartışmalarla bütün boyutlarıyla
gün yüzüne çıkmıştır. Tarihsel, ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal boyutları
olan ve seksen beş yıldır yapılan yanlışlarla her geçen gün daha da büyüyen bir
sorunla karşı karşıya olduğumuz gün gibi ortadadır. Böylesi bir sorunun
çözümünü daha yirmisine yeni ayak basmış, geleceğe dair bin bir hayalleri olan
gençlerin birbirini öldürmesinde aramak vicdansızlık değil midir? Sürekli
tekrarlanan, isyanı kanla bastırıma siyaseti bu ülkenin topu topu seksen beş yıllık tarihinde 29 kez tekrarlandı. Son
yirmi beş yıldan beri kesintisiz olarak devam eden çatışmalı süreçte resmî
rakamlara göre 50 bin insanımızı kaybettik. Yetmedi mi? Üzerine gelinmedikçe
eylem yapmayacağını açıklamış ve silahsızlanma için hazır olduğunu beyan etmiş bir
örgüte karşı “Hayır, ille de ben sana operasyon yapacağım, hepinizi
öldüreceğim.” demenin neresinde çözüm vardır? Neden bir kez de konuşmayı,
diyalog kurmayı… “Gelin, sorunlarımızı tartışarak demokratik yol ve yöntemlerle
çözelim, hak ve özgürlüklerin sınırlarını genişletelim.” demiyorsunuz? Bunu
söylediğinizi iddia ediyorsanız neden sınır ötesi operasyon yapmak için
Meclisten yetki istiyorsunuz? “Yetki alacağız ama kullanmayacağız.” diye halkı
yanıltmaya yönelik bir propaganda yolunu deneyecekseniz boşuna uğraşmayın, halk
bu propagandaya artık kanmayacaktır.
AKP Hükûmeti olarak 2007 ve 2008 yılında
çıkardığınız tezkere kararlarından sonra da halka doğruları söylemediniz ama
ölüm, yalanla ortadan kaldırılamayacak kadar yalın bir gerçektir. 2007’de
Meclisten aldığınız sınır ötesi operasyon yetkisini kullanarak 21 Şubat 2008
tarihinde kara harekâtı başlattınız. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı İlker
Başbuğ ve dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın
bizzat koordine ettiği operasyon sekiz gün sürdü. PKK kaynakları, sekiz günlük
operasyon sırasında, Türk Silahlı Kuvvetlerinden 123 kayıp verildiğini iddia
etti, kendi kaybını ise 12 olarak açıkladı. Buna karşılık Türk Silahlı
Kuvvetleri de kendi kaybını 25 olarak açıkladı, PKK’nin
250’den fazla kayıp verdiğini iddia etti.
Rakamlar konusunda kimin doğru söylediğinin hiçbir önemi yok.
Ortada çok yalın bir gerçek var, bu ülkenin 140 ya da 275 yurttaşı, gencecik
fidanı, sekiz günlük bir operasyonda yaşamını yitirmiştir. Ölüm bu kadar ucuz
mu? Sayı saymayı mı unuttunuz? Vicdanlarınız mı köreldi? Yoksa,
el kesesinden ağalık mı yapıyorsunuz?
2008’de çıkartılan tezkereden sonra yaşananlar da farklı değil. MAZLUMDER’in verilerine göre, tezkerenin uzatılmasından
sonra, 2009 yılının ilk beş ayında 37 çatışma yaşandı, bu çatışmalarda, her iki
taraftan 81 kişi hayatını kaybetti, 165 kişi yaralandı. Yine aynı verilere
göre, 75 bombalı ve mayınlı olay meydana geldi. Bu olaylarda 50 kişi hayatını
kaybetti, 74 kişi yaralandı. Toplam rakam 133. Dile kolay! Tam 133 ocağa ateş düştü, 133 ananın yüreği yandı, 133 ana gözyaşı
döktü. Şimdi üçüncü sınır ötesi operasyon tezkeresini Meclisin gündemine
getirdiniz. Soruyoruz Başbakana: Anaların gözyaşını böyle mi dindireceksiniz?
Sayın Cumhurbaşkanımıza da seslenmek istiyoruz: Yasalar, Türkiye
Büyük Millet Meclisi adına, başkomutanlık yetkisini size vermektedir. Sadece
“İyi şeyler olacak.” demekle iyi şeyler olmuyor. Başkomutan sıfatıyla,
herkesten önce, bu ölümlerin vebali sizin boynunuzdadır. Meclisin açılışında
yaptığınız konuşmada tekçi devlet yapısından çoğulcu devlet yapısına geçmenin
bir zorunluluk olduğunu söylediniz. Biz de buna inanıyoruz. Çağın demokratik
değerleri de bunu gerektirmektedir. Türkiye’de yaşayan Kürt’üyle, Türk’üyle 72
milyon yurttaşımızın da özlemi, bu ülkede barış içerisinde, eşit, adil ve özgür
bir gelecek inşa etmektir. Gelin, yıllardan beri yaratılan asılsız korkuların
vicdanlarımızı, insanlığımızı, bu ülkeyi ve geleceğimizi esir almasına izin
vermeyelim. Gelin, bu ölümleri durduralım. Anaların gözyaşını gerçekten
dindirelim. Artık ölme, öldürme siyasetine son verelim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kürt sorunu Türkiye
Cumhuriyeti tarihi kadar eskidir. Türkiye'nin ilk anayasası olan 1921
Anayasası’nda çoğulcu, birleştirici, demokratik bir söylem vardı. Ancak 1924
Anayasası’nda bu demokratik yaklaşım, yerini etnik milliyetçiliğe dayalı tekçi
devlet yapısına bırakmıştır. Bu tekçi zihniyet, Türk etnik kimliğine odaklı bir
ulus devlet projesini hayata geçirmeyi hedef olarak önüne koymuştur. Böyle bir
politika, başka kimliklerin yanı sıra Kürt kimliğini de reddetmiş, asimilasyonu
esas almış, kimlik talepleri baskı altında tutulmuştur. Kürt halkının varlığını
inkâr eden, kimliğini kabul etmeyen, Türkiye Cumhuriyeti devletine yurttaşlık
bağıyla bağlı olan herkesi Türk etnik kimliğinden saymayı zorunlu kılan bu
zihniyet, cumhuriyet tarihi boyunca şiddet üreten bir zemin olmuştur.
Seksen beş yıllık cumhuriyet tarihi boyunca yirmi sekiz Kürt
isyanı yaşanmış, eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel PKK’nin
silahlı eylemlerini “yirmi dokuzuncu Kürt isyanı” olarak tanımlamıştır. Kürt
isyanlarının tamamı aşırı şiddet kullanılarak bastırılmış, PKK’ye
karşı yürütülen bastırma harekâtı ise Türkiye'nin son yirmi beş yılını düşük
yoğunluklu savaş hâlinde geçirmesine neden olmuştur. Bugün gelinen noktada, bu
tekçi, asimilasyoncu zihniyeti savunmanın ve devam ettirmenin mümkün olmadığı
görülmektedir. Çağın demokratik değerleri ve halkımızın yürüttüğü demokrasi
mücadelesi bunu zorunlu kılmaktadır.
Ancak, ne yazık ki halk adına çözüm politikaları üretmekle görevli
olan Parlamentoda, bu gerçeği görmeyen, tekçi zihniyette ısrar eden
yaklaşımlarla karşı karşıyayız. Bazıları yıllardan beri tekerleme hâline
getirilen ve gerçeklerle hiçbir alakası olmayan bölünme korkusunu sürekli yeniden
üreten ve halkı birbirine karşı kışkırtan bir yaklaşım içerisindedir.
Kürt halkının bu konudaki yaklaşımı çok açıktır. Yıllardan beri
yaşadığı büyük acılara rağmen, Kürtler, bir an olsun barış ve kardeşlik
söyleminden geri durmamışlardır. Her fırsatta, bu ülkede, bu bayrak altında,
özgür, eşit yurttaşlar olarak yaşamak istediklerini ifade etmişlerdir, bugün de
ifade etmeye devam etmektedirler. Yıllardan beri bir halkın varlığını,
kimliğini, kültürel haklarını inkâr eden zihniyet ise bu ülkenin yurttaşlarını
fiilî olarak birbirinden ayırmış, yani bölücülük yapmıştır.
Yıllardan beri körüklenen ayrımcılık günümüzde ırkçılık boyutuna
ulaşmış, Kürtlere karşı linç girişiminin de zemini hâline gelmiştir. Kürtçe
şarkıların çalındığı düğünlere saldırılar düzenlenmekte, mevsimlik tarım
işçilerine yönelik linç girişimleri yaşanmakta, maçlarda ırkçı söylem ve
eylemler boy göstermekte, Türklerle Kürtler arasındaki sıradan ticari
anlaşmazlıklar bile ölümle sonuçlanan kavgalara dönüşmektedir. Bu gelişmeler
tehlikenin boyutunu ortaya çıkarmaktadır ama hâlâ bazıları, kışkırtıcı, tahrik
edici, halkı karşı karşıya getirici söylemlerine devam etmektedir. Kürt
halkının hakları konusunda kıyamet koparanlar, söz konusu savaş olunca AKP Hükûmeti ile ortak hareket etmekte ise hiçbir sakınca görmemektedirler.
Sayın milletvekilleri, Türkiye'nin seksen bir ilinden halkımıza
vekâleten 23’üncü Dönemde 546 milletvekili olarak buradayız. Hepimiz bu
toprakların evlatlarıyız. Hepimizin hatıraları, hikâyeleri, hayalleri, kaderi,
neşesi, şarkıları bu coğrafyaya ilişkindir. Aramızda esmeri, kumralı, sarışını,
Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı, Laz’ı, Çerkez’i var belki ama bu bir zenginliktir. Bu
Meclis, iradesini demokrasi ve barıştan yana koyabilirse bu zenginliği barış
içerisinde bir arada ortak bir geleceğe yöneltmek mümkün olacaktır.
Demokratik Toplum Partisi olarak esas mücadelemiz de bunun
içindir. Bu nedenle Kürt sorununun barışçıl, demokratik yöntemlerle çözülmesini
önemsiyoruz. Bu nedenle operasyonlar bir an önce dursun, ölümler dursun, analar
artık ağlamasın istiyoruz çünkü insanlar ölürken konuşulamaz, insanlar ölürken
toplumsal gelişme sağlanamaz, insanlar ölürken sözün bir kıymeti olamaz.
Kürtlerin varlığını inkâr etmek uğruna yürütülen bu savaş binlerce
insanımızın yaşamını yitirmesine, milyonlarca insanımızın yerinden yurdundan
olmasına, milyonlarca liralık servetin, millî servetin silahlara ve ölümlere
harcanmasına sebep olmaktan başka hiçbir işe yaramamıştır. Bu kör siyaset “Kürt
yoktur”la başladı “Türkiye’de Kürt yoktur”a dönüştü, şimdi “Türkiye’de Kürt vardır ama hakları
yoktur” noktasında tutulmaya çalışılıyor. Kürtlerin varlığını kabul etmek için
seksen beş yılımızı yitirdik, haklarını kabul etmek için de bir seksen beş yıl
daha kaybetmeyelim.
Sayın milletvekilleri, geçtiğimiz yıl, bir gazeteci, çatışmayla
geçen yirmi dört yıllık süreçte komutanlık yapmış emekli paşalarla görüşerek
bir kitap hazırladı. Emekli paşaların görüşlerine baktığımızda, hiçbirisinin,
yaşadıkları bu sürece “Doğru yaptık” diyemediğini görüyoruz. 12 Eylül darbesinin
mimarı Kenan Evren bile “Kürtçeyi yasaklayarak yanlış yaptık.” demektedir.
Bugün herkes 12 Eylül döneminde Diyarbakır cezaevinde yapılan insanlık dışı
işkencelerin Kürt sorununu büyüttüğünü kabul etmektedir. 1998’de Suriye
sınırına yığınak yapan dönemin 2’nci Ordu Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman da
aslında bu sorunun Kürtlerin inkâr edilmesinden, sosyal ve kültürel
taleplerinin karşılanmamasından kaynaklandığını kabul etmektedir. Emekli
Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök de sınır ötesi
operasyonlara ilişkin verdiği yanıtta “Sanki Irak’ın kuzeyine bir harekât
yapılsa bu iş biter. Hayır, bitmez.” demektedir. 21 Şubat 2008’de yapılan sınır
ötesi kara operasyonunu bizzat yöneten dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt da katıldığı bir televizyon programında “TSK’nın
tümü bile gitse Kandil’i temizleyemez.” diyerek gerçeği ifade etmek zorunda
kalmıştır.
Peki, bütün bu gerçekleri bile bile
neden askerî operasyonlarda ısrar ediyoruz, neden ölme-öldürme siyasetinde
ısrar ediyoruz? Emekli paşaların hatalarını görebilmesi için 50 bin insanımızın
ölmesi mi gerekiyordu? Milyarlarca dolarlık bu kirli savaşta tanka, topa
paramızı yatırarak halkımızı yoksulluğa mahkûm etmemiz mi gerekiyordu?
Susurluk, Şemdinli, JİTEM davaları ortaya çıktı. Çatlılar, Yeşiller, Cemal Temizözler, Kamil Ataklar kahraman ilan edilerek bu halka
karşı suç işlemeye teşvik edildi. Bunca acının, gözyaşının, akan kanın,
kaybolan maddi ve manevi servetin sorumluları bugün halkın karşısına çıkıp
“Hata ettik.” diyerek günah çıkartıyorlar. İnsan yaşamı bu kadar ucuz mu? Sizin
hatalarınızın bedelini Türk’üyle, Kürt’üyle bizim çocuklarımız ödüyor hem de
canlarıyla. Bu ülkenin en kıymetli sermayesi olan gençlerimizi ölmeye ve
öldürmeye göndermeye ne hakkınız var?
Değerli milletvekilleri, ölüm nasıl bir şeydir hiç düşündünüz mü?
Gözünüzden sakındığınız oğlunuzun, eşinizin, babanızın, kızınızın cansız
bedenini toprağa gömdükten sonra onu bir kez daha göremeyeceğinizi, koklayıp
öpemeyeceğinizi bilerek onu mezarlıkta, toprağın altında bırakarak eve dönmenin
ne demek olduğunu düşündünüz mü? Şimdiye kadar hiç düşünmediyseniz bir kerecik
olsun şimdi düşünün, bu tezkereye oy verirken bunları düşünün.
Edirnekapı Mezarlığı’nda feryat eden gencecik kadını düşünün.
Hakkâri’de Kürtçe ağıt yakan anayı düşünün. Çok eskilere gitmenize de gerek
yok, bu Parlamentonun çıkarttığı iki tezkereden sonra yaşanan can kayıplarını
düşünün. Vereceğiniz “evet” oyunun yeni ocaklara ateş düşüreceğini, Edirnekapı
Mezarlığı’nda feryat eden kadınlara, Hakkâri’de ağıt yakan analara yenilerini
ekleyeceğini unutmayın.
Bir de şunu düşünün: Paşalar emekli olup sahil kasabalarında
konutlarına çekildikten sonra günah çıkartıyorlar, siyasetçiler ise topu
askerlere atarak günah çıkartma zahmetine bile katlanmıyorlar. Ancak artık halk
bu yaklaşıma prim vermiyor. Asker cenazelerinde “Yemen yolu çamurdandır. /
Sefer tası bakırdandır. / Gemiciği olan bedel öder. / Şehidimiz fakirdendir.”
yazan pankartlar açılıyor. Neden ölenler hep yoksul, emekçi ailelerin
çocukları? Neden hiçbir üst düzey bürokratın çocuğu çatışmada ölmüyor? Neden
hiçbir zenginin, holding patronunun, borsacının çocuğu ölmüyor? Neden hiçbir
generalin, üst rütbelinin çocuğu çatışmada ölmüyor? Halk artık bu soruları
yüksek sesle soruyor.
Halk bir şeyi daha sorguluyor, yıllardır terördür, bölücülüktür,
vatana ihanettir diye sakladığınız gerçekleri anlamaya çalışıyor. Halk, bu
ülkenin 40 bin yurttaşı, gencecik evladı eline silah alıp dağa çıkmışsa, ölümü
göze almışsa burada siz yöneticiler olarak bazı şeyleri yanlış yapıyorsunuz
diye sorguluyor, bu yanlışlardan dönülmesini istiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kışanak, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
GÜLTAN KIŞANAK (Devamla) – Kürt’üyle, Türk’üyle, Laz’ıyla,
Çerkez’iyle bu ülkenin tüm yurttaşları artık bu kör savaştan vazgeçilmesini,
evlatlarının ölüme gönderilmemesini istiyor.
Değerli kadınlar, biraz da sizlere seslenmek istiyorum. Çatışmalı
süreçlerin, savaşların, zorunlu göçlerin en ağır faturasını dünyanın her
yerinde olduğu gibi ülkemizde de kadınlar ve çocuklar ödemiştir. Biz kadınlar
biliyoruz ki çektiğimiz acıların, döktüğümüz gözyaşlarının rengi de, dili de,
dini de aynıdır. Bu ülkenin doğusunda da batısında da yaşanan evlat acısıdır.
Biz kadınlar istersek, mücadele edersek bu ülkeye barışı getirebiliriz.
Dünya bunun örnekleriyle doludur. İsrail’de Lübnan’ın işgaline karşı mücadele
eden “Four Mothers”
hareketini hatırlayalım. Four Mothers
hareketinin kurucularından bir kişi duygularını şöyle ifade etmektedir:
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kışanak, son defa
sürenizi uzatıyorum, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
GÜLTAN KIŞANAK (Devamla) – “Ben çocuğuma oyuncak tüfek bile almamıştım
ama onun başkalarını öldürmesine engel olamadım. Bu mücadeleyi bunun için
başlatıyorum.” demişti. Bizler de ülkemizde yaşanan savaşı bitirebiliriz,
savaşa “Dur” diyebiliriz, ölüme ve öldürme siyasetine izin vermeyebiliriz.
Mahatma Gandi’nin çok
güzel bir sözü var: “Göze göz, dünyayı kör eder.” Resmî tarih kitaplarında her
savaşın bir kazananı ve kaybedeni olduğu yazsa da aslında hiçbir savaşın
kazananı yoktur. Bizler de Demokratik Toplum Partisi olarak “göze göz”
politikasının geleceğimizi karartmasına fırsat vermemek için barış hakkımızı
kullanıyoruz ve bu tezkereye “Hayır.” oyu veriyoruz. (DTP sıralarından
alkışlar) Tüm vicdanlı milletvekillerini de “Hayır.” oyu vermeye davet
ediyoruz. Bu Parlamento savaş kararları veren bir parlamento değil, barış
kararları veren bir parlamento olsun istiyoruz. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, AK PARTİ Grubu adına Ankara
Milletvekili Sayın Salih Kapusuz.
Sayın Kapusuz, buyurun efendim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SALİH KAPUSUZ (Ankara) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AK PARTİ adına Türk Silahlı Kuvvetlerine sınır ötesi
harekât ve mücadele yetkisi veren Hükûmet
tezkeresinin bir yıl uzatılmasına ilişkin söz almış bulunuyorum.
Öncelikle, yeni yasama yılının ülkemize, milletimize hayırlı ve
uğurlu olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, ülkemizin birliği, dirliği, huzur ve refahı
için hayatlarını ortaya koymuş olan aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet
diliyor, ailelerini, yakınlarını ve kahraman gazilerimizi şükran ve minnetle
yâd ediyorum. Hâlen canı pahasına terörle mücadele eden kahraman vatan
evlatlarına da şükranlarımla birlikte üstün başarılar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin son otuz yılının en önemli
gündem maddesi maalesef hep terör olmuştur. Ülkemiz, son otuz yıldır tüm
kaynaklarını tüketen, huzurumuzu, iç barışımızı ve kardeşliğimizi hedef alan
terör belasını yaşamaktadır. Terör nedeniyle bu ülke binlerce vatan evladını
kaybetmiş, çok ağır bedeller ödemiştir. Terör ülkemizde ciddi bir
istikrarsızlığın yaşanmasına neden olmuş, sadece bir bölgenin kaderine değil,
bütün ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel hayatına ve elbette kalkınmamıza da
olumsuz yönde etkiler getirmiştir.
Terörle ilgili literatürü alt alta
sıralarsak insanlığın nasıl bir belayla karşı karşıya olduğunu daha iyi
anlayabiliriz:
21’inci yüzyıl terörizm çağı.
Asrın belası terörizm.
Kolay çözümü olmayan bir bela.
Ulusal ve uluslararası güvenliğe yönelmiş en büyük tehdit.
İnsanlığa karşı işlenen en büyük suç.
Çok uzun zamandır biliyoruz ki, sorun tek başına bir asayiş sorunu
değildir. Terör ve terörizm ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel ve güvenlik gibi
parametreleri olan çok bilinmeyenli bir denklemdir. Otuz yıldır her şey
denendi. Bu sürede görev almış tüm hükûmetler terör
belasını ortadan kaldırmak ve ülkenin her köşesinde huzur ve güveni
sağlayabilmek için emek ve gayret sarf ettiler. Farklı partilere mensup olarak
bu koltuklarda oturan bizden önceki birçok milletvekili de hükûmetlerin
sunduğu mücadele programlarının oylamalarına katıldı, oluşturulan çözüm
önerilerine terör belasından kurtulabilmek için ümitle destek verdi. Bu süre
içinde millet olarak hep birlikte birçok şey öğrendik; bunlara tecrübemizi de
ekleyerek yeni politikalar, yeni stratejiler ürettik. Belki Türkiye olarak
kesin netice alabilirdik, fakat yukarıda belirttiğim parametreler AK PARTİ Hükûmeti dönemine kadar bir bütün olarak ele alınıp bu
denklemin tam anlamıyla çözülebilmesini maalesef uygulamaya koyamadığımız için
sonuç elde edemedik.
Değerli arkadaşlar, biz de AK PARTİ olarak iktidara geldiğimiz
günden beri güvenlik güçlerimiz başta olmak üzere bütün kurum ve
kuruluşlarımızla terörün her türlü boyutuyla mücadele içerisindeyiz.
Mücadelemiz sadece teröristle değil, son yüzyılın en önemli sorunu terörizm ve
bununla toplumu negatif yanlarıyla etkileyen çok boyutlu bir alan olan
terörizmle mücadelemiz devam etmektedir.
Bunun yanı sıra terörizmle mücadelenin önemi ve bu mücadeledeki
haklılığımızı bundan en çok canı yanmış bir ülke olarak tüm dünyaya anlattık.
Bölge ülkeleri başta olmak üzere tüm dünya Türkiye'nin bu mücadeledeki
haklılığını kabul etmeye ve destek vermeye başlamıştır.
Sayın milletvekilleri, Türkiye geçtiğimiz yedi yıl içinde çok
önemli adımlar atmıştır. Demokratikleşmeden sağlığa, ulaşımdan dış ticarete
kadar yaşanan gelişmeler ortadadır. Bu çalışmalarda bölgeler arası kalkınmışlık
farkını gidererek topyekûn ilerlemeye yönelik adımlar atılmıştır.
Şöyle bir geriye dönüp bakarsak, KÖYDES projesini uygulamaya
koyduk. Susuz veya suyu yetersiz köy mezralarını sağlıklı ve yeterli içme
suyuna kavuşturmak ile yollarının kalitesini ve standartlarını yükseltmek,
altyapısını desteklemek için uygulanmış olan KÖYDES projesi hayatiyet kazandı.
Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgemizde altyapı sorununa önemli
kaynaklar ayırdık, önemli ölçüde çözüm sağladık.
Kimilerine basit gelebilir. Bir köylünün evine dışarıdan su
taşımasının ne kadar zahmetli olduğunu bu zorluğu yaşayanlar bilir. Hele bir
kış mevsiminde taşıdığı suyun kışın o soğukta donduğunu, o donan suyu tekrar su
hâline getirmek için neleri çektiğini yaşamayan insan bilmez. İşte şimdi, artık
bu tip zorluklar ya yaşanmıyor ya da minimuma indirilmiştir.
Demokratikleşme konusunda önemli adımlar attık. Doğu ve Güneydoğu
Anadolu Bölgesi’nde sekiz ilde 1987’den bugüne kadar on beş yıl boyunca 46 kez
olağanüstü hâl uzatılması yaşandı.
Değerli arkadaşlar, olağanüstü hâli yaşayanlar çok iyi biliyoruz.
Bilirsiniz, sıkıyönetimleri yaşayanlar çok iyi hatırlayacaktır; her şeyin
denetlendiği, her şeyin kontrol edildiği, adım bir çevrilip kimlik
kontrollerinin yapıldığının hiç unutulmaması lazım.
Biz, yıllardır süren OHAL’i kaldırdık.
DGM’leri kaldırdık. Çok sayıda Avrupa Birliği uyum yasasını kanunlaştırdık. TRT
Şeş’in kurulması bile muazzam bir olaydır. Bu uygulama muhalefet tarafından çok
eleştirildi. Bakın, geçtiğimiz ramazanda gördük, bölge insanının bir kandil
gecesinde dualarla, mevlitlerle, hatimlerle nasıl memnuniyet duyduğunu, nasıl
bir aidiyet duygusu içerisinde olduğunu değerli milletvekili arkadaşlarım
bölgelerinden, isteyen herkes o bölgedeki insanlardan bu memnuniyeti görebilir.
Yani bıraksaydık da Roj TV’yle bunların yanlış
yönlendirmelerinin devam etmesini mi sağlasaydık? Bu ülkenin her noktasında,
doğu-batı, kuzey-güney demeden, hiçbir ayrım yapmaksızın, imkânlar ölçüsünde
vatandaşlarımızın daha iyi koşullarda yaşayabilmesi için çalışmalar yaptık,
yapmaya devam edeceğiz.
Sayın milletvekilleri, bütün bu yapılanlara ilave olarak bölgede
akan kanın durmasını sağlamak, çocuklarımızın bir daha asla devlete karşı
dağlara çıkmamasına zemin hazırlamak ve terör problemini tamamıyla çözmek için
eş zamanlı olarak bir demokratik açılım politikası da geliştiriyoruz. Hamasetle
ve boş sözlerle çözülemeyeceği de çok iyi biliniyor ve bizlerden de köklü ve
kalıcı çözümler bekleniyor. Bu konuda parti ayrımı yapmaksınız hepimize
sorumluluk düşüyor. Milletin sorunu Türkiye’nin sorunudur. Türkiye’nin sorunu
parti farkı gözetmeksiniz hepimizin sorunudur, siyaset üstü sorunlardır.
Peki, bu sorunlar nasıl çözülür? Çözümün yolu dinlemektir. Çözümün
yolu anlamaktır. Çözümün yolu demokratik standartların yükseltilmesidir.
Çözümün yeri Meclistir. Çözümün muhatabı
milletimizdir.
Evet, irade varsa, kararlılık varsa, iyi niyet varsa, samimiyet
varsa, azim varsa her şeyi yoluna koymak mümkündür. Bu nedenle, ortak akıl ve
ortak sorumlulukla herkes bu çözüme katkı sağlamalıdır.
Ben öncelikle siyasi partilerimize sesleniyorum: Birçok konuda
farklı düşünebiliriz, görüşlerimiz ayrı olabilir. Ancak her partinin, her
siyasetçinin sorumluluğu Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na bağlı kalarak barış
içinde yaşayan, sorunlarını çözmüş, mutlu ve müreffeh, büyük ve güçlü Türkiye
için çalışmaktır. Gelin, çözüme yönelik önerilerimizi masaya koyalım, hep
birlikte, iyi niyetle gayret edip, birlikte çalışalım.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, sizlere sesleniyorum: Gelin,
barış içinde yaşayan, sorunlarını çözmüş, mutlu, büyük ve güçlü Türkiye için
çalışalım, milletimiz için en iyisini birlikte yapalım. Hesabi değil hasbi
olalım. Şunu kimse unutmasın ki, çözüme hizmet etmeyen soruna hizmet eder.
İşte bu anlayışla biz, bu projeyi bir millî birlik ve kardeşlik
projesi olarak değerlendiriyoruz. Güçlü ve büyük Türkiye, artık silahların
sustuğu, kan ve gözyaşının durduğu bir ülkedir. Güçlü ve büyük Türkiye, muasır
medeniyetler seviyesine ulaşmış, herkesin eşit olarak daha özgür yaşadığı, daha
müreffeh bir ülkedir.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Eşit nasıl olacağız? Toplum aç yahu!
Sizin gemiciğiniz olacak, bizim hiçbir şeyimiz olmayacak!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Güçlü ve büyük Türkiye komşuları ile
sıfır sorun politikası izleyen, bölgesinde güvenliği, barışı teminat olarak
gören, örnek alınan lider bir ülkedir. Güçlü ve büyük Türkiye küresel
meselelerde aktif rol alan, belirleyici siyasi aktör olarak kabul edilen bir
ülkedir. Güçlü ve büyük Türkiye dünyanın güvenliğinde söz sahibi olan, aynen
G-20’lerde olduğu gibi ülkelerin küresel meselelerinin tartışıldığı zeminlerde
bulunan ülke olmak demektir.
İşte bu çerçevede, millî birlik ve kardeşlik projesinin temel
hedefi, hepimizin özlediği büyük Türkiye’nin -ayağındaki prangalardan
kurtarmak- daha güçlenmesini, hak ettiği gerçek yeri almasını sağlamaktır. Bu
nedenle demokratik açılımın bir paket değil, bir süreç olduğu herkes tarafından
bilinmelidir. Bu süreç içinde güvenlik uğruna demokratik kazanımlarımızı feda edecek
değiliz. Biz demokratik standartlarımızı da daha yükselterek soruna kökten
çözüm istiyoruz. Daha fazla demokratikleşmeyle, eşit koşullarda, bir arada
yaşama iradesinin güçlenmesini ve şiddet ortamının sona erdirilmesini arzu
ediyoruz.
Bugün, çözümsüzlük ve kutuplaşmayı artıracak terör eylemlerine ve
şiddet adımlarına değil, barış yöntemlerine, sosyal ve ekonomik önlemlere
ihtiyaç vardır. Demokratik açılım sürecinde aşırı beklentilere girilmesi ne
kadar yanlış ise, endişelenmek, gereksiz paranoyalara kapılmak, topluma korku
pompalamak da bir o kadar yanlıştır. Millî birlik ve kardeşlik projesi olan
demokratik açılım ile bütün milletimizin hassasiyetleri gözetilmeli, söylem ve
eylem, kimimiz… Hepimiz bu konuda mutlaka ama mutlaka birlik içerisinde, dirlik
içerisinde, hepimizi ilgilendiren bir çalışma yapmalıyız.
Değerli arkadaşlarım, bu çalışmalarla ilgili olarak sıcak, samimi,
kucaklayıcı bir beraberlik içerisinde, güçlü ve ülkemizin geleceğiyle alakalı
olarak pekiştirilecek olan her sorunlu alanımızı kendi içimizde çözüme
kavuşturmalıyız. Herkesi, bu süreçte, çatışma ve şiddet eğilimleri karşısında
aklıselimi savunmaya davet ediyoruz. Öfke ve akıl aynı yerde durmaz. Öfke galip
olunca akıl devreden çıkar. Çözüm için sabırlı, sakin, kararlı olup azimle, birlikte
çalışmalıyız. Çözümsüzlüğü çözüm olarak göremeyiz.
Bu nedenle, tüm siyasi partilere ve Meclis çatısı altında bulunan
siz değerli arkadaşlarıma ve aziz milletime bir kez daha sesleniyorum:
Demokratik açılımlardan korkmamalıyız, ürkmemeliyiz ve uzaklaşmamalıyız. Hiçbir
gerekçe, bu konuda elzem olan açılımları geciktirmeyi meşru kılmaz. Silahlı bir
örgütün varlığı ve eylemleri devam ederken bu alana ilişkin demokratik
reformların yapılmasının yanlış olacağına ilişkin gerekçeleri de artık bir
kenara koymalıyız. Benzer sorunların yaşandığı dünyanın birçok ülkesinde,
reformların yapılması, terör eylemlerinin tamamen sona erdirilmesinden sonraya
ertelenerek değil, paralel bir süreçte ele alınmıştır. Şiddetten ve nefretten
arınmış bir toplumu meydana getirmek, “Yurtta barış, dünyada barış.” ilkesinden
ayrılmamak, sağduyunun, aklıselimin ve vicdanın gereğidir.
Değerli milletvekilleri, meselemiz büyüktür. Yaklaşık yirmi beş
yıldır belki de ilk defa, bu büyüklük ile orantılı çözüm stratejisiyle, devlet
olarak meselenin üzerine gidilmektedir. Bu stratejinin, dağlarda gencecik
çocukların kanlarından siyasi ve iktisadi rant
devşirmeye alışmış olanların hoşuna gitmeyeceğini biliyorum. Yine aynı şekilde,
bu çözümün, Türkiye'nin problemlerinin üstesinden gelerek güçlenmesini
istemeyenlerin de hoşuna gitmeyeceğini biliyoruz. Bölgeden ve çevreden gelen
bilgiler, bizim çocuklarımızın üzerinden kendilerine ikbal devşirenlerin bu
reformlardan hiç de memnun olmadıklarını ve demokratik açılım sürecini
baltalamaya çalışacaklarını teyit etmektedir. Dost ve kardeş ülke Irak’ın
toprak bütünlüğünün, millî birliğinin ve istikrarının korunmasına büyük önem
atfeden Türkiye, PKK teröristlerinin Irak’ın kuzeyindeki mevcudiyetine ve
terörist saldırılara son verilmesini sağlamak amacı ile askerî faaliyetlerini
başarılı bir şekilde yürütmekte, siyasi ve diplomatik girişimleri ve uyarıları
da sürdürmeye devam etmektedir. Terör var olduğu ve canımızı yakmaya devam
ettiği müddetçe de mücadelemiz aynı kararlılıkla devam edecektir. Bundan hiç kimsenin
şüphesi ve endişesi olmasın.
AHMET ERSİN (İzmir) – Benim şüphem var Salih Bey.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - İç ve dış güvenlik ve savunma adına
silah kullanma yetkisine sahip tek güç devlettir, vatandaşlarının güvenliği
için gerekli tedbirleri almak zorundadır. Dolayısıyla devletin silahını
bırakarak mücadeleden vazgeçmesini kimse beklemesin ve düşünmesin. Devlet,
güvenlik sağlamak için yetkilerini ve savunma hakkını tabii ki kullanacaktır.
Hangi ülkede kendi sınırları, dağları içinde, kendi güvenlik güçleri dışında
silahlı kişilerin varlığına müsaade edilir? Böyle bir şey düşünülebilir mi? Bu
mücadele ve savunma haktır ve Türk Silahlı Kuvvetleri başta olmak üzere tüm
güvenlik güçlerimiz bu mücadeleyi büyük bir özveri, başarıyla yerine
getirmektedir.
Değerli milletvekilleri, milletimiz, bu toprakların bağımsızlığı
için toplumun bütün kesimleriyle topyekûn bir mücadele vermiş, cumhuriyeti
birlikte kurmuş, yıllarca bütün vatandaşlarıyla barış içinde birlikte yaşama
kültürünü oluşturmuştur. İşte biz bu nedenle “Biz birlikte Türkiye’yiz.”
diyoruz değerli arkadaşlar. Türkiye Cumhuriyeti devleti milletiyle, Meclisiyle,
Hükûmetiyle bu sorunların üstesinden gelmeye
muktedirdir. Millî birlik ve kardeşlik projesi çerçevesinde birlik ve
beraberliğimiz için, güçlü ve büyük Türkiye için gelin, hep birlikte, herkesin,
özellikle yanlış yola girmiş, aldatılmış insanların silah bırakması için çağrı
yapıp gayret edelim. Silahları bırakın, böylece, sizin hayatlarınız üzerinden
hesap yapanların da oyunlarını bozun.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2007 yılında Meclisimizin
büyük bir çoğunluğunun desteği ile Anayasa’mızın 92’nci maddesi uyarınca Hükûmete sınır ötesi harekât yetkisi veren tezkere de bu
mücadelenin ve alınan güvenlik tedbirlerinin doğal bir sonucudur. Tezkereye,
kimse başka anlamlar yüklemesin. Bu tezkere savaşmak için değil savaşmamak
içindir, barış içindir, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı kötü niyetlileri caydırmak
içindir. Bizim mesajımız tek yanlı da değildir. Sorunu barış içinde, köklü bir
şekilde çözmek isteyenleri millî birlik ve kardeşlik projesine davet ediyoruz.
Bir kez daha ifade ediyorum: Sorunu barış içinde, köklü bir şekilde çözmek
isteyenleri millî birlik ve kardeşlik projemize davet ediyoruz.
AHMET ERSİN (İzmir) – Proje nedir, onu söyler misiniz?
SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Sorunu savaşarak çözmek isteyenlere, hem
sınırlarımız içinde hem de sınırlarımız dışında, yeni bir duruşla mücadeleye
devam edilecektir. Sözüm, sınırlarımız içinde sorunları hâlâ ayrışmada,
savaşmada görenlere de. Biz bu tezkerenin arkasında durduğumuz gibi, çözümü
hâlâ savaşmakta gören, demokratik ve insan haklarıyla birlikte, gelişmemize
engel olanlara karşı da aynı kararlılığımız devam edecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kapusuz, buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız.
AHMET ERSİN (İzmir) – Projeyi de bir açıklar mısınız Salih Bey, ne
var içinde?
SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Barış içinde, mutlu ve müreffeh, büyük
ve güçlü bir Türkiye idealimiz için önümüze engel kim çıkmak isterse, o
engelleri aşma karşısında en kararlı duruşu göreceklerdir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; milletimize gerçekten
müteşekkiriz. Bunca tahriklere, bunca fitne fesada, bunca yanlışlıklara, bunca provokasyonlara rağmen sağduyusuyla, ferasetiyle,
birliğimizi ve bütünlüğümüzü bozacak davranışlardan azami ölçüde kaçınmış ve
ülkemiz üzerinde oynanan oyunları da bozmuştur.
Son olarak şunu ifade etmek isterim ki, AK PARTİ Grubu olarak
tezkerenin bir yıl daha uzatılmasını destekliyoruz. Yüce Meclisimizin Hükûmetimize vereceği sınır ötesi harekât yetkisinin, Hükûmetimiz, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve tüm güvenlik
güçlerimiz tarafından uluslararası hukuk ve insan hakları çerçevesinde en
etkili şekilde demokratik olarak kullanılacağına olan inancım tamdır.
Beni dinleme lütfunda bulunduğunuz için
hepinize teşekkür ediyor; alınacak olan kararın, memleketimizin birliğine,
beraberliğine, kardeşliğine ve bütünlüğüne katkı sağlamasını temenni ediyor,
hepinizi saygılarla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Şahsı adına, Bayburt Milletvekili Sayın Ülkü Gökalp Güney.
Sayın Güney, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Güney, süreniz on dakika efendim.
ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün burada, Başbakanlığın 30 Eylül 2009 tarihli tezkeresini
görüşüyoruz. Tezkere, Irak’ın kuzeyinden ülkemize yönelik terör tehdidinin ve
saldırılarının bertaraf edilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, sınır
ötesi harekât ve müdahalede bulunmak üzere Kuzey Irak’ın PKK teröristlerinin
yuvalandıkları bölgesine gönderilmeleri ve görevlendirilmelerini içermektedir.
Bu önemli, hayati konuda çok kısa da olsa şahsi fikirlerimi yüce Meclise arz
etmek için söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi ve siz değerli arkadaşlarımı saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, hepinizin bildiği gibi, Hükûmet bu amaçla 17 Ekim 2007 tarihli 903 sayılı Karar’la
bir yıl süre istemiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi bu süreyi o zaman
vermişti. Bu süre bir yıl sonra 8 Ekim 2008 tarihinde bir yıl daha uzatılmıştı.
Şimdi de Hükûmetimiz Anayasa’mızın 92’nci maddesi
gereğince bir yıl daha uzatma talebinde bulunmaktadır.
Hükûmetimizin bu talebinin
amacı, Irak’ın kuzey bölgesinde yuvalanmış bulunan PKK terör unsurlarından
kaynaklanan, Türk halkının huzur ve güvenliği ile ülkemizin millî birliğine,
güvenliğine, toprak bütünlüğüne yöneltilmiş terörist saldırılarının ve açık
tehdidin bertaraf edilmesidir. Amaç budur.
Tezkerenin amacından da anlaşılacağı üzere bu girişimlerin hedefi
bellidir. Dost ve kardeş Irak’ın toprak bütünlüğü, millî birliği ve
istikrarının ihlali asla hedef alınmamıştır.
Yine tezkerenin içeriğinde de açıkça ifade edildiği üzere bu
tedbirler uluslararası hukuk çerçevesi içinde ele alınacak, hudut, şümul,
miktar ve zamanı Hükûmetimizce belirlenecektir. Türk
Silahlı Kuvvetleri Hükûmetle koordineli bir şekilde
girişimlerini daha önce olduğu gibi uygulayacaklardır.
Değerli milletvekilleri, bu girişimler asla komşumuz Irak’ın
toprak bütünlüğüne bir saldırı, istila amacını gütmemektedir. Kaldı ki, son iki
yılda yapılan hava ve kara unsurlarının girişimleri dikkatle incelendiğinde, Hükûmetimizin ve Silahlı Kuvvetlerimizin bu girişimlerdeki
hassasiyeti, dikkati gözler önündedir. Amacın temelinde yatan, hassas bölge
olan Kuzey Irak’ta istikrar ve huzurun sağlanmasıdır. Son iki yıl içerisinde bu
istikrara katkısı asla göz ardı edilemez.
Şimdi, burada, sırası gelmişken altını çizerek Kuzey Irak Bölgesel
Yönetimini ikaz etmek istiyorum. Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi önümüzdeki bir
yılı son bir fırsat saymalı, terör örgütünün etkisizleştirilmesi, kendisi için
hayati öneme sahip Türkiye'nin kalıcı dostluğunu kazanmak amacıyla, ülkemizle
samimi, sıkı bir iş birliğine mutlaka girmelidir. El altından terör örgütüne
destek vermek, ülkemizle de bu arada olumlu diyaloğa
girme girişimleri dürüstlük ve samimiyetle asla bağdaşmaz.
Terör örgütünün saldırılarını Kuzey Irak kaynaklı olarak
sürdürmesinin bir amacı da, Türkiye'nin haklı ve kaçınılmaz tepkilerini Kuzey
Irak Bölgesel Yönetimine çevirmesi ile muhtemel yakınlaşmaları önlemek ve
açabileceği kendi manevra sahasını genişletmektir. Bu nedenle, PKK terör
örgütü, Kuzey Irak’ın ve bütün olarak Irak’ın geleceğini de tehdit etmektedir.
Şuna içtenlikle inanıyorum: Bugüne kadar terörle, terörizmle, teröristle
mücadele demokrasi ve hukukun içinde kalınarak yapıldı, yapılıyor ve bundan
böyle de yapılacaktır. Bu millî davamızı partiler üstü ve iç politika malzemesi
yapmadan yürütmeliyiz, yürütmek zorundayız.
Burada bir memnuniyetimi ifade etmek istiyorum. Benden önce
konuşan konuşmacılar, Sayın Bölükbaşı, Sayın Öymen bu
sürece olumlu katkılarda bulunabileceklerini ve bu süreci bizim düşündüğümüz
gibi destekleyeceklerini ifade ettiler. Ben bunu böyle algıladım. Bundan dolayı
çok mutluyum ve kendilerine teşekkür ediyorum. Bu millî bir davadır. Bu
hepimizin davasıdır. Bunu siyasi bir malzeme yapmanın, bundan siyasi bir kazanç
sağlamanın hiçbir anlamı yoktur, ülkemize bir faydası da yoktur. Milletimiz de
bunu istiyor. Bu çerçevede, yüce milletimiz gücünü bundan böyle, daha önce
olduğu gibi, Hükûmetimizin, Parlamentomuzun ve
silahlı kuvvetlerimizin arkasında sarsılmaz bir iradeyle mutlaka tutacaktır,
bugüne kadar olduğu gibi.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Hükûmetimize
vereceği sınır ötesi harekât yetkisinin Hükûmetimiz
ve silahlı kuvvetlerimiz, tüm güvenlik güçlerimiz tarafından uluslararası
hukuk, insan hakları, milletimizin insani ve manevi değerleri ile beklentileri
çerçevesinde en etkili şekilde kullanılacağına olan inancımı ifade ediyorum. Bu
tezkerenin tüm milletvekillerimizin onayıyla, olumlu oylarıyla bu Meclisten
çıkacağına inanıyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, bugün dünden farklı bir
konumdayız. Hepinizin bildiği üzere, güneydoğu komşularımızla yakın
ilişkilerimiz var. Bu ilişkileri sağlayan Dışişlerine buradan teşekkür
ediyorum.
Dikkat ederseniz, Suriye’yle, Irak’la, İran’la bugün geldiğimiz
noktada çok iyi ilişkiler içerisindeyiz. Eskiden terörist başını, teröristleri
saklayan bir Suriye bugün bizimle çok yakın siyasi, hatta ekonomik ilişkiler
içerisindedir. Bırakınız düşmanlığı, ülkelerimiz arasındaki vizeyi dahi
kaldırmışlardır. Bunlar olumlu gelişmelerdir. Bunu niçin söylüyorum: İşte bu
olumlu durumda, bu güneydoğu komşularımızla olan bu güzel ortamda Hükûmetimizin de getirdiği, ismine ne derseniz deyin ama
mutlaka millî birlik ve bütünlüğümüz için çok faydalı olacağına inandığım,
hepimizin ama hepimizin katkıda bulunabileceği bu açılıma hep birlikte destek
verelim. Eksiğimiz vardır, yanlışımız da olabilir, eksiklerimizi ve
yanlışlarımızı birlikte düzeltelim. Bu ülke hepimizin. Biz
birbirimize böyle bir millî davada sonuna kadar destek vermeliyiz diyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Güney.
Hükûmet adına Dışişleri
Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu.
Sayın Bakanım, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamın başında,
demokrasimizin teminatı olan ve millet iradesinin vücut bulduğu yüce Meclisimizin
çatısı altında sizlerin huzurunda bulunmaktan duyduğum onur ve mutluluğu ifade
etmek isterim.
Ülkemizi ve milletimizi ilgilendiren her türlü meselede nihai
karar mercisi ulusal egemenliğimizin en somut ifadesi olan yüce Meclisimizdir. Her türlü farklı görüşün hür bir şekilde
ifadesini bulduğu bu kutsal yapı içerisinde yürüttüğümüz ve yürüteceğimiz
çalışmalar millî birlik ve beraberliğimizin, toplumsal refahımızın ve
geleceğimizin garantisidir. Bu duygu ve düşüncelerle yeni yasama döneminin yüce
Meclisimize hayırlı olmasını ve hep birlikte başarılı bir yasama yılı
geçirmemizi diliyorum.
Irak’ın kuzeyinden ülkemize yönelik terör tehdidinin ve
saldırıların bertaraf edilmesi amacıyla Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının
sınır ötesi harekât ve müdahalede bulunabilmesi için Hükûmetimize
verilen yetkinin uzatılmasına ilişkin tezkerenin görüşülmesi vesilesiyle
huzurunuza gelmiş bulunuyorum.
Sayın Başbakanımız, IMF ve Dünya Bankası yıllık toplantılarına
iştirak etmek ve Finlandiya Başbakanını ağırlamak üzere İstanbul’da
bulundukları için bugünkü oturuma katılamamıştır; kendileri benden yüce
Meclisimize en derin saygılarını iletmemi rica etmişlerdir.
Ben her şeyden önce bu oturumda söz alan bütün değerli
milletvekillerimize yaptıkları katkılar için teşekkür ederim. Zikrettikleri
görüşlerin bir kısmına katılmamış bile olsam bütün bunların Hükûmetimizce
ve Dışişleri Bakanlığımızca ciddiyetle ele alınacağından şüpheleri olmasın.
Değerli milletvekilleri, yürütmekte olduğumuz dış politikanın
belli bir vizyonu ve ana bir ekseni vardır. Bu vizyonun temel hedefi iç huzur ve toplumsal barışın güvenlik
ve özgürlük alanları genişletilerek sağlanmasını temin edecek bir dış ortam
sağlamaktır çünkü bizim için güvenlik ve özgürlük birbirinin alternatifi olan
temel değerler değildir; aksine, birlikte ele alındığında siyasi meşruiyeti
güçlü kılacak olan, siyasi meşruiyetin en temel değerleri olan unsurlardır.
Bu iç huzur ve toplumsal barışın sağlanabilmesine yönelik olarak
dış çevrede sağlanacak diğer önemli bir ana hedef, ülkemizin çevresinde bir
güvenlik ve istikrar kuşağı oluşturulmasıdır. Dış politikamızın ana hedefi de
bu güvenlik ve istikrar kuşağının temin edilmesidir. Bunun temin edilmesi ise
komşu ülkelerle sıfır sorun ilkesi dışında bu temel üzerinde en yoğun entegrasyon, en yoğun iş birliği ortamının sağlanmasıdır.
Komşu ülkelerle ve çevremizde sağlayacağımız bu iş birliği, istikrar ortamı
çevre bölgelerde ve özellikle de bugün gündemimizde olan Orta Doğu bölgesinde
barış, güvenlik ve istikrara dayanan bir düzenin egemen olmasını temin
edecektir. Böyle bir düzenin tarihî ve siyasi sorumlulukları Türkiye
Cumhuriyeti devletinin üzerindedir. Böyle bir güçlü bölgesel rol ile biz
Türkiye Cumhuriyeti devletini bölgesinde etkin, küresel alanda saygın bir
konuma getirecek bir dış politika yürütme hedefini temel hedef olarak
benimsiyoruz.
Bütün bu ilkeler açısından bakıldığında belki de dış politikamızın
en önemli uygulama alanı Irak ve Suriye’yi kapsayan güney sınırlarımızda
yürüttüğümüz dış politikadır. Çünkü Irak’ın iç huzuru ve istikrarı Türkiye'nin
iç huzuru ve istikrarıyla iç içe geçmiş bulunmaktadır. Çünkü Irak ve Suriye’yi
oluşturan 1.200 kilometrelik uzun sınırlarımızda istikrar ve güvenlik havzası
oluşturamazsak Türkiye içinde, Anadolu topraklarında istikrar içinde ve refah
içinde yaşamamız mümkün olmaz. Çünkü Irak ve Suriye’de barış yoksa,
özellikle Irak’ta barış yoksa bölgemizde barışı sağlamak imkânı da yoktur.
Çünkü Irak birçok özelliği itibarıyla küçük bir Orta Doğu’dur; etnik yapısıyla,
mezhebî yapısıyla, coğrafyasıyla Orta Doğu’nun küçük
bir numunesidir. Dolayısıyla, Türkiye'nin Irak’ta Irak’la birlikte etkin bir
Orta Doğu politikası yürütmesinden başka bir dış politika tercihi olamaz. Bu
sebepledir ki bugün Irak’la ilişkilerimiz son derece iyi bir seyir içinde
yürümektedir.
Son dönemde, özellikle geçen sene, Sayın Başbakanımızın geçen
temmuz ayında yaptığı ziyaretten sonra oluşturulan yüksek düzeyli stratejik iş
birliği mekanizmasıyla Irak’la her alanda sınır tanımayan bir iş birliği
anlayışı geliştirmiş bulunuyoruz. Hepinizin takip ettiğini düşündüğüm geçen
ayki bu yüksek düzeyli stratejik iş birliği mekanizmasının Bakanlar Konseyi
toplantısına Türkiye’den ve Irak’tan dokuzar bakan katılmış ve tek bir kabine
anlayışıyla ticaretten ulaştırmaya, enerjiden bayındırlığa, sağlıktan eğitime
her türlü konuyu ele almışlardır. Önümüzdeki günlerde de Sayın Başbakanımız
Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Konseyinin başbakanlar eşbaşkanlığındaki
toplantısı vesilesiyle Bağdat’a gidecekler ve bölgemizde bir ilk niteliği taşıyan
bu mekanizmayı uygulamaya koymuş olacağız.
Benzer bir yapı, benzer bir iş birliği anlayışı Suriye’yle
geliştirilmektedir ve yine geçtiğimiz ay Suriye’yle vizeleri kaldırma yanında
benzer bir mekanizmayı kurma anlayışıyla harekete geçmeye karar verdik.
Önümüzdeki hafta 11 değerli bakan arkadaşımla birlikte Halep’e öncelikle
gideceğiz, daha sonra Halep’ten sınıra gelerek vize muafiyet anlaşmasını
sınırda akdedeceğiz ve öğleden sonraki oturumları Antep’te yaparak bir gün
içinde iki ülkenin kaderinin, geleceğinin tek bir gelecek ve kader olduğu
konusunda bölgemize ve halklarımıza çok güçlü bir mesaj vermiş olacağız.
Şimdi bu “bölgesel vizyon” perspektifinde
bakıldığında, bu bölgesel vizyonu, Türkiye'nin bu etkin dış politika anlayışını
tehdit eden en önemli unsurlardan birisi Irak’ın kuzeyine yerleşmiş bulunan ve
Türkiye'nin etrafındaki istikrar unsurlarını tehdit niteliği taşıyan terör
örgütünün buradaki mevcudiyetidir. Esasen, bugünkü müzakeremize konu teşkil
eden tezkerenin gündeme gelmesi de bu terör örgütünün 2007 Ekim ayında artan
terör faaliyetleri dolayısıyla ortaya çıkan atmosferdir. O
günlerde Dağlıca terör saldırısıyla yapılmak istenen şey, öncelikle Türkiye'nin
iç huzur ve barışını tehdit etmek, daha sonra, mümkünse, Türkiye ile Irak
arasında silahlı bir çatışma ortamı doğurmak ve yine, mümkünse, tarih boyu bir
arada yaşamış olan, hiçbir dönemde birbirleriyle çatışmamış, çarpışmamış olan
her türlü tarihî yüzleşmeyi birlikte yaşamış olan Türk ve Kürtleri karşılıklı
çatışma ortamına sürüklemek olmuştur; hedef buydu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Biz o zaman Hükûmet olarak bu
konuyu ele aldığımızda, böyle bir tehdidin nasıl ortadan kaldırılabileceği
konusunu kapsamlı bir şekilde aldık ve ortadan kaldırılması için de kapsamlı
bir stratejinin diplomatik ve askerî ayaklarının birlikte yürümesi gerektiği
konusunda bir eylem planı geliştirildi. Nitekim, yüce
Meclisimizin sağladığı imkân ile Türk Silahlı Kuvvetlerine verilen yetkilerle
17 Aralık 2007’den bugüne kadar Türk Silahlı Kuvvetlerimiz teröre karşı en
etkin askerî mücadeleyi hiçbir sınır olmaksızın yürütegelmişlerdir.
Bu sebepledir ki, bugün terör örgütünün, geçen sene 8 Ekim 2008’de alınan
tezkereden bu yana yaptıkları faaliyetlerinin sınırlamaları, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin etkin mücadelesi suretiyle terör faaliyetlerinde ciddi bir azalma
yaşanmıştır.
Tek başına askerî yöntemler bu tür mücadelelerde yeterli
olamazlar. Onun için, yine, 2007 17 Ekimde aldığımız tezkereye paralel olarak
çok kapsamlı bir diplomatik faaliyet eylem planı çıkardık. Öncelikle Irak Hükûmetiyle olan temaslarımızı yoğunlaştırdık. Bu terör
faaliyetlerinin Türkiye ile Irak arasında, iki komşu ve dost ülke arasında bir
çatışma ortamı doğurmasına izin vermedik. Son iki yıl içinde Irak’tan
Türkiye’ye Başbakan düzeyinde üç, Cumhurbaşkanı düzeyinde bir, Dışişleri Bakanı
düzeyinde defalarca seyahat gerçekleştirildi. Benzer şekilde ülkemizden Irak’ı
Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımız birer kere ziyaret ettiler. Bendeniz ve daha
önceki Dışişleri Bakanımız birçok kereler Irak’a gittik. Bu mücadeleyi birlikte
yürütmek konusunda ortak bir kararlılık sergiledik. Bu terör tehdidini ortak
bir bela olarak tanımladı Irak Cumhurbaşkanı o günlerde ve böylece terörün bir
hedefi bertaraf edilmiş oldu. Bugün Türkiye ile Irak arasında 2007’de kriz bekleyenlerin
beklentilerinin aksine, krizi bırakın, her türlü alanda son derece kapsamlı bir
iş birliği ortamı doğmuş bulunmaktadır.
İkinci ana diplomatik
faaliyet alanı, bunun bir Türk-Kürt çatışmasına dönüşmesini engellemek üzere
Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetim nezdinde diplomatik etki gücümüzün
artırılmasıdır.
Üçüncü önemli diplomatik faaliyet alanı, o dönemde Irak hava
sahası da dâhil olmak üzere uluslararası sorumlulukları bağlamında da Irak’ı
askerî olarak kontrol altında bulunduran Amerika Birleşik Devletleri ile
yürütülen diplomatik müzakerelerdir. Sayın Başbakanımızın Washington
ziyaretinde mutabık kalınan ilkeler çerçevesinde istihbarat ve operasyon iş
birliği sonucunda Türk Silahlı Kuvvetlerine belki de otuz yıl içinde en rahat
operasyon yapma imkânlarını sağlayacak bir zemin oluşmuştur.
Bu üç unsur birlikte ele alındığında bununla paralel olarak üçlü
bir mekanizma geliştirilmiştir. Türkiye-Irak-Amerika Birleşik Devletleri
arasındaki üçlü mekanizma geçen sene kasım ayından bu yana İçişleri Bakanları
düzeyinde üç kez toplanmış ve ortak çalışma kararı alınmıştır. 1 Haziran
2009’dan itibaren de bu üçlü mekanizmanın Erbil’de
bir temas ofisi kurulmuştur. Bu da terör faaliyetlerine karşı bu çerçevede
yapılacak faaliyetleri artırmıştır.
Dördüncü bir diplomatik çalışma alanı bölge ülkeleri nezdinde
yaptığımız çalışmalardır. 90’lı yıllarda benzer askerî harekâtlar
yürütüldüğünde, bölgeden bütün dünyadan Türkiye’ye yönelik eleştiri dalgaları
gelirdi. Son iki yıl içinde, bu askerî harekâtlar esnasında Türkiye’ye yönelik
olarak bölgeden tek bir, tek bir eleştiri gelmemiştir. Bu eleştirinin
gelmemesi, bütün bölge ülkeleri, başta Suriye ve Irak olmak üzere İran, Suudî Arabistan, Mısır, Ürdün, bütün bölge ülkelerinin
terör tehdidine karşı ortak bir bilinç etrafında buluşturulmasıdır. Nitekim, hatırlanacağı gibi, 2007 Ekiminden 2008 Martına
kadar olan dönemde hemen hemen bütün bölge liderleri
Türkiye’ye gelerek Türkiye’ye karşı desteklerini ifade etmişlerdir. Son olarak
Suriye Devlet Başkanı Sayın Beşar Esad’ın
bu konudaki net tutumu da her hâlde her türlü takdirin üzerindedir.
Beşinci önemli diplomasi ayağı ise Avrupa Birliği ve Avrupa
ülkeleri nezdinde yapılan temaslardır. Maalesef, terörün faaliyetlerinde Kuzey
Irak önemli bir ayaksa, bunun dışında, Avrupa Birliğinde yürütülen finansal ve
lojistik destekler de bir başka ayağını oluşturmaktadır. Bu konuda son derece
yoğun bir faaliyet yürütülmüştür ve başta Fransa olmak üzere, bugün PKK’ya
karşı yürütülen çalışmalarda çok ciddi bir ilerleme sağlanmıştır.
Biz bundan sonra da hem diplomasiyi hem etkin askerî
caydırıcılığı… Burada hiçbir zaman ne Türk Silahlı Kuvvetleri ne Hükûmetimiz, gerek olmaksızın herhangi bir askerî operasyon
niyeti taşımaz, bu gerekliliğin ortadan kaldırılmasını sağlayacak caydırıcılığı
temin etmeye çalışırız.
Bu çerçevede bakıldığında, değerli milletvekilleri, milletimize
büyük acılar yaşatan terör belasına tamamen son vermek amacıyla, çok boyutlu ve
diplomasiyle askerî güç unsurlarının sonuç odaklı bir anlayışla mezcedildiği
bir politika izlemeyi sürdüreceğiz. Önümüzdeki dönemde terör örgütünün tamamen
tasfiyesini ve demokrasimizi güçlendirerek Kürt kökenli vatandaşlarımızın terör
örgütünün istismar ettiği sorunlarının giderilmesini hedefleyen açılımları
kararlılıkla uygulayacağız. Terör tehdidinin kalıcı bir şekilde ortadan
kaldırılması amacıyla kapsamlı ve çok boyutlu tedbirlerin devreye gireceği
önümüzdeki dönemde Türk Silahlı Kuvvetlerinin Irak’ın terör örgütünün konuşlu
bulunduğu bölgelerinde müdahalede bulunması amacıyla Hükûmetimize
yetki veren tezkerenin uzatılması bu çabalarımızı destekleyecektir. Zira
terörle mücadelede ekonomik, sosyal, kültürel ve uluslararası tedbirlere
paralel olarak askerî kuvvet seçeneğinin masada tutulması caydırıcılığımızı
güçlendirerek hareket alanımızı genişletecektir.
Değerli milletvekilleri, bugün görüşmekte olduğumuz tezkerenin tek
hedefi PKK terör örgütüdür. Iraklı kardeşlerimize ve Irak Merkezî Hükûmeti ile bölgesel yönetime zarar vermek ya da Irak’ta
her biri bizim akrabamız olan Araplara, Kürtlere, Türkmenlere, Süryanilere,
Şiilere, Sünnilere zarar vermek hedefi söz konusu değildir. Esasen, şimdiye dek
yürütülen sınır ötesi askerî operasyonlarımızda Iraklı sivillere zarar
verilmemesine ve sivil yerleşim birimlerinin hasara uğratılmamasına Türk Silahlı
Kuvvetlerimiz azami özeni göstermiştir.
Konuşmamın başında değindiğim Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği
Konseyi kapsamında tam ve kapsamlı iktisadi entegrasyon
için gayret sarf ettiğimiz bir dönemde Irak’ın istikrarını olumsuz etkileyecek
bir girişim içerisinde yer almamız esasen düşünülemez. Aksine, anılan Konsey
bünyesinde âdeta tek bir hükûmet olarak yürüteceğimiz
çalışmalar ile Irak devlet sisteminin daha etkin şekilde işlemesine yardımcı
olarak her etnik grubu barındıran Iraklı kardeşlerimizin daha müreffeh ve
istikrarlı bir ülkede yaşamalarını sağlayacağız.
Kendisi de teröre ağır kayıplar vermiş ve 19 Ağustosta Bağdat’ta
düzenlenen bombalı saldırılar benzeri eylemler sonucunda hâlen yüzlerce masum
vatandaşını teröre kurban vermekte olan Irak Hükûmetinin
ülkemizin bu iyi niyetinden şüphe duymayacağına olan inancımız tamdır. Nitekim
ülkemizin bugüne kadar ne Irak’a ne herhangi bir komşusuna yönelik hiçbir gizli
gündemi olmamıştır. Tek hedefimiz Irak’ın kuzeyinden ülkemize sızarak terör
eylemlerinde bulunan teröristlerin etkisiz hâle getirilmesidir.
Irak’ta düzenlenen her terör eylemi ertesinde olduğu gibi Irak Hükûmeti ve kurumlarına karşı gerçekleştirilen 19 Ağustos
saldırılarının ardından da ülkemiz yardım elini uzatmış ve Irak’ın bu terör
belasından tamamen kurtulabilmesi için gerekli dayanışmayı göstermiştir. Bunun
en somut örneği 19 Ağustos bombalamalarının ardından Irak ile komşuları
arasında gerilimin tırmanmasını önleme -özellikle Irak ile Suriye arasında- ve
iki kardeş komşu olan Suriye ve Irak arasında diyalog ortamını tesis etme
çabalarında ülkemizin oynadığı öncü roldür. Bu rolü sürdüreceğiz çünkü Irak ve
Suriye’nin birbirleriyle dost olması bizim güney sınırlarımızda istikrar
açısından ve ülkemizin bekası açısından büyük bir önem taşımaktadır. Bu konuda
hiçbir yardımı esirgemeyeceğiz ve Türkiye ile Irak, Türkiye ile Suriye arasında
gerçekleştirilen bu yeni iş birliği anlayışının Irak ile Suriye arasında da
gerçekleştirilerek bölgemizde yepyeni ve yükselen bir ekonomik havza doğmasına,
Mezopotamya’nın o büyük geleneğinin tekrar uyanmasına öncülük edeceğiz. İç
barışını tesis etmiş, tüm etnik ve mezhepsel grupların tek bir vücut hâlinde
bütünleştiği bir Irak’ın komşu ülkeler açısından da güvenlik ve istikrar
kaynağı hâline geleceğine kalpten inanıyoruz.
Değerli milletvekilleri, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Irak’ın terör
örgütünün konuşlandığı kuzey bölgelerine, hudut, şümul, miktar ve zamanı Hükûmetimiz tarafından belirlenecek şekilde sınır ötesi
operasyonlar düzenlemesini teminen Hükûmete yetki veren tezkerenin süresinin uzatılmasına bu
çerçevede değerli desteklerinizi esirgemeyeceğinizden eminim.
Terör tüm milletimizin ortak sorunudur. Terörle mücadelede elde
edeceğimiz başarı hepimizin başarısı olacaktır. Millet iradesinin tecelli
ettiği bu kutsal çatı altında ne kadar birlik olursak başarıya ulaşmamız o
denli kolay olacaktır. Demokrasimizi güçlendirmek amacıyla uygulayacağımız çok
boyutlu ve kapsamlı tedbirler içeren bu süreç içerisinde lüzumu hâlinde ve
caydırıcılık çerçevesinde askerî önlemler alınması terörle mücadelemizdeki
bütüncül yaklaşımı tamamlayacaktır. Nihai hedefimiz, bu tezkerelere artık bir
daha hiç ihtiyaç duymayacağımız sürdürülebilir bir güvenlik ortamının
tesisidir.
Yüce Meclis huzurunda milletimizin huzur ve güven içerisinde
yaşayabilmesi için büyük bir özveri ve cesaret ile gece gündüz demeksizin her
türlü fedakârlığa katlanarak görevlerini sürdüren asker, polis, tüm güvenlik
güçlerimize üstün gayretleri için içten teşekkürlerimi sunmak isterim. Güvenlik
güçlerimizin bu onurlu vatan görevlerini kolaylaştırabilme konusunda elimizden
gelen her türlü yardımı vermeye devam edeceğiz.
Ayrıca, bu vesileyle teröre kurban verdiğimiz tüm şehitlerimize
rahmet, masum vatandaşlarımıza ve acılı ailelerine başsağlığı dileklerimizi
yineler, terör belasından tamamen kurtulmuş bir Türkiye için kararlılığımızı
bir kez daha vurgulamak isterim.
Gerek demokratikleşme çabalarımızda gerek terörle mücadele
gayretlerimizde tarihî önemi haiz bir eşikten geçmekteyiz. Bu süreci büyük bir
azim ve kararlılıkla, milletçe el ele vererek en başarılı bir şekilde
geçeceğimizden ve daha mutlu yarınları birlikte inşa edeceğimizden şüphem
yoktur. Gün, birlik ve beraberlik günüdür. İnançlıyız ve başaracağız.
Teşekkür ederim, saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Bakanım, teşekkür ederim.
Şahsı adına ikinci, tezkere üzerindeki son konuşmacı Çankırı
Milletvekili Sayın Nurettin Akman.
Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
NURETTİN AKMAN (Çankırı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türk Silahlı Kuvvetlerine Anayasa’nın 92’nci maddesi uyarınca sınır ötesi
harekât yetkisi verilmesini öngören 17 Ekim 2007 tarihli tezkerenin bir yıl
daha uzatılmasını öngören Başbakanlık tezkeresi hakkında şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu vesileyle, terörle mücadelede şehit olan vatan evlatlarını
rahmetle ve minnetle anıyor, yeni yasama yılının hayırlı olmasını temenni
ediyorum.
Saygıdeğer arkadaşlarım, terör, bir ülkede anarşi ve kaosu tetikleyen, devleti vatandaşları nezdinde acze
düşürmek isteyen, toplum içine korku ve dehşet saçan çok ciddi bir güvenlik
sorunudur. Terörün gücü korkutma, sindirme, yıldırma, öldürme ve her türlü
vahşet yöntemleriyle devletin zaaf içinde olduğunun görüntüsünü takipçilerine
vermek ve onları bu duruma inandırmaktan gelir.
Bölücü terör, Türkiye’nin son yirmi beş yılına damgasını vuran en
önemli toplumsal olaydır. Terör, oluşumu ve ortaya çıkardığı sonuçlar
itibarıyla âdeta toplumsal travmaya dönüşmüş,
insanların zihinlerinde kaybolmaz derin izler bırakmış ve bırakmaya da devam
etmektedir.
Geriye dönüp baktığımızda terör yirmi beş yılda 40 bine yakın
vatandaşımızın canına mal olmuş, 10 binlercesi yaralanmış ve sakat kalmıştır.
Bu süreçte devlet binlerce güvenlik ve kamu görevlisini şehit vermiş, birkaç
yüz milyar dolar maddi kayba uğrayarak özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgesi’nde kamu hizmetlerini sunmada büyük zorluklar yaşanmış ve ülke
ekonomisi ağır bir yükün altına girmiştir.
Terör dönemlerinde uzun yıllar koalisyonlarla yürütülen Türkiye,
AK PARTİ İktidarıyla güven ve istikrar ortamına kavuşmuş, refah düzeyi artmış,
Avrupa Birliği sürecinde çıkarılan uyum yasaları ile de birçok alanda
demokratik açılımlar gerçekleştirilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçen süreç içerisinde Hükûmetimizce terörün siyasi boyutuyla ilgili olarak büyük
yükümlülükler üstlenilmiştir. Sayın Başbakanımızın Amerika Birleşik Devletleri
Başkanıyla görüşmesi sonucu, Amerika, PKK’yı düşman ilan etmiş; Avrupa Birliği
ülkelerine durum iyi anlatılmış, Avrupa Birliği ilk defa PKK’yı terör örgütü
olarak kabul etmiş; DTP aranarak PKK terör örgütüyle arasına mesafe konulması
istenilmiştir.
Dışişleri Bakanımızca Arap ülkeleri bilgilendirilmiş, Irak Merkezî
Hükûmeti ikna edilmiş ve neticede Türk Silahlı
Kuvvetlerinin nokta operasyonları başlamıştır. Bütün bunların sonucu olarak,
Irak Merkezî Hükûmetinin ve Kuzey Irak Kürt
yönetiminin gerçeği görmesiyle PKK bürolarının kapatılması, kuzeyde kontrol
noktalarının oluşturulması ve PKK’nın lojistik desteğinin kesilmiş olmasıyla
örgüt çözülme noktasına gelmiştir.
Değerli arkadaşlarım, Dağlıca baskınıyla âdeta intihar yolunu
seçen terör örgütü kan kaybetmeye devam etmiştir. İki yıl önce yüce Meclisimiz,
onayıyla, AK PARTİ, Cumhuriyet Halk Partisi ve MHP’nin tam desteğiyle çıkarılan
tezkere, Türk Silahlı Kuvvetlerine sınır ötesi harekât yapma imkânını
vermiştir.
17 Ekim 2007 ve 8 Ekim 2008’de çıkarılan bu iki tezkereyle
verilen yetki sonrasında, terörle mücadelenin askerî boyutunda Türk Silahlı Kuvvetlerimiz,
16 Aralık 2007 tarihinde başlayarak terörist unsurlarına karşı 61 havadan yere
taarruz görevi, 32 hava geçiş görevi, 21 Şubat 2008’de de süresi ve alanı
itibarıyla da sınırlı bir kara harekâtı gerçekleştirilmiştir. Bunun sonucu olarak da 1.864 hedef etkisiz hâle getirilmiştir. Bu
askerî müdahalelerle terör örgütüne büyük darbeler indirilmiş; muharebe,
muhabere, haberleşme vasıtaları, yerleşim yerleri, malzemelik ve
cephanelikleri, sığınakları, eylemlerin planlandığı ve yönetildiği alanları içeren
çok sayıda hedef imha edilmiştir. PKK ağır zayiatlar vermiş ve hareket alanı
önemli ölçüde daraltılmış, örgüt psikolojik çöküntüye uğramıştır. Çok zor
şartlarda ve eksi 20 derecede gerçekleştirilen bu görevler büyük bir başarıyla
icra edilmiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu başarısı da her türlü takdirin
üzerindedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün terör bitmiş olsaydı
tezkerenin süresinin uzatılması teklifi yüce Meclisimizin huzuruna getirilmezdi
ancak terör münferit de olsa can almaya devam etmekte. Gün geçmiyor ki bir eve
ateş düşmesin. Bu acıları dindirmek, bu ateşi söndürmek için bugüne kadar
milletçe bir ve bütün olduk, bütün ihtilaflarımızı, farklılıklarımızı bir
kenara bıraktık. Mukaddesat düşmanı, can düşmanı, hayat düşmanı, masumiyet
düşmanı bu terör örgütü yüzünden ne kardeşliğimizden ne birliğimizden ne
bütünlüğümüzden vazgeçeriz. Kardeşliğimize, muhabbetimize, sevgimize, dayanışma
ruhumuza, ülke bütünlüğümüze, medeniyet iddiamıza kasteden hainler bu
topraklardan er veya geç tecrit olacaklardır.
Terör örgütünün hedefi milletimizin birlik ve beraberliği,
insanlarımızın asırlar öncesinden bugünlere taşıdığı dostluk ve kardeşlik
hukukudur, Türkiye’nin huzur ve istikrarıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yukarıda arz ettiğim
hususlardan dolayı terör, her zaman olduğu gibi bugün de siyasi partilerin ve
kurumların ortak duruşunu gerektiren bir meseledir. Bize düşen, Meclis çatısı
altında dün olduğu gibi bugün de terörle mücadelede ortak irademizi partiler
üstü bir anlayışla sergilemektir. Kahraman silahlı kuvvetlerimize destek vermek
hepimiz için millî bir görev ve sorumluluktur. Diğer taraftan, Hükûmetimiz bu konunun askerî boyutunun yanı sıra siyasi,
diplomatik, ekonomik, psikolojik, sosyolojik ve sosyoekonomik boyutuyla ilgili
olan çalışmalarını da sürdürmektedir.
Bu adımlar son beş yılda atılmıştır. Rahatsızlıklarının temel
nedeni bundandır. Bölge bugüne kadar görmediklerini bu dönemde görmeye
başlamıştır. Eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, enerjide,
tarımda, toplu konutta kentsel değişim ve dönüşüm projeleriyle hızla geleceğe
koşmaktadır. Bütün bunlar terör örgütünü rahatsız etmektedir. Çünkü onların
nemalandığı, bölgenin geri kalmışlığıdır. Açıklanan GAP, DAP projelerinden
ciddi manada rahatsız olmuşlardır. Önümüzdeki süreçte 10 katrilyonun üzerinde
bir yatırım, bu bölgeye hayat verecek, 2,5 milyon insanımıza istihdam
sağlayacaktır. Demokratik açılımın getireceği imkânlarla da bölge terörün
kıskacından kurtulacak ve huzur bulacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sınır ötesi operasyona
ilişkin tezkerenin, terör örgütü üzerinde çok ciddi bir caydırıcılık unsuru
olacağı muhakkaktır. Yüce Meclisimizin Hükûmetimize
vereceği sınır ötesi harekât yetkisinin Hükûmetimiz
ve Silahlı Kuvvetlerimiz tarafından en etkili şekilde kullanılacağına olan
inancımı ifade ederken, görüşümün olumlu olduğunu belirtir, tezkerenin hayırlı
olması dileğiyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akman.
Tezkere üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Yerlerinden söz talebinde bulunan iki arkadaşıma söz verip, sonra
oylamaya geçeceğim.
Sayın Pazarcı, buyurun efendim.
HÜSEYİN PAZARCI (Balıkesir) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Kürsüden söz alamadığım için buradan kısa da olsa müdahaleye gerek
gördüm. Birincisi, Demokratik Sol Parti de tezkereyi destekliyor. Ancak bu
tezkerenin desteklenmesi, bu tezkere sonucu sınır ötesi harekâtın başarılı
olması, fiilen etkin olması, bunun Türkiye'nin sürdüreceği genel dış politikası
ve bölgeye ilişkin politikasıyla kaim olacaktır. Eğer bu dış politika ve
oradaki, bölgeye yönelik iç politika saptırılır ve daha önce Cumhuriyet Halk
Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi temsilcilerinin belirttiği gibi dış
telkinlerle oluşturulmaya kalkarsa başarıya ulaşmamız, nihai sonuca ulaşmamız
bu tezkere sonucunda da olmayacaktır. Dolayısıyla, Hükûmetimizin,
özellikle açılım konusundaki söylemindeki yarattığı çelişkiyi, başarısızlığı
düzelterek bir dış politika ve bölgeye ilişkin politika oluşturmasının doğru
olacağını ifade etmek istiyorum.
Saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Atılgan...
KÜRŞAT ATILGAN (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben de yerimden birkaç cümle etmek istiyorum çünkü söz sırası
gelmedi.
Tabii, devletimiz, milletimiz yirmi beş yıldır bu bölücü terörle
mücadele etmektedir. Zaman zaman başarı son noktalara
gelmiştir, zaman zaman da başarısızlıklar olmuştur.
Şimdi, ben burada özellikle 1999 yılından 2008 yılına kadar olan
şehit sayılarını ve olayları anlatacağım. Aslında problemin temel nedenleri de
bu rakamların içinde çünkü rakamlar yalan söylemez. 1999’da 2.003 şehit vardı
yani 57’nci Hükûmet başa geçtiğinde 2.003 şehidimiz
vardı. 2000 yılında 22’ye, 2001’de 19’a, 2002’de 6’ya düşmüştü. Yani 58’inci Hükûmete devrederken hükûmeti, 6
şehit ve olaylar yok denecek kadar azdı. 2003 yılında 22, 2004’te 73, 2005’te
92, 2006’da 121, 2007’de 126, 2008’de 134 şehit verilmiştir. Her ne kadar
Dışişleri Bakanımız aldıkları diplomatik tedbirlerle olayları ve şehitleri
azalttığını söylese de rakamlar bunu böyle söylemiyor; bilakis, 2003’ten sonra
katlanarak arttığını gösteriyor.
Bunun sebebi şudur: 2002’ye kadar, Türkiye’de bu olayın adı terör
sorunuydu, bölücü Kürtçülük sorunuydu veyahut da bir grubun Türkiye’ye, yemin
etmiş bir eşkıya grubunun Türkiye’ye karşı yaptığı bir mücadeleydi. Ama 2002’de
bir şey oldu bu memlekette. 2002’de olan neydi? 2002’de olan…
BAŞKAN – Sayın Atılgan, lütfen, son cümlelerinizi alayım çünkü
grubunuz adına da konuşma oldu malumunuz.
KÜRŞAT ATILGAN (Adana) – Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN – Evet, lütfen…
KÜRŞAT ATILGAN (Adana) – Siyasi iktidar değişti ve devletle
mücadele edenlerin, hükûmet edenlerin bu olayı
bölücülük sorunu olarak gören mutabakatı bozuldu. Siyasi iktidar, daha çok,
olayı bir hak arama sorunu, bir kimlik sorunu olarak gördüğü için bu oran
artmıştır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Kaplan -konuşma sırasında 2 kişiye söz vereceğimi
söylemiştim- girmiş ama o arkadaşımıza söz veremeyeceğim.
Sayın milletvekilleri, Başbakanlık tezkeresi üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, tezkereyi tekrar okutup oylarınıza sunacağım. Ondan önce de
açık oylama talebi vardır, onu yerine getireceğim.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Irak'ın kuzey bölgesinde yuvalanmış bulunan PKK terör
unsurlarından kaynaklanan ve Türk halkının huzur ve güvenliğiyle ülkesinin
milli birliğine, güvenliğine ve toprak bütünlüğüne yöneltilmiş terörist
saldırılar ve açık tehdit devam etmektedir.
Dost ve kardeş Irak'ın toprak bütünlüğünün, milli birliğinin ve
istikrarının korunmasına büyük önem atfeden Türkiye, PKK teröristlerinin
Irak'ın kuzeyindeki mevcudiyetine ve terörist saldırılarına son verilmesini
sağlamak amacıyla askerî faaliyetlerini başarıyla yürütmekte, siyasi ve
diplomatik girişimlerini ve uyanlarını sürdürmektedir.
Türkiye'ye yönelik olarak devam eden terörist saldırılara ve
tehdide karşı, terörizmle mücadelenin bir parçası olarak uluslararası hukuk
çerçevesinde gerekli tedbirleri almak üzere, hudut, şümul, miktar ve zamanı Hükûmetçe belirlenecek şekilde, Türk Silahlı Kuvvetleri
unsurlarının, Irak'ın kuzeyinden ülkemize yönelik terör tehdidinin ve
saldırılarının bertaraf edilmesi amacıyla, sınır ötesi harekât ve müdahalede
bulunmak üzere, Irak'ın PKK teröristlerinin yuvalandıkları kuzey bölgesi ile
mücavir alanlara gönderilmesi ve görevlendirilmesi için Genel Kurulun 17/10/2007 tarihli ve 903 sayılı Kararıyla Hükûmete verilen ve 8/10/2008 tarihli ve 929 sayılı Kararı
ile bir yıl uzatılan izin süresinin, 17 Ekim 2009 tarihinden itibaren bir yıl
daha uzatılmasını Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca
arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, tezkere oylamasının açık
oylama şeklinde yapılmasına dair önergeler vardır. Önergeleri okutup imza
sahiplerini arayacağım.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İçtüzüğün 143. Maddesi gereğince Başbakanlık tezkeresinin “açık
oylama” yöntemiyle oylanmasını saygı ile arz ederiz.
Kemal Anadol, İzmir? Burada.
Hakkı Suha Okay,
Ankara? Burada.
Birgen Keleş, İstanbul? Burada.
Ali Oksal, Mersin? Burada.
Şevket Köse, Adıyaman? Burada.
Hüsnü Çöllü, Antalya? Burada.
Hüseyin Ünsal, Amasya? Burada.
Tayfur Süner, Antalya? Burada.
Atila Emek, Antalya?
Burada.
Canan Arıtman, İzmir? Burada.
Hulusi Güvel, Adana? Burada.
Mehmet Ali Susam, İzmir? Burada.
Esfender Korkmaz,
İstanbul? Burada.
Ali Koçal, Zonguldak? Burada.
Nesrin Baytok, Ankara? Burada.
Tansel Barış, Kırklareli? Burada.
Necla Arat, İstanbul? Burada.
Şahin Mengü, Manisa? Burada.
M. Rıza Yalçınkaya, Bartın? Burada.
M. Ali Özpolat, İstanbul? Burada.
BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Hükümet tarafından meclise getirilen “TSK’lerinin terör tehdidine
karşı Irak’ın Kuzey Bölgesinde Görevlendirilmesi“ konulu tezkerenin
oylanmasının “açık oylama” şeklinde yapılmasını arz ederiz.
Mehmet Şandır, Mersin? Burada.
Oktay Vural, İzmir? Burada.
Nevzat Korkmaz, Isparta? Burada.
Bekir Aksoy, Ankara? Burada.
Sabahattin Çakmakoğlu, Kayseri? Burada.
Osman Durmuş, Kırıkkale? Burada.
Faruk Bal, Konya? Burada.
Emin Haluk Ayhan, Denizli? Burada.
Yılmaz Tankut, Adana? Burada.
Ertuğrul Kumcuoğlu, Aydın? Burada.
Hüseyin Yıldız, Antalya? Burada.
Cemaleddin Uslu, Edirne?
Burada.
Kemalettin Nalcı, Tekirdağ?
Burada.
Recep Taner, Aydın? Burada.
Mehmet Serdaroğlu, Kastamonu? Burada.
Behiç Çelik, Mersin? Burada.
Necati Özensoy, Bursa? Burada.
İzzettin Yılmaz, Hatay? Burada.
Süleyman Turan Çirkin, Hatay? Burada.
Muharrem Varlı, Adana? Burada.
Alim Işık, Kütahya?
Burada.
BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, açık oylamanın şekli hakkında
Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
arz ediyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Aldığınız karar gereğince açık oylama elektronik cihazla
yapılacaktır.
Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme
giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de
sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için öngörülen üç dakikalık
süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise hangi
bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile
imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine oylama için öngörülen üç dakikalık süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Anayasa’nın 92’nci
maddesine göre verilen Başbakanlık tezkeresinin açık oylama sonucunu arz
ediyorum:
Kullanılan oy sayısı : 475
Kabul : 452
Ret : 23 (x)
Böylece tezkere kabul edilmiştir, milletimiz için ve güvenlik
güçlerimiz için hayırlar getirmesini diliyorum.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati :
18.17
(x) Açık oylama
kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.31
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat
PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN
(Bilecik), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
2’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Soruları görüşmeye devam etmeden önce bir bilgiyi sizlere arz
etmek istiyorum: Ulaştırma Bakanı Sayın Binali
Yıldırım gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 2, 7, 8, 10, 31, 32, 33, 54, 95,
133’üncü sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sırası
geldiğinde o soruları birlikte okutup Sayın Bakana cevap imkânı tanıyacağım.
Evet, gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.
VII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak’ın, kendisinden
haber alınamayan bir üsteğmene ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/493)
BAŞKAN – Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Ertelenmiştir.
2.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, özelleştirilen kuruluşların değerlerine ilişkin Maliye Bakanından
sözlü soru önergesi (6/512) ve Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım’ın cevabı
3.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, kara yolu yük taşımacılığı belgelerinden
dolayı kesilen cezalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/571) ve Ulaştırma Bakanı
Binali Yıldırım’ın cevabı
4.- Niğde Milletvekili Mümin
İnan’ın, Karayolu Taşıma Yönetmeliği’ndeki bir düzenlemeye ilişkin sözlü soru
önergesi (6/573) ve Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım’ın cevabı
5.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, özelleştirilen Türk Telekom’un ismine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/609) ve Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım’ın cevabı
6.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Ankara-İzmir otoyolu projesine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/719) ve Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım’ın cevabı
7.-Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya bağlantılı bölünmüş yol çalışmalarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/722) ve Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım’ın cevabı
8.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Dumlupınar ilçesine tren ulaşımının
sağlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/723) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
9.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mehmet Akif Paksoy’un, kara yollarında hız
sınırlarının artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/813) ve Ulaştırma
Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
10.- Niğde Milletvekili Mümin
İnan’ın, Niğde Havaalanı inşaatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/890) ve
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
11.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, Erbaa’daki bir kavşağın kara yolu projesine alınmasına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/947) ve Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım’ın cevabı
BAŞKAN – Şimdi, biraz önce okuduğum soruların okunmasına
geçiyoruz.
Soruları okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Maliye Bakanı tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: 4046 sayılı kanunun 18. maddesinin B/c bendinde özelleştirilecek
kuruşların bedelinin tespit edilmesine ilişkin olarak belirlenen değer tespit
sonuçlarının “kuruluşun özelleştirme işlemi tamamlanarak devir sözleşmesinde
yer alan yükümlülüklerin yerine getirilmesinden sonra kamuoyuna duyurulur.”
hükmü yer almaktadır. Bu hüküm gereği 01.01.2003 tarihinden 29.02.2008 tarihine
kadar özelleştirilen kuruluşlar/kuruluşlardaki kamu hisseleri veya satılan kamu
taşınmazları için değer tespit komisyonunca belirlenen değerler ile
özelleştirmeye esas değerler nedir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen soruların Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
için gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim Işık
Kütahya
Bilindiği gibi ülkemizde karayolu yük taşımacılığı K1 ve K2
belgeli taşıtlarla gerçekleştirilebilmektedir. Bilgisayar otomasyonuna ilişkin
eksiklikler nedeniyle sürücüler zaman zaman
sıkıntılarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Örneğin, K1 ve K2 belgelerini almak
üzere her türlü harcı yatırıp müracaatta bulunan kişi ya da firma
yetkililerinden birisinin sabıka kaydı varsa veya cezasını çektiği hâlde adli
sicil kaydı silinmemiş ise müracaat yapılamamakta ve işlemler
sonuçlandırılamamaktadır. Diğer yandan otomasyon sistemindeki değişiklikler
nedeniyle yeni bilgi girişi ve onay alımı gecikebilmektedir. Bu durum birçok
sürücüye jandarma veya polis tarafından para cezalarının kesilmesine yol
açmakta ve mağduriyete yol açmaktadır. Uygulamanın başlangıcından bu yana;
1. Kaç adet K1 ve K2 belgesi alınmıştır?
2. Kaç adet sürücüye K1 veya K2 belgesi olmadığı için ceza
kesilmiştir? Kesilen bu cezaların tutarı ne kadardır?
3. Kaç adet sürücü ile K1 veya K2 belgesine kesilen cezalar
nedeniyle mahkemelik duruma düşülmüştür?
4. Sürücülerin mağduriyetinin önlenmesi için hangi tedbirler
alınmaktadır?
5. Karayolu yük taşımacılığının iyileştirilmesi ve sektördeki
haksız rekabetin önlenmesi için bakanlığınızca nasıl bir çalışma
yürütülmektedir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki yazılı sorularımın Ulaştırma Bakanı Sn. Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
konusunda gereğinin yapılmasını arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru: 1- Gerçek ve tüzel kişiler, kanuni süresinde K1 ve K2
belgelerini alsalar bile Karayolu Taşıma Yönetmeliğinin 54. maddesinin (b)
bendine göre sonradan alıp da 57 YTL’lik taşıt kartını almadıkları araçları
için 5.778,00 YTL’lik cezaya muhatap kılınmaktadır. Bu yönetmeliğin ilgili
maddesini yeniden düzenleyerek taşımacılık yapan esnafın mağduriyetini
gidermeyi düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen soruların Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
için gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim Işık
Kütahya
Bilindiği gibi Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre "Türk,
Türkiye, Cumhuriyet ve Milli" kelimeleri bir ticaret unvanına ancak
Bakanlar Kurulu kararıyla konabilmektedir. Özelleştirme öncesinde sermayesinin
tamamı devletimize ait olan Türk Telekomünikasyon A.Ş, %55 hissesinin Oger Telekom'a devredildiği tarihten bu yana hem unvanında,
hem de markasında (Türk Telekom) "Türk" kelimesini kullanmaya devam
etmektedir. Ancak, bir şirketin sermaye yapısı değiştikten, yani sermayesinin
%50'den fazlası yabancı sermayenin eline geçtikten sonra; Türk, Türkiye,
Cumhuriyet gibi isimleri kaldırması gerekmektedir. Bu konuyla ilgili olarak;
1. Türk Telekom A.Ş.'nin özelleştirmeden
sonra aynı ismi kullanabilmesi için bir Bakanlar Kurulu Kararı alınmış mıdır?
2. Alındı ise bu kararın tarih ve sayısı nedir?
3. Alınmadı ise söz konusu şirketin isminden ve markasından Türk
kelimesinin kaldırılması konusunda bir girişimde bulunulmuş mudur? Bulunulmuş
ise ne zaman bu uyarı yapılmıştır?
4. Bulunulmamış ise bu problem ne zaman ve nasıl çözülecektir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen soruların Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
için gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim Işık
Kütahya
Ankara-İzmir otoyolu projesinin bir bölümü Kütahya ilini de kapsamaktadır.
Kütahya ilini gerek ekonomik gerekse sosyal açıdan önemli ölçüde etkileyecek
olan bu proje ile ilgili olarak;
1. Ankara-İzmir bağlantısını sağlayacak otoyol (otoban)
çalışmaları ne aşamadadır ve projenin ne zaman tamamlanması planlanmıştır?
2. Bu otoyolun ne kadarı Kütahya il sınırları içinden geçmektedir?
3. Bu otoyolun Kütahya il sınırlarından geçen bölümü hangi
ilçelerden geçmektedir?
4. Söz konusu otoyol için Kütahya ilinde toplam kaç dekarlık arazi
kamulaştırılacaktır?
5. Söz konusu otoyol Kütahya il merkezine kaç km uzaklıktan
geçmektedir ve il merkezi bağlantısı olacak mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen soruların Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
için gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim Işık
Kütahya
Bilindiği gibi Kütahya ili, komşu illeriyle karayolu bağlantısı
çok iyi olmayan ve bu nedenle de sosyo-ekonomik
göstergeleri bölgenin diğer illerine göre daha kötü olan bir ilimizdir. Bu
konuyla ilgili olarak;
1. Kütahya-Eskişehir bölünmüş yol çalışmaları ne aşamadadır ve bu
yolun ne zaman tamamlanması planlanmıştır? Bu yol için 2008 yılı programı
nedir?
2. Kütahya-Afyonkarahisar bölünmüş yol
çalışmaları ne aşamadadır ve bu yolun ne zaman tamamlanması planlanmıştır? Bu
yol için 2008 yılı programı nedir?
3. Kütahya-Gediz-Abide-Uşak karayolunun bölünmüş yol programına
alındığı haberleri doğru mudur? Doğru ise bu yola ilişkin yatırım planı
nasıldır? Ne zaman başlanıp bitirilmesi planlanmaktadır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen soruların Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
için gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim Işık
Kütahya
Kütahya ili Dumlupınar ilçesi, kurtuluş savaşında şehit düşen
yaklaşık 137000 dolayında insanımızın şehitliğinin bulunduğu tarihi öneme sahip
çok önemli bir ilçemizdir. Daha önce ilçeye trenle ulaşım mümkün iken günümüzde
bu ilçemize olan tren ulaşımı iptal edilmiş bulunmaktadır. Bu konuyla ilgili
olarak;
1. Dumlupınar ilçesine trenle ulaşım, ne zaman ve hangi
gerekçelerle iptal edilmiştir?
2. İlçeye yeniden trenle ulaşımın sağlanması mümkün müdür?
3. Bu konuda Bakanlığınız nezdinde bir çalışma yürütülmekte midir?
4. İlçeye tren seferleri yeniden ne zaman başlatılabilecektir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Ulaştırma Bakanı Sayın Binali
Yıldırım’ın sözlü olarak cevaplandırmasını arz ederim.
Mehmet
Akif Paksoy
Kahramanmaraş
Karayollarında hız sınırlarının;
Otoyollarda
Duble (bölünmüş) yollarda
Tek şeritli yollarda
Şehir içi yollarda
Yolların teknik özelliklerinin artması, sinyalizasyon
sistemlerinin gelişmesi, araçların teknik özelliklerinin günün teknolojisine
uygun olarak gelişmesi sebebiyle hız sınırlarının yukarıdaki şekilde
arttırılması düşünülmekte midir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki yazılı sorumun Ulaştırma Bakanı Sn. Binali
Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru: 1- Yapım çalışmalarına önceki dönemlerde başlanan Niğde
Havaalanı inşaatını tamamlamayı düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Ulaştırma Bakanı Sayın Binali
Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Erbaa şehir merkezinden geçen ve genişletilmesi öngörülen
Amasya-Erzincan kara yolu çalışmasında, TF58 419+
BAŞKAN – Sayın Bakanım buyurun.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sözlü soru önergelerini cevaplandırıyorum sırasıyla.
Birinci soru önergemiz Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru’ya
ait. 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu’nun 18’inci maddesinde, “Değer tespit
sonuçları, kuruluşun özelleştirme işlemi tamamlanarak devir sözleşmesinde yer
alan yükümlülüklerin yerine getirilmesinden sonra kamuoyuna duyurulur.” hükmünü
haizdir. Bununla beraber, 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında
Kanun’da, ihale usullerinde diğer kamu ihalelerinden farklı olarak muhammen
bedel yahut da yaklaşık maliyet yöntemleri kullanılmadığından, yapılan değer
tespitleri sadece ihale komisyonunun bilgisi olması amacıyla yapılmaktadır. Bu
bakımdan, yapılan özelleştirme uygulamalarında tam rekabet sağlanmakta ve
gerekli kamu yararı gözetilmektedir.
Devir sözleşmelerinde alıcılar açısından belirli bir süre çeşitli
yükümlülüklerin bulunması dolayısıyla fiyat açıklamasının da bu süreler
dolmadan, kanunen, yapılması mümkün değildir. Özelleştirme uygulamalarıyla
ilgili işlemler hakkında davalar açılmış olması ve bu davaların
sonuçlanmasından evvel de bir bedel açıklaması hukuken mümkün gözükmemektedir.
Kanunun, değer tespitinin, değerin açıklanmasına yönelik maddesinde kamuoyuna
yapılacak duyurunun şekli, yöntemi, araçları da tanımlanmadığından bu konuda
Özelleştirme İdaresi bir komisyon marifetiyle ikincil düzenleme için
çalışmalarını sürdürmektedir.
İkinci sorumuz, Kütahya Milletvekili Sayın Alim
Işık’ın sorusu.
Bakanlığımız, Ulaştırma bölge müdürlüklerimiz ve yetkilendirilen
ticaret ve sanayi odalarınca 30 Eylül 2009 tarihi itibarıyla 295.577 adet K
türü yetki belgesi -K1 için 169.959, K2 için 124.675, K3 için ise 943 adet,
toplam 295.577 belge- düzenlemesi yapılmıştır. 4925 sayılı Karayolu Taşıma
Kanunu’nun ilgili hükümlerini ihlalden dolayı uygulanan cezalara ilişkin para
cezası tutanakları ilgili mevzuat gereği Bakanlık personeli yanında, gümrük,
valilik, kolluk kuvvetleri, polis, zabıta, jandarma aracılığıyla da
gerçekleştirilmektedir.
Buna göre 5 Ekim 2009 tarihi itibarıyla yetki belgesiz taşımacılık
da dâhil olmak üzere toplam 41.662 adet idari para cezası karar tutanağı,
parasal olarak da 140 milyon 5 bin 712 TL ceza uygulaması yapılmıştır.
Yine 5 Ekim tarihi itibarıyla yetki belgesiz taşımacılık yapanlara
toplam 28.748 adet idari para cezası tutanağı, 134 milyon 432 bin 379 lira ceza
uygulanmıştır.
Bu tutanaklar ve uygulanan cezalar günlük olarak Bakanlığımızın
web sitesinde de yayınlanmaktadır. Merak edenler bakımından Kara Ulaştırması
Genel Müdürlüğü gov.tr. adresinden takip etmek, anlık
olarak takip etmek mümkündür. Çünkü bu kara ulaştırmasında, sınır kapılarında,
Türkiye’nin her yerinde yapılan işlemlerle ilgili bir otomasyon ağı teşkil
edilmektedir.
Yetki belgesi olmadan taşımacılık faaliyetinde bulunanlar için
idari para cezası karar tutanakları için açılmış davalar da vardır 1.028 adet.
Yetki belgesi olduğu hâlde mevzuata uygun taşımacılık yapmayanlar için de
kesilen cezalara karşı 1.071 adet dava açılmıştır. Bakanlığımızca düzenlenen
eğitimler, bilgilendirme toplantıları ve basın yoluyla yapılan açıklamalarda
taşımacılık firmaları, bireysel taşımacılık yapanlar, bu alanda faaliyette
bulunanlar yetki belgesi konusunda sürekli bilgilendirilmekte ve yetki belgesiz
taşımacılık faaliyetinin yasalara uygun olmadığı konusunda uyarılmaktadırlar.
Öte yandan, kara yolu yük taşımacılığının iyileştirilmesi ve
haksız rekabetin önlenmesine yönelik olarak da bir dizi uygulamaları başlattık.
Bunlardan bir tanesi, ülkemizde araç muayene sistemi tamamen yenilendi. Şu anda
yüz seksen dokuz sabit, otuz dört seyyar istasyonda, Türkiye'nin her tarafında
bu muayeneler gayet titiz bir şekilde gerçekleşmektedir.
Ayrıca otuz yaşından büyük, 1979 model ve öncesi taşıtların
borçlarıyla cezaları affedilerek piyasadan çekilmesi, böylece kara yolu taşıma
filosunun gençleştirilmesi çalışmaları da devam etmektedir. Yapılan tahminlere
göre yüz bin civarında otobüs, kamyon, tanker, çekici bu şekilde piyasadan
çekilecektir. Kısa sürede, başlatılan uygulamada şu ana kadar yedi bin
civarında araç alımı gerçekleştirilmiş ve bunun için ortalama, araç başı 6 ila
8 bin TL ödeme yapılmıştır hak sahiplerine. 5838 sayılı Kanun ile bu uygulamaya
minibüs, kamyonet ve traktörler de dâhil edilmiş bulunmaktadır. Böylece atıl
kapasiteyi azaltmak, çevre kirliliği ve enerji israfını azaltmak, en önemlisi
de kara yolu taşımacılığında yollarda can ve mal güvenliğini artırmaya yönelik
uygulamaları yaygınlaştırmak… Yüce heyetinize saygıyla sunuyorum.
Üçüncü soru, Niğde Milletvekili Sayın Mümin İnan’ın sorusu. 4925
sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ve bu Kanun’a dayanarak çıkarılmış Karayolu
Taşıma Yönetmeliği gereği kara yolu taşımacılık faaliyetlerinde bulunacakların
Bakanlıktan faaliyetlerine uygun yetki belgesi almaları zorunluluğu var. Bu
nedenle herhangi bir yetki belgesi sahibinin yeni taşıtlar alması hâlinde bu
taşıtları, sahibi oldukları yetki belgesine kaydettirmeleri ve bu işlemden
sonra söz konusu taşıtları kullanmaları icap etmektedir. Araç tescil belgesi,
trafik plakası almamış taşıtlar trafiğe çıkamadığı gibi yetki belgesine kayıtlı
olmayan taşıtlar da ticari faaliyette kullanılamamaktadır. Ayrıca idari para
cezası ihdası ve kaldırılması kanunla düzenlenmiş bir husus olup idari para
cezalarının indirilmesi talebi -sektörden- karşısında tekrar bir yasal
düzenleme yapılmış, buna göre 5.600 TL tutarındaki ceza miktarları 5917 sayılı
Kanun’la 2 bin TL’ye indirilmiştir. Aynı Kanun’la, diğer birtakım cezalarda da
düzenlemeler getirilmiştir. Burada amacımız taşımacılara ceza kesmek falan
değil. Amacımız, sektörde tam rekabetin oluşması ve kurallara uygun, istiap
haddini aşmadan, eğitimsiz, belgesiz taşımacılığın önüne geçmek, böylece
sektörün sağlıklı gelişmesini sağlamaktır. Keyfiyet yüce heyetinize arz olunur.
Diğer bir sorumuz, dördüncü soru, Kütahya Milletvekilimiz Alim Işık... Soru Türk Telekom’la ilgili. “Türk Telekom’un,
özelleştirmeden sonra, başındaki “Türk” adı niye çıkmadı?” denmektedir. “Türk
Telekom” ibaresi yüz altmış sekiz yıldan beri Telekom’un ismidir. Türkiye’de
milyonlarca müşterisinin bildiği, ayırt edici bir markasıdır. Nitekim şirket,
söz konusu bu adını da nihayet 2001 tarihinde Türk Patent Enstitüsünde tescil
ettirmiştir. Yargı kararlarında da, yoğun kullanım sonucunda, ibarelerin,
ifadelerin ayırt edicilik vasfı kazanabileceği ifade edilmektedir. Şirket
tarafından kullanılan “Türk Telekom” ifadesi ayırt edicilik vasfını haiz olup
müşterileri dışında bütün kamuoyu nezdinde bile özdeşleşmiş bir ifadedir.
Nitekim şirket, bu unvan ve marka değeriyle özelleştirilmiştir. Kaldı ki şirket
hisselerini özelleştirme yoluyla alan firma, Türkiye’de kurulu, İstanbul
Ticaret Sicili’ne kayıtlı bir Türk şirketidir. Ayrıca, Türk Telekom’un yüzde 15
hissesi de halka arz edilmiş olup hâlen yüzde 30’unda kamu payı devam
etmektedir. Yıllardır devam eden bu uygulama hem kamuoyunda oluşan imajın
değişmemesi, değiştirilmesinin zorluğu hem de Türk Telekom markasının yasal
sahibi olmasından doğan hakkı dolayısı ile “Türk Telekom” ifadesi kullanılmaya
devam etmektedir. Bilgilerinize arz olunur.
Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık’ın
sorusu, soru Ankara-İzmir Otoyol Projesi’yle ilgilidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yap-işlet-devret modeli ile
gerçekleştirilmesi planlanan Ankara-İzmir otoyolu koridorunun belirlenmesi için
ön projelerin ve fizibilite etüdünün yapılması maksadıyla Ağustos 2009’da ilana
çıkılmış, Ankara-Afyon-Kütahya kesimi, Afyon- Kütahya-Manisa kesimi olarak iki
kesim hâlinde ihale edilmiştir. Otoyolun proje müşavirlik hizmetleri, danışmanlık
alım ihalesi çalışmaları yani bu müşavir firma çalışması hâlen devam
etmektedir. Bu maksatla 1/250.000 ölçekli kılavuz planlar firmaya verilmiş,
firma, ihale şartnamesine göre Ankara’dan İzmir’e olan güzergâh boyunca 100
kilometrelik bir koridorda güzergâh çalışması yürütecektir. Kamulaştırma bedeli
bakımından, coğrafi zorluklar bakımından ve çevre yerleşim yerlerine bağlantı
bakımından en uygun güzergâh bu çalışma içerisinde ortaya çıkacaktır. Zaman zaman kamuoyunda “Otoyol niye Afyon’dan geçmiyor?, Niye Kütahya’dan geçmiyor?” gibi tartışmalar sıkça
görülmektedir. Bu aşamada ne Afyon’un ne Kütahya’nın endişe edeceği bir husus
yoktur. Bu çalışmalar, otoyol çalışmaları bittiğinde -aklın yolu birdir- uygun
güzergâh kendiliğinden ortaya çıkacak ve böylece önemli olan… Tabii, bütün
şehirlerden, kasabalardan bu yolu geçirmeye kalktığımızda bu yol otoyol
olmaktan çıkar, o artık, illeri, ilçeleri birbirine bağlayan bir yol hâline
gelir. O da otoyol mantığına aykırı bir durum teşkil eder. O bakımdan, kimsenin
endişe etmesine gerek yok. Güzergâh şu anda Afyon’dan yahut Kütahya’dan geçiyor
diye bir şey söz konusu değil, çalışmalar devam ediyor.
BAŞKAN – Sayın Bakanım, beş on saniyenizi rica edeyim.
Şimdi siz soruları cevaplandırıyorsunuz; on soru okuduk, beşini
cevaplandırdınız.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sonra yapalım Sayın Başkan. Soru
sahipleri de yok.
BAŞKAN – Şöyle söyleyeyim: Burada birkaç tane arkadaşımız var,
Reşat Doğru, Alim Bey, Akif Bey falan.
İsterseniz Sayın Bakanım biraz daha seri olsun. Biz de arkadaşlarımızın
ek soruları varsa soru-cevap işlemi bitene kadar uzatalım, belki beş on dakika
fark edebilir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Burada bulunanların olsun… Önemli şeyler
var, Sayın Bakanın izahatını dinlemek isterler.
BAŞKAN – Sayın Anadol, ilk on soru
vardı, isterseniz… Sayın Vural da burada. Beş on dakika içinde biter.
Arkadaşlarım da buradayken soru… Ne dersiniz? Onayınızı alacağım zaten, uygun
mudur?
Soru-cevap işlemi tamamlanıncaya kadar çalışma süremizin
uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Sayın Bakanım, biraz daha seri olursak iyi olur.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Tabii, benim konuşma usulüm biraz böyle, yavaş ama hızlandırmaya
çalışayım.
Diğer bir sorumuz, Kütahya Milletvekili Sayın Alim
Işık’ın sorusu yine. Kütahya-Eskişehir yolu
Kütahya-Afyon yolu toplam
Kütahya-Gediz-Abide-Uşak yolu toplam
Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık’ın
diğer bir sorusu. Kütahya ili Dumlupınar ilçesinde, 7/11/2005
tarihine kadar, Diyarbakır-İzmir arasında çalışan yolcu treniyle hizmet
verildi. İzmir-Diyarbakır 1.709 kilometrelik demir yolu
parkurunda hizmet veren söz konusu trenin üretim değerleri ve gelirinin gideri
karşılama oranı uzun süredir çok düşük seyretmekte, bir başka deyişle yüzde 27
doluluk ve gelir gideri karşılama oranı yüzde 7. Dolayısıyla, Mayıs 2007’de
trenin işletme parkurunun değiştirilmesine, parkurun kısaltılmasına,
İzmir-Adana bölümünün çıkarılmasına işletme karar vermiş. Konya-Afyon-İzmir
parkurunda planlanan yol yenileme çalışmalarının tamamlanması, TCDD İşletmesi
Genel Müdürlüğünün park mevcudundaki vagonların yenilenmesiyle birlikte
Konya-İzmir arasında tren seferlerinin başlayacağını ifade etmek istiyorum.
Böylece bu çalışmalar tamamlandığında Konya-İzmir tren seferleri ile birlikte
bu bölgeye de seferler tekrar başlamış olacak.
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mehmet Akif Paksoy’un
sorusu: Bir kara yolu standardını belirleyen en önemli husus, yolun
projelendirilmesinde mühendislik çalışmalarında başlangıçta kabul edilen yolun
geometrisine esas teşkil eden kurp, dever, görüş mesafesi gibi yol karakteristikleriyle ilgili
değerlerin buna göre saptandığı teorik bir proje hızıdır. Proje hızı, her türlü
ideal şartların birlikte mevcut olduğu durumda tek bir test aracının emniyetle
seyredebileceği azami hızdır. İşletme hızı ise, bir sürücünün verilen bir yol
üzerinde uygun hava ve trafik şartlarında hiçbir zaman proje hızını aşmamak
kaydıyla ulaşacağı en yüksek hızı ifade etmektedir. Bölünmüş yolların tamamında
proje hızı olarak esas alınan değer 90 kilometre/saattir. Bölünmüş devlet
yollarının tüm kesimlerinde uygulanan azami hız değeri de proje hızına eşit
olduğundan bazı kesimlerde standart tanımlamasının değiştirilmesine, buna bağlı
olarak da hızın artırılmasına teknik olarak imkân gözükmemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakanım.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Ayrıca gerek
otoyollarda gerek bölünmüş yollarda gerek tek şeritli ve şehir içi yollarda
hızlar kanunla belirlenmiş olur. Bu hızların herhangi bir şekilde
değiştirilmesi, artırıp azaltılması da yine kanunla yapılması icap eder. Bu
husus, yeni Karayolları Trafik Kanunu Meclis gündemine geldiğinde tartışılacaktır.
Bu konuda kamuoyunda farklı görüşler mevcuttur. Artırılsın yönünde görüşler
vardır, artırılmasın yönünde görüşler vardır. Neticede kanun Meclise geldiğinde
yüce Meclis uygun kararı verecektir. Bunun da bir mantığı var, artırılsın
diyenlerin. Tabii, bölünmüş yolların miktarı, standartları çok geliştiği için
burada hız yapma arzusu da ortaya çıkmaktadır ancak trafik emniyetini, kazalar
ve kazalardaki kayıpları da gözden uzak tutmamamız gerekir. Yüce Meclise
saygıyla arz ederim.
10’uncu soru Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru’nun sorusu.
Bölgede alternatif kavşaklar bulunmakta olup ulaşım hizmeti bu kavşaklardan
sağlanmaktadır. Erbaa şehir merkezinden geçen ve genişletilmesi öngörülen
kavşak imalatı ise 2008 yılında ilave proje olarak yapılmış ve onaylanmıştır.
Kavşak 2010 yılında yapılıp hizmete verilecektir. Dolayısıyla o bahsettiğiniz
olumsuzluklar ve bölgeye erişim sorunu ortadan kalkacaktır.
Bir bilgi: Tokat ilinde 2002 yılı sonuna kadar
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Bakanım, Mümin İnan Bey’in bir sorusu vardı bu
Niğde havaalanıyla ilgili.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Kaçıncı soru?
BAŞKAN – 9’uncu, bir önce…
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Hemen onu da…
Affedersiniz Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Niğde il merkezine
Son yıllarda yaptığımız hava taşımacılığındaki açılımlar ve
projeler doğrultusunda havacılık sektöründe ciddi gelişmeler meydana gelmiş, bu
durum çerçevesinde yeni havaalanı inşaatları, o dönem kaldırılan, iptal edilen
yatırımlar teker teker devreye alınmaktadır. Örnek
vermek gerekirse Bingöl, Iğdır, Şırnak, Zonguldak… Daha birçokları var.
Dolayısıyla, Niğde havaalanı da -hava ulaşım ihtiyacı şu an için Kayseri,
Nevşehir Kapadokya üzerinden karşılanmakla beraber- önümüzdeki yıllar
içerisinde programa alınması, tamamlanması bakımından düşünülmektedir.
Yüce heyetinize saygıyla arz ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Milletvekili arkadaşlarımızın kısa bir açıklamaları olacak konu
hakkında. Siz yerinize buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Doğru, buyurun.
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakana teşekkürlerimi sunuyorum.
Özelleştirme idarelerince bazı kuruluşlar değerinin çok altında
özelleştirilmiştir. Bizim bu sorudaki amacımız “Değer tespiti nasıl yapılmış ve
değer tespitine göre mi satılmıştı?” şeklindeydi. Mesela, örneğin, Tokat Sigara
Fabrikası ve sigara fabrikaları değerinin çok altında satılmış görünümündedir.
Şu anda Tokat Sigara Fabrikası “Kapatılmayacak.” denilmiş olmasına rağmen,
iktidarın milletvekilleri ve İktidar tarafından “Kapatılmayacak, sigara
fabrikası çalışacak.” denilmiş olmasına rağmen, maalesef, şu anda kapatılmış ve
de hiçbir üretim yapamaz, yapılmaz konuma gelmiştir. Arazisi de konut yapılmak
üzere başka bir yere devredilmek üzeredir. Arazinin fiyatının satılan fiyatın
çok çok üzerinde olduğunu da söylemek istiyorum.
Tabii, bu esnada hem Tokat çiftçisi zarar görmüş, aynı zamanda 800’ün
üzerindeki işçi hiçbir iş yapmadan orada yaprak işletme müdürlüğünde
beklemektedir. Yani, sorum şudur ki: Acaba bu 800 işçiyi ne yapacaksınız?
Yaklaşık olarak üç seneden beri bu adamlar orada oturuyorlar, hiç de bir iş
yapmıyorlar.
Diğer bir soru Erbaa kavşağıyla ilgilidir. Erbaa kavşağında, sizin
söylemiş olduğunuz kavşaktan ziyade benim söylemek istediğim, üniversitenin,
jandarmanın ve Kale, Karayaka üzerindeki grup yollarının geçmiş olduğu bir
kavşaktır. Bu kavşağın yapılmış olması üniversiteye giriş çıkışı daha
rahatlatacaktır.
Sizin söylemiş olduğunuz “Çift yönlü yol yapıldı.” şeklindeki
söylemleriniz… Tokat’ta yapılmış olan çift yönlü yollarda kalite çok düşüktür.
Bazı yerlerde ciddi manada da bu yönde yeniden çalışmalar yapılmaktadır.
Özellikle Tokatlının beklemiş olduğu Tokat’ın çevre yolu bir türlü
bitirilememiştir. Tokat-Sivas arasındaki Tokat-Çamlıbel, bölünmüş yol da henüz
bitirilmemiştir. Bu noktada da Sayın Bakandan ve Hükûmetten
ilgi bekliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Doğru.
Sayın Işık…
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ben de Sayın Bakana vermiş olduğu cevaplar nedeniyle çok çok teşekkür ediyorum.
Bilindiği gibi, Sayın Bakanın verdiği değerlerden de rahat
görüleceği gibi gerçekten bu K belgesi nedeniyle mağdur olan taşıyıcı,
özellikle kamyon şoförü sayımız Türkiye’de çok fazla ve çok ciddi de cezalar
ödüyorlar. Bu cezaların azaltılması ya da bir şekilde bu insanların da evlerine
ekmek götürecek bir düzenlemenin yapılması konusunda ihtiyaç olduğu
düşüncesindeyim. Takdir tabii sizlerin.
Kütahya ilinden geçmesi planlanan İstanbul-Antalya ve Ankara-İzmir
otobanlarının son dönemde, özellikle 10’uncu Ulaştırma Şûrasının ardından
Kütahya kamuoyunda çok ciddi endişelere yol açtığı bir gerçek, siz de çok
yakından biliyorsunuz. Hakikaten bu dört ilin kavşağında olan
bu ilden söz konusu otobanlar ve Antalya-İstanbul Hızlı Tren Projesi geçirilmez
ve Kütahya baypas edilerek bu projeler de gerçekleşirse son dönemde Kütahya
ilinden, son dokuz yılda, 2000’den bu yana her yıl 10 binin üzerinde gencin
göçü çok daha hızlanır ve bu konuda mutlaka Kütahya’nın ayrı değerlendirilmesi
gerektiğine inanıyorum. Çünkü 2008 yılı TÜİK rakamlarına göre Kütahya
ili seksen bir il içerisinde en fazla göç veren ikinci il, Bilecik’ten sonra.
Bunun önüne geçilmesi gerekiyor. Ciddi bir problem. Bu
konuda özel ilginizi istirham ediyorum ve bu kamuoyunun talebini size iletmekte
yarar görüyorum.
Son konu da Dumlupınar ilçemiz. Yine bu ilçemiz son dönemde
Afyon’a geçme adına girişimlerde bulunmuş ve Kütahya’da ciddi problemlerin
yaşandığı bir ilçemiz. Sebebi o ilçenin unutulmuş olması. Tren seferlerinin o
ilçeye tekrar başlatılması bu ciddi problemin de önüne geçecektir.
Çok teşekkür ediyorum Sayın Bakana. Sağ olun.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Işık.
Sayın Bakanım, ilaveten söylemek istediğiniz bir husus varsa
buyurun.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Evet, teşekkür
ediyorum.
Sondan başlayayım. Tabii Dumlupınar’da
seferlerin başlaması konusu altyapının iyileştirilmesi, çeken-çekilen araçların
konforunun artırılması ve seyahat süresinin azaltılmasıyla mümkün. Onun
tamamlanmasını müteakip gerçekleştireceğiz.
Otoyolla ilgili, Kütahya-Afyon-Uşak, 100 kilometrelik bir daire
içinde bu üç ilimiz. Dolayısıyla yani çok birbirinden uzak iller değil. Burada,
dediğim gibi, çok ince ve detaylı bir çalışma yapacağız ve hiçbir ilimizin
mağdur olmasına meydan vermeyeceğiz. Bunu ifade etmek isterim.
Cezalarla ilgili aslında bir iyileştirme yaptık. 5.600’den 2.000’e
düşürdük, biliyorsunuz. Dediğim gibi, amaç hiçbir zaman ceza almak değil, yani
kurallara uyanla uymayanın aynı şekilde değerlendirilmesinin önüne geçmek.
Amacımız budur.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Yüksek olunca istismara da yol açıyor, başka olaylar da burada devreye giriyor.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Evet. Tabii, kara
yolu taşımacılığında bir mevzuat düzenlemesi olmadığı için, yani yıllardan beri
devam eden bir gelişme, dengesiz bir gelişme olmuş. Bunun sancılı bir dönemi
olacaktı, oldu da ama şu anda işler yoluna girdi. Bunu ifade edebilirim.
Diğer konu da tabii bu özelleştirme, Tekel konusu. Bu konuyu bakan
arkadaşımızla görüşeceğim Maliye Bakanlığı bünyesinde. Gerek işçilerimizin daha
aktif değerlendirilmesinde gerekse diğer konudaki endişelerinizi arkadaşımızla
paylaşacağız.
REŞAT DOĞRU (Tokat) – İşçiler çok mağdur Sayın Bakanım.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Tokat çevre yolunda
bir sorun olduğunu biliyorum. Müteahhidi son kez uyardık. Eğer sürdüremezse
tasfiye edip yeni ihaleye çıkacağız. Tokat çevre yolu sizin kadar benim de
üzerinde önemle durduğum bir konudur. Onu ifade etmek isterim.
O kavşakla ilgili de tekrar inceleme yaptıracağım. Onu da ifade
etmek isterim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Bakanımıza ve saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarımıza katkılarından dolayı, cevaplarından dolayı teşekkürlerimi
sunuyorum.
Bugünkü çalışma süremiz burada tamamlanmıştır.
Sözlü soru önergeleriyle kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla
görüşmek için, 7 Ekim 2009 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere,
birleşimi kapatıyorum, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarıma ve bizi izleyen vatandaşlarımıza hayırlı
akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati: 19.13