Normal 44161 2 2 2009-07-10T14:59:00Z 2009-07-10T14:59:00Z 1 9668 55112 TBMM 459 129 64651 11.9999 Clean Clean 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖNEM: 23                            CİLT: 46                    YASAMA YILI: 3

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

100’üncü Birleşim

5 Haziran 2009 Cuma

 

(Bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

   I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II. - GELEN KÂĞITLAR

 III. - YOKLAMALAR

 IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’ne ve hazineye ait taşınmazlarda yapılan özel ağaçlandırmaya dair  yönetmelikte yapılan değişikliğe ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan’ın, seçim sistemine ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Kastamonu Milletvekili Hasan Altan’ın, Kastamonu’nun İstiklal Madalyalı İnebolu ilçesinin düşman işgalinden kurtuluşunun 88’inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Mersin ilindeki çevre kirliliğine ilişkin açıklaması

2.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Ankara’daki Eymir Gölü’nün ve Balıkesir Kepsut’tan geçen derenin kirletilmesine ilişkin açıklaması

3.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, Tarsus-Mersin yolu üzerindeki katı atık deposu sahasının değiştirilmesine ilişkin açıklaması

4.- Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu’nun, Ergene Nehri’nin kirliliğine ilişkin açıklaması

5.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, Balıkesir ilindeki zeytin alanlarının korunmasına ilişkin açıklaması

6.- Antalya Milletvekili Atila Emek’in, Antalya ilindeki çevre tahribatına ilişkin açıklaması

7.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Atatürk Baraj Gölü’nün kirletilmesine ilişkin açıklaması

8.- Sinop Milletvekili Engin Altay’ın, Karadeniz Bölgesi’nde termik santral kurulmasına ilişkin açıklaması

9.- İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişci’nin, İzmir Körfezi’nin kirletilmesine ilişkin açıklaması

10.- Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuş’un, Kızılırmak Nehri’nin kirletilmesine ilişkin açıklaması

11.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, Ankara Büyükşehir Belediyesince, Ankara’daki ana arterlere yılda birkaç defa ithal ağaçlar dikilerek çevrecilik eliyle usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığına ilişkin açıklaması

12.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, Munzur Vadisi Millî Parkı’nın, bu bölgede hidroelektrik santral yapılarak sular altında bırakılmak istendiğine ilişkin açıklaması

13.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Antalya’da kurulan doğal gaz çevrim istasyonu AKSA’ya ilişkin açıklaması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 27 milletvekilinin, sulama birliklerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/386)

2.- İzmir Milletvekili Şenol Bal ve 20 milletvekilinin, genetiği değiştirilmiş organizmalar konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/387)

3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 21 milletvekilinin, Tarsus’taki şantiye ve maden ocaklarının yol açtığı sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/388)

4.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve 27 milletvekilinin, Manisa’da tarımsal sulamada yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/389)

B) Tezkereler

1.- İsveç Parlamentosu Dışişleri Komisyonunun, TBMM Parlamento heyetini 9-12 Haziran 2009 tarihleri arasında İsveç’e davetine ilişkin Başkanlık tezkeresi

 

VII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, emekli maaşlarındaki farklılığa ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/7641)

2.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, emekli maaşlarının iyileştirilmesine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/7643)

3.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir barajın yapımına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/7770)

4.- Kocaeli Milletvekili Hikmet Erenkaya’nın, İzmit Körfezi’ndeki kullanım yoğunluğuna ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/7771)

5.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe’nin, OR-KÖY’den kredi alan kooperatiflerin borçlarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/7772)

6.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Düzce ve ilçelerinin çevre düzeni planlarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/7773)

7.- Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu’nun, Çakmak Barajı’nın tamamlanmasına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/7842)

8.- Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu’nun, Hamzadere Barajı’nın tamamlanmasına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/7843)

9.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, Çorlu’da bir göletteki çevre sorunlarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/7894)

10.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, Tekirdağ’da çevre mevzuatı kapsamındaki denetimlere ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/7895)

11.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü internet sitesindeki reklamlara ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/7896)

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETÝ

 

TBMM Genel Kurulu saat 11.00’de açılarak altı oturum yaptı.

 

Ankara Milletvekili Haluk Özdalga’nın, Dünya Çevre Günü’ne,

Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, Turgutlu Çaldağ’da nikel madeni çıkarılmasının çevreye vereceği zararlara,

Van Milletvekili Gülşen Orhan’ın, Dünya Çevre Günü ve Van Gölü’ndeki kirliliğe,

İlişkin gündem dışı konuşmalarına Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu cevap verdi.

 

Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu’nun, Dünya Çevre Günü’ne ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun konuşmasına,

Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun konuşmasına,

Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Turgutlu’daki çevre gününe ve Turgutlu Belediye Başkanının tutumuna,

Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, geçen sene Antalya’da çıkan orman yangınlarına,

Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Gaziantep’teki çevre sorunlarına,

Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın, yangın söndürme uçakları ve orman yangınlarına,

İstanbul Milletvekili Necla Arat’ın, İstanbul Yeşilyurt’taki Olimpiyat Parkı’na,

İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, İzmir Karareis Koyu ve Gerence Körfezi’ndeki balık çiftliklerine,

Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, 5 Haziran Dünya Çevre Günü ve Çevre ve Orman Bakanının tutumuna,

Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Balıkesir Ayvalık ilçesi köylerindeki maden arama ve işletme tesislerinin Altınova Barajı’nda ve fabrika atıklarının Manyas Gölü’nde yarattığı çevre sorununa,

İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras’ın, Bandırma Körfezi’ndeki çevre sorununa,

İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, yabancıların kırk dört yıllığına Suriye sınırını işgal etmelerinin çevre kirliliği yaratmasına,

İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişci’nin, İzmir’in koy ve körfezlerindeki balık çiftliklerinin taşınmasına,

Artvin Milletvekili Ertekin Çolak’ın, Borçka Barajı’nın kirletilmesine,

Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Akkuyu Nükleer Santralı, balık çiftlikleri ve Silifke Kayraktepe Barajı ile Aksuvat Barajı’na,

Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Malatya Belediyesinin katı atık tesislerinin tamamlanmamasına,

Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, Ergene havzasında yaşanan çevre felaketine,

İlişkin açıklamalarına da Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu cevap verdi.

 

Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu ve 20 milletvekilinin, turizm sektöründeki her şey dahil uygulamasının yol açtığı sorunların (10/382),

Bursa Milletvekili Abdullah Özer ve 21 milletvekilinin, kamudaki geçici personelin sorunlarının (10/383),

Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 22 milletvekilinin, Bursa’daki hastane yangını ve sağlık kuruluşlarının yangına karşı güvenliklerinin (10/384),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi;

Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 26 milletvekilinin, Çevre ve Orman Bakanlığının uçak ve helikopter ihalesinin araştırılması (10/385);

Amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

 

Anayasanın 83’üncü maddesinin ikinci fıkrası gereği, İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesinin 13/4/2009 tarih ve 2009/47 esas numaralı yazısı ile Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk’un yargılanmasına devam edildiği Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

 

GündeminGenel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmelerkısmının:

51’inci sırasında yer alan (10/95) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin görüşmesinin, Genel Kurulun 04/06/2009 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ve Genel Kurulun bugün saat 19.00’a kadar çalışmasına ilişkin CHP Grubu önerisi,

295’inci sırasında yer alan (10/349) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin görüşmesinin bugünkü birleşimde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi,

Yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.

 

GündeminKanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşlerkısmının:

 

1’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),

2’nci sırasında yer alan, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu’nun (10/704) (S. Sayısı: 383),

Görüşmeleri,

3’üncü sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (10/692) (S. Sayısı: 385) tümü üzerindeki görüşmeleri tamamlanarak, birinci bölümün 4 üncü maddesine kadar kabul edildi, verilen aradan sonra,

Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

 

Alınan karar gereğince 5 Haziran 2009 Cuma günü saat 11.00’de toplanmak üzere birleşime 20.31’de son verildi.

 

                                                          Eyyüp Cenap GÜLPINAR

                                                                   Başkan Vekili

              Yusuf COŞKUN                                                                          Murat ÖZKAN

                      Bingöl                                                                                       Giresun

                   Kâtip Üye                                                                                  Kâtip Üye

                                                        Canan CANDEMİR ÇELİK

                                                                          Bursa

                                                                      Kâtip Üye

                                                                                                                                               No.:  114

 

II.- GELEN KÂĞITLAR

5 Haziran 2009 Cuma

 

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 27 Milletvekilinin, sulama birliklerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/386) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.05.2009)

2.- İzmir Milletvekili Şenol Bal ve 20 Milletvekilinin, genetiği değiştirilmiş organizmalar konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/387) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.06.2009)

3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 21 Milletvekilinin, Tarsus’taki şantiye ve maden ocaklarının yol açtığı sorunların  araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/388) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.06.2009)

4.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve 27 Milletvekilinin, Manisa’da tarımsal sulamada yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/389) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.06.2009)

 

5 Haziran 2009 Cuma

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 11.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 100’üncü Birleşimini açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağım.

Yoklamayı başlatıyorum ve üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, yoklama için kâğıt gönderen arkadaşlar lütfen Genel Kurulu terk etmesinler efendim.

Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayımız yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 11.06

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 11.16

BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 100’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Açılışta yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi, yoklama işlemini tekrarlayacağım.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayımız vardır.

Gündeme geçiyoruz.

Üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz hazineye ait taşınmazlarda yapılan özel ağaçlandırmaya ilişkin yönetmelik değişikliği hakkında söz isteyen Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi’ye aittir.

Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’ne ve hazineye ait taşınmazlarda yapılan özel ağaçlandırmaya dair  yönetmelikte yapılan değişikliğe ilişkin gündem dışı konuşması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 5 Haziran Dünya Çevre Günü. 1972 yılında İsveç’in Stockholm kentinde yapılan Birleşmiş Milletler çevre toplantısında 5 Haziranın Dünya Çevre Günü olarak kabul edilmesi kararlaştırılmıştır. O tarihten bu yana ve uzunca bir süreden beri, Türkiye de dâhil olmak üzere, birçok ülkede 5 Haziran tarihi Dünya Çevre Günü olarak kutlanmaktadır. Dünya Çevre Günü’nde küresel ısınmanın önlendiği, çevre konusunda daha duyarlı ve geleceğe umutla bakabilen bir Türkiye’ye ulaşmayı diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çevre ve Orman Bakanlığının ormanları koruma, ülkemizin orman varlığını artırma gibi konularda görevli olması yanında bugüne kadarki Çevre ve Orman Bakanlarımızın bu konularda titiz uygulamalara sahip olduğunu biliyoruz. Ancak şimdiki Çevre ve Orman Bakanımız Sayın Veysel Eroğlu döneminde bu anlayışın ters yüz edildiğini ifade etmek isterim. Ülkemizin orman varlığını artırmak, ormanları korumak gibi kavramların, Çevre ve Orman Bakanlığının gündeminde, Sayın Veysel Eroğlu’yla birlikte ikinci sıraya düştüğünü görüyoruz. Sayın Bakan döneminde, kanun tanımayan bir anlayışla, özel ağaçlandırma alanlarının imara açılmasına izin veren bir düzenlemenin yapıldığını görüyoruz. Hatırlanacaktır, geçen yıl temmuz ayında kabul edilen ve İmar Kanunu’na bir madde ilavesini öngören 5793 sayılı Kanun’la, hazinenin özel mülkiyetinde veya devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve ağaçlandırılmak üzere özel kişilere kiralanan veya tahsis edilen taşınmazlardan projesine uygun olarak ağaçlandırılanlar, imar planı kararlarıyla artık başka herhangi bir amaca ayrılamaz. Bu Parlamentodan çıktı, son derece güzel bir yasadır. Bu düzenlemenin amacı, ülkemizin orman varlığını artırmaktır, özel kişilerin ağaçlandırma konusundaki faaliyetlerini teşvik etmek suretiyle ülkemizin daha güzel, daha yeşil bir geleceğe kavuşmasını sağlamaktır.

Esasen, Çevre ve Orman Bakanlığıyla hazine yani Millî Emlak ve kişiler arasında yapılan sözleşmeye göre de bu araziler üzerinde ağacın ömrüne göre belki yüz yıla, belki yüz yıldan da fazla sürelere kadar uzayabilen bir sözleşme yapılmaktadır. Çevre ve Orman Bakanlığının uygun gördüğü projeye göre ağaçlandırılan bu alanlar, hazineyle kişiler arasında yapılan sözleşme gereği ağaç orada olduğu sürece o şekliyle kalacaktır. Ancak, Çevre ve Orman Bakanlığı, 30 Nisan 2009 tarihli Resmî Gazete’de yayınlamış olduğu bir yönetmelik değişikliğiyle, bu alanların imara açılmasına izin veren, yapılaşmaya açılmasına izin veren bir düzenleme yapmıştır. Bu düzenlemeyi aynen okuyorum: “Özel ağaçlandırma sahalarının tamamı veya bir bölümü, 6831 sayılı Kanun’un 17’nci maddesinde sayılan tesislerin kurulması amacıyla kamu kurum ve kuruluşlarının talepleri hâlinde kamu kurum ve kuruluşlarına Orman Genel Müdürlüğünce tahsis edilebilir. Bu durumda özel ağaçlandırma sahibinin tüm giderleri ve zararları, adına saha tahsisi yapılan kurum veya kuruluş tarafından özel ağaçlandırma sahibine defaten ödenir.”

Yönetmelik değişikliği, kanun tanımayan, Parlamentonun iradesini yok sayan bir anlayışın ürünüdür. Geçen sene burada kabul edilen, artık özel ağaçlandırmaya konu olan hazine arazilerinin kamu hizmeti için bile olsa herhangi bir şekilde yapılaşmaya açılamayacağını düzenleyen yasa hükmüne aykırıdır.

Bu konuyu Sayın Çevre ve Orman Bakanıyla görüştüm, Ağaçlandırma Genel Müdürüyle görüştüm, Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşarıyla görüştüm. Aldığım cevaplar, bu yönetmeliğin doğru olduğu ve bunun değiştirilmeyeceği yönündedir. Bu tavır, Çevre ve Orman Bakanlığının yönetmelik ile kanunu askıya alma tavrıdır. Bu tavır, aynı zamanda, hazine ile kişi arasında yapılmış olan kira sözleşmesinin bir yönetmelikle ortadan kaldırılabileceğine ilişkin hukuk tanımayan bir anlayışın ürünüdür.

Şimdi Sayın Bakan veya belki onun yerine cevap verebilecek bir başka Sayın Bakan Orman Kanunu’nun 17’nci maddesini okuyup bu maddede yer alan sağlık, eğitim ve spor tesislerinin yapılabilmesi için bu alanlarda imar planı yapılmasına izin vereceklerini söyleyeceklerdir veya bu yapıları yapacak kurumlara tahsis edilmesine izin vereceklerini söyleyeceklerdir. Biraz önce de ifade ettim, İmar Kanunu’na eklenen hükmün anlamı gayet açık. Bu yerler artık herhangi bir şekilde yapılaşma amacıyla imar planına konu olamaz.

Değerli arkadaşlar, buna kamu hizmetini kalkan yaparak “Efendim, kamu hizmeti var, ne yapalım, buraları o nedenle ağaçlandırma alanı olmaktan çıkarabiliriz, ağaçlar buradan sökülebilir.” denecektir. Ancak kamu hizmetini kalkan yaparak İmar Kanunu’nun hükmünü ortadan kaldırmanız mümkün değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Hamzaçebi, devam edin.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Bugün büyük kentlerimizde artık yapılaşma en yoğun noktasına gelmiştir, insanlar nefes alamaz konumdadır. Bırakın bu alanlar yeşil kalsın.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; böyle bir yönetmelik değişikliği Hazine ile Millî Emlak ile kişiler arasında yapılmış olan kira sözleşmesinin ortadan kaldırılmasıdır. Kişi artık kendisini güvencede hissetmeyecektir, ağaçlandırma yapacak olan kişi. Böyle bir tavır olduğu sürece hiç kimse özel ağaçlandırma yapmaya cesaret edemeyecektir.

Sayın Bakan, Çevre ve Orman Bakanlığı, kanuna aykırı bu yönetmelik değişikliğini derhâl yürürlükten kaldırmalıdır, derhâl İmar Kanunu’nun hükmünü kollayacak bir düzenleme yapmalıdır. Aksi bir tavır, Çevre ve Orman Bakanlığı görevinin liyakatle yapılmadığı anlamanı gelecektir.

Sözlerimi burada bitiriyorum. Tekrar Çevre Günü’nü kutluyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Hamzaçebi.

Gündem dışı ikinci söz, seçim sistemi hakkında söz isteyen Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan’a aittir.

Buyurun Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)

2.- Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan’ın, seçim sistemine ilişkin gündem dışı konuşması

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; seçim sistemine ilişkin gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği üzere demokratik ülkelerde yapılan seçim iş ve işlemlerine taraf olan kesimler; demokratik katılımı gerçekleştiren oy verenler, demokratik katılım neticesi oy verilen siyasi partiler ve adaylar, oy verme işlemini gerçekleştiren kamusal kurullardır. Bu işlemler, sandık kurulu, ilçe seçim kurulu, il seçim kurulu ve Yüksek Seçim Kurulu tarafından yürütülmektedir. 29 Mart 2009 tarihinde yapılan mahallî idareler genel seçimler öncesi ve sonrasında yapılan uygulamalar göstermiştir ki yukarıda sayılan bireysel ve kurumsal tarafların kendilerini eleştirmeleri ve geliştirmeleri kaçınılmazdır.

Bir örnekle devam etmek istiyorum: Denizli ili Bozkurt ilçesi belediye başkanlığı seçimi için Denizli İl Seçim Kurulu Başkanlığı yapılan itiraza verdiği cevapta Bozkurt İlçe Seçim Kurulu Başkanlığının 31/3/2009 tarih ve 2009/38 sayılı Kararı’nın açıklanan nedenlerle iptaline, yukarıda yazılıp açıklandığı üzere belediye başkanlığı seçimleri için MHP’nin aldığı geçerli oy sayısının 1.026, AKP’nin almış olduğu oy sayısının 1.028 olarak tespit ve kabulüne, buna göre ilgili seçim tutanaklarının Bozkurt İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı tarafından düzenlenmesine karar vermiştir.

Bu karar üzerine, MHP Denizli Bozkurt belediye başkan adayı Hamdi Cin, YSK’ya Bozkurt Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptali için 6/4/2009’da itiraz etmiştir. Yapılan bu itiraz üzerine Yüksek Seçim Kurulunun seçimleri iptal ettiği, kamu görevlilerinin ilçe belediye başkan adaylarını telefonla arayarak seçimlerin iptal edildiğini bildirmesinden anlaşılmıştır. Bozkurt İlçesi yetkilileri ise taraflara makamında belediye başkanlığı seçimlerinin iptal olduğunu belirten bir bildirim yaptığı ve 7 Haziran 2009 tarihinde seçim yapılacağını ifade etmiştir.

İlçe seçim kurulunda da yapılacak seçimlerde çalıştırılmak üzere Çardak Belediyesinden personel talep ettiği, personelin belli bir süre Kurulda çalıştığı ilçede konuşulmaya başlanmıştır. Bu esnada gerek İnternet gerekse medyada “YSK’dan Flaş Karar”, “Bozkurt Seçimleri İptal”, “AKP’yi Cin Çarptı” gibi başlıklar yer almıştır. Bizzat AKP’li Belediye Başkanı Deniz Arda, aynı tarihte konuyla ilgili açıklama yaparak karar karşısında şok yaşadığını ifade etmiştir. Böylece tüm taraflar, kamuoyuyla seçimlerin iptaline dair YSK kararını öğrenmişlerdir.

Daha sonra seçimlerin iptalinin de iptal edildiği duyulmuştur. Bu gelişmelerden YSK Bozkurt Belediye Başkanlığı seçimlerini iptal ederek 7 Haziran 2009 tarihinde yenilenmesine, karar örneğinde gereği ve Hamdi Cin’e tebliğ için Bozkurt İlçe Seçim Kurulu Başkanlığına gönderilmesine 6/5/2009’da oy birliğiyle karar vermiştir.

Yüksek Seçim Kurulu, bu kararından iki gün sonra yeni bir kararla, kararda maddi yanılgı söz konusu olduğundan işin yeniden incelenebilir olduğunu Kurulca kabul etmiştir. Kararın sonuç kısmında ise YSK’nın 6/5/2009 tarih ve 1828 sayılı Kararı’nın kaldırılmasına ve Hamdi Cin’in itirazının reddine 8/5/2009 tarihinde oy birliğiyle karar vermiştir. Yukarıda belirttiğimiz kararların resmen muhatabına tebliğ tarihi ise mayıs ayının muhtemelen ortalarından sonradır.

Sayın milletvekilleri, Anayasa’nın 79 ve 298 sayılı Kanun’un 14, 111, 132’nci maddelerine göre Yüksek Seçim Kurulunun verdiği kararlar kesin olup aleyhine hiçbir merci ve kanun yoluna başvurulamaz. Anayasa’nın 79 ve 298 sayılı 112 ve 132’nci maddelerinde bu kararların maddi hata nedeniyle yeniden incelenebilmesine ilişkin hiçbir hüküm de yoktur. YSK’nın 2009/248 sayılı Kararı’nda ise MHP’nin talebi YSK kararlarının şikâyet, itiraz ve karar düzeltme, tavzih ve yeniden inceleme yoluyla ele alınmasına imkân bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. YSK’nın verdiği kararların kesinliği ilkesinin korunmasına özen göstermiştir. MHP’nin Maltepe ilçesinde seçimlere katılması böylece önlenmiştir.

Şimdi, Bozkurt ilçesi seçimlerinin yenilenmesine dair YSK kararı gerek İlçe Seçim Kurulu gerekse idari merciler gerekse siyasi partiler ve kamuoyu tarafından öğrenilmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Ayhan, devam edin efendim.

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Buna rağmen Denizli Bozkurt Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptaline dair kararın değiştirilmesi ve seçimi iptal eden karar ile vatandaşların güven duygusu sarsılmıştır.

6/5/2009 tarihli Bozkurt Belediye Başkanlığı seçimi iptal kararı telefonla kamu yöneticilerine aynı gün tebliğ edilmesine rağmen seçimin iptali mayıs ayının ortalarından sonra olmuştur, MHP Bozkurt belediye başkan adayına tebliğ edilmiştir. Arada geçen süre içinde ilçede yaşanan çirkinlikler ve gerginlikler, MHP’li arkadaşların sağduyulu davranışlarıyla anlatılmıştır. Büyük problemlerin ortaya çıkması, parti yöneticilerimiz, belediye başkan adayımız ve partimiz oy vermiş arkadaşların engin sağduyularıyla bütün tahriklere rağmen olay çıkması engellenmiştir.

Bütün bunlarla AKP İl Başkanının 14 Mayıs 2009 tarihli Yeni Asır gazetesinde YSK’nın ilk kararının oy sayımındaki hatadan kaynaklandığını anlatan AKP Denizli İl Başkanı Bilal Uçar “Sonuçta haklı olduğumuz görüldü, YSK itirazı yerinde buldu.” demiştir. Bunu böylece öğrenmiş olduk ancak başkan adayımıza tebligat bu tarihten sonra oldu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ayhan, son cümlenizi alabilir miyim?

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Sayın Başkanım, bir paragrafım daha var.

BAŞKAN – Verdim bir dakika size, biraz çabuk okursanız şey yaparız.

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Seçimlerin yapılması ve sonrasındaki itirazlar esnasında sistemin çok iyi çalışmayabileceği, gerginliklere, problemlere, hatta haksızlıklarla büyük olaylara sebep olabileceği bu örnekten bile anlaşılmaktadır. Bu nedenle bu hususların tekrar gözden geçirilmesi gerekmektedir.

Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Ayhan.

Gündem dışı üçüncü söz, Kastamonu ili İnebolu ilçesinin kurtuluş günü münasebetiyle söz isteyen Kastamonu Milletvekili Hasan Altan’a aittir.

Buyurun Sayın Altan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

3.- Kastamonu Milletvekili Hasan Altan’ın, Kastamonu’nun İstiklal Madalyalı İnebolu ilçesi-nin düşman işgalinden kurtuluşunun 88’inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

HASAN ALTAN (Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 9 Haziran 2009 Salı günü ülkemizin İstiklal Madalyalı tek ilçesi İnebolu’muzda 88’inci yıl mutluluğunu yaşayacağımız şeref ve kahramanlık günümüzün gurur ve heyecanını sizlerle ve aziz Türk milletiyle paylaşmak için söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Tarihe kök salmış bir milletin evlatları olarak 1919-1923 yılları arasında gerçekleştirdiğimiz büyük istiklal mücadelesinin en önemli ayaklarından birisini de ilimiz Kastamonu ve onun ilçesi İnebolu oluşturmaktadır. Bildiğiniz gibi İstiklal Savaşı’nın başlamasında birçok vatanseverin Ankara’ya geçiş kapısı olan İnebolu’muz aynı zamanda savaşın kazanılmasını sağlayan silah ve cephanenin cepheye taşındığı Kastamonu-Çankırı-Ankara İstiklal Yolu’nun da ilk noktasıdır.

İstiklal Savaşı’nın kazanılmasında gemicisi, mavnacısı, genci-yaşlısı, kadını erkeği İnebolu’nun, Kastamonu’nun kahraman insanlarının teri, azmi ve fedakârlığı yatmaktadır. Çocuğunun üzerindeki yorganıyla taşıdığı mermileri örterek şehit düşen Şerife Bacılar, yetmiş beş yaşında omzunda mermi taşıyan Kadı Salih Reisler Kastamonuludur, İneboluludur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstiklal Savaşı’mızın mimarı Ulu Önder Mustafa Kemal cephede silah arkadaşlarına “Gözüm Sakarya’da, Dumlupınar’da; kulağım İnebolu’da.” diyerek bu fedakârlığın ve azmin büyüklüğünü ifade etmekle kalmayıp bu kahraman insanların beldesini, Türkiye Büyük Millet Meclisimizin, İnebolu’muzun bu destansı mücadelesini 11 Şubat 1924 tarihinde çıkardığı 66 sayılı Kanun’la cengâver İnebolu’muzu beyaz şeritli İstiklal Madalyası ile taltif etmiş ve İstiklal Madalyalı tek kent olma hakkını bu şanlı ilçemize vermiştir. Ulu Önder Mustafa Kemal bununla da kalmayıp İnebolu’muzu bizzat şereflendirmişlerdir.

10 Aralık 1999 günü Kastamonu’da toplanan 3 bin kadınımızla İzmir’in ve yurdun işgali sebebiyle dünya liderlerini telgrafla protesto eden, ilk kadın mitingini gerçekleştiren… İstiklal Marşı’mızın yazarı Millî Şairimiz Mehmed Âkif Ersoy, Kurtuluş Savaşı’na destek veren ulusa seslenişini Nasrullah Camisi’nin kürsüsünden yapmıştır.  İstiklal Marşı’mızın millî marşımız olarak kabul edilmeden önce ilk kez bu kürsüden okunması 21 Şubat 1921’de 123 sayılı Açıksöz gazetesinde ilk kez yayınlanması şerefini yaşayan bir ilin milletvekili olarak tüm Kastamonulu, İnebolulu hemşerilerim adına gururumuzu sizlerle ve milletimizle paylaşmak istedim.

Hepinizi 9 Haziran Salı günü bu kahraman ilçemiz İnebolu’ya davet ediyor, yüce heyetinize saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Altan.

Sayın Şandır, sisteme girmişsiniz neyle ilgili?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, çevre günü dolayısıyla kısa bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Mersin ilindeki çevre kirliliğine ilişkin açıklaması

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Çok teşekkür ederim efendim.

Bugün gerçekten önemli bir gün, 5 Haziran Dünya Çevre Günü. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz çevreye duyarlılığı geleceğe karşı bir sorumluluk olarak görmekteyiz. Çevre bize gelecek nesillerin emanetidir, onu doğru korumamız lazım.

Ancak, bu noktada Sayın Bakanın dün konuşmalarını, uzun uzun konuşmalarını dinledik. Sayın Bakan ilim adamı, Sayın Bakan teknokrat, temennilerini ifade etti; yani, bir Bakan olarak yapmak sorumlusu olduğu konularda temennilerini ifade etti. Hâlbuki bugün Türkiye, zannediyorum, tüm dönemlerin en çok kirliliğini yaşayan bir dönemi geçiriyor. Kendi ilimle ilgili söyleyeyim: Mersin’in doğu kısmında sanayi ile tarım iç içe yaşanıyor ve insanlar yaşıyor ama denize girmek mümkün değil, denizden çıkan balığı yiyebilmek mümkün değil çünkü fabrikaların atıkları, çoğu atıkları doğrudan denize bırakılıyor. Dolayısıyla, Sayın Çevre ve Orman Bakanından, özellikle sanayi kirlenmesi karşısında çok daha duyarlı olmasını ve yaptırım sorumluluğuyla görevli olduğunun idrakinde, bu konularla ilgili tedbirleri yeterince ve zamanında almasını talep ediyorum.

Dünya Çevre Günü’nü, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, ben de kutluyorum.

Çok teşekkür ederim efendim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Şandır.

Sayın Bulut…

2.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Ankara’daki Eymir Gölü’nün ve Balıkesir Kepsut’tan geçen derenin kirletilmesine ilişkin açıklaması

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Sayın Başkanım, ben de çevre günü dolayısıyla söz aldım.

Geçtiğimiz hafta, Gölbaşı Eymir Gölü kenarına gittim. Gölün bütün kenarı balık ölüleriyle doluydu ve foseptik kokuyor göl. Buna dikkat çekmek istiyorum.

Bir de Balıkesir Kepsut’tan geçmekte olan bir büyük, çok önemli bir çay var, dere var. Bu dereye, olur olmaz herkese, önüne gelene, kum ocağı açma adına izin veriliyor. Derenin yatağı değişti, bütün atıklar buraya akıtılıyor. Bu çay sulamada kullanılıyor, zehirli atıklarla tabiatın dengesi bozuluyor. Bu gün dolayısıyla, Bakanlığımızın bu konuya da dikkatlerini çekiyor ve tedbir almaları konusunda rica ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Akkuş…

3.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, Tarsus-Mersin yolu üzerindeki katı atık deposu sahasının değiştirilmesine ilişkin açıklaması

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çevre günü olarak kutlanan 5 Hazirandan dolayı bir çevre sorununa dikkati çekmek istiyorum.

Tarsus-Mersin yolu, Türkiye'nin en önemli alanlarının bulunduğu bir yerden geçer. Bu yolun hemen kuzeyinde kalan sahaya katı atık depolama alanı yapılmaktadır. Çevreyle ilgili sivil toplum kuruluşlarının ve o yöredeki köy ve belediyelerin karşı çıkmasına rağmen, sahaya atık dökülmeye başlanmış bulunmaktadır. Bu yöredeki tabakaların denize doğru eğimli olmasından dolayı atıklardan ortaya çıkacak akıcı maddeler denize doğru tabakalar doğrultusunda akacak ve yer altı sularını kirletecektir. Dolayısıyla, turizme açılmaya çalışılan kıyının kimyevi atıklarla kirlenmesine yol açacaktır. Bu yüzden katı atık depolama sahasının değiştirilmesi gerekmektedir veya atıklar zararsız hâle gelecek şekilde işlendikten sonra depolanmalıdır. Aksi takdirde telafisi güç sıkıntıların doğması muhtemeldir.

Bu vesileyle Dünya Çevre Günü’nün kutlu olmasını diliyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akkuş.

Sayın Durmuş… Yoklar herhâlde burada.

Sayın milletvekilleri, günün özelliğine binaen ben söz veriyorum, yalnız bu teamül hâline gelmesin. Çok giren arkadaşımız var sisteme, onun için sadece çevreyle ilgili konuşma olursa vereceğim söz.

Sayın Uslu…

4.- Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu’nun, Ergene Nehri’nin kirliliğine ilişkin açıklaması

CEMALEDDİN USLU (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Ben de Dünya Çevre Günü’nü kutluyorum.

Trakya toprakları malumunuz ülkemizin en verimli, en mümbit arazileri ve bu topraklar üzerinde Ergene Nehri özellikle Istranca Dağlarından doğup Ege Denizi’ne kadar boydan boya akan önemli bir nehrimiz. Ancak gelin görün ki bu bölgede, özellikle sanayi atıklarının bu nehre deşarj edilmesi dolayısıyla, fevkalade ciddi bir kirliliğe haiz oldu. Dolayısıyla sulama imkânı da kalmadı, tarımsal sulama için de çok önemli bir kaynak olmaktan çıktı.

Bunu, Hükûmetimizin değerli yetkililerine, Sayın Bakanına hatırlatmak için söz aldım.

Çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Uslu.

Sayın Aydoğan

5.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, Balıkesir ilindeki zeytin alanlarının korunmasına ilişkin açıklaması

ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Çevrenin yaşamsal bir öneme sahip olması nedeniyle süre kısıtlamasını doğru bulmuyorum.

Ben de Dünya Çevre Günü’nü kutluyorum.

Sayın Başkanım, Balıkesir ilimizin körfezi, bildiğimiz gibi, Alplerden sonra dünyada oksijen bakımından 2’nci bir bölgemiz ve burada da gerçekten çevremize ciddi katkı yapan zeytin de doğayı koruyan önemli bir ürün. Ama son zamanlarda, Zeytincilik Kanunu’nda ciddi bir değişiklik yapılma çalışmalarının olduğunu, bu konudaki çalışmalarla körfezin dokusunun bozulacağını ve bu çıkarılacak, daha doğrusu hazırlanmakta olan yasayla birlikte 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’un zeytincilik sahalarının korunması amacını düzenleyen 20’nci maddesinde ciddi bir değişiklik çalışmalarının olduğunu duyuyor ve görüyoruz. Bu konuda da gerekli bilgiyi alabilmiş değiliz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Aydoğan.

Sayın Emek, buyurun efendim.

6.- Antalya Milletvekili Atila Emek’in, Antalya ilindeki çevre tahribatına ilişkin açıklaması

ATİLA EMEK (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Dünya Çevre Günü’nü kutluyorum. Bu vesileyle, özellikle bir uygulamanın ülkemizin genelinde ama özellikle seçim bölgem Antalya’da yapılan çevre tahribatını bir kere daha bu yüce Parlamentoda ifade etmek istiyorum. Gerek soru önergelerimizle gerekse bütçe görüşmelerinde hep dile getirdiğimiz bu olaya maalesef bir çözüm bulunamamıştır.

Maden Yasası’nın değişmesinden sonra, özellikle taş ve kum ocakları uygulamasının müthiş bir çevre tahribatı yaptığını bir kere daha ifade etmek istiyorum. Yerleşim alanlarını, turistik alanları, orman alanlarını, tarım alanlarını tahrip etmektedir.

Bu konuyla ilgili olarak geçen dönemlerde Sayın Enerji Bakanı Maden Yasası’nın değiştirileceğini defaatle ifade etmiş olmasına rağmen bugüne kadar maalesef bu değişikliği sağlayamadık. Dilerim yeni Bakan bunu sağlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Emek.

Sayın Köse…

7.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Atatürk Baraj Gölü’nün kirletilmesine ilişkin açıklaması

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, ben de çevre gününü kutluyorum bu vesileyle.

Şimdi, dört ay gibi uzun bir süre Çevre Araştırma Komisyonunda görev yaptım. Van Gölü’nden tutun Elbistan Termik Santrali’nden, Kaz Dağlarına kadar ve Trakya dâhil olmak üzere bir sürü sıkıntılar tespit ettik.

Kendi memleketim olan Adıyaman’da ise, Atatürk Barajı Fırat havzasındaki yerleşim yerleri tarafından, evsel atıklar nedeniyle çok kirleniyor. Bu, hem çevreyi kirletiyor hem turizme darbe vuruyor.

Ayrıca, biliyorsunuz, Atatürk baraj gölünde su, içme suyu, bilhassa Urfa ilimiz bu barajdan içme suyu temin etmektedir.

Ayrıca, katı atık depoları ve arıtma tesislerinin kurulması için belediyeler çok büyük bir sıkıntı çekiyorlar. Tesisi kurabilirsiniz fakat bunların işletmesi büyük bir maliyete neden oluyor. Acaba, bu yerel yönetimlere elektrik, yani işletme konusundaki harcamadan dolayı enerjinin yüzde 50 oranında bir tasarrufu…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bu kadar Sayın Köse.

Sayın Altay, buyurun efendim.

8.- Sinop Milletvekili Engin Altay’ın, Karadeniz Bölgesi’nde termik santral kurulmasına ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (Sinop) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Çevre günü nedeniyle Karadeniz Bölgesi’ndeki önemli bir temel soruna dikkat çekmek için söz aldım. Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, Hükûmetin enerji politikasızlığı Karadeniz’de büyük bir katliama yol açmak üzere başlamıştır.

Şimdi, ben buradan, Sayın Başbakan Yardımcısı da burada, soruyorum: Sibirya’dan kömür getirip, Karadeniz sahillerinde termik santral kurup, Türkiye’nin en güzel doğal ortamını yok etmek nasıl bir enerji politikasıdır?

Velev ki kömür havzalarına termik santral kurulabilir ileri teknoloji ile ama Hükûmetin bilmesini istiyorum: Başta Sinop olmak üzere -Sinop’a dört tane düşünülüyor- Karadeniz Bölgesi’ne termik santral kurulmasına Karadeniz halkı müsaade etmeyecektir.

Çevre günü münasebetiyle bunu Genel Kurulun ve Hükûmetin bilgisine, ilgisine sunuyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.

Ben fırsat verdikçe devamlı, arkadaşlar sisteme giriyorlar. Sayın Süner’den sonra artık vermeyeceğim efendim, Sayın Süner en son.

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Başkanım, bir de bana verin.

BAŞKAN – Size vereceğim efendim, siz daha önce yoktunuz.

Yalnız, lütfen, bundan sonra yok efendim, kabul etmiyorum, Sayın Süner’le bitireceğim.

Sayın Yemişci, buyurun efendim.

9.- İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişci’nin, İzmir Körfezi’nin kirletilmesine ilişkin açıklaması

TUĞRUL YEMİŞCİ (İzmir) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Ben de Dünya Çevre Günü’nü kutluyorum ve bu münasebetle bir konuyu da burada hatırlatmak istiyorum. Şöyle ki: Hepimizin hatırındadır, geçtiğimiz dönemlerde, kokan İzmir Körfezi -Türkiye'nin 3’üncü büyük kenti- 1 milyar doları aşkın bir masrafla temizlenmişti. Geçen süreç içinde geçtiğimiz aylarda yeniden Körfez’in kokmaya başladığını tespit ettik. Tabii ki kirlenen çevreyi temizlemek çok önemli ama bu kadar pahalı bir işin sonrasında temizlenen çevreyi de tutmak çok önemli. Dolayısıyla Büyükşehrin dikkatini buradan çekiyorum. Hep birlikte çevreye daha duyarlı olmayı temenni ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bozdağ.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – İç Tüzük’ün 60’ıncı maddesini bir kez daha…

BAŞKAN – “Yerinden kısa bir açıklama yapar.” Diyor, evet.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, ben bu konuyu bir kez daha okumak istiyorum. (CHP ve MHP sıralarında gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Bozdağ, günün özelliğine binaen ben verdim bu sözü.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Şimdi, “Pek kısa sözü olduğunu belirten üyeye Divan söz verebilir.” Takdirine bağlı bir konu ama dünkü uygulamanızda da bir saati aşkın söz verdiniz. Bugün de başlattığınız bu uygulama devam ederse biz çalışamayız Sayın Başkan.

BAŞKAN – Ben uygulamayı devam ettirmiyorum. Bakın, ne dedim size?

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Efendim, bu takdire bağlı bir konu ama her girene…

BAŞKAN – Teamül olmasın diye, ben diyorum ki: Bugünün özelliğine binaen…

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkanım, dün yine aynı konular da görüşüldü burada.

BAŞKAN – 3 tane konuşmacı arkadaşımız kalmış, onlara söz verip keseceğim efendim.

Sayın Durmuş, buyurun efendim.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Böyle bir usul başlatmanız doğru değildir Değerli Başkanım.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım…

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Takdire bağlı bir konu bu ama her girene, her girene söz verirseniz… Bunun bir takdiri, bir sınırı olmalı Değerli Başkanım.

BAŞKAN – Müsaade edin, ben idare ediyorum efendim burayı.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Ama bu kadar keyfîlik olmaz.

BAŞKAN – Müsaade edin efendim.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, Sayın Grup Başkan Vekilinin her defasında size görevinizi hatırlatması doğru ve şık bir davranış değil. Lütfen buna engel olun.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Efendim, İç Tüzük’ün takdire bağlı, keyfî kullanıma, kötü kullanıma…

BAŞKAN – Sayın Şandır, ben bildiğimi yaparım. Kim ne derse desin, ben kafama ne uygunsa onu yaparım. Siz işinize bakın.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Ama doğru da efendim, hiç yakışık almıyor.

BAŞKAN – Yani, sizden de gelse talep kabul etmeyebilirim ama oradan da gelse etmeyebilirim, kafama yatması lazım.

10.- Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuş’un, Kızılırmak Nehri’nin kirletilmesine ilişkin açıklaması

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Sayın Başkanım,  Çevre Günü münasebetiyle söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum.

Çevre günü münasebetiyle… Anadolu’yu baştan başa kat eden Kızılırmak Nehri çok kötü olarak kirletiliyor; özellikle Kayseri’de sanayi atıkları, Avanos’ta insan sağlığını tehdit eden ve kanser yapan topraksı hâlinde kullanılan boya, Kırıkkale’mizde de Makine Kimyanın kimyasal atıkları ve TÜPRAŞ’ın petrol atıkları, bu çevrede üretilen gıdalar bakımından ve yaşayan insanlar bakımından tehdit oluşturuyor. Dolayısıyla, Çevre Bakanımızı ve Millî Savunma Bakanımızı, özellikle Kırıkkale’de Kızılırmak’ı kirletmemeleri ve gerekli tedbirleri almaları konusunda sizin vesilenizle bilgilendirmek istiyorum. Bu fırsatı verdiğiniz için de teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Değerli arkadaşlarım, bakın, tekrar tekrar söylüyorum: Bu, bir defaya mahsus olan bir uygulama benim için yani bunu ileride tekrar istismar etmeyeceğinize inanıyorum.

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Başkanım, söylediğimiz şeyler de makul şeyler.

BAŞKAN – Yani, Sayın Grup Başkan Vekilimiz de tedirgin olmasın, bundan sonra benden böyle bir icraat görülmez, bunu söylüyorum; onun için rahat olun. 2 arkadaşımız, 3 arkadaşımız kalmış, onları da konuşturacağım efendim. Yani, tutanaklara geçsin diye bunları söylüyorum, ileride tekrar gündeme gelmesin diye söylüyorum.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Uygulamanıza saygı duyuyoruz Başkan.

BAŞKAN – Sayın Bingöl, buyurun efendim.

11.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, Ankara Büyükşehir Belediyesince, Ankara’daki ana arterlere yılda birkaç defa ithal ağaçlar dikilerek çevrecilik eliyle usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığına ilişkin açıklaması

TEKİN BİNGÖL (Ankara) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

“5 Haziran Dünya Çevre Günü anlamını yitirmiştir.” diye sözüme başlayacaktım, Sayın Bekir Bozdağ’ın tavrı da bunu teyit etmiştir. İnsan eliyle tahrip edilen doğanın -sadece dünyada- bütün ülkelerde yaşanan tahribatın, usulsüz uygulamaların sonucunda ne hâle geldiği hepinizce malum. Hâl böyleyken sadece 1 gün, 365 günde 1 gün çevre günü kutlayarak dünyamızı koruyup kollamamız mümkün değil. Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için herkesin son derece duyarlı olma zorunluluğu vardır.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, Ankara’daki ana arterlerin tamamına yakınında, ithal ağaçlar getirerek, 5 kez, 6 kez hatta yılda 2 keze varan dikimler yapmaktadır ve çevre tahrip edildiği gibi çevre eliyle usulsüzlükler, yolsuzluklar yapılmaktadır. Bütün milletvekili arkadaşlarımın dikkatini bu konuya çekmek istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bingöl.

Sayın Halis, buyurun.

12.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, Munzur Vadisi Millî Parkı’nın, bu bölgede hidroelektrik santral yapılarak sular altında bırakılmak istendiğine ilişkin açıklaması

ŞERAFETTİN HALİS (Tunceli) – Ben de çevrenin, yeşilin ve ormanın katledildiği bir ülkede Çevre Günü’nü kutlamak istiyorum.

Tunceli il sınırları içinde bulunan Munzur Vadisi Millî Parkı’nın yıllardır suya boğdurulmak istendiği biliniyor. Burada yapılmak istenen, göletlerle, hidroelektrik santralleriyle üretilmek istenen, gerekçe gösterilen, üretilmek istenen enerjinin bu maliyetten çok daha az bir durumda olduğunu biliyoruz. Bu anlamda, ekonomik getirisi olmayan böyle bir gerekçeyle Munzur Vadisi’ni sulara boğdurmanın bir katliam olacağı inancını taşıyorum. Bu anlamda, hem Hükûmetin hem Meclisin Munzur Millî Parkı’nın sulara boğulmasına engel olmalarını istiyorum. Hem Tabiat Varlıkları Kanunu’na göre hem de Millî Parklar Kanunu’na göre endemik bitkilere sahip olan bu alanın gerçekten korunması gerekiyor. Ama ne yazık ki bugüne kadar böyle bir duyarlılık gösterilmedi.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler

Son açıklama, Sayın Süner.

Buyurun efendim.

13.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Antalya’da kurulan doğal gaz çevrim istasyonu AKSA’ya ilişkin açıklaması

TAYFUR SÜNER (Antalya) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Antalya’da kurulan doğal gaz çevrim istasyonu AKSA ile ilgili çeşitli önergelerim oldu. Bununla ilgili mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdiği hâlde bu istasyon dışa bağımlı, su kaynaklarının dibi, tarımsal alanın ortası NATO petrol hattına 10 metre. Maalesef, su kaynaklarını da Antalya’da kurutmak üzere kurulan bir çevrim istasyonu gibi görüyorum ben. İnşallah, yürütmeyi durdurma kararı kesinleşir, bu dört duvar Antalya’dan kalkar. Çünkü doğal gaz çevrim istasyonu dışa bağımlı, ulusal sisteme entegre olan, Antalya’ya hiçbir faydası olmayan, tarım alanının ortasında bir çevrim istasyonu. İnşallah, o dört duvar kalkar, maki topluluğu olan taşlık bir alana geçirilir.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

TAYFUR SÜNER (Antalya) – Ben de teşekkür ederim Başkanım.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 27 milletvekilinin, sulama birliklerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/386)

                                                                                                            27 Mayıs 2009

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sulama Birlikleri, Türk çiftçisi ve tarımı için en önemli unsurlardan birisidir. DSİ tarafından yıllar önce inşa edilen sulama kanalları birliklere devir edilmiş ve birlikler de İç İşleri Bakanlığı denetimi ve gözetimine verilmiştir. DSİ tarafından inşa edilen kanalların yeterli bakımı yapılmamakta, önemli ölçüde su kayıplarına neden olunmaktadır. DSİ’nin teknik desteğinden yoksun olan birlikler kendi kaderlerine terk edilmiştir. İç İşleri Bakanlığınca birliklere hiçbir destek ve katkı yapılmadığı gibi birliklerin bu bakanlığa bağlı olmasının nedenini hiç kimse bilmemektedir.

Sulama Birlikleri, hiçbir teknik desteğe sahip olmadığından, işlevlerinde yeterince rantabl olmadığından çok önemli kayıplara neden olunmaktadır. Sulama Birliklerinin önemli bir bölümünde elektrik enerjisi kullanılmakta, ancak enerji fiyatlarının yüksekliği nedeniyle birliklerin Tedaş’a çok önemli borçları oluşmuş ve ödenemez duruma gelmiştir. Tarım kesimine yönelik olarak enerji fiyatlarında hiçbir indirim yapılmamakta ve köylümüz icra takipleri ile karşı karşıya kalmaktadır.

Sulama Birliklerinin yeniden DSİ çatısı altında örgütlenmesi, Birliklerin teknik ve ekonomik açıdan yeniden yapılandırılması amacıyla Anayasanın 98. Maddesi ile İç Tüzüğün 104. ve 105. Maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması açılmasını arz ederim.

Saygılarımızla.

1) Ferit Mevlüt Aslanoğlu              (Malatya)

2) Ali Rıza Öztürk                          (Mersin)

3) Çetin Soysal                               (İstanbul)

4) Mevlüt Coşkuner                       (Isparta)

5) Ali Arslan                                  (Muğla)

6) Ali İhsan Köktürk                      (Zonguldak)

7) İsa Gök                                      (Mersin)

8) Tekin Bingöl                              (Ankara)

9) Algan Hacaloğlu                        (İstanbul)

10) Halil Ünlütepe                          (Afyonkarahisar)

11) Abdullah Özer                          (Bursa)

12) Mehmet Ali Özpolat                 (İstanbul)

13) Ali Rıza Ertemür                      (Denizli)

14) Hikmet Erenkaya                      (Kocaeli)

15) Yaşar Tüzün                             (Bilecik)

16) Bülent Baratalı                          (İzmir)

17) Atilla Kart                                (Konya)

18) Eşref Erdem                             (Ankara)

19) Zekeriya Akıncı                        (Ankara)

20) Rahmi Güner                            (Ordu)

21) Nevingaye Erbatur                   (Adana)

22) Turgut Dibek                            (Kırklareli)

23) Sacid Yıldız                              (İstanbul)

24) Yaşar Ağyüz                            (Gaziantep)

25) Tacidar Seyhan                         (Adana)

26) Mehmet Şevki Kulkuloğlu       (Kayseri)

27) Fehmi Murat Sönmez               (Eskişehir)

28) Ahmet Küçük                           (Çanakkale)

2.- İzmir Milletvekili Şenol Bal ve 20 milletvekilinin, genetiği değiştirilmiş organizmalar konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/387)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gerekçesini ekte arz ettiğimiz “Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO)’ın Ülkemize Girişi, Üretimi, Tüketimi, Dünyadaki Uygulamalar ve Gerekli Önlemlerin Alınması” amacıyla Anayasanın 98 ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105. maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz. 02.06.2009

1) Şenol Bal                                     (İzmir)

2) Oktay Vural                                (İzmir)

3) S. Nevzat Korkmaz                    (Isparta)

4) Ahmet Kenan Tanrıkulu             (İzmir)

5) Cemaleddin Uslu                         (Edirne)

6) Yılmaz Tankut                             (Adana)

7) Akif Akkuş                                 (Mersin)

8) Recep Taner                                (Aydın)

9) Behiç Çelik                                  (Mersin)

10) İsmet Büyükataman                  (Bursa)

11) Necati Özensoy                         (Bursa)

12) Erkan Akçay                             (Manisa)

13) Kamil Erdal Sipahi                   (İzmir)

14) Osman Çakır                             (Samsun)

15) Tunca Toskay                           (Antalya)

16) Münir Kutluata                          (Sakarya)

17) Mithat Melen                             (İstanbul)

18) Hüseyin Yıldız                          (Antalya)

19) Mehmet Ekici                            (Yozgat)

20) Ahmet Duran Bulut                  (Balıkesir)

21) Reşat Doğru                              (Tokat)

Gerekçe:

Genetiği değiştirilmiş organizmalar kısa adıyla GDO’lar bir canlının gen dizilişinin değiştirilmesi ya da kendi doğasında bulunmayan bir karakter kazandırılmasıyla yeni bir canlı organizma elde edilmesi anlamına gelmektedir ki, buna trangenik organizma adı da verilmektedir.

Bugün tıptan tarıma birçok alanda kullanılan bu trangenik ürünlerin başında soya fasulyesi, mısır, pamuk ve kanolanın geldiği ve bu ürünlerin ve birçok ürünün ticari olarak üretilmeye başlanılmasına paralel olarak tüketimlerinin de hızla arttığı gözlenmektedir.

Takriben 23 ülkede tarımı yapılan GDO’ların %99’unun ABD, Arjantin, Kanada, Brezilya ve Çin’de olduğu ve dünya genetik tarım alanı miktarının 115 milyon hektara ulaştığı ve öngörülen pazarın şimdiden 35 milyar dolara dayandığı GDO’lara ilişkin alınan her patentten üçünün Dow Chemical, Du Pont, Syngenta, Aventis ve Monsanto adlı firmalara ait olduğu ve genetik tarımın ABD menşeli küresel devlerin tekelinde olduğu bilinen gerçeklerdir.

Her ne kadar Bakanlık yetkilileri inkâr etse de hızla günlük hayatımıza kontrolsüz bir şekilde giren GDO’ların tarımda kullanılmasının birçok potansiyel yararları yanında gıda kalitesinde değişiklik, antibiyotiğe dirençlilik, diğer bitkilere gen aktarımı, polen kaçışı vb. gibi risk ve endişeleri de beraberinde getirdiği kuşkusuzdur.

GDO’lu ürünler ülkemize hiçbir denetime tabi tutulmadan girmekte, yurda girerken GDO teşhisine yönelik analizler yapılmamakta, bu ürünler yurda girdikten sonra piyasada tüketiciye sunulmaktadır.

Zaman zaman üniversitelerce ülkemize giren veya ülkemizde üretim aşamalarında yapılan yurt içi denetimlerinde numuneler alınarak GDO’lu olup olmadıklarına bakılmakta ama yetersiz olmaktadır.

GDO’lu ürün tespiti yapılması hâlinde ne tür bir cezai işleme tabi olunduğu hakkında herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır.

Avrupa Birliğinin GDO politikasında risk hadisesine bakışı; “Masumiyeti İspatlanana Kadar Suçlu” şeklindedir.

GDO’lu ürünlerin tüketimine etiket bilgilerinde belirtilmesi koşulu ile izin verilmektedir.

GDO’lar konusundaki AB mevzuatı 90’lı yılların başlarından beri yürürlüktedir.

GDO’lu ürünlerin ülkeye girişinde, tüketicinin alacağı üründe GDO olup olmadığını bilmesi, seçimini kendi inisiyatifine göre yapabilmesi tüketicinin en temel hakkıdır.

Türk Gıda Kodeksi mevzuatında GDO’lu ürünler tanımlanmalı ve insan sağlığına olan zararları konusunda uyarıcı etiket bilgilendirmelerinin yapılması gerekir.

GDO’ların araştırılmasından üretimine, üretiminden sofraya gelinceye kadar sıkı bir şekilde denetlenmesi, GDO’ların dünya politikasındaki yerinin dikkatlice izlenmesi ve ülkemiz için maksimum yarar sağlayacak önlemlerin alınması ve bu konuda yasal düzenlemelerin bilimsel gelişmeler ışığı altında vakit geçirmeden yapılabilmesi için geniş bir araştırma yapılması acilen gerekmektedir.

GDO’ların yetiştirildiği bölgelerden rüzgâr, su, polen taşıyan böcekler gibi etkilerle meydana gelebilecek gen kaçışları, başka türleri de etkileyerek biyolojik çeşitlilik kaybı, ekolojik fakirlik gibi yeni tehlikelere sebebiyet vermektedir.

Türkiye gen kaçışı konusunda oldukça korunaksız, arazileri çok parçalı olduğundan GDO’lu ekim yapılmasının kontrolü çok güçtür.

Daha fazla geç olmadan sorunlara çözüm üretmek ve yeni politikalar geliştirmek gerekir.

3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 21 milletvekilinin, Tarsus’taki şantiye ve maden ocaklarının yol açtığı sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/388)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Mersin İl’i Tarsus İlçesi Köylerinde faaliyet gösteren tüm şantiyelerin ve maden ocaklarının köylüye ve tarım alanlarına verdiği zararların araştırılarak sorumluların ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırma Komisyonu Kurulmasını arz ve teklif ederiz.

1) Mehmet Şandır                           (Mersin)

2) Şenol Bal                                    (İzmir)

3) Abdülkadir Akcan                      (Afyonkarahisar)

4) Osman Durmuş                          (Kırıkkale)

5) İsmet Büyükataman                    (Bursa)

6) Necati Özensoy                          (Bursa)

7) Cemaleddin Uslu                        (Edirne)

8) Ümit Şafak                                 (İstanbul)

9) Hasan Çalış                                (Karaman)

10) Süleyman Turan Çirkin            (Hatay)

11) Beytullah Asil                          (Eskişehir)

12) Süleyman Latif Yunusoğlu      (Trabzon)

13) Ahmet Orhan                           (Manisa)

14) Münir Kutluata                         (Sakarya)

15) Mehmet Akif Paksoy               (Kahramanmaraş)

16) Mustafa Enöz                           (Manisa)

17) Reşat Doğru                             (Tokat)

18) Kamil Erdal Sipahi                   (İzmir)

19) Muharrem Varlı                       (Adana)

20) Yılmaz Tankut                          (Adana)

21) Tunca Toskay                           (Antalya)

22) Mithat Melen                            (İstanbul)

Gerekçe

Tarsus, XIII. yy’dan sonra Memlukler’in ve zaman zaman da Ramazanoğulları ile Dulkadiroğulları beyliklerinin yönetimine geçti. 1516 da ise, Yavuz Sultan Selim’ce Osmanlı topraklarına katıldı.

Tarsus 1571 de Kıbrıs Eyaletine bağlı bir sancak merkezi olduysa da, bir süre sonra Adana eyaleti sınırlarına alındı. 1832 de Osmanlı güçlerini yenen Mısırlı İbrahim paşa, Adana ve çevresini ele geçirdi. 1839 da yeniden Osmanlı topraklarına katılan Tarsus, 1867 de Halep vilayeti Adana sancağının 1877 de ise Adana vilayeti Adana sancağının bir kazası oldu.

Mersin 1888’de Adana’ya bağlı bir sancak olunca Tarsus’ta bunun tek kazası olarak yönetsel durumunu korudu. I. Dünya Savaşı sonrasında Fransız işgaline uğrayan Tarsus da buna bağlı bir ilçe merkez durumuna geldi. Tarsus Müslümanlar içinde mukaddes bir şehirdir.

Tarsus’ta birçok kutsal abideler vardır. Danyal Peygamber Tarsus’ta gömülüdür. Makam Caminde Türbesi vardır. Hazreti Şit, Lokman Hekim, Bilal-i Habeşi’nin Mezarları Tarsus’tadır. Harun Reşit’in kardeşi Memun’un valiliği sırasında Tarsus çayında boğulmasından sonra Nur Camiindeki mezara defin edilmiştir.

Gerek çevre ve gerekse sağlık açısından kanunlara aykırılık gösteren işletmelerin faaliyet gösterdikleri alanların köylere yakınlığı nedeniyle (50 metreye yakınlıkta evlerin olması) evlerin fiziki yapısının bozulmasına ve tüm köylünün sağlığını tehlike altına almaktadır, can güvenliği hiçe sayılarak nakliyelerin yapılmasına devam edilmektedir.

Tüm bunların yanında zeytinciliğin ıslahı ve yabanilerinin aşılatılması hakkındaki 2573 sayılı kanunun 20. maddesinde yer alan “Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 km. mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mâni olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli sanayi işletmeleri yapımı ve işletilmesi tarım ve köy işleri bakanlığının iznine bağlıdır” ibaresi de açık açık bu tesislerin böylesi alanlarda bulunmasını yasaklamaktadır.

Ayrıca daha öncede birçok davaya emsal olan mahkeme kararlarında bu ve benzeri işletmelerin çevreye, doğaya ve bölgede yaşayan insanlara zarar verdikleri, gürültü ve hava kirliliğine yol açtıkları gerekçesiyle kapatılmışlardır.

Yine bazı şirketlerin burada açmak istediği şantiyenin kapsadığı alan hem orman arazisi hem de köye ait tapulu parsellenmiş arazi olduğu tapu kayıtlarında mevcuttur.

Kanunlar çerçevesinde yerinde görülüp incelenmesi ve buna göre bir karar verilmesi, hem çevre, hem hava kirliliği, hem buralara çok yakın çevrede bulunan Tarsus ve Mersin’in tek içme suyu havzasına (Berdan Barajı) hem de insanların can ve mal güvenliğine vereceği tahribatı önleyecektir.

Açıklanan ve ayrıca gerekçede belirtilen nedenlerle, şantiyelerin hâlen devam etmesi nedeniyle sorumluluğu bulunanların ortaya çıkartılması, gerekli tedbirlerin alınmasına yönelik önlemlerin araştırılması amacıyla Anayasa’mızın 98 ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.

4.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve 27 milletvekilinin, Manisa’da tarımsal sulamada yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/389)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye iddia edildiği gibi su açısından zengin bir ülke değildir. Bu durum ise su konusunda daha bir hassas olmayı, su kaynaklarını daha bir özenle kullanmayı gerektirmektedir.

Manisa ilimizdeki sulama barajları ve göletlerin sulama kapasiteleri daha yüksek olmasına rağmen, sulamadaki bazı problemler ve yeni teknolojilerin kullanılamaması sonucu yeterince tarım alanı sulanamamaktadır.

Manisa ilinin tarımsal üretimi ve sulama sorununun tespiti ile çözüm yollarının bulunması için Anayasa’nın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nün 104 ve 105. maddeleri gereği Meclis araştırması açılmasını arz ederim. 03.06.2009

1) Erkan Akçay                              (Manisa)

2) Mehmet Şandır                           (Mersin)

3) Ahmet Orhan                             (Manisa)

4) Ümit Şafak                                 (İstanbul)

5) Mustafa Enöz                             (Manisa)

6) Recai Yıldırım                            (Adana)

7) Hamza Hamit Homriş                (Bursa)

8) Atila Kaya                                  (İstanbul)

9) Necati Özensoy                          (Bursa)

10) Rıdvan Yalçın                          (Ordu)

11) Ali Uzunırmak                         (Aydın)

12) Ahmet Deniz Bölükbaşı           (Ankara)

13) Tunca Toskay                           (Antalya)

14) Metin Çobanoğlu                     (Kırşehir)

15) Behiç Çelik                               (Mersin)

16) Şenol Bal                                  (İzmir)

17) Cemaleddin Uslu                      (Edirne)

18) İsmet Büyükataman                  (Bursa)

19) Reşat Doğru                             (Tokat)

20) Yılmaz Tankut                          (Adana)

21) Muharrem Varlı                       (Adana)

22) Mehmet Akif Paksoy               (Kahramanmaraş)

23) Abdülkadir Akcan                    (Afyonkarahisar)

24) Ahmet Duran Bulut                  (Balıkesir)

25) Mustafa Kalaycı                       (Konya)

26) Emin Haluk Ayhan                  (Denizli)

27) Süleyman Latif Yunusoğlu      (Trabzon)

28) Beytullah Asil                          (Eskişehir)

Gerekçe

Görkemli Spil Dağı'nın eteklerinde kurulmuş olan Manisa ili; zengin bitkisel ürün deseni ve çeşitliliğine sahip Gediz Vadisiyle, bereketli topraklarıyla, yumuşak iklimiyle Türk tarımı içinde seçkin bir konumdadır.

Manisa ili yüzölçümü 13.096.000 dekar olup, işlenebilir tarım arazisi varlığı 5.056.280 dekardır. Toplam tarımsal alanların % 32.50 si sulanabilir durumdadır. İlin toplam 5.056.280 dekar olan tarımsal alanlarının yaklaşık % 62,23'ü tarla bitkilerinde, % 7,33'ü sebze, % 14,75'i meyve ve % 10,61'i zeytin üretiminde kullanılmakta olup, geriye kalan % 5 oran ise nadas ve kullanılmayan arazi durumundadır.

Manisa ilimizde toplam sulanabilir tarım arazisi 2.262.121 dekardır. Toplam sulanabilen alan ise 1.749.821 dekardır. Bu sulamanın 1.224.875 dekarı devlet sulaması ile geriye kalan alan ise vatandaşların kendi çabaları ile sulanmaktadır.

Üretmiş olduğu tarımsal üretim değerleri ile Türkiye'de ilk 3 arasında yer alan Manisa, zaman zaman 1. il konumuna da gelmiştir. Türkiye çekirdeksiz kuru üzüm üretiminin yaklaşık % 72,75'i, tütünün % 21,45'i, kirazın %11 ,66'sı, pamuğun % 6,85'i Manisa da gerçekleştirilmektedir.

Son yıllarda Manisa tarımında meydana gelen değişiklikleri inceleyecek olursak; ilde tarımsal üretimde en önemli sorunun sulama sorunu olduğunu görürüz. Özellikle son yıllarda kuraklığın artması nedeniyle tarımsal sulama son derece önem kazanmıştır.

Manisa ilimizdeki sulama barajları ve göletlerin sulama kapasiteleri yüksek olmasına rağmen sulamadaki bazı problemler ve yeni teknolojilerin kullanılamaması sonucu yeterince tarım alanı sulanamamaktadır.

Son yıllarda yaşanan su sıkıntılarının gerçek nedeni aslında elimizdeki su kaynaklarını verimli kullanmamaktan kaynaklanmaktadır.

Sulu tarım yapılan arazilerde yapılmayana göre, başta yetiştirilen ürünün miktarı ve kalitesi artmakta, beraberinde yetiştirme maliyetleri azalmaktadır. Bunların sonucu olarak da çiftçilerimizin ekonomik gücü artmaktadır.

İş işten geçmeden, geriye dönülmez bir yola girmeden, doğanın ve hayatın bir parçası olan suyu daha etkin bir biçimde kullanmamız gerekmektedir.

Türkiye iddia edildiği gibi su açısından zengin bir ülke değildir. Bu durum ise su konusunda daha bir hassas olmayı, su kaynaklarını daha bir özenle kullanmayı gerektirmektedir.

Birleşmiş Milletlerin hazırladığı rapora göre; 1,1 milyar insan temiz sudan mahrumdur. 2,6 milyar insan arıtma tesislerinden geçirilmemiş su kullanmaktadır. Her yıl 6 milyona yakın insan dizanteri, kolera, ishal gibi temiz suya ulaşamamaktan kaynaklanan hastalıklardan yaşamını yitirmekte, her 30 saniyede bir çocuk temiz içme suyundan yoksun olduğu için ölmektedir.

Yine aynı rapora göre; 2025 yılında dünya nüfusunun tahminen üçte ikisi temiz ve içilebilir sudan mahrum kalacaktır. Bu karamsar ve kötü tablonun ortadan kalkmasının yolu; devletlerin su yatırımlarına ağırlık vermesi, mevcut suların en iyi biçimde kullanılması, içme ve kullanma suyunu çoğaltılması, sağlıklı koşullarda taşınmasını sağlamasından geçmektedir.

Ülkemizin su kaynakları da hızlı nüfus artışı ve endüstriyel gelişim, artan tarımsal üretim ve kirlilik unsurlarının baskıları altındadır. Bugün çoğu ülkede olduğu gibi Türkiye'de de yaşanan su sorunlarının temelinde yönetim, politika ve yatırım eksiklikleri yatmaktadır.

Susuz bir geleceğin olmayacağı göz önünde bulundurularak, gerekli politika değişikliğine gidilmeli ve yeterli kaynak ayrılmalıdır.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım:

B) Tezkereler

1.- İsveç Parlamentosu Dışişleri Komisyonunun, TBMM Parlamento heyetini 9-12 Haziran 2009 tarihleri arasında İsveç’e davetine ilişkin Başkanlık tezkeresi

                                                                                                            3 Haziran 2009

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

İsveç Parlamentosu Dışişleri Komisyonu, Türkiye Büyük Millet Meclisi parlamento heyetini 9-12 Haziran 2009 tarihleri arasında İsveç’e davet etmektedir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 Sayılı Kanunun 6. Maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                                                            Köksal Toptan

                                                                                         Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Yoklama yapılmasını istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Okay’ın yoklama talebi var efendim.

Sayın milletvekillerini tespit edeceğiz: Sayın Okay, Sayın Akıncı, Sayın Öztürk, Sayın Emek, Sayın Bingöl, Sayın Köse, Sayın Güvel, Sayın Paçarız,  Sayın Oksal, Sayın Durgun, Sayın Ünsal, Sayın Kaptan, Sayın Aydoğan, Sayın Karaibrahim, Sayın Altay, Sayın Sönmez, Sayın Diren, Sayın Öztrak, Sayın Yıldız, Sayın Küçük.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum efendim.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayımız yoktur.

On dakika ara veriyorum.

 

Kapanma saati: 12.20

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 12.32

BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 100’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN - İstem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, yapılan ikinci yoklamada da toplantı yeter sayısı bulunamamıştır.

İç Tüzük’ün amir hükmüne göre, alınan karar gereğince kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 9 Haziran 2009 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati: 12.36