DÖNEM: 23 CİLT: 45 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
96’ncı
Birleşim
29 Mayıs 2009 Cuma
(Bu Tutanak Dergisinde yer
alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge aslına uygun
olarak yazılmıştır)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMA
IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYON-LARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/324) (S. Sayısı: 96)
2.- Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti
Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri
ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/543)
(S. Sayısı: 263)
3.- Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm;
İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/552) (S. Sayısı: 293)
4.- Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/704) (S. Sayısı: 383)
5.- Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/692) (S. Sayısı:
385)
6.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporu (1/688, 1/703, 1/684, 1/696) (S. Sayısı: 384)
V.- OYLAMALAR
1.- Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın oylaması
VI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü’nün,
kayıt harçlarını ödeye-meyen öğrencilere ilişkin
Başbakandan sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun
cevabı (7/7472)
2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın,
bir ilköğretim okulunun fiziki ve kadro durumuna ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/7550)
3.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, ülke genelinde düzenlenen
sınavlarda sınav yerlerinin belirlenmesine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/7551)
4.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
müfettiş yardımcılığı sınavına başvuramayan öğretmenlere ilişkin sorusu ve
Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/7555)
5.- Şırnak Milletvekili Sevahir
Bayındır’ın, öğrencilere yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/7558)
6.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
Simav ilçe Millî Eğitim Şube Müdürünün görevden alınmasına ve Kütahya’daki
yöneticilere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun
cevabı (7/7559)
7.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
yönetici atamalarında sendika üyeliğinin gözetildiği iddialarına ilişkin sorusu
ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı
(7/7560)
8.- Mersin Milletvekili Akif Akkuş’un, yurt dışına gönderilen ve
yurt dışından gelen öğrencilere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/7562)
9.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köye sulama göleti yapımına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/7628)
10.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Ardahan Kültür ve Turizm İl Müdürlüğünün bir ihalesine ilişkin sorusu ve Kültür
ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/7681)
11.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Dim Barajının
oluşturduğu riske ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/7746)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.00’te açılarak sekiz oturum yaptı.
Oturum Başkanı ve
TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil, Hakkâri’de bir
mayın patlaması sonucu şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine
baş sağlığı ve sabır dileyen bir konuşma yaptı.
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır,
İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol,
Tunceli
Milletvekili Kamer Genç,
Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak,
Kırklareli
Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam,
Hakkâri’de bir
mayın patlaması sonucu şehit olan altı askerimize Allah’tan rahmet, ailelerine
baş sağlığı ve sabır dileyen;
Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek, TOKİ’nin Kırklareli’nde
yaptırdığı konut inşaatlarına,
Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdal, 27 Mayıs 1960’ta ordunun
yönetime el koymasının 49’uncu yıl dönümüne,
Isparta
Milletvekili S. Nevzat Korkmaz, Isparta ilindeki gül üreticilerinin sorunları
ile alınması gereken önlemlere,
İlişkin gündem
dışı;
Birer konuşma
yaptılar.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmında yer alan 383, 385, 90, 384, 324, 228, 321, 375, 351, 265,
357, 353, 361, 316, 99, 121, 126, 131, 250, 260, 279, 294, 382 sıra sayılı
kanun tasarı ve tekliflerinin, bu kısmın 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14,
15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26’ncı sıralarına alınmasına ve
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun, 2
Haziran 2009 Salı günkü birleşiminde sözlü soru önergeleri ile diğer denetim
konularının görüşülmeyerek gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 3
Haziran 2009 Çarşamba günkü birleşiminde sözlü soruların görüşülmemesine; 28
Mayıs 2009 Perşembe günkü birleşiminde 90 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 2 Haziran 2009 Salı günü 15.00-21.00
saatleri arasında, 3-4 Haziran 2009 günkü birleşimlerde 11.00-21.00 saatleri
arasında, 29 Mayıs 2009 ve 5 Haziran 2009 Cuma günleri 11.00-21.00 saatleri
arasında toplanmasına ve bugünlerde de kanun tasarı ve tekliflerinin
görüşülmesine; 293, 239, 126, 131, 321, 324, 383 ve 385 sıra sayılı kanun
tasarılarının İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre Temel Kanun olarak görüşülmesi
ve bölümlerinin ekteki cetvellerdeki şekliyle olmasına; Radyo ve Televizyon Üst
Kurulunda boşalacak üç üyelik için seçimlerin Genel Kurulun 28 Mayıs 2009 Perşembe
günkü (bugün) birleşimde yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi yapılan
görüşmelerden sonra kabul edildi.
Radyo ve
Televizyon Üst Kurulunda boşalacak üç üyeliğe, gizli oyla yapılan seçim
sonucunda, AK PARTİ kontenjanından Hasan Tahsin Fendoğlu
ve Davut Dursun; Milliyetçi Hareket Partisi kontenjanından Esat Çıplak’ın
seçildikleri açıklandı.
Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2’nci sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti
Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale
İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri
ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının (1/543) (S. Sayısı: 263),
3’üncü sırasında
bulunan, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; İçişleri
ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının (1/552) (S.Sayısı: 293),
4’üncü sırasına
alınan, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu’nun (1/704) (S. Sayısı: 383),
5’inci sırasına
alınan, Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (1/692) (S. Sayısı: 385),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
6’ncı sıraya
alınan, Türk Vatandaşlığı Kanunu Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu’nun
(1/458) (S. Sayısı: 90) görüşmeleri tamamlanarak, yapılan açık oylamadan sonra
kabul edildi.
Açık oylama
talebinin yerine getirilmemesi nedeniyle Oturum Başkanının tutumu hakkında
açılan usul tartışması sonucunda, Oturum Başkanı tutumunda bir değişiklik
olmadığını açıkladı.
Isparta
Milletvekili S. Nevzat Korkmaz, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın şahsıyla ilgili
sözleri nedeniyle yerinden bir açıklamada bulundu.
Alınan karar
gereğince 29 Mayıs 2009 Cuma günü saat 11.00’de toplanmak üzere birleşime
00.39’da son verildi.
|
|
Nevzat PAKDİL |
|
|
|
Başkan Vekili |
|
|
Fatoş GÜRKAN |
|
Yaşar TÜZÜN |
|
Adana |
|
Bilecik |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
Harun TÜFEKCİ |
|
|
|
Konya |
|
|
|
Kâtip Üye |
|
No.: 109
II.- GELEN KÂĞITLAR
29 Mayıs 2009 Cuma
Rapor
1.- Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/708) (S. Sayısı: 386) (Dağıtma tarihi: 29.5.2009) GÜNDEME
29 Mayıs 2009 Cuma
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat
PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ
(Konya), Fatoş GÜRKAN (Adana)
BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 96’ncı Birleşimini açıyorum.
III.-Y O K L A M A
BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, pusula gönderen arkadaşlarımı
okuyorum.
Lütfen, dışarı çıkmış olan arkadaşlar varsa içeriye davet
etsinler.
Sayın Akif Gülle? Burada.
Sayın Şaban Dişli? Burada.
Sayın Ergezen? Burada.
Sayın Faruk Septioğlu? Burada.
Sayın Murat Mercan? Burada.
Sayın Mevlüt Coşkuner?
Sayın Zekai Özcan? Burada.
Sayın Nuri Uslu? Burada.
Sayın Hüseyin Çelik? Burada.
Sayın Vecdi Gönül? Burada.
Saygıdeğer milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
Gündeme geçiyoruz.
Alınan karar gereğince, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap
Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme
Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının
görüşmelerine devam edeceğiz.
2.- Türkiye Cumhuriyeti Devleti
ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak
Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve
Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporlarının (1/543) (S. Sayısı: 263)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer alan, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm; İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine
başlıyoruz.
3.- Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm; İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/552) (S. Sayısı: 293) (x)
BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet burada.
Komisyon raporu 293 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Saygıdeğer milletvekilleri, alınan karar gereğince, bu tasarı İç
Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında görüşülecektir. Bu nedenle, tasarı, tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Tasarının tümü üzerinde ilk söz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Gaziantep Milletvekili Sayın Yaşar Ağyüz’e
aittir.
Sayın Ağyüz…
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Efendim, MHP’yi alın önce.
BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekili
Sayın Mustafa Kalaycı.
Sayın Kalaycı, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 293 sıra sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın tümü hakkında
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere huzurlarınızda
bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, en genel tanımla afet, insanlar ve
ülkeler için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, normal yaşamı ve
insan faaliyetlerini durdurarak veya kesintiye uğratarak toplulukları etkileyen
doğal, teknolojik veya insan kökenli olaylardır. Bu tanımdan da anlaşılacağı
üzere, afet, bir olayın kendisinden öte doğurduğu sonuçla ilgili bir kavramdır.
Ülkemiz, jeolojik ve coğrafi yapısı itibarıyla tarihsel açıdan
afetlerle hep iç içe olmuş bir ülkedir. Başta depremler olmak üzere sel, çığ,
yangın gibi tabii afetlere sık sık maruz kalmıştır ve
kalmaya da devam etmektedir.
(x) 293 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Önceki gün, Bursa Şevket Yılmaz Hastanesinde çıkan yangın sonucu
yoğun bakım ünitesinde tedavi gören 8 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.
Yangının çıkış nedenleri ve kurtarma faaliyetleriyle ilgili çeşitli iddialar
medyamızda yer almaktadır. Bu yangınla ilgili başlatıldığı açıklanan adli ve
idari soruşturmanın bir an önce tamamlanarak yangının nedenlerinin ve
sorumlularının kamuoyuna açıklanmasını talep ediyoruz. Bu üzücü olayda hayatını
kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum.
Ülkemizde yaşanan doğal afetler içindeki can ve mal kaybı olarak
yüzde 90 gibi bir oranla depremler başı çekmektedir. Hâlen yürürlükte olan
deprem bölgesi haritası esas alındığında ülkemiz topraklarının yüzde 92’si
deprem bölgesi olup sanayi tesislerimizin yüzde 98’i, barajlarımızın yüzde 93’ü
deprem kuşağı altında bulunmakta, nüfusumuzun da yüzde 95’i bu bölgede
yaşamaktadır. Topraklarımızın yüzde 44’ü ise birinci derece deprem bölgesi olup
sanayimizin yüzde 75’i, nüfusumuzun ise yüzde 55’i birinci derece deprem
bölgesinde bulunmaktadır.
Türkiye, son altmış yıl içinde depremlerin neden olduğu 60 bin
kişiye varan can kayıpları açısından Çin, İran, Rusya ve Peru’dan sonra 5’inci
sırayı almaktadır. 17 Ağustos Marmara ve 12 Kasım 1999
tarihinde Düzce’de yaşanan ve 18.243 vatandaşımızın öldüğü, 48.901
vatandaşımızın yaralandığı, 112.861 konut ve iş yerinin yıkıldığı, 265.018
konut ve iş yerinin çeşitli derecelerde hasar gördüğü ülkemizi yasa boğan iki
büyük deprem, Türkiye'nin deprem kuşağında yer aldığı gerçeğini hepimize en acı
biçimde hatırlatmaktadır.
Değerli milletvekilleri, yaşanan afetlerin can kaybı yanında
ekonomik kayıplarının minimize edilmesi ancak etkili bir afet ve acil durum
yönetimi sisteminin varlığıyla gerçekleşebilir. Afet ve acil durum yönetimi,
afet olgusu karşısında planlama, araştırma ve gözlem ile etkilerin
azaltılmasına yönelik alınan tedbirlerin gelişimi için önleme, zarar azaltma,
hazırlık, acil müdahale ve iyileştirme faaliyetlerinde problemlere çözüm arayan
geniş kapsamlı ve disiplinler arası bir yönetim modelidir. Afet
ve acil durum yönetimi, afetlerin önlenebilmesi ve zararların azaltılabilmesi
için afet öncesi, afet sırası ve afet sonrasında yapılması gereken teknik,
idari ve yasal çalışmaları belirleyen ve uygulamaya aktaran, bir olayla
karşılaşıldığında etkili bir uygulama yapabilmeyi sağlayan, her olaydan elde
edilen deneyimlerin ışığında mevcut sistemi geliştiren bir yönetim yaklaşımı ve
uzmanlık alanıdır.
Bu tanımlardan da anlaşılacağı gibi afet ve acil durum yönetimi,
süreklilik arz eden dinamik bir yönetim biçimidir. Sağlık alanından kurtarmaya,
eğitimden imara birçok alanı ilgilendiren ve birçok kurumun müdahil olduğu bir
yapıdır. Bu açıdan afet olgusunun boyutu ve çeşidiyle orantılı olarak afet ve
acil durum yönetimi kavramının da oluşan duruma göre şekil aldığı söylenebilir.
Küçük çaplı bir afet olayı karşısında oluşturulacak yönetim modeli ile bölgesel
ya da ülkesel bazda etki doğuran bir afette
oluşturulacak yönetim modeli büyük farklılık içerir.
Afet ve acil durum yönetimi, ülkemiz için hayati öneme sahip bir
konudur. Yaşanan bunca afet olayına rağmen, ne yazık ki ülkemizde hâlâ etkin
bir afet ve acil durum yönetim sistemi kurulduğu söylenemez. Afet ve acil durum
yönetimi gibi disiplinler arası ve birçok kurumun müdahil olduğu faaliyetlerin
başarısı stratejik bir plan yaklaşımının varlığına bağlıdır. Bu stratejik
yaklaşımda temel amaçlar, bu amaçlara ulaştıracak alt hedefler ve kurumların bu
amaca ulaşmadaki rolleri belirgin olmalıdır. İlgili kurumların faaliyetleri
ancak bu sistem içinde verimli olabilir. Mevcut afet sistemimizde bu yaklaşım
bulunmadığından her kurum kendi kapalı yapısı içerisinde roller
üstlenmektedirler. Bu ise afet yönetiminde boşluklara ve örtüşmelere neden
olmakta ve kurumlar üstü amaçlar yeterince gerçekleşememektedir.
Gerek afet mevzuatımıza gerekse tarihsel uygulamalara bakıldığında
afet sistemimizin afet sonrası faaliyetlere odaklı olduğu görülmektedir. Afetin
neden olduğu olumsuz etkileri afet sonrası çabalarla giderme anlayışının egemen
olduğu bir yapıyla olası afetlerin etkisinin azaltılması düşünülemez. Afet
yönetim anlayışımızın modern bir afet yönetiminin gerektirdiği afet öncesi,
afet sırası ve afet sonrası politikaları oluşturabilecek ve uygulayabilecek bir
yapıya kavuşturulması kaçınılmazdır.
Modern bir afet yönetimi anlayışı, etkili ve uygulanabilen,
stratejik ve mikro planlamalarla gerçekleştirilebilir. Ülkemizdeki afet
planlama sistemi bu anlamda çok büyük eksiklikler içermektedir. Planlama
sistemimiz genellikle taşrada olabilecek küçük çaplı bir afete cevap verecek
ölçüde oluşturulduğundan etkisi bölgesel olan bir afette yetersiz
kalabilmektedir.
17 Ağustos depremi sonrası afetten etkilenen hiçbir il ve ilçede
bu planlar uygulanamamış, planı gerçekleştirecek hizmet grupları faaliyet
gösterememiştir. Bunun en büyük nedeni ise planda görev alacak olanların o afet
bölgesi içinde kalan görevliler olmasıdır. Plan bu görevlilerin de afetzede
olabileceğini göz önünde bulundurmadığından, planlar bu tip afetlerde
uygulanamamaktadır.
Afet yönetim sistemimize müdahil çok sayıda kurum ve kuruluş
vardır. Afetin boyutu büyüdükçe de ilgili kurum sayısının artması son derece
doğaldır. Afet yönetiminde görev alacak bu kurum ve kuruluşlar arasında yetki,
görev ve sorumluluk kargaşası yaşanmaması ve bunlar arasında koordinasyon
sağlanması son derece önemlidir. Bu ise afet yönetiminde merkezî bir yapının
oluşturulmasını gerekli kılar.
Afet konusu, bütün kaynakları etkin ve süratli kullanmanın hayati
öneme haiz olduğu bir konudur. Ülkemizde afet yönetimi konusunda böylesi bir
yapı eksikliği mevcut olduğundan koordinasyon ve yetki çatışmaları
yaşanmaktadır. Bu nedenle, gerek afet öncesi gerekse afet sonrası faaliyetlerde
ilgili kurumları yönlendirici, strateji saptayıcı ve koordine edici bir üst
yapılanmanın sağlanması kaçınılmazdır.
Afet yönetim sisteminin, afet öncesi hazırlıkları yapabilmesi,
afet sırasında ve afet sonrasında gerekli faaliyetleri gösterebilmesi için
yeterli mali kaynağa sahip olması gerekir. Ne yazık ki, afet sistemimizin
mevcut mali kaynakları afet öncesi tedbirleri almaya elverişli olmadığı gibi,
büyük çaplı bir afette de yeterli olamamaktadır. Ancak afet olduktan sonra mali
kaynak arayışı gündeme geldiğinden, afete hazırlık safhasına yönelik hiçbir
adım atılamamaktadır. Farklı kaynakların farklı otoritelerce yönetilmesi ise
parçalı bir mali yapı ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenlerle, afet yönetiminin
mali yapısının farklı senaryolara göre yeniden ve etkin bir afet yönetimi
sağlayacak ölçüde ele alınması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, afet yönetim sistemimiz yalnızca kamusal
imkânlara dayanan bir yapıda kurulmuştur. Oysa, en
güçlü devletler bile büyük çaplı afetler karşısında yetersiz kalabilmektedir.
Etkin bir afet yönetim sistemi, kaynağının kamusal olup olmadığına
bakılmaksızın bütün imkânları kapsayıcı yapıda kurulmalıdır. Diğer ülkelerin
afet yönetim sistemleri incelendiğinde, kamusal imkânların yanında özel sektör,
sivil toplum kuruluşları ve gönüllülerden de yararlanıldığı görülmektedir.
Bizde de bu yönde adımların atılması gerekmektedir.
Ülkemizde afete yönelik önemli bir eğitim eksikliği de mevcuttur.
Oysa bilinmelidir ki, afet sonrası görevli ekiplerin gelmesine kadar geçen
sürede afetzedelerin yüzde 90 kadarı o yöre insanlarınca kurtarılmaktadır.
Afetin boyutu büyük olduğunda ise mevcut arama ve kurtarma imkânları ve
ekipleri zaten yetersiz kalmaktadır. Bu nedenlerle halkın başta arama-kurtarma
ve ilk yardım olmak üzere afete karşı eğitilmesi gerekmektedir. Mahalle ve semt
bazında afet yönetimi konusunda gerekli yerel örgütlenme, eğitim ve tatbikatlar
yapılmalı, yaygınlaştırılmalıdır.
Afet öncesi alınacak tedbirlerden birisi de sağlam yapıları
oluşturacak bir sistemin geliştirilmesidir. Yanlış zemine yanlış inşaat
teknikleriyle ve denetimsiz yapılan yapılar nedeniyle afetin zarar boyutu
artmaktadır. Sonuçta kalıcı ve geçici konut ihtiyacı doğmakta, bu ise devlet
tarafından karşılanmaktadır.
Ülkemizde mevcut uygulamaya göre afet vukuunda Afetler Merkez
Koordinasyon Kurulu toplanmakta, kısa-uzun vadeli alınacak önlemleri
görüşmektedir. İllerde ise il kurtarma ve yardım komiteleri faaliyete geçmekte
ve il-ilçe afet yardım planları uygulamaya konulmakta ve hizmet grupları
görevlerini yapmaya başlamaktadır. Bu tür önlemlerin alınmasında ve acil
yardımların yapılmasında mülki amir sorumlu bulunmaktadır.
Afetler Merkez Koordinasyon Kurulu üyesi bakanlıklar, kendi
görevleriyle ilgili acil yardım planlama, uygulama ve iş birliğini yürütmek
üzere müsteşar yardımcısının başkanlığında gerekli teşkil, tertip ve tedbirleri
almaktadır.
Afetler Merkez Koordinasyon Kurulunun yanında ayrıca Başbakanlık
bünyesinde bir devlet bakanının başkanlığında bakanlar düzeyinde Doğal Afet
Koordinasyon Kurulu afetle ilgili çalışmalar yapmaktadır.
Ülkemizde afet yönetimi yüksek düzeyde merkezîleşmiştir. Her türlü
sorumluluk mülki amirlerde olduğu hâlde gerekli imkânlara ve kaynaklara sahip
değillerdir. Valiler başta olmak üzere kuruluşların kaynaklarını koordine etmek
ve harekete geçirme görevini yerine getirmeye çalışırlar.
Afet yönetimi için tek bir ulusal eş güdüm kuruluşu yoktur.
Yeterli yasal görev ve yetkiye sahip tek bir ulusal koordinasyon kuruluşu
yerine üç ayrı genel müdürlüğün etkin görevleri, ayrıca kurulda yer alan
bakanlıklarda afet yönetiminden sorumlu olacak müsteşar yardımcısı
başkanlığında örgütlenme vardır.
Afet yönetiminin bu durumda esas ve tek sorumlusu yoktur. Bütün
birimler kendi görev alanlarından görevleri nispetinde sorumlu olup, sistem,
her birinin sorumluluğunu eksiksiz yerine getireceği esası üzerine kurulmuştur.
Bir tekinin işlevini yerine getirememesi tüm sistemin kilitlenmesine yol
açabilir, hatta afet yönetimini felç edebilir.
Afet planlarındaki ekiplerden de acil yardım ve kurtarma
hizmetlerini beklemek olanaksızdır. Planların mükemmel olduğunu kabul etsek
bile burada görevli olanlar da afetzededir ve onlardan etkin hizmet beklenemez.
Ayrıca afet vukuunda bakanlıklardan afet bölgesine giden ve gelen
idari ve teknik heyetlerin, tüm kurtarma ekiplerinin ve gönüllü kuruluşların
koordinasyonsuz çalışmaları özellikle ilk günlerde tam bir kaos
ortamı yaratmakta, etkin bir yardım ve kurtarma faaliyeti yürütülemediği gibi
vatandaşta devlete karşı bir tepki oluşmasına hatta can ve mal kaybının daha da
artmasına neden olmaktadır.
Afet sonrasında ise afetin yaralarını saracak iyileştirme ve
yeniden yapılandırma çalışmalarının finansmanı Bayındırlık ve İskân Bakanlığına
aittir. Bu açıklamalar karşısında afetlere ilişkin, afetten önce, afet
sırasında ve afet sonrasına ilişkin hizmetlerin daha süratli, etkin ve rasyonel
bir biçimde yürütülmesi için yeni bir yapılanmaya ihtiyaç olduğu ortaya
çıkmaktadır.
Afet ve acil durum yönetiminin tek çatı altında yeniden
yapılandırılması olumlu görülmesine karşın, ülkemizin afet potansiyeli dikkate
alındığında, görüşmekte olduğumuz tasarıyla önerilen teşkilat yapısının yetersiz
kalacağından endişe edilmektedir. Türk idare sisteminde yer almayan ve 3046
sayılı çerçeve Yasa’ya uygun olmayan görev, yetki ve sorumluluk belirsizliğine
ve çatışmasına yol açabilecek bir teşkilat yapısı oluşturulmaktadır. Mevcut
genel müdürlüklerin personel, deneyim ve bilgi birikiminin geliştirilerek
değerlendirilmesi yerine, dar bir kadrodan oluşan bir kurumla afet
hizmetlerinin gerçekleştirilmesi bazı sorunları beraberinde getirebilir.
Ayrıca taşrada görev yapmakta olan uzmanlık düzeyine ulaşmış
mevcut tecrübeli personelin yerel yönetimlere, il özel idareleri kadrolarına
verilmesi istihdamlarının akıbetini belirsiz hâle getirdiğinden
verimliliklerini ve etkinliklerini olumsuz etkileyecektir.
Afet hizmetiyle görevli personelin illerinde meydana gelebilecek
büyük felaketlerde kendilerinin de birer afetzede olabileceği,
araç-gereçlerinin kullanılamaz hâle gelebileceği mutlaka dikkate alınmalıdır.
Tasarının 1’inci maddesinde afet ve acil durumlar ile sivil
savunmaya ilişkin hizmetleri yürütmek amacıyla kurulan Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığının Başbakanlığa bağlı olduğu belirtilmekte ve Başbakanın
Başkanlıkla ilgili yetkilerini bir bakan aracılığı ile kullanabilmesi
öngörülmektedir.
Afet ve acil durum hızlı ve güçlü koordinasyon gerektirmektedir.
Afetin her evresinde, afet öncesi, afet anı ve afet sonrasında yedi gün, yirmi
dört saat kesintisiz çalışma ister. Bunu sağlayamazsanız vatandaş gözünde
devlet zaafa uğrar, krizi yönetemezsiniz.
Bu teşkilatın yetişmiş insan gücüne, mali yönden yeterliliğe ve
kuvvetli bir mevzuat altyapısına sahip olması gerekir. Bunlardan biri eksikse
boşuna kanun çıkarmayın. Bugün bu yasal yetkilerin tamamı Afet İşleri Genel
Müdürlüğünde ve Sivil Savunma Genel Müdürlüğünde zaten vardır.
Tasarının 4’üncü maddesinde afet ve acil durum hâllerinde
bilgileri değerlendirmek, alınacak önlemleri belirlemek, uygulamasını sağlamak
ve denetlemek, kurum ve kuruluşlar ile sivil toplum kuruluşları arasında
koordinasyonu sağlamak amacıyla Başbakanlık Müsteşarının Başkanlığında Millî
Savunma, İçişleri, Dışişleri, Maliye, Millî Eğitim, Bayındırlık ve İskân,
Sağlık, Ulaştırma, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Çevre ve Orman Bakanlıkları ve
Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarları, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanı,
Türkiye Kızılay Derneği Genel Başkanı ile afet veya acil durumun türüne göre
Kurul Başkanınca görevlendirilecek diğer bakanlık ve kuruluşların üst
yöneticilerinden oluşan Afet ve Acil Durum Koordinasyon Kurulu kurulmaktadır.
Bilindiği gibi, yaşadığımız tüm afet ve acil durumlarda tüm
dünyada olduğu gibi ülkemizde de Türk Silahlı Kuvvetlerinin imkânları ağırlıklı
olarak kullanılmakta olup sivil-asker iş birliği organizasyonu afet yönetiminde
giderek daha da ağırlık kazanmaktadır. Bu sebeplerle, yürürlükte olan mevzuatta
da öngörüldüğü gibi, bu ve benzeri kurullarda Genelkurmay Başkanlığına yer
verilmelidir. Her ne kadar Kurulda Millî Savunma Bakanlığı bulunuyor ise de
malumlarınız devlet hiyerarşisinde Genelkurmay Başkanı Başbakana karşı
sorumludur. Özetle, Türk Silahlı Kuvvetleri hiçbir aşamada afet ve acil durum
yönetiminin dışında tutulamaz.
Bu kanunla acil duruma yönelik ulusal envanterin
güncel hâlde tutulmasını sağlayacak hükümlerin konulması gerekmektedir. Ulusal envantere veya kamu ve özel sektör bilgisine hâkim
değilseniz krizi yönetemezsiniz.
Acil durum yönetiminin en önemli adımı kesintisiz haberleşmedir.
Acil durumda gelen çağrının hızlı yönlendirilmesi ve yönetilmesi elzemdir. 112,
155, 156 gibi kırka yakın çağrı numaraları ve çağrı merkezleri bulunmaktadır.
Çok ivedi bu çağrı merkezlerinin tek numara altında toplanması gerekmektedir.
Telli hatlar, analog ve sayısal telsiz şebekeleri,
uydu ve GSM şebekelerinin ortak çalışılabilirliğinin sağlanması veya koordine
edilmesi gerekmektedir. Bu kanunun bunların hepsini sağlaması gerekirdi.
Adapazarı depreminde gördüğümüz haberleşme ve koordine problemleri, Adapazarı
Pamukova tren kazasında ve rahmetli -Allah’tan rahmet diliyorum- Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarını kaybettiğimiz helikopter
kazasında bunları hep yaşadık.
Haberleşme koordinasyon kurulu oluşturulmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kalaycı, buyurun efendim.
MUSTAFA KALAYCI (Devamla) – Teşekkürler Sayın Başkanım.
Kentsel dönüşüm ve planlama koordinasyon kurulu oluşturulmalıdır.
Yanlış yapılaşma ve projeler yüzünden binlerce can ve maddi kayıp oluşmaktadır.
Bu kurul, çarpık kentleşme, sanayileşme, yeni yerleşim alanı açma ve uzun
vadeli makro genişleme planları hazırlayarak buna bağlı standartları
belirlemeli ve sosyal politikalar oluşturmalıdır.
Başkanlık teşkilatında acil durum yönetiminin en önemli ağı,
haberleşme ve çağrı merkezlerinin tespiti çalışmasını ve koordinasyonunu
yapacak haberleşme dairesi de eksiktir. Bu kanunla kurulması öngörülen
teşkilat, gerektiğinde bölgesel koordinasyonları da uluslararası
koordinasyonları da yapabilecek görev ve yetkiye sahip olmalıdır.
Teşekkür ediyor, tüm Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (MHP
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Kalaycı, çok teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Gaziantep Milletvekili Sayın
Yaşar Ağyüz, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 293 sıra sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığıyla
ilgili tasarının tümü üzerinde CHP Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, ülkemiz, doğal afet olaylarıyla sıkça
karşılaşan bir ülkedir. Deprem, sel, heyelan, göçük vesaire gibi doğal
afetlerle büyük ölçüde ve sıkça karşılaştığımız için, alınması gereken
tedbirlerin yasal bir düzenlemeye ve birlikteliğe kavuşturulmasında büyük yarar
vardı.
Ülkemiz, 1940’lı yıllarda çıkan yasalarla afete ilişkin
tedbirlerini, afet olduktan sonra yürüttüğü çabalarla düzenlemekteydi. Ama
bugün görüyoruz ki, uluslararası boyutta risk ve sakınma tabirlerinin artık
ülkemizde de yetkili kurullarda konuşulduğunu ve bu yasaya yetersiz olsa da
girdiğini görüyoruz.
Değerli arkadaşlar, ülkemiz 1950’li yıllardan beri düzensiz bir
kentleşme baskısıyla karşı karşıyadır. Özellikle son yıllarda, 2000’li
yıllardan sonra başlayan ekonomik sıkıntı, köyden kente, hatta kentten kente
göçü zorunlu kılmıştır. Büyük merkezlerde iş bulma umuduyla köyünü terk eden
vatandaşlarımız, şehre geldiğinde en büyük ihtiyacı olan barınmasını, başını
sokacağı yeri yapmak için çaba göstermiş ve özellikle yasal boşluklar, zaman zaman çıkan imar afları ve yönetimlerin seçim dönemlerinde
gösterdikleri boşluklardan dolayı da “kaçak yapılaşma” dediğimiz, “düzensiz
yapılaşma” dediğimiz olay doğmuştur.
Tabii, afet doğmadan önce alınması gereken tedbirlerin düşünülmesi
ülkemizde ve uluslararası boyutta çok büyük önem arz etmektedir. Bu tasarıyla,
özellikle Başkanlığa bağlı altı adet daire başkanlığı kurulmakta, illerde de il
afet ve acil durum müdürlükleri kurulmaktadır. Birlik müdürlükleri kurulmakta,
müdürlüğün sevk ve idaresinden de vali sorumlu olmaktadır.
Harcamalar, özellikle Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu’yla, 4734
sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamından çıkarılmaktadır.
Çok az sayıda, yetersiz olduğuna inandığım yeni kadro ihdasları
yapılmaktadır.
Kurumlaşmış, deneyimi, bilgi birikimi olan özellikle Afet İşleri
Genel Müdürlüğü göz ardı edilmekte, Sivil Savunma Genel Müdürlüğü göz ardı
edilmekte ve yeniden bir yapılanmaya girilmektedir.
Değerli arkadaşlar, çağdaş afet yönetimi ve doğal afetlerle
mücadele, her şeyden önce mevcut tehlikelerin iyi bilinmesiyle olur. Mevcut
tehlikeler, “Nerede risk var?” bunu belirlemekten geçer. Yani
risk haritalarının yapılması lazım. Tüm dünyada artık bunlar yapılıyor.
Depremde, heyelanda, su baskınında bu risk haritalarının yapılması büyük ölçüde
önem arz etmektedir. Örneğin, en büyük travmayı
yaşadığımız ve bizi büyük acılara gark eden 17 Ağustos 1999 depreminden sonra
yaklaşık on yıl geçti ama on yılda, maalesef, yapılan çalışmalar bir arpa boyu
ilerleme göstermemiştir.
Ne yapılmıştır? 595 sayılı Yapı Denetim Kararnamesi çıkarılmıştır,
ondan sonra kanuna dönüştürülmüştür ve Deprem Şûrası kurulmuştur. 2007 yılında
da maalesef, Ulusal Deprem Konseyi bu Hükûmet tarafından
lağvedilmiştir.
Deprem yönetmeliği çıkarılmıştır ve deprem acılarını sarmak için
yasa çıkarılarak toplanan vergiler için ön açılmıştır ve o toplanan vergilerin
devamı bugün kalıcı hâle gelmiştir. O vergilerin ne şekilde, nereye
harcandığını da bilmek mümkün değildir. Çünkü toplanan meblağların, gerçekten,
o bölgedeki deprem yaralarını sarmak için -yani bina güçlendirmek için, yeni
planlama yapmak için, İstanbul gibi bir kentte çalışma yapmak için-
kullanıldığına ben şahsen inanmıyorum. Bunu da bir soru olarak sormak
istiyorum.
Tabii, bugüne kadar en sıkça rastladığımız afet Türkiye’de
depremdir. Deprem insanların güvenli ve sağlıklı yapılara kavuşmasıyla
önlendiği gibi su havzalarının işgalinin önlenmesiyle… Bugünkü dönemde
görüyoruz, özellikle büyük şehirlerde, İstanbul büyük şehrinde, su havzalarının
işgali çok büyük ölçüde plansız ve düzensiz bir şekilde yapılaşmaya açılmıştır.
Özellikle bu alanların doğal afet yaratacak boyutlarda işgal edilmesi ve
imarsız bir şekilde işgal edilmesi çok büyük ölçüde olumsuz sonuçlar
doğurmaktadır.
Tabii, afetin, hazırlık, planlama ve zarar azaltmaya yönelik üç
türlü tedbiri vardır. Biz şu anda afet öncesini düşünen bir yasayla az da olsa
karşı karşıyayız, ama yetersizdir bu yasa. Neden yetersizdir? Afet sonrasında
yapılacak iş ve işlemleri önceleyen bir anlayışla hazırlanmamıştır.
Bu yasa iki başlılık doğurmaktadır: İllerde vali, üstte başkanlık
makamı. Kadrosu komisyonda artırılan şekliyle -303’ten 481’e çıkarılan
şekliyle- ve ilk geldiğinde ne menem bir tasarıysa, 2
tane mühendis kadrosu olan bir tasarıyla karşılaştık arkadaşlar. Sonra
komisyonda, bilmem, uzman yardımcılıkları falan izhar edildi, mühendis sayısı
büyük ölçüde artırıldı.
Ayrıca, bu konuda deneyim, tecrübe kazanmış kuruluşların elinde
dokümanterler var; Harita Genel Müdürlüğünde var, Tapu Kadastro Genel
Müdürlüğünde var, İller Bankasında var, MTA’da var, TÜBİTAK’ta var. Bunların
bir koordinasyon merkezi olarak kuruluşunu büyük ölçüde sağlayan bir yasa
değildir. Bir başlangıç olarak belki iyidir, ama sorunu çözecek olan bir yasa
değildir değerli arkadaşlarım.
Tabii, bunun eksiklerini, yanlışlarını belki şu anda gidermek için
önerge verilebilir iktidar partisi tarafından. Özellikle bunun Başbakanlığa
bağlı olmasını da ben çok yanlış görüyorum. Yani, deneyimli, tecrübeli ya
İçişleri Bakanlığı ya Bayındırlık Bakanlığı bünyesinde bu koordinasyon
biriminin oluşmasında büyük fayda vardı. Biz şimdi yüzlerce, binlerce yıldır
deneyimli, birikimi vatandaşı bir kenara bırakıyoruz. Yeni oluşum içerisinde, yeni
kadrolaşma içerisinde bir yapılaşmaya gidiyoruz. Bunun alacağı zamanı da
düşünürseniz, bugüne kadar fuzuli geçirdiğimiz zamanı da düşünürseniz en az bir
yılı daha boşa geçirmeyi amaçlayan bir yasadır.
Ayrıca, bu yasanın temel yasa olarak gelmesini de ben
eleştiriyorum. Bu yasa önemli bir yasaysa her maddesinin burada ayrı ayrı görüşülmesi lazım. Çünkü çok büyük boşluklar var.
Örneğin siz danışma kurulunda TMMOB’u temsil
ettirmemeniz büyük eksikliktir. Her deprem olayında gel dediğiniz askerimizin
başı olan Genelkurmayı bu kurulda temsil ettirmemeniz büyük eksikliktir.
Bunların hepsi komisyonda görüşülmesine rağmen maalesef göz ardı edilmiştir
değerli arkadaşlarım.
Ayrıca, her yasada olduğu gibi bu yasada da yine bir afet
özelleştirmesiyle karşı karşıyayız. Yani, afet sonrasında bazı hizmet ve
alımların ihale kapsamı dışında yapılmasını anlıyoruz. Ama afet öncesi ihale
yasası kapsamından, bazı alım ve hizmetlerin alımının ihale usulünün dışında
yapılmasını anlamış değiliz. Başkana öyle yetkiler veriliyor ki, istediği
araştırmayı dışarıdan satın alabiliyor, istediği hizmet alımını dışarıdan
alabiliyor, istediği planlamayı, devletin bugün kurumlarında var olan güçlü
kadrolarına rağmen, özelleştirerek hizmet alımı yapabiliyor. Bu, büyük ölçüde
kaynak israfına yol açacak ve rantabl olmayan bir
yöntemdir. Gerçekten bu konuda devletimizin, kurumlarımızın birimlerinde etkin,
üretken, deneyimli kadroları göz ardı eden bir yasadır ve bu birikimleri
değerlendirmeyen bir yasadır. O nedenle biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunu
eleştiriyoruz.
Tabii, değerli arkadaşlarım, bu afet öncesi hizmetlerin
yapılmasını sağlarken bilimsel kriterlerden de hareket
etmek lazım. Bilimsel kriterleri göz ardı ederseniz
siz hiçbir sonuca varamazsınız.
Ayrıca, değerli arkadaşlarım, bakın, günlerdir Türkiye’de bir
arayış var. Önce Deprem Şûrasını kurduk, Deprem Şûrasını, sonradan Ulusal
Deprem Konseyini ortadan kaldırdık. 2002’de kuruldu, 2007’ye kadar devam etti.
Bunu niye ortadan kaldırdık? Çok güzel çalışmalar yapıyordu.
Bakın, yine, Bayındırlık Bakanlığımızın çok güzel bir hizmeti var:
Kentleşme Şûrası düzenledi. Çok güzel bir hizmet ama Kentleşme Şûrasından çıkan
sonuçlar maalesef bu yasaya yansımamıştır. Kentleşme Şûrasında dört dörtlük,
Türkiye’yi yansıtan raporlar vardır, maalesef bu yasa içerisine yansımamıştır.
Bunu ben bir eksiklik olarak görüyorum.
Ayrıca, Sayın Başbakanımızın beğenmediği ve eleştirdiği Türkiye
Mühendis Mimar Odaları Birliğinin çok değerli çalışmaları var. Çok yakında,
İstanbul’da deprem toplantısı yapıldı ve oradan da çok güzel sonuçlar çıktı ama
görüyoruz ki, bu yasanın içerisinde ne TMMOB var ne Genelkurmay var ne diğer
sivil toplum kuruluşları var. Bu bir eksikliktir. Bu eksikliğin bu yasa
görüşmelerinde giderilmesini temenni ediyorum.
Tabii, bu doğal afetlerin yanı sıra, ülkemizde yaşanan insan
odaklı afetler de var. Mesela geçen günlerde yaşadığımız cehennem hastane
olayı… Bu da insan odaklı bir felakettir. 8 kişi burada can vermiştir ve bunun
nedeni özelleştirme ile taşeronlaştırmadır. 8 kişi can verirken, ihmalden ve
tedbirsizlikten can verirken, Sayın Bakan, “2 tanesi zaten beyin ölümüne
bağlıydı.” demiştir. Hazırlayıcısı özelleştirme ve taşeronlaştırma olan bu
felaketi önlemek için aldığımız bir tedbir var mı? Yok. 23 kişinin öldüğü
Davutpaşa olayı… Hâlen ne soruşturması var ne yargıya intikali var. Bu insanlar
orada yanarak can verdiler. Nedir bunun nedeni? Kayıt dışı ekonomi, ruhsatsız
işletme, belediyelerin ihmali. Bunlar için bir soruşturma açtık mı? Hayır. Bu
da bir felakettir. 23 kişinin ailesi perperişan
ortada duruyor.
Ayrıca, tersanelerde yaşanan olaylar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının gerekli görevini yerine getirmemesinden kaynaklanan sorunlardan
çıkmıştır. Şimdi, bunlar ortada dururken, biz, Allah korusun, doğal afetlerin
gelmemesini isterken, ona tedbirli olurken insan olarak, hükûmet
olarak, siyasetçi olarak günümüzde alınması gereken tedbirleri niye almıyoruz?
Bunlar büyük ölçüde ihmaldir.
Ayrıca, insan yaşamını rahat geçirmesini sağlayacak asgari ücret
komisyonu bugün topluma karşı felaket tellallığı yapmıyor mu? Yapıyor. 527 bin
lira asgari ücretle insanları yaşamaya mahkûm ediyoruz. Bugün alınması gereken
ekonomik tedbirleri almadığımız için biz ekonomik ihmalden dolayı bir felaket
yaratmıyor muyuz? Son bir ayda 437 bin işsiz çıkmış. Çekler ödenmiyor, senetler
ödenmiyor. Peki, kredi kartı borçlarını yapılandırmamak bizim suçumuz değil mi?
Bu intihar felaketlerine biz yol açmıyor muyuz? Kaç kişi intihar etti
Türkiye’de son aylarda, sayısını bilemiyoruz. Esnaf kepenk kapatıyor, çekini,
senedini ödemediği için intihar ediyor. Bunlar da felakettir. Bunları çözmek de
bizim sorumluluğumuz ama biz maalesef bu sorumluluğumuzdan büyük ölçüde
kaçınıyoruz değerli arkadaşlarım.
Tabii, felaketi tek başına doğal felakete bağlarsanız bunda yanılırsınız.
Siyasetçinin de felaket yarattığı uygulamalar vardır. Bugün iktidarınız
döneminde yolsuzluk, yoksulluk, işsizlik artmışsa felaket noktasında ve bunun
tedbirlerini almıyorsanız, hâlen direniyorsanız bu da sizin yarattığınız, insan
yaşamını yok eden, insanı görmezlikten gelen bir felakettir. Bunu göz ardı
edemezsiniz.
Ayrıca, değerli arkadaşlarım, belediyeleri bu dönemde denetim
altında tutamamışızdır. İmar yasası çıkmamıştır, yeni bir yapı kanunu çıkması
lazımdı, çıkmamıştır. Ayrıca yapı denetim yasası çıkması lazımdı, çıkmamıştır.
Şimdi, biz bunlarla bütünleşmeyen, bunlarla içi doldurulmayan bir afet
yasasıyla karşı karşıyayız. Bunları ne zaman değiştireceğiz? İmar yasası
duruyor, yapı kanunu duruyor, yapı denetim yasası duruyor ve öyle bir yapı denetim
yasası ki, kamu binaları yapı denetim kapsamı dışında, belki TOKİ de dışında. TOKİ’nin de yapı denetim kapsamına girdiğini biz
bilmiyoruz. Sonra, burada, bilerek veya bilmeyerek öyle yetkiler veriyorsunuz
ki, TOKİ’yi imparator yaptınız inşaat sektöründe.
Planlama yetkisi verdiniz, kentsel dönüşüm yetkisi verdiniz, ticari alan yapma
yetkisi verdiniz, Özelleştirme İdaresine planlama yapma yetkisi verdiniz. Peki,
şimdi, bu afetleri önlemek için alınması gereken tedbirler doğayı korumaktan
geçmiyor mu? Orman alanlarını turizme açarken burada iktidar partisi oy vermedi
mi? Kaz Dağlarını “altın arayacağız” diye talan ederken, burada önerge
verdiğimiz zaman da siz ret vermediniz mi? Hangi birini söyleyelim? Ve doğayı
koruma anlayışı bu iktidar döneminde öne çıkmadığı için maalesef doğal
afetlerle karşılaşma oranını daha çok artırmışsınızdır. Sadece doğayı tahrip
ederek yaptığınız bu tahribat, insan yaşamını yok ettiği gibi gelecekte de,
geleceğimizi de karartan bir uygulamaya yol açmıştır.
O nedenle, bunu, yeni atanan Sayın Bakanımıza bu bütünleşmeyi
sağlaması gerektiğini söylemek istiyorum. Bunlar acilen komisyona gelmelidir bu
yasalar ve düzeltilmelidir çağdaş boyutlarıyla.
Ayrıca, belediyelerde yapılan imar tadilatları… Bunlar gündeme
gelmesine rağmen, ne İçişleri Bakanlığı ne Bayındırlık Bakanlığı sesini
çıkarmıyor. Yeşil alanlar İstanbul’da, Ankara’da, Gaziantep’te bir bakıyorsunuz
ki on katlı, on iki katlı, on beş katlı rezidanslara
dönüşüyor. Bunun bilimsel kriteri yok, planlama
tekniğine aykırı ama belediye meclislerinde “ben yaptım, oldu” anlayışıyla oy
veriliyor ve bu, anlamsız kentleşme, ucube bir kentleşmeye dönüşüyor. Bunları önlemek lazım. Bu da, yapı kanunuyla olur, İmar
Kanunu’nu düzenlemekle olur. Biz, bunları yapmadığımız takdirde doğal afetlerin
bize zarar verici oranını büyük ölçüde artırmış oluruz değerli arkadaşlarım.
Bunlar, tabii, ülkemizin kentleşme geleceğinin aydınlık olması
için yapılması gereken tedbirlerdir. Bugün Türkiye’deki kentleşme oranı yüzde
67’leri, 68’leri bulmuşsa bazı bölgelerde, ciddi tehlike var demektir. Biz,
bunun tedbirlerini bugünden almaz isek, planlama, denetim, özellikle fay
hatlarının, su havzalarının işgalini önleyemezsek, var olan orman alanlarının
işgalini önleyemezsek gelecek nesil çocuklarımıza iyi bir miras bırakmamış
oluruz değerli arkadaşlarım. Bunun vebali de, bu işin sorumlusu olan belediye
başkanlarında olduğu kadar, bakanlıklarda olduğu kadar Türkiye Büyük Millet
Meclisinin de bu işte büyük vebali vardır değerli arkadaşlarım.
Tabii, bu yasanın uygulamasından sonra çıkacak sorunları ben
görüyor ve seziyorum ki, iki üç sefer daha bu yasanın yenileşmesi için gündeme
getireceksiniz. Niye? Bu yasa olgunlaşmadan, komisyonda tartışılmadan enine
boyuna, demin bahsettiğimiz Kentleşme Şûrası beklenmeden, onun görüşleri rapora
aktarılmadan, geçmişte kurulan Deprem Şûrası’nın görüşleri bu tasarıya
aktarılmadan yapılmış olan bir tasarıdır. O nedenle, her tasarıyı nasıl
oldubittiye getirerek buradan geçirmek istiyorsanız, bu tasarı da olgunlaşmamış
ve temel yasa olarak gelmiş, çok alelacele geçirilmek istenen bir yasadır. O
nedenle de, bunu ben bir eleştiri olarak sunmak istiyorum.
Tabii, yeni ve etkili bir yapı denetim yasasını çıkarmak bazı
belediye başkanlarının işine gelmez. Örneğin, İstanbul’un işine gelmez. Özellikle
denetimi daha çok sağlayıcı bir imar kanunu büyükşehir belediye
başkanlarınızın, çoğu bugün de AK PARTİ’li olduğu
için, hiçbirinin işine gelmiyor. Çünkü yamalı bohça gibi yapılıyor imar
planları, bütüncül bir anlayışla yapılmıyor. Eline tapuyu alan gidiyor diyor
ki, burayı şuna açmak istiyorum. Ama yeşil midir, ama sosyal
donatı alanı mıdır, buna bakan yok, önemli olan yandaş mısın! Ben diğer
perde arkasındaki dönen şeyleri söylemek istemiyorum.
Bu şekilde olan bir imar mantığıyla Türkiye’de geleceği sağlıklı
şekilde yönlendirmemiz mümkün değildir. O nedenle, yapılması gereken nedir?
Alelacele İmar Kanunu değişmelidir. İmar plan değişiklikleri yapanlar için çok
ağır hükümlere bağlanmak zorundadır. Her önüne gelen belediye başkanı, belediye
meclisi istediği imar tadilatını yapıp, onaylatmak durumunda kalmamalıdır
değerli arkadaşlarım. Bunlar yasal düzenlemelerin eksiklikleri.
Tabii, içinde bulunduğumuz koşullarda biz en iyisini yapmak için,
muhalefet partisi olarak verdiğimiz önergeler de maalesef Kurul tarafından, AKP
İktidarı tarafından reddediliyor. Lütfen, biraz bunları inceleyin, dinleyin.
Yani, siz de seçim bölgesine gittiğiniz zaman da bu tepkileri almıyor musunuz?
Mantar gibi biten rezidanslardan rahatsız değil
misiniz? İstanbul’daki ulaşım politikasından, Ankara’da çukur hâlinde kalan metrodan rahatsız değil misiniz? Bunlar suç değil mi? Bunlar
insanlığa karşı işlenen suçlar değil mi? Bunlar felaket değil mi? Bu
felaketleri görmezlikten gelebilir miyiz? Metrobüs
faciası yaşanıyor İstanbul’da, Ankara’da metro faciası
yaşanıyor, Gaziantep’te hafif raylı sistem faciası yaşanıyor: Niye
bakanlıkların bir tanesi bunu denetlemek, ne oluyor demek çabası içerisinde
değil? Trilyonları sokağa atan belediye başkanları, ”400 bin aileye gıda
yardımı yapıyorum” diye övünen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı neden metroya para bulamıyor? Bu, insanlara karşı, yaşam hakkına
karşı bir müdahale, bir tecavüz değil midir? Bunları söylemek ve üzerine
gitmek, bunun tedbirlerini beklemek bizim hakkımızdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Ağyüz.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Her belediyede yaşanan bu olayları denetim
altında tutmazsak kent yağmacılığı dediğimiz olay yaşanır. Arsa rantçılığına dayalı, spekülasyona dayalı olay daha ileri
boyutlara geçer. Bunun tedbirini almak zorundayız ama bunun tedbirini alırken,
ben “Doğal Afetlerden Korunma” adı altına çıkan bu yasanın hayırlı olmasını,
eksik olmasına rağmen diliyorum. Ama grup olarak karşıyız. Ayrıca da Türkiye’de
doğal afetten korunmanın yolu duaya kalmıştır. Tek yolu, en büyük felaket olan
AKP İktidarından ve Başbakanından kurtulmaktır. En büyük felaket olan bu sorunu
halk çözdüğü zaman da Türkiye aydınlık olacaktır, doğal afetlere daha çok
tedbirli olacaktır, insanımız daha rahat yaşayacaktır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ağyüz.
AK PARTİ Grubu adına Çorum Milletvekili Sayın Cahit Bağcı, buyurun
efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA CAHİT BAĞCI (Çorum) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın tümü üzerine, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına konuşmak üzere söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken yüce
Meclisi saygıyla selamlarım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; günümüzde doğal, teknolojik
ya da insan kaynaklı afetler sonucunda ortaya çıkabilecek zararların insan
hayatı, mal, mülk, çevre açısından çok büyük boyutlarda olabileceği daha iyi
anlaşılmıştır. Yaşanan maddi ve manevi kayıplar her toplumun bir eylem planına
sahip olmasını ve afetler karşısında zarar azaltma çalışmalarına önem vermesini
gerektirmektedir. Bu nedenle, afetlere yönelik çalışmaların tekrar gözden
geçirilmesi ve bunun “acil durum yönetimi” kavramı açısından ele alınması
kaçınılmaz olmuştur.
Değerli milletvekilleri, acil durum yönetimi her türlü tehlikeye
karşı hazırlıklı olma, zarar azaltma, müdahale etme, iyileştirme amacıyla
mevcut kaynakları organize eden analiz, planlama, karar alma ve değerlendirme
süreçlerini kapsamaktadır. Tehlikeler doğal, teknolojik ve insan kaynaklı
olabilir ve her türlü tehlikeye karşı ortaya çıkabilecek riskler analiz
edilmelidir.
Afetler olmadan gerekli hazırlıkların ve önlemlerin alınmasının en
az afet sırasındaki etkin müdahale kadar önemli olduğu, hatta bunların bir
bütünün parçaları olduğu ortadadır. Bu nedenle, afet olmadan hazırlıklı olma ve
zarar azaltma etkin bir şekilde uygulanmalı, afet sırasında müdahale ve
sonrasında iyileştirme yapılmalıdır. Elde edilen tecrübelere dayanılarak,
iyileştirmeden sonra başa dönülerek hazırlıklı olma ve zarar azaltma evrelerine
geçilmelidir. Organizasyon içerisinde uzmanlık alanları doğrultusunda
sorumluluk paylaşımı, birimler arasında etkili bir iletişim olmasıyla afetin kontrol
altında tutulması sağlanır.
Acil durum yönetiminde uyum, kamu, özel sektör ve gönüllü
kuruluşların en üst düzeyde koordineli bir şekilde çalışmasıyla
gerçekleştirilebilir. Afetlere hazırlıklı olma ve zarar azaltmaya yönelik
uygulamalar, afetlerin hem can hem de mal üzerindeki etkilerini ve kayıpları en
aza indirgemede, hem maddi hem de manevi önemde kazanımlar sağlamaktadır.
Uluslararası veriler göstermektedir ki doğal afetler son yirmi
yılda dünyada 1,5 milyona yakın kişinin hayatını kaybetmesine neden olmuştur.
Doğal afetlerle karşılaşma riskine maruz nüfusun yüzde 15’i gelişmiş ülkelerde
olmasına rağmen, afette can kayıplarının yüzde 1,8’i bu ülkelerde meydana
gelmektedir.
Afetlerden kaynaklanan ekonomik kayıplar 1990’lı yıllarda 63
milyar dolar olarak hesaplanmaktadır. Bu rakamların 2050 yılında 300 milyar
dolar olabileceği tahmin edilmektedir.
Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere ülkemiz sahip olduğu
jeolojik yapı, coğrafi konum ve meteorolojik koşulları nedeniyle büyük can ve
mal kayıplarına yol açan doğal afet olayları ile sıkça karşılaşmaktadır.
Ülkemizin büyük bir kısmı deprem riskiyle karşı karşıyadır. Kentsel ve kırsal
yerleşim alanları aynı zamanda heyelan, su baskını, kaya düşmesi gibi
tehlikelerin yarattığı zararlarla mücadele etmek zorunda kalmaktadır.
1950-2007 yılları arasında yaşanan afet olaylarından sadece
depremlerde 106.838 konut zarar görmüştür ve sadece 1999 depreminin yarattığı
gayrisafi millî hasılada doğrudan kayıp yaklaşık 20
milyar dolar olarak hesaplanmaktadır.
1999 Marmara depremi/depremleri ülkemizde büyük acılar yaşattı.
Aileler yok oldu, analar babalar çocuklarını, çocuklar anne babalarını ve
kardeşler birbirlerini kaybettiler. Uzun süren travmalar
oluştu. 20 bini aşkın insanımızı kaybettik. 1999 depreminde herkes, bütün kurum
ve kuruluşlar el birliği içinde çalışmalarına rağmen çeşitli koordinasyon
sorunlarının yaşandığını da bizzat gördük.
Acil müdahale ve arama kurtarma faaliyetleri kadar, afet sonrası
sosyal, psikolojik, lojistik hizmetlerin ne kadar önemli olduğunu 1999
depreminde müşahede ettik. Kriz yönetimi, iletişim, ulaşım, arama kurtarma,
sağlık, ilkyardım ve barınma gibi hizmetlerin yönetimi ve koordinasyonunun afet
ve acil durumlarda ne kadar önemli olduğu bizzat görüldü. 1999’da yaşadığımız
bu acı sonrasında bir birikim ve tecrübe oluşmasına rağmen dağınık yapının
varlığı bu bilgi birikiminin etkin kullanımını sorunlu hâle getirmiş, bize
konuya daha profesyonel yaklaşmamız gerektiğini göstermiştir.
Geçen on yılda pek çok ilerlemeler kaydettik. Bütün belediyelerimiz,
il özel idarelerimiz ve valiliklerimiz sivil savunma birimlerini güçlendirdi,
personelleri eğitildi, arama kurtarma, müdahale ekipmanları
yenilendi, üniversitelerimizde bu alana yönelik olarak topluluklar oluşturuldu,
öğrenci topluluklarına bilinçlendirme faaliyetleri yapıldı. Bu alanda
kendilerini ispat etmiş, halkın güvenini ve desteğini kazanmış pek çok sivil
toplum örgütüne kavuştuk.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği üzere afet
yönetimi sistemi bir bütündür ve sistemin zarar azaltma, hazırlık, müdahale ve
iyileştirme olarak tüm safhalarında hem merkezî hem de yerel düzeyde kurumlar
arasında yetki kargaşası yaşanması yüzünden afetlerle ilgili gerekli
müdahaleler istenen şekilde yapılamamıştır. Afet yönetim sistemi içerisinde yasal
düzenleme ve kurumsal yapılanmanın önemi Hükûmetimizce
çok iyi anlaşılmış ve bu amaçla 2004 yılı içerisinde yapılan Deprem Şûrası
çalışmaları sonrasında ulusal afet yönetiminin yeniden düzenlenmesi gereği
ortaya konulmuştur. Bu nedenle ülkemizde afet yönetiminin bütün aşamalarında
kriz ve risk yönetiminin içinde olacağı bütüncül bir yapının oluşmasına ihtiyaç
duyulmuştur. Bu amaçla, Başbakanlık Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel
Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü ve Bayındırlık ve
İskân Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğünün tek çatı altında toplanması,
hizmetin etkinliği, maliyetlerin en aza indirilmesi ve faydanın en yükseğe
çıkarılması açısından gerekli görülmüştür.
Bu tasarıyla, hantal ve bürokratik karar mekanizmalarına bağlı
olmadan karar alabilen, meydana gelen olayların ortaya çıkardığı ihtiyaçlara
göre hareket edebilen, özellikle bir afet sonrasında üst düzey yetkililerden
talimat beklemeden hareket edebilecek yetki ve sorumluluklara sahip, ekonomik
olarak güçlü, harcamalarda esnek davranabilen, yerel yönetimlerle uyumlu
çalışabilen; halka karşı her düzeyde sorumlu, şeffaf ve hesap veren, adaletli
ve eşit davranan; bünyesinde her düzeyde iyi eğitilmiş, bilgili, deneyimli
personeli bulunan; araştırma ve planlama, yönlendirme, destekleme yapabilecek,
iş birliği ve koordinasyon yeteneği güçlü, halka bilgileri zamanında ve doğru
olarak aktarabilecek özelliklere sahip bir yönetim mekanizması öngörülmüştür.
Değerli arkadaşlar, afet ve acil durum yönetimi sadece deprem
değil, bütün diğer alanlarda da yaşanabilecek olaylara müdahale ve koordinasyon
birimi olarak günümüze uygun, etkin ve verimli bir şekilde çalışan bir birime
ihtiyacımıza karşılık gelen bir yapı olarak düşünülmüştür. Türkiye’de afetler
nedeniyle yıllık can kaybının yaklaşık olarak bin kişi olduğu görülmektedir.
Afet öncesi hazırlıklarda risk ve zarar azaltılması için temel hedefimiz kriz
yönetimi yerine risk yönetimi politikası oluşturmak olmuştur. Afetler ve acil
durumlar konusunda yeni bir tasarı hazırlanırken bu alandaki uluslararası
gelişmelerin, bilimsel ilerlemelerin ve Türkiye’nin önümüzdeki dönemlerde
karşılaşabileceği sorunların göz önünde tutulması büyük önem taşımaktadır.
1999 depremi, ülkemizde mevcut sistemin, çoğunlukla afet sırasında
ve sonrasındaki döneme ait çalışmalarla sınırlı kaldığını -yani yara sarma
politikası ve bu alanda yaşadığımız acı tecrübeler- afet öncesi, afet sırası,
afet sonrası dönemlerde yerine getirilmesi gereken işlevlerin bütünlüklü bir
planlamasının gerçekleştirilmesi olgusunu karşımıza getirmiştir.
Bu kanun ile afet öncesi, afet sırası ve afet sonrasında yerel
yönetimlerin, sivil toplum örgütlerinin, Türk Silahlı Kuvvetlerinin,
vatandaşlarımızın, kamu kurum, kuruluşlarının yetki, görev, rol ve sınırları
tam anlamıyla belirlenmektedir.
Değerli milletvekilleri, dünyadaki örneklere bakılacak olursa
afete yönelik araştırma, planlama, müdahale ve yaşamı tekrar normale döndürme
konularında görev, yetki ve sorumlulukların ulusal, merkezî bir kurum çatısı
altında toplandığı, bu birime koordinasyon ve uygulamanın bir arada verildiği
görülmektedir. Bu politika, yepyeni bir kurumlaşma ve yeni düzenlemeler ve
meslekler açısından rollerin yeniden tanımlanmasını öngörmektedir.
Birleşmiş Milletler Genel Kurul kararlarıyla, afet sonrası yerine,
afet öncesinde alınacak önlemlerle riskleri azaltma ve bu yolla afet sonrasında
karşılaşılacak bilançonun küçültülmesi hedeflenmiştir. 1990-2000 yılı, doğal
afetlerin etkilerin azaltma yılı olarak programlanmış, bu dönemde Yokohama
Konferansı ile yeni strateji ve ilkeler belirlenmiştir. 2005 yılında Kobe Konferansı gerçekleştirilmiş, burada alınan kararlarla
yeni bir etkinlik on yılı öngörülmüştür. Çok sayıda ülkenin Yokohama
Konferansı’ndan bu yana risk azaltma konularında araştırma ve deneysel uygulamalar,
yasal düzenlemeler ve yeni kurumlaştırma girişimlerine başladığı görülmektedir.
Yeni Zelanda, Güney Afrika, Avustralya, Yunanistan, Kanada, İngiltere 2000’le
2005 yılları arasında yeni yasal düzenlemelerle, büyük ölçekli uygulama
projeleri ile risk azaltma çalışmalarının eş güdüm içinde yürütülmesini izleyen
kurumsal yapılanmaları yerine getirmişlerdir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarı ile afet ve acil
durumlara ilişkin hizmetler ile sivil savunma hizmetlerini yürütmek üzere
Başbakanlığa bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının kurulması ile
teşkilat görev, yetki ve sorumluluklarının düzenlenmesi öngörülmektedir.
Başkanlığın afetler, depremler, toplu iltica ve büyük nüfus hareketleri,
tehlikeli salgın hastalıklar gibi normal durumdan seferberlik ve savaş hâli
durumuna kadar olan her türlü olağan dışı olaylarla ilgili acil durum
yönetimini ülke düzeyinde etkin bir şekilde gerçekleştirmesi öngörülmektedir.
Afet ve acil durum yönetimini gerektiren olayların meydana
gelmesinden önce önleme, zarar azaltma ve hazırlık, acil durum sırasında
yapılacak müdahale ve acil durum sonrasında gerçekleştirilecek iyileştirme
çalışmalarını yürütmek, kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak, bu
alanda ülke düzeyinde standartların belirlenmesini, denetlenmesini, kaynak
teminini ve dağıtımını gerçekleştirmek; itfaiye hizmetlerini düzenlemek, bu
konularda ilgili bakanlık, kamu ve özel kurum ve kuruluşların, mahallî
idarelerin görev, yetki ve sorumluluklarını, iş birliği ve koordinasyon
esaslarını belirlemek, acil durumlarla ilgili uluslararası ilişkileri, insani
yardımları düzenlemek ve uygulamak Başkanlığın görevleri arasındadır.
Değerli milletvekilleri, tasarı ile afet ve acil durumlarla ilgili
olarak hazırlanan çalışma hedeflerini, politikalarını, yıllık çalışma raporunu
ve yıllık eylem planını onaylamakla görevli Başbakan veya görevlendireceği bir
Başbakan Yardımcısının başkanlığında Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulu
kurulmaktadır.
Tasarı ile illerde il özel idaresi bünyesinde valiye bağlı afet ve
acil durum müdürlüklerinin kurulması, yerelde hazır olmayı da beraberinde
getirmesi planlanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimi tamamlarken
tasarının eksiksiz hâle gelmesi konusunda görüş, öneri ve katkılarını sunan
muhalefet partisinden değerli arkadaşlarımıza, milletvekillerimize ayrıca
teşekkür ediyorum.
Tasarının ülkemize hayırlı olması dileklerimle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bağcı.
Şahsı adına Balıkesir Milletvekili Sayın Ali Osman Sali.
Sayın Sali, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar;
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısı hakkında şahsım adına huzurunuzdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, afet ve acil durum yönetiminde çok başlılık
vardır, bu bir realite. Merkezde, Başbakanlık Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel
Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü, Bayındırlık ve
İskân Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü, taşrada ise il sivil savunma
müdürlükleri ile afet işleri şube müdürlükleri hâlen bu görevleri ifa ediyor.
Ayrıca belediyelerimizin de bu konuda teşkilatları bulunmaktadır bildiğiniz gibi.
Değerli arkadaşlar, bu yapılanma kaynakların etkin ve verimli
kullanımını olumsuz etkilemektedir, afet yönetiminde koordinasyon sorunlarına
da yol açabilmektedir. Yeni yapılanmada merkezde Başbakanlığa bağlı Afet ve
Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, taşrada il afet ve acil durum müdürlükleri
kurulmaktadır. Bu düzenleme ile merkezde ve taşradaki çok başlılık
kaldırılmaktadır.
Sayın milletvekilleri, bu tasarı bir teşkilat yasası tasarısıdır,
bunu özellikle vurgulamak istiyorum. Bu bir afetle mücadele kanunu, deprem
kanunu, imar kanunu çalışması değildir. Devlete bir kurum kuruyoruz, üç genel
müdürlüğü kaldırıp bir başkanlık kuruyoruz. Afet ve acil durum yönetimine
ilişkin fonksiyon yasaları yani Sivil Savunma Kanunu, Afet Kanunu, İmar Kanunu
ve diğer ikincil mevzuat yürürlüktedir. Bu kanunlarda da zaman içinde
değişiklik yapılmalı mıdır? Elbette yapılmalıdır, elbette bunlar da
güncellenmelidir.
Değerli arkadaşlar, Başkanlığın teşkilatlanmasında “afet döngüsü”
diyebileceğimiz afet öncesi, afet sırası ve afet sonrası iş ve işlemlere
paralel düzenleme yapılmış ve Planlama ve Zarar Azaltma Dairesi, Müdahale
Dairesi, İyileştirme Daireleri kurulmuştur. Diğer yandan, afet ve acil durumda
özel önceliği olan Sivil Savunma Dairesi, vurgu açısından Deprem Dairesi de teşkilatlanma
içinde yer almıştır.
Afet ve acil durum yönetiminde, planlama, finansman ve
koordinasyonun merkezî, uygulamanın ise yerel olması asıldır. Başkanlık genel
olarak planlama ve koordinasyon işlevini yerine getirecek, il müdürlükleri ise
uygulamayı yürütecektir. Çokça konuşulan konu şu: İl müdürlükleri, merkezî
idarenin taşra teşkilatı şeklinde mi olmalıdır, yoksa yerel yönetim birimi
şeklinde mi olmalıdır? Bu, temelde bir tercih sorunudur yani anayasal bir
problem değildir.
Bu tasarı, kaynak yönetimi, bütçe ve personel kadro işlemlerinde
esneklik avantajı nedeniyle taşra örgütlenmesinin il özel idaresi bünyesinde
gerçekleştirilmesini öngörmüştür. Ancak, bu birim, bilinen şekliyle, bir özel
idare birimi değildir. İl genel meclisi ve il daimî encümeninin yetkileri
valiye verilmiştir. Neden? Çünkü, afet ve acil
durumlarda uygulama sorumluluğu, hâlen ve bundan sonra da valiye aittir ve
valiye ait olacaktır. Bu hâliyle il müdürlükleri, merkezî idarenin taşra
modeline uygundur. İlla bir tanım yapacaksak nevi şahsına münhasır, işin gereği
bir örgütlenme modelidir.
Değerli arkadaşlar, il müdürlükleri, doğrudan merkezin taşra
teşkilatı şeklinde örgütlendirilseydi ne olurdu, ne değişirdi? Örneğin, merkezî
idarenin taşra kadroları kanunla düzenlenir. Esnek bir yönetim modelinde bu
doğru olmayabilir, afet yönetiminde bu isabetli bir tercih olmayabilir veya
kaynak ve harcama yönetimi, merkezî idare bütçe kuralları çerçevesinde gerekli
esnekliğe sahip olmayabilir. Oysa, kurulan modelde bu
yetki devletin taşradaki, en tepedeki yetkilisine yani valiye verilmiştir.
Sayın milletvekilleri, bu tasarıya egemen olan bazı ilke, kural ve
kavramları sizlerle paylaşmak istiyorum. İlk defa
mevzuatımıza giren ve afet ve acil durum yönetiminin felsefesine uygun bir
kavram: Bütünleşik afet yönetim ilkesi.
Değerli arkadaşlar, ilk görünüşte “boşluk” dediğimiz, “eksik
kaldı” dediğimiz konuların tamamı bu kavramlarla çözülebilecek konulardır.
Bütünleşik afet yönetim ilkesi ilk defa mevzuatımıza girmiştir. Afet ve acil
durumlarla mücadele, belli kurum ve kesimlerin işi değildir; yediden yetmiş
yediye bütün yurttaşların, bütün ülkenin bir vazifesidir. Özel, sivil, kamu,
tüm kesimler afet mücadelesine katılmak durumundadır. Önemli olan, toplumu bu
mücadeleye yönlendirebilmek, bu mücadelede yerini almasını sağlayabilmektir.
Diğer ilke, güçlü merkezî koordinasyon-etkin yerel uygulamadır.
Bunun için Başkanlık teşkilatı yanında Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulu, Afet
ve Acil Durum Koordinasyon Kurulu ve danışma kurulları kurulmaktadır. Taşrada
ise devletin temsilcisi olan valiler, belirttiğim gibi, her açıdan tam
yetkilidir.
Bir başka ilkemiz: Yatay örgütlenme. Hiyerarşik yapılanma değil,
yatay örgütlenme öngörülmüştür. Merkezde daireler ve çalışma gruplarının
yapılandırılmasına gidilmiş, taşrada ise doğrudan valiye bağlı il özel idare
birimleri örgütlendirilmiştir.
Bir başka ilkemiz “esneklik”tir. Norm kadro çerçevesinde, kadro oluşturmada esneklik. Her
ilin özelliğine göre kadrolar oluşturulabilecektir.
Değerli arkadaşlar, her ilde, her kadroyu, her birimi kurmak
mecburiyeti yoktur. Ya da her ilde afet mücadelesi önceliği farklı
olabilecektir. Örneğin, deniz sahillerinde deniz afetleriyle ilgili birimlere
öncelik, Doğu Anadolu’muzda da çığla mücadele ve çığ afetinde müdahaleye
öncelik verilebilecektir. Sistem bunu öngörmektedir.
Kaynak kullanımı ve harcamada esneklik: Harcamalarda valilerin tek
başına yetkili olması, afet ve acil durum hallerine münhasır olmak üzere 5018
ve 4737 sayılı Yasalar dışında harcama yapılabilmesi de afet ve acil durumun
tabiatına uygundur.
Planlamada esneklik: Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulu onayıyla her
zaman güncelleme yapılabilecektir.
Değerli arkadaşlar, kanunun önemli kodlarından birisi Afet ve Acil
Durum Yüksek Kurulunun yaptığı işlerdir. İkincil mevzuat, afetle mücadelenin
nasıl yapılacağına dair planlar her zaman güncellenecek ve Afet ve Acil Durum
Yüksek Kurulu kararıyla yürürlüğe sokulabilecektir.
Çokça dile getirilen bir konu var: Örneğin, bir ilde afet meydana
geldiğinde, il zaten afetzede olacak, mücadele nasıl yapılacak? Bunun cevabı
afet planlarında bulunacaktır. Hangi ilde afet meydana gelirse, afetzede
durumuna düşerse, hangi il ona yardıma gidecek, hangi iller gidecek, merkezden
nasıl müdahale edilecek, sivil savunma, arama-kurtarma birlikleri nasıl müdahale
edecekler, kim nereye gidecek, bunların tamamı afet planlarında yer alacaktır.
Çokça vurgu yapmamız gereken konu: Bu kanun bir teşkilat kanunudur.
Değerli arkadaşlar, bir başka ilke, öncelik, risk yönetimi ve
zarar azaltmanın öncelenmesidir. Ülkemiz coğrafyası doğal afetlere hazırlıklı
olmamızı zorunlu kılıyor. Yara sarma çalışmaları yanında riski azaltmaya da
önem veriliyor. Risk yönetimi yine bu yasayla hukukumuza ve sistemimize
girmiştir.
Bu yasada bir başka ilke: Kademeli geçiş. Yeni modele, yasanın
yürürlük tarihi itibarıyla değil, olası afetleri dikkate alarak, afet ve acil
durumla mücadeleyi sekteye uğratmayacak şekilde geçiş öngörülmüştür.
Başkanlığın faaliyete geçmesi, iki yılı geçmemek üzere, Afet ve Acil Durum
Yüksek Kurulu kararıyla olacaktır. Yani bugün Sivil Savunma Genel Müdürlüğü,
Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Başbakanlık Acil Durum Başkanlığı yasanın yürürlük
tarihi itibarıyla kaldırılıyor değildir, şartlara, hazırlıklara göre yeniden
tarih belirlenecektir.
Müktesep haklar konusu: Meclisimizin en hassas davrandığı
konulardan birisi, yeni kamusal yapılanmalarda müktesep hakların zarar
görmemesinde gösterdiği hassasiyettir, buna da azami dikkat edilmiştir.
Değerli arkadaşlar, bu yasa nedeniyle, bu teşkilat düzenlemesi
nedeniyle hiçbir kamu çalışanının burnu kanamamaktadır. Tamamının hakları
isteklerine uygun şekilde korunmaktadır.
Değerli arkadaşlar, -tartışmalarımızda 3’üncü defa tekrar ediyorum
ki- bu tasarının bir teşkilat tasarısı olduğu gözden kaçırılmamalıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sali.
Şahsı adına ikinci konuşmacı Malatya Milletvekili Sayın Ömer Faruk
Öz.
Sayın Öz, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce Meclisimizin bugünkü gündeminde bulunan Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı Kanun Tasarısı hakkında görüşlerimi sunmak üzere huzurlarınızda
bulunmaktayım. Bu vesileyle sözlerime başlarken yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Hepimizin bildiği üzere ülkemiz topraklarının büyük çoğunluğu
maalesef deprem fay hatları üzerinde bulunmaktadır. Dolayısıyla yaşadığımız
deprem ve diğer afet ve acil durum hâlleri sık sık
karşımıza çıkmaktadır. Deprem ve diğer afet ve acil durum
hâllerinde yaşanan problemleri ortadan kaldırmak ve bu problemlerin giderilmesi
amacıyla günümüz şartlarına uygun olarak hazırlanan Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı yasa tasarısı ile afet, deprem ve acil durumlarla ilgili olarak
çalışma hedeflerini, politikalarını, yıllık çalışma raporu ile afet, deprem ve
acil durum hallerinde bilgileri değerlendirmek, alınacak önlemleri belirlemek
ve uygulamasını sağlamak, kurum ve kuruluşlar ile sivil toplum kuruluşları
arasında koordinasyonu sağlamak amacıyla kurullar oluşturulmaktadır. Bunun
yanı sıra idare olarak yatay ve esnek bir teşkilat yapısıyla idari kademesi
oluşturulmaktadır.
Tasarı ile hâlihazırda aynı hizmet alanında görev yapan
Başbakanlık Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı
Sivil Savunma Genel Müdürlüğü ve Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Afet İşleri
Genel Müdürlükleri kaldırılmakta, sivil savunma müdürlükleri ile afet işleri
şube müdürlükleri il özel idarelerine devredilmektedir. Öte yandan, illerde il
özel idaresi bünyesinde valilere bağlı il afet ve acil durum müdürlükleri
kurulmaktadır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, yukarıda ifade ettiğim üzere,
ayrı birimlerce yürütülen hizmetler tek çatı altında birleştirilerek bu hizmetlerin
daha etkin ve süratli olarak yerine getirilmesi zorunlu hâle gelmiştir. Memleketimizin sıkça deprem ve diğer tabii afet, acil durum
hâlleriyle karşı karşıya geldiği, bu açıdan bakıldığında yeni kurulacak olan
yönetimin güçlü bir yapıda olmasının gerektiği, uluslararası platformlarda
izlenen yeni politikalarda afet sonrası kurtarma veya yapılan yardımlar değil,
tehlikelerin belirlenerek risk azaltma çalışmalarının daha ön planda olması
gerektiğini göz ardı edemeyiz. Bu anlamda kurumsal yapılanmanın, afet
öncesi çalışmalara ağırlık veren ve her düzeyde tehlike türleri ve risk
belirleme, risk azaltma yöntemlerini geliştirme çalışmalarının yürütülmesi
gerekmektedir.
Tasarıda çağımızın uygun afet öncesi, afet sırası ve afet sonrası
yaklaşımı -bu kanunda- yer almaktadır. Tasarının en önemli özelliklerinden biri
ise esnekliktir. Çünkü afet ve acil durum hâlleri esnek hareket edilmeyi
gerektiren bir durum olması nedeniyle tasarıda yer alan kurullar, ihtiyaç
duyulan kişileri de çalışma komisyonuna çağırma yetkisini haiz olmuşlardır.
Ayrıca, ülkemiz geçmişte olduğu üzere, ulusal yardımlara muhtaç
değil, Hükûmetimizce yapılan çalışmalar çerçevesinde
artık uluslararası acil yardımlarda görünülürlüğü
olan ülke konumuna ulaşmıştır. Bu çerçevede, tasarıyla, ulusal ve uluslararası
yardımların daha etkin olacağı kanaatindeyim. Başbakanlık bünyesinde bulunan
Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü bugüne kadar birçok eksiklik ve
yetki karmaşasına rağmen ulusal ve uluslararası çok sayıda afet ve depremde
etkin ve başarılı çalışmalar yapmıştır.
Sayın milletvekilleri, Başbakanlık Türkiye Acil Durum
Yönetimi Genel Müdürlüğü etkin çalışmalarıyla 2003-2009 arasında 740 olayda
koordinasyon, izleme, bilgilendirme çalışmaları ile yurt dışında meydana gelen
deprem, sel, heyelan, yangın gibi birçok sayıda afete müdahale etmiş,
arama-kurtarma, ilk yardım, barınma ve gıda ihtiyaçlarını karşılamış, çok
sayıda konut ve okul yaptırarak hak sahiplerine teslim etmiştir.
Bu bağlamda İran’ın Bam kentinde,
Gürcistan’da, Fas’ta, Filistin’de, Irak’ın Telafer’de,
Sudan’ın Darfur bölgesinde, Irak’ın Felluce bölgesinde ve Güney Asya’da, Pakistan’da,
Lübnan’da, Irak’ın çok değişik yerlerinde… Ayrıca Filistin’de yaşanan katliam
sırasında yaralanan Gazzelilerin tedavileri ülkemize
getirilerek yapılmıştır. Ayrıca yaklaşık 90 milyon YTL tutarında nakdi ve ayni
yardım yapılmıştır.
Aynı şekilde Başbakanlık Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü
çalışmaları sonucu Romanya, Makedonya, Azerbaycan, Yunanistan ile afetlere
ilişkin iş birliği anlaşmaları imzalamıştır.
Yine aynı şekilde Sivil Savunma Genel Müdürlüğümüz ve Afet İşleri
Genel Müdürlüğümüz de birçok tabii afetlerde mağdurların yanında yer almıştır
ve bu konuda birçok önemli hizmetlere imza atmıştır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, görüldüğü üzere bu kadar
başarılı ve etkin çalışma yapan Başbakanlık Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel
Müdürlüğü, Bayındırlık Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü ve İçişleri
Bakanlığı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü daha etkin bir konuma getirilmek üzere
tek çatı altında toplanmaya başlanılmıştır. Ben inanıyorum ki, bu kurumun
kurulmasıyla ve bu kanun tasarısının kanunlaşması hâlinde ülkemizde ulusal ve
uluslararası birçok tabii afetin daha etkin bir şekilde sarılmasına katkı
sağlayacaktır.
Ben bu kanunun ülkemize hayırlı olması temennisiyle, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öz.
Soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın Korkmaz, buyurun efendim.
S.NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Bakanım, afet ve acil durumda
en önemli şey acil müdahale ve iletişimdir. Türkiye’de her kurum kendi acil
çağrı merkezini kurmuş olup, aralarında maalesef direkt bağlantıları olmayan
acil numaralara sahip olmuşlardır. Ülkemizde yaklaşık beş yıl önce başlatılan
ve çağdaş ülkelerin hepsinde de görülen 112, 911 gibi tek bir çağrı merkezi
kurulması, diğer numaraların bunun altında çalışması projesi tek bir santim
mesafe maalesef kaydetmemiş, proje süresi çoktan bitmiş olmasına rağmen, bir
türlü hayata geçirilememiştir. Bu projeyi ne zaman faaliyete geçireceksiniz? Bu
gecikme, hatta ihmal dolayısıyla beş yıldır hayatını kaybeden insanlara hâlâ
daha sabır ve itidal tavsiyesine devam mı edeceksiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.
Sayın Uslu…
CEMALEDDİN USLU (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, ülkemiz, jeolojik özellikleri, topoğrafik
yapısı ve iklim özellikleri nedeniyle doğal afetleri sıkça yaşayan bir ülkedir.
Doğal olarak, afet öncesi hazırlıklar çok önemli hâle gelmektedir. Örneğin,
İstanbul’da ve Sakarya’da depreme hazırlık anlamında ne gibi tedbirler
alınmıştır ve kamuoyu bu hususta ne ölçüde bilgilendirilmiştir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Uslu.
Sayın Bal…
ŞENOL BAL (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, tasarıyla, Başkanlıkça uygun görülen hâllerde,
Başkanlık bütçesinden özel hesaba aktarılarak kamu kuruluşları ile mahallî
idarelere kaynak aktarımına cevap verilmekte, bu hesapta yapılacak harcamalar
da Kamu Mali Yönetimi Kontrolü Kanun ile Kamu İhale Kanunu kapsamından
çıkarılmaktadır. Afet anında İhale Kanunu gereklerini aramamak uygundur, zaman
sorunu çünkü vardır ama afet öncesi yapılacak bu kapsamdaki çalışmalarda niye
Kamu İhale Kanunu’ndan kaçılıyor? Neden denetim mekanizmasının açık olması
engellenmiş oluyor?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bal.
Sayın Işık… Yok.
Sayın Bakanım, buyurun.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Sayın
Başkanım, sayın milletvekillerimize teşekkür ediyorum.
Özellikle Sayın Korkmaz’ın sorusunda, bu
İçişleri Bakanlığının da organizesinde yapılan bir işlem. Antalya ve Isparta’da
pilot olarak uygulamasına geçildi, gerekli görüldüğünde tüm Türkiye'ye
yaygınlaştırmak için biz de bir takipçisi olmaya gayret edeceğiz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Bakan, geçilemedi, özür
diliyorum.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Şu anda
çalışmalar devam ediyordur ama ayrıca gerekirse bir detay bilgi alıp -bizim tam
konumuzun içerisinde Bakanlığımız sahasında olmadığı için- yazılı olarak da
size bilgi verebiliriz bu konuda.
Sayın Bal’ın sorusunda, kamu ihale kapsamı dışında olması
özellikle… Tabii, hem afet öncesi olan işlemler konusu belki bu kapsam
içerisine alınabilir ama hem afet sonrası iyileşmelerde bir toptancı anlayışla
eğer Kamu İhale Kanunu kapsamına alındığında ciddi aksaklıklar, eksiklikler
olabiliyor çünkü özellikle bizim hükûmetlerimiz
döneminde afetlerde, afet sonrası yara sarma yapılaşmalarda yılı içerisinde tüm
yapılanmalar gerçekleştirilmiştir. Kamu İhale Kanunu kapsamı dışında olması
büyük etkinlik sağlamıştır bu konuda, aksi takdirde bir ihale süreci bir beş
altı ay gibi bir zaman alabiliyor. Genel olarak tutmakta yarar var. Ama Kamu
İhale Kanunu kapsamı dışında olması demek denetim dışında olması anlamı
taşımıyor. Tüm diğer denetim mekanizmalarına tabi olduğu için… Genelde dünyada
da uygulama bu şekilde. Sadece afet ve acil durum hâlinde zaten Kamu İhale
Kanunu kapsamı dışındadır.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN – Oylama yapmayacağım Sayın Anadol.
Sayın milletvekilleri, saat 13.35’te toplanmak üzere birleşime ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 12.33
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.41
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat
PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatoş
GÜRKAN (Adana), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
96’ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
293 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Birinci oturumda tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştı.
Şimdi tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 20’nci maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Artvin
Milletvekili Sayın Metin Arifağaoğlu söz talebinde
bulunmuşlardır.
Buyurun Sayın Arifağaoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA METİN ARİFAĞAOĞLU (Artvin) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 293 sıra sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın birinci bölümü üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi ve izleyenleri, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Bu tasarıyla, Türkiye’de, Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü,
Afet İşleri Genel Müdürlüğü ve Sivil Savunma Genel Müdürlüğü olmak üzere üç
genel müdürlük kaldırılıyor ve yerine, Başbakanlığa bağlı Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığı kurularak afet hizmetlerinde devletin rolü, sosyal devlet
ilkesinden düzenleyici devlete doğru götürülmek istenmektedir.
Afet yönetiminin temel sorunlarından birisi koordinasyon
sorunudur. Söz konusu taslakta afet yönetiminin tek çatı altında yeniden
yapılandırılması ilk bakışta olumlu bir gelişme gibi görünse de mevcut genel
müdürlüklerin eleman, deneyim ve bilgi birikiminin geliştirilerek bir arada
koordine çalışması yerine, bu kurumlar lağvedilerek 300 veya 400 elemanlı bir
kadrodan oluşan kurumla afet hizmetlerini gerçekleştirmek mümkün
gözükmemektedir.
Bu taslakta, genel müdürlüklerin görev ve sorumlulukları daire
başkanlığı düzeyine indirilirken ana hizmet birimleri olarak kamu yönetimi
sistemi içinde pek görülmeyen, sürekliliği ve sorumlulukları tanımlanmamış
çalışma grupları kurularak, hizmet satın almaya yönelik bir düzenlemenin
-tekrar ediyorum- hizmet satın almaya yönelik bir düzenlemenin önü açılmak
istenmektedir. Bu yolla, afet hizmeti gören temel kurumlarda elli yılı aşkın
bir sürede oluşmuş bilgi birikimi, deneyim, diğer adıyla “tecrübe ve teknolojik
altyapı” âdeta sıfırlanmaktadır.
Afet tehlikeleri açısından hassas bir coğrafyada bulunan
ülkemizde yerleşim alanlarında afet tehlikelerinin önlenmesi veya afet
risklerinin azaltılmasında en akılcı ve etkin yöntemin kriz yönetiminden önce
risk yönetimine öncelik veren hazırlık, planlama ve zarar azaltmaya dönük
araçların geliştirilmesini ön plana çıkaran bir anlayışla afet yönetiminin
şekillendirilmesi gerekirken üzerinde konuştuğumuz taslak, adından da
anlaşılacağı gibi acil durum yani kriz yönetimini, başka bir ifadeyle afet
sonrasında yapılacak iş ve işlemleri belirlemeye yönelik bir çalışma yapılması
istenmektedir. Afet öncesi zarar azaltmaya
yönelik mühendislik hizmetlerinin tanımlandığı ve bu çalışmaları kurumsal hâle
getirmeye yönelik bir çalışmaya yer verilmediği gözükmektedir.
Taslağın bir önemli eksiği de araştırma geliştirme boyutudur. Bu
çalışmalara kısaca “ARGE” diyoruz. Ülkemizin jeolojik, jeomorfolojik yapısı,
meteorolojik özellikleri değişik afet türlerinin yaygın ve geniş anlamda
yaşanmasına neden olmaktadır. Bu afetleri araştıran ve afet zararlarının
önlenmesi için alınabilecek mühendislik önlemlerini ortaya koyan bilimsel
araştırmaların yapıldığı bir birimin veya kurumun oluşturulmasına yönelik bir
çalışmaya rastlanmamaktadır.
Afetlerle mücadelenin temel araçlarından en önemlisi ekonomik
kaynaklardır. Ulusal bütçemizin yüzde 1’i ile yüzde 3’ü arasındaki büyüklüğü
afet zararları için harcanmaktadır. Ülkemizin afetlere karşı direnebilmesi ve
ilerideki risklere karşı kalkınmasını güvence altına alabilmesi için her yıl
ulusal bütçenin en az yüzde 3’ünü zarar azaltmaya yönelik projelere ayırması gerekmektedir.
Bu durumu gerçekleştirmek için güçlü bir afet fonunun oluşturulmasının önemli
ve gerekli olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Ancak görüştüğümüz yasa
tasarısında bu önemli konunun göz ardı edildiği görülmektedir.
Değerli milletvekilleri, anayasal ve yasal kuruluşlar olarak
meslek odalarına yine tasarıda hiç değinilmemiştir. Taslağın bazı maddelerinde
sivil toplum kuruluşlarına atıfta bulunulurken kuruluş yasası gereği afet
yönetim sisteminin ve ilgili kurulların önemli bir bileşeni olması gereken Türk
Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ve ilgili meslek odalarının adının dahi
taslakta yer almaması kabul edilemez bir eksikliktir. Ülkemiz coğrafyasının
tamamına yakını doğal afet tehlikesiyle karşı karşıyadır. Yıllardır doğudan
batıya, kuzeyden güneye her yerde afet etüdü ve hizmeti yapan jeoloji
mühendisleri, zaman içerisinde bilgi ve teknik donanımlarını artırmış ve
konusunda uzmanlaşmıştır. Afet konusunda geniş bilgi ve deneyime sahip olan
jeoloji mühendislerinin taslakta yer almamasını yine bir eksiklik olarak
görüyoruz.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; afetler konusunda tüm hükûmetlerin duyarlı olması gerekir. Afet olan bölgede
siyasi ayrım yapılmaması, “o belediye benden, bu belediye muhalefetten”
anlayışının ortadan kaldırılması gerekmektedir. Hizmet konusunda
iktidar-muhalefet ikileminin Hükûmetin kafasından
uzaklaştırılmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Hizmette ayrım yapmak insanlık
suçudur. Afete uğrayan bölgelere ayrım gözeterek hizmet götürmek affedilmez bir
insanlık suçudur.
Seçim bölgem Artvin, dik yamaçlardan oluşan engebeli bir
coğrafyaya sahiptir. Bu nedenle heyelan riski fazladır. Artvin’in Şavşat
ilçesinde 28 Ekim 2006 tarihinde meydana gelen heyelan sonucu 40 aile ve 34
konut heyelan riski oluştuğu için tahliye edilmiştir. Ayrıca, heyelanda 5 konut
tamamen yıkılmış ve 4 meskende de çok ağır hasar oluşmuştur. Bu heyelan Şavşat
Belediyesi hudutları içinde olmuştur. Altyapısı çöken ve evlerini tahliye eden
vatandaşlarımıza iki buçuk yıl geçmesine rağmen devletin sıcak eli
ulaşmamıştır.
Bu heyelanla ilgili hasar tespit raporları yetkililer tarafından
Bayındırlık Bakanlığına gönderilmiş midir? Evet gönderilmiştir. İlgililer ve
yetkililer tarafından, heyelanla ilgili raporlar Bayındırlık Bakanlığına
gecikmeden ulaştırılmıştır. 179 bin liralık acil afet yardımı iki buçuk yıldır
Şavşat Belediyesine ulaşmamıştır. Heyelanın olduğu 2006 yılında Şavşat Belediye
Başkanı Cumhuriyet Halk Partiliydi. Sene 2009, Şavşat Belediye Başkanı yine
Cumhuriyet Halk Partilidir. Sayın Bakan, Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin
afet yardımı alma hakkı yok mudur? Bu ceza belediyeye mi kesiliyor yoksa
Şavşat’ta yaşayan ve afetten mağdur olan halkımıza mı kesiliyor? Milletin
kürsüsünden sesleniyorum, Şavşat’ta geciken afet yardımının derhâl yerine
getirilmesini istiyorum.
Değerli milletvekilleri, eğitime yatırım yapılmadıkça afetlerle
baş edecek, afet kültürüne sahip bir toplumdan söz edilemez. Japonya örneğinde
olduğu gibi, belirlenmiş bir günde ve her yıl tekrarlanan, tüm yurttaşların
katılacağı ulusal ölçekte bir tatbikat yapılmalıdır. Halkımızın afet
sorunlarını sahiplenmesine önayak olacak, güvenilir olduğu kadar inandırıcı
olan ve olumsuz düşünceleri olumluya ve eyleme dönüştüren eğitim programlarının
gerçekleştirilmesine yönelik çalışmalara rastlanmamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Arifağaoğlu,
konuşmanızı tamamlayınız.
METİN ARİFAĞAOĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; başta siyasi iktidar olmak
üzere toplumun tüm kesimleri ve kuruluşları olarak yaşamsal öneme sahip afete
hazırlık konusunda kendini her zaman sorgulamak ve halkın harekete geçemediği
bir afet yönetimini uygulamanın mümkün olmadığı gerçeğini kavramak ve
kabullenmek zorundayız.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının teşkilat ve görevlerini
düzenleyen tasarı, bugüne kadar karşılaşılan sorunlara çözüm bulmaktan uzaktır.
Yaşanan sorunları çözmek yerine yeni sorunları da beraberinde getiren,
belirsizlikler içeren bir tasarıdır. Lağvedilecek üç genel müdürlükte çalışanların
birikim ve tecrübelerini dikkate almayan ve yeni kadrolaşmaları öne çıkaran bir
tasarı olduğu inkâr edilemez bir gerçektir.
Anlattığım nedenlerle tasarıya katılmadığımızı belirtiyor, tekrar
yüce heyetinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ağaoğlu.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Isparta Milletvekili Sayın
Nevzat Korkmaz, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün 29 Mayıs, İstanbul’un fethinin 556’ncı yıl
dönümü. İstanbul’u Türk ve İslam medeniyetiyle buluşturan, şereflendiren büyük
komutan Fatih ve askerlerine Allah’tan rahmet diliyorum. Dünya üzerindeki
milyonlarca Türk’ten biri olarak da hayır duayla yad
ediyorum.
Değerli milletvekilleri, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın birinci bölüm görüşmelerinde
şahsım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubumun görüşlerini sizlerle paylaşmak
üzere söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tasarı, genel gerekçesi incelendiğinde, karşılaşılacak tabii
afetler ve olağanüstü olaylarda acil durum yönetimini etkin bir şekilde
gerçekleştirmek, koordinasyon ihtiyacını karşılamak, uluslararası yardım ve
ilişkileri düzenlemek gibi objektif hususları içermekte, Başbakanlığa bağlı
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı gibi yeni bir idari birim kurmaktadır.
Ayrıca, Başbakan veya yardımcısı başkanlığında Afet ve Acil Durum Yüksek
Kurulu ilgili bakanların katıldığı, yine Başbakanlık Müsteşarı başkanlığında da
ilgili bakanlık müsteşarları ve Kızılay Genel Başkanının katıldığı Koordinasyon
Kurulu oluşturmakta.
Yine, sadece deprem konusuna münhasır olmak üzere Deprem Danışma
Kurulu kurmakta, karşılığında da Bayındırlık Bakanlığı Afet İşleri Genel
Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü ve Başbakanlığa
bağlı Acil Durumu Yönetimi Genel Müdürlüğünü lağvetmekte.
Mevcut sivil savunma il müdürlükleri ile bayındırlık afet işleri
şube müdürlükleri il özel idaresine devredilmekte. İllerde il
özel idare bünyesinde il afet ve acil durum müdürlükleri kurulmakta, 303 yeni
kadro ihdas edilmekte, Başkanlıkça uygun görülen hâllerde Başkanlık bütçesinde
gider kaydedilmek üzere özel hesaba aktarılarak kamu kuruluşları ile mahallî
idarelere kaynak aktarımına cevaz verilmekte, bu hesapta yapılacak harcamalar
da Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Kamu İhale Kanunu kapsamından
çıkarılmakta.
Yeni düzenleme için öne sürülen en önemli gerekçe, afet
hizmetlerinin tek elden, koordine içerisinde ve etkin olarak yürütülmesi
gerekçesidir. Bu duruma kimsenin bir itirazı yok. Nitekim komisyonda hiçbir
parti grup temsilcisi de bu ihtiyacın karşılanmasına hayır dememiştir. Bu üç
birim tek bir çatı altında birleştirilebilir ancak çatının hangi kurum olacağı
yönünde AKP Grubundan biraz farklı düşünüyoruz. Başbakanlık, sizlerin de yıllar
önce ilk Hükûmetinizi kurarken açıkladığınız Acil
Eylem Planı’nda belirtildiği gibi, icracı birim değil koordinasyon birimidir.
Bir de söylemlerinize bakıyoruz, hükûmet
ettiğiniz bu süre içerisinde geçen altı yıla, bu süre içerisinde söylediğinizin
tam tersi gerçekleşmiş. Başbakanın biraz da kendi Kabine arkadaşlarına duyduğu
güven noksanlığı mıdır nedir, Başbakanlık teşkilatı gittikçe şişirilmiş, birçok
yetki ve sorumluluk devlet bakanlıklarından alınarak doğrudan Başbakanlığa
bağlanmış. Aşırı merkeziyetçiliğe doğru gidişin tezahürlerinden biri olan bu
durum da reform gibi takdim edilegelmiştir.
Diğer taraftan, yerinden yönetim kuruluşlarına bırakılması gereken
yetkiler merkeze alınırken devletin asli görevlerinden olan bazı alanlar da
yerel yönetimlere bırakılmış, hizmetin nitelik ve kalite açısından erozyona
uğramasına sebep olunmuştur.
Afet ile mücadele her ne kadar etkilerini yerel bazda
hissettirse de bu hizmet, tabiatı icabı merkezî bir hizmettir, merkezin vermesi
gereken bir hizmettir. Merkezin taşra teşkilatı içerisinde yer alan İçişleri
Bakanlığı ve Bayındırlık Bakanlığı taşra birimleri lağvedilerek bir yerel
yönetim birimi olan il özel idarelerine bırakılmaktadır. Denilebilir ki, yine
valiyi sorumlu tutuyoruz. İyi ama yaptığınız değişikliklerle yetki ve görev
alanı açısından artık sistemimizdeki eski vali değildir bugünkü vali. Önceden,
vali merkezî otoritenin sembolü, günlük taşra siyasetine karşı direnen ve
devletin valisi olmakla övünülen bir makam iken bugün, il ve ilçelerde bir
yerel siyasetle denge arayışı içerisinde olan, yerel siyasetçiyle uzlaşma
kaygısıyla hareket eden bir makam hâline getirilmiştir. Kaynak ve karar verme
açısından il genel meclisi başkanlarının neredeyse gölgesinde bırakılmıştır.
En küçük siyasi bir mülahazaya bile tahammülü olmayan acil durum
ve afetler konusu, bu şartlarda, subjektif ve günlük
değerlendirmelerden nasıl kurtarılacaktır. Vali bu harcamaları yaparken il
genel meclisi üyeleri ile diğer yerel siyasetçilerin siyasi söylemlerinden
nasıl bağımsız hareket edebilecektir.
Üzerinde durulması gereken bir diğer husus da şudur: Afet İşleri
Genel Müdürlüğü daha çok afet öncesinde ve sonrasında verilmesi gereken
hizmetleri, Sivil Savunma Genel Müdürlüğü de afet anında verilen hizmetleri
koordine etmekte iken yeni kurulan teşkilatta bu görevler kaldırılmamakta,
sadece daire başkanlığı seviyesinde verilen hizmetler şekline getirilmektedir.
Başbakanlığa bağlı daire başkanlıkları bakanlıkların genel müdürlüklerinden
daha mı etkindir de böyle bir yol denenmektedir? Madem bu üç birim
birleştirilecek ve afet ve acil durum hizmeti tek elden verilecek, bunun doğru
adresi, belediyeleri, köy muhtarlıklarını, dernekler gibi sivil toplum
kuruluşlarını, emniyet ve jandarmayı bünyesinde toplayan İçişleri Bakanlığıdır.
Vali ve kaymakamlar devlet mekanizmasının taşradaki en üst
yöneticileridir. Yöreyi en iyi tanıyan, yöre insanını en hızlı harekete
geçirebilecek, siyasi mülahazalar ve kurumsal taassuptan nispeten daha uzak
idarecilerdir. Aynı zamanda, bulundukları yerlerde devleti temsil ederler. Türk
idare sisteminin taşra ayağının anayasası olan İl İdaresi Kanunu kendilerine
geniş yetki ve sorumluluklar verir. Afet ve acil durum gibi
gerçekten girift ve çok sektörü aynı anda ilgilendiren bir konuda genel üst
yönetici, güvenlik güçlerinin amiri pozisyonunda olan hatta olağanüstü
durumlarda el koyma gibi özel sektör ve kişilere de yükümlülükler getirebilen
vali ve kaymakamların bağlı olduğu İçişleri Bakanlığından koordinasyon
görevinin alınarak Başbakanlığa bağlı bir kuruluşa devredilmesi ne kadar
mantıklıdır, işlevseldir, bunu yeniden düşünmenizi istirham ediyorum.
“Hizmetleri denetlemenin en etkili yolu halkın denetlemesidir.”
diye teftiş kurullarının köküne kibrit suyu ektiğiniz bu ortamda hizmeti veren
valiyle vatandaş bağını kopartır, sorumluyu Ankara’ya alırsanız söylediğiniz
ile çelişmiş olursunuz. Vatandaş hizmeti sorgularken Ankara’ya nasıl ulaşacak,
Başbakanlığa nasıl derdini anlatacaktır? O saatten sonra İçişleri Bakanlığını
sorumlu tutamazsınız, haklı olarak diyecek ki: “Tokmak başkasının elinde.”
Doğrusu, taşrada yaşanacak kaos ve
kargaşadan ciddi ve samimi kaygılar duymaktayız. Yeni kurduğunuz teşkilata
atamalar yapacaksınız. Atayacağınız insanlarda ne kadar taşra deneyimi, ne
kadar sektörler arası çalışma tecrübesi olacaktır? Emniyet ve jandarma üzerinde
sevk ve idare açısından etkinlik sağlayabilecek midir yahut afet esnasında, örneğin,
alınacak tedbir ve uygulamalar ile ilgili olarak o yerin en büyük mülki amiri
olan valilerle ihtilafa düşüldüğünde sorun nasıl aşılacak, zaman kaybının nasıl
önüne geçilecektir? Bunlar çok detaylı tartışılması gereken hususlardır. Bu
saydıklarımı lütfen abarttığımı falan düşünmeyin, yaşanmış problemlerdir
bunlar. Örneğin, sizler de hatırlayacaksınız, Erzincan depreminde Erzincan
Valisi rahmetli Recep Yazıcıoğlu ile Bayındırlık
Bakanlığı Müsteşarı arasında bir münakaşa yaşanmış idi. Allah rahmet eylesin,
bir kez daha saygıyla anıyoruz, çok sektörlü çalışma, katılımcı yönetim gibi
konularda gerçekten radikal görüşleri olan Sayın Yazıcıoğlu
bile afete müdahalede kaosa ve çok başlılığa sebep
olabilecek Müsteşarın müdahalesine izin vermemiş, ciddi bir münakaşa yaşanmıştı
televizyonların karşısında. Belki de o kararlılıktır ki, o kararlı liderliktir
ki, afetin yaraları süratli bir biçimde sarılabilmiştir.
Kurulacak teşkilatın başkanının hükûmeti
temsil yetkisi ancak kendisine tanınan sahayla sınırlıdır. Hâlbuki mülki amir
bu konuda genel yetkilidir. Asker, sivil, kamu, özel, tüm kişi ve kuruluşlar
üzerinde yürütme, denetim ve bilgi isteme yetkilerini haizdir.
Türkiye'nin klasik hastalıklarından birisi de, bir sorunu çözmede
ilk akla gelen şeyin yeni bir teşkilat kurmak olduğudur. Bir genel müdürlük,
bir başkanlık kur, sorunu hallet! Bu kolaycılıktır, bu, meseleleri yüzeysel
geçiştirmektir. Ortada tüm birikimleriyle mevcut yapılar var; buralardaki
eksiklikleri gidermek, mali ve personel yapısını takviye etmek, gerekirse yeni
birtakım yetkiler vermek. Yok, kur ya da lağvet! Bu toptancı yaklaşımların
arkasındaki mantık da şu: Bugüne kadar yapılan her şey yanlıştı, ben doğrusunu
yaparım! Bu tespit kendi içerisinde büyük bir yanılgıyı
içermekte. Hükûmete tavsiyem, bu inkârcı,
toptancı yaklaşımlar yerine onlarca, hatta yüzlerce yıllık devletin
birikimlerine sahip çıkarak, aksayan yönlerine parmak basmak olmalı. Yapılması
gereken budur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Korkmaz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Teşekkür ederim.
Afet ve acil durumlarda hizmet veren ülkemizin en başarılı sivil
toplum kuruluşlarından AKUT da kentsel kurtarmada yaşanacak belirsiz ve
tutarsızlıklara dikkat çekmekte, mevcut kurumlara teknokrat seviyesinde
yapılacak yatırımın çok daha önemli olduğunu vurgulamaktadır. Dışarıdan
alınacak FEMA gibi ithal çözümlerin bazı hizmetleri geriye bile
götürebileceğini söylemekte.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu tasarıyı saydığım
gerekçelerle desteklemediğimizi, ülkemizin en önemli sorunlarından olan afet
sorununa merhem olunamayacağını belirtiyor, yapılacak daha kapsamlı bir çalışma
ile eksiklikleri giderildikten sonra getirilecek tasarıya destek vereceğimizi
ifade ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.
Şahsı adına Van Milletvekili Kerem Altun,
buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KEREM ALTUN (Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 293
sıra sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı üzerine şahsım adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün İstanbul fethinin 556’ncı yıl dönümünü kutluyoruz. Çağ
kapatıp bir çağ açan, adaletiyle sadece Osmanlıya değil Bizans’a da insanca yaşamayı
sağlayan, Peygamber övgüsüne mazhar olmuş cihan padişahı Fatih Sultan Mehmed Han’ı ve askerlerini saygıyla, rahmetle anıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün görüştüğümüz tasarı, ülkemiz
şartlarına uygun olabilecek, afet, deprem ve acil durumlara ilişkin hizmetler
ile sivil savunma hizmetlerini yürütmek üzere ulusal ve yerel düzeyde planlama
ve uygulamada etkili, kapsamlı, sivil toplum kuruluşlarıyla uyumlu bir afet ve
acil durum yönetim modelini öngörmektedir.
Bugünkü devlet teşkilatımız içerisinde, birçok konuda olduğu gibi
bu alanda da ayrı ayrı bakanlıklara bağlı ama aynı
maksada matuf kuruluşlar var; İçişleri Bakanlığına bağlı Sivil Savunma,
Bayındırlık Bakanlığına bağlı Afet İşleri, Başbakanlığa bağlı Acil Durum
Müdürlükleri gibi. Ama hepsinin görevleri birçok noktada örtüşmektedir. Bu
tasarıyla hem kaynak israfına hem de birçok konuda duplikasyona
son veriliyor, hizmetlerin tek elde yürütülmesini sağlıyor.
Değerli milletvekilleri, maalesef, ülkemiz, coğrafi konum
itibarıyla tabii afetlere karşı önemli riskler taşımaktadır. Bilindiği gibi,
ülkemizde 1999 yılında meydana gelen Gölcük merkezli deprem milletimizi
derinden yaraladı ve toplumca sarsıldık. Yaşanan acı olaylar, kriz hâlinin iyi
yönetilememesi ve eş güdümsüzlükten kaynaklanan sorunlar hâlâ hafızalarımızda
tazeliğini korumaktadır. Buna göre, ülkemiz için en önemli afetin deprem olduğu
görüldüğünde, deprem zararlarını azaltacak ciddi tedbirleri de almak
zorundayız. Bu gerçeklik karşısında yapılması gereken, her türlü afete karşı
risklerin azaltılmasına yönelik tedbirler başta olmak üzere iyi bir yönetim
modeliyle afet yönetim sistemini oluşturmak ve hayata geçirmek gereğidir.
Ülkemizde, kendi şartlarımız da dikkate alınarak, dünyaca kabul görmüş merkezî
ve yerel yönetimi kapsayan bütünleştirilmiş ve birleştirilmiş afet yönetim
sisteminin kurulmasına ihtiyaç açıkça görülmektedir.
Bütünleşik afet sisteminin en önemli unsurlarından biri doğru ve
mevzuata dayalı bir planlamadır. Bu sistem, afet anından itibaren müdahale ve
iyileştirme safhalarına yani kriz yönetimine yönelik planlama ile afete maruz
kalmayı önleyici tedbirleri içeren yeni zarar azaltmaya yönelik planlamaları
kapsar.
Afet yönetilmesi zor ve riskli bir süreçtir. Afet yönetimi, özgün
kural ve yöntemleri olan çok yönlü, çok aktörlü, çok disiplinli dinamik bir
yönetim şeklidir. Afet müdahaleyle başlayan, iyileştirme döneminin ardında
yeniden inşa, yara sarma, zarar azaltma ve afete hazırlık çalışmalarıyla devam
eden süreçtir. Etkili bir afet yönetimi için kriz durumunun zamanında teşhisi,
kriz durumunda takip edilecek konuların önceden tespiti, işler olarak
muhafazası ve kriz tedbirlerinin gecikmeden uygulamaya konulması gerekir.
Sonuç olarak bu tasarıyla ilgili şunları söyleyebiliriz: Afet
durumunda en önemli hususlardan biri hızlı müdahaledir. Bu doğrultuda il
müdürlüklerinin özel idareler bünyesinde oluşturulmasının pek çok faydası
vardır. Merkezî teşkilat da yerine getireceği görev ve yetkiler açısından etkin
ve güçlü bir yapı olarak tasarlanmıştır. Afet gibi durumlarda tek sorumlu kurum
olması son derece önemlidir. Bu tasarı, koordinasyonun hızlı ve tek elden
yürütülmesine imkân veriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Altun,
tamamlayınız konuşmanızı.
KEREM ALTUN (Devamla) – Bazı kurumlar tasfiye edilerek tek bir
teşkilat altında kurulması çeşitli sorunlar doğurabilir. Herhangi bir aksamaya
meydan verilmemesi için dönüşümün kademeli olarak yapılmasında fayda vardır.
Kurumların kaldırılması veya birleştirilmesine yönelik düzenlemelerde personelle
ilgili tereddütler her zaman söz konusu olabiliyor ancak personelin mağdur
edilmeden, mağduriyetini önleyecek yeterli düzenlemelerin de bu tasarıda
yapılmış olduğunu görüyoruz.
Bu tasarının hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Altun.
Şahsı adına, İzmir Milletvekili Sayın Harun Öztürk.
Sayın Öztürk, buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tasarı ile Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı ve Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı bünyesindeki afet ve acil durum ile ilgili birimlerin
birleştirilmesi, ilk bakışta eş güdümün sağlanması açısından uygun
görülmektedir ancak bu konuda kurumlar arası tam bir mutabakatın olmadığı da
anlaşılmaktadır. Afet ve acil durum ortaya çıkmadan da yapılacak şeyler olması
ve bunların tasarının kapsamına alınması, Kızılay ve sivil toplum
kuruluşlarının akredite kuruluşlar olarak sisteme dâhil edilmesi yerinde
olmuştur.
Değerli milletvekilleri, yasal düzenlemenin yanı sıra, toplumun
yediden yetmişe afetler konusunda eğitimi üzerinde daha fazla durmak
zorundayız. Mevcut sistemin nerelerde aksadığının somut olarak ortaya
konulması, somut aksaklıklar varsa, tasarıda öngörüldüğü gibi “Başkanlık”
şeklinde değil, “afet ve acil durum müsteşarlığı” şeklinde örgütlenmesinin daha
doğru olacağı değerlendirilmektedir.
Tasarı bir taraftan yetki, görev ve sorumluluk dağılımındaki çok
başlılığı ortadan kaldırıp eş güdüm sağlamayı amaçlarken, diğer taraftan,
Başbakanlığın taşra teşkilatının olmaması nedeniyle, merkez ve taşra örgütlenme
şeklinden kaynaklanacak yeni sıkıntıları da beraberinde getirebilecektir.
Öngörülen organizasyonun aksaksız ve kusursuz işlemesi, diğer riskler bir yana,
yüz ölçümünün yüzde 93’ünün, nüfusunun yüzde 98’inin deprem riskiyle karşı
karşıya olduğu ülkemiz açısından son derece önemlidir. Ayrıca, afetlerin
Türkiye ekonomisine yılda gayrisafi millî hasılasının
yüzde 3’üne varan bir oranda zarar verdiği ifade edilmektedir ki, can kaybının
yanında bu kayıp da alınacak önlemlerin gereğini ortaya çıkarmaktadır.
Tasarıda başkanın atanması için altı aylık, diğer kaldırılan
birimlerin devri için toplam iki yıllık süre öngörülmesi, geçiş döneminde
karşılaşılması muhtemel riskleri azaltmak için kurumlar arası iş bölümünün
yapılmasını zorlaştırabilecektir. Kaldırılan birimler “nasıl olsa görev
devrediliyor” anlayışıyla rehavete kapılabileceklerdir. Ayrıca, kaldırılan
birimlerle kaldırılan birimlerde çalışan personelin tasarı konusunda tam
mutabakatının alınmaması geçiş döneminde kurumların ve söz konusu personelin
çok iyi motive edilmesi gereğini ortaya koymaktadır. Tasarı yasalaştıktan sonra
yeni örgütlenmeye uygun personel istihdamında liyakat ve kariyer mutlaka göz
önünde bulundurulmalıdır. Aksi takdirde liyakat ve kariyer yerine siyasi
referansların esas alınmasının bedeli ağır olabilir.
Afet ve acil durum ortaya çıktıktan sonraki mal ve hizmet
alımlarının Kamu İhale Yasası kapsamı dışında tutulmasını anlamak mümkün
olmakla birlikte afet veya acil durum öncesi hazırlık aşamasında mal ve hizmet
alımlarını Kamu İhale Yasası kapsamı dışına almanın manası anlaşılamamaktadır.
Değerli milletvekilleri, deprem sigortasının etkin işleyebilmesi
için sigorta yaptıranla yaptırmayanlar arasında farklılık yaratılacağı alınacak
tedbir ve teşviklerle vatandaşlara ciddi bir şekilde hissettirilmelidir. Deprem
ve diğer risklere rağmen, Hükûmet deprem sonucu
oluşacak riskleri artırıcı nitelikteki düzenlemeleri Türkiye Büyük Millet
Meclisinden geçirmektedir. Örneğin, son olarak Elektrik Piyasası Kanunu’nda
yapılan ve iskân ruhsatı verilmeyen konutlara elektrik aboneliği bağlanmasına
ilişkin af düzenlemesi bu anlamda yanlış ve bedeli ağır olabilecek bir
düzenleme olmuştur.
Tasarının çerçeve 3’üncü ve 4’üncü maddelerinde düzenlenen Afet ve
Acil Durum Yüksek Kurulu ile Afet ve Acil Durum Koordinasyon Kurulunda
hazineden sorumlu Devlet Bakanı ile Hazine Müsteşarının yer almaması nakit
planlaması açısından bir eksiklik olarak değerlendirilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Öztürk.
HARUN ÖZTÜRK (Devamla) – Değerli milletvekilleri, çerçeve 17’nci
madde ile de idareye verilen düzenleme yetkisinin sınırlarının tasarıda
çizilmemiş olmasını uygun görmediğimizi ifade ediyor, tasarının hayırlı olması
dileğiyle yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Sayın milletvekilleri, bölüm üzerinde soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sayın Korkmaz, buyurun efendim.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, bu tasarı ile
İçişleri Bakanlığı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü kaldırılıyor yani bu denli
önemli bir konuda, hem afetlere müdahaleyi bugüne kadar yürüten hem de binlerce
personelini bir anda kaybedecek İçişleri Bakanlığının bu konuda söyleyeceği
sözleri olmalı ancak burada kendisi olmadığı gibi hiçbir bürokratı da yok.
Yoksa, Sayın Bakan bu tasarının ülke
menfaatine uygun olmadığına inanıyor ancak parti disiplini dolayısıyla bir
şeyler söylemek zorunda kalırım düşüncesi ile mi katılmıyor, yoksa bu hususta
İçişleri Bakanlığının görüşlerinin Meclis ile paylaşılması gereksiz ve faydasız
mı bulunuyor?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Korkmaz.
Sayın Hıdır, buyurun.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Sayın Bakanım, bugüne kadar AK PARTİ
döneminde, özellikle birinci derecedeki afet bölgelerinde çok ciddi tedbirler
alındı, İçişleri Bakanlığımızın Sivil Savunma Genel Müdürlüğü yenilendi. Siz de
önümüzdeki dönemde özellikle Muğla ilimiz için neler yapmayı planlıyorsunuz?
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Çelik.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Burada bu yapının, mevcut yapının Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası’nın 127’nci maddesine aykırılık teşkil ettiğini, özellikle taşra
teşkilatlanması açısından, kabul ediyor musunuz?
BAŞKAN –Teşekkür ediyorum Sayın Çelik.
Sayın Kaplan…
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bir de kriz yönetmeliği var Başbakanlığa bağlı. Bu oluşumla direkt bağlantılı. Bu Başbakanlık Kriz
yönetmeliği, 99 depreminde eksiklikleri de görüldü ama MGK’yla da bağlantısı
var, bütün olayları kapsıyor. Bu düzenleme yapılırken uygulamanın ve mevzuatın
kaldırılması gerekiyor. Kaldırılmadığı zaman yine iki başlılık söz konusu
olacak.
Bir de, özellikle afet ve acil durum yönetimi başkanlıklarında
sivil toplumun etkin meslek ve emek örgütlerinin yer alması müthiş bir yarar
sağlayacaktır. Emek meslek örgütlerinin özellikle de birlikleri çok önemli
burada, konfederasyonlar, mimar mühendis odaları gibi. Yani o tür kurumların
olması büyük bir yarar sağlayacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.
Sayın Bakanım, buyurun.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Evet,
teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Öncelikle Sayın Korkmaz’ın sorusundan
başlamak istiyorum.
Tabii, Sayın Korkmaz, İçişleri Bakanlığını sorusuna konu etti ama
Bayındırlık Bakanlığına bağlı Afet İşleri Başkanlığımız da aynı pozisyonda. Tüm
bakanlıklar açısından özellikle afet ve afete müdahale hem öncesi hem
iyileştirilmesi noktasındaki yetkilerin topyekûn etkin bir başkanlık altında
toplanmasının öncelikle ülke yararı açısından önemi büyük. O açıdan,
bakanlıklarımızın bu tasarının hazırlanmasında da görüşleri alınmıştır. Her
konuyu ileri götüreceği için, benim özellikle kendi adıma ifade etmek
istiyorum, ama sanıyorum İçişleri Bakanımız açısından da aynı şey söz
konusudur, yararlı olduğunu düşünüyoruz.
Sayın Çelik’in sorusuna geçmek istiyorum. 127’nci maddeye
aykırılık olduğunu, ben, hangi açıdan olduğunu ifade etmediğiniz için, bir
yorumda bulunamıyorum, hukukçu da değilim ama herhâlde yönetim, Başkanlık,
ayrıca vilayetlere bağlı bir…
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – İl özel idare bünyesine alıyorsunuz.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Evet.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Genel hizmetten çıkarıp taşrada yerel
hizmet hâline dönüştürdüğünüz için…
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Ama oradaki…
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Şimdi, il özel idaresi, biliyorsunuz, yerel
yönetim birimi olduğu için bu genel hizmet niteliğini haiz olması hasebiyle…
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Ama Sayın
Vekilim, orada aslında vilayetler bildiğiniz gibi tüm bakanlıkların icra
kuruluşlarıdır. Yani ayrıca Hükûmetin…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – İl özel idaresi vilayete bağlı değil ama.
MURAT ÖZKAN (Giresun) – İl özel idare vilayetin dışında bir
mahalli idare birimidir. Bir mahalli idare birimini Başbakanlık tarafından
nasıl koordine…
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Hayır, yönetim
açısından yasada zaten tarif ediliyor.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Sayın Bakan, karşılıklı
konuşmayalım efendim, lütfen.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Yalnız,
burada yerel teşkilatlardaki görevleri belirleniyor, Başkanlığın görevleri
ayrıca belirleniyor. Şimdi, orada her iki taşra teşkilatı,
yani yerel birimlerle Başkanlığın birimleri arasında görevleri açısından bir
ayrım söz konusu. Yereldeki birlikler daha çok müdahale, hazırlık ve
iyileştirme noktasındadır. Zaten, diğer bir sayın milletvekilimizin de
sorusuyla bağlantılı bir noktası da var. Sivil toplum örgütleriyle -Sayın
Kaplan’ın sorusunda var özellikle- bunlarla bağlantılı, orada çok aktif, acil
müdahale edebilecek, hazırlıkları olan güçlü bir yerel birim teşkilatı olarak dizayn edildiği için ben Anayasa hükümlerine aykırılık
oluşturacağı kanaatinde değilim.
Özellikle Sayın Kaplan’ın sorusunda “Başbakanlık Kriz
Yönetmeliğiyle bir çelişki ifade ediyor mu?” Etmiyor, o daha farklı bir kriz
ortamıyla alakalı bir içeriği var. Burası, tamamen Afet ve Acil Yönetim
Başkanlığı ve afetlerle alakalı işlemlerle iştigal edeceği için bir çelişki
teşekkül etmediğini düşünüyorum.
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o maddeler
üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
1’inci maddenin başlığını okutuyorum:
AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ
BAŞKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ
HAKKINDA KANUN TASARISI
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam ve Tanımlar
Amaç ve kapsam
MADDE 1-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
293 Sıra Sayılı Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 1. maddesinin birinci
fıkrasının “Bu Kanunun amacı, afet ve acil durumlar ile sivil savunmaya ilişkin
hizmetleri yürütmek üzere, İçişleri Bakanlığına bağlı olarak çalışma yapacak
Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığının kurulması, teşkilatı ile görev ve
yetkilerini düzenlemektedir.” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Behiç Çelik |
Şenol Bal |
Hüseyin Yıldız |
|
Mersin |
İzmir |
Antalya |
|
Cemaleddin Uslu |
|
Abdülkadir Akcan |
|
Edirne |
|
Afyonkarahisar |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 1. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ergün Aydoğan |
Abdullah Özer |
Algan Hacaloğlu |
|
Balıkesir |
Bursa |
İstanbul |
|
M. Akif Hamzaçebi |
|
Ali Oksal |
|
Trabzon |
|
Mersin |
Madde 1 – (1) Bu Kanunun amacı, afet ve acil durumlar ile sivil
savunmaya ilişkin hizmetleri yürütmek üzere, Başbakanlığa bağlı Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının kurulması, teşkilatı ile görev ve yetkilerini
düzenlemektir. Başbakan, Başkanlıkla ilgili yetkilerini bir Bakan aracılığı ile
kullanabilir.
(2) Bu Kanun; afet ve acil durumlar ile sivil savunmaya
ilişkin hizmetlerin ülke düzeyinde etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi için
gerekli önlemlerin alınması ve olayların meydana gelmesinden önce hazırlık ve
zarar azaltma, olay sırasında yapılacak müdahale ve olay sonrasında
gerçekleştirilecek iyileştirme çalışmalarını yürüten kurum ve kuruluşlar
arasında koordinasyonun sağlanması, faaliyetlerin bütünleşik afet yönetimi
ilkelerine uygun olarak yürütülmesinin sağlanması ile bu konularda
politikaların üretilmesi ve uygulanması hususlarını kapsar.
BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) –
Olumsuz görüşle takdire sunuyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Ergün Aydoğan
konuşacak.
BAŞKAN – Sayın Aydoğan, buyurun efendim.
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli
üyeleri; görüşülmekte olan 293 sıra sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 1’inci
maddesinin önergesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce Parlamentoyu saygıyla
selamlıyorum.
Ülkemizin topraklarının yüzde 93’ü, nüfusunun yüzde 98’i, sanayi
kuruluşlarının yüzde 98’i deprem bölgeleri içinde yer almakta. Barajlarımızın yüzde 95’i bu tehlikeli hat üzerinde bulunmakta. 1.001
enerji santralinin 419’u birinci derece deprem bölgesinde yer almaktadır.
Devletin afet tehlikelerine karşı, doğal afetlerin felaketlere
dönüşmemesi için, vatandaşlarının can ve mal güvenliğini sağlama mecburiyeti
vardır. Devlet erkini elinde bulunduranların doğal afetleri önlemek, bu
afetlerin zararlarını en aza indirmek için gerekli önlemleri almak, yasal
boşlukları ortadan kaldırmak gibi ağır görevleri bulunmaktadır.
Bu kanun tasarısı daha önce afet yönetimi konusunda uzmanlaşmış
olan kurumları lağvetmekte, o kurumların personelinin nasıl
değerlendirileceğini hükme bağlamamaktadır. Vatandaşın devletten beklediği,
afet yönetimi konusunda, afet öncesi ve sonrasında yapılacak işlemleri
belirlemek için yasal boşlukların ortadan kaldırılmasıdır. Bu tasarıya
baktığımızda ise ihaleler konusunda nasıl boşluk yaratırız anlayışını
görmekteyiz. Bu kanun tasarısı, oluşturulan kurumun 5018 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Kamu İhale Kanunu’na tabi olmayacağını hükme
bağlamaktadır. Bu kabul edilemez. Siz İhale Kanunu kapsamı dışına çıkarmak için
mi böyle bir kurum kuruyorsunuz diye düşünme mecburiyetinde hissediyoruz.
Nedense en hayati konularda bile, yani deprem ve doğal afette bile yapılacak
hizmetlerde ve uygulanacak uygulamalarda ihalelerle ilgili düzenlemelerin sıkça
yapıldığını görüyoruz.
AKP İktidarı afetlere ilişkin bir kaygısının olmadığını
uygulamaları ile göstermektedir. AKP İktidarı döneminde, kamuoyuna depremle
ilgili doğru ve güvenilir bilgi vermek, kamu yöneticilerine danışmanlık yapmak,
depremle ilgili politika ve stratejiler önermek, depremle ilgili araştırmalar
için öncelikli alanlar belirlemek amacıyla oluşturulan Ulusal Deprem Konseyi
uygulama alanı kalmadığı gerekçesiyle lağvedilmiştir. Ulusal Deprem Konseyinin
lağvedilmesinin akılla, bilimle izahı mümkün değildir.
Bu kanun tasarısıyla Deprem Danışma Kurulu oluşturulmaktadır.
DPT tarafından hazırlanan ve ülkemizin her sektörü, kurumu ve
bireyi için en üst ölçekte ve en üst derecede yapılan planlama belgesi olan ve
Bakanlar Kurulu kararıyla 1/7/2006 gün ve 26215 sayılı
Resmî Gazete’de yayınlanan, önümüzdeki yedi yılın temel hedeflerinin
belirlendiği Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013)’te
afete karşı hazırlıklar ve afet zararlarıyla mücadele süreci yer almamıştır.
Bakanlar Kurulunun tüm duyarlı kesimleri kaygı içinde
bırakan Dokuzuncu Kalkınma Planı Stratejisi Hakkında Kararı -2007-2013
yıllarını kapsayan- ile başlayan sürecin sonunda 2007-2013 yılları arasında
ülkemizin her sektörü, kurumu ve bireyi için en üst ölçekte ve en üst derecede
yapılan planlama belgesi olan Dokuzuncu Kalkınma Planı’nda afete karşı
hazırlıklar ve afet zararlarıyla mücadele süreci unutulmuştur.
Afet işlerinde en etkin, köklü, deneyimli kuruluş olan Sivil
Savunma Genel Müdürlüğü bu düzenlemeyle ortadan kaldırılmaktadır. Bu kurumun
deneyimli, birikimli elemanları valilerin emrine bırakılmaktadır.
Burada siyasi kadrolaşmayı hedefleyen bir yapının oluşturulmak
istendiğini düşünüyoruz. Bu önerimizle bu birimin Başbakanlığa değil, öncelikle
Bayındırlık Bakanlığına veya İçişleri Bakanlığına bağlanması gerektiğini
düşünüyoruz. Bu tasarı da göstermektedir ki, afet öncesi politikamız, ne yazık
ki, yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Aydoğan,
konuşmanızı tamamlayınız.
ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Çağdaş afet yönetmeliği, afet öncesi, sırası ve sonrasını kapsayan
bir bütünlük arz etmektedir. Tabii, bu önerimizle birlikte öncelikle afet
sonrası değil, afet öncesi tedbirlerin alınarak afetin yoğun yaşandığı
ülkemizde afetten mağdur kalan yurttaşlarımızın bu mağduriyetinin giderilmesini
diliyor, bu önergemizin kabulünü diliyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aydoğan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
293 Sıra Sayılı Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 1. maddesinin birinci
fıkrasının “Bu Kanunun amacı, afet ve acil durumlar ile sivil savunmaya ilişkin
hizmetleri yürütmek üzere, İçişleri Bakanlığına bağlı olarak çalışma yapacak
Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığının kurulması, teşkilatı ile görev ve
yetkilerini düzenlemektedir.” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Behiç
Çelik (Mersin) ve arkadaşları
Başkan – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) –
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
Sayın Çelik, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 293
sıra sayılı Yasa Tasarısı üzerinde konuşma yapmak üzere söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Biz, bu tasarının 1’inci maddesi üzerinde önergemizi verdik.
Şimdi, burada ciddi bir hata yapılıyor. Öncelikle, biraz önce Sayın Bakana da
sorumda ifade etmiştim, Anayasa’nın 127’nci maddesine aykırılık teşkil ettiğini
söylemiştim. Ancak, ben onu geçiyorum.
Diğer bir konu: Özellikle bu yasa tasarısıyla devletin hafızası
bir kez daha tahrip ediliyor, yok ediliyor. Şöyle ki: Yıllardır süregelen iki
önemli kurum tamamen ortadan kaldırılıyor. Bunlardan bir tanesi Sivil Savunma
Genel Müdürlüğü. Bu Genel Müdürlük ne yapar? Özellikle, bu Genel Müdürlük,
merkezde koordinasyon görevi yaparken taşrada oluşturduğu il sivil savunma
müdürlükleri eliyle bütün kamu kurum ve kuruluşlarını, yerel yönetimler artı
askerî birlikler de dâhil olmak üzere koordinasyon sağlayarak kendi servis
birimlerini oluşturur ve buna göre faaliyet icra eder. Sivil Savunmanın iki
veçhesi vardır: Bir tanesi, barış döneminde yapılan faaliyetler. İkincisi,
seferberlik ve savaş hâlinde yapılan faaliyetler. Bunları servisleri eliyle
yerine getirir. İlk yardım, ambulans, sosyal yardım, arama kurtarma gibi birçok
servisler eliyle ve mahallin en büyük mülki amirinin emirleri doğrultusunda
yerine getirir ve bu da -yönetim- tabii hiyerarşik olarak İçişleri Bakanlığının
kontrolündedir. Çok uzmanlaşmış ekibi vardır, yetişmiş ekibi vardır ve bunlar
tamamen tasfiye ediliyor, ortadan kaldırılıyor.
Diğer yandan, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı bünyesindeki Afet
İşleri Genel Müdürlüğü özellikle üç hususta görev ifa eder: Bir tanesi, adı
üzerinde -tabii afetten kasıt- deprem. Deprem üzerinde çok uzmanlaşmış
nitelikli kadrolara sahiptir. İkincisi, sel baskınlarına karşı uzmanlaşmış
ekipleri vardır ve üçüncüsü de büyük yangınlara karşı bunlar yetişmiş
elemanlara sahiptir. Şimdi, bunu da kaldırıyorsunuz, Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığı adı altında yeni bir başkanlık oluşturuyorsunuz. Bu tamamen yanlış. Devletin… Yarın deprem
olduğu zaman -Allah korusun- ya da büyük yangınlar, patlamalar meydana geldiği
zaman, örneğin Kırıkkale’de 3 Temmuz 1997’de büyük patlamalar olmuştu, onunla
ilgili öyle bir olay olduğu zaman ve ayrıca, aşırı yağışlardan mütevellit büyük
sel baskınları olduğu zaman, yine bu teşkilatın bir şey yapma imkânı ve kadrosu,
birikimi, tecrübesi söz konusu değildir.
Bu itibarla, biz, özellikle, burada iktidar partisi grubuna şunu
ifade etmek istiyoruz: Gelin, bu yasayı geri çekin, Sivil Savunma Genel
Müdürlüğünü kaldırmayın. Burada duplikasyon da söz
konusu değil. Başbakanlıktaki Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü diye
adlandırılan, 8-10 kişiden oluşan, Dünya Bankasından kaynak temin etmek için
zamanında oluşturulan bir birimdir, yoktur. Sivil savunma hizmetleri üzerinde
uzman olan ilgili genel müdürlük ve taşra örgütü devam etsin. Bu çok önemlidir
çünkü illerde valinin başkanlığında sivil savunmaya ya da il bayındırlık ve iskan müdürlüğünün yaptığı afet planına ilişkin icraatlar
yürütülürken eğer kadrolar yetmezse yerel yönetimlerle koordinasyon sağlanır;
askerî birimlerden yardım talep edilir EMASYA planları doğrultusunda ve askerî
birlikler herhangi bir afet vukuunda bütün güçlerini oraya temerküz ederler,
toplarlar ve böylece…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Çelik.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
…toplumu derinden etkileyen büyük tabii afetlerde ya da barış
döneminde sivil savunma hizmetlerinde ya da seferberlik ve savaş hâlinde sivil
savunma hizmetlerinde iş birliği ve koordinasyon dairesinde hizmetler
yürütülür. Ama zararın neresinden dönersek kârdır prensibi uyarınca biz
önergemizde şunu ifade ettik, dedik ki: Hiç olmazsa illa kurmak istiyorsanız,
Acil Durum Yönetimi Başkanlığının taşrada en güçlü kuruluş olan İçişleri
Bakanlığına bağlanması yönünde talebimizi yineliyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çelik.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
2’nci maddenin başlığını okutuyorum:
Tanımlar
MADDE 2-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının (2) inci
maddesinin (1) inci fıkrasının (f) bendinin başlığının “Hazırlık” yerine
“Önceden Hazırlık” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Murat Özkan |
Mustafa Kalaycı |
Şenol Bal |
|
Giresun |
Konya |
İzmir |
|
Cemaleddin Uslu |
Hüseyin Yıldız |
Behiç Çelik |
|
Edirne |
Antalya |
Mersin |
|
|
Abdülkadir Akcan |
|
|
|
Afyonkarahisar |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sıra sayılı Madde 2 (i) bendinden
sonra gelmek üzere “Deprem izleme merkezi; depremde kuvvetli ve zayıf
hareketleri ölçen sismolojik kayıt ağları” bendinin eklenmesini ve Madde 2 (c)
bendinin de “C- Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezi; afet, deprem, acil
durumlarda müdahalenin koordine edildiği, tam gün esasına göre çalışan
sismolojik kayıt ağı ile kesintisiz ve güvenli bilgi işlem ve haberleşme
sistemleri ile donatılan merkezi” şeklinde düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali Rıza Öztürk |
Hüseyin Ünsal |
Tekin Bingöl |
|
Mersin |
Amasya |
Ankara |
|
Rahmi Güner |
Tansel Barış |
Abdullah Özer |
|
Ordu |
Kırklareli |
Bursa |
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) –
Birinci önergeye katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Birinci önerge değil, şimdi okuttuğum önergeye…
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) –
Sonrakine katılmıyoruz.
BAŞKAN – Yani, mevcut önergeye katılmıyorsunuz.
Sayın Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz
Başkanım.
MURAT ÖZKAN (Giresun) – Efendim, Komisyon üyelerinin hepsi yoklar,
katılamazlar.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Takdire bıraktı olumlu görüşle, öyle
anlayacaksın sen.
BAŞKAN – Yok, katılmaları için zaten çoğunluğun olması lazım.
Sayın Öztürk, buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkanım, görüşülmekte olan bu kanun tasarısı, gerçekten
Türkiye'nin en önemli tasarılarından birisi. Tabii ki hem Hükûmet
hem de Komisyon benim önerime katılırlarsa zaten şaşardım. Çünkü,
böyle bir tasarıda, aslında tasarının temel dinamiklerini oluşturan unsurlara
yer yoktur. Örneğin, zeminlerin deprem dayanıklılığını, deprem tehlikesinin
tespit edilmesini, deprem dalgalarının yerküresi içerisinde nasıl yayıldıklarını,
ölçü aletleri ve yöntemlerini, kayıtların değerlendirilmesini ve deprem ile
ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalı, hepimizin bildiği gibi, jeofizik
yani sismolojidir. Jeofizik uygulaması olmadan, deprem parametrelerini
inceleyen, içeren yer altı etütlerini yapmak mümkün değildir, depreme dayanıklı
bina tasarımları yapmak mümkün değildir; yine, depreme dayanıklı, güvenli imar
planlarını belirlemek ve bunların deprem tehlikesini önlemek mümkün değildir.
Durum böyle olunca, “deprem” kelimesinin, “tabii afet” kelimesinin
geçtiği her yerde, Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığındaki yapılanmanın ve
özellikle kadro yapılanmasının mühendis ve jeofizik mühendisleri dikkate
alınarak yapılmasının temel bir unsur olması gerekirdi. Oysa bu tasarının
bütünü incelendiğinde, jeofizik mühendislerinden, jeoloji mühendislerinden eser
olmadığı gibi bu odaların bağlı bulunduğu Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları
Birliği yok sayılmıştır. Yani, düşünebiliyor musunuz sayın milletvekilleri,
depremle ilgili bir kanun tasarısı hazırlanılıyor ve bu, depremle ilgili
Türkiye’de en önemli bilim disiplinini oluşturan jeofizik mühendisleri, jeoloji
mühendisleri ve onların üst kuruluşu olan TMMOB’un bu
kanun tasarısında yeri yok.
Şimdi ben Sayın Bakana soruyorum: Jeofizik mühendisleri olmadan
deprem tehlikesini önlemek, deprem oluşmadan tedbirlerini almak mümkün müdür?
Siz TMMOB’u veya Jeofizik Mühendisleri Odasını,
Jeoloji Mühendisleri Odasını ve mühendisleri yok sayarak nereye varmak
istiyorsunuz? Daha önce Afet İşleri Genel Müdürlüğünde belirli mesleklerin
taraftarlığı yapılarak bu afet işlerinin, depremin en önemli unsuru olan
jeofizik mühendislerinin bu yapılanmada ikinci plana itildiği konusunda teknik
eleman çevrelerinde çok ciddi kuşkular var. Umuyorum ve diliyorum ki, yeni yapılanmada
böylesine meslek taraftarlığı yapılarak bu depremin esas alanını ilgilendiren
jeofizik mühendisleri ikinci plana itilmez diye düşünüyorum.
Şimdi, AKP İktidarı getirdiği yasa tasarılarında bir yanda
katılımcılıktan, demokrasiden bahsediyor ama öbür yandan, bu işin olmazsa olmaz
unsurlarını yasa tasarısına dâhil etmek istemiyor.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, getirdiğimiz önerge aslında teknik
bir önerge, bilimsel bir önerge. Şimdi, burada tanımlamalar yapılmış, 2’nci
maddede. Tanımlamalarda “deprem izleme merkezi”nin konulması gerekiyor. Bu bir teknik ihtiyaç. Şimdi, buna niye katılmıyorlar, ben
bunu anlamıyorum. Deprem izleme merkezi, depremde kuvvetli ve zayıf hareketleri
ölçen sismolojik kayıt ağlarıdır. Bizim getirdiğimiz önergeyle biz bunun eklenmesini
istiyoruz tanımlarda. Çünkü deprem izleme merkezinin bilinmemesi bir
eksikliktir. Biz bu eksikliğin giderilmesini istiyoruz. Çünkü deprem araştırma
çalışmaları ve erken uyarı sistemleri, önceden önlem alma çalışmalarının,
deprem sarsıntısı nedeniyle oluşabilecek heyelan veya diğer doğal afetlerin
büyük bir bölümünü deprem izleme merkezleri, yani sismolojik kayıt ağı
dediğimiz verileri çalışma ortamları oluşturur. Böylesine çalışma ortamının
oluştuğu bir deprem izleme merkezinin tanım olarak burada yer almasının ne
zararı var Sayın Bakan?
Yine bizim aynı maddede getirdiğimiz: Afet ve acil durum yönetim
merkezinde bir değişiklik getirdik. Getirdiğimiz değişiklik şu: “Afet, deprem,
acil durumlarda müdahalenin koordine edildiği, tam gün esasına göre çalışan,
sismolojik kayıt ağıyla kesintisiz ve güvenli bilgi işlem ve haberleşme
sistemleri ile donatılan merkezi,” tanımının yer almasını istedik. Yani, şimdi,
Komisyonun katılmadığı, Hükûmetin katılmadığı
tanımlama bu. Bu şunu gösteriyor: Bu tasarı, diğer kanun tasarılarında olduğu
gibi, teknik ihtiyaçlardan değil…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Öztürk.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – …eski kanunlardaki, yönetmeliklerdeki
birtakım eski bilgilerin tekrar yenilenmesi, tekrar birleştirilmesi anlayışıyla
hazırlanarak getirilmiş. Yani kamuoyunda oluşan bu doğal afetlerle ilgili
değişik birim ve kuruluşların tek çatı altında toplanması baskısı karşısında
böyle bir yasa tasarısının hazırlandığı anlaşılmaktadır. Ancak bu yasa tasarısının
hem depremi önleme konusunda hem deprem ve doğal afetlerden korunma konusunda
hiçbir ihtiyacı gidermediği açık ve seçiktir. Bu bilimsel olgudur. Bakanın
kendisinin de mühendis olduğunu dikkate alırsanız, kendisinin de üye olduğu
mühendisler kurumunun burada hiçbir ağırlığının olmamasını ben takdirlerinize
sunuyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Buyurun Sayın Bakanım, kısa bir açıklama yapacaksınız.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Evet Sayın
Başkanım. Teşekkür ediyorum.
Sayın Öztürk’ün tabii, meslekten birisi
olarak söz konusu önergesi detay bir konu aslında ama şunu ifade etmek
istiyorum: Deprem olgusu tabii ki öncelikle yer bilimcilerin ana mesleğidir,
konusudur. Deprem öncesinde, yani önceki tahminlerde ve daha sonraki
yapılanmalarda, özellikle planlama aşamalarında depreme duyarlı olan
coğrafyaların, alanların tespiti tabii ki jeofizik mühendislerinin, jeoloji
mühendislerimizin çalışmalarıyla mümkündür. Ama Sayın Öztürk, pekâlâ şunu ifade etmek istiyorum: Bu kurumun
başkanı çok rahatlıkla jeofizik mühendisi olabilir, tüm elemanları da olabilir,
bu yasada bunun önünde bir engel yok ama biz teknik olarak sizin önergenizde
özellikle ilk ifade ettiğiniz deprem izleme merkezi, depremde kuvvetli ve zayıf
hareketleri önceden ölçen sismoloji kayıt ağları, bu bir teknik mühendislik
terimidir. Biz bunu yasaya… Ben şunu ifade etmek istiyorum: Sizin hem
önergenizde ifade ettiğiniz konuları hem konuşmanızda detayına girdiğiniz
mühendislik konularının tamamını bu tasarı zaten öngörüyor. Yani onun bu
bahsettiğiniz konularla ilgili -ben de mimarım- meslekten herhangi bir bu
konuyla alakalı, mühendislerimizin önemsenmediği… Onların bu konuda katkı
sağlamasının önünde bir engel yok. Bizatihi bu başkanlık tasarısının gelmesinin
asıl nedeni merkezde özellikle bu işin mühendislerinden istifade etmeye yönelik
uzman ve uzman yardımcılarından oluşan çok etkin bir başkanlık hâline
getiriliyor. Bunu ben ifade etmek istiyorum. Yoksa sizin önergenizdeki ifadeler
yanlış değil ama ana bir teşkilat kanununda yer alması çok detay olan konular
diye, biz o yönüyle katılmadığımızı ifade ettik.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Bu olayın esas unsuru deprem izleme
merkezi.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılsak ne
olur? Başkanlık, Sayın Öztürk, detaya girmiş olur.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Hayır, hiç alakası yok.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Ben sizin bu
duyarlılığınızdan dolayı teşekkür ediyorum ayrıca.
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
İSA GÖK (Mersin) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Gök…
Arkadaşlar, şunu ifade edeyim, sayın bakanlara da bunu duyurmak
istiyorum: Sayın bakanlar eğer bir önergeye katılmıyorlarsa daha önceki sırada
görüşlerini ifade ederken yani “Katılıyor mu katılmıyor mu?” diye sorduğumuz
zaman Komisyon veya Hükûmet o görüşlerini o aşamada
ifade ederler. Yani daha açıklığa kavuşsun diye bu söz haklarını kısa olarak
veriyoruz ama esas itibarıyla İç Tüzük’ün hükümleri de onu amirdir ama konunun
bilgilenmesi açısından söylüyorum.
Sayın Gök, sizin talebiniz nedir?
İSA GÖK (Mersin) – Sayın Başkanım, dün akşam da aynı şey yapıldı,
180 maddelik İç Tüzük’ümüzün hiçbir yerinde önerge sonrası Hükûmete
söz verme hükmü yok.
BAŞKAN – Evet, söyledim. Şimdi…
İSA GÖK (Mersin) – 60’ıncı madde dördüncü fıkra var. Geçen akşam
da çok yaptınız. Yani bu İç Tüzük’e karşı…
BAŞKAN – Sayın Gök… Sayın Gök…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Gök, uyardı da…
BAŞKAN – Yani benim söylediğimi siz dinlemediniz galiba.
İSA GÖK (Mersin) – Efendim, bakın ama…
BAŞKAN – Ben aynı şeyi sayın bakanlara şu anda söyledim bakınız.
İSA GÖK (Mersin) – …bunu dünden beri siz sergilediniz Sayın
Başkan, dünden beri. İç Tüzük’te böyle bir uygulama yok.
BAŞKAN – Sayın Gök, ben, sadece konunun açıklanması için sayın
bakanlara böyle bir fırsat verdiğimi söyledim ve bundan sonraki aşamada da
böyle yapmalarını kendilerine söyledim. Benim söylediğimle sizin söylediğiniz
aynı. Ben biraz öncelik almış oldum.
İSA GÖK (Mersin) – Efendim, ben söz istemiştim…
BAŞKAN – Tamam, teşekkür ederim.
İSA GÖK (Mersin) – …ama Tüzük’e karşı ihlal yapılıyor dünden beri.
Sağ olun.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının (2) inci
maddesinin (1) inci fıkrasının (f) bendinin başlığının “Hazırlık” yerine
“Önceden Hazırlık” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Murat
Özkan (Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) –
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Özkan, buyurun.
MURAT ÖZKAN (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
önergemiz doğrultusunda söz aldım. Tabii, Sayın Bakanım da Sayın Komisyon
Başkanım da “Biz de katılıyoruz, takdire de bırakıyoruz, niye söz alındı.” gibi
bir bakış geldiği, bir nazar geldiğini düşündüm. Şimdi, tabii, burada, ben,
kanunun geneli hakkında birkaç söz söyleme fırsatını yakaladığım için konuşmak
gereğini duydum.
Değerli milletvekilleri, bu kanun tasarısı, gerek hukuki anlamda
gerekse de teknik anlamda birçok eksikliği ve yanlışı içinde barındırıyor.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Türkiye'nin
idari yapısını açık ve net olarak ortaya koymuştur. Kısa bir hatırlatma
yaparsak nedir bu? Türkiye, merkezî yönetim ve yerinden yönetim kuruluşları
olmak üzere ikiye ayrılır. Yerinden yönetim kuruluşları da yer yönünden
yönetim, hizmet yönünden yönetim kuruluşları gibi kendi içerisinde ayrımlara
tabidir. Merkezî yönetim ile yerinden yönetim kuruluşları arasında hiyerarşik
bir ilişki olmayıp tamamen bir vesayet ilişkisi vardır.
Şimdi, bu yasayla getirilen düzenlemede Başbakanlığa bağlı yani
genel idareye bağlı bir birim oluşturuluyor ve bu birimin koordinesinde illerde
il özel idarelerine bağlı teşkilatlar oluşturuluyor.
Değerli arkadaşlar, Başbakanlığın koordinesinde il özel
idarelerinde bir birim oluşturulması Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 127’nci
maddesine açık ve net bir aykırılık teşkil eder ve Türkiye’nin idari yapısına
da açıkça aykırılık teşkil eder. Bunun da dışında Avrupa Yerel Yönetimler
Özerklik Şartı’na da aykırı bir durum söz konusudur. Çünkü merkezî idare ile
yerel idare arasındaki ilişki, idarenin genel bütünlüğü içerisinde hizmetlerin
ifasında yasaya uygunluk denetiminden ibarettir ve biz buna ”vesayet denetimi”
adını veriyoruz.
Değerli arkadaşlar, literatürde vesayet
denetimi nasıl ifade edilmiş? Mesela Ordinaryüs Profesör Doktor Sıddık Sami Onar ne diyor vesayet için: ”Vesayet merkezin, ademi merkeziyet idarelerinin icrai
kararlarını, idari fiil ve hareketlerini murakabe etmek ve bu kararları
bozabilme salahiyetidir.” Diğer taraftan Metin Günday
Hoca’mız ne diyor: Bunun tanımına göre “Devletin bütünlüğünü ve kamu hizmetlerinin
tüm ülke düzeyinde uyumlu bir biçimde yürütülmesini sağlamak için devlet
tüzelkişiliğinin ve bu tüzelkişiliği temsil eden merkezî idarenin yerinden
yönetim kuruluşları üzerinde sahip olduğu bir denetim yetkisidir.” diyor.
Değerli arkadaşlar, şimdi bizim, kurduğumuz teşkilatta vali özel
idarenin başı gibi algılanır. Valinin iki şapkası vardır değerli arkadaşlar:
Bir, merkezî idarenin taşra teşkilatlarının başı olma sıfatıyla merkezî hükûmetin ajanıdır, yani memurudur. Diğer yandan, yerel
yönetim kuruluşu olan özel idarelerin de iyürütme ya
da icrai mercidir yani yürütmesinin başındaki
kişidir. Vali özel idareyi yönetirken, merkezî idareyle ilişkisi bir köy
muhtarı ya da bir belediye başkanı ilişkisiyle benzerlik arz eder. Şimdi,
merkezden göndereceğiniz bir emir, bir genelge yani genel yönetimin koordine
etmesi özel idareyi bağlayamayacaktır.
Diğer taraftan, mali yönden de sıkıntılı bir durum vardır.
İzmir’de yapılacak bir afet kurtarma ya da bir tatbikatın finansmanını nasıl
Erzurum Özel İdaresine yükleyeceksiniz? Bu diğer bir sorun olarak karşımıza
çıkmaktadır değerli arkadaşlar.
Bu açıdan baktığımız zaman, eğer yasa Anayasa Mahkemesinin önüne
götürülürse, Anayasa’nın 127’nci maddesi gereğince ciddi bir aykırılık
göstermekte ve Türkiye'nin, Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetim yapısı içerisinde
şimdiye kadar oluşmamış ve oluşması da mümkün olmayan, üniter
devlet yapısı içerisinde oluşması da mümkün olmayan bir yapıyı kurgulamaktadır
değerli arkadaşlar.
Şimdi, diğer yönden, sivil savunma sadece tabii afetlerle ilgili
bir birim olmayıp, aynı zamanda, millî müdafaa mükellefiyeti dediğimiz bir
başka birimi de vardır. Bu birimin taşra teşkilatı kaldırılarak olayın
özellikle savaş, savaş sonrası gibi, sivil savunmanın ana konularından birisi,
ana umdelerinden birisi de âdeta görmezden gelinmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Özkan.
MURAT ÖZKAN (Devamla) – Diğer taraftan da, arkadaşlar, çağımızda
acil durum yönetimi çok önemli bir seviyeye gelmiştir. Bu yasa özellikle risk
azaltma, hazırlıklı olma aşamalarını içermemektedir, yasa sadece müdahale ve rehabilitasyon dönemini görmektedir; yani, proaktif bir yasa maalesef hazırlanamamıştır. Yasanın bu
eksiğini de göz önüne alarak, özellikle Anayasa’ya aykırılığı, artı, teknik
yönden de yasanın risk azaltma ve hazırlık aşamalarını içerememesi yönünden
yeniden gözden geçirilmeye ihtiyacı vardır. Ben bu nedenle, bir uyarı
mahiyetinde söz aldım. Eğer uyarılarımı dikkate alırsanız, Anayasa Mahkemesine
gitmeden, iptal edilmeden yasayı düzeltirsiniz.
Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özkan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Kabul edildi önerge.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Önerge kabul edildi.
BAŞKAN – Bir dakika… Nasıl oldu efendim?
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) – Kabul edildi efendim, sayıya bakın.
BAŞKAN – Evet, maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler…
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) – Sayın efendim.
BAŞKAN – Efendim, sayınız, siz de sayınız, ayağa kalkınız.
Evet, maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Arkadaşlar, buyurun sayalım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Önergeyi kabul ettik efendim biz.
BAŞKAN – Efendim, önerge de aynı, madde de aynı, aynı sayıda
milletvekili var şu anda burada, değişen bir şey yok.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, önergenin oylamasında Sayın
Bakan kabul ettiği için iktidar partisi de kabul etti.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Kabul edildi değil mi efendim?
BAŞKAN – Hayır, “Önerge kabul edilmemiştir.” dedim ben.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Kabul edildi önerge.
BAŞKAN – Hayır “Kabul edilmemiştir.” dedim efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Efendim, Sayın Bakan kabul etti önergeyi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Kabul lehine oy kaldırdık Sayın Başkan.
BAŞKAN – Arkadaşlar, siz o zaman oyunuzu nasıl kullandığınızı
hesap etmiyorsunuz, benim burada bir kabahatim yok yani. “Önergeyi kabul
edenler” diyorum, oyluyorum, “Kabul etmeyenler” diyorum, oyluyorum. Ben
buradaki sayıya bakıyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Efendim…
BAŞKAN – Sayın grup başkan vekilleri, gönlünüzden geçenler ile
parmaklarınız farklı olabilir, ben onu bilemem, ben parmaklara bakarım.
Evet, maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddenin başlığını okutuyorum:
İKİNCİ BÖLÜM
Kurullar, Başkanlık Teşkilatı ve Görevleri
Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulu
MADDE 3-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı”nın çerçeve 3 üncü maddesine
“Maliye” ibaresinden sonra gelmek üzere “Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu
Devlet Bakanı” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Harun
Öztürk
İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 3. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Şahin Mengü |
Ali Oksal |
Fevzi Topuz |
|
Manisa |
Mersin |
Muğla |
|
Abdullah Özer |
Rahmi Güner |
Hüseyin Ünsal |
|
Bursa |
Ordu |
Amasya |
|
|
Vahap Seçer |
|
|
|
Mersin |
|
Madde 3- (1) Afet ve acil durumlarla ilgili olarak hazırlanan
plan, program ve raporları onaylamakla görevli, Başbakan veya görevlendireceği
Başbakan Yardımcısının başkanlığında, Milli Savunma, İçişleri, Dışişleri,
Maliye, Milli Eğitim, Bayındırlık ve İskan, Sağlık,
Ulaştırma, Enerji ve Tabii Kaynaklar ile Çevre ve Orman bakanlarından oluşan
Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulu kurulmuştur. Kurul toplantılarına, ilgili
bakan, kurum ve kuruluşlar ile sivil toplum kuruluşlarının üst düzey
yöneticileri ve konu ile ilgili uzmanlar çağrılır.
(2) Kurul, yılda en az dört kez toplanır. Kurul, ayrıca Kurul
Başkanın isteği üzerine toplanabilir. Kurulun sekretaryasını Başkanlık yürütür.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) –
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Seçer, buyurun efendim.
VAHAP SEÇER (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan 293 sıra sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 3’üncü
maddesinde, değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunmaktayım.
Bu maddenin içeriği, birinci fıkrasında “Afet ve acil
durumlarla ilgili olarak hazırlanan plan, program ve raporları onaylamakla
görevli, Başbakan veya görevlendireceği Başbakan Yardımcısının başkanlığında,
Millî Savunma, İçişleri, Dışişleri, Maliye, Milli Eğitim, Bayındırlık ve İskân,
Sağlık, Ulaştırma, Enerji ve Tabii Kaynaklar ile Çevre ve Orman Bakanlarından
oluşan Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulu kurulmuştur. Kurul toplantılarına, ilgili bakan, kurum ve kuruluş, sivil toplum
kuruluşları temsilcileri…“ Maddede geçen ibare “temsilcileri” ve biz bunu “üst
düzey yöneticileri” şeklinde değiştirmek istiyoruz. “… ve
konu ile ilgili uzmanlar çağrılabilir.” diyor maddede ve biz bunu “çağrılır”
diye değiştirmek istiyoruz.
İkinci fıkrasında “Kurul, yılda en az iki kez toplanır.”
deniliyor. “İki kez toplanır” ibaresinin “en az dört kez toplanır” şeklinde
değiştirilmesini talep ediyoruz. “Kurul, ayrıca Kurul Başkanının isteği üzerine
toplanabilir. Kurulun sekretaryasını Başkanlık yürütür.”
Değerli arkadaşlarım, Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulu yukarıda
maddede de belirtildiği gibi bakanlar düzeyinde temsilcilerden oluşan bir
kurul. Burada Kurula iştirak edecek olan sivil toplum kuruluşlarının ve diğer
kuruluşların üst düzey yöneticilerinin bu kurula dâhil olmalarının daha doğru
olacağını düşünerek bu değişiklik önergesini verdik.
Ayrıca ikinci fıkrada kurulun yılda 2 kez yerine 4 kez
toplanmasını talep ettik. Buradaki gerekçemizde ülkemizin içinde bulunduğu
coğrafi konumdan ötürü afet ve birtakım olağanüstü hâllere çokça maruz kalan
bir bölge olmasından dolayı bu kurulun yılda 2 kez yerine 4 kez toplanmasını
talep ediyoruz.
Değerli arkadaşlarım, tabii, ülkemizde zaman zaman,
arzu etmediğimiz deprem afeti, su baskın afeti vesair
afetler, istemesek de karşımıza çıkabiliyor. Geçtiğimiz günlerde benim de seçim
bölgem olan Mersin bölgesinde böyle bir afet yaşadık. O günlerde burada diğer
Mersin milletvekili arkadaşlarım ve komşu il Adana milletvekili arkadaşlarımla
konuyu gündeme getirmiştik. Orada barajların kapaklarının açılmasından
kaynaklanan Seyhan ve Ceyhan Irmağı’nda su taşkınları meydana geldi. Bunun
neticesinde de bu nehirler kenarında bulunan binlerce dönüm tarım arazisi hasar
gördü, zarar gördü. Biz o dönemlerde de Sayın Tarım Bakanının bulunduğu bir
ortamda bu bölgede sel baskınından, sel taşkınından hasar gören üreticilerimizin
zararlarının bir an önce tespit edilmesi ve bu konuda üreticilerimize devlet
marifetiyle birtakım katkıların yapılması, zararlarının giderilmesi talebinde
bulunmuştuk. O günlerde Sayın Tarım Bakanı, burada konuşmalarımız neticesinde,
gerekli notları aldı ve o bölgeye, acilen, üreticilerimize yardımlar
yapılacağının burada sözünü verdi ama üzerinden üç hafta geçti, bu konuda
henüz, herhangi bir, çalışmalar neticesinde elde edilmiş ilerleme duyamadık.
Böyle bir beyanatını Tarım Bakanının, ben şahsen duymadım.
Tabii üreticiler ciddi mağduriyet yaşamışlar. O günden bu yana,
sürekli, müteaddit defalar bizleri arıyorlar ve devletin, Hükûmetin
bu konudaki yardımlarının ne şekilde ve ne zaman olacağını, sürekli bize
soruyorlar. Bu anlamda ben de buradan Sayın Tarım Bakanına sesleniyorum: Bu
konuyla ilgili bir açıklama gereği vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Seçer, konuşmanızı tamamlayınız.
VAHAP SEÇER (Devamla) – Eğer Hükûmet,
burada zarar gören, bu afetten zarar gören üreticilerimizin zararını
karşılayacaksa, onlara yardım yapacaksa bunun ne zaman yapılacağının, ne
şekilde yapılacağının açıklanması gerektiğini düşünüyorum.
Bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Seçer.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı”nın çerçeve 3 üncü maddesine
“Maliye” ibaresinden sonra gelmek üzere “Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu
Devlet Bakanı” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Harun
Öztürk
İzmir
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANI MUSTAFA DEMİR
(Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,
şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Vermiş olduğum önergenin Sayın Bakan tarafından niçin kabul
edilmediğini anlayabilmiş değilim. Önergemizi, nakit planlamasındaki rolü
nedeniyle Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Devlet Bakanının da Afet ve Acil
Durum Yüksek Kurulu üyesi olmasının uygun olacağı düşüncesiyle bu önergeyi
vermiştik.
Değerli milletvekilleri, hep birlikte yasama faaliyetlerini
izliyoruz. Hükûmet, sürekli olarak Kamu İhale Yasası
kapsamı dışına çıkmaya çalışıyor. Diyebilirsiniz ki: Afet ve acil durumlarda
Kamu İhale Yasası’nın mal ve hizmet alımları için öngördüğü usullerin dışına
çıkılmasında yadırganacak ne var? Evet, afet ve acil durumların ortaya çıktığı
andan itibaren biz de bu görüşe katılıyoruz.
Şimdi görüşmekte olduğumuz birinci bölümdeki 15’inci maddenin
2’nci fıkrasına birlikte bakalım. Bu fıkra, Başkanlığın görevleriyle ilgili
olarak ihtiyaç duyduğu konularda yerli ve yabancı gerçek ve tüzel kişilere
araştırma, etüt ve proje yaptırma işlerinin ihalesinin Kamu İhale Yasası’na
tabi olmayacağını öngörmektedir. Biz, bu fıkrada yapılması öngörülen işlerin
afet ve acil durumlar ortaya çıkmazdan önce yapılması gereken işlerden olduğunu
düşünüyoruz. Peki, afet ve acil durumlardan önce yaptırılacak araştırma, etüt
ve proje yaptırma işlerini niçin Kamu İhale Yasası kapsamı dışına
çıkarıyorsunuz?
Bu maddedeki bir diğer garipliğe de dikkatlerinizi çekmek
istiyorum. Hükûmet, tasarı ile bir taraftan sözünü
ettiğimiz işlerin Kamu İhale Kanunu kapsamı dışına çıkmasını öngörürken, diğer
taraftan bu işlere uygulanacak ihale mevzuatının Kamu İhale Kurumunun görüşü
alınarak hazırlanacağını öngördüğüne tekrar dikkatlerinizi çekmek istiyorum.
Başlangıçta ifade ettiğim gerekçeyle önergeme destek vereceğiniz
ümidiyle, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
4’üncü maddenin başlığını okutuyorum:
Afet ve Acil Durum Koordinasyon Kurulu
MADDE 4-
BAŞKAN – Madde üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı”nın çerçeve 4 üncü maddesinde yer
alan “ve Devlet Planlama Teşkilatı müsteşarları” ibaresinin “ile Devlet
Planlama Teşkilatı ve Hazine müsteşarları” şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederim.
Harun
Öztürk
İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 4 üncü
maddesinin (1) inci fıkrasında geçen “Başbakanlık Müsteşarının başkanlığında”
ibaresinden sonra gelmek üzere “Genel Kurmay Başkanlığı temsilcisi ile”
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Kalaycı |
Şenol Bal |
Cemaleddin Uslu |
|
Konya |
İzmir |
Edirne |
|
Abdülkadir Akcan |
Behiç Çelik |
Hüseyin Yıldız |
|
Afyonkarahisar |
Mersin |
Antalya |
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sıra sayılı yasa tasarısının komisyonun
kabul ettiği metnin 4. maddesinde “Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanı”
ifadesinden sonra gelmek üzere “TMMOB temsilcisi” ifadesinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Hüseyin Ünsal |
Ali Rıza Öztürk |
Ahmet Küçük |
|
Amasya |
Mersin |
Çanakkale |
|
Tansel Barış |
|
Abdullah Özer |
|
Kırklareli |
|
Bursa |
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) –
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Ünsal, buyurun efendim.
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Saygılarımı sunuyorum.
Şimdi, 4’üncü madde bu Kurulda yer alacak kişileri tadat ediyor.
Ben hem Komisyonun hem de Sayın Bakanın bu maddeye niçin katılmadıklarını tam
anlamış değilim. Burada ben Türkiye Mimar Mühendis Odaları Birliğinin bir
temsilcisinin olmasını istiyorum. Meteoroloji, Jeoloji, Jeofizik, İnşaat,
Maden, Çevre, Mimarlık, Harita mühendisleri odası bunlar aklıma gelenler.
Dolayısıyla, bunların bulunması gerekiyor.
Sayın Başkan, sayın üyeler; Türkiye'de yaşanan ve acı faturasını
ödediğimiz felaketlerden aldığımız en temel ders şudur: Sanayileşmede ve
kentleşmede plansız yer seçimi, arazi ve arsa rantına dayalı imar ve yapılaşma
kararları; akıl, plan ve mühendislik yerine azami kârı ve sömürüyü ilke edinen rant politikaları.
Deprem jeolojik bir gerçeklik olarak yadsınamaz. Biliyoruz ki
deprem kaçınılmaz olarak bir kez daha karşımıza çıkacak. Bu gerçekliğin
bilinmesine karşın bugün yaşadığımız çevrenin afetlere karşı daha korumalı ve
güvenli, toplumun daha dirençli olduğunu maalesef söyleyemiyoruz.
Bütün bu gerçekliğimiz, ulusal bir afet politikamızın zaman
geçirilmeden oluşturulmasını zorunlu kılmaktadır. Bunun için kaybedecek tek bir
saniyemiz yok.
Ulusal bir afet politikası için önerilerimiz vardır. Ülkemizde
afet gerçekliği karşısında işlevi ne olursa olsun herhangi bir afet politikası
ve uygulamanın, zarar azaltmadan bağımsız düşünülmesi mümkün değildir. Aksine,
artık, toplumsal yaşamın içindeki her etkinliğin bir afet ve zarar azaltma
boyutu vardır. Bunun için ilk adım, afete duyarlı planlamayı sağlamada önemli
bir araç olan afet tehlike planlarının hazırlanmasıdır. Deprem
haritaları, heyelan, duyarlılık ve risk haritaları, çığ düşmesi ve risk
haritaları, su baskını haritaları gibi.
İkinci bir aşamada da Türkiye’nin jeolojisi ve depremselliği
bilinmektedir ama bu verilerin ayrıntılandırılması ve
arazi kullanım planları açısından kullanılabilir bir nitelik kazandırılması
gerekmektedir.
Bir aşamada da merkezî ve yerel yönetimler açısından yerleşim ve
gelişim alanlarının jeolojik veriler açısından sınırlama ve avantajlarını
ortaya koyan teknik detaylar içeren kullanım haritalarının yapılmaları
önerilmelidir.
Valilik ve belediyelerin, özellikle deprem riski yüksek
alanlardaki teknik alt yapı ve personel durumunu güçlendirmek, afetlere karşı
hizmet içi eğitim çalışmalarını organize etmek önemlidir.
Halkın sorunlara karşı duyarlılığını artırıcı, olumsuz düşünceleri
olumluya dönüştürebilecek ve eylemi sağlayacak eğitim programlarının
uygulanması.
Bu yasada geçen bu önerilerimizin içerisinde en ağırlıklı konu
mühendislik hizmetleri olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla, bu önergemizde de bu
mühendislik hizmetlerinin katılmasını istedik. Dolayısıyla Türkiye Mimar ve
Mühendis Odaları Birliğinin –sanırım o Komisyonda ve Komisyonun arkasında duran
heyette mutlaka mimar ve mühendis arkadaşlarımız vardır, Sayın Bakanımızın da
mimar olduğunu biliyoruz- dolayısıyla bu örgütün mutlaka, bu Anayasal bir
kuruluş olan örgütün mutlaka bu heyette bulunmasını istiyoruz.
Kanunun zaten daha önceki görüştüğümüz Acil Durum Yüksek Kurulu,
Afet Acil Koordinasyon Kurulu ve en son Deprem Danışma Kurulu diye üç tane
kurul önerilmektedir. Bu üç kurulda da mutlaka mühendis odaları birliğinin ve
bu tadat ettiğimiz oda temsilcilerinin bulunmasında büyük bir fayda olduğunu
görmekteyiz.
Sayın milletvekilleri, bu sayılan, bu söylenen işlerin hepsi
mühendislik hizmetleri ve bilimsel hizmetler. Böyle bilimsel hizmetlerin
içerisinde hem bir sivil toplum örgütü olarak hem de bir yandan Anayasal
kuruluş olarak mimar ve mühendis odalarının bulunması gerektiğine inanıyoruz.
Dolayısıyla, önergemizin kabulü lehinde oy kullanmanızı istiyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ünsal.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 4 üncü
maddesinin (1) inci fıkrasında geçen “Başkanlık Müsteşarının başkanlığında”
ibaresinden sonra gelmek üzere “Genel Kurmay Başkanlığı temsilcisi ile”
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Afet ve acil durumlarda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de Türk
silahlı kuvvetlerinin imkânları ağırlıklı olarak kullanılmaktadır. Sivil asker
iş birliği organizasyonu giderek daha da ağırlık kazanmaktadır. Bu nedenle
mevcut mevzuatta da olduğu üzere bu kurulda Genelkurmay Başkanlığı temsilcisine
yer verilmesi öngörülmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı”nın çerçeve 4 üncü maddesinde yer
alan ”ve Devlet Planlama Teşkilatı müsteşarları” ibaresinin “ile Devlet
Planlama Teşkilatı ve Hazine müsteşarları” şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederim.
Harun
Öztürk (İzmir)
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Öztürk…
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Nakit planlamasındaki rolü dolayısıyla, Hazine Müsteşarlığının da
Afet ve Acil Durum Koordinasyon Kurulu üyesi olmasının uygun olacağı düşüncesi
ile işbu değişiklik önergesi verilmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
5’inci maddenin başlığını okutuyorum.
Deprem Danışma Kurulu
MADDE 5-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 5 inci
maddesinin (1) inci fıkrasında geçen “Yüksek Öğretim Kurulu tarafından
bildirilecek en az on üniversite öğretim üyesi arasından Başkan tarafından
belirlenecek beş üye” ibaresinin “Yüksek Öğretim Kurulu tarafından belirlenecek
beş üye” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Kalaycı |
Şenol Bal |
Cemaleddin Uslu |
|
Konya |
İzmir |
Edirne |
|
Abdülkadir Akcan |
Behiç Çelik |
Hüseyin Yıldız |
|
Afyonkarahisar |
Mersin |
Antalya |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 5. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hikmet Erenkaya |
F. Murat Sönmez |
Şahin Mengü |
|
Kocaeli |
Eskişehir |
Manisa |
|
Rahmi Güner |
Abdullah Özer |
Metin Arifağaoğlu |
|
Ordu |
Bursa |
Artvin |
Madde 5- (1) Depremden korunmak, deprem zararlarını azaltmak,
deprem sonrası yapılacak faaliyetler hakkında öneriler sunmak ve depremle
ilgili araştırmalar için politikaları ve öncelikleri belirlemek amacıyla
Başkanın başkanlığında, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı
Temsilcisi, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma
Enstitüsü Müdürü, Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü Genel Müdürü, Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Başkanı, Türkiye Kızılay Derneği Genel
Başkanı, deprem konusunda çalışmaları bulunan ve Yüksek Öğretim Kurulu
tarafından bildirilecek üniversite öğretim üyesi arasından belirlenecek beş üye
ile akredite edilmiş ilgili sivil toplum kuruluşları tarafından belirlenecek
beş üyeden oluşan Deprem Danışma Kurulu kurulmuştur.
(2) Kurul, yılda en az altı kez toplanır. Ayrıca, ihtiyaç halinde,
Kurul Başkanının çağrısı üzerine olağanüstü toplanabilir. Kurulun
sekretaryasını Başkanlık yürütür.
(3) Diğer afet türlerine yönelik olarak da Bakanlar Kurulu kararı
ile ilgili kurum ve kuruluşlar, üniversite öğretim üyeleri ve sivil toplum
örgütlerinin temsilcilerinden oluşan afet danışma kurulları kurulabilir.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Erenkaya, buyurun.
HİKMET ERENKAYA (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; görüşülmekte olan kanunun 5’inci maddesinde Cumhuriyet Halk
Partisi grubu adına söz almış buluyorum. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Gerçekten bugün görüştüğümüz kanun Türkiye için çok önemli
kanunlardan bir tanesi. Özellikle bütün milletvekili arkadaşlarımızın da ifade
ettiği gibi, coğrafi konumu itibarıyla Türkiye’mizin bütün bölgelerinin
özellikle deprem riski ve diğer afetlerle ilgili olumsuz etki altında olduğunu
hep birlikte biliyoruz.
Bu kanun, şu anda buraya gelmeden önce, Cumhuriyet Halk
Partisi grubuna mensup arkadaşlarımız gerçekten ilgili komisyonlarda çok güzel
öneriler sunmuşlar ve buralarda da bizler, yine bu kanunla ilgili, kanun içerisinde
belirli değişiklik yapılması noktasında önergelerimizi sunduk ama maalesef
diğer kanunlarda olduğu gibi bu kanunda da muhalefet grubundaki önergelerin
reddedildiğini hep birlikte görüyoruz.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, özellikle bu Hükûmetin, bu kanunla ilgili bu tasarı hazırlanırken şanslı
olduğunu görmek istiyorum. Çünkü hepinizin bildiği gibi 17 Ağustos Kocaeli
depremi, 12 Kasım Düzce depremini bu ülke yaşadı. 17 Ağustos depremini belediye
başkanı olarak yaşayan arkadaşlarınızdan bir tanesiyim. O dönemdeki
aksaklıkları gördüğümüz zaman, özellikle bundan sonraki dönemde bu
aksaklıkların yaşanmaması için, bu iktidarın, böylesi bir yasayı daha dikkatli
çıkarması anlamında çalışma yapması gerekiyordu, ama görüyoruz ki bu çıkan
yasayla daha önceki yaşanan aksaklıkların aynısının devam edeceği noktasında
Cumhuriyet Halk Partisi grubu olarak görüşlerimizin olduğunu ifade etmek
istiyorum.
17 Ağustos depremini incelediğiniz zaman esasında yasalardan
kaynaklanan ve teknik hatalardan kaynaklanan bir olguyla yaklaşık 30 bine yakın
vatandaşımızı kaybettik. Ama o günden bu yana baktığımızda, maalesef, üzülerek
ifade ediyorum, 2002 yılında iktidara gelen Hükûmetin
o günden bu yana depremle ilgili sadece Kocaeli bölgesinde değil, diğer
bölgelerde de pek önemli çalışma yaptıklarını söylemek mümkün değildir.
Özellikle Bayındırlık Bakanımız biraz evvel bir milletvekilimizin sorusu
üzerine kendisinin de mimar olduğunu ifade etti. Ben de,
kendim de eski belediye başkanı olarak, mimar olarak görev yaptım ama üzülerek ifade
ediyorum yine huzurlarınızda: Özellikle 29 Mart seçimlerinden önce hepimiz
televizyonlarda seyrettik, mutlaka Sayın Bakanım da seyretmiştir; İstanbul,
Marmara Bölgesi çok önemli deprem bölgesi olmasına rağmen, o seçim dönemlerinde
İstanbul’un belirli ilçelerinde kaçak yapıların nasıl yapıldığını
-vatandaşların beyanatlarına göre- televizyonlarda canlı olarak seyrettik
hepimiz. Belediyeler tarafından, belediye başkanları ve yöneticiler
tarafından seçim öncesi bu yapılan kaçak yapılaşmaya göz yumarak daha sonra,
seçimlerden sonra göstermelik olarak yine İstanbul’un belirli ilçelerinde bina
yıkımlarını hep birlikte gördük.
Ben burada Sayın Bayındırlık Bakanıma sormak istiyorum. Kendisi de
mimar olduğunu ifade etti. Acaba İstanbul’da televizyonlarda görülen o yıkım
çalışmalarında hangi ilçelerde daha fazla kaçak yapının olduğunu kendisinin
araştırmasını özellikle buradan rica ediyorum kendisinden.
Yine ayrıca, değerli milletvekili arkadaşlarım, yasayı yapmak çok
kolay. Burada hep birlikte yasayı, çoğunluğunuz da var, çıkartabilirsiniz ama
uygulamada acaba, pratikte, uygulama noktasında bunu uygulayabilme imkânınız
var mı? Bu çok önemli çünkü şu anda sadece bizim ilimizde değil, daha önce
Bayındırlık Bakanlığı Afet İşleri Daire Başkanlığıyla birlikte benim belediye
başkanlığım döneminde yapmış olduğumuz planlamaların zaman zaman
şu aşamada, şu günlerde bozulduğunu hep birlikte görüyoruz. Özellikle TOKİ,
bütün bölgelerde, Türkiye'nin bütün bölgelerinde yapmış olduğu konutların imar
planlarını uygulamadan, depreme riskli olan bölgeleri hiçe sayarak, kendi
görüşleri çerçevesinde istediği kadar plan tadilatını yapabiliyor, istediği
gibi yoğunluk artışını yapabiliyor, aynı zamanda istediği kadar kat adedi yapma
imkânına sahip.
Yine aynı şekilde, belediyelerimiz, yine bazı bölgelerde imar planlarında …
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
HİKMET ERENKAYA (Devamla) – …deprem riskini taşımasına rağmen,
aynı şekilde vatandaşın imar planlarında 1 numaralı parselde 4 kat olan
bölgelerde yine belediyelerimiz ve TOKİ’nin o aynı
2’nci numaralı parselde 15 kata kadar bina yaptığını hep birlikte görüyoruz.
Özellikle, diğer arkadaşlarımızın ifade ettiği gibi… Tabii, beş
dakikada bu kanun üzerinde konuşmak kolay değil. Ama şunu rica ediyorum özellikle
şu anda arkadaşlarımızdan: Sivil toplum örgütlerinin en önemli unsurları
depremle ilgili, Türkiye mimar ve mühendisler odalarıdır. Eğer siz yerelde
odaları yok sayarsanız, bu kanunu çıkarsanız dahi yerelde başarılı olma
şansınız yoktur, deprem risklerini azaltma şansınız da asla ve asla yoktur.
Yani burada kanun çıktığında önemli olan, yerel yönetimleri bu konuda zorlayıcı
önlemler alarak kanunun uygulanma noktasında sizin de bir çaba göstermeniz
lazım olduğunu burada söylemek istiyorum. Aksi takdirde, çıkardığınız kanunun
sadece kâğıt üzerinde kalacağı ve toplumun belirli kesimlerindeki sıkıntıları
önleme noktasında hiçbir etkisinin olmayacağı düşüncesindeyim şu anda.
O anlamda, biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, belki
birimleri birleştirme noktasında ilk bakışta iyi görüntü verse bile uzun vadeli
süreç içerisinde bu yasanın uygulanmasında sıkıntılar olacağını burada
belirtiyorum.
Önergemizi; daha önceki önergelerde olduğu gibi, çoğunluğu olduğu
için zaten kabullenme noktasında değil ama önergemizin bu kabulü noktasında ben
önerilerimi sunuyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 5 inci
maddesinin (1) inci fıkrasında geçen “Yüksek Öğretim Kurulu tarafından
bildirilecek en az on üniversite öğretim üyesi arasından Başkan tarafından
belirlenecek beş üye” ibaresinin “Yüksek Öğretim Kurulu tarafından belirlenecek
beş üye” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) –
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Deprem Danışma Kurulunda görev alacak YÖK temsilcilerinin
doğrudan YÖK tarafından belirlenmesi öngörülmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
6’ncı maddenin başlığını okutuyorum:
Başkanlık teşkilatı
MADDE 6-
BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 6. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve ekli (I) sayılı cetvelin yapılan
değişikliğe göre düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hüseyin Ünsal |
Vahap Seçer |
F. Murat Sönmez
|
|
Amasya |
Mersin |
Eskişehir |
|
M. Rıza Yalçınkaya |
Abdullah Özer |
Metin Arifağaoğlu |
|
Bartın |
Bursa |
Artvin |
Madde 6- (1) Başkanlık teşkilatı aşağıdaki hizmet birimlerinden
oluşur:
a) Planlama ve Zarar Azaltma Dairesi Başkanlığı,
b) Müdahale Dairesi Başkanlığı,
c) İyileştirme Dairesi Başkanlığı,
ç) Sivil Savunma Dairesi Başkanlığı,
d) Deprem Dairesi Başkanlığı,
e) Lojistik Dairesi Başkanlığı,
f) Yönetim Hizmetleri Dairesi Başkanlığı.
(2) Başkanlığın teşkilat yapısı ekli (I) sayılı
cetvelde gösterilmiştir.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) –
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Rıza Yalçınkaya
konuşacak Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Yalçınkaya. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) – Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım; 293 sıra sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 6’ncı maddesi
üzerine vermiş olduğumuz önergeyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye deprem, su baskını, heyelan, yangın,
çığ, meteorolojik afet gibi büyük can ve mal kaybına yol açan afetlerle çok
yoğun olarak karşılaşan ülkelerin başında gelmektedir. Afetlere karşı alınması
gereken tedbirler konusunda pek çok çalışmalar yapılmakla birlikte bunların
yeterli olduğunu söylemek de mümkün değildir. Bazı illerimizde doğal afetlere
karşı tedbirler alınmak istense de, maalesef, projeler ödenek yetersizlikleri
nedeniyle bir türlü bitirilememektedir. Örneğin, 22 Mayıs 1998 tarihinde Bartın
ilimiz büyük bir sel felaketi yaşamış olup ilin yüzde 80’i ve 2.800’e yakın ev
ve iş yeri sular altında kalmıştır. Bartın halkı maddi ve manevi olarak büyük
zarara uğramıştır. O günden bu yana her yağmur yağışında halkımız tedirgin
olmaktadır. İlimizde yaşanan büyük sel felaketinin üzerinden on bir yıl
geçmesine rağmen Bartın halkı sel tedirginliğini hâlâ üzerinden atabilmiş
değildir. Bu tedirginliğin sebebi de bir daha sel felaketinin yaşanmaması için
planlanan ve 1995 yılında yatırım programına alınan ve inşaatına başlanan Kirazlıköprü Barajı’nın hâlâ bitirilememiş olması ve ödenek
yetersizliği nedeniyle 2013 yılında bitirilmesinin öngörülmesidir. Bunun
haricinde Bartın’da sel felaketinin önlenmesine yönelik Bartın Irmağı’nın dere
yataklarının ıslahı ve ırmak ağzının genişletilmesi için başlatılan TEFER
Projesi çalışmaları da yarım kalmış, tamamlanamamıştır. Dolayısıyla bu
çalışmalar bitirilemediği için Bartın halkı her an bir sel felaketi
tehlikesiyle yüz yüzedir.
Türkiye’de, sağlıksız yapılaşma ve ranta
dayalı imar tadilatları ile çarpık kentleşme nedeniyle meydana gelen afetler ve
depremler sonucu can ve mal kayıpları daha yüksek oranlarda yaşanmaktadır. Bu
nedenle, İmar Yasası’nın, Afetler Yasası’nın, Yerel Yönetimler Yasası’nın
bütünsellik içerisinde ele alınması afetler açısından büyük önem arz
etmektedir. Afete karşı önlem almada önemli olan kriz yönetimi değil, risk
yönetimidir. Bir diğer deyişle, afet anı değil, afet öncesi tedbirler
önemlidir. Genel olarak riskin azaltılması için, bir, tehlikenin azaltılması;
iki, hasar görebilirliğin azaltılması ve üç, hasar görebilecek unsurun
değerinin azaltılması gerekir.
Ülkemizde afete duyarlı planlamayı sağlamada önemli olan, afet
tehlike ve risk haritalarının ivedilikle hazırlanması ve deprem riski yüksek
olan yerlerde yerel yönetimlerin teknik altyapısının ve personel durumlarının
güçlendirilmesinin, teknik personel istihdamını artırıcı önlemler alınmasının
ve afetlere, depremlere ve acil durumlara karşı hizmet içi eğitim
çalışmalarının organize edilmesi gerekmektedir. Felaketin gelmesi beklenmemeli,
felaketleri önleyici tedbirler en baştan alınmalıdır.
Deprem açısından ele aldığımızda Türkiye aktif bir deprem kuşağı
üzerinde bulunmaktadır. Ülkemizin 81 ilinden 55’i birinci derecede deprem
bölgesinde bulunması, ancak depremlerle birinci dereceden bağlı bulunan Yapı
Denetim Yasası’nın yalnızca 19 ili kapsaması bile tek başına depreme bakışın
yetersizliğine ilişkin bir ipucu sunmaktadır. Deprem Şûrası, Ulusal Deprem
Konseyi gibi bilimsel esasa dayalı girişimlerin devre dışı bırakılması ise bir
diğer göstergedir. Dolayısıyla, ülkemiz için kısa ve uzun vadede tüm doğal
afetleri kapsayacak esaslı bir düzenlemeye ihtiyaç vardır. Aksi takdirde,
yapılacak dar kapsamlı düzenlemeler yaraya ilaç olmaktan çok uzaktır. Sonuçta
bazı şeyleri düzeltmeden yeni bir Başkanlık oluşturmanın afetler konusunda çok
yeterli olacağını düşünmek iyimserlikten öteye gitmeyecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bu
tasarıyla, aynı görevi yapmakta olan İçişleri Bakanlığına bağlı Sivil Savunma
Genel Müdürlüğü, Bayındırlık ve İskân Bakanlığına bağlı Afet İşleri Genel
Müdürlüğü ile Başbakanlığa bağlı Acil Yardım Genel Müdürlüğünün bir çatı
altında toplanması hedeflenmektedir. Tasarının 6’ncı maddesinde Başkanlık
teşkilatının hangi hizmet birimlerinden oluşacağı tanımlanmış, İçişleri
Bakanlığı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü teşkilat yapısında yer alan daire
başkanlıklarının adı değişikliğe uğratılarak tasarıda daire başkanlıkları yeni
adıyla yer almıştır.
İçişleri Bakanlığına bağlı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü afetler
konusunda gerekli tecrübeleri kazanmış, çalışmalarını yapmış, örgüt yapısını
oluşturmuşken yeniden bir yapılanmaya gidilmesi, yeniden bir başkanlık
oluşturulması ne kadar doğru olur? İçişleri Bakanlığına bağlı olarak Sivil
Savunma Genel Müdürlüğünün teşkilat yapısına diğer iki genel müdürlüğün de
teşkilatları katılarak bu teşkilat yapılarının geliştirilmesi sağlanarak afet
ve acil durum yönetimi başkanlığının oluşturulmasının daha kolay, daha anlaşılır,
daha ekonomik olacağı kanaatini taşımaktayım. Şimdi yeni bir teşkilat yapısı
oluşturularak yeni bina bulmak, yeni personel, yeni büro malzemeleri almak,
devletimize yeni bir külfet getirecektir. Kurulmuş yapıyı bozmak kolay olabilir
ama bu yapıyı yeniden oluşturmak -ki, böylesi önemli bir konuda- daha da zor
olacaktır.
BAŞKAN – Sayın Yalçınkaya, bakınız, bir
dakikalık süreniz bir dakika kırk saniyeyi buldu. Lütfen toparlayınız,
konuşmanızı tamamlayınız.
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Devamla) – Şimdi bu teşkilatla birlikte,
Türkiye Acil Durum Genel Müdürlüğü, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Afet İşleri
Müdürlüğü teşkilatları lağvedilerek, yerine, isimleri değiştirilen ve yeni gibi
gösterilerek kurulacak olan başkanlığa bağlı daire başkanlıkları ve yeni kadrolar
ihdas edilmektedir. Yani bugüne kadar bu işle uğraşanlar, emek verenler, bu
kanunla başka görevlerde çalışmaya zorlanmakta ve yeni, tecrübesiz bir kadroyla
afet ve acil durum yönetimi başkanlığı kurulması amaçlanmaktadır.
Bu tasarının bu hâliyle çok faydalı olacağı kanaatini taşımıyorum
ve bu tasarının oldubittiye getirilmeden, üzerinde daha çok düşünülmesi,
tartışılması gerektiğine inanıyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
7’nci maddenin başlığını okutuyorum:
Başkanın görevleri
MADDE 7-
BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 7. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hüseyin Ünsal |
Ali Oksal |
Şahin Mengü |
|
Amasya |
Mersin |
Manisa |
|
Ergün Aydoğan |
Algan Hacaloğlu |
Tacidar Seyhan |
|
Balıkesir |
İstanbul |
Adana |
Madde 7- (1) Başkan, Başkanlığın en üst amiridir ve görevleri
şunlardır:
a) Başkalık hizmetlerini mevzuat hükümlerine, kalkınma planları ve
yıllık programlara, Başkanlığın amaç ve politikalarına, stratejik planlarına,
performans ölçütlerine, hizmet kalite ve standartlarına ve bütünleşik afet
yönetimi ilkesine uygun olarak yürütmek,
b) Afet ve Acil Durum Koordinasyon Kurulunun toplanması amacıyla
Kurul Başkanına öneride bulunmak,
c) Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulu, Afet ve Acil Durum
Koordinasyon Kurulu ile Deprem Danışma Kurulunun sekreterya
hizmetlerinin mevzuat hükümlerine göre yürütmek,
ç) Afet ve acil durum hallerinde müdahaleyi koordine etmek ve üst
makamları bilgilendirmek,
d) Sivil savunma arama ve kurtarma birlik müdürlüklerinin görev
yerlerini, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ve sivil toplum kuruluşları ile
koordine ederek belirlemek,
e)10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu
Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu uyarınca bir iç denetçi atamak,
f) Resmî ve özel kurum ve kuruluşlar ile ilişkileri yürütmek,
g) Basın ve halkla ilişkiler faaliyetlerini planlamak ve yürütmek,
ğ) Başkanlığın yıllık çalışma raporu ve eylem planını hazırlamak,
h) Başbakan veya ilgili bakan tarafından verilecek benzeri
görevleri yapmak.
(2) Başkan, bu Kanunda belirtilen hizmetlerin yürütülmesinden
Başbakana karşı sorumludur.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet…
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Seyhan.
TACİDAR SEYHAN (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İlgili madde başkanın görevlerini tanımlamış ancak ben daha çok bu
bölümde… Bir yapı oluşturuluyor değerli arkadaşlarım. Yapının nasıl
oluşturulduğundan, yapının ne olduğundan çok işin nasıl yapıldığı önemlidir.
Türkiye’de bir alışkanlığımız var. Eğer bu kurum yapamıyorsa “İşi alalım, başka
bir kuruma devredelim.” Oysa, önemli olan, kuruma
nitelik kazandırmaktır. Kurumun niteliği aslında programın başlangıcından belli
olur.
Bakın, bu yapı içerisinde bir eğitim bölümü, eğitim programı
detaylarıyla tanımlanmamış, dolayısıyla bizim Türkiye’de afet öncesi ve sonrası
bir eğitim sorunu hâline gelmiştir. Ben isterdim ki ders kitaplarımızda daha
öncelikli olarak afet yönetimi ve afet eğitimi verilsin ve isterdim ki birçok
mühendislik dallarımız ikinci yıldan sonra… Nasıl elektrik mühendisliği
ayrılıyorsa afet yönetimi bir mühendislik dalı olsun. Bunu dikkate almak lazım
arkadaşlar. Özellikle deprem riski yüzde 90’ın üzerinde olan yerlerde bu
mühendislik ve bilim dalına ihtiyacı var, her ülkenin var.
Bakın, şimdi başkan seçeceğiz, başkanın görevlerini tanımlıyoruz.
Bu kadar yapıyı koordine edecek kişiyi, nitelikli kişiyi nereden bulacaksınız?
Bir tek üniversite eğitimi almak yetmiyor. Koyarsınız, niteliklerini
yazarsanız, “Falan falan yerlerden mezun olan kişi.”
dersiniz ama buna bir de eğitim lazım, bir doktora lazım, mutlaka yetişkin
insan ihtiyacını buradan karşılamak lazım.
Bakın değerli arkadaşlarım, deprem yönetimini, öncesinde nasıl
yapıyoruz? Yapı denetimiyle yapıyoruz. Bizde her şey usulüne göre yönetiliyor.
Yapı denetimini kurduk. Bir denetleme müşavirlik firması var ama denetleme
müşavirlik firmasının üzerinde bir başka denetim kurumu yok. Zayıf, cılız;
devlet orada âciz kalmış; yapı denetim firmalarımızın
büyük bir bölümü dökülüyor. Biz de depremle mücadele ettiğimizi zannediyoruz.
İyi ve doğru yapanlara haksızlık olmasın, onları bir yere koyalım ama ülkemizde
yapı denetiminin büyük bir çoğunluğu mimarın belli bir zamanda, mühendisin
belli bir zamanda imza atmaya gitmesiyle gerçekleşiyor. Böyle ciddiyetsiz bir
üst yönetim anlayışıyla, böyle büyük bir istismarı birlikte yaşarsanız, deprem
öncesinden deprem sonrasını felakete dönüştürürsünüz. Aynı şey şimdi var. Üst
denetleme kurulları belli değil. Kurumların görevlerini birleştirmek bunu bir
adım ileriye götürmez değerli arkadaşlar. Burada yapmamız gereken, kurumlara
sonuna kadar bir nitelik kazandırmaktır.
İkincisi, özellikle afet ve felaket sonrasındaki koordinasyona
bakıyoruz, son derece deneyimsiz. Üç tane tatbikatla bu iş yapılmıyor değerli
arkadaşlarım. Bir de siyaset bu işin içerisine girdiği zaman liyakati
öldürüyor. Liyakatin olmadığı yerde temiz, dürüst, nitelikli yönetim olmaz.
Mutlaka liyakate önem vereceksiniz.
Bakın, Türkiye’deki kurtarma çalışmalarına bakıyoruz, her şey bir
panik içerisinde. Kurtarmanın ilk günü kimin başta olduğu, kimin nereden
sorumlu olduğu konusunda ciddi bir organizasyon eksikliği var. En son kurtarma
operasyonunu -çok büyük bir afet, Allah korusun, önümüze gelmedi ama- en son
depremde bir kötü kurtarma operasyonu yaşamıştık ama bir helikopter kazasında
bir kurtarma operasyonu yaşadık. Kriz masasında kimseyi bulamadınız maalesef.
Krizin sorumlusu belli değil. Biz de bir siyasetçi olarak bölgeye akın etmeye
çok hevesliyiz. Gidiyor zaten, bir yetkili gittiği zaman orada işin başında
uğraşması gereken kişiler giden yetkiliyi karşılamakla uğraşıyor bizde.
Konvoyda biz protokole takılacağız diye kurtarma işini unutuyoruz. Bu da büyük felaket. Dikkat etmek lazım.
Öncelikle, biz siyasi denetimlerimizi, siyasi gezilerimizi
yaparken herkesin görev başında, görevden uzaklaşmadan o disipline uymalarını
sağlayacak bir sistemi oturtmamız lazım. Elbette gidelim sahip çıkalım ama
oradaki kriz masası herkesin ulaşacağı kriz masaları olmalı, bölgesel nitelik kazandırmalı,
bölgesel eğitimler yapılmalı, bu eğitimlerin kurumsal niteliğe kavuşturulması
sağlanmalı. Bunun dışında üniversitelerimizde mutlaka mühendislik alanlarında
afet ve deprem yönetimi konularında özel bölümleri çoğaltalım ve bu eğitimler
verilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Seyhan, konuşmanızı tamamlayınız.
TACİDAR SEYHAN (Devamla) – Ve en önemli şey değerli arkadaşlar,
afet yönetimi konusunda görevlendirilecek kişilerin liyakatine ve deneyimine
önem verilmelidir. Bilgisayar başında oturan kişiden başkanlık müessesesine
gelen kişiye kadar işin bilincinde olanlar, toplumsal sorumluluğunun farkında
olanlar, toplum psikolojisini algılayabilecekler, yapı ve afet sonrası yardım
denetimini sağlayabilecek kişiler olmalıdır.
Ben, bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum. Önergeye destek
istiyorum değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Seyhan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
8’inci maddenin başlığını okutuyorum:
Planlama ve Zarar Azaltma Dairesi Başkanlığı
MADDE 8-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 8 inci
maddesinin (1) inci fıkrasının (ç) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Kalaycı
|
Mustafa Enöz |
Şenol Bal |
|
Konya |
Manisa |
İzmir |
|
Behiç Çelik |
Cemaleddin Uslu |
Alim Işık |
|
Mersin |
Edirne |
Kütahya |
|
Hüseyin Yıldız |
Abdülkadir Akcan |
Osman Durmuş |
|
Antalya |
Afyonkarahisar |
Kırıkkale |
|
|
Akif Akkuş |
|
|
|
Mersin |
|
“ç) Afet ve acil durum hallerinde yapılacak ayni, nakdi ve insani
yardımların esaslarını belirlemek,”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 8. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Halil Ünlütepe |
Ahmet Küçük |
Ali Rıza Öztürk |
|
Afyonkarahisar |
Çanakkale |
Mersin |
|
Ali Koçal |
|
Algan Hacaloğlu |
|
Zonguldak |
|
İstanbul |
Madde 8- (1) Planlama ve Zarar Azaltma Dairesi Başkanlığının
görevleri şunlardır:
a) Ülke düzeyinde uygulanacak afet ve acil durum müdahale, risk
yönetimi ve zarar azaltma planlarını yapmak veya yaptırmak,
b) Muhtemel afet ve acil durum bölgelerini tespit etmek ve
önleyici tedbirleri ilan etmek,
c) Zarara uğraması muhtemel yerlerin plan, proje ve imar
esaslarını belirlemek,
ç) İlan edilen önleyici tedbirler ile zarara uğraması muhtemel
yerler için belirlenen plan, proje ve imar esaslarının uygulanmasını izlemek,
d) Ayni, nakdi ve insani yardım esaslarını belirlemek,
e) Afet ve acil durumlar hakkında halkı bilgilendirme,
bilinçlendirme ve eğitim çalışmaları yapmak,
f) Yurtiçi ve yurtdışında meydana gelen afet ve acil durumlarla
ilgili bilgileri toplamak ve değerlendirmek,
g) Afet ve acil durum yönetim merkezlerinin, ortak haberleşme ve
bilgi sistemlerinin standardını belirlemek ve denetlemek,
ğ) Afet ve Acil Durum Eğitim Merkezinin iş ve işlemlerini
yürütmek,
h) Afet ve acil durumlara ilişkin;
1) Yönetim stratejilerini belirlemek,
2) Her türlü bilgi, haberleşme, tahmin ve erken uyarı sistemlerini
kurmak ve işletmek,
3) Kamu yatırımları ile personel ihtiyacı konusunda ilgili
kurumlara öneride bulunmak,
4) Eğitim faaliyetleri ve tatbikatları yapmak veya yaptırmak,
5) Sigorta hizmetlerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasını
sağlamak,
6) Hizmet standartlarını ve akreditasyon esaslarını belirlemek ve
denetlemek,
ı) Başkan tarafından verilecek benzeri görevleri
yapmak.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT
BAĞCI (Çorum) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Ünlütepe, buyurun
efendim.
HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan,
değerli arkadaşlarım; hepinizi saygı ile selamlıyorum. Vermiş olduğumuz önerge
hakkında bilgi aktarmak üzere söz almış bulunuyorum.
Öncelikle, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Yasa Tasarısı kendi içinde ciddi sorunlar yaratacak olan
birtakım düzenlemeler getirmektedir. Bunlardan bir tanesi -o konu üzerinde
durmak lazım- Anayasa’nın 127’nci maddesi açısından sorunları olan bir yasal
düzenlemedir. Bu, komisyonlarda yeterince tartışılmadı gibi geldi bana. Ayrıca,
bu yasa çözümleri sonuçlandıran, sorunları sonuçlandıran bir yasa değil,
bünyesinde yeni sorunlar yaratacak olan bir düzenlemedir. Bu nedenle
endişelerimizi paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye doğal afetlerle sık sık karşı karşıya kalan bir ülkedir. Benim ilim de deprem
bölgesi olan illerden birisidir, hem 2001 hem de 1995 yıllarında iki büyük
deprem geçirmiştir. 2002 depreminin yarattığı sorunlar hâlâ daha ilimizde
çözümlenememiştir. Bunu çözümleyemeyenlerin başında da maalesef yeni sorunların
yaratılmasına da neden olan Bayındırlık Bakanlığı gelmektedir.
Bakın, size bir örnek vermek istiyorum: 2003 yılında Sayın Bakan
Zeki Ergezen. O bölgede afet konutlarının yapımıyla
ilgili konutların yer tespiti yapılıyor. Yer tespiti nasıl yapılacaktır? Elbette
yer tespitiyle öncelikle zemin etütleri yapılmış, dayanıklı, uygun olan
bölgelere konutların yapılması gerekir. Bununla ilgili olarak sorduğum soruya
Sayın Bakanın yanıtı şu: “Yer seçimi işlemleri Bakanlığımızın Afet İşleri Genel
Müdürlüğünce yapılmaktadır.” Tespit edilen yer neresi? Dere yatağı. Peki,
bununla ilgili rapor düzenlemesinde yapısı aynen şu, bilgi notu Arsa Ofisinin:
“Zemin genelde iri bloklu, çakıllı, kumlu olup yer yer
çukurlara rastlanmaktadır.” Böyle bir yere siz konut yaptırabilir misiniz?
Böyle bir yerin konutunun seçimini Bayındırlık Bakanlığı yapabilir mi? Bana
göre asıl sorun Bakanlık. Bakanlık, bu insanları yeniden bir sel felaketi
geldiğinde ölümle karşı karşıya bırakıyor. Yeri tespit eden Bakanlık, “Buraya
yapacaksınız.” diyen Bakanlık.
Şimdi gelirken bir arkadaşım beni uyardı, “Bizim oralarda bir
özdeyiş vardır. Dere kenarına ev yaparsan sel için yaparsın.” dedi. İşte, doğal
bir deprem sonucunda konutları yıkılan kişilerin yeni konut alanlarının
tespitinde Bakanlığımız dere içini seçti ve konutlar oraya yapıldı.
Yine bu konudaki kendi bölgemle ilgili bir sorunu daha sizlerle
paylaşmak istiyorum: O deprem bölgesinde pek çok çiftçimizin ahırları yıkıldı,
samanlıkları yıkıldı, kullanılamaz bir hâle geldi. O dönem Bakanlık “Biz sizin
ahırlarınızı yapacağız ve ihtiyacınızı karşılayacağız.” diyerek yurttaşları
borçlandırdı, senet aldı ellerinden. Sene 2009, daha buralar yapılmadı.
Senetler Bayındırlık Bakanlığında. Özel bir kişi olsa hakkında dava açılırdı.
Bu insanların daha ahırları yapılmadı yedi yıldır. Afyon bölgesi hayvancılıkla
geçinen bir bölge, bu insanlar hayvanlarını nerede besleyecek?
Sayın Bakan yine Zeki Ergezen, verdiği
yanıt -elbette Bakanın verdiği yanıtlara güvenmek zorundayız, güvenmek
zorundasınız ve ben Bakanın sözünü o bölgelerde gittim söyledim-: “2005 yılında
sonuçlanacak.” Sene 2009…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) – Bağlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Ünlütepe.
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) – Yani açıkçası, ne kadar düzgün yasal
düzenlemeler yapmaya çalışırsanız çalışın, Türkiye’deki en büyük sıkıntı
Bakanlıktaki yanlış kadrolaşma ve sorunlara bilimsel açıdan bakmamanın
getirdiği sıkıntılardır.
Demin de söyledim, bu yasa kendi bünyesinde ciddi sıkıntılar doğuran
bir yasa. Arama ve kurtarma birlikleri on bir ilde yapılmıştı, on bir bölgede
vardı. On bir bölgeden şimdi siz bunları yerel yönetimlere bağlıyorsunuz, il
özel idarelerine bağlıyorsunuz. Zaman zaman, başka
bir alanda bir felaket olursa kimin gideceğinde, nasıl gidileceğinde, ne
şekilde gidileceğinde açıkçası idari açıdan ciddi sıkıntılar doğacaktır.
Bunların aşılması gerekir. Örneğin, bizim ilimizde afet ve kurtarma birliği
var. Konya’daki bir binanın çöküşünde Afyon’daki ekip gitmiştir, Burdur’dakine
Afyon’daki ekip gitmiştir, başarılı bir çalışma yapmıştır. Siz çatıda yeni bir
düzenlemeye, yeni bir yapılaşmaya gidiyoruz derseniz, bu doğrudan doğruya bir
kadrolaşmanın getireceği bir olaydır diye düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) – Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. Önergemize destek olmanızı rica ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ünlütepe.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 8 inci
maddesinin (i) inci fıkrasının (ç) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
“ç) Afet ve acil durum hallerinde yapılacak ayni, nakdi ve insani
yardımların esaslarını belirlemek,”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT
BAĞCI (Çorum) – Katılmıyoruz Sayın Başkan
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İfadenin daha anlaşılır hâle getirilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
9’uncu maddenin başlığını okutuyorum:
Müdahale Dairesi Başkanlığı
MADDE 9-
BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sıra sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 9. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Rahmi Güner |
Ergün Aydoğan |
Abdullah Özer |
|
Ordu |
Balıkesir |
Bursa |
|
Tacidar Seyhan |
Birgen Keleş |
Metin Arifağaoğlu |
|
Adana |
İstanbul |
Artvin |
Madde 9- (1) Müdahale Dairesi Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Afet ve acil durum esnasında kamu, özel ve sivil toplum
kuruluşları, yabancı kişi ve kuruluşlara ait her türlü kaynakları
değerlendirerek afet veya acil durumun etkilerini gidermeye yönelik müdahale
çalışmalarını yürütmek,
b) Başbakanlık afet ve acil durum yönetimi merkezini idare etmek,
c) Kamu kurum ve kuruluşları ile illerde afet ve acil durum
yönetimi merkezlerinin açılması ve yönetilmesini sağlamak,
ç) İtfaiye, arama ve kurtarma hizmetlerinin standartlarını
belirlemek,
d) İtfaiye, arama ve kurtarma hizmeti veren kurum ve kuruluşlarla
işbirliği yapmak,
e) Gönüllü itfaiye ile arama ve kurtarma hizmetlerini düzenlemek
ve teşvik etmek,
f) Koruyucu ve kurtarıcı faaliyetleri planlamak ve yürütmek,
g) Afet ve acil duruma ilişkin anlaşmalarla verilen görevleri
yürütmek,
ğ) Yabancı devletlerle ve uluslararası kuruluşlarla görev alanına
giren konularda işbirliği yapmak,
h) Başkan tarafından verilecek benzeri görevleri yapmak.
(2) Başkanlık, yurtiçinde ve yurtdışında meydana gelen afet ve
acil durumlara ilişkin yardım kampanyaları düzenleyebilir.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Güner, konuşacak mısınız?
RAHMİ GÜNER (Ordu) – Evet.
BAŞKAN – Buyurun efendim.
RAHMİ GÜNER (Ordu) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Afet ve
Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısı’nın 9’uncu maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Ülkemizde afet ve acil durum yönetimini gerektiren hususlar
üç kurum tarafından yönetil-mekteyken bu kanun ile
Başbakanlık Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı
Afet İşleri Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü
ortadan kaldırılarak Başbakanlığa bağlı olarak çalışacak ve Başbakanın
görevlendireceği bir bakan vasıtası ile yönetilecek Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı kurulmaktadır. Bunun çıkış
noktası, sanırım karşılaştığımız afet ve acil durumlar karşısında yaşadığımız
karmaşa, özellikle yetki karmaşası, koordinasyon bozukluğu ve her türlü
beceriksizlik neticesinde faturanın yine kamu yönetimine çıkarılmasıdır. Bir
noktada yönetimin sağlanması neticesinde bütün bu sorunların üstesinden gelmek
mümkün olmayacaktır. Amaçlanan ile ortaya çıkarılan yapı, beraberinde daha
karmaşık sorunları getirecektir. Kimi görevleri itibarıyla farklılık gösteren
kurumların birleştirilmesi pratikte yeni yapısal yönetim problemlerini
getirecektir. Ülkemizde yeniden yapılanma sürecinde yaşanan krizin baş
sorumlusu maalesef hep devlet, kamu yönetimi ilan ediliyor. Bu tasarıyla
kamunun yeniden yapılandırılması operasyonuna afet ve acil durum hizmetleri de
dâhil ediliyor. Bu ve benzeri düzenlemeler ile sosyal devlet anlayışından biraz
daha uzaklaşılmakta ve düzenleyici devlet anlayışı yerleştirilmektedir. Yeni
düzenleme neticesinde kamuoyunda imar ve afet hizmetlerinin kamusal hizmet
olmaktan çıkarak ticarileşme sürecine girmesi kaygısı yaşanacaktır.
Sayın milletvekilleri, diğer benzeri düzenlemeler neticesinde
ortaya çıkan tablo bu kaygıların ciddiyetine vurgu yapmaktadır. Yaşadığımız
afetler, başta deprem, yine birçok yerlerde sel felaketleri, don felaketleri,
yangın felaketleri ülkemizin birçok bölgelerinde devamlı yaşanmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, benim bölgem Karadeniz Bölgesi devamlı sel
afetleri olan bir bölgedir ve Karadeniz Bölgesi’nde bu sel afetlerinde -şunu
açıkça belirtmek istiyorum- kamunun ve devletin yardımı çok geç gitmektedir.
Yine, değerli arkadaşlarım, kendi bölgemden bir örnek vermek
istiyorum. Bu örnek 2004 yılında yaşanan bir don felaketidir. Binlerce aile,
binlerce üretici sadece o yılın mahsulünden değil, üç-dört sene o meyve verecek
olan, fındık verecek olan ağaçların tamamen kuruması, yok olması neticesinde
binlerce aile mağdur duruma düşmüştür.
Değerli arkadaşlarım, biz, o zaman, iktidar partisine, burada bir
felaket yaşanmıştır, don afeti yaşanmıştır diye devamlı baskılar yaptık, halk
baskı yaptı. Öyle bir tespit yapıldı ki kimin zarar gördüğü, kimin zarar
görmediği… Adil bir tespit yapılamadı. Fakat, yapılan
tespit, 2004-2005 yıllarında, ne zaman seçim varsa, mahallî seçim varsa,
mahallî seçimden on beş, yirmi gün önce, genel seçim varsa yine on, on beş,
yirmi gün önce, belli bir miktar para aktarılmakta. Yani, şunu söylemek
istiyorum: Mağdur olan bu ailelerin yardımı beş senedir yerine ulaşmamaktadır.
Şu anda 100, 150, 160 trilyon, bir don felaketinden mağdur olan ailelere bu
yardım yapılmamıştır, ne zaman seçim varsa o seçimden önce yapılmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, bu şekilde zarar gören vatandaşlarımıza, bu
şekilde felakete uğrayan vatandaşlarımıza, afetten zarar gören vatandaşlarımıza
yardım yapılacaksa bu bir siyasi istismar değil, siyasi yatırım da olmamalı
ancak o vatandaşların gereksinimi olan, ihtiyaçları olan çerçevede
yapılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Güner.
RAHMİ GÜNER (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, şimdi, bizim
teklifimizde diyoruz ki bu şekilde felakete uğramalarda, sel, afet, deprem gibi
birçok şeylerde koordineli bir yardım yapılmamaktadır. İşte, sunmuş olduğumuz
teklifte, önergede şunu söylüyoruz: “Başbakanlık, yurt içinde ve yurt dışında
meydana gelen afet ve acil durumlara ilişkin yardım kampanyaları
düzenleyebilir.” diyoruz. Bu yapılan kampanyalarda bir organizasyon bozukluğu,
bir organizasyon noksanlığı olmaması için, bunun bizzat Başbakanlık tarafından
organize edilmesinde ve bu şekilde afetzedelere ulaştırılmasında yarar
görüyoruz. Tek bu amaçla bu teklifi verdik. Bu da bir afetten sonraki acil
önlemlerin en büyük göstergesi olacak, yardım olacaktır. Zaten tasarıda
gördüğümüz bir durum. Afetlerin meydana gelmesini önleyici değil, afetlerden
sonra ne yapılması gerektiği şeklinde bir kanun tasarısıdır. Biz bu yönden de
yetersiz buluyoruz.
Ben sözlerimi bitirirken hepinize saygılar sunuyorum. Teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Güner.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
10’uncu maddenin başlığını okutuyorum:
İyileştirme Dairesi Başkanlığı
MADDE 10-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 10. maddesinin madde
başlığının, İyileştirme ve Yeniden Yapılanma Dairesi Başkanlığı olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hüseyin Ünsal |
Ali İhsan
Köktürk |
Şahin Mengü |
|
Amasya |
Zonguldak |
Manisa |
|
Halil Ünlütepe |
|
Hakkı Suha Okay |
|
Afyonkarahisar |
|
Ankara |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 10 uncu
maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Kalaycı |
Şenol Bal |
Behiç Çelik |
|
Konya |
İzmir |
Mersin |
|
Hüseyin Yıldız |
Alim Işık |
Mustafa Enöz |
|
Antalya |
Kütahya |
Manisa |
|
|
Cemaleddin Uslu |
|
|
|
Edirne |
|
“b) Afet ve acil durum bölgelerinde geçici yerleşmeyi sağlamak,
zarara uğramış kişilerin tedavi, iaşe, ibate, sosyal ve psikolojik destek
hizmetlerini koordine etmek,”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Kurumun görevi bentte sayılan iş ve işlemleri koordine
etmek olduğundan buna göre gerekli düzeltme yapılmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 10. maddesinin
madde başlığının, İyileştirme ve Yeniden Yapılanma Dairesi Başkanlığı olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Ünsal (Amasya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Ünsal.
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
gerekçemiz şu: Madde içeriğinde, afet ve acil durum sonrası iyileştirme
görevinin yanında, tamamen afet öncesi normal yaşama döndürme faaliyeti olan
yeniden yapılanma görevine yer verilmiştir. Önergemizle, Başkanlık adına her
iki görevi de kapsayacak şekilde belirlenmesi amaçlanmıştır.
Tabii burada bizim hassasiyetle üzerinde durduğumuz şey şu: Bu
yasanın sağlıklı bir şekilde çıkması. Ama gördüğümüz bir gerçek var ki, bu
yasayı bu cuma günü görüşüyoruz, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun bu konuya
ne kadar isteksiz olduğunu da görüyoruz. Bunu da üzülerek ifade etmek
istiyorum.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; getirdiğimiz önerilerin,
yasanın sağlıklı çıkmasıyla ilgili, afet gibi önemli bir konuya katkı sunmak
için yaptığımızın da bilinmesinde fayda olduğunu düşünüyorum. Bizler,
görüşülmekte olan yasanın, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı taslağının, ihtiyacı karşılamaktan yoksun,
sorunları çözmek yerine beraberinde yeni sorunları da getiren bir tasarı
niteliğinde olduğunu görmekteyiz.
Afetin yarattığı tehlikeler göz önüne alınacak olursa, hassas bir
coğrafyada bulunan ülkemizin yerleşim alanlarında tehlikelerin önlenmesi, afet
risklerinin ve zararlarının azaltılmasında, en akılcı ve etkin yöntemin, kriz
yönetiminden önce risk yönetimine öncelik veren bir anlayışın bu yasada hâkim
olmasıdır. Bu yasa riski yönetmemektedir, sadece krizi yönetmek için getirilmiş
bir yasadır. Oysaki tasarı, adından da anlaşılacağı gibi, acil durum, yani kriz
yönetimi, bir başka deyişle, afet sonrası yapılacak iş ve işlemleri
tanımlamaktadır. Afet öncesi zarar azaltma işlemlerinin yapılacağı mühendislik
hizmetlerinin tanımlanmadığı ve kurumsal yapıda da yer almadığı görülmektedir.
Tasarıda afet yönetiminin tek çatı altında yeniden
yapılandırılması ilk bakışta olumlu bir gelişme olarak görülmektedir ama
ülkemizin afet potansiyeli göz önüne alındığında yetersiz kaldığı da ortadadır.
Mevcut genel müdürlüklerin eleman, deneyim ve bilgi birikiminin birleştirilerek
koordineli çalışması yerine bu kurumların lağvedilerek daha düşük elaman
sayısıyla çekirdek bir kadrodan oluşan bir konumla -ki, bu kadronun kimlerden
oluşacağını anlamakta da zorluk çekmiyoruz- bir çözüm getirmeyecektir. Bu yolla
afet hizmeti gören temel kurumlarda elli yılı aşkın bir süredir oluşmuş bilgi
birikimi, deneyimi sıfırlanmaktadır. Hizmetler satın almaya dönük bir
düzenlemeye doğru piyasacı anlayışla sürdürülecektir.
Taslağın diğer önemli bir eksiği de araştırma ve geliştirme
boyutudur yani ARGE boyutudur. Ülkemizin jeolojik, jeomorfolojik yapısı ve
meteorolojik özellikleri değişik afet türlerinin yaygın olarak yaşanmasına
neden olmaktadır. Bu afetleri araştıran, afet zararlarının önlenmesi için
alınabilecek mühendislik önlemlerini ortaya koyan bilimsel araştırmaların
yapıldığı bir biçimin oluşturulması konusunda ilke düzeyinde bile bir vurguya
yasada rastlanılmamaktadır.
Afetlerle mücadelenin temel araçlarından biri de ekonomik
kaynaklardır. Afetlere karşı direnebilme ve ileride doğabilecek risklere karşı
kalkınmasını güvence altına almak için her yıl bütçenin yüzde 3’ünün zarar
azaltma harcamalarına ayrılması gerekmektedir yani bunun için bir “afet fonu”
oluşturulmalıdır.
Çağdaş afet yönetim sisteminin en önemli evrelerinden biri olan
“yeniden inşa” evresi taslakta sadece adıyla anılmaktadır ve devre dışı
bırakılmıştır. Bu bir sosyal devlet anlayışından uzaklaşma anlamına
gelmektedir.
Taslakta gözlenen temel eksiklerden biri de anayasal kuruluşlar
olan meslek odalarından -bir kez daha söylüyorum- hiç söz edilmemesidir. Dolayısıyla Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin ve onlara
bağlı meslek odalarının bu taslak içerisinde yer almaması, basit bir sivil
toplum örgütü, sivil toplum kuruluşları olarak söz edilmesi kabul edilecek bir
durum değildir ve her şeyden önemlisi, afet yönetim sistemi kurumsal yapılanma
ve mevzuatı ile birlikte bir bütün hâlinde işleyen bir sistemdir. Yürürlükte
7269 sayılı Afet Yasası ve ilgili mevzuatta gerekli değişiklikler yapılmadan
kurumsal yapılanmaya gidilmesi gerçek bir sonuç vermeyecek, doğabilecek afet
sorunlarına da çözüm getirmeyeceği de ortadadır.
Dolayısıyla önergemizin lehinde oy kullanılmasını talep ediyor,
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ünsal.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
11’inci maddenin başlığını okutuyorum:
Sivil Savunma Dairesi Başkanlığı
MADDE 11-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 11 inci
maddesinin (1) inci fıkrasının (c) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Kalaycı
|
Şenol Bal |
Behiç Çelik |
|
Konya |
İzmir |
Mersin |
|
Cemaleddin Uslu |
Mustafa Enöz |
Hüseyin Yıldız |
|
Edirne |
Manisa |
Antalya |
|
Alim Işık |
Abdülkadir Akcan |
Akif Akkuş |
|
Kütahya |
Afyonkarahisar |
Mersin |
“c) Seferberlik ve savaş hazırlıklarında ihtiyaç duyulacak sivil
kaynakların envanterini güncel tutmak,”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sıra sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 11 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Zekeriya Akıncı |
İsa Gök |
Fehmi Murat
Sönmez |
|
Ankara |
Mersin |
Eskişehir |
|
Rahmi Güner |
Vahap Seçer |
Şahin Mengü |
|
Ordu |
Mersin |
Manisa |
Madde 11- (1) Sivil Savunma Dairesi Başkanlığının görevleri
şunlardır:
a) Kamu kurum ve kuruluşları ile özel kuruluşlarda sivil savunma
hizmetlerini planlamak, uygulamak ve denetlemek,
b) Her türlü silahsız koruyucu ve kurtarıcı tedbirleri, acil
kurtarma ve ilk yardım faaliyetlerini planlamak ve yürütmek,
c) Seferberlik ve savaş hazırlıklarında ihtiyaç duyulacak sivil
kaynakları tespit etmek,
ç) Sivil savunma gayretlerinin halk tarafından desteklenmesi ve
halkın moralinin korunmasını sağlamaya yönelik çalışmalar yapmak,
d) Kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer maddelerin meydana
getireceği tehlikelere karşı alınacak önlemleri ve yapılacak çalışmaları tespit
etmek ve bunlarla ilgili bakanlık, kamu ve özel kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu
sağlamak,
e) Hayati önem taşıyan her türlü resmi ve özel tesis ve
kuruluşların korunması ve faaliyetlerinin devamını sağlayacak iyileştirmeleri
yapmak,
f) Başkan tarafından verilecek benzeri görevleri yapmak.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Akıncı.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, görüşmekte olduğumuz yasa tasarısıyla ilgili
kimi kaygılarımızı arkadaşlarım ve ben ifade etmeye çalışıyoruz ama bir şeye
dikkatinizi çekmek istiyorum. AKP’nin iktidar olduğu yedi yıldan beri yapılan
çok çeşitli düzenlemelerle -ki bu benzerlerinden birisidir- ülkemizin kimisi
cumhuriyetle yaşıt kimisi cumhuriyetin emaneti olan temel kurum ve
kuruluşlarının bazen satılarak bazen kapatılarak, kimilerininse hizmet devri
veya birleştirme yoluyla işlevsiz hâle getirilmekte olduğuna tanık oluyoruz.
“Durmak yok, yola devam.” dediniz. Çok şükür, bu yolda sıra sata sata mayınlı sınır arazilerine, kapata kapata
da Afet İşlerine kadar geldiniz. Tebrik ediyoruz.
Bu bağlamda bazı hizmetler de yerele devredilerek altından
kalkılmaz hâle getiriliyor. Bazen yeni kadro ihdaslarıyla ele geçirme
operasyonlarının son rötuşları yapılıyor. Ama diğer yandan da yıllarını bu
kurumlara vermiş personel perişan oluyor, ülkenin yetişmiş insan gücü heba
ediliyor ki bu yasayla yer yer yapılan da bu zaten.
Değerli arkadaşlarım, ülkemizde afet hizmetleri farklı kurumlarca
yürütülmektedir. Bu kurumların arasında koordinasyon olmadığı, bu nedenle
işlerin yürümediği konusunda eleştiriler hep olmuştur. Bu konunun açıklığa
kavuşturulması için kurumların faaliyet alanlarını ve bu çalışmaların
zamanlamasını da bir kez daha dikkatinize sunmak istiyorum.
Sivil Savunma Genel Müdürlüğü arama-kurtarma çalışmalarını, Afet
İşleri acil yardım ihtiyaçlarını, Kızılay ise geçici barınma ve ilaç, tedavi
gibi hizmetleri karşılarken, “TAY” yani “Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel
Müdürlüğü” de tüm bu çalışmaları koordine ediyor, diğer kurumlar da kendi
üzerlerine düşenleri yapıyor. Yani burada tek elden ve eş zamanlı bir hizmet
götürme zorunluluğu yoktur, her kurum farklı zaman ve sürelerle hizmet
götürmektedir. Sivil Savunma işini bitirip çekilir, Kızılay kendi konusunda
bağımsız çalışır, Afet İşleri ise hasar tespitten tutun -hak sahiplerine, bir
sigorta şirketi gibi- konut yapımına kadar çok geniş bir alanda ve uzun süreli
çalışma sürdürür. Yani bu üç kurumun ortak ekip oluşturmayı gerektiren çalışma
alanı neredeyse yoktur. Bu kurumlar, aynı alan üzerinde, aynı konunun
birbiriyle ilgisiz bölümleri üzerinde çalışma yürütmektedirler. Zaten gerekli
görülen her konuda da birbirlerini desteklemektedirler.
Değerli arkadaşlarım, bu düzenleme belki biraz da Avrupa Birliğine
uyum, o müktesebat dediğimiz yapılanmaya uyum çabası içerisinde düzenlenmiş
olabilir ama söz konusu olan afet olunca, bilmeliyiz ki, Türkiye'nin birçok
Avrupa Birliği ülkesiyle benzerliği hiç yoktur. Örneğin, deprem gibi bir büyük
afet riski Avrupa’nın birçok ülkesinde sıfıra yakındır. Bir örneği dikkatinize
sunmak istiyorum: 1775 yılında yaşanan Lizbon depreminden bu yana birçok Avrupa
ülkesinde deprem görülmedi; çünkü Avrupa kıtasında genellikle erozyon
tamamlanmış, nehirler yatağını bulmuş ve yerleşim alanlarında da koşullarına
uygun kentleşme tamamlanmıştır. Heyelan, çığ, kaya düşmesi, deprem, su
baskınları gibi felaketlere çok nadir ve düşük düzeyde rastlandığı için
Avrupa’da afet mevzuatı bir anlamda da çevre mevzuatı olarak görülür. Biz bu
mevzuata uyarken kendi şartlarımıza uygun kurumsal ihtiyaçlarımızı mutlaka
korumalıyız diye düşünüyoruz.
Yok eğer söz konusu
olan hizmetlerin yerelleşmesi ise, birçok afette zaten kriz ilanı gerekmeksizin
sorun yerel ölçekte çözülmektedir, gerekirse il ya da merkezî düzeyde kriz
merkezleri oluşturulmaktadır. Yani bu konularda da bir sorun yaşamıyor Türkiye.
Ayrıca, çok önemli bir konuya daha dikkatinizi çekmek isterim:
Gelişmiş Batı ülkelerinde devlet sadece kuralları oluşturur, afete karşı
alınacak tedbirleri belirler, eğitimini yapar, standartlarını koyar.
Afetzedeler Kızılhaç aracılığıyla bir iki hafta bakılırlar ama bu sürecin arkasından
afetzedeler sigorta poliçelerine göre kayıplarını telafi ederler. Sigortası
olmayanlar ise o ülkelerde bir anlamda kaderlerine terk edilirler. Biz ise,
afetler nedeniyle, direkt ya da dolaylı olarak millî gelirimizin yüzde 1’i ile
2’si arasında bir değeri kaybetmekteyiz.
Ayrıca, bina, konut ve altyapıların yeniden yapımına kıt
kaynaklarımız yetmemektedir, bu konudaki çalışmalar da zaten ağır aksak
yürümektedir.
Örneğin devlet, 17 Ağustos depreminden sonra zorunlu deprem
sigortasıyla yükünü azaltmaya çalışmıştır, ancak sigorta yaptırma oranı hâlâ
çok düşük oranlardadır. O nedenle de 99 sonrası depremlerde
devlet vatandaşı kaderine terk edememiştir bir anlamda ve bu yüzden de kendi
şartlarımıza uygun bir yapılandırmamızı bir kalemde gözden çıkarmamak zorundayız
diye düşünüyoruz, çünkü bu yasadaki teşkilat yapı ve görevi uzmanların
tanımıyla incelendiğinde, ABD’deki Federal Acil Durum Yönetimi, yani FEMA
benzeri bir yapı oluşturma isteğinin görüldüğü ifade edilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ZEKERİYA AKINCI (Devamla) – Bizim yasa ve uygulamalarımızın temeli
olan hak sahipliği, yer seçimi, kamulaştırma, konut yapımı, afetzedelere kredi
temini gibi hizmet tanımları bu yasa taslağında yok gibidir, çünkü daimî iskân
konusuna hiç değinilmemiş, işlem, hasar tespit ve geçici iskân aşamasında
kesilmiştir.
Ülkemizdeki mevcut yapı stokunun -İstanbul dâhil- depreme hazır
hâle getirilmesi için güçlendirilmesi veya yenilenmesi amacıyla taslakta elle
tutulur hiçbir ciddi öneri görülmemektedir, hiçbir finansman modeli de yoktur.
Mevcut yerel yönetimlerin yetersiz teknik eleman kadrosuyla
yürütülecek hatalı planlama ve yapılaşmasının önlenmesi için de bir tedbir
öngörülmemiştir. Yerel olarak yapılacak afet yardımlarının, ülkemizin mevcut
siyasi, yöresel, sosyal, kültürel ve benzeri durumları nedeniyle adil dağıtımı
konusunda da tereddütler hâlâ sürmektedir. Mevcut örgüt şemasında yetersiz
teknik eleman bulunmaması, idarenin tüm hizmetleri ihaleyle yürüteceği
izlenimini de doğurmaktadır. Ayrıca, büyük bir zaafa düşülmüş ve ARGE
çalışmaları tamamen bu tasarıda göz ardı edilmiştir.
O nedenle, bütün bu olumsuzlukları giderecek ve ülke koşullarına
uygun düzenlemeleri içerecek yeni bir yasa taslağına ihtiyaç olduğu açıktır,
yapılması gereken budur.
Bu duygularla hepinizi bir kez daha selamlarken önergemize de
desteğinizi beklediğimizi ifade etmek isterim.
Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akıncı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 11 inci
maddesinin (1) inci fıkrasının (c) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
“c) Seferberlik ve savaş hazırlıklarında ihtiyaç duyulacak sivil
kaynakların envanterini güncel tutmak,”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Kurumun görevi seferberlik ve savaş hazırlıklarında
ihtiyaç duyulacak sivil kaynakların envanterini
“tespit etmek” yerine “güncel tutmak” şeklinde değiştirilmektedir. Bu envanterlerin tespiti başka kurumların görevidir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
12’nci maddenin başlığını okutuyorum:
Deprem Dairesi Başkanlığı
MADDE 12-
BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 12. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Osman Kaptan |
Hüseyin Ünsal |
Rahmi Güner |
|
Antalya |
Amasya |
Ordu |
|
Ali Rıza Öztürk |
|
Abdullah Özer |
|
Mersin |
|
Bursa |
Madde 12- (1) Deprem Dairesi Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Depreme hazırlık, müdahale, deprem riski yönetimi,
b) Muhtemel deprem bölgelerini tespit etmek ve önleyici tedbirleri
ilan etmek,
c) Depremde zarara uğraması muhtemel yerler ile zarara uğramış
yerlerin imar, plan ve proje işlemlerinin yürütülmesi,
ç) Depreme hazırlık, müdahale ve iyileştirme aşamalarında
kullanılabilecek kamu, özel ve sivil toplum kuruluşları ile yabancı kişi ve
kuruluşlara ait her türlü kaynakların tespiti ve etkin kullanımı,
d) Depremler hakkında halkın bilgilendirilmesi, konularında
uygulanacak politikaları belirlemek, takip etmek, değerlendirmek ve depremle
ilgili hizmetlerin yürütülmesinde Başkanlığın diğer birimlerine danışmanlık
yapmak.
e) Başkan tarafından verilecek benzeri görevleri yapmak.
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Kaptan, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
OSMAN KAPTAN (Antalya) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Afet
ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısı’nın 12’nci maddesinin değiştirilmesi konusunda vermiş olduğumuz önerge
üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Sayın milletvekilleri, bilindiği gibi ülkemiz coğrafi konum
itibarıyla büyük can ve mal kayıplarına yol açan doğal afetlere maruz kalan
ülkelerden birisidir. Afet yönetiminin en önemli sorununun yönetim süreç ve
eylemlerinde olduğu açıkça görülmektedir. Ancak tasarının hazırlanırken birçok
eksikliğinin olduğu ve sistemin iyi işlemesi için yapılan bir düzenlemenin
birçok problemi de beraberinde getireceği gözükmektedir.
Tasarı ile önerilen organizasyonda ülkemizin afet tehlikesi
dikkate alındığında yetersiz kaldığı, tasarının afet sonrası yapılacak acil
mücadele ve iyileştirmeleri düzenlediği ancak afet öncesi alınması gereken
tedbirler bağlamında yürürlükteki Afet Kanunu, İmar Kanunu ve yapılaşmayla
ilgili diğer kanunlarda düzenlemeler yapılmadan bu türde bir yapılanmanın fayda
sağlamayacağı görülmektedir.
Sayın milletvekilleri, ülkemiz yüz ölçümünün yüzde 93’ü,
nüfusumuzun da yüzde 98’i deprem tehlikesi ile karşı karşıya bulunmaktadır.
Afet öncesi, sırası ve sonrası çalışmalardaki yönetim ve eş güdüm eksikliği ve
yetersizliklerinden ötürü 5 büyüklüğündeki depremler bile ülkemizde can ve mal
kaybına yol açabilmektedir. Doğal afetlerin etkisini azaltmak, kayıpları en aza
indirmek, toplumun her ferdinin, her kesimin bilinçli ve etkin katılımıyla
olanaklı olmaktadır.
Yakın geçmişimizdeki en büyük depremlerden biri olan 17 Ağustos
1999 depreminin iki buçuk ay sonra 10’uncu yılını yaşayacağız. Bu konuda
tedbirler almaya çalıştık. Vergiler koyduk, vergileri kalıcı hâle getirdik.
Geldiğimiz noktaya baktığımızda hâlen ülkemizdeki yapıların yüzde 65-yüzde
70’inin ruhsatı yok, oturma iskanı yok, kat mülkiyeti tesis edilmemiş, rant uğruna yapılan imar plan ve tadilatlarıyla niteliksiz,
depreme dayanıksız yapılaşmalar devam etmektedir. Depremle ilgili bir
söylentide ve en küçük bir kuşkuda bile insanlar evlerini terk etmekte, çoluğuyla çocuğuyla sabaha kadar sokaklarda kalmaktadırlar.
Bu konuda insanlarımız hâlâ bilinçlendirilememiş, hâlâ eğitilememiştir.
İnanılacak gibi değil ama Sakarya’da depremi unutmamak ve unutturmamak için
açılan Deprem Müzesi’ndeki hatıra eşyalar bile 2007 yılında hırsızlar
tarafından çalınmıştır. Hükûmetin afet öncesi bir
politikası olmadığı gibi afet sonrasında Deprem Müzesi’ni bile koruyamadığı
konusu gözükmektedir.
Sayın milletvekilleri, getirilen düzenlemeyle, afet,
deprem, acil durum ve sivil savunma hizmetlerinin tek çatı altında toplanarak
verilen hizmetlerin verimli ve etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi düşünülmüş
ise de tasarı, bu hâliyle, afet yönetiminde, afet öncesi, sırası ve sonrasını
da kapsayan bir bütünlük içinde yapılandırılmamıştır; sadece, afet sonrası
yapılacak görev, iş ve sorumlulukları düzenlemektedir. Bu hâliyle de afet sonrası yatırımlarda bile sorun yaşanacağı
ortadadır. Tek çatı altında bir yapılanma modelinden uzaktır. Biz, Deprem
Dairesi Başkanlığının görevleri arasına “Muhtemel deprem bölgelerini tespit
etmek ve önleyici tedbirleri ilan etmek.” hükmünün eklenmesini teklif etmiş
bulunuyoruz.
Sayın arkadaşlarım, ülkemiz insanı depremle yaşamaya mecburdur
ancak ülkemiz insanı AKP’yle yaşamaya mecbur değildir. Çünkü AKP, doğal afet
gibi, anayasal sistemi, yargı sistemini, bürokrasiyi “a”sından
“z”sine altüst etmekte, her şeyi değiştirmektedir. Bu
konuda, doğal afetler için gerekli tedbirleri alacağımız gibi AKP İktidarı için
de gerekli tedbirleri almak durumundayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN KAPTAN (Devamla) – Hepinize saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
13’üncü maddenin başlığını okutuyorum:
Yönetim hizmetleri dairesi başkanlığı
MADDE 13-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının 13 üncü maddesinin (g) bendinin
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Elitaş |
Celal Erbay |
Asım Aykan |
|
Kayseri |
Düzce |
Trabzon |
|
Mehmet Sekmen |
|
Yahya Akman |
|
İstanbul |
|
Şanlıurfa |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 13. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hüseyin Ünsal |
Rahmi Güner |
Abdullah Özer |
|
Amasya |
Ordu |
Bursa |
|
Hikmet Erenkaya |
|
Ergün Aydoğan |
|
Kocaeli |
|
Balıkesir |
Madde 13- (1) Yönetim Hizmetleri Dairesi Başkanlığının görevleri
şunlardır:
a) Başkanlığın insan kaynakları politikasını ve performans
ölçütlerini belirlemek,
b) Başkanlık personelinin özlük işlemlerini yürütmek,
c) Başkanlığın idari ve mali hizmetlerini yürütmek,
ç) Afet ve acil duruma ilişkin kaynakları yönetmek,
e) Başkanlık personelinin eğitim çalışmalarını yürütmek,
f) Acil durum ve afet yönetimine ilişkin yayınları ve bilimsel
çalışmaları derlemek, tasnif etmek, kütüphane hizmetleri vermek ve bu konularla
ilgili süreli ve süresiz yayınlar çıkarmak,
g) Başkanlığın taraf olduğu adli ve idari davalarda, Başkanlığı
hukuk müşavirleri veya avukatları vasıtasıyla temsil etmek, hukuki hizmetleri
yürütmek ve Başkanlıkça hizmet satın alma yoluyla temsil ettirilen davaları
takip ve koordine etmek,
ğ) 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ve diğer
mevzuat ile strateji geliştirme birimlerine verilen görevleri yapmak,
h) Başkan tarafından verilecek benzeri görevleri yapmak.
(2) Başkanlık, yurt içinde ve yurt dışında meydana gelen afet ve
acil durumlara ilişkin yardım kampanyaları düzenleyebilir.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Lojistik yönetimi afet ve acil durum yönetiminin temel
fonksiyonların başında gelir. Bu açıdan ayrı bir lojistik dairesinin
kurulmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Önerge ile Yönetim Hizmetleri Dairesine
ulusal seviyede lojistik hizmetlerin yapılmasına ilişkin görev veren d bendi
madde metninden çıkarılmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının 13 üncü maddesinin (g) bendinin
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
4353 sayılı Kanunun 18 inci maddesindeki uygulamanın bozulmasını
engellemek amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
14’üncü maddenin başlığını okutuyorum:
Çalışma grupları ve geçici görevlendirme
MADDE 14-
BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 14. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Tekin Bingöl |
Ali Rıza Öztürk |
Abdullah Özer |
|
Ankara |
Mersin |
Bursa |
|
Tansel Barış |
|
Rahmi Güner |
|
Kırklareli |
|
Ordu |
Madde 14- (1) Çalışma grupları, ilgili daire başkanının teklifi ve
Başkanın onayıyla oluşturulur.
(2) Çalışma grupları, afet ve acil durum yönetimi uzmanları, afet
ve acil durum yönetimi uzman yardımcıları ile diğer personelden oluşur.
Başkanın onayı ile afet ve acil durumlara ilişkin çalışmalarda bulunmak üzere,
kamu kurum ve kuruluşlarının personeli, başkanlıkta geçici olarak
görevlendirilebilir; konu ile ilgili uzmanların katılımı ile geçici komisyon ve
kurullar oluşturulabilir.
(3) Üniversite Öğretim elemanları, uzmanlık isteyen işlerde 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 38
inci maddesine göre Başkanlıkta görevlendirilebilir.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Bingöl, buyurun efendim.
TEKİN BİNGÖL (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 293
sıra sayılı Tasarı’nın 14’üncü maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Arkadaşlarımız bu kürsüde afetlerle ilgili çok geniş açıklamalarda
bulundular. Malumunuz, Türkiye'de doğal afetlerin yanı sıra insan eliyle tahrip
edilen doğa nedeniyle oluşan afetler de söz konusu ve maalesef, her yıl onlarca
afet insanlarımızın canını yakmakta, çok ciddi maddi kayıplara yol açmaktadır.
Afetlere bakışımızda bir temel konu çok önemli değerli
milletvekilleri: Afetlere akıl ve bilimle yaklaşmakta yarar var. Eğer bilimsel
veriler ötelenirse, eğer akıl dışı, bilim dışı açıklamalar söz konusu olursa,
maalesef -Adapazarı depreminde olduğu gibi, üstüne vazife olmayan birilerinin
yaptığı açıklamalar- insanlarımızı kaderci bir anlayışa itecek ve maalesef
kayıplar ve afetlere bakış çok sığ, çok yanlış bir anlayışla vuku bulacaktır.
Dolayısıyla, mutlaka, afetler bilimsel temelde değerlen-dirilmelidir.
Bakınız, değerli milletvekilleri, doğal afetlerin yanında, az önce
bahsettiğim, sonradan bozulan, tahrip edilen doğa nedeniyle oluşan afetler her
yıl metropollerde çok ciddi sorunlarla insanlarımızın
karşı karşıya kalmasına yol açmaktadır. Bilindiği gibi, onlarca, yüzlerce,
binlerce yıldır yaşanan metropollerde sel yatakları üzerinde kaçak yapılaşmaya
müsaade edildiği için, rant elde etmek için
rantiyecilere fırsat tanındığı için o doğal yapı tahrip edilmekte, sel
yatakları üzerine inşa edilen binalar nedeniyle baskınlar vuku bulmaktadır. Oysa, bilimsel gerçekliğin ışığı altında bunlara müsaade
edilmezse bu afetlere maruz kalınmayacak. Bu örnekleri
çoğaltmak mümkün.
Bugün bir başka anlayış sergilenmekte, onlarca yıldır görev ifa
eden Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Sivil Savunma Genel Müdürlüğü ve diğer genel
müdürlükler birleştirilip tek çatı altında toplanmakta. Bu anlaşılabilir, ancak
bunun Başbakanlığa bağlanması çok da doğru bir yaklaşım olmasa gerek. Zira bu
genel müdürlükler, yıllardır oturmuş, kalıcı hizmetler vermiş kurumlar.
Buradaki eksiklikler yok sayılamaz, burada bilim dışı uygulamalar yok sayılamaz
ama bütün bunlar, bu eksiklikler giderilerek, daha çağdaş bir anlayışa
kavuşturularak, bu genel müdürlükler, daha yapıcı, daha kalıcı, daha
yönlendirici yapılara kavuşturulabilinirdi. Bugün yapılan, böyle ciddi bir konu
genel müdürlük düzeyinden başkanlık düzeyine çekilerek daha sığ bir anlayışa
sığdırılmaktadır. Oysa Afet İşleri Genel Müdürlüğü, olanakları artırılarak
başkanlık düzeyinden daha üst düzeylere çıkarılması mümkünken, başkanlık
düzeyine indirgenerek daha hantal bir yapıya kavuşturulmaktadır.
14’üncü maddede bahsi geçen konuda, diğer kamu kurum ve
kuruluşlarından geçici görevlendirmelerle görevlendirmeler, maalesef Başbakanın
ya da bakanın iznine tabi tutulmaktadır. Bu, başkanlığın hareket alanını
kısıtlayabilmektedir. Zira çok acil durumlarda başkanın inisiyatifiyle
görevlendirmeler yapmak daha doğru olması gerekirken, bunu Başbakanın iznine
bırakmak, oradaki hantal yapının sürdürülmesine yol açar. O nedenle, bu
görevlendirmelerin Başbakanın ya da bakanın inisiyatifine,
iznine bırakılmaması gerekir. Doğrudan bu kurumun başındaki başkanın kamu kurum
ve kuruluşlarındaki geçici görevlendirmeleri yapması zorunluluğu vardır. Böyle
bir hantal yapıyı, böyle çok ciddi bir sorunu genel müdürlük düzeyinden
başkanlık düzeyine indirgemek, bir anlayışı sergileyebilmektedir.
Değerli milletvekillerimiz, Türkiye’de afetler her geçen gün ciddi
problemlere yol açmaktadır ve içinden çıkılmaz bir hâl almaktadır. Afetlerin
mutlaka önemli ölçüde asgari düzeye indirgenmesi ve zararının çok asgari düzeye
indirgenmesi vatandaşlarımızın doğru bilgilendirilmeleri ve
yönlendirilmelerinden geçer. Vatandaşlarımız bu konuda doğru
bilgilendirilmiyor. Özellikle eğitim çağındaki gençlerimizin, öğrencilerin
yaygın bir şekilde bu konuda bilgilendirilmeleri zorunluluğu vardır. Eğer bu
yapılmazsa maalesef sadece kanunla düzenlemeler yapılır ve onlar kâğıt üzerinde
kalmaktan öteye gitmez.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bingöl.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
15’inci maddenin başlığını okutuyorum:
Sözleşme ile araştırma, etüt ve proje yaptırma
MADDE 15-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır. Önergelerin ikisi
de aynı mahiyette olduğu için önergeleri birlikte işleme alacağım, talep
ederlerse önerge sahiplerine söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 15. maddesinin
2. fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
F. Murat Sönmez |
Ali Koçal |
Ahmet Küçük |
|
Eskişehir |
Zonguldak |
Çanakkale |
|
Hüseyin Ünsal |
|
Ergün Aydoğan |
|
Amasya |
|
Balıkesir |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 15 inci
maddesinin (2) inci fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
|
Mustafa Kalaycı |
Şenol Bal |
Behiç Çelik |
|
Konya |
İzmir |
Mersin |
|
Mustafa Enöz |
Hüseyin Yıldız |
Cemaleddin Uslu |
|
Manisa |
Antalya |
Edirne |
|
|
Alim Işık |
|
|
|
Kütahya |
|
BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Kalaycı…
BAŞKAN – Sayın Kalaycı, buyurun efendim.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 293 sayılı Tasarı’nın 15’inci maddesi hakkında verdiğimiz
önerge hakkında görüşlerimizi açıklamak üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, teklifimizin ne olduğunu daha açık olarak
ifade etmek üzere sizlere bazı bilgiler vereceğim. Mevcut düzenlemede
“Başkanlık, görevleri ile ilgili olarak ihtiyaç duyduğu konularda yerli ve
yabancı gerçek ve tüzel kişilere araştırma, etüd ve
proje yaptırabilir.” deniyor. İkinci fıkrada da, bunu 4734 sayılı Kamu İhale
Kanunu’nun kapsamı dışına çıkarıyor.
Aslında, 23’üncü maddeye bakarsak, 23 madde, kaynak
yönetimiyle ilgili bir madde ve burada, bu kanun kapsamındaki faaliyetlerin
ifası amacıyla Başkanlık bütçesinde afet ve acil durum faaliyetleri ödeneği
tefrik edilmekte, Başkanlık bütçesinde gider kaydedilerek bu ödenek özel hesaba
aktarılmakta, bu özel hesaptan da Başkanlıkça uygun görülen hâllerde kamu kurum
ve kuruluşlarına aktarılabilme yetkisi verilmekte, aynı yetki kamu kurum ve
kuruluşlarınca ve mahallî idarelerce aynı hesaba para aktarma yetkisi
verilmekte ve afet ve acil durum hâllerinde ortaya çıkan ihtiyaçların
karşılanması amacıyla bu hesaptan yapılacak harcamalar 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu
kapsamı dışına çıkarılıyor. Yani esasen afet
ve acil durum hâlleriyle ilgili yapılacak harcamalar gerek 5018 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu gerekse 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu
kapsamında değil. O nedenle, tekrar, burada, etüt, proje, araştırma
faaliyetleri için İhale Kanunu hükümlerinin uygulanmamasını öngörmek doğru
değil. Esasen 23’üncü maddeyle de çelişiyor, çünkü 23’üncü maddeye bakarsak,
sadece “afet ve acil durum hâllerinde ortaya çıkan ihtiyaçların karşılanması
amacıyla sınırlı olmak üzere…” diye de 23’üncü maddede aslında bir sınır
çiziyoruz. Kendi çizdiğimiz sınırı 15’inci maddeyle deliyoruz.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, hangimiz araştırma çalışmasının, etüt
çalışmasının, proje çalışmasının ivedi olduğunu söyleyebilir? O nedenle, Kamu
İhale Kanunu’nda yeni bir delik açmayalım diyorum. Zaten aça aça kalbura döndü Kamu İhale Kanunu. Eğer Kamu İhale Kanunu
bu kadar engel oluyorsa çalışmalarımıza, kaldırın da bari kurtulalım,
istediğinize de ihaleleri verirsiniz.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.
Sayın Sönmez, buyurun.
FEHMİ MURAT SÖNMEZ (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 15’inci maddedeki değişiklik önergesi üzerinde söz aldım. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bugünkü konumuz afet. Afet denince ilk aklımıza
gelen deprem. Türkiye'nin yaşadığı en son depremden günümüze tam on yıl
geçmiş, buna karşılık alınan önlemler kocaman bir sıfır. Depremden sonra
kurulan Ulusal Deprem Konseyi 2007 yılında kaldırılıyor. Ben kendim soru
önergesiyle Başbakana sordum, “Bu Ulusal Deprem Konseyini niye kaldırıyorsunuz
veya bir programınız var mı?” diye; verilen cevap, yerine yeni bir oluşumun
gerçekleştirileceğiydi. Ama o sorduğum soru neredeyse bir yıl oldu, en ufak bir
ilerleme olmadı bugüne kadar.
Önlem almada bu kadar gayriciddi
davranmanızın nedeni, krizde olduğu gibi, “nasıl olsa bize bir şey olmaz, gene
teğet geçer” düşüncesi içinde olmanız mı diye de merak ediyorum.
Görüşmekte olduğumuz 15’inci maddenin birinci fıkrasında,
Başkanlığın, ihtiyaç duyduğu konularda yerli ve yabancı gerçek ve tüzel
kişilere araştırma, etüt ve proje yaptırabilmesine olanak tanınmıştır. Burada
Kamu İhale Kanunu’nun hükümlerinin uygulanmaması öngörülmektedir. Araştırma,
etüt ve proje ihtiyacının acil ihtiyaçlar olarak değerlendirilemeyeceği
açıktır. Acil olmayan ihtiyaçların Kamu İhale Kanunu kapsamından çıkarılması
olsa olsa yolsuzluklara zemin hazırlar.
Deprem için yapılacak iki hazırlık vardır. Birincisi mevcut
yapıları güçlendirmek, ikincisi de yeni yapılan binaların depreme dayanıklı
olarak üretilmesidir. Eski binalarla ilgili bir şey yapılmadığı ortada. Diyelim
onlara masraf, maliyet çok gerekiyor. Onun için, hiç olmazsa yeni yapılacak
binalarda önlem alınması gerektiğini düşünseniz, fakat bunda da yeterli çalışma
yok, sakat uygulamalar devam etmekte.
Binaların üretiminin sağlam olarak yapılmasının yolu denetimden
geçiyor çünkü ülkemizde faaliyet gösteren müteahhitler
için hiçbir kısıtlama yoktur. Sabahleyin yatağından kalkan vatandaş o gün
isterse müteahhit olarak hayatına devam edebiliyor. Bu
yüzden inşaatlarda önemli olan denetim.
Ülkemizin bir bölümünde fennî mesullük, bir bölümünde ise yapı
denetim firmaları yöntemiyle denetim uygulanmakta. Bu konuyu daha evvel
defalarca dile getirdim, yapı denetim firmalarıyla yapılan denetim maalesef
yetersiz kalmakta çünkü birtakım sakıncalı yanları var. Örneğin, yapı denetim
firmasını müteahhit seçiyor. Yani kendi yaptığı
inşaatın denetimini yapacak firmayı kendisi seçiyor, ücretini kendisi ödüyor.
Böyle bir ortamda yapı denetim firmasının kendisini seçen, iş
veren, para veren bir insanı layıkıyla, doğru olarak denetleme imkânı
var mıdır? Yoktur, muhakkak ufak tefek aksaklıklara göz yumacaktır.
İkincisi, yapı denetim fiyatında pazarlık yapıyor müteahhit. Ne kadar ucuza denetimini yaptırırsa kendisini o
kadar kârlı görüyor. Böyle olduğu bir ortamda da denetim firması ister istemez
maliyetlerini azaltarak daha ucuza iş yapma çabasına giriyor. Böyle olunca da
ilk yapacağı kısıtlama çalışacak personelden geçiyor. Tabii ki bunun yolu da
mümkün olduğunca daha az ücretle çalışacak eleman bulmak. Tabii, o zaman da
elemanın kalitesinde düşüklük kendini gösteriyor.
Üçüncü bir etken de, bu seçimde yapı denetim firmalarının
belediyeye yakın olması düşünülüyor. Neden? Çünkü, bu
denetim firması sadece inşaatı denetlemiyor, aynı zamanda ruhsat alınma
işlemlerini takip ediyor, iskân alınma işlemlerini takip ediyor. Tabii bu iskân
alınma ve özellikle ruhsat alınma sırasında da eğer bu firma belediyeyle yakın
ilişkiler içindeyse birtakım kolaylıklar sağlanabiliyor. Tabii bu da yapı
denetim firmaları arasında haksız bir rekabete yol açıyor. Bu eksikliklerin bir
an evvel düzelmesi gerekiyor.
Maalesef bu yapı denetim sistemi ülke içinde de yaygınlaştırılmaya
çalışılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Sönmez, buyurun efendim.
FEHMİ MURAT SÖNMEZ (Devamla) – Onun için, bu denetim işini çok
daha iyi ele almamız lazım ve yapı denetim sistemindeki aksaklıkların
giderildikten sonra ülkeye yaygınlaştırılması gerekmekte.
Yaklaşık üç hafta burada mayınlı arazilerle ilgili görüşmeler
yapıldı, ilk defa bugün başka bir konu geldi. Ama ben ufak bir saptama yapmak
istiyorum oraya da. Şimdi, o mayınlı araziyi, sizin dediğiniz
gibi, ihaleye çıkarsanız, başarsanız, bu kanunu geçirseniz ve firmaya versek,
bu firma temizledikten sonra burada tarıma başlasa, merak ediyorum, Tarım
Bakanlığı acaba bu destek kredilerini -tarıma destek veriliyor çünkü- verecek
mi? Eğer destek kredisi bu firmaya verilecekse, o zaman mayın temizleme işinin
masraflarını da bu yolla biz mi üstleneceğiz? Bunu da merak ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sönmez.
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
16’ncı maddenin başlığını okutuyorum:
Koordinasyon ve işbirliği
MADDE 16-
BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 16. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Rahmi Güner |
Bülent Baratalı |
Hüseyin Ünsal |
|
Ordu |
İzmir |
Amasya |
|
Abdullah Özer |
|
Tansel Barış |
|
Bursa |
|
Kırklareli |
Madde 16- (1) Başkanlık, görevleriyle ilgili konularda kamu kurum
ve kuruluşları, üniversiteler, yerel yönetimler, Türkiye Kızılay Derneği ve
konu ile ilgili diğer sivil toplum kuruluşları, özel sektör ve uluslararası
kuruluşlar ile işbirliği ve eşgüdümü sağlamakla görevli ve yetkilidir.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Sayın
Başkanım, aslında doğru bir ifade ama daha önce kabul edilen maddelerde
“koordinasyon” konusu geçtiği için katılamıyoruz.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Baratalı, siz mi konuşacaksınız?
BÜLENT BARATALI (İzmir) – Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT BARATALI (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısı’nın 16’ncı maddesiyle ilgili grubumuz adına verdiğimiz bir önerge
üzerinde görüşlerimi ifade edeceğim. Bu nedenlerle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Verdiğimiz önergeye dikkat edildiğinde, hemen hemen,
tasarı metinleri arasında büyük bir nüans olmadığını
görmekteyiz. O nedenle, konuşmamın sonunda yapılacak oylamada önergenin kabul
edilmesini diliyorum.
16’ncı madde, tasarıyla kurulan teşkilatın başkanının bu
görevlerini ifade ederken nasıl çalışacağını, hangi kurumlarla, hangi yerel
yönetim birimleriyle ve hangi sivil toplum kuruluşlarıyla eş güdüm içinde
çalışması gerektiğini ifade etmektedir.
Elbette, acil durumlarla ve afetle mücadele etmek sadece merkezî
idarenin görevi olmamalıdır, herkesin görevi olmalıdır. O nedenle, maddenin
yazılma şekliyle, özellikle Batı’da ve Anglosakson ülkelerinde gördüğümüz gibi
sivil toplum yapılanmasının yani “non-governmental organization”
dediğimiz hükûmet dışı kuruluşların da bu konuda rol
alması gerektiğini düşünüyorum. Ancak Türkçe olimpiyatlarının yapıldığı ve
Ankara’nın her köprüsünün üzerine asılan pankartlarda da görüleceği gibi artık
daha çok Türkçe konuşmalıyız ve yazmalıyız. O nedenle, biz, 16’ncı maddede
“koordinasyon” yerine “eş güdüm”ü kullanmış bulunmaktayız. Dikkat edilirse
madde metninde ve önergede sadece bu değişiklik bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; “başkanlık” adı altında
kurulan teşkilat bizim 1923’lerde kurduğumuz devlet yapısına pek uymamaktadır.
Doğrusu, bunun başkanlık yerine müsteşarlık şeklinde kurulması idi. Ancak Kamu
Yönetimi Temel Kanunu ile 22’nci Dönemde getirilen ama yasalaşmayan fakat
yasalaşmadığı için “dejuri” olarak uygulanmayan ama
salam dilimi gibi parti parti “de facto”
uygulanan Kamu Yönetimi Temel Kanunu’nun konuş nedeninin yani “rasyolegis” burada da önümüze çıktığını görmekteyiz. Nedir
bu? Sosyal devletten düzenleyici devlete geçmektir. Yani sosyal devletten,
piyasadan devlet elini, ayağını çekecektir, merkezi yönetim küçülecektir, belki
sadece güvenlik konularıyla ilgilenen bir devlet yapısı olacaktır. Bunun
dışındaki bütün kurumlar, bütün teşkilat, bütün örgüt yerele devredilecektir
veya piyasadan hizmet alımı şeklinde bu görev yerine getirilecektir. Bu Kamu
Yönetimi Temel Kanunu’nun ana maddesiydi, konuş nedeniydi ama Sayın
Cumhurbaşkanı bunu imzalamadığı için ve Meclise bir daha görüşülmek için geri
gönderdiği için, bu, bugüne kadar yasalaşmadı. Ancak az önce söylediğim gibi,
“de facto” olarak her tasarı içinde Kamu Yönetimi
Temel Kanunu’nu görmekteyiz. AKP anlayışına göre Türkiye Cumhuriyeti’nin,
devletinin yapılanması hantaldır, kamu ajanları çok fazladır ve devletin
piyasadaki fonksiyonu çok fazladır. Bu, tamamen yanlış bir düşüncedir. Türkiye,
idari sistemini Fransa’dan almıştır. Nüfus ve toprak büyüklüğü olarak aynı
olmasına rağmen Türkiye’yle, Türkiye’de 2 milyon 800 bin civarında kamu ajanı
bulunmaktadır işçilerle beraber, Fransa’da bu sayı 5 milyondur. Türkiye’de AKP
döneminde yapılan özelleştirmelerle veya metamorfoza
benzeyen başkalaştırmalarla devletin etkinliği belki yüzde 15’lere
düşürülmüştür. Ama bu kontinental Avrupa’da, örneğin
Almanya’da devletin etkinliği her kurumda yüzde 30’ların üzerindedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Baratalı.
BÜLENT BARATALI (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yani yanlış bir zihniyettir. Tamamen vahşi kapitalizme, neoliberalizme Türkiye ve Türkiye insanı, Türkiye halkı,
Türkiye milleti peşkeş çekilmektedir. O nedenle bu tasarının başkanlık şeklinde
değil, yeniden, devlet sistemimize uygun olarak bir müsteşarlık düzeyinde
yapılması, yerel yönetimlere mümkün olduğu kadar az rol verilmesi -elbette
sivil toplum örgütlerine verilebilir- ama devletin işleyiş, teşkilat yapısı
içinde bir kurum olarak yeniden yapılanması gerekmektedir.
Bu düşüncelerle önergemizin kabul edilmesini diliyor, Sayın Başkan
ve yüce Meclise saygılar sunuyorum, teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Baratalı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
17’nci maddenin başlığını okutuyorum:
Düzenleme yetkisi
MADDE 17-
BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 17. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Eşref Karaibrahim |
İsa Gök |
F. Murat Sönmez |
|
Giresun |
Mersin |
Eskişehir |
|
Şahin Mengü |
Hüseyin Ünsal |
Rahmi Güner |
|
Manisa |
Amasya |
Ordu |
Madde 17 – (1) Başkanlık görev alanına giren konularda, Başbakan
ya da görevlendireceği bakanın onayı ile düzenleme yapmaya yetkilidir.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Öngörülen düzenlemelerin ilgili bakan ya da başbakan
onayıyla yapılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
18’inci maddenin başlığını okutuyorum:
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
İl Afet ve Acil Durum Müdürlükleri ile Birlik Müdürlükleri
İl afet ve acil durum müdürlükleri
MADDE 18-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutup
işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 18’inci
maddesinin (1) inci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Oktay Vural |
Mustafa Kalaycı |
Sabahattin Çakmakoğlu |
|
|
İzmir |
Konya |
Kayseri |
|
|
Abdülkadir Akcan |
|
Alim Işık |
|
|
Afyonkarahisar |
|
Kütahya |
|
“(1) İllerde, Başkanlığa bağlı il afet ve acil durum müdürlükleri
kurulur.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 18. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali Koçal |
Ahmet Küçük |
Ergün Aydoğan |
|
Zonguldak |
Çanakkale |
Balıkesir |
|
Hüseyin Ünsal |
|
Algan Hacaloğlu |
|
Amasya |
|
İstanbul |
Madde 18- (1) İllerde, il özel idaresi bünyesinde, valiye bağlı il
afet ve acil durum müdürlükleri kurulur. Müdürlüğün sevk ve idaresinden vali
sorumludur.
(2) İl afet ve acil durum müdürlüklerinin görevleri şunlardır:
a) İlin afet ve acil durum tehlike ve risklerini belirlemek,
b) Afet ve acil durum önleme ve müdahale il planlarını, mahalli
idareler ile kamu kurum ve kuruluşlarıyla işbirliği ve koordinasyon içinde
yapmak ve uygulamak,
c) İl afet ve acil durum yönetimi merkezini yönetmek,
ç) Afet ve acil durumlarda meydana gelen kayıp ve hasarı tespit
etmek,
d) Afet ve acil durumlara ilişkin eğitim faaliyetlerini yapmak
veya yaptırmak,
e) Sivil toplum kuruluşları ile gönüllü kişilerin afet ve acil
durum yönetimi ile ilgili akreditasyonunu yapmak ve belgelendirmek,
f) İl ve ilçe düzeyinde sivil savunma planlarını hazırlamak ve
uygulamak,
g) Afet ve acil durumlarda, gerekli arama ve kurtarma malzemeleri
ile halkın barınma, beslenme, sağlık ihtiyaçlarının karşılanmasında
kullanılacak gıda, araç, gereç ve malzemeler için depolar kurmak ve yönetmek,
ğ) İlgili mevzuatta yer alan seferberlik ve savaş hazırlıkları ile
sivil savunma hizmetlerine ilişkin görevleri ilde yerine getirmek,
h) Yıllık bütçe teklifini hazırlamak,
ı) İl kurtarma ve yardım komitesinin sekretaryasını yapmak,
i) Kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer maddelerin tespiti,
teşhisi ve arındırması ile ilgili hizmetleri yürütmek, ilgili kurum ve
kuruluşlar arasında işbirliği ve koordinasyonu sağlamak,
j) Başkanın ve valinin vereceği diğer görevleri yapmak.
(3) Müdürlüklerin harcamaları, il özel idarelerinin bütçelerine bu
amaçla konulacak ödenekten yapılır. Harcamalarda, İl Özel İdaresi Kanununda il
genel meclisi ve il encümenine verilen yetkiler vali tarafından kullanılır. Müdürlüklerin
personel harcamaları ve personel ile ilgili diğer harcamaları Başkanlık
bütçesinden karşılanır.
(4) İl afet ve acil durum müdürlükleri ile birlik müdürlüklerinin
norm kadro ilke ve standartları, Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel
Başkanlığının görüşü üzerine Başkanlıkça belirlenir. Başkanlıkça belirlenecek
norm kadro ilke ve standartlarına uygun olarak bu müdürlüklerin kadrolarının
ihdası, iptali ve değişikliği ile geçici iş pozisyonu vizesine ilişkin
işlemler, il özel idarelerinin tabi olduğu hükümler çerçevesinde yürütülür.
Ancak, il özel idarelerinde kadrolarının ihdası, iptali ve değişikliği ile
geçici iş pozisyonu vizesine ilişkin olarak İl Genel Meclisine verilmiş olan
yetkiler, bu müdürlükler açısından valiler tarafından kullanılır ve bu müdürlüklerin
kadroları, il özel idarelerinin kadro cetvellerinde ayrı bir bölüm halinde
gösterilir.
(5) Afet ve acil durum il müdürü ile diğer personelin ataması vali
tarafından yapılır.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Koçal, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 293
sıra sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı’nın 18’inci maddesinin değiştirilmesiyle ilgili
Cumhuriyet Halk Partisi olarak verdiğimiz önerge hakkında söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak,
Türkiye Büyük Millet Meclisine getirilen her türlü yasa tasarılarıyla ilgili
olarak görüş ve düşüncelerimizi sürekli bildiriyor ve katkı sağlamaya
çalışıyoruz. Yasa tasarılarıyla ilgili konuşmalar yapıyoruz, önergeler
veriyoruz, uyarılarda bulunuyoruz, ülkemizin ve milletimizin çıkarları
doğrultusunda hep birlikte mücadele ediyoruz. En son, işte, bu hafta içerisinde
görüştüğümüz Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesiyle ilgili Cumhuriyet
Halk Partisi olarak ortaya koyduğumuz tavır ve mücadele herkes tarafından takip
edildi, görüldü. Ancak, tabii, bütün bu çabalarımıza karşın Hükûmet
ve AKP Grubu arkadaşlarımızın muhalefetin öneri ve katkılarını görmezden
geldikleri ve “ben yaptım, oldu” anlayışıyla hareket ettikleri hepimiz
tarafından, izleyenlerimiz tarafından da çok iyi anlaşılmakta ve görülmektedir.
Değerli arkadaşlar, tabii, bu yaklaşım, aslında demokrasimiz
açısından çok da doğru değil, demokrasiyle bağdaşan bir davranış değildir.
Bizim çabalarımız muhalefet olarak, Hükûmetin
yanlışlarını ortaya koymak, doğruları bulmaya çalışmak ve böylece ülke
menfaatlerine, milletimizin menfaatlerine işler üretme, yasalar çıkartmaktır
amacımız. Örneğin, burada, işte, verdiğimiz önergede, 18’inci maddeyle ilgili
önergemizde diyoruz ki, özet olarak söylüyorum: Norm kadro ilke ve
standartlarının belirlenmesi için Devlet Personel Başkanlığından da görüş
alınsın diyoruz, ama görüldüğü gibi bu önerimize ne Komisyon ne de Hükûmet uymuyor, uymadığını söylüyor.
Tabii, düşündüğümüz zaman öyle anlıyoruz ki yahut öyle anlaşılıyor
ki, bu yaklaşımla ve bu yasayla yeni bir kadrolaşmaya gidileceği izlenimi
görülmektedir çünkü üç kuruluşu kapatıyorsunuz, onun yerine yeni bir başkanlık
ortaya koyuyorsunuz. Dolayısıyla burada yeniden birtakım atamalar yapacaksınız.
Dolayısıyla bu üç kurum ve kuruluşta çalışmakta olan birikimli, donanımlı,
uzman arkadaşlarımız ve çalışanlarımız il özel idarelerinde görev alacaklar, il
özel idarelerinde onlara ne iş verilirse. Böylece, yeni başkanlıkta yeni bir
kadrolaşma, yeni bir oluşum. Ancak, değerli arkadaşlar, tabii, bu başka şeye
benzemiyor. Burada mesele afettir. Afet olunca, mutlaka bu birimlerde uzman
kişilerin çalışması esastır, donanımlı kişilerin çalışması esastır. Ama
yasayla, biraz önce söylediğim gibi, uzman kişileri siz il özel idarelerine
veriyorsunuz ve yeni bir oluşum içerisine giriyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, tabii, bu yanlıştır. Bu yanlışı
düzeltmemiz gerekiyor. Şu ana kadar biz, dikkat ederseniz, 17 maddeyle ilgili
-bu 18’inci madde- Cumhuriyet Halk Partisi olarak görüş ve düşüncelerimizi
ortaya koyduk, birtakım meselelerde ısrarlı olduk yani ülkemizin yararına
olabilecek şeyleri ortaya koyduk. Ama görüldü ki bunların hiçbir tanesi her
nedense kabul görmedi, Hükûmet tarafından ve Komisyon
tarafından bunlar uygun bulunmuyor. Bunu da anlamak mümkün değil.
Ne yapıyoruz? Bu tasarıyla aslında ne geliyor? Değerli
milletvekilleri, bu tasarının gerekçesinde şöyle söyleniyor: “Başbakanlığa bağlı
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının kurulması ve her türlü olağan dışı
olayla ilgili –olağan dışı olayla ilgili- acil durum yönetiminin, ülke
düzeyinde etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi öngörülmektedir bu yasayla.” Ama
aslında, bakacak olursak, ülkemizde çok olağan dışı olaylar vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Koçal.
ALİ KOÇAL (Devamla) – Örneğin teğet geçeceği söylenen kriz, yani
ekonomik kriz büyük bir afet yaratmıştır. Ekonomik kriz afeti, çalışanlarımızı,
esnafımızı, köylümüzü, üreticimizi on ikiden vurmuştur, büyük bir tahribat
ortaya çıkmıştır. Bu durum karşısında yeterli bir önlem alınmamıştır. İşini
kaybedenler, borcunu ödeyemeyenler, temel ihtiyaçlarını karşılayamayanlar
perişan durumda. Dolayısıyla ülkemizde ekonomik kriz bakımından büyük bir
felaket, büyük bir afet yaşanmaktadır. Bu afete neden olan ise Başbakandır ama
biz, Başbakanlığa bağlı Afet ve Acil Durum Başkanlığı oluşturuyoruz.
Esasında 2002 yılından bu yana bu afet devam ediyor. Çünkü bu Hükûmet her şeyi altüst etti, hepinizin bildiği gibi. Taşlar iyice yerinden oynadı, ülke çıkarları yerine kendi çıkarları
ön planda tutuldu ve hepimizin bildiği gibi bu Hükûmet,
Atatürk ilke ve devrimleriyle cumhuriyet kazanımlarını yok etme, tahrip etme
adına çok önemli görevler yaptı ve hakikaten de bu saydığım unsurlar, yani
Atatürk ilke ve devrimleriyle cumhuriyet kazanımları çok büyük tahribat gördü. Esas
afet budur, büyük afet budur. Bu afetlerle ilgili bir önlem almak gerekir, bu
afetlerle ilgili ne yapabileceğimizi konuşmamız lazım.
BAŞKAN – Sayın Koçal, süreniz bir buçuk
dakikayı buldu, bir de konu dışına taşıldı. Lütfen, son cümlelerinizi alayım
efendim.
ALİ KOÇAL (Devamla) – Bağlıyorum efendim, bağlıyorum.
BAŞKAN – Buyurun.
ALİ KOÇAL (Devamla) – Ve tabii esas afet de budur.
Değerli arkadaşlar, bu afetlerden kurtulmak için, sanıyorum
önümüzdeki günlerde gerek seçmenimiz gerek Parlamentomuz önemli görevler
yapacaktır.
Bu düşünceyle, değerli milletvekillerimizin ilgili tasarının
18’inci maddesindeki önerimiz doğrultusunda oy kullanmasını temenni ediyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 18’inci
maddesinin (1) inci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
“ (1) İllerde Başbakanlığa bağlı il afet ve acil durum
müdürlükleri kurulur.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Kalaycı, buyurun efendim.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Şimdi, komisyonda da çok tartıştığımız bir konu. 18’inci madde ile
illerde il özel idaresi bünyesinde, valiye bağlı il afet ve acil durum
müdürlükleri kuruluyor ve müdürlüğün sevk ve idaresinden vali sorumlu. Hem özel
idare bünyesinde kuruyoruz hem valiye bağlı kılıyoruz ki aynı maddenin devam
eden fıkralarına, bentlerine bakarsak, mesela (3)’üncü fıkrasında müdürlüklerin
harcamalarıyla ilgili “İl Özel İdaresi Kanunu’nda il genel meclisi ve il
encümenine verilen yetkiler vali tarafından kullanılır.” diyoruz. “Bu müdürlükte
çalışacak personelin harcamaları Başkanlık bütçesinden karşılanır.” diyoruz.
(4)’üncü fıkrada yine “Bu
personel kadrolarının ihdası, iptali ve değişikliğiyle ilgili ve geçici iş
pozisyonu vizesiyle ilgili il genel meclisine verilmiş olan yetkiler yine
valiler tarafından kullanılır.” diyoruz ve “Atamalar da vali tarafından
yapılır.” diyoruz. O zaman bunu özel idare bünyesinde kurmanın anlamı ne, tabii
ki açık değil. Ayrıca bu, Anayasa’mızın 127’nci maddesinin beşinci fıkrasına da
uygun düşmemektedir. Şöyle ki: Anayasa’nın 127’nci maddesinin beşinci
fıkrasında “Merkezî idare, mahallî idareler üzerinde, mahallî hizmetlerin
idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde
birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahallî ihtiyaçların gereği
gibi karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idarî
vesayet yetkisine sahiptir.” diyor. Yani sadece yetki, merkezî idarenin yetkisi
idari vesayet ama kurduğumuz yapıda hem özel idare bünyesinde kuruyoruz hem de
yetkileri merkezî idarede ve valide topluyoruz. O nedenle bu hükmün Anayasa’ya
aykırılık yönüyle mutlaka bir gözden geçirilmesi, dikkate alınması gerektiğine
inanıyorum.
Değerli milletvekilleri, burada, taşrada görev yapmakta olan
uzmanlık düzeyine ulaşmış mevcut tecrübeli personelin yerel yönetimlere, il
özel idare kadrolarına verilmesi, istihdamlarının akıbetini belirsiz hâle
getirdiğinden verimliliklerini ve etkinliklerini de olumsuz etkileyecektir.
Dikkat çekmek istediğim birkaç husus daha var. Bunlardan
birincisi, bu yeni kurduğumuz başkanlıkta çalıştıracağımız personelin özlük
hakları.
Değerli arkadaşlarım, yedi gün, yirmi dört saat çalışacak ve
ulusal ve uluslararası bazda acil durumları yönetecek
bir yapı oluşturuyoruz. Burada çalışacak personelin ve yöneticilerin özlük
hakları, mali hakları en üst seviyede tutulmalı ki bundan verim alabilelim,
vasıflı, tecrübeli personeli burada istihdam edebilelim. Buradaki yöneticiler
Sayın Başbakan adına hareket edecektir. Ki gelişmiş ülkelerin birçoğunda başkanın
yetkisi bakan seviyesindedir. O nedenle bu Kurumun özlük haklarında mutlaka bu
durumu dikkate almamız -ki ileriki maddelerde özlük haklarıyla ilgili maddeler
gelecek- konumuna, yapacağı göreve uygun bir statüye kavuşturmamız doğru
olacaktır diyorum.
Yine aynı şekilde, illerde il afet ve acil durum müdürü o ilde
yedi gün, yirmi dört saat çalışacaksa, diğer il müdürlerini ve belediyeleri
koordine edecekse statüsünün de yine buna uygun olması gerekmektedir yani
mesela bir vali yardımcısı düzeyine getirilebilir eğer çalışmalardan verim
almak istiyorsak, krizi en layıkıyla yönetmek istiyorsak.
Değerli milletvekilleri, dikkat çekeceğim bir diğer konu, 108
sayılı Savunma Sekreterlikleri Kurulmasına Dair Kanun yürürlükten
kaldırılmakta, kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilatını düzenleyen mevzuatta
yer alan “Savunma sekreterliği ve “Savunma uzmanlığı” birimleri
lağvedilmektedir.
108 sayılı Kanun ve bu Kanun uyarınca çıkarılan 7/17209 sayılı Yönetmelik’te belirlenen tüm görevleri bu tasarı
kapsamamaktadır. Tasarı savunma sekreterlikleri ve savunma uzmanlarının mesleki
ihtisas, birikim ve tecrübelerinin göz ardı edilerek sistem dışına itildiği
izlenimini doğurmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Kalaycı.
MUSTAFA KALAYCI (Devamla) – Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sivil savunma uzmanları tarafından yerine getirilen görevlerin
idari işler birimine verilmesi sivil savunma uzmanlarının statüleri ve
kazanılmış hakları yönünden de mağduriyetlerine neden olabilecektir.
Afet yönetim sistemi kurumsal yapılanma ve mevzuatıyla bir bütün
hâlinde işleyen bir sistem olup yürürlükteki Afet Kanunu, İmar Kanunu ve
yapılaşmayla ilgili diğer kanunlarda gerekli değişiklikler yapılmadan kurumsal
yapılanmaya gidilmesi istenilen sonucu tam olarak veremeyecektir.
Bu konuların dikkate alınması dileğiyle, hepinizi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
19’uncu maddenin başlığını okutuyorum:
Sivil Savunma Arama ve Kurtarma Birlik Müdürlükleri
MADDE 19-
BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır; önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sıra sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 19. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Abdullah Özer |
Hüseyin Ünsal |
Rahmi Güner |
|
Bursa |
Amasya |
Ordu |
|
Tekin Bingöl |
|
M. Rıza Yalçınkaya |
|
Ankara |
|
Bartın |
Madde 19- (1) Başkanlık tarafından birlik müdürlüklerinin görev
yerlerinin değiştirilmesi hâlinde, personel kadro ve pozisyonları ile birlikte
yeni görev yerlerinin bulunduğu ilin il özel idaresine devredilmiş sayılır.
Devredilen bu kadro ve pozisyonlar, il özel idaresi kadro cetvelinde ayrı bir
bölüm hâlinde gösterilir.
(2) Birinci fıkra çerçevesinde görev yeri değiştirilen sivil
savunma arama kurtarma birliklerinde işçi statüsünde görev yapan personel
bulunması hâlinde, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, eski görev
yerinde geçen hizmet süreleri de dikkate alınarak işlem yapılır. Aynı şekilde
görev yeri değiştirilen sözleşmeli personelin iş sonu tazminatı hesabına esas
alınacak hizmet süresinin tespitinde, eski görev yerinde sözleşmeli personel
olarak geçen hizmet süreleri de dikkate alınarak işlem yapılır.
(3) Müdürlükler görev yaptıkları ilin valisi emrinde çalışır.
Müdürlüklerin il dışı geçici görevlendirmesi ilin valisinin uygun görüşü
alınarak Başkanlıkça yapılır.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan
BAŞKAN – Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Özer, siz mi konuşacaksınız?
ABDULLAH ÖZER (Bursa) – Evet.
BAŞKAN – Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
ABDULLAH ÖZER (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 293 sıra sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 19’uncu maddesi hakkında
vermiş olduğumuz önerge hakkında söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kurumlar yeniden yapılandırılırken
gerçekte yapılmak istenen, yapıyı anlamak ve geleceği de öngörmek bir
zorunluluktur. Ardında başka bir amaç varsa onu da görebilmek gerekir. Biz de
bu konuda yapılan hataların düzeltilmesi için önerilerimizi sunuyoruz.
2/B orman arazilerinin satışı, sit alanlarının yapılaşmaya
açılması, mera, maden ve tarım alanlarının her türlü kullanıma açılması, su
havzaları ve sulak alanların daraltılması, ormanların turizm başta olmak üzere
farklı kullanımlara konu edilmesi, tarihsel, kültürel ve doğal çevrenin ranta ve yağmaya teslim edilmesi gibi düzenlemelerden fırsat
bulamayan AKP Hükûmeti, deprem, sel, toprak kayması
gibi afetlere, büyük acılara tanık olmuş, on binlerce yurttaşını bu nedenle
kaybetmiş. Topraklarının yüzde 93’ü deprem tehdidi altında olan ülkemizde afet
gibi yaşamsal bir alanda yapılan bu yasal düzenleme büyük bir rantın yeni adı olmaktadır. Bu noktada, afet hizmetlerinde
devletin rolünü sosyal devlet ilkesinden düzenleyici devlet yapısına götürürken
cumhuriyetin kurduğu kamu kurum ve kuruluşları birer birer
yıkılıp yok olmaktadır. Bu arada AKP İktidarı siyasal kadrosunu oluşturmaya
devam etmektedir.
Düzenleyici devlet yaratmanın ilk amacı, sosyal devletin mal ve
hizmet üreten, dağıtan, yöneten tüm kurum ve mekanizmalarını tasfiye etmek,
devletin bu tür kurumlaşmaya gitmesini yasaklamaktır.
Kanun taslağında en önemli göstergelerden biri de kamu yönetiminde
yatay örgütlenme ve esnek çalışma modeline geçilmesidir. Modelde, başkanlıklara
bağlı çalışma grupları ve oluşturdukları siyasal uzmanları ile Türk kamu
yönetim yapısı yıkılmaktadır. Bu taslakta genel müdürlüklerin görev ve
sorumlulukları daire başkanlığı düzeyine indirilirken ana hizmet birimleri
olarak kamu yönetimi sistemi içinde pek görülmeyen, sürekliliği ve
sorumlulukları tanımlanmamış çalışma grupları kurularak hizmet satın almaya
yönelik bir düzenlemenin önü açılmaktadır. Mevcut genel müdürlerin eleman,
deneyim ve bilgi birikiminin geliştirilerek bir arada koordineli çalışması
yerine bu kurumların lağvedilerek 180-200 elemanlı, değiştirilebilir siyasal
bir grubun kadrosundan oluşan bir kurumla afet hizmetlerini gerçekleştirmek
mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, kriz yönetiminden önce risk
yönetimine öncelik veren, hazırlık, planlama ve zarar azaltmaya dönük araçların
geliştirilmesini ön plana çıkaran bir anlayışla afet yönetiminin
şekillendirilmesi gerekirken söz konusu taslağın, adından da anlaşıldığı gibi,
acil duruma, yani kriz yönetimine, bir başka deyişle afet sonrasında yapılacak
iş ve işlemlere öncelik veren bir anlayışla hazırlandığı gözlenmektedir.
Afetlere hazırlığın önemi büyük olup ulusal, bölgesel ve yerel
ölçekte afet planlarının oluşturulması, haberleşme, tahliye vesaire görev
alacak personelin eğitimi, lojistik planlama ve stokların belirlenmesi
zorunludur. Bir anlamda, uygulama konularında doğrudan bilimsel içerikten
hareketle öneriler geliştirebilecek Ulusal Deprem Konseyi gibi siyaset üstü bir
organa taslakta yer verilmemiş olması büyük bir eksikliktir.
Yöneticilerin kendilerince uygun gördükleri uygulamalarla toplumun
can ve mal varlığını tehlikede bırakma vebalini üstlenmelerine ya da gereken
kararları zamanında almayarak ihmale dayalı ölümlere ve tehlike suçu
işlemelerine de izin verilmemelidir. Bunun en yeni örneği, Bursa’da 8
vatandaşımızın hayatını kaybettiği hastane yangınıdır. Yöneticilerin ihmaller
zincirinin nelere mal olduğu hepimizin malumudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun efendim.
ABDULLAH ÖZER (Devamla) – İş birliği yöntemlerinin
geliştirilmesinde en önemli bir diğer konu da bilim dünyasıyla
gerçekleştirilmesi gereken ortak çalışmalardır. Taslakta tanımlanan kurallar
arasında bilim insanlarının katkısı kısıtlı tutulmuştur.
Tüm yapmış olduğumuz uyarıların dikkate alınmasını ve ülkemizi
ekonomik ve sosyal afetlere bulayan Başbakandan bu ülkenin bir an önce
kurtulmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
20’inci maddenin başlığını okutuyorum:
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Personel ve Mali Hükümler
Atama
MADDE 20-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 20 nci maddesinin (2) inci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini ve (3) üncü fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
|
Mustafa Kalaycı |
Şenol Bal |
Nevzat Korkmaz |
|
Konya |
İzmir |
Isparta |
|
Mustafa Enöz |
Behiç Çelik |
Hüseyin Yıldız |
|
Manisa |
Mersin |
Antalya |
|
Cemaleddin Uslu |
Abdülkadir Akcan |
Alim Işık |
|
Edirne |
Afyonkarahisar |
Kütahya |
|
|
Akif Akkuş |
|
|
|
Mersin |
|
“(2) Başkan, daire başkanı ve il müdürü kadrolarına atanabilmek
için; bu kadrolara atanacaklarda aranan genel koşullara ek olarak, en az dört
yıllık yüksek öğretim kurumlarından mezun olmak, kamu veya özel sektörde
atanacağı görev alanıyla ilgili en az beş yıllık iş tecrübesine sahip olmak
gerekir.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 20 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
|
Tansel Barış |
Abdullah Özer |
Rahmi Güner |
|
Kırklareli |
Bursa |
Ordu |
|
Hüseyin Ünsal |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Metin Arifağaoğlu |
|
Amasya |
Malatya |
Artvin |
“Personel ve Mali Hükümler
Atama
Madde 20- (1) Başkan müşterek kararla, Başbakanlık personeli ise
Başkan tarafından atanır. Başkan gerekli gördüğünde bu yetkisini atamanın
yapılacağı birim amirine devredebilir.
(2) Başkan ve daire başkanı kadrolarına atanabilmek için, bu
kadrolara atanacaklarda aranan genel koşullara ek olarak; en az dört yıllık
yüksek öğretim kurumlarından mezun olmak, kamu veya özel sektörde atanacağı
görev alanıyla ilgili en az on yıllık iş tecrübesine sahip olmak gerekir.
(3) İl müdürü olarak atanabilmek için, bu kadrolara atanacaklarda
aranan genel koşullara ek olarak; en az beş yıllık yüksek öğretim kurumundan
mezun olmak, kamu veya özel sektörde atanacağı görev alanıyla ilgili en az üç
yıllık iş tecrübesine sahip olmak gerekir.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Barış, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
TANSEL BARIŞ (Kırklareli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşülmekte olan 293 sıra sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 20’nci maddesiyle ilgili
olarak verdiğimiz önerge doğrultusunda söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; afet, bir toplumu ya da
çevreyi olumsuz olarak etkileyen doğal ya da insan kaynaklı acil bir durumdur.
Afetlere hazırlıklı olmak tüm kurumların sorumluluğundadır. Afetlere hazırlık
insan kaynaklı olduğundan kurumlar arası bilgi alışverişini sağlamak çok
önemlidir. Bu nedenledir ki bu kanun çerçevesinde, afet ile ilgili zarar
azaltma, risk ve kriz yönetimiyle ilgili tüm yetkiler tek elde toplanmaktadır.
Yasa ile farklı kurumlar bünyesindeki ilgili üç genel müdürlük kapatılmakta ve
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı kurulmaktadır. Kurulacak olan Afet ve
Acil Durum Yönetimi Başkanlığına, görev alanına giren konularda düzenleme yapma
konusunda yetki verilmektedir. Ancak, bu yetkinin de bir sınırı olması gerekiyor.
Ucu açık, sınırları belli olmayan, çerçevesi çizilmemiş kanun maddeleri,
geçmişte göstermiştir ki, uygulamada sorunları da beraberinde getirmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun tasarısını
yasalaştırmanın, bu başkanlığı kurmanın sadece bir başlangıç olduğunu kabul
etmeliyiz. Doğal afetler konusunda yasal çerçevede yapmamız gerekenlere bir
baktığımızda, burada zor olan, dağınık ve karmaşık yapıdaki pek çok kurum ve iç
teşkilatına ilişkin hizmetlerin bütünleşmesini sağlayabilmektir.
Diğer önemli ve dikkat edilmesi gereken konu ise -ve en önemli
konu- eğitimdir, bu unsurların eğitimidir. Acil durum yönetimiyle ilgili
olabilecek tüm evrelerde görev alacak olan ekiplerin bütününü kapsayacak eğitim
anlayışı hayata geçirilmelidir.
Ülkemiz, jeolojik özellikleri, konumu ve iklim özellikleri
nedeniyle kuraklıkla beraber sel, rüzgâr ve kar fırtınaları, don, dolu,
yıldırım çarpması, orman yangınları, çığlar, asit yağmurları, meteorolojik
hortumlar, sıcak hava dalgaları gibi doğal afetlere sıkça maruz kalmaktadır.
Vahşi kapitalizmin doymak bilmeyen ihtirasları sonucunda atmosferde biriken
sera gazları küresel ısınmayı tetiklemekte ve iklim değişikliğine neden
olmaktadır. İşte bu değişiklikler doğal afetleri de beraberinde getirmektedir
ve son on yılda -hepimiz yaşıyoruz- bu afetler hem şiddet hem de sayı olarak
artmaktadır. Tek elden, etkin bir biçimde yönetilecek afet ve acil durumların
ülkemiz için bir ihtiyaç olduğu gerçeğini de kabul etmeliyiz.
Değerli milletvekilleri, kapatılan ilgili genel müdürlüklerde
yıllarca görev yapmakta olan deneyimli, birikimli personellere de yaş sınırı
koyarak uzmanlık şansı vermemek haksızlık olacaktır kanaatindeyim. Ayrıca, yeni
örgütlenmeye uygun personel istihdamında liyakat ve kariyer kesinlikle esas
olmalıdır ve dikkate alınmalıdır. Aksi takdirde bunun bedeli çok ağır olarak
ödenebilir. Bu nedenle liyakat çok önemli ve sadakat liyakatin önüne asla
geçirilmemelidir ve bu konu çok ciddi olduğundan, liyakatin her zaman sadakatin
önüne geçmesi gerektiğine inanıyorum. Burada kadrolaşma gibi bir sorunun da
düşünülmemesi gerektiği kanaatindeyim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde 1999 yılında
geçirdiğimiz depremi hepimiz hatırlıyoruz. O rakamları sizlere verip tekrar
üzüntülerinizi tazelemek istemiyorum. Ancak bu olaylara yeniden maruz kalmamak
için, bu yönetimin ciddi bir şekilde çalışması ve etkinliğini afet öncesi
dönemde tamamlaması gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Barış.
TANSEL BARIŞ (Devamla) – Afet olduktan sonra da elbette yapılacak
çok şey vardır ama afet öncesi bu yönetimin daha güçlü bir şekilde kadrolanması
ve liyakatin ön plana çıkması gerekmektedir.
Bizim verdiğimiz önerge doğrultusunda, yani bu liyakati sadakatin
önüne çıkararak yapacağımız atamalarda ve kadrolarda bu konunun nazarıdikkate alınmasını ben en azından sizlerden
bekliyorum ve bunu da umuyorum.
Önergemize vereceğiniz destekle bu yönetimin daha güçlü olacağına
inanıyorum ve bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Barış.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 20 nci maddesinin (2) nci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve (3) üncü fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
“(2) Başkan, daire başkanı ve il müdürü kadrolarına atanabilmek
için; bu kadrolara atanacaklarda aranan genel koşullara ek olarak, en az dört
yıllık yüksek öğretim kurumlarından mezun olmak, kamu veya özel sektörde
atanacağı görev alanıyla ilgili en az beş yıllık iş tecrübesine sahip olmak
gerekir.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İl müdürleri için de 5 yıllık iş tecrübesi aranması öngörülmekte
ve madde metni daha anlaşılabilir hâle getirilmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri, birinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz. İkinci bölüm geçici
1 ila 5’inci maddeler dâhil 21 ila 28’inci maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’e aittir.
Sayın Tüzün, buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YAŞAR TÜZÜN (Bilecek) – Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz 293 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın ikinci bölümünde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, arkadaşlar, görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı ile insan
hayatında belki hiç ihtiyaç duymayacağı, ihtiyaç duyduğunda da çok yüksek
faturalar ödemek durumunda kaldığı doğal afet gibi son derece önem arz eden bir
kanunu görüşüyoruz.
Değerli arkadaşlarım, ülkemiz, genel coğrafi yapı itibarıyla doğal
afet olaylarının çok sık yaşandığı bir ülke konumundadır. Bunu hepiniz, hepimiz
çok iyi biliyoruz. Ülkemiz yüz ölçümünün yüzde 93’ü, nüfusumuzun ise yüzde 98’i
deprem tehlikesiyle karşı karşıyadır. Hafızalarımızı biraz tazelersek yakın bir
zaman içerisinde yani bundan on yıl önce 17 Ağustos 1999 Marmara, Kocaeli,
Gölcük, Marmara, Kocaeli, Gölcük depremi ve 12 Kasım Düzce depremini yaşadık.
Bu yaşadığımız ve Allah’tan bir daha hiçbir topluma yaşatmamasını dilediğim
afette gördük ki yaşanan olaylarda depremin verdiği zarardan çok afet öncesi,
afet sırası ve afetten sonrası çalışmalarda koordinasyonsuzluk, yani bir
yetersizlik daha büyük zarar vermiştir. Dolayısıyla, şimdi böyle bir ortamda
geçmişten ders alarak çok sağlıklı çalışmalar yapıp, koordinasyonsuzluğu
ortadan kaldırıp, yetersizliği yaşamamak adına ciddi çalışmalar, ciddi kanunlar
çıkması gerekirken tam tersine bir tasarıyla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz.
Sevgili arkadaşlarım, bu kanun tasarısı ile üst birimde bu
organizasyon sağlanırken teşkilatlanmada aynı organizasyonun olmadığını, ters
bir yapılanmaya gidildiğini görüyoruz. Üst yönetimde birleştirilen hizmetler,
iller itibarıyla dağıtılmıştır. İllerde il özel idaresi bünyesinde valiye bağlı
il afet ve acil durum müdürlükleri kurulması öngörülmektedir. Bu şartlara
baktığımızda, mevcut personelin il özel idarelerine devrinde bir intibak dönemi
yaşanacaktır. Bu dönem içerisinde eğer bir afet olursa, Allah göstermesin,
hizmetin de etkinliği azalacaktır. Kaldı ki intibak uzun süre gerçekleşmeyecek
olursa neler yaşanabileceğini bir düşünün. İntibak zorluğu yanında, personelin
çalışma verimliliği de düşecektir.
Tasarıda yer alan bu tür yapılanma şekli, bugüne kadar gördüğümüz
bizdeki hizmet yapılanması şeklinde teşkilat yapılanması sistemine de
uymadığını görüyoruz. İllerde vali, kuşkusuz, devletin, hükûmetin
temsilcileridir, devlet teşkilatının ildeki yetkilisi ve sorumlusudur. Oysaki
tasarıdaki örnekte il müdürlükleri başkanlık teşkilatı içinde yer almıyor, il
özel idaresi içinde yer alıyor. Bu nedenle bürokrasi daha da artacak, başkanlık
ve vali arasında koordinasyon sorunu ortaya çıkacaktır.
Sevgili arkadaşlarım, bunun en canlı örneğini çok kısa bir süre önce
Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı rahmetli Sayın Muhsin Yazıcıoğlu’nun
geçirdiği elim trafik kazasında gördük. Gece gündüz fark etmeksizin arazideki
hareket eden en küçük canlıyı anında fark eden ve izleyen yetkililer, kocaman
bir helikopter enkazını ve orada belki de canlı durumda olan vatandaşlarımızı
bulamadılar. Peki, bunun temel sebebi nedir? İşte o ilde, o bölgede yaşanan
koordinasyon sorunudur. Bu koordinasyon sorununun, maalesef bu yasa tasarısı
kabul edildikten sonra daha da çok artacağını düşünüyoruz.
Sevgili arkadaşlarım, ülkemizde 5 büyüklüğündeki depremler bile
can ve mal kaybına yol açıyor. İmar planlarında bilimsel kriterlere
uyumsuzluk, özellikle su havzalarına, dere yataklarına yapılan imarsız ve
iskânsız binalar sağlıklı bir yapılaşma ve dolayısıyla ve en önemlisi ranta
dayalı imar tadilatları ve çarpık kentleşme afet sonucunu, can ve mal
kayıplarını, dolayısıyla da en önemlisi, tabii kuşkusuz ekonomik kayıpları
yaratan bir faktör hâline gelmiştir.
Sayın Bakanım, kuşkusuz göreve yeni başladınız, sizi tebrik
ediyoruz. Ancak, Bakanlığınızda -daha önce gerek komisyonlarda gerekse
Parlamentoda görev yapmış bir arkadaşımızsınız- sizin Bakanlığınız döneminde bu
Bakanlığa ve Türkiye’ye, ülkemize en önemli hizmetiniz kuşkusuz kentlerin envanteri olmalıdır. Maalesef ülkemizde, özellikle
büyükşehirlerimizde, metropol kentlerimizde ruhsata
uygun olmayan binalarımız mevcuttur. Büyükşehirlerimizde, kent merkezlerimizde,
yine, özellikle İstanbul’da, Ankara’da ve İzmir’de, üç büyükşehrimizde iskân
ruhsatı almadan yapılan yapıların belki de yüzde 80’e yakını kaçak
durumundadır. Dolayısıyla, sizin görev yaptığınız süre içerisinde bu Bakanlığa
ve ülkemize vereceğiniz en büyük hizmet, kentlerde ve özellikle büyük
şehirlerde, mutlaka ve mutlaka, kent envanterini
çıkarmanız gerekiyor. Eğer bunu çıkaramadığınız takdirde, bu sorunlarla,
özellikle iskân almayan konutların aynı sorunlarla karşı karşıya geleceğini
ifade etmek istiyorum.
Sayın Bakanım, tabii, yeni Bakansınız, bu konuda geçmişe yönelik
eleştiri çok fazla şahsınıza yapmamak gerekir ama yine ülkemizde, Toplu Konut
İdaresinin uygulamış olduğu projeler tamamen ama tamamen ranta
dönük olduğundan dolayı, bir özerk şirket konumunda olan TOKİ, maalesef, sizin
dahi yetkinizde olmayan, Bayındırlık ve İskân Bakanlığının yetkisinde olmayan
yetkilerle donandırılmıştır. Yani,
Toplu Konut İdaresi, bir tarafta arsa sahibi, bir tarafta proje sahibi, bir
tarafta denetim sahibi, bir tarafta ruhsat sahibi, bir tarafta iskân sahibi,
dolayısıyla, kendi uygulamalarını, hiçbir yerel yönetimden, hiçbir imar
odalarından ve en önemlisi Bayındırlık ve İskân Bakanlığından ve il özel
idarelerinden hiçbir konuda danışmadan, tamamen kendi isteği doğrultusunda
projeleri hayata geçirmektedir. Bu doğru bir yöntem değildir. Evet,
TOKİ, ülkemizde, Anayasa’dan almış olduğu yetkileri kullanarak dar gelirlilere
konut yapması gerekirken, özellikle son yıllarda, Başbakana bağlı olan Toplu
Konut İdaresinin, zenginlere dubleks, tripleks, deniz
kenarlarında ev yaptığını hepimiz biliyoruz. Ama bunları yaparken bile hiçbir
yere danışmadan, hiçbir belediyeye, hiçbir odaya, hiçbir sivil toplum örgütüne,
yerel yönetime ve Bakanlığınıza danışmadan tamamen kendi içerisine kapalı ve bu
projeleri hayata geçirirken, böyle sorunlarla önümüzdeki günlerde karşı karşıya
kalacağımızı bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Bu konuda Toplu Konut
İdaresiyle ve Başkanıyla yapacağınız çalışmalarda ortaklaşa bir uygulama
yapmanızı, ortaklaşa projeler gerçekleştirmenizi tavsiye ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, tabii bu kanun hakkında birçok arkadaşım
düşüncelerini anlattı, paylaştı. Ben de özellikle bugün iktidar partisi mensubu
milletvekillerimizin Türkiye Büyük Millet Meclisine ilgi göstermemelerini,
bugüne kadar, bu saate kadar, bu maddeye kadar vermiş olduğumuz önergelerin boş
koltuklar tarafından reddedilmesini de doğrusu uygun bulmuyorum.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen, bu kanunumuzun, bu tasarının
ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Tüzün.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Afyonkarahisar
Milletvekili Sayın Abdülkadir Akcan.
Buyurun efendim.
MHP GRUBU ADINA ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları hakkında, tasarının ikinci bölümüyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere huzurlarınızdayım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Bu arada, bugün 29 Mayıs, İstanbul’un fethi. Bu fetihte rol
oynamış, başta Fatih Sultan Mehmed Han olmak üzere,
İstanbul’u fetheden tüm Türk askerlerini rahmetle, minnetle yad
ediyorum.
Aynı şekilde dün ve evvelsi gün şehit olan, Çukurca’da şehit olan
askerlerimize de yüce Allah’tan rahmet diliyor, Türk milletine başsağlığı
diliyorum.
Değerli milletvekilleri, söz konusu kanun tasarısında belli bir
ihtiyaca bağlı olarak, ana fikir koordinasyonu sağlamak olmak üzere, bir
özellik mevcut.
Bu özelliğe göre, bugün kamu kurumlarımızın bünyesinde, değişik
bakanlıkların bünyesinde, Başbakanlıkta, İçişleri Bakanlığında ve Bayındırlık
ve İskân Bakanlığı bünyesinde yer alan üç genel müdürlüğün lağvedilmesine
dayalı yeni bir koordinasyonu sağlayacak teşkilat yapısına yönelmenin
sağlanacağı bir kanun tasarısı görüşüyoruz. Bu görüşme sırasında ele aldığımız
ana husus, temel husus bu. Buraya nasıl gelindi?
Değerli milletvekilleri, asrın felaketi Marmara depreminde on
binlerce insanımızı kaybettik, yüz binlerce yapı stoku yerle bir oldu ve koca
Marmara Bölgesi yerle bir oldu.
Bu deprem Türkiye’ye oldukça pahalıya mal oldu ve bütün dünya
tarafından “asrın felaketi” olarak nitelendirildi. Bu asrın felaketi diye
nitelendirilen, geniş bölgeyi etki alanına alan, etkisine alan Marmara
depreminde kayıplarımızın büyüklüğü ve depremin, afetin ne boyutta insanları
etkileyebildiği, ekonomiyi nasıl altüst edebildiği gözler önüne serildi.
57’nci Cumhuriyet Hükûmeti döneminde
yaşanan bu depremde, depremden hemen sonra cumhuriyet tarihinin en büyük iki
krizi yaşandı; Kasım 2001 ve Şubat 2002 krizleri.
İşte, bu sıkıntılı dönemin sonunda bazı kişiler depremden
kendisine rant ve pozisyon temin etmek için devletin
geç kaldığı, devletin hantal yapıya sahip olduğu gibi uçuk, depremin
büyüklüğünü, etki alanının genişliğini hiç esas almadan ve pek çok yerde
provokasyonlara sebep olarak “Nerede bu devlet?” sözünü her yerde kullandırarak
devletin yıpratılmasına yönelik bir kampanya yürütüldü ve sürdürüldü.
İşte, bütün bu sıkıntılara rağmen, ekonomik güçlüklere rağmen kırk
dört bin geçici prefabrik konut, benzeri sayıda kalıcı konut ve aynı şekilde
köy şartlarında sekiz binin üzerinde evini kendisi yapanlara yardıma dayalı
konut yapımıyla bu sorunların üstesinden gelen Bayındırlık İskan
Bakanlığı, Afet İşleri Genel Müdürlüğüyle, o gün kendisine bağlı bulunan
Karayolları Genel Müdürlüğüyle, İller Bankası Genel Müdürlüğüyle ve bütün
bunların planlamasında Yapı İşleri Genel Müdürlüğü, Teknik Araştırma ve
Uygulama Genel Müdürlüğüyle topyekûn bu mücadeleyi veren en önemli bakanlık
olmuştur. Ancak, bütün bunlar zor şartlarda yürütülürken Kandilli
Rasathanesinin Müdürü, o günün Sayın Başbakanı rahmetli Ecevit’in
duygusallığını da istismar ederek bugün “Devlet hantal, topyekûn bunu
merkezîleştirmeliyiz.“ şeklinde tartıştığımız ve tartışılan bu tasarının özünü
oluşturan noktaya getirmiştir.
Bütün mesele… Dünyada, bir dünya, her gün bir afet yaşanıyor,
Amerika’da da yaşanıyor, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı kendi ülkesinde
yaşanan bir fırtına felaketine müdahale edip zamanında gitmezken aynı ülkenin
Başkanı Türkiye'ye gelebiliyor. Niçin? Afetin büyüklüğü
yüzünden. Afetin büyüklüğünü bir kenara bırakarak devletin hantallığını
ön plana çıkaranlar bugün bu tasarının müsebbipleridir.
Sabahtan beri dinliyorum buradaki konuşmacıları. Değerli
milletvekilleri, bazı sözcüler “Efendim, kapatılan üç tane genel müdürlük var.
Aslında devlet duplikasyon yapıyor. İşte, o genel
müdürlük, bu genel müdürlüğün işini yapıyor…” Sivil Savunma Genel Müdürlüğü,
Allah aşkına, Afet İşleri Genel Müdürlüğünün fonksiyonunu mu yapıyor şimdiye
kadar veya Afet İşleri Genel Müdürlüğü başka bir genel müdürlüğün bu kanun
tasarısıyla kapatılmak istenen genel müdürlüğün, Başbakanlığa bağlı Acil
Müdahale Genel Müdürlüğünün görevini mi yapıyor? Hayır.
Değerli milletvekilleri, burada, hızlı hareket edebilecek, hızlı
karar alabilecek bir yapının oluşması makul, doğru, mantıklı, anlamlı. Bunu
bazı sözcüler “İçişleri Bakanlığına bağlı olarak kuralım”, bazı sözcüler
“Başbakanlığa bağlı olarak kuralım” ve tasarı da Başbakanlığa bağlı olarak
kurmak istiyor ancak yaşanan afetlerde…
Bakınız, Bayındırlık İskân Bakanlığı, bu ülkede, imar yetkisini
elinde bulunduran tek bakanlıktır ve olması gereken de budur ama yeni yeni kurulan devlet birimleri vasıtasıyla, mesela Çevre
Bakanlığı, arkasından Çevre Orman Bakanlığına bağlanan üniteyle, birimle, çevre
düzeni planını Çevre Bakanlığı yapıyor şimdi. Bu plana göre, derenin ağzına, Afyonkarahisar’da hastaneyi öngördüler ve bu Bakanlığın
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, derenin ağzına kurulması öngörülen hastanenin
oraya yapılabileceği raporunu verdi. Şimdi, devletin birimleri arasında yetki
karmaşası yaratırsanız, kaosu kendiliğinden davet
etmiş olursunuz. Aslolan, kanunlardaki eksiklik
değil, teşkilatlanmada eksik yapılanma değil, koordinasyonun düzgün bir şekilde
sağlanamaması. Bu yüzden, bu kanun tasarısıyla oraya varılmak isteniyor, imaj
bu imaj ama acaba bu tasarıyla oraya varabiliyor muyuz?
Bir afet şekillendiğinde, olduğu andan itibaren müdahale
gerekiyor. Sonra, ilk önce insanların kurtarılması, kurtarma ekipleri ve sağlık
hizmetinin verilmesi. Sağlık Bakanlığının hangi birimini kapatarak buraya
bağlıyorsunuz? Hiçbirini. Öyleyse, imar yetkisi elinde bulunan, afete bu
hâliyle müdahale eden, oluşan afet zararını yapı stoklarında tespit eden bir
Afet İşleri Genel Müdürlüğünü, daha sonra kaynak temin edip yerine yenisinin
yapılmasını temin eden bu Genel Müdürlüğü, bu işi bugüne kadar başarıyla
getirmiş bu Genel Müdürlüğü niye kapatıyorsunuz? Afet İşleri Genel Müdürlüğü
bir sivil savunma genel müdürlüğü müdür? Sivil savunmaya da ihtiyaç var ama
Afet İşleri Genel Müdürlüğüne de ihtiyaç var. Niçin? Planlar yapılacak, zemin
etüdünden inşaatın tamamlanmasına kadar onun sorumluluğunda.
Değerli milletvekilleri, bir şeyi yapmaya çalışırken ideali
yakalama doğrultusunda düşünmeliyiz, karar vermeliyiz. Bu tasarının ideali
yakalama boyutunu Afet İşleri Genel Müdürlüğünü ortadan kaldırarak
yakalayamazsınız. Onun fonksiyonlarını yok ederek orada yetişmiş, on yıllarca
bilgi birikimi sağlayarak bu noktaya gelmiş insanlara “Ben sizi yeni
yapılanmada istemiyorum.” diyerek amaca ulaşamazsınız. Hele hele bu tasarıda gördüğümüz gibi onları başka kurumlara
aktarıp, örneğin bir genel müdürü, maaşı azalmasın, tamam ama maaşı düşmeyecek
şekilde öteki birimde çalıştırılırken o birimin, yeni görev yeri olan birimin
elemanları, asıl elemanları maaş artışı sağlarken maaşı düşmeyecek şekilde Afet
İşleri Genel Müdürlüğünü o birime gönderirseniz ciddi bir hak gaspına sebep
olursunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Akcan, konuşmanızı tamamlayınız.
ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – Bu tasarının bu boyutu ciddi anlamda
eksiktir değerli milletvekilleri.
Şimdi, biz bu tasarının oluşmasını sağlamak için el birliğiyle
gayret gösterip oylamaya müspet oyla katılalım. Ama gelin, hazır Afet İşlerini
kapatmışken Bayındırlık İskân Bakanlığını da kapatın, doğru bir iş yapmış olursunuz.
Yerine, bu kuracağınız teşkilatı bağlayacağınız, TOKİ’yi
bağlayacağınız, İller Bankasını bağlayacağınız ve Yapı İşleri Genel
Müdürlüğüyle, Teknik Araştırma Uygulama Genel Müdürlüğüyle, çevre fonksiyonuyla
şehircilik ya da kentleşme ve Çevre Bakanlığını kurarak varmak istediğiniz
hedefe daha net, daha sağlıklı, daha uygun biçimde varmanın yolunu açmalısınız.
Yoksa hastaneleri Sağlık Bakanlığı, okulları Millî Eğitim
Bakanlığı yaparken; devlet hava meydanlarını, demir yollarını, şimdi kara
yollarını -oraya bağlı olması nedeniyle- Ulaştırma Bakanlığı yaparken artık bu
hâliyle Bayındırlık Bakanlığının o anlamda yapacağı hiçbir iş yoktur. Çevre,
asla ormanla ilgili bir birim değildir. Çevre, insanla ilgili bir birimdir,
insan kentlerde yaşar, şehirlerde yaşar. Öyleyse şehirciliği, kentleşmeyi ön
plana çıkan, bu sırada afeti minimize eden altyapıyla bir kent yapısına
ulaşmayı sağlayacak birimleriyle bir şehircilik veya kentleşme… Çevre
Bakanlığı, acilen, bu dönemde, en kısa zamanda bu kanun tasarısından öncelikle
ele alınması gereken bir boyuttur. Bu tasarıyı getirin, hep beraber en kısa
zamanda bu ülkeye kazandıralım, bu ülkenin sıkıntılarının önünü açalım diyorum.
Sabrı için Sayın Başkana teşekkür ediyorum ve tasarının hayırlı
olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Akcan.
Şahsı adına Harun Öztürk, İzmir
Milletvekilimiz.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Önergede konuşacağım.
BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki
önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
21’inci maddenin başlığını okutuyorum:
Afet ve acil durum yönetimi uzmanlığı ve uzman yardımcılığına
atanma
MADDE 21-
BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
22’nci maddenin başlığını okutuyorum:
Kadrolar
MADDE 22-
BAŞKAN – 22’nci maddeye bağlı listelerde değişiklik öngören bir
önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Genel Kurul Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı” 1 sayılı listede “Planlama ve
Hazırlık Dairesi Başkanı” ibaresinin “Planlama ve Zarar Azaltma Dairesi Başkanı”
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Elitaş |
Ahmet Aydın |
Bekir Bozdağ |
|
Kayseri |
Adıyaman |
Yozgat |
|
Mehmet Nil
Hıdır |
Cumhur Ünal |
Orhan Karasayar |
|
Muğla |
Karabük |
Hatay |
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan maddi hatanın düzeltilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde 22’nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
23’üncü maddenin başlığını okutuyorum:
Kaynak yönetimi
MADDE 23-
BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı”nın çerçeve 23’üncü maddesinin
(1) inci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Harun
Öztürk
İzmir
“Madde 23- (1) Bu kanun kapsamındaki faaliyetlerin ifası amacıyla,
Başkanlık bütçesinde afet ve acil durum faaliyetleri ödeneği tefrik edilir. Söz
konusu ödenekten gerekli görülenler Başkanlığın teklifi üzerine Maliye
Bakanlığınca ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile il özel idareleri bütçelerine
aktarılır. Aktarılan bu tutarların, afet ve acil durum hâlleri dışında ve bu
kanunun amacı doğrultusunda harcanması 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanunu hükümlerine göre yapılır. Afet ve acil durum hallerinde ortaya
çıkan ihtiyaçların karşılanmasıyla sınırlı olmak üzere yapılacak harcamalar,
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümlerine tabi değildir. Bu durumda, söz konusu
ödeneklerden yapılacak harcamalarla ilgili alımlarda kullanılacak ihale
yöntemlerine ilişkin esas ve usuller, Maliye Bakanlığı ve Başkanlıkça
müştereken belirlenir.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Vermiş olduğum önergeyi açıklamak üzere söz aldım.
Tasarının bize göre en önemli düzenlemelerinden biri, görüşmekte
olduğumuz çerçeve 23’üncü maddedeki kaynak yönetimi düzenlemesidir. Düzenlemeye
göre, merkezî yönetim bütçesinde başkanlık için öngörülecek afet ve acil durum
faaliyeti ödeneği başkanlık bütçesine gider kaydedilerek özel bir hesaba
aktarılacaktır. Görüldüğü gibi, bu aşamada bütçede öngörülen ödeneklerin harcanmasındaki
ve bütçeye gider yazılmasındaki normal usul uygulanmamaktadır. Zira, bütçede öngörülen ödenekler, ya mevzuatın izin verdiği
durumlarda avans verilmek suretiyle mal ve hizmet daha sonra teslim alınmak
üzere ya da mal ve hizmet teslim alındıktan sonra belgesine dayanılarak
harcanmakta ve bütçeye gider kaydedilmektedir. Burada bütçe ödeneği, doğrudan
doğruya herhangi bir mal ve hizmet teslimi olmadan ve herhangi bir avans
işlemine tabi tutulmadan bütçeye gider yazılmakta ve karşılığı nakit, Başkanlığın
açacağı özel bir hesaba aktarılmaktadır. Bu özel hesap ise Başkanlığın bizzat
yapacağı harcamalar için kullanabileceği gibi, afet ve acil durumda kullanılmak
üzere kamu kurum ve kuruluşlarının veya il özel idarelerinin açtıracakları özel
hesaplara aktarılmak suretiyle de kullanılabilecektir. Aktarılan bu tutarlar
ilgili kurum ve kuruluşların bütçeleriyle ilişkilendirilmeyecek ve
harcanmasında, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 4734 sayılı
Kamu İhale Kanunu hükümleri uygulanmayacaktır. Söz konusu harcamalar sonucunda
toplanan belgelerin başlangıçta bütçeye tek kalemde gider yazılan ödenek ile
nasıl ilişkilendirileceği ve denetiminin nasıl yapılacağı da açık değildir.
Tamamen bütçe dışı ve örtülü ödenek benzeri bir harcama usulü getiren bu kaynak
yönetimi düzenlemesinin bu hâliyle kabulü mümkün değildir. İşte bu gerekçelere
dayanılarak biraz önce okunan önergeyi vermiş bulunduk, bu sakıncaların
giderilmesi amacıyla. Yüce heyetinizin kabul edeceği umuduyla tekrar yüce
heyetinizi saygıyla selamlarım.
BAŞKAN – Sayın Öztürk, teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
24’üncü maddenin başlığını okutuyorum:
BEŞİNCİ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Atıflar
MADDE 24-
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 25’inci maddenin her fıkrası, alınan karar
gereğince ayrı maddeler olarak oylanacaktır. Buna göre şimdi 25’inci maddenin
1’inci fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
2’nci fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
4’üncü fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
5’inci fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
6’ncı fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
7’nci fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen bu yedi fıkrayla birlikte çerçeve 25’inci maddeyi
oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
26’ncı maddenin başlığını okutuyorum:
Üst yöneticilerin sorumluluğu
MADDE 26-
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Geçici madde 1’in başlığını okutuyorum:
Devir hükümleri
GEÇİCİ MADDE 1-
Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı”nın Geçici madde 1’de yer alan “31/12/2007” tarihlerinin “31/12/2008” olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Elitaş |
Ahmet Aydın |
Bekir Bozdağ |
|
Kayseri |
Adıyaman |
Yozgat |
|
Orhan Karasayar |
Cumhur Ünal |
Mehmet Nil
Hıdır |
|
Hatay |
Karabük |
Muğla |
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Tarihlerin güncellenmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde geçici madde 1’i oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Geçici madde 2’nin başlığını okutuyorum:
Kadro ve görev unvanı değişikliği
GEÇİCİ MADDE 2-
BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sıra sayılı “Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı”nın geçici 2 nci maddesinin; 1’nci fıkrasında yer alan “31/12/2007 tarihi” ibaresinin “31/12/2008 tarihi” şeklinde,
3’üncü fıkrasının son cümlesinin “31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 4 üncü maddesi kapsamında
iken bu fıkra gereğince görevleri sona erenlerden, daha düşük ek gösterge
verilmesini gerektiren veya makam tazminatı ödenmesi gerekmeyen bir kadroya
atananların, atandıkları kadroda geçen hizmet süreleri, 5434 sayılı Kanunun
mülga ek 68 inci ve ek 73 üncü maddelerinde belirtilen sürelerin
tamamlanmasında dikkate alınır.” şeklinde, 4’üncü fıkrasının son cümlesinin
“31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun geçici 4 üncü maddesi kapsamında iken bu fıkra gereğince görevleri
sona erenlerden, daha düşük ek gösterge verilmesini gerektiren bir kadroya
atananların, atandıkları kadroda geçen hizmet süreleri, 5434 sayılı Kanunun
mülga ek 68 inci ve ek 73 üncü maddelerinde belirtilen sürelerin tamamlan-masında dikkate alınır.” şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Mustafa Elitaş |
Bekir Bozdağ |
A. Sibel Gönül |
|
Kayseri |
Yozgat |
Kocaeli |
|
Veysi Kaynak |
|
Hamza Yerlikaya |
|
Kahramanmaraş |
|
Sivas |
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Tasarının komisyonda kabul edildiği dönem ile Genel Kurulda
görüşülme tarihi arasında geçen süreye yönelik olarak maddede yer alan tarihin
düzeltilmesi ve maddede yer alan sosyal güvenlikle ilgili hükümlerin 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile uyumlaştırılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde geçici madde 2’yi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Geçici madde 3’ün başlığını okutuyorum:
Uzmanlık kadrosuna geçiş
GEÇİCİ MADDE 3-
BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Geçici madde 4’ün başlığını okutuyorum:
Bütçe işlemleri
GEÇİCİ MADDE 4-
BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
TBMM Genel Kurul Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı”nın Geçici Madde 4 (1) inci
fıkrada yer alan “2008 yılının” “2009 yılı” olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mustafa Elitaş |
Ahmet Aydın |
Bekir Bozdağ |
|
Kayseri |
Adıyaman |
Yozgat |
|
Mustafa Kalaycı |
Mehmet Nil
Hıdır |
Cumhur Ünal |
|
Konya |
Muğla |
Karabük |
|
|
Orhan Karasayar |
|
|
|
Hatay |
|
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) – Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Tarihlerin güncellenmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde geçici madde 4’ü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Geçici madde 5’in başlığını okutuyorum:
Malzeme devri
GEÇİCİ MADDE 5-
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
27’nci maddenin başlığını okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 27-
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
28’inci maddenin başlığını okutuyorum:
Yürütme
MADDE 28-
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, İkinci Bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için dört dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme
giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de
sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için öngörülen dört dakikalık
süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise hangi
bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadıyla
imzasını da taşıyan oy pusulasını yine oylama için öngörülen dört dakikalık
süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı açık oylama
sonucunu arz ediyorum:
Kullanılan oy sayısı :
224
Kabul : 214
Ret : 9
Çekimser :
1 (x)
Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. Milletimize ve
ilgili kuruma hayırlı olmasını diliyorum.
Özveriyle çalışmaları yürüten ve çok güzel bir çalışma ortamı
sağlayan grup başkan vekili arkadaşlarımıza da canı gönülden teşekkür ediyorum,
milletvekillerimize teşekkür ediyorum. Hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri, 4’üncü sırada yer alan, Kamu Düzeni ve
Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve
İçişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
4.- Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri
Komisyonu Raporu (1/704) (S. Sayısı: 383)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5’inci sırada yer alan, Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
5.- Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/692) (S. Sayısı: 385)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6’ncı sırada yer alan, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik
ve Spor Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
6.- Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları ile Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/688, 1/703, 1/684, 1/696)
(S. Sayısı: 384)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonun bulunmayacağı dikkate alınarak, gruplar
arasında da mutabakatı değerlendirerek, alınan karar gereğince kanun tasarı ve
tekliflerini sırasıyla görüşmek için 2 Haziran 2009 Salı günü saat 15.00’te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Sizlere ve bizleri izleyen vatandaşlarımıza hayırlı hafta sonları
diliyorum.
Kapanma Saati: 18.28