Normal 26011 2 3 2009-06-12T06:43:00Z 2009-06-12T06:43:00Z 1 29778 169736 TBMM 1414 398 199116 11.9999 Clean Clean 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖNEM: 23                            CİLT: 45                    YASAMA YILI: 3

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

93’üncü Birleşim

26 Mayıs 2009 Salı

 

(Bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge aslına

 uygun olarak yazılmıştır.)

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

   I. -  GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMALAR

IV. -  GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- İstanbul Milletvekili Bayram Ali Meral’in, Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Yasası’na ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici’nin, Sosyal Güvenlik Kurumunun uygulamalarına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Samsun Milletvekili Fatih Öztürk’ün, Necip Fazıl Kısakürek’in vefatının 26’ncı yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, Bursa Şevket Yılmaz Devlet Hastanesinde meydana gelen yangın nedeniyle açıklaması

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü ve 22 milletvekilinin, Turgutlu-Çal Dağı’nda yapılacak nikel madenciliği faaliyetlerinin çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/377)

2.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 20 milletvekilinin, tütün sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/378)

3.- Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/379)

 

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

 

1.- (10/198) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun, 26/5/2009 günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi

2.- (10/139, 10/155, 10/171, 10/172, 10/173, 10/181, 10/183, 10/197 ile 10/369) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 26/5/2009 Salı günkü birleşiminde birlikte yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi

3.- Gündemdeki sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun, 26 Mayıs ve 2 Haziran 2009 Salı günlerindeki birleşimlerinde sözlü sorular ve diğer denetim konularının görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; 27 Mayıs ve 3 Haziran 2009 Çarşamba günlerindeki birleşimlerinde ise sözlü soruların görüşülmemesine; 293, 239, 126, 131, 321, 324, 383 ve 385 sıra sayılı kanun tasarılarının İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre Temel Kanun olarak ve bölümler hâlinde görüşülmesine; Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda boşalacak üç üyelik için seçimlerin 26/5/2009 Salı günkü birleşimde yapılmasına ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi

 

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Sakarya Milletvekili Münir Kutluata’nın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

2.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol’un, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, partisine sataşması nedeniyle konuşması

3.- Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan’ın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

4.- Antalya Milletvekili Mehmet Günal’ın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

5.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

6.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, yasa dışı telefon dinlemelere ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/7040)

2.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, bir köyün yol sorununa ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/7446)

3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman-Gercüş’teki taşımalı eğitime ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/7454)

4.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, uzlaşmalara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/7496)

5.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, TRT’nin izlenme oranlarına ve sözleşmesi sona erdirilen programlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/7509)

6.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, TRT Yönetim Kuruluyla ilgili yönetmelik değişikliğine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/7510)

7.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bir camiye ait tarihî saatin akıbetine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/7511)

8.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, hak ediş ya da ihale bedeli ödenmeyen firmalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/7524)

9.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Yeşilayın etkin hâle getirilmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/7532)

10.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, Tunceli Valisi hakkındaki incelemeye ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/7539)

11.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Van’daki sınır kaçakçılığı olaylarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/7541)

12.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Şanlıurfa’da yaşanan bazı olaylara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/7542)

13.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, İstanbul’da vergi rekortmenlerinin açıklanmamasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/7545)

14.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, bilişim sektöründeki KDV indirimine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/7547)

15.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, TRT personeline ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/7570)

16.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, çiftçilerin elektrik borçlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/7610)

17.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Göksu EDAŞ ihalesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/7611)

18.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, SGK’nın emekli maaşları ödemesinde bankalardan komisyon almasına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/7642)

19.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, THY’nin Başbakanın kullanımı için uçak aldığı haberlerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/7658)

20.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan TEDAŞ İl Müdürlüğünün bir ihalesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/7662)

21.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, THY’nin acenteleriyle çalışacağı bankaya ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/7724)

22.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, GSM şirketlerine yapılan ödemelere ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/7815)

23.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, basın takip sistemine erişime,

Türkiye Büyük Millet Meclisi İnternet Sitesindeki sanal tur uygulamasına,

İlişkin soruları ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/7963), (7/7964)

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.03’te açılarak yedi oturum yaptı.

 

İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol, geçen tutanak hakkında bir konuşma yaptı.

 

Gümüşhane Milletvekili Yahya Doğan, Müzeler Haftası’na,

Edirne Milletvekili Rasim Çakır, sınır ticaretinin düzenlenmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararına,

Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir, Gaziantep’e göçün işsizliğe etkilerine,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

 

İzmir Milletvekili Oktay Vural, 263 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesinin yapılan açık oylamasıyla ilgili bir açıklamada bulundu.

 

Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur ve 21 milletvekilinin, Adli Tıp Kurumuna yönelik iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/376) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemdeki yerini alacağı ve ön görüşmesinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

 

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

 

1’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),

3’üncü sırasında bulunan, Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Adalet Komisyonları Raporlarının (1/670) (S. Sayısı: 353),

4’üncü sırasında bulunan, Türk Vatandaşlığı Kanunu Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu’nun (1/458) (S. Sayısı: 90),

5’inci sırasında bulunan, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının (1/552) (S. Sayısı: 293),

6’ncı sırasında bulunan, Siirt Milletvekili Memet Yılmaz Helvacıoğlu ve 4 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin; Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 1 Milletvekilinin Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri ve Milli Savunma Komisyonu Raporu’nun (2/427, 2/428, 2/429) (S. Sayısı: 361),

7’nci sırasında bulunan, Türk Silahlı Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu’nun (1/463) (S. Sayısı: 316),

9’uncu sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/532) (S. Sayısı: 338),

Görüşmeleri,

2’nci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının (1/543) (S. Sayısı: 263) görüşmelerine devam edilerek, 5’inci maddesine kadar kabul edildi, verilen aradan sonra,

Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

 

8’inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Slovenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/523) (S. Sayısı: 337) görüşmeleri tamamlanarak, yapılan açık oylamadan sonra kabul edildi.

 

Kilis Milletvekili Hasan Kara, konuşması sırasında bir milletvekilinin kendisine “cahil” diye müdahale etmesi nedeniyle bir açıklamada bulundu.

 

26 Mayıs 2009 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 18.32’de son verildi.

 

 

 

Nevzat PAKDİL

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

 

 

 

 

Yaşar TÜZÜN

 

Fatma SALMAN KOTAN

 

Bilecik

 

Ağrı

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

                                                                                                                                               No.:  104

II.- GELEN KÂĞITLAR

22 Mayıs 2009 Cuma

Tasarı

1.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/712) (Plan ve Bütçe ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.5.2009)

Teklifler

1.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan’ın; 2238 Sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/457) (Anayasa; Adalet ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.5.2009)

2.- İstanbul Milletvekili Esfender Korkmaz’ın; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Genel Sağlık Sigortası Kanununda Bazı Değişiklikler Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/458) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.5.2009)

3.- İstanbul Milletvekili Ümit Şafak’ın; 5604 Sayılı Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/459) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.5.2009)

4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; 2022 Sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifi (2/460) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.5.2009)

Tezkereler

1.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/802) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.5.2009)

2.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/803) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.5.2009)

3.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/804) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.5.2009)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Silivri Cezaevindeki tutukluların sağlık sorunlarına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1366) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

2.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Başbakanlığa yeni uçak alımına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1367) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

3.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’te su plan ve projeleri kapsamındaki yatırımlara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1368) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

4.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep TEDAŞ Müdürlüğünün oluşturduğu kaynağa ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/1369) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

5.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’in rüzgar enerjisi potansiyeline ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1370) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

6.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’te sanayi üretiminde enerji girdi fiyatlarında düzenleme yapılmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1371) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

7.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’deki tarımsal desteklemelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1372) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

8.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’de Kırsal Kalkınma Programı çerçevesindeki projelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1373) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

9.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’teki okul açığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1374) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

10.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’te kamu yatırımlarındaki azalmaya ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/1375) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, bakanların atanma usulüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7871) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

2.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, THY’nin acenteleriyle çalışacağı bankaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7872) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Ermenistan ile görüşmelerin İsviçre’de yapılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7873) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

4.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, Bursa’da TOKİ taksitlerini ödemeyenlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7874) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

5.- Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin, yurt dışındaki memurların aylıklarıyla ilgili kararnamenin değiştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7875) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

6.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, kriz nedeniyle SGK’ya yapılan ödemelerin azalmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7876) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

7.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Abhazya’ya uçak ve gemi seferleri yapılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7877) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

8.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Mardin-Mazıdağındaki olayın nedenlerine ve alınacak önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7878) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

9.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in, Mardin-Mazıdağındaki olayın nedenlerine ve alınacak önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7879) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

10.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, TOKİ’nin Diyarbakır Valiliği ile yaptığı protokole ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7880) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

11.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, Diyarbakır’daki SODES Projesi uygulamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7881) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

12.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, çocuk suçluluğuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7882) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

13.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara’nın ilçelerinin sosyo-ekonomik durumlarının iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7883) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

14.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, pamuk üreticilerinin ve tekstil sektörünün desteklenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7884) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

15.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana’da dağıtılan yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7885) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

16.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Dünya Uygur Kongresi başkan ve genel sekreterine Türkiye’ye giriş izni verilmemesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7886) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

17.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, İhlas Finans Kurumunun oluşturduğu mağduriyete ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7887) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

18.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün bazı ihalelerine ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/7888) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

19.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Kütahya’daki deprem sigortası çalışmalarına ve riskli binalara ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/7889) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

20.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, esnafın idari para cezalarının affına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7890) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)

21.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, iş kazalarına ve meslek hastalıklarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7891) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)

22.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, sinema ve televizyon sektöründeki çalışma koşullarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7892) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

23.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, İç Anadolu Bölgesinde Çevre Kanunu uyarınca verilen idari para cezalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/7893) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)

24.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, Çorlu’da bir göletteki çevre sorunlarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/7894) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

25.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, Tekirdağ’da çevre mevzuatı kapsamındaki denetimlere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/7895) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

26.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü internet sitesindeki reklamlara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/7896) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

27.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının İstanbul’daki yardımlarına ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/7897) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)

28.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının Ankara’daki yardımlarına ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/7898) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)

29.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Türkgözü Gümrüğünün etkinleştirilmesine ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/7899) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

30.- Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in, Ziraat Bankasında personelin emekliliğe zorlandığı haberlerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/7900) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)

31.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Halk Bankasına vergi cezası kesildiği iddialarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/7901) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

32.- Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak’ın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerine verilen teşviklere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/7902) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

33.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, yenilenebilir kaynaklardan enerji üretimine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7903) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)

34.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Osmaniye’de verilen yenilenebilir enerji kaynak belgelerine ve HES başvurularına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7904) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)

35.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’da verilen yenilenebilir enerji kaynak belgelerine ve HES başvurularına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7905) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)

36.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, elektrik faturalarındaki TRT payına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7906) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

37.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Bergama Organize Sanayi Bölgesinin elektrik ihtiyacına ve doğalgaz bağlantısına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7907) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

38.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, doğalgaz ithalatına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7908) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

39.- Hakkari Milletvekili Hamit Geylani’nin, Hakkari-Van karayolunda bal yüklü araçların denetimine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7909) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)

40.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Ankara’da metro güzergahlarındaki yol genişletme çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7910) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

41.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Jandarma Er Eğitim Taburunun taşınacağı iddiasına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7911) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

42.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, Diyarbakır yerel gündem kent meclisi ve konseyi toplantılarına katılıma ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7912) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

43.- Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak’ın, Mardin-Mazıdağı’ndaki olaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7913) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

44.- İstanbul Milletvekili Ufuk Uras’ın, koruculuk sistemine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7914) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

45.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Seyhan Belediyesinin bazı tasarruflarına ve Çukurova Belediyesiyle paylaşımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7915) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

46.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Seyhan ve Çukurova Belediyeleri arasındaki personel paylaşımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7916) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

47.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, özel idare müdürlüklerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7917) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

48.- Aydın Milletvekili Mehmet Fatih Atay’ın, Mardin Valisinin bir açıklamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7918) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

49.- Aydın Milletvekili Mehmet Fatih Atay’ın, Meram Belediyesinin bayan voleybol takımını kapatmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7919) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

50.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, bazı suçlardaki artışa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7920) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

51.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Kelkit Havzası Kalkınma Birliğinin organik tarım desteklemelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7921) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

52.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, Silivri’deki bir höyüğün tahrip edildiği iddiasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/7922) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

53.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Yozgat’taki yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/7923) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

54.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Hazine özel mülkiyetindeki taşınmazlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7924) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)

55.- Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay’ın, THY’nin acenteleriyle çalışacağı bankaya ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7925) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

56.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, okulların elektrik ve su borçlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7926) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)

57.- İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu’nun, Avrupa İslam Üniversitesinin İstanbul Şubesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7927) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)

58.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, bazı atama ve yer değiştirmelere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7928) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)

59.- İstanbul Milletvekili Necla Arat’ın, öğretmen ve yönetici görevlendirmelerindeki bazı uygulamalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7929) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)

60.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, araştırma görevlilerinin özlük haklarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7930) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)

61.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, hukuka aykırı yönetici atamaları yapıldığı iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7931) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

62.- Aydın Milletvekili Recep Taner’in, Azerbaycan’da görev yapan öğretmenlerin sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7932) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

63.- Aydın Milletvekili Recep Taner’in, yurt dışında görev yapan öğretmenlerin özlük haklarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7933) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

64.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, usulsüz atama iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7934) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

65.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, geçici görev ve tedavi yolluklarının ödenmesindeki sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7935) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

66.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir yönetmelikte yapılan değişikliğe ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7936) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

67.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, liselerin çocuk gelişimi ve eğitimi bölümü mezunlarının öğretmen olarak çalıştırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7937) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

68.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, öğretmenevlerine ve üye bandrol ücretindeki artışa ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7938) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

69.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Rize’deki bebek ölümlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7939) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)

70.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta KKKA hastalığı nedeniyle merkez kurulmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7940) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

71.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Ankara’daki bebek ölümlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7941) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

72.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Kütahya’daki yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7942) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

73.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, AOÇ’deki akaryakıt istasyonlarının kiralanmasındaki usulsüzlük iddialarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7943) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)

74.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, bir enstitü laboratuvarına ve fide üreticilerinin desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7944) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)

75.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Erbaa’da TMO geçici fındık alım merkezi açılıp açılmayacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7945) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

76.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, pamuk üretimine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7946) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

77.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’daki çiftçilerin kredi kullanımına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7947) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

78.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, kredi kullanan üreticilere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7948) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

79.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, buğdaylarda görülen bir hastalıkla mücadeleye ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7949) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

80.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Osmaniye’de üreticilerin kullandığı kredilere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7950) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

81.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Aksaray’daki yatırımlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7951) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

82.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, zeytinyağı teşvik primine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7952) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)

83.- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün, Söğüt-Bozüyük yoluna ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7953) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)

84.- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün, Bilecik şehir merkezinden geçen karayolundaki çalışmalara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7954) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)

85.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Urfa-Habur bölünmüş yol çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7955) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)

86.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, Çorlu’daki bir köyün yol sorununa ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7956) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

87.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, Demirköy’de bazı abonelere anormal telefon faturaları geldiği iddiasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7957) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

88.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, PTT Şubelerindeki güvenlik yetersizliğine ve dağıtıcıların özlük haklarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7958) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

89.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bolu’daki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7959) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

90.- İstanbul Milletvekili Necla Arat’ın, kadınların miras haklarını kullanmalarındaki sorunlara ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/7960) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)

91.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Vakıflar Bölge Müdürlüklerinin yüklenicilere ödeme yapmamasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/7961) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

92.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, ev tipi tüplere dolum yapan akaryakıt istasyonlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/7962) (Başkanlığa geliş tarihi: 0705/2009)

93.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Basın Takip Sistemi erişimine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/7963) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

94.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, TBMM İnternet Sitesindeki sanal tur uygulamasına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/7964) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

 

 

                                                                                                                                               No.:  105

25 Mayıs 2009 Pazartesi

 

Tezkere

1.- Sayıştay Birinci Başkanlığı Seçimine İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi (3/806) (Plan ve Bütçe Komisyonuna)

Rapor

1.- Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/704) (S. Sayısı: 383) (Dağıtma tarihi: 25.5.2009) (GÜNDEME)

                                                                                                                                               No.:  106

26 Mayıs 2009 Salı

 

Raporlar

1.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/688, 1/703, 1/684, 1/696) (S. Sayısı: 384) (Dağıtma tarihi: 26.5.2009) (GÜNDEME)

2.- Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/692) (S. Sayısı: 385) (Dağıtma tarihi: 26.5.2009) (GÜNDEME)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü ve 22 Milletvekilinin, Turgutlu-Çal Dağı’nda yapılacak nikel madenciliği faaliyetlerinin çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/377) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2009)

2.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 21 Milletvekilinin, tütün sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/378) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2009)

3.- Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve 20 Milletvekilinin, mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/379) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.05.2009)

 

 

26 Mayıs 2009 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 93’üncü Birleşimini açıyorum.

III.- Y O K L A M A

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız. Yoklama için üç dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden, üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, siyasî partiler ve seçim yasaları hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Bayram Ali Meral’e aittir.

Buyurun Sayın Meral. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Bayram Ali Meral’in, Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Yasası’na ilişkin gündem dışı konuşması

BAYRAM ALİ MERAL (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Yasası hakkında gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, konuşmama başlamadan önce iki konuyu bilgilerinize sunmak istiyorum: Malumunuz, Bursa’da bir hastane yandı. Orada 8 vatandaşımız hayatını kaybetti. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Diğer bir konu değerli arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, bu yüce Meclis de görüştü, daha önce Toprak Su, Toprak İskân ve YSE genel müdürlükleri birleştirildi…

BAŞKAN – Sayın Meral, bir saniye.

Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda büyük bir uğultu var, sizleri sükûnete davet ediyorum.

Buyurun Sayın Meral.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – …Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü adı altında bir genel müdürlük kuruldu. Bu Genel Müdürlük Türk köylüsüne büyük hizmetler üreten bir genel müdürlüktü ama ne yazık ki bütün ısrarlarımıza rağmen bu Genel Müdürlük, bu yüce Mecliste AK PARTİ milletvekili oyları ile kapatıldı, burada çalışan işçiler ve memurlar özel idarelere dağıtıldı ve işler aksadı. İşler aksadığı gibi orada çalışan çok yetişkin personel, mühendis, işçi, bir noktada, iş yapamaz bir noktaya getirildi. Bugün işin acı tarafı, ne yazık ki bu özel idarelerde çalışan işçiler aylardır ücretlerini alamıyor, ikramiyelerini alamıyor, fazla mesaisini alamıyor. Bunun sebebi, Maliye Bakanlığının özel idarelere katkı sağlamaması ve ücretlerinin yüzde 30’unun düşük gönderilmesidir değerli arkadaşlarım. Bu hiçbir dönemde yaşanmamıştır ve görülmemiştir. Benim özellikle… Arkadaşlarımdan rica ediyorum: Bu konuya behemehâl çözüm bulsunlar.

Değerli arkadaşlarım, benim bu yasalar hakkında söz istememin bir nedeni vardır. Hiçbir arkadaşım rahatsız olmasın. Burada bir yasa görüşülürken yani Suriye hududundaki temizlikten dolayı yasa görüşülürken AK PARTİ’li milletvekili arkadaşlarımızın büyük çoğunluğunun huzursuz ve rahatsız olduğunu gördüm.

Bizim ortak unvanımız var değerli arkadaşlarım. Bu unvana ortak sahip çıkmak zorundayız. Geçmişte yani 1980 öncesi milletvekilleri seçimi olurdu. Ağırlık, değerli arkadaşlarım, ön seçimlere verilirdi. Yani milletvekilini vatandaş, seçmen ön seçimle seçerdi ama mutlaka genel başkanların da kendine has bir programı vardı, düzenlemesi vardı ama 12 Eylül yasalarıyla bu ortadan kaldırıldı. Genel merkezlere, değerli arkadaşlarım, liste düzenleme yetkisi verildi. Ondan sonra milletvekilleri düşünen ama konuşamayan bir milletvekili durumuna getirildi. İşte, o günü, ben, bunu burada gördüm değerli arkadaşlarım. Bundan hiçbir arkadaşımın rahatsız olmasına gerek yok. Eğer milletvekili ön seçimle buraya gelmiş olsa bir parti genel başkanı bakanına “Kızarsam seni kapının dışına koyarım.” diyemez. Eğer bir milletvekili ön seçimle gelmiş olsa değerli arkadaşlarım, burada düşündüğünü rahat bir şekilde dile getirir. Her nedense bir çok yasa, yüzlerce, binlerce yasa buradan geçmesine rağmen Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Yasası getirilmiyor. Neden değerli arkadaşlarım?

Muhterem arkadaşlarım, kendi partisinde özgürlük sağlayamayan siyasi partiler vatandaşa özgürlük getiremez muhterem arkadaşlarım. Biz, her şeyden önce, ne yapıp yapıp Seçim Yasası’nın ve Siyasi Partiler Yasası’nın yeni şekliyle bu Meclise getirilip görüşülmesini istemek zorundayız. Yaşadınız ve bunları yaşıyorsunuz.

Nedir değerli arkadaşlarım? Elbette ki ön seçimin de bazen mahzurları vardır ama bu, denetim altında, yargı gözetiminde bir seçmen listesi hazırlanırsa ve seçimler yargı denetiminde, gözetiminde sağlanırsa değerli arkadaşlarım, o zaman vatandaşın dediği olur, burada oturan milletvekilleri, genel başkanına sorumlu olduğu kadar vatandaşına kadar da sorumlu olur değerli arkadaşlarım.

Seçimler yaklaşıyor, sesimiz çıkmıyor yani sesiniz çıkmıyor değerli arkadaşlarım. Zoraki birçok yasaya el kaldırdınız burada ama halkın desteğiyle buraya gelmiş olsanız değerli arkadaşlarım, bunların elbette ki birçoğu olmayacaktır, olamaz da.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – Bunun olamaması demek, genel başkana, parti yönetimine karşı saygısızlık yapmak anlamında değildir değerli arkadaşlarım. Bunun adı, bir milletvekilinin özgürce düşünmesi, özgürce düşüncesini bu kürsüden halka hitap etmesidir değerli arkadaşlarım. Ama, bunu, bu Mecliste, yedi senedir değerli arkadaşlarım, gözünüzün içine baka baka seyrediyorum, inanmaya inanmaya, üzüntü duya duya birçok yasaya elinizi kaldırdınız ve elinizi kaldırıyorsunuz. Bugün de göreceğiz, bundan sonra da göreceğiz.

Umuyorum ki değerli arkadaşlarım, belki bizler belirli sıkıntıları çektik ama geliniz, bu yasaları gündem maddesi yapın, yasaları siz getiriyorsunuz, gelecek milletvekilleri bu sıkıntıyı çekmesin.

Unutmayın değerli arkadaşlarım, giden dönemde burada her dediğini yerine getiren milletvekillerinden 160 tanesi listeye giremedi değerli arkadaşlarım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Hiç merak etmeyin, temenni etmiyorum ama en azından 150’ye yakın milletvekili bu dönemde yine listeye girmeyecektir. Onun için, özgürce düşünün ve özgürce düşüncenizi ortaya koyun. Sizden bunları istiyorum.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Benim bu konuşmam ne sizin işinize yarar ne de bizim işimize yarar ama gerçeklerin işine yarar değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Meral.

Gündem dışı ikinci söz, Sosyal Güvenlik Kurumunun uygulamaları hakkında söz isteyen Yozgat Milletvekili Sayın Mehmet Ekici’ye aittir.

Buyurun Sayın Ekici. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

2.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici’nin, Sosyal Güvenlik Kurumunun uygulamalarına ilişkin gündem dışı konuşması

MEHMET EKİCİ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.

Bugün, bir vatandaşın derdiyle ilgili olarak, aslında birçok vatandaşımızın derdiyle ilgili olarak söz aldım. Cafer Civan ve Ayşe Civan, Kürtün-Gümüşhane’de oturan ve Sosyal Güvenlik Kurumundan şehit çocukları münasebetiyle maaş alan 2 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Kurum aylıklarını bağlamıştır ancak 1/4/2004 ve 31/7/2009 tarihleri arasında kurum hatasından kaynaklanan bir şekilde bugüne kadar yaptıkları 11.609 lira 90 kuruşluk fazla ödemeyi yaşları seksen üç ve seksen beş olan bu 2 ihtiyar, şehit anne ve babasından tahsil etmektedir. Elbette, fazla ve usulsüz ve yersiz ödemelerin tahsili mümkündür. Ancak bu insanların bu yapılan hatada bir sorumlulukları yoktur. Fazla veya Yersiz Ödemelerin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre, bu insanlar, borçlarını üç ay içerisinde yatırmaz iseler kanuni faizleriyle birlikte ödemek durumundadırlar.

Sayın milletvekilleri, yaşı seksen üç ve seksen beş olan ve yatalak olan insanların 11 milyarlık bir borcu ödemeleri, faiziyle birlikte peşin olarak ödemelerinin mümkün olmadığı malumlarınızdır. Ben, Sosyal Güvenlik Kurumundan “Bu durumda olan ne kadar mükellefiniz vardır?” diye sorduğumda, bu bir bilgisayar hatasından kaynaklanan ve… Sosyal Güvenlik Kurumunun yaklaşık -2004 ile 2009 arasında- beş yıllık bir sürede atladığı bir hatasının vebalini mükellefine yükletmemek gerektiği düşüncesiyle söz aldım. Bu durumda çok fazla dosya vardır. Şimdi, Sayın Bakanımızdan rica ediyorum ve bu Sosyal Güvenlik Kurumu Genel Müdürlüğünden rica ediyorum. Bu, yönetmelikle düzenlenen bir husustur. Dolayısıyla, yapılan fazla ödemelerin aslını elbette almalıdır devlet ama ödeme güçlüğü çeken bu insanlara bir de faiz yükü yüklememelidir. Bu noktada yüzlerce dosya, Sosyal Güvenlik Kurumunun hatasından kaynaklanan dosya mevcuttur. Dolayısıyla, bu insanlara yardım edilmeli, bu yönetmelik değiştirilmeli veya en azından Kurum ve Bakanlık kendi hatasının farkında olarak, bu insanlara faiz tahakkuk ettirmeden asıl alacağını alacağı bir düzenlemeye geçmelidir.

Bunu bir insanlık görevi olarak kabul etmek gerekir, bunu bir devlet hatasının düzeltilmesi olarak kabul etmek gerekir ve bu düzeltilme mutlaka yapılmalıdır diyor, hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ekici.

Gündem dışı üçüncü, söz Necip Fazıl Kısakürek’in vefat yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Samsun Milletvekili Sayın Fatih Öztürk’e aittir.

Buyurun Sayın Öztürk. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

3.- Samsun Milletvekili Fatih Öztürk’ün, Necip Fazıl Kısakürek’in vefatının 26’ncı yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

FATİH ÖZTÜRK (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 24 Mayıs 1983 gecesi sabaha karşı vefat eden, inanç, fikir ve sanat dünyamızın en görkemli güneşi,  büyük üstat Necip Fazıl Kısakürek’in vefatının 26’ncı yılı münasebetiyle gündem dışı olarak söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi ve siz saygıdeğer milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, büyük üstat Necip Fazıl 26 Mayıs 1905’te İstanbul’da doğdu. Çocukluğu büyükbabasının İstanbul Çemberlitaş’taki konağında geçti. İlk ve ortaöğrenimini Amerikan ve Fransız kolejleri ile Bahriye Mektebinde tamamladı. Lisedeki hocaları arasında Yahya Kemal, Ahmet Hamdi Akseki, İbrahim Aski gibi isimler vardı.

Necip Fazıl, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünü bitirdikten sonra, Millî Eğitim Bakanlığı bursuyla gönderildiği Fransa’da felsefe bölümünü bitirdi. Türkiye’ye dönüşünde Hollanda, Osmanlı ve İş Bankalarında müfettiş ve muhasebe müdürü olarak çalıştı. Robert Koleji, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi, Ankara Devlet Konservatuvarı, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya fakültelerinde ders verdi. Sonraki yıllarında edebiyata yönelerek fikir ve sanat çalışmaları dışında başka hiçbir işle meşgul olmadı. Bütün bir ömrü sevgi ve heyecan hâline getiren, fikir öfkesini mukaddes kabul eden çileli şair Necip Fazıl, bugün eserleriyle yaşamaktadır. Dünyada Türkçe diye bir dil olduğu sürece de yaşayacaktır. Çünkü o, sonsuzluk kervanının peşinde koşmayı, “Büyük Dost”a kavuşmayı hayatının gayesi olarak görmüştü. Geride bıraktığımız yüzyılın kültür, sanat, edebiyat, tefekkür ve aksiyon açısından olduğu kadar, siyasi ve edebî polemikleri, ruhi arayışları, davası uğruna çektikleri çileleri ve duruşuyla Necip Fazıl Kısakürek, anılmaktan ziyade anlaşılması gereken en önemli şahsiyetlerden biridir.

Üstat Necip Fazıl, annesinin arzusuyla şair olmak istedi. Bunu düşündüğünde henüz on iki yaşındaydı ve ilk şiirleri Yeni Mecmua’da yayımlandı. Millî Mecmua, Anadolu, Varlık ve Yeni Hayat dergilerinde çıkan şiirleriyle kendisinden söz ettirmeyi başardı. Daha sonra Paris’e gitti ve dönüşünde yayımladığı “Örümcek Ağı” ve “Kaldırımlar” adlı şiir kitaplarıyla edebiyat dünyasında patlama yaptı. Üstat, “Kaldırımlar” şiirinde “Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta / Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum / Aman, sabah olmasın bu karanlık sokakta / Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!” diyerek… Onun hayatında bir dönüm noktası olan “Kaldırımlar”, ruhunu ve gayesini yitirmiş bir cemiyette bunalımlar yaşayan, bu yanlış gidişi değiştirmeye gücü yetmediği için mutsuz bir entelektüelin şiiridir.

Necip Fazıl, bu eserleriyle genç yaşta şöhreti yakalayarak çağdaş şairlerin önüne çıkmayı başardı. Edebiyat çevrelerinde hayranlık, aynı zamanda heyecan uyandırdı. 1932’de “Ben ve Ötesi” adlı şiir kitabını çıkardığında henüz otuz yaşına basmamıştı. Genç şair otuz yaşlarında şöhretin zirvesindeydi. Yirmi bir yaşında yazdığı şiirleri ders kitaplarında okutulmakta, zamanın edebiyat tenkitçileri tarafından bir mısrası bütün bir millete şeref vermeye yetecek şair olarak değerlendirilmekteydi.

1943 yılında neşretmeye başladığı ve fasılalarla 1978 yılına kadar devam eden Büyük Doğu dergisinin isim babasıydı. Yine “Renk renk hatıralarım oda oda silindi / Anne kokan bir Türkçem vardı, o da silindi.” diyerek Türkçeyi en güzel, en anlaşılır biçimde kullanılmasını isteyen, zengin, doyuran ve dolduran bir biçimde Necip Fazıl kullanmaya çalıştı. O, Türkçeyi büyük bir dehanın kullanması gerektiği biçimde kullandı. O, büyükleri, kahramanları sorgulayan, asla yağdanlık sevmeyen biriydi. Fikir ve tefekkür adına herkesin övdüğü ve eksik yönlerini, görmediği yönlerini görür ve eleştirirdi. Birçok önde gelen devlet adamını, aydın ve politikacıyı yaptığı yanlış bir hareketten sonra arayıp ikaz eden, kanaat önderlerine tesir eden bir şahsiyetti.

“Benim adım Bay Necip, babamınki Fazıl Bey.” diye tanıtan Necip Fazıl, dışı Yavuz, içi Yunus bir adamdı.

Necip Fazıl bütün eserlerinde Yunus’un, Mevlânâ’nın, Şeyh Galib’in tasavvuf anlayışını yeni bir dille, bambaşka bir söyleyişle yansıtan bir sanatçıydı. Aynı zamanda, dünya görüşü çerçevesinde toplumsal bir oluşumu temellendirmeye çalışan bir devlet adamı, bir hareket adamı ve aksiyoncu…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

FATİH ÖZTÜRK (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

…ülkeyi baştan başa dolaşıp konferanslar veren usta bir hatip, dergi ve gazeteler çıkaran bir gazeteci ve yayıncı olarak kelimenin tam anlamıyla fırtınalı bir hayat sürmüş ve aksiyon içinde her zaman ilgi merkezi olmuş ilginç bir şahsiyetti.

Üstadın ölüm yıl dönümünde onu rahmet ve minnetle anarken, onun ölümle alakalı şu sözleriyle sözlerime son vermek istiyorum:

“Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber,

Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber.”

Saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öztürk.

Sayın Özensoy, 60’ıncı maddeye göre pek kısa söz hakkınızı veriyorum.

Buyurun, bir dakikalık süreniz var.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, Bursa Şevket Yılmaz Devlet Hastanesinde meydana gelen yangın nedeniyle açıklaması

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Bilindiği gibi, bu sabaha karşı Bursa’da, Bursa Şevket Yılmaz Devlet Hastanesinde elim bir kaza meydana geldi, bir yangın vakası meydana geldi ve 8 vatandaşımız hayatını kaybetti. Ben 8 vatandaşımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum.

Bu yangının neden olduğu, neden kaynaklandığı tabii ki, yetkililerin incelemelerinden sonra meydana çıkacaktır. Ancak, ifade edilenlere göre, radyoloji bölümünde çıkan yangının kablolara da sirayet etmesiyle birlikte, acil destek ünitesinde yatanların sevkleri sırasında bir kısmının meydana geldiği, bir kısmının da dumandan boğulduğu ifade ediliyor ve hastanede de yine aspiratör sisteminin olmadığı ifade ediliyor. Ben bu tür vakaların, bizlere maalesef, bu acı olayların bir örnek olması ve…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özensoy.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır. Ayrı ayrı okutuyorum:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü ve 22 milletvekilinin, Turgutlu-Çal Dağı’nda yapılacak nikel madenciliği faaliyetlerinin çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/377)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Manisa ili Turgutlu ilçesinin 15 km kuzeyindeki ormanlık Çal Dağı bölgesinde nikel madeni çıkarılması için deneme üretimlerine başlanmıştır. Asıl üretim faaliyetlerine geçmek için Çevre ve Orman Bakanlığına izin girişiminde bulunulmuş ve Çal Dağı bölgesinde 3.298.539 metrekare alanda sülfürik asit kullanılarak nikel madeni çıkarma, ayrıştırma ve zenginleştirme yapılması izni verilmiştir.

Bölgede deneme üretimi için yapılan çalışmalarda birçok ağaç kesilerek ormanlık alanın zarar görmesine neden olmuşlardır. İşletme süresince 200 binin üzerinde ağacın kesileceği tahmin edilmektedir. Bu durum bölgedeki ormanlık alanın tamamen yok olması demektir. Bölgedeki ağaçların kesilmesi ve dere yataklarının bozulması nedeniyle erozyon artmış, daha önce hiç görülmemesine rağmen bazı köyler sel felaketine maruz kalmıştır. Ayrıca nikel madeninin çıkarılmasında kullanılan sülfürik asitin neden olduğu olumsuzluklarla ilgili şikayetlerde gelmeye başlamıştır.  

Bölgenin en önemli su havzası olan Gediz nehri Çal Dağının ve maden sahasının çok yakınından geçmektedir. Bu nedenle yer altı ve yer üstü su kaynakları ile doğal kaynaklar bundan olumsuz etkilenecektir. Projesinde işletme ömrü 15 yıl olarak belirlenen maden tükendiğinde bölgede orman ve tarım alanları ile birlikte nüfusu yüz bini bulan Turgutlu ilçe merkezimiz bu çevre kirliliğinden önemli ölçüde zarar görecektir. Turgutlu Çaldağ bölgesinde, Musulcalı, Akköy, Çampınar, İzzettin, Yakuplar, Temrek ve Sarıbey köyleri bulunmakta bölge halkı geçimini tarım ve ormancılıktan sağlamaktadır. Bölge halkı, geleceklerini karartmamak adına konuya duyarlılık göstermekte ve Çaldağ ormanlık alanlarına tarım arazilerine ve köylerine sahip çıkmak için nikel madeni çıkarılmasına karşı olup, ülkenin en büyük çevre felaketini önlemek adına, işletmenin kapatılmasını talep etmektedirler.

Turgutlu Çal Dağı bölgesinde nikel madeni çıkarılması ve işlenmesi amacıyla kurulacak işletmenin; fayda-maliyet analizinin tespiti, ormanlar ve tarım arazileri üzerine etkilerinin, nikel madeninin ayrıştırılmasında kullanılacak olan sülfürik asidin, yer altı ve yerüstü su kaynakları, tarım arazileri ve çevre üzerindeki kirletici etkilerinin ve çevre köylerde yaşayan bölge halkının yaşam standartlarının ve sağlıklarının korunması, tedbirlerinin araştırılması, işletme kapandığında ortaya çıkacak sorunların tespiti ve çözüm önerilerinin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105 nci maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Şahin Mengü                              (Manisa)

2) Orhan Ziya Diren                        (Tokat)

3) Ensar Öğüt                                  (Ardahan)

4) Şevket Köse                                (Adıyaman)

5) Gürol Ergin                                 (Muğla)

6) Ergün Aydoğan                          (Balıkesir)

7) Zekeriya Akıncı                          (Ankara)

8) Rasim Çakır                                (Edirne)

9) Algan Hacaloğlu                         (İstanbul)

10) Hüsnü Çöllü                             (Antalya)

11) Ferit Mevlüt Aslanoğlu             (Malatya)

12) Fatma Nur Serter                      (İstanbul)

13) Enis Tütüncü                             (Tekirdağ)

14) Fehmi Murat Sönmez               (Eskişehir)

15) Yaşar Ağyüz                             (Gaziantep)

16) Vahap Seçer                              (Mersin)

17) Faik Öztrak                               (Tekirdağ)

18) Nesrin Baytok                           (Ankara)

19) Hüseyin Ünsal                          (Amasya)

20) Ali Rıza Ertemür                       (Denizli)

21) Mehmet Ali Özpolat                 (İstanbul)

22) Mevlüt Coşkuner                      (Isparta)

23) Ahmet Küçük                           (Çanakkale)

2.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 20 milletvekilinin, tütün sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/378)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yaklaşık 400 yıldır topraklarımızda üretilen Türk tütünü; nefaseti, kokusu ve harmanları ıslah edici özelliği ile dünya piyasalarında marka olmuş ve özel ürün konumuna ulaşmıştır.

İhracatında dünya birinciliğini tartışmasız sürdürdüğümüz Şark Tipi de denilen tütünümüzü, yıllardır 100 bin tonun üzerinde ihraç ettiğimiz düşünülürse ve bu ihracattan yaklaşık olarak bir yılda 450-500 milyon dolar kazandığımız düşünülürse tütünün ekonomik değeri bir kez daha anlaşılabilir. Ayrıca; aile işletmeciliği biçiminde yapılan tütün yetiştiriciliği, yaklaşık 750 bin insanımızın geçimine katkıda bulunmaktadır. Ayrıca, tütünün bakım ve işleme safhalarında yaklaşık 15 bin, tütün mamulleri üretim tesislerinde yaklaşık 6 bin ve bu ürünlerin pazarlama ve dağıtımı aşamasında yaklaşık 4 bin kişi olmak üzere toplamda 25 bin civarında yurttaşımız istihdam edilmektedir.

Bilindiği üzere, 4733 sayılı yasa ile 2002 yılından itibaren tütünde destekleme alımlarına son verilmiştir. Üretici tütünlerinin alım satımında yazılı sözleşme esası getirilmiş, sözleşmesiz veya sözleşme fazlası üretilen tütünlerin alım satımının satış merkezlerinde açık artırma yöntemiyle yapılması öngörülmüştür. Sözleşmeli üretim esasına göre üretilecek tütünlerin fiyatlarının alıcı ile satıcı arasında varılacak mutabakat çerçevesinde belirlenmesi de esas alınmıştır. Bu tarihten itibaren ise tütüncülüğümüz kötü bir gelişme yaşamıştır. 4733 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği ve 2001 yılı ürünlerinin alımının gerçekleştiği 2002 yılından 2008 yılına gelindiğinde ekici sayısında % 62 ve tütün üretiminde ise % 47,7 gibi çarpıcı bir azalma olmuştur. Tütün üretimimizdeki bu düşüş ihracat rakamları ile iç talep rakamları dikkate alındığında özellikle Ege ve Karadeniz bölgesinde üretilen tütünlerde toplam ülke ihtiyacının çok altında kalmıştır. Özellikle son yıllarda tütün alım fiyatlarının düşük seyretmesi ile tütün üreticileri tütün tarımından uzaklaşmış, yaşanan kuraklığın da etkisi ile ihracatçı özel sektör firmaları eksik kalan sipariş miktarlarını geçici bir çözüm olarak Tekelin stoklarından karşılamışlardır. Gelinen nokta itibarı ile artık Tekel stoklarının da tükenmiş olması nedeni ile önümüzdeki yıllar için böyle bir ikame imkanı kalmamıştır. 

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde üretilen tütünümüzde de kötü gidiş devam etmektedir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde üretilen çeşitlere göre farklılık göstermekle birlikte, bu tütünlere olan dış alıcı talebi düşüktür. Bununla birlikte yurt içinde üretilen tamamı yerli tütünlerden oluşan sigaralarda yöre tütünlerinin kullanımı devam etmektedir. Bu tütünlere olan iç talep miktarları ise maalesef hızla düşmektedir. Örneğin; 2007 yılında bu tütünlerin iç piyasadaki tüketim miktarı 7.650 ton iken 2008 yılında bu rakam 5.204 tona gerilemiştir. Önümüzdeki yıllarda tamamen yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde tütün üretiminden ayrılan ekiciler için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın yapmış olduğu Alternatif Ürün Projesi uygulaması ise maalesef başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

Tütün ve tütün mamulleri konusunda yoğun çalışmalar yapan Tütün Eksperleri Derneği, tütüncülüğümüzün ne kadar tehlikeli bir sürece girdiğini defalarca kez uyarılarıyla göstermeye çalışmıştır. Bu konudaki çalışmalarını, aralıksız olarak sürdürmektedirler.

Bu kapsamda; tütün ve tütün ürünleri piyasalarımızın geçtiği bu zor durumda sorunlarının tespit edilmesi, konunun uzmanları ile özel sektör temsilcilerinin görüşlerinin alınması ve sorunlara çözüm yollarının üretilmesi amacıyla Anayasa'nın 98. ve TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1) Şevket Köse                                   (Adıyaman)

2) Ferit Mevlüt Aslanoğlu                  (Malatya)

3) Ensar Öğüt                                     (Ardahan)

4) Yaşar Ağyüz                                  (Gaziantep)

5) Orhan Ziya Diren                           (Tokat)

6) Ergün Aydoğan                              (Balıkesir)

7) Gürol Ergin                                    (Muğla)

8) Zekeriya Akıncı                              (Ankara)

9) Rasim Çakır                                   (Edirne)

10) Fatma Nur Serter                          (İstanbul)

11) Enis Tütüncü                                (Tekirdağ)

12) Fehmi Murat Sönmez                   (Eskişehir)

13) Algan Hacaloğlu                          (İstanbul)

14) Vahap Seçer                                 (Mersin)

15) Faik Öztrak                                  (Tekirdağ)

16) Nesrin Baytok                              (Ankara)

17) Hüseyin Ünsal                             (Amasya)

18) Ali Rıza Ertemür                          (Denizli)

19) Mehmet Ali Özpolat                     (İstanbul)

20) Mevlüt Coşkuner                         (Isparta)

21) Ahmet Küçük                               (Çanakkale)

3.- Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/379)

Türkiye Büyük Milet Meclisi Başkanlığına

Mevsimlik tarım işçilerinin sosyal, ekonomik, sağlık ve barınma sorunlarının araştırılması ve gereken tedbir ve önlemlerin alınması için, Anayasanın 98'inci, İçtüzük'ün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması için gereğini arz ve talep ederim.

1) Ahmet Türk                          (Mardin)

2) Emine Ayna                         (Mardin)

3) Fatma Kurtulan                    (Van)

4) Selahattin Demirtaş              (Diyarbakır)

5) Sırrı Sakık                            (Muş)

6) Ayla Akat Ata                      (Batman)

7) Bengi Yıldız                         (Batman)

8) M. Nezir Karabaş                 (Bitlis)

9) Akın Birdal                          (Diyarbakır)

10) Aysel Tuğluk                     (Diyarbakır)

11) Gültan Kışanak                  (Diyarbakır)

12) Hamit Geylani                    (Hakkâri)

13) Pervin Buldan                    (Iğdır)

14) Sebahat Tuncel                   (İstanbul)

15) Nuri Yaman                       (Muş)

16) Osman Özçelik                   (Siirt)

17) İbrahim Binici                    (Şanlıurfa)

18) Sevahir Bayındır                (Şırnak)

19) Hasip Kaplan                     (Şırnak)

20) Şerafettin Halis                   (Tunceli)

21) Özdal Üçer                         (Van)

Gerekçe:

Ülkemizde tarımdaki çalışma biçimleri arasında, koşulları en ağır çalışma biçimi mevsimlik tarım işçiliği oluşturmaktadır. Açlık sınırında yaşayan mevsimlik tarım işçi aileleri geçimlerini sağlamak için tüm aile bireylerinin iş gücüne ihtiyaç duymaktadırlar. Mevsimlik tarım işçileri, tarımsal üretimin gerektirdiği dönemlere göre her yıl Nisan ayında başlayarak Ekim sonuna değin çeşitli yörelerde geçici işçi olarak çalışmaktadır.

Kırsal kesimden gelen tarım işçileri ve yerli halk arasında ön yargılar duvar örmüştür. Bu da karşılıklı ihtiyaç temelinde oluşmuş ekonomik faydalanmaya zarar vermektedir. Mevsimlik çalışma alanlarına gidiş gelişler bütün aile bireyleri ile yapılmaktadır. Ekonomik nedenlerle aileler kamyon kasalarında, minibüslerde sıkışık ve güvenli olmayan şekilde yolculuk etmek zorunda kalmaktadırlar. Bu nedenle tarım işçileri kimi trajik olayların ardından gündeme gelmekte sonra da unutulmaktadır. Bu trajik vakaların çoğu trafik kazasıyla gelen ölümlerdir.

24/05/2009 tarihinde Mersin'in Erdemli ilçesine bağlı Karahıdırlı köyünde tarım işçilerini taşıyan minibüs kazasında 4’ü ağır 24 kişi yaralandı.

22/05/2009 tarihinde Urfa’nın Siverek ilçesinde tarım işçilerini taşıyan kamyonet kazasında 1 kişi öldü. Kamyonetin kasasında bulunan çoğu kadın olmak üzere 33 kişi yaralandı.

16/05/2009 tarihinde Urfa'nın Siverek ilçesinde, tarım işçilerini taşıyan bir traktörün devrilmesi sonucu 6 kişi yaralandı.

07/05/2009 tarihinde Şanlıurfa'dan Adana'ya gelen tarım işçilerinin, etkili olan sağanak yağış nedeniyle 50 çadırı sular altında kaldı. Yaklaşık 500 kişi ölüm tehlikesi geçirdi.

12/03/2009 tarihinde Adana'da tarım işçilerini taşıyan midibüs kazasında 1 kişi hayatını kaybetti, 22 kişi yaralandı.

09/03/2009 tarihinde Adana'nın Küçük Dikili Beldesinde tarım işçilerini taşıyan iki minibüsle bir kamyonun çarpışması sonucu 67 kişi yaralandı.

Benzer üzücü olayların tekrarlanmaması için alınması gereken önlemler acil alınmalıdır. Ayrıca tarım işçilerinin yaşam koşulları da elverişsiz olup, aileler ilkel çadırlarda barınmaktadırlar. ILO'nun 2002'de yayınladığı “Türkiye'de Gezici ve Geçici Kadın Tarım İşçilerinin Çalışma ve Yaşam Koşulları ve Sorunları Raporu”na göre, tarım işçilerinin barınma yerleri ve çevrelerinde tuvalet, banyo ve çamaşır yıkama yerlerinin bulunmaması temizlik ve sağlık açısından sakıncalar yarattığı, aldıkları düşük ücreti biriktirmelerinden dolayı yetersiz beslenmekte olduklarına dikkat çekmiştir. Çadır yerleşimleri açık alanda ve uygunsuz yerlerde kurulduğu için akrep, yılan, kene gibi tehlikelere de korumasız bir ortam oluşturmakta ve çadır yerleşimlerin su kenarlarında olmasından dolayı yoğun sivrisinek görülmekte ve buna bağlı olarak da sıtma vb. hastalıklara rastlanılmaktadır.

Mevsimlik tarım işçiliği ilköğretim çağındaki çocukların eğitime devamını etkileyen önemli nedenlerden biridir. Her yıl ailesi ile birlikte tarım işçiliğine giden binlerce ilköğretim öğrencisi çocuğun eğitim yılı sona ermeden okullarını terk etmelerine ve okulların açılmasından en az bir ay sonra dönmelerine neden olmaktadır.

Tüm dünyada tarım, çocuk işçiliğinin en fazla olduğu sektör durumundadır. Çocuk işçilerin yüzde 70’inin bu alanda çalıştığı tahmin edilmektedir. Tarım sektöründe çalışan çocukların 132 milyonu 5-14 yaş grubundaki kız ve erkek çocuklarıdır. Özellikle tarım kesiminde çalışan kız çocuklarının yükü ağırdır. Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO), 182 Sayılı Sözleşmesi en kötü biçimlerdeki çocuk işçiliğinin 18 yaş altındaki tüm çocuklar için yasaklanması ve ortadan kaldırılmasına yönelik acil önlemler alınmasını gerektirmektedir.

Her türlü sosyal imkândan yoksun olan ailelerin, ekonomik durumlarının da ülke ortalamasının çok altında olan ve genellikle tek geçim kaynaklarının mevsimlik tarım işçiliği olduğundan dolayı, mevsimlik tarım işçilerinin sosyal, ekonomik, sağlık ve barınma sorunlarının analizinin yapılması ve gereken tedbir ve önlemlerin alınması için bir araştırma komisyonu kurulması gerekmektedir.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- (10/198) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun, 26/5/2009 günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi

                                                                                                                 Tarih: 25.5.2009

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 26.05.2009 Salı günü (Bugün) toplanamadığından, Grubumuzun “TBMM Genel Kurul Gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmının 143. sırasında yer alan 10/198 esas nolu,  “Ülkemizdeki İşsizlik Sorunlarının ve Buna Bağlı Gelişen İç Göçün Araştırılarak İnsanlarımızın Sıkıntılarının Giderilmesine Yönelik Çözümlerin Geliştirilmesi, Alınması Gereken Tedbirlerin Tespit Edilmesi ve Bunlara İlişkin Yapılacak Düzenlemelerin Ele Alınabilmesi İçin Anayasanın 98. ve İç Tüzüğün  104 ve 105. Maddeleri Gereğince” Meclis araştırması önergesi görüşmelerinin 26 Mayıs 2009 tarihinde yapılmasının İç Tüzüğün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulması önerilmiştir.

                                                                                                             Oktay Vural

                                                                                                                   İzmir

                                                                                                  MHP Grup Başkan Vekili

BAŞKAN – Önerinin lehinde konuşmak üzere Aydın Milletvekili Sayın Ertuğrul Kumcuoğlu.

Buyurun Sayın Kumcuoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Milliyetçi Hareket Partisinden bir grup arkadaşımızın vermiş olduğu bir önerge üzerinde görüş ve değerlendirmelerimi arz etmek üzere huzurlarınızdayım.

Söz konusu önerge, Türkiye’de artık son zamanlarda aşırı derecede ciddi bir önem kazanmış olan işsizlik sorununu ve işsizlik sorununu takip eden iç göç sorununu araştırmak, bu olayın nereden, nasıl kaynaklandığını görüp anlamak ve buna karşı bazı tedbirler getirme imkânlarını araştırmak üzere verilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, AKP Hükûmeti, zaman zaman mukayeselerini 2002 yılına da yayarak, 2002’den bu yana AKP Hükûmetinin hangi konularda, nasıl önemli mesafeler almış olduğunu ifade etmek için bu kürsüyü çok yakın şekilde kullanmaktadır. Zaman zaman buna hepimiz yakından şahit oluyoruz.

Şimdi, gelelim, biz de bu konuda bir mukayese yapalım, bakalım Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti ne kadar başarılı bir hükûmetmiş ve bu konuda başarılarını da hep beraber alkışlayalım!

Bakınız, Türkiye’de işsizlik: 2000 yılında toplam işsizliğin toplam istihdama oranı yüzde 3,9; 2006 yılında yüzde 6,5; 2007 Aralığında yüzde 10,6; 2008 Aralığında yüzde 15,5 ve 2009 Şubatında yüzde 16,1.

Değerli arkadaşlarım, İktidarınızda Türkiye’de işsizlik yüzde 3,9’dan yüzde 16,1’e çıkmış ve siz hâlâ Türkiye’de Türkiye'nin doğru ve iyi yönetildiğini iddia ediyorsunuz.

EYÜP AYAR (Kocaeli) – 2000 yılında iktidarda MHP vardı!

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Nereden nereye…

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) – Bu konunun üzerinde sizleri, düşünmeye teklif ediyorum. Onlar sizin düşünmenize engel olmak için ellerinden geleni yapıyorlar ama sizin de gözünüzü açmanız lazım. Düşünmek Allah’ın insanoğluna bahşettiği en büyük meziyetlerden birisidir.

Değerli arkadaşlarım, zaman zaman bu kürsüde bir kurumumuzun sürekli olarak misyonundan uzaklaştığı ve sürekli olarak itibar kaybına uğradığını dile getiriyorum. Bu, TÜİK müessesesidir. TÜİK müessesesi dört harften müteşekkil gibi görünürse de sonunda 3K harfi vardır. TÜİK, Türkiye’de iktidarı kollama ve koruma kurumuna dönüşmüştür. Zaman zaman Türkiye’de rakamlarla oynayarak, istatistiklerle oynayarak cumhuriyetin tarihinde görülmemiş bir biçimde Türkiye’de iktidara hizmet etmeyi özel misyonu olarak gören bir kurumla karşı karşıyayız. Ama herkes bilir ki en kötü saat bile günde 2 defa doğruyu gösterir. İşte,  bu efendim, doğruyu gösterdiği anlardan biri de şu anda elimizde. Bu da Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Türkiye İstatistik Kurumunun Haber Bülteni. Bakın işin ciddiyetine. 15 Mayıs 2009 tarihli elimizde bir belge var: “2009 yılı Şubat ayında Türkiye işsizlik genelde yüzde 16,1’e vurmuş. Bu tarım dışı sektörde -yani sanayi ve hizmetlerde- yüzde 19,8 ve genç nüfusta işsizlik oranı da yüzde 30,1.”

Değerli arkadaşlarım, Türkiye’de her 3 gençten 1’isi işsiz.

Şimdi, tabii, bakın, yine aynı metinden, Hükûmetin metninden hareket ediyorum: “Türkiye genelinde işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 1 milyon 125 bin kişi artarak 3 milyon 802 bin kişiye yükselmiştir.”

1 milyon kişiyi son bir yıl içinde işsiz bıraktınız. Bu insanları sadece işsiz ve aşsız bırakmadınız, bu insanları aç ve açıkta bıraktınız. Bu ne oluyor? Bu beraberinde çok ciddi bir sorun da getiriyor. Ne yapıyor? Göçü tahrik ediyor, işsiz insanlar kendilerine “Acaba daha iyi iş imkânları, aş imkânları bulabilir miyiz?” diye bir yerden öbürüne, özellikle köylerden kentlere akıyorlar ve son senelerde köylerimiz artık yaşanılır olmaktan çıkmış, kasabalarımız köyleşmiş, şehirlerimiz varoşlardan ibaret garip yerleşim birimlerine dönüşmüştür. Dolayısıyla, bugün Türkiye’de işsizlik meselesinin sadece başlı başına ele alınması yetmez, işsizlik sorununun iç göçle birlikte ele alınması ve Türkiye’de işsizlik sorununun getirdiği sosyoekonomik, sosyokültürel dengesizliklerin inceden inceye, derli toplu bir şekilde araştırılması gerekmektedir.

Değerli arkadaşlarım, bizim çocukluğumuzda, gençliğimizde akşam gazeteleri çıkardı. Akşam gazetelerinde… Gazete satabilmek için, gazeteyi satan çocuklar: “Cinayeti yazıyor, cinayeti yazıyor!” diye bağırırlardı. Yani, bundan yirmi, otuz, kırk sene önce Türkiye’de cinayet istisnai bir olaydı, ama bugün gazetelerin 3’üncü sayfalarını okumaktan artık içtinap etmeye başladık. Gazetelerin 3’üncü sayfalarını okuyamıyoruz, gazete okuyamıyoruz, televizyon seyredemiyoruz. Türkiye’de müthiş bir sosyal huzursuzluk ve sosyal karmaşa var. İnsanlar mutsuz. Niçin mutsuz? Çünkü, insanlar işsiz ve aşsız. Bundan bir süre önce Mardin’in Bilge köyünde husule gelen olayı siz sadece töreyle izah edemezsiniz, başka meselelerle izah edemezsiniz. Çünkü, Türkiye’de yüzyıllardır aynı töreler, aynı gelenekler, aynı sistem bakiyken bu tür olaylara rastlanmıyordu. Bu tür olaylara, maalesef, zamanı iktidarınızda rastlanmaktadır ve zamanı iktidarınızda bu tür tatsız olaylar aldı başını gidiyor. Onun için, gelin hep beraber bu konuları inceleyelim.

Şimdi, biz bu konuda ne istiyoruz? Diyoruz ki: Gelin bu konuyu araştıralım. Neden? Bakın, AKP olarak sizin devlete ne anlam verdiğinizi, devlete nasıl bir işlev yüklediğinizi, devletin toplum içindeki misyonunun  ne olduğu, yerinin ne olduğu konusundaki görüşlerinizi ve düşüncelerinizi anlamakta güçlük çekiyoruz. Çünkü bunları açıkça ifade etmekten kaçınıyorsunuz. Ama bu topraklar üzerinde öteden beri devlet yönetiminin temel kurallarından birisi istişaredir. Demokrasiler istişare rejiminin en ileri safhası, en kurumlaşmış safhasıdır ve demokrasilerde en üstün istişare makamı burasıdır, Türkiye Büyük Millet Meclisidir.

Gidip İstanbul’da iş adamlarıyla istişare ediyorsunuz. Gidiyorsunuz Almanya’da  Schröder’le Türkiye’de hiçbir Türk vatandaşıyla sarmaş dolaş olmadığınız şekilde sarmaş dolaş olup istişare ediyorsunuz, ama Türkiye'nin meselelerini, Türk insanının meselelerini, Türkiye’de işsiz güçsüz, aç, çıplak insanın meselelerini gelip bu çatı altında bu milletin temsilcileriyle tartışmaktan, onlarla istişare etmekten içtinap ediyorsunuz.

Peki, Türkiye Büyük Millet Meclisi ne için burada var? Bu millet seçilerek niye buraya gelmiş? Ama AKP milletvekilleri olarak siz diyebilirsiniz ki “Efendim, bizi buraya Başbakan getirdi. Binaenaleyh biz, ne derse onu yapmak durumundayız.”

Hayır arkadaşlar, biz muhalefet milletvekili olarak Başbakana hiçbir şey borçlu değiliz. Biz, burada Türkiye’nin meselelerini iyi niyetle ve elimizden gelen uzmanlık birikimimizle devreye sokarak tartışmak, araştırmak, efendim bu konuda belli neticeler çıkarmak ve çıkardığımız bu neticelere göre sadece Hükûmete değil, devletin bütün organlarına, sadece devlete değil, millete, milletin birçok sivil toplum örgütüne yön göstermek, yol göstermek istiyoruz.

Böyle bir uygulamadan, böyle bir araştırmadan, böyle bir çalışmadan niçin kaçıyoruz?

Benim samimi önerim, partim adına, şahsım adına samimi önerim şudur: Arkadaşlar, bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve buradaki müzakereler kamuoyunda artık eski ilgiyi görmüyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi, artık bu insanlığın, Türk milletinin ikinci, üçüncü derecede gördüğü müesseseden biri hâline dönüşmek durumunda.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum. Tamamlayın lütfen.

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) – Eğer siz bu milletin meselelerini doğru olarak, yoğun olarak, samimi olarak, objektif olarak getirip bu kürsüden  tartışmazsanız Türkiye’de sağlıklı bir demokrasi vardır diyemeyiz. Onun için, gelin hep beraber Türkiye’de işsizin, aşsızın, açıkta olanın, aç olanın, hasta, sakat, özürlü olanın, derdi olanın, sıkıntısı olanın, sorunu olanın sorunlarını, dertlerini, sıkıntılarını burada görüşelim ve bulduğumuz sonuçlardan tedbirler çıkaralım, çıkardığımız tedbirleri kamu görevlilerine intikal ettirelim, onlar da onları hayata intikal ettirsinler ve böylece bu milletin Meclisi olduğunu gösterelim ve bu millete karşı olan borcumuzu ödeyelim.

Ben bu duygu ve düşüncelerle söz konusu araştırma önergemizin kabulünün yerinde ve isabetli olacağı inancıyla hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim  Sayın Kumcuoğlu.

Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin aleyhinde ilk söz, Giresun Milletvekili Sayın Nurettin Canikli’ye aittir.

Buyurun Sayın Canikli. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisi aleyhine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, grup önerisiyle -biraz önce Sayın Kumcuoğlu da ifade etti- istihdam ve işsizlikle ilgili konuların, hususların araştırılmasına ilişkin bir önerileri var. Şimdi, tabii, konu açılmışken aslında bu konuları tartışmak için bir fırsat yaratıldığı için ben teşekkür ediyorum arkadaşlara; bu yönüyle olumlu bir katkı sağlamışlardır. Gerçekten bu konuları konuşmamız lazım, tartışmamız lazım, değerlendirmemiz lazım.

Değerli arkadaşlar, önce şunu ifade edelim: 2002 yılında genel işsizlik oranı yani Hükûmetimiz devraldığında hepinizin bildiği gibi -biraz önce de ifade edildi- yüzde 10,3. Şu anda yüzde 16,1. Doğru, gerçekten, genel işsizlik oranına yani tarım kesimi ve tarım dışı kesimin birlikte işsizlik oranına bakıldığında 2002 yılında AK PARTİ devraldığında 10,3’ten bugün 16,1’e çıktığını görürsünüz. Bu rakam, devletin yayınladığı rakamlar, doğrudur, net olarak biz de ifade ediyoruz ama gerçek anlamda bir değerlendirme yapabilmek için biraz daha derinlere, detaya inmek lazım değerli arkadaşlar. Bu detaylı değerlendirmeye geçmeden TÜİK’le ilgili de birkaç şey söylemek istiyorum.

Türkiye İstatistik Kurumu bundan on yıl önce, on beş yıl önce hangi kriterlere göre çalışıyor ve dataları yayınlıyor ise bugün de aynı kurallara, aynı kriterlere göre bu görevini ifa etmektedir. O günden bugüne kadar TÜİK’in çalışma biçiminde ve rakamların ortaya çıkartılması yöntemlerinde herhangi bir subjektif değişiklik söz konusu olmamıştır. Dolayısıyla rakamlar…

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) - Sabah başka, öğleden sonra başka…

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) -  Bakın, bugün de yani 16,1 olarak görülen, yükselmiş olarak görülen işsizlik oranı da yine TÜİK’in yayınladığı rakamlar.

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Sabahleyin ayrı yazıyorlar, akşamüstü ayrı yazıyorlar.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Dolayısıyla, bu devletin kuruluşudur, on beş yıl önce neyse bugün de aynıdır. Bunun altının çizilmesi gerekiyor.

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Hiç de öyle değil!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Gelelim…

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) - Öyle değil…

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Arkadaşlar, doğruları söylüyoruz yani ve sizin söylediğiniz, biraz önce Sayın Kumcuoğlu’nun söylediği rakamları da ben teyit ediyorum.

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Yanlış söylendiğini… Kendileri düzeltti.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – 10,3’ten 16,1’e çıktığı yanlış mı?

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Kendi yanlışlarını aynı gün kendileri düzelttiler.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Şimdi değerli arkadaşlar… Ara sıra elbette hata yapılabilir.

Şimdi gelelim detaya. Tarım dışı sektörler ve tarım sektörüyle birlikte değerlendirildiğinde işsizlik oranı bu: 10,3’ten 16,1’e gelmiş. Bu sektörleri, detaylı ve daha kapsamlı, daha sağlıklı bir değerlendirme yapmak için ayırmamız lazım. Tarım dışı sektörle tarım sektöründeki istihdamla ilgili gelişmeleri ayırmamız lazım.

Şimdi, bakın, değerli arkadaşlar, tarım sektöründe istihdam oranı, 2002 yılında tarımsal istihdam oranı yüzde 34,9; bugün bakıldığında, 2009 Şubat itibarıyla yüzde 22,2.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Tarımı bitirdiniz!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bunun anlamı şu, bunun anlamı şu: Tarım kesiminden çok yoğun bir şekilde tarım dışı alanlara kayış var, talep var.

AKİF AKKUŞ (Mersin) - İşsizliğe doğru…

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Şimdi, tarımsal…

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Vatandaş aç kaldı, varoşlar aç kaldı. Aç kaldı, pakete taşıdınız, pakete, kömüre taşıdınız.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Arkadaşlar, şimdi, bakın, OECD’nin… Gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 5 ile 14 arasındadır yani toplam istihdam oranı, toplam çalışanların tarım kesimindeki oranı gelişmiş ülkelerde yüzde 5 ile 14 arasındadır.

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Buğdaya para vermediniz, süte para vermediniz.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Biz devraldığımızda bu oran 34,9’dur, bugün 22,2’ye düşmüştür. Hâlen, OECD, gelişmiş ülkelerin tarım-istihdam oranı itibarıyla karşılaştırıldığında çok yüksektir. Bazı ekonomistler, bazı akademisyenler, gelişmenin kriterlerinden bir tanesinin de tarımdaki istihdam oranı olduğunu söylerler ve bu doğrudur çünkü tarımdaki istihdam imkânları sınırlıdır ve bütün gelişmiş ekonomilerde tarımsal üretim artarken tarım istihdamı azalmaktadır. Neden? Tarım dışı sektörlerde istihdam imkânları, iş imkânları sağlanmaktadır.

Şimdi, bakın, değerli arkadaşlar, rakamlar itibarıyla konuşursak 2002’de tarımdaki istihdam edilen işçi sayısı 7,458 bin yani 7 milyon 458 bin. Bugün ne kadar? 4 milyon 390 bin. Yani yaklaşık 3 milyon kişilik, bir tarım sektöründe istihdam azalması meydana gelmiştir ve bu azalma olurken tarımda üretim azalmamıştır. Bu çok önemli, değerli arkadaşlar. Yani tarımda çalışan, neredeyse yarı yarıya düşmüş çalışan insanların sayısı ama üretim azalmıyor. Bu ne anlama gelir? Bütün ekonomistler bilir, demek ki bu gizli işsizlik. Yani bir başka ifadeyle aslında bunlar tarım sektöründe gerçek anlamda üretime katkı sağlamayan insanlar. Gerçek anlamda istihdam yok ve bu kaçınılmaz zaten. Hâlen yüzde 22,2 olan bu oran, gelişmiş ülkelerde yüzde 5 ile 14, en yüksek Yunanistan’da 12-14 civarında, diğer ülkelerde 5’le 12 arasında değişiyor, bizde hâlen yüzde 22 ve gelişme yolunda olan bir Türkiye’de bu dönüşümün yani tarım dışı, tarım sektöründen tarım dışı alana istihdam kaybı da kaçınılmazdır, bu talebin oluşması da kaçınılmazdır.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Nereye gitti bu insanlar, nereye?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Peki, gelelim esas konuya: Tarım dışı sektörlerde ne olmuş? Yani sanayide, ticarette, inşatta ne olmuş? Bakın, tarım dışı istihdam rakamı 2002 yılında 13 milyon 896 bin iken -en son yayınlanan rakamlar bunlardır- 2009 Şubat itibarıyla, değerli arkadaşlarım, 15 milyon 389.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Yalanın batsın ya!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - 2002’deki 13 milyon 896 binden, 2009 Şubatındaki 15 milyon 389. Devletin rakamları, aksini hiç kimse iddia edemez, gelsin konuşalım.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Bütün fabrikalar kapandı, fabrikalar!

OKTAY VURAL (İzmir) – İşsizlik artıyor!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yani biraz önce 10,3-16,1 de TÜİK’in rakamları, bunlar da TÜİK’in rakamları değerli arkadaşlar. Bunlar çok net, tartışmasız rakamlardır.

Bu tablonun anlamı ne biliyor musunuz? Bakın, toplum dönüşüyor, toplum gelişiyor, tarım toplumundan daha çok sanayi toplumuna doğru kayıyor. Bunun yansıması nedir? Yansıması budur. Yani AK PARTİ Hükûmeti, AK PARTİ hükûmetleri, İktidarı bütün bu sıkıntılara rağmen, dünyanın yaşadığı yüzyılın en büyük krizine rağmen istihdamda tarım dışı alandaki, tarım dışı sektörlerdeki istihdamda yaklaşık…

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Vekilim, yalan makinesinden mi geldiniz?

BAŞKAN – Sayın Akkuş…

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – …1,5 milyona yakın yeni istihdam imkânı yaratmıştır, oluşturmuştur. Bunun takdir edilmesi gerekir, altının çizilmesi gerekir değerli arkadaşlarım, bütün dünya kasıp kavrulurken. Peki, işsizlik oranının yüksekliği nereden kaynaklanıyor?

OKTAY VURAL (İzmir) – 1 milyon 200 bin, işsiz kaldı!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Nereden kaynaklandığının tek bir nedeni var, biraz önce ifade etmeye çalıştım: Tarımda çalışan, aslında çalışıyor gibi gözüküp de aslında çalışmayan, üretime katkı sağlamayan, gizli işsiz olan insanların tarım dışı sektörlerde iş talep etmesi nedeniyle rakam yükselmektedir. Bir başka ifadeyle, tarımdaki istihdam oranını, 2002’deki aynı oranı koruduğumuz takdirde, yani varsayalım ki 2002’de devraldığımızda tarım kesimindeki istihdam oranı aynen korunmuş ve değişmemiş varsayımıyla hareket ettiğinizde, işsizlik oranlarını buna göre revize ettiğinizde, işsizlik oranında bir artış yok değerli arkadaşlar. Tarımdan gelen…

OKTAY VURAL (İzmir) – Yok, gerçekten yok!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Rakamlar bunlar. [MHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar (!)]

Tekrar söylüyorum, bakın tekrar söylüyorum; rakamlarla konuşuyorum. Konuştuğum şey bilimsel, bilimsel.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Fabrika bacaları tütmüyor artık.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Yani hepsinin altının dolu, hepsi rakamlarla ifade ediliyor değerli arkadaşlar. (MHP sıralarından gürültüler)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – İşsizlik rakamında kendinizle yarışıyorsunuz, doğru!

BAŞKAN – Sayın Yıldız… Sayın Korkmaz…

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – İşsizlik sorunu yok demiyorum, bu bir sıkıntı değildir demiyorum. Bakın, farklı şeyler konuşuyoruz değerli arkadaşlar. Elbette işsizlik problemdir, ciddi bir problemdir, Türkiye'nin ciddi bir problemidir.

RIDVAN YALÇIN (Ordu) – İnsanlar kendi kendine…

BAŞKAN – Sayın Yalçın…

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Ama şunu söylüyorum: AK PARTİ hükûmetleri esas yapması gereken görevlerinin farkındadır.

RECEP TANER (Aydın) – Toprakları İsrail’e pazarlayalım mı, toprakları İsrail’e verelim mi!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Ve tarım dışı alanlarda, nerede; sanayide, hizmetlerde, ticarette, inşaatta yeni istihdam oluşturabilmektedir, krize rağmen oluşturabilmektedir.

Türkiye geçmiş yıllarda da krizler yaşadı; 1987’de, 1994’te, 2001’de. O dönemdeki tarım dışı sektör rakamlarına bakın, tarım dışındaki sanayide, ticarette ve inşaatta çalışan insanların sayısına bakın değerli arkadaşlarım. Bu dönemde, yüzyılın en büyük krizine, küresel krizine rağmen tarım dışı istihdamda 1,5 milyon artış vardır. Bu son derece önemlidir.

Haa, eğer hoşunuza gidecekse şunu da söyleyeyim: Bakın, elbette krizden sonra, krizin bir yansıması olarak işsizlik rakamlarında tarım dışı alanlarda dahi bir artış meydana gelmiştir, doğrudur ama bu hangi rakamlardır? Bizim rakamlarımızdır.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Vekil, kriz teğet geçti, teğet!

BAŞKAN – Sayın Akkuş…

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – 2006 yılı rakamlarına baktığınızda, 2006 yılındaki tarım dışı istihdam rakamlarıyla bugünün tarım dışı istihdam rakamlarını karşılaştırdığınızda, gerçekten yaklaşık 800 bin civarında bir işsizlik artışı olmuştur ve bu, tamamen yaşanan krizin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır ve 2006 yılı rakamları da AK PARTİ Hükûmetinin rakamlarıdır. Yani AK PARTİ hükûmetleri kendisiyle yarışıyor; zirveye ulaştı. İşsizlik oranında ciddi anlamda katkı sağlandığı bir dönemdir 2006.

S. NEVZAT KORKMAZ  (Isparta) – İşsizlik rakamında kendinizle yarışıyorsunuz, doğru!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Ama önceki iktidarlardan devraldığımız rakamlar itibarıyla bakıldığında tarım dışı sektörlerde 1,5 milyonluk bir istihdam artışı sağlanmıştır. Bunu hiç kimse inkâr edemez.

Özetle söylemek gerekirse: Bu sorunun çözülmesi için gereken her türlü tedbir de alınmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

2008’in ikinci yarısından itibaren talebin artırılmasına yönelik veya toplam maliyeti 55 milyar ya da eski ifadeyle 55 katrilyon olan düzenlemeler uygulamaya konulmuştur ve bunun sonucu olarak değerli arkadaşlar, bakın, bu hep soruluyordu: “Neden tedbir almıyorsunuz?” “Tedbir almıyorsunuz, kriz inanılmaz boyutlarda, niye Hükûmet tedbir almıyor?” Tedbir aldık ve bu tedbirlerin de şu anda rakamlara yansımaları ortaya çıkmaya başlamıştır değerli arkadaşlar.

Talebi ölçen en objektif kriter nedir? Tüketici Güven Endeksi. En dip noktaya kasım ayında ulaşıyor, 2008’in Kasım ayında. Yani toplumdaki tüketim eğilimini, talebin seviyesini gösteren rakam bu. Kasım ayında yüzde 68,8; Hükûmetimizin aldığı tedbirlerle -bakın değerli arkadaşlar, bunu bütün ekonomistler bilir- aralıkta yüzde 69,90’a, ocakta yüzde 71,56; şubatta 74,01; martta 74,77 ve nisanda yüzde 80’e ulaşmıştır değerli arkadaşlar. Talepteki artışın istihdam ve üretime yansıması elbette bir gecikmeyle olur, altı ve dokuz aylık bir süreyle gecikmeyle olur ve inşallah istihdam rakamlarına da bu olumlu gelişmeler, kıpırdamalar ve -ciddi kıpırdama bunlar- hareketlenme…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Canikli.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Önergenin aleyhine oy vereceğimi ifade eder, saygıyla selamlarım. (AK PARTİ  sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, Nurettin Bey Parlamentoya bilgi verirken tarımda istihdamın azaldığından bahsediyor ama görüyoruz ki 15 Mayısta  yayınlanan TÜİK raporuna göre tarımdaki istihdam 206 bin artmış.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Hayır, hayır Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Şimdi demek ki bu, geriye dönüş. Böyle bir metot var mı?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Yani 2002  rakamları -çok net olarak burada ifade ediyorum- doğru değildir. Hiç kimseden bugüne kadar öyle bir iddia olmadı.

OKTAY VURAL (İzmir) – Burada yazıyor.

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) – Yazıyor…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Öyle bir iddia olmadı. İlk defa böyle bir iddia 2002’den bugüne kadar tarım istihdamında ciddi azalmalar…

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, Türkiye İstatistik Kurumu, 206 bin kişi artmıştır tarım istihdamı, sanayide 287 bin…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ne zaman artmıştır Sayın Vural? Yapmayın Allah aşkına! Bakın, rakamlar çok net, girin TÜİK’in sitesinden bunları görebilirsiniz.

BAŞKAN – Her ikinizde de netice hasıl oldu.

Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde Kocaeli Milletvekili Sayın Cevdet Selvi.

Buyurun Sayın Selvi. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

M. CEVDET SELVİ (Kocaeli) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; ilk önce hepinizi… Bu, Türkiye’nin yakıcı hâline gelmiş Meclis araştırmasıyla ilgili görüşlerimizi söylemek üzere huzurunuza geldim. Hepinize saygı ve sevgilerimi sunarım.

Olayı dinlerken, sanki Türkiye’nin dışında, sanki bu Meclis Türkiye’nin gerçeklerinden uzak, halkın yaşadığı olayları fark edememiş bir Meclis görüntüsü olduğunu düşünmek mecburiyetinde kaldım. Rakamlar söylendi; işsizlik şu, efendim çiftçilerin durumu bu. Yahu, Türkiye’de, artık sorumlu insanlar, hele milletvekili olanlar, siyasi sorumluluk alanlar kapıya çıkamaz hâle geldi. Ben şaşırıyorum, üniversite mezunu olmuş, askere gitmiş, masterini yapmış insanların, o gençlerin ancak üçte 1’i iş bulma şansına sahip olan Türkiye’de, nüfusun genç olduğu Türkiye’de, üretimden vazgeçilmiş, yabancı ülkelerin ürünleri alınarak, tarlasında üreten, ailece üreten insanlar üretemez hâle getirilmiş, şehirlere göç ettiği açıkça görünen insanlar ortadayken, iş peşinde, her türlü mesleğe sahip olanlar asgari ücretle iş peşinde koşarken, buraya çıkıp rakamlar söyleyip, âdeta “Türkiye’de işsizlik yok, azaldı” demenin ben bir anlamlı savunma olduğuna inanmıyorum.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Milletin aklıyla alay ediyorlar Sayın Başkan.

M. CEVDET SELVİ (Devamla) – Türkiye’de bütün yapılan araştırmalarda, birinci yakıcı olay işsizlik ve yoksulluktur. Dünyada hatırı sayılan otuz beş ülkenin içinde, Güney Afrika hariç, TÜİK’in rakamıyla yüzde 16,1 işsizlikle otuz beş ülkenin içinde ve dünyada ikinci işsiz ülke hâline gelmiş ve bu konuda da rekor kırdığı açıkça dünyada, bölgede ve Türkiye’de defalarca söylenmiştir.

Burada bir incelik vardır, yüzde 16,1’le dünyada Güney Afrika’dan sonra ikinci gelen Türkiye’de iktidara gelindiğinden beri gerçekleri saptırarak, saklayarak, hesap oyunlarıyla, hesaplama yenilikleriyle halkın uyutulduğu, yanıltıldığı ve bundan nemalanan çevrelerin de böyle halkı âdeta kandırdığı bir dönemde işsizlik, iş gücüne katılım hesabı değiştirilmiştir. Gerçek işsizlikte en ufak bir azalma yoktur ama iş aramayanlar, aramaktan vazgeçenler, umudu kırılan yüz binlerce insan iş aramıyor, o hâlde iş gücüne katılmıyor diye bunların rakamları azaltılmış, yaşamda işsizlik artarken hesap ve rakam oyunlarıyla bu asgariye çekilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, işsizlik, gerçek olarak, TÜİK’in yaptığı yüzde 16,1 hesabına rağmen, korkunç boyutlara gelmiştir ama gerçek işsizlik, iş gücüne katılım, çok kısa süre geçici işçi olanları da işsiz olarak belirli sürelerde hesap ettiğimizde Türkiye'nin 7 milyon dolayında işsizi olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Köylerden göç, işsiz gençlik elbette birdenbire Türkiye'nin başına bir dert olarak gelmemiştir. Bu işsizlik, AKP İktidarının iktidara geldiği günden itibaren devam etmektedir…

NURETTİN AKMAN (Çankırı) – Önce yok muydu?

M. CEVDET SELVİ (Devamla) – …artarak devam etmektedir. Şimdi, global krizi, küresel krizi bahane ederek kurtulmaya veya oraya, her zaman olduğu gibi, başka yerlere atarak, suçlayarak, başkalarını yanıltarak işin içinden kurtulmaya çalışıyordu.

Değerli arkadaşlarım, Hükûmet Programı’nda, Acil Eylem Planı’nda ve Seçim Bildirgesi’nde işsizlikle mücadele edileceği açık seçik yazılmış olmasına rağmen her geçen yıl işsizlik artmıştır. Bu nedenle de 2004 yılında, AKP, yani İktidar, “işsizlikle mücadele yılı” diye yeni bir kampanya açmıştır. 2004 yılında, korkunç hızla artan işsizlik nedeniyle İktidar, 2004 yılını “işsizlikle mücadele yılı” ilan ederek bunu aşmaya çalışmıştır ama ne yazık ki bunda başarılı olamamış, altı buçuk yıllık AKP İktidarında, işsizlik ve kayıt dışıyla mücadele edeceğini defalarca tekrarlayanlar ve değerli bakanlar, açık seçik, tüm dünyanın duyacağı şekilde “İşsizlikle mücadele edemedik, işsizliği önleyemedik.” diye açıklamalar yapmışlardır. Yani aradan yüz yıl geçmedi, alt tarafı altı buçuk yıl önce -bakanların adını hatırlarsanız- “İşsizlikte başarılı olamadık.” diye rakamlarla itirafta bulunmuş, İktidarın mahcubiyetini doğru söyleyerek de azaltmaya çalışmıştır. Bunları biz söylemedik, kendi bakanlarınız söyledi.

Değerli arkadaşlarım, eğer bir ülke üretimden vazgeçerse veya vazgeçirilirse, emeğe, üretime, ürüne, kaliteye, verime önem vermezse o ülkenin sorunlarını, yoksulluğu aşması ve işsizliği önlemesi ve ülkenin gelişmesi ve kalkınmasını gerçekleştirmesi mümkün değildir. Şöyle geriye dönüp bakalım, İktidarınızda yerli malı kullanmak ayıp sayılıyordu. Armudu dışarıdan getirerek sevinç duyuyorduk. Bakın, geçen sene 20 milyon ton buğdaydan, Türkiye gibi bir yerde, 4 milyon ton, 3,5 milyon ton dışarıdan buğday almak zorunda kaldık. Üretime önem vermezseniz, üretene önem vermezseniz, kaliteye önem vermezseniz, kendi ülkenizin kaynaklarını beğenmez, çarçur ederseniz ve elden çıkarırsanız elbette işsizliği önlemeniz mümkün değil, rakamlarla, laf kalabalığıyla bunu önlemenin de mümkün olmadığı, güneşin balçıkla sıvanmadığı bugün sokaklardadır. Yüzde 30 gençler işsizdir, zaten yaşlılar bellidir.

Diğer olaya gelince, arkadaşlarım, ekonomik yönden neyin ne olduğunu… İktidar partisi ve meraklı milletvekillerinin, bizden daha ayrıntılı bir şekilde çöküntüyü, onarılmasının güçlüğünü rakamlarıyla ortaya koymaktadır. Hâlâ daha bu yoksul ülkede israf içinde yaşayarak, uçaklarla hava basarak, doğru olmayan laflarla Türkiye’yi temsil etmeye kalkarak bu insanları kandırmanın mümkün olmadığını bildiğinizi biliyorum. Bunun kurtuluş çaresi yok. Ekonomide bu çöküntü, sosyal yaşamdaki gelişmelere bakıldığında tüm kamuoyunun vicdanını sızlatmaktadır. Bunalım, stres, hak ettiği hâlde bir asgari ücretle iş bulamayan insanlar, ailesinden ayrılan insanlar, okula çocuğunu götüremeyen insanlar, kirasını ödeyemeyen insanlar asgari ücretle bile iş bulamıyor, şu politikalarla bulamayacağını da düşünerek ciddi cinnet geçirir hâle geliyor. Hâlâ hangi rakamlarla, hangi gerçeklerle işsizliği azalttık, azalacak… Yatırımınız var mı? Geldiğinizden beri milyarlarca dolar altın yumurtlayan tavukları satmadınız mı? Vergi de düştü, kaçak arttı, kayıt dışı arttı,  hâlâ daha satıyor. Şimdi Millî Piyangoyu satacaksınız çünkü teknolojiyi ve orada kaliteli adam bulamadığınız için başkasına… Toprakları sattınız sorumsuzca. Özelleştirme diye, binlerce insana ekmek veren, ekonomiye katkı sağlayan tesisleri sattınız. Burada rakamlarla bunu önlemeniz mümkün değildir. Bu gerçekleri saptırmanın zamanı geçti. Burada, o rakam şuymuş, buymuş… Rakamların hepsi yanlıştır, doğru değildir rakamlarınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

M. CEVDET SELVİ (Devamla) – Doğru olsaydı bu bütçeyi tekrar ele almak veya devletten israf içinde daha fazla para kaytarmayı, almayı düşünmezdiniz.

Değerli arkadaşlarım, olayın bu yönü böyle. İkincisi, anlayamadığım olay şu: Bu önerge İç Tüzük’ün, Anayasa’nın, özellikle İç Tüzük’ün ilgili maddeleri nedeniyle gündeme getirilmiştir. Ne istenmektedir? Göçler ahlakı bozmaktadır, cinnetleri artırmaktadır, cinayetleri çoğaltmaktadır, kültürümüzü perişan eden, ahlakımızı yozlaştıran önemli faktörlerden biridir. İnsanlar açtır, evinden yurdundan gitmiştir, işsizdir. Ne istiyor bu önerge ben ona baktım. Ya, Türkiye bizim, kim ne söylerse söylesin, her ailede bir iki işsiz var. Gelin, bu Meclis çok önemli olayı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

M. CEVDET SELVİ (Devamla) - …beraber ele alsın, bu araştırma komisyonu önergesi kabul edilsin. Sorumlu milletvekilleri iktidardan muhalefetten bir araya gelsinler “Acaba bu işsizliği nasıl azaltırız, nasıl önleriz?” bunun için kafa yoralım. Önerilerimiz var, bu perişanlığı, bu tehlikeyi, bu sosyal bunalımı kısa süre sonra sosyal patlama olacağını bilerek önleyelim, tedbirleri beraber bulalım diyoruz biz, niye kaçıyorsunuz? Neden kaçıyorsunuz? (CHP ve MHP sıralarından “Ses gelmiyor.” sesleri)

AHMET YENİ (Samsun) – Sayın Başkan, ne kadar daha devam edecek?

BAŞKAN – Süresi bitti. Ben verdim bir dakika, siz onu da bitirdiniz. Üzerine de bir üç dört dakika gitti.

AHMET YENİ (Samsun) – Her gelen kürsüyü böyle şey mi yapacak!

ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) – Elli senedir konuşuyorsunuz zaten!

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Selvi. (CHP sıralarından alkışlar)

Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç…

Süreniz on dakika.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; MHP grup önerisinin aleyhine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, Bursa’da meydana gelen yangında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Tanrı’dan rahmet diliyorum. Ama Türkiye’de tabii kaç tane adam ölse de ortada bir hükûmet yok, sorumluluk duygusu yok. İşte böyle bir, maalesef acayip bir siyasi oluşumla karşı karşıyayız.

Şimdi MHP’nin önergesinde “Efendim işte işsizlik sorunu var, bunu beraber Meclis incelesin, buna bir hâl çaresini bulalım.” diyor. Şimdi AKP sözcüsünü dinledik: “Devri iktidarımızda tarım dışı sahalarda 1,5 milyondan fazla istihdam sahasını yarattık. O zaman gerek yok bu önergeye.” diyor. Ben de destekleyeyim dedim. Gerek yok zaten! Niye gerek yok, biliyor musunuz? Bugün Türkiye Cumhuriyeti devleti diye bir devlet yok. Devlet işlemiyor. Var mıdır? Türkiye Cumhuriyeti devleti diye bir devlet var mı arkadaşlar? (AK PARTİ sıralarından “Var, var” sesleri)

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Ne demek Kamer Bey!

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Devlet var Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Devamla) - Bakın, olmadığını ben size ispatlayacağım. Tepesinde oturan kişi şüpheli. Kimin kararıyla şüpheli? Mahkeme kararıyla, mahkeme. Sincan mahkemesi “Şüphelinin yargılanması lazım.” diyor. Bakın. Şimdi, bu şüpheli denilen kişi nedir? Zamanında Refah Partisinde iken, devlet bunlara, Refah Partisine… (AK PARTİ sıralarından “Ayıp, ayıp” sesleri)

AHMET YENİ (Samsun) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, Meclisin çalışmasını söylüyorum, Meclisin çalışmasını.

AHMET YENİ (Samsun) - Meclisi tahrik etmenin anlamı yok!

KAMER GENÇ (Devamla) - Devletin olmadığını size ispatlayacağım. Evvela devlet olacak ki burası şey etsin.

Efendim, Refah Partisi, devletin hazinesinden aldığı 1 trilyon lira parayı, kapanma tehlikesiyle karşı karşıya gelince, bunu tutmuşlar, 81 ilde hiç bitmemiş gibi sahte belge düzenlemek suretiyle birileri bunu almış, cebine atmış. Bunu kim diyor? Mahkeme kararı diyor ve bu partinin Genel Başkanı ve birkaç kişisi, il başkanları mahkûm olmuş. Neden mahkûm olmuş? Devletin hazinesinden çıkan parayı devlet hazinesine iade etmesi gerekirken etmemiş, sahte belge düzenlemek suretiyle o paralar ceplere gitmiş. Şimdi bu böyle.

Şimdi, Abdullah Bey o zaman neredeydi? Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısıydı. Şimdi, bu şeyden ceza alan Necmettin Erbakan mahkûm oldu. Sizin işte, yine Abdullah Bey “Yahu, sen, devletin parasını devlete iade etmeyen Necmettin Bey’i mahkeme hapsetti ama ben affediyorum.” dedi ve tuttu kendisini affetti.

Şimdi, sayın milletvekilleri, normal, hukukun işlediği bir yerde devletin en tepesine sütten çıkmış ak kaşık gibi tertemiz insanlar gider, arkasında hiçbir ayıbı olmayan, hiçbir kusuru olmayan… Ee ama Abdullah Bey gitsin yargılansın.

AHMET KOCA (Afyonkarahisar) - Gündeme gel.

KAMER GENÇ (Devamla) – Gündeme geliyorum işte. “Meclis” diye, yok kardeşim… Meclis… Sen neyi şimdi… Senin bugün mahkemen diyor ki: “Arkadaş, şu milletvekillerini getir, ben yargılayacağım.”  Gönderiyor musun? Gönderiyor musun? Diyor ki: “Ben yargılanmam.” Hadi bakalım! Sen hükûmet misin değil misin? Yahu, hükûmet olan hükûmet eder.

Eğer bir devlet işlemiyorsa… Yani bugün memleketimizde mahkemeler işlemiyor. Mahkemelerin işlemediği bir parlamentonun varlığından söz edilebilir mi? İşte, Abdullah Gül diyor ki, efendim, şimdi deniliyor ki… Bakın, o Sincan’daki hâkim, Genel Başkanınız Tayyip Erdoğan’la ilgili olarak 14 defa lehe karar vermiş. 14 defa lehe karar vermiş ama sizin için çok güzel karar vermiş ama Abdullah Gül için diyor ki: “Arkadaş, yani senin hakkında verilmiş bir karar var, ama bu Anayasa’ya sığmıyor, bu bir mahkeme kararıdır. Efendim, sen gidip yargılanacaksın.” Efendim, emsali gitmiş, beraat etmiş… Yahu! Emsali beraat edebilir, evvela mahkeme kararı önemli, mahkeme kararı.

Şimdi, demin dedim ya, yani çağdaş devletlerde, sorumluluk duygusu teşekkül eden ülkelerde orada oturan insanlar kusursuz olacak. Şimdi hakkında “şüpheli” diye mahkeme kararı var. Şüpheli kişi, gel şüpheli, git şüpheli… Olur mu böyle şüpheli? Yani, devletin, bakın, başında oturan kişinin, dedim ya, bir defa gidip yargılanması lazım. Ama yani isnat edilen suç da çok ağır bir suç; devletin hazinesinden gelen parayı -milletin parası millete iade edilmemiş- sahte belgelerle harcanmış gibi göstermiş. Sizin vicdanınıza, bakın… Siz, bu AKP milletvekili olmasaydınız, acaba başka bir kişi böyle bir suçla karşı karşıya kalsaydı ne derdiniz? Kıyametleri koparırdınız, beyler, kıyametleri koparırdınız.

ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) – Darbe çağırıyorsun.

KAMER GENÇ (Devamla) – Çünkü bu memlekette… Eğer bir memlekette mahkeme işlemiyorsa, yani birileri “Biz mahkemede yargılanmıyoruz.” diyorsa o memleket bitmiş. Onun için, biz burada havanda su dövüyoruz. Yani böyle bir şey olur mu? Türkiye’de kanun işlemiyor, Anayasa işlemiyor, hukuk işlemiyor... Ondan sonra çıkmışız burada birbirimize karşı, efendime söyleyeyim, yok sen böyle yaptın… Yok  arkadaş ya, işlemiyor. Evvela, Abdullah Gül’ün, hemen en kısa zamanda, oradan istifa ederek, gidip mahkemede yargılanması lazım.

AVNİ ERDEMİR (Amasya) – Hayır efendim.

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, diyor ki geçen gün: “Yahu! İşte, her şey Türkiye Cumhuriyeti’ne oluyor. Yahu! devletin itibarı sarsılıyor.” Ne münasebet. Devletin itibarı, orada o makama layık olmayan insanların oturmasıyla zedelenir. Yani, hakkında şüpheli iddiası -mahkeme kararıyla şüpheli- kayıtlara geçmiş bir kişi orada oturursa o zaman Türkiye'nin itibarı sarsılır. Çağdaş ülkelerde, demokrasinin kabul ettiği ülkelerde ne oluyor? Kim suç işlerse, o suçlu veya zanlı gidip yargılanmak… O, devletin, demokrasinin işlediğini gösterir.

Onun için, değerli milletvekilleri, bakın bu memleket artık sizin devri zamanınızda çok itibar kaybetti. Türkiye bölünme sahasına geldi. Her gün televizyonlarda bakıyorsunuz, Türkiye neredeyse bölünmüş ve bölünecek. Burada birileri çıkıyor, birtakım oy peşinde, bu devleti parçalamak için her şeyi yapıyor. Laik Türkiye Cumhuriyeti devleti denilen bir kavram ortadan kalkmış. Sokaklarda, yani işte kaymakamlarınız “Ben, efendim, plajlara bilmem mini etekli adam sokmam.” diyen kaymakamlarınız var, “Bira içirmem.” diyen kaymakamlarınız var. Böyle bir yönetici, böyle bir zihniyet Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetmeye layık bir zihniyet değil. Türkiye’de insanları ikiyüzlülüğe alıştırmışsınız. Artık arkadaşlar burada yıllarca politika yapıyoruz. Ben AKP’nin kökeni olan Refah Partilerini, Saadet Partilerini bilemez miyim? Bu kürsülerde neler söylediklerini, nasıl burada kıyametler kopardıklarını bilmiyor muyum? Getirip o sözleri burada söylersem burada oturamazsınız. Niye de, ne oldu da, siz o eski tavrınızdan vazgeçtiniz de, yani bir iktidar partisine geçtiniz de neyiniz değişti, karakteriniz değişti mi?

ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) – Sen kendi karakterine bak. Böyle hakaret etme.

KAMER GENÇ (Devamla) – Arkadaşlar, ikiyüzlü olmaya gerek yok. Türkiye Cumhuriyeti devletinde insanlar siyasi menfaatleri uğruna her şeyi değiştirmemeleri lazım, benliklerini kaybetmemeleri lazım. Türkiye’de hukuk birdir, hukuk devleti ilkeleri birdir, insanların dürüstlüğü birdir. “Efendim, benden olursa benimkisi gidip mahkemede yargılanamaz!” Niye yargılanmasın ya? Türkiye’de hukuk varsa herkes yargılanır, efendim, hukuk varsa herkes yargılanabilir. Efendim, Anayasa değiştirmek istiyorsunuz. Yahu Anayasa’yı değiştirmek için, daha Anayasa’yı değiştirmeye gelince çok şey var. Sizin amacınız Türkiye Cumhuriyeti devletinin bütünlüğünü tartıştırmak. Sizin amacınız bu. Yani sizin amacınız şu Türkiye Cumhuriyeti devletinde laik sistemi tartıştırmak.

AHMET YENİ (Samsun) – Yalan konuşuyorsun, yalan!

KAMER GENÇ (Devamla) - Sizin amacınız bu, yoksa Anayasa’yı manayasayı değiştirmek meselesi değil.

AVNİ ERDEMİR (Amasya) – Bizim amacımızı biz biliriz, sen bilemezsin.

KAMER GENÇ (Devamla) - Onun için, maalesef, bakın, sayın milletvekilleri, inanmanızı istiyorum.

AHMET YENİ (Samsun) – Sana inanmıyoruz, yalan konuşuyorsun.

KAMER GENÇ (Devamla) - Türkiye çok ciddi sıkıntılar içindedir, çok çok tehlikeli sıkıntılar içindedir. Türkiye’de ben görüyorum, siz…

AHMET YENİ (Samsun) – İnanmıyoruz, yalan konuşuyorsun.

KAMER GENÇ (Devamla) - Bakın, Türkan Saylan’ın cenazesine katıldım. O insanların heyecanlarını, o insanların tepkilerini, o insanların size karşı olan tepkilerini gördüm. Gelin sokaklara gidelim…

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Cenaze namazını kıldın mı?

KAMER GENÇ (Devamla) - Arkadaşlar, bakın, akıl ve mantık birdir. Türkiye çok ciddi sıkıntılar içindedir. Eğer parlamentoysak buna bir tedbir bulalım, bir çare bulalım.

Şimdi, Türkiye’de yargı işlemiyor, “Ben yargılanmam.” diyor. Nasıl yargılanmıyorsun kardeşim? O zaman mahkeme yok demektir. O zaman mahkemelerin, arkadaşlar, kapısına kilit vuralım ve diyelim ki:  “Hadi ya, mahkemeye gerek yok. İşte AKP İktidarı yasamadır, yürütmedir, yargıdır, bunlar memleketi yönetsin.” Böyle bir düşünceyle, böyle bir sistemle Türkiye’yi yönetemezsiniz.

Şimdi, insanlar, hakikaten, eğer beceremediği bir makama gelmişse, o makamları terk etmek de bir fazilettir. Bakın, size bir tavsiyede bulunuyorum: Hemen bir erken seçim kararını alın. Şimdi Abdullah Gül’ü yargılama kararını aldı ya mahkeme, hemencecik çıkarsınız, işte, biz efendim…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

KAMER GENÇ (Devamla) – Abdullah Bey, bakın, diyeceksiniz, işte, “Efendim, haksızlığa uğradı.” Gidersiniz milletin karşısına, işte, 27 Nisandaki o muhtıra gibi, efendim, işte, dindar cumhurbaşkanını seçtirmediler diye, yine oy toplamaya çalışın. Bu son şeyiniz olur ama şunu samimiyetle söylüyorum, Türkiye’de çok büyük sıkıntı var, insanlar çok aç, işsiz, insanların onurları devri iktidarınızda maalesef büyük bir miktarda zedelenmiştir. Bu İktidarın yapabileceği en hayırlı iş, en kısa zamanda seçime gidip, bu milleti…

Gerçekten sizin İktidarınız zamanında yöneticileriniz, bu memleketi yönetecek kabiliyet, nitelik ve kişilikten yoksun, görüyoruz bunu. Yahu, şimdi, bir memlekette mahkemeler işlemiyorsa, o memlekette nasıl bir hükûmet edilir arkadaşlar, bunu soruyorum size yahu! Memlekette mahkemeler işlemiyor, işlemiyor. İşliyorsa buyursunlar. Adam diyor ki: “Ben” diyor “gidip yargılanmam” diyor. Hadi bakalım, sen iktidarsan yargılat. İşte, iktidar bu. Yargılatmıyorsan, o zaman istifayı göze al.

Saygılar sunuyorum.

Bir de karar yeter sayısını istiyorum Sayın Başkan.

III.- Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama istiyorsunuz.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin oylamasından önce bir yoklama talebi vardır. Şimdi bu talebi yerine getireceğim. Ancak yoklama talebini işleme koyabilmem için ayakta olup yoklama talep eden milletvekillerinin sayısının 20 olup olmadığını tespit edeceğim, isimler tutanağa geçeceğinden ayaktaki her sayın milletvekilinden sırasıyla isimlerini söylemelerini rica ediyorum: Sayın Anadol, Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Korkmaz, Sayın Aydoğan, Sayın Selvi, Sayın Emek, Sayın Çöllü, Sayın Meral, Sayın Güvel, Sayın Küçük, Sayın Seçer, Sayın Kaptan, Sayın Gök, Sayın Arat, Sayın Öztürk, Sayın Köktürk, Sayın Altay, Sayın Özkan, Sayın Paçarız, Sayın Ağyüz.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

Adlarını okuttuğum sayın üyelerin yoklama için elektronik cihaza girmemelerini rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- (10/198) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun, 26/5/2009 günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi (Devam)

BAŞKAN - Şimdi öneriyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri reddedilmiştir, karar yeter sayısı vardır.

Cumhuriyet Halk  Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

2.- (10/139, 10/155, 10/171, 10/172, 10/173, 10/181, 10/183, 10/197 ile 10/369) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 26/5/2009 Salı günkü birleşiminde birlikte yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu; 26.05.2009 Salı günü (Bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                                                                Hakkı Suha Okay

                                                                                                                        Ankara

                                                                                                               Grup Başkanvekili

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler Kısmında yer alan 10/139, 10/155, 10/171, 10/172, 10/173, 10/181, 10/183, 10/197 ile 10/369 esas numaralı Meclis Araştırma Önergelerinin görüşmelerinin, Genel Kurul'un; 26.05.2009 Salı günkü birleşiminde birlikte yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk  Partisi Grubu önerisinin lehinde ilk söz Mersin Milletvekili Sayın Vahap Seçer’e aittir.

Buyurun Sayın Seçer. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

VAHAP SEÇER (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Arkadaşlarımızın verdiği tarımsal konuları içeren Meclis araştırması açılmasıyla ilgili toplam 9 adet ayrı ayrı önergelerin gündeme alınması hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu grup önerisi lehinde söz almış bulunmaktayım.

Değerli arkadaşlarım, içinde bulunduğumuz şu günler ülkemizde tarımsal faaliyetlerin yoğun yapıldığı dönem. Bir yandan 2008-2009 üretim yılı hububat hasat mevsimi başladı, diğer taraftan 2009 yılına ait yağlı tohum üretimi, sebze meyve konusunda üretim hızla devam etmekte, bu bahar mevsimleri içerisinde.

Bizim grup önerimizin ana amaçlarından bir tanesi, işte, böyle tarımsal faaliyetlerin yoğun yapıldığı dönemde ülkemizdeki tarımsal faaliyetlerde, bitkisel üretimde, hayvansal üretimde, tahıl üretiminde, meyve üretiminde vesair üretimlerde yaşanan sorunlar, yaşanması olası sorunlar, bunların tespiti, bunların çözüm yolları hakkında Meclisin araştırma komisyonları oluşturup, ülkemizin muhtelif üretim yapılan bölgelerinde bu konuları yerinde inceleyerek, yerinde araştırılarak bu sorunların tespiti ve çözüm yolları konusunda gerçekçi, ülke gerçeğiyle örtüşür, dünya gerçeğiyle örtüşür raporlar hazırlayarak ülkemizi bu sektörde, tarım sektöründe gelecek beş yıllarda, gelecek on yıllarda daha iyi noktalara getirmeyi arzu etmektedir.

Değerli arkadaşlarım, dünyada her geçen gün tarımsal üretimin önemi bir kat daha artmakta. Dünya nüfusu hızla artıyor, dolayısıyla tarımsal üretim kaynaklı gıda ihtiyacı da bu anlamda her gün artıyor. Bunun yanında, ekonomisi hızla gelişen, nüfusu oldukça yoğun birtakım ülkelerde, o ülke toplumunun gıda alışkanlıkları, yeme içme alışkanlıkları değişiyor -Çin gibi, Hindistan gibi- bunların refah seviyeleri yükseliyor, dolayısıyla tarımsal ürünlere talepleri de artıyor.

Bir diğer konu: Dünyada fosil yakıtlar, şu anda enerji kaynakları içerisinde yine vazgeçilmez enerji kaynağı. Geçtiğimiz yıllarda, hatırlayacağınız gibi petrol fiyatları 150 dolar seviyelerine kadar çıkmıştı. İşte o dönemde, yine, burada, biyoyakıt üretimi arttı; tarımsal üretim faaliyetleri sonucu elde edilen ürünlerden elde edilen yakıtların önemi bir kat daha ortaya çıktı. Bu da tabii ki dünyada tarımsal üretimin, özellikle bu konuda ham madde ihtiva eden tahıl ürünlerinin önemini bir kat daha arttırdı.

Ayrıca, o veya şu sebeplerden, son yıllarda dünyada küresel ısınma sorunu ile karşı karşıya kalındı, küresel ısınma kaynaklı iklim değişiklikleri meydana geldi. Bu, beraberinde kuraklığı getirdi. Bu da tabii ki tarımsal üretimi, tarımsal üretimdeki verimi olumsuz yönde etkiledi. Bu da tabii ki dünyada tarımsal üretim konusunda ne derece önemli olduğunu ortaya koyan sebepler oldu diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, ülkemizde de durum farklı değil. Nasıl dünyada tarımsal üretimin önemi artıyorsa ülkemizde de bunun önemi her geçen gün artıyor. Ülkemizde de nüfus artışı söz konusu. Ülkemizde de… Özellikle enerji ithal eden bir ülkeyiz. Yıllık ithalatımızın büyük bir miktarını enerjiye harcıyoruz. Ayrıca, ülkemizde tarım toplumu olduğumuz da göz önüne alınırsa, önümüzdeki yıllarda, bu sektöre mevcut Hükûmetin veya bundan sonra gelecek hükûmetlerin uygulayacakları tarım politikasında, tarım sektörünün başat olmasının kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, şu günlerde ülkemizde hububat hasadı başlamış durumda. Geçtiğimiz yıllarda, özellikle gıda krizinin yaşandığı yıl olan 2007’de ve daha sonra, bu konuda görevli olan Toprak Mahsulleri Ofisinin yaptığı yanlışlıkları müteaddit defalar kürsüden veya basın yoluyla hem bizim Cumhuriyet Halk Partisi sözcüleri hem diğer parti sözcüleri, bu konuda faaliyet içerisinde olan meslek odaları, meslek örgütleri, sivil toplum örgütleri defaten dile getirdiler. Bu yıl bir kez daha uyarı yapmak durumundayız.

Yine bakıyoruz, geçtiğimiz yıllarda bu kurumumuzun ortaya koyduğu politikalardan kaynaklanan yanlışlıklar süregelmekte. Bugün Akdeniz Bölgesi’nde, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde hububat sezonu başladı, hasat mevsimi başladı ama hâlâ Toprak Mahsulleri Ofisinde bir hareket yok. Üretici ısrarla, Hükûmetin açıklayacağı müdahale alım fiyatını bekliyor ama Hükûmetten henüz bir ses yok. Üretici ısrarla beklenti içerisinde, bir an önce Hükûmet hububat alımlarına başlasın, ama Hükûmetten bir ses yok.

Geçtiğimiz yıllar hasat sezonu başladığında buğday fiyatları yaklaşık olarak 45-50 kuruş civarındaydı, bugün Akdeniz Bölgesi’nde, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde hasat başladı, buğday fiyatları 40 kuruş civarında ve alıcı bulamıyor. Aynı şekilde, geçtiğimiz yıl arpa fiyatları 40 kuruş civarındaydı, bugün yoğun olarak Urfa bölgesinde hasat devam ediyor ve üretici 30 kuruşa malını alacak müşteri bulamıyor ve hâlâ ısrarla Hükûmet, Tarım Bakanlığı, Toprak Mahsulleri Ofisi bu konuda kamuoyunu aydınlatıcı bir beyanatta bulunmuyor.

Değerli arkadaşlarım, bu konuda tekrar Hükûmeti uyarıyoruz: Bir an önce Hükûmet, 2009 sezonu hububat müdahale alım fiyatlarını açıklamalı, bir an önce alıma başlamalı. Sadece fiyat açıklamak veya alıma başlamak yetersiz, etkin bir alım sezonu üreticiye yaşatılmalı diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, tarım sektöründe Hükûmetin üreticiye sahip çıkması gerekiyor. Bakınız, yaklaşık olarak sekiz on aydır hem ülkemiz hem dünya bir küresel kriz yaşıyor. Bütün sektörlerde üretim düştü, kapasite kullanım oranı düştü; bütün sektörlerde küçülme yaşandı; bütün sektörlerde istihdam azalması yaşandı, işçiler işten çıkartıldı ama böyle kötü bir ortamda, böyle bir ekonomik krizin yaşandığı ortamda tarım sektörü ülkemizde bir can simidi görevi yaptı. Az önce hatip arkadaşlar tarım sektöründeki istihdam oranından söz ederken 2002 ile 2009’un mukayeselerini yaptılar. 2002’den 2009’a kadar olan süreçte tarım sektöründe 3 milyon insan tarım sektöründen diğer sektörlere kaydı ya da diğer sektörlerde, ikame sektörlerde iş bulamadıysa işsiz kaldı ama krizin yaşandığı günlerden bugüne, yaklaşık olarak sekiz aylık süreç içerisinde -bu, TÜİK’in rakamları- yaklaşık olarak 300 bin insanımız yine tarım sektöründe kendisine iş buldu, tarım sektöründe istihdam oranı 300 bin kişi olarak artış gösterdi. Bu da gösteriyor ki, şartlar ne olursa olsun her zaman için ülkemizde tarım sektörü, korunması, kollanması, desteklenmesi gereken bir sektör. Tarım sektörüne her zaman rakamsal anlamda, para anlamında, ekonomik anlamda, yani bu sektöre bir iktisadi sektör olarak bakılmasının yanlışlığına burada dikkatinizi çekmek istiyorum. Demek ki tarımın iktisadi olması kadar sosyal birtakım yönlerinin olduğunun da dikkatlerden kaçmaması gerektiğini düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisinin tarım konularını içeren araştırma önergelerinin gündeme alınması konusunda…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

VAHAP SEÇER (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu konulardaki tarımsal faaliyetleri içeren, bunların sorunlarının tespiti, bunların çözüm yollarını içeren Meclis araştırmasına dair önerilerimizin gündeme alınması konusuna, bu konuya olumlu bakacağınızı düşünüyoruz.

Gerçekten, tarım sektörü önemsenmesi gereken bir sektör, Türkiye için olmazsa olmaz. Tarımsal üretim insan yaşamı için olmazsa olmaz. Türkiye’nin bu anlamda daha iyi yerlere gelebilmesi için, bu sektörün gelişebilmesi için, Türkiye’de üretim yapan üreticilerin, çiftçilerin refah düzeyinin yükseltilmesi için, onların gelir düzeyinin artırılması için bu konuların enine boyuna incelenmesi, gerçek sorunlarının ortaya çıkarılması, çözüm yollarının tespit edilmesi için bu önerimize sıcak bakmanızı, olumlu bakmanızı ve lehinde oy kullanmanızı diliyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Seçer.

Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde söz isteyen Sakarya Milletvekili Sayın Ayhan Sefer Üstün.

Buyurun Sayın Üstün. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekillerimiz; Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun vermiş olduğu grup önerisi aleyhinde söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekillerimiz, 26/5/2009 Salı günü yani bugün Danışma Kurulu toplanamadığından Mecliste grubu bulunan üç partimiz Meclis gündemini belirlemek için ayrı ayrı grup önerileri vermiştir.

Biraz önce Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisi oylanmış ve reddedilmiştir. Şimdi ise Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisini görüşüyoruz. Biraz sonra da AK PARTİ’nin grup önerisini görüşeceğiz. Yani, gündemi belirlemek üzere üç ayrı grup önerisi verilmiştir. Yani, neredeyse gündemini belirlemek için iki saate yakın bir mesaimizi harcayacağız gibi gözüküyor. Oysa, ben AK PARTİ’nin de grup önerisine baktım. Çok daha kapsamlı, çok daha geniş bir zamanı öneren bir grup önerisi. O bakımdan, önümüzdeki günlerde kanaatimce –bu, benim şahsi kanaatimdir- İç Tüzük’te yapılacak bir değişiklikle, böyle birden fazla grup önerisi olduğunda en kapsamlı grup önerisinin öncelikle oylanmasıyla birlikte, aslında bir an önce gündeme geçmemiz gerektiği kanaatindeyim. Aksi takdirde yüce Meclisi gerçekten bu şekilde oyalıyoruz ve verimli çalışmasını da engelliyoruz.

Değerli arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisi, önerisinde ne diyor: Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan (10/139), (10/155), (10/171) ve devamında belirtilmiş olan Meclis araştırmalarının Salı günü, yani bugün görüşülmesini talep ediyor. Yani, bugün kanunları görüşmeyelim, biraz önce bahsetmiş olduğum bu Meclis araştırma önergelerini görüşelim diye bir önerisi var.

Değerli arkadaşlar, siz de hatırlarsınız, Genel Kurulumuz, Meclisimiz zaman zaman denetim faaliyetleri yapmıştır, zaman zaman da yeri geldiğinde yasama faaliyeti içerisinde bulunmuştur. Önümüzde, 1 Temmuzda biliyorsunuz İç Tüzük gereği bir tatil var. Neredeyse bir beş haftalık süremiz var ama yine acil çıkması gereken de kanunlarımız var. O bakımdan, ben bizim önerimize de baktığımda daha çok bu yasama faaliyetlerinin yapılması konusunda bir öneri var bizim önerimizde. Bizim önerimizi açıklamak istemiyorum, çünkü benden sonra çıkacak konuşmacılar bunları açıklayacaklardır. Tabii, o bakımdan, biz Meclis araştırması önergelerinin görüşülmesi yerine, yani denetimin yapılması yerine burada yasama faaliyetlerinin yapılmasını arzu ediyoruz.

Sıradaki, görüşülmesi yarım kalan kanun da biliyorsunuz mayınların temizlenmesiyle ilgili kanundu. Son iki maddesine geldik; yürütme ve yürürlük. Belki bundan sonra bana konuşma sırası gelmez diye o kanunda bir iki noktayı da buradan size ifade etmek istiyorum çünkü hem muhalefetteki bazı sözcüler hem de… Son, basında çıktı. İşte, bu mayın temizleme işleminin NATO’nun “NAMSA” diye bir birimine verilmesiyle ilgili olarak öneriler var. Burada NAMSA’nın İnternet sitesine girdiğimizde bu kurumun denetim faaliyeti yapan bir kurum olduğunu, bir birim olduğunu görmekteyiz. Bunun da işlerini yine uluslararası firmalara yaptırarak parasını da o yaptırdığı ülkeden talep ettiğini görmekteyiz. Yani NAMSA, öyle taburları, bölükleri olup da gelip de bizatihi o faaliyeti yapmamaktadır. Bunu buradan açıklamak üzere ifade etmiş bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, bir de, yarın 27 Mayıs 2009 yani 27 Mayıs 1960 ihtilalinin 49’uncu yılı, 12 Eylül 1982 darbesinin de 27’nci yılı. Şimdi, buradan nereye varmak istiyorum? Yarın gündem dışı söz alamayabilirim ama o darbe sonucunda, orada yargılanıp da asılan rahmetli Menderes’i ve bakanlarını bir daha saygıyla selamlıyorum, Allah’tan rahmet diliyorum. 12 Eylül 1982 darbesinden sonra da bu memlekette hem şu anda Cumhuriyet Halk Partisi sırasında oturan hem Milliyetçi Hareket Partisi sıralarında oturan, belki bizim AK PARTİ sıralarında oturan birçok değerli siyasetçi siyasetten menedildi. Darbe yönetimleri burada değişik kanunlar, anayasalar çıkarıp değişik kanunlar getirdi. Bunlar hep darbe ürünü düzenlemelerdi, darbe ürünü kurumlardı. Bunlar bir bir ayıklandı. Ancak darbe ürünü siyasetçiler de geldi bu Meclise. Bu darbe ürünü siyasetçiler, maalesef, yetkilerini milletten almadığı için ne millete saygıları oldu ne de milletin seçtiği milletvekillerine, cumhurbaşkanlarına, başbakanlara, bakanlara saygısı oldu. Bu darbe ürünü siyasetçiler çok azaldı artık, tek tük, elinizle gösterecek kadar azaldı. Ama maalesef, bunlar burada, her kürsüye çıktıklarında gelip gelip bu milletin seçtiği insanlara saygısızlık yapmayı kendilerine birer iş edindiler. O bakımdan, 27 Mayıs darbesinin yarın, 49’uncu yılına geldiğimiz bu dönemde, darbeleri tekrar şiddetle kınıyorum, darbe ürünü siyasetçilerin de milletin seçtiklerine karşı göstermiş olduğu bu saygısızlığı tekrar kınıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisine karşı da ret oyu vereceğimizi söyler, bütün Meclisi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Üstün.

Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Aydın Milletvekili Sayın Ali Uzunırmak… (MHP sıralarından alkışlar)

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Saygıdeğer milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi lehinde söz aldım. Hepinize en derin saygılarımı sunuyorum. 

Değerli arkadaşlar, Türk Parlamentosu herhâlde dünyadaki ender parlamentolardan birisi olarak bu görüşmelerle de tarihe geçecektir çünkü bir grup milletvekili Meclisin inisiyatif almasını, Hükûmet politikalarıyla ilgili araştırmalar yapılmasını istiyor ve ne yazık ki bir grup milletvekili de karşı çıkıyor. Acaba, ait olduğumuz kurumun işlevi, fonksiyonu hakkında doğru kanaate, bilgiye ve görev anlayışına mı sahip değiliz? Bir milletvekili arkadaşımız çıkıyor, Meclisin faaliyet alanlarından birisi olan araştırmalar hakkında “Meclisi meşgul etmeyelim.” diyebiliyor. Bu, ender rastlanabilecek bir mantıktır ve bir taassuptur. Milletvekilinin her şeyden önce bu taassuptan kurtulması gerektiği kanaatini taşıyorum kıymetli arkadaşlar.

Değerli arkadaşlar, elbette ki Meclis tavsiye ve iradesini ele almalıdır çünkü artık gelişen hadiseler karşısında bu öneriyi reddedebilecek arkadaşlarıma ben bir iki soruyla bir düzeltici irade yönüne gelmeleri için tavsiyede bulunmak istiyorum.

Kıymetli arkadaşlar, bugün Türk tarımı ve Türk çiftçisi acaba dünya çiftçisiyle rekabet edebilir bir konumda mıdır, bu konumunu kaybetmiş midir? Eğer, Türk parlamenterleri olarak biz, Türk çiftçisinin dünya çiftçisiyle rekabet edebilir durumda olup olmadığını araştırmak ve Türk çiftçisinin o konuma gelmesini temin etmek için Hükûmete bir tavsiye ve bir irade baskısında bulunmak istiyorsak bu araştırma önergesinin lehinde olmaktan daha güzel ne olabilir? O milletvekili arkadaşlarımız bölgelerine gittiklerinde biraz tarımcının ve Türk çiftçisinin içinde olmalarını ben arkadaşlarıma tavsiye ediyorum.

İkinci soru olarak soruyorum: Türk çiftçisinin refah seviyesi dünden bugüne artmış mıdır azalmış mıdır? Bunu görebilmek için Hükûmetin açıkladığı, Sayın Bakanın zaman zaman miktarlar vererek, birtakım rakamlar vererek açıkladığı destek fiyatlarıyla falan kandırılmaya hiç gerek yok. İnsinler ovaya veya çıksınlar dağa Türk çiftçisinin, Türk köylüsünün refah seviyesinin ne olduğunu, vekilliğini yaptıkları sayın arkadaşlarımız görsünler ve burada bu önergelere ona göre tavır takınsınlar.

Değerli arkadaşlar, derde çözüm olmayan, yükselmiş görünen destek rakamları bizleri kandırmasın. Eğer biz artan maliyetleri, düşen ürün fiyatlarını görmezsek ve bu aradaki oranları insanımızın içinde bizzat hissederek yaşamazsak, Bakanın verdiği rakamlar elbette ki büyümüş olarak bizim gözümüze görünebilir. Ben inkâr etmiyorum, elbette ki Türkiye Cumhuriyeti devletinin bütçesi, 2002’den bugüne katbekat artmıştır ama bütçeden tarımın, tarım sektörünün ve çiftçinin aldığı pay günden güne düşmüştür. Bu hem kamudan aldığı pay açısından, bütçeden aldığı pay açısından böyledir hem çiftçinin ürünlerinin maliyetteki yükselişi, ürün fiyatlarındaki düşüşü açısından, çiftçinin hayat standardını hemen hemen sıfıra indirmeye yönelmiştir.

Değerli arkadaşlar, tarım aynı zamanda stratejik bir alandır çünkü gıda ihtiyacı, gıda güvenilirliği ve gıdanın sürekliliği açısından da artık dünyada büyük şirketler, holdingler, ülkeler, canıyürekten bu işlere el atmaya başlamışlardır ve inanılmaz bir rekabet yaşanmaktadır. Rekabet o seviyeye gelmiştir ki, artık, ürün pazarlarında değil tohumda, genetikte ve başka alanlara artık sıçramıştır ve daha suyun başından itibaren dolayısıyla rekabetin acımazsızlığı işin neticesine varıldığında iş işten geçmiş olmaktadır. Dolayısıyla, böyle acımasız bir rekabetin yaşandığı alanda Türk Parlamentosunun mutlaka bu araştırma önergelerine sahip çıkması ve Hükûmete yön vermesi gerekmektedir.

Kıymetli arkadaşlar, bunun yanında, elbette ki üretim kültürü çok önemli bir kültürdür. Eğer üretim mantığını, üretim kültürünü, üretim teknolojisini siz yenileyemez, sahip olamazsanız, tüketim alışkanlıklarına uygun üretim kültürü ve üretim standartlarını, üretim kalitesini yükseltemezseniz, üretim kültürü yok olursa, o üretim kültürünü meydana getirebilmek için zaman ve artık başka bilgi ve teknoloji gibi birtakım şeylere sahip olabilmek için sermaye de yetmez. Onun için, vakit kaybedilmemelidir ve üretim kültürünün yaşatılabilmesi için, Türk tarımına ve çiftçisine -ne yolla- ister “destek” ister “yönlendirme fonları” adı altında birtakım ek fonlar kurularak, Türk tarımı “destekleme ve yönlendirme fonu” adı altında stratejik ürünlerde ve başka başka alanlara varıncaya kadar yönlenmesi de temin edilerek, yelpazesi oluşturularak Türk tarımının problemlerine çözüm bulunmalıdır.

Değerli arkadaşlar, Türk çiftçisinin dünyayla rekabet edebilir olup olmadığını sizlerle paylaşmak için değerli milletvekillerinin tarımsal ürünlerdeki ithalat oranlarına bakmalarının yeterli olacağı kanaatini taşıyorum. Dolayısıyla, bu rakamları ele aldığımızda, Türkiye’de tarımsal ürünlerin ithalatı… Âdeta Batı ülkeleri tarafından bir cennet hâline getirilmiştir.

Tarım, tabiata açık yapılan bir faaliyet alanıdır. Orada, eğer biz devlet isek, eğer biz kamu isek, eğer biz vatandaşın birtakım hakkını, hukukunu teminat altına almakla görevliysek, kıymetli arkadaşlar, tabiata açık yapılan bir faaliyet alanında, “Bu sene yağmur yağdı, sel oldu.”, “Bu sene yağmur yağmadı, kuraklık oldu.” diyerek bu sebeplere sığınmak gibi bir hakkımızın olmaması gerektiği kanaatini taşıyorum. Eğer devlet vatandaşından vergi alıyor ve devlet kurumsal olarak ortada ise, elbette ki kuraklığın da tedbirini almak zorunda, elbette ki selin de tedbirini ve korumacılığını almak zorundadır. Eğer bu tedbirler alınmıyor ise, o zaman bu devlet niye vardır? Uygulanan “Allah’ın dediği olur programı” ise… Allah’ın dediği, amenna, sıddıkna, inanıyoruz, elbette ki, elbette ki…

MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) – Saddakna

MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu) – Yanlış söylüyorsun.

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Ama eğer devlet bütün bunlara karşı sigortacılığından bir başka alanlarına varıncaya kadar tedbirler geliştiremiyorsa o zaman bu işlevin ve bu görevin bir anlamı yoktur kıymetli arkadaşlar. Dolayısıyla benim buradan kıymetli arkadaşlarımıza tavsiyem şudur: 2002 yılındaki gübre fiyatlarını 2009 yılındaki gübre fiyatlarıyla, 2002 yılındaki mazot fiyatlarını, ilaç fiyatlarını, işçilik fiyatlarını 2009 yılındaki fiyatlarla, bunun karşılığında et süt, sebze meyve hatta sanayiye ham madde hazırlayan tarımsal ürünlere varıncaya kadar 2009 yılındaki maliyet fiyatlarıyla ürün satış fiyatlarını karşılaştırdıklarında Türk çiftçisinin içinde bulunduğu şartları daha iyi anlayacaklardır. Eğer istiyorlarsa ben bir iki rakam vereyim ve onlar da rahatlasınlar. 2002 yılında 15-15 gübrenin  fiyatı 260 kuruş, 2009 yılında 1 lira 5 kuruş kıymetli arkadaşlar. Mazot 1 lira 40 kuruş 2002 yılında, 2009 yılında 2 lira 30 kuruş civarında seyrediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) – Bunun yanında pamuk 2002 yılında 80 kuruş ile 1 lira arasında, bugün pamuk 70 ile 92 kuruş aralığında. Bu fiyatlar birçok şeyi anlatmakta. Elbette ki mantığımız şu olmamalı kıymetli arkadaşlar: Yüksek ürün fiyatları meseleye çözüm değil. Meseleye çözüm yüksek ürün fiyatlarında değil; meseleye çözüm, maliyetlerin, girdilerin hafifletilebilmesinde. Çünkü bilhassa gıda ürünlerinde yüksek fiyatlar tüketimi azaltır, tüketimin azalması hem sağlık hem üretim açısından sağlıklı netice vermez. Dolayısıyla, biz, çiftçinin rahatlığını yüksek ürün fiyatlarında değil, rekabet edebilir şartlara getirilmesinde, ürün maliyetlerinde aramalıyız. Araştırma önergesi doğrudur, araştırma önergesi yerindedir ve biz, araştırma önergesinin lehinde oy kullanacağız.

Hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin aleyhinde Eskişehir Milletvekili Sayın Tayfun İçli.

Süreniz on dakika.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önerisinin aleyhinde söz aldım. Yanlış anlaşılmasın, aslında grup önerisindeki Meclis araştırma önergelerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine alınması doğru. Ben, bu öneriyi eksik bulduğum için Cumhuriyet Halk Partisi önerisinin aleyhinde söz aldım.

Anlaşılan o ki bugün yapılan Danışma Kurulu toplantısında Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu olan siyasi partilerimiz anlaşamamış. Anlaşamamaları aslında çok doğal çünkü birazdan AKP grup önerisi Türkiye Büyük Millet Meclisinde okunduğunda neden diğer siyasi partilerin grup önerilerini Türkiye Büyük Millet Meclisine getirdiği de çok iyi anlaşılacak.

Değerli arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisindeki eksik bulduğum konular şu: Cumhuriyet Halk Partisi, sadece tarımla ilgili Meclis araştırma önergelerinin gündeme alınmasını istemiş. Peki, sadece Türkiye’de tarımla ilgili konular mı çok çok önemli? Tabii ki Türkiye’de tarım ve hayvancılık artık bitme noktasına gelmiş, çiftçimiz kan ağlıyor, bu yadsınamaz; ancak peki, sanayicimizin durumu çok mu iyi? Tüccarımızın, esnafımızın, emeklimizin durumu çok mu iyi?

Biraz evvel burada oylanan Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisinde dile getirdiği işsizlik sorunu Türkiye’de hangi noktadadır? İşsizlik sorunu önemli değil midir? Peki, Türkiye’de yolsuzluk, yoksulluk ne boyuttadır? Türkiye'nin tüm borcu 500 milyar doları aşmışken Türkiye Büyük Millet Meclisine getirilen yasa, tasarı ve tekliflerini hangi anlayışla değerlendirmemiz gerekir? İşte, bu nedenle Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisini eksik buluyorum değerli arkadaşlarım.

Buraya geldiğimiz zaman sanki farklı bir ülkede yaşadığımızı hissediyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemiyle sokakta halkın gündemi çok çok farklı. Televizyonları izlediğiniz zaman gündeme gelen birinci haber toplumun hangi noktada olduğunu gösteren, toplumun cinnet noktasına geldiğini gösteren sayısız örneklerle karşı karşıya kalıyoruz. Keza, gazetelerimizin eskiden üçüncü, dördüncü sayfalarında, iş sayfalarında yer alan haberlerin artık gazetelerimizin birinci sayfasında yer aldığını görüyoruz. Değerli arkadaşlarım, toplum artık ciddi anlamda cinnet geçiriyor ama nedense Türkiye Büyük Millet Meclisinde gündem çok farklı.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemini belirleyen AKP, Türkiye’de her şeyin güllük gülistanlık olduğu izlenimini veren bir çalışma takvimini önümüze getiriyor. Türkiye’de ciddi bir ekonomik krizin olduğunu, ciddi bir işsizlik olduğunu, sanayicimizin, tüccarımızın, esnafımızın, emeklimizin kan ağladığını herkes bilmekle birlikte, nedense Türkiye Büyük Millet Meclisinde Türkiye'nin gerçek gündemi konuşulmuyor ve gerçek gündemi bir anlamda halkın gözünden saklanmak isteniyor. Sayın Başbakanın deyimiyle ekonomik kriz konusunda “Teğet geçti.” şeklinde hafife alan yaklaşımlar geçmişte nasıl olduysa, hâlâ günümüzde AKP’nin belirlediği grup gündemle Türkiye güllük gülistanlık gösterilmeye çalışılıyor.

Değerli arkadaşlarım, tabii ki AKP grup önerisinin aleyhinde söz aldım. İnşallah, AKP grup önerisinin aleyhinde söz hakkı aldığımda bunlara değineceğim ama AKP grup önerisine baktığımız zaman, bizlerin, milletvekillerinin -çok özür dileyerek söylüyorum- çok hafife alındığını görüyoruz bu grup önerisinde. Daha önce salı günleri AKP grup önerisiyle veyahut da Danışma Kurulu önerisiyle üst sıralara çıkarılan kanun tasarı ve tekliflerinin AKP’nin bugün getirdiği grup önerisiyle çok alt sıralara indirildiğini görüyorsunuz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin bir yazboz tahtasına dönüştürüldüğünü görüyorsunuz. Sizlere dağıtılan Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminde yer almayan kanun tasarı ve tekliflerinin -ki en son sıra sayısı alan 382 sıra sayılı Kanun Tasarısı’dır- 383, 384 ve 385’inci sıralarda yer alan kanun tasarıları ve tekliflerinin gündeme getirildiğini ve kırk sekiz saat geçmeden görüşülmesi istemiyle önümüze getirildiğini görüyorsunuz. Yine AKP’nin bugün grup önerisine baktığımızda, normal kanun olarak görüşülmesi gereken 27 maddelik, 30 maddelik, 40 maddelik kimi kanun tasarılarının bir oldubitti anlayışıyla, bir temel kanun olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesinin istendiğini görüyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, biraz evvel de söyledim, Türkiye'nin gündemi farklı. Toplum artık cinnet geçiriyor. Toplum ciddi anlamda cinnet geçiriyor. Evleri yıkılmasın diye direnen kimi vatandaşlarımızın, emniyet güçleriyle sanki başka ülkenin vatandaşlarıymış gibi direnişini, o gaz bombalarını televizyonlarda izliyoruz. Mardin’in bir köyünde, aynı aileden olan akrabaların birbirlerini o cinnet noktasında öldürdüğünü görüyoruz. Birçok olaya tanık oluyoruz.

Ama bakıyorsunuz, AKP’nin gündemine baktığınız zaman, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirdiği kanun tasarı ve tekliflerine baktığınız zaman, Türkiye'nin bu gerçek gündemiyle uyuşmayan kanun tasarı ve tekliflerinin buraya getirildiğini görüyoruz. Daha matbaada basılmamış olan ya da şimdi basılıp önümüze gelmemiş kanun tasarı ve tekliflerinin hemen bugün veyahut yarın görüşülmesini istiyor AKP’li grup başkan vekili arkadaşlarım.

Arkadaşlarım, biraz bize saygı gösterin. Biraz milletvekillerine saygı gösterin. Milletvekilleri önemli işler yapmaktadır. Yani “Kabul edenler”, “Etmeyenler”, 90 maddelik, 30 maddelik birçok kanunu getiriyorsunuz; incelenmemiş, sorgulanmamış, Türkiye'nin gerçek gündemiyle uyuşmayan birtakım kanun tasarı ve tekliflerini, milletvekillerini sanki “Kabul edenler”, “Etmeyenler” bir kol gibi düşünen bir hâle getiriyorsunuz.

Türkiye Büyük Millet Meclisi yüce bir makamdır. Bir taraftan bazı olaylarda yasama organının üstünlüğünden söz ederken, millet iradesinin gücünden bahsederken, millet iradesini burada kullanan milletvekillerini -çok özür dilerim- adam yerine koymuyorsunuz. Milletvekilleri grup başkan vekillerinin, yürütme organının, Başbakanın veyahut Bakanlar Kurulunun talimatıyla çalıştırılan kişiler değildir.

Ha, Anayasa’mızda angaryanın suç olduğu belirtilir. Siz burada milletvekillerine angaryanın ötesinde birtakım yükümlülükleri yüklüyorsunuz. Bu milletvekillerinin sokağa çıktığı zaman, halkın gerçek gündemiyle karşı karşıya kaldığı zaman ne durumda olduğunu grup başkan vekillerinin gerçekten çok iyi düşünmesi ve irdelemesi gerekir. Tabii bir taraftan Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisinin aleyhinde konuşurken yeri gelmişken AKP grup önerisinin aleyhinde de konuşuyorum.

Değerli arkadaşlarım, Anayasa’mızın 98’inci maddesine göre Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetleme işlevi vardır, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgi edinme hakkı vardır. Türkiye'de tarım sıkıntıdaysa, Türkiye'de işsizlik varsa, Türkiye'de yolsuzluk varsa, Türkiye'de yoksulluk arttıysa bunun görüşüleceği ve çözüm bulunacağı yer Türkiye Büyük Millet Meclisidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Eğer Anayasa’mızın 98’inci maddesi gereğince Meclis araştırmaları ve genel görüşme önergeleri görüşülmezse Türkiye Büyük Millet Meclisinde ne görüşülecek? Toplumun, halkın sıkıntıları nerelerde görüşülecek değerli arkadaşlarım? Kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerden sonra önümüze gelen kanun tasarı ve tekliflerinin ülkeyi ve halkı nereye götürdüğünü birtakım geçmiş deneyimlerden yaşayarak acıyla öğrendik.

Bakın, bugün bu gündem kabul edildiğinde son iki maddesi kalan bu mayınlı arazilerle ilgili kanun tasarısı görüşülecek. Düşünün, ülkenin güvenliğiyle ilgili 510 kilometre uzunluğundaki vatan toprağı “büyük Türk ulusu” dediğimiz, “büyük Türk devleti” dediğimiz kendi devletimiz tarafından temizlenemeyip elli yıllığına, yarım asırlığına başka bir ülkeye temizlettirilmeye verilecek değerli arkadaşlarım.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İçli.

III.- Y O K L A M A

(MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

OKTAY VURAL (İzmir) – Toplantı yeter sayısı istiyoruz.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önerisinin oylanmasından önce bir yoklama talebi vardır, şimdi bu talebi yerine getireceğim.

Ancak, yoklama talebini işleme koyabilmem için ayakta olup yoklama talep eden milletvekillerinin sayısının 20 olup olmadığını tespit edeceğim. İsimler tutanağa geçeceğinden ayaktaki her sayın milletvekillinden, sırasıyla, isimlerini söylemelerini rica ediyorum: Sayın Vural, Sayın Kumcuoğlu, Sayın Günal, Sayın Çakır, Sayın Torlak, Sayın Uslu, Sayın Özensoy, Sayın Orhan, Sayın Yunusoğlu, Sayın Taner, Sayın Akkuş, Sayın Bal, Sayın Enöz, Sayın Ergun, Sayın Toskay, Sayın Durmuş, Sayın Sipahi, Sayın Asil, Sayın Varlı, Sayın Bukan, Sayın Bölükbaşı.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

Adlarını okuttuğum sayın üyelerin yoklama için elektronik cihaza girmemelerini rica ediyorum.

Yoklama pusulası gönderen arkadaşlar Meclis Genel Kurulundan ayrılmasınlar, okuyacağım çünkü.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Toplantı yeter sayısı vardır.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- (10/139, 10/155, 10/171, 10/172, 10/173, 10/181, 10/183, 10/197 ile 10/369) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 26/5/2009 Salı günkü birleşiminde birlikte yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi (Devam)

BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri reddedilmiştir.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 17.19

 

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.31

BAŞKAN : Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER : Fatoş GÜRKAN (Adana), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 93’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Görüşmelere kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

3.- Gündemdeki sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun, 26 Mayıs ve 2 Haziran 2009 Salı günlerindeki birleşimlerinde sözlü sorular ve diğer denetim konularının görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; 27 Mayıs ve 3 Haziran 2009 Çarşamba günlerindeki birleşimlerinde ise sözlü soruların görüşülmemesine; 293, 239, 126, 131, 321, 324, 383 ve 385 sıra sayılı kanun tasarılarının İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre Temel Kanun olarak ve bölümler hâlinde görüşülmesine; Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda boşalacak üç üyelik için seçimlerin 26/5/2009 Salı günkü birleşimde yapılmasına ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi

                                                                                                                   26/5/2009

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu, 26.05.2009 Salı günü (Bugün) toplanamadığından, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                                                               Mustafa Elitaş

                                                                                                                     Kayseri

                                                                                                 AK PARTİ Grup Başkan Vekili

Öneri:

Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmında yer alan 324, 351, 357, 228, 353, 361, 316, 99, 121, 126, 131, 250, 260, 279, 294, 321, 375, 382 ve 265 Sıra Sayılı Kanun Tasarı ve Tekliflerinin, bu kısmın 5, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25 ve 26 ncı sıralarına, Gelen Kağıtlar listesinde yayınlanan ve bastırılarak dağıtılan 385, 383 ve 384 Sıra Sayılı Kanun Tasarılarının ise 48 saat geçmeden bu kısmın 6, 7 ve 8 inci sıralarına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi;

Genel Kurulun; 26 Mayıs ve 2 Haziran 2009 Salı günlerindeki birleşimlerinde sözlü sorular ve diğer denetim konularının görüşülmeyerek gündemin kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işler kısmında yer alan işlerin görüşülmesi, 27 Mayıs ve 3 Haziran 2009 Çarşamba günlerindeki birleşimlerinde ise sözlü soruların görüşülmemesi,

Genel Kurulun;

27 ve 28 Mayıs ile 3 ve 4 Haziran 2009 Çarşamba ve Perşembe günleri saat 14:00'te toplanması,

26 Mayıs 2009 Salı günkü (bugün) birleşiminde 263 Sıra Sayılı Kanun Tasarısı görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

27 Mayıs 2009 Çarşamba günkü birleşiminde 293 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

28 Mayıs 2009 Perşembe günkü birleşiminde ise 324 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

2, 3 ve 4 Haziran Salı, Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde ise saat 23:00'e kadar;

çalışmalarını sürdürmesi,

293, 239, 126, 131, 321, 324, 383 ve 385 Sıra Sayılı Kanun Tasarılarının İçtüzüğün 91. Maddesine göre Temel Kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetvellerdeki şekliyle olması,

Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda boşalacak üç üyelik için seçimlerin 26 Mayıs 2009 Salı günkü (bugün) birleşimde yapılması             .

Önerilmiştir.

293 Sıra Sayılı Afet ve Acil Durumu Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri

Hakkında Kanun Tasarısı (1/552)

 

 

 

 

BÖLÜMLER

BÖLÜM MADDELERİ

BÖLÜMDEKİ

 

 

 

MADDE SAYISI

 

 

1. BÖLÜM

1 - 20

20

 

2. BÖLÜM

21 - 28

 

 

 

Çerçeve 25. madde 9 madde olarak ve

 

 

 

Geçici 1-2-3-4-5. Md.ler Dahil

21

 

 

 

 

 

 

Toplam Madde Sayısı

41

 

 

 

 

 

 

239 Sıra Sayılı Erişme Kontrollu Karayolları Kanunu ile Bazı Kanunlarda

Değ. Yap. Dair Kanun Tasarısı (1/569)

 

BÖLÜMLER

BÖLÜM MADDELERİ

BÖLÜMDEKİ

 

 

MADDE SAYISI

1. BÖLÜM

1 - 12

12

2. BÖLÜM

13 - 25

 

 

Ek Madde 7-8 Md.ler Dahil

14

 

Toplam Madde Sayısı

26

 

126 Sıra Sayılı Darülaceze Müessesesi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve

Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı (1/479)

 

BÖLÜMLER

BÖLÜM MADDELERİ

BÖLÜMDEKİ

 

 

MADDE SAYISI

1. BÖLÜM

1 - 15

15

2. BÖLÜM

16 - 24

 

 

Çerçeve 22. madde 4 madde olarak ve

 

 

Geçici 1-2-3-4. Md.ler Dahil

16

 

Toplam Madde Sayısı

31

 

131 Sıra Sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli

Hakkında Kanun Tasarısı (1/487)

 

BÖLÜMLER

BÖLÜM MADDELERİ

BÖLÜMDEKİ

 

 

MADDE SAYISI

1. BÖLÜM

1 - 30

30

2. BÖLÜM

31 - 41

 

 

Çerçeve 41. Madde 18

 

 

madde olarak alınmıştır.

28

3. BÖLÜM

42 – 44

3

 

Toplam Madde Sayısı

61

 

321 Sıra Sayılı

Türk Borçlar Kanunu Tasarısı (1/499)

 

BÖLÜMLER

BÖLÜM MADDELERİ

BÖLÜMDEKİ

 

 

MADDE SAYISI

1. BÖLÜM

01 – 30

30

2. BÖLÜM

31 – 60

30

3. BÖLÜM

61 – 90

30

4. BÖLÜM

91 – 120

30

5. BÖLÜM

121 – 150

30

6. BÖLÜM

151 – 180

30

7. BÖLÜM

181 – 210

30

8. BÖLÜM

211 – 240

30

9. BÖLÜM

241 – 270

30

10. BÖLÜM

271 – 300

30

11. BÖLÜM

301 – 330

30

12. BÖLÜM

331 – 360

30

13. BÖLÜM

361 – 390

30

14. BÖLÜM

391 – 420

30

15. BÖLÜM

421 – 450

30

16. BÖLÜM

451 – 480

30

17. BÖLÜM

481 – 510

30

18. BÖLÜM

511 – 540

30

19. BÖLÜM

541 – 570

30

20. BÖLÜM

571 – 600

30

21. BÖLÜM

601 – 630

30

22. BÖLÜM

631 – 649

19

 

Toplam Madde Sayısı

649

 

 

324 Sıra Sayılı Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde

Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/602)

 

BÖLÜMLER

BÖLÜM MADDELERİ

BÖLÜMDEKİ

 

 

MADDE SAYISI

1. BÖLÜM

1 - 25

27

2. BÖLÜM

26 - 47

25

3. BÖLÜM

48 - 65

18

4. BÖLÜM

66 - 73

 

 

(Çerçeve 66. madde 19 madde

 

 

olarak esas alınmıştır)

26

 

Toplam Madde Sayısı

96

 

383 Sıra Sayılı

Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında

Kanun Tasarısı (1/704)

 

BÖLÜMLER

BÖLÜM MADDELERİ

BÖLÜMDEKİ

 

 

MADDE SAYISI

1. BÖLÜM

1 - 15

15

2. BÖLÜM

16 - 20

 

 

(Çerçeve 18. maddedeki (1), (2), (3),

 

 

(3/a), (3/b), (4), (5), ila Geçici 1

 

 

ve 2. maddeler dahil

12

 

Toplam Madde Sayısı

27

 

 

 

385 Sıra Sayılı

Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında

Kanun Tasarısı (1/692)

 

BÖLÜMLER

BÖLÜM MADDELERİ

BÖLÜMDEKİ

 

 

MADDE SAYISI

1. BÖLÜM

1 - 20

 

 

Çerçeve 4. maddeye bağlı Geçici 76

 

 

ve 77 maddeler Çerçeve 7. maddeye

 

 

bağlı Geçici 5 ve 6. maddeler dahil

22

2. BÖLÜM

21 - 43

 

 

Çerçeve 41 maddedeki (1), (2), (3),

 

 

(4), (5) fıkralar

 

 

İla

 

 

Geçici 1 ve 2. maddeler dahil

29

 

Toplam Madde Sayısı

51

 

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi lehinde ilk söz Kocaeli Milletvekili Sayın Azize Sibel Gönül’e aittir.

Buyurun Sayın Gönül. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

AZİZE SİBEL GÖNÜL (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Danışma Kurulu 26 Mayıs Salı günü (bugün) toplanamadığından grup önerimiz hakkında, grup önerimizin lehinde söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan önce yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince grubumuzun önerisi hakkında… Sayın Divan Kâtibi arkadaşımız grup önerimizi açıkladı. Grup önerimiz, kanun tasarı ve tekliflerinin on dokuz adedinin gündemin ön sıralarına alınması ve iki haftalık çalışma gündeminin belirlenmesiyle ilgili.

Bugün 263 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın bitimine kadar, çarşamba ve perşembe günleri saat 14.00’te çalışmaya başlanıp gündeme alınan kanunların bitimine kadar çalışılması öngörülmüş. Salı günleri saat 15.00’te başlayıp -önümüzdeki hafta Salı günü de saat 23.00’e kadar- önümüzdeki haftanın bitimi de saat 23.00 olarak önerilmiştir.

Değerli arkadaşlar, gündemin ön sıralarına alınan kanun teklifleriyle ilgili olarak, demin de söylediğim gibi, Divan Kâtibi arkadaşımız bunların açıklamalarını yapmıştır. Ben onları tekrar açıklamak istemiyorum. İki haftalık bir gündem önerisi bulunmaktadır. Lehinde oy kullanacağımızı bildirir, önerimizin kabulünü arz ederiz.

Tekrar hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gönül.

Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisinin aleyhinde söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın Hakkı Suha Okay. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisinin grup önerisi aleyhine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, AKP Grubu anlaşılan temmuz ayına kadar gündemini belirlemiş. Tabii, gündemini belirlerken, bu hafta ve önümüzdeki haftanın çalışma saatlerini de belirlemiş. Ancak haziran ayı sonuna kadar belirlenen gündemin önümüzdeki hafta nasıl değişeceğini, yeni bir gündem oluşturulmayacağını düşünmediğimiz için teferruat bölümünü geçiyorum. Bu haftaki çalışmayla ilgili bölümünü ve bu konudaki aleyhe düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bugünkü gündemde iki haftadır süregeldiği ifade edilen ve 6 maddesinin 4 maddesi geçen mayınlı arazilerin temizlenmesi yasasının son 2 maddesinden sonra Radyo Televizyon Üst Kurulunun seçim maddesi var. Radyo Televizyon Üst Kuruluna ilişkin yasal düzenleme 3984 sayılı Yasa ve bu Yasa uyarınca altı yıllığına üyeler seçiliyor ama üçte 1’i ikişer yılda bir yenileniyor. İlk yenileme 2007’nin Mayısında olmuş. 9 üye de bir kuraya girmiş, o 9 üyeden 3 tanesi kura torbasından çıkmış. Şimdi ikinci yenileme dilimine gelindiğinde, bu kez, RTÜK, yetkisi olmadığı hâlde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliğinden de görüş alarak, iki tane kura torbası yapmış. Bir torbaya “CHP kontenjanından seçilen üyeler” demiş, bir torbaya “AKP kontenjanından seçilen üyeler” demiş,  önce CHP kontenjanından seçilen üyelerden 2 tanesinden 1’ini çekmiş, daha sonra torbada kalan üye için, onu da götürmüş AKP’nin torbasının içine atmış.

Değerli arkadaşlarım, bu uygulama tamamen hem Anayasa’ya hem Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Yasası’na aykırı ve CHP kontenjanından seçildiği söylenen arkadaş bu kura uygulaması aleyhine idare mahkemesine dava açmış, yürütmeyi durdurma talebinde bulunmuş; dava dilekçesi 21 Mayısta tebliğ edilmiş ve on gün sonra idare mahkemesi savunma istemiş, karar verecek yani iş yargıya intikal etmiş.

Oysa bugün, yangından mal kaçırırcasına 13 Temmuzda göreve başlayacak üye için bir seçim önerisi var ve belirlenen adaylar, belirlenen adaylar da daha bugün ilan edildi. Yasa diyor ki: “Aday belirlendikten sonraki on gün içerisinde seçim yapılır.” Bu acelemiz niye; bu paniğimiz, bu telaşımız, bu heyecanımız niye? Yönteme ilişkin bir yargıya başvuru var. Bugün burada bu seçim yapıldı, iki gün sonra veyahut da on günlük süre doldu, önümüzdeki pazartesi kura yöntemi iptal edildi. O zaman Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu işlemi yeniden bir ihtilaf konusu olacak ve çok doğaldır ki hukuksal niteliğine, etkisine ve doğurduğu sonuçlara bakacağız ve bu konu yargıdan geri dönebilecektir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin karar ve tasarruflarını böylesine bir telaş içerisinde yargıdan olası ihtilaflar boyutuna taşımanın pratik bir yararı yoktur. Bu, bir anlamda Meclisin saygınlığına da gölge düşürecek boyutta bir tasarruf hâline gelmektedir. Daha bugün ilan edildi, bugün seçim yapıyorsunuz.

Bir başka husus: Yarın gündeme gelecek olan -eğer bugün mayınların temizlenmesi AKP Grubu tarafından geri çekilmezse- Vatandaşlık Kanunu: Vatandaşlık Kanunu geçen Parlamento döneminde gelmiş, 7/6/2006 tarihinde, 10/1/2008 tarihinden bu yana Meclis gündeminde. Ama yarın… Onun yanında da Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Kanunu... Geçen hafta Danışma Kurulu kararıyla bu kanun, maddelerin tek tek görüşüleceği temel kanun olarak gelmedi, bu kanun temel kanun olarak gelmedi. Şimdi, bugün temel kanun olarak grup önerisi geldi. Bu kanunla ilgili biz grubumuzda çalışma yaptık, milletvekili arkadaşlarımızı görevlendirdik. AKP Grubuyla birlikte geçen Danışma Kurulunda bunun kanun olarak görüşülmesini ön sıraya alıyorsunuz ama bugün birlikte, tek tek madde olarak görüşülmesi gereken bir yasayı AKP grup önerisiyle temel yasa hâline getiriyorsunuz! Bu açıkçası AKP Grubuna güvensizliğin çok temel bir göstergesi oldu bizim için.

Değerli arkadaşlarım… Ve neden bugün bu mayın ve seçimin bitimine kadar, neden yarın Vatandaşlık, Afet ve Acil Durum Yönetiminin bitimine kadar ve neden perşembe günü Gümrük Kanunu’nun bitimine kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışıyor? Açıkçası bunun nedenini ben kendi dünyamda çözdüm ama sizlerle de paylaşmak istiyorum. Çünkü mayınların temizlenmesiyle ilgili bir yasayı görüşüyoruz. Bu yasada Hükûmeti temsilen bir bakan oturuyor. Oturan Bakanın açıklamalarını Bakanlığı yalanlıyor. Bakan bu konuda düşüncelerini ifade ediyor. Millî Savunma Bakanı, yanlış anlamayın. Gazetelerde diyor ki: “Sınır güvenliği sağlanamayacak. Şeffaf ve rekabetçi değil, bölge halkını olumsuz etkileyecek. Kaza, can kayıpları ve Suriye’yle sorunlara neden olacak, petrol hakları kaybedilebilecek. NAMSA daha ucuza yapardı.” Ne diyor? “Bu evraktaki düşünceler aynen doğrudur ve ben bunu inkâr etmiyorum.” diyor. Kim diyor? AKP’li Millî Savunma Bakanı.

Gazeteci soruyor, diyor ki: “Peki de bu yasa görüşülürken Parlamento Genel Kurulunda siz oturuyorsunuz.” Orada da şunu söylüyor Sayın Bakan: “Evet, o sözlerin arkasında duruyorum ama onu ben Bakan olarak ifade ettim, burada Hükûmeti temsil ediyorum.”

Şimdi tabii, sorun şu: Bu yasanın geçmesi için AKP Grubu, genel merkezinde özel bir grup toplantısı yaptı ve “Bu yasa bir an evvel geçsin.” dendi. Maalesef, bu yasa birilerinin istediği gibi geçen hafta bitmedi. Geçen hafta bitmeyince, döndü Sayın Başbakan Düzce’de dedi ki: “Hemen bir yakıştırma başladı, ‘Siz burayı İsrail’e, Yahudilere mi peşkeş çekeceksiniz?’ diyorlar.” Peki, Sayın Millî Savunma Bakanım da aynı şeyleri düşünüyordu. Ve devam etti: “Yatırım yapan küresel sermaye şu dinden, şu dilden geldi diye, ‘Eyvah! Türkiye elden gidiyor.’ demek bu kadar kolay mı?” diyor Sayın Başbakan Düzce’de. Ee, Sayın Millî Savunma Bakanı da mı öyle düşünüyor?

Sorun şu arkadaşlarım: Hükûmet değişikliği öncesi “Ben, bu sözleri söyleyen bakanları kapının önüne koyarım.” diyen bir Başbakan, bu yasanın görüşmelerindeki rutin bir Parlamento çalışma sürecinde ve AKP Grubunun da yeter katılımı sağlayamadığı için bu yasanın geçmediğini gördü. Sayın Başbakan hiddetlendi, çok kızdı ve ülkesini, geçmişini, tarihini dahi “faşistlik”le itham ederken bir taraftan da AKP Grubundaki milletvekillerini cezalandırdı ve dedi ki: “Siz her şeye rağmen -özel grup toplantısı yapıyorum- e muhalefetin sesini de kesemiyorsunuz, e o zaman size ceza vereceğim.” Arkadaşlar, bu yasa ve bundan sonraki…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

HAKKI SUHA OKAY (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

…yasalar, salı günü başlayacak bitimine kadar, çarşamba günü başlayacak bitimine kadar, perşembe günü başlayacak bitimine kadar…

Değerli arkadaşlarım, burası Parlamento, burada milletvekilleri millet adına karar verir Başbakan adına değil. Bu Parlamentonun saygın milletvekilleri Sayın Başbakanın kapı kulları da değildir. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Onun için, Sayın Başbakan istedi diye bu Parlamentonun insan fizyonomisine aykırı bir şekilde ve sırf sizleri cezalandırmak için haftalarca, günlerce çalışma zorunda bırakılmasını…

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Çalışmak ödül bize. Çalışmak ceza olur mu? 

HAKKI SUHA OKAY (Devamla) –  “Sizleri cezalandırmak için…”

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Çalışmak ödül…

HAKKI SUHA OKAY (Devamla) – Tabii, bu, denetimi sağlayamayan grup başkan vekillerini cezalandırmak içindir. “…böyle bir çalışma şey yaptım…”

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Çalışmaktan niye bu kadar rahatsız oluyorsunuz?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Mayın tarlası için…

HAKKI SUHA OKAY (Devamla) – Ha şundan çekinmiyoruz, şundan çekinmiyoruz: Bu çalışmaya sonuna kadar varız ama en az 184 kişi de burada hazır olun. (AK PARTİ sıralarından “Buradayız” sesleri)

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Okay.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grup önerisinin lehinde konuşmak üzere, Kayseri Milletvekili Sayın Mustafa Elitaş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, biraz önce Meclis Başkalık Divanının sizlere sunduğu iki haftalık bir programı hazırladık. Bu iki haftalık program içerisinde, bugün saat 15.00’ten itibaren başlamak üzere hem RTÜK üyelerinin seçimi hem de mayınlı arazilerin temizlenmesiyle ilgili iki madde kalan kanun tasarısının iki maddesini oyladıktan sonra Genel Kurulu bitireceğiz. Bitimine kadar karar aldık.

Yarın yine gündemimizde olan kanunlarla ilgili, Türk Vatandaşlığı Kanunu iki bölüm hâlinde, arkasından Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun o da iki bölüm hâlinde, onun bitimine kadar, inşallah siz değerli milletvekillerimizin oylarıyla Meclisimizin gündemimizi belirlemiş olacağız.

Perşembe günü de 324 sayılı Gümrük Kanunu’nu üç bölüm hâlinde değerlendireceğiz ve bitimine kadar bu kanunları çıkarmayı uygun olarak görüyoruz.

Önümüzdeki haftanın programı da, biraz önce ifade edildiği gibi, değerli milletvekillerimizin bilgilerine sunularak milletvekillerimizin kanunla ilgili katkılarının daha iyi ve daha olumlu bir şekilde olabilmesi amacıyla ki muhalefetten olan milletvekili arkadaşlarımızın bizi eleştirip “Sürekli gündem değiştiriyorsunuz, gündem hakkında bilgi sahibi olamadık.” şeklindeki söylemlerine karşı arkadaşlarımızın daha iyi hazırlanabilmeleri amacıyla yapılan bir düzenleme. Bugüne kadar da gruplarla yaptığımız danışma kurullarında bitimi şeklinde de çok kararlar aldık ve iki haftalık gündemleri, saat 23.00’e kadar, 24.00’e kadar olan gündemleri de yapmaya gayret ettik.

Değerli milletvekilleri, Anayasa’mıza göre Türkiye’deki uygulanan sistem parlamenter sistemdir. Parlamenter sistemde kanunların nasıl yapılacağı İç Tüzük’te belirlenmiş. Milletvekillerinin verdiği tekliflere “kanun teklifi” deniliyor, hükûmet tarafından yapılan, hazırlanan teklifler de “kanun tasarısı” diye ifade ediliyor. Parlamenter sistemin çalışması hükûmetin komisyon sıralarında hem de Genel Kuruldaki komisyon sıralarında oturmalarıyla alakalı. Yani bu sistem, hükûmetin istediği, arzu ettiği kanunları yasalaştırmak üzere oluşturulmuş bir sistem. Ne zamandan beri? Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğundan bu tarafa olan bir sistem devam ediyor ve burada, değerli milletvekili arkadaşlarımızın AK PARTİ Grubu olarak hazırladığı öneriyi, Danışma Kurulu olursa hem Cumhuriyet Halk Partisi hem Milliyetçi Hareket Partisi hem Demokratik Toplum Partili ve AK PARTİ Grubunun milletvekillerinin onaylarıyla, oylarıyla kabul ediyoruz, eğer Danışma Kurulunda toplanamazsak veya anlaşamazsak, burada milletvekillerinin oylarına sunulup bu çalışma takvimini ve çalışma programını değerli milletvekillerinin oylarıyla beraber ortaya çıkarmış oluyoruz. Burada hiçbir milletvekili başkasının ne askeridir ne tutmasıdır. Milletvekilleri, milletin özgür iradesiyle seçilmiş, 70 milyonu temsil eden değerli insanlardır ve onlar da gururla milletini temsil ediyorlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Şimdi, bakınız değerli milletvekilleri, bazen söylüyorsunuz, “AK PARTİ Grubunun milletvekilleri grup başkan vekillerinin veya Başbakanın söylediği önergeye hiç istisnasız, sorgulamasız el kaldırıyorlar.” diye ifade ediyorsunuz. Bir tane şöyle düşünün, bakın, AK PARTİ’nin getirdiği önergelere, teklif ettiği konularla ilgili, muhalefetten grup başkan vekillerinin eli kalkmadığı zaman hanginizin eli kalkıyor? Bir tane geriye dönün bakın, öne doğru bakın ama şunu açık ve net ifade ediyorum: Bizim komisyonumuzda milletvekili arkadaşlarımız çalışıyorlar ve hatta, sizin önergelerinizi, bakıyoruz, anlaşıyoruz, makul olan önergelerimizi buradan bizim milletvekili arkadaşlarımızın bir kısmının da desteklediğini görüyoruz fakat enteresandır, bu gruptan, muhalefet grubundan hiçbir milletvekilinin, AK PARTİ’nin doğru bir önergesini, doğru bir teklifini bugüne kadar el kaldırarak desteklediğini görmedim.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Doğru söylemiyorsun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Şimdi sorarım, biraz önce konuşan arkadaşa sorarım, kim kimin emrinden çıkmıyor, kim emir eri, onu herkes bir kendi içerisinde…

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Doğru konuş Sayın Elitaş!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - …bu sıralarda oturan milletvekili arkadaşlarımızın, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda oturan arkadaşlarımızın çek etmesi gerekir.

Biz milletvekillerimizin iradelerine, onlara güveniyoruz ve bugüne kadar -AK PARTİ altı buçuk yıldır iktidarda- hiç grup kararı almadık, hiçbir zaman grup kararı almadık. En önemli konularda dahi milletvekillerimiz özgür iradelerini kullandılar, oylarını tespit ettiler. (MHP sıralarından gürültüler) Bakınız, değerli arkadaşlar, size abes geliyor olabilir çünkü bunu yapamazsınız siz, bunları yapamazsınız, size abes geliyor olabilir, bu gruptaki milletvekilleri özgür iradelerini kullanabilme yetkisine sahiptir. (MHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Partide grup toplantısı yaptınız.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bakınız…(MHP ve CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bakınız, değerli milletvekillerim…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – …iki haftadır mayın yasasını konuşuyoruz, mayınların temizlenmesiyle ilgili yasayı konuşuyoruz. İki haftada dört maddeyi geçebildik.

Bakınız değerli milletvekilleri, buradan biraz önce de konuşan Sayın Grup Başkan Vekili ve iki haftadır muhalefete mensup milletvekilleri, bu yasa olmaması lazım, şöyle olması lazım, böyle olması lazım, ihanet, hainlik diye ifade edilen bir şekilde, hakikaten yakışıksız ve kantarın topuzunu kaçan bir şekilde eleştiriyorlar.

Bakınız, size bir pasaj okuyacağım: “Bu vesileyle önergeye de değinmek isterim. Önerge bugüne kadar yapılmış olan açıklamalar ve yapılan tartışmalar çerçevesinde bana göre iyi bir çözüm getiriyor. Şu nedenle: Öncelikle hizmet satın alınması suretiyle işin yaptırılması öngörülüyor yani iki işi birbirinden ayırıyor. Bu son derece önemli. İki iş birbirinden ayrılırken muhtemel bir fiyatı, yüksek teklifi önlemek amacıyla da hükûmet tasarısında yer alan modeli saklı tutuyor yani ‘gerektiğinde o modelle de ihaleye gidilebilir’ diyor. Ancak birinci tercih hizmet satın alınması suretiyle ihale, o açıdan olumlu. Belki önerge metnine birtakım düzeltmeler gerekebilir ancak önerge kabul edilirse 1’inci maddenin de düzeltilmesi gerekir.” İleriki safhada, aradaki müzakereler sonunda bu görüşü beyan eden arkadaşımızın görüşleri doğrultusunda önerge değiştiriliyor ve daha uygun bir hâle getiriliyor. Bunu söyleyen kim? Cumhuriyet Halk Partisinin Plan Bütçe Komisyonu üyesi Sayın Akif Hamzaçebi. Sayın Akif Hamzaçebi diyor ki: “Bizim de katkılarımızla birlikte ortaya çıkan 2’nci madde ve 1’inci madde buna paralel olarak yapılan düzenlemeyle birlikte biz bunun olumlu olacağı kanaatindeyiz.”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Başka kanun o.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Şimdi, değerli milletvekilleri, Plan Bütçe Komisyonundan, Milliyetçi Hareket Partisinden yetkili arkadaşlarımız, özellikle de Cumhuriyet Halk  Partisi Grubunun Plan Bütçe Komisyonu üyesi arkadaşlarımız bu kanun yapılırken önergeyle ve önergeyle değiştirilen sürece katkı sağlarken şu anda yani bir kaşık suda fırtına koparılıp, nedir bu…

OKTAY VURAL (İzmir) – Hangi katkıyı kabul ettiniz? Sayın Başkan, Sayın Elitaş’ın komisyon görüşmelerinden haberi yok.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Düşünüyorsunuz, bakıyorsunuz, dinliyorsunuz yani hakikaten kanunu okuduğunuz sürece, kanunun metinlerine baktığınız sürece söylenenin sadece hamaset olduğunu ve bunun…

OKTAY VURAL (İzmir) – Muhalefet şerhini okudunuz mu?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Okudum efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ee, o zaman muhalefet şerhi varsa nasıl katkıyı…

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bakınız, o zaman muhalefetteki sayın Komisyon üyesi milletvekili arkadaşlarımız demek ki o muhalefet şerhlerini kendi iradeleriyle yazmamışlar çünkü kendi iradeleri burada.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ne o?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Burada, irticalen yaptıkları konuşmaları, kendi iradeleri burada. O iradelerinin çerçevesinde demek ki “siz o arkadaşlarımıza muhalefet şerhini, karşı oy yazısını yazdırmışsınız, imza attırmışsınız” anlamı çıkar. Komisyon tutanaklarını alın, bakın.

KADİR URAL (Mersin) – Sen Kayserili misin?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Komisyon tutanaklarında sayın milletvekillerinin buradaki yaptığı muhalefetin hiçbiri yok.

KADİR URAL (Mersin) – Kamuoyunu yanlış bilgilendiriyorsun.

BAŞKAN – Sayın Ural… Sayın Ural…

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Özellikle Cumhuriyet Halk  Partisinin, Sayın Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’la birlikte yaptıkları önergeye katkılar var. O katkılar çerçevesinde de Sayın Akif Hamzaçebi diyor ki: “Şu anda bu kanun maddesi uygun bir hâle geldi.” ve hatta düzeltiyor “Öncelikle yapmamız gereken iş sadece temizlemenin, münhasıran temizlenmenin yapılması.” Oradaki “münhasıran” kelimesinin de çıkarılıp kafalarda istifham olabileceğini ifade ediyor. “Bunu da çıkaralım, biz bunu daha anlaşılır bir hâle getirelim.” diye ifade ediyor ve önerge okunduktan sonra Sayın Bakan diyor ki…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yahu, senin Bakanın beş tane ayrı demeçte bulundu, beş ayrı ifadesi var Savunma Bakanının.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - …“Sayın Başkan, müsaade ederseniz, Sayın Akif Hamzaçebi’nin bir düzeltmesi vardı. Onu da eğer müsaade ederseniz milletvekili arkadaşlarımızın yaptığı önergeye Sayın Hamzaçebi’nin düzeltmesiyle birlikte yaparsak daha uygun olur.” kanaatini…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - …ifade ediyor ve buradan Milliyetçi Hareket Partisi Grubu Plan Bütçe Komisyonu üyesi arkadaşlarımızın muhalefet ile ilgili konuşmaları var ama burada Meclis kürsüsünden bakıp dinlediğimiz zaman şuradaki söylemle çok farklı. Demek ki bu arkadaşlar…

OKTAY VURAL (İzmir) – Neyi farklı? Biz sizin gibi değiliz ki.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bu arkadaşlar, muhalefet şerhine baktığınız zaman tutanaklarla arada çok büyük fark var. Hani biraz önce konuşan arkadaşımız diyordu ya, siz işte buradaki şeyleri dinliyorsunuz, grup başkan vekilleri el kaldırıyor, el kaldırıyorsunuz. Demek ki burada, Plan Bütçe Komisyonu üyesi olan arkadaşlarımız kendi iradelerinin dışında, kendilerine hazırlattırılmış ayrışık oylar, belki de bilgileri dâhilinde ya da daha önceden alınmış imzalı kâğıtlarla oylanıyordur diye düşünüyorum ve ben şunu tüm milletvekilleri adına söylüyorum: Hiçbir milletvekilinin iradesi kimseye ipotekli değildir. Hepimiz 70 milyonu temsil ediyoruz. 70 milyonu temsil etmekle de, milletvekili olmakla da gurur duyuyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, Sayın Hatip, Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna mensup milletvekillerimizin koyduğu muhalefet şerhiyle Komisyondaki yaptıkları çalışmalar arasında çelişki olduğunu ifade ederek sataşmada bulunmuştur. Bu bakımdan, milletvekillerimizin, Komisyon üyesi milletvekillerimizin bu vahim hatayı ve muhalefet şerhiyle ilgili düşüncelerin samimiyetini Türkiye Büyük Millet Meclisiyle paylaşması gerektiği hususunu arz ediyorum.

Sayın Münir Kutluata’nın ve Abdülkadir Akcan Bey’in sataşmadan dolayı söz hakkı talebi…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, hiç kimseyi, ismiyle hitap etmedik. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

Sayın Başkan, sadece Sayın Hamzaçebi’nin

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – “Muhalefet şerhi” diyor. Muhalefet şerhi verenler belli.

BAŞKAN – Bir saniye… Bir ağızdan konuşulduğu için hiç kimseyi duyamıyorum.

Sayın Kutluata ile ilgili tamam.

Sayın Akcan’ın hangi nedenle sataşmaya maruz kaldığını anlamadım.

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Muhalefet şerhim var efendim benim de.

OKTAY VURAL (İzmir) – Onun da başka bir komisyonda muhalefet şerhi var.

BAŞKAN – Plan Bütçe Komisyonundan bahsedildi.

Evet…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, ben burada hiç kimseye sataşmadım. Sadece Sayın Hamzaçebi’nin Plan Bütçe Komisyonu tutanakları çerçevesinde söylediğini zikrettim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Tevile gerek yok efendim, tevile gerek yok.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Söylediğim budur Sayın Başkan. Hiç kimseye sataşmadım.

BAŞKAN – Sayın Kutluata, size iki dakika süre veriyorum.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

Yeni bir sataşmaya mahal vermeden bilgilendirin lütfen.

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Sakarya Milletvekili Münir Kutluata’nın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

MÜNİR KUTLUATA (Sakarya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; üçüncü haftaya girdik bu yasayla ilgili. Üzüntüyle izlediğim husus şudur: Bu kanunu kim savunacağım diye göğsünü siper etmeye kalkarsa batıyor.

Şunu milletin dikkatine özellikle sunuyorum: Şimdi, Sayın Grup Başkan Vekilinin burada yaptığı konuşmaya bizi dâhil etme şekline bakın lütfen: Efendim, bu muhalefet şerhinde, Milliyetçi Hareket Partisinin bu yasa tasarısının geldiği andan itibaren hangi aşamada ne karar aldığı, nereye girdiği, hangi toplantıları terk ettiği, neleri koydurmaya çalışıldığı, hangi özel toplantıları “bunu çıkarın” diye Plan Bütçe Komisyonu odalarında görüşmeler yapıldığı, hepsi orada yazılı. Şimdi, bunu burada çarpıtarak gerekçe yapmanın hiçbir anlamı yok. Evet, Milliyetçi Hareket Partisi başından beri diyor ki, bu kanunda ihaleyi ayırın.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ayrı ihale.

MÜNİR KUTLUATA (Devamla) – Ayrı değil. Bizim teklifimiz…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ayrı ihale.

MÜNİR KUTLUATA (Devamla) – Hayır, lütfen Sayın Başkan. Bakın, ben hiç yalana gelemiyorum. Bizim teklifimiz, oraya bu işin tek ihaleyle birilerine verilmek üzere kamuflaj maddesi olarak eklenmiş. Biz o toplantıyı terk ettik zaten. Şimdi, bakın…

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Varsayım, varsayım.

MÜNİR KUTLUATA (Devamla) – Varsayım yok.

Efendim, diyorsunuz ki…

AHMET YENİ (Samsun) – Birilerini biliyorsanız söyleyin.

MÜNİR KUTLUATA (Devamla) – Lütfen Beyefendi. Bakın, çok önemli. Hiç, hiç, bakın gelemem.

Bakın, diyorsunuz ki…

AHMET YENİ (Samsun) – Birilerine verilecek.

MÜNİR KUTLUATA (Devamla) – Hayır efendim.

“Altı maddelik kanun için iki haftadır bizi uğraştırıyorsunuz.” Biz, Suriye sınırının savunması için ömrümüz boyunca uğraşırız. Evet, yok öyle şey. (MHP sıralarından “Bravo!” sesleri, alkışlar)

Şimdi, lütfen, bakın cevap veriyorum…

KADİR URAL (Mersin) – Namus için uğraşıyoruz, namus.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Hayırdır ya namusumuzdan şüpheniz mi var?

MÜNİR KUTLUATA (Devamla) – Beyefendiler, cevap veriyorum.

Şimdi, deniliyor ki, evet, biz, bu ihaleyi yapınız dediğimiz zaman, ihaleyle temizlemeyi yapın…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MÜNİR KUTLUATA (Devamla) - …dediğimiz zaman arkada müşterek ihale yapma anlamını kaybediyor, onun tasarıdan çıkması gerekiyordu. Hem bizim teklifimizi, eğer o anlamda idiyse Cumhuriyet Halk Partisinin de teklifini oraya koyarak, arkadan esas birlikte ihale şartını orada sürdürdüğünüz zaman hiçbir anlamı yok. Bizim samimi, ciddi teklifimizi kamuflaj için kullanmış duruma düşüyorsunuz.

Yüce Meclisin takdirlerine şu hususu arz ediyorum, lütfen düşününüz: Efendim, bir ihale yapacaksınız, mayınların temizlenmesi. Arzu ettiğiniz nedir? En ucuz şekilde yapılmasıdır. Bunun için yol nedir? Çok sayıda firmanın, ilgili kuruluşun katılmasıdır. Eğer siz mayın temizleme ihalesine “Sen burada tarım yapacaksın.” şartını koşarsanız o zaman bir tek kuruluş veya bir ülkenin kuruluşu çıkar, karşınıza gelir. Bu mantıksız. Temizlediniz diyelim. Kullanım ihalesi yapıyorsanız o zaman ne beklersiniz? Daha yüksek değer biçecek olan ve daha fazla Türkiye ekonomisini kârlı çıkaracak bir teklif verirsiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kutluata

MÜNİR KUTLUATA (Devamla) – Bunun arkasına ne ekliyorsunuz? Mayın temizleme ihtisasınız olsun, gelin o şekilde bu toprakları kullanın. Bunun maksadı nedir?

Lütfen bizim söylediklerimize siz ilave yapmayın ve şaşırtmayın efendim.

Muhalefet şerhimizde madde madde var.(MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kutluata.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, aynı şekilde, Sayın AKP Grup Başkan Vekili, Plan Bütçe müzakerelerini söz konusu yaparak Cumhuriyet Halk Partisinin tutumunu kuşkulu biçimde tanıtmaya çalışmıştır. Ben Cumhuriyet Halk Partisinin görüşünü çok kısa arz edeceğim.

BAŞKAN – Yeni bir sataşmaya mahal vermeden, iki dakika; buyurun.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – CHP’nin isminden bahsederek…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, Cumhuriyet Halk Partili komisyon üyesi bir arkadaşımın tutanaktaki söylediklerini okudum ben.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Hayır, hayır!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Okumadın. Kendin kendine yorum yapma! Hayır efendim!

BAŞKAN – Sayın Anadol, ben size “Buyurun.” dedim. İki dakika veriyorum.

Yeni bir sataşmaya mahal vermeden, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol’un, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, partisine  sataşması nedeniyle konuşması

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri, vaktinizi fazla almayacağım. Geçen hafta tamamen Suriye sınırlarındaki mayınların temizlenmesi işiyle uğraştık ve muhalefet samimi olarak, Türkiye'nin başına bu işin neler açacağını teker teker teker sıraladı. Şimdi söylüyoruz: Bir, bu mayınların temizlenmesine karşı olan bir tek milletvekili yoktur ne iktidardan ne muhalefetten. Ottawa Sözleşmesi’ni onayladı bu Meclis, bu konuda bir ihtilaf yok. Ne diyor muhalefet? Diyoruz ki: İster hizmet satın alın ister orduya yaptırın, bu mayınlar temizlensin, ortaya çıkan arazi o kolu bacağı uçan, oradaki topraksız köylüye dağıtılsın. (CHP ve MHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Bizim söylediğimiz bu! Ne diyorsunuz? (CHP ve MHP sıralarından “Hayır” sesleri) Hayır! E, samimiyseniz niye “Hayır” diyorsunuz?

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Talimat öyle talimat!

K. KEMAL ANADOL (Devamla) – Ha, bir gerekçeniz var, diyorsunuz ki: “Hazinede para yok.” İşinize geldiği vakit “Dünyanın en büyük 17’nci ekonomisi.”, işinize geldiği vakit “Hazinede para yok.”

MUHARREM VARLI (Adana) – Yeni uçak alıyorlar, 60 milyon dolar!

K. KEMAL ANADOL (Devamla) – Başbakana uçak alırken para var 61 milyon dolar. (CHP ve MHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Damadın genel müdür olduğu Atv grubuna devlet bankasından 750 milyon kredi alırken para var ama sıra mayınlara geldiği vakit yok. Samimiyetsiz olan sizsiniz! (CHP ve MHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sayın Başkan, bu konuşma sataşmaya cevap mı oldu yani şimdi?

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Sayın Günal, buyurun.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Başkanım, doğrudan alt komisyon üyesi olarak ve bu muhalefet şerhinde imzası olan bir milletvekili olarak, Sayın Elitaş’ın sözlerinde sataşma vardır, ya sözlerini geri almasını istiyorum ya da bunların düzeltilmesi için…

BAŞKAN – Sayın Elitaş zaten öyle söylemediğini ifade etmesine rağmen… (MHP sıralarından gürültüler)

 Ben dinlediğimi paylaşıyorum sizinle canım!

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Başkanım, ben alt komisyon üyesi olarak, başından beri bu işin nereden geldiğini bilen birisi olarak…

BAŞKAN – Şimdi, bakın, bu iş böyle sürerse ara veririm, hepinizin talebi düşer. Ben şimdi Sayın Kutluata,  Plan ve Bütçe Komisyonu…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Efendim, “Muhalefet milletvekilleri söylediklerinin arkasında durmuyorlar.” dedi.

BAŞKAN – O zaman bütün muhalefet milletvekillerine sırasıyla söz verelim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sataşma var Sayın Başkan, söz vermeniz lazım.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Bizatihi şahsıma sataşma var, burada konuşmayı yapan bendim.

BAŞKAN – Şimdi, bakın, Sayın Günal, ara vereceğim ama…

METİN ERGUN (Muğla) – Sayın Başkan, tutanakları inceleyin, ondan sonra karar verin.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Ben bizatihi…

BAŞKAN – Tamam, bizatihi ara vereceğim. Ne yapacağız şimdi?

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Verirseniz verin Sayın Başkanım, bana buradan doğrudan konuştu, benim şahsımı muhatap alarak.

BAŞKAN – Müsaade ederseniz… Müsaade ederseniz bir şey söyleyeceğim.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Buyurun efendim.

BAŞKAN – Plan Bütçe Komisyonu üyeleri adına, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun temsilcileri adına Sayın Kutluata konuştu, hepiniz adına konuştu. Şimdi…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Başkan, ben de alt komisyon üyesiyim, sadece ben alt komisyon üyesiyim, başından beri söylediklerim tutarlıdır.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Açıklamasını yaptı Sayın Başkanım, yeter!

BAŞKAN – Sayın Vural, böyle bir usulümüz var mı? Sayın Vural…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Alt komisyonda da sordum, müsaade ederseniz…

BAŞKAN - Vermeyeceğim…

Sayın Akcan’a Tarım Komisyonu üyesi olarak, aynı komisyonda, dolayısıyla onun muhalefet şerhiyle ilgili süre vereceğim.

Buyurun Sayın Akcan. (MHP sıralarından alkışlar)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, Plan Bütçe Komisyonu üyesi olarak ben de söz istiyorum.

3.- Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan’ın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tarım Komisyonu görüşmeleri sırasında tasarıyı bütün detayıyla, samimi olarak ele aldık ve ciddi katkı yapmaya çalıştık. Bu sırada, tabii, istediğimiz veya önerilerimiz yerine gelmediği boyutlarında muhalefet şerhimizi ilave ettik.

Ben zamanınızı fazla almamak için muhalefet şerhinin son paragrafını tutanaklardan okumak istiyorum: “Aslında konusu itibariyle hayırlı ve faydalı bir faaliyet olduğuna inandığım bu işin bir an önce halledilmesi için oturduğu kanuni zeminin doğru olmamasına bağlı olarak yeniden kesintiye uğramasına üzülürüm. Ancak, örneğin mayın temizleme sonrası temizlenen arazinin kullanım süresinin ihale parametresi olarak seçildiği bir yap-işlet-devret ihalesi, sorunu, hukuki bir zemine oturtacaktır.” diye not düşmüşüm ve muhalefet şerhinin altına imza koymuşum.

Değerli milletvekilleri, tasarıyla ilgili olarak bizim öne sürdüğümüz husus, bu kanun tasarısının ele alınmasına gerek olmadığıdır. Zira, Türkiye’de hâlihazırda uygulamada bir yap-işlet-devret kanunu mevcuttur, bu kanuna göre yap-işlet-devret’i gerçekleştirirsiniz. Ancak burada gizlenen, tasarının arkasına gizlenen bir husus var, bu da 2’nci maddede. Tasarının 2’nci maddesine dönüp baktığımız zaman ne görüyoruz? Bütün hadise, bütün kıyamet, bütün problem burada kendisini göstermekte. Değerli milletvekilleri, tasarının 2’nci maddesinde yaklaşık üçüncü cümle olarak ifade edilen husus şudur: “Ayrıca söz konusu alanda bulunan ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan taşınmazlar da aynı yöntemle Maliye Bakanlığı tarafından ilan edilir.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – Değerli milletvekilleri, bu kanun tasarısı sadece bu cümle için ele alınıyor. Niye? Çünkü temizlenecek araziye bitişik Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğüne ait 1 milyon 751 bin dönüm arazi bunun bir müştemilatı olarak ele alınacaktır. Bütün kıyamet bundan kopmaktadır. Yoksa 350 metre eninde istediğiniz kadar uzunlukta bir alanda -ister 1.500 kilometre deyin ister 550- organik tarım yapamazsınız. Buna her şeyden önce sizin Tarım Bakanlığınızın yönetmelikleri izin vermez. Organik tarım yapma imkânının olmadığı bir alandan bahsediyoruz, temizlenecek alandan. 350 metre en, organik tarım yapmaya müsait olmadığı için ihaleyi alacak olanlar bilahare bizden organik tarım yapmaya müsait alan isteyecektir, o da Ceylanpınar Tarım İşletmesidir. Bunun tutanaklara özellikle geçmesini istiyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.19

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.30

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 93’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Görüşmelere kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu önerisi üzerinde son söz, önerinin aleyhinde İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vural...

Sayın Vural yok mu?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Yok Sayın Başkanım.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Süre dolmadı daha Başkanım.

Benim sataşma talebim vardı. Bu herhâlde…

BAŞKAN – O bitti. Ara verince gitti.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Ama ondan öncesindeydi Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Yok… Ama işte öyle, usul öyle.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kayıtlara geçmesini istiyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Geçti zaten.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Geçmedi Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Siz konuştunuz, geçti.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Elitaş özür dilemiyorsa ben şunu söylüyorum: Komisyon üyesi ve alt komisyon üyesi milletvekili olarak…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – …benim söylediğim bütün şeyler neyse yazılı olarak var. Burada da aynısını söyledim. Alt komisyondan itibaren de aynı söyledim.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Tamam, kayda geçti.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – AKP Hükûmetinin bakanlarıdır o söylediklerinin arkasında durmayan, biz değiliz; bunu da tutanaklara geçirin.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Geçti efendim. Tutanaklara geçti.

BAŞKAN – Evet.

Buyurun Sayın Vural.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Niye öyle söylüyorsunuz ya, “AKP Hükûmetinin bakanları” falan diye!

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Burada efendim, burada. Gösterelim…

BAŞKAN – Sayın Günal

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Vecdi Gönül buradaydı, söyledik.

BAŞKAN – Sayın Günal

MEHMET GÜNAL (Antalya) – İsterseniz yazıyı size yeniden takdim edeyim.

BAŞKAN – Sayın Günal

Sayın Vural, buyurun.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Ayıp değil mi! AKP Hükûmetinin bakanları burada oturuyor.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Evet. Kendisi burada yok.

BAŞKAN – Sayın Günal

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – O zaman biz de söz isteriz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Bakanım, isteyin.

Ben hemen size takdim edeyim, hemen takdim edeyim. Sayın Vecdi Gönül’ün söylediklerini kabul edecek misiniz?

BAŞKAN – Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 18.32

 

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.41

BAŞKAN : Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER : Fatoş GÜRKAN (Adana), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 93’üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Görüşmelere kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu önerisi üzerinde son söz, önerinin aleyhinde İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vural’a aittir.

Buyurun Sayın Vural. (MHP sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, aslında, Sayın Bakanın herhâlde bir söz talebi vardı. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Söz talebim yok benim.

BAŞKAN – Yok.

OKTAY VURAL (İzmir) – Eğer söz talepleri varsa önceliği kendilerine verebilirim.

BAŞKAN – Yani Sayın Bakanın bir söz talebi yok.

Sayın Vural, buyurun lütfen.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Başkan, benim söylediklerim Sayın Bakanla ilgili değildi. Benim söylediklerim sadece Sayın Gönül ve Sayın Maliye Bakanıyla ilgiliydi, onları kastettim. 

BAŞKAN – Tamam, hallolmuş Sayın Günal.

Sayın Günal, buyurun yerinize.

Buyurun Sayın Vural.

Süreniz on dakika.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, biz de söz istiyoruz.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Bunlar basit taktikler, işimize bakalım.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Plan Bütçe Komisyonu üyelerini suçlamıştır Sayın Elitaş.

KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van) – Ne alakası var?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Ne demek ne alakası var?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım, Sayın Vural başlasın efendim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Millî Savunma Bakanı gelsin, burada ne konuştuğunu açıklasın.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Bunlar taktik oyalamalar, bunlar basit şeyler.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Alt komisyonda ne konuştuklarını, Genelkurmay yetkilisinin orada konuştuklarını Meclise açıklasınlar.

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, tamam, bunlar hep konuşuldu, söz de verildi, Sayın Anadol’a da söz verdim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Efendim, Sayın Elitaş komisyon üyelerini suçladı.

BAŞKAN – Şimdi Sayın Vural konuşsun, ondan sonra siz gene yerinizden bağırırsınız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Biz de söz istiyoruz efendim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural. (MHP sıralarından alkışlar)

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- Gündemdeki sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun, 26 Mayıs ve 2 Haziran 2009 Salı günlerindeki birleşimlerinde sözlü sorular ve diğer denetim konularının görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; 27 Mayıs ve 3 Haziran 2009 Çarşamba günlerindeki birleşimlerinde ise sözlü soruların görüşülmemesine; 293, 239, 126, 131, 321, 324, 383 ve 385 sıra sayılı kanun tasarılarının İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre Temel Kanun olarak ve bölümler halinde görüşülmesine; Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda boşalacak üç üyelik için seçimlerin 26/5/2009 Salı günkü birleşimde yapılmasına ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi (Devam)

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Aslında, tabii, biraz önce bir arkadaşımızın belirttiği gibi, bir sayın bakanın “Aslında, bu tasarıya Bakan olarak karşıyım ama Hükûmetin tasarısıdır.” şeklindeki bir çelişkiye muhakkak Hükûmetin cevap vermesi gerekiyor ki bunu oyluyoruz çünkü, bu tasarı öncelikli olarak görüşülsün mü görüşülmesin mi. O bakımdan, Sayın Bakana bu konuda öncelikle söz talebinin yerine getirilmesi uygun olacaktı.

Şimdi, biraz önce, Sayın Elitaş, özellikle AKP Grup Başkan Vekili Sayın Mustafa Elitaş, milletvekillerimize sataştınız ve âdeta milletvekillerimizin sözlerini çarpıttınız. Sizin, Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna mensup bu değerli milletvekillerine özür borcunuz var. Bu özür borcunuzu yerine getirmenizi istirham ediyorum çünkü bizim milletvekillerimiz karakolda ötüp de mahkemede şaşanlardan olmadı. (MHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Bizim milletvekillerimiz siyaset gömleğini sık sık değiştirip başka gömleklerle, başka tişörtlerle dolaşan milletvekilleri de olmadı. (MHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) “Dün dündür, bugün bugündür.” diyenler de olmadı. O bakımdan, bu konuda Milliyetçi Hareket Partisinin tutarlı görüşüne karşı söyleyebileceğiniz en ufak bir söz yoktur. O bakımdan, bu değerli milletvekillerinden, Plan ve Bütçe Komisyonunda bu milletvekillerinden özür dilemeniz gerekiyor, sözlerinizi düzeltmeniz gerekiyor. Aksi takdirde müfteri durumuna düşersiniz. Bunu özellikle ifade ediyorum.

Şimdi biraz önce yine Sayın Elitaş söyledi “AKP’nin önerilerine oy vermiyorlar.” Değerli arkadaşlarım, biz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak şu ya da bu partinin önerilerine “evet” ya da “hayır” diyen bir parti değiliz. Biz, milletimizin lehine olana “evet” milletimizin aleyhine olana “hayır” deriz. (MHP sıralarından alkışlar) Dolayısıyla “Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilleri, bize oy veriyorsunuz, bizim önerimize oy veriyorsunuz, vermiyorsunuz.” gibi bir değerlendirmeniz ancak sizin subjektif bakış açınızın bir eseridir, bunu da bilmeniz gerekiyor. Biz siyaseti millet için yapıyoruz, önce parti menfaati için yapanlardan değiliz.

Tabii, bu öneri geldi, AKP Grubunun önerisi. Sayın Başbakan söyledi: “İki hafta çalıştık, geçiremedik.” Vay, siz misiniz bunu yapan! Sizi iki hafta boyunca cezalandırıyorum.

FARUK KOCA (Ankara) – O cezayı kabul ediyoruz.

OKTAY VURAL (Devamla) – Görevinizi yerine getirmediğiniz sürece, bitmediği sürece gündem, sizin çalışmaya devam etmenizi istiyorum.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Katıksız hapis!

OKTAY VURAL (Devamla) – Bu doğru bir tavır değil, bu gerçekten doğru bir tavır değil.

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Çalışmak ceza değildir, çalışmak ödül.

OKTAY VURAL (Devamla) – Bitimine kadar değil de doğru olanı yapın diyor. Bir şeyi bitirmek önemli değil.

Sayın Veysi Kaynak, bir şeyi bitirmek önemli değil. Bu memleketin hayrına mı değil mi, bu milletin hayrına mı değil mi, ona bakmak lazım. O bakımdan, milletin hayrına olmayan bir şeye, hangi partiden olursa olsun “hayır” demeniz gerekiyor. Görüyoruz ki gerçekten toplantı yeter sayısı bulunmasında sıkıntı oluyor. Neden? Neden? Çünkü, değerli milletvekillerimiz inanmıyorlar bu tasarıya, onun için ikna odaları kuruluyor, onun için “Bunu ivedilikle geçirin.” diye ifade etmektedir.

Değerli arkadaşlarım, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu sınırların mayından temizlenmesiyle ilgili hususa sonuna kadar “evet” diyen bir siyasi partiyiz. Ama değerli arkadaşlarım, kalkıp “Bu sınırı mayınlardan temizleyin ama bu sınırı Şanlıurfa’daki, Kilis’teki, Antep’teki, Hatay’daki, Mardin’deki vatandaşlarımıza, Türk vatandaşlarına tahsis edin.” dememizi değerli arkadaşlarım, Sayın Başbakanın faşizan bir yaklaşım olarak değerlendirmesini kendisinin Türk milletine şaşı bakış açısına bağlıyorum. Asıl kendisidir. Ne olacak? Bu toprakları biz işleyemeyecek miyiz? İşlemekten aciz miyiz? Dolayısıyla böyle bir tasarının öncelikle gündeme getirilmesi son derece yanlıştır. 2 maddesi kaldı.

Bakın, değerli milletvekilleri, bazı tasarılarda gerçekten etkili muhalefet yapıyoruz ama bazı tasarılarda, görüyorsunuz ki… Değerli arkadaşlarım, bugüne kadar, bu dönem içerisinde 190 tasarı, 100 teklif geçmiş. Bütün bunların çoğunda, bu ülkenin lehine olanlarına elbette evet oyu verdiğimiz de doğrudur.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, 6 maddelik bir tasarı iki haftada geçiyorsa bunu bir düşünmek lazım, değil mi? Düşünmeyelim mi? İki hafta geçiyor. Ne aceleniz var? Bir yıl beklediniz de, Davos sonrasında özür dilemek için bunu alelacele getirmeye ne gerek var? Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz böyle bir dayatmanın doğru olmadığını düşünüyoruz.

Bakın, burada temel kanunları getiriyorsunuz. Değerli arkadaşlarım, Türk Ticaret Kanunu da temel kanun değil mi? Görüşmeye başladık, ne oldu? Değerli arkadaşlarım, görüşemiyoruz. Niye? Değerli arkadaşlarım, bu konuda bir mutabakat oluşması konusunda iyi niyetimizi istismar etmeden, Türkiye'nin öncelikleri olan kanun tasarılarını görüşelim diyoruz. Böyle alelacele “bitimine kadar” demekle bir iş olmuyor. Yani 70 maddelik bir tasarıyı, bir -açıkçası- temel kanun olarak getirdiğiniz zaman, 70 madde üzerinde 7 tane önergeden, 490-500 tane önerge olur, 2.500 dakikası da gider. Neden bu konuda zorla “bitimine kadar” diye ifade… Yapamazsınız. Hodri meydan size! Buyurun! Türk Ticaret Kanunu’nu çıkarmaya gücünüz varsa çıkaralım.  Hodri meydan! Çıkaramazsınız arkadaşlar. 1.600 maddelik bir tasarıyı buradan uzlaşmayla çıkarmamız İç Tüzük imkânları dâhilinde ancak mümkün olabilir. Yapamazsınız, yapamıyorsunuz. İşte gündemin ilk sırasında.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, önerge geliyor: “Denetim yapmayın.” “Sözlü sorular?” Yok. Haziranda yok, mayısta yok. Denetim konuları görüşmeyecek. E, denetlenmeyecek misiniz?

Bakın, yapılan araştırmalarda, 23’üncü Dönemde, 1’inci, 2’nci Yasama Yılında yazılı soru önergelerinin sadece yüzde 42’si cevaplandırılmış. Evet, sözlü soru önergelerinin ise ancak, değerli arkadaşlarım, yüzde 49’u cevaplanmış, 1’inci, 2’nci Yasama Yılında. Şimdi kalkıp siz diyorsunuz ki: “Cevaplandırmayın.” Ben size soruyorum: Bu önerge içerisinde… Şu size dağıtılan gündeme bakın değerli arkadaşlarım, 33 kanun tasarısı kalmış, 49 tane uluslararası sözleşme, 75 tane dokunulmazlık. “Gelin, buyurun, dokunulmazlıkları görüşelim.” E, görüşmüyorsunuz. “Uluslararası sözleşmeleri…” Bir günde 20 tane uluslararası sözleşme geçti. 33 tane kalmış değerli arkadaşlarım, 33 tane.

Şimdi, böyle bakıldığı zaman, bu Parlamentoda gerçekten ülkenin hayrına olan, geleceğiyle ilgili hususlarda mümkün olduğunca uzlaşmayı sağlamak… Ama uzlaşma olmayan konularda da muhalefetimizi sürdürüyoruz.

Değerli arkadaşlarım, altı yedi tane kanun getiriliyor, temel kanun. Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı, değerli arkadaşlarım, 51 madde. Niye? “Maddesi çok, alelacele görüşelim.” Böyle olmaz Sayın Elitaş, böyle olmaz! Bu tasarıları bu şekilde geçirmeniz      -eğer muhalefeti yok sayarak, sayısal çoğunluğunuza güvenerek yapıyorsanız- inanın ki bu doğru değil, yapmanız da mümkün değil zaten. O bakımdan, sizlerin daha makul bir çalışma saatine ve daha makul bir çalışma gündemine sahip çıkarak Parlamentoya gelmenizi istirham ediyoruz.

Burada birtakım tasarıları getirmişsiniz. Yazmışsınız, Türkiye Cumhuriyeti İslam Konferansı Örgütüyle ilgili hususu 26’ncı sıraya koyuyorsunuz. Zaten sırasında. Bunun için Danışma Kurulu kararı almaya gerek mi var? 26 sırayı yapıyorsunuz da… 26 sırayı düzenlediğiniz zaman zaten bugüne kadar Danışma Kurulu olarak aldığınız hiçbir karara uymadınız ki. Her bir Danışma Kurulunda bir önceki Danışma Kurulunun kararlarını değiştirdiniz. Bu şekilde Meclis çalışmalarını gerçekten yürütmemiz mümkün değil. O bakımdan bu önergenin, değerli arkadaşlarım, AKP’nin grup önerisinin milletvekillerini bir cezalandırma önergesi olarak gündeme gelmiş olduğu gözüküyor. O bakımdan böyle bir önergenin reddedilmesi gerekiyor değerli arkadaşlarım.

Bakın, saat 19.00, çalışma saatimizin sonuna geldik. Peki, bu konuda, size söylüyorum…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

OKTAY VURAL (Devamla) – Bu konuda, Parlamento gündemini bu şekilde zorlayarak, siyasi parti gruplarını, muhalefeti yok sayarak, sayısal çoğunluğunuzla, burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinde millî iradenin tesisinin mümkün olacağını düşünebiliyor musunuz? Böyle bir dayatmayı muhalefet milletvekili olarak, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz kabul etmeyiz. Böyle bir önerinin de Parlamentoya dayatılmasını uygun görmüyoruz. O bakımdan bu öneri yanlış bir öneridir. Bu öneri denetim hakkını ortadan kaldıran, bu öneri bu milletin önceliklerini dikkate almayan, bu öneri milletin menfaatlerini dışlayan kanun tasarısını öncelikle geçirmek için kurgulanmıştır, işin özü budur.

Değerli arkadaşlarım, bu mayına basmamanızı tavsiye ediyorum, gerçekten. Gelin bu mayına Türkiye’yi bastırmayalım. Onun için Davos’tan bir özür için böyle bir tasarıyı öncelikle, Parlamentoda görüşmenin ve bitirmenin doğru olmadığını düşünüyor ve hepinize saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Vural.

Sayın Günal, sisteme girmişsiniz…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Başkanım, az önce arz etmiştim, ben söylediğim şeyleri belgeli söylerim, Sayın Bakanları kastetmedim. Bir düzeltme hakkı istiyorum 60’ıncı maddeye göre.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Bakan itiraz etmiyor.

BAŞKAN – Peki, bir dakika süre veriyorum.

Buyurun. 

MEHMET GÜNAL (Antalya) – İki dakika Başkanım, bir cümle…

BAŞKAN – Bir dakika, buyurun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, 60’ıncı madde uyarınca söz istiyorum.

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

4.- Antalya Milletvekili Mehmet Günal’ın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, benim kastettiğim Sayın Atalay ve Sayın Arınç değildi, kanun tasarısıyla ilgili bakanlarımız Sayın Maliye Bakanı ve Sayın Millî Savunma Bakanıydı.

Sayın Gönül, bizatihi kendisine sorduk ve -kendisi burada- arkasında duruyor musun dedik, hiçbir şey söylememişti. Cumhuriyet gazetesinde bugün diyor ki: “Ben, ikisini de inkâr etmiyorum, attığım imzayı da inkâr etmiyorum, buradaki görüşümü de inkâr etmiyorum.” İkisi birbirine tezat teşkil ediyor. Biz de onu söylüyoruz. İmzası da bizim elimizde hâlâ duruyor.

Dolayısıyla, ben, bütün bakanları değil, bu kanun tasarısıyla ilgili Sayın Maliye Bakanı ile Sayın Millî Savunma Bakanına söylemiştim. İsterlerse kendileri cevap verebilirler ama onlarla ilgili bir şey söylemedim. Kendileri de eğer öyle söylerlerse, onlar hakkında da söylediklerim geçerli olur. Amacım buydu.

Dolayısıyla, teşekkür ediyorum söz hakkı verdiğiniz için, ben, söylediğim şeyi, Sayın Elitaş’ın söylediği gibi öyle havada bırakmam, belgelerim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Belgeler elimdedir, isterlerse hem Sayın Bakanlara hem de Sayın Grup Başkan Vekillerine takdim edebilirim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Aslanoğlu, buyurun.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yoklama istiyoruz efendim, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Daha Sayın Aslanoğlu’na söz veriyorum.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Peki.

BAŞKAN - Buyurun.

5.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, Sayın Millî Savunma Bakanı ve Genelkurmay yetkilileri, -bu işler dedi, demişle olmaz- Genelkurmayın hangi yetkilisi “Biz bu işi yapamıyoruz.” dediyse, Sayın Grup Başkan Vekilinin elinde olan mektubun gizli oturumla gelip bize niye yapamayacaklarını anlatmadıkları takdirde benim vicdanım buna elvermez. Komisyonda da Cumhuriyet Halk Partili komisyon üyeleri olarak, Sayın Millî Savunma Bakanına defalarca sorduk. Sayın Günal’ın dediği gibi, bu Millî Savunmanın işi ve Genelkurmay Başkanının işi. Sayın Genelkurmay Başkanlığı ve Millî Savunma Bakanlığı gizli oturumda, burada, bunun niye Maliye Bakanlığına verildiğini gelip açık seçik izah etmediği sürece benim vicdanım buna elvermiyor.

Teşekkür ederim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Sayın Sipahi…

6.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu konuda Millî Savunma Komisyonu da malumunuz tali komisyondu. Bu konu Millî Savunma Komisyonuna 18 Mart tarihinde görevlendirme olarak Plan ve Bütçe Komisyonundan gönderildi ve 18 Marttan 3 Temmuza kadar işlem yapılmadı. 3 Temmuz tarihinde Millî Savunma Komisyonu toplanamadı diye tekrar Plan ve Bütçe Komisyonuna iade edildi.

Ben Sayın Meclis Başkanını göreve davet ediyorum. Ortada bir yalan beyan vardır, bir sahtecilik vardır. Çünkü geçen süre içerisinde, 26 Martta, yani dokuz gün sonra ve 29 Mayısta, iki defa Millî Savunma Komisyonu toplantı yapmıştır. İki toplantı yapılmasına rağmen “Millî Savunma Komisyonu toplanamadı.” diye bir yalan beyanla konu iade edilmiştir. Bunu takdirlerinize sunuyorum.

Teşekkür ederim.

 (CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Evet, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu önerisinin oylamasından önce bir yoklama talebi vardır.

Şimdi bu talebi yerine getireceğim, ancak yoklama talebini işleme koyabilmem için ayakta olup yoklama talep eden milletvekillerinin sayısının 20 olup olmadığını tespit edeceğim.

İsimler tutanağa geçeceğinden, ayaktaki her sayın milletvekilinden sırasıyla isimlerini söylemelerini rica ediyorum.

Sayın Anadol, Sayın Okay, Sayın Aslanoğlu, Sayın Korkmaz, Sayın Susam, Sayın Meral, Sayın Aydoğan

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, biz de yoklamaya katılıyoruz.

Elitaş, Bozdağ, Kaynak, Koca…

BAŞKAN – Sayın Köktürk, Sayın Gök, Sayın Arat, Sayın Erenkaya, Sayın Bozdağ, Sayın Elitaş, Sayın Gönül, Sayın Çalık, Sayın Kacır

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, biz de yoklamaya katılıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Günal, Sayın Vural…

K.KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, saat 19.00 oldu.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, oylamanın süresi…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Saat 19.00, çalışma süresi bitti.

OKTAY VURAL (İzmir) – Çalışma saati…

BAŞKAN – Şimdi yoklamayı yapayım, ondan sonra bitiyor.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır, çalışma saati bitti.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, saat 19.00, süre doldu. (Gürültüler)

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Sayın Başkan, yoklama yapamazsınız.

OKTAY VURAL (İzmir) – Süre doldu.

BAŞKAN - Sözlü soru önergeleri ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 27 Mayıs 2009 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum. [AK PARTİ sıralarından alkışlar (!)]

 

Kapanma Saati: 19.00