DÖNEM: 23 CİLT: 45 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
93’üncü
Birleşim
26 Mayıs 2009 Salı
(Bu
Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür
belge aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I. -
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMALAR
IV.
- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- İstanbul
Milletvekili Bayram Ali Meral’in, Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Yasası’na
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekici’nin, Sosyal Güvenlik
Kurumunun uygulamalarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Samsun
Milletvekili Fatih Öztürk’ün, Necip Fazıl
Kısakürek’in vefatının 26’ncı yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Bursa
Milletvekili Necati Özensoy’un, Bursa Şevket Yılmaz
Devlet Hastanesinde meydana gelen yangın nedeniyle açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengü ve 22 milletvekilinin,
Turgutlu-Çal Dağı’nda yapılacak nikel madenciliği faaliyetlerinin çevreye
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/377)
2.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 20 milletvekilinin, tütün sektöründeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/378)
3.- Mardin
Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, mevsimlik tarım işçilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/379)
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/198) esas
numaralı Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun, 26/5/2009 günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu
önerisi
2.- (10/139,
10/155, 10/171, 10/172, 10/173, 10/181, 10/183, 10/197 ile 10/369) esas
numaralı Meclis araştırması önergelerinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 26/5/2009 Salı günkü birleşiminde birlikte yapılmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi
3.- Gündemdeki
sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun, 26
Mayıs ve 2 Haziran 2009 Salı günlerindeki birleşimlerinde sözlü sorular ve
diğer denetim konularının görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin
görüşülmesine; 27 Mayıs ve 3 Haziran 2009 Çarşamba günlerindeki birleşimlerinde
ise sözlü soruların görüşülmemesine; 293, 239, 126, 131, 321, 324, 383 ve 385
sıra sayılı kanun tasarılarının İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre Temel Kanun
olarak ve bölümler hâlinde görüşülmesine; Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda
boşalacak üç üyelik için seçimlerin 26/5/2009 Salı
günkü birleşimde yapılmasına ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Sakarya
Milletvekili Münir Kutluata’nın, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş’ın, şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol’un, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş’ın, partisine sataşması nedeniyle
konuşması
3.- Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir
Akcan’ın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın,
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
4.- Antalya
Milletvekili Mehmet Günal’ın, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş’ın, şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
5.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
6.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması
IX.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, yasa dışı telefon
dinlemelere ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah
Ergin’in cevabı (7/7040)
2.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, bir köyün yol sorununa ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/7446)
3.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman-Gercüş’teki
taşımalı eğitime ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/7454)
4.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, uzlaşmalara ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/7496)
5.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, TRT’nin izlenme oranlarına ve sözleşmesi
sona erdirilen programlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/7509)
6.- Konya Milletvekili
Atilla Kart’ın, TRT Yönetim Kuruluyla ilgili yönetmelik değişikliğine ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın
cevabı (7/7510)
7.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, bir camiye ait tarihî
saatin akıbetine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/7511)
8.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, hak ediş ya da ihale bedeli ödenmeyen
firmalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
(7/7524)
9.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Yeşilayın
etkin hâle getirilmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalay’ın cevabı (7/7532)
10.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, Tunceli Valisi hakkındaki incelemeye ilişkin
sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/7539)
11.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Van’daki sınır
kaçakçılığı olaylarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı
(7/7541)
12.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Şanlıurfa’da yaşanan
bazı olaylara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/7542)
13.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, İstanbul’da vergi
rekortmenlerinin açıklanmamasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek’in cevabı (7/7545)
14.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, bilişim sektöründeki
KDV indirimine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/7547)
15.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, TRT
personeline ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/7570)
16.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhan’ın, çiftçilerin elektrik borçlarına ilişkin sorusu ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/7610)
17.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, Göksu EDAŞ ihalesine ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/7611)
18.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, SGK’nın
emekli maaşları ödemesinde bankalardan komisyon almasına ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in
cevabı (7/7642)
19.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, THY’nin Başbakanın kullanımı için uçak aldığı
haberlerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/7658)
20.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan TEDAŞ İl
Müdürlüğünün bir ihalesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in
cevabı (7/7662)
21.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, THY’nin acenteleriyle
çalışacağı bankaya ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
(7/7724)
22.- Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, GSM şirketlerine
yapılan ödemelere ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Nevzat Pakdil’in cevabı (7/7815)
23.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, basın takip sistemine
erişime,
Türkiye Büyük
Millet Meclisi İnternet Sitesindeki sanal tur uygulamasına,
İlişkin soruları
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in
cevabı (7/7963), (7/7964)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.03’te açılarak yedi oturum yaptı.
İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol, geçen tutanak hakkında
bir konuşma yaptı.
Gümüşhane
Milletvekili Yahya Doğan, Müzeler Haftası’na,
Edirne
Milletvekili Rasim Çakır, sınır ticaretinin düzenlenmesine ilişkin Bakanlar
Kurulu kararına,
Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir, Gaziantep’e göçün işsizliğe etkilerine,
İlişkin gündem
dışı birer konuşma yaptılar.
İzmir
Milletvekili Oktay Vural, 263 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesinin
yapılan açık oylamasıyla ilgili bir açıklamada bulundu.
Adana
Milletvekili Nevingaye Erbatur
ve 21 milletvekilinin, Adli Tıp Kurumuna yönelik iddiaların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/376) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin
gündemdeki yerini alacağı ve ön görüşmesinin, sırası geldiğinde yapılacağı
açıklandı.
Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),
3’üncü sırasında
bulunan, Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Adalet Komisyonları Raporlarının (1/670)
(S. Sayısı: 353),
4’üncü sırasında
bulunan, Türk Vatandaşlığı Kanunu Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu’nun
(1/458) (S. Sayısı: 90),
5’inci sırasında
bulunan, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; İçişleri
ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının (1/552) (S. Sayısı: 293),
6’ncı sırasında
bulunan, Siirt Milletvekili Memet Yılmaz Helvacıoğlu ve 4 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Kamil
Erdal Sipahi’nin; Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 1 Milletvekilinin Türk
Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifleri ve Milli Savunma Komisyonu Raporu’nun (2/427, 2/428, 2/429) (S.
Sayısı: 361),
7’nci sırasında
bulunan, Türk Silahlı Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve
Astsubaylar Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Millî Savunma Komisyonu Raporu’nun (1/463) (S. Sayısı: 316),
9’uncu sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu’nun (1/532) (S. Sayısı: 338),
Görüşmeleri,
2’nci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye
Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın
Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım,
Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporlarının (1/543) (S. Sayısı: 263) görüşmelerine devam edilerek, 5’inci
maddesine kadar kabul edildi, verilen aradan sonra,
Komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
8’inci sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Slovenya Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Sağlık ve Tıp Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun
(1/523) (S. Sayısı: 337) görüşmeleri tamamlanarak, yapılan açık oylamadan sonra
kabul edildi.
Kilis
Milletvekili Hasan Kara, konuşması sırasında bir milletvekilinin kendisine
“cahil” diye müdahale etmesi nedeniyle bir açıklamada bulundu.
26 Mayıs 2009
Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 18.32’de son verildi.
|
|
Nevzat
PAKDİL |
|
|
|
Başkan Vekili |
|
|
|
|
|
|
Yaşar
TÜZÜN |
|
Fatma
SALMAN KOTAN |
|
Bilecik |
|
Ağrı |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 104
II.- GELEN KÂĞITLAR
22 Mayıs 2009 Cuma
Tasarı
1.- Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/712) (Plan ve Bütçe ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.5.2009)
Teklifler
1.- Adana
Milletvekili Tacidar Seyhan’ın; 2238 Sayılı Organ ve
Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/457) (Anayasa; Adalet ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.5.2009)
2.- İstanbul
Milletvekili Esfender Korkmaz’ın;
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Genel Sağlık Sigortası Kanununda Bazı
Değişiklikler Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/458) (Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
7.5.2009)
3.- İstanbul
Milletvekili Ümit Şafak’ın; 5604 Sayılı Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/459) (Plan ve Bütçe Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7.5.2009)
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; 2022 Sayılı 65 Yaşını Doldurmuş
Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifi (2/460) (Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.5.2009)
Tezkereler
1.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici’nin Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/802) (Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20.5.2009)
2.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/803) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.5.2009)
3.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/804) (Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
20.5.2009)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Silivri Cezaevindeki
tutukluların sağlık sorunlarına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1366) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
2.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Başbakanlığa yeni uçak alımına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1367) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)
3.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’te su plan ve projeleri kapsamındaki yatırımlara
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1368) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08/05/2009)
4.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep TEDAŞ Müdürlüğünün oluşturduğu kaynağa
ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/1369) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08/05/2009)
5.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’in rüzgar enerjisi potansiyeline
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1370)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)
6.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’te sanayi üretiminde enerji girdi
fiyatlarında düzenleme yapılmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1371) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)
7.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’deki
tarımsal desteklemelere ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1372) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)
8.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’de Kırsal
Kalkınma Programı çerçevesindeki projelere ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1373) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)
9.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’teki okul açığına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1374) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)
10.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’te kamu yatırımlarındaki azalmaya ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi
(6/1375) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, bakanların atanma usulüne ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7871) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
2.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, THY’nin acenteleriyle
çalışacağı bankaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7872)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
3.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Ermenistan ile görüşmelerin İsviçre’de
yapılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7873) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/05/2009)
4.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özer’in, Bursa’da TOKİ taksitlerini ödemeyenlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7874) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
5.- Trabzon
Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin, yurt dışındaki
memurların aylıklarıyla ilgili kararnamenin değiştirilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7875) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
6.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici’nin, kriz nedeniyle SGK’ya yapılan ödemelerin azalmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7876) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
7.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, Abhazya’ya uçak ve gemi
seferleri yapılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7877)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
8.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, Mardin-Mazıdağındaki
olayın nedenlerine ve alınacak önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/7878) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
9.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigen’in, Mardin-Mazıdağındaki olayın nedenlerine ve alınacak önlemlere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7879) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
10.- Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, TOKİ’nin Diyarbakır Valiliği ile yaptığı protokole ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7880) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
11.- Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, Diyarbakır’daki
SODES Projesi uygulamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7881)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
12.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, çocuk suçluluğuna
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7882) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)
13.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara’nın ilçelerinin sosyo-ekonomik
durumlarının iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/7883) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)
14.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, pamuk
üreticilerinin ve tekstil sektörünün desteklenmesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/7884) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)
15.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana’da dağıtılan yardımlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7885) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)
16.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Dünya Uygur Kongresi başkan ve genel sekreterine
Türkiye’ye giriş izni verilmemesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/7886) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)
17.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, İhlas Finans Kurumunun
oluşturduğu mağduriyete ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7887)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)
18.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğünün bazı ihalelerine ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7888) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
19.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Kütahya’daki deprem sigortası çalışmalarına ve
riskli binalara ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7889) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
20.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, esnafın idari para
cezalarının affına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7890) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)
21.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, iş kazalarına ve meslek hastalıklarına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7891)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)
22.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, sinema ve televizyon
sektöründeki çalışma koşullarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7892) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)
23.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, İç Anadolu
Bölgesinde Çevre Kanunu uyarınca verilen idari para cezalarına ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/7893) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)
24.- Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın,
Çorlu’da bir göletteki çevre sorunlarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7894) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
25.- Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın,
Tekirdağ’da çevre mevzuatı kapsamındaki denetimlere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7895) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
26.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü internet
sitesindeki reklamlara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7896) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
27.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakıflarının İstanbul’daki yardımlarına ilişkin Devlet Bakanından
(Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/7897) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)
28.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakıflarının Ankara’daki yardımlarına ilişkin Devlet Bakanından
(Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/7898) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)
29.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Türkgözü
Gümrüğünün etkinleştirilmesine ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı
soru önergesi (7/7899) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)
30.- Eskişehir
Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in, Ziraat Bankasında
personelin emekliliğe zorlandığı haberlerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/7900) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06/05/2009)
31.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, Halk Bankasına vergi cezası kesildiği
iddialarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/7901) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
32.- Diyarbakır
Milletvekili Gültan Kışanak’ın,
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerine verilen teşviklere ilişkin Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/7902)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)
33.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, yenilenebilir
kaynaklardan enerji üretimine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7903) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)
34.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Osmaniye’de verilen
yenilenebilir enerji kaynak belgelerine ve HES başvurularına ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7904) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06/05/2009)
35.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’da verilen
yenilenebilir enerji kaynak belgelerine ve HES başvurularına ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7905) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06/05/2009)
36.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, elektrik faturalarındaki TRT payına ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7906) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07/05/2009)
37.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, Bergama Organize Sanayi Bölgesinin elektrik
ihtiyacına ve doğalgaz bağlantısına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7907) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)
38.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, doğalgaz ithalatına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7908)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)
39.- Hakkari
Milletvekili Hamit Geylani’nin, Hakkari-Van
karayolunda bal yüklü araçların denetimine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7909) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)
40.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, Ankara’da metro
güzergahlarındaki yol genişletme çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7910) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
41.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Jandarma Er Eğitim
Taburunun taşınacağı iddiasına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7911) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
42.- Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, Diyarbakır yerel
gündem kent meclisi ve konseyi toplantılarına katılıma ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7912) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
43.- Diyarbakır
Milletvekili Gültan Kışanak’ın,
Mardin-Mazıdağı’ndaki olaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7913) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)
44.- İstanbul
Milletvekili Ufuk Uras’ın, koruculuk sistemine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7914) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)
45.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Seyhan Belediyesinin
bazı tasarruflarına ve Çukurova Belediyesiyle paylaşımına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7915) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)
46.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Seyhan ve Çukurova
Belediyeleri arasındaki personel paylaşımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7916) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)
47.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, özel idare
müdürlüklerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7917)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)
48.- Aydın
Milletvekili Mehmet Fatih Atay’ın, Mardin Valisinin bir açıklamasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7918) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)
49.- Aydın
Milletvekili Mehmet Fatih Atay’ın, Meram Belediyesinin bayan voleybol takımını
kapatmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7919) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08/05/2009)
50.- Muğla
Milletvekili Metin Ergun’un, bazı suçlardaki artışa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7920) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08/05/2009)
51.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Kelkit Havzası Kalkınma Birliğinin organik tarım
desteklemelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7921)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)
52.- Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın,
Silivri’deki bir höyüğün tahrip edildiği iddiasına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7922) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
53.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Yozgat’taki yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7923) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
54.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Hazine özel mülkiyetindeki taşınmazlara
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7924) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06/05/2009)
55.- Ankara
Milletvekili Hakkı Suha Okay’ın,
THY’nin acenteleriyle çalışacağı bankaya ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7925) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
56.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, okulların
elektrik ve su borçlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7926) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)
57.- İstanbul
Milletvekili Algan Hacaloğlu’nun,
Avrupa İslam Üniversitesinin İstanbul Şubesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7927) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)
58.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, bazı atama ve yer
değiştirmelere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7928)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)
59.- İstanbul
Milletvekili Necla Arat’ın, öğretmen ve yönetici
görevlendirmelerindeki bazı uygulamalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7929) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)
60.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, araştırma
görevlilerinin özlük haklarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7930) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)
61.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halis’in, hukuka aykırı yönetici atamaları yapıldığı
iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7931)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
62.- Aydın
Milletvekili Recep Taner’in, Azerbaycan’da görev yapan öğretmenlerin
sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7932)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
63.- Aydın
Milletvekili Recep Taner’in, yurt dışında görev yapan öğretmenlerin özlük
haklarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7933)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
64.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, usulsüz atama
iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7934)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
65.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, geçici görev ve tedavi yolluklarının
ödenmesindeki sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7935) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
66.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir yönetmelikte yapılan değişikliğe ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7936) (Başkanlığa geliş tarihi:
07/05/2009)
67.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, liselerin
çocuk gelişimi ve eğitimi bölümü mezunlarının öğretmen olarak çalıştırılmasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7937) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/05/2009)
68.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, öğretmenevlerine ve üye
bandrol ücretindeki artışa ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7938) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
69.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Rize’deki bebek ölümlerine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7939) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)
70.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta KKKA hastalığı nedeniyle merkez
kurulmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7940) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07/05/2009)
71.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Ankara’daki bebek ölümlerine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7941) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
72.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Kütahya’daki yatırımlara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7942) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
73.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un,
AOÇ’deki akaryakıt istasyonlarının kiralanmasındaki usulsüzlük iddialarına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7943) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)
74.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, bir enstitü laboratuvarına ve fide üreticilerinin desteklenmesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7944) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)
75.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Erbaa’da TMO geçici fındık alım merkezi açılıp
açılmayacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7945) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
76.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici’nin, pamuk üretimine ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7946) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
77.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’daki çiftçilerin
kredi kullanımına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7947) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
78.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, kredi kullanan
üreticilere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7948) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
79.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici’nin, buğdaylarda görülen bir
hastalıkla mücadeleye ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7949) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
80.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Osmaniye’de
üreticilerin kullandığı kredilere ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7950) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
81.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Aksaray’daki yatırımlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7951)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
82.- Muğla
Milletvekili Metin Ergun’un, zeytinyağı teşvik
primine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7952) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/05/2009)
83.- Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzün’ün, Söğüt-Bozüyük yoluna
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7953) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06/05/2009)
84.- Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzün’ün, Bilecik şehir
merkezinden geçen karayolundaki çalışmalara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7954) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)
85.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Urfa-Habur
bölünmüş yol çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7955) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)
86.- Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın,
Çorlu’daki bir köyün yol sorununa ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7956) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
87.- Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın,
Demirköy’de bazı abonelere anormal telefon faturaları geldiği iddiasına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7957) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
88.- Antalya
Milletvekili Tayfur Süner’in, PTT Şubelerindeki
güvenlik yetersizliğine ve dağıtıcıların özlük haklarına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7958) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
89.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Bolu’daki yatırımlara ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7959) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
90.- İstanbul
Milletvekili Necla Arat’ın, kadınların miras
haklarını kullanmalarındaki sorunlara ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf)
yazılı soru önergesi (7/7960) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/05/2009)
91.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Vakıflar Bölge
Müdürlüklerinin yüklenicilere ödeme yapmamasına ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/7961) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
92.- Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın,
ev tipi tüplere dolum yapan akaryakıt istasyonlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7962) (Başkanlığa geliş tarihi: 0705/2009)
93.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Basın Takip Sistemi
erişimine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi
(7/7963) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
94.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, TBMM İnternet
Sitesindeki sanal tur uygulamasına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/7964) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
No.: 105
25 Mayıs 2009 Pazartesi
Tezkere
1.- Sayıştay
Birinci Başkanlığı Seçimine İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
Tezkeresi (3/806) (Plan ve Bütçe Komisyonuna)
Rapor
1.- Kamu Düzeni
ve Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve
İçişleri Komisyonu Raporu (1/704) (S. Sayısı: 383) (Dağıtma tarihi: 25.5.2009)
(GÜNDEME)
No.: 106
26 Mayıs 2009 Salı
Raporlar
1.- Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları ile
Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/688, 1/703, 1/684,
1/696) (S. Sayısı: 384) (Dağıtma tarihi: 26.5.2009) (GÜNDEME)
2.- Gelir Vergisi
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/692) (S. Sayısı: 385) (Dağıtma tarihi: 26.5.2009)
(GÜNDEME)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengü ve 22 Milletvekilinin,
Turgutlu-Çal Dağı’nda yapılacak nikel madenciliği faaliyetlerinin çevreye
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/377) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.05.2009)
2.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 21 Milletvekilinin, tütün sektöründeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/378) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2009)
3.- Mardin
Milletvekili Ahmet Türk ve 20 Milletvekilinin, mevsimlik tarım işçilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/379) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.05.2009)
26
Mayıs 2009 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP
ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN – Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 93’üncü Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN –
Elektronik cihazla yoklama yapacağız. Yoklama için üç dakika süre vereceğim.
Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını
bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını
görevli personel aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden,
üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk
söz, siyasî partiler ve seçim yasaları hakkında söz isteyen İstanbul
Milletvekili Sayın Bayram Ali Meral’e aittir.
Buyurun Sayın
Meral. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Bayram Ali Meral’in, Seçim Yasası
ve Siyasi Partiler Yasası’na ilişkin gündem dışı konuşması
BAYRAM ALİ MERAL
(İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Seçim Yasası ve Siyasi
Partiler Yasası hakkında gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, konuşmama başlamadan önce iki konuyu bilgilerinize sunmak
istiyorum: Malumunuz, Bursa’da bir hastane yandı. Orada 8 vatandaşımız hayatını
kaybetti. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı
diliyorum.
Diğer bir konu
değerli arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, bu yüce Meclis de görüştü, daha önce
Toprak Su, Toprak İskân ve YSE genel müdürlükleri birleştirildi…
BAŞKAN – Sayın
Meral, bir saniye.
Sayın milletvekilleri,
Genel Kurulda büyük bir uğultu var, sizleri sükûnete davet ediyorum.
Buyurun Sayın
Meral.
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) – …Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü adı altında bir genel müdürlük
kuruldu. Bu Genel Müdürlük Türk köylüsüne büyük hizmetler üreten bir genel
müdürlüktü ama ne yazık ki bütün ısrarlarımıza rağmen bu Genel Müdürlük, bu
yüce Mecliste AK PARTİ milletvekili oyları ile kapatıldı, burada çalışan
işçiler ve memurlar özel idarelere dağıtıldı ve işler aksadı. İşler aksadığı
gibi orada çalışan çok yetişkin personel, mühendis, işçi, bir noktada, iş
yapamaz bir noktaya getirildi. Bugün işin acı tarafı, ne yazık ki bu özel
idarelerde çalışan işçiler aylardır ücretlerini alamıyor, ikramiyelerini
alamıyor, fazla mesaisini alamıyor. Bunun sebebi, Maliye Bakanlığının özel
idarelere katkı sağlamaması ve ücretlerinin yüzde 30’unun düşük gönderilmesidir
değerli arkadaşlarım. Bu hiçbir dönemde yaşanmamıştır ve görülmemiştir. Benim
özellikle… Arkadaşlarımdan rica ediyorum: Bu konuya behemehâl çözüm bulsunlar.
Değerli
arkadaşlarım, benim bu yasalar hakkında söz istememin bir nedeni vardır. Hiçbir
arkadaşım rahatsız olmasın. Burada bir yasa görüşülürken yani Suriye
hududundaki temizlikten dolayı yasa görüşülürken AK PARTİ’li
milletvekili arkadaşlarımızın büyük çoğunluğunun huzursuz ve rahatsız olduğunu
gördüm.
Bizim ortak
unvanımız var değerli arkadaşlarım. Bu unvana ortak sahip çıkmak zorundayız.
Geçmişte yani 1980 öncesi milletvekilleri seçimi olurdu. Ağırlık, değerli
arkadaşlarım, ön seçimlere verilirdi. Yani milletvekilini vatandaş, seçmen ön
seçimle seçerdi ama mutlaka genel başkanların da kendine has bir programı
vardı, düzenlemesi vardı ama 12 Eylül yasalarıyla bu ortadan kaldırıldı. Genel
merkezlere, değerli arkadaşlarım, liste düzenleme yetkisi verildi. Ondan sonra
milletvekilleri düşünen ama konuşamayan bir milletvekili durumuna getirildi.
İşte, o günü, ben, bunu burada gördüm değerli arkadaşlarım. Bundan hiçbir
arkadaşımın rahatsız olmasına gerek yok. Eğer milletvekili ön seçimle buraya
gelmiş olsa bir parti genel başkanı bakanına “Kızarsam seni kapının dışına
koyarım.” diyemez. Eğer bir milletvekili ön seçimle gelmiş olsa değerli
arkadaşlarım, burada düşündüğünü rahat bir şekilde dile getirir. Her nedense bir çok yasa, yüzlerce, binlerce yasa buradan geçmesine
rağmen Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Yasası getirilmiyor. Neden değerli
arkadaşlarım?
Muhterem
arkadaşlarım, kendi partisinde özgürlük sağlayamayan siyasi partiler vatandaşa
özgürlük getiremez muhterem arkadaşlarım. Biz, her şeyden önce, ne yapıp yapıp Seçim Yasası’nın ve Siyasi Partiler Yasası’nın yeni
şekliyle bu Meclise getirilip görüşülmesini istemek zorundayız. Yaşadınız ve
bunları yaşıyorsunuz.
Nedir değerli
arkadaşlarım? Elbette ki ön seçimin de bazen mahzurları vardır ama bu, denetim
altında, yargı gözetiminde bir seçmen listesi hazırlanırsa ve seçimler yargı
denetiminde, gözetiminde sağlanırsa değerli arkadaşlarım, o zaman vatandaşın
dediği olur, burada oturan milletvekilleri, genel başkanına sorumlu olduğu
kadar vatandaşına kadar da sorumlu olur değerli arkadaşlarım.
Seçimler
yaklaşıyor, sesimiz çıkmıyor yani sesiniz çıkmıyor değerli arkadaşlarım. Zoraki
birçok yasaya el kaldırdınız burada ama halkın desteğiyle buraya gelmiş olsanız
değerli arkadaşlarım, bunların elbette ki birçoğu olmayacaktır, olamaz da.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) – Bunun olamaması demek, genel başkana, parti yönetimine karşı
saygısızlık yapmak anlamında değildir değerli arkadaşlarım. Bunun adı, bir
milletvekilinin özgürce düşünmesi, özgürce düşüncesini bu kürsüden halka hitap
etmesidir değerli arkadaşlarım. Ama, bunu, bu
Mecliste, yedi senedir değerli arkadaşlarım, gözünüzün içine baka baka seyrediyorum, inanmaya inanmaya,
üzüntü duya duya birçok yasaya elinizi kaldırdınız ve
elinizi kaldırıyorsunuz. Bugün de göreceğiz, bundan sonra da göreceğiz.
Umuyorum ki
değerli arkadaşlarım, belki bizler belirli sıkıntıları çektik ama geliniz, bu
yasaları gündem maddesi yapın, yasaları siz getiriyorsunuz, gelecek
milletvekilleri bu sıkıntıyı çekmesin.
Unutmayın değerli
arkadaşlarım, giden dönemde burada her dediğini yerine getiren
milletvekillerinden 160 tanesi listeye giremedi değerli arkadaşlarım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) - Hiç merak etmeyin, temenni etmiyorum ama en azından 150’ye yakın
milletvekili bu dönemde yine listeye girmeyecektir. Onun için, özgürce düşünün
ve özgürce düşüncenizi ortaya koyun. Sizden bunları istiyorum.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Benim bu konuşmam
ne sizin işinize yarar ne de bizim işimize yarar ama gerçeklerin işine yarar
değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Meral.
Gündem dışı
ikinci söz, Sosyal Güvenlik Kurumunun uygulamaları hakkında söz isteyen Yozgat
Milletvekili Sayın Mehmet Ekici’ye aittir.
Buyurun Sayın
Ekici. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
2.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici’nin,
Sosyal Güvenlik Kurumunun uygulamalarına ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET EKİCİ
(Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzu saygıyla
selamlıyorum.
Bugün, bir
vatandaşın derdiyle ilgili olarak, aslında birçok vatandaşımızın derdiyle
ilgili olarak söz aldım. Cafer Civan ve Ayşe Civan, Kürtün-Gümüşhane’de oturan
ve Sosyal Güvenlik Kurumundan şehit çocukları münasebetiyle maaş alan 2 Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşıdır. Kurum aylıklarını bağlamıştır ancak 1/4/2004 ve 31/7/2009 tarihleri arasında kurum hatasından
kaynaklanan bir şekilde bugüne kadar yaptıkları 11.609 lira 90 kuruşluk fazla
ödemeyi yaşları seksen üç ve seksen beş olan bu 2 ihtiyar, şehit anne ve
babasından tahsil etmektedir. Elbette, fazla ve usulsüz ve yersiz ödemelerin
tahsili mümkündür. Ancak bu insanların bu yapılan hatada bir sorumlulukları
yoktur. Fazla veya Yersiz Ödemelerin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar
Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre, bu insanlar, borçlarını üç ay
içerisinde yatırmaz iseler kanuni faizleriyle birlikte ödemek durumundadırlar.
Sayın
milletvekilleri, yaşı seksen üç ve seksen beş olan ve yatalak olan insanların
11 milyarlık bir borcu ödemeleri, faiziyle birlikte peşin olarak ödemelerinin
mümkün olmadığı malumlarınızdır. Ben, Sosyal Güvenlik Kurumundan “Bu durumda
olan ne kadar mükellefiniz vardır?” diye sorduğumda, bu bir bilgisayar
hatasından kaynaklanan ve… Sosyal Güvenlik Kurumunun yaklaşık -2004 ile 2009
arasında- beş yıllık bir sürede atladığı bir hatasının vebalini mükellefine
yükletmemek gerektiği düşüncesiyle söz aldım. Bu durumda çok fazla dosya
vardır. Şimdi, Sayın Bakanımızdan rica ediyorum ve bu Sosyal Güvenlik Kurumu
Genel Müdürlüğünden rica ediyorum. Bu, yönetmelikle düzenlenen bir husustur.
Dolayısıyla, yapılan fazla ödemelerin aslını elbette almalıdır devlet ama ödeme
güçlüğü çeken bu insanlara bir de faiz yükü yüklememelidir. Bu noktada yüzlerce
dosya, Sosyal Güvenlik Kurumunun hatasından kaynaklanan dosya mevcuttur.
Dolayısıyla, bu insanlara yardım edilmeli, bu yönetmelik değiştirilmeli veya en
azından Kurum ve Bakanlık kendi hatasının farkında olarak, bu insanlara faiz
tahakkuk ettirmeden asıl alacağını alacağı bir düzenlemeye geçmelidir.
Bunu bir insanlık
görevi olarak kabul etmek gerekir, bunu bir devlet hatasının düzeltilmesi
olarak kabul etmek gerekir ve bu düzeltilme mutlaka yapılmalıdır diyor,
hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Ekici.
Gündem dışı
üçüncü, söz Necip Fazıl Kısakürek’in vefat yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen
Samsun Milletvekili Sayın Fatih Öztürk’e aittir.
Buyurun Sayın Öztürk. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
3.- Samsun Milletvekili Fatih Öztürk’ün,
Necip Fazıl Kısakürek’in vefatının 26’ncı yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
FATİH ÖZTÜRK
(Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 24 Mayıs 1983 gecesi sabaha
karşı vefat eden, inanç, fikir ve sanat dünyamızın en görkemli güneşi, büyük üstat Necip Fazıl Kısakürek’in
vefatının 26’ncı yılı münasebetiyle gündem dışı olarak söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle yüce Meclisi ve siz saygıdeğer milletvekillerini saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, büyük üstat Necip Fazıl 26 Mayıs 1905’te İstanbul’da doğdu.
Çocukluğu büyükbabasının İstanbul Çemberlitaş’taki
konağında geçti. İlk ve ortaöğrenimini Amerikan ve Fransız kolejleri ile
Bahriye Mektebinde tamamladı. Lisedeki hocaları arasında Yahya Kemal, Ahmet
Hamdi Akseki, İbrahim Aski gibi isimler vardı.
Necip Fazıl,
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünü bitirdikten sonra,
Millî Eğitim Bakanlığı bursuyla gönderildiği Fransa’da felsefe bölümünü
bitirdi. Türkiye’ye dönüşünde Hollanda, Osmanlı ve İş Bankalarında müfettiş ve
muhasebe müdürü olarak çalıştı. Robert Koleji, İstanbul Güzel Sanatlar
Akademisi, Ankara Devlet Konservatuvarı, Ankara
Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya fakültelerinde ders verdi. Sonraki
yıllarında edebiyata yönelerek fikir ve sanat çalışmaları dışında başka hiçbir
işle meşgul olmadı. Bütün bir ömrü sevgi ve heyecan hâline getiren, fikir
öfkesini mukaddes kabul eden çileli şair Necip Fazıl, bugün eserleriyle
yaşamaktadır. Dünyada Türkçe diye bir dil olduğu sürece de yaşayacaktır. Çünkü
o, sonsuzluk kervanının peşinde koşmayı, “Büyük Dost”a kavuşmayı hayatının
gayesi olarak görmüştü. Geride bıraktığımız yüzyılın kültür, sanat, edebiyat,
tefekkür ve aksiyon açısından olduğu kadar, siyasi ve edebî polemikleri,
ruhi arayışları, davası uğruna çektikleri çileleri ve duruşuyla Necip Fazıl
Kısakürek, anılmaktan ziyade anlaşılması gereken en önemli şahsiyetlerden
biridir.
Üstat Necip
Fazıl, annesinin arzusuyla şair olmak istedi. Bunu düşündüğünde henüz on iki
yaşındaydı ve ilk şiirleri Yeni Mecmua’da yayımlandı. Millî Mecmua, Anadolu,
Varlık ve Yeni Hayat dergilerinde çıkan şiirleriyle kendisinden söz ettirmeyi
başardı. Daha sonra Paris’e gitti ve dönüşünde yayımladığı “Örümcek Ağı” ve
“Kaldırımlar” adlı şiir kitaplarıyla edebiyat dünyasında patlama yaptı. Üstat,
“Kaldırımlar” şiirinde “Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta / Ben bu
kaldırımların emzirdiği çocuğum / Aman, sabah olmasın bu karanlık sokakta / Bu
karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!” diyerek… Onun hayatında bir dönüm
noktası olan “Kaldırımlar”, ruhunu ve gayesini yitirmiş bir cemiyette
bunalımlar yaşayan, bu yanlış gidişi değiştirmeye gücü yetmediği için mutsuz
bir entelektüelin şiiridir.
Necip Fazıl, bu
eserleriyle genç yaşta şöhreti yakalayarak çağdaş şairlerin önüne çıkmayı
başardı. Edebiyat çevrelerinde hayranlık, aynı zamanda heyecan uyandırdı.
1932’de “Ben ve Ötesi” adlı şiir kitabını çıkardığında henüz otuz yaşına
basmamıştı. Genç şair otuz yaşlarında şöhretin zirvesindeydi. Yirmi bir yaşında
yazdığı şiirleri ders kitaplarında okutulmakta, zamanın edebiyat tenkitçileri
tarafından bir mısrası bütün bir millete şeref vermeye yetecek şair olarak
değerlendirilmekteydi.
1943 yılında
neşretmeye başladığı ve fasılalarla 1978 yılına kadar devam eden Büyük Doğu
dergisinin isim babasıydı. Yine “Renk renk
hatıralarım oda oda silindi / Anne kokan bir Türkçem
vardı, o da silindi.” diyerek Türkçeyi en güzel, en anlaşılır biçimde
kullanılmasını isteyen, zengin, doyuran ve dolduran bir biçimde Necip Fazıl
kullanmaya çalıştı. O, Türkçeyi büyük bir dehanın kullanması gerektiği biçimde
kullandı. O, büyükleri, kahramanları sorgulayan, asla yağdanlık sevmeyen
biriydi. Fikir ve tefekkür adına herkesin övdüğü ve eksik yönlerini, görmediği
yönlerini görür ve eleştirirdi. Birçok önde gelen devlet adamını, aydın ve
politikacıyı yaptığı yanlış bir hareketten sonra arayıp ikaz eden, kanaat
önderlerine tesir eden bir şahsiyetti.
“Benim adım Bay
Necip, babamınki Fazıl Bey.” diye tanıtan Necip Fazıl, dışı Yavuz, içi Yunus
bir adamdı.
Necip Fazıl bütün
eserlerinde Yunus’un, Mevlânâ’nın, Şeyh Galib’in tasavvuf anlayışını yeni bir dille, bambaşka bir
söyleyişle yansıtan bir sanatçıydı. Aynı zamanda, dünya görüşü çerçevesinde
toplumsal bir oluşumu temellendirmeye çalışan bir devlet adamı, bir hareket
adamı ve aksiyoncu…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
FATİH ÖZTÜRK
(Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
…ülkeyi baştan başa dolaşıp konferanslar veren usta bir hatip, dergi
ve gazeteler çıkaran bir gazeteci ve yayıncı olarak kelimenin tam anlamıyla
fırtınalı bir hayat sürmüş ve aksiyon içinde her zaman ilgi merkezi olmuş
ilginç bir şahsiyetti.
Üstadın ölüm yıl
dönümünde onu rahmet ve minnetle anarken, onun ölümle alakalı şu sözleriyle
sözlerime son vermek istiyorum:
“Ölüm güzel şey,
budur perde ardından haber,
Hiç güzel
olmasaydı ölür müydü peygamber.”
Saygılar sunarım.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Öztürk.
Sayın Özensoy, 60’ıncı maddeye göre pek kısa söz hakkınızı
veriyorum.
Buyurun, bir
dakikalık süreniz var.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un,
Bursa Şevket Yılmaz Devlet Hastanesinde meydana gelen yangın nedeniyle
açıklaması
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bilindiği gibi,
bu sabaha karşı Bursa’da, Bursa Şevket Yılmaz Devlet Hastanesinde elim bir kaza
meydana geldi, bir yangın vakası meydana geldi ve 8 vatandaşımız hayatını
kaybetti. Ben 8 vatandaşımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı
diliyorum.
Bu yangının neden
olduğu, neden kaynaklandığı tabii ki, yetkililerin incelemelerinden sonra
meydana çıkacaktır. Ancak, ifade edilenlere göre, radyoloji bölümünde çıkan
yangının kablolara da sirayet etmesiyle birlikte, acil destek ünitesinde
yatanların sevkleri sırasında bir kısmının meydana geldiği, bir kısmının da
dumandan boğulduğu ifade ediliyor ve hastanede de yine aspiratör sisteminin
olmadığı ifade ediliyor. Ben bu tür vakaların, bizlere maalesef, bu acı
olayların bir örnek olması ve…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Özensoy.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır. Ayrı ayrı
okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü
ve 22 milletvekilinin, Turgutlu-Çal Dağı’nda yapılacak nikel madenciliği
faaliyetlerinin çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/377)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Manisa ili
Turgutlu ilçesinin
Bölgede deneme
üretimi için yapılan çalışmalarda birçok ağaç kesilerek ormanlık alanın zarar
görmesine neden olmuşlardır. İşletme süresince 200 binin üzerinde ağacın
kesileceği tahmin edilmektedir. Bu durum bölgedeki ormanlık alanın tamamen yok
olması demektir. Bölgedeki ağaçların kesilmesi ve dere yataklarının bozulması
nedeniyle erozyon artmış, daha önce hiç görülmemesine rağmen bazı köyler sel
felaketine maruz kalmıştır. Ayrıca nikel madeninin çıkarılmasında kullanılan
sülfürik asitin neden olduğu olumsuzluklarla ilgili şikayetlerde gelmeye başlamıştır.
Bölgenin en
önemli su havzası olan Gediz nehri Çal Dağının ve maden sahasının çok
yakınından geçmektedir. Bu nedenle yer altı ve yer üstü su kaynakları ile doğal
kaynaklar bundan olumsuz etkilenecektir. Projesinde işletme ömrü 15 yıl olarak
belirlenen maden tükendiğinde bölgede orman ve tarım alanları ile birlikte
nüfusu yüz bini bulan Turgutlu ilçe merkezimiz bu çevre kirliliğinden önemli
ölçüde zarar görecektir. Turgutlu Çaldağ bölgesinde, Musulcalı, Akköy, Çampınar,
İzzettin, Yakuplar, Temrek ve Sarıbey
köyleri bulunmakta bölge halkı geçimini tarım ve ormancılıktan sağlamaktadır.
Bölge halkı, geleceklerini karartmamak adına konuya duyarlılık göstermekte ve Çaldağ ormanlık alanlarına tarım arazilerine ve köylerine
sahip çıkmak için nikel madeni çıkarılmasına karşı olup, ülkenin en büyük çevre
felaketini önlemek adına, işletmenin kapatılmasını talep etmektedirler.
Turgutlu Çal Dağı bölgesinde nikel madeni çıkarılması ve işlenmesi
amacıyla kurulacak işletmenin; fayda-maliyet analizinin tespiti, ormanlar ve
tarım arazileri üzerine etkilerinin, nikel madeninin ayrıştırılmasında
kullanılacak olan sülfürik asidin, yer altı ve yerüstü su kaynakları, tarım
arazileri ve çevre üzerindeki kirletici etkilerinin ve çevre köylerde yaşayan
bölge halkının yaşam standartlarının ve sağlıklarının korunması, tedbirlerinin
araştırılması, işletme kapandığında ortaya çıkacak sorunların tespiti ve çözüm
önerilerinin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105 nci maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması açılmasını
arz ve teklif ederiz.
1) Şahin Mengü (Manisa)
2) Orhan Ziya
Diren (Tokat)
3) Ensar Öğüt (Ardahan)
4) Şevket Köse (Adıyaman)
5) Gürol Ergin (Muğla)
6) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
7) Zekeriya
Akıncı (Ankara)
8) Rasim Çakır (Edirne)
9) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
10) Hüsnü Çöllü (Antalya)
11) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
12) Fatma Nur Serter (İstanbul)
13) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
14) Fehmi Murat
Sönmez (Eskişehir)
15) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
16) Vahap Seçer (Mersin)
17) Faik Öztrak (Tekirdağ)
18) Nesrin Baytok (Ankara)
19) Hüseyin Ünsal (Amasya)
20) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
21) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
22) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
23) Ahmet Küçük (Çanakkale)
2.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 20
milletvekilinin, tütün sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/378)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Yaklaşık 400
yıldır topraklarımızda üretilen Türk tütünü; nefaseti, kokusu ve harmanları
ıslah edici özelliği ile dünya piyasalarında marka olmuş ve özel ürün konumuna
ulaşmıştır.
İhracatında dünya
birinciliğini tartışmasız sürdürdüğümüz Şark Tipi de denilen tütünümüzü,
yıllardır 100 bin tonun üzerinde ihraç ettiğimiz düşünülürse ve bu ihracattan
yaklaşık olarak bir yılda 450-500 milyon dolar kazandığımız düşünülürse tütünün
ekonomik değeri bir kez daha anlaşılabilir. Ayrıca; aile işletmeciliği
biçiminde yapılan tütün yetiştiriciliği, yaklaşık 750 bin insanımızın geçimine
katkıda bulunmaktadır. Ayrıca, tütünün bakım ve işleme safhalarında yaklaşık 15
bin, tütün mamulleri üretim tesislerinde yaklaşık 6 bin ve bu ürünlerin
pazarlama ve dağıtımı aşamasında yaklaşık 4 bin kişi olmak üzere toplamda 25
bin civarında yurttaşımız istihdam edilmektedir.
Bilindiği üzere,
4733 sayılı yasa ile 2002 yılından itibaren tütünde destekleme alımlarına son
verilmiştir. Üretici tütünlerinin alım satımında yazılı sözleşme esası
getirilmiş, sözleşmesiz veya sözleşme fazlası üretilen tütünlerin alım
satımının satış merkezlerinde açık artırma yöntemiyle yapılması öngörülmüştür.
Sözleşmeli üretim esasına göre üretilecek tütünlerin fiyatlarının alıcı ile
satıcı arasında varılacak mutabakat çerçevesinde belirlenmesi de esas
alınmıştır. Bu tarihten itibaren ise tütüncülüğümüz kötü bir gelişme
yaşamıştır. 4733 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği ve 2001 yılı ürünlerinin
alımının gerçekleştiği 2002 yılından 2008 yılına gelindiğinde ekici sayısında %
62 ve tütün üretiminde ise % 47,7 gibi çarpıcı bir azalma olmuştur. Tütün
üretimimizdeki bu düşüş ihracat rakamları ile iç talep rakamları dikkate
alındığında özellikle Ege ve Karadeniz bölgesinde üretilen tütünlerde toplam
ülke ihtiyacının çok altında kalmıştır. Özellikle son yıllarda tütün alım
fiyatlarının düşük seyretmesi ile tütün üreticileri tütün tarımından
uzaklaşmış, yaşanan kuraklığın da etkisi ile ihracatçı özel sektör firmaları
eksik kalan sipariş miktarlarını geçici bir çözüm olarak Tekelin stoklarından
karşılamışlardır. Gelinen nokta itibarı ile artık Tekel stoklarının da tükenmiş
olması nedeni ile önümüzdeki yıllar için böyle bir ikame imkanı
kalmamıştır.
Doğu ve Güneydoğu
Anadolu bölgelerinde üretilen tütünümüzde de kötü gidiş devam etmektedir. Doğu
ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde üretilen çeşitlere göre farklılık göstermekle
birlikte, bu tütünlere olan dış alıcı talebi düşüktür. Bununla birlikte yurt
içinde üretilen tamamı yerli tütünlerden oluşan sigaralarda yöre tütünlerinin
kullanımı devam etmektedir. Bu tütünlere olan iç talep miktarları ise maalesef
hızla düşmektedir. Örneğin; 2007 yılında bu tütünlerin iç piyasadaki tüketim
miktarı 7.650 ton iken 2008 yılında bu rakam 5.204 tona gerilemiştir.
Önümüzdeki yıllarda tamamen yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Doğu ve
Güneydoğu Anadolu bölgesinde tütün üretiminden ayrılan ekiciler için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın yapmış olduğu Alternatif Ürün
Projesi uygulaması ise maalesef başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
Tütün ve tütün
mamulleri konusunda yoğun çalışmalar yapan Tütün Eksperleri Derneği,
tütüncülüğümüzün ne kadar tehlikeli bir sürece girdiğini defalarca kez
uyarılarıyla göstermeye çalışmıştır. Bu konudaki çalışmalarını, aralıksız olarak
sürdürmektedirler.
Bu kapsamda;
tütün ve tütün ürünleri piyasalarımızın geçtiği bu zor durumda sorunlarının
tespit edilmesi, konunun uzmanları ile özel sektör temsilcilerinin görüşlerinin
alınması ve sorunlara çözüm yollarının üretilmesi amacıyla Anayasa'nın 98. ve
TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Şevket Köse (Adıyaman)
2) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
3) Ensar Öğüt (Ardahan)
4) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
5) Orhan Ziya
Diren (Tokat)
6) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
7) Gürol Ergin (Muğla)
8) Zekeriya
Akıncı (Ankara)
9) Rasim Çakır (Edirne)
10) Fatma Nur Serter (İstanbul)
11) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
12) Fehmi Murat
Sönmez (Eskişehir)
13) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
14) Vahap Seçer (Mersin)
15) Faik Öztrak (Tekirdağ)
16) Nesrin Baytok (Ankara)
17) Hüseyin Ünsal (Amasya)
18) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
19) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
20) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
21) Ahmet Küçük (Çanakkale)
3.- Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin,
mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/379)
Türkiye Büyük
Milet Meclisi Başkanlığına
Mevsimlik tarım
işçilerinin sosyal, ekonomik, sağlık ve barınma sorunlarının araştırılması ve
gereken tedbir ve önlemlerin alınması için, Anayasanın 98'inci, İçtüzük'ün 104
ve 105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması için gereğini arz ve talep
ederim.
1) Ahmet Türk (Mardin)
2) Emine Ayna (Mardin)
3) Fatma Kurtulan (Van)
4) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
5) Sırrı Sakık (Muş)
6) Ayla Akat Ata (Batman)
7) Bengi Yıldız (Batman)
8) M. Nezir
Karabaş (Bitlis)
9) Akın Birdal (Diyarbakır)
10) Aysel Tuğluk (Diyarbakır)
11) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
12) Hamit Geylani (Hakkâri)
13) Pervin Buldan (Iğdır)
14) Sebahat Tuncel (İstanbul)
15) Nuri Yaman (Muş)
16) Osman Özçelik (Siirt)
17) İbrahim
Binici (Şanlıurfa)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Hasip Kaplan (Şırnak)
20) Şerafettin
Halis (Tunceli)
21) Özdal Üçer (Van)
Gerekçe:
Ülkemizde
tarımdaki çalışma biçimleri arasında, koşulları en ağır çalışma biçimi
mevsimlik tarım işçiliği oluşturmaktadır. Açlık sınırında yaşayan mevsimlik
tarım işçi aileleri geçimlerini sağlamak için tüm aile bireylerinin iş gücüne
ihtiyaç duymaktadırlar. Mevsimlik tarım işçileri, tarımsal üretimin
gerektirdiği dönemlere göre her yıl Nisan ayında başlayarak Ekim sonuna değin
çeşitli yörelerde geçici işçi olarak çalışmaktadır.
Kırsal kesimden
gelen tarım işçileri ve yerli halk arasında ön yargılar duvar örmüştür. Bu da
karşılıklı ihtiyaç temelinde oluşmuş ekonomik faydalanmaya zarar vermektedir.
Mevsimlik çalışma alanlarına gidiş gelişler bütün aile bireyleri ile
yapılmaktadır. Ekonomik nedenlerle aileler kamyon kasalarında, minibüslerde
sıkışık ve güvenli olmayan şekilde yolculuk etmek zorunda kalmaktadırlar. Bu
nedenle tarım işçileri kimi trajik olayların ardından gündeme gelmekte sonra da
unutulmaktadır. Bu trajik vakaların çoğu trafik kazasıyla gelen ölümlerdir.
24/05/2009 tarihinde
Mersin'in Erdemli ilçesine bağlı Karahıdırlı köyünde
tarım işçilerini taşıyan minibüs kazasında 4’ü ağır 24 kişi yaralandı.
22/05/2009 tarihinde
Urfa’nın Siverek ilçesinde tarım işçilerini taşıyan kamyonet kazasında 1 kişi
öldü. Kamyonetin kasasında bulunan çoğu kadın olmak üzere 33 kişi yaralandı.
16/05/2009 tarihinde
Urfa'nın Siverek ilçesinde, tarım işçilerini taşıyan bir traktörün devrilmesi
sonucu 6 kişi yaralandı.
07/05/2009 tarihinde
Şanlıurfa'dan Adana'ya gelen tarım işçilerinin, etkili olan sağanak yağış
nedeniyle 50 çadırı sular altında kaldı. Yaklaşık 500 kişi ölüm tehlikesi
geçirdi.
12/03/2009 tarihinde
Adana'da tarım işçilerini taşıyan midibüs kazasında 1 kişi hayatını kaybetti,
22 kişi yaralandı.
09/03/2009 tarihinde
Adana'nın Küçük Dikili Beldesinde tarım işçilerini taşıyan iki minibüsle bir
kamyonun çarpışması sonucu 67 kişi yaralandı.
Benzer üzücü
olayların tekrarlanmaması için alınması gereken önlemler acil alınmalıdır.
Ayrıca tarım işçilerinin yaşam koşulları da elverişsiz olup, aileler ilkel
çadırlarda barınmaktadırlar. ILO'nun 2002'de
yayınladığı “Türkiye'de Gezici ve Geçici Kadın Tarım İşçilerinin Çalışma ve
Yaşam Koşulları ve Sorunları Raporu”na göre, tarım işçilerinin barınma yerleri
ve çevrelerinde tuvalet, banyo ve çamaşır yıkama yerlerinin bulunmaması
temizlik ve sağlık açısından sakıncalar yarattığı, aldıkları düşük ücreti
biriktirmelerinden dolayı yetersiz beslenmekte olduklarına dikkat çekmiştir.
Çadır yerleşimleri açık alanda ve uygunsuz yerlerde kurulduğu için akrep,
yılan, kene gibi tehlikelere de korumasız bir ortam oluşturmakta ve çadır
yerleşimlerin su kenarlarında olmasından dolayı yoğun sivrisinek görülmekte ve
buna bağlı olarak da sıtma vb. hastalıklara rastlanılmaktadır.
Mevsimlik tarım
işçiliği ilköğretim çağındaki çocukların eğitime devamını etkileyen önemli
nedenlerden biridir. Her yıl ailesi ile birlikte tarım işçiliğine giden
binlerce ilköğretim öğrencisi çocuğun eğitim yılı sona ermeden okullarını terk
etmelerine ve okulların açılmasından en az bir ay sonra dönmelerine neden olmaktadır.
Tüm dünyada
tarım, çocuk işçiliğinin en fazla olduğu sektör durumundadır. Çocuk işçilerin
yüzde 70’inin bu alanda çalıştığı tahmin edilmektedir. Tarım sektöründe çalışan
çocukların 132 milyonu 5-14 yaş grubundaki kız ve erkek çocuklarıdır. Özellikle
tarım kesiminde çalışan kız çocuklarının yükü ağırdır. Uluslararası Çalışma
Örgütü'nün (ILO), 182 Sayılı Sözleşmesi en kötü biçimlerdeki çocuk işçiliğinin
18 yaş altındaki tüm çocuklar için yasaklanması ve ortadan kaldırılmasına
yönelik acil önlemler alınmasını gerektirmektedir.
Her türlü sosyal
imkândan yoksun olan ailelerin, ekonomik durumlarının da ülke ortalamasının çok
altında olan ve genellikle tek geçim kaynaklarının mevsimlik tarım işçiliği
olduğundan dolayı, mevsimlik tarım işçilerinin sosyal, ekonomik, sağlık ve
barınma sorunlarının analizinin yapılması ve gereken tedbir ve önlemlerin
alınması için bir araştırma komisyonu kurulması gerekmektedir.
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
ön görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/198) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmelerinin Genel Kurulun, 26/5/2009 günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
Tarih:
25.5.2009
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
26.05.2009 Salı günü (Bugün) toplanamadığından, Grubumuzun “TBMM Genel Kurul
Gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmının 143. sırasında yer alan 10/198 esas nolu, “Ülkemizdeki
İşsizlik Sorunlarının ve Buna Bağlı Gelişen İç Göçün Araştırılarak
İnsanlarımızın Sıkıntılarının Giderilmesine Yönelik Çözümlerin Geliştirilmesi,
Alınması Gereken Tedbirlerin Tespit Edilmesi ve Bunlara İlişkin Yapılacak
Düzenlemelerin Ele Alınabilmesi İçin Anayasanın 98. ve İç Tüzüğün 104 ve 105. Maddeleri Gereğince”
Meclis araştırması önergesi görüşmelerinin 26 Mayıs 2009 tarihinde yapılmasının
İç Tüzüğün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulması
önerilmiştir.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkan Vekili
BAŞKAN – Önerinin
lehinde konuşmak üzere Aydın Milletvekili Sayın Ertuğrul Kumcuoğlu.
Buyurun Sayın Kumcuoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Milliyetçi Hareket Partisinden bir grup
arkadaşımızın vermiş olduğu bir önerge üzerinde görüş ve değerlendirmelerimi
arz etmek üzere huzurlarınızdayım.
Söz konusu
önerge, Türkiye’de artık son zamanlarda aşırı derecede ciddi bir önem kazanmış
olan işsizlik sorununu ve işsizlik sorununu takip eden iç göç sorununu
araştırmak, bu olayın nereden, nasıl kaynaklandığını görüp anlamak ve buna
karşı bazı tedbirler getirme imkânlarını araştırmak üzere verilmiştir.
Değerli
arkadaşlarım, AKP Hükûmeti, zaman zaman
mukayeselerini 2002 yılına da yayarak, 2002’den bu yana AKP Hükûmetinin
hangi konularda, nasıl önemli mesafeler almış olduğunu ifade etmek için bu kürsüyü
çok yakın şekilde kullanmaktadır. Zaman zaman buna
hepimiz yakından şahit oluyoruz.
Şimdi, gelelim,
biz de bu konuda bir mukayese yapalım, bakalım Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti ne kadar başarılı bir hükûmetmiş
ve bu konuda başarılarını da hep beraber alkışlayalım!
Bakınız,
Türkiye’de işsizlik: 2000 yılında toplam işsizliğin toplam istihdama oranı
yüzde 3,9; 2006 yılında yüzde 6,5; 2007 Aralığında yüzde 10,6; 2008 Aralığında
yüzde 15,5 ve 2009 Şubatında yüzde 16,1.
Değerli
arkadaşlarım, İktidarınızda Türkiye’de işsizlik yüzde 3,9’dan yüzde 16,1’e
çıkmış ve siz hâlâ Türkiye’de Türkiye'nin doğru ve iyi yönetildiğini iddia
ediyorsunuz.
EYÜP AYAR
(Kocaeli) – 2000 yılında iktidarda MHP vardı!
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) – Nereden nereye…
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) – Bu konunun üzerinde sizleri, düşünmeye teklif ediyorum.
Onlar sizin düşünmenize engel olmak için ellerinden geleni yapıyorlar ama sizin
de gözünüzü açmanız lazım. Düşünmek Allah’ın insanoğluna bahşettiği en büyük
meziyetlerden birisidir.
Değerli
arkadaşlarım, zaman zaman bu kürsüde bir kurumumuzun
sürekli olarak misyonundan uzaklaştığı ve sürekli
olarak itibar kaybına uğradığını dile getiriyorum. Bu, TÜİK müessesesidir. TÜİK
müessesesi dört harften müteşekkil gibi görünürse de sonunda 3K harfi vardır.
TÜİK, Türkiye’de iktidarı kollama ve koruma kurumuna dönüşmüştür. Zaman zaman Türkiye’de rakamlarla oynayarak, istatistiklerle
oynayarak cumhuriyetin tarihinde görülmemiş bir biçimde Türkiye’de iktidara
hizmet etmeyi özel misyonu olarak gören bir kurumla
karşı karşıyayız. Ama herkes bilir ki en kötü saat bile günde 2 defa doğruyu
gösterir. İşte, bu efendim, doğruyu
gösterdiği anlardan biri de şu anda elimizde. Bu da Türkiye
Cumhuriyeti Başbakanlık Türkiye İstatistik Kurumunun Haber Bülteni. Bakın
işin ciddiyetine. 15 Mayıs 2009 tarihli elimizde bir belge var: “2009 yılı
Şubat ayında Türkiye işsizlik genelde yüzde 16,1’e vurmuş. Bu tarım dışı
sektörde -yani sanayi ve hizmetlerde- yüzde 19,8 ve genç nüfusta işsizlik oranı
da yüzde 30,1.”
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye’de her 3 gençten 1’isi işsiz.
Şimdi, tabii,
bakın, yine aynı metinden, Hükûmetin metninden
hareket ediyorum: “Türkiye genelinde işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine
göre 1 milyon 125 bin kişi artarak 3 milyon 802 bin kişiye yükselmiştir.”
1 milyon kişiyi
son bir yıl içinde işsiz bıraktınız. Bu insanları sadece işsiz ve aşsız
bırakmadınız, bu insanları aç ve açıkta bıraktınız. Bu ne oluyor? Bu
beraberinde çok ciddi bir sorun da getiriyor. Ne yapıyor? Göçü tahrik ediyor,
işsiz insanlar kendilerine “Acaba daha iyi iş imkânları, aş imkânları bulabilir
miyiz?” diye bir yerden öbürüne, özellikle köylerden kentlere akıyorlar ve son
senelerde köylerimiz artık yaşanılır olmaktan çıkmış, kasabalarımız köyleşmiş,
şehirlerimiz varoşlardan ibaret garip yerleşim birimlerine dönüşmüştür.
Dolayısıyla, bugün Türkiye’de işsizlik meselesinin sadece başlı başına ele
alınması yetmez, işsizlik sorununun iç göçle birlikte ele alınması ve
Türkiye’de işsizlik sorununun getirdiği sosyoekonomik, sosyokültürel dengesizliklerin
inceden inceye, derli toplu bir şekilde araştırılması gerekmektedir.
Değerli
arkadaşlarım, bizim çocukluğumuzda, gençliğimizde akşam gazeteleri çıkardı.
Akşam gazetelerinde… Gazete satabilmek için, gazeteyi satan çocuklar: “Cinayeti
yazıyor, cinayeti yazıyor!” diye bağırırlardı. Yani, bundan yirmi, otuz, kırk
sene önce Türkiye’de cinayet istisnai bir olaydı, ama bugün gazetelerin 3’üncü
sayfalarını okumaktan artık içtinap etmeye başladık. Gazetelerin 3’üncü
sayfalarını okuyamıyoruz, gazete okuyamıyoruz, televizyon seyredemiyoruz.
Türkiye’de müthiş bir sosyal huzursuzluk ve sosyal karmaşa var. İnsanlar
mutsuz. Niçin mutsuz? Çünkü, insanlar işsiz ve aşsız.
Bundan bir süre önce Mardin’in Bilge köyünde husule gelen olayı siz sadece
töreyle izah edemezsiniz, başka meselelerle izah edemezsiniz. Çünkü, Türkiye’de yüzyıllardır aynı töreler, aynı
gelenekler, aynı sistem bakiyken bu tür olaylara rastlanmıyordu. Bu tür
olaylara, maalesef, zamanı iktidarınızda rastlanmaktadır ve zamanı
iktidarınızda bu tür tatsız olaylar aldı başını gidiyor. Onun için, gelin hep
beraber bu konuları inceleyelim.
Şimdi, biz bu
konuda ne istiyoruz? Diyoruz ki: Gelin bu konuyu araştıralım. Neden? Bakın, AKP
olarak sizin devlete ne anlam verdiğinizi, devlete nasıl bir işlev
yüklediğinizi, devletin toplum içindeki misyonunun ne olduğu, yerinin ne olduğu
konusundaki görüşlerinizi ve düşüncelerinizi anlamakta güçlük çekiyoruz. Çünkü
bunları açıkça ifade etmekten kaçınıyorsunuz. Ama bu topraklar üzerinde öteden
beri devlet yönetiminin temel kurallarından birisi istişaredir. Demokrasiler
istişare rejiminin en ileri safhası, en kurumlaşmış safhasıdır ve
demokrasilerde en üstün istişare makamı burasıdır, Türkiye Büyük Millet
Meclisidir.
Gidip İstanbul’da
iş adamlarıyla istişare ediyorsunuz. Gidiyorsunuz Almanya’da Schröder’le
Türkiye’de hiçbir Türk vatandaşıyla sarmaş dolaş olmadığınız şekilde sarmaş
dolaş olup istişare ediyorsunuz, ama Türkiye'nin meselelerini, Türk insanının
meselelerini, Türkiye’de işsiz güçsüz, aç, çıplak insanın meselelerini gelip bu
çatı altında bu milletin temsilcileriyle tartışmaktan, onlarla istişare
etmekten içtinap ediyorsunuz.
Peki, Türkiye
Büyük Millet Meclisi ne için burada var? Bu millet seçilerek niye buraya
gelmiş? Ama AKP milletvekilleri olarak siz diyebilirsiniz ki “Efendim, bizi
buraya Başbakan getirdi. Binaenaleyh biz, ne derse onu yapmak durumundayız.”
Hayır arkadaşlar, biz
muhalefet milletvekili olarak Başbakana hiçbir şey borçlu değiliz. Biz, burada
Türkiye’nin meselelerini iyi niyetle ve elimizden gelen uzmanlık birikimimizle
devreye sokarak tartışmak, araştırmak, efendim bu konuda belli neticeler
çıkarmak ve çıkardığımız bu neticelere göre sadece Hükûmete
değil, devletin bütün organlarına, sadece devlete değil, millete, milletin
birçok sivil toplum örgütüne yön göstermek, yol göstermek istiyoruz.
Böyle bir
uygulamadan, böyle bir araştırmadan, böyle bir çalışmadan niçin kaçıyoruz?
Benim samimi
önerim, partim adına, şahsım adına samimi önerim şudur: Arkadaşlar, bakın,
Türkiye Büyük Millet Meclisi ve buradaki müzakereler kamuoyunda artık eski
ilgiyi görmüyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi, artık bu insanlığın, Türk
milletinin ikinci, üçüncü derecede gördüğü müesseseden biri hâline dönüşmek
durumunda.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir
dakika ek süre veriyorum. Tamamlayın lütfen.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) – Eğer siz bu milletin meselelerini doğru olarak, yoğun
olarak, samimi olarak, objektif olarak getirip bu kürsüden tartışmazsanız Türkiye’de sağlıklı bir
demokrasi vardır diyemeyiz. Onun için, gelin hep beraber
Türkiye’de işsizin, aşsızın, açıkta olanın, aç olanın, hasta, sakat, özürlü
olanın, derdi olanın, sıkıntısı olanın, sorunu olanın sorunlarını, dertlerini,
sıkıntılarını burada görüşelim ve bulduğumuz sonuçlardan tedbirler çıkaralım,
çıkardığımız tedbirleri kamu görevlilerine intikal ettirelim, onlar da onları
hayata intikal ettirsinler ve böylece bu milletin Meclisi olduğunu gösterelim
ve bu millete karşı olan borcumuzu ödeyelim.
Ben bu duygu ve
düşüncelerle söz konusu araştırma önergemizin kabulünün yerinde ve isabetli
olacağı inancıyla hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Kumcuoğlu.
Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisinin aleyhinde ilk söz, Giresun Milletvekili Sayın
Nurettin Canikli’ye aittir.
Buyurun Sayın Canikli. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Milliyetçi Hareket
Partisinin grup önerisi aleyhine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, grup önerisiyle -biraz önce Sayın Kumcuoğlu
da ifade etti- istihdam ve işsizlikle ilgili konuların, hususların
araştırılmasına ilişkin bir önerileri var. Şimdi, tabii, konu açılmışken
aslında bu konuları tartışmak için bir fırsat yaratıldığı için ben teşekkür
ediyorum arkadaşlara; bu yönüyle olumlu bir katkı sağlamışlardır. Gerçekten bu
konuları konuşmamız lazım, tartışmamız lazım, değerlendirmemiz lazım.
Değerli arkadaşlar, önce şunu ifade edelim: 2002 yılında genel
işsizlik oranı yani Hükûmetimiz devraldığında
hepinizin bildiği gibi -biraz önce de ifade edildi- yüzde 10,3. Şu anda yüzde
16,1. Doğru, gerçekten, genel işsizlik oranına yani tarım kesimi ve tarım dışı
kesimin birlikte işsizlik oranına bakıldığında 2002 yılında AK PARTİ
devraldığında 10,3’ten bugün 16,1’e çıktığını görürsünüz. Bu rakam, devletin yayınladığı rakamlar, doğrudur, net olarak biz
de ifade ediyoruz ama gerçek anlamda bir değerlendirme yapabilmek için biraz
daha derinlere, detaya inmek lazım değerli arkadaşlar. Bu detaylı
değerlendirmeye geçmeden TÜİK’le ilgili de birkaç şey
söylemek istiyorum.
Türkiye
İstatistik Kurumu bundan on yıl önce, on beş yıl önce hangi kriterlere
göre çalışıyor ve dataları yayınlıyor ise bugün de aynı kurallara, aynı
kriterlere göre bu görevini ifa etmektedir. O günden bugüne kadar TÜİK’in çalışma biçiminde ve rakamların ortaya çıkartılması
yöntemlerinde herhangi bir subjektif değişiklik söz
konusu olmamıştır. Dolayısıyla rakamlar…
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) - Sabah başka, öğleden sonra başka…
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) - Bakın, bugün de yani 16,1
olarak görülen, yükselmiş olarak görülen işsizlik oranı da yine TÜİK’in yayınladığı rakamlar.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) – Sabahleyin ayrı yazıyorlar, akşamüstü ayrı yazıyorlar.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Dolayısıyla, bu devletin kuruluşudur, on beş yıl önce neyse bugün
de aynıdır. Bunun altının çizilmesi gerekiyor.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) – Hiç de öyle değil!
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Gelelim…
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) - Öyle değil…
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Arkadaşlar, doğruları söylüyoruz yani ve sizin söylediğiniz, biraz
önce Sayın Kumcuoğlu’nun söylediği rakamları da ben
teyit ediyorum.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) – Yanlış söylendiğini… Kendileri düzeltti.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – 10,3’ten 16,1’e çıktığı yanlış mı?
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) – Kendi yanlışlarını aynı gün kendileri düzelttiler.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Şimdi değerli arkadaşlar… Ara sıra elbette hata yapılabilir.
Şimdi gelelim
detaya. Tarım dışı sektörler ve tarım sektörüyle birlikte değerlendirildiğinde
işsizlik oranı bu: 10,3’ten 16,1’e gelmiş. Bu sektörleri, detaylı ve daha
kapsamlı, daha sağlıklı bir değerlendirme yapmak için ayırmamız lazım. Tarım
dışı sektörle tarım sektöründeki istihdamla ilgili gelişmeleri ayırmamız lazım.
Şimdi, bakın,
değerli arkadaşlar, tarım sektöründe istihdam oranı, 2002 yılında tarımsal
istihdam oranı yüzde 34,9; bugün bakıldığında, 2009 Şubat itibarıyla yüzde
22,2.
AKİF AKKUŞ
(Mersin) – Tarımı bitirdiniz!
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Bunun anlamı şu, bunun anlamı şu: Tarım kesiminden çok yoğun bir
şekilde tarım dışı alanlara kayış var, talep var.
AKİF AKKUŞ
(Mersin) - İşsizliğe doğru…
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Şimdi, tarımsal…
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) – Vatandaş aç kaldı, varoşlar aç kaldı. Aç kaldı, pakete taşıdınız,
pakete, kömüre taşıdınız.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Arkadaşlar, şimdi, bakın, OECD’nin… Gelişmiş ülkelerde bu oran
yüzde 5 ile 14 arasındadır yani toplam istihdam oranı, toplam çalışanların
tarım kesimindeki oranı gelişmiş ülkelerde yüzde 5 ile 14 arasındadır.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) – Buğdaya para vermediniz, süte para vermediniz.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri…
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) - Biz devraldığımızda bu oran 34,9’dur, bugün 22,2’ye düşmüştür.
Hâlen, OECD, gelişmiş ülkelerin tarım-istihdam oranı itibarıyla
karşılaştırıldığında çok yüksektir. Bazı ekonomistler, bazı akademisyenler,
gelişmenin kriterlerinden bir tanesinin de tarımdaki
istihdam oranı olduğunu söylerler ve bu doğrudur çünkü tarımdaki istihdam
imkânları sınırlıdır ve bütün gelişmiş ekonomilerde tarımsal üretim artarken
tarım istihdamı azalmaktadır. Neden? Tarım dışı sektörlerde istihdam imkânları,
iş imkânları sağlanmaktadır.
Şimdi, bakın,
değerli arkadaşlar, rakamlar itibarıyla konuşursak 2002’de tarımdaki istihdam
edilen işçi sayısı 7,458 bin yani 7 milyon 458 bin. Bugün ne kadar? 4 milyon
390 bin. Yani yaklaşık 3 milyon kişilik, bir tarım sektöründe istihdam azalması
meydana gelmiştir ve bu azalma olurken tarımda üretim azalmamıştır. Bu çok
önemli, değerli arkadaşlar. Yani tarımda çalışan, neredeyse yarı yarıya düşmüş
çalışan insanların sayısı ama üretim azalmıyor. Bu ne anlama gelir? Bütün
ekonomistler bilir, demek ki bu gizli işsizlik. Yani bir başka ifadeyle aslında
bunlar tarım sektöründe gerçek anlamda üretime katkı sağlamayan insanlar.
Gerçek anlamda istihdam yok ve bu kaçınılmaz zaten. Hâlen
yüzde 22,2 olan bu oran, gelişmiş ülkelerde yüzde 5 ile 14, en yüksek
Yunanistan’da 12-14 civarında, diğer ülkelerde 5’le 12 arasında değişiyor,
bizde hâlen yüzde 22 ve gelişme yolunda olan bir Türkiye’de bu dönüşümün yani
tarım dışı, tarım sektöründen tarım dışı alana istihdam kaybı da kaçınılmazdır,
bu talebin oluşması da kaçınılmazdır.
AKİF AKKUŞ
(Mersin) – Nereye gitti bu insanlar, nereye?
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) - Peki, gelelim esas konuya: Tarım dışı sektörlerde ne olmuş? Yani sanayide,
ticarette, inşatta ne olmuş? Bakın, tarım dışı istihdam rakamı 2002 yılında 13
milyon 896 bin iken -en son yayınlanan rakamlar bunlardır- 2009 Şubat
itibarıyla, değerli arkadaşlarım, 15 milyon 389.
AKİF AKKUŞ
(Mersin) – Yalanın batsın ya!
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) - 2002’deki 13 milyon 896 binden, 2009 Şubatındaki 15 milyon 389.
Devletin rakamları, aksini hiç kimse iddia edemez, gelsin konuşalım.
AKİF AKKUŞ
(Mersin) – Bütün fabrikalar kapandı, fabrikalar!
OKTAY VURAL
(İzmir) – İşsizlik artıyor!
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) - Yani biraz önce 10,3-16,1 de TÜİK’in
rakamları, bunlar da TÜİK’in rakamları değerli
arkadaşlar. Bunlar çok net, tartışmasız rakamlardır.
Bu tablonun
anlamı ne biliyor musunuz? Bakın, toplum dönüşüyor, toplum gelişiyor, tarım
toplumundan daha çok sanayi toplumuna doğru kayıyor. Bunun yansıması nedir?
Yansıması budur. Yani AK PARTİ Hükûmeti, AK PARTİ hükûmetleri, İktidarı bütün bu sıkıntılara rağmen, dünyanın
yaşadığı yüzyılın en büyük krizine rağmen istihdamda tarım dışı alandaki, tarım
dışı sektörlerdeki istihdamda yaklaşık…
AKİF AKKUŞ
(Mersin) – Sayın Vekilim, yalan makinesinden mi geldiniz?
BAŞKAN – Sayın
Akkuş…
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – …1,5 milyona yakın yeni istihdam imkânı yaratmıştır, oluşturmuştur.
Bunun takdir edilmesi gerekir, altının çizilmesi gerekir değerli arkadaşlarım,
bütün dünya kasıp kavrulurken. Peki, işsizlik oranının yüksekliği nereden
kaynaklanıyor?
OKTAY VURAL
(İzmir) – 1 milyon 200 bin, işsiz kaldı!
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Nereden kaynaklandığının tek bir nedeni var, biraz önce ifade
etmeye çalıştım: Tarımda çalışan, aslında çalışıyor gibi gözüküp de aslında
çalışmayan, üretime katkı sağlamayan, gizli işsiz olan insanların tarım dışı
sektörlerde iş talep etmesi nedeniyle rakam yükselmektedir. Bir başka ifadeyle,
tarımdaki istihdam oranını, 2002’deki aynı oranı koruduğumuz takdirde, yani
varsayalım ki 2002’de devraldığımızda tarım kesimindeki istihdam oranı aynen
korunmuş ve değişmemiş varsayımıyla hareket ettiğinizde, işsizlik oranlarını
buna göre revize ettiğinizde, işsizlik oranında bir artış yok değerli
arkadaşlar. Tarımdan gelen…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Yok, gerçekten yok!
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Rakamlar bunlar. [MHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar (!)]
Tekrar
söylüyorum, bakın tekrar söylüyorum; rakamlarla konuşuyorum. Konuştuğum şey
bilimsel, bilimsel.
AKİF AKKUŞ
(Mersin) – Fabrika bacaları tütmüyor artık.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Yani hepsinin altının dolu, hepsi rakamlarla ifade ediliyor değerli
arkadaşlar. (MHP sıralarından gürültüler)
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – İşsizlik rakamında kendinizle yarışıyorsunuz, doğru!
BAŞKAN – Sayın
Yıldız… Sayın Korkmaz…
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – İşsizlik sorunu yok demiyorum, bu bir sıkıntı değildir demiyorum.
Bakın, farklı şeyler konuşuyoruz değerli arkadaşlar. Elbette işsizlik
problemdir, ciddi bir problemdir, Türkiye'nin ciddi bir problemidir.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) – İnsanlar kendi kendine…
BAŞKAN – Sayın
Yalçın…
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Ama şunu söylüyorum: AK PARTİ hükûmetleri
esas yapması gereken görevlerinin farkındadır.
RECEP TANER (Aydın) – Toprakları İsrail’e pazarlayalım mı,
toprakları İsrail’e verelim mi!
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Ve tarım dışı alanlarda, nerede; sanayide, hizmetlerde, ticarette,
inşaatta yeni istihdam oluşturabilmektedir, krize rağmen oluşturabilmektedir.
Türkiye geçmiş
yıllarda da krizler yaşadı; 1987’de, 1994’te, 2001’de. O dönemdeki tarım dışı
sektör rakamlarına bakın, tarım dışındaki sanayide, ticarette ve inşaatta
çalışan insanların sayısına bakın değerli arkadaşlarım. Bu dönemde, yüzyılın en
büyük krizine, küresel krizine rağmen tarım dışı istihdamda 1,5 milyon artış
vardır. Bu son derece önemlidir.
Haa, eğer hoşunuza
gidecekse şunu da söyleyeyim: Bakın, elbette krizden sonra, krizin bir yansıması
olarak işsizlik rakamlarında tarım dışı alanlarda dahi bir artış meydana
gelmiştir, doğrudur ama bu hangi rakamlardır? Bizim rakamlarımızdır.
AKİF AKKUŞ
(Mersin) – Sayın Vekil, kriz teğet geçti, teğet!
BAŞKAN – Sayın
Akkuş…
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – 2006 yılı rakamlarına baktığınızda, 2006 yılındaki tarım dışı
istihdam rakamlarıyla bugünün tarım dışı istihdam rakamlarını
karşılaştırdığınızda, gerçekten yaklaşık 800 bin civarında bir işsizlik artışı
olmuştur ve bu, tamamen yaşanan krizin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır ve
2006 yılı rakamları da AK PARTİ Hükûmetinin
rakamlarıdır. Yani AK PARTİ hükûmetleri kendisiyle
yarışıyor; zirveye ulaştı. İşsizlik oranında ciddi anlamda katkı sağlandığı bir
dönemdir 2006.
S. NEVZAT
KORKMAZ (Isparta) – İşsizlik rakamında
kendinizle yarışıyorsunuz, doğru!
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Ama önceki iktidarlardan devraldığımız rakamlar itibarıyla
bakıldığında tarım dışı sektörlerde 1,5 milyonluk bir istihdam artışı
sağlanmıştır. Bunu hiç kimse inkâr edemez.
Özetle söylemek
gerekirse: Bu sorunun çözülmesi için gereken her türlü tedbir de alınmaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
2008’in ikinci
yarısından itibaren talebin artırılmasına yönelik veya toplam maliyeti 55
milyar ya da eski ifadeyle 55 katrilyon olan düzenlemeler uygulamaya
konulmuştur ve bunun sonucu olarak değerli arkadaşlar, bakın, bu hep
soruluyordu: “Neden tedbir almıyorsunuz?” “Tedbir almıyorsunuz, kriz inanılmaz
boyutlarda, niye Hükûmet tedbir almıyor?” Tedbir
aldık ve bu tedbirlerin de şu anda rakamlara yansımaları ortaya çıkmaya
başlamıştır değerli arkadaşlar.
Talebi ölçen en
objektif kriter nedir? Tüketici Güven Endeksi. En dip
noktaya kasım ayında ulaşıyor, 2008’in Kasım ayında. Yani
toplumdaki tüketim eğilimini, talebin seviyesini gösteren rakam bu. Kasım
ayında yüzde 68,8; Hükûmetimizin aldığı tedbirlerle
-bakın değerli arkadaşlar, bunu bütün ekonomistler bilir- aralıkta yüzde
69,90’a, ocakta yüzde 71,56; şubatta 74,01; martta
74,77 ve nisanda yüzde 80’e ulaşmıştır değerli arkadaşlar. Talepteki artışın
istihdam ve üretime yansıması elbette bir gecikmeyle olur, altı ve dokuz aylık
bir süreyle gecikmeyle olur ve inşallah istihdam rakamlarına da bu olumlu
gelişmeler, kıpırdamalar ve -ciddi kıpırdama bunlar- hareketlenme…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Canikli.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Önergenin aleyhine oy vereceğimi ifade eder, saygıyla selamlarım.
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, Nurettin Bey Parlamentoya bilgi verirken tarımda
istihdamın azaldığından bahsediyor ama görüyoruz ki 15 Mayısta yayınlanan TÜİK raporuna göre
tarımdaki istihdam 206 bin artmış.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Hayır, hayır Sayın Başkan…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Şimdi demek ki bu, geriye dönüş. Böyle bir metot var mı?
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Yani 2002
rakamları -çok net olarak burada ifade ediyorum- doğru değildir.
Hiç kimseden bugüne kadar öyle bir iddia olmadı.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Burada yazıyor.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Aydın) – Yazıyor…
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Öyle bir iddia olmadı. İlk defa böyle bir iddia 2002’den bugüne
kadar tarım istihdamında ciddi azalmalar…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Efendim, Türkiye İstatistik Kurumu, 206 bin kişi artmıştır tarım
istihdamı, sanayide 287 bin…
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Ne zaman artmıştır Sayın Vural? Yapmayın Allah aşkına! Bakın,
rakamlar çok net, girin TÜİK’in sitesinden bunları
görebilirsiniz.
BAŞKAN – Her
ikinizde de netice hasıl oldu.
Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisi lehinde Kocaeli Milletvekili Sayın Cevdet Selvi.
Buyurun Sayın Selvi. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
M. CEVDET SELVİ
(Kocaeli) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; ilk önce hepinizi… Bu,
Türkiye’nin yakıcı hâline gelmiş Meclis araştırmasıyla ilgili görüşlerimizi
söylemek üzere huzurunuza geldim. Hepinize saygı ve sevgilerimi sunarım.
Olayı dinlerken,
sanki Türkiye’nin dışında, sanki bu Meclis Türkiye’nin gerçeklerinden uzak,
halkın yaşadığı olayları fark edememiş bir Meclis görüntüsü olduğunu düşünmek
mecburiyetinde kaldım. Rakamlar söylendi; işsizlik şu, efendim çiftçilerin
durumu bu. Yahu, Türkiye’de, artık sorumlu insanlar, hele milletvekili olanlar,
siyasi sorumluluk alanlar kapıya çıkamaz hâle geldi. Ben
şaşırıyorum, üniversite mezunu olmuş, askere gitmiş, masterini
yapmış insanların, o gençlerin ancak üçte 1’i iş bulma şansına sahip olan
Türkiye’de, nüfusun genç olduğu Türkiye’de, üretimden vazgeçilmiş, yabancı
ülkelerin ürünleri alınarak, tarlasında üreten, ailece üreten insanlar üretemez
hâle getirilmiş, şehirlere göç ettiği açıkça görünen insanlar ortadayken, iş
peşinde, her türlü mesleğe sahip olanlar asgari ücretle iş peşinde koşarken,
buraya çıkıp rakamlar söyleyip, âdeta “Türkiye’de işsizlik yok, azaldı” demenin
ben bir anlamlı savunma olduğuna inanmıyorum.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Milletin aklıyla alay ediyorlar Sayın Başkan.
M. CEVDET SELVİ
(Devamla) – Türkiye’de bütün yapılan araştırmalarda, birinci yakıcı olay
işsizlik ve yoksulluktur. Dünyada hatırı sayılan otuz beş ülkenin içinde, Güney
Afrika hariç, TÜİK’in rakamıyla yüzde 16,1 işsizlikle
otuz beş ülkenin içinde ve dünyada ikinci işsiz ülke hâline gelmiş ve bu konuda
da rekor kırdığı açıkça dünyada, bölgede ve Türkiye’de defalarca söylenmiştir.
Burada bir
incelik vardır, yüzde 16,1’le dünyada Güney Afrika’dan sonra ikinci gelen
Türkiye’de iktidara gelindiğinden beri gerçekleri saptırarak, saklayarak, hesap
oyunlarıyla, hesaplama yenilikleriyle halkın uyutulduğu, yanıltıldığı ve bundan
nemalanan çevrelerin de böyle halkı âdeta kandırdığı bir dönemde işsizlik, iş
gücüne katılım hesabı değiştirilmiştir. Gerçek işsizlikte en ufak bir azalma
yoktur ama iş aramayanlar, aramaktan vazgeçenler, umudu kırılan yüz binlerce
insan iş aramıyor, o hâlde iş gücüne katılmıyor diye bunların rakamları
azaltılmış, yaşamda işsizlik artarken hesap ve rakam oyunlarıyla bu asgariye
çekilmiştir.
Değerli arkadaşlarım,
işsizlik, gerçek olarak, TÜİK’in yaptığı yüzde 16,1
hesabına rağmen, korkunç boyutlara gelmiştir ama gerçek işsizlik, iş gücüne
katılım, çok kısa süre geçici işçi olanları da işsiz olarak belirli sürelerde
hesap ettiğimizde Türkiye'nin 7 milyon dolayında işsizi olduğu herkes
tarafından bilinen bir gerçektir. Köylerden göç, işsiz gençlik elbette
birdenbire Türkiye'nin başına bir dert olarak gelmemiştir. Bu işsizlik, AKP
İktidarının iktidara geldiği günden itibaren devam etmektedir…
NURETTİN AKMAN
(Çankırı) – Önce yok muydu?
M. CEVDET SELVİ
(Devamla) – …artarak devam etmektedir. Şimdi, global
krizi, küresel krizi bahane ederek kurtulmaya veya oraya, her zaman olduğu
gibi, başka yerlere atarak, suçlayarak, başkalarını yanıltarak işin içinden
kurtulmaya çalışıyordu.
Değerli
arkadaşlarım, Hükûmet Programı’nda, Acil Eylem
Planı’nda ve Seçim Bildirgesi’nde işsizlikle mücadele edileceği açık seçik
yazılmış olmasına rağmen her geçen yıl işsizlik artmıştır. Bu nedenle de 2004
yılında, AKP, yani İktidar, “işsizlikle mücadele yılı” diye yeni bir kampanya
açmıştır. 2004 yılında, korkunç hızla artan işsizlik
nedeniyle İktidar, 2004 yılını “işsizlikle mücadele yılı” ilan ederek bunu
aşmaya çalışmıştır ama ne yazık ki bunda başarılı olamamış, altı buçuk yıllık
AKP İktidarında, işsizlik ve kayıt dışıyla mücadele edeceğini defalarca
tekrarlayanlar ve değerli bakanlar, açık seçik, tüm dünyanın duyacağı şekilde
“İşsizlikle mücadele edemedik, işsizliği önleyemedik.” diye açıklamalar
yapmışlardır. Yani aradan yüz yıl geçmedi, alt tarafı altı buçuk yıl
önce -bakanların adını hatırlarsanız- “İşsizlikte başarılı olamadık.” diye
rakamlarla itirafta bulunmuş, İktidarın mahcubiyetini doğru söyleyerek de
azaltmaya çalışmıştır. Bunları biz söylemedik, kendi bakanlarınız söyledi.
Değerli
arkadaşlarım, eğer bir ülke üretimden vazgeçerse veya vazgeçirilirse, emeğe,
üretime, ürüne, kaliteye, verime önem vermezse o ülkenin sorunlarını,
yoksulluğu aşması ve işsizliği önlemesi ve ülkenin gelişmesi ve kalkınmasını
gerçekleştirmesi mümkün değildir. Şöyle geriye dönüp bakalım, İktidarınızda
yerli malı kullanmak ayıp sayılıyordu. Armudu dışarıdan getirerek sevinç
duyuyorduk. Bakın, geçen sene 20 milyon ton buğdaydan, Türkiye gibi bir yerde,
4 milyon ton, 3,5 milyon ton dışarıdan buğday almak zorunda kaldık. Üretime
önem vermezseniz, üretene önem vermezseniz, kaliteye önem vermezseniz, kendi
ülkenizin kaynaklarını beğenmez, çarçur ederseniz ve elden çıkarırsanız elbette
işsizliği önlemeniz mümkün değil, rakamlarla, laf kalabalığıyla bunu önlemenin
de mümkün olmadığı, güneşin balçıkla sıvanmadığı bugün sokaklardadır. Yüzde 30
gençler işsizdir, zaten yaşlılar bellidir.
Diğer olaya
gelince, arkadaşlarım, ekonomik yönden neyin ne olduğunu… İktidar partisi ve
meraklı milletvekillerinin, bizden daha ayrıntılı bir şekilde çöküntüyü,
onarılmasının güçlüğünü rakamlarıyla ortaya koymaktadır. Hâlâ daha bu yoksul
ülkede israf içinde yaşayarak, uçaklarla hava basarak, doğru olmayan laflarla
Türkiye’yi temsil etmeye kalkarak bu insanları kandırmanın mümkün olmadığını
bildiğinizi biliyorum. Bunun kurtuluş çaresi yok. Ekonomide bu çöküntü, sosyal
yaşamdaki gelişmelere bakıldığında tüm kamuoyunun vicdanını sızlatmaktadır.
Bunalım, stres, hak ettiği hâlde bir asgari ücretle iş bulamayan insanlar,
ailesinden ayrılan insanlar, okula çocuğunu götüremeyen insanlar, kirasını
ödeyemeyen insanlar asgari ücretle bile iş bulamıyor, şu politikalarla
bulamayacağını da düşünerek ciddi cinnet geçirir hâle geliyor. Hâlâ hangi
rakamlarla, hangi gerçeklerle işsizliği azalttık, azalacak… Yatırımınız var mı?
Geldiğinizden beri milyarlarca dolar altın yumurtlayan tavukları satmadınız mı?
Vergi de düştü, kaçak arttı, kayıt dışı arttı,
hâlâ daha satıyor. Şimdi Millî Piyangoyu satacaksınız çünkü teknolojiyi
ve orada kaliteli adam bulamadığınız için başkasına… Toprakları sattınız
sorumsuzca. Özelleştirme diye, binlerce insana ekmek veren, ekonomiye katkı
sağlayan tesisleri sattınız. Burada rakamlarla bunu önlemeniz mümkün değildir.
Bu gerçekleri saptırmanın zamanı geçti. Burada, o rakam şuymuş, buymuş…
Rakamların hepsi yanlıştır, doğru değildir rakamlarınız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
M. CEVDET SELVİ
(Devamla) – Doğru olsaydı bu bütçeyi tekrar ele almak veya devletten israf
içinde daha fazla para kaytarmayı, almayı düşünmezdiniz.
Değerli
arkadaşlarım, olayın bu yönü böyle. İkincisi, anlayamadığım olay şu: Bu önerge
İç Tüzük’ün, Anayasa’nın, özellikle İç Tüzük’ün ilgili maddeleri nedeniyle
gündeme getirilmiştir. Ne istenmektedir? Göçler ahlakı bozmaktadır, cinnetleri
artırmaktadır, cinayetleri çoğaltmaktadır, kültürümüzü perişan eden, ahlakımızı
yozlaştıran önemli faktörlerden biridir. İnsanlar açtır, evinden yurdundan
gitmiştir, işsizdir. Ne istiyor bu önerge ben ona baktım. Ya, Türkiye bizim,
kim ne söylerse söylesin, her ailede bir iki işsiz var. Gelin, bu Meclis çok
önemli olayı…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
M. CEVDET SELVİ
(Devamla) - …beraber ele alsın, bu araştırma komisyonu önergesi kabul edilsin.
Sorumlu milletvekilleri iktidardan muhalefetten bir araya gelsinler “Acaba bu
işsizliği nasıl azaltırız, nasıl önleriz?” bunun için kafa yoralım.
Önerilerimiz var, bu perişanlığı, bu tehlikeyi, bu sosyal bunalımı kısa süre
sonra sosyal patlama olacağını bilerek önleyelim, tedbirleri beraber bulalım
diyoruz biz, niye kaçıyorsunuz? Neden kaçıyorsunuz? (CHP ve MHP sıralarından
“Ses gelmiyor.” sesleri)
AHMET YENİ
(Samsun) – Sayın Başkan, ne kadar daha devam edecek?
BAŞKAN – Süresi
bitti. Ben verdim bir dakika, siz onu da bitirdiniz. Üzerine de bir üç dört
dakika gitti.
AHMET YENİ
(Samsun) – Her gelen kürsüyü böyle şey mi yapacak!
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) – Elli senedir konuşuyorsunuz zaten!
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Selvi. (CHP sıralarından alkışlar)
Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç…
Süreniz on
dakika.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; MHP grup önerisinin aleyhine söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama
başlamadan önce, Bursa’da meydana gelen yangında hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Tanrı’dan rahmet diliyorum. Ama Türkiye’de tabii kaç tane adam
ölse de ortada bir hükûmet yok, sorumluluk duygusu
yok. İşte böyle bir, maalesef acayip bir siyasi oluşumla karşı karşıyayız.
Şimdi MHP’nin
önergesinde “Efendim işte işsizlik sorunu var, bunu beraber Meclis incelesin,
buna bir hâl çaresini bulalım.” diyor. Şimdi AKP sözcüsünü dinledik: “Devri
iktidarımızda tarım dışı sahalarda 1,5 milyondan fazla istihdam sahasını
yarattık. O zaman gerek yok bu önergeye.” diyor. Ben de destekleyeyim dedim.
Gerek yok zaten! Niye gerek yok, biliyor musunuz? Bugün Türkiye Cumhuriyeti
devleti diye bir devlet yok. Devlet işlemiyor. Var mıdır? Türkiye Cumhuriyeti
devleti diye bir devlet var mı arkadaşlar? (AK PARTİ sıralarından “Var, var”
sesleri)
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) – Ne demek Kamer Bey!
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Devlet var Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Bakın, olmadığını ben size ispatlayacağım. Tepesinde
oturan kişi şüpheli. Kimin kararıyla şüpheli? Mahkeme
kararıyla, mahkeme. Sincan mahkemesi “Şüphelinin yargılanması lazım.”
diyor. Bakın. Şimdi, bu şüpheli denilen kişi nedir? Zamanında Refah Partisinde
iken, devlet bunlara, Refah Partisine… (AK PARTİ sıralarından “Ayıp, ayıp”
sesleri)
AHMET YENİ
(Samsun) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…
KAMER GENÇ
(Devamla) – Efendim, Meclisin çalışmasını söylüyorum, Meclisin çalışmasını.
AHMET YENİ
(Samsun) - Meclisi tahrik etmenin anlamı yok!
KAMER GENÇ
(Devamla) - Devletin olmadığını size ispatlayacağım. Evvela devlet olacak ki
burası şey etsin.
Efendim, Refah
Partisi, devletin hazinesinden aldığı 1 trilyon lira parayı, kapanma
tehlikesiyle karşı karşıya gelince, bunu tutmuşlar, 81 ilde hiç bitmemiş gibi
sahte belge düzenlemek suretiyle birileri bunu almış, cebine atmış. Bunu kim
diyor? Mahkeme kararı diyor ve bu partinin Genel Başkanı ve birkaç kişisi, il
başkanları mahkûm olmuş. Neden mahkûm olmuş? Devletin hazinesinden çıkan parayı
devlet hazinesine iade etmesi gerekirken etmemiş, sahte belge düzenlemek
suretiyle o paralar ceplere gitmiş. Şimdi bu böyle.
Şimdi, Abdullah
Bey o zaman neredeydi? Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısıydı. Şimdi, bu
şeyden ceza alan Necmettin Erbakan mahkûm oldu. Sizin işte, yine Abdullah Bey
“Yahu, sen, devletin parasını devlete iade etmeyen Necmettin Bey’i mahkeme
hapsetti ama ben affediyorum.” dedi ve tuttu kendisini affetti.
Şimdi, sayın
milletvekilleri, normal, hukukun işlediği bir yerde devletin en tepesine sütten
çıkmış ak kaşık gibi tertemiz insanlar gider, arkasında hiçbir ayıbı olmayan,
hiçbir kusuru olmayan… Ee ama Abdullah Bey gitsin
yargılansın.
AHMET KOCA (Afyonkarahisar) - Gündeme gel.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Gündeme geliyorum işte. “Meclis” diye, yok kardeşim… Meclis… Sen
neyi şimdi… Senin bugün mahkemen diyor ki: “Arkadaş, şu milletvekillerini
getir, ben yargılayacağım.” Gönderiyor
musun? Gönderiyor musun? Diyor ki: “Ben yargılanmam.” Hadi bakalım! Sen hükûmet misin değil misin? Yahu, hükûmet
olan hükûmet eder.
Eğer bir devlet
işlemiyorsa… Yani bugün memleketimizde mahkemeler işlemiyor. Mahkemelerin
işlemediği bir parlamentonun varlığından söz edilebilir mi? İşte, Abdullah Gül
diyor ki, efendim, şimdi deniliyor ki… Bakın, o Sincan’daki hâkim, Genel
Başkanınız Tayyip Erdoğan’la ilgili olarak 14 defa lehe karar vermiş. 14 defa
lehe karar vermiş ama sizin için çok güzel karar vermiş ama Abdullah Gül için
diyor ki: “Arkadaş, yani senin hakkında verilmiş bir karar var, ama bu
Anayasa’ya sığmıyor, bu bir mahkeme kararıdır. Efendim, sen gidip
yargılanacaksın.” Efendim, emsali gitmiş, beraat etmiş… Yahu! Emsali beraat
edebilir, evvela mahkeme kararı önemli, mahkeme kararı.
Şimdi, demin
dedim ya, yani çağdaş devletlerde, sorumluluk duygusu teşekkül eden ülkelerde
orada oturan insanlar kusursuz olacak. Şimdi hakkında “şüpheli” diye mahkeme
kararı var. Şüpheli kişi, gel şüpheli, git şüpheli… Olur
mu böyle şüpheli? Yani, devletin, bakın, başında oturan kişinin, dedim ya, bir
defa gidip yargılanması lazım. Ama yani isnat edilen suç da çok ağır bir suç;
devletin hazinesinden gelen parayı -milletin parası millete iade edilmemiş-
sahte belgelerle harcanmış gibi göstermiş. Sizin vicdanınıza, bakın… Siz, bu
AKP milletvekili olmasaydınız, acaba başka bir kişi böyle bir suçla karşı
karşıya kalsaydı ne derdiniz? Kıyametleri koparırdınız, beyler, kıyametleri
koparırdınız.
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) – Darbe çağırıyorsun.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Çünkü bu memlekette… Eğer bir memlekette mahkeme işlemiyorsa, yani
birileri “Biz mahkemede yargılanmıyoruz.” diyorsa o memleket bitmiş. Onun için,
biz burada havanda su dövüyoruz. Yani böyle bir şey olur mu? Türkiye’de kanun
işlemiyor, Anayasa işlemiyor, hukuk işlemiyor... Ondan sonra çıkmışız burada
birbirimize karşı, efendime söyleyeyim, yok sen böyle yaptın… Yok arkadaş ya,
işlemiyor. Evvela, Abdullah Gül’ün, hemen en kısa zamanda, oradan istifa
ederek, gidip mahkemede yargılanması lazım.
AVNİ ERDEMİR
(Amasya) – Hayır efendim.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Efendim, diyor ki geçen gün: “Yahu! İşte, her şey Türkiye
Cumhuriyeti’ne oluyor. Yahu! devletin itibarı
sarsılıyor.” Ne münasebet. Devletin itibarı, orada o makama layık olmayan
insanların oturmasıyla zedelenir. Yani, hakkında şüpheli iddiası -mahkeme
kararıyla şüpheli- kayıtlara geçmiş bir kişi orada oturursa o zaman Türkiye'nin
itibarı sarsılır. Çağdaş ülkelerde, demokrasinin kabul ettiği ülkelerde ne
oluyor? Kim suç işlerse, o suçlu veya zanlı gidip yargılanmak… O, devletin,
demokrasinin işlediğini gösterir.
Onun için,
değerli milletvekilleri, bakın bu memleket artık sizin devri zamanınızda çok
itibar kaybetti. Türkiye bölünme sahasına geldi. Her gün televizyonlarda
bakıyorsunuz, Türkiye neredeyse bölünmüş ve bölünecek. Burada birileri çıkıyor,
birtakım oy peşinde, bu devleti parçalamak için her şeyi yapıyor. Laik Türkiye
Cumhuriyeti devleti denilen bir kavram ortadan kalkmış. Sokaklarda, yani işte
kaymakamlarınız “Ben, efendim, plajlara bilmem mini etekli adam sokmam.” diyen
kaymakamlarınız var, “Bira içirmem.” diyen kaymakamlarınız var. Böyle bir
yönetici, böyle bir zihniyet Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetmeye layık bir
zihniyet değil. Türkiye’de insanları ikiyüzlülüğe alıştırmışsınız. Artık
arkadaşlar burada yıllarca politika yapıyoruz. Ben AKP’nin kökeni olan Refah
Partilerini, Saadet Partilerini bilemez miyim? Bu kürsülerde neler
söylediklerini, nasıl burada kıyametler kopardıklarını bilmiyor muyum? Getirip
o sözleri burada söylersem burada oturamazsınız. Niye de, ne oldu da, siz o
eski tavrınızdan vazgeçtiniz de, yani bir iktidar partisine geçtiniz de neyiniz
değişti, karakteriniz değişti mi?
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) – Sen kendi karakterine bak. Böyle hakaret
etme.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Arkadaşlar, ikiyüzlü olmaya gerek yok. Türkiye Cumhuriyeti
devletinde insanlar siyasi menfaatleri uğruna her şeyi değiştirmemeleri lazım,
benliklerini kaybetmemeleri lazım. Türkiye’de hukuk birdir, hukuk devleti
ilkeleri birdir, insanların dürüstlüğü birdir. “Efendim, benden olursa
benimkisi gidip mahkemede yargılanamaz!” Niye yargılanmasın ya? Türkiye’de
hukuk varsa herkes yargılanır, efendim, hukuk varsa herkes yargılanabilir.
Efendim, Anayasa değiştirmek istiyorsunuz. Yahu Anayasa’yı değiştirmek için,
daha Anayasa’yı değiştirmeye gelince çok şey var. Sizin amacınız Türkiye
Cumhuriyeti devletinin bütünlüğünü tartıştırmak. Sizin amacınız bu. Yani sizin
amacınız şu Türkiye Cumhuriyeti devletinde laik sistemi tartıştırmak.
AHMET YENİ
(Samsun) – Yalan konuşuyorsun, yalan!
KAMER GENÇ
(Devamla) - Sizin amacınız bu, yoksa Anayasa’yı manayasayı
değiştirmek meselesi değil.
AVNİ ERDEMİR
(Amasya) – Bizim amacımızı biz biliriz, sen bilemezsin.
KAMER GENÇ (Devamla)
- Onun için, maalesef, bakın, sayın milletvekilleri, inanmanızı istiyorum.
AHMET YENİ
(Samsun) – Sana inanmıyoruz, yalan konuşuyorsun.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Türkiye çok ciddi sıkıntılar içindedir, çok çok
tehlikeli sıkıntılar içindedir. Türkiye’de ben görüyorum, siz…
AHMET YENİ
(Samsun) – İnanmıyoruz, yalan konuşuyorsun.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Bakın, Türkan Saylan’ın cenazesine
katıldım. O insanların heyecanlarını, o insanların tepkilerini, o insanların
size karşı olan tepkilerini gördüm. Gelin sokaklara gidelim…
KEMALETTİN GÖKTAŞ
(Trabzon) – Cenaze namazını kıldın mı?
KAMER GENÇ
(Devamla) - Arkadaşlar, bakın, akıl ve mantık birdir. Türkiye çok ciddi
sıkıntılar içindedir. Eğer parlamentoysak buna bir tedbir bulalım, bir çare
bulalım.
Şimdi, Türkiye’de
yargı işlemiyor, “Ben yargılanmam.” diyor. Nasıl yargılanmıyorsun kardeşim? O
zaman mahkeme yok demektir. O zaman mahkemelerin, arkadaşlar, kapısına kilit
vuralım ve diyelim ki: “Hadi ya,
mahkemeye gerek yok. İşte AKP İktidarı yasamadır, yürütmedir, yargıdır, bunlar
memleketi yönetsin.” Böyle bir düşünceyle, böyle bir sistemle Türkiye’yi
yönetemezsiniz.
Şimdi, insanlar,
hakikaten, eğer beceremediği bir makama gelmişse, o makamları terk etmek de bir
fazilettir. Bakın, size bir tavsiyede bulunuyorum: Hemen bir erken seçim
kararını alın. Şimdi Abdullah Gül’ü yargılama kararını aldı ya mahkeme,
hemencecik çıkarsınız, işte, biz efendim…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Abdullah Bey, bakın, diyeceksiniz, işte, “Efendim, haksızlığa
uğradı.” Gidersiniz milletin karşısına, işte, 27 Nisandaki o muhtıra gibi,
efendim, işte, dindar cumhurbaşkanını seçtirmediler diye, yine oy toplamaya
çalışın. Bu son şeyiniz olur ama şunu samimiyetle söylüyorum, Türkiye’de çok
büyük sıkıntı var, insanlar çok aç, işsiz, insanların onurları devri
iktidarınızda maalesef büyük bir miktarda zedelenmiştir. Bu İktidarın
yapabileceği en hayırlı iş, en kısa zamanda seçime gidip, bu milleti…
Gerçekten sizin
İktidarınız zamanında yöneticileriniz, bu memleketi yönetecek kabiliyet,
nitelik ve kişilikten yoksun, görüyoruz bunu. Yahu, şimdi, bir memlekette
mahkemeler işlemiyorsa, o memlekette nasıl bir hükûmet
edilir arkadaşlar, bunu soruyorum size yahu! Memlekette mahkemeler işlemiyor,
işlemiyor. İşliyorsa buyursunlar. Adam diyor ki: “Ben” diyor “gidip
yargılanmam” diyor. Hadi bakalım, sen iktidarsan yargılat. İşte,
iktidar bu. Yargılatmıyorsan, o zaman istifayı göze al.
Saygılar
sunuyorum.
Bir de karar
yeter sayısını istiyorum Sayın Başkan.
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Yoklama
istiyorsunuz.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu önerisinin oylamasından önce bir yoklama talebi vardır.
Şimdi bu talebi yerine getireceğim. Ancak yoklama talebini
işleme koyabilmem için ayakta olup yoklama talep eden milletvekillerinin
sayısının 20 olup olmadığını tespit edeceğim, isimler tutanağa geçeceğinden
ayaktaki her sayın milletvekilinden sırasıyla isimlerini söylemelerini rica
ediyorum: Sayın Anadol, Sayın Kılıçdaroğlu,
Sayın Korkmaz, Sayın Aydoğan, Sayın Selvi, Sayın Emek, Sayın Çöllü, Sayın Meral, Sayın Güvel, Sayın Küçük, Sayın Seçer, Sayın Kaptan, Sayın Gök,
Sayın Arat, Sayın Öztürk, Sayın Köktürk, Sayın Altay,
Sayın Özkan, Sayın Paçarız, Sayın Ağyüz.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
Adlarını
okuttuğum sayın üyelerin yoklama için elektronik cihaza girmemelerini rica
ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- (10/198) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmelerinin Genel Kurulun, 26/5/2009 günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN - Şimdi
öneriyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Öneri reddedilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
2.- (10/139, 10/155, 10/171, 10/172, 10/173, 10/181, 10/183,
10/197 ile 10/369) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 26/5/2009 Salı günkü
birleşiminde birlikte yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu;
26.05.2009 Salı günü (Bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Hakkı
Suha Okay
Ankara
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler Kısmında
yer alan 10/139, 10/155, 10/171, 10/172, 10/173, 10/181, 10/183, 10/197 ile
10/369 esas numaralı Meclis Araştırma Önergelerinin görüşmelerinin, Genel
Kurul'un; 26.05.2009 Salı günkü birleşiminde birlikte yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN –
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu önerisinin lehinde ilk söz Mersin Milletvekili
Sayın Vahap Seçer’e aittir.
Buyurun Sayın
Seçer. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
VAHAP SEÇER
(Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Arkadaşlarımızın
verdiği tarımsal konuları içeren Meclis araştırması açılmasıyla ilgili toplam 9
adet ayrı ayrı önergelerin gündeme alınması hakkında
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu grup önerisi lehinde söz almış bulunmaktayım.
Değerli
arkadaşlarım, içinde bulunduğumuz şu günler ülkemizde tarımsal faaliyetlerin
yoğun yapıldığı dönem. Bir yandan 2008-2009 üretim yılı hububat hasat mevsimi
başladı, diğer taraftan 2009 yılına ait yağlı tohum üretimi, sebze meyve
konusunda üretim hızla devam etmekte, bu bahar mevsimleri içerisinde.
Bizim grup önerimizin ana amaçlarından bir tanesi, işte, böyle
tarımsal faaliyetlerin yoğun yapıldığı dönemde ülkemizdeki tarımsal
faaliyetlerde, bitkisel üretimde, hayvansal üretimde, tahıl üretiminde, meyve
üretiminde vesair üretimlerde yaşanan sorunlar,
yaşanması olası sorunlar, bunların tespiti, bunların çözüm yolları hakkında
Meclisin araştırma komisyonları oluşturup, ülkemizin muhtelif üretim yapılan
bölgelerinde bu konuları yerinde inceleyerek, yerinde araştırılarak bu
sorunların tespiti ve çözüm yolları konusunda gerçekçi, ülke gerçeğiyle
örtüşür, dünya gerçeğiyle örtüşür raporlar hazırlayarak ülkemizi bu sektörde,
tarım sektöründe gelecek beş yıllarda, gelecek on yıllarda daha iyi noktalara
getirmeyi arzu etmektedir.
Değerli
arkadaşlarım, dünyada her geçen gün tarımsal üretimin önemi bir kat daha
artmakta. Dünya nüfusu hızla artıyor, dolayısıyla tarımsal üretim kaynaklı gıda
ihtiyacı da bu anlamda her gün artıyor. Bunun yanında, ekonomisi hızla gelişen,
nüfusu oldukça yoğun birtakım ülkelerde, o ülke toplumunun gıda alışkanlıkları,
yeme içme alışkanlıkları değişiyor -Çin gibi, Hindistan gibi- bunların refah
seviyeleri yükseliyor, dolayısıyla tarımsal ürünlere talepleri de artıyor.
Bir diğer konu:
Dünyada fosil yakıtlar, şu anda enerji kaynakları içerisinde yine vazgeçilmez
enerji kaynağı. Geçtiğimiz yıllarda, hatırlayacağınız gibi petrol fiyatları 150
dolar seviyelerine kadar çıkmıştı. İşte o dönemde, yine, burada, biyoyakıt üretimi arttı; tarımsal üretim faaliyetleri
sonucu elde edilen ürünlerden elde edilen yakıtların önemi bir kat daha ortaya
çıktı. Bu da tabii ki dünyada tarımsal üretimin, özellikle bu konuda ham madde
ihtiva eden tahıl ürünlerinin önemini bir kat daha arttırdı.
Ayrıca, o veya şu
sebeplerden, son yıllarda dünyada küresel ısınma sorunu ile karşı karşıya
kalındı, küresel ısınma kaynaklı iklim değişiklikleri meydana geldi. Bu,
beraberinde kuraklığı getirdi. Bu da tabii ki tarımsal üretimi, tarımsal
üretimdeki verimi olumsuz yönde etkiledi. Bu da tabii ki dünyada tarımsal
üretim konusunda ne derece önemli olduğunu ortaya koyan sebepler oldu diye
düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlarım, ülkemizde de durum farklı değil. Nasıl dünyada tarımsal üretimin
önemi artıyorsa ülkemizde de bunun önemi her geçen gün artıyor. Ülkemizde de
nüfus artışı söz konusu. Ülkemizde de… Özellikle enerji ithal eden bir ülkeyiz.
Yıllık ithalatımızın büyük bir miktarını enerjiye harcıyoruz. Ayrıca, ülkemizde
tarım toplumu olduğumuz da göz önüne alınırsa, önümüzdeki yıllarda, bu sektöre
mevcut Hükûmetin veya bundan sonra gelecek hükûmetlerin uygulayacakları tarım politikasında, tarım
sektörünün başat olmasının kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlarım, şu günlerde ülkemizde hububat hasadı başlamış durumda. Geçtiğimiz yıllarda, özellikle gıda krizinin yaşandığı yıl olan
2007’de ve daha sonra, bu konuda görevli olan Toprak Mahsulleri Ofisinin
yaptığı yanlışlıkları müteaddit defalar kürsüden veya basın yoluyla hem bizim
Cumhuriyet Halk Partisi sözcüleri hem diğer parti sözcüleri, bu konuda faaliyet
içerisinde olan meslek odaları, meslek örgütleri, sivil toplum örgütleri
defaten dile getirdiler. Bu yıl bir kez daha uyarı yapmak durumundayız.
Yine bakıyoruz,
geçtiğimiz yıllarda bu kurumumuzun ortaya koyduğu politikalardan kaynaklanan
yanlışlıklar süregelmekte. Bugün Akdeniz Bölgesi’nde, Güneydoğu Anadolu
Bölgesi’nde hububat sezonu başladı, hasat mevsimi başladı ama hâlâ Toprak
Mahsulleri Ofisinde bir hareket yok. Üretici ısrarla, Hükûmetin
açıklayacağı müdahale alım fiyatını bekliyor ama Hükûmetten
henüz bir ses yok. Üretici ısrarla beklenti içerisinde, bir an önce Hükûmet hububat alımlarına başlasın, ama Hükûmetten bir ses yok.
Geçtiğimiz yıllar
hasat sezonu başladığında buğday fiyatları yaklaşık olarak 45-50 kuruş
civarındaydı, bugün Akdeniz Bölgesi’nde, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde hasat
başladı, buğday fiyatları 40 kuruş civarında ve alıcı bulamıyor. Aynı şekilde,
geçtiğimiz yıl arpa fiyatları 40 kuruş civarındaydı, bugün yoğun olarak Urfa
bölgesinde hasat devam ediyor ve üretici 30 kuruşa malını alacak müşteri
bulamıyor ve hâlâ ısrarla Hükûmet, Tarım Bakanlığı,
Toprak Mahsulleri Ofisi bu konuda kamuoyunu aydınlatıcı bir beyanatta
bulunmuyor.
Değerli
arkadaşlarım, bu konuda tekrar Hükûmeti uyarıyoruz:
Bir an önce Hükûmet, 2009 sezonu hububat müdahale
alım fiyatlarını açıklamalı, bir an önce alıma başlamalı. Sadece fiyat
açıklamak veya alıma başlamak yetersiz, etkin bir alım sezonu üreticiye yaşatılmalı
diye düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlarım, tarım sektöründe Hükûmetin üreticiye
sahip çıkması gerekiyor. Bakınız, yaklaşık olarak sekiz on aydır hem ülkemiz
hem dünya bir küresel kriz yaşıyor. Bütün sektörlerde üretim düştü, kapasite
kullanım oranı düştü; bütün sektörlerde küçülme yaşandı; bütün sektörlerde
istihdam azalması yaşandı, işçiler işten çıkartıldı ama böyle kötü bir ortamda,
böyle bir ekonomik krizin yaşandığı ortamda tarım sektörü ülkemizde bir can
simidi görevi yaptı. Az önce hatip arkadaşlar tarım sektöründeki istihdam
oranından söz ederken 2002 ile 2009’un mukayeselerini yaptılar. 2002’den 2009’a kadar olan süreçte tarım sektöründe 3 milyon insan
tarım sektöründen diğer sektörlere kaydı ya da diğer sektörlerde, ikame
sektörlerde iş bulamadıysa işsiz kaldı ama krizin yaşandığı günlerden bugüne,
yaklaşık olarak sekiz aylık süreç içerisinde -bu, TÜİK’in
rakamları- yaklaşık olarak 300 bin insanımız yine tarım sektöründe kendisine iş
buldu, tarım sektöründe istihdam oranı 300 bin kişi olarak artış gösterdi. Bu
da gösteriyor ki, şartlar ne olursa olsun her zaman için ülkemizde tarım
sektörü, korunması, kollanması, desteklenmesi gereken bir sektör. Tarım
sektörüne her zaman rakamsal anlamda, para anlamında, ekonomik anlamda, yani bu
sektöre bir iktisadi sektör olarak bakılmasının yanlışlığına burada dikkatinizi
çekmek istiyorum. Demek ki tarımın iktisadi olması kadar sosyal birtakım
yönlerinin olduğunun da dikkatlerden kaçmaması gerektiğini düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisinin tarım konularını içeren araştırma
önergelerinin gündeme alınması konusunda…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
VAHAP SEÇER
(Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu konulardaki
tarımsal faaliyetleri içeren, bunların sorunlarının tespiti, bunların çözüm
yollarını içeren Meclis araştırmasına dair önerilerimizin gündeme alınması
konusuna, bu konuya olumlu bakacağınızı düşünüyoruz.
Gerçekten, tarım
sektörü önemsenmesi gereken bir sektör, Türkiye için olmazsa olmaz. Tarımsal
üretim insan yaşamı için olmazsa olmaz. Türkiye’nin bu
anlamda daha iyi yerlere gelebilmesi için, bu sektörün gelişebilmesi için,
Türkiye’de üretim yapan üreticilerin, çiftçilerin refah düzeyinin yükseltilmesi
için, onların gelir düzeyinin artırılması için bu konuların enine boyuna
incelenmesi, gerçek sorunlarının ortaya çıkarılması, çözüm yollarının tespit
edilmesi için bu önerimize sıcak bakmanızı, olumlu bakmanızı ve lehinde oy
kullanmanızı diliyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Seçer.
Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisinin aleyhinde söz isteyen Sakarya Milletvekili Sayın Ayhan
Sefer Üstün.
Buyurun Sayın
Üstün. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Sakarya) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekillerimiz; Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun vermiş olduğu grup önerisi aleyhinde söz aldım. Bu vesileyle
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekillerimiz, 26/5/2009 Salı günü yani bugün
Danışma Kurulu toplanamadığından Mecliste grubu bulunan üç partimiz Meclis
gündemini belirlemek için ayrı ayrı grup önerileri
vermiştir.
Biraz önce
Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisi oylanmış ve reddedilmiştir. Şimdi
ise Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisini görüşüyoruz. Biraz sonra da AK PARTİ’nin grup önerisini görüşeceğiz. Yani, gündemi
belirlemek üzere üç ayrı grup önerisi verilmiştir. Yani, neredeyse gündemini
belirlemek için iki saate yakın bir mesaimizi harcayacağız gibi gözüküyor. Oysa, ben AK PARTİ’nin de grup
önerisine baktım. Çok daha kapsamlı, çok daha geniş bir
zamanı öneren bir grup önerisi. O bakımdan, önümüzdeki günlerde
kanaatimce –bu, benim şahsi kanaatimdir- İç Tüzük’te yapılacak bir
değişiklikle, böyle birden fazla grup önerisi olduğunda en kapsamlı grup
önerisinin öncelikle oylanmasıyla birlikte, aslında bir an önce gündeme
geçmemiz gerektiği kanaatindeyim. Aksi takdirde yüce Meclisi gerçekten bu
şekilde oyalıyoruz ve verimli çalışmasını da engelliyoruz.
Değerli arkadaşlar,
Cumhuriyet Halk Partisi, önerisinde ne diyor: Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye
Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan
(10/139), (10/155), (10/171) ve devamında belirtilmiş olan Meclis
araştırmalarının Salı günü, yani bugün görüşülmesini talep ediyor. Yani, bugün
kanunları görüşmeyelim, biraz önce bahsetmiş olduğum bu Meclis araştırma
önergelerini görüşelim diye bir önerisi var.
Değerli
arkadaşlar, siz de hatırlarsınız, Genel Kurulumuz, Meclisimiz zaman zaman denetim faaliyetleri yapmıştır, zaman zaman da yeri geldiğinde yasama faaliyeti içerisinde
bulunmuştur. Önümüzde, 1 Temmuzda biliyorsunuz İç Tüzük gereği bir tatil var.
Neredeyse bir beş haftalık süremiz var ama yine acil çıkması gereken de
kanunlarımız var. O bakımdan, ben bizim önerimize de baktığımda daha çok bu
yasama faaliyetlerinin yapılması konusunda bir öneri var bizim önerimizde.
Bizim önerimizi açıklamak istemiyorum, çünkü benden sonra çıkacak konuşmacılar
bunları açıklayacaklardır. Tabii, o bakımdan, biz Meclis araştırması
önergelerinin görüşülmesi yerine, yani denetimin yapılması yerine burada yasama
faaliyetlerinin yapılmasını arzu ediyoruz.
Sıradaki,
görüşülmesi yarım kalan kanun da biliyorsunuz mayınların temizlenmesiyle ilgili
kanundu. Son iki maddesine geldik; yürütme ve yürürlük. Belki bundan sonra bana
konuşma sırası gelmez diye o kanunda bir iki noktayı da buradan size ifade
etmek istiyorum çünkü hem muhalefetteki bazı sözcüler hem de… Son, basında çıktı.
İşte, bu mayın temizleme işleminin NATO’nun “NAMSA” diye bir birimine
verilmesiyle ilgili olarak öneriler var. Burada NAMSA’nın
İnternet sitesine girdiğimizde bu kurumun denetim faaliyeti yapan bir kurum
olduğunu, bir birim olduğunu görmekteyiz. Bunun da işlerini yine uluslararası
firmalara yaptırarak parasını da o yaptırdığı ülkeden talep ettiğini
görmekteyiz. Yani NAMSA, öyle taburları, bölükleri olup da gelip de bizatihi o
faaliyeti yapmamaktadır. Bunu buradan açıklamak üzere ifade etmiş bulunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, bir de, yarın 27 Mayıs 2009 yani 27 Mayıs 1960 ihtilalinin
49’uncu yılı, 12 Eylül 1982 darbesinin de 27’nci yılı. Şimdi, buradan nereye
varmak istiyorum? Yarın gündem dışı söz alamayabilirim ama o darbe sonucunda,
orada yargılanıp da asılan rahmetli Menderes’i ve bakanlarını bir daha saygıyla
selamlıyorum, Allah’tan rahmet diliyorum. 12 Eylül 1982 darbesinden sonra da bu
memlekette hem şu anda Cumhuriyet Halk Partisi sırasında oturan hem Milliyetçi
Hareket Partisi sıralarında oturan, belki bizim AK PARTİ sıralarında oturan
birçok değerli siyasetçi siyasetten menedildi. Darbe yönetimleri burada değişik
kanunlar, anayasalar çıkarıp değişik kanunlar getirdi. Bunlar hep darbe ürünü
düzenlemelerdi, darbe ürünü kurumlardı. Bunlar bir bir
ayıklandı. Ancak darbe ürünü siyasetçiler de geldi bu Meclise. Bu darbe ürünü
siyasetçiler, maalesef, yetkilerini milletten almadığı için ne millete
saygıları oldu ne de milletin seçtiği milletvekillerine, cumhurbaşkanlarına,
başbakanlara, bakanlara saygısı oldu. Bu darbe ürünü siyasetçiler çok azaldı
artık, tek tük, elinizle gösterecek kadar azaldı. Ama maalesef, bunlar burada,
her kürsüye çıktıklarında gelip gelip bu milletin
seçtiği insanlara saygısızlık yapmayı kendilerine birer iş edindiler. O
bakımdan, 27 Mayıs darbesinin yarın, 49’uncu yılına geldiğimiz bu dönemde,
darbeleri tekrar şiddetle kınıyorum, darbe ürünü siyasetçilerin de milletin
seçtiklerine karşı göstermiş olduğu bu saygısızlığı tekrar kınıyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisinin grup önerisine karşı da ret oyu vereceğimizi söyler, bütün Meclisi
saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Üstün.
Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Aydın Milletvekili Sayın Ali Uzunırmak… (MHP sıralarından alkışlar)
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) – Saygıdeğer milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi
lehinde söz aldım. Hepinize en derin saygılarımı sunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, Türk Parlamentosu herhâlde dünyadaki ender parlamentolardan birisi
olarak bu görüşmelerle de tarihe geçecektir çünkü bir grup milletvekili
Meclisin inisiyatif almasını, Hükûmet
politikalarıyla ilgili araştırmalar yapılmasını istiyor ve ne yazık ki bir grup
milletvekili de karşı çıkıyor. Acaba, ait olduğumuz kurumun işlevi, fonksiyonu
hakkında doğru kanaate, bilgiye ve görev anlayışına mı sahip değiliz? Bir
milletvekili arkadaşımız çıkıyor, Meclisin faaliyet alanlarından birisi olan
araştırmalar hakkında “Meclisi meşgul etmeyelim.” diyebiliyor. Bu, ender
rastlanabilecek bir mantıktır ve bir taassuptur. Milletvekilinin her şeyden
önce bu taassuptan kurtulması gerektiği kanaatini taşıyorum kıymetli
arkadaşlar.
Değerli
arkadaşlar, elbette ki Meclis tavsiye ve iradesini ele almalıdır çünkü artık
gelişen hadiseler karşısında bu öneriyi reddedebilecek arkadaşlarıma ben bir
iki soruyla bir düzeltici irade yönüne gelmeleri için tavsiyede bulunmak
istiyorum.
Kıymetli
arkadaşlar, bugün Türk tarımı ve Türk çiftçisi acaba dünya çiftçisiyle rekabet
edebilir bir konumda mıdır, bu konumunu kaybetmiş midir? Eğer, Türk
parlamenterleri olarak biz, Türk çiftçisinin dünya çiftçisiyle rekabet edebilir
durumda olup olmadığını araştırmak ve Türk çiftçisinin o konuma gelmesini temin
etmek için Hükûmete bir tavsiye ve bir irade
baskısında bulunmak istiyorsak bu araştırma önergesinin lehinde olmaktan daha
güzel ne olabilir? O milletvekili arkadaşlarımız bölgelerine gittiklerinde
biraz tarımcının ve Türk çiftçisinin içinde olmalarını ben arkadaşlarıma
tavsiye ediyorum.
İkinci soru
olarak soruyorum: Türk çiftçisinin refah seviyesi dünden bugüne artmış mıdır
azalmış mıdır? Bunu görebilmek için Hükûmetin
açıkladığı, Sayın Bakanın zaman zaman miktarlar
vererek, birtakım rakamlar vererek açıkladığı destek fiyatlarıyla falan
kandırılmaya hiç gerek yok. İnsinler ovaya veya çıksınlar dağa Türk
çiftçisinin, Türk köylüsünün refah seviyesinin ne olduğunu, vekilliğini
yaptıkları sayın arkadaşlarımız görsünler ve burada bu önergelere ona göre
tavır takınsınlar.
Değerli
arkadaşlar, derde çözüm olmayan, yükselmiş görünen destek rakamları bizleri
kandırmasın. Eğer biz artan maliyetleri, düşen ürün fiyatlarını görmezsek ve bu
aradaki oranları insanımızın içinde bizzat hissederek yaşamazsak, Bakanın
verdiği rakamlar elbette ki büyümüş olarak bizim gözümüze görünebilir. Ben inkâr
etmiyorum, elbette ki Türkiye Cumhuriyeti devletinin bütçesi, 2002’den bugüne
katbekat artmıştır ama bütçeden tarımın, tarım sektörünün ve çiftçinin aldığı
pay günden güne düşmüştür. Bu hem kamudan aldığı pay açısından, bütçeden aldığı
pay açısından böyledir hem çiftçinin ürünlerinin maliyetteki yükselişi, ürün
fiyatlarındaki düşüşü açısından, çiftçinin hayat standardını hemen hemen sıfıra indirmeye yönelmiştir.
Değerli
arkadaşlar, tarım aynı zamanda stratejik bir alandır çünkü gıda ihtiyacı, gıda
güvenilirliği ve gıdanın sürekliliği açısından da artık dünyada büyük
şirketler, holdingler, ülkeler, canıyürekten bu
işlere el atmaya başlamışlardır ve inanılmaz bir rekabet yaşanmaktadır. Rekabet
o seviyeye gelmiştir ki, artık, ürün pazarlarında değil tohumda, genetikte ve
başka alanlara artık sıçramıştır ve daha suyun başından itibaren dolayısıyla
rekabetin acımazsızlığı işin neticesine varıldığında iş işten geçmiş
olmaktadır. Dolayısıyla, böyle acımasız bir rekabetin yaşandığı alanda Türk
Parlamentosunun mutlaka bu araştırma önergelerine sahip çıkması ve Hükûmete yön vermesi gerekmektedir.
Kıymetli
arkadaşlar, bunun yanında, elbette ki üretim kültürü çok önemli bir kültürdür.
Eğer üretim mantığını, üretim kültürünü, üretim teknolojisini siz yenileyemez,
sahip olamazsanız, tüketim alışkanlıklarına uygun üretim kültürü ve üretim
standartlarını, üretim kalitesini yükseltemezseniz, üretim kültürü yok olursa,
o üretim kültürünü meydana getirebilmek için zaman ve artık başka bilgi ve
teknoloji gibi birtakım şeylere sahip olabilmek için sermaye de yetmez. Onun için, vakit kaybedilmemelidir ve üretim kültürünün
yaşatılabilmesi için, Türk tarımına ve çiftçisine -ne yolla- ister “destek”
ister “yönlendirme fonları” adı altında birtakım ek fonlar kurularak, Türk
tarımı “destekleme ve yönlendirme fonu” adı altında stratejik ürünlerde ve
başka başka alanlara varıncaya kadar yönlenmesi de
temin edilerek, yelpazesi oluşturularak Türk tarımının problemlerine çözüm
bulunmalıdır.
Değerli
arkadaşlar, Türk çiftçisinin dünyayla rekabet edebilir olup olmadığını sizlerle
paylaşmak için değerli milletvekillerinin tarımsal ürünlerdeki ithalat
oranlarına bakmalarının yeterli olacağı kanaatini taşıyorum. Dolayısıyla, bu
rakamları ele aldığımızda, Türkiye’de tarımsal ürünlerin ithalatı… Âdeta Batı
ülkeleri tarafından bir cennet hâline getirilmiştir.
Tarım, tabiata
açık yapılan bir faaliyet alanıdır. Orada, eğer biz devlet
isek, eğer biz kamu isek, eğer biz vatandaşın birtakım hakkını, hukukunu
teminat altına almakla görevliysek, kıymetli arkadaşlar, tabiata açık yapılan
bir faaliyet alanında, “Bu sene yağmur yağdı, sel oldu.”, “Bu sene yağmur
yağmadı, kuraklık oldu.” diyerek bu sebeplere sığınmak gibi bir hakkımızın
olmaması gerektiği kanaatini taşıyorum. Eğer devlet vatandaşından vergi
alıyor ve devlet kurumsal olarak ortada ise, elbette ki kuraklığın da tedbirini
almak zorunda, elbette ki selin de tedbirini ve korumacılığını almak
zorundadır. Eğer bu tedbirler alınmıyor ise, o zaman bu devlet niye vardır?
Uygulanan “Allah’ın dediği olur programı” ise… Allah’ın dediği, amenna, sıddıkna, inanıyoruz, elbette ki, elbette ki…
MEHMET ÇİÇEK
(Yozgat) – Saddakna…
MUSA SIVACIOĞLU
(Kastamonu) – Yanlış söylüyorsun.
ALİ UZUNIRMAK
(Devamla) - Ama eğer devlet bütün bunlara karşı sigortacılığından bir başka
alanlarına varıncaya kadar tedbirler geliştiremiyorsa o zaman bu işlevin ve bu
görevin bir anlamı yoktur kıymetli arkadaşlar. Dolayısıyla
benim buradan kıymetli arkadaşlarımıza tavsiyem şudur: 2002 yılındaki gübre
fiyatlarını 2009 yılındaki gübre fiyatlarıyla, 2002 yılındaki mazot
fiyatlarını, ilaç fiyatlarını, işçilik fiyatlarını 2009 yılındaki fiyatlarla,
bunun karşılığında et süt, sebze meyve hatta sanayiye ham madde hazırlayan
tarımsal ürünlere varıncaya kadar 2009 yılındaki maliyet fiyatlarıyla ürün
satış fiyatlarını karşılaştırdıklarında Türk çiftçisinin içinde bulunduğu
şartları daha iyi anlayacaklardır. Eğer istiyorlarsa ben bir iki rakam
vereyim ve onlar da rahatlasınlar. 2002 yılında 15-15 gübrenin fiyatı 260 kuruş, 2009 yılında 1 lira
5 kuruş kıymetli arkadaşlar. Mazot 1 lira 40 kuruş 2002 yılında, 2009 yılında 2
lira 30 kuruş civarında seyrediyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ UZUNIRMAK
(Devamla) – Bunun yanında pamuk 2002 yılında 80 kuruş ile 1 lira arasında,
bugün pamuk 70 ile 92 kuruş aralığında. Bu fiyatlar birçok şeyi anlatmakta.
Elbette ki mantığımız şu olmamalı kıymetli arkadaşlar: Yüksek ürün fiyatları
meseleye çözüm değil. Meseleye çözüm yüksek ürün fiyatlarında değil; meseleye
çözüm, maliyetlerin, girdilerin hafifletilebilmesinde. Çünkü bilhassa gıda
ürünlerinde yüksek fiyatlar tüketimi azaltır, tüketimin azalması hem sağlık hem
üretim açısından sağlıklı netice vermez. Dolayısıyla, biz, çiftçinin
rahatlığını yüksek ürün fiyatlarında değil, rekabet edebilir şartlara
getirilmesinde, ürün maliyetlerinde aramalıyız. Araştırma önergesi doğrudur,
araştırma önergesi yerindedir ve biz, araştırma önergesinin lehinde oy
kullanacağız.
Hepinize teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin aleyhinde Eskişehir Milletvekili Sayın
Tayfun İçli.
Süreniz on
dakika.
H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkanım,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun önerisinin aleyhinde söz aldım. Yanlış anlaşılmasın, aslında
grup önerisindeki Meclis araştırma önergelerinin Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gündemine alınması doğru. Ben, bu öneriyi eksik bulduğum için
Cumhuriyet Halk Partisi önerisinin aleyhinde söz aldım.
Anlaşılan o ki
bugün yapılan Danışma Kurulu toplantısında Türkiye Büyük Millet Meclisinde
grubu olan siyasi partilerimiz anlaşamamış. Anlaşamamaları aslında çok doğal
çünkü birazdan AKP grup önerisi Türkiye Büyük Millet Meclisinde okunduğunda
neden diğer siyasi partilerin grup önerilerini Türkiye Büyük Millet Meclisine
getirdiği de çok iyi anlaşılacak.
Değerli
arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisindeki eksik bulduğum konular
şu: Cumhuriyet Halk Partisi, sadece tarımla ilgili Meclis araştırma önergelerinin
gündeme alınmasını istemiş. Peki, sadece Türkiye’de tarımla ilgili konular mı
çok çok önemli? Tabii ki Türkiye’de tarım ve
hayvancılık artık bitme noktasına gelmiş, çiftçimiz kan ağlıyor, bu yadsınamaz;
ancak peki, sanayicimizin durumu çok mu iyi? Tüccarımızın, esnafımızın,
emeklimizin durumu çok mu iyi?
Biraz evvel
burada oylanan Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisinde dile getirdiği
işsizlik sorunu Türkiye’de hangi noktadadır? İşsizlik sorunu önemli değil
midir? Peki, Türkiye’de yolsuzluk, yoksulluk ne boyuttadır? Türkiye'nin tüm
borcu 500 milyar doları aşmışken Türkiye Büyük Millet Meclisine getirilen yasa,
tasarı ve tekliflerini hangi anlayışla değerlendirmemiz gerekir? İşte, bu
nedenle Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisini eksik buluyorum değerli
arkadaşlarım.
Buraya geldiğimiz
zaman sanki farklı bir ülkede yaşadığımızı hissediyorum. Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gündemiyle sokakta halkın gündemi çok çok
farklı. Televizyonları izlediğiniz zaman gündeme gelen birinci haber toplumun
hangi noktada olduğunu gösteren, toplumun cinnet noktasına geldiğini gösteren
sayısız örneklerle karşı karşıya kalıyoruz. Keza, gazetelerimizin eskiden
üçüncü, dördüncü sayfalarında, iş sayfalarında yer alan haberlerin artık
gazetelerimizin birinci sayfasında yer aldığını görüyoruz. Değerli
arkadaşlarım, toplum artık ciddi anlamda cinnet geçiriyor ama nedense Türkiye
Büyük Millet Meclisinde gündem çok farklı.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin gündemini belirleyen AKP, Türkiye’de her şeyin güllük
gülistanlık olduğu izlenimini veren bir çalışma takvimini önümüze getiriyor.
Türkiye’de ciddi bir ekonomik krizin olduğunu, ciddi bir işsizlik olduğunu,
sanayicimizin, tüccarımızın, esnafımızın, emeklimizin kan ağladığını herkes
bilmekle birlikte, nedense Türkiye Büyük Millet Meclisinde Türkiye'nin gerçek
gündemi konuşulmuyor ve gerçek gündemi bir anlamda halkın gözünden saklanmak
isteniyor. Sayın Başbakanın deyimiyle ekonomik kriz konusunda “Teğet geçti.”
şeklinde hafife alan yaklaşımlar geçmişte nasıl olduysa, hâlâ günümüzde AKP’nin
belirlediği grup gündemle Türkiye güllük gülistanlık gösterilmeye çalışılıyor.
Değerli
arkadaşlarım, tabii ki AKP grup önerisinin aleyhinde söz aldım. İnşallah, AKP
grup önerisinin aleyhinde söz hakkı aldığımda bunlara değineceğim ama AKP grup
önerisine baktığımız zaman, bizlerin, milletvekillerinin -çok özür dileyerek
söylüyorum- çok hafife alındığını görüyoruz bu grup önerisinde. Daha önce salı
günleri AKP grup önerisiyle veyahut da Danışma Kurulu önerisiyle üst sıralara
çıkarılan kanun tasarı ve tekliflerinin AKP’nin bugün getirdiği grup önerisiyle
çok alt sıralara indirildiğini görüyorsunuz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gündeminin bir yazboz tahtasına dönüştürüldüğünü görüyorsunuz. Sizlere
dağıtılan Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminde yer almayan kanun tasarı ve
tekliflerinin -ki en son sıra sayısı alan 382 sıra sayılı Kanun Tasarısı’dır-
383, 384 ve 385’inci sıralarda yer alan kanun tasarıları ve tekliflerinin
gündeme getirildiğini ve kırk sekiz saat geçmeden görüşülmesi istemiyle önümüze
getirildiğini görüyorsunuz. Yine AKP’nin bugün grup önerisine baktığımızda,
normal kanun olarak görüşülmesi gereken 27 maddelik, 30 maddelik, 40 maddelik
kimi kanun tasarılarının bir oldubitti anlayışıyla, bir temel kanun olarak
Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesinin istendiğini görüyorsunuz.
Değerli
arkadaşlarım, biraz evvel de söyledim, Türkiye'nin gündemi farklı. Toplum artık
cinnet geçiriyor. Toplum ciddi anlamda cinnet geçiriyor. Evleri yıkılmasın diye
direnen kimi vatandaşlarımızın, emniyet güçleriyle sanki başka ülkenin
vatandaşlarıymış gibi direnişini, o gaz bombalarını televizyonlarda izliyoruz.
Mardin’in bir köyünde, aynı aileden olan akrabaların birbirlerini o cinnet
noktasında öldürdüğünü görüyoruz. Birçok olaya tanık oluyoruz.
Ama bakıyorsunuz,
AKP’nin gündemine baktığınız zaman, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine
getirdiği kanun tasarı ve tekliflerine baktığınız zaman, Türkiye'nin bu gerçek
gündemiyle uyuşmayan kanun tasarı ve tekliflerinin buraya getirildiğini görüyoruz.
Daha matbaada basılmamış olan ya da şimdi basılıp önümüze gelmemiş kanun tasarı
ve tekliflerinin hemen bugün veyahut yarın görüşülmesini istiyor AKP’li grup
başkan vekili arkadaşlarım.
Arkadaşlarım,
biraz bize saygı gösterin. Biraz milletvekillerine saygı gösterin.
Milletvekilleri önemli işler yapmaktadır. Yani “Kabul edenler”, “Etmeyenler”,
90 maddelik, 30 maddelik birçok kanunu getiriyorsunuz; incelenmemiş,
sorgulanmamış, Türkiye'nin gerçek gündemiyle uyuşmayan birtakım kanun tasarı ve
tekliflerini, milletvekillerini sanki “Kabul edenler”, “Etmeyenler” bir kol
gibi düşünen bir hâle getiriyorsunuz.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi yüce bir makamdır. Bir taraftan bazı olaylarda yasama organının
üstünlüğünden söz ederken, millet iradesinin gücünden bahsederken, millet
iradesini burada kullanan milletvekillerini -çok özür dilerim- adam yerine
koymuyorsunuz. Milletvekilleri grup başkan vekillerinin, yürütme organının,
Başbakanın veyahut Bakanlar Kurulunun talimatıyla çalıştırılan kişiler
değildir.
Ha, Anayasa’mızda
angaryanın suç olduğu belirtilir. Siz burada milletvekillerine angaryanın
ötesinde birtakım yükümlülükleri yüklüyorsunuz. Bu milletvekillerinin sokağa
çıktığı zaman, halkın gerçek gündemiyle karşı karşıya kaldığı zaman ne durumda
olduğunu grup başkan vekillerinin gerçekten çok iyi düşünmesi ve irdelemesi
gerekir. Tabii bir taraftan Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisinin
aleyhinde konuşurken yeri gelmişken AKP grup önerisinin aleyhinde de
konuşuyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Anayasa’mızın 98’inci maddesine göre Türkiye Büyük Millet
Meclisinin denetleme işlevi vardır, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgi
edinme hakkı vardır. Türkiye'de tarım sıkıntıdaysa, Türkiye'de işsizlik varsa,
Türkiye'de yolsuzluk varsa, Türkiye'de yoksulluk arttıysa bunun görüşüleceği ve
çözüm bulunacağı yer Türkiye Büyük Millet Meclisidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Eğer
Anayasa’mızın 98’inci maddesi gereğince Meclis araştırmaları ve genel görüşme
önergeleri görüşülmezse Türkiye Büyük Millet Meclisinde ne görüşülecek?
Toplumun, halkın sıkıntıları nerelerde görüşülecek değerli arkadaşlarım? Kapalı
kapılar ardında yapılan görüşmelerden sonra önümüze gelen kanun tasarı ve
tekliflerinin ülkeyi ve halkı nereye götürdüğünü birtakım geçmiş deneyimlerden
yaşayarak acıyla öğrendik.
Bakın, bugün bu
gündem kabul edildiğinde son iki maddesi kalan bu mayınlı arazilerle ilgili
kanun tasarısı görüşülecek. Düşünün, ülkenin güvenliğiyle ilgili
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın İçli.
III.- Y O K L A M A
(MHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
OKTAY VURAL
(İzmir) – Toplantı yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN –
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önerisinin oylanmasından önce bir yoklama
talebi vardır, şimdi bu talebi yerine getireceğim.
Ancak, yoklama
talebini işleme koyabilmem için ayakta olup yoklama talep eden
milletvekillerinin sayısının 20 olup olmadığını tespit edeceğim. İsimler tutanağa geçeceğinden ayaktaki her sayın milletvekillinden,
sırasıyla, isimlerini söylemelerini rica ediyorum: Sayın Vural, Sayın Kumcuoğlu, Sayın Günal, Sayın
Çakır, Sayın Torlak, Sayın Uslu, Sayın Özensoy, Sayın
Orhan, Sayın Yunusoğlu, Sayın Taner, Sayın Akkuş,
Sayın Bal, Sayın Enöz, Sayın Ergun,
Sayın Toskay, Sayın Durmuş, Sayın Sipahi, Sayın Asil,
Sayın Varlı, Sayın Bukan, Sayın Bölükbaşı.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
Adlarını
okuttuğum sayın üyelerin yoklama için elektronik cihaza girmemelerini rica
ediyorum.
Yoklama pusulası
gönderen arkadaşlar Meclis Genel Kurulundan ayrılmasınlar, okuyacağım çünkü.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Toplantı
yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- (10/139, 10/155, 10/171, 10/172, 10/173, 10/181,
10/183, 10/197 ile 10/369) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 26/5/2009 Salı günkü
birleşiminde birlikte yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN - Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri reddedilmiştir.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.19
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.31
BAŞKAN : Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER : Fatoş
GÜRKAN (Adana), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 93’üncü Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Görüşmelere kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
3.- Gündemdeki sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesine; Genel Kurulun, 26 Mayıs ve 2 Haziran 2009 Salı günlerindeki
birleşimlerinde sözlü sorular ve diğer denetim konularının görüşülmeyerek kanun
tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; 27 Mayıs ve 3 Haziran 2009 Çarşamba
günlerindeki birleşimlerinde ise sözlü soruların görüşülmemesine; 293, 239,
126, 131, 321, 324, 383 ve 385 sıra sayılı kanun tasarılarının İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre Temel Kanun olarak ve bölümler hâlinde görüşülmesine;
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda boşalacak üç üyelik için seçimlerin 26/5/2009 Salı günkü birleşimde yapılmasına ilişkin AK PARTİ
Grubu önerisi
26/5/2009
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu, 26.05.2009 Salı günü (Bugün) toplanamadığından,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmında yer alan
324, 351, 357, 228, 353, 361, 316, 99, 121, 126, 131, 250, 260, 279, 294, 321,
375, 382 ve 265 Sıra Sayılı Kanun Tasarı ve Tekliflerinin, bu kısmın 5, 9, 10,
11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25 ve 26 ncı sıralarına, Gelen Kağıtlar
listesinde yayınlanan ve bastırılarak dağıtılan 385, 383 ve 384 Sıra Sayılı
Kanun Tasarılarının ise 48 saat geçmeden bu kısmın 6, 7 ve 8 inci sıralarına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi;
Genel Kurulun; 26
Mayıs ve 2 Haziran 2009 Salı günlerindeki birleşimlerinde sözlü sorular ve
diğer denetim konularının görüşülmeyerek gündemin kanun tasarı ve teklifleri
ile komisyonlardan gelen diğer işler kısmında yer alan işlerin görüşülmesi, 27
Mayıs ve 3 Haziran 2009 Çarşamba günlerindeki birleşimlerinde ise sözlü
soruların görüşülmemesi,
Genel Kurulun;
27 ve 28 Mayıs
ile 3 ve 4 Haziran 2009 Çarşamba ve Perşembe günleri saat 14:00'te
toplanması,
26 Mayıs 2009
Salı günkü (bugün) birleşiminde 263 Sıra Sayılı Kanun Tasarısı görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar;
27 Mayıs 2009
Çarşamba günkü birleşiminde 293 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar;
28 Mayıs 2009
Perşembe günkü birleşiminde ise 324 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
2, 3 ve 4 Haziran
Salı, Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde ise saat 23:00'e
kadar;
çalışmalarını sürdürmesi,
293, 239, 126,
131, 321, 324, 383 ve 385 Sıra Sayılı Kanun Tasarılarının İçtüzüğün 91.
Maddesine göre Temel Kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki
cetvellerdeki şekliyle olması,
Radyo ve
Televizyon Üst Kurulunda boşalacak üç üyelik için seçimlerin 26 Mayıs 2009 Salı
günkü (bugün) birleşimde yapılması .
Önerilmiştir.
293 Sıra Sayılı Afet ve Acil Durumu Yönetimi Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı (1/552)
|
|
|
|
|||
BÖLÜMLER |
BÖLÜM MADDELERİ |
BÖLÜMDEKİ |
|
|||
|
|
MADDE SAYISI |
|
|||
|
1. BÖLÜM |
1 - 20 |
20 |
|||
|
2. BÖLÜM |
21 - 28 |
|
|||
|
|
Çerçeve 25.
madde 9 madde olarak ve |
|
|||
|
|
Geçici
1-2-3-4-5. Md.ler Dahil |
21 |
|||
|
|
|
|
|||
|
|
Toplam Madde
Sayısı |
41 |
|||
|
|
|
|
|||
239 Sıra Sayılı Erişme Kontrollu Karayolları Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değ. Yap. Dair Kanun Tasarısı
(1/569)
BÖLÜMLER |
BÖLÜM MADDELERİ |
BÖLÜMDEKİ |
|
|
MADDE SAYISI |
1. BÖLÜM |
1 - 12 |
12 |
2. BÖLÜM |
13 - 25 |
|
|
Ek Madde 7-8 Md.ler Dahil |
14 |
|
Toplam Madde
Sayısı |
26 |
126 Sıra Sayılı Darülaceze
Müessesesi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı
(1/479)
BÖLÜMLER |
BÖLÜM MADDELERİ |
BÖLÜMDEKİ |
|
|
MADDE SAYISI |
1. BÖLÜM |
1 - 15 |
15 |
2. BÖLÜM |
16 - 24 |
|
|
Çerçeve 22. madde 4 madde olarak ve |
|
|
Geçici 1-2-3-4. Md.ler
Dahil |
16 |
|
Toplam Madde Sayısı |
31 |
131 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli
Hakkında Kanun Tasarısı (1/487)
BÖLÜMLER |
BÖLÜM MADDELERİ |
BÖLÜMDEKİ |
|
|
MADDE SAYISI |
1. BÖLÜM |
1 - 30 |
30 |
2. BÖLÜM |
31 - 41 |
|
|
Çerçeve 41. Madde 18 |
|
|
madde olarak alınmıştır. |
28 |
3. BÖLÜM |
42 – 44 |
3 |
|
Toplam Madde Sayısı |
61 |
321 Sıra Sayılı
Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
(1/499)
BÖLÜMLER |
BÖLÜM MADDELERİ |
BÖLÜMDEKİ |
|
|
MADDE SAYISI |
1. BÖLÜM |
01 – 30 |
30 |
2. BÖLÜM |
31 – 60 |
30 |
3. BÖLÜM |
61 – 90 |
30 |
4. BÖLÜM |
91 – 120 |
30 |
5. BÖLÜM |
121 – 150 |
30 |
6. BÖLÜM |
151 – 180 |
30 |
7. BÖLÜM |
181 – 210 |
30 |
8. BÖLÜM |
211 – 240 |
30 |
9. BÖLÜM |
241 – 270 |
30 |
10. BÖLÜM |
271 – 300 |
30 |
11. BÖLÜM |
301 – 330 |
30 |
12. BÖLÜM |
331 – 360 |
30 |
13. BÖLÜM |
361 – 390 |
30 |
14. BÖLÜM |
391 – 420 |
30 |
15. BÖLÜM |
421 – 450 |
30 |
16. BÖLÜM |
451 – 480 |
30 |
17. BÖLÜM |
481 – 510 |
30 |
18. BÖLÜM |
511 – 540 |
30 |
19. BÖLÜM |
541 – 570 |
30 |
20. BÖLÜM |
571 – 600 |
30 |
21. BÖLÜM |
601 – 630 |
30 |
22. BÖLÜM |
631 – 649 |
19 |
|
Toplam Madde
Sayısı |
649 |
324 Sıra Sayılı Gümrük Kanunu ile
Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/602)
BÖLÜMLER |
BÖLÜM MADDELERİ |
BÖLÜMDEKİ |
|
|
MADDE SAYISI |
1. BÖLÜM |
1 - 25 |
27 |
2. BÖLÜM |
26 - 47 |
25 |
3. BÖLÜM |
48 - 65 |
18 |
4. BÖLÜM |
66 - 73 |
|
|
(Çerçeve 66. madde 19 madde |
|
|
olarak esas alınmıştır) |
26 |
|
Toplam Madde
Sayısı |
96 |
383 Sıra Sayılı
Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısı (1/704)
BÖLÜMLER |
BÖLÜM MADDELERİ |
BÖLÜMDEKİ |
|
|
MADDE SAYISI |
1. BÖLÜM |
1 - 15 |
15 |
2. BÖLÜM |
16 - 20 |
|
|
(Çerçeve 18. maddedeki (1), (2), (3), |
|
|
(3/a), (3/b),
(4), (5), ila Geçici 1 |
|
|
ve 2. maddeler dahil |
12 |
|
Toplam Madde
Sayısı |
27 |
|
|
|
385 Sıra Sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı (1/692)
BÖLÜMLER |
BÖLÜM MADDELERİ |
BÖLÜMDEKİ |
|
|
MADDE SAYISI |
1. BÖLÜM |
1 - 20 |
|
|
Çerçeve 4.
maddeye bağlı Geçici 76 |
|
|
ve 77 maddeler Çerçeve 7. maddeye |
|
|
bağlı Geçici 5 ve 6. maddeler dahil |
22 |
2. BÖLÜM |
21 - 43 |
|
|
Çerçeve 41
maddedeki (1), (2), (3), |
|
|
(4), (5)
fıkralar |
|
|
İla |
|
|
Geçici 1 ve 2.
maddeler dahil |
29 |
|
Toplam Madde
Sayısı |
51 |
BAŞKAN – Adalet
ve Kalkınma Partisi grup önerisi lehinde ilk söz Kocaeli Milletvekili Sayın
Azize Sibel Gönül’e aittir.
Buyurun Sayın
Gönül. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
AZİZE SİBEL GÖNÜL
(Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Danışma Kurulu 26 Mayıs Salı
günü (bugün) toplanamadığından grup önerimiz hakkında, grup önerimizin lehinde
söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan önce yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince grubumuzun önerisi
hakkında… Sayın Divan Kâtibi arkadaşımız grup önerimizi açıkladı. Grup
önerimiz, kanun tasarı ve tekliflerinin on dokuz adedinin gündemin ön
sıralarına alınması ve iki haftalık çalışma gündeminin belirlenmesiyle ilgili.
Bugün 263 sıra
sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti
Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri Hakkında
Kanun Tasarısı’nın bitimine kadar, çarşamba ve perşembe günleri saat 14.00’te
çalışmaya başlanıp gündeme alınan kanunların bitimine kadar çalışılması
öngörülmüş. Salı günleri saat 15.00’te başlayıp -önümüzdeki hafta Salı günü de
saat 23.00’e kadar- önümüzdeki haftanın bitimi de saat 23.00 olarak
önerilmiştir.
Değerli
arkadaşlar, gündemin ön sıralarına alınan kanun teklifleriyle ilgili olarak,
demin de söylediğim gibi, Divan Kâtibi arkadaşımız bunların açıklamalarını
yapmıştır. Ben onları tekrar açıklamak istemiyorum. İki haftalık bir gündem önerisi
bulunmaktadır. Lehinde oy kullanacağımızı bildirir, önerimizin kabulünü arz
ederiz.
Tekrar hepinizi
sevgiyle, saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Gönül.
Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerisinin aleyhinde söz isteyen Ankara Milletvekili
Sayın Hakkı Suha Okay. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisinin
grup önerisi aleyhine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, AKP Grubu anlaşılan temmuz ayına kadar gündemini belirlemiş.
Tabii, gündemini belirlerken, bu hafta ve önümüzdeki haftanın çalışma
saatlerini de belirlemiş. Ancak haziran ayı sonuna kadar belirlenen gündemin
önümüzdeki hafta nasıl değişeceğini, yeni bir gündem oluşturulmayacağını
düşünmediğimiz için teferruat bölümünü geçiyorum. Bu haftaki çalışmayla ilgili
bölümünü ve bu konudaki aleyhe düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bugünkü gündemde
iki haftadır süregeldiği ifade edilen ve 6 maddesinin 4 maddesi geçen mayınlı
arazilerin temizlenmesi yasasının son 2 maddesinden sonra Radyo Televizyon Üst
Kurulunun seçim maddesi var. Radyo Televizyon Üst Kuruluna ilişkin yasal
düzenleme 3984 sayılı Yasa ve bu Yasa uyarınca altı yıllığına üyeler seçiliyor
ama üçte 1’i ikişer yılda bir yenileniyor. İlk yenileme 2007’nin Mayısında olmuş.
9 üye de bir kuraya girmiş, o 9 üyeden 3 tanesi kura torbasından çıkmış. Şimdi
ikinci yenileme dilimine gelindiğinde, bu kez, RTÜK, yetkisi olmadığı hâlde,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliğinden de görüş alarak, iki tane
kura torbası yapmış. Bir torbaya “CHP kontenjanından seçilen üyeler” demiş, bir
torbaya “AKP kontenjanından seçilen üyeler” demiş, önce CHP kontenjanından seçilen üyelerden 2
tanesinden 1’ini çekmiş, daha sonra torbada kalan üye için, onu da götürmüş
AKP’nin torbasının içine atmış.
Değerli arkadaşlarım, bu uygulama tamamen hem Anayasa’ya hem Radyo
ve Televizyon Üst Kurulu Yasası’na aykırı ve CHP kontenjanından seçildiği
söylenen arkadaş bu kura uygulaması aleyhine idare mahkemesine dava açmış,
yürütmeyi durdurma talebinde bulunmuş; dava dilekçesi 21 Mayısta tebliğ edilmiş
ve on gün sonra idare mahkemesi savunma istemiş, karar verecek yani iş yargıya
intikal etmiş.
Oysa bugün,
yangından mal kaçırırcasına 13 Temmuzda göreve başlayacak üye için bir seçim
önerisi var ve belirlenen adaylar, belirlenen adaylar da daha bugün ilan
edildi. Yasa diyor ki: “Aday belirlendikten sonraki on gün içerisinde seçim
yapılır.” Bu acelemiz niye; bu paniğimiz, bu telaşımız, bu heyecanımız niye?
Yönteme ilişkin bir yargıya başvuru var. Bugün burada bu seçim yapıldı, iki gün
sonra veyahut da on günlük süre doldu, önümüzdeki pazartesi kura yöntemi iptal
edildi. O zaman Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu işlemi yeniden bir ihtilaf
konusu olacak ve çok doğaldır ki hukuksal niteliğine, etkisine ve doğurduğu
sonuçlara bakacağız ve bu konu yargıdan geri dönebilecektir. Türkiye Büyük
Millet Meclisinin karar ve tasarruflarını böylesine bir telaş içerisinde
yargıdan olası ihtilaflar boyutuna taşımanın pratik bir yararı yoktur. Bu, bir
anlamda Meclisin saygınlığına da gölge düşürecek boyutta bir tasarruf hâline
gelmektedir. Daha bugün ilan edildi, bugün seçim yapıyorsunuz.
Bir başka husus:
Yarın gündeme gelecek olan -eğer bugün mayınların temizlenmesi AKP Grubu
tarafından geri çekilmezse- Vatandaşlık Kanunu: Vatandaşlık Kanunu geçen
Parlamento döneminde gelmiş, 7/6/2006 tarihinde,
10/1/2008 tarihinden bu yana Meclis gündeminde. Ama yarın… Onun yanında da Afet
ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Kanunu... Geçen hafta Danışma Kurulu
kararıyla bu kanun, maddelerin tek tek görüşüleceği
temel kanun olarak gelmedi, bu kanun temel kanun olarak gelmedi. Şimdi, bugün
temel kanun olarak grup önerisi geldi. Bu kanunla ilgili biz grubumuzda çalışma
yaptık, milletvekili arkadaşlarımızı görevlendirdik. AKP Grubuyla birlikte
geçen Danışma Kurulunda bunun kanun olarak görüşülmesini ön sıraya alıyorsunuz
ama bugün birlikte, tek tek madde olarak görüşülmesi
gereken bir yasayı AKP grup önerisiyle temel yasa hâline getiriyorsunuz! Bu
açıkçası AKP Grubuna güvensizliğin çok temel bir göstergesi oldu bizim için.
Değerli
arkadaşlarım… Ve neden bugün bu mayın ve seçimin bitimine kadar, neden yarın
Vatandaşlık, Afet ve Acil Durum Yönetiminin bitimine kadar ve neden perşembe
günü Gümrük Kanunu’nun bitimine kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışıyor?
Açıkçası bunun nedenini ben kendi dünyamda çözdüm ama sizlerle de paylaşmak
istiyorum. Çünkü mayınların temizlenmesiyle ilgili bir yasayı görüşüyoruz. Bu
yasada Hükûmeti temsilen bir bakan oturuyor. Oturan
Bakanın açıklamalarını Bakanlığı yalanlıyor. Bakan bu konuda düşüncelerini
ifade ediyor. Millî Savunma Bakanı, yanlış anlamayın. Gazetelerde diyor ki:
“Sınır güvenliği sağlanamayacak. Şeffaf ve rekabetçi değil, bölge halkını
olumsuz etkileyecek. Kaza, can kayıpları ve Suriye’yle sorunlara neden olacak,
petrol hakları kaybedilebilecek. NAMSA daha ucuza yapardı.” Ne diyor? “Bu
evraktaki düşünceler aynen doğrudur ve ben bunu inkâr etmiyorum.” diyor. Kim
diyor? AKP’li Millî Savunma Bakanı.
Gazeteci soruyor,
diyor ki: “Peki de bu yasa görüşülürken Parlamento Genel Kurulunda siz
oturuyorsunuz.” Orada da şunu söylüyor Sayın Bakan: “Evet, o sözlerin arkasında
duruyorum ama onu ben Bakan olarak ifade ettim, burada Hükûmeti
temsil ediyorum.”
Şimdi tabii,
sorun şu: Bu yasanın geçmesi için AKP Grubu, genel merkezinde özel bir grup
toplantısı yaptı ve “Bu yasa bir an evvel geçsin.” dendi. Maalesef, bu yasa
birilerinin istediği gibi geçen hafta bitmedi. Geçen hafta bitmeyince, döndü
Sayın Başbakan Düzce’de dedi ki: “Hemen bir yakıştırma başladı, ‘Siz burayı
İsrail’e, Yahudilere mi peşkeş çekeceksiniz?’ diyorlar.” Peki, Sayın Millî
Savunma Bakanım da aynı şeyleri düşünüyordu. Ve devam etti: “Yatırım yapan
küresel sermaye şu dinden, şu dilden geldi diye, ‘Eyvah! Türkiye elden
gidiyor.’ demek bu kadar kolay mı?” diyor Sayın Başbakan Düzce’de. Ee, Sayın Millî Savunma Bakanı da mı öyle düşünüyor?
Sorun şu
arkadaşlarım: Hükûmet değişikliği öncesi “Ben, bu sözleri
söyleyen bakanları kapının önüne koyarım.” diyen bir Başbakan, bu yasanın
görüşmelerindeki rutin bir Parlamento çalışma sürecinde ve AKP Grubunun da
yeter katılımı sağlayamadığı için bu yasanın geçmediğini gördü. Sayın Başbakan
hiddetlendi, çok kızdı ve ülkesini, geçmişini, tarihini dahi “faşistlik”le itham ederken bir taraftan da AKP Grubundaki
milletvekillerini cezalandırdı ve dedi ki: “Siz her şeye rağmen -özel grup
toplantısı yapıyorum- e muhalefetin sesini de kesemiyorsunuz, e o zaman size
ceza vereceğim.” Arkadaşlar, bu yasa ve bundan sonraki…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
HAKKI SUHA OKAY
(Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
…yasalar, salı
günü başlayacak bitimine kadar, çarşamba günü başlayacak bitimine kadar,
perşembe günü başlayacak bitimine kadar…
Değerli
arkadaşlarım, burası Parlamento, burada milletvekilleri millet adına karar
verir Başbakan adına değil. Bu Parlamentonun saygın milletvekilleri Sayın Başbakanın
kapı kulları da değildir. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Onun
için, Sayın Başbakan istedi diye bu Parlamentonun insan fizyonomisine aykırı
bir şekilde ve sırf sizleri cezalandırmak için haftalarca, günlerce çalışma
zorunda bırakılmasını…
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) – Çalışmak ödül bize. Çalışmak ceza olur mu?
HAKKI SUHA OKAY
(Devamla) – “Sizleri cezalandırmak
için…”
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) – Çalışmak ödül…
HAKKI SUHA OKAY
(Devamla) – Tabii, bu, denetimi sağlayamayan grup başkan vekillerini
cezalandırmak içindir. “…böyle bir çalışma şey yaptım…”
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Çalışmaktan niye bu kadar rahatsız oluyorsunuz?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Mayın tarlası için…
HAKKI SUHA OKAY
(Devamla) – Ha şundan çekinmiyoruz, şundan çekinmiyoruz: Bu çalışmaya sonuna
kadar varız ama en az 184 kişi de burada hazır olun. (AK PARTİ sıralarından
“Buradayız” sesleri)
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Okay.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup önerisinin lehinde konuşmak üzere, Kayseri Milletvekili
Sayın Mustafa Elitaş. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, biraz önce Meclis Başkalık Divanının sizlere sunduğu iki
haftalık bir programı hazırladık. Bu iki haftalık program içerisinde, bugün
saat 15.00’ten itibaren başlamak üzere hem RTÜK üyelerinin seçimi hem de
mayınlı arazilerin temizlenmesiyle ilgili iki madde kalan kanun tasarısının iki
maddesini oyladıktan sonra Genel Kurulu bitireceğiz. Bitimine kadar karar
aldık.
Yarın yine
gündemimizde olan kanunlarla ilgili, Türk Vatandaşlığı Kanunu iki bölüm
hâlinde, arkasından Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun o da iki bölüm hâlinde, onun bitimine kadar, inşallah
siz değerli milletvekillerimizin oylarıyla Meclisimizin gündemimizi belirlemiş
olacağız.
Perşembe günü de
324 sayılı Gümrük Kanunu’nu üç bölüm hâlinde değerlendireceğiz ve bitimine
kadar bu kanunları çıkarmayı uygun olarak görüyoruz.
Önümüzdeki haftanın programı da, biraz önce ifade edildiği gibi,
değerli milletvekillerimizin bilgilerine sunularak milletvekillerimizin kanunla
ilgili katkılarının daha iyi ve daha olumlu bir şekilde olabilmesi amacıyla ki
muhalefetten olan milletvekili arkadaşlarımızın bizi eleştirip “Sürekli gündem
değiştiriyorsunuz, gündem hakkında bilgi sahibi olamadık.” şeklindeki
söylemlerine karşı arkadaşlarımızın daha iyi hazırlanabilmeleri amacıyla
yapılan bir düzenleme. Bugüne kadar da
gruplarla yaptığımız danışma kurullarında bitimi şeklinde de çok kararlar aldık
ve iki haftalık gündemleri, saat 23.00’e kadar, 24.00’e kadar olan gündemleri
de yapmaya gayret ettik.
Değerli
milletvekilleri, Anayasa’mıza göre Türkiye’deki uygulanan sistem parlamenter
sistemdir. Parlamenter sistemde kanunların nasıl yapılacağı İç Tüzük’te
belirlenmiş. Milletvekillerinin verdiği tekliflere “kanun teklifi” deniliyor, hükûmet tarafından yapılan, hazırlanan teklifler de “kanun
tasarısı” diye ifade ediliyor. Parlamenter sistemin çalışması hükûmetin komisyon sıralarında hem de Genel Kuruldaki
komisyon sıralarında oturmalarıyla alakalı. Yani bu sistem, hükûmetin
istediği, arzu ettiği kanunları yasalaştırmak üzere oluşturulmuş bir sistem. Ne
zamandan beri? Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğundan bu
tarafa olan bir sistem devam ediyor ve burada, değerli milletvekili
arkadaşlarımızın AK PARTİ Grubu olarak hazırladığı öneriyi, Danışma Kurulu
olursa hem Cumhuriyet Halk Partisi hem Milliyetçi Hareket Partisi hem
Demokratik Toplum Partili ve AK PARTİ Grubunun milletvekillerinin onaylarıyla,
oylarıyla kabul ediyoruz, eğer Danışma Kurulunda toplanamazsak veya
anlaşamazsak, burada milletvekillerinin oylarına sunulup bu çalışma takvimini
ve çalışma programını değerli milletvekillerinin oylarıyla beraber ortaya
çıkarmış oluyoruz. Burada hiçbir milletvekili başkasının ne askeridir ne
tutmasıdır. Milletvekilleri, milletin özgür iradesiyle seçilmiş, 70 milyonu
temsil eden değerli insanlardır ve onlar da gururla milletini temsil ediyorlar.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Şimdi, bakınız
değerli milletvekilleri, bazen söylüyorsunuz, “AK PARTİ Grubunun
milletvekilleri grup başkan vekillerinin veya Başbakanın söylediği önergeye hiç
istisnasız, sorgulamasız el kaldırıyorlar.” diye ifade ediyorsunuz. Bir tane
şöyle düşünün, bakın, AK PARTİ’nin getirdiği
önergelere, teklif ettiği konularla ilgili, muhalefetten grup başkan
vekillerinin eli kalkmadığı zaman hanginizin eli kalkıyor? Bir tane geriye
dönün bakın, öne doğru bakın ama şunu açık ve net ifade ediyorum: Bizim
komisyonumuzda milletvekili arkadaşlarımız çalışıyorlar ve hatta,
sizin önergelerinizi, bakıyoruz, anlaşıyoruz, makul olan önergelerimizi buradan
bizim milletvekili arkadaşlarımızın bir kısmının da desteklediğini görüyoruz
fakat enteresandır, bu gruptan, muhalefet grubundan hiçbir milletvekilinin, AK PARTİ’nin doğru bir önergesini, doğru bir teklifini bugüne
kadar el kaldırarak desteklediğini görmedim.
HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) – Doğru söylemiyorsun.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Şimdi sorarım, biraz önce konuşan arkadaşa sorarım, kim kimin
emrinden çıkmıyor, kim emir eri, onu herkes bir kendi içerisinde…
HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) – Doğru konuş Sayın Elitaş!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - …bu sıralarda oturan milletvekili arkadaşlarımızın, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulunda oturan arkadaşlarımızın çek etmesi gerekir.
Biz
milletvekillerimizin iradelerine, onlara güveniyoruz ve bugüne kadar -AK PARTİ
altı buçuk yıldır iktidarda- hiç grup kararı almadık, hiçbir zaman grup kararı
almadık. En önemli konularda dahi milletvekillerimiz özgür iradelerini
kullandılar, oylarını tespit ettiler. (MHP sıralarından gürültüler) Bakınız,
değerli arkadaşlar, size abes geliyor olabilir çünkü bunu yapamazsınız siz,
bunları yapamazsınız, size abes geliyor olabilir, bu gruptaki milletvekilleri
özgür iradelerini kullanabilme yetkisine sahiptir. (MHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Partide grup toplantısı yaptınız.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Bakınız…(MHP ve CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Bakınız, değerli milletvekillerim…
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – …iki haftadır mayın yasasını konuşuyoruz, mayınların
temizlenmesiyle ilgili yasayı konuşuyoruz. İki haftada dört maddeyi geçebildik.
Bakınız değerli
milletvekilleri, buradan biraz önce de konuşan Sayın Grup Başkan Vekili ve iki
haftadır muhalefete mensup milletvekilleri, bu yasa olmaması lazım, şöyle
olması lazım, böyle olması lazım, ihanet, hainlik diye ifade edilen bir
şekilde, hakikaten yakışıksız ve kantarın topuzunu kaçan bir şekilde
eleştiriyorlar.
Bakınız, size bir
pasaj okuyacağım: “Bu vesileyle önergeye de değinmek isterim. Önerge bugüne
kadar yapılmış olan açıklamalar ve yapılan tartışmalar çerçevesinde bana göre
iyi bir çözüm getiriyor. Şu nedenle: Öncelikle hizmet satın alınması suretiyle
işin yaptırılması öngörülüyor yani iki işi birbirinden ayırıyor. Bu son derece önemli. İki iş birbirinden ayrılırken muhtemel
bir fiyatı, yüksek teklifi önlemek amacıyla da hükûmet
tasarısında yer alan modeli saklı tutuyor yani ‘gerektiğinde o modelle de
ihaleye gidilebilir’ diyor. Ancak birinci tercih hizmet satın alınması
suretiyle ihale, o açıdan olumlu. Belki önerge metnine birtakım düzeltmeler
gerekebilir ancak önerge kabul edilirse 1’inci maddenin de düzeltilmesi
gerekir.” İleriki safhada, aradaki müzakereler sonunda bu görüşü beyan eden
arkadaşımızın görüşleri doğrultusunda önerge değiştiriliyor ve daha uygun bir
hâle getiriliyor. Bunu söyleyen kim? Cumhuriyet Halk Partisinin Plan Bütçe
Komisyonu üyesi Sayın Akif Hamzaçebi. Sayın Akif Hamzaçebi diyor ki: “Bizim de katkılarımızla birlikte
ortaya çıkan 2’nci madde ve 1’inci madde buna paralel olarak yapılan
düzenlemeyle birlikte biz bunun olumlu olacağı kanaatindeyiz.”
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Başka kanun o.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Şimdi, değerli milletvekilleri, Plan Bütçe Komisyonundan,
Milliyetçi Hareket Partisinden yetkili arkadaşlarımız, özellikle de Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
Plan Bütçe Komisyonu üyesi arkadaşlarımız bu kanun yapılırken önergeyle ve
önergeyle değiştirilen sürece katkı sağlarken şu anda yani bir kaşık suda
fırtına koparılıp, nedir bu…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Hangi katkıyı kabul ettiniz? Sayın Başkan, Sayın Elitaş’ın
komisyon görüşmelerinden haberi yok.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - Düşünüyorsunuz, bakıyorsunuz, dinliyorsunuz yani hakikaten kanunu
okuduğunuz sürece, kanunun metinlerine baktığınız sürece söylenenin sadece
hamaset olduğunu ve bunun…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Muhalefet şerhini okudunuz mu?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Okudum efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Ee, o zaman muhalefet şerhi varsa nasıl
katkıyı…
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Bakınız, o zaman muhalefetteki sayın
Komisyon üyesi milletvekili arkadaşlarımız demek ki o muhalefet şerhlerini kendi
iradeleriyle yazmamışlar çünkü kendi iradeleri burada.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Ne o?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Burada, irticalen yaptıkları konuşmaları, kendi iradeleri burada. O
iradelerinin çerçevesinde demek ki “siz o arkadaşlarımıza muhalefet şerhini,
karşı oy yazısını yazdırmışsınız, imza attırmışsınız” anlamı çıkar. Komisyon
tutanaklarını alın, bakın.
KADİR URAL
(Mersin) – Sen Kayserili misin?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - Komisyon tutanaklarında sayın milletvekillerinin buradaki yaptığı
muhalefetin hiçbiri yok.
KADİR URAL
(Mersin) – Kamuoyunu yanlış bilgilendiriyorsun.
BAŞKAN – Sayın
Ural… Sayın Ural…
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - Özellikle Cumhuriyet Halk Partisinin, Sayın Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’la birlikte yaptıkları önergeye katkılar var. O
katkılar çerçevesinde de Sayın Akif Hamzaçebi diyor
ki: “Şu anda bu kanun maddesi uygun bir hâle geldi.” ve hatta düzeltiyor
“Öncelikle yapmamız gereken iş sadece temizlemenin, münhasıran temizlenmenin
yapılması.” Oradaki “münhasıran” kelimesinin de çıkarılıp kafalarda istifham
olabileceğini ifade ediyor. “Bunu da çıkaralım, biz bunu daha anlaşılır bir
hâle getirelim.” diye ifade ediyor ve önerge okunduktan sonra Sayın Bakan diyor
ki…
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Yahu, senin Bakanın beş tane ayrı demeçte bulundu, beş ayrı ifadesi
var Savunma Bakanının.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - …“Sayın Başkan, müsaade ederseniz, Sayın Akif Hamzaçebi’nin
bir düzeltmesi vardı. Onu da eğer müsaade ederseniz milletvekili
arkadaşlarımızın yaptığı önergeye Sayın Hamzaçebi’nin
düzeltmesiyle birlikte yaparsak daha uygun olur.” kanaatini…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - …ifade ediyor ve buradan Milliyetçi Hareket Partisi Grubu Plan Bütçe
Komisyonu üyesi arkadaşlarımızın muhalefet ile ilgili konuşmaları var ama
burada Meclis kürsüsünden bakıp dinlediğimiz zaman şuradaki söylemle çok
farklı. Demek ki bu arkadaşlar…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Neyi farklı? Biz sizin gibi değiliz ki.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - Bu arkadaşlar, muhalefet şerhine baktığınız zaman tutanaklarla
arada çok büyük fark var. Hani biraz önce konuşan arkadaşımız diyordu ya, siz
işte buradaki şeyleri dinliyorsunuz, grup başkan vekilleri el kaldırıyor, el
kaldırıyorsunuz. Demek ki burada, Plan Bütçe Komisyonu üyesi olan
arkadaşlarımız kendi iradelerinin dışında, kendilerine hazırlattırılmış ayrışık
oylar, belki de bilgileri dâhilinde ya da daha önceden alınmış imzalı
kâğıtlarla oylanıyordur diye düşünüyorum ve ben şunu tüm milletvekilleri adına
söylüyorum: Hiçbir milletvekilinin iradesi kimseye ipotekli değildir. Hepimiz
70 milyonu temsil ediyoruz. 70 milyonu temsil etmekle de, milletvekili olmakla
da gurur duyuyoruz.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, Sayın Hatip, Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna mensup
milletvekillerimizin koyduğu muhalefet şerhiyle Komisyondaki yaptıkları
çalışmalar arasında çelişki olduğunu ifade ederek sataşmada bulunmuştur. Bu
bakımdan, milletvekillerimizin, Komisyon üyesi milletvekillerimizin bu vahim
hatayı ve muhalefet şerhiyle ilgili düşüncelerin samimiyetini Türkiye Büyük
Millet Meclisiyle paylaşması gerektiği hususunu arz ediyorum.
Sayın Münir Kutluata’nın ve Abdülkadir Akcan
Bey’in sataşmadan dolayı söz hakkı talebi…
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan, hiç kimseyi, ismiyle hitap etmedik. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
Sayın Başkan,
sadece Sayın Hamzaçebi’nin…
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – “Muhalefet şerhi” diyor. Muhalefet şerhi verenler belli.
BAŞKAN – Bir
saniye… Bir ağızdan konuşulduğu için hiç kimseyi duyamıyorum.
Sayın Kutluata ile ilgili tamam.
Sayın Akcan’ın
hangi nedenle sataşmaya maruz kaldığını anlamadım.
ABDÜLKADİR AKCAN
(Afyonkarahisar) – Muhalefet şerhim var efendim benim
de.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Onun da başka bir komisyonda muhalefet şerhi var.
BAŞKAN – Plan
Bütçe Komisyonundan bahsedildi.
Evet…
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan, ben burada hiç kimseye sataşmadım. Sadece Sayın Hamzaçebi’nin Plan Bütçe Komisyonu tutanakları çerçevesinde
söylediğini zikrettim.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Tevile gerek yok efendim, tevile gerek yok.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Söylediğim budur Sayın Başkan. Hiç kimseye sataşmadım.
BAŞKAN – Sayın Kutluata, size iki dakika süre veriyorum.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
Yeni bir
sataşmaya mahal vermeden bilgilendirin lütfen.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Sakarya Milletvekili Münir Kutluata’nın,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
MÜNİR KUTLUATA
(Sakarya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; üçüncü haftaya girdik bu
yasayla ilgili. Üzüntüyle izlediğim husus şudur: Bu kanunu kim savunacağım diye
göğsünü siper etmeye kalkarsa batıyor.
Şunu milletin dikkatine özellikle sunuyorum: Şimdi, Sayın Grup
Başkan Vekilinin burada yaptığı konuşmaya bizi dâhil etme şekline bakın lütfen:
Efendim, bu muhalefet şerhinde, Milliyetçi Hareket Partisinin bu yasa
tasarısının geldiği andan itibaren hangi aşamada ne karar aldığı, nereye
girdiği, hangi toplantıları terk ettiği, neleri koydurmaya çalışıldığı, hangi
özel toplantıları “bunu çıkarın” diye Plan Bütçe Komisyonu odalarında
görüşmeler yapıldığı, hepsi orada yazılı. Şimdi, bunu burada çarpıtarak gerekçe yapmanın hiçbir anlamı yok.
Evet, Milliyetçi Hareket Partisi başından beri diyor ki, bu kanunda ihaleyi
ayırın.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Ayrı ihale.
MÜNİR KUTLUATA
(Devamla) – Ayrı değil. Bizim teklifimiz…
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Ayrı ihale.
MÜNİR KUTLUATA
(Devamla) – Hayır, lütfen Sayın Başkan. Bakın, ben hiç yalana gelemiyorum.
Bizim teklifimiz, oraya bu işin tek ihaleyle birilerine verilmek üzere kamuflaj maddesi olarak eklenmiş. Biz o toplantıyı terk
ettik zaten. Şimdi, bakın…
MEHMET NİL HIDIR
(Muğla) – Varsayım, varsayım.
MÜNİR KUTLUATA
(Devamla) – Varsayım yok.
Efendim,
diyorsunuz ki…
AHMET YENİ
(Samsun) – Birilerini biliyorsanız söyleyin.
MÜNİR KUTLUATA
(Devamla) – Lütfen Beyefendi. Bakın, çok önemli. Hiç, hiç, bakın gelemem.
Bakın, diyorsunuz
ki…
AHMET YENİ
(Samsun) – Birilerine verilecek.
MÜNİR KUTLUATA
(Devamla) – Hayır efendim.
“Altı maddelik
kanun için iki haftadır bizi uğraştırıyorsunuz.” Biz, Suriye sınırının
savunması için ömrümüz boyunca uğraşırız. Evet, yok öyle şey. (MHP sıralarından
“Bravo!” sesleri, alkışlar)
Şimdi, lütfen,
bakın cevap veriyorum…
KADİR URAL
(Mersin) – Namus için uğraşıyoruz, namus.
METİN KAŞIKOĞLU
(Düzce) – Hayırdır ya namusumuzdan şüpheniz mi var?
MÜNİR KUTLUATA
(Devamla) – Beyefendiler, cevap veriyorum.
Şimdi, deniliyor
ki, evet, biz, bu ihaleyi yapınız dediğimiz zaman, ihaleyle temizlemeyi yapın…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MÜNİR KUTLUATA
(Devamla) - …dediğimiz zaman arkada müşterek ihale yapma anlamını kaybediyor,
onun tasarıdan çıkması gerekiyordu. Hem bizim teklifimizi, eğer o anlamda
idiyse Cumhuriyet Halk Partisinin de teklifini oraya koyarak, arkadan esas
birlikte ihale şartını orada sürdürdüğünüz zaman hiçbir anlamı yok. Bizim
samimi, ciddi teklifimizi kamuflaj için kullanmış
duruma düşüyorsunuz.
Yüce Meclisin
takdirlerine şu hususu arz ediyorum, lütfen düşününüz: Efendim, bir ihale
yapacaksınız, mayınların temizlenmesi. Arzu ettiğiniz nedir? En ucuz şekilde
yapılmasıdır. Bunun için yol nedir? Çok sayıda firmanın, ilgili kuruluşun
katılmasıdır. Eğer siz mayın temizleme ihalesine “Sen burada tarım yapacaksın.”
şartını koşarsanız o zaman bir tek kuruluş veya bir ülkenin kuruluşu çıkar,
karşınıza gelir. Bu mantıksız. Temizlediniz diyelim. Kullanım ihalesi
yapıyorsanız o zaman ne beklersiniz? Daha yüksek değer biçecek olan ve daha
fazla Türkiye ekonomisini kârlı çıkaracak bir teklif verirsiniz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Kutluata…
MÜNİR KUTLUATA
(Devamla) – Bunun arkasına ne ekliyorsunuz? Mayın temizleme ihtisasınız olsun,
gelin o şekilde bu toprakları kullanın. Bunun maksadı nedir?
Lütfen bizim
söylediklerimize siz ilave yapmayın ve şaşırtmayın efendim.
Muhalefet
şerhimizde madde madde var.(MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Kutluata.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Sayın Başkan, aynı şekilde, Sayın AKP Grup Başkan Vekili, Plan Bütçe
müzakerelerini söz konusu yaparak Cumhuriyet Halk Partisinin tutumunu kuşkulu
biçimde tanıtmaya çalışmıştır. Ben Cumhuriyet Halk Partisinin görüşünü çok kısa
arz edeceğim.
BAŞKAN – Yeni bir
sataşmaya mahal vermeden, iki dakika; buyurun.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – CHP’nin isminden bahsederek…
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan, Cumhuriyet Halk Partili komisyon üyesi bir
arkadaşımın tutanaktaki söylediklerini okudum ben.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Hayır, hayır!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Okumadın. Kendin kendine yorum yapma! Hayır efendim!
BAŞKAN – Sayın Anadol, ben size “Buyurun.” dedim. İki dakika veriyorum.
Yeni bir
sataşmaya mahal vermeden, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol’un,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, partisine sataşması
nedeniyle konuşması
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yüce Meclisin
saygıdeğer üyeleri, vaktinizi fazla almayacağım. Geçen hafta tamamen Suriye
sınırlarındaki mayınların temizlenmesi işiyle uğraştık ve muhalefet samimi
olarak, Türkiye'nin başına bu işin neler açacağını teker teker
teker sıraladı. Şimdi söylüyoruz: Bir, bu mayınların
temizlenmesine karşı olan bir tek milletvekili yoktur ne iktidardan ne
muhalefetten. Ottawa Sözleşmesi’ni onayladı bu
Meclis, bu konuda bir ihtilaf yok. Ne diyor muhalefet? Diyoruz ki: İster hizmet
satın alın ister orduya yaptırın, bu mayınlar temizlensin, ortaya çıkan arazi o
kolu bacağı uçan, oradaki topraksız köylüye dağıtılsın. (CHP ve MHP
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Bizim söylediğimiz bu! Ne diyorsunuz?
(CHP ve MHP sıralarından “Hayır” sesleri) Hayır! E, samimiyseniz niye “Hayır”
diyorsunuz?
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) – Talimat öyle talimat!
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) – Ha, bir gerekçeniz var, diyorsunuz ki: “Hazinede para yok.” İşinize
geldiği vakit “Dünyanın en büyük 17’nci ekonomisi.”, işinize geldiği vakit
“Hazinede para yok.”
MUHARREM VARLI
(Adana) – Yeni uçak alıyorlar, 60 milyon dolar!
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) – Başbakana uçak alırken para var 61 milyon dolar. (CHP ve MHP
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Damadın genel müdür olduğu Atv grubuna devlet bankasından 750 milyon kredi alırken
para var ama sıra mayınlara geldiği vakit yok. Samimiyetsiz olan sizsiniz! (CHP
ve MHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Sayın Başkan, bu konuşma sataşmaya cevap mı oldu yani şimdi?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Sayın Günal, buyurun.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Sayın Başkanım, doğrudan alt komisyon üyesi olarak ve bu muhalefet
şerhinde imzası olan bir milletvekili olarak, Sayın Elitaş’ın
sözlerinde sataşma vardır, ya sözlerini geri almasını istiyorum ya da bunların
düzeltilmesi için…
BAŞKAN – Sayın Elitaş zaten öyle söylemediğini ifade etmesine rağmen… (MHP
sıralarından gürültüler)
Ben dinlediğimi paylaşıyorum sizinle canım!
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Sayın Başkanım, ben alt komisyon üyesi olarak, başından beri bu
işin nereden geldiğini bilen birisi olarak…
BAŞKAN – Şimdi,
bakın, bu iş böyle sürerse ara veririm, hepinizin talebi düşer. Ben şimdi Sayın
Kutluata, Plan
ve Bütçe Komisyonu…
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Efendim, “Muhalefet milletvekilleri söylediklerinin arkasında
durmuyorlar.” dedi.
BAŞKAN – O zaman
bütün muhalefet milletvekillerine sırasıyla söz verelim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sataşma var Sayın Başkan, söz vermeniz lazım.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Bizatihi şahsıma sataşma var, burada konuşmayı yapan bendim.
BAŞKAN – Şimdi,
bakın, Sayın Günal, ara vereceğim ama…
METİN ERGUN
(Muğla) – Sayın Başkan, tutanakları inceleyin, ondan sonra karar verin.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Ben bizatihi…
BAŞKAN – Tamam,
bizatihi ara vereceğim. Ne yapacağız şimdi?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Verirseniz verin Sayın Başkanım, bana buradan doğrudan konuştu,
benim şahsımı muhatap alarak.
BAŞKAN – Müsaade
ederseniz… Müsaade ederseniz bir şey söyleyeceğim.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Buyurun efendim.
BAŞKAN – Plan
Bütçe Komisyonu üyeleri adına, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun temsilcileri
adına Sayın Kutluata konuştu, hepiniz adına konuştu.
Şimdi…
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Sayın Başkan, ben de alt komisyon üyesiyim, sadece ben alt komisyon
üyesiyim, başından beri söylediklerim tutarlıdır.
METİN KAŞIKOĞLU
(Düzce) – Açıklamasını yaptı Sayın Başkanım, yeter!
BAŞKAN – Sayın
Vural, böyle bir usulümüz var mı? Sayın Vural…
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Alt komisyonda da sordum, müsaade ederseniz…
BAŞKAN -
Vermeyeceğim…
Sayın Akcan’a
Tarım Komisyonu üyesi olarak, aynı komisyonda, dolayısıyla onun muhalefet
şerhiyle ilgili süre vereceğim.
Buyurun Sayın
Akcan. (MHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, Plan Bütçe Komisyonu üyesi olarak ben de
söz istiyorum.
3.- Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan’ın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ABDÜLKADİR AKCAN
(Afyonkarahisar) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Tarım Komisyonu görüşmeleri sırasında tasarıyı bütün
detayıyla, samimi olarak ele aldık ve ciddi katkı yapmaya çalıştık. Bu sırada,
tabii, istediğimiz veya önerilerimiz yerine gelmediği boyutlarında muhalefet
şerhimizi ilave ettik.
Ben zamanınızı
fazla almamak için muhalefet şerhinin son paragrafını tutanaklardan okumak
istiyorum: “Aslında konusu itibariyle hayırlı ve faydalı bir faaliyet olduğuna
inandığım bu işin bir an önce halledilmesi için oturduğu kanuni zeminin doğru
olmamasına bağlı olarak yeniden kesintiye uğramasına üzülürüm. Ancak, örneğin
mayın temizleme sonrası temizlenen arazinin kullanım süresinin ihale
parametresi olarak seçildiği bir yap-işlet-devret ihalesi, sorunu, hukuki bir
zemine oturtacaktır.” diye not düşmüşüm ve muhalefet şerhinin altına imza
koymuşum.
Değerli
milletvekilleri, tasarıyla ilgili olarak bizim öne sürdüğümüz husus, bu kanun
tasarısının ele alınmasına gerek olmadığıdır. Zira,
Türkiye’de hâlihazırda uygulamada bir yap-işlet-devret kanunu mevcuttur, bu
kanuna göre yap-işlet-devret’i gerçekleştirirsiniz.
Ancak burada gizlenen, tasarının arkasına gizlenen bir husus var, bu da 2’nci
maddede. Tasarının 2’nci maddesine dönüp baktığımız zaman ne görüyoruz? Bütün hadise, bütün kıyamet, bütün problem burada kendisini
göstermekte. Değerli milletvekilleri, tasarının 2’nci maddesinde
yaklaşık üçüncü cümle olarak ifade edilen husus şudur: “Ayrıca söz konusu
alanda bulunan ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan taşınmazlar da
aynı yöntemle Maliye Bakanlığı tarafından ilan edilir.”
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ABDÜLKADİR AKCAN
(Devamla) – Değerli milletvekilleri, bu kanun tasarısı sadece bu cümle için ele
alınıyor. Niye? Çünkü temizlenecek araziye bitişik Tarım İşletmeleri Genel
Müdürlüğüne ait 1 milyon 751 bin dönüm arazi bunun bir müştemilatı olarak ele
alınacaktır. Bütün kıyamet bundan kopmaktadır. Yoksa
Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.19
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.30
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN
(Adana), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 93’üncü Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
Görüşmelere
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu önerisi üzerinde son söz, önerinin aleyhinde İzmir
Milletvekili Sayın Oktay Vural...
Sayın Vural yok
mu?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Yok Sayın Başkanım.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Süre dolmadı daha Başkanım.
Benim sataşma
talebim vardı. Bu herhâlde…
BAŞKAN – O bitti.
Ara verince gitti.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Ama ondan öncesindeydi Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Yok… Ama işte öyle, usul öyle.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Kayıtlara geçmesini istiyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Geçti
zaten.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Geçmedi Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Siz
konuştunuz, geçti.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Sayın Elitaş özür dilemiyorsa ben şunu
söylüyorum: Komisyon üyesi ve alt komisyon üyesi milletvekili olarak…
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkanım…
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – …benim söylediğim bütün şeyler neyse yazılı olarak var. Burada da
aynısını söyledim. Alt komisyondan itibaren de aynı söyledim.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Tamam, kayda geçti.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – AKP Hükûmetinin bakanlarıdır o
söylediklerinin arkasında durmayan, biz değiliz; bunu da tutanaklara geçirin.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Geçti efendim. Tutanaklara geçti.
BAŞKAN – Evet.
Buyurun Sayın
Vural.
İÇİŞLERİ BAKANI
BEŞİR ATALAY (Ankara) – Niye öyle söylüyorsunuz ya, “AKP Hükûmetinin
bakanları” falan diye!
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Burada efendim, burada. Gösterelim…
BAŞKAN – Sayın Günal…
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Sayın Vecdi Gönül buradaydı, söyledik.
BAŞKAN – Sayın Günal…
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – İsterseniz yazıyı size yeniden takdim edeyim.
BAŞKAN – Sayın Günal…
Sayın Vural,
buyurun.
İÇİŞLERİ BAKANI
BEŞİR ATALAY (Ankara) – Ayıp değil mi! AKP Hükûmetinin
bakanları burada oturuyor.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Evet. Kendisi burada yok.
BAŞKAN – Sayın Günal…
İÇİŞLERİ BAKANI
BEŞİR ATALAY (Ankara) – O zaman biz de söz isteriz.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Sayın Bakanım, isteyin.
Ben hemen size
takdim edeyim, hemen takdim edeyim. Sayın Vecdi Gönül’ün söylediklerini kabul
edecek misiniz?
BAŞKAN –
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.32
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.41
BAŞKAN : Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER : Fatoş
GÜRKAN (Adana), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 93’üncü Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
Görüşmelere
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu önerisi üzerinde son söz, önerinin aleyhinde İzmir
Milletvekili Sayın Oktay Vural’a aittir.
Buyurun Sayın
Vural. (MHP sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, aslında, Sayın Bakanın herhâlde bir söz talebi vardı.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İÇİŞLERİ BAKANI
BEŞİR ATALAY (Ankara) – Söz talebim yok benim.
BAŞKAN – Yok.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Eğer söz talepleri varsa önceliği kendilerine verebilirim.
BAŞKAN – Yani
Sayın Bakanın bir söz talebi yok.
Sayın Vural,
buyurun lütfen.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Sayın Başkan, benim söylediklerim Sayın Bakanla ilgili değildi.
Benim söylediklerim sadece Sayın Gönül ve Sayın Maliye Bakanıyla ilgiliydi,
onları kastettim.
BAŞKAN – Tamam,
hallolmuş Sayın Günal.
Sayın Günal, buyurun yerinize.
Buyurun Sayın
Vural.
Süreniz on
dakika.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, biz de söz istiyoruz.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Bunlar basit taktikler, işimize bakalım.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Plan Bütçe Komisyonu üyelerini suçlamıştır Sayın Elitaş.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Van) – Ne alakası var?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Ne demek ne alakası var?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkanım, Sayın Vural başlasın efendim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Millî Savunma Bakanı gelsin, burada ne konuştuğunu
açıklasın.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
– Bunlar taktik oyalamalar, bunlar basit şeyler.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Alt komisyonda ne konuştuklarını, Genelkurmay
yetkilisinin orada konuştuklarını Meclise açıklasınlar.
BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, tamam, bunlar hep konuşuldu, söz de verildi,
Sayın Anadol’a da söz verdim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Efendim, Sayın Elitaş komisyon
üyelerini suçladı.
BAŞKAN – Şimdi
Sayın Vural konuşsun, ondan sonra siz gene yerinizden bağırırsınız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Biz de söz istiyoruz efendim.
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Vural. (MHP sıralarından alkışlar)
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- Gündemdeki sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesine; Genel Kurulun, 26 Mayıs ve 2 Haziran 2009 Salı günlerindeki
birleşimlerinde sözlü sorular ve diğer denetim konularının görüşülmeyerek kanun
tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; 27 Mayıs ve 3 Haziran 2009 Çarşamba
günlerindeki birleşimlerinde ise sözlü soruların görüşülmemesine; 293, 239,
126, 131, 321, 324, 383 ve 385 sıra sayılı kanun tasarılarının İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre Temel Kanun olarak ve bölümler halinde görüşülmesine;
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda boşalacak üç üyelik için seçimlerin 26/5/2009 Salı günkü birleşimde yapılmasına ilişkin AK PARTİ
Grubu önerisi (Devam)
OKTAY VURAL
(İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Aslında, tabii,
biraz önce bir arkadaşımızın belirttiği gibi, bir sayın bakanın “Aslında, bu
tasarıya Bakan olarak karşıyım ama Hükûmetin
tasarısıdır.” şeklindeki bir çelişkiye muhakkak Hükûmetin
cevap vermesi gerekiyor ki bunu oyluyoruz çünkü, bu
tasarı öncelikli olarak görüşülsün mü görüşülmesin mi. O bakımdan, Sayın Bakana
bu konuda öncelikle söz talebinin yerine getirilmesi uygun olacaktı.
Şimdi, biraz
önce, Sayın Elitaş, özellikle AKP Grup Başkan Vekili
Sayın Mustafa Elitaş, milletvekillerimize sataştınız
ve âdeta milletvekillerimizin sözlerini çarpıttınız. Sizin, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubuna mensup bu değerli milletvekillerine özür borcunuz var. Bu özür
borcunuzu yerine getirmenizi istirham ediyorum çünkü bizim milletvekillerimiz
karakolda ötüp de mahkemede şaşanlardan olmadı. (MHP sıralarından “Bravo”
sesleri, alkışlar) Bizim milletvekillerimiz siyaset gömleğini sık sık değiştirip başka gömleklerle, başka tişörtlerle dolaşan
milletvekilleri de olmadı. (MHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) “Dün
dündür, bugün bugündür.” diyenler de olmadı. O bakımdan, bu konuda Milliyetçi
Hareket Partisinin tutarlı görüşüne karşı söyleyebileceğiniz en ufak bir söz
yoktur. O bakımdan, bu değerli milletvekillerinden, Plan ve Bütçe Komisyonunda
bu milletvekillerinden özür dilemeniz gerekiyor, sözlerinizi düzeltmeniz
gerekiyor. Aksi takdirde müfteri durumuna düşersiniz. Bunu özellikle ifade
ediyorum.
Şimdi biraz önce
yine Sayın Elitaş söyledi “AKP’nin önerilerine oy
vermiyorlar.” Değerli arkadaşlarım, biz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak
şu ya da bu partinin önerilerine “evet” ya da “hayır” diyen bir parti değiliz.
Biz, milletimizin lehine olana “evet” milletimizin aleyhine olana “hayır”
deriz. (MHP sıralarından alkışlar) Dolayısıyla “Milliyetçi Hareket Partisi
milletvekilleri, bize oy veriyorsunuz, bizim önerimize oy veriyorsunuz,
vermiyorsunuz.” gibi bir değerlendirmeniz ancak sizin subjektif
bakış açınızın bir eseridir, bunu da bilmeniz gerekiyor. Biz siyaseti millet
için yapıyoruz, önce parti menfaati için yapanlardan değiliz.
Tabii, bu öneri
geldi, AKP Grubunun önerisi. Sayın Başbakan söyledi: “İki hafta çalıştık,
geçiremedik.” Vay, siz misiniz bunu yapan! Sizi iki hafta boyunca
cezalandırıyorum.
FARUK KOCA
(Ankara) – O cezayı kabul ediyoruz.
OKTAY VURAL
(Devamla) – Görevinizi yerine getirmediğiniz sürece, bitmediği sürece gündem,
sizin çalışmaya devam etmenizi istiyorum.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Katıksız hapis!
OKTAY VURAL
(Devamla) – Bu doğru bir tavır değil, bu gerçekten doğru bir tavır değil.
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) – Çalışmak ceza değildir, çalışmak ödül.
OKTAY VURAL
(Devamla) – Bitimine kadar değil de doğru olanı yapın diyor. Bir şeyi bitirmek
önemli değil.
Sayın Veysi Kaynak, bir şeyi bitirmek önemli değil. Bu memleketin
hayrına mı değil mi, bu milletin hayrına mı değil mi, ona bakmak lazım. O
bakımdan, milletin hayrına olmayan bir şeye, hangi partiden olursa olsun
“hayır” demeniz gerekiyor. Görüyoruz ki gerçekten toplantı yeter sayısı
bulunmasında sıkıntı oluyor. Neden? Neden? Çünkü,
değerli milletvekillerimiz inanmıyorlar bu tasarıya, onun için ikna odaları
kuruluyor, onun için “Bunu ivedilikle geçirin.” diye ifade etmektedir.
Değerli
arkadaşlarım, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu sınırların mayından
temizlenmesiyle ilgili hususa sonuna kadar “evet” diyen bir siyasi partiyiz.
Ama değerli arkadaşlarım, kalkıp “Bu sınırı mayınlardan temizleyin ama bu
sınırı Şanlıurfa’daki, Kilis’teki, Antep’teki, Hatay’daki, Mardin’deki
vatandaşlarımıza, Türk vatandaşlarına tahsis edin.” dememizi değerli
arkadaşlarım, Sayın Başbakanın faşizan bir yaklaşım olarak değerlendirmesini
kendisinin Türk milletine şaşı bakış açısına bağlıyorum. Asıl kendisidir. Ne
olacak? Bu toprakları biz işleyemeyecek miyiz? İşlemekten aciz miyiz?
Dolayısıyla böyle bir tasarının öncelikle gündeme getirilmesi son derece
yanlıştır. 2 maddesi kaldı.
Bakın, değerli
milletvekilleri, bazı tasarılarda gerçekten etkili muhalefet yapıyoruz ama bazı
tasarılarda, görüyorsunuz ki… Değerli arkadaşlarım, bugüne kadar, bu dönem
içerisinde 190 tasarı, 100 teklif geçmiş. Bütün bunların çoğunda, bu ülkenin
lehine olanlarına elbette evet oyu verdiğimiz de doğrudur.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi, 6 maddelik bir tasarı iki haftada geçiyorsa bunu bir
düşünmek lazım, değil mi? Düşünmeyelim mi? İki hafta geçiyor. Ne aceleniz var?
Bir yıl beklediniz de, Davos sonrasında özür dilemek
için bunu alelacele getirmeye ne gerek var? Milliyetçi Hareket Partisi olarak
biz böyle bir dayatmanın doğru olmadığını düşünüyoruz.
Bakın, burada
temel kanunları getiriyorsunuz. Değerli arkadaşlarım, Türk Ticaret Kanunu da
temel kanun değil mi? Görüşmeye başladık, ne oldu? Değerli arkadaşlarım,
görüşemiyoruz. Niye? Değerli arkadaşlarım, bu konuda bir mutabakat oluşması
konusunda iyi niyetimizi istismar etmeden, Türkiye'nin öncelikleri olan kanun
tasarılarını görüşelim diyoruz. Böyle alelacele “bitimine kadar” demekle bir iş
olmuyor. Yani 70 maddelik bir tasarıyı, bir -açıkçası- temel kanun olarak
getirdiğiniz zaman, 70 madde üzerinde 7 tane önergeden, 490-500 tane önerge
olur, 2.500 dakikası da gider. Neden bu konuda zorla “bitimine kadar” diye
ifade… Yapamazsınız. Hodri meydan size! Buyurun! Türk Ticaret Kanunu’nu çıkarmaya
gücünüz varsa çıkaralım. Hodri meydan!
Çıkaramazsınız arkadaşlar. 1.600 maddelik bir tasarıyı buradan uzlaşmayla
çıkarmamız İç Tüzük imkânları dâhilinde ancak mümkün olabilir. Yapamazsınız,
yapamıyorsunuz. İşte gündemin ilk sırasında.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, önerge geliyor: “Denetim yapmayın.” “Sözlü sorular?” Yok. Haziranda yok,
mayısta yok. Denetim konuları görüşmeyecek. E, denetlenmeyecek misiniz?
Bakın, yapılan
araştırmalarda, 23’üncü Dönemde, 1’inci, 2’nci Yasama Yılında yazılı soru
önergelerinin sadece yüzde 42’si cevaplandırılmış. Evet, sözlü soru
önergelerinin ise ancak, değerli arkadaşlarım, yüzde 49’u cevaplanmış, 1’inci,
2’nci Yasama Yılında. Şimdi kalkıp siz diyorsunuz ki: “Cevaplandırmayın.” Ben
size soruyorum: Bu önerge içerisinde… Şu size dağıtılan gündeme bakın değerli
arkadaşlarım, 33 kanun tasarısı kalmış, 49 tane uluslararası sözleşme, 75 tane
dokunulmazlık. “Gelin, buyurun, dokunulmazlıkları görüşelim.” E,
görüşmüyorsunuz. “Uluslararası sözleşmeleri…” Bir günde 20 tane uluslararası
sözleşme geçti. 33 tane kalmış değerli arkadaşlarım, 33 tane.
Şimdi, böyle
bakıldığı zaman, bu Parlamentoda gerçekten ülkenin hayrına olan, geleceğiyle
ilgili hususlarda mümkün olduğunca uzlaşmayı sağlamak… Ama uzlaşma olmayan
konularda da muhalefetimizi sürdürüyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, altı yedi tane kanun getiriliyor, temel kanun. Gelir Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı, değerli arkadaşlarım,
51 madde. Niye? “Maddesi çok, alelacele görüşelim.” Böyle olmaz Sayın Elitaş, böyle olmaz! Bu tasarıları bu şekilde
geçirmeniz -eğer muhalefeti yok
sayarak, sayısal çoğunluğunuza güvenerek yapıyorsanız- inanın ki bu doğru
değil, yapmanız da mümkün değil zaten. O bakımdan, sizlerin daha makul bir
çalışma saatine ve daha makul bir çalışma gündemine sahip çıkarak Parlamentoya
gelmenizi istirham ediyoruz.
Burada birtakım
tasarıları getirmişsiniz. Yazmışsınız, Türkiye Cumhuriyeti İslam Konferansı
Örgütüyle ilgili hususu 26’ncı sıraya koyuyorsunuz. Zaten sırasında. Bunun için
Danışma Kurulu kararı almaya gerek mi var? 26 sırayı yapıyorsunuz da… 26 sırayı
düzenlediğiniz zaman zaten bugüne kadar Danışma Kurulu olarak aldığınız hiçbir
karara uymadınız ki. Her bir Danışma Kurulunda bir önceki Danışma Kurulunun
kararlarını değiştirdiniz. Bu şekilde Meclis çalışmalarını gerçekten yürütmemiz
mümkün değil. O bakımdan bu önergenin, değerli arkadaşlarım, AKP’nin grup
önerisinin milletvekillerini bir cezalandırma önergesi olarak gündeme gelmiş
olduğu gözüküyor. O bakımdan böyle bir önergenin reddedilmesi gerekiyor değerli
arkadaşlarım.
Bakın, saat
19.00, çalışma saatimizin sonuna geldik. Peki, bu konuda, size söylüyorum…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
OKTAY VURAL
(Devamla) – Bu konuda, Parlamento gündemini bu şekilde zorlayarak, siyasi parti
gruplarını, muhalefeti yok sayarak, sayısal çoğunluğunuzla, burada, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde millî iradenin tesisinin mümkün olacağını düşünebiliyor
musunuz? Böyle bir dayatmayı muhalefet milletvekili olarak, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak biz kabul etmeyiz. Böyle bir önerinin de Parlamentoya
dayatılmasını uygun görmüyoruz. O bakımdan bu öneri yanlış bir öneridir. Bu
öneri denetim hakkını ortadan kaldıran, bu öneri bu milletin önceliklerini
dikkate almayan, bu öneri milletin menfaatlerini dışlayan kanun tasarısını
öncelikle geçirmek için kurgulanmıştır, işin özü budur.
Değerli
arkadaşlarım, bu mayına basmamanızı tavsiye ediyorum, gerçekten. Gelin bu
mayına Türkiye’yi bastırmayalım. Onun için Davos’tan
bir özür için böyle bir tasarıyı öncelikle, Parlamentoda görüşmenin ve
bitirmenin doğru olmadığını düşünüyor ve hepinize saygılarımı arz ediyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Vural.
Sayın Günal, sisteme girmişsiniz…
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Sayın Başkanım, az önce arz etmiştim, ben söylediğim şeyleri
belgeli söylerim, Sayın Bakanları kastetmedim. Bir düzeltme hakkı istiyorum
60’ıncı maddeye göre.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Bakan itiraz etmiyor.
BAŞKAN – Peki,
bir dakika süre veriyorum.
Buyurun.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – İki dakika Başkanım, bir cümle…
BAŞKAN – Bir
dakika, buyurun.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, 60’ıncı madde uyarınca söz istiyorum.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.- Antalya Milletvekili Mehmet Günal’ın,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET GÜNAL
(Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım,
benim kastettiğim Sayın Atalay ve Sayın Arınç
değildi, kanun tasarısıyla ilgili bakanlarımız Sayın Maliye Bakanı ve Sayın
Millî Savunma Bakanıydı.
Sayın Gönül,
bizatihi kendisine sorduk ve -kendisi burada- arkasında duruyor musun dedik,
hiçbir şey söylememişti. Cumhuriyet gazetesinde bugün diyor ki: “Ben, ikisini
de inkâr etmiyorum, attığım imzayı da inkâr etmiyorum, buradaki görüşümü de
inkâr etmiyorum.” İkisi birbirine tezat teşkil ediyor. Biz de onu söylüyoruz.
İmzası da bizim elimizde hâlâ duruyor.
Dolayısıyla, ben,
bütün bakanları değil, bu kanun tasarısıyla ilgili Sayın Maliye Bakanı ile
Sayın Millî Savunma Bakanına söylemiştim. İsterlerse kendileri cevap
verebilirler ama onlarla ilgili bir şey söylemedim. Kendileri de eğer öyle
söylerlerse, onlar hakkında da söylediklerim geçerli olur. Amacım buydu.
Dolayısıyla,
teşekkür ediyorum söz hakkı verdiğiniz için, ben, söylediğim şeyi, Sayın Elitaş’ın söylediği gibi öyle havada bırakmam, belgelerim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) - Belgeler elimdedir, isterlerse hem Sayın Bakanlara hem de Sayın
Grup Başkan Vekillerine takdim edebilirim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Sayın Aslanoğlu, buyurun.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Yoklama istiyoruz efendim, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Daha
Sayın Aslanoğlu’na söz veriyorum.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Peki.
BAŞKAN - Buyurun.
5.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu’nun, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, Sayın Millî Savunma Bakanı ve Genelkurmay
yetkilileri, -bu işler dedi, demişle olmaz- Genelkurmayın hangi yetkilisi “Biz
bu işi yapamıyoruz.” dediyse, Sayın Grup Başkan Vekilinin elinde olan mektubun
gizli oturumla gelip bize niye yapamayacaklarını anlatmadıkları takdirde benim
vicdanım buna elvermez. Komisyonda da Cumhuriyet Halk Partili komisyon üyeleri
olarak, Sayın Millî Savunma Bakanına defalarca sorduk. Sayın Günal’ın dediği gibi, bu Millî Savunmanın işi ve
Genelkurmay Başkanının işi. Sayın Genelkurmay Başkanlığı ve Millî Savunma
Bakanlığı gizli oturumda, burada, bunun niye Maliye Bakanlığına verildiğini
gelip açık seçik izah etmediği sürece benim vicdanım buna elvermiyor.
Teşekkür ederim.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Sayın
Sipahi…
6.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu konuda Millî
Savunma Komisyonu da malumunuz tali komisyondu. Bu konu Millî Savunma
Komisyonuna 18 Mart tarihinde görevlendirme olarak Plan ve Bütçe Komisyonundan
gönderildi ve 18 Marttan 3 Temmuza kadar işlem yapılmadı. 3 Temmuz tarihinde
Millî Savunma Komisyonu toplanamadı diye tekrar Plan ve Bütçe Komisyonuna iade
edildi.
Ben Sayın Meclis
Başkanını göreve davet ediyorum. Ortada bir yalan beyan vardır, bir sahtecilik
vardır. Çünkü geçen süre içerisinde, 26 Martta, yani dokuz gün sonra ve 29
Mayısta, iki defa Millî Savunma Komisyonu toplantı yapmıştır. İki toplantı
yapılmasına rağmen “Millî Savunma Komisyonu toplanamadı.” diye bir yalan
beyanla konu iade edilmiştir. Bunu takdirlerinize sunuyorum.
Teşekkür ederim.
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Evet,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu önerisinin oylamasından önce bir yoklama
talebi vardır.
Şimdi bu talebi
yerine getireceğim, ancak yoklama talebini işleme koyabilmem için ayakta olup
yoklama talep eden milletvekillerinin sayısının 20 olup olmadığını tespit
edeceğim.
İsimler tutanağa
geçeceğinden, ayaktaki her sayın milletvekilinden sırasıyla isimlerini
söylemelerini rica ediyorum.
Sayın Anadol, Sayın Okay, Sayın Aslanoğlu, Sayın Korkmaz, Sayın Susam, Sayın Meral, Sayın Aydoğan…
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan, biz de yoklamaya katılıyoruz.
Elitaş, Bozdağ, Kaynak, Koca…
BAŞKAN – Sayın
Köktürk, Sayın Gök, Sayın Arat, Sayın Erenkaya, Sayın
Bozdağ, Sayın Elitaş, Sayın
Gönül, Sayın Çalık, Sayın Kacır…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, biz de yoklamaya katılıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Günal, Sayın Vural…
K.KEMAL ANADOL
(İzmir) – Sayın Başkan, saat 19.00 oldu.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan, oylamanın süresi…
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Saat 19.00, çalışma süresi bitti.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Çalışma saati…
BAŞKAN – Şimdi yoklamayı
yapayım, ondan sonra bitiyor.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Hayır, çalışma saati bitti.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Sayın Başkan, saat 19.00, süre doldu. (Gürültüler)
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Sayın Başkan, yoklama yapamazsınız.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Süre doldu.
BAŞKAN - Sözlü
soru önergeleri ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 27
Mayıs 2009 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
[AK PARTİ sıralarından alkışlar (!)]
Kapanma Saati: 19.00