DÖNEM: 23 CİLT: 45 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
92’nci
Birleşim
21 Mayıs 2009 Perşembe
(Bu
Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür
belge aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. - GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR
1.- İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol‘un, geçen tutanak
hakkında konuşması
V. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Gümüşhane
Milletvekili Yahya Doğan’ın, Müzeler Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Edirne
Milletvekili Rasim Çakır’ın, sınır ticaretinin düzenlenmesine ilişkin Bakanlar
Kurulu kararına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’e göçün işsizliğe etkilerine ilişkin
gündem dışı konuşması
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, 263 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 2’nci
maddesinin yapılan açık oylamasıyla ilgili açıklaması
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbatur
ve 21 milletvekilinin, Adli Tıp Kurumuna yönelik iddiaların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/376)
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı
Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında
Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan
ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263)
3.- Türk Ceza
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Avrupa Birliği Uyum ve Adalet Komisyonları Raporları (1/670) (S. Sayısı: 353)
4.- Türk
Vatandaşlığı Kanunu Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/458) (S. Sayısı: 90)
5.- Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/552) (S.Sayısı: 293)
6.- Siirt
Milletvekili Memet Yılmaz Helvacıoğlu
ve 4 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin; Antalya
Milletvekili Osman Kaptan ve 1 Milletvekilinin Türk Silahlı Kuvvetleri Personel
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri ve Millî Savunma
Komisyonu Raporu (2/427, 2/428, 2/429) (S. Sayısı: 361)
7.- Türk Silahlı
Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu
Raporu (1/463) (S.Sayısı: 316)
8.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Slovenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp
Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/523) (S.Sayısı: 337)
9.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp
Bilimleri Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/532) (S.Sayısı: 338)
IX.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kilis
Milletvekili Hasan Kara’nın, konuşması sırasında bir milletvekilinin kendisine
“cahil” diye müdahale etmesi nedeniyle konuşması
X.-
OYLAMALAR
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı
Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında
Kanun Tasarısı’nın 3’üncü maddesinin oylaması
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı
Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun
Tasarısı’nın 4’üncü maddesinin oylaması
3.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Slovenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp
Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında
Kanun Tasarısı’nın oylaması
XI.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, Hatay ve Antalya tatillerinin masraflarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in
cevabı (7/7586)
2.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Başbakanlığa yeni
bir uçak alınacağı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/7638)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.00’te açılarak beş oturum yaptı.
Samsun
Milletvekili Ahmet Yeni, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’na,
Batman
Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, Batman’ın il oluşunun 20’nci yıl dönümüne,
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse, mevsimlik tarım işçilerinin sorunları ile alınması
gereken önlemlere,
İlişkin gündem
dışı birer konuşma yaptılar.
Fransa Senatosu
Dışişleri, Savunma ve Silahlı Kuvvetler Komisyonunun vaki davetine istinaden,
Fransa’ya resmî ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi
Parlamento Heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca ismi bildirilen
milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 milletvekilinin, Gaziantep turizmindeki
sorunların (10/373),
Siirt
Milletvekili Afif Demirkıran ve 20 milletvekilinin,
madencilik sektöründeki sorunların (10/374),
Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 32 milletvekilinin,
özürlü istihdamı konusundaki mevzuatın uygulanmasındaki sorunların (10/375),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin
gündemdeki yerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı
açıklandı.
14-15 Nisan 2009
tarihlerinde Bahreyn’e resmî ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e
refakat eden heyete, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynak’ın da iştirak etmesinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Başbakanlık
tezkeresi kabul edildi.
Gündemin “Sözlü
Sorular” kısmının:
1’inci sırasında
bulunan (6/444),
2’nci “ “ (6/486),
12’nci “ “ (6/587),
13’üncü “ “ (6/597),
17’nci “ “ (6/628),
32’nci “ “ (6/690),
33’üncü “ “ (6/691),
37’nci “ “ (6/714),
58’inci “ “ (6/799),
65’inci “ “ (6/819),
71’inci “ “ (6/827),
87’nci “ “ (6/858),
92’nci “ “ (6/865),
119’uncu sırasında bulunan (6/903),
188’inci “ “ (6/1010),
194’üncü “ “ (6/1019),
241’inci “ “ (6/1081),
325’inci “ “ (6/1186),
326’ncı “ “ (6/1187),
446’ncı “ “ (6/1321),
448’inci “ “ (6/1323),
449’uncu “ “ (6/1324),
456’ncı “ “ (6/1332),
Esas numaralı
sözlü sorulara Adalet Bakanı Sadullah Ergin cevap
verdi; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz
ve Tunceli Milletvekili Kamer Genç cevaba karşı görüşlerini açıkladılar.
Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96) görüşmeleri komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
2’nci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye
Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın
Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım,
Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporlarının (1/543) (S. Sayısı: 263) görüşmelerine devam edilerek, 2’nci
maddesi kabul edildi, 3’üncü maddesi üzerinde bir süre görüşüldü.
Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağ, Isparta Milletvekili S.
Nevzat Korkmaz’ın şahsına,
Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in partisine,
Sataşması
nedeniyle birer açıklamada bulundular
21 Mayıs 2009
Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00’te toplanmak üzere birleşime
20.00’de son verildi.
Nevzat
PAKDİL
|
|
Başkan Vekili |
|
|
|
|
|
|
Harun TÜFEKCİ |
|
Canan CANDEMİR ÇELİK |
|
Konya |
|
Bursa |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 103
II.- GELEN KÂĞITLAR
21 Mayıs 2009 Perşembe
Tasarılar
1.- Finansal
Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu
Tasarısı (1/707) (Adalet; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.4.2009)
2.- Kamu
Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/708) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.5.2009)
3.- Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/709) (Plan ve Bütçe ile Milli
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
7.5.2009)
4.- Çek Kanunu
Tasarısı (1/710) (Avrupa Birliği Uyum ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 8.5.2009)
5.- Uluslararası
Ticaret Finansmanı İslami Kurumu Kurucu Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/711) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.5.2009)
Teklifler
1.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçın ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/455) (Adalet
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.5.2009)
2.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin; 1219 Sayılı Tababet ve Şuabatı
San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/456) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.5.2009)
Tezkereler
1.- Mardin
Milletvekili Emine Ayna’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/799) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.5.2009)
2.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/800) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.5.2009)
3.- Diyarbakır
Milletvekili Aysel Tuğluk’un Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/801) (Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.5.2009)
Raporlar
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Kosova Öz-Yönetim Geçici Kurumları Adına Hareket Eden
Birleşmiş Milletler Kosova Geçici Yönetim Misyonu (UNMIK) Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/414) (S.
Sayısı: 377) (Dağıtma tarihi: 21.5.2009) (GÜNDEME)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Bulgaristan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Svilengrad-Kapıkule Demiryolu Sınır Geçişi Faaliyetlerinin
ve Kapukule Sınır Mübadele Garındaki Demiryolu Sınır
Hizmetlerinin Düzenlenmesine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/419) (S.
Sayısı: 378) (Dağıtma tarihi: 21.5.2009) (GÜNDEME)
3.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Orman ve
Ormancılık Araştırmaları Alanında Bilimsel ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/687) (S. Sayısı: 379) (Dağıtma tarihi: 21.5.2009) (GÜNDEME)
4.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Gürcistan Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte
Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının ve Eki
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/531) (S. Sayısı: 380) (Dağıtma tarihi: 21.5.2009) (GÜNDEME)
5.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Oman Sultanlığı Hükümeti
Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/527) (S. Sayısı: 381) (Dağıtma tarihi: 21.5.2009) (GÜNDEME)
6.- Çoğaltılmış
Fikir ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunu Tasarısı ile Milli Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/582) (S. Sayısı: 382) (Dağıtma tarihi: 21.5.2009)
(GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergesi
1.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın,
bir köyün su sıkıntısına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1365) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Dışişleri
Bakanı’nın önceki görevinden ayrılmasına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/7814) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)
2.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, GSM şirketlerine yapılan ödemelere ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/7815)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
3.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, milletvekillerin şoför ihtiyacına ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/7816)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)
4.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, memur ve emeklilere bir defaya mahsus ödeme
sözüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7817) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/05/2009)
5.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, emekli aylıklarının iyileştirilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7818) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)
6.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, TRT’nin
bir ihalesine ve bazı vericilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/7819) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)
7.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Türk
Telekom’un yönetimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7820)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)
8.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, kayıp
çocuklara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7821) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/05/2009)
9.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık’ın, ABD’de bulunan iki kuruluşun verdiği ödüllere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7822) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)
10.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık’ın, İsrail’in Mescid-i Aksa çevresinde
gerçekleştirdiği kazılara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7823)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)
11.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık’ın, İsrail’e gönderilen gizli özel temsilciye ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/7824) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)
12.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık’ın, yeşil kart uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7825)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)
13.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık’ın, MEDULA Programına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7826)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)
14.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un,
Balıkesir Belediyesinin borçlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/7827) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)
15.- Edirne Milletvekili Bilgin Paçarız’ın,
Edirne’deki tarihi köprülerden bazı araçlara geçiş yasağı uygulamasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7828) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)
16.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, TRT’nin
yaptırdığı bir diziyle zarara uğratıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/7829) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)
17.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın,
belediye başkan ve yardımcılarının bir ek ödemeden yararlandırılmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7830) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)
18.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, burs
verilen yüksek öğrenim öğrencilerinden mesleğe alınanlara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7831) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)
19.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Deniz
Feneri davasında Alman makamlarının adli yardım talebi iddiasına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7832) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)
20.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün,
Deniz Feneri davasında Alman makamlarının adli yardım talebi iddiasına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7833) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)
21.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Muş’ta
depremle ilgili çalışmalara ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7834) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)
22.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in,
Sakarya’da depremle ilgili çalışmalara ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7835) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)
23.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın,
sosyal güvenlik sistemine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7836) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)
24.- Hatay Milletvekili Abdulaziz
Yazar’ın, kısa çalışma ödeneğinden yararlanan firmalara ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7837) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/05/2009)
25.- Hatay Milletvekili Abdulaziz
Yazar’ın, Hatay’da kısa çalışma ödeneğinden yararlanan firmalara ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7838) (Başkanlığa
geliş tarihi: 04/05/2009)
26.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın,
çocuk işçiliğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7839) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)
27.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın,
geçici işçi kadro tahsislerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7840) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)
28.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, SGK’nın eczacıların
fatura ödemelerini bankalarda bekleterek komisyon aldığı iddiasına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7841) (Başkanlığa
geliş tarihi: 05/05/2009)
29.- Edirne Milletvekili Cemaleddin
Uslu’nun, Çakmak Barajının tamamlanmasına ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/7842) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/05/2009)
30.- Edirne Milletvekili Cemaleddin
Uslu’nun, Hamzadere
Barajının tamamlanmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7843) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)
31.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un,
Manyas Gölünün korunmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7844) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)
32.- Hatay Milletvekili Abdulaziz
Yazar’ın, kredi kartı kullanımına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/7845) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/05/2009)
33.- Hatay Milletvekili Abdulaziz
Yazar’ın, Hatay’daki kredi kartı borçlularına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/7846) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/05/2009)
34.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın,
IMF ile ilişkilere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali
Babacan) yazılı soru önergesi (7/7847) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)
35.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, iç talebin canlandırılmasına ve IMF ile
görüşmelere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/7848) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)
36.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın,
nükleer enerji santrali yapımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7849) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)
37.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, İzmir’deki enerji ihtiyacına ve OSB’lerin
sorunlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7850) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)
38.- İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, enerji
alanında faaliyet gösteren KİT’lerin borç ve alacaklarına ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7851) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/05/2009)
39.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın,
toplumsal olaylara müdahalelerde biber gazı kullanılmasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7852) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)
40.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin metrobüslerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7853) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)
41.- İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldız’ın, İstanbul’daki kentsel yaşam kalitesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7854) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)
42.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Türkiye Belediyeler Birliği yönetimine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7855) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/05/2009)
43.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un,
kaçak göçmen sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7856)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)
44.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, 1 Mayıs’taki olaylarda polisin bir müdahalesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7857) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/05/2009)
45.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in,
Bingöl-Yedisu-Erzincan yolunun asfaltlanmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7858) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)
46.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un,
öğretmenlerin kesilen ek ders ücretlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7859) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)
47.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un,
Balıkesir’deki öğrenci yurdu yapımına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7860) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)
48.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in,
Devlet parasız yatılılık ve bursluluk sınavındaki bir soruya ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7861) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)
49.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, çiftçilerin desteklenmesine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7862)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)
50.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin,
pamuk tarımında alınabilecek bazı tedbirlere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7863)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)
51.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin bir
kanun tasarısı taslağına gönderilen görüşe ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7864) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)
52.- Bursa Milletvekili Hamza Hamit Homriş’in, Tarım Kredi Kooperatiflerinin bazı
uygulamalarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7865) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)
53.- Edirne Milletvekili Cemaleddin
Uslu’nun, acil arama servisinin etkinleştirilmesine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7866) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/05/2009)
54.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un,
bir beldeden geçen karayolunun oluşturduğu sorunlara ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7867) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)
55.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın,
2009 yılı bütçesindeki değişiklik ihtiyacına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7868) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)
56.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Ermenistan
ile ilişkilere ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7869)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)
57.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un,
İstanbul Boğazı çevresindeki gayrimenkul alımlarıyla ilgili iddialara ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7870) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/05/2009)
Meclis Araştırması Önergesi
1.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur ve 21
Milletvekilinin, Adli Tıp Kurumuna yönelik iddiaların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi.
(10/376) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/05/2009)
21 Mayıs 2009 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER : Yaşar TÜZÜN
(Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN –
Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 92’nci Birleşimini
açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN –
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
BAYRAM ALİ MERAL
(İstanbul) – Daha önceleri niye yapmıyordun da şimdi yapıyorsun Saygıdeğer
Başkanım?
BAŞKAN – Bayram
Bey, herkes kendi görevini bilsin efendim, lütfen.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Evet,
pusula gönderen milletvekili arkadaşlarımın isimlerini okuyacağım, salonda
bulunup bulunmadıklarını arayacağım.
Sayın Ayşe Akbaş?
Sayın Suat Kılıç?
Burada.
Sayın Abdullah
Veli Seyda?
OKTAY VURAL (İzmir) – Yok.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
– Sayın Ayşe Akbaş geldi efendim.
BAŞKAN – Sayın
Cemil Çiçek? Burada.
Sayın Ömer Çelik?
Burada.
Sayın Zeki Ergezen? Burada.
Sayın Azize Sibel
Gönül? Burada.
Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Sayın Başkan, İç Tüzük 58’inci maddeye göre, geçen tutanak hakkında,
müzakereler başlamadan söz talep ediyorum.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Bir beyanını düzeltecek herhâlde.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Kendi beyanımı düzelteceğim.
BAŞKAN – Sayın Anadol, buradaki ifadede, bir milletvekili veya bakanın
beyanından bahsediyor. Siz kendi beyanınızı mı düzelteceksiniz efendim?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Evet, bir konuşmaya müdahale ettim, tutanağa beyanım tam geçmemiş.
BAŞKAN – Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
IV.-GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR
1.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol’un,
geçen tutanak hakkında konuşması
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; bugün, geçen birleşimle
ilgili tutanak hakkında, beyanım tam geçmediği için Sayın Başkandan söz talep
ettim. Lütfettiler verdiler, teşekkür ederim.
Niye benim
beyanım tam geçmedi? Dün, Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman, şu beyanda
bulundu burada: “Hasbelkader bu sınırları bizler çizmedik, bir tarihte birileri
bu sınırları çizdi, birilerimiz sınırın aşağısında, birilerimiz yukarısında
kalmak durumunda kaldık.”
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Başkan, kendi beyanı değil ki ama.
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) – Müdahale etmeyin lütfen.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Doğru söylüyor, ne müdahale ediyorsunuz?
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) – Ben, şimdi bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Konuşmacı
“…birileri bu sınırları çizdi.” dedi. O “birileri” derken benim ifadem, beyanım
buraya tam geçmedi, onun için söz aldım.
Değerli
arkadaşlar, mayınların temizlenmesiyle ilgili yasayı görüşüyoruz. Çok
enteresandır, o civarda üç tane önemli vilayetimiz var. Bir tanesi, 8 Şubat
1921’de “Gazi” unvanı verilen Gaziantep, sınırlar oradan geçiyor. Biraz içeride
kalan, Sayın Başkanımızın da seçim bölgesi olan, 7 Şubat 1973’te Türkiye Büyük
Millet Meclisi tarafından “kahramanlık” payesi verilen Kahramanmaraş. 12
Haziran 1974 tarihinde, Kurtuluş Savaşı’nda yaptığı yararlılıklar nedeniyle
Urfa ilinin adı, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından “Şanlıurfa” olarak
değiştirilmiş.
Demek ki
arkadaşlar, Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Süryani’siyle dünyada ilk kez
verilen antiemperyalist bir kavganın, ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın,
Şahin Beylerin, Karayılanların çizdiği sınır hakkında “O sınırları birileri
çizmiş hasbelkader, biz yapmadık.” diyen anlayışı kınamak için yerimden
müdahale ettim, tam yer almamış.
Arkadaşlar,
Türkiye'nin alın teri, gözyaşı, kan bahasına çizdiği bu Lozan sınırlarını şimdi
birileri kırk dört yıllığına yabancılara satmak istiyorlar. Bunları ifade etmek
istedim. (CHP ve MHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
İlk söz, Müzeler
Haftası münasebetiyle söz isteyen Gümüşhane Milletvekili Yahya Doğan’a aittir.
Sayın Doğan,
buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Gümüşhane Milletvekili Yahya Doğan’ın, Müzeler
Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması
YAHYA DOĞAN
(Gümüşhane) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 18-24 Mayıs tarihleri
arasında kutlanan Müzeler Haftası münasebetiyle söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Müzeler, bir
milletin tarihinin ve kültürünün sergilendiği alanlardır. Gündem dışı… (CHP ve
AKP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri… Lütfen arkadaşlar…
Sayın Doğan,
buyurun efendim.
YAHYA DOĞAN
(Devamla) – Türkiye gibi çok zengin bir tarihe ve kültüre sahip bir milletin
müzelerinin çok zengin olmasından daha tabii bir şey olamaz. Ülkemiz coğrafi
konumu, doğal zenginlikleri itibarıyla en eski dönemlerden günümüze değin
birçok uygarlığı barındırmıştır. Müzelerimiz ise bu coğrafyada yeşeren uygarlıklara
ait kültürel varlıkların yok olmasını önleyerek tarihi karanlıklardan kurtaran
ve gelecek nesli aydınlatan kurumlarımızdır. Kültürel mirasımızın bilimsel
çalışmalarla ortaya çıkarılması, korunması, onarılması, sergilenerek gelecek
kuşaklara aktarılması görevlerini üstlenen müzelerimiz aynı zamanda bir eğitim
ve bilim sahası olarak da hizmet vermektedir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bir millet ancak tarihiyle, kültürüyle, ortaya
çıkardığı eserleriyle var olur. Müzeler bütün bunların görsel olarak sunulduğu,
genç kuşaklara en kolay aktarıldığı yerlerdir. Bunun için günümüzde de
müzecilik hızlı bir gelişme göstermiş, müze ve müzecilik tarihi ile milletleşme
süreci âdeta birlikte anılır olmuştur.
Birçok ülkede
zengin müzeler oluşturulmuş ve bu müzelerde tarihî objeden etnografik
eserlere ya da sanat eserlerine kadar birçok eser sunulmuştur. Ülkemizde de
zengin, dünya ölçeğinde müzelerimiz vardır ve bunlarla övünüyoruz. Ancak
biz dünyadaki çok az millete nasip olan bazı zenginliklere sahibiz. Bu sebeple
müzelerimizin de nitelik ve nicelik olarak çok daha farklı olması
gerekmektedir. Topkapı Sarayı, İstanbul Arkeoloji Müzesi, Anadolu Medeniyetleri
Müzesi ve benzeri, bir çırpıda sayabileceğimiz ve tüm ülkelerin gıptayla
baktığı müzelerimiz vardır ve bunların kıymetini çok iyi bilmeliyiz ama bu
müzelerin depolarındaki eserlerin de bir an önce gün ışığına çıkarılmasını
beklemekteyiz. Özellikle özel kişi ve kuruluşların da müzecilik konusunda
teşvik edilmesi, devletin bunlara her türlü yardımı yapması yerinde olacaktır.
Kültür ve Turizm Bakanlığımızın Ankara’da Türkiye uygarlıklar müzesi kurulması
için yürüttüğü çalışmaların süratlendirilip hayata geçirilmesini beklemekteyiz.
Müzeler aynı
zamanda turizm sektörünün de vazgeçilmezidir. Yapılan bazı incelemelere ve
araştırmalara göre kültür ve tarih turizmi için gelenlerin, deniz ve diğer
turizm için gelenlerden 7 kat daha fazla gelir bıraktığı hesaplanmıştır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; müzelerimizin uzman kadrolarla ve yeterli personelle
takviyesi şarttır. Ülkemizde personel yetersizliği sebebiyle kapalı olan
müzelerimiz bulunmaktadır. Özellikle nitelikli personel alımı için Maliye
Bakanlığımızın, bu talepleri, kadro taleplerini karşılayacağını umuyoruz. Keza
aynı şekilde bilimsel şekilde nasıl ki arkeoloji ve kütüphanecilik bölümleri
var ise üniversitelerimizde bir müzecilik bölümünün de açılması yerinde
olacaktır.
Müzelerimize her
yaşta insanımızın kolaylıkla ulaşması gerekmektedir. Bakanlığımızın, Kültür ve
Turizm Bakanlığının başlatmış olduğu müze kart uygulaması yerinde bir
uygulamadır. Bunların sayısının artırılması, tabana yaygınlaştırılmasını
beklemekteyiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Doğan, konuşmanızı tamamlayınız.
YAHYA DOĞAN
(Devamla) – Ülkesini tanımayan, tarihi ve kültüründen haberi olmayan
nesillerden ülke sevgisini, vatan aşkını beklemek hayalcilik olur. Bu sebeple
gençlere bütün bunları çok iyi öğretmeliyiz, ki
müzeler bunun için elimizdeki en önemli vasıtalardandır. Şahısların, sivil
toplum kuruluşlarının ve belediyelerin de bu konulardaki görüşleri alınarak
düzenlenecek programlarla vatandaşlarımıza müze sevgisinin kazandırılması ve
müzelere sahip çıkmalarının sağlanması gerekmektedir.
Kültür
Bakanlığının ülke dışında, tarihî ve kültürel mirasımızı gösteren sergiler
açtığını görmekteyiz. Ancak güvenlik önlemlerinin alınarak bunun daha çok
ülkeye götürülmesi yerinde olacaktır.
Sözlerimi
bitirirken “Müzeleri ziyaret etmek ve müzelerin faaliyetlerine iştirak etmek
bireyin kültür göstergesidir.” özdeyişiyle Müzeler Haftası’nı kutluyor, yüce
heyetinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Doğan.
Gündem dışı
ikinci söz, sınır ticareti merkezleri kurulmasına ilişkin Bakanlar Kurulu
kararı hakkında söz isteyen Edirne Milletvekili Rasim Çakır’a aittir.
Sayın Çakır,
buyurun efendim.
2.- Edirne Milletvekili Rasim Çakır’ın, sınır ticaretinin
düzenlenmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararına ilişkin gündem dışı konuşması
RASİM ÇAKIR
(Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; 16 Mayıs 2009 Cumartesi günü, 2008/14451
sayılı Bakanlar Kurulu Kararı Sayın Cumhurbaşkanının onayıyla Resmî Gazete’de
yayımlandı. Bu karar, bazı Doğu ve Güneydoğu sınır illerimizde sınır ticaret
merkezlerinin açılmasına yönelik bir karardı. Bu karardan yararlanan iller
Artvin, Ardahan, Iğdır, Ağrı, Van, Hakkâri, Şırnak, Mardin, Şanlıurfa,
Gaziantep, Kilis ve Hatay.
Sınır ticaret
merkezlerinin açılmasına yönelik 2003 yılındaki Bakanlar Kurulu kararını biraz
daha genişleten, uygulanabilirliğini artıran, işlemleri biraz daha
kolaylaştıran ve bölge ekonomisine katkı sağlayacak, bölgede işsizlik sorununa
bir parça olsun çözüm bulacak, bizce de olumlu, doğru bir Bakanlar Kurulu
kararı. Bu karar gereği, ismini saydığım illerde kurulacak olan sınır ticaret
merkezlerinde o illerde iş yapan iş adamları, bu merkezlere üye olarak, kendi
ait olduğu gümrük kapısından, belirlenen ürünleri, tespit edilen ürünleri,
belirlenen miktarlarda, gümrük vergisi alınmadan veya az alınarak, gümrük
işlemleri kolaylaştırılarak ithalat ve ihracat yapabilme hakkına sahip
olacaklar.
Tabii, burada, bu
kararnamenin önemli bir maddesi de ihracat yapılacak ürünlerin o ilde
üretiliyor olması. Yani bu da adı geçen illerde üretim potansiyelini artıracak
ve işsizlik sorununa bir nebze olsun çözüm üretecek.
Bu karar doğru
bir karar, hayırlı olmasını diliyorum ama niçin bu kararla ilgili gündem dışı
konuşma yapma ihtiyacı hissettim, izninizle onu açıklamak istiyorum. Sizin de fark
ettiğiniz gibi Türkiye'nin sınır illerinin tamamı bu karar içerisine alınmış
ama nedense Edirne ilimiz, sanki bir serhat şehri değil, sanki bir sınır ili
değil, sanki bütün problemlerini, sorunlarını çözmüş, ekonomisi gürül gürül, halkı mutlu, insanları zengin gibi bir ayrıcalıklı
muameleye tabi tutulmuş. Bunun için gündem dışı söz alma ihtiyacı hissettim.
Hâlbuki, Edirne’miz hemen
yanı başında Çerkezköy, Çorlu, İstanbul gibi güçlü çekim alanları olan, her
geçen gün nüfusu azalan, tarımın ülke ekonomisinden aldığı paydan dolayı kişi
başı millî geliri her geçen gün azalan, en az bu Doğu, Güneydoğu illerindeki
kadar yoksulluğun, açlığın ve sefaletin olduğu ve en az bu iller kadar böyle
bir kararnamede yer almayı hak etmiş bir serhat şehrimiz Edirne. Bakanlar
Kurulunun böyle bir düzenleme yaparken Edirne’yi bu düzenlemenin dışında
tutmasının ekonomik veriler, ekonomik gerekçelerle izah edilebileceğini ben
zannetmiyorum. O zaman “Edirne niçin bu düzenlemenin dışında kaldı?” sorusuna
hep beraber bir yanıt bulmamız gerekiyor. Ben öyle düşünmek istemiyorum ama
Edirneliler öyle düşündüğü için sizlere ifade etmek zorundayım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Çakır.
RASİM ÇAKIR
(Edirne) – “Acaba biz iktidar partisine onun beklentisi kadar oy vermedik de
onun için mi bu kararnamenin dışında tutulduk?” diye bir eleştiri var
Edirnelilerden. Ben umuyorum ve inanıyorum ki konuyla ilgili
Sayın Bakan Edirnelilerin bu endişesini giderecek, bu konuya yönelik
çalışmaları başlatacak ve Doğu ve Güneydoğudaki sınır illerimizde olduğu gibi
Edirne’deki iş adamlarımızın da yararlanabileceği sınır ticaret merkezlerinin
Edirne’de de kurulmasına ön ayak olacak, yardımcı olacak, biz de Sayın Bakanın
Edirne Ticaret Odası, borsası, sivil toplum örgütleri ile beraber -başta
Valiliğin önderliğinde- yapacağı çalışmalara Edirne Milletvekili olarak
elimizden gelen her türlü desteği ve katkıyı yapacağız.
Söz verdiği için
Sayın Başkana teşekkür ediyorum. Bu konuda diğer Edirne milletvekillerinin de
konuya ilgi ve alakasını bekliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Çakır.
Gündem dışı
üçüncü söz, Gaziantep’e göçün işsizliğe etkileri konusunda söz isteyen
Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’e aittir.
Sayın Özdemir,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’e
göçün işsizliğe etkilerine ilişkin gündem dışı konuşması
HASAN ÖZDEMİR
(Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gaziantep’te göçün
işsizliğe etkileri üzerine konuşma yapmak üzere gündem dışı olarak söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, altı bin yıllık geçmişiyle Gaziantep, sanayisi, ticareti,
tarımı, tarihî ve kültürel zenginlikleri, camileri, hanları, hamamları, kale ve
kuleleriyle, yer altı ve yer üstü kaynaklarıyla büyük bir metropoldür.
Gaziantepliler,
Gaziantep savunmasında yerle bir olan şehirlerini, 6 binden fazla şehidine
rağmen, girişimciliği ve azimleriyle örnek bir sanayi, ticaret ve kültür kenti
hâline getirmişlerdir.
Gaziantep üç
merkez, altı taşra ilçesi ve 1 milyon 612 bini geçen nüfusuyla, Güneydoğu
Anadolu Bölgesi’nin en büyük, Türkiye'nin ise 6’ncı büyük kentidir. Gaziantep,
yıllık yüzde 6,7’ye ulaşan göçle Türkiye'nin en yüksek göç alan illerinden
birisidir.
Güneydoğu Anadolu
Bölgesi’nin en gelişmiş sanayi altyapı ve tesislerinden olan Gaziantep, üretim
rakamlarıyla da hem bölgesinin hem de Türkiye'nin lokomotifi durumundadır. Bu
sanayi gelişimi, bireylerde istihdam ve daha yüksek ticaret beklentilerini
ortaya çıkarmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, ilimiz iktidarın bütün şişirme rakamlarına rağmen, ekonomik
olarak maalesef kötü durumdadır.
İlk olarak,
çevresini saran teşvikli iller Gaziantep’in üretim yatırımlarının önünü
kesmiştir.
İkinci olarak,
ekonomik kriz sürecinde Gaziantep’te de olumsuz rakamlar ortaya çıkmış.
Gaziantep’te gün geçmiyor ki iş yerleri ve üretim merkezleri kapanmasın, işten
personel çıkarmaları olmasın. Ekonomik kriz sürecinde göç rakamları da hesaba
katıldığında Gaziantep’in işsizlik rakamları daha da belirginleşmiştir. Göç
oranlarıyla paralel gelişmeyen sanayi üretim ve iş yeri merkezleri rakamları
ise işsizlik rakamları üzerine doğrudan bir etki yapmaktadır. Teşviksizlik
sorunlu, dış yatırımları çevre illere kaptıran, ekonomik kriz sürecinde sanayi
ve ticareti olumsuz etkilenen, bir de yüksek göç oranıyla Gaziantep ekonomisi
aşılması güç problemlere gebedir. İşsizlik bu şekilde devam ederse, ileride
ilde sosyal patlamalar görülecek, terör ve asayiş sorunları, maalesef,
kaçınılmaz hâle gelecektir.
Değerli
milletvekilleri, işsizliğin, çalışmak isteyen fakat iş bulup da çalışamayanları
ifade etmesi işsizlik ile göç olgusu arasındaki doğrudan ilişkiyi ortaya
koymaktadır. Teşviksizlik, ekonomik kriz ve göçün etkisiyle Gaziantep’te 2009
yılının ilk üç ayında İŞKUR’a başvuru yapan kamu ve
özel sektör işsiz sayısı 8.251’i geçmiştir. Bu rakamlar 2008 yılında aynı
dönemle karşılaştırıldığında yüzde 50’lik bir artış vardır. 2009 yılının ilk iki
ayında 19 iş yerinin son çıkardığı işçi sayısı ise 2.690’dır. Son olarak, 2009
yılının Mart ayı sonu itibarıyla Gaziantep’te İŞKUR’a
kayıtlı işsiz sayısı 26.126’ya ulaşmıştır.
Üretimimizin en
önemli göstergelerinden olan enerji tüketiminde de maalesef, düşüşler
gözlenmektedir. Doğal gaz tüketiminde yüzde 22, elektrik tüketiminde yüzde 11
düşüş olmuştur. Ülkemizin en büyük organize sanayi bölgelerinden olan
Gaziantep’te enerji kullanımındaki düşüş üretimdeki ve istihdamdaki azalmaların
önemli bir göstergesidir.
Öte yandan,
eğitim konusunda da göçten kaynaklanan çok ciddi sıkıntılar vardır.
Gaziantep’in ÖSS sınavlarında göstermiş olduğu düşük performans da önemli bir
göstergedir.
Değerli
milletvekilleri, bir kere, artık bölgeler arası değil, kentler arası
gelişmişlik rakamları değerlendirilmeye tabi tutulmalı ve kamu yatırımları
bunlara göre gerçekleşmelidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Özdemir, konuşmanızı tamamlayınız.
HASAN ÖZDEMİR
(Devamla) – Amaç, bölgeler arası değil, kentler arası gelişmişlik düzeyi
farklılığını ortadan kaldırmak olmalıdır. Aksi hâlde, kentler arası göç konusu
işsizlik rakamları konusunda Gaziantep örneğinde olduğu gibi olumsuz tablolar
ortaya koyabilmektedir.
Konuşmama burada
zaman yetersizliğinden son verirken yüce heyetinizi bir kez daha saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Özdemir.
Sayın Vural’ın
60’ıncı madde gereğince kısa bir söz talebi vardır.
Buyurun Sayın
Vural.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, 263 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesinin yapılan açık oylamasıyla ilgili açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Dün, bu
mayınlarla ilgili yasa tasarısı görüşülürken 2’nci maddede bir açık oylama
talebi vaki oldu ve bu açık oylama talebi yerine getirilirken elektronik
oylamada 178 milletvekilinin kabul ettiği girildi.
Daha sonra da
tutanaklara göre, pusulalarla birlikte 189 kişinin kabul ettiği tutanaklara
girmiş vaziyette.
Şimdi, bu durumda
11 kişinin vekâleten ya da pusulayla oy vermiş olması gerekiyor.
Şimdi ben size bu
vekâleten oy kullanan arkadaşları okumak istiyorum:
Şimdi, Sayın
Mehmet Aydın kendi adına kullanmış. Sayın Mehmet Aydın’a vekâleten Sayın Vecdi
Gönül kullanmış.
MÜNİR KUTLUATA
(Sakarya) – Olur mu öyle şey!
OKTAY VURAL
(İzmir) – Ve çok vahim olan bir konu Sayın Başkanım. Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyesi olmayıp dışarıdan atanan Sayın Ahmet Davudoğlu’nun
da kabul oyu burada pusulalara geçmiş.
Şimdi soruyorum
size: Oy hakkı olmayan bir kişinin burada pusulasını imzalayıp gönderen kimdir?
Sayın Bakan Brüksel’dedir ve bunlar oy hanesine yazılmıştır. Sayın Bakanın oy
hakkı yoktur.
Bu durumda, bu
uygulama hakkında, bunun düzeltilmesinin nasıl olacağı konusunun da Türkiye
Büyük Millet Meclisinde tezekkür edilmesi lazım. Şimdi, Sayın Bakan Ahmet Davudoğlu, Sayın Dışişleri Bakanı, ne zaman pusulayı
imzaladınız? Sizin oy hakkınız var mı?
Elimizi
vicdanımıza koyalım değerli arkadaşlar. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Yani
şimdi… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Suç bu, suç!
ABDÜLKADİR AKCAN
(Afyonkarahisar) – Yapma Allah aşkına! Bunun
eleştirilecek nesi var? Sahtekârlığın neresini savunuyorsunuz!
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkanım, bunlar…
ABDÜLKADİR AKCAN
(Afyonkarahisar) – Ee, niye
laf atıyorsun o zaman? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Senin vermediğin nereden belli?
BAŞKAN – Sayın
Vural, tamamladınız mı efendim?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Evet Sayın Başkanım. Şimdi, oylama yapılmış. Bu oylamada bulunan
bakanın yerine vekâleten oy sayılmış, oy kullanma hakkı olmayan oy pusulası
göndermiş, kabul edilmiş. Yani gerçekten bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
çalışma usul ve esaslarına hiç uymuyor. Çok teeddüp ettim. Çok yanlış bir iş
yapılmıştır. Bu hususun nasıl düzeltileceği konusunun Türkiye Büyük Millet
Meclisinde belki de bir usul tartışması açılmak suretiyle tezekkür edilmesinde
büyük fayda görüyorum.
Arz ederim.
BAŞKAN – Sayın
Vural, teşekkür ederim.
O pusulalar geldiğinde
ben o belirttiğiniz pusulaları okumadım. Sadece, arkadaşların gelmiş olan o
178’in dışındaki tutanakların… Arkadaşlar imzayı reddettikleri için okudum ama
Sayın Davudoğlu’na ve Sayın Vecdi Gönül’ün Mehmet
Aydın’a ait olan pusulalarını, dikkat ederseniz -tutanaklara bakınız, buradaki
şeyler vardı, ben onları- okumadım.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Efendim, kullanılan oy sayısı 189, kabul 189. Soruyorum: 189’u kim
saydı?
BAŞKAN – Sayın
Vural…
ABDÜLKADİR AKCAN
(Afyonkarahisar) – Külliyen geçersiz!
OKTAY VURAL
(İzmir) – Yani nasıl olur böyle bir şey yahu?
BAŞKAN – Sayın
Vural, sesinizi yükseltmenize gerek yok.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Bunun tartışılacak yönü yok.
BAŞKAN – Ben şunu
ifade ediyorum: Bakınız, ben o pusulaları daha sonra, o söylediğiniz iki
pusulanın ikisini de okumadım. Arkadaşların sehven bir toplama hatası vardır,
onu kabul ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Efendim, Sayın Zeki Ergezen’in de
okumamışsınız.
RECEP KORAL
(İstanbul) – Okudu Zeki Ergezen’i.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Tutanakta okumamışsınız ama geçmişsiniz. Bakın, tutanakta yok.
RECEP KORAL
(İstanbul) – Okudu Zeki Ergezen’i.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Tutanakta yok. Bakın, tutanakta Sayın Cemil Çiçek Hayati Yazıcı’ya vekâleten var. Sayın Vecdi Gönül… Ertuğrul Günay’a vekâleten Sayın Arınç’ın
var, Sayın Taner Yıldız’ın -Veysel Eroğlu göndermiş-
var ama diğerleri tutanaklarda yok diyorum. Tutanaklardan okuyorum ben efendim.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Bu oylama geçersiz.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Bu oylamayı nasıl düzelteceğiz şimdi? Meclis Başkanlığı, bu
tutanaklar doğrultusunda, tutanakların değiştirilmesi konusunda talepte
bulunsun.
BAŞKAN – Gereken
değerlendirmeyi yapacağız.
Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, o zaman oylamayı iptal etmek zorundasınız.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkanım, bu konunun nasıl kararlaştırılacağı konusunun
tezekkür edilmesini talep ediyorum.
BAŞKAN – Tamam
efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, şimdi, 5 tane bakanın…
BAŞKAN – Ben o
konuyla ilgili değerlemenin yapılacağını söyledim.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Müsaade edin de gruplar o konuda görüşlerini söylesin.
ALGAN HACALOĞLU
(İstanbul) – Sayın Başkan, dün kâtip üyeler arasında muhalefet kanadını temsil
eden bir üye yoktu. Buna itiraz edildi ancak Başkanlık makamı bunu önemsemedi.
Belki de bugün gelinmiş olan bu noktanın nedeni de bu dün yaratılmış olan
boşluktur.
BAŞKAN – Sayın Hacaloğlu, istirham ederim, lütfen. Bakınız, bakanlık
yapmış, görevlerde bulunmuş bir insansınız. Lütfen, istirham ediyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Evet,
buyur Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, vekâletle kullanılan oy sayısını hesaba kattığınız
zaman, 184 toplantı sayısı yok. Dolayısıyla o oylamayı iptal etmeniz lazım.
RECEP KORAL
(İstanbul) – 189…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Efendim, işte, “189 kabul” denilmiş, 5 ve 6 tanesi…
BAŞKAN – Var,
var…
RECEP KORAL
(İstanbul) – Karar yeter sayısından bahsediyoruz, karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Sayın
Genç, var, toplantı yeter sayısı var.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Efendim, sonradan gelmiş. Sayın Başkan, böyle bir şey olur mu?
RECEP KORAL
(İstanbul) – Saçma saçma konuşuyor!
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Efendim, bakın, burada biraz önce 189 oydan bahsedildi.
BAŞKAN – Sayın
Genç, Genel Kurul…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – 5-6 tane bakan vekâleten kullanmış.
BAŞKAN – Tamam,
sözünüzü dinledim efendim. Tutanaklara bakarsınız.
Teşekkür ediyorum
size.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ama doğrusunu yapın yani!
BAŞKAN –
Doğrusunu yapıyoruz, yapacağız.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Doğru değil! Böyle Başkanlık, böyle Başkan Vekilliği yapılmaz!
BAŞKAN – Buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Böyle olmaz ya!
BAŞKAN – Buyurun,
yerinize geçin Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sen o makamda doğru dürüst görevini yap yahu!
BAŞKAN – Sayın
Genç, siz de lütfen milletvekili görevinizi düzgün yapınız!
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Karar yeter sayısı yok, toplantı yeter sayısı yok. Nasıl oylamayı
geçerli sayıyorsunuz?
BİLGİN PAÇARIZ
(Edirne) – Görevinizi düzgün yapınız, milletvekillerine saygısızlık yapmayınız.
BAŞKAN – Evet,
Meclis araştırması açılmasına ilişkin bir önerge vardır, okutuyorum:
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur ve 21 milletvekilinin, Adli Tıp Kurumuna yönelik
iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/376)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı’na
Bilirkişilik yapılanmasının sağlıklı ve hızlı işleyişinin
sağlanabilmesi için son günlerde kamuoyunda büyük rahatsızlık yaratan Adli Tıp
Kurumu'nda yaşanan gelişmeler ve ülkemizde bilirkişilik müessesesi konusunun
Meclis çatısı altında detaylıca incelenebilmesi ve çözüm önerilerinin
uzmanların fikrinin de alınması yoluyla ortaya konabilmesi için TBMM
içtüzüğünün 104 ve 105. maddeleri ve Anayasanın 98. maddesi gereğince bir
Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Nevingaye Erbatur (Adana)
2) Osman Kaptan (Antalya)
3) Çetin Soysal (İstanbul)
4) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
5) Hulusi Güvel (Adana)
6) Tekin Bingöl (Ankara)
7) Atila Emek (Antalya)
8) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
9) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
10) Birgen Keleş (İstanbul)
11) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
12) Hüseyin Ünsal (Amasya)
13) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
14) Ahmet Küçük (Çanakkale)
15) Şevket Köse (Adıyaman)
16) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
17) Ensar Öğüt (Ardahan)
18) Yaşar Tüzün (Bilecik)
19) Hüsnü Çöllü (Antalya)
20) Tayfur Süner (Antalya)
21) Ali Koçal (Zonguldak)
22) Ali Arslan (Muğla)
Gerekçe:
Bilirkişilik
yapılanmasının sağlıklı ve hızlı işleyişi hukuk sisteminin ayrılmaz bir
parçasıdır. Adli Tıp hizmetleri de bilirkişilik hizmetlerinin en önemli kısmını
oluşturmaktadır. Ülkemizde bu hizmet Adli Tıp Kurumu ve üniversitelerin ilgili
birimleri tarafından sunulmaktadır. Ancak son günlerde kamuoyunda büyük
rahatsızlık yaratan ve çokça tartışılan çeşitli davalarda Adli Tıp Kurumu'nun
tutumu, kurumun işlerliğini tekrar tartışmaya açmıştır. Kurul'un
liyakat ilkesi yerine kayırmacılığa dayanan bir tutumla kadrolaştığı ve
uzmanlara sunacakları raporların içeriği konusunda baskı yapıldığı iddialarının
ardından toplumda büyük rahatsızlık yaratan ve "Üzmez davası" olarak
bilinen bir çocuk istismarı davasında Kurul'un mağdur hakkında "ruh
sağlığı bozulmamıştır" yönünde rapor vermesinin ardından mağdurun tekrar
Kurul'a sevk edildiği gün Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu üyesi ve Kurul'un
tek çocuk psikiyatrı olan Doç. Dr. Ayten Erdoğan,
Kurul'dan istifa etmiştir. Çeşitli yayın organlarına açıklamada bulunan
Erdoğan, mağdur hakkında tekrardan "ruh sağlığı bozulmamıştır"
yönünde görüş bildirmesi konusunda baskı gördüğünü belirtmiş ve Kurul'da birçok
davada yanlış kararlar alındığını, Kurum'un siyasi kriterlerce
yönetildiğini, kararların da baskı altında alındığını ifade etmiştir.
Açıktır ki
adaletin uygun işleyebilmesi için Adli Tıp Kurumu'nun siyasi baskıdan uzak, liyakata uygun yönetilmesi şarttır. Ayrıca gelişmiş ülkeler
seviyesinde insan haklarına uygun, çocuk haklarını gözeten bir adli tıp
hizmetinin sunumu için Kurum'un liyakattan uzak
uzmanlarca çalışması ya da diğer ülkelerde olduğu gibi adli tıp hizmetinin
üniversiteler bünyesinde verilmesi gereklidir. Adli tıp hizmetinin sunumu
esnasında, mağdurun yaşadığı travmanın tekrarlanmaması
için uygun koşullarda muayene edilmesi gerekirken muayenelerin çoğu zaman insan
haklarına aykırı bir biçimde gerçekleştirildiği de sıklıkla dile getirilen bir
husustur.
Adli Tıp
Uzmanları Derneği tarafından yayınlanan "Adli Tıp Hizmet Modeli ve İnsan
Gücü Planlaması" adlı kitapta da değinildiği üzere, "mevcut durumda,
ülkemizde kurumlar arası ilişkiler kazananı olmayan bir kavga ortamı
görüntüsünde olup kurumlar arası ilişkiler kişilerin tutumuna bağlıdır. İnsan
hakları çerçevesinde değerlendirilen mağdur, sanık ve hasta hakları açısından,
kurumlar arası işbirliği ile bölgesel adli tıp yapılanmalarının
güçlendirilmesi, dolayısıyla adli rapor sürecinin hızlandırılması ve
niteliğinin artırılması gereklilikten öte bir zorunluluktur. Ülkemizdeki adli
tıp uzmanı sayısı az değildir ancak üniversiteler yetkin olmakla birlikte adli
tıp hizmetlerinin dışındadır. Bu aynı zamanda eğitimi de engellemektedir.
Bilirkişilik hususundaki var olan merkeziyetçi yaklaşım anabilim dallarının
gelişmesinin de önünü tıkamaktadır."
Adli tıp
hizmetlerinin hızlı ve kaliteli sunumu için tüm kişi ve kuruluşlar üzerine
düşen sorumluluğu yerine getirmelidir. Ayrıca Kurum'un siyasi baskı ve siyasi
kadrolaşmadan uzak bir işleyişe geri dönmesi sağlanmalıdır.
Yukarıda özetlenen sebeplerle, Adli Tıp Kurumu'nda bilimsel
uluslar arası güncel, genel kabul edilen muayene ve inceleme yöntemlerinden
uzak, örneği bulunmayan AB tarafından da raporlarında eleştirilen yapılanma
(İhtisas Kurulları ATK Genel kurulu) bir an önce tasfiye edilmeli, İhtisas
Dairelerinde siyasi kadrolaşma ve liyakatten uzak yapılanma, çalışma ve muayene
yöntemleri ve koşullarının, hasta hakları ve insan hakları çerçevesinde
incelenebilmesi ve çözüm önerilerinin uzman görüşlerine de başvurularak
tartışılabilmesi amacıyla bu araştırmanın açılmasının uygun olacağı
düşünülmektedir.
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemdeki
yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşme,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer
alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer
alan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti
Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale
İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri
ile Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.- Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti
Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri
ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/543)
(S. Sayısı: 263)(x)
BAŞKAN –
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Geçen birleşimde,
tasarının 3’üncü maddesi üzerinde verilen yedi önergeden üç önergenin işlemi
yapılmıştı. Şimdi, 3’üncü madde üzerinde kalan dört önergenin işlemi
yapılacaktır.
Buyurun.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
263 Sıra sayılı Kanun Tasarısının 3. maddesinin 1. bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Enis Tütüncü |
Engin Altay |
Ergün Aydoğan |
|
Tekirdağ |
Sinop |
Balıkesir |
|
Tayfur Süner |
Ramazan Kerim
Özkan |
|
|
Antalya |
Burdur |
|
(x) 263 S. Sayılı
Basmayazı 12/05/2009 tarihli
88’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.
Madde 3- (1) Maliye Bakanlığınca yapılacak kullanım karşılığı
temizleme ihalesinde, mayın temizleme süresi taşınmazların yükleniciye
tesliminden itibaren 5 yılı, taşınmazların temizleme karşılığı tarımsal
faaliyetlerde kullandırılması süresi ise, kabul işlemlerinin yapılmasından
itibaren 22 yılı geçemez.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Tütüncü. (CHP sıralarından alkışlar)
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Aslında, bu madde, dün de burada görüşüldü, gizli amacı ifşa eden
bir madde. Diyeceksiniz ki yasanın gizli amacı olur mu? Ne yazık ki bu yasada
bir gizli amaç ya da gizlenmiş bir amaç var ve bu 3’üncü maddeyle bu gizli amaç
ifşa ediliyor. Neden böyle konuşuyorum? Bakınız, Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu madde ne diyor, 3’üncü madde ne diyor: Kullanım karşılığı
temizleme ihalesinden söz ediyor, kullanım karşılığı temizleme ihalesi. Peki,
tasarının ismi nedir? Tasarının ismi “Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale
İşlemleri.” İsim bu. Yani, burada “arazi kullanımı” ibaresi var mı? Yok. Peki,
tasarının amaç ve kapsam maddesinde -ki, madde 1- arazi kullanımı karşılığında
temizleme ihalesinden söz ediliyor mu? Yok, söz edilmiyor. Neden söz ediliyor
amaç ve kapsam maddesinde? Mühimmatın temizlenmesi ve elde edilecek arazilerin
tarımsal amaçlı kullanılması işlemlerinden söz ediliyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; işte bu 3’üncü madde öyle
bir maddedir ki, mayın temizleme işinin öncelikle Maliye Bakanlığınca
yaptırılması önerisinin altını boşaltıyor ve burada günlerdir dile getirdiğimiz
endişelerin de ne kadar haklı olduğunu bir daha gösteriyor.
Öte yandan bu maddede gözden kaçırılan başka bir şey var Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri. Bu tasarı hukuken de çok önemli bazı sonuçlar
doğuracak ama bu sonuçları itibarıyla da, hukuki sonuçları, olumsuzlukları
itibarıyla da tasarıda herhangi bir şey yok.
Elimde Kamulaştırma Yasası’nın 22’nci maddesi var. Bakınız 22’nci
madde ne diyor: “Kamulaştırılmış bir arazide kamu yararı kalkmış ise bu arazi
öncelikle eski, yani asıl sahiplerine satılması için önerilir.” Bu durumda ne
olacak? Topraklar temizlenecek, eski hâline getirilecek, eski maliklere,
malikler ölmüş ise kanuni mirasçılarına sunulacak. “Üç ay içinde bedelini
ödeyerek taşınmazını geri alabilirsin.” diyor Kamulaştırma Yasası’nın 22’nci maddesi.
Ne olacak? Yasada bu konuda hiçbir şey yok. Sorunlar, sorunlar, sorunlar… Ve bu
sorunlar nereye gidecek biliyor musunuz? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
gidecek. Bunu görüyorum. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidecek. Hiçbir şey
yok, bu konularla ilgili hiçbir şey yok. Yani bir yasa çıkarılıyor -birçok
yönlerden eksiklerini burada arkadaşlarımız dile getirdiler- ama olası hukuki
olumsuz sonuçlarını, sorunlarını da tamamen göz ardı eden bir anlayışla
hazırlanmış. Yani böyle bir şey olur mu? Bunlar yok. Ne var? Mayın temizleme
işinin nasıl ve kime verileceği, kime ihale edileceği var.
Sayın milletvekilleri, tasarı bu hâliyle neye benziyor biliyor
musunuz? Hani bazı kamu ihalelerinde işin niteliğine göre değil de işin
verileceği yükleniciye göre hazırlanması gereken şartnameler var ya işte ona
benziyor. Bu doğru değil, hukuka aykırıdır. Danıştayın
bozma kararı önümüzde. Yani hukukun üstünlüğünün her aşamada, özellikle bu
kutsal çatı altında savunulmasını dile getiren biz milletvekilleri bu konuda neden
sessiz kalıyoruz? Muhalefetin çığlıklarına, bu konuda Danıştayın
kararı önümüzde olmasına rağmen, neden kulaklarımızı tıkıyoruz? Anlamak mümkün
değil. Ayrıca, insanımızın tarihsel miras hakkına aykırı,
hukukuna aykırı ve siyasi etik kurallarına aykırı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun efendim, tamamlayınız konuşmanızı.
ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) – Ülkenin en stratejik bir yöresinde
Bu duygu ve düşüncelerle, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
lütfen yol yakınken bu tasarıyı tekrar çekelim -şimdiye kadar dile getirilmemiş
bazı konuları da dile getirdim- hukuki sonuçları itibarıyla da gereken birtakım
yeni düzenlemeleri bu yasada yapalım.
Teşekkür ederim, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi…
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Evet, önergenin oylamasından önce bir yoklama talebi vardır.
Talepte bulunan milletvekillerini tespit edeceğim: Sayın Anadol, Sayın Bingöl, Sayın Mengü,
Sayın Coşkuner, Sayın Çöllü, Sayın Arifağaoğlu, Sayın Susam, Sayın Diren, Sayın Seçer, Sayın
Köktürk, Sayın Keleş, Sayın Ağyüz, Sayın Aydoğan, Sayın Kulkuloğlu, Sayın Hacaloğlu, Sayın Oksal, Sayın Sönmez, Sayın Arslan, Sayın Koç, Sayın Ünlütepe.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, pusula gönderen arkadaşlar lütfen
ayrılmasınlar efendim.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.55
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.08
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER :
Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
92’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN – İstem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi tekrar yoklama yapacağım ve toplantı yeter sayısını
arayacağım.
Üç dakikalık süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Evet, sayın milletvekilleri, pusula gönderen arkadaşları
okutuyorum, Genel Kurulda olup olmadıklarını arayacağım:
İdris Naim Şahin? Burada.
Mehmet Yüksel? Burada.
Selma Aliye Kavaf? Sayın Bakan burada.
Mehmet Şimşek? Sayın Bakan burada.
Akif Gülle? Burada.
Ömer Çelik? Burada.
Zeki Ergezen? Burada.
Vecdi Gönül? Burada.
Cemal Öztaylan? Burada.
Haydar Kemal Kurt? Burada.
Toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Türkiye Cumhuriyeti Devleti
ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak
Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve
Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263) (Devam)
BAŞKAN – Sayın Enis Tütüncü ve arkadaşlarının önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Önerge
kabul edilmemiştir.
263 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
3’üncü maddedeki diğer önergelerin işlemini gerçekleştireceğiz.
Sıradaki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263 sıra sayılı yasa tasarısının üçüncü
maddesinde geçen (5 yılı) (4 yıl) olarak ve (44 yılı) (5 yıl) olarak
değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) –
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 263 sıra sayılı yasanın
3’üncü maddesiyle ilgili verdiğim önergem üzerine söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önergem şu: Burada, bu mayınların beş yılda temizleneceğine
ilişkin yılın dört yıl ve burayı temizleyen kişiye de burayı kırk dört
yıllığına değil de beş yıllığına kiraya verelim diyoruz. Yani bu hâliyle kırk
dokuz yıl oluyor, benim verdiğim önergeye göre de dokuz yıla geliyor.
Biliyorsunuz, yurdumuzun çok önemli bölgesinde, bir sınır
bölgesinde çok verimli arazilerin olduğu bu yerlerin getirip de uzun süre
devletin hüküm ve tasarrufu dışındaki bir kişilere verilmesi… Ki, burada
yapılan konuşmalarda bunun bir yabancı devlete verileceği konusunda da Hükûmetin bir karşı görüşü de olmadığına göre, demek ki, bu
yabancı bir şirkete verilecek. Bu yabancı şirket kırk dokuz yılda burayı
istediği… Eğer arkasında çok güçlü bir devlet varsa bu toprakları âdeta bize
iade edilemeyecek birtakım tasarruflarda bulunacak. Yer altında, yer üstünde
çok ciddi yatırımlar yapacak, teknolojinin geliştirdiği olanaklarla bunları
belki kırk dört yıl sonra Türkiye’nin geri alması imkânsızlaşacağından
verdiğimiz önergede bunun dört yıl, yani dört yıl içinde temizlesin, beş yıl da
alsın kullansın dedik.
Değerli milletvekilleri, tabii, dün burada yaptığım bir konuşmada
ben özellikle Manisa’nın Turgutlu ilçesinde bir Çal Dağı diye bir dağ var. Bu
dağda yabancı İngiliz şirketine nikel aramakla ilgili de büyük bir imtiyaz
verildiğini ve bu imtiyazın oradaki hayatı, Gediz Ovası’nı yaşanmaz hâle
getirdiğini, orada İngiliz şirketine çok büyük avantajlar sağlandığını, bunu…
Beni davet etmişlerdi, eski bir sosyal demokrat arkadaşın Turgutlu’da bir çevrecilerin
düzenlediği bir yürüyüşe beni de davet etmişlerdi. Ben de Turgutlu’ya gittim,
gerçekten 5 binin üzerinde bir vatandaş kitlesi Turgutlu Meydanı’nda gezdik.
Şimdi, dün bölgenin milletvekili Bülent Bey çıktı bana dedi ki:
“Efendim, ben…” Ben burada konuşmamda dedim ki, efendim, benim orada edindiğim
bilgiye göre Turgutlu Belediye Başkanı diyor ki: “Efendim, biz burayı
vermiyorduk Çevre Bakanımıza ama İngiliz bakanı bastırdı, efendim İngiliz
Büyükelçisi bastırdı, bir de İngiliz şirketi bastırdı ve Bakanımız da mecburen
imzaladı.” dedi. Bunun üzerine Bülent Bey çıktı dedi ki: “Tamamen yalandır,
iftiradır.” Ben de dedim yani: “Siz Türkiye Cumhuriyeti devletinin bakanları
mısınız yoksa İngiliz bakanları mısınız?” Türkiye Cumhuriyeti devletinin
bakanları Türk milletinin menfaatini korur. Şimdi, kendisi dedi ki: “Ben
Turgutlu Belediye Başkanını aradım, ‘Ben Kamer Genç’le görüşmedim.’ dedi.” Ben
görüştü demedim ki.
Bakın, şu Turgutlu’da çıkan Yankı gazetesi. Burada Belediye
Başkanı Serhat Orhan, TUTSO Meclisinde, konuğu oldu ve topluluğunda, Çal Dağı
madeni konuşuldu. Bakın, burada ne diyor Belediye Başkanı: “Ben bu
anlatılanları Bakanın ağzıyla anlatıyorum. Sayın Bakanımız hem şirket hem
İngiliz Büyükelçiliği ve hem de İngiltere Hükûmeti
tarafından sıkıştırılmaya başlandı ve imzaladı.” İşte, bu. Bu
Turgutlu’da çıkan gazete. Bunu Turgutlu Belediye Başkanı tekzip etmiş
mi? Etmemiş. Burada Bülent Bey diyor ki, Bülent Arınç:
“Belediye Başkanına söyledim, tazminat açsın.” Yahu, beni tazminatla
ürkütemezsiniz. Ben, zaten şimdiye kadar size epey para ödedim. Bundan sonra
birkaç kuruş daha öderiz, ne olacak?
Ayrıca, ben diyorum ki, bu madenin verilmesi için birilerine tabii
ki… Biliyorsunuz, işte, yurt toprakları aslında satılmaz ama menfaat şebekeleri
var. Bu menfaat şebekelerine arada üç beş milyon dolar gitmiş diyorum. Yine,
Bülent Bey diyor ki: “Efendim, Kamer Genç diyor ki: ‘Beş on milyon dolar
dağıtılmış olabilir ama eğer…’ Kamer Genç kimi itham ediyor? Bilirkişileri mi,
hâkimleri mi şey ediyor?”
Yani, değerli milletvekilleri, bir bakanlık makamına oturan bir
kişi olayları bu kadar istiskal edebilir mi? Benim hâkimlerin, bilirkişilerin
rüşvet aldığı konusunda ne doğrudan doğruya ne dolaylı bir söylemim yok ki.
Şimdi, yani “Efendim, hemen bilirkişilere ve hâkimlere de ihbar
ediyorum. Gelsin, Kamer Genç hakkında tazminat davası açsın.” diyor. Yahu,
açsın… Açsın arkadaş…
Şimdi, bak, ben sana soruyorum Bülent Bey: Sen, bu Çal Dağı
madenine karşı mısın, değil misin? Orada, Gediz Ovası’nda…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
KAMER GENÇ (Devamla) – Evet.
…Çal Dağı’nda 300 bin çam ağacı kesiliyor. Orası bir çöle dönüyor.
Sen buna karşı mısın, değil misin? O zaman çık burada… Karşıysan benimle
beraber niye gelip yürümedin?
Bak, sen geçenlerde bir seçimde çıktın Tunceli’ye gittin, ben o
zaman milletvekili değildim. “Kamer Genç gelmedi.” dedin. Oraya niye gittiğini
de biliyorum. Ama peki burada çıkıp da… Türkiye Cumhuriyeti devletinin, Hükûmetinin bakanı sıfatıyla buraya çıkan kişiler bu kadar
gerçekleri inkâr ederse ben bunların hangi sözüne güveneceğim arkadaşlar? Hangi
sözüne güveneceğim yahu? Bir defa hükûmet etmenin bir
sorumluluğu vardır. Siyaset adamının sözüne güvenilir insan olması lazım.
Çıkıyor, burada “Ben Belediye Başkanıyla konuştum, Kamer Genç’le görüşmemiş.”
diyor. E, görüşmedi. O da gelip bizimle yürümedi. Benim söylediğim laf da bu
değil ki. Yalnız Belediye Meclisinde demişim. Hâlbuki TUTSO Meclisinde, TUTSO’da, yani Turgutlu’daki Belediye Meclisinde konuşmuş.
Değerli milletvekilleri, ben, buraya gerçekleri getiriyorum ama
birileri, bu gerçekleri bile bile, bizi işte böyle
tazminatlarla, korkularla sindirmeye çalışıyor. Ben sinmem, onu bilesiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) – Evet, önergemin mahiyeti budur efendim.
Karar yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Genç’in önergesini oylarınıza sunup karar yeter
sayısını arayacağım.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir, karar
yeter sayısı vardır.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
263 sıra sayılı kanun tasarısının 3 üncü maddesinde geçen “
Turan
Kıratlı
Kırıkkale
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz
efendim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Gerekçe…
BAŞKAN – Sayın Kıratlı, gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: İbarenin değiştirilerek, uygulama açısından en uygun
süreye ulaşılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
263 sıra sayılı kanun tasarısının 3 üncü maddesinde geçen “
Mehmet
Müezzinoğlu
İstanbul
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılamıyoruz
efendim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Uygulama açısından teklif edilen sürenin uygun olacağı
düşünülmüştür.
BAŞKAN – Evet, önergeyi oylarınıza sunup karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.23
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.32
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat
PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN
(Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
92’nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
263 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 3’üncü maddesi üzerinde
verilen, İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Müezzinoğlu’nun
önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Kanun tasarısının görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Sayın milletvekilleri, 3’üncü maddenin oylamasının açık oylama
şeklinde yapılmasına dair bir önerge vardır.
Önergeyi okutup imza sahiplerini arayacağım:
Sayın Anadol? Burada.
Sayın Mengü? Burada.
Sayın Bingöl? Burada.
Sayın Susam?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Ben…
BAŞKAN – Sayın Özkan takabbül ediyor.
Sayın Coşkuner? Burada.
Sayın Diren? Burada.
Sayın Arifağaoğlu? Burada.
Sayın Çöllü? Burada.
Sayın Seçer? Burada.
Sayın Köktürk?
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Yerine efendim.
BAŞKAN – Sayın Akıncı, yerine kabul ediyor.
Sayın Tütüncü? Burada.
Sayın Keleş? Burada.
Sayın Ağyüz? Burada.
Sayın Oksal? Burada.
Sayın Paçarız? Burada.
Sayın Sönmez? Burada.
Sayın Hacaloğlu? Burada.
Sayın Kulkuloğlu? Burada.
Sayın Aydoğan? Burada.
Sayın Koç? Burada.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Evet, pusula gönderen milletvekili arkadaşlarımın
isimlerini okutuyorum:
Hüseyin Çelik? Burada.
İdris Naim Şahin? Burada.
Hasan Sönmez? Burada.
Recep Koral? Burada.
Akif Gülle? Burada.
Ülkü Güney? Burada.
Ömer Çelik? Burada.
Zeki Ergezen? Burada.
Vecdi Gönül? Burada.
Mehmet Aydın’a vekâleten Vecdi Gönül? Burada.
Selma Aliye Kavaf? Burada.
Faruk Nafız Özak’a
vekâleten Selma Aliye Kavaf? Burada.
Recep Akdağ’a vekâleten Mehmet Mehdi
Eker? Burada.
Sayın milletvekilleri, 263 sıra sayılı Tasarı’nın 3’üncü
maddesinin açık oylama sonucunu arz ediyorum:
Kullanılan oy sayısı: 192
Kabul: 192 (*)
4’üncü maddeyi okutuyorum:
İhalenin yapılamaması
MADDE 4- (1) Mayın temizleme işi ve ihalesi ile ilgili olarak
Maliye Bakanlığınca 4734 sayılı Kanun hükümlerine tabi olunmaksızın danışmanlık
hizmeti alınabilir.
BAŞKAN – Madde üzerinde ilk söz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’a aittir.
Sayın Soysal, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kara mayınlarının hem Türkiye’de hem dünyada temizlenmesi elbette
daha barışçı bir dünya açısından son derece önemlidir. 2007 sonu itibarıyla
Türkiye'nin stoklarında 2 milyon 616 bin 770 mayın bulunduğu belirtilmektedir.
Hepimiz biliyoruz ki mayın bir risk anlamına geliyor. Mayın
patlaması nedeniyle ülkemizde ve dünyada pek çok insan yaşamını kaybetmekte ya
da sakat kalmaktadır. Türkiye’de bu konuda oluşturulmuş sağlıklı bir veri
tabanı ne yazık ki bulunmamaktadır. Bu nedenle Türkiye’de mayın kurbanı sayısı
bilinmiyor. Elimizdeki rakamlara göre, 2007’de 257 antipersonel
mayın kurbanı olduğunu, 53’ünün ölü, 204’ünün yaralı olduğunu biliyoruz ancak
bunlardan kaçının sivil, kaçının köy korucusu, kaçının asker olduğu
bilinmemektedir. Bu nedenle, sağlıklı bir veri tabanı oluşturulması için
konuyla ilgili bakanların koordineli bir çalışma yapması ve bilgilerin tek
merkezde toplanmasını sağlayacak bir sistemin oluşturulması, imzaladığımız
sözleşmenin gereğidir.
Mayın patlaması sonucu sakat kalanlar, maalesef, sosyal ve
ekonomik haklar açısından son derece içler acısı durumdadır. Türkiye’de
sakatlar, eğitim, sağlık, sosyal ve kamu hizmetlerine erişim konusunda önemli
sıkıntılar yaşamaktadır. Mayından etkilenmiş bölgelerde fiziksel destek sağlama
kapasitesi çok sınırlı ve çok mağdur olduğu için bu hizmete ulaşılamıyor ve
destek ihtiyacı ne yazık ki karşılanamıyor, hatta, bir rehabilitasyon
merkezi bile bulunmuyor.
Değerli arkadaşlarım, bugüne kadar, mayından zarar görenlerin
yaşamlarını idame ettirmelerini kolaylaştıracak hiçbir çözüm belirlenmemiştir.
Mayın patlaması nedeniyle hayatını yitirenlerin ailelerine yardım edilmediği
gibi sakat kalanlara dönük de yeterince bir sosyal güvenlik anlayışı
geliştirilememiştir. Ottawa Anlaşması’nın gereği,
mayın patlamasından sağ olarak kurtulanların ihtiyaçlarının giderilmesi ve
haklarının yasal güvence altına alınması için derhâl harekete geçilmesi
gerekmektedir. Ayrıca, acilen mayın merkezleri kurulması için de adım
atılmalıdır.
Mayınsız Bir Dünyaya Doğru 2008 Raporu’na göre Türkiye,
stoklarındaki mayınların imhasını tamamlamayan üç ülkeden biridir. Türkiye,
imzaladığı ve taraf olduğu bu uluslararası sözleşmenin gereğini yerine getirmek
durumundadır. Ancak, kara mayınlarının temizlenmesini öncelikle barışçıl ve
insani açıdan zorunluluk olarak görmekteyiz. Ottawa
Sözleşmesi’nin gereği yapılmalı, tüm kara mayınları en kısa zamanda
temizlenmelidir. Mayınların temizlenmesine ilişkin takvimin hâlâ yapılamamasını
büyük bir eksiklik olarak görmekteyiz.
Değerli arkadaşlarım, bu tasarı, yargı tarafından iptal edilen
tasarıyla aynı. Burada görülüyor ki aslında, Ottawa’nın
gereğini yerine getirmemek için bu yasa tekrar gündeme getiriliyor aynı
şekilde. Danıştayın verdiği iptal kararında, mayınlı
arazinin temizlenmesi ve temizlenen arazinin tarımsal amaçla kullanılması, aynı
ihale içinde, hukuken ve işin niteliği icabı mümkün bulunmamaktadır. Danıştayın verdiği iptal kararına rağmen ısrarla aynı
düzenlemeleri getirmek, kara mayınlarının temizlenmesinin istenmediği, hatta, temizlenecek tarım alanlarının da bölge çiftçisinin
ekonomik ve sosyal kalkınmasına sunulmak istenmediği anlamına geliyor.
Söz konusu düzenlemeyle Şırnak’ta 16 bin, Mardin’de 49 bin,
Şanlıurfa’da 57 bin, Gaziantep’te 15 bin, Kilis’te 11 bin, Hatay’da 34 bin
olmak üzere toplam 185 bin dekar alan tarıma açılabilme şansına erişecek.
Tüm bu illerimizi yakinen ilgilendiren nitelikli tarım alanlarının
oluşmasını sağlayan, Türk tarımına önemli katkılar sunabilecek ve bölgedeki
istihdam ve sosyal proje ile önemli adımların atılmasını sağlayabilecek bir
proje iken, yine bu bölgede birlikler kurularak, bölge insanını çiftçiliğe
teşvik eder hâle getirerek, bizzat bölge insanının ve yatırımcısının bölgede
daha aktif organik tarım yapmasını planlayarak sağlamak mümkün iken, ısrarlı
bir şekilde hiçbir ön çalışma yapmadan, maliyetler belirlenmeden, kolaycı bir
yöntemle, baştan savmacı bir anlayışla yap-işlet-devret modelini öne çıkarmak
büyük bir gayriciddiliktir.
Henüz Maliye Bakanlığı mayın temizlenmesi ile ilgili bir maliyet
dahi oluşturabilmiş değildir. Sorulara verilen yanıtlarda 2 ila 15 dolar arası
bir rakam verilmesi bile bu işe ne kadar gayriciddi
yaklaşıldığının göstergesidir. Aradaki fark 2 ila 15 dolar arası, neredeyse 10
katı. Ve Genelkurmayın bu konuda yapabilecekleri göz önüne alınarak mutlaka
değerlendirilmek durumundadır.
Değerli arkadaşlarım, direkt veya dolaylı olarak, buralarda
uluslararası sermayeye dönük bir politika oluşturulması büyük bir ihanettir.
Bunu tarih asla affetmez. Tarihimiz nice ihanetlerle doludur,
ki bu ihanetler asla sorgusuz kalmaz.
Sayın Maliye Bakanı dün toprak reformunun verimliliği
artırmayacağını ifade etti; bir bölge insanı olarak bölgeden ne kadar uzak
kaldığını, bölgeyi kavrayamadığını, bölgedeki çiftçilerin sorunlarını
bilmediğini bir kez daha gözler önüne serdi. Bugün Güneydoğu’da tarımı bitiren,
çiftçiyi perişan eden, uygulamalarınız ve sizin politikalarınızdır.
Hayvancılığın yok edildiği, çiftçilerimizin ağır maliyetler altında zor bir
süreç yaşadığı gözler önündedir. Gelişmiş sanayi toplumlarında bile özel
sübvanse uygulanırken, alabildiğine teşvikler verilirken, tarım ülkesi olan
Türkiye, tarımı ne yazık ki yok eder hâle geldi.
Değerli arkadaşlarım, örneğin Mardin’de, Urfa’da çiftçilerimiz çok
zor durumda. Bölge çiftçisinin yüzde 80’inin TEDAŞ’a
çok yüksek miktarda borcu var. Bu bölgedeki çiftçilerimiz tüm topraklarını
satsalar dahi TEDAŞ’a olan borçlarını ödeyemeyecek
durumdadır. Bu kadar büyük sorunlarla karşı karşıya olan çiftçilerimiz haciz ve
ipotek tehdidi altında üretim yapma çabası içindedir. Güneydoğu’da tarımla
ilgili Maliye Bakanlığı olarak ne yapılacağına dair bugüne kadar hiçbir çaba
sarf edilmemiştir. Enerji fiyatlarından dahi haberleri olmadığını düşünüyorum.
Bölgede daha verimli, daha üretken, tarımın gelişimine dayalı ciddi projeler
üzerinde çalışmamız, hatta GAP’ı bile hayata geçirmek için önündeki engelleri
kaldırmamız gerekiyor.
Değerli arkadaşlarım, bir gerçeği görmemiz gerekiyor: 877
kilometrelik sınırımız boyunca kara mayınlarının temizlenmesi ve bu toprakların
işletilmesi Türk tarımına son derece önemli katkılar sunacaktır. Yine aynı
şekilde Güneydoğu’daki çiftçimize istihdam katkıları sağlayacaktır. Ancak 185
bin dekarlık alanın temizlenmesi işini toprakların işletilmesinden ayrı tutmak
zorundayız. Ülkemize hiçbir katma değer getirmeyecek olan, güvenlik açısından
hassasiyetle bakmamız gereken bölgenin birtakım konsorsiyumlara
verilmesi yurdum insanına yapılacak en büyük haksızlıktır.
Bu yasanın iptal edilen yasayla aynı çerçevede getirilmesi bu
yasanın geçmemesi anlamına gelmektedir. Bu arazilerin mayınlardan temizlenmesi
farklı, işletilmesi daha farklı bir olaydır. 185 bin dekarlık alanın
işletilmesinin bir şirkete verilmesi son derece sancı ve sıkıntı yaratır,
ayrıca güvenlik açısından da kaygı vericidir.
Buralarda toprakların kullanımını bu tasarıdan ayırarak
bölge insanının gerek kişisel gerek ticari gelişimine katkı sunarak feodal
dokuyu ortadan kaldıran, ziraat odaları ve birlikleriyle iş birliği yaparak
çiftçiyi geliştiren, tarımı geliştiren, teknolojiden yararlanan eğitimli
çiftçiler oluşturan, insanın gelişimine dayalı bir anlayış içerisinde Güneydoğu
Kalkınma Projesi çalışmalarının başlatılması gerekiyor ve bir an önce GAP’ın
önündeki engeller kaldırılarak Türk tarımını daha etkin hâle getirebilecek
büyük projelere kafa yormalıyız. Yap-işlet-devret
gibi kolaycı, rantabl olmayan, sadece birilerine rant
sağlayan anlayışı kesinlikle ortadan kaldırmalıyız.
Değerli milletvekilleri, burada bu alanların gerçekten mayından
temizlenmesini istiyor isek, güvenliğimiz, bölgemizin hassasiyeti ve endişeler
ortadan kaldırılarak yapılmalıdır. Bölgenin sosyoekonomik yapısı, işsizlik,
göç, güvenlik gibi konular değerlendirilmeli ve bu alanlarda sadece temizleme
işlemlerinin yapılması gerekmektedir. Öncelikle kullanım hakkı ve temizleme
işinin birbirinden ayrılması gerekmektedir. Maliyetlerde oluşturulan rakamlara
gelince, 2 ile 15 dolar arasında fiyatlardan bahsedildiği gibi dün Sayın Bakan,
on dört firmanın teklif verdiğini, bu tekliflerden en azının 530 trilyon, en
yükseğinin ise 2 katrilyon 289 trilyon olduğunu söyledi. Bu, rakamların bile
birbirinden ne kadar uçuk ve ne kadar birbirinden farklı olduğunu gösteriyor.
Doğru bir fizibilite yapılmadan bu işin olmayacağını görmemiz gerekiyor. Bu işe
daha ciddiyetle yaklaşmamız gerekiyor ve bununla ilgili de gerekirse 2009 bütçesinden
ödenek ayrılabilir.
Hiçbir fizibilite yapmadan, maliyetler belirlenmeden
yap-işlet-devret kolaycılığı içerisinde bu toprakların kullanımını uluslararası
sermayeye veremezsiniz. Ottawa Anlaşması’nın gereğini
yapalım, aksi takdirde Sevr’e imza atanlardan hiçbir farkınız kalmaz. İşgal
güçleri topla tüfekle işgal ettiler, siz de şimdi karşılığı olmayan dolarla
ülke topraklarını peşkeş çektirmeye onay vermeyin, yazık olur. Tarih sizi asla
affetmez.
Değerli arkadaşlarım “minaremiz süngümüz, kubbeler miğferimiz,
camiler kışlamız, müminler askerimiz.” diyen anlayışa ithaf etmek istediğim bir
şey var:
“Bastığın yeri toprak
diyerek geçme, tanı,
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme yazıktır atanı,
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.”
Değerli arkadaşlarım, bunlar her biri bir vatan toprağıdır. Bu
topraklarda şehitlerimiz, bu topraklarda… Uluslararası sermayeye peşkeş
çekilmek adına bu toprakları yok sayamayız. Bu toprakları bu noktada tutar isek
Sevr’in altına imza atanlardan hiçbir farkımız kalmaz. Bu İstiklal Marşı’yla
bunun dizeleri kolay yazılmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz, tamamlayınız konuşmanızı.
ÇETİN SOYSAL (Devamla) – Ve burada ben inanıyorum ki Türkiye Büyük
Millet Meclisimiz iradesini kullanacaktır ve Türkiye'nin uluslararası sermaye
tarafından işgal edilmesini, dolara, paraya pula tenezzül etmeden, kendi
gücüyle oraları temizleme gücüne sahip olacağını gösterecektir. Meclis bu
anlamda özgür iradesini kullanmalıdır, ikna odalarından vazgeçilmelidir.
Meclisin üzerine ipotek konulmamalıdır. İstiklal Marşı’mızın
gereğini bu Meclis mutlaka yapmalıdır.
Hepinize saygılarımı ve sevgilerimi sunuyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Koltuklar boş…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Mayın kaçakları…
BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Gaziantep
Milletvekili Sayın Hasan Özdemir.
Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 263 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap
Cumhuriyeti Devleti Arasında Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme
Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 4’üncü maddesi
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Antipersonel kara
mayınlarının yasaklanmasını içeren Ottawa Anlaşması
ve Türkiye’nin bu anlaşmaya taraf olma süreci hem Türkiye’nin uluslararası
itibarı ve güvenilirliği hem de insancıl nedenlerle desteklediğimiz bir
süreçtir. Ancak bu noktada bizim karşı olduğumuz, tasarının gerekçe bölümünde
sadece Ottawa Anlaşması’nın bir gereği olarak bu
tasarının hazırlanmış olduğunun ifade edilmesidir. Ottawa
Anlaşması’na atıfta bulunulması doğrudur ama eksiktir. Türkiye, ekonomik ve
sosyal nedenlerle de bu mayınların temizleme işini değerlendirmeli, Meclisimiz
de çalışmalarını bu üç gerekçeyle sürdürmelidir.
Değerli milletvekilleri, AKP zihniyeti bu tasarıyla mayın
temizleme işini Türk Silahlı Kuvvetlerinden alarak sanki söz konusu arazileri
kırk dört yıllığına aynı yabancı şirkete vermek suretiyle peşkeş çekilmesine
olanak sağlamaktadır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu iş için gerekli uzman
personeli ile teknik imkân ve kabiliyetleri mevcuttur. Bilindiği gibi Türk
Silahlı Kuvvetleri 1998 yılından beri 17 bin adet mayın temizlemiştir. Bunun
dışında Bosna, Kosova, Afganistan gibi bölgelerde de bu görevlerini başarıyla
yürütmektedirler.
Türk Silahlı Kuvvetlerinden bu işi alarak, İçişleri Bakanlığı, Millî
Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığını devre dışı bırakarak, bu işten
habersiz Maliye Bakanlığının açacağı ihaleyle verilmek istenmesi AKP’nin “sat kurtul”cu zihniyetinin bir yansımasıdır.
Değerli milletvekilleri, farz edelim ki Türk Silahlı Kuvvetlerinin
elinde bu iş için gerekli araç ve gereç yok. O zaman tasarının gerekçe
bölümünde ısrarla vurgulanan Ottawa Sözleşmesi’nin
6’ncı maddesinin birinci fıkrasına hepimiz birlikte bakalım. Aynen şöyle
deniyor: “Taraf Devletlerin her biri bu Sözleşmeye göre yükümlülüklerini yerine
getirirken, mümkün olan durumlarda, diğer Taraf Devletlerden imkânlar dahilinde yardım isteme ve alma hakkına sahiptir.” Türk
Silahlı Kuvvetlerinin olası ihtiyacı olması durumunda da bu çerçevede yardım
talep edilmesi bir haktır.
Peki, şimdi, AKP Hükûmeti mayın
temizleme ve temizlenen arazileri kırk dört yıllığına -bu hakkı- yabancı
şirketlere vererek ne amaçlamaktadır? Bu da oldu diyelim. Bilinmesinde yarar
vardır ki Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail hâlen bu sözleşmelere taraf
değildir.
Değerli milletvekilleri, mayınlardan temizlenecek olan bu bölgenin
tarımsal faaliyetlerde bulunması, bölge gerçekleriyle dikkate alındığında en
akıllı seçim olacaktır. Bu konuda, partimizin çok değerli milletvekilleri çok
önemli değerlendirmelerde bulunmuşlardır. Ben de bu konuda mayın temizlenecek
sınır ilimiz olan Gaziantep’in bir milletvekili olarak, oradaki
vatandaşlarımızın düşüncelerini ve beklentilerini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, öncelikle belirtmem gerekir ki
mayınlanmadan evvel de kendilerinin olan ve güvenlik nedeniyle yüce devletimize
verilen bu arazilerin o bölgedeki topraksız ve az topraklı çiftçilere
dağıtılmasında yarar vardır. Dağıtım yetkisi ve görevi bölge valilikleri ve
TİGEM yetkililerinin katılacağı bir kurul tarafından rahatlıkla yapılabilir;
ayrıca, arazilerde neyin ekilip biçileceğine de bunlar karar verebilirler.
Böylece, bölgede yaşayan pek çok aile toprak sahibi yapılırken, üretilen
ürünler için de daha üretim aşamasında etkin bir pazarlama ve dış politikası
belirlenmiş olacaktır.
205 bin dönüm toplam alanın Gaziantep Barak bölgesindeki kısmı ise
15 bin dönümdür. Özellikle Barak ilçemiz sınırlarında kalan alanın ekonomik
kalkınma için önemi çok büyüktür. Mayından temizlenecek olan arazinin Barak
Sulama Projesi kapsamına da alınması Gaziantep ve özellikle Karkamış ekonomisi
için bir lokomotif olacaktır. Öte yandan, sağlayacağı iş alanları nedeniyle de,
bölge halkının ekonomik, sosyolojik ve kültürel durumlarına da büyük bir katkı
sağlayacaktır.
Değerli milletvekilleri, Gaziantep, göç hareketinin en yoğun
gözlendiği illerden birisidir. Hem dışarıdan göç hem de il sınırları içinde
kırsaldan gelen göç Gaziantep’in nüfus yapısında sürekli bir değişime neden
olmaktadır. Şimdi topraksız ve az topraklı ailelere verilecek bu araziler, her
şeyden önce, kırdan kente göçün bir nebze önünü kesecektir.
Öte yandan, bu arazilerin Gaziantep halkına verilmesinin olumlu
yönde psikolojik etkileri de olacaktır. Mayınlı arazilerde insanlar çocuklarını
kaybettiler, sakat kaldılar, yani mayının bedelini en fazla o sınır
bölgesindeki iller ödediler. Bu topraklar o insanların hakkıdır. İnsanların
mutluluğu, refahı ve özgüveni mayınlı arazilerin geleceğine bağlıdır.
Gaziantep halkı bu arazilerin yabancı bir firmanın kullanımına
verilmesini endişe içerisinde olduğunu gözlemektedir. Bu endişeyi giderecek
olan da bu tasarıya olumsuz oy verecek sayın AKP
milletvekilleri, sizlersiniz. Gaziantep insanının, mayınlı arazinin söz konusu
olduğu diğer bölge insanlarının gözü kulağı Türkiye Büyük Millet Meclisindedir.
İktidar, varlık sebebinin yabancı dostları değil, Türk halkı olduğunu sürekli
hatırlamalıdır.
Tasarının bu hâliyle kabul edilemez olduğunu ve ret oyu
vereceğimizi bildirir, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, bu Mecliste kimse yok!
Sadece oylamaya mı gelecek arkadaşlar efendim? Olur mu
öyle şey!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Siz de yoksunuz!
BAŞKAN – AK PARTİ Grubu adına Giresun Milletvekili Sayın
Nurettin Canikli, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Dinledikleri zaman etkilenirler diye
düşünüyorlar! Ayar bozulur! Dün ayar vermişler, ayar bozulur diye korkuyorlar!
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Vekilleri salondan kim çıkarıyor?
Kimler çıkardı “dinlemeyin” diye?
AK PARTİ GRUBU ADINA NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
RASİM ÇAKIR (Edirne) – Boş koltuklara dön Sayın Başkan! Boş
koltuklara bak, bize bakma!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Görüşülmekte olan tasarının 4’üncü
maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – O konuşuncaya kadar da biz çıkalım.
Protesto ediyoruz!
RASİM ÇAKIR (Edirne) – Sen boş koltuklara konuş, biz de çıkıyoruz!
(AK PARTİ sıralarından “güle güle” sesleri)
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, aşağı yukarı
geçen haftadan bu yana bu tasarının görüşmelerini sürdürüyoruz.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) – Siz de boş koltuklara konuşun, biz de
çıkıyoruz.
(CHP ve MHP milletvekilleri Genel Kurul Salonu’ndan ayrıldılar)
ALİ GÜNER (Iğdır) – Gidin de gelmeyin!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Elbette çok şey söylendi, çok şey
konuşuldu. Aslında teknik açıdan, siyasi açıdan, sosyolojik açıdan konuyla
ilgili söylenmemiş hiçbir şey kalmadı. Bu değerlendirmeler yapılırken elbette
katıldığımız değerlendirmeler oldu, ama bir bölümünün de gerçeği
yansıtmadığını, son derece subjektif yorumlar ve
görüşler içerdiğini de belirtmem gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, çok fazla ayrıntıya girmeden konuyu
netleştirmemiz lazım. Yani o kadar çok, Sevr Anlaşması’ndan tutun da
bağımsızlığa kadar, ülkenin siyasi egemenliğinin sorgulanmasına kadar birçok
şey tartışıldı ve elbette bu kadar yoğun bir dezenformasyon
bombardımanı sonucunda, insanların, sizlerin, vatandaşlarımızın kafalarının
karışmaması mümkün değil. Netleştirmemiz lazım.
Şimdi, ne yapmaya çalışıyoruz? Bir mayın var, mayınlı alan var 216
bin dönüm, onu temizlemeye çalışıyoruz. Ve burada iki tane konu var, yani iki
tane olay var, iki tane tartışılması gereken, farklı değerlendirilen konu var. Bunlardan bir tanesi mayınların temizlenmesi. Bu mayınların
temizlenmesi gerekiyor. Bu mayınların bir an önce temizlenmesi gerekiyor ve
1992 yılından beri bu mayınlar temizlenmeye çalışılıyor. Birtakım adımlar
atılmış, Genelkurmayımız birtakım çalışmalar yapmış, başka çalışmalar yapılmış;
ancak, sonuçlandırılamamış şu veya bu nedenle, onun ayrıntısına girmeyeceğim.
Bir başka ifadeyle, bu konuda herkes hemfikir, yani bu mayınların temizlenmesi
gerekiyor ve bu mayınların temizlenmesinin de teknolojik bir alan olduğunu da
herkes kabul ediyor; yani, bir teknoloji gerektiriyor ve bir sermaye
gerektiriyor. Bu da tartışmasız. Rakamlar tartışılabilir,
500 milyon dolardır, 1 milyar dolardır, 2 milyar dolardır, önemli değil; ama, önemli olan şu: Çok ciddi bir teknoloji, birikim
gerektiriyor bu mayınların temizlenmesi, bu mayınlardan kurtulmamız için.
İkincisi de bu işler için ciddi bir paranın harcanması gerekiyor, ciddi bir
rakamın harcanması gerekiyor.
Tabii, aslında, şu anda muhalefete mensup arkadaşlar… Biz onları
dinledik, onların katılmadığımız, yanlış bulduğumuz bütün o görüşlerini,
hepsini dinledik, sabırla dinledik. Ama, muhalefetteki
arkadaşlarımızın aynı şeyi bizim görüşlerimiz için göstermemelerini de
gerçekten milletimizin takdirine bırakıyorum. Bu da son
derece önemi. Yani niye korkuyorlar? Siz her şeyi söylüyorsunuz,
sabahtan beri, geçen haftadan beri konuşuyorsunuz, aklınıza gelen her şeyi
söylüyorsunuz; ama bizim burada yapacağımız bir değerlendirmeye
katlanamıyorsunuz. Korkunuz mu var? Kafanız mı karışacak yoksa? Ezberleriniz mi
bozulacak? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Gelin dinleyin, varsa eleştiriniz
koyalım, tartışalım, değerlendirelim.
Değerli arkadaşlar, ikinci konu nedir? Yani, mayınların
temizlenmesi konusunda herhangi bir problem yok, herkes mutabık. Ve bu
tasarıyla… Ayrıca, şu da kesin, bu konuda da aşağı yukarı farklı bir düşünce
söz konusu değil: Bunu devletin kendi teçhizatı, kendi imkânlarıyla, devletin
herhangi bir organının kendi imkânıyla yapabilmesinin de mümkün olmadığı bugüne
kadarki yapılan çalışmalardan, sonuç alınamayan çalışmalardan ortaya çıkmış;
yani, buna Genelkurmay, Millî Savunma Bakanlığı, başkaları da dâhil. Kendi
aracını, kendi ekipmanını, kendi insan gücünü
kullanarak bu mayınların temizlenmesi mümkün değil. Temizlenebilir belki ama, belki elli yılda temizlenir, kırk yılda temizlenir.
Makul, kabul edilebilir ve uluslararası anlaşmalar çerçevesinde yerine
getirilmesi gereken tarihe kadar bu imkân çerçevesinde bunun yerine getirilmesi
mümkün değil, bu anlaşılıyor.
Dolayısıyla, mayınların temizlenmesi için dışarıdan hizmet
alınması gerekiyor değerli arkadaşlar. Dışarıdan hizmet alınması gerekiyor ve
bu iş nasıl yapılabilir? Bir ihale mevzuatımız var. Bu ihale mevzuatı bizden
önce uygulamaya konuldu ve bu tasarıda öncelikli olarak hizmet alımı yoluyla
doğrudan, sadece hizmet alımı yoluyla mayınların temizlenmesi, diğer işten,
yani temizlendikten sonra alanın, ortaya çıkan temiz alanın değerlendirilmesine
ilişkin işlemler bir tarafa, onu ayırıyor. Ve aslında kanun burada çok net
olarak yönlendiriyor uygulayıcıyı. Diyor ki, önce, sen hizmet alımı yoluyla bu
ihaleyi yapacaksın. Eğer buradan sonuç alamazsan, yani normal, geçerli mevzuat
çerçevesinde, yürürlükte olan mevzuat çerçevesinde -bu mevzuat da bizim dönemde
uygulamaya konulmadı, bizden önceki hükûmetler
döneminde uygulamaya konuldu bu kurallar- bu kurallar çerçevesinde ihaleni
yapacaksın. Eğer buradan sonuç alamazsan, o zaman bir başka yöntemle buranın
mayınlardan temizlenmesi ve değerlendirilmesi imkânı sunuyor.
Şimdi, arkadaşlarımızın aslında bu konuşmalardan kafalarının da
çok net olarak, muhalefete mensup arkadaşlarımızın fikirlerinin çok net
olmadığı anlaşılıyor. Çünkü, birbirine zıt o kadar
farklı görüş ortaya konuldu ki. Şimdi, burada sorun şu mu: Buranın, yani
mayınların temizlenmesinden sonra bu alanın yabancı şirketlere verilmesi mi
problem? Çünkü birçok arkadaş bunu böyle söyledi, hatta Sevr Anlaşması’yla
böyle bir düzenlemenin yapılması eş anlama gelir gibi, kabul edilmesi mümkün
olmayan ve millete hakaret içeren ve bu çatı altında sarf edilmemesi gereken
sözler sarf edildi.
Şimdi, bakın arkadaşlar, sınırlarımız içerisindeki bütün alanların
bu yönüyle, güvenlik açısından değeri birbirine eşittir. Yani Muğla’daki bir
alanla Karadeniz’deki bir kıyı şeridindeki bir alan ya da Doğu’da ya da
Güneydoğu’daki herhangi bir alan arasında güvenlik açısından herhangi bir fark
yoktur. Hepsi Türkiye Cumhuriyeti devleti, milleti ve onun silahlı
kuvvetlerinin koruması ve güvenliği altındadır. Doğru mu?
Bu açıdan bakıldığında, şu anda tartıştığımız alan ile, yani sınırlarımızdaki mayınlardan temizleyeceğimiz alan
ile Ege Bölgesi’ndeki, İç Anadolu Bölgesi’ndeki herhangi bir fiziki alan
arasında hiçbir fark yok, aynıdır. Hepsi bu milletin teminatı, garantisi
altındadır, ülkenin siyasi egemenliğinin altındadır; arada hiç fark yok.
Yıllardan beri, elli yıldan beri, altmış yıldan beri bu
ülkede, Türkiye Cumhuriyeti devletinde yabancılara toprak satışı yapılır
değerli arkadaşlar ve geçmişteki hemen hemen bütün hükûmetler döneminde -altını çizerek söylüyorum- bütün hükûmetler döneminde yabancılara, Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı olmayan yabancılara gayrimenkul, mülk satışı yapılmıştır; 57’nci Hükûmet dâhil, 56’ncı Hükûmet
dâhil -hepsini bilerek söylüyorum- 55’inci Hükûmet ve
öncekiler dâhil. Dolayısıyla eğer
herhangi bir… Ve onlar satış! Bakın, satıştan bahsediyoruz. Bu ise kiralamadır.
Süresi tartışılabilir, süresi uzundur ama kiralamadır. Yıllardan beri bütün hükûmetler döneminde gayrimenkul satışı yabancılara
yapılmaktadır. Bunlar arasında İsrailliler de vardır, Yahudiler de vardır,
Amerikalılar da vardır, Fransızlar da vardır. 57’nci Hükûmet
döneminde de vardır değerli arkadaşlar, önceki hükûmetler
döneminde de vardır; İngiliz de vardır, hepsi vardır.
Şimdi, siz çıkıp buradan bu hükûmetleri,
bu hükûmetlerin yöneticilerini, siyasi partilerini,
bakanlarını, başbakanlarını bu ülkeyi satmakla, bu ülkenin toprağını peşkeş
çekmekle itham edebilir misiniz? Eğer onu edemiyorsanız, o dönemde yabancılara
mülk satışı gerçekleştiren hükûmetlerin mensuplarını,
o dönemin başbakanını, bakanlarını böyle bir suçlamayla karşı karşıya
bırakamıyorsanız bu Hükûmete söyleyecek hiçbir şeyiniz
yok değerli arkadaşlarım. O zaman, ayıptır, haksızlıktır, yanlıştır ve bu
kiralamadır. Olayı bu açıdan, bu çerçevede değerlendirmek
lazım.
Yabancıya satılan ya da kiraya verilen toprağın sınırda olması,
içeride olması hiç fark etmez. Burada da bakın, dün Millî Savunma Bakanımız
açıkladı. Bu bölgelerde
Yani, şunu mu söylüyorsunuz: Kiraya alacak olan şirket gelecek -çünkü, buna benzer görüşler de ortaya atıldı, ifade edildi-
ve bir daha çıkmayacak, buradan bir daha çıkmayacak. Bu ne biçim mantıktır!
Sizin bu millete güveniniz yok mu? Sizin bu milletin silahlı kuvvetlerine
inancınız yok mu? Böyle bir mantık olabilir mi değerli arkadaşlar? Biz
inanıyoruz, milletimizin gücüne, devletimizin gücüne ve silahlı güçlerimizin
gücüne inanıyoruz. Hiç kimse, bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da, böyle
bir gerekçeyle bir karış toprağımızı tehdit edemez. Buna, ne millet imkân verir
ne bu Meclis imkân verir, hiç kimse imkân vermez. Bu kafanın değişmesi lazım
değerli arkadaşlar.
Sadece siyasi rant elde etmek amacıyla,
sadece insanların kafasını karıştırmak amacıyla, sadece buradan çıkıp hamasi
nutuklar atarak, böyle bir konu, yanlış bir şekilde aksettirilmez. Elbette
eleştirebilirsiniz, ona hiç kimsenin bir itirazı olamaz. En sert şekilde
eleştirebilirsiniz ama doğruların söylenmesi gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Canikli, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Elbette bu toprakların her karışı
şehit kanıyla sulanmıştır. Bu şehitler hepimizin şehididir. Bu kanlar bu
milletin kanıdır. O bölgedeki kanlar da bu milletin kanıdır. Bütün Türkiye
Cumhuriyeti devletinin sınırları içerisindeki tüm alanlar, bu milletin teminatı
altındadır, bu milletin güvenlik güçleri, silahlı kuvvetlerinin teminatı
altındadır; onun dışında, hiç kimse, hiçbir güç bunu ortadan kaldıramaz. Bunu
herkesin çok iyi bilmesi gerekiyor.
Benim tavsiyem: Bu millete inanın. Bu milletin güvenlik güçlerine
inanın, bu milletin geçmişine inanın. Oradan şüphe duyarsanız, buraya gelir,
insanların kafasını karıştıracak -Sevr ve buna benzer- birtakım yanlış
yönlendirmeler yaparsınız. Geçmiş dönemdeki hükûmetler
döneminde -tekrar ediyorum- yabancılara, her hükûmet
döneminde mülk satışı yapılmıştır; Yahudilere de satılmıştır, her tarafa
satılmıştır. Bu, satış değil kiralamadır. Eğer buradaki bu eleştiriler, aynı
zamanda, varsa, kendi hükûmetlerini, kendi
bakanlarını, kendi başbakanlarını da eleştirmelidirler değerli arkadaşlar.
Konuşmalarınızda herkesin, bütün arkadaşlarımızın buna riayet etmesi gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bitiriyorum.
BAŞKAN – Sayın Canikli, son
cümlelerinizi alayım.
Buyurun.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Ve tasarıda, Türkiye güvenliğini,
Türkiye topraklarının geleceğini tehdit eden hiçbir düzenleme yoktur! Hiç kimse
de buna müsaade etmez! Kimsenin de aklından böyle bir şey geçmez!
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Hatip, bundan önce konuşma yapan
değerli hatiplerimizin, grup adına konuşma yapan hatiplerimizin milletimize
hakaret ettiklerini söylemiştir. Bu bir bühtandır. Bu sataşma konusunda söz
istiyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Böyle bir sataşma yok Sayın Başkan.
(MHP sıralarından ”Var, var” sesleri)
OKTAY VURAL (İzmir) – Ne, hangi söz hakaret!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Genel konuştuk Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) – Hangi söz hakaret!
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Ne bağırıyorsun? Kime bağırıyorsun?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – O bağırıyor, ben de bağırıyorum.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Hem satıyorsun hem bağırıyorsun!
BAŞKAN – Tutanakları getirteyim, inceleyeyim, söz vereyim.
Dediğiniz doğruysa söz vereyim. Tamam. Evet, Sayın Vural, getirteceğim, oturun
siz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Türkiye Büyük Millet Meclisi mensubu, Türk
milletini temsil etmekle şeref duyan ve bunun üzerine yemin etmiş kimselerin
Türk milletine hakaret ettiğini ifade etmek bir milletvekiline yakışmıyor.
Kimsenin haddi değildir bu millete hakaret etmek. Bu, ayrıca milletimize
hakarettir. Bu bakımdan, tutanakları getirin; sataşma hakkında söz istiyorum ve
Sayın Hatibin de sözlerinin tutanaklardan çıkartmasını talep ediyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sözlerimin arkasındayım Sayın Başkan.
Çıkartılacak hiçbir şey yok. Söylediklerimin hepsi doğrudur.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sözlerinin arkasındaysan sataşmadan dolayı
söz istiyorum.
BAŞKAN – Tamam, getirteceğim efendim.
Arkadaşlar, yalnız hassasiyetlerimizi şöyle yapalım: Bakınız, öbür
konuşan milletvekilleri de milletin vekilleridir ama aynı şeyleri Sevr
Anlaşması…
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) –
Bunun yorumu size düşmez Sayın Başkan!
BAŞKAN – …diğer şeyler olurken hep beraber yapmamız lazım. Bu
dikkati, bu özeni hep beraber göstermemiz gerekir.
Evet, tutanakları getirteceğim.
GÜROL ERGİN (Muğla) – Sayın Başkan, Sayın Konuşmacı yanlış bilgi
verdi, yanlış!
BAŞKAN – Tutanakları getirteceğim Sayın Ergin.
Şahsı adına…
GÜROL ERGİN (Muğla) –
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) –
Tarım arazisi satılmamıştır bu ülkede.
GÜROL ERGİN (Muğla) – Yasaktı, siz kaldırdınız burada.
OKTAY VURAL (İzmir) – Doğru bilgi vermiyorlar ki.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) –
Genel Kurulu yanlış bilgilendiriyorlar.
OKTAY VURAL (İzmir) – Köyleri sattınız ya!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Toprak satışı vardır Sayın Başkan.
GÜROL ERGİN (Muğla) – Bir tek metrekare satıldığını kanıtlarsan…
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ben zaten köy toprağı demedim, toprak
satışı dedim, gayrimenkul dedim.
GÜROL ERGİN (Muğla) – Köy toprağından
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ben köy toprağı demedim ki Sayın
Başkan.
GÜROL ERGİN (Muğla) – Diyemezsiniz!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Gayrimenkul dedim, ne fark eder? Ne
fark eder?
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Bu,
tarım arazisi…
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan Vekili konuşurken kasıtlı
olarak boş sıraları göstermemişler. 20 kişiye konuştun, 20 kişiye!
GÜROL ERGİN (Muğla) – Bu verdiğin yerlerin hepsi tarım arazisi…
Atatürk 1924’te yasaklamış. Doğru bilgi verin.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Kara.
HASAN KARA (Kilis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 263
sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti sınırı ile Suriye Arap Cumhuriyeti sınırı
arasındaki mayınların temizlenmesiyle ilgili Tasarı’nın 4’üncü maddesinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
İki günden beri, hatta geçen haftadan beri, yoğun bir şekilde,
mayınlı arazilerin temizlenmesini konuşuyoruz ama -birçok arkadaşı dinledim,
takip ediyorum- konuşan birçok arkadaş mayınlı araziyi görmemiş gibi konuşuyor.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Seni Mecliste gören var mı ki mayınlı
araziyi göreceksin?
HASAN KARA (Devamla) – Beni görmediysen göz doktoruna gidelim. Ben
ücretini karşılarım senin, gel, ben seni göz doktoruna götüreyim.
BAŞKAN – Arkadaşlar… Sayın Kara… Sayın Kara…
HASAN KARA (Devamla) – Sen bu Mecliste yokken ben vardım,
tamam mı! Sen otur, konuşma!
BAŞKAN – Sayın Kara, lütfen efendim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Vekilsin de Mecliste yoksun, yoklamalarda
geliyorsun.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…
HASAN KARA (Devamla) – Öyle zannediyorsunuz…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Yoklamalarda geliyorsun.
HASAN KARA (Devamla) – Arkadaşlar, geçen haftadan beridir, siz,
her konuyu her şekilde konuşuyorsunuz, bilip bilmeden birçok şeyi ortaya
söylüyorsunuz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yok ya!
HASAN KARA (Devamla) – Hiç bizim gruptan bir tepki gelmiyor ama
biz haklı olduğumuz bir şeyi söylediğimiz zaman hepiniz birden itiraz
seslerinizi yükseltiyorsunuz. Bu doğru bir yöntem değil. Ben bu konuda biraz…
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Kilis kan ağlıyor. Kilis’e sordun mu
sen? Kilis Ticaret Sanayi Odasına git de sor bakalım.
HASAN KARA (Devamla) – Sen, Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Ağyüz, lütfen… Sayın Ağyüz, lütfen…
HASAN KARA (Devamla) – Sayın Başkan, sen on yıldan beri Kilis’e
giremiyorsun. Biz Kilis’te iki dönemden beri seçimi kazanıyoruz, 2-0. Sen rahat
ol, Kilisli bizi biliyor.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Kilis’e sordun mu sen? Bilenler var
burada!
HASAN KARA (Devamla) – Arkadaşlar… Arkadaşlar… Arkadaşlar, ben
size mayınlı araziyle ilgili bir iki hususu söylemek istiyorum. Bakınız, benim
yaşadığım yer orasıydı, doğduğum büyüdüğüm yer orası. Benim beldemin olduğu yer
mayına
AHMET BUKAN (Çankırı) – Mayınlar toplansın, itirazımız yok.
HASAN KARA (Devamla) – Şu anda o mayınlı arazi, siz burada
tartışırken, siz burada bazı şeyleri konuşurken, yirmi yıldan beridir, otuz
yıldan beridir, Suriyeliler tarafından birer metre, birer metre temizlenip
getirilip kullanılıyor o mayınlı arazi. Bunu hiç biriniz bilmiyorsunuz,
konuşuyorsunuz. Bu bir.
KÜRŞAT ATILGAN (Adana) – Hepimiz biliyoruz onu.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kilis Milletvekili olarak sen niye
valinin önerisini desteklemedin o zaman?
HASAN KARA (Devamla) – İkincisi, siz, yıllarca bir korku dünyası
oluşturmuşuz, yıllarca korku dünyasının içinde yetiştirmişsiniz, gelmişsiniz ve
bu korku dünyasında öyle bir hâle gelmişiz ki biz, Suriye’den korkar hâle
gelmişiz bir zamanlar. Ne yapmışız? Bu Suriye sınırlarına mayın döşemişiz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Kim döşedi?
HASAN KARA (Devamla) – Bu yetmemiş, dikenli tel çekmişiz, bu
yetmemiş, termal kameralar koymuşuz, bu da yetmemiş, bir de üzerine askerleri
tamamen sınıra dizmişiz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Bu da yetmedi, İsraillilere vereceğiz.
HASAN KARA (Devamla) – Suriye ne yapmış biliyor musunuz
arkadaşlar, Suriye ne yapmış?
BAŞKAN – Sayın Günal, lütfen…
HASAN KARA (Devamla) – Bir tek askerini getirip sınıra koymamış,
bir gün gece sınırı beklememiş, bir gün gelip orada güvenlik tedbiri almamış.
Biz bu Suriye’den korkmuşuz…
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Ne demek korkmak ya! Korkmak ne demek!
HASAN KARA (Devamla) – …ama AK PARTİ İktidarının son yıllarda
yaptığı, düşman kazanmak yerine dost kazanmak politikası sonucunda, bugün
Kilis’e gittiğimiz zaman, bugün Antep’e gittiğimiz zaman, biz buraya bu
milyarlarca parayı niye harcamışız dediğiniz zaman, Kilis’teki herkes,
Antep’teki herkes size güler. “Biz bu Suriye’den mi korkmuşuz?” dediğiniz zaman
herkes size güler. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) – 99’da kimin korktuğu belli oldu!
HASAN KARA (Devamla) – Onun için, lütfen… Lütfen… Lütfen koro gibi
bana cevap vermenize gerek yok, milletim beni dinliyor.
GÜROL ERGİN (Muğla) – Senin gülünecek hâline gülsünler! Burada konu
vatan, vatan… Vatan için korkarsın tabii.
HASAN KARA (Devamla) – Bakınız, siz sadece koro gibi bana cevap
veriyorsunuz ama şunu iyi bilin… (MHP sıralarından gürültüler)
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) –
Sayın Başkan, Hatibi dinleyemiyoruz!
BAŞKAN – Ya, Sayın Kinay, lütfen
efendim, lütfen… Sakin olun.
HASAN KARA (Devamla) – Sınır illerindeki bütün iller, o illerdeki
bütün siyasi partilere mensup insanlar dört gözle bu mayınların temizlenmesini
bekliyor. Siz hiç mayında… (MHP sıralarından gürültüler)
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) –
Sayın Başkan, Hatibi dinleyemiyoruz!
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kalk sen müdahale et, kalk! Kalk müdahale
et!
BAŞKAN – Sayın Günal, lütfen…
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Sana
ne oluyor, sana! Sana ne oluyor!
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sana ne! Sana ne!
BAŞKAN – Sayın Günal…
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Sen
kimsin, terbiyesiz! Sana mı soracağım?
BAŞKAN – Sayın Kinay… Sayın Kinay…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Milletvekiliyim. Sen kimsin?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Ben
de milletvekiliyim.
BAŞKAN – Sayın Kinay… Sayın Kinay…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Başkan var orada. Orada Başkan var.
BAŞKAN – Sayın Günal…
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) –
Komisyonla ne alakası var? Burası Genel Kurul. Sana ne!
HASAN KARA (Devamla) – Çok değerli arkadaşlar…
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) –
Başkana söyle…
HASAN KARA (Devamla) – Sayın Başkanım…
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) –
Meclisin Başkan Vekili var orada.
BAŞKAN – Sayın Kinay, lütfen efendim…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Niye bu kadar savunuyorsun, niye
heyecanlanıyorsun?
BAŞKAN – Yahu, lütfen arkadaşlar, lütfen…
HASAN KARA (Devamla) – Sayın Vekilim…
BAŞKAN – Kaç yıldır bu Meclistesiniz, lütfen biraz sabırlı olun.
HASAN KARA (Devamla) – Antalya Vekilim…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kilis Milletvekili olarak niye valinin
projesine karşı çıktın? Bak, üç yılda amorti ediyor. Üç yılda… Üç yılda amorti
ediyor, niye karşı çıktın? Sen geçen sefer vekilmişsin. Var mı sende, vereyim
mi?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) –
Yalan yanlış konuşuyorsunuz!
BAŞKAN – Sayın Kinay…
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) –
Sayın Başkan, kimse milletvekilini yalan yanlış konuşmakla itham edemez. Sözünü
geri alsın.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) –
Konuşma!
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) –
Sayın Başkan, sözünü geri alsın lütfen.
BAŞKAN – Sayın Kinay, Fehmi Bey, siz
Komisyonu temsil ediyorsunuz, lütfen efendim müdahale etmeyin, grup başkan
vekilleriniz var.
OKTAY VURAL (İzmir) – Komisyonu temsil eden Sayın Başkan,
Komisyonu temsil edememektedir; “yalan yanlış” diye hitap olmaz!
BAŞKAN – Tamam… Tamam… Sayın Kinay…
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, sözünü geri alsın.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.20
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.32
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat
PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN
(Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
92’nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
263 sıra sayılı Tasarı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Sayın Kara, iki dakikalık süreniz vardı, onu vereyim, sürenizi
tamamlayın.
Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HASAN KARA (Kilis) – Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben mayınlarla ilgili bir iki hususu anlatmak istiyorum. Biz
içinde yaşadığımız için çok şeyin farkında değiliz ama dışarıdan gelen
arkadaşların dikkatini çekmiş, dediler ki: “Bu camilerinizde sağda ve solda
yükseklikler var, nedir bu, neye yarıyor?” Bizim Kilis’teki bütün camilerde sağ
tarafında ve sol tarafında yükseklik olur yarım metre gibi. Onların tamamı
mayında yaralanan, ayağı kopan insanlar için ne yazık ki. Sağ ayağı kopan sol
tarafa, sol ayağı kopan sağ tarafa oturur. O bölgeye geldiğiniz zaman -eskiden
çok daha fazlaydı- gözü olmayan, eli olmayan, tek ayağı olmayan yüzlerce
insanla karşılaşırdınız. Öyle şeylerimiz var ki, bazı köylerimiz… (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) – Arkadaş, mayın temizlemeye kim karşı
çıkıyor?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ya, mayın temizlemeye kim karşı çıkıyor?
Allah, Allah! Kim karşı çıkıyor temizlemeye?
HASAN KARA (Devamla) – Sayın Başkanım, lütfen…
BAŞKAN – Sayın Kara, siz Genel Kurula hitap edin.
Arkadaşlar, lütfen dinleyin.
Sayın milletvekilleri, lütfen.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Size mi soracak ne diyeceğini? Senden mi
icazet alacak?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ne diyorsun?
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Çarpıtma, çarpıtma!
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Hareket yapma öyle!
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Meclisin tamamı bu mayının
temizlenmesini istiyor, çarpıtmadan konuş!
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Sana mı soracak ne konuşacağını?
BAŞKAN – Sayın Kaşıkoğlu…
Buyurun.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ne diyorsun be!
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Bağırma öyle şovmen
ağızla! Şovmen misin sen!
HASAN KARA (Devamla) – Arkadaşlar… Çok değerli milletvekili
arkadaşlarımız… (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar, çok değerli milletvekillerimiz, bakınız, sinirlenmeye,
kızmaya gerek yok.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sizi orada işçi bile yapmayacaklar, işçi,
aldıktan sonra!
HASAN KARA (Devamla) – Biz… Biz…
GÜROL ERGİN (Muğla) – Ya, vatan toprağı! İsrail’e verin o zaman!
HASAN KARA (Devamla) – Bakın, siz oturduğunuz yerden o bölgeyle
ilgili ahkâm kesmenize hiç gerek yok.
GÜROL ERGİN (Muğla) – Ya, giden vatan toprağı, vatan!
HASAN KARA (Devamla) – Sen “Vatan toprağı” diyorsun, öbürü başka
bir şey diyor. Benim köyümün adını sen daha bilmiyorsun. Benim köyümün adı Yananköy. Niye Yananköy biliyor
musunuz Sayın Vekilim?
GÜROL ERGİN (Muğla) – Yazıklar olsun ya!
HASAN KARA (Devamla) – Kurtuluş Savaşı’nda “Çetecidir bunlar.”
diye Fransızlar gelmiş köyün tamamını yakmış da onun için Yananköy.
Biz o toprağı…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Sayın Vekil, iki yıldan beri sen
neredesin? Seni ilk defa bu kürsüde görüyoruz!
BAŞKAN– Sayın milletvekilleri, lütfen…
AHMET YENİ (Samsun) – Geçen dönem de buradaydı, sen yeni
gelmişsin!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
Sayın Kara, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Az içeceksin biraz, göreceksin böyle,
Meclise geleceksin!
HASAN KARA (Devamla) – Bizim orası, her karış toprağımız…
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Az içeceksin az! Kafayı şey yapacaksın
biraz!
GÜROL ERGİN (Muğla) – Beraber içiyoruz galiba!
BAŞKAN – Sayın Kaşıkoğlu, Sayın Paçarız…
Lütfen arkadaşlar…
HASAN KARA (Devamla) – Çok değerli milletvekillerimiz, lütfen…
Bakınız, ben bunu burada bulunan hiçbir milletvekiline
yakıştıramıyorum. Ben iki haftadan beridir tek tek
herkesi izliyorum ve dinliyorum. Hiçbir sesimi de çıkarmadım ve hiçbir laf
atmadım.
GÜROL ERGİN (Muğla) – Yahu kardeşim, biz vatana sahip çıkıyoruz.
Ne laf atacaksın bize!
HASAN KARA (Devamla) – Ama o toprakların tamamı Fransızlarla
Kurtuluş Savaşı’nda benim dedemin, o bölgede oturan insanların dedelerinin
kanıyla alınmış topraklardır. Siz oturup boş yere ahkâm kesmeyin orada, lütfen!
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
GÜROL ERGİN (Muğla) – Vatanı satanlara laf atacaksın! Biz vatana
sahip çıkıyoruz, vatana!
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Dedenin kemikleri sızlayacak, dedenin!
GÜROL ERGİN (Muğla) – Bize ancak vatan hainleri laf atar! Biz
vatana sahip çıkıyoruz. Boş konuşuyorsun burada!
BAŞKAN – Sayın Ergin, lütfen…
HASAN KARA (Devamla) – Arkadaşlar… Arkadaşlar… Vatan öyle oturup
da sahip çıkmak değildir. Şu anda 35 derece altında mercimek yolmasında yolma
yolan insanlar vatana sahip çıkıyor, senin gibi buradakiler sahip çıkmıyor.
GÜROL ERGİN (Muğla) – İsrail’den gelecek değil mi oraya!
HASAN KARA (Devamla) – O insanlar orada alınlarının teriyle
çalışıyorlar, kazanıyorlar. O topraklarda kan döküyorlar, can verdiler.
GÜROL ERGİN (Muğla) – Oraları İsraillilere vererek, o insanları
kurtaracaksın!
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Yok öyle bir şey, yok.
HASAN KARA (Devamla) – Onun için, kusura bakmayın, o toprakları
biz kanla alıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN KARA (Devamla) – Ben, mayınların temizlenmesi dileği ve
temennisiyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Kara, teşekkür ediyorum.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, konuşmacı, konuşmasında
“Kilis’e giremezsin” diye şahsıma hakaret etmiştir. Kilis’in on beş yıl önce
Gaziantep’e bağlı olmadığını unutan bir milletvekili, Kilis’te ne kadar mayınlı
arazilerin olduğunu bilmeyen cahil milletvekili, çıkıp da burada hakaret
edemez. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Gitsin, Kilis Ticaret Odasının
demecini okusun. Kilis Ticaret Odası “Mayınlar temizlensin ama iş adamlarına
verilsin, köylülere verilsin, kiraya verilsin.” diyor, “satılsın” demiyor. Bu
kadar cahiller.
AHMET YENİ (Samsun) – Niye dinliyoruz Sayın Başkan?
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Neden dinliyoruz Sayın Başkan?
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) – Sayın Başkan, burada bir
milletvekili arkadaşımıza “Cahil” diye bağırmak bir cahilliktir! (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Saygıdeğer arkadaşlarım…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Başkan vekilliği seçimine daha birkaç ay
var, o zaman aday olursunuz.
BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Allah, Allah! Ya, ekimde olacak o seçim,
durun ya.
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) – Bana bak, herkesi kendin gibi
zannetme. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Kutlu… Sayın Kutlu…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Ne diyorsun, benimle ne alakası var? Ben
başkan vekili adayı değilim, siz adaysınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Kutlu… Arkadaşlar…
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Bir şey diyeceksen çık kürsüye konuş!
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Çıkacağım zaten. Çıkacağım kürsüye
konuşacağım.
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) – Ne bildiğin varsa konuş.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sen de çık. Sen de kürsüye çık konuş.
Niye oradan konuşuyorsun? Sen niye oradan konuşuyorsun?
HASAN KARA (Kilis) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Kara, lütfen bir oturur musunuz efendim, sonra bir
söz.. (AK PARTİ ve MHP sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar, karşılıklı çatışma üslubuyla Meclisi yönetemeyiz.
Sayın Kara, lütfen oturun.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sen idare amirisin. Senin milleti
oturtman lazım, kendin çıkıp ayağa, bağırıyorsun!
BAŞKAN – Sayın Günal…
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Şov yapma! Şov yapma!
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Ben oturuyorum, hiç ayağa kalkmadım daha.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Şov yapma!
BAŞKAN – Sayın Kara, lütfen oturur musunuz…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – El hareketi de yapma!
HASAN KARA (Kilis) – Sayın Başkan…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Öyle yapma, öyle.
BAŞKAN – Efendim, lütfen oturun da sonrasında konuyu açıklığa
kavuşturalım. Lütfen oturun.
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) – Elini…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Böyle böyle de
yapamazsın!
BAŞKAN – Sayın Kutlu… Sayın Kutlu…
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, bu arada sayın grup başkan
vekili arkadaşlara da söylüyorum; yani burada bir kısım arkadaşlar konuştuğu
zaman hepimizin belirli bir ölçüde, saygı içerisinde dinlememiz lazım. Görüşünü
beğeniriz beğenmeyiz, bunlar normal şeylerdir ama her çıkan arkadaşa en yüksek
sesle müdahale etmenin Meclis adabıyla bir ilişkisi olmaması gerekir. Hepimiz
için söylüyorum. Lütfen birbirimize saygı gösterelim çünkü burada olan bir
siyaset kurumu var. Şimdi dışarıda bu işi izleyen insanlar şu, bu demiyor, bir
müddet sonra hepimizi birden aynı kefenin içerisine koyarak değerlendiriyor.
Lütfen, birbirimize sabırlı olalım.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Biz aynı kefeye girmek istemiyoruz.
BAŞKAN – Sayın Yıldız, lütfen efendim.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Hayır efendim, biz aynı kefeye girmek
istemiyoruz.
BAŞKAN – Sayın Yıldız…
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Onların kefesi farklı.
BAŞKAN – Arkadaşlar, hepimizi millet seçti, birbirimize saygı
göstermek millete saygı göstermek demektir. Lütfen, bunu unutmayalım.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) – Toprak satılsın diye seçilmedik.
BAŞKAN – Şahsı adına Kürşat Atılgan, Adana Milletvekili.
Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
HASAN KARA (Kilis) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Lütfen, sakin olunuz efendim. Konuşacağız, vereceğiz. Ya
Sayın Kara, söyleyeceğim, lütfen ya!
Arkadaşlar, sakin olun. Yani bir o, bir o…(AK PARTİ, CHP ve MHP
sıralarından gürültüler) Bunu çıkaramam ki ben böyle.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Sayın Başkan, şu milletin seçtiklerini
bir içeri çağırın.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Atılgan. (MHP sıralarından alkışlar)
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Paşam, askerlere de söyle.
KÜRŞAT ATILGAN (Adana) – Evet, Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Şahsım adına, görüşülmekte olan kanun hakkında söz almış
bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, az önce AKP Grubu adına konuşan
arkadaşımızın mayınlarla ilgili söylediği konu enteresan geliyor bana. Çünkü bu
Mecliste bana bir tek milletvekili gösteremezsiniz ki o sınırdaki mayınların
temizlenmesine karşı çıksın. Bu Meclisteki ne bir parti grubu ne de bir tek
milletvekili bu sınırlardaki mayınların temizlenmesine karşı değil Değerli
Vekil Arkadaşım, herkes bu mayınların temizlenmesini istiyor. Karşı olduğumuz
husus getirdiğiniz yöntemle ilgili. Getirdiğiniz yöntem, önce ihaleye çıkalım
olmazsa kırk dokuz yılından geriye doğru yap-işlet-devret modeli. Biz ne
diyoruz? Muhalefet ne diyor? Bunu ihaleyle yapın, Türkiye Cumhuriyeti’nin
bütçesi bu ihaleyi yapmaya yeterlidir; dolayısıyla ondan sonra o toprakları
köylüye mi dağıtırsınız, petrol mü ararsınız, başka şey mi yaparsınız, nasıl
istiyorsanız öyle kullanın diyor. O nedenle ben AKP Grubunu tebrik ediyorum,
550 milletvekilinin mutabık olduğu bir kanunu bu hâle getirdikleri için tebrik
ediyorum. Hepimizin mutabık olduğu bu mayınların temizlenmesi konusunu bu hâle
getirdiğiniz için sizi tebrik ediyorum. Çünkü milletin menfaati, o bölgedeki
halkın menfaati o mayınların temizlenmesinden geçiyor. Bir dönemde o mayınlar
oraya, o bölgede yapılan kaçakçılık ve devletin o zamanki millî menfaatlerine
aykırı olduğu için döşendi, Sayın Vekilin dediği nedenlerle döşenmedi. Oradaki
elini, kolunu, gözünü kaybedenlerin de büyük çoğunluğu o dönemde kanunlara
aykırı iş yaptığı için kayboldu.
MEHMET HANEFİ ALIR (Ağrı) – Helal olsun sana ya, helal olsun!
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Mayın tarlasına girdi!
KÜRŞAT ATILGAN (Devamla) – Dolayısıyla, Değerli Arkadaşım, bu
ihalenin bedeli, 200 milyon dolardan 1,6 milyar dolara kadar laflar söz
ediliyor; acaba 200 milyon dolar mı 1,6 milyon dolar mı yoksa millete 1 milyar
doların üzerinde ihale edildiği zaman Türk milleti mi alıştırılmaya
çalışılıyor! Bunu da, Sayın Bakanın bu fiyatları nasıl aldıklarını bu Mecliste
açıklaması gereken önemli bir husus olarak değerlendiriyorum.
Değerli arkadaşım, diğer bir konu, Türkiye-Suriye ilişkileri son
yıllarda son derece olumlu bir zemin üzerinde gelişmektedir. Ancak
şundan emin olun ki Suriye Devlet Başkanı dâhil -bakın, Suriye Devlet Başkanı
dâhil- Suriye Hükûmetindeki bütün bakanlar dâhil, bu
kanunda Türkiye Hükûmetinin yabancı bir şirkete ve
özellikle İsrail şirketinin o sınırları almasına karşı ve de aldığı zaman böyle
bir şirket bu kanunla Türkiye-Suriye ilişkilerinin bugünkü yürüdüğü zeminde
yürümeyeceğini ben size söyleyebilirim. Geçen sene Suriye Devlet
Başkanının makamında bir saat bulunmuş bir kişi olarak söylüyorum. Bunu da
tekrar düşünmenizi tavsiye ediyorum.
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) – Makamında bu konuyu mu görüştünüz?
KÜRŞAT ATILGAN (Devamla) – Makamında Türkiye-Suriye sınırının
temizleneceğini, ancak kanunun yapılışındaki yabancı firma konusunun hâlâ
Türkiye’de tartışma konusu olduğunu konuştuk. Türkiye’nin kendisinin
temizlemesinin iyi olacağını söyledi.
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) – Söyleseydin biz de ona sorardık.
KÜRŞAT ATILGAN (Devamla) – Söyledim ilgili bakanlara, merak
etmeyin, raporlar da gitti.
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) – Hayır yani biz de onlara sorardık.
KÜRŞAT ATILGAN (Devamla) – Savunma Bakanlığının diğer bir konusu,
bu kanunun bu şekliyle çıkmasına karşı gösterdiği karşı yazıyı ya
görmemezlikten geliyor veya görmemesi için daha yüksek mevkilerden birtakım
talimatlar aldığı anlaşılıyor. Eğer Millî Savunma Bakanlığı bu yazıyı
imzalarken kendi imzasıyla bu kanunun bu şekliyle çıkmasını uygun görmüyorsa
acaba ne değişti de bu kanun aynı şekliyle bu Meclis Kuruluna geldi?
Değerli arkadaşlarım, diğer bir konu, bu mayınların
temizlenmesiyle ilgili çıkılan ihalenin yüzde 100 başarıyla çıkılmasıdır.
Birleşmiş Milletler ve NATO standardı yüzde 99,6’dır. Yani 615 bin mayında
aşağı yukarı 2.500 mayın ihtimali vardır. Eğer siz yüzde 100’le çıkarsanız,
kanunun önceki maddelerinde söz konusu olan ihaleyle, yapacağınız ihaleye hiç
kimse girmeyecektir daha önce olduğu gibi. “Neden yüzde 99,6’yla çıkmıyorsunuz
da yüzde 100 başarıyla çıkıyorsunuz…”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Atılgan.
KÜRŞAT ATILGAN (Devamla) – “…Birleşmiş Milletler ve NATO standardı
nedir?” diye komisyonda sorduğumda ilgili bürokrata, dedi ki: “Yüzde 99,6.”
Bilmediğini zannediyordum. “Peki, neden yüzde 100’le çıkıyorsunuz.” dedim.
“Yukarıdan emir öyle geldi.” dedi. Bu emir niye verildi, bunu da takdirlerinize
sunuyorum. Demek ki, hiçbir firmanın girmesi istenmiyor.
AHMET YENİ (Samsun) – Yüzde 100 başarı sağlayacağız.
KÜRŞAT ATILGAN (Devamla) – Doğru!
Diğer bir konu ise silahlı kuvvetlere bu görev daha önce verildi.
Türkiye’nin en önemli kurumu ve Türkiye’de EOD konusunda son derece imkân
kabiliyetleri yüksek olan bir müessese. Sayın Bakanın dolaylı koordine içinde
olduğu Silahlı Kuvvetler adına bir sürü laf ediyor burada Sayın Bakan. Acaba
Silahlı Kuvvetler bu görevi niye yerine getiremiyor, ona da açıklık getirmek
lazım. İhtiyaç olan malzeme mi alınmadı, ihtiyaç olan para mı alınmadı, ihtiyaç
olan personelle ilgili birtakım yapılması gereken işler mi yapılmadı? Ayrıca,
buradan da Silahlı Kuvvetler adına tezvirat yapan -Hükûmet
kanadı için de söylüyorum- Silahlı Kuvvetlerin komutanı da, bu mayın tarama
işiyle ilgili olarak…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KÜRŞAT ATILGAN (Devamla) – Sözlerimi tamamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Atılgan, lütfen.
KÜRŞAT ATILGAN (Devamla) – Silahlı Kuvvetlerin komutanı da bu
konuyla ilgili olarak Türk milletine neden yapamayacaklarını açıklamak
zorundadır, bu kanun bu kadar tartışma konusu olduktan sonra.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Vural, Sayın Canikli’nin konuşma
metnini ben getirttim. Son bölümde şöyle bir ifadesi var: “Çünkü birçok arkadaş
bunu böyle söyledi. Hatta ‘Sevr Antlaşması ile böyle bir düzenlemenin yapılması
eş anlama gelir.’ gibi, kabul edilmesi mümkün olmayan ve millete hakaret içeren
ve bu çatı altında sarf edilmemesi gereken sözler söyledi.”
Yani buradaki ifade…
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, kim söylemişse, Sayın Hatip o
söyleyene bu sözü atfetsin ve o kişinin bu sözünün doğru olmadığını ifade
etsin. Meclisin hükmi şahsiyeti ve bütün milletvekillerinin huzurunda konuşma
yapan herkesi bu şekilde bir ifadeden dolayı milletine hakaret gibi bir unsurla
karşı karşıya bırakması doğru değildir. Kim söylemişse ona sözünüzü söyleyin.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Evet, buyurun Sayın Canikli.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Burada sarf ettiğim, kürsüde sarf
ettiğim cümleyi siz okudunuz. Buradan herkes çok net olarak şunu algılar ki,
Sevr’le ilgili konuşma yapan, söz söyleyen kimse, ona yöneliktir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Kim o ya?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Çok açıktır. Ben onun kaydını
tutamam. (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım böyle ulu orta… (AK PARTİ,
CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bu kadar net Sayın Başkanım.
Dolayısıyla buradan yola çıkarak kendisiyle ilgili birtakım…
OKTAY VURAL (İzmir) – Böyle ulu orta, kimin söylediği bilinmeyen,
söyleyip söylemediği de belli olmayan sözlerle bütün hatipleri millete hakaret
etme gibi bir sıfatla ilişkilendirmek ne derece doğrudur? O zaman Sayın Grup
Başkan Vekilimiz bu sözünü geri alsın. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Kime
atfettiği bilinmeyen bir sözle milletvekillerine milletine hakaret gibi bir
unsurla iliştiremez. O zaman sataşmadan dolayı…
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, sözümü geri almıyorum.
Sözümün arkasındayım, sözüm de doğrudur. Hiç kimse buradan yola çıkarak Sevr
Anlaşması’yla bağlantı kuramaz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Kim söylemiş ya? Yok
mu yüreğiniz, onu söyleyin.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bu kanun tasarısına hiç kimse böyle
bir benzetme hakkı yoktur.
BAŞKAN – Tamam, teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, bakın…
BAŞKAN – Bakınız…
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Grup Başkan Vekili
söylemediğini ifade ediyor. O zaman söyleyen çıksın konuşsun.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bakın…
BAŞKAN – Mikrofonunuz açık. Ben mikrofonunuzla size iki dakika
süre vereyim, konuşun Sayın Vural ne diyeceksiniz. Sayın Canikli
söyleyeceklerini ifade etti. Sözlerinin arkasında olduğunu söyledi.
Buyurun açın.
OKTAY VURAL (İzmir) – Neden dolayı söz veriyorsunuz siz bana?
BAŞKAN – 60’ıncı maddeye göre söz veriyorum kısa bir açıklama
için.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sataşmadan dolayı mı? (Gürültüler)
BAŞKAN – Hayır, yerinizden kısa bir açıklama için efendim.
(Gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) – Usul tartışması açmak istiyorum efendim. Bu
yaptığınız doğru değil.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Uygulama doğru değil.
OKTAY VURAL (İzmir) – Uygulamanız doğru değildir.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – 60’a göre söz talebimiz yok ki.
OKTAY VURAL (İzmir) – Usul hakkında tartışma istiyorum çünkü benim
60’a göre söz talebim yok, sataşmayla ilgili söz talebim var. Dolayısıyla,
sizin bu konularla ilgili verdiğiniz karar benim talebime uygun değil.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sataşma yok ki Sayın Başkanım.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sataşma olmadığından dolayı yerinden
açıklama yapma hakkı veriyor Başkan.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Ha, bir grup başkan vekili daha çıktı
vallahi. İyi, hepsi birden….
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – 63’e göre söz istiyorum.
BAŞKAN – Evet, ne oldu? Yani usul tartışması yapacaksınız. Ama
usul tartışması yapacak burada ne var, ne anlamda var?
OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, efendim, bakın…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Takdir yetkiniz yok Sayın Başkan.
BAŞKAN – Arkadaşlar, bakınız…
Sayın Anadol, Sevr Anlaşması noktasında
ifade edilirken hiç kimse burada o arkadaşa bir tepki göstermedi. Bakınız, bu
ifade yanlış.
RASİM ÇAKIR (Edirne) – Yanlış değil efendim. İfadeyi söyleyen
benim.
BAŞKAN – Böyle bir ifadenin yakışığı var mı?
RASİM ÇAKIR (Edirne) – Bu yasa Lozan’ı delmektir, bu yasa Sevr’i
hortlatmaktır. (CHP sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili olarak ve hür iradeyi temsil eden bir kimse olarak “Birilerimiz
hasbelkader bu sınırları çizdi, birileri orada kaldı.” Bu, sizi rahatsız etmedi
mi? Etmiyor mu? Sayın Canikli, etmiyor mu sizi?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bununla ne alakası var? Gereken
yapıldı.
OKTAY VURAL (İzmir) – Ya, hiç alakası yok. Bu, Sevr’den başka ne
ifade ediyor?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bunun, amacı aşan bir ifade olduğunu
çok net olarak söyledim Sayın Vural. Bunu da siz duydunuz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sınırları Sevr çizmek istedi de onların
taleplerini yerine getirmedik diye problem mi oldu şimdi? Rahatsız mı oldunuz?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bu amaçla söylenmedi. Size ifade
ettim Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) – Fransızların istediği gibi yapmadık diye
rahatsız mı oldunuz?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bu amaçla olmadığını, çok net olarak
amacı aşan bir ifade olduğunu söylüyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Niye düzeltmediniz? Niye düzeltmediniz?
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Tutanaktan çıkartırsınız.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan… Tutanakları da
inceleyin.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, bu sözler sarf edildiği
vakit düzeltilmesini, tutanaktan çıkarılmasını istedim, hiçbir işlem yapılmadı.
O arkadaş da özür dilemedi burada.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bakın, amacı aşan bir ifade olduğunu
söylüyoruz burada.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Olur mu böyle bir şey?
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Bunu
söyleyen sıradan bir arkadaş değil. Bir hukukçu söylüyor bunu.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Tutanak burada.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Çıkarın siz de tutanaktan, kim söylediyse
o zaman.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – “Bu sınırları bir tarihte birileri
çizmiş.” diyor. Amerikan mandacılarının ağzıyla söylüyor. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından “Ooo…” sesleri)
BAŞKAN – Sayın Anadol, lütfen efendim…
Lütfen…
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Sayın Başkan, sınırlarla ilgili iki
dakikalık, 60’a göre söz istiyorum. Sınırlar karışık değil, çok net. Türkiye
Cumhuriyeti o zaman ne yaptığını iyi biliyor. İzin verirseniz, iki dakikada
Hatay, Musul mücadelesini, 1924’ü bilmeyen arkadaşımıza bir anlatayım. (MHP
sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) – Vay anasını be! Sizden başka bilen yok!
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) – Bize ders vermek gibi bir hakkı
yok Sayın Başkan.
BAŞKAN – Evet Sayın Vural, kürsüden mi konuşmak istiyorsunuz
tekrar sataşma gerekçesiyle?
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, usul tartışması…
BAŞKAN – Buyurun.
Sayın Vural, üç dakikalık süre içinde konuşmanızı tamamlayın.
Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ben de aleyhinize istiyorum efendim. Ben
de aleyhinize…
BAŞKAN – Neyin efendim?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – 63’e göre tartışma açıldı efendim.
BAŞKAN – Hayır, usul hakkında açmadım.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Hayır, iki lehte iki aleyhte söz
vereceksiniz efendim.
BAŞKAN – Usul hakkında açmadım. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
Sataşmanın muhatabı gelsin…
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim hayır, usul tartışmasından dolayı
söz istedim. Benim talebim doğrultusunda işlem yapmak durumundasınız.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – 63, 63…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Siz kendiniz yorum yapıyorsunuz Başkanım.
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, ben önce istedim sataşmadan dolayı,
“hayır” dediniz. Dolayısıyla, yaptığınız uygulama usule uygun değildir. Usul
tartışması açılmasını istiyorum.
BAŞKAN – Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.53
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat
PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN
(Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 92’nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
263 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının 4’üncü maddesi üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştı.
Şimdi 4’üncü madde üzerinde soru-cevap işlemini
gerçekleştireceğiz.
Sayın Taner, buyurun efendim.
RECEP TANER (Aydın) – Sayın Bakan, mayın temizleme işiyle ilgili
bugüne kadar yaklaşık maliyeti bir türlü öğrenemedik. Millî Savunma Bakanlığı
olarak bu işin yaklaşık maliyetini sizden öğrenebilir miyiz? Yani 216 bin dekar
arazinin ne kadar bir maliyet için kırk dokuz yıllığına peşkeş çekildiğini
öğrenmek istiyoruz.
İkincisi: Mayın temizlemeye konu olan bu sınırlarda en son ne
zaman mayın patlaması neticesinde vefat veya yaralanma olmuştur?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Taner.
Sayın Serdaroğlu, buyurun efendim.
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, iktidara geldiğiniz 2002 yılından bu yana Sayın
Başbakanımızın övünerek ve gerinerek ifade ettiği “Ben bu ülkeyi tüccar siyaset
anlayışıyla yöneteceğim.” sözleri kulaklarımızda, uygulamaları ise aynen bu
tasarıda olduğu gibi gözlerimizin önündedir.
Sorularım:
Bir: Mayınların temizlenmesi veya temizletilmesi karşılığında
temizlenen yerlerin 5+44 yani 49 yıllığına birine veya birilerine verilmesi
İktidarınızın tüccar siyaset anlayışının bir uzantısı mıdır?
İkinci sorum: Bu mükemmel ancak mükemmelliğin doğal sonucu olan bu
sorunlu coğrafyada varlığımızı sonsuza dek sürdürebilmemiz için özellikle dış
ticaret, dış politikamızda tüccar siyaset anlayışından ne zaman
vazgeçeceksiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Serdaroğlu.
Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, biliyorsunuz mayınlı sahanın yoğun olduğu bölgelerden
birisi de Tunceli ilidir. Tunceli ili hudutları dâhilinde son on yılda kaç tane
mayın patlamış ve bu patlayan mayınlar sonucunda kaç tane vatandaşımız hayatını
kaybetmiş, kaçı yaralanmıştır?
İkinci sorum: Tunceli hudutları içindeki bu mayınları ne zaman
temizleyeceksiniz ve hangi usullerle temizleyeceksiniz, onu öğrenmek istiyorum
efendim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Yalçın…
RIDVAN YALÇIN (Ordu) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Grup Başkan Vekiliniz Sayın Bekir Bozdağ
Meclis kürsüsünde bu konunun Millî Güvenlik Kurulunda görüşüldüğünü,
Genelkurmayla görüşüldüğünü ve bu iki organdan da olumlu kanaatler verildiğini
ifade etti. Efendim, Bekir Bozdağ MGK üyesi midir?
Orada konuşulanı nereden bilmektedir? Genelkurmay ve Millî Güvenlik Kurulu
tasarıya bu hâliyle mi destek vermektedir? Yoksa her iki kurumun görüşü
mayınların temizlenmesi gerektiği hususunda mıdır? Bu hususu özellikle
cevaplamanızı istirham ediyorum.
Bir de Sayın Bakanım, mayınlı arazilerin temizlenmesi için bir
çerçeve belirleyecek yasa çıkması normaldir, doğaldır. Bunu yapmak yerine bir
kullanımlık, sadece bir olaya özgü bir kanun yapmayı neden tercih ediyorsunuz?
Bu arazi için bu kanun kullanılacak ve ondan sonra hiç kullanılmayan bir metin
hâline dönecek. Kanun yapma tekniği bakımından da doğru değil. Bu tercihinizin
özel bir sebebi var mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Vural…
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Bakanım, bir konuda bilgi edinmek
istiyorum. Türkiye ile Gürcistan arasındaki ortak sınırın da antipersonel mayınlarından temizlenmesi ve sınır koruma
amacıyla kullanılmaması konusunda bir anlaşma imzalanmıştı. Altı yıl içerisinde
bütün mayınların temizleneceği amirdir bu sözleşmeye göre, 14 Ocak 2004
tarihinde. Bu mayınlar temizlenmiş midir? Temizlenmişse kim temizlemiştir?
Yine aynı şekilde, Türkiye ile Bulgaristan arasındaki antipersonel mayınlarının kullanılmamasına ilişkin bir
anlaşma. Bunun süresi de altı yıldır, o da 2000’li yılın başında
gerçekleşmiştir. Bu mayınlar temizlenmiş midir? Temizlenmişse kim
temizlemiştir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Işık…
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, mayın temizleme projesiyle ilgili olarak Hükûmetinizce bir ekonomik fizibilite raporu hazırlanmış
mıdır? Hazırlandıysa geri ödeme süresi kaç yıl çıkmıştır? Özetle, kırk dört
yılı neye göre belirlediniz?
İki: Suriye ve Türkiye arasındaki mayınlı arazinin muhtemel bir
İsrail ya da ABD şirketi tarafından kullanıma geçmesi hâlinde kırk dört yıl
boyunca Türkiye-Suriye ilişkilerinde nasıl bir gelişme beklemektesiniz?
Değerlendirirseniz memnun olurum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, buyurun efendim.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Sayın Başkanım,
önce sorulara teşekkür ediyorum.
Sorularda bir müşterek taraf var: Kaç patlama oldu, kaç kişi
burada hayatını kaybetti veya şehit oldu?
Bu rakamlar yanımızda değil ama sorulan soruların tipine göre,
şekline göre yazılı olarak cevap vereceğim bunlara. Yani burada hafızalarımızı
zorlayarak bir şey söylememiz yanlış olur; binaenaleyh bunlara yazılı olarak
cevap vereceğim.
Yaklaşık maliyet Maliye Bakanlığının metotlarıyla tespit
edilmiştir ancak bunlar açıklanamaz. Sebebi: Bugünkü meri mevzuatımıza göre de
muhammen bedel artık… 9’uncu maddeydi yanlış hatırlamıyorsam, şöyle diyor: “Mal
ve hizmet alımları için yapım işlerinin ihalesi yapılmadan önce idarece her
türlü fiyat araştırması yapılarak katma değer vergisi hariç olmak üzere
yaklaşık maliyet belirlenir ve dayanaklarıyla birlikte hesap cetvelinde
gösterilir. Yaklaşık maliyete ihale ve ön yeterlilik ilanında yer verilmez.
İsteklilere veya ihale süreciyle resmî ilişkisi olmayan diğer kişilere
açıklanamaz.”
Yani bu, Kanun’umuzun, İhale Kanunu’muzun
getirdiği bir önemli değişikliktir.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Peki, kırk dört yılı neye göre belirlemiş
Maliye Bakanlığı? Sayın Bakanım biz de bunu söylüyoruz. Ben de sizin
söylediğiniz maddeyi söylüyorum.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Kırk dört yılın
neye göre belirlendiği kendisine aittir.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Nasıl belirlemiş?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Binaenaleyh,
ihaleye çıkılacak…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Bu muhammen bedel değil mi?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – …kabul
ederseniz, kabul etmezseniz mesele yok.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Niye yıl buraya yazılıyor Sayın Bakanım?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Kabul ettiğiniz
takdirde, ihaleye çıkıldığında muhammen bedel açıklanmayacaktır. Kanun böyle
diyor.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Muhammen bedeldir işte kırk dört yıl, biz
de onu söylüyoruz. Kendi söylediğiniz tezat içinde Sayın Bakanım. “Kırk dört
yıl.” demek muhammen bedel belirlemek demek.
BAŞKAN – Sayın Günal, lütfen…
NURİ USLU (Uşak) – “Açıklanamaz.” diyor.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Öyle işte! Açıklamışlar, siz
açıklamışsınız, kanuna yazmışsınız.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Efendim, o
eksiltmenin üst hudududur.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkür ediyoruz açıklamanız için, biz
de onu söylüyoruz.
RECEP KORAL (İstanbul) – O bir süredir, süre; bedel değil, süre…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Neye göre belirleniyor?
AHMET YENİ (Samsun) – Sayın Başkan, dinlemeyecek misiniz?
BAŞKAN – Sayın Koral… Lütfen arkadaşlar… Sayın Koral, Sayın Günal, lütfen…
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Şimdi, Sayın
Yalçın’ın sorusuna geçiyorum: Millî Güvenlik Kurulu ve Genelkurmayın
görüşlerini ben açıklamaya mezun değilim. Millî Güvenlik müzakereleri ve
kararları gizlidir. Onları açıklamaya yalnızca Sayın Cumhurbaşkanımız ve yetkilendireceği
kişiler…
RIDVAN YALÇIN (Ordu) – Burada kürsüden söyledi.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Ben kendi
sorumluluğumu ifade ediyorum.
Burada da, Genelkurmayın görüşleri de Başbakanlığa eminim
iletilmiştir. Burada da gene açıklayacak olan Genelkurmay ile Başbakanlığın
kendisidir, takdir kendilerinindir.
Türkiye-Gürcistan sınırının temizlenmesi ile Bulgaristan sınırının
temizlenmesine, benim şu andaki bilgime göre, henüz başlanmamıştır. Bu
çalışmalar henüz hazırlık aşamasındadır ama önümüzdeki asıl büyük meseleyi
çözmeden oraya sıra gelebileceğini ben şahsen –bu benim şahsi kanaatim-
zannetmiyorum ama Maliye Bakanlığı teşkilatı ne düşünür, o konuyu da
bilmiyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – “Öncelikleri Genelkurmay belirler.” diyor
Kanun, nereden başlanacağını onlar belirliyor, Maliye değil.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Benim tespit
ettiklerim bunlar.
Teşekkür ediyorum efendim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
RIDVAN YALÇIN (Ordu) – Sayın Bakanım, neden bir genel kanun değil?
Cevap vermediniz o soruma. Genel çerçeveyi çizen, mayınlı alanların
temizlenmesiyle ilgili esasları belirleyen bir kanun yerine bir araziye özel
bir kanun neden tercih edildi?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Şimdi, efendim
kanun teklifi derecattan geçerek huzurunuza
gelmiştir. Gerekçesinde de neden böyle bir kanun yapıldığı açıklanmaktadır.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Gerekçesinde sadece “mayın temizleme” var
Sayın Bakanım, tarım hiç yok.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Tatmin olup
olmamak sizlerin takdirindedir.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sadece “mayın temizleme” diyor
gerekçesinde hiç tarımsal amaç yok.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Gerekçesi
sizlerin malumudur, sizlerin bilgisine sunulmuştur. Takdirlerinize arz ediyorum
efendim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Benim soruma cevap vermediniz.
BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, madde üzerinde yedi adet
önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
durumuna göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
263 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü maddesinde geçen “Maliye
Bakanlığınca” ibaresinin “Maliye Bakanlığı tarafından” olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Kerim
Özkul
Konya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
263 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü maddesinde geçen “Maliye
Bakanlığınca” ibaresinin “Maliye Bakanlığı tarafından” olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Turan
Kıratlı
Kırıkkale
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının 4 üncü maddesinin başlığının
“Danışmanlık hizmeti alınması” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Bekir Bozdağ |
Veysi Kaynak |
Yahya Akman |
|
Yozgat |
Kahramanmaraş |
Şanlıurfa |
|
Abdulkerim Aydemir |
Muharrem Selamoğlu |
|
|
Ağrı |
Niğde |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263 sıra sayılı Yasa Tasarısının 4. maddesine
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Kemal Kılıçdaroğlu |
Osman Kaptan |
Enis Tütüncü |
|
İstanbul |
Antalya |
Tekirdağ |
|
Vahap Seçer |
Ramazan Kerim
Özkan |
Orhan Ziya
Diren |
|
Mersin |
Burdur |
Tokat |
“(2) Mayından arındırılan arazilerin tarımsal amaçla kullanılması
işlemlerinde yabancı uyruklu işçi istihdam edilemez.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263 sıra sayılı kanun tasarısının 4. maddesinin
madde başlığının “Danışmanlık Hizmet Alımı” şeklinde değiştirilmesini, madde
metnindeki ”4734 sayılı Kanun hükümlerine tabi olunmaksızın” ibaresinin
metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Mehmet Günal |
Kamil Erdal
Sipahi |
Mümin İnan |
|
|
Antalya |
İzmir |
Niğde |
|
|
Rıdvan Yalçın |
S. Nevzat
Korkmaz |
Münir Kutluata |
|
|
Ordu |
Isparta |
Sakarya |
|
|
|
Mehmet Şandır |
|
|
|
|
Mersin |
|
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap
Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme
Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı”nın 4 üncü maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk
İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263 sıra sayılı yasa tasarısının 4. maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN – Son iki önerge metinden çıkarılmakla ilgilidir.
Dolayısıyla ikisini birlikte işleme alacağım.
Sayın Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz
efendim.
Sayın Öztürk… Yok.
Sayın Genç, siz buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 263
sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın ihalelerin yapılmasına ilişkin olarak getirilen
4’üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasına dair önerge vermiş
bulunuyorum. Bu önergemi izah etmek üzere kürsüye geldim. Hepinize saygılar
sunuyorum.
Şimdi, değerli milletvekilleri, yıllarca devlet yöneten kişiler…
Devlet yönetimi, dürüst, namuslu, hileden arındırılmış, insanlar hakkında
şüpheyi yok edecek, dürüstlüğü insanların iradelerine bırakmadan devletin en
objektif kuralları içinde yönetilmesi için objektif kuralların konulması
devletin ömrü boyunca öngördüğü ilkelerdir. Yani siz herhangi bir şeyin dürüst
olarak yapılmasını istiyorsanız, şaibeden arındırılarak yapılmasını
istiyorsanız ve o işi yapan insanların şüphe altında bırakılmamasını
istiyorsanız bütün devletlerin kabul ettiği, bütün yönetimlerin kabul ettiği
ilkeler vardır. Bu ilkeler nedir? Açık yarış. İşte, bizim öteden beri 2886
sayılı İhale Kanunu, sonra 4774 sayılı Kamu İhale Kanunu.
Şimdi, AKP İktidarı… Ben, işte bu dönem, temmuzdan beri, geldiğim
bu Parlamentoda her ihalede, her alım satımda “4774 sayılı Kamu İhale Kanunu
uygulanmaz, 2886 sayılı Kanun uygulanmaz...” Böyle bir yönetim olmaz.
Şimdi, bunu getirmekle diyorsunuz ki “Ey bürokratlar, ey bu
işlemleri, bu ihaleleri yapanlar, siz gidin, istediğiniz yolsuzlukları yapın,
istediğiniz talanı, soygunu yapın, biz size açık çek veriyoruz.” Böyle bir
devlet yönetimi olmaz. Zaten sizin bu anlayışınızla yapılan ihalelerin büyük
bir kesimi maalesef talan ihalesi oldu yani soyuldu memleket, işte sonuç
ortada. “Efendim, bizi kriz teğet geçmiştir de biraz sürünmüştür.” Ya
arkadaşlar, Türkiye’de insanlar uyuyor mu bilmiyorum, bu devleti yönetenler?
Sokaklarda, işsiz, aç, çıplak, ondan sonra her gün ağlayan, her gün bizden
telefonda para isteyen, her gün fabrikası kapanan insanları duymuyor musunuz
siz ben bilmiyorum ki. Yani, bu kadar, işsizlik oranı yüzde 20’leri bulmuş,
gençlerde yüzde 78’i bulmuş bir ülkede, hâlâ “Bizde bir şey yok.” demek için
çok şeylerden yoksun olmak lazım, insani düşüncelerden yoksun olmak lazım, o
ülkede yaşamamak lazım, hayal âleminde yaşamak lazım.
Şimdi, onun için diyoruz ki bakın, daha önce de söyledim, bir
memlekette dürüst bir yönetim olabilmesi için ya o insanlarda Allah korkusu
olacak ya da kanun korkusu olacak. Şimdi, Allah korkusunun kimde olduğu belli
değil. Hele hele son zamanlarda, ekonominin, paranın
bu kadar değer ifade ettiği yönetimlerde Allah korkusu pek kimsede görülmüyor. Çünkü, Allah da çıkıp da herifin boynuna yapışmıyor ki yani
“Ulan sen bu hırsızlığı yaptın da ben senin burnundan getireyim, çoluk
çocuğunun burnundan getireyim.” diyor belki ama çok sonra söylüyor. İşte, bunun
etkisini hemen göstermediği için ondan sonra da işte “Nasıl olsa ben fırsatı
buldum, hele bu cebi bir doldurayım da ondan sonra ileride Allah bizim başımıza
bir bela getirir mi, getirmez mi?” diyor. O tabii, Allah’a havale edilmiş bir
şey oluyor. “Nasılsa kısa zamanda bir şey yapmayacağım, hiç olmazsa ben şimdi
bu cebimi doldurayım.” diyor. Ha, bunun yanında bir kanun korkusu olacak. Kanun
korkusu da nedir? İşte, denetim, kanunda alım satımların objektif kurallara
göre yapılması lazım. Niye 4774 sayılı Kanun’a göre yapmıyorsunuz, İhale
Kanunu’na göre yapmıyorsunuz çünkü yandaşlarınız firmalar var. Yandaşlarınız
firmaları davet edeceksiniz, ondan sonra bunları ihalesiz vereceksiniz.
Bakın, devri iktidarınızda o kadar büyük zenginler belirdi ki,
bugün İstanbul’un en yüksek binası sizin bir milletvekiline ait. Ben şimdi
kendisiyle de…
Bakın, uçakta da bahse girdik, Kütahya Şeker Fabrikasında satın
aldıktan sekiz ay sonra 113 dönüm arazi Türkiye Şeker Fabrikaları adına
kayıtlıyken tapu üzerinde silinmiş, ondan sonra Kütahya Şeker Fabrikalarına
çevirmiş. Bu 113 dönüm arazi bedava alınmış. Biz bahse girdik. Kendisi geldi,
Ulaştırma Bakanının yanında dedi ki: “Böyle bir şey olmadı. Eğer sen bunu ispat
edersen ben fabrikayı sana bağışlıyorum. İspat etmezsen milletvekilliğinden
istifa eder misin?” “Hayhay, hatta çıkar kürsüde şey ederim.” dedim. Ben
bekliyorum…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun efendim.
KAMER GENÇ (Devamla) – Bekliyorum hele bakalım, tapu elimde.
Ama şimdi, bunun gibi, yani devri iktidarınızda… Mesela, şimdi, şu
Eskişehir yolunda muazzam gökdelenler yapıldı. Kim yaptı bunları? Vergi veriyor
mu? Hesapları inceleniyor mu?
Tayyip Bey’in oğlu birdenbire gemi aldı. Bu gemiyi hangi parayla
aldı?
Ondan sonra, Deniz Fenerinde, 14 milyon euro
Ziya Karaman’a gelmiş. Ziya Karaman kim? Ziya Karaman’ın
oğluyla Tayyip Bey’in oğlu bacanak. Soru sormuşuz: Hakikaten bu gemiye
giden paralarda Deniz Fenerine gelen paralar var mı, yok mu? Bunu sormak bizim
şeyimiz. Bunları hep kapalı yapıyoruz.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) – Konuya gel, çok dağıttın, topla, topla.
KAMER GENÇ (Devamla) – Arkadaşlar, bakın, siz doğruları yaparsanız
biz buraya çıkar, doğrulardan dolayı size teşekkür ederiz ama doğrular yapılmıyor,
boyuna suistimale elverişli, soyguna elveren,
yöneticilere soyguna elverişli bir ortam hazırlıyorsunuz. Bu ciddi bir kamu
yönetimiyle bağdaşamaz. Zaten devlet iflas etmiş duruma gelmiş. Sizin
zamanınızda, yani bir göreceğiz, birkaç ay sonra…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Soygunculardan kurtuldu bu memleket,
merak etme.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) – Sayın Başkan, tabii, grup başkan vekilleri
olduğu zaman onlara bir iki dakika fazla veriyorsunuz, ama ben bağımsız olduğum
için…
BAŞKAN – Buyurun.
KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın, biraz önce ben karar yeter sayısı
istedim, “Var.” dediniz ama arkasından Kemal Bey istedi, “Yok.” dediniz. Yani o
makamı biraz dürüst yönetin, size tavsiye ediyorum!
Evet, karar yeter sayısını da istiyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Evet, diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Danışmanlık ihalesinin de 4734 sayılı kanun hükümlerine göre
yapılması amacıyla işbu değişiklik önergesi verilmiştir.
BAŞKAN – Önergeleri birlikte işleme alacağımı söylemiştim.
Önergeleri birlikte oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN – Karar yeter sayısını arayacağım.
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.36
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 17.44
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat
PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN
(Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
92’nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
4’üncü maddenin metinden çıkarılmasına ilişkin değişiklik
önergelerinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeleri tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir, karar
yeter sayısı vardır.
263 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının 4’üncü maddesi üzerindeki diğer önergelerin işlemlerini
gerçekleştireceğiz.
Sıradaki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263 sıra sayılı kanun tasarısının 4. maddesinin
madde başlığının “Danışmanlık Hizmet Alımı” şeklinde değiştirilmesini, madde
metnindeki “4734 sayılı Kanun hükümlerine tabi olunmaksızın” ibaresinin
metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Günal (Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Sayın Günal, buyurun.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, iki haftadır burada gergin bir şekilde bir
kanun tasarısı görüşüyoruz ve bu gerilimin nedenini sizler gayet iyi
biliyorsunuz. Sizin sinirlenmenizin nedeni de bizlerin haklı olduğunu aslında
biliyorsunuz. Sizin de kafalarınız karışık, her ne kadar dün ikna edildiyseniz
de hâlâ kafanızda karışıklık var. Öyle olunca tabii ki sizler de bizlere
kızıyorsunuz. “Bir an önce çıkaralım.” diye talimat aldığınız için çıkarmaya
çalışıyorsunuz.
Bizim bu önergemiz “Çıkarmayın.” diye gelmiyor, yeniden tekrar
ediyoruz. Sayın Bakanım, Sayın Komisyon Sözcümüz burada, o da kızıyor ama
bakın, verdiğimiz önerge çok net, 1’inci, 2’nci, 3’üncü maddede de aynısını
verdik: “Gelin, mayın temizleme çerçeve kanunu hâline getirelim. Diğer 921 bin
mayının hepsini, bunlar da dâhil olmak üzere, temizlemek üzere bir çerçeve
kanun çıkaralım. İstiyorsanız yeniden tarımsal amaçlı tahsisle ilgili başka bir
kanun tasarısı getirin. Orada herkese açık bir şekilde bu ikisini birbirine
bağlamayalım.” dedik. Danışmanlık hizmeti yine alınsın.
Biz ikna olmadık yani Genelkurmay Başkanlığının “Ben bunu
yapamam.” dediğine ikna olmadık. Teknik nedenlerle değil maddi gerekçelerle
olduğunu biliyoruz. Hatta Millî Savunma Bakanlığının görüşünü de Sayın
Bakanımıza sorduk, ısrarla iki gündür bir türlü cevap vermiyor, bize sürekli safahatini anlatıyor. Yani o yazının arkasında mısınız
değil misiniz diyoruz. Değilsiniz, o zaman neden Millî Savunma Bakanlığı…
Tamam, “Genelkurmay Başkanlığınınkine ben karışamam.” diyor Sayın Bakanım ama
Millî Savunma Bakanlığının görüşü de var, size arz ettik, Komisyonda da, burada
da. Biz de istiyoruz ki bir defa somut bir şekilde…
Dün açıklamalarda bulunmuşsunuz Sayın Bakanım, henüz yalanlama,
bilmiyorum -tekzip diyeyim daha teknik tabirle- yaptınız mı, bugünkü
gazetelerde var. Örneğin, Zaman gazetesinde diyor ki: “Son dönemde tasarı
Meclis gündemine alındığında grup başkan vekilleri kanalıyla tekrar temasa
geçildi -bakın, değerli arkadaşlarım, sizi ilgilendiriyor- ancak Genelkurmay
çıkarma işine yanaşmadı.” Tırnak içinde sizin söylediğinizi söylüyor,
bilemiyorum.
Şimdi size soruyorum: Genelkurmayla grup başkan vekilleri mi
temasa geçiyor? Bunda bir yanlış yazma mı var Zaman gazetesi adına?
Altında devam ediyor, diyor ki: “Genelkurmay, bu işi yaparken elle
temizlik yapıyordu. 2014 yılına kadar temizlenmesi gerekiyor ancak elle
temizlik çok daha uzun yıllar alacak diye Genelkurmay bu işi makineyle yapmak
istedi. Bu işi yapmak için üç ayrı makinenin aynı anda çalışması gerekiyor.
Makineleri 5 milyon dolardı. Genelkurmay da ‘bu makinelerden üç takım alırsak
2014’e kadar temizliği yaparız’ diye düşündü. Piyasa araştırması yapıldı, biz
talip olunca makinelerin takımının fiyatını 15 milyon dolara çıkardılar.
Dolayısıyla Genelkurmay o zaman Maliye Bakanlığına devredelim.” dedi.
Şimdi, Sayın Bakanım, buna bir tekzip varsa bizim malumatımız yok.
Eğer bu söyledikleriniz gizli oturum olmadığı için ise bir şey diyemiyoruz,
basına sızanları soruyorum: Şimdi, bu doğru mudur, değil midir? Öyleyse bundan
kaç takım alınması gerekiyordu dedik. Yani Genelkurmayın istediği maliyet, o ekipmanların, ne kadardı?
Bu arada, Savunma Sanayii Müsteşarlığı
elli adet mayın tarama tankı alınacağına dair bir ihaleden bahsetmişti. Bunları
ne için alıyoruz? Nerede kullanacağız? Mademki hepsini ihale edeceksek buna envanterde ihtiyacımız var mıdır diyorum.
Ben bu saate kadar bunlardan herhangi birine, değerli
arkadaşlarım, cevap alamadım.
Değerli arkadaşlarım, bu sorulara cevap alamadım, bugün de
alabileceğimi zannetmiyorum. O topraklar… Az önce Sevr, Lozan tartışmaları
yapıldı, yörenin milletvekili arkadaşlarımız “Biz oraları biliyoruz.” dediler
ama biz biliyoruz ki bu toprakların her karışı için onlarca, yüzlerce şehit
verildi. Bizim itirazımız -bir defa daha söylüyoruz- mayınların temizlenmesine
değil, bizim itirazımız toprakların tarıma açılmasına da değil, bizim
itirazımız böyle anlaşılmaz bir şekilde, hiçbir açıklayıcı bilgi vermeden
teknik olarak -maliyetle ilgili dün size söyledim, Sayın Bakanım da diyor, “500
küsur trilyondan 2,3 trilyona kadar çıkan bir maliyet vardı.” diyor- bunların oldu bittiye getirilerek bu şekliyle acele ihale edilmesine
karşıyız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Günal.
MEHMET GÜNAL (Devamla) – Yasa, bizim önergede de teklif ettiğimiz
şekilde sadece mayın temizlemeyle ilgili çerçeve yasa hâline gelirse her türlü
desteği sağlayacağımızı buradan taahhüt ediyoruz. Bu maddelerin yeniden
görüşülmesi gerekiyor. Ben bu sözlerimin fayda etmediğini iki haftadır görüyorum.
Az önceki tartışmayı, TBMM TV’yi de protesto ediyorum, vermedi.
Şu anda, o topraklar için toprağa düşmüş şehitlerimiz adına, kalan
zamanımı saygı duruşuyla geçiriyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler,
MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
(Antalya Milletvekili Mehmet Günal saygı
duruşunda bulundu)
AHMET YENİ (Samsun) – Şov yeri değil burası!
BAŞKAN – Sayın Günal, kürsüde, konuşmak
için hatiplere söz veriliyor. Lütfen... Teşekkür ederim size.
Buyurun efendim…
Sayın Günal, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler, MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) – Şova devam şova, görmedi kimse!
BAŞKAN – Sayın Günal, süre doldu,
buyurun.
MEHMET GÜNAL (Devamla) – Zamanımı kullandım Sayın Başkanım, fazlasını
kullanmadım.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263 sıra sayılı Yasa Tasarısının 4. maddesine
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Enis
Tütüncü (Tekirdağ) ve arkadaşları
“(2) Mayından arındırılan arazilerin tarımsal amaçla kullanılması
işlemlerinde yabancı uyruklu işçi istihdam edilemez.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Sayın Seçer, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
VAHAP SEÇER (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Az önce bir milletvekili arkadaşım tepkisini değişik bir şekilde
gösterdi. Tabii, saygı duymak lazım. İki gündür bu
yasa tasarısı üzerinde burada müzakereler devam ediyor. Gerçekten tartışmalar sert
geçiyor. Elbette ki burada birbirimizi anlayışla karşılamamız gerekiyor.
Sayın Canikli, az önce konuşmasında
muhalefetin kafasının karışık olduğundan bahsetti, aslında burada kafası
karışık olan iktidar partisi diye düşünüyorum.
Dün olağanüstü bir grup toplantısı yaptınız bu yasa tasarısıyla
ilgili, Sayın Bakan, Sayın Başbakan bu konuda size sunumda bulundu, belki de
ikazda bulundu, belki de bir talimat verdi. Bizim duruşumuz belli, muhalefetin
duruşu belli -DTP’nin, MHP’nin ve CHP’nin- burada
aslanlar gibi muhalefet ediyoruz, kararlıyız; bu şekilde bu yasa tasarısının
geçmesini içimize sindiremiyoruz.
Bizim burada sizlerden farklı söylemimiz şu… Burada hatip
arkadaşlarım çıkıyor, kafa karıştırıyorlar. Bizi yurttaşlarımız izliyorlar,
dikkatle izliyorlar. Belki…
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Şov yapma!
VAHAP SEÇER (Devamla) – Hayır, ben şov yapmıyorum, burada
doğruları anlatıyorum, sen de sakin ol ve dinle, tavsiyede bulunuyorum sana.
Sen her şeye karışıyorsun!
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Ben dinliyorum.
VAHAP SEÇER (Devamla) – Dinle bir! Bir dinle! Dinlemesini öğren
önce!
Şimdi, değerli arkadaşlarım, burada kafanızın karışacak
noktalarını aydınlatmaya çalışalım. Biz bu mayınlı arazilerin temizlenmesi
konusunda aykırı bir görüş belirtmiyoruz. Elbette ki sınırlarımızı çağa uygun
daha teknolojik sistemlerle koruyalım, insanlık dışı birtakım yöntemleri
ortadan kaldıralım. Orada bu tip savunma sistemlerinin, sınır koruma
sistemlerinin elli yıldır o bölge halkına ne sıkıntılar yarattığını biliyoruz.
Bacağı kopuk insanlar, kolu kopuk insanlar, psikolojik anlamda ciddi zafiyet
içerisinde olan insanlar, ekonomik anlamda oraya sağladığı birtakım
olumsuzluklar -o bölgede- hep bunlardan haberdarız ve geçtiğimiz dönemde
Cumhuriyet Halk Partisi, Partim Ottawa Sözleşmesi’ne
taraf olduğumuza dair kanun tasarısı bu Meclisten geçerken muhalefet etmedi
sanıyorum.
Sayın Anadol, doğruluyor musunuz beni?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Evet.
VAHAP SEÇER (Devamla) – Demek ki biz bu mayınların temizlenmesine
karşı değiliz.
Bizim karşı olduğumuz şu: Orası stratejik açıdan önemli bir bölge,
orası bölgenin spesifik olarak kendine has
özelliklerinden dolayı sosyal yönü olan bir bölge. Bizim buradaki iddiamız,
ısrarımız, evet bunun bedelini ödeyelim, hizmet almak suretiyle bedelini ödeyelim.
Siz diyorsunuz, Sayın Başbakan söylüyor, diyor ki: “17’nci büyük ekonomiyiz,
gayrisafi millî hasılamız 1 trilyon dolara dayandı.”
Bu kadar büyük bir ülkeysek bunun bedelini ödeyemiyor muyuz? 300-500 milyon
dolar ödeyemiyor muyuz? Bu bize yakışıyor mu?
Sayın Canikli çıktı, buradan dedi ki:
“Biz bunu kırk elli yılda ancak temizleyebiliriz.“ Diğer tarafta, söylemleriniz
hamasi. Burada gerçekleri mi söylüyorsunuz? Hayır, gerçekleri söylemiyorsunuz.
Burada kapalı kapılar ardında birtakım pazarlıklar var, biz bunları
hissediyoruz. Evet, vehim içindeyiz, paranoya içindeyiz gerekirse. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) – Belgen var mı, belgeyle konuş.
VAHAP SEÇER (Devamla) – Sizin belgeniz var mı Genelkurmayın bu
konuda olumsuz görüş bildirdiğine dair belgeniz var mı Sayın Milletvekili? Yok,
değil mi?
Değerli arkadaşlarım, elbette ki, hepimiz Türkiye'nin esenliğini
istiyoruz, mutluluğunu istiyoruz, iyiliğini istiyoruz ama değerli
milletvekilleri, özellikle o bölge milletvekilleri, bu konuya daha hassasiyetle
yaklaşalım. Elbette, grup disiplini içerisinde belki bu yasa tasarısına evet
diyeceksiniz ama yarın bölgenize gittiğiniz zaman, orada seçmenlerinizle,
oradaki yurttaşlarımızla, sizin insanınızla, hemşehrilerinizle
karşı karşıya geleceksiniz.
Bakınız, boşaltılmış köyler, terörün verdiği tahribat, binlerce
insan işsiz, aşsız, umutsuz, moralsiz. Bu insanlar iş bekliyor, aş bekliyor.
Şimdi, bakın “Tarihî bir fırsat yakaladık.” diyor Sayın
Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan Kürt meselesiyle ilgili. Şimdi bu fırsatları bu
tip birtakım kriterleri, unsurları, öğeleri kullanarak
gerçekleştirme, hayata geçirme şansına sahibiz. Orada 216 bin dekar araziyi
konuşuyoruz. Biz orada bu arazileri üreticiye dağıtacak olsak 2 bin tane, 2500
tane çiftçi ailesi yaratırız. Dolaylı olarak bu insanların geçimini sağladığı…
4’le çarparsak, orada 10 bin insana ekmek verme, iş verme, aş verme imkânı
sağlayacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Seçer.
VAHAP SEÇER (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlarım, bu önergemizde elbette ki, biz yasanın bu
şekilde geçmesini istemiyoruz, arzu etmiyoruz. Ancak, böyle geçecek olsa bile,
en azından, orada bu arazilerin tarımsal üretimde kullanım hakkını alan
işletmelerin buralarda istihdam edecekleri kişileri Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarından almak zorunluluğunu bu yasaya, 4’üncü maddeye bir fıkrayla
eklenmesini sizlerden talep ediyoruz.
Özellikle, az önce de üzerine basa basa
söylediğim gibi, bölge milletvekillerinin bu konuda, bu önergenin kabulü
konusunda evet oyu kullanacaklarını düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Seçer.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının 4 üncü maddesinin başlığının
“Danışmanlık hizmeti alınması” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bekir
Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) –
Genel Kurulun takdirine bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılıyoruz
efendim.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe: Madde başlığının madde içeriğine uygun olarak
düzenlenmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
263 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü maddesinde geçen “Maliye
Bakanlığınca” ibaresinin “Maliye Bakanlığı tarafından” olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Turan
Kıratlı
Kırıkkale
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Sayın Kıratlı yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İbarenin değiştirilerek, anlamın uygulama açısından daha anlaşılır
hâle getirilmesi düşünülmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
263 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü maddesinde geçen “Maliye
Bakanlığınca” ibaresinin “Maliye Bakanlığı tarafından” olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Kerim
Özkul
Konya
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum Sayın Özkul.
Gerekçe:
Verilen teklif ile anlamın netleşmesi amaçlanmıştır. Ayrıca kanun
tekniği açısından da uygun görülmüştür.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri, 4’üncü maddenin oylamasının açık
oylama şeklinde yapılmasına dair önerge vardır. Önergeyi okutup imza
sahiplerini arayacağım.
T.B.M.M. Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa tasarısının 4. maddesinin İç Tüzük 143.
maddeye göre açık oylama biçiminde yapılmasını arz ederiz.
BAŞKAN – Kemal Anadol? Burada.
Gökhan Durgun? Burada.
Mevlüt Coşkuner? Burada.
Bayram Meral? Burada.
Zekeriya Akıncı?
ONUR ÖYMEN (Bursa) – Takabbül ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Onur Öymen…
Vahap Seçer? Burada.
Tekin Bingöl? Burada.
Orhan Ziya Diren? Burada.
Atilla Kart?
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Takabbül
ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Susam…
Turgut Dibek? Burada.
Birgen Keleş? Burada.
Enis Tütüncü? Sayın Tütüncü yok.
TACİDAR SEYHAN (Adana) – Takabbül
ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Seyhan…
Metin Arifağaoğlu? Burada.
Ali Oksal? Burada.
Bilgin Paçarız? Burada.
Yaşar Ağyüz? Burada.
Rahmi Güner? Burada.
Ramazan Kerim Özkan? Burada.
Algan Hacaloğlu? Burada
Murat Sönmez? Burada.
İlhan Kesici? Burada.
Nur Serter? Burada.
Saygıdeğer milletvekilleri, açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince, açık oylama elektronik cihazla
yapılacaktır.
Üç dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, pusula gönderen arkadaşlarımın
isimlerini okuyorum:
Akif Gülle? Burada.
Binali Yıldırım,
vekâleten Mehdi Eker? Burada.
Mehmet Alp? Yok.
Ülkü Güney? Burada.
Salih Kapusuz? Burada.
Cemil Çiçek, Hayati Yazıcı’ya vekâleten?
Burada.
Cemil Çiçek? Burada.
Ömer Çelik? Burada.
Hüsnü Tuna? Burada.
Zeki Ergezen? Burada.
Mehmet Aydın’a vekâleten Vecdi Gönül? Burada.
Vecdi Gönül? Burada.
Dengir Fırat? Burada.
Sayın milletvekilleri, 263 sıra sayılı Tasarı’nın 4’üncü
maddesinin açık oylama sonucunu arz ediyorum:
Oy sayısı : 195
Kabul : 194
Ret : 1 (x)
Böylece, bu madde kabul edilmiştir.
Bu maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda -bir önerge kabul
etmiştik “danışmanlık” ismi altında- oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler…
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, madde oylandı.
BAŞKAN – Kabul edilen önerge istikametinde…
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Önergeyi de oyladık Sayın Başkan, maddeyi
de oyladık.
BAŞKAN – Tamam, tamam. “Danışmanlık hizmeti” olarak değiştirilmesiyle birlikte oylarınıza
arz ettik, kabul ettik.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.10
(x) Açık oylama
kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.19
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat
PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN
(Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
92’nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
263 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, biraz önce yaptığınız
oylamayla ilgili müsaade ederseniz bir hususu açıklayayım.
İç Tüzük’ün 143’üncü maddesine göre açık oylama talebinde bulunan
üyelerden herhangi birisi oy kullanmazsa, o zaman o oylama işlemi işari oylamaya döner. Açık oylama gibi bir işleme tabi
tuttunuz. İç Tüzük’ün 143’üncü maddesini okursanız… Yani, tutanaklara hep açık
oylama geçti, işari oya çevirmeniz lazım onu. Çünkü 190
kişi kabul etmişti, bir ben reddettim. O açık oylamayı isteyen arkadaşlardan
hiçbirisinin oy kullanmadığı anlaşılıyor. Yani, dikkatinizi çekmek için
söylüyorum. İç Tüzük’ün 143’üncü maddesinde diyor ki: “Açık oylama talebinde
bulunan üyelerden bazılarının oy kullanmadığı anlaşılırsa işari
oylamaya döner.” Siz açık oylama gibi işleme tabi tuttunuz. Ben sonucuna
baktım, arkadaşlar oy kullanmamışlar, işari oylama
olarak düzeltmeniz gerekir.
BAŞKAN – Tamam, anladım Sayın Genç, o konuyu inceleyelim. Katkınız
için teşekkür ederim. Sağ olun.
Sayın milletvekilleri, Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Adalet
Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.
3.- Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Adalet
Komisyonları Raporları (1/670) (S. Sayısı: 353)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4’üncü sırada yer alan, Türk Vatandaşlığı Kanunu Tasarısı ve
İçişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlıyoruz.
4.- Türk Vatandaşlığı Kanunu
Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/458) (S. Sayısı: 90)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5’inci sırada yer alan, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm; İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine
başlayacağız.
5.- Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm; İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/552) (S. Sayısı: 293)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6’ncı sırada yer alan, Siirt Milletvekili Mehmet Yılmaz Helvacıoğlu ve 4 Milletvekilinin, İzmir Milletvekili Kamil
Erdal Sipahi’nin, Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 1 Milletvekilinin, Türk
Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifleri ve Millî Savunma Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
6.- Siirt Milletvekili Memet Yılmaz Helvacıoğlu ve 4
Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin; Antalya
Milletvekili Osman Kaptan ve 1 Milletvekilinin Türk Silahlı Kuvvetleri Personel
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri ve Millî Savunma
Komisyonu Raporu (2/427, 2/428, 2/429) (S. Sayısı: 361)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
7’nci sırada yer alan, Türk Silahlı Kuvvetlerinde İstihdam
Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu’nun
görüşmelerine başlayacağız.
7.- Türk Silahlı Kuvvetlerinde
İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay Ve Astsubaylar Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/463)
(S.Sayısı: 316)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
8’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Slovenya
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Alanında İşbirliğine Dair
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
8.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Slovenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Alanında İşbirliğine
Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/523) (S.Sayısı: 337) (x)
BAŞKAN – Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 337 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde bize intikal eden söz talebi yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1'inci maddeyi okutuyorum:
(x) 337 S. Sayılı
Basmayazı tutanağa eklidir.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE
SLOVENYA CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA SAĞLIK VE TIP ALANINDA İŞBİRLİĞİNE DAİR
ANLAŞMANIN
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN
TASARISI
MADDE 1- (1) 21 Kasım 2007 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Slovenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp
Alanında İşbirliğine Dair Anlaşma”nın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için dört dakika süre veriyorum ve oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Slovenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Alanında İşbirliğine Dair
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı. (Sıra
Sayısı: 337)
Oy sayısı : 205
Kabul : 204
Çekimser : 1 (x)
Böylece, anlaşma onaylanmıştır ve kanunlaşmıştır. Hayırlı olmasını
diliyorum.
Sayın Kara’nın yerinden kısa bir talebi var, onu yerine getireyim.
Buyurun Sayın Kara.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Kilis Milletvekili Hasan
Kara’nın, konuşması sırasında bir milletvekilinin kendisine “cahil” diye
müdahale etmesi nedeniyle konuşması
HASAN KARA (Kilis) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum. Fakat
ilgili arkadaş çıktı, ben tutanaklara geçmesi açısından söylüyorum.
(x) Açık oylama
kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
Bir Sayın Milletvekili ben konuşurken oradan “cahil” diye bağırdı.
Ben hukuk fakültesi mezunu, hâkimlik yapmış, bürokraside çalışmış ve yedi
yıldan beri yaklaşık, milletvekilliği yapan ve bu şerefli Meclisin şerefli bir
üyesiyim. Eğer kendisi bu konudaki cahilliği küfür ve hakaret konusunda bir şey
bilmediğim açısından konuştuysa bunu, ben bunu kabul ederim.
BAŞKAN – Estağfurullah.
HASAN KARA (Kilis) – Ama yaşına hürmeten ben kendisine küfür ve
hakaret edecek durumda değilim. Bunu sadece milletin takdirine sunuyorum.
Arz ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Arkadaşlar, buradaki konuşmalarda zaman zaman bizim kastımız olmadan bir kısım ifadeler
kullanılabilir. Bu ifadeler şunu gösteriyor ki daha dikkatli olunması hepimiz
için uygundur. Yoksa bütün milletvekillerimiz tabii ki bu millete hizmet için
çalışıyor.
9’uncu sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Makedonya
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanında İşbirliğine Dair
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu…
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
9.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanında
İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/532) (S.Sayısı: 338)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonun bulunmayacağı dikkate alınarak, gruplar
arasında anlaşmayı da nazarı dikkate alarak, sözlü soru önergeleri ve diğer
denetim konularını sırasıyla görüşmek için 26 Mayıs 2009 Salı günü saat
15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum; sizlere ve bizleri izleyen
vatandaşlarımıza hayırlı akşamlar diliyorum, hayırlı hafta sonları diliyorum.
Kapanma Saati: 18.32