Normal 44161 2 3 2009-06-15T08:34:00Z 2009-06-15T08:34:00Z 1 26870 153165 TBMM 1276 359 179676 11.9999 Clean Clean 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖNEM: 23                            CİLT: 45                    YASAMA YILI: 3

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

92’nci Birleşim

21 Mayıs 2009 Perşembe

 

(Bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

   I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II. - GELEN KÂĞITLAR

 III. - YOKLAMALAR

 IV. - GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR

1.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol‘un, geçen tutanak hakkında konuşması

   V. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- Gümüşhane Milletvekili Yahya Doğan’ın, Müzeler Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Edirne Milletvekili Rasim Çakır’ın, sınır ticaretinin düzenlenmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’e göçün işsizliğe etkilerine ilişkin gündem dışı konuşması

 

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, 263 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesinin yapılan açık oylamasıyla ilgili açıklaması

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur ve 21 milletvekilinin, Adli Tıp Kurumuna yönelik iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/376)

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

 

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263)

3.- Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Adalet Komisyonları Raporları (1/670) (S. Sayısı: 353)

4.- Türk Vatandaşlığı Kanunu Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/458) (S. Sayısı: 90)

5.- Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/552) (S.Sayısı: 293)

6.- Siirt Milletvekili Memet Yılmaz Helvacıoğlu ve 4 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin; Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 1 Milletvekilinin Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (2/427, 2/428, 2/429) (S. Sayısı: 361)

7.- Türk Silahlı Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/463) (S.Sayısı: 316)

8.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Slovenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/523) (S.Sayısı: 337)

9.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/532) (S.Sayısı: 338)

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Kilis Milletvekili Hasan Kara’nın, konuşması sırasında bir milletvekilinin kendisine “cahil” diye müdahale etmesi nedeniyle konuşması

 

X.- OYLAMALAR

1.- Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 3’üncü maddesinin oylaması

2.- Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 4’üncü maddesinin oylaması

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Slovenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı’nın oylaması

 

XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, Hatay ve Antalya tatillerinin masraflarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/7586)

2.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Başbakanlığa yeni bir uçak alınacağı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/7638)

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak beş oturum yaptı.

 

Samsun Milletvekili Ahmet Yeni, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’na,

Batman Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, Batman’ın il oluşunun 20’nci yıl dönümüne,

Adıyaman Milletvekili Şevket Köse, mevsimlik tarım işçilerinin sorunları ile alınması gereken önlemlere,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

 

Fransa Senatosu Dışişleri, Savunma ve Silahlı Kuvvetler Komisyonunun vaki davetine istinaden, Fransa’ya resmî ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Parlamento Heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca ismi bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

 

Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 milletvekilinin, Gaziantep turizmindeki sorunların (10/373),

Siirt Milletvekili Afif Demirkıran ve 20 milletvekilinin, madencilik sektöründeki sorunların (10/374),

Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 32 milletvekilinin, özürlü istihdamı konusundaki mevzuatın uygulanmasındaki sorunların (10/375),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

 

14-15 Nisan 2009 tarihlerinde Bahreyn’e resmî ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e refakat eden heyete, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak’ın da iştirak etmesinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Başbakanlık tezkeresi kabul edildi.

 

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmının:

1’inci sırasında bulunan                   (6/444),

2’nci                                                           (6/486),

12’nci                                          (6/587),

13’üncü                                       (6/597),

17’nci                                          (6/628),

32’nci                                          (6/690),

33’üncü                                       (6/691),

37’nci                                          (6/714),

58’inci                                         (6/799),

65’inci                                         (6/819),

71’inci                                         (6/827),

87’nci                                          (6/858),

92’nci                                          (6/865),

119’uncu  sırasında bulunan            (6/903),

188’inci                                       (6/1010),

194’üncü                                     (6/1019),

241’inci                                       (6/1081),

325’inci                                       (6/1186),

326’ncı                                        (6/1187),

446’ncı                                        (6/1321),

448’inci                                       (6/1323),

449’uncu                                     (6/1324),

456’ncı                                        (6/1332),

 

Esas numaralı sözlü sorulara Adalet Bakanı Sadullah Ergin cevap verdi; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz ve Tunceli Milletvekili Kamer Genç cevaba karşı görüşlerini açıkladılar.

 

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

 

1’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96) görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

 

2’nci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının (1/543) (S. Sayısı: 263) görüşmelerine devam edilerek, 2’nci maddesi kabul edildi, 3’üncü maddesi üzerinde bir süre görüşüldü.

 

Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz’ın şahsına,

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in partisine,

Sataşması nedeniyle birer açıklamada bulundular

 

21 Mayıs 2009 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00’te toplanmak üzere birleşime 20.00’de son verildi.

 

                                                             Nevzat PAKDİL

 

 

Başkan Vekili

 

 

 

 

 

 

Harun TÜFEKCİ

 

Canan CANDEMİR ÇELİK

 

Konya

 

Bursa

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

                                                                                                                                                 No.: 103

 

II.- GELEN KÂĞITLAR

21 Mayıs 2009 Perşembe

 

Tasarılar

1.- Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu Tasarısı (1/707) (Adalet; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.4.2009)

2.- Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/708) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.5.2009)

3.- Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/709) (Plan ve Bütçe ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.5.2009)

4.- Çek Kanunu Tasarısı (1/710) (Avrupa Birliği Uyum ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.5.2009)

5.- Uluslararası Ticaret Finansmanı İslami Kurumu Kurucu Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/711) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.5.2009)

Teklifler

1.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/455) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.5.2009)

2.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; 1219 Sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/456) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.5.2009)

Tezkereler

1.- Mardin Milletvekili Emine Ayna’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/799) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.5.2009)

2.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/800) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.5.2009)

3.- Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/801) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.5.2009)

Raporlar

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kosova Öz-Yönetim Geçici Kurumları Adına Hareket Eden Birleşmiş Milletler Kosova Geçici Yönetim Misyonu (UNMIK) Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/414) (S. Sayısı: 377) (Dağıtma tarihi: 21.5.2009) (GÜNDEME)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bulgaristan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Svilengrad-Kapıkule Demiryolu Sınır Geçişi Faaliyetlerinin ve Kapukule Sınır Mübadele Garındaki Demiryolu Sınır Hizmetlerinin Düzenlenmesine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/419) (S. Sayısı: 378) (Dağıtma tarihi: 21.5.2009) (GÜNDEME)

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Orman ve Ormancılık Araştırmaları Alanında Bilimsel ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/687) (S. Sayısı: 379) (Dağıtma tarihi: 21.5.2009) (GÜNDEME)

4.- Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/531) (S. Sayısı: 380) (Dağıtma tarihi: 21.5.2009) (GÜNDEME)

5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Oman Sultanlığı Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/527) (S. Sayısı: 381) (Dağıtma tarihi: 21.5.2009) (GÜNDEME)

6.- Çoğaltılmış Fikir ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunu Tasarısı ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/582) (S. Sayısı: 382) (Dağıtma tarihi: 21.5.2009) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergesi

1.-    Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bir köyün su sıkıntısına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1365) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

Yazılı Soru Önergeleri

1.-    İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Dışişleri Bakanı’nın önceki görevinden ayrılmasına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/7814) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/05/2009)

2.-    Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, GSM şirketlerine yapılan ödemelere ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/7815) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

3.-    Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, milletvekillerin şoför ihtiyacına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/7816) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2009)

4.-    İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, memur ve emeklilere bir defaya mahsus ödeme sözüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7817) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)

5.-    İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, emekli aylıklarının iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7818) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)

6.-    Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, TRT’nin bir ihalesine ve bazı vericilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7819) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)

7.-    Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Türk Telekom’un yönetimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7820) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)

8.-    Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, kayıp çocuklara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7821) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)

9.-    Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, ABD’de bulunan iki kuruluşun verdiği ödüllere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7822) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

10.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, İsrail’in Mescid-i Aksa çevresinde gerçekleştirdiği kazılara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7823) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

11.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, İsrail’e gönderilen gizli özel temsilciye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7824) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

12.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yeşil kart uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7825) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

13.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, MEDULA Programına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7826) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

14.-  Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Balıkesir Belediyesinin borçlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7827) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

15.-  Edirne Milletvekili Bilgin Paçarız’ın, Edirne’deki tarihi köprülerden bazı araçlara geçiş yasağı uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7828) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

16.-  Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, TRT’nin yaptırdığı bir diziyle zarara uğratıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7829) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

17.-  Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, belediye başkan ve yardımcılarının bir ek ödemeden yararlandırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7830) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

18.-  Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, burs verilen yüksek öğrenim öğrencilerinden mesleğe alınanlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7831) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)

19.-  Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Deniz Feneri davasında Alman makamlarının adli yardım talebi iddiasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7832) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

20.-  Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Deniz Feneri davasında Alman makamlarının adli yardım talebi iddiasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7833) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

21.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Muş’ta depremle ilgili çalışmalara ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/7834) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

22.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Sakarya’da depremle ilgili çalışmalara ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/7835) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

23.-  Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, sosyal güvenlik sistemine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7836) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)

24.-  Hatay Milletvekili Abdulaziz Yazar’ın, kısa çalışma ödeneğinden yararlanan firmalara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7837) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)

25.-  Hatay Milletvekili Abdulaziz Yazar’ın, Hatay’da kısa çalışma ödeneğinden yararlanan firmalara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7838) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)

26.-  Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, çocuk işçiliğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7839) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)

27.-  Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, geçici işçi kadro tahsislerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7840) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)

28.-  Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, SGK’nın eczacıların fatura ödemelerini bankalarda bekleterek komisyon aldığı iddiasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7841) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

29.-  Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu’nun, Çakmak Barajının tamamlanmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/7842) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

30.-  Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu’nun, Hamzadere Barajının tamamlanmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/7843) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

31.-  Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Manyas Gölünün korunmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/7844) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

32.-  Hatay Milletvekili Abdulaziz Yazar’ın, kredi kartı kullanımına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/7845) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)

33.-  Hatay Milletvekili Abdulaziz Yazar’ın, Hatay’daki kredi kartı borçlularına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/7846) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)

34.-  Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, IMF ile ilişkilere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/7847) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)

35.-  Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, iç talebin canlandırılmasına ve IMF ile görüşmelere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/7848) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

36.-  Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, nükleer enerji santrali yapımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7849) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)

37.-  İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, İzmir’deki enerji ihtiyacına ve OSB’lerin sorunlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7850) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

38.-  İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, enerji alanında faaliyet gösteren KİT’lerin borç ve alacaklarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7851) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

39.-  Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, toplumsal olaylara müdahalelerde biber gazı kullanılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7852) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)

40.-  İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin metrobüslerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7853) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)

41.-  İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, İstanbul’daki kentsel yaşam kalitesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7854) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)

42.-  Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Türkiye Belediyeler Birliği yönetimine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7855) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)

43.-  Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, kaçak göçmen sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7856) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

44.-  Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, 1 Mayıs’taki olaylarda polisin bir müdahalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7857) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

45.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bingöl-Yedisu-Erzincan yolunun asfaltlanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7858) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

46.-  Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, öğretmenlerin kesilen ek ders ücretlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7859) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

47.-  Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Balıkesir’deki öğrenci yurdu yapımına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7860) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

48.-  Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Devlet parasız yatılılık ve bursluluk sınavındaki bir soruya ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7861) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

49.-  İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, çiftçilerin desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7862) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

50.-  İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, pamuk tarımında alınabilecek bazı tedbirlere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7863) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

51.-  İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin bir kanun tasarısı taslağına gönderilen görüşe ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7864) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

52.-  Bursa Milletvekili Hamza Hamit Homriş’in, Tarım Kredi Kooperatiflerinin bazı uygulamalarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7865) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

53.-  Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu’nun, acil arama servisinin etkinleştirilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7866) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

54.-  Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, bir beldeden geçen karayolunun oluşturduğu sorunlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7867) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

55.-  Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, 2009 yılı bütçesindeki değişiklik ihtiyacına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7868) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/05/2009)

56.-  Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Ermenistan ile ilişkilere ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7869) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

57.-  Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, İstanbul Boğazı çevresindeki gayrimenkul alımlarıyla ilgili iddialara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7870) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/05/2009)

Meclis Araştırması Önergesi

1.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur ve 21 Milletvekilinin, Adli Tıp Kurumuna yönelik iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/376) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/05/2009)

21 Mayıs 2009 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.03

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER : Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)

 

 

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 92’nci Birleşimini açıyorum.

III.- Y O K L A M A

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

BAYRAM ALİ MERAL (İstanbul) – Daha önceleri niye yapmıyordun da şimdi yapıyorsun Saygıdeğer Başkanım?

BAŞKAN – Bayram Bey, herkes kendi görevini bilsin efendim, lütfen.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Evet, pusula gönderen milletvekili arkadaşlarımın isimlerini okuyacağım, salonda bulunup bulunmadıklarını arayacağım.

Sayın Ayşe Akbaş?

Sayın Suat Kılıç? Burada.

Sayın Abdullah Veli Seyda?

OKTAY VURAL (İzmir) – Yok.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sayın Ayşe Akbaş geldi efendim.

BAŞKAN – Sayın Cemil Çiçek? Burada.

Sayın Ömer Çelik? Burada.

Sayın Zeki Ergezen? Burada.

Sayın Azize Sibel Gönül? Burada.

Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, İç Tüzük 58’inci maddeye göre, geçen tutanak hakkında, müzakereler başlamadan söz talep ediyorum.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bir beyanını düzeltecek herhâlde.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Kendi beyanımı düzelteceğim.

BAŞKAN – Sayın Anadol, buradaki ifadede, bir milletvekili veya bakanın beyanından bahsediyor. Siz kendi beyanınızı mı düzelteceksiniz efendim?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Evet, bir konuşmaya müdahale ettim, tutanağa beyanım tam geçmemiş.

BAŞKAN – Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

IV.-GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR

1.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol’un, geçen tutanak hakkında konuşması

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; bugün, geçen birleşimle ilgili tutanak hakkında, beyanım tam geçmediği için Sayın Başkandan söz talep ettim. Lütfettiler verdiler, teşekkür ederim.

Niye benim beyanım tam geçmedi? Dün, Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman, şu beyanda bulundu burada: “Hasbelkader bu sınırları bizler çizmedik, bir tarihte birileri bu sınırları çizdi, birilerimiz sınırın aşağısında, birilerimiz yukarısında kalmak durumunda kaldık.”

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, kendi beyanı değil ki ama.

K. KEMAL ANADOL (Devamla) – Müdahale etmeyin lütfen.

OKTAY VURAL (İzmir) – Doğru söylüyor, ne müdahale ediyorsunuz?

K. KEMAL ANADOL (Devamla) – Ben, şimdi bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Konuşmacı “…birileri bu sınırları çizdi.” dedi. O “birileri” derken benim ifadem, beyanım buraya tam geçmedi, onun için söz aldım.

Değerli arkadaşlar, mayınların temizlenmesiyle ilgili yasayı görüşüyoruz. Çok enteresandır, o civarda üç tane önemli vilayetimiz var. Bir tanesi, 8 Şubat 1921’de “Gazi” unvanı verilen Gaziantep, sınırlar oradan geçiyor. Biraz içeride kalan, Sayın Başkanımızın da seçim bölgesi olan, 7 Şubat 1973’te Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından “kahramanlık” payesi verilen Kahramanmaraş. 12 Haziran 1974 tarihinde, Kurtuluş Savaşı’nda yaptığı yararlılıklar nedeniyle Urfa ilinin adı, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından “Şanlıurfa” olarak değiştirilmiş.

Demek ki arkadaşlar, Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Süryani’siyle dünyada ilk kez verilen antiemperyalist bir kavganın, ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın, Şahin Beylerin, Karayılanların çizdiği sınır hakkında “O sınırları birileri çizmiş hasbelkader, biz yapmadık.” diyen anlayışı kınamak için yerimden müdahale ettim, tam yer almamış.

Arkadaşlar, Türkiye'nin alın teri, gözyaşı, kan bahasına çizdiği bu Lozan sınırlarını şimdi birileri kırk dört yıllığına yabancılara satmak istiyorlar. Bunları ifade etmek istedim. (CHP ve MHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

İlk söz, Müzeler Haftası münasebetiyle söz isteyen Gümüşhane Milletvekili Yahya Doğan’a aittir.

Sayın Doğan, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Gümüşhane Milletvekili Yahya Doğan’ın, Müzeler Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

YAHYA DOĞAN (Gümüşhane) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 18-24 Mayıs tarihleri arasında kutlanan Müzeler Haftası münasebetiyle söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Müzeler, bir milletin tarihinin ve kültürünün sergilendiği alanlardır. Gündem dışı… (CHP ve AKP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri… Lütfen arkadaşlar…

Sayın Doğan, buyurun efendim.

YAHYA DOĞAN (Devamla) – Türkiye gibi çok zengin bir tarihe ve kültüre sahip bir milletin müzelerinin çok zengin olmasından daha tabii bir şey olamaz. Ülkemiz coğrafi konumu, doğal zenginlikleri itibarıyla en eski dönemlerden günümüze değin birçok uygarlığı barındırmıştır. Müzelerimiz ise bu coğrafyada yeşeren uygarlıklara ait kültürel varlıkların yok olmasını önleyerek tarihi karanlıklardan kurtaran ve gelecek nesli aydınlatan kurumlarımızdır. Kültürel mirasımızın bilimsel çalışmalarla ortaya çıkarılması, korunması, onarılması, sergilenerek gelecek kuşaklara aktarılması görevlerini üstlenen müzelerimiz aynı zamanda bir eğitim ve bilim sahası olarak da hizmet vermektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir millet ancak tarihiyle, kültürüyle, ortaya çıkardığı eserleriyle var olur. Müzeler bütün bunların görsel olarak sunulduğu, genç kuşaklara en kolay aktarıldığı yerlerdir. Bunun için günümüzde de müzecilik hızlı bir gelişme göstermiş, müze ve müzecilik tarihi ile milletleşme süreci âdeta birlikte anılır olmuştur.

Birçok ülkede zengin müzeler oluşturulmuş ve bu müzelerde tarihî objeden etnografik eserlere ya da sanat eserlerine kadar birçok eser sunulmuştur. Ülkemizde de zengin, dünya ölçeğinde müzelerimiz  vardır ve bunlarla övünüyoruz. Ancak biz dünyadaki çok az millete nasip olan bazı zenginliklere sahibiz. Bu sebeple müzelerimizin de nitelik ve nicelik olarak çok daha farklı olması gerekmektedir. Topkapı Sarayı, İstanbul Arkeoloji Müzesi, Anadolu Medeniyetleri Müzesi ve benzeri, bir çırpıda sayabileceğimiz ve tüm ülkelerin gıptayla baktığı müzelerimiz vardır ve bunların kıymetini çok iyi bilmeliyiz ama bu müzelerin depolarındaki eserlerin de bir an önce gün ışığına çıkarılmasını beklemekteyiz. Özellikle özel kişi ve kuruluşların da müzecilik konusunda teşvik edilmesi, devletin bunlara her türlü yardımı yapması yerinde olacaktır. Kültür ve Turizm Bakanlığımızın Ankara’da Türkiye uygarlıklar müzesi kurulması için yürüttüğü çalışmaların süratlendirilip hayata geçirilmesini beklemekteyiz.

Müzeler aynı zamanda turizm sektörünün de vazgeçilmezidir. Yapılan bazı incelemelere ve araştırmalara göre kültür ve tarih turizmi için gelenlerin, deniz ve diğer turizm için gelenlerden 7 kat daha fazla gelir bıraktığı hesaplanmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; müzelerimizin uzman kadrolarla ve yeterli personelle takviyesi şarttır. Ülkemizde personel yetersizliği sebebiyle kapalı olan müzelerimiz bulunmaktadır. Özellikle nitelikli personel alımı için Maliye Bakanlığımızın, bu talepleri, kadro taleplerini karşılayacağını umuyoruz. Keza aynı şekilde bilimsel şekilde nasıl ki arkeoloji ve kütüphanecilik bölümleri var ise üniversitelerimizde bir müzecilik bölümünün de açılması yerinde olacaktır.

Müzelerimize her yaşta insanımızın kolaylıkla ulaşması gerekmektedir. Bakanlığımızın, Kültür ve Turizm Bakanlığının başlatmış olduğu müze kart uygulaması yerinde bir uygulamadır. Bunların sayısının artırılması, tabana yaygınlaştırılmasını beklemekteyiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Doğan, konuşmanızı tamamlayınız.

YAHYA DOĞAN (Devamla) – Ülkesini tanımayan, tarihi ve kültüründen haberi olmayan nesillerden ülke sevgisini, vatan aşkını beklemek hayalcilik olur. Bu sebeple gençlere bütün bunları çok iyi öğretmeliyiz, ki müzeler bunun için elimizdeki en önemli vasıtalardandır. Şahısların, sivil toplum kuruluşlarının ve belediyelerin de bu konulardaki görüşleri alınarak düzenlenecek programlarla vatandaşlarımıza müze sevgisinin kazandırılması ve müzelere sahip çıkmalarının sağlanması gerekmektedir.

Kültür Bakanlığının ülke dışında, tarihî ve kültürel mirasımızı gösteren sergiler açtığını görmekteyiz. Ancak güvenlik önlemlerinin alınarak bunun daha çok ülkeye götürülmesi yerinde olacaktır.

Sözlerimi bitirirken “Müzeleri ziyaret etmek ve müzelerin faaliyetlerine iştirak etmek bireyin kültür göstergesidir.” özdeyişiyle Müzeler Haftası’nı kutluyor, yüce heyetinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Doğan.

Gündem dışı ikinci söz, sınır ticareti merkezleri kurulmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararı hakkında söz isteyen Edirne Milletvekili Rasim Çakır’a aittir.

Sayın Çakır, buyurun efendim.

2.- Edirne Milletvekili Rasim Çakır’ın, sınır ticaretinin düzenlenmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararına ilişkin gündem dışı konuşması

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 16 Mayıs 2009 Cumartesi günü, 2008/14451 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı Sayın Cumhurbaşkanının onayıyla Resmî Gazete’de yayımlandı. Bu karar, bazı Doğu ve Güneydoğu sınır illerimizde sınır ticaret merkezlerinin açılmasına yönelik bir karardı. Bu karardan yararlanan iller Artvin, Ardahan, Iğdır, Ağrı, Van, Hakkâri, Şırnak, Mardin, Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis ve Hatay.

Sınır ticaret merkezlerinin açılmasına yönelik 2003 yılındaki Bakanlar Kurulu kararını biraz daha genişleten, uygulanabilirliğini artıran, işlemleri biraz daha kolaylaştıran ve bölge ekonomisine katkı sağlayacak, bölgede işsizlik sorununa bir parça olsun çözüm bulacak, bizce de olumlu, doğru bir Bakanlar Kurulu kararı. Bu karar gereği, ismini saydığım illerde kurulacak olan sınır ticaret merkezlerinde o illerde iş yapan iş adamları, bu merkezlere üye olarak, kendi ait olduğu gümrük kapısından, belirlenen ürünleri, tespit edilen ürünleri, belirlenen miktarlarda, gümrük vergisi alınmadan veya az alınarak, gümrük işlemleri kolaylaştırılarak ithalat ve ihracat yapabilme hakkına sahip olacaklar.

Tabii, burada, bu kararnamenin önemli bir maddesi de ihracat yapılacak ürünlerin o ilde üretiliyor olması. Yani bu da adı geçen illerde üretim potansiyelini artıracak ve işsizlik sorununa bir nebze olsun çözüm üretecek.

Bu karar doğru bir karar, hayırlı olmasını diliyorum ama niçin bu kararla ilgili gündem dışı konuşma yapma ihtiyacı hissettim, izninizle onu açıklamak istiyorum. Sizin de fark ettiğiniz gibi Türkiye'nin sınır illerinin tamamı bu karar içerisine alınmış ama nedense Edirne ilimiz, sanki bir serhat şehri değil, sanki bir sınır ili değil, sanki bütün problemlerini, sorunlarını çözmüş, ekonomisi gürül gürül, halkı mutlu, insanları zengin gibi bir ayrıcalıklı muameleye tabi tutulmuş. Bunun için gündem dışı söz alma ihtiyacı hissettim.

Hâlbuki, Edirne’miz hemen yanı başında Çerkezköy, Çorlu, İstanbul gibi güçlü çekim alanları olan, her geçen gün nüfusu azalan, tarımın ülke ekonomisinden aldığı paydan dolayı kişi başı millî geliri her geçen gün azalan, en az bu Doğu, Güneydoğu illerindeki kadar yoksulluğun, açlığın ve sefaletin olduğu ve en az bu iller kadar böyle bir kararnamede yer almayı hak etmiş bir serhat şehrimiz Edirne. Bakanlar Kurulunun böyle bir düzenleme yaparken Edirne’yi bu düzenlemenin dışında tutmasının ekonomik veriler, ekonomik gerekçelerle izah edilebileceğini ben zannetmiyorum. O zaman “Edirne niçin bu düzenlemenin dışında kaldı?” sorusuna hep beraber bir yanıt bulmamız gerekiyor. Ben öyle düşünmek istemiyorum ama Edirneliler öyle düşündüğü için sizlere ifade etmek zorundayım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Çakır.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – “Acaba biz iktidar partisine onun beklentisi kadar oy vermedik de onun için mi bu kararnamenin dışında tutulduk?” diye bir eleştiri var Edirnelilerden. Ben umuyorum ve inanıyorum ki konuyla ilgili Sayın Bakan Edirnelilerin bu endişesini giderecek, bu konuya yönelik çalışmaları başlatacak ve Doğu ve Güneydoğudaki sınır illerimizde olduğu gibi Edirne’deki iş adamlarımızın da yararlanabileceği sınır ticaret merkezlerinin Edirne’de de kurulmasına ön ayak olacak, yardımcı olacak, biz de Sayın Bakanın Edirne Ticaret Odası, borsası, sivil toplum örgütleri ile beraber -başta Valiliğin önderliğinde- yapacağı çalışmalara Edirne Milletvekili olarak elimizden gelen her türlü desteği ve katkıyı yapacağız.

Söz verdiği için Sayın Başkana teşekkür ediyorum. Bu konuda diğer Edirne milletvekillerinin de konuya ilgi ve alakasını bekliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çakır.

Gündem dışı üçüncü söz, Gaziantep’e göçün işsizliğe etkileri konusunda söz isteyen Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’e aittir.

Sayın Özdemir, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

3.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’e göçün işsizliğe etkilerine ilişkin gündem dışı konuşması

HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gaziantep’te göçün işsizliğe etkileri üzerine konuşma yapmak üzere gündem dışı olarak söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, altı bin yıllık geçmişiyle Gaziantep, sanayisi, ticareti, tarımı, tarihî ve kültürel zenginlikleri, camileri, hanları, hamamları, kale ve kuleleriyle, yer altı ve yer üstü kaynaklarıyla büyük bir metropoldür.

Gaziantepliler, Gaziantep savunmasında yerle bir olan şehirlerini, 6 binden fazla şehidine rağmen, girişimciliği ve azimleriyle örnek bir sanayi, ticaret ve kültür kenti hâline getirmişlerdir.

Gaziantep üç merkez, altı taşra ilçesi ve 1 milyon 612 bini geçen nüfusuyla, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük, Türkiye'nin ise 6’ncı büyük kentidir. Gaziantep, yıllık yüzde 6,7’ye ulaşan göçle Türkiye'nin en yüksek göç alan illerinden birisidir.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en gelişmiş sanayi altyapı ve tesislerinden olan Gaziantep, üretim rakamlarıyla da hem bölgesinin hem de Türkiye'nin lokomotifi durumundadır. Bu sanayi gelişimi, bireylerde istihdam ve daha yüksek ticaret beklentilerini ortaya çıkarmaktadır.

Değerli milletvekilleri, ilimiz iktidarın bütün şişirme rakamlarına rağmen, ekonomik olarak maalesef kötü durumdadır.

İlk olarak, çevresini saran teşvikli iller Gaziantep’in üretim yatırımlarının önünü kesmiştir.

İkinci olarak, ekonomik kriz sürecinde Gaziantep’te de olumsuz rakamlar ortaya çıkmış. Gaziantep’te gün geçmiyor ki iş yerleri ve üretim merkezleri kapanmasın, işten personel çıkarmaları olmasın. Ekonomik kriz sürecinde göç rakamları da hesaba katıldığında Gaziantep’in işsizlik rakamları daha da belirginleşmiştir. Göç oranlarıyla paralel gelişmeyen sanayi üretim ve iş yeri merkezleri rakamları ise işsizlik rakamları üzerine doğrudan bir etki yapmaktadır. Teşviksizlik sorunlu, dış yatırımları çevre illere kaptıran, ekonomik kriz sürecinde sanayi ve ticareti olumsuz etkilenen, bir de yüksek göç oranıyla Gaziantep ekonomisi aşılması güç problemlere gebedir. İşsizlik bu şekilde devam ederse, ileride ilde sosyal patlamalar görülecek, terör ve asayiş sorunları, maalesef, kaçınılmaz hâle gelecektir.

Değerli milletvekilleri, işsizliğin, çalışmak isteyen fakat iş bulup da çalışamayanları ifade etmesi işsizlik ile göç olgusu arasındaki doğrudan ilişkiyi ortaya koymaktadır. Teşviksizlik, ekonomik kriz ve göçün etkisiyle Gaziantep’te 2009 yılının ilk üç ayında İŞKUR’a başvuru yapan kamu ve özel sektör işsiz sayısı 8.251’i geçmiştir. Bu rakamlar 2008 yılında aynı dönemle karşılaştırıldığında yüzde 50’lik bir artış vardır. 2009 yılının ilk iki ayında 19 iş yerinin son çıkardığı işçi sayısı ise 2.690’dır. Son olarak, 2009 yılının Mart ayı sonu itibarıyla Gaziantep’te İŞKUR’a kayıtlı işsiz sayısı 26.126’ya ulaşmıştır.

Üretimimizin en önemli göstergelerinden olan enerji tüketiminde de maalesef, düşüşler gözlenmektedir. Doğal gaz tüketiminde yüzde 22, elektrik tüketiminde yüzde 11 düşüş olmuştur. Ülkemizin en büyük organize sanayi bölgelerinden olan Gaziantep’te enerji kullanımındaki düşüş üretimdeki ve istihdamdaki azalmaların önemli bir göstergesidir.

Öte yandan, eğitim konusunda da göçten kaynaklanan çok ciddi sıkıntılar vardır. Gaziantep’in ÖSS sınavlarında göstermiş olduğu düşük performans da önemli bir göstergedir.

Değerli milletvekilleri, bir kere, artık bölgeler arası değil, kentler arası gelişmişlik rakamları değerlendirilmeye tabi tutulmalı ve kamu yatırımları bunlara göre gerçekleşmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özdemir, konuşmanızı tamamlayınız.

HASAN ÖZDEMİR (Devamla) – Amaç, bölgeler arası değil, kentler arası gelişmişlik düzeyi farklılığını ortadan kaldırmak olmalıdır. Aksi hâlde, kentler arası göç konusu işsizlik rakamları konusunda Gaziantep örneğinde olduğu gibi olumsuz tablolar ortaya koyabilmektedir.

Konuşmama burada zaman yetersizliğinden son verirken yüce heyetinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özdemir.

Sayın Vural’ın 60’ıncı madde gereğince kısa bir söz talebi vardır.

Buyurun Sayın Vural.

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, 263 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesinin yapılan açık oylamasıyla ilgili açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Dün, bu mayınlarla ilgili yasa tasarısı görüşülürken 2’nci maddede bir açık oylama talebi vaki oldu ve bu açık oylama talebi yerine getirilirken elektronik oylamada 178 milletvekilinin kabul ettiği girildi.

Daha sonra da tutanaklara göre, pusulalarla birlikte 189 kişinin kabul ettiği tutanaklara girmiş vaziyette.

Şimdi, bu durumda 11 kişinin vekâleten ya da pusulayla oy vermiş olması gerekiyor.

Şimdi ben size bu vekâleten oy kullanan arkadaşları okumak istiyorum:

Şimdi, Sayın Mehmet Aydın kendi adına kullanmış. Sayın Mehmet Aydın’a vekâleten Sayın Vecdi Gönül kullanmış.

MÜNİR KUTLUATA (Sakarya) – Olur mu öyle şey!

OKTAY VURAL (İzmir) – Ve çok vahim olan bir konu Sayın Başkanım. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi olmayıp dışarıdan atanan Sayın Ahmet Davudoğlu’nun da kabul oyu burada pusulalara geçmiş.

Şimdi soruyorum size: Oy hakkı olmayan bir kişinin burada pusulasını imzalayıp gönderen kimdir? Sayın Bakan Brüksel’dedir ve bunlar oy hanesine yazılmıştır. Sayın Bakanın oy hakkı yoktur.

Bu durumda, bu uygulama hakkında, bunun düzeltilmesinin nasıl olacağı konusunun da Türkiye Büyük Millet Meclisinde tezekkür edilmesi lazım. Şimdi, Sayın Bakan Ahmet Davudoğlu, Sayın Dışişleri Bakanı, ne zaman pusulayı imzaladınız? Sizin oy hakkınız var mı?

Elimizi vicdanımıza koyalım değerli arkadaşlar. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Yani şimdi… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Suç bu, suç!

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Yapma Allah aşkına! Bunun eleştirilecek nesi var? Sahtekârlığın neresini savunuyorsunuz!

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, bunlar…

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Ee, niye laf atıyorsun o zaman? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Senin vermediğin nereden belli?

BAŞKAN – Sayın Vural, tamamladınız mı efendim?

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet Sayın Başkanım. Şimdi, oylama yapılmış. Bu oylamada bulunan bakanın yerine vekâleten oy sayılmış, oy kullanma hakkı olmayan oy pusulası göndermiş, kabul edilmiş. Yani gerçekten bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usul ve esaslarına hiç uymuyor. Çok teeddüp ettim. Çok yanlış bir iş yapılmıştır. Bu hususun nasıl düzeltileceği konusunun Türkiye Büyük Millet Meclisinde belki de bir usul tartışması açılmak suretiyle tezekkür edilmesinde büyük fayda görüyorum.

Arz ederim.

BAŞKAN – Sayın Vural, teşekkür ederim.

O pusulalar geldiğinde ben o belirttiğiniz pusulaları okumadım. Sadece, arkadaşların gelmiş olan o 178’in dışındaki tutanakların… Arkadaşlar imzayı reddettikleri için okudum ama Sayın Davudoğlu’na ve Sayın Vecdi Gönül’ün Mehmet Aydın’a ait olan pusulalarını, dikkat ederseniz -tutanaklara bakınız, buradaki şeyler vardı, ben onları- okumadım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, kullanılan oy sayısı 189, kabul 189. Soruyorum: 189’u kim saydı?

BAŞKAN – Sayın Vural…

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Külliyen geçersiz!

OKTAY VURAL (İzmir) – Yani nasıl olur böyle bir şey yahu?

BAŞKAN – Sayın Vural, sesinizi yükseltmenize gerek yok.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bunun tartışılacak yönü yok.

BAŞKAN – Ben şunu ifade ediyorum: Bakınız, ben o pusulaları daha sonra, o söylediğiniz iki pusulanın ikisini de okumadım. Arkadaşların sehven bir toplama hatası vardır, onu kabul ediyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, Sayın Zeki Ergezen’in de okumamışsınız.

RECEP KORAL (İstanbul) – Okudu Zeki Ergezen’i.

OKTAY VURAL (İzmir) – Tutanakta okumamışsınız ama geçmişsiniz. Bakın, tutanakta yok.

RECEP KORAL (İstanbul) – Okudu Zeki Ergezen’i.

OKTAY VURAL (İzmir) – Tutanakta yok. Bakın, tutanakta Sayın Cemil Çiçek Hayati Yazıcı’ya vekâleten var. Sayın Vecdi Gönül… Ertuğrul Günay’a vekâleten Sayın Arınç’ın var, Sayın Taner Yıldız’ın -Veysel Eroğlu göndermiş- var ama diğerleri tutanaklarda yok diyorum. Tutanaklardan okuyorum ben efendim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Bu oylama geçersiz.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bu oylamayı nasıl düzelteceğiz şimdi? Meclis Başkanlığı, bu tutanaklar doğrultusunda, tutanakların değiştirilmesi konusunda talepte bulunsun.

BAŞKAN – Gereken değerlendirmeyi yapacağız.

Teşekkür ederim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, o zaman oylamayı iptal etmek zorundasınız.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, bu konunun nasıl kararlaştırılacağı konusunun tezekkür edilmesini talep ediyorum.

BAŞKAN – Tamam efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, şimdi, 5 tane bakanın…

BAŞKAN – Ben o konuyla ilgili değerlemenin yapılacağını söyledim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Müsaade edin de gruplar o konuda görüşlerini söylesin.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, dün kâtip üyeler arasında muhalefet kanadını temsil eden bir üye yoktu. Buna itiraz edildi ancak Başkanlık makamı bunu önemsemedi. Belki de bugün gelinmiş olan bu noktanın nedeni de bu dün yaratılmış olan boşluktur.

BAŞKAN – Sayın Hacaloğlu, istirham ederim, lütfen. Bakınız, bakanlık yapmış, görevlerde bulunmuş bir insansınız. Lütfen, istirham ediyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Evet, buyur Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, vekâletle kullanılan oy sayısını hesaba kattığınız zaman, 184 toplantı sayısı yok. Dolayısıyla o oylamayı iptal etmeniz lazım.

RECEP KORAL (İstanbul) – 189…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, işte, “189 kabul” denilmiş, 5 ve 6 tanesi…

BAŞKAN – Var, var…

RECEP KORAL (İstanbul) – Karar yeter sayısından bahsediyoruz, karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Sayın Genç, var, toplantı yeter sayısı var.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, sonradan gelmiş. Sayın Başkan, böyle bir şey olur mu?

RECEP KORAL (İstanbul) – Saçma saçma konuşuyor!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, bakın, burada biraz önce 189 oydan bahsedildi.

BAŞKAN – Sayın Genç, Genel Kurul…

KAMER GENÇ (Tunceli) – 5-6 tane bakan vekâleten kullanmış.

BAŞKAN – Tamam, sözünüzü dinledim efendim. Tutanaklara bakarsınız.

Teşekkür ediyorum size.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama doğrusunu yapın yani!

BAŞKAN – Doğrusunu yapıyoruz, yapacağız.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Doğru değil! Böyle Başkanlık, böyle Başkan Vekilliği yapılmaz!

BAŞKAN – Buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Böyle olmaz ya!

BAŞKAN – Buyurun, yerinize geçin Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sen o makamda doğru dürüst görevini yap yahu!

BAŞKAN – Sayın Genç, siz de lütfen milletvekili görevinizi düzgün yapınız!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı yok, toplantı yeter sayısı yok. Nasıl oylamayı geçerli sayıyorsunuz?

BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Görevinizi düzgün yapınız, milletvekillerine saygısızlık yapmayınız.

BAŞKAN – Evet, Meclis araştırması açılmasına ilişkin bir önerge vardır, okutuyorum:

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur ve 21 milletvekilinin, Adli Tıp Kurumuna yönelik iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/376)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Bilirkişilik yapılanmasının sağlıklı ve hızlı işleyişinin sağlanabilmesi için son günlerde kamuoyunda büyük rahatsızlık yaratan Adli Tıp Kurumu'nda yaşanan gelişmeler ve ülkemizde bilirkişilik müessesesi konusunun Meclis çatısı altında detaylıca incelenebilmesi ve çözüm önerilerinin uzmanların fikrinin de alınması yoluyla ortaya konabilmesi için TBMM içtüzüğünün 104 ve 105. maddeleri ve Anayasanın 98. maddesi gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Nevingaye Erbatur                      (Adana)

2) Osman Kaptan                            (Antalya)

3) Çetin Soysal                                (İstanbul)

4) Mevlüt Coşkuner                        (Isparta)

5) Hulusi Güvel                               (Adana)

6) Tekin Bingöl                               (Ankara)

7) Atila Emek                                  (Antalya)

8) Ergün Aydoğan                           (Balıkesir)

9) Ali Rıza Öztürk                           (Mersin)

10) Birgen Keleş                             (İstanbul)

11) Mehmet Ali Özpolat                  (İstanbul)

12) Hüseyin Ünsal                          (Amasya)

13) Ali Rıza Ertemür                       (Denizli)

14) Ahmet Küçük                            (Çanakkale)

15) Şevket Köse                              (Adıyaman)

16) Ramazan Kerim Özkan             (Burdur)

17) Ensar Öğüt                                (Ardahan)

18) Yaşar Tüzün                              (Bilecik)

19) Hüsnü Çöllü                              (Antalya)

20) Tayfur Süner                             (Antalya)

21) Ali Koçal                                   (Zonguldak)

22) Ali Arslan                                 (Muğla)

Gerekçe:

Bilirkişilik yapılanmasının sağlıklı ve hızlı işleyişi hukuk sisteminin ayrılmaz bir parçasıdır. Adli Tıp hizmetleri de bilirkişilik hizmetlerinin en önemli kısmını oluşturmaktadır. Ülkemizde bu hizmet Adli Tıp Kurumu ve üniversitelerin ilgili birimleri tarafından sunulmaktadır. Ancak son günlerde kamuoyunda büyük rahatsızlık yaratan ve çokça tartışılan çeşitli davalarda Adli Tıp Kurumu'nun tutumu, kurumun işlerliğini tekrar tartışmaya açmıştır. Kurul'un liyakat ilkesi yerine kayırmacılığa dayanan bir tutumla kadrolaştığı ve uzmanlara sunacakları raporların içeriği konusunda baskı yapıldığı iddialarının ardından toplumda büyük rahatsızlık yaratan ve "Üzmez davası" olarak bilinen bir çocuk istismarı davasında Kurul'un mağdur hakkında "ruh sağlığı bozulmamıştır" yönünde rapor vermesinin ardından mağdurun tekrar Kurul'a sevk edildiği gün Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu üyesi ve Kurul'un tek çocuk psikiyatrı olan Doç. Dr. Ayten Erdoğan, Kurul'dan istifa etmiştir. Çeşitli yayın organlarına açıklamada bulunan Erdoğan, mağdur hakkında tekrardan "ruh sağlığı bozulmamıştır" yönünde görüş bildirmesi konusunda baskı gördüğünü belirtmiş ve Kurul'da birçok davada yanlış kararlar alındığını, Kurum'un siyasi kriterlerce yönetildiğini, kararların da baskı altında alındığını ifade etmiştir.

Açıktır ki adaletin uygun işleyebilmesi için Adli Tıp Kurumu'nun siyasi baskıdan uzak, liyakata uygun yönetilmesi şarttır. Ayrıca gelişmiş ülkeler seviyesinde insan haklarına uygun, çocuk haklarını gözeten bir adli tıp hizmetinin sunumu için Kurum'un liyakattan uzak uzmanlarca çalışması ya da diğer ülkelerde olduğu gibi adli tıp hizmetinin üniversiteler bünyesinde verilmesi gereklidir. Adli tıp hizmetinin sunumu esnasında, mağdurun yaşadığı travmanın tekrarlanmaması için uygun koşullarda muayene edilmesi gerekirken muayenelerin çoğu zaman insan haklarına aykırı bir biçimde gerçekleştirildiği de sıklıkla dile getirilen bir husustur.

Adli Tıp Uzmanları Derneği tarafından yayınlanan "Adli Tıp Hizmet Modeli ve İnsan Gücü Planlaması" adlı kitapta da değinildiği üzere, "mevcut durumda, ülkemizde kurumlar arası ilişkiler kazananı olmayan bir kavga ortamı görüntüsünde olup kurumlar arası ilişkiler kişilerin tutumuna bağlıdır. İnsan hakları çerçevesinde değerlendirilen mağdur, sanık ve hasta hakları açısından, kurumlar arası işbirliği ile bölgesel adli tıp yapılanmalarının güçlendirilmesi, dolayısıyla adli rapor sürecinin hızlandırılması ve niteliğinin artırılması gereklilikten öte bir zorunluluktur. Ülkemizdeki adli tıp uzmanı sayısı az değildir ancak üniversiteler yetkin olmakla birlikte adli tıp hizmetlerinin dışındadır. Bu aynı zamanda eğitimi de engellemektedir. Bilirkişilik hususundaki var olan merkeziyetçi yaklaşım anabilim dallarının gelişmesinin de önünü tıkamaktadır."

Adli tıp hizmetlerinin hızlı ve kaliteli sunumu için tüm kişi ve kuruluşlar üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir. Ayrıca Kurum'un siyasi baskı ve siyasi kadrolaşmadan uzak bir işleyişe geri dönmesi sağlanmalıdır.

Yukarıda özetlenen sebeplerle, Adli Tıp Kurumu'nda bilimsel uluslar arası güncel, genel kabul edilen muayene ve inceleme yöntemlerinden uzak, örneği bulunmayan AB tarafından da raporlarında eleştirilen yapılanma (İhtisas Kurulları ATK Genel kurulu) bir an önce tasfiye edilmeli, İhtisas Dairelerinde siyasi kadrolaşma ve liyakatten uzak yapılanma, çalışma ve muayene yöntemleri ve koşullarının, hasta hakları ve insan hakları çerçevesinde incelenebilmesi ve çözüm önerilerinin uzman görüşlerine de başvurularak tartışılabilmesi amacıyla bu araştırmanın açılmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263)(x)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Geçen birleşimde, tasarının 3’üncü maddesi üzerinde verilen yedi önergeden üç önergenin işlemi yapılmıştı. Şimdi, 3’üncü madde üzerinde kalan dört önergenin işlemi yapılacaktır.

Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 263 Sıra sayılı Kanun Tasarısının 3. maddesinin 1. bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Enis Tütüncü

Engin Altay

Ergün Aydoğan

 

Tekirdağ

Sinop

Balıkesir

 

Tayfur Süner

Ramazan Kerim Özkan

 

 

Antalya

Burdur

 

                             

(x) 263 S. Sayılı Basmayazı 12/05/2009 tarihli 88’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.

Madde 3- (1) Maliye Bakanlığınca yapılacak kullanım karşılığı temizleme ihalesinde, mayın temizleme süresi taşınmazların yükleniciye tesliminden itibaren 5 yılı, taşınmazların temizleme karşılığı tarımsal faaliyetlerde kullandırılması süresi ise, kabul işlemlerinin yapılmasından itibaren 22 yılı geçemez.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Tütüncü. (CHP sıralarından alkışlar)

ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Aslında, bu madde, dün de burada görüşüldü, gizli amacı ifşa eden bir madde. Diyeceksiniz ki yasanın gizli amacı olur mu? Ne yazık ki bu yasada bir gizli amaç ya da gizlenmiş bir amaç var ve bu 3’üncü maddeyle bu gizli amaç ifşa ediliyor. Neden böyle konuşuyorum? Bakınız, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu madde ne diyor, 3’üncü madde ne diyor: Kullanım karşılığı temizleme ihalesinden söz ediyor, kullanım karşılığı temizleme ihalesi. Peki, tasarının ismi nedir? Tasarının ismi “Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri.” İsim bu. Yani, burada “arazi kullanımı” ibaresi var mı? Yok. Peki, tasarının amaç ve kapsam maddesinde -ki, madde 1- arazi kullanımı karşılığında temizleme ihalesinden söz ediliyor mu? Yok, söz edilmiyor. Neden söz ediliyor amaç ve kapsam maddesinde? Mühimmatın temizlenmesi ve elde edilecek arazilerin tarımsal amaçlı kullanılması işlemlerinden söz ediliyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; işte bu 3’üncü madde öyle bir maddedir ki, mayın temizleme işinin öncelikle Maliye Bakanlığınca yaptırılması önerisinin altını boşaltıyor ve burada günlerdir dile getirdiğimiz endişelerin de ne kadar haklı olduğunu bir daha gösteriyor.

Öte yandan bu maddede gözden kaçırılan başka bir şey var Sayın Başkan, değerli milletvekilleri. Bu tasarı hukuken de çok önemli bazı sonuçlar doğuracak ama bu sonuçları itibarıyla da, hukuki sonuçları, olumsuzlukları itibarıyla da tasarıda herhangi bir şey yok.

Elimde Kamulaştırma Yasası’nın 22’nci maddesi var. Bakınız 22’nci madde ne diyor: “Kamulaştırılmış bir arazide kamu yararı kalkmış ise bu arazi öncelikle eski, yani asıl sahiplerine satılması için önerilir.” Bu durumda ne olacak? Topraklar temizlenecek, eski hâline getirilecek, eski maliklere, malikler ölmüş ise kanuni mirasçılarına sunulacak. “Üç ay içinde bedelini ödeyerek taşınmazını geri alabilirsin.” diyor Kamulaştırma Yasası’nın 22’nci maddesi. Ne olacak? Yasada bu konuda hiçbir şey yok. Sorunlar, sorunlar, sorunlar… Ve bu sorunlar nereye gidecek biliyor musunuz? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidecek. Bunu görüyorum. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidecek. Hiçbir şey yok, bu konularla ilgili hiçbir şey yok. Yani bir yasa çıkarılıyor -birçok yönlerden eksiklerini burada arkadaşlarımız dile getirdiler- ama olası hukuki olumsuz sonuçlarını, sorunlarını da tamamen göz ardı eden bir anlayışla hazırlanmış. Yani böyle bir şey olur mu? Bunlar yok. Ne var? Mayın temizleme işinin nasıl ve kime verileceği, kime ihale edileceği var.

Sayın milletvekilleri, tasarı bu hâliyle neye benziyor biliyor musunuz? Hani bazı kamu ihalelerinde işin niteliğine göre değil de işin verileceği yükleniciye göre hazırlanması gereken şartnameler var ya işte ona benziyor. Bu doğru değil, hukuka aykırıdır. Danıştayın bozma kararı önümüzde. Yani hukukun üstünlüğünün her aşamada, özellikle bu kutsal çatı altında savunulmasını dile getiren biz milletvekilleri bu konuda neden sessiz kalıyoruz? Muhalefetin çığlıklarına, bu konuda Danıştayın kararı önümüzde olmasına rağmen, neden kulaklarımızı tıkıyoruz? Anlamak mümkün değil. Ayrıca, insanımızın tarihsel miras hakkına aykırı, hukukuna aykırı ve siyasi etik kurallarına aykırı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim, tamamlayınız konuşmanızı.

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) – Ülkenin en stratejik bir yöresinde 500 kilometre küsur uzunluğundaki bir dar sınır arazisini çok büyük bir olasılıkla, işte bu 3’üncü maddeden açıkça görüldüğü gibi -3’üncü madde onun için bu tasarının asıl amacının ifşa maddesidir- yabancı bir şirkete vereceğiz ve çok yazık olacak. Bunun vebali altında ezileceğiz, ezileceksiniz.

Bu duygu ve düşüncelerle, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; lütfen yol yakınken bu tasarıyı tekrar çekelim -şimdiye kadar dile getirilmemiş bazı konuları da dile getirdim- hukuki sonuçları itibarıyla da gereken birtakım yeni düzenlemeleri bu yasada yapalım.

Teşekkür ederim, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi…

III.- Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Evet, önergenin oylamasından önce bir yoklama talebi vardır.

Talepte bulunan milletvekillerini tespit edeceğim: Sayın Anadol, Sayın Bingöl, Sayın Mengü, Sayın Coşkuner, Sayın Çöllü, Sayın Arifağaoğlu, Sayın Susam, Sayın Diren, Sayın Seçer, Sayın Köktürk, Sayın Keleş, Sayın Ağyüz, Sayın Aydoğan, Sayın Kulkuloğlu, Sayın Hacaloğlu, Sayın Oksal, Sayın Sönmez, Sayın Arslan, Sayın Koç, Sayın Ünlütepe.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, yoklama için üç dakika süre veriyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, pusula gönderen arkadaşlar lütfen ayrılmasınlar efendim.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 14.55

 

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.08

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER : Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)

 

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 92’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III.- Y O K L A M A

BAŞKAN – İstem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi tekrar yoklama yapacağım ve toplantı yeter sayısını arayacağım.

Üç dakikalık süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Evet, sayın milletvekilleri, pusula gönderen arkadaşları okutuyorum, Genel Kurulda olup olmadıklarını arayacağım:

İdris Naim Şahin? Burada.

Mehmet Yüksel? Burada.

Selma Aliye Kavaf? Sayın Bakan burada.

Mehmet Şimşek? Sayın Bakan burada.

Akif Gülle? Burada.

Ömer Çelik? Burada.

Zeki Ergezen? Burada.

Vecdi Gönül? Burada.

Cemal Öztaylan? Burada.

Haydar Kemal Kurt? Burada.

Toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263) (Devam)

BAŞKAN – Sayın Enis Tütüncü ve arkadaşlarının önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Önerge kabul edilmemiştir.

263 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

3’üncü maddedeki diğer önergelerin işlemini gerçekleştireceğiz.

Sıradaki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 263 sıra sayılı yasa tasarısının üçüncü maddesinde geçen (5 yılı) (4 yıl) olarak ve (44 yılı) (5 yıl) olarak değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                              Kamer Genç

                                                                                                                  Tunceli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Genç, buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 263 sıra sayılı yasanın 3’üncü maddesiyle ilgili verdiğim önergem üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Önergem şu: Burada, bu mayınların beş yılda temizleneceğine ilişkin yılın dört yıl ve burayı temizleyen kişiye de burayı kırk dört yıllığına değil de beş yıllığına kiraya verelim diyoruz. Yani bu hâliyle kırk dokuz yıl oluyor, benim verdiğim önergeye göre de dokuz yıla geliyor.

Biliyorsunuz, yurdumuzun çok önemli bölgesinde, bir sınır bölgesinde çok verimli arazilerin olduğu bu yerlerin getirip de uzun süre devletin hüküm ve tasarrufu dışındaki bir kişilere verilmesi… Ki, burada yapılan konuşmalarda bunun bir yabancı devlete verileceği konusunda da Hükûmetin bir karşı görüşü de olmadığına göre, demek ki, bu yabancı bir şirkete verilecek. Bu yabancı şirket kırk dokuz yılda burayı istediği… Eğer arkasında çok güçlü bir devlet varsa bu toprakları âdeta bize iade edilemeyecek birtakım tasarruflarda bulunacak. Yer altında, yer üstünde çok ciddi yatırımlar yapacak, teknolojinin geliştirdiği olanaklarla bunları belki kırk dört yıl sonra Türkiye’nin geri alması imkânsızlaşacağından verdiğimiz önergede bunun dört yıl, yani dört yıl içinde temizlesin, beş yıl da alsın kullansın dedik.

Değerli milletvekilleri, tabii, dün burada yaptığım bir konuşmada ben özellikle Manisa’nın Turgutlu ilçesinde bir Çal Dağı diye bir dağ var. Bu dağda yabancı İngiliz şirketine nikel aramakla ilgili de büyük bir imtiyaz verildiğini ve bu imtiyazın oradaki hayatı, Gediz Ovası’nı yaşanmaz hâle getirdiğini, orada İngiliz şirketine çok büyük avantajlar sağlandığını, bunu… Beni davet etmişlerdi, eski bir sosyal demokrat arkadaşın Turgutlu’da bir çevrecilerin düzenlediği bir yürüyüşe beni de davet etmişlerdi. Ben de Turgutlu’ya gittim, gerçekten 5 binin üzerinde bir vatandaş kitlesi Turgutlu Meydanı’nda gezdik.

Şimdi, dün bölgenin milletvekili Bülent Bey çıktı bana dedi ki: “Efendim, ben…” Ben burada konuşmamda dedim ki, efendim, benim orada edindiğim bilgiye göre Turgutlu Belediye Başkanı diyor ki: “Efendim, biz burayı vermiyorduk Çevre Bakanımıza ama İngiliz bakanı bastırdı, efendim İngiliz Büyükelçisi bastırdı, bir de İngiliz şirketi bastırdı ve Bakanımız da mecburen imzaladı.” dedi. Bunun üzerine Bülent Bey çıktı dedi ki: “Tamamen yalandır, iftiradır.” Ben de dedim yani: “Siz Türkiye Cumhuriyeti devletinin bakanları mısınız yoksa İngiliz bakanları mısınız?” Türkiye Cumhuriyeti devletinin bakanları Türk milletinin menfaatini korur. Şimdi, kendisi dedi ki: “Ben Turgutlu Belediye Başkanını aradım, ‘Ben Kamer Genç’le görüşmedim.’ dedi.” Ben görüştü demedim ki.

Bakın, şu Turgutlu’da çıkan Yankı gazetesi. Burada Belediye Başkanı Serhat Orhan, TUTSO Meclisinde, konuğu oldu ve topluluğunda, Çal Dağı madeni konuşuldu. Bakın, burada ne diyor Belediye Başkanı: “Ben bu anlatılanları Bakanın ağzıyla anlatıyorum. Sayın Bakanımız hem şirket hem İngiliz Büyükelçiliği ve hem de İngiltere Hükûmeti tarafından sıkıştırılmaya başlandı ve imzaladı.” İşte, bu. Bu Turgutlu’da çıkan gazete. Bunu Turgutlu Belediye Başkanı tekzip etmiş mi? Etmemiş. Burada Bülent Bey diyor ki, Bülent Arınç: “Belediye Başkanına söyledim, tazminat açsın.” Yahu, beni tazminatla ürkütemezsiniz. Ben, zaten şimdiye kadar size epey para ödedim. Bundan sonra birkaç kuruş daha öderiz, ne olacak?

Ayrıca, ben diyorum ki, bu madenin verilmesi için birilerine tabii ki… Biliyorsunuz, işte, yurt toprakları aslında satılmaz ama menfaat şebekeleri var. Bu menfaat şebekelerine arada üç beş milyon dolar gitmiş diyorum. Yine, Bülent Bey diyor ki: “Efendim, Kamer Genç diyor ki: ‘Beş on milyon dolar dağıtılmış olabilir ama eğer…’ Kamer Genç kimi itham ediyor? Bilirkişileri mi, hâkimleri mi şey ediyor?”

Yani, değerli milletvekilleri, bir bakanlık makamına oturan bir kişi olayları bu kadar istiskal edebilir mi? Benim hâkimlerin, bilirkişilerin rüşvet aldığı konusunda ne doğrudan doğruya ne dolaylı bir söylemim yok ki.

Şimdi, yani “Efendim, hemen bilirkişilere ve hâkimlere de ihbar ediyorum. Gelsin, Kamer Genç hakkında tazminat davası açsın.” diyor. Yahu, açsın… Açsın arkadaş…

Şimdi, bak, ben sana soruyorum Bülent Bey: Sen, bu Çal Dağı madenine karşı mısın, değil misin? Orada, Gediz Ovası’nda…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

KAMER GENÇ (Devamla) – Evet.

…Çal Dağı’nda 300 bin çam ağacı kesiliyor. Orası bir çöle dönüyor. Sen buna karşı mısın, değil misin? O zaman çık burada… Karşıysan benimle beraber niye gelip yürümedin?

Bak, sen geçenlerde bir seçimde çıktın Tunceli’ye gittin, ben o zaman milletvekili değildim. “Kamer Genç gelmedi.” dedin. Oraya niye gittiğini de biliyorum. Ama peki burada çıkıp da… Türkiye Cumhuriyeti devletinin, Hükûmetinin bakanı sıfatıyla buraya çıkan kişiler bu kadar gerçekleri inkâr ederse ben bunların hangi sözüne güveneceğim arkadaşlar? Hangi sözüne güveneceğim yahu? Bir defa hükûmet etmenin bir sorumluluğu vardır. Siyaset adamının sözüne güvenilir insan olması lazım. Çıkıyor, burada “Ben Belediye Başkanıyla konuştum, Kamer Genç’le görüşmemiş.” diyor. E, görüşmedi. O da gelip bizimle yürümedi. Benim söylediğim laf da bu değil ki. Yalnız Belediye Meclisinde demişim. Hâlbuki TUTSO Meclisinde, TUTSO’da, yani Turgutlu’daki Belediye Meclisinde konuşmuş.

Değerli milletvekilleri, ben, buraya gerçekleri getiriyorum ama birileri, bu gerçekleri bile bile, bizi işte böyle tazminatlarla, korkularla sindirmeye çalışıyor. Ben sinmem, onu bilesiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMER GENÇ (Devamla) – Evet, önergemin mahiyeti budur efendim.

Karar yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Genç’in önergesini oylarınıza sunup karar yeter sayısını arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

263 sıra sayılı kanun tasarısının 3 üncü maddesinde geçen “5” ibaresinin “7” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                              Turan Kıratlı

                                                                                                                Kırıkkale

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Gerekçe…

BAŞKAN – Sayın Kıratlı, gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: İbarenin değiştirilerek, uygulama açısından en uygun süreye ulaşılması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

263 sıra sayılı kanun tasarısının 3 üncü maddesinde geçen “5” ibaresinin “8” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                      Mehmet Müezzinoğlu

                                                                                                                 İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılamıyoruz efendim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Karar yeter sayısı istiyoruz.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Uygulama açısından teklif edilen sürenin uygun olacağı düşünülmüştür.

BAŞKAN – Evet, önergeyi oylarınıza sunup karar yeter sayısını arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 15.23

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 15.32

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)

 

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 92’nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

263 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 3’üncü maddesi üzerinde verilen, İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Müezzinoğlu’nun önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Kanun tasarısının görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Sayın milletvekilleri, 3’üncü maddenin oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasına dair bir önerge vardır.

Önergeyi okutup imza sahiplerini arayacağım:

Sayın Anadol? Burada.

Sayın Mengü? Burada.

Sayın Bingöl? Burada.

Sayın Susam?

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Ben…

BAŞKAN – Sayın Özkan takabbül ediyor.

Sayın Coşkuner? Burada.

Sayın Diren? Burada.

Sayın Arifağaoğlu? Burada.

Sayın Çöllü? Burada.

Sayın Seçer? Burada.

Sayın Köktürk?

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Yerine efendim.

BAŞKAN – Sayın Akıncı, yerine kabul ediyor.

Sayın Tütüncü? Burada.

Sayın Keleş? Burada.

Sayın Ağyüz? Burada.

Sayın Oksal? Burada.

Sayın Paçarız? Burada.

Sayın Sönmez? Burada.

Sayın Hacaloğlu? Burada.

Sayın Kulkuloğlu? Burada.

Sayın Aydoğan? Burada.

Sayın Koç? Burada.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için üç dakika süre veriyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Evet, pusula gönderen milletvekili arkadaşlarımın isimlerini okutuyorum:

Hüseyin Çelik? Burada.

İdris Naim Şahin? Burada.

Hasan Sönmez? Burada.

Recep Koral? Burada.

Akif Gülle? Burada.

Ülkü Güney? Burada.

Ömer Çelik? Burada.

Zeki Ergezen? Burada.

Vecdi Gönül? Burada.

Mehmet Aydın’a vekâleten Vecdi Gönül? Burada.

Selma Aliye Kavaf? Burada.

Faruk Nafız Özak’a vekâleten Selma Aliye Kavaf? Burada.

Recep Akdağ’a vekâleten Mehmet Mehdi Eker? Burada.

Sayın milletvekilleri, 263 sıra sayılı Tasarı’nın 3’üncü maddesinin açık oylama sonucunu arz ediyorum:

Kullanılan oy sayısı: 192

Kabul: 192 (*)

4’üncü maddeyi okutuyorum:

İhalenin yapılamaması

MADDE 4- (1) Mayın temizleme işi ve ihalesi ile ilgili olarak Maliye Bakanlığınca 4734 sayılı Kanun hükümlerine tabi olunmaksızın danışmanlık hizmeti alınabilir.

BAŞKAN – Madde üzerinde ilk söz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’a aittir.

Sayın Soysal, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kara mayınlarının hem Türkiye’de hem dünyada temizlenmesi elbette daha barışçı bir dünya açısından son derece önemlidir. 2007 sonu itibarıyla Türkiye'nin stoklarında 2 milyon 616 bin 770 mayın bulunduğu belirtilmektedir.

Hepimiz biliyoruz ki mayın bir risk anlamına geliyor. Mayın patlaması nedeniyle ülkemizde ve dünyada pek çok insan yaşamını kaybetmekte ya da sakat kalmaktadır. Türkiye’de bu konuda oluşturulmuş sağlıklı bir veri tabanı ne yazık ki bulunmamaktadır. Bu nedenle Türkiye’de mayın kurbanı sayısı bilinmiyor. Elimizdeki rakamlara göre, 2007’de 257 antipersonel mayın kurbanı olduğunu, 53’ünün ölü, 204’ünün yaralı olduğunu biliyoruz ancak bunlardan kaçının sivil, kaçının köy korucusu, kaçının asker olduğu bilinmemektedir. Bu nedenle, sağlıklı bir veri tabanı oluşturulması için konuyla ilgili bakanların koordineli bir çalışma yapması ve bilgilerin tek merkezde toplanmasını sağlayacak bir sistemin oluşturulması, imzaladığımız sözleşmenin gereğidir.

Mayın patlaması sonucu sakat kalanlar, maalesef, sosyal ve ekonomik haklar açısından son derece içler acısı durumdadır. Türkiye’de sakatlar, eğitim, sağlık, sosyal ve kamu hizmetlerine erişim konusunda önemli sıkıntılar yaşamaktadır. Mayından etkilenmiş bölgelerde fiziksel destek sağlama kapasitesi çok sınırlı ve çok mağdur olduğu için bu hizmete ulaşılamıyor ve destek ihtiyacı ne yazık ki karşılanamıyor, hatta, bir rehabilitasyon merkezi bile bulunmuyor.

Değerli arkadaşlarım, bugüne kadar, mayından zarar görenlerin yaşamlarını idame ettirmelerini kolaylaştıracak hiçbir çözüm belirlenmemiştir. Mayın patlaması nedeniyle hayatını yitirenlerin ailelerine yardım edilmediği gibi sakat kalanlara dönük de yeterince bir sosyal güvenlik anlayışı geliştirilememiştir. Ottawa Anlaşması’nın gereği, mayın patlamasından sağ olarak kurtulanların ihtiyaçlarının giderilmesi ve haklarının yasal güvence altına alınması için derhâl harekete geçilmesi gerekmektedir. Ayrıca, acilen mayın merkezleri kurulması için de adım atılmalıdır.

Mayınsız Bir Dünyaya Doğru 2008 Raporu’na göre Türkiye, stoklarındaki mayınların imhasını tamamlamayan üç ülkeden biridir. Türkiye, imzaladığı ve taraf olduğu bu uluslararası sözleşmenin gereğini yerine getirmek durumundadır. Ancak, kara mayınlarının temizlenmesini öncelikle barışçıl ve insani açıdan zorunluluk olarak görmekteyiz. Ottawa Sözleşmesi’nin gereği yapılmalı, tüm kara mayınları en kısa zamanda temizlenmelidir. Mayınların temizlenmesine ilişkin takvimin hâlâ yapılamamasını büyük bir eksiklik olarak görmekteyiz.

Değerli arkadaşlarım, bu tasarı, yargı tarafından iptal edilen tasarıyla aynı. Burada görülüyor ki aslında, Ottawa’nın gereğini yerine getirmemek için bu yasa tekrar gündeme getiriliyor aynı şekilde. Danıştayın verdiği iptal kararında, mayınlı arazinin temizlenmesi ve temizlenen arazinin tarımsal amaçla kullanılması, aynı ihale içinde, hukuken ve işin niteliği icabı mümkün bulunmamaktadır. Danıştayın verdiği iptal kararına rağmen ısrarla aynı düzenlemeleri getirmek, kara mayınlarının temizlenmesinin istenmediği, hatta, temizlenecek tarım alanlarının da bölge çiftçisinin ekonomik ve sosyal kalkınmasına sunulmak istenmediği anlamına geliyor.

Söz konusu düzenlemeyle Şırnak’ta 16 bin, Mardin’de 49 bin, Şanlıurfa’da 57 bin, Gaziantep’te 15 bin, Kilis’te 11 bin, Hatay’da 34 bin olmak üzere toplam 185 bin dekar alan tarıma açılabilme şansına erişecek.

Tüm bu illerimizi yakinen ilgilendiren nitelikli tarım alanlarının oluşmasını sağlayan, Türk tarımına önemli katkılar sunabilecek ve bölgedeki istihdam ve sosyal proje ile önemli adımların atılmasını sağlayabilecek bir proje iken, yine bu bölgede birlikler kurularak, bölge insanını çiftçiliğe teşvik eder hâle getirerek, bizzat bölge insanının ve yatırımcısının bölgede daha aktif organik tarım yapmasını planlayarak sağlamak mümkün iken, ısrarlı bir şekilde hiçbir ön çalışma yapmadan, maliyetler belirlenmeden, kolaycı bir yöntemle, baştan savmacı bir anlayışla yap-işlet-devret modelini öne çıkarmak büyük bir gayriciddiliktir.

Henüz Maliye Bakanlığı mayın temizlenmesi ile ilgili bir maliyet dahi oluşturabilmiş değildir. Sorulara verilen yanıtlarda 2 ila 15 dolar arası bir rakam verilmesi bile bu işe ne kadar gayriciddi yaklaşıldığının göstergesidir. Aradaki fark 2 ila 15 dolar arası, neredeyse 10 katı. Ve Genelkurmayın bu konuda yapabilecekleri göz önüne alınarak mutlaka değerlendirilmek durumundadır.

Değerli arkadaşlarım, direkt veya dolaylı olarak, buralarda uluslararası sermayeye dönük bir politika oluşturulması büyük bir ihanettir. Bunu tarih asla affetmez. Tarihimiz nice ihanetlerle doludur, ki bu ihanetler asla sorgusuz kalmaz.

Sayın Maliye Bakanı dün toprak reformunun verimliliği artırmayacağını ifade etti; bir bölge insanı olarak bölgeden ne kadar uzak kaldığını, bölgeyi kavrayamadığını, bölgedeki çiftçilerin sorunlarını bilmediğini bir kez daha gözler önüne serdi. Bugün Güneydoğu’da tarımı bitiren, çiftçiyi perişan eden, uygulamalarınız ve sizin politikalarınızdır. Hayvancılığın yok edildiği, çiftçilerimizin ağır maliyetler altında zor bir süreç yaşadığı gözler önündedir. Gelişmiş sanayi toplumlarında bile özel sübvanse uygulanırken, alabildiğine teşvikler verilirken, tarım ülkesi olan Türkiye, tarımı ne yazık ki yok eder hâle geldi.

Değerli arkadaşlarım, örneğin Mardin’de, Urfa’da çiftçilerimiz çok zor durumda. Bölge çiftçisinin yüzde 80’inin TEDAŞ’a çok yüksek miktarda borcu var. Bu bölgedeki çiftçilerimiz tüm topraklarını satsalar dahi TEDAŞ’a olan borçlarını ödeyemeyecek durumdadır. Bu kadar büyük sorunlarla karşı karşıya olan çiftçilerimiz haciz ve ipotek tehdidi altında üretim yapma çabası içindedir. Güneydoğu’da tarımla ilgili Maliye Bakanlığı olarak ne yapılacağına dair bugüne kadar hiçbir çaba sarf edilmemiştir. Enerji fiyatlarından dahi haberleri olmadığını düşünüyorum. Bölgede daha verimli, daha üretken, tarımın gelişimine dayalı ciddi projeler üzerinde çalışmamız, hatta GAP’ı bile hayata geçirmek için önündeki engelleri kaldırmamız gerekiyor.

Değerli arkadaşlarım, bir gerçeği görmemiz gerekiyor: 877 kilometrelik sınırımız boyunca kara mayınlarının temizlenmesi ve bu toprakların işletilmesi Türk tarımına son derece önemli katkılar sunacaktır. Yine aynı şekilde Güneydoğu’daki çiftçimize istihdam katkıları sağlayacaktır. Ancak 185 bin dekarlık alanın temizlenmesi işini toprakların işletilmesinden ayrı tutmak zorundayız. Ülkemize hiçbir katma değer getirmeyecek olan, güvenlik açısından hassasiyetle bakmamız gereken bölgenin birtakım konsorsiyumlara verilmesi yurdum insanına yapılacak en büyük haksızlıktır.

Bu yasanın iptal edilen yasayla aynı çerçevede getirilmesi bu yasanın geçmemesi anlamına gelmektedir. Bu arazilerin mayınlardan temizlenmesi farklı, işletilmesi daha farklı bir olaydır. 185 bin dekarlık alanın işletilmesinin bir şirkete verilmesi son derece sancı ve sıkıntı yaratır, ayrıca güvenlik açısından da kaygı vericidir.

Buralarda toprakların kullanımını bu tasarıdan ayırarak bölge insanının gerek kişisel gerek ticari gelişimine katkı sunarak feodal dokuyu ortadan kaldıran, ziraat odaları ve birlikleriyle iş birliği yaparak çiftçiyi geliştiren, tarımı geliştiren, teknolojiden yararlanan eğitimli çiftçiler oluşturan, insanın gelişimine dayalı bir anlayış içerisinde Güneydoğu Kalkınma Projesi çalışmalarının başlatılması gerekiyor ve bir an önce GAP’ın önündeki engeller kaldırılarak Türk tarımını daha etkin hâle getirebilecek büyük projelere kafa yormalıyız. Yap-işlet-devret gibi kolaycı, rantabl olmayan, sadece birilerine rant sağlayan anlayışı kesinlikle ortadan kaldırmalıyız.

Değerli milletvekilleri, burada bu alanların gerçekten mayından temizlenmesini istiyor isek, güvenliğimiz, bölgemizin hassasiyeti ve endişeler ortadan kaldırılarak yapılmalıdır. Bölgenin sosyoekonomik yapısı, işsizlik, göç, güvenlik gibi konular değerlendirilmeli ve bu alanlarda sadece temizleme işlemlerinin yapılması gerekmektedir. Öncelikle kullanım hakkı ve temizleme işinin birbirinden ayrılması gerekmektedir. Maliyetlerde oluşturulan rakamlara gelince, 2 ile 15 dolar arasında fiyatlardan bahsedildiği gibi dün Sayın Bakan, on dört firmanın teklif verdiğini, bu tekliflerden en azının 530 trilyon, en yükseğinin ise 2 katrilyon 289 trilyon olduğunu söyledi. Bu, rakamların bile birbirinden ne kadar uçuk ve ne kadar birbirinden farklı olduğunu gösteriyor. Doğru bir fizibilite yapılmadan bu işin olmayacağını görmemiz gerekiyor. Bu işe daha ciddiyetle yaklaşmamız gerekiyor ve bununla ilgili de gerekirse 2009 bütçesinden ödenek ayrılabilir.

Hiçbir fizibilite yapmadan, maliyetler belirlenmeden yap-işlet-devret kolaycılığı içerisinde bu toprakların kullanımını uluslararası sermayeye veremezsiniz. Ottawa Anlaşması’nın gereğini yapalım, aksi takdirde Sevr’e imza atanlardan hiçbir farkınız kalmaz. İşgal güçleri topla tüfekle işgal ettiler, siz de şimdi karşılığı olmayan dolarla ülke topraklarını peşkeş çektirmeye onay vermeyin, yazık olur. Tarih sizi asla affetmez.

Değerli arkadaşlarım “minaremiz süngümüz, kubbeler miğferimiz, camiler kışlamız, müminler askerimiz.” diyen anlayışa ithaf etmek istediğim bir şey var:

 “Bastığın yeri toprak diyerek geçme, tanı,

Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.

Sen şehit oğlusun, incitme yazıktır atanı,

Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.”

Değerli arkadaşlarım, bunlar her biri bir vatan toprağıdır. Bu topraklarda şehitlerimiz, bu topraklarda… Uluslararası sermayeye peşkeş çekilmek adına bu toprakları yok sayamayız. Bu toprakları bu noktada tutar isek Sevr’in altına imza atanlardan hiçbir farkımız kalmaz. Bu İstiklal Marşı’yla bunun dizeleri kolay yazılmadı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz, tamamlayınız konuşmanızı.

ÇETİN SOYSAL (Devamla) – Ve burada ben inanıyorum ki Türkiye Büyük Millet Meclisimiz iradesini kullanacaktır ve Türkiye'nin uluslararası sermaye tarafından işgal edilmesini, dolara, paraya pula tenezzül etmeden, kendi gücüyle oraları temizleme gücüne sahip olacağını gösterecektir. Meclis bu anlamda özgür iradesini kullanmalıdır, ikna odalarından vazgeçilmelidir. Meclisin üzerine ipotek konulmamalıdır. İstiklal Marşı’mızın gereğini bu Meclis mutlaka yapmalıdır.

Hepinize saygılarımı ve sevgilerimi sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Koltuklar boş…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Mayın kaçakları…

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Gaziantep Milletvekili Sayın Hasan Özdemir.

Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 263 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasında Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 4’üncü maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Antipersonel kara mayınlarının yasaklanmasını içeren Ottawa Anlaşması ve Türkiye’nin bu anlaşmaya taraf olma süreci hem Türkiye’nin uluslararası itibarı ve güvenilirliği hem de insancıl nedenlerle desteklediğimiz bir süreçtir. Ancak bu noktada bizim karşı olduğumuz, tasarının gerekçe bölümünde sadece Ottawa Anlaşması’nın bir gereği olarak bu tasarının hazırlanmış olduğunun ifade edilmesidir. Ottawa Anlaşması’na atıfta bulunulması doğrudur ama eksiktir. Türkiye, ekonomik ve sosyal nedenlerle de bu mayınların temizleme işini değerlendirmeli, Meclisimiz de çalışmalarını bu üç gerekçeyle sürdürmelidir.

Değerli milletvekilleri, AKP zihniyeti bu tasarıyla mayın temizleme işini Türk Silahlı Kuvvetlerinden alarak sanki söz konusu arazileri kırk dört yıllığına aynı yabancı şirkete vermek suretiyle peşkeş çekilmesine olanak sağlamaktadır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu iş için gerekli uzman personeli ile teknik imkân ve kabiliyetleri mevcuttur. Bilindiği gibi Türk Silahlı Kuvvetleri 1998 yılından beri 17 bin adet mayın temizlemiştir. Bunun dışında Bosna, Kosova, Afganistan gibi bölgelerde de bu görevlerini başarıyla yürütmektedirler.

Türk Silahlı Kuvvetlerinden bu işi alarak, İçişleri Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığını devre dışı bırakarak, bu işten habersiz Maliye Bakanlığının açacağı ihaleyle verilmek istenmesi AKP’nin “sat kurtul”cu zihniyetinin bir yansımasıdır.

Değerli milletvekilleri, farz edelim ki Türk Silahlı Kuvvetlerinin elinde bu iş için gerekli araç ve gereç yok. O zaman tasarının gerekçe bölümünde ısrarla vurgulanan Ottawa Sözleşmesi’nin 6’ncı maddesinin birinci fıkrasına hepimiz birlikte bakalım. Aynen şöyle deniyor: “Taraf Devletlerin her biri bu Sözleşmeye göre yükümlülüklerini yerine getirirken, mümkün olan durumlarda, diğer Taraf Devletlerden imkânlar dahilinde yardım isteme ve alma hakkına sahiptir.” Türk Silahlı Kuvvetlerinin olası ihtiyacı olması durumunda da bu çerçevede yardım talep edilmesi bir haktır.

Peki, şimdi, AKP Hükûmeti mayın temizleme ve temizlenen arazileri kırk dört yıllığına -bu hakkı- yabancı şirketlere vererek ne amaçlamaktadır? Bu da oldu diyelim. Bilinmesinde yarar vardır ki Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail hâlen bu sözleşmelere taraf değildir.

Değerli milletvekilleri, mayınlardan temizlenecek olan bu bölgenin tarımsal faaliyetlerde bulunması, bölge gerçekleriyle dikkate alındığında en akıllı seçim olacaktır. Bu konuda, partimizin çok değerli milletvekilleri çok önemli değerlendirmelerde bulunmuşlardır. Ben de bu konuda mayın temizlenecek sınır ilimiz olan Gaziantep’in bir milletvekili olarak, oradaki vatandaşlarımızın düşüncelerini ve beklentilerini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, öncelikle belirtmem gerekir ki mayınlanmadan evvel de kendilerinin olan ve güvenlik nedeniyle yüce devletimize verilen bu arazilerin o bölgedeki topraksız ve az topraklı çiftçilere dağıtılmasında yarar vardır. Dağıtım yetkisi ve görevi bölge valilikleri ve TİGEM yetkililerinin katılacağı bir kurul tarafından rahatlıkla yapılabilir; ayrıca, arazilerde neyin ekilip biçileceğine de bunlar karar verebilirler. Böylece, bölgede yaşayan pek çok aile toprak sahibi yapılırken, üretilen ürünler için de daha üretim aşamasında etkin bir pazarlama ve dış politikası belirlenmiş olacaktır.

205 bin dönüm toplam alanın Gaziantep Barak bölgesindeki kısmı ise 15 bin dönümdür. Özellikle Barak ilçemiz sınırlarında kalan alanın ekonomik kalkınma için önemi çok büyüktür. Mayından temizlenecek olan arazinin Barak Sulama Projesi kapsamına da alınması Gaziantep ve özellikle Karkamış ekonomisi için bir lokomotif olacaktır. Öte yandan, sağlayacağı iş alanları nedeniyle de, bölge halkının ekonomik, sosyolojik ve kültürel durumlarına da büyük bir katkı sağlayacaktır.

Değerli milletvekilleri, Gaziantep, göç hareketinin en yoğun gözlendiği illerden birisidir. Hem dışarıdan göç hem de il sınırları içinde kırsaldan gelen göç Gaziantep’in nüfus yapısında sürekli bir değişime neden olmaktadır. Şimdi topraksız ve az topraklı ailelere verilecek bu araziler, her şeyden önce, kırdan kente göçün bir nebze önünü kesecektir.

Öte yandan, bu arazilerin Gaziantep halkına verilmesinin olumlu yönde psikolojik etkileri de olacaktır. Mayınlı arazilerde insanlar çocuklarını kaybettiler, sakat kaldılar, yani mayının bedelini en fazla o sınır bölgesindeki iller ödediler. Bu topraklar o insanların hakkıdır. İnsanların mutluluğu, refahı ve özgüveni mayınlı arazilerin geleceğine bağlıdır.

Gaziantep halkı bu arazilerin yabancı bir firmanın kullanımına verilmesini endişe içerisinde olduğunu gözlemektedir. Bu endişeyi giderecek olan da bu tasarıya olumsuz oy verecek sayın AKP milletvekilleri, sizlersiniz. Gaziantep insanının, mayınlı arazinin söz konusu olduğu diğer bölge insanlarının gözü kulağı Türkiye Büyük Millet Meclisindedir. İktidar, varlık sebebinin yabancı dostları değil, Türk halkı olduğunu sürekli hatırlamalıdır.

Tasarının bu hâliyle kabul edilemez olduğunu ve ret oyu vereceğimizi bildirir, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, bu Mecliste kimse yok! Sadece oylamaya mı gelecek arkadaşlar efendim? Olur mu öyle şey!

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Siz de yoksunuz!

BAŞKAN – AK PARTİ  Grubu adına Giresun Milletvekili Sayın Nurettin Canikli, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Dinledikleri zaman etkilenirler diye düşünüyorlar! Ayar bozulur! Dün ayar vermişler, ayar bozulur diye korkuyorlar!

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Vekilleri salondan kim çıkarıyor? Kimler çıkardı “dinlemeyin” diye?

AK PARTİ GRUBU ADINA NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Boş koltuklara dön Sayın Başkan! Boş koltuklara bak, bize bakma!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Görüşülmekte olan tasarının 4’üncü maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – O konuşuncaya kadar da biz çıkalım. Protesto ediyoruz!

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Sen boş koltuklara konuş, biz de çıkıyoruz! (AK PARTİ sıralarından “güle güle” sesleri)

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, aşağı yukarı geçen haftadan bu yana bu tasarının görüşmelerini sürdürüyoruz.

GÖKHAN DURGUN (Hatay) – Siz de boş koltuklara konuşun, biz de çıkıyoruz.

(CHP ve MHP milletvekilleri Genel Kurul Salonu’ndan ayrıldılar)

ALİ GÜNER (Iğdır) – Gidin de gelmeyin!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Elbette çok şey söylendi, çok şey konuşuldu. Aslında teknik açıdan, siyasi açıdan, sosyolojik açıdan konuyla ilgili söylenmemiş hiçbir şey kalmadı. Bu değerlendirmeler yapılırken elbette katıldığımız değerlendirmeler oldu, ama bir bölümünün de gerçeği yansıtmadığını, son derece subjektif yorumlar ve görüşler içerdiğini de belirtmem gerekiyor.

Değerli arkadaşlar, çok fazla ayrıntıya girmeden konuyu netleştirmemiz lazım. Yani o kadar çok, Sevr Anlaşması’ndan tutun da bağımsızlığa kadar, ülkenin siyasi egemenliğinin sorgulanmasına kadar birçok şey tartışıldı ve elbette bu kadar yoğun bir dezenformasyon bombardımanı sonucunda, insanların, sizlerin, vatandaşlarımızın kafalarının karışmaması mümkün değil. Netleştirmemiz lazım.

Şimdi, ne yapmaya çalışıyoruz? Bir mayın var, mayınlı alan var 216 bin dönüm, onu temizlemeye çalışıyoruz. Ve burada iki tane konu var, yani iki tane olay var, iki tane tartışılması gereken, farklı değerlendirilen konu var. Bunlardan bir tanesi mayınların temizlenmesi. Bu mayınların temizlenmesi gerekiyor. Bu mayınların bir an önce temizlenmesi gerekiyor ve 1992 yılından beri bu mayınlar temizlenmeye çalışılıyor. Birtakım adımlar atılmış, Genelkurmayımız birtakım çalışmalar yapmış, başka çalışmalar yapılmış; ancak, sonuçlandırılamamış şu veya bu nedenle, onun ayrıntısına girmeyeceğim. Bir başka ifadeyle, bu konuda herkes hemfikir, yani bu mayınların temizlenmesi gerekiyor ve bu mayınların temizlenmesinin de teknolojik bir alan olduğunu da herkes kabul ediyor; yani, bir teknoloji gerektiriyor ve bir sermaye gerektiriyor. Bu da tartışmasız. Rakamlar tartışılabilir, 500 milyon dolardır, 1 milyar dolardır, 2 milyar dolardır, önemli değil; ama, önemli olan şu: Çok ciddi bir teknoloji, birikim gerektiriyor bu mayınların temizlenmesi, bu mayınlardan kurtulmamız için. İkincisi de bu işler için ciddi bir paranın harcanması gerekiyor, ciddi bir rakamın harcanması gerekiyor.

Tabii, aslında, şu anda muhalefete mensup arkadaşlar… Biz onları dinledik, onların katılmadığımız, yanlış bulduğumuz bütün o görüşlerini, hepsini dinledik, sabırla dinledik. Ama, muhalefetteki arkadaşlarımızın aynı şeyi bizim görüşlerimiz için göstermemelerini de gerçekten milletimizin takdirine bırakıyorum. Bu da son derece önemi. Yani niye korkuyorlar? Siz her şeyi söylüyorsunuz, sabahtan beri, geçen haftadan beri konuşuyorsunuz, aklınıza gelen her şeyi söylüyorsunuz; ama bizim burada yapacağımız bir değerlendirmeye katlanamıyorsunuz. Korkunuz mu var? Kafanız mı karışacak yoksa? Ezberleriniz mi bozulacak? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Gelin dinleyin, varsa eleştiriniz koyalım, tartışalım, değerlendirelim.

Değerli arkadaşlar, ikinci konu nedir? Yani, mayınların temizlenmesi konusunda herhangi bir problem yok, herkes mutabık. Ve bu tasarıyla… Ayrıca, şu da kesin, bu konuda da aşağı yukarı farklı bir düşünce söz konusu değil: Bunu devletin kendi teçhizatı, kendi imkânlarıyla, devletin herhangi bir organının kendi imkânıyla yapabilmesinin de mümkün olmadığı bugüne kadarki yapılan çalışmalardan, sonuç alınamayan çalışmalardan ortaya çıkmış; yani, buna Genelkurmay, Millî Savunma Bakanlığı, başkaları da dâhil. Kendi aracını, kendi ekipmanını, kendi insan gücünü kullanarak bu mayınların temizlenmesi mümkün değil. Temizlenebilir belki ama, belki elli yılda temizlenir, kırk yılda temizlenir. Makul, kabul edilebilir ve uluslararası anlaşmalar çerçevesinde yerine getirilmesi gereken tarihe kadar bu imkân çerçevesinde bunun yerine getirilmesi mümkün değil, bu anlaşılıyor.

Dolayısıyla, mayınların temizlenmesi için dışarıdan hizmet alınması gerekiyor değerli arkadaşlar. Dışarıdan hizmet alınması gerekiyor ve bu iş nasıl yapılabilir? Bir ihale mevzuatımız var. Bu ihale mevzuatı bizden önce uygulamaya konuldu ve bu tasarıda öncelikli olarak hizmet alımı yoluyla doğrudan, sadece hizmet alımı yoluyla mayınların temizlenmesi, diğer işten, yani temizlendikten sonra alanın, ortaya çıkan temiz alanın değerlendirilmesine ilişkin işlemler bir tarafa, onu ayırıyor. Ve aslında kanun burada çok net olarak yönlendiriyor uygulayıcıyı. Diyor ki, önce, sen hizmet alımı yoluyla bu ihaleyi yapacaksın. Eğer buradan sonuç alamazsan, yani normal, geçerli mevzuat çerçevesinde, yürürlükte olan mevzuat çerçevesinde -bu mevzuat da bizim dönemde uygulamaya konulmadı, bizden önceki hükûmetler döneminde uygulamaya konuldu bu kurallar- bu kurallar çerçevesinde ihaleni yapacaksın. Eğer buradan sonuç alamazsan, o zaman bir başka yöntemle buranın mayınlardan temizlenmesi ve değerlendirilmesi imkânı sunuyor.

Şimdi, arkadaşlarımızın aslında bu konuşmalardan kafalarının da çok net olarak, muhalefete mensup arkadaşlarımızın fikirlerinin çok net olmadığı anlaşılıyor. Çünkü, birbirine zıt o kadar farklı görüş ortaya konuldu ki. Şimdi, burada sorun şu mu: Buranın, yani mayınların temizlenmesinden sonra bu alanın yabancı şirketlere verilmesi mi problem? Çünkü birçok arkadaş bunu böyle söyledi, hatta Sevr Anlaşması’yla böyle bir düzenlemenin yapılması eş anlama gelir gibi, kabul edilmesi mümkün olmayan ve millete hakaret içeren ve bu çatı altında sarf edilmemesi gereken sözler sarf edildi.

Şimdi, bakın arkadaşlar, sınırlarımız içerisindeki bütün alanların bu yönüyle, güvenlik açısından değeri birbirine eşittir. Yani Muğla’daki bir alanla Karadeniz’deki bir kıyı şeridindeki bir alan ya da Doğu’da ya da Güneydoğu’daki herhangi bir alan arasında güvenlik açısından herhangi bir fark yoktur. Hepsi Türkiye Cumhuriyeti devleti, milleti ve onun silahlı kuvvetlerinin koruması ve güvenliği altındadır. Doğru mu?

Bu açıdan bakıldığında, şu anda tartıştığımız alan ile, yani sınırlarımızdaki mayınlardan temizleyeceğimiz alan ile Ege Bölgesi’ndeki, İç Anadolu Bölgesi’ndeki herhangi bir fiziki alan arasında hiçbir fark yok, aynıdır. Hepsi bu milletin teminatı, garantisi altındadır, ülkenin siyasi egemenliğinin altındadır; arada hiç fark yok.

Yıllardan beri, elli yıldan beri, altmış yıldan beri bu ülkede, Türkiye Cumhuriyeti devletinde yabancılara toprak satışı yapılır değerli arkadaşlar ve geçmişteki hemen hemen bütün hükûmetler döneminde -altını çizerek söylüyorum- bütün hükûmetler döneminde yabancılara, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan yabancılara gayrimenkul, mülk satışı yapılmıştır; 57’nci Hükûmet dâhil, 56’ncı Hükûmet dâhil -hepsini bilerek söylüyorum- 55’inci Hükûmet ve öncekiler dâhil. Dolayısıyla eğer herhangi bir… Ve onlar satış! Bakın, satıştan bahsediyoruz. Bu ise kiralamadır. Süresi tartışılabilir, süresi uzundur ama kiralamadır. Yıllardan beri bütün hükûmetler döneminde gayrimenkul satışı yabancılara yapılmaktadır. Bunlar arasında İsrailliler de vardır, Yahudiler de vardır, Amerikalılar da vardır, Fransızlar da vardır. 57’nci Hükûmet döneminde de vardır değerli arkadaşlar, önceki hükûmetler döneminde de vardır; İngiliz de vardır, hepsi vardır.

Şimdi, siz çıkıp buradan bu hükûmetleri, bu hükûmetlerin yöneticilerini, siyasi partilerini, bakanlarını, başbakanlarını bu ülkeyi satmakla, bu ülkenin toprağını peşkeş çekmekle itham edebilir misiniz? Eğer onu edemiyorsanız, o dönemde yabancılara mülk satışı gerçekleştiren hükûmetlerin mensuplarını, o dönemin başbakanını, bakanlarını böyle bir suçlamayla karşı karşıya bırakamıyorsanız bu Hükûmete söyleyecek hiçbir şeyiniz yok değerli arkadaşlarım. O zaman, ayıptır, haksızlıktır, yanlıştır ve bu kiralamadır. Olayı bu açıdan, bu çerçevede değerlendirmek lazım.

Yabancıya satılan ya da kiraya verilen toprağın sınırda olması, içeride olması hiç fark etmez. Burada da bakın, dün Millî Savunma Bakanımız açıkladı. Bu bölgelerde 50 metre derinliğinde bir güvenlik şeridi oluşturulacak, fiziki koruma güvenlik şeridi oluşturulacak. Kim tarafından? Silahlı güçlerimiz tarafından, Genelkurmayımız tarafından oluşturulacak ve onların koruması ve güvenliği altında bunlar gerçekleştirilecek ve artık bu yapıldıktan sonra da kiraya verilecek olan alan Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi egemenliği içerisinde olan bir alandır. Nerede olduğunun hiçbir önemi bulunmamaktadır. Bundan şüpheniz mi var?

Yani, şunu mu söylüyorsunuz: Kiraya alacak olan şirket gelecek -çünkü, buna benzer görüşler de ortaya atıldı, ifade edildi- ve bir daha çıkmayacak, buradan bir daha çıkmayacak. Bu ne biçim mantıktır! Sizin bu millete güveniniz yok mu? Sizin bu milletin silahlı kuvvetlerine inancınız yok mu? Böyle bir mantık olabilir mi değerli arkadaşlar? Biz inanıyoruz, milletimizin gücüne, devletimizin gücüne ve silahlı güçlerimizin gücüne inanıyoruz. Hiç kimse, bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da, böyle bir gerekçeyle bir karış toprağımızı tehdit edemez. Buna, ne millet imkân verir ne bu Meclis imkân verir, hiç kimse imkân vermez. Bu kafanın değişmesi lazım değerli arkadaşlar.

Sadece siyasi rant elde etmek amacıyla, sadece insanların kafasını karıştırmak amacıyla, sadece buradan çıkıp hamasi nutuklar atarak, böyle bir konu, yanlış bir şekilde aksettirilmez. Elbette eleştirebilirsiniz, ona hiç kimsenin bir itirazı olamaz. En sert şekilde eleştirebilirsiniz ama doğruların söylenmesi gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Canikli, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Elbette bu toprakların her karışı şehit kanıyla sulanmıştır. Bu şehitler hepimizin şehididir. Bu kanlar bu milletin kanıdır. O bölgedeki kanlar da bu milletin kanıdır. Bütün Türkiye Cumhuriyeti devletinin sınırları içerisindeki tüm alanlar, bu milletin teminatı altındadır, bu milletin güvenlik güçleri, silahlı kuvvetlerinin teminatı altındadır; onun dışında, hiç kimse, hiçbir güç bunu ortadan kaldıramaz. Bunu herkesin çok iyi bilmesi gerekiyor.

Benim tavsiyem: Bu millete inanın. Bu milletin güvenlik güçlerine inanın, bu milletin geçmişine inanın. Oradan şüphe duyarsanız, buraya gelir, insanların kafasını karıştıracak -Sevr ve buna benzer- birtakım yanlış yönlendirmeler yaparsınız. Geçmiş dönemdeki hükûmetler döneminde -tekrar ediyorum- yabancılara, her hükûmet döneminde mülk satışı yapılmıştır; Yahudilere de satılmıştır, her tarafa satılmıştır. Bu, satış değil kiralamadır. Eğer buradaki bu eleştiriler, aynı zamanda, varsa, kendi hükûmetlerini, kendi bakanlarını, kendi başbakanlarını da eleştirmelidirler değerli arkadaşlar. Konuşmalarınızda herkesin, bütün arkadaşlarımızın buna riayet etmesi gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bitiriyorum.

BAŞKAN – Sayın Canikli, son cümlelerinizi alayım.

Buyurun.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Ve tasarıda, Türkiye güvenliğini, Türkiye topraklarının geleceğini tehdit eden hiçbir düzenleme yoktur! Hiç kimse de buna müsaade etmez! Kimsenin de aklından böyle bir şey geçmez!

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Hatip, bundan önce konuşma yapan değerli hatiplerimizin, grup adına konuşma yapan hatiplerimizin milletimize hakaret ettiklerini söylemiştir. Bu bir bühtandır. Bu sataşma konusunda söz istiyorum.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Böyle bir sataşma yok Sayın Başkan. (MHP sıralarından ”Var, var” sesleri)

OKTAY VURAL (İzmir) – Ne, hangi söz hakaret!

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Genel konuştuk Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hangi söz hakaret!

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Ne bağırıyorsun? Kime bağırıyorsun?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – O bağırıyor, ben de bağırıyorum.

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Hem satıyorsun hem bağırıyorsun!

BAŞKAN – Tutanakları getirteyim, inceleyeyim, söz vereyim. Dediğiniz doğruysa söz vereyim. Tamam. Evet, Sayın Vural, getirteceğim, oturun siz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Türkiye Büyük Millet Meclisi mensubu, Türk milletini temsil etmekle şeref duyan ve bunun üzerine yemin etmiş kimselerin Türk milletine hakaret ettiğini ifade etmek bir milletvekiline yakışmıyor. Kimsenin haddi değildir bu millete hakaret etmek. Bu, ayrıca milletimize hakarettir. Bu bakımdan, tutanakları getirin; sataşma hakkında söz istiyorum ve Sayın Hatibin de sözlerinin tutanaklardan çıkartmasını talep ediyorum.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sözlerimin arkasındayım Sayın Başkan. Çıkartılacak hiçbir şey yok. Söylediklerimin hepsi doğrudur.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sözlerinin arkasındaysan sataşmadan dolayı söz istiyorum.

BAŞKAN – Tamam, getirteceğim efendim.

Arkadaşlar, yalnız hassasiyetlerimizi şöyle yapalım: Bakınız, öbür konuşan milletvekilleri de milletin vekilleridir ama aynı şeyleri Sevr Anlaşması…

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Bunun yorumu size düşmez Sayın Başkan!

BAŞKAN – …diğer şeyler olurken hep beraber yapmamız lazım. Bu dikkati, bu özeni hep beraber göstermemiz gerekir.

Evet, tutanakları getirteceğim.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Sayın Başkan, Sayın Konuşmacı yanlış bilgi verdi, yanlış!

BAŞKAN – Tutanakları getirteceğim Sayın Ergin.

Şahsı adına…

GÜROL ERGİN (Muğla) – 1 metrekare köy toprağı satılmamıştır AKP’den önce.

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Tarım arazisi satılmamıştır bu ülkede.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Yasaktı, siz kaldırdınız burada.

OKTAY VURAL (İzmir) – Doğru bilgi vermiyorlar ki.

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Genel Kurulu yanlış bilgilendiriyorlar.

OKTAY VURAL (İzmir) – Köyleri sattınız ya!

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Toprak satışı vardır Sayın Başkan.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Bir tek metrekare satıldığını kanıtlarsan…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ben zaten köy toprağı demedim, toprak satışı dedim, gayrimenkul dedim.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Köy toprağından 1 metrekare satılmamıştır.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ben köy toprağı demedim ki Sayın Başkan.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Diyemezsiniz!

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Gayrimenkul dedim, ne fark eder? Ne fark eder?

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Bu, tarım arazisi…

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan Vekili konuşurken kasıtlı olarak boş sıraları göstermemişler. 20 kişiye konuştun, 20 kişiye!

GÜROL ERGİN (Muğla) – Bu verdiğin yerlerin hepsi tarım arazisi… Atatürk 1924’te yasaklamış. Doğru bilgi verin.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kara.

HASAN KARA (Kilis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 263 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti sınırı ile Suriye Arap Cumhuriyeti sınırı arasındaki mayınların temizlenmesiyle ilgili Tasarı’nın 4’üncü maddesinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

İki günden beri, hatta geçen haftadan beri, yoğun bir şekilde, mayınlı arazilerin temizlenmesini konuşuyoruz ama -birçok arkadaşı dinledim, takip ediyorum- konuşan birçok arkadaş mayınlı araziyi görmemiş gibi konuşuyor.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Seni Mecliste gören var mı ki mayınlı araziyi göreceksin?

HASAN KARA (Devamla) – Beni görmediysen göz doktoruna gidelim. Ben ücretini karşılarım senin, gel, ben seni göz doktoruna götüreyim.

BAŞKAN – Arkadaşlar… Sayın Kara… Sayın Kara…

HASAN KARA (Devamla) – Sen bu Mecliste yokken ben vardım, tamam mı! Sen otur, konuşma!

BAŞKAN – Sayın Kara, lütfen efendim.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Vekilsin de Mecliste yoksun, yoklamalarda geliyorsun.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

HASAN KARA (Devamla) – Öyle zannediyorsunuz…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Yoklamalarda geliyorsun.

HASAN KARA (Devamla) – Arkadaşlar, geçen haftadan beridir, siz, her konuyu her şekilde konuşuyorsunuz, bilip bilmeden birçok şeyi ortaya söylüyorsunuz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yok ya!

HASAN KARA (Devamla) – Hiç bizim gruptan bir tepki gelmiyor ama biz haklı olduğumuz bir şeyi söylediğimiz zaman hepiniz birden itiraz seslerinizi yükseltiyorsunuz. Bu doğru bir yöntem değil. Ben bu konuda biraz…

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Kilis kan ağlıyor. Kilis’e sordun mu sen? Kilis Ticaret Sanayi Odasına git de sor bakalım.

HASAN KARA (Devamla) – Sen, Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Ağyüz, lütfen… Sayın Ağyüz, lütfen…

HASAN KARA (Devamla) – Sayın Başkan, sen on yıldan beri Kilis’e giremiyorsun. Biz Kilis’te iki dönemden beri seçimi kazanıyoruz, 2-0. Sen rahat ol, Kilisli bizi biliyor.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Kilis’e sordun mu sen? Bilenler var burada!

HASAN KARA (Devamla) – Arkadaşlar… Arkadaşlar… Arkadaşlar, ben size mayınlı araziyle ilgili bir iki hususu söylemek istiyorum. Bakınız, benim yaşadığım yer orasıydı, doğduğum büyüdüğüm yer orası. Benim beldemin olduğu yer mayına 3 kilometre.

AHMET BUKAN (Çankırı) – Mayınlar toplansın, itirazımız yok.

HASAN KARA (Devamla) – Şu anda o mayınlı arazi, siz burada tartışırken, siz burada bazı şeyleri konuşurken, yirmi yıldan beridir, otuz yıldan beridir, Suriyeliler tarafından birer metre, birer metre temizlenip getirilip kullanılıyor o mayınlı arazi. Bunu hiç biriniz bilmiyorsunuz, konuşuyorsunuz. Bu bir.

KÜRŞAT ATILGAN (Adana) – Hepimiz biliyoruz onu.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kilis Milletvekili olarak sen niye valinin önerisini desteklemedin o zaman?

HASAN KARA (Devamla) – İkincisi, siz, yıllarca bir korku dünyası oluşturmuşuz, yıllarca korku dünyasının içinde yetiştirmişsiniz, gelmişsiniz ve bu korku dünyasında öyle bir hâle gelmişiz ki biz, Suriye’den korkar hâle gelmişiz bir zamanlar. Ne yapmışız? Bu Suriye sınırlarına mayın döşemişiz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Kim döşedi?

HASAN KARA (Devamla) – Bu yetmemiş, dikenli tel çekmişiz, bu yetmemiş, termal kameralar koymuşuz, bu da yetmemiş, bir de üzerine askerleri tamamen sınıra dizmişiz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Bu da yetmedi, İsraillilere vereceğiz.

HASAN KARA (Devamla) – Suriye ne yapmış biliyor musunuz arkadaşlar, Suriye ne yapmış?

BAŞKAN – Sayın Günal, lütfen…

HASAN KARA (Devamla) – Bir tek askerini getirip sınıra koymamış, bir gün gece sınırı beklememiş, bir gün gelip orada güvenlik tedbiri almamış. Biz bu Suriye’den korkmuşuz…

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Ne demek korkmak ya! Korkmak ne demek!

HASAN KARA (Devamla) – …ama AK PARTİ İktidarının son yıllarda yaptığı, düşman kazanmak yerine dost kazanmak politikası sonucunda, bugün Kilis’e gittiğimiz zaman, bugün Antep’e gittiğimiz zaman, biz buraya bu milyarlarca parayı niye harcamışız dediğiniz zaman, Kilis’teki herkes, Antep’teki herkes size güler. “Biz bu Suriye’den mi korkmuşuz?” dediğiniz zaman herkes size güler. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

OKTAY VURAL (İzmir) – 99’da kimin korktuğu belli oldu!

HASAN KARA (Devamla) – Onun için, lütfen… Lütfen… Lütfen koro gibi bana cevap vermenize gerek yok, milletim beni dinliyor.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Senin gülünecek hâline gülsünler! Burada konu vatan, vatan… Vatan için korkarsın tabii.

HASAN KARA (Devamla) – Bakınız, siz sadece koro gibi bana cevap veriyorsunuz ama şunu iyi bilin… (MHP sıralarından gürültüler)

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Sayın Başkan, Hatibi dinleyemiyoruz!

BAŞKAN – Ya, Sayın Kinay, lütfen efendim, lütfen… Sakin olun.

HASAN KARA (Devamla) – Sınır illerindeki bütün iller, o illerdeki bütün siyasi partilere mensup insanlar dört gözle bu mayınların temizlenmesini bekliyor. Siz hiç mayında… (MHP sıralarından gürültüler)

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Sayın Başkan, Hatibi dinleyemiyoruz!

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kalk sen müdahale et, kalk! Kalk müdahale et!

BAŞKAN – Sayın Günal, lütfen…

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Sana ne oluyor, sana! Sana ne oluyor!

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sana ne! Sana ne!

BAŞKAN – Sayın Günal

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Sen kimsin, terbiyesiz! Sana mı soracağım?

BAŞKAN – Sayın Kinay… Sayın Kinay

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Milletvekiliyim. Sen kimsin?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Ben de milletvekiliyim.

BAŞKAN – Sayın Kinay… Sayın Kinay

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Başkan var orada. Orada Başkan var.

BAŞKAN – Sayın Günal

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Komisyonla ne alakası var? Burası Genel Kurul. Sana ne!

HASAN KARA (Devamla) – Çok değerli arkadaşlar…

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Başkana söyle…

HASAN KARA (Devamla) – Sayın Başkanım…

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Meclisin Başkan Vekili var orada.

BAŞKAN – Sayın Kinay, lütfen efendim…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Niye bu kadar savunuyorsun, niye heyecanlanıyorsun?

BAŞKAN – Yahu, lütfen arkadaşlar, lütfen…

HASAN KARA (Devamla) – Sayın Vekilim…

BAŞKAN – Kaç yıldır bu Meclistesiniz, lütfen biraz sabırlı olun.

HASAN KARA (Devamla) – Antalya Vekilim…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kilis Milletvekili olarak niye valinin projesine karşı çıktın? Bak, üç yılda amorti ediyor. Üç yılda… Üç yılda amorti ediyor, niye karşı çıktın? Sen geçen sefer vekilmişsin. Var mı sende, vereyim mi?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Yalan yanlış konuşuyorsunuz!

BAŞKAN – Sayın Kinay

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, kimse milletvekilini yalan yanlış konuşmakla itham edemez. Sözünü geri alsın.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Konuşma!

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, sözünü geri alsın lütfen.

BAŞKAN – Sayın Kinay, Fehmi Bey, siz Komisyonu temsil ediyorsunuz, lütfen efendim müdahale etmeyin, grup başkan vekilleriniz var.

OKTAY VURAL (İzmir) – Komisyonu temsil eden Sayın Başkan, Komisyonu temsil edememektedir; “yalan yanlış” diye hitap olmaz!

BAŞKAN – Tamam… Tamam… Sayın Kinay

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, sözünü geri alsın.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 16.20

 

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.32

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)

 

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 92’nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

263 sıra sayılı Tasarı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Sayın Kara, iki dakikalık süreniz vardı, onu vereyim, sürenizi tamamlayın.

Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HASAN KARA (Kilis) – Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben mayınlarla ilgili bir iki hususu anlatmak istiyorum. Biz içinde yaşadığımız için çok şeyin farkında değiliz ama dışarıdan gelen arkadaşların dikkatini çekmiş, dediler ki: “Bu camilerinizde sağda ve solda yükseklikler var, nedir bu, neye yarıyor?” Bizim Kilis’teki bütün camilerde sağ tarafında ve sol tarafında yükseklik olur yarım metre gibi. Onların tamamı mayında yaralanan, ayağı kopan insanlar için ne yazık ki. Sağ ayağı kopan sol tarafa, sol ayağı kopan sağ tarafa oturur. O bölgeye geldiğiniz zaman -eskiden çok daha fazlaydı- gözü olmayan, eli olmayan, tek ayağı olmayan yüzlerce insanla karşılaşırdınız. Öyle şeylerimiz var ki, bazı köylerimiz… (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) – Arkadaş, mayın temizlemeye kim karşı çıkıyor?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ya, mayın temizlemeye kim karşı çıkıyor? Allah, Allah! Kim karşı çıkıyor temizlemeye?

HASAN KARA (Devamla) – Sayın Başkanım, lütfen…

BAŞKAN – Sayın Kara, siz Genel Kurula hitap edin.

Arkadaşlar, lütfen dinleyin.

Sayın milletvekilleri, lütfen.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Size mi soracak ne diyeceğini? Senden mi icazet alacak?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ne diyorsun?

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Çarpıtma, çarpıtma!

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Hareket yapma öyle!

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Meclisin tamamı bu mayının temizlenmesini istiyor, çarpıtmadan konuş!

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Sana mı soracak ne konuşacağını?

BAŞKAN – Sayın Kaşıkoğlu

Buyurun.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ne diyorsun be!

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Bağırma öyle şovmen ağızla! Şovmen misin sen!

HASAN KARA (Devamla) – Arkadaşlar… Çok değerli milletvekili arkadaşlarımız… (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

Arkadaşlar, çok değerli milletvekillerimiz, bakınız, sinirlenmeye, kızmaya gerek yok.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sizi orada işçi bile yapmayacaklar, işçi, aldıktan sonra!

HASAN KARA (Devamla) – Biz… Biz…

GÜROL ERGİN (Muğla) – Ya, vatan toprağı! İsrail’e verin o zaman!

HASAN KARA (Devamla) – Bakın, siz oturduğunuz yerden o bölgeyle ilgili ahkâm kesmenize hiç gerek yok.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Ya, giden vatan toprağı, vatan!

HASAN KARA (Devamla) – Sen “Vatan toprağı” diyorsun, öbürü başka bir şey diyor. Benim köyümün adını sen daha bilmiyorsun. Benim köyümün adı Yananköy. Niye Yananköy biliyor musunuz Sayın Vekilim?

GÜROL ERGİN (Muğla) – Yazıklar olsun ya!

HASAN KARA (Devamla) – Kurtuluş Savaşı’nda “Çetecidir bunlar.” diye Fransızlar gelmiş köyün tamamını yakmış da onun için Yananköy. Biz o toprağı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Sayın Vekil, iki yıldan beri sen neredesin? Seni ilk defa bu kürsüde görüyoruz!

BAŞKAN– Sayın milletvekilleri, lütfen…

AHMET YENİ (Samsun) – Geçen dönem de buradaydı, sen yeni gelmişsin!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

Sayın Kara, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Az içeceksin biraz, göreceksin böyle, Meclise geleceksin!

HASAN KARA (Devamla) – Bizim orası, her karış toprağımız…

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Az içeceksin az! Kafayı şey yapacaksın biraz!

GÜROL ERGİN (Muğla) – Beraber içiyoruz galiba!

BAŞKAN – Sayın Kaşıkoğlu, Sayın Paçarız… Lütfen arkadaşlar…

HASAN KARA (Devamla) – Çok değerli milletvekillerimiz, lütfen…

Bakınız, ben bunu burada bulunan hiçbir milletvekiline yakıştıramıyorum. Ben iki haftadan beridir tek tek herkesi izliyorum ve dinliyorum. Hiçbir sesimi de çıkarmadım ve hiçbir laf atmadım.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Yahu kardeşim, biz vatana sahip çıkıyoruz. Ne laf atacaksın bize!

HASAN KARA (Devamla) – Ama o toprakların tamamı Fransızlarla Kurtuluş Savaşı’nda benim dedemin, o bölgede oturan insanların dedelerinin kanıyla alınmış topraklardır. Siz oturup boş yere ahkâm kesmeyin orada, lütfen! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

GÜROL ERGİN (Muğla) – Vatanı satanlara laf atacaksın! Biz vatana sahip çıkıyoruz, vatana!

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Dedenin kemikleri sızlayacak, dedenin!

GÜROL ERGİN (Muğla) – Bize ancak vatan hainleri laf atar! Biz vatana sahip çıkıyoruz. Boş konuşuyorsun burada!

BAŞKAN – Sayın Ergin, lütfen…

HASAN KARA (Devamla) – Arkadaşlar… Arkadaşlar… Vatan öyle oturup da sahip çıkmak değildir. Şu anda 35 derece altında mercimek yolmasında yolma yolan insanlar vatana sahip çıkıyor, senin gibi buradakiler sahip çıkmıyor.

GÜROL ERGİN (Muğla) – İsrail’den gelecek değil mi oraya!

HASAN KARA (Devamla) – O insanlar orada alınlarının teriyle çalışıyorlar, kazanıyorlar. O topraklarda kan döküyorlar, can verdiler.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Oraları İsraillilere vererek, o insanları kurtaracaksın!

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Yok öyle bir şey, yok.

HASAN KARA (Devamla) – Onun için, kusura bakmayın, o toprakları biz kanla alıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASAN KARA (Devamla) – Ben, mayınların temizlenmesi dileği ve temennisiyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Kara, teşekkür ediyorum.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, konuşmacı, konuşmasında “Kilis’e giremezsin” diye şahsıma hakaret etmiştir. Kilis’in on beş yıl önce Gaziantep’e bağlı olmadığını unutan bir milletvekili, Kilis’te ne kadar mayınlı arazilerin olduğunu bilmeyen cahil milletvekili, çıkıp da burada hakaret edemez. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Gitsin, Kilis Ticaret Odasının demecini okusun. Kilis Ticaret Odası “Mayınlar temizlensin ama iş adamlarına verilsin, köylülere verilsin, kiraya verilsin.” diyor, “satılsın” demiyor. Bu kadar cahiller.

AHMET YENİ (Samsun) – Niye dinliyoruz Sayın Başkan?

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Neden dinliyoruz Sayın Başkan?

FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) – Sayın Başkan, burada bir milletvekili arkadaşımıza “Cahil” diye bağırmak bir cahilliktir! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Saygıdeğer arkadaşlarım…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Başkan vekilliği seçimine daha birkaç ay var, o zaman aday olursunuz.

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Allah, Allah! Ya, ekimde olacak o seçim, durun ya.

FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) – Bana bak, herkesi kendin gibi zannetme. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Kutlu… Sayın Kutlu…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Ne diyorsun, benimle ne alakası var? Ben başkan vekili adayı değilim, siz adaysınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Kutlu… Arkadaşlar…

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Bir şey diyeceksen çık kürsüye konuş!

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Çıkacağım zaten. Çıkacağım kürsüye konuşacağım.

FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) – Ne bildiğin varsa konuş.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sen de çık. Sen de kürsüye çık konuş. Niye oradan konuşuyorsun? Sen niye oradan konuşuyorsun?

HASAN KARA (Kilis) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Kara, lütfen bir oturur musunuz efendim, sonra bir söz.. (AK PARTİ ve MHP sıralarından gürültüler)

Arkadaşlar, karşılıklı çatışma üslubuyla Meclisi yönetemeyiz.

Sayın Kara, lütfen oturun.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sen idare amirisin. Senin milleti oturtman lazım, kendin çıkıp ayağa, bağırıyorsun!

BAŞKAN – Sayın Günal

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Şov yapma! Şov yapma!

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Ben oturuyorum, hiç ayağa kalkmadım daha.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Şov yapma!

BAŞKAN – Sayın Kara, lütfen oturur musunuz…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – El hareketi de yapma!

HASAN KARA (Kilis) – Sayın Başkan…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Öyle yapma, öyle.

BAŞKAN – Efendim, lütfen oturun da sonrasında konuyu açıklığa kavuşturalım. Lütfen oturun.

FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) – Elini…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Böyle böyle de yapamazsın!

BAŞKAN – Sayın Kutlu… Sayın Kutlu…

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, bu arada sayın grup başkan vekili arkadaşlara da söylüyorum; yani burada bir kısım arkadaşlar konuştuğu zaman hepimizin belirli bir ölçüde, saygı içerisinde dinlememiz lazım. Görüşünü beğeniriz beğenmeyiz, bunlar normal şeylerdir ama her çıkan arkadaşa en yüksek sesle müdahale etmenin Meclis adabıyla bir ilişkisi olmaması gerekir. Hepimiz için söylüyorum. Lütfen birbirimize saygı gösterelim çünkü burada olan bir siyaset kurumu var. Şimdi dışarıda bu işi izleyen insanlar şu, bu demiyor, bir müddet sonra hepimizi birden aynı kefenin içerisine koyarak değerlendiriyor. Lütfen, birbirimize sabırlı olalım.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Biz aynı kefeye girmek istemiyoruz.

BAŞKAN – Sayın Yıldız, lütfen efendim.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Hayır efendim, biz aynı kefeye girmek istemiyoruz.

BAŞKAN – Sayın Yıldız…

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Onların kefesi farklı.

BAŞKAN – Arkadaşlar, hepimizi millet seçti, birbirimize saygı göstermek millete saygı göstermek demektir. Lütfen, bunu unutmayalım.

GÖKHAN DURGUN (Hatay) – Toprak satılsın diye seçilmedik.

BAŞKAN – Şahsı adına Kürşat Atılgan, Adana Milletvekili.

Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

HASAN KARA (Kilis) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Lütfen, sakin olunuz efendim. Konuşacağız, vereceğiz. Ya Sayın Kara, söyleyeceğim, lütfen ya!

Arkadaşlar, sakin olun. Yani bir o, bir o…(AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından gürültüler) Bunu çıkaramam ki ben böyle.

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Sayın Başkan, şu milletin seçtiklerini bir içeri çağırın.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Atılgan. (MHP sıralarından alkışlar)

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Paşam, askerlere de söyle.

KÜRŞAT ATILGAN (Adana) – Evet, Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Şahsım adına, görüşülmekte olan kanun hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, az önce AKP Grubu adına konuşan arkadaşımızın mayınlarla ilgili söylediği konu enteresan geliyor bana. Çünkü bu Mecliste bana bir tek milletvekili gösteremezsiniz ki o sınırdaki mayınların temizlenmesine karşı çıksın. Bu Meclisteki ne bir parti grubu ne de bir tek milletvekili bu sınırlardaki mayınların temizlenmesine karşı değil Değerli Vekil Arkadaşım, herkes bu mayınların temizlenmesini istiyor. Karşı olduğumuz husus getirdiğiniz yöntemle ilgili. Getirdiğiniz yöntem, önce ihaleye çıkalım olmazsa kırk dokuz yılından geriye doğru yap-işlet-devret modeli. Biz ne diyoruz? Muhalefet ne diyor? Bunu ihaleyle yapın, Türkiye Cumhuriyeti’nin bütçesi bu ihaleyi yapmaya yeterlidir; dolayısıyla ondan sonra o toprakları köylüye mi dağıtırsınız, petrol mü ararsınız, başka şey mi yaparsınız, nasıl istiyorsanız öyle kullanın diyor. O nedenle ben AKP Grubunu tebrik ediyorum, 550 milletvekilinin mutabık olduğu bir kanunu bu hâle getirdikleri için tebrik ediyorum. Hepimizin mutabık olduğu bu mayınların temizlenmesi konusunu bu hâle getirdiğiniz için sizi tebrik ediyorum. Çünkü milletin menfaati, o bölgedeki halkın menfaati o mayınların temizlenmesinden geçiyor. Bir dönemde o mayınlar oraya, o bölgede yapılan kaçakçılık ve devletin o zamanki millî menfaatlerine aykırı olduğu için döşendi, Sayın Vekilin dediği nedenlerle döşenmedi. Oradaki elini, kolunu, gözünü kaybedenlerin de büyük çoğunluğu o dönemde kanunlara aykırı iş yaptığı için kayboldu.

MEHMET HANEFİ ALIR (Ağrı) – Helal olsun sana ya, helal olsun!

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Mayın tarlasına girdi!

KÜRŞAT ATILGAN (Devamla) – Dolayısıyla, Değerli Arkadaşım, bu ihalenin bedeli, 200 milyon dolardan 1,6 milyar dolara kadar laflar söz ediliyor; acaba 200 milyon dolar mı 1,6 milyon dolar mı yoksa millete 1 milyar doların üzerinde ihale edildiği zaman Türk milleti mi alıştırılmaya çalışılıyor! Bunu da, Sayın Bakanın bu fiyatları nasıl aldıklarını bu Mecliste açıklaması gereken önemli bir husus olarak değerlendiriyorum.

Değerli arkadaşım, diğer bir konu, Türkiye-Suriye ilişkileri son yıllarda son derece olumlu bir zemin üzerinde gelişmektedir. Ancak şundan emin olun ki Suriye Devlet Başkanı dâhil -bakın, Suriye Devlet Başkanı dâhil- Suriye Hükûmetindeki bütün bakanlar dâhil, bu kanunda Türkiye Hükûmetinin yabancı bir şirkete ve özellikle İsrail şirketinin o sınırları almasına karşı ve de aldığı zaman böyle bir şirket bu kanunla Türkiye-Suriye ilişkilerinin bugünkü yürüdüğü zeminde yürümeyeceğini ben size söyleyebilirim. Geçen sene Suriye Devlet Başkanının makamında bir saat bulunmuş bir kişi olarak söylüyorum. Bunu da tekrar düşünmenizi tavsiye ediyorum.

FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) – Makamında bu konuyu mu görüştünüz?

KÜRŞAT ATILGAN (Devamla) – Makamında Türkiye-Suriye sınırının temizleneceğini, ancak kanunun yapılışındaki yabancı firma konusunun hâlâ Türkiye’de tartışma konusu olduğunu konuştuk. Türkiye’nin kendisinin temizlemesinin iyi olacağını söyledi.

FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) – Söyleseydin biz de ona sorardık.

KÜRŞAT ATILGAN (Devamla) – Söyledim ilgili bakanlara, merak etmeyin, raporlar da gitti.

FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) – Hayır yani biz de onlara sorardık.

KÜRŞAT ATILGAN (Devamla) – Savunma Bakanlığının diğer bir konusu, bu kanunun bu şekliyle çıkmasına karşı gösterdiği karşı yazıyı ya görmemezlikten geliyor veya görmemesi için daha yüksek mevkilerden birtakım talimatlar aldığı anlaşılıyor. Eğer Millî Savunma Bakanlığı bu yazıyı imzalarken kendi imzasıyla bu kanunun bu şekliyle çıkmasını uygun görmüyorsa acaba ne değişti de bu kanun aynı şekliyle bu Meclis Kuruluna geldi?

Değerli arkadaşlarım, diğer bir konu, bu mayınların temizlenmesiyle ilgili çıkılan ihalenin yüzde 100 başarıyla çıkılmasıdır. Birleşmiş Milletler ve NATO standardı yüzde 99,6’dır. Yani 615 bin mayında aşağı yukarı 2.500 mayın ihtimali vardır. Eğer siz yüzde 100’le çıkarsanız, kanunun önceki maddelerinde söz konusu olan ihaleyle, yapacağınız ihaleye hiç kimse girmeyecektir daha önce olduğu gibi. “Neden yüzde 99,6’yla çıkmıyorsunuz da yüzde 100 başarıyla çıkıyorsunuz…”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Atılgan.

KÜRŞAT ATILGAN (Devamla) – “…Birleşmiş Milletler ve NATO standardı nedir?” diye komisyonda sorduğumda ilgili bürokrata, dedi ki: “Yüzde 99,6.” Bilmediğini zannediyordum. “Peki, neden yüzde 100’le çıkıyorsunuz.” dedim. “Yukarıdan emir öyle geldi.” dedi. Bu emir niye verildi, bunu da takdirlerinize sunuyorum. Demek ki, hiçbir firmanın girmesi istenmiyor.

AHMET YENİ (Samsun) – Yüzde 100 başarı sağlayacağız.

KÜRŞAT ATILGAN (Devamla) – Doğru!

Diğer bir konu ise silahlı kuvvetlere bu görev daha önce verildi. Türkiye’nin en önemli kurumu ve Türkiye’de EOD konusunda son derece imkân kabiliyetleri yüksek olan bir müessese. Sayın Bakanın dolaylı koordine içinde olduğu Silahlı Kuvvetler adına bir sürü laf ediyor burada Sayın Bakan. Acaba Silahlı Kuvvetler bu görevi niye yerine getiremiyor, ona da açıklık getirmek lazım. İhtiyaç olan malzeme mi alınmadı, ihtiyaç olan para mı alınmadı, ihtiyaç olan personelle ilgili birtakım yapılması gereken işler mi yapılmadı? Ayrıca, buradan da Silahlı Kuvvetler adına tezvirat yapan -Hükûmet kanadı için de söylüyorum- Silahlı Kuvvetlerin komutanı da, bu mayın tarama işiyle ilgili olarak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KÜRŞAT ATILGAN (Devamla) – Sözlerimi tamamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Atılgan, lütfen.

KÜRŞAT ATILGAN (Devamla) – Silahlı Kuvvetlerin komutanı da bu konuyla ilgili olarak Türk milletine neden yapamayacaklarını açıklamak zorundadır, bu kanun bu kadar tartışma konusu olduktan sonra.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Vural, Sayın Canikli’nin konuşma metnini ben getirttim. Son bölümde şöyle bir ifadesi var: “Çünkü birçok arkadaş bunu böyle söyledi. Hatta ‘Sevr Antlaşması ile böyle bir düzenlemenin yapılması eş anlama gelir.’ gibi, kabul edilmesi mümkün olmayan ve millete hakaret içeren ve bu çatı altında sarf edilmemesi gereken sözler söyledi.”

Yani buradaki ifade…

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, kim söylemişse, Sayın Hatip o söyleyene bu sözü atfetsin ve o kişinin bu sözünün doğru olmadığını ifade etsin. Meclisin hükmi şahsiyeti ve bütün milletvekillerinin huzurunda konuşma yapan herkesi bu şekilde bir ifadeden dolayı milletine hakaret gibi bir unsurla karşı karşıya bırakması doğru değildir. Kim söylemişse ona sözünüzü söyleyin.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Evet, buyurun Sayın Canikli.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Burada sarf ettiğim, kürsüde sarf ettiğim cümleyi siz okudunuz. Buradan herkes çok net olarak şunu algılar ki, Sevr’le ilgili konuşma yapan, söz söyleyen kimse, ona yöneliktir.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Kim o ya?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Çok açıktır. Ben onun kaydını tutamam. (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım böyle ulu orta… (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bu kadar net Sayın Başkanım. Dolayısıyla buradan yola çıkarak kendisiyle ilgili birtakım…

OKTAY VURAL (İzmir) – Böyle ulu orta, kimin söylediği bilinmeyen, söyleyip söylemediği de belli olmayan sözlerle bütün hatipleri millete hakaret etme gibi bir sıfatla ilişkilendirmek ne derece doğrudur? O zaman Sayın Grup Başkan Vekilimiz bu sözünü geri alsın. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Kime atfettiği bilinmeyen bir sözle milletvekillerine milletine hakaret gibi bir unsurla iliştiremez. O zaman sataşmadan dolayı…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, sözümü geri almıyorum. Sözümün arkasındayım, sözüm de doğrudur. Hiç kimse buradan yola çıkarak Sevr Anlaşması’yla bağlantı kuramaz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Kim söylemiş ya? Yok mu yüreğiniz, onu söyleyin.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bu kanun tasarısına hiç kimse böyle bir benzetme hakkı yoktur.

BAŞKAN – Tamam, teşekkür ederim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, bakın…

BAŞKAN – Bakınız…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Grup Başkan Vekili söylemediğini ifade ediyor. O zaman söyleyen çıksın konuşsun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bakın…

BAŞKAN – Mikrofonunuz açık. Ben mikrofonunuzla size iki dakika süre vereyim, konuşun Sayın Vural ne diyeceksiniz. Sayın Canikli söyleyeceklerini ifade etti. Sözlerinin arkasında olduğunu söyledi.

Buyurun açın.

OKTAY VURAL (İzmir) – Neden dolayı söz veriyorsunuz siz bana?

BAŞKAN – 60’ıncı maddeye göre söz veriyorum kısa bir açıklama için.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sataşmadan dolayı mı? (Gürültüler)

BAŞKAN – Hayır, yerinizden kısa bir açıklama için efendim. (Gürültüler)

OKTAY VURAL (İzmir) – Usul tartışması açmak istiyorum efendim. Bu yaptığınız doğru değil.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Uygulama doğru değil.

OKTAY VURAL (İzmir) – Uygulamanız doğru değildir.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – 60’a göre söz talebimiz yok ki.

OKTAY VURAL (İzmir) – Usul hakkında tartışma istiyorum çünkü benim 60’a göre söz talebim yok, sataşmayla ilgili söz talebim var. Dolayısıyla, sizin bu konularla ilgili verdiğiniz karar benim talebime uygun değil.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sataşma yok ki Sayın Başkanım.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sataşma olmadığından dolayı yerinden açıklama yapma hakkı veriyor Başkan.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Ha, bir grup başkan vekili daha çıktı vallahi. İyi, hepsi birden….

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – 63’e göre söz istiyorum.

BAŞKAN – Evet, ne oldu? Yani usul tartışması yapacaksınız. Ama usul tartışması yapacak burada ne var, ne anlamda var?

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, efendim, bakın…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Takdir yetkiniz yok Sayın Başkan.

BAŞKAN – Arkadaşlar, bakınız…

Sayın Anadol, Sevr Anlaşması noktasında ifade edilirken hiç kimse burada o arkadaşa bir tepki göstermedi. Bakınız, bu ifade yanlış.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Yanlış değil efendim. İfadeyi söyleyen benim.

BAŞKAN – Böyle bir ifadenin yakışığı var mı?

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Bu yasa Lozan’ı delmektir, bu yasa Sevr’i hortlatmaktır. (CHP sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili olarak ve hür iradeyi temsil eden bir kimse olarak “Birilerimiz hasbelkader bu sınırları çizdi, birileri orada kaldı.” Bu, sizi rahatsız etmedi mi? Etmiyor mu? Sayın Canikli, etmiyor mu sizi?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bununla ne alakası var? Gereken yapıldı.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ya, hiç alakası yok. Bu, Sevr’den başka ne ifade ediyor?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bunun, amacı aşan bir ifade olduğunu çok net olarak söyledim Sayın Vural. Bunu da siz duydunuz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sınırları Sevr çizmek istedi de onların taleplerini yerine getirmedik diye problem mi oldu şimdi? Rahatsız mı oldunuz?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bu amaçla söylenmedi. Size ifade ettim Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) – Fransızların istediği gibi yapmadık diye rahatsız mı oldunuz?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bu amaçla olmadığını, çok net olarak amacı aşan bir ifade olduğunu söylüyorum.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Niye düzeltmediniz? Niye düzeltmediniz?

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Tutanaktan çıkartırsınız.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan… Tutanakları da inceleyin.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, bu sözler sarf edildiği vakit düzeltilmesini, tutanaktan çıkarılmasını istedim, hiçbir işlem yapılmadı. O arkadaş da özür dilemedi burada.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bakın, amacı aşan bir ifade olduğunu söylüyoruz burada.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Olur mu böyle bir şey?

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Bunu söyleyen sıradan bir arkadaş değil. Bir hukukçu söylüyor bunu.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Tutanak burada.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Çıkarın siz de tutanaktan, kim söylediyse o zaman.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – “Bu sınırları bir tarihte birileri çizmiş.” diyor. Amerikan mandacılarının ağzıyla söylüyor. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından “Ooo…” sesleri)

BAŞKAN – Sayın Anadol, lütfen efendim… Lütfen…

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Sayın Başkan, sınırlarla ilgili iki dakikalık, 60’a göre söz istiyorum. Sınırlar karışık değil, çok net. Türkiye Cumhuriyeti o zaman ne yaptığını iyi biliyor. İzin verirseniz, iki dakikada Hatay, Musul mücadelesini, 1924’ü bilmeyen arkadaşımıza bir anlatayım. (MHP sıralarından alkışlar)

AHMET YENİ (Samsun) – Vay anasını be! Sizden başka bilen yok!

FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) – Bize ders vermek gibi bir hakkı yok Sayın Başkan.

BAŞKAN – Evet Sayın Vural, kürsüden mi konuşmak istiyorsunuz tekrar sataşma gerekçesiyle?

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, usul tartışması…

BAŞKAN – Buyurun.

Sayın Vural, üç dakikalık süre içinde konuşmanızı tamamlayın.

Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ben de aleyhinize istiyorum efendim. Ben de aleyhinize…

BAŞKAN – Neyin efendim?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – 63’e göre tartışma açıldı efendim.

BAŞKAN – Hayır, usul hakkında açmadım.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Hayır, iki lehte iki aleyhte söz vereceksiniz efendim.

BAŞKAN – Usul hakkında açmadım. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

Sataşmanın muhatabı gelsin…

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim hayır, usul tartışmasından dolayı söz istedim. Benim talebim doğrultusunda işlem yapmak durumundasınız.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – 63, 63…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Siz kendiniz yorum yapıyorsunuz Başkanım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, ben önce istedim sataşmadan dolayı, “hayır” dediniz. Dolayısıyla, yaptığınız uygulama usule uygun değildir. Usul tartışması açılmasını istiyorum.

BAŞKAN – Birleşime beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 16.53

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.14

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 92’nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

263 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Tasarının 4’üncü maddesi üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştı.

Şimdi 4’üncü madde üzerinde soru-cevap işlemini gerçekleştireceğiz.

Sayın Taner, buyurun efendim.

RECEP TANER (Aydın) – Sayın Bakan, mayın temizleme işiyle ilgili bugüne kadar yaklaşık maliyeti bir türlü öğrenemedik. Millî Savunma Bakanlığı olarak bu işin yaklaşık maliyetini sizden öğrenebilir miyiz? Yani 216 bin dekar arazinin ne kadar bir maliyet için kırk dokuz yıllığına peşkeş çekildiğini öğrenmek istiyoruz.

İkincisi: Mayın temizlemeye konu olan bu sınırlarda en son ne zaman mayın patlaması neticesinde vefat veya yaralanma olmuştur?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Taner.

Sayın Serdaroğlu, buyurun efendim.

MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

Sayın Bakanım, iktidara geldiğiniz 2002 yılından bu yana Sayın Başbakanımızın övünerek ve gerinerek ifade ettiği “Ben bu ülkeyi tüccar siyaset anlayışıyla yöneteceğim.” sözleri kulaklarımızda, uygulamaları ise aynen bu tasarıda olduğu gibi gözlerimizin önündedir.

Sorularım:

Bir: Mayınların temizlenmesi veya temizletilmesi karşılığında temizlenen yerlerin 5+44 yani 49 yıllığına birine veya birilerine verilmesi İktidarınızın tüccar siyaset anlayışının bir uzantısı mıdır?

İkinci sorum: Bu mükemmel ancak mükemmelliğin doğal sonucu olan bu sorunlu coğrafyada varlığımızı sonsuza dek sürdürebilmemiz için özellikle dış ticaret, dış politikamızda tüccar siyaset anlayışından ne zaman vazgeçeceksiniz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Serdaroğlu.

Sayın Genç, buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, biliyorsunuz mayınlı sahanın yoğun olduğu bölgelerden birisi de Tunceli ilidir. Tunceli ili hudutları dâhilinde son on yılda kaç tane mayın patlamış ve bu patlayan mayınlar sonucunda kaç tane vatandaşımız hayatını kaybetmiş, kaçı yaralanmıştır?

İkinci sorum: Tunceli hudutları içindeki bu mayınları ne zaman temizleyeceksiniz ve hangi usullerle temizleyeceksiniz, onu öğrenmek istiyorum efendim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Yalçın…

RIDVAN YALÇIN (Ordu) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Grup Başkan Vekiliniz Sayın Bekir Bozdağ Meclis kürsüsünde bu konunun Millî Güvenlik Kurulunda görüşüldüğünü, Genelkurmayla görüşüldüğünü ve bu iki organdan da olumlu kanaatler verildiğini ifade etti. Efendim, Bekir Bozdağ MGK üyesi midir? Orada konuşulanı nereden bilmektedir? Genelkurmay ve Millî Güvenlik Kurulu tasarıya bu hâliyle mi destek vermektedir? Yoksa her iki kurumun görüşü mayınların temizlenmesi gerektiği hususunda mıdır? Bu hususu özellikle cevaplamanızı istirham ediyorum.

Bir de Sayın Bakanım, mayınlı arazilerin temizlenmesi için bir çerçeve belirleyecek yasa çıkması normaldir, doğaldır. Bunu yapmak yerine bir kullanımlık, sadece bir olaya özgü bir kanun yapmayı neden tercih ediyorsunuz? Bu arazi için bu kanun kullanılacak ve ondan sonra hiç kullanılmayan bir metin hâline dönecek. Kanun yapma tekniği bakımından da doğru değil. Bu tercihinizin özel bir sebebi var mıdır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Vural…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Bakanım, bir konuda bilgi edinmek istiyorum. Türkiye ile Gürcistan arasındaki ortak sınırın da antipersonel mayınlarından temizlenmesi ve sınır koruma amacıyla kullanılmaması konusunda bir anlaşma imzalanmıştı. Altı yıl içerisinde bütün mayınların temizleneceği amirdir bu sözleşmeye göre, 14 Ocak 2004 tarihinde. Bu mayınlar temizlenmiş midir? Temizlenmişse kim temizlemiştir?

Yine aynı şekilde, Türkiye ile Bulgaristan arasındaki antipersonel mayınlarının kullanılmamasına ilişkin bir anlaşma. Bunun süresi de altı yıldır, o da 2000’li yılın başında gerçekleşmiştir. Bu mayınlar temizlenmiş midir? Temizlenmişse kim temizlemiştir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, mayın temizleme projesiyle ilgili olarak Hükûmetinizce bir ekonomik fizibilite raporu hazırlanmış mıdır? Hazırlandıysa geri ödeme süresi kaç yıl çıkmıştır? Özetle, kırk dört yılı neye göre belirlediniz?

İki: Suriye ve Türkiye arasındaki mayınlı arazinin muhtemel bir İsrail ya da ABD şirketi tarafından kullanıma geçmesi hâlinde kırk dört yıl boyunca Türkiye-Suriye ilişkilerinde nasıl bir gelişme beklemektesiniz? Değerlendirirseniz memnun olurum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, buyurun efendim.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Sayın Başkanım, önce sorulara teşekkür ediyorum.

Sorularda bir müşterek taraf var: Kaç patlama oldu, kaç kişi burada hayatını kaybetti veya şehit oldu?

Bu rakamlar yanımızda değil ama sorulan soruların tipine göre, şekline göre yazılı olarak cevap vereceğim bunlara. Yani burada hafızalarımızı zorlayarak bir şey söylememiz yanlış olur; binaenaleyh bunlara yazılı olarak cevap vereceğim.

Yaklaşık maliyet Maliye Bakanlığının metotlarıyla tespit edilmiştir ancak bunlar açıklanamaz. Sebebi: Bugünkü meri mevzuatımıza göre de muhammen bedel artık… 9’uncu maddeydi yanlış hatırlamıyorsam, şöyle diyor: “Mal ve hizmet alımları için yapım işlerinin ihalesi yapılmadan önce idarece her türlü fiyat araştırması yapılarak katma değer vergisi hariç olmak üzere yaklaşık maliyet belirlenir ve dayanaklarıyla birlikte hesap cetvelinde gösterilir. Yaklaşık maliyete ihale ve ön yeterlilik ilanında yer verilmez. İsteklilere veya ihale süreciyle resmî ilişkisi olmayan diğer kişilere açıklanamaz.”

Yani bu, Kanun’umuzun, İhale Kanunu’muzun getirdiği bir önemli değişikliktir.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Peki, kırk dört yılı neye göre belirlemiş Maliye Bakanlığı? Sayın Bakanım biz de bunu söylüyoruz. Ben de sizin söylediğiniz maddeyi söylüyorum.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Kırk dört yılın neye göre belirlendiği kendisine aittir.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Nasıl belirlemiş?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Binaenaleyh, ihaleye çıkılacak…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Bu muhammen bedel değil mi?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – …kabul ederseniz, kabul etmezseniz mesele yok.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Niye yıl buraya yazılıyor Sayın Bakanım?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Kabul ettiğiniz takdirde, ihaleye çıkıldığında muhammen bedel açıklanmayacaktır. Kanun böyle diyor.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Muhammen bedeldir işte kırk dört yıl, biz de onu söylüyoruz. Kendi söylediğiniz tezat içinde Sayın Bakanım. “Kırk dört yıl.” demek muhammen bedel belirlemek demek.

BAŞKAN – Sayın Günal, lütfen…

NURİ USLU (Uşak) – “Açıklanamaz.” diyor.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Öyle işte! Açıklamışlar, siz açıklamışsınız, kanuna yazmışsınız.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Efendim, o eksiltmenin üst hudududur.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkür ediyoruz açıklamanız için, biz de onu söylüyoruz.

RECEP KORAL (İstanbul) – O bir süredir, süre; bedel değil, süre…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Neye göre belirleniyor?

AHMET YENİ (Samsun) – Sayın Başkan, dinlemeyecek misiniz?

BAŞKAN – Sayın Koral… Lütfen arkadaşlar… Sayın Koral, Sayın Günal, lütfen…

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Şimdi, Sayın Yalçın’ın sorusuna geçiyorum: Millî Güvenlik Kurulu ve Genelkurmayın görüşlerini ben açıklamaya mezun değilim. Millî Güvenlik müzakereleri ve kararları gizlidir. Onları açıklamaya yalnızca Sayın Cumhurbaşkanımız ve yetkilendireceği kişiler…

RIDVAN YALÇIN (Ordu) – Burada kürsüden söyledi.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Ben kendi sorumluluğumu ifade ediyorum.

Burada da, Genelkurmayın görüşleri de Başbakanlığa eminim iletilmiştir. Burada da gene açıklayacak olan Genelkurmay ile Başbakanlığın kendisidir, takdir kendilerinindir.

Türkiye-Gürcistan sınırının temizlenmesi ile Bulgaristan sınırının temizlenmesine, benim şu andaki bilgime göre, henüz başlanmamıştır. Bu çalışmalar henüz hazırlık aşamasındadır ama önümüzdeki asıl büyük meseleyi çözmeden oraya sıra gelebileceğini ben şahsen –bu benim şahsi kanaatim- zannetmiyorum ama Maliye Bakanlığı teşkilatı ne düşünür, o konuyu da bilmiyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – “Öncelikleri Genelkurmay belirler.” diyor Kanun, nereden başlanacağını onlar belirliyor, Maliye değil.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Benim tespit ettiklerim bunlar.

Teşekkür ediyorum efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.

RIDVAN YALÇIN (Ordu) – Sayın Bakanım, neden bir genel kanun değil? Cevap vermediniz o soruma. Genel çerçeveyi çizen, mayınlı alanların temizlenmesiyle ilgili esasları belirleyen bir kanun yerine bir araziye özel bir kanun neden tercih edildi?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Şimdi, efendim kanun teklifi derecattan geçerek huzurunuza gelmiştir. Gerekçesinde de neden böyle bir kanun yapıldığı açıklanmaktadır.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Gerekçesinde sadece “mayın temizleme” var Sayın Bakanım, tarım hiç yok.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Tatmin olup olmamak sizlerin takdirindedir.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sadece “mayın temizleme” diyor gerekçesinde hiç tarımsal amaç yok.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Gerekçesi sizlerin malumudur, sizlerin bilgisine sunulmuştur. Takdirlerinize arz ediyorum efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Benim soruma cevap vermediniz.

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, madde üzerinde yedi adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık durumuna göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

263 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü maddesinde geçen “Maliye Bakanlığınca” ibaresinin “Maliye Bakanlığı tarafından” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                             Kerim Özkul

                                                                                                                  Konya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

263 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü maddesinde geçen “Maliye Bakanlığınca” ibaresinin “Maliye Bakanlığı tarafından” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                              Turan Kıratlı

                                                                                                                Kırıkkale

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tasarının 4 üncü maddesinin başlığının “Danışmanlık hizmeti alınması” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Bekir Bozdağ

Veysi Kaynak

Yahya Akman

 

Yozgat

Kahramanmaraş

Şanlıurfa

 

Abdulkerim Aydemir

Muharrem Selamoğlu

 

 

Ağrı

Niğde

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 263 sıra sayılı Yasa Tasarısının 4. maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Kemal Kılıçdaroğlu

Osman Kaptan

Enis Tütüncü

 

İstanbul

Antalya

Tekirdağ

 

Vahap Seçer

Ramazan Kerim Özkan

Orhan Ziya Diren

 

Mersin

Burdur

Tokat

“(2) Mayından arındırılan arazilerin tarımsal amaçla kullanılması işlemlerinde yabancı uyruklu işçi istihdam edilemez.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 263 sıra sayılı kanun tasarısının 4. maddesinin madde başlığının “Danışmanlık Hizmet Alımı” şeklinde değiştirilmesini, madde metnindeki ”4734 sayılı Kanun hükümlerine tabi olunmaksızın” ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Günal

Kamil Erdal Sipahi

Mümin İnan

 

 

Antalya

İzmir

Niğde

 

 

Rıdvan Yalçın

S. Nevzat Korkmaz

Münir Kutluata

 

 

Ordu

Isparta

Sakarya

 

 

 

Mehmet Şandır

 

 

 

 

Mersin

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı”nın 4 üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                                             Harun Öztürk

                                                                                                                    İzmir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 263 sıra sayılı yasa tasarısının 4. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederim.

                                                                                                              Kamer Genç

                                                                                                                  Tunceli

BAŞKAN – Son iki önerge metinden çıkarılmakla ilgilidir. Dolayısıyla ikisini birlikte işleme alacağım.

Sayın Komisyon önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

Sayın Öztürk… Yok.

Sayın Genç, siz buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 263 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın ihalelerin yapılmasına ilişkin olarak getirilen 4’üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasına dair önerge vermiş bulunuyorum. Bu önergemi izah etmek üzere kürsüye geldim. Hepinize saygılar sunuyorum.

Şimdi, değerli milletvekilleri, yıllarca devlet yöneten kişiler… Devlet yönetimi, dürüst, namuslu, hileden arındırılmış, insanlar hakkında şüpheyi yok edecek, dürüstlüğü insanların iradelerine bırakmadan devletin en objektif kuralları içinde yönetilmesi için objektif kuralların konulması devletin ömrü boyunca öngördüğü ilkelerdir. Yani siz herhangi bir şeyin dürüst olarak yapılmasını istiyorsanız, şaibeden arındırılarak yapılmasını istiyorsanız ve o işi yapan insanların şüphe altında bırakılmamasını istiyorsanız bütün devletlerin kabul ettiği, bütün yönetimlerin kabul ettiği ilkeler vardır. Bu ilkeler nedir? Açık yarış. İşte, bizim öteden beri 2886 sayılı İhale Kanunu, sonra 4774 sayılı Kamu İhale Kanunu.

Şimdi, AKP İktidarı… Ben, işte bu dönem, temmuzdan beri, geldiğim bu Parlamentoda her ihalede, her alım satımda “4774 sayılı Kamu İhale Kanunu uygulanmaz, 2886 sayılı Kanun uygulanmaz...” Böyle bir yönetim olmaz.

Şimdi, bunu getirmekle diyorsunuz ki “Ey bürokratlar, ey bu işlemleri, bu ihaleleri yapanlar, siz gidin, istediğiniz yolsuzlukları yapın, istediğiniz talanı, soygunu yapın, biz size açık çek veriyoruz.” Böyle bir devlet yönetimi olmaz. Zaten sizin bu anlayışınızla yapılan ihalelerin büyük bir kesimi maalesef talan ihalesi oldu yani soyuldu memleket, işte sonuç ortada. “Efendim, bizi kriz teğet geçmiştir de biraz sürünmüştür.” Ya arkadaşlar, Türkiye’de insanlar uyuyor mu bilmiyorum, bu devleti yönetenler? Sokaklarda, işsiz, aç, çıplak, ondan sonra her gün ağlayan, her gün bizden telefonda para isteyen, her gün fabrikası kapanan insanları duymuyor musunuz siz ben bilmiyorum ki. Yani, bu kadar, işsizlik oranı yüzde 20’leri bulmuş, gençlerde yüzde 78’i bulmuş bir ülkede, hâlâ “Bizde bir şey yok.” demek için çok şeylerden yoksun olmak lazım, insani düşüncelerden yoksun olmak lazım, o ülkede yaşamamak lazım, hayal âleminde yaşamak lazım.

Şimdi, onun için diyoruz ki bakın, daha önce de söyledim, bir memlekette dürüst bir yönetim olabilmesi için ya o insanlarda Allah korkusu olacak ya da kanun korkusu olacak. Şimdi, Allah korkusunun kimde olduğu belli değil. Hele hele son zamanlarda, ekonominin, paranın bu kadar değer ifade ettiği yönetimlerde Allah korkusu pek kimsede görülmüyor. Çünkü, Allah da çıkıp da herifin boynuna yapışmıyor ki yani “Ulan sen bu hırsızlığı yaptın da ben senin burnundan getireyim, çoluk çocuğunun burnundan getireyim.” diyor belki ama çok sonra söylüyor. İşte, bunun etkisini hemen göstermediği için ondan sonra da işte “Nasıl olsa ben fırsatı buldum, hele bu cebi bir doldurayım da ondan sonra ileride Allah bizim başımıza bir bela getirir mi, getirmez mi?” diyor. O tabii, Allah’a havale edilmiş bir şey oluyor. “Nasılsa kısa zamanda bir şey yapmayacağım, hiç olmazsa ben şimdi bu cebimi doldurayım.” diyor. Ha, bunun yanında bir kanun korkusu olacak. Kanun korkusu da nedir? İşte, denetim, kanunda alım satımların objektif kurallara göre yapılması lazım. Niye 4774 sayılı Kanun’a göre yapmıyorsunuz, İhale Kanunu’na göre yapmıyorsunuz çünkü yandaşlarınız firmalar var. Yandaşlarınız firmaları davet edeceksiniz, ondan sonra bunları ihalesiz vereceksiniz.

Bakın, devri iktidarınızda o kadar büyük zenginler belirdi ki, bugün İstanbul’un en yüksek binası sizin bir milletvekiline ait. Ben şimdi kendisiyle de…

Bakın, uçakta da bahse girdik, Kütahya Şeker Fabrikasında satın aldıktan sekiz ay sonra 113 dönüm arazi Türkiye Şeker Fabrikaları adına kayıtlıyken tapu üzerinde silinmiş, ondan sonra Kütahya Şeker Fabrikalarına çevirmiş. Bu 113 dönüm arazi bedava alınmış. Biz bahse girdik. Kendisi geldi, Ulaştırma Bakanının yanında dedi ki: “Böyle bir şey olmadı. Eğer sen bunu ispat edersen ben fabrikayı sana bağışlıyorum. İspat etmezsen milletvekilliğinden istifa eder misin?” “Hayhay, hatta çıkar kürsüde şey ederim.” dedim. Ben bekliyorum…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMER GENÇ (Devamla) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun efendim.

KAMER GENÇ (Devamla) – Bekliyorum hele bakalım, tapu elimde.

Ama şimdi, bunun gibi, yani devri iktidarınızda… Mesela, şimdi, şu Eskişehir yolunda muazzam gökdelenler yapıldı. Kim yaptı bunları? Vergi veriyor mu? Hesapları inceleniyor mu?

Tayyip Bey’in oğlu birdenbire gemi aldı. Bu gemiyi hangi parayla aldı?

Ondan sonra, Deniz Fenerinde, 14 milyon euro Ziya Karaman’a gelmiş. Ziya Karaman kim? Ziya Karaman’ın oğluyla Tayyip Bey’in oğlu bacanak. Soru sormuşuz: Hakikaten bu gemiye giden paralarda Deniz Fenerine gelen paralar var mı, yok mu? Bunu sormak bizim şeyimiz. Bunları hep kapalı yapıyoruz.

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) – Konuya gel, çok dağıttın, topla, topla.

KAMER GENÇ (Devamla) – Arkadaşlar, bakın, siz doğruları yaparsanız biz buraya çıkar, doğrulardan dolayı size teşekkür ederiz ama doğrular yapılmıyor, boyuna suistimale elverişli, soyguna elveren, yöneticilere soyguna elverişli bir ortam hazırlıyorsunuz. Bu ciddi bir kamu yönetimiyle bağdaşamaz. Zaten devlet iflas etmiş duruma gelmiş. Sizin zamanınızda, yani bir göreceğiz, birkaç ay sonra…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Soygunculardan kurtuldu bu memleket, merak etme.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Devamla) – Sayın Başkan, tabii, grup başkan vekilleri olduğu zaman onlara bir iki dakika fazla veriyorsunuz, ama ben bağımsız olduğum için…

BAŞKAN – Buyurun.

KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın, biraz önce ben karar yeter sayısı istedim, “Var.” dediniz ama arkasından Kemal Bey istedi, “Yok.” dediniz. Yani o makamı biraz dürüst yönetin, size tavsiye ediyorum!

Evet, karar yeter sayısını da istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Evet, diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Danışmanlık ihalesinin de 4734 sayılı kanun hükümlerine göre yapılması amacıyla işbu değişiklik önergesi verilmiştir.

BAŞKAN – Önergeleri birlikte işleme alacağımı söylemiştim.

Önergeleri birlikte oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Karar yeter sayısını arayacağım.

Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 17.36

 

 

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 17.44

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 92’nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

4’üncü maddenin metinden çıkarılmasına ilişkin değişiklik önergelerinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeleri tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

263 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Tasarının 4’üncü maddesi üzerindeki diğer önergelerin işlemlerini gerçekleştireceğiz.

Sıradaki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 263 sıra sayılı kanun tasarısının 4. maddesinin madde başlığının “Danışmanlık Hizmet Alımı” şeklinde değiştirilmesini, madde metnindeki “4734 sayılı Kanun hükümlerine tabi olunmaksızın” ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                         Mehmet Günal (Antalya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Günal, buyurun.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, iki haftadır burada gergin bir şekilde bir kanun tasarısı görüşüyoruz ve bu gerilimin nedenini sizler gayet iyi biliyorsunuz. Sizin sinirlenmenizin nedeni de bizlerin haklı olduğunu aslında biliyorsunuz. Sizin de kafalarınız karışık, her ne kadar dün ikna edildiyseniz de hâlâ kafanızda karışıklık var. Öyle olunca tabii ki sizler de bizlere kızıyorsunuz. “Bir an önce çıkaralım.” diye talimat aldığınız için çıkarmaya çalışıyorsunuz.

Bizim bu önergemiz “Çıkarmayın.” diye gelmiyor, yeniden tekrar ediyoruz. Sayın Bakanım, Sayın Komisyon Sözcümüz burada, o da kızıyor ama bakın, verdiğimiz önerge çok net, 1’inci, 2’nci, 3’üncü maddede de aynısını verdik: “Gelin, mayın temizleme çerçeve kanunu hâline getirelim. Diğer 921 bin mayının hepsini, bunlar da dâhil olmak üzere, temizlemek üzere bir çerçeve kanun çıkaralım. İstiyorsanız yeniden tarımsal amaçlı tahsisle ilgili başka bir kanun tasarısı getirin. Orada herkese açık bir şekilde bu ikisini birbirine bağlamayalım.” dedik. Danışmanlık hizmeti yine alınsın.

Biz ikna olmadık yani Genelkurmay Başkanlığının “Ben bunu yapamam.” dediğine ikna olmadık. Teknik nedenlerle değil maddi gerekçelerle olduğunu biliyoruz. Hatta Millî Savunma Bakanlığının görüşünü de Sayın Bakanımıza sorduk, ısrarla iki gündür bir türlü cevap vermiyor, bize sürekli safahatini anlatıyor. Yani o yazının arkasında mısınız değil misiniz diyoruz. Değilsiniz, o zaman neden Millî Savunma Bakanlığı… Tamam, “Genelkurmay Başkanlığınınkine ben karışamam.” diyor Sayın Bakanım ama Millî Savunma Bakanlığının görüşü de var, size arz ettik, Komisyonda da, burada da. Biz de istiyoruz ki bir defa somut bir şekilde…

Dün açıklamalarda bulunmuşsunuz Sayın Bakanım, henüz yalanlama, bilmiyorum -tekzip diyeyim daha teknik tabirle- yaptınız mı, bugünkü gazetelerde var. Örneğin, Zaman gazetesinde diyor ki: “Son dönemde tasarı Meclis gündemine alındığında grup başkan vekilleri kanalıyla tekrar temasa geçildi -bakın, değerli arkadaşlarım, sizi ilgilendiriyor- ancak Genelkurmay çıkarma işine yanaşmadı.” Tırnak içinde sizin söylediğinizi söylüyor, bilemiyorum.

Şimdi size soruyorum: Genelkurmayla grup başkan vekilleri mi temasa geçiyor? Bunda bir yanlış yazma mı var Zaman gazetesi adına?

Altında devam ediyor, diyor ki: “Genelkurmay, bu işi yaparken elle temizlik yapıyordu. 2014 yılına kadar temizlenmesi gerekiyor ancak elle temizlik çok daha uzun yıllar alacak diye Genelkurmay bu işi makineyle yapmak istedi. Bu işi yapmak için üç ayrı makinenin aynı anda çalışması gerekiyor. Makineleri 5 milyon dolardı. Genelkurmay da ‘bu makinelerden üç takım alırsak 2014’e kadar temizliği yaparız’ diye düşündü. Piyasa araştırması yapıldı, biz talip olunca makinelerin takımının fiyatını 15 milyon dolara çıkardılar. Dolayısıyla Genelkurmay o zaman Maliye Bakanlığına devredelim.” dedi.

Şimdi, Sayın Bakanım, buna bir tekzip varsa bizim malumatımız yok. Eğer bu söyledikleriniz gizli oturum olmadığı için ise bir şey diyemiyoruz, basına sızanları soruyorum: Şimdi, bu doğru mudur, değil midir? Öyleyse bundan kaç takım alınması gerekiyordu dedik. Yani Genelkurmayın istediği maliyet, o ekipmanların, ne kadardı?

Bu arada, Savunma Sanayii Müsteşarlığı elli adet mayın tarama tankı alınacağına dair bir ihaleden bahsetmişti. Bunları ne için alıyoruz? Nerede kullanacağız? Mademki hepsini ihale edeceksek buna envanterde ihtiyacımız var mıdır diyorum.

Ben bu saate kadar bunlardan herhangi birine, değerli arkadaşlarım, cevap alamadım.

510 kilometre uzunluğundaki sınırdan bahsediyoruz. Sayın Bakanım demiş ki: “On dört tane firma inceleme yaptı, teklif verdi.” Bu on dört firmanın -eğer doğruysa diye yine şart düşüyorum, dün bize söyledi ama sayısını söylememişti- kaç tanesi İsrail orijinli veya İsrail ortaklığıdır? Onu da merak ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu sorulara cevap alamadım, bugün de alabileceğimi zannetmiyorum. O topraklar… Az önce Sevr, Lozan tartışmaları yapıldı, yörenin milletvekili arkadaşlarımız “Biz oraları biliyoruz.” dediler ama biz biliyoruz ki bu toprakların her karışı için onlarca, yüzlerce şehit verildi. Bizim itirazımız -bir defa daha söylüyoruz- mayınların temizlenmesine değil, bizim itirazımız toprakların tarıma açılmasına da değil, bizim itirazımız böyle anlaşılmaz bir şekilde, hiçbir açıklayıcı bilgi vermeden teknik olarak -maliyetle ilgili dün size söyledim, Sayın Bakanım da diyor, “500 küsur trilyondan 2,3 trilyona kadar çıkan bir maliyet vardı.” diyor- bunların oldu bittiye getirilerek bu şekliyle acele ihale edilmesine karşıyız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Günal.

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Yasa, bizim önergede de teklif ettiğimiz şekilde sadece mayın temizlemeyle ilgili çerçeve yasa hâline gelirse her türlü desteği sağlayacağımızı buradan taahhüt ediyoruz. Bu maddelerin yeniden görüşülmesi gerekiyor. Ben bu sözlerimin fayda etmediğini iki haftadır görüyorum.

Az önceki tartışmayı, TBMM TV’yi de protesto ediyorum, vermedi.

Şu anda, o topraklar için toprağa düşmüş şehitlerimiz adına, kalan zamanımı saygı duruşuyla geçiriyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler, MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

(Antalya Milletvekili Mehmet Günal saygı duruşunda bulundu)

AHMET YENİ (Samsun) – Şov yeri değil burası!

BAŞKAN – Sayın Günal, kürsüde, konuşmak için hatiplere söz veriliyor. Lütfen... Teşekkür ederim size.

Buyurun efendim…

Sayın Günal, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler, MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

AHMET YENİ (Samsun) – Şova devam şova, görmedi kimse!

BAŞKAN – Sayın Günal, süre doldu, buyurun.

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Zamanımı kullandım Sayın Başkanım, fazlasını kullanmadım.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 263 sıra sayılı Yasa Tasarısının 4. maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                         Enis Tütüncü (Tekirdağ) ve arkadaşları

“(2) Mayından arındırılan arazilerin tarımsal amaçla kullanılması işlemlerinde yabancı uyruklu işçi istihdam edilemez.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Seçer, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

VAHAP SEÇER (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Az önce bir milletvekili arkadaşım tepkisini değişik bir şekilde gösterdi. Tabii, saygı duymak lazım. İki gündür bu yasa tasarısı üzerinde burada müzakereler devam ediyor. Gerçekten tartışmalar sert geçiyor. Elbette ki burada birbirimizi anlayışla karşılamamız gerekiyor.

Sayın Canikli, az önce konuşmasında muhalefetin kafasının karışık olduğundan bahsetti, aslında burada kafası karışık olan iktidar partisi diye düşünüyorum.

Dün olağanüstü bir grup toplantısı yaptınız bu yasa tasarısıyla ilgili, Sayın Bakan, Sayın Başbakan bu konuda size sunumda bulundu, belki de ikazda bulundu, belki de bir talimat verdi. Bizim duruşumuz belli, muhalefetin duruşu belli -DTP’nin, MHP’nin ve CHP’nin- burada aslanlar gibi muhalefet ediyoruz, kararlıyız; bu şekilde bu yasa tasarısının geçmesini içimize sindiremiyoruz.

Bizim burada sizlerden farklı söylemimiz şu… Burada hatip arkadaşlarım çıkıyor, kafa karıştırıyorlar. Bizi yurttaşlarımız izliyorlar, dikkatle izliyorlar. Belki…

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Şov yapma!

VAHAP SEÇER (Devamla) – Hayır, ben şov yapmıyorum, burada doğruları anlatıyorum, sen de sakin ol ve dinle, tavsiyede bulunuyorum sana. Sen her şeye karışıyorsun!

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Ben dinliyorum.

VAHAP SEÇER (Devamla) – Dinle bir! Bir dinle! Dinlemesini öğren önce!

Şimdi, değerli arkadaşlarım, burada kafanızın karışacak noktalarını aydınlatmaya çalışalım. Biz bu mayınlı arazilerin temizlenmesi konusunda aykırı bir görüş belirtmiyoruz. Elbette ki sınırlarımızı çağa uygun daha teknolojik sistemlerle koruyalım, insanlık dışı birtakım yöntemleri ortadan kaldıralım. Orada bu tip savunma sistemlerinin, sınır koruma sistemlerinin elli yıldır o bölge halkına ne sıkıntılar yarattığını biliyoruz. Bacağı kopuk insanlar, kolu kopuk insanlar, psikolojik anlamda ciddi zafiyet içerisinde olan insanlar, ekonomik anlamda oraya sağladığı birtakım olumsuzluklar -o bölgede- hep bunlardan haberdarız ve geçtiğimiz dönemde Cumhuriyet Halk Partisi, Partim Ottawa Sözleşmesi’ne taraf olduğumuza dair kanun tasarısı bu Meclisten geçerken muhalefet etmedi sanıyorum.

Sayın Anadol, doğruluyor musunuz beni?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Evet.

VAHAP SEÇER (Devamla) – Demek ki biz bu mayınların temizlenmesine karşı değiliz.

Bizim karşı olduğumuz şu: Orası stratejik açıdan önemli bir bölge, orası bölgenin spesifik olarak kendine has özelliklerinden dolayı sosyal yönü olan bir bölge. Bizim buradaki iddiamız, ısrarımız, evet bunun bedelini ödeyelim, hizmet almak suretiyle bedelini ödeyelim. Siz diyorsunuz, Sayın Başbakan söylüyor, diyor ki: “17’nci büyük ekonomiyiz, gayrisafi millî hasılamız 1 trilyon dolara dayandı.” Bu kadar büyük bir ülkeysek bunun bedelini ödeyemiyor muyuz? 300-500 milyon dolar ödeyemiyor muyuz? Bu bize yakışıyor mu?

Sayın Canikli çıktı, buradan dedi ki: “Biz bunu kırk elli yılda ancak temizleyebiliriz.“ Diğer tarafta, söylemleriniz hamasi. Burada gerçekleri mi söylüyorsunuz? Hayır, gerçekleri söylemiyorsunuz. Burada kapalı kapılar ardında birtakım pazarlıklar var, biz bunları hissediyoruz. Evet, vehim içindeyiz, paranoya içindeyiz gerekirse. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

AHMET YENİ (Samsun) – Belgen var mı, belgeyle konuş.

VAHAP SEÇER (Devamla) – Sizin belgeniz var mı Genelkurmayın bu konuda olumsuz görüş bildirdiğine dair belgeniz var mı Sayın Milletvekili? Yok, değil mi?

Değerli arkadaşlarım, elbette ki, hepimiz Türkiye'nin esenliğini istiyoruz, mutluluğunu istiyoruz, iyiliğini istiyoruz ama değerli milletvekilleri, özellikle o bölge milletvekilleri, bu konuya daha hassasiyetle yaklaşalım. Elbette, grup disiplini içerisinde belki bu yasa tasarısına evet diyeceksiniz ama yarın bölgenize gittiğiniz zaman, orada seçmenlerinizle, oradaki yurttaşlarımızla, sizin insanınızla, hemşehrilerinizle karşı karşıya geleceksiniz.

Bakınız, boşaltılmış köyler, terörün verdiği tahribat, binlerce insan işsiz, aşsız, umutsuz, moralsiz. Bu insanlar iş bekliyor, aş bekliyor.

Şimdi, bakın “Tarihî bir fırsat yakaladık.” diyor Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan Kürt meselesiyle ilgili. Şimdi bu fırsatları bu tip birtakım kriterleri, unsurları, öğeleri kullanarak gerçekleştirme, hayata geçirme şansına sahibiz. Orada 216 bin dekar araziyi konuşuyoruz. Biz orada bu arazileri üreticiye dağıtacak olsak 2 bin tane, 2500 tane çiftçi ailesi yaratırız. Dolaylı olarak bu insanların geçimini sağladığı… 4’le çarparsak, orada 10 bin insana ekmek verme, iş verme, aş verme imkânı sağlayacağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Seçer.

VAHAP SEÇER (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlarım, bu önergemizde elbette ki, biz yasanın bu şekilde geçmesini istemiyoruz, arzu etmiyoruz. Ancak, böyle geçecek olsa bile, en azından, orada bu arazilerin tarımsal üretimde kullanım hakkını alan işletmelerin buralarda istihdam edecekleri kişileri Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından almak zorunluluğunu bu yasaya, 4’üncü maddeye bir fıkrayla eklenmesini sizlerden talep ediyoruz.

Özellikle, az önce de üzerine basa basa söylediğim gibi, bölge milletvekillerinin bu konuda, bu önergenin kabulü konusunda evet oyu kullanacaklarını düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Seçer.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tasarının 4 üncü maddesinin başlığının “Danışmanlık hizmeti alınması” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                          Bekir Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Genel Kurulun takdirine bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılıyoruz efendim.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe: Madde başlığının madde içeriğine uygun olarak düzenlenmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

263 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü maddesinde geçen “Maliye Bakanlığınca” ibaresinin “Maliye Bakanlığı tarafından” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                              Turan Kıratlı

                                                                                                                Kırıkkale

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Kıratlı yok.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

İbarenin değiştirilerek, anlamın uygulama açısından daha anlaşılır hâle getirilmesi düşünülmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

263 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü maddesinde geçen “Maliye Bakanlığınca” ibaresinin “Maliye Bakanlığı tarafından” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                             Kerim Özkul

                                                                                                                  Konya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum Sayın Özkul.

Gerekçe:

Verilen teklif ile anlamın netleşmesi amaçlanmıştır. Ayrıca kanun tekniği açısından da uygun görülmüştür.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri, 4’üncü maddenin oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasına dair önerge vardır. Önergeyi okutup imza sahiplerini arayacağım.

T.B.M.M. Başkanlığına

Görüşülmekte olan yasa tasarısının 4. maddesinin İç Tüzük 143. maddeye göre açık oylama biçiminde yapılmasını arz ederiz.

BAŞKAN – Kemal Anadol? Burada.

Gökhan Durgun? Burada.

Mevlüt Coşkuner? Burada.

Bayram Meral? Burada.

Zekeriya Akıncı?

ONUR ÖYMEN (Bursa) – Takabbül ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Onur Öymen

Vahap Seçer? Burada.

Tekin Bingöl? Burada.

Orhan Ziya Diren? Burada.

Atilla Kart?

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Takabbül ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Susam…

Turgut Dibek? Burada.

Birgen Keleş? Burada.

Enis Tütüncü? Sayın Tütüncü yok.

TACİDAR SEYHAN (Adana) – Takabbül ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Seyhan…

Metin Arifağaoğlu? Burada.

Ali Oksal? Burada.

Bilgin Paçarız? Burada.

Yaşar Ağyüz? Burada.

Rahmi Güner? Burada.

Ramazan Kerim Özkan? Burada.

Algan Hacaloğlu? Burada

Murat Sönmez? Burada.

İlhan Kesici? Burada.

Nur Serter? Burada.

Saygıdeğer milletvekilleri, açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince, açık oylama elektronik cihazla yapılacaktır.

Üç dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, pusula gönderen arkadaşlarımın isimlerini okuyorum:

Akif Gülle? Burada.

Binali Yıldırım, vekâleten Mehdi Eker? Burada.

Mehmet Alp? Yok.

Ülkü Güney? Burada.

Salih Kapusuz? Burada.

Cemil Çiçek, Hayati Yazıcı’ya vekâleten? Burada.

Cemil Çiçek? Burada.

Ömer Çelik? Burada.

Hüsnü Tuna? Burada.

Zeki Ergezen? Burada.

Mehmet Aydın’a vekâleten Vecdi Gönül? Burada.

Vecdi Gönül? Burada.

Dengir Fırat? Burada.

Sayın milletvekilleri, 263 sıra sayılı Tasarı’nın 4’üncü maddesinin açık oylama sonucunu arz ediyorum:

Oy sayısı  : 195

Kabul        : 194

Ret            :     1 (x)

Böylece, bu madde kabul edilmiştir.

Bu maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda -bir önerge kabul etmiştik “danışmanlık” ismi altında- oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, madde oylandı.

BAŞKAN – Kabul edilen önerge istikametinde…

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Önergeyi de oyladık Sayın Başkan, maddeyi de oyladık.

BAŞKAN – Tamam, tamam. “Danışmanlık hizmeti” olarak değiştirilmesiyle birlikte oylarınıza arz ettik, kabul ettik.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 18.10

                           

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 18.19

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 92’nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

263 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, biraz önce yaptığınız oylamayla ilgili müsaade ederseniz bir hususu açıklayayım.

İç Tüzük’ün 143’üncü maddesine göre açık oylama talebinde bulunan üyelerden herhangi birisi oy kullanmazsa, o zaman o oylama işlemi işari oylamaya döner. Açık oylama gibi bir işleme tabi tuttunuz. İç Tüzük’ün 143’üncü maddesini okursanız… Yani, tutanaklara hep açık oylama geçti, işari oya çevirmeniz lazım onu. Çünkü 190 kişi kabul etmişti, bir ben reddettim. O açık oylamayı isteyen arkadaşlardan hiçbirisinin oy kullanmadığı anlaşılıyor. Yani, dikkatinizi çekmek için söylüyorum. İç Tüzük’ün 143’üncü maddesinde diyor ki: “Açık oylama talebinde bulunan üyelerden bazılarının oy kullanmadığı anlaşılırsa işari oylamaya döner.” Siz açık oylama gibi işleme tabi tuttunuz. Ben sonucuna baktım, arkadaşlar oy kullanmamışlar, işari oylama olarak düzeltmeniz gerekir.

BAŞKAN – Tamam, anladım Sayın Genç, o konuyu inceleyelim. Katkınız için teşekkür ederim. Sağ olun.

Sayın milletvekilleri, Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Adalet Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.

3.- Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Adalet Komisyonları Raporları (1/670) (S. Sayısı: 353)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

4’üncü sırada yer alan, Türk Vatandaşlığı Kanunu Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlıyoruz.

4.- Türk Vatandaşlığı Kanunu Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/458) (S. Sayısı: 90)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

5’inci sırada yer alan, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlayacağız.

5.- Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/552) (S. Sayısı: 293)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

6’ncı sırada yer alan, Siirt Milletvekili Mehmet Yılmaz Helvacıoğlu ve 4 Milletvekilinin, İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 1 Milletvekilinin, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri ve Millî Savunma Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

6.- Siirt Milletvekili Memet Yılmaz Helvacıoğlu ve 4 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin; Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 1 Milletvekilinin Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (2/427, 2/428, 2/429) (S. Sayısı: 361)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

7’nci sırada yer alan, Türk Silahlı Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

7.- Türk Silahlı Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay Ve Astsubaylar Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/463) (S.Sayısı: 316)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

8’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Slovenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

8.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Slovenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/523) (S.Sayısı: 337) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Komisyon raporu 337 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde bize intikal eden söz talebi yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1'inci maddeyi okutuyorum:

                             

(x) 337 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE SLOVENYA CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA SAĞLIK VE TIP ALANINDA İŞBİRLİĞİNE DAİR ANLAŞMANIN

 ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 21 Kasım 2007 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Slovenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Alanında İşbirliğine Dair Anlaşma”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi? Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2'nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi? Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3'üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi? Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için dört dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Slovenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı. (Sıra Sayısı: 337)

Oy sayısı       : 205

Kabul            : 204

Çekimser       :     1 (x)

Böylece, anlaşma onaylanmıştır ve kanunlaşmıştır. Hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın Kara’nın yerinden kısa bir talebi var, onu yerine getireyim.

Buyurun Sayın Kara.

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Kilis Milletvekili Hasan Kara’nın, konuşması sırasında bir milletvekilinin kendisine “cahil” diye müdahale etmesi nedeniyle konuşması

HASAN KARA (Kilis) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum. Fakat ilgili arkadaş çıktı, ben tutanaklara geçmesi açısından söylüyorum.

                           

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

Bir Sayın Milletvekili ben konuşurken oradan “cahil” diye bağırdı. Ben hukuk fakültesi mezunu, hâkimlik yapmış, bürokraside çalışmış ve yedi yıldan beri yaklaşık, milletvekilliği yapan ve bu şerefli Meclisin şerefli bir üyesiyim. Eğer kendisi bu konudaki cahilliği küfür ve hakaret konusunda bir şey bilmediğim açısından konuştuysa bunu, ben bunu kabul ederim.

BAŞKAN – Estağfurullah.

HASAN KARA (Kilis) – Ama yaşına hürmeten ben kendisine küfür ve hakaret edecek durumda değilim. Bunu sadece milletin takdirine sunuyorum.

Arz ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Arkadaşlar, buradaki konuşmalarda zaman zaman bizim kastımız olmadan bir kısım ifadeler kullanılabilir. Bu ifadeler şunu gösteriyor ki daha dikkatli olunması hepimiz için uygundur. Yoksa bütün milletvekillerimiz tabii ki bu millete hizmet için çalışıyor.

9’uncu sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu…

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

9.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/532) (S.Sayısı: 338)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Bundan sonra da komisyonun bulunmayacağı dikkate alınarak, gruplar arasında anlaşmayı da nazarı dikkate alarak, sözlü soru önergeleri ve diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için 26 Mayıs 2009 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum; sizlere ve bizleri izleyen vatandaşlarımıza hayırlı akşamlar diliyorum, hayırlı hafta sonları diliyorum.

 

Kapanma Saati: 18.32